Professional Documents
Culture Documents
http://www.processtext.com/abclit.html
Yaþar Kemal
Ýnce Memed
Roman
üstünde daima, top top ak bulutlar salýnýr. Kýyýlar dümdüz, cilalanmýþ gibi
kadar deniz kokar, tuz kokar. Tuz keskindir. Düz, killi, sürülmüþ
bucaðý belirsiz alanlardýr bunlar. Karanlýk bir ormandan daha yabani, daha
karanlýk!
Bataklýklar yaz aylarýnda fýkýr fýkýr kaynar. Kirli, pistir. Kokudan yanýna
yaklaþýlmaz. Çürümüþ saz, çürümüþ ot, aðaç, kamýþ, çürümüþ toprak kokar.
Kýþýnsa duru, pýrýl pýrýl, taþkýn bir sudur. Yazýn otlardan, sazlardan
gibi gözükür.
kere uðrar. O da köylülerle hiç görüþmez, ilgilenmez. Abdi Aðayý görür gider.
bir çýnar aðacý bütün haþmetiyle yýllardýr orada durup durur. Çýnar
aðacýna yüz metre yaklaþýrsýn, elli metre yaklaþýrsýn ortalýkta çýt yoktur.
Her bir yan derin bir sessizlik içindedir. Sessizlik korkutur insaný.
bura halký oraya suyun gözüdür der. Öyle bilir. Bir kayanýn dibinden köpükler
saçarak kaynar. Ýçine bir aðaç parçasý atýlýrsa bir gün, iki gün, hatta bir
hafta suyun üstünde oynadýðý görülür. Döndürür. Bazýlarý iddia ederler ki,
kaynayan su, üstünde taþý bile oynatýr, batýrmaz. Halbuki suyun gözü burasý
Buradan Akçadaða kadar öyle kayalýk, öyle sarptýr ki Toros, bir ev yerinden
bir kere iyi toprak boþ kalmaz, her zaman sürülür ekilir. Bir de,
Çakýrdikeni bittiði yerde bir iki, üç dört tane bitmez. Öyle üst
üste, öyle sýk biter ki arasýndan yýlan geçemez. Ýðne atsan çakýrdikeninden
yere düþmez.
Baharda zayýf, açýk yeþildir. Hafif bir yel esse, topraða deðecekmiþ
olur. Sonra yavaþ yavaþ dikenin dallarý, gövdesi mavileþir. Açýkça bir
Bir tarla, uçsuz bucaksýz bir ova tüm maviye keser. Gün batarken eðer bir
yel eserse mavi dalgalanýr, hýþýrdar, aynen deniz gibi. Gün batarken
çakýrdikeninden.
Safi çakýrdikenlik.
yoktu. Ferahladý. Saða saptý. Bir zaman koþtu. Sonra yoruldu. Yorulunca
Karýncalar iri iri. Körenin aðzýnda cývýl cývýl kaynaþýyorlar. Bir zaman her
þeyi unutup karýncalara daldý. Ve birden aklýna gelince sýçradý. Saða saptý.
Baktý ki dikenliðin üstünden baþý gözüküyor, kýçý üstü oturdu bu sefer de.
Aðacýn dibi bir kuyu gibi derinlemesineydi. Sapsarý, altýn renkli, kýrmýzý
damarlý yapraklar aðacýn dibini doldurmuþ, gövdeyi yarý beline kadar örtmüþtü.
Kuru yapraklar hýþýr hýþýr ediyordu. Gitti, kendisini yapraklarýn üstüne attý.
Sonra, olmaz, dedi kendi kendine. Adamý kurt kuþ yer. Aðacýn üstünde
Gider bulurum. Giderim iþte. Çoban olurum iþte. Çift sürerim iþte. Anam beni
arasýn iþte. Arasýn aradýðý kadar. Keçi sakallý göremez yüzümü. Göremez iþte.
Toprak taze, apaydýnlýktý. Bir iki güz çiçeði topraðý yarmýþ, ha çýktý,
kokar güzün.
Bir saat mi, iki saat'mi ne kadar kaldý orada, belli deðil. Ama,
gün yýkýldý gitti daðlarýn ardýna. Neden sonradýr ki çocuk, söylenmeyi býrakýp,
döndü. Güneþe bir göz atmayý da unutmadý. Güneþ baþýný almýþ gidiyordu. Þimdi
keçi yolu geçiyordu, ona girdi koþmaya baþladý. Kaya demiyor, çalý, taþ
Arkasýna baktýktan sonra gene koþmaya baþladý. Bir ara önünden bir keklik
çözüldü. Yere oturuverdi. Düþtüðü yer ufacýk taþlý bir yamaçtý. Ekþi ekþi bir
hoþ ter kokuyordu. Burnuna tatlý bir çiçek kokusu geldi. Gözlerini zorla
açabildi. Baþýný aðýr aðýr, korka korka kaldýrdý aþaðýlara baktý. Gün battý
batacaktý. Gölgeler öylesine uzamýþ. Aþaðýda hayal meyal bir toprak dam gördü.
aðýr aðýr, salýna salýna çýkýyordu. Duman, bir kara duman deðildi. Dumanýn
rengi hafif mora çalýyordu. Arkasýnda ayak sesine benzer bir patýrdý
duydu. Baþýný hýzla çevirdi. Sol yanýnda orman kapkara kesilmiþ bir
benim adým Mýstýk derim, Kara Mýstýk... Anam yok, babam yok...
Memed deðil. Kara Mýstýk derler bana. Anam aðlasýn. Olurum iþte.
ola? Kapýnýn önünde uzun sakalý sallanan bir adam semerle uðraþýyordu.
karartý gördü. Karartý kendisine doðru bir iki adým attý durdu. Adam
Karartý:
Ben, dedi, çoban olurum sana dayý. Ben çift de sürerim. Her
Kadýn:
Yaþlý adam:
Kadýn:
Yaþlý adam:
kocaman bir baþý vardý. Düz, güneþten solup, kýrmýzý olmuþ kara saçlarý
alnýna, yüzüne dümdüz, dikine düþüyordu. Yüzü ufacýktý. Kupkuru bir yüzdü.
Kadýn:
Çocuk:
Ýçerim, dedi.
Kadýn:
Isýnýrsýn, dedi.
Çocuk:
Kadýn, ocakta ateþin yaný baþýnda duran kocaman bir bakýr tencereden
Kadýn çorbayý getirip önüne yerleþtirdi. Eline bir tahta kaþýk verdi:
Çocuk:
Çabuk içerim.
Adam:
Çocuk:
Yanmaz.
Adam:
Çocuk:
Kadýn da gülümsedi.
sýcak, ýslak bir hava geliyordu. Nefes karýþýðý... Bu taze sýðýr boku,
Çocuk:
Yüzüne ocaðýn yalýmlarý da vurunca, alný, yanaklarý, boynu kýrmýzý bakýr gibi
parlýyordu.
önüne eðdi. Yolda, Benim adým Kara Mýstýktýr, derim dediði aklýndan çýkýp
gitmiþti. Olsun, dedi kendi kedine, Mýstýk da neymiþ yani kendi adým
Sofra geldi ortaya serildi. Bütün aile ve Ýnce Memed sofranýn etrafýna
halka oldular. Yemekte kimse aðzýný açmadý. Sessizlik içinde yemek yendikten
sonra, ocaða bir kucak odun daha atýldý. Ocaðýn tam orta yerine de yaþlý
adam bir kütük getirdi yerleþtirdi. Yandaki yalýmlar kütüðü sardýlar. Bu,
Süleyman Memede döndü. Memed, sýcaktan gevþemiþ, uyuklar gibi bir hal
almýþtý.
Bre Ýnce Memed, dedi Süleyman, hiç söylemedin. Nereden gelip, nereye
gidiyorsun?
Süleyman:
Hangi Dursunun?
Memed:
Abdi Aða var ya... dedi durdu. Gözleri bir noktaya dikildi.
Süleyman:
Eeee? dedi.
Hani bizim aðamýz. Dursun onun tutmasý iþte. Çift sürer. Abdi
Süleyman:
iþte.
Süleyman:
Memed sustu. Düþündü. Baþparmaðýný uzun zaman aðzýna sokup, uzun zaman
Süleyman:
Acaip, dedi.
Memed:
Otururdu bir taþýn baþýna. Aaah derdi bizim köyü bir görsen! Taþý
topraðý altýndandýr derdi. Denizi var, çamý da var, derdi. Ýnsan denizin
üstüne biner her bir yere gidermiþ. Dursun oradan kaçmýþ. Bana dedi ki, hiç
Süleyman:
Sonra gelin kalktý gitti. Biraz sonra sýrtýnda dolu bir çuvalla geri
döndü. Çuvalý orta yere indirdi. Çuvalýn aðzýný açýnca dýþarý pamuk
beyaz bulut gibiydi. Birden evin içini keskin bir koza kokusu aldý.
Oðul:
Oðul:
Bre Ýnce Memed, dedi, deniz buraya tam on beþ günlük yol
çeker.
Ýnce Memed:
Dönmem iþte.
Süleyman aldý:
Bre Ýnce Memed, dedi, senin baþýnda bir hal var. Söylesene
babam, dedi, ölmüþ. Biricik anam var. Baþka hiç kimsemiz yok.
adamýn bacaðýný köpek gibi kapar. Ýþte o tarlada çift sürerim. Abdi Aða beni
her gün döve döve öldürür. Dün sabahleyin gene dövdü beni. Her bir yaným
döküldü. Ben de kaçtým oradan. O köye gideceðim. Beni orada bulamaz Abdi Aða.
O köyde bir adamýn çiftini sürerim. Çobaný olurum. Ýsterse oðlu da olurum.
Memed dolmuþtu. Bir kelime daha söylese boþanacaktý. Onun için Süleyman,
Bana bak Ýnce Memed, madem böyle. Sen benim evde kalsana.
Ýnce Memedin yüzü ýþýldadý. Bir sevinç dalgasý onu tepeden týrnaða
ürpertti.
Oðul:
bir baþýna da küçük bir yatak serdiler. Memedin gözlerinden sýcak bir uyku
Memed, kendi kendine, içinden: Oðlu olurum. Olurum iþte. Anam arasýn. Abdi
Aða arasýn. Arasýnlar iþte. Kýyamete dek arasýnlar. Dönmem iþte, diyordu.
Gün doðmadan iki saat önce, her gün çifte gittiði vakitte sýçrayarak uyandý.
Çorba sýcak, tatlý tatlý ocaðýn kýyýsýnda tüttü. Oðul, çoktan çifte gitmiþti.
baþlamýþtý.
Kadýn:
Süleyman:
Kadýn:
Sabi çocuk, dedi. Fukara çok yorulmuþ dün herhalde. Sayýklayýp duruyor.
Süleyman:
Kadýn:
Süleyman:
Kadýn:
kadar çocuktan?
Süleyman:
sonra ocaklýktan tarafa bakýndý. Aðzý açýk tenceredeki çorba usuldan usuldan
Kadýn:
Çorba, sütlü bulgur çorbasýydý. Süt kokusu bulgur kokusuna karýþýnca, bir
hoþ koku meydana getiriyordu. Tahta kaþýklarla çorbayý içtiler. Çorba Memedin
Süleyman yapýp bitirdiði semerin içine kuru ot basýyordu. Ot, yaþlý, uzun
altýn bir toz çýkýyordu Süleyman karýþtýrdýkça. Toz güneþin altýnda parça
Süleyman:
yalýn ayak. O da ayazda. Hem öldürürdü. Birinde beni bir dövdü, bir dövdü...
Bir ay yataktan kalkamadým. Herkesi döver ya, beni çok döver. Anam diyor ki,
Süleyman:
Memed:
Denizi varmýþ, bana ne! Çakýrdikeni yokmuþ, burada da yok. Ben burada
kalýrým. Beni burada kimse bulamaz öyle deðil mi? Deðirmenoluk köyü çok
Süleyman:
açýldý. Sonra terledi. Teri oluk oluk akýyordu. Bütün umutlarý suya
Ben, dedi, o köye gitsem de o adamýn oðlu olsam. Beni burada bulursa
Süleyman:
Git o köye de, git o adamýn oðlu ol, diye serzeniþte bulundu.
Memed:
olurdu ama...
Süleyman:
Memed:
Süleyman:
Memedin yüzü buruþmuþ, yaprak gibi olmuþtu. Koca gözleri sönmüþ. Tüm ýþýðýný
yitirmiþ gibi.
Memed, Süleymanýn kendisine baktýðýný fark edince biraz daha anýna sokuldu
elinden tuttu.
Öteki:
Korkma, dedi.
Bre Ýnce Memed, benim iþim var þu karþýki evde. Oraya gitmeliyim. Sen, ne
Memed ondan ayrýlýp köyün içine daldý. Bu, yirmi, yirmi beþ evlik bir
köydü. Evleri ham toprakla yapýlmýþtý. Biçimsiz, üst üste, geliþigüzel konmuþ
Köyü bir uçtan bir uca dolaþtý. Çocuklar bir gübreliðin üstünde
köyün her bir tarafýný gübre almýþ. Akþama kadar köyü ev ev dolaþtý. Hiç
kimse ona, nereden gelip, nereye gidiyorsun demedi. Kendi köyleri olsa, bir
yabancý görseler, bütün çocuklar baþýna toplanýrlardý. Bu köy, bir baþka köy...
Süleyman:
Ýyilik, dedi.
Bundan sonra Memed, köyün içini birkaç gün daha gezdi. Birkaç
Ama Memed, bu hüneriyle övünmedi. Baþka bir çocuk olsaydý Memedin yerinde,
ki, Memedin onlarý yeniþi, çocuklarýn zoruna gitmedi. Sonra, Toroslarýn güz
yuvarlanýyordu. Dað ormanlýktý. Ýri aðaçlarý vardý. Orman, üst üste. Sýktý.
Süleyman emmi, böyle dur dur ne olacak? Benim caným sýkýlýyor. Boþuna da
ekmek yiyorum.
Süleyman:
köyün içinden buðuyla birlikte gübre kokusu geliyordu. Bazý bazý da güneþi
Ýnce Memed, evin kapýsýndaki bir taþýn üstüne oturmuþ, Süleymanýn kendisi
için ham gönden diktiði çarýðý ayaklarýna giyiyordu. Çarýk ýslaktý. Çarýðýn
üstünde mor tüyler de vardý. Tüylerden bunun bir tosun derisi olduðu
anlaþýlýyordu.
Süleyman:
Ben çarýk bile dikerim Süleyman emmi, dedi. Ama sen iyi dikmiþsin bunu.
Ýnce Memed, ayaða kalktý. Þöyle bir iki kere kuvvetlice bastý. On,
on beþ adým yürüdü. Geri geldi. Biraz daha yürüyerek çarýklarýna baktý.
Yola düþtüler. Yolda, Ýnce Memedin gözleri hep çarýklarda. Bazý çabuk
çabuk yürüyor. Bazý duruyor inceden inceye tetkik ediyordu. Bazý bazý da
Memed:
Süleyman:
kimse dikemezdi.
Memed:
sordu.
Memed:
Anladým, dedi.
tarlalar...
Süleyman:
çamura küfretti.
Köy, uzaklarda kaldý. Köyden, bir iki dumandan baþka hiçbir þey
gözükmüyordu.
Süleyman:
Süleyman:
daire halinde taþlý tarlalara serpilmiþti. Uzun otlara yapýþmýþ tek tük
sümüklüböcek görülüyordu.
Süleyman:
seni?
Süleyman:
Þuraya oturalým.
Memed:
Bak sana deyim Süleyman emmi, babam öleli var ya, elimizde nemiz var,
nemiz yoksa hepiciðini almýþ Abdi Aða. Anam bir laf söylese döve döve öldürür.
Beni de tutar kolumdan yere çalar. Beni birinde iki gün aðaca baðladý.
Býraktý gitti yazýnýn ortasýnda. Yaa, orada, aðaca iki gün sarýlý kaldým da
Memed de kalktý.
Süleyman:
geçme. Birisi görür, haber verir keçi sakallý Abdiye, seni alýr götürürler.
Memed:
Memed:
anda sümürdü. Gözle kaþ arasý azýðý beline baðladý, keçileri önüne
doðru fýrlattý:
Arkasýndan Süleyman:
Memed, keçilerle birlikte gözden kayboluncaya kadar döndü döndü ona baktý.
Bak þu çocuða neler etmiþ keçi sakallý Abdi! Yürek parçalanýr haline
Karýsý:
Bre Süleyman, dedi, sen de her þeyi kendine dert edersin. Gel
içeri de iç çorbaný.
Akþam oldu, çiftçilerin hepsi çiftten döndü. Ýnce Memed gelmedi. Gün battý.
Döne:
köye gelseydi, hiç durmadan bir yerlerde, doðru eve gelirdi. Abdi
karanlýk vardý!... Silme karanlýk. Döne, Abdi Aðanýn evine doðru yola düþtü.
vardý. Iþýðýn yanýnda yüreði gürp gürp, ederek durdu. Bir iki yutkundu. Eli
Neden sonradýr ki, boðazýndan bir ses çýkabildi. Ses, ölü bir ses...
Abdi Aðam! Abdi Aðam! Tabanlarýnýn altýný öptüðüm Abdi Aðam! Memedim daha
Döne tekrarladý:
Kurban olduðum Abdi Aðam! Memedim gelmedi eve. Sizde mi ola? Onu sormaya
geldim.
Döne:
Ses:
Döne, ezile büzüle içeri girdi. Abdi Aða, ocaðýn baþýna, bir sedirin
Uzun, keskin yüzlü, küçücük, yeþil mavi karýþýðý, bir hoþ gözlü,
Döne, ellerini önüne kavuþturmuþ, öne doðru biraz eðilmiþ, sol elini de sað
Aðam, dedi, Memedim daha gelmedi çiftten. Sizde mi ola, deyi geldim.
Abdi Aða:
Hah, dedi, ayaða kalktý. Daha gelmedi ha? Vay it oðlu it vay!
Üç ses, üç yerden:
Abdi Aða:
gösteren Dursundu. Dursun çok iri yarýydý. Ötekilerse on beþer yaþlarýnda iki
çocuktu.
Aða:
Dursun:
Biz de onu konuþuyorduk. Noldu aceb Memede? Daha gelmedi, diyorduk. Gider
elinden? Eðer öküzlere bir þey olmuþsa, onda kemik komaz kýrarým.
Dursun, Döneye:
Döne:
Dursun emmisi!
Alýþkýn ayaklar, gidecekleri yolu biliyorlardý. Önce ufacýk taþlý bir tarlaya
abanmýþlar. Böyle uzun zaman sustular. Belalý bir karanlýk vardý. Böceklerin
ötüþünden baþkaca da çýt yoktu. Önce Dursun konuþtu. Kimseye deðil, geceye
söylüyordu.
Osman:
Kimbilir ki...
Ali:
Dursun:
Ali:
Kaçtýysa iyi etti, diye diþlerinin arasýndan ýslýk gibi bir laf
býraktý.
Osman:
Ali:
Osman:
Dursun:
devam etti. Çok çalýþýrsýn ama, kendi kendiyin aðasýsýn. Ne karýþanýn olur,
ne görüþenin. Tarlalara bir bakarsýn bulut çökmüþ sanýrsýn kara topraða. Öyle
Bir yazda Abdi Aðanýn verdiðinin, yani yýlda verdiðinin beþ mislini
alýrsýn. Bir þehir var, Adana þehri. Safi sýrçadan, tiril tiril yanar
gece gündüz. Aynen güneþ gibi. Onun içinde gezersin. Evlerin aralarý,
onlar sokak derler adýna, cam gibidir. Balý dök yala. Trenler gelir
gider. Denizin üstünde bir köy kadar vapurlar yüzer. Dünyanýn öteki
bir daha gözünü alamazsýn. Para dersen sel gibi Çukurovada. Yeter ki
sen çalýþ.
Dursun:
Çook, dedi.
Osman:
Dursun:
Alinin:
Dursun:
Ali:
Öyle, dedi.
Ali:
Benim de...
Dursun:
dersiniz?
Osman:
Ali:
Dursun:
de dolaþtý.
Dursun:
Baþýna bir iþ gelmesin? diye acýmýþ bir sesle sordu. Sesinde biraz
da hayret vardý.
Osman:
ona.
Ali:
Dursun emmi, sen bilmez misin onu? Ona bir þey olur mu? diye berkitti.
Dursun:
Bir hýrsýz gelir elinden öküzleri alýrdý. Daha ne kadar ihtimal varsa,
üzerinde teker teker durdular. Ama, üstünde ýsrarla durduklarý bir tek
Ateþ yandý geçti. Ocakta, kedi gözü gibi birkaç köz ýþýldadý kaldý.
Canlarý sýkýlýyordu. Ali bir türkü söyledi. Dertli bir türküydü bu. Geceye
yayýldý:
kalktýlar çalý toplamaya gittiler. Büyük bir yýðýn çalý yýðdýlar ateþin yanýna.
Osman:
Dursun:
Biz þimdi boþ dönersek köye, Abdi Aða kýyameti koparýr. Ýyisi
Ali:
Dilinden düþürmüyordu.
Dursun güldü.
Ali gözlerini ateþe dikmiþ kalmýþtý. Bir ara baþýný kaldýrdý. Gözlerini
Gitsin. Ýyi yaptý. O sýrçadan þehire gitti. Ilýk Yüreðir topraðýna gitti.
Oraya gitti deðil mi Osman? Memed, oraya gitti. Dursunun söylediði yere.
Osman:
Oraya... dedi.
Þafaðýn yeri ýþýrken üçü de uyandý. Tan yerinde hafif bir kýzýllýk
beyazlaþmaya baþladý. Sonra bir yel esti. Birazcýk soðuk ama, çok
Osman:
Haydi izleyelim.
Burada bir çift öküz yatmýþtý. Kocaman izleri bozulmamýþ, daha kalýp gibi
geldiler. Ali, birden bir çýðlýk attý. Ýkisi birden Aliden yana döndüler.
öküzleri gördüler. Öküzün biri mor, biri kýrmýzýydý. Ýki öküzün de kaburgasý
kaburgasýna geçmiþti.
Ali:
köye gitti o.
Osman kýzdý:
Dursun gülümsedi:
Dursun:
Kadýn dövünüyordu:
Dursun:
Bacý, dedi, ona hiçbir þey olmamýþtýr. Ben ararým onu. Arar
bulurum.
kesik inlemeye baþladý. Yüzü, gözü, saçlarý apak toza belenmiþti. Sonralarý
Baþý, ölü baþý gibi sað omzuna düþmüþtü. Koluna girdiler evine götürdüler.
Döne gittikten sonra kalabalýk bir karýþtý, canlandý. Ýlkin, kocakarý Cennet
Uzun yüzü, kýrýþýk kýrýþýktý. Boyu çok uzundu. Ýnce parmaklarý dal gibiydi.
Ölmese gelirdi.
Ölmese gelirdi.
Ölmese gelirdi.
Cennet karý:
verdi.
Ýbrahim karýncayý...
Karýncayý incitmemiþti.
Vay Memed!
Vay öksüz!
bellisiz.
Orada...
Gözüne düþmüþtür.
Gözüne...
beddua ettiler:
Kökü geçesice...
gürültüsünü duyunca durakladýlar. Bir zaman soluk aldýktan sonra, hep birden
suya koþmaya baþladýlar. Gelen suyun gözüne gözünü dikip baktý. Gelen baktý.
Kadýnlar, yan yana, üst üste halka oldular. Su, büyük kayanýn dibinden köpük
saçarak kaynýyordu. Kayanýn sol yanýnda büyücek bir havuz oluyordu su.
Cennet karý:
Çýkardý...
Kalabalýk, toplu halde de yürümüyordu. Her biri bir yerde, baþý eðik
gidiyorlardý.
içinde yandý. Köyün genç kýzlarý da ona yardým ettiler. Döne birkaç
Döne yemiyor, içmiyor, suyun gözünün baþýna oturmuþ gözünü kýrpmadan suya
Haber doðruydu. Döne her sabah, gün doðmadan kalkýyor, suyun baþýna gidiyor,
Bu, böyle on gün kadar sürdü. Sonra, Döne bitkin geldi evine kapandý. Þimdi
de baþka bir þey taktý aklýna. Gene her sabah çok erkenden kalkýyor, damýn
sönen bir kartal kümesi varsa yaya yapýldak oraya koþuyordu. Bir iðne, bir
Bana bak bacý, dedi. Benim yüreðim öyle hükmediyor ki oðlun ölmedi.
Bana öyle geliyor ki baþýný aldý gitti bir yere. Ben, onu bulurum.
Dursun:
Döne:
Dursun:
alsam... Dünyada hiç baþka bir þey istemem. Sen bilirsin Dursun
Ýnce Memed geldi geleli çoban deðil, Ýnce Memed, evin oðlu. Süleyman, Ýnce
Memedi caný gibi seviyor. Gelgelelim, cin gibi, neþeden taþan oðlana son
günlerde bir hal oldu. Aðzýný býçaklar açmýyor. Bir efkardýr kaptýrmýþ
gayrý.
keçi, durup azýcýk otlamasýn, azýcýk durgun görünsün, Memed derhal fark eder,
oturuyor bir aðacýn, bir kayanýn gölgesine, çenesini deðneðine dayýyor, dalýp
ekinlere bakýyor.
çabuk gevrer geçer. Bir tane bile alýnmaz. Bir tane bile. Geç kalýnýrsa.
Sabah oluyor, yataktan kalkýyor. Her bir yaný kýrýk. Ölgün ölgün...
Keçilerini önüne katýyor. Keçiler daðýlýyor. Her biri bir tarafa gidiyor.
Umurunda deðil. Baktýðý yok. Süleymanýn ak, güleç yüzü geliyor gözlerinin
Efkar basýyor: Topraða gene çöküyor. Toprak cayýr cayýr yanýyor. Ama o
çýkýyor. Ötelerde bir düzlük gözüküyor. Akþam sisleri çökmüþ düzlüðün üstüne.
gerilmiþ perde gibi. Bir boz toprak yýðýný. Otlarý yanacakmýþ, hemen
arkasýnda in cin yok. Buna daha beter kýzýyor. Koþa koþa tepenin baþýndan
Köye çok geç dönüyor. Süleyman ona, geç kalmasýnýn sebebini sorduðu zaman da:
Bir gün gene çok erken yataðýndan kalktý. Keçilerin aðýlýna girdi.
Sýcak, boðucu bir geceydi. Keçi aðýlý sasý sasý kokuyordu. Keçileri aðýldan
çýkardý, önüne kattý: Bazý bazý, daha þafak atmadan, þafaktan çok önce göðün
sýrmalanýr. Sonra da þafak atar. Memed, gün doðusuna baktý. Bugün öylesi bir
gündü.
gibi hafif, rahat buldu. Bu arada seherin yelleri de esmeye baþladý. Ufacýk
Yüreði küt küt atarak keçilerin yönünü Kýnalýtepeye doðru çevirdi. Memed
arkada, keçiler önde bir toz bulutu býrakarak koþuyorlardý. Tam tepenin
Telaþlý bir hali vardý. Keçiler daðýlýp oraya buraya gittiler. Memed
ara hýþýmla kalktý, keçileri tepeye doðru toplayýp sürmek istedi. Sonra
kalktý. Keçileri ayný aðýrlýkla topladý. Tepeye sürdü. Bir anda keçiler
siper etti. Uzaklara baktý. Gözüne ulu çýnarýn dallarý iliþti gibi geldi.
Yüreði hop etti. Tepenin arkasýnýn kuzey yaný ovaydý. Deðirmenoluk köyünün
sýrt giriyordu. Keçileri bu sefer sýrtýn dibine doðru sürdü. Önünden iki
küçük kuþ uçtu. Gökte de bir tek, bir kuþ gördü. Baþkaca, ovada siniler
kalkýyordu. Birden gözüne, aþaðýda, sýrtýn dibinde küçücük bir tarla çarptý.
Ekinin yanýna gelince, ekin biçeni tanýdý. Bu, yaþlý Pancar Hösüktü. Pancar
Hösük, gene farkýnda olmadý. Sonra keçilerin hepsi her yerden ekine daldý.
Bir hýþýrtý, bir patýrtýdýr koptu ekinin içinde. Keçileri ekinin içinde
görünce Pancar Hösük ifrit oldu. Elindeki oraðý hýþýmla keçilere fýrlattý.
Oraðýn arkasýndan var gücüyle küfrede ede kendi de keçilere doðru atýldý.
Memed, olduðu yerde durmuþ, Pancar Hösüðü seyrediyordu. Pancar Hösük bin
durup öylecene kendisine bakan çocuðu gördü. Onun keçilerin çobaný olduðunu
anladý. Ýþte buna müthiþ kýzdý. Tepesinin tasý attý. Keçileri bir tarafa
býraktý. -Oraðý attýðý yerden aldý. Küfrederek çocuða doðru geldi. Aðzýndan
köpükler saçýlýyordu:
Sen durmuþ seyredersin burada. Bir varayým da senin yanýna... Senin babayýn...
yerden, ona atmak için taþlar topluyordu eline. Yaklaþtý, çocuk ha kaçtý, ha
kaçacak... Çocuk kaçmadý. Hösük, o hýzla kolundan tuttu. Oraðýn sýrtýný kafasýna
boynundan, yüzünden oluk oluk ter akýyordu. Bu sýrada tekmil keçiler gene
ekine doldu.
Pancar Hösük:
Ancak bundan sonradýr ki, bir heykel gibi donmuþ kalmýþ Memed kýmýldadý.
Koþa koþa ekine gitti. Ekine giren keçileri çýkardý uzaklara sürdü. Geldi
Hösük:
Memedim, dedi, ulan seni araya araya bir hal oldular. Suya
Susuyordu.
Hösük sordu:
Bu keçiler kimin?
Hösük:
Hösük:
Ýyi adam Süleyman, dedi. Sonra da ekledi: Bre deli, gideceksin gitmeye,
anana haber versene. Usandýn Abdi namussuzunun elinden. Anana haber ver,
Nolursun Hösük emmi, dedi, benim Süleyman emmiye çoban olduðumu kimseye
söyleme. Nolursun yani. Abdi Aða duyarsa beni alýr götürür. Beni döve döve
öldürür.
Sana hiç kimse bir þey yapamaz, dedi. Deli! Adam anasýna
Hösük, sonra birdenbire lafý yarýda býraktý. Kalktý, Memede bakmadan ekine
geliyordu.
Hösük baþýný bir defa bile kaldýrmadan biçiyordu. Bazý bazý beli
Gün yýkýldý gitti. Gölgeler, upuzun uzadý. Memed, güneþe þöyle bir göz attý.
Gün kýzarýyordu. Ovadaki otlar yarý pýrýltýlý, yarý gölgeli. Otlar ipil ipil
ediyor.
Memedin ayaklarý Hösüðe doðru sürüklendi. O ayný hýzla biçmeðe hala devam
ediyordu. Karþýsýnda durdu. Yüreði küt küt atýyordu. Hösük, Memedin çýkardýðý
Göz göze geldiler: Hösük yorgun, Memedin ta gözlerinin içine baktý. Canevine
baktý. Memed, gözlerini indirdi. Gözleri yerde Hösüðe doðru bir iki adým
beni gördüðünü.
olsaydý bu harekette göze batacak bir þey yoktu yoksa. Ýþi olmadýðý zaman da
evinin önüne bir hasýr serer, üstüne oturur, hiç kimseyle konuþmadan
Döne üsteledi:
Hösük:
Döne hiçbir þey söylemedi. Öyle oldu ki kessen bir damla kaný
çýkmayacaktý. Kurumuþtu.
Döne:
Aðam.
Sonra Hösük oturdu. Olup biteni bir bir Döneye anlattý. Döne
Abdi Aða:
Kalabalýk karýþtý:
Az sonra beyaz don, beyaz gömlek içinde Hösük getirildi. Kollarýný sýký
Abdi Aða:
Aðaya döndü:
Hösük:
Söyledim Döneye.
Aða:
Hepsini teker teker, hiçbir þey unutmadan anlattý. Abdi Aða kýzdý,
küplere bindi:
Vay Süleyman vay! dedi. Demek Süleyman benim kapýdaki adamlarý alýr
çoban edersin! Kýrdýðýn ceviz kýrký geçti Süleyman! Demek Kesme köylü
Süleyman ha?
Hösük:
O, dedi.
önünde çekti:
Süleyman! Süleyman!
almaya utanmadýn mý? Sen hiç haya etmedin mi? Abdinin kapýsýndan
adam alýnýr mý? Þimdiye kadar bu olmuþ iþ mi? Sen bilmez misin
Süleyman:
Ýn hele attan Aða! Ýn attan da buyur içeri. Sana her þeyi bir bir
Abdi Aða:
Süleyman:
Abdi Aða:
Memed, bir taþýn dibine oturmuþ düþünüyordu. Onlarý görünce ayaða kalktý
yanlarýna vardý. Abdi Aðaya hiç hayret etmedi. Süleymanla göz göze geldiler.
Memed hiçbir þey demeden atýn önüne düþtü yürüdü. Boynunu omuzlarýnýn
içine çekmiþti.
Memed önde Abdi arkada öðleye doðru köye girdiler. Yolda ne Abdi Aða bir
þey sordu, ne de Memed bir þey söyledi. Yalnýz, Memed, her an, atý üstüne
Döne dýþarýya çýkarken o, atýn baþýný çevirdi. Döne, bir çýðlýk atarak
gelen soruyor.
Neredeydin Memed?
Bu ne hal Memed?
Haa Memed?
gibi bir toz çýkýyordu. Sabahtan beri, durmadan sap atan Memed, tanýnmayacak
hale gelmiþti. Kapkara. Yalnýz diþleri ýþýldýyordu. Sapý attý bitirdi. Sap
Yorgun, Memed, gitti güneþin alnýna aðzý yukarý uzandý. Firezlerin arasýndan,
yüzden, bir deri bir kemik kalmýþ... Yüzü buruþ buruþ. Derisi sarkýyor
geçmiþ...
Gözlerine sinekler çokuþuyordu. Sýrtýnýn tam ortasýnda, hiç iyi olmayan bir
yaðarý vardý. Ýrinlenmiþti. Ýrin kan karýþýðý. Bir de ekin tozu yapýþmýþtý.
Gün kuþluk oldu. Memed, bir yanýna döndü. Oluk oluk terlemiþti. Elini
geçtiler.
sað dizinin üstüne koydu daldý bu sefer de. Kendine azýcýk geldi
onu eðdi.
Getirdi, atý bin güçlükle döðene koþtu. At, kabarmýþ saplarý yaramýyordu.
Memed, döðenden indi, atla beraber saplarýn üstünden yürümeye çalýþtý. At,
kalkýyordu. Bütün döþü, sýrtý, saðrýsý köpüðe batmýþ. Memed de tere battý.
