You are on page 1of 549

MARCEL PROUST Kayp Zamann zinde Swann'larn Taraf EVREN: ROZAHAKMEN

Yap Kredi Yaynlar Edebiyat - 312 Kayp Zamann zinde - Swann'larn Taraf / Marcel Proust Franszcadan eviren: Roza Hakmen iir evirileri: Ahmet Gntan Redaksiyon: Mehmet Rifat Kitap Editr: Elif Gkteke Dzelti: Alev zgner Genel Tasarm: Faruk Ulay Kapak Tasarm: Nahide Dikel Bask: efik Matbaas Franszca ilk bask: Du ct de chez Swann, Grasset, 1913 eviriye temel alnan bask: A la recherche du temps perdu I - Du ct de chez Swann, ditions Gallimard, 1954 1. Bask: Istanbul, Nisan 1999 2. Bask: stanbul, Haziran 2000 ISBN 975-363-910-4 Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A.. 1999 ditions Gallimard, 1954

Kayp Zamann zinde SWANN'LARIN TARAFI Marcel Proust 10 Temmuz 1871'de Auteuil'de dodu. Btn yaamn etkileyecek astm krizlerinin ilkini 1881'de geirdi. 1890'da Hukuk Fakltesi'ne ve Siyasal Bilgiler Okulu'na kaydoldu. Ayn yl Maupassantla tant. Arkadalaryla birlikte Le Banquetyaynlarn kurdu; burada edebiyat eletirileri yaymlad. 1893'te,SwannnBir Aknn "eskizi" olabilecek nitelikte bir metin yazd. 1894'te Dreyfus olay balad. Marcel Proust, babasyla birlikte, Dreyfus yanllar arasnda yer ald. 1895'te felsefe lisans diplomasn ald. 1898'te Dreyfus olay byd. Ayn yl Zola'nn "J'accuse" adl ak mektubu L'Aurore gazetesinde yaymland. Proust 1908'de byk yaptn (Kayp Zamann zinde) yazmaya koyuldu. 1914'te Guermantes Tarafn Grassef ye hazrlamaya balad. 30 Kasm 1918'de iek Am Gen Kzlarn Glgesinde yaymland. 10 Aralk 1919'da bu kitap Goncourt dl ald. 30 Nisan 1921'de Guermantes Taraf II ile Sodom ve Gomorra yaymland. Ayn yl Proust Gallimard'aSodom ve Gomorra II ile Sodom III'n elyazmalarn verdi. 1922'de Mahpus ile Kaak (Sodom III) daktiloya ekilmeye baland. Proust, Ekim ay banda bir bronit krizi geirdi, bunu zatrre izledi. Yazar, 18 Ekim'de ld. Roza Hakmen 1956'da zmir'de dodu. 1974'te zmir Amerikan Kz Koleji'ni, 1979'da ODT Ekonomi Blm'n bitirdi. Balca evirileri: Ernest Hemingway, anlar Kimin iin alyor; Mario Vargas Llosa, Kent ve Kpekler; Nina Berberova, Elik Eden: Soneka Antonovskaya; Juan Benet, Madrid'de Sonbahar; Oscar Wilde, De Profundis; Marguerite Duras, Mavi Gzler Siyah Salar; Anthony Burgess,Bir Elin Sesi Var;Carson McCullers, Yelkovansz Saat; Tama Janowitz, New York Kleleri. Mircea Eliade, Matmazel

Christina.Anne Rice, Vampirle Konuma. Miguel de Cervantes Saavedra, Don Quijote; Marcel Proust, iek Am Gen Kzlarn Glgesinde, Guermantes Taraf, Sodom ve Gomorra, Swann'larn Taraf. Marcel Proust'un YKY'deki kitaplar: Kayp Zamann zinde: iek Am Gen Kzlarn Glgesinde (1996) Guermantes Taraf (1997) Sodom ve Gomorra (1997) Swann'larn Taraf (1999) Mahpus (kacak) Kaak (kacak) Yakalanan Zaman (kacak)

Sayn Gaston Calmette'e Derin ve iten minnetimin ifadesidir. Marcel Proust

BRNC BLM
Combray I
Uzun zaman, geceleri erkenden yattm. Bazen, daha mumu sndrr sndrmez, gzlerim o kadar abuk kapanverirdi ki, "uykuya dalyorum" diye dnmeye zaman bulamazdm. Aradan yarm saat getikten sonra da, artk uykuya geme vakti geldii dncesiyle uyanrdm; hl elimde zannettiim kitab brakp m sndrmek isterdim; az nce okuduklarm hakknda fikir yrtmeye, uyurken de devam ederdim, ama fi kirlerim biraz farkl bir seyir izlerdi; kitapta sz edilen ey, benmiim gibi gelirdi bana; bu bir kilise de olabilirdi, bir drtl de, I. Franois'yla arlken arasndaki rekabet de. Bu san, uyanmdan sonraki birka saniye boyunca da varln srdrrd; mantma aykr dmez, ama gzlerime ekilmi bir perde gibi, mumun artk yanmadn fark etmemi engellerdi. Ardndan da,

nceki hayatta var olan dncelerin ruh gnden sonra bilinmez olmas gibi, benim iin anlalmaz bir hale gel meye balard; kitabn konusu benden kopard, onu dnp dnmemekte serbest olurdum; ayn anda, grme duyuma kavuur, etrafmda, gzlerimi, belki daha ok da zihnimi dinlendiren, ho bir karanlk bulunca ok arrdm; zihnim bu karanl sebepsiz, anlalmaz, gerekten karanlk bir ey olarak alglard. Saatin ka olduunu merak ederdim; uzaktan duyduum tren ddkleri, tpk bir ormanda ten kular gibi, mesafeleri vurgular, ssz krlarn enginliini betimlerdi, krn ortasnda, yakndaki istasyona doru hzl hzl ilerleyen yolcuyu hayal eder, yeni yerlere, allmadk hareketlere, az nceki sohbete, kendisine gecenin sessizliinde hl elik eden, yabanc lambann altndaki vedalamalara ve yaknda yaayaca dn huzuruna borlu olduu heyecan sayesinde, izledii bu kk yolun, hafzasna nakolacan dnrdm. Yanam, bir efkat duygusuyla, yastn, tpk ocukluumuzdaki yanaklar gibi tombul ve krpe olan gzel yanaklarna gmerdim. Saatime bakmak iin bir kibrit akardm. Neredeyse gece yars. Mecburen seyahate kp geceyi bilmedii bir otelde geirmek zorunda kalan hastann, bir nbetle uyand ve kapnn altndaki k huzmesini grerek sevindii an. Ne mutluluk, sabah olmu bile! Hizmetkrlar az sonra kalkar, zili aldnda imdadna gelirler. Aclarnn dinecei umudu, strabna katlanma metaneti verir hastaya. te, ayak sesleri duymaktadr; sesler yaklar, sonra uzaklar. Kapnn altndaki k huzmesi yok olmutur. Saat gece yarsdr; havagazn kapatmlardr; son hizmetkr da gitmitir ve btn gece aresiz strap ekmesi gerekecektir.

Tekrar uykuya dalardm, ara sra, bir iki saniyeliine, do ramalarn canlymasna trdamasn iitecek kadar, gzlerimi ap karanln kaleydoskopuna bakacak kadar, anlk bir bilin lts sayesinde, eyalar, oday ve benim yalnzca kck bir paras olduum ve duyumsuzluuna hemen dnverdiim btn sarmalayan uykunun tadna varmaya ancak yetecek kadar ksa srelerle uyanrdm. Bazen de uykumda zahmetsizce, hayatmn ilk yllarna, sonsuza dek gemite kalacak bir yaa dner, ocuka korkularmdan birini, mesela -benim iin yeni bir dnemin balangcn simgeleyen- salarmn kesildii gne kadar yaadm bir korkuyu, byk amcamn buklelerimi ekmesi korkusunu tekrar yaardm. Uyurken salarmn kesildiini unutmu olur, byk amcamdan kurtulabilmek iin uyanmay baardm an, derhal hatrlardm, ama ryalar lemine geri dnmeden nce tedbirimi alp bam smsk yastma gmerdim. Bazen, uykumda, bacamn ters bir duruundan, dem'in kaburgasndan Havva'nn douu gibi, bir kadn doard. Tatmak zere olduum hazz, bana, hazdan vcut bulmu olan bu kadnn sunduunu zannederdim. Scaklm onun bedeninde hisseden bedenim onunla birlemek isterdi, uyanrdm. Yanndan henz bir iki saniye nce ayrldm bu kadnla karlatrnca, dier insanlar bana pek uzak gelirdi; yanamda pcnn scakln hissederdim, vcudum onun arl altnda ezilmi olurdu. Bu kadn, baz defalar olduu gibi, hayatta da tanm olduum bir kadnn hatlarna sahipse eer, btn benliimle tek bir amaca, tpk arzuladklar bir ehri gzleriyle grmek iin seyahate kan ve hayalin bysn gereklikte tadabileceklerini zanneden

insanlar gibi, ona kavumaya hasrederdim kendimi. Hatras yava yava silinirdi, ryamdaki kz unuturdum. Uyuyan kii, saatlerin akndan, yllarn ve dnyalarn sralanmasndan oluan bir halkayla evrelenmitir. Uyanrken, igdsel olarak bunlara bavurup yeryznn hangi noktasnda olduunu, uykuya daldndan beri ne kadar zaman gemi olduunu bir rpda okuyuverir; ne var ki sralamalarda karklklar, kopukluklar olmas mmkndr. Gece uykusuz luk ekip sabaha kar, allmn ok dnda bir pozisyonda, elinde kitabyla uyuyakalmsa mesela, havada kalm olan kolu, gnei durdurup geriletmeye yeter, uyand anda, saati bilemez, az nce yattn zanneder. Daha da ters ve farkl bir konumda, mesela akam yemeinden sonra bir koltukta oturur halde uyuklarsa, o zaman yrngesinden kan dnyalar iyice allak bullak olacak, sihirli koltuk zamanda ve uzayda son srat dolatracaktr kendisini; gzlerini at an, birka ay nce, baka bir lkede yatm olduunu zannedecektir. Ama benim kendi yatamda bile, zihnimi tamamen geveten derin bir uykuya dalmam, zihnimi yattm meknn dzleminden koparmaya yeterdi, gecenin ortasnda uyandm zaman, nerede olduumu hatrlamadm iin, ilk anda kim olduumu dahi bilmezdim. En ilkel, en basit ekliyle, belki bir hayvann iinde kprdad ekliyle, varolu hissini tardm sadece; bir maara adamndan daha ciz olurdum. Ama sonra, hatra denen ey henz bulunduum yerin hatras deilse de, daha nce yaadm ve imdi de iinde bulunabileceim yerlerden birkann hatras kendi bama iinden kamayacam bu boluktan beni ekip almak zere gkyznden uzatlm bir yardm eli gibi, bana geri dnerdi. Uygarln asrlarn bir saniyede averirdim, petrol

lambalarnn, ardndan devrik yakal gmleklerin hayal meyal grnen bulank suretleri, benliimin esas zelliklerini yava yava tekrar bir araya getirirdi. evremizdeki nesnelerin duraanl, bu nesnelerin baka nesneler deil de, onlar olduklarndan emin olmamzn, yani dncemizin onlarn karsnda duraan olmasnn zorunlu bir sonucudur belki de. Ne olursa olsun, uras bir gerek ki, bu ekilde uyandm zamanlar, zihnim nerede olduumu a nlayabilmek iin bo yere rpnr, nesneler, lkeler, yllar, her ey etrafmdaki karanln iinde dner dururdu. Kprdayamayacak kadar uyumu olan bedenim, yorgunluunun ald ekilden yola karak uzuvlarnn konumunu saptamaya alr, buna gre, duvarn ynn, eyalarn yerlerini anlamaya, iinde bulunduu oday yeniden oluturmaya, isimlendirmeye abalard. Bedenimin hafzas, kaburgalarnn, dizlerinin, omuzlarnn hafzas, yatm olduu birok oday art arda sunard kendisine. Bu arada, hayal edilen odann ekline bal olarak yer deitiren grnmez duvarlar, zifir karanlkta frldak gibi dnerdi. Zamanlarn ve ekillerin eiinde duraksayan zihnim, henz ayrntlar yan yana getirip oday tanyamamken, bedenim, tek tek her odayla ilgili olarak, yatan trn, kaplarn yerini, pencerelerin k alma durumunu, bir koridor olup olmadn, ayrca o odada uykuya dalarken aklmdan geen ve uyandmda tekrar aklma gelen dnceleri hatrlard. Ynn tahmin etmeye alan, uyumu tarafm, kendisini mesela tepesi sayvanl, byk bir yataa, duvara dnk olarak uzanm hayal ederdi. Bunun zerine derhal, "u ie bak, annem bana iyi geceler demeye gelmedii halde, uyuyakalmm sonunda," diye dnr, yllar nce lm olan bykbabamn sayfiyedeki evinde zannederdim kendimi;

zihnimin katiyen unutmam olmas gereken bir gemiin vefal bekileri olan bedenim ve stne yatm olduum tarafm, byk babamlarn Combray deki evinde, yattm odann, tavana ince zincirlerle asl, kavanoz biimli, Bohemya ii camdan idare lambasnn alevini, Siena mermerinden minesini hatrlatrd bana, o anda tam olarak gzmde canlandramamakla birlikte imdiki zaman zannettiim, az sonra tamamen uyandmda daha net olarak greceim o ok eski gnlerdeki halleriyle hatrlardm hepsini. Sonra baka bir pozisyonun hatras canlanr, duvar farkl bir yne kaverirdi: Mme de Saint-Loup'nun sayfiye evindeki odamda olurdum; aman Tanrm, saat en aa on olmal, akam yemeini bitirmilerdir! Her akam, Mme de Saint-Loup'yla mutat gezintimizden dndmde, frakm giymeden nce yaptm ekerlemeyi bu kez fazla uzatmm. le sonras gezintisinden en ge dnlerimizde bile, penceremin camnda gnbatmnn kzl yansmalarn grdm Combray gnlerinden bu yana yllar gemitir nk. Mme de Saint-Loup'nun Tansonville'deki evinde baka trl bir hayat srlmektedir, sadece geceleri dar kmaktan, bir zamanlar gnete oyun oynadm yollarda imdi ay nda yrmekten, baka trl bir zevk almaktaymdr. Akam yemei iin giyinmeden nce uykuya daldm zannettiim oda, gezintiden dnerken, uzaktan, gecenin iindeki tek fener olan lambann yla aydnlanm halde grdm odadr. Bu frl frl dnen, kark hatralar, en fazla birka saniye srerdi daima; ounlukla, bulunduum yer konusundaki ksa teredddm srasnda, tpk koan bir at izlerken, kinetoskopun

bize gsterdii, birbirini izleyen pozisyonlar tek tek ayramaymz gibi, bu belirsizlii oluturan eitli tahminleri birbirinden ayramazdm. Ama hayatm boyunca yattm odalarn kh birini, kh bakasn grm olur, uyandktan sonra daldm uzun tahayyllerde de, tek tek btn odalar hatrlardm. Yatarken, yastn bir kesi, yorgann st ksm, bir aln ucu, yatan kenar ve Dbats Roses'un bir says gibi, birbiriyle son derece ilgisiz eylerle yaptmz, kularn tekniiyle, uzun sre bastrarak adeta perinlediimiz bir yuvaya bamz gmdmz k odalar. Buz gibi havalarda, (yuvalarn bir yeralt geidinin dibine, scak topran iine kuran denizkrlanglar gibi) dardan kopuk olmann hazzn yaadmz, minedeki ate btn gece yand iin, birden alevlenen kor parltlarnn delip getii, kocaman bir scak ve dumanl hava rtsyle sarmalanm, elle tutulamayan bir girintinin, odann ortasna oyulmu scak bir maarann iinde, s snrlar deiken olan, kelerden, pencereye yakn veya mineye uzak, soumu blgelerden esip yzmz serinleten esintilerle havalanan bir scak hava kuanda uyuduumuz odalar -aralk panjurlara yaslanm ay nn byl merdivenini yatan ayakucuna kadar uzatt, bir nn ucunda, esintiyle sallanan batankara gibi, neredeyse ak havada uyuduumuz, lk geceyle birlemi olmaktan holandmz yaz odalar- bazen, ilk gece bile iinde fazla bedbaht olmadm, tavan tutan ince, hafif stunlar zarafetle birbirinden uzaklaarak yatan yerini tayin eden o neeli, XVI. Louis slubu oda. Bazen aksine, tavan normal bir tavann iki kat yksekliindeki, piramit biimli, ksmen maunla kaplanm kk oda. Daha ilk andan itibaren, yabana vetiver kokusuyla manen zehirlendiim, mor perdelerin dmanlndan ve ben orada yokmuum gibi bara ara gevezelik

eden duvar saatinin kstaha umursamazlndan hi kuku duymadm. Bir kesini verevine kesen, drt ke, ayakl, garip ve acmasz aynann, allm gr alanmn yumuak btnlnde kendine beklenmedik, plak bir yer at; zihnimin, ekline tam olarak kendini uydurabilmek, bu dev huniyi tepesine kadar doldurabilmek iin, saatler boyunca paralanmaya, kendini yukar doru uzatmaya abalayarak geceler boyunca azap ektii; benimse, gzlerim tavanda, kulam kayglar iinde, burnum huysuzlanarak, kalbim arparak yatamda uzandm ve sonunda alkanln, perdelerin rengini deitirdii, saati susturduu, eik ve zalim aynaya merhamet etmeyi rettii, vetiver kokusunu tam olarak kovamasa da gizledii ve tavan adamakll alaltt o kk oda. Alkanlk! Zihnimizin haftalar boyunca geici bir dzende azap ekmesine gz yuman alkanlk, ama o olmasa, kendi imknlaryla snrl kalan zihnimizin, bize iinde yaanabilecek bir barnak sunamayaca iin, her eye ramen bulduu zaman sevindii, o becerikli ama arkanl dzenleyici! phesiz artk iyice uyanm olurdum, bedenim son bir kez dnm, iyilik melei kesin bilgi, etrafmda dnp duran eyalar durdurmu, beni kendi odamda, yorgann altna yatrm ve komodinimi, yaz masam, minemi, sokaa bakan pencereyi ve iki kapy, aa yukar doru yerlerine koymu olurdu. Ama uyantaki cehaletin, bir anda net bir grntlerini sunmasa da en azndan var olmalar ihtimaline inandrd odalarda bulunmadm ne kadar bilsem de, hafzam harekete geirilmi olurdu bir kez. Hemen uykuya dnmeye almazdm genellikle, gecenin byk blmn, bir zamanlar Combray de, Byk halamn evinde, Balbec'te, Paris'te, Doncieres'de, Venedik'te ve

daha baka yerlerde yaadmz hayat, meknlar, orada tandm insanlar, onlara ilikin kendi gzlemlerimi ve bakalarnn anlattklarn hatrlamakla geirirdim. Combray de her akamst, annemden ve bykannemden ayrlp uyuyamadan yatmak zorunda kalacam saatten ok nce, yatak odam, kayglarmn sabit ve sancl oda haline gelirdi. Beni fazlasyla bedbaht grdkleri akamlar, eleneyim diye akam yemeinden nce lambamn zerine bir sihirli fener takmay det edinmilerdi; bu fener, gotik an en nde gelen mimarlarnn ve cam ustalarnn yapt gibi, donuk duvarlar canlandryor/titrek ve anlk bir vitray andran, efsanelerin anlatld, elle tutulamayan harelenmelerle, rengrenk, doast grntlerle dolduruyordu. Ama bu, benim zntm artrmaktan baka ie yaramyordu, nk o deiik k bile, yatma ikencesinin dnda odama tahamml edebilmemi salayan alkanl yok ediyordu. Artk odam tanyamyor, trenden inip ilk kez gittiim bir otel veya "ale" odasndaymm gibi tedirgin oluyordum. Golo, kafasnda kt emellerle, kesik kesik hareketlerle ilerleyen atnn zerinde, bir tepenin yamacnda yer alan koyu yeil, kadifemsi, gen korudan kar, sraya sraya zavall Brabant'l Genoveva'nn atosuna doru yol alrd. ato, fenerin oluklarna srlen ereve iindeki oval camn ekline uyacak biimde yuvarlak kesilmiti. Grnen ey, atonun duvarnn bir parasyd sadece, nnde de, Genoveva'nn, belinde mavi kemeriyle hayallere dalm olduu geni bir fundalk vard. atoyla fundalk saryd, ama ben onlar grmeden de ne renk olduklarn biliyordum, nk erevenin iindeki camdan nce, Brabant isminin altn parltl esmer tns, renklerini aka

gstermiti bana. Golo bir an durur, byk halamn yksek sesle okuduu hikyeyi zgn zgn dinler, gayet iyi anlyormu gibi gzkr, ihtiamdan yoksun saylamayacak bir uysallkla, hareketlerini metinde verilen bilgilere uydururdu; sonra da, ayn kesik kesik hareketlerle uzaklard. Atnn zerindeki ar ilerleyiini hibir ey durduramazd. Fener yerinden kprdatlsa da, Golo'nun atnn, penceredeki perdelerin zerinde ilerlemeye devam ettiini, perdenin kvrmlaryla iip aralklarna battn grrdm. Golo'nun, at kadar doast yaradltaki kendi bedeni de, karsna kan btn maddi engelleri, yolunu kesen nesneleri kendi kemik yapsna katp iselletirerek, hepsinin stesinden gelirdi. Hatta kap tokmana bile rastlasa, krmz giysisi veya hep ayn asaleti ve hzn koruyan, ama bu omurga naklinden tr en ufak bir aknlk belirtisi gstermeyen solgun ehresi, derhal kap tokmann zerine yerleir, her zamanki yenilmezliiyle stnden kayp geerdi. Merovenjler dneminden kp gelmi duygusu veren ve bylesine eski bir tarihin yansmalarn etrafmda dolatran bu parltl grntlerde bir by buluyordum elbette. Bununla birlikte, zaman iinde kendi benliimle doldurduum, benliim gibi ona da herhangi bir dikkat gstermediim bir odaya esrarn ve gzelliin byle zorla girmesinin beni ne kadar huzursuz ettiini anlatmam mmkn deildir. Alkanln uyuturucu etkisi ortadan kalknca, son derece hznl faaliyetlere giriiyor, yani dnmeye, hissetmeye koyuluyordum. Kullanm benim iin neredeyse igdsel hale gelmi olan, sanki ben evirmeden, kendi kendine alyormu hissi veren ve bu yz den de benim gzmde dnyann dier btn kap tokmaklarndan farkl olan odamn kap tokma, bir de bakyordum, Golo'ya aura ilevi

gryordu. Akam yemeinin hazr olduunu haber veren zil alar almaz, Golo'yu ve Mavi Sakal' hi bilmeyen, buna karlk annemle babama ve sr halamasna aina olan iri avizenin mutat n yayd yemek odasna kouyor, Brabant'l Genoveva'nn bahtszlklar yznden benim iin daha da deerli hale gelmi olan annemin kollarna atyordum kendimi. Bu arada Golo'nun iledii sular, benim kendi vicdanm daha bir titizlikle incelememe sebep oluyordu. Akam yemeinden az sonra, annem, hava gzelse bahe de, ktyse herkesin ekildii kk salonda kalp tekilerle sohbet ederken, ben annemden ayrlmak zorundaydm maalesef. Kt havalarda herkes ieri girer, bir tek bykannem darda kalrd, nk bykannem, "sayfiyede evin iine tklmay gnah" addeder, ok yamurlu gnlerde darda durmama izin vermeyip beni kitap okumaya odama gnderdii iin babamla srekli tartrd. "ocuu grbz ve enerjik hale getirmenin yolu bu deil," derdi hznle, "stelik bu yavrucan hem bedenini, hem de iradesini glendirmesi gerekiyor." Babam omuz silkip barometreyi incelerdi, nk meteorolojiden holanrd; babam rahatsz etmemek iin grlt yapmamaya alan annemse, efkatli bir saygyla ona bakar, ama babamn stnlklerinin esrarna nfuz etmek istemediinden, bu baklar ok da fazla uzatmazd. Oysa bykannemi, her havada, hatta yamurun bardaktan boanrcasna yad, Franoisen, kymetli hasr koltuklar, slanmasnlar diye alelacele ieri ald zamanlarda bile, yamurun dvd bombo bahede, aln rzgrn ve yamurun salkl etkisine iyice ak olsun diye dalm ak salarn geriye atarken grmek mmknd. "Niha yet bir nefes alabiliyoruz!" diyerek -babamn sabahtan beri hava dzelecek mi

diye sorduu, tabiat duygusundan yoksun yeni bahvann, bykannemin zevkine gre fazlasyla simetrik olarak dzenledii- iki yan aal, slak yollarda heyecanl, kesik kesik, kk admlarla ilerlerdi. Yry ritmini belirleyen ey, koyu mor renkli eteini batan aa lekeleyip her yamurdan sonra oda hizmetisini umutsuzlua dren amurdan korunmak gibi, asla aklna gelmeyen bir kayg deildi katiyen, frtna sarholuunun, salkl yaamann neminin, benim aptalca eitimimin ve bahedeki simetrinin ruhunda yaratt eitli alkantlard. Bykannemin bu bahe turlar akam yemeinden sonra gerekletiinde, bir tek ey, onu ieri girmeye ikna ederdi; o da, dnp dolap, dzenli aralklarla, bir bcek gibi, ikilerin oyun masasnn zerine dizilmi olduu kk salonu aydnlatan klarn karsna geldii anlarn birindebyk halamn, kendisine, "Bathilde! Gel de kocann konyak imesine engel ol!" diye seslenmesiydi. Byk halam, bykannemi kzdrmak iin (bykannem, babamn ailesine ylesine farkl bir zihniyet getirmiti ki, herkes ona taklr, stne varrd), iki imesi yasak olan bykbabama birka yudum iirirdi gerekten de. Zavall bykannem ieri girer, konyan tadna bakmamas iin kocasna hararetle yalvarrd; bykbabam kzar, her eye ramen bir yudum konyan ier, bykannem de zgn, cesareti krlm bir halde, ama yine de glmseyerek baheye dnerdi, nk son derece alakgnll, efkat dolu bir insand ve bakalarna besledii sevgiyle kendi ahsna, kendi aclarna kar aldrszl, daima baklarnda bir tebessmde toplanrd; bu tebessm, ou insann ehresinde grlenin tersine, sadece kendisine ynelen bir alay ierir, bizlere ise, sevdiklerine ancak

tutkuyla ve okayarak bakabilen gzlerinden bir pck yollard adeta. Byk halamn kendisine ektirdii bu ikence, daha batan malup olan bykannemin, bykbabamn elinden iki kadehini almak iin gsterdii nafile aba, bo yere yakarlar ve aresizlii, zaman iinde grmeye altmz, hatta glerek bakp, kendi kendimizi ikence olmadklarna ikna etmek iin kararllkla, neeyle ikencecinin tarafn tuttuumuz olaylardand. O zamanlar beni ylesine dehete drrlerdi ki, Byk halam dvmek isterdim. Ama daha, "Bathilde! Gel de kocann konyak imesine engel ol!" szlerini iittiim anda alaklk bakmndan yetikin bir erkee dnverir, hepimizin bydmz zaman, karmzda aclar ve adaletsizlikler gr dmz zaman yaptmz eyi yapardm. Bunlar grmek istemezdim, hkra hkra alayarak evin en tepesine, damn hemen altnda, alma odasnn yanndaki ssen kokulu kk odaya kardm; ayrca dardaki duvarn talar arasndan fkrm yabani frenkzmnn, aralk pencereden ieri uzanm iekli bir dal da rayihasn yayard bu odaya. Gndzleri penceresinden Roussainville-le-Pin kalesinin burlar bile grnen aslnda daha belirli ve baya bir kullanm amacyla yaplm olan bu oda, kukusuz kilitlememe izin verilen tek oda olduundan uzun zaman boyunca dokunulmaz bir yalnzlk gerektiren btn faaliyetlerimde yani; okuma, d kurma, alama ve tensellik iin, bir snak grevi yapt bana. Heyhat! Bitmez tkenmez le sonras ve akam yryleri srasnda, bykannemin, ya dnmyle birlikte, tpk sonbaharda srlm topraklar gibi neredeyse mor bir renge dnm olan, dar karken takp hafife yukar kaldrd tlle ortadan ikiye blnm, zerlerinde daima ya souktan ya da hznl bir dnceden kaynaklanan irade d gzyalarnn kurumakta olduu, izgi izgi, esmer

yanaklarn, hafife yana eilerek gkyzne evrilmi olan o gzel yzn dnp dolap nmzden geerken grdmzde, kendisini zen, kayglandran eyin, kocasnn perhize aykr ufak tefek kaamaklarndan ok, benim iradesizliim, salkszlm ve bunlarn istikbalime drd glge olduunu bilmiyordum. Yatmak zere yukar karken, tek tesellim, ben yataa gir diimde, annemin beni pmeye geleceini bilmekti. Ama bu iyi geceler pc o kadar ksa srer, annem o kadar abuk aa inerdi ki, onun yukar kn, sonra da minik hasr rg kordonlu, mavi muslinden bahe elbisesinin ift kapl koridordaki hltsn iittiim an, benim iin strap dolu bir and. Kendinden sonra gelecek olan n, annemin yanmdan ayrlp tekrar aaya inecei n haber verirdi bana. Bu yzden de, o kadar sevdiim bu iyi geceler pcnn mmkn olduunca ge gereklemesini, annemin henz gelmemi olduu rahat srenin uzamasn ister hale gelirdim. Bazen, annem beni ptkten sonra odadan kmak zere kapy atnda, onu armak, "bir pck daha ver," demek isterdim, ama yznn derhal aslacan bilirdim, nk annemin yukarya beni pmeye karak, bana bu huzur pcn getirerek zntme ve skn tma verdii taviz, bu merasimleri sama bulan babam kzdr yordu; annem de, kapnn eiine varmken fazladan bir pck istemeyi alkanlk edinmeme izin vermek yle dursun, bu iyi geceler pcklerinden, bu ihtiyatan, alkanlktan toptan kurtulmam istiyordu. Annemi kzgn grmekse, daha bir saniye nce, yzn yatama yaklatrdnda, sanki ben dudaklarmla onun gerek varln ve uykuya dalabilme gcn ekip alabileyim diye, Komnyon ayininde kutsanm ekmei

uzatrcasna bana sunduu o sevecen ehresinde bulduum huzuru tamamen karrd. Yine de, annemin aslnda odamda pek ksa bir sre kald bu akamlar, yemee misafirimiz olduu iin yukarya, bana iyi geceler dilemeye kmad akamlarla karlatrldnda ok ho saylrd. Misafirler, ksa sreliine civarda bulunan birka yabancnn dnda, Combray deki evimize gelen tek kii saylabilecek M. Swann la snrlyd genelde; komumuz olan M. Swann bazen akam yemeine (o uygunsuz evlilii yaptndan beri, annemle babam karsn misafir etmek istemediklerinden, yemee daha seyrek gelir olmutu), bazen de yemekten sonra habersiz gelirdi. Evin nndeki ulu kestane aacnn altnda, demir masann etrafnda oturduumuz akamlar, bahenin giriinden, "zili almadan" giren ev halkndan birinin harekete geirdii, maden, susmak bilmeyen, rpertici grltsyle geleni sar eden, yaygarac ngra deil de, yabanclarn ald zilin utanga, oval, yaldzl ifte nlamasn duyduumuzda, herkes derhal, "Misafir mi, kim acaba?" diye sorard. Oysa gelenin M. Swann'dan bakas olamayacan pekl bilirdik; byk halam, davran szlerine ters dmesin diye yksek sesle, doal olmasna gayret ettii bir tonda konuarak, aramzda fsldamamamz, gelen insan iin bunun son derece tatsz olduunu, hakknda, duymamas gereken eyler konutuumuzu zannedebileceini sylerdi. Keif kolu olarak kapya gnderilen bykannem, hem fazladan bir bahe turu yapmasna bahane kt iin her zaman sevinir, hem de, bu frsattan faydalanp, olunun, berberin iyice yaptrd salarn parmaklaryla kabartan bir anne gibi, yoldan geerken gllere biraz olsun doallk kazandrabilmek iin, fidanlar dik tutan srklardan birkan gizlice yerinden skerdi.

Hepimiz, sanki ok sayda muhtemel saldrgandan kukulanabilirmiiz gibi, bykannemin dman hakknda getirecei haberi beklerdik kprdamadan; az sonra bykbabam, "Swannn sesi bu, tandm," derdi. Gerekten de kendisini an cak sesinden tanr, kemerli bir burna, yeil gzlere ve Bressant tarznda taranm, kzla alan sar salarla evrili geni bir alna sahip ehresini pek seemezdik, nk sivrisineklerden korunmak iin bahede mmkn olduunca az k yaklrd. Ben, belli etmeden, uruplar getirmelerini sylemek iin ieriye giderdim. Bykannem, uruplarn sadece misafir olduunda ikram edilen, istisnai bir eymi gibi grnmemesini daha kibarca bulduundan, buna ok nem verirdi. M. Swann, bykbabamdan ok daha gen olmakla birlikte, kendisiyle ok sami miydi; hayattayken bykbabamn en yakn dostlarndan biri olan babasnn, bazen bir hi yznden cokular sekteye urayan, dncelerinin yn deien, stn nitelikli, ama garip bir adam olduu sylenirdi. Bykbabam sofrada sk sk, baba Swann'n, gece gndz banda bekledii karsnn lmnden sonraki tutumuna ilikin, hi deimeyen anekdotlar anlatrd. Arkadan uzun zamandr grmemi olan bykbabam, Swann'larn Combray yaknndaki kkne, onu grmeye komu, naan tabuta konuuna ahit olmasn istemedii, gzyalar iindeki M. Swann bir sreliine l odasndan karmay baarm. Hafif gneli bahede kk bir yrye kmlar. M. Swann, anszn bykbabamn koluna girerek haykrm: "Ah! Kadim dostum, bu gzel havada sizinle dolamak ne byk mutluluk! Btn bu aalar, akdikenler, takdirinizi hi belirtmediiniz glm, btn bunlar gzel gelmiyor mu size? Yznzden den bin para. u tatl esintiyi hissediyor musunuz? Oh! Kim ne derse desin, hayatn gzel yanlar da var, sevgili Amde!" Sonra birdenbire, lm

olan karsn hatrlam ve herhalde byle bir anda bir mutluluk hissine nasl kapldn anlamaya almann fazla etrefil bir i olacan dnm olacak ki, aklna zor bir soru takldnda daima yapt gibi, eliyle alnn svazlayp gzlerini ovuturarak kelebek gzlnn camlarm temizlemekle yetinmi. Bununla birlikte, karsnn lmnn zntsn bir trl atlatamam, ama bu tarihten lmne kadar geen iki yl boyunca, byk babama, "Ne tuhaf, zavall karm ok sk dnyorum, ama her seferinde azar azar dnebiliyorum ancak," dermi. "Rahmetli Swannn deyiiyle, sk sk, ama her seferinde azar azar", bykbabamn en sevdii ifadelerden biri haline gelmiti ve ok eitli eylerle ilgili olarak bu ifadeyi kullanrd. Bana kalsa, Swannn babasn bir canavar olarak grrdm, ama yargsna daha ok gvendiim ve benim iin mahkeme karar niteliindeki hkmleriyle, ileride mahkm etme eiliminde olacam hatalar affetmemi salayacak olan bykbabam, Hi olur mu? Melek gibi adamd!" demiti. Olu M. Swann, zellikle evlenmeden nce, uzun yllar boyunca Combray de kendilerini sk sk ziyaret ettii halde, byk halam, bykannem ve bykbabam, M. Swannn katiyen vaktiyle ailesinin grt evrede yaamadn ve evimizde Swann soyad sayesinde adeta kimlii gizlenen bu adamn, aslnda Jockey Kulb'nn en sekin yelerinden biri, Paris Kontu'nun ve Galler Prensi'nin en aziz dostu, Saint-Germain muhiti yksek sosyetesinin el stnde tuttuu bir kii olduunu bilmeden nl bir soyguncuyu barndran namuslu otelcilerin yzde yz masumiyetiyle akllarndan bile geirmediler.

Swannn srd bu parlak yksek sosyete hayat konusundaki cehaletimiz, ksmen ll ve ketum kiiliinden kaynaklanyordu phesiz, ama ksmen de, o dnemde burjuvalarn, toplumu, herkesin, doumundan itibaren kendini ailesinin mevkiine yerlemi bulduu ve istisnai bir meslek hayatnn ya da beklenmedik bir evliliin salad frsatlar olmadka bu mevkiden daha st dzeyde bir kasta nfuz edemedii, kapal kastlardan oluan bir tr Hindistan gibi tasavvur etmelerinin sonucuydu. Baba Swann sarraft; "oul Swann" da, hayat boyunca, servetlerin, tpk belirli bir vergi mkellefleri kategori sindeki gibi, belli gelir dzeyleri arasnda oynad bir kastn yesi olmak durumundayd. Babasnn kimlerle grt bilindiinden, kendisinin de kimlerle grt, kimlerle iliki kurmak "durumunda" olduu belliydi. Bakalaryla dp kalkyorsa, bunlar delikanllk ilikileriydi ve babamlar gibi eski aile ahbaplar bu ilikileri grmezden geliyorlar, M. Swann ye tim kaldndan beri, byk bir sadakatle ziyaretimize gelmeye devam ettiinden, bu konuda zel bir hogr gsteriyorlard. Ama bizim tanmadmz bu dostlarnn, yanmzdayken rastlasa, selam vermeye utanaca trden kiiler olduklarna bahse girebilirdik. Swanna ille de ailesiyle eit konumdaki dier sarraf evlatlar arasnda, ahsi bir toplumsal katsay biilmek is tense, bu katsay biraz dk olurdu, nk ok sade bir insan olduu ve antika eyalara, resme, teden beri "ar bir dknlk" sergiledii iin, artk koleksiyonlarn yd eski bir konakta oturuyordu, ne var ki, bykannemin gidip grmeyi ok istedii bu konak, Byk halamn oturmay yzkaras sayd bir semt olan OrleansRhtmnda bulunuyordu. "Bari bu konuda uzman msnz? Sizin iyiliiniz iin soruyorum; satclar size sahte resimler kakalyordur mutlaka," derdi Byk halam Swann'a;

Swannn aslnda hibir konuda sz sahibi olmadn dnr, sohbet srasnda ciddi konulardan kaman, sadece en kk ayrntlarn bile atlamadan yemek tarifleri verdiinde deil, bykannemin kz kardeleri sanat konularna deindiinde de incelikten tamamen uzak bir kesinlik merak sergileyen Swann'a, entelektel adan da olsa, fazla deer vermezdi. Bykannemin kz kardeleri kendisini bir resim konusundaki fikirlerini sylemeye, takdirini belirtmeye zorladklarnda, Swann neredeyse krc saylabilecek bir suskunlua gmlr, buna karlk, resmin hangi mzede bulunduu veya hangi tarihte yapld konusunda somut bir bilgi verebiliyorsa, an kapatrd. Yine de, her ziyaretinde, bizim tandmz insanlarla, Combray'nin eczacsyla, amzla, arabacmzla ilgili, bandan yakn zamanda gemi yeni bir olay anlatp bizi elendirmekle yetinirdi genellikle. Bu hikyeler Byk halam gldrrd elbette, ama Swannn anlatt olaylarda daima kendine yaktrd gln rol yznden mi, esprili anlatmndan tr m gldn pek bilmez, "Hakikaten bir lemsiniz Monsieur Swann," derdi. Byk halam, ailemizin biraz baya saylabilecek tek ferdi olduundan, yabanclarn yannda Swann'dan sz alnca, istese Haussmann Bulvar'nda veya Opra Caddesi'nde oturabileceini, babas M. Swann'dan kendisine en az drt, be milyonluk bir miras kaldn, ama byle tuhaf bir hevese kaplm olduunu belirtmeyi ihmal etmezdi. Bu tuhaf hevesin insanlara o kadar elenceli geldiini dnrd ki, M. Swann ylbalarnda bir kutu kestane ekeriyle Paris'teki evine ziyarete geldiinde, baka misafiri varsa, mutlaka, "Syleyin bakalm Monsieur Swann, Lyon'a giderken treni karmayacanzdan emin olmak iin hl arap Deposu'nun yaknnda m oturuyorsunuz?" derdi.

Ardndan da kelebek gzlnn zerinden, gz ucuyla teki konuklara bakard. Ama oul Swann sfatyla, "burjuvazinin kaymak tabakasnn, Paris'in en saygdeer noterlerinin, dava vekillerinin ev lerinde arlanma "hakkna pekl sahip" olan (ve bu ayrcal biraz bolayan) bu Swann'n, adeta gizli, bambaka bir hayat olduunu, Paris'te, yatmaya evine gittiini syleyerek bizden ktnda keyi dner dnmez yolunu deitirip o gne dek hibir sarrafn veya sarraf ortann uzaktan yakndan grmedii bir salona gittiini byk halama syleseler, byk halam kulaklarna inanamazd. Aristaios'la arkadalk etmek, Aristaios'un, kendisiyle sohbet ettikten sonra, (Vergilius'un anlattna gre cokuyla karland) Thetis'in krallna, lml gzlerin gremedii bir leme dalmas, daha kltrl bir hanma ne kadar artc gelirse, Byk halam da o kadar arrd; byk halamn aklna gelmesi daha muhtemel bir benzetme yapacak olursak, bu durumu, (Combray deki pasta tabaklarmzda resimlerini grd) Ali Baba'nn, kendi evine akam yemeine gelmesi, sonra da, tek bana kalnca, akla gelmedik hazineleri barndran gz kamatrc maaraya girmesi kadar olaanst bulurdu. Swann bir gn Paris'te, akam yemeinden sonra ziyaretimize geldiinde, frak giymi olduu iin zr dilemi, Franoise, o gittikten sonra, arabacdan, Swannn "bir prensesin evinde" akam yemei yediini rendiini syleyince, Byk halam, ban rgsnden kaldrmadan omuz silkip, "Evet, kibar fahieler leminden bir prensesin evinde!" diye serinkanl bir alayclkla cevap vermiti.

