You are on page 1of 120

www.kitapsevenler.

com
Merhabalar
Buraya Yuklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna Istinaden
Grme zurluler Iin Hazrlanmtr
Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz
Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir
Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan
Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir
Sahibi Olduunda
Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Kutuphane, ve Kitaplardan Temin
Edebilirler
Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir Seyide Duunmem
Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir Sekilde Ticari Amal Kullanlamaz
Bilgi Paylatka oalr
Yaar Mutlu
Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blum-eitli Hukumler " blumunde yeralan "EK
MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim
ve edebiyat eserlerinin engelliler iin uretilmi bir nushas yoksa hibir
ticar ama gudulmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya uuncu
bir kii tek nusha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu,
vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill
alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dun verilmesi bu Kanunda
ngrulen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nushalar hibir ekilde
satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve
kullandrlamaz. Ayrca bu nushalar uzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin
bulundurulmas
ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde
deneme yaynna geilmitir.
T.C.Kultur ve Turizm Bakanl Bilgi Ilem ve Otomasyon Dairesi Bakanl
Ankara
Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak
Lutfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin
Tarayan Yaar Mutlu
web sitesi
www.yasarmutlu.com
www.kitapsevenler.com
e-posta
yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com
mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com
Doan Cucelolu _ Yetikin ocuklar
DOGAN CCELOGLU
Aile Ortam ve ocuk Yetitirme zerine Yakup Beyle Syleiler
Yetikin ocuklar
BASIM
Remzi Kitabeyi
YETISKIN OCUKLAR
DOGAN CCELOGLU, istanbul niversitesi Psikoloji Blumu'nden mezun olduktan
sonra ABD'de Illinois niversitesi'nde Bilisel Psikoloji (alglama, duunme,
iletiim) alannda doktorasn yapmtr.
Daha sonra Turkiye'de Hacettepe ve Boazii universitelerinde grev yapan
Cucelolu, Fulbright bursuyla bir yl sureyle Berkeley'deki Kaliforniya
niversitesi'nde ziyareti retim uyesi olarak almalarda bulunmutur.
1980-1996 yllar arasnda ABD'de Fullerton ehrindeki Kaliforniya Eyalet
niversitesi'nde grev yapan Cucelolu'nun, krk akn Turke ve ingilizce
bilimsel makalesi yaynlanmtr. 1996 ylndan bu yana Turkiye'de universite
rencilerine, retmenlere, anababalara ve iadamlarna ynelik seminerlere,
konferanslara ve atlye almalarna arlk vermitir.
1990'dan bu yana kitaplarn Turke olarak yaynlamaya zen gsteren Cucelolu,
Turk insannn duunce, duygu ve davranlarn bilimsel psikoloji kavramlar
iinde inceleyen kitaplar yazmaktadr.
YAZARIN TM KITAPLARI
insan ve Davran - Yeniden Insan insana
iimizdeki ocuk - iyi Duun, Doru Karar Ver
Yetikin ocuklar - Iimizdeki Biz
Sava - iletiim Donanmlar
Doan Cucelolu
Yetikin ocuklar
Aile Ortam
ve ocuk Yetitirme zerine Yakup Bey'le Syleiler
22. Basm
Remzi Kitabevi
yetikin ocuklar / Doan Cucelolu
Turke Yayn Haklar Remzi Kitabevi, 2001
Her hakk sakldr. Bu yaptn aynen ya da
zet olarak hibir blumu, telif hakk sahibinin yazl izni alnmadan
kullanlamaz.
Kapak: mer Erduran ISBN 975-14-0841-5
birinci-on dokuzuncu basm: Sistem Yaynclk, 1994-2001
yirminci basm: Remzi Kitabevi, Nisan, 2002
yirmi ikinci basm: Kasm, 2002
Remzi Kitabevi AS., Selvili Mescit Sok. 3, Caalolu 34440, istanbul.
Tel (212) 513 9424-25. 513 9474-75. Faks (212) 522 9055 web:
http://www.remzi.com.tr e-posta: post@remzi.com.tr
Remzi Kitabevi A.S. tesislerinde baslmtr.
Bu kitab, son otuz yl iinde yakndan tanma olana bulduum; tandka
sevgi, sayg ve hayranlk duygularmn artt; guluuyle iindeki ocuun,
safln ve yaama sevincini; deer ve ilkeleriyle iindeki anababann
bilgeliini ve faziletini yanstan, dostu olmaktan gurur duyduum, Ahmet
Derviolu'na sunuyorum.
Iindekiler
Teekkur ve
Sunu................................................................9
1 Bir Daha Gitmeyeceksin Onlara........................................11
2 Recep
Enite.........................................................................1
9
3 Hatice
Teyzem.....................................................................26
4 Iki Tur
iliki..........................................................................
32
5 I ocuk -
Anababa .......................................................49
6 Ayla'nn
Gzyalar.............................................................62
7 Aile
Sistemi.........................................................................
..67
8 Aile Sisteminin Gereksinimleri.........................................78
9 Be Temel
zgurluk............................................................96
10 Leman'n
Evlilii...............................................................106
11 Utanca Boan
Aile.............................................................118
12 Sava
Tutumu.................................................................132
13 Leman Nusret'f Anlatyor................................................147
14 Gelimi Olgun
Insan........................................................157
15 Leman'n
Yantlar.............................................................172
16 Safiye Hanm'm Duzeni...................................................191
17 Yakup Bey
Dinliyor...........................................................206
18 Yakup Bey - Hatice Teyzem............................................211
19 Hatice Teyzemin Evinde..................................................217
20 Balak
Kiilik...................................................................233
Szluk..........................................................................
........253
Kaynaklar.......................................................................
.....261
Teekkur ve Sunu
Yetikin ocuklar, bildiimiz, fakat uzerinde duunme gereini pek duymadmz
bir ykuyu anlatyor. Bu ykunun kahramanlarn tandka umarm ocukluunuzu,
ailenizi, evrenizdeki insanlar, en nemlisi kendinizi daha iyi anlayacaksnz.
Yetikin ocuklar ykusunun daha iyi anlatlmasnda bana yardmc olan Ergun
Akleman, Mehmet Sulfi k, Ertan Funda, Okan Kulkyluolu, stun ngel, Funda
Soydemir, Sermin Yenice, Erdoan Yenice ve Hulya Yetiken'e;
Kitabn gzden geirilmi bu yeni basksnda en ok emei geen, hem ierik hem
de uslup ynunden nemli katklarda bulunan asistanm Sabiha Kocabak'a;
Remzi Kitabevi'nden kapak duzenini oluturan mer Erdu-ran'a ve emei geen
dier kitabevi personeline;
Teekkurlerimi sunuyorum.
1
Bir Daha Gitmeyeceksin Onlara
Hatice teyzem yedi yandaki olu Erol'u dverken, "Ben sana onlara bir daha
gitmeyeceksin demedim mi, ha?! Seni pi kurusu, seni. Senin kemiklerini kraym
da gr, hayvann dlu. Gel buraya! Kama diyorum, gel buraya eekk!" diye
baryordu.
Sanki benim orada olduumu unutmutu. Erol annesine yakalanmamak iin oturma
odasndaki yemek masasnn etrafnda kouyor, bir yandan, "Anne oraya gitmedim;
biraz bahede oynadk, biraz da matematik altk. Annesi pencereden
bakyordu," diyor, bir yandan da alyordu. Hatice teyzem elindeki, tencereyi
kartrmak iin kulland buyuk tahta ka ocua frlatt. Kak Erol'un
omzuna arpt, yere dutu. ocuun aya kaa takld, o da dutu. Annesi
uzerine ulland, eliyle kafasna, yuzune, omzuna vurmaya balad. Erol, "Anam
off, yeter, vurma, ok acyor," diyor, bir yandan da alyordu. Hatice teyzem
ocuu iyice dvdukten sonra, "Git, defol odana, gzum grmesin seni, it!"
diyerek bir tekme att. Erol hungur hungur alayarak odasna yneldi.
Hatice teyzem benim odada olduumun sanki o zaman farkna varmt. Bana izah
etmek zorunluluunu hissetmi olmal ki, "Safiye Hanm kendi ocuunun Erol'dan
akll olduunu sanyor. Halbuki hi de akll deil. etin ile almamasn
12
YETISKIN OCUKLAR
ka kere tembihledim. Gidip onlarn evinde devlerini yapyor. etin benim
olandan reniyor, sonra Safiye Hanm yararlanan Erol'mu gibi konu komuya
anlatyor. Herkes Erol'u aklsz sanacak. Ka kere syledim onlara gitme diye,
beni hi hesaba almyor. Ama Safiye Hanm ne sylerse olu etin onu yapar. Erol
beni hi hesaba almaz. Gidip kafasn gzunu yarasm geliyor. Eek. Bu yata
szumu dinlemiyor. Onun kemiklerini kra-cam. Babas gelsin, bir de ona
dvdurecem. Anlasn bakalm benim szumu dinlememek naslm!" dedi.
Son u aydr Hatice teyzemlerin evinde kalyorum. Annem Hatice teyzemle
konumu, "Drt odal daireniz var, bir odasnda Timur kalsn. Hem
masraflarnzn birazn karlayacak katkda bulunur, hem de Ayla ile Erol'a
aabeylik yapar. Sen kocanla konu, bir itiraz olmazsa Timur'a telefon et,
sizde kalmaya balasn," demi. Hatice teyzem hem ablasnn szunu
kramadndan, hem de benim vereceim bir miktar parann dorudan kendi cebine
gideceini bildii iin bu ie gnullu. Kocas Recep enite beni sever. Ayrca
ocuklara aabeylik yapmama nem veren biri. O nedenle bir itiraz olmam.
O gunden beri onlarn yannda kalyorum.
Safiye Hanm, Hatice teyzemin alt kattaki komusu. Safiye Hanm'n kocas Hikmet
BeyTe, teyzemin kocas Recep enite arasnda herhangi bir sorun olmad halde,
tantklar ilk gunden beri Hatice teyzem Safiye Hanm' sevememi. Bu husumet
kendini aka ortaya koyan bir duygu deil; yuz yuze geldikleri zaman
birbirlerine hal hatr sorarlar; ne var ki, iten ie devam eder.
Erol'u byle bir nedenle bu kadar insafszca dvmesi benim iimi burkmutu. Ne
yapacam bilemiyordum. Erol'un yerine kendimi koyduum zaman iimde kaynamaya
balayan duygunun fke mi, yoksa huzun mu olduunu anlayamyordum.
Aslnda bu, tank olduum ilk olumsuz olay deildi. Teyzemlerin ailesinde sk
sk kavga oluyor. On alt yandaki kzlar Ayla ile yedi yandaki Erol surekli
azarlanyor, sk sk tokatlanyor ve
BIR DAHA GITMEYECEKSIN ONLARA
13
hakaret gruyor. ou kere odama ekiliyor, kendimi derslere vermeye
alyorum; ama ailenin iletiim tarz beni olumsuz etkiliyor. Derslerimi
alamaz oldum, surekli bu konuyu duunuyorum.
Yakup Bey'le bu durumu konumak istedim. Telefon ettim; "Sah gunu bulualm,"
dedi. Yakup Bey'le grueceime memnundum. Heyecanla sal gununu bekledim.
Yetikin ocuklar
"Uzun sure gruemedik, herhalde youn bir alma devresine girdin," diyerek
Yakup Bey beni karlad. Kendisine, arhk yurtta deil, Fatih'teki teyzemlerin
yannda kaldm syledim. "Teyzen iyi yemek piiriyor mu?" diye aka yollu
biraz kilo aldm ima etti. Gerekten de teyzemin piirdii yemekleri
seviyordum.
Eer zaman varsa kendisiyle biraz konumak istediimi syledim. "Ne o, NesrinTe
yine ayevine mi gittiniz?" (*} diye gulerek yuzume bakt. Szlerini, durumu
ciddi bir havaya sokmadan, yumuak tutmak iin sylediini ikimiz de biliyorduk.
Ciddi, ilgili, anlayan birinin gzleriyle bakyordu.
Her zamanki gibi Beyazt Camii'nin yanndaki ayevine gittik. ayc bizi tand.
Biraz sonra hlamurlarmz numuze konmutu.
"Sizi duunduren bir konu var," diyerek ilk konuan Yakup Bey oldu.
"Evet," dedim; "Teyzemlerin evinde hem rahatm, hem de rahatsz."
"Biraz aman gerekecek; anlamadm," diyerek yuzume bakt.
"Teyzem annemin kuuu," diyerek sze baladm ve devam ettim; "Hem teyzem, hem
de kocas Recep enite beni se-
(>) Iyi Duun Doru Karar Ver kitabnda, Yakup Bey ile Timur Bey arasnda yer
alan konumalara atfta bulunulmaktadr.
14
YETISKIN OCUKLAR
ver. Kendi odam var. alma masam var. Artk ev yemei yi-yebiliyorum. Bu
ynlerden rahattm. Ama evlerinde surekli bir gerginlik, didime, huzursuzluk
var. iki ocuklar var. Ayla on alt, Erol yedi yanda. ocuklar surekli
azarlanyor, dvuluyor, hrpalanyor. Ayrca teyzemle kocas da mutlu deil;
surekli didime ve surtume halindeler. Bu durum beni uzuyor. Sadece
uzulmuyorum, sanrm iimde bir kzgnlk da var."
Yakup Bey beni dikkatle dinliyordu. "Huzun ve kzgnlk duygularnn yan sra
sululuk duygusu da var m?" diye sordu.
"Evet, sanrm sululuk duygusu da var. Bana iyi davranyorlar, evlerinde
kalyorum, yemeklerini yiyorum. Minnet duymam gerekirken kzgnlk duyuyorum.
Kzdm iin kendimi sulu hissediyorum ve kafam karyor."
Yakup Bey, "Sizin durumunuzda olsam benim de kafam karrd," dedi ve teyzemin
adn sordu. "Hatice," diye yant verdim.
"Hatice Hanm'in ve kocas Recep Bey'in ocuklarn yetitirme tarz sizin hi
in olmadnz, daha nce grmediiniz, bilmediiniz bir ey mi?" diye bana
bir soru yneltti.
"Aslnda deil," dedim ve, "Galiba bu durumun beni bu kadar derinden
etkileyiinin nedeni de o olacak. Buyurken grduum muameleleri teyzem ve kocas
aynen ocuklarna yapyorlar. Ayla ve Erol'un yerine kendimi koymamak elimde
deil," diye devam ettim.
Yakup Bey, "Huzun, kzgnlk ve sululuk duygunuz yalnz onlarn ocuklarna
yaptklarndan deil, buyurken size yaplanlardan da kaynaklanyor olabilir,"
diye benim sylediklerimi onaylad.
"Sanrm yle. Kafam karmakark. Kendimi derslere veremiyorum; bu beni daha da
gerginletiriyor," diyerek hissettiklerimi paylatm.
"Sizin durumunuzda olsam, ben de ayn eyleri hisseder, ayn gerginliin iine
girerdim," dedi.
BIR DAHA GITMEYECEKSIN ONLARA
15
Yakup Bey'in beni anlayla karlamas houma gitmiti, paylamaya devam ettim.
"Onlara yardmc olmak istiyorum. Durup dururken kendilerine bir cehennem
yaratyorlar; oysa mutlu olmak iin hibir eyleri eksik deil."
"Teyzenizle kocasna pek yardmc olabileceinizi sanmyorum. Onlar iki yetikin
ocuk," diyerek sylediklerimi yantlad.
Bu kavram ilk defa duyuyordum; biraz aknlkla, "Yetikin ocuk mu?" diye
sordum.
"Bunda hayrete duulecek bir durum yok," diyerek aklamaya balad. "Toplumun
buyuk ounluu yetikin ocuk. Teyzeniz ve eniteniz iin bir eyler yapmak
zor. Belki Ayla'ya ve Erol'a daha ok yardmc olabilirsiniz. Onlara yardmc
olabilmeniz iin nce 'yetikin ocuk kimdir? yetikin ocuklar nasl ve hangi
ortamda buyur?' gibi sorularn cevabn bilmeniz gerekiyor," diyerek yuzume
bakt.
"Gerekten yetikin ocuk kime denir?" diye sordum.
"Bedenen buyuduu halde, duygu ve heyecanlar bakmndan geliip olgunlamayan
insanlara denir," diyerek soruma yant verdi. Daha sonra, "Hatice Hanm ve Recep
Bey anladm kadaryla krk yalarndalar; ama, be alt yalarndaki
ocuklarn duygusal geliim duzeyindeler," gzlemini yapt.
"Niin geliemiyorlar?" diye sordum.
Yakup Bey gulumseyerek, "unku onlar yetitirenler de gelimemilerdi," dedi ve
devam etti: "Anababas ve ilikide bulunduu yakn evresi yetikin ocuklarla
evrili kuuklerin kendileri de ister istemez yetikin ocuk olarak yetiirler.
Bu ksr dngu kuaklar boyu surer gider."
Aklma taklan soruyu sormann sras diyerek sordum: "Birinin yetikin ocuk
olduunu nasl anlarz?"
Huzunlu bir mizah ifadesiyle, "Duygusal olgunluunu tamamlayamam kiinin
iinde, kendinin de tam anlayamad doldurulamayacak bir boluk vardr," dedi.
Bir sure sustuktan sonra, "Bu boluk, mutsuzluk olarak kiinin yaamna yansr.
Kii mutsuzdur. Bu mutsuzluun kaynan ise darda bir 'nes-
16
YETISKIN OCUKLAR
ne'de, 'olay'da ya da 'kii'de bulur," diyerek aklamasn bitirdi.
Bu noktada Yakup Bey'e, Erol'un annesi tarafndan dvuluunu ve daha sonra
teyzemin bana yapt aklamay anlattm.
Yakup Bey, "Hatice Hanm mutsuz bir kadn. Anlattnzdan anlalyor ki,
teyzenizin mutsuzluunun kayna Safiye Hanm ve konu komunun ocuunu
'aklsz' grecei korkusu," yorumunu yapt.
"Peki, Safiye Hanm'la ilikisi duzelse, bu mutsuzluk ortadan kalkar m?" diye
aklmdan geen soruyu ynelttim.
"Hayr," dedi ve, "mutsuzluk ortadan kalkmaz. Daha nce sylediim gibi yetikin
ocuk mutsuzdur ve mutsuzluunun kaynan darda bir 'nesne'de, 'olay'da ya
da 'kii'de bulur," diyerek szune devam etti.
Bir rnek vererek konuyu daha da at: "Mutsuz olan kii, 'bir arabam olsa',
'Avrupa gezisine kabilsem', 'Safiye Hanm Erol'un ne kadar akll olduunu
kabul etse', 'ne kadar mutlu olurum,' diyebilir.
"Fakat olanaklar ve koullar el verip arabay -nesne- alnca, Avrupa gezisine
-olay- gidince ya da Safiye Hanm -kii- Erol'u akll bir ocuk olarak grunce
mutluluu uzun surmez. Bu defa mutsuzluunun nedeni olarak baka nesneler,
olaylar veya kiiler bulur."
Yakup Bey gulumseyerek devam etti; "Bu anlamda yetikin ocuklarn iinde
doldurulamayacak bir boluk vardr. Mutsuzluklarnn gerek nedenini hibir
zaman anlayamadan, surekli bir daldan dierine atlayarak murlerini geirirler."
Bir sure durdu, durgunlat ve, "Tabii mutsuz olan sadece kendileri deildir.
Elerini ve ocuklarn da mutsuz yapmak iin ellerinden gelen her eyi
yaparlar," dedi.
Yakup Bey'i dinledikten sonra daha da huzunlendim. Gzumun nunde oynayan bir
trajedi vard. Hatice teyzem ve Recep enite sadece birbirlerini mutsuz etmekle
kalmyorlar, iki zaval-
BlR DAHA GITMEYECEKSIN ONLARA
17
l ocuun mutsuz bir yaam geirmesi iin gereken ktu temelleri de
atyorlard. Erol ve Ayla da yetikin ocuk olarak buyuyecekler ve kendileri
gibi birer yetikin ocukla evlenerek, yine kendileri gibi yetikin ocuklar
yetitireceklerdi. Yakup Bey'e sordum:
"Ne yapmam tavsiye edersiniz?"
"Ne yapacanza kendiniz karar vermelisiniz,"
"Syle soraym: Siz benim yerimde olsaydnz, ne yapardnz?"
Gzumun iine bakarak, "Bama gelenlerin, iinde bulunduum durumlarn benim en
iyi retmenim olduunu duunurdum," dedi. Bir sure sustuktan sonra,"Yaammn
temel amacnn renmek, bilinlenmek olduuna inandm iin, bama gelenlere
bir renme frsat olarak bakardm," diyerek cumlesini tamamlad.
"Bu ekilde herhalde ilk reneceim ey onlarn gzuyle olaylar grmek, yani
onlar anlamak olurdu. Onlar anlarken herhalde ben de kendimi de daha iyi
anlamaya balardm," dedim.
"Zaten reniminizin temelini bu anlay oluturacak," dedi. Sonra uzerine basa
basa, "Onlar tanma ve anlama sureci iindeyken kendi duygu, duunce ve
davranlarnz daha iyi anlayacaksnz. Bu nemsenecek bir kazantr," dedi.
"Ama, ben yine de ilk adm nasl atacam bilemiyorum," dedim. "Yani teyzemi
ya da Recep enitemi tanmak iin nasl bir adm atacam bilmiyorum." diyerek
szumu bitirdim.
Yakup Bey, "Size bu konuda yardmc olabilirim," dedi. Beraber kitabevine
gittik. Dukknn arka taraflarndaki bir raftan bir dosya ald. Dosyay bana
verirken, "Bunu dikkatle okuyun. Iinde uygulamanz iin sorular var. Uygun
grduunuz sorular Recep enitenize ve Hatice teyzenize sorun. Konumak
istediiniz zaman gelin, bulgularnz beraber gzden geiririz," dedi.
Yakup Bey'in yanndanyeni bir maceraya atlacak kiinin he-
Y2
18
YETISKIN OCUKLAR
yecan iinde ayrldm. Hatice teyzemi, Recep enitemi, Ayla'y ve Erol'u
yarglamadan gzlemleyecek, onlarla konuarak i dunyalarn anlamaya
alacaktm. Ayrca kendi i dunyam kefetme frsatn bulduumu duundum.
Bylece bu huzun ve kzgnlktan kurtulabileceimi umuyordum.
Recep Enite
Yakup Bey'in verdii malzemeler iinde kiinin kendini daha iyi tanyabilmesi
iin baz sorular vard. Bu sorular gzden geirdim. Hatice teyzeme ve Recep
eniteme sorabileceim sorular iki ayr liste halinde yazdm.
Recep enite universite uten ayrlm, askerlikten sonra bugun orta boy bir
market olarak adlandrlabilecek bir dukkn am, kendini ve ailesini
rahatlkla geindirebilecek geliri olan bir insan. Teyzemle grucu usuluyle
evlenmi. kisi de ayn kasabadan olduklar iin aileler birbirlerini
tanyorlarm.
Bir akam yemekten sonra, Recep enite gazetesini okurken onunla konumaya
baladm. Kendisine, okumakta olduum psikoloji blumunde verilen bir devi
tamamlamak iin hem Hatice teyzemle, hem de kendisiyle konumam gerektiini
syledim.
Gerekte byle bir devi universite deil, Yakup Bey vermiti. Ama bu sorular
eitim surecimin bir paras olarak grduum iin yalan sylediim gibi bir
duygu iinde deildim.
"Ne konuacaksn?" diye sordu. Benim sorduum baz sorulara, onun iinden
geldii gibi, "Evet" ya da "Hayr" biiminde yant vermesini istediimi
syledim. "Sor bakalm!" dedi. Bakasnn yannda sorulacak turden sorular
olmadn, eer sakncas yoksa, benim odamda konumamz istedim. "Surda rahat
rahat oturuyoruz, rahatmz bozacaksn," diye sylenerek kalkt, beraber benim
odaya getik. O benim yatamn ustune
20
YETISKIN OCUKLAR
oturdu, ben alma masamdaki sandalyeye oturdum. Daha nceden hazrladm
sorular sormaya baladm.
"Yeni bir ey yapmay duunduunuz zaman bir gerginlik duyar ve kayglanr
msnz?" soruma Recep enite, "Tabii biraz kayglanrm; sen kayglanmaz
msn?" yantn verdi. Aslnda verdii yantta bir de soru vard.
"Beni iin iine katmayalm," dedim ve niin kayglandn sordum.
Recep enite, "Yeni bir ey yaptma gre, o alanda pek tecrubem yok demektir,
ii beceremezsem millet bana guler, alay eder. Bakasnn kendisine gulmesini,
alay etmesini kim ister?" diye yant verdi.
Sylediini doru anladmdan emin olmak iin, "Bakasnn gzunde baarsz
olmak, alay edilmek korkusu gerginliinizin ve kaygnzn kaynan oluturuyor;
doru anlam mym?" diye anladm ifade ettim.
"insan baka neden korkar ki?" diye sze balad ve devam etti; "Kimse bilmese,
grmeyecek olsa, istediin kadar dene, hata yap, baarsz ol. Kim bilecek?"
Doru anlamm, diye duundum ve ikinci soruma getim. "Kendinizi surekli
bakalarn memnun etmeye alan biri olarak grur musunuz?"
"Adamna bal," dedi. "Eer karmdaki gulu ve bana ktuluk edebilecek biri
ise, kpruyu geinceye kadar ayya day demek babndan, guler yuz gsteririm.
Ama, mevkisi, gucu olmayan zprn tekine de guler yuz gsterecek halimiz yok
herhalde. O beni memnun etmeye alsn. Aksi halde dalarm herifi!" "Nasl
dalarsnz?"
"Yani basarm fray, azarlarm, insan yerini bilmeli." Anladklarm akla
kavuturmak iin, "Yani bakasna guler yuz gstermeniz ya da gstermemeniz, o
insann sizden gulu ya da gusuz olmasna bal," diyerek kendimce bir zetleme
yaptm.
Recep enite, "Evet," diyerek devam etti; "Ne demiler, 'Bu-
RECEP ENISTE
21
yuk balk, kuuk bal yutar!'" Kendinden buyuk balk grdun mu ka; kuuk
balk grdun mu, uzerine atla. Akll adam byle yapar!"
"Simdi uuncu sorumu soruyorum: Kendinizi isyankr biri olarak grur musunuz?
Yani biriyle bir atma iine girince kendinizi 'yayor' hisseder ve canlanr
msnz?"
"Erkek adam psrk olmaz. Ben psrk deilim. Kendime yan baktrmam. Belki
dikkat etmisindir, ister Hatice teyzen, ister ocuklar olsun, bana dikleneni
tepelerim," dedi ve bir sure sustuktan sonra gzumun iine bakarak, hafif bir
gulumsemeyle, "Bu da senin kulana kupe olsun," ile szunu tamamlad. Ben de
gulumseyerek, "Anlyorum enite," dedim. Recep enite, baka sorum olup
olmadn sordu. "Evet, var," dedikten sonra "Devam edebilir miyim?" diye
sordum.
"Et, et! Houma gitmeye balad."
"Kalbinizin en gizli kesinde, kendinizde bir eksiklik, bir tuhaflk olduunu
hisseder misiniz? Kendinizin acayip biri olduunuzu duunur musunuz?"
Recep enite, "Olum, Allah deiliz ya! Tabii ki her insann eksii olacak. Ne
soruyorsun sen yani?" diye bu soruyla ilgili skntsn dile getirdi.
"Kendinizde bir eksiklik hisseder misiniz?" diye tekrar sordum.
Cevab yle oldu:
"Yok hissetmem. Kendinde eksiklik hisseden insanlar da sevmem. Sen kendinde
eksiklik hisseder misin?"
"Recep enite, beni ie kartrmayacaktk, biliyorsun," dedim. Guldu; 'sen bana
gcklk yaparsan, ben de sana gcklk yaparm,' diyen bir yuz ifadesi vard.
"Simdi baka bir soruya geiyorum," dedim. Dinlemeye hazrd; "Deerli, deersiz
her eyi biriktirir misiniz? Eski eyleri atmakta zorluk eker misiniz?"
"Ne demiler, 'Sakla saman gelir zaman.' Ben kolay kolay
22
YETISKIN OCUKLAR
bir ey atmam. Allah'tan o konuda Hatice teyzenle birbirimize benzeriz; o da
kolay kolay atmaz. ocuklara da retmeye alyoruz; ama onlar ok tutumsuz.
nlerine geleni atyorlar."
"Bir baka soru enite: Kendinizi kat ve mukemmelliyeti olarak grur musunuz?"
"Yaplan iin mukemmel olmas gerekir," diye Recep enite sze balad ve
kendisi iin nemli bir konuda konutuumu anlamam istercesine devam etti: "Bu
konuda musamaha yok. Benim ocuklara retmek istediim bu. Bir turlu
anlamyorlar. Bakasnn ocuu snfta pekiyi ald halde benim ocuum ondan
duuk alrsa pataklarm. Hi affetmem."
"ocuunuz, Ayla ya da Erol, elinden geldii kadar ok alt halde pekiyi
alamazsa, yine de dver misiniz?"
"Daha ok alsnlar. Neleri eksik? alsnlar. Snfta onlardan yuksek not
alan olmayacak!"
"Yeni bir soru: Yaamdan ne istediinizi biliyor musunuz? Yani gnlunuzden geen
hayalleriniz var m?"
Bu soruya hemen yant vermedi; bir sure sessiz kald, duundu, daha sonra yant
verdi.
"Herkes nasl mutlu oluyorsa ben de yle mutlu olurum. Allah'a ukur bir
marketimiz var, geimimizi temin ediyor. Bir apartman dairemiz var. Dunya guzeli
olmasa da yuzune baklacak bir karm var. Su ocuklar adam edemiyorum. Onlar
adam gibi hareket etseler. Hayalle, meyalle geirecek zaman yok."
Bunlar sylerken Recep enite sadece benim soruma yant vermiyordu; ayn
zamanda benim nasl olmam gerektii, nasl duunmem gerektii konusunda da bana
ders veriyordu. Yuzundeki ifade, 'Kzm sana syluyorum, gelinim sen anla'
ifadesiydi.
"Recep enite, bu soru biraz farkl, affna snarak soruyorum," dedim ve biraz
sklarak, "Kadna kza laf atmaktan holanr msnz?" diye sordum.
Recep enite guldu. Etrafta hi kimse olmad ve beni de 'erkek milletinden
biri' olarak grduu iin yantlamakta saknca
RECEP ENSTE
23
grmedi, "iimden geiyor, ama bu yata, bu ortamda uygun deil. Bizimki serbest
i. Markete gelen kadna sulanacak olsam muteri kaybederim. Admz kar.
Bunlar teyzene syleme ha!"
"Tabii ki sylemem; guvenle konuabilirsiniz! Size unu da soraym: Porno
magazinlere bakmaktan holanr msnz?"
"Erkek iin normaldir. Ama, porno magazini nereden bulaym, nerede bakaym? Daha
da nemlisi nerede saklayaym? Mumkun deil. Bazen arkadalarn elinde grunce
yle bir gz atyorum."
"Recep enite imdi daha farkl bir soru soruyorum: Insanlara guvenir misiniz?"
"Kendim de dahil, hi kimseye guvenmem. Ne demiler, 'babama guvendim, o da
anam s...'"
"Bu konudaki kanaatinizi rendim: ok net. Kimseye guvenmemek gerektiini
syluyorsunuz. Simdi baka bir konuya geiyorum: "Ne zamandan beri sigara
iiyorsunuz?"
"Lise ute baladm; ite yirmi be yldr, bu mereti hl ierim. Brakmaya
gucum yok."
"Yani gucunuz olsa brakmay isterdiniz?"
"Tabii canm, isterdim. Ama, brakamyorum."
"Peki, bir baka soru: Yalnz kalmaktan holanr msnz?"
"Timur," dedi ve biraz ters bir ifadeyle, "Yalnz kalmaktan kim holanr?" diye
devam etti. "Yalnzlk Allah'a mahsustur. Yalnz kalmaktan nefret ederim ve
yalnz kalmamak iin elimden gelen her eyi yaparm."
"Peki, bir baka soru daha: Genellikle bakalarnn sizden beklediklerini mi
yaparsnz?"
Gulumseyerek, "Karmdakinin kim olduuna bal. Mevkisi olan, hatr saylr,
saydm birinin beklediklerini yapmaya alrm. Karmdaki benden daha aa
mevkide, hatr saylan biri deilse, onun benden ne bekledii umurumda bile
olmaz," diye konutu.
"Recep enite imdiki sorum u: Bakalarn dinlerken, onlarn ne sylediine
mi, yoksa ne kastettiine mi bakarsnz?"
24
YETISKIN OCUKLAR
"Ne kastettiine bakarm. 'Arif olan anlar,' demiler. Biz de kendimize gre
ariflik yaparz."
"Peki, anne ve babanz kendinize yakn hisseder misiniz?"
"Nereden buluyorsun bu sorular Timur; bitmeyecek mi?"
"Recep enite az kald. Evet, sorum anne ve babanz kendinize yakn hissedip
hissetmemenizle ilgili."
"Kendilerine saygm vardr. Allah raz olsun, bizi buyuttuler. Babamdan hl
korkarm ve onun yannda bacak bacak ustune atamam. Annemden ok dayak yedim ama
ondan korkmam. Yalanp elden ayaktan duerlerse, uzerimize duen grevi
yaparz. Geri Hatice teyzen benim annemi babam sevmez, ama o istese de
istemese de ben anama, babama baktrrm."
"Simdi duygularla ilgili bir soru soracam: Sevgi ve acma duygularn
birbirinden kolaylkla ayrt edebilir misiniz?"
"insan acd insana da yardm eder, sevdii insana da. Ben Hatice teyzenle
nianlandm. Nianlandktan bir sure sonra ne mal olduunu anladm. Nian
bozacaktm. Ama, kuuk kasaba. Kzn istikbali kararr. Acdm. Evlendim.
Evlendiime gre demek seviyorum."
Bu cevab duyunca hayret ettim; acma ve sevgi duygularnn bir yetikinde hl
birbirinden ayrmadn gzluyordum. Ama, benim grevim tartmak deil, soru
sormak ve sorulan sorularn cevabn kaydetmekti. Ondan sonraki sorumu sordum:
"Buna benzer bir soruyu daha nce sormutum; ama bu biraz farkl, yine soraym.
Hata yapan -kendiniz de olsanz- kuuk grur ve ona onur krc szler syler
misiniz?"
"Aynen bildin," diye yantlad Recep enite. "Birisi hata yapnca hi gzunun
yana bakmam. Ya tokad patlatrm ya da kufrederim. Kendim hata yapnca ok
bozulurum; iim iimi yer."
"Recep enite son sorumu soruyorum: Grup iinde olduunuz zaman, gruptakilerin
ounluu ynunde fikirlerinizi deitirir misiniz?"
"Grupta kimlerin olduuna bakarm. Mevki sahibi, hali hatr saylr insanlar
varsa onlarn dediklerine dikkat ederim. Ama,
RECEP ENISTE
25
bir suru akal bir araya gelmise, onlarn dediinin tam tersini yaparm. Dedim
ya herkes haddini bilmeli."
Recep eniteye teekkur ettim. "Ne yapacaksn bunlar?" diye sordu, "insanlarn
kiilik yaplarn anlamaya alyorum," diye yant verdim.
"Peki benim kiiliim naslm, imdi rendin mi?" diye merakn dile getirdi.
Henuz onun kiilik yapsn bilmediimi, verdii yantlar uzerinde duunerek
incelemem gerektiini syledim. Ayrca bu konuda bilgi ve deneyimi zengin olan
Yakup Bey adnda birinin de bana yardmc olacan belirttim. "Yahu senin iin
uzunmu." dedikten sonra, "Simdi tamam m, iimiz bitti mi?" diye sordu.
Kendisine teekkur ettim. O odadan ktktan sonra aldm notlar temize
ekmeye baladm.
ilk frsatta Recep enitenin yantlarn Yakup Bey'e gsterdim. Yakup Bey,
"Bunlar, uzerinde konumaya deer, nemli veriler, ama, nce Hatice teyzenle
konu. Ondan elde ettiin verileri de getir. Beraber gzden geirelim," dedi.
Hatice Teyzem
Hatice teyzeme de Recep eniteye sorduum turden sorular sormak istedim. Hem
heyecanl, hem de tedirgin bir hali vard. Recep enitenin sorularma yant
verdiini bildii iin, kendisinin de sorularma yant vermesinde bir saknca
olmadn hissediyordu. Ancak, "Sorularna doru yant verebilecek miyim?" diye
kaygya kaplyordu. Ayrca, bir yandan gunluk yaamn tekduzeliine bu tur bir
etkileimin bir eni getireceini duunuyor, bir yandan da kendini merakl bir
bekleyi iinde buluyordu.
Bir gun ocuklar okuldayken konumaya baladk ve ilk sorumu sordum: "Yeni bir
ey yapmay duunduunuz zaman gerginleip kayglanr msnz?"
Yantn bildii bir soru duymann i rahatl iinde konumaya balad: "Ben
kendi bama yeni bir ey yapmam. rendiim ne ise onu yaparm. Aadaki
komum Safiye Hanm, yemek piirirken herkesin yapt gibi yapmaz, her yemek
piiriinde kendine gre bir eyler katar, yeni tarifeler uydurur. Ben yle
deilim; annemden nasl renmisem, yemei yle yaparm. Kendi bama bir ey
yapma durumunda kalsam, herhalde ok kayglanr, tedirgin olurdum."
"Hatice teyze ikinci sorum u: Kendinizi surekli bakalarn memnun etmeye
alan biri olarak grur musunuz? Yani kendi isteinizden ziyade bakalarnn
istei sizce daha m nemli?"
Mahcup bir gulumsemeyle yant verdi: "Galiba yleyim ben.
HATICE TEYZEM
27
Ama kimseye de yaranamam. Ne Recep enitene yaranrm, ne de ocuklara. Hep
onlar memnun etmeye alrm. Geen gun grdun ite. Ka kere syledim Safiye
Hanmlara gitmeyeceksin, etin'le oynamayacaksn diye, ama beni dinleyen kim!
Bizim Erol yine gitmi, etin'le oynam. Safiye Hanm ok bencil bir kadn; ne
kocasna, ne de ocuuna aldrr. ou kere doru durust yemek piirmez,
ilgilenmez. Ama kocas ona tapar. ocuk da onun dediinden kmaz."
Hatice teyzem sorularma yant vermekten zevk almaya balamt, hemen uuncu
sorumu sordum; "Kalbinizin en gizli kesinde, kendinizde bir eksiklik, bir
tuhaflk olduunu hisseder misiniz? Kendinizi acayip biri olarak grur musunuz?"
Bu sorudan pek holanmam bir yuz ifadesiyle, "Ne bileyim, bilmiyorum. Pek
kendimi dinlemesini sevmem," diye yantlad.
"Simdi baka bir soruya geiyorum. Deerli, deersiz her eyi biriktirir
misiniz? Eski eyleri atmakta zorluk eker misiniz?"
Bu soru da onun ilgisini ekmiti. Yeni kefettii bir eyi paylamann heyecan
iinde konutu; "Evet, biriktiririm. Neden bilmiyorum, hibir eyi atamam.
Safiye Hanm ise hibir ey saklamaz. Eline frsat gese kocasn da ocuunu da
atacak sanki. Ben, on be yanda giydiim gmlei dahi atamyorum. Ayla'ya
giydirmeye altm, ama zamane kz. Rengi uymuyor-mu. Giymiyor. Her eyi
biriktiririm, atamam."
"Hatice teyze gayet iyi gidiyoruz. Simdi soracam soru da u: Kendi haklarnz
korumak iin konutuunuzda iinizde bir sululuk hisseder misiniz? 'Keke
kendimin deil, karmdaki-nin istediini yapsaydm!' duygusuna kaplr
msnz?"
"Kendi istediim bir eyde diretirsem sonradan pimanlk duyarm. Nedamet hissi
beni rahat brakmaz. Esasnda burunun dediini yaptm zaman da iim rahat
olmaz. Ne yapaym, bilemiyorum. Kendi istediimi yapsam, bakalarnn gnlunu
krdm diye sululuk duyarm. Onlarn istediini yapsam, 'Hep onlarn dedii
oluyor, ben de artk ayak paspas oldum,' duygusuna kaplr, yine rahatsz
olurum. Ben niye byleyim?"
I
28
YETISKIN OCUKLAR
"Yantn bilmiyorum. Eer renirsem, size syleyeyim mi?"
"Syle tabii yeenim, neden sylemeyeceksin? Sen universitede okuyorsun.
renince bana da syle."
"Peki, sylerim Teyze. Bir baka soru: Kendinize zgu bir duunceniz ya da
gruunuz olmadn duunur musunuz?"
"Ben neyim ki, kendime mahsus duuncem ya da gruum olsun. Dediim gibi beni
kimse hesaba almyor zaten. Recep'e tek bir sz syleyemem. 'Kar ksmnn
lafn dinlemem, ben!' der kar iin iinden. Bak, kuucuk olan bile benim
szumu dinlemiyor."
"Ne dediinizi anlyorum Teyze. Simdi sorum u: Surekli yetersizlik duygusuna
kaplr ve kendinizi eletirir misiniz?"
"Timur'cuum ben kadnm, erkek deilim ki. Kadn tabii yetersiz. Banda bir
erkek olmas lazm. Allah beni kadn yaratm, eksik etek. Neyimi eletireyim?
Kaderim bu benim."
"Evet, anlyorum. Yani bu soruyu sormak bile abes demek istiyorsunuz. Peki baka
bir soru soraym: Kendinizi kat ve mukemmeliyeti olarak grur musunuz?"
"Yani yaplan iin iyi olmasn ister miyim, diye soruyorsun deil mi?"
"Evet."
"Yaplan iin hatasz olmas gerekir. ocuklar bu ynden hi bana ekmemi.
Annem bana nak retirken ben hata yapnca samdan eker yerde suruklerdi.
Ben Ayla'ya tokat bile atmyorum. Ondan oluyor belki. Ayla'nn doru durust bir
i yaptn henuz grmedim. Elinden doru durust bir i kmaz."
"Dersleri de yle mi?"
"Dersleri de pek iyi deil. Geri babalar ders konusunu takip ediyor. Recep
onlar korkutuyor. Onun korkusundan alyorlar."
"Recep enite ocuklar snfta en iyi notu almazlarsa onlar dvduunu syledi,
doru mu?"
"Evet, dver. aydr bizde kalyorsun, sen de grdun. Babalarnn korkusu
olmasa onlar ders almazlar."
HATICE TEYZEM
29
"Yeni bir soru: Yaamdan ne istediinizi biliyor musunuz? Yani gnlunuzden geen
hayalleriniz var m?"
"Gen kzken vard. Ama artk hayal meyal kalmad. Alan ald, satan satt. Kavga
dvu, yayoruz; srtmz pek, midemize ekmek giriyor. Allah bamzdan eksik
etmesin, ocuklarn banda babalar var. Allah'tan baka ne isteyeyim? Halime
ukretmem gerek."
"Simdi size bir ey syleyeceim. Ifade u: 'Kim olduumu pek bilmiyorum. Temel
yaam ilkelerimin ne olduunu ve hayatmn hangi ynde gelimesi gerektiini
kestiremiyorum.' Bu ifadenin sizin duuncenizi ve duygunuzu ifade edip
etmediini bana syler misiniz?"
"Ben kim olduumu biliyorum. Kocamn kars, ocuklarmn anasym. Temel yaam
ilkeleri ne demek? Onu pek kes-tiremedim. Hayatm hangi ynde geliecek, onu da
bilemem. Kaderimiz ne ise o olacak, insan alnna yazlan yaar. Onu deitirmek
elimizde deil."
"Insanlara guvenir misiniz?"
"Guvenilecek olan da var, guvenilmeyecek olan da. Ama Allah kimseye muhta
etmesin. Elden ayaktan dusem, Recep de bir tekme vurur, ocuklar da. Hibirine
guvenmem."
"Recep enitenin sigara imesi sizi rahatsz etmiyor mu?"
"Ediyor, ediyor ama, elimden ne gelir? Adamn evi. Bazen, 'ocuklarn odasnda
ime, zift gibi sigara duman iinde uyuyorlar,' dediimde, 'Kapa eneni,'
diyor. Ne diyeyim? Elimden ne gelir?"
Iimde bir szyla Hatice teyzemi dinledim. "Elimden ne gelir?" dedii zaman
yuzunde huzun, korku, aresizlik, mutsuzluk, bovermilik, fke karm bir
duygu belirdi. Kadn olmann ilesi, ezilmilik, hepsi bu yuz ifadesinde kendini
buluyordu.
Iimden geenleri bir tarafa brakp soru sormaya devam ettim: "Yalnz kalmaktan
holanr msnz?"
"ocuklar okula gidince sakinlik houma gidiyor. Ama bi-
30
YETISKIN OCUKLAR
raz sonra sklmaya balyorum. Sklnca komuya giderim. Evvelden Safiye
Hanm'a giderdim, ama imdi ona gitmiyorum. Yeni arkadalar edindim."
"Genellikle bakalarnn sizden beklediklerini mi yaparsnz?"
Hatice teyzem hi tereddut etmeden yant verdi; "Evet, buna benzer bir soruyu
biraz nce sormutun galiba. Kendi istediimi yapsam da mutlu deilim,
bakasnn istediini yapsam da."
"Bakalaryla atmaya girmemek iin elinizden geleni yapar msnz?"
"Evet. Mesela, Safiye Hanm'm hal ve hareketlerinden hi holanmyorum. Fakat
bunu bir turlu yuzune syleyemedim."
"Bakalarn dinlerken, onlarn ne sylediine mi, yoksa ne kastettiine mi
bakarsnz?"
"Tabii szlerin arkasndaki kaste bakmak lazm. Safiye Hanm'a bir ey
sylemedim, ama kendisinin iyi bir komu olmadn ima ettim. Pek imadan
anlayacak bir insan deil, ama benim iin byle konumak uygun duerdi."
"Herhangi bir grup iinde konuulan bir eyi anlamadnz zaman, akla
kavuturmak iin soru sorar msnz?"
"Recep'in bulunduu bir toplant ise, azm amam. Ayp olur. Kendi samimi
arkadalarm arasnda isem, sorarm. Duruma bal. Yabanclar arasnda pek soru
sormam. Utangacmdr."
"Kendinizi anne ve babanza yakn hisseder misiniz?"
"Insan anasn, babasn sevmez mi? Pek yakn hissetmem ama, saygm vardr
anneme, babama. Allah raz olsun, beni buyuttuler. Annemden ok dayak yedim ama
ondan korkmam. Babam pek dvmezdi ama, ondan hepimiz korkardk. Recep benim
annemi babam sk grmemi istemiyor. Onun iin sk gruemiyoruz. Zaten biz
Istanbul'dayz, onlar kasabada. Mesafe ok. Istesek de pek gruemeyiz."
"Hatice teyze, imdi duygularla ilgili bir soru soracam: Sevgi ve acma
duygularn birbirinden kolaylkla ayrt edebilir misiniz?"
HATICE TEYZEM
31
"Insan sevdiine acr, acdn sever. Ben ikisini pek ayrt edemem. Sen ayrt
eder misin?"
"Ben ayrt ederim, ama beni iin iine katmayalm. Simdi baka bir soruya
geiyorum. Bu soru hataya kar sizin takndnz tavr renmek iin
soruluyor. Hata yapan -kendiniz de olsanz- kuuk grur ve ona onur krc
szler syler misiniz?"
"Hata yapnca annem beni ok dverdi. Herhalde bir bildii vard. Benim de
hataya tahammulum yok. ocuklar hata yapnca ya kendim dverim ya da babalarna
dvdururum. Dikkat etmesini rensinler."
Yine iim acd. Bu ulkenin ocuklar, bu ulkenin kadnlar ve hatta bu ulkenin
erkekleri iin alamak istiyordum; hem de hungur hungur. Soru sormaya devam
ettim.
"Grup iinde olduunuz zaman, gruptakilerin ounluu ynunde fikirlerinizi
deitirir misiniz?"
"Arkadalarmn duuncesi ynunde fikrimi deitiririm. Onlarn dedii ynde
oyumu kullanrm."
Hatice teyzeme teekkur ettim. "Nasl buldun beni?" diye sordu. "Insanlarn
kiilik yaplarn aratryorum," diye yantladm. Onun yantlarn incelemem
gerektiini syledim, "inceledikten sonra bana da anlat!" dedi. Kendisine
anlatacama sz verdim. Yeniden teekkur ettim. O odadan ktktan sonra
aldm notlar temize ekmeye baladm.
Iki Tur iliki
Ertesi hafta Yakup Bey'le bulutum. Yine Beyazt Camisi'nin yanndaki ayevine
gittik. Ihlamurlarmz yudumlarken yazdklarm dikkatle okudu. "Sizin
sorularnza samimiyetle yant verdiklerini sanyorum," dedi ve devam etti:
"Recep Bey'in ve Hatice Hanm'n yantlarn beraberce gzden geirip
deerlendirebiliriz. Ne var ki, bu deerlendirmeyi neye gre yapacamz
konusunda bir ngruye sahip olmamz gerek. Benim nerim, onlarn yantlarn
kendileriyle ve bakalaryla ilikileri ynunden incelemek."
Bo bir kt uzerine iki ekil izdi. Sekilde kiinin benlik snrlan buyuk bir
daire ile gsteriliyordu. Kiinin zu, yani kiinin kendi gzunde kim olduu,
zbenlii buyuk dairenin iinde ufak bir daire olarak gsterilmiti.
D dunya, toplum, bakalarnn kiiden beklentileri bir birim olarak ego
snrlarnn tesinde izilmiti. Kiinin bilinci ego snrlar iinde yer
alyordu.
Yakup Bey, "Gruyorsunuz, buraya iki ekil izdim," diyerek aklamasna
balad. "Dikkat ederseniz, birinci ekilde kiinin kendi zuyle olan ilikisi
daha baskn, daha birinci planda, daha nemli. D dunya ile ilikisinin
bilincinde ama, bu iliki ilki kadar baskn deil. Bu ema gelimi zgun insan
temsil ediyor. Gelimi zgun insandan ne kastettiimi anlyorsunuz, deil mi?"
Yakup Bey'in, Iyi Duun Doru Karar Ver adyla yaynladm
IKI TUR ILISKI
33
o s
Sekil 4.1: Gelimi insann kendi zuyle olan ilikisi, d dunya, toplum ve
bakalarnn beklentileriyle olan ilikisinden daha baskndr.
Sekil 4.2: Kalplanm insann d dunya, toplum ve bakalarnn beklentileri
ile olan ilikisi, kendi zuyle olan ilikisinden daha baskndr.
kitapta yer alan bulumalarmza ve bu bulumalardaki konumalara atfta
bulunduunu biliyordum.
"Daha nceki bulumalarmzda tanmlamtnz," dedim, "kendi zdeerlerini
duunce ve davranna yanstan insan."
"Evet, doru," dedi ve ekli aklamaya devam etti. "Ikinci ekilde ise kii,
d dunyaya, topluma, bakalarnn beklentilerine daha ok nem vermektedir.
Kii kendi zuyle zayf bir iliki iindedir. Bu da kalplanm insann
ilikisi.
"Simdi Recep Bey'in ve Hatice Hanm'n sizin sorularnza verdikleri yantlar,
bu ekillerle akladm iliki turlerine gre gzden geirelim."
"Ilk soruyu her ikisine de sormusunuz: Yeni bir ey yapmay duunduunuz zaman
bir gerginlik ve kayg yaar msnz?"
Y3
34
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey bana bakt ve, "Bu soru sizce neyi aratryor?" diye sordu.
"Kiinin yeni eylerden korkup korkmadn, deil mi?" Yakup Bey 'evet'
anlamnda belli belirsiz bir ba hareketi yapt ve daha ok aklk getirmek
iin konutu; "Soru, kiinin d dunyasnn baskn olup olmadn aratryor.
Recep Bey'in cevabna bak, ne diyor: 'Yeni bir ey yaptma gre o alanda pek
tecrubem yok demektir. i beceretnezsem millet bana guler, alay eder.
Bakasnn kendisine gulmesini, alay etmesini kim ister? Kimse bilmese,
grmeyecek olsa, istediin kadar dene, baarsz ol. Kim bilecek?'
"Ayn soruya teyzenizin verdii yant daha da ilgin. O, yeni bir ey yapma
durumunu dahi yaratmak istemiyor: 'Ben kendi bama yeni bir ey yapmak istemem.
rendiim ne ise onu yaparm... Kendi bama bir ey yapma durumunda kalsam
herhalde ok kayglanr, gergin olurum.'
"Demek oluyor ki, bakalarnn ne diyecei, onlarn yeni bir eyi deneme
heyecanndan daha nemli. Yeni bir ey deneyecekleri zaman ilk akla gelen
baarszlk ve bakalarnn alay etmesi korkusu oluyor."
Yakup Bey'in sylediini ak seik anlayabiliyordum. Bir sure sustu,
hlamurundan bir yudum ald, yuzume bakt, sylediini anladmdan emin olarak
konumasna devam etti.
"ikinci soru, Kendinizi surekli bakalarn memnun etmeye alan biri olarak
grur musunuz? idi.
"Recep Bey, yine d dunyaya nem verdiini belirten bir yant veriyor; ne var
ki, d dunyadaki insanlar temelde iki grup iinde gruyor: Kendisinden gulu
ve gusuz olanlar. Ne diyor: 'Eer karmdaki gulu ve bana ktuluk edebilecek
biri ise, kpruyu geinceye kadar ayya day demek babndan, guler yuz
gsteririm.' Bu guler yuzun tabii o insann deeriyle hibir ilikisi yo^ Kendi
zuyle de bir ilgisi yok. Tamamiyle adam kullanma tavr iinde gsterilen bir
guleryuz.
"Byle bir dunya gruu iinde insann, insan olduu iin bir deeri yok. insan
ancak mevkii ve gucune gre deer kazanr.
IM 1 UK ILISKI
Bu gruunu... 'Mevkisi, gucu olmayan zprn tekine de guler yuz gsterecek
halimiz yok herhalde. O beni memnun etmeye alsn. Aksi halde dalarm
herifi... Insan yerini bilmeli!' szleriyle belirtiyor.
"Bu tutumun toplumdaki erkek kulturu iinde daha yaygn olduu kansndaym.
Kadnlar, zellikle erkeklerle karlatrdklarnda kendilerini gusuz grurler
ve bunu doal kabul ederler. Belki baka kadnlarla ve kendilerinden gusuz olan
ocuklar ve genlerle ilikilerinde bu mevki ve gu yarmasnn bilinciyle
davranlarn biimlerler.
"Bu ynden Hatice Hanm'n ayn soruya verdii cevab gzden geirmekte yarar
var: 'Galiba yleyim ben. Ama kimseye de ya-ranamam. Ne Recep enitene
yaranrm, ne de ocuklara. Hep onlar memnun etmeye alrm. Geen gun grdun
ite...'
"Bu yantta Hatice Hanm'n acizlik duygusu ortaya kmaktadr. Butun bekledii
'takdir edilmek,' bunu bile ona ok gruyorlar.
"ilgin bir yn de Safiye Hanm'la olan rekabeti," dedikten sonra, Hatice
teyzemin cevabnn bir blumunu yuksek sesle okudu: "'Safiye Hanm ok bencil
bir kadn; ne kocasna ne de ocuuna aldrr. Yemek piirmez, ilgilenmez. Ama
kocas ona tapar. ocuk da onun dediinden kmaz.'" Yakup Bey bir sure sustu,
biraz solukland, sonra, "Hatice Hanm'n Safiye Hanm'la rekabet iinde
olduunu, daha nce Erol'u nasl dvduunu, neler sylediini anlattnzda
hissetmitim," dedi.
"Nasl hissetmitiniz?" diye sordum.
"Konuyu saptrmamak iin bunun ayrntlarna girmek istemiyorum. Daha ileride
ele alrz," dedi ve yle devam etti: "Ksaca unu sylemek istiyorum: Erol,
annesiyle Safiye Hanm arasndaki rekabetin ve husumetin arasnda kalm
durumda, insann ii szlyor."
Yakup Bey'e onun iini szlatan eyi benim tam anlayamadm syledim.
Hafife gulumseyerek, "zur dilerim," dedi. "Bu aamada anlayamamakta
haklsnz. Erol ile annesinin ilikisini ilerde gz-
36
YETISKIN OCUKLAR
den geireceiz. O zaman anlayacaksnz. Simdi yantlar gzden geirmeye devam
edelim."
"Ama, Erol'un yedii dayan sebebini gerekten merak ediyorum," dedim.
Yakup Bey, "Evet, o konuya mutlaka dneceiz," dedi ve devam etti. "Soru:
Kendinizi isyankr biri olarak grur musunuz? Yani biriyle bir atma iine
girince kendinizi 'yayor' hisseder ve canlanr msnz?
"Recep Bey'in cevab: 'Erkek adam psrk olmaz. Ben psrk deilim. Kendime
yan baktrmam.' Hatice Hanm'in cevab..." Bana soran gzlerle bakt ve, "Hatice
Hanm'a bu soruyu sormadnz m?" dedi.
"Hayr, sormadm," dedim ve aklama yapma gereini hissettim; "Yani sormak
gereini hissetmedim. Kadncazn isyankr olmakla hi ilgisi yok. Ne yant
vereceini bilemezdi."
Yakup Bey anlayan bir ifadeyle, "Baka sormadnz sorular var m?" dedi.
"Evet, cinsellikle ilgili baz sorular vard, o sorularn bazlarn ne Recep
eniteme, ne de teyzeme sorabildim."
Yakup Bey, "Evet, anlyorum. Eminim o durum iinde en dorusunu yaptnz," dedi.
"Bu son soruyu Hatice Hanm'a sormak gerei bile duymamanz, kulturumuzde erkek
ve kadnn isyankrlkla ilgili ne kadar farkl tutumlar gelitirebileceini
kantlyor. Recep Bey'in 'Erkek adam psrk olmaz. Ben psrk deilim. Kendime
yan baktrmam' turunden verdii yant, yalnz erkein deil kadnn rolunu de
tanmlyor. Burada vurgulanan, toplumun gerek kadndan, gerek erkekten
beklentileri. Her insan iin evvelden konmu kalplar var. Kiinin kendi zu
iinde, kendi gemi yaants iinde neler olabilecei bir kalemde silinip
atlyor. Birey kendi teklii ve muhteemlii iinde alglanmyor."
"Yani kalplar konuuyor," dedim.
Yakup Bey, "Evet," dedi. "insann teklii, farkll, zbenli-i deil,
bakalarnn beklentileri birinci planda." Yakup Bey'in
M TR ILISKI
37
bu konuya yureinde ayr bir nem verdiini seziyordum. Ama, yapmamz gereken
bir grev olduunu duunuyor olmalyd ki, derin bir soluk aldktan sonra,
"Sorulara verilen tepkileri incelemeye devam edelim mi?" dedi ve devam etti:
"Kendinizde bir eksiklik, bir tuhaflk olduunu kalbinizin en gizli kesinde
hisseder misiniz? Kendinizin acayip olduunuzu duunur musunuz? sorusuna Recep
Bey, tutarl bir yant veremiyor. nce; 'Allah deiliz yal Tabii ki her insann
eksiklii olacak,' diyor, daha sonra, 'Yok hissetmem. Kendinde eksiklik hisseden
insanlar da sevmem,' diyor.
"Ilk bata bilge bir insan gibi sze balyor. Hemen arkasndan syledii
szler, ilk szunun bir kalp olduunu, bilinli bir sz olmadn ortaya
koyuyor. Hatice Hanm'n, 'Ne bileyim, bilmiyorum. Pek kendimi dinlemesini
sevmem,' szlerinden kendini gzlemeyi pek sevmediini, bu soruyu pek anlaml
bulmadn anlyoruz."
"Niin anlaml bulmuyor?" diye sordum. "Anlaml deil de onun iin!" yantn
verdi. "Ama bu soru benim iin anlaml. Ona niin anlaml gelmiyor?"
"Sizin kendi zunuzle olan ilikiniz iinde bu soru anlaml." "Daha nceki
bulumalarmzda, d dunyada olan bitenlerin kendi bana bir anlam yok;
olaylara, insanlara, nesnelere anlam biz veriyoruz, demitiniz. Bu nedenle
kiilerin kendi paradigmasn anlamann ok nemli olduunu surekli
vurgulamtnz. O nedenle benim iin anlaml, Hatice teyzem iin anlamsz. Bunu
mu demek istiyorsunuz?" diye sordum.
Yakup Bey, "Bu sorulara verilen yantlar inceleyerek aslnda Recep Bey'in ve
Hatice Hanm'n paradigmalarn anlamaya alyoruz," dedi, bir sure beni suzdu
ve, "Deil mi?" diye sordu. "Evet," dedim, "Esas amacmzn o olduunu imdi
anlyorum. Demek oluyor ki, kiinin kendini gzlemesi, gulu ve zayf ynlerinin
farkna varmas, Hatice teyzemin umurunda deil. Bu tur duuncelerin onun
dunyasnda anlam yok."
38
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey, "Doal olarak kz Ayla ve olu Erol'un bu ynlerden gelimesinin de
anlam yok," diye karlk verdi.
"Yani," dedim, "Ayla ya da Erol, igru gerektiren yazarlk, tiyatro, muzik gibi
sanat dallarna ynelirlerse anababalar tarafndan surekli engellenirler. unku
bu tur eilimler mevcut kalplara uymuyor."
Yakup Bey, "Kendi zleriyle iliki gelitirip birey olarak bamsz bir insan
olmaya ynelirlerse onlarn gazabna urarlar," dedi ve ilave etti; "Kalplarn
dna kmaya cesaret ettikleri zaman cezalandrlrlar."
Duygularm dile getirerek, "Zavall Erol, zavall Ayla. Onlar duununce iim
burkuluyor," dedim.
Yakup Bey, "Annesi ve babas yetikin ocuk olan herkes iin ayn duyguyu
tayorum," dedi. Bir sure sessiz kaldk; bu, paylalan bir huznun
sessizliiydi. Daha sonra Yakup Bey, "Devam edelim mi?" diye sordu.
"Evet, lutfen Yakup Bey, benim iin ok retici oluyor," dedim.
Yakup Bey konumasn surdurdu: "Deerli, deersiz her eyi biriktirir misiniz?
Eski eyleri atmakta zorluk eker misiniz? sorusuna Recep Bey, 'Ben kolay kolay
bir ey atmam. Allah'tan o konuda Hatice teyzenle benzeriz; o da kolay kolay
atmaz,' diyor. Hatice Hanm'in verdii yant da bunu onaylyor: 'Evet,
biriktiririm. Neden bilmiyorum, hibir eyi atamam.'"
"Bu yantlarn anlam ne?" diye sordum. Yakup Bey, "Yetikin ocuk, kendi
iindeki psikolojik boluu sanki kendisine ait eski eyalar tutarak telafi
etmeye alr. Bu nesnelere bir tur bamllk gelitirir," diye yantlad.
"Bunun nedeni?" diye irdelemek istedim. "ocukluunda bulamad guven
duygusunu, in olduu eyalar toplayarak gidermeye alr," diye yantlad.
Aklmdan, mala mulke ok dukun insanlar iin de bu aklama geerli olmal diye
duundum, ama konuyu datmamak iin bir ey sylemedim.
KI TR ILISKI
39
Yakup Bey, "Simdi teki soruya geelim," diyerek soruyu okudu: "Kendinizi kat
ve mukemmelliyeti olarak grur musunuz?"
Yakup Bey soruyu okuduktan sonra bir aklama yaptm: "Sizin verdiiniz listede
bu sorudan nce baka sorular vard, ne var ki, bunlar Recep eniteye sormay
pek anlaml bulmadm. Hatta sorarsam kzard diye duundum. Ama Hatice teyzeme
sordum."
Yakup Bey, "O zaman ona sorduunuz sorulara dnelim," dedi ve devam etti: "Soru:
Kendi haklarnz korumak iin konutuunuzda iinizde bir sululuk duygusu
hisseder misiniz? 'Keke kendimin deil, karmdakinin istediini yapsaydm!'
duygusuna kaplr msnz? Bu soruyu Recep Bey'e sormaktan niin ekindiniz?"
"Yakup Bey," dedim, "Recep enitenin istedii turden 'erkek adam' bu tur
igruye nem vermemeli. Erkek ne istediini bilmeli ve istedii eyi
alabilmeli. Bu soruyu sorarsam, onun erkeke tavrndan, kiiliinden uphe
ediyormuum gibi gelir. O nedenle sormamay yeledim." Yakup Bey beni anladn
ifade eden bir tarzda hafife bayla tasdik ediyordu; devam ettim: "Ayrca,
Recep enite, 'karsndaki insann mevkisinden ve gucunden' sz eder diye
duundum. Yani, o gulu olann dediini yapar, ama, kardaki zayfsa, o zaman
kendi szunun yaplmasn bekler. Byle tahmin ettim."
Yakup Bey, "Sanrm haklsnz," dedi ve devam etti: "Bu soruya Hatice Hanm
yle yant vermi: 'Kendi istediim bir eyde diretirsem sonradan pimanlk
duyarm. Nedamet hissi beni rahat brakmaz. Esasnda burunun dediini yaptm
zaman da iim rahat olmaz. Ne yapaym, bilemiyorum. Kendi istediimi yapsam,
bakalarnn gnlunu krdm diye sululuk duyarm. Onlarn istediini yapsam,
hep onlarn dedii oluyor, ben de artk ayak paspas oldum, duygusuna kaplr,
yine rahatsz olurum.'"
"Bana niin byle olduunu sordu."
"Ne yant verdiniz?"
"Bilmediimi syledim. renince kendisine sylememi iste-
40
YETISKIN OCUKLAR
di. Sonra kendisiyle konumam uygun olur mu? Yani sizden rendiklerimi
kendisine aktarmamda bir saknca var m?"
"Hayr."
Yakup Bey belirgin bir gulumsemeyle, "Bu konumalarmz da bir kitap haline
getirmeyi duunuyor musunuz?" diye sordu.
"Daha nce aklma gelmemiti, ama imdi siz syleyince, 'neden olmasn!' diye
duundum."
"Bence iyi edersiniz. Byle bir kitabn birok insana yararl olacandan
eminim," dedi.
Kitap yazma olasl iime ayr bir heyecan katt; konutuklarmz daha bir
can kulayla dinlemeye baladm ve Yakup Bey'e sordum: "Hatice teyzemin her iki
durumda da rahatsz olmasnn nedeni ne?"
Yakup Bey, ekil uzerinde Z ve TOPLUM'la ilikileri gsteren oklara iaret etti
ve unlar syledi: "Aslnda Hatice Hanm'n her iki durumdan rahatsz olmas
hem i hem de d dunyayla ilikisi olduunu gsterir. Kendi zune ulamak,
iindeki ocukla iliki kurmak istiyor. Salkl bir gelime. Ne var ki, bu
gelimenin o kadar kuvvetli olmadn bir sonraki soruya verdii yanttan
anlyoruz.
"Kendinize zgu bir duunceniz ya da gruunuz olmadn duunur musunuz?
sorusuna verdii cevaba dikkat edin Timur Bey," dedi ve okumaya devam etti:
"'Ben neyim ki, kendime zgu duuncem ya da gruum olsun. Dediim gibi beni
kimse hesaba almyor zaten. Recep'e tek bir sz syleyemem. Kar ksmnn lafn
dinlemem, ben! der kar iin iinden. Bak, kuucuk olan bile benim szumu
dinlemiyor.'"
Yakup Bey aklamaya devam etti: "Bu yant Hatice Hanm'm kendiyle ilikisinin
yan sra, kocas ve ocuklaryla olan ilikilerini nasl grduu hakknda da
bize bilgi veriyor."
"yle sanyorum Yakup Bey," dedim, "Hatice teyzem, sadece kendini deil, tum
kadnlar nasl grduunu ya da toplumu nasl grduunu dile getiriyor. Bundan
sonraki soru, surekli yetersizlik duygusuna kaplr ve kendinizi eletirir
misiniz? idi. Verdii
IKI TR ILISKI
41
yant, 'Timur'cuum ben kadnm, erkek deilim ki. Kadn tabii ki yetersiz.
Banda bir erkek olmas lazm. Allah beni kadn yaratm, eksik etek. Neyimi
eletireyim? Kaderim bu benim,' ifadesi sadece kendini deil, tum kadnlar
kapsyor."
Yakup Bey, "Evet Timur Bey, katlyorum," dedi. "Bylesine kapsaml duygu,
duunce ve davranlarla karlanca bunlarn kaynaklarn o toplumun
kulturunde ararz. Hatice Hanm'n iinde yetitii ailenin, ailenin iinde yer
ald toplumun, toplumu kapsayan kultur kalplarnn onun duygu, duunce ve
davranlarn biimlemede, daha dorusu kalplamada etkili rol oynam olduu
gruluyor."
"Syle bir duunce geldi aklma," diyerek duunduumu heyecanla Yakup Bey'e
syledim: "Bizim kulturde kadn ve erkein rolleri ok belirgin biimde
birbirinden farkl olarak tanmlanm. Bu nedenle, kadnn yetikin ocukluu
ile, erkein yetikin ocukluu birbirinden farkl grunumler gsterecektir.
Recep enitenin yetikin ocukluu, 'erkee yakan' bir yetikin ocukluk.
Hatice teyzemin yetikin ocukluu da, 'kadna yakan' bir yetikin ocukluk.