Yakýyor.
saplara bata çýka harmaný dönünce saplar yattý. Artýk biraz daha kolay
Öðleye doðru saplar iyicene ezildi. Saplar ýþýlýyor. Karasý gitti saplarýn.
Þimdi döðenin arkasýndan ince, altýn sarýsý bir toz usuldan, Memedin genzini
Ta uzakta bir adam, öbek yapýyordu. Onun ötesinde de bir iki kiþinin döðen
Firezler uzun uzun... Orak makinesi, ekini dipten biçer. Firez, toprakta,
ölgün ölgün yürüyor. Memed, döðenin üstünde düþünüyor. Hiçbir tarafa baktýðý
aðzýndan dökülüyor. Memedin hiçbir þeye aldýrdýðý yok. Güneþ baþýna vurmuþ.
Bir keresinde ayaða kalktý. Köyden yana uzun uzun baktý. Görünürde kimsecikler
yoktu.
Diþlerini sýktý.
soktu. Memed, oralý bile deðil. Neden sonradýr ki iþi fark etti dizgini çekti:
aldýrmýyorlar.
Yaklaþan ana, kan ter içinde kalmýþ, azýk tutan eli yere deðecekmiþ gibi
uzamýþtý.
Kolayladýn mý?
Memed:
Ana:
Memed:
Ananýn elinden testiyi kaptýðý gibi baþýna dikti. Uzun uzun, kana
kana içti. Testiden akan sularla göðsü, çenesi, göðsünden aþaðý bacaklarý
sýrýlsýklam oldu.
Ana:
gitti. Çýkýný açtý. Soðan vardý. Tuz da vardý. Ayran torbasýna küçücük
Uyandýðý zaman gün ikindin olmuþtu. Gözlerini ovarak kalktý, harmana koþtu:
Ana:
Ýki gün sonra harman savruldu. Üçüncü gün kasar sürüldü. Dördüncü gün de
gibi kaldý. Sebebi de Abdi Aðanýn gelip hakkýný almamasýydý. O gece Memedle
anasý sineklere yene yene ceçi beklediler. O gün kuþluk oldu Abdi Aða gelmedi.
Öðle oldu gene bir haber yok. Ýkindiye doðruydu ki, arkasýnda semerli beygirlere
görünce korktu. Yýllardan beri çok iyi tanýrdý onu. Dönenin kara bir deri
verdi:
Etme Aðam! Acýmýzdan ölürük bu kýþ. Etme. Eyleme. Tabanlarýný öpeyim Aðam!
Aða:
Döne:
Ettiler Aðam!
Döne?
Buyur Aðam
Arkasýndan yalnýz:
Yeme inþallah keçi sakallý. Doktor parasý, cerrah parasý et! Yýlancýklar
çýksýn da yeme.
bir þey söylemedi Döneye. Toprak gibi, taþ gibi donmuþ kalmýþtý her biri.
Ana:
Memed:
Ya bu kýþ?... dedi.
Anasý:
Bu kýþ?... dedi.
Eðer Ýnce Memedin bir dönüm topraðý bile olsaydý, gelecek yýl inekten bir
erkek buzaðýyý daha dört gözle, yatakta yatamayacak kadar büyük bir istekle
beklerdi. Gelecek yýl doðacak erkek buzaðýyý hayal meyal görür gibi olur.
Sonra iki buzaðý birden büyür. Büyük bir çayýrýn ortasýnda çangal boynuzlu
Çakýrdikeni bir yýl biter, iki yýl biter. Üçüncü yýl köküne kibrit suyu.
Kulak tüyleri kadife gibi yumuþaktýr. Ýnsan, avucunu iyice açar, orta
yerini kulaða sürterse, soðuk, yumuþak bir ürperti, bir tatlýlýk duyar.
Oðlunun derdi olmasaydý, buzaðý evin içinde bir top bahar gibi
Memedlerin evi bir gözdür. Bir göz toprak dam... Duvarý, ancak
Memedlerin evlerinin damý güneþte çeþit çeþit rengiyle yalp yalp yanar.
Ana, ocaða büyücek bir kütük atmýþtý. Dýþarda kara bulutlar güneyden
getiren ineði gördü. Ýnek rahattý. Önünde saman vardý. Yemiyordu. Evin öteki
Kalktý ineðin yanýna gitti. Ýneðin baþucunda duran danayý kulaðýndan tuttu.
Dana, buna huylandý. Baþýný elinden kurtardý, ineðin öteki yanýna kaçtý.
Oðlan gülümsedi.
Ana:
araya araya bir çalýnýn içinde buldum. Anasý baþýna durmuþ yalýyordu. Beni
Memed:
Ana:
Yaa! dedi.
Ana:
Abdi Aða da kýzgýn bize. Ölü fiyatýna alýr elimizden. Gene yazý
bulamayýz.
Memed susuyordu.
Ana:
Baþka çaremiz yok yavrum! dedi. Þu senin kaçman yok mu? Büktü belimizi.
Beni, dedi, bahane ediyor. Ben olmasam baþka bir bahane bulurdu.
Ana:
Kýþ geldi çattý. Kar diz boyu. Öðleüstünün karlý, bulutlu karanlýðý
Döne:
de tüketeli bir hafta oldu. Çuvallarýn dibi görüneli çok oldu. Bu yýl bizim
Bizim herif her yeri her evi gezdi. Ödünç istedi. Kimsede yok ki
versin.
maksat vardý.
Cennet Karý:
Döne:
Cennet Karý:
Döne:
Bilmem, dedi.
Cennet:
Döne:
günlerdir. Ev aralarýnda köpekler bile yok. Köy, bir dað baþý gibi ýpýssýz.
Herkes, kapýsýný bacasýný örtmüþ içeri çekilmiþ. Ýneði olanýn evinde samaný
Belki de on gün:
Her yýl böyle olurdu. Köyün yarýdan çoðu aç kalýr dökülürdü kapýsýna Abdi
Aðanýn.
Döne edemedi. Bir baþýna olsa neyse ne! Oðlan var. Günlerden
Bütün yüz, bütün beden durgun. Ölü gibi. Bir yere oturdu muydu,
akþama kadar oradan kalkmýyor. Baþýný iki eli arasýna alýyor, dalýp gidiyor.
toplanmýþ. Gözlerinde arada bir, iðne ucu gibi bir pýrýltý yanar söner.
içinde gelip yerleþmiþtir. Ondan önce Memedin çocuk gözleri bir hayranlýk,
sokulmuþ titriyordu. Bir tek kiþi vardý kalabalýðýn dýþýnda: Döne. Onlar,
Abdi Aðayý bekliyorlardý. Ýçerden, Abdi Aða çýkacak da onlara bir þey
Döne! Döne! diye baðýrdý. Sen doðru evine git! Sana bir tek
tane bile vermem. Evine git! Döne! dedi. Þimdiye kadar benim köyümden,
benim kapýmdan adam kaçýp da baþka köye, baþka adama çoban olmadý, yanaþma
olmadý. Bunu senin bir karýþ oðlun icat etti. Sen doðru evine...
Kalabalýða döndü:
Çocuk, çocukluðunu bilir, dedi Aða. Þimdiye dek, ben kendimi bildim
Abdi Aða, ambarýn kapýsýný açýnca, sýcak, tozlu bir buðday kokusu
fýrladý dýþarý.
Kapýda durdu:
Demedi demeyin.
Kalabalýk:
Yetmez ki...
Döneye...
Durmuþ Ali, tam altmýþýnda. Köyün en iri adamý. Yaþlý bir çýnar
kadar saðlam. Büyük yüzü, küçücük gözleri var. Ömrü boyunca ayaðýna ayakkabý
giymemiþtir. Ayaðýnýn altýnda kara, karýþ karýþ yýrtýlmýþ kalýn bir tabaka
sadece küfreder.
Ali, bir iki tanesini iþtahla yedi. Sonra gözleri sulandý. Karýsýna
döndü:
Kadýn:
Ali:
çýkmýyor, dedi. Döneyi kovdu. Dün bir tek tane bile vermedi.
Kadýn:
Ali:
Kadýn:
Duydum, dedi.
Ali:
Kalk bakalým avrat, dedi, þu ekmekten iyi bir çýkýn yap! Bir
Ali, elinde torba ve çýkýn, hýzla, gürleyen dallý bir aðaç gibi kapýdan
Ali:
Döne:
Döne:
Ali:
ateþi...
Bu gavur Abdiyi...
Ali:
beþ gün yetti. Ana oðul iki gün aç kaldýlar. Üçüncü günün sabahý
Ana!... dedi.
Döne:
Yavrum, dedi.
Döne, evin önünde bir zaman dikildi kaldý. Döneyi, dýþarda Dursun görüp
aðasýna haber verdi. Haber üstüne Aða dýþarý çýktý. Döne baþýný yerden
Döne:
Heyye, dedi.
Dað taþ, dere tepe sýrf meþedir. Meþeler kalýn, kýsa gövdelidir. Dallarý
dörtte üçünü Abdi Aða aldý elinden. Öteki köylülerden üçte iki alýrdý.
bacaklarý kuru birer aðaç gibiydi. Kupkuru. Avurdu avurduna geçmiþti. Yüzü
esmerdi. Gün yanýðý esmeri... Ona þöyle alýcý gözle bakýnca o meþeler mutlak
akla gelirdi. Kýsa, küt... Topraða meþe gibi saðlam yapýþmýþ. Her bir yaný
sert, keskin. Yalnýz bir yerinde, bir yerciðinde bir tazelik kalmýþ.
Dudaklarý çocuk dudaklarý gibi pembe pembe... Çocuk dudaklarý gibi incecik
Bazý bir yaprak gibi açýp, bazý dürüyor. Kasketi de yeni. Kasketi
yeni. Þalvarý iki yýl önce almýþtýr ya, giymemiþtir. Ýlk olarak giyiyor.
çoktu. Anasý iyi çorap dokurdu. Bir de... nakýþýn en güzelini anasý vururdu.
En son giydiði çorabý da beðenmedi. Çýkardý bir köþeye koydu. Anasýný yan
gözle süzerek sandýða gitti, açtý. Sandýðýn içi yaban elmasý kokuyordu.
Köþedeki nakýþlý çoraba gözü iliþince titremeye baþladý. Eðildi aldý. Yaban
elmasýnýn kokusu dört yaný sarmýþtý. Eli çoraba deðince titremesi arttý.
Yüreðinden ýlýk bir þeyler geçti. Bir hoþ oldu. Bir sýcaklýk, bir yumuþaklýk...
Bir türkü duyulur... Gecede baþka türlü, gündüzde baþka türlüdür. Çocuk
söylerse baþka tatta, kadýn söylerse... Genç söylerse baþka türlü olur,
türlüdür. Hep ayrý ayrý tattadýr. Sabahleyin baþka, öðle, ikindin, akþamlayýn
baþkadýr.
bir sýcaklýk, bir yumuþakþlýk meydana getirmiþtir. Aþk gibi, þefkat gibi bir
þey olmuþtur.
üstünde hep iki kuþ nakýþý bulunur. Gagalarýný dayamýþ öpüþür gibi
iki kuþ... Sonra, iki aðaç vardýr, gövdeleri küçücük. Tek, kocaman çiçekli...
Ýki aðaç yan yana dururlar. Çiçekleri öpüþecek gibi burun burunadýr. Sonra,
Dize kadar bir yýðýn kuþ, çiçek öpüþüyor, bir sürü ak su akýyordu.
Ana:
Memed:
Duymaz, dedi.
Ýkisi bir olup kafa kafaya vermiþler, kasabanýn nasýl bir yer olacaðý üstüne
içlerinden bir þey çekiyordu onlarý. Dursunun masal gibi anlattýðý Çukurova
çekiyordu onlarý. Kararý bundan tam iki yýl önce vermiþlerdi. O gün bu gündür
Bundan üç gün öncedir ki, ikisi bir olup, meseleyi Memedin anasýna açtýlar.
Ana:
mu? Sonra Abdi Aða ne der? Bir duyarsa Abdi Aða, vallaha bu köyden
Ana:
Olmaz, dedi.
Sonunda:
avýna giderlerdi. Memedin üstüne bir avcý daha yoktu köyde. Pireyi
vururdu. Öyle de atýcýydý. Kel Ali, onlarý böyle süslü püslü giyinmiþ,
Sonra Memed yeþil topraðýn orada durup derin derin soluk aldý:
da kasaba...
Mustafa:
göðsünü baðrýný açmýþ uzun boylu, yorgun, terlemiþ bir ihtiyar çýktý.
Ýhtiyarýn gür, tokmak gibi vuran bir sesi vardý. Oturur oturmaz,
heybesinden bir çýkýn çýkardý açtý. Çýkýnda yufka, ince, beyaz ekmekler
vardý. Bir de kocaman kýrmýzý bir soðan... Soðanýn yanýnda da çökelek vardý.
Memed:
Ziyade olsun.
Mustafa:
Ziyade olsun.
Ýhtiyar:
Memed:
Ziyade olsun.
Mustafa:
Ziyade olsun.
Memed:
Mustafa:
Ýhtiyar:
Memed:
Orada yiyeceðiz.
Mustafa:
Orada yiyeceðiz.
Memed:
Ýhtiyar:
ayak uydururum?
Memed sustu.
sonra gitti, suyun kýyýsýna yatýp doya doya içti. Elinin tersiyle
baþladý. Neden sonradýr ki kav aldý, ortaya hoþ bir koku salýverdi:
Cýgarayý yaktýktan, belini de nar aðacýna bir iyice dayadýktan sonradýr ki:
Memed:
Deðirmenoluktan.
Mustafa:
Deðirmenoluktan.
Ýhtiyar:
gavur Abdi de aða olmuþ. Duyduk ki köylüleri kul gibi çalýþtýrýr, hepsini
Abdi köylerde, sopayla döve döve adam öldürürmüþ. Beþ köyün hükümeti,
padiþahý Abdi imiþ. Astýðý astýk, kestiði kestik... Vay bre keçi sakallý
Vay bre Abdi! diye hayret ediyordu. Vay bre Abdi! Vay bre keçi
sakallý Abdi!
Gülmeyi býraktý:
deyyus, o yiðit kesilen, avradýný... Abdi var ya, bir tavþan kadar
böyle bir namussuz olacaðýný bilseydim canýný cehenneme gönderirdim. Kaç para
Demek Abdi padiþahlýk davasýnda? Kul etmiþ beþ köyü ha? Tüüüüüüüh! Vay
anasýný!... Ulan Abdi senin böyle bir namussuz çýkacaðýný bileydim... Bir
bileydim Abdi!
kaçmadý:
günler geçti.
Memed, bunu görünce Mustafayý dürttü. Belli etmesin diye. Ýhtiyar bunu da
gördü.
Memed:
Duyduk, dedi.
Mustafa yýlýþarak:
Ahmet geliyor diye avuturlardý. Koca Ahmet bir dehþet olduðu kadar bir
sevgiydi de. Koca Ahmet bu iki duyguyu yýllar yýlý bu daðlarda yan yana
götürebilmiþti. Bunun ikisini bir arada götüremezse bir eþkýya, daðlarda bir
yýldan fazla yaþayamaz. Eþkýyayý korkuyla sevgi yaþatýr. Yalnýz sevgi tek
On altý koca yýlda Koca Ahmedin burnu kanamadý. Koca Ahmet, on altý yýl
Köye geldiðinde bunu duymuþ, adamý vurup daða çýkmýþtý. Adam Hüseyin Aða
idi. Yol kesmezdi. Onun dolaþtýðý yerlerde baþka hiçbir eþkýya da yol
kesemezdi.
Çukurovanýn en zengin adamýný seçer, bir çetesiyle ona bir mektup yollardý.
Þu kadar para isterim diye. Mektubu alan zengin adam; hemencecik istenilen
ederler, öldürürler, çoðu gene beþ para alamazdý. Elleri boþ, Çukurovadan,
Koca Ahmet aldýðý parayý har vurup harman savurmazdý. Zaten nereye
kýzdýðýnda:
bile deðildi.
Bir eþkýya kadýna bakmadý, yol kesmedi miydi, Koca Ahmet gibi...
Mustafa:
Babam der ki, Koca Ahmet gibi yiðit eþkýya, namuslu, fýkara babasý eþkýya
gelmedi bu memlekete.
Ýhtiyar:
Mustafa:
Babam der ki, uzun boylu, karayaðýz, koca býyýklý dað gibi bir
büyük, kara bir beni varmýþ. Gözlerinden ýþýk saçarmýþ. Meteliði vururmuþ.
Gavur Abdinin avradýný eþkýyalardan alýp da, ona geri veren kim?
Mustafa:
ak kýllarýn arasýnda büyücek, yeþil bir ben gördü. Ben yeþil, kara
Mustafa sýrnaþtý:
Adam:
Memed, hayranlýkla:
Saðlýcakla kal!
Mustafa:
Saðlýcakla kal!
Ýhtiyar:
gibiydi. Acýydý. Bir zaman içinde bir sevinç çaðýldýyor, sonra kararýveriyordu.
Yan gözle birkaç kere Mustafaya baktý. Mustafa þaþkýnlýk içindeydi. Yokuþu
Birden gülümsedi.
Ne güldün desene?
Mustafa:
Desene?
Memed ciddileþti:
Mustafa:
Memed kýzdý:
Mustafa:
De git sen de, dedi. Bu adam hepimiz gibi adam. Dedem gibi
Memed:
Mustafa:
Görmedim.
Görmedim.
Yok.
Görmedim.
Mustafa:
Memed:
Gözleri çýra gibi yanýyordu. Yüzünde bir hoþluk vardý. Bir cana
Bu kadar uzun, böyle kývrýla kývrýla, ak ýþýklar saçarak düz bir ovada giden
Memed:
Yaklaþtýk.
Mustafa:
Neden belli?
Tamam, dedi. Bura Çukurova iþte. Durmuþ Ali Emmimin anlattýðý iyi kalmýþ
aklýnda.
toprakla bir beyaz toprak yan yanadýr. O arayý da cilpirti çalýlarý almýþtýr.
Cilpirtiliði geçince kasabanýn ilk evleri göründü. Bir kýsmý saz evlerdi
bunlarýn. Saz evlerin alt baþýnda büyük kiremitli bir yapý görünüyordu. Sonra,
orta yerinde de yaþlý, dallarý çýplak denecek kadar yapraksýz, bir tarafý da
tamamen kurumuþ ulu bir dut aðacý vardý. Bu kadar kocaman bir mezarlýðý da
korku, bir ürperti düþmüþtü. Ýlk dükkana varýnca mezarlýðý unuttular. Ýlk
Dükkancý bir uzun masanýn üstüne renk renk þekerleme dolu kavanozlar
ipek krepler... Krepler sýra sýra, bir uçtan bir uca dükkanýn içine asýlmýþ.
Kaldýrým yer yer sökülmüþtü. Memedin içinden, topraðý bile örmüþler, geçti.
Çarþýnýn sað yanýna sýralanmýþ ihtiyar, kambur dut aðaçlarý vardý. Bunlar
Burunlarýna alýþmadýklarý bir koku geliyordu. Acý, sabun kokusu... Tuz, yeni kumaþ,
küf, zahire kokusu...
sesleriyle doluyordu.
Mustafa:
edip de haný soramadýlar. Sonra bir dükkanýn önünde duraladýlar. Gün batmýþ.
saat kadar soracak kimse bulamadan, bir münasip adam bulamadan dolaþýp
durdular. Öyle olur olmaz adamlarý gözleri tutmadý. Durup kötü kötü
dokumasý, þayak bir ceket giymiþ biri, hýzla yürüyordu. Memed, her þeyi
Memed:
Adam:
Eee... Ne istiyorsunuz?
Adam:
Ýþte han burasý, deyip yoluna ayný hýzla, ayný dað yürüyüþüyle
Memed:
Mustafa:
Bulmalý.
doluydu.
Ýçerde at, eþek gübresi diz boyuydu. Gübre ýslak ýslak; insanýn genzini
bir direðe büyücek bir fener asýlýydý. Fener camýnýn çok yeri isten kararmýþtý.
Memed, Mustafaya:
Mustafa:
Kocaman.
Ortadan kýsa boylu, küçücük, içe çökmüþ çeneli bir adam, telaþla
ediyordu.
Bir tanesi:
Tatlý, çocuksu bir yüzü vardý. Arada bir de, ne düþünüp ne kuruyorsa, kendi
kendine gülüyordu.
Ýhtiyar:
Napacaksýn o deyyusu? diye sordu. Suya düþmüþ o fýkara dedi, sonra da.
Mustafa:
Ýhtiyar:
Ýhtiyar:
Memed:
Ona bakma emmi, dedi, biz hana bu gece yatmak için geldik.
Nerede þu adam?
derdinizi.
deðil...
Ýhtiyar:
Hancý:
götürür.
Ýhtiyar:
dökülecekmiþ gibi çatýrdýyordu. Toz, toprak içinde yüzen bir odaya girdiler.
Ýhtiyar:
Memed:
Mustafa:
Ýlk.
Ýhtiyar:
Nasýl olur? dedi. Her biriniz yirmi yaþýný geçkin görünüyorsunuz: Nasýl
Memed, utanarak:
Ýnemedik, dedi.
Ýhtiyar:
Hangi köydensiniz?
Memed:
Deðirmenoluktan...
Ýhtiyar:
Memed:
Ýhtiyar:
Memed:
üstünde kara bulut gibi bir sürü sinek dönen bir bakkal dükkanýna
girdiler.
Memed:
dolmuþ buldular. Soyunmadan yataða girdiler. Odayý kalýn bir sigara dumaný
tahta kurusu ölüleriyle benek benek olmuþ duvarda bir gaz lambasý hayal
Memed:
Heyye, dedi.
Hasan Onbaþý:
Memed:
Ya Maraþý görseniz siz! dedi. Bir bedesteni var, renk renk ýþýk.
Her þey yüzüne güler. Lal olur kalýrsýn karþýsýnda. Bir yanda kutnu
Abooov! dedi.
Hasan Onbaþý:
Memed:
Hasan Onbaþý:
Buranýn bir tek aðasý kim? diye tekrarladý. Adý ne? Bu dükkanlarýn, bu
Memed:
Abdi Aða.
Onbaþý:
Memed:
Ya kimin olacak?
Onbaþý:
Aðanýn...
Onbaþý:
Çoðu onun...
Sonra:
Bana bak oðlum Memed, dedi. Burada, senin öyle bildiðin aðalar yok. Bu
her birinin bir sahibi var. Tabii aðalarýn tarlalarý çok. Fýkaralarýn az.
Memed:
Onbaþý:
Maraþýn topraðý... Hocaoðlu adýnda bir Aða anlattý. Bir dünya kadar
derler bir ulu yatar, onun türbesini anlattý. Sonra birden anlatmayý býraktý,
duyulmaz, kalýn bir sesle türkü söylüyordu. Adamýn uzun yüzü gaz
lambasý ýþýðý altýnda türlü türlü þekle giriyor, bir uzuyor, bir kýsalýyor,
baþýna çekti.
köyü bir nokta gibi kalmýþtý gözünde. O kocaman Abdi Aða, karýnca gibi
kalmýþtý gözünde. Belki de ilk olarak doðru dürüst düþünüyordu. Aþk ile þevk
Kendini de insan saymaya baþladý. Yatakta bir taraftan bir tarafa dönerken
söylendi.
þiþti. Yüzü sararmýþ, sapsarý kesilmiþti. Ama yüzünde bir memnunluk vardý.
Memed:
Mustafa:
Desek.
Hancý:
Memed:
Mustafa:
Keþke...
onlara görülmedik bir kalabalýk göründü. Memed, kendi kendine Karýnca gibi
Þerbet! Þerbet! Bal þerbeti! Meyan kökü! Beyen kökü! Bir içen
Gözü sarý pirinç güðümde kalan Memed, güðümü yakýndan görebilmek için:
þerbet doldurdu uzattý. Þerbet soðuk, buz gibi köpükleniyordu. Her ikisi de
Bir köþe baþýnda, yüksekçe bir kütüðün üstüne oturmuþ biri nal
Burnuna hoþ bir koku geldi sonra. Bu, kebap kokusuydu. Arkalarýna dönünce,
Kebapçý çýraðý Buyurun buyurun, diye iltifatlar etti. Bu daha çok þaþýrttý
onlarý. Oturdular, kebap beklediler. Dünkü çarþý, dünkü kasaba, dünkü dünya,
serseme dönmüþlerdi.
Mustafa:
Sahiden.
Memed:
Aðasýz köy!
Krepler asýlý bir dükkana girdiler. Memed, bir ipek krep seçti. Sarý
Memed:
sýcak ekmek aldýlar. Ekmeðin üstünden sýcak sýcak buðu çýkýyordu. Helvayla
Sevinç içinde. Memed de kapýlarýna doðru yürüdü. Yürüdü ya, ayaklarý geri
geri gidiyordu. Evin duvarýna sýrtýný dayadý, durdu. Girse mi girmese mi?
Girmemeye karar verdi. Döndü, çitlerin karanlýðýna sine sine yürüyordu. Bir
evin önünde soluk soluða durdu. Evin önünde dallarý þemsiye gibi açýlmýþ bir
gitti yere yattý. Yorgunluðu yavaþ yavaþ çýktý. Bacaklarý çok uzun, ince
yapýlý, rengi yeþile çalan, duman gibi, hani duman arkasýndan görünen aðaç
yeþili var ya, onun gibi, boynu, gagasý gövdesinden ayrý dedirtecek kadar
uzun bir kuþ vardýr. Hep su kýyýlarýnda bulunur. Adýna Deðirmenoluk köylüleri
divlik kuþu derler. Sesinden kinayedir. Bu kuþ, bir tuhaf, ýslýk gibi öter.
Uzun ýslýðýnýn sonu kesik kesik biter. Baþlar biter, baþlar biter. Bütün
ötüþün tadý, örütüþü bu kesik kesik sondadýr. Memed bu ötüþü týpký týpkýsýna
taklit ederdi. Birkaç kere yattýðý yerden divlik kuþu gibi öttü. Gözü
üste birkaç kere daha öttü. Neden sonradýr ki, kapý usulcana açýldý.
Hatçe, dedi.
Hatçe:
Bacaklarý geriliyordu. Taze çimen kokusu... Baþý dönüyordu. Sen olmasan ben
ölürüm. Yaþamam. Ýki gün gittin de... Dünya baþýma dar geldi.
Memed:
Ben de duramadým.
Hatçe:
Kasaba?
Memed:
Dur, dedi. Sana söyliyeceðim var. Ýþler baþka... Bir Hasan Onbaþý
tanýdým. Bir Hasan Onbaþý ki, Ýstanbulu bile görmüþ... Bir Hasan Onbaþý ki...
Hasan Onbaþý Maraþlý... Maraþýn içinden olurmuþ. Bana her bir þeyi söyledi...
Bir Hasan Onbaþý ki, bana dedi ki al niþanlýný gel Çukurovaya... Hasan Onbaþý
dedi ki, Çukurovanýn aðasý yok. Öyle dedi. Hasan Onbaþý bana tarla bulacak,
öküz bulacak, ev bulacak... Hasan Onbaþý var Çukurovada. Niþanlýný kaçýr gel
dedi.
Hatçe:
Hasan Onbaþý...
Memed:
Bir iyi adam ki canýyýn içine koy. Bize her bir þeyi yapacak... Kaçarsak.
Hatçe:
Kaçarsak...
Memed:
varken, bize yok, yok gayri. Yaa, Hasan Onbaþý... Ulan delikanlý,
dedi, al niþanlýný, kaçýr gel. Peki dedim ben de, on gün sonra alýr
gelirim.
Hatçe:
On gün sonra...
Hatçe:
Memed:
On gün sonra...
Hatçe:
Korkuyorum.
Memed:
Hasan Onbaþý Çukurovada varken. Amma benim derdim anam. Anama zulmeder Abdi.
Memed:
Hatçe:
Ben korkuyorum. Abdiden korkuyorum. Yeðeni hep bizde. Anamla hep fiskos... Bir gün
önce...
Yollara... Ver elini Çukurova... Hasan Onbaþý biz geldik deriz. Þaþar kalýr.
Uzun uzun sustular. Soluklarýndan baþka ses yoktu. Gece böcekleri ötüþüyorlardý.
Ben korkuyorum.
Memed:
Anamdan korkuyorum.
bir adamdýr. Hatçenin anasýysa Allahýn bir belasýdýr. Köyde ne kadar kavga,
ne kadar gürültü varsa içindedir. Uzun boylu, güçlüdür. Evin bütün iþini o
her gün Memedlerin evine gelirdi. Memedin anasý ona en güzel örnekleri verir,
Bunun üstüne, on altý yaþlarýnda olan oldu. Memed yorgundu. Çift sürmeden
bir gülme aldý. Bir taþýn üstüne oturdular. Karanlýk basýyordu. Hatçe kalkmak
oluyordu:
Memed:
Hatçe Memedden çekiniyordu. Memed tutmuþ göndermiyordu. Bir ter basmýþtý ki...
yetiþti tuttu. Kýz durgunlaþmýþ, kuzu gibi olmuþtu. Memedin de eski heyecaný
azýcýk geçmiþti.
Memed:
Ýþte bundan sonradýr ki, gün geçtikçe sevdalarý büyüdü, kara sevda
Hatçeye iþkence yaptý anasý. Çaresiz. Geceleri elini ayaðýný baðladý. Kapýya
kilit üstüne kilit vurdu. Çaresiz. Hatçe her engele bir çare buldu. Hatçe
ürperirdi. Türküleri duyan, söyleyen hala ürperir, içinden bir þey baþlar
de usuldan aðarýyordu.
Memed:
Yürüdük.
dönüyorlardý.
Kör Hocanýn nal þýkýrtýsý... Kaldýrýmý beyaz; sýykal, yani cilalý çay
yüzünde takma gibi duruyor. Hasan Onbaþý bir yer bulur. Bir de çift, yani iþ
bulur. Nedense Hasan Onbaþýya çok güveniyor. Bütün dünyayý karýþ karýþ
gezmiþ, biliyor, diyor içinden. Kasabanýn aðasý da yok. Hatçe, anasý, üçü
olunca, bir gün köye gelecek, Çukurova böyle böyle diyecek... Bütün bir köy
arkasýnda inecekler Çukurovaya. Abdi, tek baþýna kalacak köyde. Ne ekin ekmesini
Ana:
Uyandýðý zaman gün kuþluktu. Anasý, baþýnda oturmuþ ona bakýyordu. Birden,
güneþ vardý. Güneþe þöyle bir göz attý. Birden kamaþan gözlerini içeri
bütün karanlýða karþýn, yüreðine bir yerlerden bir ýþýk, bir aydýnlýk sýzýyordu.
ama bu kadar güzel kimse söylememiþti. Sarý þavka gelince coþmuþtu Memed...
çaktý. Oðlunun saçlarýný okþadý. Gözlerinin içine baktý. Oðlu bir þey, ama
dedi. Bir þey var. Mutlak bir þey var. Memede baktý. Memed, hareket edecek,
Dayanamadý:
Ana:
Ana:
Memed:
Düþündük ki, sen köyde kalýrsan, Abdi Aða, sana zulmeder. Sen
Sen delirdin mi? dedi. Ben yurdumu yuvamý, evimi barkýmý býrakýr
Memed:
Ana:
Ben sana yüz kere söyledim. Vazgeç bu Hatçeden. Yüz kere, bin
Memed:
Abdi Aða herkesin gönlünün Aðasý mý? Alýr kaçarým. Benim bir tek
evelallah...
Ana:
git Hatçeyi. Gene de sana derim ki oðlum sen yalnýzsýn. Bundan iyilik çýkmaz.
Karþýnda beþ köyün kocaman Aðasý var. Kýzý onun yeðeni istiyor. Bunun sonu
Ýki gün sonra duyuldu ki, Abdi Aðanýn öteki köydeki yiðeni
Hatçe için dünür göndermiþ. Dünürleri arasýnda Abdi Aða da var. Çýðýrýp
aðlar avunur.
Ýki gün sonra da niþan takýldý. Abdi Aða da gelinine bir beþi biryerde
taktý.
Korkar Memed.
Hiç de korkmaz.
Göremez.
Memed bu!
Memed olsun. Memed kaç para eder. Abdi onu parça parça ettirir de leþini
itlere attýrýr.
Nereye gider?
Nereye gitse, yýlanýn deliðine bile girse, Abdi Aða onu bulur çýkarýr.
Vay fýkara!
Yeþil sarý.
Akþamadek... Düþünürmüþ...
O da oðlundan korkuyor.
Duymuþ da gülmüþ...
içinde.
Boynuzlu...
Geyik boynuzlarý...
Geyik...
Zulüm.
Zulüm.
Onmasýn inþallah...
Yavaþ yavaþ...
Öldürse...
Çocuk ama...
Say!
Keþkeee!
Olmaz inþallah.
Bulur inþallah.
Yavaþ yavaþ!
Çýkýverse...
Oðulsuz kalmasýn.
Bir köy insaný tekmil konuþuyordu. Ýçlerine dert olmuþtu Memedin iþi.
Ama ellerinden bir gelir yoktu. Bu konuþmalar Abdi Aðanýn kulaðýna dakikasý
Olup biteni, köylünün neler konuþtuðunu bir bir biliyordu. Adamýný gönderdi.
Memedi evine çaðýrdý bir gece. Memed, süklüm püklüm gelip karþýsýna el pençe
Ula namussuz nankör! Köpek gibi kapýmda büyüdün. Adam oldun. Ulan namus
ufak bir hareket yoktu. Yalnýz, o iðne ucu kadar küçücük pýrýltý gelip
gözbebeklerine oturmuþtu.
Abdi Aða:
Bana bak Memed! dedi. Bu köyde yaþamak, ekmek yemek istiyorsan benim
dediðimden ayrýlma. Sen çocuksun. Sen bilmezsin. Sen beni bilmezsin. Ben
adamýn ocaðýna incir dikerim. Duydun mu ekmeksiz, nankör? Ben adamýn ocaðýna
incir dikerim.
niþanlýsýna göz dikemez. Ben adamý parça parça eder de leþini köpeklere
atarým. Bana bak! O kapýdan bir daha geçmeyeceksin. Anladýn mý? Geçmeyeceksin.
Anladýn mý?
Memedi birkaç kere sert sert sarstý. Taþtan ses çýkýyordu da ondan ses
öldürmemek için kendini zor tutuyordu. Diþi diþini yiyordu. Avurt etleri.
etmek haram zaten. Besle kargayý gözünü oysun. Defol, itin oðlu.