Bu yzden de, Byk halam Swann'a olduka kaba davranrd. Bizim davetlerimizi Swannn bir ltuf kabul etmesi gerektiini dndnden, yaz mevsiminde ziyaretimize mutlaka bahesinden toplanm bir sepet dolusu eftaliyle veya ahududuyla gelmesini, her talya seyahatinden bana sanat aheserlerinin fotoraflarn getirmesini ok doal bulurdu. Evimize ilk defa gelecek olan misafirlerin karsna karacak kadar nfuzlu bulunmadndan Swannn davet edilmedii nemli yemek davetleri iin ne zaman bir gribiche1 sosu veya ananas salatas tarifi gerekecek olsa, hi ekinmeden Swann artrlard. Fransa hanedan prenslerinden sz alacak olsa, Byk halam, cebinde belki de Twickenham'dan bir mektup tayan Swann'a, "Sizin de, benim de asla tanmayacamz, zaten tanmak da istemeyeceimiz ahslar, deil mi efendim?" derdi. Bykannemin kz kardeinin ark syledii akamlar, piyanoyu itme, sayfalar evirme ilerini Swann'a yaptrr, baka yerlerde peinden koulan bu ahsa, koleksiyon paras bir bibloyla, ucuz bir eyayla oynar gibi dikkatsizce oynayan bir ocuun safiyane hoyratlyla muamele ederdi. phesiz, ayn dnemde birok kulp erkeinin tand Swann, bykhalamn gzndeki Swann'dan, yani Combray deki kk bahede, akamlar zilin ekingen, ifte ngrts iitildiinde, peinde bykannemle karanln iinde beliren, sesinden tandmz, anlalmaz, belirsiz ahsiyete Swann ailesi hakknda btn bildiklerini katp onda cisimletirerek yaratt Swann'dan ok farklyd. Ne var ki, hayatn en nemsiz ayrntlar asndan bakldnda bile, insan,
Zeytinya, sirke, kat yumurta, salatalk turusu, kapari ve eitli otlarla hazrlanan bir sos.
1

herkesin gznde zde, isteyenin bir artnameyi ya da vasiyetnameyi inceler gibi inceleyebilecei, maddi bir btn tekil etmez; | sosyal kiiliimiz, bakalarnn dncesinin yaratt bir eydir. "Tandmz birini grmek" diye adlandrdmz basit eylem bile, ksmen zihinsel bir eylemdir! Baktmz insann d grnn, ona ilikin btn kavramlarmzla doldururuz ve gzmzde canlandrdmz btn iinde, hi phesiz bu kavramlar daha fazla yer tutar. Sonuta yanaklar ylesine kusursuz bir biimde doldururlar, burun izgisini ylesine amaz bir kesinlikle izlerler, sesin tansyla, sanki saydam bir klfmasna, yle bir uyumla btnleirler ki, bu ehreyi her grdmzde, bu sesi her duyduumuzda, karmzda bulduumuz, iittiimiz ey, bu kavramlardr. Baka insanlarn, Swann la karlatklarnda, ehresinde hkm sren ve adeta doal bir snr olan kemerli burnunda duran zarafeti grmelerini salayan, Swann'n yksek sosyete hayatna ilikin saysz zellik, bizim ailenin ekillendirdii Swann da bilgisizlik nedeniyle eksik braklmt phesiz. Ama bizimkiler de, bu sayede, nfuzunu yanstmayan bu bo ve geni ehreyi, bu azmsanan gzlerin derinliini, sayfiye komuluu hayatmzn, haftalk akam yemeklerinden sonra oyun masasnn etrafnda veya bahede birlikte geirilen aylak saatlerinin yar hatra, yar unutu olan o belirsiz ve ho tortusuyla doldurabilmilerdi. Dostumuzun bedensel klf, bu tortuyla ve ailesine ilikin kimi hatralarla ylesine iyi doldurulmutu ki, bu Swann, eksiksiz ve yaayan bir varlk haline gelmiti. imdi hafzamda bir yolculua kp, daha sonra ayrntl ve doru bir biimde tandm Swann'dan, bu ilk Swann'a ocukluumun sevimli hatalarn barndran ve teki Swann'dan ok, sanki hayatmzda da, tpk bir mzedeki gibi, ayn dneme ait portrelerde bir aile havas, benzer tonlar

varmasna, o dnemde tandm dier insanlara benzeyen o ilk Swann'a bo vakitlerle, dinlenmeyle dolup taan, ulu kestane aacnn, ahududu sepetlerinin ve bir imdik tarhunun rayihasn tayan ilk Swann'a getiimde, bir insann yanndan ayrlp, bir bakasnn yanna gidiyormu izlenimine kaplrm. Oysa bykannem bir gn, Sacr-Cur'de tant (ve ikisi de birbirlerine bir yaknlk duyduklar halde, bizim kast kavrammzdan tr ilikiyi ilerletmek istemedii) bir hanmdan, nl Bouillon ailesinin bir ferdi olan Villeparisis Markizinden bir ricada bulunmaya gittiinde, Markiz kendisine, "Sanrm M. Swann yakndan tanyorsunuz, kendisi yeenlerim Laumes'larn ok iyi dostudur," demiti. Bykannem bu ziyaretten, hem Mme de Villeparisis'nin bir dairesini kiralamasn tavsiye ettii, baheye bakan apartman, hem de merdivende yrtlan eteini dikiversinler diye avludaki dkknlarna urad yelekiyle kzn ok beenmi olarak, coku iinde dnmt. Bykannem bu insanlara baylmt, kzn prlanta gibi bir kz, yelekinin de hayatnda grd en sekin, en ho adam olduunu sylyordu. nk bykannemin nazarnda sekinlik, toplumsal mevkiden tamamyla bamsz bir eydi. Yelekinin bir cevabna hayran olmutu, "Svign bundan iyi ifade edemezdi!" diyordu anneme; buna karlk, Mme de Villeparisis'nin, evinde karlat bir yeeninden, "Ah kzm, ne baya adam!" diye sz ediyordu. Ne var ki, markizin Swann la ilgili szlerinin, byk halamn nazarnda Swann yceltmek deil, Mme de Villeparisis'yi alaltmak gibi bir etkisi olmutu. Sanki bykannemin sylediklerine dayanarak Mme de Villeparisis ye beslediimiz sayg, ona bu saygya layk olmadn gsterecek bir

ey yapmama sorumluluunu yklyordu ve markiz de, Swannn varlndan haberdar olarak, akrabalarnn onunla grmesine izin vererek bu ykmlln yerine getirmemiti. "Ne! Swann tanyor ha? Mareal Mac-Mahon'la akraba olduunu ileri sryordun bir de!" Bizim ailenin Swannn ilikileri konusundaki fikirleri, daha sonra ok dk seviyeli, yosma diye tanmlanabilecek bir kadnla evlenmesiyle de onaylanm gibi geldi kendilerine; zaten o da karsn bize tantrmaya hi kalkmad, evimize, ziyaretlerini giderek seyrekletirmekle birlikte, tek bana gelmeye devam etti, ama bizimkiler, bu kadndan yola karak, Swannn -evlendii kadn o evrede bulduu zannyla- genellikle girip kt, kendilerinin tanmad evre hakknda bir hkme varabileceklerini dndler. Bir keresinde, bykbabam gazetede, M. Swannn, babas ve amcas Louis-Philippe dneminin en gzde devlet adamlar arasnda saylan X... Dk'nn evindeki pazar le yemei davetlerinin en sadk mdavimlerinden biri olduunu okudu. Bykbabam, Mol gibi, Dk Pasquier gibi, Broglie Dk gibi kiilerin zel hayatna dnce yoluyla szmasn kolaylatracak bilgilere, kk ayrntlara pek meraklyd. Swann'n, onlar tanm olan insanlarla grmesine mthi sevindi. Byk halamsa, aksine, bu habere Swann asndan olumsuz bir yorum getirdi: Grt kimseleri, doduu kastn, kendi toplumsal "snfnn dndan seen bir kii, byk halamn nazarnda, korkun bir de urard. Bu gibi ahslar, ileri grl ailelerin, mevki sahibi kiilerle, evlatlar iin erefli bir biimde srdrp istifledikleri btn deerli ilikilerin meyvelerinden bir anda vazgeiyorlarm gibi gelirdi ona (hatta Byk halam, ahbaplarmzdan bir noterin oluyla ilikisini, bir prensesle evlendi

diye kesivermiti, onun gznde bu, saygdeer noter olu mevkiinden, kralielerin zaman zaman ltuflarn esirgemedikleri anlatlan eski oda hizmetkrlarnn ve seyislerin dahil olduu maceraclar snfna dmek demekti). Bykbabamn, bir daha sefere akam yemeine bize geldiinde, Swann bu yeni kefettiimiz dostlar konusunda sorguya ekme niyetini knad. te yandan, bykannemin, ablalaryla ayn asil ruha sahip olan, ama zihniyetleri farkl, evde kalm iki kz kardei, enitelerinin byle sama sapan konular konumaktan nasl zevk alabildiini anlayamadklarn belirttiler. Yce eylere zlem duyan insanlardlar ve bu yzden de, tarih adan ilgin olsa da, dedikodu saylabilecek eylerle, genelde dorudan estetikle veya erdemle balantl olmayan herhangi bir eyle ilgilenmeleri mmkn deildi. Sosyete hayatyla uzaktan yakndan ilikili olabilecek her eye kar dimalar o kadar ilgisizdi ki, akam yemeinde sohbet havai, hatta sadece somut, madd konulara yneldiinde ve bu iki yal hanm, kendi sevdikleri konular aamadklarnda, geici gereksizliini anlam olan iitme duyular, bu konular konuulurken alc organlarn rahat konumuna geirir, gerek bir atrofi balangcna maruz brakrd. Bykbabam, o srada iki kz kardein dikkatini ekmek istedii takdirde, ruh doktorlarnn, hastalk derecesindeki dalgnlk vakalarnda kullandklar fiziksel uyarlara bavurmak zorunda kalrd: ban kenaryla st ste birka kez bir bardaa vurmak, ayn anda serte seslenip srarla bakmak, yani psikiyatrlarn, ou kez, belki meslek alkanlyla, belki de herkesi biraz deli zannettiklerinden, salkl insanlarla olan gndelik ilikile rine de tadklar, iddet ieren yntemler.

Swann, akam yemeine gelecei gnden bir gn nce, zel olarak bykteyzelerime bir kasa Asti arab gnderip de, ayn gn halam, Le Figaro'nun bir saysnda, Corot sergisinden bir tablonun isminin yanndaki "M. Charles Swannn koleksiyonundan" aklamasn bize gstererek, "Grdnz m, Swannn ad Le Figaro'da km," dediinde, iki kz karde, daha ok ilgilendiler. "Zevk sahibi bir insan olduunu hep sy lemiimdir," dedi bykannem. "Gayet tabii, senin derdin, bizlerden farkl grte olmak," diye cevap verdi Byk halam, bykannemin asla kendisiyle ayn fikirde olmadn bilerek ve bizim her seferinde kendisine hak verdiimizden emin olmad iin, bizi, kendisiyle dayanma halinde kar koymaya zorlad bykannemin fikirlerini toplu halde mahkm etmeye iterek. Fakat biz sessiz kalmay tercih ettik. Bykannemin iki kz kardei, Le Figaro'daki yazdan Swann'a sz etmek niyetlerini belirttiklerinde, Byk halam vazgemelerini tledi. Ne kadar nemsiz olursa olsun, kendisinin sahip olmad bir stnl bir bakasnda grdnde, bunun bir stnlk deil, bir dert olduuna kendini inandrr ve o kiiye gpta etmek durumunda kalmamak iin, acrd. "Bence bahsetmeniz houna gitmez; eminim ben kendi adm byle apak gazetede grsem ok rahatsz olurdum, bundan sz edilmesi de gururumu okamazd dorusu." Bykannemin kz kardelerini ikna etmek konusunda Byk halam fazla da srarl davranmad aslnda, nk bykteyzelerim, bayalama korkusuyla, kiisel imalar ustalkl dolambalarla gizleme sanatnda o kadar ileri giderlerdi ki, genellikle imann yneldii kii bile bunun farkna varamazd. Anneme gelince, onun tek dnd, Swann'a, karsndan deil de, taparcasna sevdii ve sylentilere baklrsa evlenmesine sebep olan kzndan bahsetmeye babam raz etmekti. "Bir iki kelimeyle

sz etmen, nasl diye sorman yeterli. Bylesi ona kim bilir ne kadar ac veriyordur." Ama babam kzard: "Hi olur mu canm! Ne sama fikir. Gln olur." Yine de, Swannn gelii, aramzdan sadece birisi iin azap dolu bir endienin kaynayd; o da bendim. Sebebi de, yabanc misafirlerin, hatta sadece M. Swannn olduu akamlar, annemin benim odama kmamasyd. Ben akam yemeini herkesten nce yer, sonra, yukar kmam gereken saat olan sekize kadar, sofrada otururdum.Annemin bana genellikle uykuya dalacam srada, yatamda emanet ettii deerli, krlgan pc, byle akamlarda yemek odasndan kendi odama kadar tamam ve soyunurken, tatl yumuakln bozmadan, uucu etkisinin dalp buharlamasna izin vermeden korumam gerekirdi. stelik tam da bu pc her zamankinden daha ihtiyatl bir ekilde kabul etmem gereken bu akamlarda, onu hz la, herkesin gz nnde, adeta alarcasna koparmam gerekir, ruh hastalarnn, bir kapy kapatrken, maraz pheleri kendi lerini yakaladnda, kapy kapadklar nn hatras sayesinde baaryla pheye kar koyabilmek iin baka hibir ey dnmemeye gayret etmeleri gibi, yaptm eye zel bir dikkat le eilmeye zamanm ve iznim bile olmazd. Zilin mtereddit, ifte ngrts duyulduunda, hepimiz bahedeydik. Gelenin Swann olduunu bilmemize ramen, herkes merakla birbirine bakt ve bykannem kefe gnderildi. Bykbabam, baldzlarna, "Gnderdii arap iin anlalr ekilde teekkr etmeyi unutmayn; biliyorsunuz arap mkemmel, kasa da ok byk," diye tavsiyede bulundu. "Fsldamaya balamayn," dedi Byk halam. "Herkesin alak sesle konutuu

bir eve gelmek de pek ho bir duygudur dorusu!" "Aa, ite M. Swann. Kendisine soralm bakalm, yarn hava gzel olacak m?" dedi babam. Annem, kendisinin syleyecei bir tek szn, Swann'n, evliliinden beri bizim aile yznden ektii znty tamamen sileceini dnyordu. Bir ara, Swann bir kenara ekme frsatn yakalad. Ama ben de pelerinden gittim; az sonra, dier akamlardaki gibi beni pmeye gelecei tesellisi olmadan, mecburen annemi yemek odasnda brakp odama kacam dnerek, ondan bir adm olsun uzaklamaya gnlm raz olmuyordu. "Monsieur Swann," dedi annem, "bana kznzdan sz etsenize biraz; eminim imdiden babas gibi sanat eserlerine merakldr." "Hadi gelin de bizimle birlikte verandada oturun," dedi bykbabam yanmza gelerek. Annem szn yarda kesmek zorunda kald, ama en gzel msralarn kafiye basks altnda bulmaya mecbur olan byk airler gibi, bu snrlamadan, bir incelikli dnce daha kard: "ikimiz ba baa kaldmzda, tekrar ondan sz ederiz," dedi Swann'a alak sesle. "Hislerinizi ancak bir anne anlayabilir. Eminim kznzn annesi de benimle ayn fikirdedir." Hepimiz demir masann etrafnda yerlerimizi aldk. Akam odamda uyuyamadan, tek bama geireceim skntl saatleri dnmek istemiyordum; ertesi sabah unutmu olacama gre, bu saatlerin hibir nemi olmadna kendimi ikna etmeye, bir kpr gibi, beni nmdeki korkun uurumun tesine geirebilecek, gelecee ilikin dncelere tutunmaya alyordum. Ama duyduum kaygyla gerilmi, anneme ynelttiim baklar gibi da doru dnm olan zihnim, dardan hibir etkinin iine nfuz etmesine izin vermiyordu. Dnceler zihnime nfuz edebiliyordu, ama ancak, beni duygulandracak gzellik unsurlarnn, hatta elendirecek glnlk unsurlarnn tamamn darda brakmak kaydyla.

Tpk anestezi sayesinde geirmekte olduu ameliyat hibir ey hissetmeden, tamamen bilinli bir ekilde izleyen bir hasta gibi, sevdiim msralar katiyen duygulanmadan ezberimden okuyabiliyor, bykbabamn Swann'a Audiffret-Pasquier Dk'nden sz etmek iin gsterdii abay hi neelenmeden gzlemleyebiliyordum. Bu abalarn hepsi sonusuz kald. Bykbabam Swann'a, bu hatip hakknda bir soru sorduu anda, kula bu soruyu, derin ama yersiz ve nezaket icab bozulmas gereken bir sessizlik olarak alglayan byk teyzelerimden biri, tekine seslendi: "Biliyor musun Cline, gen bir isveli retmen hanmla tantm, bana skandinav lkelerindeki kooperatiflerle ilgili son derece ilgin eyler anlatt. Kendisini bir akam yemee davet etmeliyiz." "Bence de!" diye cevap verdi kz kardei Flora. "Ama benim de vaktim boa harcanm saylmaz. M. Vinteuil'n evinde, Maubant' yakndan tanyan yal bir limle tantm; Maubant, sahnede canlandrd kiilikleri nasl oluturduunu kendisine en ince ayrntlarna kadar aklam. Gerekten ok ilgin. M. Vinteuil'n komusuymu, hi bilmiyordum; ok da nazik bir beyefendi." "Nazik komular olan tek kii M. Vinteuil deil," diye haykrd Cline Teyzem, utangalndan tr yksek, nceden tasarlayarak konutuu iin de yapay bir ses tonuyla; bir yandan da, Swann'a anlaml diye tanmlad bir bak yneltti. Cline in bu cmleyle Asti arabna teekkr ettiini anlayan Flora Teyzem de bu esnada Swann'a bakmaktayd. Baklarnda hem bir kutlama, hem de, belki sadece ablasnn nktesini vurgulamak istediinden, belki bu nkteye ilham kayna olduu iin Swann'a gpta ettiinden, belki de Swann'n keye sktn zannettii iin onunla alay etmekten kendini alamadndan, mstehzi bir ifade vard. "Sz konusu beyefendinin akam yemei davetimizi kabul edeceini

sanyorum," diye devam etti Flora; "Maubant'dan veya Mme Materna'dan sz aldnda, saatlerce hi durmadan konuuyor." "ok ho olmal dedi bykbabam iini ekerek. Tabiat, tpk byk teyzelerimin dimalarna, Mol'nin ya da Paris Kontu'nun zel hayatna ilikin bir hikyeden tat alabilmek iin insann kendisinin eklemesi gereken bir tutam tuzu biberi koymay unuttuu gibi, maalesef bykbabamn dimana da, sveteki kooperatiflere ya da Maubant'n canlandrd kiilikleri oluturuuna tutkulu bir ilgi duyma ihtimalini katmay ihmal etmiti. "Biliyor musunuz," dedi Swann bykbabama, "syleyeceim ey, sorunuzla ilgisiz gibi grnse de, deil aslnda, nk baz bakmlardan dnya pek de fazla deimedi. Bu sabah Saint-Simon'u tekrar okurken, sizin hounuza gidecek bir eye rastladm. spanya bykeliliiyle ilgili kitabndayd. En iyi kitaplarndan saylmaz, bir gnlk sadece, ama hi deilse ok gzel yazlm bir gnlk. Bu da sabah akam okumak zorunda olduumuzu zannettiimiz o skc gazetelerle karlatrlnca, nemli bir fark.2" "Ben size katlmyorum, baz gnler gazete okumak benim ok houma gidiyor..." diye araya girdi Flora Teyzem, Le Figaro'da, Swannn Corot tablosuyla ilgili cmleyi okuduunu belirtmek iin. "Bizi ilgilendiren eylerden ya da kiilerden sz ettiklerinde!" diye ekledi Cline Teyzem. "Buna bir itirazm yok," dedi Swann aknlk iinde. "Benim gazetelerde eletirdiim ey, her gn dikkatimizi nemsiz eylere ekmeleri; oysa en nemli konularn ilendii kitaplar, hayatta veya drt kere okuyoruz. Madem her sabah gazetenin eridini heyecanla koparyoruz, demek ki bir deiiklik yapp gazeteye, ne bileyim
Bu cmlede "gnlk" ve "gazete" diye balama gre farkl biimlerde karlanan Franszca szck journal'dir.
2

ben... Pascaln Dncelerim koymalar gerekir!" (Bu ismi, ukalalk gibi grnmesin diye, alayl, tumturakl bir tonda sylyordu.) "Yunanistan Kraliesi'nin Cannes'a gittiini veya Lon Prensesinin bir maskeli balo dzenlediini de," dedi, kimi yksek sosyete mensuplarnn sosyete olaylarna kar sergiledii kmser tavrla, "ancak on ylda bir atmz, sayfa kenarlar yaldzl kitaplarda okurduk o zaman. Bylece doru orant salanm olurdu." Sonra, hafif bir tonda da olsa, ciddi konulardan sz ettiine piman olarak, "Sohbetimize diyecek yok," dedi alayla, "bu 'zirve'lere kmaya niye kalkyoruz bilmem." Ardndan bykbabama dnd: "Saint-Simon, Maulvrier'nn, oullarna elini uzatma cretini gsterdiini anlatyor. Biliyorsunuz, 'Bu kaln ienin iinde, fke, bayalk ve aptallktan baka ey gremedim asla,' diye sz ettii, bu Maulvrier'dir." "Kaln ya da ince, ben iinde ok farkl eyler olan ieler biliyorum," diye atld Flora; Asti arab ikisine birden gnderildii iin, o da kendi adna Swann'a teekkr etmek istiyordu. Cline glmeye balad. Afallayan Swann, szne devam etti: "Saint-Simon, 'Cehaletten mi, madrabazlktan m bilmem, ocuklarmn elini skmak istedi. Neyse ki vaktinde fark edip engel oldum,' diyor." Bykbabam, "cehaletten mi, madrabazlktan m"ya hayran olmutu, ama SaintSimon adnn bir edip sfatyla- iitme duyusunda tam anesteziye engel olduu Mlle Cline, kzmaktayd: "Nasl olur! Bunu takdir mi ediyorsunuz? Bravo dorusu! Peki, ne demek oluyor bu; insanlar eit deil midir? Eer bir insann akl ve yrei varsa, dk olmu, arabac olmu, ne fark eder? Sizin Saint-Simon, ocuklarna btn namuslu insanlarn elini skmalarm sylememise, pek gzel eitmi onlar. Tek kelimeyle korkun. Bir de rnek gsteriyorsunuz!" Bykbabam, bu engel karsnda, Swann'a houna gidebilecek hikyeler anlattrmann imknszln

sezerek, zgn zgn anneme dnp alak sesle yle dedi: "Bana rettiin, byle zamanlarda beni rahatlatan bir msra vard hani... Tamam, hatrladm! "Ne faziletler var ki Tanrm, bizi nefret ettirdin!' Ah! Ne kadar gzel!" Gzlerimi annemden ayrmyordum; sofraya geildikten sonra, yemek bitinceye kadar kalmama izin verilmeyeceini ve annemin, babam kzmasn diye, kendisini herkesin nnde, odamdaki gibi birok kez st ste pmeme kar kacan biliyordum. Bu yzden de kendi kendime, yemek odasna getiimizde, onlar yemeye baladktan sonra, gitme vaktinin yaklatn hissettiim zaman, bu ksack, kaamak pckle ilgili olarak, tek bama yapabileceim her trl hazrl nceden yapmay kararlatrmtm. Annemin yanann neresini peceimi baklarmla saptayacak, tpk bir ressamn, poz verme seanslarnn sresi kstl olduunda paletini hazrlamas, ok gerektiinde model olmadan da yapabilecei eyleri nceden, belleine ve notlarnabavurarak tamamlamas gibi, zihnimi hazrlayacak, bu dnsel pck balangc sayesinde, annemin bana ayraca bir dakikann tamamn, onun yanan dudaklarmda hissetmeye hasredebilecektim. Ne var ki, daha yemek an almadan, bykbabam bilinsiz bir acmaszlkla, "ocuk yorgun grnyor, gidip yatsa iyi olur. Zaten bu gece ge yiyeceiz," dedi. Anlama kurallarna bykannem ve annem kadar titizlikle uymayan babam da, "Doru, hadi git yat," diye onaylad. Annemi pmek istedim, ama tam o anda yemek an ald. "Yeter canm, brak anneni, iyi geceler dilediniz ya birbirinize, bu kadar tezahrat da gln artk. Hadi k yukar!" Bylece yolluumu almadan gitmek zorunda kaldm; merdivenin her basaman gnlszce, gnlme kar koyarak, mecburen

ktm; gnlm annemin yanma dnmek istiyordu, nk annem beni perek peimden gelme iznini kendisine vermemiti. Daima zgn zgn trmandm bu iren merdivenden yaylan vernik kokusu, her gece yaadm bu belirli trdeki kederi bir ekilde emmi, sabitletirmiti ve belki de bu kederin, duyarllm zerindeki etkisini daha da acmaszlatryordu, nk zihnim, kokuya brnm haldeki kederime kar aresiz kalyordu. Uykuda, di arsn, kurtarmak iin st ste iki yz hamle yaptmz, suya dm bir gen kz veya Moliere'in durmadan tekrarladmz bir msra olarak hissettiimizde, uyanp da zihnimizin di ars kavramn her tr kahramanca ya da ritmik klk deiikliinden arndrmas, mthi bir rahatlamadr. te odama kmann kederi, bu merdivene zg vernik kokusunun solunmasyla, -manevi istiladan ok daha zehirli olan- son derece sratli, hem sinsi, hem de sert bir biimde, neredeyse bir anda benliime nfuz ettiinde yaadm ey, bu rahatlamann tersiydi. Odama vardmda, btn klar tkamam, panjurlar kapatmam, yatak rtsn aarak kendi mezarm kazmam, gecelik biimindeki kefenimi giymem gerekti. Ama yazn byk yatan fitilli dokumadan perdelerinin altnda ok terlediim iin odaya konan ilave demir yataa gmlmeden nce, iimde bir isyan hissi kabard, bir idam mahkmu hilesine bavurmak istedim. Anneme bir not yazp, kendisine ancak yz yze syleyebileceim nemli bir ey iin yukar kmasn rica ettim. Tek korkum, halamn Combray de olduumuz zamanlar benimle ilgilenmekle grevli as Franoise'n, notumu gtrmeyi reddetmesiydi. Misafir varken anneme bir not gtrmenin, ona, bir tiyatronun kapcsnn sahnedeki bir oyuncuya bir mektup gtrmesi kadar imknsz grneceinden pheleniyordum. Franoise'n, yaplabilecek ve yaplamayacak eyler konusunda,

anlalmaz ya da anlamsz ayrmlara dayanan, zorlayc, kapsaml, karmak ve taviz vermez (st ocuklarn katletmek gibi kan dkc buyruklarn yan sra, abartl bir incelikle ola annesinin stnde piirmeyi, hayvanlarn but sinirlerini yemeyi yasaklayan eski yasalar andran) yasalar vard. Yapmasn istediimiz kimi ilere kar birden gsterdii inat direnie baklrsa, bu yasalar, Franoise'n evresinin ve bir ky evindeki hizmetkrlnn katiyen esinlenmi olamayaca birtakm toplumsal karmaklklar ve sosyete inceliklerini ngrm gibiydi; insan, tpk bir zamanlar orada bir saray hayat yaandna tanklk eden eski konaklarn bulunduu ve kimyasal madde fabrikas iilerinin, Aziz Theophilos mucizesini ya da Aynon'un drt olunu temsil eden zarif heykellerin arasnda alt sanayi siteleri gibi Franoise'n da, ok eski, asil ve anlalamam bir Fransz gemiine sahip olduunu kabul etmek zorunda kalrd. Bu rnekte, Franoise'n, M. Swann varken benim gibi nemsiz bir ahsiyet iin, annemi rahatsz etmesinin, yangn kmadka pek kk bir ihtimal olmasna yol aan yasa maddesi, Franoise'n yalnzca llere, rahiplere ve krallara olduu gibi ebeveyne deil, ayrca arlanan misafire de duyduu saygnn ifadesiydi. Sadece bu sayg, bir kitapta karma ksa, beni duygulandrrd belki, ama bu saygya deinen Franoise olunca, bu konudan sz ederken kulland ciddi ve efkatli ses tonu yznden, sinirime dokunurdu; hele o akam, yemek davetine atfettii kutsallk, merasimi blmeyi reddetmesine sebep olacandan, iyice canm skyordu. Ama ben, kendime bir ans tanmak isteyip hi duraksamadan yalan syleyerek, Franoise'a, anneme bu notu kendi isteimle yazmadm, annemin, ben yanndan ayrlrken, aramam rica ettii bir eyayla ilgili ola rak, ona bir cevap gndermeyi unutmamam tembihlediini bildirdim;

bu not kendisine verilmezse, annemin mutlaka ok kzacan da ekledim. Zannederim Franoise bana inanmad. nk tpk duyular bizden daha gl olan ilk insanlar gibi, o da, kendisinden saklamak istediimiz gerekleri, bizim iin kavranmas mmkn olmayan iaretlerden, hemen anlayverirdi. Sanki kdn incelenmesi ve yaznn grn, notun ierii ya da hangi yasa maddesine bavurmas gerektii hakknda kendisine bir bilgi verebilirmi gibi, be dakika boyunca zarfa bakt. Sonra, "Byle evlad olan ana babann vay haline!" anlamna gelebilecek bir tevekkl ifadesiyle odadan kt. Bir iki dakika sonra dnp sofradakilerin henz dondurmalarn bitirmediklerini, uan notu o srada, herkesin nnde vermesinin imknsz olduunu, ama sra azlarn alkalanmasna geldiinde, bir yolunu bulup notu anneme ileteceklerini syledi. Kayglarm o anda dald. Artk, az nce olduu gibi, annemden ertesi gne kadar ayrlm saylmazdm, nk yazdm ksa not, phesiz annemi kzdracak (stelik bu numara beni Swannnnezdinde gln drecei iin iki misli kzdracak), ama hi deilse grnmez ve mutlu bir ekilde annemin bulunduu odaya girmemi salayacak, annemin kulana fsltyla benden sz edecekti. nk daha bir iki dakika nce, "taneli" dondurmayla az alkalama kaplarnn bile, bana, annem bu hazlar benden uzakta tatt iin, zararl ve lmcl derecede hznl hazlar barndryormu gibi geldii o yasak, dman yemek odasnn kaplan beni kabul etmek zere alyordu. Ve olgunlap kabuunu yrtan bir meyve misali, yazdm satrlar okuyan annemin dikkatini, benim cokun kalbime doru frlatacakt. Artk ondan ayr deildim; engeller yklmt, harikulade bir ba, bizi birletirmekteydi. stelik bu kadarla da kalmyordu: Annem mutlaka gelecekti!

Swann'n, yazdm notu okusa ve amacn tahmin etse, yaadm yrek daralmasyla alay edeceini dnyordum; oysa daha sonra rendim ki, aksine, benzer bir yrek daralmas, uzun yllar boyunca onun da iini kemirmiti ve belki de beni en iyi anlayabilecek kii oydu; Swann, sevdii kadnn, kendisinin bulunmad, gidip onunla buluamayaca bir elence yerinde olduunu sezmenin getirdii yrek daralmasyla, ak araclyla tanmt; ak, bir. Bakma bu yrek daralmasnn kaderidir, onu tekeline alr, zelletirir; ne var ki, benim durumumda olduu gibi, yrek daralmas, iimize, ak hayatmzda boy gstermeden nce yerletiinde, akn bekleyii iinde, babo ve serbest dalgalanr, belirli bir duygunun tekelinde deildir, bir gn bir hissin, ertesi gn bir bakasnn, kh evlat sevgisinin, kh dostluun emrindedir. Swann, Franoise gelip de notumun iletileceini haber verdiinde benim ilk kez tantm mutluluu da ok iyi biliyordu; bu yalanc mutluluu, sevdiimiz kadnn, onunla bulumak zere bir balonun veya davetin verildii konaa ya da bir tiyatrodaki prmiyere gelen bir arkada veya akrabas, bizi aresizlik iinde, sevdiimizle konumak iin bir frsat kollayarak darda aylak aylak dolarken grdnde yaarz. Sz konusu ahs bizi tanr, teklifsizce yanmza gelip orada ne iimiz olduunu sorar. Biz akrabasna ya da arkadana acil bir mesaj iletmek zorunda olduumuz yolunda bir yalan uydurduumuzda da, meselenin kolaylkla zlebileceini syleyip bizi girie alr, be dakika iinde sevdiimizi yanmza gndereceine dair sz verir. Dmanca, ahlakszca, harikulade girdaplarn sevdiimiz kadn bizden uzaklara srklediini, bize gldrdn zannettiimiz o garip, cehennemi daveti, bir tek cmlesiyle gzmzde dayanlr, insani ve neredeyse olumlu klan iyi niyetli aracy ne kadar da ok severiz! (te ben de

Franoise' o anda o kadar ok seviyordum.) Yanmza gelen ve davetin zalim srlarna vkf olan akrabadan yola karsak eer, dier davetlilerin de iblise bir yan olmasa gerektir. Sevdiimiz kadnn bilinmez hazlar yaayaca o eriilmez, ikence dolu saatlere, biz de beklenmedik bir gedikten nfuz etmekteyizdir. te, art arda dizilerek bu saatleri oluturan anlardan birini, dierleri kadar gerek, hatta belki sevgilimiz de rol oynadndan, bizim iin tekilerden daha nemli bir n, kafamzda canlandrmakta, elimizde tutmakta, ona mdahale etmekteyizdir, hatta onu biz yaratm bile saylabiliriz: bizim orada, aada olduumuzun kendisine sylenecei an. Davetin dier anlar da, znde bundan ok farkl olmasa gerektir, daha olaanst, bize ylesine strap ektirecek bir yanlar yoktur herhalde ki, iyi niyetli dost, "Memnuniyetle iner aaya! Yukarda sklmaktansa, sizinle- sohbet etmeyi kesinlikle tercih edecektir demitir bize. Heyhat! Swann bu tecrbeyi yaamt; sevmedii birinin bir davette bile peini brakmamasna sinirlenen bir kadnn zerinde, nc ahslarn iyi niyetlerinin hibir etkisi olmaz. Genellikle, iyi niyetli arkada aaya tek bana iner. Annem gelmedi ve (bulup bulmadm bildirmemi rica ettii eyayla ilgili yalanmn ortaya kmamasna bal olan) izzetinefsime zen gstermeden, Franoise'la u mesaj gnderdi: "Cevap yok." Daha sonra bu cmlenin, lks otellerin kap g revlileri, kumarhane grevlileri tarafndan, zavall akn gen kzlara sylendiini ok iittim. "Nasl olur, hibir ey demedi mi? Ama imknsz! Notumu kendisine verdiniz, deil mi? Peki, ben biraz daha bekleyeyim." Nasl ki bu gen kzlar, kap grevlisi kendileri iin fazladan bir lamba yakmaya yeltendiinde a ihtiyalar olmadn syleyip bir kenarda dururlarsa, grevlinin

komiyle havadan sudan konumasn, sonra birden saatin farkna varp bir mterinin ikisini buzda soutmak zere komiyi gndermesini izlerlerse, ben de Franoisen bana bir bitki ay yapma, yanmda oturma tekliflerini reddettim. O mutfaa gittikten sonra da, yatama yatp bahede kahve ien annemlerin seslerini duymamaya alarak gzlerimi kapattm. Ama birka saniye sonra, anneme o notu yazmakla, onu kzdrmay gze alarak, kendisini tekrar grebileceim n adeta ellerimle tuttuumu hissedecek kadar ona yaklamakla, onu grmeden uyuyabilme ihtimalini ortadan kaldrm olduumu hissettim. Kalbimin arpntlar her an biraz daha sancl hale geliyordu, nk kendi kendimi, bahtszlm kabullenerek sakinlemeye ikna etme abas, arpntm daha da artryordu. Birdenbire btn skntm dald, tpk bir ila etkisini gstermeye balayp da armz dindirdiinde olduu gibi, iimi bir mutluluk kaplad: Annemi grmeden uyumamaya karar vermitim; ne pahasna olursa olsun, onunla uzun sre boyunca ks kalacamzdan emin de olsam, yatmak zere yukar ktnda onu mutlaka pecektim. Kayglarmn sona ermesinin yaratt huzur kadar, bekleyi de, tehlike arzusu ve korkusu da, olaanst bir coku veriyordu bana. Grlt etmeden pencereyi ap yatamn ayakucuna oturdum; aadan beni iitmesinler diye neredeyse kprdamyordum. Darda da her ey ay n bulandrmamak iin sessiz bir dikkat iinde donup kalmt adeta. Ay, btn nesnelerin nne yanstt, nesnenin kendisinden daha youn, daha somut bir akisle her birini ikizletirip geriye itmi, tpk daha nce katlanm olan bir haritay aar gibi, manzaray ayn anda hem inceltmi, hem de bytmt. Kprdamas gereken eyler, tek tk kestane yapraklar, kprdyordu. Ama her yapran, en ufak ayrntlarla, en ince rpertilerle titizlikle tamamlanan,

eksiksiz titreyii, dierlerine bulamadan, onlarla btnlemeden snrl kalyordu. Hibir sesi yutmayan bu sessizliin zerine yaylan, en uzaklardan, muhtemelen kentin br ucundaki bahelerden gelen sesler bile, yle bir "mkemmeliyetle, en ince ayrntlarna kadar alglanyordu ki, uzaktan geliyormu hissini vermeleri, sanki sadece pianissimo olmalarndan kaynaklanyordu. Konservatuvar orkestrasnn kusursuz biimde, sur dinlerle icra ettii ezgiler de, tek nota bile karlmad halde, konser salonunun ok uzandan geliyormu izlenimini uyandrr ve btn yal dinleyiciler Swann biletlerini kendilerine verdii zamanlar bykannemin kz kardeleri de henz Trvise Soka'n dnmemi olan bir ordunun ilerleyiini uzaktan dinlercesine kulak kabartrlard. Kendi kendime yarattm durumun, annemle babamn tepkileri asndan, benim iin mmkn olan en ar sonulara yol aabileceini, bir yabancnn tahmin edemeyecei, ancak gerekten yz kzartc sularn sonucu olabileceini dnd trden ve o ciddiyette sonular dourabileceini biliyordum. Ne var ki, bana verilen eitimde, kabahatlerin sralamas, dier ocuklarn eitiminde olduundan farklyd; bana, (herhalde bu kadar zenle uzak tutulmam gereken bir baka kabahat olmadndan) zellikle kanmam gereken eyin, ortak zelliklerini, yani sinirsel bir gdye boyun emekten kaynaklandklarn imdi anladm kabahatler olduu retilmiti. Ama o srada sinirsel kelimesi telaffuz edilmez, bana, yenik dmemin balanabilir, hatta kar koymamn imknsz olduunu dndrebilecek bu sebep, aka belirtilmezdi. Yine de ben bu kabahatleri, ncesinde yaadm yrek daralmasndan ve ardndan gelen cezadan, gayet iyi tanrdm; o anda ilediim

kabahatin de, daha nce serte cezalandrlmamla sonulanan baka kabahatlerle ayn cinsten, stelik ok daha ar olduunu biliyordum. Annem, yatmak iin yukarya karken yoluna dikildiimde, benim kendisine koridorda tekrar iyi geceler dilemek zere uyumayp beklediimi grnce, beni artk evde tutmayacaklar, ertesi gn yatl okula vereceklerdi, bundan hi kukum yoktu. Ne yapalm! Be dakika sonra kendimi pencereden aa atmam gerekse de, umurumda deildi. O anda istediim, annemdi, ona iyi geceler dilemekti; bu arzuyu gerekletirme yolunda, geri dnemeyecek kadar ilerlemitim artk. Swann' geirmekte olan annemle babamn ayak seslerini iittim; kapnn ngra Swann'n gittiini haber verince, pencereye yaklatm. Annem babama, stakozu beenip beenmediini, M. Swannn kahveli ve amfstkl dondurmadan biraz daha alp almadn soruyordu. "Ben dondurmay pek yavan buldum," dedi annem; "bir dahaki sefere baka bir eidini denesek iyi olacak galiba." "Swann' ne kadar deimi bulduumu anlatamam," dedi Byk halam, "enikonu yalanm!" Byk halam Swann' hep bir yeniyetme olarak grmeye altndan, onu birdenbire kendisine yaktrmaya devam ettii yataki kadar gen bulmaynca armt. Zaten annemle babam da, Swann', yarn olmayan gnleri hep bo geen, dakikalar sabahtan itibaren st ste ylp ocuklara hasredilmedii iin dier insanlara oranla daha uzun gnler geiren, btn bekrlar gibi, anormal, ar, utan verici ve mstahak bir biimde yalanm bulmaya balamlard. "Sanyorum herkesin gz nnde Monsieur de Charlus diye bir adamla birlikte yaayan o rezil kars Swann' ok zyor. Btn Combray bunu konuuyor." Annem, buna ramen Swannn bir sredir eskisi kadar kederli grnmediini syledi.

"Babasndan aynen ald o gzlerini ovuturup eliyle alnn svazlama hareketini de daha seyrek yapyor. Ben aslnda o kadn artk sevmediini dnyorum." "Tabii ki artk sevmiyor," diye cevap yerdi bykbabam. "Kendisinden uzun zaman nce bu konuda bir mektup aldm; sylediklerine katiyen katlmasam da, mektup, karsna ilikin hisleri, en azndan sevgisi konusunda pheye yer brakmyordu. Grdnz m, arap iin teekkr etmediniz kendisine!" diye ekledi baldzlarna dnerek. "Nasl teekkr etmedik? Laf aramzda, bence olduka incelikli bir biimde teekkrlerimi bildirdim," diye cevap verdi Flora Teyzem. "Evet, ok gzel ifade ettin; seni ok takdir ettim," dedi Cline Teyzem. "Sen de hi fena saylmazdn." "Evet, nazik komulara ilikin cmlemle epey gurur duydum." "Ne! Siz buna teekkr et mek mi diyorsunuz?" diye haykrd bykbabam. "Sylediklerinizi duydum pekl, ama Swann'dan bahsettiiniz aklmdan getiyse kr olaym. Hibir ey anlamadndan emin olabilirsiniz." "Yok, canm, Swann aptal bir insan deil, takdirle karladndan eminim Ka ie gnderdiini, arabn fiyatn belirtemezdim ya!" Annemle babam yalnz kalnca biraz oturdular; sonra babam, "Eh, istersen yukar kp yatalm," dedi. "Nasl istersen canm, geri benim hi mi hi uykum yok; oysa kahveli dondurma uykumu karamayacak kadar hafifti; neyse, mutfakta k yandn fark ettim, zavall Franoise beni beklediine gre, sen soyunurken rica edeyim de korsemi zsn." Ardndan annem, hol merdivenden ayran kafesli kapy at. Az sonra, odasnn penceresini kapatmak zere yukar ktn iittim. Sessizce koridora ktm; kalbim o kadar hzl arpyordu ki, adm atmakta glk ekiyordum, ama hi deilse artk skntdan deil, korkudan ve mutluluktan arpyordu. Merdiven boluunda, annemin elindeki mumdan yaylan grdm. Sonra kendisini grdm ve

frladm. lk anda, ne olduunu anlayamayarak aknlk iinde bakt bana. Ardndan, yznde bir fke ifadesi belirdi; tek kelime olsun sylemiyordu, zaten bundan ok daha kk kabahatler ilediimde bile, gnlerce benimle konuulmazd. Annem bir ey sylese, benimle konuulabileceini kabul etmi olurdu; kald ki byle bir ey, bana daha da korkun gelir, benim iin dnlen cezann arl yannda, suskunluun, ksln ocuka kalacan belirten bir iaret gibi alglardm szlerini. Annemin syleyecei bir tek sz, kovulmasna karar verilmi bir hizmetkrla konuurken sergilenen sknete, askere gnderilen bir evlada, iki gn ks kalnacak olsa kendisinden esirgenecek bir pc vermeye benzerdi. Ama o srada annem, babamn soyunmak zere gittii banyodan ktn duydu ve babamn azarndan beni korumak iin, fkesinden kesik kesik konuarak, "Ka abuk, ko, hi deilse baban byle deliler gibi beklediini grmesin!" dedi. Ben hl, "Gel bana iyi geceler dile," diye tekrarlyor, babamn elindeki mumun nn duvarda ykselmekte olduunu grp dehete kaplyor, ama bir yandan da, babamn yaklamasn bir tehdit olarak kullanyor, annemin, reddet meye devam ederse, babamn beni orada bulmasndan korkarak, "Odana gir, geliyorum," diyeceini umuyordum. Ama artk ok geti, babam karmzda duruyordu. stemeyerek, kimsenin duymad u mrlt kt azmdan: "Mahvoldum!" Fakat yle olmad. Babam, "ilkelere aldrmad ve onun gznde "insan haklar" diye bir ey olmad iin, annemle bykannem tarafndan bahedilen daha cmerte anlamalarla bana verilmi olan izinleri srekli kaldrrd. Sradan bir sebeple, hatta sebepsiz yere, alkanlk haline gelmi, mahrum edilmemin artk ihanet saylaca bir gezintiyi son dakikada yasaklar veya o

gece de yapt gibi, allm saatten ok daha nce, "Hadi git yat, tartma istemiyorum!" derdi. Ama ayn zamanda, (bykannemin kulland anlamda) ilkeleri olmad iin, akas, taviz vermeyen bir insan da deildi. Bir an, akn ve fkeli bir ifadeyle bana bakt, sonra, annem ekinerek olanlar ksaca anlatnca, hemen, "Canm, yanna gitsene ocuun," dedi; "zaten uykun olmadn sylyordun, biraz odasnda oturursun, benim hibir eye ihtiyacm yok." "Ama hayatm," diye cevap verdi annem utana skla, "uykum olup olmamas deil ki mesele, bu ocuu byle altrr sak..." "Altracak deiliz canm," dedi babam omuz silkerek, "gryorsun ocuk zlm, perian grnyor yavrucak; biz de ikenceci deiliz ya! ocuk hastalansa daha m iyi? Odasnda iki yatak var naslsa, Franoise'a syle, sana byk yata hazrlasn, bu gece onun yannda yat. Hadi iyi geceler, benim sinirlerim sizin kadar hassas deil, ben yatyorum." Babama teekkr edilemezdi; gln duyarllklar diye adlandrd bu tr davranlar, sinirine dokunurdu. Kprdamaya cesaret edemeden olduum yerde duruyordum; babam hl iri cssesiyle karmzdayd; beyaz gecelii ve ba ars ekmeye baladndan beri geceleri kafasna dolad morlu pembeli Hint kamiriyle, M. Swannn bana verdii Benozzo Gozzoli gravrnde, Sara'ya, shak'n yanndan ayrlmas gerektiini syleyen Hz. brahim'i andryordu. Bu olayn zerinden yllar geti. Babamn mumundan yaylan n trmann izlediim merdiven duvar uzun zamandr yok. Benim iimde de, daima var olacan zannettiim birok ey yok oldu, onlarn yerini alan yenileri ise, o srada tahmin edemeyeceim yeni zntle re ve yeni mutluluklara yol atlar; buna karlk, eski zntlerimi ve mutluluklarm da imdi anlamakta glk ekiyorum. Babamn,

anneme, "ocuun yanma git," demesi de, uzun zamandr imknsz. Byle anlar bir daha asla yaayamayacam. Ama ksa bir sredir, kulak kabarttm takdirde, babamn karsnda bastrmay baardm ve ancak annemle yalnz kaldmzda koy verdiim hkrklar gayet iyi duyabiliyorum yine. Aslnda o hkrklar hi sona ermedi; imdi etrafmda hayat daha suskun olduu iin onlar tekrar duyar oldum; tpk gndzleri ehrin grlts tamamen bastrd iin almadklarn zannedebileceimiz manastr anlarnn, gecenin sessizliinde tekrar almaya koyulmalar gibi. Annem o geceyi benim odamda geirdi; evden ayrlmak zorunda braklmay bekleyecek kadar ciddi bir kabahat ilediim anda, annemle babam, o gne dek, gzel davranlarma karlk verdikleri mkfatlardan ok daha byk bir ltuf balyorlard bana. Byle bir ltufta bulunurken bile, babamn bana davran, nceden tasarlanm bir plandan ziyade, tesadfi kararlarn sonucu olan, kendine zg keyf zelliini koruyordu, kazanlm bir hak deildi. Hatta belki babamn beni yatmaya gnderirken ki, sertlik adn verdiim tavr da, annemin veya bykannemin tutumlar kadar layk deildi bu adlandrmaya. nk mizac baz bakmlardan, annemle bykanneme oranla benimkinden ok daha farkl olan babam, onlarn ok iyi bildii bir eyi, her akam ne kadar bedbaht olduumu o gne kadar tahmin edememiti. Ne var ki, annemle bykannem, beni ok sevdiklerinden straptan korumaya almyorlar, sinirsel hassasiyetimi azaltabilmem ve irademi glendirebilmem iin, strabmn stesinden gelmeyi retmek istiyorlard bana. Bana daha farkl trden bir efkat besleyen babam buna cesaret edebilir miydi bilmem; kederimi bu sefer anlam, o zaman da, anneme, "Git ocuu avut," demiti.

