You are on page 1of 47

30.

06
TRK YAZARLARI

Asuman Ercan DOLUNAY YANSIMALARI


*

OYKU / ANLATI

ISBN 975-510-941-2 Asuman Ercan / Can Yaynlar Ltd. ti. (1999) Bu kitap, stanbul'da Can Yaynlar'nda dizildi, Eko Basmevi'nde basld. (1999) Cilu ZE Ciltevi Dizgi: Serap Kl

CAN YAYINLARI LTD. T.


Hayriye Caddesi No. 2, 80060 Galatasaray, stanbul Telefon: (0-212) 252 56 75 - 252 59 88 - 252 59 89 Fax: 252 72 33

Asuman Ercan, 1995 ylnda Tokat'ta dodu. Devlet Gzel Sanatlar Akademisini kazanp grafik eitimi grmek zere stanbul'a geldii 1974 sonbaharna kadar ocukluu; ilk, orta ve lise yllar Ankara'da geti. Mezun olduktan sonra stanbul'a yerleerek basn sektrnde almaya balad. Nokta, Kadnca, Onyedi, Kim, Negatif gibi dergilerde illstrasyonlar, Sokak Gazetesi'nde Abuk Sabuk izgiler adli izgi band, Sinema Gazetesi'nde Perde zleri ad altnda ksa metinleri, grsel ynetmenliini de yapt Elite Dergsi'nde sanatlarla syleileri yaymland. ocuk kitaplar resimledi. Resim ve ykleriyle kendi hazrlad Su'dan Hikyeler adl ocuk kitab serisi, Su Akbay adyla Bebeim ve Biz Dergisi tarafndan poromosyon olarak verildi. Halen Radikal Gazetesi'nin Radikal iki ekinde D Kurusu adl izgi band yaynlanmaktadr. Dolunay fansmalar ilk kitabdr.

annemle babamn anlarna.. mustafa'ya.

kabulm!

1 gece
kaostan doan yeryz karanl gece, binlerce yl sonra bir gn, zamandan lacivert rengini alrken ay' fark etti. ay, nedense ona anszn, yeralt karanlyla birlemelerinden doan gn' ve esir'i hatrlatm, yla iini kamatrm, heyecandan gzlerini yaanmt, onu hemen sol kanadnn altna, kalbinin tam stne ard, ay byyerek geceye geldi, bylece ay'm kalbiyle gecenin kalbi, sabaha dein birlikte attlar. gece, koyu derinliini ay'n parlaklna sunarken; ay, gecenin karanln yaldzlayarak kutsad. birbirlerindeki yansmalaryla ve bu yeni varoluun tadyla hem onlar, hem bu zevkin seyrine kaplan kader tanralar kendilerinden getiler ve bu tanra, geceyle ay'n kaamak akn geri dnlmez klmada sz birlii ettiler. o gnden sonra, belli zamanlarda hep:... ...gece ne zaman ay'a zel davransa; ay, ne zaman gecenin sol kanadnn altna btn varlyla sokulup bir byc kresi gibi parlayp geceyi batan karsa, yeryz uykusuz kalr, canllar teki benlikleriyle tali

r, sarho olurlar, insanolunun karanlk kuytularnda uyuttuu yabani z uyanr, hayata hayat, ykma ykm katarak, szncaya kadar devinir durur. ertesi gn, trelerin hl hkmn srdrd lkelerde, gecede sakl kalamayp ipucu veren her ey, ou kez sahte bir zrle anlr; iten ie bir su ortakl ieren samimi bir arzuyla balanr: "...dolunay vard!"

2 yldzlar
Samanyolu tank ki; o gece souk deniz'de ate ard, frtnalar okyanusu'nda frtna! obanyldz tank ki; bulut denizi buluttan, yarnr denizi yamurdan, nem denizi sisten grnmez lmutu. gne, yer ve ay yan yana uzanmlard, din adamlaryla lme yakn yallara gre, bu hi de 'hayra alamet' deildi, nk salyangozlar, istiridyeler, denizyldzlar, yosunlar ve mercanlar; bir de iirleri mercan rengi kadnlarla erkekler srf bu yzden ldrmlard. berenike'in salar da tank ki; o gn, gece dolu, ay dolunayd.

12

13

3 sular
fi'

aa
ya ilkyazn ilk gnleri ya da son yazn son gnleriydi, gece anszn inivermiti. ay, turuncu kttan bir japon feneri gibi, aacn plak dallarndan birinde duruyordu, aa, bir ehri bir ehre balayan tekdze yollardan birine epey uzakta, tek banayd, o yzden, otomobilin yan penceresinde uzun sre kald, otomobil ilerledike, fener, o daldan teki dala, teki daldan bir tekine geip durdu. sonra ay ve aa ayrldlar, aa hzla uzaa ve karanla kart, ay tepelerle, tnellerle kesintiye urasa da, solana dein yolcuya elik etti. yolcu, yoluna dt ehre ulatnda, gittii evin insanlarna yalnzca, ay', turuncu bir kttan japon feneri gibi dalndan dalna gezdirip, sonra gkyzne takan aatan sz etti. ' ona, "sana hlamur yaptk, yatan da hazr... yol yorgunusundur, onu i, sonra biraz uzan istersen!?" dediler.

gn boyu ve gece, sular ykselmeye devam etti. kumlar, sular emip denize dnyorlard, kumsal boyunca yry yapanlarn birbirine karm ayak izleri, seni seviyorum ve kumdan kalelerin ou sular altnda kalmt, gecenin ilerleyen saatlerinde, gnelenenlerin bedenlerinden artakalan izler de sular tarafndan yutuldu, plaj emsiyelerinin altlklarn sular rtt, kuytularna kk balklar sokulup susam aradlar. ay'n sulara den ikizinin yuvarla, gmten bir denizanas gibi dalgalana dalgalana unutulmu bir sze doru yzyordu, unutulmu sz, kumsaln kayalara en yakn tarafnda, izgili olduu hl seilebilen ezlongun hemen kysnda duruyordu, fslt gibi bir eydi.

O
14

15

birdenbire hi gitmemi, hep buradaym gibi olurlar. kadn, oturup biraz soluklanp bir eyler attrlalarndan nce, ortaln tozunu almaya; adam, d kaplarn ve ak duracak pencerelerin sinekliklerini |akmaya koyulurdu, ev iin de, onlar sanki hi gitmeli, hep buradalarm gibi olurdu. sonra gnler bir kalp gibi atmaya balard, yava fava bahedeki kurumu sar otlardan temizlerlerdi >nu. topra kabartrlar, aalara su verirler, iekleri yenilerlerdi. adam, geen ylki atlaklara takt kibrit plerihin dp dmediklerini kontrol ederdi, kadn, o yl {ocuklarn gelip gelemeyeceklerini dnr, onlarn [zlemleriyle gzleri dolar, bazen gizli gizli alard, adam onu grse de grmezlikten gelir, zamann geiine alt dudan srarak, ellerini arkasna kavuturarak bakard. geceleri yemeklerden sonra yrye karlard. ev, onlarn kumsala kadar gidip rzgr varsa hemen, f "gece sakinse biraz oturup dneceklerini bilirdi, merak etmezdi. baz akamlarsa yemeklerden sonra tavla atarlar, evin iini pul akrtlaryla doldururlard, ev, onlarn ocuklar gibi ekimelerine arr kalrd, bazen de adam, televizyonda sylenen sevdii bir arkya elik eder; kadn, kendini "mmkn m unutmak gzelim!.." diyen gevrek sesteki anlara kaptrrd. nce adamn uykusu gelirdi, kadnn da uykusu gelinceye kadar koltuunda uyuklamay tercih eder, sonra birlikte uyumaya giderlerdi, kocaman, eski yatakta ikisinin de bedenlerinin ukuru vard, oralara
Dolunay Yansmalar

. ev
ev, bir ky ehrinin biraz dnda, teki evlerden genie bir bahe, alak bir bahe duvar, iki taraftan iki toprak yolla ayrlm, denize, bir akam yry kadar uzaklkta, sar otlarla kaplanm bahede, kepenkleri kapal ve rengi solmu sar badanasyla ylece duruyor. eskiden btn k yaz beklerdi, yaz ve yaz orada geirmeye gelen sahiplerini, sahiplerinin arabasnn anayoldan toprak yola kvrln, kalkan altn renkli toz bulutunu, gne nlarnn bir ayna gibi parlatp iinde aa dallarnn ve gkyznn yansd n camda, hayal meyal o iki yzn sevinli anlatmlarn grmeyi beklerdi. komulardan bazlar onlar hemen fark eder, el sallarlard, ev, onlarn hi kimseye taklmadan bir an nce ieri gelmelerini isterdi, ayn eyi sahiplerinin de istediini bilir, pek tedirgin olmazd, nk ikisi de eyalar bile indirmeden, hemen onun kepenklerini, kaplarn, pencerelerini aarlard, sonra tek tek odalar dolar, etrafa, eyalara zlemle bakarlar, onlarn eski yzlerinde sakl duran anlarn scaklyla 16

17/2

yerleip ayaklarn birbirlerininkine dokundurup uyurlard. ev, onlarn iki sihirbaz gibi kk, gsterisiz dokunularla birbirlerini ve kendisini; geldikleri zaman da ocuklarn nasl ekici, temiz ve mutlu kldklarn dnr, onlar btn kt eylerden korumak isterdi. gnlerin kalp gibi atan ritmi, bir gz ba son buldu, ama aylar boyunca ev, bunun her zamanki yaz sonu gidii olmadn aklna bile getirmedi, ne zamanki btn k bekledii yaz geldi, o zaman olaandln tedirginlii, gelip yreine oturdu, ama o, yaz sonuna kadar umudunu yitirmemeye alt, tandk bir ses bekledi; bir araba homurtusu, bir ayak sesi... sonunda gz geldi, rzgrn sesi panjur aralklarnda slklar almaya balayp insan sesleri neredeyse duyulmaz olduunda, ev, artk her eyin deimi olduunu hissetti, yine de bunu kendisinden saklamaya alt, nk ev, aclara ylesine uzak ve hazrlkszd ki, korkuyordu. ama gzn ilk dolunay gecesinde birdenbire zlverdi. kibrit takl atlaklarndan yalar szmaya balad, ii yanyordu, onlarn her zamanki gibi olan o son toparlanlar gzlerinin nnden gitmiyordu, yola kmalarndan bir gn nce paslanmay nleyici cila srmeleri, mola verecekleri yerleri konuular, evden ayrlrlarken vanalar, tp musluklarn tekrar tekrar kontrol edileri... adam bej montunu giymiti o gn. kadnn kulanda altn top kpeler vard, adam arabaya gaz verdiinde, kadn eve bakp el sallam, sonra kocasna dnp "hadi iyi yolculuklar canm!" demiti, ev, en son 18

bunu duymutu, sonra da arabann, sar kuruni bir sabah serinliinde toprak yoldan anayola kn grmt, toz kalkmamt, toprak nemliydi. ev, bunlar dndke kepenklerinin krlp dkleceini, camlarnn patlayacan, duvarlarnn atlaklarndan ayrlp yklacan, onulmaz bir ykntya dneceini sand, sand ki grlty duyanlar, koup geldiklerinde, dolunayn saknmsz nda masal harabelerini andran bedenini grecekler, btn eyalar ortala dalm olacak, yabanc gzler ve eller onlara dokunacak, yorumlu baklaryla, onlarn herhangiliine gizlenmi ince anlar kracaklar, byle sand. ama hibiri olmad, ev, dolunayn ekimiyle hava kabarcklar gibi su yzne kan gzel anlarn verdii dayanma gcyle dayand, orada, yle, sabaha kadar dikildi durdu.

19

daha yalnz hissettikleri sylenir, bu yzden, bu sese hep onlar yakalanr ve onlar kaybolurlar.

O
6
ses
bu sesi duyduunu kimse ne srmez, tersine, bu sesi duyduunu kimse belli bile etmez, teni inci rettii sylenen baz kadnlar, bu sesi duydukIarmTyal r nizcasrdalarna fsldarlar, bu srdalardan bazlarnn ihaneti ise, sesin kulaktan kulaa yaylmasna neden olur. bu, aran bir sestir, szcksz, ama aran! tpk hayvanlardaki gibi. renginden, tonlamasndan ve biiminden, ars hemen anlalan; puslu, parlak, nemli bir ses! bu, tuhaf bir sestir, halka halka yaklaan, kulakmemesine konup btn bedene yaylan bir kamamaya neden olan ve bir girdap gibi duyan usul usul, kar konulmaz bir ekilde kendine doru eken, tuhaf bir ses! ite bu ses, ay'n sesidir. ay, ejder ayna kurban etmek zere avlanrken bu sesi kullanr, avn kurban ederek kendini ve gnei korur, bu sesin etkisi onun btnlnn, parlaklnn gcne ve kurbannn yalnzlna baldr. teni inci reten kadnlarn, retmeyenlere gre daha yalnz olmadklar, ama nedense kendilerini hep

20

21

yanlsamasndan, yanlsama, glge kalkan paralam ve duyan, kalbini dolunay altnda atarken bulmutur, kimileri bu rzgrn, mutlak yalnzla dayanamayan kalbin, yanlsamaya tutulduu srada olutuuna inanrlar ya da yanlsamaya dayanamayp mutlak yalnzln kabul ettii srada, ve bu rzgra eskilerin, 'bedir muzlim yeli' dediklerini sylerler.

