You are on page 1of 212

KNUT HAMSUN ALIK BRNC BLM Yumruunu yemedike kimsenin brakp gitmedii o garip ehirde, Kristiania'da a sefil srtyordum

o gnlerde... Tavan arasnda uyank yatyordum, alt katta bir saatin alty vurduunu duydum. Hafif aydnlanmt ortalk, insanlar merdivenleri inip kmaya balamlard. lerde, eski "Morgenbladet" gazeteleri deli oda kapsnda Fenerler iletmesinin bir ilann grebiliyordum; onun biraz solunda iri siyah harfli bir ilanda frnc Fabian Olsen'in taze, gevrek ekmekleri. Gzlerimi aar amaz, eski alkanlk, dnmeye baladm: bugnlk bir mit var m, diye. Son gnlerde halim harapt bir hayli: Elde avuta kalm teberiyi pe pee "Amca"ya gtrmem gerekmiti. Sinirli, dayanksz olmu, ba dnmeleri yznden de birka kere btn gn yatakta geirmek zorunda kalmtm. Arada, ansm yaver gittike, bir yazma, bir gazeteden bir be kron da. almam deildim hani. Gn dka yordu; kapdaki ilanlar okumaya baladm; ipince, srtan harfleriyle: "Kefen, tabut rts, Matmazel Andersen, Byk kap, sa kolda" ilann bile seebiliyordum. Bu i beni uzun zaman oyalad; alt kattaki saat sekizi alyordu, ben henz kalkp giyinmemitim.

2/212

Pencereyi ap dar baktm. Olduum yerden bir amar ipiyle bo bir arsa grnyordu; ta ilerde birka ii, yanm bir demirci dkkannn kalntsn temizliyorlard. Dirseklerimi pencere kenarna dayadm, gkyzne baktm. Hava gneli olacakt besbelli. Sonbahar gelmiti: her eyin renk deitirip lecei narin, serin mevsim. Sokaklarda balam grlt, beni darya aryordu: Attm her admda taban tahtalar esneyen bu bo oda, slak ve korkulu bir tabuttu sanki. Ne kapsnda doru drst bir kilit, ne iinde bir soba. Geceleri oraplarmn stne yatyordum, sabaha kadar birazck kurusunlar diye. Bu odada beni sevindiren tek ey, ufak krmz bir salncak koltuktu sadece. Akamlar bu koltua oturup kestiriyor, hlyalara dalyordum. Rzgar iddetli esecek olsa da alt katlardaki kaplar ak bulunsa, demeden yukar, duvarlardan ieri eit eit, acayip slklar fryor, kapnn altndaki "Morgenbladet" gazetesinde birer kar yrtklar peyda oluyordu. Kalktm, yatan kenarndaki pakette kahvaltlk biraz bir ey var m, diye baktm; bulamaynca yine pencerenin yanna dndm. Allah bilir, diye dndm, i aramann acaba bir faydas olur mu? Aldm o bir sr ret cevaplar, o yarm az vaatler, dpedz hayrlar, beslenmi de boa gitmi mitler, her ey seferinde neticesiz kalm yeni yeni teebbsler, bende cesaret namna bir ey brakmamt. Son defa bir tahsildarlk iin mracaat etmi, ama ge kalmtm; elli kron kefalet akas da bulamamtm stelik. Her seferinde u veya bu engel

3/212

kyordu karma, itfaiye mdrlne de bavurmutum ayrca. Salonda elli kii kadardk; gl kuvvetli olduumuz, gzmz daldan budaktan esirgemediimiz hissini vermek iin gslerimizi germitik. Bir muavin dolayor, isteklileri gzden geiriyor, kollarm yokluyor, baz sorular soruyordu. Bana da geldi, ban sallad sadece, gzlmden tr bu ie yaramayacam syledi. Gittim, sonra yine geldim gzlksz. Kalarm atm durdum, bak gibi keskindi baklarm. Adam yine geldi nme, glmsedi, geip gitti; tanmt her halde. Hepsinden kts elbiselerimden hayr kalmamt; hibir yerde kendimi, mazbut bir adam gibi gsteremezdim artk. Boyuna, hep ayn ekilde, u son zamanlarda halim berbatt benim! Sonunda, ellerim byle bo, ortalarda kalm ne garip! Artk bir taram bile yoktu, dertlendim mi okuyacak bir kitabm bile yok. Yaz boyu mezarlklara tandm, yahut saray parkna. Gazeteler iin yazlarm oralarda yazdm. eitli konularda, acayip bulular, tedirgin beynimde kesintiler, kaprisler stne, stun stun. O perian halimde ok kere en olmayacak konular setim, bunlarn yazlmas bana saatler saati sren abalara mal oldu. Yazdm, sonra da hibiri kabul edilmedi. Bir yazy bitirince bir yenisine giritim, yaz ileri mdrnn geri evirmeleri, beni yldrmad ok kere. Kendi kendime hep, er ge baaracaksn dedim. Nitekim arada, talih benden yana dndke, baardm yazlarda, bir leden sonrann gayretine karlk, be kron aldm oldu.

4/212

Pencere nnden tekrar geri ekildim, koltuun yanma gittim, yzm ykamaya su vard koltua konmu kapta. Rengini att belli olmasn, yenice grnsn diye, pantolonumun parlayan diz kapaklarna birka damla su serptim. Bu i de tamamlannca, her zamanki gibi, cebime kat kalem koyup odadan ktm. Ev sahibim kadnn dikkatini ekmemek iin, merdivenlerden gayet yava indim. Kira mddetini geireli birka gn olmutu, kiray vermeye bende para nerede? Saat dokuzdu. Araba grltleri, insan sesleri doldurmutu havay. Yayalarn ayak sesleri, arabaclarn krba aklatlaryla kark muazzam bir sabah korosu. Drt bir yanda bu grltl kaynama, beni bir anda diriltti; iimde gitgide bir honutluk duymaya baladm. Ak havada sadece bir sabah gezintisi, aklmdan bile gemiyordu. Cierlerim ne yapacakt bu havay? Ben bir dev gibi kuvvetliydim, omuz vurup bir arabay durdurabilirdim. nce, acayip bir hal, berrak bir umursamazlk duygusu sarmt beni. Karma kan, yanmdan geip giden insanlara bakyor, duvarlardaki levhalar okuyor, uzaklaan bir tramvaydan zerime den bir bakn brakt izlenimi duyuyor, yolumun stne kp yine kaybolan btn ufak tefek tesadfleri, hemen her eyi idraklerime geiriyordum. Ah, bu derece gnlk gnelik bir gnde insann yannda biraz da yiyecei olsayd! Neeli bir sabah keyfi kmt zerime, alabildiine memnundum; belli bir sebep yokken, srf sevincimden, bir ark mrldanmaya baladm... Kolumda bir sepet, bir

5/212

kadn, bir kasap dkkan nnde durmu, oka sucuk alyordu. Yanndan geiyordum, bana bakt. Tek dii vard, o da ta nde. Son gnlerde pek sinirli, kolay heyecanlanr olduum iin kadnn yz, bana ani bir tiksinti verdi. Uzun ve sar di, eneden frlam ufak bir parma andryordu. Benden yana dnd srada, kadnn baklar sucuk doluydu hala. tahm anszn kapand, kusmak geldi iimden. Pazar yerine varnca emeye gidip biraz su itim, bam kaldrdm: Kurtarc kilisesinin kule saati, onu gsteriyordu. Sokaklarda srtmeye devam ettim. Hibir eyi umursamadan, avare, yryor, bir sokak basnda sebepsiz duruyor, hi iim olmayan bir yan sokaa sapyordum. Her eyi oluruna brakyor, kendimi o en sabaha terk ediyor, mesut insanlar iinde ben de kaygsz, ne arkaya sallanyordum. Bulutsuz, berrakt gkyz, benim de gnlm glgesiz. Tam on dakika kesiksiz, ihtiyar ve topal bir adamn pei sra yrdm. Elinde bir paket vard; btn vcuduyla yryor, hzl gidebilmek iin olanca kuvvetim harcyordu. Sarf ettii enerjiden soluduunu duyuyordum. Paketini tayabileceim aklma geldi. Daha sonra Graensen caddesinde Hana Pauli'ye rastladm, selam verip uar gibi uzaklat. Ne diye bu kadar acele ediyordu? Kendisinden bir kron istemeyi hi de dnmemitim, birka hafta nce dn aldm battaniyesini de yaknda geri verecektim. Belimi biraz dorultsam, artk hi kimseye battaniye borlu olmak iemezdim ki! Belki de hemen bugn, gelecekteki

6/212

sular yahut irade hrriyeti zerine bir makale, okunmaya deer bir ey yazar, hi deilse bir on kron alabilirdim. Byle bir makale dncesi, iimi birdenbire, derhal balamak, dolu beynimi samak ihtirasyla doldurdu. Saray parknda uygunca bir yer bulup makaleyi tamamlamadka dinlenmek istemiyordum. Fakat nmdeki topal ihtiyar, hep ayn deprenmeli hareketleri tekrarlyordu. Sonunda bu sakat adamn ardnda kalma ierlemeye baladm. Yolculuu hi bitmeyecee benziyordu; belki o da benim gideceim yere gitmeye karar vermiti de btn yol boyunca nmde hep onu grmem gerekiyordu. Heyecanmdan bana yle geliyordu ki sokak balarnda bir an tereddt etmekte, sanki benim ne tarafa sapacam beklemekte, sonra da elindeki paketi sallayarak, ncl elden brakmamak iin olanca gcyle yrmekteydi. Yryor, eziyet eken bu biareye bakyor, iimin gitgide hnla dolduunu hissediyordum. Onun azar azar keyfimi kardm, bu duru ve gzel sabah birdenbire zehir ettiini hissediyordum. Aksya topallya ilerleyen koca iri bir bcee benziyordu: kuvvet ve zorbalkla ille de bir yere varmak, yaya kaldrmn srf kendisine tahsis etmek isteyen bir bcee. Tepeye ktmzda tahammlm tkendi. Bir vitrinin nnde durdum, ekip gitmesi iin ona zaman brakmak istiyordum. Birka dakika sonra ben yine yrmeye balaynca adam nmdeydi yine: Mhlanm gibi o da olduu yerde kalmt. Hi dnmeden ve fkeli drt admda ona yetiip omzuna arptm.

7/212

Birden durdu. Gz gze baktk. - Bir Sehilling, dedi. "St paras" Bam yana edi. Fena yakalanmtm. Ceplerimi arandm: - St paras. Evet, ey, bu devirde paradan yana halimiz kt. Zaruret iindesiniz galiba. - Dnden beri Drammen'de azma lokma girmedi, dedi adam. "Be param yok, henz bir i de bulamadm." - i misiniz? - Evet, ineciyim. - Ne? - neci. Ama kunduraclk da gelir elimden. - O zaman ie deiir. Az bekleyin burada. Size biraz para bulup getireyim, birka kuru. Hzl hzl Pilestraede'ye gittim, ilk katta bir rehinci biliyordum, daha nce hi gitmiliim yoktu bu adama. Cmle kapsndan ieri girince abucak yeleimi kardm, katlayp koluma aldm; merdivenleri kp dkkann kapsn tklattm. Selam verip yelei tezgahn zerine braktm. - Bir buuk kron!, dedi adam. - Olur, olur, mersi!, cevabm verdim. "ok dar gelmeseydi vermezdim ya!" Paray ve makbuzu geri aldm. Bu yelei akl ediim, isabet olmutu. Gzelce bir kahvalt iin bana da para artacak, bu takdirde "gelecekteki sular" makalemi akama kadar bitirebilecektim. Hayat o anda daha gzel bulmaya balamtm; bamdan savmak iin hzl hzl adamn yanma gittim.

8/212

"Buyurun!" dedim, "nce bana bavurmanz, beni sevindiriyor." Adam paray ald, baklaryla beni inceliyordu. Durmu, ne diye bakyordu byle? iimde, onun, bilhassa pantolonumun diz kapan inceledii hissi uyand; bu yzszlk yordu beni. Yoksa bu serseri, beni grndm kadar fakir mi sanyordu? On kronluk bir makale yazmaya, hemen hemen, balam deil miydim? Hem ilersi iin korktuum da yoktu, dvlecek nice demirlerim vard ocakta. Byle aydnlk bir gnde bir bahii gzden karmsam bu yaban herife de ne oluyordu sanki? Adamn baklarna ierlemitim, ayrlmadan nce ona bir ders vermek istedim, omuz silkerek dedim ki: -Azizim, irkin bir huyunuz var, size bir kron verdiler mi aval aval insann dizlerine bakyorsunuz. Ba, duvara doru geriye sarkt, az ak kald. Dilenci aln gerisinde kafas iliyor, besbelli kendisiyle u veya bu ekilde alay etmek istediimi dnyordu. Paray geri uzatt. Ayam hzla yere vurdum; para sende kalsn, diye bastm azar. Bunca zahmete bouna m katlandm sanyordu? yle veya byle, neticede ben bu kronu ona borluydum belki de. Ne yapaym, huy, eski bir borcumu hatrlamtm. Karsndaki namuslu bir adamd, parmak ularna kadar drst bir adam. Aslnda onundu bu para... Teekkr m, ne mnasebet, bir zevktir benim iin. Hoakal! Yrdm gittim. Bu ayaklar nikrisli karn arsn bamdan deflemitim nihayet; artk rahat

9/212

edebilirdim. Pilestraede'den geip aaya indim, bir bakkal dkkan nnde durdum. Yiyecek doluydu vitrin, ieri girip yol iin yanma bi raz bir eyler almaya karar verdim. "Az peynir, bir de francela!" deyip yarm kronumu tezgahn zerine braktm. Yzme bakmadan, alayc bir sesle: "Peynir, francela. hepsi bununla m?" diye sordu kadn. "Evet, 50 re ile!" cevabm verdim, ylmadan. Alacam aldm; yal, tombul kadna gayet kibar, hoakaln, dedim. Hemen sarayn bulunduu tepeye trmanp parka girdim. Kendime bo bir kanepe bulup, alm deilmi, azm yemeye koyuldum. Houma gitti; oktandr byle iyi bir gda aldm yoktu benim. Gitgide, uzun alaylardan sonra duyulan o tok ferahl duydum iimde. Cesaretim kuvvetleniyor, stelik herkesin bulabilecei, tarih kitaplarndan pekala karabilecei, "gelecekte sular" gibi basit ve beylik bir konuda bir makale yazmay artk azmsyordum. Kendimi daha byk almalara kudretli hissediyor, zorluklar yenebileceime gveniyordum. Felsefi bilgi zerine blmlk bir inceleme yazs yazmaya karar verdim. Kant'n sofizmlerinden bazlarn feci ekilde hrpalamak frsatm da karmayacaktm tabii... Katlarm karp da ie girimek isteyince kurun kaleminim yanmda olmadn grdm. Rehincide unutmutum, kalem yelek cebimde kalmt.

10/212

Hay Allah, her iim ne de ters gidiyordu! Bir iki kfr savurdum, kanepeden kalkp yollarda gezinmeye baladm. Sessizdi her taraf; ta ilerde, kralienin kknn orada, bir ka dad, arabalarm sryorlar, bakaca kimsecikler grnmyordu. fkeden kuduruyordum iin iin; bir lgn gibi kanepemin nnde, bir gidip bir geliyordum. Her bakmdan ilerimin aksi gitmesi ne garip! blmlk bir makale, bukadar basit bir ey yznden kalyordu ite: cebimde on re'lik bir kurun kalem olmay yznden! imdi tekrar Pilestraede'ye gitsem de kalemimi istesem? Gezintiye kanlar park doldurmadan nce yazmn nemli bir ksmm bitirecek kadar vaktim olurdu yine de. Felsef bilgi zerine byle bir makaleye bal pek de ok ey vard; belki de birok insanlarn saadeti bu makaleye balyd, kimseler bilemezdi bunu. Kendi kendime, bu yaznn ola ki genlere yardm dokunur, dedim, insafl dnnce Kant'a yklenmek istemiyordum; bu ksmda hileye sapabilir, zaman ve mekan meselesine gelince, pek farkna varlmaz ekilde fikir deitirebilirdim, olup biterdi. Fakat Renan'dan yana kmak istemiyordum, eski ky papaz Renan'dan yana... Ne olursa olsun mutlaka, birka stunluk bir makale yazmak gerekiyordu: denmemi kira, sabahlar merdivende karlatka ev sahibi kadnn uzun uzun baklar gn boyu bana azap veriyor, karanlk dncelerden uzak, ferah saatlerimde bile peimi brakmyordu.

11/212

Saray tepesinden aaya inmi, yryordum; nm sra giden iki gen kadn grdm. Yanlarndan geerken birisinin koluna srndm, basm kaldrp baktm: dolgun, ama renksizceydi yz. Birden kzarveren bu yz, garip bir gzellie brnd. Neden kzarmt, bilmiyorum; belki yoldan geenlerin birisinden duyduu bir sz yznden, belki de sadece, aklna bir ey gelmiti de onun iin. Koluna dokundum diye mi yoksa? Kabark gs bir iki kere hzl hzl inip kalkt; emsiyesinin sapm kuvvetlice skyordu eli. Nesi vard? Durdum, yol verdim, onlar yine nme getiler. Yryemez olmutum, hadise tuhafma gitmiti. Heyecanlydm, kurun kalemi yznden ierliyordum kendime; a mideme indirdiim yiyecek, beni iddetle uyarmt. Birdenbire aklma esti, dncelerimin yn, acayip bir ekilde deiiverdi: Kendimi garip bir kaprise kaptrarak, bu kadnlar korkutmak, pelerine taklmak, ne yapp yapp onlar kzdrmak istedim. Arkalarndan yetitim, yanlarndan getim, sonra, anszn geri dnp yakndan grmek iin deminki kadnla yz yze geldim, durup gzlerine diktim gzlerimi. Hemen orackta, evvelce hi duymadm bir isim uydurdum kafamda, ahengi akc ve sinirli bir isim: Ylajali. Gen kadn az daha yaklanca doruldum, inandrc bir sesle: "Kitabmz drdnz, Matmazel!" dedim. Bunu sylerken kalbimin arptm duydum. Yanndaki arkadana: "Ne kitab?" diye sordu, yrd. irretlii ele almtm, pelerine dtm.

12/212

Hareketimin pek budalaca olduunu o anda gayet iyi biliyordum, ama nlemek elimden gelmiyordu. Karma kark zihnim bana en lgnca ilhamlar veriyor, ben de srasyla hepsine boyun eiyordum. Budalalm kendime ne kadar hatrlatrsam hatrlataym, gen kadnn peinde en salaka mimikleri yapmaktan, ka gz oynatmaktan yine de geri kalmyordum. Yanndan nne geerken birka kare hzl hzl ksrdm. Arada hep birka adm mesafe brakarak, n sra ok yava yryor, baklarm srtmda hissediyor, onu taciz etmekten duyduum utanla elimde olmadan klyordum. Gitgide iimde, buralardan uzaklarda, baka yerlerde olduum hissi, byle tuhaf bir idrak yer etti: Belli belirsiz bir duygu, bana, u kaldrm talar zerinde yryen, sinip klen kimsenin ben olmadm sylyordu. Birka dakika sonra gen kadn, Pascha kitabevi nnde bulunuyordu, ben ilk vitrinin nnde durmutum. Yanmdan geerken yolunu kestim, tekrarladm: - Kitabnz drdnz, Matmazel! - Yoo, ne kitab?" dedi, rkm bir vaziyete, "Syledii hangi kitap, sen anladn m?" Ve gen kadn durdu. aknl beni mthi keyiflendiriyor, gzlerindeki aciz ifade beni bylyordu. Benim ufak ve zgn sesleniimdeki mny kavrayamazd o! Yannda kitap falan yoktu, bir kitabn tek yapra bile yoktu, ama yine de ceplerine baknd, tekrar tekrar ellerine bakt, ban evirip arkasna, geldii yola bakt. Kk, alngan beyni benim hangi

13/212

kitaptan bahsettiimi bulmak iin alabildiine iliyordu. Yz renk deitiriyor, ifadeden ifadeye geiyordu; soluduu duyuluyordu. Elbisesindeki dmeler bile, korkudan fal ta gibi alm bir dizi gz halinde grnd gzme. "Ah, brak unu!" dedi arkada, ve gen kadn kolundan ekti. "Baksana, adam sarho!" O anda kendimi ne kadar yadrgarsam yadrgayaym, gze grnmeyen tesirlerin istedii kadar esiri bulunaym, etrafmda olup bitenleri pekala fark ediyordum. Kahve rengi, iri bir kpek kar kaldrma srad, binalardan yana kotu; aaya doru, Tivoli istikametinde uzaklat. Nikel pirin karm, ensiz bir tasma vard boynunda. lerde sokak stnde bir binann ilk katnda bir pencere ald, kollar sval bir kz, uzam d camlar silmeye koyuldu. Dikkatinden hibir ey kamyordu, ak ve uyankt zihnim; her ey drt yanma anszn keskin bir k yaylm gibi, parltl bir berraklkla zerime boalyordu. nmdeki hanmlarn apkalarnda birer mavi ku ty vard, boyunlarnda ekose ipek kurdeleler... Kardetiler galiba. Bir sokaa saptlar, Cisler'in mzik maazas nnde durup konutular. Ben de durmutum. Sonra dndler, nceki yollarnda yrmeye baladlar, yine nmden getiler niversite caddesinin kesinden kvrlp doruca yukarya, Sankt Olaf meydanna yneldiler. Btn bu zaman zarfnda ben onlar ylmadan adm adm takip ediyordum. Bir defasnda

14/212

balarm evirdiler, hem korku, hem de merak iinde bana baktlar. Ne tavrlarnda bir kzgnlk grdm, ne de kalarnda atklk. Srnaklma kar gsterdikleri bu sabr, beni fena halde utandrd, nme baktm. Onlar artk daha fazla taciz etmek istemedim, bir minnet hissiyle sadece, gzlerimle takip etmek, bir yere girip gzden kayboluncaya kadar pelerinden bakmak istedim. 2 numaral evin nnde katl, byk bir ev balarm bir daha evirdiler, sonra eve girdiler. Fskiyeli havuzun yanndaki sokak fenerine dayandm, merdivenleri trmanan ayak seslerine kulak verdim; sesler ilk katta kesildi. Iktan ekildim, eve yukar baktm. Birden garip bir ey oldu, yukarda perdeler kmldad, az sonra bir pencere ald, bir ba dar bakt, baklar bir tuhaf iki gz, zerime evrildi. Ylajali! dedim hafife, ve kzardm hissettim. Niin imdat istemiyordu? Niin sakslardan birini itip bama, drmyor, yahut aaya birisini yollayp beni kovdurmuyordu? Durmu, kmldamadan, gz gze baktk, bir dakika srd bu. Pencereyle sokak arasnda dnceler mekik dokuyor, ama tek sz sylenmiyordu. Sonra geri dnd. Beynimde bir rperti, ince bir titreme oldu: Bir omuz grdm, dnd; bir srt grdm, odann iinde gzden silindi. Pencereden bu usulca ayrl, omzun kmldanndaki bu ifade, bana verilen bir selamd sanki. Bunun gizli bir selam olduunu anlamtm, kendimi o anda pek mutlu hissettim. Sonra geri dnp sokan aasna yrdm.

15/212

Ardma bakmaya cesaret edemiyor, onun tekrar pencereye gelip gelmediini bilmiyor, bunu dndke de sinirleniyor, tedirgin oluyordum. O ihtimal u anda pencerenin nnde, noktas noktasna hareketlerimi takip ediyor, byle arkadan gzetlendiini bilmekse insan ileden karyordu. Elimden geldii kadar dik yrmeye alyordum. Bacaklarmda seirtiler balamt, kasten gzelletirmek istediim yrym sallantl oluyordu. Sakin, kaytsz grnmek iin gelii gzel, kollarm sallyor, yola tkryor, bunumu havaya kaldryordum; ama hi biri are etmiyordu. Peimi brakmayan gzleri hep ensemde hissediyor, vcudumdan souk rpertilerin getiini duyuyordum. Nihayet bir yan sokaa saparak kendimi kurtardm, buradan Pilestraede yolunu tuttum, kurun kalemimi almaya gidiyordum. Kalemi geri almam, kolay oldu. Adam yelei getirdi, btn ceplerine bir kere bakmam rica etti. Birka rehin makbuzu daha bulup yanma aldm, gsterdii ltuftan dolay nazik adama teekkr ettim. Ona kar gittike artan bir yaknlk duyuyor; onun, hakkmda bilhassa iyi bir kanaat edinmesini istiyor, o anda buna fazla kymet veriyordum. Kapya ynelmiken, sanki bir ey unutmuum gibi, yine geri dndm. Ona durumu aklamak, boynumun borcuydu sanki. Dikkatim ekmek iin bir ark mrldanmaya baladm. Sonra kalemi elime alp havaya kaldrdm. "Rasgele bir kalem iin bu kadar yolu yrmek aklma bile gelmez." dedim. Ama kalem bu olunca i deiir, bu baka. Deersiz bir ey geri, fakat benim u

16/212

yeryzndeki mevkiim aa yukar bu kalem salad; hayattaki yerimi ben adeta ona borluyum. Bu kadar syledim. Adam tezgahn ta yanna geldi: "Yaa!" dedi, hayretle yzme bakt. Soukkanllkla devam ettim: "Felsef bilgi zerine ciltlik eserimi ben bu kalemle yazdm. Bu kitaptan bahsedildiini siz hi duydunuz mu?" Adam, bu ismi, bu bal duymu gibiydi. "Evet!" dedim, ite onu ben yazdm. u halde bir kurun kalemi artn, u ufack paray geri almak isteyiime hayret etmemelisiniz. Bence ok kymetlidir o, bir kk insan gibidir benim iin. Ltfunuza candan teekkr ederim. Bu iyiliinizi unutmayacam. Hayr, hayr, cidden unutmayacam. Mert olan sznde durur, byleyim ben. Siz buna layksnz. Hoakaln!" Ardndan kapya yrdm. Nazik adam gidiyorum diye yerlere kadar eilip iki kere selam verdi bana. Tekrar dndm hoakaln, dedim. Merdivende bir kadncaza rastladm, elinde bir valiz vard, ylesine almlyd ki, bana yol vermek iin, korkup kenara ekildi. Elim kendiliinden cebime gitti, bir ey vermek istedim. Cebimin bo olduunu grnce boynumu krdm, bam nmde yanndan geip gittim. Az sonra onun da rehincinin kapn vurduunu duydum. Kapda tel rg vard, bir ayak bilei deince telin kard hafif tkrty iittim o anda. Gneyde idi gne, saat de aa yukar on iki. ehir ayaklanmaya balamt, gezinti vakti yaklayor, selamlaan, glen halk, Kari Johan caddesinde o

17/212

yana bu yana gidiyordu. Kollarm gvdeme yaptrp kldm; niversite yannda bir keyi tutmu, gelip geeni seyreden birka tandn nnden gizlice svtm. Dncelere dalm, saray tepesine gidiyordum. Hafif ve keyifli bir sarnlar balarn sallyor, hayatn iinde bir balo salonunda gibi salmyorlard. Bu gzlerin hibirinde kayg yoktu, omuzlarn hibirinde yk. Bu en gnllerde belki tek znt, belki tek gizli kahr yoktu. Ve ben gen ve iei burnunda bu insanlarla yan yana yryordum, saadetin ne olduunu oktan unutmu, iimde bu dnceyi okayp, korkun bir hakszla uradm sonucuna varyordum. u son aylarn bu acayip zulm neydi bana kar? Eski salim kafam bulamyordum artk. Her zaman, her yerde en tuhaf azaplar ben ekiyordum. Hayallerime ileyen, kuvvetlerimi darmadan eden ufak tefek, manasz tesadflerin, sefil teferruatn basknna uramakszn, bir bama, ne bir park kanepesinde oturabiliyor, ne de bir tarafa gidebiliyordum. Yanmdan geen bir kpek, bir beyin yakasna takl sar bir gl, dncelerimdeki ahengi bozuyor, beni uzun zaman megul ediyordu. Neyim eksikti benim? Tanr beni mi gstermiti? Neden bir bakasn deil de beni? lle gsterilecekse niin Gney Amerika'daki bir adam gsterilmiyordu? i kurcalayp derin dndm m aklm karyor. Kaderin cilvesine mihenk ve tecelli ta olarak neden benim seildiimi bir trl anlayamyordum. Beni bulmak iin btn bir dnyay atlayp gemek, ok garip bir usuld dorusu.

18/212

Eski kitaplar satan Pascha, sevkiyat Hennechen de ne gne duruyordu! Yryor, bu meseleyi dnyor, gerisini getiremiyordum. Bo bir kanepe grp oturduktan sonra da bu mesele, zihnimi kurcalayp baka eyler dnmeme engel olmaya devam etti. Aksiliklerin balad o mays gnnden beri kendimde, gitgide artan bir dermanszlk hissediyordum. Kendimi istediim gibi ekip eviremeyecek kadar bitkindim adeta. Ufak ve zararl bir sr hayvan iime dolmu, beni oyup boaltmt. Ayaa kalkp kanepenin nnde gezinmeye baladm. Olanca varlm, o anda, strabn son demlerini yayordu. Kollarmda bile arlar hissediyor, kollarm her zamanki gibi tutmak, bana dayanlmaz aclar veriyordu. Son defa yediklerinim arl beni iddetle rahatsz ediyordu; tka basa yemitim, sinirliydim, saa sola baknmadan gezinip duruyordum; evremdeki insanlar geliyor, glgeler gibi nmden kayp gidiyorlard. Derken benim kanepeye birka erkek oturdu sigaralarn yakp yksek sesle konusmaya baladlar. Tepem att, kmak istedim, ama geri dnp parkn te ucuna gittim, bir baka kanepe bulup oturdum. Uzunca zaman a kalsam beynim azar azar dar akyor, kafamn ii boalyordu sanki! Bunu aka hissetmitim. Bam hafifliyor, yok oluyor ve ben onun arln omuzlarmda artk duymuyordum. Birisine bakacak olsam, gzlerimin alabildiine ald hissi beliriyordu iimde. Kanepede oturmu, btn bunlar dnyor, srp giden eziyetler yznden gittike daha ok

19/212

hrslanyordum. Sessizce kendi kendimle konutum, alayc bir tavrla bam omzuma dayadm. Ne diye tasa ekiyordum sanki; ne tknacam, ne ieceimi, fani vcut dedikleri bu rezil solucan torbasn hangi ullara bryeceimi dnerek? Talebeler korusundan doru rzgar, kulama mzik sesleri getiriyordu; saat ikiyi geiyordu u halde. Katlarm kardm, biraz bir eyler yazaym diyordum, cebimden berber kanesi dt. Ap iindeki yapraklar saydm, alt yaprak vard daha. ok kr, dedim gayri ihtiyari, daha birka hafta tra olabilir, insan yzne kabilirim! Henz sahibi olduum bu kk servetten tr, iimde bir bahtiyarlk hissettim; yapraklarm dikkatle dzleyip karneyi cebime yerletirdim. Fakat yazamyordum bir trl. Birka satrdan sonra ilham kesilmiti, aklm baka taraflardayd, belli bir noktaya toplayamyordum dncemi. Her ey bana tesir ediyor, dikkatimi datyor, grdm her ey bende yeni izlenimler veriyordu. Kada sinekler, sivrisinekler konuyor, beni rahatsz ediyorlard. Uzaklatrmak iin zerlerine flyor, daha daha kuvvetle flyor, ama bir baar elde edemiyordum. Kk canavarlar k st kyor, arlayor, dayatyorlar, incecik bacaklar yamuklayordu. Yerlerinden kmldatmak mmkn olmuyordu. Tutunmak iin muhakkak bir ey buluyorlar, tabanlarm ya bir virgle, ya da kattaki bir prze dayyor, bozulmay imkansz bir sessizlik iinde ylece duruyor, neden sonra canlar isteyince kalkp gidiyorlard.

20/212

Bu kk canavarlar, uzun zaman beni igal etmekten bkmadlar; bacak bacak stne atp bir hayli, onlar seyrettim. Birdenbire, parkn ilersinde, bir veya iki klarnet sesi, tiz perdeden, ykseldi; dncelerime yeni bir hz verdi. Makalemi hazrlayamadmdan dolay skntl, katlarm tekrar cebime soktum, kanepede arkama yaslandm. O anda zihnim yle ackt ki, hi yorulmadan, en ince eyleri dnebilirdim. Arkama yaslanm durumda, baklarm gsmden, bacaklarmdan aa kaydrrken, kalbimin her atda ayanm seirdiini fark ettim. Az doruldum, ayaklanma baktm; o ksa zaman iinde, evvelce hi hissetmediim fantastik ve yabanc bir ruh hali yaadm, Sinirlerimde ince ve harikulade bir rperme oldu sanki. Baklarm kunduralarm zerinde gezdirince bir tanda rastlam, yahut da benliimin kopmu bir parasn tekrar ele geirmi gibi oldum. Tanmann verdii hisle rperdi duygularm; gzlerim yaard; kunduralarm iime ileyen, hafif uultulu bir ahenk gibi hissettim. "Dermanszlk!" diye ktm kendime; yumruklarm skp "Dermanszlk!" dedim. Bu gln duygular iin, aptalsn, dedim kendi kendime. uurlu bir ekilde alay ettim kendimle; ok ac ve mantkl konutum, gz yalarm tutmak iin smsk yumdum gzlerimi. Sanki evvelce ayakkablarm hi grmemiim gibi, imdi onlarla megul oluyor, grnlerini inceliyor, ayaklarm kmldatnca aldklar ekillere, biimlerine, ypranm stlerine bakyorum. Onlara bir ifade, bir fizyonomi veren eylerin, kvrmlar, beyaz dikileri olduunu

21/212

kefettim. Kendi benliimden bu ayakkablara bir eyler gemiti; bu ayakkablar bende, benliime flenen bir soluk tesiri veriyordu; benim nefes alan bir paramdlar... Oturduum yerde uzun zaman belki tam bir saat, bu hayallerle oyalandm. Ksa boylu, yal bir adam geldi, kanepemin br basna oturdu; yerleirken tekrar tekrar derinden nefes ald: "Ya, ya, ya ite byle!" dedi. Adamn sesini duyar duymaz kafamda sanki bir rzgar esti, kunduralar kundura olarak braktm; daha demin yaadm kark ruh hali, bana ok uzaklarda kalm bir zamana alt gibi grnd. O hal belki bir, belki iki sene nce yaanmt da yava yava hafzamdan silinmeye balyordu. ,htiyaRa bakmak iin yerimde doruldum. Bu adamcazdan bana neydi? Hi, yle ya, bana ne! Yalnz, elinde bir gazete vard, ilan ksm grnen eski bir gazete. Gazeteye bir ey sarlma benziyordu. Merak etmitim, gzlerimi gazeteden ayramyordum. lgnca bir dnceye kaplmtm: bambaka bir gazete olabilirdi bu; benzeri bir daha bulunmaz bir gazete. Merakm artyordu, kanepede saa sola kprdamaya balamtm. Vesikalar vard bu gazetede; bir arivden alnm tehlikeli evrak vard. Hayalimde gizli bir anlama, bir suikast canlanyordu. Adam sessiz oturmu, dnyordu. Hem gazetesini niin herkes gibi, bal darda, tamyor; bu sinsilii neden icabediyordu? Paketini elden brakacaa benzemiyordu, ne pahasna olursa olsun brakmayacakt, kendi cebine bile emniyeti yoktu belki de. Bu

22/212

ite bir bit yenii olduuna, hayatma bahse girebilirdim. Havaya baktm. Bu esrarengiz duruma nfus etmenin imkanszl, merakmdan beni akna eviriyordu. Bir konuma zemini hazrlamak zere, ceplerimi kartrp, adama verebileceim bir ey aradm; elime berber karnesi geti, ama karneyi tekrar cebime koydum. Anszn, alabildiine kabalamak geldi aklma. Bo gs cebime vurdum elimi: "Size bir sigara takdim edebilir miyim?" dedim. Teekkr etti, sigara imiyordu, gzlerim korumak iin sigaray brakmt, gzleri gayet az gryordu. Fakat, pek ok teekkr etti. - Gzleriniz bozulal ok oldu mu ? Belki okuyamyorsunuz da artk. Gazete de okuyamyor musunuz? - Maalesef. Gazete bile okuyamyorum." Adam bam evirip bana bakt. Hasta gzlerin ikisinde de ince birer perde vard, bu zarlar gzlere bir cam grn vermitiler. Beyaz beyaz bakyor, insana tiksinti veriyordu. - Yabanc msnz?, dedi. - Evet... Elinizdeki gazetenin ismini de okuyamyor musunuz? "G bela, yabanc olduunuzu sesinizden hemen anladm zaten. Sesiniz belli ediyor, bu kafi, kulaklarm iyi iitir. Geceleri herkes uyurken bitiik odadakilerin nefes aldklarm duyabilirim. ey, ne diyecektim, nerede oturuyorsunuz?"

23/212

Bir anda, kafamda bir yalan hazrlanvermiti. Bir kastm, bir maksadm olmakszn, istemeyerek yalan syledim: - Sankt Olaf meydannda, 2 numarada. "Sahi mi?" Adam Sankt Olaf meydanm kar kar biliyordu, fskiyeli havuz vard, birka sokak feneri, drt aa, hepsini hatrlyordu. "Ka numara dediniz?" Bu bahsi kapatmak istedim. Aklm fikrim gazetede, bu sabit fikirle drtlerek ayaa kalktm. Ne olursa olsun bu srrn zlmesi gerekiyordu. - Peki, gazeteyi okuyamyorsunuz da niin... "2 numara m dediniz?" Huzursuzluuma kulak asmayarak, adam devam etti. - Vaktiyle 2 numarada oturanlarn hepsini tanrdm ben. Ev sahibinizin ad nedir?" Adamdan kurtulmak iin hemen bir isim uydurdum; bu ba belsn susturmak iin, arabuk bulduum bu ismi, bir rpda syleyiverdim: - Happolati! - Happolati, evet!, diye tasdik etti. Bu zor ismin ek hecesini bile karmamt. Hayretler iinde yzne baktm; dnceli bir tavrla pek de ciddi oturuyordu. Ben aklma bir anda esiveren bu sama sapan ismi daha syler sylemez adam duruma uymu, bu ismi evvelden biliyormu gibi davranmt. O ara paketini kanepeye koydu ve ben sinirlerimin olanca merakmla titrediim hissettim. Gazetede birka ya lekesi bu olunduunu grdm. - Ev sahibiniz gemici, deil mi?, diye sordu. Sesinde alayn zerresi yoktu.

24/212

- Hatrladma gre gemici galiba! - Gemici mi? Affedersiniz, sizin dediiniz kardei olsa gerek. Bu, J. A. Happolati, acenta. Bu szm bu bahsi kapatr sanmtm; ama adam ne desem kabul ediyordu. - Yaman adamm diye duydum, dedi, kollayarak, "Oh, bitirmi!" diye cevap verdim. - Halis i adam komisyonculuunu yapmad ey yok: in'e yabanmersini yollar, Rusya'dan ku ty getirtir. Deri, tomruk, mrekkep... "Hehe, vay canna!" diye szm kesti ihtiyar, mthi keyifli. Enteresan olmaya balamt. Durumu iyi idare ediyordum, kafamda pe pee yalanlar sralanyordu. Tekrar oturdum; gazeteyi, esrarl vesikalar unuttum, cotum, adamn szn kestim. Bu ccenin safl karsnda kstahlayor, pervaszca yalanlar kvryordum. - Siz Happolati'nin elektrikli dua kitab icat ettiini duydunuz mu? - Nasl, elektrik mi? - Elektrikli harfleri karanlkta ldayan bir kitap. Muazzam bir teebbs. Ortada milyonlarca kron dnyor. Dkmevleri, matbaalar, faaliyette. Salam aylklara balanm sr sr teknisyen harl harl alyor. Ben, yedi yz kii diye duydum. "Eh, dorudur!" dedi ihtiyar, hafife. Baka bir ey demedi. Ne sylesem inanyor, yine de hayret etmiyordu. Bu beni biraz hayal krklma uratt; uydurduklarmla onu akna evireceimi sanmtm.

25/212

Olmayacak birka palavra daha savurdum; her eyi gze almtm; Happolati'nin ran'da dokuz sene nazrlk ettiinden sz atm, "ran'da nazrlk etmek ne demektir bilir misiniz?" diye sordum. "Buradaki kraldan daha stndr orada nazr. Padiah var ya padiah, ite bir padiah demektir aa yukar. Fakat Happolati her eyin stesinden geldi, hibir zaman tkezlenmedi." Daha sonra adama Happolati'nin kz Ylajali'den bahsettim; Ylajali bir periydi, bir prensesti, yz cariyesi vard, sar gller deli bir yatakta yatard, grdm kzlarn en gzeliydi, hayatmda daha nce, daha sonra bir benzerini grdmse ne olaym... "Ya, demek o kadar gzeldi?" dedi ihtiyar dalgn bir tavrla, ve nne bakt. - Gzel de sz m? Harika idi, bana seslendii zaman sesi, iplik iplik bir arap gibi ta kalbime ilerdi. Elbette bir harika olacakt. Siz yoksa onu bir tahsildar yahut bir itfaiyeci mi sanyorsunuz? Gklerin sultanyd o, bir masald. Hafif arm: "Yaa!" dedi adam. Sakinlii canm skyordu. Bense kendi sesimden heyecanlanm, tam bir ciddiyetle konuuyordum. alnm ariv vesikalar, u veya bu yabanc devletle anlama, aklnda yoktu artk. Kk, dz paket kanepenin zerinde aramzda duruyor, bense paketi muayene etmek, iinde ne olduunu grmekten yana zerre kadar bir arzu duymuyordum. Ben kendi alemime dalmtm tamamen. Gzlerimin nnden

26/212

acayip hayaller geiyordu, kan beynime vurmutu, kahkahayla gldm. O anda adam, gitmek ister gibi bir hareket yapt, stn basn dzeltti, szm kabaca yarda braktrm olmamak iin sordu: - Bu Happolati'nin pek ok mal mlk varm, doru mu? Bu kr ve iren ihtiyar, benim uydurduum bir ismi, nasl olur da ehrin bakkal tabelalarnda grlen beylik bir isimmi gibi kullanabilirdi? Hibir harf zerinde srmyor, tek heceyi unutmuyordu; bu isim onun zihninde yapp kalm, bir anda dal budak salmt. ierliyordum; hibir eye hayret etmeyen, her eye inanan bu adama kar, iimde derin bir kin belirmeye balamt. Dayatan bir sesle: "Bu hususta hibir bilgini yok." Diye karlk verdim. "Zerre kadar bilgim yok. urasn ilk ve son defa syleyeyim ki, ismi Johan Arendt Happolati'dir, Kulland ilk harflerden anlaldna gre" Adam, gsterdiim iddete hayret etmi, tekrarlad: "Johan Arendt Happolati!" Sonra sustu. "Karm grmelisiniz!" dedim lgnca. "iman m iman... Herhalde bilhassa iman oluuna inanmazsnz, deil mi?" "Yo, inann yle bir adam" ihtiyar, yaptm klarn hepsine sakin, uysal cevaplar veriyor, bir kusur ileyip de beni fkelendirmekten ekiniyormu gibi, szlerini tartarak sylyordu.