Annem o gece benim odamda kald. Ve sanki bekleyebileceimden ok farkl olan bu saatleri bir pimanlkla glgelememek iin, annemin benim yanmda oturduunu, elimi tuttuunu ve azarlamadan alamama izin verdiini grp olaand bir eyler olduunu anlayan Franoise, kendisine, "Hanmefendi, kk beyin nesi var, niye byle alyor?" diye sorduunda, "Kendi de bilmiyor ki Franoise, sinirleri bozuk; hadi bana byk yata hazrlayverin, sonra da yatmaya kn," diye cevap verdi. Bylece, kederim ilk kez cezalandrlmas gereken bir kabahat deil, resmen tannan irade d bir rahatszlk, benim sorumlu olmadm sinirsel bir durum olarak grlyordu; ac gzyalarmdan artk utanmamann rahatln tadyordum, vicdan azab duymadan alayabilirdim. Annem odama kmay reddedip uyumam gerektiine dair kmser bir cevap gnderdikten bir saat sonra, meselenin, Franoise nezdinde de bana yetikin bir insan onuru balayan ve beni aniden adeta bir keder buluuna, gzyalarnn rtne ulatran, insani bir boyuta kavumu olmasndan tr, epeyce gurur duyuyordum dorusu. Mutlu olmam gerekirdi; deildim. Bana yle geliyordu ki, annem, ilk kez, muhtemelen kendisini zen bir taviz vermiti bana, benim iin tasarlad idealden ilk kez feragat etmiti ve btn yrekliliine ramen yenildiini kendine ilk kez itiraf ediyordu. Bana yle geliyordu ki, eer buna zafer kazanmak denebilirse, bu zaferi anneme kar kazanm, tpk bir hastalk gibi, znt ya da yallk gibi, annemin iradesini gevetmeyi baarm, zihnine boyun edirmitim; bu gece, yeni bir dnemin balangc olacak, ackl bir tarih olarak kalacakt. O anda cesaretim olsayd, anneme, "Hayr istemiyorum, burada yatma," derdim. Ama annemin mizacnda, bykannemden kendisine geen hararetli idealizmi yumuatan pratik, gnmzn ifadesiyle gereki bilgelii iyi

tandmdan, artk olan olduuna gre, hi deilse bu huzur verici zevki bana tattrmay ve babam rahatsz etmemeyi tercih edeceini biliyordum. phesiz, annemin gzel yz, efkatle ellerimi tuttuu, gzyalarm dindirmeye alt o gece, hl genliin ltsyla parlyordu. Ama ben byle olmamas gerektiini dnyordum, annem kzsa, fkesi, ocukluumda alk olmadm bu yeni efkat kadar zc olmazd benim iin; inansz elimle, annemin ruhuna gizlice ilk krkl, ilk beyaz sa yerletirmiim gibi geliyordu bana. Bunu dnnce hkrklarm iyice artt ve o zaman, karmda asla acma duygusuna kendini brakmayan annemin, benim kederime anszn yenildiini, gzyalarn tutmaya abaladn grdm. Benim bunu fark ettiimi anlaynca, glerek, "Grdn m minik civcivim, kk kanaryam, byle devam edersen anneni de kendin gibi aptala dndreceksin. Hadi, madem ikimizin de uykusu yok, byle zlp duracamza bir ey yapalm, senin u kitaplarndan birini okuyalm," dedi. Ama yanmda hi kitap yoktu. "Bykannenin isim gnn iin sana ald kitaplar imdi karmam ister misin? yi dn, yarndan sonra hediye almadm diye zlmeyecek misin?" Aksine ok memnun olmutum; annemin getirdii, kda sanl paketteki kitaplarn sadece ksa ve geni olduklarn tahmin edebiliyordum, ama bu bir anlk, rtl ilk bakta bile, ylba hediyesi olan boya kutusuyla geen ylki ipekbceklerini glgede brakacaklar belliydi. Kitaplar, eytanl Gl, Tarla ocuuFranois, Kk Fadette ve Usta Gaydaclard. Daha sonra rendiime gre, bykannem nce Musset'nin iirlerini, Rousseau'nun bir kitabn ve Indiara'y semi. Deersiz kitaplar, eker ve pasta kadar sala zararl bulan bykannem, deha rnlerinin bir ocuun zihni zerindeki etkisinin, ak havayla deniz rzgrnn ocuun bedeni zerindeki etkisinden daha

tehlikeli olacan dnmez, en az o kadar diriltici olacana inanrd. Ama babam, bana hangi kitaplar hediye etmek istediini rendiinde bykanneme neredeyse deli muamelesi yapnca, o da, hediyesiz kalmayaym diye, kalkp tekrar Jouy-le-Vicomte' taki kitapya gitmi. (o gn hava ok scak olduundan, dndnde o kadar perianm ki, doktor anneme, bykannemin byle yorulmasna izin vermemesini tembih etmi) ve George Sand'n drt ky romanyla yetinmi. "Yavrucuum," diyormu anneme, "ocua kt bir kitap hediye etmeye gnlm raz olmad." Aslnda bykannemin gnl, zihinsel bir yarar salamayacak olan herhangi bir eyi satn almaya asla raz olmazd; zellikle de, rahatln ve gururun tatminlerinden baka eylerden haz almay reten gzel eylerin salad yarara deer verirdi. Birisine, faydal denilen trde bir hediye, bir koltuk, bir sofra takm, bir baston almas gerektiinde bile, bunlarn "anti ka" olann seerdi; eyalarn eskimilii, yararl olma zelliklerini onun gznde adeta siler, bizim ihtiyalarmz karlamaktan ok, eski zaman insanlarnn hayatn bize aktarma ilevini yklenirlerdi sanki. Benim odamda, en gzel sanat eserlerinin, manzaralarn fotoraflar olsun isterdi. Ama bunlar satn almaya geldiinde, fotorafta grlen ey estetik bir deere sahip olduu halde, fotoraf denilen mekanik tasvirde, bayaln ve faydann hemen hkimiyet kurduu kansna varrd. Bu yzden de kurnazlk etmeye alr, ticari bayal tamamen ortadan kaldramasa da, hi deilse azaltmaya, onun yerine, sanat katksn mmkn mertebe artrmaya, adeta ok sayda sanat "katman eklemeye gayret ederdi. Chartres Katedrali'nin, SaintCloud Fskiyelerinin, Vezv'n fotoraflar yerine, byk bir ressamn bunlar resmedip etmediini Swann'dan renip,

Corot'nun Chartres Katedrali, Hubert Robert'in Saint- Cloud Fskiyeleri, Turner'n Vezv resimlerinin fotoraflarn almay tercih eder. Bylece sanat orann artrrd. Ne var ki, fotoraf, sanat eserinin veya tabiatn tasvirinin dnda tutulup onun yerine byk bir ressam konmu olsa da, bu yorumun kopyasn karmak, yine fotorafya dyordu. Bayalkla yz yze gelen bykannem, dolan vadeyi uzatmaya alyordu tekrar. Swann'a, eserin bir gravrnn bulunup bulunmadn soruyor, mmknse, eski ve kendinin dnda, ek bir yarar olabilecek, rnein bir sanat eserini imdi gremeyeceimiz bir durumda betimleyen (Leonardo'nun Son Akam Yemeinin zarar grmeden nceki halinin Morghen tarafndan yaplm gravr gibi) gravrleri tercih ediyordu. unu belirtmem gerekir ki, hediye alma sanatnn bu ekilde yorumlanmas, her zaman parlak sonular vermiyordu. Tiziano'nun, fonda lagnn yer ald bir deseninden edindiim Venedik fikri, basit fotoraflardan edineceim izlenime kyasla, geree ok daha uzakt kukusuz. Byk halam bykannem aleyhinde bir iddianame tertip etmek istediinde, bykannemin gen nianllara ya da yal iftlere hediye ettii, daha ilk kullanma teebbsnde, elerden birinin arl altnda kveren koltuklarn hesabn tutamyorduk artk. Ne var ki bykannem, gemiten bir iek iin, bir tebessmn, bazen gzel bir hayalin hl grlebildii bir ahabn salamlyla ilgilenmeyi apszlk olarak deerlendirirdi. Eyalarn bir ihtiyac karlayan unsurlarn bile, bu ilevi artk alk olmadmz bir ekilde yerine getirmelerinden tr, tpk modern dilde, alkanln andrd istiareleri fark edebildiimiz eski ifadeler gibi, byleyici bulurdu. te isim gnm iin bana hediye ettii George Sand'n ky romanlar da, antika bir mobilya gibi, artk sadece kylerde karmza kan,

kullanmdan kalkm, tekrar eski renkliliklerine kavumu ifadelerle doluydu. Bykannem, bir mlk, eer gotik bir gvercinlii varsa veya insann zihnini zamanda imknsz yolculuklarn zlemiyle doldurarak zerinde olumlu bir etki yaratan eski eylerden bir bakasna sahipse kiralamaya daha hevesli olaca gibi, bu kitaplar da dier seeneklere tercih etmiti. Annem yatamn yanna oturdu; eline, krmzms kapa ve anlalmaz ismiyle gzmde belirgin bir ahsiyet ve esrarengiz bir cazibe kazanan Tarla ocuu Franois'y almt. O gne kadar gerek bir roman okumamtm. George Sand'n tipik bir romanc olduunu duymutum. Bu yzden de, Tarla ocuu Franois'da. Tanmlanmaz, harikulade bir eyler bulmaya imdiden hazrdm. Biraz tahsilli bir okurun, birok romann ortak zellikleri olarak tanyaca, merak ya da merhamet uyandrmay amalayan anlatm yntemleri, endie veya hzn uyandran kimi ifade biimleri, yeni bir kitab, birok benzeri bulunan bir ey gibi deil, kendinden baka varolu nedeni olmayan, benzersiz bir insan gibi alglayan bana, Tarla ocuu Franois'nn znden damtlm, ba dndrc bir koku gibi geliyordu. O gndelik olaylarn, sradan nesnelerin, allm kelimelerin altnda, adeta tuhaf bir tonlama, vurgulama seziyordum. Olay gelimeye baladnda, o sralar kitap okurken bazen sayfalar boyunca bambaka hayaller kurmaya daldmdan, iyice anlalmaz geldi bana. Benim dalgnlmn olayn aknda at boluklara, kitab annem yksek sesle okuduunda, bir de onun btn ak sahnelerini atlamas ekleniyordu. Bu yzden de, deirmencinin karsyla ocuun birbirlerine kar tutumlarnda ortaya kan ve ancak domakta olan aktaki gelimelerle aklanabilen garip

deiiklikler, bana mthi esrarengiz geliyor, bu esrarn kaynann, tanmlad ocuu, nedenini anlayamadm bir ekilde, canl, kzl, byleyici rengiyle sarmalayan, o anlalmaz, tatl "Tarla ocuu" sfatnda bulunduuna hkmediyordum. Annem sadk bir okuyucu deildi, ama te yandan da, iinde gerek duygular bulduu eserleri okurken, saygl ve sade vurgularyla, o gzel, yumuak sesiyle, harika bir okuyucuydu. Hayatta, kendisinde byle bir merhameti ya da takdiri, sanat eserleri deil de, insanlar uyandrdnda bile, sesinde, davrannda, szlerinde, bir zamanlar ocuunu kaybetmi bir anneyi zebilecek bir nee tezahr, bir ihtiyara, yan dndrebilecek bir doum gn, yldnm antrmas, gen bir bilgine can skc gelebilecek ev ileri konularn bulundurmamaya nasl bir saygyla zen gsterdiini grmek, insan duygulandrrd. Ayn ekilde, George Sand'n, annemin hayatta her eyin stnde tutmay bykannemden rendii ve benim neden sonra, kendisine, kitaplarda da her eyin stnde tutmamay reteceim o iyi yreklilikle, manevi asaletle dolu olan romanlarn okurken de, annem, o gl ak bozabilecek her trl bayal, yapmackl sesinden uzak tutmaya dikkat ederek, adeta onun sesi iin yazlm olan ve sanki bir btn olarak duyarllnn kapsam iinde yer alan cmlelere, gerektirdikleri btn doal sevecenlii, snrsz yumuakl katard. Cmleleri gereken tonda seslendirmek iin, onlardan nce var olan ve onlar esinleyen, ama kelimelerin belirtmedii samimi vurguyu bulurdu. Bu vurgu sayesinde, fiil zamanlarndaki ilikleri yumuatverir, hikye bileik zamanna ve -di'li gemie iyi yrekliliin yumuakln, efkatin hznn katar, bitmekte olan cmleyi, balayacak olan cmleye doru ynlendirir, saylan farkl olsa da, heceleri dzenli bir ritme sokmak iin hzm kh

artrr, kh drr.O sradan metne, adeta duygusal ve kesintisiz bir canllk verirdi. Vicdan azabm yatmt, annemin yanmda olduu o gecenin tatl akna brakmtm kendimi. Byle bir gecenin bir daha tekrarlanamayacan, hayattaki en byk arzumun, yani gecenin hznl saatlerinde annemi odamda tutmann, hayatn zorunluluklarna ve herkesin isteine zt olduunu ve bu yzden de, bu arzumun o gece gereklemesine izin verilmesinin, suni ve istisnai bir durum tekil ettiini biliyordum. Ertesi gn yreim yine daralacak, annem yanmda kalmayacakt. Ne var ki skntlarm hafiflediinde, onlar anlamaz oluyordum; stelik ertesi akam henz ok uzaktayd; skntlarm benim irademden bamsz ve sadece onlar benden imdilik ayran zaman yznden nlenebilirmi gibi- gelen eylerden kaynaklandna gre, aradaki sre iinde fazladan bir g kazanamayacam halde, hazrlk yapmaya vaktim olacan dnyordum. te, uzun zaman boyunca, geceleri uyanp tekrar tekrar Combray'yi hatrladmda, sadece, belirsiz bir karanln ortasnda, bir havai fiein ya da projektrn, geri kalan karanla gmlm olan bir binada aydnlatt kesitleri andran, kl bir yzey grrdm hep: kk salon, yemek odas, kederlerimin habersiz sorumlusu M. Swann'n iinden geip gelecei karanlk aal yolun ba ve holden oluan, olduka geni bir taban, hol geip ilk basamana ulatm, kmas bir ikence olan ve tek bana, bu eri br piramidin son derece dar gvdesini oluturan merdiven; piramidin tepesinde de, annemin getii, caml kapl kk koridorla benim yatak odam; zetle, soyunma drammn, hep ayn saatte grlen, etrafndaki her eyden tecrit

edilmi, karanlkta tek bana beliren (eski piyeslerin en banda, tara gsterileri iin tarif edilen dekoru andran), vazgeilmez dekoru; adeta Combray, dar bir merdivenle birbirine balanan iki kattan olumu ve saat hep akamn yedisiymi gibi. Aslnda sorulacak olsa, Combray de baka eyler de bulunduunu, Combray'nin baka saatlerde de var olduunu sylerdim. Ama bunlardan hatrlayacaklarm bana sadece iradi hafza, zihinsel hafza salayaca ve onun gemie ait bilgileri, gemiten hibir ey barndrmad iin, Combray'nin geri kalann dnmeyi canm hibir zaman istemezdi. Onlarn hepsi, aslnda benim iin lm saylrd. Sonsuza dek lmler miydi? Mmkndr. Btn bu meselelerde tesadfn byk rol vardr ve ikinci bir tesadf olan lmmz de, ilk tesadfn ltuflarn uzun mddet beklememize izin vermez. Kaybettiimiz kiilerin ruhlarnn, daha ilkel bir varln, bir hayvann, bitkinin veya cansz nesnenin iinde tutsak olduu yolundaki Kelt inancn ok makul bulurum; bu ruhlar gerekten de kaybetmiizdir, ta ki, biroklar iin hi yaanmayan bir gn, ruhun hapsolduu aacn yanndan geinceye, ruhu barndran nesneyi tesadfen ele geirinceye kadar. O zaman ruh irkilip rperir, bizi arr ve onu tandmz anda, by bozulur. Bizim tarafmzdan kurtarlan ruh lm yener ve bizimle birlikte yaamaya balar tekrar. Gemiimiz iin de ayn ey geerlidir. Gemii hatrlama gayretimiz nafile, zihnimizin btn abalar bounadr. Gemi, zihnin hkimiyet alannn, kavray gcnn dnda bir yerde,

hi ihtimal vermediimiz bir nesnenin (bu nesnenin bize yaataca duygunun) iinde gizlidir. Bu nesneye lmeden nce rastlayp rastlamamamz ise, tesadfe baldr. Uzun yllardr, akamlar yatmn tiyatrosu, dram dnda Combray ye ait her ey benim iin yok olmuken, bir k gn eve dndmde, m olduumu gren annem, alkn olmadm halde, biraz ay imemi nerdi. nce istemedim, sonra, bilmem neden, fikir deitirdim. Annem, birini gnderip, Kk Madlen denilen, bir tarak midyesinin oluklu enetleri arasnda biimlendirilmi gibi grnen o ksa, tombul kek lerden aldrd. Az sonra, o kasvetli gnn ve i karartc bir yarnn beklentisiyle bunalm bir halde, yaptm eye dikkat etmeden, yumuasn diye iine bir para madlen attm aydan bir kak alp azma gtrdm. Ama iinde kek krntlar bulunan ay damama dedii anda irkilerek, iimde olup biten olaanst eye dikkat kesildim. Sebebi hakknda en ufak bir fikre bile sahip olmadm, soyutlanm, harikulade bir haz, benliimi sarmt. Bir anda, hayatn dertlerini nemsiz, felaketlerini zararsz, ksaln bo klm, akla ayn yntemi izleyerek, benliimi deerli bir zle doldurmutu; daha dorusu, bu z, benliimde deildi, benliimin ta kendisiydi. Kendimi vasat, sradan ve lml hissetmiyordum artk. Bu youn mutluluk nereden gelmi olabilirdi bana? ayn ve kekin tadyla bir balants olduunu, ama onu kat kat atn, farkl bir nitelii olmas gerektiini seziyordum. Nereden geliyordu? Anlam neydi? Nerede yakalanabilirdi? kinci bir yudum alyorum, ilk yudumdan fazlasn bulamyorum, nc yudumda, ikincide bulduum kadar da yok. meye son vermem gerek, iksirin etkisi azalyor sanki. Aradm gerein onda deil, bende olduu belli. ksir onu

benim iimde uyandrd, ama onu tanmyor, yapabilecei tek ey, benim yorumlayamadm bu tankl, giderek azalan bir iddette tekrarlayp durmak; daha sonra, kesin bir aklama elde etmek zere, en azndan bu tankl tekrar, bozulmam haliyle emrimde bulmak istiyorum. Fincan elimden brakp dikkatimi zihnime eviriyorum. Gerei bulmak ona dyor. Ama nasl? Zihnin kendi kendini at, hem aratrc, hem de arayaca karanlk diyarn tamam olduu ve bilgi daarcnn hibir iine yaramayaca durumlarda hep hissedilen o muazzam belirsizlik. Mesele yalnz aramak da deil, yaratmak. Henz var olmayan ve sadece kendisinin gerekletirebilecei, sonra da yla aydnlatabilecei bir eyle kar karya zihnim. Verdii mutlulua ve dier ruh hallerini silen gerekliine mantkl herhangi bir kant sunmayan, ama bu mutluluu ve gereklii apak ortaya koyan bu bilinmez ruh halinin ne olabileceini kendi kendime sormaya koyuluyorum yine. Onu tekrar ortaya karmak istiyorum. Zihnimde, aydan ilk yudumu aldm na geri dnyorum. Ayn ruh halini, yeni bir aydnlanma olmadan buluyorum. Zihnimden bir gayret daha gstermesini, kaan duyguyu geri getirmesini istiyorum. Zihnimin bu duyguyu yakalamak iin yapaca hamleyi hibir ey kesmesin diye, btn engelleri, ilgisiz dnceleri bir kenara itiyor, kulaklarm ve dikkatimi, yan odadan gelen seslere tkyorum. Ama zihnimin yorulup baarsz olduunu hissedince, tam tersine, az nce yasakladm eyi bu sefer tevik ediyor, onu dalmaya, baka eyler dnmeye, son bir denemeden nce kendini toparlamaya zorluyorum. Sonra bir daha nn tamamen boaltyor, karsna o ilk yudumun henz tazeliini koruyan tadn koyuyorum tekrar ve iimde, ok derinlerde bir eyin, zincirlerinden kurtulurcasna

yerinden oynadn, yukar kmak istediini seziyorum; ne olduunu bilmiyorum ama yava yava ykseliyor; at mesafelerin mukavemetini hissediyor, uultusunu iitiyorum. Benliimin derinliklerinde byle rpman ey, bu tada bal olan, onun peinden bana gelmeye alan bir grnt, grsel bir hatra olmal. Ama ok uzak ve karmakark bir rpnma iinde. alkalanan renklerin ele gemez girdabnn kart belli belirsiz yansmay ancak sezer gibi oluyorum; ama eklini seemiyor, bu tek tercmandan, akran, yanndan hi ayrlmad yolda olan tadn tankln bana tercme etmesini isteyemiyor, ona hangi zel durumun, gemiin hangi dneminin sz konusu olduunu soramyorum. Bu hatra, zde bir nn ekiminin, ta uzaklardan gelip benliimin derinliklerinde kkrtt, coturduu, detii o gemiteki an, bilincimin aydnlk yzeyine ulaacak m? Bilmiyo rum. Artk hibir ey hissetmiyorum, o durdu, belki tekrar aa indi; kim bilir bir daha karanlnn iinden yukar kacak m? Tekrar batan balayp on kere ona eilmem gerekiyor. Her defasnda da, bizi btn zor grevlerden, nemli ilerden cay dran tembellik, bu abadan vazgememi, aym iip sadece o gnk dertlerimi, ertesi gnn zorlanmadan tekrarlanabilen isteklerini dnmemi tledi. Sonra anszn o hatra karmda beliriverdi. Bu tat, Combray'de pazar sabahlar (pazarlar Missa saatinden nce evden kmadmdan), Leonie Halamn, gnaydn demeye odasna gittiimde, ayna ya da hlamuruna batrp bana verdii bir para madlenin tadyd. Madlenin grnts, tatmadan nce bana hibir ey hatrlatmamt. Belki o zamandan beri pastane

raflarnda sk sk madlenler grp yemediimden, grnts Combray gnlerinden ayrlp daha yakn gemiteki gnlere baland iin. Belki de bunca zaman hafzann dnda terk edilmi olan hatralardan geriye hibir ey kalmad, her ey dald iin, ekiller arbal, sofu kvrmlarnn altnda mthi bir ehvet gizleyen kk pastane midyesinin ekli de- ortadan kalkm, ya da uyuukluktan, bilince ulamalarn salayacak genileme gcn bulamamlard. Ne var ki, uzak bir gemiten geriye hibir ey kalmadnda, insanlar ldkten, nesneler yok olduktan sonra, bir tek, onlardan daha krlgan, ama daha uzun mrl, daha maddeden yoksun, daha srekli, daha sadk olan koku ve tat, daha ok uzun bir sre, ruhlar gibi, dier her eyin yknts zerinde hatrlamaya, beklemeye, ummaya, neredeyse elle tutulamayan damlacklarnn stnde, bklmeden, hatrann devasa yapn tamaya devam ederler. Halamn hlamura batrp bana verdii bir para madlenin tadn tanr tanmaz (bu hatrann beni niin bu kadar mutlu et tiini henz bilmediim ve bunu kefetmeyi ok daha sonraya erteleyeceim halde), Leonie Halamn odasnn bulunduu, sokaa bakan eski gri ev, bir tiyatro dekoru gibi gelip annemler iin yaplm olan, arkadaki baheye bakan kk eve (o na kadar grdm tek kesite) eklendi. Evle birlikte, sabahtan akama, her mevsimde kent, le yemeinden nce beni gnderdikleri Meydan, alveri yaptm sokaklar ve hava gzel olduunda yrdmz yollar da grntde yerlerini aldlar. Ve tpk Japonlarn, suyla dolu porselen bir kseye attklar silik kt paralarnn, suya girer girmez zlp ekillenerek, renklenerek belirginlik kazand, somut, pheye yer brakmayan birer iek, ev, insan olduu oyunlarndaki gibi, hem bizim bahedeki, hem

M. Swannn bahesindeki btn iekler, Vivonne Nehri'nin nilferleri; kyn iyi yrekli sakinleri, onlarn kk evleri, kilise, btn Combray ve civar ekillenip hacim kazand. Baheleriyle btn kent ay fincanmdan dar frlad. II Paskalyadan nceki son hafta Combray'ye gittiimizde, uzaktan, epeevre krk kilometrelik bir mesafeden, trenden grdmz haliyle Combray, kentin tamamn zetleyen, temsil eden, ufka onun adna, onun szn eden bir kiliseden ibaretti. Yaklatmzda da, kilisenin, krlarn ortasnda, rzgra kar, koyunlarn etrafna toplam bir oban misali, ortaadan kalma sur kalntlarnn yer yer primitiflerin tablolarndaki kk kasabalar gibi kusursuz bir emberle kuatt evlerin yns, gri srtlarn, koyu renkli uzun harmanisinin etrafnda smsk bir araya toplam olduunu grrdk. Yrenin boz tandan yaplm, n merdivenli, kalkan duvarlarnn glgeledii evlerin sraland sokaklar, gne alalmaya balar balamaz "salon" perdelerinin almasn gerektirecek kadar karanlk olduundan, Combray'de yaamak biraz kasvetliydi; arbal aziz isimleri tayan sokaklard bunlar (ou, Combray'nin ilk senyrlerinin tarihesiyle ilgiliydi): Saint-Hilaire Soka, halamn evinin bulunduu Saint-Jacques Soka, parmaklklarn nnden geen Sainte-Hildegarde Soka ve bahenin kk yan kapsnn ald Saint-Esprit Soka; Combray'nin bu sokaklar, hafzamn o kadar cra, benim gzmde u andaki dnyann renklerinden yle farkl renklere boyanm bir blgesinde bulunuyorlar ki, aslnda hem onlara hkim Meydan'daki kiliseyi, hem de sokaklarn hepsini, sihirli fenerin grntlerinden daha gerekd

buluyorum; yle anlar oluyor ki, imdi Saint-Hilaire Soka'ndan gemek, L'oiseau Soka'nda -hava deliklerinden kan mutfak kokusu hl ara sra iimde ayn scaklkta, ayn ekilde kesik kesik ykselen eski L'oiseau Flesch otelinde- bir oda tutmak, br Dnya'yla, Golo'yla tanp Brabant'l Genoveva'yla sohbet etmekten ok daha harikulade, tabiatst bir temas olurmu gibi geliyor bana. Bykbabamn, evinde kaldmz kuzininin -byk halamn- kz olan Lonie Halam, kocas Octave Enitenin lmnden sonra, ilk balarda Combray'den, sonra Combray deki evinden, ardndan odasndan, en sonunda da yatandan kmaz olmutu; artk hi "aa inmiyor", srekli olarak, belirsiz bir keder, zafiyet, hastalk, sabit fikir ve ibadet hali iinde yatyordu. zel dairesi, ok daha ileride Grand-Pireye balanan Saint-Jacques Soka'na bakard (buna karlk, sokan arasndaki Petit-Pr, kentin ortasnda bir yeil aland). Hemen hemen her kapnn nnde kumtandan yksek basaman bulunduu bu monoton, boz renkli Saint-Jacques Soka, gotik tasvirler yontan birinin, sa'nn doumunun veya armha geriliinin heykelini yapabilecei taa dorudan oymu olduu bir geit alay gibiydi. Aslnda halam artk, evinin sadece birbirine bitiik iki odasnda yayor, leden sonralar, odalardan biri havalandrlrken, tekine geiyordu. Bunlar, tpk baz yerlerde, havann ya da denizin geni alanlarnda, bizim gremediimiz saysz tekhcreli hayvann bir k, bir koku yaymas gibi hav ada asl duran faziletin, bilgeliin, alkanlklarn ve gizli, grnmez, dolu dolu, ahlakl bir hayatn yayd binbir kokuyla bizi byleyen tara odalarndandlar. phesiz doal kokulard bunlar ve tpk yakndaki krlar gibi mevsimin rengini tarlard,

ama evcillemi, insani ve ieriye ait, meyve bahesin den dolaba giren yln btn meyvelerinden ustalkla damtlm, harikulade, duru bir karm olutururlard, mevsimlerle deiirlerdi. Ama birer mobilya gibi eve yerleirler, krann keskinliini, scak ekmein holuuyla yumuatrlard. Bir ky saati gibi aylak ve dakik, isiz gsz ve dzenli, tasasz ve ihtiyatlydlar, amar kokusu, sabah vaktinin kokusu, ibadetin kokusuydular, kaygy artrmaktan baka ie yaramayan bir huzurda ve iinde yaamadan geip gidenler iin snrsz bir iir kayna olan bir yavanlkta mutluluu bulmulard. Bu odalarn havas, ylesine besleyici, ylesine leziz, szlm bir sessizlikle dolup taard ki, ben, zellikle Paskalya haftasnn hl souk olan ilk sabahlarnda, Combray'ye yeni geldiim iin tadna daha ok vardm bu havann iinde, adeta bir oburlukla yrrdm. Halama gnaydn demek zere odasna girmeden nce, beni birka dakika ilk odada bekletirlerdi. Bu odada, ktan kalma bir gne, minenin nne, snmaya gelmi olur. ki tulann arasnda, erkenden yaklm olan ate, btn odaya bir is kokusu yayar, oday kylerdeki geni "ocak nlerine veya insann altnda durup darda yamurun, karn yamasn, hatta ieri kapanmann rahatlna, gemilerin kn limanlarda barnmalarnn iirsellii de eklensin diye, bir sel felaketinin ba gstermesini istedii, atolardaki dev davlumbazlara benzetirdi. Dua iskemlesiyle, ba dayayacak yerlerinde daima t ii rtler bulunan desenli kadife ko ltuklar arasnda gidip gelirdim. Sabahn nemli ve gneli serinliiyle mayalanp "kabarm" olan ve odann havasn adeta phtlatran itah ac kokular ate bir hamur gibi yaprak yaprak piirir, kzartr, iirir, grnmez ama elle tutulur bir ky pastas, dev bir "ponik" haline getirirdi. Bu kokularn arasnda, gmme dolabn, konsolun, dall iekli duvar kdnn daha gevrek, daha ince,

daha revataki, ama ayn zamanda daha kuru olan aramalarn tadar tatmaz, daima, itiraf edilmeyen bir agzllkle, dnp iekli yatak rtsnn ortalama, yapkan, yavan, ar, meyveli kokusuna gmlrdm. Yan odada halamn alak sesle kendi kendine konutuunu duyardm. Her zaman epeyce alak sesle konuurdu, nk kafasnn iinde, fazla yksek sesle konuursa yerinden oynataca, krlm, yzergezer bir ey bulunduunu zannederdi, ama tek banayken bile, uzun mddet hi konumadan da durmazd. nk konumann boazna iyi geldii, kann boaznda durup kalmasn nlerse, ektii nefes daralmalaryla i skntlarnn azalaca kansndayd; ayrca, iinde yaad mutlak atalet halinde, en ufak duyumlarna bile, olaanst nem verirdi. Bu duyumlarna atfettii hareketlilik, onlar kendine saklamasn gletirir, aktaracak bir srda bulamad takdirde de, kendine duyururdu; bu aralksz monolog, tek faaliyetiydi. Ne yazk ki, yksek sesle dnmeyi alkanlk haline getirdiinden, yan odada birinin bulunup bulunmadna her zaman dikkat etmezdi; kendi kendine yle konutuunu sk sk iitirdim: "Uyumadm kendime mutlaka hatrlatmalym." (nk en byk iddias, asla uyumamakt ve bu iddiann izleri, bu iddiaya gsterilen sayg, hepimizin lisanna damgasn vurmutu. Franoise sabahlar onu "uyandrmaya" gitmez, odasna girerdi. Halam gndz vakti bir ekerleme yapmak istediinde, "dnmek" ya da "dinlenmek" istedii sylenirdi. Sohbet ederken kendini kaybedip, "beni uyandran ses" veya "ryamda grdm" dediinde ise, yz kzarr, hemen toparlanrd.)

Birka dakika sonra, ieri girip halam perdim; Franoise ayn hazrlar, halam kendini huzursuz hissediyorsa, ay yerine hlamur isterdi; kaynar suya atlacak olan hlamuru eczane torbasndan bir tabaa boaltmak benim grevimdi. Kuruyunca bklen saplarn oluturduu deiken kafesin girift bezemeleri arasnda solgun iekler, bir ressam tarafndan dzenle nip en estetik ekilde yerletirilmiesine alrlard. Grnleri deimi olan yapraklar, son derece ilgisiz eyleri, saydam bir sinek kanadn, bir etiketin yazsz arka yzn, bir gl yapran andrr, ama tpk bir ku yuvas yapar gibi istiflenmi, ufalanm ya da rlm olurlard. Suni bir dzenlemede yer almayacak binbir gereksiz ayrnt -eczacnn ho bir savurganl- tpk bir kitapta, tandk bir isme rastladmzda armamz gibi, bunlarn La Gare Caddesi'nde grdm gerek hlamur saplar olduunu, ite bu yzden, yapay deil, hakiki olduklar ve kuruduklar iin deitiklerini anlamann hazzn yaatrd bana. Her yeni kiilik, mutlaka eski bir kiiliin bakalam olduu iin de, minik gri toplara bakp amam yeil tomurcuklar tanrdm. Ama zellikle ufack altn" glleri andran iekleri, asl olduklar narin sap ormannda ortaya karan, pembe bir ay na benzer tatl parlt, bir duvarda, silinmi bir freskin yerini meydana karan lt gibi, aacn "renklenmi" ksmlaryla renklenmemi ksmlar arasndaki farkn iareti bu tayapraklarn, eczane torbasn sslemeden nce, bahar akamlarn rayihalaryla dolduran ieklere ait olduklarn gsterirdi bana. Renkleri hl o mum pembesiydi, ama ieklerin gnbatm denebilecek bu imdiki gdk hayatlarnda, yan yana snm, kllenmiti. Az sonra, halam, l yaprak veya solgun iek lezzetini sevdii hlamuruna kk bir madlen batrr, yeterince yumuaynca da, bir parasn bana uzatrd.

Yatann bir tarafnda, limon aacndan iri, sar bir konsolla, hem eczane, hem de ana altar ilevi gren, bir Meryem Ana heykelciiyle bir Vichy-Celestins iesinin altnda dua kitaplaryla ila reetelerinin, ksacas, halamn yatt yerden ibadetini de, perhizini de srdrmesi, ne pepsin, ne de akam duas saatlerini karmamas iin gerekli her eyin bulunduu bir komodin dururdu. Yatan teki taraf pencereye bitiikti; halam, oyalanmak iin, sabahtan akama kadar gznn nnde uza nan sokaa bakp ranl prensler gibi Combray'nin gndelik ve ezel tarihesini takip eder, sonra da Franoise'la birlikte yorumlard. Halamn yannda daha be dakika oturmamken, kendisini yorarm korkusuyla beni dar kartrd. Sabahn bu erken saatinde henz peruunu takmadndan ak olan, kemiklerin, dikenli bir tacn sivri ular veya bir tespihin taneleri gibi g rnd solgun, donuk alnn dudaklarma uzatr, "Hadi yav rucuum, git artk, git ayin iin hazrlan. Aada Franoise'a rastlarsan, syle ona sizinle fazla oyalanmasn, birazdan yan ma kp bir ihtiyacm var m diye yoklasn," derdi. Yllardr halamn hizmetinde olan ve bir gn tamamen bi zim hizmetimize gireceini o sralar aklndan bile geirmeyen Franoise, gerekten de bizim Combray'de olduumuz birka ay boyunca halam biraz ihmal ederdi. ocukluumda, biz henz Combray'ye gitmezken, Leonie Halam k mevsimini Pa ris'te, annesinin evinde geirdii sralar, Franoise' o kadar az tanrdm ki, ylbanda byk halamn evine girmeden nce, annem elime bir be frank sktrr ve "Sakn yanl kiiye verme. Ben, 'Gnaydn Franoise,' der, o srada senin koluna da hafife dokunurum, o zaman verirsin," derdi. Halamn lo sofasna girer

girmez, karanln iinde, eker elyafndan yaplmasna dimdik ve krlgan, gz kamatrc bir baln kvrmlarnn altnda, peinen taknlm bir minnet tebessmnn, i ie yaylan halkalarn grrdk. Koridorun kk kapsnn eiinde, bir niin iindeki azize heykelcii gibi kprtsz, ayakta duran Franoise'a ait olurdu bu tebessm. Bu kilise karanlna gzler biraz alnca, Franoisen ehresinde, kar gzetmeyen bir insanlk ak, ylba armaan umudunun kalbinin asil kelerinde younlatrd, yksek snflara ynelik sevecen bir sayg okunurdu. Annem serte kolumu imdikler, gr bir sesle, "Gnaydn Franoise," derdi. Bu iaret zerine parmaklarm alr, avucumdaki para, kararsz da olsa uzatlm olan bir ele derdi. Ama Combray'ye gitmeye baladmzdan beri, Franoise en iyi tandm insan olmutu. Biz onun gzdeleriydik; en azndan ilk yllarda, bize hem halama gsterdii saygy gsterir, hem de daha cokulu bir sevgi beslerdi, nk ailenin bir paras olmamzn salad itibara, (Franoise, bir ailenin fertleri arasndaki grnmez kan bana, Yunanl trajedi yazarlar kadar sayg duyard), her zamanki efendileri olmaymzn cazibesi eklenirdi. Bu yzden de, Paskalya arifesinde Combray'ye vardmz zaman, annem Franoise'a kznn, yeenlerinin hatrn, torununun sevimli olup olmadn, byynce ne olacan, bykannesine benzeyip benzemediini sorduunda, bizi mthi bir sevinle karlar, genellikle o gnlerde Combray'de buz gibi bir rzgr estiinden, havalarn henz snmam olmasna bizim admza hayflanrd. Franoisen, annesiyle babasnn yllar nceki lmne hl aladn bilen annem, ikisi ba baa kaldklarnda tatl tatl onlardan sz eder, hayatlar hakknda binbir ayrnt sorard.