Dýþarý yarý baygýn, yarý sersem çýktýðýnda, yere kocaman bir tükrük attý.
yel esiyordu. Yel, soðuk bir yeldi. Arada bir, durup durup köpekler
karanlýða havlýyorlardý. Sonra, yalnýz bir horoz uzun uzun öttü. Vaktinden
Memed, hayli zamandýr kocaman dallarý þemsiye gibi açýlmýþ dutun yanýndaki
Memed, hiçbir þey düþünemez. Memed, yalnýz üþüyordu. Memed, bir þeyler
bir titreme alýyor, sonra geçiyordu. Çitin ötesinde bir patýrtý duydu, kulak
kabarttý. Bu, çitten atlayan bir kediydi. Öyle sandý. Anasý düþtü aklýna bir
ara.
Etini kesmiþler gibi bir yerleri aðrýdý. Yüreðinde bir zehir acýlýðý
duydu. Bir sýzlama. Ýþkence edeceklerdi anasýna... Çok uzakta bir þimþek
içinin karanlýðýndan bir ýþýk yolu geçti. Uzun bir ýþýk yolu.
Deðirmenoluk köyünden baþka hiçbir yere çýkmamýþ bir insanýn bile geniþ bir
dünyalar yaþanýyordur.
Memed de düþ görüyordu. Hem korkuyor, hem düþ görüyordu. Kafasýnda birden,
çaresizliðini unutuveriyordu.
yavaþ yavaþ kýzardýðýný görür þaþardý. Baþka þeylere, belki korkuya yorardý
bunu.
sanki.
serbest hissettiler.
sonra bir ormana düþtüler. Çakan þimþeklerden arada bir orman ýþýyor, ortalýk
Memed kýzdý:
Memed:
Gülme, dedi. Öyle bir yaðmur yedik ki, deðil deri kesenin
Memed:
Hatçe:
Yok, dedi.
Hiçbir kuru þey yok ki ellerimi kurulayým. Elim deðince kav ýslanacak.
Hatçe:
Memed:
Hatçe gülümsedi.
Memed:
kucak çalýyla geri döndü. Çalýlar ýslaktý ya, aslýnda kurumuþlardý. Ýnce
ince kýrdýlar, kovuðun orta yerine yýðdýlar. Memed, kavý çaktý. Çaktý
ama, kav yansa bile, tutuþturmaz ki çalýyý. Çalýnýn tutuþmasý için küçücük
Memed:
Az sonra elinde yaðlý bir çýrayla döndü. Kocaman, iki aðýzlý hançerini
Küçücük bir yalým olsa çýra alýþýverir. Bir kibrit olsaydý þimdi...
her þey kolaydý ama... Kibrit de almýþtý Memed. Ama kibrit ýslanmýþ,
Memed:
Hatçe bohçayý açtý. Aradý taradý. Entarilerinin içinde sýkýþýp kalmýþ bir
mendil buldu. Bu, Memedin ona ilk hediyesiydi. Kýrmýzý benekli bir mendildi.
Hatçe:
O, dedi.
Hatçe:
Memed:
Ohhooo, dedi, bunlarda bir kuru parça deðil, yüz parça bile
bulunur.
Hatçe:
Memed:
Avurdu acýmýþtý. Bezin üstünü küçücük bir alev yalayýnca sevindi. Hemen
donunu çýkaramýyordu.
Memed:
Memed:
avuçlarýna aldý kapadý. Omuzlarý titriyordu. Boynu, bir kuðu boynu gibi uzun,
Hatçe!
söylüyordu. Anladý.
Hatçe:
Hatçe kuruyan gömleðini giydikten sonra donunu çýkardý. Memed, onun taze,
dolgun bacaklarýný gördü. Çoktan beri, içindeki arzu, dayanýlmaz bir hale
gelmiþti.
Hatçe! dedi.
Hatçe:
tuttu. Hatçe öteye öteye gitti. Memed, Hatçeyi bütün gücüyle sardý.
diyordu.
Sonra, arkasý üstü gene yattý. Korkusu tamamen gitmiþti. Ýçinde bir
doluydu. Hiç þüphelenmedi. Sabah olup da Hatçe her zamanki vaktinde yataktan
geçmiþtir. Kýzý kaçan, atý, öküzü, horozu çalýnan evinin kapýsýna çýkar,
Köylü hiçbir cevap vermez ona, aldýrmaz. Küfredenin bir zaman sonra hýrsý
Kocasýna:
Çok þükür...
Kadýn:
Sus, dedi. Sus! Bir duyan olmasýn, Abdi Aða, kýzý biz kaçýrttýk sanýr
da derimizi yüzer.
Sonra ana, töre olduðu üzere, evin kapýsýna çýktý usul usul dövünmeye
Gel içeri, dedi. Ýyi yaptý kýz. Gönlünün istediði ile kaçtý ya.
Nolursa olsun. Hiç sesini çýkarma avrat! Baðýrma. Git, Abdi Aðaya
Telaþla:
Abdi Aða:
Durdu düþündü:
Kadýn:
Aðam... dedi.
Aða:
Söyle, dedi.
Kadýn yeniden:
Aða:
yaptý.
Meseleyi az zamanda bütün köy duydu. Bütün köy, düðün bayram yapýyordu.
Karýsý, genci, çocuðu, kýzý hep bir aðýzdan sevinç çýðlýklarý atýyorlardý.
Ama, Abdi Aðadan gizli. Abdi Aðanýn, onun adamlarýnýn yanýnda köylü,
altýnda evden eve gidip gelmeler, yaðmur altýnda büzülerek, aðýz aðýza
Derken alay-ý vala ile öteki köyün insanlarý, baþta niþanlý olmak
üzere sökün ettiler. Her birinin elinde bir av tüfeði vardý. Niþanlý
Abdi Aðanýn kapýsýna kadar getirdi. Kadýný Abdi Aða da gördü. Kendini
baþladý.
Abdi Aða, lafýný bitirince, öteki köylü Rüstem atýldý. Kel kafalý,
Ben söyleyim de, beni dinle aðam, dedi. Dün akþamdan beri
Birkaçý birden:
Öyle, dedi.
Rüstem sordu:
Kalýr, dediler.
Abdi Aða:
Birkaç ses:
Topal Ali, eðer gönlü isterse, yaðmur olmasýn isterse, kuru topraðý,
Rüstem:
Kuþu bile izler. Yeter ki kanadýnýn bir yaný azýcýk topraða deðsin. Uçan
Abdi Aða:
Eðer Ýnce Memed topraða bastýysa, ben onu bulurum. Kuþ olup uçmadýysa ben
övüp duruyorlar.
Hösük de gelmiþti Aðanýn evinin önüne. Hani Pancar Hösük var ya,
yýllardan beri bir tarlada, yan yana çift sürerlerdi. Topalýn ne yaman bir
izci olduðunu bilirdi. Zaten bu yanlarda bilmeyen yoktu. Abdi Aða da duymuþtu
ününü Topalýn. Köylülerin onu bu kadar övmeleri tanýtmak için deðil, övünmek
içindi.
bir konuþabilse. Topal onu kýrmazdý. Bunca yýl birlikte tuz ekmek
diye kabarýyordu.
Yiðit adam desinler, iyi adam desinler, Topal gibi adam yok þu
sýnýr olmazdý.
Topala iþi düþenler, bir iki gün önce, Topalýn kulaðýnýn duyacaðý
topraðýný bir bir gez bulunmaz. Analar bir tek izci doðurmuþ, o da
Ali:
Hösük:
eder.
Topal Ali merakla Hösüðün arkasýna düþtü. Demin azýcýk durmuþ olan yaðmur
Topal Ali gözü kapalý bile sürer böyle izi. Hösük, bir damýn karartýsýna
Bre kardaþým, gel otur yanýma þöyle. Bre Ali, nasýl edip de teslim
edicen fýkarayý Abdiye. Sen bunu nasýl yaparsýn? dedi. Kýyma Ýnce
iyi adam var mýydý? Seni de çok severdi. Mezarýnda kemikleri sýzlar
sonra. Bilirim. Hemen þimdi elinle koymuþ gibi bulursun. Abdi ona
çok kötülük eder. Kötülüðü sen etmiþ olursun ona. Sana bir þey söyleyim
Herkes öldü sandýydý onu. Altý ay mý, bir yýl mý sonra ne, ben gördüm de
anasýna ben haber verdim saðlýðýný. Yaa öyle olduydu o zaman. Herkes öldü
biliyordu oðlaný. Baþýný sokar bir yere. Gel kardaþ þaþýrt bunlarý. Kim
neredeler acep þimdi? Titreþiyorlardýr þimdi. Ha Ali! Bana bir þey söyle Ali.
Vazgeç bu iþten.
önce iz sürecek, kocaman bir köyün önünde iz sürecek, kaçanlarý bulacak diye
ýrmak akýyordur þimdi. Bir ýrmak durmadan akýyor. Ali kardaþ! Korkuyorlar
ettiðine bak! Durmuyor etmiyor. Þunlarýn haline acýsa da dursa, dursa Ali
kardaþ! Bir kuþ parlasa korkuyorlar... Bir sýçan kaçsa, bir kertenkele
Eli kurur. Kupkuru bir aðaç gibi suyu çekiliverir. Eli kurur. Þaþýrt
olmaz mý, der gibi baktý. Öteki aðzýný açýp tek mi çift mi demedi. Hösük,
Allah! Bu Memed, Kesme köyüne kaçtý da, hani ben haber verdiydim
kardaþým Ali. Bu, böyle iþte! Gerisini sen düþün Alim. Sonra, tuttular
düþün. Bir kuþ, bir çalýya sýðýnýr. O çalý da, o kuþu saklar. Memed
sana sýðýndý Ali. Sebep olma. Sen bu iþi yaparsan Abdi sana dost olur
ama, bir koca köy sana düþman kesilir. Abdi dost olsun da diyeceksin.
Öyle deðil Alim! Ýþ öyle deðil. Sen bilirsin Alim. Benim sana diyeceðim bu
kadar.
kara çalý olma sevdalýlarýn. Yuva bozanýn yuvasý bozulur Ali! Bir köy
bayram etti Ali, sevdalýlar kavuþtu diye. Çürük bir aðaca dönersin.
Bir köy sana düþman kesilir. Bak, oðlanýn anasýný ne hale getirdiler.
atý tutmuþ onu bekliyordu. Atýn terkisinde de uzun tüylü, kara bir yamçý
Bütün köylü, çoluk çocuk dýþarda. Bütün gözler Topalýn üstünde. Topal,
Ne zaman bir müþkül içinde kalmýþsa o aðrý gelmiþ; her zaman topal
yanaydý. Ýzi sürdü. Önce Hatçelerin evini dört beþ sefer dolandý. Köyün
O övünerek:
vardý.
Kim söyledi?
Hösük söyledi.
Pancar.
Hösük:
Topal köyün içinde dolanýp duruyor. Allah bilir ya, yüreði acýdý
Kel Ali:
Yeter ki ona sürecek iz olsun. Dayanamaz. Topal, iyi adam, hoþ adam,
bilse bile, ötesinde ölümünü görecek bile olsa, bir iz ver önüne, sürer
götürür.
Hösük:
Peki Kel Ali, dedi, belki on kere evi dolaþtý. Çoktan beri de
da kapý kapý dolaþmadý ya. Kýz kaçýran adam, arkasýna bile bakmaz.
Kel Ali bu laflarý düþündü. Yüzünde bir umut, bir sevinç belli
oldu:
Topal Ali gitti geldi, gitti geldi. Kapýlarýn önünde attan inip,
Ormanlýða gözünü dikti uzun uzun baktý. Ýzin yönü doðru ormanýn içine
gidiyordu. Seviþen iki insaný görür gibi oldu. Kafasýnda her þey altüst oldu.
Yaðmur usul usul çiseliyordu. Atýnýn baþýný tekrar Hatçelerin evine doðru
üstünde durdu.
Yerde upuzun bir çarýk izi yatýyordu. Kendi kendine: Çarýk daha yeni
dikilmiþ, dedi. Tüyleri uzun. Bu, olsa olsa kýþýn ölmüþ bir tosun derisi
çiseleyen yaðmurun altýnda. Her bir yerini bir merak ateþi sardý. Yakýyordu.
dolanýp duruyor köyün içinde? diyor. Diyor ki, bu kadar övdüðünüz Topal
Bunlar böyle konuþurlarken, Abdi Aða doludizgin sürdüðü atýnýn baþýný tam
yanlarýnda çekti:
Topal Alinin gözleri karardý. Abdi Aðaya hýzla atýnýn baþýný çevirdi:
Bir köylü:
Doðru, dedi. Kýþýn Ýsmailin tosunu öldüydü. Deðirmenci Ýsmail var ya,
yedi sekiz atlý da onun arkasýndan köyün dýþýna çýktýlar. Kayalara gelince
araþtýrdý.
sarý çiçek açmýþtý. Toprak parçasý kapkara, ýþýl ýþýldý. Sarý çiçekler
gösterdi:
Dün akþam, yahut gece yarýsý üstüne birisi basmýþ. Çarýðýn yan tarafý,
Sonra Ali kayalýkta döndü dolaþtý. Abdi Aða, arkasýný hiç býrakmýyordu.
Ormanýn kýyýsýna gelince Ali durdu. Yüzü sapsarý, kül gibi oldu, sonra da
morardý. Ýzler ormanlýktaki kayalýða doðru yön deðiþtirmiþti. Bu, bir kör
doðru gidiyor, gidiyor, dönüp baþka yöne vuruyor, yeniden dönüyordu. Ali,
izin böyle döne döne, böyle birkaç kere ayný yere geldiðini gördü, acýdý.
geçti.
Abdi Aða:
Abdi Aða:
Epeyce aradýktan sonra izi gene doðrulttu. Orman üst üste, sýktý.
devam ettiler.
Ali:
Sonra heyecanlandý:
Yaklaþtýk... Buradan da bir kucak çalý almýþlar. Kuru çalý. Ýz, kayalýða
doðru gidiyor.
gibi titriyordu.
Ali:
sýralandýlar.
Hepsi hep birden eðildiler, topraða baktýlar. Abdi Aða, ne var gibisine
Ali:
Ali:
Abdi Aðanýn yüzü deðiþti. Bir zaman öyle sustu kaldý. Sonra
Ali:
Abdi Aða:
Ali:
Onlar buradan ayrýlalý olsa olsa iki saat olmuþtur. Ýki saatte bu
dövüyor.
Ötekiler de:
adamlar.
düþtü.
Yavaþ yavaþ karanlýk basýyordu. Ali, tam izin üstündeydi. Ýz, öylesine
Abdi:
Ali:
Burdalar; dedi.
Abdi baðýrdý:
Memedin.
Hatçeye:
Abdi:
Topal, biraz önce izi sürüp getirdiðinde bir sevinmiþti ki... Þimdi
olurdu zaten. Oraya, bir kütüðün üstüne oturdu kaldý. Baþýný elleri
Abdi Aða:
Ulan nankör, dedi. Ulan ekmeksiz. Bunu mu yapacaktýn bana? Seni, dedi,
Tam bu an, çýt, diye bir tetiðin düþmesi duyuldu: Ama patlamadý. Abdi
eli biraz oynadý. Tabancayý yavaþ yavaþ tabaka çýkarýr gibi heyecansýz,
dýþarý çýkardý. Abdi Aðaya doðrulttu. Sanki hiçbir þey olmuyordu. Öyle
Abdi Aða:
Hatçeye de:
Sen þimdilik eve dön. Ben seni sonra, gelir alýrým. Baþýmýzý alýr,
bilinmeyen bir yere gideriz. Sen doðru eve git. Bunlar sana
dokunamazlar.
10
Kapý usul usul vuruluyor. Korka korka... Bir zaman duruyor, yeniden
Kadýn yineledi:
Dýþardaki:
Sen kimsin?
Adam, karýsýna:
Karýsýna:
yakýver.
Misafire:
Misafir:
Kadýn:
Kadýn:
Süleyman:
Eeee? dedi.
Memed:
Süleyman:
Memed:
Dünyada senden baþka tanýdýðým kimse yok. Bana yardým edecek hiç
Kadýn:
Memed, sýcak çorba tasýný eline alýnca, yýllar önce ayný ocaðýn,
Kadýn:
Memed:
Memed:
Süleyman:
Doðru musun Memed? diye inanmaz inanmaz sordu. Hiç adam öldürmüþ hali yok
sende.
Memed:
Memed:
Süleyman:
Memed:
Süleyman:
Memed:
Öyle, dedi.
Süleyman:
yapacaðým.
Bir zaman uðraþa terleye ikisi, çuvallarý duvardan bir insan sýðacak
De gir yat, dedi. Ýstersen bir ay yat. Kimse þüphe etmez buradan.
uyumuþtu. Uyandýrdý:
Kadýn:
içinde seriliþini... Bir adam görmüþtü o sýrada. Herkes, ona kurþun sýkarken,
bu adam baþýný elleri arasýna almýþ, bir kütüðün üstüne oturmuþ, efkarlý
Sonra her þeyi unuttu. Yeniden doðmuþ gibi kafasýnýn içi tertemizdi.
Iþýklýydý. Hiçbir þey olmamýþ gibi uyudu. Çok neþeli uyandý. Olacak olmuþtu.
Dün geceyi düþünürken, o iki iðne ucu gibi ýþýk geldi gözlerine yine çakýldý.
Süleyman:
Süleyman:
Deli Durdu bize akraba gelir. Benim çok iyiliðimi gördü. Seni
korur. Onun yanýnda üç aydan fazla eðleþme. Ýtin biri. Onu çok yaþatmazlar
daðda. Bir gün nasýl olsa vurulacak. Onun gibi bir eþkýyanýn bir yýldan
fazla daðda kaldýðý görülmemiþ amma, bunda bir þey var. Gene de benim
bildiðime göre çok yaþamaz. Yerini yap, onun yanýndan ayrýlmaya bak. Zaten,
seninki bir iki aylýk bir deneme, alýþma. Ondan sonra kendine bir çete
kurarsýn. Bak! Sana tekrar söylüyorum o itlen dolaþma uzun boylu. Eþkýya
deðil soyguncu, hýrsýz... Sen olmasan yüzüne bakmazdým o itin. Bir taraftan
da Deli Durdu iyi çocuk. Onu köylüleri bozdu. Köyüne misafir gitmiþ bir gün,
kendi köylüsü ona delice yedirip candarmalarýn tuzaðýna düþürmüþler. Zor bela
kurtulmuþ. Ýþte ondan sonra azdý. Her neyse... Bir iki ay idare et
sen.
Memed:
Süleyman:
Uzun zaman daðda kalýr mýsýn, kalmaz mýsýn onun orasýný Allah bilir.
arkadaþ olmak isterler, sana karþý hoþ, yumuþak görünürler, arkadaþ görünürler,
ahbap olayým deme. Bir zayýf damarýný keþfederlerse ömrünün sonuna kadar
sonra da arkadaþ olabileceðin insaný seç. Ýpin ucunu bir verirsen ellerine
yoktur. Ýki yerde de reisler var, geriye kalanlar reislerin kullarýdýr. Hem de ne
aþaðýlýk kullar... Reisler insan gibi yaþarlar, ötekiler köpek gibi... Sen
reis olacaksýn. Ama ötekileri köle gibi kullanma. Senin yaþamayýn sýrrý bu
olsun. Varýr varmaz þimdi, Deli Durdu sana bir mavzer verir. Öteki
silahlarý, sen gün geçtikçe temin edersin. Ben, þimdi gideyim de Deli
olduklarý için Süleyman ona, anasýna yardým etmiþti. Daha doðrusu açlýktan
biriydi.
Her þeyini, ama her þeyini; donunu bile alýyordu. Dostluk, ahbaplýk bilmezdi
Süleyman Memede:
Yok.
Gün battýktan sonra, Süleyman önde, Memed arkada yola çýktýlar. Köyü
Memed:
Memed:
olan adamý, parasý için adam öldürürsen iki elim yakanda olsun.
Memed, dingin:
iki elim yakanda olsun. Yüz tane Abdi Aða görürsen, yüzünü de
öldür...
Memed, gülerek:
çevirmiþ... Bir kuþ vardýr oðlak gibi meler, iþte arada bir de o meliyordu.
Süleyman:
doðru yürüyelim.
Süleyman:
Kim o?
Süleyman:
Süleyman:
Adam, birden:
Süleyman:
de tanýyamadým.
yaptýrmaya gelirdik babamla. Bize hem semer yapar, hem türkü söylerdin.
Süleyman:
Maðaraya benzer büyük bir kaya kovuðunun önünde bir ateþ yanýyordu. Yedi
Üstlerindeki kaya bir kavak gibi uzayýp gidiyordu. Yanan kocaman ateþ
Süleyman:
Cabbar:
Durdu:
da ne kadar yol varsa, haracýný ben alacaðým. Tanýsýn beni Aksöðüt köyü.
Süleyman:
Durdu:
Eðer daha çok canýmý sýkarlarsa, o Aksöðüt köyünü yakar yýkarým, yerle
Süleyman:
Durdu:
Senin haberin yok öyleyse benden, diye söylendi. Senin haberin yok!
Süleyman:
Durdu:
Birkaç yýl daha geçsin. Ben yükümü tutayým. Sen eþkýyalýk nasýl
yapýlýr görürsün.
Deli Durdu:
Süleyman kýzdý:
severim deli!
Durdu:
Öyle, dediler.
Süleyman:
sen niye daða çýktýn? Fiyaka için. Olmaz Durdu. Bu, delilik iþte.
Durdu:
Durdu kabardý:
çýkardýn?
þapkalý eþkýya görülmüþ deðildir. Olmaz. Fesi kim icat etti bu daðlarda belli
deðil. Kim kullandý þapka devriminden sonra, o da belli deðil. Belki, þapka
kalmýþtý.
Süleyman:
Durdu:
sonra...
Arka çantasýndan bir fes çýkardý, Memede attý. Dalgýn gibi duran
Çok genç ama, kýrk yýllýk Abdi Aðayý yedi. Eþek hýrsýzlýðýndan
Durdu:
Abdi Aðayý mý? diye dehþetle sordu. Abdi Aðayý ha? Vay anasýný!
Süleyman:
gibi...
getir.
Bir lokma, incecik çocuðun Abdi Aðayý vurduðuna bir türlü inanamýyordu.
mý Durdu?
Memed, bu sefer iyice büzülmüþ, ocaðýn baþýnda küçücük kalmýþtý. Üþür gibi
verdiler.
Ateþe boyuna odun üstüne odun atýyorlardý. Ateþ gittikçe büyüyordu. Sýcak
Durdu:
Sen korkma Süleyman emmi, dedi. Ben varken onun kýlýna hile gelmez.
Durdu:
Süleyman:
Durdu:
Hiç görmez. Görse de Deli Durdunun üstüne candarma mý gelebilir. Vay Emmi
vay! Sen daha bilmiyorsun Deli Durduyu. Deli Durdu bu daðlarýn kartalý gayri.
Süleyman:
Görüþürüz, dedi.
Memed:
Durdu:
Memed:
yerde kývrýlakaldý.
Süleyman:
Durdu:
Emmi, dedi, benim saðlam bir asker kaputum var, onu örtün
üstüne.
Süleyman:
Getir, dedi.
Kaputun bir köþesini Memedin üstüne örten Süleyman, onun yanýna kývrýldý.
sivrisinde bekliyordu.
Memed taþ gibi uyandý. Donmuþ kalmýþtý sanki. Daha gün doðmamýþtý.
uyumuþ, hala horlayan eþkýyalarý gördü. Gözü nöbetçiyi aradý yörede, hiç
horlar. Doðrudur. Memedin içine, birkaç günden beri ilk defa korku girdi.
Þimdi, ikicik, iki tek kiþi gelse, bu horul horul uyuyanlarýn hepsini bir
Memed:
Durdu:
Benim.
Durdu:
Daha þimdi geldin. Dur hele, daha vakit var nöbete. Dur hele...
Memed:
Durdu:
Öyle olur, dedi. Ýlkin adamýn daðda, bir hafta uykusu gelmez.
Yüreðine bir gariplik, bir çaresizlik çöker. Dünyada yalnýz kalmýþ gibi
olur.
alay etti.
Durdu:
Ama, karþý daðýn doruðuna gün vurmuþtu. Doruk ýþýk içinde, daðýn
Durdu:
Süleyman:
baþý daðýma gelesin de... Bir çay içmeden ha!.. Salar mýyým seni?
büktü.
Durdu:
Süleyman:
Durdu:
Süleyman:
kendin yaratacaksýn.
Deli Durdu düþündü. Baþýný bir iki kere salladý. Fesin altýndan
Çay çabuk piþti. Ýnce belli bardaðýn ilkini gene Süleymana verdiler.
Süleyman ayrýlýrken:
Ayrýldý. Elindeki deðneðe çöke çöke inmeye baþladý. Beli bükülmüþtü ama,
Memedin gözleri yaþardý o giderken. Ýçinden, kim bilir ne zaman görürüm bir
daha onu, dedi. Belki de hiç göremem. Gözleri dolu dolu oldu. Dünyada,
Güneþ iyice yekinmiþ, ortalýðý ýsýtýyordu. Durdu, bir taþin dibinde oturup
Gel bakalým Ýnce Memed, þu yeni tüfeðini bir tecrübe et! Sen,
Memed:
Birkaç kere.
Durdu:
Memed:
Var.
Durdu:
Memed, tüfeðini omzuna çekti. Niþan aldý. Beyaz lekeye ateþ etti.
Durdu:
Durdu:
Durdu:
Memed:
yüzü kýrýþýk içindeydi. Aðzý çok büyük, dudaklarý incecikti. Sað yanaðýnýn
üstünden saçlarýnýn içine kadar, uzun bir yanýk izi vardý. Çenesi
acýlýk vardý.
Ýnce Memedin utangaç bir çocuk gibi yüzü kýzardý. Önüne baktý.
Cabbar:
Sonra Memede:
Öðündü:
Tam ortasýndan.
Öteki:
Durdu:
Tamam mý arkadaþlar?
Ötekiler:
Tamam.
Yolun bir yanýna elli adým elli adým arayla siperlendiler. Bir
bir eþek bulunan karmakarýþýk, gök kýr sakallý, uzun býyýklarý bütün aðzýný
uzaktan belli olan gözlerinin yöresi kýrýþ kýrýþ, kocaman, ayaklarý toza
belenmiþ, yamalý þalvarý yalpa vurarak birisi göründü. Usuldan, oynar gibi
Koynundaki memekler
Durdu:
kalakaldý.
Soyun!
Durdu:
Üstündekileri...
Adam güldü:
Durdu:
gülümseyerek bakýyordu.
Durdu, sertçe:
Durdu:
doðma...
Aha iþte böyle çýplak, böyle rut... Yoktur baþka Paþa efendi.
Sen çok büyük bir paþa efendisin. Ne yapacaksýn benim partallarýmý? Ellerini
Durdu:
Ulan it oðlu it, çýkar diyorum sana. Paþa efendi! Paþa efendi!
geliyorum.
Adam:
hopladý, baðýrdý:
Senin olsun.
adam?
Durdu:
zaten.
Durdu:
gibiydi. Elleriyle önünü kapatarak koþa koþa eþeðine doðru gitti. Eþek,
Bacaklarý çöp gibi ince, kýllýydý. Bacak adaleleri kemik gibi sert
dýþarý çýkmýþtý. Ýçeri doðru çekik karný kýrýþ kýrýþ, aynen bir pösteki
gibi...
düþmüþtü. Bütün teni de pire, böcek yeniði ile doluydu, Kýrmýzý kýrmýzý.
Büyük lekeler kaplamýþtý her yerini. Hasýr gibi. Ýþte Memed, önünden geçen
Durdu:
yakayý...
çeviklikle koþa koþa geldi bir paçavra yýðýný olan, kayýþ gibi
Siperdekilere seslendi:
vardý.
baþladý:
Durdu çocuða:
gidebileceksin.
Öldürmeyeceksiniz ha?
Al! dedi.
donlarý kaldý.
Durdu:
yöneldiler.
tam bin beþ yüz lira çýktý. Atlarý, elbiseleri de cabasý... Çocuðun
Yoldan beri içinde tuttuðu, bir türlü sormaya cesaret edemediði soruyu,
Bunu söyleyince içinde bir hafiflik duydu. Bir an için olsa da üstündeki
Þan olsun memlekete diye, alýyoruz donlarýný, dedi. Deli Durdudan baþka
11
Yaðmur sonu sýcaðý çökmüþtü. Islak, yapýþ yapýþ bir sýcak... Velinin
yalnýzlýk içindeydi ölü. Sapsarý kesilmiþ elleri mahzun mahzun iki yanýna
sarkmýþtý.
iþliyordu.
Abdi Aðanýn biri on dört, öteki on altý yaþýnda iki oðlu vardý:
aðzýndan bir çift laf çýkmasýný bekliyorlardý. Oysa hafif hafif boyuna
aðlaþýyorlardý.
Abdi Aða:
Demek? dedi.
Köylülerden biri:
Baþýn sað olsun, diye cevap verdi. Sen sað ol Abdi Aðamýz.
Kaçýrdýk, dediler.
Abdi Aða, gözlerini yumdu, baþýný yastýða koydu. Ýnlemeye baþladý. Bir
Ýþte bunu çok iyi etmiþsiniz. Bir fiske bile vurmadýnýz ya?
Aða onu dövmezse çok büyük bir kötülük yapacaktýr ona. O adam
kalkmazlardý.
zaman sonra tekrar gözlerini açtýðýnda, yüzünden belli belirsiz bir sevinç
dalgasý geçti.
duruyordu. Anayý güç bela oðlunun ölüsü üstünden kaldýrýp götürdüler. Baba
Uzun boylu, ince bir adamdý. Çok uzun bir yüzü, geniþ bir alný vardý.
Ayaðýna bir ham çarýk geçirmiþti. Çarýðýn, daha tüyleri dökülmemiþti. Ayaða
Yüzünde keder, tarifsiz bir acýlýk çöreklenmiþ kalmýþtý. Oðlunun ölüsüne bir
Kader kader... Buna kader demezler Abdi Aða! dedi. Bu kader deðil. Bu
Sonra durgunlaþtý. Eski, kaný çekilmiþ halini gene aldý. Sanki odaya
olduðu yerde.
neler getireceðim. O melun da, o oruspu da bin kere ölümü arayacaktýr. Bin
kere... Aratacaðým... Bunu kor muyum onlarýn yanýna? Öyle mi sanýyorsun? Bir
çam aðacýna baðlayacaðým onlarý, altýndan ateþ vereceðim. Þimdi nasýl olsa
yakalanýr o.
Yanýndakilere sordu:
Akþamdan beri...
Akþamdan gönderildi.
Abdi Aða:
Bir yanaþma:
Abdi Aða:
Tamam, dediler.
Abdi Aða:
çýktý. Bir kere olsun Abdi Aðanýn yüzüne bakmadý. Onun arkasýndan,
Abdi Aða onlarý karþýsýna alýr ezberletirdi. Ondan sonra geçerler hükümet
þöyle bir koyun... Koydunuz mu? Haaa iþte ondan sonra bir düþünün...
gezdirdi.
Mýrýltý halinde:
Yani?
Hah, iþte kardaþlar, benim itim benim çocuðumu daladý. Çocuðumu, beni
parçaladý. Bir tanesi kaçtý gitti. Yakalanacaktýr. Kuþ olup uçsa, gene
melun beni hedef aldý ateþledi. Sonra da kýz, oðlaný hedef aldý ateþledi.
uzattý:
Gördük, dediler.
ateþ etti. Veli yere düþünce, tabanca da kýzýn elinden topraða düþüverdi.
önce yaþlanmýþ, yýrtýk yamalý elbiseli, yüzü gözü kir pas içinde, býçak
adamdý.
Öyle oldu canýný sevdiðim Aðam. Tam öyle oldu iþte. Tabanca
yere düþünce... Yani yere düþünce canýný sevdiðim Aðam, yerden ben
Oðlan dediðim o melun Ýnce Memed var ya, iþte o. Onun elini tutmuþ
yaþarmýþ gibi kuruladý. Aaah Veli Aðam. Veli Aðam gibi var mýydý?
zaten. Aaah Veli Aðam, beþ paralýk bir avrat kurþunuyla giden Veli
Abdi Aða:
Duydunuz ya, dedi. Hepiniz böyle gördünüz deðil mi? Zekeriya sen?
Ben, dedi, ben hiçbir þey görmedim Aða. Hiçbir þeycik. Bir iz
Abdi Aða böyle bir hareketi, böyle bir isyaný hiç kimseden beklemezdi.
doðru uzandý:
Topal Ali! Topal Ali! O köyde durma gayrý. Köye varýr varmaz
evini yükle; nereye gidersen git! Bir gün daha kalýrsan evde, adam
Köpürdü:
Bir karýþ çocuk öldürmeye kalksýn beni... Beþ tane koca köyün
aðasýný... Sahibini... Bir kýz için. Ben ölseydim sizin haliniz neye
varýrdý? Bir düþünün hele! Bir düþünün benim yokluðumu... Bir kýz bana
Tomruk Musa:
Aða takdirle:
Teke Kadir:
Aða:
Hayvanlar da! Vay anasýný be! Avlunun bir köþesine, elli metre kadar
yani Hacý sarýlýnca diyeceksin, oðlan, yani Ýnce Memed, kýzý býraktý kaçtý.
Hacý vardý kýza sarýldý. Hacý kýza sarýlýnca, oðlan, yani Ýnce
kýzý. Üçü de!... Sonra Veli cansýz yere düþünce, kýzýn da elinden tabanca
Hacý:
savcý, candarma gedikli çavuþu gelip Abdi Aðanýn evine indiler. Avludaki
Doktor, genç, mavi gözlü, kýza benzer bir adamdý. Attan inince,
Asýk suratlarla içeri gidip Abdi Aðanýn yanýna oturdular. Çok yorulmuþlardý.
Üçü de Abdi Aðayý kasabadan tanýyordu. Candarma gediklisi Abdi Aðanýn çok
atýyordu.
Hiç üzülme sen Aða, dedi. Katili ben elimle koymuþ gibi bulurum.
Getiririm. Cezasýný bulur. Onun için sen hiç üzülme... Takibine dört tane
candarma gönderdim.
bittiði gibi anlattý. Ýfade zapta geçirildi. Onun arkasýndan olayda bulunmuþ
þahitlerin ifadeleri alýndý. Önce Hacý ifade verdi. Olayý baþtan sona
Hatçe elinde bir tabanca niþan almýþ, bir de niþan almýþ ki... Veliye
Hacý, anlamadý.
Savcý:
Hatçe:
acaba?
ifadeyi verince Hatçe kendi aleyhinde bir þeyler sezinledi. Yüreðine korku
Hatçe, baþýný iki dizinin üstüne koyarak, sabahlara kadar sessiz sessiz
bir efkara kaptýrmýþ gidiyor. Bazý bazý da hiçbir þey duymuyor, düþünmüyor,
bakýp ürperiyordu. Hatçe için ötesi karanlýk. Her adýmda biraz daha karanlýða
gibiydi. Kasaba, içine bir hoþluk verdi. Yüreðine de azýcýk emniyet geldi.