Bana yle grunuyor."
"Evet, doru. Yani kadn iin bir kalp, erkek iin daha farkl bir kalp
gelitirme durumu var," diyerek hemfikir olduunu belirtti. "Bu gerekten nemli
bir yn. Tartma ve deerlendirmeleri yaparken bunun surekli gz nunde
tutulmas gerekir."
Yakup Bey sandalyesinden kalkt, yle bir gerindi, etrafna baknd; daha sonra
oturarak, "Simdi muterek sorulara geldik," dedi. "Yani hem Recep Bey'e hem de
Hatice Hanm'a sorduunuz sorular. Simdi o sorulara verilen yantlara bir gz
atalm." Soruyu okuyacakken durdu, bana bakt ve, "Siz de ayaa kalkp biraz
kaslarnz gevetmek ister misiniz?" diye sordu. Kendimi konumalara
kaptrmtm ve devam etmek istiyordum. Bir ey sylememe gerek kalmadan anlad
ve soruya geri dndu.
"Kendinizi kat ve mukemmelliyeti olarak grur musunuz? sorusuna verdikleri
yantlarda ikisi arasndaki benzerlik aka grunuyor. Her ikisi de yaplan
iin mukemmel olmasn istiyor.
42
YETISKIN OCUKLAR
Recep Bey, 'Yaplan iin mukemmel olmas gerekir. Bu konuda musamaha yok,'
diyor."
Bu noktada durdu, bana bakt ve gulumseyerek, "Siz ok yerinde bir soru
yneltiyorsunuz," dedi ve szune devam etti: "Ayla ya da Erol, elinden geldii
kadar ok alt halde pekiyi alamazsa, yine de dver misiniz? sorunuza
verdii yant tamamiyle d baarya dnuk; kiinin i dunyasna, gayretine,
itenliine ve azmine nem vermeyen bir insann gruunu yanstyor: 'Daha ok
alsnlar. Neleri eksik? alsnlar. Snfta onlardan yuksek not alan
olmayacak.'"
"Hatice teyzemin verdii yant onun ocukluu hakknda da bir fikir vermiyor
mu?" diye Yakup Bey'e sordum. "'Annem bana nak retirken ben hata yapnca
samdan eker yerde suruklerdi,' diyor. Kendisi Ayla'ya dayak atmyormu, ama
Recep enitenin dayak atmasndan memnun; hatta ocuklar dvmeyi kocasnn
grevlerinden biri olarak gruyor."
"Timur Bey, daha nce de belirttiimiz gibi, yetikin ocuklar, yetikin ocuk
olan anababalarm urunudurler. Eer aile yaamlarnda bir deiiklik olmazsa Erol
ve Ayla da ayn anababalar gibi duunmeye ve davranmaya balayacaklardr.
Onlarn ocuklar da kalplanacak ve bylece kuaktan kuaa yetikin ocukluk
aktarlacaktr."
Bu noktada, "Ayla ve Erol iin bir ey yapabilir miyim?" diye sordum. Onlarn
hayatlarnn kararmasn istemediimi syledim.
Yakup Bey'in yuzu ciddileti ve benim gzlerimin iine bakarak, "Bu sorunun
altnda yatan sorumluluun farknda msnz? Bir anlamda onlarn ikinci
anababas olmak istiyorsunuz," dedi.
Onlarn kendi zlerini bulup, kendi yaamlarn kurmasna, bamsz, zgur
insanlar olmasna katkda bulunmak istediimi syledim.
Yakup Bey, duunceli bir tarzda her bir kelimeyi tane tane sylemeye zen
gstererek, "Kendi zlerini bulup, kendi yaamlarn kuran, bamsz, zgur
insanlar olmann onlar daha mut-
IKI TR ILISKI
43
lu yapacandan emin misiniz?" diye sordu ve devam etti; "Belki de kalplanm,
anababasnn kalplarna kru krune inanan insanlar olarak yetimeleri onlarn
Turkiye'deki hayatn daha da kolaylatracak. Recep Bey ya da Hatice Hanm'dan
birinin gelimi bir insan olduunu duunun. Evliliklerinde imdiki dengeyi
bulabilirler miydi?"
Yakup Bey'in bu szu hem artt, hem de buyuk bir karamsarla gturdu.
Sylediinde birok hakl yn gruyordum. Ama, bir insann kendi zunu
anlayarak, kendi yaamn zgurce gelitirmesinin ktu olabileceini kabul
edemiyordum. Ayla ve Erol ac eke eke kalplanrken, insanlk onurlar gzumun
nunde ayaklar altna alnrken, hibir ey yapmamamn daha doru olacan
kabul edemiyordum. Duuncelerim karmakarkt; ayrp seemiyordum. Ama aklma
bir soru geldi.
"Peki siz bana niin yardm ettiniz?" diye sordum. "Ilk karlatmz zaman
bana el uzattnz, merhaba, dediniz ve yaamm ok derinden etkileyen bir
etkileim iine girdik."
"Ben sorumluluumun bilincindeyim," dedi. "Butun istediim ne yapmak
istediinizin bilincinde olmanz."
"Aradaki fark gremiyorum," diye Yakup Bey'i yantladm. "Siz bana uzandnz,
ufkumu amaya altnz. Kalplanm bir insan olmaktan kmam iin zaman
verdiniz, aba gsterdiniz. Simdi aynsn ben, yapmak istediim zaman niin
yanl oluyor?"
Yakup Bey gulumsedi ve, "Yanl yaparsnz, demedim. Bu sorunun altnda yatan
sorumluluun farknda msnz? Bir anlamda onlarn ikinci anababas olmak
istiyorsunuz, dedim. Bence bu konuda sorumluluunuzun snrn ve yapacanz
etkinin doasn bilebilmeniz iin zaman henuz erken. Isterseniz salksz,
kalplayan aile duzenini inceledikten sonra salkl, gelitiren aile duzenini
incelemeye balarz. Bu incelemelerden sonra daha bilinli olarak kararnz
verebilirsiniz."
"Bu kadar nemli mi, Yakup Bey?"
Yakup Bey ciddiyetle aklamasna devam etti; "nsan temel-
44
YETISKIN OCUKLAR
den etkileyen her eyin buyuk sorumluluu vardr. Insan, bilinci gelitike bu
sorumluluun farkna varmaya balar."
Gulumsedi. Ayla ve Erol'a yardm etmek istememden mutlu olan ve tasvip eden
birinin sevgi dolu gulumseyiini grdum. Yardm etmenin sorumluluunu daha da
pekitirmek isteyen birinin bilinci iinde konuuyordu. Bir sure sustuk.
Sylenmemi szlerin anlamlarn belirginletiren surenin getiine inanm
olmal ki, "Bu konuyu da daha sonra konumak uzere imdi yeni soruya geelim,"
dedi.
"Soru: Yaamdan ne istediinizi biliyor musunuz? Yani gnlunuzden geen
hayalleriniz var m? Bu soruyu da her ikisine soruyorsunuz.
"Recep Bey tamamiyle d baar ve kalplar erevesinde yantlandryor. Kendi
i dunyasyla ilgili hibir belirti yok: 'Herkes nasl mutlu oluyorsa ben de
yle mutlu olurum. Allah'a ukur bir marketimiz var, geimimizi temin ediyor.
Bir apartman dairemiz var. Dunya guzeli olmasa da yuzune baklacak bir karm
var. Su ocuklar adam edemiyorum. Onlar adam gibi hareket etseler. Hayalle,
meyalle geirecek zaman yok.'
"te yandan Hatice Hanm i dunyasnn daha ok farknda ama, bu i dunya artk
ondan yldzlar kadar uzak, eriilmez bir dunya: 'Gen kzken vard. Ama artk
hayal meyal kalmad. Alan ald, satan satt. Kavga du, yayoruz; srtmz
pek, midemize ekmek giriyor. Allah bamzdan eksik etmesin, ocuklarn banda
babalan var. Allah'tan baka ne isteyeyim? Halime ukretmem gerek.'
"Gruyorsunuz, gen kzln renkli dunyas ve cvltlar gusuz de olsa hl
yayor. Byle bir cvltya Recep Bey'de rastlamyoruz."
Yakup Bey aklaynca Recep enitemin ve Hatice teyzemin sylediklerinin
anlamn belirgin olarak grebiliyordum. Bundan sonraki sorunun yantndaki
anlam ben aklamak istedim ve, "Porno ile ilgili soruya Recep enitenin
verdii yant, onun kadnlar cinselliklerinin tesinde kendi kiilikleri ve
zgurlukleriyle tanmaya hazr olmadn gsteriyor," dedim.
IKI TUR ILISKI
45
Devam ettim, "Kadna kza laf atmaktan holanr msnz? sorusuna Recep enite,
'Iimden geiyor, ama bu yata, bu ortamda uygun deil. Bizimki serbest i.
Markete gelen kadna sulanacak olsam, muteri kaybederim. Admz kar,' diye
yant verdi.
"Recep enitenin Porno magazinlere bakmaktan holanr msnz? sorusuna verdii
yant da uydu: 'Erkek olup da, porno magazinden holanmayan olur mu?' Bu yant
da imdiye kadar Recep enite ile ilgili sylenenlerle tutarl. Ortada
beklenmedik bir durum ' yok."
Yakup Bey, gulumseyerek, "Bu soruyu teyzenize niin sormadnz?" dedi.
Ben de gulumseyerek yant verdim; "Zavall kadn ne diyeceini arrd. ok
utanrd. Ben de mahcup olurdum."
Yakup Bey, "Biliyorum; muziplik olsun diye sordum," dedi. "Hatice Hanm'a
kendisinin kim olduunu, temel yaam ilkelerinin ne olduunu bilip bilmediini
ve hayatnn hangi ynde gelimesi gerektiini kestirip kestiremediini,
sormusunuz. Bu soruyu Recep Bey'e sormamsnz."
"Sormama gerek yoktu. Ne yant vereceini biliyordum. Ayrca erkek ksmna
sorulacak soru deildi, bu."
Yakup Bey o tatl tebessumlerinden biriyle, "Teyzenizin verdii cevab nceden
kestiremediniz mi? dedi. Kalplanm insann verecei en kalp yantlardan
birini vermi: 'Ben kim olduumu biliyorum. Kocamn kars, ocuklarmn
anasym. Temel yaam ilkeleri ne demek? Onu pek kestiremedim. Hayatm hangi
ynde geliecek, onu da bilemem. Kaderimiz ne ise o olacak. Insan alnna
yazlan yaar. Onu deitirmek elimizde deil' Bu yantta kendisi yok. Evli,
iki ocuklu bir kadnn kalplanm cevab var. Butun kalplanm evli, iki
ocuklu kadnlarn verecei cevab vermi.
"Kalplanm insanlarn en temel zelliklerinden biri, kimseye guvenmemeleridir.
Bundan sonraki soruya verdikleri yantta bu aka gruluyor, insanlara guvenir
misiniz? sorusuna, Recep Bey, 'Kendim de dahil, hi kimseye guvenmem,' diyerek;
Hatice Hanm da, 'Allah kimseye muhta etmesin. Elden ayaktan dusem,
46
YETISKIN ^ULUKLAK
Recep de bir tekme vurur, ocuklar da. Hibirine guvenmem,' diyerek kimseye
guvenmediklerini ak seik belirtiyorlar.
"Tabii bu guvensizliin verdii bir i yalnzlk var. Kalplanm insann i
yalnzl mur boyu devam eder."
Gzlerimin nune serilen bu i yalnzlk bana ac veriyor, iim szlyordu.
Duygularm Yakup Bey'le paylatm.
Yakup Bey, "Gerekten iler acs," dedi. "Tabii grene, bilene. Onlar hibir
eyin farknda deil. Ayrca, bu durumun deimemesi iin ellerinden geldiince
abalarlar. Ne bu durumun farkna varmak isterler; ne de deimek."
"ok ilgin," dedim. "Anlamakta guluk ekiyorum."
Yakup Bey, "Iyi Duun Doru Karar Ver kitabnda yaynlanan daha nceki
grumelerimizde paradigmay deitirmenin zorluundan sz etmitik," dedi.
"Hatta kiilerin paradigma tutkunluu gelitirdiini sylemitik, ite bu da bir
tur paradigma tutkunluu."
"Evet, anlyorum," dedim ve sigara ile ilgili konuya dikkatini ektim. "Sigara
konusunda erkek ve kadm arasndaki davran farkn gruyoruz. Recep Bey sigara
tutkunluunu kendi iradesinden daha gulu gruyor. ocuklarn odasnda sigara
imeme gibi, ocuklarmm ya da karsnn sal ile ilgili bir davran
deiiklii yapmak ise aklna bile gelmiyor."
Yakup Bey sylediklerimi bayla onaylayarak benimle hemfikir olduunu
belirtiyordu. Daha sonra, "Yalnz kalmaktan holanr msnz? sorusunun niin
sorulduunu anladnz m?" diye bana bir soru yneltti.
Bu soruyu, "Kalplanm insan psikolojik bakmdan zaten ok yalnz. Onun iin
sosyal bakmdan yalnz kalmak istemez. evresinde surekli insan bulundurmak
ister," diye yantladm.
Yakup Bey, "Gerekten de yle," dedi. "Kendi i dunyasyla dostluk kuramam
insan iindeki yalnzl bakalaryla kurduu ilikilerle doldurmak ister. Hem
Recep Bey'in, 'Yalnz kalmaktan nefret ederim ve yalnz kalmamak iin elimden
gelen her eyi yaparm,' hem de Hatice Hanm'n, 'ocuklar okula gidince
sakinlik
IKI TUR ILISKI
47
houma gidiyor. Ama biraz sonra sklmaya balyorum. Sklnca komuya
giderim,' yantlar bu gruu destekliyor."
Bu noktada Yakup Bey'e bir soru ynelttim; "Bakalarn dinlerken, onlarn ne
sylediine mi, yoksa sylenilen szlerin arkasndaki niyete mi bakarsnz?,
sorusuyla neyi yakalamaya alyoruz?"
Yakup Bey, "Yetikin ocuun guven sorunu vardr; kendine guveni yoktur ve bunu
dierlerine yanstr. Guvenmedii iin insanlarn sylediklerinin onlarn gerek
duygu ve duunceleri olduunu kabul etmez. Kendisi yle olduu iin insanlarn
da art niyetli olduunu duunur ve surekli kukuludur."
Gerekten de, Recep enite, bir baka soruyu yantlarken, 'Bakalarnn ne
sylediine deil neyi kastettiine nem verir ve cevabm ona gre veririm.
Arif olan anlar, demiler. Biz de kendimize gre ariflik yaparz,' diyerek Yakup
Bey'in aklamasn dorulamaktayd. Hatice teyzem, 'Tabii szlerin arkasndaki
kasta bakmak lazm,' diyerek yine ayn guvensizlii dile getiriyordu.
Yakup Bey, "Sanrm, sorduunuz sorularn neleri kefetmek istediini anlam
durumdasnz," diyerek devam etti; "Hemen hemen her soruda kalplanm insann,
kendi zuyle olan ilikisinden ok, d dunya ile, bakalarnn beklentileriyle
olan ilikisine nem verdiini gruyoruz. Kalplanm insann yaamnda baskn
olan, toplumun kendinden beklediidir. Bu beklentileri surekli birinci planda
tuttuu iin i dunyasnda olup bitenleri ikinci plana atar. Recep Bey'in ve
Hatice Hanm'n yantlarndan, erkek ile kadnn konu ve derece itibariyle
birbirinden farkl kalplar olabileceini de gruyoruz.
"rnein, grup iinde olduunuz zaman, gruptakilerin ounluu ynunde
fikirlerinizi deitirir misiniz? sorusuna Recep Bey, 'Grupta kimlerin olduuna
bakarm. Mevki sahibi, hali hatr saylr insanlar varsa onlarn dediklerine
dikkat ederim,' diye yant verirken, Hatice Hanm, 'Recep'in bulunduu bir
toplant ise, azm amam. Ayp olur. Kendi samimi arkadalarm arasnda isem,
sorarm. Duruma bal. Yabanclar arasnda pek soru sormam. Utangacmdr,'
48
YETISKIN OCUKLAR
diyerek erkek ve kadnn farkl beklentilerin, kalplarn etkisi altnda
olduunu gstermektedir."
"Evet Yakup Bey, teyzemin ve enitemin kalplanm insan zelliklerini,
verdikleri tum yantlarda grmek mumkun. Kendinizi anne ve babanza yakn
hisseder misiniz? sorusuna verdikleri yantta, kiilerin zlerinin iin iine
girdii zel bir ilikiden ok, kulturel kalplarn baskn olduu grunuyor. Bu
kalpsal ilikiyi, Recep enite, 'Kendilerine saygm vardr. Allah raz olsun,
bizi buyuttuler. Babamdan hl korkarm ve onun yannda bacak bacak ustune
atamam. Annemden ok dayak yedim ama ondan korkmam. Yalanp elden ayaktan
duerlerse uzerimize duen grevi yaparz,' eklinde ifade ederken, Hatice
teyzem, 'insan anasn, babasn sevmez mi? Pek yakn hissetmem ama, saygm
vardr anneme, babama. Allah raz olsun, beni buyuttuler,' diyerek
belirtmektedir."
Dier sorulan da ksaca gzden geirerek, kalplanm insanlarn acma ve sevgi
duygularn birbirlerinden pek ayrt edemediklerini gzledik. Kalplanm
insann mukemmelliyeti olduunu yeniden vurguladk.
Yakup Bey, "Ben kalplanm insan ve yetikin ocuk kavramlarn ayn anlamlarda
kullanyorum. Umarm bu sizi yanltmaz," diye beni uyard. Bunun farknda
olduumu syledim.
"numuzdeki bulumada, yetikin ocuklarn baz tipik davranlar uzerinde
durmak istiyorum. Ayrca, bugun izdiimiz ekli biraz deitirerek, d
dunyay, toplumu, bakalarnn beklentilerini kiinin iine yerletirerek
yeniden izeceiz," dedi.
numuzdeki perembe gunu bulumaya karar verdik. Ihlamurumu bitirince ayrldm.
I ocuk - I Anababa
Yakup Bey'le konumamdan sonra aldm notlar uzerinde altm ve perembe
gununu sabrszlkla bekledim.
Nihayet perembe gunu geldi ve Yakup Bey'le bulutuk. Her zamanki gule yuzuyle
beni bekliyordu. ayevindeki masamza oturduk. Daha nce izmi olduu bir ekli
nume koydu.
O anda ne kadar mutlu olduumu hissettim. Guzel bir Mays gunuydu. Gune l
sld. ok ukur salklydm. Yakup Bey gibi bilge bir insanla dostluum
vard. Ve bana zaman vererek, nemli eyler renmeme olanak salyordu.
Iimdeki mutluluun farknda olarak, onun hazz ile masann ustundeki ekle
baktm. Daha nce uzerinde konutuumuz, kiinin i ve d dunyasyla olan
ilikilerini gsteren ekildi. Yakup Bey, "Bugun yeniden bu ekilden sz
edeceiz," diyerek konumaya balad.
"ocuun yetitii ortamda d dunyay, toplumu, kulturu genellikle anababa
temsil eder. ocuk buyurken anababa onun sosyallemesinin turunu ve derecesini,
yeni deyimiyle, sosyallemenin niteliini ve niceliini, nemli lude etkiler.
ocuk iinde yaad toplumun deerlerini, beklentilerini, doru ve yanl
anababasndan renir. Zamanla anababa, toplumla, kulturle, sosyal yaamla
ilgili beklentileri temsil eden simgeler haline dnuur. ocuk anababasm
iselletirerek iinde tamaya balar. anababa surekli ocuun yaamnn bir
paras olur ve toplum kurallarnn bekiliini yapmaya balar. ocuk toplum
Y4
50
YETISKIN OCUKLAR
kurallarna uymayan bir ey yapt zaman i anababa onu sulu hissettirir. Bu
nedenle, ocuun i anababasyla ilikisinin kuvvetli ya da zayf olmas sz
konusu olabilir."
Yakup Bey bir sure sustu, hlamurundan bir yudum ald ve konumasna devam etti;
"ocuun doutan gelitirmeye balad kendine zgu bir psikolojik yaam
vardr. Psikolojik yaamnn farkllk ve karmaklnda ocuk, kendi
zelliini, tekliini ve emsalsizliini bulur. Bu ze i ocuk adn veriyoruz.
Eer anababa ocuun zunu besler, gelitirir ve yardmc olursa i ocuk
salkl geliir."
Gzumun iine bakarak konumasn surdurdu; "Demek oluyor ki her insann iinde
bir i ocuk ve bir i anababa var. I anababa ve i ocuk birbirleriyle
iletiim halindeler. Eer ocuk salkl bir geliim ortamnda buyumuse, i
ocuk ile i anababa arasndaki iletiim karlkl saygya ve sevgiye dayanr.
Her iki taraf birbirini dinler ve birbirlerinin isteklerini ciddiye alarak,
nemseyerek bir denge kurmaya alr.
"Dier yandan, ocuk salkl bir geliim ortamnda buyume-mise, i ocuk ile
i anababa arasnda iletiim karlkl sayg ve sevgiye dayanmaz. Denge ya i
anababa lehine ya da i ocuk lehine bozuktur. I anababa, i ocuu basks
altna alm ve tamamyla sindirmise, onu hemen hemen yok sayar. Ya da i
ocuk, i anababanm denetiminden tamamiyle kmtr ve i anababay yok sayar.
Her iki durum da salksz bir psikolojik yaama iaret eder."
Yakup Bey bunlar sylerken ekil uzerinde deiiklikler yaparak i ocuu ve i
anababay ego snrlar adn verdii emberin iine koydu.
Yakup Bey szlerine yle devam etti. "Salkl gelimi insann bilinci hem i
ocuuyla hem de i anababasyla tumden iliki halindedir. Bu bilin i ocuk ve
i anababay surekli iletiim iinde tutar. Bu iletiim neelidir, oyuncudur,
gerekidir, guvene ve koulsuz sevgiye dayanr."
Yakup Bey'in yuzune ocuksu bir gulumse yayld; bu gulum-
I OCUK - I ANABABA
51
Sekil S. 1: Her insann iinde bir i ocuk, bir de i anababa
vardr, i ocuk kiinin zunu, i anababa toplumun
beklentilerini simgeler.
semeyle gzlerime bakarak konumasna devam etti; "Byle insann yuzu guler,
gzleri ldar ve enerjiktir. Yaamdan zevk alr. Kimseyi yarglamaz. Sikyet
etmez. Yaamnda ortaya kan zorluklar karamsarlk kayna yapmaz; aksine bu
zorluklan yenmesini renerek daha gulu bir insan olacan duunur."
Suratn ast; karamsar bir yuz ifadesiyle, "te yandan kalplanm insann
bilinci pek gelimemitir ve ou kere ya i ocuunu ya da i anababasn
birinci plana kartr ya da gerilere iter. Bu gelimemi bilin ortamnda, i
anababa ve i ocuk salksz bir iliki ve iletiim iindedirler. Iimizdeki
ocuun geliimi nasl kstekleniyor, i ocukla i anababa arasndaki denge
nasl bozuluyor gibi sorular ilerki bulumalarmzda ele alacaz. Burada
belirtmek istediim u: I ocuunun geliimi duran kii bedenen buyumeye devam
eder, ancak psikolojik olarak, zellikle duygusal ynden geliemez. Bu nedenle
i ocuu geliememi insanlara yetikin ocuk ad verilir."
Bu noktada Yakup Bey'in yuzu her zamanki sevecen ifadesine burunmutu; bana
bakt ve, "Yetikin ocuklarn baz tipik davranlarnn neler olduunu merak
ediyor musunuz?" diye sordu.
52
YETISKIN OCUKLAR
Tabii ki merak ediyordum. Bu duygumu ifade ettim.
Yakup Bey bir sure sessiz kald; bu surede nundeki kt uzerine suratle bir
liste yapt ve listeye yazd her davran aklamaya balad.
Tipik Yetikin ocuk Davranlar
"Neesiz-kuskun insan: Kuskunluk, neesizlik, hibir eyden zevk alamama tipik
yetikin ocuk davranlarndan biridir. Yetikin ocuk, yaamn cokulu bir
yann gremez. Hayat onu ezer. Yaamak onun iin bir yuktur.
"Ask suratl-kzgn insan: Baz yetikin ocuklar her eye kzmaya hazrdr.
Salkl bir insann sakin sakin konuaca bir konuya onlar kzarlar. Hemen
fkelenirler.
"Gergin insan: Surekli gergin, kaygl ve tedirgindir. En basit grunen yemek
hazrlamak, komuyu ziyarete gitmek gibi gunluk olaylar bile ona gerginlik ve
kayg verir.
"Saldrgan insan: Yetikin ocuun en belirgin zelliklerinden biri saldrgan
olmasdr. Bir anlamazl szle, konuarak, tartarak, diyalog yoluyla deil,
saldrganlkla zmeye alr. Bu saldr szlerine ve hareketlerine yansr. En
sakin ortamlarda bile saldrrcasma iletiim kurar.
"Psrk insan: Saldrgan tipin zdddr. Hakl olsa dahi, ne szleriyle, ne de
davranlaryla hakkn savunabilir. Surekli alttan alr; amac bakalarn
memnun etmektir. Kendisinin ne istedii pek nemli deildir."
Aklma bir soru geldi ve Yakup Bey'e, bir kiinin hem saldrgan, hem de psrk
olup olamayacan, sordum. "Bence olabilir," diye yant verdi ve yle devam
etti: "Recep eniteni duun. Sizin sorduunuz sorulara yant verirken sk sk,
'karmdakine bal, karmdaki gulu ise yle davranrm, karmdaki gusuz
ise byle davranrm/ demedi mi? Recep Bey hem saldrgan, hem de psrk
davranabilir."
Yakup Bey ciddi bir yuz ifadesiyle, "Onun yapmasnn imknsz olduu ey nedir,
biliyor musunuz?" diye sordu. O anda
I OCUK - I ANABABA
53
bir soru beklemiyordum, biraz aknlk geirdim ve daha sonra bilmediimi
syledim. "Recep Bey insanlara eit, onurlu kiiler olarak davranmakta ok
zorluk eker," diye kendi sorduu soruyu yantlad ve, "Hatta byle davranmas
imknsz denecek kadar zordur," diye devam etti. "Karsndaki kiiye gre
saldrgan olur ya da alttan alr."
Yakup Bey bir sure sustu ve nemli bir ey syleyen insann edasyla, "Insanlara
gerekten, iten sayg duymak bambaka bir eydir," dedi.
Bir sure daha sustuktan sonra, "Simdi yetikin ocuun dier davran
zelliklerini gzden geirmeye devam edelim," diyerek elindeki listeye dndu.
"Yobaz-banaz insan: Belirli bir duunce ya da inan sistemine kru krune
balanan ve bunun dnda hibir duunceyi dinlemeyen kiidir. Yobaz, hem cahil
hem de okumu olabilir. Cahil yobaz, kendi ailesinden ve evresinden gelen
inanlar hibir eletiriden geirmeden kabul eder ve bakalarna da kabul
ettirmeye alr. Okumu yobaz, belirli bir duunu biimini, ideolojiyi
eletirisiz kabul eder ve onun tesinde hibir duunceyle ilgilenmez. Bunlar
"tek yol"culardr."
Bu noktada Yakup Bey'e, "Cahil ve okumu yobazlar arasndaki ortak yn,
eletirel duuncenin eksiklii mi?" diye sordum. "Evet," dedi, "her turlu
yobazln temelinde eletirel duuncenin eksiklii yatar. Yalnz bu pasif bir
eksiklik deildir. Yani bilmemenin tesinde, renmemek ve duunmemek iin son
derece saldrgan bir biimde diren vardr."
Insanlarn renmeye ve duunmeye diren gsterebileceini o ana kadar hi
duunmemitim. Bir insann, 'Ben renmeyeceim; ben duunmeyeceim,' diye
diretmesini aklm almyordu. Bir insann, imdi sahip olduu inanlar ve
duunceleri sorgulamaktan kanmasn anlayabiliyordum. Byle bir tutumun
altnda, 'Benim inanlarm ve duuncelerim dier tum duunce ve inanlardan daha
doru/ kans saplant haline gelmise, bu kii yeni fikirlere ak olamazd.
54
YETISKIN OCUKLAR
Ben bunlar duunurken Yakup Bey aklmdan bir eyler getiini yuzumden
anlamt ve bu duunce surecini tamamlayp kendisiyle konumama olanak salamak
iin sustu, yuzunde hafif bir gulumsemeyle benim konumam bekledi. Aklmdan
geenleri paylatm.
Beni dinledikten sonra, "Aslnda ben de onu demek istiyorum; kendi duunce ve
inanlarn korumak iin saldrgan bir biimde direnirler," diyerek, bir sure
sustu. Yuzundeki gulumsemeden benim duuncemden etkilendiini gruyordum. Yakup
Bey'in benimle konumaktan zevk aldn duundum; bu duunce beni mutlu etti.
Bir sure sustuktan sonra Yakup Bey nundeki listeye bakarak, "Tutkunluu olan
insan anlataym biraz da," dedi.
Tutkunluu olan insan: "evremizde en sk grebileceimiz insan turlerinden
biridir. Sz konusu tutkunluun iki turu vardr: d nesnesi olan ve d nesnesi
olmayan tutkunluklar.
"Sigara dukunu, iki dukunu insanlarn yan sra, yiyecek dukunu insanlar da
evremizde bol miktarda vardr. Sigara dukunu gunde bir-iki paket sigaray
tuketir; iki dukunu de her akam 'keyif iin ier. Yiyecek dukunu yaamn
anlamn yerken bulduundan, surekli yer. Bunlarn yan sra, uyuturucu ve seks
dukunluunden de sz edilebilir. Bu tur tutkunluklarn bir nesnesi vardr."
Bu noktada srf muziplik olsun diye, "Sizin de hlamura tutkunluunuz var, deil
mi?" diye sordum, ikimiz de gulduk. Yakup Bey, "Eer hlamursuz yapamyorsam,
hlamur imediim zamanlar gerginleiyor ve gunluk yaamm surdurmek iin
hlamura ihtiya duyuyorsam, evet, bu bir tutkunluk olur," dedi ve yle devam
etti. "Baz tutkunluklar kiiye yararl olabilir. Amerika'da universitedeki
alma arkadalarmdan biri her gun 8 kilometre koma alkanl edinmiti.
le tatilinde zamann koarak geirirdi. Baz gunler toplantlar nedeniyle
koamadm-da, akama doru gerginletiini sylerdi. O akam komas gerekirdi.
Bu yararl bir tutkunluk. Ama, yine de bir tutkunluk."
I OCUK - I ANABABA
55
Ihlamurundan bir yudum aldktan sonra, "Bizim burada szunu ettiimiz
tutkunluklar kiinin hem bedensel hem de psikolojik salna zararl
tutkunluklar," dedi. Bir sure sustu, hlamurundan bir yudum daha ald, yuzunde
muzip bir gulumsemeyle, "Ben bunsuz yaayamam!" dedi. ikimiz de gulduk.
Daha sonra yle devam etti: "Baz duuncelere ve davranlara bal olarak
gelitirilen tutkunluklarn d nesneleri yoktur. rnein, kimi insanda
mukemmeliyetilik tutkusu vardr, yani durum ve koullar ne olursa olsun bu
insanlar mukemmel bir sonu almay beklerler."
"Recep enite bence buna rnek," dedim. Yakup Bey benimle hemfikir olduunu
ifade eden bir kafa iaretiyle konumasna devam etti; "Mukemmelliyetilie
tutkunlar olduu gibi, bakalarn denetlemeye tutkun, surekli gu peinde koan
kiiler de vardr."
Bir sure sustuktan sonra Yakup Bey, yine izdii ekli numuze koydu. "Simdiye
kadar sylediklerim, kiinin i ocuuyla i anababas arasndaki salksz
ilikinin davrana yansma-laryla ilgiliydi. Salkl i ocukla salkl i
anababa birbirleriyle iletiim kurduklar zaman, birbirlerini tamamlarlar ve
daha dengeli bir davran ortaya kar. Bu dediimi iyi anlayabilmek iin i
ocuun ve i anababann zelliklerine bir gz atalm," dedi.
I Anababann ve t ocuun zellikleri
Yakup Bey sanda i ocuk, solunda i anababa oturuyor-mu gibi bu iki kiinin
zelliklerinden sz etmeye balad.
Sa tarafna bakarak, "i ocuk duygusaldr," dedi. "Kiinin yaam enerjisi i
ocuktadr. Buna karlk," durdu ve sol tarafna dnerek, "i anababa
mantkldr," dedi ve devam etti: "I ocuk duygularyla tepki verirken, i
anababa mantyla tepki verir."
56
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey'den bir rnek vermesini istedim. Aramzdaki konuma yle geliti:
Yakup Bey, "Sizin bilgisayarnz var m?" diye sordu. Olmadn syledim.
"Almak ister misiniz?" "Evet, isterim, ama..."
Szumu bitirmeme izin vermeden konumaya balad, "ite burada, 'Evet isterim,'
diyen ynunuz i ocuunuz. Heyecanl olan, hayal eden, smr tanmadan
bilgisayar almak ve hemen kullanmak isteyen o."
Gulumsedi ve bir sure sonra ciddileerek, "Iinizde bir de 'ama/ diyen ynunuz
var. te bu ynunuz i anababanzdan kaynaklanyor."
"I anababa ile i ocuun dengesinden sz edebilir miyiz?" diye sordum.
Bayla, evet, dedi.
"Sizce benim i dunyam dengeli mi Yakup Bey?" diye sordum.
Byle bir soruyu hi beklemiyor olmalyd ki nce hayret etti, daha sonra
gulmeye balad.
"Bilgisayar satn alma rneinde dengeli gzukuyor. I ocuk bireycidir; yani
sadece kendini duunur. Sadece kendinizi duunseniz bilgisayar alr mydnz?"
"Sanrm alrdm. Ama baka gereksinmelerim var ve bunlar baka sorumluluklar
yukluyor. Tum param bilgisayara ayra-mayacamn farkndaym."
Yakup Bey gzlerini aarak, "Simdi i anababanz konuuyor," dedi.
"Sorumluluklarn bilincinde olan odur. Iinizdeki ocuk hayalcidir."
Bir sure sustu ve, "Timur Bey hayaller," dedi, yeniden bir sure sustu, duundu
ve konumasna devam etti; "Hayal kurmann yaammzda bizim sandmzdan ok
daha nemli bir yeri vardr. Insanln tum yenilikleri i ocuun hayalleriyle
balar. I anababa bu hayalleri gereki bir zemin uzerinde deerlendi-
I OCUK - I ANABABA
57
rir. Hayalcilik i ocuun, gerekilik i anababanm zelliidir. Beraberce
salkl bir davran ortaya kar."
Hayallerin nemi ustunde durmak istiyordu; ona bu konuda frsat vermek iin,
"Yani insanlk tum geliimini i ocuuna m borlu?" diye gulumseyerek sordum.
nce ne dediimi pek anlayamad; daha sonra aka yapyorum sanarak gulumsedi.
Bir sure sonra gzlerini ksarak beni suzdu ve, "Bravo," dedi. "Insanln i
ocuuna ne kadar borlu olduunu ben pek duunmemitim. Evet, butun gelimeler
bir hayalle balar. Ve hayal kuran, i ocuumuzdan bakas deil!"
Sylediim szun Yakup Bey tarafndan takdir edilmesi beni iten ie
coturmutu. Coan ynumun i ocuum olduunun far kndaydm. Peki, i anababam
ne diyor? diye duundum. 'ok heyecanlanp kendini kaptrp koyverme; burada
nemli bir renme ortam yaratlm durumda; bu ortamdan alabileceinin en
ounu almaya odaklan,' diyordu. Evet, iimde her ikisi de konuuyordu ve ne
mutlu bana ki, her ikisinin sesini de duyabiliyordum.
Yakup Bey, tuvalete gitmek iin zur dileyerek ayrld. Geldikten sonra, i
ocuun deneyimsiz ve saf olduunu, buna karlk i anababanm deneyimli
olduunu belirterek konumasna devam etmek istedi, ama benim aklma bir soru
takld ve onu Yakup Bey'e sordum; "Deneyimsiz ve saf olmann insana faydas var
m? Saflk zayflk deil mi?"
Yakup Bey, bu soru da nereden aklna geldi, dercesine yuzume bakt. Insanln
tum geliimini borlu olduu i ocuun saf ve deneyimsiz olmas bir eliki
deil miydi?
Yakup Bey, "Ben kendi saf ynumu kaybetmek istemem. Sevdiim dostlarm arasnda
en ok zlediim insanlardan biri safln kaybetmemi bir insandr. Kendisi
elektrik fakultesinde profesrdur; dunyaya baknda, olaylara gsterdii
merakta, cvl cvl salkl bir i ocuun merak, safl vardr. Onun
yannda kendimi yenilenmi hissederim. Onun guluu, beni dinlendirir."
58
YETISKIN OCUKLAR
"Demek kiinin saf olmas, onun profesrluk gibi entellektuel baar isteyen bir
mevkiye gemesini engellemiyor," dedim.
Yakup Bey, "Saflk ile ahmakl kartrmayn," dedi. Gulutuk.
Nedense daha nce konutuumuz konular, zellikle Nesrin'le ilgili
konumalarmz aklma geldi ve damdan duercesine, "Evleneceim kiide bu
safl ararm," dedim. "Nesrin'le evlen-meyiime sevinmemin nedenlerinden biri
de bu. Nesrin'in safl yoktu. Her ey lulu bicili, hesapl kitapl idi. Ne
skc bir hayat olurdu."
Yakup Bey neden konutuumu hemen anlad ve, "Gerekten de yle," diyerek
konumasna devam etti; "i ocuk saflnn yan sra, oyuncudur, akacdr,
evklidir, heyecanldr, cvl cvl enerji doludur. Bu zellikleri Nesrin'de
grmu muydunuz?"
"Hayr grmemitim," dedim. Bir sure sustuktan sonra, "Ama, yukarda saydnz
i ocuk zelliklerini Nesrin de bende grmedi," dedim.
Yakup Bey, "Bunun farknda olmanza sevindim," dedi ve, "Sezar'n hakkn
Sezar'a vermek gerekir," diyerek gulumsedi.
Yakup Bey'e, i ocuun yaammzdaki nemini imdi daha iyi anladm
syledim. Daha sonra, "Bir yandan cvl cvl enerji dolu i ocuu olan, ama
ayn zamanda ciddi olmasn bilen, sras gelince, arbal i anababas
sahneye kan bir insanla beraber olabilmek ok zevkli olsa gerek," dedim.
Yakup Bey, "Evlenmeyi duunduunuz zaman bunlar unutmayn," dedi. "I ocuu
gerekten salkl ve i anababa ile dengeli iliki iinde olan gelimi bir
insanla evlenebilmek kiinin buyuk baarlarndan biridir veya bu onun talihidir
de denilebilir."
O an iimde Yakup Bey'in kendi evlilii ile ilgili sorular olutu. Bu konuda hi
sz almamt ve bu konuda konumak isteyeceini sanmyordum. Merakm iime
gmdum.
Yakup Bey bir sure sustuktan sonra i ocuk ve i anababa karlatrmasna geri
geldi ve sa tarafna dnerek, "i ocuk
I OCUK - t ANABABA
59
surece yneliktir," ve sol tarafna ynelerek, "i anababa sonuca," dedi.
Ben de gzlemimi paylatm; "Recep enite ocuklarnn her dersten en yuksek
notlar almasn istiyordu. Bu, sonuca ynelik bir tutum deil mi?"
Yakup Bey, "Evet," dedi. "Recep Bey'in i ocuu ok zayf, gusuz, iinde
sadece i anababann hkimiyeti var. Bir dengesizlik var. Zamanla bunu daha iyi
greceksiniz. Bu nedenle ocuklar ne kadar alrsa alsnlar, nemli deil.
O surece nem vermiyor. nem verdii, sonu, yani aldklar not. Bylece
ocuklarn geliimi iin ok salksz bir ortam yaratm oluyor."
"Recep Bey iin bakasnn ne diyecei nemli," diyerek kendi gzlemimi ekledim.
Yakup Bey, benim sylediimi onaylayan bir bakla, "i anababa iin sosyal
yaam n planda olduundan, bakalarnn ne diyecei ok nemlidir," dedi ve
devam etti; "i ocuk ise, yapt faaliyetten alaca cokuya, hazza nem
verir, i ocuu bask altma alnm insanlarn surekli huzunlu, ask suratl,
gergin olmalarnn nedenlerinden biri budur."
D Dunyann tsellemesi: I Diyaloglar
Yakup Bey yeni gelen hlamurundan birka yudum aldktan sonra, "ister salkl
ister salksz olsun, her insann bir i diyalogu vardr," diye yeni bir konuya
girdi.
"i ocuk ile i anababa arasnda yer alan i diyalog bu, yle deil mi?"
diyerek Yakup Bey'e bir soru ynelttim.
"Evet, ondan sz ediyorum," diyerek szune devam etti. "Salkl psikolojik
yaam olan insanlarda her iki taraf -yani i ocuk ve i anababa- birbirini
tanr, snrlarn bilir ve dierine saygldr."
Bir sure duundu ve konuya daha fazla aklk getirmek istercesine konumasna
devam etti; "I diyalog, ocuk buyurken
60
YETISKIN OCUKLAR
onun evresinde yer alan d konumann, d diyalogun zamanla isellemi
halinden baka bir ey deildir. Aynen d dunyada olduu gibi, i ocuun ve i
anababanm da kendilerine zgu bir uslubu ve iletiim tarz vardr."
Eliyle dediini pekitirerek, "t diyalog, derindir, her yerde ve her zaman
devam eder," dedi. "Kiinin kendi i diyalogunun farkna varabilmesi iin
bilinli gzlem yapmas gerekir; unku belli belirsiz bir enerji duzeyinde yer
alr."
Daha nce kendi i diyalogumun farkna vardm sylemek aklmdan gemiti;
fakat kendimi tuttum, sylemedim. Bunu bana syletmeyenin de i anababam
olduunun farkna vardm.
Kendimle ilgili gzlemlerim yerine, Yakup Bey'e, Recep enitenin ve Hatice
teyzemin i diyaloglarnn farknda olduunu sanmadm syledim. Yakup Bey,
"Hatice Hanm belli belirsiz bir farknda olua sahipmi gibi gzukuyor, ama
yanlabilirim," diye yant verdi. Syle devam etti: "Kii salkl bir aile
yaam iinde buyumuse, hem iindeki anababay, hem i ocuunu duyar ve ikisi
arasnda bir denge kurar. Salkl aile ortamnda buyumeyen kiinin i anababas
ve i ocuu arasnda bir denge yoktur; kiiliinde ya i anababa ya da
gelimesi durmu, salksz bir i ocuk baskn rol oynar. Recep Bey'in ve
Hatice Hanm'in sizin ve benim anladm turde salkl bir geliim ortamndan
geldiini herhalde syleyemeyiz."
Bir sure sustuktan sonra Yakup Bey szune yle devam etti: "Iindeki ocuu
salkl gelimi bireylerin kiilii 'zgun'-dur; unku bu kiilik, bireyin
kendine zgu duunce, duygu ve davrann belirtir. zgun bireylerin
ilerindeki ocukla ilikileri kuvvetlidir; her an i ocukla iletiim
halindedirler. ocuu horlama, aa grme, deersiz bulma yoktur.
"Her ey dnup dolap ocuun iinde yetitii ailede duumleniyor," diyerek
Yakup Bey sandalyesinde geriye yasland. Bir sure sessiz kald. Daha sonra,
"Aile iindeki etkileim turlerini ele alalm; numuzdeki bulumay ona
ayralm, ne dersiniz?"
I OCUK - I ANABABA
61
diyerek benim fikrimi sordu. Herhangi bir hazrlk yapmam gerekir mi, diye
sordum. "Hayr, bir hazrlk yapmanza gerek yok. Sadece iinde bulunduunuz
aile iindeki etkileimleri gzlemleyin. Gzlemlerinizi burada ele alrz,"
dedi. Bir hafta sonra bulumak uzere oradan ayrldm.
Ayla'nn Gzyalar
Yakup Bey'le konutuum perembe gununun akam aldm notlar temize ektikten
sonra salona ktm. Yemek vakti yaklamt.
Ayla akam yemeinden nce annesine, ertesi gun okuldan sonra arkadalaryla
beraber sinemaya gitmek istediini sylemi. Annesi, "Babana soralm, o izin
verirse gidersin," demi.
Yemekte Hatice teyzem, "Ayla yarn okuldan sonra arkadalaryla sinemaya gitmek
istiyor, ne dersin?" diye kocasna sordu. Ayla'nn yuzunden gerginlik,
umutsuzluk ve kayg okunuyordu.
Recep enite, kzgn bir tavrla, "Hangi filme?" diye sordu. Ayla, "Henuz karar
vermedik, yarn arkadalarla kararlatracaz," diye yantlad. Aralarnda
yle bir konuma geti:
"Arkadalarn kim?"
"Okuldan arkadalar."
"Kim onlar?"
"Zeynep, Ayten, Nusret, Deniz, Hulya. Snf arkadalarm."
"Bu Zeynep Haluk Bey'in kz Zeynep mi?"
"Evet."
Recep enite yuzunu buruturarak, "Zeynep ve Nusret hep bir arada imi. Haluk
Bey iyi ocuk yetitirmesini bilmiyor. Kzn ok babo brakyor. Zeynep'le
seni bir yere gndermem," dedi.
"Sadece Zeynep yok ki, baka arkadalar da var."
AYLA'NIN GZYASLARI
63
"Olsun. Onun arkadalar da kendine benzer. Bir daha konumayacaksn onlarla."
"Onlar benim arkadam. Onlarla konumazsam, hi arkadam kalmaz."
"Kendine yeni arkadalar bul."
Ayla alamakl olmutu. Sinemaya gitmesine izin verilmedii gibi, arkadalaryla
bulumasna da izin verilmiyordu.
"Ne zaman bir arkadam olsa, mutlaka bir kusur buluyorsunuz."
"Doru durust arkada bulursan kusur bulmayz."
"Butun arkadalarm sinemaya, konserlere gidiyorlar, ben bir yere gidemiyorum."
Recep enite gittike sinirlendiini belli ederek, "Kz ksmnn sinemaya,
konsere gitmesine gerek yok. Evde otur derslerine al, ilerde evlenince
kocanla beraber sinemaya da gidersin, konsere de," deyince Ayla, "Sanki sen
annemi sinemaya, konsere gturuyorsun," diye cevap verdi ve bu cevap azndan
karken annesine bakt.
Hatice teyzem kendinin sz konusu edilmesinden ok rahatsz olmu durumda hemen
sze kart, "Benim sinema, konser filan istediim yok kzm, ite televizyon
var. Sinemas da var, konseri de."
Recep enite, "Yarn okuldan sonra eve geleceksin. O arkadalarnla hibir yere
gitmeni istemiyorum," dedi.
Ayla, "Ama, baba..." diyerek itiraz edecek oldu.
Recep enite, "Amas mamas yok. Eer szumu dinlemezsen, senin ayaklarn
krarm," diyerek son kararn aklad.
Ayla alayarak masadan kalkmak istedi. Recep enite, "Otur kz oturduun yerde.
Yemeini bitirmeden hibir yere gidemezsin," diyerek onu zorla yerine oturttu.
Ayla'nn gzyalar iplik gibi suzuluyordu, tekrar masaya oturdu. Azndaki
lokmalar yutmakta zorluk ektii belliydi, iim burkuldu. Yemeimi bitirir
bitirmez odama gittim.
Ertesi gun Ayla okuldan ge geldi. Annesi "Nerelerde kal-
64
YETISKIN OCUKLAR
dm baban duyarsa seni ldurur/' diye kzn karlad. Ayla, "ldururse
ldursun. Zaten ben yaamyorum ki," diye yantlad ve odasna gitti, gum diye
kapsn kapad.
Bir sure sonra Ayla benim odama geldi, "Timur abi seninle konumak istiyorum,"
diyerek sandalyeye oturdu.
Sandalyede bir sure sessiz oturduktan sonra, "Ben bu evden kaacam," dedi.
Bunu duyunca iimi bir korku kaplad, iinde bulunduu ruh halini anlyordum
ama, 'Durum benim sandmdan da tehlikeliymi,' diye duundum.
Korkunun etkisinden kurtulunca alttaki ikinci duygum olan Ayla'ya acma
duygusunun farkna vardm. Genliinin en guzel yllarn cehennemde geiriyordu
sanki. Elimden geldiince bilinli olmaya karar verdim. Yakup Bey'in tavryla
onu dinleyecektim.
"Bunaldn bu evden, deil mi Ayla?" dedim. Ayla, "Evet, bunaldm," diye sze
balad ve devam etti; "Babamn bana hi guveni yok. Her davranm
denetleniyor. Liseyi bitirdikten sonra belki universiteye bile gndermeyecek.
Belki grucu usuluyle evlendirecek. Sanki ben insan deilim de evin bir
'mal'ym."
"Bir birey olarak sana sayg gsterilmiyor..." Ayla, "Ne sayg gsteriyorlar, ne
de beni anlamak istiyorlar," dedi ve kararn aklad; "Kamaya karar verdim."
"Nereye kaacaksn?" diye sordum. "Arkadam Hulya, 'Gel bizde kal,' diyor."
Bunun uzerine, "Hulya annesi ve babasyla konumu mu?" diye sordum.
Ayla, "Bilmem, herhalde konumutur," dedi. "Ayla'cm," dedim, "neler
hissettiini biliyorum. Annenin ve babann sadece seninle deil, Erol'la olan
ilikileri de beni gerekten uzuyor. Bu konuda ok sayg duyduum biri ile
konuuyorum, hatta bu konuda kitap yazmaya karar verdim."
Ayla nce ard. Daha sonra benim bir kitap yazdm ha-
AYLA'NIN GZYASLARI
65
trlad ve Erol'dan ve kendisinden sz eden bir kitabn ekici olduunu duunmu
olmal ki, "Yazdn kitab ben de okuyabilir miyim?" diye sordu.
"Okuman ok isterim," dedim. Ve yuzumde ac bir gulumsemeyle, "Kitabn
yazlabilmesi ve senin okuyabilmen iin bu aile iinde kalman gerekiyor," diye
szumu bitirdim.
Surat aslarak, "Niin?" diye sordu.
"unku kitab sizlerin etkileimleriniz uzerine yazyorum. Sen gidersen, ailenin
etkileiminde buyuk bir gedik alacak," diye bir aklama yaptm.
Ayla hakl olarak kzgn bir sesle, "Sen kitap yazacaksn diye ben bu cehennemde
mi kalaym?" dedi.
Derin bir nefes aldm. Onun yerinde ben olsam ben de alnr ve kzardm diye
duundum. Hafife omzuna elimi koyarak, "Ayla'cm," dedim, "senin bu evden
kamann sana daha yararl olacan duunsem, elimden geldiince kamana
yardmc olmaya alrdm. Ama, bunun ne sana ne de ailene bir yarar
getireceine inanmyorum." Bir sure sessiz kaldktan sonra, Ayla'nm gzlerinin
iine bakarak, "Her eyden nce iin iine baz yasal sorunlar giriyor," dedim.
Kzgn bir tavr iinde, bana meydan okurcasna, "Hangi yasal sorunlar giriyor?"
dedi.
Sakin bir sesle aklamaya altm; "Yasalara gre, sen 18 yan dolduruncaya
kadar kendi yaamnla ilgili bamsz kararlar veremezsin. Annen ve baban senin
yasal gardiyann. Sen Hulyalara kaarsan, Recep enite Hulya'nm anababasn
mahkemeye verebilir. Ayrca iin parasal ynu de var. Hulya'nm annesi, babas
senin masraflarn ne kadar karlayabilirler?"
Ayla bu ynleri pek duunmemiti; 'ne olur bana yardm et,' dercesine yuzume
bakt.
Bir sure sessiz kaldktan sonra, "Sana bir teklifim var," dedim.
"Ne?" diyen bir yuzle bana bakyordu.
"Biliyorsun," dedim, "ben bir kitap yazdm. Bu kitapta algla-
Y5
66
YETISKIN OCUKLAR
ma ve duunme konularn rnekleriyle anlatyorum. Bu konular dikkatle oku,
uzerinde konualm ve iinde bulduun duruma uygulayalm. Ne dersin?"
Ayla kukulu bir sesle, "Kitap okumak benim sorunumu -zer mi? Buras bana
cehennem azab veriyor," dedi.
"Aslnda Ayla'cm, o kitabn tumunu okuman isterim," dedim ve uzerine basa
basa, "Kendini ve sorununu anlaman bakmndan sana ok yardmc olacak," diye
devam ettim.
Ayla'nn pek inanmad gzlerinden belliydi, ama bana olan sevgisi ve
guveninden olacak, "Peki okuyaym," dedi.
Omzunu skarak, "Akll bir karar verdin, Ayla," dedim ve, "Benimle konutuun
iin memnun oldum. Ben senin arkadanm, bana her zaman iini aabilirsin,"
diye devam ettim.
Ayla o tatl gulumsemesiyle, "Teekkur ederim Timur abi, sen de olmasan bu evde
konuacak kimse yok," dedi. Biraz sonra, "Seninle konutuumu bilse babam buna
da izin vermez," diyerek babasna olan fkesini bir kez daha dile getirdi. Daha
sonra da, "O kitaptan sende var m?" diyerek benden kitab istedi.
Kitab kendisine verdim. Teekkur etti. im rahatlad. I burukluu iinde bir
sure oturdum, duundum. Daha sonra Ayla ile olan etkileimimi yazmaya baladm.
7 Aile Sistemi
Perembe gunu Yakup BeyTe bulutuumda Ayla ile olan etkileimimi kendisine
anlattm. Yakup Bey, "Gerekten huzun verici bir durum. Umarm okuduu kitap
Ayla'ya kendi aile sisteminin uzerine kma olana verir," dedi.
Bir sure sessiz kalp hlamurlarmz yudumladktan sonra, "Bugun aile
sisteminden sz edeceim," dedi. Sistem kelimesinin bu balam iinde kullann
pek anlayamamtm. "Aile sistemi szu bana biraz tuhaf geliyor," dedim. "Bir
ulkenin salk sisteminden, bilgisayar sisteminden sz edildiini duydum, ama
aile sistemi dendiini hi duymadm."
Yakup Bey, kafasn sallyor ve gulumsuyordu; nasl bir zorlukla karlatm
anlamt. "nce sistemi tanmlayalm," dedi ve tanmlad; "Sistem, bir
ilikiler butunudur; bu butunde paralar, belirli bir ilevi gerekletirmek
iin bir araya gelmilerdir." Bir sure sustu; sorun var m, dercesine yuzume
bakt; sylediini anladmdan emin olduktan sonra devam etti; "Paralarn
birbiriyle nasl bir iliki iinde olduunu sistemin kurallar belirler. Bir
ulkenin salk sistemi denildiinde, doktor, hastane, hasta, ila, hasta bakm
gibi salkla ilgili birimleri birbirleriyle iliki iine sokan ve bu ilikileri
duzenleyen yasalar, ynetmelikler ve kurallar gibi konular akla gelir. Aile
sistemi denildiinde ailede bulunan anne, baba, ocuklar, varsa buyukbaba,
buyukanne ve bu kiilerin birbirleriyle olan ilikilerini duzenleyen kurallarn
tumu anlalr."
68
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey'e, imdiye kadar hep 'aile'den sz ettiimizi, neden imdi sistem
szcuunu kullanmak gereksinimi duyduumuzu sordum. "Aile sistemi kavramn
vurgulamanzn amac ne?" dedim.
Yakup Bey, "Bugunku konumamzda sistem kavram nemli de onun iin," dedi ve
aklad; "Sistem olarak ele alnca, aile iindeki herkesin surekli birbirini
etkilemekte olduunu peinen kabul etmi oluruz. Byle bir anlay iinde,
ailedeki herhangi birinin davrann anlayabilmek iin, o kiinin aile sistemi
iinde yer ald pozisyona bakmamz gerektiini anlarz."
Anlyordum, ama bir rnee gereksinme duyuyordum. "Bir rnek verebilir misiniz?"
dedim.
Yakup Bey, "Peki," dedi ve gulumseyerek Ayla'yi rnek verdi: "Ayla'nm
davrann anlayabilmek iin aile iinde onun nasl bir yerde bulunduunu,
dierleriyle nasl bir etkileim iinde olduunu anlamamz gerekir. Varsayalm
ki, Ayla evden kat, i buyudu ve sonunda onu psikoterapiste gturduk. Eer
psikoterapist sadece Ayla ile ilgilenir ve 'Ayla'daki davran bozukluunu
duzeltmek' gibi bir tavr taknrsa, o zaman Ayla'y evresinden soyutlam
olarak ele alm olur. Aile sistemi kavramn bilen bir psikoterapist, Ayla'y
'dierleriyle iliki iinde' ele almas gerektiini bilir."
Sistem tanmn hatrlayarak, "Aile sistemi denince, bunun doal sonucu olarak
aile kurallarndan sz etmek gerekiyor herhalde," diyerek Yakup Bey'in yuzune
baktm.
Beklediim gibi, "Evet," dedi ve devam etti. "Hatrlarsan sistem iinde yer alan
paralarn birbiriyle nasl bir iliki iinde olduunu sistemin kurallar
belirler, demitik. Doal olarak aile sistemini oluturan kurallardan sz
etmemiz gerekir. Her ailede ya aktan aa konuulabilen ya da aka
konuulamayan ama herkesin uymas gereken gizli kurallar vardr. Aile ne kadar
salksz ise kurallar o kadar gizlidir, rtuktur ve bilinaltna itilmitir.
Fakat ak ya da rtuk mutlaka kurallar vardr. Kuralsz aile yoktur."
AILE SISTEMI
69
Bana bakt ve hafif ne doru eilerek, "Evde bula kim ykar?" diye sordu.
"Hatice teyzem," diye yant verdim.
"Bir gun Recep eniten bulaklar ykamaya balasa, Hatice teyzen hayret eder
mi?"
Gulmeye baladm ve, "Hem de nasl. Gzlerine inanamaz!" dedim.
"ocuklar da hayret eder mi?"
"Evet, onlar da ok hayret ederler."
"Bu ailede, herhangi bir yerde, 'Bulaklar Hatice Hanm ykar,' diye bir kural
yazl m?"
"Hayr."
"Ama herkes bula kimin ykamas gerektiini biliyor, deil mi?"
Gulumseyip biraz daha ne eilerek, "Ite," dedi, "bu rnekle sizin ailede
mevcut bir kural ortaya karm olduk."
"Kurallar ailede kimin ne i yapacann tesine de geebilir deil mi?" diye
sordum.
Yakup Bey, "Tabii," dedi. "Aile kurallar, yaamn her ynunu kapsar. 'Paray
kim, nasl harcar', 'hangi ev ilerini, kim yapar', 'kim, ne zaman, nasl
giyinir', 'kime, nasl hitap edilir', 'ocuu kim, nasl terbiye eder', 'hangi
duygular, kim, kime, nasl ifade edebilir', 'bede,n sal nedir ve nasl
korunmaldr' gibi birok alan kapsar."
Daha rnek vereyim mi, der gibi bakt. Bir sure sonra konumasna devam etti;
"Daha nce sylediim gibi salksz ailede kurallarn ou bilinaltmdadr ve
ak seik ifade edilmemitir. Bu kurallar kimse tartamaz."
Gzlerini ksarak bakt ve, "Bana yle geliyor ki, teyzenin evindeki kurallarn
birou gizli, tartlmayan kurallardr."
"Bunu nasl anladnz Yakup Bey?" diye sordum.
"Sizin anlattklarnzdan," dedi, "Recep Bey'in ve Hatice Ha-nm'm sorduunuz
sorulara verdii yantlardan. rnein, salksz ailenin gizli kurallarndan
biri mukemmelliyetilik''tir. Yaplan
70
YETISKIN OCUKLAR
her ite, sylenilen her szde, girilen her snavda kiinin mukemmel olmas
beklenir. Her ey gstermeliktir, bakalarnn beenisi iin yaplr. lutler
kiinin dnda, bakalar tarafndan belirlenmitir; o lutler erevesinde
bireyin en mukemmeli baarmas beklenir. Bireyin lutleri deitirmeye ya da
tartmaya hakk yoktur."
Yakup Bey benim iinde yaadm aileyi tanmlyordu; syledii her ey tam
teyzemlerin ailesine uyuyordu.
"Gerekten," dedim, "hem Recep enite hem de Hatice teyzem baz sorular
yantlarken bu duunceyi belirttiler."
Elimdeki notlar kartrdm, sorulan sorular ve yantlar gzden geirdim.
"rnein, Recep enite 'Kendinizi kat ve mukemmelliyeti olarak grur musunuz?'
sorusunu, 'Evet. Yaplan iin mukemmel olmas gerekir. Bu konuda musamaha yok.
Benim ocuklara retmek istediim bu. Bir turlu anlamyorlar. Bakasnn ocuu
snfta pekiyi ald halde benim ocuum ondan duuk alrsa pataklarm. Hi
affetmem,' diye yantlamt. Ayn soruya Hatice teyzemin verdii yantta da
iin hatasz yaplmas vurgulanyordu."
Yakup Bey, sylediklerimi dikkatle dinledi ve, "Mukemmelli-yetilik kural,
kiinin kendi gereinin hibir deeri olmadn, kendi duunu ve
deerlendiriinin nemsiz olduunu ifade eder," diyerek konumasna devam etti;
"Bu kurallarn geerli olduu salksz aile ortamnda yetien ocuklarn
yaamla ilgili en temel duygular mutsuzluktur. Kendilerini deersiz bulurlar;
deersiz bulduklar zlerinden utan duyarlar; ileride deiebileceklerine
inanamazlar ve bu nedenle umutsuzdurlar."
Yakup Bey konumasna devam edecekti, ben dayanamadm ve "Ayla aynen bu
duygularn iinde," diyerek onun szunu kestim. Hzm alamadm ve devam ettim,
"Erol da byle olacak. Aile sistemine ve aile kurallarna niin nem verdiimizi
imdi daha iyi anlyorum. Recep enitenin mukemmelliyetilikle ilgili soruya
verdii yanttan sonra ben, 'Ayla ya da Erol, elinden
AILE SISTEMI
71
geldii kadar ok alt halde pekiyi alamazsa, yine de dver misiniz?' diye
sorduumda Recep enite, 'Daha ok alsnlar. Neleri eksik? alsnlar.
Snfta onlardan yuksek not alan olmayacak!' demiti.
Yakup Bey, benim heyecanlanmamdan holanmt; o da heyecanl bir ekilde,
"ocuklar bu tur bir tutum iinde kendi eitimlerine deil, ne yapp edip yuksek
not almaya ynelirler," diye sze balad ve devam etti; "Kiinin gayreti,
renme alkanlklar, hatalar yaparak gittike daha doruya doru ilerlemesi
anlamszlar. Bu grue gre nemli olan, hileyle dalavereyle de olsa, sonucun
alnmas."
"Bizdeki spor anlayna benziyor," dedim.
Gulumsedi, sonra akac bir tavrla, "Konuyu datma!" dedi.
Her ikimiz de gulduk. Yakup Bey bir sure sonra konumaya balad; "Salksz
ailenin bir dier gizli kural da spontanlk da denen kendiliindenlii
bastrmak'tr. Kiinin zunden kendiliinden gelen duygu, duunce ve
davranlarn ifadesi yasaktr. Bu ailede kiilerin ilerinden geldii gibi
ark sylemesi, kahkaha atmas, gidip birini kucaklamas hi ho karlanmaz."
Yakup Bey syleyince farkna vardm; Recep enitemin ve Hatice teyzemin evinde
kimse birbirine scak sz etmez, kucaklamaz, ark mrldanmaz. Bunu Yakup
Bey'le paylanca, "unku bu tur davranlar yasaktr. Her sz, her davran
denetlenip, suzgeten geirildikten sonra ifade edilmelidir. Her eyin kontrol
altnda olmas gerekir," dedi.
"Bu kural niin bu kadar nemli?" diye sordum.
Verdii yant ok ilgimi ekti; "zune guveni olmaynca, mu-kemmelliyetilik ve
denetleme yoluyla insan evresinde bir guven ortam yaratmay umar. Bu tur
insanlar daha nce szunu ettiimiz i ilikiyi hi nemsemez, ama d dunya ile
olan ilikilerini ok nemserler. Iteki boluu dtan elde ettikleriyle
doldurmaya alrlar, istediklerini elde edemeyince kendilerini sorumlu
tutmazlar, mutlaka bakalarn sularlar."
72
YETISKIN OCUKLAR
Mukemmelliyetiliin altnda kiinin kendi zune olan guvensizliinin yattn
hi duunmemitim. zellikle, yaamndan sorumluluk almayan insanlarn
bakalarn sulamalar dikkatimi ekti ve, "Bu sulama davran da gizli bir
kural m?" diye sordum.
Yakup Bey, "Evet," dedi ve devam etti, "salksz ailenin gizli kurallarndan
biri de sulama'dr. Herkes herkesi sular. Evde i yaparken yanl yapan anne,
kabahati ocuklarn gurultu yapmasnda bulur. Ar sigara ve iki dukunu baba,
salnn bozulma nedenini karsnn piirdii yemeklerde bulur. Erol
arkadann evine gittii iin cezalandrlmt, deil mi?"
"Evet, doru hatrlyorsunuz," dedim.
"Hatice Hanm, Erol'un arkadann evine gitmesini kendi mutsuzluunun nedeni
olarak grmu, onu sulamt. Byle bir ailede yetien ocuk bir dersten duuk
not ald zaman doal olarak retmeni sulayacaktr. 'retmen bana krk not
verdi,' diyecektir. Salkl ailede yetien insan ise bu durumda, 'retmenin
sorduu sorular iyi bilemediim iin krk not aldm,' der."
"ocuk bu sorumluluk duygusunu nasl kazanyor?" diye sordum ve Yakup Bey,
"Anababas kendisiyle koulsuz sevgiye dayanan gerek bir iliki kurmu olduu
iin kazanyor," dedi. Bir sure duundukten sonra, "Su anda salksz bir aile
iinde bulunuyorsunuz," diyerek devam etti. "Bu nedenle salksz ailenin
zelliklerini inceliyoruz. Bu incelemeyi bitirdikten sonra, isterseniz,
ocuklarn sorumlu ve gulu bireyler olarak yetitiren, onlar kalplamayan
aksine gelitiren anababanm zelliklerini inceleriz."
"Bunu ok isterim, Yakup Bey," dedim. "Bylece salkl ve salksz aileyi
karlatrma olanam olur."
"Evet, karlatrma yoluyla her iki ailenin zellii daha iyi belirir," dedi.
Sonra ilave etti, "Simdi kurallar incelemeye devam edelim: Salksz ailenin
gizli kurallarndan bir dieri ise be temel zgurluk olarak bilinen alglama
zgurluu, duunce-
ALE SISTEMI
73
lerini ifade edebilme zgurluu, duygularn ifade edebilme zgurluu, bir eyi
isteme ya da reddetme zgurluu ve son olarak kendi zunu gerekletirme
zgurluunun inkrdr. Salksz ailede bu zgurlukler yoktur," dedi.
"Bunlar biraz aar msnz Yakup Bey," dedim.
"Alglama zgurluunun olmad yerde, kiinin neyi nasl alglamas gerektii
kendine sylenir; kendi i dunyasna ait ve en doal hakk olan alglama
zgurluunu kullanmasna izin verilmez, ynlendirilmeye allr."
"Alglamay nasl ynlendirebilirler?" diye sordum.
"Ailede otorite durumunda olan kiinin -ki bu kii bizim toplumumuzda ou kere
babadr- istedii biimde alglanlmas istenir."
"Ama bu nasl mumkun olur?" diye itiraz ettim; "Daha nceki bulumalarmzda
anlattklarnzdan anladm u ki, alglama bizim entelektuel kararlarmzn
altnda almaz, onun kendine gre bir ileyi tarz var. Sizin yeni
deyiminizle, 'alg kendine zgu bir sistem,' olmal."
Yakup Bey, benimle gurur duyduunu ifade eden bir yuz ifadesiyle, "Bu nedenden
turu alglama zgurluunun inkr ok zararldr. ocuk bir ey, bir dunya
alglar. Ailedeki otorite, yani anababa, 'Senin grduun dunya yanl, dorusu
bu,' der. Eer o kii kendi alglamasnda srar ederse, ki normali budur, o
zaman otorite onu cezalandrr. Eer bu kii buyume andaki bir ocuksa
otoritenin, yani anababasnm bilgeliinden hi uphe etmez, edemez. 'Demek ki,
bende bir bozukluk var,' sonucuna ular. Bu tur deneyimler kiinin zunu inkr
eden, zayflatan yaantlardr. Bu yaantlarn sk sk tekrar edildii
kalplayan ailede kiinin zu zedelenir."
Ayla'y ve Erol'u duundum; iim burkuldu ve, "ok yazk," dedim.
"Bir dier kural 'konumak yasak' kuraldr," diye Yakup Bey aklamasna devam
etti; "Bu kural yle anlamak gerek: Aile uyelerinin ailenin ileyii ile
ilgili kurallar uzerine konu-
74
YETISKIN OCUKLAR
malar, tartmalar, fikir yurutmeleri yasaktr. Aile iindeki salksz
durumdan, bu durumun ortaya kmasna yol aan kurallar ve davranlardan sz
etmek yasaktr. Bu kural, be zgurluun kstl olmasna ilikin biraz nce
szunu ettiimiz kuraln doal sonucudur."