Annem, Franoisen damadndan holanmadn ve damadnn varlnn, kzyla sohbetini engellediini, kzyla birlikte olmaktan ald zevki kardn sezmiti. Bu yzden de, Franoise Combray'ye birka kilometre mesafedeki evlerine ziyarete gidecei zaman, annem glmseyerek, "Franoise, ya Julien'in ii kmsa, evde yoksa btn gn Marguerite'le ba baa geirmek zorunda kalrsanz, ok zlrsnz, ama kaderinize raz olursunuz, deil mi?" derdi. Bunun zerine Franoise gler, "Hanmefendi her eyi biliyor, hanmefendi Mme Octave iin getirtilen ve insann kalbinin iini gren X nlarndan beter," der (X'i, kendisi gibi bir cahilin bu bilimsel terimi kullanmasna glerek, sahte bir zorlanmayla, kendi kendiyle alay ederek telaffuz ederdi). Ve onunla ilgilenilmesinden tr mahcup, belki aladn grmeyelim diye ortadan kayboluverirdi; kendi gibi bir kylnn hayatnn, mutluluklarnn, zntlerinin kendinden bakasn ilgilendirebileceini, sevindirip zebileceim hissetmenin holuunu ona ilk yaatan annem olmutu. Halam, biz Combray'deyken Franoisdan biraz feragat etmeye raz olurdu, nk sabahn beinden itiba ren, peksimeti andran, kolalanm, kusursuz kvrml balyla mutfanda da, bayramlk kyafetleri iindeki kadar gzel olan bu zeki, alkan hizmetkr annemin ne kadar takdir ettiini bilirdi; Franoise her ii iyi yapar, sal yerinde olsun olmasn, hi sesini karmadan, gze batmadan, ar gibi alrd, halamn btn hizmetileri arasnda, annem scak su veya sade kahve istediinde gerekten kaynar scaklkta getiren, bir tek oydu; Franoise'n dahil olduu trdeki hizmetkrlar, eve ilk defa gelen bir yabancnn en holanmad hizmetkrlardr, nk belki ev sahiplerinin bu misafire ihtiyalar olmadn ve kendilerini iten atmaktansa onu misafir etmekten vazgeeceklerini bildiklerinden,

misafirin gnln kazanma zahmetine girimeyip herhangi bir kibarlk gstermezler; ama ayn zamanda, efendilerinin, zerine titredii hizmetkrlardr, nk efendiler, bir misafirde olumlu izlenim brakan, fakat genellikle iflah olmaz bir beceriksizlii gizleyen o sahte letafete, yaltak gevezelie deer vermezler ve onlarn gerek yeteneklerini tecrbeyle bilirler. Annemlerin btn ihtiyalarnn karlandndan emin olduktan sonra, Franoise halama pepsinini vermek ve le ye meinde ne yiyeceini sormak zere tekrar yukar kar, genellikle nemli bir konuda grn belirtmesi ya da aklamada bulunmas gerekirdi: "Franoise, Mme Goupil kz kardeini almaya on be dakika ge gitti, dnebiliyor musunuz? Yolda azck oyalanr da, kiliseye, rahip kutsal ekmekle arab datrken varrsa hi amam." "Eh, olaca budur!" diye cevap verirdi Franoise. "Franoise, be dakika nce gelseydiniz, Mme Imbert'i grecektiniz, elinde Mme Callof nun sattklarnn iki misli kalnlnda kukonmazlarla geti; hizmetisinden reniverin bakalm, nereden alm. Siz bu sene btn soslara kukonmaz koyuyorsunuz ya, misafirlerimiz iin gzellerinden alrdnz." "Muhterem Peder'den almtr bana kalrsa," derdi Franoise. "Ah, Franoise'cm, muhterem Peder'den alm olur mu hi!" derdi halam omuz silkerek. "Siz de biliyorsunuz ki ufack, ie yaramaz kukonmazlar onun yetitirdikleri. Bunlar kol kadard

diyorum size. Sizin kolunuz kadar deil elbette, benim kolum kadar, bu sene daha da zayfladlar zavall kollarm... Franoise, deminki patrty iitmediniz mi? Benim kafam kazan gibi oldu." "Hayr, Madame Octave." "Ah, yavrum, yce Tanrya kredin, kafanz pek salamm. Maguelone, Doktor Piperaud'yu armaya gelmi. Doktor hemen kt, birlikte L'oiseau Soka'na dndler. Herhalde ocuklardan biri hastaland." "Yce Tanrm!" diye i geirirdi Franoise; tanmad birinin bana bir dert geldiinde, dnyann br ucunda da olsa, mutlaka inlemeye balard derhal. "Franoise, lm am kimin iin ald kuzum? Ah, Tanrm, Mme Rousseau iin olmal. Geen akam vefat ettiini unuttum gitti. Ah, ah, zavall Octave m ldnden beri kafam yerinde deil, yce Tanrmn beni de arma vakti geldi artk. Kzcazm, sizin de vaktinizi alyorum." "Ne olacak Madame Octave, benim vaktim o kadar kymetli deil, vakti yaratan, bize parayla satmad ya. Yine de gidip u atee bir bakaym, snm olmasn." Franoise'la halam, gnn ilk olaylarn bu sabah seansnda bylece birlikte deerlendirirlerdi. Ama bazen bu olaylar ylesine esrarengiz ve ciddi bir nitelie brnrlerdi ki, halam Franoise'n yukarya kmasn bekleyemezdi; ite o zaman, art arda drt kere alman zilin dehetengiz sesi evi nlatrd.

"Madame Octave, pepsin saati gelmedi ki," derdi Franoise. Yoksa bir zafiyet mi hissettiniz?" "Yok, canm." derdi halam, "aslnda doru, artk zafiyet hissetmediim bir an yok gibi, biliyorsunuz; bir gn Mme Rousseau gibi kendimi tanyamadan can vereceim; ama zili bunun iin almadm. ster inann, ister inanmayn, Mme Goupile hi tanmadm bir kz ocuuyla grdm az nce, sizi grdm kadar aka hem de. Hadi gidip Camustan birazck tuz alverin. Thodore mutlaka biliyordur kim olduunu." "Canm, M. Pupin'in kzdr," derdi, sabahtan beri iki kere Camus'a gitmi olduundan, hazrdaki bir aklamay benimsemekten yana olan Franoise. M. Pupinin kz m? Ah, Franoisecm, ne diyorsunuz? yle olsa tanmaz mym?" "Byk kzm demiyorum ki Madame Octave, k sylyorum, Jouy da, yatl okulda olan. Bu sabah ben de grdm galiba onu." "Ha, o baka," derdi halam. "Bayram iin geldi herhalde. imdi anlald! Bayram tatiline gelmi olacak mutlaka. Bu durumda Mme Sazerat birazdan le yemeine kz kardeine gelir. Tabii canm! Galopin'in ra da elinde bir turtayla geti, grdm! Grrsnz bakn, o turta mutlaka Mme Goupil'e gidiyordur." "Mme Goupil'in misafirleri varsa, az sonra herkes le yemeine gelir Madame Octave, saat epeyce ilerledi nk" derdi Franoise; le yemeiyle ilgilenmek zere aa inmek iin

sabrszlandndan, halama byle bir oyalanma frsat kacana sevinirdi. Halam, "Yok canm, on ikiden nce gelmezler," diye cevap verirdi, mtevekkil. Bir yandan da endieyle saate bir gz atar, ama her eyden vazgemi olduu halde, Mme Goupil'in le yemeine misafirleri olduunu renmenin kendisine bylesine heyecanl, fakat maalesef bir saatten de fazla beklemek zorunda kalaca bir haz verdiini gstermemek iin, baklarn hemen karverirdi. "stelik tam benim le yemeime denk gelecek," diye kendi kendine eklerdi, alak sesle. le yemei, halam iin yeterli bir oyalanmayd, beraberinde bir elence da ha istemezdi. "Bari unutmayn da, kremal yumurtam dz tabakta verin. "zeri yazl resimlerle ssl tek tabaklar, bu dz tabaklard ve halam her yemekte, o gn verilen taban zerindeki yazlar okuyarak oyalanrd. Gzln takp hecelerdi: Ali Baba ve Krk Haramiler, Aleddin'in Sihirli Lambas; sonra da glmseyerek, "Gzel, ok gzel," derdi. "Aslnda Camus'a gidebilirim..." derdi Franoise, halamn artk kendisini gndermeyeceinden emin olunca. "Yok, canm, gerek yok, Mile Putindir mutlaka. Franoisecm, kusura bakmayn, bo yere yukar kardm sizi." Oysa halam, Franoise' bo yere armadn bilirdi, nk Combray'de "hi tanmadmz" bir kii, bir mitoloji tanrs kadar inanlmas g bir varlkt. Ve zaten Saint-Esprit Soka'nda veya Meydan'da, bu artc grntlerden biri ne zaman ortaya ktysa, sk aratrmalar sonucunda, hayal rn kahraman, Combray'li birilerinin filanca dereceden akrabas sfatyla, yani

medeni durumu itibaryla, kiisel veya soyut dzeyde "tandmz biri" boyutlarna indirgenmiti mutlaka. Mme Sauton'un askerden dnen olu, Barahip Perdreau'nun manastrdan ayrlan yeeni, rahibin Chteaudun'de tahsildar olup da yeni emekliye ayrlan veya bayram iin gelmi olan aabeyi gibi. Bunlar ilk grldklerinde, srf derhal tannmadklar iin, Combray'de hi tanmadmz insanlar bulunduunu zannetmenin heyecan yaanmt. Oysa Mme Sauton da, rahip de, "misafir" beklediklerini ok nceden bildirmilerdi. Akam eve dndkten sonra yukar kp halama gezintimizi anlattmda, Pont-Vieuxnn yaknnda bykbabamn tanmad bir adama rastladmz sylemek gibi bir tedbirsizlikte bulunursam, halam, Bykbabann hi tanmad bir adam m? Olur, mu hi yle ey!" diye haykrrd. Yine de bu haber yreini biraz hoplattndan, iyice emin olmak isterdi, bunun zerine bykbabam artlrd. "Pont-Vieux'nn orada kiminle karlatnz daycm? Hi tanmadnz bir adam myd?" "Tanmaz mym canm," diye cevap verirdi bykbabam, "Prosper'di, Mme Bouillebuf n bahvannn kardei." "Ha, iyi yleyse!" derdi halam rahatlayarak, yz hafife kzarrd; sonra da alayl bir glmsemeyle omuz silkip eklerdi: "Hi tanmadnz bir adamla karlatnz syledi de!" Bana, bir dahaki sefere daha dikkatli davranmam ve byle dnmeden konuup halam telalandrmamam tembihlenirdi. Combray'de herkes herkesi, hem insanlar, hem de hayvanlar o kadar iyi tanrd ki, halam tesadfen "hi tanmad" bir kpein sokaktan getiini grecek olsa, durmadan bunu dnr, mantk yrtme becerisini ve bo saatlerini tmyle bu akl almaz ola ya hasrederdi.

"Mme Sazerat'nn kpeidir," derdi Franoise, sylediine kendi de pek inanmamakla birlikte, halam rahatlatmak iin, "kafa patlatmasn" diye. Eletirici zihni bir gerei bu kadar kolay kabul etmeyen halam, "Sanki ben Mme Sazerat'nn kpeini tanmyorum!" diye cevap verirdi. "Haa! M. Galopin'in Lisieux'den getirdii yeni kpek olmal bu." "Ha, o olabilir, evet." "Pek tatl bir hayvanm," diye eklerdi Franoise, Theodore'dan ald bilgiyi aktararak, "insan gibi akllym, hi huysuzluu yokmu, hep sevecen, hep nazikmi. Bu yata byle kibar hayvan az bulunur. Madame Octave, ben gitmek zorundaym, oyalanacak vaktim yok, saat neredeyse on oldu, henz frnm yanmad, kukonmazlarm ayklayacam daha." "Franoise, yine mi kukonmaz! Siz bu sene basbaya kukonmaz hastalna yakalandnz, Parisli misafirlerimizi bktracaksnz!" "Hi olur mu, Madame Octave, ok seviyorlar onlar kukonmaz. Kiliseden a dnecekler, grrsnz, hi nazlanma dan yerler." "Onlar imdi kiliseye varmlardr bile; vakit kaybetmeyin en iyisi. Haydi, siz yemeinizin bana dnn."

Halam Franoise'la bu ekilde hasbhal ederken ben de annemlerle birlikte ayine giderdim. Kilisemizi o kadar ok severdim ki; olduu gibi gzmn nnde imdi! Altndan getiimiz eski, kapkara, kalbur gibi delik deik olmu giri sundurmasnn keleri (tpk biraz ilerisindeki vaftiz kurnas gibi), yamulmu ve oyulmutu. Sanki kiliseye giren kyl kadnlarn harmanilerinin ve kutsanm sudan alan ekingen parmaklarnn hafif dokunuu, asrlarca tekrarlana tekrarlana tahrip etme gc edinerek ta andrabilmi, araba tekerleklerinin her gn srtnerek snr tanda izler brakmalar gibi, tata izler amt. Orada gml olan Combray barahiplerinin asil kalntlarnn adeta ruhani bir deme haline getirdii koro yerindekimezar talar bile, cansz ve sert bir madde deildiler. nk zaman onlar yumuatm, bal gibi akkanlatrmt. Kendi dikdrtgen erevelerinin dna tamlar, bir yerde, sar bir dalga, iekli, gotik bir byk harfi nne katp srklemi, mermerin beyaz menekelerini kaplamt. te yanda tekrar toparlanmlar, zl Latince yazy daha da sktrm, bu ksaltlm harflerin dzenleniinde bir deiiklik daha yapm, dier harfleri haddinden fazla yaylm olan bir kelimenin iki harfini birbirine yaklatrmlard. Gnein kendini pek az gsterdii gnler, vitraylarn en ok har elendii zamand; dolaysyla, darda hava kapalysa, kilisede prl prl olacan bilirdik. Vitraylardan biri, boydan boya, iskambil ktlarndaki papazlara benzeyen, ta tepede, tatan sayvannn altnda, gkyzyle yeryz arasnda yaayan tek bir ahsiyetle kaplyd.(bazen hafta ii gnlerde, le vakti, ayin saati deilken havalandrlm, bo kilisenin daha insani ve atafatl grnd, gne vurmu gzel ahaplaryla, adeta ortaa slubunda bir otelin oyma tal, boyal caml lobisi gibi, iinde yaanabilirmi izlenimi uyandrd ender anlardan birinde vitrayn eik, mavi

yansmasnda, bir an Mme Sazerat'nn diz kt, yanndaki dua iskemlesine, le yemei iin karki pastaneden ald, sicimlerle balanm ptifur paketini brakt grlrd). Bir baka vitrayda, eteklerinde bir arpmann yer ald, pembe bir kar tepesi, afan kzllyla ldayan kar tanelerinin yapp kald bir cam gibi, karmakark tipisiyle iirdii pencereyi krayla kaplamt adeta. (muhtemelen ayn afak kzll, altar panosunu da yle canl renklere boyamt ki, bu renkler, sanki taa sonsuza dek sabitlenmemi de, dardan gelen bir k huzmesi tarafndan geici olarak oraya yerletirilmi, az sonra kayboluvereceklermi gibi grnrlerdi). Btn vitraylar o kadar eskiydi ki, yer yer, gmi eskilikleri, asrlarn tozuyla ldar, o gzel, camdan, anm naklar, iplik iplik parlard. st ksmda yer alan vitraylardan biri, mavi rengin hkim olduu, yaklak yz kk drtgene blnmt ve muhtemelen VI. Charles' oyalam olan iskambil oyunlarn hatrlatrd. Ama bir k huzmesinin parlamasnn veya gezinen baklarmn, kh snp kh yanan vitraya, seyyar ve benzersiz bir yangn tamasnn ardndan, cam, bir tavus kuu kuyruunun deiken parltsna brnr, sonra da titreen, oynak, alev alev, olaanst bir yamur olup, karanlk, kayalk tavandan aaya, rutubetli duvarlar boyunca damlar, ellerinde ayin kitaplaryla ilerleyen annemle babam, ylankavi sarktlarla sedeflenen bir maarann girintisinde izliyormuum izlenimi uyandrrd bende.Birka saniye sonra, baklava biimli kk vitraylar, dev bir madalyo na yan yana kaklm safirlerin derinlikli saydamln, krlmaz sertliini edinmi olurlar, ama arkalarnda, btn bu deerli eylerden daha ok sevilen gnein glmsedii hissedilirdi. Gne, deerli talan sarmalayan mavi ve yumuak k selinde de, meydann kaldrmlar veya pazardaki hasrlarn zerinde olduu kadar

kolay tannrd.Hatta Paskalya'dan nce Combray'ye gittiimizde, ilk pazarlar, sra unutmabenilerden dokunmu bu gz kamatrc, yaldzl haly, adeta tarihten, Aziz Louisinin torunlarndan kalma bir ilkbahar mjdelercesine sererek, topran henz plak ve kapkara olduunu unutturur, beni avuturdu. Dikey tezghta dokunmu iki duvar halsnda, Ester'in ta giymesi anlatlyordu (Asuerus'un, bir Fransz kralnn ehresine, Ester'in de, bu kraln k olduu, Guermantes'lardan bir soylu hanmn yz hatlarna sahip olduu sylenirdi).Hallarn solmu renkleri resme bir ifade, bir vurgu, bir k katmlard. Esterin dudaklarnda, snr izgisinin tesine tam bir pembe lik dalgalanyordu; elbisesinin sars yle gevek, yle cmerte yaylyordu ki, sanki bir younluk kazanm ve gerileyen fonda ileri frlamt. Aalarn yeili, yn ve ipekten dokunmu halnn alt ksmlarnda canlln korumakla birlikte st ksmlarda solmu olduundan, sararan, yksekteki dallar, koyu renk gvdelerin zerinde daha soluk bir tonda, adeta grnmez bir gnein aniden yansyan eik nlaryla yaldzlanp silikleerek belirginlik kazanyordu. Btn bunlar ve zellikle de, benim nazarmda neredeyse efsane kahraman olan ahsiyetle re ait, deerli eyalar (Aziz Eloi tarafndan ilendii rivayet edilen, Dagobert tarafndan verilmi altn ha, II. Ludwig'in oullarnn, somaki ve mineli bakrdan mezar), kilisede yerlerimize doru ilerlerken bende, tpk bir kayada, bir aata, minik bir glde perilerin tabiatst, elle tutulur izlerine rastlayp aran bir kyl gibi, adeta bir periler vadisinde ilerliyormuum duygusunu yaratarak, kiliseyi benim gzmde kentin geri kalanndan tamamen farkl bir yer haline getirirdi: Kilise, dizi dizi ke merleri,

apelleri aarak, sadece birka metrelik bir mesafenin deil, adeta muzaffer kt art arda dnemlerin de zerinde hkimiyet kurmu olan ve asrlar boyunca uzanan nefiyle, drt boyutlu drdnc boyut Zaman'd- bir meknd sanki amansz, yrtc XI. yzyl, kaln duvarlarnn arkana gizlenmiti. Kaba moloz talarla tkanm, kreltilmi hantal ki. nereleri, sadece an kulesi merdiveninin giri sundurmasnn yannda at derin yarktan grlebilir, hatta orada bile, kaba saba, suratsz, kt giyimli erkek kardelerini yabanclar grmesin diye glmseyerek nne geen ablalar misali, nde cilveleerek dip dibe dizilmi zarif gotik arkalarn arasndan zar zor grlrd. Aziz Louis'yi seyretmi olan, hl da gryormu hissi veren kulesi, Meydan'n zerinde, gkyzne ykselirdi. Yeralt mezarlar ise, bir Merovenj karanlna gmlrd, burada, tatan, devasa bir yarasann derisini andran damar damar, karanlk kubbenin altnda el yordamyla bize yol gsteren Theodore'la kz kardei, Sigebert'in kk kznn mezarn bir mumla aydnlatrlard. Mezarn stndeki derin fosil izine benzeyenyar, "Frank prensesinin ldrld gece, u andaki apsisin bulunduu yerde asl duran kristal lambann, altn zincirlerinden kendi kendine kopup kristali krlmadan, alevi snmeden taa gmlerek, ta eriterek" at rivayet edilirdi. Combray Kilisesi'nin gerekten bir apsisi olduu sylenebilir mi bilmem. O kadar kaba, estetikten ve hatta dinsel cokudan o kadar yoksundu ki! Dardan grldnde, apsisin bakt y ol kava aada kaldndan, kaba duvar, hi dzeltilmemi, st sivri akllarla kapl, moloz tatan, kiliseye benzer hibir zellii olmayan bir oturtmalk zerinde ykselirdi, vitraylar ar yksekteymi izlenimi uyandrr, bir btn olarak da, k ilise

duvarna deil, hapishane duvarna benzerdi. phesiz daha sonralar, grm olduum btn o muhteem apsisleri hatrladmda, Combray Kilisesi'nin apsisini onlarla karlatrmak hi aklma gelmezdi. Yalnz bir gn, bir tara ka sabasnda, bir keyi dndm ve darack sokan kesitii bir kavan karsnda, vitraylar tepede, Combray Kilisesi'nin apsisi gibi asimetrik, kaba ve ar yksek bir duvar grdm. O zaman, Chartres veya Reims'te olduu gibi kendi kendime, din duygusunun ne kadar gl ifade edilmi olduunu dnmedim de, gayri ihtiyari, "Kilise!" diye haykrdm. Kilise! Kuzey kapsnn bulunduu Saint-Hilaire Soka'nda, bir yanndaki M. Rapin'in eczanesiyle br yanndaki Mme Loiseau'nun evine bitiik, teklifsiz; Combray'de sokak numaralan olsa, zerinde bir kap numaras olabilecek, postacnn sabahlar M. Rapin'in dkknndan kp Mme Loiseau'nun evine uramadan nce uramas beklenebilecek, sade bir Combray'li vatanda; her eye ramen, kiliseyle onun dndaki her ey arasnda, zihnimin asla amay baaramad bir snr vard. Mme Loiseau'nun penceresindeki kpeiekleri, dallarn her yana ba aa uzatmak gibi kt bir alkanlk edinmilerdi. ieklerin, iyice bydklerinde, btn ileri gleri, kzarm, morarm yanaklarn kilisenin lo cephesine dayayp serinletmek olduu halde, bu yzden kpeiekleri gzmde bir kutsallk kazanmyordu; ieklerle yaslandklar kararm ta arasnda, gzlerim bir mesafe gremese de, zihnim bir uurum gryordu. Saint-Hilaire'in an kulesi, ta uzaklardan, unutulmaz ekli Combray'nin henz grnmedii ufka izildiinde, hemen tannrd; babam, Paskalya haftasnda bizi Paris'ten getiren trenin

penceresinden bakp, gkyznde hzla ykselen, kk demir horozu bir o yana, bir bu yana dnen an kulesini grdnde, "Haydi, battaniyeleri toplayn, geldik," derdi. Combray'de yaptmz en uzun gezintilerden birinde, darack yolun anszn dev bir platoya ald bir yer vard; ufuktaki trtkl ormanlarn zerinde, Saint-Hilaire'in an kulesinin sivri tepesi, tek bana ykselirdi, ama o kadar incecik ve pespembeydi ki. Sanki bu manzaraya, sadece tabiattan oluan bu tabloya birisi minik bir sanat iareti, tek bir insan izi katmak istemi ve gkyzne bir trmk atvermiti. an kulesine yaklap yan bandaki daha alak, yars ykk, drt ke kule de grldnde, zellikle talarn krmzms koyu rengi arpard insan; sisli sonbahar sabahlarnda ise, balarn frtnal moru zerinde ykselen an kulesi, neredeyse Japonsarma renginde, koyu krmz bir harabeyi andrrd. ounlukla eve dnerken bykannem meydanda, an kulesine bakmak zere beni durdururdu. Kulenin, sadece insan yzne deil, baka eylere de gzellik ve vakar katan o doru, zgn orantya uygun mesafede, ikier ikier st ste dizilmi pencerelerinden, dzenli aralklarla karga srleri frlar. Sanki kendilerini grmezmi gibi yaparak oynamalarna izin veren eski talar anszn yaanmaz olmu, snrsz bir hareket kabiliyeti kazanarak kargalara vurmu, onlar itmi gibi, bir sre lk la havada dnerlerdi. Ardndan, akamn mor kadifesini karmakark, her ynde izdikten sonra, birden sakinleip tekrar kuleyle btnleirler, uursuzluu brakp uysallarlard; deiik yerlere konmu olan birka karga, hi kprdamyormu gibi grnr, belki ara sra havada bir bcek kapar, an kulesinin tepesinde, bir dalgann stndeki balknn kprtsz lyla

bekleyen martlar gibi dururdu. Bykannem nedenini pek bilmese de, Saint-Hilaire'in an kulesini, bayalktan, zentiden ve apszlktan uzak bulurdu; bunlar, byk halamn bahvannn yapt gibi insan eliyle gdkletirilmemi olan tabiat ve deha rnlerini sevmesine, salkl bir etkileri olduuna inanmasna yol aan etkenlerdi. phesiz kilisenin grnen btn blmleri, kiliseyi dier binalardan farkllatran dnceyi emmi gibiydiler, ama bu dnce, kendi bilincine an kulesinde varyor, bireysel ve sorumlu bir varlk kazanyordu adeta. an kulesi, kilisenin szcsyd. Bykannem zannederim ak seik dile getirmese de, Combray Kilisesi'nin an kulesinde, hayatta en deer verdii zellikleri, yani doall ve vakar buluyordu. Mimarlk konusunda bilgisi olmayan bykannem, "ocuklar, benle alay edin isterseniz, kurallara baklrsa gzel olmayabilir, ama o tuhaf, eski ehresi benim houma gidiyor. Eminim piyano alsa, ruhsuz almazd," derdi. an kulesine bakarken, dua etmek zere kavumu eller gibi yukar doru birbirine yaklaan tatan yamalarnn cokulu eimini baklaryla izlerken, klahn szlyle yle btnleirdi ki, baklar da klahla birlikte havaya frlard adeta. Bir yandan da, batan gnein sadece en tepesini aydnlatt talara, bu gneli, kla yumuam blgeye girdikleri anda, birden ok daha yukarda, uzakta grnen, bir arknn bir oktav yukardan, "falsetto"yla batan alnmasn andran eski, anm talara dosta glmserdi. Kentteki btn faaliyetleri, saatleri ve manzaralar, SaintHilaire'in an kulesi ekillendirir, talandrr ve kutsard. Odamdan baktmda, an kulesinin sadece arduvazla kaplanm tabann grrdm; yaz mevsiminin scak pazar sabahlarnda, kara bir gne gibi parlayan arduvazlar grdmde, kendi

kendime, "Aman Tanrm! Saat dokuz! nce Leonie Halam pp sonra da ayine yetieceksem hemen hazrlanmalym," der. O srada Meydan'a vuran gnein rengini, pazar yerinin scan ve tozunu, annemin ayinden nce belki bir mendil almak zere girecei (ve dkkn kapatmaya hazrlanan, az nce bayramlk ceketini giymek ve be dakikada bir, en hazin koullarda bile, giriken, sefih, i bitirici bir tavrla birbirine srtt ellerini sabunlamak zere arka tarafa gitmi olan patronun iki bklm eilerek gsterecei mendillere bakaca) aartlmam bez kokan dkknn nndeki stor glgelerini en ufak ayrntlarna varncaya kadar bilirdim. Gzel havay frsat bilip Thiberzy'den le yemeine gelmi olan akrabalarmz dnerek, her zamankinden daha byk bir rek getirmesini sylemek zere ayinden sonra Theodore'a uradmzda, kendi de iri, nar gibi kzarm, kutsanm bir ree benzeyen, gnein yapkan pullar ve damlack larla kaplad, sivri ucu gkyzne batm an kulesi olurdu karmzda. Akamlar gezmeden dnerken, az sonra anneme iyi geceler dileyip bir daha kendisini gremeyeceimi dndm srada, yani gnn sonunda ise, an kulesi, aksine o ka dar yumuack bir grnt arz ederdi ki, kulenin arlyla ezilen, ona yer amak iin hafife ukurlap kenarlar kabaran solgun gkyzne gmlm, kahverengi kadifeden bir minderi andrrd. Etrafnda dnen kularn lklaryla sessizlii daha da artar, klah daha yksee frlar, kelimelerle ifade edi lemeyecek bir nitelik kazanrd adeta. Kilisenin arkasna den, kilisenin kendisinin grnmedii sokaklarda alveri yaptmzda bile, her ey, evlerin arasndan

frlayan, byle tek bana grldnde belki daha da et kileyici olan an kulesine gre dzenlenmi gibi gelirdi bana. phesiz, bu ekilde grldklerinde daha gzel olan birok an kulesi vardr; Combray'nin kasvetli sokaklarndan farkl bir estetie sahip, damlarn zerinde ykselen an kulelerinden olumu eitli resimler nakolmutur hafzama. Normandiya'nn Balbec'e yakn, tuhaf bir kentinde, eitli nedenlerle sevdiim ve itibar ettiim, XVIII. yzyldan kalma iki byleyici kona asla unutamam; merdivenden nehre doru uzanan gzelim baheden bakldnda, konaklarn arkasnda kalan kilisenin gotik klah, ikisinin arasndan ge ykselir ve adeta iki evin cephesini noktalar, tamamlar; ama ylesine farkl, benzersiz, halkal, pembe ve cilaldr ki, tpk kumsalda iki dz, yass, kusursuz tan arasna skm, koni biimindeki, parlak srl bir deniz kabuunun lal rengi, trtkl klahnn talardan ayr oluu gibi, konaklarla bir btn oluturmad aka bellidir. Paris'te, ehrin en irkin semtlerinden birinde bile, yle bir pencere bilirim ki, birok deiik sokakta yer alan, bir araya ylm damlardan ve mor, bazen krmzms, bazen de, atmosferin kard en sekin "suretlerde, kllerden damtlm siyahlkta bir kubbeden oluan art arda iki, hatta ayr plan grlr. Saint-Augustin Kilisesi'ne ait olan bu kubbe, bu Paris manzarasna, Piranesi'nin kimi Roma manzaralarnn havasn verir. Ne var ki, bu kk gravrlerden hibirine, hafzam, ne kadar zevkle hatrlasa da, uzun sre nce kaybettiim eyi, yani nesneleri birer grnt olarak alglamamza deil de, benzeri olmayan insanlarmasna onlara inanmamza yol aan duyguyu koyamadndan, hibiri, Combray'nin, kilisenin arkasna den sokaklardaki an kulesi grntsnn hatras gibi hayatmn derin bir blmn hkimiyeti altnda bulundurmaz. Combray Kilisesi'nin an kulesini ister saat bete,

postaneden mektuplar almaya giderken, birka ev tenizde, solda, damlarn oluturduu izgiden anszn tek bana ykselen bir doruk olarak grn; ister aksine, Mme Sazerat'nn hatrn sormak istediinizde, bu izginin, dier yamata tekrar alaln baklarnzla izleyerek, an kulesinden sonra ikinci sokaa dneceinizi dnn; ister biraz daha uzaklap istasyona giderken yandan, dnnn deiik bir nnda yakalanm bir geometrik ekil gibi profilden yeni yzeylerini ve kelerini fark edin; ister Vivonne kylarndan, an kulesinin klahn gkyznn ortasna frlatmak iin gsterdii abayla ortaya km gibi grnen, perspektifin ykselttii, kendini kasm, kuvvetli apsise bakn; daima dnp dolap an kulesine gelirdiniz, an kulesi her an her eye hkimdi, beklenmedik bir doruktan evlere seslenir, adeta bedeni insanlarn arasna karm olduu halde kalabalktan ayrabildiim Tanrnn havaya kaldrd parmaymasna, nmde dikilirdi. Bugn hl byk bir tara kentinde veya Paris'in pek bilmediim bir semtinde yol sorduum birisi, yolu tarif ederken uzak ta bir hastane kulesini, kesinden dnmem gereken bir sokan banda, rahip balnn sivri ucunu havaya dikmi bir manastr an kulesini kerteriz noktas olarak gstermise eer. Hafzam o sevgili, kayp grntyle belli belirsiz, ufack bir benzerlik bile bulsa, yolu tarif eden ahs, doru ynde ilerlediimden emin olmak iin dnp bakacak olursa, benim, gezintiyi veya ii unutup orackta kalakaldm, hi kprdamadan saatlerce an kulesinin karsnda durup hatrlamaya altm. Benliimin derinliklerinde, unutu rmanda kaybolmu bir diyarn yeniden fethediliini, surlarnn ekilip yeniden kuruluunu hissettiimi grr hayretle. Elbette o zaman tekrar yola der, az nce yolu

sorduum zamankinden daha byk bir telala yolumu bulmaya alr, bir sokaa saparm... Ama...Kalbimin iinde bir sokaa... Ayinden sonra, kiliseden eve dnerken, Paris'te mhendis olarak alt iin uzun tatiller dnda Combray deki evinde ancak cumartesi akamndan pazartesi sabahna kadar kalabilen M. Legrandin'le karlardk ounlukla. M. Legrandin, ok baarl olduklar bilimsel kariyerlerinin haricinde bambaka bir edebiyat ve sanat kltrne sahip olan, bu kltr mesleki uzmanlklarnda kullanmayp sohbetlerinde yanstan kiilerdendi. Birok edipten daha aydn (o zamanlar, M. Legrandin'in yazar olarak bir hreti olduunu bilmiyorduk ve bir iirini nl bir mzisyenin bestelediini rendiimizde ok ardk), birok ressamdan daha yetenekli olan bu kiiler, srdkleri hayatn aslnda onlara uygun olmadn dnr ve bilimsel mesleklerine ya hayal glerini de kullanarak aldrszca, ya da zenli, marur, kmser, hznl ve titiz bir dikkatle yaklarlar. Uzun boylu, endaml, uzun sar bykl, zarif ve dalgn ehreli, mavi gzl, ylgn bakl, incelikli bir nezaket sergileyen, bildiimiz herkesten apayr bir sohbeti olan M. Legrandin, kendisini daima rnek olarak gsteren ailemin nazarnda, hayata son derece soylu ve hassas bir biimde yaklaan, sekinlik timsali bir adamd. Bykannemin kendisinde bulduu tek kusur, biraz fazla gzel, fazla kitabi konumas, hep havada uuan, geni, yumuak kravatlarmdaki ve neredeyse okul ocuklarmnkine benzer, dz ceketindeki doalln, dilinde bulunmamasyd. Bykannem, onun sk sk aristokrasiye, yksek sosyete yaayna ve "hi phesiz, Aziz Paulus'un balanmas imknsz gnahtan bahsederken kastetmi olduu" snoplua kar yapt ateli konumalara da arrd.

Yksek sosyete hrs bykannemin hi hissetmedii, hatta anlayamad bir duygu olduundan, bu hrs bylesine hararetle knamak da ona biraz anlamsz gelirdi. Ayrca, kz kardei Balbec yaknlarnda yaayan, Aa Normandiyal bir asilzadeyle evli olan M. Legrandin'in soylulara byle iddetle saldrmasn, hatta hepsinin 1789 devrimi srasnda giyotinden geirilmediine hayflanacak kadar ileri gitmesini biraz uygunsuz bulurdu. M. Legrandin, karlatmzda, "Selam, dostlar!" diyerek yaklard bize. "Burada uzun sre kalabildiiniz iin anslsnz; benim yarn Paris'e, kk deliime dnmem gerekiyor." Sonra kendine has hafif alayl, hayal krkl ifade eden, biraz dalgn glmsemesiyle, "Evimde gereksiz eyalarn hepsi var phesiz. Sadece gerekli olan ey eksik: buradaki gibi kocaman bir gkyz paras. Hayatnzn stnde hep bir gkyz paras bulundurmaya aln yavrucuum," diye eklerdi bana dnerek. "Ender bulunur nitelikte, zengin bir ruha, bir sanat mizacna sahipsiniz, ihtiyalarn karlayn onun." Eve dndmzde halam, Mme Goupil'in ayine ge kalp kalmadn sorunca, ona cevap veremezdik. stelik kilisede bir ressamn altn, Kt Gilbert'in vitrayn kopya ettiini syleyip, huzursuzluunu artrrdk. Derhal bakkala gnderilen Franoise, hem kilisede ilahi syleyip temizlik yapt, hem de bakkal ra olduu iin eitli muhitlerle ilikisi ve snrsz bilgisi olan Theodore'u bulamayp eli bo dnerdi. "Ah!" diye iini ekerdi halam, "Eulalie'nin gelecei saati iple ekiyorum. Ondan baka kimse bu konuda bilgi veremez bana."

Eulalie, bir aya aksayan, hamarat bir kzd, kulaklar ar iitirdi. Kkken hizmetine verildii Mme de la Bretonnerie'nin lmnden sonra "emekliye" ayrlm, kilisenin yannda bir oda tutmutu; durmadan kiliseye, ayine, ayin saatleri dnda da, bir dua okumaya veya Theodore'a yardm etmeye inerdi; geri kalan zamanlarda da, Leonie Halam gibi hasta insanlar ziyaret edip sabah ya da ikindi duasnda neler olduunu anlatrd kendilerine. Eski patronlarnn kendisine dedii mtevaz ayla ufak bir katk olarak ara sra rahibin veya Combray kilise muhitinden bir baka nemli ahsiyetin amar iiyle ilgilenmekte bir saknca grmezdi. Siyah uhadan bir harmani giyer ve enesinin altndan balanan, rahibelerinkine benzer beyaz bir balk takard; yanaklarnn bir ksm ve kemerli burnu, bir cilt hastal yznden, kariei gibi koyu pembeydi. Eulalie'nin ziyaretleri, muhterem Peder'den baka neredeyse hi misafir kabul etmeyen Leonie Halamn en byk elencesiydi. Halam, dier ziyaretilerinin hepsini birer ikier bertaraf etmiti, nk onun nazarnda hepsi, nefret ettii iki insan kategorisinden ya birine, ya brne giriyordu. Bu kategorilerden birincisi, bandan ilk savd, en kt insanlardan oluuyordu. Bunlar, halama "kendini dinlememesini" tleyen ve gneli havada kk bir yryn ve gzel, az pimi bir biftein ona (iki damlack Vichy suyunun arln midesinde on drt saat tayan halama!) srekli yatmaktan ve ald ilalardan daha iyi gelecei tezini -sadece knayan suskunluklarla veya pheli tebessmlerle de olsasavunan kiilerdi. Dier kategorideki kiiler ise, halamn zannettiinden de ciddi bir hastal olduunu, gerekten syledii kadar hasta olduunu dnr gibi grnenlerdi. Dolaysyla bir iki tereddtten sonra, Franoisen iyi niyetli srarlar zerine yukar kmalarna izin verilen ve ziyaretleri

srasnda ekinerek, "Hava gzel olduunda biraz gayret etseniz, acaba..." demeyi gze alarak kendilerine gsterilen ltfa hi mi hi layk olmadklarn kantlayanlar da, aksine, halam, "Ktym, ok ktym, sonum yaklat, sevgili dostlarm," dediinde, "Ah! nsann sal bir kez elden gitmeyegrsn! Ama daha uzun sre byle dayanabilirsiniz," diye cevap verenler de, bir daha asla kabul edilmeyeceklerinden emin olabilirlerdi. Halam yatt yerden, bunlardan birini, kendisini ziyaret etme niyetiyle SaintEsprit Soka'ndan geerken grdnde veya zilin alndn duyduunda korkuya kaplrd. Bu durumu glmseyerek karlayan Franoise, halamn onlar geri evirmek iin bavurduu, daima etkili olan kurnazlklara ve halam gremeden dnen ziyaretilerin bozum olmu yzlerine, gzel bir oyun gzyle bakar, glmsemesi kahkahaya dnrd; aslnda, bu kiilerle grmek istemedii iin hepsinden stn olduuna hkmettii hanmn ok takdir ederdi. Ksacas, halam hem uygulad perhizin onaylanmasn, hem aclarna zlnmesini, hem de gelecei konusunda teskin edilmeyi isterdi. te Eulalie btn bunlar mkemmelen yerine getirirdi. Halam kendisine bir dakika iinde yirmi kere, "Sonum geldi, Eulalie iim," dese, Eulalie yirmi kere, "Madame Octave, hastalnz o kadar iyi tanyorsunuz ki, daha dn Mme Sazerin'in de dedii gibi, yz yana kadar yaarsnz," diye cevap verirdi. (Eulalie'nin, tecrbenin getirdii saysz tekzibin sarsmay baaramad, en salam inanlarndan biri Mme Sazerat'nn adnn Mme Sazerin olduuydu.) "Ben yz yama kadar yaama peinde deilim," diye cevap verirdi, mrne belirli bir vade biilmemesini tercih eden halam.