Korkusu azaldý. Memedi anýmsadý. Memed, durup durmaksýzýn bir sarý pýrýltý
kokusunu... Bir evin önünde leylek yuvasý gibi, bir oda varmýþ cýncýktan.
Hangi ev acaba? Bir evin camýna gün vurmuþ kýzartmýþtý. Kýrmýzý cýncýk
fýkara, dedi.
böyle etmiþlerdir, belli deðil. Pis pis hela kokar üstelik de.
Karanlýktýr.
Hatçeyi oraya attýlar iþte. Bir gece orada kaldý. Tabii gene gözlerine
uyku girmedi. Uyuyacak da bir yer yoktu ama, gönlü rahat olsaydý
yerden, kapý aralýðýndan bile ýþýk sýzmýyordu ama, gene de sabah olduðunu
tahmin ediyordu.
Birden kapý açýldý. Iþýk, kurþun gibi aðýr, ona çarpýp sersemletti..
Aradan epeyce zaman geçincedir ki, ancak yavaþ yavaþ kendine gelebildi. Bu
Dýþarý, bir sürü insan birikmiþti. Hatçe dýþarý çýkýnca, bütün baþlar ona
Veliyi ben öldürmedim vallaha, dedi. Ben neyle adam öldürürüm? Ben,
dinlemiþti. Hatçenin suçsuz olduðunu hemen anladý. Anladý ama, onu tutuklamak
söylemiþti.
Ertesi gün, daha ertesi gün de bir þey yiyemedi. Ýçinde bulunduðu
dünya kötü bir iþkence dünyasýydý. Bir türlü alýþamýyordu. Ýçeri düþtüðünün
Ben nasýl öldürürüm elin oðlunu? Ben, elime silah aldým mý hiç?
düþünmemiþti.
Benim kýzým silahtan korkar derim. Yaaa... Abdi Aða bana haber
bilsem arzuhal yazdýracaðým. Yaa kýnalý kýzým. Senin hiç suçun yok.
O gavur yapýlý Ýnce Memed vurdu elin oðlunu. Senin üstüne atýyorlar. O gavur
yapýlý Ýnce Memed yok mu yýktý evimi... Senin için iyi bir arzuhal
Anasýnýn gelmesi, onun biraz içini açtý. Hatçe ilk olaraktýr ki, farkýna
vardý: Yeni yapýlmýþ bir evin pýrýl pýrýl, kýrmýzý, temiz kiremitleri, onun
arkasýnda caminin kubbesi, bir kalem gibi ince, dümdüz, sütbeyaz minaresi,
beride duvarýn dibinde kalýn yapraklý bir de incir aðacý, ondan beride de
koskocaman, tozlu bir avlu, avluda oraya buraya giden insanlar görülüyordu
pýrýltýsýný söylememiþti.
Öðle, akþam kapýyý birer kere açar, onu dýþarý çýkarýrdý. Þimdiye
sevincini duydu.
karþý karþýyaydý. Bir iki mahpus onu açýlmýþ, dünyayla az çok ilgili görünce
ona seslendiler:
Bacý be! Aldýrma bacý be! Ýnsan olanýn baþýna her þey gelir. Haklamýþsýn
Ana, arzuhalci sarhoþ deli Fahriye gitti. Deli Fahri, yýllar önce,
uyukluyordu. Dört bir yanýný raký kokusu sarmýþtý. Ayak sesi duyunca
saçaðý altýnda olduðundan yanýndan Her zaman bir sürü insan geçerdi. O,
kimse, çok uzakta bile olsa, o baþýný hemen kaldýrýr gelenin gözlerinin
içine bakarak:
Anaya da:
sorma.
Kurban olduðum Fahri efendi. Benim bir tek kýzým vardý. Bir
bana, dedi.
Abdi Aðanýn yiðeni Veliye niþanladýk. Kýnalý kýzýmý. Keklik gibi kýnalý
kýzýmý. O gavur yapýlý, o Ýnce Memed var ya. Dönenin öksüz oðlu,
kýz onunla seviþirmiþ, biz ne bilelim. Bir gece kaçýyorlar. Ýzci Topal
Aliyi bilirsin deðil mi? Onu bilmeyen yok, o gavur bunlarýn izini
O gözü kör olasý öksüz Memedin yüzünden. Göya Veliyi benim kýzým öldürmüþ...
Köylünün hepsi öyle ýspatçýlýk etti. Bir tek Topal Ali ýspatçýlýk edemem
demiþ, onu da Abdi Aða köyden sürdü... Ne bileyim Fahri efendi kardaþ, kýzýn
Veliyi öldürdüðüne ben de inandým. Kocaman bir köy hep bir aðýz olup da yalan
baþka... Kýnalý kýzým dedi ki, ben silah sýkmasýný ne bilirim ana!
korkar üstelik. Bizim evimize silah girmedi hiç. Babasý silahý hiç
sevmez kýnalý kýzýmýn... Hepsi yalan yere ýspatçýlýk ediyorlar kýnalý kýzýmýn
Fahri efendi kaðýdý aldý, eski, her bir yaný dökülmüþ daktilosuna
yazdý:
Bak kadýným, dedi, okuyayým da iyi dinle. Bak gör nasýl donatmýþým.
Fahri efendi, sigarasýný dudaðýnýn bir o tarafýna, bir bu tarafýna atarak bir
Ana:
Fahri:
geçer.
Ana, eli titreyerek, parayý üst üste düðüm attýðý çýkýnýndan çýkarýrken:
Aldýðý tarif üzeri gitti, dilekçeyi vereceði yeri buldu. Karþýsýnda kýzýný
Kurban olduðum Aðam, dedi, benim kýzýmý ne diye aldýn getirdin? Aldýn
getirdin de mahpuslara soktun? Benim kýzým tüfek sýkmasýný bilmez ki, adam
Çocukluðunda bir tüfek görse aðlaya aðlaya gelir benim yakama sarýlýr,
Benim kýnalý kýzýmýn hiç suçu yok. Göðnü düþmüþ, o gavur yapýlý
öpüyüm kardaþ...
Savcý sert:
yazdýrdým. Bir donattý Fahri efendi, tam yirmi liralýk donattý. Amma
benden on lira aldý. Varsýn alsýn kýnalý kýzým için deðil mi, malým da
Hatçe:
Anam, dedi, güzel anam, bana Memedden bir haber getir, bir
Ana kýzgýn:
Anam anam, sürmeli anam, bak delikte çürüyorum. Memed olmazsa ben
Ana:
Zýkkým, dedi. Ýnþallah onu parça parça ederler. Sana ölüm haberini
Ana, bunun üstüne sustu. Uzun zaman kýz aðladý, o bir þey söylemedi.
Sonra:
Hatçe:
Ana... dedi.
Peki, dedi, sesi karýncalanarak. Senin gül hatýrýn için bir haber
12
daðýn doruðuna yakýn yerde, ipil ipil bir ateþ yanýyordu. Aðaçlara
Durdu:
Durdu:
Eeee sonra?
alimallah, bir çevirirlerse... Asým Çavuþ böyle bir fýrsat arýyor zaten,
yavaþ...
Memed:
Keklik gibi...
Cabbar:
Memed:
Ýçlerinde biri vardý: Recep Çavuþ. Nerden geldiði, kaç yýldýr eþkýyalýk
Kýrk yýllýk düþmanmýþ gibi. Elliyi geçkindi. Hakkýnda bilinen tek þey Koca
teslim olmuþ, o affý kabul etmemiþ, bir iki yýl daðlarda tek baþýna gezmiþ,
iki yýl sonra, daðlarda yeniden eþkýyalar türeyince onlara karýþmýþtý. Girip
çýkmadýðý çete yoktu. Bütün çeteler onu tanýr, sayar, severdi. Öyle, bir
Bugün caný istemiþ, Deli Durdu çetesine gelmiþ, yarýn caný ister Deli
Durdunun can düþmaný Yozcu çetesine gider. Kimseye, kimse hakkýnda dedikodu
etmez, bir tek laf söylemezdi. Öbür gün de Kürt Reþo çetesine... Her çetede
yeri vardý. Ona niçin geldin, niçin gidiyorsun, diyen de olmazdý. Üstelik,
tutalým.
Durdu:
Cabbar:
Durdu:
Cabbar:
Etme Aðam!
Durdu:
Atýlmýyacak.
Cabbar:
Periþan olacaðýz.
Durdu:
Cabbar:
Memed:
Heyye.
Memed:
Durdu:
Memed:
Durdu:
arkasýndan gitti.
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
girmesi bir adama ölümden zor gelir. Ýþte bunu yapmamalý. Ýnsanlarla
oynamamalý. Bir yerleri var, bir ince yerleri, iþte oraya deðmemeli. Ben
görmemeli insanlarý...
yer yarpuza kesti. Küçük su, yýldýzlar, uðultulu çam aðaçlarý, yarpuz
yeþili kokusu...
Cabbar:
yanýyordu.
ateþ?
Cabbar:
Keþke yanmasaydý.
Durdu:
Gürül gürül.
Cabbar:
Keþke...
Durdu:
korkusu vardý. Böyle bir korku kimin içine girmiþse onu iflah etmemiþtir.
döndüler durdular. Olmadý. Önce Cabbar kalktý. Ocaðýn baþýna baðdaþ kurup
oturdu. Onun arkasýndan ötekiler... Durdu rahat, mýþýl mýþýl uyuyordu. Ocaðýn
Tan yerleri ýþýrken bir cayýrtý baþladý. Dört bir taraftan kurþun
Gedikli Asým Çavuþun arka yaný açýk kalmýþ, Memed de tam oraya düþmüþtü.
Tüfeði doðrulttu. Ýçinden kusmak geldi. Sonra indirdi baþka yana sýktý.
Memed:
eline. Çoluk çocuðun var. Çekil git Çavuþ. Var git iþine.
Çavuþ:
Kabzayý tutan elini bir kurþun sýyýrýyor. Elinden kan sýzýyor topraða.
yakalamýþ olsaydý hali dumandý! Ýnce Memed! Böyle bir ad anýmsamýyor. Çok
Çavuþ, Çavuþ! Deli Durduyu kaçtý sanma. Seni yüzbaþýyýn yanýna donsuz
teker vurabilecekler.
kabul etmesine.
kurtulamýyacaðýz.
Bu sýrada biri:
Durdu:
Sonra:
bir candarma var. Bir de bizim köyden Kara Mustan var. Onlar
vururlar.
Durdu:
tüfektir. Ateþi kes de biraz, tüfeði topraða bele. Kýzgýný geçer. Sonra
Memed:
Durdu:
Memed:
Memed:
olacak.
Memed:
Durdu:
Durdu:
Memed:
Vay anasýný!
Durdu:
ki, Recep Çavuþ sað yanýna yatmýþ, her bir tarafý kan içinde. Onlarý görünce
kürekkemiðinin üst baþýndan, kemiðe bir þey yapmadan çýkmýþ. Kurþun, çýktýðý
Size bir sözüm var, dedi Recep Çavuþ. Þu Cabbar var ya, onu
gözden ýrak etmeyin. Saðlam, babayiðit çocuk. Bir orduya baþ gelir.
O olmasa beni sarat gibi ederlerdi. Kendi üstüne çekti ateþi, benim
Þaþýrdýlar.
Memed:
Recep Çavuþ düþündü. Yüz etleri gerili. Baðýrmamak için zor tutuyor kendisini.
adým atmamaya, geriye bir adým atmamaya ant için. Anladým ki onlardan kaçmak
Memed:
Recep Çavuþ:
Durdu:
oyalasýnlar.
Zalanýn oðlu:
Durdu:
Horali:
Habire titriyordu.
Durdu:
içinde kalmýþtý.
var.
Bu, toplanmak için, bir anlýk ateþ kesilmesi, Asým Çavuþu iyice
bir tuzaðý var. Deli Durdu gibi iðnenin deliðinden geçen bir adam, hiç
tongaya basar mý? Asým Çavuþa göre, mutlak bir tuzaktýr bu! Ha
Çekse gitse saygýnlýðý beþ paralýk olurdu. Gitmese, mutlak bir tuzak
tutabilirdi...
Onbaþý yalvarýyordu:
Asým Çavuþ:
kolay kolay burada çarpýþma kabul etmez. Hiç olmazsa ormanýn kuytuluðuna
çekilir. Ormanýn en aðaçsýz yeri... Bunda mutlak bir iþ var. Tetik duralým.
Onbaþý:
Çavuþ:
Durdu:
yerden ateþ edeceðiz. Üstümüze gelip, tüfeði kafamýza sýksalar bile yerimizden
Söz, dediler.
Durdu:
Memed:
Sen bul.
Memed bu sýrada:
Durdu:
açýldý.
Durdu:
sonra:
Ne var?
Memed:
Eli kýzýl kan içinde kaldý. Yüreði hýzla çarpmaya baþladý. Orasýnda burasýnda
baþladý. Buldu:
Memed:
Kalktý, ormana daldý. Kurþun altýnda hiçbir þey yokmuþ gibi yürüyordu.
Durdu:
verdiler edilen ateþe. Yaðmur gibi kurþun yaðdýrýyordu iki taraf da.
Belki böyle yarým saat hiç durmadan karþýlýklý ateþ edildi. Sonra bir
korkmuyordu.
Cabbar:
Memed:
Ortalýk yatýþtý.
alacak halde deðildi. Vardý bir kütüðün dibine uzandý. Bu sýrada karþý
dövüp duruyordu. Bir atlama yaptý. Bir tarafý müthiþ acýdý. Kendi
kendine, kurþun yedim, dedi. Kalktý. Saðýný solunu yokladý. Aðrýyan yeri
Recep Çavuþun yanýna vardýðýnda her bir yaný kana batmýþ, eli
ayaðý da parçalanmýþtý.
Memed gülümsedi. Yüzü gözü öylesine kan içindeydi ki, gülümsemesi belli
olmadý.
Recep Çavuþ:
Herifler dört bir yaný kuþatmýþlar. Bir deli itin yüzünden bu hallere
beni de ben kalayým burada. Bana bak, oðlum Memed, sen iyi bir çocuksun,
geçti, bunlar daha neden çemberi daraltmýyorlar? Nemiz var, nemiz yok
öðrendiler?
Memed:
Korkuyorlar, dedi.
Recep:
Çok tuhaf.
Memed:
Recep Çavuþ:
Memed:
Yavrum, böyle olmayacak. Sýrtýna alma beni. Gel de sana dayanayým. Böyle
daha iyi...
Memed:
Olur, dedi.
Recep Çavuþ:
Bin bir bela içinde çukura geldiklerinde, iki kiþiyi daha vurulmuþ
baðýrýyordu:
oðlum...
Kara Mustan:
Kara Mustan Dayý, dedi, ben seni iyi bilirim. Sen de beni iyi
doðru hýzla çekti. Durdu o hýzla Memedin üstüne yuvarlandý. Bir an,
saniyenin yarýsý kadar bir an daha ayakta kalsaydý. Durdu, beþ tane
dört kiþi ona niþan almýþtý. Tüfeðin beþi de birden patladý ama,
Recep Çavuþ:
Ulan Deli deyyus, dedi, soytarýlýðý bir daha yaparsan ilk kurþunu
Memed içinde müthiþ bir acý duydu. Durduya þöyle bir baktý.
Ýnsanoðlu, dedi kendi kendine, neleri yok ki... Ýþte bir avuç
çocuk, dün eþkýya oldu, bugün elli yýllýk eþkýyadan daha tecrübeli, daha
usta...
Durdu:
Recep Çavuþ:
verdiniz?
Durdu:
söylemedin miydi?
Recep Çavuþ:
ölüm, ya teslim.
Recep Çavuþ:
Memed:
Düþünmeye bile fýrsat vermiyordu. Çavuþ baþý önde, habire yüzünü buruþturup,
Neymiþ o? dediler.
Recep Çavuþ:
Memed:
Çavuþ:
Memed:
Ben varým.
Gözlerine o iðne ucu kadar küçük çelik pýrýltý geldi, yerleþti. Kafasýndan
da gene o pirinç parýltýsý þimþek gibi parladý geçti. Ýçi mutlulukla, acýyla
Durdu:
Çukurdan doðruldu.
dibinde kurþunlar výn výn ötüyordu. Kendisini bir taþýn ardýna attý.
sarý çiðdemler çýkmýþtý. Sarý, taze. Taþ, büyücek, yuvarlak bir taþ. Taþý
bir yokladý. Yuvarlak taþ yerinden oynuyor. Taþý baþýna siper etti,
Baktý ki taþla kurtuluþ yok. Elli metre ötede bir aðacýn çukuru. Oraya
atlamak için ayaða kalktý. Kendini bir külçe gibi çukura fýrlattý. Çukurun
çiçek. Her yerde bulunmaz. Bir daðýn tepesinde bir bulut parçasý dolanýp
tümsek var. Tümseðin arkasýnda bir tümsek daha var. O tümsek berikinden
tük düþüyor.
Çavuþ:
Yok.
Durdu:
Recep Çavuþ:
kalmamýþtý. Horali yol boyunca kime, neye olduðu belirsiz sövüp durmuþtu.
Durdu çok durgun, yaralý bitkin kayalýklara oturdu. Aðýr aðýr bir
Memed:
Yok, dedi.
Durdu:
Þu vurduðum Kara Mustafa var ya, onun kellesini kesip bir sýrýða
var?
Cabbar:
öldüm.
Durdu:
Cabbar:
Ulan Cabbar, dedi, ben çok eþek adam gördüm ya, senden
O da nedenmiþ Çavuþ?
Çavuþ:
Cabbar:
Çavuþ:
Cabbar:
Çavuþ:
þimdi?
Cabbar:
Anladým.
Recep Çavuþ:
Ýyi ki anladýn.
Cabbar:
Durdu:
bekleriz.
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar, dedi, bu adam iyi bir adam deðil, biz bunun peþine
düþüyoruz ya.
Cabbar:
açýldý.
Cabbar baðýrdý:
Köpekleri tutun!
Çadýrlardan birkaç tane çocuk çýkýp, geri geri içeri kaçtýlar. Analarýna:
çýktý.
ilk olarak böyle bir çadýr içi görüyordu. Yörüðün merhabasýný bile
çok ýþýk doluyor çadýrýn içine? Iþýklar, renkler birbirine karýþmýþ oynaþýyor.
Memedin gözüne bir çuval takýldý. Uzun zaman gözünü çuvaldan alamadý.
Çuvalýn üstünde muhabbet kuþlarý vardý. Küçük küçük... Belki bin tane. Gaga
gagaya vermiþ kuþlar... Yeþil, mavi, kýrmýzý, mor kuþlar. Gözleri yaþla
doldu. Kuþlar renk renk uçuþuyor. Çadýrýn orta direði oyma... Direðe uçan geyikler
oymuþlar. Tüyleri yýldýr
Cabbar:
Þimdiye kadar hiç böyle bir çadýr içi görmediydim. Cennet gibi
Cabbar:
Cabbar:
Benim, dedi.
Cabbar:
Kerimoðlu:
Öyle, dedi.
onu uyardý.
Karý:
Memed gülümsedi.
Cabbara:
Burnum... dedi.
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed ilk kez kendisini bir yere, bir þeye yabancý sandý. Daha
doðrusu kendisine kendi içine bir yabancýlýktý bu. Gözü tüfeðine gitti.
Baþýnda kirlenmiþ, pörsümüþ bir mor fes. Üstelik de Deli Durdunun eskisi...
Ýçinden: Demek eþkýya oldum ha? geçti. Bundan böyle ömrüm eþkýyalýkta
geçecek ha!...
bekliyorsunuz.
Ýkisi iki yerden kaþýklarý kaptýlar. Süte saldýrdýlar önce. Ýlk hücumda
sofradaki cümle ekmekler bitti. Sofraya yeniden ekmekler geldi. Süt bitti,
Ziyade olsun Aða, dediler. Aða, usul usul daha yemeðe devam
ediyordu.
Sað olun yavrular, dedi. Gençlik böyle iþte hay yiðenler, dedi.
þey gelmesin.
Memed:
böylece bilesiniz.
bak!
Memed:
Þu aklýna gelene...
Kerimoðlu:
Öyle deme hay yiðen. Ýnsanoðlu çið süt emmiþtir. Her kötülüðü
Kara gözlü, sürmeli, al yanaklý bir gelin her birinin önüne sabun
Kerimoðlu:
Cabbar:
Memed:
Memed:
Memed:
sýyrýk...
Cabbar:
Kerimoðlu dýþarý gitti. Bir zaman sonra elinde bir çanak, bir
baþladý:
Memed minnetle:
Kerimoðlu:
Kerimoðlunun tuhaf, çocuk gibi bir hali vardý. Bir þey, bir soru
Sahiden... Yoksa...
Cabbar güldü:
Memed de gülümsedi:
Kerimoðlu:
Memed; gururla:
On sekiz, dedi.
Kerimoðlu:
Kerimoðlu:
Yiðeni ölmüþ.
Cabbar:
Memed. Acaip!
Memed:
Memed:
Þaþtým sana Ýnce Memed, dedi Kerimoðlu. Sen hiç eþkýya olacak adama
Ýkisi birden:
Cabbar:
Ne iyi adam.
Memed:
Ne iyi...
Cabbar:
Memed:
Cabbar gülerek:
Memed:
Cabbar:
karþýladý.
Memed:
getirdik!
Kerimoðlu:
Ben de bir þey var diye korktum, dedi. Çamaþýrlar benim size
Memed:
Olur mu ya?
Kerimoðlu:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
ateþi.
Memed:
çalsana!'
Cabbar iki parmaðýný aðzýna sokup, güçlü, uzun bir ay ýslýðý çekti.
Memed:
Alimallah duyulur.
Biraz sonra ateþ tarafýndan bir tüfek sesi geldi. Bunu bir yaylým
ateþi izledi.
Memed:
Cabbar:
Deli Durdu Aða bayram ediyor, dedi. Keyfi yerinde olursa boyuna kurþun
yakar:
buna içerlediler.
Ateþ bir harman yeri kadar büyüktü. Kocaman, insan boyu yalýmlar
gibi bir hoþ koku... Yaþ odunun yanmasý bir beter iþ. Yalýmlarýn ortasýnda
odun döner durur. Uzun zaman böylece dayanýr. Sonra, ortadan ikiye ayrýlarak
yalýmlarýn içinde yicer gider. Memed, ilk iþ olarak Recep Çavuþun baþýna
varýp:
Çavuþ inleyerek:
avradýný... Yaranýn da avradýný... Hiþt duydun mu sen Abdi Aða ölmemiþ be.
Vay koca pezevenk vay! Üzülme be o koca pezevengin iþini görürüz. Aldýrma.
Memed:
Kerimoðlu verdi. Kendi eliyle yapmýþ. Eski adam. Ýki, güne kalmaz iyi
eder yaralarý...
Horali:
Memed:
Horali:
Ýnþallah.
Recep Çavuþ:
oturdu.
Durdu:
Memed:
Öyle oldu, dedi. Böyle bir çadýr içi hiç görmemiþtik. Cennet
Cabbar:
içi olacak!
Durdu:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Durdu:
Cabbar:
Memed:
Durdu þaþkýnlýkla:
zengin herifçioðlu? Vay anasýný! Demek çadýrýnýn direði som sedef iþleme?
Memed:
direði var. Bir gelin bize yemek getirdi. Boynunda belki elli
tane beþibir yerde vardý. Hem zengin, hem de iyi adam. Hoþ adam. Yüzü de
güleç.
Cabbar:
Memed:
Durdunun adetiydi. Durdu bir þeye karar vermeden önce, gözlerini nereye
olursa olsun, bir insana, bir aðaca, bir buluta, çiçeðe, kuþa, tüfeðe, ateþe
Siz gidin yatýn. Bu gece nöbeti Horali, ben, Recep Çavuþ bekleyeceðiz.
karþýlýk öteki insanlardan fazla bir yanlarý mý vardýr? Hayýr! Recep Çavuþ
konuþkan mýdýr? Hayýr. Çok neþeli mi? O da yok. Güler mi, oynar mý? Çok
fazla iyilik mi yapar baþkalarýna? O da yok. Bu, bir sýrdýr: Üç yýldýr Deli
Durdu çetesinde. Ondan önce, iki aydan fazla bir çetede kalmamýþtý. Millet
O allame heriflerin iþleri güçleri tuzaða düþüp, kurþun yemek. Anladýn mý?
Durdu:
Anladým, demiþti.
kere, hiç sebepsiz yere yaralanmýþ, Durduya gene bir laf söylememiþti.
Yaþamý üstüne tam tamýna hiç kimse bir þey bilmiyordu. Konuþmasý Antep
zaman kaldýðý muhakkaktý. Antepten çok söz açardý. Yaþamý üstüne türlü
söylentiler vardý. Birisi þu: Recep Çavuþ, bir gece uykudan uyanýp, karý,
demiþ, ver benim þu tüfeðimi. Bir de azýk hazýrla. Ben, gidiyorum. Kadýn,
tüfeði getirmiþ yanýna koymuþ. Azýðý da hazýrlamýþ. Çavuþ tüfeði bir iyice
da ver. Ben daða çýkýyorum. Hakkýný helal et. Karý buna çok þaþmýþ,
daða çýk! Görülmüþ mü bu? Recep Çavuþ, caným öyle istiyor avrat, demiþ.
Ben gidiyorum. Baþka hiçbir þey söylememiþ, evden çýkmýþ. Bir daha da
dönmemiþ.
Bazýlarý da der ki, Recep Çavuþ damadýna kýzmýþ. Sebebi de, damadýn kýzýna
kýyamamýþ.
hasta olur, yataklara düþermiþ. Yol parasý vermemek için çýkmýþ. Kimi
uydurup bir þey söylüyor. Hangisi doðru, hangisi yalan belli deðil.
Suçu var mý yok mu, o da belli deðil. Ama, eskiden ne için çýkmýþsa çýkmýþ
olsun Recep Çavuþ, þimdi yakayý ele verirse en azýndan bir otuz yýlý var.
Adý o kadar baskýna, o kadar müsademeye, o kadar yol kesmeye, adam öldürmeye
karýþmýþtýr ki...
Gün doðdu. Gün kalktý kuþluk oldu. Durdu uyanmýyordu. Oysa üstüne gün ýþýðý
Bazý zor baskýnlardan önce kalkmamak adetidir. O da, yýlda, iki yýlda
Recep Çavuþ, bugün çok neþeliydi. Türkü söylüyordu. Yaþlý, yanýk sesiyle.
Bir ara:
Memed:
Ben, karýþmam.
Cabbar:
Ben de.
Cabbar:
duman...
Recep Çavuþ:
Horali:
Memed:
Memed de üstelemedi.
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Ne yaparýz?
Durdunun yüzü, þimdiki gibi öyle kolay kolay kararmazdý. Þimdiyse öyle azgýn
Cabbar:
Üç tane, dedi.
dökülüyor.
Kerimoðlu:
Memed, gülerek:
acaba?
þöyle bir baktý. Ondan bir þey anlamadýðýný Memede belli etti. Durduysa
Kerimoðlu:
Deli Durdu.
O, bu mu?
Memed:
Odur iþte.
Öyle.
Duvarda nakýþlý bir tüfek asýlýydý. Durdu, Kerimoðluna kinli bir bakýþ
attýktan sonra:
Þu tüfeði getir de bir görelim Aða, dedi. Bir de Aða tüfeði görelim.
deðildi.
Kerimoðlu:
Yemeðini ye de, gene soy! Kerimoðlunun evine gelen yemek yemeden ayrýlmaz,
alnýna doðru yayýlýyordu. Biraz sonra, alnýnda boncuk boncuk ter peydahlandý.
Bana bak Durdu Aða, dedi. Bu daðlar eþkýya dolu. Þimdiye dek hiçbir
Durdu:
Durdu:
içi gülüyor.
Güdükoðlu:
Anladým Paþam.
Durdu:
birer damla yaþ birikmiþti. Arkasýna döndü. Güdüðün önüne düþtü. Öteki
Güdükoðlu bir tomar kaðýt para, bir torba da altýný getirdi. Durdunun eline
Durdu, Güdükoðluna:
Güdükoðlu:
mý? diye sorar, öteki, daha var Paþa, derdi. Sonra gider bir
altýn, bir kaðýt lira getirirdi. Böyle böyle evi on kez, yirmi kez araþtýrýr,
iþareti yapardý. Daha, bir yerlerde para kalmýþ mýdýr, kalmamýþ mýdýr,
Deli Durdu:
Kerimoðlu kýpýrdamadý.
fýr dönüyordu. Birden, þiddetle kulaðýnýn dibine bir yumruk çaktý. Göðsüne
Çýkar!
Anladýn mý?
yana geçtiler. Bir kadýn kendisini Kerimoðlunun üstüne attý. Kadýnýn baðýrtýsý
Durdu baðýrýyordu:
Kadýnlar çýðýrýþýyorlardý.
Kerimoðlu:
Bir ara gözü, öyle durup kalmýþ, dudaklarýný yiyen, zangýr zangýr
bir þey cýzz etti. Yandý. Cabbara döndü. Bakýþtýlar. O iðne ucu parýltýsý
diþleriyle çiðnerdi.
Kerimoðlu:
Etme!
Durdu:
Soyun
Kýpýrdama Durdu Aða! Adamý koyver de git. Yakarým. Çok arkadaþlýðýmýz var.
Memed:
Karanlýk kavuþuyordu.
Bak Durdu Aða, dedi Memed, öyle kurþun atýlmaz. Durdunun kulaðýnýn
Býrak da git!
Durdu:
Ýnce Memed:
git.
Durdu:
Çavuþ:
Durdu:
Memed:
Recep Çavuþ:
Git ulan yoluna. Musallat olma çocuklarýn baþýna. Sen zaten Kerimoðluna
Memed:
Cabbar:
Cabbar:
Recep Çavuþ:
Memed:
Cabbar:
Adam bize iyilik, biz ona kötülük ettik, dedi. Varýp da yanýna
olur iþte. Biz adamý böyle soydururuz mu diyelim. Vazgeç! Görünmeden ona,
Memed:
kapýsýný açtý. Bir iki kadýn, Kerimoðlunun kanlý baþýný bir leðene eðmiþler
Memed:
içinden, hiçbir þey söylemeden kaçmak geçti. Ama kaçamadý. Aða, diye
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Recep Çavuþ:
Onun yaptýklarýný baþka bir eþkýya yapsaydý, bir günden fazla yaþayamazdý.
Bir þey var bu adamda. Ayrýldýðýmýz iyi oldu. Amma ne yürekli adam! Her
Memed:
Cabbar:
Ali:
Hasan:
Ne kaldý ki bre Ali, dedi. Öðleye bizim köye varýrýz. Gece sen
Ali, çok uzun boylu, çiçek bozuðu, uzun yüzlü, incecik, üfürsen
Bu gece yarýsý, dedi, bu gece yarýsý in cin belli deðil. Gel þuracýkta
Hasan:
Ben bir dakika bile duramam, dedi. Dört yýldýr evimin yüzünü görmedim.
Ali:
Hasan:
Hasan:
Ali:
Hasan:
Bizim köyün suyu... dedi. Bizim köyün suyu gibi var mý? Buz
üstünde bir ulu çýnar vardý. Ben de gördüm gözümle... Bir gün bir yaðmur
yaðýyordu. Kara, kapkara bir yaðmur... Birden bir top yeþil ýþýk patladý
gökyüzünde. Yeþil ýþýk çýnarýn üstüne aðdý. Vardýk baktýk, çýnar yok
Ali:
Ali; yol boyunca, belki yüz kere, ayný cümle, ayný sözcüklerle Çukurovayý,
Paranýn iki yüzünü kayýnbabaya verip kýzý eve getireceðim. Ötekine de bir
çift öküz alacaðým. Anama da içi pamuklu bir hýrka yaptýracaðým. Üþür
Þu bizim ev yok mu, yaðmurlar bir baþlamaya görsün. Çok akar gavuroðlu
gavur...
Ali:
Hasan:
Ali:
anama da bir kalýn hýrka alayým diye çektim. Yoksa dayanýlýr mý?
Hasan:
Dayanýlmaz.
Kardaþ, dedi, yarýn tam öðle vakti, eðer böyle yürüyecek olursak,
Ali:
Orada... dedi.
Hasan:
Ali:
Ulu... dedi.
Hasan:
Ali:
Hasan:
Ali:
Hasan:
Ali:
Hasan:
Hasan:
Ali:
Kurumamýþsa eðer...
Ali düzeltti:
Hasan:
Bekir görür, dedi. Çünkü Bekir, her daim gelir çeþmenin taþýna
Ali:
Ali:
Hasan:
Ali:
Hasan:
Ali:
Ya çocuk? dedi.
Hasan:
bir hoþ, tozlanmýþ gibi aktý. Mavi, pamuklu bir kumaþtan þalvar giymiþti.
Baþýnda eðreti duruyordu. Kýrmýzý çiçekli mintaný ona tam yakýþmýþtý. Bir
Ali:
Hasan:
demiþ...
Ali:
Hasan:
Ali:
Þimdi altýsýndadýr.
Hasan:
Ali:
Hasan:
Ali:
Hasan:
Ali:
Hasan:
Sonra bir ekin olur... Her göcek kaplan pençesi gibi topraða yapýþmýþ...
Ali:
Ali:
Üç yýl.
Hasan:
Ali:
Çok bekledi fýkaracýk beni. Bu yýlla altý yýl oluyor, niþan takalý.
Hasan:
Ali:
geldi.
Kýpýrdamayýn.
Hasan:
Öldük, dedi.
Ali:
Öldük.
Hasan:
Ali:
Haydi, dedi.
yere yattýlar.
halleri de kalmamýþtý.
Memed:
Memed:
Hasan:
Ali:
Cabbar gülerek:
Hasan:
Cabbar:
Çýkarýn, dedi.
Hasan:
Ali:
Hasan:
Cabbar:
Hasan:
Daya tüfeðini sýk aðzýma. Vur beni. Çoluk çocuðuma böyle eli
boþ gidemem.
Ali:
Gidemem.
Hasan:
Tam dört yýl, Çukurovanýn zehir gibi suyunu içtim. Sýtmasý karnýmda.
Ali:
Hasan:
Öldürün.
bilemedi. Ancak:
Ali:
Memed:
Ali de:
Kavuþtursun, diyordu.
Kayboldular.
Ali:
Hasan:
Ali:
varabiliriz.
Ali:
Hasan:
Ali:
Gel öyleyse oturup bir iyice yornuk alalým. Bir daha da yoldan
Oturdular.
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
bir þey var... anlaþýlmaz... bir acý... bir yara... yüreðim, durma
Cabbar:
Memed:
13
Kucaðýnda dokuz aylýk yavrusuyla Iraz yirmisinde dul kaldý. Kocasýný çok
severdi.