7 rzgr
bozkrlarn ve tepelerin gz alabildiine uzand, eteklerine toprak ya da nar iei damlarn kmelendii, sonra fundalklarn, ormanlarn balad ya da kayalarn, derin yarlarn denizle kucaklat yerlere, gece, dolunayla birlikte inmise, rzgr ve iir ayn anda duyulur. bu rzgr, ne k gecelerinin karayeline, ne yaz gecelerinin meltemine, ne de nemli lodosa, buzlu poyraza, kum sars samyeline benzer, glgelerle klarn yer deitirmesinden oluan bu rzgr, yeryznn dokunuu en hafif, gri inci renkli tek rzgrdr, ve yeryznn en solgun, dokunakl iirini tar, bu rzgr ve iiri ancak, kalp solungalar hayata sonuna kadar ak biri duyabilir, o zaman, duyan iin her ey susar, gkyz, su yz ve mzkalar!., duyann kendi kalp sesi dnda her ey. iir, ite bu sesi btn boyutlaryla duyutur, kalbin, kalbini dinlemesi, bazen, baka bir kalbin kalbini, kendi kalbi sanp dinlemesi. ilki dokunaklln, kalbin mutlak yalnzlndan, yalnzln glge kalkanndan alr. teki ise ezeli 22 23

8 sessizlik
o, ancak dolunayla yz yze kalndnda gelen, gme alan gece rengi sessizlii bilir, bu sessizlik, zamann iinde yer edinen sessizliklerden deildir, bu, zaman rten, yutan bir sessizliktir, bu sessizlik, ay'a yansyan kendi derinlii, ordaki karanlktr, bilir. iindeki gece! sonsuzluktan sonsuzlua akan ve kalp seslerinin bile ardnda kalan... yle ki, yalnz bir gktandan farksz! orada lmn, binlerce yl bedensiz bir varlk gibi akn duyar. -ii rperir, elerin bir soluk alr. cierleri acr!bu akn hayat kantlayn duyar. soluunu fler ve bir tanr gibi kendine can verirlhayat uucudur, nedensizdir, samadr, ona en bal bann inceliini, krlganln fark eder. gzlerine damla damla ac bir zsu tar bu ba, onu alatr. o zaman gzlerinden dolunaya yansyan, gme alan gece renkli iinin karanl akar gider, sessizlik bozulur, bylece zaman ve o kurtulurlar.

o, bunu bilir ve bu yzden alayaca na, hep bir eilim gsterir, nce kalbinin sesini duyar, sonra yeryz cangl cungul grltsyle kulaklarna dolar; onu, etine kemiine, cinsiyetine, huyuna suyuna, tutkularna, gnlk yaamnn o rengrenk ayrntlarla bezenmi yerine geri getirir. gzlerini silip balkondan ieri girer, "n'oldu bana?" der, "mevsim dnm m?., yorgunluk mu?.. yoksa ak m?!.." "bazen oluyor ite!" der. sonra, ksack bir an hatrlamaya alr, yllardr yaad ve yaayaca hayatnn neresinde kalmtr?! -lmsz ksalkta bir an hatrlamaya!..-

24

25

9 lk
dolunaydan ii titreyerek rken, ona bakamayan yalnz o deildir yeryznde. gecenin alt, izini belli etmez korku tayclaryla doludur, hepsinin korkusu farkl ipular tar, sessiz dillerinde, kendilerine. onunki, gzlerinde ine ucu gibi parlar, o, bunu gzlerinden iine doru saplanan, basnl ince acdan anlar, madeni olup da yakan tek ac budur, bu ac dondurucu olanla, yakc olann rtmesidir. iindeki ln patlayp paralarn kozmosa ve sonsuza savurmadan nceki halidir. bu lk, bir rahimden kar gibidir, bu lk, yeryz bilincinin, unutulmu derin kuyularnda yanklanr gibi dalga dalga ve pas rengidir. o, dolunayn bu l ekip alma gcn sezer, lnn tad zaman ykn, keskinliini, ynszln de sezer, onun asl korkusu kendi lnn patlamasndan lmektir, hayata bakn, hayatta duruunu ve hayat balarn salayan anlamlarn ve tutkularn kaynann, bu lkla, volkanik bir dan lavlar gibi fkrp etini, ruhunu yaka yaka akp gitmesinden lmek! kalan boluktan, yoksunluktan! 26

o, nedeni bu ki, ay ilk drdnden kt andan balayarak, gzlerini yere evirir, erkenden evine gider, uyur. uyumadan nce perdeleri eker, btn ayna ve benzeri yanstclar ters evirir ya da stlerini rter, her ihtimale kar gzlerine siyah, kaln bir bant takar, sonra tanr'ya, ona yardmc olmas iin yalvarr. ...ve ay, dolunay halinden kurtulup ikinci drdne doru yava yava klmeye balayncaya kadar, o, nefesini tutar gibi ln tutar.

27

10 masal
ay, bir varm bir yokmu! bir hilal, bir drdn, bir dolunaym! geceler gece, yldzlar yldz; ana tanra henz gzde iken, yeryznn ormanlk ve kayalk tepelerinden birinde, ayn sanki hemen altnda kk bir han varm, dar bir toprak yolun getii bu yerin ad ayl tepe'ymi. bu yol, tepenin ulam zor iki tarafn birbirine balarm. gelip geenlerin mola verip atlarn dinlendirdikleri; su, ayran ya da arap iip karnlarn doyurduklar; yol yorgunu, bazen de hayat yorgunu olduklar gecelerde ya da dolunay gecelerinde yatya kaldklar bu hann ad da, ayl han'm. yol yorgunu olanlar ertesi gn afakla birlikte yola koyulurlarken, hayat yorgunu olanlar akama doru uyanr; ykanp, taranp, kuanp; birer kadeh araptan sonra, alacakaranlkta ayl han'n arkasndaki patikaya ynelirlermi. nk buraya gelenlerin tapnak yolu diye andklar bu patika, sk allarn arasndan, hann biraz daha yukarsnda, ana tanra'nn kayalara yaslanm tapnana ularm. kybele, birka kk basaman stnde, gen tapnak atsnn altnda, her iki yannda aslanlar ve

gsne trmanm attis'le birlikte onlar karlanm, karanlk ktke ay ykselir, gelir kybele'nin ba stndeki yerini alrm. kybele'nin ba, burun direi, elmackkemikleri, gzkapaklar, omuzlar, memelerinin ve gbeinin st, dizleri ayla ykanrken; cinsellii, tapnmaya gelenleri, karanlkta ukurlaan maarasna arrm. onlar hayatlar iin bereket ve dourganlk dileyerek kendilerini tanralarnn arsna brakr; onun aylanm yuvarlak tepelerini, karanlk ukurlarn okarlarm. aslanlarnn beyaz yalml yelelerine, kybele'ye dayanm ayaklarna, gergin karnlarna, kalkk organlarna dokunurlarm. bylece kybele'den onlara bereket ve dourganlk; yaama cokusu ve gc geermi. ayl tepe'de dourganlk iin, dolunay gecelerinde tapndktan sonra sevimek, kybele'yle sevimek gibiymi, aylar sonra o geceden doan ocuklar, kendilerine konan ay-han, ay-tepe, ay-n, ay-sun, ay-sesi, ay-tan, ay-ten, ay-izi gibi adlarla yeryzne yaylrlarm. -kybele'nin ocuklar... ay'n ocuklar... gebe ay! dolunay! ite, onun ocuklar!..bazen de, gebe yolcular aniden erken doum sanclar tutarm. zorunlu molalarla ayl han'da doan bu ocuklarn da hayatta kalabilenlerine, kybele'nin mucizesi gzyle baklr ve fer-ay, kor-ay, can-ay, son-ay, kut-ay, mut-ay, gz-ay gibi adlar verilirmi. ayl adlar yayldka ve duyulduka, ayl han' ziyarete gelenler de oalm, hatta bereketli soylar iin burada evlenenler bile km, zamanla burada dn

28

29

yapmak kybele'nin arzusu olarak bilinen bir ey olmu ve tre haline gelmi. ite yine byle dnlerden birinin ncesiymi. kadn, kybele'nin bereketli soyundanm. ad ayseli. erkekse bir yolculuk molasnda domu bir gen. erken ve zor bir doummu. anne ok kan kaybetmi, her ikisi iin de lm olabilirmi, ama kybele onlar grm, anne ve olu yaamlar, olann adn da kanay koymular. bu dnn dierlerinden fark gizlilii ve sadeliiymi. be dost dnda pek kimse yokmu, hazrlklar bittikten sonra, her ikisi de dolunayn ykselmesini ayl han'n bahesinde arap ierek beklemiler, gzlerini birbirlerinin, gz akamnn glgelerinde eriyen yzlerinden alamyorlar, bu gecenin belleklerine silinmemecesine yerlemesini tutkuyla istiyorlarm. bekledikleri an gelince, tapnak yolu'nu tutup kybele'nin basamaklarna diz koymular, kybele'nin bkl ve aylanm bedeninin iri yuvarlaklar, karanlk geni onlar arm, ellerini ona uzatrlarken, heyecandan leceklerini sanp birbirlerine bakmlar, tenleri dalga dalga snm, o kadar snm ki, birdenbire kanay, bu snn kybele'nin yannda beliren bir glgeden geldiini anlam, sanki tandk bir glgeymi bu. ayseli, ayld zaman yanndakilere yle sylemi: "olamaz! dedi, olamaz! haykryor, kendini, saa sola atyordu, bir ey aryor gibiydi, sonra yerden bir ta aldn grdm, bir eli nndeydi, sonras kan ve lk, baylmm, baka bir ey hatrlamyorum."

kanay, grd her kim ise ldrm ve kendini hadm etmi, bu olay kulaktan kulaa yaylm, yaylrken trl yorumlarla sylenceye dnm, glgenin, kanay'n sevgilisi olduunu syleyenler km, kimileri ise annesi olduunu ne srmler, kadn, lmne dourduu olundan ayrlmay kabullenememi. hatta ona ad koyarken bir kehanette bulunduunu seziyormu ama kaderine direnmemi. daha da ileri gidip kadnn, oluna akla bal olduunu savunanlar bile km, bu sylenti de kadnn, kybele'ye, onun konumuna gz koyarak ihanet ettii dncesine yol am, pek iyi gzle baklmayan baz kadnlar ise, bu kadnn, kybele tarafndan, kendi sylencesine hayat vermek zere seilmi olduunu ne srmler, kanay'n kan topraa karp tek bir kadn yerine, btn doaya bereket verecekmi! btn bunlar ayrlklara, atmalara neden olmu, bu atmalarn en scak ve kanllar da ayl han'da gereklemi. bir sre sonra hana gelip giden azalm ve sonunda han, hi i yapamaz hale gelip kapanm, tepenin iki tarafn birbirine balayan yeni yol, tepenin daha aasna, daha gelimi ve geni bir yol olarak yaplm, evresinde de evler, dkknlar, pazarlar kurulmu, ve giderek iki taraf birbirine kavumu. bir gn birileri iinden, gcnden zaman ayrp ayl tepe'ye trmanr, ayl han'a kacak olursa, hann ta gvdesinden bin bir eit ot ve yabani iek fkrdn grecek. bin bir eit ot, yabani iek ve bcein sesini, btn bu kalabalk sszla sinmi zamann, tanra31

30

larn ve tanrlarn izini iinde duyacak, kck olduu ve kabule ulat o yere, bir an deiverecek. o uucu yere! arad, bulduu, ihanet ettii, yitirdii!., tapnak yolu'nu ise hemen bulmak mmkn olamayacak, ama kybele aslanlar ve attis'le, hkmettii doann kuatmas altnda bekliyor, ay, her otuz gnde bir kayboluyorsa da, her otuz gnde bir kybele'nin bann stndeki yerini alp onu kkrtmaya devam ediyor.

11 tutku
ay'in, o en ekimli gnlerinde ruh, bu byye kaplp yumuak kabuunun gzeneklerinden yzeyine szar ve bir sis gibi yaylp onu sarar. tenin, o gnlerdeki o puslu prlts, prltnn dalgalan bu yzdendir, baklarn, seslerin, dokunularn ve kokularn hepsi, tenden nce ruha deer, titreklii, arlara hemen kaplp gidii, bir fleyite dalp havaya, suya karmas da bu yzdendir. ten, kendi ekimini hep uyank tutup ruhunu hep yeniden, yeniden toparlamaya, dolunayn gelgitlerinde yitirmemeye alr, bu mcadelede ruh, dolunaya dnktr, bir pervane gibi n ekimine teslimdir, savunmaszdr, bu, onun btn balarn terk etme ve kendi yksn yazma tutkusunun, cesaretinin hayata geii; yaama ve lme olan arzusunun baatldr. ay da, ten de, ruh da, sanki varolua dair son kozlarn oynarlar, ay, bysnn ve kkrtclnn; ruh, bakaldrsnn ve sarholuunun; ten, hayatta kalma arzusunun snrlarn zorlarlar, bu kozlar birbirine yakn glerdeyse, ite o zaman, belki de haya-

32

Dolunay Yansmalar

33/3

tn en byleyici oyunu soluk alp vermeye balar, bu oyunun ad ak'tr. ak, yaama sevincinin tepelerinde oynanr, gecenin fsltlaryla, izlerle, dlerle, rzgrla, kokularla, yaldzl sularla; yani girdabna kaplp giden her eyle birlikte. soyu, ta balangtan nce ve hl var olan gecelere uzanan; onun zifirini, tuzaklarn genlerinde tayan eros, trajedilerini ou zaman bu l oyunun stne kurar, okuyla dengeyi bozar, oyuna, baka bir znenin oyun d arln ve acsn baheder, eer ten, son kozunu iyi oynayamaz, ruhunu bu arlktan, acnn paralayndan koruyamazsa, oyunun rengi ve ritmi bozulur, oyun, anszn oyun olmaktan kp simsiyah bir tutkuya dnr. oyunlar, simsiyah bir tutkuya dnen bu ruhlar yle perian olur, yle dalrlar ki, ou zaman yumuak kabuklarna dnemezler, o zaman, ruhunu yitiren tenler de, ya lr ya da lnceye kadar kuzeye bakan yosun renkli dler grr; uyurgezerler gibi at kenarlarnda, yksek duvarlarda, kpr parmaklklarnda ve uurum kenarlarnda dolap dururlar. ay'sa, kendi halinden haline akn tekdze srdrr.