Eulalie ayrca halam yormadan oyalamay en iyi bilen insan olduundan, beklenmedik bir engel kmadka her pazar dzenli olarak yapt ziyaretler, halam iin, pazar gnleri nce neeyle bekledii, ama Eulalie birazck gecikecek olsa, ar alk gibi bir strap kaynana dnveren bir zevkti. Eulalie ok gecikirse, bekleyiin zevki ikence haline gelir, halam gzn saatten ayramaz, esner, zafiyet hissederdi. Eulalie zili gnn sonunda, artk kendisinden umut kesilmiken alarsa, halam neredeyse fenalk geirirdi. Aslnda pazar gnleri bir tek bu ziyareti dnrd; le yemei biter bitmez, Franoise, halam "megul etmek" zere yukar kmak iin sabrszlanr, bizim yemek odasn bir an nce boaltmamz isterdi. Ama biz (zellikle gzel havalarn Combray'ye yerlemesinden itibaren), kibirli le saati, Saint-Hilaire an kulesini sesli tacnn on iki ieiyle bir an armalandrp kuleden aa inerek soframzn etrafnda, kilise knda teklifsizce bize katlm olan kutsanm ekmein yannda nladktan ok sonra, scaktan ve zellikle de yemekten arlam halde, hl Binbir Gece Masallar tabaklarnn banda oturuyor olurduk. nk Franoise artk bize bildirmeye bile gerek duymad, deimez yumurta, pirzola, patates, reel ve peksimet ana mensne, tarlalardaki ve meyve bahelerindeki tarma, gelgitin rnlerine, ticaretin tesadflerine, komularn nezaketine ve kendi dehasna bal olarak ve soframz, XIII. yzylda katedrallerin ana kaplarna yontulan drt yaprakl ssler gibi, mevsimlerin dnn ve hayatn olaylarn yanstacak ekilde satc kadn ok taze olduu konusunda srar ettii iin bir kalkan bal, Roussainville- le-le-Pin pazarnda grp ok beendii iin bir hindi, daha nce o ekilde pimiini bize hi yedirmedii iin ilikli yabanenginar, ak hava insan acktrd ve saat yediye kadar sindirmeye bol bol vakit olduu

iin kzarm but, deiiklik olsun diye spanak, turfanda olduu iin kays, on be gne kadar artk kalmaz diye frenkzm, M. Swann bilhassa bize getirmi olduu iin ahududu, iki yl sonra ilk defa tekrar meyve verdi diye bahedeki aatan kiraz, ben eskiden ok sevdiim iin krem peyniri, bir gn nceden sipari ettii iin bademli pasta, ikram etme sras bizde olduu iin bir rek eklerdi. Btn bunlardan sonra da, bizler iin zel olarak hazrlanm, ama bilhassa merakls olan babama ithaf en, Franoise'n ahsi ilham, ikram olan, btn yeteneini sergiledii, zel bir olay kutlamak iin meydana getirilmi bir eser gibi geici ve hafif bir ikolatal krema gelirdi. "Ben ok doydum, artk bir ey yiyemem," diyerek bu kremay tatmay reddeden kii, bir sanatnn kendilerine hediye ettii bir eserinde bile, niyet ve imzadan baka bir ey nemli olmad halde, arlna ve malzemesine bakan hdkler snfna dahil edilirdi derhal. Hatta tabanda bir tek lokma brakmak, bestecinin gz nnde, para bitmeden kalkp gitmek kadar byk bir terbiyesizlik addedilirdi. Nihayet annem, "Haydi, btn gn burada oturma; dars ok scak geliyorsa odana k, ama nce biraz hava al, sofra dan kalkar kalkmaz okumaya dalma," derdi bana. Genellikle, i biimli alegorik bedenini hareketli bir kabartma halinde kaba taa ileyen bir semenderin, teknesini gotik kurnalar gibi ssledii pompann yanma gidip arkalksz sraya, leylak aacnn glgesine otururdum. Bahenin bu kesinde, Saint-Esprit Soka'na alan bir servis kaps vard, evden bamsz bir yapym gibi knt oluturan arka mutfaktan, iki basamakla dorudan toprak zemine inilirdi. Mutfan somakiyi andran krmz, parlak demesi baheden grnrd. Franoisen ininden ok, kk bir Vens

tapnana benzerdi. Peynircinin ve manavn, bazen tarlalarnn ilk rnlerini ona adamak zere, uzak kylerden getirdikleri balarla dolup taard. atsn da dem eken bir gvercin talandrrd daima. Eskiden, bu tapma evreleyen kutsal ormanda fazla oyalanmaz, kitap okumak zere yukar kmadan nce, bykbabamn binbayken emekliye ayrlm olan kardei Adolphe Amcamn zemin kattaki kk oturma odasna girerdim. Ak pencerelerinden ieri, oraya nadiren ulaan gne nlar deilse de, darnn scakl girdiinde bile, terk edilmi av kkle rine girdiimizde uzun mddet burnumuzu gdklayan, hem devrim ncesini, hem orman artran o karanlk ve serin ko ku, bu odadan hi eksik olmazd. Ama yllar vard ki, Adolphe Amcamn oturma odasna girmez olmutum, nk amcam, anlatacam u olay nedeniyle, benim yzmden ailemle bozutuundan beri, Combray'ye gelmiyordu: Paris'te ayda bir iki kere beni amcamn evine ziyarete gnderirlerdi; gittiimde amcam, ksa asker ceketiyle, le yemeini bitirmek zere olur, kendisine mor-beyaz izgili pamukludan bir i ceketi giymi ua hizmet ederdi. Adolphe Amcam, uzun zamandr ziyaretine gitmediimden, onu ihmal ettiimizden yaknrd homurdanarak. Bana bir badem ezmesi veya bir mandalina ikram ederdi, sonra da hi oturmadmz, minesi hi yanmayan, duvarlar yaldzl silmelerle sslenmi, tavan gkyz taklidi bir maviye boyanm, byk babamlardaki gibi kapitone satenden, ama sar renkte mobilyalar olan bir salondan geerdik. Ardndan, amcamn "alma" odas dedii bir odaya girerdik. Bu odann duvarlarnda, siyah bir fon zerinde, bir yerkrenin

stne binmi, ya da alnnda bir yldz bulunan tombul, pembe bir tanrann bir sava arabasn srn betimleyen, bir Pompei havas tadklar kansyla kinci mparatorluk slubunca benimsenen, sonralar nefret edilen, imdilerdeyse, eitli nedenler ileri srlse de, bir tek sebepten tr, kinci mparatorluk slubunda olduklar iin tekrar sevilmeye balanan gravrler aslyd. Oda hizmetkr gelip arabacnn saat kata hazr olmas gerektiini soruncaya kadar, amcamn yannda kalrdm. Bu soru zerine amcam derin bir dnceye dalar, oda hizmetkr hayran baklarla, en ufak bir hareketiyle rahatszlk vermekten korkarak, amcamn asla deimeyen cevabn beklerdi merak iinde. Nihayet, son bir teredddn ardndan, amcam her defasnda, "kiyi eyrek gee," der, oda hizmetkr da hayretler iinde, ama tartmaya girimeden, "kiyi eyrek gee mi? Pekl... Haber vereyim..." diye cevap verirdi. O dnemde tiyatroya ktm; platonik bir akt bu, nk annemle babam henz tiyatroya gitmeme izin vermemilerdi. Hayalimdeki tiyatro ve orada yaanan hazlar geree o kadar aykryd ki, her seyircinin, tpk bir stereoskopa bakar gibi, dier seyircilerin de kendi balarna seyrettikleri yzlerce dekora benzeyen, ama kendine zel bir dekoru seyrettiini zannederdim aa yukar. Her sabah koarak Morris afi direine gider, ilanlarda hangi temsillerin yer aldna bakardm. Duyurulan her temsil, hayal gcm, oyunun adn oluturan kelimelerin ve tutkalla yer yer kabarm, hl slak afiin renginin artlad, her trl kardan bamsz bir saadetin kayna olan hlyalara srklerdi. OpraComique Tiyatrosu'nun yeil afilerinde deil de, Comdie-

Franaise'in viner afilerinde yer alan Csar Girodot'nun Vasiyeti ve Kral Oidipus gibi garip eserlerin haricinde hibir ey, Ta Elmaslarnn ltl, beyaz sorgucundan, Siyah Domino nun parlak, esrarengiz sateni kadar farkl olamazd benim nazarmda. Annemle babam, tiyatroya ilk gidiimde bu iki oyundan birini semem gerekeceini sylemilerdi. Oyunlar hakknda, isimlerinden baka ey bilmediimden, her birinin bana vaat ettii hazz kavrayp dierleriyle karlatrabilmek iin bu isimleri ayr ayr derinlemesine incelemeye alr, sonunda, bir tarafta gz kamatrc ve soylu bir oyunu, dier tarafta yumuack, kadife gibi bir oyunu, gzmde ylesine youn bir biimde canlandrrdm ki, ikisi arasnda bir tercih yapmam, yemekten sonra meyveli, jleli pastayla ikolatal krema arasnda bir seim yapmak kadar imknszd. Sanat'n brnd eitli biimler arasnda, henz kendisiyle tanmadm halde, sezgilerime ilk seslenen tiyatro sanatn icra eden oyuncular, arkadalarmla sohbetlerimin yegne konusuydu. Ayr ayr oyuncularn konuma biimlerindeki, bir tirad vurgulaylarmdaki en ufack farkllklar bile, kelimelere smaz bir nem tayordu bana sorulursa. Bana bu oyuncular hakknda sylenenlere dayanarak, onlar yeteneklerine gre sraya dizerdim; kendi kendime gn boyu tekrarladm bu listeler, sonunda beynimde katlam ve dokunulmazlklaryla zihnimi tkamlard. Daha sonra, koleje baladmda, derslerde retmen kafasn evirdii anda yazarak sohbete baladm her yeni arkadaa sorduum ilk soru, tiyatroya gidip gitmedii, onun nazarnda en iyi oyuncunun Got, ikincinin Delaunay, vs. olup olma-

dyd. Eer onun nazarnda Febvre, Thiron'dan sonra veya Delaunay, Coquelin'den sonra geliyorsa, zihnimde ikinci sraya gemek zere ta gibi sertliinden syrlan Coquelin'in kazand ani hareketlilik ve Delaunay'nin, drdnc sraya gerilerken gsterdii mucizevi esneklik, snrsz canllk, yumuayan ve zenginleen zihnime bir gelime ve hayata dn hissi yaatrd. Erkek oyuncular zihnimi bylesine megul ederken, bir leden sonra Thetre-Franais'den karken grdm Maubant, bende akn heyecann, straplarn uyandrmken, tabiatyla, bir yldzn tiyatro kapsnda parl parl yanan ismi, sokaktan geen, atlarnn alnlklar gllerle sslenmi bir kupa arabasnn aynasnda grdm, oyuncu olabileceini dndm bir kadnn ehresi, bende ok daha uzun sreli bir heyecan yaratr. Beni, bu kadn oyuncunun hayatn kafamda canlandrma arzusuyla, nafile ve sancl bir aba iinde kvrandrrd. En nl kadn oyuncular, yeteneklerine gre sraya dizerdim: Sarah Bernhardt, Berma, Bartet, Madeleine Brohan, Jeanne Samary; ama hepsi ilgimi ekerdi. Adolphe Amcam, birok kadn oyuncu ve ayrca, oyunculardan tam olarak ayramadm birok yosma tanrd. Onlar evinde arlard. Amcama sadece belirli gnlerde gitmemizin nedeni, dier gnlerde, evine, ailesinin karlaamayaca kadnlarn gelmesiydi. Daha dorusu aile byle dnyordu, nk amcam, tam tersine, belki hi evlenmemi olan gzel dullar, phesiz takma ad olan tumturakl isimlere sahip kontesleri ar bir rahatlkla bykanneme tantrmay, hatta kendilerine aile yadigr mcevherler hediye etmeyi nezaket addederdi ve bu da, bykbabamla arasnn birok kez bozulmasna yol amt. Sohbet srasnda bir kadn

oyuncunun ad getiinde, ou kez babam, glmseyerek anneme, "Amcann arkada," derdi. Amcamn birok insan iin ulalmaz, kendisininse yakn dostu olan kadn oyunculara beni takdim edebileceini, bylece, bir yumurcak olduum halde, nemli adamlarn mektuplarna belki yllar boyunca cevap vermeyen, onlar kapclar araclyla kovan kadnlarn kapsnda nafile beklemekten kurtulabileceimi dnrdm. Bu yzden de saati deitirilen bir dersim yznden amcam bir trl gremediim, daha bir sre de gremeyeceim bahanesiyle Adolphe Amcay ziyarete ayrlm gnlerin haricindeki bir gn, annemle babamn le yemeini erken yemi olmasn frsat bilip sokaa ktm. Ve tek bama gitmeme izin verilen afi direine bakmaya gideceime, amcamn evine kotum. Kapsnn nnde iki atl bir araba dikkatimi ekti; arabacnn yakasnda ve atlarn gzlklerinde birer krmz karanfil vard. Merdivende, bir kahkaha ve bir kadn sesi geldi kulama, zili aldm anda da bir sessizlik, ardndan kapanan kaplarn sesi iitildi. Kapy aan oda hizmetkr beni grnce ard, amcamn ok megul olduunu, herhalde beni kabul edemeyeceini syledi; buna ramen amcama haber vermeye gittiinde, daha nce iittiim kadn sesinin yle dediini duydum: "Ah ltfen, izin ver, bir iki dakikalna gelsin; ok houma gidecek. Masann zerindeki fotoraf, onun yanndaki resimde grlen annesine, yeenine ok benziyor, deil mi? u ocuu bir kere grmeyi ok istiyorum." Amcamn homurdandn, kzdn iittim; sonunda oda hizmetkr beni ieri ald.

Masann zerinde mutat badem ezmesi taba duruyordu; amcam her zamanki ksa ceketini giymiti, ama karsnda, pembe ipek elbiseli, iri inci kolyeli, elindeki mandalinay bitirmek zere olan gen bir kadn oturmaktayd. Bu hanma Madame diye mi, Mademoiselle diye mi hitap etmem gerektiini bilemeyip kzardm ve kendisiyle konumak zorunda kalrm korkusuyla, gzlerimi ondan yana evirmeye pek cesaret edemeyerek amcam ptm. Gen kadn glmseyerek bana bakyordu, amcam, "Yeenim," deyip ne benim adm syledi, ne de onunkini; bykbabamla aralarnda kan meselelerden sonra, ailesiyle bu tr ilikileri arasnda herhangi bir balant kurmaktan kanyor olsa gerekti. "Annesine ne kadar benziyor," dedi kadn. "Ama siz yeenimin sadece fotorafn grdnz," diye ters bir cevap verdi amcam. "Kusura bakmayn aziz dostum, ama geen yl siz hastalandnzda merdivende karlamtm kendisiyle. Evet, bir saniye grdm kendisini, sizin merdiven de epey karanlk, ama bu bile kendisine hayran olmama yetti. Bu kk delikanl da annesinin gzel gzlerine ve buna sahip," dedi, alnnn alt ksmna parmayla bir izgi izerek. "Saygdeer yeeninizin soyad, sizinkiyle ayn m?" diye sordu amcama. "Daha ok babasna benzer," diye homurdand, yz yze tantrmaya olduu kadar, annemin soyadn syleyip gyaben takdim etmeye de gnlsz olan amcam. "Tpatp babasna ve rahmetli anneme benzer."

"Babasn tanmyorum," dedi pembeli hanm, ban hafife eerek, "rahmetli annenizle de hi tanmamtm sevgili dostum. Hatrlayacak olursanz, sizinle byk acnzdan ksa bir sre sonra tanmtk." Biraz hayal krklna uramtm, nk bu gen hanm, aile iinde ara sra grdm dier gzel kadnlardan, zellikle de her ylbanda ziyaretine gittiim bir akrabamzn kzndan pek farkl deildi. Amcamn, o gzel kadnlardan sadece daha iyi giyimli olan hanm arkada, onlarla ayn canl, iyilik dolu baklara, iten, sevecen tavra sahipti. Kadn oyuncularn foto raflarnda hayran olduum tiyatro vari grnmden, srdn varsaydm hayata uygun eytani ifadeden eser yoktu bu hanmda. Bu hanmn bir yosma olduuna inanmakta glk ekiyordum; iki atl arabasn, pembe elbisesini, inci kolyesini grmesem, amcamn sadece en sekin yosmalarla ilikisi olduunu bilmesem, sekin bir yosma olduuna hi mi hi inanmazdm. Kendisine bu arabasn, konan, mcevherlerini hediye etmi olan milyonerin, bu kadar sade, hanm hanmck grnen birisi uruna, servetini harcamaktan nasl zevk alabildiini merak ediyordum. Bununla birlikte, bu kadnn hayatn kafamda canlandrmaya altka, ahlakszl beni allak bullak ediyordu. Belki bu ahlakszlk karmda zel bir grntde somutlasa, kafam bu kadar karmazd. Burjuva ailesinin evinden ayrlp kendini herkese adamasna yol aan, ona gzellik ve kibar fahielerin kt hretini kazandran bir skandaln, bir romann esrar gibi grnmez olan bu kadnn, tandm onca kadna benzeyen yz ifadeleri, sesindeki tonlamalar, artk bir ailesi bile olmayan bu kadn, ister istemez bir iyi aile kz gibi grmeme sebep oluyordu.

"alma odasna gemitik; benim varlmdan biraz rahatsz olmu gibi grnen amcam, pembeli hanma sigara ikram etti. "stemem, teekkr ederim azizim, biliyorsunuz Grandk n gnderdii sigaralara altm. Sizin kskandnz syledim kendisine." Ardndan, bir tabakadan, yaldzl yabanc yazlarla dolu bir sigara kard. Anszn, "Aslnda bu delikanlnn babasyla sizin evde karlam olmalym," dedi. "Yeeniniz deil mi? Nasl unuttum? Bana ok iyi, ok kibar davranmt," dedi mtevaz, duygulu bir tavrla. Ama babamn llln ve soukluunu bilerek, pembeli hanmn ok kibar diye nitelendirdii davrannn kim bilir ne kadar kat olduunu dnp babama gsterilen bu ar minnetle onun yetersiz nezaketi arasndaki eitsizlikten tr, sanki babam bir kabalk etmiesine utandm. Daha sonralar, bu aylak ve alkan kadnlarn ilevinin insann iini szlatan bir yannn, cmertliklerini, yeteneklerini, duygusal bir estetik hayalini onlar da sanatlar gibi bu hayali gerekletirmezler. Gndelik hayatn erevesine sokmazlar nk ve kendilerine pahalya mal olmayan bir serveti, erkeklerin kaba saba, yontulmam yaaylarn, deerli ve zarif bir ereveye oturtmaya hasrettiklerini dndm. te bu kadn da, amcamn kendisini gndelik ceketiyle arlad odasna o yumuack bedenini, pembe ipekli elbisesini, incilerini, bir grandkn dostluundan yaylan zarafeti armaan ettii gibi, babamn sradan bir szn de incelikle ilemi, biimlendirmi, ona deerli bir ad vermi, tevazu ve minnetle dolu o gzel baklaryla ssleyerek, sanat eseri bir mcevhere, "harikulade" bir eye dntrlm olarak sunmaktayd imdi.

"Hadi bakalm, senin gitme vaktin geldi," dedi amcam bana dnerek. Ayaa kalktm, pembeli hanmn elini pmek iin dayanlmaz bir arzu duyuyordum, ama bunun, bir karma eylemi kadar cretkrca bir hareket olacan dnyordum. Kalbim arparak kendi kendime, "Yapmal mym, yapmamal mym?" diye soruyordum; sonra, bir ey yapabilmek iin, ne yapmam gerektiini sorgulamaktan vazgetim. Kr krne, mantkszca, daha birka saniye nce bulduum destekleyici sebepleri unutmu halde, pembeli hanmn uzatt elini dudaklarma gtrdm. "Ah, ne kadar eker! imdiden apkn, kadnlara merakl; amcasna ekmi. Tam bir centilmen olacak," dedi pembeli hanm, cmlesine hafif bir ngiliz aksan katmak iin dilerini sktrarak. "Bir gn bana, komumuz ngilizlerin dedii gibi, a cup of te3 imeye gelemez mi? Sabahtan bir 'mavi'4 ekiverir, olur biter." "Mavinin ne olduu bilmiyordum. Pembeli hanmn sylediklerinin yarsn anlamyordum, ama bu szlerde bir soru gizli olabilecei ve cevap vermemenin de terbiyesizlik olaca korkusuyla, dikkatle dinlemeye devam ediyordum konumasn; mthi bir yorgunluk hissediyordum. "Hayr, imknsz," dedi amcam omuz silkerek, "hi vakti yok, ok alyor. Okulda hep birinci," diye ekledi, ben bu yalan iitip dzeltmeyeyim diye alak sesle. "Kim bilir, belki de ileride bir Victor Hugo, bir Vaulabelle olur, deil mi?"
3 4

ngilizcede: bir fincan ay. Paris'te mavi kda yazlan ehir ii telgraflara verilen takma ad

"Sanatlara baylrm," diye cevap verdi pembeli hanm, "kadnlar bir tek onlar anlyor... Bir onlar, bir de sizin gibi sekin kiiler. Cehaletimi mazur grn sevgili dostum. Vaulabelle kimdir? Odanzdaki kk caml kitaplkta duran yaldzl ciltler mi? Unutmayn, sznz var, bana dn vereceksiniz onlar, ok dikkat ederim." Kitaplarn dn vermekten nefret eden amcam bir ey sylemedi ve beni sofaya kadar geirdi. Pembeli hanmn a kndan lgna dnm bir halde, yal amcamn ttn kokan yanaklarn deli gibi ptm. Amcam, epeyce skntl bir tavrla, aka sylemeye cesaret edemese de, bu ziyaretten annemle babama bahsetmesem daha memnun olacan ima ederken, ben, gzlerimde yalarla, iyiliini hi unutmayacam, bir gn minnetimi kendisine gstermenin yolunu mutlaka bulacam sylyordum. yilii beni gerekten o kadar etkilemiti ki, iki saat sonra, yeni kazandm nemi annemle babama aka belirtmediini dndm birka esrarengiz cmlenin ardndan, az nce yaptm ziyareti kendilerine en ince ayrntsna kadar anlatmay daha aklayc buldum. Bu davranmla amcamn ban derde sokacam dnmyordum. Byle bir e yi istemediime gre, nasl dnebilirdim? Benim sakncal bulmadm bir ziyareti annemle babamn sakncal bulacan da tahmin edemezdim. Bir dostumuz, mektup yazmay ihmal ettii bir hanmdan onun adna zr dilememizi tembihledii halde, bizim nem vermediimiz bir suskunlua sz konusu hanmn da nem vermeyeceine hkmedip bir ey sylemememiz, ok sk rastlanan bir olay deil midir? Ben de herkes gibi, bakalarnn zihnini, sunulan eylere belirli bir tepki gstermekten ciz, edilgen ve uysal bir hazne zannediyordum; amcamn sayesinde

gerekleen tanmann haberini annemle babamn zihnine sunmakla, bu tanma hakkndaki kendi iyi niyetli yargm da, arzu ettiim ekilde onlara aktardmdan hi kukum yoktu. Ne yazk ki ailem, amcamn davrann yarglarken, benim nerdiim ilkelerden ok farkl ilkeleri benimsedi. Babam ve bykbabamla amcam arasnda hararetli mnakaalar olmu; ben bunu dolayl bir yoldan rendim. Birka gn sonra, sokakta st ak bir arabann iinde amcamla karlatmda, hissettiim znty, minneti, pimanl ona ifade etmek istedim. Duygularmn younluuyla karlatrldnda, apkam kararak bir selam vermenin alaklk olacana hkmettim: Amcam, kendimi ona sadece sradan bir nezaket gstermekle ykml zannettiimi dnebilirdi. Bu yetersiz hareketi yapmamaya karar verip bam evirdim. Amcam, benim, annemle babamn talimatna uyarak bu ekilde davrandm dnd ve onlar hi affetmedi; uzun yllar sonra lnceye kadar, hibirimiz onu bir daha grmedik. te bu yzden, Adolphe Amcamn artk kapal duran oturma odasna girmeyip arka mutfan evresinde oyalandktan sonra, Franoise dar kp, "Kahve servisiyle yukar scak su karma iini bulak kza brakacam, benim Madame Octaven yanma gitmem lazm," dediinde, ieri girmeye karar verir, dorudan odama, kitap okumaya kardm. Bulak kz, cisimletii geici biimler arasnda bir devamllk salayan ve kendisine bir kimlik kazandran sabit grevleri yerine getirmekle ykml bir tzel kii, kalc bir kurumdu; nk en az ylda bir kere, mutlaka deiirdi. Srekli kukonmaz yediimiz yl, ounlukla kukonmazlar ayklamakla grevli olan bulak kz, zavall, marazi bir kzd. Biz Paskalya da Combray'ye

gittiimizde, hamileliinin epeyce ilerlemi bir safhasndayd. Franoise'n, evin iinde de, dnda da, kza onca i yaptrmasna ayorduk, nk gn getike ien, mucizevi biimiyle bol i gmleinin altndan kendini belli eden o esrarengiz sepeti nnde tarken zorlanmaya balamt bile. Bu i gmlei, M. Swann'n hediye ettii fotoraflarda grdm, Giotto'nun kimi sembolik figrlerinin geni kaftanlarna benzerdi. Bu benzerlie de bizzat M. Swann dikkatimizi ekmiti; bize bulak kzdan haber soraca zaman, "Giotto'nun Merhameti nasl?" derdi. Zaten, hamilelii nedeniyle yz bile imanlam olan, yanaklar dmdz inip bir kare oluturan zavall kzn kendisi de, Arena'daki, erdemlerin kiiletirimleri olan gl kuvvetli, erkeksi bakirelere, daha dorusu ana kadnlara epey benzerdi. Gerekten. Padova'daki Erdemler ve Ktlklerin, bulak kza bir baka bakmdan da benzediini, imdi anlyorum. Nasl ki bu kz, siluetini iiren sembol, anlamn kavramazmasna, sradan, ar bir yk gibi karnnda tayor. Bu semboln gzellii ve ruhu, yznde katiyen ifade bulmuyorsa, ayn ekilde, kopyas Combray deki alma odamn duvarnda asl, Arena'da "Caritas" (Merhamet) ad altnda boy gsteren, gl kuvvetli ev kadn da, bu erdemi, hi aklndan gememiesine, kanl canl, baya ehresinde merhamet kavram asla ifade bulmam gibi temsil eder. Ressamn gzel bir buluuyla, dnya nimetlerini ayaklar altna almtr, ama tpk suyunu karmak zere zm iner, daha dorusu ykselmek iin uvallarn stne kar gibidir; alev alev yanan yreini Tanrya sunuu, daha mnasip bir tabirle "uzatverii" ise, bit ann, bodrumun hava deliinden, zemin kat penceresindeki birine bir tirbuonu uzatveriini hatrlatr. Kskanlk figrne gelince, onda bir kskanlk ifa desine daha

yaklalm gibidir. Ama bu freskte de, sembol o kadar ok yer tutar ve o kadar geree uygundur, Kskanln dudaklarnda tslayan ylan o kadar iridir. Ve ardna kadar alm azn ylesine doldurur ki, yzndeki kaslar, ylan tutabilmek iin, balon iiren bir ocuunki gibi gerilmitir ve Kskanln btn dikkati -bu arada bizimki dedudak hareketinde younlatndan, kskan dncelere ayracak vakti yoktur. M. Swann'n, Giotto'nun bu figrlerine olan derin hayranlna ramen, ben, onun getirdii kopyalar astmz alma odasndaki bu merhametsiz Merhameti, bir tp kitabnda, dildeki bir tmrn veya ameliyat gerecinin, grtla ya da kk dili sktrmasn gsteren bir levhaya benzer bu Kskanl, sradan, dzgn hatlar ve grimsi ehresiyle Combray'de kilisede grdm ve ou Hakszln yedek kuvvetlerine kaytl, sofu, ruhsuz birtakm burjuva gzellerini hatrlatan bu Adaleti seyretmekten, uzun sre hibir zevk alamadm. Ama daha sonralar, bu fresklerin arpc tuhaflnn, kendine has gzellii nin, sembollere bu kadar geni bir yer ayrlm olmasndan kaynaklandn, semboln, simgelenen dnce ifade edilmedeine gre bir sembol olarak deil, bir gereklik, fiilen yaanan ya da maddeten kullanlan bir ey olarak temsil edilmesinin, esere daha gerek, daha belirgin bir anlam kattn, mesajn daha somut, daha arpc kldn anladm. Zavall bulak kza baktmzda da, dikkatimiz srekli olarak, arln zor tad karnna evriliydi, ayn ekilde can ekien kiilerin dikkati de, lmn, kendilerine sunduu, acmaszca hissettirdii somut, sancl, karanlk, organik yanma, lm adn verdiimiz kavramdan ok, kendilerini ezen ar bir yke, nefes darlna, susuzlua benzeyen yzne evrilidir ounlukla.

Padova'daki bu Erdemler ve Ktlkler, bana hamile hizmetimiz kadar canl, hizmetimiz de neredeyse onlar kadar alegorik grndne gre, demek ki epeyce gereklik ieriyorlard. Ayrca bir insann ruhunun, onda vcut bulan erdemle (en azndan grnrdeki) balantszl, estetik deerinin haricinde, psikolojik olmasa da, fizyonomik bir gereklik barndrr iinde. Daha sonraki yllarda, rnein manastrlarda karlatm, hayata geirilmi merhametin, gerek birer azize saylabilecek canl timsalleri, genellikle ii bandan akn cerrahlarn neeli, gereki, kaytsz ve sert tavrna, strap eken insan karsnda hibir acma ve efkate yer vermeyen, incitmekten korkmayan bir ehreye, yani gerek iyiliin sevecenlikten uzak, sevimsiz ve asil ehresine sahiptiler. Bulak kz Hatann, oluturduu tezatla, Doruluun stnln daha da arpc klmas gibi, gayri ihtiyari Franoise'n stnln vurgulayarak anneme gre scak sudan ibaret olan kahveleri datt ve ardndan hafif lk denebilecek scak sular odalarmza kard srada, ben elimde bir kitapla yatama uzanm olurdum. Odam, hafif aralk duran panjurlarn ardndaki le sonras gneine ramen, saydam, krlgan, titreen serinliini korur, sarkanatlarn panjurlarn arasndan geirmeyi baarabilmi bir k huzmesi, bir kede, ahapla camn arasna konmu bir kelebek gibi kprtsz dururdu. erideki k, okumaya zor yeterdi, gnein parlak n, sadece La Cura Soka'nda Camus nn (Franoise, halamn "dinlenmediini", dolaysyla grlt edilebileceini bildirdikten sonra) tozlu kasalara vuruuyla hissederdim. Scak gnlere zg, titreimli havada nlayan bu vurularla, sanki uzaklarda lal rengi yldzlar uuurdu. In parlakln hissettiren, bir de sinekler vard,

karmda adeta yaz mevsiminin oda mziini icra ederek kk bir konser verirlerdi. Bu mzik, tesadfen yazn dinlenen ve daha sonra bize o mevsimi hatrlatan, insanlarn mziinden farkl bir biimde artrr yaz, yaz mevsimiyle arasnda daha kanlmaz bir ba vardr. Scak gnlerden kaynaklanan bu mzik, ancak byle gnlerde yeniden canlanr, bu gnlerin zn barndrr iinde ve hayalini hafzamzda uyandrmakla kalmayp, dnn, somut, yaknmzdaki, her an ulalabilir varln dorular. Odamdaki bu lo serinliin, sokaktaki kzgn gnele ilikisi, glgenin kla ilikisi gibiydi, yani onun kadar ltlyd ve darda geziyor olsam duyularmn ancak ksmi olarak tadna varabilecei yaz mevsiminin, eksiksiz bir grntsn sunard hayal gcme. Bylece, (kitaplarmda anlatlan heyecanl maceralar sayesinde), akan bir suyun iinde kprtsz duran el misali, bir hareket selinin sarsntsn ve canlln tayan dinlenmeme uyum salard. Ne var ki bykannem, fazlasyla scak hava bozmu, bir frtna km ya da saanak bastrm olsa bile, gelip dar kmam iin yalvarrd. Ben de, elimdeki kitab brakmak istemeyip, okumaya bahede devam eder, kestane aacnn altndaki hasr ve bezden kk ardan kuytusuna, aileyi ziyarete gelebilecek kiilerin beni gremeyeceini dndm bir yere otururdum. Zihnim de, darda olup bitenleri eydenken bile iine gmldm bir baka yuvayd. Dardaki bir nesneyi grdmde, grdmn bilinci nesneyle arama girer, etrafn, maddesine dorudan dokunmam engelleyen ince bir manevi eritle kuatrd; tpk slak bir nesneye yaklatrlan akkor ha-

lindeki bir cismin, nnde daima bir buharlama kua oluturarak slakla demedii gibi, grdm nesnenin maddesi de, ben onunla temas etmeden, adeta buharlard. Kitap okurken, bilincim birbirinden farkl durumlarn hepsini ayn anda, adeta alacal bir ekranda sergilerdi. Benliimin en cra kelerine gizlenmi zlemlerden, bahenin sonunda grdm, tamamen dsal olan ufuk izgisine kadar uzanan bu farkl durumlar arasnda en ncelikli, en ok bana ait olan, hareket halindeki bir kontrol dmesi gibi her eyi yneten gd, okumakta olduum kitabn felsefi zenginliine, gzelliine olan inancm ve hangi kitab okuyor olursam olaym, bu zenginlii, bu gzellii kendime mal etme isteimdi. Okuduum kitab, Combray'de, eve ok uzak olduu iin Franoisen Camus kadar sk alveri etmedii, ama krtasiye ve kitap bakmndan daha zengin olan Borange bakkaliyesinden, onu ilk kez dkknn, bir katedral kapsndan daha esrarengiz, dncelerle daha fazla donatlm olan kapsnn iki kanadn kaplayan brorler ve fasikller mozaii iinde, iplerle tutturulmu halde grerek alm olurdum. Yine de, kitab satn almamn asl sebebi, benim yar yarya sezinlediim, yar yarya anlalmaz bulduum gerein ve gzelliin srrn, yani kefi btn dncelerimin bulank, ama sabit hedefini oluturan srr zm biri gibi grdm bir retmenimin veya arkadamn tavsiyesi olurdu. Kitap okurken ieriden darya, gerein kefine doru durmadan hareket eden bu temel inancn ardndan, benim de katldm olaylar zincirinin yaatt heyecanlar gelirdi, nk bu le sonralar, ounlukla bir mr boyu yaananlardan da ha fazla dramatik olay barndrrd iinde. Bunlar, okuduum kitapta cereyan eden olaylard; evet, olaylarn etkiledii kiiler,

Franoisen dedii gibi "gerek" deillerdi. Ama gerek bir kiinin mutluluunun veya bahtszlnn bize yaatt btn duygular, bu mutluluun veya bahtszln sureti araclyla ortaya kar ancak; tarihteki ilk roman yazarnn yaratcl, duygu mekanizmamzda zorunlu tek unsurun bu suret olduunu ve dolaysyla, gerek kiileri ortadan kaldn vermekten ibaret bir sadeletirmenin, belirleyici bir gelime olacan anlamakt. Gerek bir insan, kendisiyle ne kadar derin bir yaknlk kursak da, byk lde duyularmz tarafndan alglanr, yani saydam deildir, duyarllmza, tayamayaca bir yk bindirir. Bana bir felaket geldiinde, ona ilikin kafamzda tadmz btnsel kavramn ancak kk bir blm erevesinde duygulanabiliriz; dahas, o da kendisine ilikin btnsel kavramnn ancak bir blm erevesinde duygulanabilir. Romancnn buluu, ruhun nfuz edemedii blmlerin yerine, eit miktarda manevi, yani ruhumuzun zmleyebilecei unsur koymakt. Bu noktadan itibaren, bu yeni trdeki varlklarn eylemlerinin, duygularnn, biz onlar kendimize mal ettiimize, artk bizim iimizde olutuklarna, kitabn sayfalarn cokuyla evirirken nefes alp veriimizi, baklarmzn younluunu onlar belirlediine gre, bize gerek gibi grnmesinin ne nemi vardr? Romanc bizi bir kez bu duruma soktuktan sonra, yani btn duygularn, tamamen isel durumlardaki gibi on kat artt, kitabnn, bizi bir rya misali, ama uyurken grdklerimizden daha ak seik, hatras daha uzun srecek bir rya misali allak bullak edecei bir duruma soktuktan sonra, bir saat boyunca, gerek hayatta sadece birkann yaanmas bile yllar srecek ve en youn olanlar, meydana gelilerindeki yavalktan tr alglanamayacak, dolaysyla da asla grnrlk kazanamayacak, olas btn mutluluklar ve talihsizlikleri pe pee yaatr bize. (Kalbimiz de

hayatta byle deiimler geirir ve straplarn en by budur; ne var ki biz bunu sadece kitap okurken, hayalden biliriz; gerek hayatta kalbimizin geirdii deiimler, tpk baz tabiat olaylar gibi, o kadar yava gerekleir ki, kalbimizin iinde bulunduu farkl durumlarn her birini saptar, buna karlk, deiim duygusunu yaamayz) Roman kahramanlarnn hayatnn ardndan, romann, bedenimle o kadar btnlemeyen, yar yarya nmde uzanan dekoru gelirdi; olaylarn getii yerlerin grnm, bam ki taptan kaldrdmda gzlerimin nnde bulduum manzara dan ok daha fazla etkilerdi dncelerimi. te bu yzden, iki yaz mevsimi boyunca, Combray deki bahenin kzgn scanda, o srada okuduum kitap yznden, bkhanelerle dolu, duru sularn dibinde, tere beklerinin altnda tahta paralarnn rd, biraz ileride, alak duvarlar boyunca salkm salkm mor ve krmz ieklerin uzand, rmaklarla sulanan, tepelik bir lkenin zlemiyle dolup tatm. Beni seven bir kadnn hayali zihnimde hep var olduu iin de, o iki yaz boyunca, bu hayale akarsularn serinlii damgasn vurdu; hayalimde canlanan kadn kim olursa olsun, mor ve krmz iek salkmlar, tamamlayc renkler gibi hemen iki yanndan fkrrd. Bunun tek nedeni, hayalini kurduumuz bir grntnn, tahayylmzde onu tesadfen evreleyen yabanc renklerin yansmalar tarafndan ebediyen damgalanmas, sslenmesi, sonsuza dek bu renklerden yararlanmas deildi; nk okuduum kitaplardaki manzaralar, Combray'nin gzlerimin nne serdii manzaralardan daha canl olmakla kalmayp, bir yandan da Combray grntlerine bir benzerlik arz ederlerdi. Bu

manzaralar, yazarn tercihi olduklarndan ve ben yazarn szlerine, her biri birer vahiymiesine, peinen inandmdan, Tabiatn, derinlemesine incelenmeye deer, gerek bir parasydlar benim nazarmda - oysa iinde bulunduum manzara, zellikle de bahemiz, bykannemin kmsedii bahvann kuralc hayal gcnn cazibesiz rn olan bahemiz, katiyen bu izlenimi uyandrmazd bende. Bir kitab okuduum srada, annemle babam, kitapta tasvir edilen yerleri gidip grmeme izin verseler, gerein kefinde ok nemli bir adm atm olacam zannederdim. nk ken dimizi daima ruhumuz tarafndan kuatlm gibi hissetsek de, bizi evreleyen bu ruh, sabit bir hapishane deildir. Daha ziyade, ruhumuzu amak, darya ulamak iin srekli hamleler yaparak, onunla birlikte, bir hayal krkl iinde srklenir, etrafmzda hep, dardan bir yank deil de, iimizdeki bir titreimin nlamas olan ve hi deimeyen bir tn iitir gibiyizdir. Nesnelerde, ruhumuzun onlara aksettirdii, kendilerine deer kazandran yansmay bulmaya alrz; doal ortamlarnda, nesneleri, zihnimizde birtakm fikirlerle yan yana bulunmalarna borlu olduklar byden yoksun bulunca, hayal krklna urarz; bazen bu ruhun btn gcn, dmzda olduklarn, kendilerine asla ulaamayacamz aka sezdiimiz insanlar etkilemek zere, beceri ve ihtiama dntrrz. te bu yzden, sevdiim kadn daima, o sralarda grmeyi en ok arzuladm yerlerle evrelenmi olarak hayal etmemin, bu yerleri bana onun gezdirmesini, bilinmeyen bir dnyann kaplarn bana onun amasn istememin sebebi, basit ve tesadfi bir zihinsel arm deildi. Yolculuk ve ak hayallerim, tek bir- kuvvet halinde fkran ve yn deimeyen yaama gcmn bugn, sedefli ve

grnrde kprtsz bir fskiyeden, deiik yksekliklerde kesitler alr gibi, yapay olarak ayrdm- farkl anlarndan baka bir ey deildiler aslnda. Son olarak da, bilincimde ayn anda yan yana bulunan durumlar ieriden darya, onlar sarmalayan gerek ufka doru izlemeye devam ederek, bir baka trden hazlar buluyorum. Rahat rahat oturmann, havadaki gzel kokuyu solumann, ziyaretiler tarafndan rahatsz edilmemenin ve Saint-Hilaire'in an aldnda, leden sonrann tkenmi olan saatlerinin tek tek geiini fark etmenin, son an sesiyle birlikte saatlerin toplamn hesaplayp ardndan gelen uzun sessizlikle, mavi gkyznde koca bir blgenin aln, Franoise'n hazrlamakta olduu, kitabn kahramanyla beraber yaadm yorgunluklar giderecek olan leziz akam yemeine kadar okumay srdrme mi salayacak olan blgenin aln grmenin hazz. Her saat banda, sanki bir nceki saati haber veren an alal henz birka dakika gemi gibi gelirdi bana; son alan saat, gkyznde bir ncekinin hemen yan bana yerleir, bu iki yaldzl iaretin arasnda kalan kck mavi yay parasna altm dakikann smasna inanamazdm. Hatta bazen bu vakitsiz an, bir nceki saati haber veren andan iki kez fazla alard; yani arada benim iitmediim bir saat daha alm, cereyan eden bir olay, benim iin cereyan etmemi olurdu; derin bir uyku gibi sihirli olan okuma zevki, halsinasyonlar iindeki kulaklarm kandrr, sessizliin gk mavisi yzeyinden yaldzl an sesini silerdi. Combray deki bahede, kestane aacnn altnda geen, kendi hayatmn sradan olaylarn zenle ayklayp yerine pnarlarn sulad bir diyarn ortasnda, garip maceralar ve zlemlerle dolu bir hayat koyduum o gzel pazar le sonralar, hl sizi dndmde

bana o hayat hatrlatrsnz, hatta bu hayat -ben okumaya devam eder, gndzn scakl giderek azalrken- sessiz, titreimli, gzel kokulu, berrak saatlerinizin birbirini izleyen, ar ar deien, yapraklarn ssledii billuruyla yava yava kuatp sardnz iin, iinizde barndrrsnz. Baz gnler, le sonrasnn ortasnda, bahvann kz, deli gibi koarak, yoluna kan bir portakal fidann devirir, parman keser, diini krar, Franoise'la ben koup bakalm, gsteriyi karmayalm diye, "Geldiler, geldiler!" diye bararak okumam blerdi. Bunlar, asker birliklerin, garnizon manevralar sebebiyle Combray'yi batanbaakastettii ve genellikle de SainteHildegarde Soka'ndan getii gnlerdi. Hizmetkrlarmz parmakln nnde sraya dizilmi iskemlelerde oturup, pazar gezmesine km Combray ahalisini seyreder ve kendilerini onlara gsterirken, bahvann kz, La Gare Caddesi'nde, ta uzakta grnen iki evin arasndaki aklktan, miferlerin parltsn fark ederdi. Hizmetkrlar aceleyle iskemleleri ieri alrlard, nk zrhl svariler Sainte-Hildegarde Soka'ndan geerken btn soka doldurur, drtnala ilerleyen atlar, yatana samayan, azgn bir akarsuyun yamalarna tamas gibi, kaldrmlar kaplayp neredeyse evlere srtnrlerdi. "Zavall yavrucaklar," derdi, parmakln nne yeni geldii halde gzyalarna boulmu olan Franoise; "bu zavall genleri bir ayr gibi biecekler; dndke iim szlyor," diye eklerdi, elini szlayan yreine bastrarak. "Genlerin hayat nemsemediklerini grmek ne gzel, deil mi Madame Franoise?" derdi bahvan, Franoise' "kztrmak" iin.

Szleri boa gitmezdi: "Hayat nemsemediklerini mi? Peki hayat nemsemeyeceksek, neyi nemseyeceiz? Hayat yce Tanrnn asla iki kere balamad tek nimettir. Heyhat! Ulu Tanrm! Ama doru, nem vermiyorlar! Ben '70'te grdm onlar; bu lanet olas savalarda lmden korkular kalmyor ki; tam manasyla birer deli olup kyorlar; cieri be para etmez serserilere dnyorlar, insanlktan kp aslan kesiliyorlar." (Franoise'n nazarnda, bir insan, s harfinin stne basa basa telaffuz ettii aslana benzetmek, katiyen yceltici bir ey deildi.) Sainte-Hildegarde Soka'nn dnemecine kadarki mesafe ok ksa olduundan, gnete parlayarak hzla ilerleyen yeni miferlerin gelii, daima La Gare Caddesi'ndeki o iki evin arasndan grlrd. Bahvan, daha gelecek ok asker olup olmadn merak ederdi; kzgn gne susatrd kendisini. Bunun zerine kz anszn, kuatma altndaymasna frlayarak bir k yapar, sokan kesine ular ve yz kere lm tehlikesi atlattktan sonra, bir srahi meyankk erbetiyle birlikte geri dner, Thiberzy ve Msglise ynnden, aralksz saflar halinde en az bin kiinin geldii haberini getirirdi. Birbirleriyle barm olan Franoise'la bahvan, sava durumunda benimse necek tutumu tartrlard: "Bakn Franoise," derdi bahvan, "en iyisi devrim, nk devrim olduunda bir tek gnlller savaa katlr." "Ya! Tamam, buna aklm yatt, hi deilse daha drste."

Bahvan, sava ilan edildiinde btn tren seferlerinin durdurulacan zannederdi. "yle ya, kimse kamasn diye," derdi Franoise. Bahvan da, "Elbette, ne kurnazdr onlar!" diye onaylard, nk savan, devletin halka oynad bir oyun olduu ve imkn verilse, savatan kamayacak tek bir kii bulunmayaca inancndan kimse kendisini vazgeiremezdi. Sonunda Franoise aceleyle halamn yanna, ben kitabmn bana dnerdik; hizmetkrlar da tekrar kapnn nne yerleip askerlerin kaldrd tozun ve yreklerin yatmasn seyreder lerdi. Ortalk sakinletikten uzun bir sre sonra, allmadk bir kalabalk gezintiye kar, Combray sokaklar yine dolard. Ve her evin, genellikle byle bir alkanln olmad evlerin bile nnde oturmu etraf seyreden hizmetkrlar, hatta efendiler, gl bir gelgitin, ekildikten sonra kyda brakt, nakl tllere benzer yosunlar ve deniz kabuklar gibi, kap "eiini koyu renkli, dzensiz bir eritle sslerlerdi. Bu gnlerin haricinde, ounlukla kitabm rahat rahat okurdum. Ama bir keresinde ziyarete gelen Swannn, okumam blerek, o srada benim iin yepyeni bir yazar olan Bergotte'un kitab hakknda yapt yorumlar, uzun sre boyunca hayalini kurduum kadnlardan birinin, artk kafamda, atal atal uzanan mor ieklerle kapl bir duvarn nnde deil, bamba ka bir dekorda, gotik bir katedralin kapsnn nnde canlanmas sonucunu dourdu.