27/212

"Yahu, oturmuum da size palavra m savuruyorum zannediyorsunuz?" diye bardm hrsmdan. "Siz, Happolati adnda birisi olduuna bile inanmyorsunuz herhalde. Bu derece inat, bu derece fesat bir ihtiyar grmedim ben bu yama kadar. Nedir bu sizin yaptnz? stelik belki de benim yoksul bir zavall olduumu dnyorsunuz iinizden. Buraya kurulmuum, cebimde sigara dolu bir tabaka bile yok, yle mi? Bana kar takndnz tavra alk deilim ben; bunu bylece biliniz. ister siz olun, isterse bir bakas yemin ederim, benim byle bir muameleye tahammlm yoktur, inan olsun!" Adam ayaa kalkmt. Az ak, ses etmeden durdu, boanmam sonuna kadar dinledi, sonra kanepenin stndeki paketini ald gibi gitti; kk kk ihtiyar admlaryla koarcasna uzaklat. Yerimde kaldm; kayar gibi giden, gitgide ieri kyormu gibi grnen srtna baktm. Bu izlenim bana nereden geldi bilmiyorum, fakat iimde bir his, bana, mrmde bunun kadar rezil, bunun kadar namussuz bir srt grmediimi sylyordu. Yanmdayken bu herifi paylam olduuma hi de piman deildim... Gn batyordu, aa yapraklarnda hatiften rzgar hrtlar balamt. lerde gruplar halinde, idman direkleri yannda oturan ocuk dadlar, arabalarn srp gitmiye koyulmulard. Sakin ve rahattm. Deminki heyecanm yatm, gevemitim; zerime bir uyuukluk kmt. Yediim koca francela da artk beni pek rahatsz etmiyordu. Keyifle, kanepede

28/212

arkama yaslandm, gzlerimi yumdum; uyku bastryor, hafiften dalyordum. Esasl bir uykuya gmlmek zereydim ki, park bekisi omzuma dokundu: "Burada uyuyamazsnz!" dedi. "Uyumuyorum" dedim, hemen ayaa kalktm. Acnacak halim, bir anda, apak, gzlerimin nnde canland. Bir eyler yapmal, bir are bulmalydm! s aramam fayda vermemiti; gtrdm tavsiyeler eskimi, hi tannmayan kimselerden alnm olduklar iin tesirsiz kalm, stelik yaz boyu devaml ret cevaplar karsnda cesaretim krmt. Neyse! Kira mddeti geiyor, ite buna bir are bulmam gerekiyordu. Gerisi, bir mddet daha yzst braklabilirdi. Tamamyla kendiliinden, tekrar kaleme kada sarlmtm; bir makine gibi, kadn her taratma herhangi bir seneyi yazyordum: 1848. altl bir dnce beni kavray verseydi de bana yazlmas gerekeni yazdrsayd! Eskiden olurdu bu; cidden byle saatlerim olmutu; hi zahmetsiz uzun yazlar yazar, parlak bir baar elde ederdim. Kanepede oturuyor, dzinelerce 1848 yazyordum. Yanlamasna, uzunlamasna, her biimde, boyuna bu rakam yazyor, faydalanabileceim bir ilham bekliyordum. Kafamda krk kopuk dnceler uuuyor, zerime gnn hassasiyeti, hzn kyordu. Sonbahar gelmi, her eyi uyuturmaya balamt. Sinekler, bcekler ilk darbeyi yemilerdi. Aalarda, toprakta dayatan hayatn sesi duyuluyor; lmemek iin huzursuz abalaylar, hrtlar, uultular duyuluyordu.

29/212

Bcekler bir kere daha kmldyor, san balarn yosunlardan dar karyor, bacaklarm kaldryor, uzun antenleriyle nlerini yokluyor, sonra birdenbire yklp srtst devriliyor, karnlar havaya dnyordu. Her bitki kendi damgasyla damgalanyor, ilk souklarn ince ve ileyen soluuyla buulanyordu; saplar gnee doru sararm katlamyor, dklen yapraklar topran stnde gezgin ipek bcekleri gibi hrdyorlard. Sonbahar, fanilik karnaval ortasndaki mevsim. Gllerin kzarts artk hastalkldr, kansz topran stnde harikulade ve aldatc bir pembelik. Uykunun eiindeki bu kainat ortasnda, kendimi lm yolcusu, hurda ezik bir hayvan gibi gryordum. Korkuya kaplm, ayaa kalkp zorlu birka adm attm. Yumruklarrm skp: "Hayr!" diye haykrdm. "Buna bir son vermek lazm!" Sonra yine oturdum, yine kalemi aldm elime, makaleye azimle girimek istedim. Gzlerimin nnde denmemi kira olduka, gevemek neye yarard! Dncelerim, yava yava toplanmaya balad. Dikkatimi kolluyordum; yava ve temkinli, herhangi bir yazya giri olabilecek birka sayfa yazdm. Bir yolculuk tasvirine, siyasi bir makaleye, uygun bulacam herhangi bir yazya bir balang olabilirdi bu; her trl yaz iin mkemmel bir balang olabilirdi. Sonra, iliye bileceim belli bir konu aramaya baladm; bir adam veya bir ey ynelebileceim bir konu aradm; hibiri bulamyordum ki! Bu faydasz zorlaylar kafam yeniden kartrd, beynimin tamamen durduunu hissettim, kafam boalvermiti;

30/212

omuzlarmda hafif ve bo duruyordu kafam. Beynimde alan bu boluu btn vcudumla hissettim, tepeden trnaa oyulmutum sanki. Duyduum acdan: "Ey Rabbim, Allahm!" diye haykrdm; bu feryad, baka bir ey eklemeden, bir azda, birka kere tekrarladm. Rzgar yapraklar hrdatyor, bulutlar birikiyordu. Daha bir mddet oturdum; dalgn, katlarma baktm sonra katlarm toplayp yavaa cebime yerletirdim. Serinlik kmt, yeleksizdim artk. Ceketimi boynuma kadar ilikleyip ellerimi cebime soktum. Sonra kalkp gittim. Ah, bir bu sefer olsun baarsaydm, bir bu sefer! Ev sahibim kadn, baklaryla tekrar tekrar paradan haber sormutu; ezilip bzlm, akn bir selamla yanndan sessizce svmak zorunda kalmtm. Bunu yapamazdm artk, bir daha bu baklarla karlaacak olursam odam terk edecektim, durumu olduu gibi anlatacaktm; bu byle uzun zaman srp gidemezdi. Parkn k kapsna geldiimde, benden rkp kam ihtiyar cceyi grdm tekrar. Esrarengiz gazete paketini yanna am, iindeki yiyecekleri yiyordu. Birdenbire, gideyim unun yanna hareketimden tr zr dileyeyim, diye dndm. Ama yemek yiyi tarz beni bundan alkoydu: Kr kr on tane peneyi andran ihtiyar parmaklarn yal ekmek dilimlerini kavray, insan tiksindiriyordu. rmek geldi iimden, hibir ey demeden nnden getim. Beni tanmad; gzleri boynuz gibi kum, yzme dikilmiti; hibir deime olmad yz izgilerinde.

31/212

Yoluma devam ettim. Alkanlktan, asl grdm her gazete nnde duruyor, bo yer ilanlarn inceliyordum. Kabul edebileceim cinsten bir ilan grnce yle sevindim ki! Grnlandsler'de bir tccar, akamlar birka saat defterlerini tutacak bir adam aryordu. cret, anlamaya gre. Tccarn adresim aldm, bu ie girebileyim diye iin iin Allah'a dua ettim. Bir bakasnn isteyecei paradan daha az m isteyecektim, elli re bol bol yeterdi, hatta krk re. Hepsi birdi, olsun da! Eve gelince masamda, ev sahibi kadnn bir tezkeresini buldum. Ya kiray vermemi ya da ilk frsatta odadan kmam rica ediyor; gcenmememi, ihtiyac olduu iin istediini yazyordu. Grnlandsier'de 31 numarada tccar Christie'ye bir dileke yazdm, zarfa koyup ke bandaki posta kutusuna attm. Sonra yine yukarya odama ktm, salncak koltuuma oturup karanlk gitgide koyularken dncelere daldm. Kendimi suyun stnde tutmak, artk imkanszlamaya balamt. Sabaha kar, ok erken uyandm. Gzlerimi atmda olduka karanlkt ortalk. Neden sonra alt kattaki dairede saatin bei vurduunu duydum. Tekrar uyumak istedim, ama uyuyamadm; kendime geliyor, uyank yatyor, bin bir ey dnyordum. Birdenbire, bir tasvir yazma, bir fkraya gidebilir bir ka gzel cmle geldi aklma. Benzerin! grmediim, bir de, ok ho bir yaz piyangosuydu bu. Yattm yerde bu kelimeleri tekrarladm, mkemmel buldum. Az sonra bunlarn yanna yenileri eklendi, birden uyku

32/212

muyku kalmad bende. Yataktan frlayp karyolann arkasndaki masada duran kat kaleme sarldm, iimde bir damar kopmutu sanki: Kelime kelimeyi takip ediyor, szler mantkl bir dzene giriyor, durumlar beliriyor, sahneler birikiyor, zihnimden hareketler, konumalar serpiliyor gnlm harikulade bir huzurla sarlyordu. Bylenmi gibi habire yazyor, bir an olsun aralk vermeden sayfann birini doldurup tekine geiyordum. Dnceler yle ani geliyor, yle grl grl akyorlard ki var kuvvetimle altm halde yeteri kadar hzl yazamadm iin teferruatn ounu karyordum. lhamn ard aras kesilmiyor, konu ile dolu yazdm her kelime kendiliinden douyordu. Bu mutlu, esrarl dakika uzadka uzuyordu. Dizlerimin stnde, yazl on be yirmi sayfa birikmiti ki, nihayet durdum, kalemi elimden braktm. Yazdklarmn cidden bir kymeti varsa kurtulmutum! Yataktan frlayp giyindim. Ortalk aydnlamyordu; kapdaki Fenerler letmesinin ilann yar yarya seebiliyordum; pencere kenar, yazdklarm gsterecek kadar aydnlanmt imdi. Derhal, katlarm temize ekmeye koyuldum. Bu hayallerden garip ve koyu bir renk ve k buusu ykseliyordu. Pe pee gzel bulular karsnda akn irkiliyor, imdiye kadar okuduum yazlar iinde en iyisinin bu olduunu sylyordum iimden. Keyfimden sarhotum adeta; sevincimden kurumlanyor, yce duygular iinde yzyordum. Yazdm katlar elimle tarttm, ortalama bir tahminle be

33/212

kron deer bitim. Be kronu fazla bulmak kimsenin akndan gemezdi, bu yaznn bu fiyata kelepir olduunu itiraf gerekirdi, i deeri dnlrse! Byle orijinal bir yazy bedavaya kaptrmak niyetinde deildim; benim bildiim bu eit yazlar sokaklardan toplanmyordu. On kronda karar kldm. Zamanla aydnlanmt oda: kapdan tarafa baktm; kendimi zorlamadan, ince iskelet harfleriyle Matmazel Andersen'in "Kefen, tabut rt, byk kap, sa kolda" ilann okuyabildim. Saat yediyi alal bir hayli oluyordu. Kalktm, odann ortasna dikildim. Etrafl dnnce, Madam Gundersen'in odadan kmam isteyii, iime de geliyordu hani. Bu oda hi de bana gre deildi aslnda; pencerelerde basit, yeil perdeler aslyd; gardrop yerine duvarlara acayip iviler aklmt. Kedeki fakir harc salncak koltuk, bir koltuk bozuntusuydu sadece; ona baktka, insann glmekten krlaca geliyordu. Yetikin bir adam iin alakt bir kere, sonra dard; oturann kalkabilmesi iin bir izme ekeceine ihtiyac vard adeta. Aslnda bu oda fikir ileriyle uraanlara gre yaplmamt; artk bu odada kalmak istemiyordum. Ne olursa olsun kalmak istemiyordum! Bu kadar zaman ses karmam, sabretmi bu izbeye katlanmtm. mit ve memnunlukla kibirli, hep ikide bir cebimden karp okuduum orijinal yazmn tesirinde, bu iin derhal bir aresine bakmak, buradan tanmak istiyordum, iinde birka temiz yaka ile ekmeimi sardm buruuk bir gazete kad bulunan paketimi

34/212

aldm; battaniyemi drp katladm; yedek beyaz katlarm cebime koydum. Hibir ey brakmadma emin olabilmek iin ke buca aratrdm, bir ey bulamaynca pencereye gidip sokaa baktm. Kapal ve nemliydi gkyz; yanm demirci dkkannda kimseler grnmyordu; altta avluda duvardan duvara gerili amar ipi slaklktan gerginlemiti. Btn bunlar teden beri biliyordum, bildiim iin pencereden ekildim; battaniyemi koltuuma sktrp Fenerler letmesi'nin ilan nnde bir reverans yaptm. Matmazel Andersen'in kefenleri nnde eildim, kapy atm. Birden ev sahibim kadn hatrladm. Tandmdan haberi olmalyd, kiracsnn drst bir insan olduunu anlamalyd. Odada birka gn fazla kaldm iin kendisine yaz ile teekkr etmek istedim. Artk iin feraha km olmas beni ylesine mutlu ediyordu ki ev sahibime, birka gn sonra urayp, be kron vermeyi bile vadettim. Evinde ne efendi bir insan barndrm olduunu, ona fazlasyla gstermek istiyordum. Yazdm tezkereyi masaya braktm. Tekrar kapda durdum, geri dndm. Artk selamete ermi olmamn sevinci beni coturuyor, Tanrya ve btn dnyaya kar minnettar ediyordu. Karyolann nnde diz ktm, bu sabah vakti bana kar gsterdii keremi iin Allah'a yksek sesle hamd ettim. Biliyordum; demin yasayp katlara geirdiim ilham cezbesi, ruhumda harikulade bir gkyznn eseriydi, dnk feryatlarma bir cevapt, bilmez olur muydum!

35/212

te Tanr, ite! diye seslendim kendime; kendi sesimden coup aladm. Arada duruyor, merdivenlerde kimse olup olmadna kulak veriyordum. Nihayet kalkp gittim, btn katlar hi grlt etmeden indim, kimselere grnmeden kapy buldum. Sabah saatlerinde yam yamurdan, prl prld sokaklar; gkyz ehrin zerine abanmt, tek gne grlmyordu. Saat kat acaba? Her zamanki gibi, belediyeden tarafa yrmeye baladm, saatin sekiz buuk olduunu grdm. Birka saatim daha vard u halde; ondan, hatta on birden nce yaz ileri mdrne gitmem bouna olurdu. Bir mddet dolamam, bu arada biraz kahvalt edebilmenin arelerini aratrmam gerekiyordu. Bugn de a a yatacam korkusu yoktu artk, hamd olsun gemiti o gnler! Gerilerde kalm bir devirdi o; korkun bir rya idi; bundan byle iler dzeliyordu: Yeil battaniye, o ara canm skmaya balamt; herkeslerin nne byle bir ykle kamazdm ya... Benim iin neler dnmezlerdi! Yryor, sonra almak zere imdilik bu battaniyeyi nereye brakabileceimi dnyordum. Aklma, Semb'e gtrp kada sardrmak geldi; hi deilse grn bir biime girer, o zaman tanmas da ayp olmazd. Dkkana girip kalfalardan birine dileimi syledim. nce battaniyeye, sonra yzme bakt. Battaniyeyi alrken, bana yle geldi ki, kmser gibi omuzlarn kprdatt. Onuruna dokundu bu benim. "Hey, biraz dikkatli olunuz!" dedim yksek sesle, "inde ok kymetli iki vazo var; paket zmir'e

36/212

gidecek." Bu, ie yarad, mkemmel ie yarad. Adam, her hareketiyle battaniyenin iinde kymetli eya bulunduunu hemen anlamadndan tr zr diliyordu. Paketlemeyi bitirince, yardmndan dolay kendisine, daha nce de zmir'e pek ok kymetli eya yollam birisi gibi teekkr ettim. Gidiyordum, geldi, kapy bile at. Stortorv'da halkn arasna karm dolayor, en ok sakslarda iek satan kadnlarn yaknnda oyalanyordum. Nemli sabahta kan krmz ldayan ar, krmz gller beni tahrik ediyor, ayartyor, ilerinden bir tanesini almaya iteliyordu. Srf mmkn olduu kadar yaknlarnda olabilmek iin fiyatlarn sordum. Param artarsa alacaktm ne olursa olsun! undan bundan ksar, param yine denk getirebilirdim. Saat on oldu; gazeteye, yaz ilerine ktm. 'Makas' adn taktklar bir adam, nndeki eski gazete tomarn kartryordu; mdr henz gelmemiti. stemesi zerine muazzam yazm adama verdim; bunun bambaka bir deer tadm hissettirerek gelince mdre bizzat vermesini srarla tembih ettim. Akamst gelip neticeyi reneceimi syledim. "Olur!" dedi Makas, sonra yine gazetelerine dald. Biraz umursamaz davrand gibi geldi bana, fakat sesimi karmadm, hafif bir ba hareketiyle stnkr selam verip ktm. Bekleyecektim... Hava bari ak olsayd! Rzgarsz, bayat, pis bir hava. Hanmlar her ihtimale kar emsiye tayorlar, beylerin yn kasketlerinden glnlk ve hzn akyordu. Tekrar pazara kadar uzandm,

37/212

sebzeleri glleri seyrettim. Birden omzuma bir el dokundu, basm evirdim: Matmazel, "Gnaydn" diyordu. Maksadm hemen anlayabilmek iin, aratran bir bakla: "Gnaydn!" dedim; fazla bir sempatim yoktu ona kar. Koltuumdaki kocaman, yepyeni pakete merakla bakt, sordu: - Ne var iinde? Kaytsz bir tavrla: "Semb'e uradm, elbiselik kuma aldm." cevabm verdim. "Byle hrpan dolamak yakk almyor, kla da dikkat etmek lazm." Afallam, yzme bakt; yavaa sordu: "Vaziyet nasl?" - Umduumdan daha iyi. - buldunuz mu? - mi?, diye cevap verdim, hayret etmi grndm. - Christie ticarethanesinde muhasibim. "Ya!" dedi, az geri ekildi. "Hayrl olsun, pek sevindim. Kazandnz paray tutabilseniz bari! Allah'a smarladk!, dedi ve hemen peinden dnp geri geldi, bastonuyla paketimi gsterdi: - Size benim terzimi tavsiye ederim, dedi. "saksen'den daha ustasn bulamazsnz. Benim gnderdiim! syleyin, kfi!" lerime ne diye burnunu sokuyordu? stediim terziye giderdim, ona ne? erledim bu beyinsiz zppenin hali tavr kzdrd beni. Biraz kabaca, benden dn ald on kronu hatrlattm kendisine. Ama daha o cevap vermeden ben, bunu hatrlattma piman

38/212

olmutum; yzne bakamadm, o srada nmden bir hanm geiyordu, yol vermek iin hemen kenara ekildim, bu frsattan istifade ederek ekip gittim. Beklerken ne yapacaktm? Bu bombo ceplerle bir kahveye giremezdim; gnn bu saatlerini yannda geirebileceim bir tandk bilmiyordum. Ayaklarm kendiliinden ehrin yukarlarna doru gidiyordu; zamann bir ksmn pazarla Graensen arasndaki yolda geirdim; az nce levhaya aslm "Aftenposten" gazetesini okudum, aaya Kari Johan caddesine uzandm, sonra geri dnp Kurtarc mezarlna gittim, kilisenin yanndaki tmsekte sessiz bir yer buldum. O sszlk iinde orada oturdum, nemli havada hayallere daldm, dndm, hafif kestirdim ve dm. Zaman ilerliyordu. Yazdm yaz, cidden bir kk ilham aheseri miydi acaba? Yer yer kusurlar olup olmadm Allah bilirdi! Etrafl dnrsem kabul edilemezdi bile; hayr, kabul etmezlerdi, gayet basit. yle byle bir yazyd belki de, hatta ktyd ihtimal. u anda kat sepetine atlmam olduuna dair elimde senedim mi vard?.. Sevincim alt st olmutu; yerimden frlayp kilise avlusundan darya attm kendimi. Aada, Aker caddesinde bir dkkann camndan ieriye baktm; saatin on ikiyi gemekte olduunu grdm. Bu beni daha ok mitsizlie drd: leni oktan geride braktmza ylesine emindim ki! Yaz leri Mdr'n drtten nce aramann hibir faydas yoktu. Yazmn akbeti, iimi karanlk sezilerle dolduruyor; dndke, hemen hemen uykuda, beynim

39/212

hummal ve sevinler iindeyken ie yarar bir ey yazabilmi olmam, bana adeta imkansz grnyordu. Hi phe yok, kendimi aldatm, leye kadar tamamen bo bir ey iin sevinip durmutum. phe yok!.. Ullevaal yolundan hzl hzl yukarya yryordum. St. Hanshaugen'den geip akla ktm, Sagene yanndaki dar ve acayip sokaklara daldm, arsalarda, tarlalardan atlayp sonunda gz alabildiine uzayan bir osede buldum kendimi... Durdum, geri dnmeye karar verdim. Yryten kzmtm, yava ve iki bklm ilerliyordum. Kardan iki at arabas grnd. Arabaclar yklerin zerine uzanmlar yzleri deirmi ve tasasz, balar ak, ark sylyorlard. Yryor ve dnyordum: Bana baracaklar, laf atacaklar yahut da bir muziplik yapacaklard. Yanlarna yaklamtm, biri seslendi, koltuumdaki eyin ne olduunu sordu. "Battaniye!" cevabm verdim. - Saat ka?, diye sordu. - Tam bilmiyorum, galiba ! Gldler, geip gidiyorlard, o anda kulamda bir kam darbesi hissettim, bamdaki apkam dt. Genler oyunlarn oynamadan beni koyvermemilerdi. fke iinde elimi kulama gtrdm, hendekten apkam alp yoluma devam ettim, ilerde, St. Sanshaugen'in orda, bir adam bana saatin drd gemekte olduunu syledi. Drd geiyor! Saat drd geiyordu! Admlarm ap ehre, gazeteye doru yol aldm. Yaz isleri mdr, belki de oktan gelip gitmiti. Yryor, sryor,

40/212

sendeliyor, arabalara arpyor, gezintiye kmlar geride brakyor, atlarla boy lyor, tam vaktinde varabilmek iin deli gibi rpnyordum. Giri kaplamdan ieriye kvrldm, drt srayta merdivenleri kp bro kapna vurdum. Cevap veren olmad. Gitmi! Gitmi! diye dndm. Kapy yokladm, kilitli deildi, tekrar vurup ieri girdim. Yaz leri Mdr, yz pencereye dnk, yazmak iin elinde kalemi hazr, masasnda oturuyordu. Soluk solua verdiim selam duyunca yarm, arkasna dnd, ksaca bakt bana basn sallad: - Yaznz okumaya henz vakit bulamadm, dedi. O halde, ne olursa olsun henz reddedilmemi olmasndan duyduum sevinle cevap verdim: - Aa, phesiz, tabii. Zaten acelesi de yok. Belki birka gn sonra, yahut... - Bakalm. Nasl olsa bende adresiniz var. Artk hibir adresim olmadm sylemeyi unuttum. Grme sona ermiti, eilip selam vererek ekildim, dar ktm, iimde yeni bir mit parlamt ortada kaybedilmi bir ey yoktu henz; aksine, her eyi kazanabilirdim. Beynim, gk katnda kurulu bir yce divan hayali zerinde iliyordu: Yce divan, kazanmama, bir gazete yazsndan tam on kron kazanmama karar vermiti. imdi, gece iin de barnacak bir yer bulabilseydim! En uygun nereye sna bileceimi dndm; bu mesele beni ylesine megul ediyordu ki yolun ortasnda durdum. Nerede olduumu unutmu, denizin

41/212

ortasnda, epevre dalgalar, uultular arasnda tek basma bir amandra gibi durmutum. Gazete satan bir ocuk, bana bir "Wiking" uzatt: "Aln, elenirsiniz!" Basm kaldrdm, irkildim, Semb'in nndeydim. Hemen arkama dnp paketi vcudumla gizledim, hzl hzl Kilise caddesinden aaya yrdm, vitrinden grecekler diye ekiniyordum. Tiyatroyu getim, Loca'dan kvrlp fiyorda, kaleye indim. Bir kanepeye oturup tekrar hlyalara daldm. Bu gece iin bir dam alt nasl bulacaktm, nasl? Sabah olana kadar bam sokabileceim tek kovuk yok muydu hi? Gururum, beni odama dnmekten men ediyordu; szmden caymak aklmdan bile gemiyordu. Byle bir dnceyi iddetle kafamdan kovdum, kk krmz salncak koltuu dnerek iimden glmsedim. armlar neticesi kendimi birden bire Haegdehaugen'de iki pencereli geni bir odada buldum; bir zamanlar oturduum odada. Masada bir tepsi grdm, yal ekmek dilimleri vard tepside. Grnleri deiti, ekmekler biftek oldular, nmde insan ayartan bir biftek, bembeyaz bir peete, bol ekmek, gm atal baklar belirdi. Kap ald, ev sahibim kadn grnd, bir ay daha ister misiniz, dedi. Hayaller, hlyalar! Kendi kendime: "imdi yemek yersem kafam tekrar karr, beynimi o eski ate kaplar; lgn esintilerle ura iin yoksa!" dedim. Midem yemek kaldrmyordu; bnye meselesi: bir bakalm, bir zelliimdi bu benim.

42/212

Aksama doru barnacak bir at alt, bir are bulurdum belki de; acelesi yok ya! Daha olmazsa gider, kendime ormanda bir yer arayabilirdim. ehrin dolaylar emrimdeydi, hem ar souk da yoktu henz. lerde deniz, ar bir skunet iinde kmldanyordu. Gemiler, kt burunlu ve hantal mavnalar, peltemsi denizin stnde yarklar ayor, saa sola eritler sratyor, kayp gidiyorlar; bacalarndan dumanlar ku ty dekler gibi yuvarlanp yaylyor, makinelerin pistonlar nemli havaya donuk bir ses salyorlard. Ne gne vard, ne rzgar; arkamdaki aalar slaktlar; oturduum kanepe souk ve nemli. Vakit geiyor, uyku bastryordu; yorgundum, srtmdan aa me rpermeleri iniyordu. Bir mddet sonra gzlerimin kapanmak zere olduunu hissettim, mani de olmadm kapanmalarna... Uyandmda etrafm kararmt; m bir ekilde yerimden frladm; paketimi alp yrmeye baladm. Isnmak iin gittike daha hzl yryordum, kollarm arpyor, enikonu hissizlemi bacaklarm ovuturuyordum. Yangn kulesinin oraya vardm, saat dokuzdu. Saatlerce uyumutum. Peki ama, ne yapacaktm? Bir yere gitmem lazmd mutlaka. Durdum, yangn kulesinin dibinde aptal aptal yukarya bakndm. Devriye arkasn dner dnmez bir frsatn bulup blmelerden birine giremez miyim, diye dndm. Merdivenleri ktm, adamla konumak istiyordum. Hemen baltasn kaldrp selama durdu, syleyeceim eyi bekledi. Yz bana evrili bu kalkk balta, sinirlerim zerinde souk bir du tesiri yapt; bu

43/212

silahl adamn karsnda korkudan dilim tutulmutu, elimde olmadan geri ekildim. Hibir ey sylemedim; yalnz gittike adamdan uzaklayor, grn kurtarmak iin de elimle alnm ovuturup sanki bir ey hatrlamak istiyormu gibi davranyordum; derken usulca svtm. Kendimi tekrar yaya kaldrmda bulunca iimde byk bir tehlike atlatm olmann ferahlm duydum. Oradan uzaklamak iin hzl hzl yrdm. m ve a bir halde Karl Johan caddesine yukar yryordum. Yksek sesle kfretmeye baladm, birisi duyar diye aldr bile etmiyordum. Meclis binasnn oraya gelinde ilk aslann nnde, yeni bir armla anszn bir ressam tand hatrladm: Vaktiyle Tivoli'de bir tokat yemekten kurtardm, daha sonra bir defa da evine gittiim bir gen. Parmaklarm aklattm, Tordenskjold caddesine saptm, bir kap buldum, kartta C. Zacharias Bartel yazyordu, kapy aldm. Kendisi at; bira ve ttn kokuyordu berbat ekilde. - Merhaba!, dedim. - Merhaba! Siz misiniz? Peki ama yahu, niin bu kadar gece kaldnz? Lamba nda hi de iyi grnmez ki! O gnden sonra bir ot yn ilave ettim, bir iki deiiklik yaptm. Gndz gzyle grmelisiniz, imdi bouna. - Siz yine de bana imdi gsterin!, dedim; aslnda hangi resimden bahsettiini bilmiyordum.

44/212

- imkansz!, cevabm verdi. "Her ey sapsar grnr. Hem bir manide var, -iyice yaklap fsldad- bu gece bir de kz var yanmda, imkansz!" - Oo, yleyse mesele yok! Geri ekildim, iyi geceler dileyip ayrldm. Ormanda bir yere gitmekten baka arem kalmamt. Toprak bari fazla slak olmasayd! Battaniyeme vurdum, akta uyumak dncesine kendimi yava yava altryordum. ehirde barnacak bir yer bulacam diye bunca zaman kendimi yle zmtm ki, bkm, bezmitim artk. Yatmak, kendimi talihe terk etmek, caddelerde kafam kaygdan azade yrmek bir hazd benim iin. Gidip niversite saatine baktm, onu geiyordu; oradan ehrin yukarsna giden yola saptm. Maegdeugen'de bir yerde bakkal dkkan nnde durdum, vitrine eitli yiyecekler konmutu. Vitrinde bir kedi duruyor, bir francalann yannda uyuyordu; az geride bir anakta ya, bardaklarda bulgur vard. Durdum, bir mddet bu yiyeceklere baktm, ama param olmad iin dndm, yryme devam ettim. ok yava yryordum, Majorsten'i getim; boyuna gidiyor, saatlerce gidiyordum. Nihayet Bogstad ormanna vardm. Yoldan ayrlp ormana daldm, dinlenmek iin oturdum. Sonra mnasip bir yer aramaya koyuldum; biraz funda ve ard dal topladm, olduka kuru kk bir tmsekte kendime bir yatak yaptm, paketi ap battaniyemi kardm. Uzun yryten yorulmu, bitmitim; hemen yattm. Bir hayli saa sola dndm, derken yerimi buldum. Kulam hafif sancyordu, at

45/212

arabasndaki adamn kamsndan imiti biraz; zerine yatamyordum. Ayakkablarm kardm, basmn altna koydum, zerlerine byk paket kadm serdim. Ve karanlk epevre etrafmda pusudayd; her taraf sessizdi, her ey sessiz. Ama yukarda ebedi musiki, hava, asla susmayan uzak ve sessiz uultu devam ediyordu. Bu sonsuz, hasta mrltya uzun mddet kulak verdim; derken zihnim bulanmaya balad; phesiz, zerimde yuvarlanan, dnyalarn senfonisiydi bu; bir arkya balam yldzlard... "Buna bo veri" dedim ve kendimi cesaretlendirmek iin yksek sesle gldm. "Kanaan'daki baykular bunlar!" Ayaa kalktm, sonra yine yattm, ayakkablarm giyip karanlkta dolatm, sonra yine yattm, fke ve korku iinde gn yana kadar boutum, ekitim, sonunda uyuya kaldm. Gzlerimi atmda gpegndzd ortalk; len olmu gibime geldi. Ayakkablarm giydim, battaniyeyi tekrar paket yaptm, ehrin yolunu tuttum. Bugn de gne yoktu, bir kpek gibi donuyordum, bacaklarm lydler, gn ndan rahatsz oluyorlarm gibi gzlerim yalanyordu. Saat olmutu. Alk enikonu dayatmaya balamt; bitkindim; yryor, orada burada gizlice ryordum. Yolu deitirdim, aevine gidip levhadaki yemek listesini okudum; salamura et ve domuz fmesi benim yiyebileceim eyler deil gibilerden poz alp omuz silktim. Oradan istasyon meydanna geldim.

46/212

Birdenbire acayip bir ba dnmesine tutuldum; yrdm, aldrmamak istedim, fakat oaldka oald; sonunda bir merdiven basamana oturmak zorunda kaldm, iimde bir deime uluyordu; bir ey kenara kayyor, beynimde bir perde, bir kuma yrtlyordu sanki. Bir ka kere derin nefes aldm, akn olduum yerde kaldm. Kendime hakimdim, kulamn hafif zonkladn aka hissediyordum; bir ahbabm geiyordu, hemen tandm, kalkp selam verdim. brleri yanna eklenen bu yeni ve azapl duygu da ne oluyordu? Toprak stnde yatmann neticesi miydi, yoksa hl kahvalt etmemi olmamdan m ileri geliyordu? Aslnda bu ekilde yaamak, ok manaszd zaten. Bu ei bulunmaz cezalar ne yapp da hak ettiimi yemin ederim anlayamyordum. Birdenbire aklma, ii dolandrcla vurmak, battaniyeyi "Amca"nn deposuna gtrmek geldi. Battaniyeyi rehin brakp bir kron alabilir, bununla n karnm doyurabilir, bir baka are bulana kadar belimi dorultur, Hans Pauli'ye de bir yalan uydururdum. Deponun, yolunu tutmutum ki, giri kaprm nnde durdum, bam salladm, geri dndm. Beni oradan uzaklatran her admda, iimdeki ifriti yenmi olmama daha ok seviniyordum. Namuslu bir insan, olduumun uuru, beynime vuruyor, karakter sahibi oluum, gnlm yce bir duyguyla dolduruyordu: gemi lelerinin yzd bulank insanlk denizinde bembeyaz bir fenerdim ben. Bir n karnm doyuracam diye bakasnn maln rehine vermek,

47/212

bu para ile ziflenmek, kendimi rezil etmek, kendi yzme kar bir dolandrc olduumu sylemek, kendi gzlerimi kendimden karmaya mecbur kalmak... Asla! Asla! Ben buna ciddi olarak karar vermemitim, bu benim aklmdan bile gememiti; krk kopuk geip giden dnce krntlarndan sorumlu olamazd insan; hele ba mthi aryorsa, hele bakasnn battaniyesini tamaktan lm bitmise! Zaman geldi mi bir are bulunacakt phesiz! Grnlandsler'deki tccar vard mesela. Dilekemi yolladmdan beri, gnn her saati gidip gidip onu taciz mi etmitim? Sabah sabah veya gece yars kapn alm da geri mi evrilmitim? Hayr, onu henz hi rahatsz etmemitim. Ne diye tamamen bouna bir teebbs olsundu bu? Talih bu defa benden yana idi ihtimal; talih ok kere dolambal yollardan gelirdi. Ve Grnlandsier'e gittim. Beynimdeki son sarsnt, beni olduka halsiz drmt; ok yava yryor, tccara neler syleyeceimi dnyordum... yi bir insand belki de; aklna eser, ben istemeden bir kron avans verirdi belki de. Byle adamlarn ara sra parlak ve yerinde eyler dndkleri de olurdu. Bir byk kapdan ieri daldm, biraz dzgnce grneyim diye pantolonumun dizkapan tkrmle siyahlattm; battaniyemi karanlk bir kede, bir sandk gerisine sakladm; meydandan karya geip bir kk dkkana girdim. Bir adam, eski gazetelerden kese kad yapyor, yaptryordu.

48/212

- Bay Christie ile grebilir miyim?, dedim. - Benim!, cevabn verdi adam. Kendimi tanttm; bir dileke yolladm, kabul edilip edilmediini sordum. Adm bir ka kere tekrar etti, glmeye balad. "imdi dikkat edin" dedi, cebinden mektubumu kard. "Ltfen, saylarla aranz nasl, bakn beyim!" dedi. "Mektubunuzun tarihini atarken, senesini 1848 yazmsnz!" Ve adam, bir kahkaha koyu verdi. "Evet, olacak ey deil, tabii!" dedim, bozularak. "Dncesizlik, dalgnlk, haklsnz." "Gryorsunuz ya; benim altracam ahs, saylarda hi yanlmamaldr" dedi. "ok mteessirim; yaznz gayet okunakl, mektubunuzu da beendim, fakat..." Bir sre bekledim; bu onun son sz olamazd, asla! Tekrar kese katlarna dnmt. - Evet, ho bir ey deil, dedim. "ok kt, ok berbat bir ey! Fakat bir daha tekrarlanacak deil ki. Hem bu kk hatay yaptm diye ie yaramaz, defter tutamaz mym?" - Yo, ben yle bir ey demedim, fakat bu nokta bence gayet mhim olduu iin derhal bir bakasnda karar kldm. - Demek bakasn aldnz, dedim. - Evet - Hay Allah, u halde yapacak bir ey yok. - Hayr, ok mteessirim, fakat... - Hoa kaln!, dedim.

49/212

Ve fke, iimde patlak verdi, alev alev ve hoyrat. Paketimi aldm; dudaklarm kemiriyor, kaldrmda yryen sessiz, sakin insanlara arpyor, zr dilemiyordum. Bir bey, durup da kabalmdan tr biraz sert sylenince geri dndm. Kulana manasz bir kelime haykrdm, burnuna yumruumu dayadm; sonra dizginleyemediim kr bir hiddetle kaskat yoluma devam ettim. Adam bir polise seslendi. Ve ben daha ne isterdim, bir an elime bir polis geirmekten gayr? Polisin yetiebilmesi iin mahsus admlarm yavalattm, fakat gelmedi. Bir insann, en candan, en hararetli btn teebbslerinin yzde yz neticesiz kalmasnda bir hikmet var myd, neydi? Niin 1848 yazmtm? Bu musibet senenin benimle ilgisi neydi? Yryordum; alktan barsaklarmdan gurultular geliyordu. Gn sona ermeden biraz olsun yiyecek bulacam, hi bir yere yazlmamt. Bu i byle uzadka kafaca, vcuta o nisbette boalyor, drstlkten her gn biraz daha uzaklayordum. Utanmadan yalan sylyor, fakir fukarann kirasn i ediyor, hatta bakalarnn battaniyelerine sahip kmak gibi alaka dncelere kaplyor, btn bunlar bir pimanlk, bir vicdan azab duymadan yapyordum. imi rk lekeler kaplyor, gittike genileyen siyah mantarlar sarsyordu. Ve Tanr beni gz altnda bulunduruyor, gmn konulu kurallara uygun, yava ve srekli, zaman lsn hi bozmadan olacam nceden biliyordu. Ama cehennemin dibinde zebaniler beni bekliyordu, nk byk bir gnah, Tanrnn beni,

50/212

insaf ve hakkaniyetinden mahrum edecei affedilmez bir gnah ilemem kanlmazd... Yrym hzlandrdm, deli gibi, lgn gibi gidiyordum; birden sola kvrlp heyecanl ve kzgn, aydnlk ve ssl bir byk kapdan ieri daldm. Durmam, bir saniye bile oyalanmamtm fakat giri kapsndaki dekorun bakal bir anda uurumda yer etti; merdivenleri hzla karken kaplardaki, duvarlardaki, demedeki sradan eyler gzmn nnde ayan beyan duruyordu. Birinci katta bir kapy hzla aldm. Neden birinci katta durmu, neden merdivenin ta te ucundaki bu zile yapmtm? Kenarlar siyah ssl, gri elbiseli gen bir hanm, kapy at, bir an hayretle yzme bakt, sonra basn sallad: - Bugn verecek bir eyimiz yok!, dedi, davranndan kapy kapamak istediim anladm. Karma ne diye bu gen kadn kmt? te beni dilenci sanyordu dpedz. Birden bire yattm, apkam kardm, szlerini duymamm gibi, eilip hrmetle selam verdim, gayet nazik: - Kapy hzl aldm iin affnz dilerim Matmazel!, dedim. - ngran huyunu bilmiyordum. Burada, hasta bir bey varm, kendisini tekerlekli koltukta gezdirecek bir adam aryormu. Gen kadn bir an duraklad, bu uydurma haber zerinde dnd, ahsm hakkndaki kanaatinde tereddt eder gibiydi. - Hayr!, dedi sonunda. "Burada yle birisi yok."

51/212

- Yok mu? Yalca bir zat, gnde iki saat gezdirilecek, saatine krk re verilecekmi. - Hayr. - O halde tekrar zr dilerim, dedim. "Belki de zemin katndadr. Kendisine tesadfen tandm, alakadar olduum birisini tavsiye edecektim de. smim WedelJarlsberg. Tekrar eilip selam verdim, geri ekildim. Gen kadn kpkrmz olmutu, aknlndan yerinden kmldayamyordu. Ben merdivenleri inerken, olduu yerde peimden baka kalmt. Tekrar skunete kavumutum, zihnim durulmutu. Gen kadnn, bugn verecek bir eyleri olmad sz bende souk bir du tesiri yapmt. o raddeye varm, herkes iinden beni gsterip yle dnmeye balamt: te bir dilenci, evlerin kaplamdan uzatlanlarla karnn doyuranlardan biri! Mller caddesinde bir lokantann nnde durdum, ierde kzartlan taze et kokusunu iime ektim. Elimi kap tokmana gtrm, iim olmad halde rasgele ieri giriyordum ki, tam vaktinde aklm bama geldi, uzaklatm. Stortorv'a varp da dinlenecek bir yer aradmda btn kanepeleri tutulmu buldum. Bo yere kilisenin etrafm dolandm, kebileceim sakin bir yer gzledim. Tabii!, diyordum kendi kendime, karanlk dnceler iinde: Tabii! Tabii! Ve yeniden yrmeye baladm. Pazarn kesindeki emeye saptm, biraz su itim, yine yrdm, adm adm srklyordum vcudumu. Her vitrinin nnde uzun

52/212

bir mola veriyor, duruyor, geen her arabay gzlerimle takip ediyordum. Beynimde kl bir scaklk duyuyordum, akaklarm bir tuhaf zonkluyordu. itiim su hi de iyi gelmemiti, sokakta arada bir kustum. Bylece Hazret-i s mezarlna vardm. Dirseklerim dizlerimde, bam avularmda oturdum, bu bzlm durumda rahat ettim, midemdeki o hafif kaznty artk hissetmez oldum. Yanmda bir ta ustas, byk ve dz bir granit levhann zerine yzkoyun uzanm, bir kitabe kazyordu. Gzndeki mavi gzlk, bana birdenbire, gemite unuttuum bir tandm, bir bankada alan, ok zaman nce Oplandske Cafe'de rastladm birisini hatrlatt. Btn utancm yenip ona bir gidebilseydim! Ona olanca hakikati syler; u sra biraz berbat durumda olduumu, hayatm devam ettirmenin zorlatm anlatrdm. Ona berber karnemi verebilirdim. Vay canna, berber karnesi! yle byle bir kron ederdi bu karne! Bu kymetli hazineye bir el attm. Hemen bulamaynca yerimden frladm, korkudan ter dkerek aranmaya baladm; nihayet koyun cebinim dibinde temiz veya yazl, fakat hi deeri olmayan teki katlarn arasnda buldum. Bu alt yapra batan sona, sondan baa doru defalarca saydm; bu karne bana hi de lazm deildi, keyfim yle istiyordu, esmiti artk hi tra olmayacaktm. Yarm kron benim derdime deva olurdu, Kongsberg gmnden bir il yarm kron! Banka saat altda kapanrd; tandm yediye, sekize doru Oplandske nnde bekleyebilirdim.

