Professional Documents
Culture Documents
ANAYASAMIZ
Anayasa, tüm yasaların temelinde yer alır. Devletin şeklini, yapısını, organlarının görev ve
yetkilerini, bunların birbirleriyle olan ilişkilerini, şahısların temel hak ve hürriyetlerini düzenler.
Diğer kanunlar anayasaya aykırı olamaz. Anayasalarda değişiklik yapmak çok güçtür. Ancak
değişen toplum şartlarıyla beraber toplumun değişen ihtiyaçlarına cevap vermediği düşünülürse zor
da olsa değişiklik yapılabilir.
Demokratik devlet olması: Demokratik devlet, halkın devlet yönetimine katılması esasına dayanan
devlettir. Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir. Bütün fertler temel hak ve hürriyetlere
sahiptir. Vatandaşların seçme, seçilme ve halk oylamasına katılma hakları vardır.
Lâik devlet olması: Lâik devlet, din ve devlet işlerini birbirinden ayıran devlettir. Türkiye
Cumhuriyeti lâik bir devlettir. Devlet işleri dini temele otur-tulmamıştır. Devlet inanç ve ibadetlere
karışmaz. Herkes inandığı dine uygun ibadetler yapmakta serbesttir.
Sosyal devlet olması: Sosyal devlet, fertlerin sosyal ve ekonomik durumlarıyla ilgilenen, onlara
asgari bir hayat düzeyi sağlamayı, sosyal adalet ve sosyal güvenliği gerçekleştirmeyi ödev bilen
devlettir.
Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir. Bunun için ailenin korunması, çalışanların sosyal ve
ekonomik tedbirlerle korunması, adaletli bir ücret politikası izlenmesi, topraksız çiftçilerin
topraklandırılması gibi tedbirler alınmasını amaçlar.
Hukuk devleti olması: Vatandaşlara teme hak ve hürriyetleri tanıyan, yürütme organlarınır ve idare
makamlarının hukuka bağlılığını sağla mak suretiyle vatandaşlara hukuki güvenlik bahse den
devlettir. Hukuk devleti olabilmesi için; hail oylamasıyla kabul edilmiş bir anayasanın olması
bu anayasada temel hak ve hürriyetlere yer verilmesi ve mahkemelerin bağımsız olması gerekir.
ı. Kanun Önünde Eşitlik (Anayasa madde 10) "Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî
inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." Bu madde ile
insanlar arasında hiçbir fark gözetilmeyeceği belirtilmiştir..
Devlet organları ve idarî makamlar bütün işlerinde, insanlar arasında ayrım yapmadan devlet
faaliyetlerini yürütmek zorundadır.
b. Yürütme Organı: Devletin üç temel görevinden biri olan yürütme, TBMM'nin kabul ettiği
kanunların uygulanmasıdır. Yani yasama ve yargı dışında kalan işlevler olarak kabul edilebilir.
Devlet toplumun düzen ve refahını sağlamak amacıyl; meclis tarafından çıkarılan kanunları
uygulayarak millete hizmet eder.
Anayasamızın 8'inci maddesi "Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu
tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır, yerine getirilir." demektedir.
Cumhurbaşkanı hem devletin hem yürütme organının başıdır.
Görev süresi yedi yıldır. Bir kişinin iki kez bu göreve seçilmesi mümkün değildir. Cumhurbaşkanı
seçilebilmek için kırk yaşını doldurmuş olmak ve yüksek öğrenim yapmış olmak gereklidir.
Başbakanın Görevleri
Bakanlar Kurulu'na başkanlık eder Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar Her bakanı denetler
Başbakan, emiri altındakilerin eylemlerinden sorumludur.
Başbakan, bakanların görevlerini kanunlar yönünden gözetler, önlemler almakla yükümlüdür.
c. Yargı Organı: Anayasamızın 9'uncu maddesine göre "Yargı yetkisi, Türk Milleti adın a Bağımsız
Mahkemelerce kullanılır."
Hakimler görevlerinde bağımsız olup Anayasaya, kanuna, hukuka ve vicdanî kanaatlerine göre
hüküm verirler.
Yargı organının yüksek mercileri Yargıtay, Danıştay, Askerî Yüksek îdari Mahkemesi, Askerî
Yargıtay, Uyuşmazlık Mahkemesi, Sayıştay, Anayasa Mahkemesi'dir.
Anayasamızın yargı organları ile ilgili olarak düzenlediği kuruluşlardan biri de Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kuruludur. Kurulun Başkanın Adalet Bakam'dır. Bu kurul adlî ve idarî yargı hakim ve
savcılarının özlük işleri hakkında karar verir.
b. Avrupa Birliği
Avrupa Birliği, ikinci dünya savaşının büyük oranda yıktığı Avrupa'nın, mümkün olan en geniş ve
etkin iş birliği çerçevesinde birleşip bütünleşmesi ve Avrupa Birliğinin bu bütünleşme süreci içinde
gerçekleştirilmesini amaçlamaktadır.
Avrupa Birliğinin başlıca organları Topluluk Komisyonu, Bakanlar Konseyi, Avrupa Parlâmentosu ve
Adalet Divanı'dır. Avrupa Birliğinin resmen kuruluşu 1957 yılındadır. Türkiye ile Avrupa Birliği
arasında 1996 yılından itibaren "Gümrük Birliği" uygulaması başlatılmıştır.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üye olması, bu konuda atılacak en önemli adım olacaktır.
c. NATO
Kuruluş amacı, Birleşmiş Milletler Anlaşması çerçevesinde üyelerinin güvenliğini sağlamak ve
istikrarın gelişmesine yardım etmektir. Kuzey Atlantik Anlaşması 4 Nisan 1949 da 12 devletin
imzalaması ile gerçekleştirilmiştir. Türkiye, batı ülkeleri ile daha sıkı iş birliğini sağlamak amacıyla
1952 yılında NATO'ya girdi.