"Bu tur aile polis basksyla idare edilen despot devletlerin idaresini
hatrlatyor bana," dedim.
Yakup Bey, sesimdeki fkeyi sezmiti. "Demokratik yntemi siyasal yaamlarnda
gerekletirememi toplumlarn nundeki en buyuk engel, toplumdaki salksz,
kalplanm insan saysnn ounlukta olmasdr," dedi.
Gzlerimin iine baka baka konumasn surdurdu; "Bu tur insanlarn kayna
salksz ailedir. Demokratik anlay aile iinde yaamyorsa, siyasal duzen
olarak toplumda yaayamaz. Kiinin gunluk yaamnda bir gerek haline gelemez."
"O toplumun anayasas demokratik olsa dahi..." diye szume balamtm, Yakup
Bey szumu keserek, "Dunyann birok totaliter rejimi, demokratik grunumlu
anayasalarn arkasna snr," dedi.
"Ama anayasa..." diye yine konuacak oldum, fakat Yakup Bey, "Frsat bulsanz
siyasetten konumaya baylrsnz. Ama ben salksz ailenin temelindeki
kurallar uzerinde konumak istiyorum," diyerek szumu kesti.
Tamam m, der gibi yuzume bakt ve bir sure sonra konumaya balad; "Salksz
aile duzeni, aile iindeki krgnlk ve kuskunluklerin devamn ister."
Hayretimi saklayamadm ve, "Niin?" diye sordum.
"Aile iindeki krgnlk ve kuskunluklerin surdurulmesi, kiilerin birbirini
anlamasn ve salkl ilikiler kurmasn nler. Bu tur kzgnlklar ve
kuskunlukler, ailenin salksz oluunun temelinde yatan esas nedenleri
sakladndan, salksz aile duzeni bu krgnlklarn devamn ister. Bu
nedenle, kronik atma ve surtumeler ailede surer gider."
"Siz syleyince dikkatimi ekti," diyerek Yakup Bey'e, Recep
AILE SISTEMI
75
enite ile Hatice teyzemin sk sk birbirleriyle konumadklarn grduumu
syledim. "Ayla ara sra hem annesine hem babasna kuser. Ama en belirgini
galiba en ok Recep enitenin teyzeme kusmesi. Erol imdilik byle bir davran
gstermiyor."
Yakup Bey gulerek ve aresizlik gsteren bir el iaretiyle birlikte, "Biraz
buyusun, o da kusmeye balar. yle yapmak zorunda. Ailenin kural byle," dedi.
Biraz soluklandktan sonra aile kurallar uzerinde konumaya devam etti;
"Salksz ailenin bir baka kural da aile uyelerinin birbirlerine
guvenmemeleri. Salksz ailede kimse kimseye guvenmez. Doru hatrlyorsam, bu
sizin sorduunuz sorulara verilen yantlarda kendisini gstermiti."
Yantlar gzden geirdim ve, "Gerekten de Recep eniteye Insanlara guvenir
misiniz?' diye sorduumda, 'kendim de dahil, hi kimseye guvenmem,' diye
yantlamt. Hatice teyzem ayn soruya u karl vermiti: 'Guvenilecek
olan var, guvenilmeyecek olan var. Ama Allah kimseye muhta etmesin. Elden
ayaktan dusem, Recep de bir tekme vurur, ocuklar da. Hibirine guvenmem.'"
"Guven duygusu, kiilerin birbirlerine deer verdii, destekledii ilikiler
ortam iinde geliir. Bu ortam salksz ailede yoktur. Salksz ailede
yetien kii, kimseden sayg ve koulsuz sevgi grmedii iin, kimsenin kendine
yardm edeceine inanmaz. Yardm etmek isteyenlerin mutlaka bir 'art duuncesi,
kar vardr,' diye duunur."
Aklma bir soru daha gelmiti, soraym m diye duundum. Yakup Bey, "Haydi sor!"
dedi. Sorum olduunu gzlerimden anlamt. Sordum: "Bir ailenin salksz
olmas iin bu zelliklerin tumunu yanstmas gerekir mi? Gzden geirdiimiz
zelliklerin birkan gzlemlememiz yeterli mi?"
"Ben aile salnn dereceli olduu kansndaym," dedi. "Yani aileleri,
'salkl' ve 'salksz' olmak uzere iki kategori iinde duunmek yerine,
'biraz', 'olduka', 'ok' gibi niteliklerin kullanld bir dereceleme daha
uygun duer. Bylece 'bi-
76
YETISKIN OCUKLAR
raz salksz' bir aile ile 'olduka salksz' bir aileyi birbirinden ayrt
edebilirsiniz."
"Anlyorum," dedim ve ne anladm syledim; "Yani, bir ailede ne kadar ok
salksz kural gzlersek, o aileye o derece salksz diyebilme olanamz
var."
"Evet. Bu tur bir deerlendirme bence geree daha uygun," dedi.
ekine ekine, "Yine siyaset yapyorsunuz, diye kzacaksnz belki Yakup Bey,
ama ben guven konusuna dnerek bir gzlemde bulunmak istiyorum," dedim. Bayla,
dinlediini ve konumama devam etmemi belirtti, devam ettim; "Toplumla aile
arasnda bir iliki kuruyorum. Yani insanlarn birbirine guvenmedii, ama
guvenirmi gibi yuzune gulduu bir toplumda salksz bir durum yok mu?"
Gulerek, "Size kzmyorum. Sadece konuyu datmanz nlemeye alyorum. Bu
tur gzlemler yapmanz aslnda houma gidiyor ve bu tur gzlemler yapabildiiniz
iin konumalarmzn yararl olduuna inanyorum. Ben de ayn kandaym," dedi.
Biraz gerindi, etrafna baknd, ama kafasnn bu konuyla ilgili olduu yuzunden
belli oluyordu. "Yine de syleyeyim," diye devam etti; "Toplumla ilgili
salksz ynlerin kklerini ben ailelerde gruyorum. Turkiye'de, Turk ailesinin
ileyi biimini iyice anlamadan, kavramadan, Turk toplumunun aksayan ynlerini
gereki olarak tanmlayamayz. Bu nedenle, biri bana toplumun aksayan ynlerini
gsterip bu toplumda yaamn ne kadar zor olduunu surekli syler, ama kendi
ailesinde salksz, kalplayan aileyi surdururse, bu kiiyi dinlemenin benim
iin bir zaman ve enerji israf olduunu duunurum."
"Ben yle mi yapyorum?" diye ekinerek sordum.
Yakup Bey, biraz muzip bir tavrla, "Frsat bulsanz hemen ikyete
balayacaksnz gibi bir izlenim veriyorsunuz. evremde yeteri kadar ikyet
eden var. Anlamak isteyen, kefetmek isteyen yok denecek kadar az. Onun iin
biraz sabrm da az," dedi.
AILE SISTEMI
77
Yakup Bey'in bu szleri uzerine ilerde daha dikkatli olmaya karar verdim. Yakup
Bey duunduklerimi anlam olacak ki, "Siz aklnzdan geenleri olduu gibi
syleyin, houma gidiyor. Eer sabrm taarsa siz anlay gsterirsiniz.
Aklnza gelenleri bana syleyemeyeceiniz turden bir ilikiyi salksz
bulurum. Sizinle ilikimin salksz olmasn istemiyorum," dedi.
Konuyu bitirmi bir hali vard. Ihlamurlarmz yudumladk, sadan soldan
konutuk. "Sal gunu gelebilir misiniz?" diye sordu. Gelebileceimi syledim.
Sal gunu aile rolleri ve aile sisteminin gereksinimleri uzerinde konuacan
syledi. "Daha nce alm olduunuz notlar getirmeniz iyi oluyor, baz
referanslar yapabiliyoruz," dedi ve ekledi: "Aileyi gzlemeye devam edin ve
notlar aln. ilerde bu gzlemleri inceleyeceiz."
Sal gunu bulumak uzere oradan ayrldm.
8
Aile Sisteminin Gereksinimleri
AILE SISTEMININ GEREKSINIMLERI
79
Eve geldikten sonra aldm notlar temize ekmeye baladm. Ayla odama geldi,
"Naslsn Timur Abi?" diye konumaya balad. Ayla ne annesiyle ne de babasyla
rahat konuma olanana sahipti. Konumak istedii zaman ya susturuluyor ya da
azarlanyordu. Bu nedenle onunla ilikime daha da nem veriyor, ilikimizin
sevecen ve salkl olmasna zen gsteriyor-dum.
Ayla, "Nemika halamn kz Leman abla bize geliyormu, anneme mektup yazm,"
dedi. Ayla'run heyecanl bir hali vard. Bu haberin onu sevindirdii belli
oluyordu.
Leman'n ismini duymutum. Recep enitenin ablas Nemika Hanm'n kzyd.
Hatrladm kadaryla geen yl bir muhendisle evlenmiti; imdi Eskiehir'de
yayorlard. Yeni evli gen bir kadnn tek bana amcasn ziyarete gelii
biraz allmn tesinde bir eydi. Ne var ki, kendilerini pek tanmyordum.
Onun iin herhangi bir yorum yapmadm.
Ayla ile konuurken Erol da geldi ve, "Timur abi, Leman ablam geliyor, o benim
odamda kalacak, ben de senin odanda kalacam, biliyor musun?" dedi.
Bilmiyordum. Ayla'nm yuzune, Erol'un benim odada kalacan biliyor muydun, der
gibi baktm. Biliyordu, ama bu ona pek nemli grunmedii iin sylememiti.
Biz konuurken, Hatice teyzem geldi. Erol'un konumasn duymutu ve onun szunu
destekleyerek unlar syledi: "Babalan akam sana syleyecekti, ama Erol
bekleyemedi. Grumcemin kz Leman bir sure iin bize geliyor. Duunduk, Leman
buradayken Erol'un senin odanda kalmasn daha uygun grduk. Leman'a Erol'un
odasn vereceiz."
Erol'un yuzune baktm, o hayatndan memnundu. Leman'n gelii, kendisinin benim
odamda kal onun iin heyecan verici olaylard. Gzleri l l bana
bakyordu. Erol'a gulumseyerek baktm, "Uyurken horlar msn?" diye sordum.
"Horlamam," dedi. "Ben de horlamam. O zaman bir sorun yok," dedim. Gulutuk.
Sal gunu Yakup Bey'le bulutuk. Kendisine Leman'n geleceini ve Erol'un benim
odamda kalacan anlattm. "Isabetli bir karar/' dedi. Neden sz ettiini pek
anlayamamtm. Aklamasn istedim, konumaya baladk:
"Erol'un sizin odanzda kalmasna karar vermeleri isabetli"
"Niin?"
"Baka seenekleri duun: Erol, ablas Ayla'nm odasna gidebilirdi. Ya da Leman,
Ayla ile beraber kalabilirdi. Leman gen bir kadm, sen gen bir erkeksin. Senin
odanda Erol olursa sosyal bakmdan daha guven verici, daha kabul edilebilen bir
durum yaratlm oluyor."
Biraz armtm; Yakup Bey'e, "Yani bana guvenmiyorlar m?" diye sordum.
"Sana ya da Leman'a guvensizliin ok tesinde bir durum var," diye aklamasna
balad: "Recep Bey kendi ablasyla, ablasnn kocasyla ya da onlar tanyan
kiilerle konuurken, evde senin gibi bir delikanl olduunu sylemekten
ekinir. Ama, sen Erol'la ayn odada kaldn zaman durum daha makul, kabul
edilebilir bir hal alr. Sosyal roller iinde duunmeye alm kafa yaps
iinde Erol'un senin odanda kalmas daha uygun."
'Sosyal roller iinde duunmeye alm kafa' deyimi ilgimi ekmiti, Yakup
Bey'den aklamasn istedim.
80
Yakup Bey, "'Sosyal roller iinde duunmeye alm kafa', insanlar teklii,
emsalsizlii iinde deil, yaamda alm olduklar roller iinde tanma, anlama
ve ilikiler kurmay ifade eder," dedi ve devam etti; "Aileyi ele alalm. Her
ailede olmas gereken baz roller vardr: 'Kar', 'koca' gibi. Duymusunuzdur,
bazlar 'Kar dediin yle olmal ya da byle olmaldr...' gibi szler
ederler. Burada herhangi bir insandan deil, bir kategoriden, bir rolden sz
edilmektedir. ocuk doduktan sonra, 'kar', 'koca' olma rollerine 'anne' ve
'baba' olma eklenir. ocuklarn says oaldka ailede, 'abla', 'abi', 'kuuk
kz karde', 'kuuk erkek karde' gibi roller olumaya balar."
"Eer evde benim gibi biri kalyorsa, o da bir rol kazanr m?," diye sordum.
"Evet," dedi, "senin de 'abi' rolun var. ocuklar iin abi, teyzen ve eniten
iin 'yeen'sin."
Sonra da, "Roller ailelerde kat veya esnek olarak uygulanabilir," dedi.
"Rollerin esnek ya da kat oluuyla ilgili bir rnek verir misiniz?" diye
sordum.
Yakup Bey, "Rollerin esnek olduu ailede 'anne' ya da "baba' duruma gre
ocuklarnn 'arkada', 'retmeni', 'srda', gerektiinde ise gulu bir
otorite olur," diye duunmeden, sanki aklna hemen geliveren, rnei syledi.
Bir sure sustuktan sonra, "Bu tur esneklik salkl aile sisteminde mumkundur;
salksz aile sisteminde herkes kendi rolunde donmu kalmtr ya da donup
kalmas beklenir," diye ilave etti.
Aklma, geenlerde yemek masasnda Ayla'nn babasyla olan etkileimi geldi.
Bence ok kat rollerin uyguland bir etkileimdi. Duuncemi Yakup Bey'le
paylatm.
Ayla'yla ilgili alm olduum notlarn yanmda olup olmadn sordu; yanmda
olduunu syledim. "O notlara bir gz atalm," dedi ve notlar gzden geirmeye
baladk.
Yakup Bey, "Ayla akam yemeinden nce annesiyle konumu, okuldan sonra
arkadalaryla beraber sinemaya git-
AILE SISTEMININ GEREKSINIMLERI
81
mek istediini sylemi. Ancak anne, bunun, kendi rolunun verdii otoritenin
dnda kaldn grmu ve, 'Babana soralm, o izin verirse gidersin,' demi.
Bu gzlem bu ailede 'anne' rolu ile 'baba' rollerinin farklarn vurgulamakta.
Demek ki gu 'baba'da."
"Yakup Bey, yalnz bu ailede deil, ou ailede yle deil mi?" diye sordum.
"Babaerkil aile kavramnn yansmasn imdi Ayla'nn gunluk yaamnda grduk,"
dedi. Gzumun iine bakarak, "Bizim toplum babaerkil bir toplum," dedi ve devam
etti: "Evet, 'baba' gulu. 'Baba/ 'anne'den birok ynden daha az yetenekli
olabilir. Baka bir deyile, bizim toplumda kadn kocasndan daha zeki, daha
becerikli, daha giriken dahi olsa, rolu icab arka planda durup, kocasnn
szunu dinlemek gereini duyar. Kat sosyal rol anlay bunu gerektirir."
Aklma gelen soruyu sordum: "Peki, Ayla bunu bile bile niin nce annesine
gidiyor? Annesinin bu konuda karar verme gucu olmadn bilmiyor mu?"
Yakup Bey gulumsedi ve, "Bence," dedi, "Ayla ailedeki bilinalt kurallardan
birine uyuyor." Hangi kurala uyduunu sordum.
Yakup Bey, "Buyuk bir olaslkla, ocuklarn isteklerini dorudan babalaryla
konumas yasak; ancak anneleri araclyla babalaryla iletiim
kurabilmekteler."
Sanrm Yakup Bey haklyd; orada kaldm sure iinde ocuklarn dorudan
babalaryla konutuklarn hi grmemitim. Yakup Bey'e bu gzlemimi syleyince,
"Bu da gsteriyor ki, bu konuyu gundeme getirebilmesi iin Ayla'nn tek seenei
nce annesiyle konumasyd," dedi.
Simdi daha iyi anlyordum. Yakup Bey, "'Ayla'nn yuzunden gerginlik, umutsuzluk
ve kayg okunuyordu,' diye notuna yazmsn," diyerek aldm notlara bakt ve,
"Gzumuzun nunde bir kuun canna kysalar yureimiz acr. Siz ve ben yle
insanlarz," dedi.
Y6
82
YETISKIN OCUKLAR
Byle syleyince dayanamadm, Yakup Bey'e iimin ne kadar szladn syledim.
"O ailede sizin gzunuzun nunde bir ocuun zu, ruhu yava yava bouluyor,
soluyor ve luyor. Tabii iiniz szlayacak. ocuklarmzn ruhlarnn, zlerinin
ldurulmesine ii acyan insanlarn ounlukta olduu bir toplumda yaasaydk,
bu konuda kendimizi yalnz hissetmezdik."
Durdu, yuzunde ac bir gulumsemeyle, "Ama, imdi siz ve ben aznlktayz," diye
bir gzlem yapt.
nundeki notlara bakarak, bana bir soru yneltti: "Recep enite, kzgn bir
tavrla, 'Hangi filme?' diye sordu, diyorsun. Bu soruyu sorarken Hatice Hanm'a
m yoksa kz Ayla'ya m bakt?"
Biraz duundum, etkileimi gzumun nune getirdim. Recep enitemin teyzeme
baktn, soruyu ona sorduunu hatrladm. Hatice teyzem, Ayla'ya bakmt ve
sonra Ayla, 'Henuz karar vermedik, yarn arkadalarla kararlatracaz,'
demiti.
Yakup Bey, "Tam tahmin ettiim gibi," dedi. "Babas daha konumadan, Ayla'ya
tavrlaryla, beden duruuyla, ona bakma-yyla, 'Sen yoksun, sen deersizsin,
sen hesaba alnacak biri deilsin' mesajn ok kuvvetli olarak verdikten sonra,
lutfen onu dinlemeye balyor."
Iim burkuluyordu ve keliydim. "Affedersiniz Yakup Bey, iimden ktu szler
sylemek geliyor. ok kzyorum," dedim. Yakup Bey, sakin bir ifadeyle ve
hafife gulumseyerek, "Kzgnln ifade etmende bir saknca yok," dedi ve
ilave etti: "Yalnz, kime, niin kzdn bil ve uygun bir dille ifade et."
"Yani bu analar babalar, ezmek, ktuluk yapmak iin mi ocuk yapyorlar?" diye
sze baladm, ama Yakup Bey benim konumam o sakin haliyle keserek, "Paradigma
kavramn hatrla Timur Bey," dedi ve, "Recep Bey, kendi paradigmas iinde 'iyi
bir baba' olarak davrandna itenlikle inanyor," diyerek szunu noktalad.
Tutamadm kendimi ve azmdan, "Allah onlarn paradigmasn kahretsin!" laf
kt.
AtLE SISTEMININ GEREKSINIMLERI
83
Yakup Bey gulmeye balad. Gulmesini tutmaya alt belliydi. Ama, tutmaya
altka daha da ok gulecei geliyordu galiba. Gulerken tum bedeni
sarslyordu. Bir sure sonra gulmesi geti. Hibir ey konumadan durduk.
Ihlamurlarmz itik. Yuzume sevecenlikle bakt ve, "Nasl, rahatladnz m?
Konumaya devam edebilir miyiz?" diye sordu.
"Evet, edebiliriz. Sizin yannzda byle konutuum iin zur dilerim," diye
yantladm.
"Duygunuzu doal olarak ifade etmeniz benim houma gitti," diyerek gulumsedi.
Yakup Bey'in beni kendi doallm iine kabul etmesi, benim kendimi kabul
etmeme yol ayordu. Bu nedenle, Yakup Bey'le her etkileimimde, kendimle
ilikimde daha kabul edici oluyordum ve kendime olan hogrum artyordu. Bu
hogru, anababasndan hogru gren ocuun biraz marmas gibi, bende de
kendi kendimle ilikimde marabilirmiim duygusu yaratyordu. Bu duygudan i
ocuum ok holanyor, i anaba-bam pek memnun kalmyordu.
Iimden geenleri yuzumden okuyan Yakup Bey'e teekkur ettim.
Yakup Bey, "Recep Bey'le Ayla arasndaki ilikiyi maalesef retmen renci
arasnda da sk sk gruruz," diye konumasna balad. "Neden? unku retmen
de, Recep Bey gibi, kat bir 'retmenlik' rolune kendini adamtr.
Karsndaki kiiyi kendine zgu, tek, emsalsiz bir insan olarak deil, herhangi
bir 'renci' olarak grur. Ve kendi paradigmas iinde, davranyla iyilik
yapt kansndadr."
Biraz soluklandktan sonra, kendi kendine bir gzlem yaparcasna, "Ailenin ocuk
uzerindeki etkisi doal olarak retme-ninkine kyasla ok daha youn ve uzun
surelidir," dedi.
Yakup Bey iin ailenin ve retmenin nemli olduunu grebiliyordum. Kendi
kendine bir gzlem yaparcasna konumasnn altnda yatan neden de, her iki
konuya verdii nemin bilincinde olmasyd.
84
YETISKIN OCUKLAR
Aile konusunda konumasna devam etmeye karar vermi olmal ki, "Aile sisteminin
kendine zgu gereksinimleri vardr. Bu gereksinmelerin karlanmay aile
uyelerini derinden etkiler," diyerek aile sistemi konusuna geti.
Yakup Bey'in aile sisteminin gereksinmelerini anlatmasn merakla bekliyordum.
Bu konuyu renme konusunda heyecanlydm.
"Kiilerin gereksinmelerinin tesinde, ailenin bir sistem olarak gereksinmeleri
vardr," dedi ve rneklendirdi: "rnein her aile sisteminde, bir 'anne'ye ve
bir 'baba'ya gerek vardr. Babann alkoliklii ya da benzer bir nedenle, aile
iinde 'baba' gereksinmesi karlanmyorsa, day, amca ya da yetikin erkek
ocuklardan biri, bu rolu farknda olmadan ustlenerek, 'baba' eksikliini
gidermeye alr. Recep Bey alkolik deil ama, hem Erol hem de Ayla zamanla
babalarnda bulamad efkati sizde bularak sizi 'baba' rolune koyarlarsa hi
amam."
Beni baba yerine koymalar fikri bana ok tuhaf geldi. 'Ben kim, 'babalk' kim?'
diye duundum. Ve, "Bunun onlara bir zarar olur mu?" diye sordum.
Yakup Bey, "Hi yoktan iyidir ama, siz hibir zaman onlarn gerek babalarnn
yerini tutamazsnz," dedi. "Ayrca 'baba' yerine konduunuz iin sizin
uzerinize ayr bir sorumluluk yuklenecektir. Bu sorumlulua u an hazr
deilsiniz, ayrca, bu durumda olmamalsnz."
Duyduklarm iimi rahatlatt. Aklma gelen soruyu sordum: "Anne gereksinmeleri
karlanmaynca ocuklar ne yapar?"
"Bazen anne vardr ama 'annelik' rolunun gereklerini yerine getirmez. rnein,
anne, hipokondriyak -hastalk hastas- olup her frsatta 'anne' olma
sorumluluundan kaarak, kendini yataa atyorsa, aile sistemi iinde yer alan
teyze, hala ya da yetikin kz ocuklardan biri, annelik grevini yuklenir.
Belki de eve misafir olarak gelen gen hanma ocuklar anne gibi sarlacaklar ve
annelerinden bulamadklar efkati ve anlay onda bulmak isteyeceklerdir,"
dedi.
AILE SISTEMININ GEREKSINIMLERI
85
Bir sure sustuktan sonra yle devam etti: "'Anne' ve 'baba', ailenin duzenini
en ok etkileyen temel elerdir. Bu gereksinmelerin doal olarak yerine
getirilmesi, sorumluluk bilinci iinde birbirleriyle evlenerek, kendilerine
ortak bir yaam kuran yetikinlere baldr. 'Anne' ve 'baba' gereksinmelerinin
karlanmad aile duzenleri arpk olur ve bu duzen iinde yetien kiilerin
yaamlarnn her ynunu olumsuz ynde etkiler."
'Anne' ve 'baba' gereksinmelerinden baka aile sisteminin ne gibi gereksinimleri
olduunu merak etmeye baladm. Aklmdan geeni okumuasna Yakup Bey, "Bir
baka gereksinme de deerli olma gereksinimidir," dedi.
Pek anlayamamtm; tum aile uyelerinin deerli olmasndan m, yoksa ocuklara
verilen deerden mi sz ediliyordu. Yakup Bey, "Tum aile uyelerinin deerli
olmas sz konusu," dedi. Ve bir sure sonra devam etti, "'Deerli olmann yan
sra, 'guven duyma', 'yaknlk' ve 'dayanma' gereksinimleri vardr."
"Bu gereksinimler karlanmazsa ne olur?" diye sordum, Yakup Bey, "Bu
gereksinmeler karlanmazsa disfonksiyonel aile denen, bozuk duzenli aile ortaya
kar," diye yant verdi ve devam etti: "Aile iindeki etkileim, ocuklar ya
'ben deerliyim/ ya da 'deersizim' duygusuna gturur. Bu gereksinme aile iinde
yerine getirilmezse, ocuk kendini deersiz grerek buyur."
Yakup Bey bir ey hatrlam gibi, "Erol'un dvuluunu ve teyzenizin kulland
szleri anlatmtnz; o notlar yannzda m?" diye sordu. Yanmda olduunu
syledim. Bakmak istedi, verdim. Notlar gzden geirerek baz cumlelere iaret
etti. Daha sonra konumaya balad; "Anlalan u: Hatice Hanm komusu Safiye
Hanm' sevmiyor. Bu nedenle, Erol'un Safiye Hanm'n olu etin'le oynamasn
istemiyor."
Yuzunde kuuk bir olan ocuuna duyduu sevgiyi belirterek, "Erol yedi
yalarnda bir ocuk," dedi ve devam etti: "O yalarda oyun onun yaamnn en
nemli ynlerinden biri. Eer Erol'un salkl geliimi iin oyunun gerekli
olduunu Hatice Hanm bilseydi, gelien bir yavru olarak onun oyun gereksini-
86
YETISKIN OCUKLAR
mini birinci planda tutar, Safiye Hanm' sevmese dahi, etin'le Erol'un
ilikisini bozmamaya gayret gsterirdi. Erol bilinli olarak bunlarn farknda
deil ama, baka bir duzeyde, annesinin gzunde deerinin olmadn hissediyor.
Doann kendine vermi olduu oyun oynama eilimine kar bir tepki
gelitirerek, ne zaman oyun oynamak istese kendini sulu hissetme duygusuna
kaplmaya balayabilir."
Yakup Bey burada biraz durdu ve nemli bir noktay belirttiini bilmemi isteyen
bir tavrla, "Aklda tutulmas gereken yn u," diyerek devam etti: "ocuklar
anababalarnm hata yaptn duunemezler. Yani Erol, 'Annem kendine zgu
sorunlarndan dolay Safiye Hanm' sevmiyor ve bu nedenle benim etin'le
oynamama kzyor,' diyerek olaydan kendini soyutlayamaz. 'Ben ktu bir ocuum.
etin'le oynamamam gerektii halde oynamak istiyorum. Demek ki bende bir
bozukluk var,' diye duunur."
"Zavall ocuk," szu kendiliinden azmdan kverdi. Yakup Bey yuzume bakt
ve sevgiyle gulumseyerek, "Bak, ailede eksik olan 'deer verme gereksinimi'ni
doldurmak iin nasl hazr hale geldin. unku imdi sen de o aile sisteminin bir
parassn, bilin duzeyin ve vicdann seni ocuklarn eksik kalan
gereksinimlerini karlamaya itiyor."
"Evet," dedim, "onlara yardm edebilmeyi ok istiyorum." "Orada olmakla ok
yardmc oluyorsunuz," dedi ve gzlerime bakarak, "Onlar imdi bunun farknda
deiller, zannederim ileride anlarlar. Ayla ile olan ilikinize zen gsterin.
Gen yata evlilik d cinsel ilikiye giren kzlarn buyuk bir ounluunun,
yaamlarnda ilk defa 'ben deerliyim, nemliyim' duygusunu, bir erkekle cinsel
olarak beraber olduklar zaman yaadklar gzlenmitir."
Iimdeki korkuyu Yakup Bey'le paylatm. "Ayla, 'Ben evden kamay duunuyorum/
diye geldii zaman en korktuum onun hayatnda bir erkek olduu idi. Simdi
sylediiniz nedenden dolay."
AILE SISTEMININ GEREKSINIMLERI
87
Yakup Bey, beni dikkatle dinledi ve, "Tabii Erol iin de baka turlu tehlikeler
sz konusu," dedi. "Ergenlik andaki erkek ocuklarn ete kurarak, ou kere
lumle sonulanan atmalar da, kendilerini nemli grmeyen aile ortamlarna
bir tepkidir."
Yakup Bey'in nem verdii bir konuda konumakta olduunun farknda idim. Bir
rnek verdi: "Liseden bir arkadam universitede okumak iin istanbul'a geldi. O
dnemde siyasi partilere katlmak, baz siyasi kitaplar bulundurmak yasakt.
Arkadam ar uta eylem yapan bir siyasi partiye katldn syledi. Pek
fazla siyasi eilimleri olan bir kii deildi, o nedenle ardm. Niin o
siyasi partiye katldn sorduumda, 'Mitinglere gittiimiz zaman el ele
tutuuyoruz, ayn amac paylayoruz, ok guzel bir duygu,' dedi. Bir sure daha
konuunca, bu partiye katlmasnn ana nedeninin insanlarn kendine deer
vermesi, onu nemsemesi olduunu grebiliyordum. Aslnda duunce olarak bu
partiye pek bal deildi. Yakn evresinde bulamad ilgiyi, hi tanmad
birinin elini tutup sloganlar atarak bulabileceini umuyordu."
Yakup Bey bir sure sustu, hlamurundan bir yudum ald ve szune devam etti:
"'Ben deerliyim' duygusunu aile iinde elde eden birey, kendini kantlamak iin
an davranlarda bulunmaya gerek duymaz."
"Erol'la ayn odada kalacamza gre onunla ilikilerim daha da yaknlar,"
diye aklmdan geeni syledim.
Yakup Bey, "Evet, ben de yle sanyorum," dedi ve konumasna, "Aile sisteminin
ikinci gereksinmesi guven'dir. Aile iinde kiilerin emniyette olduu,
dardaki tehlikeli olaylarn aile iine giremeyecei duygusu, bu gereksinmenin
altnda yatar. Guven ortam yaratlamazsa, aile uyeleri guven duyduklar baka
bir ortama ynelirler."
Bir sure sustu ve, "rnein," diyerek szune devam etti, "ocuklar, babalarnn
ve annelerinin yannda kendilerini guven iinde hissetmiyorlarsa, daha guven
verici bir ortam yaratan, amca, day, buyukbaba gibi bir bakasnn kanad
altna girmeye
88 YETISKIN OCUKLAR
ynelirler. Kadn kocasndan guven duygusu alamyorsa, bu gereksinmeye karlk
veren baka birine ynelir. Erkek karsnn yannda kendini guven iinde
hissetmiyorsa, bu duyguyu veren baka bir kadn, ona daha ekici gelmeye
balar."
"Sanrm ailede bu ynden bir sorun yok; ocuklar kendilerinin dardaki
tehlikelere kar korunduu inancndalar," dedim.
Yakup Bey, "Anlattklarndan yle anlalyor," diye benimle
hemfikir olduunu belirtti.
Bir sure sustuktan sonra aile sisteminin gereksinimleri konusuna devam etti:
"uncu aile gereksinimi, yaknlk ve dayanma duygusu'dur. Aile uyelerinin
birbirleriyle dayanma ve guven duygusu iinde olmas, temel gereksinmelerden
bir dieridir. Aile iinde karlkl guven ve dayanma duygusu varsa, bireyin
aile dnda karlat stres getirici olumsuz olaylar ykc etki yapmaz.
Guven duygusunun baskn olduu aile, d dunyann yaratm olduu uzuntu ve
kayglardan kurtulacak bir snak oluturur."
Biraz duundu ve bu konudaki konumasna devam etti: "Dayanma ve guvenin
olduu ailelerde yetien kiiler, bu guven ve dayanma duygusunu dier
insanlarla olan ilikilerinde de gsterirler; karsndakinin iyi niyetli ve
durust olduuna inanarak iliki kurarlar. Guvensizlik ortamnda yetien kiiler
ise, kendileri de dahil, hibir kimsenin szune inanmazlar ve kimseyle dayanma
iine giremezler."
Anlayp anlamadmdan emin olmak istercesine sylediini tekrar etti:
"Guvensizlik duygusu o kadar derinlere inmitir ki, kendilerine dahi
guvenemezler. Bu insanlar, her an deiebilen, kimsenin dieriyle dayanma
iinde olmad, herkesin birbirini kullanmaya alt bir dunyann varln
temel kabul ederler."
"Demek ki," dedim, "hem Hatice teyzem, hem Recep enite guven duygusunun eksik
olduu bir ortamdan gelmiler. unku ikisi de kimseye guvenmeyen tipler."
11
AILE SISTEMININ GEREKSINIMLERI
89
Yakup Bey, "Bunun farknda olmanza sevindim," dedi ve devam etti; "Grduunuz
gibi, insan, davrann kendi paradigmas iinde oluturuyor. Kii
paradigmasnn farknda olmayabilir. Ama ister farknda olsun, ister olmasn, bu
paradigma kiinin gemiinde olumu ve yaplanmtr."
Bana biraz yaklap muzip bir ifadeyle, "'Allah kahretsin paradigmasn'
dediiniz kiiye tepkisel bir tavr taknm oluyorsunuz. Bu tur tepkisel tavr,
ulkemizde ok sk rastlanan, ama duygusal olgunluu s bir tavr. Kardakinin
paradigmasn anlayarak o insanla iliki kuran tavr, daha olgun, daha gereki
bir tavr. Ve bu tur tavr al toplumumuzda pek sk gremiyoruz."
"Anlyorum," dedim. Yakup Bey yle bir yaknlk ifadesiyle sylemiti ki,
sylediklerinden alnmamtm; ama, yeni bir ey renmem gerektiini de
anlamtm.
Gz ucuyla beni suzdu; grduunden memnun olan bir insann tavr iinde, "Evet,
konumuza devam edelim," dedi. "Sorumluluk duygusu. Aile sistemi iinde temel
birim olan anne ve baba, davran ve szleriyle 'sorumluluk duygusu'nu ya
yaatr ya da yaatmaz. Aile iinde yalnz anne ve baba deil, herkes sorumluluk
duygusunu paylap yaatmak durumundadr. ocuklar, kendi yalan orannda
sorumluluk yuklenebilir, sorumluluk duygusu iinde davranlarn
biimlendirebilirler."
Yakup Bey biraz duundukten sonra, "ocuu tumuyle sorumlulua boan anababa
olduu gibi, tum sorumluluu kendi uzerine alan ve ocuklarn her turlu
sorumluluktan kurtaran anababa da olabilir. Ilki, i anababas ok gelimi,
spontanln kaybetmi, kat ve kuralc insanlar yetitirirken, ikincisi
yaamn biimlendirmekten aciz, surekli bakalarnn ynetiminde olmaya ynelik
bireyler yetitirir."
Yakup Bey, bana, "Hatice teyzenizin evinde, geliim aamalarna uygun bir denge
iinde, ocuklara kendi yataklarn yapma, oturduklar oday temizleme, ev
ilerine yardm etme gibi grevler veriliyor mu?" diye sordu.
90
YETISKIN OCUKLAR
"Hayr, onlarla bu tur bir iliki kurulmuyor," dedim ve, "Hatice teyzemin
ailesinde ocuklara sorumluluk duygusu verecek bir ortam grmuyorum," diye ilave
ettim.
"ocuklara kendi yaamlarndan kendilerinin sorumlu olmasn retmek," dedi
Yakup Bey, "anne ve babann yapabilecei en salkl ve nemli grevlerden
biridir."
"ocuklarn baml yetitirmek istiyorlar onlar Yakup Bey," dedim. "ocuklar
sorumlu yetiirlerse daha bamsz olurlar diye korktuklarm dahi duunuyorum."
Yakup Bey, "Hakl olabilirsiniz," dedi. "Yetikin ocuun, bamsz ve sorumlu
insana tahammulu yoktur. Bu noktadan hareketle Hatice Hanm'la komusu Safiye
Hanm arasndaki ilikiyi incelemekte fayda var. Bu konuya daha sonra yeniden
dneriz."
Biraz gerindi ve ayaa kalkt. Tuvalete gitmesi gerektiini syleyerek bir sure
ayrld. Geri geldiinde, "Simdi aile gereksinmelerinin beincisi olan
zorluklarla mucadele ederek, onlarn ustesinden gelmeyi renme'yi inceleyelim,"
dedi.
'Zorluklarla mucadele ederek, onlarn ustesinden gelmeyi renme' kavram bana
ilgin gelmiti. Doru anladmdan emin olmak iin, "Yani, ocuuna kolay bir
yaam veren anababanm pek makbul olmadn m syluyorsunuz?" diye sordum.
Yakup Bey, "ocua her ey hazr verilmemelidir," dedi ve konumasna devam
etti: "Sorumluluk duygusuyla ilgili olarak sylenenler, ocuklarn zorluklarla
mucadele etmesinde de geerlidir. ocuu, iinde bulunduu gelime aamasna
uygun zorluk derecesindeki sorunlarla ba baa brakmak, onun bu zor sorunlarla
mucadele ederek uramasna olanak vermek, kendine guvenli, sorun zme
becerileri gelimi bir birey olarak yetiebilmesi iin gereklidir."
Anladmdan emin olmak istercesine iyice gzumun iine bakarak, "Ailenin bu
gereksinmeyi karlamas gerekir," dedi.
Bu benim aile anlaymdan beklediimden farkl bir eydi. O gune kadar benim
anlaym iinde aile, 'ocuuna zorluk -
ALE SISTEMININ GEREKSINIMLERI
91
karmayan', 'surekli yardmc olan', 'ocuun yaamn kolaylatran' bir
kurumdu. Simdi ise Yakup Bey, 'Aile ocua zorluk karmal ve onun mucadele
etmesini salamaldr,' diyordu.
Kafamdan geenleri okumucasna Yakup Bey ilk sylediini pekitirdi:
"Karlat her zorlukta ocuuna yardm eden anababa, surekli bakalarndan
yardm bekleyen, kendi beceri ve yeteneklerine guvenemeyen bir insan
yetitirir."
Recep enite ve Hatice teyzem, Erol'u ve Ayla'y bylesine bilinli bir mucadele
ortamna sokan bir tutum iinde deillerdi. Iinde bulunduklar mucadele onlarn
gucunu yitirten, guvensizlik alayan turden bir mucadeleydi.
Duunduklerimi paylanca Yakup Bey, "Aradaki fark iyi anlamsnz," dedi.
"Burada szunu ettiim mucadele, ocuklarn eitimi iin bilinli olarak
oluturulan ortamlar kapsyor. ocuun ustesinden gelemeyecei, anlayamayaca,
altnda ezilecei turden salksz ortamlar deil." Biraz durdu ve huzunlu bir
yuz ve sesle, "Annesinin Erol'u dvmesi, onun iin salkl bir mucadele ortam
oluturmuyor," dedi ve ilave etti, "Bu tur bir ortamda herhangi bir eitim esi
yok. Annesi ocuun zunu ykc bir tavr iinde."
Yakup Bey'in sylediini ok iyi anlyordum, ama yine de, 'zorluklarla mucadele
ederek, onlarn ustesinden gelmeyi renme'ye bir rnek vermesini istedim.
Yakup Bey, "Yuzlerce rnek verilebilir," dedi. "ocuk emeklerken bile byle
ortamlar yaratlabilir. rnein, emekleme aamasndaki ocuk kendi bana bir
sandalyeye kmaya alyor olabilir. Byle bir durumda anababa ocua yardm
etmez. Brakr, ocuk due kalka, deneye yanla o sandalyeye kmasn kendi
bana renir."
"Birok anababa, 'Ya ocuk duer bir yerini incitirse,' diye korkar," dedim.
"Evet, birok anababa korkar," dedi ve devam etti: "ocuk iin nemli bir
tehlike sz konusu ise, rnein sandalyenin evresinde krlm cam, bak ya da
ta gibi sert nesneler varsa kal-
92
YETISKIN OCUKLAR
dirilir ya da sandalye daha emniyetli baka bir yere tanr. Yani ocuk dutuu
zaman ona zarar vermeyecek bir ortam olmasna dikkat edilir."
Tamam m der gibi yuzume bakt. Bamla onaylayarak ne dediini anladm ifade
ettim.
Yakup Bey konumasna devam ederek, "ocuk buyuduke daha zor mucadelelere
girmeye alr. Kendisinden daha ar bir paketi tamaya alr; kendisinden
gulu biriyle dvumeye kalkar," dedi.
"Anababanm ii gittike zorlayor yani," dedim ve Yakup Bey'e, "O zaman ne
yapmal?" diye sordum.
Yakup Bey, "nemli olan, ocuun kendi gucunun snrlarn gereki olarak
renmesi," diye sze balad ve devam etti: "Eer ocuk ar bir paketi
kaldramyorsa nce ona gucunun yetmediini anlamal. Daha sonra ocuk belki
paketi aarak iindekileri teker teker tamay deneyebilir. Gucunun yetmedii
kiilerden ekinmeyi renir ya da daha iyi dvumesini renir. nemli olan,
ocuu yaama gulu olarak hazrlanmaktr."
Bir sure sustuktan sonra, "Bu tutumuyla anababa ocua gerekten deer verdiini
ve onun baarl olmasn itenlikle istediini belirtmi olur," dedi.
Duundum; anababasndan bu mesaj alan ocuun kendini gulu ve yaama hazr
hissetmesi kanlmazd. Ayla ve Erol'un bu ortamda yetimeyilerine yeniden
iim acd. Daha sonra kendimin iinde yetitiim ortam duundum. Yakup Bey'in
szunu ettii turden bilinli bir anababam yoktu ama, ky ortamnn
doallndan kaynaklanan doal zorluklarn bana ne kadar faydal olduunu
anladm. Eee yem vermek ve onu sulamak; kei ve koyunlar otlatmak ve
kaybetmeden eve geri getirmek; aatan incir toplamak ve pazara gturmek. Inciri
toplarken, sepete koyarken, tarken ve satarken ezmemek gerekirdi.
On yandayken kylulerden 4 kurua yumurta almak ve pazarda 5 kurua satmak.
Butun bunlar gzumden bir film eridi gibi geti. Evvelden anlamsz, hatta
'eziyet' olarak grduum
ALE SISTEMININ GEREKSINIMLERI
93
eylerin, aslnda beni gelitiren eyler olduunu imdi grebiliyordum.
Keke, diye duundum, Ayla ve Erol da doa ile iliki iinde benim ektiim
turden 'eziyet' ekebilselerdi.
Kendimi duuncelere kaptrmtm; Yakup Bey'in bana bakmakta olduunu fark
ettim. Benim duuncelere daldm grmutu ve saygl bir biimde o
duuncelerden imdi ve u ana geri gelmemi bekliyordu. Gz gze geldik. Yakup
Bey gulumseyerek konumasna balad.
"Altnc gereksinim kendini gerekletirme'dir. Kendini gerekletirme,
mutlulua gturur ve aile bir mutluluk ortam olmaldr. Simdiye kadar
sayageldiimiz gereksinmeler karland takdirde, aile ortam baka hibir
ortamda bulunamayacak mutluluk olanaklar salar. Bir babann ya da annenin
ocuklaryla gurur duymas, onlarn iyi ve salkl insanlar olarak topluma
katldklarn grmesi, buyuk mutluluk kaynadr. ocuklar anne ve babalarn
dunyann en nemli ve kudretli insanlar olarak grurler. ocuklarn, anne ve
babalar tarafndan kabul edilip, sevilip desteklenmesi, baka hibir kimsenin
yapamayaca kadar, onlar mutlu ve yaamlarndan doyumlu klar."
"Bu yok," dedim. Yakup Bey anlayl bir tavr iinde beni dinliyordu. "Erol ve
Ayla bu yaanty maalesef bu ailede bulamayacaklar," diye devam ettim.
Yakup Bey de benim gibi Ayla ve Erol iin uzgundu ama, onun imdi uzerinde
durduu, benim renmem ve gelimem-di.
Bana anlatmaya devam etti:
"Mutlu yetien insanlar, olaylarn ounda mutlu olunacak bir yn bulurlar.
Mutsuz yetien insanlar ise, olaylarn ounda mutsuz olunacak bir yn bulurlar.
Onlar mutlu edecek olaylarn says yok denecek kadar azdr."
"Yani," dedim, "Erol ve Ayla ask suratl insanlar ordusuna katlmaya
hazrlanyorlar."
Yakup Bey, "Maalesef, yle grunuyor," dedi.
94
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey saatine bakt; dersinin bitmesine az kalm bir retmenin bak
iinde, "Aile sisteminin yedinci gereksinimi, salkl manevi yaamn
temellerini oluturmak'hr," dedi. ne doru eilerek ciddi bir yuzle, "Manevi
yaam, evreni anlaml bir biimde butunletiren dunya gruunu temsil eder,"
dedi.
Kendisine, "Yani din demek istiyorsunuz," dedim.
Yakup Bey, "Manevi yaam deyimini Ingilizce 'spiritual life' karl
kullanyorum. Bu anlamyla manevi yaam, din kavramndan daha kapsaml oluyor,"
dedi. Din, belirli kurallara dayal bir sosyal kurum oluturur; manevi yaam
kiinin kendi iinde Tanr'yi ve 'Hakikat'i bulmasna ynelir. Din, 'toplum'u
(cemaati) vurgular; manevi yaam ise 'bireyin zu'ne yneliktir."
Bir sure duundukten sonra Yakup Bey yle devam etti: "Daha nce her insann
iki tur ilikisi olduundan sz etmitik. Bu ilikilerden biri kiinin kendi i
dunyasyla, kendi zuyle olan ilikisi, dieri de d dunya ile, toplumla,
bakalarnn beklentileriyle olan ilikisidir. Din ve manevi yaam iin de byle
bir ayrm yapabiliriz. Belirli kurallara, beklentilere, d ilikilere nem
veren dunya gruune din, kiinin zuyle evrenin ilikisine nem veren grue
manevi yaam adm veriyorum."
Bu aklama bana yardmc olmutu ve manevi yaamla din arasndaki fark grmeye
balamtm.
Yakup Bey konumasna devam etti: "Manevi yaam retilerini temel alan kiilere
mistik, mutasavvf denilir. Bizim tarihimizde mistiklere rnek olarak Mevlana ve
Yunus Emre gsterilebilir."
nem verdii bir hususu belirttiini anlamam istercesine kelimelerin uzerinde
dura dura, "Kat din kurallar iinde yetitirilen ocuk, kendi dnda baz
kurallara gre yarglanacana ya da dullendirileceine inanr," dedi ve devam
etti, "Banaz din koullandrmasnn baskn olduu aile ortamnda yetien ocuk,
kendi yaant ve deneyimlerini zenginletirecek, i ve d dunyasn aratrp
kefedecek bir tutum yerine, kru krune itaati, kendi duunce ve duygularndan
utanmay renir."
AILE SISTEMININ GEREKSINIMLERI
95
"Byle yetimi bir ocuk, kendine zgu duygu ve duuncelerinden yalnz utanmay
deil, ayn zamanda sululuk duymay da renmez mi?" diye sordum.
Yakup Bey, "Evet, renir," dedi ve konuyu aklamaya devam etti: "Bu tur kat
kurallar ortamnda yetien insanlar, sadece kendilerini deil, butun insanlar
yarglamay renirler. Insan yaants ve deneyimi deerli bir sure olmaktan
karlm, her insan ve olay, kendilerinin de tam anlamad baz kurallara
uygunluk derecesine gre deerlendirilmeye balanmtr."
Yakup Bey bir sure sustuktan sonra gzlerinde bir prlt ve enerjiyle, "Manevi
yaam ailede beslenen ocuk ise salkl geliir. Evrenin bir butun olduunu,
bu butun iinde yer alan her birimin, her olayn, kendine zgu benzersiz bir
yeri olduunu renir; bu nedenle ailedeki her bir bireyin, olduklar gibi
deerli olduunu, kendi yetenekleri, duunceleri, duygulan iinde kabul edilmesi
gerektiini anlar. Byle bir temel, bildiimiz tasavvuf anlayna yakn duer
ve birletirici, kaynatrc, evrensel bir dunya gruunu gelitirir. Salkl
manevi yaam, ailenin ocuklara verebilecei en deerli armaandr. Salkl bir
manevi temeli olan insanlar gule yuzlu, sevecen, insanlara olduu kadar doaya
da saygl bireyler olarak yaamlarn surdururler."
Bu son szler iimi sevgiyle coturmutu. Yakup Bey'in bu konuya ne kadar nem
verdiini daha nceki konumalarmzdan hatrlyordum. Bu guzel duygunun tadn
surdurebilmek iin bir sure sessiz kalmak istedim; Yakup Bey bu isteimi
anlamt ve bir sure konumad. Birka kez hlamurlarmz yudumladk. Sonra
Yakup Bey, "Be temel zgurlukten sz etmenin zaman geldi, isterseniz perembe
gunu bu konuyu ele alabiliriz," dedi.
Perembe gunu bulumak uzere oradan ayrldm.
Be Temel zgurluk
Erol benim odaya tand. Benim masada oturup kitap okumam ve yaz yazmam onu
etkilemi olacak ki, o da masada kitap okumaya ve yaz yazmaya heveslendi.
Hatice teyzeme, Erol'a kuuk bir masa ve masa lambas almak istediimi syledim.
nce hayret etti, "Daha kuucuk ocuk, masay ne yapacak o," gibi laflar etti.
Sonunda benim srarm kramad, kabul etti. Erol'u aldm, Kapalar ile
Sahaflar arasndaki sokakta portatif mobilya satan dukknlara gturdum. Yolda
Sahaflar'daki Elif Kitabevi'ne uradk; maalesef Yakup Bey yokmu. Erol'la Yakup
Bey'in tanmasn istemitim.
Mobilya dukknnda Erol'a bir masa setik. Benim buteme ve Erol'un boyuna uygun
u masa vard. Erol'a bu masalardan birini seebileceini syledim. Erol
kulaklarna inanamad. "Ben bilmem, sen se," demeye balad. ocuun
hayatndaki belki de ilk seimiydi bu. Bunun farkna varnca hi acele etmeden
karar verme konusunda ona zaman vermek istedim. nceleri korkan, kayglanan
Erol, daha sonra heyecanland, evklendi. "Timur abi, gerekten ben kendi masam
seebilir miyim?" diye yar inanr, yar upheci bir tavrla yine sordu. "Erol,
bu u masadan hangisini istersen se, onu alacaz," dedim. Yarm saat sonra
Erol'un istedii masay alm olarak oradan ayrldk. Bir de masa lambas aldk.
Lambay da Erol seti. Taksiyle eve geldik. Masay Erol'un yatann yanna
koyduk. Masann uzerine lambay yerletirdik. Erol buyuk bir zevkle kitaplarn
masann ustu-
BES TEMEL ZGRLK
97
ne dizdi ve okumaya balad. Hatice teyzem, "Timur ok masraf ettin. Ufack
ocuk masay ne yapacakm," gibi szler etti ama, Erol'un evkini ve heyecann
grunce etkilendi herhalde. "Timur abisi gibi bu da kitap yazacak galiba," gibi
daha olumlu szler sylemeye balad.
Yarm saat sonra Erol, "Timur abi masam ok seviyorum, hep bu odada seninle
kalmak istiyorum," dedi. Herhalde bu kendi dilinde onun bana teekkur etmesiydi.
Kendisini kucakladm yanaklarndan ptum, "Erol'cuum istersen tabii
kalabilirsin. Leman abla gittikten sonra odana dnmek istersen, masan ve
lamban odana tarz, istersen burada kalrsn, nasl istersen yle yaparz,"
dedim.
Recep enitenin ablasnn kz Leman o akam geldi. Gen, esmer, ksa boylu ama
guzel bir kadnd; yalnz huzunlu bir hali vard. Sanki bu huzunlu grunumu
genliinin ve guzelliinin nune geiyor, onlar perdeliyordu.
Leman'n geliini izleyen gunlerde Hatice teyzem ile Leman'n surekli
konutuklarn gruyordum. Ben odamdan kp yanlarndan geerken konumalarn
kesiyorlar, ben ieriye girdikten sonra yine balyorlard.
Perembe gunu Yakup Bey'e gitmek uzere evden karken Leman, "Yakup Bey'le mi
buluacaksnz?" diye sordu. Bu soru beni artt. Hatice teyzeme belki Yakup
Bey'den sz etmitim, ama Hatice teyzemin buna nem vereceini, hatrlayacan
sanmyordum. Yani Leman'n bilgisi Hatice teyzemden gelemezdi. "Evet, Yakup
Bey'le buluacam ama, siz bunu nereden biliyorsunuz," diye sordum. "Sizin
kitabnz okudum. Yakup Bey'i o kitap araclyla tanyorum," dedi. Leman
sanki bir eyler sylemek istiyordu. Heyecanl bir hali vard. Ama ben
anlayamadm. "Akama gruuruz," diyerek oradan ayrldm.
Yakup Bey'e Leman'n kendisini tandn syledim. Gulumsedi, "Sayende
tanndk," diyerek aka yapt. ayevine gittik, hlamurlarmz smarladk.
Iimde buyuk bir mutluluk duygusu vard. Yakup Bey'le burada buluabilme
olanan verdii iin
Y7
98
YETISKIN OCUKLAR
Tanr'ma iimden ukrettim. Bar ortamnda bylesine bilge, alak gnullu ve
iyi niyetli biriyle saatlerce beraber olabilmek, yaammn bana verdii en guzel
armaanlardan biri, diye duundum.
Ihlamurlarmzdan birka yudum aldk; bir sure sonra Yakup Bey konumaya
balad:
"Salksz ailelerdeki mutsuz anne ve baba, kiisel becerileri ve giriimleriyle
kendi gereksinimlerini karlayamazlar," dedi ve biraz gzlerini ksarak, "Bu
gereksinmeleri karlamada ocuklarn ara olarak kullanrlar," diye devam
etti. "ocuklarn gereksinmeleri ve gelimeleri, bu anababalar iin nemli
deildir; byle anababalarm ocuklar geliemezler ve kendi kiiliklerini
bulamazlar."
Yakup Bey'in geen bulumamzda syledii bir szu hatrladm ve, "Geen
bulumamzda Hatice teyzemin Erol'u dvmesinin altnda kendi sorunlarnn
yattn sylemitiniz. yle bir durumdan m sz ediyorsunuz?" diye sordum.
"Evet, yle bir durumdan sz ediyorum," dedi ve devam etti: "Hatice Hanm,
salkl yetikin biri olarak Safiye Hanm'la sorunlarn konuarak zmek
yerine, kzgnln Erol'dan karyor; ocuu alet ediyor. Bu bana, lise
rencisiyken yaptm gzlemlerimden birini hatrlatyor.
"Yengemin, henuz drt yandaki oluna yemek verdii ya da onun ustunu
deitirdii zamanlarda, 'Ben sana imdi byle emekler veriyorum; buyuyup
evlenince beni unutursun, elin kzn seversin, anneni bir keye atarsn!' diye
konutuunu anmsyorum. ocuk 'Anne yle konuma, ben seni hi unutmam,' dedii
zaman, 'Unutursun, unutursun, el kz sana unutturur,' diye yant verir ve bu
konuma ocuk alaymcaya kadar devam ederdi. Sonunda ocuk alamaya balaynca,
yengem gulumseyerek bana bakar, sanki kazand bir tur zaferi kutlard. Bunun
doru olmadn, ortada salksz bir durumun bulunduunu 'hissederdim', ama
niin byle hissettiimi aklayabilecek yeterli bilgim yoktu."
BES TEMEL ZGRLK
99
"Yakup Bey," dedim, "'Buyuyunce beni unutursun' diyen ok anne grdum. 'Ben
yetitireyim, el kz/el olu sefasn sursun/ gibi kinayeli laflar
anababalardan ok iittim."
"Tabii bu sylediim sadece benim yengemi temsil eden bir olay deil; bizim
toplumda son derece yaygn bir anlay gsteriyor. Yeterli bilgim olmad iin
o zaman gremediimi imdi grebiliyorum."
Durdu, derin bir nefes aldktan sonra, "Yengemin ocuunu kendi gereksinmeleri
uruna nasl kullandn ve ocuunun kiilik geliimine ne buyuk darbeler
indirdiini daha iyi grebiliyorum," dedi. "Yllar sonra, o ocuk buyudu,
evlendi ve evliliinde buyuk stresler olutu, buyuk straplar ekildi.
"Bu tur szler sadece erkek ocuklarna sylenmiyor tabii, kz ocuklarna,
'yarn evlenirsen, kocann annesine 'anne', babasna 'baba' dersin, bizleri
unutursun' deniyor. Bu ortamlarda yetien iki kii evlenince, birbirini sevmeye,
birbirine nem vermeye direniyorlar ya da birbirini sevince, 'anne ve babalarna
kar su ilemi' gibi hissediyorlar. mru boyunca bu duygulardan kurtulamam,
bu nedenle kars ya da kocasyla bir yabanc gibi ilikisini surdurmu ok
insan tandm."
"Yakup Bey, Recep enite ile Hatice teyzemin gerekten birbirlerini
tandklarn sanmyorum," dedim.
"Sorun birbirlerini tanmamak olsa, o kadar iim yanmaz," diye yantlad ve,
"Beni en ok etkileyen kendi zlerini, ruhlarn, i dunyalarn tanmamalar;
kendi duygu, duunce ve z-lemleriyle, kim olduklarn bilmemeleri. Esas huzun
verici olan da bu," diyerek szunu tamamlad.
Bir insann nasl olup da kendini tanmadn aklm almyordu. Bu duuncemi
Yakup Bey'e syleyince; "Salksz ailede yetimenin sonular bunlar, Timur
Bey!" dedi ve konumasna devam etti: "iki olgun insann oluturduu salkl
aile duzeni iinde ocuk kendi potansiyeli ve yetenekleri iinde renme,
heyecanlanma, karar verme, hayal etme, kefetme, hata yapma zgurluune
sahiptir. Bu ailede ocuklar, anababann amalar
100
YETISKIN OCUKLAR
ve bilinalt hesaplar uruna kullanlmaz, yarglanmaz ve saa sola itilmezler.
Kendilerine zgu bir geliim izlemeleri tevik edilir. Bu ortamda yetien
ocuklar cvl cvl, neeli, yaratc, salkl olurlar. Doutan getirdikleri
yetenekleri gerekletirme olanaklar vardr. Herkesin doutan hakk olan be
zgurluk aile iinde yaar, canldr."
Be zgurluk konusunu daha nce ksaca konumutuk, ama pek ayrntlara
girmemitik. Yakup Bey'e bu konuyu pek iyi hatrlayamadm syledim.
Yakup Bey, "Be zgurluun her birini imdi teker teker ele alabiliriz," dedi ve
konumasna devam etti. "Birinci zgurluk, imdi ve burada olan duyma ve grme,
yani alglama zgurluu. Salksz anababa ocuklarn gemie, gelecee veya
olmas gerekene yneltir; u anda ve burada olan olaylar olduu gibi
alglamalarna izin vermez."
"Bir rnek verebilir misiniz?" diye sordum. "Vereyim," dedi. "Yukarda szunu
ettiimiz, 'Ben imdi sana byle emekler veriyorum; buyuyup evlenince beni
unutursun, elin kzn seversin, anneni bir keye atarsn!' diyen anne, olu
uzerinde iki olumsuz etkiye yol ayor: Bir, olunun o andaki oyunu, guzel
giysisini alglamasn engelliyor; iki, oluna, ilerisi iin kendi kafasndaki
'olmas gereken ilikiyi' empoze ediyor. Yani olunun u an ve gelecei
kendince alglamasn engelliyor."
"Ama, anne bunun farknda bile deil. Yani bilerek, ktuluk yapmak iin byle
konumuyor," diye itiraz ettim.
Yakup Bey, "Haklsn," dedi, "bilerek yaplan bir ktuluk deil. Ama etkisi yine
de mur boyu suren bir durum ortaya kyor."
yle deil mi dercesine yuzume bakt, 'Evet' anlamnda bam salladm.
"O zaman ikinci temel zgurlue geebiliriz," dedi ve konumasna devam etti:
"Ikinci temel zgurluk, kendi duunduunu olduu gibi ifade edebilme zgurluu.
Salksz anababa, ocuklarnn
BES TEMEL ZGRLK
101
f
ne duunduuyle ilgilenmez, ne duunmesi ve yapmas gerektiiyle ilgilenir.
Salkl aile ortam ocuun kendine zgu alglamasn ve duuncesini ifade etme
olana salar; salksz aile, ocuun nasl alglamas, duunmesi ve
davranmas gerektiiyle ilgilenir; ocuklar belirli bir kalba sokmak, onlar
iin, ocuun kendisi olarak gelimesinden daha nemlidir."
Yakup Bey bir sure sustu. Arkasna yasland. Ihlamurundan yudumlad. Ve
konumaya balad: "Erol ve Ayla ile ilgili anlattklarnzdan ailede bu tur bir
zgurluun olmadn anlyorum. Erol'un ve Ayla'nn dunyay nasl grduunu
kimse merak etmiyor; kimse onlar dinlemek istemiyor. Annesi Erol'u dverken,
Erol, 'Anne oraya gitmedim. Bahede oynarken matematik yaptk. etin'in annesi
pencereden bakyordu,' demesine ramen, Erol'un sylediklerine hi nem
verilmiyor. Ayn ekilde, Ayla sinemaya gitmek iin izin isterken, bulumasna
izin verilmezse hi arkada kalmayacan sylemeye altnda da, ayn
ilgisizlikle kar karya kalyor."
"Kimse onlarn nemli bir ey syleyeceini duunmuyor ki!" dedim.
Yakup Bey ac bir yuz ifadesiyle, "ocukken kendisine nem verilmeyen kii byle
davranr," dedi. Sanki bana, 'Recep enitene ve Hatice teyzene kzma, onlar da
ocukken ac ektiler ve imdi ne yaptklarnn gerekten bilincinde deiller,'
demek istiyordu.
Sylediklerinin iyice anlalmas iin bir sure sustu, daha sonra konumasna
devam etti: "Salksz ailede ocua retilen, kendi alglamasnn, duunce ve
davrannn nemli olmaddr; nemli olan, kendi ilgi ve istekleri ne olursa
olsun, onlar bir yana brakp anababasnn istedii ynde davranmas
gerektiidir." Eliyle bir metnin altn izer gibi, "Aile iindeki etkileimler
hep bu temel mesaj veriyorsa, ocuk, geliimi boyunca merak etmemeyi,
duunmemeyi ve kendi istedii ynde hareket etmemeyi renir," diyerek cumlesini
tamamlad.
Aile sistemi kavramnn nemini imdi daha iyi anlyordum.
102
YETISKIN OCUKLAR
Salksz sistem ocua her ynuyle, 'sen deersizsin!' mesajn veriyordu.
Duunduumu Yakup Bey'e syleyince, "Evet, aile sistemi bu temel mesaj her
ynuyle ocua verir, perinler," dedi.
Baka duunduun, sormak istediin var m dercesine yuzume bakt. Sorum
olmadna kanaat getirmi olacak ki, "uncu temel zgurluk, kendi duygularn
olduu gibi ifade edebilme zgurluu'dur," diyerek konumasna balad.
"Salksz aile ortam iinde ocuun hangi duygular iinde olduuna nem
verilmez, hangi duygular ifade etmesi gerektii daha nemlidir. ocuk guluyorsa
gulmesi; alyorsa alamas knanr. Korkmusa, kor-kaklyla alay edilir.
ocua duygularn ifade hakk verilmez, 'kapa eneni/ denir."
"Aynen byle," diye Yakup Bey'in szunu kestim. "Recep enite sadece Erol ve
Ayla'ya deil, karsna da ayn muameleyi yapyor," diye devam ettim.
Yakup Bey, "Bu durumu drduncu temel zgurlukte de grursunuz. ocuklarn kendi
arzularna gre bir eyi isteme ya da reddetme zgurluu yoktur. Salkl ailede
ise ocua ne istediine kendisinin karar vermesi ve bu kararn sorumluluunu
yuklenmesi beklenir ve retilir," diyerek aklamasn surdurdu.
"Erol yemek konusunda ok seici," diye sze girerek kafamdaki bir soruyu
sordum: "Annesi surekli, 'hadi ye', 'daha ye' diyerek ocuun peinde. Ne
yiyecei ve ne zaman yiyecei ocuun isteine mi braklmal? Bunu pek iyi
anlayamadm."
"Salkl ailede ocuk yemek yemeye zorlanmaz. Yemek zaman gelince ailenin
beraberce yemek yemesi beklenir; ne var ki, kimse belirli bir miktar yemeye
zorlanmaz. Yemek zaman yemeyen ocuk bir saat sonra, 'Benim karnm ackt, bana
yemek ver/ diye annesine gelince, annesi, 'Bir saat nce yemek zamanyd, o
zaman yemedin. Buras lokanta deil, istediin zaman sana yemek hazrlanamaz.
numuzdeki yemek zamanna kadar beklemek zorundasn/ der. Bylece ocuk, sofrada
yemek yememe davrannn sonucuna katlanmak zorunda braklr. Anne
BES TEMEL ZGRLK
103
yemek masasnda ocuuna, 'Simdi iyice ye de, bir saat sonra benim karma, anne
karnm a diye kma!' demez, istedii kadar yemek yeme yine ocuun kararna
braklr."
"Hatice teyzemin bunu yapmas olanaksz," dedim, "Her zaman ocuun tepesinde
olmas gerektiini sanyor."
"Salksz ailede, ocuun neyi, ne kadar yemesi gerektii surekli kendisine
sylenir. ocuun kendi davranlarndan sorumluluk almasna olanak verilmez.
Sorumluluk kazanan insan zamanla bamsz olmaya ynelir; salksz ailenin ise
bamsz insana tahammulu yoktur."
"Yani bamszla doru gelimek bir eit su mu bu tur aile iinde. Bunu mu
demek istiyorsunuz?"
"Evet," dedi Yakup Bey, "anababanm tahammul edemeyecei zgurluklerin banda
gelir bamszla doru gelimek."
Bir sure duundu ve, "Anababann tahammul edemeyecei zgurluklerin bir dieri
de, olmak istedii ynde gelierek kendi zunu gerekletirme zgurluu'dur.
Salksz ailede, kimin ne olmas gerektii aile iindeki kat kurallar
erevesinde belirlenmitir. Kiinin nasl bir insan olarak yaamn surdurmesi
gerektii, dolayl ve dolaysz, surekli kendisine empoze edilir. Bu tur
ynlendirme kuukken ocuun nasl bir oyun oynayaca ile ilgili iken,
buyuduke nasl bir meslek semesi ve kiminle evlenmesi gerektiine dnuur,"
dedi.
Gulerek, "Esaret kalkt diyenlere, 'Hayr kalkmad' diyerek be temel zgurlukle
ilgili yetikin anababann tutumunu gsterebilirim," dedim.
Yakup Bey, bu szume gulerek, "Bu anlamda esaret sadece bizim toplumda deil,
hemen hemen her toplumda yaygn olarak var," dedi ve devam etti; "Bylesine
ailelerde yetien insanlar, daha dorusu bu tur kalplayan ailelerin ounlukta
olduu toplumlar aslnda gerek demokrasiyi istemez. Bir l)aba' baa gesin,
onlara ne yapmas gerektiini sylesin isterler. Bu tur toplumlarn says
sanldndan ok daha fazladr."
"'Yani 'esaretin kalkmasn insanlar pek istemezler; zgur-
104
YETISKIN OCUKLAR
lukten doan kiisel sorumluluktan ekinirler' mi demek istiyorsunuz?" diye
Yakup Bey'e sordum.
"zgur kii kendi verecei kararn sonucundan da sorumlu olma durumundadr. Oysa
bakas ona neyi, nasl yapacan sylerse, sorumluk yuklenmez, kolayca
kabahati bakasna atabilir," diye yant verdi.
Bir sure duundukten sonra konumasna devam etti: "Bu duunce, yani kiinin
zgur olmas ve kendi yaamndan sorumlu olmas manevi yaam konusunda da
geerlidir. Kalplayan aile iinde ocuk manevi yaamla ilgili olarak surekli
bask altnda tutulur. Neye, ne kadar ve nasl inanaca ocua hep sylenir.
Bunun dna kma cesaretini gsterenler korkutulur. Kiinin aratrma,
kefetme, kendini daha mutlu eden bir dunya gelitirme zgurluu yoktur."
"Bu tur aile iinde yetien insan kendi kalplarnn dna kmaya korkmaz m?"
diye Yakup Bey'e baka bir soru sordum.
Gulerek, "Hem de nasl!" diye sze balad; "Bu tur aile iinde yetien insan
yetikin ocuk olarak yaamn surdurmeye balar. Yetikin ocuk kendi
kalplarnn tesinde herhangi yeni bir grue tamamiyle kapaldr."
"Bu tutumu, yani yenilie ak olmama tutumunu, zellikle ocuk yetitirme
konusunda Recep enitede kolaylkla grebiliyorum," dedim.