53/212

Oturduum yerde bir mddet bu dnce ile keyiflendim. Zaman ilerliyordu, etrafmdaki kestane aalarnda enikonu rzgar kt, gn sona eriyordu. Peki ama, gen bir banka memuruna alt tane berber kart gtrmek biraz ayp kamaz myd ? Onun cebinde, kartlar benimkilerden ok daha temiz ve gzel, iki dolu karne vard belki de! Btn ceplerimi yoklayp karnenin yan sra verebileceim baka eyler aradm, ama hibir ey bulamadm. Boyunbam versem? Boyunbam olmasa da olurdu, ceketimi smsk iliklerdim, artk yeleksiz kaldm iin byle yapyordum zaten. Kocaman fiyangosu yar gsm kaplayan boyunbam kardm, dikkatle temizledim, berber karnemle ikisini temiz bir yaz kadna sardm. Sonra mezarlktan ayrlp aaya, Oplandske'ye yollandm. Belediye saati yediyi gsteriyordu. Kahve civarnda oyalanyor, demir parmaklk boyunca gidip geliyor, kapdan girip kanlar gzetliyordum. Nihayet, saat sekize doru, delikanlnn caddenin aasndan doru geldiini, kahveye ilerlediim grdm. Gsmde kalbim, bir kk ku gibi rpnmaya balad; selamsz sabahsz, deli gibi, zerine yrdm. - Yarm kron ver, dostum!, dedim, kstaha bir tavr takndm. "Buyurun karlm", ve kk paketi eline tututurdum. - Yok ki!, dedi. "Yok vallahi!" Para antasn gzlerimin nnde ba aa etti. Dn akam darda geirdim, be param kalmad, inan olsun, yok! - Tabii, azizim, tabii, olur a!, cevabn verdim ve inandm dediklerine. Byle nemsiz bir ey iin yalan

54/212

syleyecek deildi ki! Hem ceplerini arayp da bir ey bulamaynca, mavi gzleri yaarmt adeta. Geri ekildim. "Affedersiniz!"dedim. "Biraz darda idim de." Caddeye aa yryordum ki, paket iin arkamdan seslendi. - Kalsn, kalsn!, diye cevap verdim. "Size balyorum. Ufak tefek, deersiz eyler. Dnya malm hemen hemen bundan ibaret!" Akamn alaca karanlnda mitsiz yanklanan kendi szlerim, dokundu bana; alamaya baladm. Rzgar esiyor, gkte bulutlar hzla kayp gidiyorlar, karanlk bastka serinlik artyordu. Cadde boyunca hem yrdm, hem aladm; kendime gittike daha ok acyordum; defalarca tekrarladm birka kelime, bir feryat, diner gibi olduka gz yalarm yeniden aktyordu: "Rabbim, Allah'm, ne kadar bedbahtm! Rabbim, Allah'm, ne kadar bedbahtm!" Bir saat geti; bitip tkenmek bilmeyen, yava ve uyuuk bir saat. Torv caddesinde durdum bir mddet, merdivenlere oturdum, birisi geerken giri kaplarnn aralklarna gizlendim, gzlerimi, dalgn, prl prl bakkal dkkanlarna diktim; bu dkkanlarda insanlar, ellerinde eyalar, paralar, oradan oraya kayp gidiyorlard. Nihayet kilise ile pazar yeri arasnda bir tahta yn gerisinde muhafazal bir yer buldum. Hayr, bu gece artk ormana gidemezdim, ne olursa olsun; o uzun yolu yrmeye kuvvet yoktu bende. Bu geceyi de bylece geirmek, olduum yerde kalmak istiyordum; fazla souk olursa kalkp biraz kilise civarna gidebilirdim; bunu gzmde bytmek

55/212

niyetinde deildim. Arkama yaslandm, hafif tertip uyumaya baladm. evremdeki grlt dindi, dkkanlar kapand, yayalarn ayak sesleri gitgide seyrekleti, pencerelerde klar gittike snd... Gzlerimi atm, karmda birisi duruyordu; bana doru ldayan parlak dmelerden bunun bir polis olabileceini dndm; yzn seemiyordum. - Merhaba!, dedi. - Merhaba!, dedim ve korktum. akn, ayaa kalktm. Adam hareketsiz kald bir mddet. - Nerede oturuyorsunuz?, diye sordu. Eski alkanlkla, dnmeden, ktm yerin adresim verdim, kk tavan odasn syledim. Bir mddet yine ylece durdu. - Bir kusur mu iledim?, diye sordum, ekinerek. "Yo, hayr!" cevabm verdi. "Fakat yerinize gitseniz iyi olur, hava ok souk, burada yatmanz doru deil." "Evet, serin, hissediyorum." Dedim. yi geceler dileyip igdmle eski odamn yolunu tuttum. Dikkatli yrrsem, duyulmadan yukarya kabilirdim phesiz; topu topu sekiz basamakt, yalnz en yukardaki iki basamak, gcrdyordu basnca. Sokak kapsnda ayakkablarm elime aldm, yukarya yle ktm, Sessizdi her taraf. st katta bir saatin yava tiktaklarn, bir ocuun hatiften alayn duydum, sonra hibir ey duymaz oldum. Odamn kapsn buldum, rezelerinden kaldrdm hafife; eski

56/212

alkanlk, anahtarsz atm, odaya girdim, kapy yine sessizce kapadm. Her ey braktm gibiydi; pencerelerde perdeler ak, yatak bo duruyordu. Karanlkta masa zerinde bir kat grdm, ev sahibime yazdm tezkere olacakt; demek kadn, ben bam alp gideli beri bu odaya kmamt hi. Masadaki beyazl elimle yokladm, bunun bir mektup olduunu hissederek ardm. Bir mektup ha? Alp pencere yanma gittim; karanlkta karabildiim kadar, okunaksz harfleri skmeye altm; nihayet ismimi okuyabildim. Sok oldum, ev sahibinin cevabn okuyunca. Tekrar gizlice girmek istediim takdirde, bu odaya bir daha ayak basamayacam bildiriyordu. Ve yavaa, gayet yava, tekrar odadan ktm; ayakkablarm elimde idi, mektup br katlarn yannda, battaniyem koltuumda. Usulca yrdm, gcrdayan basamaklarda dilerimi sktm, sa selamet basamaklardan inip sokak kapm buldum. Ayakkablarm giydim, balarn yava yava baladm, bu ii bitirince biraz da oturdum hatta; hibir ey dnmeden, elimde mektup, nme bakyordum, sonra kalktm, sokaa ktm. lerde bir havagaz feneri, etrafa czrtl ve titrek bir k serpiyordu; fenerin yanma gittim, paketimi fenere dayadm, mektubu atm; her hareketi gayet yava yapyordum. Barmdan sanki bir k seli geti; bir hayret nidas kopardm duydum, manasz bir sevin nidas: Mektup, yaz ileri mdrnden geliyordu. Yazm kabul

57/212

edilmi, hemen dizilmeye verilmiti. "Bir iki yerde ufak tefek dzeltme, birka kalem hatas tashih edildi. Kuvvetli bir yaz. Yarn kacaktr, on kron." Gldm ve aladm; atlya sraya caddeyi boyladm, durdum, dizime vurdum, sebepsiz, gelii gzel bastm kfr. Ve zaman ilerliyordu. Btn gece, ta sabaha kadar, caddelerde barp ardm; sevinten aptala dnm, durmadan tekrarlyordum: Kuvvetli bir yaz. yani kk bir aheser, bir deha numunesi. Ve on kron! KNC BLM Birka hafta sonra bir akam, ehrin dnda idim. Yine mezarlklardan birine gitmi, herhangi bir gazete iin bir makale yazmtm. Ben bu ile megulken saat on oldu, karanlk bastrd, mezarlk kapsnn kapanma vakti geldi. Karnm at, ok a; on kron pek de abuk bitivermi, azma koyduum son lokmadan bu yana, hemen hemen gn, gece gemiti. Kendimde bir bitkinlik hissediyor, kurunkalemle yazdm iin kesiliveriyordum. Cebimde yarm bir ak, bir deste anahtar vard, ama be on para, hak getire. Mezarlk kap kapatlanca dosdoru yerime gitmem gerekirdi belki; ama karanlk ve bo odama - imdilik kalmama nihayet izin koparabildiim bo bir teneke atlyesine - kar duyduum, o igdye benzer korku yznden yoluma devam ettim; ayaklarm beni

58/212

Belediye binasna doru srkledi, oradan aaya limana vurdum, demiryolu rhtmnda bir kanepeye oturdum. O anda zntl bir dnce yoktu kafamda, sefaletimi unutmutum, yar karanlkta asude ve gzel itmam seyretmek beni yattrmt. Eski alkanlkla, demin yazdm, ac eken beynime imdiye kadar yazdklarnm en mkemmeli gibi grnen yazy okuyup sevinmek istedim. Cebimden yazy kardm, iyi grebilmek iin gzlerime yakn tuttum; sayfann birini bitirip tekine geiyordum. Sonunda yoruldum, katlar tekrar cebime soktum. Sessizdi her taraf, mavi bir sedef gibiydi deniz, nmde oradan oraya sessizce kk kular uuuyorlard. lerde bir polis devriye geziyor, bakaca kimsecikler grnmyor, btn liman sessizlie gml, uyuyordu. Servetimi saydn yeniden: Bir yarm ak, bir demet anahtar; fakat tek metelik yok. Birden elimi cebime attm; katlarm kardm tekrar. Mekanik bir hareket, uursuz bir sinir depreniiydi bu. Temiz, yazsz bir kat aldm ve silindir biimi bir klah yaptm; ii doluymu hissini verecek ekilde iki ucunu dikkatle kapadm ve frlattm kaldrma doru. Rzgarn tesiriyle biraz daha uzaa srklendi, sonra durdu. Ve alk bama vurmaya balamt. Oturduum yerden, sanki il gm paralarla ikin, bu beyaz fiee bakyor, klahn iinde sahiden de bir eyler bulunduuna, kendimi inandrmaya alyordum. Dimdik oturuyor, kat fiekte ka para olduunu bilmeyerek

59/212

iteliyordum kendimi. Doru bildim mi, benimdi para! Kk, minyon onluk re'leri en altta; kenarlar entikli, iri kronlar da onlarn stnde hayal ediyordum. Madeni paralarla doluydu fiek! Oturduum yerde gzlerimi drt am, kat fiee bakyor, gidip bu paralar gizlice i etmek iin kendimi ayartmaya alyordum. Derken polisin ksrdn duydum. Ayn eyi yapmak, aklma nereden esmiti? Kanepeden kalktm ve ksrdm, iitsin diye de kere tekrarladm ksrmemi. Bir gelse nasl da atlrd kat fiein stne. Bu oyun ok houma gidiyor, keyfimden ellerimi ovuturuyor, iimden ar kfrler savuruyordum. Umduunu bulamayacakt. Oynadm bu madikten sonra cehennemin dibine kadar yolu vard keratann! Alk bama vurmu, beni sarhoa evirmiti. Bir iki dakika sonra polis yaklat; demir topuklarm kaldrmda takrdatarak, sama soluna baknarak geliyordu. Acele etmiyordu, nnde btn bir gece vard nasl olsa. Fiei grmemiti; ta yanma geldi, ondan sonra grd. Birden durdu, bakmaya balad. Yerde duran beyaz cisim, deerli bir eye benziyordu; bir miktar para myd yoksa? Bir miktar gm para?.. Ve polis, yerden fiei ald. H! Hafif, pek de hafif. Belki kymetli bir kalem, bir apka inesi... Polis iri gzleriyle fiei dikkatle ap iine bakt. Ne gldm, ne gldm; elimi dizime vurarak deliler gibi gldm. Boazmdansa tek ses kmyordu; dilsiz ve bitkindi benim kahkaham; alamaklyd.

60/212

Sonra kaldrmda takrtlar duyuldu tekrar; polis rhtmdan tarata sapt. Gzlerimde yalar, oturuyor, stmal bir neeyle mest, glkle soluyordum. Yksek sesle konumaya baladm; kendime kat fiein hikayesini anlatyor, polisin hareketlerini taklit ediyor, avulanma bakyor, tekrarlyordum boyuna: "Klah atarken ksrd!" Bu kelimelere yenilerini ekliyor, buna cazip ilaveler yapyor, cmleyi baka biime sokup kuvvetlendiriyordum: ksrd h h! Bu szn her eklim denedim, neem gecenin ge saatlerine kadar srd. Sonra uykulu bir rehavet bast zerime; ho bir kesiklik; datmaya kalkmadm. Karanlk koyulamt epeyce; hafif meltem sedeften denizi oyuk oyuk yapyordu. Direkleri ge dayal gemiler, siyah gvdeleriyle, dilsiz canavarlar gibiydiler. Sert kllarm kabartmlar, ylece duruyorlar, beni bekliyorlard. Ac duymuyordum, alm acm uyuturmutu. Bunun yerine kendimi pek ho ekilde, evremdeki her eyle temassz, bo hissediyor, kimse tarafndan grlmeyiime memnun oluyordum. Ayaklarn kanepeye uzattm, arkama yaslandm; inzivamn olanca tadn en iyi byle karyordum. Gnlmde tek bulut yoktu, tek rahatszlk duygusu, dncelerimin eritii lde, gereklememi tek arzu veya heves yoktu. Gzlerim ak yatyor, benliimden syrlm bir halde, kendimden uzaklarda olmann sefasn sryordum. Rahatm karan tek ses duyulmuyordu hala. Yumuak karanlk, kainat gzlerimden silmi, beni burackta tam bir skna gmmt. Kulaklarmda

61/212

sadece sessizliin ssz hrtlar yanklanyordu. Ve ilerdeki kara devler beni emip ekerler kendilerine, gece balaynca. Engin denizlere, uzak ve insansz lkelere alp gtrrler beni. Ve beni prenses Ylajali'nin sarayna gtrrler ve aklmdan bile geirmediim bir ihtiam bekler beni orada, herhangi bir kimsenin yapabileceinden ok daha stn debdebeler bekler. Ve Ylajali. l l bir salonda oturur ve salonda her ey ametisttendir; sar gller deli bir tahtn zerinde Ylajali, ben ieri girince bana elini uzatr, beni selamlar, ho geldin diye seslenir bana; ben yaklap da diz knce: "Ho geldin, valye!" der. "lkeme ve sarayma! Ben seni yirmi yazdr bekliyorum; ayl gecelerde seslendim sana; sen zgn olduun zamanlar ben aladm burda ve sen uykulara dalnca ben nefis ryalar fledim uykularna." Ve gzel prenses elimden tutar, uzun koridorlardan geirir beni, yn yn insanlarn yasa!, diye bartklar koridorlardan ve aydnlk bahelerden, yz gen kzn oynayp glt bahelerden geirir, bir baka salona gtrr; bastan baa prl prl zmrttendir o salon. Grl grl gne akar ieri; galeri ve koridorlardan koro arklar duyulur; gzel kokular dalga dalga arpar yzme. Elini avucumda tutar, byleniin hoyrat lezzetinin yayldm duyarm kanma; kolumu beline dolarm ve fsldar prenses: "Burada olmaz, gel benimle!" Ve krmz salona gireriz; bu salonda her ey yakuttandr; dalga dalga bir ihtiamn iine gmlrm. Kolunu betimde

62/212

hissederim, yzme deer nefesi ve fsldar: "Ho geldin, sevgilim! p beni! Daha ok, daha ok." Oturduum kanepede yldzlar gryorum gzlerimin nnde ve dncelerim bir k kasrgas iine kayyor. Uyuyakalmm, polis uyandrd. Merhametsizce, tekrar hayata ve sefalete armlard beni. lk duygum, kendimi byle akta bulmaktan doan salaka bir aknlk oldu; ama bu duygu az sonra yerini ac bir yeise devretti; hl hayatta oluumun zntsnden alyordum neredeyse. Ben uyurken yamur yam, elbiselerim srsklam olmutu; ayaz kollarmda bacaklarmda hissediyordum. Karanlk daha da koyulamt; karmdaki polisin yz hatlarn gbela seebiliyordum. - Haydi, kalkn artk!, dedi. Derhal kalktm, tekrar yatmam emretseydi ona da peki derdim. ok bitkindim; stelik adeta o anda al yeniden duymaya balamtm. - Az dur, sersem!, diye seslendi polis ardmdan. "apkanz almadan gidiyorsunuz. Ha yle, imdi gidebilirsiniz." Dalgn bir biimde kekeledim: - Benim de iimde bir his, sanki bir ey unutmuum. - Teekkr ederim, iyi geceler! Sallanarak yrdm. nsann birazck ekmei olsa! Sokaklarda sra sra gidebilecei, bir kk nefis avdar ekmei! Hem yryor, hem de bu en iyisinden avdar ekmeim hayal ediyordum; imdi yemesi ne ho olurdu! Alk iflahm kesiyordu; lmeyi, yok

63/212

olmay zledim, duygulandm, aladm. Sefaletim bir trl tkenmek bilmiyordu! Anszn sokan ortasnda durdum, vurdum ayam yere, bastm kfr. Ne demiti bana o? Sersem ha? Bana sersem demek naslm, gsterirdim ben o polise! Dnp, gerisin geri komaya baladm. fkemden ate pskryordum. Caddenin aasnda ayam takld, yere dtm, ama aldrmadm buna, hemen kalkp yine kotum. Fakat istasyon meydannn orada, artk o derece yorulmutum ki, daha aalara, limana gitmeye takat bulamadm kendimde; koarken kzgnlm da gemiti zaten. Sonunda soluk solua durdum, derin nefes aldm. ylesine bir polisin sznn ne kymeti vard sanki? - Evet ama. her eyi de sineye ekecek deilim ya! - phesiz, diye kendim, kendi szm kestim. Eh ite, onun da anlay o kadar! Bu mazur gstermeyi tatminkar buldum; onun anlayn da; eh ite o kadar olduunu, kendime bir daha tekrar ettim. Sonra da geri dndm. Yamurlarla slanm bu caddelerde, gece yarlar, bir deli gibi ko, iin yoksa! Aln kemirileri dayanlmaz bir hal alyor, bende rahat huzur brakmyordu. Karnm hi deilse byle doyuraym diye, tekrar tekrar tkrm yutuyor, faydasn grecee de benziyordum. bu noktaya gelene kadar son haftalarda yiyecekten yana gnlerim pek nasipsiz gemi, u son zamanlarda enikonu kuvvetten dmtm. ansm yaver gitse de, u veya bu manevra sayesinde elime be kron geirsem bile, bu para, yeni bir alk devresi zerime ullanmadan

64/212

tamamen kendime gelebilmeme kadar, dayanmazd bana. Asl ne oluyorsa srtmla omuzlarma oluyordu; kat kat ksrecek yahut ne fazla eilmi yryecek olsam gsme saplanan burgunun acsna yine de bir an dayanabiliyor, ama srtmla omuzlarmn sancsna aciz kalyordum. Bahtnm hep kapal oluuna sebep neydi acaba? Yaamak, bakalar kadar benim de hakkm deil miydi? Eski kitap Pascha, sevkiyat Hennechen kadar? Yoksa omuzlarm m yoktu bir devin omuzlan gibi; iki kuvvetli kolum mu yoktu almak iin? Gnlk ekmeimi kazanmak iin, Mller caddesinde odun yarclk bile aramam mydm? Tembel miydim? bulmak iin didinmemi, niversite derslerine devam etmemi, gazete makaleleri yazmam, gece gndz deli gibi okuyup almam mydm? Bir cimri gibi yaamam, param fazlaca oldu mu ekmek ve stle, param az olunca kuru ekmekle kanm doyurmam mydm? Hi parasz kalnca ala katlanmam mydm? Otellerde mi oturmu, ilk katlarda ayr daireler mi tutmutum? Bir izbede; u son k ieriye yaan karlarla, btn dnyann bolayp kat bir teneke atlyesinde barnyordum. Btn bu olup bitenlerden, artk hi bir ey anlayamyordum hibir ey: Yoluma devam ederken hep bunlar dndm; aklmda garazn yahut kskanln yahut kskanln zerresi yoktu, zerresi... Bir boyac dkkan nnde durdum, camdan ieri baktm, kapal kutularn etiketlerini okumak istedim, fakat karanlkt ok. Aklma esen bu yeni hevesten tr

65/212

kendi kendime ierleyerek, kutularda neler olduunu renemeyiime kzarak cama bir vurdum, yoluma devam ettim, ilerde bir polis grdm, admlarm hzlandrdm, doruca yanma gittim, damdan der gibi: "saat on!" dedim. - Hayr!, cevabm verdi polis, arm. "saat iki" dedi. - Saat on!, dedim. "Saat on" Hrsmdan inleyerek bir iki adm daha attm, elimi yumruk yapp: "Bunu biliniz ki, saat ondur" dedim. Durdu, bir mddet dnd, dikkatle bakt bana; afallamt. Sonunda gayet sakin: "Saat ka olursa olsun, evinize gitmenin tam vakti!" dedi. "Ben sizi gtreyim mi?" Bu dostluk karsnda teslim oldum; gzlerimin yaardm hissettim, hemen cevap verdim: - Hayr, teekkr ederim. Darlarda geciktim biraz, bir kahvedeydim. Tekrar tekrar teekkr ederim. Ben giderken elini miferine gtrp selam verdi. Gsterdii yaknlk bana pek dokunmutu; param yok, tutup ona bir be kron veremedim, diye aladm. Durdum, peinden baktm, yava yava uzaklayordu, elimi anlma vurdum, o uzaklatka ben daha ok aladm. Yoksulluumdan tr demediimi brakmadm kendime, alayl lakaplar taktm kendime, krc tahriklerin en yakas almamlarm bulup bir gzel dendim kendime. Barndm yere kadar byle sylene sylene geldim. Kapnn nnde, anahtarlarm kaybetmi olduumu grdm. "Olaca buydu!" diye ac ac ktm kendime. "Anahtarlar kaybetme de greyim seni! ite urackta, alt ahr, st tenekeci dkkan bir yerde

66/212

oturuyorum. Kap gece oldu mu kilitlenir, kimse aamaz artk. Eh, ben de ne diye kaybetmeyecekmiim anahtarlar?" Bir kpek gibi srsklamdm. Karnmda alk bir para, ok az; dizlerimde gln bir kesiklik, ok az. Ne diye kaybetmeyecekmiim? Ben gelip de ieri girmek isteyince bu bina, niin bir baka tarata g etmiyordu sanki? Alktan, sefaletten katlm, iin iin gldm. erde ahrda atlarn tepindiklerini iitiyor, stte yukarda pencerelerimi grebiliyordum; ama kapy aamyor, ama ieri giremiyordum. Yorgun ve kahrolmu, limana donp anahtarlarm aramaya karar verdim. Yamur yeniden balamt; sularn omuzlarma getiini hissediyordum. Belediyenin nnde birden, aklma iyi bir fikir geldi: Bana kapy avermesini polisten rica etmek. Derhal bir polise bavurdum, gelip mmknse bana kapy avermesini srarla rica ettim. - Mmkn deil. Bende anahtar yok. Polisin anahtarlar, dedektif ubesinde bulunur. - Peki, ne yapaym? - Eh, siz de gider, bir otelde yatarsnz. - Fakat gidemem ki otele, yanmda param yok. Geciktim, bir kahvedeydim, anlarsnz ya... Belediyenin merdivenlerinde durduk bir mddet. Polis dnd, lt biti, beni gzden geirdi. Sokakta bardaktan boanrcasna yamur yayordu. - O halde ierdeki nbeti polise gider, yatacak yeriniz olmadn sylersiniz, dedi. Ben bunu dnememitim. Vay canna, iyi bir fikirdi bu!

67/212

Bu enfes tavsiyesinden dolay polise derhal teekkr ettim. - Dosdoru gidip sokakta kaldm syleyebilir miyim?" - Tabii Nbeti polis "isminiz" diye sordu. - Tangen... Andreas Tangen. Niye yalan syledim, bilmiyorum. Zihnim gelii gzel, daldan dala iliyor, bana olur olmaz ilhamlar veriyordu. Benimle hi ilgisi olmayan bu ismi o anda uydurmu, ilerisini gerisini dnmeden ylece syleyivermitim. Mecburiyet yokken yalan sylemitim. - Mesleiniz? te bu, kovulmam demekti. nce kendimi tenekeci diye tantmak istedim, ama cesaret edemedim; kendime pek nadir bir isim semitim, gzmde gzlk de vard stelik. Yzszl ele almay dndm, bir adm daha ilerleyip yksekten ve marur: -Gazeteciyim!, dedim. Nbeti polis, yazmadan nce, kprdad hafiften ve ben sokaklarda kalm bir Bakan gibi azametli, parmakln nnde duruyordum. phe uyandrmamtm; cevap vermekte tereddt ettiimi polis pekala anlamt. Bir gazeteci sokakta kalm. Belediyeye gelmi, bu ne i! - Hangi gazetede alyorsunuz, Bay Tangen? - Morgenbladet'de. - Maalesef bu gece Aarlarda fazla oyalandm da.. - Brakalm o bahsi!, diye szm kesti, glmseyerek ilave etti: "Genlik elenirse, biz halden anlarz!"

68/212

Ayaa kalkarak, nmde nezaketle eildi, bir polise dnd: - Beyi yukarya yedek odaya gtrnz. yi geceler... Pikinliimden tr, srtmdan aa souk sularn boaldm hissettim; kendimi cesaretlendirmek iin yrrken ellerim! yumruk yaptm. Polis memuru, kapda: - Havagaz on dakika yanar. - Sonra sner mi? - Sner. Yataa oturdum, anahtarn evrildiini iittim. Aydnlk hcre houma gitti, kendimi rahat ve keyifli hissettim, huzur iinde dardaki yamura kulak verdim. Byle rahat bir odadan daha ala, baka ne isterdim? Memnunluum gittike oalyordu. Yataa oturmu, apkam elimde, gzlerim duvarda yanan gaz alevine dikili: polisin karsnda geen ilk dakikay dnmeye koyuldum. Bu ilk defa oluyordu, ne de gzel alay etmitim! Gazeteci Tangen mi, nasl? Sonra ya o "Morgenbladet?" "Morgenbladet" ile adam kalbinden vurmutum. Brakalm o bahsi mi demiti ? Stiftsgaard'da ki galada saat ikilere kadar oturmu, kapsnn anahtarm unutmu, evindeki czdannda birka binlii olan bir bey! Beyi yukarya yedek odaya gtrnz... Gaz birdenbire snd; yava yava ve ekilerek deil de garip bir ekilde anszn snd. Zifiri karanlkta kaldm; elimi gremiyor, evremdeki beyaz duvarlar, hibir eyi gremiyordum. Yatmaktan baka ne yaplabilirdi? Soyundum.

69/212

Fakat uyuyamadm. Bir zaman, yattm yerden karanl; kavrayamadm usuz bucaksz ve kaln karanlk kitlesini seyrettim. Aklma sdramyordum karanl. Btn llerin stnde bir karanlkt bu; yaknl altnda eziliyordum. Gzlerimi kapadm, yar sesli bir ark tutturdum, oyalanmak iin yataa uzandm, fakat bouna!.. Karanlk, zihnimi kavram, beni bir an olsun kendi halime brakmyordu. Ya iinde erir, karanla karr gidersem? Yatakta doruldum, kullanm saa sola savurdum. Sinirlerim bozulduka bozuluyordu, var kuvvetimle buna kar koymay denedim, hibir faydas olmad. Gayet garip hayallerin elinde esir oturuyor, kendimi yattrmak isteyerek ninniler mrldanyor, skntdan ter iinde, huzursuzluumu gidermeye alyordum. Gzlerimi karanla dikmitim, hayatmda bylesine bir karanlk grmemitim. Burada bambaka bir karanlkla kar karya olduum phesizdi; daha nce kimsenin dikkat etmedii lgn bir elemanla kar karya olduum! En gln dnceler zihnimi kurcalyor, her ey beni rktyordu. Duvarda bir kk delie taklmta aklm. Duvarda bulduum bir ivi delii duvara oyulmu bir iaretti bu. Elimle yokladm, iine fledim, derinliini lmek istedim. Rasgele bir delik deildi, asla! Kalle, esrarengiz bir delikti bu; bundan saknmam gerekiyordu. Bu deliin dncesiyle bylenmi, merak ve korkudan deliye dnm, derinliini lmek, bitiik odaya kadar devam edip etmediinden emin olabilmek iin,

70/212

sonunda, yataktan kalkp yarm akm aramam gerekti. Uyumak zere tekrar yattm; ama aslnda, yeniden karanlkla boumak iindi bu yatm. Darda yamur dinmi, sesi duyulmaz olmutu. Bir mddet sokaktaki ayak seslerine kulak verdim, bir yayann ayak sesleri uzaklap kayboluncaya kadar iim rahat etmedi; admlarna baklrsa bir polisti bu geen. Birdenbire birka kere parmam saklattm ve gldm. Yatakta doruldum: "Dilde bu kelime yok henz!" dedim. "Onu ben buldum: Kubosa. te harfleri bir kelimedeki gibi; hay Allah, sen bir kelime buldun birader... Kubosa, gramer bakmndan byk nemi olan bir kelime. Karanlkta, gayet belli, gzlerimin nndeydi kelime. Gzlerim ak, buluumdan dolay hayretler iinde oturuyor, sevincimden glyordum. Sonra fsltyla konumaya baladm; beni dinleyebilirlerdi; buluumu gizli tutmay dndm. Aln delidolu taknlna kaptrmtm kendimi; aclardan kurtulmu, boalmtm; dncelerim dizgin tanmyordu. iimden sessizce dnmeye koyuldum. En garip armlarla bulduum yeni kelimenin manasn aratrmaya giritim. Ne Tanr, ne de Tivoli demekti bu; hayvan sergisi manasna geldiim de kim sylemiti? iddetle yumruumu sktm, bir daha tekrarladm: Hayvan sergisi manasna geldiim kim iddia etti? yice dnnce asma kilit veya gnein douu manalarna gelmesinin de art olmadm anlyordum. Byle bir kelime iin bir mana bulmak zor

71/212

deildi; beklemeli, acele etmemeliydim. Bu arada, bunun zerine bir uyku kestirebilirdim. Yatyor, hafiften glyor, ama hibir ey sylemiyor, her trl karardan kanyordum. Birka dakika geti, sinirlendim; yeni kelime beni durmadan rahatsz ediyor, dnp dnp geliyor, zihnimi hkm altna alyor, beni endielendiriyordu. Hangi manalara gelmeyecei hakknda bende bir kanaat uyanm, ama hangi manaya geleceine dair kesin bir hkm belirmemiti. Bu ikinci planda dedim yksek sesle; kolumu tuttum ve tekrarladm: Bu ikinci planda: Allah'a kr, kelime bulunmutu, buydu esas mesele! Fakat beni boyuna megul ediyor, uykuma mani oluyordu. Bu gayet nadir sz iin her eyi az buluyordum. Nihayet yatakta tekrar doruldum, bam avularmn arasna aldm: "Hayr!" dedim. "te bu imkansz! G yahut ttn fabrikas manalarna gelemez! Bu gibi manalara gelseydi, ben oktan kararm vermi, mesuliyeti zerime alm olurdum." Hayr, bu kelime ruhi bir kavrama daha uygun dyordu, bir his, bir hal... Ben bunu kavrayamayacak mydm acaba? Bir ruh hali dnmeye baladm. O anda birisi konuuyor, benim incelemelerime karyor gibi geldi bana; kzarak cevap verdim: "Nedir kuzum? Hayr, aptallk dediin bu kadar olur! Yn iplik mi? Git iine birader! yle olamayacama dair benim de bir bildiim varsa, buna yn iplik manasn vermeye mecbur muyum? Bu kelimeyi bulan benim, ona istediim manay vermek de benim hakkmdr. Hem zannedersem, ben bu konuda fikrimi sylemedim henz..."

72/212

Fakat kafam kartka karyordu. Sonunda, musluu bulmak iin yataktan frladm. Susamtm, ama bam alev alev yanyor, bir igd beni suya doru itiyordu, itim, tekrar yattm, dayatp diretip uyumak istedim. Gzlerimi yumdum, kendimi sakin olmaya zorladm. Hi kmldamadan dakikalarca yattm, ter iinde kaldm, kanmn damarlarmda iddetle aktm hissettim. Ah, o kat fiein iimde para aramak cidden harika eydi canm! Bir kere de ksrmt hatta. Acaba hl oralarda dolanyor muydu? Yoksa benim kanepede mi oturuyordu?.. Mavi sedef... Gemiler... Gzlerim! atm. Uyuyamadktan sonra ne diye kapal tutaym? Ayn karanlk, pusudayd evremde; dncelerimin trmanmak isteyip de kavrayamadklar, kavranmaz o siyah edebiyat! Neye benzetilebilirdi acaba? Bu karanl ifade edebilecek siyahlkta bir kelime bulmaya zorladm kendimi; fakat faydasz! Syledim mi azm simsiyah edecek iddette siyah bir kelime aryordum. Allah'm, ne kadar da siyaht ya! Tekrar liman, gemileri, durmu beni bekleyen o siyah devleri dndm. Beni emip kendilerine ekecekler, beni tutacaklar. lkelerden denizlerden ayracaklar, insan gznn grmedii siyah diyarlara gtreceklerdi. Kendimi sularn cazibesine tutulmu, gemilerde gryor, bulutlarda szldm hissediyor, batyor, batyordum... Korkudan ksk bir feryat kopardm, smsk yaptm yataa. Tehlikeli bir yolculuk yapm, bir boha gibi havalarda savrulmutum. Elimi sert bir yere arpnca yle bir ferahladm ki! te lm, dedim kendi kendime, ol artk! Bir mddet

73/212

yattm yerde kaldm, artk leceim! dndm, birden doruldum, sert bir sesle sordum: leceimi de kim syledi? Kelimeyi buldum mu, bulmadm m, hangi manaya geldiini tayin etmek de bana der... Saykladm iittim, daha konuurken anladm bunu. Cinnetim bir zafiyet, bir bitkinlik sayklamasyd, fakat uursuz deil. Delirdiim dncesi, beynimden bir imek gibi geti. Korkuya uram, yataktan frladm. Sendeleyerek kapya gittim, amak iedim, krmak iin bir iki yklendim, kafam duvarlara vurdum, ac ac inledim, parmaklarm srdm, aladm ve kfrettim... Sessizdi her taraf; sesimi duvarlar geri itiyordu. Hcrede uzun, zaman barp aramayacak kadar bitkin, yere ykldm. Birdenbire gzme, duvarn yukarsndaki gri renkte bir drtgen iliti, beyazca bir parlt, bir ihtimal... Gn yd bu. Ah, yle rahat bir nefes aldm ki! Yzkoyun yere uzandm, bu mutlu parltnn sevinciyle aladm, minnettarlmdan hkrdm, pencereye doru havay ptm, deli gibi hareketler yaptm. Btn tasalarm bir anda silinip gitmiti; btn mitsizliklerim, alann dinmiti; dncelerimin eritii lde, o anda gereklememi hibir isteim kalmamt. Yerde dorulup oturdum, ellerimi katlayp gnn aarmasn sabrla bekledim. Ne geceydi bu gece! Grltm duymaylar ne tuhaf diye dndm, akn. Fakat ben, yle ya, hususi ksmda idim, btn br kapatlmlarn stnde. Sokaklarda kalm bir Bakandm ben, tabir caizse!

74/212

Maneviyatm dzelmi, gzlerim duvarda gittike aaran cama evrili, bir Bakan pozu taknarak, kendimi bir asilzade gibi von Tangen diye adlandrarak, resmi bir dille konuarak eleniyordum. Hayallerimin ard kesilmemiti, yalnz imdi ok daha az sinirliydim, o kadar. Esef edilecek bir ihtiyatszlk yznden, czdanm da evde brakmasaydm! Sayn Bakan, kendilerini yataklarna gtrmek erefini bendenize balarlar m ? Son derece ciddi, bin bir merasimle, gidip yatama yattm. Ortalk, hcrenin evresini az ok seebileceim kadar aydnlanmt; az sonra kapdaki ar tokma grdm. Bu beni oyalad. Kendimi grmeme engel olan, sinir bozacak derecede kesif ve yekpare karanlk krlmt; kanm yatt, ok gemeden gzlerinim kapandn hissettim. Kapnn birka kere vurulmasyla uyandm. Apar topar yataktan atlayp arabuk giyindim; elbiselerim, gecenin slaklm hala muhafaza ediyorlard. - Aada nbeti amirine urayacaksnz!, dedi polis. Yeniden, formalitelere gs germek lazm! diye dndm korkarak. Alt katta byk bir odaya girdim; hepsi de gece yersiz kalm, otuz krk kii vard odada. Defterden birer birer arlyorlar, her birine birer nlk bir yemek kart veriliyordu. Amir, yanndaki polise ha bire unlar sylyordu: - Buna kart verildi mi? Kartlarm vermeyi unutmaynz. - Baksanza, yemee ihtiyalar var.

75/212

Ve ben duruyor, bu kartlara bakyor, bir tane de bana vermelerini bekliyordum. - Andreas Tangen, gazeteci!, ilerledim, eilip selam verdim. - Fakat azizim, sizin burada iiniz ne? Hadiseyi anlattm, yani geceki hikayeyi buyur ettim nlerine; istifimi bozmadan, ulu orta yalan syledim, gayet samimi yalan syledim. Maalesef darlarda oyalandm da, bir kahvede, kapnn da anahtarm kaybetmiim... - Eh, olur byle eyler!, dedi, glmsedi. - Bari iyi uyudunuz mu? - Bir Bakan gibi!, cevabm verdim. "Bir bakan gibi!" - Memnun oldum, dedi, ayaa kalkt. "Gle gle!" deyip beni uurlad. Ve ben ktm... Bir kart, bana da bir kart! Ben gn, gecedir azma lokma koymadm! Bir ekmek! Ama ne kimse bana bir kart verdi, ne de ben kimseden bir kart isteyebildim. istesem pheleneceklerdi. ahsi durumumu kurcalayacaklar, kim olduumu anlayacaklard, yanl beyanda bulunduum iin tevkif edeceklerdi beni... Bir milyoner pozu taknarak, bam havada, ellerim ceket ceplerime sokulu, belediyeden ktm. Gne scak scak parldyordu, saat ondu, Young meydannda insanlar kaynayordu. Nereye gidecektim? Elimi cebinim stnde gezdirip yazm yokladm; saat on birde yaz ileri mdrne uramak istiyordum. Bir mddet parmakln nnde durup altmdaki hayat seyrettim. Elbiselerim buram buram

76/212

ttmeye balad. Alk yeniden ba gsterdi; barm kemiriyor, sarsyor, ince ince saplanlardan canm yanyordu. Tek dostum, tek tandm yok muydu bavurabileceim? Hafzamda bana dn on re verebilecek birisini bulmaya altm, bulamadm. Nefis bir gnd; bol gne, bol k vard etrafmda; gkyz dalarn zerinden bir nazl deniz gibi akp gidiyordu... Farknda olmadan atlyenin yolunu tutmutum. Alk fena ykleniyordu, yolda bir tahta tala buldum, inemeye baladm, iyi geldi. Daha nce dnseydim ya bunu! Giri kap almt. Seyis, her zamanki gibi, gnaydn dedi. "Hava ok gzel!" - Evet!, cevabm verdim. Syleyebildiim tek ey bu oldu. Ondan bir kron bor isteyemez miydim? Memnuniyetle verirdi paras varsa. Bir keresinde ben ona bir mektup yaz vermitim stelik. Duruyor, yutkunuyor, bir ey sylemek istiyordu. - Hava gzel. ey... Bugn ev sahibine kira vermem lazm. Bana bir iyilik etseniz de be kron bor verseniz? Sadece birka gn iin. Siz bana evvelce de bir yardmda bulunmutunuz. - Hayr, mmkn deil, Jens Olai, diye cevap verdim. - imdilik imkansz. Sonra belki, leden sonra belki. Merdivenleri glkle trmanp odama ktm. Kendimi yataa brakarak baladm glmeye. u hnzr sansa baknd; benden nce davranmt seyis! erefim kurtulmutu. Be kron... Allah esirgesin azizim; aevi

77/212

hisse senetlerinden be tane yahut Aker'de bir kk de isteyebilirdin benden! Bu be kron dncesi, beni kahkahayla gldryordu. Ne heriftim ben, deil mi? Be kron! Hani tam da adamna atmt dorusu! Neem artyordu, koy verdim kendimi bu neeye: f be, bu yemek kokusu da ne! lene hazrlanan bu halis ve taze pirzola kokusu, f be! Bu iren kokuyu defetmek iin penceremi hzla atm. Garson, yarm biftek! Masaya dnp, yazarken dizlerimle desteklemek zorunda olduum o krk topal masaya, derin bir reverans yaptm, sordum: Bir bardak arap emreder misiniz efendim? Hayr m? smim Tangen'dir, Bakan Tangen. Maalesef darnda oyalandm da... Kapnn anahtar... Ve dolu dizgin, dncelerim, drt bir yana kouuyorlard. Abuk sabuk konutuunum farkndaydm daima; iitmediim, anlamadm tek sz sylediim olmuyordu. Yine zrvalyorsun dedim kendime; dedim ama bunu nlemek imkanszd benim iin. Uyank yattm halde uykuda konuuyordum sanki. Kafam, acsz, tazyiksiz, hafifti gayet; gnlm ise bulutsuz, berrak. Srklenip gidiyor, dayatp direnmiyordum. Buyurun ieriye buyurun! Bakn, her ey yakuttan. Ylajali, Ylajali! Krmz, dalga dalga ipek divan! Ne kadar da hzl nefes alyor! p beni sevgilim, daha ok, daha. Kollarn kehribardan sanki, dudaklarn alev alev... Garson, bir biftek sylemitim... Penceremden ieri gne doluyordu, altta beygirlerin yulaf yediklerini iitiyordum. Oturuyor, bir kk ocuk gibi memnun, sevinli tahta talan emiyor,

78/212

boyuna cebimdeki yazy yokluyordum. Bir kerecik olsun dnmediim halde yaznn cebimde olduunu bana bir igd sylyor, hatrlatyordu. Dayanamadm yazy cebimden kardm. Islanmt; katlar ap gnee serdim. Sonra odamda gezinmeye baladm. Ne kadar da skcyd her ey! Yere, drt bir yana ince, uzun eritler halinde teneke krpntlar salmt. Oturacak ne bir iskemle vard, ne de plak duvarlarda bir ivi. Her ey "Amcann bodrumu"na gtrlm, paralar yenmiti. Kaln bir toz tabakasyla kapl masada birka yaprak kat; ite btn servetim! Yataktaki eski, yeil battaniyeyi bana birka ay nce Hans Pauli dn vermiti... Hans Pauli! Parmaklarm aklattm. Hans Pauli Pettersen bana yardm etmelidir! Ve adresini hatrladm. Haru Paull'yi nasl da, unutmutum! Ne diye hemen kendisine mracaat etmediim iin bana ok gcenecekti phesiz. Derhal apkam basma geirdim, katlarm toplayp acele merdivenleri indim. "Jens Olai!" diye seslendim ahra, "Sana leden sonra yardm edebileceimi sanyorum, yzde yz!" Belediyenin nnde saatin on biri gemekte olduunu grdm, derhal yaz ileri mdrne gitmeye karar verdim. Katlarmn srada olup olmadm kontrol iin bronun kaps nnde durdum, katlar dikkatle dzleyip yine cebinle soktum, kapy vurdum, ieriye girerken kalbim kt kt atyordu. Her zamanki yerindeydi "Makas". ekinerek mdr sordum. Cevap yok. Adam, elinde uzun makas, oturmu, vilayet gazetelerinden kk haberler kesiyordu.