Ölüsü baþýnda:
Benim bebek büyümez mi emmileri bakmayýnca? Benim Rýzam büyümez mi? diyordu.
Iraz:
onun elinden aldý. Oysa tarlada hiçbir hakký yoktu. Babalarý öldüðünde,
Irazýn kocasý Hüseyin'e düþmüþtü. Ne çare. Iraz genç kadýn. Hükümet yolu,
gün etti. Çocuðu nur topu gibiydi. Dilinde, bir aðýt, bir ninni, acý
Büyüdü.
her gün anasýndan, köylülerden duya duya büyüdü. Ýçine yanýk bir
bir türkü... Benim yavrum büyümez mi? Rýza yirmi birine bastý. Fidan gibi.
Dal gibi. Sakarköyün içinde onun gibi ata binen, cirit oynayan, niþan
atan, halay çeken yok. Ama, ana da, oðul da rahat deðiller... Yüreklerinde
Kendi tarlan olsun da, sen git el kapýlarýnda yanaþmalýk et, yarýcýlýk
et.
de. Büyük bir düzlük. Bu düzlüðün tam orta yerinde bir nokta gibi,
Adaca denilen kocaman kaya parçasý var. Cümle düzlük ekilip yeþerince,
bereketli, yaðlý bir topraðý hayal eder. Hayal eder, yüreðindeki hýnç
büyür, taþar... Nereye gitse, nerede çift sürse, gözleri Adaca kayasýnýn
Rýza boynunu büker, dalar giderdi. Burnunda yaðlý ýþýl ýþýl bir
Anasý:
O senin gavur emmin, der, o senin gavur emmin!.. Burnundan fitil fitil
gelecek.
Son günlerde Rýzaya bir hal oldu. Hiç böyle deðildi. Sabahlarý
Ekinler göcek olmuþ. Toprakta böcekler. Gün doðarken toprak buðulanýr. Buðulu
Bütün etinde bir ürperme, bir tat... Bu toprak benim ha, diyor.
Bu böyle, tam tamýna iki ay sürdü. Ekinler dize çýktý. Sarý, yeþil,
Ana:
Rýza:
Ana:
Rýza:
Ana:
Rýza, yazyeri çýkarmak için bir çift öküz buldu. Pulluðu arkasýna
Yazyeri çýkarýlýrken çift iki kere koþulur. Biri þafaktan iki saat
önce, öteki ikindin, garbi yeli çýktýktan sonra. Þafaktan önce koþulan
çift gün kýzýncaya kadar sürdürülür. Gün iyice kýzdýktan sonra, artýk
sürer.
yapýp uyuyor. Koca ovada sürülmüþ, ovaya kara bir el iþi kaðýdý gibi
çocuk, her günkü gibi Rýzaya gene azýðýný getirir. Gün iyice kýzarmýþtýr.
Ortalýk çatýr çatýr eder. Çocuk, aðaçlarýn dibinde, her günkü gibi
ürker. Elinden azýk düþer. Çocuk döner, baðýra baðýra kaçmaya baþlar.
önünde kendini yere attý. Kadýnlar baþýna biriktiler. Korkmuþ diye dilini
gelince:
ki... dedi. Aðzýndan da kan gelmiþti. Böyle görünce onu, koþa koþa
geldim iþte.
bütün köy haberi iþitti. Iraz da duydu. Iraz, saçlarýný yolarak, çýðrýþarak
Iraz:
Ortalýða keskin, tüten, kan kokusu gibi köpüklenen bir güneþ de çökmüþtü.
insana.
insanda.
Ayýramadýlar.
ölü gibi kýpýrtýsýz kaldý... Bir daha da uzun zaman sesi sedasý
çýkmadý.
karþýsýna getirdiler.
Savcý:
þüphe ediyorsun?
Kadýnýn yüzü gerildi. Sonra boþ gözlerle pel pel Savcýnýn yüzüne
baktý.
Savcý yineledi:
Iraz:
Tarla yüzündendir.
Köylü de þaþtý. Iraz da þaþtý. Ýki gün sonra Ali elini kolunu sallaya
sallaya köye geldi. Iraz, onu mutlak asacaklar diyordu. Öyle sanýp
alýp, doðru Alilerin evine koþtu. Oðlunu vuraný mutlak vuracaktý. Aliler,
baba, iki kýz ve bir küçük çocuk vardý içerde. Kapý kýrýldý kýrýlacaktý.
Kapýyý kýrýp içerdekileri baltadan geçirmek için Iraz var kuvvetiyle kapýya
Ayný günün gecesi, Iraz, Alilerin evine ateþ verdi. Köylüler evi
Etme Ali, dediler, fýkaranýn fidan gibi oðlu gitmiþ, yüreði yangýlý.
götürdüler.
Iraz ifadesinde:
Kapýlarý da kýrdým. Her bir þeyi de yaptým, dedi. Eðer içeri girebilseydim,
öldürenlerin hepsini öldürsem, çok mu? Evi de ben yaktým. Hepsi içerde çatýr
çatýr yansýnlar diye de gece verdim ateþi. Namussuz köylü durur mu? Haber
Benim oðlum bir köyü, bir memleketi deðerdi. Çok mu? Benim
bunu hiç beklemiyordu. Bir çýnar gibi oðluna karþýlýk, bir ev yakmýþ.
ortalýkta.
Yalnýz mýydý bu odada, baþka birisi var mýydý, farkýnda deðildi. Bir
Iþýl ýþýl yanardý. Çekik kaþlarý yüzüne baþka bir güzellik verirdi.
Çenesi incecik, yüzü geniþti. Geniþ alnýna küçücük bir kara perçem düþer,
Durup durup:
Benim dal gibi oðlum,diyor. Bir ülkeyi deðerdi. Çok mu? Bir
Hatçe, bu yeni gelen kadýna bir þey soramýyor. Geliþine çok sevindi. Þu
sonra kadýna acýdý. Kim bilir ne gelmiþtir fýkaranýn baþýna? Can yoldaþý
sevinmemeli.
Bir þeyler sormak istiyor kadýna, dili varýp da bir türlü soramýyor.
Böyle durgun, böyle ölüm dirim kavgasý yapan, can çekiþen insanlara
kolay kolay bir þey sorulamaz. Ýnsan ne soracaðýný þaþýrýr. Hatçe de soramadý.
Akþam oldu. Hatçe dýþarda, maltýzýna bulgur çorbasý vurdu piþirdi. Soðan,
kýrpmýyor bile. Körlerden daha beter bir hali var. Kör gözlerde,
gene bir görebilme telaþý, isteði, çabasý sezilir. Bunda o da yok. Saðýr
kulaklarda bir çýrpýnma, bir gerilme, duymaya doðru bir koþma vardýr.
Bunda yok.
Teyze!
Kadýnýn boþluktaki gözleri aðýr aðýr geldi, Hatçenin üstüne dikildi kaldý.
yataðýný açtý girdi. Yataðýnda bir zaman büzüldü kaldý. Karanlýk kavuþtu.
Kalkýp lambayý yakmadý. Her gün karanlýk kavuþur kavuþmaz yakardý. Bugün bir
türlü yakmaya eli varmýyordu. Yakýnca o ölüm dirim kavgasýnda çýrpýnan yüzü
görecekti.
Öðle oldu, Iraz gene ayný durumda. Akþam oldu gene öyle. O
gece de Hatçe, birincisi gibi korkulu, yarý uyur, yarý uyanýk bir
gece geçirdi.
Sabahleyin gene ýþýklar sýzarken gözleri þiþ þiþ uyanýrken Irazýn yanýna
Etme nolur?
Hatçe dayandý:
Dertsiz insan buraya düþer mi? Dertsiz insanýn burada ne iþi var.
Öyle mi teyze?
Iraz:
Hatçe:
Söyle de açýl.
Iraz:
Hatçe:
Iraz:
Hatçe:
Hatçe:
bir kýz çocuðu, yiyecek öteberi alýrdý. Kýzý çaðýrdý, eline bir elli kuruþluk
Hatçe, ne kadar hoþ türkü biliyorsa hepsi teker teker içinden geçiyordu.
Maltýza kömür doldurdu, yellemeye baþladý. Kömür çabucak kýrmýzý köze kesti.
Hatçe çorba lafýný edince, Iraz, içinde bir eziklik, bir açlýk duymuþtu.
vurulduðu günden beri aðzýna bir lokma koymamýþtý. Dýþardan burnuna erimiþ
yað, kýzarmýþ soðan kokusu geldi. Kýzðýn yaðýn çorbaya dökülürken çýkardýðý
cýzýrtýyý iþitti.
Eline de bir tahta kaþýk tutuþturdu. Irazýn kaþýðý unutmuþ bir hali
elinde.
Hatçe:
þey istemem Memedimden bir haber alsam. Tam dokuz ay oldu buraya düþeli. Ne
gelen var, ne giden... Anam olacak anam, karnýndan düþtüðüm anam bile bir
kere geldi. Yaaa hatun teyzeciðim, ilk günler bu delikte aç açýna yattým.
Sonra mahpuslarýn çamaþýrlarýný yudum da... Yaaa hatun teyzem... Bir haber
alsam... Ölü mü diri mi, bir haber alsam. Ýsterlerse assýnlar beni. Umurumda
ispat edilmezse, yani gören, bilen olmazsa olayý, kanun katili tutamazdý.
kavradý. Bundan sonraki mahkemelerde verdiði bütün ifadelerde her þeyi inkar
ediyordu.
de derdi bir tek dert olmuþtu. Hatçe, Rýzanýn boyunu bosunu, kara gözlerini,
son cinayeti en ince noktasýna kadar, yaþamýþ, görmüþ gibi biliyordu. Iraz da
biliyordu.
Son günlerde ikisinin derdi de, sevinci de birleþti. Bir tek düþünceleri
vardý. O da Memed.
söylüyor.
Mahpusaneye ilk giren insan þaþýrmýþtýr. Dünyadan apayrý düþmüþ gibi olur.
Sanki baþka bir dünyadadýr. Uçsuz bucaksýz bir ormanda kaybolmuþtur. Ondan
Bir derin, ýpýssýz boþlukta döner. Sonra baþka bir hali daha vardýr
Iraz:
Hatçe övünerek:
Iraz:
Geldiði gün paranýn hepsini eline veririz. Ona buna mahcup düþmez. Eline
bakmaz elalemin.
anasýna kýzýyor:
Iraz:
da baþýna?
Hatçe:
Iraz:
Hatçe:
Islak, dedi.
Iraz:
Hatçe:
Iraz:
Kim bilir, neler gelmiþtir fýkaranýn baþýna? diye gene her zamanki
sözünü söyledi.
Iraz:
Hatçe:
Iraz:
Gene götürür.
Iraz:
Hatçe:
Iraz:
Hatçe:
Iraz:
Hatçe:
Bir ineðimiz var. Koca gözlü, kýrmýzý bir inek... Bir de buzaðýsý...
Kýzýmsýn...
Hatçe:
Iraz:
sordu:
Iraz:
Hatçe:
Iraz:
her Cuma günü gözleri yollarda kalýrdý. Anasý gelecekse Cuma günü
gelirdi. Hatçe bugün de çok erkenden, daha gün doðmadan uyanmýþ, bari
Kuþluða doðruydu ki, omzu heybeli, uzun boylu bir kadýn korka
Hatçe:
Iraz içerden:
Hatçe:
Anam dedi.
Iraz yola doðru baktý. Yan yana durdular. Yorgun, ayaklarý yalýn,
Ne istiyorsun karý?
Kadýn:
Hatçe:
Ana, dedi.
Gardiyan:
Görüþebilirsiniz.
oturdu.
acýma doldu. Gözleri yaþardý. Boðazý gýcýklandý. Bir türlü anasýnýn yanýna
varamýyordu.
tutmasa boþanacaktý.
dedi.
baþladý. Hatçe vardý, onun elini öptü. Yaný baþýna da oturdu. Iraz da
Ana:
Hatçe:
Ana:
Bir sürecik üçü de sustu. Sonra, ana baþýný yerden kaldýrýp konuþtu:
Kýzým, dedi, sýrma saçlý da, kara gözlü kýzým, kusuruna kalma
bir ben bilirim. Benim bir daha kasabaya inmemi yasak etti.
Yaa gül kýzým... Yoksa gül kýzýmý dört duvar arasýnda, elin kasabasýnda
yalnýz baþýna kor muydum! Ýki güne bir gelirdim sýrma saçlý kýzýmýn
yanýna.
de ilk kez yüzü ýþýyordu. Kadýnlarýn baþýný kendine doðru çekip, usuldan
doðina soyuyorlarmýþ...
Hatçe kýzgýnlýkla:
Ana:
sonra Memedin adý söyleniyor. Ünü sardý dört bir yaný. Ýnce
kadar evinin yöresine her gece dört beþ tane nöbetçi koydu. Köylüler
diyor ki, dýþarda beþ tane silahlý nöbetçi beklerken, içerde gene
duruyormuþ. Sonra, evine Asým Çavuþ gelmiþ, Ýnce Memedi takip ettiðini
demiþ. Bunun üstüne, Abdi Aða baþýný aldý, köyden gitti. Kimi diyor
Hatçe kekeliyerek:
Ana:
kýzým. Duydum ki, bir yörük aðasý yüzünden Deli Durduyla Memed
onu vurmuþ. Bir atlý geçmiþ köyün içinden, atlý bir yörükmüþ. Üstü
baþý cephane doluymuþ. Ýki tane tüfeði varmýþ. Yörük aðasýna yardýma
Hatçe, ilk önce dondu kaldý. Sonra Irazýn ellerine yapýþýp kendisini
sustu.
Ana:
haber ulaþtýrýrým yarýn bir gün. Heybede yað var. Yumurta, ekmek
var: Gelecek cuma gene gelirim. O gavur köye gene gelmemiþse. Heybeye
Yolda yürürken:
Eþkýya olan eþkýyanýn her gün ölüm haberi gelir, inanma. Buna
alýþacaksýn.
Iraz kýzdý:
Koca Ahmedin ölüm haberini belki yirmi kez duydum. Daha saðmýþ
Koca Ahmet.
Hatçe:
Iraz:
öldü çýkaracak. Keçi sakallý köye gelince onu öldürecek. Belki bir
düzen.
Hatçe:
Dur hele, diyordu, dur hele akýlsýz kýzým, gün doðmadan neler
Ýkinci gün, yataktan ölü gibi kalktý Hatçe. Alnýna kara bir yazmayý
haberi gelecek.
14
Ýki günden beri gündüzleri bir yere saklanýp, geceleri yol alýyolardý.
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Ammasý ne?
Cabbar:
Memed:
Geleceði varsa...
Cabbar:
Öyle insanca gelmez ki, dedi. Bir yerde, hiç umulmadýk bir
çam aðacýnýn tepesine bakýyordu. Gün batýyordu. Baþýný usul usul indirdi.
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Recep Çavuþ:
biliyor musunuz?
Memed, gülümsedi:
Yok, dedi.
Recep Çavuþ:
Memed:
Anladým, dedi.
karýþýyordu. Seçilmiyorlardý.
Cabbar:
Memed:
Recep Çavuþ:
Bre Recep Çavuþ, karanlýkta yosunu yeþil yalým gördün öyle mi?
Memed:
Recep Çavuþ:
Recep Çavuþ:
karýþtýracaksa karýþtýrsýn.
Memed:
Recep Çavuþ:
ben.
Memed:
Cabbar:
Memed:
Diþlerini sýkarak:
Memed:
Þimdi þimdi düze ineriz aslan Recep Çavuþ, diye onu yatýþtýrmaya
çalýþtý.
Recep Çavuþ:
tuttu, öptü.
Çavuþ:
Memed:
Çok iyi.
Recep Çavuþ:
Memed:
onu.
tamamen ortadan kaldýrýp yok etmek... Bu, kendisinin elindeydi þimdi ha!
mümkün olmuþtu. Þimdi bir adam öldürecek. Bir cana kýyacak... Öfkesi,
Yetiþin, düþüyorum.
Memed:
Ha indik, ha ineceðiz.
Recep Çavuþ:
Hah iþte þöyle! dedi. Bir kayadan düþüp parçalanmadan geldik. Pusu
yýrttýðý yerler ateþ düþmüþ gibi cayýr cayýr yanar, adamýn yüreðine iþler.
Zehir gibi acý, kahýrlý çocukluðu toptan geliyordu aklýna... Abdi ölümü hak
Cabbar dürttü:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Recep Çavuþ:
yer.
Cabbar:
Memed:
Ormanlýk.
Cabbar:
Vay anam vay! Ýnce Memedin de talihi böyle olur. Vay anam
vay!
Vay anam vay! Çakýrdikenleri hýþýrdýyordu. Bastýkça, aðýr, koygun bir ses
Cabbar:
bela.
Memed:
Uzaktan, güneyden bir horoz sesi geldi. Horoz, uzun uzun, arkasýný
karanlýk gibi ulu çýnarýn karartýsý çýktý. Çýnara doðru yürüdüler. Çýnarýn
Memed:
Cabbar:
Recep Çavuþ:
Memed:
anýmsadý. Anasý aklýna düþtü. Kendi kendine belki bin birinci kez sordu:
Cabbar:
Recep Çavuþ:
Memed:
Ýsmailin deðirmeni...
Bak kardaþ! Köye girmeden oraya gidip, bir haber alalým. Daha
iyi olur.
Memed:
Cabbar:
Böyle daha iyi. Bence, hiçbir yere, hiçbir köye elini kolunu sallaya
sallaya girmemeli.
Recep Çavuþ:
düþman bileceksin. Her taþýn ardýnda bir pusu var gibi davranacaksýn.
Ayaða kalktýlar. Uzakta, bir kývýlcým gibi yanýp sönen bir ýþýk göründü.
Memed:
Cabbar:
Memed:
Orasý...
duyunca:
Memed:
Memed:
Ýsmail:
köyleri elinden.
yatýyorlardý. Un, içerde kara keskin koktu. Ýsmailin uzun kýrýþ kýrýþ
boynu, sivri, uzun yüzü, sakalý, kulaklarýna inen eski, yaðlý þapkasý
Memed, gülümseyerek:
Memed:
Ýsmail:
Ayaða kalktý, gözlerini ateþe dikti öyle durdu. Kendi kendine bir
iki gülümsedi.
soracaktý. Ödü kopuyordu. Olan oldu. Þaþkýn þaþkýn düþünür, dört bir
Anamdan...?
Ýsmail, kekeleyerek:
yapalým da...
Ellerinizi, ayaklarýnýzý içine sokun, Taþ yemiþ. Taþ yeniði de, beter
Memed:
Ýsmail:
Ýyiler dedik ya, iyiler caným... Durun size gavur dinliyi anlatayým.
Memedin içine bir ateþ düþtü. Yerinde duramaz oldu. Bir an önce
Ýsmail:
yerde yaptýrýn.
iþedikten sonra:
Kuyruk yýldýzý daha doðmamýþ, dedi. Benim yýldýz. Daha sabaha epey
var.
bir tilki kaçtý. Köye yakýn olmasalardý, Recep Çavuþ onu oracýða deviriverirdi.
Cabbar:
Memed:
kere daha týkýrdatýp bekledi. Gene ses yok. Edemedi, küçücük pencereye
vardý. Usuldan, ana, ana, ana! diye seslendi. Gene ses soluk
Arkasýna döndü:
Gülümseyerek:
Bre Memed, dedi, biz de evvelsi gün bir yörükten senin acý haberini
Ýçeriye buyurun.
Ýçeri girdiler.
anan da... Ananý sen varmýþsýn gibi kaldýrdým. Kendi elimlen koydum
mezarýna.
Hatçeye ne oldu?
Durmuþ Ali:
bilirdim!
baþýnda oturanlarýn etrafýna halka olmuþlar, baþý mor fesli, göðsü çaprazlama
Memed:
yalýmlarýna dikmiþti.
Memed:
Hatçeye noldu?
Memed:
bakýþ fýrlattý:
Aaah ne deyim ki sana, dedi. Aaah ne deyim ki... Kim bilir çocukcaðýz
kaç gündür yol yürüyor. Bir yemek yeseydi de öyle verseydin haberi...
izinizi süren kara dinli demiþ ki, ben ýspatçýlýk edemem yalan yere. Topal
tek baþýna bir odada yattýðýný uzun uzun, bir bir söyledi. Sonra, Hatçeyi
Memedin gözlerinin içine o iðne ucu gibi parýltý geldi gene oturdu.
Memed:
Kadýn sustu.
Hepsini doðrayacaðýz.
Memed:
Sen daha iyi bilirsin bu iþleri Çavuþ, dedi, kolunu elinden kurtardý,
yürüdü.
Memed, Çavuþa:
Sen çaðýr, dedi. Misafir geldi de. Çok gerekli bir haber getirdi
de.
Çavuþ kapýyý üç defa hýzlý hýzlý çaldý. Ýçerden bir kadýn sesi geldi:
Kim o?
Çavuþ:
çaktý. Ýçerisi ýþýdý. Bu sýrada üçü birden ýþýða doðru yürüdüler. Kadýn
üstünde durdurdu. Sonra birden bir çýðlýk attý. Recep Çavuþ kadýný hemen
Memed:
Kadýn:
Yok, dedi. O gayri eve gelmiyor týrnaðýna kurban olduðum Memedim. Abdi
Abdi Aðanýn iki karýsý, iki oðlu, misafir bulunan baþka köyden kadýnlar...
Çavuþ:
Kadýn, hiç ses çýkarmadan bir çýralýk daha yaktý. Çavuþun önüne
düþtü.
Memed, ortada dimdik, bir hýþým gibi duruyordu. Küçücük gövdesi büyümüþ,
Kadýn:
Memed:
Çavuþ, dedi.
Çavuþ:
Buyur, dedi.
Yerde kuruyup kalmýþ kadýn, bir þahin hýzýyla çocuðun birini kapýya
Memedim, Memedim kýyma yavruma. Hakkýn var ama Memedim yavrumun ne suçu
var?
iðne ucu gibi ýþýk söndü. Baktý ki, Çavuþ tetiðe basýyor. Olan olacak.
Cabbara da:
Kadýn, Memedin bir elini býrakýp birini, bir elini býrakýp öbürünü
öpüyordu.
kadar hakkýn var yavru. Arkasýndan bir damla gözyaþý dökersem bana
Memed, hiç aðzýný açmadý. Aðýr aðýr, her bir yaný çürümüþ,
Cabbar:
dolaþýyordu.
Memed ölmemiþ.
duyuluyordu.
Cabbar:
Çýkalým, dedi.
Recep Çavuþ:
Acýmýzdan da öldük.
Memed:
Cabbar:
var da.
Ulan itin eniði, diye gürledi. Ulan itin eniði. Bana bir daha aðzýný
Memed:
Çavuþ:
Memed:
Recep Çavuþ:
Memed:
Recep Çavuþ:
Cabbar:
Recep Çavuþ:
Ne diyorsun?
Cabbar:
Recep Çavuþ, dedi, Memed önüne geçmese o sabi çocuðu öldürecek miydin?
Çavuþ:
Cabbar:
baban.
Memed:
Cabbar:
Sustum iþte.
gömülmüþtü.
Memed:
Kalkýn, dedi, sabah olmadan bizim Durmuþ Ali emminin evine varalým.
Recep Çavuþ:
Kalktýlar.
bekliyordu.
Recep Çavuþ:
Durmuþ Ali:
Recep Çavuþ:
Oturur oturmaz, utangaç bir kýz Memede gizli gizli gülerek sofrayý
Ýþte bu pilav yaramýn acýsýný alýr. Bana böyle tüten, yaðý burcu
Cabbar:
Memed Cabbara:
Cabbar:
ne yutkunup duruyorsun?
Durmuþ Ali:
iyi ettin.
Koca! Koca! dedi, senin aklýn ermez böyle iþlere. Ýnsanýn yüreðindeki
öç alma duygusu nedir sen hiç bilir misin? Baþýndan geçti mi senin hiç?
Yok, dedi.
Recep Çavuþ:
Ben olsam o Memedin yerinde, onun evinde canlý yaratýk koymam. Keserim.
Evini de yerle bir ederim. Anladýn mý koca? Durmuþ Ali Memede bakarak:
Anladým, dedi.
Cabbar:
Ziyade olsun.
Recep Çavuþ:
Durmuþ Ali:
Sor yavrum.
Memed:
Durmuþ Ali:
Memed:
Durmuþ Ali:
Kör Alinin bacýsý orada, kocada. Daha iki gün önce geldi oradan.
kadar gideriz.
Cabbar:
Olur, dedi.
Çavuþ:
Memed:
Ben mi? Ben sizden ayrýlamam. Anladýnýz mý? Ölürüm gene ayrýlamam.
gelsin.
O yezid deðil mi? dedi, Memedimi izleyip de baþýna bunca iþleri açan,
o yezid deðil mi? Adam gönderirseniz kaçar. Baþýný alýr yitirir. Daðlara
Durmuþ Ali:
bakarak sordu.
Memed:
Topalý, dedi.
Durmuþ Ali:
Durmuþ Ali:
Þimdi ben, Kör Aliyi bindiririm ata, Seni Durmuþ Ali istiyor
diye, onunla haber gönderirim. Bir iz var izleyecek der, Kör Ali.
Diyorlar ki, -Topal Ali iz sürmekten vazgeçmiþ, yemin etmiþ senin iþten
sonra. Benim için gelir Topal Ali. Ýzi sürmese de gelir. Sen ona
adam göndersin getirsin onu. Sen þu kapýnýn önünde parça parça et onu. Ben
Durmuþ Ali:
Deli deli söylenme avrat, dedi. Topal Ali onu Memede kötülük olsun
Ýyilik mi, kötülük mü yapýyor, bilmez. Ýz dedin miydi, aklý baþýndan gider.
Ormandan geldikten sonra görmedin mi yüzünü? Tüm kaný çekilmiþti. Ölü yüzü
gibiydi yüzü. Herkes ýspatçýlýk etti de, köyden kovulmayý, yersiz yurtsuz
koydu da gitti. Memedim Topal Aliye bir þey yapma! Topal Ali kötü bir adam
deðil.
Kadýn:
Ýyi adam olsun, kötü adam olsun Topal Ali. Senin baþýna bu iþleri
getirdi ya, öldür onu Memedim. Durmuþ Ali adam gönderip getirtmezse onu,
sen git, onu yýlanýn deliðindeyse de bul çýkar. Þu yanýndaki koca hançeri
Kadýn:
Durmuþ Ali:
Kadýn:
Bir yüreðim soður ki, dedi, buz gibi olur. Onun kanlý ölüsünü
bir görsem!...
Durmuþ Ali:
Kadýn:
Durmuþ Ali:
tepe demez koþarak gelir. Þimdi, sizin yataðýnýzý bizim ahýra yapsýnlar,
Kadýn:
Ufak tefek, saçlarý sütbeyaz olmuþ, diþleri tüm düþmüþ, aðzý bir
torba gibi büzülmüþ, koyu esmer, çakýr gözlü bir kadýndý. Memedin
bir tavýr takýnarak, Gel! gel! yanýma yaklaþ, dedi. Memedin kulaðýna
eðildi:
Bunlar hep o gavur Abdinin adamlarý. Belki þimdi, seni ahýra sokarlar,
emmine de güvenme. Onun için ben, gider, iki gün deðirmenin orda beklerim.
Memedim sana kötülük gelmesini bir ben istemem bu köyde. Sen Dönemin bana
teberiðisin. Senin baban ne iyi adamdý! Sen onun bana teberiðisin. Yataðýnýzý
Hürü:
Kadýnlara baðýrdý:
üstüne serin.
Recep Çavuþ:
Memed:
Çavuþ:
almýyor.
Memed:
Hürü:
Sana þimdi Hürü anan bir ilaç yapar ki, hiçbir þeyciðin kalmaz.
gittiler. Ahýrýn orta direðinde küçücük bir çýralýk asýlýydý. Ýpil ipil
Bir tarafta da tezek yýðýlýydý. Tezekler de acý kokar. Ahýrýn tavaný örümcek
nöbet tutsun.
Memed:
Memed, tüfeðini almýþ samanlýðýn üst baþýna çýkmýþ, baþýný dizleri üstüne
koymuþtu.
Memed:
Onlar, yemeði bitirmiþlerdi ki, Hürü, elinde tüten bir kapla geldi.
Hürü:
Tertemiz sardý.
Recep Çavuþ:
Cabbar Memede:
Hürü:
altýnda bunalmýþ gibiydi. Boðulacak gibi oluyordu bazý bazý. Yüreði ateþ
þeyden ürküyordu. Ama içinden geçen hiçbir þeyi, hiç kimseye belli etmiyordu.
Samanýn tepesine gitti oturdu. Dizlerini göðsüne doðru çekip, baþýný üstüne
davrandý.
Durmuþ Ali:
Durmuþ Ali:
eve gel. Topal Aliye iþi anlattým. Çok korkuyor. Korkusundan ölecek.
Cabbar:
Kalk, dedi, Recep Çavuþ. Kalk! Ünlü izci Topal Ali gelmiþ.
Cabbar:
Recep Çavuþ:
Vay anasýný, dedi. Vay anasýný! Demek geldi ha? Oy... oy...
Cabbar:
Memed:
Recep Çavuþ:
yerli yerince düzeltti. Býyýklarýný uzun uzun burdu. Gümüþ taraðýný çýkarýp,
Cabbar dayanamayarak:
Çavuþ:
Ne yapalým? dedi.
kesilmiþti.
Kör Ali:
Memed:
Saðol, dedi.
Memed:
Çavuþ hiddetle:
Ali Aða! dedi, sana iþim düþtü. Benimle azýcýk dýþarý çýkar mýsýn?
Memed:
Topal Ali:
etme kardaþ!
Memed:
bakalým.
Memed:
Çavuþ:
Memed:
Korkma Ali Aða, dedi, sana hiçbir þey yapacak deðilim. Seni
söyleyeceðim.
Topal Ali:
Bana bak, dedi, Topal Ali, bunca felaketi sen açtýn baþýma.
ettim. Öldür beni. Yemin ettim süremem. Elimi bir daha kana bulaþtýramam.
Memed:
Memed:
Topal Ali:
Memed:
zaman iþte:
Topal Ali:
teslim edeyim o gavuru. O gavur benim evimi baþýma yýktý. Yalancý þahitlik
etmedim diye. Çoluk çocuk aç kaldýk, Çaðþak köyünde. Elin içinde garip garip
kaldým kardaþ. O gavuru parça parça et. Onu bulmak için elimden ne gelirse
Memed:
kimseye söylemez o.
Topal Ali:
Hatçeye, sonra da bana ettiði var ya yüreðime dað gibi oturdu. Dünya
duysun. Çok çok olmazsa alýrým bir tüfek katýlýrým yanýna. Výz gelir
alimallah...
Durmuþ Ali:
Topal:
Recep Çavuþ, Cabbar, Topal Ali, Memed artýk dört kiþi olarak
ahýra döndüler.
Memed:
Köy yavaþ yavaþ uyanýyordu. Bir iki bacadan duman tütmeye baþlamýþtý.
Hürü hýþýmla:
Duydun mu dediklerimi?
Durmuþ Ali:
Beni iyi dinle Memed kardaþ, dedi. Sana çok kötülük ettim.
Sana çok iyilik etmek isterim bundan sonra da. Bu gavuru temizledikten
sonra da, sana yardým yapmak isterim. Sen merhametli, sen iyi bir
anladýn ki bunda benim suçum yok. Bak, bile bile yalan söyleyerek
Topal:
yemin ettim.
Recep Çavuþ:
Topal:
Cabbar:
Yaa! dedi.
Recep Çavuþ:
Vay vay! dedi. Vay vay vay anam! Dizlerim kýrýlýyor. Baþýmý
tutamýyorum!
Cabbar:
Recep Çavuþ:
Topal Ali:
Yara çok þiþmiþ. Böyle olmaz. Gittikçe daha azar. Bir köye inelim. Bu
yakýnda Sarý Ümmetin evi var. Ýsterseniz oraya gidelim. Ýyi adamdýr.
Recep Çavuþ:
mü?
Memed:
Cabbar:
Recep Çavuþ:
Cabbar:
Recep Çavuþ:
Topal Ali:
Söz verdim, dedi. Söz vermesem bile onu ben öldürmek isterim. Çið çið
Recep Çavuþ:
Topal:
Recep Çavuþ:
Topal Ali:
Recep Çavuþ:
Topal:
yerini bulurum onun. Gelir size haber veririm. Haydi Sarý Ümmete
sevmez.
Ümmet:
Topal Ali, onlarý öyle, evin avlusunda býrakýp gerisin geri döndü,
yürüdü.
kendi kendine.
yaptýðý, donattýðý evi bir saatin içinde Abdi Aðanýn adamlarýnca yýkýlmýþ,
hýzlý yürüdü.
Muratýn üþümüþ bir hali vardý. Murata bir selam vererek kahveci Tevfiðin
çay istedi. Tüten bir çay getirdiler. Heyecandan içi içine sýðmayarak
Mustafa emminin dükkanýna gitti. Mustafa emmi Maraþlý, hoþ, ak sakallý bir
adamdý. Dükkaný daha açmamýþtý. Ali dükkanýn kapýsýna sýrtýný verdi oturdu.
Bekledi. Önünden burnunu yere sürerek bir uyuz köpek geçti. Kör Hacýnýn nal
dövdüðü yer karþýdaydý. Az sonra Kör Hacý geldi, tezgahýn baþýna geçti,
getirdin?
Ali:
Mustafa Efendi:
Duydum.
Topal Ali:
Duyduðun gibi..
Mustafa Efendi:
Topal Ali:
Mustafa Efendi:
Dün geldi benden sigara, kibrit aldý heybesine yerleþtirdi. Atý dört
daha yokladý.
Mustafa Efendi:
gelir ona.
Mustafa Efendi:
kehrübara dönmüþ, tüm kaný çekilmiþ. Dayýsý oðlu gibi mazlum bir
adama canýný güvenir mi hiç? Ne hin oðlu hindir o Abdi! Duyduk ki,
müfrezesi gitti eþkýya çocuðun takibine. Adý Ýnce Memed miymiþ ne?
Topal Ali:
döker.
Mustafa Efendi:
Sen tevekkel ol, diye söylendi. Sen tevekkel ol. Eden bulur.
Abdi Aðanýn yerini tam tamýna öðrenmesine karþýn gene içi götürmedi.
iz aradý. Bir çakal izini sürmeye baþladý. Ýz, bataklýða bataklýða gidiyordu.
diyordu. Ama izi de býrakmýyordu. Çakala küfrede ede izi sýra gitti. En
Uzun sözün kýsasý, ikinci gün kuþluk vakti, Aktozlu köyüne girdi.