Nato, saldırı amacı ile kurulmuş bir pakt olmayıp, bir savunma paktıdır. Üyelerden herhangi birine
yapılacak bir saldırı, diğer üye ülkelere de yapılmış sayılacağından, üyelerin hep birlikte topye-kûn
karşı koymaları söz konusudur. Bu durum savaşı önlemede etkili olmaktadır.
Millî Hedef
Bir milletin millî menfaatlerinin gerçekleştirilmesinde ulaşılması gereken ve ulaşıldıktan sonra da
korunup devam ettirilecek somut ve belirli amaçlardır. Millî menfaat, millî varlığın güven içinde
bulundurulması ve mutlu yaşaması için yararına olduğuna inanılan ve sağlanması gereken genel
değerlerdir. Millî menfaat, millî politikanın yalnız meşru değil, aynı zamanda esas sebebidir.
Vatandaşlarımız, anayasadan kaynaklanan ve çeşitli yasalarda yer alan hak ve hürriyetlerinin
takipçisi olduğu ve aynı zamanda kendisinin devlete ve topluma karşı olan sorumluluklarını yerine
getirdiği sürece, millî hedeflere erişmek kolay olacağı gibi millî menfaatleri gözetmede de başarılı
olacaktır. Ayrıca millî birlik ve beraberlik içinde hareket etmekle milletimizin millî hedefler ile millî
menfaatler konularında önemli problemler ile karşı karşıya kalmamaları gerçekleşecektir.
f. Sağlık Hizmetleri
Ülkemizin en önemli sorunlarından biri de sağlık hizmetlerinin halka sunulmasındaki yetersizliktir.
TSK bu konuda gezici ve geçici sağlık ekipleri oluşturarak halkın sağlık sorunlarına çözüm
bulmaktadır. Ayrıca askerî hastanelerden sivil vatandaşların da faydalanması sağlanmaktadır.
Ayrıca TSK halkın kan ihtiyacını önemli ölçüde karşılamaktadır.
h. Savunma Sanayii
TSK nin ihtiyaç duyduğu çeşitli silah, araç ve gereçlerin bir kısmı ülkemizde kurulu bulunan çeşitli
fabrika ve tesislerden karşılanmaktadır. Bu fabrika ve tesisler daha çok haberleşme, elektrik
-elektronik, ulaşım dallarındandır. Ayrıca, Silahlı Kuvvetlere ait dikimevleri, silah, araç bakım ve
onarım tesisleri ile ilaç fabrikaları bulunmaktadır.
b. Jeostratejik Konum: Bİr coğrafyanın bölge ya da dünya üzerinde askerî açıdan taşıdığı öneme
jeostratejik konum denir. Türkiye'nin Asya ve Avrupa arasında yer alması ve Orta Doğu'ya hakim
bir konumda bulunması askeri açıdan büyük önem taşımaktadır. Savaş bölgesi de olsa geniş
kapsamlı da olsa bu konum doğal bir üstünlük sağlamaktadır. Kara, Deniz ve Hava kuvvetlerinin
kullanabilme uygunluğu, doğu, güneydoğu ve kısmen de güneyinin saldırı karşısında savunmaya
elverişli bir durumda oluşu da ayrı bir önem ifade etmektedir. Geniş ve kalabalık bir nüfusa sahip
topraklarının işgal edilme zorluğu ve bunların yanında güçlü ve disiplinli bir Silahlı Kuvvetlere sahip
oluşu, bahsettiğimiz önemi artırmaktadır.
ATATÜRK İLKELERİ
Türk inkılâbının dayandığı temel ilkeler Atatürk ilkeleridir. Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık,
Lâiklik, İnkılâpçılık ve Devletçilik, 5 Şubat 1937'de 1924 Anayasasının ikinci maddesinde bir
değişiklik yapılarak Türk Devleti'nin temel nitelikleri olarak kabul edilmiştir.
Atatürk ilkeleri birbirine bağlı ve birbirlerini tamamlayan düşüncelerden oluşur. İlkelerin amacı,
Türk milletinin refah düzeyi en yüksek bir millet olarak varlığını sürdürmesidir.
Cumhuriyetçilik: Cumhuriyet bir devlet biçimidir. Devlet şekli olarak; egemenliğin toplumun tümüne
ait olduğu bir devlet demektir. Cumhuriyet yönetiminde, seçme ve seçilme hakkının tüm
vatandaşlara tanınıp uygulanması temel ilkelerindendir.
Gerçek Cumhuriyet demokratik hayatla gerçekleşir. Cumhuriyette millet yöneticileri belirli bir
zaman seçer, süre bitince ya görevinde bırakır, ya da onları görevinden uzaklaştırır.
Cumhuriyetimizin genel yapısı üç ana birimden oluşur. Yasama, yürütme ve yargıdır. Bu üç ana
birim milletten kaynaklanan egemenlik yetkisini Türk Milleti adına kullanırlar.
Yasama; kanun yapan, değiştiren güç olup Türk Milleti adına TBMM tarafından yerine getirilir.
Yürütme; Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından anayasa ve kanunlara uygun olarak
kullanılır.
Yargı; Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.
Cumhuriyetle kişinin hak ve özgürlükleri güvenceye alınabilir. Çünkü cumhuriyet öncelikle
vatandaşların eşitliğini ve devlet yönetimine eşit olarak katılma hakkını getirmiştir. Atatürk,
Cumhuriyetçilik ilkesini Türk inkılâbının birinci ilkesi kabul edilmiştir. Cumhuriyetçilik anayasamızda
değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez birinci maddedir.