Yakup Bey, "Burada iki sure yer alyor," dedi: "Bir, kalplanan kii yeniye
ilgi duymad, gerek grmedii iin giriimde bulunmuyor; iki, bazlar daha az
kalplanm olduklar iin yeniye ilgi duyup, kalplarnn dna kmaya
ynelebiliyor." Burada bir sure sustu, sonra, "Fakat toplumun ounluu bu
kalplar korumaya buyuk zen gsterdii iin, kii korkuyor ve bu korku
nedeniyle grduu, alglad yenilikleri ortaya koyamyor," diye devam etti.
"Bu olay siyaset, ekonomi, eitim, hukuk, askerlik, din gibi yaamn butun
boyutlarnda kendini gsteriyor.
Bir sure sustuk. Ihlamurlarmz yudumladk. Yakup Bey,
BES TEMEL ZGRLK
105
"Yukarda saydmz be zgurluun korunabilmesi iin, aile iinde salkl ve
etkili bir iletiim olmas gerekir," dedi.
Hep salksz ailelerden konutuumuzun daha iyi farkna varyordum. Bir kere
daha kendisine, "Neden salkl aileler uzerinde durmuyoruz?" diye sordum.
Belirli bir plan erevesinde duunduunu syledi. Bu dizi konumalarmzda
yetikin ocuklarn oluturduu aile dinamiini inceleyecektik. Bu dizi
bittikten sonra, gelimi anababalarn oluturduu salkl aile yapsn
incelemeye balayacamz syledi.
Niin byle bir yol izlediimizi sorduumda, "nce iinde bulunduunuz aileyi
anlayn. Daha sonra zlemini duyduumuz aile uzerinde konumak daha kolaylar,"
dedi ve gulumseyerek ilave etti, "Gelitiren Anababa adl bir kitap yazmak
istemez misiniz?" iim sevinten hoplad. Evet, Yakup Bey'in guzel bir plan
vard. Yazacam bur kitabn ismini bile koymutuk. Gulutuk.
Gelecek sal bulumak uzere oradan ayrldm.
10
Leman in Evlilii
Recep enitenin yeeni Leman'la Hatice teyzem surekli konuuyorlard. Onlar
rahatsz olmasn diye ben odamdan pek kmyordum. Bir gun Hatice teyzem odamn
kapsn at ve "Timur, biz seninle biraz konumak istiyoruz," diyerek odaya
girdi. Onun arkasndan Leman geldi. Hatice teyzem odaya yle bir gz gezdirdi,
"Gelin salonda konualm, oras daha geni," dedi. Salona getik.
Hatice teyzem ne diyeceinden pek emin olmayan bir tavr iinde nce Leman'a,
sonra bana bakt. Bana, "Leman senin yazdn kitab okumu. Yakup Bey'le
tanmak istiyor," dedi.
Leman biraz sklgan bir tavrla, "Siz ok karamsar bir devreden geerken Yakup
Bey size yardmc olmu. Simdi ben de karamsar bir devreden geiyorum. Akl
danacam birine ihtiyacm var," dedi.
Ne diyeceimi bilemiyordum. Bir anda suratle iimden deiik duygular geti. Bu
duygular gzlemeye altm. Bir yandan Leman'm Yakup Bey'e neler anlatmak
istediini merak ediyordum. Dier yandan, Yakup Bey'in benden baka biriyle
yakn iliki kurmasn istemeyen bir ynumun farkna varyordum. Bir baka
duzeyde, Leman'm yaamnn zor bir devresinde ona yardmc olabilmeyi
istiyordum. Kendi bunalm ve karamsarlm aklma geldi. Yakup Bey'in onu
anlayarak yardmc olabileceine inancm yuksekti.
Leman'a, "Ben sal gunu Yakup Bey'i ziyaret edecektim. Tele-
LEMAN'IN EVLILIGI
107
fon eder, ziyaretiniz iin izin isterim. Eer kabul ederse sal gunu beraber
gideriz," dedim. Leman'm gzleri ldad. Hatice teyzem hl durgun ve
aknd. Bir sure sonra, "Allah yardmcn olsun kzm," dedi.
Bu szuyle neyi kastetmiti? 'Senin iin zor. Yakup Bey ya da baka biri, sana
yardmc olamaz. Sana ancak Allah yardmc olabilir!' mi demek istiyordu? Yoksa,
'Bu karar sen veriyorsun, beni bu ie kartrma' m?
Yakup Bey'le konumak istedii konuyu bana syleyip syleyemeyeceini sordum.
Hatice teyzemin rahatszln fark etmemek mumkun deildi. Ama Leman i
rahatlyla ksaca anlatmaya balad: "Ben evleneli henuz sekiz ay oldu. Eimle
hi geinemiyoruz. Eime sizin yazdnz kitab okumasn syledim, hatta
kitab kendisine verdim, benimle alay etti. Ben evleninceye kadar karamsarlk
nedir bilmezdim. Simdi ok karamsar olmaya baladm. nceden onun sylediklerine
hi itiraz etmez, iime atar, gizli gizli alardm. Ama artk karlk vermeye
baladm. Bir arada oturamayacak hale geldik. Bir sure birbirimizden ayr
kalmaya karar verdik. Ben, Recep day ve Hatice yengemlere gelirsem daha iyi
olur, diye duundum. Eim Eskiehir'de evimizde kald. Bir sure o evreden
uzaklamann bana iyi geleceini sanyorum."
Hatice teyzem, "Erkek ksm bu. Ben Recep daynla evlendiimde nceleri dunyay
bana zehir etti. Ama zamanla insan alyor. Almayp da ne yapacaksn. Kadn
ksm, uymak zorunda," diye kendi duuncesini syledi.
Leman, Hatice teyzemin konumasndan pek etkilenmemi grunuyordu. 'Kadn ksm
uymak zorunda' felsefesi ona pek anlaml grunmuyordu anlalan. Iimden,
'aferin sana Leman,' diye duundum.
Leman Hanm'n kocas Nusret Bey Kayseri'de domu. Nus-ret, Teknik
niversite'den mezun; Leman, Istanbul niversitesi Ingiliz Dili ve Edebiyat
Blumu'nden. renciyken tanmlar. Sekiz ay nce evlenmiler ve Eskiehir'e
yerlemiler. Simdilik
108
YETISKIN OCUKLAR
Nusret'in kazancyla geinmeye karar vermiler. Leman numuzdeki yl
Eskiehir'deki bir lise ya da kolejde Ingilizce retmenlii yapacan
umuyormu.
Ertesi gun Yakup Bey'e telefon ettim ve Leman'm dileini kendisine ulatrdm.
Yakup Bey olduka temkinli, "Tanmak isterim; ne var ki, seninle surdurmekte
olduumuz tartmalar aksatmay istemiyorum. Leman Hanm sal gunu gelsin
konualm, bu konumadan sonra ilerisi iin karar veririz," dedi.
Sal gunu Yakup Bey'e gittik. ayevinde masamza oturduk. Ben ve Yakup Bey
hlamur smarladk, Leman ay istedi. Leman nceleri ok heyecanlyd. Yakup
Bey'in sakin ve babacan halinden olsa gerek, bir sure sonra rahatlad; konumaya
baladlar:
Yakup Bey Leman'a dnerek, "Timur Bey benimle konumak istediinizi syledi,"
diye gulumseyerek sze girdi.
Leman heyecann gizlemeye gerek duymadan, "Evet. Sizinle tanmak benim iin
buyuk mutluluk," diye konumaya balad ve, "Timur Bey'in kitabn okudum ve
sizin duuncelerinizden ok etkilendim," dedi.
Yakup Bey gulumseyerek, Leman' dinlemeye hazr olduunu belli ediyordu.
Bunun uzerine Leman konumasna devam etti; "Istanbul'a daymlar ziyarete
geldim, bir sure kalmak istiyorum. Zor bir devreden geiyorum. Bir sure eimden
ayr kalarak sorunlar daha ak seik grebileceimi sanyorum. Yeni evliyim.
Eim muhendis. En mutlu olmam gereken aylar karamsarlk iinde geiriyorum."
Yakup Bey bu noktada Leman'in szunu keserek, "Timur Bey'in bizimle oturmasnda
bir saknca var m Leman Hanm?" diye sordu, "Eer benimle yalnz konumak
isterseniz Timur Bey'den rica ederiz, bizi bir sure yalnz brakr."
Ben yerimden kalktm, ayrlmaya hazrlanyordum, Leman bana bakt ve daha sonra
Yakup Bey'e dndu, "Ben rahatsz deilim. Hatta Timur Bey'in burada olmasn
tercih ederim," dedi. Yakup Bey, "Peki; o zaman konumaya devam edebiliriz,"
LEMAN'IN EVLILIGI
109
dedi ve sonra Leman'a bir soru yneltti: "Evlenmeden nce ilikilerinizde
herhangi bir aksaklk hissetmediniz mi?"
"Hayr, hissetmedim. Nusret'le renciyken tantk. Evlenmeden nce u yl
kadar arkadalk ettik. Sonra nianlandk ve bir sure sonra Nusret askere gitti.
Simdi bir inaat irketinde alyor; ben de inallah seneye retmen olarak
almaya balayacam. Evlenmeden nce Nusret bana kar son derece kibar ve
saygl bir insand. Simdi nianllk devresini gzden geirince baz olumsuz
ynlerin farkna varyorum. O devrede bunlarn farknda deildim."
"Yani bir nevi olumsuz surpriz oldu sizin iin?" Leman uzuntuyle, "Hem de
nasl!" dedi. Yakup Bey efkatli ve anlayl bir tavr iinde, "Ilikinizde
sizi en ok rahatsz eden ne?" diye sordu.
"Nusret'i hibir ey mutlu etmiyor. Bir eyi elde edince, hemen yeni hedefler
peinde komaya balyor ve onlara ulaamad iin surekli huzursuz. rnein,
benimle evlenmeden nce benimle beraber olamad iin mutlu olmadn
syluyordu. Simdi beraberiz, imdi de anne ve babasndan ayr olduu iin mutsuz
olduunu syluyor."
"Surekli yeni mutsuzluk kaynaklar m buluyor?" "Evet. Annesi ziyaret ettii
zaman bir-iki gun mutlu oluyor. Ama bir sure sonra ok paramz olmad iin,
henuz bir arabamz ve evimiz olmad iin mutsuz. Ben butun bunlarn zamanla
olacan kendisine sylediimde, 'Senin ideallerin yok. Insann bir eylere
ulamak iin aba gstermesi, mucadele etmesi gerekir,' diyerek beni tembellikle
ve idealim olmamakla suluyor."
Yakup Bey bana ilgin gelen bir soru sordu: "Annesine dukun olduu kadar
babasna da dukun mu?"
"Ailesine ok bal, ama annesine daha dukun. Benimle evlendiinden dolay
sanki anne ve babasna kar sululuk duyuyor."
"Sizin anne ve babanzla ilikisi nasl?"
no
YETISKIN OCUKLAR
"Annem ve babam Nusret'i seviyorlar, ona yaknlk gstermek istiyorlar. Nusret
ise onlarla karlamaktan, hatta telefonda konumaktan kamyor; ou zaman
onlar sevmediini ve onlarla rahat olmadn hissediyorum."
"Eskiehir'de bir arkada evreniz var m?" Leman biraz duundu ve, "Var," dedi.
Sonra gulumseyerek, "ounun arabas var; bizden daha iyi durumdalar," diye
devam etti. "Nusret onlarla bulutuktan sonra daha gergin oluyor ve surekli
parasz olduumuzdan, parasz mutlu olmann mumkun olmayacandan yakmyor. Ben
arkadalar arasnda neelenince, daha sonra evde, 'Sen paral biriyle
evlenmeliydin,' gibi szler ediyor. Tabii butun bunlar beni ok incitiyor."
Yakup Bey, "Aranzda gerginlik olduunu aileniz biliyor mu?" diye sordu.
"Ben kendi aileme sylemiyordum. Ailelerimizi iin iine katarak onlar da
uzmenin anlamsz olduunu duunuyordum. Ama Nurset benimle kavga edince hemen
annesine telefon ediyor ve ona iini dkup beni ktuluyor. Bu byle birka kez
olduktan sonra bir gun kendimi o kadar yalnz hissettim ki, ben de anneme
telefon ettim ve durumu anlattm." "Annenizin tepkisi ne oldu?"
"Annem ok uzuldu, ama bana moral vermeye alt. 'Evliliin ilk balarnda
bunlar olur kzm. Biliyorsun Nusret iyi bir insan. Sen biraz alttan almasn
ren,' gibi laflar ederek hi taraf tutmad. Ama Nusret surekli benim annemi
ktuler; benim ailemin iyi bir aile olmadn ima eden szler syler. Bu tur
szleri artk kaldramyorum. Bir keresinde bizimkiler iin ktu szler
syleyince, 'Bu szlerin beni ok derinden kryor/ dedim ve gzyalarm
tutamadm. Bu sefer de, 'Bak alyorsun, daha sen ocuksun,' gibi szler
syledi."
Yakup Bey Leman'n sylediklerini ilgiyle dinliyordu. "Nus-ret'in annesi ne i
yapar?" diye sordu.
Leman, "Ev kadn; babas ise retmen," diye yantlad. Yakup Bey iin nemli
olmal ki, "Sizin anneniz ne i yapar?"
LEMAN'IN EVLILIGI
111
diye sordu. Leman, annesinin bir bankada ube muduru olduunu, babasnn ise
retmenlik yaptn syledi.
Daha sonra Yakup Bey, iki aile arasndaki ilikinin nasl olduunu sordu.
Leman, "Iki aile pek birbiriyle iliki iinde deil. Benim ailem Afyon'da,
onlarnki Kayseri'de. isteseler de birbirleriyle grume olanaklar pek yok,"
diye aile ilikilerini aklad.
Yakup Bey bu defa daha ilgin bir soru sordu; "Sizin grebildiiniz kadaryla,
iki aile arasnda kar-koca ve anababa ocuk ilikileri bakmndan fark var m?"
Leman bildii bir konuda konuan uzmann guveni iinde, "Evet, benim ailemle
onun ailesi arasnda ok fark var," dedi. "Onun ailesinde babann dedii dedik.
Hi kimse babann dediine kar gelemez. Anne babadan korkar, ablas ve abisi
babadan korkar, Nusret en kuukleri, o babasndan en ok korkan kiidir."
"Ya sizin ailenizde?"
"Benim ailemde evin tum duzenini annem ynetir. Annem ve babam birbirlerine eit
olarak bakarlar, her karar beraber verirler. Biz korkuyla deil, sevgiyle
buyuduk. Annemizi uzmemek iin sylediklerini yapardk, dayak korkusundan
deil."
Yakup Bey, soraym m, sormayaym m diye tereddut ediyordu sanki; nihayet
sordu: "Nusret'i sevdiniz mi?"
Leman tereddutsuz, "Evet, sevdim," dedi.
Bu tur sorular sormakta pek rahat olmamakla beraber, Leman'a yardmc olmaya
karar vermi bir danmann edasyla, "Ne gibi zelliklerini grdunuz de
sevdiniz?" diye biraz daha irdeledi.
Leman rahatlkla yantlyordu; "Her eyden nce ok zeki bir insan. Ayrca,
gerekten alkan, insanlara kar ok saygl, ok kibar."
Yakup Bey biraz duunceli bir tarzda Leman'a bir soru yneltti: "Bu son
sylediiniz imdiye kadar anlattklarnza ters dumuyor mu?".
112
YETISKtN OCUKLAR
"yle grulebilir. Aslnda, siz Nusret'le tansanz ne demek istediimi
anlarsnz," diye yantlad. "Insanlarn yuzune o kadar saygl, o kadar kibar
ki, hi kimseye itiraz etmez, onlarn dediini yapar. Ama, o insanlarn
arkasndan veryansn konuur, kufreder, ikyet eder."
"Yani siz arkadaken hep bu guler yuzlu tarafn grdunuz." "Ah, evet!" dedi
Leman. "Aslnda onun iinin gerekten temiz olduuna, aslnda iyi bir insan
olduuna hl inanyorum." Yakup Bey gzlerim ksarak, "Ama iindeki o temiz,
iyi insana yaklama olana bulamyorsunuz," dedi.
"Bulamyorum ve bu beni ok rahatsz ediyor. Syledii szler, yapt baz
davranlar beni o kadar krd ki, ona kar soumaya baladm."
Yakup Bey kritik bir soru sordu: "Kendinize olan guveninizi de kaybetmeye
baladnz hissediyor musunuz?"
"Evet, hem de ok," dedi, Leman. "Yaammda bu kadar kendime guvenimin duuk
olduu ve karamsar olduum bir zaman hatrlamyorum. Daha fazla onunla birlikte
olursam kendime olan guvenimi tumuyle kaybedeceimden korkuyorum."
Yakup Bey bayla Leman'm dediini onaylayarak, "Evet, korkmakta haklsnz,"
dedi.
"Benim Eskiehir'de pek tandm yok. Nusret daha nce Eskiehir'de bulunmu ve
imdi alt yerden de arkadalar edindi. Hep onun muhitinde oluyorum, bu
beni daha ok etkiliyor. Beni en ok rahatsz eden olaylardan biri
arkadalarnn ya-nmdayken onlarn yuzune gulmesi, ok yakn dostu gibi hareket
etmesi, arkalarndan onlar surekli yarglamas ve eletirmesi. Benim yakn
arkadalarmn ou Afyon'da. Kimseyle bunlar konuamyorum."
"Yani kendinizi yapayalnz hissediyorsunuz." Leman/'Evet, ok yalnz
hissediyorum," dedi. "Geenlerde Nusret hasta oldu. Ben de bir suredir
rahatszdm. 'Hastalk senden bana geti. Kendini koruyup, hasta olmasaydn ben
de hasta olmazdm/ diye surekli sylendi. O byle konuunca ldrasm
LEMAN'IN EVIILIGt
113
geliyor. Ben isteyerek mi hasta oldum? Sanki hasta olmak ya da olmamak yuzde yuz
insanlarn denetimi altnda. O kadar ocuksu buluyorum ki, byle konuunca nce
kulaklarma inanamyorum."
Yakup Bey bana bakt ve, "Timur'cuum bir dakika gelir misin?" diyerek beni
baka bir keye ekti. "Eer sence bir mahsuru yoksa, Leman Hanm bizim
toplantlarmza katlabilir," dedi. Gzlerimin iine bakyordu. Yakup Bey'le
oluturduumuz yaknln kaybolmasndan biraz kayglandm, ama Leman'n
getirecei zenginlikler olacan da hissetmitim. Benim iin bir mahsuru
olmadn syledim.
Masaya dnduk ve Yakup Bey, "Timur Bey'le son u drt haftadr sal ve perembe
gunleri buluuyor ve belirli bir konuyu deiik boyutlaryla tartyoruz,"
diyerek aklamaya balad. "Konumuz yetikin ocuklar. Nusret iin, 'O kadar
ocuksu buluyorum ki/ diye bir cumle kullandnz. Onun iin bu aklamay
yapyorum. Eer isterseniz siz de bu tartmalarmza katlabilirsiniz."
Leman soran gzlerle bana bakyordu. "Bence bir mahsuru yok, isterseniz
katlabilirsiniz," dedim. Ne var ki, bu ksa sure iinde bencil bir ynumle
iliki iine girebilmitim. Leman'n Yakup Bey ile yaptmz konumalarmza
katlmasnn ona yararl olacandan hi uphem yoktu ama Yakup Bey'le olan
ilikimi korumak amacyla tereddut etmitim. Bencilliimin farkna vardm
zaman ksa bir aknlk dnemi geirdim. Bencil olmadm, bencillik gibi bir
duygunun tesine oktan getiimi sanyordum.
Yakup Bey Leman'a dnerek: "Bu bulumalardaki konumalarmzn size yararl
olacan sanyorum. yle umuyorum ki bu tur etkileimimiz Nusret Bey'i,
kendinizi, Nusret Bey'in yetitii ortam, kendi ailenizi daha iyi tanmanza
yardmc olacak."
Leman heyecanla, "Bu benim iin nemli bir frsat. Size ve itiraz etmedii iin
Timur'a teekkur ederim," dedi.
Yakup Bey ciddi bir hava iinde, "Yalnz bir konu var. Size
Y8
114
YETISKIN OCUKLAR
bu konuyu amamz gerek," dedi ve devam etti: "Biliyorsunuz Timur Bey imdi
teyzesi Hatice Hanm'larn evinde kalyor."
Leman bildiini ba iaretiyle belirtti.
"Ailede yer alan etkileimlerin, Erol ve Ayla'ya yararl m yoksa zararl m
olduu konusunda, Timur'un kayglar var. Zaten beni yeniden ziyaret etmeye
balamas bu kayglarndan kaynaklanmt," dedikten sonra, yle deil mi,
dercesine bana bakt.
Ben sze kartm ve, "Evet, Erol ve Ayla'nm durumlar beni uzuyor," dedim. "O
ocuklara yardmc olmak istiyorum, ama ne yapacam bilemiyorum. Yakup Bey'e
danmak iin geliyo-
rum.
Yakup Bey ellerini iki yana aarak, "Ite biz bu ekilde yetikin ocuklar
konusunu incelemeye baladk," dedi ve Leman'a bir soru sordu: "Recep Bey sizin
daynz oluyor, deil mi?"
Leman, evet, anlamnda ban sallad.
"Recep Bey'in ve Hatice Hanm'm davranlarn, etkileimlerini onlar
yarglamak ve ktulemek iin deil, yetikin ocuk kavramna aklk getirmek
asndan inceliyoruz," diyerek konuya aklk getirmek istedi. "Siz bizim
konumalarmza katlrsanz daynzn davranlar uzerine konuulmasndan
rahatsz olabilirsiniz."
Leman, rahatsz olacan sanmadn syledi ve ilave etti: "Benim renmeme ve
olgunlamama yardm edecekse, kendi annemin ve babamn davranlarn dahi
incelemekten, tartmaktan ekinmem. Belki sizin konumalarnza konu olacak
baka rnekler bile getirebilirim."
Yakup Bey memnuniyetini ifade eden bir gulumsemeyle, "Bu tutumla katlmanz,
tartmalarmz gerekten zenginletirir," dedi. "nceden bilgi vererek yanl
anlamay nlemek istediimi, sanrm anlamsnzdr," diye ekledi.
Leman/'Bilgilendirdiiniz iin teekkur ederim," dedi.
Yakup Bey babacan bir tavr iinde, "Timur evde Erol'la kolayca iliki
kurabiliyor, onunla konuabiliyor. Ayla'nm on alt yanda bir kz olmas
Timur'un Ayla ile evde rahat ve ak ko-
LEMAN'IN EVLILIGI
115
numasn zorlatryor. Belki siz Ayla ile daha yakn iliki iine
girebilirsiniz," diyerek Leman'a bakt.
Leman, Ayla'y sevdiini syledi ve, "Ona nasl bir yardmm dokunabilecek
bilmiyorum. Konumam isterseniz, onunla konuurum," dedi.
Biraz akac, biraz alayc bir tavrla, "Belki Ayla da ara sra bize
katlabilir!" dedim.
Yakup Bey bana gulumseyerek bakt. Bu cumlemin syleni tarzndaki kinayeyi,
altnda yatan kskanl sezmiti. Ama, gelimekte olan bir insan iin bu
ynlerin ara sra kendini gstereceini doal kabul ediyor olmal ki, yuzunde
beni yarglayan bir tavr grmedim.
"Niin olmasn? isterse bize katlabilir! Hatta onun okulu olduu iin bazen
cumartesi gunleri buluabiliriz," dedi.
Yakup Bey'e hayretle bakakalmtm. "Ben aka yapyordum," dedim.
"Ben aka yapmyorum," diyerek bana yeniden gulumsedi. "Olaylarn gidii Ayla
ile konumamz gerektirebilir. yle bir gereksinim doarsa cumartesi gunleri de
buluabiliriz."
Leman gzleri l l, iinden geleni kendiliinden paylaan bir ocuk
edasyla, "Sizinle konumak kendime olan guvenimi arttryor. Niin bilmiyorum,"
diyerek Yakup Bey'e bakt.
Yakup Bey muzip bir gulumsemeyle, "Ben biliyorum!" dedi.
Merak etmitim; Yakup Bey, Leman'n kendine guveninin neden arttn nasl
biliyordu? Dayanamadm, "Niin?" diye sordum.
Soruyu ben sorduum halde Yakup Bey, Leman'a konutu : "Sizi ciddiye alan,
duygularnz olduu gibi ifade etmenize olanak veren, ifade ettiiniz zaman
onlar ciddiyetle dinleyen ve anlayan iki insan var. Bu iki insann davran
size dorudan, 'Leman sen deerlisin. Senin alglamalarn, duygu ve duuncelerin
dinlenmeye deer,' mesajn veriyor."
"Bana byle davrandnz iin sizlere gerekten teekkur ederim."
116
YETISKIN OCUKLAR
"Benim size baka turlu davranmam mumkun deil!"
"Nasl? Anlayamadm."
"Benim anlaym iinde siz evrende teksiniz, emsalsizsiniz. Bu bilin iinde
sylediiniz her sze, ifade ettiiniz her duyguya nem veririm. nem vermezsem,
daha dorusu nem vermediimi gzlersem, kendimde nemli bir bozukluk olduunu
duunur ve o bozukluu gidermeye, duzeltmeye alrm. unku salkl olan
tutum, sizi tek ve emsalsiz olarak gren tutumdur."
Bu aamada Yakup Bey'e sordum: "Ayla da gelse, Erol da gelse, 'onlar henuz
ocuk' demez, onlar da ayn biimde dinlerdiniz, yle mi?"
Yakup Bey gulumseyerek ve sylediimi bayla tasdik ederek, "Tabii!" dedi.
Leman gzlerinin parlts bir kat daha artarak, "Sizden ayrlrken onlar da
kendilerini daha deerli grurlerdi," tahmininde bulundu. Bir sure sonra, kendi
kendine konuur gibi, biraz fkeli bir sesle, "Anneler, babalar bunu niin
yapmyorlar?" sorusunu sordu.
Yakup Bey yant vermedi. Uzun sure sessiz kald. Sanki yuzunde derin bir huznun
belirtilerini grdum. Ihlamurundan bir yudum ald. "Ben de kendi ocuklarm
yetitirirken byle dav-ranmadm. Bu nedenle, kendi ocuklarma kar iimde bir
sululuk tarm," dedikten sonra yutkundu, daha yumuak bir sesle, "Iimde bir
huzun var," dedi.
Byle bir yant beklemiyordum. Ne diyeceimizi bilememekten kaynaklanan uzun bir
sessizlik oldu. Yakup Bey'in ocuklar olduunu dahi bilmiyordum. Ama, bu konuda
soru sormann uygun olmadn da biliyordum. Bir sure sonra Yakup Bey konutu:
"Davranlarndan dolay kiileri yarglamak, onlara kzmak kolay. evrenizde
grduunuz insanlarn yuzde doksan dokuzu byle hareket eder. Her toplumda bu
byle sanrm. Ancak yuzde biri kardakine kzmadan nce onu anlamay dener."
LEMAN'IN EVLILIGI
117
Yakup Bey yumuak bir sesle, "Kendi anababamza kzmadan nce onlarn
paradigmasn anlayabilmeliyiz," dedi ve, "Hatice Hanm ve Recep Bey'in
davranlarn bu tutum iinde ele aldk," diye devam etti.
Leman'a bakarak, "Umarm Nusret Bey'in davranlarn da bu tutum iinde ele
alrz. Yarglamak iin deil, onlarn duunce, duygu ve davranna yn veren
temel paradigmalarn anlayabilmek iin," dedi.
iki saat kadar beraber olmutuk; Yakup Bey saatine bakt. Saatine baktnda
ayrlma zamannn geldiini anlarm.
"Biz izninizi rica edelim," dedim ve, "numuzdeki perembe buluuyor muyuz?"
diye sordum.
"Eer isterseniz," diye yantlad.
Perembe gunu bulumak uzere oradan ayrldk.
11
Utanca Boan Aile
Hatice teyzem Yakup Bey'le ne konutuumuzu merak ediyordu. Leman'm daha neeli
ve umutlu halini grunce, Yakup Bey'i o da merak etmeye balad. Leman, Hatice
teyzemin merakn gidermek iin, "Yakup Bey beni dikkatle dinledi;
sylediklerimi anlad ve sal ve perembe gunleri Timur'la yaptklar
konumalara benim de katlmam istedi. Bir sure sonra karamsarlmn altnda
yatan nedenleri anlamaya balayacam umuyorum," diye genel bir aklama yapt.
Ayla imdi okuldan eve daha istekli dnuyor ve Leman Ablasyla uzun uzun
konuuyordu. Annesinde bulamad anlay ve efkati Leman'da bulmak onu mutlu
etmi olmal ki daha sevecen, daha konukan oldu. Erol benim odamda kalmaktan
ok mutluydu. Bir gun bir kda kendi resmini yapm. Resmin altna "Timur
abime Erol'dan" diye yazarak bana verdi. Resmi masamn dayal olduu duvara
raptiyeledim. Bu resmi karma koyduumu grunce ok heyecanland, nce Ayla
ablasna, sonra Leman ablasna, daha sonra annesine kotu ve heyecanla onlara
gsterdi. Babasna gstermedii, szunu bile etmedii dikkatimi ekti. Evde
olumlu bir duygu hkim olmaya balamt. Hatice teyzem bu olumlu havann
farkna varyor, niin ortaya ktn pek anlamasa dahi, durumdan memnun
oluyordu. Durumdan pek memnun olmayan tek kii Recep enite idi. ocuklarn daha
mutlu oluu, kendisinden daha az korkmalar herhalde onu rahatsz ediyor
olmalyd ki, surat daha fazla aslmaya balad.
UTANCA BOGAN AILE
119
Leman bir keresinde evlilik sorunlaryla ilgili benimle konumak istedi. O,
konuya girmeden, "Her eyi Yakup Bey'le beraber olduumuz zaman anlatmanz bence
daha doru olur. Bylece o da benimle beraber renir ve ayn konu uzerinde
beraber duunuruz," dedim. Teklifimi kabul etti ve o konuyla ilgili bir daha
konumad.
Perembe gunu Yakup Bey'le bulutuk. Leman yine ay smarlad, biz hlamur
smarladk. Leman gulumseyerek, "Siz hep hlamur mu iersiniz?" diye sordu.
Yakup Bey, muzip bir tavrla, "Timur Bey'in yazd kitab okuduunuzu
sanyordum," dedi. Leman bir eyler hatrlamak istercesine duunmeye balad.
Biraz sonra, "Evet, hatrladm. Niin ay imediinizi aklamtnz kitapta,"
dedi. Leman, "zin verirseniz ben ay imeye devam edeceim," diye isteini
ifade edince, Yakup Bey, "istediinizi iebilirsiniz, benden izin almanza gerek
yok. Ancak, yanmda sigara imeye kalksaydmz ite o zaman itirazm olurdu.
Sizin ay imenizin bana bir zarar yok. Bu tama-miyle sizi ilgilendiren bir
konu," dedi.
Yakup Bey daha nce uzerinde konutuumuz iki tur ilikiyi gsteren ekli
masann ustune koydu ve anlatmaya balad.
"Bugun, utanca boan aileden sz etmek istiyorum. Insann gerekle temasn
surdurebilmesi, onun i ve d dunyasna uyumunda nemli bir yer alr."
Bunlar sylerken, i dunya ve d dunya ilikilerini ekil uzerinde gsterdi.
"i dunyamzla ilikimizde ortaya kan en buyuk engel, kiinin kendi zunden
utanmas, bu zu olduu gibi kabul edeme-mesidir."
Yakup Bey'in soluklanmasndan yararlanarak sze girdim ve, "'Kendimle ilikim
var m, kendi zumden utanyor muyum?' diye kendime soruyorum, ama, doru durust
bir yant alamyorum," diye kendimle ilgili bir gzlem yaptm.
Leman da, i dunyasyla ilikisinin nasl olduunu pek bilmediini syledi.
120
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey' bunlar duymam gibi aklamasna devam etti: "ocuk, koullu sevgi
ile buyumu ve kalplanmsa, duygusal bakmdan geliemez, iindeki ocuk utanca
boulur, i ocuu duygusal bakmdan buyumeyen insana yetikin ocuk diyoruz.
Beden yetikinin bedeni, ama duygusal bakmdan hl geliememi, hl ocuk."
Bana dnerek, "Bunlar daha nce konumutuk," dedi. Leman gulumseyerek Yakup
Bey'e bir soru sordu: "insann iinde bir i ocuk olduundan sz edebildiimiz
gibi, bulu andaki bir i genten, bir i erikinden de sz edebilir miyiz?"
Leman'in sorusunu duyunca gulumsedim; byle bir ey daha nce hi aklma
gelmemiti.
Yakup Bey de gulumsemeye balad, ama syledii olduka duundurucu idi: "Bir
binann temelinin salamlndan sz etmek mi daha anlaml, yoksa teker teker
katlarndan sz etmek mi?"
Leman biraz aknlkla, "Anlayamadm," dedi. Sze kartm ve, "Bence binann
temeli ok nemli," diyerek devam ettim; "dier tum katlarn ayakta kalabilmesi
iin temelin salam olmas gerekir."
Leman, "Birinci kat urukse, uzerine ikinci kat kamazsnz," dedi.
Yakup Bey, "ocukluk binann hem temelini hem de atsn oluturur," diyerek
devam etti: "Insann ocukluu salklysa ve ocuk, gelitiren bir ailede sevgi
iinde buyutulmuse, yaamn en zor koullar altnda bile akl saln korur
ve mutlu olabilir. Eer ocukluunda koullu sevgi ile buyumu ve utanca boul-
musa, ilerde en iyi koullar altnda bile mutlu olamayacaktr."
"Ama ben kendi zumle ilikimin nasl olduu konusunda hl bir fikir sahibi
deilim," dedim. Leman, "Ben de," dedi.
Yakup Bey bizim sylediklerimizi yine hi duymam gibi konumasna devam etti:
"i ocuu utanca boulmu insan yeni bir ey yapmay duunduu zaman buyuk
kayg duyar; su-
UTANCA BOGAN AILE
121
rekli bakalarn memnun etmeye alr; kendinin ne istediini pek nemsemez;
iten ie kendinde bir eksiklik hisseder; surekli yetersizlik duygusuna kaplr;
kat ve mukemmelliyetidir; yaamn bombo grur; genellikle karamsardr ve
kuntu iindedir; kendi de dahil hi kimseye guvenmez."
Leman gzle grulebilir bir hayret ve aknlk iinde, "Siz Nusret'i
tanmlyorsunuz Yakup Bey," dedi.
Yakup Bey bu listeyi uzatabileceini syledi ve bana dnerek, "Kendinizle ilgili
herhangi bir ainalk sezmediniz mi bu davran tanmlarnda?" diye sordu.
"Hem de nasl," diye yantladm. "Saydnz eylerin ounu deiik derecelerde
kendimde grdum."
Leman, "Aslnda ben de grdum kendimde, ama Nusret'inkini daha ak seik
grebildim," diye kendi gzlemini paylat.
Yakup Bey, "I ocuu utanca boulan yalnz kalmaktan nefret eder, yalnz
kalmamak iin elinden geleni yapar," diye szune devam etti: "her zaman
bakalarnn beklediklerini yapar; kendi sorunlarna are bulmaktan daha ok,
bakalarnn sorunlarn zmeye ynelir; hi kimsenin yuzune dorudan 'Hayr!'
diyemez; kimseye kendini yakn hissetmez. Utanca boulma derecesi ne kadar
iddetli ise, bu duygular o kadar guludur."
"Kendi sorunlarna are bulmaktan daha ok, bakalarnn sorunlarn zmeye
ynelme bende de var; imdi daha ok farkna varyorum," dedim.
Yakup Bey gulumseyerek bakt ve, "ilk adm, farkna varmaktr," dedi ve bizi bir
sure suzdu.
Leman, "Kendimle ilgili zellikleri, ben de gruyorum; ama, Nusret'te daha
belirgin gruyorum," diyerek, biraz nce sylediini tekrar etti.
Yakup Bey, Lemana dnerek ilgin bir sor sordu: "Nusret imdi bizimle olsayd,
kendinde bu zellikleri grur muydu?"
"Hi sanmyorum. O, 'Bay Mukemmeldir!'" diye yantlad.
"'Bay Mukemmel' olduunu sylemek kendi bana bir eksiklik deil mi?" diye sze
kartm.
122
YETISKIN OCUKLAR
Bu kez Leman, Yakup Bey'e bir soru yneltti: "Tum bu zelliklerin temelinde
utan duygusunun yattn sylediniz. Bu utan duygusu nereden kaynaklanyor?"
"Utancn u kayna vardr," diye sze balad Yakup Bey. "Birinci kaynak
ocuun model ald ve taklit ettii insanlardr. Utanca boulmu buyukleri
ocuk kendine model olarak alr."
"Nasl model alr? Nasl taklit eder?" diye Leman merakla sordu.
"Utan dolu insanlar, kendileri gibi duyup duunup davranmas iin ocua bask
yaparlar," diyerek konuyu amaya balayan Yakup Bey, Leman'a bakarak nemli bir
gerein altn i-zercesine yle dedi: "Gelimekte olan ocuk rnek ald
kimselerle kendini zdeletirir. zdeletirme ocuun geliiminde yer alan
nemli bir suretir. ocuk model ald bu insanlarn kendisine verdii guven ve
deer duygusuna dayanarak zben-liini oluturur."
Aklm bir soru megul ediyordu, sormak iin Yakup Bey'den izin istedim; olurunu
aldkta sonra sordum: "Utancn salksz olduunu sylemeye alyorsunuz.
Biraz nce bir dizi davran rnei sayarak bu salksz davranlarn
kaynann ocukluktaki utanca boulma olduunu sylediniz. Ben yle duundum:
Kiinin yaamndan utanmay tamamyla kaldrsak, o kii daha m salkl olur?
Ben bu soruya, 'Evet, daha salkl olur,' biiminde yant veremiyorum."
"Ben de Timur gibi duunuyorum. Hi utanmayan bir insann insanlndan uphe
ederim," diye Leman sze kart.
"Yerinde bir soru ve yerinde bir gzlem; bu aamada insann kafas karyor,
deil mi?" diyerek Yakup Bey hafif bir gulumsemeyle konumaya balad. "Bir
yandan, 'utan ktudur, utanca boulmu ocuk u gibi davranlaryla salksz
psikolojik durumunu belli eder,' diyorum, dier yandan siz, 'hi utanmayan
kiinin insanlndan uphe ederim,' duygusunu tayorsunuz."
UTANCA BOGAN AILE
123
"ikisi de ayn anda doru olamaz. Yani bir zellik hem salksz, hem de insan
olmann gerekli bir nitelii saylamaz, deil mi?" diye kaygm yine dile
getirdim.
Yakup Bey gulumsemesine devam ederek, "Hayr, saylamaz," dedi.
"O zaman hangisi doru? Hangisine inanacaz?" diyerek Leman Yakup Bey'e bakt.
"'Mahcubiyet' ve 'utan' kavramlarn birbirinden ayrt ederek kafa kartran
bu durumu zebiliriz," diyen Yakup Bey'e, Leman, "Nasl?" diye sordu.
"'Mahcubiyet' salkldr. Bizim kendimizden beklediklerimizi, kendi gucumuzun
snrlarn bildiimizi, baz temel i ilke ve deerleri iimize sindirip
sindirmediimizi gsteren bir duygudur."
Leman, "Ben hl bir ey anlayamadm," dedi.
"Bir ocuk, 'Ben yaparm,' diye bir ii ustlensin. Ama farz edelim ki, bu i
ocuun o aamadaki geliiminin ustunde olsun," diye sze balayan Yakup Bey'e
ben bir rnekle katldm: "rnein, yedi yandaki Erol, Ayla'nm duzeyinde cebir
problemini zmeye kalksn."
Yakup Bey, "Evet, iyi bir rnek," dedi. "Erol zihinsel yetenekleri ve bilgisi
elvermedii iin cebir sorusunu zemeyecektir. Eer iddial olarak bu ie
balamsa, sonunda mahcup olacaktr. Byle bir mahcubiyet duygusu kiinin
'ayan yorganna gre uzatmasna', 'kendi yeteneklerinin snrlarn
bilmesine', 'bakalar baarsz olunca o kiileri anlayabilmesine,' yarar. Kii
sz vermeden nce gereki olmaya zen gsterir ve verdii szu tutmaya nem
verir. Snrlarn bilen kii daha gereki olarak planlamalar ve giriimler
yapar."
Leman, "Utan duygusunda kendi snrlarn bilme yok mu?" sorusunu yneltti.
"Utan ile mahcubiyet arasndaki en nemli fark udur: Mahcubiyet duygusunun
kayna kiinin kendi zu, kendi alglamas, kendi deerlendirmesidir. Bunun
temelinde vicdan var-
124
YETSKtN OCUKLAR
dr. Utan duygusunun temelinde bakalarnn beklentilerini yerine getirememe
korkusu vardr."
Sze katldm ve anladm, "Yani mahcup olan kii kendi beklentilerini yerine
getiremedii iin utanyor ve bu sure sonunda kendi snrlarn reniyor. Bu
sure yoluyla alakgnullu olmay reniyor," diyerek dile getirdim.
"Evet," dedi Yakup Bey. "Doru anlamsnz. Mahcubiyet alakgnullu olmay
getirir."
Leman, "Yani utan kiinin kendinden, kendi zunden utanmas diyebilir miyiz?"
diyerek kendi anladn ifade etti.
Yakup Bey, "Evet, 'kendi zunden utanma' ifadesi utanc daha belirgin anlatyor.
Bu nedenle utan zehirli bir duygudur. Mahcubiyet ise, bazen buna utanma duygusu
adn veririz, salkl bir duygudur."
"Demek ki," dedi Leman, "ocuuna gereksiz yere, 'Yaptndan utanmyor musun?
Zaten sende utanma duygusu olsa...' gibi surekli baran ya da karan aileler
ocuun utan iinde yetimesine neden oluyorlar."
Yakup Bey, bayla evet, anlamnda onaylaynca devam etti:
"Halbuki pek ok kii bu tur szleri, ocuu disipline etmek ya da kendi
istedii davran yaptrmak amacyla syluyor. Fakat farknda olmadan
karsndaki insann kendine olan guvenini yitirmesine neden oluyor. Peki,
anababann ne ekilde davranmas gerekir ki ocuk 'mahcubiyet' ve 'utan'
arasndaki fark salkl bir biimde anlayabilsin?"
"Guzel bir soru," dedim, iimde hafif bir kskanlk duygusunu yine fark ettim.
Leman'n bylesine kapsaml ve guzel bir soru sormas onu gzumde ekici yapt.
Ayn zamanda iimdeki bir kaygnn farkna vardm. 'Yakup Bey'in gzune imdi o
girecek; Yakup Bey beni eskisi kadar beenmeyecek,' kaygsn iimde gzledim.
Bu duygular tandm, zihnen not aldm.
Yakup Bey, bana bakarak konumaya balad: "Aslnda bu rnei, salkl ocuk
yetitirme dizisi iin bir araya gelmeye baladmzda ele almak daha uygun
duer, ama imdi bir de-
UTANCA BOGAN AILE
125
receye kadar aklama yapmamz gerekecek." Bir sure sustu, hlamurundan bir
yudum ald ve konumasna balad: "Dikkat edilmesi gereken nokta u: ocuu
disipline etmeye alrken ona, 'belirli deerleri mi retmeye
alyorsunuz?' yoksa, 'ben buyuum, benim dediimi yapmazsan seni dverim,'
mesajn m veriyorsunuz?"
Bir rnek istedim. Yakup Bey, "Diyelim ocuk kardeinin oyuncan alyor ve onu
alatyor. Kendisine sylendii zaman sz dinlemiyor, kardeinin oyuncan geri
vermiyor."
Leman dayanamad, "Evet, guzel bir rnek," diye sze kart. "Bu durumda utanca
boan anababa ne yapar, deerleri retmeye alan ne yapar?"
Yakup Bey rneine davam etti: "Utanca boan, ocuun bu davrannn anormal
olduunu, bu davran yaptna gre onun ktu bir insan olduunu ya da ktu
bir insan olarak gruleceini belirtir. ocuuyla konumasnda 'Bakalar senin
byle yaptn grse sana ne der biliyor musun?'dan 'Vermezsen senin ellerini
krarml'a kadar uzanan tehditler yer alr."
"Yani ocuun kendini iinde grecei, anlayaca bir neden yok. Ya 'ayp' ya da
'dayak' korkusu hkim," diyerek Leman anladn zetledi.
Yakup Bey, Leman'n sylediklerini onaylad ve aklamasna devam etti: "Evet.
Dier yandan gelitiren anababa ocukla diyaloga girer: 'Sen kardeinin
oyuncan aldn. Kardein imdi orada alyor. Ben burada durup hibir ey
yapmadan bu duruma bakaym m istiyorsun?' diye ocua sorar."
Kendimi tutamadm, atldm: "Ama bu tehlikeli deil mi Yakup Bey? Ya ocuk
'Evet,' derse."
"O durumda anababa, 'O zaman senden daha buyuk biri gelip senin oyuncan
ald ve sen istediin halde vermedii zaman, seni alatsa dahi, benim burada
seyirci olarak kalmam istiyorsun, yle mi?' diye sorar."
"Burada retilmek istenen ne?" diye sordu Leman.
Yakup Bey nce Leman'a, daha sonra bana bakt. Konumaya
126
YETISKIN OCUKLAR
hazrlanyordu, ama ben sze girdim: "Galiba anlyorum. Burada retilmek
istenen 'hakkaniyet' deeri. Yani ocuk gucunun yettii her eyi almaya
kalkarsa, kendinden gulu birinin de kendi oyuncaklarn gasp edebileceini
bilmeli."
Yakup Bey gulumseyerek, "Anlamazsa, bu yaant planlanr," dedi.
Leman armt, "Nasl yani?" diye hayretle sordu: "Ondan buyuk birinin
bulunup onun oyuncan barta arta elinden almas m salanr?"
"Evet," dedi Yakup Bey ve konumasna devam etti; "rnein, komunun daha buyuk
ocuu ile konuulur, ona durum anlatlr ve yle bir senaryo hazrlanr ki,
kendisinden daha gulu biri barta arta onun oyuncan elinden alr."
"Ve baba orada bu durumu seyreder, hibir ey yapmaz, yle
mi?"
"Evet. Bylece ocuk hakkaniyetin sadece kardeini deil, kendisini de
koruduunu renmi olur. Hakkaniyete dnuk toplum kurallarnn niin var
olduunu da bizzat yaam olur. Bu deer ocuk tarafndan iselletirilince,
onun i dunyasnn bir mal olmaya balaynca, 'mahcubiyet' kendini gstermeye
balar."
Leman anladndan tatmin olmu birinin edasyla, "Yani ocuk ileride yine
kardeinin oyuncan almaya kalkarsa, bu davranndan mahcup olur," dedi.
Sze kartm ve, "Ikisi arasndaki fark, yani utanla mahcubiyet arasndaki
fark, imdi ok iyi grebiliyorum," dedim ve aklma gelen baka bir soruyu dile
getirdim." Bir anababa ocuun her davranyla bu kadar yakndan ilgilenebilir
mi; strateji gelitirerek ocuunun terbiyesi iin bu kadar zaman verebilir
mi?"
"ocuk yetitirmenin bilincinde olanlar verirler. Bu bilinli anababalar,
ocuklarn, ocuun iinde yetitii evreyi, ocuklukla kendi etkileimlerini
surekli gzlerler. Gulu, gereki, sorumluluk sahibi salkl insan
yetitirmenin kestirme yolu yok."
UTANCA BOGAN AILE
127
ister istemez Leman'la gz gze geldik. Ikimizin de istikbalinde anababa olma
olasl yuksekti. Sanrm o da, benim gibi, anababa olmann bu kadar
sorumluluk gerektiren bir i olduunu duunmemiti. Yakup Bey anlayan bir ifade
ile gulumsuyor-du.
"Ne o, gzunuz mu korktu?" diye muzip bir tavrla sordu.
Saklamadm, aklmdan geeni syledim: "Anababaln bu kadar sorumluluk
gerektiren bir i olduunu duunmemitim."
Leman, "Ben de," diye katld.
Yakup Bey gulumsemeyi bir yana brakarak ciddi bir edayla, "Birok anababa,
maalesef ben de dahil, i iten getikten sonra, sorumluluklarn fark
ediyorlar. Sizin imdiden fark etmeniz iyi."
Hi sormadm bir soruyu sorma cesaretini gsterdim: "Yakup Bey sizin
ocuklarnz var m?"
"Iki kzm ve bir olum var."
Leman buyuk bir merakla, "Neredeler?" sorusuyla devam etti.
Biraz durgunlat, duunceli bir tavr ald. Konuup konumama arasnda tereddut
eden hali vard. Nihayet, "Benim ocuklarm Amerika'da yayorlar. Anneleri
Amerikal," dedi.
Hayretler iinde kalmtm. Bir sure sessiz kaldk. Yakup Bey kendini toplad,
gulumseyerek bana bakt ve, "Bu konuyu da baka bir zaman konuuruz. Simdi kendi
hayatmla ilgili konumak istemiyorum," diyerek kararn kesin bir tavr iinde
belirtti.
Leman sessizlie pek frsat tanmad ve hemen konutuumuz konuya dndu:
"Utancn u temel kaynandan sz etmitiniz ve birinci kaynak model insanlardr
demitiniz. Daha sonra biz mahcubiyet ve utan arasndaki fark sormaya
baladk. Bu utan kaynaklarna dnebilir miyiz?"
Yakup Bey, Leman'a takdir eden bir bakla bakt ve konumaya balad: "Evet,
ilk kaynak, model olan kimselerdir demitik. ocuun iinde yetitii aile
ortamnda i benlii utan dolu
128
YETISKIN OCUKLAR
insanlar ocua rnek olursa, ocuk, bu model insanlar kendisiyle
zdeletirir."
Yakup Bey konuya devam etmeden, aklma taklan bir konuyu akla kavuturmak
uzere sordum: "Her ocuk zdeletirir, deil mi? Yani kendini zdeletirmek ve
kendisi dnda, kendinden daha gulu biriyle iliki iine girmek insanolunun
doutan getirdii doal bir eilim, deil mi?"
"Evet," dedi ve devam etti: "Bu nedenle her ocuk kendini zdeletirmek
istedii bir babaya, bir anneye gereksinme duyar. Eer anababa yoksa, onun
yerine amca, dede, day ya da hala, teyze, buyukanne olabilir. ocuun zdeim
kurduu kii utan duygusuna boulmu bir kimse ise, ocuk bu utan duygusunu
farknda olmadan iselletirir ve kendi kiiliinin temeli yapar." Yeni bir ey
kefetmi olmann heyecan iinde Leman, "Bu demek oluyor ki Nusret'e model
olmu bir insan var. Bu insan tanrsam, kendiliinden Nusret'i de tanm
olurum," diyerek katld.
"ocuun kendine model setii insan toplumdan biri, ya da TV'deki bir kahraman
da olabilir mi?" diye sordum.
Yakup Bey, "Olabilir," dedi ve aklamasna devam etti; "Kuuk yalarda en
etkili kiiler genellikle anababalardr." Leman'a bakarak, "Nusret Bey'in
anababasnm davranlarn, tarttmz kavramlar asndan incelerseniz,
Nusret'le ilgili birok sorunun cevabn bulursunuz," diyerek, onun duuncesiyle
ilgili gruunu dile getirdi.
Ihlamurundan bir yudum ald ve devam etti: "Utancn ikinci kayna terk
edilmedir. ocuk iin nemli olan anne ya da baba gibi kimseler, ocuun
kendilerine en ok gereksinim duyduu erken yalarda onu terk ederlerse, ocuu
yapayalnz ve guvensiz brakrlar."
Leman'a, Nusret'in hi terk edilip edilmediini sordum. "Hayr sanmyorum.
Annesi ve babas hep ocuklaryla beraber-mi," dedi.
"Terk etmeyi sadece bedensel anlamda almayn," diye Yakup
UTANCA BOGAN AlLE
129
Bey konumaya katld. "ocuklar yaamlarndaki nemli kiilerin yanstmalaryla
benliklerini gelitirirler. Bu nedenle psikolojik olarak terk edilme, ok
etkilidir. Recep Bey'in Ayla ile ilikisini psikolojik terk etmeye rnek
verebiliriz."
Leman, biraz mahcup bir tavr iinde merakla, yanstmann ne demek olduunu
sordu.
Yakup Bey, "ocua gulumseyen, hasta olduu zaman ona ilacn veren ve srtn
ovan anne, onunla oynayan ve dutuu zaman kucaklayan baba farknda olmadan
ocua, 'sen nemlisin, deerlisin, seni seviyorum, bana guven' mesajn verir.
Bunlar anababann yanstmalardr," diye cevap verdi.
Leman, heyecanlanarak, "Nusret hep yalnz bana oynadndan sz ederdi;
sanyorum annesi de babas da Nusret'e pek ilgi gstermemiler," diye yeni bir
keifte daha bulundu.
Yakup Bey konuyu amaya devam etti: "Szsuz mesajlar, szlu mesajlardan daha
kuvvetli olarak ilk yllarda ocuun benlik oluumunu etkiler. Bu mesajlara,
ocuun varlyla, davranlaryla ilgili olduu iin 'yanstmalar/ ad
verilir. Bir baka deyile, ocuun varl, ona verilen deer, ocua
yanstlr."
Haddimi aacamdan ekinerek, "Belki de 'terk edilme' kavram yerine 'yanstma
eksiklii' dense daha iyi olur," diyerek Yakup Bey'in yuzune ekinerek baktm ve
aklamama devam ettim: "unku terk edilme gunluk dilde sk sk kullanlan bir
kelime ve bedensel olarak bir kiiden uzaklama anlamna geliyor." Leman da,
'psikolojik terk edilme' ifadesinin baka anlamlara ekilebileceini syledi.
Yakup Bey gulumseyerek ellerini havaya kaldrd ve teslim olmu bir insann
jestiyle, "Peki, benim itirazm yok. O zaman, utancn ikinci kayna 'yanstma
eksiklii' oluyor," dedi.
Bir sure sustuktan sonra, "uncu kaynak 'utan dolu anlar' dr," diyerek
aklamasna devam etti. "ocuklar nem verdikleri kiilerin en ac veren
davranlarn unutmazlar. Oysa ocuun i dunyasn ykan, onu ezen szler ve
davranlar, ou kere buyuklerin dikkatini bile ekmez," dedi.
Y9
130
YETISKIN OCUKLAR
"Gerekten yle," diyerek Yakup Bey'e katldm. "Ben kendi babamla ilikimde
zaman zaman bunu aka gruyorum."
"ocuun bellei bu tur anlar saklar," diyerek Yakup Bey konumasna devam
etti: "Ac veren olumsuz olaylar ocuun yetitii ortamda sk sk tekrar
ediliyorsa, bellek bu olaylar kendiliinden bir araya getirir ve bir tur
'anlar dizisi' oluturur. Bu anlar dizisinin herhangi bir ksm ileride bir
olay ya da szle uyarlrsa, tum anlar dizisi canlanr ve kii bu anlarn
etkisi altnda kendi kiiliini anlamlandrr. Doal olarak, olumsuz anlarn
tumu bireyi kendini deersiz grmeye ve kendinden utanmaya gturur."
Yakup Bey'in sylediklerini kendi yaammdan rneklendirdim: "Benden bir ya
buyuk aabeyim, herhalde kskandndan olacak, beni surekli tenkit ederdi.
Herhangi bir hata yaptm zaman beni utandrmaya kalkard. Simdi ne zaman biraz
baarsz olsam, o aabeyimin neden olduu utan duygusu bir dizi olarak hemen
iimde uyanr."
Leman, "Aabeyiniz sizden bir ya buyuk olduuna gre o da ocuktu; buna ramen
ne denli etkili olmu," diyerek hayret eden bir tavr iinde bana bakt.
Yakup Bey de, "Tabii, anababann etkisi ok daha kapsaml ve derin olur,"
diyerek Leman'm sylediklerini pekitirdi.
Iimi yakan bir konu konuuluyordu, demeye devam ettim; "Derslerimde
baarlym ve snavlarda yuksek notlar alrm. Benim kendimi 'ahmak', 'aklsz'
sanacam kimse duunmez. Ama, derinlerde iimde byle bir inan var.
Aabeyimin tutumu ok kuuk yata beni ok etkilemi. Bunu imdiye kadar kimseye
sylememitim. lk defa burada syluyorum."
Leman sze kart: "Ben universitede renciyken ok guzel bir kz arkadam
vard. Bir gun kendisine ok guzel olduunu sylediim zaman, 'Bunu birok kimse
syluyor, keke bir de ben inanabilsem/ dedi. Onun da bir ablas varm ve, 'Sen
irkinsin, burnun buyuk, dilerin arpk/ dermi. Timur gibi onun da byle utan
verici anlar dizisi olumu."
UTANCA BOGAN AILE
131
"Herkesin vardr," diyerek Yakup Bey gzlemini paylat. "nemli olan ne kadar
baskn olduu, kiinin gunluk yaamn ne kadar etkiledii?"
"Su anda Erol ve Ayla bu tur anlar gelitiriyorlar," diyerek beni uzen konuyu
yeniden dile getirdim.
Yakup Bey huzunlu bir bakla, "Su anda milyonlarca Turk ocuu, milyarlarca
dunya ocuu utan dolu anlar dizisi gelitiriyorlar," dedi.
Yakup Bey saatine bakt. Guzel bir tartma olmutu. Leman'n katlm
etkileimi zenginletirmiti. Leman'la beraber olmaktan memnundum. Sal gunu
bulumak uzere oradan ayrldk.
12
Sava Tutumu
Leman'in Yakup Bey'le konumas beni olumlu etkilemiti; onun, gzlemler yapan
ve onlar uzerinde duunen, kendini ezdirmeyen zgur bir insan olduunu
hissettim.
Bu zellikleri ile bana kadn olarak ekici gelmeye baladn hissediyordum.
Leman' cinsel ynden ekici grduumun farkna varmak, beni kayglandrmaya
balad. 'Niin kayglanyorum?' diye duunmeye, kendimi anlamaya altm.
Her eyden nce Leman hl evli bir kadnd ve Nusret'i seviyordu. Kafas
karmakarkt, imdi Yakup Bey'in yardmyla yaamnn bu ynune aklk
getirmeye alyordu.
Ikincisi, ben kendi yalnzlmn farkndaydm. Bir kz arkadam yoktu,
duygusal yalnzlk iindeydim.
Leman'm yaknnda olmam ve onu tanmaya balamam, yaammdaki bu boluun daha
ok farkna varmama yol ayordu. Srf bu boluu doldurmak iin Leman'
kullanyor olabilirdim.
uncusu Recep enite, Hatice teyzem ve Leman, ailenin bir uyesi olarak bana
guven duymulard. Leman' cinsel ynden ekici bulmam, onlarm gzunde, bana
olan guvenlerini istismar etmem anlamna gelebilirdi.
Iimdeki duygular gzlemeye devam etmeye, bu duygular belirli bir ynde ne
tevik etmeye, ne de bastrmaya karar verdim; sadece gzlemleyecektim. Yakup Bey
de dahil hi kimseye bu duygularmdan ve gzlemlerimden sz etmeyecektim.
SAVASI TUTUMU
133
Verdiim karar bana salkl grundu. Karar aldktan sonra kaygm kayboldu,
kendime guvenim geri geldi.
Yakup Bey'le konutuumuzun ertesi gunuydu. Ayla ve Leman ok iyi arkada
olmular, surekli beraber oluyorlar, bol bol konuuyorlard. O akam da Ayla
Leman'la konuuyordu, yemek masasnda konumaya devam etmek istediler. Recep
enite sinirli bir tavrla, "Yemekte konuulmaz, kapa eneni, yemeini ye!" diye
Ayla'ya kt.
Leman, bir sure sessiz kaldktan sonra, "Recep day, Ayla'nn kabahati yok. Su
benim, zur dilerim," dedi. Recep enite, "iyi, o zaman sen de eneni kapa,"
dedi.
Leman bir sure yemeyi brakt. Gzleri doldu. Sonra, "Benimle byle konumanza
izin veremem," dedi. "Sizin evinizde misafir olduumu biliyorum. Ama, durup
dururken beni byle kuuk duurmenize izin veremem," diye szune devam etti.
Recep enite kendisine meydan okunduunun farkna varm ve iyice sinirlenmiti.
ocuklarnn gzu nunde kendisiyle bu ekilde konuulmasna muthi sinirlendii
belliydi. "Seni kuuk muuk duurduum yok. Kapa eneni yemeini ye. Sofrada
konuulmasn istemiyorum," diye Leman' azarlad.
Leman artk ok yaydan km misali susmak yerine konumaya devam etmeye
kararlyd. "Buras lu evi mi? Niin konumayalm.. Konuunca otoritenin
sarslacandan korkuyorsun, deil mi? Kendi iindeki boluu bu otorite ile,
ask surat ile, cartla curtla saklamaya kalkyorsun. Yazk, acyorum senin
karna ve ocuklarna," dedi.
Ben baya oke olmutum. Leman'n bu kadar yurekli olduunu bilmiyordum. Recep
enite, "Seni iyi terbiye etmemiler," dedi. "Terbiyesiz terbiyesiz konuma.
Kapa eneni yemeini ye!"
Ayla ok korkmutu. Leman ablasna bakyordu. Neredeyse alayacak gibi bir hali
vard. Leman, "Benim terbiyem iyi olduu iin size karlk verebiliyorum; ok
ukur kiiliim var, kim olduumu biliyorum," dedi. Sk sk soluk al
veriinden
134
YETISKIN OCUKLAR
ve yuzunun soluk renginden asabnn ok bozulduu anlalyordu.
Recep enite, "Terbiyen yerinde olsa, kocanla geinmesini bilirdin, istanbul'a
gelip sada solda surtmezdin," dedi.
Leman bu sz uzerine masadan kalkt ve alayarak odasna doru yurudu. Ayla
masadan kalkp Leman'n arkasndan gitmek istedi, ama annesi onu dizinden tuttu
ve daha ayaa kalkmadan sandalyesine oturttu. Recep enite sessizce yemeini
yemee devam etti. Ben ne yapacam bilemiyordum. Bu durumda Yakup Bey olsa ne
yapard, diye duundum. Aklma gru menzili ve vuru menzili kavramlar'*'
geldi. Ben u anda ne dersem diyeyim, Recep enitenin kiiliini ve duuncesini
deitiremezdim. Sadece kendime bir duman kazanm olurdum. Yapacam en iyi
ey, durumu iyi gzlemek, bu durumu etkileyen tum faktrlerin bilincine varmaya
almakt. Bu anlayla sakin sakin yemeimi yedim. Ayla'nn ara sra bana,
'Bir ey demeyecek misin? Leman ablam korumayacak msn?' anlamndaki
baklarna karlk vermedim.
Yemekten sonra Hatice teyzem Leman'n odasna gitti. Ayla onu takip etti. Bir
sure sonra annesi Ayla'y kap dar etti. Yalnz konumak istiyormu. Ayla
benim odama geldi. Erol masasnda oturuyor, kendi kendine resimler iziyor,
kitap okuyor ya da bir eyler yazyordu. O, butun bu olan bitenlerden bir ey
anlamam, grduklerinden sonra kafas daha da karm, kuuk bir olan
ocuunun yuzunun ifadesi ne olabilecekse, yle bir yuz ifadesiyle kendi kendini
megul etmeye alyordu.
Ayla, bana dnerek, "Babam ne kadar ktu bir insan, deil
mi?" diye sordu.
Sorusuna yant vermeden, "Babana ne kadar kzm olabileceinin farkndaym,"
dedim.
'*' tyi Duun Doru Karar Ver kitabnda Yakup Bey ve Timur Bey arasnda yer alan
konumalarda irdelenen iki kavrama atfta bulunulmaktadr.
SAVASI TUTUMU
135
"Herkesi ezmeye alyor! Hi kimsenin yuzunun gulmesini istemiyor."
"Evde birini mutlu grurse, babann bundan rahatsz olduunu mu duunuyorsun?"
Ayla, bir sure sessiz kaldktan sonra, "zellikle beni sevmiyor," diye
duuncesini syledi.
"zellikle seni sevmediini nasl anladn?"
"Arkadalarmn babalarn gruyorum. rnein, Hulya babasn ok sever. Babas
da onu. 'Babam benim hibir isteimi krmaz/ der. Ama gruyorsun; babam beni
azarlamak iin bahane aryor."
"Seni sk sk azarlad iin babann seni sevmediini duunuyorsun, yle mi?"
"Evet, yle duunuyorum. Beni Erol'dan daha sk azarlyor. Demek ki beni
zellikle sevmiyor."
Ayla ile konumaya devam ettik. Kendisine verdiim kitab okumaya balayp
balamadn sordum. Henuz tam balayamadn syledi. Orada 'paradigma'
kavramyla ilgili yazlanlar dikkatle okumas gerektiini syledim. "Belki
inanmas sana zor gelecek ama, baban iyi bir baba olmak iin ask suratl ve sk
sk seni azarlyor," diye szlerime devam ettim. "Senin baban, Hulya'nm
babasnn iyi bir baba olmadn duunur. Hulya'nn ileride iyi bir evlilik
kuramayacan, iyi bir anne olamayacan sanr. unku ona gre Hulya'nn
anababas onu hayatn gerek koullar iin hazrlamamaktadr. Baban, seni
ilerisi iin hazrlamak istiyor. Senin iyi bir ev kadn, iyi bir anne olman
iin en doru eyi yaptna inanyor. Bunu seni sevmedii iin deil, aksine
seni sevdii iin yapyor."
Ayla hayretler iinde beni dinliyordu. Bir sure sustu, daha sonra, "Sen ne
dersen de, babamn benim iyiliim iin bir ey yapacan sanmyorum!" dedi ve
kapy gum diye kapatarak kendi odasna gitti.
Ayla'nn gzuyle duruma bakmaya altm. Belki de Ayla, 'Timur abi erkek olduu
iin babam koruyor, erkeklere sz sy-
136
YETISKIN OCUKLAR
letmek istemiyor/ diye duunmutu. Ayla'nm alglamasn deitirme olana
yoktu. Gzlemlerimi not etmeye devam ettim.
Ertesi gun Leman'la birlikte Yakup Bey'e gittik. Leman, Recep enite ile olan
etkileimi konusunda benimle konumad. Ama Yakup Bey'le buluunca olay batan
sona anlatt. Leman'm Yakup Bey'le konuaca konular benimle nceden
konumamasna sevindim. Bylece Yakup Bey olay inenmi bir sakz haline
dnumeden, ilk haliyle duyabilmekteydi.
"Bu durumda Recep daymn evinde kalamam! Aslnda bir sure Istanbul'da kalp
sizinle grumemizin surmesini istiyordum. Ama canm ok sklyor," diye
vard karar syledi. Yakup Bey, "Evden gitmenizi isteyen oldu mu?" diye
sordu. "Kimse sylemedi, ama Recep daymn sylediklerinden sonra onun evinde
kalmamam gerektiini sanyorum."
"O ev ayn zamanda Hatice Hanm'm, Ayla'nm ve Erol'un da evi. Kalmanzn onlara
yarar olur."
"Benimle yine saygszca konumaya kalkarsa, tahammul edemem, yine ona karlk
veririm."
"Onun otoritesini tehlikeye atacak sz ve davranlarda bulunmazsanz, sizinle o
ekilde konumaz."
Leman ac bir gulumsemeyle, "Gzumun nunde ocuklar ezince dayanamyorum.
Tepkide bulunuyorum," diyerek kollarn iki yana at.
Yakup Bey gzlerini ksarak, "Siz tepkide bulununca Recep daynz deiiyor mu?"
diye bir soru yneltti.
Leman fke ifade eden bir sesle, "Hayr! Deiir mi? O Nus-ret'ten de beter,"
diye yantlad.
"Anlamak istediim u Leman Hanm, Recep daynza tepki gstermenizin belirli
bir amac var m?"
"Sylediim gibi, gzumun nunde ocuklar ezince dayanamyorum, tepkide
bulunuyorum."
"Yani, sizin iradenizin dnda bir olay, yle mi? Isteseniz de istemeseniz de,
Recep Bey gzunuzun nunde ocuklar ezince, otomatik olarak, tepkide
bulunuyorsunuz."
SAVASI TUTUMU
137
"O kadar otomatik deil tabii. Yani, bir eyler sylemem gerektiini
hissediyorum."
Yakup Bey ciddi bir edayla, "Son cumlenizden iki ey anlyorum," dedi ve devam
etti: "Bir, isterseniz tepkide bulunmama zgurluunuz var, iradeniz bunu yapacak
gute; iki, tepkide bulunmanzn altnda sizin farknda olmadnz bir
kararllk, rtuk bir neden var."
Leman duunen bir tavrla, "Sanrm haklsnz," dedi.
Yakup Bey, "Peki ne olabilir acaba?" diye sordu.
Bu noktada ben Yakup Bey'e bir soru ynelttim: "Affedersiniz, ben ipin ucunu
kardm galiba. 'Ne olabilir acaba?' sorunuzla ne kastettiinizi anlayamadm."
Yakup Bey'den nce Leman konumaya balad; "Benim anladm u: Recep dayma
isteyerek tepkide bulunduuma gre, birisine bir eyler kantlamak istiyorum. Bu
kantlamak istediim ey ne olabilir acaba? Doru anlam mym?"