Bergotte'un adn ilk kez, ok takdir ettiim, yaa benden byk bir arkadamdan, Bloch tan duymutum. Kendisine Ekim Gecesi'ne hayranlmdan bahsettiimde, trompeti andran grltl bir kahkaha patlatm ve "Musset beyefendiye beslediin bu baya tutkudan vazge," demiti. "Son derece zararl bir tiptir, zavall hdn tekidir. Aslnda itiraf etmem gerekir ki, o da, Racine denen adam da, hayatlar boyunca, olduka ritmik ve hibir anlam ifade etmeyen birer msra yazmlardr ki bu da bence, baarlarn en bydr. Biri, 'Beyaz Oloossone ve beyaz Camyre', dieri de, 'Minos'la Pasiphae'nin kz'dr. O iki serseriyi aklayabilecek bu msralara, lmsz tanrlarn sevgilisi, byk usta stat Leconte, bir makalesinde dikkatimi ekmiti. Yeri gelmiken syleyeyim, bu mthi adam, benim u sralar okumaya vaktim olmayan bir kitab tavsiye ediyormu. Duyduuma gre, yazarn, Bergotte denilen beyefendiyi, en usta heriflerden biri olarak gryormu; ara sra savunulacak yan olmayan bir hogr sergilese de, onun sz benim iin Tanr kelamdr. Ksacas, bu lirik nesirleri oku, eer Bhagavata'y ve Magnus'un Tazsn yazm olan muhteem ritim ustas doru sylyorsa, Apollonia ahidimdir stadm, Olympos'un nektaryla yarabilecek hazlar yaayacaksn." Bloch, kendisine "stadm" diye hitap etmemi alayl bir tonda rica etmiti, kendisi de bana ayn ekilde hitap ederken alayl bir ton kullanrd. Ama aslnda bu oyundan zevk alyorduk, nk insann adlandrd eyi yarattna inand yalardaydk henz. Bloch un, (bana gerei ifa etmelerini beklediim) gzel msralarn, hibir anlam ifade etmedikleri takdirde daha da g zel olduklarn sylemesiyle karmakark olan dncelerimi, ne yazk ki kendisiyle konuup aklama yapmasn isteyerek

zemedim. Bloch evimize bir daha davet edilmedi. Balangta iyi karlanmt. Geri bykbabam, samimiyeti ilerletip eve getirdiim arkadalarmn hepsinin Yahudi olduunu syl yordu, ama buna kural olarak kar kmyordu -kendi arkada Swann da Yahudi kkenliydi- ne var ki, ona sorulursa, benim tercih ettiim arkadalar, genellikle Yahudilerin en sekin rnekleri olmuyordu. Bu yzden de, eve yeni bir arkada getirdiimde ounlukla Yahudi Kadn'dan,"Ey atalarmzn Tanrs" veya "Yahudiler, krn zincirlerinizi" msralarn mrldanrd; melodiyi szsz olarak (la-la-la diye) sylerdi ama ben yine de arkadamn ezgiyi tanyp szlerini hatrlamasndan korkardm. Bykbabam, daha kendilerini. Grmeden, ounlukla tipik bir Yahudi soyad bile olmayan isimlerini duyar duymaz, arkadalarmn Yahudi olduunu anlamakla kalmayp, bazlarnn ailelerine ilikin tatsz ayrntlar da tahmin ederdi. "Bu akam gelecek olan arkadann soyad ne?" "Dumont, bykbaba." "Dumont, ha! Aman! Hi gven olmaz!" Ardndan arkya geerdi: Okular, dikkat! Durmak yok, usulca devam nbete. Daha ayrntl birka can alc soru sorduktan sonra da, "Dikkat! Dikkat!" diye haykrrd veya ikence mahkmu gel-

dikten sonra, belli etmeden onu sorguya ekerek, kendi haberi olmadan Yahudiliini itiraf etmeye zorlamsa, hibir phesi kalmadn gstermek iin, mkn yok! Tutup buraya m getirdiniz Bu utanga Yahudiyi? Ya da Sevimli Hebron vadisi, babamn tarlalar Ve yahut Evet, ben seilmi rktanm Msralarnn ezgilerini belli belirsiz mrldanp bizlere bakmakla yetinirdi. Bykbabamn bu kk takntlar, arkadalarma ilikin dmanca bir duygunun ifadesi deildi katiyen. Ne var ki ailem, baka nedenlerden tr Bloch tan holanmamt. lk nce babam sinirlendirmiti; babam, Bloch un slanm olduunu fark edip ilgilenerek sormutu: "Monsieur Bloch, hava nasl darda? Yamur mu yad? Tuhaf ey, barometreye baklrsa hava ok gzel olacakt." Babam bu sorusuna yle bir cevap alabilmiti: "Beyefendi, yamur yap yamad hakknda size bilgi vermem mmkn deil. Fiziksel koullarn dnda yaamak konusunda ok kararl olduumdan, duyularm bana bu konuda uyarda bulunma zahmetine katlanmyor."

Bloch gittikten sonra, babam, "Ama evladm, senin bu arkadan geri zekl," demiti bana. "nanlr gibi deil! Havann nasl olduunu bile sylemekten ciz! Bundan daha ilgin bir ey olabilir mi? Tam bir geri zekl." Bloch, bykannemin de houna gitmemiti, nk le yemeinden sonra, bykannem biraz rahatsz olduunu sy lediinde Bloch hkrklarn zor bastrm, gzyalaryla slanan yanan silmiti. "Samimi olmasna imkn var m?" demiti bykannem. "Beni tanmyor bile; ya da deli olmal." Ayrca herkesi kzdran bir baka hareketi de le yemeine bir buuk saat ge ve st ba amur iinde gelip, zr dileyecei yerde, u szleri sylemesi olmutu: "Atmosfer deiikliklerinin ve keyf zaman dilimlerinin beni etkilemesine asla izin vermem. Afyon ubuklarnn ve Malezya kris'lerinin5 tekrar kullanma sokulmasna hibir itirazm olmaz, ama onlardan ok daha zararl ve ayrca yavan burjuva aletleri olan saat ve emsiyeyi katiyen kullanmam." Bloch, btn bunlara ramen, Combray'ye tekrar davet edilebilirdi. Oysa annemle babamn bana layk grdkleri bir arkada deildi. Annemler, bykannemin rahatszl nedeniyle dkt gzyalarnn sahte olmadna hkmetmilerdi sonunda. Yine de, duyarllmzdan kaynaklanan cokularn, davranlarmzn tutarll ve yaama biimimiz zerinde pek
5

El yapm, ssl Malezya kamas.

etkisi olmadn, ahlaki grevlere saygnn, arkadalara kar sadakatin, bir eserin meydana getirilmesinin, bir perhizin uygulanmasnn, bu geici, ateli ve ksr taknlklardan ok, kr krne uyulan alkanlklar temeline oturduunu, igdsel olarak ya da tecrbeyle biliyorlard. Benim, Bloch yerine, Burjuva ahlak kurallarna gre dostlara verilmesi gerektii kadarn bana verecek olan arkadalarla grmemi tercih ederlerdi. Bunlar, bir gn beni dnp ileri sevgiyle dolarak, durup dururken bana bir sepet dolusu meyve gndermezler, ama hayal glerinin ve duyarllklarnn bir hamlesiyle dostluun grev ve icaplarnn dengesini benim lehime eviremeyecekleri iin, aleyhime de evirmezlerdi. Bu trden kiileri, kusurlarmz bile, bize kar grevlerinden kolay kolay saptrmaz; bunlara iyi bir rnek olan Byk halam, yllar nce bir yeeniyle bozumutu ve kendisiyle asla grmyordu, ama yine de vasiyetnamesini deitirmeyip btn servetini ona brakt, nk yeeni en yakn akrabasyd ve yle yapmas "icap" ediyordu. Yine de ben Bloch tan holanyordum, annemle babam da beni krmak istemiyorlard; annem Bloch la sohbetlerimi zararl bulduu halde, Minos'la Pasiphae'nin kznn anlamdan yoksun gzelliine ilikin zmsz sorularm, beni Bloch la yapacam konumalardan daha ok yoruyor, zyordu. Combray'ye tekrar davet edilebilirdi. Ne var ki o, akam yemeinden sonra, hayatm derinden etkileyecek, nce daha mutlu, sonra da daha mutsuz klacak olan bir gerei btn kadnlarn yegne dncesinin ak olduunu ve istisnasz hepsinin direncinin krlabileceini syledikten sonra, Byk halamn, ok maceral bir genlii olduunu ve metres hayat yaadnn herkese bilindiini, ok gvenilir bir kaynaktan duyduunu da ekledi. Ben de kendimi

tutamayp bu sylediklerini annemle babama aktardm; Bloch evimize bir dahaki geliinde kapya kondu ve daha sonra sokakta grp yanna yaklatmda bana ok souk davrand. Ama Bergotte konusunda syledikleri doruydu. lk gnlerde, Bergotte'un slubunun daha sonra ylesine seveceim yan, tpk bayldmz, ama henz ele geiremediimiz bir melodi gibi, bana kendini gstermiyordu. Okumakta olduum romann elimden brakamyordum, ama tpk k olduumuz ilk gnlerde, cazibesine kapldmz zannettiimiz bir kadn grmek iin her gn bir davete, bir elenceye gitmemiz gibi, kitabn sadece konusuna ilgi duyduumu sanyordum. Daha sonra, slubunun gizli bir ahenk dalgasyla, isel bir preldle yceldii baz pasajlarda kullanmaktan holand, arkaik denebilecek kadar ender rastlanan ifadeler dikkatimi ekti. Yine byle pasajlarda, "hayat denilen bo hayal den, "bitmez tkenmez gzel grntler seli"nden, "anlamann ve sevmenin ksr ve haz dolu ikencesi"nden, "katedrallerin kutsal ve byleyici cephesine sonsuza dek asalet katan dokunakl portreler" den sz etmeye koyuluyor, benim iin yepyeni olan bir felsefeyi, harikulade imgelerle ifade ediyordu. Harplarn o srada ykselen ezgisini balatan, sanki bu imgelerdi ve bu ezgiye bir ycelik kazandryorlard adeta. Bergotte'un bu pasajlarndan biri, dier blmlerden ayrdm nc veya drdncs, birincide bulduum hazla karlatrlmas mmkn olmayan bir saadet yaatt bana; benliimin derinliklerinde, sanki btn engellerin, btn ayrmlarn ortadan kalkt, dmdz, usuz bucaksz bir blgede yaamtm bu mutluluu. Sebebi nceki pasajlarda

yaadm hazzn kayna olan, ama benim daha nce fark etmediim, o az rastlanan ifadelere dknl, o melodik ak, o idealist felsefeyi bu sefer tanyp, artk Bergotte'un belirli bir kitabnn, zihnimin yzeyinde tamamen dorusal bir ekil izen, belirli bir blmyle deil, btn kitaplarnda bulunan, "ideal bir Bergotte pasaj"yla kar karya olduum izlenimine kaplmamd. Buna benzer dier btn pasajlar da gelip bu blmle birleiyor, ona bir kalnlk, bir hacim kazandryor ve bu sayede de, zihnimi geniletiyorlard sanki. Bergotte'un tek hayran ben deildim; annemin ok kltrl bir hanm arkadann da en sevdii yazar Bergotte tu. Doktor Du Boulbon, Bergotte'un son kan kitabn okumak iin hastalarn bekletiyordu. te gnmzde btn dnyaya yaylm olan, tipik ve yaygn meyvelerine Avrupa'nn, Amerika'nn, en cra kylerine varncaya kadar her kesinde rastlanan, ama o sralar henz nadiren grlen Bergotte meraknn ilk tohumlar, Du Boulbon un muayenehanesinden ve Combray yaknndaki bir baheden havalanmt. Benim gibi, annemin arkadann ve duyduuma gre Doktor Du Boulbon un da, Bergotte'un kitaplarnda en ok holandklar ey, o melodik ak, o eski ifadeler, ok basit ve yaygn, ama kulland yerlerden de anlald zere, kendisinin zellikle sevdii baka birtakm ifadeler, son olarak da, hznl blmlerdeki sertlik, neredeyse bouk vurguydu. phesiz kendisi de, bunlarn en byleyici zellikleri olduunun farkndayd. nk daha sonraki kitaplarnda, nemli bir gerekle karlamsa veya nl bir katedralin adndan sz ediyorsa, anlaty blyor ve ilk eserlerinde btnln iinde yer alan o ak, bir yakarya, bir isyana, uzun bir duaya dntryordu. Bu ak, ilk eserlerindeki

rtl haliyle, mrltsnn nerede balayp nerede bittii tam olarak saptanamazken, sadece yzeydeki dalgalanmalarla ayrt edilebilirken, daha ho, daha ahenkliydi belki de. Onun holand bu blmler, bizim en sevdiimiz blmlerdi. Ben hepsini ezbere biliyordum. Anlatsna kald yerden devam ettiinde, hayal krklna urardm. O na dek gzellii benim iin gizli kalm bir eyden, am ormanlarndan, doludan, Notre-Dame Katedrali'nden, Atalya'dan, Phaidra'dan her sz ediinde, bu gzellii imgelerle infilak ettirip bilincime ulatrrd. Bu yzden de, evrende, o bana yaklatrmad srece, benim kendi clz alglarmla fark edemeyeceim ne kadar ok ey bulunduunu hisseder, her konuda, zellikle bizzat grme frsat bulacam eyler konusunda, onun bir fikrine, bir istiaresine sahip olmak isterdim. En ok da eski Fransz abideleri ve baz deniz manzaralar iin geerliydi bu, nk bunlar kitaplarnda srarla anmas, onlar anlam ve gzellik bakmndan ne kadar zengin bulduunu kantlyordu. Ne yazk ki hemen her konuda, fikrinden habersizdim. Fikirlerinin benimkilerden tamamen farkl olduklarndan hi phem yoktu, nk bu fikirler, benim ykselerek ulamaya altm mehul bir lemden geliyorlard. Benim dncelerimin, bu kusursuz zihne aptalln doruu gibi grneceinden emin olduumdan, hepsini kafamdan silip atmtm, o kadar ki, kitaplarndan birinde, tesad fen benim de aklmdan gemi olan bir dnceyle karlatmda, sanki iyi yrekli bir tanr, bu fikri, meru ve gzel olduunu belirterek bana geri vermi gibi kalbim arpard. Uyuyamadm gecelerde bykannemle anneme yazdm eylerin aynsna, Bergotte'un bir sayfasnda rastlardm bazen; yle ki, bu sayfa, mektuplarmn banda yer alabilecek bir nsz nitelii tard. Hatta daha sonralar, bir kitap yazmak zere almaya baladmda,

yeterince deerli bulmayp yarm braktm kimi cmlelerin neredeyse aynlarna Bergotte' ta rastladm oldu. Ama bu cmlelerden, ancak onun kitabnda okuduumda bir zevk alabiliyordum; cmleleri ben yazdmda, dncemi tam olarak yanstma kaygsyla, zihnimde algladm eye tam benzetememe korkusuyla, yazdm eyin kulaa ho gelip gelmediini dnmeye frsat bulamyordum ki! Oysa aslnda bir tek bu tr cmleleri, bu tr dnceleri gerekten seviyordum. Endieli ve memnuniyetsiz abalarm, kendi ilerinde birer ak belirtisi, hazdan yoksun, ama derin bir akn belirtisiydiler. Bu yzden de, bu tr cmleleri, anszn bir bakasnn eserinde, yani kayglardan, sertlikten uzakken, kendime ikence etmeme gerek yokken bulduumda, tpk binde bir yemek yapmas gerekmediinde, nihayet oburlua vakit bulabilen bir a gibi, kendimi bu sevdiim cmlelerin hazzna rahata brakyordum. Bir gn, Ber gotte'un bir kitabnda, yal bir hizmetiyle ilgili olarak, yazarn o muhteem, tumturakl dilinin daha da alayl kld, ama benim Franoisdanbahsederken bykanneme sk sk yaptm bir esprinin aynsna rastladm; bir baka seferinde, gerein birer aynas olan eserlerinin birine, benim, ahbabmz M. Legrandin'e ilikin yorumlarma benzer bir yorumu dahil etmekten ekinmediini grdm (oysa Franoise'a ve M. Legrandin'e ilikin yorumlarm, Bergotte'un katiyen ilgin bulmayacandan emin olduum, zellikle feragat edeceim yorumlard). Birdenbire, benim mtevaz hayatmla gerekler leminin, zannettiim kadar birbirlerinden ayr olmadklarn, hatta baz noktalarda kesitiklerini dndm ve duyduum gvenle, mutlulukla, neden sonra kavuulan bir babann kollarnda alarcasna, Bergotte'un sayfalarnn zerine gzyalarm akttm.

Kitaplarndan yola karak, Bergotte'u, ocuklarn kaybetmi ve asla teselli bulamam, gsz, buruk bir ihtiyar olarak canlandryordum kafamda. Dolaysyla metinlerini, iimden, bir ezgi gibi, belki yazldklarndan daha dolce6, daha lento7 okuyor, en basit cmlede bile, efkat ykl bir tn buluyordum. Her eyden ok da, Bergotte'un felsefesini beeniyordum, kendimi sonsuza dek bu felsefeye adamtm. Bu yzden, kolejde Felsefe adl derse balayacam ya iple ekiyordum. Ama bu derste, sadece Bergotte'un dncesine bal kalarak yaamaktan baka bir ey yaplmasn istemiyordum; o srada bana, felsefe derslerinde balanacam metafizikilerin Bergotte'a hi mi hi benzemeyeceini syleseler, mr boyu sevmeyi arzulayan bir a, ileride birlikte olaca baka sevgililerden sz edilmiesine, umutsuzlua kaplrdm. Bir pazar gn bahede kitap okurken, annemleri ziyarete gelen Swann, okumam bld. "Ne okuyorsunuz, bakabilir miyim? Aa, Bergotte mu? Bergotte'un eserlerini kim tavsiye etti size?" Bloch un tavsiye ettiini syledim. "Evet, burada bir kere grmtm o ocuu, tpk Bellini'nin Fatih Sultan Mehmet portresine benziyor. nanlmaz bir ey! Ayn yay biiminde kalar, ayn kemerli burun, ayn kk elmack kemikleri. Bir de kei sakal brakrsa, ikisini ayrmak mmkn
6

Bir parann tatl ve yumuak alnacan belirten mzik terimi. Bir parann yava alnacan belirten mzik terimi.

olmaz. Ne olursa olsun, zevkli ocukmu, Bergotte byle yici bir zekya sahiptir." Bergotte'a ne kadar hayran olduumu grnce, tand insanlardan asla sz etmeyen Swann, iyi yrekliliinden, benim iin bir istisna yapt ve yle dedi: "Kendisini ok iyi tanrm, isterseniz, kitabnz imzalamasn rica edebilirim." Bu teklifi kabul etme cesaretini bulamayp Swann'a Bergotte'la ilgili sorular sordum. "En beendii erkek oyuncu kim, biliyor musunuz acaba?" "Erkek oyunculardan kimi beendiini bilmiyorum. Ama hibirini her eyden ok deer verdii Berma'nn ayarnda bulmadn biliyorum. Siz Berma'y hi izlediniz mi?" "Hayr, efendim, annemle babam tiyatroya gitmeme izin vermiyorlar." "ok yazk. Rica edin kendilerinden. Phaidra'da, El Cid'de Berma; eninde sonunda bir kadn oyuncudur diyebilirsiniz, ama ben aslnda sanatta 'hiyerari ye pek inanmam!" (Swannn, daha nce byk teyzelerimle sohbetlerinde de birok kez dikkatimi ekmi olan bir huyunu, ciddi konulardan sz ederken, nemli bir konuda fikir belirtiyormu izlenimi uyandrabilecek bir ifade kullandnda, bu ifadeyi, zel, mekanik, alayc bir tonlamayla, trnak iine alrm gibi vurgulamaya zen gsterdiini fark ettim. Sanki ifadenin sorumluluunu almak istemiyormu, "gln insanlarn deyimiyle hiyerari," dermi gibiydi. Peki ama gln bir ifadeyse eer, niin hiyerari diyordu?) Hemen ardndan ekledi. "Berma'y izlemek yce bir keif olacak sizin iin, tpk

herhangi bir aheser gibi, mesela, ne bileyim ben..." (glmeye balad) "'Chartres Katedrali'nin Kralieleri' gibi." O na kadar, Swann'daki bu fikrini ciddi biimde ifade etme korkusu, bir klk ve Parislilik gstergesi, byk teyzelerimin tara dogmatizmine zt bir ey gibi gelmiti bana. Ayrca, Swann'n yaad muhitte yaygn bir tarz olduunu ve bu evrede, nceki kuaklarn lirizmine tepki olarak, eskiden baya bulunan sradan, somut gereklere ar bir deer verildiini, "cmlelerin aalandn tahmin ediyordum. Ama imdi Swannn dnya karsndaki bu tavrnda bir kabalk buluyordum. Herhangi bir konuda fikir sahibi olmaya cesaret edemiyor, ancak kesin ve somut birtakm bilgiler verebildiinde rahat ediyor gibiydi. Ama bylelikle, bu ayrntlarn nemli olduu yolunda bir fikir, bir varsaym ileri srm olduunu fark etmiyordu. Bunun zerine, benim, annem odama kmayacak diye zldm, Swann'nsa, Lon Prensesi'nin evindeki balolarn katiyen nemli olmadn syledii o akam yemeini dndm tekrar. Oysa mrn bu tr zevklere harcamaktayd. Btn bunlarda bir tutarszlk buluyordum. eitli konulardaki fikrini ciddiyetle belirtmeyi, trnak iine almak zorunda kalmadan yarglarn ifade etmeyi, bir yandan gln olduklarn ileri srd meguliyetlere, te yandan kl krk yaran bir nezaketle kendini hasretmekten vazgemeyi, hangi hayata saklyordu? Swannn Bergotte tan bahsedi tarznda, kendine has olmayan, o dnemde, annemin arkadayla Doktor Du Boulbon da dahil, yazarn btn hayranlarnda rastlanan bir ey de dikkatimi ekti. Swann gibi onlar da, Bergotte'la ilgili olarak, "Byleyici bir zekya sahip, kendine has biri, anlatm biraz zorlamal, ama ok ho. mzasn grmeye hi gerek yok, ona ait olduu hemen anlalyor," diyorlard. Ama hibiri, "Byk bir yazar, byk bir yetenek,"

diyecek kadar ileri gitmiyordu. Hatta yetenekli olduunu bile sylemiyorlard. Sylemiyorlard, nk bilmiyorlard. Genel fikirler mzemizde "byk yetenek" diye adlandrlan tipi, yeni bir yazarn kendine has ehresinde tanmamz ok uzun srer. Tam da bu nedenle, bu ehre yeni olduu iin, yetenek dediimiz eye tam anlamyla benzetemeyiz onu. zgnlk, by, incelik, g gibi adlar vermeyi tercih ederiz; sonra bir gn, zaten yetenek denen eyin btn bunlar olduunu fark ederiz. "Bergotte'un, Berma'dan bahsettii bir eseri var m?" diye sordum M. Swann'a. "Sanyorum Racine'le ilgili kk brornde sz ediyor, ama tkenmi olmal. Yeni basm da yaplm olabilir. renirim. Ayrca btn istediklerinizi Bergotte'a sorabilirim, haftada bir mutlaka akam yemeine gelir bize. Kzmn yakn arkadadr. Birlikte eski kentleri, katedralleri, atolar ziyarete giderler." Toplumsal hiyerari konusunda herhangi bir fikrim olmadndan, babamn, Mme ve Mlle Swann la grmemize imknsz gzyle bakmas, uzun zaman nce, onlarla aramzda byk uurumlar olduuna hkmetmeme yol am ve dolaysyla, gzmde itibar kazanmalarna sebep olmutu. Komu muz Mme Sazerat'dan duyduuma gre, Mme Swannn kendini kocasna deil, M. de Charlus'e beendirmek iin yapt gibi, annemin de salarn boyayp dudaklarna ruj srmemesine hayflanyor, Mme Swannn bizi kmsediini dnyordum. Bu da, zellikle Mlle Swann asndan zyordu beni; ok gzel bir kz olduunu duymutum ve her defasnda ayn hayal rn, byleyici ehreyi kafamda canlandrarak, sk sk onun hayalini kuruyordum. Ama o gn, Mlle Swannn bu zel konumunu,

bunca imtiyazn ortasnda, doal ortamndaymasna yaadn, annesiyle babasna akam yemeine misafirleri olup olmadn sorduunda, onun iin sadece eski bir aile ahbab olan, o altn deerindeki konuun adn, o ltl heceleri: Bergotte cevabn duyduunu, onun yemek sofrasnda dinledii samimi konumalarn, yani benim iin Byk halamn sohbetine tekabl eden sohbetin, Bergotte'un, kitaplarnda ele alamad konulara ilikin, benim Tanr kelam kabul edeceim ve dinlemeyi ok isteyeceim szleri olduunu, gezmeye gittii kentlerde, yannda, lmllerin arasna inen tanrlar gibi, btn ihtiamyla, tannmadan Bergotte'un yrdn renince, hem Mile Swann'n ne kadar deerli bir varlk olduunu, hem de beni grse, ne kadar kaba ve cahil bulacan dndm; onunla arkada olmann holuunu ve imknszln yle youn biimde hissettim ki, iim ayn anda hem arzuyla, hem de umutsuzlukla doldu. Artk onu dndmde, ounlukla bir katedralin giri sundurmasnn nnde, bana heykellerin anlamn aklarken, beni onaylayan bir tebessmle, arkada sfatyla Bergotte'a tantrrken hayal ediyordum. Ve her defasnda, katedrallerin bende uyandrd dncelerin, Ile-de-France tepeleriyle Normandiya ovalarnn bys, Mile Swann'n hayalimdeki suretine yansyordu: Onu sevmeye hazr olduum anlamna geliyordu bu. Bir insann, bilinmeyen bir hayatn paras olduunu ve ona olan akmz sayesinde bu hayata nfuz edebileceimizi zannetmek, bir akn domasnda en temel unsurdur ve baka hibir eyin nemsenmemesine yol aar. Bir erkei sadece fiziksel grnmne bakarak deerlendirdiklerini iddia eden kadnlar bile, bu grnmde zel bir i yaayn yansmasn bulurlar te bu yzden, askerlerden, itfaiyecilerden holanrlar. niforma, ehreyi beenmeyi kolaylatrr; zrhn

altnda, farkl, macerac ve efkatli bir yrei p- ! ptklerini zannederler; gen bir hkmdarn, bir veliahttn, ziyaret ettii yabana lkelerde, en ok arzulayaca gnlleri fethetmek iin, belki bir sarraf iin art olacak dzgn profile ihtiyac yoktur. Ben bahede, Byk halamn, ciddi ilerle ilgilenmenin yasak olduu, dolaysyla kendisinin diki dikmedii pazar gnleri dnda yaplmasna anlam veremedii kitap okuma faaliyetimi srdrrken (hafta ii gnlerde, "Ne, sen hl kitap okuyarak eleniyor musun, bugn pazar deil ki," derdi, elenme kelimesini ocukluk ve zaman kayb anlamnda kullanarak), Leonie Halam da Eulalie'nin gelmesini bekleyerek Franoise'la sohbet ederdi. Franoise'a, az nce Mme Goupil'i, "emsiyesiz, Chteaudun'de diktirdii ipek elbiseyle" geerken grdn bildirirdi. "kindi duasndan nce uzak bir yere gidecekse, elbisesi srlsklam olabilir." "Olabilir, olabilir," (olmayabilir de anlamnda) derdi Franoise, daha olumlu bir ihtimali kesinkes dlamak istemediinden. "Th," derdi halam, alnna vurarak, "imdi aklma geldi, Mme Goupil'in kiliseye kutsal ekmekle arap datlrken mi vardn renemedim sonunda. Unutmayaym da Eulalie'ye soraym... Franoise, an kulesinin arkasndaki u kara buluta, arduazlarn stndeki u uursuz a bakn, bugn kesin yamursuz gemeyecek. Byle devam etmesi imknszd, ar scakt hava. Yamur ne kadar erken balarsa o kadar iyi, nk frtna patlamadka u Vichy suyu da midemden aa in meyecek," diye eklerdi; Vichy suyunun midesinden aa inii ni

hzlandrma arzusu, Mme Goupil'in elbisesinin mahvolduunu grme korkusundan ok daha basknd. "Olabilir, olabilir." "Hayr, yamur yanca meydanda snacak pek bir yer de olmuyor. Ne, saat m oldu?" diye haykrrd halam bir den, yz bembeyaz kesilerek. "Demek ikindi duas balad, pepsinimi unuttum! imdi anlyorum Vichy suyunun niye midemde arlk yaptn." Halam derhal mor kadife kapl, yaldzl dua kitabna sarlr, o telala, bayram gnlerine ait sayfalarn yerini iaretleyen, sararm kttan dantel eritlerle erevelenmi resimleri drr, bir yandan damlalarn yutarken, bir yandan da, kutsal metinleri hzl hzl okumaya balard. Vichy suyundan bunca uzun zaman sonra alman pepsinin suyu yakalamay ve midesinden aaya indirmeyi baarp baaramayacan bilememenin yaratt kayg, okuduu eyi anlamasn biraz gletirir di. "Saat olmu, zaman nasl geiyor!" Camda, bir ey arpm gibi ani bir ses, ardndan, sanki yukardaki bir pencereden aa kum atlyormu gibi gevek, hafif bir dklme sesi duyulur, sonra dklme sesi yaylr, dzenli bir ritim kazanr, akkan, titreimli, melodik, gr ve evrensel bir hal alrd: Yamurdu bu. "Grdnz m Franoise, ben dememi miydim? Nasl da yayor! Bahe kapsnn ngran iitir gibi oldum, bir gidip bakverin, bu havada kim darda olabilir?"

Franoise gidip dnerdi: "Mme Amedee'ymi," (bykannem) "dolamaya kyormu. Yamur da iddetli halbuki." "armadm dorusu," derdi halam, gzlerini devirerek. "Hep sylerim, onun kafas bakalarnnkine benzemez. u anda darda onun yerine ben olmak istemezdim." "Mme Amedee her zaman dier insanlarn tam zddn yapar," derdi Franoise tatllkla, bykannemi biraz "kak" bulduunu sylemek iin, dier hizmetkrlarla yalnz kalaca n beklemeyi tercih ederek. "te akam duas saati de geti! Eulalie gelmez artk," diye i geirirdi halam; "bu havadan korkmu olmal." "Ama saat be olmad ki Madame Octave, saat daha drt buuk." "Drt buuk mu? Azck gn girsin diye kk perde leri amak zorunda kaldm. Saat drt buukta! Bereket Duas gnnden bir hafta nce! Ah, Franoise m! Yce Tanr belli ki ok kzm bize. Ama dnyann gidiat da pek kt! Zavall Octave mn dedii gibi, yce Tanry ok unuttuk, o da intikam alyor." Halamn yanaklar, Eulalie gelince aniden kzarrd. Ne yazk ki o daha ieri yeni girmiken, Franoise gelir ve dudaklarnda, szlerinin halamda uyandracandan emin olduu sevince katldn gsteren bir tebessmle, dolayl anlatm kullanmasna

ramen, kusursuz bir hizmetkr sfatyla, ziyaretinin szlerini harfiyen aktardn belirtmek zere kelimeleri tek tek heceleyerek konuurdu: "Madame Octave eer dinlenmiyorsa, kendisini kabul edebilirse, muhterem Peder ok mutlu olacakm. Muhterem Peder rahatszlk vermek istemiyormu. Muhterem Peder aada, kendisini salona aldm." Aslnda rahibin ziyaretleri, halam, Franoise'n zannettii kadar mutlu etmez, Franoise'n, rahibin geldiini her haber veriinde ehresinde sergilemeyi grev bildii sevin ifadesi, hastann duygularyla tam olarak akmazd. Rahip, (sanattan hi anlamasa da, derin bir etimoloji bilgisine sahip olduun dan, daha fazla sohbet etmemi olmaktan tr pimanlk duyduum, stn nitelikli bir insand) nemli ziyaretilere kilise hakknda bilgi verme alkanlyla (hatta Combray blgesine ilikin bir kitap yazmaya niyetliydi), bitmek tkenmek bilmeyen, stelik hi deimeyen aklamalar yaparak halam yorard. Ziyareti, bir de byle Eulalie'nin ziyaretiyle akt m, halamda pheye yer brakmayan bir memnuniyetsizlik yaratrd. Halama kalsa, Eulalie'nin ziyaretinin tadn ipe karmay, herkesi birden arlamamay tercih ederdi. Ama rahibi kabul etmeme cesaretini kendinde bulamayp Eulalie'ye rahiple birlikte kalkmamasn, o gittikten sonra kendisiyle ba baa biraz oturmay istediini iaret etmekle yetinirdi. "Muhterem Peder, ressamn biri valesini sizin kiliseye yerletirmi, bir vitray kopya ediyormu diye duydum. Do rusu bu yama geldim, hayatmda hi byle ey duymadm! Dnya ne hale geldi! stelik kilisedeki en irkin ey!"

"Bence kilisedeki en irkin ey demek biraz abartl olur, nk Saint-Hilaire'de grlmeye deer blmler bulunmakla birlikte, zavall bazilikamn baz blmleri de epeyce eski, bizim piskoposluk blgesinde hi restorasyon yaplmam tek bazilika! Dorusu giri sundurmas kirli ve eski, ama yine de muhteem bir yap; Ester duvar hallarna gelince, ahsen stne para verseler almam, ama uzmanlar, Sens duvar hallarndan sonra ikinci srada sayyorlar adn. Ayrca, biraz fazla gereki baz ayrntlarn yan sra, alacak bir gzlem yeteneinin ifadesi olan ayrntlar bulunduunu da kabul etmek gerekir. Ama o vitraylarn lafn bile duymak istemiyorum! Ayn hizada iki deme ta bulamayacanz bir kilisede, gn n ieri szdrmayan, hatta o adn koyamadm renkteki yansmalaryla gz yanltan pencereler bulundurmak manta sar m? stelik deme talarn deitirmeyi de reddediyorlar; gerekesi de bu talarn, Combray barahiplerinin ve Guermantes senyrlerinin, yani, hem bugnk Guermantes Dk'nn, hem kendisi de bir Guermantes olan kuzini ve ei Guermantes Desinin atalar, eski Brabant kontlarnn mezarlar olmas." (nsanlarla ilgilenmeye ilgilenmeye btn isimleri birbirine kartran bykannem, ne zaman Guermantes Desinin ad gese, desin, Mme de Villeparisis'nin akrabas olduunu ileri srerdi. Herkes kahkahalarla glmeye balar, bykannem de alm olduu bir davetiyeye istinaden kendini savunmaya alrd: "O mektupta bir Guermantes laf geiyordu diye hatrlyorum." Ben de bir tek bu durumda, dierleriyle birlikte bykannemin karsnda yer alr, onun yatl okuldan arkadayla Brabant'l Genoveva'nn torunu arasnda bir iliki olabileceini kabul edemezdim.) "Hlbuki baknz, Roussainville, eski alarda ftr apka ve duvar saati ticareti nedeniyle gelimi olmakla birlikte, bugn bir ifti yerleimi.

(Roussainville in etimolojisinden pek emin deilim. Eski adnn, Radulfi Villa'dan treyen Rouville olduunu dnmek eilimindeyim, Chteauroux'nun Castrum Radulfi'den tredii gibi, ama bundan bir baka gn sz ederiz.) te bu Roussainville Kilisesi'nin, hemen hepsi yeni, enfes vitraylar var; mehur Chartres vitraylarna edeer olduu sylenen o muhteem LouisPhilippe'inCombray ye Girii vitraynn, Combray'de bulunmas daha anlaml olurdu. Daha dn, Doktor Percepied'nin bu konulara merakl olan kardeiyle konuuyordum; bu vitrayn olaanst bir iilii olduunu sylyordu. Ama ok usta bir sanat olduu sylenen, ayrca ok da nazik bir insan izlenimi uyandran o ressamn kendisine de sordum, dierlerinden bile karanlk olan bu vitrayda ne buluyorsunuz diye." "Eminim Monsenyr den rica etseniz, size yeni bir vitray balar," dedi halam baygn bir sesle, yorulacan dnmeye balayarak. "Dnebiliyor musunuz Madame Octave?" derdi rahip. "O feci vitrayla ilgili yaygaray balatan, Monsenyr n ta kendisi; vitrayn, bir Guermantes olan Brabant'l Genoveva'nn to runlarndan Guermantes Senyr Kt Gilbert'i, Aziz Hilarius Tarafndan gnahlar balanrken temsil ettiini kantlad." "Aziz Hilarius nerede peki? Ben hatrlamyorum." "Canm, vitrayn kesinde, sar elbiseli bir hanm vardr, hi dikkatinizi ekmedi mi? te o, Aziz Hilarius, bildiiniz gibi kimi illerde Aziz Illiers, Aziz Hlier, hatta Jura'da Aziz Ylie diye anlr. Sanctus Hilarius'un bu yozlam biimleri, azizlerin isimlerinin

urad en tuhaf deiim saylamaz aslnda. Mesela, sevgili Eulalie, sizin adnz aldnz Sanda Eulalia, Burgonya'da neye dnm, biliyor musunuz?Aziz loi'ya yani azizeyken aziz olmu. Grdnz m Eulalie, ldkten sonra ya sizi de erkee dntrrlerse?" "Muhterem Peder hep byle akacdr." "Gilbert'in kardei Kekeme Charles, dindar bir hkmdard, ama akl hastal sonucu len babas Deli Ppin'i kk yata kaybetmi olduundan, disiplinsiz byyen bir gencin btn kendini beenmiliiyle saltanat srd; bir kentte, yznden hazzetmedii birini grecek olsa, kent ahalisinin tamamn katlederdi. Charles'dan intikam almak isteyen Gilbert, Combray Kilisesi'ni yakt; o srada var olan eski kilise, Thodebert'in, maiyetiyle birlikte bu yaknlarda, Thiberzy'de (Theodeberciacus) bulunan kr evinden Burgonlarla savamak zere ayrlrken, Aziz Hilarius kendisine savata zafer kazandrd takdirde, azizin mezar zerinde yaptrmay vaat ettii kiliseydi. Gilbert'in yakt eski kiliseden geriye bir tek mezar kald; Thodore sizi indirip gezdirmi olmal. Gilbert daha sonra Fatih William'm" (rahip bu ismi farkl telaffuz ediyordu) "yardmyla talihsiz Charles' bozguna uratt; bu yzden de birok ngiliz, kiliseyi ziyarete geliyor. Ama Combray'lilerin gnln kazanmay baaramam olmal ki, halk sabah duasndan karken Gilbert'in zerine ullanp kafasn kesti. Thodore da, bu konudaki aklamalarn yer ald bir kitapk var, isteyenlere dn veriyor." "Yine de kilisemizin, tartmasz en ilgin yan, an kulesinden grnen muhteem manzara. phesiz, sizin salnz pek yerinde olmadndan, mehur Milano Katedrali'ndeki basamak saysnn tam yars olan, doksan yedi basamamz trmanmanz nermeyeceim. Salkl insanlar bile hakl olarak yoruluyor,

stelik kafanz krmak istemiyorsanz, iki bklm trmanmak zorunda kalyorsunuz, stnz banz da, olduu gibi rmcek alaryla kaplanyor. Her ey bir yana, sk giyinmeniz gerekiyor," diye devam ederdi rahip, (an kulesine kabilecei dncesinin halamn gururunu ne kadar krdn fark etmeyerek), "nk tepede yle bir rzgr esiyor ki! Bazlar orada lmn soukluunu hissettiklerini ileri sryorlar. Her eye ramen, pazar gnleri mutlaka panoramann gzelliini grmeye, kimileri epeyce de uzaktan gelen dernekler oluyor, hepsi de hayran kalyorlar. Mesela haftaya pazar, hava gzel olursa, Bereket Duas sebebiyle mutlaka ziyaretiler olacaktr. tiraf etmek gerekir ki, tepeden bakldnda manzara bir periler lemini andrr; eitli aralklardan ovann grnm esizdir. Hava ak olduunda gr alan Verneuil'e kadar uzanr. En nemlisi de, genellikle ancak ayr ayr grlebilen manzaralarn bir arada seyredilebilmesidir, mesela Vivonne Nehri'yle yksek aalardan oluan bir perdenin nehirden ayrd Saint-Assise-les-Combray hendekleri, mesela Jouy-le- Vicomte'un (yani Gaudiacus vice comitis'in) eitli kanallar. Jouy-le-Vicomte'a her gittiimde, bir kanala rastlardm, sonra, bir sokaa sapnca, baka bir kanal kard karma, ama o zaman da nceki kanal gremezdim. Kafamda hepsini bir arada canlandrmaya alsam da, pek baaramazdm. Saint-Hilaire an kulesinden grnen, bambaka bir eydir, btn yerleimi iine alan bir a grrsnz. Ne var ki, su olduu anlalmaz, kenti mahallelere ayran geni atlaklar gibi grnr, yle ki kent, paralara blnm, ama dalmadan, btn halinde duran bir ree benzer. En mkemmel grnty yakalayabilmek iin, insann ayn anda hem Saint-Hilaire an kulesinde, hem Jouy-le-Vicomte'ta bulunmas gerekir."