79/212

Biraz daha ilerleyip sorumu tekrarladm. Bam kaldrmakszn: - Mdr daha gelmedi, dedi nihayet. - Ne zaman gelir? - Bilmem ki, hi bilmiyorum. - Bro, kaa kadar ak? Bu szm cevapsz kald, gitmek dt bana. Bu kadar zaman zarfnda Makas, bir kerecik olsun bakmamt yzme. Beni sesimden tanmt. Burada ne kadar da fena tannmsn! diye dndm. Sana cevap vermek bile bir klfet onlar iin. Byle yapmalarm mdr m tembih etmiti yoksa? u var ki ben de, mehur yazm on krona kabul edildikten bu yana ona makaleler yadrm, hemen her Allah'm gn ie yaramaz yazlarmla kapsn andrmtm; o da bunlar okuyup bana geri vermek zorunda kalmt. Artk bu ie bir son vermek istiyordu belki de, tedbir almak istiyordu... Homansby yolunu tuttum. Hans Pauli Pettersen, drt katl bir evin tavan arasnda oturan bir kyl talebeydi; yani fakir bir adamd Hans Pauli Pettersen. Ama bir kronu varsa esirgemezdi. Bu kronu alacama, yle emindim ki, paray imdiden avucumda biliyordum. Yoluma devam ediyor, bu kronu dnerek seviniyor, kendimi bu paradan yana emin hissediyordum. Sokak kapsna vardmda kapy kapal buldum, zili aldm. "niversite talebesi Pettersen'le grmek istiyorum, dedim, ieri girmek istedim. "Ben odasn biliyorum." "niversite talebesi Pettersen?" diye tekrarlad hizmeti kz. "Tavan arasnda oturuyordu, o mu?

80/212

Buradan kt, o. Nereye gittiim bilmiyorum ama, mektuplarnn Toldbod caddesinde Hermansen'e gnderilmesini sylemiti." Ve kz, evin numarasn verdi. mit ve iman dolu, Hans Pauli'nin adresini renmek iin, Toldbod caddesine yollandm. Son aremdi bu benim, faydalanmaya mecburdum. Yolda yeni bir yap kt karma; binann nnde birka dlger tahta rendeliyorlard. Ynn iinden temiz iki tala aldm, birim azma attm, tekini ilerisi iin cebime. Ve yoluma devam ettim. Alktan inildiyordum. Bir ekmeki dkkannn vitrininde on relik nefis ve kocaman bir ekmek grdm; on reye alnabilecek en byk ekmekti bu... - niversite talebesi Pettersen'n adresini renmeye geldim. - Brnt Anker caddesi, 10 numara, at odas... Oraya kadar gidecekseniz iki de mektubu var, ltfen gtrr msnz ? Ayn yollardan yine ehre yukar yollandm, yine dlgerlerin nnden getim; imdi as kaplar dizlerinin arasnda, oturmular, aevinden aldklar scack yemeklerini yiyorlard. Ekmeki dkkannn nnden getim, deminki ekmek eski yerinde duruyordu. Nihayet yorgunluktan yar l. Bernt Anker caddesini buldum. Kap ackt, zorlu merdivenleri trmanp yukarya at arasna ktm. eri girer girmez Hans Pauli'yi bir anda keyfe getirmek iin mektuplar cebimden kardm. Ne halde olduumu anlatnca benim bu kk ricam reddetmezdi phesiz, Hans Pauli yle iyi kalpliydi ki; ben bunu her zaman

81/212

sylemiimdir... Kapda kartn buldum: "H. P. Pettersen, ilahiyat Talebesi... Kyne gitti." Oraca ke kaldm; plak tahtalara, yorgunluktan, helak olmu, oturdum. Makine gibi, birka kere tekrarladm: Kyne gitti! Kyne gitti! Sonra sustum tamamen. Ne gzlemde ya vard, ne de zihnimde bir dnce, bir duygu. Gzlerim fal ta gibi alm oturuyor, hibir ey dnmeden mektuplara bakyordum boyuna. On dakika geti, belki yirmi, belki daha da fazla. Ben hep ayn yerde oturuyor, parmam bile kmldatmyordum. Bu sar uyuukluk, bir uyku gibiydi adeta. Derken birisinin merdivenleri ktn iittim, ayaa kalktm. - niversite talebesi Pettersen'e geldim. Bende iki mektubu vard da... - O, kyne gitti!" cevabm verdi kadn. "Ama tatilden sonra gelecek. sterseniz mektuplar bana braknz." - Teekkr ederim, ok iyi ulur, dedim. "Dnnce verirsiniz. Belki mhim eyler vardr ilerinde. Allah'a smarladk." Sokaa knca durdum, telamdan ayaklarm yere vuruyor, kendime: "Ktk, kereste!" diye kfrediyordum; yoldan geenler akn akn arkalarna dnp bakyorlard. Durmadan azmdaki tala iniyor, gidebildiim kadar hzl, caddelerde sallana sallana yryordum. Farknda olmadan istasyon meydanna geldiimi grdm. Kurtarc kilisesinin saati bir buuu gsteriyordu. Durdum bir mddet, dndm. Alnm yorgun bir ter basmt, gzlerime aa szyordu. "Gel de

82/212

biraz limana gidelim!" dedim kendi kendime. "Yani vaktin varsa!" kendi kendimin nnde bir reverans yaptm, demiryolu rhtmna yrdm. Gemiler vard ilerde; gne nda deniz kmldyordu. Canl bir kaynamadr gidiyordu; islim ddkleri tyor, hamallar srtlarnda sandk tayor, mavnalardan doru en trkler geliyordu. Yaknmda rek satan bir kadn, oturuyordu, esmer burnunu mallarnn zerine emiti; nndeki kk masa, nefis yiyecekleriyle insan tahrik ediyordu. fkeyle bam evirdim. Rhtm rek kokusuyla dolduruyor, f be! An pencereleri! Yanm da oturan bir adama dndm, bu uygunsuzluu srarla anlattm ona: Nereye gitsen karnda reki kadnlar... Deil mi? Evet ama, unu da teslim etmek gerekir ki... Fakat adamcaz bu ite bir bityenii sezmiti, szm bitirmeme zaman brakmadan kalkp yrmeye balad. Ben de kalktm, adamn peine takldm, yanldm ispata azmetmitim. - Hatta, shhi artlar bakmndan, dedim, ve omzuna dokundum adamn. - Affnz dilerim, ben buralarn yabancsym, shhi artlar bilmiyorum, dedi korkuyla yzme bakt. - Eh, yabancysanz o baka, dedim. "Size bir hizmette bulunabilir miyim? ehri gezdirsem? Bir zevk olur benim iin, hem para da alacak deilim..." Fakat adam ille de benden kurtulmak istiyordu; apar topar kar kaldrma geti. Tekrar kanepeme dndm, oturdum, iim iime smyordu, az temde almaya balayan laterna, bendeki bu huzursuzluu daha da oaltt. Tok,

83/212

madeni bir mzik, Weber'den bir para, kk bir kzn syledii mahzun melodi. Laternann flte benzeyen mustarip ahengi kanma doluyor, sinirlerim yanklanr gibi titriyordu; az sonra kanepede arkama yaslandm, melodiye ben de katldm. Asak neler de duymayz ki! Bu namelere alndm, ilerinde eridiimi hissediyor, boalyor, yksek dalarn zerinde szlerek, dans ederek aydnlk iklimlere doru akyordum. Kk laternac kz: "Bir re!" dedi, teneke tepsisin! uzatt. "Bir recik!" "Olur!" dedim dnmeden, ayaa kalktm, ceplerim! aratrdm. ocuk kendisiyle alay ettiimi sand, hibir ey demeden uzaklat. Bu dilsiz tevekkl ok arma gitti, kfretseydi eer makbulmd benim. Canevimden vurulmua dndm seslendim arkasndan: "Bir rem yok" dedim. "Fakat unutmam seni. Belki yarn. Adn ne senin? Ne gzel isim; bu ismi unutmayacam. O halde, yarn..." Fakat, o tek sz sylemedi ama, bana inanmadm ben hissettim pekala! Bu kk sokak yosmasnn bana inanmak istemeyii karsnda, kederimden aladm. Tekrar ardm kz, hzla ceketimi atm, yeleimi vermek istedim ama. "Bo gitme, dr biraz!" dedim. Yeleim yoktu halbuki. Yeleimi ne diye aryordum sanki; Haftalarca nce elimden karmtm ya yelei, yaptm u ie bak! arm kzcaz fazla beklemedi, acele ekilip gitti, gitmesine gz yummak zorunda kaldm. Etrafma halk

84/212

birikmiti, glyorlard. Bir polis memuru kalabal yararak yanma sokuldu, ne oluyor diye sordu. "Hi!" cevabm verdim. "Yok bir ey. u kzcaza yeleimi vermek istemitim de... Babas iin... Glecek ne var bunda. Ben eve gider, baka yelek giyerim." - Sokakta grlt yasak!, dedi polis. "Haydi yallah!" Ve beni ileriye itti. "Bunlar sizin katlarnz m?" diye seslendi. - Evet, hay kr eytan, makalem, mhim yazlar! Bu savrulduk ne bendeki... Katlarm topladm, tamam ve muntazam olduklarna kanaat getirince bir dakika bile oyalanmadan, saa sola bakmadan, yaz ilerinin yolunu tuttum. Kurtarc kilisesinin saati drd gsteriyordu. Bro kapanmt. Merdivenlerden aa bir hrsz gibi korka korka indim, sokak kapsnn nnde perian bir halde durdum. imdi ne yapacaktm? Duvara dayandm, yerdeki talara diktim gzlerimi, dndm. Yerde bir toplu ine duruyordu, ayaklarnm uunda ldyordu, eilip aldm. Ceketimin dmelerim sksem hepsine ka para verirlerdi ki? Belki de bounayd bu. Dme, dme idi neticede; ama ben evirip evirdim, tetkik ettim, yeniden farkszdlar. Fena fikir deildi hani; yarm akmla dmeleri keser "Amca"ya gtrebilirdim. Bu be dmeyi satabileceim midi, beni diriltti derhal. "Gr de bak, olur bu i!" dedim. Sevincim ar basmt, hemen dmeleri pe pee kesmeye koyuldum. Bir yandan da iimden konuuyordum:

85/212

Eh ite, ne are, zrtledik biraz, geici bir para darl... Kullanlm m dediniz? Yanlyorsunuz, efendim. Dmelerin benden daha az kullanan biri varsa pes! Ben ceketimi hi iliklemem ki, hep nm ak gezerim; bu bende bir alkanlk haline gelmitir. Huy ite... Yo, yoo, istemiyorsanz o baka. Fakat on reye brakabilirim. En azndan... Hayr, hay Allah almaya mecbursunuz diyen kim size? Fazla konumayn, rahat brakn beni... Hay hay, arn polisi, armazsan hatrn kalr. Siz polisi getirinceye kadar ben burada beklerim. Bir eyinizi de alacak deilim... Eh, uurlar olsun, gle gle! smim Tangen'dir, darlarda fazla oyalandm da... Merdivenlerden birisi iniyordu. Bir anda gereklere dndm. "Makas" tandm, dmelerimi abucak cebime soktum. Geip gitmek istedi, selamma karlk bile vermedi, birdenbire trnaklarn temizleyecei tutmutu. Durdurdum, yaz ileri mdrn sordum. - Yok, yahu!" "Yalan sylyorsunuz!" dedim. Beni bile artan bir kstahlkla devam ettim: "Onunla konumam lazm. Mesela mhimdir. Stiftsgaard hakknda ona syleyeceklerim var." - Ya, bana syleyemez misiniz?" "Size mi?" dedim ve Makas' tepeden trnaa szdm bir. Faydas oldu bunun. Hemen beni yukarya kard, kapy at. Heyecandan boulur gibiydim, kendime cesaret vermek iin dilerimi sktm kapy vurup mdrn hususi brosuna girdim.

86/212

- Merhaba, siz misiniz?, diye sordu dosta. "Buyurun, oturun!" O' anda bana kapy gsterseydi daha iyiydi; gzlerinim yaardm hissettim. -Affnz dilerim, dedim. - Oturunuz!, diye tekrar etti. Oturdum, yeni bir makale yazdm syledim, bunu gazetesinde yaynlanm grmeyi ok arzu ettiimi anlattm. Olanca gayretimi sarf etmi, zerinde ok almtm. - Okuyacam, dedi, yazy ald. "Yazlarnzda byk bir gayretin izleri var phesiz. Fakat ok takn yazyorsunuz. Biraz daha temkinli olsanz! Fazla ateli. Fakat okuyacam." Ve tekrar masasna dnd. Kalakalmtm, bir cesaret, bir kron istesem? Ona niin fazla ateli olduumu anlatsam? O takdirde bana yardm ederdi herhalde; bu ilk defa olmuyordu. Ayaa kalktm. Son grmde paraszlktan ikayet etmi, hatta bana para bulmas iin muhasebeciyi oraya buraya yollamt. Yine yle olacakt belki de, hayr, yle olmamalyd. Hem megul olduunu grmyor muydum? - Syleyeceiniz baka bir ey var myd?, diye sordu. "Hayr!" dedim azimli bir ekilde. - Tekrar ne zaman geleyim?" - Geerken urarsnz, cevabm verdi. "Birka gn sonra falan..." Ricam, sz haline gelemeden iimde kald. Bu adamn gsterdii dostluk hudutsuzdu adeta, ve ben buna

87/212

sayg gstermek istiyordum. Alktan leyim daha iyi. Ve ktm. Kendimi sokakta bulup da yeni bir alk nbeti hissedince, tek kron istemeden brodan ayrlm olmama pimanlk duymadm bile. Cebimden teki tala kardm, azma aldm, faydasn da grdm tekrar. Bunu ne diye daha nce yapmamtm? "Utan, utan!" dedim yksek sesle. "Bu adamdan bir kron istemek, onu yeniden mkl durumda brakmak. Nereden de aklna esti?" Byle bir yzszl aklmdan geirdiim iin mthi kabalatm kendime kar. "Vallahi de, billahi de pintiliin bu derecesini iitmemitim." dedim. "Bir krona ihtiyacn var diye sen kos git adama, gzlerini oymaya kalk neredeyse, rezil kpek! Haydi, mar! Hzl, daha hzl, it herif! Gsteririm ben sana!" Kendimi cezalandrmak iin komaya baladm, atlaya sraya caddenin birini bitirip tekine balyordum, itiraz dinlemez seslenilerle kendimi ileriye itiyor, durmak istedim mi dilsiz ve fkeli, iin iin baryordum kendime. Bu ekilde ta yukarlara, Pilestraede'ye kadar gelmitim. Nihayet daha fazla koamadm iin hrsmdan baya uluyarak kesilip kalnca, zangr zangr titreyen gvdemi, bir merdiven basamana braktm. "Dur!" dedim Ve kendimi adamakll hrpalamak iin tekrar kalktm ayaa, kendimi ayakta durmaya zorladm, gldm kendi halime, kendi sefaletimle alay ettim" Nihayet, dakikalarca sonra, bir ba iaretiyle kendime oturma izni verdim, ama bu sefer de merdivenin en rahatsz yerini setim.

88/212

Allah'n ne gzel eydi dinlenmek! Yzmdeki terleri sildim, geni nefes alarak taze havay ektim iime. Nasl da komutum! Piman deildim fakat, hak etmitim. Bir kron istemeyi aklndan geiren; ite bunun sonu, ite cezas! Tatllkla nasihat etmeye baladm kendime, bir anne gibi. Gitgide yreim yufkalat, yorgun dermansz alamaya baladm. Sessiz sakin, iin iin bir alayt bu; gzya aktmadan gnlden bir hkr. Bir eyrek saat yahut daha fazla hep ayn yerde oturdum. nsanlar gelip gidiyor, beni rahatsz etmiyorlard. Sada solda kk ocuklar oynuyor, caddenin kar tarafnda bir aata bir ku tyordu. Yanma bir polis geldi: - Burada niin oturuyorsunuz?, dedi. - Niin mi oturuyorum?, diye sordum. "Holandm da onun iin." - Yarm saatten beri size bakyorum, dedi. "Tam yarm saattir burada oturuyorsunuz." - Eh, aa yukar!, cevabm verdim. "Var m baka bir diyecein?" fkeyle kalkp yrdm. Pazar meydanna varnca durdum, caddeye aa baktm. Holandm da onun iin! Bu da cevap myd sanki? Yorgunluktan, demeliydin; sesini alamakl yapmalydn, kzn birisin sen, numara yapmasn bile beceremiyorsun! Yorgunluktan! Ve bir beygir gibi inlemeliydin. Yangn kulesinin yanma gelince tekrar durdum, yeni bir ilhama kaptrmtm kendimi. Parmam aklattm,

89/212

yoldan geenleri hayrete dren bir kahkaha attm ve yle dedim: - Sahi, sen rahip Levison'a gitmelisin. Cidden ona gitmelisin. Srf bir tecrbe iin tabii. Hem ne kaybedersin? Hava da ok gzel madem. Pascha Kitabevi'ne girdim, adres rehberinde rahip Levison'un oturduu yeri buldum, yola koyuldum. Gster kendini! dedim. Yalnz, aptalln lzumu yok! Vicdan m dedin? Delilik etme, bu yoksulluunda vicdan neyine senin? Karnn a, ok a, ve sen ilk defa nemli ve zaruri bir ey istemeye gidiyorsun. Fakat ban omzuna yatrman, szlerini dokunakl sylemen art. Yapamaz msn? O takdirde seninle bir adm bile atmayacam bilirsin. Sonra u da var: Dalalettesin, geceleri karanln kuvvetleriyle, insana dehet salan o sessiz ve koca ifritlerle bouuyorsun; asn, ekmein; susuzsun, stn arabn yok! Bak, ne hallere dtn. Kaldn karanlklarda, lambanda bir damla yan yok! Fakat Tanrnn keremine inanyorsun, imann zayi etmedin henz, hamdolsun! Tanrnn keremine bu kadar inandna gre ellerini kavuturmalsn. Dnyala gelince, her eit dnyalktan nefret etmen gerekir. Dua kitab ise, o da baka, dua kitab bir iki kronluk bir hatradr... Rahibin kaps nnde durdum, okudum: "Grme saatleri 12 den 4'e kadar." "imdi aptalln lzumu yok!" dedim. Bu ii ciddi tutmak gerek. Ha yle, e bam, az daha..." Rahibin dairesinin zilini aldm.

90/212

- Rahip efendiyle grebilir miyim?, dedim kza; fakat Tanr adm kartramamtm szme. - Rahip efendi sokaa kt!, diye cevap verdi kz. Sokaa kt! Sokaa kt! Bu benim btn planm bozmu, sylemeyi tasarladm eyleri alt st etmiti. O uzun yry neye yaramt sanki? Kalakalmtm. "nemli bir ey miydi?" diye sordu kz. - Hayr!, cevabm verdim. "Hi de mhim deil! Tanrnn ltfettii bu gzel havada yle bir gideyim de rahip efendinin hatrm soraym demitim." Ben duruyordum, kz duruyordu. Kzn dikkatini ceketimi tutan toplu ineye ekmek iin mahsus gsm ne kardm; niin geldiimi yalvaran baklarmdan anlasn istedim; fakat zavallck hibir ey anlamad, hibir ey... - Hava ok gzel, evet. Acaba hanmefendi de mi sokaa kt? - Hayr, fakat romatizmas var, kanepede yatyor, yerinden kmldayamyor... Bir haber brakacak, bir ey syleyecek misiniz? - Yo, hayr. Ben sk sk byle gezintilere karm, biraz hareket etmi olmak iin le yemeinden sonra dolamak ok iyidir. Dn yolunu tuttum. Daha fazla ene almann ne faydas vard? Hem sonra bam dnyordu, neredeyse ylp kalacaktm yere. Grme saatleri 12 den 4'e kadar. Bir saat ge gelmitim. Kerem, inayet saati gemiti.

91/212

Stortorv'da kilise yanndaki kanepelerden birine oturdum. Allah'm, her eyi ne kadar da kara gryordum artk. Alamyordum, pek yorgundum nk. Istrabn son perdesinde, bir ey yapmay dnmeden, hareketsiz oturuyor, alktan lyordum. Barm iltihaplanmt herhalde; iim yle fena yanyordu ki! Tala inemem artk para etmez olmu, bu bouna gayretten enelerim tutulmutu. enelerimi yormaktan vazgetim. Braktm ii oluruna. stelik yolda bulup hemen kemirmeye baladm bir para portakal kabuu, midemi bulandrmt. Hasta idim; bileimdeki atardamarlar mavi mavi imilerdi. Ne ummutum? Btn gn bir kron uruna taban tepmitim, bu para beni ancak birka saat daha yaatabilirdi. Kanlmaz akbet ha bir gn nce gelip atm, ha bir gn sonra, ne fark ederdi sanki? Drst bir insan gibi davransaydm imdi oktan lm, ebedi istirahata ekilmi, kaderime boyun emi olmam gerekirdi. Bu anda zihnim akt gayet. lecektim ite; sonbahard, her ey k uykusuna gmlyordu. Ben her areye bavurmu, bildiim her yardm kaynandan faydalanmak istemitim. Duygulanm, hep bu dnce zerinde duruyor, zihnimde yemden bir kurtulu midi belirdike fsltyla itiraz ediyordum: Hey sersem, sen lmeye baladn bile! Birka mektup yazmal, her eyimi tamamlayp hazrlanmalydm. Gzelce ykanacak, yatam dzeltecektim; elimde avucumda kalm en temiz eyleri, yani iki beyaz yaz

92/212

kadm bamn altna koyacaktm; sonra da yeil battaniyeyi... Yeil battaniye! Birden ayldm, kan bama hcum etti, kalbim kt kt atmaya balad. Kanepemden kalkp yrmeye koyuldum, iimde yeniden hayat kmldyordu, kopup gelen kelimeleri tekrarlyordum boyuna: Yeil battaniye! Yeil battaniye! Bir eye yetimek ister gibi yrym gittike hzlandrdm; ok gemeden, teneke atlyesine, odama vardm. Bir an bile oyalanmadan, yahut kararanda tereddt etmeden yataa gittim. Hans Panli'nin battaniyesini yuvarlayp durdum. Aklma gelen bu mkemmel fikir de beni kurtaramazsa bu i bir acayip bitecekti. iimde beliren aptalca dnceler bana tesir etmiyordu, hepsini defettim bir yana. Evliya deildim ben, bir fazilet rnei deildim, aklm bamdayd henz... Battaniyeyi koltuuma sktn? Stener Caddesi'nde 5 numaraya gittim. Kapy vurdum, ilk defa o byk ve yabanc salona ayak bastm; kapda ngrak, bamn zerinde mahzun mahzun birka kere ald. Yandaki odadan bir adam kt; az yemek dolu, lokmalarm ineye ineye geldi, tezgahn gerisine dikildi - Gzlm rehin braksam bana yarm kron verir misiniz?, dedim. "Birka gn iinde gelir, gzl geri alrm. - Nasl? erevesi demirden, deil mi? - Evet. - Yok, istemem.

93/212

- yle, haklsnz. Ben de ylece sordum zaten. Bir de battaniyem var, artk bana lazm olmayacak, herhalde bunu alrsnz zannederim. - Maalesef bir yn battaniye var bende, cevabm verdi. Battaniyeyi amam zerine stnkr bir bakt: - Hayr, kusura bakmayn. Benim iime yaramaz. - Size nce kt tarafn gsterdim, br yz daha iyidir. - Olsun, fark etmez, ne yapaym grp de! Siz bu battaniye iin kimseden on re alamazsnz! - Evet, matah bir ey deil phesiz; fakat kullanlm baka battaniyelerle beraber sata karabilirsiniz, diye dndm. - Bouna zahmet! - Yirmi be re de vermez misiniz? - Hayr, hem istemem azizim, dkkanmda durmasn bile istemem. Bunun zerine battaniyeyi tekrar koltuuma alp odama dndm. Hibir ey olmam gibi davrandm, battaniyeyi yeniden yatan zerine serdim, her zamanki gibi gzelce dzledim; yaptm u son marifetten, zerinde hibir iz kalmasn istedim. Bu dolandrcla karar verdiim anda aklmn tamamen bamda olmas imkanszd. Dndke bu i bana daha da imkansz grnyordu. Ya bir dermanszlk nbetine kaplm, ya da irademin gevedii bir anda gafil avlanmtm. Hem ben bu tuzaa yzde yz dmemitim ki! Kt bir i yapmakta olduumu sezinlemi, ie nce gzlkle girimitim. Hayatmn son saatlerini lekeleyecek olan bu

94/212

gnah ilemeye frsat bulamadm iin ok seviniyordum. Sonra yine ehre yollandm. Kurtarc kilisesi yannda tekrar bir kanepeye ktm; basm gsmde, son heyecandan bitkin, alktan km, uyuklamaya baladm. Ve zaman ilerliyordu. Bu saati de darda oturarak geirmek istiyordum, odamdan daha aydnlka idi buras. Hem sonra, ak havada olunca barmdaki didimenin, iddetinden kaybettii vehmine de kaplyordum. Odaya, yle fazla gelere kalmadan dnebilirdim nasl olsa. Uykuyla bouuyor, dnyor, tarifsiz aclar ekiyordum. Ufak bir ta paras bulmutum, temizleyip azma attm, dilimin zerinde bir ey olsun diyerek. Bu hari, kmldamyor, gzlerimi bile kprdatmyordum, insanlar gelip gidiyor; araba takrtlar, at patrtlar, sesler havay dolduruyordu. Fakat ben bir de dmelerle teebbse gemeyecek miydim? Bir eye yaramayacakt tabii, stelik hastaydm da! Ama dnnce, dnte nasl olsa "Amca"nn nnden gemem gerekiyordu. Nihayet yerimden kalktm, g halle yava ve sendeleyerek yrmeye baladm caddelerde. Kalarmn zerinde yakc bir strap hissediyordum, bir ate nbeti yaklayor ve ben mmkn mertebe ayam abuk tutmaya bakyordum. Yine ekmeki dkkannn nnden getim, ekmek yine yerinde duruyordu. Yapmack bir kararla, burada durmaya gelmez, dedim. Fakat ieri girsem de bir lokma ekmek rica etsem? Bu dnce bir imek, bir parlt gibi

95/212

vurdu geti zihnimden. "Bosver!" diye fsldayp bam salladm. Kendimle alay ederek yola devam ettim. Bu dkkanlardan bir ey istemenin faydaszln biliyordum pekla. Urganclar geidinde bir kap aralnda bir ift fsldayordu. Az ilerde bir kz, camdan ban uzatt. Gayet sakin, dnceli yryor, grnmle bin bir ey dnd belliydi. Ve kz, sokaa kt. "Ne haber, moruk, ya sen hasta msn? Aman Allah korusun, bu surat ne byle?" Ve kz hemen geri kat. Birden durdum. Ne vard suratmda? Sahiden de lmeye mi balamtm? Elimi yanaklarmda gezdirdim: Avurtlarm kk, tabii. Yanaklarm, dipleri i tarafta iki fincan gibiydiler. Hay Allah! Ve yoluma devam ettim. Fakat yine durdum, hayal edemeyeceim kadar zayf olmalydm. Gzlerim ukura batm, kafamn iine gmlmt. Yzm nasld acaba? nsann henz yaarken, sadece alk yznden irkin, korkun biimlere girmesi, ok rezil bir eydi, rezil! imde o lgnca, fkeyi yeniden hissettim; son parlay, son depreniti bu. Aman Allah korusun, bu surat ne byle? Memlekette ei emsali bulunmayan bir kelle gtryor, aman Allah korusun, bir hamal tuz buz edebilecek kuvvette bir ift yumruk tayor ve Kristiania ehrinin gbeinde suratm suratlktan kacak kadar alk ekiyordum! Ne iti bu? Bir beygir gibi ha babam ha kendini zorlam, gece gndz gzlerim nme

96/212

akncya kadar okumu, alm, beynimdeki zekay alklara aktmtm! Ne gemiti, lanet olsun, elime? Sokak srtkleri bile, bu manzaradan kendilerini korumas iin Tanrya yalvaryorlard. Fakat artk buna bir son vermek lazm... Anlyor musun? Son vermek lazm, eytanlar grsn yzm!... Srekli ekilde byyen bir gazapla, bitkinliime ierleyip dilerimi gcrdatarak, alya kfrede, sendeleye tkezleye yryor, yanandan geenlere dikkat bile etmiyordum. Kendime ikence etmeye balamtm tekrar. Alnm kasten sokak fenerlerine arpyor, trnaklarm avulanma batryor, dzgn konuamad m fkemden kudurarak dilimi sryor, canm yandka deliler gibi glyordum. "Evet ama, ne yapacam?" dedim sonunda. Ayam yere vurarak, bir ka kere tekrarladm: "Ne yapacam?" Yanmdan bir bey geiyordu, glmseyerek hatrlatt: - Gidip bir odaya kapattn kendinizi! Peinden baktm. Mehur kadn hastalklar doktorlarmzdan biriydi bu, "Dk" dedikleri. Benim ne halde olduumu o bile anlamamt; tandm, bir zamanlar elini sktm o bile. Sakinletim. Kendimi bir odaya kapattrmak m? Evet, ldrmtm, haklyd. Delilii kanunda hissediyordum, deliliin beynimi talan ettiin! hissediyordum. Demek benim sonum buydu, ne are! Yine yava, zgn yryme dndm. Demek demir atmam gerekiyordu! Birden bire skuna kavumutum. Fakat odalara kapattrmam kendimi, dedim, ite bu olmaz, yalnz

97/212

bu! Korkudan sesim kslmt. Bouna yalvarp yakalyordum: te yalnz, kapatmasnlar beni! O zaman beni belediyeye gtreceklerdi, hibir gn n szmad karanlk bir hcreye kapatacaklard. te ben yalnz bir bunu istemiyorum! nmde ak, baka yollar yok muydu sanki; bir de onlar deneyecektim; daha ok gayret sarfedecek, vaktimi buna harcayacak, bkp usanmadan kap kap dolaacaktm. Bir mzik dkkann ileten iler vard mesela; ben ona henz hi gitmemitim ki! Bir aresi bulunurdu elbet... Hem yryor, hem konuuyordum. Sonunda heyecanmdan yine alamaya baladm. Beni odalara kapatmasnlar da! iler? Bu Tanrnn bir iareti miydi yoksa? Ben bu ismi herhalde sebepsiz hatrlamamtm, stelik ok da uzaktayd Cisler'in dkkan. Ama ne olursa olsun bir de ona gitmek istiyordum; yava yrr, arada dinlenirdim. Dkkann yerini biliyordum, eskiden ara sra giderdim, ferah gnlerimde ondan birka nota satn almtm. Ondan yarm kron istemem doru muydu? Sklrd belki; bir kron istemeliydim. Dkkana vardm, patron nerede diye sordum, beni odasna gtrdler, ok zarif giyinmi oturuyor, nndeki katlar inceliyordu. Kekeleyerek zr diledim, ricam syledim kendisine mracaata mecbur kaldm... Uzun snmez, yaknda derdim... Yaznm cretim alr almaz... Bana pek byk bir iyilik etmi olacakt. Daha ben konuurken, o masasna dnm, tekrar iine dalmt. Szlerimi bitirince yan gzle bana

98/212

bakt, o gzel ban sallad: "Hayr!" dedi. Sadece "hayr" Ne bir aklama, ne de bakaca bir sz. Dizlerim iddetle titriyordu; kk, cilal parmakla yaslandm. Bir daha denemem gerekiyordu. Buradan ok uzakta "Vaterland"da durup dururken ben onun ismini ne diye hatrlamtm? Sol brmde bir iki kaslma oldu, terlemeye baladm. H! "ok dardaym." dedim. "Biraz da hastaym. Birka gn gemez, borcumu mutlaka derim. Bir ltufta bulunsanz?" - Azizim, ne diye doruca bana geldiniz?" dedi. "Siz benim iin rasgele bir adamsnz. Ben ne tanrm, ne bilirim sizi. Gazeteye gitsenize, onlar tanrlar sizi." - Fakat yalnz bu akam iin! Bu saatte gazete kapal, bense ok am. Durmadan ban sallyordu; kapnn tokman tuttuumda hl ban sallyordu. "Hoa kaln!" dedim. Bu yle yce bir iaret deilmi! diye dndm, ac ac glmsedim. Bu kadarm ben de yapabilirim pekala! Yorgun, bitik, bir semtten tekine yrdm; arada bir merdivenlere kyor, dinleniyordum. Bari odalara kapamasalar beni! Bir odaya kapatlmak korkusu peimi hi brakmyor, bende rahat huzur koymuyordu. Yolumun stnde bir polis grdke karlamamak iin hemen bir yan sokaa sapyordum. Admlarn yze kadar say! dedim. Sonra talihimizi bir daha deneyelim! Elbet bir aresi bulunur... amar satan kk bir maaza idi, daha nce hi girmediim bir dkkan. Tezgah gerisinde bir adam,

99/212

arka planda kaps porselen plakal bir yazhane, sra sra dolu raflar. Son mterinin yana gamzeli bir gen kadn dkkandan kmasn bekledim. Ne de mesut grnyordu. Ceketi toplu ine ile tutturulmu ben, kadnn dikkatini ekmek istemedim, basm evirdim. - Arzunuz?, diye sordu tezgahtar. - Patron burada m?, dedim. - Bir da gezintisi yapmaya Jotunheimen'e gitti, cevabn verdi. - Husus bir i miydi? Birka re isteyecektim, ekmek alabilmek iin!, dedim, glmsemeye altm. "Am, be param yok." "O halde siz de benim kadar zenginsiniz!" dedi, iplik paketlerini dzeltmeye koyuldu. - Beni bo evirmeyiniz, ne olur!, dedim. Birdenbire srtmdan aa souk bir rperme hissettim. "Alktan lyorum. Gnlerdir azma lokma koymadm." Tek sz sylemeden, gayet ciddi, pe pee ceplerinin iini dna evirmeye balad, "inanmyor musunuz?" "Yalnz be recik!" dedim. "Bir iki gn iinde bunu size on re olarak iade ederim." - Yahu, kasadan m alaym istiyorsunuz?, diye sordu, sabrsz. - Evet!, dedim. "Evet, kasadan be re alnz." - Daha neler!, dedi, ilave etti: "Size derhal unu syleyeyim: bu kadar kafi!" Alktan hasta, utantan kpkrmz, dar ktm. Hayr, artk bu ie bir son vermek gerekiyordu. Olanlar olmutu bana. Kendimi yllarca yukarda tutmu, en mkl saatlerde bile dik duruumu elden

100/212

brakmam, imdiyse birdenbire hoyrat bir dilencilie sukut edivermitim. Bu tek gn bendeki olanca dnceyi kabalatrm, ruhumu yzszlkle kirletmiti. En adi satclar nnde klmeyi, karlarnda alayp szlamay bile gze almtm. Peki, neye yaramt? Azma atmaya bir lokma ekmek bulabilmi miydim sanki? Kazancm yalnz u olmutu: kendimden ireniyordum, yle yle, bu ie bir son vermek gerek! Sokak kaps neredeyse kilitlenirdi; bu geceyi de belediyede geirmek istemiyorsam acele etmeliydim... Bu dnce bana kuvvet verdi; belediyede gecelemek istemiyordum. Gvdem ne eik, saplanan baklarn aclarn hafifletmek iin elim sol brme dayal, ar ar yryor, bir tandkla karlarm da selam vermeye mecbur kalrm diye gzlerim yerde, yangn kulesine doru ilerliyordum. Kurtarc kilisesinin saati henz yediyi gsteriyordu ok kr; kapnn kapanmasna daha saat vard. Ne kadar da korkmutum! u halde denenmedik hibir ey kalmamt, elimden gelen her eyi yapmtm. Koca gnde ansmn bir kerecik olsun yaver gitmemesi, alacak ey dorusu! diye dndm. Anlatsam kimse inanmazd buna; yazsam, uydurma derlerdi. nanacak kimse kmazd hibir yerde! yle, yle, are yoktu artk; her eyden nce gnlm pek tutmam gerekiyordu. f be, irenti, inan olsun, kendimden ireniyordum! Btn mitler suya dt m, her ey bitti demektir. Ahrdan bir avu yulaf da m alamazdm? Bir k izgisi, bir parlt... Ahrn kilitli olduunu biliyordum.

101/212

Skunetle katlamyor, bir salyangoz gidiiyle eve doru srkleniyordum. Susamtm; isabet ki koca gnde bu ilk defa su iebileceim, bir yer arandm. Pazar yerinden ok uzaklarda idim, bir kimsenin kapn da almak istemiyordum; barndm yere kadar sabredebilirdim ihtimal. Srse srse eyrek saat srerdi yolum. O bir yudum suyu da midemde tutabileceim sylenemezdi pek; midem hibir ey kaldrmyor, yuttuum tkrk bile bana rt veriyordu. Fakat dmeler! Dmeleri denememitim henz! Birden durdum, glmsemeye baladm. Bsbtn mahvolmamtm henz! Bu dmelere karlk on re alabilirdim herhalde; yarn da bir yerden bir on re daha bulsam, perembeye yazdklarmn parasn verirlerdi belki. Sahi, ben bu dmeleri nasl olmu da unutmutum? Dmeleri cebimden karp hem yrdm, hem tetkik ettim; sevincimden gzlerim kararyor, nmdeki caddeyi gremiyordum. Koca depoyu, skntl akamlarda sndm, kanm emmi o dostu nasl da tanyverdim! Varm youm art arda hep onun iinde kaybolmu, baba evinden kalma teberim, son kitabm hep o depoda elimden, kmt. Ak arttrma, gnleri oraya gidip satlar seyretmekten, zevk duyar, kitaplarmn iyi ellere getiini grrsem, sevinirdim. Saatimi aktr Magelaen satn almt da ben bundan adeta gurur duymutum. inde ufak tefek ilk iir denemelerim bulunan bir almanak, bir tandnm zerinde kalm; pardsm bir fotoraf tarafndan alnarak atlyede

102/212

kiralanmaya balanmt. Btn bunlara, bir diyeceim olamazd benim. Dmelerim elimde hazr, ieri girdim. "Amca" masasna oturmu, bir eyler yazyordu. Onu rahatsz etmekten, sinirlendirmekten ekinerek: "Benim acelem yok!" dedim. Sesimde yle garip bir kofluk vard ki, bu sesi tanmakta ben bile glk ektim; kalbim bir eki gibi vuruyordu. Adam, her zamanki haliyle glerek karma geldi, avularn tezgaha dayad, hibir ey demeden yzme bakt. - ey, unlar getirdim, hani sormak istedim, iinize yarar m diye... Evde fazlalk, emin olun, can skyor, u drt dme! - Nedir, ne dmesi?, dedi ve baklarn aaya, elime indirdi. - Bunlara karlk bana birka re verebilir misiniz? Siz ne mnasip grrseniz... Tamamen takdirinize brakyorum..." "Dmelere mi?" Hayretler iinde, yzme bakakald Amca. "Bu dmelere mi?" - Sadece bir sigara falan. Hani geiyordum da bir urayvereyim. dedim. htiyar rehinci gld, hi sesini karmadan tekrar masasna gitti. Yine eli brnde kalmtm. Fazla bir ey ummam olmama ramen, bana bir yardm dokunur sanmtm yine de. Bu gl, lm fermanmd benim. imdi bir de gzl denesem, bir netice alabilir miyim acaba? "Gzl de beraber vereceim tabii!" dedim. Gzmden gzl kardm: "Sadece on re, yahut isterseniz be olsun!"

103/212

- Gzlnze hi bir ey veremeyeceimi bilirsiniz, bunu size daha nce de sylemitim. Bouk bir sesle: "Fakat bana bir posta pulu lazm!" cevabn verdim. "Yazmaya mecbur olduum mektuplar bile gnderemiyorum. Be veya on relik bir posta pulu; hangisini uygun grrseniz!" "Allah akna, artk gidin buradan!" cevabn verdi, geri iten bir el hareketiyle. yle, yle, yapacak bir ey yok!, dedim kendi kendime. Bir otomat gibi, gzl tekrar gzme geirdim, dmeler elimde yrdm, iyi geceler diledim, kapy her zamanki gibi arkamdan kapadm. Dzelecek bir yan yoktu bu iin! Yukarda merdiven banda durdum, dmelere bir daha baktm. Ne diye almak istemedi sanki? dedim. Yeniden ne fark var bunlarn, aklm ermiyor! Ben bu dncelere dalm duruyordum, yanmdan bir adam geti, depoya aa yrd. Acelesinden hafife arpmt bana, ikimiz de zr diledik, bam evirip baktm. Merdiveni iniyordu ki: "Aa, sen misin?" dedi birdenbire. Dnp geldi, tandm. - Aman Allah'm, nedir bu halin? Ne yaptn aada. - Hi... im vard. Sen de aaya iniyorsun galiba? - Evet. Sen ne getirmitin? Dizlerim titriyordu, duvara dayandm, elimdeki dmeleri gsterdim. "Nasl, vay canna!" dedi. "Fakat, bu kadar olur!" "yi geceler!" dedim, ekip gitmek istedim. Alamak ihtiyac duyuyordum iimde. "Olmaz!" dedi. "Bekle biraz."

