You are on page 1of 18

bilimname XV, 2008/2, 29-46

MTEABH KAVRAMI BALAMINDA TEFSR USLNN (ULML-KURN) MAHYET VE PRATK DEER ZERNE BR NCELEME1
Mustafa ZTRK Do. Dr., ukurova . lahiyat Fakltesi mozturk65@yahoo.com Tefsir alannda mstakil bir usln (metodoloji) mevcut olup olmad meselesi zellikle son dnemde ska tartlan bir konudur. Geleneksel yaklama gre tefsir ilminin kendine zg bir usl vardr ve klasik Ulml-Kuran edebiyat bu ilmin usl ihtiyacn karlamaktadr. Buna mukabil, tefsir ilminde en azndan mstakil bir uslden sz edilemeyecei tezini savunanlar da vardr. Bu tezin savunucularna gre tefsir, tematik alanlar belirli olan fkh, kelam gibi bir ilm disiplin olmad iin, kendine mahsus bir usl de yoktur. Klasik Ulm-i Kuran kitaplar anlama ve yorumlama yntemiyle ilgili bir ierie sahip olmaktan ziyade Kurann dilsel ve metinsel zellikleri, nesh, muhkem ve mteabih gibi baz problematik kavramlar ve konularla ilgili bir envanter almas mahiyetindedir. Bu nedenle, Kuran limleri (Ulm-i Kuran) ve Tefsir Usl adyla yaymlanan eserlerin reel ve aktel deeri tartmaya aktr. Nitekim bu makalede de mteabih kavram balamnda Tefsir Usl ve Ulm-i Kurnn mahiyeti ve pratik deeri tartlacaktr.

Giri
Tefsir Uslnn (Ulml-Kurn) mahiyeti ve pratik deeri etrafl biimde tartlmas gereken bir konudur. Geri son dnemde temel slam bilimleriyle ilgili eitli ilm toplantlarda bu konu ksmen tartmaya almtr. Ancak bu tartmalarda, farkl grleri mdellel klmaya ynelik abalardan ziyade tmden kabul
1.

Bu makale, 5-7 Haziran 2008 tarihlerinde Johann Wolfang Goethe niversitesi (Frankfurt am Main) tarafndan Frankfurtta dzenlenen Geistiges Erbe des Islam II: Koranwissenschaften heute (Genese, Exegese, Hermeneutik, Asthetik) konulu uluslararas sempozyumda Zur aktuellen Bedeuting der klassischen Koranauslegungsmethodik und Koranwissenschaften im Kontext des Begriffs mutaschbih balyla sunulan bildirinin gzden geirilmi eklidir.

30

Mustafa ztrk

veya red fikrini ieren genellemeci yaklamlar hkim olmutur. Hlen yaygn kabul gren geleneksel anlaya gre Tefsir bilindik manada bir ilm disiplindir ve bu disiplin yeterli denebilecek bir usle sahiptir. Burada sz edilen Usl mahiyet ve muhteva itibariyle klasik Ulml- Kurn edebiyatna bal/baml bir zellik tamaktadr. Bu yzdendir ki Tefsir Usl ile Ulml-Kurn kavramlar arasnda kategorik bir ayrm yaplmamakta; aksine bu iki kavram ok kere birbirinin mradifi gibi kullanlmaktadr. u halde, konuya Ulml-Kurnn mana ve muhteva itibariyle tam olarak neye karlk geldii meselesiyle balanabilir. Ulml-Kurn aslnda Kuranla dorudan ilgili ilimleri kapsar. Kurann yorumlanmasnda dolayl olarak kendisinden istifade edilen tarih, astronomi, biyoloji gibi ok eitli ilimler de bir telakkiye gre Ulml-Kurn kapsamnda yer alr. Ancak konuyla ilgili temel eserlerdeki muhtevaya gre Ulml-Kurn; (1) Kurann metinleme tarihi, (2) Kurann vahyedili sreci, (3) Kuran metninin dil, slup, belagat hususiyeti ve okunu keyfiyeti, (4) Kurann anlalmas ve yorumlanmasyla ilgili muhtelif meseleler olmak zere drt ana temay kapsamaktadr. Son dnemdeki baz almalar Kuran limleri (Ulml-Kurn) yerine Tefsir Usl (Uslt-Tefsir) diye isimlendirilmektedir. Belli ki bu isimlendirme Kuran limleri ile Tefsir Usl arasnda herhangi bir fark bulunmad dncesine dayanmaktadr. Fakat baz aratrmaclar usl kelimesinin anlam ve kullanmnda Kuran tefsirine ilikin temel kaide ve kurallarn ne kt ve/veya kmas gerektii kanaatini tamaktadr.2 Buna gre Uslt-Tefsr ile lml-Kurn kavramlar arasnda anlam ve kapsam fark bulunduu sylenebilir; lakin ada Ulml-Kuran literatrnde sz konusu farkn mahiyeti tam olarak aklanmad gibi bu konuda kategorik bir ayrmdan sz etmeyi hakl klacak bir Tefsir Usl kitab da henz yazlm deildir. Dier taraftan, Tefsir Usl isimli kitaplardaki muhtevann zellikle Zerkenin (. 794/1392) el-Burhn f Ulmil-Kurn ile Suytnin (. 911/1505) el-tkn f Ulmil-Kurn adl ansiklopedik eserinden mmkn mertebe sistematik biimde zetlenmi malumattan olumas UlmlKurn ile Uslt-Tefsr kavramlar arasnda hemen hibir fark bulunmadna ilikin somut bir gsterge saylabilir. Tefsir sahasnda mstakil bir usln mevcut olduu fikrini benimseyenler, bilebildiimiz ve takip edebildiimiz kadaryla, henz usl konusundaki tezlerini ispatlayacak bir rn ortaya koymu deillerdir. Dorusu, bu konuda hlen byk lde genel kabuller ve sylemler paralelinde muhteva kazanan bir literatr retimi
2.

Mesela bkz. Hlid Abdurrahmn el-Akk, Uslt-Tefsr ve Kaviduh, Beyrut 1994, s. 30-42.

Mteabih Kavram Balamnda Tefsir Uslnn Mahiyeti ve Pratik Deeri

31

sz konusudur.3 Meseleyi daha mahhas ve mdellel biimde ele alma abasn yanstan kimi almalarda ise klasik Ulml-Kurn kitaplarndaki tefsir, tevil, turuk-i tefsir (tefsir yntemleri) gibi birka konu ve kavram zerine yeni bir erh denemesi yahut mfessir adaynn bilmesi gereken ilm disiplinler veyahut mfessir olmann artlaryla ilgili mebhaslar zerine yeni bir okuma denemesi yapldna ahit olunmaktadr.4 Btn bu mebhaslarn muhtevasnda ieriinde usle taalluk eden bilgiler bulunduu sylenebilir; ancak bu keyfiyet, mevcut literatrdeki bilgi muhtevasnn sistematik bir tefsir uslne karlk gelmedii gereini nefyetmemektedir. Daha akas, Kurann sistematik bir btnlk iinde anlalmas sz konusu olduunda, Tefsirin byle bir anlama faaliyetine, dolaysyla Tefsir Uslnn de mevcut haliyle byle bir anlamann yntemine tekabl ettiini sylemek olduka zor gzkmektedir. Bu tespiti yanllayacak bir argman sunmann glne mukabil, dorulayacak argman sunmak kolaydr. En basit argman kelam, fkh, tasavvuf ve dilbilim gibi klasik disiplinlerin sistem, mantk ve terminolojisini kullanmakszn srf bir tefsirci tarafndan vcuda getirilmi bir tefsirin mevcut olmaydr. Eldeki btn tefsir kitaplar, byk lde, ilk dnemlerde ayetlerin anlamlarna ilikin olarak sylenenlerin derlenmesinden veya zellikle kelam, fkh, tasavvuf ve dilbilim gibi disiplinlerce retilen bilgilerin serdedilmesinden ibarettir.5 Dier taraftan, klasik Ulml-Kuran literatrndeki muhtelif konulara ilikin yeni okumalar mutlaka belli bir mezheb konsept ierisinde gereklemektedir. Daha akas, bugne tercme edilmeye allan klasik bilgi muhtevas nedense hep Snn bir kaynaktan seilmekte ve sonuta usl meselesi Kurann mutlak referans metni olarak okuma alkanlnn gelenek haline geldii bir tarihsel vasatta Bizler ve tekiler eklinde bir konum belirlemesinde bulunan bir mezhebin -ki aslnda her mezhep kendisini byle konumlandrmtr- doru ve yanl limitlerine gre ele alnm olmaktadr. Hlbuki Tefsir Usl veya Kuran limlerine ilikin herhangi bir konunun bilgi ve yorum ierii mezheb anlay farkna gre byk lde deikenlik arz etmektedir. Szgelimi, Mutezilenin muhkem addettii ayetler Earlerce mteabihttan saylmaktadr. yle ki Mutezile ilh adalete halel gelmemesi iin, kullara ynelik fiillerinde Allahn hep iyiyi (salah) gzetmesi, abesle itigal etme3.