12 ayna
kadn, gecenin ortasnda gzlerini belli belirsiz bir rpertiyle atnda, yatt odann duvarlarnda dzensiz devinimlerle dolaan, kk, parlak yuvarla grd, bir an, hl uykusunun kollarnda ona bakt, bak, yuvarlaa, anlamn hatrlayp verdiinde, yzne tl uuculuunda, bilen, pembe bir tebessm yayld, kalkt, karanlkla bark, yatann yan i bandaki komodinin stnden yuvarlak vens aynasn ald. pencerenin nne gidip baklaryla karanl tarad. erkek, bahenin kuytularnda bir yerde olmalyd, gkyz, aa dallaryla blnm, maviye bakan siyahnda ve bulutsuzdu, bahe ise her zamanki derin, koyu karanlna gml, kadn, bu koyu karanln iindeki yanp snen parlamay hemen fark etti. kendi aynasyla, bu kaynan klarn yakalamay flarzulad. ayna yansmas aalarn dallarnda, yapraklarnda, yerde otlarn ve topran stnde, allklarda, bahe iskemlelerinin demir dantellerinde dolat, dalgalara yansyan ay izdm gibi ekilden sekile girerek, k kaynann klaryla rtmeye alt.

34

35

k kayna ise durmadan deviniyor; yuvarlak yansmas odann duvarlarnda kadnn baklarn peinden koturtuyor, uup tavana yansyor, bir eyann anlalmaz bir parasnda krlp dalyor, sonra yere dp kayboluyordu, sonra yine beklenmedik bir ekilde ortaya kp kadnn yzne yansyor, gzlerini alyordu, o zaman kadn, aynasn oradan oraya savurup izini kaybettiriyor, karanlkta titreyerek zlenmeyi bekliyordu. ok akt ki, aynalarn aralarnda kadnla erkein birbirleri iin kefettikleri sessiz bir dil vard, onlarn suskunluklaryla ve birbirlerine, d kurma sresi uzaklkta olmalaryla glenen, sanki simden bir yola dnen... bu, ayna tutmann dolunay diliydi! bu dili yaamay en gzel, kabuklarndan henz yeni kmaya balam kadn ve erkekler bilirlerdi. kimi yallar ise, zamanszln o lgn noktasna ulatklar iin, kendilerini geri dnlmez gnlerde sanr, gece yarlar ellerinde aynalar, aynalarnda aylar; ya pencere nlerinde, ya bahe kuytuluklarnda dolanr dururlard.

13

d
d, sabaha kar tuhaf bir duygunun sarholuuyla uyanr, komodinin stndeki kk abajuru yakar. k sar sar, d defterinin iek desenli kabna dklr, sonra alkn olduu bir telala, babasndan kalma sabit kalemi bulur: -bir mekn! kk bir oda kadar! eyasz, bombo! sanki duvar diplerine tozlar birikmi ve duvarlara dayanm baz karaltlar var. ama ylesine karaltlar, her ey olaan sanki!..dler gelincikler gibidir, uyanr uyanmaz solmaya balarlar, ilerinde sakl gizler de kelebekler gibi rengrenk ama uucudur, o, bunu ok iyi bilir. -...ben yerde yzkoyun yatyorum, kollarm bedenimin iki yannda uzanyor, onlar yzge gibi hafif hafif dalgalandryorum ve iimden diyorum ki...hemen dile dklmezlerse unutulup giderler ve geriye yalnzca o gerekd, sersemletici etkileri kalr. -..."bunun tek koulu kendini ok gevek tutmak, deceinden, duvarlara arpacandan korkmamak." ar ar, derin derin soluk alp veriyorum, bu beni gevetiyor. ..37

36

d dlerini anlatmaktansa yazmay seer. -...soluumla uuan tozlar yzme konuyorlar, burnuma kayorlar... belki sz, dle daha uyumludur, nk her ikisi de fsltldr. -...gzlerimi kapyorum, bedenimin yumuadn, yaylr gibi olduunu hissediyorum...ama o, uyumdan ok, kartlklarn zenginliinden ve gcnden yanadr. -...ellerimin yzge hareketi sryor, tozlar havalanyorlar, bulut gibi! ona gre hem yaznn o byye benzer harfleri ve kelimeleri dlere ok yakr, ...ve yerden ykselmeye balyorum, sanki suda bir balm. .. ...hem de yazarak, bir tanr gibi onlara hkm srecekleri sayfalar ve belirsiz bir zaman vermi olur. ...akyorum!havada akyorum!.. dnn dlerini okuduu zamanlar vardr. -...ok hafifim!., sanki iimden de bir eyler akyor... sanki karnma doru, bir eyler!.. aralarndaki gizli balan, ortak sembolleri, bir mzik gibi ritim tutturmu imgeleri kefetmeye... -...duvarlara... tavana... yere doru, havada yzyorum......anlamlarn zmeye alt, -tam arpacam an, yine bir balk gibi... tlms hareketlerle ynm deitiriveriyorum......kefettii her ey, inanlmaz ho bir duygu! inanlmaz!.....onun, uyurken bilmedii bir dille kendini ele veriidir. 38

-...sonra birdenbire tavandaki ampul ldayarak dmeye balyor, ar ar dyor. y7im ona doru deitirip tutmak istiyorum, yoksa yere arpp paralanacak!. . bu dilin srrn zmekse, neredeyse bir yabancnnkini zmek kadar zor, -...ama ampul yemden ykselip tavana yakn bir hizada duruyor, aryor um......ve heyecan vericidir. -... sular ykselmi, diyorum, meddcezr bu!..-

39

14 sr
kadn bir gece sinesinde bir arlk ve yznde sini byklnde bir ay'n beyaz soluuyla uyand. her gece karanlk gklerde bir hayal gibi dolap durduu sylenen o gzel selene, ona, upuzun yeleleri hzdan uuan bir atn ektii, gm tekerlekli arabasn dn vermeye gelmiti, gkyznde deil, ama yalnzca yeryz sularnda gn dolaabilecekti ve bundan kimseye sz etmeyecekti. o gece, araba kadn peinde yaldzs izler brakarak babasna gtrd, babasnn gzleri su rengiydi, ondan, toprak dolu, kiremit rengi bir sakss oldu. babasna, "bu saksda hi iek olmamasnn zel bir anlam m var?" diye sordu, babas, ona "gzelkzm," dedi, "bu saksda iek yok ama kkler var. ipincecik klcallaryla toprann derinliklerine yaylm, iindeki suyu ve havay emen!., onlar eksik etmezsen bir gn mutlaka iek verir!" kadn gn domadan babasyla vedalap dnmek zere yola koyuldu.

ikinci gece, araba kadn hi tanmad ama grr grmez, onun olmak istedii bir yabancya gtrd, yabancnn kelebek dokunulu, gl elleri vard, ondan gelincik rengi dleri ve gzyalar oldu. bu dlerin ve gzyalarnn gelincik rengi olmasnn zel bir anlam olup olmadn sorduunda, artk yabanc olmayan yabanc " elbette hayatm!.." dedi, "bilirsin, gelincikler hassas ve mrszdrler, ama renklerinin brakt iz, onlarn ruhunu sonsuza kadar unutulmaz klar." kadn, yabancnn yanndan tan aarana dein ayrlmay bir trl baaramad. nc ve son gece, araba onu oluna gtrd, kadn, olunun lgn, uzak ve kendisinin pastel renkleriyle puslanm dleriyle karlat, ondan, yakc bir zlem sahibi oldu. ama ona, bu zlem neden bu denli yakc, diye sormad, bunu sitem sanabilir, krlp fkelenebilirdi, yannda ok kalmadan, gece yars arabasn karanlklara srd. artk biliyordu ki zlemlerinin sonu yok! oluna duyduununsa hi! btn yalnz gecelerden kalan ve akp giden hayata dair zlemleri, sonunda hep onukinin iine birikip durmu, aclam. yakar! kadn srlarna ihanet etmedi, selene de, sk sk o gksel arabasyla, gkyznn karanlk sularnda ona grnmeyi srdrd, hatta bir seferinde, arabasnn peinde kar beyazlnda bir kz srs vard, olaanstyd!

40

41

15 baklar
yle zamanlar olur ki, onlar birbirlerine ynelik baklarnn anszn sanki bir kavaa gelip atallandn hissederler, bu ayrks zamanlar, dolunay zamanlarnn bo bulunulan anlardr, her eyin karanlkta sanki bir sarka gibi asl kald, salnd. rperirler! bu rperti, enselerinden balayp omurgalar boyunca srer, kuyruksokumlarmdan milyonlarca yl ncesinin avc pigmelerine kadar akp gider, sonra yeniden balar! akn ve rkek karlkl dururlar, baklar, giderek irislerinin titrek edimini ap onun ok tesinde, derinlerde bir yerde unutulmu, yitirilmi ya da gizlenmi olaslklar arar ve hatrlatr gibidir. hatrlanan, bir deniz feneri gibi srekli yanp snerek, kendisine ulaan yollan aydnlatr, dalgalar, kayalar, dalgakranlar iaret eder. hayal meyal seileni arzulatr. bildik renkleri, tatlar, kokular, biimleri kartrmay, datmay; altndakileri bulup karmay, onlara dokunmay!.. o zaman, kaslar seirir! sanki bizon resimlerine sinmi cok eski bir ruh, uykusunda sayklamaktadr.

16 sis
o sabah uyandnda, ak perdelerden odaya dolan tuhaf buz rengi aydnln nedenini, camlara daha yaklarken sezdi, sabaha kar kenti sis rtmt. sis denizden geliyordu, denizi doldurmu ar ar tayordu, aadaki yolu ve evlerin gvdelerini sarm, yandaki merdivenli sokakta ykselip ta basamaklar yutmaya ve evin bahesini doldurmaya balamt. ev denize yakn, deniz seviyesinden epey yukardayd, aaya bir uuruma bakar gibi bakt, evin nndeki aacn, tamamnn, soluk bir glgeye dnmesini bylenerek izledi, ite imdi pencereden grnen her ey, sanki anya dnmt, hznlendi. sis ve hzn onu, yllar nceki bir baka gnn siste yutulmu gecesine gtrd, beyaz bir geceye, artk, zamann sislerine de brnm olan!., gzlerini yumup iine bakt. hatrlyordu, o gn, sis akamla birlikte kmt, kk bir gruptular, bir durakta buluup kentin varolarndan birine doru otobsle yola kmlard. 43

O
42

o, hi gemedii, giderek beyaz bir karanln soldurduu bu bakmsz, eri br yollarda heyecan iindeydi, grupta, bir dan adn tayan bir gen vard, bu ksa yolculuk, sanki ikisinin belli belirsiz yolculuu gibi gelmiti ona. birbirlerine hep yakn, duruyorlard, birbirlerinin gzlerine, orada kendilerinden bir iz grmek ister gibi bakyorlard, birbirlerine, kendi yklerini anlatmak ister gibi deiyorlard. aralarnda sezinlemekten rperdikleri, vazgeemedikleri bir ey vard. geldikleri ev, da ad tayan gencin arkadalarndan birinin eviydi, btn geceyi, evin duvarlar kitaplk kapl en geni odasnda, ekose rtl bir masann evresinde, dip dibe oturup sohbetle geirmilerdi, bir eyler yemi, krmz arap imilerdi. da ad tayan gen, ritsos'tan dizeler okumutu: "...onlar uyuduklarnda, on iki yldz der bo ceplerinden. " sesi gr ve etkileyiciydi, ok ona has bir sesti! ite imdi de kulaklarna doluyordu: "...onlar ldklerinde, onlarn bayraklar ve davullaryla yokuu trmanr bayat." sonra trkler sylemilerdi, sylerken birbirlerine bakmlard, da ad tayan gen, onun ince bileklerini tutarak, unutamad zeytin karas gzleri olan sevgilisinden sz etmiti, dinledii bu ykyle, nabzna, gencin baparmandan kalp atlar karmt. sabaha kar, bahenin nemli serinliine klmt, siste bir masal ehrine dnen evreyi seyretmeye, da ad tayan gen, ceketini, titrediini fark edip onun omuzlarna koymutu, o, bunu gizli bir dile geliin anlatm gibi yaam, onun kokularna sannm-

ti. ilerinden biri, o gn dolunay olduunu sylemiti, hep birlikte, kayp dolunay geceleri stne akalar yapp, glp susmulard. suskunluklar yle uzun ve dnceli bir hal almt ki, artk yatma zamannn gelmi olduuna karar verilmiti, bir odadan durulmu yatak ve yorganlar getirilip yaylm, herkes bir keye yerlemeye balamt. ne zamand tam hatrlayamyordu; belki de onun yatt odaya bir ey vermek iin girmiti, bir rt ya da battaniye, o zaman da ad tayan gen, yine onun bileini tutup baz eylerin hayatta bir kez yaanabileceini, kendisinin bu ans yllar nce kardn sylemiti, sonra "beni anlyorsun!..eminim!" diye srdrmt, ylece, bir sre gz gze kalmlard, bilei hl onun ellerinde. bileklerine bakt, bir iz arad. o zaman, onu anladn sanmt, anladnn ne olduunu, hibir zaman btn bir cmle halinde kendine yksek sesle sylememiti, ama yle sanmt. imdi o geceyi dnrken, onu o zamanlar hi anlamam olduunu fark ediyordu, hatta kendisinin de, belki tpk onun gibi, hayatta bir kez yaanabilecek eylerden birini, o zamanlar karm olduunu... gnler sonra, ans bir kez daha onlar bir dost ortamnda bir araya getirmiti, o gece dolunay da yoktu, sis de!., gece, gnler nceki gecenin devam olacak denli ayn duygularla ve yaant paralaryla bezeliydi, korkularndan, kendi istencine hl hkmeden gemie ait ballndan kurtulmak iin fazla iip sarho olduunu, aladn hayal meyal hatrlyordu. 45