Milliyetçilik: Milliyetçiliğin en önemli unsuru millet olmaktır. Millî birlik ve beraberliği sağlama
konusundaki ilk temel ilkesidir. Türk milliyetçiliği halkçılıkla birlikte yürür. Atatürk milliyetçiliği, Türk
milleti bağımsız, demokratik bir toplum düzeni içinde çağdaş uygarlığın en üst düzeyine ulaştırmayı
hedefler. Atatürk milliyetçiliği, belli bir ırka, mezhebe dayanmayan kendini Türk gören herkesi Türk
olarak kabul eder. Bu nedenle ayırıcı değil birleştiricidir. Akılcıdır, bilime dayanır. Milli birliğin temeli
milliyetçiliktir.
Halkçılık: Bir milleti oluşturan insanlar halk denir. Halkçılık; cumhuriyetçilik ve milliyetçilik
ilkelerinin sonucudur. Atatürk'ün halkçılık ilkesinde herkes kanun önünde eşittir. Bir toplumsal
gruba, zümreye ayrıcalık tanınamaz.
Devletçilik: Devlet; toplum hâlinde bir ülkede yaşayan insanların aralarındaki düzeni sağlayabilmek
ve yürütebilmek amacıyla oluşturdukları bir siyasî güçtür. Hükümet devletin yürütme gücünü
oluşturur.
Devletçilik toplumsal düzeni devam ettirmek için ekonomik, kültürel ve sosyal alanlarda yaptığı
uygulamalardır. Devletçilik Halkçılığın tamamlayı-cısıdır. Devletçilik yeterli sermayesinin olmaması
üzerine devletin ekonomiye müdahalesi şeklinde uygulanmıştır.
Lâiklik: Lâiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılarak devletin din ve vicdan özgürlüğünü
gerçekleştirirken tarafsız olmasıdır.
Değişik inançlara sahip olanlar bir arada güvenle laiklik sayesinde yaşarlar. Laiklik kişi özgürlüğünü
de sağlar. Lâiklik millî egemenliği gerçekleştirmiştir. Halkın kendi kendini yönetmesi lâik bir
toplumda mümkündür. Millî birlik ve beraberlik lâiklikle güçlenir. İnançlarına bakılmaksızın yasalar
önünde herkes eşittir. Ayrıca Laiklik sayesinde diğer devletlerin ülkemizdeki Müslüman olmayanları
bahane ederek iç işlerimize karışmaları da önlendi.
İnkılâpçılık: Zamanın gerisinde kalmış kurumların yerine gelişmeyi sağlayacak kuruluşların
getirilmesi esasıdır. İnkılâpçılık akıl, bilim ve teknolojinin ışığında sürekli gelişmek, yenileşmek
çağdaş uygarlık seviyesine gelmektir.
Bütünleyici İlkeler
Akılcılık, bilimsellik, millî birlik ve beraberlik, bağımsızlık ve özgürlük, barışçılık, millî tarih bilinci,
insan ve insan sevgisi, vicdan ve düşünce özgürlüğüdür.
Atatürk ilke ve inkılâpları Türk milletini çağdaş ve uygar bir devlet hâline getirmeyi amaçlamıştır.
Bizler de; hür, bağımsız olarak çağdaş bir toplum oluşturacak, ileri ülkeler içinde yer almak
istiyorsak bu ilke ve inkılâpları benimsemeli ve sonsuza dek yaşaması için çalışmalıyız. Çünkü iç ve
dış tehditlere karşı millî bütünlüğümüzü bu ilke ve inkılâplarla koruyabilir ve Atatürk'ün de dediği
gibi Cumhuriyetimizi ilelebet muhafaza ve müdafaa edebiliriz.
• 1 Mayıs 2009 itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu olmuştur
• Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Ermenistan’ın başkenti Erivan'da düzenlenen Karadeniz Ekonomik
İşbirliği Örgütü (KEİ) 20. Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısına katıldı.
• 1 Ocak 2009 itibariyle tedavüle girecek olan yeni Türk liralarının ön yüzlerinde Atatürk resimleri
yer alırken arka yüzlerinde şu isimlerin resimleri yer alıyor:
• AB (Avrupa Birliği) dönem başkanlığını Fransa'dan devralan ve 2009 yılının ilk altı ayında
yürütecek olan Çek Cumhuriyeti, Başkanlığı 1 Temmuz 2009'da İsveç'e devredecek.
• İtalya'nın yalnızca teknelerle denizden ulaşılabilen küçük Sardinya adası, 2009 yılındaki G-8
zirvesine ev sahipliği yapacak.
• 1 Ocak 2005 tarihinde dolaşıma çıkan ''Yeni Türk Lirası'' banknotlardan 'yeni' ibaresi 1 Ocak
2009'da kaldırıldı. Türk lirası banknotlar 1 Ocak 2009'da dolaşıma çıkarken,
yeni Türk lirası ile bir yıl birlikte tedavül edilecek. 'Yeni'' Türk lirası banknotlar ise 1 ocak 2010
tarihinden itibaren tedavülden kaldırılacak.
• Almanya’da Yeşiller Partisinin eş başkanı olan ilk Türk alman parti lideri Cem Özdemir oldu.
• NATO Güvenlik Konferansı toplantısı 2009 yılı Nisan ayında Strasbourg’da başlayacak.
•2010 Dünya Basketbol Şampiyonası Türkiye’de yapılacak. Grup maçları İstanbul, Ankara, İzmir ve
Antalya’da yapılacak.
•2007 yılında olağan üstü hal ilan edilen ülke (darbe) Pakistan
•Mart 2009 – Mart 2010 arası Fransa'da Türk yılı olarak kutlanacak.
•2008 Nobel Barış Ödülü'nü Finlandiya'nın eski Devlet Başkanı Martti Ahtisaari kazandı.
•2008 Nobel Ekonomi Ödülü'nü ABD'li Paul Krugman aldı. Krugman, ABD Başkanı George W. Bush
yönetiminin ekonomi politikalarını mevcut finansal krize yol açmakla eleştiriyor.
•2008 Nobel Edebiyat Ödülünü Fransız yazar Jean-Marie Gustave Le Clezio kazandı.