Yakup Bey, "Evet, soruyu doru anladnz. Ama henuz yantn bilmiyoruz," dedi.
Ben Leman'n konumasyla konuulan anlamtm ve 'neden byle davranyor?'
sorusuna olas yantlarm vard, paylamak istedim; "Syle adm adm duunecek
olursak, u sonularla kar karya kalyoruz," dedim ve devam ettim:
"Bir, Recep eniteyi deitirmek iin tepkide bulunmuyorsunuz; unku onu
deitirebileceinizi sanmyorsunuz.
"iki, Onu deitiremeyeceiniz gibi, aslnda ocuklarn babalaryla
ilikilerinin duzelmesine de bir yardmnz olmuyor."
Leman, biraz duunceli bir ses tonuyla, "Belki de tepkide bulunmamn nedeni,
kendimle olan ilikimde yatyor. Yani, 'bu durumlarda sessiz kalacak bir insan'
olarak grmek istemiyorum kendimi."
Yakup Bey gzlerini aarak, "Galiba imdi ipin ucunu yakaladk," dedi ve Leman'a
takdirle bakt.
Yakup Bey, insann iki tur ilikisini gsteren ekli masann ustune koydu ve
parmayla iaret ederek, "Kendi zunuzle olan
138
YETISKIN OCUKLAR
ilikiniz sizi Recep daynza yant vermeye zorluyor. Yant vermezseniz, kendi
kendinizden souyacanz, kendi gzunuzde deerinizi kaybedeceinizi
duunuyorsunuz. Bu sylediklerim size bir anlam ifade ediyor mu?"
Leman, "Evet, ediyor. Sylediinizin doru olduuna inanyorum," diyerek
gulumsedi.
Yakup Bey, "Zaten bunun doru ya da yanl olduunu ancak siz bilebilirsiniz,"
diyerek Leman'n gulumsemesine gulumseyerek yant verdi.
"Benim anladma gre imdi ortaya ilgin bir ikilem kyor," diyerek
konumaya kartm.
Leman, "Ne gibi bir ikilem?" diye merakla bana bakt.
"Recep enite ocuklar rencide eden szler syleyince, siz kendinize olan
saygnz korumak amacyla bir eyler sylemek durumunda olacaksnz. Bu, durumu
daha da ktuletirecek. Yani siz konuunca Recep enite daha fazla kzacak,
belki ocuklar daha ok azarlayacak. te yandan, konumazsanz kendi gzunuzde
deerinizi kaybedeceksiniz."
Leman bana gzlerini aarak bakt ve, "Vallahi haklsnz Timur," dedi. "ok
ters bir durum. Onun iin oradan gitmem gerek."
Yakup Bey, "Ben o kanda deilim," diyerek sze kart.
"Benim sylediim ikilemi kabul etmiyor musunuz?" diye sordum.
"Su anda ileyen paradigmalar erevesinde duunursek, bu ikilem gerekten var.
Timur Bey'le, Iyi Duun Doru Karar Ver kitabna konu olan daha nceki buluma
dizimizde kiinin sorununu, onun paradigmasndan farkl duunemeyeceimiz
uzerinde durmutuk. Bilmem hatrlyor musunuz?"
Leman, Yakup Bey'in szlerini dikkatle dinledi ve o bitirince, benden nce,
kendi duuncesini syledi. "Ben kitab okudum. Sylediklerinizi anlyorum Yakup
Bey. Siz, sorunun kiinin dnda olmadn, onun dunyaya bak tarznda, yani
paradigmasnda olduunu sylemitiniz. Bu fikir beni ok etkilemiti.
SAVASI TUTUMU
139
Yani u anda benim yle bir paradigmam var ki, Recep daymlarda kalmla ilgili
olarak iinde bulunduum ikilemi yaratyor."
Yakup Bey, Leman'n sylediklerini dikkatle dinledi ve konumasna devam etti:
"Recep Bey'in evinden ayrldnz zaman kendi ynunuzden ikilemi zmu
oluyorsunuz belki, ama Ayla ve Erol'a yardm edebilme olanan kaybediyorsunuz.
Daynzn evinden bu nedenle giderseniz iki eziklik birden duyacaksnz."
Leman'n gzleri, 'hangi eziklikler?' diye soruyordu, Yakup Bey devam etti: "Hem
ocuklara yardm edememi olmann eziklii, hem de yaamn sizin karnza
kard bir sorun karsnda kamak zorunda kalmann eziklii. Bu iki eziklik
sizi eninde sonunda etkiler."
Leman'n, "Peki ne yapmam gerek?" sorusuna, Yakup Bey, "Paradigmanz
deitirin," yantn verdi.
"Nasl deitireyim? Hangi paradigmay alaym? Neyi neyle deitireceimi
bilmiyorum."
Yakup Bey'in Leman'n bu sorusuna nasl yant vereceini merak ediyordum; hi
beklemediim bir ey oldu. Yakup Bey, bana dnerek. "Timur Bey, siz Leman
Hanm'n durumunda olsanz ne yapardnz?" diye sordu.
Sarm kalmtm. Itenlikle yle yantladm: "Deminden beri duunuyorum.
Bilemiyorum. Sezgisel olarak Recep enitenin evinden gitmesinin en salkl yol
olmadn biliyorum, ama biri 'Niin?' diye sorsa nasl yant verebileceimi
bilemiyorum."
Leman, yuzunde bir gulumsemeyle, "O zaman ben size soraym, Yakup Bey. Siz benim
durumumda olsanz nasl hareket ederdiniz?" diye sordu.
Yakup Bey, "Bir 'sava' gibi hareket ederdim," diyerek her ikimizi de
artt.
Leman ile birbirimize baktk. Ikimiz de heyecanlanmtk. Yeni bir bak
asnn kapsndaydk. 'Bir 'sava' gibi hareket
140
YETISKIN OCUKLAR
ederdim/ szunden hibir ey anlamadmz belirten bir yuz ifadesiyle ikimiz
de Yakup Bey'e baktk.
Yakup Bey, "Evet, bir 'sava paradigmas' iinde durumu alglar ve bir
'sava' olarak davranrdm," dedi ve devam etti: "Benim duunu tarzm ok
etkileyen don Juan adnda bir Amerikal Kzlderilidir. Don Juan insanlar
'sradan', 'avc', 'sava' ve 'bilge' kiiler olmak uzere snflar. 'Sradan
insan' bana gelen olaylara ya ukreder ya da kufreder. 'Avc' sradan insandan
'sava' olmaya bir gei devresidir. 'Sava' yaamn amacnn renmek
olduunu bilir. 'Sava' gerekletirmek istedii amaca ulamak iin baarya
ve yenilgiye deil, o sure iinde en akll, en etkili, en bilge olan tum
iradesiyle kullanp kullanmadna nem verir."
"Neden bu kiiye 'sava' deniyor, acaba?" diye sordum; unku 'sava'
kelimesi bana hi de bilgelii artrmyordu.
Yakup Bey, "Sanrm, Kzlderili geleneinin etkisi. Onlar yetitirmi olduklar
yiit kiilere 'sava' derlerdi. Zamanla kavram, sadece kas gucunun gerektii
sava deil, tum yaam kapsayan bir anlam kazand," diye sorumu yantlad.
" 'Sava'ran silah ve cephanesi vardr. 'Yaam savas'nn silah ve
cephanesi var m?" diye sormaya devam ettim.
Yakup Bey, "Evet, var," yantn verdi ve devam etti; "Gerek yaamda
'sava'nn silah bilinci, cephanesi de irade gucudur."
Yakup Bey byle syleyince, '"Sava'nn bir amac olmal; silah ve cephaneyi
bir ama iin kullanmal. 'Sava'nn amac ne?" diye sordum.
Leman bana hayretle bakarak, "Duymadnz m, 'Sava'nn amac renmek," diye
sze kart.
Leman yle deyince hatrladm. O zaman ben Leman'a sorumu ynelttim: "Peki
sava olarak bu duruma baktnzda, sizin amacnz ne olabilir?"
Leman bana bakt, aklna bir yant gelmemi olmal ki, Yakup Bey'e dndu ve,
"Gerekten Yakup Bey, benim durumumda
SAVASI TUTUMU
141
olan bir 'sava'nn amac ne olabilir?" diye benim sorumu yineledi.
Leman'm sorusuna, Yakup Bey baka bir soru ile yant verdi: "Sizin iinde
bulunduunuz durumda renecek bir ey yok mu?"
"Bilmiyorum, aklma gelmiyor. Sadece Recep daymn ne kadar mendebur olduunu
rendim."
Hepimiz gulduk. Leman'a dnerek, "Recep Bey'in 'mendebur' olduunu renmenizin
sizi 'bilge' yapacak herhangi bir ynu yok," dedim. Daha sonra Yakup Bey'e
bakarak, "Benim anladma gre, sava yle bilgiler renmek ister ki,
edindii bilgiler onu yaamda daha bilge, daha gulu, daha zgur yapsn,"
dedikten sonra, doru anlam mym, dercesine sustum.
Yakup Bey, "ok guzel ifade ettiniz Timur Bey," dedi ve Leman'a dnerek,
"Kendimi sizin yerinize koydum. Bir 'sava' olarak duruma baktmda,
reneceim birok ey grdum. Isterseniz bunlardan birkan sayabilirim,"
dedi.
Leman, "ok isterim," diyerek Yakup Bey'in sylediklerini can kulayla
dinlemeye balad.
"evremde 'mendebur' grduum insanlar olsa bile, kendi i mutluluumu
koruyabilmeyi renmeyi isterdim. evrede 'iyi', 'anlayl', 'olgun' insanlarn
bulunduu ortamda mutlu olmak ok kolay. Byle bir ortamda mutlu olabilmek iin
'sava' olmaya gerek yok; sradan insanlar da mutlu olurlar. Bilge kii
olabilmek iin, evrenin bu olumsuz etkisinden bamsz olabilmek gerekir.
Sava yle bir i huzuru gelitirmek ister ki, bu i huzuru evre
koullarndan bamsz olsun."
Yakup Bey nefes almak iin ara verdiinde ben heyecanla sze kartm. "Bu,
insann gerek zgurluu oluyor galiba. Ne muhteem bir olay," dedim ve Leman'a
dnerek, "Duunebiliyor musunuz? Hangi evrede olursan ol, iin bar ve
mutlulukla dolu," diyerek szumu bitirdim.
Leman akn, "Ama, bunu nasl gerekletirebilirim?" diyerek nce bana, sonra
Yakup Bey'e bakt.
142
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey sakin bir tavrla Leman'n cevap bekledii sorusunun yant verdi:
"Bilincinizi gelitirerek!" "Bilincimi nasl gelitiririm?"
"iradenizi kullanarak. Sizi mutsuz eden olaylardan kamadan, onlarn sizi nasl
etkilediini tumuyle anlayarak. rnein, bugun kendinizle ilgili yeni bir ey
kefettiniz."
Leman'n, "Ne kefettim?" sorusuna Yakup Bey yant vermedi. Bana dndu ve,
"Timur Bey, Leman Hanm bugun kendisiyle ilgili ne kefetti, farknda msnz?"
diye sordu.
Sorunun yantn Leman'a verdim: "Eer doru hatrlyorsam, Recep enite
ocuklarn onurunu krc davrandnda daynza kar niin sessiz
kalamadnzn altnda yatan nedeni kefettiniz. 'Belki de tepkide bulunmamn
nedeni, kendimle olan ilikimde yatyor. Yani, 'Bu durumlarda sessiz kalacak bir
insan olarak grmek istemiyorum kendimi/ dediinizi hatrlyorum." Leman
gulumseyerek, "Evet, doru. Bu benim iin yeni bir keif oldu," dedi. Daha sonra
gulumsemesinin yerine geen duunen bir yuzle, "Peki bu yeni keif beni nasl
evremden bamszla gturecek?" sorusunu yneltti.
Yakup Bey, "Bu uzun bir sure," diye sze balad ve devam etti; "Bir balad
m, orap skuu gibi arkas gelir. Bir adm daha bilinlenmek iin kendinize u
soruyu sorar ve en iten samimiyetinizle bunun yantn bulmaya abalarsnz:
Neden, bu tur davranlarnzla kendinizi kendinize ispat etme zorunluluu
duyuyorsunuz? Belki bir sure sonra bu sorunun yantn bulabilirsiniz."
"Insann kendisini kendine ispat etmek zorunluluu. Ilgin bir kavram. Daha nce
hi duunmemitim," dedim.
Leman, "Ben anlamadm. Kendimi nasl oluyor da kendime kantlamaya alyorum?"
deyince, Yakup Bey yle yantlad: "Recep Bey'in davranna kar iinizden
gelenleri olduu gibi sylemek zorunda hissediyorsunuz kendinizi. Niin? Kendi
kendinize olan saygnz yitirmemek iin. Demek oluyor ki, u anda bu tur
davranlarn tesinde, sayg duyulacak salkl ve olgun
SAVASI TUTUMU
143
bir kiilik oluturmay beceremediniz. Ite yaam bu frsat size veriyor.
Sava, bu durumu bir frsat olarak bilir. Amac bu olgunlua ulamak olur."
Leman ok etkilenmiti. Gzlerini aarak, Yakup Bey'e yaklam ve anladn
heyecanl bir biimde tekrar etmiti: "Yani yle bir duzeye gelebilirim ki,
Recep dayma tepkide bulunma zorunluluunun tesine geer, byle bir zorunluluu
duymadan kendime saygm korurum. Doru anlam mym?"
Yakup Bey, Leman'n heyecanndan memnun olmutu. "Evet, doru anlamsnz,"
dedi ve devam etti: "Simdi nemli olan yeni duzeyi oluturabilmek. Bunun ilk
adm, kendinize verdiiniz neme taklp kalmamak. Bunun tesine gemek."
Yakup Bey'in sylediine gre kii kendine verdii neme taklmamal, onun
tesinde bir eye nem vermeliydi. "Insann kendisinden daha nemli ne
olabilir?" diye sordum.
Yakup Bey'den aldm yant, "Hakikat. Gerei renmek. Bilgelik," oldu.
"Ama Leman kendine nem vermezse, gerek ne iine yarar? Ortada varlyla gurur
duyan bir insan olmal ki, gerein, sizin deyiminizle hakikatin bir anlam
olsun," diye aklma gelenleri dile getirdim.
"Leman'n 'kendim' dedii, aslnda kendi koullar iinde oluturduu bir
paradigma. Sizin dediinizi doru kabul edersek ortaya yle bir durum kyor:
'Kii kendi paradigmasn deerli bulmal, bir anlamda o paradigmaya saplanp
kalmal. Ancak o zaman yaamn bir anlam olur.'"
Bu noktada Leman sze kart, "Peki 'sava' nasl grur?" sorusunu yneltti.
"Sava kendini hakikati renme yolunda 'sava' olarak grur ve bu sava
kazanmada en buyuk engelin, kendi paradigmasna saplanp kalmak olduunu bilir."
Leman bir sure sustu. Kendi paradigmasna saplanp kalan bir kii olmay pek
hazmedemiyordu. Bunun verdii bir rahatszlk yuzunden okunuyordu. te yandan
yeni eyler renme-
144
YETISKIN OCUKLAR
nin evkini de yayordu. Sorusunu Yakup Bey'e yneltti: "Byle bir tutum iinde
Recep daymla nasl bir iliki kurabilirdim? Yemek masasnda Ayla'ya 'kapa
eneni' dedii zaman ne yapmam gerekirdi?"
"'Sava tutumu' iinde olsaydnz, insanlar, onlar etkileyen faktrleri,
zellikle paradigmalarn, onlar yarglamadan, kendi gerekleri iinde anlamay
amalardnz. Kendi egonuzu arka plana atardnz. renmek ve rendiklerinizi
anlaml bir butun oluturacak ekilde sentezlemek temel amacnz olurdu." Leman
biraz savunucu bir tutum iinde, "Yani ne yapmam gerekirdi o masada?" diye
sorusunu yineledi.
Yakup Bey sakin bir tarzda aklamasna devam etti: "Recep Bey sinirli bir
tavrla, 'Yemek masasnda konuulmaz, kapa eneni, yemeini ye!' diye Ayla'ya
kmt, deil mi? O zaman siz, 'Recep day, Ayla'nn kabahati yok. Su benim
zur dilerim,' demitiniz. Buraya kadar tutumunuzda aksayan bir yn yok. Recep
Bey, 'iyi o zaman sen de eneni kapa/ dedii zaman egonuz iin iine giriyor ve
siz de saldrya geiyorsunuz. 'Sava' tutumu iinde olsaydnz, Recep Bey
'Sen de eneni kapa/ deyince 'Peki/ der susardnz. Daha sonra Recep Bey'in
niin byle davrandn anlamaya alrdnz."
Sorgulamasna devam eden Leman, "Peki onu anlaynca ne olacak?" diyerek Yakup
Bey'e bakt. O da, "Sava, daha nce de sylediim gibi, bilgelie giden yolun
renmeden getiini bilir. rnein, Recep Bey'i yarglamadan gerekten
anlasanz ve onun gzuyle Ayla'yi, ailesini, dunyay grebilseniz, toplumumuzu
ynlendiren insanlarn nemli bir blumunu anlam olurdunuz."
"Bu arada kendini de anlam olmaz myd?" sorusuyla ben konumaya katldm.
Yakup Bey, "Her insan, bir dierinin aynasdr," diyerek ikimize de konumaya
balad. "Baka bir deyile, 'sava tutumu' iinde kazanlan her bilgi,
savann kendini daha iyi tanmasna yol aar."
SAVASI TUTUMU
145
Leman savunmasn bir yana brakarak, daha rahat bir tarzda, "Ilgin," dedi ve
devam etti: "Kiinin kendini gerekten tanmak iin, kendi paradigmasn,
egosunu ikinci plana atmas gerekiyor. eliki gibi gzukuyor, ne var ki siz
aklaynca bana anlaml geliyor."
Yakup Bey'in Leman'a yapt aklamalar bana da anlaml geliyordu ve
sylenenleri anlayabiliyordum. Leman'n kendisiyle ilikisinin dnda Ayla ile
de ilikisi vard. Aklma gelen soruyu sordum: "Leman, 'sava tutumu' iinde
Ayla'ya nasl yardmc olabilir?"
Yakup Bey hi tereddut etmeden yantlad: "Onu tamamiyle anlayarak ve onun da
bir 'sava tutumu' iine girmesine yardmc olarak."
Bir sure sustuktan sonra Yakup Bey, Leman'a dndu ve, "Bir an iin 'sava
tutumu'nu kabul ettiinizi duunun. Bu tutum iinde Recep daynzn evinde
kalmak ister miydiniz?"
Leman gulerek, "Simdi bana git deseler gitmem. Elime nemli bir renme frsat
geti diye duunuyorum. Hem kendim iin, hem ocuklar iin kalmamn yararl
olacana inanyorum," diyerek beni artan bir yant verdi.
Yakup Bey bu yanttan etkilenmiti. Bir sure sustu. Bir soru daha yneltti:
"Bugunden sonra evde olanlar, yarglamadan anlamaya alan biri olmaya abalar
msnz?"
Leman gzleri cvl cvl, "iimde olaylardan kamak deil, onlar tumuyle
gzleyerek anlamak heyecan var," yantn verdi.
Yakup Bey, bana dnerek, "ite, Ayla da ayn tutumu takma-bilse, onun tum
uzuntuleri ortadan kalkar," dedi.
Sorumun cevabn almtm. Ama, Ayla henuz ok genti. Bu yata ondan bir
sava olgunluunu beklemek hakszlkt. Bu duuncemi Yakup Bey'le paylanca,
"Ayla'nm 'sava tutumu'nu kabul edip byle bir tutum iine girmesini beklemek
pek gereki deil. Ama, sezgi yoluyla birok ey kapmaya balar. Demek
istediim, Ayla'nn evresinde 'sava tutumu' iinde
Y10
146
YETISKIN OCUKLAR
yaayan rnek alabilecei bir insan olsa, Ayla sezgi yoluyla bu kiiden ok
eyler renir ve suratli bir gelime iine girebilir," dedi.
Bir sure sustuktan sonra, "Erol da evresinde 'sava tutumu' iinde yaayan
rnek alaca insandan ok yararlanabilir; ancak, Erol bu tur konularn
bilincine daha sonralar varacaktr," diyerek Erol'un durumunu da duunduunu
belirtti.
Leman inanm bir edayla, "ocuklara yararm olacak, kendime yararm olacak,
sizinle bulumaya devam edebileceim. Evden beni zorla atmadklar surece
kalmaya karar verdim," diyerek kararn dile getirdi.
Yakup Bey takdir dolu bir bakla Leman'a, "Salkl bir karar aldnz. Ayrca,
yaamnzda nemli bir adm attnz," dedi.
Leman, Yakup Bey'e teekkurlerini dile getirdi ve, "Sizinle konuabilmekten ok
mutluyum," dedi.
Yakup Bey, Leman'a gulumseyerek bakt ve, "numuzdeki bulumada, Nusret'ten ve
onunla olan ilikinizden sz etmenizi isterim, eer uygun grurseniz?" dedi.
Leman, "Tabii, ok isterim," dedi ve sonra bana bakt. ok mutlu olduu
belliydi.
Bir sure daha orada kaldk. Perembe gunu yeniden bulumak uzere ayrldk.
Ben eve geldikten sonra aldm notlar ayrntlaryla yazarak temize ekmeye
koyuldum.
13
Leman Nusret'i Anlatyor
Perembe gunu bulutuumuzda, Yakup Bey Leman'n Nus-ret'le ilgili gzlemlerini
dinlemek istediini hatrlatt. Leman anlatmaya balad:
"Daha nce belirtmitim, aslnda Nusret'i evlenmeden be yl kadar nce tanyp,
arkadalk etmeye balamtm."
Yakup Bey ciddi bir yuzle, "Baya uzun bir sure. Fakat, kendisini pek iyi
tanmanza yetmemi," dedi.
Leman konumasna devam etti: "O zaman da ara sra kavga ederdik, daha dorusu
baz surtumelerimiz olurdu, ama hibir zaman birbirimize ktu szler
sylemezdik."
Evlilik ncesi insanlarn birbirine kibar olduunu, evlendikten sonra yava
yava kabalamaya baladklarn sk sk duymutum. Leman'a kendisini rahatsz
eden turden gerginliin ne zaman farkna varmaya baladn sordum.
Leman, "Aslnda bu evlilikten ksa bir sure nce oldu," diye beni yantlad ve
devam etti: "Daha nce de sylediim gibi biz nianlandktan sonra Nusret
Burdur'a askere gitti. Zannediyorum askerde baz yeni arkadalar edindi. Evlilik
fikrinden ziyade sorumluluktan uzak olup, hayatn tadn karmay isteyen
turden arkadalar. Hayatn tad nasl kar? Onlara gre, ok sayda kzla duup
kalkarak! Bylece askere gitmeden nce, 'Su askerlik bitse de evlensek!' diyen
Nusret evlilik fikrinden soumaya ve korkmaya balad."
Bir sure sustuktan sonra, hatrladklarn paylamak isteyen
148
YETISKIN OCUKLAR
bir insann edasyla yeniden konumaya balad. "Sonra Nusret askerliini
tamamlayp Kayseri'ye dndu. Bu arada telefonla gruuyorduk ama sanki eski
scakl kalmamt. Evliliimize de bir ay gibi ksa bir sure kalmt.
Askerden sonra Nusret beni ilk grduunde sevecendi; ama hemen ertesi gun
deimeye balad. 'Sen kilo almsn', 'San ne diye kestirdin?' diye ufak
bahanelerle beni ktulemeye balad. Daha yeni kavumuken, gunumuz benim sam
kestirmem ve u kilo almam yuzunden rezil oldu. Ertesi gunun sonunda Nusret onu
asl rahatsz eden eyi syleyiverdi: 'Ben evlenmek istediimi sanmyorum; daha
ok gencim; kendimi hazr hissetmiyorum/ dedi. Tabii ben ok uzuldum."
Iim burkuldu. Leman ynunden bunun ne kadar umut krc bir olay olduunu
anlayabiliyordum. "Nusret Bey bunu sylediinde duun tarihi ok yaknd, deil
mi?" diye sordum.
Leman gergin bir ifadeyle, "Evet, duune iki hafta kalmt," dedi ve szune
devam etti: "Davetiyeler datld. Ben her eyi gze alarak, 'Madem byle
duunuyorsun, evlenmeyelim,' dedim. Bu sefer bana sarld, 'Tamam, tamam, merak
etme, seninle evleneceim,' dedi."
Yakup Bey duunceli bir tavr iinde dinliyordu; bu noktada sze kart ve,
"Yani evlilii size lutfetti," dedi.
"Evlilii onunla mutlu olacamz umduum iin istiyordum," diyerek sze
yeniden balayan Leman, "Yoksa evliliin kendisinin bana ne yarar var?" diyerek
yuzumuze bakt. Anladmz ve kendisini dikkatle dinlediimizi belirten bir
yuzle bakyorduk. "Neyse, acaba 'bugunler geer, guzel gunlere kavuur muyuz?'
umuduyla evlendim. Askerliin onun iin ok zor getiini, o anda, aslnda
kendisi olarak duunemediini sandm."
Balaym merak etmitim; balaynda birbirlerine yaknlama olana bulup
bulmadklarn sordum.
Leman, "Balay saylr m bilmiyorum ama, nce benim ailemin Antalya'daki
yazlna, daha sonra da onun ailesiyle birlik-
LEMAN NUSRET'! ANLATIYOR
149
te Marmaris'e gittik," diyerek eki bir yuzle szune devam etti; "Antalya'dayken
surekli anne ve babam eletiren szler syluyordu. Ne zaman yalnz kalsak
onlar ktuluyordu."
Yakup Bey, "Bir araya gelince ailenin yannda nasl davrand?" diye sordu.
Leman, "Ailemin yannda hayatndan ok memnun, neeli, saygl grunuyordu,"
diye aklamaya balad; "Butun amac evredeki insanlara saygl, insancl,
honut ve mukemmel grunmek. Aslnda iinde bunlar yaamyor."
Dayanamadm, "Tipik yetikin ocuk!" dedim.
Leman gulumseyerek, "Tabii sizin bu tanmz, Nusret asla kabul etmez!" dedi.
"Recep Bey de kendisinin yetikin ocuk olduunu kabul etmez," diyerek, Yakup
Bey, Leman'a katld.
Leman bir sure sustu ve, "Her ne ise, Marmaris maalesef benim iin bir kbus
gibiydi. Onlarla geirdiimiz tatilde, kendimi ok rahatsz ve mutsuz
hissettim," diyerek yine sustu.
Hepimiz sustuk. Evliliin ilk gunlerinde en mutlu, cokulu anlarn olumas
gereken bir devrede, kbus gibi anlarn olumas gerekten ok acyd. Bir sure
sessiz kaldktan sonra Yakup Bey, "Nusret'in anababasyla birlikte kaldnz
zaman sizi ne gibi eyler rahatsz etti?" diye sordu.
Leman duunmeye gerek duymadan hemen konumaya balad: "Recep daymn evinden
de beter! Hi kimse kimseye ak seik duunduunu sylemezdi; herkes kinayeli,
art niyetli bir biimde birbiriyle konuuyordu ya da birbirine kustu."
Yine dayanamadm, Leman'in szunu keserek, "Tam cehennem azab!" dedim.
Leman devam etti: "Bu arada, bir gun Nusret bana, 'Benim gnlumde sarn ve
uzun boylu bir kzla evlenmek vard; onlar cinsel bakmdan bana daha ekici
geliyor,' dedi."
Yakup Bey gzlerini aarak, sevgiyle Leman'a bakt ve, "Bu, kadnlk gururunuzu
ok incitmi olmal?" dedi.
Gzlerinden suzulen damlalar mendiliyle silerek, "Tabii
150
YETISKIN OCUKLAR
ok incindim. Benim ilk cinsel beraberliim evlendikten sonra, Nusret'le oldu.
Onun bu tur szleri, yuzume vurulmu bir tokat gibi geldi. Kendi kadnlmdan
utandm," diyerek kafasn nune edi. Yanmzda alamaktan pek rahat deildi.
Zorlansa da konumasna devam etti; "Nusret'in annesi dedikoducu bir kadn.
Surekli, kznn kocasn ve buyuk olunun hanmn bana ekitirirdi. Herhalde
onlarla konuurken de beni ekitiriyor-dur."
Yakup Bey resmin tumunu grmek istiyordu. Leman'n gzyalarnn dinmesini
bekledikten sonra, "Marmaris'ten sonra dorudan Eskiehir'e mi gittiniz?" diye
sordu.
"Beraber gitmedik; nce Nusret gitti. Bir daire tuttu; ardndan ben gittim."
Leman sustu ve bizlere bakt. Kendisini cankulayla dinlediimizi grunce
konumaya devam etti. "nce para sknts ektik. Beni en ok kzdran
eylerden biri de, Nusret'in ailesinin maddi ynden bize hi yardmc
olmamalaryd. stelik duunumuzden hemen sonra son model bir araba aldlar ve
taksitlerini Nusret'e detiyorlar. Tabii Nusret bunu bana hi danmad. Izin
vermeyeceimden deil, ama artk 'onun' deil, 'bizim' paramz olmal diye
duunuyorum." Leman sustu, alayc bir gulumsemeyle, "Tabii Nusret'e gre, ben
para kazanmaya balaynca o para 'bizim' olacak," dedi.
Yakup Bey nemli bir konuda konuan insan edasyla, "Para konusunda sizin
beklentiniz neydi?" diye sordu.
"Benimle evlenmeye karar verdii andan itibaren benimle bu tur konular
tartmasn, kararlan beraber almamz beklerdim."
Sze kartm, "Dorusu da bu, ama, bunu ka Turk erkei yapyor?" diye biraz
kzgn, biraz alayc bir tavrla sordum.
Yakup Bey bana dnerek hatrlatmak istercesine, "Daha nce babaerkil ailenin ne
anlama geldii ustune konumutuk. Babaerkil ailede karar erkek verir, kadnn
bunu sorgusuz kabul etmesi beklenir," dedi.
LEMAN NUSRET'I ANLATIYOR
151
Leman, "Ben kendimi her ynden ona eit gruyorum. Kadnm diye ondan aa
olduumu kabul edemiyorum," diyerek Yakup Bey'e bakt ve anlatmaya devam etti.
"Bir keresinde Nusret, 'Senin ailen beni sevmiyor,' diye tutturdu. Her
szlerinin arkasnda bir ey ima ettiklerini duunuyordu. Oysa bizim ailemizde
insanlar duunduklerini sylerler. Sonra annem de babam da altklar yerlerde
ok sevilen insanlardr; 'byle art duunceli olsalar bu denli sevilmezlerdi/
diye duunuyorum. Annemin herhangi bir yaknm, rnein ablamn eini bile,
bana ktulediini hi hatrlamyorum."
Yakup Bey, Leman'n, farkna varmasn istedii nemli bir noktaya parmak
bastn belirtmek istercesine, ustunde dura dura, "Sizin ilikiniz sadece
Nusret'le deil, onun tum ailesiyle," dedi.
Leman, Yakup Bey'in sylediini anlad ve ban 'evet' anlamnda sallad. O
konumaya balamadan ben sze girdim ve, "Nusret'in ilikisi de sadece Leman'la
deil, Leman'n tum ailesiyle," dedim.
Leman, ben konuunca bana doru dndu ve, "Onlar uzakta, ama bizim hayatmz
etkilemeye devam ediyorlar," dedi. Daha sonra Yakup Bey'e bakarak, "Nusret'in
benim mukemmel olmam isteyen, hi hata affetmeyen bir ynu var. Bu ynu de
ilikimizi olumsuz ynde etkiliyor," diyerek konumasna devam etti. "Geenlerde
ablamlar ziyarete gitmitim, evin anahtarn almay unutmuum. Nasl kt
bir grseniz, ilk defa hayatmda biri bana, 'hayvan' dedi."
Yakup Bey bilgi bir tavrla, "Herhalde bu tur szleri gittike daha sk duymaya
baladnz?" dedi.
"Evet, ok terbiyesizce konumaya balad. ay nce Eskiehir'de retmenler
iin ingilizce snavna girdim. Snavda yuz uzerinden yuz alamadm iin,
'salak, aptal, geri zekl' oldum.
Leman'a, bu szlerden incindiini kendisine syleyip sylemediini sordum.
152
YETISKIN OCUKLAR
"Sylemez olur muyum? Tabii syledim," dedi. " 'Hayatmda hi kimse bana bu
szleri sylemedi/ dedim. O sylermi! Bana ne isterse sylermi! Nihayet
Ingilizce snavnda en yuksek notu aldm rendim. Annemlere telefon
edecektim, 'Niye telefon edeceksin, etme/ dedi. Benim onlar aramakta srarl
olduumu grunce, 'Of! imdi benim de konumam gerekecek/ diye sylendi."
Yakup Bey, bunlar dinledikten sonra, "Nusret'in sizin anne ve babanzla
gerekten sorunu var," diyerek vard sonucu belirtti.
"Evet, imdi ben de daha iyi anlyorum. Ben onun annesine 'anne', babasna
'baba' diyorum. Ama Nusret benim anneme ve babama bir kez bile 'anne' ya da
'baba' demedi. stelik bunu arkadalaryla konumalarnda alay konusu ediyor."
Leman butun ayrntlaryla anlattka, Nusret'in davranlar gzumun nunde
canlanyordu.
"Bir keresinde akam ok acktm. Kendime yiyecek bir eyler hazrladm. Sofra
hazrlamak yerine kt tabakta yemeye karar verdim. Nusret buna ok garip bir
tepkiyle karlk vererek, yemee bile saygm olmadn, bugun bunlar
yaparsam, ileride ok daha buyuk saygszlk ve hatalar yapacam ileri surdu.
Bir yandan benim her hareketimi bylesine eletirirken, kendisi de ok dank
ve giyimine hi nem vermiyor. Hi insan kazann iine pijama giyer mi? Iine
byle gidiyor, duunsenize! Dtan ok k ama iinde pijama var. Sizce bu,
kendine saygszlk deil mi?"
Yakup Bey ve ben dikkatle dinlemeye devam ediyorduk. "Ben hayatm boyunca
bunlar ekmek zorunda deilim. Daha da nemlisi, ocuklarmn hayattan zevk
almasn bilen bir babalar olsun istiyorum. Tevik etmeyi bilen, yeri gelince
ve-bilen bir insanla birlikte olmay, affedebilme olgunluuna sahip birini
istiyorum."
Sze kartm, "Yani gelimi, olgun bir insanla yaamn paylamak istiyorsun,"
dedim.
LEMAN NUSRET'I ANLATIYOR
153
Leman, kzgnln ve gerginliini ifade eden bir soluk alla bir sure sustu
ve sonra konumaya devam etti: "Beni en ok inciten eylerden biri de surekli u
uzun boylu, guzel vucutlu sarn kzlar gsterip, 'Ah! imdi yanmda olacakt
ki,' gibi szler sylemesi."
Yakup Bey bu noktada bana ilgin gelen bir konuma yapt. "Sizi dinlerken, u
anda iimde Nusret'e kar kzgnlk yok. ocukluu elden gitmi, psikolojik
ynden ok ezilmi, buzulmu, kiilii arpk, zavall bir insann yaamn
gruyorum."
Leman, Yakup Bey'in bu szune biraz bozulmu olarak, "Bana acyor musunuz?" diye
sordu.
"Nusret'e acdm kadar deil," diye yantlad Yakup Bey. "Nasl ac
ektiinizi anlyorum ve empati duyuyorum. Ama, sizin u anda bylesine
konuabilmenizin altnda salkl bir kiilik yattn grebiliyorum. Eer bu
durumu 'kaderim buymu' diye kabul ederek, kendi iinize kapansaydnz, o zaman
size de Nusret'e acdm kadar acrdm."
Leman, Yakup Bey'in sylediini tam anlamamt galiba; "Nusret bana diyor ki,
'Sen kiminle evlenirsen evlen, mutlu olamazdn; unku olgun deilsin!' Acaba
olgun olmayan ben miyim, yoksa kendisi mi?" diyerek ona kzgnln ifade
etmeye devam etti.
Yakup Bey, daha nce sylediini tekrar etmedi. Sustu. Leman'in kzgnlna
saygs olan bir insan olarak onu dinlemeye nem veriyordu. Leman sustuktan bir
sure sonra, "Yetikin ocuklarn en nemli zelliklerinden biri de evresindeki
insanlarn davranlarn surekli denetlemek istemeleri. Bu ynden Nusret
nasld?" diye bir soru yneltti.
Leman hemen yantlad: "Adam kontrolr gibi! 'Sunu yap, unu yapma, ben sana
demedim mi, niye yaptn, niye yapmadn/ szleri hi eksik olmuyor."
Sze kararak, "Butun bu szlerin altnda sizi utanca bomak, sulu
hissettirmek gibi bir durum seziyorum," diye duuncemi syledim.
154
YETISKIN OCUKLAR
Leman, bana bakarak, "Kendisi yapt hatalardan surekli utanr. Geenlerde
lokantada, smarlad salatasna taze soan konmasn istedi. Garson gittikten
sonra, 'Adam bana salak deyip, ne gulmutur,' dedi. 'Niye?' diye sorduumda,
'Ahmak msn?' Anlamyor musun? Taze soan yerine eski soan m koyacaklar?'
diye sorumu yantlad"
Merak etmitim, sordum: "O byle deyince sen ne dedin?" "'Basbaya taze soan
olur. Adam sana gulmez. Ayrca gulse ne yazar, gulmese ne yazar? Niye bunlar
kafana takyorsun?' dediimde, 'Bugun bunlara dikkat etmeyen, yarn ok nemli
eylere dikkat etmez; o zaman kimse kimseyi takmaz,' dedi. ldrmak iten
deil."
"Anladm kadaryla sizin her szunuzu, her davrannz, Nusret her an
tartma konusu yapabiliyor," diye gzlemimi paylatm.
"Evet, her gun hi yoktan birbirimizi kracak olaylar olabiliyor," diye
yantlad.
Bir sure sessiz kaldk. Leman ilikilerinin birok ynu hakknda olduka
ayrntl gzlemler yapm ve bizimle ak seik onlar paylamt. Durust bir
insand ve bize guveniyordu. Yakup Bey'e sordu:
"Ne yapaym? Boanaym m?"
"Anlattklarnzdan ortaya kan, Nusret Bey'in klasik anlamda bir yetikin
ocuk olduu," diye sze balad Yakup Bey. "Etrafta grduumuz binlerce
yetikin ocuktan biri. Siz henuz gelimekte olan, kendini, yaamnn anlamn
bulmaya alan, i ocuu salkl bir insansnz. Ikinizin yaam paradigmalar
birbirinden ok farkl. Eer mutlu olmak, kendinize sayg duymak, ocuklarnz
zgur, kendine saygl insanlar olarak yetitirmek istiyorsanz, bunu Nusret
Bey'le becerebileceinizi sanmyorum."
"Ben de sanmyorum," diye sze kartm. Leman, "Ya onun deimesi gerekecek ya
da benim," diyerek duuncesini ifade etti.
LEMAN NUSRET' ANLATIYOR
155
Yakup Bey, "Ya da normal evlilik anlaynn dnda bir ilikiden mutlu
olmasn reneceksiniz," diye ilave etti.
Leman, "Nasl yani?" diye sordu.
"yle insanlar var ki, eleri son derece anormal davranlarda bulunduklar
halde, onlar sevmeye devam ederler. Elerinin bu tutumu onlar hi
etkilemiyormu gibi davranrlar."
"Yani Nusret bana 'hayvan' dedii zaman, ben onu hibir ey sylememi gibi
sevmeye devam edeceim, yle mi?"
"Bunu yapanlar var."
"Ben bunu yapamam."
"Nusret Bey gibi biriyle evli olup evliliini surdurecek ok kadn var. rnein,
Hatice Hanm, Recep Bey'i brakmay hi duunmez. Hatta imdiki evliliinin
dnda bir evlilik dahi tahayyul edemez. Ama siz Hatice Hanm deilsiniz. Siz
sizsiniz. Sizin zlemini duyduunuz; sizi eit ilikiler iinde grecek ve
yaama doyasya bal, gelimi, olgun bir Nusret. Sizin zlemini ektiiniz
bu."
"Byle erkek var m?"
"Belki u anda Turkiye'nin bir yerinde 'Eit ilikiler iinde beni grecek ve
yaama doyasya bal, gelimi bir kadn var m?' diye soran bir erkek vardr.
nemli olan karlatnz zaman, gelimi salkl insan, yetikin ocuktan
ayrt edebilmeniz. Ilk seferde gentiniz, saftnz, anlayamadnz. Ama bu
denemeden sonra anlayabilmeniz gerek."
Leman i geirdi; umutsuzca sordu: "Gelimi salkl insan nasl tanrm?"
Yakup Bey gulumseyerek, "Isterseniz numuzdeki bulumada salkl insann
zellikleri uzerine konuuruz," diye yantlad.
Leman'n yan merak etmitim. Dayanamadm, "Ka yan-dasnz?" diye sordum ve
yirmi drt yanda olduunu rendim. Yakup Bey, "Ben evlendiim zaman 27
yandaydm," diye kendisiyle ilgili bilgi verdi.
Daha sonra evlilik yandan, ge veya erken evlenmenin ne
156
YETISKIN OCUKLAR
gibi sonular getireceinden konumaya baladk. Leman konumaktan mutluydu. Hem
Yakup Bey'e, hem de bana en az u defa, teekkur etti.
numuzdeki sal bulumak uzere oradan ayrldk.
14
Gelimi Olgun Insan
Sal gunu Yakup Bey'le buluarak ayevine yuruduk. Leman ilk defa kt kalem
getirmiti; dikkatimi ekti. Ikinci dikkatimi eken ey, Leman'n hlamur
smarlamas oldu. Karlkl biraz hal hatr sorduktan sonra Yakup Bey, salkl
aile ve gelimi olgun insan ile bunlarn zelliklerinden konuacamz
hatrlatt. Sonra bana dndu ve, "Timur Bey, bilmem hatrlyor musunuz, size
verilmi bir szum vard. Salkl aile duzeni uzerine bir dizi konuma
yapacaktk. Bu szumden vazgemi deilim. Su anda yapmak istediim, zellikle
Leman Hanm iin salkl insann baz temel zelliklerini gzden geirmek.
Bylece Nusret Bey'le ilgili olarak daha salkl bir karar verebilir diye
duundum," dedi.
Leman, Yakup Bey'e teekkur etti. "Timur'la yapacanz o konuma dizisine ben
de katlabilir miyim?" diye sordu. Yakup Bey, "Timur Bey'le bu konuda ne zaman
bulumaya balayacamz u anda bilmiyorum. Ama, eer siz de Istanbul'da
olursanz ve Timur Bey'in de bir itiraz olmazsa, katlmanz isterim," dedi ve
bana bakt. Leman'n katlmasn benim de istediimi belirttim.
Ihlamurlarmz geldi, iimde Yakup Bey'in yanmdayken duyduum mutluluu yine
duydum. Bar ortamndaydm, salm yerindeydi, Yakup Bey gibi bylesine bilge
bir dostum vard, ayrca Leman'n canl kiilii, onunla beraber olmay zevkli
ve verimli yapyordu. O ann hazzn derinlemesine his-
158
YETISKIN OCUKLAR
setim. Zevkle dinlemeye hazrdm. Yakup Bey konumaya balad:
"Salkl aile duzeni, ailenin gereksinmelerini doal olarak karlar ve her bir
aile uyesi, o aileye ait olmaktan mutludur. Salksz aile duzeninde
gereksinmeler karlanamaz ve aile uyeleri, mutsuz ve doyumsuz olduklar halde,
bu hastalkl durumu devam ettirebilmek iin aba gsterirler."
Yakup Bey'in susmasn frsat bilerek Leman'a dndum ve, "Yani nce salkl bir
aile duzeni mi, yoksa salksz bir aile duzeni mi kurmak istiyorsunuz konusunda
bir akla kavumanz gerekiyor," dedim.
Leman, "'Nusret'le beraberliimi surdureyim mi, yoksa ayrlaym m?' sorusuna
ilikin olarak bunlar syluyorsun deil mi?" sorusunu yneltti.
Ben, 'evet' anlamnda bam sallaynca, Yakup Bey, "Hi kimse, 'Ben salksz
aile duzeni kurmak isterim,' demez. Herkes kendi duzenini salkl, dierini
salksz grur," diye bir aklama yapt. Bir sure sustuktan sonra, "Ben
psikoloji bilimi asndan deerlendirmeler sunacam," dedi.
Leman, psikologlarn bu konuda incelemeler yapp yapmadn sordu.
Yakup Bey, zellikle klinik psikoloji blumunde, aile terapisi alannn bu
konuyla ilgilendiini syledi ve devam etti: "Benim sizlerle paylatm 'i
ocuk', 'yetikin ocuk', 'kalplanm insan', 'gelimi insan' gibi kavramlar,
bu alandaki almalarn sonunda oluan kavramlardr. Salkl aile duzenindeki
etkileimi inceleyerek, aileyi salksz yapan temel zellikleri daha iyi
anlayabiliz."
Leman, "Ben de Timur gibi not almak istiyorum, bir sakncas var m?" diyerek
Yakup Bey'den izin istedi.
Yakup Bey gulerek, "Siz de mi kitap yazacaksnz?" diye bir espri yapt. Leman,
bu espriyi ciddiye alarak, "Hayr, onu demek istemedim. Ben ileride uzerinde
duunmek iin notlar almak istiyorum. Byle daha yararl olacan sanyorum,"
yantn verdi.
GELISMIS OLGUN INSAN
159
"istediiniz gibi not alabilirsiniz. Evet, konumuz salkl aile duzeni ve
gelimi, olgun insan. Salkl aile duzeninde aile uyelerinin hepsi grev ve
sorumluluklarn doal olarak yerine getirirler; aralarnda olumlu duygusal
balar vardr ve kiiler bamsz olduklar halde, birbirlerine isteyerek ve
zevkle yardm ederler. Salkl aile duzeni iinde, anababa da dahil, herkes
bilinlenme ynunden ve duygusal ynden surekli bir geliim iindedir."
Yakup Bey hlamurundan bir yudum alrken Leman'a bakarak, "Recep enitenin
ailesinde olmayan zellikler bunlar," dedim.
Benim bu szume Leman, "Nusret'in ailesinde de gremedim bu zellikleri," dedi
ve devam etti: "Salkl ailede olan grev ve sorumluluklarn doal olarak
yerine getirilmesi; aile uyelerinin aralarnda olumlu duygusal balarn olmas,
kiilerin bamsz olmas, mecbur olmadklar halde birbirlerine isteyerek ve
zevkle yardm etmesi, anababa da dahil, herkesin bilin ve duygu ynunden
surekli bir geliim iinde olmas gibi olumlu eyler yerine, tam aksine,
Nusret'in ailesinde herkes kaytarmaya alyor ve birbiriyle ya art niyetle
konuuyor ya da hi konumuyor, kus." Birden Yakup Bey'in konumasn blduunun
farkna varm olacak ki, "zur dilerim Yakup Bey, szunuzu kestim," dedi ve
sustu.
Yakup Bey, "zur dilemenize gerek yok. Byle olmas benim ynumden de retici
oluyor. Sizler rnek verdike houma gidiyor," dedikten sonra bir sure sustu,
duuncelerini toparlad ve yeniden konumaya balad: "Salkl aile kendi
uyelerini deerli bulur ve aile uyeleri, benlik deerlerini olumlu ynde
gelitirir. Aile, toplumla ilikisini dengelemitir; ne toplumdan kopar; ne de
toplumun basksna tumuyle boyun eer. Ksacas, salkl aile, insanlarn
psikososyal ynden olgunlamasn temin eden temel sosyal balam oluturur."
Leman, daha nce toplumla ailenin ilikisi uzerinde pek duunmediini syledi.
Ben sze kararak, ailenin, toplumun o-
160
YETISKIN OCUKLAR
cuktan beklentileri ile, ocuun kendisi olarak gelimesi arasnda bir denge
kurup kurmamasnn sz konusu olduunu syledim. Aklamak iin, toplumu n
planda tutan aileler olduu gibi, ocuun geliimini n planda tutan ailelerin
de olduunu belirttim. Sylediklerim Leman'a olduka karmak gelmi olmal ki,
"Sylediklerinizi net olarak anlamadm. Bir rnek verebilir misiniz?" dedi.
Yakup Bey sze karp, "Toplum, ocuun anababaya koulsuz itaat etmesini
bekler," deyince Leman, "Evet, Nusret'in babas hl bunu Nusret'ten bekliyor,"
diyerek onaylad.
Yakup Bey konumasna devam ederek, "Salkl anababa, ocuklarn geliebilmesi
iin, onlarn kendi fikirlerini syleyebilecei, syledikleri fikirleri
savunabilecekleri bir aile ortam gelitirir," dedi.
Sze kararak, ocuklarn salkl olarak gelitirmek isterse anababann,
toplumun beklentisine ramen ailede zgurluk ortam yaratmas gerekeceini
syledim. Yakup Bey, "Burada bir dengeleme sz konusu olabilir," diye sze
balad ve devam etti: "rnein, haftalk aile toplantlarnda ocua kendi
duuncesini syleme ve savunma hakk verilir ve herkes buna sayg gsterir. Ama,
daha geni toplantlarda ve misafir geldiinde ncelikle gelen misafirlerin,
yallarn konumalar nem kazanr. ocuklara bu beklenti nceden sylenerek
onlarn toplumun gereiyle temasa gemesi, topluma hazrlanmas salanr."
Leman, haftalk aile toplantlar fikrini ilk defa duyduunu, bunun ahane bir
fikir olduunu syledi. Yakup Bey, Leman'a dnerek "Simdi, salkl aile iinde
yetime ansna sahip olmu senin gibi bahtiyar kiilerin zelliklerini
inceleyelim. Bu insanlara yetikin ocuun kart olarak 'duygusal olgunlua
eriimi insan' anlamnda 'olgun insan' adn verelim," dedi.
Leman gulumseyerek mahcup bir edayla konutu, "Kendimin olgun olduunu sylemek
istemedim."
Yakup Bey, "Timur'un yetime koullarn biliyorum, kendi
GELISMIS OLGUN NSAN
161
yetime koullarm biliyorum. Bizlerin salkl bir gelime ortamndan geldii
sylenemez," deyince ben de bamla onayladm.
Yakup Bey konumasna yle devam etti: "vgu olarak deil, bir gzlem olarak
sylemek isterim; iimizde en salkl ortamda yetien sizsiniz. Bununla
beraber, olgun insann zelliklerini incelerken sizi incelemeyeceiz, ideal,
olgun bir insann zelliklerini gz nunde tutarak konuacaz."
Bir sure sustu, syleyeceklerini duundukten sonra konumaya balad. "Insan
deneyimleri sonucu olgunlar. Olgun insan, gelime surecini doal aamalar
iinde gerekletir ve u zellikleri kazanr: Bir, olgun insan, kendini
dierlerinden ayran snrlarn farkndadr ve kendi benliinin snrlarn
korumakta duyarllk gsterir. Bu tur insan, kendi ailesiyle iyi ilikiler
iindedir ve surekli yardmlama davran gsterir; ancak bakalarnn
kendisini kullanmasna, kendi istei dnda kararlar alp onu ynlendirmesine
izin vermez. Bir baka deyile, olgun insan kendi istemi iinde yaamna yn
verir."
Dayanamadm, sze kartm. "Yani Nusret Bey olgunlama surecini tamamlam
olsayd, anababasn sever ve sayar ama kendilerine araba alamazken ve yeni ev
kurarken anababasmm son model bir araba almasna ve borlarn da kendilerine
detmelerine kar kard. Yeni bir ev aaca iin bu paraya gereksinimi
olacan bilirdi. Bylece kendi snrlarn korumu olurdu. Ayrca Leman'in
snrlarna saygl olur ve ibirliine nem verirdi."
Ben konuurken Leman bayla beni tasdik ediyordu; onun iin nemli bir konuda
konutuumu anlyordum.
Yakup Bey szune devam etti; "Salksz ailede, ocuun kendine zgu bir benlik
gelitirmesine izin verilmez. Aile iinde otoriteyi elinde tutan kii, ocuun
bamsz benlik gelitirmesine kardr; herkesin boyun emesi, itaat etmesi
istenir. Davranlarn otoritenin istedii ynde duzeltmeyenler, deiik
yollardan cezalandrlr. ocuk, kabul edilmek ve onaylanmak yii
p'"W
162
YETISKIN OCUKLAR
ister; eer aile ortam ona kendi benliini tanmlama zgurluu veriyorsa,
salkl bir biimde olgunlama yolunda geliir. Aile ortam ocua kendi
benliini tanmlama olanan vermiyorsa, o zaman, ailenin istedii ynde
baml bir kii olarak geliir; psikolojik ve sosyal olgunlamas dumura
urar."
Bu noktada Leman heyecanla sze kararak, "Recep daym Ayla'nn benimle neeli
biimde konumasna dahi izin veremeyecek kadar kendine guveni olmayan, herkesi
ve her eyi surekli denetimi altnda tutmaya alan bir otorite. Salksz aile
duzenini imdi daha iyi kavrayabiliyorum," dedi.
Yakup Bey, Leman' dikkatle dinledi ve onun yorumuna katldn bayla
onaylad. Daha sonra duygusal olgunlua erimi insann zellikleri uzerinde
konumaya devam etti. "Olgun insann ikinci zellii kendini deerli bulmasdr;
onun, kendine saygs vardr ve kendini olduu gibi kabul eder. Kendine sayg
duymann ve kendini deerli bulmann ekirdei aile iinde atlr. ocuu olduu
gibi kabul eden, onu destekleyip yureklendiren aile uyeleri, ocuun zbenlik
deerinin tohumlarn ekmi olur." , Leman heyecanl bir ekilde Yakup
Bey'e dnerek, "Recep! daymla yemek masasnda yaptm tartmay duunuyorum/I
diyerek sze balad. "Adamcaz kendi deerini ocuklarn kendinden korkmas ve
sinmesi ile tanmlam olmal ki, evresinde birisi yuksek sesle konusa, gulse
hemen kendini tehdit edilmi hissediyor ve kendini korumak iin saldrya
geiyor. Kendini deerli bulsa ve kendine saygs olsa, ocuklarn evresinde
konuup neeli biimde etkileimde bulunmasndan zevk alr. Byle duunuyorum,
yanl mym?"
Soruyu Yakup Bey'e sormutu; o da hemfikir olduunu syledi ve bir sure
duundukten sonra konumasna devam etti. "Olgun insann uuncu zellii beden,
zihin ve manevi yaam arasnda denge kurmu olmasdr. Srf bedensel grunume
nem veren ya da sadece duunsel (entelektuel) faaliyetlerde doyum arayan
kiiler, kendi ocukluklarnda, iinde yetitikleri aile iinde bedensel ya da
entelektuel ynde uyarlmlar, dier ynleri ge-
GELSMS OLGUN INSAN
163
litirilmemitir. Aile salkl ise, ocuk her ynunu gelitirmeye kendiliinden
ynelir. Beden ve zihin geliiminin yan sra ocuun manevi yaamnn
temellerini atma da nemlidir. ocuun alglama duzeyine uygun, onun
anlayabilecei kavramlar iinde, bedenle, zihinle, doayla ve evrenle ilgili
sorular yantlandrlarak, zaman iinde dengeli bir dunya gruu gelitirmesi
salanr."
Leman'm heyecan yuzunden belli oluyordu. "Bu ilgin bir boyut," diye sze girdi
ve devam etti; "Din ve manevi yaam asndan alacak olursam, Recep daymn
namazla, niyazla yle pek ilikisi yok. Eer kendisine sorulacak olsa,
'Elhamdulillah Muslumanm tabii/ der ve 'Allah gunahmz affetsin, vecibeleri
her zaman yerine getiremiyoruz/ diye ekler... yle sanyorum ocuklarndan biri
ya da kars evde baka bir dinle ilgili bir kitap okumaya kalksa, buna
kesinlikle izin vermez ve ok bozulur." Durdu, soluk ald, ve sonra Yakup Bey'e
bir soru yneltti: "O zaman bu evdeki din anlay ne?"
Soru, Yakup Bey'e sorulmutu ama, sze ben kartm ve, "Evdeki din anlay
senin dediin gibi ite. Yani yuzeysel, belirli bir kalbn tesine gemiyor."
Leman sylediimi anlaml bulmu olacak ki, "Bu ynden benim ailemde de din
anlay pek yok diyebilirim," diye konumaya balad. Konumasna Yakup Bey'e
bakarak devam etti: "Yani anne ya da babam bize dinle ilgili bir bask yapmad
ama, manevi yaamn temelini atacak turden herhangi sistematik bir reti iine
de girmedik. Yani onlar 'insanlar sev', 'buyuunu say', 'kuuunu sev', 'doaya
zarar verme', gibi utlerin tesinde bir ey yapmadlar."
Yine ben sze kartm ve, "Nusret'in ailesi yapt m, sence?" diye sordum.
Leman, "Sanrm onlar da Recep daym gibiydiler," diye yantlad.
Yakup Bey'e dnerek, "Size bir sorum var," dedim ve sordum: "Manevi yaam
ynunden salkl ailede sizin biraz nce
164
YETISKIN OCUKLAR
szunu ettiiniz denge nasl kurulur? Manevi ynden salkl ocuk
yetitirebilmek iin anababann namaz klmas gerekli
mi?"
"Simdi yetime anda ocuklar olan bir baba olsam ne yapardm, onu
syleyeyim," dedi ve devam etti: "ocuklarma yldzlar, gune sistemini,
samanyolunu gsterir ve anlatrdm. Daha sonra insanlarn 'evreni yaratan Tanr'
kavramna ulatklarn belirtir ve dunyada mevcut dinlerin ne olduu konusunda
onlara bilgi verirdim. Bu dinler arasnda toplumumuzda yaygn dinin ne olduunu
ve bu dini dierlerinden ayran zelliklerin ne olduunu retmeye alrdm."
"Bunu yaparken ocuklarnzn da sizin gibi duunmelerini ve sizin inandnza
inanmalann zorunlu klar mydnz?" diye
sordum.
"Hayr, zorunlu klmazdm," dedi ve yantna devam etti: "Onlara benim inancmn
ne olduunu syler, niin byle bir inancm olduunu anlatrdm. Kiinin
yaamnn anlam olabilmesi iin etkileimde bulunduu olaylara, insanlara,
topluma, dunyaya, doaya ve nihayet tum evrene anlam verebilmesi gerektiini
syler ve bu anlama benim nasl ulatm ocuklarmla paylardm. Bu konuda
soru sormalarn isterdim. Simdi vardm dunya gruune nasl ulatm, yani
sorgulama surecini vurgulardm. Kendi anlamlarn bulabilmeleri iin onlarn da
sormalar, duunmeleri, gerektiini gsterirdim. Ayn benim gibi onlarn da
kendi inanlarn zamanla kendilerinin oluturacaklarn ve benim buna saygl
olacam belirtirdim."
"Yani siz namaz klmasanz da, ocuklarnz manevi yaamlarn gelitirebilir.
yle mi?" diye sordum.
Yakup Bey'in yant ak seikti: "Namaz klmak evrenle ilikimde anlamlysa,
namaz klar, anlamszsa klmazdm; ne var ki, ocuklarma 'Allah kusurumuzu
affetsin, baz vecibeleri yerine getiremiyoruz,' demezdim."
Aklmdaki dier soruyu ynelttim: "Peki varsayalm ki siz namaz klmann gerekli
olduuna inanan bir babasnz; ocukla-
GELSMS OLGUN INSAN
165
rnz manevi yaamlarn baka turlu gelitiriyorlar, namaz klmyorlar. Bu
durumda ne yapardnz?"
"Kalplanm bir babaysam ve namaz klmak benim kalbmn bir paras ise, ne
yapar eder ocuklarn da namaz klmasn salardm. Klmazlarsa, onlara hayat
cehennem ederdim."
"Ben size soruyorum Yakup Bey," dedim, "siz ne yapard-
nz i
"Ben olsaydm diyerek yant veriyorum zaten. Eer kalplanm bir insan isem,
ocuklarm da aynen kendim gibi yetitirmeye ok dikkat ederdim. Benden hi
farkl olmamalar gerektiine inanrdm. Gelimi bir insan isem, namazm
klardm ve ocuklarma niin her gun namaz kldm aklar, onlara nasl
namaz klnacan retmeye hazr olduumu bildirirdim. Onlar namaz klmamaya
karar verirlerse bir sava tutumu iinde onlarla iliki kurar, niin namaz
klmak istemediklerini renirdim. Eer tembellik gibi yuzeysel nedenlerden
gelen bir durumla karlarsam, insan yaamnda bilincin ve iradenin nemini
retmekte baarsz olduumu anlar, bu ynde yeni abalara girerdim. Eer
ocuum namaz klmay gerektirmeyen anlaml bir manevi yaam kurmusa, onun bu
manevi yaamna sayg duyardm. Onlarla karlkl sayg iinde konumaya,
birbirimizden reneceimiz bir iliki yaratmaya zen gsterirdim. Aramzdaki
farklla sayg duyardm."
O konuda akla kavumutum. Yakup Bey'in daha nceki konumasnda kulland
'denge' kavram zihnimi kurcalyordu, onunla ilgili bir soru sordum: "Siz denge
kavramndan da sz etmitiniz. Peki denge kavram nasl iin iine giriyor?"
Yakup Bey ne demek istediimi hemen anlad ve yantlad: "Manevi yaam
gelitirirken kiinin bedeninden, bedensel faaliyetlerinden, kendi duunce ve
duygularndan korkmamasna nem verirdim. Bylece beden, zihin ve manevi yaamn
aslnda bir butunun farkl ynleri olduunu ocuklarmn kavramalarn
isterdim."
Leman kzgn bir tavrla, "Ben evremde ocuklaryla bu tur
166
YETISKIN OCUKLAR
iliki kuran aile grmedim," dedi. Ben de grmediimi syledim.
Yakup Bey gulumseyerek, "Yeniden vurgulamak isterim. 'Ben byle bir babaydm/
demiyorum. 'Simdi yeniden babalk yapma durumunda olsaydm/ diyorum."
Dayanamadm, "Yakup Bey sizin gemiinizi ok merak ediyorum. 'ocuklarnz
nerede? Onlar nasl buyuttunuz?' gibi sorular surekli kafam kurcalyor,"
dedim. Leman hemen, "Benim de," diyerek sze girdi.
Yakup Bey, "Simdilik kurcalamaya devam etsin. Belki bir gun bunlar konumann
anlam olur," dedi ve devam etti: "Simdi bu anlar anlatmann sizin iin de
benim iin de bir faydas olacan sanmyorum." Bir sure sustu; duuncelerini
toplamak ister gibi bir hali vard. Sonra konumaya balad. "Olgun insann
drduncu zellii yle ifade edilebilir: Olgun insan, heyecan ve duygularn
tanr ve onlarn gereki bir biimde ifade edilmesine olanak salar." Bu
noktada Leman'a bakt ve, "Duygular, yaamn en nemli enerjisini bir kapsul
gibi ilerinde tutarlar. Ifade olana verilmezse, enerji kapsul iinde skr
ve duygu ile beslenemeyen kii geliemez," dedi.
Leman, "Nusret'le geen gunlerimden sonra bunun ne kadar doru olduunu
biliyorum," diye sanki kendi kendine sylendi.
Yakup Bey, "Duygularmz ve heyecanlarmz i ve d dunya ilikisinin daha
etkili olmasn salar. rnein 'kzgnlk/ kiinin benlik snrlarn ve
onurunu korumasna olanak verir," diyerek duygularn ilevlerini anlatmaya
balad. Ben onun szunu keserek, "Ama bu olana kullanmasna otorite izin
vermez. unku ocuunun benlik snrlarnn olmasn istemez," diyerek
duunduumu syledim.
Leman, "Recep daymla tartrken bunu ak seik grdum," diyerek benim
dediimi desteklemek istedi ama, akla kavuturmak istediim iin ona, "O
zaman m grdun, yoksa imdi bu bilgilerin nda m grebiliyorsun?" diye
sordum.
GELISMIS OLGUN INSAN
167
"Simdi demek istedim," dedi. "Yani imdi Yakup Bey'in aklamalarndan sonra
ak seik grebiliyorum. Nusret'in de ayn eyi yapmaya altn imdi
grebiliyorum. Yani adam benim kendime zgu snrlarm olmasna olanak vermek
istemiyor."
Yakup Bey, konuyu datmamz istemeyen bir tavrla devam etti: "'Korku/
tehlikeli durumlardan saknmamza yol aar. Bu demektir ki, hi korkmayan
insann mru de ksa olur. Kendisini tehlikelerden korumasn bilemeyen kii,
mezarlktaki adresine erken kavuur.
"Dier yandan, yeni bir aamann balayabilmesi iin, bir devrenin kapanp
bitmesi gerekir; ite 'huzun', ayrlma zaman gelmi herhangi bir ey ya da
kiiyi simgeler. 'Sululuk/ vicdan duygusunu oluturmamza yol aarken,
'mahcubiyet/ kendi snrlarmz bilmemiz gerektiini, gucumuzun snrlarn
retir. 'Sevin', 'mutluluk', 'huzur' duygular her eyin yolunda olduunu, i
ve d dunya ile ilikilerimizin uyum iinde olduunu gsterir."
Yakup Bey bir sure sustu ve Leman, "Anladklarm zetlemek istiyorum; gerekirse
siz beni duzeltin," dedi: "Anladm kadaryla, gelimi olgun insan duygularna
nem verir, onlar dikkatle gzler ve duygularnn kendisine syledii mesajlar
anlamaya alr. Bunu sylemek istiyorsunuz, deil mi?"
Leman'm dediklerine katldm ifade etmek iin, "Ben de yle anlyorum," dedim
ve ilave ettim: "Ayrca, gelimi olgun insann, anababa olarak, ocuklarnn
duygular hakknda ig-ru kazanmasna nem vereceini de belirtiyorsunuz."
Yakup Bey, "Evet, ikiniz de haklsnz," dedi ve devam etti: "Gerekten gelimi
olgun insan yetikin ocuktan ayran en belirgin zelliklerinden biri, duygu ve
heyecanlarn tanmas ve onlara gereken nemi vermesi ya da vermemesidir. Byle
olunca gelitiren anababa, ocuklarnn duygu ve heyecanlarn tanmalarna nem
verir."
"Bunu nasl yapar?" diye sorunca, Yakup Bey yle dedi: "Bu konular da
gelitiren anababa sohbetimizde tum ayrntlaryla
168
YETISKIN OCUKLAR
ele alacaz. Simdi isterseniz, salkl aile duzeninde evlilik konusuna ksaca
deinebiliriz."
Leman'n gzleri parlayarak, "Evet, deinelim," dedi. "Ailenin temeli kar koca
arasndaki ilikidir. Kar koca arasndaki iliki salkl ve bilinliyse, o
aile, ocuklarn gelimesi iin salkl bir sosyal ortam oluturur. Salkl
iliki, iki kiinin bilinli olarak duunup tanp, sorumluluk iinde ald
karara dayanr. Ilikileri salkl olan bireyler, birbirlerini deerli ve
onurlu grurler. Ayrca birbirlerini olduu gibi kabul eder, deitirmeye
almazlar. Kendilerinin ve kardakinin snrlarnn bilincinde olarak surekli
etkileim ve dayanma iindedirler; olgun insanlardr."
Leman, "Nusret beni deitirmek istiyor; onu yakndan tandktan sonra, imdi
ben de onun deimesini istiyorum," diye bir gzlemde bulununca, "Yani her
ikiniz de birbirinizi olduunuz gibi kabul etmi deilsiniz," diye sze
kartm.
Leman, "Flrt ederken ben Nusret'i olduu gibi kabul ettiimi sanyordum. Ama,
evlenmeden nceki Nusret ile, evlendikten sonraki Nusret arasnda dalar kadar
fark var," dedi.
Yakup Bey, "Nusret Bey'le ayn zeminde buluabilip beraberce salkl bir yuva
kurabilseydiniz, kendi gereksinmelerinizle, 'yuva'nm gereksinmeleri arasnda bir
denge kurmanz sz konusu olacakt. Byle bir denge kurmak disiplin gerektirir.
Bu disiplin sayesinde, uzun vadeli mutluluklar, ksa vadeli geici doyumlara
yeleyecektiniz; ayrca, kendi davran, duunce ve duygularnzdan kendinizi
sorumlu tutacaktnz ve..."
Leman, "Affedersiniz Yakup Bey szunuzu kesiyorum," diyerek konumaya balad.
"Son szunuz Nusret'le ilgili baz deneyimlerimi hatrlatt. Nusret ba arsa
beni sorumlu tutuyor. Birka ay nce yazmas gereken bir mektubu yazmay ihmal
etmi ve ilgili kurulutan gecikmeden dolay ceza kesmiler. Bana, 'Senin
yuzunden yazamadm,' dedi. Hayretler iinde yuzune baktm. Nasl benim yuzumden
olduunu sordum. Efendim kendisini o kadar uzmuum ki, mektup yazacak ne
GELISMIS OLGUN NSAN
169
enerjisi kalm, ne de evki. Pes vallahi! Aklma geldike hrslanyorum."
Lafa kartm ve Leman'a, "Butun bunlar, salkl bir evlilik iinde
olmadnz gsteriyor," dedim.