Köy, yirmi beþ otuz evlik bir köydü. Köyün evleri tüm huðdu. Huðlarýn
sinek yoktu. Yalnýz, çitleri bel vermiþ küçücük bir huðun kapýsýndan bir
Topal Ali:
evi nerede?
çinkoyla örtülü uzun bir huðu gösterdi. Ali, topal bacaðýný sürükleyerek,
Topal:
Ben Abdi Aðanýn köylüsü olurum. Ona bir haber getirdim dedi.
Gir içeri.
Uzun evi bir uçtan bir uca geçerek kilim döþeli, ocaklýðý gürül
gürül yanan bir odaya geldi. Ocaklýðýn baþýnda, ateþe doðru eðilmiþ,
Odanýn kapýsýnda bir zaman bekledi. Abdi Aða, gene öyle uykulu uykulu
Ali, onun yanýna doðru yürüdü. Abdi Aðanýn gözleri büyüdü. Elindeki
tespih düþtü:
mi getirdin?
Abdi Aða:
Ali ayakta duran adama doðru bir iki göz attý. Abdi Aða anladý.
Adama:
Ne haber Alim? dedi, sonra yüzü deðiþti, korkunç bir hal aldý.
Topal Alinin yüzünde öyle acýlý bir hal vardý ki, ha aðladý, ha aðlayacaktý.
de. Geldi beni Çaðþak köyünde yakaladý Ýnce Memed, aldý sizin Deðirmenoluða
öldüreceðim. Bir gece sizin eve girdi. Kapýyý kýrdý. Evden baðýrtý, þamata
geliyordu. Bu arada ben kaçtým. Hösüðün evine gittim. Hösük arkama baðlý
ellerimi çözdü.
Hösüðe dedim ki, git git bakalým Aðamýn evinde ne olup, bitiyor?
Hösük gitti, geri geldi. Aða evde yok. Memed içerden kapýyý kilitlemiþ,
Aðam. Ben oradan kaçtým. Köy bir kýyamet yerine dönmüþtü, ben dýþýna
Çoluk çocuðum Çaðþak köyünde kaldý, Aðam. Benim bir taksiratým var mý?
Ben nasýl giderim bir daha yukarýlara? Bana bir akýl ver
senin halin, Aðam! Biz neysek, ne, senin halin öldürüyor beni.
Koskocaman bir Aðasýn. Beþ köyün Aðasýsýn. Her yerde, bütün dað köylüklerinde
köyüne. Sana bir kaðýt vereyim, evden sana öküz, tohum versinler.
Ali:
Abdi Aða:
Korkma ondan, dedi. Çok yaþatmam onu daðda. Deli Durduyla arasý açýlmýþ.
Korkma ondan. Onu keklik gibi avlatýrým, caným saðiken. Hiç korkma.
Elini cebine soktu. Bir tomar kaðýt para çýkardý. Ýçinden on kadar
git. Kimse seni görmesin. Oradan yanaþmalardan birini kendi evine gönder.
Çaðþaktaki evini alsýn getirsin köye. Sen de bana bizim çocuklardan bir
haber getir. O melun ne yapmýþ bakalým çocuklara? Merak ediyorum! Bir yemek
ye de düþ yollara.
Ali:
bilir!
yola düþtü.
Vakit gece yarýsýydý. Usuldan bir ýslýk çaldý kapýda. Ümmet ýslýðý tanýdý.
Dýþarý çýktý.
Onlara bir kuzu kestim. Senin þu Ýnce Memed de yaman, çelik gibi bir oðlana
benziyor. Konuþmuyor. Hiçbir þeye karýþmaz bir hali var ya, içi dolu olduðu
Samanlýða yürüdüler. Sarý Ümmet yerden iki taþ aldý, üç kere çýt
Topal Ali:
Memed:
arkadaþýn Ümmet yok mu Ali Aða, çok yiðit bir adam. Çok iyi bir
Topal Ali:
oturup durur.
buldu, yaktý.
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Ali.
Cabbar:
Bulmuþ mu?
Memed:
Bulmuþ.
Cabbar:
Ýþimiz iþ desene.
Memed:
Ýþimiz iþ.
Cabbar:
Memed:
Hemen yola.
Cabbar:
Hemen yola ya, Recep Çavuþun hali kötü. Boynunu döndüremiyor. Öleceðim
diye korkuyor.
Memed:
Ne yapalým öyleyse?
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Uyandýralým.
döndü. Cabbar:
Çavuþ:
Çavuþ mýzýrdanýyordu:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Memed:
Recep Çavuþ:
Memed:
Topal Ali.
Recep Çavuþ:
Topal Ali:
Recep Çavuþ,:
Ulan Ali, dedi, eðer bulmasaydýn onu, iþin dumandý. Vururdum seni.
Ali:
Recep Çavuþ:
Recep Çavuþ:
bile ziyandan.
Cabbar:
Memed:
Topal:
onlarý güldürüyordu.
büklerden yürümüþlerdi.
Topal Ali:
oyukta.
Aktozlu köyü görünüyordu. Yarým saat sonra bir torba dolusu ekmek,
gibi aldým.
da söyleniyordu:
anladýnýz mý?
Cabbara dönüyor:
Anladýn mý Cabbar?
Memede:
Anladýn mý Memed?
Cabbar:
Anladým.
Memed:
Anladým.
Recep Çavuþ:
Ben buralarý karýþ karýþ, taþ taþ bilirim. Anladýnýz mý? Taþ taþ. Þu görünen
vukuattan sonra. Kurtuluþ zor olur. Ama benim gibi buralarý bilen kimse
Akþam oldu. Gün indi. Bir sini gibi düz ovanýn yüzünü yaldýzladý.
Recep Çavuþ:
Topraðýn üstünde bir zaman durur, kýzarýr orada, kýpkýrmýzý kan kesilir.
Cabbar güldü.
Çavuþ:
Cabbar:
Çavuþ sustu.
Derken gün battý. Karanlýk kavuþtu. Çavuþ ellerini beline dayamýþ, güne
ya... dedi.
Ancak, o da birkaç evden ölgün ýþýklar sýzýyordu. Geri yaný tüm karanlýða
oturdular. Topal Ali bir cýgara yakacak oldu. Hafif hafif inlemekte
Topal deyyus, dedi, þimdi yere sererim seni. Koy elindeki kibriti
cebine!
dýþarý her kim çýkarsa, babam olsa da vururum. Söylen çetebaþý ben miyim?
Bunun üstüne Çavuþ baþýný önüne eðdi bir yarým saat düþündü.
Memed:
Recep Çavuþ:
Bir eþkýyaya Topal Ali gibi adam her zaman gerek, dedi, gene
yüreðinde iyilik var. Yýllar yýlý, beþ köyün erkeðinin içinden zalime kafa
tutan, bir tek bu çýktý. Bunda iþ var. Sað kalýrsam, onu gözüm gibi korurum.
Ama öleceðim. Topala döndü. Sen, dedi, Topal akýllý adamsýn. Üstelik
Topal:
Çavuþ:
Þimdi iþe gelince, gece yarýya doðru Hüseyin Aðanýn evine varýrýz.
Kapýyý açtýrýrýz. Abdiyi içerde vurur çýkarýz. Yalnýz Topal Ali bizimle
gelmesin.
Memed:
mu? Hemen.
Memed:
Ali:
Görüþürüz.
Çavuþ:
Kapýyý týkýrdat Memed, dedi. Sen de Cabbar hazýr ol. Yat sipere.
Tümseðin ardýna yat. Bu eve doðru kim gelecek olursa vur. Bakma
Memed yerden bir taþ alýp kapýyý dövmeye baþladý. Evin çinkolarý
Recep Çavuþ:
haber getirdim.
Ýçerdeki ses:
Recep Çavuþ:
Çok acele iþim var. Aðayý mutlaka görmeliyim þimdi. Açýver kapýyý
kardaþ!
da sürgüledi.
Recep Çavuþ:
bilirsiniz.
Memed de konuþtu:
Ýçerdeki ses:
Abdi Aða yok, bu evde, dedi. Varýn iþinize gidin. Yok burada.
Çavuþ:
Abdi dinsizini. Memed! dedi sonra da, çýkar bombayý, koy kapýnýn
Recep Çavuþ:
Öyleyse aç kapýyý.
Adam:
Açamam.
Recep Çavuþ:
Memed:
Çavuþ:
Çavuþ:
Çavuþ:
biz. Siz ne yaparsanýz yapýn. Abdi Aða, sen de sýkma. Biz çýkalým da
Ýçerdeki kurþun durdu. Kapý açýldý. Uykulu çocuklar, don gömlek titreyen
Yaþlý adam:
Bunu der demez içerden gene bir yaylým ateþi baþladý. Abdi çok
kalmadý.
Çavuþ:
Memed:
Çavuþ:
Demek vurur! diye alay etti. Ben ona þimdi gösteririm. Sen
kurþunla kapýyý. Söze karýþma. Ne diyorsam onu yap. Eksik etme kapýdan
kurþunu.
ediyordu.
Bunun sonu neye varacak? Çavuþ gitti evin ardýna, gelmedi. Bir ara
Çavuþ baðýrdý:
Memed sordu:
Sen kimsin?
Ses:
eþkýya inmedi. Kürt Reþidi bile Çukurova yedi. Sabah olunca bu ovanýn
geldi:
bir kýrmýzý yalýmdýr birden patladý. Belki bir saniye içinde bütün ev
Recep Çavuþ:
Dutun altýndaki adam bir çýðlýk kopardý, sonra kadýnlar, çocuklar, bir
Recep Çavuþ:
yanýndaki bir ev de az sonra ateþ aldý. Daha sonra ateþ üstteki eve
Çýk adi çýk! Çatýr çatýr yanacaksýn. Çýk da Memedin eline ayaðýna düþ.
Ýçerden ses seda gelmiyordu. Arada Recep Çavuþun kulaðýnýn dibinden cýv
Abdi çýk dýþarý. Kebap olursun sonra, çýk dýþarý, diye habire baðýrýyor
Çavuþ.
Memede dönüyor:
Memed:
Olur, diyor.
Yaþlý bir kadýn dutlarýn altýndan koþarak geldi. Yanan evin içine
girdi. Recep Çavuþ hiçbir þey söyleyemedi kadýna. Kadýn evin içinden
kucaðýnda bir döþekle çýktý. Döþeði koþa koþa dutlarýn altýna götürdü.
bekle babam bekle ettiler. Ne Abdi çýktý, ne bir þey oldu. Evin üstü
Ýþte her bir yer böyle aydýnlýk Dut, söðüt aðaçlarýnýn uzun gölgeleri
Esen poyraz deðil, tüm yalým. Bir yerlerden, uzak bir yerlerden
Memed:
Cabbar:
Kaçýrdýk.
Recep Çavuþ:
Çýkacak hiçbir delik yoktu, dedi. Boyuna da evin dört bir yanýný
Cabbar:
Belki, dedi.
Memed:
Cabbar:
Yanýyor, dedi.
Recep Çavuþ:
Memed:
Recep Çavuþ:
Memed:
Çavuþ:
Bekleyecek miyiz?
Cabbar:
Bekleyecek miyiz?
Memed:
iþimiz iþ.
Memed:
Cabbar:
Memed:
Biz köyden çýkarken çoluk çacuk, kadýn erkek durmuþlar, öylecene, taþ
Çavuþ üsteledi:
Yere oturdu. Yüzünü iki eli arasýna aldý, öyle kaldý bir süre.
Cabbar heyecanla:
Asým Çavuþ:
Cabbar:
Yandýk, dedi.
Memed:
Cabbar:
Memed:
Çavuþ:
Cabbar:
Çavuþ Cabbara:
bizi.
Kulak kabarttý:
Memed:
Heyye, dedi.
Cabbar:
Heyye, dedi.
Çavuþ:
Memed:
Çare yok.
Çavuþ:
Memed:
Ne yapalým? dedi.
Çavuþ:
Memed:
Yaktýk, dedi.
Cabbar:
yanýndaydým. Nasýl kurtulur? Evde tek bir tek pencere yok. De nasýl
kurtulur?
Memed:
Çavuþ:
Ha þöyle, dedi.
Cabbar sustu.
Hýþýr hýþýr bir sürü ayak sesi gecenin içinde. Baþkaca ses seda yok.
Cabbar:
Memed:
Öyle.
Çavuþ:
Gece hýþýrtýyla birlikte üstlerine yürüyor. Dað, taþ, çalý, aðaç üstlerine
Bu ova... Bir belalý ova. Ne kadar da çok düzlük!... Vay anam vay!
Gün doðunca, kalaylý bir siniye vurmuþ gibi yalp yalp ediyor.
can kurtaran. Ötesi Ceyhan ýrmaðý. Bir karanlýk, bir hýzla akan sudur.
burcu burcu kokar. Yalnýz bir dut aðacý vardýr ovanýn ortasýnda. Yapraklarý
toz içinde.
Recep Çavuþ:
alýn çocuklar. Hiþt hiþt, kurþunlarý alýn. Bir kurþun patlarsa öldük demektir.
Her bir peliðimiz bir yerde kalýr, þu gelen köylü bizi didik didik eder.
Karþý taraf onlarý bir kurþuna tutmuþtu ki, deme gitsin. Gece çakmak
Bir ses:
Köylüler yaklaþýyorlardý.
Belki Anavarzaya.
olmasý gerek.
Bir hayuhuy... Her kafadan bir ses çýkýyor. Geceyi büyük bir
Recep Çavuþ:
dolaþýyor. Çalý dibine sinmiþ üç yürek birden, kütür kütür atýyor. Candarmalar
yarýyor.
ayrýldýlar.
Memed:
Memed:
Çavuþ:
bir turuncu ýþýk sardý. Bükün koyu yeþili turuncu ýþýðýn içinde eriyor,
mavi mavi tütüyordu. Bütün büklükten, ovadan aðýr aðýr bir duman
düþündü. Nedense kafasýnda birden sarý pirinç pýrýltýsý bir þimþek hýzýyla
parladý geçti.
Çavuþu sýk bir çalýnýn üstüne yatýrdýlar. Her bir tarafý þiþmiþti.
aðzýný açýp konuþacak oldu. Sesi çýkmadý. Eliyle Anavarzayý gösterdi. Bir de
Memed:
Cabbar:
Vay!
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
aðaç dikelim.
Cabbar:
Dikelim, dedi.
Memed:
Cabbar:
karanlýðýna gömecek!
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
bulamayýz.
Memed:
Bütün Çukurovayý yaksa, kül etse daha çok memnun olacaktý. Bir
hoþ bir adamdý þu Çavuþ. Belki de þu Çukurova ona çok kötülük etmiþti. Kim
bilir?
Cabbar:
Onu bildim bileli Çukurovaya söverdi. Yanýnda hiç kimse Çukurova lafý
uzun bir süre. Birkaç gün böyle yalnýz dertli gezer, sonra açýlýrdý.
Kim bilir ne derdi vardý fýkaranýn. Kimse ne olduðunu bilemedi. Ýþte sonu.
Çavuþ inmez, onlar Çukurovadan dönünceye kadar, tek baþýna onlarý beklermiþ.
Memed:
Cabbar:
dolar.
Güle güle kal Çavuþum, güle güle, dedi, yürüdü. Göz çukurlarýnda büyükcek
Cabbar:
gelince Memed her zamankinden daha dinç, daha çevik... Yaramadýðý çalýlarý
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
taraf görünür.
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Yürü öyleyse.
bir þerit kývrým kývrýmdý. Aktozlu köyü büyük bir duman çökmüþcesine
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
yapamazdý.
Memed:
çökmüþtür.
Cabbar:
Aaah keþke öyle olsaydý, dedi. Aaah keþke... Bunca çektiklerimiz boþa
gitmezdi.
15
doksanýný geçkin bir Koca Ýsmail vardý. O söylerdi. Yemyeþil, çimen yeþili
gözleri vardý Koca Ýsmailin. Çenesi bütün Türkmen çeneleri gibi ince, sakalý
Daha avcýlýðý bile býrakmamýþtý. Beli iki büklüm, tüfeði omzunda her
gösterirdi.
Bazý köye sýðmaz olur, ev, köy ona dar gelirdi. Türkmenden
kalan ne varsa saklamak, eski Türkmeni ömrünün her saatinde yaþamak isterdi.
Bundan elli altmýþ yýl öncesine kadar, diye baþlardý Koca Ýsmail. Baþlar
susmazdý. Bir aþk gibi, bir türkü gibi konuþurdu. Çukurova salt bataklýktý,
göç kalkardý, gürül gürül. Alýrdýk göçü, aþardýk daðlarý, konardýk Binboðanýn
yýlýn on iki ayýnda otlar dizde. Top top olmuþ cerenler gezerdi. Sürmeli
yiðitliði ceren avýnda belli olur. Kamýþlarý kavak boyu uzar giderdi Çukurovanýn.
Gece gündüz yelleri nergis kokardý Çukurovanýn. Bir belalý iþti Çukurova.
olamazdý.
Padiþahýn askerleri
verdi, tapu çýkardý. Yaylaya çýkmayalým diye de dað yollarýna asker dikti.
yakýp öyle dikiyorlardý. Ýþte bu yüzdendir ki, þimdi hiçbir köyde aðaç yoktur.
Sonra baktý ki Osmanlý, aþiret tüm kýrýlacak. Yazýn yaylaya çýkma izni verdi.
Özgür bir dünyanýn özlemini çekerdi. Her sözünün baþý, Dadaloðlunu görmüþ
yollusu yolsuzu, hýrlýsý hýrsýzý, kötü süt emmiþi, iyisi kötüsü, genci,
yavaþ yavaþ deðer kazanýr. Ýskana bir türlü dövüþ kavga yanaþmak istemeyen
bir þeydir. Bin dokuz yüzden sonraki yýllarda Çukurovaya þöyle bir
topraða sahip olmak için savaþýrlar. Bunu baþarýrlar da. Fukara halkýn
bu sýralarda, topraðý için canýný diþine takýp vuruþan, hakkýný arayan halka
hemen hemen hiçbir aða kalmaz. Daðlarda kendisine arka eþkýya bulamayan
aðalar da, yeni eþkýyalar çýkarýrlar daða. Bu yüzden Toroslar eþkýyayla dolup
Ali Safa Bey fýkara düþmüþ bir aðanýn oðludur. Aða, yoksul düþmesine
Mektebi Alisine göndermiþtir. Her ne sebeptense Ali Safa Bey, Hukuk Mektebi
iþlere girip çýktýktan sonra, aklý baþýna gelmiþ, sonra da dört elle topraða
sarýlmýþtýr.
elinden çýkmýþ topraklarý köylülerden geri alýr. Toprak elde etmek hilesini
Köylülerle Ali Safa Bey arasýnda yýllarca süren bir savaþtýr baþlar. Ali Safa
Türlü dolaplar çevirir, topraðý köylünün elinden almak için türlü çareler
bulur. Önceleri, iþe yarar usulü, iki köyü, üç köyü birbirine düþman etmek,
onlar birbirine düþmüþken, bir yaný tutup, onun yardýmýyla, öbür yanýn
tarlasýna el koymaktýr. Bu, en kolaydýr, çok da iþe yarar. Ama uzun sürmez.
çýkmýþtýr. Ali Safa Beyin çiftliði de iki üç köy arazisi kadar çoðalmýþtýr.
Yýllar yýlý türlü usuller, türlü çareler bulur Ali Safa Bey. Her usul,
her çare bir iki yýl içinde keþfedilir. Ama; her þeye karþýn Ali Safa
bey karlý çýkar. Her yýl sonunda çiftliði biraz daha, biraz daha büyür.
Durum o kerteye gelir ki, sonunda Ali Safa Beyin bütün iplikleri
pazara çýkar. Artýk hiçbir köylü Ali Safa Beyin tuzaðýna düþmez.
Bütün mümkünü, çareleri kesilmiþtir. Ama Ali Safa Bey gene de bir
amarýný bulur.
bakar bu sefer de. Daðdaki bir iki çetebaþýyla anlaþýr. Bir iki adamýný
Safa Beyin astýðý astýk, kestiði kestiktir. Yüreði varsa kýmýldasýn bir
tek köylü bundan sonra!... Bir gecede evi yýkýlýr, karýsý kaçýrýlýr, iþkencelerle
Ali Safa Beyin bu yüzden kýlýna bile hile gelmez. Candarmalar eþkýyalarýn
Bundan sonradýr ki, Çukurova topraklarý kana bulanýr. Önüne gelen, önüne
beþe, ona ayrýlýp birbirlerine düþerler. Bir gecede birkaç çete birden
Ali Safa Beyin yirmi bin dönümlük topraðý ilk yýl otuz bin dönüme çýkar.
Sonraki yýllarda ise durmadan artar. Otuz beþ bin, kýrk bin,
kýrk beþ bin, elli bin... Elli bir bin... Topraksýz kalan köylüler
de, toptan, Ali Safa Beyin yarýcýsý olurlar. Irgadý olurlar; kendi
topraklarý üstünde.
Ali Safa Bey uzun boylu, boyuna parlak çizmeler giyen, kalýn kara
kaþlý, is rengine çalan bir tuhaf esmer yüzlü bir adamdýr. Elindeki gümüþlü
Ali Safa Bey þaþkýn, telaþlý. Büyük konaðýnýn içinde sinirli sinirli durmadan
hükümete isyan etti, daðlarý eþkýyalar aldý, hükümet yok mu? diye feryatlar...
Haným:
Söyle.
bezdim. Bunlarýn elinden. Her Allahýn günü cephane. Her Allahýn günü karakol...
büyüklere karþý. Daha iki yýl sabretmeli, yoksa ben memnun muyum onlardan?
Vayvay köyünü de, geçireyim bir ele. Ne yapacaðým, biliyor musun avrat?
çýktý diyeceðim. Daðlarý eþkýya aldý. Küçük bir eþkýya hükümeti kuruldu.
O zaman hükümet bir alay, yahut bir dað fýrkasý gönderecek buraya,
Sustu, daldý. Bir zaman dalgýn, baþý yukarda, evin içinde dolaþtý
durdu.
Kapý açýlýnca, Ali Safa Bey dalgýnlýðýndan ayýktý. Kapýyý açan hizmetçi,
Baþý gözü sarýlý bir adam, dedi. Seni görmek istiyor. Sakallarý
uzun.
Ali Safa:
Gelsin, dedi.
attý:
Ali Safa:
Aleykümselam.
Adam:
Senin ocaðýna düþtüm, dedi. Abdi senin ocaðýna düþtü. Kurtar beni
babanýn arkadaþý Abdi senin. Ocaðýna düþtüm. Ali Safa Bey dedim de
Abdi Aða:
telaþ etsin, Ali Safa Bey? Herif baþýmýn üstünde Azrailin kýlýncý gibi
Aktozlu köyünü. Ben telaþ... Tabanlarýný öpeyim Ali Safa Bey kurtar
beni. Kurtar bunun elinden. Kurtar Ali Safa Bey. Abdi Emmin sana
kurban olsun. Uyku dünek yok bana. Herif Azrailin kýlýncý gibi baþýmýn
Abdi Aða:
Sen merak etme Aða, diye onu yüreklendirdi. Bir çaresini buluruz.
Kahveni iç hele!
Abdi Aða hizmetçinin getirdiði kahveyi eli titreyerek aldý. Ortalýða tatlý
Ali Safa Beyin karýsý gelip, Abdi Aðanýn yanýndaki sedire oturdu:
Neler de gelmiþ baþýna! Vay Abdi Aða! Ali Safa Bey o gavurun hakkýndan gelir
Köy yandý yanalý, Abdi Aða bir hoþ olmuþtu. Boyuna konuþuyor,
elde deðildi.
ýlýk, sevince benzer, neþeye benzer bir rahatlýk geçti. Abdi Aðanýn
yüzü, geceyi anlatmadan önce öyle bir hale, öyle bir periþan, öyle bir
Kadýn:
Hepiciðimizin yüreði yandý. Kaymakamýn hanýmý dün bize geldiydi. Dedi ki,
gerek. Bir koca köy yakýlýr mý? Kaymakam Beyin hanýmý seni görmeyi de
Hepiciðimizin yüreði yandý. Ali Safa Beyin þu Vayvay köyü iþi bitsin, onlara
Aaah, diye baþladý. Aaah! Benim haným kýzým, þu benim baþýma gelenler.
Aaah! Benim hatun kýzým. Güzel kýzým. Veli benim yiðenimdi. Fidan
bu kafir. Varsýn kaçýrsýn. Bize ne. Ýki gönül bir olunca samanlýk seyran
olur. Benim Velime kýz mý yok? Elini sallasa ellisi. Ben beþ
Sürüm sürüm sürünsün el içinde. Aldým yýlaný, can düþmanýmý getirdim köye.
Kadýn:
Abdi Aða:
olur, kaçak mý, ne olursa olsun. Bir gün bir haber geldi ki beni
öldürmeye ahdetmiþ. Köye doðru çetesiyle geliyor. Yaa hatun kýzým, çetesiyle
geliyormuþ. Benim için diyormuþ ki, onun kanýný þerbet gibi içeceðim
köye gelecek o melun, beni öldürecek. O melundan her þey umulur. Kaçtým
Hüseyin Aða, bizim akraba olur, geldim onun evine sýðýndým. Keþke
Kadýn:
Aklýmýn köþeciðinden. Keþkeee... Kýzýma deyim, koca köy yandý kül oldu.
kýþ. Öküzleri, hayvanlarý da yandý çoðunun. Benim yüreðim, hiç kimseye deðil
yanar. Yanar iþte! O gavur bizim köyü de yakar diye korkuyorum. Alýþtý bir
sefer. Yakar mý yakar. Yakar da kül bile eder. Kül bile... Kýzýma deyim,
yerimi haber almýþ benim o canavar, almýþ çetesini, baktým gece yarýsý bir
ses geldi. Beni istedi. O olduðunu hemen anladým. Zaten bir gece evvel
rüyasýný görmüþtüm. Bana ayan olmuþtu. Yüreðime týp etti. Hüseyin Aða, beni
vermedi dýþarý.
Verir mi? Bunun üstüne, o melun kapýyý ele aldý, ver etti kurþunu.
alýp çocuklarýný dýþarý çýktý, gece yarýsý. Ne yapsýn fýkara! Benim teslim
olmamý söyledi. Olmadým. Ýçerden kendimi korudum. Bu sefer eve ateþ verdi.
Koca ev gür gür yanýyor. Kapýyý üç kiþi ele almýþ, kurþunluyorlar. Kapýdan
çýkamam. Baþka çýkacak delik de yok. Dumanýn, ateþin içinde dört dönüyorum.
Bir kere niyetlendim, kendimi dýþarý atayým, yok dedim sonra, onun elinden
Duman sardý. Dört yanýmý... Kapýyý da göremiyorum gayri. Karanlýk bir duman
oradan oraya atýyorum, oradan oraya. Kurtuluþ umudum kesildi. Baþýma yalým,
tutuþtu. Baþým yandý. Can havliyle kendimi attým yere... Ben böyle can
telaþýnda dört dönerken ateþin içinde, kulaðýma, Abdi Aða, Abdi Aða! diye
bir ses geldi. Hüseyin Aðanýn büyük karýsýnýn sesi bu. Yangýnda beni arýyor.
yorgana.
þimdi çatýr çatýr yandý biliyor. Hëseyin Aðanýn büyük karýsý olmasaydý
Akýl etmediler.
boþanacak.
Sonra da, dedi, Hüseyin Aðanýn evi yanýncaya kadar beklediler. Ev yandý
dolaþýp ateþ verdiler. Hüseyin Aðanýn evi neyse ne. Onu benim için
yaktýnýz. Bir de Hüseyin Aða zengin. Evinin yerine birkaç gün içinde
gidin bre Allahsýzlar: Fukara köylü size ne yaptý? Hiç kimseye deðil de þu
Kadýn:
barksýz. Yiyeceksiz de... Þu Vayvay köyü iþi bitsin, Ali Safa Bey bir tek
eþkýya koymayacak daðlarda. Tel üstüne tel çekecek Ankaraya... Ýsmet Paþaya...
halimizi hiç sorma Abdi Aða. Yýllar yýlý onlarý biz besleriz. Ali Safa
bitsin!
kolundan tuttu:
Abdi Aða:
Zarar yok Ali Safa Bey, biz yabancý deðiliz, dedi. Zarar yok.
Kadýn:
Ali Safa Bey, pot kýrdýn, büyük bir hata iþledin dercesine kadýnýn
Sen yürü odaya git, diye çýkýþtý. Bizim Aðayla gizli konuþacaklarýmýz
var.
Ali Safa Bey gülümseyerek, Abdi Aðanýn yanýna oturdu. Elini dizine koydu:
Aktozlu köyünden tam elli kiþi peþinde. On beþ tane köyden seçilmiþ
Abdi Aða renkten renge giriyor, bir kýzarýyor, bir bozarýyordu. Ali
Ne yaparsan yap da, bunun elinden beni kurtar. Yarýn gelir Çukurovada ne
Abdi Aða:
Ne yaparsan yap!
olacak...
Abdi Aða:
Ýsteðin baþým üstüne. Canýmý iste Ali Safa Bey. Canýmý iste kardeþliðimin
için senden karþýlýk istiyorum gelmesin. Sakýn ha! Gelecekse hiç söylemem.
Ben Ýnce Memedin icabýna bakacaðým. Sakýn aklýna bunun karþýlýðý olarak
gelmesin.
Ali Safa Bey bir zaman susup düþündükten sonra, baþýný kaldýrdý,
þükür son yýllarda gailem azaldý. Azaldý azaldý ama, þu Vayvay köyü
sana söylemedim mi, Vayvay köyünün arazisini tüm içine alýr. Bunu ben
de, bizim beþ köyün halký da, Aktozlu köyü de, herkes bilir. Sen onun
için hiç küþümlenme. Abdi Emmin o iþin üstesinden gelir. Tarla iþlerini
Abdi Aða:
Ali Safa:
Abdi Aða:
Sen onu Abdi Aða Emmine býrak. Böyle iþler, benim iþim. Bak
Abdi Aða:
Gelince?
Abdi Aða:
Ali Safa Bey misafir kalmasýný istedi. Fakat Abdi Aða bu sýralar
olur, ne olmaz.
16
çýktýklarýnda, bir taþýn üstüne oturup, doðan güne karþý bir duman
Kuþluða doðru, ovada azýcýk bir sis, bir buðu kalmadý. Ova pýrýl
açýldý.
Cabbar:
iþte oradaydýk.
Oradaydýk.
onu.
bük. Þurasý, üstünde bir þeyler uçuþuyor gibi duran yer de, Aðcasazýn
Memed:
Cabbar:
Memed:
Olan oldu.
Cabbar:
çekiliriz.
Cabbar:
Yok.
Memed:
baþýma. Diyeceðim ki, Abdi Aða yok artýk. Elinizdeki öküzler sizindir.
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Ne yapmalýyýz?
Memed:
Cabbar:
Memed:
Ne yapmalýyýz?
çelik tel gibi gerildi. Memed de gerinerek kalktý. Yüzü iyice yanmýþtý.
büyüdü.
Cabbar:
Kayanýn doðu yanýna inip, Memed önde, Cabbar arkada keçi yoluna
düzüldüler.
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Ýyi olur.
Memed:
Cabbar:
Memed:
bir türlü anlamadým gitti. Ölürken bile bize iyilik yapmak istedi.
Memed:
Yüreðim yerinden kopacak gibi. Bir hoþum. Baþým dönüyor. Sevineyim mi,
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Öyle gidelim.
gibiydi. Arada bir, bir yýldýz akýyordu. Yýldýzlar akýp, karþý daðýn ardýna
gidiyorlardý çoðunluk...
Ýçerden uzun süre ses gelmedi. Sonra kapý açýldý Ümmet dýþarý
korktu. Bir þey söyleyemedi. Aðzýnda uzun zaman bir þeyler geveleyip
durdu.
Memed:
Ümmet:
Susss! dedi.
Burasý dolu.
Cabbar:
Ümmet:
Cabbar:
var. Bir bölük de candarma, iki günden beri daðý taþý sarmýþlar, sýçanýn
yakmaya...'
Memed:
Yaktýk yakmaya?...
Ümmet:
Memed:
Yaktýk yakmaya?...
mi?
Cabbar:
Ümmet:
Þurada maðara gibi bir kovuk var. Buraya kimse gelmez. Takipçiler
yetiþirsiniz. Allahaýsmarladýk.
Cabbar:
yalp yalp eden ýþýltýlý kývrým kývrým bir ýrmak gibi Memedin kafasýnda
ay, bu ateþ kümesi habire dolanýr. Sonra bir gün, bakýyorsun ki, ateþ
Mutlak Deðirmenoluk köyünde düðün olacaktýr. Büyük bir bayram. Durmuþ Ali,
o töm töm haliyle, bir bacaðýný ta baþýnýn üstüne kadar kaldýrýp tek ayaðýyla
bir acayip oyun oynayacaktýr, alem gülecektir. Recep Çavuþ duysaydý bu iþi
fazla köylü! Bu inanýlmaz bir iþtir. Binden fazla silahlý köylünün ne iþi
bin beþ yüz olsun, iki bin olsun. Olsun oðlu olsun. Korku yok. Üzerinde de
Uykum gelmedi.
Cabbar:
Memed:
Olur.
Cabbar çýkýný getirdi açtý. Peynirle taze soðan vardý. Peynirle taze
soðaný yufkaya sarýp, dürüm yaptýlar. Aðýr aðýr yemeye baþladýlar. Yemeklerini
yedikten sonra, karþýki kayanýn altýndan bir su akýyordu, ona varýp, aðzý
Memed:
Cabbar:
Yat.
Memed, baþýný kor komaz gitti. Bir çocuk gibi. Yüzü bir çocuk
Cabbar:
Memed:
Bir iþ etmesin?
Cabbar:
Kim bilir?
Memed:
Cabbar:
Pusuya düþersek?...
Memed:
Cabbar:
Ümmeti bekleyelim.
Memed:
yaklaþtý. Çamýn arkasýndan Ümmet çýktý. Onlarý tam siper görünce gülümsedi.
Memed de gülümsedi.
Ümmet:
Cabbar:
Seni, dedi, caným kadar sevdim kardaþ. Ýyi yaptýn. Senin yoluna çoluðum
Cabbar:
Memed:
Ümmet:
Memed:
Ümmet:
Memed:
Ümmet kardaþ?
Ümmet:
çok iyi...
baðladý.
Ümmet:
Memed:
Saðol.
durdu. Memed, sol eliyle Cabbarýn silahý tutan elini sýktý. Göz göze
Memed:
Cabbar:
Ben de...