4.

5.

Mesela bkz. Suat Yldrm, Kuran Anlama Yntemi (Konunun Genel erevesi) , Gncel Din Meseleler Birinci htisas Toplants (Tebli ve Mzakereler), DB Yay. , Ankara 2004, s. 19-39; Tahsin Grgn, Klasik Anlama Yntemlerinin (Fkh ve Tefsir Usl) mkn ve Snrlar , Gncel Din Meseleler Birinci htisas Toplants (Tebli ve Mzakereler), DB Yay. , Ankara 2004, s. 305-326. Mesela bkz. Mehmet Paac, Tefsir Yntemi Asndan Tefsir rnlerinin Snflandrlmas Tartmas , 1. slm limlerde Terminoloji Sempozyumu, slm Aratrmalar Yaynlar, Ankara 2006, s. 81-97. H. Yunus Apaydn, Klasik Fkh Usulnn Yaps ve levi , Gncel Din Meseleler Birinci htisas Toplants (Tebli ve Mzakereler), Ankara 2004, s. 285.

32

Mustafa ztrk

mesi, keyf ve irkin nitelikte hibir tasarrufta bulunmamas gerektii gibi fikirleri savunur ve buradan hareketle, Allah dilediini dallete sevk eder. mealindeki ayetleri mutlaka tevil edilmesi gereken mteabihler kapsamnda deerlendirir. Buna mukabil, ilh kudretin hibir ekilde kaytlanamayaca fikrini savunan Earler, hibir fiilinden dolay kendisine hesap sorulamaz bir tanr telakkisinden hareketle sz konusu ayetleri muhkem kategorisinde deerlendirir. te yandan, her mezhep bu gibi farkl deerlendirmelerin tmnde srf kendisinin hakikate parmak bast algsyla kendisini merkeze koyar ve dolaysyla ehl-i bidat olarak periferide yer alanlar tefsir gnahkrlyla sular. Mesela Mutezil mfessir Eb Mslim el-sfahn (. 322/934) yle der: Kurandaki mtebihler, Firavun kendi halkn yoldan kard. [20/T-h 79], Smir onlar yoldan kard. [20/T-h 85], Allah (bu tr mesellerle) ancak yoldan kmlar artr. [2/Bakara 26] gibi muhkem ayetlerdeki sarih beyanlar -ki bu ayetlerde yoldan karma fiilinin Allahtan deil insanlardan sdr olduuna dikkat edilmelidir!- erevesinde tevil edilmelidir. Aksi takdirde, Allahn 3/l-i mrn 7. ayetteki, Kalpleri hak ve hakikatten sapmaya meyilli olanlar, hem fitne maksadyla hem de teviline yeltenmek arzusuyla ilh kelmn mteabihleri zerinde dururlar. hitabnn muhatab olmak kanlmazdr. Nitekim fitne ve tevil arzusuyla srf mtebih ayetlerle megul olanlar, Biz bir memleketi helak etmeyi istediimiz zaman, o memleketin mark zenginlerine emrederiz [17/sr 16] mealindeki ayeti, Allah onlar helak etmi, fask olmalarn istemi ve mahlkatn helak etmek iin sebep aramtr. eklinde izah etmilerdir. Oysa Kuran bir hidayet rehberi olarak gnderen ilh irade, Allah size zorluk deil kolaylk diler. [2/Bakara 185], Allah (btn bu gerekleri) size aklamak, sizi daha nce gelip geen gzel kullarn hayat tarzlarna yneltmek ve yine size af merhametiyle muamele etmek ister. [4/Nis 26] buyurmutur.6 Snn-Er mfessir Fahreddn er-Rz (. 606/1209) bu ifadeleri aktardktan sonra te Ebu Mslimin syledikleri der ve ekler: Ne tuhaftr ki Eb Mslim kendi mezhebine muvafk ayetleri muhkem sayarken mezhebine muvafk olmayan ayetleri mteabih kabul etmitir. Yine o kendi mezhebine muvafk ayetleri zhirine gre anlayp yorumlarken mezhebine muhalif ayetleri zhirinden farkl ekilde anlayp yorumlamak gerektiine hkmetmitir.7 Rz byle sylemekte ok hakldr; nk Eb Mslim el-sfahn gerekten de Mutezilenin be temel ilkesiyle (usl-i hamse) badamayan ayetleri mteabih, dierlerini muhkem saymtr. Bunun subjektif bir yaklam olduu kukusuz doru6. 7.

Fahreddn er-Rz, Mefthul-ayb, Beyrut 2004, VII. 151. Rz, Mefthul-ayb, VII. 151.

Mteabih Kavram Balamnda Tefsir Uslnn Mahiyeti ve Pratik Deeri

33

dur; ama u da bir gerek ki ayn subjektivite Rz ve Snnlik iin de sz konusudur. nk Snn mfessirler de -tpk Eb Mslim el-sfahn ve dier Mutezil mfessirler gibi- muhkem ve mteabih ayetler konusunda mezheb kabullerine uygun bir anlay benimsemilerdir. u halde Rznin serzeniindeki hakllk, kendince ve kendi mezhebince bir hakllktr. Nitekim Rz de Eb Mslimin mezkr grlerinin temelsiz (btl) olduuna hkmettikten sonra u arpc ifadeyi kullanmtr: Btn bu anlattklarmzdan ortaya kt zere mmetin ounluu (cumhr-i ns) nezdinde her daim geerli olan kural udur: [Herhangi bir mezhebe mensup] insanlarn kendi mezheplerine uygun den her ayet muhkem, kendi mezheplerine ters den her ayet de mteabihtir.8 Aslnda Rznin bu ifadesi szn bittii yeri iaretlemektedir; ama yine de burada mteabih kavramnn uslle ilgisini tartmak gerekmektedir; nk bu tartma Tefsir Uslnn (Ulml-Kurn) mahiyetini ve pratik deerini en azndan belli bir konu erevesinde vuzuha kavuturma bakmndan nemlidir. Bilhassa yakn gemite Trkiyede birok lahiyat akademisyen Tefsir sahasnda mstakil ve sistematik bir usln mevcudiyetinden sz edilemeyecei tezini savunmaktadr. Nitekim bu tez, 02-06 Ekim 2002 tarihleri arasnda Diyanet leri Bakanl tarafndan dzenlenen Kuran ve Hadislerin Anlalmas ve Yorumlanmasnda Yntem Meselesi konulu Gncel Din Meseleler Birinci htisas Toplantsnda da hararetle savunulmu ve kart gr savunanlarn btn itirazlarna ramen toplantnn sonu bildirisinde u ifadeler yer almtr: Kuran ve hadisleri anlama ve yorumlama abalarnda, tefsir usl ve hadis usl disiplinlerinin bal bana birer anlama yntemi olmayp, anlama ve yorumlamaya yardmc bilgiler ierdii; kendi iinde birok ekol ve eilimleri barndran fkh uslnn ise, yorumda esas alnacak ana ilkeler yannda daha ok pratik hayata ilikin hkmleri tespite ynelik olarak gelitirildii gz nnde bulundurulmaldr.9 Tefsir alannda kelam, fkh, dilbilim gibi klasik disiplinlerin naslar anlama yntemlerinden bamsz ve sistematik bir usl bulunmad, dolaysyla ad var kendi yok. hkmndeki bir eyin reel, aktel ve pratik deerinin olmad tezi bizce de isabetli gzkmektedir. Ancak bu tezin belli bir konu erevesinde mahhas ve mdellel klnmas gerekir. te biz bu almada, klasik Ulml-Kurn edebiyatnda nemli bir yer tutan muhkem-mteabih konusuyla ilgili malumat ve muhtevann Kuran anlama-yorumlama yntemi kapsamnda mtalaa edilmeye elverili olup olmad, dolaysyla bu konunun bizatihi uslle ilgili bir tarafnn bulunup bulunmad veya en azndan anlama/yorumlama konusunda nesnel kriterler ieren
8. 9.