104/212

Neyi bekleyecektim ? O da Amca'ya gitmiyor muydu? Belki de nian yzn getirmiti; gnlerdir a kalm, oturduu yerin kirasn verememiti. "Peki." dedim. "Eer abuk dneceksen..." "Tabii!" dedi, kolumdan tuttu beni. "Fakat unu bil ki, sana gven olmaz, sen bir aptalsn, iyisi mi sen de benimle gel aa!" Maksadn anlamtm, birdenbire iimde yine bir onur duygusu belirdi, cevap verdim: - mkansz! Bernt Anker caddesinde yedi buukta birisine sz verdim. - Yedi buuk diyorsun, fakat saat imdi sekiz. Aaya brakacam saat avucumda duruyor! n aa bakalm seni a fasit, seni! Senin iin en azndan bir be kron alrm ben. Ve beni drtkleyerek depoya soktu. NC BLM ahane ve mesut bir hafta geti. Tehlikeyi bu sefer de atlatm, her gne yiyecek bir eyler bulmutum; cesaretim artmt, pe pee demirler sryordum atee. Tezgahmda drt yazm vard; fakir beynimde tek kvlcm brakmayan, beliren her dnceye sahip kan yazlard bunlar ve ben durumu her zamankinden daha iyi buluyordum. Uruna o kadar taban teptiim, bunca midimi baladm son yazm mdr geri gndermiti. fkeli, hakarete uram, bir daha okumakszn, bu yazy

105/212

derhal imha etmitim. lerisi iin baka bir gazetede teebbse gemek istiyor, ak kaplarm oaltmay dnyordum. Bu da bir ie yaramazsa, daha da sktm m gemiler vard snacak! Denize almaya hazr, rhtmda bekliyordu. "Rahibe", almam karlnda beni de Archangel'e yahut nereye gidiyorsa oraya iletirdi ihtimal. eitli ynlerden mitlerim yok deildi u halde! Sonuncu kriz, bana fena tesir etmiti. Tutam tutam salarm dklmt; hele sabahlar dayanlmaz ba arlarndan gzm aamam, stresten kurtulamamtm. Gn boyu oturmu yazmtm; ellerimin stnde soluklarm duymaya tahamml edemediim iin ellerimi bezlere sarmtm. Jens Olai, alkmda ahr kapsn biraz hzlca kapasa, yahut arka avluya bir kpek gelip havlamaya balasa iliklerime kadar rperiyor, her tarafnm kesildiim hissediyordum, kmtm... Her gn iim zerinde didiniyor, kendime karnm doyuracak vakti bile ok gryor, lokmalarm yutar yutmaz tekrar yazmaya oturuyordum. Bu mddet zarfnda gerek yatak, gerekse aya sakat kk masa, zerinde deiik olarak altm notlar, yazl katlarla dolmutu. Gn boyunca aklma gelen yeni eyleri bunlara ekiliyor, batan baa iziyor, yer yer l noktalar parlak bir kelime ile diriltiyor, olanca gayretimle cmle cmle ilerliyordum. Yazlarmdan biri bir ikindi st nihayet tamamland, memnun mesut cebime soktum. "Komutan"a gittim. Tekrar biraz para bulmak

106/212

iin kaybedilecek vakit kalmamt; cebimde birka re vard olup olaca. "Komutan", biraz oturmam rica etti. "imdi..." Ve tekrar yazma dald. Kk broda etrafma bakndm: bstler, tas basmas, resimler, gazete kesikleri, bir adam nesi var nesi yok yutacaa benzeyen muazzam bir kat sepeti! Reddedilen yeni yeni yazlar, parampara olan yeni yeni mitleri kabule daima hazr, daima ak bu dev boaz, bu ejderha az karsnda iime bir hzn kt. "Bugn ayn ka?" dedi. "Komutan" birdenbire, masasndan. "28'i" diye cevap verdim, ona bir yardmm dokunduu iin, memnun. "28 i" Hala yazyordu. Nihayet birka mektubu zarflarna koydu, birka kad sepete att ve elinden kalemi brakt. Sonra koltuunda bir dnd, bana bakt. Hl kap yannda ayakta olduumu grnce yar aka, yan ciddi bir el iaretiyle bir iskemle gsterdi. Ceketimi anca yeleksiz olduumu grmesin diye arkama dndm, cebimden yazm kardm. "Correggio'nun karakteristik cepheleri zerine kk bir etd." dedim. "Fakat ne yazk ki, galiba slubu..." Katlar elimden ald, kartrmaya balad. Bana dnkt yz. Adn daha ocukluk alarmda duyduum, gazetesi o yllardan bu yana bende pek byk tesirler brakm bu adam imdi yakndan gryordum. Salar kvrckt, gzel, kahverengi gzleri biraz huzursuz. Zaman

107/212

zaman burnundan soluyordu. skoyal bir rahip, szleri dtkleri yerde daima kanl kabartlar peyda eden bu tehlikeli yazardan daha halim selim olamazd. Bu adamn karsnda garip bir korku ve hayranlk duyuyor, gzlerimin yaarmak zere olduunu hissediyordum. Bana rettii bunca ey iin kendisine ne kadar candan sevdiimi sylemek, bana ktlk etmemesini rica etmek zere, elimde olmadan, bir adm ilerledim. ektikleri kafi, bir fakir acemi aylaktm ben. Ban kaldrd, katlar yavaa katlad, dnceye dald. Verecei red cevabn kolaylatrmak iin elimi uzattm biraz: "Bir eye benzemiyor, deil mi?" dedim. zlm grnmemek iin glmsedim. "Bize yalnz popler eyler lazm." cevabm verdi. "Okuyucularn ne eit kimseler olduunu bilirsiniz. Yaznz alsanz da slubunuzu biraz basitletirseniz? Veya halkn daha iyi anlayabilecei eyler yazsanz?" Gnlm al, beni hayrete drd. Yazmn reddedildiim anlamtm, fakat geri evrilmenin bundan daha gzeli olamazd benim iin. Onu daha fazla alkoymamak iin cevap verdim: - Hay hay, yazarm... Kapya doru yrdm. "ey, sizi megul ettiim iin affnz dilerim." Eilip selam verdim, kapnn tokmana el attm. "htiyacnz varsa ufak bir avans alabilirsiniz." dedi. "Yazacanza sayarz."

108/212

Yazmaya yaramadm grmt ya ite! Teklifi bu yzden, beni biraz kk drd. Cevap verdim: - Hayr, teekkr ederim. Param var henz. ok teekkr ederim. Allah'a smarladk! "Gle gle" cevabm verdi. "Komutan" hemen yaz masasna dnd. Layk olmadm halde bana kar ok iyi davranmt, bunun iin minnettardm kendisine; bunu takdir etmesini de bilmeliydim. Beni tam manasyla memnun edecek "Komutan" da biraz artacak, hi dnmeden bana on kron verdirmeye sevk edecek bir yaz getiremedike ona uramamaya karar verdim. Odama gidip yeni bastan yazmaya koyuldum. Ertesi akamlarda, saat sekize doru, havagaznn yakld sralarda hep u olayla karlatm: Gn boyu yorulup yprandktan sonra caddelerde bir kk gezinti yapmak iin sokaa ktm m, sokak kapsnn az ilersinde fenerin yannda siyahlar giymi bir kadn gryordum. Ben yanndan geerken yzn bana eviriyor, beni gzleriyle takip ediyordu. Hep ayn elbiseyi giyiyor, yzn gizleyen, gsne aa sarkan hep ayn kaln peeyi takyor, elinde sap fildii halkal bir ufak emsiye tutuyordu. Onu akam pe pee hep ayn yerde grdm. Ben yanndan geip gidince yavaa geri dnyor, caddenin aksi istikametinde uzaklayordu. Sinirli beynim antenlerim uzatm zihnimde derhal sama bir dnce, bu kadnn buraya benim iin geldii dncesi belirmiti. Sonunda onunla konumay; birisini mi aryorsunuz, bir yardma m

109/212

ihtiyacnz var, sizi evinize gtrebilir miyim, bu berbat klmla karanlk sokaklarda sizi koruyabilir miyim, diye sormay geirdim aklmdan. Fakat bu iin uunun paraya dayanabilecei korkusu belirdi iimde. Bir bardak arap, bir araba yolculuu gerekirdi belki; benimse param yoktu; bombo ceplerim btn midimi kryordu. Yanndan geerken biraz dikkatlice bakmaya bile cesaretim yoktu benim. Alk yine bildiini okuyordu iimde; iki gecedir azma lokma koymamtm. Ama yine de yle uzun bir zaman deildi bu; ben gnlerce sren alklara az m dayanmtm? Fakat bu beni endieye dryordu, eskisi gibi tahamml edemiyordum artk. Bir gn a kalsam uyuuyor, su isem ikide bir kusmaya balyordum. stelik yordum geceleri; hi soyunmadan, gndz ki klmla yattm halde souktan moraryordum. Her gece buz kesiyor, uykuda kaskat oluyordum. Eski battaniye, hava cereyann nleyemiyordu; sabahlar, dardan yzme ileyen kral, sert havadan burnum imi uyanyordum. Caddelerde yryor, ilk makaleyi tamamlayncaya kadar dayanabilmek iin ne yapacam dnyordum. Bir mumum bari olsayd, gece yarna kadar alrdm. yle esasl bir hamle yapsam, bir iki saatte bitirir, yarn da "Komutan"a giderdim tekrar. Dosdoru Oplanske'ye gittim, bir mum alabilmek iin on re temin etmek zere bankadaki gen ahbabm aradm, Kimsecikler mani olmadan btn salonlara baktm. Bir dzine masann, nnden getim; sohbete dalm mteriler yiyip, iiyorlard; kahvenin ta

110/212

sonuna, krmz salona kadar gittim, aradm adam bulamadm. Canm sklm, gevemi, ktm sokaa; saray istikametinde yola devam ettim. Yolumu kesen engellerin bitip tkenmezlii karsnda ldrmaz da ne yapardm! Yava ve fkeli admlarla, ceketimin yakasn hoyrata yukar kaldrm, ellerimi pantolon ceplerimde yumruk yapm yryor, yol boyunca bahtnm karanlna sylenip duruyordum. Yedi sekiz ay var ki, tek saatim tasasz gememiti, tek haftann her gn, en azndan bir gda aldm olmamt. te imdi sefalet bana yine diz ktryordu. Her eye ramen dayanm, bunca yoksulluun gbeinde namuslu kalabilmitim; hahay, alabildiine namuslu! Aman Allah, ne de aptalmm! Hans Pauli'nin battaniyesini rehine vermek istediim iin erefime leke srdm anlattm kendime. Bu ince drstlmle elenerek gldm, hakaretle tkrdm sokaa; kendi aptallmla adamakll alay etmeye kfi kelime bulamyordum. imdi olmalyd ki! u anda sokakta bir okullu kzn harlndan arttrd bir be para, yahut yoksul bir dulun drd bir re bulsaydm, alr cebime atardm; vicdanm szlamadan bu paray alar, sonra da btn gece ktk gibi uyurdum. Bo eyler uruna byle tarifsiz aclara katlanm olmam, ite imdi semeresini veriyordu; sabrm tkenmiti, ne olursa olsun her eyi yapmaya hazrdm artk. Sarayn etrafm drt kere dolandm, sonra odama gitmeye karar verdim, parkta ufak bir tur daha yapp Karl Johan caddesinin yolunu tuttum.

111/212

Saat on bir sularyd. Cadde karanlkt bir hayli. Sada solda insanlar dolayordu; sessiz iftler, grltc topluluklar. nemli saat almt; gizli eylerin olduu, takn maceralarn balad iftleme vakti. lerde Grand Hotel'in orda bir sesleni: Emma! Btn cadde, zerinde, scak buharlar tten bir bataklkt sanki... Elimde olmadan ceplerimde iki kron arandm. Gelip geenlerin her hareketinde titreyen ihtiras, hatta, sokak fenerlerinin donuk , sessiz ve gebe gece, hepsi birden beni sarmaya balyor; fsltyla, kucaklayla, titrek itiraflarla, yarm szlerle, hafif i ekilerle dolu bu hava beni tahrik ediyordu. Blomquist'in kap aralnda birka kedi yksek perdeden seviiyorlard, iki kronum bile yoktu benimse. Bu derece yoksulluk bir facia idi, sefaletin son perdesi idi! Zilletti, rezaletti! Yeniden fakir dulun son meteliini bulsam derhal cebime atacam bu paray hatrladm; bir okul rencisinin kasket veya mendili, bir dilencinin ekmek torbas geldi aklma; yerde byle bir ey bulsam doruca eskiciye gtrp satacak, parasn hovardala harcayacaktm. Kendimi teselli etmek, ktlkten korumak iin, yanmdan geip giden bu neeli insanlarda bin bir kusur aramaya baladm. ifter ifter geip gidilerine hnla omuz silkiyor, dudak bkyordum. Memnu meyvelerden imlenen ve kanaatkar talebeler, bir terzi kzna sarkntlk yaptlar m bir Avrupal gibi hovardalk ettiklerim sanyorlard. u zppeler, banka memurlar, toptanclar, bulvar aslanlar! Kutorv'daki gemici kadnlaryla, bir bardak

112/212

biraya nlerine kan ilk kap aralnda bir fahieye bile tenezzl ediyorlard bunlar. Birisine rastlar m, rastlamaz m, aldrmadan, kaldrma ileri, bir tkrk attm. Gzlerimin nnde krtran bu insanlara kar duyduum nefretten kuduruyordum. Bam dik tutuyor, dalalete sapmadm iin stn ve mutlu hissediyordum kendimi... Storting meydannda bir kz grdm, yanma vardm, uzun uzun bakt bana: "Merhaba!" dedim. "Merhaba!" dedi, durdu. - ey... Ge vakit hl dolayor musunuz? Gen bir kadn iin bu saatlerde Karl Johan caddesine gitmek biraz tehlikeli galiba! Deil mi? Evet, ama, hi laf atan, smaan olmuyor mu? Yani, akas sizinle gelebilir miyim?" akn akn bakt, ne demek istediimi yzmden okumaya alt. Sonra birdenbire koluma girdi: "Peki, gidelim!" dedi. Yrdk. Faytonlarn nnden geip bir iki adm daha atmtk ki, durdum, kolumu kurtardm: "Dinle yavrum!" dedim. "Metelik yok bende!" Ve ekip gitmeye hazrlandm. lk anda inanmak istemedi, ama btn ceplerimi arayp da hibir ey bulamaynca ierledi, ban sallad, "Hdk!" dedi bana. "yi geceler!" dedim. - Durun biraz!" Gznzdeki gzlk altn m? - Hayr. - O halde cehennem olun! Yrdm...

113/212

Az sonra arkamdan kotu, tekrar seslendi: "Ama yine de gelebilirsiniz!" dedi. Fakir bir sokak fahiesinin bu teklifi karsnda kldm hissettim: "Hayr!" dedim. "Hem, vakit ok ge. Birisiyle de randevum var. Sonra senin byle bir fedakarlkta bulunman doru deil!" - Siz karmayn! Ben u anda sizi istiyorum. - Fakat ben seninle bu ekilde gidemem. - Baka kadna gideceksiniz tabii! - Hayr!, cevabm verdim. Ah. artk o kuvvet yoktu ki bende. Kadnlar benim iin erkekten farkszdlar, sefalet kurutmutu beni. brlerine benzemeyen bu fahie karsnda acnacak bir durumda olduumu hissettim, grn kurtarmaya karar verdim. "sminiz ne sizin?" diye sordum. "Marie mi? Gzel! imdi beni dinleyin, Marie!" Ve ona niin byle yaptm anlattm. Kz hayrette dt. "Yani siz beni geceleri caddelerde dolap da kk kzlar tavlayanlardan biri mi sandnz? Benden byle bir ktlk umar msnz cidden? Yoksa size balangta terbiyesizce bir ey mi dedim, Aklndan ktlk geen kimse, hi benim gibi mi davranr m? Sadece sizinle konutum, sizinle birka adm yrdmse bunun sebebi, sizin bu ii nereye vardracanz grmek arzusudur. Hem ben falancaym, rahip filanca, iyi geceler. Gidiniz ve gnah ilemekten vazgeiniz!" Byle deyip yrdm. Bu gzel buluumdan dolay memnun, ellerimi ovuturuyor, yksek sesle konuuyordum kendi

114/212

kendime. insann her gittii yerde hayrl iler yapmas ne saadet. Ben belki de bu dm kzcaza kendini slah iin n ayak oluyor, onu mr boyunca kurtaryordum. Dnnce o bunu takdir edecek, hatta lm saatinde, kalbi kranla dolu, beni hatrlayacakt. Ah, ah, her eye ramen namuslu olmak bouna deildi dorusu; drst ve namuslu olmak! Keyfime diyecek yoktu; kendimi ne olursa olsun her eye kar cesur ve din hissediyordum. Yalnz bir m olsayd, yazm bitirebilirdim herhalde! Cebimde yeni anahtar yryor, ark mrldanyor, slk alyor, kendime bir kredi salamak imkanlarn dnyordum. Katlarm alp sokaa kmaktan, fenerin altna gitmekten baka arem kalmamt. Sokak kapm atm, yukar kp katlarm aldm. Tekrar aa inince kapy dardan kilitledim. Fenerin altna dikildim. Sessizdi her taraf, yalnz ilerde bir yan sokaktan bir polisin ar ve tok ayak seslerini ve daha uzaklarda St. Hanshaugen taraflarnda bir kpein havladm iitiyordum. Hibir ey beni rahatsz etmiyordu; ceketimin yakasn kulaklarma doru kaldrdm, var kuvvetimle dnmeye baladm. ansm yaver gider de bu ufak incelemenin sonunu getirebilirsem bunun bana mkemmel ekilde yardm dokunacakt. Olduka zor bir noktaya gelmitim, hissettirmeden yeni bir temaya gemem gerekiyordu; sonra kslm, glissando bir fina, uzun bir mrlt ksm gelecek, derken ses perde perde ve gr ykselip sona erecekti; bir patlay gibi, atlayan bir kayann

115/212

gmbrdeyii gibi sarp ve sarararak sona erecekti. Tamam, nokta. Fakat kelimeler aklma gelmiyordu. Yazy batan sona okudum, cmle cmle yksek sesle okudum, ama dncelerimi bu atrdayan climax'a toplayamyordum bir trl. Durmu, bu i zerinde abalarken polis geldi stelik; bir hayli uzamda yolun ortasna dikildi, btn keyfimi kard. Ben u anda urackta "Komutan" iin yazmakta olduum bir yazya mkemmel bir climax zerinde urayorsam, bu onu ilgilendirir miydi? Ya Rabbi, istediim kadar savaaym, kendimi kurtarabilmem imkanszd ite. Orada bir saat kaldm, polis ekip gitti, souk fazlalat, ayakta duramaz oldum. Boa giden bu yeni denememden cesaretim krlm, mitsiz, sonunda yine kapy ap yukar, odama ktm. Oda souktu, bu zifiri karanlkta penceremi glkle seebiliyordum. El yordamyla yatam buldum, kunduralarm karp ayaklarm avucumda sttm. Sonra yattm; oktandr yaptm gibi, st ba soyunmadan, gndz ki klmla yataa girdim. Ertesi sabah ortalk aydnlannca yatamda doruldum, oturdum, yeniden yazya giritim, leye kadar hep yatakta oturup on be yirmi satr kardm ortaya. Biti ksmna gelememitim hala. Kalktm, ayakkablarm giydim, snmak iin odada gezinmeye baladm. Camlar buz tutmutu, darya baktm, kar yayordu, arka avluda talarn, tulumbal kuyunun zerim kaln bir kar tabakas kaplamt.

116/212

Odada gidip geliyor, hedefsiz dalayor, trnamla duvarlar kazyor, alnm yavaa kapya dayyor, iaret parmam demeye vuruyor, dikkatle etrafa kulak kabartyordum. Hepsi de manasz hareketlerdi bunlar; nemli bir ey tasarlyor, gibi sessiz ve dnceliydim. Bu arada birka kere yksek sesle: Aman Allah'm, bu delirmenin ta kendisi! dediimi duydum. Duydum, yine de durmadan bu hareketleri tekrarlyordum. Uzun zaman sonra, belki de birka saat, kendimi topladm, dudaklarm srdm, elimden geldii kadar tutmak istedim kendimi. Son vermek gerek! Azmda inemek iin bir yonga arandm, tekrar azimle yazmaya oturdum. Gbela birka ksa cmle yazabildim; srf ilerleyebilmek iin zorla ele geirebildiim bir dzine biare kelime! Sonra durdum, beynim bombo, gerisi gelmiyordu. Ta atlasa daha fazla ilerleyemediimi grnce, fal ta gibi alm gzlerimi bu son kelimelere, bu atlm da yarda kalm kemerlere diktim. Garip ve titrek harfler, dikenli ekiller gibi gzleri gzmde, kattan doru beni seyrediyorlard. Sonunda btn bunlardan hibir ey anlamaz, hibir ey dnemez oldum. Vakit geiyordu. Sokakta ayak sesleri, araba at grlts duydum. Ahrdan, atlarla konuan Jens Olai'in sesi geliyordu. Uyku gzmden akyordu; oturuyor, hafiften azm aprdatyor, baka hibir ey yapmyordum. Perian haldeydi gsm. Hava kararmaya balamt, gitgide takatten kesiliyordum, yorulmutum, yataa uzandm. Ellerimi biraz olsun

117/212

stabilmek iin parmaklarm ne arkaya, saa sola, salarmda gezdirdim; kopan tutamlar parmaklarmda kalyor, yasta dklyordu. zlmyordum, umursamyordum, sam vard daha. zerimden, bir sis gibi her yanm sarm bu garip uyuukluu atmaya altm, yatakta dik oturdum, gsmn msaadesi nispetinde ksrdm, tekrar uzandm yataa. Hepsi bounayd. Gzlerim ak, tavana dikili, yardmsz, lyordum ite! Derken iaret parmam azma sokup emmiye koyuldum. Beynimde bir ey kprdanmaya balad; alttan alta yol bulmaya abalayan bir dnce, ylgnca bir esinti idi bu: Parmam srversem? Hi dnmeden gzlerimi yumdum, dilerim; bastrdm. Yerimden frladm. Uyanmtm nihayet. Parmamdan hafif kan szyor, szdka, yalyordum bu kan. Acmyordu, yara da mhim deildi pek. Bense birden bire kendime gelmitim, bam salladm, pencere nne gidip yaray sarmaya bir bez paras aradm. Durmu, bu ite megulken gzlerim yaard; sessizce aladm. Bu clz, bu srlm parman hali yle hazindi ki! Allah'm, neydi bu bama gelenler! Karanlk artyordu. Bir mumum olsayd yazmn son ksmn bu gece tamamlayabilmem, imkansz deildi herhalde. Zilinim durulmutu tekrar; dnceler her zamanki gibi gelip geiyorlard beynimden; fazla da ac ekmiyordum. Alk bile birka saat nceki kadar berbat deildi imdi; sabaha kadar pekla dayanabilirdim. Bakkala gidip durumumu anlatmam, veresiye bir

118/212

mum tedarik edebilirdim belki de. Beni tanyorlard; iyi gnlerimde, henz param varken, bu dkkandan ara sra ekmek alrdm. smimin drstlnden tr bana bir mum verirlerdi phesiz. Uzun zamandan beri ilk defa karanlkta elimden geldii kadar elbiselerimi fraladm, yakama dklm salar sprdm. Sonra el yordamyla merdivenleri indim. Sokaa knca, acaba ekmek istesem daha m iyi, diye dndm. Kararsz durdum, uzun uzun dndm. Sonunda: "Asla!" diye cevap verdim kendi kendime. Ne yazk ki midem, yiyecek kaldracak halde deildi, imdi; hayaller, sezgiler, lgnca esintilerle makalemi asla bitiremezdim: halbuki beni tekrar unutmadan "Komutan"a gitmem gerekiyordu. Ne olursa olsun, asla! Ve mumu tercih ettim. Dkkana bu kararla girdim. Tezgahn nnde bir kadn duruyor, teberi alyordu. Az temde, eitli katlara sanl ufak ufak paketler duruyordu. Beni tanyan, her zaman ne aldm bilen kalfa, kadn brakp bir gazeteye bir ekmek sard, nme koydu. "Hayr!" dedim. "Ben bu akam bir mum istiyorum." Kalfay kzdrmamak, bir mum sahibi olabilmek midimi baltalamamak iin bu sz yava sesle, ezile bzle syledim. Cevabm karsnda ard, ite ilk defadr ki ondan ekmekten baka bir ey istiyordum. "O halde bekleyin biraz!" dedi, tekrar kadna dnd. Kadn, alacaklarn ald, be kronluk bir banknot verdi, parann stn alp gitti.

119/212

imdi kalfa ile yalnz kalmtk... "yle ya bir mum istemitiniz." dedi kalfa, Ve bir paket yrtp iinden bir mum ald. O bana bakyordu, ben ona. Dilimin ucundaki ricam bir trl syleyemiyordum. "Ah, yle ya, paray vermitiniz!" dedi birden bire, ite paray verdiimi sylyordu, her kelimesini teker teker iittim. Ve kalfa, kasadan gm kronlar teker teker nme saymaya balad; il il, tombalak gmler... Ve kalfa bana be kronun stn verdi, kadnn be kronunun stn. "Byrn!" dedi. Durdum, bir an bu paraya baktm. Bu ite bir aksaklk olduunu hissediyor, ama zerinde durmuyor, hibir ey dnmyordum. Gzlerimin nnde duran, ldayan bu servete sadece hayret ediyordum. Bir makine gibi paray topladm. Hayretten sersemlemi, ezilmi, mahvolmu, tezgahn nnde duruyordum. Sonra kapdan tarafa bir adm attm, tekrar durdum. Baklarm duvarda belli bir noktaya diktim. Duvarda deriden bir tasmaya takl ufak bir ngrak vard, ngran altnda bir deste sicim. Durmu, bunlara bakyordum. Kalfa, oyalandma gre konumak istediimi sand, tezgahn zerindeki paket katlarn dzelterek: "Artk k geldi galiba!" dedi. "Evet!" cevabm verdim. "yle grnyor. Galiba." Sonra da ilave ettim: "Vakti. Cidden gelmie benziyor. Aslnda ge bile kald."

120/212

Bu zevzekliklerin tarafmdan sylendiini duydum; ama her kelime bende, sanki bir bakas tarafndan syleniyormu tesiri yapt. "yle mi dersiniz?" dedi kalfa. Paralar tutan ellimi cebime soktum, kapy ap dar ktm; iyi geceler dediimi, kalfann da karlk verdiini duymutum. Eikten birka adm uzaklanca dkkan kapsnn hzla aldm, kalfann peimden seslendiini iittim. Zerre kadar hayret etmeden, en ufak bir korku duymadan geri dndm. Sadece paralar kavram, geri vermeye hazrlanmtm. "Buyurun!" dedi kalfa. "Mumu unuttunuz." "Ah, teekkr ederim!" cevabn verdim skunetle: "ok teekkr ederim." Elimde mum, yine caddeden aa yrmeye koyuldum. Aklm toparlaynca ilk iim paray dnmek oldu. Bir fenerin yanma gittim, yeniden saydm, elimle tarttm yle bir glmsedim. Bu para ne de yaman imdadma yetimiti. Uzun mddet iin mkemmel ve harikulade, kurtulmutum! Paralar tutan elimi tekrar cebime soktum, yrdm. Stor caddesinde bir lokanta nnde durdum; soukkanl ve sakin, biraz bir eyler yemeye kalksam m, diye dndm. Tabak atal kak krtlar, etin dvldn iitiyordum. eytan drtyordu; ieri girdim. "Bir biftek!" dedim.

121/212

Garson kz, servis penceresinden mutfaa seslendi: "Bir biftek!" Kapnn hemen yannda, tek bama bir kk masaya oturdum, beklemeye baladm. Yerim karanlkayd biraz: kendimi gzlerden uzak hissedip dnmeye koyuldum. Garson kz arada bir benden yana bakyordu. te ilk namussuzluu, yannda nceki numaralarmn devede kulak kald ilk hrszl yapmtm; kk ama aslnda ok byk ilk hadisemdi bu... Adam sen de, olan olmutu! Hem canm, ilerde bir frsatn bulup bakkaln zararm deme areleri yok deildi ya! Durumum dzeldi mi tamamd i! Ayrca, bakalarndan daha namuslu yaamaya mecbur muydum sanki; mukavelem mi vard benim... "Biftek abuk ulur mu dersiniz?" "Evet, imdi!" Kz, servis penceresin! ap mutfaa bakt. Peki, ya gnn birinde farkna varlrsa? Ya kalfa iine bir kurt der de ekmek dalgasn dnmeye balar, be kronun stn kadnn aldm hatrlarsa? Er ge anlayacakt phesiz; belki de dkkana bir dahaki giriimde anlayacakt. Adam sen de!.. Gizlice omuz silktim. "Buyurun!" dedi garson kz nazik ve biftei masaya koydu. "Baka yere geseniz daha iyi deil mi? Buras pek karanlk!" "Hayr, teekkr ederim, iyi buras!" cevabm verdim. Gsterdii yaknlk beni birden bire heyecanlandrd, derhal biftein parasn dedim, cebimde

122/212

parmaklarma ne rastladysa gelii gzel karp eline tututurdum, avucunu kapattm. Kz glmsedi, yal gzlerimle takldm kza: "Artanla da kendinize bir ev alrsnz... Haydi hayrls!" Biftei yemeye baladm; oburluum artyor, koca koca paralar hi inemeden yutuyordum. Bir yamyam, gibi saldryordum ete. Garson kz tekrar yanma geldi. "Bir ey imez misiniz?" dedi. Eilerek syledi bu sz. Yzne baktm; ok hafif sesle, adeta ekinerek konuuyor, nne bakyordu. "Bir bardak bira falan, yahut ne arzu ederseniz... Bu da benim ikramm olsun... Eer arzu ederseniz..." "Yok teekkr ederim!" cevabn verdim. "imdi imem. Baka sefer yine gelirim." Kz ekildi, iki tezgahnn gerisine oturdu, yalnz ban gryordum. Garip bir kzcaz! Yemeimi bitirir bitirmez kapya yneldim. Midem bulanyordu. Kz ayaa kalkt. Ik sahasna girmekten ekiniyor, sefaletimden habersiz bu gen kza kendimi fazlaca gstermekten korkuyordum. Bunun iin acele iyi geceler dileyip bamla selam verdim, sokaa ktm. Yemek dokunmaya balamt, ok strap ekiyordum, yediklerimi midemde uzun zaman tutabilmem imkanszlat. Yryor, karanlk kelerde yediklerimi karyor, iimi yeniden oymaya balayan bu rtlerin nne gemeye abalyordum. Yumruklarm skyor, dayatyor, tepiiyor, azma gelen lokmalar hrsla yeniden

123/212

yutuyordum... Bouna! Sonunda bir kap geidine saptm, gzlerime dolan yalardan nm grmez olmu, iki bklm, tekrar kustum. Zehir olmutu; caddelerde yryor, alyor, peimi brakmayan zalim kuvvetlere lanet ediyor, alaklklarna beddualar savuruyor, balarna ebedi cehennem azaplar yadryordum. Bu kuvvetlerde mertlik pek azd, cidden gayet azd, ite gn gibi ortada!.. Gzlerini bir vitrine dikmi aval aval bakan bir adamn yanma gittim, byk bir telala sordum: "Uzun zaman a kalm bir kimseye sizce ne yedirmek lazm? Hayat memat meselesi. Midesi biftek kaldrmyor." Adam ard: "St iyi gelir derler." dedi. "Kaynam st! Kimin iin sordunuz?" "Teekkr ederim!" dedim. "Evet, galiba en iyisi, kaynam st." Ve yoluma devam ettim. nme kan ilk kahveye daldm, scak st syledim. St geldi, kaynar kaynar itim, oburluumdan damlasn brakmadm, parasn verip ktm; odama gidiyordum. Derken tuhaf bir eyle karlatm. Sokak kapsnn nnde bir kadn grdm: Fener direine dayanm, n ortasnda uzaktan beni gzetliyordu... Oydu, siyahlar giyinmi o kadn. Evvelki gecelerde de grdm ayn siyahl kadn. Bir yanllk olamazd, ite drdnc defadr ki ayn yerde duruyordu. Hi kmldamadan duruyordu. O kadar garibime gitti ki, elimde olmakszn admlarm yavalattm; kafam o anda dzgn iliyordu, yalnz ok heyecanlydm, yediim yemek sinirlerimi tahrik etmiti. Her zamanki gibi ok yaknndan

124/212

getim, kapya vardm, ieri girmek zereydim, derken durdum. Birdenbire aklma bir fikir gelmiti. Fazla dnmeden geri dndm, kadnn yanma gittim, yzne baktm, selam verdim: - yi geceler, Matmazel! - iyi geceler! - Affedersiniz, birini mi aryorsunuz? Sizi daha nce de grdm, bir yardmda bulunabilir miyim? Tekrar affnz dilerim. - ey. Bilmem ki... - Bu binada drt beygirle bir de ben varm, baka kimse yok. Zaten buras bir ahrla bir teneke atlyesidir. Birisini aryorsanz yanl geldiniz herhalde. Yzn evirdi: "Kimseyi aradm yok!" dedi. "te yle duruyorum." Bak hele, ite yle duruyormu; her gece aklna esiyor, gelip burada duruyormu. Olduka garipti bu. Dndm, bu gen kadnn hali beni hayretten hayrete dryordu. Kstahlamaya karar verdim, cebimdeki il paralar ngrdattm hafif; gelin, dedim teklifsizce bir bardak arap ielim sizinle bir yere gidelim... Malum ya, mevsim k... ok srmez, bir gider geliriz... Fakat raz deil misiniz? - Hayr, teekkr ederim, olmaz. Hayr, gidemem. Fakat ltfederseniz biraz yryebiliriz. Yolum ok karanlk, gece vakti Kari Johan caddesini tek basma gemekten ekmiyorum. Yrmeye baladk, samda gidiyordu. Gzel ve bambaka bir duyguyla sarlmtm. Bir gen kzn

125/212

yaknda olmak uuru. Yan sra yryor, yol boyunca hep ona bakyordum. Salarndaki parfm, vcudundan yaylan scaklk, yzn bana evirdike duyduum o kadn kokusu, o tatl soluk hep birden zerime boalyor; basz, babo, btn duyularma iliyordu. Peenin gerisinde yuvarlak, biraz solgun bir yz seebiliyordu. Mantonun ve peenin altnda sezdiim btn bu rtl gzellikleri dnmek beni aptalca bahtiyar ediyor, bende akl mantk brakmyordu. Daha fazla tutamadm kendimi: Elimi dokundurdum, omzuna parmaklarm dedirdim, salaka glmsedim. Kalbim hzl hzl arpyordu. "Siz ne tuhafsnz!" dedim. - Ne gibi? - Ne gibi olacak; bir kere her gece, maksatsz gayesiz, aklnza esiyor, bir ahr kaps nnde duruyorsunuz... O saatlere kadar uyank kalmay severim benin adetimdir. On ikiden nce yatmaktan siz holanr msnz? - Ben mi? Dnyada nefret ettiim bir ey varsa o da on iki olmadan yataa girmektir. - Grdnz m! im olmad gecelerde ben de bunun iin gezmeye karm; ilerde St. Olaf meydannda oturuyorum... "Ylajali!" dedim yksek sesle. - Ne dediniz? - Hi, Ylajali dedim... Siz devam edin! - St. Olaf meydannda oturuyorum, mnzevi bir hayat, annemle beraber, sar olduu iin konuulamaz annemle. Eh, ben de kalkp biraz sokaa kyorsam neresi garip bunun?

126/212

- Yoo, hi de garip deil! - Ee, daha ne? Sesinden glmsediini anladm. - Bir kz kardeiniz var galiba? - Bir ablam var... Siz nereden biliyorsunuz?.. Fakat Hamburg'a gitti. - Yaknda m gitti? - Be hafta oluyor. Kz kardeim olduunu siz nereden biliyorsunuz? - Hayr, bildiimden deil, ite ylece srdm. Sustuk. Koltuunda bir ift ayakkab, yanmzdan bir adam geti. Cadde, grebildiimiz kadaryla bombotu. Tivoli'ni renkli lambalar, uzun bir dizi halinde parldyordu. Kar yamyordu, akt gkyz. "Allah'm, pardsnz yok, myor musunuz?" dedi gen kadn birdenbire ve yzme bakt. Neden pardsm olmadn ona anlatsa mydm; halimi derhal aklayp onu daha imdiden rktse miydim? Yannda yrmek, onu ksa bir mddet daha gafletinden uyandrmamak yle hotu ki! Yalan syledim: "Yoo, hi myorum." dedim, konuyu deitirmek iin de sordum: - Tivoli'deki hayvan sergisini grdnz m? "Hayr!" diye cevap verdi. "Grmee deer mi?" Ya grelim derse? Bunca n, o kadar insann iine girmek! aracakt; harap elbiselerimden, iki gn var ki ykamasn bile unuttuum sska suratmdan rkecekti; belki de yeleimin bile olmadn grecekti.

127/212

Bunun iin: "Yoo, hayr!" cevabn verdim. "Demez!" isabetli itirazlar geldi aklma, onlardan faydalandm; krk dkk birka sz, posas km beynimdeki kalntlar imdadma yetiti: - Byle kk bir sergiden ne beklenir ki? Hem ben hayvanlar kafeste grmekten hi holanmam. Kendilerine bakldn bilir bu hayvanlar; onlara bakan yzlerce gz hisseder bu hayvanlar; dokunur bu onlara. Ben gzetlendiklerini bilmeyen hayvanlar isterim. Kendi inlerinde gezinen, uykulu yeil gzlerle uzanp penelerim yalayan, dnen rkek hayvanlar. Doru deil mi? - Haklsnz. "Bir hayvan, yalnz korkunluu ve vahilii iinde bizi cezbedebilir. Karanlkta, gecenin karanlklar, ormann hrtlar, esrarengizlii iinde sessizce yaklaan admlar, uup giden bir kuun lklar, rzgar, kan kokusu, havadaki grltler, yrtc hayvanlar lkesine hakim o yrtc hayvan ruhu... Fakat szlerimin onu yormu olmasndan korktum. Byk sefaletimin uuru beni yeniden kavram, eziyordu. stm bam birazck dzgn olsayd, Tivoli'de geirteceim bir gece ile onu sevindirebilirdim. Koskoca Kari Johan caddesini yanna katt yar plak bir dilenci ile geirmekten zevk duyan bu kz anlayamyordum. imden, Allah'm, neler dnyordu acaba? Ya ben niin gidiyor, byle ne yapyor, bir hi uruna neden aptalca glmsyordum? Bu kadar uzun bir gezinti iin kendimi bu narin ipek kuunun emrine vermemde akla yakn tek sebep var myd

128/212

sanki? Bu beni hi yormuyor muydu? Yzmze doru esen en hafif bir rzgarda bile lmn rpertisini duymuyor muydum ta iimde? Aylardr gdasz kaldm iin beynimde artk delilik nbetleri mi depreiyordu? Bu kz, benim odama gitmeme, azma bir yudum st almama midemin belki de geri karmayaca bir kak st imeme bile mani oluyordu. Neden bana srt evirmiyor, ne halim varsa grevim, neden beni brakmyordu... mitsizlie kapldm, bu beni her eyi gze almaya sevketti: "Siz beni yannza almayacaktnz, Matmazel!" dedim. "Yalnz elbisem bile sizi herkesin gznde kk drmeye, utandrmaya yeter. Evet, dorusu bu bence; byle bu!" armt, bam kaldrp bir bakt, sustu. Sonra: '"Hay Allah!" dedi. Baka bir ey demedi. "Yani ne demek istiyorsunuz?" diye sordum. "f, hayr, sylemeyin byle eyler... Hem geldik artk." Dedi. Ve daha hzl yrmeye balad. niversite caddesine saptk, St. Olaf meydannn klar grnd. Admlarm tekrar yavalatt. "Saygszlk gibi olmasn, ama, ayrlmadan nce isminiz! syler misiniz?" diye tekrar sze baladm. "Bir an iin peenizi asanz da yznz grsem? Size minnettarnz olurum." Dedim. kimiz de susuyorduk. Bekliyordum... "Siz evvelce de grmtnz beni." cevabm verdi. "Ylajali!" dedim tekrar.

129/212

"Tam yarm gn, evime kadar beni takip etmitiniz. Sarho muydunuz o zaman?" Sesinden yine glmsediini anladm. "Evet." dedim. "Ne are, sarhotum." "ok aypt yaptnz." Ezilerek itiraf ettim, aypt yaptm. Fskiyeli havuzun nne gelmitik. Durduk, 2 numarann aydnlk pencerelerine yukar baktk. "Artk gelmeyiniz!" dedi. "Bu gece iin teekkr ederim." Basm edim, bir ey sylemeye cesaret edemedim. apkam elimde, ba ak duruyordum. Elini uzatr m acaba? "Biraz da, benim sizi geirmemi isteseniz" dedi akac bir sesle; ayakkablarmn ucuna bakyordu. - Ne saadet! Gelseniz keke! - Evet, ama, ok telere kadar deil! Ve geri dndk. ok armtm; nasl yryeceimi, ne yapacam bilmiyordum; bu kz zihnimi alt st etmiti. Comutum, alabildiine memnundum; mutluluktan mest olmutum. Benimle mutlaka geri dnmek istemiti, bunu ben dnmemitim, onun kendi isteiydi bu. Yzne baktka cesaretim artyordu; bana kuvvet veriyor, her szyle beni kendine balyordu. Bir an sefaletimi unuttum, hiliimi, olanca biareliimi unuttum; kmeden nceki gnlerimdeki gibi kanmn vcudumda lk lk aktm duyuyordum, Kk bir hile ile onu yoklamaya karar verdim. "Hem o gn ben sizi deil, ablanz takip ediyordum." dedim.

130/212

"Ablam m?" diye sordu hayretler iinde. Durdu, yzme bakt, benden bir cevap bekledi. Tam bir ciddilikle sormutu. "Evet!" diye cevap verdim. "Yani nmde giden iki bayandan gencini!" "Gencini mi? Ohoo!" Birdenbire bir ocuk gibi candan ve kahkahayla gld. "Ah, ne de kurnazsnz! Peemi aaym diye byle sylyorsunuz, deil mi? Anlyorum. Ama daha ok beklersiniz... Ceza olarak." Glp akalamaya baladk, durmadan konuuyorduk, neler sylediimi bilmiyordum, neeliydim. Beni evvelce bir kere tiyatroda grdn syledi, arkadam daha varm yanmda, o gn benim yaptklarm ancak deliler yaparm, besbelli o gn de sarhomuum, ne yazk! "Nereden anladnz?" - Anladm, yle ok glyordunuz ki! - Yaa! Ha evet, eskiden ok glerdim. - imdi artk glmyor musunuz? - Yoo, imdi de glyorum. Yaamak yle gzel ki! Karl Johan caddesine geldik. "Daha ileriye gitmeyelim!" dedi. Geri dndk, tekrar niversite caddesine yukar yrdk. Havuz bana geldiimizde ben admlarm yavalattm, artk daha ileriye yrmeme msaade edilmediini biliyordum. "Eh, artk geri dnn siz!" dedi, durdu. "Evet, dnmem lazm!" cevabm verdim. Ama hemen, sokak kapsna kadar gelebileceimi syledi. "Bunda bir ktlk yok deil mi?" "Yok!" dedim.

131/212

Kap nnde durduumuz vakit olanca yoksulluum, tekrar zerime ulland, insan bu derece dtkten sonra hi cesaretim ayakta tutabilir miydi? Bir gen kadnn nnde ben ite, pis, st ba perian, alktan tannmaz halde, ykanmam, yar plak duruyordum. Yer yarlp iine girmeliydim. Kldm, elimde olmadan ezilip bzldm: "Sizi artk bir daha gremeyecek miyim?" dedim. mit etmeye cesaretim yoktu; bana kendisini tekrar grme ansn vereceini mit edemiyor, sert bir ret cevabyla kaytsz ve kaskat brakmasn bekliyordum aslnda. "Yoo, grrsnz!" dedi. - Ne zaman? -Bilmem Sustuk... "Ltfetseniz de bir an iin peenizi asanz!" dedim. "Kiminle konutuumu greyim hi deilse. Bir an iin. nk konutuum insan grmeliyim." kimiz de susuyorduk... "Sal akam beni burada bulabilirsiniz." dedi. "Gelir misiniz?" - Evet, izin verdiniz madem. - Saat sekizde. - Gzel. Ona temas edebilmeme bir vesile olsun diye, elimi mantosunda gezdirip stndeki karlar sprdm. Ona bu derece yatan olmak, bana bir ehvet duygusu veriyordu. "Hakkmda kt eyler dnmenizi istemem." dedi. Tekrar glmsedi.