Rahip halam o kadar yorard ki, o gider gitmez, halam Eulalie'yi de gndermek zorunda kalrd. "Aln Eulalie iim," derdi clz bir sesle, el altnda bulundurduu kk kesesinden para kararak, "dualarnzda beni unutmayn." "Aa, Madame Octave, almasam, biliyorsunuz, ben bunun iin gelmiyorum size!" derdi Eulalie her defasnda, sanki ilk kez byle bir ey oluyormu gibi tereddtle, ekinerek; yzndeki memnuniyetsiz ifade, halam gldrr, ama bir yandan houna da giderdi; Eulalie ziyaretlerinin birinde paray alrken her zamanki kadar can skkn grnmese, halam yle derdi: "Eulalie'nin nesi vard, anlayamadm; her zaman ne kadar veriyorsam aynsn verdim, ama memnun kalmad galiba." "ikyet edilecek durumda deil hlbuki" derdi Franoise i ekerek; halamn kendisine veya ocuklarna verdii paray daima szn etmeye demeyecek ufak paralar olarak, her pazar Eulalie'nin eline sktrd, ama Franoise'n miktarn asla gremedii bozukluklar ise, minnet bilmez biri uruna delice sarf edilen bir servet olarak grrd. Franoise'n derdi, halamn Eulalie'ye verdii parada gz olmas deildi. Halamn serveti onu yeterince memnun eder, bir hanmn zenginliinin, hizmetkrn herkesin nazarnda ycelttiini, halamn ok saydaki iftlii, rahibin sk ve uzun ziyaretleri, tketilen inanlmaz miktardaki Vichy suyu sebebiyle, kendisinin, Franoise'n da, Combray'de, Jouy-le-Vicomte'ta ve baka yerlerde bir itibar, bir hret kazandn bilirdi. Cimrilii halam adnayd; halamn servetini ynetme grevi kendisine verilse, dnyann en mutlu

insan olur ve bu serveti bakalarndan, bir annenin yrtclyla korurdu. Bununla birlikte, iflah olmaz derecedeki cmertliini gayet iyi bildii halam, hi deilse parasn zenginlere datsa, Franoise o kadar itiraz etmezdi. Belki de, zenginlerin halamn armaanlarna ihtiyalar olmadndan, halam paras yznden sevmekle sulanamayacaklarn dnrd. Zaten servet ve mevki sahibi insanlara, Mme Sazeraf ya, M. Swann'a, M. Legrandin'e, Mme Goupil'e, halamla "ayn tabakadan" ve "birbirine yakan" insanlara verilen armaanlar, Franoise'a, ava giden, balolar dzenleyen, birbirlerini ziyaret eden, kendisinin de glmseyerek takdir ettii zenginlerin o garip, aaal hayatnn detlerinden biri gibi grnrd. Ama Franoise'n "be nim gibi insanlar, benden fazla deeri olmayan insanlar" diye tanmlad ve ona "Madame Franoise" diye hitap etmeyip kendilerini "ondan daha deersiz" grmedikleri takdirde en ok aalad kiiler halamn cmertliinden yararland zaman, durum deiirdi. Halamn kendi tlerine kulak asmayp, iyiliine layk olmayan kiiler iin parasn savurduunu (en azndan Franoisen gr buydu) grnce, hanmnn kendisine yapt balar, Eulalie'ye aktlan hayal servete kyasla pek czi bulmaya balamt. Franoise, Combray civarnda, Eulalie'nin ziyaretlerinden elde ettii gelirle rahat rahat satn alamayaca kadar byk bir iftlik bulunmad kansndayd. unu da belirtmek gerekir ki, Eulalie de, Franoisen snrsz ve gizli serveti konusunda ayn tahminleri yrtmekteydi. Genellikle Eulalie gittikten sonra, Franoise onun hakknda pekiyi niyetli olmayan kehanetlerde bulunurdu. Ondan nefret eder, ama bir yandan da korkar ve Eulalie'ye gler yz gstermek zorunda hissederdi kendini. Eulalie gittikten sonra, bunun acsn karr, geri ismini asla telaffuz etmez, ama kime yneldiini halamn anlamamas imknsz, bilmece nevinden

kehanetler veya Vaiz'dekiler tarznda genel hkmler savururdu. Perdenin kenarndan bakp Eulalie'nin kapy arkasndan ektiinden emin olunca, "Dalkavuklar hoa gitmeyi, paracklar toplamay bilirler; ama gn gelir, yce Tanr hepsinin cezasn verir, sabretmek gerek," derdi; yan yan, imal bak, Yan srf Antalyay dnerek, Akp gider, uzun srmez mutluluu ktlerin Deyiini hatrlatrd. Ama rahibin de geldii ve bitmek bilmeyen ziyaretiyle halamn btn gcn tkettii gnlerde, Franoise hemen Eulalie'nin arkasndan odadan kar, "Madame Octave, ben gideyim de siz dinlenin, ok yorgun grnyorsunuz," derdi. Halam cevap bile vermez, l gibi, gzleri kapal, adeta son soluunu veriyormuasna i geirirdi. Ama Franoise aa iner inmez, drt iddetli zil sesi btn evi nlatr, halam yatanda dorularak haykrrd: "Eulalie gitti mi? u ie bakn, Mme Goupil kiliseye ekmekle arabn datlmasndan nce varabildi mi diye sormay unuttum! abuk, koun peinden!" Ama Franoise, Eulalie'ye yetiemeden geri dnerdi. "Ne aksilik!" derdi halam ban sallayarak. "Soracam tek nemli ey buydu!"

te Leonie Halamn hi deimeyen hayat, yapmack bir kmseme ve youn bir sevecenlikle "hep ayn nakarat" diye adlandrd tatl monotonluk iinde geerdi. Bu nakarat, hala ma daha salkl bir yaay tarzn tlemenin fayda etmediini grp zamanla mecburen alkanlklarna sayg gsteren ev halknn yan sra, kasa akmadan nce Franoise'a halamn "dinlenip dinlenmediini" sorduran, sokak temizdeki ambalajcdhil btn kasaba halk tarafndan da korunduu halde, o yl bir kere kesintiye urad. Bulak kz bir gece vakti, aata gizli kalp hi kimse fark etmeden olgunlaan meyvelerin kendiliinden dmesini hatrlatan bir doum yapt. Ama sanclar dayanlmazd; Combray'de ebe bulunmad iin, Franoise gn domadan Thiberzy'ye ebe aramaya gitti mecburen. Halam, bulak kzn lklar yznden dinlenemedi ve mesafe pek ksa olduu halde ok ge dnen Franoise'n eksikliini ok hissetti. te bu nedenle, annem sabah bana, "Yukar k bak bakalm, halann bir eye ihtiyac var m?" dedi. Birinci odaya girdiimde, ak kapdan, ikinci odada yan yatm olan halamn uyuduunu grdm, hafife horladn iittim. Yavaa geri dnmek zereydim ki, herhalde kardm grlt uykusunu blp ritmini deitirdiinden, horultu bir an kesilip sonra daha pes bir tonda devam etti. Ardndan halam uyanp ban hafife yana evirince yzn grdm; yznde bir dehet ifadesi vard. Belli ki korkun bir rya grmt; yatt konumda beni grmesi imknszd, bense, yanna gitmemin mi, yoksa dnmemin mi daha iyi olacana karar veremeyerek olduum yerde kalmtm. Ama halam gereklik duygusuna kavumu, kendisini korkutan grntlerin yalan olduunu anlamt bile. Hayatn ryalar kadar zalim olmamasn salayan Tanrya minnet duyarak, mutlulukla glmseyince yz biraz aydnland. Yalnz olduunu

zannettiinde alak sesle kendi kendine konuma alkanlyla, u szleri mrldand. "Tanrya krler olsun! Tek derdimiz, bulak kzn dourmas. Hlbuki ryamda zavall Octave'cmn dirildiini, beni her gn gezmeye karmak istediini gryordum!" Eli, sehpann zerindeki tespihine uzand, ama ulaamadan tekrar uyuyakald; onun tekrar sakin bir uykuya daldn grnce parmak ularma basa basa odadan ktm ve ne o, ne de bakas, duyduklarm asla renmedi. Bu doum gibi ok ender olaylarn dnda halamn naka rat dedii yaants asla deimezdi derken, dzenli aralklarla ve her defasnda aynen tekrarlanan, tekdzelie ikincil bir tekdzelik daha katan olaylar hari tutuyorum. rnein cumartesi gnleri, Franoise leden sonra Roussainville-le-Pin pazarna gittiinden, herkes le yemeini bir saat erken yerdi. Halam bu haftalk aykrla o kadar almt ki, bu dzen bozukluu da dier alkanlklar kadar vazgeilmez olmutu onun iin. Franoise'n ifadesiyle yle "detletirmiti" ki bu deiiklii, bir cumartesi gn, le yemei iin her gnk saati beklemesi gerekse, sair gnlerden birinde, cumartesi gnk gibi bir saat erken yemiesine "rahatszlanrd". Aslnda le yemeinin bir saat nceye alnmas, cumartesi gnlerine hepimizin gznde kendine has bir hogr, bir sevimlilik kazandrrd. Normal olarak yemek gevemesine kadar daha bir saat geirmemiz gerekecek saatte, az sonra vakitsiz hindibalarn, ltfedilmi bir omletin, hak edilmemi bir biftein sofraya geleceini bilirdik. Bu aykr cumartesilerin tekrar, sakin hayatlarda ve kapal toplumlarda adeta bir ulusal birlik duygusu yaratan, sohbetlerin, akalamalarn ve alabildiine abartlan hikyelerin gzde konusu haline gelen dahili, yerel, nemsiz olaylardan biri, neredeyse bir yurttalk

olayyd; aramzdan biri destan yazmaya eilimli olsayd, bu cumartesilerde, bir destanlar dizisinin hazr ekirdeini bulabilirdi. Sabahtan itibaren, daha giyinmeden nce, ortada hibir sebep yokken, srf dayanmann gcn hissetme zevki uruna, birbirimize, neeyle, itenlikle, vatanseverlikle, "Vakit kaybetmeyelim, unutmayn, bugn cumartesi!" derdik; bu arada Franoise la fikir teatisinde bulunan halam, gnn her zamankinden uzun olacan dnerek, "sterseniz gzel bir dana eti piirin onlara, bugn cumartesi," derdi. Saat on buukta, birisi dalgnlkla saatine bakp, "le yemeine daha bir buuk saat var," diyecek olsa, herkes kendisine, "Oo, sizin aklnz nerede? Bugnn cumartesi olduunu unutmusunuz!" demekten byk mutluluk duyard; on be dakika boyunca buna gler, yukar kp bu dalgnl halama anlatarak onu elendirmeye karar verirdik. Cumartesileri, gkyznn ehresi bile deiirdi sanki. le yemeinden sonra, gne, cumartesi olduunun bilinciyle, tepede fazladan bir saat oyalanr, birimiz, gezintiye ge kaldmz dnerek, Saint- Hilaire in (le yemei veya le uykusu sebebiyle bombo kalm sokaklarda, balklarn bile terk ettii kpr kpr, bembeyaz rmak boyunca, kimseye rastlamayan, srf bir iki tembel bulutun oyaland bo gkyznden tek balarna geen) iki an sesini duyup da "Ne, saat daha iki mi?" dediinde, herkes bir azdan, "le yemeini bir saat erken yedik de ondan ardnz, bugn cumartesi, biliyorsunuz!" diye cevap verirdi. Saat on birde babamla konumaya gelen bir vahinin (cumartesi gnlerinin zelliini bilmeyen herkese bu ad verilirdi), bizi sofrada bulduunda sergiledii aknlk, Franoise'n hayatta en ok gld eylerden biriydi. Afallayp kalm ziyaretinin, cumartesi gnleri le yemeini erken yediimizi bilmemesine glerdi, ama (bu dar grl ovenizme yrekten katlmakla

birlikte) gelen vahinin bu gerei bilmediini aklndan bile geirmeyen babamn, ziyaretinin bizi yemek odasnda grdndeki aknlna, daha fazla bir aklama yapmadan, "Canm, bugn cumartesi!" diye cevap vermesini, daha da komik bulurdu. Franoise, hikyenin burasna geldiinde, glmekten gzlerinden akan yalar siler, elenceyi biraz daha artrma isteiyle, konumay uzatr, "cumartesi" aklamasn dan hibir ey anlamayan ziyaretinin azndan bir cevap uydururdu. Biz, Franoise'n bu ilavelerinden yaknmak yle dursun, uydurduu kadaryla yetinmeyip, "Bir ey daha sylemiti diye hatrlyorum. lk anlattnzda daha uzundu," derdik. Byk halam bile eliinden ban kaldrr, kelebek gzlnn stnden bakard. Cumartesi gnlerinin bir baka zellii de, mays ay boyunca her cumartesi, akam yemeinden sonra "Meryem Ana ayinleri" ne gitmemizdi. Orada ara sra, "zamane fikirlerine kaplan zensiz genlerin iler acs haline" ok kzan M. Vinteuil'le karlatmzdan, annem giyim kuammda bir aksaklk olmamasna byk zen gsterir, kiliseye yle giderdik. Hatrladm kadaryla akdikenleri sevmeye Meryem Ana ayinlerinde baladm. Btn kutsallna ramen iine girme hakkna sahip olduumuz kili senin her yerinde, altarn zerinde bile akdikenler olurdu; kutlamalarna katldklar mucizelerle ayrlmaz bir btn tekil eder, bayram hazrl iinde yatay olarak birbirine tutturulmu dallarn amdanlarn, kutsal kselerin arasndan uzatrlard. Yapraklarnn zerinde, gz kamatrc beyazlktaki tomurcuklar, bir gelinliin kuyruuna serpilmi iekler gibi, saysz minik buket olutururdu. Ancak kaamak baklar atmaya cesaret edebildiim

bu grkemli sslemelerin canl olduunu ve bizzat doann, yapraklarn arasna yollar aarak, sslemeyi noktalamak zere bu beyaz tomurcuklar ekleyerek, bu dekoru hem halk elencesi, hem din tren niteliindeki kutlamalara layk kldn hissederdim. Dallarn st ksmnda tek tk talar aldrsz bir zarafetle alr, kendilerini bir sis gibi epeevre sarmalayan, eytan rmcei kadar ince erkekorganlar demetini, son bir buulu ss misali, yle kaytszca tarlard ki, bu iek ama hareketini izlemeye, kafamda canlandrmaya altmda, dalgn, evik, beyazlar iinde bir gen kzn, ban cilveli baklarla, kslm gzlerle, hoppaca, hzla hareket ettirmesi olarak dnrdm. M. Vinteuil, kzyla birlikte yanmza oturmutu. yi bir aileden gelen M. Vinteuil, bykannemin kz kardelerine piyano hocal yapm, karsnn lmnden sonra kalan mirasla emekliye ayrlp Combray yaknma yerlemiti; onu evimizde sk sk arlardk. Ama ar ahlak dknl yznden, kendi ifadesiyle "yersiz, zamane zevkine uygun bir evlilik" yapm olan Swann la karlamak istemedii iin, artk evimize gelmiyordu. M. Vinteuil'n besteler yaptn duymu olan annem, kibarlk olsun diye, onu ziyarete gittiinde bestelerini de dinlemek istediini sylemiti. Bundan aslnda byk bir mutluluk duyacak olan M. Vinteuil, terbiyeyi ve iyilii yle bir kuruntu noktasna vardrrd ki, daima kendini bakalarnn yerine koyar, kendi istekleri dorultusunda hareket ederse, hatta bu isteklerini gsterirse, onlar skmaktan, bencillik etmi olmaktan korkard. Annemle babam kendisini ziyarete gittikleri gn, beni de yanlarnda gtrmler, ama darda kalmama izin vermilerdi; M. Vinteuil'n evi Montjouvain, allk bir tepenin altndayd; ben de allarn arasna saklandmda, tam karmda, yarm metre temde, ikinci kat salonunun penceresini bulmutum. Annemle

babamn geldii kendisine haber verildiinde, M. Vinteuil'n alelacele birtakm notalar piyanonun zerine, gze arpacak ekilde yerletirdiini grdm. Ama annemler ieri girdiinde, notalar kaldrp bir keye koydu. Geldiklerine, srf onlara kendi bestelerini dinletmek istedii iin sevindiini zannetmelerinden korkmutu herhalde. Ziyaret srasnda, annemin, arzusunu her tekrarlaynda da, "O notalar piyanonun stne kim koydu bilmem, yeri oras deil," deyip, konumay, bilhassa kendisini daha az ilgilendiren konulara evirmiti. M. Vinteuil'n btn tutkusu, kzna ynelikti; bir olan ocuu havasndaki kz, o kadar grbz grnrd ki, babasnn onun iin ald nlemleri, kznn omuzlarna sarmak iin daima fazladan allar bulundurduunu grnce, insan glmsemekten kendini alamazd. Bykannem, yz illerle kapl bu kaba saba kz ocuunun baklarnda ou kez ne kadar tatl, incelikli, neredeyse utanga bir ifade olduuna dikkatimizi ekerdi. Mile Vinteuil, bir ey sylediinde, kendi szlerini, karsndakilerin kulayla dinler, yanl anlalma ihtimalini dnp telaa kaplrd; o erkeksi, "namuslu adam" yz adeta aydnlanarak saydamlar ve altndan, zgn bir gen kzn ince hatlar ortaya kard. Kiliseden kmadan nce, altarn nnde diz ktm; tam ayaa kalkarken, anszn, akdikenlerden ac, baygn bir badem kokusu geldi burnuma; o zaman, ieklerin stnde, kk sar lekeler olduunu fark ettim; tpk bademli pastann tadnn, kzarm ksmlarn altnda, Mile Vinteuil'n yanaklarnn tadnn, illerinin altnda gizlendiini tahmin ettiim gibi, ieklerin kokusunun da, bu lekelerin altnda gizlendiini dndm. Akdikenlerin sessiz kprtszlna ramen ara sra ykselen bu

koku, sanki ilerindeki canlln mrltsyd; iinde canl antenlerin gezindii, ieklerinin kzlms erkekorganlarna baktmzda, imdi iee dnm olan bceklerin bahardaki iddetini, tahri edici gcn hatrladmz, krlardaki bir allk gibi, atlar da akdikenlerin kokusuyla kpr kpr kprt. Kiliseden ktmzda, sundurmann nnde birka dakika durup M. Vinteuil'le konuurduk. M. Vinteuil, meydanda kavga eden ocuklar ayrr, kkleri korur, byklere nutuk ekerdi. Kz, kaln sesiyle, bizi grdne ne kadar sevindiini syler, hemen ardndan, sanki iindeki daha duygulu bir kz karde, evimize davet edilmek istediini zannettirebilecek bu akn olan ocuu szlerinden utanmasna, kzarrd. Sonra babas, Mile Vinteuil'n omuzlarna mantosunu sarar, kzn kendi srd kk bugilerine binip Montjouvain'e giderlerdi. Bize gelince, ertesi gn pazar olduu ve byk ayin saatinden nce kalkmayacamz iin, hava scaksa ve mehtap varsa, babam bizi dorudan eve gtreceine, an olsun diye, Cavlar Orman yolunda uzun bir gezintiye karr, yn ve yol bulma duygusu pek zayf olan annem, bu gezintilere, bir strateji dehasnn baarlar gzyle bakard. Bazen de viyade kadar uzanrdk; viyadn garda balayan tatan bacaklar benim iin medeni dnyann snrlar dndaki srgn ve ykm temsil ederdi, nk her yl Paris'ten gelirken, Combray'ye vardmzda istasyonu karmamaya ok dikkat etmemiz, nceden hazrlanmamz tembihlenirdi; tren iki dakika durduktan sonra tekrar hareket eder ve benim gzmde Combray'yle snrlanan Hristiyan leminin tesine doru, viyadn stnde yoluna devam ederdi. Kentin en gzel villalarnn yer ald gar bulvarndan dnerdik eve. Mehtap, her baheyi, Hubert Robert gibi, beyaz mermerden krk

basamaklaryla, fskiyeleriyle, aralk parmaklklaryla doldururdu. Ay Telgraf brosunu ykm olurdu. Geriye bir tek, yars krk bir stun kalm olur, ama o da lmsz bir harabenin gzelliini korurdu. Ben ayaklarm sryerek yrr, uykudan leceimi sanrdm; hlamurlarn o gzel kokusu, ancak ok byk yorgunluklar sonucunda elde edilebilen ve zahmetine demeyen bir mkfat gibi gelirdi bana. Birbirinden ok uzak taki parmaklklarn ardnda, sessizlikte nlayan admlarmzla uyanan kpekler, srayla havlamaya koyulurlard; gar bulvar (yerine Combray belediye park yapldktan sonra), geceleri hl ara sra duyduum bu karlkl havlamalarn arasna gelip snm olmal ki, imdi olduum yerde bu kpek havlamalar nlamaya, birbirlerine cevap vermeye balad anda, hlamur aalar ve mehtabn aydnlatt kaldrmyla bulvar grrm. Babam birden, bizi durdurur ve anneme sorard: "u anda neredeyiz?" Yryten bitkin den, ama babamla iftihar eden annem, sevecenlikle, en ufak bir fikri olmadn itiraf ederdi. Babam omuz silkip glerdi. Sonra da, sanki anahtaryla birlikte ceketinin cebinden kard, bu yabanc yollarn sonuna, SaintEsprit Soka'nn kesiyle birlikte bizi beklemeye gelmi, tam karmzda duran, bahemizin kk arka kapsn gsterirdi. Annem hayranlkla, "Harikasn!" derdi. O andan itibaren, tek bir adm atmama gerek kalmaz, hareketlerime ne zamandr bilinli bir dikkatin elik etmedii bu bahede, benim yerime, bastm yer yrrd; Alkanlk, kk bir bebekmiim gibi beni kucana alp yatama kadar tard. Her zamankinden bir saat nce balayan ve Franoisdan mahrum olduu cumartesi gndzleri, halam iin dier gn-

lerden daha yava gese de, halam, zayf dm, takntl bedeninin hl kaldrabildii tek deiiklik ve elence olan cumartesinin gelmesini hafta bandan itibaren sabrszlkla beklemeye koyulurdu. Oysa halamn, ara sra daha byk bir deiiklie heves ettii olurdu; insann var olandan baka bir eye susad, enerji ve hayal gc eksikliinden tr kendi kendilerini yenileyemeyenlerin, gelen dakikadan, kapy alan postacdan, en ktsnden bir heyecan, bir strap da olsa, bir yenilik getirmesini bekledikleri; mutluluun susturduu duyarlln, aylak bir harp gibi, kendisini kracak hoyrat bir el de olsa, bir elin dokunuuyla titremeyi arzulad; nne bir engel kmadan kendini arzularna, zntlerine brakma hakkn eitli zorluklara gs gererek elde etmi olan iradenin, dizginleri, zalim de olsalar, zorunlu olaylarn eline vermeyi istedii istis nai anlar, halam da yaard. Herhalde halamn en ufak bir yorgunlukla tkenen gc, dinlenirken ancak damla damla geri geldiinden, deponun dolmas uzun srer, bakalarnn faaliyete ynelttii, halamnsa nasl kullanacan bilemedii, karar veremedii hafif tama halinin gereklemesi iin aylar gemesi gerekirdi. Eminim ki byle anlarda -nasl ki hi "bkmad" preyi her gn tekrar tekrar yemenin hazz, sonunda pre yerine beamel soslu patates yeme isteini douruyorsa- sk skya bal olduu tekdze gnlerin birikiminden de, bir an sren, ama sal asndan yararl olacan dnmekle birlikte kendi kendine karar veremedii bir deiiklii gerekletirmeye onu zorlayacak olan, evde meydana gelecek bir felaketin beklentisi douyordu. Halam bizleri gerekten severdi, lecek olsak, arkamzdan seve seve, bol bol gzya dkerdi; kendini iyi hissettii, ter iinde olmad bir anda evde yangn ktna, hepimizin ldne, yaknda ta stnde ta kalmayacana, ama

hemen kalkarsa, acele etmeden rahatlkla yangndan kurtulabileceine dair bir haberin hayalini sk sk kurmu olsa gerekti; byle bir olay, uzun uzun zlerek bizlere olan sevgisinin tadn karmak, perian bir halde, neredeyse ayakta can ekierek, ama metanetini kaybetmeden ynetecei cenazemizde btn kyn aknlna hedef olmak gibi ikincil yararlarn yan sra, ok daha nemli bir yarar salayabilir, kendisini tam zamannda, hi vakit kaybetmeden, sinir bozucu tereddtlere frsat vermeden, yaz mevsimini geirmek zere, iinde bir alayan da olan, Mirougrain'deki gzel iftliine gitmeye zorlayabilirdi. Bitmez tkenmez pasyans oyunlar srasnda mutlaka baarsn dledii bu trden bir olay asla cereyan etmedii iin (aslnda daha ilk gerekleme nnda, o beklenmedik kk olaylarn birincisinde, kt haberin aktarld, vurgusunu asla unutamadmz o ilk szlerde, lmn, zihinsel ve soyut ihtimalinden ok farkl olan gerekliinin damgasn tayan her ayrntda umutsuzlua kaplaca halde), hayatn ara sra daha ilgin klabilmek amacyla, tutkuyla izledii, beklenmedik birtakm olaylar hayalinden uydururdu mecburen. Durup dururken Franoisen hrszlk yaptn, kendisinin de emin olmak iin kurnazca bir dzene bavurup onu sust yakaladn kurard; tek bana iskambil oynarken hem kendinin, hem rakibinin elini oynamaya altndan, kendi kendine, nce Franoise'n utana skla zr dileyiini, ardndan da kendisinin fkeyle, hararetle cevap veriini canlandrrd; aramzdan biri, byle bir anda odasna girdiinde, onu ter iinde, gzleri akmak akmak, kaym peruunun altndan kel aln aa km halde bulurdu. Franoise, hi somutlamadan kalsalar, halam alak sesle mrldanarak onlara bir gereklik kazandrmasa, srf hayal edilmekle halam yeterince rahatlatamayacak olan, kendisine ynelik bu ineli alaylar, belki

de ara sra yan odadan duyuyordu. Bazen halam bu "yatak ii temsiliyle de yetinmez, oyununu sahnelemek isterdi. O zaman, bir pazar gn, esrarengiz bir biimde kapatlm kaplar ardnda, Franoise'n drstl konusundaki phelerini ve ona yol verme niyetini Eulalie'ye aar, bir baka seferinde de, Franoise'a, yaknda kapy yzne kapataca Eulalie'nin sadakatsizlii konusundaki kukularn anlatrd gizlice; birka gn sonra, bir gn nceki srdandan bkar, tekrar hainle yaknlard; bir sonraki temsilde, roller yine deiirdi. Yine de Eulalie'nin ara sra uyandrd pheler, bir saman alevinden uzun mrl olmaz, Eulalie halamla ayn evde yaamadndan, beslenemeyip abuk snerdi. Oysa Franoise'a ilikin pheler konusunda durum farklyd; halam onunla ayn at altnda olduunu srekli hisseder, ama yataktan karsa teceinden korktuu iin, mutfaa inerek phelerinde hakl olup olmadn da aratramazd. Zamanla, Franoisen her an ne yaptn ve kendisinden neyi gizlediini tahmin etmeye almak, zihninin tek meguliyeti haline geldi. Franoisen yzndeki en ufak kaamak ifadeleri, szlerindeki kk bir tutarszl, gizlemek ister gibi grnd arzularn yakalar oldu. Maskesini drdn Franoise'a da tek bir szle belli eder, Franoisen yz bembeyaz olur, halam, zavallnn kalbine haner gibi saplad bu szlerden zalim bir zevk alrd. Ertesi hafta pazar gn, Eulalie'nin bir ifaat, -yeni domu, allm yolda ilerleyen bir bilime anszn beklenmedik, yepyeni ufuklar aan keifler gibi- halama, tahminlerinin, gerein ok gerisinde kalm olduunu kantlard. "Ama Franoise artk biliyordur bunu, hele kendisine bir araba da verdiinize gre." "Araba m vermiim!" diye haykrrd halam. "Bilmem ki, ben yle sandm, az nce st ak bir arabann iinde grdm onu, kurum kurulmu, Roussainville pazarna gidiyordu.

Arabay Madame Octave vermi olmal diye dndm." Zamanla, Franoise la halam, av ve avc misali, srekli birbirlerinin kurnazlklarn nceden tahmin etmeye alr oldular. Annem, Franoisen, kendisine elinden geldii kadar ar hakaretlerde bulunan halamdan sonunda gerekten nefret etmesinden korkuyordu. Franoise, giderek halamn en sradan szlerine, hareketlerine ar bir dikkatle yaklar olmutu. Halamdan bir ey isteyecei zaman, ne ekilde istemesi gerektiini nceden uzun uzun dnyordu. Dileini bildirdikten sonra da, gizlice halam gzlyor, ne dndn, neye karar vereceini ehresinden okumaya alyordu. Ve bylece -XVII. yzyla ait hatratlar okuyan ve Yce Hkmdarla yaknlamak isteyen bir sanat, kendi eceresini, tarih bir aileden geldiini kantlayacak ekilde karmak veya Avrupa'da o srada saltanat srmekte olan hkmdarlardan biriyle yazmak suretiyle bu yolda admlar attn zanneder, ama XVII. yzyldakilerle ayn, dolaysyla geerlilii kalmam kalplara bal kald iin, arad eye srtn evirmi olur, buna karlk- engelleyemedii baz takntlara ve aylaklktan doan bir fesatla itenlikle boyun emekten baka bir ey yapmayan yal bir taral hanm olan halam, hayatnda XIV. Louis'yi hi aklndan geirmedii halde, onun kalkna, le yemeine, dinlenmesine ilikin en sradan gndelik faaliyetleri bile, tuhaf zorbalklar sayesinde, Saint-Si- morTun ifadesiyle, Versailles'daki hayatn "ileyii" dedii eyin ilginliine brnrd bir anlamda; tpk kraln suskunluunun, keyifli veya kibirli ruh halinin, kendisine Versailles'n aalkl yollarnda bir ltuf dilekesi sunan bir sarayl, hatta byk bir senyr tarafndan yorumlanmas gibi, halam da kendi suskunluklarnn, yznde beliren keyifli veya kibirli bir ifadenin, Franoise tarafndan tutku ve korkuyla yorumlanacan dnebilirdi.

Halamn ayn anda hem rahibi, hem de Eulalie'yi arlad ve ardndan dinlendii bir pazar gnnn akamnda, hepimiz kendisine iyi geceler dilemek zere odasna kmtk; annem, halamn, ziyaretilerini hep ayn saate denk getiren kt talihine hayflanyordu: "Bu leden sonra yine iler ters gitti, deil mi Leonie?" diyordu tatllkla. "Btn misafirleriniz ayn anda geldi." Byk halam araya girerek, "Fazla mal gz karmaz," dedi, nk kz hastalandndan beri, her eyin daima iyi tarafn gstererek onu yreklendirmesi gerektii kansndayd. Fakat bu kez babam sze girdi: "Hazr btn aile bir araya toplanmken, sizlere bir ey anlatmak istiyorum, bylece hepinize tek tek sylememe gerek kalmaz. Korkarm ki Legrandin'le aramz bozuldu; bu sabah zor selam verdi bana." Babamn anlatacaklarn dinlemek zere odada kalmadm, nk kilisedeki ayinden sonra, M. Legrandin'le karlatnda, ben de yanndaydm; her gn gazete haberleri gibi beni oyalayan, bir elence program gibi heyecanlandran akam yemei mensn renmeye, mutfaa indim. Kiliseden ktktan sonra, M. Legrandin, civardaki kklerden birinin, gz ainalmz olan, ama tanmadmz sahibesiyle birlikte, yanmzdan getii srada, babam kendisine hem dosta, hem de ll bir selam vermi, durmayp yolumuza devam etmitik; M. Legrandin, sanki bizi tanyamam gibi ararak, belli belirsiz karlk vermiti selammza; gzlerinde, kibarlk etmek istemeyip anszn uzaklaan bak alarndan, adeta sizi bitmez tkenmez bir yolun

sonunda, ok uzakta gryormuasna, karnca kadar boyunuza uygun decek minicik bir ba hareketiyle selam vermekle yetinen insanlarn bak vard. Oysa Legrandin'in yanndaki hanm, iffetli, saygn bir kiiydi; Legrandin'in, hovardalk yaparken yakalanmaktan tr utanm olmas, ihtimal dahilinde deildi; babam kendisini ne ekilde gcendirmi olabileceini anlayamamt. "Btn o giyinmi kuanm insanlarn arasnda, ksa, dz ceketiyle, gevek kravatyla, ylesine zentiden uzak, iten, sade, neredeyse saf denebilecek bir havas var ki, ok cana yakn gerekten; bu yzden de bize ksmse ok zlrm," dedi babam. Ne var ki aile meclisi, oy birliiyle babamn kuruntuya kapldna veya Legrandin'in aklnn o anda baka yerde olduuna karar verdi. Zaten babamn kayglar da ertesi akam dald: Uzun bir gezintiden dnerken, Pont-Vieux yaknnda Legrandin'i grdk, bayram olduu iin Combray'de kalyordu. Yanmza gelerek elini uzatt. Bana dnp sordu: "Paul Desjardins'in u msran biliyor musunuz, kk kitap kurdu? Ormanlar kapkara oldu bile, ama gkyz hl mavi. Tam bu saatin incelikli bir ifadesi, deil mi? Paul Desjardins'i hi okumam olabilirsiniz. Okuyunuz ocuum; imdilerde, duyduuma gre ahlak dersleri verip ahkm kesiyormu, ama uzun bir sre boyunca, berrak suluboya resimleri andran msralar yazmtr... Ormanlar kapkara oldu bile, ama gkyz hl mavi.

Gkyz sizin iin hep mavi olmaya devam etsin gen dostum; o zaman, benim imdiki durumumda olduu gibi, ormanlar kapkara olmuken, gece hzla indiinde bile, siz de benim gibi gkyzne bakarak avunursunuz." Cebinden bir sigara kard, uzun mddet ylece durup ufka bakt. Sonra anszn, "Elveda dostlar," diyerek yanmzdan ayrld. Ben meny renmek zere mutfaa indiim saatte, yemek hazrlklarna balanm olurdu; devlerin alk ettii masal lemlerindeki gibi birer raa dnm olan doa glerine hkmeden Franoise, kmr kartrr, patatesleri buhar dan geirir, iri teknelerden, karavanalardan, kazanlardan, balk tencerelerinden av etinin pitii mleklere, pasta kalplarna, kk krema anaklarna kadar ok eitli seramik kaplarda, her boydan tencerelerde nceden hazrlanm olan mutfak sanat aheserlerini, atete tam kvamnda piirerek tamamlard. Bulak kzn ayklad, bir oyuna ait yeil bilyeler gibi masann zerine dizilmi bezelyeleri durup seyrederdim; fakat asl hayranlk duyduum, baaklarndaki incecik eflatun ve gk mavisi izgiler, aaya, -hl fidann toprann durduu- diplere indike, sanki bu dnyaya ait olmayan menevilenmelerle ton ton alan, koyu mavi ve pembeye bulanm kukonmazlard. Bu ilahi tonlarn, elence olsun diye kendi kendilerini sebzeye dntrm harika yaratklar ele verdiini dnrdm; kukonmazlarn, yenilebilir, sert etlerinin ardndaki o afan ilk renklerinde, o gkkua taslaklarnda, o mavi akam solgunluklarnda grebildiim deerli z, akam yemeinde kukonmaz yemisem, gece boyunca, o harika yaratklar, bir Shakespeare oyunu gibi iirsel ve kaba olan farslarnda lazmlm bir parfm kabna dntrdklerinde de tanrdm.

Franoisen kukonmazlar ayklamakla grevlendirdii, Swannn buluu olan lakabyla Giotto'nun Merhameti, kukonmazlar bir sepetin iine doldurup yanma koyar, dnyann btn dertlerini hissedercesine strap dolu bir havaya brnrd zavallck; kukonmazlarn pembe tniklerinin zerindeki gk mavisi hafif talar, tpk Padova fresklerindeki Erdem'in elenk yapp bana takt, sepetine saplad iekler gibi ince ince, yldz izilmi olurdu. Bu arada Franoise, kimsenin kendi gibi kzartamayaca, marifetlerinin kokusunu btn Combray'ye yayan tavuklarn ite dndrrd; Franoisen ylesine yumuack, azda eriyiverir hale getirdii etin kokusu, benim iin dorudan onun bir erdeminin kokusu olduundan, sofrada bize sunduunda, o tavuklar, Franoisen kiiliini alglaymda, yumuakln ar basmasna sebep olurdu. Babam Legrandin'le karlamamz konusunda aile meclisine danrken benim mutfaa indiim gn ise, ksa sre nce yapt doumdan tr ar hasta olan Giotto'nun Merhametinin, yataktan kalkamad gnlerden biriydi; yardmcs olmayan Franoise ilere yetiemiyordu. Ben aa indiim esna da, Franoise, kmese alan arka mutfakta, bir tavuu ldr mekteydi; tavuun umutsuz ve ok doal, ama hayvann boynunu kulann altndan kesmeye alan, gz dnm Franoise'in "Pis hayvan! Pis hayvan!" lklarnn elik ettii direnii, hizmetimizin, ertesi akam yemekte, ayn tavuun ayin kaftanlar gibi srma ili derisinin ve Komnyon ksesinden damla damla dklen kymetli suyunun gzler nne serecei, azizeleri hatrlatan tatlln, yumuakln pek ortaya karmyordu dorusu. Tavuk ldnde, Franoise, akan ama hncn boamayan kan toplad; tekrar bir fke parlamasyla dmann

cesedine bakarak, son bir kez, "Pis hayvan!" dedi. Tir tir titreyerek yukar ktm; Franoise derhal kap dar edilse, memnun olurdum. Ama o zaman, kim bana o kadar scak bademli kremal pastalar, o kadar gzel kokulu kahveler, hatta... Byle tavuklar piirecekti? Aslnda bu alaka hesab benim gibi herkes yapmak zorunda kalmt. nk Leonie Halam, -benim henz bilmediim bir gerei- kz iin, yeenleri iin seve seve cann verebilecek olan Franoisen, baka insanlara kar inanlmaz derecede kat olduunu biliyordu. Halam buna ramen onu yannda tutmutu, nk zalimliini bilse de, hizmetini takdir ediyordu. Tpk kilise vitraylarnda ellerini kavuturmu dua eder halde resmedilen krallarn ve kralielerin saltanatlarna kanl olaylarn damgasn vurduunu tarihin aa karmas gibi, ben de zaman iinde, Franoisen yumuaklnn, arballnn, erdemlerinin ardnda, arka mutfak trajedilerinin gizlendiini fark ettim. Akrabalar haricindeki insanlarn bana bir felaket geldiinde, o insan ne kadar uzakta yayorsa, Franoisen o kadar merhamet duyduunu anladm. Tanmad insanlarn bahtszln, gazetede okuyup dkt gzyalar, bahtszla urayan kiiyi biraz net bir biimde gznde canlandrabiliyorsa, derhal kururdu. Bulak kz, doumdan sonraki ilk gecelerden birinde, korkun karn arlar ekmeye balad; annem kzn iniltilerini duyup yataktan kalkt ve Franoise' uyandrd; Franoise, btn duyarszlyla, btn bu barmalarn numaradan ibaret olduunu, kzn "hanmefendilik tasladn" iddia etti. Bu tr krizlerin olabileceinden korkan hekim, evimizdeki bir tp kitabnn konuya ilikin sayfasn iaretlemi ve byle bir durumda ne yaplacana dair talimat o sayfada bulabileceimizi sylemiti. Annem Franoise' kitab almaya

gnderdi, sayfa iaretini de drmemesini tembihledi. Aradan bir saat geip Franoise gelmeyince, annem Franoisen yatana dnm olacan dnerek sinirlendi ve ktphaneye beni gnderdi. Orada Franoise'la karlatm; iaretli yerin neresi olduunu merak etmi, krizin klinik tanmn okuyor, bu durumda, tanmad bir rnek hasta sz konusu olduundan, hkra hkra alyordu. Yazarn deindii her sancl belirtide, "Vah vah! Yce Meryem, Tanr zavall bir insana byle ac ektirmeyi reva grebilir mi? Vah, zavall!" diye haykryordu. Ama ben kendisini arnca, Giotto'nun Merhametinin baucuna geldi ve gelir gelmez de gzyalar dindi; bulak kz yznden gecenin yarsnda yataktan kalkm olmann skntsnda ve sinirinde, ne ok iyi bildii, gazete okurken sk sk yaad o ho acma ve efkat duygusunu bulabildi, ne de ayn aileden olmann hazzn; tarifini okuduunda alad aclarn aynlarn gzyle grdnde, huysuz huysuz homurdand, hatta iren, alayl bir tavrla, bizim gittiimizi, kendisini iitmediimizi zannederek, "Madem yle, o ii yapmasaym!" dedi. "Yaparken iyiydi! imdi naz yapmasn! Bunun peinden gittiine gre, olan da uursuzun teki belli ki. Ah, ah, anacmn kynde, Gnl vermisen bir kpein kna Sanrsn sanki k deil, benzer glistana derlerdi." Franoise, torunu hafif nezle olduunda, kendisi hasta bile olsa, gece yatacana, ocuun bir ihtiyac var m diye yoklamaya

gider, iinin bana vaktinde varabilmek iin gne domadan yryerek on be kilometrelik yolu teperdi; buna karlk, yaknlarna besledii bu sevgi ve ailesinin istikbalini garantileme istei, dier hizmetkrlar sz konusu olduunda, sabit bir ilkede ifadesini bulurdu, o da, tek bir hizmetkrn dahi, halamn hizmetinde kalc olmasna asla izin vermemekti; halama kimseleri yaklatrmamak, onun iin bir gurur meselesiydi, kendisi hasta olduunda bile, bulak kzn halamn odasna girmesine gz yummaktansa, yatandan kalkp Vichy suyunu kendi gtrmeyi tercih ederdi. Nasl ki, Farsn gzlemledii zar kanatllardan rmcek yabanars, kendisi ldkten sonra yavrularnn taze et yiyebilmesi iin, zalimliini anatomiyle destekleyerek, avlad bitki bitleriyle rmceklerin, ayaklarn hareketini kontrol eden, ama dier hayati ilevleri etkilemeyen sinir merkezini olaanst bir bilgi ve beceriyle deler ve bylece, fel ettii bcein yaknma brakt yumurtalardan kacak kurtuklara, kamas, direnmesi imknsz, ama katiyen rmemi, uysal, zararsz bir av salarsa, Franoise da, evi btn hizmetkrlar iin tahamml edilmez hale getirme yolundaki deimez amacn gerekletirmek zere, mthi ustalkl ve acmasz kurnazlklara bavururdu; mesela o yaz neredeyse her gn kukonmaz yememizin sebebi, yllar sonra rendik ki, kukonmazlar ayklamakla grevli bulak kzn, kukonmaz kokusu yznden, sonunda iten ayrlmasna yol aan, iddetli astm krizleri geirmesiymi meer. Ne yazk ki Legrandin konusundaki fikrimizi, kesinlikle deitirmeye mecbur olduk. Pont-Vieux deki karlamadan sonraki bir pazar gn, babam yanldn itiraf etmek zorunda kald: Ayin bittiinde, dardan, gne ve seslerle birlikte kilisenin iine ylesine kutsallktan uzak bir ey nfuz etmekteydi ki,

Mme Goupile Mme Percepied (az nce, ben kiliseye biraz gecikerek girdiimde gzlerini dua kitaplarndan ayrmam olan, yerime ulamam engelleyen kk sray ayaklaryla usulca itmemi olsalar, girdiimi grmediklerini zannedebileceim herkes), sanki Meydan'a kmz gibi, yksek sesle, ta mamen maddi konularda bizimle sohbet etmeye balamlarken, pazar yerinin alacal bulacal karmaasna hkim giri sundurmasnn altnda, gne vurmu eikte, Legrandin'i grdk; kendisini son grdmzde yannda bulunan hanmn kocas, onu yrenin bir baka byk toprak sahibinin eine takdim etmekteydi. Legrandin'in yznde, olaanst bir heyecan ve evk ifadesi okunuyordu; yerlere kadar eildi ve ardndan da, muhtemelen kz kardei Mme de Cambremer'in kocasndan renmi olduu, srtn, balangtakinden daha geriye kaykltan ani bir dorulma hareketi yapt. Bu sratli dorulu, Legrandin'in, bu kadar dolgun olduunu tahmin etmediim poposunda, cokulu ve kasl bir dalgalanma yaratt adeta ve neden bilmem, bu salt maddeden oluan dalgalanma, bu tmyle tensel, maneviyattan eser tamayan, baya bir gayretkeliin frtnaya dntrd alkant, birdenbire zihnimde, bizim tandmz Legrandin'den apayr bir Legrandin olabilecei fikrini canlandrd. Takdim edildii hanm, arabacsna bir ey sylemesini rica etti kendisinden; Legrandin arabaya doru ilerlerken, tantrlmann ehresine yerletirdii ekingen ve vefal mutluluk ifadesi, hl yznden silinmemiti. Adeta bir ryadaym gibi, kendinden gemi, glmsyordu; hanmn yanma dnerken, aceleyle, her zamankinden hzl yrd iin, omuzlar bir saa bir sola, gln bir biimde salnyordu, hibir eye aldrmayarak kendini brakt mutluluun elinde, cansz ve mekanik bir oyuncak olmu gibiydi. Biz bu srada sundurmann altndan gemi, ona doru

ilerlemekteydik; Legrandin'in terbiyesi, bizi grnce ban evirmesine msaade etmezdi, ama anszn derin bir tahayyle dalan baklarn, ufkun o kadar uzaktaki bir noktasna dikti ki, bizi grmesi mmkn olmad ve selamlamas da gerekmedi. stemeyerek yolunu arp, nefret ettii bir lksn ortasna dm gibi grnen dkml, dz ceketinin stndeki ehresinde saf bir ifade vard. Meydan'daki rzgrn savurduu benekli kravat, Legrandin'in gururlu inzivasnn ve soylu bamszlnn sanca gibi, dalgalanmaya devam ediyordu. Tam eve vardmz srada, annem, kremal pastay unuttuumuzu fark etti ve babamla benden, geri dnp pastay hemen gndermelerini sylememizi rica etti. Kilisenin yaknnda, ayn hanm arabasna geirmekte olan ve kar ynden bize doru gelen Legrandin'le karlatk. Yanmzdan geerken, yanndaki hanmla konumaya devam ederek, mavi gznn kenaryla, adeta gzkapann altnda kalan, ufack bir iaret verdi bize; yz kaslarn katiyen etkilemeyen bu iareti, muhatab katiyen fark etmeyebilirdi; ama duygularnn ifadesini biraz dar bir alana sdrm olmasn, bu duygularn younluuyla telafi etmek isteyen Legrandin'in bize tahsis ettii o gk mavisi ke, sevimlilii aan, neredeyse muziplik denebilecek, cokulu bir cana yaknlkla l parlad; nezaketin gerektirdii incelii, gizli bir anlamay artran bir gz krpma, imaya, dokundurmaya, su ortaklnn esrarengiz havasna kadar vardrd; son olarak da, dostluk ifadesini sevgi dolu itirazlara, ak ifaatna kadar gtrd ve buz gibi donuk ehresinde, akla dolu gzbebei, ato sahibesinin grmedii, gizli bir baygnlkla, sadece bizim iin ldad.