Rz, Mefthul-ayb, VII. 152. Bkz. Gncel Din Meseleler Birinci htisas Toplants (Tebli ve Mzakereler), Ankara 2004, s. 578.

34

Mustafa ztrk

bir usl bahsi olup olmad meselesini tartacaz. Bu erevede ilkin Kuranda muhkem-mteabih ayrmndan sz eden 3.l-i mrn 7. ayetin tarihsel balam (sebeb-i nzul) zerinde durulacak, ardndan muhkem-mteabih kelimelerine tarihsel srete ne tr anlamlar yklendii ve bu anlamlarn tarihsel balamla ne lde ilikili/ilikisiz olduu gsterilmeye allacaktr. Konunun bu yn olduka nemlidir; nk ilgili ayette Kurann birtakm ayetleri muhkem, dierleri mteabih olarak nitelendirilmi, fakat hangi ayetlerin muhkem hangilerinin mteabih olduklar belirtilmemitir. Byle iken, konuyla ilgili btn eserler, mteabih ayetler sanki Kuranda tadat edilmi yahut Hz. Peygamber tarafndan bu konuyla ilikin bir tavzihte bulunulmu olduu fikrini telkin eden bir dil ve slupla kaleme alnmtr. Belli ki bu durum her itikadi mezhep veya ekoln kendi doktrinine uygun ierikte bir mteabih tanm gelitirmesinden ve mevcut tanmlarn her birinin 3.l-i mrn 7. ayette geen mteabih kavramna tekabl ettii dncesinden kaynaklanmaktadr. Ulml-Kurn kitaplarnda muhkem-mteabih konusu incelenirken bu konuya temel tekil eden 3.l-i mrn 7. ayetin kendi tarihsel balamnda hangi konudan sz ettii yahut bu ayetin hangi hadise hakknda nazil olduu meselesine kaytsz kalnm olmas dikkate deer bir husustur. Bizce tarihsel balam hususundaki bu kaytszlk, tibar, sebebin hususiliine deil hkmn umumiliinedir. (el-ibre bi-ummil-lafz l bi-hussis-sebeb) eklindeki tamim kuralyla ilgilidir. Nitekim birok mfessir ayetteki ellezne f kulbihim zeyun (kalplerinde hakikatten yan izme eilimi olanlar) ibaresinin medluln, Bu vasftaki herkes eklinde belirlemi, hatta Taber (. 310/922) daha spesifik bir belirlemeyle, sz konusu ifadenin Yahudiler, Hristiyanlar ve Mecusilerin yan sra Ehl-i bidat kategorisindeki Sebeiyye, Hrriyye/Havric, Kaderiye ve Cehmiyye gibi frkalar da kapsadn ifade etmitir.10 Bu denli ideolojik yorumlarn retilmesinde, lafzn ve dolaysyla hkmn umumilii ilkesini esas alma anlaynn baat rol oynad kukusuzdur. Hatta denebilir ki tefsirde anakronizm problemi de byk lde el-ibre bi-ummillafz kuralnn yaygn kullanmndan kaynaklanmaktadr. Belli ki lafzn umumlii ilkesinin esas alnd hkim gelenekte Kuran tarih-st bir referans metni olarak alglanmakta ve her bir ayetin kendi tarihsel balamndan bamsz olarak tek bana mutlak bir referans deeri tad varsaylmaktadr. Kurann referans metni olarak okunmasnda kendi tarihsel balamndan soyutlanan Kuran ifadelerinin anlamn tayin edecek olan balam ilevini, yorum znesinin mensup olduu tefsir ve tevil gelenei stlenmektedir. Bunun iindir ki gemite her kelam ekol, her fkh ekol, hsl her dnce akm, Kuranda kendi grn refere edebilecei trden ayetler
10.

Eb Cafer et-Taber, Cmiul-Beyn, Beyrut 1999, III. 181.

Mteabih Kavram Balamnda Tefsir Uslnn Mahiyeti ve Pratik Deeri

35

veya ayet paracklar bulma imknna sahip olmutur11 ve kukusuz ayn imkn bugn iin de sz konusudur.

Mteabihin Kurandaki Anlam ve Kullanm


Mteabih kelimesi tebh mastarndan tretilmi olup lgatte benzeen, ayrt edilmesi zor olacak dzeyde birbirine benzeyen anlamna gelir. Nitekim tebh kelimesinin 2.Bakara 25, 70 ve 118. ayetlerde geen muhtelif trevleri de bu anlamdadr. Kuranda tebh mastarndan tretilmi kelimeler dokuz ayette geer. Bunlarn alts Ulml-Kurn literatrndeki muhkem-mteabih bahsiyle dorudan ilgili deildir. 11.Hd 1. ayette Kurandaki ayetlerin muhkem klnd bildirilmekte, 39.Zmer 23. ayette ise Kuran mteabih bir kitap olarak nitelendirilmektedir. Tefsir ulemasna gre Kurann hem muhkem hem mteabih olarak tavsif edilmesinde eliki yoktur. nk Kuran gerek ilh kelam vasfn tamas gerekse lafz, mana ve mesajnn eriilmez bir stnle sahip olmas bakmndan btnyle muhkemdir. Salamlk, mkemmellik ve insanoluna rehberlik gibi birok konuda ayetler arasnda benzerlik ve uyum bulunmas ynnden de btnyle mteabihtir.12 bnl-Vezr (. 840/1436) bu anlamdaki muhkem ve mteabihlii genel (mm), 3.l-i mrn 7. ayette anlan muhkem ve mteabihlii zel (hs) diye kategorize etmitir.13 Bilindii gibi, muhkem-mteabih ayrm 3.l-i mrn 7. ayete dayanmakta ve bu ayette mealen yle buyrulmaktadr: [Ey Peygamber!] Sana kitab [Kuran] indiren Odur. Kurann kimi ayetleri muhkemdir. Bunlar ilh mesajn temelini oluturur. Kurann dier [birtakm] ayetleri ise mteabihtir. Kalplerinde hak ve hakikatten sapma eilimi bulunanlar, gerek fitne maksadyla gerekse teviline yeltenme arzusuyla Kurann mteabih ayetleri zerinde dururlar. Oysa bu ayetlerin tevilini ancak Allah bilir. limde yetkinlik/ derinlik sahibi kimseler ise, Biz bu kitaba inandk; bunun tamam Allah katndan gnderilmitir. derler. Bu ayette beyan edildii zere Kurandaki ayetlerin bir ksm muhkem, dierleri mteabihtir. Muhkem ayetler, Kitbn, yani ilh mesajn omurgasn tekil etmektedir. Ne var ki kalplerinde hakikati kabulden yan izme eilimi bulunanlar fitne ve tevil arzusuyla Kurann mteabihleriyle megul dururlar. Oysa mteabihlerin tevilini sadece Allah bilir. Bir telakkiye gre bu ayette geen el-Kitb kelimesinden maksat Kuran deil, Hristiyanlarn kutsal kitaplardr. Tabiatyla, mteabih ayetler de Kuranla deil Kitb- Mukaddesle ilgilidir. Buna gre ayetteki er-rsihne fil-ilm
11.