132/212

- Hayr... Birdenbire azimli bir hareket yapt, peesini alnna kadar kaldrd, bir an ylece baktk. Ylajali! diye haykrdm. Uzand, kollarm boynuma dolad ve beni pt.Heyecenla nefes aldn hissediyordum. Ve yine o anda ellerimden syrld, soluk solua ve fsltyla, iyi geceler! dedi, dnd, baka bir ey demeden merdivenlere, yukar doru kotu... Ve sokak kaps kapand. Ertesi gn kar fazlalamt. Yamurla kark ar aksak bir kar yayor, yerde amur oluyordu. Hava hayli sert ve souktu... Geceki ruh sarsntlarndan kafam bir tuhaf durgun, gzel bulumadan kalbim sarho, sabahleyin ge uyandm. Yaadm bu hal iinde bir zaman uyuyamam, Ylajali'yi hep yanmda hayal etmitim; kolumu uzatm, kendime sarlm, boluu pmtm. Nihayet yataktan kalkabilmi, tekrar bir bardak st imi, sonra da bir biftek yemitim. A deildim, artk; yalnz sinirlerim fazla gergindi yine. Elbiseciler arsna gittim. Elden dme bir yelek bulur, ucuza alabilirim belki, diye dnyordum; ceketimin altna bir eyler giymi olmak iin. arnn merdivenlerini trmandm, bir yelek grdm, incelemeye baladm. Ben bu ile megulken bir tandk geiyordu, el etti, seslenip ard beni. Yelei yerine astm, aa indim. Bir teknisyendi, broya gidiyordu. "Gelin, bir bira ielim!" dedi. "Fakat hemen gelin, vaktim ok az... Dn gece beraber dolayordunuz, nenin nesiydi o kz?"

133/212

Dnmesini bile kskanarak: "Dikkat!" dedim. "Nianlm olabilir!" "Yok yahu!" dedi. - Evet, dn gece nianlandk. Bu sz onu susturmaya kafi gelmiti, yzde yz inand. Kurtulmak iin yalanlar uyduruyordum. Bira itik ve ayrldk. "Hadi hoa kal!..." ey! dedi, birdenbire. "Size birka kuru borcum, uzun zamandr deyemedim, ok ayp, fakat yaknda vereceim." "Teekkr ederim." dedim. Onun bana, bu borcunu hibir zaman vermeyeceini biliyordum. Bira ne are, hemen bama vurdu, kztm. Geceki macera beni sardka saryor, akna eviriyordu. Sal gn ya gelmezse! Ya dnmeye balar da phelenirse!.. Neden phelenirse?... Dncelerime bir anda canllk geldi, zihnim para iini kurcalamaya balad. Korkuyor, kendimi dndke ecel terleri dkyordum. Hrszlk bin bir ayrntlaryla ullanyordu hayallerime: Ufak dkkan, tezgah, paray kavrayan ince, zayf, elimi gryor, beni sulamaya gelecek polisin neler yapacan hayal ediyordum. Ellenme, ayaklanma kelepeler, hayr, yalnz ellenme, belki de yalnz bir elime; parmaklk", nbeti amirinin yevmiye defteri, mrekkep kaleminin trtl sesi, baklar, o tehlikeli baklar: Eee, Bay Tangen?'Hcre, sonsuz karanlk...

134/212

Kendimi cesaretlendirmek iin yumruklarm iddetle sktm, yrym hzlandrdm, Sfortov'a geldim, bir yere oturdum. Brak bu ocukluu! Hrszlm nasl ispat edebilirlerdi? Hem sonra, gnn, birinde her eyi bir bir hatrlasa bile, kalfa ortal telaa verecek deildi ya; nerede o yrek, iinden olmaktan korkard. Grlt istemem! Telaa mahal yok, rica ederim! Fakat cebimdeki bu para beni yine de rahatsz ediyor, eziyordu. Hislerimi tahlile baladm; phesiz, evvelce erefimle azap ekerken daha mesut olduum sonucuna vardm. Ya Ylajali? Gnahkar ellerimle onu da beraber drm olmuyor muydum? Allah'm, ulu Tanrm! Ylajali! Kendimi bir penguen gibi sarho hissediyordum; birden kalktm. Fil eczanesi yanndaki pastac kadna gidiyordum. Bu yz karandan kurtulabilirdim henz, ge kalm deildim, bunu yapabileceimi btn dnyaya gstermek istiyordum. Paray son meteliine kadar elimde hazr etmitim; bir ey satn alacakmm gibi kadnn tezgahna eildim, elimdeki tekmil paray acele, kadnn eline tututurdum. Tek sz sylemeden hemen dar ktm. Tekrar namuslu bir adam olmak zevki ne gzeldi! Bo cebim artk beni rahatsz etmiyordu; tekrar be parasz kalmak bir saadetti imdi. Doru dnrsem bu para aslnda bana gizli tasalar kayna olmutu; ka kere rpererek hep bunu hatrlamtm; vurdum duymaz bir insan deildim ben; drst tabiatm bu alaka harekete isyan etmiti. ok kr, kendi

135/212

vicdanma kar yine yceltmitim kendimi. Hadi yapsanza benim yaptm! dedim, kaynaan arya baktm. Siz de yapn da grelim! Ben ihtiyar ve yoksul bir pastac kadn sevindirmitim, az ey miydi bu? Darda idi kadncaz; ocuklar bu gece artk a yatmayacaklard... Bu dnceler beni feraha kard, yaptm hareketi kendim de pek beendim. Bu paradan kurtulmutum ok kr. Sarho ve sinirli, yola dzldm, caddeyi takibe baladm. Ylajali'nin karsna aln ak kmak, yzne bakabilmek sevinci, sarholuumla birlikte yryordu; aclarm dinmiti artk. Bo ve berrakt zihnim, srf ktan bir ba omuzlarmn zerine konmu, parldyordu sanki. Taknlklar yapmak, akla smaz iler becermek, ehrin altn stne getirmek, grlt etmek hevesine kapldm. Graensen caddesi boyunca deliler gibi yrdm. Hafiften kulaklarm uulduyor, beynimde sarholuk tam seyrinde devam ediyordu. Edepsizce comu, aklma esti, karmda azm bile amam bir kapcya ka yanda olduumu syledim, adamn elini sktm, ylarak yzne baktm, sonra da brakp gittim adam. Gelip geenlerin konumalarndaki ses ve kahkaha perdelerini ayrt ediyor, nm sra saa sola seken kk kular gzetliyor, kaldrm talarndaki dzeni inceliyor, talarda eitli iaretler, alacak ekiller buluyordum. Bu srada Storting meydanna kadar gelmitim. Birden durdum, faytonlara baktm; Arabaclar konuarak geziniyor, atlar berbat havada boyunlarn sarktm duruyorlard. Gel! dedim, dirseimle

136/212

drtkledim kendimi. Derhal ilk arabaya gidip bindim. "Ullevaal yolu, 37 numara!" dedim. Hareket ettik. Yolda arabac dnp dnp bana bakmaya balad, arabann iine bakyordu, mein krn altnda oturuyordum. phelenmi miydi? Hrpani klm gzne batyordu besbelli. Daha nce davranm olmak iin: "Birisini bulacam." dedim, bu adam mutlaka bulmam noktasnda srar ettim. 37 numarann nnde durduk, arabadan atladm, acele merdivenleri ktm, soluu nc katta aldm. Bir ngran ipini ektim, ngrak ierde alt yedi defa ac ac ald. Kapy bir kz at, kulaklarnda kpeler grdm, gri elbisesinde siyah lasting dmeler. rkm, yzme bakt. - Kierulf'u aryorum, nasl anlatsam, Juachim Kierulf, yn tccar... Kz ban sallad: - Burada Kierulf adnda kimse yok! Yzme bakt, ekilmeye hazr, kapy tuttu; aradm adam hatrlamaya almad hi. Ama sorduum kimseyi biraz dnse hatrlayacaa benziyordu, tembel! Kzdm, srtm dnp yrdm, merdivenleri hzla indim. "Burada yok!" dedim arabacya. "Yok mu?" dedi. - Yok ne yazk ki, imdi Tomte caddesi, 11 numaraya gidelim! Son haddini bulan heyecanm arabacya da gemi, bu iin bir hayat memat meselesi olduuna o da inanmaya balamt. Basyordu ata kamy.

137/212

"Adamn ad nedir?" diye sordu, bam evirip. "Kierulf, yn tccar Kierulf." Dedim. Yanlmann imkansz olduunu arabac da kabul ediyordu. "Ak renk bir ceket giyer, deil mi?" diye sordu. "Ne?" diye bardm. "Ak renk mi? Siz ldrdnz m? Benim aradm bir ay fincan m yani?" Ak renk bir ceket bana pek de yersiz grnm, aradm adam hakkndaki btn dncelerin canna okumutu. "Ne dediniz, nasld ismi, Kierulf?" "phesiz!" cevabn verdim. "Ne var bunda alacak? - sminden dolay hi kimse ayplanamaz. - Kzl sal deil mi bu? Eh, mmknd pekala, kzl sal olmas; arabacnn bunda hakl olduuna kanaat getirdim, biare arabacya kar iimde bir minnet duydum: "Aradmn kim olduunu biliyorsun" dedim. "Sylediin gibi sahiden; byle bir adam ancak kzl sal olabilir." "Galiba birka kere de arabama bindi." dedi arabac. "Elinde burmal bastonu da var." Aradm adam gzmde bsbtn canland, cevap verdim: "He he! Bu adamn bastonsuz dolat grlmemitir. Bundan emin olabilirsiniz." Ta kendisi, bu onun arabasna binmi adamd. Tanmt... Dolu dizgin gidiyorduk, atn nallarndan kvlcmlar salyordu. Bu gerginlik iimde zihnim, uyanklm her an muhafaza ediyordu. Bir polisin nnden getik, numarasnn 69 olduunu grdm. Bu say, insafszca hedefini buldu, bir kymk gibi anszn beynime

138/212

sapland. Altm dokuz, ta kendisi, unutmama imkan yok! lgn esintilerin elinde esir, geriye ekildim; dudaklarm kprdatarak kendi kendime abuk sabuk konutuum grlmesin diye arabann derinlerine bzldm. Delilik beynimde hora tepiyor ve ben brakyordum yapsn istediini. Tesirlere yenildiimi gryor, ama baa kamyordum. Glmeye baladm sessizce ve ihtirasl; imi olduum bir iki bardak biradan hala akr keyif ve neeli. Heyecanm gitgide yatyor, yava yava durulmaya balyordum. Yaral parmamn dn hissettim, biraz stmak iin parmam yakamdan ieri soktum. Tomte caddesine geldik. Araba durdu. Arabadan ar ar indim; dncesiz, gevemi, bam kazan gibi. Giri kapsndan daldm ieri, arka avluyu getim, bir kap grdm, atm, ieri girdim; iki pencereli, odams bir holdeydim imdi. Bir kede st ste konmu iki bavul duruyordu; uzun duvar kenarnda eski ve boyasz bir tahta ve bunun zerinde bir battaniye. Sadaki ilk odada sesler, ocuk barmalar iittim; zerimdeki ilk katta bir demir levhann ekile dvlmekte olduunu duydum. Bulunduum holde btn bunlarn farkna vardm. Kamay dnmeden, acele etmeden karmdaki kapya doru yrdm; bu kapy da atm. Vognmand caddesine ktm. Bir uundan girip br uundan ktm binaya yukar baktm. Kapnn stndeki levhada unlar okudum: "Yolculara yemek ve oda verilir"

139/212

Svmak, beni bekleyen arabacdan kamak aklma bile gelmiyordu; Vognmand caddesine ktm; korkusuz, fena bir i yaptm dncesinden uzak, ar ar yrdm. Beynimde uzun zaman hayaletler gibi dolam Kierulf denen bu yn tccar; yaadna inandm, bulmaya kendimi mecbur hissettiim bu adam; imdi zihnimden km, silinmi, kafamda mekik dokuyan baka divaneliklerle birlikte yok olmutu, belli belirsiz bir sezgi, hafzamda bir hatrayd imdi. Yrdke aylyordum; bir arlk, bir kesiklik vard stmde: ayaklarm glkle sryordum, iri, slak, para para kar, hala yayordu. Grnland'a kadar yrdm, kilise nne vardm, bir kanepeye oturdum. Gelip geenler bana bakyorlard. Dncelere dalmtm. Tanrm, ilerim ne kadar da ters gidiyordu! Sefaletim beni canmdan yle bezdirmiti ki, artk bu hayat mcadeleye deer grmyordum. Bahtszlk baskn km, fena yklenmiti. ylesine bitmitim ki, imdi eski halimin bir glgesiydim ancak. Omuzlarm bir yana arplmt; yrrken gsm elden geldii kadar kollamak iin, ne doru eilmeyi adet edinmitim. Birka gn nce vcudumu gzden geirmitim. Bir sabah vakti odamda yapmtm bu ii; arp kalm, vcudumun haline alamtm. Haftalar var ki stunda ayn gmlei tayordum, terden kaskat kesilmisti, gmlek gbeimi tahri etmiti, yaradan hafife kanl bir su szyordu, acmyordu, ama karnmn stnde byle bir yaran olmas yrekler acsyd. Bu yaraya hibir ey yapamyordum,

140/212

kendiliinden iyileecee de benzemiyordu; ykyor, dikkatle kuruluyor, zerine yine ayn gmlei giyiyordum. Deitiremezdim ki... Oturduum kanepede bunlar dnyor, zlyordum. Kendimden tiksiniyordum; ellerim bile bana iren grnyordu; ellerimin stndeki bu prsk, hayasz ifade beni rahatsz ediyordu; clz parmaklarnm manzaras karsnda iimde hoyrata bir merhamet uyanyordu; sarsak gvdemden nefret ediyor, onu tadm dnp onunla evirili olduumu hissettike rperiyordum. Allah'm, bir sona erseydi de bu i, lm candan zlyordum. Tamamyla malup, rezil kepaze, kendi gzmde deerim iki paralk olmu, mekanik bir hareketle ayaa kalktm, odamn yolunu tuttum. Bir byk kap nnden geerken kapda u kelimeleri okudum: "Kefen, tabut rt, Matmazel Andersen, byk kap, sa kolda." Eski hatralar! dedim ve Hammersborg'daki, bir zamanlar oturduum oday, kk salncak koltuu, kapnn altndaki gazeteleri, Fenerler iletmesinin, frnc Fabian Olsen'in taze ekmeklerinin ilanlarn dndm, yle yle; o zamanlar imdikinden ok, ok daha iyiydim ben! Bir gecede on kronluk bir yaz yazvermitim; imdi artk hibir ey yazamyordum, artk hi mi hi yazamyordum, yazmaya kalktm m zihnim boalveriyordu. Evet, artk sonu gelsin istiyordum. Ve yryor, boyuna yryordum. Beni bakkal dkkanna yaklatran her admda, iimde yan uurlu bir his, bir tehlikeye doru ilerlediim hissi kuvvetleniyordu; ama niyetimden asla caymayacak,

141/212

teslim olacaktm. Sessiz sakin basamaklar ktm, kapda kk bir kzla karlatm, elinde bir fincan vard, yanndan geip kapy kapadm. Kalfa ile imdi yine kar karyaydk ve yalnz. "Ya!" dedi. "Ne berbat hava!" Niye havadan sudan bahsediyordu, bana bir sigara ikram etseydi ya, ierledim: "Ben buraya havadan bahsetmeye gelmedim." dedim. Bu iddet kargsnda afallad, ondaki o kk esnaf kafas ilemez oldu. Be kronunu dolandrm olduumu aklndan bile geirmemiti. "Sizi aldattm bilmiyor musunuz?" dedim sabrsz ve burnumdan soludum, titredim, derhal asl konuya dnmezse zor kullanmaya hazrdm. Ama adamcaz hibir eyin farknda deildi. Hay Allah, sen bilirsin! Gel de yasa bu aptallar iinde! Adam tersledim, bu isin nasl olduunu noktas noktasna anlattm; hadise cereyan ederken ben nerede duruyordum, o nerede duruyordu, para neredeydi, paray avucuma nasl alm, avucumu nasl kapamtm; hepsini teker teker anlattm. Ve o, sylediklerimin hepsini anlyor, anlad halde bana kar hibir ey yapmyordu. Saa sola dnyor, yan odadan gelen ayak seslerine kulak veriyor, yava sesle konumam iaret ediyordu; sonunda: "Bunu size cidden yaktramadm." dedi. "Yoo, durun hele!" dedim yksek sesle. Onunla zt gitmek, onu kkrtmak istiyordum. "Bu i sizin o biare esnaf kafaszla tasavvur ettiiniz kadar adi ve alaka bir i deil. Ben paray kendime alkoymadm ki, aklmdan bile

142/212

gemedi; bundan ben mi imleneceim, ne mnasebet! Bu benim drst mizacma aykr bir ey..." - O halde ne yaptnz? - Yal, yoksul bir kadna baladm, santimi santimine, anladnz m? Ben buyum ite, yoksullar dnrm ben." Adam bir an dnd, ne dereceye kadar namuslu olduumu bir trl kestiremiyordu anlalan. Sonunda: "Paray geri verseydiniz daha iyi deil miydi?" dedi. Kabaca cevap verdim: "Hayr! Sizin banz derde sokmak istemedim, sizi korumak istedim. Fakat byle bir alicenapla kar edilen teekkre bak! Gelmi olup biteni size anlatyorum da bir kpek kadar utanmyorsunuz bile! Aramzdaki anlamazl gidermeye u kadarck teebbs etmiyorsunuz bile! Su benden gitti. eytan grsn yznz. Hoa kaln!" Kapy hzla ekip ktm. Fakat gndz yrdn o yollardan dizlerim sallana titreye, yumuak karda slanm odama, bu yasl kovua gelince azametimden eser kalmad; prsyp snverdim. Zavall kalfaya yklendiime piman olmutum; alyor, oynadm rezil oyundan tr kendimi cezalandrmak iin grtlam skyor, saa sola saldryordum. inden atlacan dnerek lm korkular geirmi, dkkann zarar bu be kron iin hadise karmay gze alamamt phesiz. Bense onun bu korkusunu istismar etmi, yksek perdeden konuarak ona azap ektirmi, haykrdm her kelime ile onu ilemi, baklamtm adeta. Dkkan sahibi belki de yandaki odada oturuyordu, ne oluyor

143/212

diye dar kmasna ramak kalmt belki de. Bu benim yaptm alaklk, akla sar ey deildi, asla deildi! Peki ama, ya ben niin sulanmamtm? Bylelikle bir sonuca balanrd bu i. Ellerimi kelepeye uzatmtm, usulnce. Zerre kadar direnmemi, aksine kolaylatrmtm ii. Gklerin, yerlerin Rabbi; bir mutlu saniye uruna hayatmn bu gnn harcadm! Btn mrm bir mercimek orbasna fedadr! Yakarlarm bari bu sefer, duy!.. Islak stmle yataa girdim; belki bu gece lrm diye belirsiz bir dnce vard zihnimde; gvdemde kalm son kuvveti, yataa biraz ekidzen vermeye harcamtm; sabaha az ok muntazam grnmeliydi evrem. Ellerimi katladm, yerimi buldum. Derken birdenbire Ylajali'yi hatrladm. Akam saatleri boyunca onu nasl olmu da tamamen unutmutum! Ve gnlme k, gayet hafif, yeniden vurdu; beni bir gzel stan bir ufak gn ! Gne daha da geliyor, ince yumuak bir ipek bana brnerek geiyor, beni uyuturuyordu. Gne oaldka oalyor, akaklarm yakyor, kzgn ve iddetli, harap beynimde kaynyordu. Derken delidolu bir k yn yand gzlerimin nnde. Gkyz, yeryz tututu; insanlar, hayvanlar ate oldular; dalar ve eytan ate oldular; bir uurum, bir l, alevler iinde bir dnya, duman duman bir maher. Hibir ey grmez oldum, hibir ey duymaz... Ertesi sabah kan ter iinde uyandm, btn vcudum slak; her yanm bir atetir sarmt. lk anda, dnk

144/212

olaylar hatrlayamadm birden; akn akn saa sola bakndm; ben ben olmaktan kmtm sanki, kendimi tanyamadm. Kollarm bacaklarm elledim, pencerenin neden kar ki duvarda deil de bu duvarda olduuna atm; alttaki avluda atlarn tepinmeleri, stmdeki kattan geliyordu sanki. Midem bulanyordu hafif. Alnmda salar yap yapt ve souk... Dirseime dayanp doruldum, yasta baktm: top top salar vard slak. Kunduralar iinde ayaklarm gece boyunca imilerdi, ama acmyorlard; parmaklarm doru drst kmldatamyordum yalnz. kindi sona ererken havann kararmaya yz tuttuu sularda yataktan kalktm ufak ufak, ihtiyatl admlar attm, ayakta devrilmeden durmay denedim, ayaklarm mmkn mertebe kolluyordum. ok ac ekmiyor, alamyordum; zgn deildim, aksine hudutsuz bir memnunluk duyuyordum; baka trl olabilecei aklma bile gelmiyordu. Sonra sokaa ktm. Beni az buuk rahatsz eden tek ey, yemekten tiksinmeme ramen, alkt. Yeniden rezil bir itah duymaya balamtm. imde gittike artan bir oburluk. Bir ey iimi insafszca kemiriyor, sessiz sedasz ve tuhaf, yapacan yapyordu. Bir dzine minnack hayvan vard sanki; balarn yana yatryorlar, hafife sryorlard, sonra balarn br yana yatryorlar, hafife sryorlard; bir an hi kprdamadan duruyorlar, sonra yeniden balyorlard;

145/212

grltsz, acelesiz kemirip ilerliyorlar, getikleri her yerde gedikler ayorlard... Hasta deildim, bitkindim yalnz. Terlemeye baladm. Stortorv'a gidip biraz dinlenmek istiyordum; fakat uzun ve zahmetliydi yol. Sonunda az bir ey kald; pazar meydanyla Torv caddesinin birletii kede durdum. Ter gzlerime aa szyor, gzlm slatyor, grmeme engel oluyordu: biraz kurulanaym diye durmutum. Durduum yeri grmyor, dnmyordum; yanm yremi kuatan grlt korkuntu. Birden bir sesleni duydum; souk, keskin bir ihtar. Bu haykr duydum, ok iyi duydum, sinirli bir halde yana kaydm, berbat ayaklarmn kmldan nispetinde hzl bir adm attm. Koskoca bir ekmek arabas ta yanmdan geti, tekerlek ceketimi syrmt; biraz tetik davransaydm kurtulacaktm. Diimi trnama taksaydm biraz tetik davranabilirdim belki de; biraz tetik! Ama i iten gemiti; ayaklarmdan birinde bir ac duydum, birka parmak ezilmiti. Ezilen parmaklarn, ayakkabnn iinde adeta bzlverdiklerini hissettim. Arabac var gcyle atlarn dizginlerine sarld, arabada arkasna dnerek dehet iinde sordu: "Ne oldu?" Evet, daha da kt olabilirdi... Her halde tehlikeli deil o kadar... Krk kk olduunu sanmyorum... Rica ederim... Gidebildiim kadar abuk, banklardan birine yrdm; etrafm alm, gzlerim bana dikmi bu bir sr insandan sklyordum. Hem ldrc bir darbe

146/212

deildi bu; ucuz atlatmtm, byle bir ey bama gelecekti er ge. in fena taraf, ayakkabm paralanm, kapak tabandan kopmutu. Ayam kaldrdm, yangn iinde kan grdm. Bilerek yaplmamt ya bu; adam bama byle bir kazann gelmesini istememiti ya; az m korkmutu! Arabadan biraz ekmek vermesini isteseydim verirdi herhalde. Sevin sevine verirdi phesiz, Allah raz olsun! Alktan imanm gevriyor, bu yzsz itahmdan nasl yakay syracam bilemiyordum. Oturduum kanepede saa sola kvranyor, gsm dizlerime eiyordum. Karanlk bastrnca belediyenin oraya gittim. Allah bilir, oraya nasl vardm... Parmakln kenarna oturdum. Ceketimin ceplerinden birim yrttm, azma sokup inemeye baladm. Belli bir maksatla deil, gzlerim bir noktaya dikili, bir ey gmleksizin, halim zehir zakkum, azmda iniyordum, Birka ocuun etrafmda oynadklarn iitiyor, nmden geen bir yolcuyu igdmle duyuyor, bakaca bir eye dikkat etmiyordum:. Birdenbire altmdaki dkkanlardan birine gidip biraz i et elde etmeyi dndm. Yerimden kalktm, parmakln kar tarafna getim, ar atsnn br uundan aa indim. Kasaplara yaklamtm ki, basamaklarn bitiminde yukarya seslendim; yukarda bir kpek varm da onunla konuuyormuum gibi, arkama tehditler savurdum. Karma kan ilk kasaba yneldim:

147/212

"Ltfen" dedim. "Kpeim iin bir kemik verir misiniz ? Bir kuru kemik, zerinde hi et olmasa da olur; azna almaya bir ey olsun, kafi!" Adam bir kemik verdi, kk mkemmel bir kemik, zerinde et de vard biraz; kemii ceketimin altna soktum, yle candan teekkr ettim ki, adam ard, yzme bakt. "Bir ey deil!" dedi. "Yoo, yle sylemeyiniz!" diye mrldandm. "Bana byk bir iyilik ettiniz." Sonra yukar ktm. Kalbim hzl hzl arpyordu. Demirciler geidine daldm, ta ierlere yrdm, bir arka avluda harap bir kapnn nnde durdum. Drt bir yanda hi k grlmyordu; drt bir yanm karanlkt mkemmel; kemii kemirmeye baladm. Tad neyin tadna benziyordu, hibir eyin! Bayat kann tkayc kokusuydu kemikten ykselen; derhal kusmak zorunda kaldm. Bir daha denedim. Yuttuklarm karmayacak olsam faydasn grecektim herhalde; midemi yattrmam gerekiyordu. Kzdm, dilerimi hrsla et parasna geirdim, birazm kopardm, sonra yuttum. Para etmiyordu; et krklar midemde snr snmaz geri geliyorlard. lgna dnm, yumruklarm sktm, aresizlikten alamakl olmutum; deliler gibi diledim kemii. Gzyalarn boand, yalarla sland, kirlendi kemik, ryor, kfrediyor, yeniden sryordum; kalbim atlayacakm gibi alyordum, tekrar kustum. Barp ararak, dnyada ne var ne yok isyan ettim. t yok. evremde ne bir insan, ne bir k, ne bir ses. Zorlu bir heyecan hali yayordum; beni belki biraz

148/212

doyurabilecek olan bu ufack et paralarn karmak zorunda kaldka ar ve sesli soluyor, dilerimi gcrdatarak alyordum. Hibirinin fayda etmediini grnce bitkin bir nefretle dolu, gzlmn fke brm, elimdeki kemii kapya doru frlattm; gkyzne yukar barp ardm, tehditler savurdum; sesim kslm, ac ac Allah'n adm haykrdm, parmaklarm peneler gibi bktm... syan ediyordun, deliler gibi isyan ediyordum. Heyecan ve bitkinlikten titriyor, hl beddualar, hakaretler mrldanarak, iddetli alayn peinden hl hkrarak, bu lgnca fke boalyla ezik hurda, hep ayn yerde duruyordum. Ah, ah, bu benim szlerim, hatta sefaletimin ortasnda, kitaplarn diliydi, ve edebiyat; gevezelikti bunlar! Belki bir yarm saat orada kaldm, hkrdm, sylendim, kapya dayandm. Derken sesler duydum, demirciler geidine giren iki adamn konutuklarm duydum. Sendeleyerek kapdan ayrldm, evler boyunca srkledim kendimi, yeniden, aydnlk caddelere ktm. Young tepesine doru srnrken beynim, anszn gayet garip bir istikamette ilemeye balad. ar meydannn yanndaki fakir barakalar hatrlamtm; eski elbise satan bu dkkanlar, bu harap kulbeler manzaray bozuyorlard. Meydann grnnde bir yz karasydlar, ehri kirletiyorlard; al aa etmeliydi bu dkntleri! Corafya Enstits'n buraya getirselerdi ka para harcanacan hesapladm zihnimde; nnden her geiimde bu gzel bina, benim yle houma gidiyordu ki. Byle bir tama, yetmi, yetmi

149/212

iki bin krondan daha aza kmazd herhalde... yi para, itiraf etmek lazm, gzel bir cep harl, he he, ilk azda. Ar ar bam salladm, bu parann balang iin pek gzel bir cep harl olacam tasdiktim. Btn vcudum hl titriyordu; arada derin derin iimi ekiyor, hkryordum. Bende artk fazla bir hayat eseri kalmad hissine kaptrmtm kendimi; bak kemie dayand gibime geliyordu. Eh, hani buna da pek aldrmyordum; bunun zerinde hi de durmuyordum; aksine, ehri geerek limana aa yryor, odamdan uzaklatka uzaklayordum. Caddeye boylu boyunca serilip lme de uzanabilirdim, ayn ey! ektiim kahrlar beni gittike daha vurdumduymaz yapyordu; yark ayam zonkluyor, bana acnn btn gvdeme yayld hissini veriyor, ama bu bile benim iin yle byk bir strap olmuyordu. Ben daha beter nelere katlanmtm! stasyon rhtmna geldim. Ne bir hareket, ne bir grlt; sadece arada bir, bir insan grlyordu; elleri ceplerinde dolaan bir liman iisi veya bir tayfa. Topallayan bir adam grdm, yanndan geiyordum, bana yan gzle dik dik bakt. Bir igdyle yolunu kestim, elimi apkama gtrp sordum: "Rahibe sefere kt m?" Sonra da kendimi tutamayp elimi gzlerine sokarcasna uzattm, parmaklarm aklattm: Vay canna! dedim, yle ya, Rahibe: Ben bu gemiyi hepten unutmutum! Ama bu gemi yine de uur altmda uykuda yayordu, farknda olmadan onunla doluydum bunca zaman. - Evet, hareket etti.

150/212

- Nereye gittiini biliyor musunuz? Adam dnmeye balad, uzun ayann zerine basp ksasn yukarya kaldrd; ksa ayak bolukta hafife sallanyordu. "Hayr!" dedi. "Siz onun buradan ne yklendiini biliyor musunuz?" "Yoo!" diye cevap verdim. Ama ben imdi Rahibeyi unutmutum bile. Adama, eski mil zerinden Holmestrand'n ne kadar ekeceini sordum. "Holmestrand m? ekse ekse..." - Yahut Veblungsnaes ? "ey ne, diyordum, Holmestrand buradan bence..." "Ah, durun, aklma gelmiken.." diye yeniden szn kestim. "Bana ltfen bir para ttn verir misiniz, az bir ey?" Adam ttn verdi, candan teekkr ettim, ayrldm. Ttn kullanmadm, hemen cebime soktum. Adam gzlerini hl benden ayrmyordu, bir eyden phelenmiti belki de! Yrsem de, dursam da bu kukulu bak zerimde hissediyordum. Bu adamn takibinden kurtulmak istedim, geri dndm, yanna gittim: "neci!" dedim. Yalnz bu kelime: neci... Bakaca hibir ey. Bunu sylerken de yzne baktm dik dik; baklarndaki korkunluu da hissettim, ona bir baka dnyadan bakyordum sanki. Bu sz syledikten sonra bir an ylece durdum. Sonra tekrar istasyon meydanna doru yrmeye baladm. Adam hi sesini karmam, sadece gzlerini benden ayrmamakta

151/212

devam etmiti. neci mi? Birden durdum. Evet, bu his bende anszn uyanmam myd: bu sakat adama daha nce de rastladm hissi? Ben ona Graensen'de gneli bir sabah vakti rastlamtm, yeleimi rehine verdiim gn. O zamandan bu yana yllar, yllar gemiti sanki; bana yle geliyordu. Uman caddesine alan ar meydannn kesinde bir evin duvarna dayanm, dnrken birden irkildim, kamak istedim, kaamaynca kaskat, diktim gzlerimi nme, utancmdan bam yere edim, yaplacak hibir ey kalmamt: "Komutan"la yz yze gelmitim. Alabildiine hoyratlatm, dikkatini zerime ekmek iin duvardan bir adm ne ktm hatta. Ben bunu kendimi acndrmak iin deil, kendimi maskara etmek, tehir direine ekmek iin yaptm; sokan ortasna serilmek, "Komutan"dan rica etmek geti iimden: ine beni, bas suratma! Selam bile vermedim. "Komutan" bende bir kaklk olduunu sezdi anlalan: admlarn biraz yavalatt. Onu durdurmak iin: "Size bir yaz getirecektim, ama istediim gibi olmad henz." dedim. "yle mi?" dedi. "Tamamlayamadnz m?" - Hayr, daha bitiremedim. Fakat "Komutan"n gsterdii yaknlk karsnda gzlerim yaarmt, kuvvet kazanabilmek iin serte ksrdm. "Komutan" burnundan soludu, yzme bakt. "u sralarda geinecek paranz var m?" dedi. "Yok!" diye cevap verdim. "O da yok. Bugn hl azma lokma koymadm, fakat..."

152/212

"Allah korusun, hi olur mu, sokaklarda alktan leceksiniz, be kuzum!" dedi. Hemen elini cebine soktu. Utan duygusu iimde o anda uyand, sendeledim, yine duvara dayandm, tutundum; "Komutan"n czdann kartrmasna bakyor, tek sz syleyemiyordum. Bana bir on kron uzatt. Bir yandan da tekrarlad: "Hi olur mu, alktan leceksiniz!" Kekeleyerek itiraz ettim, paray almadm hemen: ok ayp bu benim yaptm... Hem ok fazla bu... "abuk olun!" dedi, saatine bakt. "Ben treni bekliyordum, sesi geliyor." Paray aldm, sevinten ktrmlemitim, hibir ey demedim, teekkr bile etmedim. "Bunun iin zlmeyiniz." dedi "Komutan" son olarak, "Ben sizin yazacanz biliyorum, onun karl;" Yrmeye balad. Be on adm uzaklamt ki birden yardmna teekkr etmediimi hatrladm. Yetimek istedim, ilerleyemiyordum ki! Ayaklarm kmldamyor, her davranmda yklr gibi oluyordum. "Komutan" uzaklatka uzaklat. Vazgetim, peinden seslenmeyi dndm, cesaret edemedim; sonunda yine de cesaretlenip bir iki seslendimse de o artk ok uzaklam bulunuyor, sesim ok zayf kyordu. O gitti, ben kaldm; peinden baktm, sessizce aladm. Byle bir ey hayatmda ilk defa! dedim kendi kendime. Bana on kron verdi! Geri dndm, onun durduu yerde durdum. hareketlerini tekrarladm. Banknotu yal gzlerime tuttum, nne arkasna baktm, kfretmeye, geliigzel kfretmeye

153/212

baladm: Elimde tuttuum on kron iindi bu kfrler. Bir sre sonra belki de ok, ok sonra; nk ortalkta ses seda tamamyla kesilmiti. kendimi Tomte caddesinde 11 numaral evin nnde bulup ardm. Ben burada bir gn, arabasna bindiim bir arabacy atlatmtm; binann n kapsndan ieri dalp arka kapsndan kmtm da beni kimseler grmemiti. Bir an durup kendime geldikten sonra, kapdan ikinci defa girdim, doruca "yolculara yemek ve oda" veren yere gittim. Yatacak yer istedim, bana hemen bir yatak gsterdiler. Sal. Gne ve sessizlik; nefis ve aydnlk bir gn. Kar kalkmt; her taraf hayatla kaynayordu; sevin, neeli yzler, gller, glmseyiler. Havuz fskiyelerinden su demetleri, gneten altn, mavi gkten mavi kemerler kurarak ykseliyorlard... Ayrlmak bilmediim, "Komutan"n on kronu sayesinde rahat ettiim, Tomte caddesindeki odadan leye doru ktm; ehre daldm. Keyifliydim ok; btn bir leden sonra en ilek caddelerde gezindim, insanlar seyrettim. Saat daha yediye gelmemiti, St. Olaf meydanna gittim, 2 numaral evin pencerelerine yukar baktm gizlice. Bir saat sonra onu grecektim! Btn bu sre iinde hatif ve zevkli bir korku yaayarak gezindim. Ne olacakt imdi? Merdivenlerden inince ne yapacaktm? Bonsuvar, Matmazel mi demeli, yoksa sadece glmsemeli miydim? Glmsemekle yetinmeye karar verdim. Saygyla eilip selamlayacaktm tabii..

154/212

Bu kadar erken hazrlandm iin biraz utandm, ardndan oracktan uzaklatm; bir zaman Karl Johan caddesinde gezindim. Gzm niversite saatindeydi hep. Sekiz olunca niversite caddesinden geri dndm. Yolda birka dakika gecikebileceim hatrma geldi, admlarm mmkn mertebe atm. Ayam fena aryordu, ama bakaca bir rahatszlm yoktu neyse. Havuz basnda yerimi aldm, uzun uzun soludum. Epey zaman durdum orada; 2 numaral evin camlarna yukar baktm, ama o grnmyordu. Beklerdim, acelem yoktu ya; belki de bir engel kmt. Beklemeye devam ettim. Olup bitenler rya deildi ki; ilk bulumamz bir kuruntu muydu; ateler iinde kavrulduum o geceki karlamamz? mitsizlik iinde bunu dnmeye, iimde bir phenin belirdiini hissetmeye baladm. "Hu!" dedi bir ses, arkamda. Bu hafif sesi duydum; yava admlarn yaklatn da duyuyor, ama arkama dnmyor, sadece nmdeki byk basamaa bakyordum. "Bonsuar!" dedi ses, daha sonra. Glmsemeyi unuttum, apkam bile karamadm hemen: onun bu taraftan gelii beni artmt. "ok beklediniz mi?" dedi, komu da yorulmu gibi, hzl nefes ald. "Hayr, az nce geldim!" diye cevap verdim. "Hem beklemi olsam bile ne kar? Bu yandan geleceinizi hi dnmemitim." - Annemi bir tandmza kadar gtrdm; bu gece annem evde yok!

155/212

"Yaa!" dedim. Yrmeye balamtk. Sokan kesinde bir polis, durmu bize bakyordu. "Fakat nereye gidiyoruz?" dedi ve durdu. - Nereye derseniz, siz nereye isterseniz! - Uf, insann tek bama karar vermesi ok zor. Sustuk... Srf bir ey sylemi olmak iin: "Pencerelerinizde k yok!" dedim, "Aa, tabii!" diye cevap verdi, canl bir sesle. "Hizmeti de izinli. Ben evde yalnzm." Durduk, 2 numaral evin pencerelerine baktk, ikimiz da ilk defa gryormuuz gibi. "Yukarya, size kamaz myz?" diye sordum. "Ben, eer isterseniz, hep eikte otururum..." Fakat heyecandan titremi, bu kabalma ok piman olmutum. Ya gcendi de beni brakp giderse? Ya kendisini bundan byle grmeme izin vermezse? Ah, ne kadar da aklszm. mitsiz, verecei cevab bekledim. "Ne diye eikte oturasnz!" dedi. Eve girip yukarya ktk. Karanlk sofada elimden tuttu, bana yol gsterdi. "Susmanz iin sebep yok, konusanza!" dedi. Odaya girdik. Ik yakarken lamba deil, bir mum, mumu yakarken hafife gld: "Ama bakmayn yzme!" dedi. "Uf, utanyorum. Fakat ben bunu bir daha yapmam." "Neyi bir daha yapmazsnz?" dedim. "eyi... uf, hayr, Allah saklasn... Ben sizi bir daha hi pmeyeceim."

156/212

"Yapmayacanz ey bu mu?" dedim, gltk. Elimi uzattm ona doru, yana kayd, masann te taratma kat. Baktk bir mddet; ikimizin arasnda mum yanyordu. Sonra yznden tl, bandan apkasn kard. Bu ileri yaparken de, parldayan gzlerini benden ayrmyor, hareketlerimi kollayarak kendisini yakalamama mani olmak istiyordu. Tekrar bir hamle yaptm, halnn zerinde sendeledim, dtm; yaral ayam beni artk tamak istemiyordu. Gayet mahcup ayaa kalktm. "Hay Allah, ne diye bu kadar kzardnz!" dedi. "Fakat ne aksilik!" - Evet. aksilik ite! Tekrar kovalamacaya baladk. - Siz topallyorsunuz galiba? - Biraz topallyorum belki, ama ok az! - Geende bir parmam sakatlanmt, imdi de ayanz. Her ey de sizi buluyor. - Birka gn nce, hafif, inendim. "inendiniz mi? Yine sarho muydunuz? Allah'm, sana sndm, bu ne hayat, kuzum!" iaret parmayla tehdit etti, ciddileti. "Oturalm!" dedi. "Hayr, kap yanna deil; ok ekingensiniz; oraya siz, oraya ben buraya, imdi oldu... ff, ekingen insanlar ne zor! Onlarn yannda her eyi bizim yapmamz, bizim sylememiz lazm; bize hi de yardm etmezler. imdi siz mesela elinizi iskemlemin arkasna dayayabilirsiniz, bunu sizin akl etmeniz lazm, yle ya! Ben byle bir ey syledim mi inanmam gibi gzlerinizi ayorsunuz. Evet, cidden, ka

157/212

kere farkna vardm bunun; ite imdi yine yaptnz. Fakat beni inandrmaya kalkmayn, ok alakgnllym diye! Hani sarhotunuz da beni evime kadar takip etmitiniz, o vakit kabalnz stnzde idi olduka; laf atm, maskaraca szlerinizle beni taciz etmitiniz: Kitabnz drdnz. Matmazel, cidden kitabnz drdnz, Matmazel! Hahahay! Th, hi size yakr m?" Kendimden gemi oturuyor, ona bakyordum. Kalbim, kt kt atyor, damarlarmda kan lk lk akyordu. Tekrar bir aile yuvasnda oturmak, saatin tiktaklarn dinlemek, kendi kendimle deil de gen, canl bir kzla konumak, ylesine doyulmaz bir hazd ki! - Niin konumuyorsunuz? "Ne kadar tatlsnz!" dedim. "Bylediniz beni; u anda ta gnlmden bylendim. Elimden ne gelir? Siz ok tuhaf bir kzsnz, siz... Gzlerinizden bazen yle bir k tayor ki, ben hi byle gzler grmedim, ieklere benziyor. Ne? Hayr, hayr, ieklere deil belki de, eye... Ben size ylesine vuruldum ki, her ey bouna. sminiz ne sizin? Ama artk syleyin sahiden, isminiz ne?" - sminiz ne? Allah'm, az kald yine unutuyordum. Ben dn hep size bunu sormay dnmtm. Evet, yani btn gn deil tabii; ben sizi dn btn gn dnmedim phesiz. - Biliyor musunuz, ben ne ad taktm size? Ben size Ylajali diyorum. Hounuza gitti mi bu isim? ok akc... - Ylajali mi?