Yakup Bey, "Leman Hanm'n evliliinin salkl olmadn artk biliyoruz,"
dedi. "Salkl evlilikte kar koca arasndaki ilikinin zellikleri arasnda
yukarda saydklarma ek olarak unlar da eklemek gerekir: Doru bildiklerini
sylemekte srar ederler ve gereki olmaya zen gsterirler, Ayrca, manevi
yaam zenginletirmeyi, kendi bencil snrlar iine kapanp kalmaya ustun
tutarlar."
Leman, bugunku oturumun kendisine ok yararl olduunu, evliliiyle ilgili daha
ak seik bir gru sahibi olduunu ifade etti.
Yakup Bey, bana bakarak, "Siz de yararlandnz m Timur Bey?" diye sordu.
Yakup Bey'in yuzune baktm; bu soruyu bana niin sorduunu anlamaya altm.
Gulumseyerek bakyordu; ama, benden bir yant beklediini gruyordum. "Ben her
zaman yararlanyorum," dedim. "Bugun rendiklerimi ileride evlenmeyi duunduum
kzla paylamaya, onun duuncelerini renmeye karar verdim," diyerek aklmdan
geenleri paylatm.
Leman meydan okurcasna bana bakt ve, "Ya renmek, okumak, dinlemek
istemezse?" diye bir soru yneltti. Aramzda yle bir konuma yer ald:
"Istememesinin bir nedeni olmal, onlar konuuruz."
"Ya bu konulara hi ilgi gstermeyen, yuzeysel bir kzsa?"
"Ne demek istiyorsunuz? Sorunuzu anlamyorum."
"Ya kalbinizi kaptrmsanz ve onu ok seviyorsanz. Ve sevdiiniz kz sizin
ilgi duyduunuz konulara hi ilgi duymayan biriyse?"
"Yani, benim nem verdiim eyleri nemsemeyen bir kza k olursam m demek
istiyorsunuz?"
"Evet."
170
YETISKIN OCUKLAR
"Bu, sigara ya da iki dukunu bir insann, 'Su mendeburu bir brakabilsem, ne
yapaym, almz bir kere brakamyorum,' demesine benziyor."
"Evet ama, sizinki kalpten vurulma. Kza vurulmusunuz." Yakup Bey dikkatle bana
bakyordu. Leman'la olan diyalogumuzu dikkatle dinliyordu. Leman'm bu tur
sorularndan sinirlenmeye baladm hissediyordum. Ne var ki, Leman'n duunu
tarzn ve sorularn ciddiyetle mi, yoksa srf beni denemek iin mi sorduunu
bilmiyordum. Konumaya devam ettik:
"Kendimin de bilmedii, anlamad nedenlerden dolay ona vurulmusam, bu, benim
vurulmamn altnda bir neden olmadn gstermez. Bilincimin bu nedenlerin
farkna varacak kadar gelimemi olduunu gsterir."
"Yani mutlaka nedenler vardr, diyorsunuz."
"Evet, 'vardr!' diyorum. ou kere bu tur vurulmalarn altnda cinsel
durtulerin yattn sanyorum. Tabii bu bir genelleme. Ne var ki, cinsel
durtuleri pek olmayan yallarn byle buyuk 'ak' yaadn pek grmuyorum.
Nedeni ne olursa olsun, eer bylesine vurgun olduum bir kz varsa, ondan
vazgemeye kendimi mecbur ederim."
"Nasl yani? ok tutkunsunuz, butun benliinizle ksnz."
"Daha nce sylediim gibi, eer bir kza o denli tutulur-sam, kendimi butun
benliiyle sigaraya ya da ikiye dukun insanlar durumunda grur ve daha nce
szunu ettiimiz sava tutumu iinde, bu ilikiye son vermeye kendimi mecbur
ederim."
"Niin byle davranrsnz?"
"Byle bir durumda sava neyi, niin yapyorsa, ben de onu yaparm. Anladma
gre sava, kendi gereini kefetmeye ve onu gelitirmeye kendini adamtr."
"Demek ki, bugun Yakup Bey'den rendiklerinizi sizinle paylamak istemeyen veya
nemsemeyen kz, sizin kendi gereinizi bulmanz ve bilincinizi gelitirmenizi
engellemeye balar."
GELISMIS OLGUN NSAN
171
Iimden, 'Evet/ demek geldi. Yakup Bey yuzume dikkatle bakyordu. Durdum. Bir
sure duundum. "Istememesinin nedenine bal," dedim.
Bu defa soru Yakup Bey'den geldi: "Nasl bir nedeni olabilir?"
"Benim notlarmda belirtilen grulerden daha bilgece grulerle karma
kabilir. Belki de onun bilgelii Yakup Bey'inkinden ustundur ve o benim
kendisini dinlememi isteyebilir."
Leman gulumseyerek, "Bilgelii sizden ustun bir kz dinler misiniz?" diye
sordu.
"Dinlerim," dedim. Bir sure sustum. Sonra, "Dinlemeliyim!" dedim. Yine bir sure
sustum ve, "Bilgelii benden ustun bir kz dinleyecek bir insan olacak ekilde
kendimi deitiririm," dedim.
Yakup Bey memnuniyetini ifade eden bir yuzle, "Leman'la aranzdaki etkileimi
zevkle izledim. Sohbet edilecek insanlar arasnda olduumu bir kez daha
gzlemledim," dedi.
Bir sure sustuktan sonra Yakup Bey bana dnerek, "Leman Hanm'a kendini
gzlemlemesi iin soru listesini verelim. Gzden geirsin. Bakalm onun i
ocuu ve i anababas ne lemde," dedi ve daha sonra Leman'a dnerek, "Size
vereceimiz sorular gzden geirerek uzerinde duunur musunuz?" diye sordu.
numuzdeki bulumada sizin yantlarnz uzerinde konuuruz." Leman memnuniyetle
sorulara yant vereceini belirtti.
Perembe gunu bulumak uzere oradan ayrldk.
15
Leman'n Yantlan
Leman evde kendisine verdiim sorular yantlamaya balad. Ne var ki, verdii
yantlar uzerinde hi konumadk, Yakup Bey'le bulumay bekledik. Annesi Erol'u
yine dvdu, daha dorusu dvmeye kalkt, fakat ben ve Leman ocuu kurtardk.
Erol'un evresinde etin'in dnda oynayaca yat yok. Bu nedenle frsat
bulduka etin'le oynamak istiyor. etin'in annesi Safiye Hanm'in buna bir
itiraz yok; Hatice teyzem ise kuplere biniyor.
Geen sal Yakup Bey'le bulumamzdan dnduumuzde Hatice teyzem, Erol'u
kolundan surukleyerek ieriye sokuyor ve, "Sen daya hak ettin. Senin
kemiklerini kraym da gr. Seni pi kurusu seni," diyordu. Erol bizim
geldiimizi grunce gzlerinde bir umutla bize bakmaya ve daha yuksek sesle
alamaya balad. Leman hemen Hatice teyzemin nune geti ve, "Erol seni yine mi
kzdrd yenge?" diyerek ona ilgi gsterdi. Hatice teyzem alamakl bir sesle,
"Vallahi ne yapacam bilemiyorum. Bu ocukla ba edemiyorum. Parmak kadar
ocuk sz dinlemiyor, beni deli ediyor," diye ikyetlere balad.
"Ben Erol'la konuaym," diyerek ocuu hemen onun elinden aldm ve odaya doru
yurumeye baladk. Leman, "Sen uzulme yengeciim, biz Erol'la konualm, sonra
seninle konuuruz," dedi. Erol, annesi elini brakr brakmaz, kedinin elinden
kaan bir fare gibi, hemen benim odaya dald ve kapy kapatt. Biz Hatice
teyzeme Erol'la konuacamz, neden byle
LEMAN'IN YANITLARI
173
davrandn reneceimizi ve bu soruna bir zum arayacamz syledik.
Hatice teyzem, "Onun istedii dayak. Kanyor. Annesinin szunu tutmayanla neyi
konuacaksnz? Beni el leme rezil ediyor, eolu eein dlu," diye fkesini
belirtiyordu. Leman, Hatice teyzemle ilgilenmek iin orada kald, ben Erol'un
yanna gittim. Zavall Erol yatan bir kesine buzulmu; korkudan titriyordu.
Ieriye girince, benim de kzgn olup olmadm anlamak istercesine yuzume
bakt. Gittim yanna oturdum, sol kolumu omzuna attm, kucakladm. Dndu bana
sarld ve sarsla sarsla alamaya balad. Kendisini iyice kucakladm, "Ne
kadar gucune gittiini anlyorum Erol'cuum," dedim. Ben byle anlayl ve
yumuak konuunca iyice alamaya balad. Gzlerinden yalar iplik gibi
akyordu. Bu srada Leman geldi, o da Erol'a sarld. Erol kesik kesik, "Ben bir
ey yapmadm ki. (hkrk...) Hi oynayacak arkadam yok! (hkrk...)
etin'le oynaynca annem beni ok dvuyor," diye hem konuuyor, hem de
alyordu.
Baktm Leman'n da gzleri yaland. Ben yava yava Erol'dan uzaklatm. Leman
buyuk bir efkatle Erol'u kucana ald, birbirlerine sarldlar. Leman'n
sevecenliini bylesine iten ortaya koyabilmesi beni ok etkiledi. Erol'un
annesi tarafndan kucaklanmaya, anlalmaya, pulmeye ne kadar ihtiyac olduunu
Leman'la bir ara konumutuk. Erol, susuz kalan bir bitkinin suyu ve gunei
bulmas gibi, Leman' bulmutu. Iimden, "ite insan olmann zu bu," gibi bir
duunce geti. Bu manzaray mrum boyunca unutamayacam biliyordum.
Erol'un alamas getikten sonra onunla konutuk. Oynayacak arkada olmad
iin etin'le oynadn, etin'in annesinin buna bir itiraz olmadn, ama
kendi annesinin kuplere bindiini ve annesinin neden kzdm anlamadn
syledi. Kendi bana ok skldn, bir sure sonra 'belki de anneme
yakalanmam/ umuduyla etin'le oynadn, bazen yakalanmadn, ama yakaland
zaman annesinin ok dvduunu anlatt. etin ile oynamann houna gittiini de
ekledi. Sylediklerinden anl-
174
YETISKtN OCUKLAR
yordum ki baka oynayacak arkada olsa bile belki onunla oynamaktan
holanmayabilirdi. etin onun iin zel bir oyun arkadayd.
Leman'la birbirimize baktk, ne diyeceimizi bilemiyorduk. Ben, "Erol'cuum, biz
annenle konuacaz. Belki bu konuya bir zum bulabiliriz. Senden ricam,
numuzdeki hafta etin'le oynama. Bakalm bu arada bir zum bulmaya alalm,"
dedim.
Erol ara sra iini ekiyordu. Duundum; Erol'un tek arkada etin'i onun
elinden alarak, ona hakszlk ettiim duygusuna kapldm. Aklma bir fikir
geldi, "Seni bu cumartesi lunaparka gturmeyi duunuyorum. Bir hafta on gun
etin'le oynama, biz annenle, gerekirse babanla konualm. Bakalm nasl bir
zum bulacaz," dedim.
Leman, Erol'a sarlarak, "Lunaparka ben de gelebilir miyim?" diye sordu. Erol'un
yuzu guldu. Gzleri l l Leman ablasna dndu, "Evet gel, ne olur gel!"
dedi. Ben Erol'a, "On gun kadar etin'le oynamama konusunda kararn ne?" diye
sordum. "Siz isterseniz oynamam," dedi.
Daha sonra odadan knca Hatice teyzem, "Ne oldu, konutunuz mu?" gibilerinden
yuzumuze bakt. "Hatice teyze, Erol'la konutuk. Anladmz kadaryla seni
kzdrd ve uzduu iin Erol gerekten ok uzgun. Ne var ki, bu yakn evrede
oynayacak hi arkada olmadn syluyor," deyince, Hatice teyzem, "Oynamasn
pi kurusu!" diye karlk verdi. Ben hi duymam gibi konumaya devam ettim:
"Onunla yeniden konuacaz. Seninle de konuacaz. Bu soruna bir zum bulmaya
alacaz. Bize biraz zaman ver. Senden on be gun istiyoruz," dedim.
Hatice teyzem biraz merak, biraz istihza ile, "Yakup Bey'e mi danacaksnz?"
diye sordu. Leman ile baktk. Ikimiz de ayn anda, "Evet," dedik. Leman hi
beklemediim bir ey syledi: "Hatice yenge, sen de Yakup Bey'le tanmak ister
misin?" Sonra dndu, bana bakt. Sakn bir durumdaydm. Donmu kalm-
LEMAN'IN YANITLARI
175
tim. Hatice teyzem nce, "Leman'cm Yakup Bey benim gibi cahil bir kadnla
niye konusun ki?" gibi laflar etti, ama sonra, "Bir grelim bakalm, bir de biz
tanalm," diyerek Yakup Bey'le bulumak istediini dile getirdi.
Perembe gunu Yakup Bey'le bulumaya giderken hem Leman, hem de ben baya
kayglydk. Yakup Bey bizi her zamanki guler yuzuyle karlad. Hemen ayevine
yuruduk. Leman ay syledi, Yakup Bey ve ben hlamur istedik. Konumaya
baladk:
Yakup Bey, Leman'a "Sorulan gzden geirdiniz mi?" diye sorunca, "Evet. zerinde
duundum," dedi.
"Paylamak istediiniz gzlemleriniz var m?"
"Evet, baz sorularn beni duunduren ynleri oldu; bunlar konumak istiyorum.
Yalnz bundan nce size bir eyler sylemek istiyorum."
Bunu duyunca Yakup Bey, "Sorulardan farkl bir konuda m konumak istiyorsunuz?"
diye merakn dile getirdi. Bunun uzerine Leman, bir gun nce Erol'u annesinin
elinden nasl kurtardmz, daha sonra neler konutuumuzu, on-on be gunluk
bir zaman iinde bir zum bulmaya sz verdiimizi anlatt. Leman burada bir
sure sustu ve sonra ilave etti, "Ve en nemlisi, size danacamz Hatice
yengeme syledik. O da sizinle tanmak istediini syledi."
Aslnda teklif Hatice teyzemden deil, Leman'dan gelmiti ama, ben Leman'n
anlatmna karmak istemediim iin bir ey sylemedim.
Yakup Bey bir Leman'a bakt, bir de bana. Bir sure sessiz kald. Yeniden ikimize
bakt ve konumaya balad: "yle sanyorum ki siz Hatice Hanm'a, 'Sen de
bizimle gel, Yakup Bey'le tanrsn, konuursun,' dediniz."
Leman, "Itiraf etmem gerekiyor," diyerek devam etti; "Timur'un Hatice yengemin
sizi tanmak istemesiyle ilgisi yok. Aslnda ben Hatice yengeme sordum, 'Sen de
Yakup Bey'le ta-
176
YETISKIN OCUKLAR
nmak ister misin?' diye. O da, 'Benim gibi cahil bir kadnla Yakup Bey ne
konusun/ gibi tereddutlerini dile getirdikten sonra gelip sizinle tanmaya
karar verdi."
Yakup Bey, "Anlyorum," dedi. Bir sure sessiz kald. Daha sonra, "Benim teklifim
u. nce uzerinde duunduunuz sorularla ilgili gzlemleri gzden geirelim.
Daha sonra Erol ve Hatice Hanm konusuna dnelim," dedi.
Leman, mahcup olmutu. "Yakup Bey, sizi uzecek bir ey yapmak istemezdim. Galiba
bilmeyerek haddimi atm," dedi.
Yakup Bey ciddi bir ifadeyle, "Haddini amak deil, ama konularn hassasiyeti
sebebiyle, bu tur kararlardan nce bana danmanz tercih ederdim," yantn
verdi.
Leman, mahcup bir ifadeyle zur dileyince Yakup Bey, "Su anda, durumu ak seik
anlam deilim. Bugunku konumamzn sonunda konuunca durumu daha iyi
anlayacam. Beni nasl bir durum bekliyor, o zaman karar vereceim."
Leman, "ok mahcubum, yeniden zur dilerim," dedi. Yakup Bey gulumseyerek,
"Mahcubiyetin iyi olduunu sylemitik. Yeter ki utan duygusuna boulma!
Mahcubiyet o kadar zararl deil," dedi.
Hep beraber gulduk. Yakup Bey, Leman'm sorularla ilgili gzlemlerine gemek
istediini belirtti.
Leman getirdii notlar masann uzerine koydu, gzden geirmeye balad.
"Surekli bakalarn memnun etmeye alrm; kendimin ne istediimi ou kez
hi duunmem ifadesi beni duundurdu, insann bazen bakalarn daha ok
duunmesi ok mu yanl? Benim iin arkadalk ve dostluk kavramlar ok
nemlidir. Bazen arkadalarm ve dostlarm neelendirmek iin kendi isteim
yerine, onlarn istedii dorultuda hareket ederim. Bu yanl m?"
Leman'm sylediklerini akla kavuturmak istediim iin, "Yani surekli
arkadalarnzn istediklerini mi n planda tutarsnz?" diye sordum. Leman,
surekli yle davranmadn ama baz zel durumlarda bilerek, isteyerek yle
yaptn syledi.
LEMAN'IN YANITLARI
177
Yakup Bey, Leman'a, "Bilerek, isteyerek kelimelerini ustune basa basa
sylediniz; niin?" sorusunu yneltti.
Leman, "Arkadalarm mutlu grmek benim iin ok nemli. Eer isteklerini
yerine getirerek onlarn mutluluuna katkda bulunacaksam bu tur davranlar
neden bilerek, isteyerek yapmayaym?" diye yantlad.
Yakup Bey'e bakarak, "Aslnda sorunun yakalamaya alt eyi, Leman yaamnda
gerekletiriyor," gzlemini yaptm. Leman'n ve Yakup Bey'in gzlerinde,
sylediimi aklamam bekleyen bir ifade grdum ve, "Yani, dostlarn mutlu
etmeyi ok istedii zaman, bu duygu, kendisinin yapmak istedii dier eylerden
daha kuvvetli olduu zaman, Leman dostlarnn dediini yapyor. Bylece kendini
daha mutlu klyor," dedim.
Leman kaygl bir ifadeyle Yakup Bey'e, "Bunda yanl bir ey var m?" diye
sordu.
Yakup Bey, ciddi bir ifadeyle, "Katiyen yok. nemli olan sizin bilinli olarak,
isteyerek, dostlarnza, arkadalarnza gnulden uzanmanz, onlarn istediini
yapmanz," dedi. Biraz duundukten sonra, "Bu davran sizin bencil deil,
paylamasn seven bir insan olduunuzu gsteriyor. Bu iyi bir nitelik," diye
szunu tamamlad.
Leman, bu konuda daha ok konumak istiyor olmal ki, "Peki, nasl bir durumda
dostlarmn istediini yapmam salksz olurdu?" sorusunu sordu.
Soru aslnda Yakup Bey'e yneltilmiti, ama yant ben verdim: "Iiniz ekmedii
halde srf onlardan ekindiiniz, korktuunuz iin yaparsanz o zaman salksz
olurdu." Doru syledim mi, dercesine Yakup Bey'e baktm. Yakup Bey, "Evet,
isteyerek/severek yapnca, bu artk onlarn istei olmaktan km, sizin
isteiniz olmu oluyor," diyerek benim sylediimi onaylad.
Leman gulumseyerek, "Ama ilk bata onlarn isteiydi, ben yle bir ey
duunmemitim," dedi.
Yakup Bey'in sylediklerimi onaylamasndan yureklenmi
Y12
178
YETISKIN OCUKLAR
olarak, "Fark etmez," dedim, "istein kayna tartlmyor ki. nemli olan,
karar verdiiniz zaman, yapmak istediiniz eyi sizin gnulden isteyip
istememeniz."
Leman, kendi kendine konuuyorcasma, "Bazen tekliflerini onlar kadar cazip
bulmu olmayabilirim. Ama, onlarn daha mutlu olacan bildiim iin itiraz
etmem, rza gsteririm," dedi.
Hem ben hem Yakup Bey, Leman'in sylediklerini duymutuk. Yakup Bey, akademik
bir konuyu irdeleyen bir retmen edasyla, "Burada iki nemli boyutu hatrda
tutmak nemli," diye sze balad ve devam etti: "Birincisi, bu durumun
yaamnzda ne sklkta olduu; ikincisi onlar memnun etmek iin mi, yoksa
onlar kzdrmaktan korktuunuz iin mi bunu yaptnz."
"Bir kiinin davrannn altnda korkunun mu, yoksa sevginin mi yattn nasl
anlarz?" diye Yakup Bey'e bir soru ynelttim. O da gulumseyerek, "Yani,
Leman'in davranna bakarak, 'arkadalarndan ekindii ya da onlar
kaybetmekten korktuu iin mi, yoksa onlar sevdii iin mi onlarn dediini
yapyor, bunu nasl anlarz?' diye soruyorsunuz?" diye benim sorumu akla
kavuturmak istedi. Bamla, "Evet," dedim. Yakup Bey, "Su anda sz konusu olan
Leman'in kendisinin bu fark anlamas, bunun bilincine varmas, bu, sizin ya da
benim anlamamdan ok daha nemli," diyerek konuyu saptrmamam istercesine
gzumun iine bakt.
Ama ben srarlydm. "Genel anlamda sormak istedim, Leman'in u davran ya da
bu davran ile ilgili olarak deil," diyerek ilk sorumu yineledim.
Yakup Bey, "Iyi bir gzlemci, uzun vadede aradaki fark gsteren davran
zelliklerini yakalar," dedi ve yle devam etti: "Ne var ki, belirli bir zaman
kesiti iinde kiinin korktuu iin mi, yoksa sevdii iin mi bir davran
yaptn anlamak pek kolay olmaz. Kiiyi zaman iinde tanyp, onun yaama
bak tarzn kefettike, davrannn altnda yatan guduyu yakalamaya
balarsnz."
Leman'a dnerek, "Ben Leman' artk baya tandm sy-
LEMAN'IN YANITLARI
179
leyebilirim," dedim. Burada uzunca sure durdum. Leman, syleyeceklerimi merakla
beklemeye balad. Yakup Bey, yuz ifademden anlam olacak ki, hafife
gulumsemeye balad ve, "Yani Leman'n davrannn altnda yatan guduyu
tanyacak durumda olduunuzu syluyorsunuz," dedi. "Evet, sanrm
syleyebilirim," dedim. Leman, baya meraklanm bir durumda, "Peki, sizce
gudum ne?" diye sordu.
Ciddi bir ifadeyle, "Leman'n, dostlarnn ve arkadalarnn istediklerini
yapmas," dedim ve yine biraz durdum, sonra gulerek, ustune vura vura,
"tamamiyle korkudan!" dedim.
Leman omzuma eliyle bir tokat att. Hepimiz gulmeye baladk. Mutluyduk. Birden
bire bu mutluluun bilincine eritim, tumuyle farkna vardm. Iimden u anda
burada olduum iin ukretmek geldi. Kalben ukrettim. Leman, "Timur, ciddi
ciddi konuuyoruz, lutfen cvmaym," dedi. Yakup Bey, yuzunu asar-m gibi bir
poz iinde, "Hanmlar, beyler, lutfen cvmayalm!" dedi. Yeniden gulduk.
Bir sure sonra Yakup Bey, Leman'a dndu: ve, "Sorularla ilgili baka
gzlemleriniz var m?" diye sordu.
Leman notlarna gz gezdirirken konumaya balad; "Hibir eyi atamam. Deerli
deersiz elime geen her eyi biriktiririm, ifadesini okurkei\ koleksiyoncular
duundum. Koleksiyoncular bu kapsamda ele almak mumkun mu? Yoksa biriktirme
kapsamn sadece sradan eyalarla m kstlyorsunuz? rnein, pul
koleksiyonculuu yapmak salksz bir psikolojik yapnn belirtisi olabilir mi?"
Yakup Bey gzlerini iri iri aarak bana bakt ve, "Ne dersiniz Timur Bey, pul
koleksiyonculuu yapmak bir psikolojik rahatszln belirtisi olabilir mi?"
diye soruyu bana yneltti.
Pul ya da baka turden bir koleksiyonculukla, vr zvr her eyi biriktirme ya
da atamama arasnda buyuk fark grduumu syledim. Leman, "Ben de zaten nasl
bir farkn olduunu soruyorum," dedi.
180
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey sze girdi ve yle dedi: "Guven duygusu gelimemi insan deiik
tutkunluklar gelitirir. Bu tutkunluklardan biri de, hibir eyi atamama, eline
geen her eyi biriktirmedir. Bylece, kendi i dunyasndaki guvensizlii, d
dunyada biriktirdii nesnelerle karlamaya alr. Tand, kulland
nesneleri biriktirerek, iinde bulamad emniyet, guven ve huzur duygularn
elde etmeye abalar."
Leman, "Ama, ben hl sorduum sorunun yantn alamadm," dedi. "Pul
koleksiyoncusu da pul biriktirerek iinde bulamad emniyet, guven ve huzur
duygularn elde etmeye abalar diyebilirim."
"Ben aradaki fark grebiliyorum," diye sze baladm ve devam ettim: "Pul
koleksiyoncusu eline geen her pulu biriktirmez. Deer verdii pullar vardr.
Bir seri izler. Tekrar eden ve piyasada hi deeri olmayan pullar hi
duunmeden elden karabilir. Yani pul koleksiyoncusunun kendi psikolojik
yapsnn dnda bir duzen, o pullarn deerini belirler."
Leman, aradaki fark imdi daha iyi grebildiini syledi ve Yakup Bey'e
bakarak, "Baka gzlemlere geebilir miyim?" diye sordu. Yakup Bey, evet
anlamnda ban sallaynca Leman bizimle unlar paylat: "Kendi haklarm
korumak iin konutuktan sonra iimi bir sululuk duygusu kaplar; 'keke,
kendimin deil, dierlerinin istediklerini yapsaydm' diye duunurum, ifadesi
uzerinde duundum. Yapmam istenilen ii, karmdaki yapmam ok istiyorsa ve
benim yapamam olmamdan dolay ok uzulurse, o zaman piman olurum."
"Bakalarn uzmemeye gerekten zen gsteriyorsunuz, deil mi Leman?" dedim.
"Bunda bir yanllk m var?" diye sordu.
Yakup Bey, "Burada uzerinde durulmas gereken nokta, kiinin kendini deersiz
grmesinden, eziklikten kaynaklanan bir pimanlk olup olmad," dedi.
"Ben Leman' tanyorum. Mutlaka eziklikten kaynaklanyordur onun pimanl!"
dedim ve Leman gulerek yine omzuma vurdu ve, "Cvmaym yine," dedi.
LEMAN'IN YANITLARI
181
Yakup Bey, "Baka gzlemleriniz var m?" diye sorunca, Leman, "Evet; Aladm
zaman kendimden utanrm, ifadesi uzerinde duundum, ilk olarak bu yl, yani
evlendikten sonra, aladmdan dolay utanmaya zorlandm. Aladm iin Nusret
benimle alay etti. O nedenle bunun uzerinde duunmeye baladm. Alamak ne
dereceye kadar salkl? Duygusalln m, zayfln m gstergesi, bilmiyorum,
kafam kark," diyerek duuncelerini paylat.
Yakup Bey bu konuya nem veren bir tarzda konumaya balad: "Alamak huzun
duygusunun bir ifadesi olabildii gibi, zlem duygusunun bir ifadesi de
olabilir. Bazen kiinin aresizlik duygusunun ya da kendine acma duygusunun bir
ifadesi de olabilir," dedi ve bir sure duundukten sonra, "Bunun gibi daha
birok duygunun ifadesi olabilir," diye devam etti. "Duygularn ifade edilmesi
nemlidir, salkl olmann iaretidir. 'Duygularn kendisi salkl bir yapya
uygun mu, deil mi?' diye sorulabilir. rnein, surekli aresizlik duyan ya da
kendine acyan biri surekli alyorsa, ortada salksz bir durum var demektir.
Ama, o duygular var olduu surece alayarak bu duygular gstermesi doaldr."
"Herhalde Leman'in sorusu, 'Bu duygulardan dolay insann utan duymas gerekir
mi?' biiminde sorulmalyd," dedim ve Leman'a baktm. "Evet, byle sormak
istedim, insan duygularndan utanmal m?" diye sorusunu yeniden dile getirdi.
Yakup Bey, "Salksz ailenin yapt maalesef bu," diyerek yantlamaya balad.
"ocuk duygu ve heyecanlarn ifade ettii zaman surekli utanca boulmu ve i
dunyasyla ilikisini kesmeye itilmitir," diye cevap verdi.
Yakup Bey soluklanmak iim susunca Leman'a bakarak, "Korkmayn bizim yanmzda
bol bol alayabilirsiniz," dedim.
Leman, sahte bir nezaketle, "Teekkur ederim beyefendi, lutfettiniz!" dedi.
Yakup Bey aramzdaki satamann farknda deilmi gibi Leman'a, "Baka
gzlemleriniz?" diye sordu.
182
YETISKIN OCUKLAR
Leman, "Pek istemediim halde cinsel ilikide bulunmaktan kanmam, ifadesi beni
duundurdu. Benim iin seks ve duygusallk ok fazla i ie girmi durumda."
Yakup Bey ciddi bir edayla, "Bu hassas bir konu. Bu konuyu rahatlkla bizimle
konuabilmeyi gze aldnz iin memnunum," dedi ve sordu: "Gzlemlerinizi
paylamak istediinizden eminsiniz, deil mi?"
Leman, bana bakt, gulerek, "Timur cvmazsa, evet," dedi. Ciddi bir yuzle,
"Sz! Ciddiyim artk," dedim. Leman, Yakup Bey'e bakarak konumaya balad.
"Evet, sylediim gibi, benim iin seks ve duygusallk ok fazla i ie. Byle
bir iliki iin karmdaki insann beni sevdiinden emin olmak isterim, iliki
duygusal ynden ktu gittii zaman cinsel ilikiden zevk almam. Karlk
verebilmem pek mumkun olmuyor. Peki ne yapmalym? Karmdaki insan yle deil
ki! iki dakika nce barp aryor, fakat iki dakika sonra seviirken her
eyi oluyorsunuz; eer pek istemediim zamanlar sevimemem daha doruysa o zaman
bu, ilikimizi kurtarmak iin hi aba gstermediim anlamna geliyor. Belli bir
sure iin bile olsa insann kendini zorlamas ktu bir ey mi?"
Leman'm yuzunun kzardn gruyordum. Bu konuda yazdklarn okuyarak,
notlarna bakarak konuuyordu. Ne benimle, ne de Yakup Bey'le gz temas
kuruyordu. Devam etti: "Evlilikte bazen isteksiz ilikiye girmek tumuyle hata
m? Bu durumda karnzdaki kiinin ne yapmasn beklemeli? Ne dereceye kadar
sizi bekleyebilir? Bu, bakalarna ynelmesine yol amaz m? Srf erkeini elde
tutmak iin ilikiye girilmeli demiyorum, ama istisnalar olamaz m?"
Leman durdu, Yakup Bey'in yuzune bakt ve kendi kendine konuurcasna, "Baya
sorularm varm bu konuda," dedi.
Yakup Bey, "Evet, bu sorular teker teker ele alalm," diyerek konumasna
balad. "nce u ifadeyi ele alalm: Karmdaki insan yle deil ki! Iki dakika
nce barp aryor, iki dakika sonra, seviirken, her eyi oluyorsunuz.'
Aile terapisi ile uraan psikote-
LEMAN'IN YANITLARI
183
rapistlerin yapt gzlemlere gre, birok e, aralarndaki psikolojik
sorunlar cinsel iliki ile rtbas etmeye kalkyorlar. Byle bir tutum, sorunun
ortaya kard semptomlar bir sure bastrmakta yararl oluyor; ne var ki,
sorunun zumune yardmc olamyor."
Sze kararak, "Peki, sorunlar rtbas etmenin zararl olduu duunulebilir
mi?" diye sordum.
Yakup Bey, "Evet, zararl olduu duunulebilir," dedi ve devam etti; "Sorunun
her iki tarafa alglanarak gereki bir zum aranmasn geciktirdiinden,
salksz psikolojik durumu surdurerek, baka karmaalarn ortaya kmasna yol
aabilir."
Leman, "Yani, salkl bir iliki kurmak istiyorsam, ksa sureli honutluklar
yaratmak iin cinsellii kullanmamalym," diyerek anladn dile getirdi.
"Peki, eimin benimle cinsel tatmin bulamamas sorun yaratmaz m? Bu durum onun
bir baka kadna ynelmesine yol amaz m?"
Yakup Bey, bu konuda iyi gzlemler yapmann ve duyarl kararlar vermenin gerei
uzerinde durdu ve yle devam etti: "yle evlilikler olabilir ki, erkek
karsndan daha ok cinsel itaha sahiptir ve daha sk cinsel birleme ister. Bu
durumda birok seenek var. Bu seeneklerden biri u olabilir: Kadn erkein bu
durumunu gz nune almaz, tamamiyle kendi istei erevesinde cinsel ilikiyi
ayarlar; erkek kadn gerekten seviyorsa, daha az cinsel birlemenin ortaya
karaca gerilimi pek nemsemez, mutluluklar pek zedelenmeden evlilikleri
devam eder."
Bir sure sustuktan sonra, "Bir baka ihtimal, kadn kendisi pek hazr olmasa da
kocasn ok sevdii iin onun isteini birinci planda tutar ve cinsel
birlemeye kar koymaz ve bundan da pek rahatsz olmaz. unku sevdii kocasn
bu biimde memnun etmekten kendisi mutluluk duymaktadr."
Bu noktada Leman bir soru sordu: "Yani, kendisi zevk ald iin deil, kocasna
zevk verii iin cinsel birlemeye rza gsterir mi demek istiyorsunuz?"
184
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey, dorudan soruya yant vermedi, konuyu amaya devam etti: "Bu rnekler
salkl nedenler. Ne var ki kadn, 'Ben uzak durursam baka kadnlara ynelir/
korkusuyla cinsel ilikiye giriyorsa, ister istemez kendini kullanlm
hissedecek, iten ie bir kzgnlk, tiksinti, gerginlik biriktirmeye
balayacaktr."
Leman, "Ne kadar doru," dedi. "Ayn davran, kiinin alglay biimine gre
farkl duygusal tonlarda alglanyor."
Yakup Bey, Leman'a dnerek, babacan bir tavrla, "Sevgili Leman Hanm," dedi ve
yle devam etti: "Sizin durumunuzda sylenecek iki-u ey var: Bir, Nusret
Bey'in yetikin ocuk durumunu cinsellikle tedavi edemezsiniz. Iki, onu
seviyorsanz, cinsel ynden hazr olmadnz halde, onu memnun etmek iin
cinsel iliki kurmanzda hibir saknca yok. , 'cinsel iliki kurmazsam beni
brakr, bakasn bulur,' anlay basknsa, bu salksz bir tutum. Bu tur
davran onu daha sorumsuz, sizi de daha fkeli yapar."
Leman dikkatle dinledi ve Yakup Bey bitirince, "Anlyorum," dedi.
"Simdi baka bir soruyla ilgili gzleme geebiliriz. Baka var m?" Yakup Bey
sorusunu sormutu ve dinlemeye hazrd.
Leman, "Evet, var," dedi ve devam etti: "Bedenimin biyolojik fonksiyonlarndan
utan duyarm, ifadesi bana unlar duundurdu: Bir kiinin bedeninden utan
duymas konusuna imanlk, zayflk, irkinlik gibi grunute ilgili ynleri
ekleyerek duundum. Gunumuzde medya ve giyim-kozmetik sanayinin etkisiyle
olacak, 'i guzellik'ten ziyade 'd guzellik' birinci planda. Bu da insanlarn
bedenlerinin grunulerine daha fazla nem vermelerine yol ayor. Ufak tefek
bedensel kusurlar buyutuluyor, nemli ayplar haline getiriliyor."
Leman'm gzlemine katldm belirttim. Yakup Bey, hemfikir olduunu belirten
bir yuz ifadesiyle gruunu belirtti: "Salksz aile ocuu utanca boar,
bylece kalplanm insanlar yetierek, ailenin salksz duzenini surdururler,
kuaktan
LEMAN'IN YANITLARI
185
kuaa aktarrlar. Medya ve giyim-kozmetik sanayii, utanca boulmu insanlarn
bu psikolojik durumundan faydalanarak para kazanmaya bakar."
Yakup Bey'e, gelimi insanlarn ounlukta olduu salkl bir toplumda,
medyann bu kadar etkili olup olamayacan sordum. "Bu ynden olamaz," dedi.
Bunun uzerine Leman, "Bir anlamda medya pek salkl bir toplum istemez, sonucu
kyor," fikrini ortaya att. Bu fikir ilgimi ekmiti ve doru olduunu
duundum; "Leman'a katlyorum. Salkl toplumda medya insanlar istedii ynde
o kadar etkileyemez/' diye onu destekledim.
Yakup Bey upheci bir tavr iinde, "Ilgin bir gzlem," dedi. Bir sure sustu ve
inanmayan bir tavr iinde, "Bir adm daha ileriye gitmek mumkun," dedi. Ikimiz
de merakla yuzune baktk. Ne syleyeceini merak ediyorduk. Bize bakt,
gulumsedi ve, "Toplumu salkl klacak ynde giriimleri medya ve giyim
-kozmetik sanayii bir anlamda ksteklemek isteyebilir," dedi.
Leman ve ben birbirimize baktk. Yakup Bey ciddi mi konuuyordu, yoksa bizim
upheciliimizle alay m ediyordu? Anlayamadk. "Bunu hi duunmemitim," dedi
Leman.
Yakup Bey, "Bu, una benziyor," diyerek sze balad: "Doktor bir kasabaya
atanm. O kasabada bir hastalk ok yaygn. Bu nedenle doktorun hastas bol;
geliri ok yuksek. Bir sure sonra kasabann kaymakam bu hastal nleyecek bir
salk duzeni getirmeye alyor. Bilin bakalm, bu projenin gereklemesinde
kaymakamn danman kim olacak?"
Soruyu Leman'a sormutu, ama sze ben girdim; "Kasabann doktoru," diye
yantladm.
Yakup Bey aklamasna devam etti: "Doktor gelirini n plana alan biriyse, u
veya bu nedenle yeni salk duzenini rafa kal-drtacak burokratik nedenler
kefeder. te yandan kiisel kazancndan ok halkn salna nem veren
biriyse, yeni salk duzenini daha da gelitirerek uygulamaya koymak ister."
Yakup Bey bir sure sustuktan sonra, "Kasabada doktorluk
186
YETISKIN OCUKLAR
yapan butun doktorlarn kendi gelirini n planda tutacan syleyebilir
misiniz?" diye sordu.
Hemen medyay sulayc bir tavr iine girmemizin gereki ve durust bir tavr
olamayaca mesajn bu sorunun soruluuyla almtk.
Bir sure sonra, "Medya topluma yn verebildii gibi, o toplumu da yanstmaz m?"
diye aklma gelen yeni duunceyi belirttim.
Leman'la benzer duunmemiz burada da kendini gsterdi. "Gerekten yerinde bir
soru," diye sze kart ve unlar syledi: "Sala nem veren insanlarn
ounlukta olduu bir toplumda, medya salk konularn iler. Salk konular
yaynlandnda daha ok izleyici bulur. Bu konular daha ok izleyici bulduu
iin, sal konu eden programlarn says artar."
Yakup Bey, "Yani medya toplumu etkiledii gibi, toplum da medyay
ynlendirmektedir, demek istiyorsunuz," dedi.
Leman durdu, gulmeye balad; nce bana bakt, sonra Yakup Bey'e ve, "Nerden
nereye geldik!" dedi. Yakup Bey'e, "Baka gzlemlerimi getirebilir miyim?"
sorusunu yneltti.
Yakup Bey gulerek, "Konuyu biraz dattk ama, benim iin ilgin oldu," diyerek
biraz sustu; sonra Leman'a, "Evet, baka ifadelere olan tepkilerinizi
bekliyoruz," yantn verdi.
Leman, "Yalnz kalmaktan nefret ederim ve yalnz kalmamak iin elimden gelen her
eyi yayarm ifadesi beni duundurdu," dedi ve bir soru sordu: "Buna 'Evet/
diyen kii sizce hangi zellii gstermi oluyor?"
Yakup Bey, "Daha nce insann iki tur ilikisi olduundan sz etmitik," diye
sze balad ve devam etti: "Kendini surekli d ilikileri ile tanmlayan kii,
yalnzlktan nefret eder. Yalnzken kim olduunu bilemez. evresinde surekli
kendini bilen, tanyan insanlarn olmasn ister. Kendi i dunyasyla ilikisi
kuvvetli olan kii ise yalnzlktan sklmaz, hatta ara sra kendisiyle ba baa
kalmak ister. lkine i dunyasyla ba baa kalmak zdrap verirken, ikincisine
zevk verir."
LEMAN'IN YANITLARI
187
Leman, Yakup Bey'i dinledikten sonra, "Yalnz kalmaktan korkmam, ama yalnzl
da sevmem," diyerek kendisiyle ilgili gzlemlerini paylat, "insanlarla olmak
houma gider, i dunyamn bana ac verdiini sanmyorum, ama, yalnz bama
kalmaktan da skldm itiraf etmeliyim."
Yakup Bey, "Syle bir durum duunerek kendinizi deerlendirin," diyerek Leman'a
bir gzlem yapma olana verdi: "Farz edin ki, doru bildiinizi syler ve
yaparsanz arkadalarnz kaybedeceksiniz." Bir sure sustu ve Leman'a sorduu
sorunun yantn kendisi verdi; "Kendiyle ilikisine nem veren salkl kii,
arkadalarn kaybetmekten holanmaz, fakat, kendisine olan saygs her eyden
nemlidir. Bu nedenle, doru bildiini syler ve yle davranr."
Leman, kalarn yukar kaldrarak, 'imdi anladm,' dercesi-ne, "Yalnz
kalmaktan korkan ise, arkadalarnn istedii ynde davranr," dedi. Yakup Bey'e
gulumseyerek, "Guzel bir rnek, imdi daha iyi anlyorum," dedi.
Yakup Bey gulumsedi ve, "ifadelerle ilgili baka gzlemleriniz var m?" diye
sordu.
Leman, "Evet, var," dedi ve notlarna bakarak, "Anlamadm konularn akla
kavumas iin ok ender olarak soru sorarm ifadesi benim iin genelde doru,"
diye sze balad ve devam etti: "Ama, nedenini bilemiyorum. Annem babam
ocukken benim soru sormam engellemediler, her eyi ellerinden geldii kadar
akladlar. Her nedense, hl, bir eyi bilmiyor olmaktan eki-niyorum. Son iki
yldr yava yava bu huyumdan vazgemeye balamtm ama evlendikten sonra
Nusret'in yannda yine soru sormaktan ok ekinir hale gelmeye baladm."
Yakup Bey, Leman'n sylediklerini dikkatle dinliyordu. Bir sure duundukten
sonra unlar syledi: "Anababalar bazen farknda olmadan utandrc mesajlar
verebilirler. rnein, iyi not ald, sorulan sorular bildii iin ocuklarn
ven, bakalarnn yannda ocuu iin 'ne kadar akll,' diyerek sz eden
anababa, hi farknda olmadan, 'bir sorunun cevabn bilmiyorsan eneni
188
YETISKIN OCUKLAR
kapa, bilmemek aptallk demek oluyor,' mesajn da vermi olur. Bu sizin aileniz
iin de bir olaslk. zerinde duunmeniz iin syluyorum."
Yakup Bey'in syledikleri ustune duunmeye balaynca, anababa sorularn
yantlarn bildiinde ocuklarn vmesin mi, 'Aferin oluma, kzma' demesin
mi, diye duunmeye baladm. Byle demezlerse, ocuklarn renmeye nasl
tevik edecekler, sorusu kafam kurcalamaya balad. Duunduklerimi syleyince
Leman, "Ben de Timur'a katlyorum; ocuk bildii zaman annenin ya da babann
ocuunu vmesi ok doal geliyor bana," dedi ve gulumseyerek unlar ekledi:
"Benim ailemde de gerekte olan buydu. Snfmn en iyi not alan rencisiydim
ve hem babam hem annem surekli benimle gurur duyduklarn sylerlerdi."
Yakup Bey, nce Leman'a, daha sonra bana bakt. Duunmemizi isteyen bir
vurgulamayla, "Bu zihniyetin Recep Bey'in tutumundan fark ne?" diye sordu.
Anlayamamtm, "Recep Bey'in hangi tutumundan?" diye sordum.
"Recep Bey'e sorduunuz sorular ve onun yantlar yannzda m?"
Notlar buldum ve Yakup Bey'e verdim. Notlar gzden geirdikten sonra, "Siz,
'Ayla ya da Erol, elinden geldii kadar ok alt halde pekiyi alamazsa,
yine de dver misiniz?' diye soruyorsunuz. Recep Bey, 'Daha ok alsnlar.
Neleri eksik? alsnlar. Snfta onlardan yuksek not alan olmayacak,' diye
yantlyor."
Yakup Bey okuyunca hatrladm. Kiinin yalnz sonuca, urune deil, ayn zamanda
surece de nem vermesi uzerinde durmutuk.
Leman, benim annem ve babamla bunun ne ilgisi var gibi bir yuz ifadesiyle
bakyordu. Sze kartm ve, "Anneniz ya da babanz sizi gayret gsterdiin
iin, almaktan zevk aldnz iin, renmeyi ve bilmeyi merak ettiiniz iin
vselerdi, surele
LEMAN'IN YANITLARI
189
ilgili olarak dullendirmi olurlard, iyi not almak, elinizde olan i koullar
ierdii gibi, bakasnn verecei bir karar ve baka d koullar da ierir.
Bu d koullarn denetimi elinizde deil," dedim. Szumu bitirince Yakup Bey'e
baktm. Yakup Bey, Leman'la benim konumam ilgiyle izlemeye hazr bir insan
tavr iinde dinliyordu.
Leman, "Ne gibi koullardan sz ediyorsunuz?" diye sordu.
"Snavn yapld gun banz aryor olabilir," dedim ve devam ettim: "Snfta
ok gurultu olabilir. Kaleminizin ucu krlabilir. retmen yazdnz ya da
sylediiniz eyi, sizin sylemek istediinizden farkl anlayabilir."
Leman biraz sinirlenmi bir tavrla, "Yani ne demek istiyorsunuz?" diye sordu.
"Aldnz notlardan ya da snfn birincisi olmanzdan dolay vuluyorsanz,
iyi not alamamaktan korkmanz doal," diyerek baladm ve, "unku iyi not almak
yuzde yuz sizin denetimin altnda deil," diyerek bitirdim.
Biraz sakinleerek, "Peki surele ilgili yukarda syledikleriniz tamamiyle
benim denetimim altnda m?" diye sorgulamasna devam etti.
"Siz karar verin," dedim. "Tekrar ediyorum: Anneniz ya da babanz sizi gayret
gsterdiiniz iin, almaktan zevk aldnz iin, renmeyi ve bilmeyi merak
ettiiniz iin vselerdi, surele ilgili olarak dullendirmi olurlard. 'Gayret
gstermek', 'almaktan zevk almak' ve 'renmeyi ve bilmeyi merak etmek',
sizin denetiminiz aknda olan sureler. Bu surelerde baarl olunca, eninde
sonunda bilgi siz gelir."
Yakup Bey sylediklerimi dikkatle izliyordu. Konumam bitirince szu o ald ve
bana, "Evet, ksa sureli sonula uzun sureli sonucu ayrt etmekte haklsnz,"
dedi ve yle devam etti: "Surece nem veren eitim, baz gunler, haftalar,
hatta aylar ocuk iyi notlar almasa da, uzun surede en iyi sonular mutlaka
alr."
Leman memnuniyet ifade eden bir yuzle Yakup Bey'e, sonu
190
YETISKIN OCUKLAR
ve sure vurgulamas arasnda fark imdi daha iyi anladn syledi ve bir
sure sustuktan sonra, "ok nemli bir fark," diyerek szunu tamamlad.
Yakup Bey, demek ki zamanmz yararl biimde kullanyoruz, diyerek, Leman'm
ifadelerle ilgili baka gzlemleri olup olmadn sordu.
Leman, "Bu kadar Yakup Bey. Dier ifadeleri okudum; herhangi bir sorum yok,"
dedi.
Yakup Bey, "Isterseniz imdi burada bitirelim; benim kitabe-vine gitmem
gerekiyor," diyerek toplantnn sonunun geldiini ifade etti.
Yakup Bey'e, Erol ve Hatice Hanm'la ilgili konuyu ne zaman konuacamz
sordum. Leman, konu aklna geldike uzulduunu syledi. Yakup Bey, bize uygunsa
bu cumartesi gelebileceimizi syledi. Kendisine, bu cumartesi Erol'u lunaparka
gturmeye sz verdiimizi syledik.
Yakup Bey, "O zaman, bu konu salya kadar bekleyecek," dedi.
Masann uzerine dalm olan ktlarmz toparladk ve sal gunu yeniden
bulumak uzere Yakup Bey'den ayrldk.
16
Safiye Hanm'in Duzeni
Cumartesi gunu lunaparka Ayla da gelmek istedi. Ayla, Erol, Leman ve ben,
drdumuz, Yeilky'de krlk bir alanda kurulmu olan lunaparka gittik. ocuklar
doyasya elendi. Onlarn ocuka heyecanlan, gululeri, lklar beni ok
mutlu etti. Leman'm ocuklarla ne kadar iyi anlatn grebiliyordum, ileride
kendi ocuu olunca ok iyi anne olaca belliydi. 'Umarm salkl ocuklar
olur ve onlar yetitirmenin mutluluunu tadar,' diye iimden dilekte bulundum.
Ayla gelimekte olan gen kz olarak delikanllarn ilgisini ekiyordu.
Flrtumsu kaamak baklar, gululer yakaladm. Yaam, evremde, cvl cvl,
'ben varm,' diyordu.
Akam, ocuklarn neeli bir halleri vard. Tahmin ettiim gibi Recep enitenin
yuzu asld ve ne yemekte, ne de yemekten sonra kimseyle konumad. Recep enite
fkeli olunca, Hatice teyzem otomatik olarak kendini sulamaya balam,
kocasna, 'ay ister misin?', 'Kahve ister misin?' diye surekli soruyor,
karlk olarak sadece bir homurdanma alyordu. Leman'la ben evde olmasak
sanrm ya Recep enite ya da Hatice teyzem ocuklarn birini ya da ikisini bir
bahane bulup dverlerdi. Yemekten sonra, ocuklar hemen odalarna ekildiler ve
derslerini almaya baladlar. Ben perembe gunu aldm notlar uzerine
almam surdurdum. Leman'in da kendi notlar uzerinde altn sanyordum.
Pazar ve pazartesi gunleri Leman' iki kere Safiye Hanm'la
192
YETISKIN OCUKLAR
konuurken grdum. Daha sonra kendisine, Hatice teyzemin grmesinden korkup
korkmadn sordum. Safiye Hanm' tanmay gerekten ok istediini, ama
yengesinin grmesinden de ekindiini ifade etti.
Sal gunu Yakup Bey'e gittik. Her zamanki guler yuzuyle bizi karlad, ayevine
yuruduk, Leman da dahil hepimiz hlamur smarladk. Yakup Bey, Erol'u lunaparka
gturup gturemedii-mizi sordu, Erolu'da Ayla'y da lunaparka gturduumuzu
syledik. Gulerek, "Herhalde ocuklar mutlu, Recep Bey mutsuz olmutur," dedi.
"Aynen sylediiniz gibi," dedik ve gulutuk.
Yakup Bey ciddileerek, "ocuklar dvmedi inallah?" diye sordu. Dvmediini,
ama biz orada olmasak, bir bahane bulup onlar dveceini tahmin ettiimizi
syledik. "Evet, yetikin ocuklar anababa olunca, maalesef, byle davranrlar,"
dedi.
Erol ile annesine, aralarndaki sorunu zmeye yardmc olmaya alacamza
sz verdik, fakat ie nereden balayacamz bilemiyoruz, diyerek iinde
bulunduumuz durumu Yakup Bey'e hatrlattk.
"Benim tahminim o ki," dedi Yakup Bey, "Hatice Hanm, komusu Safiye Hanm'm
kendinden daha mutlu olduunu gruyor ve bu durum, kendi mutsuzluunu daha
belirgin olarak ortaya karyor. Bu nedenle, her ne pahasna olursa olsun,
onunla iliki iinde olmak istemiyor."
"Erol'un etin'le oynamasna niin bu kadar kar kyor?" diye sordum.
Sorumu, Yakup Bey yerine Leman yantlad: "Erol'un etin'le oynamas Safiye
Hanm'm varln bir derece kadar Hatice yengenin yaamna sokuyor olmal."
"Belirli bir duzen iinde Safiye Hanm'n ailesini gzlemleyin," diyerek Yakup
Bey bir teklif yapt ve yle devam etti: "Bu gzlemlerinizi Hatice Hanm'm aile
duzeni ile karlatrn. Daha sonra Safiye ve Hatice Hanm'lar'n birbirlerini
nasl algladklarn inceleyelim. Bu incelemenin sonularn tartrken,
sanrm, daha gereki bir zum yolu buluruz."
SAFIYE HANIM'IN DZENI
193
'Belirli bir duzen iinde gzlemleme'nin anlamn sordum; o da "Neleri
gzlemlemek istiyorsunuz, o konuda ak seik bir fikriniz olsun," diye
yantlad ve, "Bugun o konuda konualm ve daha sonraki bulumamzda
gzlemlerinizi ele alrz," diyerek szunu tamamlad.
Leman, kalemi kd nune koyarak, yazmaya hazr vaziyette, "Tamam, yle
yapalm," diye gulumsedi.
Yakup Bey, "Safiye Hanm'la yle bir iliki kurun ki, ustune alnmadan,
savunmaya gemeden, sanki okulda verilmi bir devi yerine getirmek iin sorulan
soruyorsunuz balam iinde, size rahata yant verebilsin. Ayrca kendi
gzlemlerinizi de mutlaka kaydedin," diye bizi ynlendirmeye balad.
Bir sure sustuktan sonra, "renmek istediiniz ilk ey, eler arasndaki
ilikinin turu olmal. Birbirlerini eit mi gruyorlar, yoksa biri kendini
dierinden daha gulu veya gusuz gruyor mu? Deiik sorularla bunu aratrn,"
dedi.
Leman'la baktk ve bunun iin daha sonra oturup daha ayrntl bir plan
yapmay kararlatrdk.
"ikinci olarak," dedi Yakup Bey, "Safiye Hanm'la olu arasndaki ilikinin
turunu gzlemleyin."
"Sorular sorarak m gzlemleyeceiz?" diye sordum.
Yakup Bey, "Artk o size kalm, ister soru sorun, ister ilikilerine bakarak
anlayn. Nasl uygunsa, yle hareket edin," diye yantlad.
Yakup Bey bizi ynlendirmeye devam ediyordu: "Ayrca, Safiye Hanm'la kocas
arasnda bir anlamazlk, bir surtume olduu zaman bunu nasl zuyorlar, onu
inceleyin."
"Ikisi arasnda atma kmyorsa ne yapacaz?" diye sordum.
Yakup Bey, "Salkl ilikide atma olur," diye sze balad ve gulerek "Eler
arasnda atma olmayan salkl aile yoktur," diyerek szunu bitirdi.
Recep enite ile Hatice teyzem arasnda pek atma olmadn ya da benim
grmediimi syledim.
Y13
194
YETISKIN OCUKLAR
"atma olmayan ailede, buyuk bir olaslkla, kiiler birbirine gerekte olduu
gibi grunmeyerek, sosyal maskeler takarak etkileimde bulunuyordur/' dedi ve
ilave etti, "Maskeler takarak birbirleriyle iletiim kuran aile salkl
deildir."
Leman i ekerek, biraz fkeli bir sesle, "Hatice yengemin Recep daymn
syledii birok eye iten ie kzdn sanyorum," dedi. Bir sure duundukten
sonra, "Ama korkusundan onlar dile getiremiyor; 'sorun yok' maskesi
kullanyor," diye ilave etti.
Yakup Bey, "Uzun sureli ilikilerde atma doal olarak ortaya kar. nemli
olan atmann kmasn nlemek deil, atma kt zaman nasl
konuulacan bilmektir," dedi.
"O zaman biz Safiye Hanm'n kocasyla kan atmalar nasl zduunu
renmek istiyoruz," diye anladm ifade ettim.
"Evet," diyerek Yakup Bey onaylad ve niin buna ilgi duyduunu aklad:
"Aralarnda kan atmay, birbirlerini krmadan zebilme becerisini gsteren
iftler, salkl bir aile kurarlar."
Yakup Bey'le bir sure daha konutuktan sonra ondan ayrldk. Leman heyecanlyd.
Yolda konutuk, kendimize gre bir strateji gelitirdik. Eve geldiimizde
leden sonra u-u buuk arasyd. Leman, hemen Safiye Hanm'lara gitti. nce
Hatice teyzemle konutuk. Yakup Bey'in verdii bir devi yerine getirmek iin
Safiye Hanm'la konumamz gerektiini syledik. Hatice teyzem olduka merak
etti, 'Ne deviymi bu, ne konuacaksnz Safiye Hanmlarda?' gibi sorular sordu
ama, bu sorulara yant vermeyeceimizi bildiinden uzerine pek dumedi.
Gittikten on be dakika sonra, Leman geri geldi ve, "Safiye Hanm sizin
gelmenizde hibir mahzur grmuyor, hatta sizin de katlmanz istiyor," dedi.
Hayret ettim. Erol bizimle gelmek istedi. Annesinden izin aldk. "Sizinle
gitsin, sizinle gelsin, orada kalmasn," diye tembihledi. Beraber Safiye
Hanmlara gittik.
SAFIYE HANIM'IN DZENI
195
etin'le Erol oynamak iin etin'in odasna gittiler. Safiye Hanm gule, hafif
balk etli, ak tenli, gzleri cvl cvl gulen, olduka ekici bir kadn. Ben
kapdan girerken elini uzatt, "Timur Bey ho geldiniz," dedi ve oturma odasna
gittik.
ay yapm, "nce aylar koyaym, daha sonra konumaya balarz," diyerek
kendisinin yapt pasta ve kurabiyelerden getirdi. "Kurabiyelerden ocuklara da
gtureyim," dedi ve ayr bir tabakta onlara kurabiye gturdu. ocuklarn
odasndan geldiinde, "Bir dakika izin verin, ocuklar limonata istiyorlar,
imdi yapar, onlara veririm," dedi. Gerekten de u-be dakika sonra iini
bitirdi. O geldikten sonra konumaya baladk.
Safiye Hanm bana dnerek, "Leman Hanm sizin namnza benimle konumak istedi.
Herhalde, 'hanm hanma daha rahat konuuruz,' diye duundunuz."
Bam, evet, anlamnda sallaynca, "deviniz iin benimle, gerekirse kocam
Hikmet'le konumanzda hibir saknca yok," dedi.
"iyi niyetiniz ve ak kalpliliiniz iin teekkur ederim," dedim ve szume
yle devam ettim: "Safiye Hanm, aile sistemleri uzerinde incelemeler
yapyorum. Yakup Bey adnda ok sayg duyduum biri bu incelemelerimde bana yol
gsteriyor, danmanlk yapyor."
"Leman Hanm szunu etti," dedi ve, "Siz sorunuzu sorun. Eer sorunuz beni
rahatsz ederse sylerim. 'Bu soruya yant vermek istemiyorum, bu konu bizim
ailenin mahrem ynudur/ derim."
Leman dayanamad, "Ay ne kadar iyi. Iinizden geenleri bylesine ak seik
bizimle paylamanz ne kadar guzel!" diye duygularn belirtti.
"Bu ak szluluum bazen beni ktu kii yapyor," diyerek Safiye Hanm
gulumsedi ve, "ou insanla iyi ilikilerim var; ne var ki, bu kadar ak
szlulukten holanmayanlar da olabiliyor. Insanlk hali, herkes deiik,"
diyerek szunu tamamlad.
Leman, Safiye Hanm'n gulumsemesine karlk vererek,
196
YETISKIN OCUKLAR
"Holanmayanlardan biri de, benim tandm biri mi?" diye sordu.
Safiye Hanm rahatsz bir ifadeyle, kimseyi ima etmediini ve amacnn dedikodu
yapmak olmadn syledi. Ben sze kararak, onu zevk iin dedikodu yapan bir
insan olarak grmediimizi belirttim; Leman bam sallayarak sylediimi
onaylad. Bir sure duundukten sonra Safiye Hanm Leman'a bakarak ciddi bir
edayla, "Herhalde biliyorsunuzdur, Hatice Hanm beni pek sevmez," dedi.
Leman'la baktk ve doruyu sylemekten baka aremiz olmadnn bilincinde,
'evet/ anlamnda bamz salladk.
"Bu nedenle, sizin beni ziyaret etmenize hayret etmedim desem yalan olur,"
diyerek konumasna devam etti: "Hatice Hanm'm bunu nleyeceini sanyordum.
Bir kez kendisine, Erol'a ve Ayla'ya babalarnn ok hain davrandn,
ocuklar o kadar ezdirmemesi gerektiini syledim."
Babalarnn ocuklara sert davrandn nasl anladn sordum. "Apartmanda
herkes biliyor," diye aklamaya balad. "Allah selamet versin, Recep Bey ask
suratl bir adam. ocuklar ocukluklarn yaayamyor. Yazk, inann iim
acyor. Hatice Hanm biraz ayan yere bassa ve kocasna dirense, onlar o
kadar ezdirmez. Ben olsam ocuklar ezdirmem. Yazk, gunah."
Biraz hayretle, "Bu duuncelerinizi Hatice teyzeme olduu gibi sylediniz mi?"
sorusunu ynelttim.
"Dedim ya! Maalesef benim o huyum var," diye yantlad. Leman gzlerini korkuyla
aarak, "Hatice yengem ne dedi?" diye sordu.
"'Benim ocuklarn seninkinden ne eksii var/ gibi bir laf etti. Ben de,
'Erol'un yuzu hi gulmuyor. ocuk, etin'le beraberken neeleniyor, guluyor,
birbirlerine hikyeler anlatyorlar. Cvl cvl neeliyken, yukarya, eve
gitmesi gerekince yuzu soluyor, yuzunu huzun ve kayg kaplyor/ gibi,
grduklerimi kendisine syledim."
SAFIYE HANIM'IN DZENI
197
"Erol'un etin'le oynamas o gunden sonra yasakland, herhalde," diyerek
tahminimi belirttim.
Safiye Hanm, "Sanrm yle oldu; Erol, artk eskisi gibi gelip etin'le
oynamyor. Gelirse, sanrm annesinden gizli geliyor," diye gruunu belirtti.
Safiye Hanm'in yuzu huzunluydu. Leman'n, "Yakalannca da dvuluyor zavall
ocuk," szunu duyunca, "Iim ok acyor, ama elimden bir ey gelmez ki!" diye
uzuntusunu dile getirdi.
"Bizim de iimiz ok acyor; ne yapacamz u an biz de bilemiyoruz. Yakup
Bey'e bu konuda danmaya baladk," dedim.
"Yakup Bey ne dedi?" diye sordu.
Leman, "Aslnda sizinle konumamz sylerken Yakup Bey'in duunduu uydu:
'Safiye Hanm'n aile duzenini renin. Bu anlaytan sonra Hatice Hanm'n
tedirgin olduu eyleri kefederiz. Onu tedirgin eden eyi renmeden gereki
olarak bir eyler yapmay planlayamayz.'"
Safiye Hanm ac bir gulumsemeyle, "Hatice Hanm' rahatsz eden eylerden
birini renmi oldunuz," diyerek bize bakt.
"Evet, gerekten de renmi olduk," dedim. "Bu amala size sorular sormak ve
gzlemler yapmak istiyoruz."
"Sonunda Erol'cuuma yararl bir ey olacaksa, elimden geldiince yardrn
ederim," szunu Safiye Hanm tum itenliiyle sylemiti. Leman heyecanl bir
ekilde Safiye Hanm'n elini tutarak, "ok iyi kalplisiniz; sizi artk bir abla
gibi gruyorum," dedi.
Leman'n ve Safiye Hanm'n kendilerini birbirlerine yakn hissetmesi benim
yureimi stmt. renmek istediim konulara ilikin konuma zamannn
geldiini hissettim ve, "Yakup Bey'in renmemizi istedii eylerden biri, sizin
einizle ilikinizde eitliin mi, yoksa gulu ve gusuz olan birinin mi sz
konusu olduu. Bu konuda bilgi verebilir misiniz?" diye sordum.
Safiye Hanm, "Yakup Bey'in ne demek istediini ok iyi an-
198
YETISKIN OCUKLAR
lyorum. Hikmet'in ailesiyle benim ailem birbirlerini tanrlard. Uzun sure
nianl kalmadk. Nianllk devresinde Hikmet'in, 'Evde erkein dedii olur/
anlaynda olduunu sezdim, ama pek emin olamadm. Evlendikten sonra bu iyice
belirginleti. Benim annem babam eit iliki iindeydiler; erkein ustunluu
diye bir ey yoktu. Farkna vardm ki Hikmet eit ilikiyi konumak deil,
duymak bile istemiyordu."
Leman pur dikkat kesilmiti. Heyecanla sordu, "Peki ne yaptnz?"
"Evliliimizin altnc aymdayd galiba, bir gun yine, 'Ben erkeim, benim
dediim olur,' gibi laflar edince, 'Sana e deil, hizmeti lazm! Kendine bir
hizmeti bul/ dedim ve annemlere gittim."
Anne ve babasnn Hikmet Bey'e dnmesi iin bask yapp yapmadklarn merak
ettim.
"Durumu daha nceden biliyorlard," dedi. "Beni ne gitmem, ne de kalmam ynunde
etkilemeye altlar. Karar ben verecektim. Benim vereceim karar
destekleyeceklerini belirttiler."
Leman, kendim tutamayarak, "Ay ne kadar guzel. Sizin annenizi, babanz grmeden
sevdim," diyerek duygularn belirtti.
Safiye Hanm, "Ben onlar severim," dedi ve devam etti, "ok cici insanlardr.
Sevecen, anlayl, guleryuzlu, oyuncu, esprili." Ne kadar ilginti. Bu
zellikleri, Safiye Hanm'da da gruyordum; duuncemi kendisine syledim.
Gulerek, gzleri l l, "Sakacymdr. Espri yapmaktan holanrm. Ne de
olsa anadan, babadan gemi," diyerek bana bakt.
Leman, "Sonra ne oldu? Anlatn lutfen!" diye sabrszln
belirtti.
Safiye Hanm mutlu bir ifadeyle devam etti; "Birka gun sonra Hikmet haber
gndermi, 'Hemen eve gelsin, elleme rezil etmesin beni. Aksi halde boarm/
diye."
Leman, yine pur dikkat, "Siz ne yaptnz?" diye sordu.
SAFIYE HANIM'IN DZENI
199
"Karlk bile vermedim. 'Ben haberciyle konumam. Konuaca varsa beni nerde
bulacan biliyor/ dedim. Bir hafta sonra geldi. 'Haydi gidiyoruz. Beni elleme
rezil etme/ dedi. 'Ellem benim umurumda deil, ben mutlu bir evlilik yapmak
iin evlendim, elleme gsteri olsun diye deil/ dedim."
Leman dayanamad, "Bravo Safiye Hanm. Keke sizi daha nce tansaydm," diye
vgusunu dile getirdi.
Safiye Hanm dikkatini eken yeni bir eyin farkna varrcas-na Leman'a bakt,
ciddi bir edayla, "Ne oldu, senin banda da byle bir durum mu var?" diye
sordu.
Leman, "Hem de nasl! Size anlatmam, sizinle konumam gerek. Ama imdi
konutuumuz konuyu saptrmamak iin daha sonra gelir, iinde bulunduum durumu
anlatrm," dedi.
Safiye Hanm Leman'in kolunu tutarak, "Tabii canm. Ben buradaym. Buyur gel,"
diyerek onu dinlemeye istekli olduunu belirtti.
Bu defa ben sabrszlkla, "Siz byle syleyince Hikmet Bey ne dedi?" diye
sordum.
"Hikmet, 'Eh, gunah benden gitti. O zaman boanrz/ dedi."
Leman, "Korktunuz mu? zuldunuz mu?" diye Safiye Ha-nm' soru yamuruna tuttu.
"Niin korkup uzulecekmiim? Insan mutlu olmak iin evlenir. Cehennem azab
ekmek iin deil. Beni olduum gibi sevecek, beni de kendisi gibi insan olarak
deerli grecek bir e olmadka evliliin ne anlam var? Bunu kafama koydum.
Bugun ayn durum olsa, yine ayn eyleri duunurum," cevabn alnca, "Sizi ok
takdir ediyorum, Safiye Hanm," diye hayranln belirtti.
Safiye Hanm durumu nasl algladn yle anlatt: "Leman'm bunun takdir
edilecek nesi var? Yani, insann kocasna, 'Ben de senin gibi insanm.
Hatamzla, gunahmzla, sevabmzla ikimiz de insanz. Hayatmz paylaalm,
birbirimize destek olup birbirimizi mutlu edelim/ demesinin olaanustu bir ynu
yok ki. Herkesin byle duunmemesi tuhaf."
200
YETISKIN OCUKLAR
Bu noktada ben sze kararak, "Yakup Bey, sizin bu duunu tarznza,
'salkl, gelimi insann duunu biimi/ der." dedim.