12. 13.

mer zsoy, ada Bir Sorun Olarak Kurann Anlalmas Sorunu , Gncel Din Meseleler Birinci htisas Toplants (Tebli ve Mzakereler), Ankara 2004, s. 43-44. Rz, Mefthul-ayb, VIII. 145. Eb Abdillah bnl-Vezr, srl-Hak alel-Halk, Beyrut 1983, s. 89.

36

Mustafa ztrk

ibaresiyle iaret edilen zmre, Hristiyan din ulemasna karlk gelmektedir.14 Bu yorum dikkat ekici olmakla birlikte gerek ayetin metin ii balamna gerekse lafz kurgusuna ters dt iin problemlidir. Her eyden nce ayette geen aleyke (sana) lafzndaki zamirin Hz. Peygambere aidiyeti msellemdir. Aksi halde, bu zamirin Hz. Musaya veya Hz. saya raci olduunu yahut Tevrat ve ncil gibi kitaplarn Hz. Peygambere indirildiini kabul etmek gerekir. nk mezkr yoruma gre el-Kitb ncile veya daha genelde Kitb- Mukaddese iaret etmektedir. Oysa klasik dnem mfessirlerin ittifakla belirtikleri gibi el-Kitb kelimesi burada Kurana karlk gelmektedir. Hsl, el-Kitb kelimesini Kitb- Mukaddese hamletmenin salam bir mesnedi yoktur.15 Bununla birlikte, er-rsihne fil-ilm ibaresinde kastedilen zmrenin Ehl-i Kitap ulemasna karlk geldii dorudur. Nitekim Kuranda geen tl-ilm ibaresi de Ehl-i Kitap ulemasna delalet eder. Ksacas, 3.l-i mrn 7. ayetin, limde yetkinlik/derinlik sahibi kimseler, Biz bu kitaba inandk; bunun tamam Allah katndandr derler. mealindeki ksmnda sz edilen zmrenin Hristiyan din ulemasna karlk geldiinde hi kuku yoktur. Galip ihtimalle, 5.Mide 82-84. ayetlerde de yine ayn zmreden sz edilmektedir. Bu ayetlerde mealen yle denilmektedir:
() Hristiyanlar arasnda [yle] bilgin keiler ve rahipler vardr ki onlar [ilah mesajlara kar] kibirli ve kstah bir tavr taknmazlar. te o keiler ve rahipler hakikati kabule ak olduklar iin Peygambere vahyedilen ayetleri dinledikleri zaman gzlerinin yala dolup tatna tank olursun. Onlar, Rabbimiz! derler, Biz iman ettik. Sen bizi hak ve hakikate tanklk eden kullarnn arasna kat! Hem, btn emelimiz Rabbimizin bizi has kullarnn arasna katmas iken Allaha ve Onun tarafndan bize ulaan Kuran mesajna ne diye iman etmeyelim ki?!

Muhkem-Mteabihle lgili Ayetin Nzul Sebebi


Siyer, tabakt ve tefsir kitaplarnda 3.l-i mrn 7. ayetin nzulne dair iki farkl rivayet mevcuttur. Bir rivayete gre, aralarnda Eb Ysir b. Ahtabn da bulunduu bir grup Yahudi Hz. Peygamberin huzuruna gelerek Bakara suresinin bandaki elif-lm-mm harflerinin cmel (ebced) hesabndaki saysal deerinden hareketle mmet-i Muhammedin, dolaysyla slamn yetmi bir yllk mr olduunu iddia ederler. Fakat Hz. Peygamber Kuranda elif-lm-mm-sd, elif-lm-r ve elif-lmmm-rnn da bulunduunu syleyince btn bu harflerin saysal deerinin 700 yl atn, dolaysyla kehanetlerinin anlamszlatn anlayp oradan ayrlrlar.
14. 15.

Sleyman Ate, Yce Kurann ada Tefsiri, stanbul 1989, II. 14-16. Bu yoruma ilikin daha etrafl bir tenkit iin bkz. Muhsin Demirci, Kurann Mteabihleri zerine, stanbul 1996, s. 48-54.

Mteabih Kavram Balamnda Tefsir Uslnn Mahiyeti ve Pratik Deeri

37

Derken, 3.l-i mrn 7. ayet nazil olur.16 Taber gibi baz erken dnem mfessirler ayetin bu rivayette anlatlan hadise zerine nazil olduu kanaatindedir;17 ancak bn Kesr (. 774/1373) gibi kimi mfessirler rivayetin senet (sbut) ynnden problemli olduuna dikkat ekmilerdir.18 Ayetin nzul sebebiyle ilgili ikinci rivayette zikredildiine gre Necran Hristiyanlarna mensup bir heyet hicr 9 (mild 631) ylnda Hz. Peygambere gelir. Teolojik balamda sann kimliini tartmaya aan heyet Hz. Peygambere, Sen sann Allahn kelimesi ve Ondan bir ruh olduunu sylemiyor musun?! diye sorar. Hz. Peygamber, Evet! diye karlk verince onlar, Artk baka sze hacet yok! deyip Hz. sann tanrsal hviyete sahip olduu inancn savunurlar. Rivayetin kimi varyantlarna gre heyetin reisi Eb Hrise, Hz. Peygamberin slam davetine, Biz senden nce Mslman olduk. diye karlk verir. Bunun zerine Hz. Peygamber, Hem say Allahn olu kabul edecek, hem domuz eti yiyecek hem haa tapnacaksnz ve hem de kendinizi Mslman sayacaksnz; hi olacak ey mi bu! anlamnda bir sz syler. Tartmada heyet mensuplar Hz. Peygambere sann babasnn kim olduunu da sorar ve bu srada -bir rivayete gre- l-i mrn suresinin ilk altm bir ayeti, baka bir rivayete gre ilk seksen ksur ayeti nazil olur.19 Fahreddn er-Rznin (. 606/1209) kaydettiine gre surenin yedinci ayeti, Necranl heyetin Hz. Peygambere, Sen sann Allahtan bir ruh ve Onun kelimesi olduunu sylemiyor musun?! diye sormas, Hz. Peygamberin de bu soruya Evet! diye karlk vermesi zerine nazil olmu; heyet bu ayetteki mesaj reddedince Hz. Peygamber onlara lanetleme (mbhele) teklifinde bulunmutur.20 l-i mran suresinin bilhassa 1-8, 18-20, 35-61. ayetlerindeki muhteva Necran Hristiyanlaryla ilgili rivayette anlatlan hadisenin gerek sebeb-i nzul olduuna iaret etmektedir. nk sz konusu ayetlerde ilkin Allahn ulhiyette esiz ve ortaksz olduu (tenzh-i ilh) bildirilmekte, ardndan Tevrat ve ncilin yan sra Kuran da Allahn gnderdii belirtilmekte, ayrca Kurandaki kimi ayetlerin muhkem, dier birtakm ayetlerin mteabih olduundan sz edilmektedir. Bu balamda, srf mteabihlerin teviliyle megul olanlar, kalplerinde hakikati kabulden yan izme eilimi bulunan kimseler olarak nitelendirilmektedir. 35-61. ayetlerde ise Hz. sann gerek kimlii hakknda detayl saylabilecek bilgiler verilmekte, bu arada
16.

17. 18. 19.

20.

Eb Muhammed bn Him, es-Sretn-Nebeviyye, Beyrut 1975, II. 139-140; Eb Muhammed el-Beav, Malimt-Tenzl, Beyrut 1995, I. 279. Taber, Cmiul-Beyn, III. 180. Ebl-Fid bn Kesr, Tefsrul-Kurnil-Azm, Beyrut 1983, I. 38. Rivayetin detay ve ksmen farkl varyantlar iin bkz. Eb Abdillah bn Sad, et-Tabaktl-Kbr, Beyrut trs. , I. 357-358; Taber, Cmiul-Beyn, III. 162-164; Eb Muhammed el-Beav, MelimtTenzl, Beyrut 1995, I. 276; Ebl-Hasen el-Vhid, Esbbn-Nzl, Beyrut 1991, s. 53. Rz, Mefthul-ayb, VII. 134-135.