44

da adl gencin onu sarn, biraz alsn diye balkona karn, eli omzunda tata oturularn, ona ne anlattysa gzyalarna gllerinin kartn... o an hi bitmesin, o hep yannda kalsn istemiti, kalmt da!.. gzlerini bir odada atnda, salondan hl konumalar, mrldanlan trkler ve sar bir k geliyordu, da ad tayan gen yanndayd, onun ksa oraplarn karyordu, btn bedenini, ayaklarndan balayan bir scaklk sarmt, imdi de bu scakln iinde eriyip gitmek istiyordu, yz yzne yaklam, onun kollarnn bedenini kavrayp dorulttuunu, salarnn ve soluklarnn birbirlerine kartklarn hissetmiti. sonra nasl olduysa, btn ruhunu bir aknlk kaplamt, ona direniyordu, aknl, kendini ona brakmay denemi olmasndan myd, yoksa direniyor olmasndan m, bunu hibir zaman zemeyecekti, da ad tayan gen bu deiime inanamamt, bu direnie, kendisinin bylesi yanlm olabileceine. bir sre karlkl abalamlard, sonra ona, "gzlerime bak!" demiti, "hi ekmeden gzlerimin ta iine bak, yanldnla inandr beni!" yine bileklerini tutmutu, ylece gz gze kalmlard, hi krpmadan! soluk solua ve titreyerek! o gece, biraz daha yle kalrlarsa, bir uuruma yuvarlanr gibi onun lkesine yuvarlanacan sanmt, onun ac dolu, actacak olan lkesine!., da ad tayan gen sonunda inanm, onu yalnz brakm ve sabah henz herkes uyurken evden ayrlmt.

imdi, o gn iin de yanldn dnyordu, gen adam, yalnzca onun inandrma arzusuna ve abasna sayg gstermiti, o kadar!., onun sislerden sebeplenmeyecek kadar tutkulu ve gururlu bir ruhu vard, ona dair ksa yksne, ilk kez byle bsbtn ve yllarn ardndan bakt u an, bunu aka grebiliyordu. "ben yalnzca aclardan kamak istedim, ondan deil!" diye, kendine itiraf etti, "ama kaamadm, imdi de, o zamana dair bir boluun sahibiyim ite! herkes yalnz kendi yerini doldurabiliyor." o an direnmezse, olabilecek her ey ruhuna ileyecek, onun kendine ve gemie bakn deitirecek, her eyi yeniden deien ruhuna gre biimlendirmeye yneltecekti, yeni aclardan kama duygusu, henz bitmemi bir sevda yksnde bulup oaltt anlamlar bozma korkusu ruhunu hzla ele geirmiti, ve onu eski sevgilisinin grntsyle sarmt. korku da, korkuyu douran belli belirsiz sezinlemeler de tpk sis gibiydi, tpk o gece sisin, bsbtn ve parlak bir ay' rtt gibi; onun da iindeki arzular ve yeni bir sevdaya, bu sevdayla gelecek bir benlie ve hayata kabilecek yollar rtm olduunu dnd, yoksa o kadar uzun sre onun gzlerine, yakn ve yabanc bir sevdann uurumuna yuvarlanmadan, onun yabani menekelerine dokunmadan bakmaya nasl dayanabilirdi ki? bir da ad tayan bu genle, yllar sonra bir kez daha karlamlard, onun, almak iin gittii uzak bir ehirden dndn duyduktan ksa bir sre sonra, evine gitmek iin bindii arabann dolmasn bekliyordu, tandk bir ses arabann gittii yeri sormutu, yantlarken, ban sesten yana evirdiinde yz y-

46

47

zeydiler. ksa bir and. gencin hemen yannda bir kadn silueti fark etmi, bakamamt. birlikte, onun arkasndaki koltua oturmular, hi konumamlard. yol boyu, kukudan kukuya dmt, ta ki gen, ofre deme yapmak iin kolunu uzatp konuuncaya kadar, onun sesiydi! oydu! sonra, onun kendisini tanyp tanmadn dnmt, hibir ipucu vermemiti nk, belki, o da ayn eyi kendisinden beklemiti. ite bu younluktayken, birdenbire ayn durakta inme ihtimallerini hatrlam, telalanmt. o semtte onun akrabalar vard, biliyordu, ayn yolu bir sre yrmeleri gerekecekti, birer yabanc gibi! telan ate sarmt, duraa yaklayorlard, bir yol bulmalyd, aklna birdenbire bir durak nce inmek gelmiti, kefettii bu dnceyle rahatlamt, ofre ban evirmek zereyken, da adl gencin sesi onu durdurmutu: "biz kede inelim!" iinden gnlerce, duraa gelip indiinde, onlarn uzaktan ar ar yryerek yaklalar gemiti, anlamn bozmaya kyamam olduu eski sevda yksn, kald yerden tutup trenle srdrrken bile!., giderek ritmi dp solana dein! btn bunlar ta o zaman iinde bir yazg duygusu yaratmt, u an da, camdan uuruma bakar gibi sisin buzlu beyazlna bakarken; o gece, akasn yapp gldkleri kayp dolunaylarn ve sisin, bu yazgnn karakteri olduunu dnyor, bir de, da ad tayan gencin elleriyle, kendi bileklerinin!..

17 ay hali
o yl, karmen renkli yldzlarn tomurcuklarnn atlad gnlerden birinde; karanlkla birlikte kar tepelerin ardndan, ay, kalayl bir tepsi gibi ykseldiinde, onun da yumurtalklar atlad ve ikinci kan yeryzne damlad. ilk kan yllar nce gbek kordonu kesildiinde damlamt. onun, bunu hatrlamas olanakszd, bunu ona annesi, bir gn sandktan ilemeli tlbent ve ilal sar tozlar iinde kurutulmu gbek kordonunu gsterdiinde anlatmt, bu tuhaf, kvrlp yasslm eye bakm, dokunup sertliini hissetmi, her ey ona, kendisinin, aslnda bir masaln paras olduu duygusunu vermiti. ama ilk kan, yalnz onun kan deildi, bu, annesiyle ortak kanlar saylrd, yeryzne damlayan bu ikinci damla ise, yalnzca onun kanyd, bu damlay grd, kpkrmz ve gerekti, bu onu korkutmad, nk annesi, kznn bedeninin kabarmaya baladn henz k sona ermeden fark etmi, ona, yaknda bedeninde olacak deiiklikleri, karl bir gece, ocan korlar karsnda, ba baa kaldklarnda anlatmt.
Dolunav Yansmalar

O
48

49/4

sesi, ona ocukken masal anlatt gnlerdekinden biraz daha alak tonda, biraz daha ciddiydi, annesini uykulu, scaktan ve anlatlanlardan pembelemi bir glmsemeyle dinlemi, onun fsldayan dudaklarndan gzlerini alamamt, sonra gzkapaklar szcklerin stne kapanvermi, uyuyakalmt. dnde, annesi anlatmay ayn yumuaklkta srdrm ve demiti ki: "nc damla ilk erkeinle senin saylr, drdnc damla ise tpk senin ilk damlan gibi seninle ocuunun, bu gelecek olan ise yalnz sana ait ve o senden yllarca damlayacak! bu, senin hayatndan, hl bir baka hayat doabilir anlamna gelir, yani ok gzel bir anlam var." o geceyi hatrladnda, bu gerek damlaya da biraz d kart ve o, yine bir masaln paras olduunu hissetti, masal, krmzdan ok, sanki sarmtrak ve parlakt, biraz da yuvarlak!

18 ay hastal
onlarn yrekleri bazen yok gibidir, yle zamanlarda, tpk midyeler gibi kabuklarnda sessiz sedasz bir sz olarak yaarlar, fark edilmezler bile! fark edilmeyi sanki onlarn i huzurudur, kumlarda sar, ormanlarda yeil, toprakta toprak rengi, suda su! ne zaman ki ay, kesilmi sedef bir trnak gibi geceye der, onlarn da yreklen ergen ncesi bir hilal gibi gs kafeslerinde belirir, ay byr, yrekleri byr, ne zaman ki ay dolunay olur, onlarn da ilerinde sanki huzursuz at srleri yeri dvmeye balar, tozutur, varlklar kamar, dayanlmaz olur. ite o zaman onlar, yan balarnda, ilerinde kaybolmak istedikleri bir ten varsa, fazla savrulmadan oraya bir unutu ve unutulu gibi akarlar, ama yalnzlarsa, her eyi kyamet gibi hatrlar, korkar ve arzular; her eyin nedeni ve hkm olmak ister, gkyznde kzl kller gibi uuurlar. ...sanki, yarasa gecenin gzleri olmak!., btn dlere gizlice girip kan, gizemli izler brakarak kaybolup ldran ve ldrtan!

50

51

zifiri karanln gm nefesi... kayan yldzlar... alayanlar ve kpkten doan tanra kadar dii! mevsimden mevsime dnp dursun isterler ruhlarnn; frtnaya, beyaza, iee ve buhara!.. atda rzgrgl olmak, aata rzgr an... kulaklarnda, rzgrla uuldayan zlemi olmak birilerinin, nlerindeki camlarda yamurdan ekiller! sonra tekilerin, sonra herkesin camnda, srda gibi sr vermeyen! onlara lnceye dek, pmek zere sarlnsn isterler, zaman soluunu tutup ahdamarnda mor kalp atlaryla aksn aralarndan. upuzak beklentisi olmak isterler birilerinin, rzgrl bayr'n, altnda uurumlar aan kanatlar! gerekirse boa soluu, aslan yelesi, kartal gagas! sonra iir olmak, ark olmak! masal, efsane, efsun! hatta eflatun tenlerinden dler damlatarak, efsunlamak isterler lm, esin diye boynunu tanr!

19

uykusuzluk
o, baz geceler uykusu alnan kiilerden biridir, zayf, soluk benizli, gndzleri gzlerinde sudan bir perdeyle mahmur dolaan; durmadan oturacak, nnde dirseklerini dayayacak bir yer arayanlardan biri! yle gecelerden o kadar birikmi uykusuzluu olur ki, gnlerce evresinde olup bitenleri alglamakta glk eker, sesler kulana hep uzaktan gelir, bu seslere hep bir kubbenin nlamas elik eder. sonra yava yava nlama susar, sesler yaknlar, olup bitenler anlalr olur. dlere yatlan gecelere kavuulur. bir gece anszn, nasl olursa olur, st ste yaad baz rastlantlar arasnda bir ba kuruverir. btn o uykusuz gecelerin, ayak sryerek dolamalarn sonunda hep bir balkon kaps, hep sarmak dolal parmaklklar; hep arkalarnda sar, beyaz ya da mavi bir ay durduunu fark eder. ite hrsz onlardr! odur: dolunay!