Leman sabrszlanyordu, sonra ne olduunu sordu. "Bir hafta sonra yeniden
geldi, grumek istedi. Grutuk. Duuncelerimi ak seik syledim. 'Yahu ok
inatsn Safiye,' dedi. Bunun inatlkla deil, insan gibi yaamakla ilgisi
olduunu anlattm. Benim annemin ve babamn evlilii gibi bir evlilik istediimi
syledim. 'Bana herkes klbk der/ diye ekincesini ifade etti. 'Benim
mutluluum mu, yoksa bakasnn sana ne diyecei mi nemli? Karar ver, ondan
sonra benimle konu/ dedim ve onu geri gnderdim."
Leman yine takdir duygularyla, "Bravo Safiye Abla," dedi. Safiye Hanm devam
etti: "Arkadalarmla buluarak sinemaya, toplantlara gitmeye baladm. Hikmet
benim ne kadar ciddi olduumu anlad. ki hafta sonra geldi. Benden af diledi.
Haksz olduunu anladn syledi. Beni gerekten sevdiini, ok zlediini,
bensiz mutlu olamayacan anladn syledi. Eve dnmemi rica etti."
Leman hemen, "Gittiniz mi? Eve geri dndunuz mu?" sorularn yneltti.
"nce beraber bir geziye kmay teklif ettim. Uzun deil, u gunluk. Beraber
Bodrum'a gittik. Uzun uzun konutuk. Duunduklerimi, beklentilerimi, aile
hayatndan ne anladm aklmn erdii, dilimin dnduunce anlattm. Beni
dinledi. Sonunda beni ok etkileyen u szleri syledi: 'Safiye, unu anladm
ki, bu evlilikte sen mutlu deilsen, ben de mutlu olamam. Senden ayryken en ok
senin doal hallerini, guluunu, akalarn zledim. Yani sende bastrmaya
altm zellikler, aslnda senin, sen olman salayan guzel ynlerin. Bunun
farkna vardm. Seni olduun gibi sevebilmek ve mutlu etmek imdiki amacm.'"
Leman'm gzleri doldu, Safiye Hanm'in kolunu tutarak, "Ay ne guzel!" dedi.
"O gunden beri evliliimde kendim olmaktan sklmyorum.
SAFYE HANIM'IN DZENI
201
Hikmet'le iyi arkada olduk. Her turlu skntsn benimle paylayor. Tabii ben
de yle. Yemek piirmekten skldm zaman o piirir. Bula, amar
muterek ykarz. Baz akamlar arkadalaryla buluur, bazen i iin, bazen
dostluk ve muhabbet iin buluurlar, lokantaya giderler. Bunlar doal
karlarm. Bazen ben kendi arkadalarmla buluur, sinemaya giderim. Yani
birbirine guvenen iki dostuz."
Leman, "Ellem ne diyecek diye korkmuyor mu artk?" sorusunu yneltti.
"Ellemin ne diyecei umurumuzda deil! nemli olan bizim, ikimizin dostluu,"
yantn ald.
Soru sormak sras bana gelmiti, sordum: "Safiye Hanm, her ailede olduu gibi
ara sra sizin de Hikmet Bey'le hemfikir olmadnz, atmaya girdiiniz
ynler oluyordur herhalde. Bu durumlarda ne yapyorsunuz?"
"Tabii, bizim aramzda da surtume oluyor. Ama bu tur atmalardan korkmuyoruz.
Byle durumlar ortaya kt zaman ne yapacamz konusunda anlatk."
Leman yine kendini tutamayarak hayranln bir soruyla dile getirdi: "Ne guzel.
Yani attnz konuyu bilinli olarak ele alyorsunuz?"
"Evet. Her eyden nce ikimiz de rahatsz olduumuz konudaki duygu ve
duuncemizi, azaltmadan ve abartmadan, olduu gibi ortaya koymaya nem
veriyoruz. Benim sz hakkm olduu kadar, onun da sz hakk olduuna inanyorum.
Birbirimizin sz hakkna saygmz var. Birimizin dierini ezmesi sz konusu
deil; karmzdakinin grulerini renerek bir uzlamaya varmamz temel
amacmz."
Merakm yenemeyip ben de bir soru ynelttim: "Sorunlara bu ekilde yaklaan
baka aileler tanyor musunuz?"
Safiye Hanm hi tereddut etmeden, "Annem ve babam da byle yaparlar," diye
yantlad.
Leman merakla, "Ya Hikmet Bey'in annesi, babas?" sorusunu yneltti.
202
YETISKIN OCUKLAR
"Hi sanmyorum," dedi Safiye Hanm. "Hikmet'in annesi ile babas arasndaki
iliki, Recep Bey'le Hatice Hanm arasndaki ilikiye benziyor. Zaten o nedenle,
evliliimizin banda Hikmet de o duzeni kurmaya ynelmiti."
Ben renmek istediim konuda konuulmasn istiyordum, o nedenle konuyu oraya
ekmek iin, "atma ortaya kt zaman ne yapacamz konusunda anlatk,
demitiniz. Baka ne gibi konularda anlatnz?" sorusunu ynelttim.
"Aramzda ortaya kan sorun uzerinde konuurken..." diye sze balayan Safiye
Hanm cumlesini bitiremedi, ieriye etin geldi ve, "Anne, lutfen gelir misin?"
dedi. ocuun, 'lutfen' deyii dikkatimi ekti. Annesi, "Peki olum, imdi
geliyorum," dedi. Bize dndu. "etin'i tanrm, nemli bir ey olmasayd
sohbetimizi kesmek istemezdi," diyerek ocuunun odasna gitti. Iki dakika
sonra, her zamanki guler yuzuyle geldi. "Beraber bir kitaba bakmak istiyorlar,
kitap yuksekte olduu iin benim almam gerekti," diye ksaca izah etti.
Aklma, Safiye Hanm'a fazla zamann alp almadmz sormak geldi; sordum ve,
"Baka zaman da gelebiliriz," dedim.
"Hayr, almyorsunuz. Su an benim iin ok uygun. Sizinle konumaktan da
mutluyum," dedi.
"etin gelmeden nce anlatyordunuz," diye hatrlattm. Devam etti: "Aramzda
ortaya kan sorun uzerinde konuurken sorunu eski birikimler iinde ele
almamaya zen gsteririz."
Leman alnn krtrd; pek iyi anlayamadn belirten bir ifadeyle, "Nasl
yani? Bir rnek verebilir misiniz?" dedi.
"Hikmet'e bir nedenden dolay bozulmusam, kafam neye bozulmusa, o konuda
konuurum. 'Bir hafta nce de unu sylemitin, geen gun de byle yapmtn,'
gibi baka olaylar iin iine kartrmam."
Leman gulumseyerek, "Evet, anladm," dedi. "Ayrca nutuk atp, birbirimize ders
vermeye kalkmayz. 'Iyi koca olsan, ben burada yorgun argn alrken, sen
orada bacak bacak ustune atp gazete okumazdn/ gibi laflar etmem. O da
SAFYE HANIM'IN DZENI
203
bana byle eyler sylemez." Daha devam edeyim mi, derce-sine bana bakt; pur
dikkat dinlediimi grunce devam etti: "Birbirimizi ktulememeye zen
gsteririz. 'Sorumsuzsun, ktusun,' gibi yarglayc laflar etmeyiz. 'Yorgunum,
kzgnm, yardma ihtiyacm var,' gibi kendi duygularmz ifade etmeye nem
veririz."
Leman merakla, "Affedersiniz, siz hangi okul mezunusunuz?" diye sordu.
"Meslek lisesinin diki nak blumunden mezunum," yantn ald.
Leman takdir duygusu iinde, alak sesle, "Her eyin farkndasnz," dedi.
"Bilmem; biz Hikmet'le oturduk, doru geleni ortaya koyduk," dedi ve devam etti,
"Zamanla duzelttiklerimiz oldu. Hem sanrm ben annemin babamn evliliinden ok
etkilendim."
Leman imrenen bir tavr iinde, "Herhalde. Ama sizlere hayran olmamak elde
deil!" diyerek duygularn dile getirdi.
"Teekkur ederim. nceleri, zellikle Hikmet, 'Simdi bu konuda tepki
gstermezsem, Safiye gittike ii aztr; imdi ben ona iyi bir ders vereyim ki,
ileride bir daha buna cesaret edemesin!' gibi beklentilerle hareket ederdi.
Simdi yle bir sorunumuz yok. Gerek duygu ve duunceleri ne ise, onlarla
etkileim kurmasn rendi. nceleri ben ok ayrntlara girerdim. Konunun zu
ile, ayrntlar birbirinden ayrt etmeye pek zen gstermezdim. Hikmet buna
sinirlenirdi. Simdi konunun zune gitmeye nem veriyorum. Bu da benim ondan
rendiim bir ey oldu."
Leman, yine imrenerek, "Ne guzel! Her ikiniz de birbirinize retmeye ve
birbirinizden renmeye aksnz," gzlemini yapt.
"Doal olan bu, deil mi? Her insann bir dierinden renecei ve ona
retecei eyler vardr. rnein, benim anne ve babamdan rendiim en nemli
eylerden biri iyi dinlemedir. Annem bir eye sinirlendii zaman, babam onu ok
iyi dinlerdi. Hi szunu kesmezdi. Annem konumasn bitirince, 'Sunu mu
204
YETISKIN OCUKLAR
demek istedin, byle anladm, doru anlam mym?' gibi sorular sorard, iyice
anladktan sonra ona yant vermeye balard. Bunu Hikmet'e retmek kolay
olmad. Ama imdi her ikimiz de bunu uyguluyoruz."
"Safiye Hanm bu sylediklerinizin ne kadar nemli olduunu o kadar iyi
anlyorum ki. Bunlar kefedip evliliinizde uygulayabilmeniz ne kadar
salkl."
Leman'm bu szleriyle nasl duygular iinde olduunu ok iyi anlyordum.
Safiye Hanm, Leman'm sylediklerini duymu bir insann yureklenmesiyle devam
etti: "Hikmet'in ve benim dikkat ettiimiz bir dier yn de, belirli bir zaman
iinde ancak bir konu uzerinde durmak, baka konular tartmaya katmamaktr.
Tek tek admlarla ilerlemeyi daha doru bulduk. Ite burada da annemin ve
babamn etkisi var. Onlar byle yaparlard.
"Anne ve babamdan rendiim bir baka konu da, birimizin hakl kmas yerine,
her ikimizin de anlaabilecei bir zume ynelmektir. Birbirimizin isteklerine
ilgi gsteriyor, her ikimizin isteklerinin de yerine gelmesine alyoruz."
Leman laf Safiye Hanm'in azndan ald ve konumaya balad. "Verdiiniz
rnee dneyim. Siz mutfaktasnz, yemek hazrlyorsunuz, Hikmet Bey oturmu
gazete okuyor. Gelip size yardm etmesini istiyorsunuz ve o da, yorgunum, diyor.
Bu durumda ne yaparsnz?"
"Duruma gre deiir," diye yantlad Safiye Hanm ve devam etti: "Ya onu rahat
brakrm, gazetesini okur ya da bana yardm etmesini gerekten istiyorsam,
salatalk malzemeyi ykar, onun oturduu yere gturur, 'Oturduun yerde bunlar
dora, bana yardmn olur,' derim. Bylece hem oturduu yerde dinlenmi hem de
bana yardm etmi olur."
Leman, "Anlyorum," dedi, "Ikiniz de birbirinize deer verdiiniz iin hem
kendinize, hem de dierine yarayacak bir zum bulmaya yneliyorsunuz."
Safiye Hanm, "Evet," dedi, "Bu konuda anlayoruz."
SAFIYE HANIM'IN DZENI
205
Bir sure sonra Hikmet Bey geldi. Hikmet Bey evin kapsndan ieri girerken etin
odasndan frlad ve, "Ho geldin babacm!" diyerek babasnn kucana atlad.
Safiye Hanm, gzleri l l, "Ho geldin Hikmet'ciim," diyerek onu kapda
karlad. Mknatsla ekiliyormu gibi uu bir araya geldi, kucaklatlar.
Erol bulunduu odann kapsndan km onlara bakyordu. Yuzunde mahcup ve
huzunlu bir gulumseme vard. Hikmet Bey Erol'u grdu, "Vay Erol'cuum sen de
buradasn. Gel bakaym Hikmet Amca'nn kucana," dedi. Erol koarak geldi, onu
kucaklad; gzleri sevinle parlamt.
Safiye Hanm bizi tantrd. Biz izin isteyerek kalkmak istedik. Hikmet Bey,
"Kalkmayn lutfen! Siz konumanza devam edin; yemei ben hazrlarm, Safiye
sizinle konusun. Beraber yiyelim, yemee kaln," dedi. Davet iin teekkur
ettik; gitmemiz gerektiini syledik. ok srar etmediler. Erol'u da aldk,
Hatice teyzemlere dnduk.
Hatice teyzem kukulu gzlerle bizi suzerek, "Benim aleyhimde konutunuz mu?"
diye sordu. Leman o kadar sevgi doluydu ki, hemen gitti, sarld, "Evet, sevgili
yengeciim, oturduk, hep seni ekitirdik; bak senden ne kadar nefret ediyorum,"
dedi. Hatice teyzem gulumsemeye balad. "O da Yakup Bey'le gruecek mi?" diye
sordu. "Hayr, sanmyorum," diye ben yant verdim. Leman'm neesi ve sevgisi
gergin durumu ntralize etti ve Leman'la Hatice teyzem konuarak mutfaa
yneldiler.
17
Yakup Bey Dinliyor
Notlarmz yanmzda sal gunu Yakup Bey'i ziyaret ettik. Biraz erken gitmiiz,
Yakup Bey henuz gelmemi. Sahaflar ars'nda yuruyerek kitaplara baktk. Bir
sure sonra Yakup Bey geldi ve ayevine yuruduk. Ihlamurlarmz smarladk.
Leman o kadar heyecanlyd ki, hemen konumaya balad: "Safiye Hanm'
tanmaktan ok memnun olduk. zellikle ben!" dedi. Yakup Bey, "Niin zellikle
siz?" diye sordu, o da, "Evliliinin banda, benim u anda geirdiim dneme
benzer bir durumdaym. Onun anlattklarndan ok yararlandm." diye yantlad.
Yakup Bey gzleri ldayarak, "Ne guzel bir rastlant. Sanrm Timur'a da
yararl olmutur," dedi.
Yakup Bey benimle akalayor muydu, yoksa ciddi miydi, anlayamadm. "Leman'm
durumuyla dorudan ilgiliydi; ama, ben de ok yararlandm," dedim. "Henuz evli
deilim, ama rendiim eyler benim iin de nemli, aklda tutulacak eyler.
Bylece ben de hem eimi nasl mutlu edebileceimi, hem de kendimin nasl mutlu
olabileceimi reniyorum," diye devam ettim.
Yakup Bey, Leman'a dndu, "Rahat iliki kurabildiniz mi?" diye sordu. Leman,
"Kurabildik," dedi ve anlatt: "nce ben gittim, durumu anlatnca, 'Lutfen Timur
Bey de gelsin, bence sakncas yok,' dedi."
Lafa kartm, "Durum sizin tahmin ettiiniz gibi," dedim.
YAKUP BEY DINLIYOR
207
"Hatice teyzem Safiye Hanm' sevmiyor, unku..." diyerek devam edecektim, Yakup
Bey szu azmdan ald ve cumlemi bitirdi, "Safiye Hanm salkl, gelimi bir
insan!"
Leman, "Kesinlikle," diyerek Yakup Bey'in sylediini onaylad.
Yakup Bey, bana bakarak, "Kocasyla ilikisi uzerinde duracaktnz," diye soran
gzlerle bakt. Benim yerime Leman yantlad: "Kocasyla ilikisi enfes, ikisi
birbirinin ok yakn dostu olmu. Hikmet Bey eve geldiinde grmeliydiniz Yakup
Bey; Safiye Hanm, Hikmet Bey ve ocuklar etin'in doal olarak bir araya
gelileri ve birbirlerini yle bir kucaklaylar vard ki, imrendim."
Yakup Bey, bu defa Leman'a bakarak, "ocuuyla ilikisi?" diye sordu.
Bu soruyu da ben yantladm: "ocuuyla ilikisi uzerinde konumadk; ne var ki,
Safiye Hanm olu etin'i hem seviyor, hem de sayyor."
Leman bana gzlerini ksarak, biraz arm bir yuz ifadesiyle bakt ve,
"Saydn nereden kardnz?" sorusunu yneltti.
"Hatrlyor musunuz, etin, 'Anne lutfen gelir misin?' diyerek Safiye Hanm'
odasna armt."
"Evet, hatrlyorum."
"O zaman Safiye Hanm bize dndu ve, 'etin'i tanrm, nemli bir ey olmasayd
sohbetimizi kesmek istemezdi/ dedi."
"Evet, yle syledi, iyi hatrlyorum."
Yakup Bey, "nemli bir gzlem bu," diye sze girdi ve devam etti, "ocuuna
saygs olmayan anne bu biimde konumazd. ocuunun duuncesine, isteine,
onun karakterine nem veren bir anne olduu belli oluyor."
"Ayrca, sadece bize ay, pasta ve kurabiye vermekle yetinmedi, ocuklara da
pasta verdi ve onlara zel limonata yapt," diyerek baka gzlemlerimi de Yakup
Bey'e aktardm.
Leman, "Haklsnz," dedi ve devam etti, "Erol'un niin etinlere gitmek
istediini imdi daha iyi anlyorum."
208
YETISKIN OCUKLAR
Leman'm bu szune hepimiz gulduk. Yakup Bey, "Peki, Safiye Hanm Hikmet Bey'le
atma iine girince aralarndaki farkl gruleri nasl hallediyorlar, nasl
konuuyorlar, sorabildiniz mi?" diye baka bir boyutu incelemeye almak istedi.
"Beni en ok etkileyen konu bu oldu," dedim. "Safiye Hanm bu konuda o kadar
bilinli ki, sanki bu konuda uzmanlk yapm bir psikoterapist."
Leman, "Evet, Hikmet Bey'le gru farkllklar ortaya kt ya da u veya bu
nedenle surtume iine girdikleri zaman, dikkat ettikleri ynleri bize bir bir
anlatt," diyerek beni destekledi. Yakup Bey baya merak etmiti; Safiye
Hanm'n ve Hikmet Bey'in aralarnda atma knca dikkat ettikleri ynlerin
neler olduunu sordu.
Elimdeki notlara bakarak, "Sunlar not ettim," diyerek Yakup Bey'e anlatmaya
baladm: Bir, duygu ve duuncelerini azaltmadan ya da abartmadan, olduu gibi
ortaya koymaya dikkat ediyorlar; iki, o andaki sorun ne ise onu konuuyorlar,
birikmi kzgnlklar iin iine sokmuyorlar; u, sorunu zmeye ynelik
konuuyorlar, birbirlerine nasihat vermeye kalkmyorlar."
Devam edecektim, Yakup Bey, bu ifadeler Safiye Hanm'n ifadeleri mi, diye bana
sordu. Onun ifadeleri olduunu syledim. Takdir edercesine ban sallad;
dinlemeye hazrd, notlarma bakarak anlatmaya devam ettim.
"Drt, 'sen sorumsuzsun' gibi yarglayc ifadeler kullanmamaya zen
gsteriyorlar; be, kardakinin beklentisine gre deil, kendi algladklarna
gre sorunu ortaya koyuyorlar; alt, sorunun zune sadk kalyorlar, ayrntlara
giderek konuyu kaybetmemeye zen gsteriyorlar; yedi, konuurken birbirlerini
tum dikkatleriyle dinliyor, sylenenleri tamamiyle anlamaya alyorlar."
Yakup Bey, "inanlacak gibi deil," dedi. "Dinleme konusunda bu duzeyde bir
bilince sahip olmalar olaanustu." Devam et dercesine bana bakt, devam ettim.
"Sekiz, bir zaman dilimi iinde ancak bir tek sorunu ele al-
YAKUP BEY DINLIYOR
209
yorlar, uzerinde konutuklar sorunu baka sorunlarla kartrmamaya dikkat
ediyorlar; ve dokuz, her ikisinin de kabul edebilecei bir zum aryorlar."
"Safiye Hanm bunlar teker teker syledi ha?" diyerek Yakup Bey takdirini
yeniden dile getirdi.
Leman, "Evet, kulaklarma inanamadm," deyince Yakup Bey, "Gerekten inanlmas
zor," diyerek ne kadar etkilendiini yine dile getirdi.
"Yantlarnn bu kadar bilinli olmasndan o kadar etkilendik ki kendisine,
hangi okuldan mezun olduunu sorduk," diyerek ben de sze kartm.
Yakup Bey, "Eitimi neymi? Simdi ben de merak ediyorum," dedi.
"Meslek lisesinin diki nak blumunden mezun olmu. Sk sk kendi anne ve
babasndan sz etti. Yukarda sylediim eylerin ounu kendi anne ve
babasndan rendiini, bazlarn da Hikmet Bey'le beraber kefettiklerini
belirtti."
Ben bunlar syleyince, Leman, "Evet, anne babasndan korku yerine, sevgi ve
zlemle sz ediyor. Birbirlerine ok yakn olduklarn birka kez ifade etti,"
diyerek benim sylediklerimi tamamlad.
Yakup Bey, "Hayret etmedim," diye sze balad ve devam etti, "Gelimi olgun
insan olma ya da yetikin ocuk olarak buyume buyuk lude aileye bal bir
olaydr. Aile yoluyla kuaktan kuaa aktarlr."
"Yani," dedim, "etin gelimi olgun bir insan olarak buyuyecek, kendisi gibi
gelimi biriyle evlenerek karsyla mutlu ocuklar yetitirirken, zavall Erol
yetikin bir ocukla evlenerek hayat hem kendine, hem de ocuklarna zehir
edecek, yle mi?"
Yakup Bey huzunlu bir yuz ifadesiyle, "Ne yazk ki, buyuk bir olaslkla, evet,"
dedi.
Leman heyecanl heyecanl konutu: "Butun amacmz Erol'a yardm etmekti zaten.
Simdi bu noktada ne yapabiliriz? Yakup Bey sizin Hatice Hanm'la grumenizin
bir yarar olabilir mi?"
Y14
210
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey bir sure duundu ve, "Bir denemekte yarar var," diye sze balad.
"Sizin anlattklarnzdan Hatice Hanm'in Recep Bey kadar kat olmadn
sezinliyorum, insanlar bazen ksa sure iinde buyuk deiimler gsterebilir.
Kalplanm bir insann gelimi bir insan olmaya ynelmesi zor ama, ocuunu
daha iyi yetitirmek iin, galiba, Hatice Hanm bu buyuk deiiklii yapabilecek
gute. Kendisiyle konutuum zaman beni dinlemek ister diye duunuyorum. Ama,
kolay olmayabilir."
Leman, Yakup Bey'e sklgan bir tavr iinde bakarak, "Sizi bu zahmetlere ben
sokuyorum. Yeniden zur diliyorum," dedi.
Yakup Bey, duunceli bir tavrla, "Erol'un gelecei iin bu zahmetlere
giriyoruz. Umarm, Hatice Hanm da bunun farkna varr," dedi.
"Simdi ne yapmamz istersiniz?" diye sordum.
"Uygun bir zamanda Hatice Hanm'la beraber gelin," diye yantlad.
Leman, "Bu perembe sizce uygun mu?" diye sorunca, "Evet, bence uygun," dedi.
Hatice teyzemle konuarak kendisini arayacamz syledik ve oradan ayrldk.
18
Yakup Bey - Hatice Teyzem
Hatice teyzem perembe gunu bizimle birlikte Yakup Bey'e gitme fikrini olumlu
karlad. Recep enite daha nce Yakup Bey'in adn sk sk duyduundan ve
kendisine sayg duyduumuz yal bir bey olduunu bildiinden, onun bizlerle
Yakup Bey'i ziyaretini sorun yapmad. Telefon ederek durumu Yakup Bey'e
bildirdim. Hatice teyzemin olduka kaygl bir hali vard. "Benimle ne
konuacak, benim aklm neye erer ki, imdi abuk sabuk konuurum, elleme rezil
olurum," gibi kaygsn surekli dile getirdi.
Perembe gunu Yakup Bey'e gittik. Hatice teyzem benimle Leman'm arasnda Yakup
Bey'in karsna gelecek biimde oturdu. Bir sure havadan sudan sz ettikten
sonra Yakup Bey Hatice teyzeme, buraya zahmet edip geldii iin, teekkur ederek
sze balad. O da, "Estafurullah, bizimle konutuunuz iin biz teekkur
ederiz," diyerek yantlad.
Yakup Bey gulumseyerek, "Sanrm, Leman Hanm'm ve Timur Bey'in benimle neler
konutuunu, benden neler rendiklerini merak ediyormusunuz," diyerek konuya
girdi ve, "Sizin ilgilenmeniz benim houma gitti, ilgilendiiniz iin memnun
oldum," dedi.
Yakup Bey, memnun oldum, deyince Hatice teyzem rahatlad ve teekkur etti. "Pek
okumuluum yok beyefendi, anlatsa-nz da pek anlamam herhalde," diyerek
kaygsn dile getirdi.
"Hatice Hanm konuyu size anlatabilmem iin size baz soru-
212
YETISKIN OCUKLAR
lar soracam, bu sorulara aklnza geldii gibi yant verin. Daha sonra bu
sorulan niin sorduumu size aklayacam."
Hatice teyzem sandalyeye yle bir yerleti. Heyecanland belli oluyordu.
"Buyrun efendim," dedi.
"Hatice Hanm, birisi, ocuklarnza gizli gizli ktuluk yapmaya kalksa, buna
musaade eder misiniz?"
Hatice teyzem byle bir soru beklemiyordu; sandalyesinde dikleti ve, "Nasl bir
ktuluk yapacakm?" diye gzlerini ksarak sordu. Bu sorudan rahatsz olduunu
grmek iin psikolog olmaya gerek yoktu.
Yakup Bey devam etti: "Farz edelim ki, gizlice ocuklarn itii suya ilal bir
madde koyuyor ve bu nedenle ocuklarn boyu uzamyor, cuce kalyorlar."
Hatice teyzemin rahatszl artmt; "Neden ocuklar cuce brakmak istiyor
ki?" diye sordu.
"unku, varsayalm ki, sizin ocuklarnzn uzun boylu, salkl ve neeli
buyumesini istemiyor."
"Allah gstermesin," dedi, Hatice teyzem, "Kim ister ocuunun guduk kalmasn!"
Yakup Bey konuyu daha da demeye balad: "Yani birisi Ayla'ya ve Erol'a byle
ilal su iirmeye kalksa, buna izin vermezsiniz, deil mi?"
"Buyuk konumayaym, ama o adam yle serbest ortalkta dolatrmam. Polise,
jandarmaya haber veririm. Onlar aresine bakmazsa, ben kendim hkimin karsna
kar, savcya, kaymakama bavurur, babakana kadar giderim."
Yakup Bey efkatle gulumseyerek, "ocuklarn seven bir anneden de bu beklenir,"
dedi ve bir baka soru sordu: "Hatice Hanm, farz edelim ki, ocuklarnza byle
ilal su veren biri yok; ne var ki, ocuklarn korkak olmalar iin birileri
surekli onlar korkutuyor, eziyor."
Hatice teyzem bir ey sylemeden Yakup Bey'in yuzune bakt. Yava bir sesle,
"Nasl yapyor bunu?" diye sordu.
Yakup Bey efkatli bir sesle, "Simdi hayali konuuyoruz, farz
YAKUP BEY - HATCE TEYZEM
213
ediyoruz," diye sze balad ve devam etti: "Diyelim biri okulda, yolda, hatta
evde ocuklar korkutuyor, sindiriyor. Onlarn salkl gelimesini nluyor.
Buna iiniz raz olur mu?"
Hatice teyzem, "Beyefendi, hangi annenin ii bunu kabul eder, bile bile
ocuunun salksz yetimesini kim ister? Her anne, her baba elinden geldii
kadar ocuklarn en iyi ekilde yetitirmeye abalar," diyerek Yakup Bey'in
sorularn sama bulduunu ifade etmeye alt.
Yakup Bey gulumseyerek, "Evet, doru, her anne ve baba ocuunun salkl
yetimesini ister ve bunun iin elinden geleni yapar," dedi. Bir sure sustuktan
sonra baka bir soru sordu: "Leman'm evlilik durumunu biliyorsunuz, deil mi?"
Hatice teyzem biraz arm bir yuz ifadesiyle, "Evet, anlatt," dedi.
"O zaman Nusret Bey'i tanyorsunuz?" "Evet."
"Ayla buyuyunce Nusret Bey gibi biriyle mi evlensin, yoksa komunuz Safiye
Hamm'm kocas Hikmet Bey gibi biriyle mi? Hangisini istersiniz?"
"Ksmeti neyse onunla evlenir. Bana bal bir durum deil ki!"
Leman dayanamad, sze girdi. "Evet, yengeciim, bunu Yakup Bey de biliyor.
Yani, sence Ayla nasl bir kocayla daha mutlu olur? Onun mutlu olmasn istersin
deil mi?"
"istemez olur muyum, Leman'cm. Hikmet Bey karsn el ustunde tutuyor, bir
dediini iki etmiyor, hatta yemek piiriyor, bulak ykyor. Sanki dunyada kar
ktl var da, karsn elden karmaktan korkuyor."
Ben de sze kartm: "Hatice teyze, Ayla'nm kocas ona bylesine nem versin mi
istersin, yoksa Nusret'in Leman'a yapt gibi mi davransn istersin?"
Hatice teyzem ac bir gulumsemeyle, "Nusret'e gitmeye ne gerek var Timur'cuum.
ite Recep enitenin bana davran gzunun nunde," dedi.
214
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey kibarca, "Recep Bey'in size, biraz Hikmet Bey'in karsna davrand
gibi davranmasn istemez miydiniz?" sorusunu yneltti.
Hatice teyzemin kafas butun bu sorular altnda karmaya balamt. "Nerede
bende o talih! O kadn doutan talihli. Baht ona gulmu bir kez," diye yant
verdi.
Yakup Bey ciddileerek, "Benim ihtisas yaptm bilim dal bunun bahtla, talihle
deil, kiinin iinde yetitii aile yapsyla sk ilikisi olduunu
gsteriyor. Aslnda bunun iin sizinle konumak istedik," dedi.
Hatice teyzem Yakup Bey'in sylediini sanki duymamt; kendi kendine konumaya
devam etti: "Ben kzken annem, 'Kendim guzel olmuum ne ie yarar, keke irkin
olsaydm da, bahtm guzel olsayd,' derdi. Simdi ona ok hak veriyorum."
Leman dayanamad, gergin bir ifadeyle sze girdi ve Hatice teyzem ile Leman
arasnda yle bir diyalog geti:
"Halbuki psikoloji bilimi diyor ki, senin annen yle diyecei yerde, seni
kendine guveni olan, mutlu, salkl, yaam doyasya seven ve kendine saygs
olan bir kadn olarak yetitirmeye zen gsterseydi, Recep daym gibi kendine
guveni olmayan, somurtkan biriyle evlenmeyi reddeder, kendin gibi, yaamaktan
mutlu biriyle evlenirdin."
"Annem, kendi annesi onu nasl terbiye etmise, beni de yle terbiye etti."
"Evet, hata yaptn zaman onun iin sandan tuttu yerde surudu; bir eyi
aklayp dorusunu gsterecei yerde, seni ba-rta barta dvdu."
"Dayak atmaynca ocuk ksm sz dinler mi?"
"Senin annen de yle derdi, deil mi? Hatice yenge, Allah akna duruste bana
yant ver. Annen seni dvecei yerde, sana izah etse, senin anlayacan biimde
rnekler gsterse, sabrla sana doru yolu gsterse sen renmemekte direnir
miydin? Iindeki kuuk Hatice'ye sor!"
Hatice teyzem bir an durdu, gzleri nemlendi. Leman'a bakt.
YAKUP BEY - HATICE TEYZEM
215
Yakup Bey'e bakt. Titrek bir sesle ve akn bir ifadeyle "iimdeki kuuk
Hatice mi?" diye sordu.
Leman yaklat, elini Hatice teyzemin omzuna koydu, yumuak bir sesle unlar
syledi: "Herkesin iinde kuuk bir ocuk var. Bu ocuk ya mutlu, cvl cvl
yayor ya da bir keye itilmi, yapayalnz ve huzunlu. Senin iindeki kuuk
Hatice huzunlu mu? Yalnz m?"
Hatice teyzem kendini ok zorlamasna ramen gzyalarn tutamad, yuzunu
elleriyle kapad, hkra hkra alamaya balad. antasndan mendilini
kard, hem gzlerini siliyor, hem de "Elleme rezil oldum. ayevinin ortasnda
alamaya baladm. Recep bunu duyarsa beni dver," diyordu. Ben arm
kalmtm. Byle bir eyi beklemiyordum. Kimse beklemiyordu. Leman da donmu
kalmt. Yakup Bey masadan kalkt, taze demli bir ay getirdi; Hatice teyzemin
nune koydu. Hatice teyzem aydan birka yudum ald. Hi kimsenin yuzune
bakamyordu; gzlerinden iplik gibi yalar akyordu.
Konuabilecek duruma gelince, "Benimle konutuunuza piman oldunuz herhalde
beyefendi?" dedi.
Yakup Bey efkatli bir sesle, "Aksine. Sizinle tantma ok sevindim," dedi.
Hatice teyzem, Yakup Bey'in dediini duymamasna, "Kusura bakmayn. Artk
sizi bir daha rahatsz etmem," diye konumasna devam etti.
Yakup Bey bir sure bekledi; Hatice teyzemin duyacandan emin olmak isteyen bir
sesle, "Hatice Hanm, eer benimle yeniden konumak isterseniz ve eer sizce bir
sakncas yoksa, ben sizi evinizde de ziyaret ederim," dedi.
Hatice teyzem afallad. Yakup Bey'le gz gze geldiler. Yakup Bey'in ne kadar
itenlikle ve ciddiyetle bu szu sylediini anlamak isteyen bir hali vard.
Yeniden konutu. "Beyefendi bana hi byle bir ey olmamt. ok mahcup oldum.
Hele byle bir ayevinde."
Yakup Bey, "ayevinde rahatsz olmakta haklsnz/' diye-
216
YETISKIN OCUKLAR
rek, teklifini yineledi: "Eer konumaya devam etmek isterseniz memnuniyetle
size gelebilirim."
Hatice teyzem teklifi kabul etti: "yle yapalm Beyefendi. Buyrun bir aymz
iin, rahat rahat konualm." Sonra bize dndu ve, "ocuklar ben gitsem iyi
olacak," dedi ve ayaa kalkt.
Hepimiz kalktk. Yakup Bey, Hatice Hanm'in elini skarak, "Sizi tandma
gerekten sevindim. Umarm yaknda gruuruz," dedi. Oradan ayrldk.
19
Hatice Teyzemin Evinde
Hatice teyzem en az on kere, "Yakup Bey'e rezil oldum; elle-min iinde aladm;
ok ayp oldu," gibi szler syledi. O byle konuurken Leman onu teselli etmeye
alt: "Yengeciim sen bunu ok buyutuyorsun, orada Yakup Bey'den baka gren
olmad. Zaten senin butun problemin kendinden ziyade bakalarna nem vermen.
Hep 'Bakalar ne der?' diye duunup de kararlarn veriyorsun."
"Elleme rezil oldum kzm; inallah Recep duymaz." Leman bir terapist edasyla,
"'Bakalar ne der'in tesine geemediin surece senin ne kendine, ne de
ocuklarna hayrm olur," diye yorumunu belirtti.
Hatice teyzem Leman'm dediine yant verircesine kendi kendine konuuyordu:
"Gittik, Yakup Bey'le tantk, adamn nunde aladk, geldik. Baka ne oldu ki
ondan bahsedeyim?"
"Bir suru eyler oldu," dedi Leman. "'Bakalar ne der'i brakp biraz duunmeye
balasan, hepsini grursun." "Baka ne oldu ki? Neyi gremiyorum?" "Her eyden
nce ocuklarnn iyiliini istediini, kimselerin onlara ktuluk yapmasna rza
gstermeyeceini ifade ettin, deil mi?"
"Hangi ana ocuunun iyiliini istemez Leman'cm?" "Duyman gereken en nemli
eyi iitmedin!" "Neyi iitmedim? Adamn dediini can kulayla dinledim."
Leman, kzmamaya alan bir retmen edasyla konutu:
21
"Yakup Bey, 'Bahtm guzel olmam diye yaknacana, duunerek kendi yaamn
kendi denetimin altna alman gerekir/ dedi sana."
Hatice teyzem ard, byle bir ey oldu mu dercesine, bana bakt ve, "yle bir
ey sylemedi Yakup Bey. Sen uyduruyorsun," dedi.
Ben devreye girdim, "Evet Hatice teyze, haklsn," dedim. "Leman'm kulland
kelimeleri kullanarak sana bunlar sylemedi; ama Yakup Bey'in sylediklerinden
bu anlam kyordu."
"Ben anlamadm demek ki adamcazn sylediini. Ne demeye getirdi Yakup Bey?"
Sorusunu itenlikle sormutu ve bu soruyu Leman yantlad: "Yakup Bey, insann
iinde yetitii ailedeki etkileimlerin, ana-babanm ocuk yetitirme tarznn,
kiinin mutlu ya da karamsar bir yaam geirmesini etkilediini anlatmaya
alt."
Ben de Leman'in sylediklerini destekleyerek yle dedim: "Hatice teyze sen,
'Bahtm byleymi, ben ne yapabilirim?' duuncesini dile getirirken, Yakup Bey,
'Insann bahtn krmas, kendi yaamn, kendi denetimi altna almas
mumkundur/ duuncesini ifade etti."
"Ben bir ey anlamadm demek ki," diye kafasnn karkln dile getirdi.
"Aslnda bu szlerle sylemedi," diyerek devam ettim: "Aklamaya girimek
uzereydi. Sen iindeki yalnz ve korkak i ocuunun halini grup alamaya
balaynca, aklama yarda kald. Eer onu eve davet edersen sanrm bu konu
akla kavuacak."
Hatice teyzem i ocuk hakkndaki merakn dile getirdi: "Leman'm nedir bu
iimizdeki ocuk? Yakup Bey'le konuurken sen, 'Iindeki kuuk Hatice'ye sor!'
deyince iim titredi, urperdim."
Leman, "Benim iinde 'kuuk Leman', Timur'un iinde 'kuuk Timur/ ve senin
iinde de 'kuuk Hatice' var. Herkesin iinde kuuk bir ocuk var," diye
yantlad.
HATICE TEYZEMIN EVINDE
Hatice teyzem gzlerini ksarak, "Recep'in iinde de var m?" diye sordu. Bu
soruya ben yant verdim: "Evet, onun i ocuu da seninki gibi yalnz, bir
keye itilmi!"
Hatice teyzem ararak bana bakt ve, "Ama, herifin hmndan yanna
varlmyor!" diye kafasn kurcalayan soruyu sordu. Leman gulumseyerek, "O
iindeki zavall ocua kimsenin yaklamasn istemedii iin surekli ask
suratl," diye yantlad.
Hatice teyzem hayretler iindeydi. "Allah Allah! Demek herkesin iinde kuuk bir
ocuk var," diye sanki kendi kendine konutu.
"Iindeki ocukla tanrsan, onunla konumaya balarsn," dedim.
Hatice teyzem, "Millette bana deli diye baksn," diyerek bana tuhaf tuhaf bakt.
"Ben bunlar bakalarna sylesem, 'Hatice Hanm sen akln m oynattn?' diye
sorar."
Leman, "Yakup Bey sence deli mi?" diye sordu. Teyzem, "Allah raz olsun, ok iyi
bir adama benziyor," dedi ve ilave etti: "Ben size yanlsnz demiyorum. Ben
byle konumaya balarsam millet bana deli der, diyorum. Haksz mym?"
Leman'a, "Aslnda Hatice teyzem hakl," dedim. "Sokaktaki herhangi bir insan
gerekten byle der."
Leman, "Ben de yle duunuyorum," diyerek aklmdakini ortaya koydu: "Ama
sokaktaki adam, yle der, byle der diye Hatice yengem renecei bir eyden
vaz m gesin? te benim kafamn bozulduu nokta bu." Bir sure sustu, daha
sonra gergin bir ekilde unlar syledi: "Yakup Bey gibi biri, Isterseniz
evinize gelebilirim/ diyor. Byle bir frsat bulduuna ukredip onu
deerlendirecei yerde 'Ellem bana ne der?' duuncesi hkim. Anlayabiliyor
musun?"
"Ben Yakup Bey gelmesin demedim ki," diyerek Hatice teyzem Leman'a yant verdi.
Leman biraz sinirlenmi bir tarzda, "O zaman belirli bir gun ver, aya davet et.
Aklna gelen sorular sor. Bize soracana ona sor, ondan ren," dedi.
220
YETISKIN OCUKLAR
Hatice teyzemin davete gerekten itiraz yoktu. "Siz, ya sal ya da perembe
gunleri onu grmeye gidiyorsunuz. Demek ki o gunler grumeye musait. numuzdeki
perembeye aya davet etsek, gelir mi acaba?" diye duuncesini belirtti.
Telefon ederek Yakup Bey'e sorabileceimi syledim. "Yalnz, telefon etmeden
nce, kesinlikle aya davet ediyor musun, onu bilmek isterim," diyerek kesinlik
istedim.
"Gelsin, numuzdeki perembe leden sonra aya buyursun," diyerek Hatice teyzem
davetine kesinlik kazandrd.
"Hatice teyze belki dikkatini ekmitir, Yakup Bey ay imez, hlamur ier,"
diye aka yollu bir uyarda bulundum.
"Ona hlamur yaparz," dedi. "Isterse ada ay yaparz, isterse neskafe ier.
aya davet etmek szgelii."
numuzdeki perembeyi iple ektik desem yalan olmaz. Bu arada Leman en az u kez
Safiye Hanm' ziyaret etti. Safiye Hanm Yakup Bey'in geleceini duyunca
heyecanlanm, ama kendisinin Hatice Hanm'm ayna gelmesinin yakk
almayacann farknda olduu iin herhangi bir teklifte bulunmam.
Perembe leden sonra Yakup Bey geldi. Bir gun ncesinden Hatice teyzem deiik
pasta ve kurabiyeler yapt. Recep enite bu faaliyetleri grunce, "Misafir mi
geliyor Hanm?" diye sormaktan kendini alamad. Yakup Bey'in geleceini
renince, "Timur oraya gideceine, imdi Yakup Bey mi buraya geliyor?" diye
sordu. Daha rahat konumak iin Yakup Bey'i davet ettiimizi renince, "Seref
verirler, buyursunlar," diye herhangi bir itiraz olmadn belirtti.
Yakup Bey geldiinde Hatice teyzem ok heyecanlyd. Yakup Bey'i bakeye
oturttu. "Efendim, ay m, hlamur mu, ada ay m, neskafe mi, kola m, ne
isterseniz?" diye sordu. Yakup Bey her zamanki gibi hlamur istedi. Teyzem
hlamur ve kurabiye getirdikten sonra, "Baka bir isteiniz var m?" diye birka
kez sordu. Sonunda Yakup Bey, "Hatice Hanm, ben buraya sizinle konumaya
geldim. Artk mutfaa giri k, ay ve pasta getir-
HATICE TEYZEMIN EVINDE
221
meyi brakn, urada oturalm, rahat rahat sohbet edelim," dedi. Hatice teyzem,
gayet saygl bir ekilde, "Peki efendim, buyurun konualm," diyerek divann
kenarna saygl biimde oturdu.
"nce beni davet ettiiniz iin teekkur ederim. Sizi tandm iin memnunum.
Iyi kalpli, ocuklarnn iyiliini duunen bir anne olduunuzu renmi
bulunuyorum." dedi. Yakup Bey susunca, teyzem, "Hangi anne ocuunun iyiliini
istemez efendim?" diye karlk verdi.
Yakup Bey konumasna devam etti: "Simdi syleyeceklerim, size ters gelecek. Ne
var ki, sylediklerimi dikkatle dinleyin, uzerinde duunun, sylediklerim
aklnza yatarsa uygulamaya koyarsnz, yatmazsa eski duzen devam eder." Yakup
Bey ciddi bir konuda konuan insann edasyla teyzemin yuzune bakt; konumasna
devam etmek uzere hazrland srada, Hatice teyzem, "Siz daha iyisini
bilirsiniz efendim; ben doruyu, yanl ne bilirim?" dedi.
Yakup Bey syleyeceinden vazgeerek nce ifade edilen bu duunceye yant vermek
gereini duydu: "Hatice Hanm, herkesin kendine gre dorusu ve yanl vardr.
Belki duunce yoluyla ak seik gremezsiniz ama, iinizdeki his, sizin iin
neyin doru ya da yanl olduunu bilir. Buna sezgi diyoruz." Teyzemin cevab
beni artt: "Evet, efendim. Sezgim kuvvetlidir."
Yakup Bey, "O zaman yle syleyelim," diyerek gulumsedi ve unlar syledi:
"Simdi syleyeceklerim sizin sezginize uygunsa uygularsnz. Ters gelen eyi
uygulamanz sizden isteyemeyiz." Hatice teyzem, peki efendim, diyerek Yakup
Bey'in devam etmesini istedi. O da devam etti: "Benim sylediklerimi kabul
etmemeniz, kendi duuncenize uygun bulmamanz ok doal. Ben konuurken sizin
kabul edemeyeceiniz turden bir ey sylediim zaman bunu bana sylerseniz
memnun olurum. Bylece niin farkl duunduumuz uzerine konuur, aratrrz.
Bu ekilde benim de sizden bir eyler renme imknm olur." Teyzem mahcup bir
edayla, "Estafurullah, size bir ey retmek ne haddimize," diye mrldand.
222
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey bana ve Leman'a bakarak konumasna devam etti: "Tabii Leman Hanm ve
Timur Bey iin de ayn eyi syluyorum. Yani onlarn duuncelerine ters duen
bir ey sylenirse, onlar da fikirlerini ortaya koyarlar, uzerinde konuuruz."
Leman ve ben syleneni bamzla onayladk; bylece onu anladmz ve dediini
yapacamz belirttik.
Bir sure sustuktan sonra Hatice teyzeme dnerek konumasna devam etti: "Sizinle
hemfikir olmadmz bir konu var." Biraz hayret etmi bir yuz ifadesiyle Hatice
teyzem, "Hangi konuda efendim?" diye Yakup Bey'in yuzune bakt. "Genel bir
konuda," diyerek Yakup Bey devam etti: "Siz, insanlarn mutlu olup olmamasn,
bahtlarnn guzel ya da irkin olmasna balyorsunuz." Hatice teyzem mahcup bir
edayla gulumseyerek, "Evet, benim annem yle sylerdi; 'Kzmn kendi guzel
olacana, baht guzel olsun/ derdi," deyince "Yani," dedi Yakup Bey,
"Evliliinin mutlu ya da mutsuz olmasn, anneniz, kadnn bahtna balyor."
Teyzem, inancn yeniden dile getirdi: "Evet. Kadn ne kadar guzel olursa olsun,
baht ktuyse, ktu adama duer. irkin kadn, eer baht iyiyse, iyi adama
duer."
Yakup Bey gulumseyerek, "Ben kadere, bahta inanrm; ama, bir dereceye kadar,"
dedi ve devam etti: "Fakat imdi size unu syleyeceim, ben una da inanrm:
ocuklarn bahtnn guzel ya da irkin olmasn anne ve babalar etkiler,
biimlendirir." Hatice teyzem inanmayan bir bakla, "Nasl olur Yakup Bey?
Insann baht ne ise o olur. ocuunun bahtn anababa nasl deitirir?" dedi.
Yakup Bey gulumsemesine devam ederek, "Ite bugun bunu anlatmaya geldim:
ocuklarnn bahtn anababa nasl biimlendirir? Erol'un ve Ayla'nm bahtlarnn
iyi olmasn istersiniz, deil mi?" diye sordu.
"isterim tabii; hangi anne ocuklarnn bahtnn iyi olmasn istemez?"
"Simdi yle bir rnekle balayalm: Siz hi iek yetitirdiniz mi?"
HATICE TEYZEMIN EVINDE
223
"Evlenmeden nce bahemiz vard; iek de yetitirdim, sebze de."
"O zaman gubresini, suyunu, guneini iyi alan bir iekle, suyunu ve guneini
iyi alamam bir iek arasndaki fark hemen grebilirsiniz."
"Evet. Biri gur olur, canl olur. buru clz kalr." "iein gubreye, suya ve
gunee ihtiyac olduunu biliyorsunuz. Elma yetitiren, elma aacnn nasl bir
gubreye, ne zaman budamaya, ne zaman ilaca ihtiyac olduunu bilir. Ama, ben
bilmem. Bildiim udur ki, elma aacndan anlayan ifti gerekeni zamannda
yaparsa, elma aacndan anlamayan iftiden daha iyi elma yetitirir." Bu
noktada biraz durdu ve Hatice teyzemin gzunun iine bakarak, "Benim mesleim
insanlar anlamak," dedi ve yle devam etti: "Siz nasl iein iyi yetimesi
iin gubrenin, suyun, gunein gerekli olduunu biliyorsanz, ifti iyi elmann
nasl yetitirildiini biliyorsa, ben de salkl insan nasl yetitirilir, o
konuyu biliyorum. Uzmanlm bu alanda."
Hatice teyzem biliyorum anlamnda kafasn sallad ve Yakup Bey devam etti: "Bir
bitkinin suya, topraa ve gunee gereksinmesi olduu gibi, ocuun da doumundan
itibaren karlanmas gereken temel psikolojik gereksinmeleri vardr. Bunlardan
ilki dokunulma gereksinmesi'dir. ocuun kucaklanmaya, tutulmaya, dokunulmaya
ihtiyac vardr."
Bu noktada kendimi tutamayarak, "Hatice teyze bunu nasl anlamlar, biliyor
musun?" diye sordum. Bilmiyorum anlamnda yuzume bakt. Anlattm: "Kimsesiz
ocuklarn bakld ocuk evlerinde yuzlerce bebee bir tek kii bakarm.
Bakc o kadar ocua bakmak zorunda olduundan ancak onlarn altlarn
deitirir, mamasn verir, sonra yataa yatrr, kendi balarna brakrm.
ocuklar teker teker kucana alarak, onlar sevecek zaman yokmu. Yakup Bey
gibi bir meslek adam, bir psikoloji profesru, bu ocuklarla ilgili aratrma
yapm. Aratrmasnn sonunda sadece karn doyurulan, alt deitirilen, senin
deyi-
224
YETISKIN OCUKLAR
minle, 'karn tok, srt pek' bu kimsesiz bebeklerin, buyuk bir ksmnn sk sk
hastalanp lduunu grmu."
Hatice teyzem, bebeklere acyan bir yuz ve niin lduklerini merak eden gzlerle
beni dinliyordu. "Profesr merak etmi. 'Bu ocuklar yiyecekleri verildii,
altlar temizlendii halde, niin bu kadar sk hasta oluyor ve luyorlar?' diye
kendi kendine sormu. Bu sorunun cevabn bulmak iin, anal babal buyuyen
ocuklarla karlatrm. Sunu grmu: Anal babal buyuyen ocuklar yiyecek
verilmesi ve altlarnn deitirilmesinin yan sra, sk sk kucaklanyorlar,
puluyorlar."
Hatice teyzem gulumseyerek, "Tabii, kuuk bebek kucaa alnr, pulur, koklamr.
Onlar henuz ana kuzusu!" dedi. "Ite bu profesr de bunu yaptrm," diye devam
ettim. "Bir yerlerden para bulmu, daha ok ocuk bakcs tutmu, bylece her
iki-u ocua bir bakc dumu ve bylece her ocuk kucaklanma, sevilme imkn
bulmu."
Teyzem merakla dinliyordu; ben biraz susunca, "Bakclar ocuklar kucaklayp
sevmeye balaynca ne olmu?" diye sordu. Hastalanan ve len ocuk saysnn ok
azaldn sylediimde, "Bak Allah'n iine! Demek kuuk yavrular anne kuca
istiyorlarm," dedi. Bunun gibi birok aratrma yapldn ve her
aratrmann benzer sonular verdiini syledim.
Yakup Bey yeniden konumaya balad: "Dokunmann yan sra ocuun baka
ihtiyalar da incelenmi. rnein, ocuun guven duyma gereksinimi olduu
gzlenmi."
Leman sze kararak, "Yani ocuun, 'Beni koruyacak biri var/ duygusu," diye
aklamada bulundu ve devam etti: "ocuktan daha kuvvetli biri gelip onu
dvebilir, ezebilir, ldurebilir. ocuk sezgisel olarak bunu bilir ve kayg
duyar. Eer ocuk, 'Annem, babam kuvvetli, beni tehlikelere kar korur/
duygusunu tayorsa, o zaman guven iindedir ve kayg duymaz."
Hatice teyzem efkat dolu bir ifadeyle, "Evet, anlyorum. Ufack, parmak kadar
ocuk, tabii birinin onu korumas gerekir," dedi.
HATICE TEYZEMIN EVINDE
225
Yakup Bey konumasna devam etti: "ocuun bir yapya, bir duzene de gereksinimi
vardr. Ailede herkes karmakark bir biimde yayorsa, herkes aklna eseni
yapyorsa ocuk bu duzensizlik iinde arr, neyin iyi, neyin ktu olduunu
anlayamaz." Teyzem son syleneni tam anlayamamt; mahcup bir tavrla Yakup
Bey'e bakmaya devam ediyordu. Teyzemin yardmna ben kotum: "Yakup Bey buna bir
rnek verebilir misiniz?" diye sordum.
"Farz edelim ki," dedi Yakup Bey, "Bir baba ya da anne, akl estii zaman ocuu
dvuyor, can ektii zaman seviyor. ocuk bu durumda iyi bir karakter
gelitiremez, akn biri olarak yetiir. ocuk niin cezalandn bilmek
ister. rnein, anne, ocuu bir gun 'ellerin kirli' diye dvuyor; ertesi gun,
ocuk kirli ellerini ykarken bu kez, 'suyu israf ediyorsun' diye dvuyor olsun.
Burada bir duzensizlik var. Bu durumda ocuk akna dner; salkl bir
karakter oluturamaz. ocua, cezaland zaman niin ceza verildiini
aklamak, anlatmak gerek; ancak bu ekilde ceza ve mukafatlarn arkasnda bir
duzen, tutarl bir anlay olduunu kefedebilir. ocua niin ceza verildiini
izah etmek ok nemlidir."
Bu noktada beni biraz artan ve ok memnun eden bir ey oldu. Hatice teyzem,
mahcup bir ifadeyle gulumseyerek, "Biz pek izah etmeyiz. Hele Recep hi
aklamaz. ocua, 'yle yapmayacaksn!' der. Hepsi o kadar," diye bir itirafta
bulundu.
"Bence, sen de yle yapyorsun, yenge," diyerek Leman konumaya katld. "Erol'u
dverken ocuk niin dayak yediini bilmiyor. ocua ceza vereceksen, niin ceza
verdiini bilmesi gerekmez mi?"
Hatice teyzem hemen savunmaya geti: "Ben de ktuyum, ama Recep kadar ktu
deilim."
Yakup Bey gulumseyerek, "Hatice Hanm, kendi davranlarnz byle
gzlemleyebilmeniz ok nemli. Bravo size!" dedi. Bunu duyunca teyzem ok memnun
oldu, gulumseyerek, doruya doru, eriye eri demek lazm, gibi bir sz
mrldand;
Y15
226
YETISKIN OCUKLAR
ama, az kulaklarnda gulumsuyordu. Leman, Hatice teyzemin yanma oturdu,
sevgili yengeciim benim, diye ona sarld.
Yakup Bey grduklerinden memnun, anlatmaya devam etti: "ocuun
gereksinmelerinden biri de sosyalleme'dir. ocuun toplum hayatna uyumuna
sosyalleme denir. Yani, ailesi ocuu topluma hazrlamal. Insanlarla nasl
konuulur, kznca ne yaplr, arkadalaryla arasnda sorun kt zaman bu
sorun nasl zulur, anababa ocua bunlar retmeli."
Yakup Bey, bir sorusu olup olmadn anlamak istercesine teyzemin yuzune bakt.
Kendisini dikkatle dinleyen bir insan olduunu grunce konumasna devam etti:
"ocuun bir baka gereksinmesi de, onun uyarlma ihtiyac'dr. ocuk oyun
yoluyla, dunyasna giren ac, huzun, nee, korku veren olaylarla uyarlmak
ister."
Leman, kollaryla sarlm vaziyette, Hatice teyzeme, "Yani oyun ocuun nemli
gereksinimlerinden biri," dedi.
Hatice teyzem Leman'a bakt, hafife gulumsedi ve, "Ne kastettiini anlyorum
Leman'm," dedi. Ben gzlerime, kulaklarma inanamyordum.
Yakup Bey gulumseyerek, "Ne kastediyorsunuz Leman Hanm? Ak syleyin, biz de
duyalm," diye onlar konumaya davet etti.
Leman, "Hatice yengem anlad," dedi. "Ben de anladm, ama Yakup Bey'in duymas
gerekir," diye sze girdim. Bunun uzerine Leman, "Hatice yengem, Erol'un
oynamasna pek izin vermiyor. Bunu hatrlatmak istedim," diye aklad.
Hatice teyzem Yakup Bey'e, "ocuk oyun oynamazsa ktu mu yetiir?" diye bir soru
yneltti.
Yakup Bey ok nemli bir konuda konuan insann yuz ifadesiyle yle dedi: "Oyun
ocuun hayatnda ok nemlidir. ocuun oyun oynamas nlenirse o insan
salkl geliemez." Bir sure duundukten sonra, "Szunu edeceim bir gereksinme
daha var. Isterseniz, onu da anlataym, daha sonra, 'Bu gereksinmeler
karlanmaynca ne olur?' sorusuna geelim."
HATICE TEYZEMIN EVINDE
227
Leman merak etmiti, "Hangi gereksinim?" diye sordu. "ocuun kendini deerli
grme gereksinimi," diye Yakup Bey aklamaya balad ve yle devam etti:
"Anababa, ocuun sylediklerini ciddiye alarak, onun isteklerini dinleyip
onunla konuarak, cezalandrdklar zaman niin cezalandrdklarn aklayarak,
ocuun yeteneklerini takdir ve tevik ederek ocua, 'sen deerlisin/ mesajn
verirler."
Leman, hatrlad bir eyi hemen paylamak isteyen birinin sabrszl iinde,
"Hatice yenge, Ayla ile ben yemek masasnda konutuumuz iin Recep daymn,
Ayla'ya ve bana, o gun dediklerini hatrlyorsun deil mi?" diye sorusunu
yneltti.
Hatice teyzemin biraz gerginletiini gruyordum; hatrlamaz olur muyum, dedi,
ama gergindi. "Bu durumda Ayla kendini nasl deerli hisseder? Byle muamele
gren insan kendini kpek yavrusundan dahi deersiz ve aalk grur," diyerek
Leman birikmi fkesini dile getirmeye balad. Hatice teyzem, "Leman'm
benim elimden ne gelir? Adamn huyu bu! Ben onu deitiremem ki!" diyerek
acizlik duygusunu dile getirdi.
Yakup Bey birilerini sulamak veya sorgulamak deil, konuyu ilemek isteyen
birinin tavr iinde, "Simdi u soruya dnelim: ocuun bu gereksinmeleri
karlanmazsa ocua ne olur?" diye sordu.
Ilk ben yantladm: "Kuuk yata dokunulma, kucaklama gereksinimi karlanmazsa
ne olacan biliyoruz; ocuk hasta olur, lur," dedim.
Yakup Bey, "Bu gereksinmeler karlanmad zaman ocua, 'Sen ve senin
gereksinmelerin nemli deil; senin var ya da yok olmann nemi yok' mesaj
verilmi olur," diye kendi sorusunun yantn vermeye balad. "Bu mesajlar
birbiri pei sra kuucuk bebee verilmeye balannca, ocukta, 'bu dunyada beni
koruyacak, guvenebileceim kimse yok' kans oluur. ocuk doutan getirdii bu
doal gereksinmelerinin karlanmay-n, 'Benim anam babam, henuz olgun
anababa duzeyine gelmemiler, ne yaptklarnn farknda bile deiller,'
biiminde yorum-
228
YETISKIN OCUKLAR
layamaz. O kuucuk haliyle, kendisinin ne kadar aciz olduunu, anababasmm ne
kadar buyuk ve kudretli olduunu bilir ve, 'bende bir bozukluk olmal,
sevilmeye, kucaklanmaya layk deilim, deersizim/ diye duunur."
Dayanamadm, "Yani ocuk kendini sular, kabahati kendinde bulur," deyince,
teyzem, "Allah Allah; demek tum kabahati kendinde bulur," diyerek hayretini dile
getirdi.
Yakup Bey, Hatice teyzeme, "Bu yuzden gereksinmesi karlanmam ocukta kiilik
arpklklar oluur ve bu arpklklar onun davranlarnda kendini gsterir,"
diyerek aklamasna devam etti.
Ben yine sze kartm ve, "Elma aacndan anlayan, aaca baknca aacn iyi
baklp baklmadn anlar, deil mi? te, insandan anlayan da ocuun
davranndan o kiinin ocukluunda nasl bir ailede yetitiini anlar," dedim
ve ilave ettim: "Yani bir insann davranna bakarak, ocukken onun
gereksinmelerinin karlanp karlanmadn anlayabiliriz," dedim.
Hatice teyzem Yakup Bey'e kaygl kaygl, "Benim hal ve hareketimden ne
anlyorsunuz?" diye sordu. Yakup Bey gulerek, "Haydi siz kendiniz kefedin,"
dedi ve, "Ben imdi size bir dizi davran zellikleri sralayacam. Siz bu
zelliklerden hangilerini kendinizde ya da Recep Bey'de grduunuzu bana
syleyin." diye bir teklifte bulundu. Teyzemin, ben hazrm dercesine
bakmasndan cesaret alarak, konumasna devam etti: "'Bende bir bozukluk var,'
diye duunen ocuk, kendinden utanr. Utanca boularak yetitirilen kiiler ne
kendilerini, ne de bakalarn olduu gibi kabul ederler. Insanlarla
ilikilerinde surekli ve deimeyen baz olumsuz karakter zellikleri
gsterirler. Olumsuz karakter zelliklerinin en bata geleni
mukemmelliyetiliktir. Mukemmelliyeti olanlarn, ne kendilerinde, ne
bakalarnda hibir kusura tahammulleri yoktur. Hibir zaman tatmin olmazlar;
her eyde mutlaka bir kusur bulurlar." Yakup Bey sustu ve, ne diyorsun,
dercesine teyzeme bakt.
Hatice teyzem, "Bu Recep'in ta kendisi. ocuklar ne kadar
HATICE TEYZEMIN EVINDE
229
ok alrsa alsn, onlarn gayretini takdir etmez, snfta en yuksek notu
almazlarsa hayat onlara zehir eder. Demek mukemmelliyeti bir adam. Benim annem
de yleydi. Belki ben de yleyim. Simdi fark ediyorum; ben de ocuklarn
gayretinden ziyade hatalarna bakarm."
Yakup Bey takdir dolu bir yuz ifadesiyle, "Bunlar nemli gzlemler," dedi ve
yle devam etti: "Kuukken iyi bir ocukluk geirmeyen insanlarn bir dier
zellii de surekli fkeli, ask suratl olmalardr. Kendilerine guvenleri
olmad iin bakalarnn onlara yaklamasn pek istemezler; fkeyle, ask
suratla kiileri kendilerinden uzak tutarlar."
"Yakup Bey, benim beyim genellikle ask suratldr. Ondan korkumuzdan bu evde
ocuklar da ben de gulmekten ekiniriz," diye teyzem konumaya balad.
"Recep'in de sizinle konumas lazm. Hayat hem kendine, hem bize zehir ediyor,
farknda deil," diye ekleyerek isteini dile getirdi.
Ben, "Teyze, Recep enitem senin kadar ak grulu deil. Yakup Bey'in
anlatacaklarna ne ilgi duyar, ne de anlamak ister," dedim.
Yakup Bey beni destekler biimde devreye girdi: "Hatice Hanm, sanrm Timur Bey
hakl. Siz gerekten takdir edilecek bir akla sahipsiniz. Bana kalrsa Recep
Bey'i imdilik rahatsz etmeyelim," dedi.
Hatice teyzem, "Peki efendim, siz daha iyi bilirsiniz; ama, sizin anlattnz
eyler ona ok uyuyor," diyerek bir yandan rza gsterirken, bir yandan da hl
iindeki istei ifade ediyordu.
Leman, "Toplumda Recep daym gibi ok insan var yenge-ciim. evrene yle bir
bak, ka tane guler yuzlu insan grursun?" diyerek kendi gzlemini paylat.
"Aslnda benim de yuzum pek gulmez," diyerek teyzem, Leman'm sylediini
destekledi. "Inallah Yakup Bey'in anlattklarn dinleyip renerek hi olmazsa
Ayla ile Erol'un guler yuzlu insanlar olarak yetimelerine alrm." diyerek
de iindeki zlemi szcuklere dktu.
230
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey guler yuzle, "Su sylediiniz szler beni ne kadar mutlu ediyor,
bilemezsiniz Hatice Hanm," dedi ve devam etti: "Erol ve Ayla'mn mutluluunun
sizden getiinin farknda olmanz, onlarn ihtiyalarn bilinli olarak
duunmeniz ok nemli."
Yakup Bey konumalarmzn bu kadar yararl olduunu grunce aklamasna baka
bir evkle devam etti: "ocukluklar salkl gememi insanlarn bir baka
zellii de surekli eletirici olmalardr. Bu kimseler ocukluklarndan
getirmi olduklar utan duygularn eletirme ve sulama yoluyla kendi
ocuklarna aktarrlar. Eletirme ve sulama anababada nasl bir tutku
halindeyse, bir sure sonra ocukta da bir alkanlk haline gelir."
Hatice teyzem, Yakup Bey'i dinlerken kafasn sallyor, bir yandan da sanki
dvunuyordu. "Bunu hem kendimde, hem de Recep'te gruyorum," diye balad ve
devam etti: "ocuklarda da bu huy balad. Onlar da surekli birbirlerini ve
arkadalarm beenmemeye baladlar. Yakup Bey siz konutuka sanki g-zumdeki
bir perde kalkyor, ocuklarn durumunu daha iyi kavryorum. Geri sade
ocuklarn deil, Recep ile benim durumumuzu da iyi anlamaya baladm," diyerek
aklndan geenleri anlatt.
Dayanamadm, ben de, "Bravo teyzeciim. Artk bundan sonra seninle rahat rahat
konuabiliriz," deyince, Leman da, "Ya evet, imdiden sonra grduumuz bir
durumu Hatice yengemle rahat rahat konuabiliriz," diyerek yeniden yengesini
kucaklad.
Yakup Bey aklamasna yuzunde buyuk bir memnuniyetle devam etti: "Bir dier
zellik aa grme, hor grmedir. Aa grulerek buyuyen ve kendi
zbenliinden utanan ocuk, dierlerini aa grerek kendi utancn saklamaya
alr. Bakalarn hor grmek ve aalamak onun karakterinin bir paras
haline gelebilir."
Hatice teyzem, "Bunu pek yapmyoruz," dedi. "Kimseyi hor grduumuzu
hatrlamyorum."
HATICE TEYZEMIN EVINDE
231
Yakup Bey, "Guzel. Yaptklarmz kadar, yapamadklarnz da bilmeniz nemli,"
diyerek konumasn surdurdu. "Bir baka zellik herkese, her yerde, her zaman
ho grunme ve ho davranmadr. Bu kiiler, 'ho davranma'y bir zrh olarak
kullanrlar. Bylece sahte bir dostluk ve yaknlk havas yaratarak, kimsenin
kendilerini uzecek duruste bir sz sylemesine izin vermezler, iliki iinde
bulunduklar kiilere de gelime frsat vermezler."
Hatice teyzem nune bakt, bir sure sessizlikten sonra, "Evet, anlyorum
Beyefendi," dedi.
Yakup Bey, teyzemin, bu son sylediinden kendisiyle ilgili mesaj aldn
anlamt. Bir sure sessiz kaldktan sonra yine konumaya balad: "Son olarak
bahsedeceim bir zellik, haset ve kskanmadr. Bakalarnn baars, kiilii,
mal, arkadal, ei onlarn kendi i boluklarn hatrlatacak bir nitelik
tayorsa, derin bir haset iinde kvranrlar."
Leman, "Insan bunlarn hepsinin birden farkna varamaz herhalde, deil mi Yakup
Bey?" diye bir soru yneltti. "Bunlarn birkann farkna varmak bile buyuk
baardr," dedi Yakup Bey.
Hatice teyzem nune bakarak, "Haset bende de var," diyerek itirafta bulundu.
"Nasl anladn Teyze?" diye sordum. Hepimiz merakla onun ne diyeceini
bekliyorduk.
Teyzem, "Ben iten ie biliyordum zaten. Ama Yakup Bey konutuktan sonra, imdi
daha iyi farkna vardm," dedi. Hepimiz nefesimizi kesmi bekliyorduk. nune
bakarak, "Bunu sylemesi ok zor benim iin ama, ben Safiye Hanm' kskandm
iin sevmiyorum," dedi ve devam etti: "Safiye Hanm aadaki komumuz, Hikmet
Bey'in kars. Onlarn evlilii daha mutlu, ocuklar da bizimkinden daha
neeli. Simdi sebebini daha iyi biliyorum. Ben de haset dolu bir kadn olarak
zavall Erol'umu dvup durdum."