•Orhan Pamuk, Nobel edebiyat ödülünü alan ilk Türk yazardır.(2006 yılı)
• Dünyanın ilk demokratik meclis binası TBMM desteğiyle restore ediliyor. 2010'da dünyanın tüm
demokratik parlamento başkanlarının katılacağı bir toplantının PATARA Antik kentinde yapılması
planlanıyor
• Nazım Hikmet Ran’ın Türk vatandaşlığından çıkarılmasına ilişkin 25 Temmuz 1951 tarihli Bakanlar
Kurulu Kararı’nın yürürlükten kaldırılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı,
Resmi Gazete’de yayımlandı.Böylelikle Nazım Hikmet yeniden Türk vatandaşı oldu.
• BM Genel Kurulu’nda yapılan oylama sonucunda, Türkiye 2009–2010 dönemleri için Güvenlik
Konseyi geçici üyeliğine seçildi.
1. Türkiye ile Bosna Hersek arasında imzalanan Turizm Alanında İşbirliği Antlaşması
2. Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Antlaşma
3. Türkiye ile Moldova arasında imzalanan Ekonomik İşbirliğine Dair Mutabakat Zaptı
4. Türkiye ile Fildişi Sahili arasında imzalanan Ekonomik ve Teknik İşbirliği Antlaşması
• Lizbon Sözleşmesi: Portekiz’in başkenti olan Lizbon’da imzalanan sözleşme, 2005 yılında Fransız
ve Hollandalı seçmenlerin referandumda reddettiği Avrupa Birliği
Anayasasında yerini alacak. 27 üye ülkeden sadece İrlanda referandum yapacak.
Diğer ülkeler parlamentolarında oylama yaparak karar verecekler.
Yeni AB anayasası ile 6 ayda bir yapılan dönüşümlü başkanlık sistemi yerine daha kalıcı bir sistem
öngörülüyor. 1 Ocak 2009’da yürürlüğe girecek.
• Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECO) 10. Zirvesi İran'ın başkenti Tahran'da yapıldı. Türkiye'yi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün temsil ettiği zirveye ECO üyesi ülkelerin yanı sıra Irak, Suriye ve
Katar da konuk olarak katıldı.
Millî Hedef
Bir milletin millî menfaatlerinin gerçekleştirilmesinde ulaşılması gereken ve ulaşıldıktan sonra da
korunup devam ettirilecek somut ve belirli amaçlardır. Millî menfaat, millî varlığın güven içinde
bulundurulması ve mutlu yaşaması için yararına olduğuna inanılan ve sağlanması gereken genel
değerlerdir. Millî menfaat, millî politikanın yalnız meşru değil, aynı zamanda esas sebebidir.
Vatandaşlarımız, anayasadan kaynaklanan ve çeşitli yasalarda yer alan hak ve hürriyetlerinin
takipçisi olduğu ve aynı zamanda kendisinin devlete ve topluma karşı olan sorumluluklarını yerine
getirdiği sürece, millî hedeflere erişmek kolay olacağı gibi millî menfaatleri gözetmede de başarılı
olacaktır. Ayrıca millî birlik ve beraberlik içinde hareket etmekle milletimizin millî hedefler ile millî
menfaatler konularında önemli problemler ile karşı karşıya kalmamaları gerçekleşecektir.
5. Millî Güvenlik Stratejimizde Türk Silahlı Kuvvetleri
Türk Silahlı Kuvvetleri, Millî Güvenlik Kurulunda tespit ve tayin edilen millî güvenlik stratejimizin
uygulanmasından ve devamından sorumlu olan organların en önemlilerindendir. Millî güvenlik daha
çok askerî gücün varlığı ile ilgilidir. Toprak bütünlüğü, bağımsızlığın korunması, tehditler karşısında
caydırıcı olmak ve yapılan saldırılara karşı koymak, doğrudan Türk Silahlı Kuvvetlerinin görev ve
sorumluluğu içerisindedir. Bunun dışında yurt içerisinde millî güvenliğimize zararı dokunulabile-cek
hareketlere karşı da Silahlı Kuvvetler görev ve sorumluluk sahibidir.
f. Sağlık Hizmetleri
Ülkemizin en önemli sorunlarından biri de sağlık hizmetlerinin halka sunulmasındaki yetersizliktir.
TSK bu konuda gezici ve geçici sağlık ekipleri oluşturarak halkın sağlık sorunlarına çözüm
bulmaktadır. Ayrıca askerî hastanelerden sivil vatandaşların da faydalanması sağlanmaktadır.
Ayrıca TSK halkın kan ihtiyacını önemli ölçüde karşılamaktadır.
h. Savunma Sanayii
TSK nin ihtiyaç duyduğu çeşitli silah, araç ve gereçlerin bir kısmı ülkemizde kurulu bulunan çeşitli
fabrika ve tesislerden karşılanmaktadır. Bu fabrika ve tesisler daha çok haberleşme, elektrik
-elektronik, ulaşım dallarındandır. Ayrıca, Silahlı Kuvvetlere ait dikimevleri, silah, araç bakım ve
onarım tesisleri ile ilaç fabrikaları bulunmaktadır.
b. Jeostratejik Konum: Bİr coğrafyanın bölge ya da dünya üzerinde askerî açıdan taşıdığı öneme
jeostratejik konum denir. Türkiye'nin Asya ve Avrupa arasında yer alması ve Orta Doğu'ya hakim
bir konumda bulunması askeri açıdan büyük önem taşımaktadır. Savaş bölgesi de olsa geniş
kapsamlı da olsa bu konum doğal bir üstünlük sağlamaktadır. Kara, Deniz ve Hava kuvvetlerinin
kullanabilme uygunluğu, doğu, güneydoğu ve kısmen de güneyinin saldırı karşısında savunmaya
elverişli bir durumda oluşu da ayrı bir önem ifade etmektedir. Geniş ve kalabalık bir nüfusa sahip
topraklarının işgal edilme zorluğu ve bunların yanında güçlü ve disiplinli bir Silahlı Kuvvetlere sahip
oluşu, bahsettiğimiz önemi artırmaktadır.