52

53

o geceye dek bunu fark etmemi oluuna arr, ikyeti olmaz, glmser, dolunay o kadar gzeldir

ki!
o kadar gzeldir ki, onu brakp uyumak, sanki dorusu, biraz hakszlk olacak gibidir, ve gzel olan her ey gibi dolunayn da, aldndan fazlasn kendisine esinleyip durmu olduunu, yine ilk kez o gece dnr. yatana samayp balkonun tkrdayan slaklnda durduu bir gece, bulutlar paralaya paralaya ilerleyen mavi bir dolunay ona, lmn, hayatn ahdamar olduunu fsldamtr, ii rper mistir. bir baka gece, btn korkularn bu damarn klcallar olduunu... o zaman, lmle bir barma noktas bulabileceini hissetmi, ii yatr gibi olmutur. o geceyi dn gibi hatrlar, kollarn slanan bedeninden zp iki yanna sarktn... gzlerini kapad halde ayn yuvarlan hl gryor oluunu... bir baka gece ise, gm ltl tepsi byklnde bir ay ona, unutulula lm arasndaki ince ve sk balarn srrn vermitir, unutmann lme terk edi olduunu... ite iine unutma korkusu byle dm, hayat kaydetmeye, belleini bir mzik kutusu gibi kurup kurup dinlemeye o zaman balamtr. bir baka gece ise, btn unutularn ayn anda bulumas halinde, unutulan kiinin lmne neden olabileceini... ve o zaman, ne olursa olsun unutmayan olmak iin... 54

yine bir baka gece, unutulan kiinin, ancak bu unutular aan bir arzuyla yaama balysa, lm atlatabileceini... ay'n da, bir canl gibi korkular olduu, en byk korkusunun da, unutulmak olduu dncesi o gece dmtr iine, bu ekilden sekile akmalarn, gm rengi ltlarla, lgnca yuvarlaklklarn hep unutulmamak iin olduu... aylar sonra bir gece ise, en ac unutuun, insann kendi yaamn unutuu olduunu... nk o zaman, btn hatrlanmalarn gcnn bile hayat savunamadn... o gece mtr. nk ay eflatundur ve ayaz vardr. bir baka gece ise... ve bir baka... ite, anszn ay'n hrszlnn ve esinlediklerinin farkna vard o tuhaf gece, yeniden dnr btn bunlar, ay, ykselir ve yuvarla klrken, o, gzlerini kapatp hl grmeyi srdrd ay' izler, sonra uyuyan hayatn kalbini dinler, hatrlayabildii kadar eskilere giderek, paras olduu, sevdii, sevitii, kysnda durduu insanlar; kendisine sokulan, dokunup duyduu hayvanlar; sulad, suyunu itii, koklad bitkileri hatrlamaya alr. ve kendi imgesini belleinden hi yitirmemeye...

O
55

tr. ge kalm olmann telayla gzlerini aar ve kendini grp arr: o balanmtr! onu balamtr! ii imdi geni ve havadardr, gmlei iskemlenin bana asp yavaa ona sokulup kendini uykuya braktnda, artk biliyordur ki, hangi krgnlna san bir dolunay doup ona ocukluunun kulaklarndaki kirazlar hatrlatabilirse, bu balamann kendisi olacaktr.

20 balamak
krgn gemi bir akamn ardndan gelen -sigarasyla kendini balkonda duran bir yaz gecesinde bulduu... stnde ekoseli bir erkek gmleiyle, yalnayak!., ylece, tasa. oturup dolunaya bakt... aznn aralndan dumannn kendiliinden ar ar ttt- bir gece, karanln bir paras kopup ay'n nnde bir siluete dnr. bu ocukluudur, kulaklarnda kirazlar vardr, o gnlerin, snan havada grntlerin dalgalan gibi titrek, bitmeyen uzunluklarda ve sapsar olduunu dnr, yllar sonra, belki bu gnler ve geceler de, bu ekose gmlekli, plak ayakl tata oturan hali de; tpk ocukluu gibi titrek, upuzun ve sapsar grnecektir gzne, o zaman, bu akamn diken gibi iine batan krgnlnn, ocukluunun dizlerindeki yara bereler gibi, yllar sonra silinip silinmeyeceini sezinlemeye alr, gzlerini kapatr, iine bakar. grr ki ii yalnzca ekose gmlee sinmi kokuyla doludur, nabz hzlanr, soluu skr. anlar ki, yllar sonra bugn hatrladnda onu balayacaktr, daha nce balamadna yanacak56

57

21 mektup
kz, o sabah okula gitmeden nce halasna uramas gerektiini biliyordu, nk ne zaman gece boyu halasnn odasndan balkon talarna k yanssa, ne zaman ban duvara yasladnda ksk bir mzik sesine hkrk sesleri karsa ve ne zaman ablasnn odasndaki ay takviminde gnn rakamnn altnda beyaz bir yuvarlak bulunsa, ertesi gn halasnn postaya verilecek bir mektubu olurdu. bedeni ve ruhu, bu tuhaf trenin ritmine yle almt ki, daha birka gn nceden, zamann yaklatn sezer olmutu. o sabahlar, kahvaltsn daha abuk yapar, stn scak olduu, bu yzden bir trl bitiremedii iin kimseye belli etmeden en yakn saksya boaltr, her sabahki pmeli veda treninden sonra merdivenleri inmeye balard, apartman giriinde, kaplarnn kapanma sesini duyduktan sonra biraz boluu dinleyip ikier er geri kar, bitiikteki halasnn kaps nne gelir dururdu. halas onu bekliyor olurdu, kapnn usulca alan aralnda, rastgele arkada toplanm turuncu salaryla, yaylm gz boyalaryla, rdekba kadife sa58

bahhyla grnrd, ona yorgun bir glmsemeyle bakar, eline ou zaman pullar bile yaptrlm bir zarfla, zarfa bititirilmi para tututururdu. mektubun pullar yoksa bile, bu para her zaman gerekenden ok olur ve hala, para stlerini hi almazd. kz bu paralan biriktiriyordu, henz ne yapacan bilmiyordu ama, bu paralar ve halasyla olan bu gizli tren, ona, daha imdiden kiisel bir hayatn sahibi olduunu sezdirir gibiydi. btn bunlarn gizli olmasnn nedeni, zarfn stnde halasnn kendi adnn ve adresinin bulunmasyd. halas, bundan yl kadar nce ba baa olduklar bir gn ona yine byle bir zarf tututurmu, beklemiti, kz ylesine bakmt zarfa, sonra halasnn adn ve adresini fark etmi, glmsemi "ap okumam m istiyorsun hala?" diye sormutu, halas, eliyle ban okayarak ona, "hayr tatlm, postaya vermeni isteyecektim, bunu yapabilir misin?" diye karlk vermiti, ite her ey byle balamt. kz o gn de stn devetaban sakssna boca etti ve ablasnn odasna koup ay takvimine gz att. dn gece dolunay vard, demek ki bugn, gerekten de halaya urama gnyd, ablasnn sesini duydu, annesine, "halamn yine morali bozuktu galiba..." diyordu, annesi anlalmaz bir eyler mrldanarak, mutfaktan kzn geirmeye geldi. kz merdivenleri inip bekledi, kap kapand, kz boluu dinledi, yeniden, ama bu kez sessizce merdivenleri kt, kalbi, her zamanki gibi arparak halasnn kaps nnde durdu, en byk korkusu, o srada kendi kaplarnn almasyd. korktuu yine olmad.

59

alan, halasnn kapsyd, yine turuncu salar arkada toplu, gzlerinin boyalar akm, yine rdekba yeili kadife sabahln giymiti; yine elinde zarf ve zarfa bitiik paray ona uzatmt, birbirlerine glmsediler, sonra kap kapand. kz, kedi admlaryla kendini sokakta buldu, halasnn yznn de annesininki gibi burumaya baladn, ama yine de yalya benzemediini, ama gence de benzemediini dnd, onun halas hi kimseye benzemiyordu. drt gn sonra annesi, okul dn, kek dilimleri koyduu taba kzn eline tututurdu, kz biliyordu ki bu halaya gidecekti, halas kimseyle grmek istemedii iin, artk annesi de onu ay saatlerine armaz olmutu, bu durumdan da sanki herkes memnundu, yine de annesi, "hadi bunu halana ver, gel!" dedi. kz, kmak zereyken sordu: "oturmama izin verirse, biraz oturabilir miyim?". "sorduun soruya bak!" diye yantlad annesi, "o senin halan, tuhaf muhaf, senin halan, tabii ki oturabilirsin, devlerini ihmal etme de!.." annesi, halaya hem kzyor, hem acyordu, ama daha ok rahatsz oluyor gibiydi, hatta utanyor gibi! belki kimseye benzemedii iin! halas onu ieri ald. eitli otlar harmanlayp bir ay yapmt, gzlerinin boyas dzgnd, salar taralyd, dudaklarna, salarnn turuncusuna yakn bir ruj srmt, stnde koyu renk bol bir kazakla, pantolon vard. kz, o gn, halasnn arada bir byle kendine baktnda, gz alc bir hali olduuna karar verdi, gzle60

rini ondan alamad ve biraz kalmak istediini syledi, halas onu, "sklmayacaksan, kalman her zaman benim houma gider tatlm!" diye yantlad, "...bu kekler bir kii iin fazla zaten!" halas, o gn neeli ve konukand, ona okulu, derslerin nasl gittiini, iyi arkadalar olup olmadn falan sordu, "abim nasl?" dedi, "hi grnmyor!.." kz, babasn kendilerinin de doru drst gremediklerini, nk ok altn syledi. sonra bir sre sustular, konu kalmam gibiydi, kz kalkmasnn doru olacana karar vermiken, halas ona, byle neeli olmasnn nedenini merak edip etmediini sordu. "ediyorum!.." halas, "bak!" diye, elinde alm bir zarf sallayarak, "bu mektup ondan geldi" dedi. sonra devam etti: "o kim biliyor musun?" "hayr!" "hayret! kimse dedikodusunu yapmad m?" kz, hayal meyal, zaman zaman onun girdii odalarda kesilen konumalar hatrlad. "bilmiyorum," dedi. halas mektubu karp zarf sehpaya brakt, kz, kek tabann yannda duran zarf tand, kalbi nedense daha hzl arpmaya balad, halas, elinde tuttuu mektubu yine sallayarak, "biliyor musun tatlm," dedi, "bu mektubu yazan da ok alyor, baban gibi! ama o, ok uzaklarda alyor, bir gn gelecek, o zaman biz ege kylarna yerleeceiz, o, ok sevdiim bin. beni ok seven biri. ama ona kimse inanmad, dneceine de inanmyorlar, sevmeyen biri byle mektuplar yazabilir mi hi?" 61

kz yutkundu, "hayr!" dedi. halas gzleri parlayarak eildi, "okumam ister misin peki?" kz yine yutkundu, az dili kurumutu, "evet, isterim," dedi. halas, pencereye doru duran sallanan iskemleye yerleip ar ar sallanarak, ona mektubu okumaya balad, halasnn arkas dnkt, topuzundan bir turuncu lle kurtulmu, iskemlenin her hareketinde savruluyordu. ve her seferinde, halasnn mutlu, titrek sesine bir gcrt karyordu. "bebeim, bak, bir yaz daha geride kald. okyanusa bakan kay alklardak evlerde alnan lmler, yklp yeniden biimlenen duvarlar, kiriler, lambriler; o toz topraktan ve grltden sonra, her seferinde istiridyeden vens'n douu gibi douverdklerine arp kaldm arap rengi duvarlar, gizli klandrmalar, hani, kkken bir dergide grp inanamadn anlattn kim novak'n banyosu gibi, dalgalarn seyredildii banyolar ve stunlu teraslaryla o villalar da geride kald. tabii scaklar, usuz bucaksz bembeyaz kumsal, bembeyaz gne ve lgn kpkl dalgalar da., yani, sensiz parlakl iime dokunan her ey! zleminden, gnler hi gemiyor sanyordum, ama bak geiyormu ite! gece penceremi dven yamurla uyandm, bir sigara yakp seni dndm, seninle, yamurlu hafta sonlar bulumalarmz hatrladm, saatlerce seviip uyurduk, salarn yzm kandrrd. onlar tel tel srtndan toplardm, srtn terli ve scak olurdu, sonra peneli

relerden akan sular eitli eylere benzetirdik, ne ok elenirdik, inanlr gibi deil! saatlerce neler konuurduk sahi?! yoksa hepsi, beraber olmak iin bahane miydi? bunlar dndke efkr basyor, her eyi brakp gelmek istiyorum, bir gn iler bitecek elbet, ama o gne kadarki gnlerimiz de byle ayr ayr geecek, deer mi diye dnyorum bazen. ama ikimize, biriktirdiim paralarla eeye bakan kk bir ev yapmak istiyorum, belki deniz gren bir banyosu bile olabilir, ve bir kk bro! bunu hep istedim, olmad biliyorsun, kimseye bal olmadan bir eyler yapmay... belki ocuk bile yaparz, sen istersen! benim bebeim sensin biliyorsun. gzelim, bu satrlar kk bir kafeden yazyorum, ad bukalemun kafe. tabelasna da bir bukalemun resmi yapmlar, gndzleri sar, geceleri mor oluyor, nasl ho di mi? gece balayan yamur hl sryor, hava iyice serinlemi, biliyor musun, buras broya ok yakn, scak ve kahvesi iyi bir yer. artk sabah ve leden sonralar buraya uruyorum genellikle, imdi sabah! dn gece, dlerime bile girince, yazmadan edemezdim sana. ne grdm, biliyor musun, baym ok uzundu, balkondan eilip beni pyordun, ben yola kacakmm, elimde valiz vard, geceydi, gkyz birden masmavi oluyordu, ben, tanr perken gk aydnlanyor demek ki, diye dnyordum, byle bir d! tuhaf ve gzel! ok etkilendim, ben, pek d grmem bilirsin, senin gl bir kadn olduunu, beni bekleyeceine yordum. yeni bir iin n almalar iin, yeniden toplanmaya baladk, bu seferki bir sosyal site. ehirden pek uzakta deiliz, bu iyi! 63

imdilik satrlarma son veriyorum, sakn beni ihmal etme. bana oralar, kendini, dlerini, dlerindeki bizi anlat! seni kirpiklerinden, kulakmemelerinden, dudaklarndan pyorum. not: huylanyorum! gdklanyorsun! mest oluyoruz! bak unutmamm! senin... B

22 ayrlk

mektup bitip ses sustuunda, geriye yalnzca sallanan iskemlenin gcrts kalmt. halas bir trl arkasna dnp bakmyordu, bir ey de demiyordu. kz da bylenmi gibi, gzleri halasnn savrulup duran turuncu llesinde ylece duruyordu, ve iinden, sanki ar ar, yz sene uyuyan prenses'teki sessizlik akyordu.

bazen, eer hanmeli kokulu bir yaz gecesiyse, vakit gece yarsn gemise ve bir de karki binalarn atlarnn, bacalarn ve televizyon antenlerinin arkasndan ay, ehir klarnn stne yusyuvarlak ve koskocaman douvermise, anszn o ark alnr kulana. geldii uzaklk, tnsnda pus olmu, solgun ve dalgan; nce kulann salyangozunda, sonra gzpnarlarnda titreip durur, szlerini hatrlamaya alr, hatirlayamaz. sonra birden, umudunu kestii bir anda, dilinin ucundaki dizeler canlanp sessizce uuverirler. ite o zaman, ayrln yan bandaki ruhu, yeniden vcut bulur, ona ac ektirir. o, tepeden trnaa, tpk eskisi gibi acr. ama, artk eskisi gibi alayamaz. tkanr, havaya koar, derin derin nefes alr. acnn gemesini bekler. ok srmez, ac yava yava geip gider. -hafif kambur durulu... ba yana eimli...