Leman, Hatice teyzemin yanna gitti. Onun omzuna elini att, alamakl bir
sesle, "Ah Ulu Tanrm! Sana binlerce ukurler olsun. Artk Erol dayak yemeden
etin'le oynayabilecek," dedi. Gzleri dolu dolu olmutu.
232
YETISKIN OCUKLAR
Hatice teyzem de duygulanmt. "ocuumu bir daha onun iin dversem elim
krlsn. Simdi Leman'm i ocuk deyiini de anlyorum. Benim i ocuk urkmu,
salksz. Yakup Bey'in anlatt ihtiyalar ocukken karlanmam. Surekli
horlanm, dayak yemiim. 'Bahtm bu,' deyip kaderime raz olmuum. Safiye
Hanm'n i ocuu salkl. Hikmet Bey karsna ktu muamele etmeye cesaret
edemez. Benim kskandm da bu aslnda. Zavall Erol'um benim hncmn
ceremesini ekiyordu."
Yakup Bey ellerini havada rparak, "Hatice Hanm, u hlamurdan ve yaptnz
kurabiyelerden yine getirin de, bu guzel gunu kutlayalm," dedi. Hepimiz
mutluyduk, guluyorduk; scack bir hava olumutu.
Sonra Hatice teyzem daha rahat bir hava iinde kendi ocukluunu anlatmaya
balad. Hi grmediim kadar scak ve yaknd. Bir ara Yakup Bey'e 'sen' bile
dedi. Utanp, yuzlerce kez zur dilemedi. Yakup Bey'i bir hafta sonra yine aya
davet etti. Yakup Bey'e, "Aadaki komum Safiye Hanm' da davet etsem sizce
bir mahsuru var m?" diye sordu. Yakup Bey, "yi olur, onunla da tanmak
isterim," dedi. Leman ve ben sevinle birbirimize baktk.
20
Balak Kiilik
Leman'la, Yakup Bey'i sal gunu ziyaret ettik. Yakup Bey bizi beklediini
syledi. Son toplantdan sonra ok heyecanlandmz, Hatice teyzemde
grduumuz deiikliin ocuklar iin ok yararl olduunu, Erol'la Ayla'mn
anneleriyle ilikisinin imdi daha yumuak ve sevecen olduunu gzlemlediimizi
syledik. Yakup Bey'in gulumseyiinden, memnun olduu belliydi.
Geen perembe gunku toplantyla ilgili konumak istedik ama, o buna pek
yanamad. "Hatice Hanm son derece ak bir insan. Onun yannda rahatlkla
konuabileceimizi sanyorum. Artk onunla ilgili etkileimimizi onun yannda
konumamz gerekir, arkasndan deil," diyerek geen toplantdan sz etmek
istemediini belirtti.
Nusret, istanbul'a gelerek Leman'la konumak istiyormu. Leman, ald mektubun
ieriinden pek sz etmedi, yalnz, "Yakup Bey, Nusret Istanbul'a geldiinde
sizinle tanmasn isterim. Sizinle tanmas iin Nusret'i getirebilir miyim?"
demekle yetindi.
Yakup Bey bir sure gulumsedi, sessiz kald ve, "Leman Hanm, Nusret Bey'le
tanp tanmama konusunda emin deilim. 'Bak Nusret bu adam ok bilgili biri,
senin ne kadar ie yaramaz bir herif olduunu sana sylesin,' gibi bir ereve
iinde tantrlmak istemem," diye kaygsn dile getirdi. Leman, "Hayr o
anlamda sylemek istemedim; sadece sizinle tanmasn istiyorum, o kadar,"
dedi.
234
YETISKIN OCUKLAR
"Sizin amacnzn ne olduunu biliyorum. Ama, sizin Nusret Bey'le olan
ilikinizin turu, o ereve, beni tantrmak istemenize yeni anlamlar yukler."
"Nasl yeni anlamlar yukler? Anlayamadm."
"Ben Nusret Bey'in yerinde olsam, 'Niin bu adamla tantrlyorum?' sorusu
aklma gelir."
Sze kararak, "Nusret Bey'in yerinde olsam, ayn soru benim de aklma gelir,"
dedim.
Leman biraz ierlemi bir tavrla, "Ee, gelsin, ne olur?" diyerek sanki meydan
okudu.
Ben de ona, "'Ee, gelsin, ne olur?' deyip orada kesemezsin," diyerek meydan okur
tarzda konutum.
Leman bana hi aldrmadan, "Niin sorusunu sorarsa, cevabn da alr," dedi.
Yakup Bey bana dnerek, "'Niin bu adamla tantrlyorum?' sorusuna, Nusret
Bey sizce nasl bir yant verir?" diye sordu.
"Onun yerinde olsam aklma gelen u olurdu: 'Leman benimle sorunlar olduunu
syleyerek evden mutsuz bir ekilde ayrld. Simdi kendisinin ok beendii,
kendine yakm bulduu bilge birini bana tantrmak istiyor. Bu kadar yakm
olduklarna gre sorunlarmz herhalde bu kiiye sylemitir. Bu adam, 'Sen
haklsn Nusret haksz!' demi ki, Leman bu adama yaknlk ve hayranlk duyuyor.
Eer, 'Sen hakszsn, Nusret hakl/ deseydi, beni tantrmak istemezdi. Bu
durumda ben bu kiiyle tanrsam, adam bana nasihat etmeye balayacak. 'Karna
yle davran, byle davran' diyecek," diye Yakup Bey'in sorusunu yantladm
Leman benim sylediklerimi dinledikten bir sure sonra, "Sanrm haklsnz.
Gerekten byle duunur," diye bize hak verdi.
Bunun uzerine Yakup Bey gulumseyerek, "O byle duununce de onunla tanmamn
hibir yarar olmaz," dedi. Ben de aksine zarar olacam syledim ve Leman bana
hak verdi.
Leman aresizlik ifade eden bir yuzle bir sure sessiz kald ve
BAGLASIK KISILIK
235
daha sonra dayanamayarak, "Ama, sizinle tanmasn ok istiyorum," diye nce
bana, daha sonra Yakup Bey'e bakt. Yakup Bey, bu istein Nusret'ten gelmesi
gerektiini syledi ve, "Yapacanz en salkl davran, sizin kendi iinizde
bulunduunuz sureci onunla paylamanz, neler kefettiniz, gzlemlediniz,
nelerin farkna varmaya baladnz, bunlar sylemenizdir," dedi.
Leman, "Ya bana hi soru sormazsa? O zaman bir eyler sylemem anlamsz olur,
yle deil mi?" diye sorunca Yakup Bey, "Duruundan, bakndan onun
ilgilendiini sezerseniz konuabilirsiniz tabii. nemli olan sizin
anlatacaklarnza ilgi duymas. Aksi halde fayda yerine zarar getirir," diye
yantlad.
"ilgileneceini sanyorum," dedi Leman. "Yani imdiye kadar Istanbul'da neler
yaptm, kimleri grdum, onlar bilmek ister," diye ekledi.
"Guzel, siz de olduu gibi anlatrsnz."
"Sonra?"
Yakup Bey, "Konuma geliir ve Yakup Bey'i grebilecei bir ereve geliirse, o
zaman, 'Siz de tanmak ister misiniz?' diye sorabilirsiniz," diye gruunu
belirtti.
Sze kararak, "Nusret'in ne zaman geleceini biliyor musunuz?" diye sordum,
Leman bilmediini, iki-u hafta sonra gelecekmi gibi bir izlenim edindiini
syledi.
Yakup Bey, "Nusret Bey'le grume konusunu imdiden tartmaya gerek yok
sanrm." dedi ve devam etti: "Zaman iinde ilikiniz bakalm nasl geliecek?
Ilikinizin gelimesine gre bir karara varrz."
Yakup Bey'e, perembe gunu Hatice teyzemlere gelip gelmeyeceini sorduk;
geleceini syledi. Perembe gunu Hatice teyzemin evinde bulumak uzere oradan
ayrldk.
Perembe gunu beklenilen saatte Yakup Bey geldi. Hatice teyzem ok heyecanlyd,
bu sefer yuzunde, kaygdan ok sevin okunuyordu. Yakup Bey gelmeden biraz nce
komu Safiye Hanm geldi.
236
Hatice teyzem geen hafta Yakup Bey'le grutukten sonra Safiye Hanm' kendi
bana ziyaret etti. Neler konutuunu sylemedi. Erol, Safiye Hanm'm olu ile
artk rahat rahat oynayabiliyordu ve Hatice teyzem bir ey sylemiyordu. Hatta
bir keresinde, 'Olum istiyorsan git, etin'le oyna,' dediini duydum. Erol
imdi yaamndan ok memnun. Yedi yanda annesi tarafndan sevilen bir olan
ocuu olmann mutluluunun tadn karyor. Onu bylesine mutlu grmek bana
buyuk haz veriyor.
nceleri Ayla ve Leman yalnz ikisi konuurken, Hatice teyzemi de artk
aralarna almaya baladlar. Hatice teyzeme ayr bir canllk geldi. Tabii hata
yapmyor deil; ara sra yine eskisi gibi oluyor ama bakyorum bir sure sonra
yle bir kendine bakyor, sanki bir iki saniye bir eyler duunuyor ve
ocuklara daha iyi davranmaya balyor. Kendini yenilemeye alyor, bir yerde
kendisini eitmeye abalyor.
Butun hafta perembe gunu iin hazrlk yapt; yapt pasta ve kurabiyelere
daha da bir zen gsterdi.
Yakup Bey herkesin elini skt. Safiye Hanm'm elini skarken, tanma frsat
bulduu iin sevindiini syledi. Safiye Hanm da Yakup Bey'le tanmaktan
memnun olduunu syledi. Hatice teyzem, "Yakup Bey, ok guzel adaaym var,
isterseniz ondan verebilirim," dedi. Yakup Bey adaaym sevdiini syledi ve
Hatice teyzeme teekkur etti. Bir sure hosohbetten sonra Yakup Bey konuya girdi
ve, "Safiye Hanm, Hatice Hanm geen hafta nelerden sz ettiimizi size sanrm
aktarmtr. Izin verirseniz kaldmz yerden devam etmek istiyorum," dedi ve
devam etti: "Geen bulumamzda gereksinmesi karlanmayan ocuklarn salksz
gelieceklerini sylemitik. Hatice Hanm sk sk bize, 'Anne ya da baba bile
bile ocuuna ktuluk yapar m?' diye hatrlatmalarda bulundu. Ben kendisiyle
hemfikirim: Anababa ocuuna bilerek ktuluk yapmaz."
Hatice teyzem, biraz mahcup ama heyecanl bir sesle, "Geen hafta sizinle
konuunca gzumden sanki bir perde kalkt," diyerek sze girdi ve devam etti:
"Hem olumun, hem de kzmn
BAGLASIK KSLlK
237
bana nasl ihtiyalar olduunu grebildim. Beyazt'ta sizinle ilk
grutuumuzde, 'Hatice Hanm, birisi sizin .ocuklarnza gizli gizli ktuluk
yapmaya kalksa buna musaade eder misiniz?' diye sormutunuz; hatrlyor
musunuz?" Yakup Bey ba iaretiyle hatrladn belirtince, "O zaman sizin
ciddi bir insan olmadnz, hatta bunam olabileceinizi duunmutum. Halbuki
geen perembe gunku toplantmzdan sonra, zavall ocuklarma bilmeden zarar
verenin kendim olduumu rendim. Dedim ya sanki gzumun nunden bir perde
kalkt."
Safiye Hanm gulumseyerek, "Efendim, Hatice Hanm'la uzun suredir komuluum
vardr; kendisini tanrm, geen perembeden sonraki hali en gule yuzlu
halidir," dedi. Teyzem bana ve Leman'a dnerek, "Bak komum da dikkat etmi!"
diye gulumsedi.
Leman, "Yenge ben de farkndaym, Ayla da farknda. Hepimiz sendeki deiimden
ok mutluyuz," diye elini uzatp onun elini tuttu.
"Sanrm en mutlu olan Erol oldu," diyerek sze girdim. "Artk korkmadan
doyasya arkada etin'le oynuyor." Safiye Hanm da, Erol'un etin'le
oynamasna izin verilmesine ok sevindiini syledi.
Hatice teyzem ekingen fakat mutlu bir edayla, "Allah raz olsun! Yakup Bey'in
sayesinde oldu," diyerek gulumsedi.
Yakup Bey teekkur etti ve ilave etti: "Hatice Hanm, sizin cesaretle kendinizi
ap, durustlukle olaylar inceleyebilmenizin sonular bunlar. Siz iten ie
benim sylediim bilgilere hazr hale gelmisiniz, ben syleyince bunlarn
kymetini hemen anladnz. Eer siz hazr olmasaydnz ya da durust bir tutum
ta-knmasaydmz, ben ne kadar konuursam konuaym, ortaya bir deiiklik
kmazd." Yakup Bey burada bilerek bir sure sustu ve sonra konutu: "Gzden
kamamas gereken bir nokta daha var. 'Hatice Hanm imdiye kadar yapageldii
davranlarn niin deitirmek istedi?' sorusunu sorduum zaman bulduum
yant, 'sevgi' oluyor."
238
YETISKIN OCUKLAR
Hepimiz biraz daha aklamasn beklercesine Yakup Bey'e bakyorduk;
gulumseyerek konumasna devam etti: "Hatice Hanm Ayla ve Erol'un daha salkl
yetimesini niin istiyor? Onlar sevdii iin. Bu sevgi olmasa Hatice Hanm
davrann deitirmek istemezdi; bildii duzen ne ise aynen o duzeni
surdururdu."
Leman dayanamad, "Yakup Bey'in gzlemine katlyorum," diye sze balad.
"Hatice yengem Yakup Bey'le grumeye ilk gidiinde olduka ekingen ve
kayglyd. Korkusuna yenilmedi. Ilk toplantda kendini tutamad, alad. Mahcup
oldu. Buna ramen yine Yakup Bey'i armaktan ve onunla konumaktan geri
durmad. Niin butun bu kayg verici durumlara kendini soktu? unku Ayla ve Erol
iin daha iyi bir anne olacan seziyordu. Erol'a ve Ayla'ya olan sevgisi onu
bu yne gturdu."
"Recep enite ile konusaydmz, o da Yakup Bey'e gitmeyi kabul etmeseydi; bu,
Recep enitenin ocuklarn sevmedii anlamna m geliyor?" diye bir soru
sordum.
Hatice teyzem hemen atld ve, "ocuunu sevmeyen baba olur mu? Bizim bey de
ocuklarn sever," dedi.
"En muhtemel aklama," diye devam ettim, "Recep enitenin 'Iyi bir baba nasl
davranr?' sorusuna verdii yantn, Yakup Bey'inkinden farkl olduunda
yatyor."
Yakup Bey beni destekleyen bir tavr iinde, "Recep Bey kendi babalk
davranndan ne kadar eminse, emin olduu derecede, bakasnn bu konudaki
grulerine kapal olacaktr," gzlemini yapt.
Leman, sylenenleri dikkatle izliyordu. "O zaman yle syleyebilir miyiz?" diye
konumaya balad, "Kiinin deimesi iin hem istekli, hem de deimeye ak
olmas gerekir."
Yakup Bey, Leman'm syledii ile hemfikir olduunu belirten bir ba iareti
yapt ve bir sure sonra yeni bir konuya girdi: "Izninizle bugun, salkl bir
yetime ortam iinde buyumu biriyle, salksz bir aile ortam iinde buyumu
birinin temel kiilik zelliklerini karlatracam. Bu karlatrmaya
balama-
BAGLASIK KISILIK
239
dan nce 'balak kiilik' diye bir terim kullanacam; nce onu aklayaym."
Leman, "Balak olunca, sanki birbirlerine bal insanlar anlam kyor," dedi
ve Yakup Bey de, "Gerekten anlam bu," diyerek onaylad.
Safiye Hanm, "Ben pek anlamadm. Kiiler nasl birbirlerine bal oluyorlar?"
diyerek konuya aklk getirilmesini istedi.
Yakup Bey rahat ve doal bir ifadeyle, "Sizin balak kiiliiniz olsayd,
psikolojik ynden surekli bakasna bal olurdunuz. Balandnz bu kii
anneniz, babanz ya da kocanz olabilirdi. Kocanza balak olduunuzu
varsayalm. Kendinizi, her kararnz ona sorarak almak zorunda hissederdiniz.
Gnlunuzden de onun her kararn size sorarak almasn isterdiniz. En basiti,
hangi yemein piecei konusunda dahi aranzda yle konumalar geerdi:
'Bugun ne piirmemi istersin?'
'Sen syle, ne piirmek istersin?'
'Sen ne istersen, ben onu piireceim.'
'Yok sen ne istersen onu piir, ben senin piirdiin yemei seveceim.'
'Ama, senin ne istediini bilmek isterim.'
'Neyi istememi istersin?'
"Daha nemli konularda iin ne kadar karacan artk siz duunun. Balak
kiilii olan kiinin kafas karmakarktr, yaamdan ne istediini bilemez.
"Balak kiilii biraz tandnza gre imdi karlatrmamz yapabiliriz."
Bu esnada Hatice teyzem aylar tazelemek istedi. Herkesin aylarn iki
dakikada, uarcasna tazeledi.
Herkes ayn aldktan sonra Yakup Bey konumasna devam etti: "Salkl kii
yapmack hareketler yapmaz. Her ortamda kendisi olarak hareket eder. Balak
kiilik sahibinin davranlar sahte ve yapmack olur. ou kez maskelidir."
Leman, "Yenge, bu 'maske' szunu anladn m?" diye Hatice
240
YETISKIN OCUKLAR
teyzeme sordu ve onun yant vermesini beklemeden, "Bir insan kzgn olduu halde
kardakine gulumsuyorsa, bu insan iin 'gulme maskesi' takm denir," diye
rnek verdi.
Ben, "Yani kiinin kendi duunce ve duygusundan farkl bir grunum yanstmas,"
diyerek Leman'm aklamasn tamamladm.
Hatice teyzem, "Yani olduundan farkl gzukmek gibi mi?" diye Yakup Bey'e
baknca, Yakup Bey, "Evet, guzel sylediniz. Balak kiilik sahibi insan
olduu gibi grunmekten ekinir," diye onaylad.
Hatice teyzem, "Olduundan farkl grunen insana kim guvenir?" deyince, Yakup
Bey, "Bravo!" dedi ve aklad: "Balak insann en buyuk sorunlarndan biri de
budur. Ne o bakalarna guvenir, ne de bakalar ona."
Hatice teyzem, "Yani herkes birbirine yapmack davranr," diye anladm ifade
etti. Hatice teyzem Yakup Bey'le konuabildiini, sorularna yant verebildiini
anladka kendine daha guvenir, daha ok soru sorar oldu. Eski sklganl,
'ben ne bilirim/ hali yok olmaya balad. Hele Yakup Bey, 'Evet, bravo!' gibi
szler syledike iyice mutlu oluyor, gzleri parldyordu.
Safiye Hanm, "Ne var ki, insanlar birbirlerine sahte davrandklarn bilirler,"
deyince, Hatice teyzem, "Sahte olduklarn bil-meseler guvenleri sarslmaz
herhalde," dedi ve, "davranlarnn sahte olduunu bildikleri iin birbirlerine
guven duyamyorlar, deil mi Yakup Bey?" diye bir soru yneltti. Yakup Bey,
guvensizliin temelinde birbirlerine sahte davranma yattn onaylad ve
gulumseyerek, "Simdi ben iki kiilik zellii syleyeceim. Siz hangi zelliin
salkl kiilie, hangisinin balak insana ait olduunu tahmin edin," diye
oyun havas iinde konuyu ilemeye balad.
Herkes dikkatle Yakup Bey'e bakyordu; o devam etti: "Bu insanlardan biri
iinden geldii gibi konuuyor, hareket ediyor; buru ise syleyecei her szu,
yapaca her davran planlyor."
BAGLASIK KlSLlK
241
Hatice teyzem, "Salkl kii iinden geeni olduu gibi syler diye
duunuyorum. buru, 'Acaba yle mi desem, yoksa byle mi desem/ diye kvranr
durur," diye Yakup Bey'in rtuk sorusunu yantlad.
Safiye Hanm, duyduklarndan memnun olmu bir insann hali iinde gulumseyerek,
"Ben iimden geenleri olduu gibi sylediim iin kendimi biraz sulardm,"
dedi.
Leman, Yakup Bey'e bakarak, "'Dorucu Davut gibi konuma/ diye bizi utlerler.
Yani iinden geenleri olduu gibi ortaya koyanlar, 'patavatsz', 'paldr
kuldur' bir hali var diye knarlar. Burada knayanlar m salksz, yoksa
knanan m?"
"Guzel bir soru," dedim. Yakup Bey, "Gerekten guzel bir soru," diyerek beni
onaylad. "Salkl insan konutuu ortamn, kiminle konutuunun farkndadr.
Kardaki insanlarn duygularna saygldr. Bilerek onlar krmak istemez. Yani
salkl insan 'patavatsz', 'paldr kuldur' olamaz. Doal olarak kendi duunce
ve duygularn sylerken ortam, oradaki insanlar bilerek konuur. Susmasn da
bilir."
"O zaman salkl insann bir zellii de kat olmayp, duruma gre esneklik
gsterebilmesidir, diyebilir miyiz?" Soruyu soran Leman'd ve Yakup Bey ona,
"Evet, salkl insan gerekten esneklii olan biriyken, balak insan her
yerde ve her zaman taklm plak gibi ayn eyi syleyen, ayn davran yapan
kat biridir," yantn verdi.
Hatice teyzem kendini kaptrm, buyuk bir zevkle konumalar izliyordu. Aklna
gelen bir soruyu dile getirdi: "Sevgi ynunden nasllar?" Yakup Bey, teyzemin
soru sormasndan memnun olduunu belirten bir gulumsemeyle, "Salkl kiilii
olan kuca ak, sevgi doludur. Balak kii srt dnuk, korku doludur,"
yantn verdi.
Hatice teyzem, Yakup Bey'le artk rahat rahat konuabiliyordu, ikisi arasnda u
konuma geti. "Bunlar niye byle oluyor?" "Herkesin iinde bir ocuk var
demitik."
Y16
242
YETISKIN OCUKLAR
"Evet."
"Salksz ailede ocuun temel gereksinmeleri karlanmaynca..."
"Ha evet, hatrladm. ocuun utanca boulmas meselesi. Yani salkl
insanda i ocuk guluyor, o kiinin hayatnn bir paras. ocuk dimdik ayakta,
'Ben varm!' diyor. burunde ise ocuk bir keye itilmi, huzunlu, yalnz
braklm."
Yakup Bey az kulaklarnda, "Benden daha iyi sylediniz, Hatice Hanm.
Gerekten byle," dedi.
"Allah Allah! Neler varm renecek. Keke ben de okusay-dm. Bunlar
renmekten haz alyorum."
Leman gzleri l l, "rendike Ayla ve Erol'a da faydal oluyorsun," dedi.
"Evvel Allah, yle bir analk yapacam ki, benim Erol'la, Ayla'nm i ocuklar
dimdik ayakta kalacaklar, 'Biz varz!' diyecekler. Burada Safiye Hanm'a bir
eyler sylemek istiyorum, izin verirseniz Yakup Bey."
Hatice teyzem biraz utanr bir tavrla Safiye Hanm'a dndu ve nce nune bakt,
daha sonra onun gzlerine bakarak, "Safiye Hanm, senin i ocuk maallah dimdik
ayakta. Allah anana, babana uzun mur versin, seni iyi yetitirmiler. Benim i
ocuk surekli mzmzlanan, ne istediini bilmeyen, huzunlu biriydi. Kardeim,
ben bu nedenle, sana haset doluydum. Haset doluydum ama, neden olduunu
bilmiyordum. Zavall Erol'umu bundan dolay ok dvdum. Simdi neden olduunu
biliyorum. Safiye Hanm senden bana zarar gelmez, fayda gelir. Yakup Bey'le
konutuktan sonra bunu imdi iyice anlyorum. Kardeim beni affet," dedi. Sustu
ve nune bakt; gzleri dolu dolu olmutu.
Safiye Hanm yumuak bir sesle, "Anlayna teekkur ederim Hatice Hanm," diye
konumaya balad. "Ben sana hibir zaman gerekten kzmadm, kinlenmedim. Erol
ve etin iin uzuluyordum. ok ukur imdi o durum ortadan kalkt. Sanki yeni
bir komum var; ok memnunum."
BAGLASIK KISILIK
243
Leman gzlerindeki yalara aldrmadan, "Yengeciim seninle iftihar ediyorum.
Bylesine itenlik ancak salkl insanda olur. Bravo sana!" diyerek ona
sarld. Yakup Bey de, "Hatice Hanm' ben de ok takdir ediyorum," dedi
"Sa olun efendim," diyen teyzem, gzleri ldayarak, "Allah sizden raz olsun.
Oh! Iimden sanki bir da kalkt," diyerek konumasna devam etti. "Kendimi ku
gibi hafif hissediyorum. ocuklarma nasl davranacam imdi kestirebiliyorum.
Recep ayn Recep; ama imdi ben daha dikkatli olursam belki o da biraz deiir."
Yakup Bey, Hatice teyzeme takdirle bakarak, "Simdiki davrannzla salkl
insann bir zelliini bize gsterdiniz: Salkl kiilii olan kardakine
ulamaya alr, karsndakine verir. Balak kii kendi iinde tutar, iine
kapaldr," dedi.
"ite bizim Recep biraz byle. Diyorum ya, inallah ilerde o da deiir."
Leman suratn buruturarak, "Pek sanmyorum ama, inallah diyelim/' diyerek
kukusunu dile getirdi.
Yakup Bey salkl ve salksz kii karlatrmasna devam etmek istiyordu; bu
amala konumaya balad. "Bu kiilerden biri iinden gelen duygu ve anlayla
hareket eder. Dieri ise, 'Bu durumda benden beklenen ne, ne yapmam isteniyor?'
duuncesi ile davranr."
"Ayla gelip benden bir ey istedii zaman," dedi teyzem, "iimden geldii
biimde yant verecek yerde, 'Recep benim bu durumda ne yapmam ister?' diye
duunur ocua babasnn istedii turden bir yant verirdim. Simdi bunlar
duunduke iim eziliyor."
Yakup Bey, anlayl ve efkat dolu bir sesle, "Niin iiniz eziliyor, onu da
anlatr msnz?" diye sordu.
Teyzem, "iim eziliyor," dedi, "ocuklarma tam analk yapamadm diye. Hani siz
iein suya, gunee, topraa ihtiyac var dediniz ya. Ben ocuklarmn ihtiyac
olan anal onlara yapamadm diye iim eziliyor."
244
YETISKIN OCUKLAR
Safiye Hanm, teyzemin kolunu tutarak ve ona sevgiyle bakarak, "Ama bunu bile
bile, ktuluk olsun diye hnzrlnzdan yapmadnz, deil mi?" diye sordu.
Yakup Bey, sululuk duygusuna kaplarak surekli kendini ktulemenin de salkl
olmadn syleyince, teyzem, 'anladm' dercesine kafasn sallad.
Bir sure duundukten sonra Yakup Bey, "Salkl ve salksz insan ayran en
nemli zelliklerden biri de sevginin turudur. Salkl insan koulsuz sever;
salksz olan koullu."
Safiye Hanm hemen sze kart ve, "Bundan sz ettiiniz iyi oldu Yakup Bey. Su
gunlerde Timur Bey'in yazd kitab okuyorum; bu konuya kafam taklmt,
izninizle ben de duuncemi sylemek istiyorum." "Buyurun."
"Evlendikten alt veya yedi ay sonra Hikmet'i braktm, annemlere gittim.
Hikmet'in ask suratna, 'Ben erkeim, bu evde benim dediim olacak/ tavrna
tahammul edemedim. Leman'a daha ayrntl anlattm bu durumu. Sonra Hikmet byle
davran-mayacama sz verdi yeniden bir araya geldik. Simdi kendi kendime
soruyorum: Ben Hikmet'i koullu mu seviyorum?"
Leman bu soruya ilgi duyduunu hi saklamad ve duuncesini syledi; "Evet,
guzel bir soru. Ben de kendime soruyorum, 'Ben Nusret'i koullu mu seviyorum?'
diye."
Yakup Bey, "Sevgi konusunda duunurken, insann zu ile, bu zun uzerine kurulan
'retileri' ayrt ediyorum," dedi ve devam etti: "Hatice Hanm sizi rnek
alalm. Yava yava gerek zunuzu buluyor ve anababanzn size rettii
olumsuz 're-tiler'den imdi kamyorsunuz."
Safiye Hanm biraz duunceli bir tavr iinde, "Bu retiler hep ktu olmaz ama,
deil mi? Ben anababamm rettiklerinden ok yararlanyorum," dedi.
"Hayr, insann zunu destekleyecek, gulendirecek retiler olduu gibi insann
zunu karartacak, zayflatacak retiler de vardr."
"Insann anababasndan rendii eylerden bahsediyorsu-
BAGLASIK KISILIK
245
nuz, deil mi?" diyerek Hatice teyzem kendi anladn dile getirdi.
"Evet," dedi Yakup Bey. "Koulsuz sevgi kiinin zunu sevmeye ynelir. Bu zun
salkl olmas iin etkileim kurar. O insann kendi zunu kefederek salkl
bir geliim iine girmesi ynunde aba harcar."
Ben sze girdim ve Safiye Hanm'a dnerek, "Yani bu demek oluyor ki, siz Hikmet
Bey'in zune ilgi gsteriyor, bu ze ulamaya alyordunuz. Hikmet Bey'in ask
surat, 'Ben erkeim benim dediim olacak,' kalb bu ze ulamanz
engelliyordu." dedim.
"Syle diyebilir miyiz?" diyerek Safiye Hanm kendi anladn ifade etti: "Onun
yanndan ayrlp, ask suratn ve erkeklik kalbn atmasn istemem, aslnda,
benim gerek sevgimden kaynaklanyordu." Safiye Hanm'm szlerine, "Bence,
evet!" diyerek cevap verdim.
Leman, "Bilemezsiniz bu konuma bana ne kadar yardmc oldu," diyerek heyecann
gizlemeden konumaya devam etti: "Ben gerekten Nusret'i seviyorum. Nusret'in
ii ok temiz, zu gerekten iyi. Ama ne yazk ki, bu zu birok maskenin
arkasna saklyor ve bana bu maskelerle yaklayor. Benim tahammul edemediim
bu. Keke Nusret burada olsayd, bu konumalar duysayd."
"Belki inanmayacaksnz ama, ben de Recep iin ayn eyleri duunuyordum,"
diyerek Hatice teyzem de heyecanl heyecanl konumasna devam etti: "Butun o
ask suratnn, cart curtun arkasnda Recep ok iyi bir insan aslnda. Ama,
yanna kolay kolay yaklaamazsnz. Hemen tersler adam, kovar. O yann
gstermek istemez. 'Erkek ksm hain olmaldr/ tavrn bir turlu atamad."
"Ben sorumun cevabn aldm," dedi Safiye Hanm. Daha sonra da "Iim rahatlad.
Acaba Hikmet'i sevmeyen bencil bir insan mym diye duunmeye balamtm."
diyerek duygu ve duuncelerini ifade etti.
246
YETISKIN OCUKLAR
Yakup Bey gulumseyerek, "Size bir rnek vereyim ve soru soraym," dedi ve yle
bir konuma yer ald:
"Safiye Hanm, sizin kuuun ad neydi?"
"etin, efendim."
"etin ka yanda?"
"Yedi yanda, Hatice Hanm'in olu Erol'la yat."
"Farz edin etin arkadalarndan kufretmesini reniyor, arkadalarna, size,
babasna, retmenine kar kufurlu konumaya balyor. Bu davrana izin verir
miydiniz?"
Safiye Hanm biraz gergin bir tavrla, "Hayr. Bu davrann mutlaka nlerdim,"
dedi.
Yakup Bey verdii rnee devam etti: "Ama etin gelip diyor ki, 'Anne sen beni
koullu mu seviyorsun? Koulsuz sevsen, ne yaparsam yapaym, ne dersem diyeyim,
beni sevmeye devam eder, davranma izin verirsin, nlemezsin.'"
"Evladm sevdiim iin ktu yetimesine izin veremem."
Yakup Bey gulumsedi: "Ayn eyi Hikmet Bey'le ilikinizde de syleyebiliriz.
Yani Hikmet Bey'i iyi bir insan olarak sevmeye devam etmek istediiniz iin,
onun ask suratna ve erkeklik kalbna, raz olamadnz."
Hatice teyzem aklna taklan bir eyi akla kavuturmak istiyordu. Salkl
anababa ocuun kufretmesine izin vermez, salksz anababa verir mi, diye
sordu. Bu soru, Yakup Bey'in ok houna gitmiti: "Hatice Hanm harikasnz; bu
ok nemli bir soru," diyerek onu vdu ve sonra, "Bu konuda sizin anaba-banz
sizinle nasl konuurdu?" diyerek Safiye Hanm'a bir soru sordu.
"Onlarn istemedii bir davran yaptm zaman ya annem, ya babam ya da ikisi
beraber benimle konuurlard. O davrann niin iyi olmadn, bana ne gibi
zarar olacan anlatrlard."
Ben araya girdim, sordum: "rnein, kufur konusunda ne derlerdi?"
"Sanyorum yle derlerdi: Kzm, sen guzel, akll, iyi bir in-sansn.
Bakalarna kzdn zaman kufredersen, o insanlarla ko-
BAGLASIK KISILIK
247
numa ve sorunu zme yerine, itiip kakmaya, dvumeye balarsn.
Kufredeceine, nce duun, niin kzdnn farkna var ve sorunu zmeye ynel.
Sen bunu yapabilecek yetenekleri olan bir insansn."
Yakup Bey bu defa Hatice teyzeme yneldi ve, "Hatice Hanm "Sizin anababanz
sizinle nasl konuurdu?"
"Hi kimse bana bir ey aklamaya almazd," dedi Hatice teyzem. "'Bir daha
kufrettiini duyarsam, senin kemiklerini krarm,' derlerdi, o kadar."
"'Niin?' diye anababanza sorsanz... Tabii imdi hayali konuuyoruz... Sizce
nasl bir yant verirlerdi?" diye Yakup Bey konuyu demeye balad.
"Tahmin ediyorum, 'Kzlar kufretmez; bakalar duyarsa falann kz kufrediyor
derler, sonra ellemin yuzune bakamayz,' gibi yantlar verirlerdi."
Yakup Bey bizlere, "iki yant arasndaki fark grebiliyor musunuz?" dedi.
Leman, "Safiye Hanm'm rneinde kiinin kendi zuyle, kiilii ile ilgili
nedenler veriliyor, burunde ise nemli olan, 'bakalar ne der?' korkusu,"
diyerek gzlemini paylat.
Hatice teyzem bu gzlemi kabul etti: "Evet, benim annem babam beni hep,
'bakalar ne der'e gre terbiye etti."
"ite burada koullu sevgi ile koulsuz sevgi arasndaki fark ortaya kyor,"
dedi Yakup Bey. "Koulsuz sevgi kiinin zune kendini adamaktan kaynaklanan bir
sevgi. Koulsuz sevgi insan gelitirmeyi, gulu klmay, onun zunu
desteklemeyi amalar. Koullu sevgi bakalarnn beklentilerine gre, dierini
kalplamay amalar. 'Bakalar' kiinin anababas olabilecei gibi, yaknlar
da olabilir, genel olarak toplum da olabilir. Yani kii anababasmm diyecei
eylerden de ekinebilir, toplumun ayplamasndan da."
Yeni bir eyin farkna varmtm. Davrann kendisi deil, o davrann
arkasnda yatan neden, koullu ya da koulsuz sevgiyi birbirinden ayrt etmemizi
salyordu. Farkna vardm du-
248
YETISKIN OCUKLAR
unceyi paylatm ve, "rnek vereyim/' diyerek devam ettim: "Kufurle ilgili
rnekte, hem salkl anababa, hem de salksz anababa ocuun kufur etmesine
kar kt. 'ocuun kufur etmesine kar kma davran' her ikisinin de
yapt bir davran. Ne var ki bu davrana kar kma nedenleri farkl
farkl. Kar kma nedenleri farkl olduundan davran nlemek iin ocua
syledikleri de farkl."
Hatice teyzem bana sevgiyle bakt ve, "Simdi anladm," dedi. Daha sonra Yakup
Bey'e dnerek yle konutu:, "Size sormak istediim bir soru var. Yakup Bey,
benim ocuklarn babas, ocuklar snfta en yuksek notu almazlarsa onlara
hayat zehir eder. ocuklar ne kadar gayret gsterirlerse gstersinler, onlarn
gayretine hi nem vermez, sadece aldklar nota nem verir. Doruyu sylemek
gerekirse, ben de yle duunurdum. Bu koullu sevgiye mi, yoksa koulsuz sevgiye
mi rnek?"
Safiye Hanm kendini tutamad, "ocuk gayret gsteriyorsa onu takdir etmek
gerek, deil mi Yakup Bey?" diyerek kendi kansn dile getirdi.
Yakup Bey, Safiye Hanm'a dnerek, "Evet, ocuun gsterdii gayreti takdir
etmek ok nemli. Anababamn buna dikkat etmesi gerekten ok nemli," dedikten
sonra bir sure sustu, daha sonra Hatice teyzeme dnerek yle dedi: "Hatice
Hanm, koullu ve koulsuz sevgiyi ayrt etmek iin sizin elinizde bir kriter
var artk, bunu kullanmaya balayabilirsiniz. 'Babalar ocuklarn yuksek not
almasn niin istiyor?' sorusunu soracaksnz, aldnz cevaba bakacaksnz.
Eer yant, 'ocuklarn zunu gelitirme, onlar daha gulu ve salkl yapma'
ynunde ise koulsuz sevgi sz konusudur. Bunun dndaki tum yantlar koullu
sevgiden kaynaklanr."
Hatice teyzem gulumseyerek ban sallad. "Evet, anlyorum," dedi.
Yakup Bey, yeniden Safiye Hanm'a dnerek, onun duuncesini yle onaylad:
"ocuunun gayretine nem veren kii ok salkl bir tutum taknm olur. unku
gayret gsterme ya da
BAGLASIK KISILIK
249
gstermeme ocuun iinden gelen bir eydir. Gayret olunca ocuk en ktu artlar
altnda dahi alr ve eninde sonunda baarl olur."
Safiye Hanm gulumsedi; Yakup Bey tarafndan onaylanmak pek houna gitmiti.
Yakup Bey bir sure sustu; bir baka zellik ustunde duunduu belli oluyordu.
Nihayet, "Salkl insan duygularnn farkndadr; korkarak onlar saklamaz.
Balak insan onlar inkr eder ve saklar," diyerek, salkl ve salksz
insan karlatrmaya devam etti. "Duygularn inkr etmesinin ve saklamasnn
nedeni utanca boulmu i ocuk." nemli bir ey syleyen insann edasyla,
"Duygularn kayna i ocuktur," diyerek konumasn surdurdu. "I ocuun
kendine guveni varsa duygulardan ekinmez, onlar yaamn bir paras olarak
kabul eder; kendine guveni yoksa her duygudan utan duyar, saklamaya alr."
"Bu demektir ki," dedi Leman, "Salkl insan ayn zamanda kendine guven duygusu
iindedir; dieri ise ya ezik davranr ya da saldrgan."
"Ezik davranmasn anladm ama saldrgan davranmasn anlayamadm," dedi teyzem.
Ben sze girdim: "Saldrganlk da eziklik gibi bir korunma mekanizmasdr,"
diyerek devam ettim. "Psikolojide buna savunma mekanizmalar denir. Baz
kimseler 'Ben acizim, bana dokunmayn, yoksa alayveririm,' turunden bir
tavrla i ocuklarn korurlar; baz kiiler ise, 'Yanma yaklaann gzunu
oyarm,' turunden bir tavrla korkutup kararak i ocuklarn korurlar."
Yakup Bey benim sylediklerimi destekler mahiyette konumasna devam etti:
"Salkl kii iindeki ocuu tanr, onu olduunu gibi kabul eder. buru, yani
balak olan, i ocuunu pek tanmaz. Salkl insan, i ocuu diri ve ayakta
olduundan, olduka akac ve neelidir. buru ise huzunlu, ask suratl, bkkn
ve bedbin."
"Benim bir gzlemim var," dedi Leman. "Baz insanlara ilti-
250
YETISKIN OCUKLAR
fat ettiiniz zaman bu iltifat kabul ederler ve teekkur ederler. Baz insanlar
ise iltifattan rahatsz olurlar, 'Hayr ben yle deilim/ turunden bir davran
iine girerler. Bunun salkl ya da balak insan olmakla bir ilikisi var
m?"
"Evet, var," dedi Yakup Bey. "Salkl insan bakalarnn kendine ho ve olumlu
mesajlar vermesine izin verir, balak insan izin vermez." Yakup Bey bir sure
sustu. Yeni bir ey eklemek istediini bildiren bir tavrla, "Benim eklemek
istediim en belirgin zelliklerden biri de udur: Salkl insan yaam olduu
gibi kabul etmeye aktr. te yandan balak insan, yaamn her ynunu
denetlemeye kalkr."
Hatice teyzem benim hi ummadm derecede gulu bir soru sordu: "Bunun
snrlar yok mu Yakup Bey? Yani ben, 'Ne yapaym, Recep benim ksmetimmi,
hayatm bunu getirdi bana/ deyip hi ikyet etmezsem, salkl insan m
oluyorum?"
Leman da, ben de armtk. Bir sure sonra Leman kendini toparlayp Yakup Bey
yerine soruyu yantlad: "Ben yle anlamyorum. Elinden geleni yapacaksn, ama
sonucu kabul etmesini reneceksin." Ben de Leman gibi anlyordum. Aksi halde
kadercilik zihniyetinin ortaya kacan syledim.
Safiye Hanm, "Ben Timur Bey'in kitabn okuyorum," dedi ve gruunu yle
ortaya koydu: "Orada kiinin gru menzilini ve vuru menzilini uzun uzun
tartm. Salkl insann yaam olduu gibi kabul etmesine karlk, balak
insann yaamn her ynunu denetlemeye kalkmasn ben yle anlyorum:
Salkl insan denetim snrlar iinde olan olaylar denetler, de-
netleyemeyecei olaylar olduu gibi kabul eder, yani onun iin gru ve vuru
menzillerinin bilincinde olmak nemlidir."
"Hepiniz konuyu ok guzel ilediniz. Benim ekleyecek bir eyim yok." dedi Yakup
Bey. "Son olarak salkl insann iki zelliinden sz etmek istiyorum.
Bunlardan biri, salkl insann surekli bir psikolojik geliim iinde olmasna
karlk, balak insan iin psikolojik geliim szunun hibir anlam ifade
etmemesidir, ikincisi de, salkl insann kendine zgu zengin bir i
BAGLASIK KISILIK
251
dunyas olmas;, balak insann i dunyasn ise sosyal kalplarn doldurmu
olmasdr."
Bunlar syledikten sonra Hatice teyzeme dnerek, "Hatice Hanm bir adaay daha
rica edebilir miyim?" dedi.
Hatice teyzem bu istekten ok memnun olmutu: "Aaa, tabii efendim. Biraz
kurabiye de ister miydiniz?" diye sordu.
"Evet, isterim," dedi ve Hatice teyzem ay ve kurabiyeyi getirdikten sonra,
Yakup Bey konumaya devam etti. "Timur Bey bana birka ay nce Erol'un durumuna
uzulduu iin akl danmak iin gelmiti. Daha sonra Leman ona katld. Ne
mutlu ki bugun Timur da, Leman da Erol'un ve Ayla'nm durumuna uzulmuyorlar.
Bugun burada salkl yaam kutluyoruz. Erol, Ayla ve etin'in salkl kiilik
gelitirmelerinin bir anlamda temelini atyoruz."
Leman mutlu bir ekilde, "Bugun temel atma treni gibi geldi bana. Ne guzel! Bu
benzetme houma gitti," dedi.
Safiye Hanm kibarca ve zenle, "Yakup Bey sizinle byle ara sra bir araya
gelemez miyiz? Sohbetinizden ok zevk aldk," dedi.
Yakup Bey guler bir yuzle, "Beni en ok duunduren Erol ve Ayla idi," dedi ve
devam etti, "Hatice Hanm' tandktan sonra umutlandm ve kendisinin daha rahat
konuabilmesi iin buraya gelmeyi nerdim. Aslnda ben byle sosyal ortamlarda
sklan bir insanm. Onun iin tekrar grume davetinize olumlu yant
veremeyeceim," diye cevap verdi.
Hatice teyzem, "Yakup Bey, Allah sizden raz olsun. Ayla ve Erol henuz sizi
tanmyorlar bile, ama siz onlara buyuk bir iyilik yaptnz. Aslnda en buyuk
iyilii bana yaptnz. Evime geldiiniz iin sizinle rahat konuabildim. ok ok
ukran borluyum," diyerek i dunyasn ifade etti.
Safiye Hanm Hatice teyzeme teekkur etti; Yakup Bey'le tanmaktan ok memnum
olduunu belirtti. "Keke Hikmet de tanma imkn bulsayd," diyerek hayfland.
Hoa sohbetler ederek bir sure konutuk. Yakup Bey kalkmak iin izin istedi
252
YETISKIN OCUKLAR
ve Leman'la bana dnup, "Sizinle darda biraz konuabilir miyim?" diyerek
bizimle grumek istediini belirtti. Leman ve ben Yakup Bey'le dolmu durana
kadar yuruduk.
Yakup Bey, bana dnerek, "Timur Bey, Erol'un durumuna kayglanarak bana geldiniz
ve bir dizi etkileimimiz oldu. Ben bu dizinin sonuna geldiimiz kansndaym,"
diyerek veda konumasna balad. Leman'a dnerek, "Yaamnzn bir blumunu
bizlerle paylatnz; sizi tanma olana bulduum iin mutluyum. Nusret Bey'le
ilikiniz uzerine konutuk. Olduka bilinli bir insansnz. Kendiniz iin en
salkl yolu seebilecek bilin duzeyindesiniz. Size guvenim var," dedi. Bir
sure sustuktan sonra, her ikimize dnerek, "Beni grmek isterseniz, nerede
bulacanz biliyorsunuz," diye ak bir kap brakt. Ihtiyacm olduunda yine
ondan yardm alabilecek olmam iimi rahatlatt. El sktk ve Yakup Bey dolmua
binerek bizden ayrld.
Apartmana geri dnerken Leman bana dnerek, "Umut ettiimizin tesinde guzel bir
sonu. Erol ve Ayla iin o kadar mutluyum ki szle anlatamam," dedi. Ben de ok
mutlu olduumu syledim. Leman, "Umarm benim Nusret'le ilgili sorunlarm da
bylesine mutlu sonu verir," diyerek gulumsedi.
Ikimiz de gulumseyerek eve girdik.
Szluk
Aile kurallar (family rules): Ailedeki bireylerin birbirleriyle ilikilerini
duzenleyen temel inanlar ve varsaymlar. Aile kurallar salkl ve salksz
ailede farkllklar gsterirler.
Aile rolleri (family roles): Aile iindeki bireylerin hangi durumlarda, ne
yapacaklarn belirleyen ve herkesin bildii bir duzen iinde gerekletirilen
davran runtuleri.
Aile sistemi (family system): Aile sistemi ana, baba, kardeler, varsa
buyukbaba, buyukanne, teyze, hala, day ve amca gibi ailedeki bireylerin,
birbiriyle etkileimlerini duzenleyen kurallarn tumudur.
Bamllk (addiction): Bkz. Tutkunluk
Balaklk (co-dependency): Kendini surekli bakalarnn deerlendirmelerine
gre yarglama ve ynlendirme.
Balak kiilik (co-dependent personality): Kendi bana var olamayan,
psikolojik ynden surekli bakalarna balanm kiilik. Balak kiilii
olanlar mutluluklarn ve deerlerini, iliki iinde olduklar kiilerin
gzunde, szunde, davrannda ararlar; bakalarnn alglamalarna
balanmlardr. Kat aile rolleriyle yetien bu kiilerin kendilerine zgu
kiisel zellikleri yoktur, belirli kategoriler iinde dunyay gren,
'Kalplanm benlik yaplan' vardr. Bu kiiler, kendilerine zgu bir yaam
gelitirme giriimi iin gerekli enerjiyi, istei ve cesareti ilerinde
bulamazlar.
Butunleme (integration): I dunyasnda birbirleriyle ilikisiz duran ynleri
ilikili hale getirerek anlaml bir i yap oluturma. Uyan, temel sorunlarn
farkna varmaktr ve dnuum aamalarndan sonra gelir. Butunleme aamasn
tamamlam kii, kendisi olmaktan mutludur ve kendisi olduu iin kimseden zur
dileme ihtiyac duymaz. Sululuk duygusu ve utan iine girmeden ya-
254 YETISKIN OCUKLAR
amaktan zevk alr. Gereksinmelerini ve isteklerini uygun snrlar dahilinde
karlamay renmitir.
Denetleme (control): Her turlu etkileimde duygu, duunce ve davranlarn
gzden geirildikten sonra ifade edilmesi. Bu tutum iinde kendiliinden ortaya
kan davran ktudur ve mutlaka cezalandrlmaldr. Denetleme
kendiliindenlii (spontaneity), doal olarak gelien ve ifade edilen duygular
ldurur.
Dtan denetimli kii (person with external locus of control): Kendi istek,
gereksinim, alglama ve yorumlarndan daha ok, bakalarnn istek, gereksinim,
alglama ve yorumlarna gre davranlarn duzenleyen birey.
Dnuum / dnuturme (transformation): Olumsuz duygu, duunce ve eilimleri
olumlu duygu, duunce ve eilimler haline getirmek. En nemli dnuum,
salksz, balak, kendine deer vermeyen, utanca boulmu i anababanm
salkl hale getirilmesi ve gerek benliimizi temsil eden i ocuumuza
ulamakla baar-hr.
Eksik insan (dysfunctional person): Kendilerini olduu gibi kabul edemeyen, bir
hayal dunyas iinde, kendilerim olduklarndan farkl gren, duygular,
duunceleri, amalaryla ilikileri kopuk olan ve yaamlarn kendi diledikleri
biimde deil, evrelerindeki kiilerin diledikleri biimde yaayan bireyler.
Empati: Iletiim kurulan kiinin i dunyasn anlayarak, onun gzuyle dunyay
grebilme surecine verilen isim. Bu sure kiinin davran, duygu ve
duuncelerini yarglamadan onun kiisel balam iinde alglama, anlama ve
yorumlamay ierir. Empati, kendini en iyi empatik dinleme davrannda
yanstr.
Esnek aile rolleri (flexible family roles): Bireye deiik davran bi-
Etkili iletiim (effective communication): Etkili iletiimi genel olarak
tanmlamak gerekirse, 'temelinde farknda olmann yatt iletiim' demek doru
olur. Daha ayrntl bir tanm yapmak istediimizde, 'kiinin kendisinin ve
iletiim iinde bulunduu kiinin i ve d dunyasnn bilincinde olarak kurduu
iletiim' diyebiliriz. Kiinin kendini bilmesi, kendi alglamasnn,
yorumlamasnn, yanstmalarnn, duygu ve arzularnn farknda olmas demektir.
SZLK
255
Karsndakinin farknda olan kii ise, onun davranlarnn nasl bir i
dunyaya iaret ettiini, onun deneyim ve yaantlarnn ne olduunu anlar.
Gelimi insan: Bkz. Olgun insan.
Gerek kiilik (true personality): I dunyasndaki yaantlar ve deneyimleri,
bakasnn deerlendirmelerinden daha baskn olan, bamsz kiilik. Bu kiiler
kalplanmam, esnek aile rolleri iinde yetimi, i dunyas daha zengin,
dunyay ok boyutlu grebilen, hogrulu bireylerdir.
Gizli kurallar (hidden rules): Ak-seik ifade edilmeyen, gizli, kimsenin
tartamad, ailenin salksz durumunu hem yaratan, hem de devam ettiren
kurallar.
Gru menzili: Insann ilgilendii olaylarn tumu.
Guven duygusu (trust): Kiinin, zor durumlarda bakalarnn hibir art duuncesi
olmadan ona yardm edeceklerine ve karlalan zorluklan zmede ibirlii
yapacaklarna olan inanc. Guven duygusu, kiilerin birbirlerine deer verdii,
destekledii bir ilikiler ortam iinde geliir.
Guvensizlik duygusu (distrust): Bireyin, insanlarn art duuncesiz
davranmadklarna, zor durumlarda kimsenin kendisine yardm etmeyeceine
inanmas. Salksz ailede yetien kii, kimseden gerek sayg ve sevgi
grmedii iin, kimsenin kendine yardm edeceine inanmaz. Yardm etmek
isteyenlerin mutlaka bir 'art duuncesi, kar vardr,' diye duunur.
I anababa (inner parent): Toplum kurallarn uygulamay birinci plana alan,
kendi i dunyasndan daha ok, d dunyann kendisini nasl algladna,
'bakalar ne der'e nem veren, snrl, mantksal, arbal, deneyimli ve
gereki yanmz belirten benlik.
I ocuk (inner child): Kimseyi etkilemeyi duunmeden, iimizden geldii gibi
davrandmzda kendini gsteren, duygusal yaammzn kaynan oluturan,
zgur, duygusal, cokulu, saf ve hayal dolu yanmz belirten zbenlik.
I diyalog (inner dialog): I ocukla i anababa arasndaki konuma. I konuma
ocuun evresinde yer alan d konumann, yani evresindeki kiilerin
konumalarnn zamanla isellemi halidir. I ocuun ve i anababanm
kendilerine zgu bir uslup ve iletiim
256 YETISKIN OCUKLAR
tarzlar vardr, i diyalog derindir ve sureklidir, her yerde ve her durumda
devam eder.
Iten denetimli kii (person with internal locus of control): Davranlarn,
bakalarnn istek, gereksinim, alglama ve yorumlarna gre deil, kendi istek,
gereksinim, alglama ve yorumlarna uyarak duzenleyen birey.
Kalplanm insan (oversocialized person):Yaamna anlam veren temel ilke ve
deerlerin bilincinde olmayan, dardan empoze edilmi duygu, duunce ve
davran kalplarn eletirel duunce suzgecinden geirmeden uygulayan kii.
Kat aile rolleri (rigid family roles): Bireye deiik davran biimlerini ve
runtulerini seme olasl vermeyen, kalplam aile rolleri.
Kendi merkezli (self-centered): Kendi duunce, duygu ve gereksinmelerinin
tesinde, dier bireylerin gru ve gereksinmeleriyle ilgilenmeyen, kendi
dunyas iine kapank birey.
Koullu sevgi (conditional love): Surekli 'Syle davranrsan seni severim, byle
davranrsan sana kuserim,' mesajn veren ve bireyin zuyle davrann ayn
kefeye koyup ikisi birmi gibi alglayan yaklam. Byle bir ortamda birey,
kendi istedii gibi davranmaktan korkar, bakasn memnun etmeye ynelir ve
eksik insan olarak yetiir.
Koulsuz sevgi (unconditional love): 'Sen, sen olduun iin sevgiye layksn;
kendin olarak istediini duun, duy, yap; benim sevgim devam edecektir,' diyen,
bireyin zunu, davran ne olursa olsun seven yaklam. Byle bir ortamda kii
kendisi olmaktan korkmaz ve geliim aamasn doal sureci iinde tamamlayarak
butunleir.
Maske (mask): I dunyay kendinden ve dierlerinden saklamak iin oluturulmu
duunce, duygu ve davranlar butunu.
Mukemmelliyetilik (perfectionism): Yaplan her ite, sylenilen her szde,
girilen her snavda kiinin mukemmel olmasnn beklendii tutum. Bu tutum iinde
her ey gstermeliktir, bakalarnn beenisi iin yaplr. lutler kiinin
dndadr, bakalar tarafndan belirlenmitir; herkes bu lutlere uymak
zorundadr; bireyin lutleri deitirmeye ya da tartmaya hakk yoktur.
SOZLUK
257
Olgun insan (mature person): 1) Iyi belirlenmi benlik snrlar olan, 2)
kendini deerli bulan, 3) yaamnn deiik ynleri arasnda denge kuran, ()
duygularn tanyan ve ifade edebilen kii.
zbenlik (core identity): Bakasnn etkisi altnda kalmadan, salt i
dunyamzdan kaynaklanan, kendimizle ilgili duygu, duunce, alglama ve
deerlendirmelerin tumunun etkileiminden doan sonu alg ats. zbenliimiz,
kendimizi nasl grduumuzun toplam ifadesidir.
zdeim/zdeim kurma (identification): ocuun buyurken evresinde bulunan
kimselere bakp onlar taklit ederek, bilincinde olmadan, uygun sosyal davran
normlarn kazanma sureci. rnein, ocuk kendi cinsiyetinden olan annesi ya da
babasndan cinsel rollerini renir.
Paradigma (Paradigm): Bireyin i ve d dunyasn alglama, yorumlama ve bilme
sureleriyle ilgili tum etkenlerin yaratt rgutlu ve dinamik duunsel sistem.
Salkl aile (functional family): yelerinin gereksinmeleri kendiliinden
karlanan ve her bir kiinin, o aileye ait olmaktan mutlu olduu ailedir.
Salkl ailede grev ve sorumluluklar doal olarak yerine getirilir; kiiler
bamsz ve zgur olduklar halde, birbirlerine isteyerek ve zevkle yardm
ederler; herkes duygusal ynden ve bilinlenme ynunden surekli bir geliim
iindedir. Aile, toplumla ilikisini dengelemitir; ne toplumdan kopar, ne de
toplumun basksna tumuyle boyun eer.
Salksz atle (dysfunctional family): yelerin gereksinmeleri kendiliinden
karlanmayan, uyeleri mutsuz ve doyumsuz olduklar halde, bu hastalkl durumu
devam ettirebilmek iin aba gsteren aile. Salksz ailelerde hkim olan
zihniyet zehirli terbiyedir. Yarglama, sulama, aalama ve ktuleme kurallar
baskndr.
Salkl i ocuk (healthy/functional inner child): Sevilmi, vulmu,
yureklendirilmi ve desteklenmi bir gemii dile getirir. I ana-babayla
ilikisi salkldr.
Salksz i ocuk (unhealthy /dysfunctional inner child): Sevilmemi, yerilmi,
bastrlm ve utanca boulmu bir gemii dile getiren iselletirilmi ocuk.
I anababayla ilikisi bozuktur.
Savunma mekanizmalar (defense mechanisms): Bireyin, baz davra-
Y17
258 YETISKIN OCUKLAR
nlar yaparak ya da yapmayarak, kendine verdii deeri sarsacak, kaygsn
artracak kiisel zelliklerin ya da gudulerin farkna varmay nlemesi. Bu
davranlarn yaplmas ya da yaplmamas bilinaltnda bir karar ierdiinden
birey savunma mekanizmalarnn farknda deildir.
Sosyal roller (Social roles): Bireyin kendince ve toplum tarafndan tanmlanm
nemli fonksiyon ve ilikilerine verilen ad. Anababa olmak, retmen olmak,
aabey ya da abla olmak akla geliveren ilk rneklerdir.
Sulama (blame): Denetlenmeden yaplan ve mukemmel olmayan davranlar ortaya
knca sulama, kabahati bakasnn uzerine atma kendini gsterir. Sulama,
olaylar olduu gibi kabul etmemenin bir sonucudur. Bu tur sulamalarla aile,
her eyin denetim altnda tutulmas ve her yaplan eyin mukemmel olmas
gerektiini pekitirmi olur.
Temel aile gereksinmeleri (basic family needs): Karlanmad takdirde aile
uyelerinin birbirleriyle etkileimini olumsuz ynde etkileyecek gereksinmeler.
rnein, her ailenin bir 'anne'ye ve bir 'ba-ba'ya gereksinmesi vardr. Bu
gereksinmeler karlanmad zaman aile ilikileri olumsuz olarak etkilenir.
Terk etme (abondonement): ocua bedensel, duygusal ve sosyal geliimi iin
gerekli uyarclar ve ortamlar vermeyerek onu yalnz brakmak.
Tutkunluk (addiction): Gerekle ilikiyi kesmek amacyla yaplan her ey bir
tutkunluktur; gerek ac verici olarak alglanr, ondan kalmak istenir; ac
veren alglamay deitirecek tutkunluklar kiinin yaamnda en n sraya geer.
Kii, zamanla tum enerjisini ve zamann bu tutkun davrana harcamaya balar ve
gerekle ilikisini tumuyle keser.
Utanca bomak (shaming): ocuun yaptklarn, sylediklerini surekli yererek
onun zbenliinde bir kusur olduunu ima etmek. Kii kendi zbenliinden
utanmaya balaynca i dunyasyla ilikisini koparmaya ve zbenliine
yabanclamaya balar; birok psikolog ve psikiyatrist sigara, esrar, alkol gibi
olumsuz tutkunluklar ve dukunluklerin temelinde insann i dunyasna
yabanclamasnn yattn sylerler.
SZLK
259
Vuru menzili: Kii isterse, dorudan ya da dolayl olarak etkileyebilecei
olaylarn tumu.
Yetikin ocuk (adult child): Bedenen gelitii halde duygusal olarak
geliemeyen, utanca boulmu bir i ocuu olan, psikolojik geliiminin belirli
bir duzeyinde taklp kalm kii.
Zehirli terbiye (poisonous pedagogy): Surekli eletirerek, yarglayarak ve
sulayarak ocuk yetitirmeye verilen ad. Zehirli terbiye, eitsizlik uzerine
kurulmutur. Hukmeden ve hukmedilen vardr. Anababa olmak, ocua esir muamelesi
yapmaya yeterli bir nedendir; ne kadar haksz olurlarsa olsunlar, anababaya her
zaman, her konuda boyun eilmelidir.
Kaynaklar
Bach, G., Goldberg, H. (1989). Creative Aggression. New York: Dobleday and Co.
Balta, A., Balta, Z. (1992). Bedenin Dili. Istanbul: Remzi Kitabevi. Bateson,
G. (1958). The New Conceptual Frames For Behavioral Research,
Proceedings of the Sixth Annual Psychiatric Institute. Princeton: The New
Jersey Neuro-Psiychiatric Institute. Bateson, G. (1960). The Group Dynamics of
Schizophrenia. Appleby, L.,
Seher, J. M, Cummings, J. (ed). Chronic Schizophrenia: Exploration in
Theory and Treatment. Glencoe, Illinois: The Free Press. Bateson, G. (1961). The
Biosocial Integration of The Schizophrenic Family.
Ackerman, N.W., Beatman, F.L., Sherman, S. N. (ed). Exploring the Base
for Family Theraphy. New York: Family Service Association. Beattie, M. (1987).
Co-Dependent No More. San Francisco, CA: Harper and
Row Publishers. Bradshaw, J. (1988a). Healing The Shame That Binds You.
Deerfield Beach,
Florida: Health Communications, Inc. Bradshaw, J. (1988b). The Family: A
Revolutionary Way to Self Discovery.
Deerfield Beach, Florida: Health Communications, Inc. Bradshaw, J. (1990).
Homecoming. New York: Bantam Books. Cucelolu, D. (1991a). insan ve Davran,
istanbul: Remzi Kitabevi. Cucelolu, D. (1991b). Yeniden insan Insana, istanbul:
Remzi Kitabevi. Cucelolu, D. (1992). Iimizdeki ocuk, istanbul: Remzi
Kitabevi. Cucelolu, D. (1993). Iyi Duun Doru Karar Ver. istanbul: Sistem
Yaynclk.
(2001 ylndan itibaren, istanbul: Remzi Kitabevi.) Deikman, A. J. (1982). The
Observing Self: Mysticism and Psychotheraphy.
Boston, Massachusetts: Beacon Press.
Firestone, R. (1985). The Fanstasy Bond. New York: Human Sciences Press. Fossum,
M., Mason, M. (1986). Facing Shame. New York: W. W. Norton.
262
YETISKIN OCUKLAR
Gentan, E. (1989). ada Yaam ve Normald Davranlar, istanbul: Remzi
Kitabevi.
Hazelden (1981). Shame. MN: Center City. Ktba, . (1981). ocuun Deeri:
Turkiye'de Deerler ve Dourganlk.
Istanbul: Boazii niversitesi, idari Bilimler Fakultesi. Ktba, .
(1984). Socialization in Traditional Society: A Challenge to
Psychology. International Journal of Psychology, 19,145-157. Ktba, .
(1989). Family and Socialization in Crosscultural Perspective:
A Model of Change. Nebraska Symposium on Motivation, 37. Kaufman, G. (1985).
Shame: The Power of Sharing. Cambridge, Massachusetts:
Schenkman Books. Maslow, A. (1976). The Farther Reaches of Human Nature. Esalen,
CA: Penguin
Books. Masterson, J. (1981). The Narcistic and Borderline Disordes. New York:
Brunner
& Mazel.
Mellody, P. (1989). Facing Co-Dependence. New York, NY: Harper & Row. Miller, A.
(1981). The Drama of the Gifted Child. New York: Basic Books/
Harper Colophon.
Miller, A. (1988). Pictures of Childhood. Toronto: Collins Press. Miller, A.
(1990a). For Your Own Good. New York, NY: The Noonday
Press. Miller, A. (1990b). Thou Shall Not Be Aware: Society's Betrayal of The
Child.
New York: Meridian.
Miller, A. (1991). Breaking Down The Wall of Silence. New York: Dutton. Peck, S.
M. (1987a). The Road Less Traveled. New York: Simon & Schuster. Peck, S. M.
(1987b). The Different Drum: Community Making and Peace. New
York: Simon & Schuster. Pollard, J. K. (1987). Self-Parenting: The Complete
Guide to Your Inner
Conversations. Malibu, CA: Generic Human Studies Publishing. Satir, V. (1967).
Conjont Family Theraphy. Palo Alto, CA: Science and
Behavior. Sezer, E. (1990). Elaz'da Grev Yapan Hekimlerin ve Di Hekimlerinin
Sigara Konusundaki Davranlar Tutumlar. Doa - Turkish Journal of
Medical Sciences, 14. Sullivan, H. S. (1953). The Interpersonal Theory of
Psychiatry. New York:
Norton. Weiss, L. (1991). An Action Plan for Your Inner Child. Deerfield Beach,
Florida:
Health Communications, Inc.
KAYNAKLAR
263
Whitfield, C. L. (1989). Healing the Child Within. Deerfield Beach, Florida:
Health Communications. Whitfield, C. L. (1990a). A Gift to Myself. Deerfield
Beach, Florida: Health
Communications, Inc. Whitfield, C. L. (1990b). Co-Dependence: Healing the
Human Condition.
Deerfield Beach, Florida: Health Communications, Inc. Yavuzer, H. (1990). ocuk
ve Su. Istanbul: Remzi Kitabevi. Yavuzer, H. (1991a). ocuk Psikolojisi.
Istanbul: Remzi Kitabevi. Yavuzer, H. (1991b). Ana-Baba ve ocuk. Istanbul:
Remzi Kitabevi.
DOGAN CCELOGLU Yetikin ocuklar
Kitabn kapana baktnz ve ... iinizde bir eyler hissettiniz.
ocuklarn baklar guludur; iimize iler. Neden? O baklarn arkasndaki
scack can yanstan masum gzlerin her biri, ayr bir evrene alan kaplar
gibidir. Bu evrende sevgi, korunma, sarlma gibi gereksinmeler tum plaklyla
grulur. Iimizdeki ocuk o gzlerde kendi dostunu bulur; bir can baka bir cana
ular.
O masum gzlerin arkasndaki potansiyelin gelierek duygusal olgunlua erimesi,
kiinin, ailenin, toplumun ve uygarln gelecei iin yaamsal nem tar.
Yetikin ocuklar, bedenen gelimi ama duygusal olgunlua eriememi
insanlardr.
Bu kitap, aslnda bildiimiz, fakat uzerinde duunme gereini pek duymadmz
bir ykuyu anlatyor. Bu ykunun kahramanlarn tandka ocukluunuzu,
ailenizi, evrenizdeki insanlar ve en nemlisi de kendinizi daha iyi
anlayacaksnz.
9 789751 408419
Doan Cucelolu _ Yetikin ocuklar
www.kitapsevenler.com
Merhabalar
Buraya Yuklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna Istinaden
Grme zurluler Iin Hazrlanmtr
Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz
Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir
Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan
Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir
Sahibi Olduunda
Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Kutuphane, ve Kitaplardan Temin
Edebilirler
Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir Seyide Duunmem
Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir Sekilde Ticari Amal Kullanlamaz
Bilgi Paylatka oalr
Yaar Mutlu
Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blum-eitli Hukumler " blumunde yeralan "EK
MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim
ve edebiyat eserlerinin engelliler iin uretilmi bir nushas yoksa hibir
ticar ama gudulmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya uuncu
bir kii tek nusha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu,
vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill
alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dun verilmesi bu Kanunda
ngrulen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nushalar hibir ekilde
satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve
kullandrlamaz. Ayrca bu nushalar uzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin
bulundurulmas
ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde
deneme yaynna geilmitir.
T.C.Kultur ve Turizm Bakanl Bilgi Ilem ve Otomasyon Dairesi Bakanl
Ankara
Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak
Lutfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin
Tarayan Yaar Mutlu
web sitesi
www.yasarmutlu.com
www.kitapsevenler.com
e-posta
yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com
mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com

You might also like