Siyaset
Siyasetin Anlamı
Toplumları yönetme etkinliği anlamına gelir. Toplumu yönetme etkinliği en mükemmel şekilde
devlet tarafından gerçekleştiğinden siyaset de devletin yönetme etkinliğidir. Siyasetin temel
kurumları devlet, hükümet, parlâmento, seçim ve siyasi partilerdir. Siyasetin bu temel kurumları
toplumdan topluma farklılık gösterir.
b. Meşrutiyet: Egemenliğin meşru olması, iktidarın hukuk kurallarına uygun olarak hareket
etmesidir. Günümüz demokratik toplumlarında iktidarın, hem hukuk kurallarına uygun olması hem
de halkın desteğine sahip olması gerekir. İktidarda olan yöneticiler halkın temsilcileridir ve halk
tarafından seçilerek gelmiştir. Eğer iktidar, halkın desteğini yitirirse hukuken meşru bile olsa
değiştirilmesi gerekir.
c. Devlet: Devlet insanlık tarihinin en eski ve en köklü toplum kurumlarından birisidir. İnsan top
tuluklarının ekonomik ve toplumsal gelişmesinir belli bir aşamasında oluşmuş bir kurumdur. Ünli
Fransız düşünür Rousseau devleti şöyle tanımlar "Devlet ya da site, yaşamı üyelerinin birliğine da
yanan bir tüzel kişidir. Amacı, üyelerinin korunma sı ve refahıdır." Günümüzdeki modern devlet
anla yışı 16. yy.dan itibaren şekillenmeye başlamıştı Devleti oluşturan temel öğeler ülke, halk ve
otori tedir. Genel olarak devleti şu şekilde tanımlayabiliriz: Sınırları belli bir toprak parçası üzerinre
yaşayan bir insan topluluğunun yaşamını kolaylaştırmak için oluşturduğu ve varlığı diğer devletlerce
tanınan bir örgüttür. Devletin üyelerine vatandaş (yurttaş) denir.
Halk: Aynı duyguları paylaşan, temel ihtiyaçlarını karşılamak için örgütlenmiş bulunan, ortak bir
ülkü etrafında birleşmiş olan insan topluluğudur. İnsan topluluğunun varlığı da devletin vazgeçilmez
unsurudur. Çünkü devletin varlık nedeni halktır. Halk olmadan devlet olmaz.
Otorite: Devlette karar verme yetkisinin kendisinde toplandığı bir otorite, başka bir deyişle devlet
etkinliklerinde söz sahibi olan bir irade vardır. Bu otorite ya da irade egemenlik adını alır. Devletler
belirli bir ülke üzerinde kurulmaktadır. Yine devlet o ülke üzerinde yaşayan toplumu yönetirken de
otorite uygulanmaktadır. Çağdaş insan toplumlarındaki en büyük örgütlenme devlettir. Ve insanlar
arası ilişkileri düzenler. Günümüz toplumlarında devletin işlevleri giderek artmıştır. Devlet bu
görevlerini hükümet aracılığıyla yerine getirir.
• Devletin İşlevleri
Devlet, kamu düzenini korur. Zor ve kuvvet kullanabilme yetkisine sahiptir. Doğal kaynakların
korunması, yaşam düzeyinin yükseltilmesi gibi işler en etkin biçimde devlet tarafından yerine
getirilebilir. Diğer devletlerle ilişkilleri yürütür ve dış tehlikelere karşı ülkenin korunmasıyla
yükümlüdür. Devlet diğer toplumsal kurumların işlevlerini yerine getirmelerine yardımcı olur. İnsan
hak ve özgürlüklerini güvence altına alır. Bireylere din ve vicdan özgürlüğü sağlar.
Vatandaşın eğitim, sağlık gibi her çeşit gereksi-nimiyle ilgilenir. Devletin yasama, yürütme, yargı
görevleri ayrı organlar tarafından yerine getirilir. Buna güçler ayrılığı denir.
• Devletin Görevleri
Toplumun siyasal olarak düzenlenmiş şekli olan devletin yasama, yürütme ve yargı görevleri vardır.
Yasama (Kanun Yapma): Millet adına temel hukuk düzenlemelerini yapan yasama organımız
Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Bu yetki devredilemez (Anayasa mad. 7).
Yürütme: Yasaları uygulayan ve hayata geçiren yürütme organımız Bakanlar Kurulu ve Cum-
hurbaşkanı'dır.
Yargı: Hukukî anlaşmazlıklar baş gösterdiğinde sorunların çözümünde hakemlik eden ya da hukuk
kurallarına uyulmadığında yaptırıma çarptıran yargı organımız Türk Milleti adına Bağımsız
Mahkemelerdir. (Anayasa mad. 9)
Modern devletin iki temel niteliği vardır. Demo-ratik olması ve hukuk devleti olmasıdır.
Demokratik Devlet: Siyasal katılımın en yoğun olduğu devlettir. Demokrasinin temel koşulları
şunlardır: Katılma (yurttaşların iktidara katılması), çoğulculuk (farklı, hatta karşıt görüşlerin, kişi ve
grupların kendilerini özgürce ifade etmesi), hukuk devleti.
Hukuk Devleti: Devlet gücünün hukuka bağlanmasıdır. Hukuk devleti vatandaşlara temel hak ve
hürriyetleri tanıyan, yürütme organlarının ve idare makamlarının hukuka bağlılığını ve vatandaşlara
"hukukî güvenlik" sağlayan devlettir. Devlet gücü Anayasayla meşrulaştırılmıştır. Devletin
tüm fiilleri kanunlara dayanır. Tüm yurttaşlar kanun önünde eşittir. Bağımsız mahkemeler
aracılığıyla, yurttaşlara devlete karşı hak arama ve kanun yolları açıktır.