158/212

- Evet. - Yabanc bir isim mi bu? - Yo, hayr! - Evet, fena deil! Uzun konumalardan sonra birbirimize isimlerimizi syledik. Kanepede ta yanma oturdu, iskemleyi ayayla itti. Tekrar sohbete koyulduk. "Bu akam tra da olmusunuz!" dedi. "O gecekinden biraz daha iyicesiniz, ama bu fark gayet az, zannetmeyiniz ki... Hayr, geen sefer cidden ok perian bir haliniz vard. stelik parmanzda o pis paavra, yle iken benimle ille de bir yere gidip arap imek istemitiniz. - Aa, ne mnasebet! O gece klkszdm diye mi gelmek istemediniz benimle? "Yoo!" diye cevap verdi, nne bakt. - Hayr, vallahi onun iin deil. Bunu dnmedim bile. "Dinleyin!" dedim. "Siz hi phe yok, istediim gibi yaamak, giyinmek benim elimdedir sanyorsunuz, deil mi? Fakat nerede, ben fakirim, ok fakir." Yzme bakt. "Sahi mi?" diye sordu. - Evet, yle! Sustuk... "Ah, Allah'm, ben de sizin gibiyim." dedi, bann masum bir hareketiyle. Deli dolu konumas, ufak tefek mnasebetsizlikleri, gevezelikleriyle tam orta seviyeden bir Kristiania kz olmasna ramen her sz beni mestediyor, arap

159/212

damlalar gibi iime vuruyordu. Ben bir ey sylerken ban hafif yana eerek konuuyor, soluklarn hemen hemen yzmde hissediyordum. "Biliyor musunuz" dedim. "Ben... Ama sakn kzmayn... Dn gece yatnca kolumu sizin iin uzattm... yle... Sanki siz koluma yatmsnz gibi. Ve yle uyudum. - Sahi mi? Ne gzel! Sustuk... - Ama bunu her zaman yapamazsnz, nk... - Her zaman yapamaz mym? - Hayr, zannetmiyorum. "Benden her ey umulur." dedim, gsm kabarttm, Sonra da kolumu vcuduna doladm. "Sahi mi?" diye cevap verdi sadece. Beni bu derece terbiyeli sanmas camm skyor, onuruma dokunuyordu; doruldum, cesaretimi topladm, elini tuttum. Fakat usulca ekti elini, benden uzaklat biraz. Cesaretimi kaybettim yine, utandm, pencereye baktm. Bu halimle yle zavallydm ki, bir eyler mit etmeye imkan gremiyordum. Ona o zaman rastlasaydm, iyi gnlerimde, henz insana benzerken, param bolca iken rastlasaydm, durum baka oturdu. Kendimi ok dm, kolu kanad krlm hissediyordum. "Bakn. te yine!" dedi. "En ufak bir ka atkl sizi korkutmaya kafi! nsan sizden biraz uzaklat m hemen boynunuzu bkyorsunuz..." apknca gld, yzne baklmasna o da tahamml edemiyormu gibi gzlerini yummutu.

160/212

"Yeter artk!" dedim, "imdi grrsnz siz!" Kollarm omuzlarna doladm. Bu kz aklm m karmt? Beni bu kadar toy mu zannediyordu? Ha ha! Peki, ben bilirdim yapacam... Arkamdan miskin dedirtmeyecektim kimseye. Madem bir cesarete bakyordu, o halde. Kim demi bende hi i yok diye! Sessizce oturuyor, gzlerini hep yumulu tutuyordu; ikimizde konumuyorduk. Skca sarldk. ptm. Kendimde deildim artk, sama sapan bir iki ey syledim, gld szlerime. Birden akln bana toplad, ok ileri gittiini anlar gibi oldu; biraz doruldu. aknl gizlemek iin yine omzuma dklm salardan bahsetmeye balad. - Salarnz neden byle dklyor? - Bilmem. - Tabii ok iiyorsunuz ve belki de... Hm, hadi sylemeyeyim Utanmanz lazm! Sizden bunu hi ummazdm. Daha bu yata sasz kalmsnz. Ltfen anlatr msnz bana nasl yaadnz! Eminim ki korkun bir hayat ! Fakat doruyu syleyin, anlyorsunuz ya, kaamak yok! Benden bir ey saklayacak olursanz, ben hemen anlarm yznzden. Anlatn haydi!" Ah, yle bitkindim ki! Rol yapacama, btn bu didinmelerle kendime eziyet edeceime sessiz sakin otursam da onu seyretsem ne iyi olurdu. Hibir i gelmiyordu elimden, ben bir paavra olmutum artk.

161/212

"Balayn!" dedi. Frsat ganimet bildim, her eyi anlattm, sadece doruyu anlattm. Olduundan kt gstermedim hibir eyi; onu kendime acndrmak da deildi maksadm; hatta bir gece be kron aldm da syledim. Az ak oturuyor, sararm, rkm, parltl gzlerinde aknlk, dinliyordu, ii tatlya balamak, verdiim hzn datmak istedim; dikildim yerimde: "Ama atlattm." dedim. "Hepsi geti, artk kapatalm bu bahsi, imdi her ey yolunda..." Fakat rkmt ok. "Allah'm, sana sndm!" dedi sadece ve sustu. Bu cmleyi ksa aralklarla birka kere tekrarlad; arada hep susuyordu. "Allah'm, sana sndm!" akalamaya baladm, gdklamak iin brn tuttum, gsme doru kaldrdm kz, hayli mutluydu. Kendimi bir apkn gibi gsterseydim acaba daha m ok sevecekti beni?.. Aptalln lzumu yok. Sadece cesur olmak gerekiyordu! Kz tuttuum gibi, ite yle, kanepeye yatrdm; direnmek istedi, hayretle yzme bakt. "Hayr... ne yapyorsunuz?" dedi. - Ne mi yapyorum ? - Hayr... hayr, olmaz... - Olur. olur... "Hayr, anlamyor musunuz?" diye bard; Sonra, da u ikinci szleri ilave etti: "Siz delisiniz galiba." Elimde olmadan durdum: - Bunu ciddi mi sylyorsunuz? - Tabi, yle acayip bir haliniz var ki! Ya peime dtnz gn! Demek o gn siz sarho deildiniz?

162/212

- Hayr. Ben o gn a da deildim, az nce yemek de yemitim. - Daha fena ya! - Sarho mu olaydm istiyorsunuz? - Evet... f, sizden korkuyorum ben! Allah'm, brakn beni canm! Dndm. Hayr, brakamazdm; braksam ok ey kaybederdim. Akamn bu ge saatinde bir kanepe zerinde gevezeliin sras m? Byle bir zamanda mrn krn etmek ha! Btn bunlarn utangalktan ileri geldiini bilmesem hadi neyse! Toyluun lzumu yok! Sus bakalm, brak bu samal! Kz iddetle direniyordu, srf utangalktan olamazd bu; o derece kuvvetli direniyordu. Kaza ile olmu gibi, mumu devirdim, mum snd; kz mitsiz mukavemetine devam ediyordu, hafife inledi hatta. Kalkt, titreyen elleriyle mumu yeniden yakt; kanepede arkama yaslandm, hibir ey yapmadm. Ne olacakt imdi? Kendimi ok fena hissediyordum. Baklar duvara, saate gitti, irkildi: "Ayy, hizmeti naredeyse gelir!" dedi. lk sz bu oldu. Bu sezdirii anladm, ayaa kalktm. Giyinecekmi gibi mantosunu ald, fakat dnd, mantoyu yerine brakp mineye gitti. Solgundu, tela gittike aryordu. Bana kapy gsteriyor gibi olmasn diye: "Babanz asker miydi?" dedim. Bir taraftan da gitmeye hazrlandm. - Evet, askerdi; nereden biliyorsunuz? - Bildiimden deil, aklma geldi, syledim. - Garip ey!

163/212

- yle. Bazen byle sezilerim olur benim. Bu da bendeki delilik alametlerinden biri... Hemen yzme bakt, ama hi cevap vermedi. Varlnm ona azap ektirdiini hissettim, ksa kesmek istedim. Kapya doru yrdm. imdi beni bir daha pmeyecek miydi? Elini olsun uzatmayacak myd? Durup bekledim. "Gidiyor musunuz?" diye sordu, hl minenin yarmda duruyordu. Cevap vermedim. Klm, armtm; bir ey sylemeden yzne baktm. Ben ne yapmtm ki! Gitmek zere oluum, ona hi tesir etmiyordu; benim iin birdenbire sanki yok olmutu; ona veda etmeme yarayacak bir ey, tesirli, derin bir sz, ona dokunacak, onda belki de sayg uyandracak bir sz aradm. Kesin kararmn tam tersine olarak, marur ve souk deil de yaral, tedirgin, gcenik bir halde, adeta nemsiz eylerden bahsetmeye baladm; istediim sz bulamaynca dncesizlie vurdum ii; tekrar nutuk ekmeye, kitaplarn dilini konumaya baladm: "Neden dpedz, aka git artk demiyorsunuz?" diye sordum. "Evet, neden? ekinmeye deer mi? Bana hizmetinin neredeyse eve dneceini hatrlatacanza dorudan doruya syle deseniz: "Artk uzaklasn buradan, nk ben imdi annemi almaya gideceim, ama bana yolda arkadalk etmenizi istemiyorum... Siz bunu dnmediniz mi? Yoo, yoo, dndnz, ben bunu hemen anladm. Leb demeden leblebiyi anlarm ben; siz daha mantonuzu alp da sonra yine braknca verdim ben hkmm. Dedim ya,

164/212

sezgilerim vardr benim, Hem aslm ararsak bunun, delilikle yle pek ilgisi olmasa gerek. "Fakat, ne olur, affedin. Azmdan kat bu sz!" dedi. Ama hl yerinden kmldamyor, yanma gemliyordu. Ylmyordum, szlerime devam ettim. Boyuna sylyor; onu sktm, szlerimin bir tekinin bile ona tesir etmediini dnerek azap duyduum halde yine de bitirmiyordum konumam: "nsan deli olmasa bile biraz hassas bir kalbe sahip olabilir, pekla, yleleri vardr ki ufak tefek eyler onlar yaatr da sert bir sz onlar ldrr. Ben yleyim ite. Mesele u: fakirliim bendeki baz vasflar o derece keskinletirmitir ki, bunlar benim bama adeta dert aar, evet, ne are byle bu! Ama faydalar da vardr bunun, baz hallerde bunlarn bana yardmlar dokunur. Fakir aydn, zengin aydndan ok daha kuvvetli grr. Fakir, att her admda etrafna baknr, insanlardan iettii her kelimeyi pheyle dinler; her adm onun dnce ve duygularna bylece bir vazife, bir i yklemi olur. Onun kula deliktir, duygusu ince; o tecrbelidir, ruhu yank yaralaryla doludur..." Uzun uzadya ruhumdaki bu yaralardan bahsettim. Fakat konumam uzadka onun da tela artyordu; sonra da, mitsiz ve perian, birka kere: "Allah'm, sen bilirsin!" dedi, ellerini ovuturdu. Ona ikence ettiimi gryor, ona azap ektirmek istemiyor, ama yine de ektiriyordum. Nihayet en gerekli eyleri kaln izgilerle sylemi olduuma kanaat getirdim; meyus baklar dokundu bana:

165/212

"Gidiyorum, hemen gidiyorum!" dedim. "Elimin kap tokmanda olduunu grmyor musunuz? Hoa kaln, hoa kaln! Size iki kere hoa kaln dedikten, gitmeye kesin karar verdikten sonra, bari bir ey syleyin bana. Sizden tekrar grmemizi bile rica etmiyorum, nk bu size azap vermek olur; ama syleyin bana: beni neden rahat brakmyorsunuz? Ben size ne yaptm? Ben size mani olmuyorum, deil, mi ? Artk beni hi tanmyormusunuz gibi niin birden bire yz evirdiniz benden? Siz imdi beni eskisinden de beter ettiniz, hi bir ey brakmadnz bande... Fakat Allah'n ben yine de deli deilim. ok iyi biliyorsunuz biraz dnseniz, u anda hasta deilim ben. Gelin, elinizi verin bana! Yahut msaade edin de ben sizin yannza geleyim! Olur mu? Size bir ktlk yapmam, yalnz bir an nnzde diz keyim, yalnz bir an olur mu? Hayr, hayr, vazgetim, nk gryorum, korkuyorsunuz, hayr gelmem, iitiyor musunuz? Allah'm, neden byle korkuyorsunuz? Yerimden bile kmldamyorum ki! urackta halnn zerinde bir dakika diz kmek isterdim, urackta, ayaklarnzn dibinde, u krmz ksm zerinde. Fakat korktunuz, bunu hemen gzlerinizden anladm, onun iin sessizce duruyorum. Rica ettim, ama bir adm bile atmadm deil mi? imdiki gibi kmldamadan durdum, nnzde diz kmek istediim yeri, haldaki krmz gl gsterirken de kmldamadm. Parmamla bile gstermedim, iaret bile etmedim, srf sizi korkutmamak iin; sadece bam uzatp baktm yle. Siz pekla anladnz, hangi gl gstermek istediimi;

166/212

ama orada diz kmeme izin vermediniz, benden korkuyorsunuz, bana yakn olmaya cesaretiniz yok. Bana deli demeye vicdannz nasl raz oldu, anlamyorum. Deil mi, buna artk siz de inanmyorsunuz deil mi ? Yaznd o, ok zaman nce, o vakit delirmitim ben: ok fazla alyor, dncelere bir daldm m yemek zamanlarn unutuyordum. Her Allah'n gn, dnmeliydim, fakat hep unutuyordum. Tanr ahidim szlerimde yalan yok! uradan uraya sa gidemeyeyim, yalan sylyorsam!.. Gryorsunuz ya, gnahma giriyorsunuz. Paraca darda idim de ondan m, hayr! Kredim var benim, geni lde kredim; ngebret'den, Gravesen'den alabilirdim. Cebimde ok zaman bol param da olurdu, yine de yiyecek almazdm, unuturdum nk. Anlyorsunuz ya! Ne bir ey sylyor, ne bir cevap veriyorsunuz; minenin yanndan ayrlmyorsunuz; durmu, gitmemi bekliyorsunuz..." Acele yanma geldi, elini uzatt bana. Kukuyla yzne baktm, iinden gelerek mi yapmt bunu; yoksa srf beni bandan savmak iin mi? Kolunu boynuma dolad, gzlerinde yalar vard, ylece duruyor, yzne bakyordum. Dudaklarn uzatt, inanamadm, besbelli bir fedakarlkt yapt; sadece bu ie son vermek iin bir are. Bir ey syledi: 'Sizi yine de seviyorum!" galiba. ok yava, belli belirsiz sylemiti; belki de ben iyi iitemedim, belki de tam bu deildi syledii; fakat gsme brakt kendisini, iki kolunu da bir mddet

167/212

boynumda sarl tuttu; iyice yetiebilmek iin ayaklarnn uunda ykseldi, hatta ve ylece durdu. Bunun zoraki bir yaknlk olmasndan korktum, sadece: "imdi ne kadar gzelsiniz!" dedim. Baka bir ey demedim. ekildim, kapy atm, geri geri giderek ktm dar. Ve o ierde kald. DRDNC BLM K bastrmt; sert ve nemli bir k; kar yok gibi bir ey; sisli, karanlk, ok uzun bir gece; btn hafta yle gzel bir rzgar bile esmedi. Sokaklarda havagaz hemen btn gn yanyor, insanlar sisten yine de birbirlerine arpyorlard. Btn sesler, kilise anlarnn yanks, fayton beygirlerinin ngraklar, insan ve nal sesleri, hepsi iice bu koyu havada bouk ve gml duyuluyordu. Hafta haftay takip ediyor, hava hi deimiyordu. Ben hep "Vaterland" da kalyor, yoksulluuma ramen barnmak imkan bulduum bu yolcu pansiyonuna gittike daha ok balanyordum. Param oktan bitmiti; ama buna hakkm varm, buras benim kendi evimmi gibi hl orada kalyordum. Otelci kadn henz bir ey dememiti, fakat borcumu deyemeyiim beni zyordu. Bylece hafta geti. Birka gnden beri tekrar yazmaya balamtm; ama ortaya, memnun kalabileceim bir yaz karamyordum bir trl. Her zamankinden fazla uratm, gece gndz abaladm halde ansm el vermiyor,

168/212

neye balasam fayda etmiyor, bahtm beni bolam bulunuyordu. st katta, yabanclara verilen en iyi odada oturuyor, yazmaya orada alyordum. Paramn olduu, deyebileceimi gsterdiim o ilk akamdan beri burada hi rahatsz edilmiyordum. Btn bu zaman zarfnda er ge bir makale yazp kiram, baka borlarm deyebileceim midiyle yayor, bu yzden evkle alyordum. Hele baladm yazlardan biri vard ki, ok eyler umuyordum ondan: Bir kitabevinde kan bir yangn zerine bir alegori, manas derin bir dnce idi bu. Olanca gayretimle ileyip, verdii paraya karlk olarak "Komutan"a gtrmek istiyordum. Bu defa cidden bir kabiliyete yardm ettiini grmeliydi "Komutan". Onun bu gn greceinden hi phe etmiyordum; i ilhamn gelmesine bakyordu. Hem ilhamn birazdan gelmeyecei ne malum? Bir mani yoktu ki! Otelci kadn bana her gn biraz yiyecek, sabah akam birka dilim tereyal ekmek veriyor, sinirliliim de hemen hemen gemi bulunuyordu. Yazarken ellenme paavralar sarmaya lzum kalmamt artk; st kattaki pencerelerimden, bam dnmeksizin, aaya, sokaa bakabiliyordum. Her bakmdan ok daha iyiydim imdi; bu durumda alegorik yazm hl tamamlayamaym, baya tuhafma gidiyordu. Anlamyordum, nasl oluyordu bu i. Nihayet gnn birinde anlayabildim; ne kadar zayf dm olduumu, beynimin ne kadar gevek, miskin altn. O gn otelci kadn, elinde bir hesap pusulas, yukarya, odama gelmiti; hesab kontrol etmemi

169/212

rica etti. "Bu hesapta bir yanllk var!" dedi. "Benim defterdekini tutmuyor, ama hatay ben bir trl bulup karamadm." Hesab gzden geirmeye oturdum; kadn da karmda oturuyor, bana bakyordu. Bu yirmi kalem dkm nce yukardan aa, sonra da aadan yukarya topladm, yekun ayn kt. Kadna baktm: hemen nmde oturuyor, vereceim cevab bekliyordu. Ayn anda kadnn gebe olduunu fark ettim; dikkatimden kamad bu; alc gzyle de bakmamtm hani. "Yekun doru!" dedim. "Hayr, her sraya ayr ayr baknz" cevabn verdi. - Bu kadar tutmaz, eminim! Sra ile her satr kontrole baladm: iki ekmek 25, bir lamba cam 18, sabun 20, tereya 32... Bu dkmleri incelemek iin yle fazla zekaya lzum yoktu, ufak bir bakkal hesabyd bu, kark falan deildi hi. Ve ben canla bala hatay bulmaya abalyor, ama bulamyordum. Birka dakika bu rakamlarla boutuktan sonra ne yazk ki beynimde her eyin birbirine karmaya baladn hissettim; artk alacakla verecei ayrt edemez oldum, karman orman ettim hepsini. Derken anszn satrlarn birinde durdum: 3,5/ 16 Mark peynir 16. Kafam birden bire durdu, gzlerimi aptal aptal peynire diktim, bakakaldm! "yle berbat bir yaz ki!" dedim mitsiz. "Ya Rabbi sen bilirsin, burada 5/16 peynir yazl. Ha ha, hi olacak ey mi bu? Siz de bir kere grn hele!" Kadn, "Yok, o yle yazlr." diye cevap verdi. "Baharl peynir o. Hayr, bir yanl yok orda, 5/16, be lot

170/212

yani..." "Evet, anlyorum." diye szn kestim, ama aslnda artk hibir ey anlamyordum. Hesab yeni batan tamamlamaya altm; birka ay nce olsayd bir iki dakika iinde hemen zerdim bu bilmeceyi. Ter dkyor, olanca gcmle bu esrarengiz rakam inceliyor, iin srrn anlamak istiyormuasna dnceli dnceli gzlerimi krptryordum; ama vazgemek zorunda kaldm. Bu be onsluk peynir canma okumuta; alnmn gerisinde bir ey atlam gibiydi adeta. Yine de hesabetmekle megulmm hissini vermek iin dudaklarm kprdatyor, arada srada saylardan birini yksek sesle sylyordum. Satrlardan aa teker meker yuvarlandm halde bu benim, yava yava ilerleyerek sonuca yaklatm zannn uyandryordu. Kadn oturuyor, bekliyordu. Nihayet: "Eh!" dedim. "Batan sona bir bir gzden geirdim hesab. Bence hi hata yok." "Yok mu?" cevabm verdi kadn. "Sahiden yok mu?" Fakat bana inanmadm pekala gryordum. Birdenbire szlerime, bana kars bir kmseme edas, evvelce ondan hi duymadm bir kaytszlk ifadesi karmt. Benim belki de kesirli hesap yapmaya alk olmadm syledi; hesab iyice kontrol ettirmek iin bu ilerden anlayan birini bulacam bildirdi. Bunlar hi de utandrc bir tarzda sylemedi, hayr, dnceli ve ciddi syledi. Kapya yanat, gidiyordu, yzme bakmakszn unu da ilave etti: - Sizi megul ettim, kusura bakmayn! Kapdan kt.

171/212

Az sonra kap yine ald, kadn tekrar ieri girdi; anlalan ancak koridora kadar gitmi, oradan geri dnmt. "Sahi!" dedi. "Darlmaynz ama, siz buraya geleli dn hafta oldu, demin onu dndm. Kalabalk bir aile geindirmek kolay deil; ne are ben burada kimseyi veresiye oturtamam..." Szn kestim: 'Size evvelce de sylediim gibi bir makale hazrlyorum." dedim. "Biter bitmez paranz alacaksnz. Msterih olun." "yle ama bu makale bir trl bitmeyecek mi?" "Ne mnasebet! Ola ki bugn, yahut belki bu gece ilham gelir, yazarm. Bu gece gelmesi pekala mmkn, o takdirde yazm en ge eyrek saatte hazrdr. Gryorsunuz ya, bakalarnn iine benzemez benim iim; ben oturup da bir gnde u kadar i karamam, anm beklemeye mecburum, ilhamn ne zaman geleceim, u gn, u saatte diye kimseler syleyemez; belli olmaz saati." Kadn gitti. Ama gveni, hi phe yok fena sarslmt. Tek bama kalr kalmaz yerimden frladm, kahrmdan salarm yoldum. Hayr, benim iin artk cidden hibir kurtulu midi yoktu, hibir kurtulu midi!.. Beynim iflas etmiti! Artk bir kk peynir parasnn tutarm bile hesaplayamadma gre btn btn bunam mydm ben? Fakat kendime byle sorular sorabildiime baklrsa aklm kaybetmi olabilir miydim? Hatta, hesapla didiirken kadnn gebe olduunu, gn gibi aikar farketmemi miydim? Bunu bilmeme sebep yoktu, bunu bana kimse sylememi, aklma kendiliinden gelmiti. Ben bunu kendi

172/212

gzlerimle grm, mitsizlik iinde kvranrken, 5/16 yi hesaplarken hemen anlamtm. Bunu nasl izah edebilirdim kendime? Pencere kenarna gittim, dar baktm; pencere Vognmand caddesine bakyordu. Kaldrmda birka ocuk oynuyordu, fakir, klksz birka ocuk... Birbirlerine bo bir ieyi atyor, baryorlard. Ar ar bir yk arabas geiyordu; g zaman dnda ev deitiren srgn bir ailenin eyalar herhalde. Bunu hemen o anda dndm. Arabada yatak takmlar, mobilyalar vard: Gve yenii yataklar, komodinler, krmz boyal ayakl iskemleler, paspaslar, eski demirler ve tenekeler vard. Bir kk kz, daha yavru, smkl burnuyla pek de irkin bir ey, ykn tepesinde oturuyor, dmemek iin morarm zavall elleriyle sk sk tutunuyordu. ocuklar yatrdklar iren, slak bir bez parasna oturmu, aaya, bo ieyi birbirlerine atan ocuklara bakyordu... Btn bunlar grdm, olup bitenleri anlamakta zorluk ekmiyordum. Ben pencere kenarnda durmu, bunlar seyrederken otelci kadnn hizmetisinin de odama bitiik mutfakta ark sylediini duyuyor, bu bildiim bir melodi olduu iin bir yanl yapacak m diye de dikkatle dinliyordum. Kendi kendime, aptal bir insan btn bunlar inceleyemez, dedim. Herkes kadar benim de aklm vard ok kr. Birden aada, sokaktaki olanlardan ikisinin kavgaya tututuklarm grdm. Bu kklerin birini tanyordum, otelci kadnn olu. Birbirlerine ne sylediklerim iitmek iin penceremi atm; derhal bir sr ocuk pencerenin

173/212

altna birikti; hepsi de mitle yukarya bakyorlard. Ne bekliyorlard? Aaya, kendilerine bir ey atmam m? Kurumu iekler, bir kemik paras, sigara izmaritleri; azlarna takabilecekleri, yahut onlar elendirecek herhangi bir ey mi? ocuklar, yzleri souktan morarm, boyuna pencereme, yukar bakyor, iki dman da bu arada hl ekiiyorlard. Bu ocuk azlarndan byk, slak canavarlar gibi koca koca kelimeler tayor, belki de limanda rendikleri korkun hakaretler, tayfa kfrleri boalyordu. Kavgaya yle dalmlard ki, ne olduunu anlamak zere otelci kadnn sokaa frladm bile grmediler. "Boazma sarld!" diye izah etti kadnn olu. "Soluum kesildi birdenbire" Sonra yzme kar haince srtan kk hasmna dnerek kudurmu gibi haykrd: - Defol git, Babil kz, sen de! Boazn skmay gsteririm ben sana, bitli orospu ocuu! Vallahi, gelirsem senin... Ve anas, darack soka karnyla dolduran bu gebe kadn, kolundan kavrayp gtrmek istedii bu on yandaki olana cevap verdi: - Hist! Ke sesini! Kfrediyorsun ha! Yllarca kerhanede kalm gibi bu azn ne senin! Gir ieri! - Girmeyeceim ite! - Gir diyorum! - Hayr, girmem! Yukarda pencere nnde duruyor, annedeki fkenin arttm gryordum; bu iren sahne sinirlerimi fena halde bozmutu; tahamml edemedim, aaya

174/212

olana seslendim; biraz yukarya, yanma gelmesini syledim. Srf onlar rahatsz edip bu sahneye son vermek iin iki kere seslendim; ikincisinde var kuvvetimle bardm adeta; kadn arm arkasna dnd, yukarya bana bakt. O anda kendini toplad, hmla bakt bana, hakim bir bakla bakt, sonra azarlayan bir hatrlayla oluna dnd. Benim duyabilmem iin sesini ykselterek unlar syledi: "Th, utan, utan, millet bize bakyor, rezil, sen de!" te byle, dikkat ettiim hibir eyi kalmyordum, en ufak ayrnty bile. Zihnim alabildiine uyankt; en kk eyi hassasiyetle benimsiyor, hepsini olu srasna gre aklmdan bir bir geiriyordum. Aklmda bir bozukluk olamazd u halde. Hem artk ne diye olsundu? "Dinle, bak! Biliyor musun, nedir?" dedim birdenbire. "Sada solda ok dalatn, hep aklna taktn kancay, bunu kendine dert edindin; artk paydos bu salaklklara! Her eyi byle inceden inceye tetkik etmek, senin kavradn gibi kavramak hi delilik alameti olur mu? Bu haline glesim geliyor benim, emin ol, glnmeyecek ey de deil hani. Aslnda herkesin bana gelebilir bu; en basit bir meseleye saplanp kalabilir insan. Mhim deil, sadece tesadf. Dedim ya, glmeli senin bu haline. Gelelim. u bakkal hesabna, o 8/16 fukara peynirine gelince, bu peynire bu ismi takmal bence - Ha ha, ama ne, karanfilli, kara biberli peynir! - o peynire gelince en zeki insan bile onun karsnda aptalladr, sadece kokusu bile insan ileden kamaya kafi... Bylece bu baharl peynirin

175/212

ileri tutar yerini brakmad... "Bana yenebilecek bir ey verin kuzum! 5/16 tereya verin daha iyi! Bakn, o zaman i deiir!" Yaptm nktelere sinirli sinirli gldm, ok ho buldum bunlar. Hayr, hibir eyim yoktu, aklmda hibir bozukluk yoktu. Kendi kendime konuarak odada gezindike neem de artyor, kahkahayla glyor, kendimi mthi keyifli hissediyordum. Byleydi nitekim kafam alabilir hale getirmek iin srf bu ksa neeye, tasalardan uzak herhangi bir evk anma muhtatm adeta. Masaya oturdum, alegori zerine almaya koyuldum, iyi gidiyordu, nice zamandr bu ilk defa. abuk ilerlemiyordu, ama yazabildiim az bir ey, gzme pek mkemmel grnd. Yorulmadan bir saat altm da. Derken bir kitabevindeki bir yangn anlatan bu alegorinin ok nemli bir noktasna gelip takldm. Bu noktaya yle byk bir deer veriyordum ki o ana kadar yazdklarnm hepsi bunun yannda hi kalyorlard. Yananlarn kitaplar deil de beyinler, insan beyinleri olduu dncesine ok derin bir mana vererek ekillendirmeye alyor, bu yanan beyinlerle tpk bir Bartholomaeus gecesi oluturmak istiyordum. Birden kapm hzla ald, ieriye rzgar gibi otelci kadn girdi. Eikte bile durmad, odann ortasna kadar geldi. Hafif, ksk bir feryat kopardm; bir yumruk yemitim sanki. "Ha, bir ey mi dediniz?" diye sordu. "'Bir yolcu geldi, bu oday ona vermek zorundayz. Siz bu gece aada bizim yanmzda yatarsnz. Eh, size orada da bir

176/212

yatak veririz." Kadn, cevabm falan beklemeden, dpedz, masadaki katlar toplamaya, karma kark etmeye balad. Neem bir anda uup gitmiti; kzdm, zldm, hemen ayaa kalktm. Masann stn toplamasna seyirci kaldm, hi sesimi karmadm, tek sz sylemedim. Kadn btn katlarm elime tututurdu. Bakaca bir ey yapamazdm, odadan ktm. te bu canm dakikann da canna okunmutu! Daha merdivenlerde yeni yolcuyla karlatm; ellerinin stnde, iri, mor apa d0meleri olan gen bir adam! Omzunda bir gemici bavulu bir hamal, peinden geliyordu. Gelen yabanc, bir gemiciydi, phesiz, yani bir gece kalp gidecek geici bir yolcu; benim odamda daha ok kalmazd bu adam. Ben belki de hemen yarn, adam yarn giderse, tekrar mutlu dakikalarmdan birine kavuabilirdim. Ben daha be dakikalk bir ilham bekliyordum, bu ilham geldi mi yangn yazs tamamlanacakt. Kadere boyun emem gerekiyordu u halde... Ailenin oturduklar yere ben daha hi ayak basmamtm; bu biricik odada kadn, kocas, kadnn babas ve drt ocuk barnyor, gece gndz hep bir arada yayorlard. Hizmeti kz mutfakta kalyor, orada yatp kalkyordu, istemeye istemeye yaklatm, kapy vurdum, cevap veren olmad, ama ierde konuulduunu duyuyordum. Ben ieri girince kadn kocas hi sesini karmad, selamma karlk bile vermedi; kendisini zerrece

177/212

ilgilendirmezmiim gibilerden kaytszca bakt syle, o kadar. Bir adamla iskambil oynuyordu, ben bu adam aada limanda grmtm. "Pencere cam" dedikleri hamal. Bir emzik ocuu yatakta kendi kendine bir eyler sylyordu; ihtiyar adam, kadnn babas bir sedir yatakta bzlm oturuyor, gs yahut karn aryormu gibi ban ne doru eiyordu. Salar bembeyazd, o iki bklm haliyle sinmi de kulaklarn dikmi duruyordu. "Maalesef bu gece iin burada barnmama msaadenizi rica edeceim." dedim adama. "Bunu karm m syledi?" diye sordu "Evet. Odam bakasna verdi. Adam szm cevapsz brakp yine iskambillerine dald. Bu adam her Allah'n gn kimi bulursa onunla iskambil oynar, bir eyine de deil, srf vakit ldrmek, bir ey yapm olmak iin oynard. Baka hi i grmez, tembel bacaklarnn msaadesi nispetinde yerinden kmldar, dier yandan kars merdivenleri paldr kldr inip kar, her tarafa yetiir, oteline yolcu toplayabilmek iin rpnrd. Liman ileriyle, hamallarla anlamt; getirdikleri her mteri iin onlara komisyon verir, ara sra bu liman iilerinin, otelinde gecelemelerine de msaade ederdi. Yeni yolcuyu alp getiren de bu "Pencere cam"yd imdi. ocuklardan ikisi ieri girdi. Sska, illi, sokak kz suratl iki kk kz; stleri balar periand pek. Az sonra otelci kadn da geldi. Ona, gece nerede yatacam sordum. Uzatmadan: "Hep beraber bizimle

178/212

burada yatarsnz!" cevabn verdi. "Yahut darda sofadaki sedirde; nerede isterseniz!" Kadn bana bu cevab verirken odada geziniyor, eitli eylerle megul oluyor, onu bunu dzeltiyor, yzme bakmyordu. Verdii cevap karsnda sindim, kap yannda durdum, bzldm; hatta odam bir geceliine bakasna brakmak benim iin bir zevkmi gibi davrandm; kadn kzdrmamak, olur ya bsbtn kap dar edilmemek iin memnun bir tavr takndm mahsus. Dedim ki: " yle ya, bir kolay bulunur elbet!" Ve sustum. Kadn hl odada dnp duruyordu. "Hem size unu da syleyeyim, veresiye yatak, yemek verecek kadar zengin deilim ben. Bunu size evvelce de syledim." "Evet ama, Madam yalnz u bir iki gn iin, yazm tamamlanncaya kadar." diye cevap verdim. "O zaman size be kron da ste vereceim, memnuniyetle!" Fakat kadn bu yazya inanmyordu phesiz; bunu onun yznden anlyordum. Ama alm satamyor, srf bu ufak hakaret yznden evi brakp gidemiyordum. ekip gidersem beni bekleyen eyin ne olduunu biliyordum. Aradan birka gn geti. Sobasz sofa ok soguk olduu iin ben hl ieride ailenin yannda kalyor, geceleri de yine o odada yerde yatyordum. Yabanc denizci hl odamda oturuyor, kolay kolay da gidecee benzemiyordu, le st kadn ieriye girdi, adamn bir aylk pein

179/212

verdiini syledi. Adam gitmeden nce dmencilik imtihanna girecekmi, ehirde bunun iin oyalanyormu. Kadnn szlerini dinledim, oday ebediyen kaybetmi olduumu anladm. Sofaya ktm, oturdum; biraz bir ey yazabilmek ans varsa bu i ancak burada, bu sessizlikte yaplabilirdi. Alegori, artk zihnimi kurcalamyordu, ben imdi yeni bir tasuvvurun peindeydim, mkemmel bir fikirdi bu: bir perdelik bir piyes yazmak istiyor, "Ha iareti" isimli bu piyesin konusunu ortaadan alyordum. Hele eserin kahramann iyice tasarlamtm: mabette gnah ileyen muhteem ve mutaassp bir fahie. Gnahlarn zayflk veya azgnlndan deil, gkyzne kar nefretinden iliyor, krsnn dibinde, basnn altnda krs rt, bu ii srf gkyzne kar duyduu kmseyiten tr yapyordu. Zaman getike bu tip bana daha kuvvetle tesir ediyordu. Sonunda gayet canl, tam istediim gibi, gzlerimin nnde belirdi. Vcudu kusurlu ve tiksindirici olacakt; ok uzun boylu, ok zayf, esmer. Att her admda uzun bacaklarnn parlts grnecekti eteklerinden. Kulaklar kepe gibi olacakt. Ksacas gzel olmayacakt, ancak zar zor yzne baklabilir olacakt. Onda beni asl ilgilendiren ey, harikulade hayaszlyd, bile bile iledii lsz gnahlard. Bu kadn beni cidden ok megul ediyordu; beynim bu garip yaradl ucubesi tarafndan yamalanmt adeta. Tam iki saat kesiksiz bu dram yazdm. ok kere byk zahmetlerle, bazen bouna yazdm, yazdklarm yrtmak zorunda kaldm uzun aralklarla

180/212

bir yn sayfann hakkndan gelmi, on iki sayfa kadar baarmtm ki yoruldum; souktan, yorgunluktan kaskat kesildim, kalktm, sokaa ktm. Zaten son yarm saatte odadaki ocuklarn grltsnden rahatsz da olmutum; ta atlasa bu durumda yazamazdm artk. Bunun iin Drammen yolunda uzun bir gezinti yaptm, aksama kadar otele dnmedim, boyuna drammn arkasn nasl getireceimi dndm. O gn otele dnmeden nce, basmdan u olay geti: Karl Johan caddesinde, ta aada, hemen hemen istasyon meydannn orada bir kundurac dkkan nnde duruyordum. Ne diye tam da bu dkkann nnde durduumu Allah bilir! Vitrine bakyor, ama o srada ayakkabya ok ihtiyacm olduunu hi de dnmyordum; zihnim buralardan ok uzakta, dnyann baka blgelerinde geziniyordu. Arkamdan konuarak bir insan topluluu geiyor, ama ben ne konutuklarm duymuyordum. Yksek bir ses selam verdi: "Merhaba!" Matmazel'di selam veren. Dalgn: "Merhaba!" dedim. Ksa bir zaman yzne baktktan sonra tanyabildim onu. "Ee, ne haber?" diye sordu. - yilik, salk... Ne olsun? - Demek yine Christie'nin yanndasnz? - Christie mi? - Bir gn bana Christie'ye muhasip olduunuzu sylemitiniz ya!

181/212

- Ha, eskiden! O adamla almak imkansz; ok srmedi. kendiliinden kald o i. - Ne gibi? - ey, gnn birinde bir yanllk yaptm... - Sahtekarlk m yani? Matmazel, dpedz, sahtekarlk m diye soruyordu. Hatta bunu aceleyle, merakla sormutu. Yzne baktm, fena halde gcenmitim, cevap vermedim. Beni teselli etmek iin: "Yahu aldrma, en mkemmel insann basna gelebilir bu!" dedi. Hl benim bir sahtekarlk yaptm sanyordu. "Neymi en mkemmel insann bana gelebilen?" diye sordum. "Sahtekarlk m? Kuzum, yoksa siz benim byle bir alaklk yapm olabileceime sahiden inanyor musunuz?" "Fakat azizim, siz kendiniz aka sylediniz ki..." Bam geri evirdim, caddenin ilersine baktm. Bizden yana gelen krmz bir elbiseye iliti gzlerim; bir erkein yannda yryen bir kadnd bu. Ben imdi Matmazelle byle bir konumaya dalmasaydm da adice phesinden dolay ona gcenmeseydim, gcendiim iin bam arkaya evirmeseydim bu krmz elbise yanmdan geip gidecekti de ben onun belki farkna varmayacaktm. Hem zaten bana ne? Bu elbise nedime Nagel'in elbisesi bile olsa bana ne? Matmazel boyuna konuuyor, hatasn tamire abalyordu. Bense onu dinlemiyor, gzlerimi dikmi, bize doru yaklaan krmz elbiseye bakyordum, iimden bir heyecan dalgas geti; kayp giden, incecik bir

182/212

saplan. Dalgn dalgn mrldandm, dudaklarm kprdatmakszn mrldandm: "Ylajali!" O anda Matmazel de arkasna dnd, erkekle kadn grd, baklaryla selamlad onlar. Ben selam vermedim, yahut verdim belki de. Krmz elbise Karl Johan caddesine yukar geti gitti, gzden kayboldu. "Kzn yanndaki kim?" diye sordu Matmazel. - Grmediniz mi. Dk. "Dk" dedikleri adam. Kz tanyor musunuz? - Eh, yle byle. Siz tanmyor musunuz? "Hayr!" diye cevap verdim. - Bana ok candan selam verdiniz gibi geldi. - Sahi mi? - Deil mi yoksa? Garip ey! O da hep size bakt. "Siz bu hanm nereden tanyorsunuz?" diye sordum. Aslnda pek tanmyordu. Btn bildii son baharda bir geceye dayanyordu. Geenin ge saatinde en, takn arkadatlar, Grand Htel'den dnyorlard, Cammermeyer'in orada bu yalnz kza rastlamlar, laf atmlard. Kz nce onlar terslemi, ama bu taknlardan biri, gzn daldan budaktan esirgemeyen bir delikanl kzn yzne kar, sizi evinize kadar gtrebilir miyim, diye sormutu. "Klnza dokunmam vallahi, sadece kapnza kadar, evinize dndnzden emin olmak iin; yoksa beni btn gece uyku tutmaz." Yrrlerken olan durmadan konumu, szn birini bitirip tekine balam, isminin Waldemar Atterda olduunu sylemi, kendisini fotoraf diye tantmt. Sonunda kz, gsterdii soukluktan

183/212

ylmayan bu neeli delikanlya glmsemek zorunda kalm, neticede olan da kz evine gtrmt. "Ee, sonra ne oldu?" diye sordum, soluumu kesip. - Sonra m? Orasn kartrmaynz. O kibar bir kz! Bir an sustuk, o da, ben de. "Vay canna, Dk myd bu ? Neydi onun o hali ?"' dedi "Matmazel" dnceli dnceli. "Ama bu adamla gezdikten sonra kza kefil olamam dorusu!" Ben hala susuyordum. Eh, tabii, "Dk" gelirdi onun hakkndan! Bundan bana ne? Ben ona bunca cazibesiyle birlikte saadetler diliyordum! Ve hakknda en kt eyleri dnerek, onu amurlara batm grmekten adeta zevk duyarak kendimi teselliye altm. Sadece, bu iftin nnde apka karm olmam canm skyordu, sahiden kardmsa ayet. Bu gibi kimselere ne diye apka karyordum? Onun iin deli divane olduum yoktu artk, gemi ola. Hem artk gzel de deildi zerre kadar; kaybetmiti, bo ver, a gemiti! Yalnz bana bakm olmas mmknd hani; buna amyordum, belki de gnlnde bir pimanlk duygusu kmldamaya balamt. Ama bunun iin de dizlerine kapanp onu deliler gibi selamlayacak deildim ya; hele son zamanlarda fena halde solmu, tazeliini kaybetmi olduktan sonra! "Kont'un olsundu, al da hayrn gr! Bulunduu tarafa bam bile evirmeden marur ve alml, nnden geip gideceim gn de gelirdi elbet! Bana dik dik baksa, stelik kan krmz elbiseler bile giymi olsa yapacaktm bunu, yapacaktm ite! Ha ha, bir zafer olacakt bu! Ben bildiim bensem dramm geceleyin

184/212

tamamlayacak, sonra da bir hafta iinde bu kk hanma nmde diz ktrecektim. Btn cazibesiyle, ha ha, olanca irinliiyle... "Hoa kaln!" dedim ksaca. "Ama Matmazel brakmad beni. Sordu: - Peki, btn gn ne yapyorsunuz? - Ne yapacam, yazyorum tabii. Ne yaparm baka? Benim geimim bu. u sra byk bir dram zerinde alyorum, ismi Ha iareti, ortaaa ait bir konu. "Yok canm!" dedi "Matmazel" ilgilenmi, "Eh, bir de baarrsanz..." "O bakmdan rahatm!" cevabm verdim. "Aa yukar bir hafta sonra benden bahsedildiim duyacaksnz." Ayrldm. Otele gelince hemen kadn buldum, bir lamba rica ettim. Bu lamba ok nemliyidi benim iin: Bu gece yatmayacaktm; dramm kafamda kyametler koparyor, sabaha kadar bir hayli yazabileceimi umuyordum. Yine odalarna dnp geldim diye surat astn grdm iin, kadna bu ricam ezile bzle syledim. "Fevkalade bir piyes bitirmek zereyim." dedim. "Yalnz birka sahnesi kald. Daha henz yeterli deil ama tiyatrolardan birinde oynanacana bahse girerim. Eer benden bu byk ltf esirgemez de..." Fakat kadnn lambas yoktu. Dnyor, ama bir yerde lambas olduunu hi de hatrlamyordu. "On ikiden sonraya kadar beklerseniz, mutfaktaki lambay alabilirsiniz belki. Niin gidip de bir mum almyorsunuz?"