64

Dolunay Yansmalar

65/5

23 frtna
ubatn ortalarna kadar hep karanlk, durgun, yasz bir gz gibi geen ka, o gn bir hareket geldi, sabahn erken saatlerinde balayan rzgr, lene varmadan frtnaya dnd. bulutlar paralanp srklendi, gkyz, yksekte soluk mavi de olsa, zaman zaman heyecan verici bir halde grnd, kayboldu. sokaklardaki pler dald, ktlar ve naylon torbalar havada uutu, bazlar aalarn plak dallarnda asl kalp rpnd, iti, insanlar paltolarnn nlerini, eteklerini, apkalarn tuta tuta koturdular, toz kamasn diye ellerini yzlerine siper ettiler, gzlerini kapadlar, ak kalan pencereler ve balkon kaplar arpt, amarlar savrulup iplerin stne doland, martlar alaktan ve yan yan utular. denizin rengi karard, dalgalar yatmak bilmedi, kylara yosunlar, l balklar ve denizanalar vurdu, bu durum, btn gn vapur seferlerini aksatp durdu, motorlarla, dalgalarda ine ka, tuzla kpkle, omuz omuza kyya ulamaya alanlar, salar birbirlerinin yzlerinde dolat ve kaderlerinden hayat diledikleri iin, lmle ak ayn anda hatrladlar. 67

parklardaki aalar ve allklar durmadan eilip doruldular, rzgr, pencere pervazlarnda slklar ald, bina girilerindeki stunlarda uuldad. gece yarsna doru frtnann iddeti yle artt ki, baz direkler ykld, elektrik telleri koptu ve ehrin yars karanla gmld. o, ite dolunay o zaman grd, perdeyi aralad ve grd, masa lambas snnce... mzik susunca... perdelere gece, plak dallar rpnan bir aa glgesi drnce. ay, yksekte ve uzaktayd, yusyuvarlak, beyaz ve parlak! stnden hzla, tl gibi ince bulutlar geiyordu, ay bir glgeleniyor, bir aydnlanyordu, bir an ylece bakakald. bylenmi gibi. o kadar uzun zaman olmutu ki ay' ve onun nda geceyi grmeyeli, ard. nce boluu, sonra oradaki doluluu duydu: frtnann sesini... elinin altnda camlarn trtsn... uzaklardaki bir angrty... kpek havlamalarn... ana caddenin, ta oraya kadar ykselip gelen bulank uultusunu... klakson seslerini... sonra, iinde unutulmu duygularn uyanyla rperdi. nefesleri maara kokan, nemli ve yosun tutmu duygularn. bu duygular ar ar, ylankavi devinimlerle gerinip canlandlar, bedenini, dalga dalga yaylp ele geirdiler. sonra saatleri susturup, zaman kuyusuna frlatp attlar, bylece, saatlerin rakamlarna ve ritmine hapsolmu her ey, anlamlarndan kurtulup dald, bu yzden ruhunu yalnz ve lml kldlar, geriye, adsz bir akn alglan kald. 68

d, kollaryla, kendini sard. ite o zaman fark etti ki, o, ylece bu ak duymaya kalbini atka, ta iinde, sanki kendisinden bile sakl kalm bir yerlerde, sonsuzluk ve sonsuzluk boyunca imlenen lmszlk balanmakta bu aka, lmle, lmszln arl tartlmakta orada, o gece. ii byd, ellerini birletirip sinesindeki heyecan bastrmaya alt.

69

24 ocuk
ocuk, suyun banda oturuyordu. yazd, uzaktan, akam yemeklerini balkonlarda, bahelerde yiyenlerin neeli glleri, televizyonlarn ayar yksek tutulmu sesleri duyuluyordu. ocuk, srtn aacn gvdesine vermi, nndeki su birikintisine bakyordu, su, durgun ve gece karanlndayd. ocuk, ilgiyle ilgisizlik aras bakyordu susonra birden daha ilgili bakmaya balad, dorulmad ama, suda fark ettii bir eyin, o olduundan emin olmak ister gibi bann duruunu deitirdi. suda bir ayna vard, ocuk imdi ona bakyordu, bu parlak, yuvarlak eye. annesinin tuvalet masasnn byk aynas nnde, sol tarafta, top top renkli pamuklarn durduu cam anan nnde, deodorant ve parfm ielerinin yannda duran, kk aynaya benziyordu bu. annesi bunu, salarnn arkasn, bir de profilden kendini grmek iin kullanrd, sanki artk o, aynalarn nnde her gn daha zgn oturuyordu, "yalanyorum," diyordu, " maalesef byle!" 70

bu sz duyunca ocuk odadan kayordu, nk, ninesi de yalanm ve bir gn anszn oluvermiti, ite sonunda annesi, kendisini zen ve ocuunu da odadan kartan aynalarn kn buraya atmt, tekini de kimbilir nereye!?.. gzn aynadan karmadan, suya bir ta alp att, sudaki ayna krlp paraland, paralan suyun dibinde oraya buraya sald. su yeniden eski halini ald. suda bu kez bir denizanas vard, tpk tle benziyordu ya da naylon jponlara, yaad tatillerden birinde, bir gn denize dalp ktnda, ite bunlardan biri tpk bir apka gibi bana oturmutu, bu yabanc eyden d patlam, arkadalar da o zaman ona glmlerdi. ocuk yine bir ta att suya. denizanas dalgalana dalgalana kat. su, yeniden eski halini ald. suya beyaz bir top dmt, ocuk, onu grmt bu kez. bu, sanki yllar nce babasnn ona hediye ettii ve bir gn evde oynarken tuvaletin deliine kard beyaz, tyl tenis topuna benziyordu, nedense batmt top. havas boalm olmalyd. bir ta da topa att. ylesine! belli belirsiz bir gceniklikle. top iyice derinlere kp kayboldu, ocuk, bir su birikintisinin, okyanuslar kadar derin olabileceini dnd o zaman, ard. 71

ocuk her seferinde, iinde baka neler olduunu grmek iin suyun sakinlemesini bekliyordu. bu kez grd, kocaman bir inciydi, babasnn annesine hediye ettii gerdanlktaki incilerin, kat kat by, bunu yapan istiridye kimbilir ne kadar byk olmalyd, byle dnd ocuk, bu koskocaman inci tanesi krlacak olsa, binlerce kk inciye dnrd, o zaman onlar sudan toplar, ipe dizer, bylece onun da bir inci kolyesi olabilirdi, tpk annesininki gibi. ocuk, suya iri bir ta att ve inci binlerce paraya dald, ama az sonra yeniden birleti, yine denedi ocuk, yine ayn ey oldu. ocuk yoruldu, biraz da uykusu gelmiti sanki! uzaktan, oraya kadar gelen konumalar, tabak, atal ve televizyon sesleri, giderek harmanlanp tatl bir ninniye dntler, sonra da uzaklap silindiler, ocuun gzleri kapand, orada; gecenin iinde, suyun banda, srt aaca yasl, ba yana kaym, elleri kucanda, ylece uykuya dald.

25 yansma
ay, gkyzne kimi zaman iki tepenin arasndan kar, toprak, bir kadn gibi dourur ay'. nce haresi grnr, sonra kendisi, toprak, tepeleriyle ay'n gecede emekleyiini gzler, endielenir, gururlanr, glmser. ...kimi zaman, bir ormann kararmakta olan siluetinin gkyzne ast bir fener gibidir, aalar, bu n altnda gece boyu fsldarlar. otlar uyur; allklar, mantarlar, orman hayvanlar, brt bcek uyur. atebcekleriyse dans ederler. ...kimi zamansa, bir su yarat gibi denizlerden, gllerden ykselir gkyzne, gzleri gerekd bir baka sahip olanlar, onun sudan karken evresine sat su damlalarn, kpkleri fark ederler. ay'n sudan ykselii zorludur, nk, ayna yaratklar gibi, sar imparator'un gazabna uram bir su yarat, ay'n yanss olarak yaamaya mahkm olmu, bu yzden kaderine duyduu lgnca fkeyi ay'a yneltmitir, onu, suda yans olarak alkoymak, gkyzne kendisi kmak ister.

uyandnda aa yz elli, o krk yandayd, su birikintisi mavi, paral bulutlu ve plak dall, yar uykulu "hayret!.." dedi, "hayret!"

72

73

sular, bir ykselip bir alalarak ay'n douuna yardm etmeye alrlar, ay'n, dolunay dnemleri arl, yanssnn da alkoyma gc yle artar ki, sular ay' gkyzne ulatrmak iin her zamankinden ok ykselip alalmak zorunda kalrlar, bundan da btn yeryz etkilenir. ay, her seferinde ge kmay baarr, yanss ise sulardan kurtulmak iin bouna rpnp durur, umutsuzca, btn yansmalarn kurtarcs olacak baln uyanmasn diler, ama balk, hibir zaman uyanmaz. sonunda yans, ay' bulunduu yerden ar ar izlemeye raz gelir, ona, gece boyunca sirenler, aka dm gmbalklar ve gne tanrs'nm gemisini gzlemekten dnen abtu ile anet elik ederler.

26 anlatc
o, iinin kuytusunda sakl duran tekini bilenlerden yalnzca biridir, bunu, ilk ne zaman fark ettiini hatrlamaz bile. o kadar eskiden beri bilir tekini, aynadaki grntsyle nasl sk sk yz yze geliyorsa, iindeki tekiyle de iinin srlarnda, ite yle sk sk, yz yze gelir. bazen soru ykl baklaryla bakar, teki yantlar, bazen i skntsyla bakar, teki bir eyler syler, iini rahatlatr, bazen karar veremez, teki verdirir. o diice davransa teki erkeke, o erkeke davransa teki diice davranr, o isteksizse, teki ehvetlidir, o deliceyse, teki akll, onun dleri, dnceleri kurumusa, tekininkiler yeerir, ieklenir. o uurumlar arsa, teki hemen dalan, tepeleri... o krmzysa, teki mavi. onunla teki, bir ini, bir k, bir denge halidirler, tpk bir tahterevalli gibi. o, tekini, denge hallerindeyken ou kez unutur, unutur gider. -...sorusu yoktur, ya da yantlar biliyordur, kimini dou<tan, kimini eskiden beri. bayalarysa bileklerinde

74

75

yazldr, tam nabznn stnde, bakar, her kalp atisi bir harf, okur. ...ii sklmyordur. uurtma mevsimidir nk, uurtmalarn hepsinin uzun, renkli ve pskll kuyruklar vardr, eli sevgilisinin avularndadr. btn ocuklar ilekli dondurma yiyorlarm gibi geliyordur ona ve rzgr uzaklardan bandenon sesleri getiriyormu gibi; belki gelincik tarlalarndan, belki aklarda demir atm bir arjantin gemisinden. ...bir ey iin karar vermesi de gerekmiyor dur. gzleri bir alyordur gndz, bir kapanyordur gece. iki yan aalkl bir yol, stne dklen gne paracklaryla dmdz uzayp gidiyordur nnde, o da yryordur. imdilik ne kavak vardr, ne drt yol az.ama gn gelir yle bir zamanda bulur ki kendisini, tekini istese de unutamaz olur. susmasn, hep konusun ister, susmasn hep konusun! sonunda, konutura konutura bir anlatcya dntrr tekini, artk srekli konuur teki, hep anlatr. onun, hayat, babasnn marangoz baki bey'e kestirdii renkli tahtalarla oynamak gibi algladn... st ste dikkatli koyunca hep ykselir sandn... kald ki, baki bey'in tahtalarnn bile ka kez ykldn... stelik neden? hatrlyorsa eer, sadece bir sivrisinek masalndan! bu yzden, bunu ok dnmemesini, yoksa, znn boz bulanacan ya da dncelerin bir koza gibi onu sarp yutacan... yani, artk ar ar yrmesi gerektiini ve derin derin soluk almas! o, upuzun soluklar alp verirken, nce diyaframn sonra cierlerini iirip indirirken, teki anlatmay 76

srdrr, yedi tepeli bir ehrin, geceleri deli deli kahkahalar atan martlarndan sz eder, dlere yatan unutulmuluklardan. eskiden teninin eftali, terinin kavrulmu susam koktuundan ve btn yaz gecelerinin hanmeli, iirlerinse yasemin! ama o, yine de boluklar bulur kelimelerin tekdze aralklarnda, oralardan, bana gelen gidilerin, gidililerin; ayaklarnn altndan kayar gibi olan zeminlerin, ak alanlar gibi nnde uzanp durduunu grr, ba dner, daha hzl der, tekine, daha hzl ve daha ok anlat! umar ki, szckler, bu usuz bucaksz alanlara sevinli manzaralar; scak, yakn, umutlu kahramanlar ve gven verici, yattrc nesneler gibi yerleeceklerdir, yle umar! bazen, umduu olmasa da, anlatcnn sz ykl soluklar, ninesinin dualar gibi onu yattrr, btn bedeniyle esnemeye balar ve ok gemeden uyku, baklaryla yalnzlk arasna yumuak bklml bir perde gibi iner. ama eer, byle zamanlara ay, dolun olarak domu ve szckler, ay'n gelgitlerinde bir gm, bir zifir savrulmaya balamlarsa, ite o zaman o, m\ alnmaz bir korkuya kaplr, hzla dilinin kemiine sarlr ve birdenbire tpk teki gibi bir anlatcya dnverir. -...ve ikisinin sesleri, gecede sar bir uultuya... sonunda, gecenin simli bir rmak gibi akt bu zamanda, o ve tekinin yzletikleri srlar ve ay, bu sar uultuyla tlp yok olduunda, geriye anlatclarn anlattklarndan belli belirsiz izler kalr. 77

dalgalar, yamur ya da anlatclarn yeni anlatlar, bu izleri silmeden, sabahn ilk klarnda eilip kumlara bakarsanz, grrsnz ki, kimileri denizkestanelerine benzer bu izlerin, kimileri mermer tozlarna... kimileri ise hercaimenekelerin yzlerini andrr.