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. (Anayasa mad. 2)
d. Hükümet: Yürütme organıdır. Siyasal gücü devlet adına kullanan kurumdur. Hükümeti meydana
getiren unsurlar liderlik, karar verme süreci ve güçtür. Hükümetin görevleri toplumla ilgili belli
amaçları saptamak, kaynakların kullanımını sağlamak, değerli kaynakların dağıtımını yapmak,
toplumsal düzeni ve kontrolü sağlamaktır. Ülkemizde yürütme organı; Cumhurbaşkanı, Başbakan
ve Bakanlar Kurulu'ndan oluşur. Bakanlar Kurulunun başkanı Başbakandır. Başbakan
Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından atanır. Bakanlar Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından başbakan
tarafından seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır. Hükümet edenler, hukuk kurallarına uygun olarak
iktidarda bulunmak zorundadırlar. Çünkü, vatandaşlar ancak meşru bir hükümetin kararlarına
uyarlar.
Muhalefet: Çoğulcu demokrasilerde çeşitli fikir ve düşünceye sahip partilerin iktidar mücadelesi
yaptığı görülür. Çoğunluk oyu kazanan parti iktidar, diğerleri ise muhalefettir. Muhalefet hükümetin
yaptığı işleri denetler ve eleştirir. Bu da siyasî partilerin önemli görevidir. Seçmen oyunu verdikten
sonra hükümetin neler yaptığını detaylı olarak bilemez. Muhalif partiler sürekli olarak parlâmentoda
bulunduklarından hükümeti denetler ve hatalarını saptayarak halka duyurur.
3. Seçim Sistemleri
Demokrasilerde yönetenler seçimle iş başına gelir. Her ülke kendi seçim sistemini kendi belirler.
Seçimlerin serbest olması birden fazla aday arasında gerçek bir tercihe olanak vermesidir. Serbest
ve dürüst seçim demokrasinin önde gelen ilkelerinden biridir. Seçimi etkileyen faktörlerin başında
propaganda gelir.
Seçimlerin İşlevleri: Seçim, insanların siyasal açıdan toplumsallaşmasında eğitici bir rol oynar.
Siyasal otoritenin dayandığı halk desteğini ölçme bakımından bir araçtır. Siyasal mücadelenin
sonucunu değerlendirmede ölçüttür. Siyasal istikrarsızlıkların çözümünde araçtır.
Genel ve Eşit Oy: Tüm vatandaşlar gelir seviyesi, eğitim durumu, cinsiyet gibi özellikler
gözetmeksizin oy hakkına sahiptir. Her seçmen tek bir oya sahiptir. Onsekiz yaşını dolduran her
Türk vatandaşı seçme ve halkoyuna katılma hakkına sahiptir. Oy kullanabilmek için seçmen
kütüğüne kayıtlı olmak gerekir. Er, erbaş, askeri öğrenciler, kamu haklarından yoksun bırakılanlar,
hapishanedeki hükümlüler oy hakkından mahrumdur.
Serbest Oy: Seçmenlerin oylarını maddî ve manevî bir baskıya uğramadan kullanabilmesidir.
Anayasamıza göre, oy vermek bir görev değil, va-
tandaşlık hakkıdır. 1987 yılında oy sistemi zorunlu hale getirilmiş, bu da Türkiye'de seçimlere
katılma oranını önemli ölçüde artmıştır.
Gizli Oy: Hiç kimse, bir seçmenin kime oy verdiğini öğrenemez. Bu da oy kullanan kişilerin baskı
altında kalmadan oyunu kullanmasını sağlar. Seçmenin oyunu kapalı oy verme yerinde kullanması,
oy pusulasının resmî mühürlü kapalı zarf içinde atılması gibi tedbirler oyun gizliliğini sağlamak
amacına yöneliktir.
Açık Sayım ve Döküm: Seçimlerde kullanılan oyların sayım ve dökümünün kamuya açık olmasıdır.
Oy verme yerinde bulunanlar sayım ve dökümü takip ederler. Sandık kurulu başkanı seçim
sonuçlarını gösteren tutanağı herkesin görebileceği bir yere asmak zorundadır.
Günümüzde uygulanmakta olan seçim sistemleri iki grupta toplanabilir:
a. Çoğunluk Sistemi: Bu sistemde bir seçim çevresinde seçime giren partiler arasında en çok oy
alan parti seçimi kazanmış sayılır. Çoğunluk sistemi ikiye ayrılır.
Tek turlu çoğunluk sistemi: Bu sistemde seçmen sayısının yarısından fazla oy almasa bile en çok oy
alan parti seçimi kazanır. Tüm milletvekillerini o parti çıkarır.
İki turlu çoğunluk sistemi: ilk turda seçilebilmek için oyların yarıdan fazlasını elde etmek gerekir.
Eğer ilk turda adaylardan hiçbiri oyların yarıdan fazlasını alamamışsa bir süre sonra ikinci bir
oylama yapılır. Bu oylamada en çok oy alan aday ya da adaylar seçilmiş sayılır.
b. Nispî Temsil Sistemi: Bu sistemde bir seçerli oyların oranına göre temsilci çıkarırlar. Nispî temsil
sisteminin amacı her parti ya da gruba siyasal gücü ile orantılı temsil edilme olanağı vermektedir.