38

Mustafa ztrk

her ikisinin de Allah tarafndan yaratlm olmas hasebiyle Adem ile sa arasnda benzerlik kurulmakta ve son olarak Kuranda anlatlan gereklere ramen Hz. sann kimlii hakknda tartacak olanlara Hz. Peygamberin lanetleme teklifinde bulunmas emredilmektedir. Ksaca, l-i mrn suresinin tevhid ve tenzh-i ilhyle balamas Hristiyanlarn Hz. sa hakkndaki uluhiyet iddialarna bir reddiye niteliindedir. Dolaysyla muhkem-mteabih konusuyla ilgili ayeti ieren pasaj da dhil surenin batan itibaren en az te birlik ksmnn nzul sebebi Necranl Hristiyan heyetin Hz. sann ulhiyeti zerine tartmalardr. Binaenaleyh, 7. ayette geen mteabih ve tevil kavramlar da Hz. sann Allahn kelimesi ve Ondan bir ruh olmas gibi sfatlaryla ilgilidir. Bu balamda tevil, bilindik anlamda bir yorum faaliyetine deil, sann anlan sfatlaryla ilgili ayetlerin medlullerine ilikin son sz syleme iradesine ve/veya konuyla ilgili ayetlerin gerek mana ve mahiyetini belirleme iddiasna delalet eder. Szgelimi, Hz. sann Rab ya da Efendi anlamnda kulland Baba tabirine, inkarnasyon ve teslis doktrinlerini olumlayan bir anlam yklemek ve/veya sann Allahtan bir ruh (rhun minh) ve kelime (kelimetuh) olduunu bildiren Kuran ifadelerini21 -ki bu ifadelerin getii 4.Nis 171. ayet ok kesin bir dille teslisi reddetmektedir- sann uluhiyetine hamletmek mteabihin tevili demektir.22 Bu erevede ayetteki fitne kelimesi de sann teolojik kimlii konusunda izmeyi amak, ly karmak gibi bir mana ifade eder. Nitekim Fahreddn er-Rz sz konusu kelimenin buradaki anlamna ilikin izahatnda flnun meftnn bi-talebid-dny ifadesini ahit gsterir. Bu ifadede geen meftn kelimesi, dnyay ve dnyev olan sevme hususunda haddi ama ve ly karma anlamna gelir.23 Hz. sann Allahtan bir ruh ve Onun kelimesi olduunu bildiren ama ayn zamanda teslisi de iddetle reddeden 4.Nis 171. ayetin, Ey Ehl-i Kitap [Ey Hristiyanlar!] nan sisteminizde ly karp haddi amayn; Allah hakknda da hakikatten [yani Onun e ve orta bulunmayan yegne Tanr olduu gereinden] baka birtakm iddialarda bulunmayn. mealindeki bir hitapla balamas, fitne kelimesinin 3.l-i mrn 7. ayette arlk ve ly karmak manasna geldiini teyit etmektedir. Sonu itibariyle, 3.l-i mrn 7. ayette sz edilen mteabihlerin tevili , masum, makul ve makbul bir anlama-yorumlama abas deil, dpedz bir gnah ve gnahkarlktr. Bu gnah ileyen Hristiyanlar Haviyye diye nitelendirmek
21.

22.

23.

4/Nis 171. ayette geen mezkur ifadelerin slam tefsir geleneindeki muhtelif yorumlar iin bkz. Mustafa ztrk, Kssalarn Dili, Ankara 2006, s. 225-230. Bu balamda Kurtubnin 4. Nis 171. ayetteki ve-rhun minhu ibaresini izah ederken, Bu ifade Hristiyanlar sapknla drmtr. Onlar sa Allahtan bir czdr iddiasnda bulundular. eklinde bir ifade kullanm olmas manidardr. Bkz. Kurtub, el-Cmi, VI. 17. Rz, Mefthul-ayb, VII. 152.

Mteabih Kavram Balamnda Tefsir Uslnn Mahiyeti ve Pratik Deeri

39

mmkndr. Bilindik anlamda tevil kavram ile Haviyye arasnda irtibat kurmann pek mmkn olmad sylenebilir. nk Haviyye, slam dnce tarihinde naslarn salt zahiri anlamlarna itibar eden, dolaysyla yorum etkinliiyle hemen hibir alverii olmayan ve bu anlay uyarnca tebih-tecsim fikrine scak bakan zmreleri ifade ederken, tevil kavram zellikle Btnlikle birlikte anldnda naslarn hermentik imkn ve snrlarn zorlama abasna iaret eder. Mamafih Hristiyanlarn sa hakkndaki telakkileri gz nne alndnda mteabihin tevili kesinlikle Haviyye mantna karlk gelir. nk burada sa ile ilgili kimi naslarn salt zahiri manaya hamledilmesi sz konusudur. Ayrca bu noktada Hristiyanln Hz. sa ile ilgili metaforik-alegorik ifadelerin zhir ve dolaysyla yanl yorumu zerine ina edilmi bir inan sistemi olduu hatrlanmaldr. Szgelii, ncillerde geen, Baba, yerin gn Rabbi! Bu gerekleri bilge ve akll kiilerden gizleyip kk ocuklara atn iin sana krederim. Evet Baba, senin istein buydu. Babam her eyi bana teslim etti. Oulu, Babadan baka kimse tanmaz. Babay da Ouldan ve Oulun Onu tantmak istedii kiilerden bakas tanmaz.24 eklindeki ifadeler inkarnasyon (hulul) doktrini erevesinde sann Tanrdan sudur eden biricik oul ve Tanr olu Tanr olduu iddiasna mesnet klnmaktadr. Dier bir deyile, ncillerdeki bu tr mecazi ifadeler -ki bu ifadelerin Kurandaki karl mteabihlerdir- Haviyye mantyla zahir manaya hamledilmekte ve dolaysyla mteabihlerin teviliyle teslis doktrinine yol verilmi olmaktadr. u halde teslis, Elmallnn deyiiyle, Nasraniyyenin bir akide-i mahsusas deil, mteabihata ittiba ile ictihad edilmi bir akide-i munharifesidir ki bundan dolay Nasara ncilin nususuna ehemmiyet vermezler de ruhunu tervic ediyoruz diye ncil nshalarn her zaman tecdit ve tebdil ederler ve mtemadiyen mteabihatyla oynarlar.25

Ulml-Kuran Literatrnde Mteabihin Anlam ve Kullanm


Bu almaya konu tekil eden ayetteki mteabih kavramna sebeb-i nzul erevesinde yklediimiz anlam, gayb konularla ilgili ayetlere de temil edilebilir. Zira ahiret ahvli ve bilhassa haber sfatlarla ilgili ayetlerde tebih, temsil ve mecaz arlkl bir dil kullanld bilinen bir husustur. Nesnesini dorudan deil, baka bir eye benzeterek anlatmay ya da Zemahernin (. 538/1143) 13.Rad 35. ayetin tefsirinde ok gzel ifade ettii gibi, Alg ve idrak alanmzn dnda kalan eyleri nesneler dnyasnda grdmz eylere benzetme yoluyla (temslen li-m be ann bim nahid) anlatmay hedefleyen bu dil mteabih diye nitelendirilebilir.26 Muhammed Esed, mteabih teriminin Kurandaki gerek anlamnn tam da
24. 25. 26.