185/212

Sustum. Mum almaya on rem yoktu, bunu da biliyordu pekla, ite yine kolum kanadm krlmt! imdi hizmeti kz da aaya yanmza inmi, artk mutfakta deil bizimle birlikte odada oturuyordu. Yani mutfaktaki lambann kullanld yoktu imdi. Bunu dndm, ama hibir ey sylemedim. Hizmeti kz, birden bana: "Demin saraydan geliyordunuz galiba!" dedi. "len yemeini orada m yediniz?" Ve yapt nkteye kahkahayla gld. Oturdum, katlarm kardm, imdilik orackta biraz almak istiyordum. Katlarm dizlerime koymutum, zihnimin hibir eyle karmama iin gzlerimi demeden ayrmyordum, ama bounayd, bouna, bir trl ilerleyemiyordum. Kadnn iki kk kz ieri girmiler, grlt ederek bir kediyle oynuyorlard; hemen btn tyleri dklm hasta, acayip bir kediydi bu. ocuklar fledike gzlerinden sular szyor, bununun suyu aa akyordu. Kadnn kocas ve daha birka kii masa bana kmler, yz bir oynuyorlard. Yalnz kadn her zamanki gibi alyor, diki dikiyordu. Bu kargaalkta yazamadm pekla gryor, ama artk beni umursamyordu; hizmeti kz bana, le yemeini sarayda m yediniz, diye sorunca, glmsemiti hatta. Btn ev halk bana dman olmutu. stenmeyen bir insan muamelesi grmem iin, odam bakasna devretmi olmak ayb kafi gelmiti sanki. Gzleri kestane rengi, salar alnndan, gs dmdz, bu bodur sokak srt hizmeti bile, akamlar yal ekmek dilimimi alrken, benimle alay ediyor. "Sizin hi Grand Hotel'e girdiinizi grmedim

186/212

de len yemeklerinizi acaba nerede yiyorsunuz?" diye soruyordu. Feci durumumu biliyordu phesiz; biliyor ve bildiini bana gstermekten zevk duyuyordu. Aklm birdenbire bunlara takld, dramma eklemeye tek replik bulamaz oldum. Tekrar tekrar deniyor, baaramyordum. Beynimde acayip bir uultu balamt; sonunda talihime boyun edim, katlarm cebime bkp bam kaldrdm. Hizmeti hemen nmde oturuyordu, ona baktm, bu dar srta, bu bir ift bask omuza baktm, daha gelimemilerdi bile. Bu kz neden bana saldryordu? Saraydan bile gelsem ona ne? Bunun ona bir zarar m dokunurdu? Son gnlerde bir sakarlk yapsam, merdivende sendelesem, yahut bir iviye taklsa da ceketim yrtlsa pis pis glyordu. Daha dn sofada frlatp attm msveddeyi alm, drammn bu bitmi parasn alarak odada yksek sesle okumaya herkesin nnde srf benimle elenmi olmak iin yapmadn brakmamt. Ben onu hibir zaman gcendirmemitim, ondan bir i istediimi de hatrlamyordum. Aksine, akamlar, ona rahatszlk vermemek iin yer yatam kendim serip dzeltiyordum. Salarm dklyor diye de eleniyordu benimle. Sabahlar elimi yzm ykadm suda salar yzyor, o bunlarla da alay ediyordu. Ayakkablarmn her yan berbatlam, hele bir tanesini ekmek arabasna ezdirdiimden hayr kalmamt; hizmeti ayakkablarm da alaya alyordu. "Allah mbarek etsin!" diyordu. "Sizi de, ayakkablarnz da! unlara

187/212

bakn unlara kpek kulbesi kadar kocaman!" Hakk vard, ok eskimiti kunduralar; ama ben, hele bu srada, yenilerini alabilecek durumda mydm? Ben bunlar dnrken, hizmetinin gze batan dmanlna bir mana veremezken, kk kzlar yataktaki ihtiyar kzdrmaya baladlar. Adamcazn etrafnda hoplayp sryorlar, yaptklar i ok holarna gidiyordu, ikisinin de ellerinde birer saman p vard, bu pleri adamn kulaklarna sokuyorlard. Bir sre seyirci kaldm, karmadm ilerine. htiyar, korunmak iin parman bile oynatmyordu; p kulaklarna sokarlarken ba belalarna sadece kzgn kzgn bakyor, pler kulaklarna girince de kurtulmak iin ban silkeliyordu. Bu manzara karsnda gittike heyecanlanyor, gzlerimi onlardan ayramyordum. Babalar iskambilden ban kaldrd ocuklarn marifetine gld, olay oyun arkadalarna da gsterdi, ihtiyar neden kmldamyordu? ocuklar niin kollaryla geri pskrtmyordu? Bir adm attm, yataa yaklatm. "limeyin! ilimeyin! Ktrmdr o!" diye seslendi kadnn kocas. Ve ben, bu gece vakti kap dar edilmek korkusundan, mdahale edersem adam kzdrrm diye ekindiim iin, sklm pklm eski yerime dndm, skunetimi muhafaza, ettim. Aile ilerine burnumu sokup da yal dilimimi, yatacak yerimi ne diye tehlikeye sokacaktm? Yar l bir ihtiyar uruna aptalln lzumu yok! Duruyor, kendimi kaya gibi kat hissediyordum.

Bacakszlar eziyetlerine devam ediyorlard, ihtiyarn ban oynatmas ocuklar kzdrm, onlar da bu sefer saman plerini onun gzlerine, burun deliklerine sokmaya balamlard. Kin dolu gzlerle ocuklara bakyordu adamcaz; bir ey diyemiyor, kollarn kprdatamyordu. Birden belden yukar doruldu, kk kzlardan birinin suratna tkrd, bir daha doruldu, tekinin suratna tkrd, ama ikincide rast getiremedi. Babalarnn, iskambilleri frlatp yataa kotuunu grdm. Kpkrmzyd yz, haykrd: - ocuklarn gzlerine tkryorsun ha seni domuz moruk seni! "Fakat Allah akna, ona rahat verdikleri yok ki!" dedim kendimi tutamayarak. Fakat hep kap dar atlmak korkusunun esiriydim, hi de yle bararak sylemedim bu sz; yalnz heyecanmdan btn vcudum titriyordu. Adam bana dnd: "Aa, una da bak! Vay canna, size ne bundan? enenizi tutun siz, ite o kadar sylyorum; en iyisi budur sizin iin!" Fakat o anda kadnn da sesi ykseldi, btn eve hakaret yadryordu: - Ya Rabbi sana sndm, siz topunuz delisiniz, kaksnz!" diye baryordu kadn. "Burada kalmak istiyorsanz ikiniz de kesin sesinizi, anladnz m? Serserileri barndrdm, yedirdiim yetmiyormu gibi bir de grlt, kyamet odada. Ama yeter artk, yeter! Hit! Susun bakaym ocuklar, silin burnunuzu, yoksa gelirim ha! Byle adamlar da hi grmedim mrmde! Sokaktan gelirler, bitlerine merhem almaya

189/212

metelikleri yok, sonra da gece yars hr karp ev halkn birbirine drrler, istemem ben byle ey, anlyor musunuz bu evden olmayanlar eksin gitsin buradan. Ben kendi odam da skunet istiyorum, anlald m?" Hibir ey sylemedim, azm bile amadm; yine kap yanna oturmu amatay dinliyordum. Hep bir azdan baryorlard; hatta ocuklar ve hizmeti kavgann neden ktn anlatmaya kalkmlard. Dilimi yutmu gibi davranrsam tekrar yatabilirdi ortalk: hi azm amazsam iler bsbtn sarpa sarmazd phesiz. Hem ne syleyebilirdim ki? Dars k deil miydi, hem sonra gece deil miydi? Masaya yumruk sallamann, hadise karmann sras myd? Aptalln lzumu yok! Ve ben sessizce oturuyor, baya kovulduum halde kp gitmiyordum evden. Tam bir vurdumduymazlk iinde renkli ta basmal sa tasviri asl kar duvara bakyor, kadnn btn boallarna kar inatla susuyordum, "ayet beni istemiyorsanz, Bayan, ben mani olmam size!" dedi oyunculardan biri. Dedi ve ayaa kalkt, teki oyuncu da ayaa kalkt. "Hayr, seni demek istemedim. Sen de deil!" cevabn verdi kadn ikisine de. Kimi demek istediimi sylerim ben, sras gelince. Sras gelince. Malum, anlalr kim olduu..." Kesik kesik konuuyor, bana bu darbeleri kk aralklarla indiriyor, beni kastettiini kafama iyice sokmak iin uzattka uzatyordu. "Sakin ol!" dedim kendi

190/212

kendime. Sen yalnz sakin ol! Henz gitmemi emretmedi, kesin olarak, aka sylemedi. Onuru brak bir tarafa, zamansz gururu brak! Tka kulaklarn!.. Renkli ta basksndaki sa'nn salar bir farkl yeildi. Yeil otlara benziyor, denebilirdi pekla: mstesna bir isabetle ifade edilirse, gr ayr otlarna. Ha ha, tam yerinde bir bulutu bu benim iin: gr ayr otlar... O anda zihnimde dnceler birbirini aryor, akp gidiyorlard. Yeil ottan Kitab Mukaddes'deki yere getim: Her mr, tututurulmu bir ot gibidir... Oradan her eyin yanaca maher gnne, oradan kk bir uzaklama ile Lisbon zelzelesine getim; sonra da dkme pirinten bir spanyol tkrk hokkasna benzer bir ey belirdi zihnimde: Ylajali'nin evinde grdm abanoz bir kalem sapn hatrladm. yle yle, faniydi her ey! Tpk atelenmi otlar gibi! Drt tahta ile bir kefende sona eriyordu... Matmazel Andersen, Byk kap, sa kolda... Otelci kadnn beni kap dar atmaya kalkt bu mitsiz dakikada, benim zihnimden karmakark bunlar geiyordu. "itmiyor!" diye bard kadn. "Gidin buradan diyorum size, anladnz m? Allah belam versin ki kak bu adam. Fakat artk defolun, gidin derhal!" Kapya baktm; gitmek iin deil, hayr, hi de gitmek iin deil. Kstaha bir dnce geti zihnimden: kapda bir anahtar olsayd eviriverecek, gitmeye mecbur kalmamak iin kendimi tekilerle birlikte odaya hapsedecektim. Tekrar sokaklara dmekten

191/212

dehet duyuyordum. Ama kapda anahtar yoktu, ayaa kalktm, artk hi mit kalmamt. O anda kadnn sesine birdenbire adamnki kart. akn, durakladm. Daha demin beni tehdit eden adam, imdi, gariptir, benden yana kyordu. "Gece vakti dar atamazsn. Bilirsin, cezas vardr." dedi. Cezas olup olmadndan emin deildim, ama vard belki de; kadn dnd hemen, yatt, bana artk bir ey sylemez oldu. Akam yemeinde nme iki dilim yal ekmek bile koydu, ama ben almadm, adama kar duyduum minnettarlktan dolay almadm, karnm darda doyurduumu bahane ettim. Sofaya gidip yatyordum ki kadn peimden geldi, kapda durdu, gebe ve kocaman karnn kararak yksek sesle: "Ama bu son gece!" dedi. "Burada son defa uyuyacaksnz, bilmi olun!" "Evet, evet!" diye cevap verdim. Yarn bir aresine bakar, iyice ararsam barnacak bir yer bulurdum. Neresi olursa olsun bir yer bulunurdu elbet. Hemen bu gece ekip gitmekten kurtulduum iin seviniyordum. Sabahn beine, altsna kadar uyudum, uyandmda ortalk henz aydnlanmamt; ama yine de hemen kalktm. Souk yznden stmdekilerle yatmtm, daha bir ey giyinecek deildim. Otelci kadnla bir defa daha karlamaktan korktuum iin biraz su itikten sonra kapy sessizce aarak hemen sokaa ktm.

192/212

Sokaklarda grdm tek canl insan, gece nbeti tutan bir polis oldu; az sonra da birka adam havagaz fenerlerini sndrmeye baladlar. Gayesiz yryordum. Kilise caddesine geldim, kale yoluna aa saptm, m ve uykulu... Uzun yryten dizlerimde, srtmda, yorgunluk hissederek, sonra ok a, bir kanepeye oturdum, uzun zaman hayal kurdum. Tam hafta var ki, sadece otelci kadnn sabah, akam verdii yal ekmek dilimleriyle yaamtan; son yediimden bu yana, ite imdi tam yirmi drt saat gemi; midem yine fena halde kaznmaya balamt; mmkn olduu kadar abuk, bu ie bir are bulmalydm. Bu dncelerle kanepede yeniden uyuyakaldm... Yaknmda konuuyorlard, beni bu konuma uyandrd. Biraz kendime geldikten sonra baktm gndz olmu, herkes ayakta, Kalktm, yrmeye baladm. Tepelerde gne douyordu, gkyz beyaz ve inceydi. Kapal, karanlk bunca haftadan sonra bu gzel gne kavumaktan duyduum sevinle btn dertlerimi unuttum; baz defalar bundan ok daha beter durumlarla karlatm hatrladm. Gsme vurdum, bir ufak trk tutturdum yavatan. Sesim yle berbat kyordu, yle bozulmutu ki, zntmden gzlerim yaard. Bu gzelim gn, klarla ykanan bu ak pak gkyz, bana pek dokundu; hngr hngr alayacaktm neredeyse. Adamn biri: "Neniz var?" diye sordu. Cevap vermedim, yzm herkesten gizleyerek hzl hzl yryme devam ettim.

193/212

Liman ambarlarnn oraya vardm. Rus bandral, direkli bir gemi kmr boaltyordu; bordasnda ismini okudum: Copegoro. Bu yabanc geminin gvertesinde olup bitenleri seyretmek, beni bir mddet oyalad. Hemen hemen boaltmt ykn; gemide safra da vard herhalde; bununla beraber su kesimi dokuz kademi buluyor, kmr hamallar ar izmeleriyle gvertede gidip geldike btn gemi oyuk sesler veriyordu. Gne, k, denizin tuzlu esintisi, bu hummal neeli alma, beni diriltti, kanma canllk, hareket salad. Birden hem oturur, hem de drammdan birka sahne daha tamamlayabilirim diye dndm. Cebimden katlarm kardm. Bir rahibin szlerini dzenlemeye alyordum; iddet ve hiddet dolup taacakt bu szlerden; ama baaramyordum. Rahibi getim, mabedin kutsallna leke sren gnahkar kadna hakimin syledii hitabeyi yazmak istedim, yarm sayfa yazdm, durdum. Keli0melere istediim ruhu veremiyordum. evremdeki i g, arklar, bocurgat grltleri, zincirlerin kesiksiz akrtlar; ortaan dramn bir sis gibi sarmas gereken uyuuk, kfl havasna hi gitmiyordu. Katlarm toplayp kalktm. Ama yine de hzm alm bulunuyor, bir aksilik kmazsa bir eyler meydana getirebileceimi aka hissediyordum. Oturabileceim bir yerim olsayd! diye dndm; fakat koca ehirde bir sre iin gidip snabileceim sakin bir yer bilmiyordum. Baka arem kalmyor, "Vaterland" pansiyonuna dnmem gerekiyordu. Bu dnce belimi bkyor, kendime

194/212

bunun imkansz olduunu sylyor, ama yine de yryor, yrdke yasak eve yaklayordum. phesiz feci bir eydi bu, itiraf ediyordum, bir yz karasyd hatta, cidden byk bir yz karas; evet ama, ne are! Ben kibirli deildim zerre kadar; gnmz insanlar iinden en az kibirlilerden birinin de kendim olduumu rahata syleyebilirdim. Ve gittim. Sokak kapsnn nnde durdum, tekrar dndm. Fakat ne olursa olsun denemeliydim! Hem olmayacak bir ey miydi sanki? Bir kere ka saat iin, sonra Allah korusun, bir daha buraya gelecek deildim ya! Avluya girdim. Avlunun bozuk dzen talar zerinde yrrken tekrar tereddde dtm, kapdan dnyordum neredeyse. Dilerimi sktm. Hayr, sahte gururun yeri deil! Daha da olmazsa Allaha smarladk demeye, doru drst veda etmeye, kusurumu balatmaya geldiimi syler, zr dilerdim. Hol kapm atm. eri girince donup kaldm. Hemen nmde, ancak iki adm temde kadnn kocas, apkasz, ceketsiz duruyor, anahtar deliinden oday gzetliyordu. Eliyle sesimi karmamam iaret etti, yine delikten ieri bakt. Glyordu. "Gelin!" diye fsldad. Ayaklarmn ucuna basarak yaklatm. "Bakn!" dedi, hafif ve canl bir glle gld, "eriye bakn. Hi hi! Yatmlar! ihtiyara bakn! Grebiliyor musunuz ihtiyar?" Yatakta, tam da renkli ta basmas sa tasvirinin altnda, karmda iki siluet grdm: otelci kadnla

195/212

yabanc dmenci. Kadnn bacaklar karanlk yatakta beyaz beyaz ldyordu. Ve teki duvardaki yatanda kadnn babas ktrm ihtiyar oturuyor, nne doru eilmi, her zamanki gibi iki bklm, kmldayamadan onlar seyrediyordu... Adama dndm. Kahkahayla glmemek iin kendini zor tutuyor, parmaklaryla burnunu skyordu. "htiyar grdnz m?" diye fsldad. "Hay Allah, ihtiyar grdnz m? Durmu da seyrediyor!" Adam yine anahtar deliine eildi. Pencere kenarna gidip oturdum. Bu sahne btn dncelerimi insafszca allak bullak etmi, zengin ilhammn canna okumutu. Peki ama, bana ne? Adamn kendisi raz olduktan sonra, hatta bundan zevk aldktan sonra benim bu ii kendime dert edinmem iin sebep yoktu ki! htiyara gelince, ihtiyar ihtiyard ite! Belki de bakmyordu bile, oturmu da uyuyordu belki! Hatta lm olmad ne malum? O haliyle lp kalm olsayd amazdm hi. Bir vicdan rahatszl duymuyordum. Yeniden katlarm kardm, eserimle ilgisi olmayan btn dnceleri zihnimden kovmak istedim. Hakimin konumasnda bir cmlede kalmtm: Tanr ve kanun bana bunu emreder, hkema meclisi bana bunu emreder, kendi vicdanm bana bunu emreder... Kendi vicdannn ona neyi emrettiini dnmek zere pencereden dar baktm. Odadan hafife bir grlt geliyordu. Bu beni zerre kadar ilgilendirmezdi, zerre kadar. Hem ihtiyar lmt, sabahleyin belki de saat drde doru lmt. u halde bu grltnn manas

196/212

benim iin sahiden de nemli deildi. Hay kr eytan, hep oturmu bunu ne diye dert ediyordum kendime? sakin ol! Kendi vicdanm bana bunu emreder... Ama her ey bana kar birlik olmutu. Adam, anahtar delii basnda hi de sessiz durmuyordu. Arada bir tutuk kahkahasn doyuyor, omuzlarnn sarsldn gryordum; sokakta da zihnimi datan iler oluyordu. Olann biri kar kaldrma oturmu, kendi kendine bir eyler yapyordu, dnyasna dalmt; birka kat eridi birbirine balyor, kimseciklere bir zarar dokunmuyordu. Birden ayaa frlad, kfretmeye balad. Geriye doru gitti, bir adam grd, kzl sal boylu boslu bir adam. Adam birinci katta ak bir pencereden eilmi, ocuun bana tkrmt. ocuk fkesinden kuduruyor, pencereye yukar boyuna kfrediyor, adam da ocuun yzne kar glyordu. Belki ba dakika byle geti. ocuun alayn grmemek iin geri dndm. Kendi vicdanm bana bunu emreder, ki... lerlemem imkanszd. Sonunda gzlerinim nnde kvlcmlar akmaya balad, yazp bitirdiim ksmlar da ie yaramaz buldum, rezil denecek kadar sama sapan eylerdi hepsi, insan nasl olur da ortaada vicdandan bahsedebilirdi? Vicdan ancak dans hocas Shakespeare tarafndan icat edilmiti; dolaysyla benim btn hitabem yanl oluyordu. Peki ama, bu sayfalarda u kadarck olsun ie yarar bir ey yok muydu? Hapsine abucak yeniden bir gz gezdirdim. phemin yersizliini hemen anladm; fevkalade

197/212

pasajlar bulmutum, yle uzun ksmlar vard ki gayet orjinaldiler. e bir daha sarlmak, dram sona erdirmek istei, sarho eden bir ihtiras gibi gnlm doldurdu. Yerimden kalktm, adamn fkeli iaretine aldrmakszn kapya doru yrdm. Kararm kesin, holden ktm, st katn merdivenlerini trmandm, eski odama girdim. Dmenci yoktu nasl olsa birazck burada oturmaktan beni kim men edecekti? Eyalarna dokunmaz, masasn bile kullanmazdm; kapnn yannda bir iskemleye ker, buna da eyvallah derdim. Sabrszlanarak, katlarm derhal dizlerime yaydm. Birka dakika her ey yolunda gitti. Kafamda konumalar pe pee sralanyor, ben, de durmadan yazyordum". Sayfalar birbiri ardna doluyordu. Dolu dizgin ilerliyor, ilhamnm sarholuuyla hafiften inliyordum, kendimden gemitim adeta. O dakikalarda iittiim tek ses, kendi memnun iniltilerim oldu. Aklma ayrca ok da gzel bir fikir gelmiti. Drammn belli bir yerinde bir kilise an almaya balyacak, o da ie karacakt. Her ey fevkalade gidiyordu. Birden merdivende ayak sesleri duydum. rperdim, deliye dndm, adeta. Tetikte, rkek, uyank, her eyden korkarak, alktan heyecan iinde ylece oturuyordum; kulak kesilmi, kurun kalemim elimde, darsn dinliyor, artk tek kelime yazamyordum. Kap ald; aa odadaki ift, ieriye girdiler.

198/212

Daha ben af dilemeye vakit bulamadan otelci kadn afallam, arm bast yaygaray: "Ya Rabbi sen bilirsin, sana sndm, ite yine gelmi, oturuyor!" "Affedersiniz!" dedim, gerisini de getirmek istiyordum, ama imkan bulamadm. Kadn kapy ardna kadar ap haykrd: "Derhal defolup gitmezseniz, Allah belam versin, polis arrm." Ayaa kalktm. "Size bir Allah'a smarladk demek istemitim." diye mrldandm. "Sizi bunun iin bekliyordum, hibir eve elimi srmedim, burackta u iskemlede oturdum..." "Eh, ne kar!" dedi dmenci. "Canm, var m zarar?" "Brakn u adam!" Merdivenleri inince aada, beni mmkn olduu kadar abuk dar atmak iin adm adm takip eden bu karn burnunda karya birdenbire mthi hrslandm, bir an durdum, azm en adi hakaretlerle doluydu, bunlar onun suratna frlatmaya hazrlanyordum. Ama tam zamannda aklm bama topladm, sustum. Yabanc adama kar duyduum minnettarlktan dolay sustum, adam kadnn peinden geliyordu, syleyeceklerimi duyacakt. Kadn hl peimi brakmyor, durmadan hakaret yadryor, dier yanda attm admlarla birlikte benim de kzgnlm arttka artyordu. Avluya ktk; ben ok yava yryor, hala kadnla atsam m diye dnyordum. O anda duyduum hiddetten kahrolmuum; en korkun ekilde kan dkmeyi, kadim bir anda l olarak yere serecek bir

199/212

yumruk atmay, karnna bir tekme savurmay dnyordum. Sokak kapsndan ieriye, bir uak girdi, yanmdan geerken bana selam verdi, selamn almadm. Arkamdaki kadna yneldi, ona beni sorduunu duydum, ama geri dnmedim. Kapdan dar bir iki adm atmtm ki uak arkamdan yetiti, tekler selam verip durdurdu beni. Bana bir mektup uzatt. Hzla ve isteksiz, zarf yrttm, zarftan kat para bir on kron kt; ne bir mektup, ne bir kelime. Adamn yzne baktm, sordum: "Bu ne maskaralk? Kim gnderdi bunu?" "Bilmiyorum." dedi uak. "Bir hanm verdi." ylece durdum. Uak gitti. Paray tekrar zarfa soktum, avucumda skp buruturarak geri dndm, kapdan doru hl peim sra bakan kadna yrdm, paray kadnn suratna frlattm. Hibir ey demedim, tek sz sylemedim. Yalnz, uzaklamadan nce, kadnn, burumu zarf ap iine baktm grdm... Ha ha, sahne diye buna derlerdi ite! Tek sz sylememek, bu baya kadna hitap etmemek, koca bir banknotu gayet sakin buruturup buruturup peine denin ayaklarna atvermek! Yaman bir sahne idi bu! Bu hayvanlara bylesi gerekirdi... Tomte caddesiyle istasyon meydannn kavana varacam zaman sokak, gzlerimin nnde birdenbire frl frl dnmeye balad; kafamn ii uulduyordu, bir evin duvarna ykldm. Artk yryemiyor, eri duruumu dzeltip dorulamyordum bile. Duvara

200/212

nasl devrildimse yle duruyor, uurumu kaybettiimi hissediyordum. lgnca, fkem bu bitkinlik nbetiyle daha da oald, ayam kaldrp yere vurdum. Kuvvetimi toplayabilmek iin mmkn olan her eye bavurdum, dilerimi sktm, alnm krtrdm. mitsizce gzlerimi dndrdm, sonunda faydasn da grdm. Zihnim duruldu; zlmek, lmek zere olduumu anladm. Ellerimi uzattm, dayanarak kendimi duvardan kopardm sokak etrafmda hl dnyordu. Hrsmdan hkrmaya baladm; ruhunum derinlerinde dermanszlmla bouuyor, yere devrilmemek iin merte dayatyordum; yklmak istemiyor, ayakta lmek istiyordum, iki tekerlekli bir yk arabas ar ar geiyordu; arabada patates olduunu grdm, ama hrsmdan, inadmdan bunlarn patates deil lahana olduklarn iddia ettim; lahana bunlar, diye byk byk yeminler ettim. Ne sylediimi kulaklarm iitiyordu... Vakit geti. Bir merdiven basamana ktm, boynumdaki alnmdaki terleri kuruladm, derin nefes aldm, kendimi sakin olmaya zorladm. Gne batyor, akam oluyordu. Yeniden durumumu dnmeye baladm. Alk irretliini arttrmaya balamt, birka saat sonra gece olacakt yine. Henz vakit varken bu ie bir are bulmalyd. Dncelerim tekrar, atldm pansiyon etrafnda dolamaya balamlard. Oraya asla dnmek istemiyor, ama orasn dnmekten yine de kendimi alamyordum. Aslnda, beni kap dar etmekte haklyd kadn.

201/212

Parasn demedikten sonra bir aileden beni yanlarnda barndrmalarn nasl bekleyebilirdim: stelik kadn bana ara sra, yiyecek de vermiti; hatta dn kendisini o kadar kzdrdm halde nme iki dilim yal ekmek koymu, iyi kalpliliini gstermiti; nk bu dilimlere muhta olduumu biliyordu. u halde hibir eyden ikayete hakkm yoktu; basamakta otururken, hareketimden tr, kendi kendime kadndan af dilemeye, yalvarp yakarmaya baladm. Hele son defaki nankrlme, paray yzne frlatm olmama iimde ac bir pimanlk duyuyordum... On kron! Bir slk aldm. Uan getirdii zarf gnderen kimdi acaba? Bunu ancak o anda dnebildim, durumu hemen kavradm. Acdan, utantan hasta, sesim ksk, birka kere "Ylajali!" diye mrldandm bam salladm. Karlatmda yarmdan marurca geip gitmeye, ona olanca kaytszlm gstermeye daha dn karar vermemi miydim? Bunun yerine sadece onu kendime acndrm, ondan bir merhamet sadakas koparmtm. Hayr, hayr, hayr, alallarmn sonu gelmiyordu bir trl! Ona kar bir kere olsun erefli bir durumum olduunu iddia edemezdim; alalyor, ne yana dnsem dyor, diz st kyor, yerin dibine geiyor, erefsizlie batyor, bir daha da asla ykselemiyordum. Bundan daha derini olamazd artk! On kronu sadaka diye kabul etmek, veren gizli sahsa gerisin geri frlatamamak, uzatlr uzatlmaz iki elle kapmak, brakmamak, ruhun ta derinlerindeki tiksintiye ramen kira karl olarak kullanmak...

202/212

Ben bu kronu ne yapp yapp tekrar elde edemez miydim? Otelci kadna gidip paray geri almak, olacak ey deildi pek. Dnrsem bir baka yolu bulunurdu bunun, kendimi iyice zorlayp dnrsem! Burada her zamanki gibi dnmekle i bitmiyordu; btn varlmla dnmeli, bu on kronun bir aresini bulmalydm. Var kuvvetimle dnmeye baladm. Saat drtt aa yukar, bir iki saat iinde dramm bitirebilirsem tiyatro mdrne gidebilirdim. Eserimi kardm, ne yapp yapp son , drt sahneyi de tamamlamak istiyordum. Dnyor, ter dkyor, batan sona yazdklarm okuyor, ama ilerleyemiyordum. Aptallk etme, inad brak! diyordum. Geliigzel, abuk bitirmek iin, ilerlemek iin aklma ne gelirse kada geiriyordum. Byk dakikalarmdan bir yenisiyle ba baa olduumu dnmek istiyor, kendimi kandryor, gz gre gre aldatyor, kelimeleri aramama hi gerek yokmu gibi bir rpda yazyordum. Arada: "Mkemmel: Bulunmaz ey!" diye mrldanyor, durmadan yazyordum. Ama, derken, son yazdm replikler bana pek pheli grnd; ilk sahnelerdeki konumalarn yannda srtyorlard. Rahibin szlerinde hi de ortaa yoktu stelik. Kurun kalemi dilerinim arasnda srdm, yerimden frladm, eserimi yrttm, teker teker btn sayfalar paraladm. apkam yere atp ayanm altnda inedim. Mahvoldum; diye mrldandm. Baylar, bayanlar, ben mahvoldum! Byle diyor da baka bir ey demiyor, bir yandan da apkam iniyordum.

203/212

Birka adm temde bir polis durmu, bana bakyordu; sokan ortasna dikilmi, baka eye deil, sadece bana bakyordu. Basm evirince baklarmz karlat; herhalde epey zamandr bakyordu bana. Yerden apkam aldm, bama geirdim, yanna gittim. "Biliyor musunuz, saat ka acaba?" diye sordum. Saatini karmadan nce bir sre bekledi, gzlerini benden ayrmyordu. "Tam drt!" dedi. "ok doru!" dedim. "Tam drt, ok doru! Bakyorum, iinizin ehlisiniz, sizi unutmayacam." Byle deyip ondan ayrldm. Bana son derece amt; duruyor, az ak, arkamdan bakyor, saatini hl elinde tutuyordu. Hotel Royal'n nne vardmda dnp geriye baktm: hl ayn pozda duruyor, gzleriyle beni takip ediyordu. Ha hay, hayvanlara byle muamele edilirdi ite. Edepsizlii sonuna kadar gtrerek! Hayvanlara bu tesir eder, onlar bu korkuturdu... Memnundum kendimden, ok memnun; bir ark paras mrldanmaya baladm. Heyecansz, acsz, strapsz, bir rahatszlk bile duymadan yryordum; bir ty kadar hafif, ar meydann getim, sat barakalarnn orada geri dndm. Kurtarc kilisesi nnde bir kanepeye oturdum. On kronu geri gndermiim, gndermemiim, ikisi de ayn kapya kmaz myd sanki! Kabul ettiime gre, bu para benim olmutu; paray yollayan muhta durumda deildi phesiz. Yzde yz bana gnderildiine

204/212

gre almam gerekiyordu, uaa brakamazdm ya! Aldnm yerine baka bir on kron gndermek de imkanszd. u halde yaplacak bir ey kalmyordu. ardaki kaynamay seyrederek zihnimi nemsiz eylerle oyalamay denedim; fakat yapamyor, hep de on kronu dnyordum. Sonunda yumruklarm sktm, ierledim. Paray geri gnderecek olursam onu krm olurum, dedim; o halde niin yapaym bu ii? Ben her eye kar zerime den vazifeyi yapmak, bam gururla sallayp hayr, teekkr ederim, demek istiyordum. imdiyse bunun neye varacam gryordum, ite yine sokaklardaydm Elime bulunmaz frsat getii halde scak barnam brakm, gururum yznden daha ilk kelimede parlam, on kronu saa sola savurduum gibi basp gitmitim... Yerimden olduum, tekrar mkl durumlara dtm iin kendimi insafszca sorguya ekiyordum. Fakat hepsinden ireniyordum! Ben on kron dilenmemitim, ben bu paray elimde tutmamm bile; hemen vermi, yzlerini bir daha grmeyeceim kaba insanlara devretmi, onlara olan borcumu demitim, ben byle idim, icap edince son santimine kadar derdim. Ylajali, benim tandm Ylajali ise bana bu paray gnderdiine piman olmazd; o halde ben niin kendi kendimle ekiiyordum? Bana ara sra bir on kron gndermek onun yapabileceklerinin en azyd hemen hemen. Kzcaz bana akt, ha hay, hatta belki de ldrasya akt... Bu dnce enikonu koltuklarm kabartt. phesiz akt bana, kzcaz!..

205/212

Saat be oldu. Uzun, sinirli uyarmlar sonunda tekrar takatim kesildi, kafamdaki o bo uultuyu tekrar duymaya baladm. Gzlerimi tam karya bolua diktim, Fil eczanesinin oraya baktm. Alk iimde kuduruyor, ok ac ekiyordum. ylece oturmu, havaya bakarken nnde yava yava bir siluet belirdi; derken aka grdm, tandm. Eczanenin yanndaki pastac kadnd bu. rkildim, kanepede doruldum, dnmeye koyuldum. Evet, ta kendisi, ayn kadn, ayn tezgah gerisinde, ayn yerde! Hafif tertip bir iki slk aldm, parmaklarm aklattm, kalkp eczaneye doru yrmeye baladm. Sersemliin lzumu yok! Ha bir ran paras olmu, ha bir satcnn Kongsberg gmnden il il Norve Pfennig'leri, vz gelirdi bana! Gln olmak istemiyordum, fazla gururdan lebilirdi insan. Keye vardm, kadn gz hapsine alp dikildim karsna. Bir tandk gibi glmsedim, bam salladm; szlerimi tekrar geliimi tabu gsterecek ekilde sralyordum. "Merhaba!" dedim. "Beni tanmadnz galiba?" Ardan alarak: "Hayr!" dedi, yzme bakt. Beni tanmay ok ho bir akaym gibi, daha da glmsedim, devam ettim: "Unuttunuz mu, hani size birka kron vermitim? Yanlmyorsam verirken de hibir ey dememitim, adetimdir bu benim, stnde durmamtm. Namuslu kimselerle, alverite insann nceden anlamasna, nemsiz eyler iin anlama yapmasna ne hacet. Evet, o zaman size o paray ite ben vermitim."

206/212

- Aa, sahi sizdiniz! Evet, hatrladm, imdi ok iyi tandm sizi; dnyorum da... Paraya teekkr etmesini nlemek istedim, bunun iin de bir yandan gzlerimle tezgahta yiyecek aratrarak derhal cevap verdim: - Evet, imdi de pastalar almaya geldim. Kadn anlamad. "Pastalar!" diye tekrar ettim. "imdi de pastalar almaya geldim. phesiz bir ksmn, birinci partiyi. Bugn iin hepsi lazm deil bana." "Pastalar almaya m geldiniz?" diye sordu kadn. "Evet, tabii bunun iin geldim!" diye cevap verdim. Pastalar almaya geldiimi hemen anlamas gerekirmi gibi yksek sesle gldm. Tezgahtan da kk bir rek alarak yemeye baladm. Kadn bunu grnce kovuunda doruldu, mallarn korumak ister gibi bir davrand yle; bunlar almaya gelmi olabileceimi beklemediini hissettirdi. "Deil mi ya?" dedim, "yle deil mi?"Fakat yaman kadnd dorusu! Birisi ona bir miktar emanet para versin de sonradan gelip geri istemesin, hayatnda byle bir ey grm myd? Yoo! u halde? Yoksa ylece nne brak. Verdim diye bu paray alnm para m sanmt ? Hayr, hi de yle zannetmie benzemiyordu. Buna da sz yok, bu da cidden iyi bir ey! Beni namuslu bir adam bilmesi, nasl diyeyim, onun kibarln gsteriyordu. Ha ha! Cidden pek hotu dorusu! "Peki ama, ne diye verdiniz bana o paray?" Kadn kzmt, baryordu.

207/212

O paray ona niin verdiimi akladm, sesimi yavalatarak, hkm verir gibi, anlattm bunu: "Bu benim adetimdir, ben byle yaparm, nk btn insanlar ok drst kabul ederim ben. Ne zaman birisi bana bir senet yapmay teklif etse bam kaldrr: Hayr derim. Mersi! Allah ahidimdir, ben byle yaparm." Fakat kadn hl anlamyordu. Baka arelere bavurdum, sert konutum, her trl manaszl yasak ettim kendime. "Hi olmad m, bir mteri sizden alaca eylerin parasn hi nceden, pein olarak vermedi mi?" diye sordum. "Paral mteriler demek istiyorum, mesela, bir konsolos? Hi olmad m? Bunun her gn rastlanan bir ey olduunu eer siz bilmiyorsanz bunda benim suum ne? Baka memleketlerde adettir bu. Siz yurt dna hi kmadnz herhalde? Hayr, ya! u halde bu meselede siz bir fikir beyan edemezsiniz ki..." dedim ve tezgahtaki pastalara el attm. Kadn, kzgn, homurdanyor, bir ey almama ille de msaade etmek istemiyordu; hatta pastann birini elimden ekip tekrar yerine koydu, ierledim, tezgaha bir yumruk indirdim, kadn polisle tehdit ettim, "nsafl davranyorum." dedim. "Benim olan pastalarn hepsini alsam siz iflas edersiniz, size verdiim para o kadar oktu nk. Fakat ben param kadarm almyorum, paramn yar karln alyorum sadece. Bir daha da gelmeyeceim stelik. Allah korusun, madem ki bylesiniz!"

208/212

Nihayet kadn drt be para pasta koydu nme; bunlara yle yksek bir fiyat biti ki eh iste o kadar olur. Verdiklerini alp gitmemi syledi. Ben hl ekiiyordum; en azndan bir kronumu dolandrdn iddia ettim, ayrca ar fiyatla beni smrdm syledim, Biliyor musunuz, bu dolandrcln cezas olduunu?" diye sordum. "Allah esirgesin. mrnz boyunca hapislerde rrsnz, sizi ihtiyar hurda sizi!" nme bir pasta daha frlatt, dilerim gcrdatrcasna gitmemi syledi. Ayrldm. Hh, bylesine numarac bir pastac kadna da hi rastlamamtm! ary geerken bir yandan pastalar yiyor, bir yandan yksek sesle bu kadnn edepsizliini konuuyordum. Birbirimize sylediklerimizi tekrarlyor, kendimi ondan ok stn buluyordum. Herkesin nnde gre gre pastalar attryor, bir yandan kendi kendime syleniyordum. Pastalar pe pee yok oluyor, ne kadar yesem banamsn demiyordu, atm iliklerime kadar. Hay Allah, yetmeyii ne fena! Alm yle deilmiti ki sonuncu pastada, bunu bandan beri Vognmand caddesindeki olana, kzl sakall adamn bana tkrd ocua saklamay dndm unutuyor, onu da yiyordum az kald. O ocuk bir trl aklmdan kmam, yerinden frlayn, alayp lanet ediini unutamamtm. Adam bana tkrnce pencereme doru dnm, sanki benim de glp glmeyeceimi grmek istemiti. Gidersem onu yine orda bulur muydum acaba Vognmand caddesine abuk varmak iin

209/212

kendimi zorluyordum; dramm yrttm yere geldim, birka kat paras yerde duruyordu hl; demin akna evirdiim polisin uzandan getim; olann oturmu olduu kaldrm kenarna vardm nihayet. Yoktu ocuk. Sokak hemen hemen botu. Karanlk basmt, ocuu gremiyordum, evine girmiti herhalde. Pastay dikkatle kapnn kenarna koydum, kapy hzlca alip hemen uzaklatm. Grr dedim kendi kendime, dar karsa hemen grr! ocuk pastay bulacak diye duyduum aptalca sevinten gzlerim yaard. Tekrar demiryolu rhtmna gittim. Artk alm gemiti, fakat yediim ekerli eyler midemi bulandryordu. En lgnca dnceler kafamda yeniden tepinmeye balamlard: Gizlice bu gemilerden birinin halatlarn kessem nasl olurdu? Yangn var, diye barmaya balasam anszn? Rhtm boyunca yryme devam ettim, bir sandn zerine oturdum, ellerimi kavuturdum; kafamn gittike daha fazla kartm hissediyordum. Hi kmldamyor, kendimi koyvermemek iin hibir teebbste bulunmuyordum. Oturmu, Rus bandral gemiye, Copegoro'ya bakyordum. Kpetede bir adam grdm, krmz iskele fenerleri adamn ban aydnlatyordu, ayaa kalkp uzaktan onunla konumaya baladm. Belli bir maksatla sylemiyor, cevap dahi beklemiyordum. Sordum: - Hareket bu akam m, Kaptan?

210/212

"Evet, biraz sonra!" cevabm verdi adam. svee konuuyordu. u halde Finlandiyal, diye dndm. "Ha ha. Bir adama ihtiyacnz var m?" Var da dese, yok da dese, o anda hepsi birdi; verecei cevap aynyd benim iin. Bekledim, yzne baktm. "Hayr!" dedi. "Bize gen bir tayfa lazm." Gen tayfa! Bir silkindim, gizlice gzlm karp cebime soktum, iskeleden gverteye ktm. "Denizci deilim." dedim. "Ama ne i verirseniz yaparm. Yolculuk ne tarafa?" - Safra var, gemide, Leeds'e gidiyoruz, oradan kmr ykleyip Cadix'e gideceiz. Musallat oldum adama. - Benim iin hepsi bir, neresi olursa olsun. Ben iime bakarm. Adam duraklad, yzme bakt, dnd: "Hi sefere kmadn m?" diye sordu. "Hayr. Ama dedim ya, siz bir i verin bana, yaparm." - Her eye alknm ben. "Tekrar dnd. Bu gemiyle gitmeyi, kafama iyice koymutum o anda; yine karaya defedilebilirim, diye dm kopuyordu. "Ee, ne diyorsunuz, Kaptan?" diye sordum nihayet. "Ne olursa olsun sahiden yaparm. Sz! Bana gsterilenden daha fazlasn yapmazsam erefsizim, icap ederse ardarda vardiya beklerim. Bu benim houma gider, dayanrm, da!" Son szlerim zerine hafife glmseyerek: "Peki, peki, grelim bakalm!" dedi Kaptan. "Olmazsa ngiltere'de ayrlrz." "Tabii!"

211/212

diye cevap verdim, sevinli. Daha olmazsa ngiltere'de ayrlabileceimizi tekrarladm. Sonra, Kaptan bana yapacam ii gsterdi... Limandan ayrldk. Hararetten, bitkinlikten terlemi bir halde doruldum, yle bir karaya baktm; ehre ve Kristiania'ya imdilik hoa kal, dedim. Bitti

@Created by PDF to ePub

You might also like