Nispî temsil, hak eşitliğini sağlamaya çalışa rak adalet ilkesini yerine getirmektir. Nispî temsil
sistemi uygulanan ülkelerde oyların değişik partilere bölünmesi yüzünden tek partinin mecliste
çoğunluğu sağlaması daha zordur. Böyle durumlarda
bazı partiler anlaşır ve karma hükümet kurarlar. Buna "Koalisyon" denir.
a. Baskıcı Yönetim: Bu yönetimlerde yetkiler bir kişide toplanır. Demokratik hak ve özgürlükler
kısıtlanır. Yönetenlerin yetkilerinin hiçbir şekilde sınırlandırılmadığı, disiplinin ağır bastığı bir
yönetim şeklidir. Çoğulculuk yoktur. Halk siyasetin dışındadır ve yönetime katılamaz. Baskıcı
yönetimlerin başlıcaları monarşi ve oligarşidir.
a. Demokratik Devlet : Egemenliğin kaynağı halkın iradesidir; bir başka deyişle, yönetilenlerin
seçimidir. Bu anlayış ilk önce Amerika Birleşik Devletleri Bağımsızlık Bildirisinde açıklanmıştır. O
günden bu yana pek çok devlet bu anlayışı benimsemiştir. Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir
devlettir. Bu tür devletlerde yöneticiler belli bir zaman için seçimle iş başına gelir. Milletin iradesi en
üstün iradedir. Demokratik devletlerde kişi hak ve hürriyetleri anayasa ile teminat altına almıştır.
Demokratik yönetimlerde kişiler kendilerine tanınan hak ve hürriyyetlerden yararlanarak yönetime
katılabilirler. Bunu partiye girmek veya istediği partiye oy vermek şeklinde yapabilirler.
b. Monarşik Devlet: Siyasal otoritenin tek bir kişi ve onun temsilcileri tarafından kullanılmasıdır. Bu
kişi bir kral, kraliçe, padişah veya prens olabilir. Devletin yasama, yürütme, yargı görevleri tek bir
kişinin ya da onun temsilcilerinin elinde toplanır.
Mutlak Monarşi: Bu monarşilerde siyasal otoriteye sahip olan kişinin yetkileri sınırsızdır. Kendini
denetleyen, sınırlayan bir kurum yoktur. Mutlak otoriteye sahiptir.
Meşruti Monarşi: Hükümdarın yetkilerinin çoğunu meclis ve öteki anayasal kurumlara devrettiği
sınırlandırılmış monarşidir. Böyle olmasıyla beraber son söz yine hükümdara aittir.
c. Teokratik Devlet: Din kurallarına göre kuru lup yönetilen devlettir. İnsanlar devletin Tanrı'nın
iradesiyle kurulduğuna inanırlar. Yöneticiler yaptıklarından dolayı Tanrı'ya karşı sorumludurlar.
Egemenliğin kaynağı Tanrı ve Tanrı buyruklarıdır.
d. Oligarşik Devlet: Egemenlik bir grupta toplanmıştır. Devletin diğer yöneticileri bu grup tarafından
atanır. Kanunlar bu grup tarafından yapılır
ve yönetim grup adına gerçekleştirilir. Eğer egemenliği elinde bulunduran grup soylular ise
Aristokrasi adını alır.
e. Otokratik Devlet: Bu, ilkel topluluklarda geçerli olan bir yönetim biçimidir. Egemenliğin kaynağı
zor kullanma ya da kaba güçtür. Şef genellikle en güçlü olandır. Kendisinden daha güçlü biri çıkana
kadar yetkisini kullanır.
Taşra Örgütü
Bir bakanlığın ya da kamu kurumunun üstlendiği hizmetleri, başkentten sunması olanaklı değildir.
Bu nedenle hiyerarşik bir şekilde merkez örgütüne bağlı taşra örgütü vardır.
İl Yönetimi: il yönetiminin başı validir. Devletin, hükümetin ve bakanlıkların ildeki temsilcisi aynı
zamanda il Özel idaresinin başı ve yürütme organıdır. Tek tek bütün taşra kuruluşlarının genel
yönetiminden ve eşgüdümünden sorumludur. Vali içişleri Bakanının önerisi üzerine, Bakanlar Kurulu
kararı ile Cumhurbaşkanı'nın onayıyla atanır. Valiye ilin yönetiminde yardımcı olan İl Yönetim
Kurulu bulunur.
İlçe Yönetimi: ilçede hükümetin temsilcisi kaymakamdır. Kaymakam ilçe yönetiminin başıdır, ilçenin
mülkî amiri ve ilçedeki yönetim örgütü görevlilerin hiyerarşik üstüdür. Kaymakam, görevlerini
valinin gözetim ve denetimi altında yapar. İlçe içindeki yönetsel kuruluşları denetler ve bunlar
arasında iş-
birliğini sağlar. Kaymakam içişleri Bakanının uygun görüşü ve Cumhurbaşkanı'nın onayıyla atanır.
Bucak Yönetimi: Bucak ilçenin bir alt kademesidir. Bucak müdürünün yönetiminde, seçimle göreve
gelen üyelerin de bulunduğu bir bucak meclisi ve bucak komisyonunun bulunduğu, küçük bir örgütü
vardır. Ancak bucaklar, beklenen gelişmeyi gösteremedikleri için zaman içinde varlığını koruyan
bucak sayısı azalmış, yasalarda yeri bulunmakla beraber etkisi kalmamıştır.
b. Yerel Yönetim Kuruluşları: Halkın yöneti mine katılmasını sağlayan yerel yönetim kuruluşları
Anayasada da belirtildiği gibi üçlü biçimde örgütlenmiştir (İl özel idaresi, belediyeler, köyler).Bunlar
genel yönetimin dışında özerklikleri olan kuruluşlardır.
c. Hizmetsel Yönetim Kuruluşları: Belli hizmet alanları ile uğraşmak üzere genel yönetimin ve yerel
yönetimin dışında örgütlenen ve özerklikleri olan kamu kuruluşlarıdır. Bunlara hizmet yönünden
yerinden yönetim kuruluşları da denir.Bunlar tüzel kişiliği olan, görevlerini kendi organları eli ile
yürüten özerk kuruluşlardır. Üniversiteler, TRT, SSK, Emekli Sandığı, KİT'ler gibi kuruluşlar, bu tür
kuruluşlardır.
d. Meslek Kuruluşları: Avukatlık, doktorluk, mühendislik, mimarlık gibi bazı mesleklerde çalışanların
zorunlu üyelik ilkesine dayalı olarak örgütlenmeleri öngörülmüştür. Bunlar toplumsal yaşamda etkili
olan ve özel bir denetim isteyen mesleklerdir. Anayasa bunlara Kamu kurumu niteliğinde meslek
kuruluşları demektedir.
e. Denetleme ve Danışma Kuruluşları: Danıştay, Sayıştay, Devlet Denetleme Kurulu, Milli Güvenlik
Kurulu gibi kurumlar yönetime yardımcı olan kuruluşlardır.
f. Özel Hukuk Yapılı Kuruluşlar: Kamu yönetimi ile ilgili bazı kuruluşlar, özel hukuk alanında
uygulanan örgüt biçimlerinden yararlanılarak kurulmuşlardır.