17
Karadut köyünün önünde ovaya yayýlýr, geniþler, bir göl gibi büyür,
yatak deðiþtirir, saða sola yalpa vurur. Gittiði yerlerde bolca mil
Ali Safa Beyin son ele geçitdiði çiftlik, Karadutla sýnýr sýnýradýr.
topraklarýna musallat oluþu, hileyle epey topraðý da ele geçiriþi uzun bir
hikaye, daha doðrusu bir maceradýr. Bu iþ, Ali Safa Beyin hilekarlýðýnýn,
toprak için Ali Safa Beyin nelere kadir olduðunu da anlamýþ oluruz.
Uzun boylu, sýrým gibiydi. Güleç yüzlü, çocuk gibi saf, temizdi.
Köylü bir türlü alt olmuyordu. Vakta ki... Evet vakta ki...
ne olur, ne biterse Ali Safa Beye ulaþtýrýyordu. Köylü onu hiç sevmiyordu.
gelmiþti ama, ne yapsýnlar, bir yanda Bekir Efendinin hatýrý, bir yanda Ali
Köydeki her ev, bir düðün eviydi. Bekir Efendisi evleniyordu köyün.
Ne olursa olsun, durup dururken, Kalaycýnýn Bekir Efendiyi tam düðün gecesi
vurmasý þaþýlacak bir iþti. Bunu hiç kimse beklemiyordu. Köylüler hep bir
aðýzdan:
diyordu.
Ali Safa Beye yardým etmesi bile Bekir Efendinin köylüyü tutmasý yüzündendi...
Bekir Efendiyi vurmasý için hiçbir sebep yoktu. Yukardaki düþüncelerin hepsi
Bundan sonradýr ki Kalaycý, Ali Safa Beyin elinde bir korku, yýldýrma
baþýna topladý. Bir bela, bir afet gibi, Çukurovadaki Ali Safa Beye
karþý gelen fýkaralarýn baþýna çullandý. Ali Safa Beyin hasýmlarýnýn iflahýný
kuruttu.
Her þeye karþýn, Ali Safa, Bekir Efendi vurulduktan sonra bile
Karadut köyünden bir karýþ toprak alamadý. Kalaycý köye gelemiyordu. Eþkýya
deðil, her yaný ateþ olsa, Karadut köylüsü adam yerine koymuyordu Kalaycýyý.
Çekinmiyordu ondan.
dolaþýyordu. Köy yakan, ocaklar söndüren Ýnce Memed! Ýnce Memed, Aktozlu köyü
yandýktan sonra dillere destan olmuþtu. Aktozlu köyünü görmeye gelenin hesabý
yöre köylülerine Ýnce Memedi anlatýyorlardý. Dev gibi bir adamdý. Bir
kocaman çam kütüðünü ateþleyip eline almýþ evden eve yakarak dolaþýyordu.
Köyün içinde yel gibi dolanýyordu. Yaktýðý evlerden birisi sönecek olsa,
Baþka baþka köylerde, baþka baþka biçimlerde, baþka baþka yorumlarla Ýnce
Bu iþ zor iþ Ali Safa Bey, dedi. Zor iþ. Böyle bir adamla baþa
çýkýlmaz.
Kalaycý:
Zor, dedi.
Ali Safa:
Kalaycý:
Kalaycý:
Bakalým, dedi.
Kalaycý:
Ýnce Memed derler biri türedi ya, hani Aktozlu köyünü yakan.
kadar kolaydý.
Daða çýktý çýkalý Kalaycýnýn ortadan kaldýrdýðý çete üçü buluyordu. Sarý
söyleniyordu.
çalan, bir tuhaf soðuk, ölüm gibi donuk gözlü birisiydi. Seyrek sakallarý
kirpi oku gibi dik dik, sarý yüzüne çakýlmýþtý. Geniþ omuzlarýna
sollu bir sürü sapý sedef tabancalar, kamalar, hançerler... Göðsünde de bir
dürbünü vardý. Aynalý dürbün. Baþýndaki mor fesinin altýnda sarý kakülleri
Onun yaptýðý hilekarlýk, kurduðu tuzak akla hayale gelmezdi. Ali Safa
bir iki kere karþýlaþmýþtý. Candarma, onun takibine çýktý mýydý, Ali Safa
da Ali Safa Beyin evinde, kendisi için yaptýrdýðý özel odada mükellef bir
sarp bir dað köyüne yerleþiyorlar, gelsin kuzu, gitsin kuzu keyif
Kalaycý sordu:
Kalaycý:
kafalý, büyük gözlü, yirmi yaþýnda gösteren, hep düþünceli duran bir
Çeteye geldiði gün -Deli Durduyu bilirsin, ne kadar iyi kurþun attýðýný
Deli Durduyu, hepimizi vururdu. Vurmadý. O böyle adam olmasaydý, Deli Durdu
Kalaycý:
Horali:
baþladý.
Beni iyi dinle Horali, dedi. Ýnce Memed sana güvenir mi?
Horali:
Güvenmez.
Kalaycý:
Niye?
Bundan ne çýkar?
bile güvenmez.
Kalaycý:
Horali:
Bilirim onu.
Kalaycý:
Horali:
Kalaycý:
edeceðim.
Horali:
Kalaycý:
Uzun Cabbar.
Kalaycý:
Horali:
Kalaycý:
Gitsin, dedi.
Sonra birden:
Sen gidersin onu bizim çeteye davet edersin. Bu olmazsa baþka bir
çaresine bakarýz.
Horali:
Kalaycý:
Tamam mý?
Horali:
Tamam.
Kalaycý:
Yerini çabuk bulabilir miyiz ola? Belli bir yeri var mý?
Horali:
18
gibi.
Memed:
Cabbar:
Memed:
Olmaz.
Soluk soluða:
Ne var yani Cabbar kardaþ dedi, iþte geldik. Bir nefes alýyor
Köye þafak atmadan girmek gerek. Yaaa Cabbar kardaþ. Bu kadar yol
Cabbar:
Aldýrma, dedi.
harcýyordu.
Benim.
Durmuþ Ali:
Ölüme sevinilmez ya, hak etti. Avradý bile sevindi. Ettiðini buldu,
Sorma!...
Durmuþ Ali:
Allah rahmet eylesin. Ben size þimdi ocaðý yakarým. Açsýnýz herhalde.
Durmuþ Ali:
Memed:
emmiþ.
Memed güldü.
Durmuþ Ali:
Memed:
Durmuþ Ali:
Memed:
Memed:
Hiç, dedi.
de yere koyuyordu. Öylecene tutup duruyordu. Cabbar bunu az sonra fark etti.
sonradýr ki, Memed hýzla kaþýðýný çorbaya daldýrýp, çabuk çabuk içmeye
baþladý. Gözlerine iðne pýrýltýsý geldi oturdu. Keskin. Mest olmuþtu. Baþý
Yuvarlanýyordu...
Durmuþ Ali, onun bu tavrýna bir anlam veremedi, bomboþ gözlerle bakarak
sordu:
iki kere dýþarý çýktý, geri geldi. Evin çocuklarý ötede durmuþlar, kocaman
öldü gayri, derken öyle bir hal takýnmýþtý ki, çok önemli bir þeyler
ateþ...
Durmuþ Ali:
deðil.
Memed:
köle gibi ona çalýþýr. Çukurovada Aða da yok, bir þey de yok. Hasan
Durmuþ Ali:
etti kallem etti, topraklarý elimizden aldý. Ondan evvel herkes canýnýn
Memed:
Ýþte, diye parladý. Ýþte gene öyle olacak. Tam öyle olacak.
Durmuþ Ali:
Memed:
Olacak. Senden bir isteðim var. Beþ köyün aklý yetenine haber
Durmuþ Ali:
Memed:
ha?
Memed:
Kadýn:
Öküzler?
Memed:
Onlar da...
Durmuþ Ali:
Olur...
Memed, dýþardan bir sürü ayak sesi duydu. Durmuþ Alinin karýsýna sordu:
Ne susuyorsunuz?
Her evden bir ölü çýkmýþ gibi yaslý. Körolasýcalar. Þunlara bakýn! Þunlar
çatýr çatýr...
aþaðý dolaþtý. Mýrýltý yükseldi, her aðýzdan bir ses çýkmaya baþladý.
Az sonra köy, toz dumana karýþtý. Köyün üstünü büyük bir toz
Belliydi.
Öküzler de bizim.
yok gayri.
Zulüm yok.
Dilediði...
Çatýr da çatýr.
Çatýr da çatýr.
Ýki gün, iki gece davullar zurnalar durmadan çaldý. Öteki dört
köy þenlik içindeydi. Koygun koygun davul sesleri geliyordu oralardan da.
bakýyorlardý.
Birkaç kiþi:
Düþünmedik.
yukarý kalktý.
köylüler de çýktýlar.
Kel Mýstýk:
Durmuþ Ali:
gayri.
Söyle kardaþ.
Memed:
Ben çift sürerken de, çakýrdikenliðe ateþ yerip, öyle çift koþsalardý,
ne olurdu yani?
Cabbar gülümsedi.
çakýrdikeninden büyük bir öbek meydana geldi. Küçük bir tepe kadar.
Sonra, bütün öbek yalýmlar arasýnda kaldý. Yalýmlar esen yelle savruluyordu.
ötüyordu dikenlik.
bir top ateþ. Kuyruk yýldýzý gibi dönen, kývýlcýmlar saçan bir top
Memed:
Söylen, dedi.
Memed anladý:
Oldu.
Memed:
Biliyorum.
tüy gibi yeyni, ak bir gün açýldý. Deðirmenoluk, pýrýl pýrýl bir düþün
Yoldan Topal Ali geliyor, diye bir haber geldi: Memed, merakla
dikildi.
Memed gülümseyerek:
Gel Ali Aða, gel! diye yanýna yaklaþtý, elini tuttu. Sevgiyle
Öyle yan yana kaldýlar. Teri soðudu. Yüzü soluk, sapsarý, kýrýþ kýrýþtý.
Memed dayanamadý:
Hiç sorma.
Öyle bezgin, öyle dertli, öyle içten içe bir öfkeyle söyledi ki...
Ali:
Söyle!
Ali:
Memed:
Eeee?
Kurtulmuþ!
Memed:
Neeee!
kesilip kaldý.
Ali:
de gönderdi.
Durmuþ Alinin karýsý bir çýðlýk attý. Damýn karanlýðýna gitti. Dövünmeye
baþladý:
vay vay!
Cabbar:
köye ayak basamayacak. Tarlalar sizin, öküzler de. Biz sað oldukça...
köyde bir tek canlý bile yoktu. Biraz önceki büyük gürültü, büyük sevinçle
birlikte sanki bütün köy, bütün canlýsýyla baþýný almýþ baþka bir
Ýkindine doðru köyde hafif bir canlýlýk görüldü. Önce bir horoz
Sümsük.
Savsak domuz.
Çürür mapusanelerde...
Hatçe çürür.
Ýncinmesinler!
Aðamýzý...
Bizim Aðamýz.
kandýrmaya çalýþýyordu.
Abdi Aða bu köye bir daha ayak basamaz. Onun için korkmayýn. Yakýnda
Kimse dinlemiyordu.
Köyü çýkarken bir iki köpek onlara ürdü. Memed duymadý bile.
Ne oldun bre Memed kardaþ, diye sordu. Memed birden ayýktý. Gözlerini
Cabbar:
19
tembellik verir.
Sülemiþ tepesinin alt yaný düzlüktür. Bir tane ufacýk taþ bile bulunmaz.
Kum gibi ince, yumuþak topraðý vardýr. Buraya bir uçtan bir
Narlý bahçenin alt yanýndan Savrun çayý akar. Savrun çayý yukarýlarda,
bile çýkmaz. Cipil cipil... Yayýlan su, ortasýnda birçok irili ufaklý
büklüktür...
kavun karpuz ekilir. Burayý Kürt Memo büyük tarlalarý olan bit aðadan
Bostancýðýnda yetiþir.
dolar. Kabuklarýn üstü arý oðul verir gibidir. O kadar çoktur ki arýlar,
kýzan, bir tüfek bulup daða çýkýyordu. Sonra birdenbire duyuldu ki,
Ama bir þeyden rahatsýz. Yüreðinin gizlisinde bir sýzý var. Sebebini
bilmiyor.
Gene bulamadý. Kime, hangi köylüye sorduysa, önce alýk alýk yüzüne
bakýyorlar, sonra:
Ýnce Memed mi? diye soruyorlardý. Ýnce Memed mi? Biz onu
ne gördük, ne de biliriz.
Ýnce Memedin adýný duymadýk, ona sevgi baðlamadýk insan kalmamýþtý dað
Vermezler de. Bu, ta eskiden beri gelenekti. Sevilen eþkýyanýn yerini hiçbir
Ama Horali umudunu kesmedi. O dað senin, bu dað benim. Ara babam ara!
çamlýklarýnda...
ona gelince, gene yerinden inmeden tüfeðini kucaðýna alýr orada otururdu.
Horaliyi ulu çamýn dibine, Memede yataklýk eden bir köylü getirdi.
oraya geçtim. Gezip duruyoruz iþte. Nolacak. Öyle iþte. Böyle yazmýþ
yazan. Yazgý...
Cabbar gülerek:
sordu.
Cabbar:
Horali:
Cabbar:
Deli Durdu iþini duyduk ama, bir de sen anlatsana. Sen içindeydin.
Horali:
Hiç sorma Memed kardaþ. Onu hiç sorma, diye inledi. Yazýk
Cabbar:
Horali:
Cabbar:
yok.
Horali:
Cabbar:
Daha da ne?
Horali:
Köyleri vergiye baðladý. Her köyden, her ev az çok ona bir vergi
Cabbar:
Daha da ne!
Horali:
Cabbar:
Horali:
vururdu.
Cabbar:
Tam çýldýrmýþ...
Horali:
Cabbar:
nasýl olmadý, þimdi bile toparlayamýyorum. Ortalýðý bir toz duman örttü. Toz
Ben bir damýn üstünde buldum kendimi... Tüfeðim de yoktu yanýmda. Bir
yarým saat, ortalýk toz duman içinde kaldý, Sonra açýldý. Kalabalýk
kaynaþýyordu ortada. Yorgun, ölü gibi bir kalabalýk... Ben damdan indim.
hiç kimse yoktu. Ölü mölü yoktu. Un ufak etmiþlerdi Deli Durduyu, öteki
eþkýyalarý. Tozun içinde birkaç tüfek kundaðý gördüm. Bir de Deli Durdunun
çizmesinin tekini... Baþka hiçbir þey görmedim... Ýþte böyle... Aklým baþýma
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Horali:
O Deli Durdu gibi deðil, dedi. Korkak, puþt, iki yüzlü bir
Cabbar:
de. Döndü:
Peki, neden? Ne için arayýp buldun bizi? Bir þey mi, bir haber
mi var?
Sizi Kalaycý davet etti. Görüþmek istiyor. Çok merak etmiþ Ýnce
Memedle Cabbar, bunun altýnda bir þeyler var, der gibisine birbirlerini
süzdüler.
Horali:
Cabbar:
Horali:
Çoook.
Cabbar:
Horali:
Ben Memed kardaþý çok övdüm de... Git de bul getir, dedi.
Memed:
Memed:
Horali:
Konurdaðda...
Memed:
Memed:
Horali:
Çok övdüm.
Adam:
Cabbar:
Konurdaðý bulunduklarý yere çok uzaktý. Bir günlük yoldan bile fazla.
Memed:
Adam:
suyunu tuttular. Orada bir köyden ekmek alýp yediler. Bir iki saat
Yosunlu bir pýnardan su içtiler. Her zaman Memed önde, Horali ortada,
Memed:
Memed:
Gitmesem olur mu? Korktu da gelemedi der. Aklýnca bana tuzak kurmuþ...
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Memed:
geldiler.
Cabbar:
Yattýlar, uyudular.
Cabbar:
Horali:
Horali:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Eeeee?
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Anladýn mý?
Memed:
Cabbar:
belliydi.
kurþunu döþendi.
Arkadan, vay anam, diye bir ses geldi. Memed, bir ara döndü,
içinde belenir.
Cabbar:
Memed:
geliyor.
Kalaycý! Puþtluk etme! Sende zerre kadar erkeklik varsa çýk karþýma.
Cabbar da baðýrýyordu:
Memed gülerek:
20
Abdi Aðayla Ali Safa Beyin isteði üzerine Kalaycýnýn Ýnce Memede
olursa olsun.
gösterdi. Haberin köye geldiði gün vakit akþamdý: Herkes iþini gücünü
bulmuþtu artýk. Ýnce Memed gibi bir arka... Köylü coþmuþtu. Herkes
ki Ýnce Memed için, on insan ömrü bunlarý yapmaya yetmezdi. Ama, köylü
Ali Safa Bey tarlalarýný habire ellerinden alýyordu. Kasabaya gidip haklarýný
koruyamýyorlardý. Altý ay daha geçse bütün tarlalarý Ali Safa Beyin olacaktý.
Köle olacaklardý.
diyor.
beþ kadar aðarmýþ sakalý olan, yeþil, çekik gözlü, seksen yaþýnda bir
Koca Osman, son bir kez daha, Ýnce Memed, þahinim! dedikten sonra ayaða
kalktý:
Koca Osman:
topal köyün içine yürüdü. Sonra, köyün orta yerinde kan tere batmýþ
atýyla durdu.
Çocuklar koþuþtular.
Yaþlý adamýn boynu köpük içinde kalmýþ atý, sað ayaðýný karnýna
Ya Ýnce Memedin?
Dikçe çocuk:
çocuk:
Koca Osman:
Koca Osman:
Çocuk:
Koca Osman:
Çocuk:
kimse sevmez bu köyde. Bir Durmuþ Ali emminin avradý sever. Aðamýz, onu da
köyden kovacak.
Ýþte o!
Koca Osman atýnýn baþýný çekti, Durmuþ Alinin evinin önüne gelince:
Don gömlek, yaka baðýr açýk Durmuþ Ali, beli iki büklüm, dýþarý
Ýçerde büyük bir ateþ yanýyordu. Ýçerisi saman, hamur, tezek kokuyordu.
attý.
Beri gel! Beri gel hele. Kulaðýný bana ver, diye Durmuþ Aliye
Koca Osman:
aramaya geldim.
Ýnce Memed, þahinim, diye bitirdi gene. Diline pelesenk etmiþti bunu.
Kadýn:
Ýnce Memedime kardaþ! O günler gelsin, çýkacaðým meydan yerine, aðzýmý açýp,
bilmezlere ben bilirim söyleyeceðimi. Ben bilirim o zaman. Sen de git kardaþ,
git söyle Ýnce Memedime. Benden de selam söyle. Öldürsün o Ali Safa Beyi de.
Durmuþ Ali:
Kadýn sertçe:
Durmuþ Ali:
Kadýn:
Koca Osman:
Kadýn:
Uzakça, dedi.
Koca Osman:
Kadýn:
Bir de baktýlar ki, Koca Osman sýrtýný duvara iyice dayanmýþ, baþý
üstünde!
Durmuþ Ali:
21
Kocaman ala gözleri var. Saçlarý diken diken. Yüzü acý. Çenesi
Koca Osman:
zaman?
Topal Ali:
Çiçeklideresi...
Koca Osman:
Yaaa?
Topal Ali:
Hatçeyi.
Koca Osman:
Vay þahinim!
Topal Ali:
Sonra yemyeþil bir alana geldiler. Alaný kýrpýlmýþ gibi kýsacýk otlar
Koca Osman:
Ýþte, orada:
Koca Osman:
Topal Ali:
Gör, dedi.
Topal Ali:
Kucaklaþtýlar.
Ali:
Demek o kahpe dölü Horali!.. Hiç ummazdým ondan. Onu bostan bekçiliðinden
bilirdim.
gibi sað ayaðýný karnýna çekmiþti. Atýn tüyleri domur domur olmuþtu.
Islanmýþtý.
Bu da kim?
Topal:
durur.
Ýnce Memed, ona doðru aðýr aðýr yürüdü, yanýna vardý, elini
uzattý:
Koca Osman:
Ýnce Memed.
Benim.
sarýlýp öpmeye baþladý. Ýnce Memed, þahinim! Hem öpüyor, hem aðlýyordu.
üstüne oturdu, yüzünü elleri arasýna aldý. Ýnce Memed, benim þahinim!
Cabbar yeniden geldi, onu oradan kaldýrdý, içeri götürdü. Ýçeriye boydan
asýlýydý.
Memed:
Koca Osman:
hazýr, atýldý atýlacak bir hal almýþtý. Daha yanmýþ, kararmýþ, kavrulmuþtu.
Topal Ali:
Cabbar:
hükümete gitmiyorlar gayri. Her iþi Memed görüyor. Memed de bir adil ki...
Topal gülümsedi:
Ali Safa Beye gidip ayaðýna düþtüðünü, Ali Safa Beyin seni öldürtmek
için Kalaycýyý kasabaya çaðýrýþýný, her þeyi öðrendim. Sana geldim ki,
Koca Osman:
Safanýn iti. Bizde adam koymadý vurmadýk. Ali Safa tarlalarýmýzý alýr.
Dün bir haber geldi. Aldýðý yaradan iflah olmamýþ, birkaç gün
Koca Osman yerinden kalkýp, Memedin üstüne atýldý, ellerini öpmeye baþladý:
Memed:
Koca Osman:
Sonra gitti, heybesini açtý. Ýçinden büyücek bir çýkýn çýkardý. Memede
verdi:
Bunu köylü gönderdi, þahinim. Çok þükür yarabbi! Bana müsaade. Ben yola
geldi.
Atý üzengiledi.
Acayip, dedi.
Cabbar:
Acayip.
Topal:
Allahaþkýna?
Memed gülümsedi:
Buluruz.
Cabbar:
Buluruz.
Topal:
Cabbar:
Topal:
Topal:
Cabbar:
Topal:
Memed:
Ali Aða, dedi. Bu sazýn sahibi Sefil Alidir. Aþýk Sefil Ali. Mazgaçta
Topal:
Cabbar:
Sefil Ali iyi aþýk amma! Herifte bir ses var. Deme gitsin.
Topal:
Memed:
Topal:
Anladým, dedi.
Cabbar:
Memede döndü:
Memed:
Görelim.
Cabbar:
Memed:
Hepsi...
Cabbar:
Memed:
Öyle.
Cabbar:
Topal:
býrakmaz. Ýki aya bir, köylüden toplar toplar getirir size. Yaman
bir adam o.
Memed:
Safa, Kalaycý.
Topal:
köyü var.
Cabbar:
Topal:
dedi bir kere. Git evine çocuðunu al, kes, öldür gözünün önünde,
Cabbar:
Topal:
Öyle deme Cabbar, dedi. Ali Safa Bey boþ durur mu? Kalaycý
Memed:
Koymamaya çalýþýr.
Cabbar:
Elinden gelirse...
Memed:
Ali içeri girdi. Doðru saza gitti. Duvardan aldý. Olduðu yere oturup
saza düzen vermeye baþladý. Birden bir türkü tutturdu. Kalýn gür bir
sesi vardý. Ses, Sefil Aliden çýkmýyor gibiydi. Türkü bin yýl öteden geliyor...
yarpuzun kokusu bulaþmýþ. Öyle bir türkü. Gel benim derdime, diyor, bir
Bir an duruyor, bu sefer saz büyüyor. Saz tekrar ediyor: Derman olansýn.
diyor, susuyor.
Sefil Ali olduðu yerde küçülmüþ, tükenmiþtir. Olduðu yerde, öylecene bir
geldi kondu. Sonra kafasýnda bir top sarý ýþýk gene söndü, kývýlcýmlandý.
Ali:
Memed ona dýþarý çýk diye bir iþaret yaptý. Topal ayaða kalkýp
sonra, Cabbar Sefil Aliye yaklaþtý, dürttü. Sefil Ali kendine geldi:
Ali:
Noldu?
Cabbar:
Ali güldü:
Anladým.
Cabbar:
yayýlmýþ. Köylünün aðzýnda: Memed, Hatçemi dünya gözüyle bir daha görüyüm
ateþ olsa gene içine gireceðim, diyormuþ. Köylünün dilinde hep bu!
Cabbar:
Sefil Ali:
Cabbar:
adam. Evliya...
Daðlarýn üstünden bir turna katarý geçti az önce. Kýþ geldi demektir. Havada
kýþ kokusu...
Otur þuraya.
Ali Aðam, diye baþladý, sen akýllý bir adamsýn. Bütün bu baþýmýza
gelenler senin yüzünden. Sen de biliyorsun bunlarý. Ama anladýmki bunda senin
Topal Ali:
Memed:
Topal Ali:
De bakalým öyleyse...
Memed, bir an durdu düþündü. Yüzü gerildi. Büyük bir acý içinde
kývranýr gibiydi:
Topal:
Eeee?
Memed:
bir acýyla gerilerek. Ölümü alnýma aldým! Þurada tam yüreðimin ortasýnda
bir yangýn var. Oyuyorlar gibi yüreðimi. Gitmeliyim. Dayanamam gayri. Yarýn
Celallenme kardaþým. Ýçi beni, dýþý eli yakar. Sen köylüye gücenme.
Memed:
Ali:
Cabbar:
Topal Ali:
kýrýyordu. Kar yaðacak gibi bir koku vardý havada. Bulutlar kararmýþ,
Memedi ulu dallarý yolunmuþ bir çamýn altýnda, çürümüþ bir kütüðe oturmuþ
buldu. Yanýna sokuldu. Dalgýndý. Onun yanýna geldiðinin farkýnda bile olmadý.
Etme bunu!
Doðrusun. Haklýsýn Cabbar. Ama gel bana sor. Ýçerime sor. Yüreðimi
iki el tutmuþ sýk babam sýk ediyor. Edemem. Hatçeyi görmeden edemem.
Cabbar:
22
sesle. Merhaba!
Sonra çarþýyý bir uçtan öteki uca birkaç sefer gitti geldi. Gözleri
kahvenin camlarýna alnýný dayayýp içeri uzun uzun baktý. Köþede gözüne Abdi
Aða iliþti. Buna sevindi. Atý meydandaki akasya aðacýna baðladý içeri
girdi. Vardý Ahdi Aðanýn baþýnda durdu. Abdi Aða baþýný kaldýrýnca
Koca Osman gülümsedi. Abdi Aðanýn rengi attý. Koca Osman yüksek
Koca Osman, atýný akasyadan çözdü, üstüne atladý. Vayvay köyüne doðru
Koca Osman kahveden çýkýnca, Abdi Aðayý bir telaþtýr aldý. Korkuyordu.
tabancasý, sað yanýnda kuþaðýnýn içine sokuluydu. Sað eli her zaman
üstünde dururdu. Tavla oynar, para sayar, yemek yerken her zaman
sayýyordu.
Ahmet bir tuhaf adamdý. Bir hoþ sanki aðzýna bir çuval cevizi doldurmuþlar
göstersin. Tam böyle yaz. Daðlarý belleri eþkýya almýþ. Her çalýnýn dibi
bir hükümet. Ýþte böyle yaz. On beþ yaþýnda çocuklar bile daðda. Böyle yaz!
emin deðiliz. Böyle yaz! Karýlar bile silahlandý. Ýsyan var. Kasaba
hükümetliðini ilan etti. Kanun kaðýtlarda kaldý. Böyle yaz. Ýþte böyle yaz!
Abdi Aða:
Yaz da kara asker göndersin hükümet. Yaz ki isyan var. Bir eþkýya,
Siyasetçi:
Ben, dedi aðlar gibi, ben nasýl yazarým bunlarý? Elini keserler
adamýn. Haydi yazdýk diyelim, þerefi var kasabanýn. Gül adýný pis etmeyelim
kasabanýn. Sonra da Kalaycý gittiyse, caný sað olsun Ali Safa Beyin. Bir
çete daha kurar. Ali Safa Bey, hükümete böyle yazdýðýna razý gelmez.
Siyasetçi:
Yazamam.
Yazamam.
Siyasetçi:
Abdi Aða doðru Deli Fahriye gitti. Deli Fahri onun ayak sesini
23
yüce, dümdüz, göðe aðmýþ yosunlu bir kayadýr. Þahinin kayasý efsanelere
doðru bir pýnar kaynar. Þahinkaya pýnarý... Dört bir yanýný yeþil,
þahin yuvasý. Þahinlerin civciv çýkarma zamaný bir þahin yavrusu almak
tepedeki en kalýn aðaca baðlar. Þahin yuvasýna doðru sarkar. Yavruyu alýr
gelir, kanadýyla ipe çarpar, ipi kýlýç gibi keser. Delikanlý, koynunda
kendisine bakýp durur. Göðsünün kýllarý arasýndan oluk misali ter sýzýyor.
Uzun zaman Cabbar olduðu yerde durdu. Memed de önüne, topraða baktý kaldý.
Sonra Cabbar geldi Memedin yanýna oturdu. Elini usul usul uzatýp elini
sürdürdü.
Kardaþ! dedi.
Kardaþ etme!
daha iyi.
Cabbar:
Memedim, diye inledi. Ben senin derdini anlýyorum. Ama sýrasý deðil
Memed:
Cabbar:
Memed:
Cabbar:
Memed:
Saðol.
Cabbar:
Memed:
Bilin ki yakalandým.
Kalktý yürüdü.
Seni de yitirdik Ýnce Memed, seni de, dedi. Bu daðlar bir Ýnce
misli küçülmüþtü. Eline de kalýn bir çoban deðneði almýþtý. Baþýna siperliði
ayný sevinç!
para geliyordu.
Tozlu un çuvallarý sýra sýraydý. Dört aðýr taþ, bir yanlarýna unlarý,
geliyordu.
batmýþtý. On beþ kadar köylü deðirmenin orta yerine bir ateþ yakmýþlar,
Kör Hacý nal dövüyordu aþkla þevkle. Nala Kozanoðlu türküsü söyletiyordu
girip çýkýyorlardý.
Köylü:
Þu sokaðý doðru çýk, þu karþýdaki taþ kapýdan içeri gir, dedi, yürüdü.
duruyorlardý.
Ne istiyorsun çocuk?
Gardiyan:
Heye...
dibine çökmüþtü.
Gardiyan:
Ýþte burada!
oturdu. Bitmiþti. Uzun zaman böyle yan yana kaldýlar. Dilsizmiþler gibi.
Memede yaklaþtý:
Memed belli belirsiz aðzýnda bir þeyler geveledi. Iraz bundan hiçbir
þey anlamýyordu.
Memed yine öyle aðýr aðýr büzülerek ayaða kalktý, cebinden para
baktý.
Iraz:
Hatçe:
Iraz meraklandý:
Noldu sana?
Hatçe:
Iraz:
Hatçe:
Iraz:
duruyorlardý.
Hatçe:
Iraz:
Evimiz.
Ýçerde bir yaþlý Mustafa Aða vardý. Herkese akýl verirdi. Akýllý, bilgili
Hatçe buna seviniyor. Sevinci bütün gün, bütün gece sürüp gidiyordu.
Iraz:
Mustafa Emmi!
Hatçe:
Iraz:
Iraz:
Hatçe:
Af yakýnda.
Iraz:
Hatçe:
Iraz:
Hatçe:
Af çýkacak mý teyze?
Iraz:
Hatçe:
Iraz:
Deðer.
Hatçe:
aba, omuzlarýnda bel vardý. Kýsa boylu, boðazý ipek ipli bir adam onlara
boyuna küfrediyordu. Buna þaþtý. Ýçinden burda da Abdi Aða var geçti.
Orada bekledi. Kýsa boylu sövdü sövdü. Adamlardan hiç ses çýkmadý. Baþlarýný
ziyade þaþýrdý. Bir anlam çýkaramadý. Omzu belli adamlar, baþlarý yerde, aðýr
gidiyorlar, dedi.
Memed buna daha çok þaþýrdý: Oradan çarþýnýn ortasýna vurdu. Ýlk
Memed:
Topal Ali ona hain hain gülümsedi. Memed hiçbir þey söylemedi. Bir
anda kafasýndan yüzlerce kötü ihtimal geçti. Topal Ali durmuþ, konuþmuyor,
Memed:
Topal Ali:
Hatçe nasýl, eyi mi? Ulan deli, adam atsýz hiç kasabaya iner mi? Baþýna
Onun için, at elimde peþinde dolaþýyorum. Bir tanýyan olur. Bir þey
Ali:
Memed:
Ali:
Söyle.
laf bile edemedik. Onu orada görmeyi hiç içim götürmüyor. Ben bir
Ali:
üstüne.
Memed:
Atlarým.
Bir tuhaf, bir anlaþýlmaz, bir ürperti vardý içinde. Sýrtýnda soðuk
soðuk bir þeyler dolaþýyordu. Rahat deðildi. Bir yerlere sýðmýyor gibi
bir hali vardý. Kaçmak, bir þeyler kýrmak parçalamak istiyordu. Kedere,
korkuya benzer bir duygu içinde. Bir çýrpýnma. Atýn yanýna kadar hýzla
kopardý, atýn burnunu sildi. At demirkýr bir attý. Lekeleri maviye çalan
geldi. Bir çay söyledi. Çayý getirdiler. Hatçe geldi gözünün önüne. Hatçe
Sokaðýn ucundan Ali göründü. Yüzü asýlmýþtý. Memed onu karþýladý. Atýn
Ne söyledi?
Sorma.
Kötü mü?
Ýyi de deðil.
Söyle söyle! Biliyordum zaten. Ýçimde bir dert vardý. Durdurmuyordu beni.
Söyle!
Hatçe hakkýný helal etsin, dedi. Aðýr cezalýymýþ Hatçe. Bura mahkemesi
yere geldiler.
Ali:
24
Kapýdan içeri bir top sevinç halinde girdi. Cabbar Memedi tanýdý
Ak memeler üþümüþ.
Sefil Ali, diye gürledi. Her zaman çok durgun, ölçülü konuþurdu.
Sefil Ali hiçbir þey söylemeden vardý, duvardan sazý indirdi, çok
oynak bir hava çalmaya baþladý. Hem çalýyor, hem söylüyordu. Vardým
Bir ara kapýda durakalmýþ Topal Aliyi gördü, koluna girdi. Sefil
Aliye de, bir halay havasý çal, dedi. Sefil baþladý çalmaya, ötekiler
arkasýný duvara verip oturdu. Duramaz bir hali vardý. Parmaklarý oynayýp
duruyordu.
Cabbar! dedi.
Cabbar:
Buyur Aða.
güzel iþlenmiþti. Baþýndan fesi atmýþ, yerine mavi bir ipek yaðlýk sarmýþtý.
Memed:
Gün bugündür.
duruyordu.
Cabbar:
Topal:
kadar. Dört beþ kocaman kocaman köpek, araya almýþlar küçük köpeði.
gibi, onlarý yener de... Her birini bir yana daðýtýr, yoluna gider.
Ýþte Köroðlu bunu görür. Bu dövüþü seyreder. Demek, der Köroðlu, bir
Cabbar:
Hiç.
Cabbar:
Hiç!
Memed:
Ne hiçi?