27 yabanc
onu birdenbire gryor, keyi dnnce, yokuun sonunda karsna kan denizle ayn anda. kendisinden birka adm nde, ltl mavide bir siluet! hafif yaylanarak yryor, dizleri hafif krlarak, orta boylu, zayf. admlarnn neden olduu her ba hareketinde salar geriye savruluyor, kumral. ltl, dalgal, stnde dkk, beyaz bir gmlek var. gmlek, her harekette bedeninin baz izgilerini belirginletirip baz izgilerini rzgra kartryor, altnda bol bir keten pantolon, soluk mavi. denizle birleiyor, kollan iki yannda serbest! ar ve geni admlar atyor, bir adm atp bedenini o bacann stne brakyor; sonra teki admn atp bedenini bu kez teki bacann stne brakyor, bedeni arlksz sanki, admlar yle yumuak, >, yle sessiz! ite bu siluet, ylece uuan salar ve beyaz grn', lekie, o hafif eik, yaylanan yryle, bu yaz akamst, hi beklenmedik bir anda birdenbire, denizden gelen rzgrn sanki bir baka hali gibi, ta iine iliyor.

78

79

onu brakamaz artk! ayn uzaklkla yryorlar. merdivenler balyor, her yerinden otlar fkrm merdivenler! gnete kavrulmu otlarn, denizin nemiyle karm kokusu ykseliyor, bunun, onun kokusu olduunu dnyor, ondan gelen koku! kokuyu iine ekiyor, o kadar derine ekiyor ki, anlayor koku, yaad an, anlayor. bu erkei, bu ot brm merdivenleri, bu rzgrl yaz akamstn, denizin u grnmn daha nce de yaam gibi

erkek, bu kez eilip ayakkablarn karyor, eline alp yryn srdryor. yzn hl hi grmedi, hi de dlemedi. k ve rzgr ne getirirse iine ekerek yryor, kabul! onun at yoldan, ayaklarnn ekilsiz izler brakt kumlarn stnden. sonra durup o da sandaletlerini karyor, ayaklarn, erkein ayak izlerine yerletiriyor, dorulup onun uzaklaan grntsne bakyor, onun ayaklarn dnyor, kendi ayaklarna dokunuunu. bu ilk dokunu! ilk d! erkek yavalyor, o da yavalyor, erkek bakmyor; belki oturmak iin, belki drp kaybettii bir eyi aramak iin. o, fark edilmemek iin iyice geride kalp bekliyor. biraz sonra erkek denize kar oturuyor, ayakkablarn srayla arkasna doru frlatyor, sanki uzun kalacakm gibi! o da denize kar, erkekten epey uzakta kumlara yerleiyor, sandaletlerini yanna brakyor, ayaklar nemli kumlarda, kalbi hzla arpmaya ite o srada balyor, durmann kesinliinde, beklenti olan uzaklkta ve orada akan zamanda. imdi sadece denize bakyor, dalgalarn art arda birbirlerini krarak gelilerine, kumun nce slanarak koyulamasna, sonra suyun fsldayarak ekiliine ve kumun ar ar eski rengini alna. sonra yine... sonra yine... giderek kzllaan, kararan, souyan!

imdi.
fark edilmemek iin admlar ok ll, bir alt basamaa nce sandaletlerinin ucu, sonra yavaa topuu deiyor, bu sakinimi kumsala varncaya kadar srdryor, ve indiinde bacaklar aryor; srt ve gs ter iinde. ii rperiyor teri sourken, bu takipten ii rperiyor. erkein, bir grnp bir kaybolan beden izgileri imdi daha belirgin, gmlek yer yer terle bedenine yapp koyulam. turunculaan k deniz tarafndan vuruyor, glgesini dalga dalga kumsala uzatyor, ban, arada denize evirdiinde, n ince izgisiyle profili okunuyor, burnu, elmackkemikleri, enesi... ama ok ksa bir an ve salarnn izin verdii kadar, bu yzden srekli onun bana bakyor, denizden tarafna, yine ayn hareket olur diye bekliyor, kolluyor, ama olmuyor.

80

Dolunay Yansmalar

81/6

oktan, erkein olduu tarafa bakmaya cesaretini yitirdi, kollar dizlerinin stnde kavuuk, enesi kollarnda ylece duruyor, oradan hi kalkp gidemeyecekmi gibi. buraya bylesi geliine yabanc, akn, rkek! gzlerini kapatp bekliyor. rzgr, ona oyunlar ediyor, eteinin her kprts, erkein yaklaan siluetinin sesi oluyor birden, sonra soluyor, salarnn yzne her deii, erkein dokunuu. deniz, ona oyunlar ediyor, dalgalarn, ayaklarnn altndan ektii kumlar, iini iinden alyor, erkee gtryor, alyor, gtryor, kumlar denize, ii ona kavuuyor. k, ona oyunlar ediyor, havann karar, erkein karalts oluyor, stne doru eilen, sarlacak olan! neden sonra baktnda, erkek gitmi oluyor, boluunu aydnlatan yavruaz bir dolunay, akam alacasnda belli belirsiz... btn benlii inanmazlkla dolu ylece bakakalyor. ilk kez, bir yabancnn yabanc kal, byle dokunakl geliyor ona. ilk kez, bir yabanc iin kendine byle yabanc... buz kesmi bir arzu gibi orada, ylece...

28 ihanet
-alk bir gayya kuyustdur! o da, yeryzndeki biroklar gibi, usuz bucaksz bir doymazln iinde devinir durur, hep atr. hep a! bu alk ona, bir lkla balayan bilisiz zamanlardan kalmtr, st kokulu bir tenin nemli yuvarlaklarnda soluyan doyumun, belli belirsiz ansndan, onlarn, anszn gelen asal bir zamann hkmyle, danteller ve fistolar altna saklanndan, oradaki kokularn ekimine ve yasaa, iinde kvrlan acnn ve fkenin zehirli yantndan. bylece, erkenden dt annesinin glgesinde, suskun ve sanki biraz kskn, nce parmaklarn emer, elbiselerinin dmelerini, yn hrkasnn yaka ularn, kardeinin kulaklarn... sonra, artan bir oburlukla, havay ve suyu ve atei ve topra emer gibi yaamaya koyulur. ok gemeden, gemiin ekiminin ve iinin zehirli yantlarnn gelgitlerinde kaynan yitiren alk,

82

83

n alnmaz bir aray, onun benliinde kaltm klar. annesi, hl ona krmz gllerle bakarken, o kk admlarla babasna, sonra da hayata yrrken; bellei, ilende hatrlayamayaca bu anlarda, arayla ihaneti, ince bir hnerle rttrr. zaman, durmakszn gzeneklerinden iine akarak onu bytr, rengini deitirir, olgunlatrr. olgunluk demek, gnele birlikte ufukta kaybolmamak, onun yeniden domas iin sabah beklemek demektir, olgunluk demek, araylarn ekmecelerde sararmalarna glmseyebilmek demektir, olgunluk demek, benliin ve ona ait yaamn, bsbtn ve tek oluundan yana kukusuzluk demektir. olgunluun rengi, pimi turuncudur, topran rengine uyumlu, ballanm bir meyve gibi yumuak, lk ve kokusu durgun. gnler iyi, ho akp gider! baz gnlerse sancldr, bir trl gemek bilmez, doann o kkrtc, o rktc yzn gsterdii gnler, frtnalarn koptuu, saanaklarn yeryzn dvd ya da tipilerin kucanda bembeyaz savrulan! neyse ki, byle gnler arasna uzun zamanlar girer, ksa srede her ey eski dengesine kavuur. ama ya yeryzne, o ekimli yuvarla sunan gnler, geceler!? ite bu gnler, tekilerden daha zorludur, nk bu ekimli yuvarlak, onun ruhuna den sedeften, tekinsiz bir glgeye benzer, kaybolduktan ksa bir sre

sonra, o, tam dengesini bulmak zereyken yeniden belirir, olgunluunun kamamasna neden olur. snm bir yanardaken, rengi yeniden kzarr ve durgunluu tutuup alevlenir, yamalarna lavdan rmaklar dolanmaya balar; zamann kat kat kvrmlar altnda uyuyakalm gelgitlerini uyandrp arayn ve ihanetini o gecelere tar dururlar. ite o zaman, yeniden eski gnlerdeki gibi her eyi birden emme arzusu, n alnmaz bir hal alr. havay ve suyu ve atei ve topra!.. parmaklar aznda uyunan gecelerdir, bu geceler! ten kuytularnda kaybolup gidilen! atnda, gzlerini yollarn ektii... baka hayatlarda, baka benliklerinin tutsak kaldndan kuku duyulan, onlar zgr klmak, onlara hayat vermek iin ldrlan! her eyi yeni batan kurmay dleyerek, ay'in, nne drd beyaz emberde, kafesteki kaplanlar gibi dolanp durur. sonunda ember solar, kaybolur, ruh pimi turuncunun olgunluuna yeniden kavuur. ama bir gn yle olmaz: ay, oktan gkyznden btnyle silindii halde, onun baklar hl emberi grmeyi, admlar kafese kapatlm kaplanlar gibi gidip gelmeyi srdrr ve srdrdke, tpk dolunayn sedef glgesi stne dm gibi kamar, sabah bekleyemeyip gne'in ufukta batt yere gidip kaybolur. arkasnda her ey yzst kalr, kt hayatn her kiisi, her ayrnts, onlara sinmi, saklanm, kendisine dair ne varsa. 85

84

hakknda ok ey sylenir, inanmazlklar, aclar, fkeler, zlemler, balamalar biriktirilir, sonra bir gn ortalk, izleri anlarda kalacak denli toplanr, silinip sprlr. en sonunda da, giderek umut yoksulluuna dlr ve kalpler kaplarn unutua aar. o, yeni hayatnn ilk zamanlarnda, dolunayl gecelerde, her eyin byle olmu olabileceini dnr, biraz hznlenir. bazen de, sadece adn bilmedii bir tuhaflk duyar, o kadar! nk gemi, imdi bir bakasnnm gibi sisler iinde uzanmaktadr, artk, o olmayan bir bakasnn! -ve bir gn yine bir gece, bir ember ve bir kaplan hikyesi...-

29 pandora'nn kutusu
o oda, pandora'nn kutusu gibidir, o oday herkes bilmez, artk o biliyor. ...ama oraya nasl gittiini hatrlamak istemiyor, bu, uzun bir hikye ve uzun hikyeler hatrlamak artk onu yoruyor. zaman gelince, gidip kapsnn nnde bekliyor, kimi kez, elma gvdeli n altnda, kimi kez, kapnn arkasnda saklanarak, kimi kez, dar bir pencereden, gri anlatml apartman duvarlar ve balkon demirleri arasnda, bir heykel bedeninde tutsak kalm bir kadnn hznyle selamlaarak. henz, oradaki sand ap bakmaya yeltenmedi. ocuk iskemlesine oturmad. uzakdou minderlerine de. onlara isim takt yalnzca, ate dedi, toprak dedi, hava ve su dedi. korksa da, arzulasa da; istese ve ayn anda istemese de, ibadet eder gibi, anne sz dinler gibi, gnll gidiyor oraya, tp tp!