Anayasamız
ANAYASAMIZ
Anayasa, tüm yasaların temelinde yer alır. Devletin şeklini, yapısını, organlarının görev ve
yetkilerini, bunların birbirleriyle olan ilişkilerini, şahısların temel hak ve hürriyetlerini düzenler.
Diğer kanunlar anayasaya aykırı olamaz. Anayasalarda değişiklik yapmak çok güçtür. Ancak
değişen toplum şartlarıyla beraber toplumun değişen ihtiyaçlarına cevap vermediği düşünülürse
zor da olsa değişiklik yapılabilir.
Demokratik devlet olması: Demokratik devlet, halkın devlet yönetimine katılması esasına dayanan
devlettir. Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir. Bütün fertler temel hak ve hürriyetlere
sahiptir. Vatandaşların seçme, seçilme ve halk oylamasına katılma hakları vardır.
Lâik devlet olması: Lâik devlet, din ve devlet işlerini birbirinden ayıran devlettir. Türkiye
Cumhuriyeti lâik bir devlettir. Devlet işleri dini temele otur-tulmamıştır. Devlet inanç ve ibadetlere
karışmaz. Herkes inandığı dine uygun ibadetler yapmakta serbesttir.
Sosyal devlet olması: Sosyal devlet, fertlerin sosyal ve ekonomik durumlarıyla ilgilenen, onlara
asgari bir hayat düzeyi sağlamayı, sosyal adalet ve sosyal güvenliği gerçekleştirmeyi ödev bilen
devlettir.
Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir devlettir. Bunun için ailenin korunması, çalışanların sosyal ve
ekonomik tedbirlerle korunması, adaletli bir ücret politikası izlenmesi, topraksız çiftçilerin
topraklandırılması gibi tedbirler alınmasını amaçlar.
Hukuk devleti olması: Vatandaşlara teme hak ve hürriyetleri tanıyan, yürütme organlarınır ve
idare makamlarının hukuka bağlılığını sağla mak suretiyle vatandaşlara hukuki güvenlik bahse den
devlettir. Hukuk devleti olabilmesi için; hail oylamasıyla kabul edilmiş bir anayasanın olması
bu anayasada temel hak ve hürriyetlere yer verilmesi ve mahkemelerin bağımsız olması gerekir.
ı. Kanun Önünde Eşitlik (Anayasa madde 10) "Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî
inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." Bu madde
ile insanlar arasında hiçbir fark gözetilmeyeceği belirtilmiştir..
Devlet organları ve idarî makamlar bütün işlerinde, insanlar arasında ayrım yapmadan devlet
faaliyetlerini yürütmek zorundadır.
b. Yürütme Organı: Devletin üç temel görevinden biri olan yürütme, TBMM'nin kabul ettiği
kanunların uygulanmasıdır. Yani yasama ve yargı dışında kalan işlevler olarak kabul edilebilir.
Devlet toplumun düzen ve refahını sağlamak amacıyl; meclis tarafından çıkarılan kanunları
uygulayarak millete hizmet eder.
Anayasamızın 8'inci maddesi "Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu
tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır, yerine getirilir." demektedir.
Cumhurbaşkanı hem devletin hem yürütme organının başıdır.
Görev süresi yedi yıldır. Bir kişinin iki kez bu göreve seçilmesi mümkün değildir. Cumhurbaşkanı
seçilebilmek için kırk yaşını doldurmuş olmak ve yüksek öğrenim yapmış olmak gereklidir.
Başbakanın Görevleri
Bakanlar Kurulu'na başkanlık eder Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar Her bakanı denetler
Başbakan, emiri altındakilerin eylemlerinden sorumludur.
Başbakan, bakanların görevlerini kanunlar yönünden gözetler, önlemler almakla yükümlüdür.
c. Yargı Organı: Anayasamızın 9'uncu maddesine göre "Yargı yetkisi, Türk Milleti adın a Bağımsız
Mahkemelerce kullanılır."
Hakimler görevlerinde bağımsız olup Anayasaya, kanuna, hukuka ve vicdanî kanaatlerine göre
hüküm verirler.
Yargı organının yüksek mercileri Yargıtay, Danıştay, Askerî Yüksek îdari Mahkemesi, Askerî
Yargıtay, Uyuşmazlık Mahkemesi, Sayıştay, Anayasa Mahkemesi'dir.
Anayasamızın yargı organları ile ilgili olarak düzenlediği kuruluşlardan biri de Hakimler ve Savcılar
Yüksek Kuruludur. Kurulun Başkanın Adalet Bakam'dır. Bu kurul adlî ve idarî yargı hakim ve
savcılarının özlük işleri hakkında karar verir.
08-29-2009, 05:34 PM
Benzer Konular...
Konu: Yazar Cevaplar: Gösterim: Son Mesaj
kizil 09-02-2009 01:05 AM
KPSS Vatandaşlık Testi 0 378
ejder Son Mesaj: kizil ejder
Git
Foruma Git:
Git
Gizlilik Politikası | Bize Ulaşın | En üste Dön | İçeriğe Dön | Arşiv | RSS Beslemesi | kpss | Site Maps
2002-200