Cabbar:
Hiç!
Memed:
Yaaa!
Cabbar:
Yanarým sana.
Memed:
Cabbar:
Babayiðitsin. Yanarým.
Memed:
Neden ola?
Cabbar:
Yanarým iþte.
Sebebini söyle!
Çavuþ gibi biri olsa gene neysem ne! El yordamýyla Çukurovaya inilir mi?
Cabbar:
misin?
Cabbar:
Gidemem.
Memed:
Sefil Ali:
Benim sana bir faydam olmaz ki... Zararým olur. Ýstersen gelirim
Memed:
O gece birlikte yemek yemediler. Her biri bir yana çekildi somurttu.
ne istiyorsun benden?
Cabbar:
Kardaþ! dedi.
Kardaþ!
dönmediler mi? Hep Hatçenin tarafýný tutmuyorlar mý? Hakime, Veliyi Memed
Memed:
Hatçeyi? Aðýra gönderiyorlar, Kozana. Anladýn mý? Benim yüzümden sürüm sürüm
daha iyi olur. Bu, yüzde doksan ölüm demektir. Aklý baþýnda bir adam kendini
ölüme atmaz.
Cabbar:
Göre göre kendini ateþe atmak demek. Yazýk bize. Yazýk sana. Senin
için kardaþ... Gel sözümü tut. Kýrma beni. Nolursun Memed, kýrma
beni. Sen böyle bok yoluna gidersen yüreðime dert olur. Gel, etme
bunu kardaþ!
Memed:
Cabbar:
uyandýrdý:
seyrederim.
bir ata. Sana haber ulaþtýracaðým. Daða yakýn bir yerde pusu kuracaksýn
öptü:
Ali:
Bir iki saat sonra, gün deðerken, damýn kapýsýnda bir patýrdý
oldu. Bir atýn hýzla, gürültüyle soluk alýþý duyuldu. Memed dýþarý
çýktý:
Ali:
Düðün atý.
Topal Ali:
Cabbar:
Eeee?
Ali de öyle. Cabbarýn yüzü, ölü yüzü gibi sararmýþtý. Orada bir Hitit heykeli gibi
donmuþtu.
Sefil Ali:
25
O zamanlar Sýtýrýn alt yanýnda büyük bir kamýþlýk vardý. Yol kamýþlýðýn
yaðmur da dindi.
Topal Ali:
Memed:
Ýyi, dedi.
Yaðmur da durdu.
Gene baþlar.
Memed:
Bre Ali Aða, dedi, sen bu kadar çok þeyi nasýl belledin? Çukurovayý
Topal Ali:
Topal:
Bu yüzden, muhakkak buradan gelirler. Burasý çok iyi. Buradan daha iyi pusu
yeri bulunmaz. Yapacaðýný yapar, hemen atarsýn kendini daða. Cabbar böyle
Topal Ali:
sarýlacaðýmýzdan korktu.
Topal:
yemeklerini yediler.
Topal:
daða çekil de uyu. Þafaklayýn kamýþlýða gir. Atý orta bir yere baðla.
Topal gözden yiter yitmez, Memed de ata bindi, daða çekildi. Bir
bir kamýþ kümesine sýrtýný dayadý oturdu. Kamýþ kümesine sarýca arýlar
Beklemek kadar zor bir þey yok. Bekledi. Ne zaman?.. Öðle oldu.
Bir ýslak sýcaklýk çöktü ovaya. Ýkindi oldu. Karþý daðlarýn gölgeleri doðuya
doðru uzadý. Bu sýrada Memed, bir kamýþ köküne dayalý tüfeðini aldý, yol
kýyýsýna yakýn büyük bir kamýþ kökünün yanýndaki çukura gitti. Ýkide birde
yoktu. Diþi diþini yiyordu. Döþen kurþunu yazýya yabana... Nereye olursa
olsun. Döþen! Kamýþlýða, yola... Hýrsýndan tepiniyordu. Her dakika bir yýl
oluyordu artýk.
bir þey yok. Elleri yanlarýna düþtü. Öyle kalakaldý. Ne gelen var, ne
giden. Umudu kesti. Gitti çukurdan tüfeðini aldý, geldi yolun ortasýna
candarmanýn önünde iki kadýn olduðunu fark etti. Aðýr aðýr kamýþlýða
Memed:
Ulan candarmalar varýn iþinize gidin. Uðraþmayýn bizimlen. Bir tabur bile
Hatçe:
Hatçe:
Memed! dedi.
Memed:
Geldiniz mi?
tuttu, kamýþlýða, atýn yanýna çekti. Candarmalar oraya buraya daha kurþun
atý çözdü.
arkadaþlarýyla konuþuyorlardý.
varsa çeker üstüne yarýn. Yakayý ele verme. Ben sana ulaþýrým. Bu gece
Memed:
Hatçe öteki attan indi, geldi terkisine bindi. Karanlýkta, daðlara yukarý,
Memed baðýrdý:
Hatçeyle Iraz iki büklümdü. Titrer gibi bir halleri vardý. Yüzleri
Memed:
26
dek kulaðýnýn dibinde Ýnce Memed lafý ediliyordu. Buna ifrit oluyordu ama,
miyim onu? O ne yezid oðlu yezid. Þurayý iyi belleyin. Abdi demedi
Tel çektim Ankaraya belki bin tane. Ne cevap veren var, ne hal
vatandaþýný Torosun daðýnda bir eþkýyanýn elinde býrakmýþ. Gönder bir alay
Demedim miydi?
Merdivenleri dura dura, soluk ala ala çýktýlar. Abdi Aða of, of
Demedim mi?
Yazýk deðil mi? Ýki sütsüz daða çýkmýþ diye adý kötüye mi çýksýn?
ayaðým çukurda. Bugün deðilse yarýn. Dünyaya direk kakacak deðilim. Yarýn
Öbür gün bir tane daha... Daha da daha... Daha!... Ben bundan korkuyorum
iþte...
Müsterih ol.
Bugün banaysa, yarýn sana. Beni bu korkutuyor iþte. Daðda eþkýya mý var,
istediði kadar olsun. Eþkýya da nedir ki... Ama bu! Bu korkutuyor beni.
deðil, bundan korkuyorum. Siz bilirsiniz Ali Safa Bey. Bana kalýrsa, hemen,
onun kellesini getirip senin kapýnýn önüne atarlar. Korkma! Bir bölük
yolunu yordamýný, o daðlarý çok iyi bilir. Onlara dedim ki, kesin kellesini
Ýnce Memedin, takýn bir sýrýða, getirin Abdi Aðanýn evinin önüne dikin. Öyle
yapacaklar.
Abdi Aða:
O bir gün daha yaþamamalý. Bir gün daha. Ýnþallah öyle olur.
Dediðin çýkar.
Ýnþallahý da var mý? Mutlak öyle olacak. Sen Kara Ýbrahimi bilir
misin?
Bilirim.
Ýþte o!
Abdi Aða:
Kalkacak.
27
çýkan candarmalar kesin emir almýþlardý. Ýnce Memedi diri, ölü mutlak
ah vah geliyordu. Amansýz. Kimse Ýnce Memedin yerini bilmiyordu. Kimse onu
üstüne destan olmuþtu. Herkes iþini gücünü býrakmýþ, her yerde Ýnce Memed
lafý...
Yüzlerine konan sinek kýrk parça oluyordu. Öylesine asýktý yüzleri. Doðru
ihtiyarýn baþýnda kuþ gibi çýðrýþarak dönüyor, aðzýna geleni söylüyordu. Bir
Ýki ihtiyarý damýn avlusunda, ala kan içinde býraktýlar, baþka evlere
gittiler. Akþama kadar bir sürü insana sýra dayaðý attýlar. Gece
Abdi Aðanýn evinde misafir kaldýlar. Sabahleyin erkenden kalkýp gene dayaða
yükseliyordu.
gezilmezdi, keserdi. Çakmaktaþýndan bir dað derler ya, iþte öyle bir daðdý.
Tam dorukta bir maðara vardý. Ama maðaraya yol yoktu. Beþ yüz
niþan alýp sýkýyordu. Asým Çavuþ boyuna, teslim ol! diye baðýrýyordu.
Memedin tüfeði ateþe kesti ve aðzýnda kurþun kaldý. Tüfeði açýlsýn diye
kurþunu çýkardý. Memed tüfeðini yeniden eline alýnca sevindi. Akþama doðru
nedense, ötekiler ateþi kestiler. Bu, Kara Ýbrahimin bir taktiðiydi. Onlar
çaktý.
Geri döndüðünde gece yarýyý buluyordu Memed gelir gelmez, Hatçe aðlayarak
Eþkýya karýsý her þeye katlanacak. Kes sesini. Körolasý seni. Çocuk
Iraz:
De!
Memed:
candarma dolu. Çare yok. Bir haftalýk yiyeceðimiz var. Ýki günde Alidaðýný
tutarýz. Bir evimiz olur. Ben bir yer biliyorum, Kimse de bilmez orayý. Geyik
avlarken bir yaralý geyik düþmüþtü de, ben de oradan biliyorum. Orada
Hatçe:
Memed:
ki...
Hatçe:
geldi vazgeçti. Bir eþkýyanýn karýsý diþini sýkmalýydý. Aðýr aðýr, çýtýrdý
Hatçeyle göz göze geldiler. Iraz onlarý olduklarý yerde býraktý, hýzla
28
Memed:
Gitti. Duvar gibi düz kayanýn yüzünden yürüyüþüne hayran kaldýlar onun.
Sen gel, Iraz teyze beni burada beklesin. Seni kartallara yem
diye götürüyorum.
Hatçe:
Memed:
düþecekmiþ kadar yoruldu ama Memed geri döndüðünde onu kayanýn baþýnda
buldu.
Ezelden.
kömür tozu gibi kara bir topraktý. Topraðýn üstü kuþ gübreleriyle doluydu.
Memed:
Iraz:
Daha iyi.
Hatçe:
Bizim köyümüz.
Iraz:
Bizim evimiz.
Iraz:
Ya, dedi.
Memed:
Hatçe:
Iraz güldü:
Ýki minder, iki yorgan. Bir çam bardak, bir tencere, bir sac, un,
Memed:
Saðlýcakla kalýn.
Gece yarýsý Durmuþ Alinin evine geldi. Kapýyý kadýn açtý. Memed
olduðunu anlayýnca:
Hürü:
Susss!
dolu. Durmuþ Ali emmini döve döve bir hal ettiler. Sakalýndan tuttular da
hep o keçi sakallý ediyor. Öldürmedin gitti. Durmuþ Ali emmine senin yerini
sordular. Bilmem deyince, fýkarayý bir ettiler, bir ettiler ki, daha yatýyor.
O günden beri yataktan çýkamadý. Beni de dövdüler. Her yerlerim kara kara.
Öldürsene þu gavuru.
Memed:
Sen yok musun sen! Ah! Sana ne deyim? Seni kör býçakla boðazlamalý.
Þimdi Aðanýn adamý oldu. Sizin damý da Abdi Aða ona vermiþ. Ya,
topluyor. Köylüyü dövdür babam dövdür ediyor candarmalara. Çok suçun var
Memed, çok!
Kadýn gürledi:
güzel Dönemin evine pis Topalýn pasaklý karýsý yerleþti. Ben de oturdum
Memed:
Kalktý.
Kadýn:
Memed dýþarý çýktý. Kendi evlerine vardý. Burnuna koyu bir süt,
Yüksek sesle:
Ýyi ki geldin. Saðol. Ýyi ettin kardaþ. Ýnce Memed mi? Akçadaða
Kulaðýna eðildi:
Arkadaþlar, herif almýþ baþýný Akçadaða çekmiþ. Orada onu keklik gibi
avlarsýnýz. Þimdi bir adamým geldi. Ýþler kolaylaþtý. Ýzini doðrulttuk Ýnce
Topal içeri girince Hürü þaþýrdý. Memede ters ters baktý. Sende iþ
Memed:
Hürü:
Konuþun.
Topal güldü:
Çekildi.
Topal:
Memed:
Geldik iþte.
Abdi, Ali Safa Bey... Kara Ýbrahim gelir onun hakkýndan diyorlar.
diye vuracaklar. Sakýn ha, o yoldan geçme! Kara Ýbrahim vurur seni.
Topal Ali, yoksa da Topal Ali. Her þeyi benden soruyor. Ölmedi
Memed:
Ali Safa Bey ona söz vermiþ. Evi candarma kumandanlýðýyla yan yana...
Memed:
Aldýrma. Þimdi bana iki minder, iki yorgan, bir ayna, bir çam
bardak, bir külek un gerek. Bunlarý bir ata yükle, ver elime. Tuz,
biber, yað...
Ali:
bulunur.
29
avanesi, bir güz, bir kýþ daðlarda kaldýlar. Dað köylüleri ellerinden
zar aðladý. Her köylü bir yer haber veriyordu. Akçadað, Göðsün daðlarý,
deliðine bile baktýlar. Ýnce Memed yok oðlu yok. Kayýplara karýþmýþ.
Alidaðýna geyik avýna gittiler. Maðaranýn yaný baþýna kadar çýktýlar. Olmadý.
kaldý senin meþhur izciliðin Ali? diye soruyorlar, Ali, ihtiyarlýk, artýk
Geçti.
umut ateþi yanýyordu. Bütün güz, bütün kýþ aylarý daðlarda perperiþan Ýnce
Memedin ardýnda ora senin, bura benim dolaþtýktan sonra, yorgun, bitkin
kasabaya döndüler. Daðlarda iki tane büyük çeteyi de, bu arada, ortadan
Bu adamda bir sýr, bir hikmet var. Kayboldu gitti. Ben böylesine rastlamadým.
Ama onu bulacaðým. Onunla karþý karþýya geleceðim. Buna çare yok. Onunla bir
belki yüz kurþun sýktým. Bir þey olmadý ona. Ona kurþun geçmiyor. Yoksa onu
Abdi Aða eriyordu zaten. Bir deri bir kemik kalmýþtý. Ýnce Memedin
ölüm haberini bekleye bekleye bir hal olmuþtu. Ýkide bir Ali Safa
Beye gidiyordu, hani oðlum Ali? Gözleye gözleye gözüm dört oldu,
diyordu. Dört de oldu, sekiz de. Hani, noldu? Ali Safa Beyse,
Sabreyle. Ben sana söz verdim. Onun kellesini getirip senin evinin avlusuna
diktireceðim. Sabreyle.
Ankaraya bir tel yazmasýný istedi. Siyasetçinin aptal yüzü biraz daha
Abdi Aða:
Yaz, dedi. Yaz hükümete ki, bir þaki türedi daðlarda, kan
bunu iyi yaz. Kafalarýna iyi çak! Altýna da bir çizgi çek buranýn.
Kaçýrdýðý kýzlarýn ýrzýna geçtiði gibi parça parça ediyor, aðaçlara asýyor her
Siyasetçi Efendi, yaz kardaþým. Ne kadar kudretin varsa, hepsini dök ortaya.
Ankarada okuyanýn parmaðý aðzýnda kalsýn. Ordu göndersin. Ben pul almaya
Abdi Aðanýn önüne gelene yanýp yakýlmalarý, Ali Safa Beyin entrikalarý da
avutuyorlardý.
takviyeli olarak, gene Asým Çavuþ kumandasýnda Ýnce Memedin takibine çýkmak
30
olur. Güneþ rengi. Mor sümbüller diz boyudur. Menekþeler ýslak, göz
çiçekler de...
üstten kayayý delmiþ, maðaraya bir duman deliði açmýþtý ama, para etmiyordu.
olursa olsun, kara çalý, üstünden bir silindir gibi geçer, izi
yitirir.
çýktý.
Iraz:
Gözleri büyümüþ, bir gözün iki misli olmuþtu. Gözleri saðlam, ýþýltýlýydý.
Hatçe:
Güzel teyzem, dedi, bir tepeden bir gün doðsun yeter. Bir tek
Iraz:
Sabreyle.
Hatçe:
Düþ içinde. Bir türlü benim, ben olduðuma inanamýyorum. Memedin de Memed
olduðuna...
yaptýrmýþtý. Irazýn eli yatmýþ, iyice bir niþancý olmuþtu. Hatçeyse bir
kusacaðý geliyordu.
Iraz:
gözleri yaþardý.
Hatçe:
Iraz:
Öyle.
Iraz:
Adýmýzý deðiþtiririz. Bir gün gelir Memed, Aliyi öldürüp kaçar. Yok yok,
Hatçe:
Iraz:
gibi bir oðul buldum, diyorum, vazgeçiyorum her þeyden. Bazý da,
Hatçe:
Her tepeden bir gün doðar, sabreyle teyze, sabreyle... Ben korkuyorum
Iraz:
Gene mi? diye çýkýþtý. Gözlerini belertti. Gene mi? Sen oðlaný
Gideli tam bir hafta oldu. O üç günden çok hiçbir yerde kalmazdý. Tam
Ben varayým da köye gideyim. Yollara düþeyim. Yollara bakayým. Baþýnda bir iþ
Hatçe kalktý, koþa koþa maðaranýn içine girdi, kendini aðzý aþaðý
yere attý. Sýrtý inip inip kalkýyordu. Uzun zaman böyle aðladý. Az duruyor,
Kýzým kýzým, güzel Hatçe kýzým, neden kendini böyle yiyip bitiriyorsun?
Kendini harap ediyorsun. Yazýk sana. Memede hiçbir þey olmaz. Memed, yüz
kara bulut dönüyordu ki, Memed, eli yüzü kan içinde kalmýþ, terlemiþ,
soluyarak kendisini maðaranýn içine attý. Bunu gören Hatçe Memedin boynuna
Memed:
Saçlarýný okþuyordu.
Memed:
adam þu Kara Ýbrahim. Hem yürekli, hem bilgili. Beni daðýn tepesine
Ne yaptýðýný bilmiyordu.
Memed, böyle ateþ içinde bir hafta yandý. Yarasý azmýþ, þiþmiþ, bir
insan bedeni kadar büyümüþtü. Ancak bir hafta sonradýr ki, kendisine
bilir ya, bu Asým Çavuþun ölümü benim elimden olacak. Öyle apaçýk
baðýrarak kendini yere attý. Korkma Asým Çavuþ dedim. Senin bir
suçun yok. Ben, isteseydim eðer, seni on defa vururdum. Var git
aldý gitti. Bir tek laf etmedi. Sonra, Sarýcadüzde biri bana
elde yaralandým. Daða kadar iki gün, peþimden geldiler. Cabbarýn sesine
benzer bir ses duydum bir ara... Sonra anladým ki, nereden
gelmiþse gelmiþ, beni kurtarmak için Cabbar onlara hücum ediyor. Onlarý
gitmeliyiz. Çok üstümüze düþtüler. Þu Ali Safa Bey yok mu. Bu iþler hep
Bir hafta daha yattý. Daðýn eteklerinden, iki güne bir, bir çarpýþma
sesi geliyordu.
31
deðil mi? Olmadý. Hiç olmadý. Biz acýmýzdan ölecek deðiliz. Olmadý.
Yok. Canýmýzý mý alacaksýn? Yok iþte. Yok caným. Ekinler yandý. Kavruldu iþte.
Yolda kendi kendine söyleniyordu. Bir döðen süren, bir ekin biçen
Dua edin Ýnce Memedime. Yatýn kalkýn dua edin. Anladýnýz mý?
Dua edin iþte. O olmasaydý Abdi Aða tepenizde karakuþak gibi dönerdi.
Çok þükür köyde yok. Bir tane bile vermeyeceksiniz Abdi Aðaya.
baþlarýný kaþýyorlar.
Sonu neye varacak bunun bakalým? diyorlar. Sonu neye varacak bakalým?
Hasat bitti, ürün evlere çekildi. Abdi Aðaya kimse bir tane buðday
Aðamýza canýmýz kurban. Aðamýz gibi yok. Biz onu elin kasabasýnda
öyle sersefil kor muyuz? Ama velakin... Bir tek tohum bile
Allah bize verir, biz de Aðamýza... Aðamýz gibi var mý bizim! O gavur
Ýnce Memed, tedirgin etti gül Aðamýzý köyden, Aðamýz ona kor mu
bunu? Ýnþallah gelecek yýl bir ekin olur, o zaman hepsi de Aðamýzýn
Köylüler:
öyle sürünsün de biz ona hakkýný vermeyelim, olur mu bu! Aðamýza can
Trabulus kuþak baðladý. Yüzü hep gülüyordu. Evden eve türküler söylüyordu.
Anayý bir dama hapsettiler. Hürü Anayla köylülerin aðzýndan bir sözcük
Ýnce Memed iti de kim oluyormuþ. Bu yýl kýtlýk gitti. Biz hepimiz acýmýzdan
Aðamýza verirdik.
Verirdik.
Topal:
Canýmýzý istese...
Kalabalýk:
Verirdik.
Topal:
Gelemez.
Gelirse...
Öldürürdük...
Hiçbir evde bir tek buðday tanesi bile bulamadý. Köylüler o kadar
Asým Çavuþ yiðit adam, iyi adam, daðlarýn kurdu ama, bütün yürekliliði
Ýnce Memed dedikleri de, diyorlardý, el kadar çocuk. Parmaðýna takmýþ koca
32
kadar uzanýyordu. Bu arada bir leke, bir nokta bile yoktu beyazlýðý
bozan.
alýyordu.
karný burnunda: Gebe. Nerdeyse doðuracak. Iraz, bugün deðilse yarýn, diyor.
Hatçe sararmýþ, boynu incelmiþti. Kara, ýþýltýlý saçlarý ot gibi karýþýk, soluk...
yapacaðýz.
Iraz:
Memed bazý bazý daðdan köye iniyordu. Ama arkasýndan da kocaman, bir top
gözlerini ilerde bir yere dikmiþ, kýrpmadan bakýyordu. Gözleri donmuþ gibi.
Memed:
Hatçe, biz Iraz Hatunla köye iniyoruz. Sen tüfeðe kurþunu ver,
Hatçe:
Memed:
Ben de gelirim.
Memed:
Hatçe:
Öldüm burada.
Memed:
Hatçe:
Olmaz.
Memed:
Bu ne aksilik?
Ýþte böyle.
Iraz:
Kal kýzým.
Kalamam.
Iraz:
Hatçe:
Öyle.
Memed:
avucu içine alýp kötü kötü düþünmeye baþladý. Üstlerinde bir kartal
Memed öfkeliydi:
Siz kalýn, dedi, maðaradan aþaðý inmeye baþladý. Deli gibi, koþarak
iniyordu.
senin derdin...'
Öðle sonu Iraz dýþarý çýktý. Çýktý ki, ne görsün! Memedin bir top
kara çalýsý dýþarda durup durur. Delicesine aþaðýlara, karlý ovaya, avazý
felaket geliyor. Çalýyý unutmuþ. Tipi de yok ki izini örtsün. Hava dupduru.
Tipi de yok. Gidiyim desem, izini kapatayým desem, ben onun geçtiði
zamanda... Ýþ kötü.
Iraz:
Memed:
33
Kýþ kýyamet her Allahýn günü Torosun yamacýnda dolaþ dolaþ ne olacak böyle?
Nerde insan izine benzer bir iz görseler, nerde karý bozulmuþ görseler,
peþinden günlerce gidiyorlardý. Ýnce Memed yüzünden baþka birkaç çete daha
yakalamýþlardý.
daðda yakalayýp dayak attýklarý bir çoban çocuk, Ýnce Memedi Alidaðýnda
Bu kýþ kýyamette Ýnce Memedin Alidaðda yaþayacaðýný Aþým Çavuþun aklý bir
vazgeçemiyordu.
çekiyordu. Bizi görünce kaçtý. Hiç kurþun sýkmadý. Ama izi yitmez. Çalý
çekse de yitmez. Karýn yüzünü buz baðlamýþtýr. Çalý çekmek para etmez. Ýze
Topal geldi:
Buyur Çavþum.
Çavuþ:
Ýz var.
Topal:
Çavuþ:
Bir anda bütün köy çalkalandý: Ýnce Memedin izi bulunmuþ. Ýzi
bulunmuþ!
Bütün köy, kadýn erkek, çoluk çocuk, Alidaðýn eteðine kadar candarmalarýn
Topal Ali izi görünce yüreði parça parça oldu. Þaþýrdý. Konuþtu.
mu?
Topal:
Asým Çavuþ kýzdý, Topalý kolundan tutup, þiddetle karýn içine fýrlattý:
Karda donarak, elleri düþerek, iki günde izi süre süre doruða çýkardýlar.
Iraz:
bence, gene izi sürdü. Onu öldürmeliydim. Bir tipi çýksa, bunlar burada
bir dakika kalamazlar, gidince de bir haftada zor geri dönerler. Ah! Topal.
bugün. Dört bir yan sarýlý. Çýkamazsýn. Yakýnda af çýkacak. Gel teslim ol!
taþý parçaladý.
Asým Çavuþ:
Yazýk sana. Yazýk senin gibi bir adama. Hepimizi vursan bile yeniden
Memed:
Iraz da:
Islak ýslak.
Bir an Memed:
kesiyordu.
Hatçe bir uzun çýðlýk daha attý. Iraz onu tuttu, yerden doðrulttu:
Kan içinde bir bebek gördü. Hatçenin yüzü kaðýt gibi olmuþtu. Baþýný
geri çevirdi.
Iraz vardý tüfeði yerden aldý sýkmaya baþladý. Hatçe ölü gibi yatýyordu.
artýk. Iraz dolduruyor, o bir taþý destek olarak alýyor, tek eliyle
sýkýyordu.
Kalmadý, dedi.
bir hýrýltý çýktý. Tüfeðin üstüne düþüverdi. Geri kalktý sonra da. Gözleri
durdu. Saða sola sallanýyordu. Sonra sallana sallana çocuða vardý. Yüzünü
Gülümsüyordu.
ucuna astý.
Iraza döndü. Iraz, büyük, sarkan bir kayanýn altýna oturmuþ, için
Memed koyun.
Asým Çavuþ, iri yarý, pala býyýklý, büyük gözlü, babacan tavýrlý,
Ýnce Memed:
Saðol.
Gözleri yumuktu.
Asým Çavuþ bunu beklemiyordu. Bir Hatçeye, bir Iraza, bir Memede baktý.
Ýnce Memed!..
Sesi gürledi:
içinde dönüyordu.
34
Haber köye, köyden kasabaya bir anda yayýldý. Ýnce Memed vurulmuþ.
Alidaðý daðlarýn daðý... Alidaðý gayetle heybetli. Alidaðý yedi Ýnce Memedi.
nerdeyse gelecekti.
Vayvay köylüleri Ali Safa Beyden tarlalarýný parça parça geri alýyorlardý.
Koca Osman on beþ yaþýnda gibi gencelmiþti. Ali Safaya meydan okuyordu.
Sonra konuþtu:
Selvi gibi. Vay þahinim vay! Bana diyordu ki, Osman emmi, bir gün senin
besleyelim.
Olur mu?
Köylüler:
Münasip, dediler.
Abdi Aða önce Ali Safa Beye koþtu. Safa Beyi evde bulamadý. Safa
Beyin karýsý:
Abdi Aða:
Asým Çavuþ bir kahraman adam. Yiðit adam. Can kurban öylesine.
Kaymakam:
Gözlerin aydýn Abdi Aða. Hükümetten bu kadar þikayet ediyordun. Ali Safa
Bey olmasa kasabanýn adýný rezil edecektin. Bereket Ali Safa Bey
telgraflarýný çektirmemiþ.
Kaymakam güldü:
Yaaa, göndermemiþ.
Kaymakam:
de...
beþ paralýk olurdu. Ýyi ki... Ýnsanýn gözü kýzýnca her þeyi unutuyor.
Zoruma gidiyordu, koca bir hükümetin kel, parmak kadar bir çocukla baþa
sordu. Ýnce Memedin baþýnýn buradaki evin deðil de, köydeki evin kapýsýna
Topal Aliden sonra, üç gün içinde daðlardan kim indiyse haberi doðrulamýþtý.
Kumandandan sonra eve gelen Abdi Aða, Topal Aliyi karþýsýna aldý:
Sonra coþtu:
Ben bir yýl baþlarýndan eksik olunca bana bir tek tane bile
vermediler.
Yarýn bir gün varacaðým köye, ulan namussuz, ekmeksizler, geçen yýl
Buyur Aðam.
Topal Ali:
Buyur Aðam.
Maraþlý Mustafa:
birer gözün aydýn, aldýktan sonra ata binmiþ köye geliyordu ki olan
oldu. Kötü haber geldi. Ýnce Memed, yaralý yaralý Asým Çavuþun
Kim dedi?
Abdi, evinin avlusunda düþercesine attan indi. Cansýz gibi yürüyerek doðru
telgrafçý, Ali Safa Bey, Candarma Kumandaný, Ýnce Memed eþkýyasý hep birlik
yaz!.
35
Koca Osman:
Þahinim, belini büktü aðalarýn. Ali Safa Bey daha daða adam çýkarmaya
Tamam, dediler.
Bu kimin yüzünden.
Ýnce Memedin.
Eþeden tarlayý satýn aldýlar. Köylü hep birden, çift koþup bu yüz
topraklar süzüldü:
Ölürsem gözüm açýk gitmez, dedi. Ali Saip Bey yalan söylemez. Dediði
Memedin hali dumandý. Nerede olursa olsun mermi, ekmek, para yetiþtiriyordu.
Ödleri kopuyordu.
36
Topal Ali:
Yoook.
Vallahi yok.
Ali:
Dur öyleyse...
Söyle.
Bey Ankaradan gelmiþ, büyük bayramda af çýkacakmýþ. Bunun üstüne Koca Osman
köylüyü toplamýþ baþýna, böyle böyle demiþ. Ýnce Memed bizim þahinimiz.
Gelsin köye yerleþsin. Köylüler, baþýmýz üstünde yeri var demiþler. Sana
ki Ali Saip Bey yalan söylemez. Aman kendisini iyi korusun. Böyle
nasýl?
Memed:
Topal:
Memed:
Topal gitti.
Alayarýn kan gibi kýrmýzý topraðý vardýr. Hani çok kýrmýzý bir karpuzu
Iraz teyze, diyordu, bak hele þu Allahýn iþine. Biz otuz dönüm
Yüzbaþý:
Ýnce Memed, ben Asým Çavuþ deðilim. Hizaya gel, diye baðýrýyordu.
Aldýrmýyordu bu yüzden.
Faruk deli divane oluyordu. Bir tek adam, bir tek kaçlýn! Üstelik
de çocuk!
Onun için ta içlerine sokulmuþtu. Böyle bir ihtiyatsýzlýðý ilk kez yapýyordu.
Arkadan:
aldý. Bunu da içi götürmedi, oraya bomba üstüne bomba attý. Hýþýmla geriye
turna geçiyordu.
kaldý.
geldiler.
aðaçlardan yapraklar dökülüyordu. Bir kuþ ötüyordu. Karþýki kayadan bir top
baktý:
sýktý.
yere yýðdý.
Uðurola.
37
Köylüler:
Layýk, dediler.
Ben þahinimle iki güne kalmaz gelirim. Gidin Endelin köy yerinden
Cabbar ayrýlýrken:
kaçmýþ, alný kýrýþ kýrýþ olmuþtu. Bir kaya parçasý gibiydi. Küçücük kalmýþ
gözleri bir inatçý pýrýltýydý. Böyle dal gündüz ilk kezdir ki köye giriyordu.
yürüyorlardý.
köyde paþa gibi oturacak. Sen teslim olmaya mý gidiyorsun? Avrat yürekli.
Bu sýrada bütün köy halký alana toplanmýþ, ölü gibi, sessiz, kýmýldamadan
öylecene duruyorlardý.
kemikleri...
boynuna atýldý:
da köylü senin için aldý. Öteki eþkýyalar gibi deðil. Vayvay köyü þahinimi
davul zurnayla karþýlayacak. Çatlasýn Ali Safa, Abdi Aða... Bin ata, yürü!
önüme diye bir iþaret yaptý. Topal yürüdü. Memed atý doldurdu, bir
Atýn baþýný Þahininkayasýnda çekti. Attan indi. Atý götürdü bir çýnara
Memed baþýný aðýr aðýr kaldýrdý. Gözleri gene öyle ýþýða kesmiþti.
Bulursun. Elinle koymuþ gibi. Korkusundan dýþarý bir adým atamaz gece.
Hapishane var ya, var. Sen orayý bilirsin. Haa, iþte onun saðýnda
öteki, ucunda çivit boyalý bir tek ev var. Sen gece gideceðine göre,
boyasý gözükmez. Yalnýz, bir tek ev. Uzun, minare gibi bir bacasý var.
katlý. Oradaki evler hep bir katlý. Abdi Aða günbatýdaki odada yatar,
tek baþýna. Alttaki büyük kapý arkadan sürgülüdür. Bir yarýk vardýr.
Memed, hiçbir þey söylemeden kalktý, ata doðru gitti çözdü, atladý.
Atýn baþýný çekti. Azýcýk bir süre durdu. Kulak verdi. Sonra, atý aðýr
ortasýndan geçti. Kahvelerin lüks lambalarý daha yanýyordu. Birkaç adam ona
yukarý sürdü. Uzun bacalý ev sola düþüyordu. Evin önünde attan indi. Atý
avludaki büyük, karanlýk dut aðacýnýn yatýk bir dalýna baðladý. Hançerini
tuttu, salladý:
Abdi Aða gözlerini açtý. Önce inanamadý. Sonra gözleri açýk öyle
Torosa sürdü. Arkasýndan kum gibi kurþun kaynýyordu. O hýzla kasabayý çýktý.
terden kapkara olmuþ, göðsü körük gibi inip inip kalkýyordu. Boynu,
doðru uzadý. Islak at tepeden týrnaða ýþýða boðuldu. Her yaný pýrýl
Köylüler, onu öyle orta yerde, at üstünde dimdik, kaya gibi gördüler.
Yavaþ yavaþ, sessizce, çoluk çocuk, genç yaþlý dört bir yanýný aldýlar.
iki adým attý sonra durdu. Atlý baþýný kaldýrdý. Gözlerini kalabalýðýn
gözlerini kocaman kocaman açýp üstüne dikmiþ ondan bir söz, bir devinme
bekliyordu.
Alidaðý tarafýna doðruldu. Bir kara bulut gibi köyün içinden süzüldü,
sakýz gibi beyaz baþörtü baðladýlar. Davullar çalýndý... Büyük bir toy düðün
oldu. Durmuþ Ali bile hasta haline bakmadan oyun oynadý. Sonra bir
Ýnce Memedden bir daha haber alýnmadý. Ými timi bellisiz oldu.
önce, çakýrdikenliðe büyük bir toy düðünle ateþ verirler. Ateþ, üç gün
bir top ýþýk patlar. Daðýn baþý üç gece aðarýr, gündüz gibi olur.
SON