Matta: 11/25-27; Luka: 10/21-22. Muhammed Hamdi Yazr, Hak Dini Kuran Dili, stanbul 1979, II. 1025. Bu niteleme hakknda daha geni bilgi iin bkz. Mehmet Paac, Kuranda Dil ve Varlk Alanlar ,

40

Mustafa ztrk

Zemahernin bu ifadesindeki kavramsal ierie karlk geldiini belirtmektedir. Esede gre Kurann her pasajn, ifadesini yahut cmlesini literal (zahir-lafz) anlamyla alr ve onlarn bir tebih (alegori), mecaz yahut temsil olmas ihtimalini gz ard edersek, ilh kelamn ruhuna aykr hareket etmi oluruz. rnek olarak, Allahn Ztna ilikin baz Kurn atflar zerinde dnelim: Tanmlanamayan, zaman ve mekanda snrsz ve beer kavraynn tamamen tesinde bir Varlk. Onu tahayyl etmenin imknszl karsnda biz Onun ancak ne olmadn anlayabiliriz; yani zaman ve meknla snrl olmayan; benzetmelerle tanmlanamayan ve beer dncesinin hibir kategorisi iine oturtulamayan bir Varlk. O halde, ancak ok genelletirilmi mecazlar, ne kadar yetersiz de kalsalar, Onun varln ve aktivitesini bize aktarabilirler.27 Bu isabetli gre erh meyannda denilebilir ki Kuranda Allah niteleyen ve zahir manalar esas alnd takdirde antropomorfik bir tanrya iaret eden vech, yed, ayn, cenb gibi kelimeler ile gazab, istihza, mekr, ityan-mec, ar ve istiva gibi yklemler mteabihattandr. nk btn bu ilh yklemler, insan tarafndan da icra edilebilir niteliktedir. te bu durum teabh denen eyi ifade etmektedir. Daha akas, teabh, Allahn gerek yaratlm varlklara ait vech, yed, ayn gibi uzuvlar gerekse ityan, mec, istihza, mekr gibi fiilleri kendi zatna atfen kullanmas ve bu kullanmn ilk bakta antropomorfik bir tanry artrmas problemidir. Baka bir deyile, mteabihat konusuyla ilgili problem, nesneler dnyasndaki varlklar iin kullanlan birtakm kelimeler ve kavramlarn metafizik konular ve bilhassa Allah hakknda kullanlmasndan, dolaysyla aralarnda hibir ontolojik iliki bulunmayan bu iki farkl varlk ve iki ayr leme ilikin tasvir ve tanmlarda ayn kelimelerin kullanlm olmasndan kaynaklanan benzeme (tebh) problemidir.28 Buna gre, tevil denen ey, mteabihin gerek mana ve mahiyetini belirlemek adna, metafizik alan hakknda kullanlan bir kelimenin medluln nesneler dnyasyla ilgili anlam ve kullanmna eitlemek, yani bir bakma tebih, temsil veya mecaz hakikate hamletmek olsa gerektir. Bu konuda daha nce verdiimiz rnekten hareketle yle de denilebilir: ncillerde geen Baba , Oul gibi kelimeleri zahir manaya hamlederek saya tanrlk atfetmek, keza Kuranda zikri geen haber sfatlar zahir/hakik manaya hamlederek Allah insana benzetmek, mteabihi tevil etmektir. lh zat ve sfatlar zelinde denilebilir ki mtebiht Allahn ne olduuna iaret
27. 28.

2. Kuran Sempozyumu, Bilgi Vakf, Ankara 1996, s. 121-125. Muhammed Esed, Kuran Mesaj, ev. Cahit Koytak-Ahmet Ertrk, stanbul 1996, III. 1330. Hayri Krbaolu, Mteabiht Konusundaki Yaklamlarn Deerlendirilmesi ve Yeni Bir Yaklam nerisi , 1. Kuran Sempozyumu, Bilgi Vakf, Ankara 1994, s. 369.

Mteabih Kavram Balamnda Tefsir Uslnn Mahiyeti ve Pratik Deeri

41

eden naslar, muhkemt ise bn Teymiyyenin (. 728/1328) belirttii gibi, Onun gerek tanr olarak hibir ei ve ortann bulunmadn, hibir eyin Ona benzemediini bildiren, yani ksaca Allahn ne olmadn bildiren naslardr.29 Muhkemler, yani tevhit inancn vurgulayan ayetler, Kurandaki mesajn temelini oluturur. Bu yzden, mteabihlerin anlam ve yorumunda muhkem ayetler esas alnmaldr. Nitekim Ulml-Kuran literatrnde de bu iki kavram birlikte ele alnmtr. Geleneksel telakkiye gre muhkem kavram mana ve mesaj ak ve anlalabilir ayetleri ifade eder. Bu tanmlamada kayda deer bir sorun yoktur. nk ilgili ayette de muhkemtn Kurandaki mesajn temelini tekil ettii belirtilmektedir. slam limlerine gre muhkem ayetlerin mteabihler iin asl tekil etiinde kuku bulunmamakla birlikte neyin muhkem neyin mteabih olduu konusunda ok sayda farkl gr ileri srlmtr. Konuyla ilgili belli bal grler yle zetlenebilir: (1) Muhkem, manaya delaleti baka beyana ihtiya hissettirmeyecek dzeyde ak olan; mteabih ise manas insanlarn tamamna veya birouna kapal olup beyana muhta bulunan; (2) Muhkem tek manal olup tevile ihtiya duyurmayan, mteabih birden fazla manaya ihtimalli olup kolayca anlalmayan; (3) Muhkem, kendisiyle ne kastedildii delaletinin akl sebebiyle veya tevil yoluyla anlalabilen; mteabih hurf- mukattaa ve kyamet vakti gibi, manas ancak Allah tarafndan bilinen; (4) Muhkem farzlar, helal ve haramlar bildiren; mteabih kssalar ve meselleri ieren; (5) Muhkem hem iman edilen hem kendisiyle amel olunan; mteabih amele konu olmayp sadece inanlan; 6) Muhkem mensuh olmayan veya kendisi neshetme konumunda bulunan; mteabih neshedilen, (7) Muhkem illeti aklla idrak edilebilen; mteabih ise ierdikleri hkmlerin illeti bilinmeyen naslardr.30 Genel mahiyetteki btn bu grlerin yannda mteabihin medlulne dair olduka zel ve dar kapsaml belirlemeler de mevcuttur. Szgelimi fkh uslnn delalet bahsinde yer alan mcmel, mevvel, mterek, mutlak, mm gibi lafzlar kimi limlerce mteabihattan saylmtr. Benzer ekilde mphem ve mkil lafzlar da bu kapsamda deerlendirilmi; hatta kozmolojiyle ilgili ayetler ve kimi kssalar dahi mteabih addedilmitir.31 Mtebihlerin tasnifi konusuna gelince, tb (. 790/1388), mteabih kavramn hakik ve izaf olmak zere iki ksmda incelemitir. tbye gre 3.l-i mrn 7. ayette kastedilen, hakik mteabihlerdir ve bu tr mteabihlerin gerek mana ve mahiyetini Allahtan baka kimsenin bilme imkn yoktur. Buna karn
29. 30. 31.

bn Teymiyye, el-kll fil-Mtebih vet-Tevl, [Mecmu Fetv iinde], Riyad trs. , XIII. 277. Beav, Malimt-Tenzl, I. 278-279; Zerkn, Menhill-rfn, II. 272-274. Bkz. Demirci, Kurann Mtebihleri, s. 65.