86

87

kap alp ar geldiinde ieri giriyor, bu hep ayn ekilde oluyor, girerken ve karken, bir an nce ve sessiz. orada, ylece otururlarken, aralarndan grnmez bir su akyor, suyu sunan oradaki gibi. bunu ok nceden sezdiini, epey sonra fark ediyor, dnyor, aralarndaki bu suda grd, hep kendi yanss. bu yansma ona her seferinde ok farkl grnp artyor, bazen kendini tanyamyor. yapt tek ey bu yansmay hayretle, fkeyle, bazen utanarak, bazen savunarak mrldanmak, kendi kendine ve oradakine. ii akp gidiyor, ii bombo oluyor, bundan rkyor, sonunda hi kalmamaktan korkuyor, iini alp gtren bu suya setler ekmek, onu, mavi bir gle evirmek, sahip olmak istiyor. bazense, sanki az onun deilmi gibi geliyor; bu ses, bu kelimeler, bu kelimelerin anlattklar... hibiri! o zaman, iinin aslnn, hl kendinde kaldn dnyor. susmuyor, susamyor. -babas, yorgunluktan gzleri yeil yldzlar gibi kayarken, babozumlarndan masallar anlatr durur onlara, dedelerinin ilingir sofrasn, kaak iilen ikileri, sar kz, ardak uykularn, mezarlkta uluyan kpekleri, dlerinde onlarn kendisini nasl kovaladklarn... ana-kz, 'bizim kayalklar'da, gzel gnlere doru yazlk eteklerini rzgrla doldurmularken ve alacaklarken tam, nasl olursa kum tepelerinden yuvarlanrken bulur kendini, kardeleriyle dolak! avu avu yutarken kumlar, ta ilerinde bulanrken ve kururken zaman, gzlerinde tutuup giderken 88

hayat, iini bir sszlk sarar, bin yldr kalbinde sararp duran! mnldandka, yayllarn sesleri karmaya balyor mrltsna, duyuyor tellerin tiz serinliini, kar tanelerinin rzgrla savrulularn, camlara yapp kaybolularn... hemen hatrlyor: drt mevsim'in k bu! aslnda hi unutmad ki! -yayllar hzlanrlar, yaylar tutan kollarn gidi gelileri hzlanr, bedenler, iyice geriye doru dikleir. algclar, bel ukurlarnn karncalann duyarlar, hepsinin ba yana evrili, eimli; gzleri kapal, eneleri kasldr, sa diplerinde biriken ter damlalar, akaklarndan boyunlarna doru parlday ar ak yol alr. sonra orada, o odada, oradakinin karsnda otururken... - ...mziin rzgr kalbine vurur, ii rperir, kaybolmaya gidilen krlarda gelincikler rperir, durgun sularn yzleri... tenindeki tyler... ve o, sevgilisiyle adann zeytinliklerinde beden bedeneyken, salarn dikenli tohumlar birbirine dmlemiken, dudaklarndan doan bir lk, on dokuz kez seker denizin yzeyinde, tpk yass bir akl ta gibi! gkyznde bulutlar, rzgrn nnde, akam alacasnda uzaklara doru srklenirler, birbirlerinin stnden kayarak, ekilden sekile girerek ve iyice incelerek!.. sonra anszn ay'n beyaz, yuvarlak silueti der geceye!

89

...alamak geliyor iinden, bin yllk unutuun ardndan, dolunay kageldi diye! ite kalbinde! ite dudaklarnda! ite kucanda! dolunay, odadaki grsn istiyor, ona uzatabilsin, o alsn, grebilecekleri bir yere koysun, gece olsun, dolunaya baksnlar, dolunay onlar datsn, ve yeni bir ey yapsn onlar! oysa o, yalnzca pandora kutusu'nun su sunucusu, yalnzca onunla birlikte, onun sudaki yansmalarna bakyor, ona bu yansmalar okumay gsteriyor: selviyi, sd, nergisi... krmz elaleyi, prensi, ikiz kedileri... ite o zaman, ilk kez, artk dayanamayp avularn bylesi zm, belleini suya yatrm, her eye ramen daha derin solumaya balam olduuna seviniyor sanki: biliyor ki, dolunay daha fazla tayamayacak, sonunda o, kucandan suya yuvarlanacak ve prlts, kendi yansmalarnn arasna karp giderken, onu, birlikte okuyacaklar belki. -bir soluk, bir su, bir susu... bir salyangoz yaldz parlaklnda, yava ve slak!-

Mini Szlk
(10-Masal) Kybele: Tarihncesinin en gerilerinden, tektanrl dinlerin yerletii dnemlere kadar uzanan ve Akdeniz yresini kapladktan sonra, bir yandan kuzey lkelerine, te yandan Asya'nn ierilerine dek yaylan, birok ulus, uygarlk ve kltrlerde deiik adlarla anlp hep ayn prototipe indirgenebildi, dininin kaynann Anadolu olduu gn getike daha belirgin biimde gzler nne serildii halde, klt dal budak salm Ana Tanra'nn Phrygia'daki ad. (Mitoloji Szl-Azra Erhat) (10-Masal) Attis (Attes): Pausanias'n anlatt efsaneye gre, Zeus bir gece d grerek tohumunu yeryzne dker. Bundan hnsa bir varlk doar: Agdistis. Hem kadn, hem erkek olan bu yarat tanrlar ele geirir ve erkeklik uzvunu kesip atarlar. Uzuvdan bir badem aac meydana gelir. Irmak Tanr Sangarios'un (Sakarya) kz, bu aatan bir badem koparp gsne saklar, bundan gebe kalarak Attes (baka kaynaklara gre Attis) adl bir olan dourur. Onu daa brakr. Attes byynce yle yakkl, yle esiz gzellikte bir delikanl olur ki, o zaman salt kadn olan Agdistis ona k olur. Ne var ki Attes ondan kamak iin Pessinus'a gider ve orada kraln kzyla evlenmeye karar verir. Tam dn gecesi dn ezgileri sylenmektedir ki Agdistis 91

ekim 1996 - temmuz 1998 cihangir

90

kagelir. Attes onu grnce ldrr ve erkekliini keser, Pessinus kral da ayn eyi yapar. Attes lr, Agdistis de sevgilisinin bedeninin bozulmamasn salar. Bu efsanenin bir baka anlatmnda ise, Agdos adl bir kaya varm, orada Tanra Kybele'ye bir ta biiminde taplrm. Zeus, Tanra'ya tutulmu, onunla birlemeyi baaramaynca tohumunu bir kayaya brakm. Bu tohumdan Agdistis domu, hnsa imi. Agdistis'i Dionysos sarho ederek erkekliinden etmi. Uzvundan bir badem aac km, bunun meyvesini Sangarios Irma'nn kz Nana gsne alm, gebe kalp Attis'i dourmu. Sangarios Nana'ya ocuu daa brakmasn buyurmu. ocuk byyp delikanl olduunda Agdistis ve Kybele, ikisi birden gnl vermiler bu yakkl delikanlya. Ama Phrygia Kral Midas onu kendi kzna almak istiyormu. Derken Agdistis Attis'e grnp onu ldrtm, delikanl bir am aacnn dibinde erkekliini keserek can vermi. Tanra Kybele onu gmm, topraa akan kanndan biten menekeler, dibinde ld am epeevre sarmlar. Midas'n kz da umutsuzluktan canna kym, Kybele onu da gmm ve onun mezar stnde de menekeler bitmi. Ayrca mezar stnde bir badem aac bym. Agdistis Zeus'a yalvarm; Attis'in bedeni hi bozulmadan kalsn, rmesin diye. Zeus da bu dilei yerine getirmi. Attis'in salar bymeye, kkparma da oynamaya devam edecekmi... Bu efsanelerde Agdistis ile Ana Tanra Kybele birbirine karmaktadr. Motifleri toprak bereketini ve bitkinin, ldkten sonra yeniden dirilmeyi simgeledii bu efsaneler daha ok alegorik birer anlam tar. Bunlardan ama, Pessunus'taki Kybele kltnde rahiplerin belli zamanlarda ve trenlerde erkeklik uzuvlarn kesmelerinin nedenini ve kaynan anlatmaktr. (Mitoloji Szl-Azra Erhat) 92

(14-Sr) Selene: Selene Ay'n simgesidir. Hyprion'la Theia'mn kz, Gne Tanr Helios'la, afak Tanra Eos'un kardeidir. ki atn ektii gm tekerlekli bir araba stnde gkleri dolaan gzel bir kadn olarak canlandrlr, birok sevgilisi olduu anlatlr. Tanr Zeus'la birlemi ve ondan Pandia adl bir kz dourmu, Arkadya'da Tanr Pan'la sevimi, Pan da ona bir beyaz kz srs armaan etmi. Ama en nl ak Beparmak Dalar'mn oban Endymion'dur. Endymion'dan elli kz olduu bir efsanede anlatlr. (Mitoloji Szl-Azra Erhat) (25-Yansma) Ayna yaratklar ve Sar mparator: Bir zamanlar aynalar dnyasyla insanlarn dnyas birbirinden kopuk deildi. Ayna krall ve insan krall, uyum iinde yaarlard, aynalardan ieri girip klabilirdi. Bir gece ayna halk yeryzn istila etti. Fakat Sar mparator sihir gcyle onlar geri pskrtp aynalarna kapatt; onlar sanki bir rya lemindeymiesine, insanlarn tm hareketlerini tekrarlayan kle yansmalar konumuna soktu. Fakat gn gelecek tlsm bozulacak. lk nce balk uyanacak. Sonra dier biimler kmldanacak. Yava yava insanlar taklit etmeyi brakacaklar. Ayna ve metal engelleri aacaklar. stelik bu kez yenilmeyecekler. Su yaratklar da ayna yaratklarnn safnda savaa katlacaklar. (Dsel Varlklar Kitab-J.L.Borges) (25-Yansma) Siren: Siren imgesi zamanla deiiklie uramtr ve tartmaldr. Ovidius'a gre, bunlar gen kz yzl, krmzms tyl kular; Rodoslu Apollonios'a gre bedenlerinin st kadn, alt devekuu biimindedir. spanyol oyun yazar Tirso de Molina'ya gre ise bunlar yar kadn, yar balktr. Odysseia'da de-

93

nizcilere saldrp onlar gemilerinden ederler. Tatl ezgileri kkrtcdr. Bylerini yitirdiklerinde, kendilerini denize atp kayaya dnrler. (Dsel Varlklar KitabJ.L.Borges) (25-Yansma) Abtu ve Anet: Btn Msrllarn bildii gibi, Abtu ve Anet gerek boyutlarda, birbirine e ve kutsal iki balkt; Gne Tanrs'nn gemisinin pruvas nnde tehlikelere kar, prdikkat yzerlerdi. Rotalarnn snr yoktu. Gemi gndzleri gkyznde doudan batya, gndoumundan gnbatmna yelken aar ve geceleri gerisin geri, yeraltna doru yola koyulurdu. (Dsel Varlklar Kitab-J.L.Borges) (29-Pandora'nn Kutusu) Pandora: Hesiodos'un hem 'Theogonia' hem ler ve Gnler' adl eserlerinde uzun uzadya anlatt Pandora efsanesi Ortadou ve zellikle Sami kaynakl olsa gerek, nk ilk kadnn yaratl yani Adem'le Havva hikyesinin Yunan Mythos'una aktarlm bir kopyasna benzer. Kadn her ktln, her dert ve belann balangcnda grmek Yunan grlerine pek uymaz. Hesiodos'tan sonra bu efsaneyi pek ileyen olmamtr. Yunan yaznnda Homeros iiri ve onun dile getirdii iyimser, glmser dnya gr ar basm, karamsarl olduu kadar kadn dmanln da silip sprmtr. Hesiodos'un yanstt akm, baka a ve lkelerin sanatn da etkilemitir. Bunlardan biri de Pandora'nn Kutusu efsanesidir. 'ler ve Gnler' iirindeki anlatm Pandora ve Prometheus efsanelerinin bir karmn verir. Bu anlatmda Tanr Zeus, kendisinden insanlar iin atei alan apetos'un gl olu Prometheus'a kzar ve insanlarn bana 'sevip okamaya doyamayacaklar bir bela' aarak ondan almaya karar verir. Hephaistos'a bir para suyla topra kartrtr. ine insan sesi ve g94

c koymasn, yzn lmsz tanralara, bedenini gzelim gen kzlara benzetmesini ister. Athena'dan ona elileri, renk renk kumalar dokumasn retmesini; Aphrodite'ten onu kendi byleriyle kuatmasn, istekler ve arzularla gnln doldurmasn; yz gzl devi ldren Hermeias'tan da onun iine bir kpek yrei ve bir tilki huyu koymasn... Zeus'un dilei yerine getirilir ve adna Pandora takar tanrlar klavuzu. Pandora demek, btn tanrlarn armaan demektir. nk btn Olymposllar insanln bana bela etmilerdir onu. Zeus, dzenini kurunca Pandora'y klavuz Tanr Hermeias'la Epimehteus'a gnderir. Prometheus ona Zeus'tan hediye almamasn, alrsa lmlleri derde sokacan sylemitir, ama Epimetheus, Pandora'y grr grmez bu uyary unutur, Pandora'y alr. O zaman bana bela aldn anlar, ama artk ok getir. Pandora, kutusunu aar, daha nce dert ve kayg bilmeyen insanlara aclar, dertleri datr. Kutudan kmadk bir tek umut kalmtr ki, Pandora kutusunun kapan kapatr. nk Zeus byle istemitir. te o gn bu gndr insanlarn ba derttedir. (Mitoloji Szl-Azra Erhat)

You might also like