42

Mustafa ztrk

ikinci ksmda yer alan izafi mteabihler ilim erbabnca anlalabilir niteliktedir.32 Snn tefsir geleneinde en fazla rabet gren ve gerek klasik dneme ait UlmlKuran kitaplarnda gerekse ada dnemde telif edilen Tefsir Usl ve Kuran limleri adl eserlerde hemen hemen aynyla tekrar edilen mteabih tasnifi ise Rab el-sfahnye (. 502/1108 [?]) aittir. Mteabih kavramna, Kuranda lafz veya mana ynnden bakasna benzemesi sebebiyle tefsiri mkil olan ibare/ifade eklinde bir anlam ykleyen sfahn; (1) Sadece lafz ynnden; (2) Sadece mana ynnden; (3) Hem lafz hem mana ynnden mteabih olmak zere l bir tasnif yapmtr. Birinci ksm dhilinde lafzn garip oluu, cmle ve terkipteki takdim-tehir, ihtisar, cz ve itnab slubuyla ilgili mteabihlikten sz eden sfahn, Allahn sfatlar ile kyamet ve ahiret ahvaline dair ayetleri mana ynnden mteabihler kapsamnda deerlendirmitir. Hem lafz hem mana ynnden mteabihler konusunda ise beli bir tasnif yapm ve bu kapsamda lafzlarn delaletiyle ilgili umum-husus, vcub-nedb gibi konular ile ayetlerin mensuh olup olmamas gibi hususlar zikretmitir. Ayrca sfahn, mteabihatn gerek anlamnn bilinip bilinemeyeceiyle ilgili olarak da l bir tasnif yapmtr. Buna gre ilk ksmda kyametin ne zaman gelip ataca, Dbbetl-arzn ne zaman ortaya kaca ve gerek mahiyeti gibi mteabihler yer alr ve bu tr mteabihlerin insan tarafndan bilinmesi mmkn deildir. kinci ksmda, garip lafzlar ve kapal hkmler gibi mteabihler yer alr ve bunlar insan tarafndan anlalabilir niteliktedir. nc ksmdaki mteabihler ise ilk iki ksm arasnda yer alr ve gerek anlamlar ancak yetkin limlerce bilinebilir.33

Deerlendirme
Klasik literatrdeki btn bu grlerden hareketle denebilir ki Mslman limler onca ilm ve entelektel abaya ramen mteabihatn aslnda neye delalet ettii meselesini tam olarak akla kavuturamamlardr. Ayrca, konuyla ilgili grlerin anlama ve yorumlamaya ilikin sistematik bir usl bilgisi niteliinde olmad da aktr. Zira konuya aina olmayanlarn bile kolayca fark edebilecekleri gibi, mteabihatn ne olduuna dair grlerden bir ksmnn birbiriyle hemen hibir ilgisi bulunmamakta, dahas mevcut grler son derece dank ve geliigzel bir manzara arz etmektedir. Herkesin ayn gr paylamamas kukusuz doaldr; ama en azndan mevcut grlerin birbirinden bu denli kopuk ve ilgisiz olmamas gerekir. lgisizlik meselesi bir tarafa, mtebihata ilikin grlerden bir ksmn, mesela hurf- mukattaann mteabihattan saylmasn ayette bahsi geen konuyla irtibatlandrmak olduka zordur. nk her eyden nce hurf-
32. 33.

tb, el-Muvfakt, III. 86. Rb el-sfahn, el-Mfredt f Garbil-Kurn, stanbul 1986, s. 373-374.

Mteabih Kavram Balamnda Tefsir Uslnn Mahiyeti ve Pratik Deeri

43

mukattaann mteabih kelimesiyle anlam ilikisi yoktur. Ayn ekilde, mensuh ayetlerin mteabihattan saylmasnn da konuyla ilgisi yoktur. Dier taraftan Rb el-sfahnden nakledilen detayl mteabihat tasnifi meselenin gerek mahiyetinin vuzuha kavumasna katk salayacak nitelikte olmad gibi usl asndan ok anlaml da deildir.34 Bu balamda bn Kuteybenin (. 276/889), Kurandaki herhangi bir ayet/ ibare/lafzla ilgili olarak mfessirlerin, Bu mteabihtir; gerek anlamn ancak Allah bilir deyip de tevakkuf ettiklerine tank olmadk. Aksine, mfessirler surelerin balarndaki mukattaa harfleri de dhil, Kurann tamamn tefsirin konusu yaptlar.35 eklindeki ilgin sznde iaret edilen soruna da deinmek gerekir. Zira ilgili ayette, mteabihlerin teviliyle meguliyet kalplerinde hak ve hakikatten sapma eilimi bulunan kimselere atfedilen bir faaliyet olarak nitelendirilmesine ve dolaysyla dpedz bir gnahkrlk olmasna, ayrca ilgili ayetteki ver-rsihne lafzndaki vav harfinin atf deil, istinaf iin olduu ounluk tarafndan kabul grmesine ramen hemen btn mfessirler mteabih saydklar ayetleri yorumlamaktan istinkf etmemilerdir. Mteabihlerin teviliyle uramann gnahkrlk olduu, kukusuz btn mfessirlerce bilinmektedir; ancak hibir mfessir kendisinin byle bir gnah irtikp ettiini dnmemekte, aksine Kurandaki mteabihleri belki de en doru ekilde kendisinin ve dolaysyla mensubu bulunduu mezhebin anlayp yorumladna inanmaktadr. Haliyle bu inan, tevil gnahkrl iin bir teki yaratmay gerekli klmaktadr. Mesela Taberye (. 310/923) tekiler ya da tevil gnahkrlar hakknda sorarsanz, size gsterecei adres Sebeiyye, Hruriyye (Havric), Kaderiye ve Cehmiyye gibi frkalar olacaktr.36 ayet ayn soruyu Eb Mslim el-sfahn (. 322/934), Kd Abdlcebbr (. 415/1025), Zemaher (. 538/1144) gibi Mutezil mfessirlere sorarsanz, onlarn gsterecekleri adres de kesinlikle Cebriyye, Haviyye ve Eariyye gibi frkalar olacaktr.37 Kanaatimizce her mezhebin kendi anlayna muvafk ayetleri muhkem, dierlerini mteabih olarak tanmlamas ve bu yzden konunun tamamen subjektif bir muhteva kazanmas, temelde ilgili ayetin tarihsel balamna kaytsz kalnarak anlalmaya allmasndan kaynaklanmaktadr. Ayetin bu ekilde anlalmas ise, daha nce de belirtildii zere, itibar, sebebin hususiliine deil, lafzn umumiliinedir. eklindeki temel kurala dayanmaktadr. Anlam ve yorum bu kural zerine ina edilince, ister istemez, ayette geen tm kavramlar dorudan doruya Mslmanlar
34. 35. 36. 37.

Krbaolu, Mteabihat Konusundaki Yaklamlarn Deerlendirilmesi, s. 367. bn Kuteybe, Tevl Mkilil-Kurn, nr. Seyyid Ahmed Sakr, Beyrut trs. , s. 100. Bkz. Taber, Cmiul-Beyn, III. 181. Bkz. Kd Abdlcebbr, Mtebihul-Kurn, nr. Adnn Zerzr, Kahire trs. , s. 2.

44

Mustafa ztrk

ilgilendiren bir ierik kazanm olmaktadr. Bunun sonucunda da her mfessir bir taraftan ayette mspet mana ifade eden kavramlar kendi mezhebiyle, fitne ve tevil gibi menfi ierikteki kavramlar da muhalif mezhep veya frkalarla ilikilendirmekte, ayrca ilimde rusuh sahibi kimseler ifadesinin kendileriyle ilgili olduunu dnerek mteabihlerin tevilini bilip bilmemenin imknn sorgulamakta ve yine ayn dncenin bir tezahr olarak Kuranda niin mteabiht bulunduuna dair biz dizi hikmetten sz etmektedirler. Oysa mteabiht bata Hz. sann kelimetullah ve benzeri nitelikleri olmak zere Allahn sfatlar ve ahiret ahvali gibi konularla ilgili ayetlerdir. Bu konudaki temel sorun da zellikle gayb alanna ait hususlarn beer dilin snrl imknlaryla anlatlmasndan kaynaklanan bir dil sorunudur; dolaysyla bu sorunun Kurandaki mevcudiyetinin, Mteabihler, imanla ilgili bir imtihan konusudur. , Mslmanlarn tefekkr ve tedebbr sevab almalar iin bir vesiledir. gibi birtakm hikmet teorileriyle hibir ilgisi yoktur.38 Yeri gelmiken, mteabihlerle ilgili mehur rivayet hakknda da ksa bir deerlendirmede bulunmak gerekir. Sz konusu rivayete gre Hz. Peygamber, ei ieye, Mteabihlerin teviliyle megul olanlardan uzak dur! mealinde bir tavsiyede bulunmutur.39 Mtebihtn nelii hakknda tek sz sylememesine veya en azndan bize bu konuda hibir beyan ulamamasna ramen Hz. Peygamberin, eine byle bir sz sylediine dair rivayetin hret bulmu olmas dndrcdr. Bize yle geliyor ki bu rivayet, muhtemelen, Selef dnceyi benimseyen limlerdeki tevil kart zihniyetin bir semeresi olarak varlk kazanmtr. Kukusuz bu bir ihtimaldir; ama bizce gl bir ihtimaldir. Bu konuda kesin bir sz sylemek iin rivayetin titiz bir hadisi gzyle ok ynl tahlil edilmesi gerekir. Nitekim bir makalede Kurann rey ile tefsirini yasaklayan rivayetler senet ve metin tenkidi ynnden incelenmi ve u sonuca ulalmtr: Kurann rey ile tefsir edilmesini yasaklayan rivayetlerin, muhtemelen, nakil geleneine dayal tefsir anlayndan reye dayal tefsir giriimleri srecinde meydana gelen etin tartmalarn rivayet formundaki yansmalar olarak deerlendirmek mmkndr. Ayrca bu tipi rivayetlerin, selefin rey ile Kuran tefsiri balamnda ihtiyata davet edici baz ifadelerinin Hz. Peygambere aitmi gibi gsterilmesi de kuvvetle muhtemeldir.40

Sonu
Bizce Kuran tefsirine ilikin bir uslde ilk ve en nemli husus, Kurann bir hitap/hitabe olarak kendi nzul tarihinde ne dedii ve/veya kastnn ne olduu
38. 39. 40.

Benzer bir deerlendirme iin bkz. Krbaolu, Mteabiht, s. 371. Bu rivayet hakknda geni bilgi iin bkz. Demirci, Kurann Mteabihleri, s. 52. Kadir Grler, Kurnn Rey ile Tefsirini Yasaklayan Rivyetlere Eletirel Bir Yaklam , Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2004/1, cilt: III, say. 5, s. 45.

Mteabih Kavram Balamnda Tefsir Uslnn Mahiyeti ve Pratik Deeri

45

sorusunun cevabn aramak olmaldr. Bu balamda sebeb-i nzul, nasih-mensuh ve mekki-medeni gibi bahisler son derece nemlidir. Nitekim gerek tefsir faaliyetini Kurann nzulne tanklk eden sahabeye zg bir i olarak gren anlay, 41 gerekse mtekellimin kasdn bilmenin ancak sz bizzat ondan iitmek veya iiteni iitmekle mmkn olduunu belirten gr, 42 Kuran anlama ve yorumlama faaliyetinde tarihsel balam esas alan bir metodoloji ihtiyacna iaret eder. Kukusuz tefsir uslnde dilbilimsel zmleme de nemlidir. Ancak tarihsel balam konusu, dilbilimsel metin tahlilinden daha nemli ve nceliklidir. nk metindeki kelimelerin kendilerine has bir anlam hayatlar vardr. Bu semantik hayatlar tarihsel srete birok uraktan gemi ve bu uraklarda birok deiim ve dnm geirmitir. slam tefsir geleneinde, ir yorumlarn genel kabul grmemesi ve/veya bu yorumlara bilimsellik-nesnellik deeri atfedilmemesi, Kuran lafzlarnn semantik hayatlarnda hemen hibir karl bulunmayan anlam takdirlerinde bulunulmas ve dolaysyla Kurann hi konumad konularda konuturulmu olmasyla ilgilidir. Aslnda bu sorun mteabih meselesinde de aynyla vakidir. Zira mteabih meselesi zellikle Ulml-Kurn kitaplarnda tarihsel balam tamamen hazfedilmi biimde salt teorik, dolaysyla anakronik bir ereve iinde ele alnm ve bu anakronik yaklam mteabih kavramna tarih ve lisn karl bulunmayan birok anlam yklenmesini kanlmaz klmtr. Oysa gerek ilgili ayetin tarihsel balam gerekse tebh kelimesinin semantik alan dikkate alndnda, muhkemmteabih bahsinin usl asndan ne ifade ettii anlalacaktr. Kurandaki ayetlerin bir ksmnn ilh mesajn temeli niteliindeki muhkemttan, dier ksmnn mtebihttan olutuu noktasndan hareketle mteabihlerin muhkemler nda anlalmas gerektii eklinde bir kural vazedilebilir. Nitekim mfessirler de byle bir kuraldan sz etmilerdir. Bu kural, ilgili ayetleri anlama ve yorumlama yntemi asndan olduka nemlidir; ancak bundan nce mteabihin nelii ve/veya hangi ayetin neye, kime ya da hangi mezhebe gre mteabih olduu sorunu halledilmelidir. nk bir mfessirin mteabih sayd, dier bir mfessir tarafndan pekl muhkem addedilebilmitir. Szgelimi, Zemaherye gre 75.Kyme 23. ayetteki il rabbih nzirah (Rablerine bakacaklar) ifadesi mteabih iken 6.Enm 103. ayette geen l-tdrikuhul-ebsr (Gzler Onu idrak edemez) ifadesi muhkemdir. Oysa bnl-Mneyyir (. 683/1284) bu konuda tam aksi gr savunmu ve Zemahernin yorumuna ilikin reddiyesine, Kuran kendi grne tabi klan kimse[ler]den Allaha snrm. diye balamtr.43 Grld gibi, mteabihin nelii konusu ciddi bir sorundur ve gemiten
41. 42. 43.

Bkz. Eb Mansr el-Mtrid, Tevltl-Kurn, Badat 1983, s. 5. Bkz. Bedreddn ez-Zerke, el-Burhn f Ulmil-Kurn, Beyrut trs, I. 16. Bkz. Ebl-Ksm ez-Zemaher, el-Kef an Hakikit-Tenzl, Beyrut 1977, I. 412.

46

Mustafa ztrk

gnmze intikal eden bu sorun halen zme kavuturulabilmi deildir. Bunun temel nedeni, az nce de belirttiimiz gibi, fkh uslclerinin kahir ekseriyetince benimsenen el-ibre bi-ummil-lafz ilkesinden hareketle Kurandaki lafzlarn delaletinde tamime gidilmesi ve dolaysyla anlamn byk lde lafzdan retilip tarihsel balamn gz ard edilmesidir. Anlam ve yorumda temel hccet (otorite) salt lafz ve lafzn umum addedilen delaleti olunca, Kuran herkesin kendine gre konuturmasna bir anlamda frsat tannm olmaktadr. Nitekim Basra kads Ubeydullah b. el-Hasenn (. 168/785) Kuran ihtilafa delalet eder. diye balayan ibretlik szleri de44 galip ihtimalle anlam salt lafzdan retme anlaynn mukadder sonularna iaret etmektedir. Nitekim bu anlay temelinde her mezhep kendi grn Kurana atfetme baarsn gstermitir. Esasen, mteabihin mana ve mahiyetine ilikin yorumlarn fazlal ve bunlarn birounun birbiriyle ilintisiz olmas da anlama ve yorumlamann byk lde lafz-mana ekseninde srdrlen bir faaliyet olmasndan kaynaklanmaktadr. Anlam ve yorumda sbjektivite orann mmkn olan en dk seviyeye ekmek ancak lafz kendi tarihsel balamnda okumakla mmkndr. Geri tarihsel balam bilgisi her nassn gerekte ne demek istediini vuzuha kavuturma imkn salamayabilir; ama en azndan ne demek istemedii hususunda bir garanti verir. u halde, tefsirde usl ncelikle tarihsel balam zerine ina edilmelidir. Aksi halde, mteabih rneinde grld gibi, her mezhebin kendi mezhebine uygun den ayetleri muhkem, uygun dmeyen ayetleri mteabih addetmek eklindeki kural, gemite olduu gibi bugn de tefsirde bir asl (usl) olmay srdrecektir. Fahreddin er-Rznin mmetin ounluu nezdinde cari olarak niteledii bu kuraln tefsirde uslden ziyade uslszle karlk geldii phesizdir.

44.

Bkz. Eb Muhammed bn Kuteybe, Tevl Muhtelefil-Hads, Beyrut 1995, s. 51-52.

You might also like