Legrandin, bu karlamadan bir gn nce, ertesi gn akam yemeine beni evine davet etmi, annemle babamdan, gitmeme izin vermelerini rica etmiti. "Gelin yal dostunuza arkadalk edin," demiti bana. "Tpk bir seyyahn, bir daha grmeyeceimiz bir diyardan bize gnderdii bir demet iek gibi, o rak yeniyetmelik diyarndan, benim de uzun yllar nce geirdiim baharlarn iek kokusunu getirin bana. uhaieiyle, dnieiyle birlikte, Balzac florasnn sevgi demetini oluturan damkoruuyla birlikte, Dirili yortusunun iei ayr papatyasyla birlikte, Paskalya saanaklarnn son kartoplar henz erimemiken byk halanzn bahesini rayihalaryla dolduran kartopu iekleriyle gelin. Hz. Sleyman'a layk zamban grkemli ipek giysisiyle, menekelerin ok renkli minesiyle birlikte ve bilhassa, hl son donlarn serinliini tayan, bu sabahtan beri bekleyen iki kelebek iin, ilk Kuds glnn kapsn aralayacak olan esintiyle birlikte gelin." Evde, her eye ramen M. Legrandin'in evine akam yemeine gidip gitmeyeceim tartlyordu. Ama bykannem, Legrandin'in kabalk etmi olduuna inanmamakta direndi. "Kiliseye hi de sosyetik olmayan, sade giysileri iinde geldiini kendiniz de kabul ediyorsunuz," diyordu. Ne olursa olsun, en kt ihtimalle, Legrandin terbiyesizlik etmise de, bunu fark etmemi gibi grnmenin daha uygun olduunu ileri sryordu. Doruyu sylemek gerekirse, Legrandin'in davranna en ok sinirlenen babam bile, bu davrann anlam konusunda, yine de bir phe tayordu belki. Bir insann kiiliinin en derin, en gizli yann aa karan btn davran ve hareket ler gibiydi Legrandin'in davran: Bunlar, o kiinin daha nce sylemi olduu szlerle badamazlar, asla itirafta bulunmayacak olan

sann ifadesiyle dorulanmalar imknszdr; kendi duyularmzn tanklna bavurabiliriz ancak, bu tek ve anlalmaz hatrann karsnda ise, duyularmzn bir yanlsamann elinde oyuncak olup olmadn dnrz; dolaysyla, bu tr -aslnda bir nem tayan yegne- davranlar, ounlukla bizde eitli pheler uyandrrlar. Legrandin'le akam yemeini, evinin terasnda yedik, mehtap vard. "Ho bir sessizlik var, deil mi?" dedi bana. "Eserlerini ileriki yllarda okuyacanz bir roman yazar, benimki gibi yaral gnllere sadece karanln ve sessizliin uy gun dtn syler. Hayatta, sizin henz ok uzanda olduunuz yle bir an gelir ki yavrucuum, yorgun gzler sadece tek bir a, byle gzel gecelerin karanlktan damtarak hazrlad a tahamml edebilir, kulaklar, sadece ve sadece, mehtabn, sessizliin fltyle ald mzii dinleyebilir." Legrandin'in her zaman byk bir zevkle dinlediim szlerine kulak veriyordum, ama ksa bir sre nce, ilk kez grdm bir kadnn hatras, beni huzursuz etmekteydi; Legrandin'in civardaki aristokratlarn birouyla tantn renmi olduumdan, belki bu hanm da tandn dndm ve cesaretimi toplayp sordum: "Beyefendi, Guermantes atosunun sahibesini... Sahiplerini tanyor musunuz?" Bu ismi telaffuz etmek, srf tahayyllerimden ekip karmakla ona nesnel ve sessel bir varlk kazandrm olmamdan tr, adeta isim zerinde hkimiyet kurmam salad iin bana mutluluk verdi. Ne var ki bu Guermantes isminin telaffuzuyla birlikte, dostumuzun mavi gzlerinin ortasna, minik kahverengi bir iziin yerletiini fark ettim; sanki gzbebekleri grnmez bir kaz

kalemiyle delinmiti ve bu iziin haricindeki ksm, mavi dalgalar salglayarak tepki veriyordu. Gzkapaklarnn etraf kararp sarkt. Ac bir kvrmla bklen dudaklar, gzlerinden daha abuk toparlanarak bir tebessmle kvrld; baklar, vcudu oklarla delik deik olmu yakkl bir ehidin baklar gibi aclyd hl. "Hayr, tanmyorum," dedi, ama bylesine basit bir aklamaya, bylesine olaan bir cevaba uygun decek doal, sradan ses tonunu kullanacana, kelimeleri vurgulayarak, eilerek, ban selam verir gibi sallayarak konutu; tavrnda hem sanki Guermantes'lar tanmamas, ancak garip bir tesadfn sonucu olabilirmi gibi- artc bir szmze inanlmasn istediimiz zaman gsterdiimiz srar, hem de, bizim iin zc olan bir durumu gizleyemeyeceimizi anlaynca, dile getirdiimiz itirafn bizi rahatsz etmedii, kolay, ho, kendiliinden bir itiraf olduu, durumun kendisinin de Guermantes'larla tanmamannpekl, boyun eilen bir ey deil, bizim tarafmzdan istenen ve bu rnekte Guermantes'larla grmeyi yasaklayan- bir aile geleneinden, ahlaki ilkeden veya yeminden kaynaklanan bir durum olabilecei izlenimini uyandrmak amacyla, bu durumu yksek sesle duyurmay tercih ettiimiz zaman sergilediimiz abart vard. "Hayr," diye devam etti, tonlamasn kendi szleriyle de aklayarak, "hayr, Tanmyorum kendilerini, tanmay hibir zaman istemedim, tam bamszlm korumaya daima zen gsterdim; bilirsiniz, ben aslnda devrimci bir kafa yapsna sahibimdir. Bu konuda insanlar ok stme geldi, Guermantes'a gitmemekle hata ettiimi, kaba, yabani bir adam gibi davrandm sylediler. Ama byle bir hretim olmas, beni hi mi hi korkutmuyor, nk ok doru! Aslnda benim yeryznde sevdiim eyler, birka kilise,

iki kitap, bir o kadar tablo ve bir de mehtapta, sizin genliinizin esintisiyle burnuma ulaan, yal gzlerimin artk gremedii iek tarhlarnn kokusundan ibaret." nsann, za ten tanmad kiilerle grmemesi iin neden bamszlna dkn olmas gerektiini ve bu yzden yabani diye damgalandn pek anlayamamtm. Ama anladm bir ey vard, o da, Legrandin'in, sadece kiliseleri, mehtab ve genlii sevdiini sylerken tamamen drst olmadyd; atolarda yaayan insanlar ok seviyordu ve onlarla birlikteyken, hoa gitmemekten o kadar korkuyordu ki, burjuvalarla, noter veya sar raf evlatlaryla dost olduunu onlara gstermeye cesaret edemiyor, gerek ortaya kacaksa, kendisi yokken, kendinden uzakta, "gyabnda" kmasn tercih ediyordu; yani snoptu. Annemle babamn da, benim de ok holandmz o kendine has konumalarnda, btn bunlarla ilgili, asla tek kelime etmezdi elbette. Hatip Legrandin, ben, "Guermantes'lar tanyor musunuz?" diye soracak olsam, "Hayr, tanmay hi istemedim," diye cevap verirdi. Ne yazk ki, bu cevab verecek olan Legrandin, bir baka Legrandin'in buyruu altndayd; zenle benliinin derinliklerinde saklad ve bizim Legrandin hakknda, snopluu hakknda tehlikeli bilgilere sahip olduu iin bize gstermedii bu ikinci Legrandin, yaral baklaryla, gergin srtyla, ar ciddi ses tonuyla, bizim Legrandin'i bir anda snopluun Aziz Sebastian' gibi delik deik ederek bitkin dren ok yamuruyla, cevap vermiti bile: "Ah! Bana ikence ediyorsunuz! Hayr, Guermantes'lar tanmyorum, hayatmn bu onmaz yarasn demeyin." Bu asi ocuk Legrandin, bu antajc Legrandin, tekinin gzel lisanna sahip olmamakla birlikte, o kadar hazrcevapt, "refleksle" cevap verirdi ki, hatip Legrandin daha onu susturmaya kalkamadan konumu olur,

Bizim dostumuz olan Legrandin, alter egosunun ifaatnn brakt kt izlenime ne kadar zlse de, bu izlenimi telafi et meye almaktan baka bir ey gelmezdi elinden. Hi phe yok ki, bu, M. Legrandin'in, snoplar aleyhinde atp tutarken samimi olmad anlamna gelmiyordu. Legrandin snop olduunu, hi deilse kendiliinden, bilemezdi, nk gerekten bilebildiimiz tutkular, bakalarnn tutkulardr ancak; kendi tutkularmz hakknda bilebildiklerimizi ise, bakalarndan renmiizdir. Tutkularmz bizi, dolayl yoldan, ilk drtlerimizin yerine daha mnasip baka drtler koyan hayal gc araclyla etkilerler. Legrandin'in snobizmi, asla ona bir desi sk sk ziyaret etmesini tlemezdi. Legrandin'in hayal gcn, o desi Legrandin'e her trl cazibeye sahip bir kadn olarak gstermekle grevlendirirdi. Legrandin de, iren snoplarn bilmedii, anlamad zek ve faziletin cazibesine kapld zannyla, dese yaklard. Legrandin'in de bir snop olduunu, sadece bakalar bilirdi, nk hayal gcnn ara faaliyetini anlamalar mmkn olmadndan, bir yanda Legrandin'in sosyete faaliyetlerini, karsnda da asl sebebi grrlerdi. Evde, hepimizin M. Legrandin konusundaki hayalleri yklm, kendisiyle ok seyrek grr olmutuk. Annem, Legrandin'i, hl balanmas imknsz gnah diye adlandrd snopluk konusunda her sust yakalaynda, mthi eleniyordu. Babamsa Legrandin'in hor grn bylesine aldrszca, neeyle ele almakta zorluk ekiyordu; bir yaz tatilinde, beni bykannemle Balbec'e gndermeyi dndklerinde, babam, "Balbec'e gideceinizi Legrandin'e

mutlaka sylemeliyim," dedi; "bakalm sizi kz kardeiyle grtrmeyi teklif edecek mi? Kz kardeinin Bal bec'e iki kilometre mesafede oturduunu bize sylemi olduunu hatrlamyordur herhalde." Sayfiyede insann sabahtan akama kumsalda kalp tuzlu deniz havasn solumas ve kimseyle tanmamas gerektiini, ziyaretlerin, gezintilerin, deniz havasndan alnm vakitler olduunu dnen bykannemse, aksine, planlarmzdan Legrandin'e sz edilmesini istemiyor, tam biz bala kacakken, Legrandin'in kz kardei Mme de Cambremer'in otele kageldiini, bizi onu arlamak zere otelde hapis kalmaya mecbur ettiini grr gibi oluyordu imdiden. Ama annem, bykannemin bu korkularna glyor, byle bir tehlike bulunmadn, Legrandin'in bizi kz kardeiyle grtrmeye pek de hevesli olmayacan dnyordu kendi kendine. Ne var ki, bir akam Vivonne kysnda kendisine rastladmzda, Legrandin, bizim ona Balbecte sz etmemize gerek kalmadan, oralara gitmeye niyetimiz olabileceini aklndan hi geirmeyerek kendi kendine tuzaa dt. "Bu akam bulutlarda bir baka morluk, bir baka mavilik var, deil mi dostum?" dedi babama. "Gkyznden ok iek lere ait, artc bir siner arya mavisi. Ya u minik pembe bulut, bu tonda bir iek, bir karanfil veya ortanca yok mudur? Havada byle bitkisel bir saltanat youn biimde sadece Manche'ta, Normandiya'yla Bretanya arasnda gzlemledim. Orada, Balbec'in, o vahi yerlerin yaknnda yle sevimli bir koy vardr ki, Auge yresinin, gzelliini inkr edemeyeceim kzl yaldzl gne batlar, yannda sradan ve silik kalr. O rutubetli, lk havada, akamlar birka saniye iinde, benzersiz, ilahi demet ler halinde, mavi ve pembe iekler aar ve solmalar ou kez saatler

srer. Bazlar da hemen yaprak yaprak dklverir; ite o zaman, saysz pembe, kkrt sars yapran batanbaa btn gkyzne salmasn seyretmeye doyum olmaz. Opal krfez denilen bu koyda, altn kumsallar, tpk sarn birer Andromeda gibi, komu kylardaki o korkun kayalklara, her k ok sayda teknenin deniz kazalarna kurban gittii, orada batan gemilerle nl o lmcl kyya bal olduklarndan, daha da gzel grnrler. Balbec! Yurdumuzun en eski jeolojik yaps, gerekten, Armor8, Deniz, yeryznn sonu, -kk dostumuzun okumas gereken bir byc olan- Anatole France'n, sonsuz sisleriyle, Odysseia'dak Kimmerlerin gerek lkesi olarak, esiz biimde tasvir ettii lanetli blge. zellikle de, antikadan kalma o byleyici topraklar zerine gzelliini bozmayan otellerin ina edilmeye baland Balbec'ten, iki adm tedeki bu ilkel, enfes gzellikteki blgelere ksa geziler dzenlemek, mthi bir mutluluktur!" "Ya! Acaba Balbec'te bir tandnz var m?" dedi babam. "Tesadf bu ya, bizim olan da bykannesiyle birlikte iki aylna oraya gidecek; annesi de belki onlara katlacak." Gzlerinin babama dikili olduu bir anda gelen bu soruyla gafil avlanan Legrandin, baklarn baka bir yne eviremeyince, her saniye biraz daha younlatrarak -bir yandan da hznle glmseyerek- babamn gzlerine sabitledi, dosta, samimi, gz gze gelmekten kanmayan bir edayla, adeta babamn yz saydamlamasna, onun tesine geti; o anda, bu yzn arkasnda, ok uzaklarda, canl renklere boyanm bir bulut grr
8

Kelt dilinde deniz lkesi.

gibiydi; bulut, Balbec'te tandklar olup olmad sorulduu anda kendisinin baka bir ey dndn ve soruyu duymadn kantlayabilmesini salayacak, hayal bir tankt. Genellikle bu tr baklar, muhatabn, "Ne dnyorsunuz?" demesine sebep olurlar. Ama babam merakla, sinirlenerek, acmaszca devam etti: "Balbec'i bu kadar iyi tandnza gre, o yrede dostlarnz m var?" Legrandin'in glmseyen baklar, son bir umutsuz a bayla, azami sevgi, belirsizlik, samimiyet ve dalgnlk noktasna ulat, ama artk cevap vermekten baka aresi kalmadn dnm olacak ki, yle dedi: "Benim her yerde dostlarm vardr; yaralanm, ama malup olmam, kendilerine acmayan, mafiretsiz bir tanrya, ackl bir inatla, birlikte yakarmak zere birbirine yaklam aa kmelerinin bulunduu her yerde." Aalar kadar inat, Tanr kadar mafiretsiz olan babam, "Ben onu kastetmemitim," diye Legrandin'in szn kesti. "Kaynvalidemin bana bir ey gelirse, oralarda kendini yapayalnz hissetmesin diye sordum tandklarnz olup olmadn." "Her yerde olduu gibi orada da, hem herkesi tanrm, hem kimseyi tanmam," diye cevap verdi, yle kolay kolay teslim olmayan Legrandin; "nesneleri ok iyi, insanlar pek az tanrm. Ama orada nesneler bile birer insana, az bulunur, hassas bir mizaca sahip, hayatn hayal krklna uratt insanlara benzerler. Bazen bu, falezde karnza kan kk bir atodur:

Gkyznde ykselen altn ayn, alacal sular yararak sahile dnmekte olan teknelerin direklerine kendi flamasn ektii, kendi renkleriyle boyad, pembeliini hl koruyan akamla kederini paylamak zere yolun kenarnda durur; bazen de tek bana, irkince, ekingen ama hayalperest, lmsz bir mutlu luk ve hayal krkl srrn btn gzlerden gizleyen basit bir evdir. Bu gereklikten yoksun diyar," diye ekledi kurnazca bir incelikle, "tamamen kurgusal olan bu diyar, ocuklara gre bir kitap deildir, zaten hzne eilimli olan kk dostuma, hassas yreine tavsiye edeceim tarz olamaz kesinlikle. Ak srlarnn ve gereksiz pimanlklarn iklimi, benim gibi gz alm bir ihtiyara uygun debilir, ama henz biimlenmemi bir miza iin daima zararldrlar. nann bana," diye devam etti srarla, "yar yarya Breton olan o koyun sular, benimki gibi artk el dememi olmayan bir yrei, yaras dinmeyen bir yrei sakinletirebilir ki bu da tartlr. Ama sizin yanzda sakncaldrlar kk bey. yi geceler sevgili komular," diye ekleyerek, her zamanki kaamak sertliiyle bizlerden ayrld, sonra geri dnp doktorlar gibi parma havada, muayene sonucunu zetledi: "Elli yandan nce Balbec yasak, sonra da, kalbin durumuna bal!" diye bard. Babam, daha sonraki karlamalarmzda Legrandin'e bu konuyu tekrar at, onu sorularla bunaltt, ama abalan boa kt; biz biraz daha srar etseydik, M. Legrandin, tpk sahte parmenler retmek amacyla, daha krl ve fakat erefli bir i yapmak iin harcayaca emein ve bilginin yz katn sarf eden lim dolandrc gibi, z kardeinin Balbec'ten iki kilometre uzakta oturduunu itiraf edeceine, bize bir tavsiye mektubu vermeye mecbur olacana, Aa Normandiya'ya ilikin bir manzara etii ve gksel corafya kurmay tercih ederdi, oysa bizim bu

mektuptan yararlanmayacamzdan kesinlikle emin olsa -ki bykannemin kiiliini kendi tecrbeleriyle gayet iyi bildii iin emin olmalyd aslnda- verecei tavsiye mektubu onu bu kadar korkutmazd. Akam yemeinden nce Lonie Halam ziyaret edebilmek iin, gezintilerimizden daima erken dnerdik. Havann erken karard mevsim balangcnda, Saint-Esprit Soka'na vardmz zaman, evin camlarnda gne batnn yansmalar, Calvaire ormanlarnn bittii yerde de, koyu kzl bir erit olurdu hl; ayn erit daha tedeki gle de yansr, genellikle olduka keskin bir souun elik ettii bu kzllk, zihnimde, gezintinin iirsel hazzndan sonra bana oburluun, scan ve dinlenmenin hazzn tattracak olan tavuun kzard atein kzllyla birleirdi. Yazn ise, aksine, biz eve dndmzde gne henz batmam olurdu; Lonie Halam ziyaret ettiimiz srada, gnein alalan, pencereye deen nlar, kaln perdelerle kordonlarn arasna skr, blnr, dallanp budaklanr, szlr, limon aacndan yaplm konsolun zerini kk altn kakmalarla ssler, oday yandan, ormanlarn iindeki inceliiyle aydnlatrd. Ama ok ender baz gnlerde, dndmz zaman, konsol anlk kakmalarn oktan kaybetmi, Saint-Esprit Soka'na vardmzda, camlarn zerinde gne batndan tek bir yansma bile kalmam, Calvaire'in eteindeki gl, kzlln kaybetmi, bazen opal rengine brnm olurdu, giderek genileyen ve sudaki izgilerle atlak atlak olan uzun bir ay huzmesi, gl boydan boya keserdi. Byle akamlarda, eve yaklatmzda, kapnn eiinde birinin durduunu grrdk; annem bana, "Aman Tanrm! Franoise bizi bekliyor, halan endielenmi olmal; biz de ok geciktik," derdi.

Vakit kaybetmemek iin stmzdekileri bile karmadan hemen Lonie Halamn odasna, onu yattrmaya, onun kurduu kt eylerin bamza gelmediini gstermeye koardk; halamn da gayet iyi bildii gibi, "Guermantes tarafna" gidilince, eve kata dnlecei hi belli olmazd. "Buyurun Franoise!" derdi halam. "Ben size demedim mi, Guermantes tarafna gitmilerdir diye? Yce Tanrm, kurtlar gibi ackm olmallar! Sizin but da bu kadar bekleyince kupkuru olmutur. Bu saatte gelinir mi hi! Demek Guermantes tarafna gittiniz!" "Ben sizin bildiinizi sanyordum, Lonie," derdi annem. "Franoisen bizi, sebze bahesinin kk kapsndan karken grdn zannediyordum." Combray evresinde, gezinti yaplacak iki "taraf" vard; bunlar birbirlerine o kadar zt ynlerdeydiler ki, ikisine gitmek iin, evden darya, iki ayr kapdan kardk: Biri, yolda M. Swannn arazisinin nnden getiimizden, Swann'larn taraf diye de adlandrdmz Meseglise-la-Vineuse tarafyd, br de Guermantes taraf. Doruyu sylemek gerekirse, Meseglise- laVineuse', "o taraf" olarak tandm sadece, bir de pazar gn leri Combray'ye gezmeye gelen insanlarn tandm; bunlar, halam gibi bizlerin de "hi tanmad" ve buradan yola karak, "herhalde Meseglise den gelmi" yabanclard. Guermantes'a gelince, onu bir gn, ama ok daha sonraki bir tarihte, ok daha fazla tanyacaktm; yeniyetmelik yllarm boyunca, Meseglise benim nazarmda, ufuk gibi ulalmaz, ne kadar uzaklara gidilirse gidilsin, Combray'ye benzemeyen bir arazinin kvrmlaryla gzden gizlenen bir eydi; Guermantes ise daima "o tarafn,

gerekten ziyade zihinsel snr, ekvator izgisi gibi, ku tup gibi, Dou gibi, adeta soyut bir corafi ifade olarak grnmt gzme. O zamanlar Meseglise'e "Guermantes yoluyla" ya da Guermantes'a Meseglise yoluyla gitmek, benim iin batya dou yoluyla gitmek kadar anlamsz bir ifadeydi. Babam her zaman Meseglise den, o gne dek grd en gzel ova manzaras, Guermantes tan da, tipik nehir manzaras olarak sz ettii iin, onlar bu ekilde, iki ayr varlk olarak alglyor, zihnimizin yaratlarna mahsus btnlkle donatyordum; her birinin en ufak paras dahi deerliydi benim gzmde ve o tarafn kendine zg mkemmeliyetini yanstrd, oysa her ikisinin de, kutsal topraklarna ayak basmadan nce kat edilen, ova manzaras timsali ve nehir manzaras timsali sfatyla zerinde yer aldklar, tamamen maddi yollar, onlarla kyaslandnda, tpk tiyatro sanatna vurgun bir seyircinin nazarnda bir tiyatronun yaknndaki kk sokaklar gibi, seyredilmeye demezdi. Ama hepsinden nemlisi, benim, ikisinin arasna, birbirlerinden kilometre olarak uzaklklarndan ziyade, beynimde on lara ayrdm iki blme arasndaki mesafeyi, yani nesneleri uzaklatrmann yan sra, ayran ve baka bir dzleme oturtan trden zihinsel bir mesafe koymamd. Bu snr daha da mutlak klan bir baka ey de, ayn gn iinde, ayn gezinti srasnda, asla iki tarafa birden gitmeme, bir gn Meseglise tarafna, bir baka gn Guermantes tarafna gitme alkanlmzn, ikisini, adeta birbirlerinden uzakta, birbirlerine yabanc, farkl le sonralarnn kapal ve birbiriyle balantsz fanuslarnn iine hapsetmesiydi. Msglise tarafna gitmek istediimizde, herhangi bir yere gider gibi, halamn evinin Saint-Esprit Soka zerindeki byk kapsndan (fazla uzun bir gezinti olmad ve bizi fazla uzaa

gtrmedii iin, pek erken saylmayacak bir saatte, hava kapal olsa bile) dar kardk. Sokakta silahyla selamlar, mektuplar posta kutusuna atar, geerken Thodore'a, Franoise'n ya veya kahvesi kalmadn haber verir ve M. Swann'n bahesinin beyaz iti boyunca uzanan yoldan ilerleyerek kentin dna kardk. M. Swann'n bahesine daha varmadan, misafirleri karlayan leylaklarn kokusunu duyardk. Leylaklarn kendileri de, glgede bile emdikleri gnele parlayan eflatun ya da beyaz tyden sorgularn, kk, yeil, krpe yapraklarnn arasndan, bahe itinin zerinden merakla uzatrlard. Bekinin oturduu, Oku Evi diye anlan kk tula evin yar yarya gizledii leylaklarn pembe minareleri ise, evin gotik atsndan yukarya uzanrd. Bu Fransz bahesinin iinde ran minyatrlerinin canl ve saf tonlarn koruyan bu gen hurilerin yannda, ilkbaharn nympha'lan baya kalrd. Ben bu hurilerin esnek gvdelerine sarlmak, gzel kokulu balarnn yldzl buklelerini kendime doru ekmek isterdim, ama annemle babam Swann evlendiinden beri Tansonville'e gitmediklerinden, bahenin nnden, hi durmadan, dmdz geer, bahenin iine bakyormuuz izlenimi uyandrmamak iin de, it boyunca uzanp dorudan tarlalara alan yolu deil, yine tarlalara, ama ok daha uzakta bir noktaya kan, verevine uzanan bir baka yolu izlerdik. Bir gn bykbabam babama yle dedi: "Hatrlyor musunuz, Swann dn karsyla kznn Reims'e gideceini, kendisinin de bundan yararlanp Paris'te bir gn geireceini sylemiti? Hanmlar olmadna gre, bahenin nnden geen yoldan gidebiliriz, yolumuzu ksaltm oluruz."

itin nnde biraz durduk. Leylak mevsimi sona ermek zereydi; bazlar, narin kabarcklar andran ieklerini, yk sek eflatun avizeler halinde sallandrmaktaydlar hl, ama yapraklarn arasnda birok yerde, daha bir hafta nceki o gzel kokulu, dalga dalga kpklerin yerini, kurumu, ekilmi, kararm, prsm, kokusuz bir kpk almt. Bykbabam, babama, M. Swann la birlikte, kars ld gn yaptklar gezintiden beri arazide nelerin ayn kaldn, nelerin deitiini gsteriyordu; bu frsattan yararlanarak, o gezintiyi bir kere daha anlatt. nmzde, gnein altnda uzanan, kenar Latin iekleriyle bezeli, aal yol, doru atoya trmanyordu. Samzda ise, bahe, aksine dmdz uzanmaktayd. Swann'n annesiyle babas, epeevre yksek aalarn glgeledii, suni bir gl yaptrmt. Ne var ki insanolu, en suni yaratlarnda bile, malzeme olarak tabiat kullanr; baz yerler daima etraflarnda kendilerine zg bir hkimiyet kurarlar, bir bahenin ortasna da, tpk insanolunun her trl mdahalesinden uzaktaymasna, ezel damgalarn vururlar, konumlar gerei, zorunlu olarak ortaya kan ve insanolunun eserinin zerine binen bir yalnzlk, onlar her yerde evreler. te bu ekilde, suni gle inen aal yolun altnda da, iki sra halinde, birbirine dolam unutmabenilerden ve cezayirmenekelerinden meydana gelen, sularn yar. Ikl, yar glgeli alnn evreleyen o narin, mavi doal elenk olumutu; glde saltanat sren, kllar ahane bir ftursuzlukla bklm glayller, asalarnn armalar olan mor ve sarzambaklar, koyun ptraklarnn, slak ayakl dn- ieklerinin zerine, yaprak yaprak dkyorlard.

Mlle Swann'n yokluu, -aal bir yolda karma kvermesi gibi korkun bir ihtimali, Bergotte'la arkadalk eden, onunla birlikte katedralleri ziyaret eden ayrcalkl kz ocuu tarafndan tannmam ve aalanmam ihtimalini ortadan kaldrdndanseyretmeme ilk kez izin verilen Tansonville'e kaytsz bir gzle bakmama sebep oluyordu; oysa bykbabamla babamn nazarnda, aksine, Tansonville'e adeta fazladan baz rahatlklar, geici bir gzellik ekliyor, dalarda gezintiye klaca gnde gkyznde tek bir bulut olmamas gibi, o gn, o tarafa yaplacak bir gezinti iin zellikle elverili hale getiriyordu; onlarn hesaplar yanl ksn, Mlle Swann bir mucize sa yesinde, babasyla birlikte, kamaya vakit bulamayacamz kadar yaknmzda karmzda beliriversin ve bylece mecburen kendisiyle tanalm diye dua ediyordum. Bu yzden, imenlerin zerinde, mantar suyun stnde yzen bir oltann yannda unutulmu, adeta Mlle Swann'n orada olabileceini iaret eden bir sepet anszn gzme arptnda, derhal ba bamla bykbabamn dikkatlerini baka tarafa ekmeye altm. Aslnda Swann o srada evden ayrlmasnn doru olmadn, nk evinde akrabalarn misafir ettiini sylemiti, dolaysyla olta, misafirlerden birine de ait olabilirdi. Aal yollarda hibir ayak sesi duyulmuyordu. Grnmez bir ku, hangisi olduu belirsiz bir aacn yksek dallar arasnda gidip gelerek gn ksaltmaya alyor, bir notay uzatarak evresindeki yalnzl kefediyordu, ama bu yalnzlktan ald cevap o kadar kesin, kendisine dnen yank, sessizlik ve kprtszlkla o kadar yklyd ki, sanki daha hzl gesin diye urat n temelli dondurmu oluyordu. Sabitlemi olan gkyznden dklen k o kadar amanszd ki, insan onun dikkatini ekmek istemiyordu; uykusu srekli bcekler tarafndan blnen, ryasnda herhalde hayal bir

Maelstr0m aknts gren durgun su bile, stnde yzen mantar, suya yansyan usuz bucaksz, sessiz gkyznde sratle srkler gibi grndnden, mantar ilk grdmde duyduum heyecan daha da artryordu; neredeyse dik konuma gelmi olan mantar, dalmaya hazrlanr gibiydi, Mlle Swann la tanma arzumu ve korkumu bir yana brakp baln oltaya takldn kendisine haber vermem gerekir mi acaba diye dnmeye balamtm; - tarlalara giden dar yolda kendilerini izlemediime aran babamla bykbabam bana seslenince, koarak onlara yetitim. Yol buram buram akdiken kokuyordu. it, altarlara ylm ieklerin altnda kaybolmu bir dizi apelden olumu gibiydi; gne, ieklerin altndaki topran zerine, adeta bir vitraydan geercesine, kafesli bir k dryordu; ieklerin rayihas, tpk Meryem Ana yortusunda altarn nnde durduumda olduu gibi baygn, izdii eklin snrlar belirgindi; kendileri de sslenmi olan ieklerin her biri, gz alc erkekorgan demetlerini, kilise de vaiz krssne kan merdiveni, vitrayn erevelerini kafes kafes ssleyen ve ilek iekleri gibi etli bir beyazlkla tomurcuklanan demetler kadar parl parl, incecik, ltl damarlarn dalgn bir edayla uzatyorlard. Birka hafta sonra, bir nefesle dalveren pembe ipekten, dz bluzlaryla, ayn gnein altnda, ayn kr yolunu trmanacak olan yabanglleri, akdikenlerle kyaslandklarnda ne kadar saf ve kyl grneceklerdi! Ne var ki, akdikenlerin nnde ne kadar durup o grnmez, sabit kokularn solusam, onu ne yapacan bilemeyen zihnime sunsam, bir kaybedip bir bulsam da, ieklerin ocuksu bir neeyle, kimi mzik aralklar gibi beklenmedik aralklarla

tekrarlad ritme ayak uydursam da, bana hep bitmez tkenmez bir bollukla ayn byy sunuyorlar, ama tpk yz kere alnsa da srrn kefedemediimiz ezgiler gibi, daha derinine inmeme izin vermiyorlard. Onlara taze bir gle yaklaabilmek iin, bir iki dakikalna, bam baka bir yne evirdim. itin ardnda ykselen, tarlalara alan dik bayrda tek tk gelincikler, geride kalm tembel peygamberiekleri, bir duvar halsndaki hkim kr motifinin, halnn kenarlarna tek tk serpitirilii gibi, seyrek tomurcuklarla yamac sslyorlard; tpk bir kye yaklatmz haber veren tek tk evler gibi, henz birbirlerinden uzak ve seyrek olmakla birlikte, buday baaklarnn dalgaland, bulutlarn kmelendii usuz bucaksz dzl mjdeliyorlard bana; yal ve siyah amandrasna bal ipinin ucunda ykselen, krmz sancan rzgrda dalgalandran tek bir gelinciin grntsyle, kalbim, tpk alak bir dzlkte bir kalafatnn onarmakta olduu ilk kayk grntsnde, daha denizin kendisini grmeden, "Deniz!" diye baran bir seyyahn yrei gibi arpyordu. Sonra, bir sre bakmazsak daha iyi anlayacamz zannettiimiz aheserlere tekrar bakmz gibi, yine akdikenlere d nyordum, ama gzlerim onlardan baka ey grmesin diye ellerimi siper ettiim halde, bende uyandrdklar duygu, anlalmazln, belirsizliini koruyor, ortaya kmak, gidip akdiken ieklerine yapmak iin bouna urayordu. iekler bu duyguyu akla kavuturmama yardmc olmuyorlard; baka ieklerden de bir aklama isteyemezdim. O esnada, bykbabam, bana, en sevdiimiz ressamn, bildiimiz eserlerinden farkl bir resmini grdmzde veya o gne dek sadece karakalem eskizini grm olduumuz bir tabloyla kar karya getirildiimizde ya da sadece piyanoyla seslendiriliini

iittiimiz bir paray daha sonra orkestradan dinlediimizde hissettiimiz sevinci yaatarak, Tansonville'in itini iaret edip seslendi ve "Sen akdikenleri seversin, u pembe akdikene bak, ne gzel!" dedi. Gerekten de bir akdikendi, ama pembeydi ve beyazlardan da gzeldi. O da bir trene -ama tesadfi bir seimle, zel olarak ona tahsis edilmemi, znde tatil olmayan, herhangi bir gnde kutlanan sosyetik trenlerin aksine, dinsel trenler gibi gerek bir trene- gider gibi sslenip pslenmiti, fakat bunun ssleri daha da deerliydi, nk Rokoko slubu obandeneklerini sarmalayan ponponlar gibi, sslenmedik bir tek nokta brakmayacak ekilde st ste binmi iekleri "renkliydi, dolaysyla, pembe biskvilerin daha pahal olduu Camusun dkknnn ya da Meydan'daki "maazann fiyatlarndan da anlalabilecek Combray estetiine gre, daha stn nitelikliydiler. Ben de, iine ilek katp ezmeme izin verilen pembe krem peynirini daha ok beenirdim. Bu ieklerin rengi de, yenecek bir eyin ya da ok nemli bir tren iin diki len kyafetin ok sevilen bir ssnn zel tonuyla aynyd; bunlar, stnlklerinin nedeni ak olduundan, ocuklarn gzne en gzel grnen renklerdir ve bu yzden de, oburluklarna bir ey vaat etmediklerini, terzi tarafndan seilmediklerini anladktan sonra bile, ocuklarn nazarnda dier renklerden daha canl, daha doal olmay srdrrler. Hi kukusuz, beyaz akdikenler gibi pembenin de ieklerindeki enlik havasnn yapay olarak, insan eliyle yaratlmadn hemen hissetmi, ama pembe iekler karsnda daha byk bir hayranlk duymutum; tabiat kendiliinden, bir altar ssleyen ky esnafnn saflyla enlik havasn ifade etmi, bu aly ar ssleyerek kk iekleri fazlasyla tatl bir tona boyam, bir tara-Rokoko slubuyla bezemiti. Dallarn st ksmlarnda, incecik dallar nemli

bayramlarda altarn zerinde l l parlayan, sakslar dantelli ktlarla kaplanm glfidanlarna benzer, daha ak renkli yzlerce minik tomurcuk vard; bunlar aralannca, pem be mermerden bir kadehin dibindeki gibi, kan krmzs bir renk grnyor, tomurcukland, iek at her yerde mutlaka pembe aacak olan akdikenin kendine has, dayanlmaz zn, ieklerden daha ok ele veriyorlard. itin iinde yer alan, ama itin tamamndan, evde kalacak olan sabahlkl insanlarn ortasnda, gezmeye gitmek zere giyinip sslenmi bir gen kz kadar farkl olan, Meryem Ana ayinine hazrlanm, adeta imdiden ayine katlan bu sofu, harikulade al, tiril tiril pembe el bisesiyle, glmseyerek ldyordu. alnn arasndan, bahedeki aal bir yol grnyordu. Yol kenarndaki yaseminlerin, menekelerin ve mineieklerinin arasnda ebboylar, eski bir Crdoba derisi kadar kokulu, soluk pembeden krpe keseciklerini amlard; akllarn stnde, yeile boyanm, uzun, kvrm kvrm bir hortum, ok- renkli damlacklarn, stndeki eitli deliklerden, dikey, prizma eklinde bir yelpaze halinde, kokusunu soluduu ieklerin zerine fkrtyordu. Anszn olduum yerde durdum; yalnz baklarmza hitap etmeyen, daha derin alglar gerektiren, benliimize btnyle hkim olan trden bir hayalin karsndaymasna, kprdayamyordum. Gezintiden dnyormu gibi grnen, kzl-sar sal bir kz, elinde bir bahe beliyle, pembe illerle kapl yzn bize evirmi, bakmaktayd. Siyah gzleri parlyordu; gl bir izlenimi nesnel unsurlarna indirgemeyi daha sonra renmediim gibi o zaman da bilmediim iin, gzlerinin rengini fark edecek "gzlem yetenei ne sahip olmadm iin, uzun sre boyunca, onu her

dndmde, gzlerindeki parlty, kendisi sarn olduundan, hep keskin bir gk mavisi olarak hatrladm; yle ki, belki de gzleri o kadar siyah olmasayd -ilk grte en arpc zelliiydi bu- onun zellikle mavi gzlerine k olmayacaktm. Onu seyrediyordum; ilk bata baklarm, gzlerin szcs olmakla kalmayp, pencerelerinden, endieli, donakalm btn duyularn eildii, bakt bedene ve onunla birlikte ruhuna da dokunmak, onlar ele geirmek, alp gtrmek isteyen baklardand; ardndan, bykbabamla babamn o anda gen kz grp beni uzaklatrmak iin nden komam sylemelerinden o kadar korktum ki, bilinsizce yalvaran, onu benimle ilgilenmeye, beni tanmaya zorlama gayreti iindeki baklar yerleti gzlerime. Kz, bykbabamla babam grmek iin gzlerini ileriye, yana evirdi ve bizim gln olduumuz kansna varm olacak ki, kaytsz, kmser bir tavrla dnp yzn babamlarn gr alanndan kurtarmak iin kenara ekildi; babamlar yrmeye devam edip onu grmeden nmden getikten sonra, o, bana evirdii ifadesiz baklarn, adeta beni grmyormuasna zerime dikti, baklarndaki sabitlii ve gizlemeye alt tebessmn, bana retilen terbiye kurallar erevesinde, hakaret dolu bir aalamann kantndan baka bir ey olarak yorumlamam mmkn deildi; o esnada eliyle yapt uygunsuz hareket ise, iimdeki kk terbiye lgatna gre, aleni bir biimde bir yabancya yneldiinde, tek bir anlam tayordu, o da kstahlk ifadesiydi. Tiz ve otoriter bir sesle, "Hadi Gilberte, gelsene; ne yapyorsun?" diye baran beyazl hanm daha nce fark etmemitim; onun biraz tesinde duran, pamuklu kumatan bir giysi iindeki,

tanmadm bir beyefendi, gzlerini bana dikmi, yiyecekmi gibi bakmaktayd; bunun zerine glmsemesi bir anda siliniveren kz, bahe belini alp bana bakmadan, uysal, anlalmaz ve sinsi bir edayla uzaklat. te Gilberte adn ilk kez bu ekilde duydum; daha birka dakika nce belirsiz bir hayalken bir kiiye dntrd kz bir gn bulmam salayacak olan, belki de bana verilmi olan bu tlsmd. Yeil hortumdan kan su damlalar gibi serin ve sert olan bu Gilberte adn yaseminlerin ve ebboylarn zerinde yanklanrken duydum; iinden getii -ve tecrit ettii- temiz havay, bu ismin, onunla birlikte yaayan, seyahat eden talihli insanlara iaret ettii kiinin hayatndaki esrarla doldururken, harelendirirken duydum; omzumun hizasndaki pembe akdikenin altnda, bu ismin sahibiyle, benim asla iine giremeyeceim mehul hayatyla o talihli insanlar arasndaki (benim iin bir ikence olan) yaknln zn sergilerken duydum. Bir ara, (uzaklatmz srada bykbabam, "Zavall Swann ne durumlara dryorlar; kadn Charlus'yle ba baa kalabilsin diye adam evden gnderiyorlar! Charlus't, tandm kendisini! Kz da btn bu kepazelie ahit oluyor!" diye mrldanrken), annesinin Gilberte'le konuurken kulland despota tonun hatras, Gilberte'in cevap vermemesi, bana onun birine itaat etmek zorunda olduunu, her eyin stnde olmadn gsterdiinden, strabm biraz dindirdi, iimde bir umut uyandrd ve akmn younluunu azaltt. Ama ok gemeden, ya Gilberte'in seviyesine kmak ya da onu kendi seviyesine indirmek isteyen yaral kalbimin tepkisiyle, akm yine kabard. Onu seviyordum, ona hakaret edecek, onu incitecek, beni

hatrlamaya zorlayacak vakti ve ilham bulamadma hayflanyordum. O kadar gzel buluyordum ki onu, geri dnp omuz silkerek, "Bence ok irkin ve glnsnz, ireniyorum sizden!" diye barabilmek isterdim. Bununla birlikte, ondan uzaklayor, yanmda da, bundan byle hi kaybetmemek zere, inenmesi imknsz tabiat kanunlarnn benim gibi ocuk lara eriilmez kld mutluluun ilk rneini, kzl sal, teni pembe illerle kapl, elinde bir bahe beli tutarak glen ve bana uzun, sinsi ve ifadesiz baklar ynelten bir kz ocuunun suretini gtryordum. Hem onun, hem de benim birlikte duyduumuz adnn, pembe akdikenlerin altna bir tts gibi yayd by, onunla ilgili her eyi, byk babamlarn tanmak erefine nail olduu bykbabasn, yce sarraflk mesleini, Paris'teki evinin bulunduu, strap kayna Champs-lyses semtini ele geirmekte, sarmalamakta, kendi rayihasyla doldurmakta gecikmeyecekti. "Lonie," dedi bykbabam eve dndmzde, "bu leden sonra keke sen de yanmzda olsaydn. Tansonville'i grsen tanyamazsn. Cesaret edebilseydim, o ok sevdiin pembe akdikenlerden bir dal keserdim senin iin." Bykbabam, belki Lonie Halam elendirmek iin, belki de onu dar kmaya ikna etme umudunu tamamen kaybetmediinden, gezintimizi bu ekilde anlatyordu. Halam o araziyi eskiden ok severdi, ayrca kapsn herkese kapadktan sonra, kabul ettii son ziyareti Swann olmutu. Halam, artk Swann kendisini yoklamaya geldiinde (evimizde hl ziyaret etmek iin izin istedii tek kii halamd), yorgun olduunu, ama gelecek sefer ziyaretini kabul edeceini bildirdii gibi, o akam da, "Evet, havann gzel olduu bir gn, arabayla bahenin kapsna kadar gideceim," dedi. Bu

szlerinde samimiydi. Swann ve Tansonville'i tekrar grmeyi isterdi, ama bu arzusu, kalan gcnn tamamn tketiyordu; arzunun gerekletirilmesi bu gc aard. Bazen gzel havayla biraz canlanr, yataktan kalkp giyinirdi; daha yan odaya gemeden yorgunluk ba gsterir, yatana dnmek isterdi. Halamda balam olan, -genellikle grldnden daha gen bir yata- lme hazrlanan, kozasna ekilen yallarn o her eyden vazgeileriydi; bu olgu, uzayan hayatlarn sonlarnda, birbirine byk bir akla balanm eski sevgililerin, en youn manevi balar kurmu dostlarn arasnda bile gzlenir; bir noktada, birbirlerini grmek iin gerekli yolculuu ya da evden k yapmaktan vazgeerler, yazmaz olurlar ve bu hayatta bir daha grmeyeceklerini bilirler. Halam da Swann bir daha gremeyeceini, evden asla dar kmayacam gayet iyi biliyor olsa gerekti, ama sanrm bu kesin kapan bizim nazarmzda daha da ackl klan sebep, halam iin inzivay kolaylatryordu: Halamn, gcnde gn be gn hissettii azalma, onu odasna hapsolmaya zorluyor, her faaliyeti, her hareketi, bir yorgunluk, hatta bir strap haline getirdiinden, hareketsizlie, yalnzla ve sessizlie, dinlenmenin tazeleyici, kutsal huzurunu kazandryordu. Halam pembe akdiken alm grmeye gitmedi, ama ben srekli annemle babama halamn Tansonville'e gidip gitmeyeceini, eskiden ne kadar sk gittiini soruyor, onlar, Mile Swannn bana tanrlar kadar yce grnen annesiyle babas, dedesiyle ninesi hakknda konuturmaya alyordum. Annem ve babamla yaptm sohbetlerde, benim iin neredeyse mitolojik bir nitelie brnm olan Swann ismini duyma ihtiyacyla yanp tutuuyordum; bu ismi kendim telaffuz etmeye cesaretim yoktu,

ama onlar Gilberte ve ailesine ilikin, kendimi ondan uzakta, srgnde hissetmeyeceim konulara ekmeye alyordum; rnein anszn, bykbabamn memuriyetiyle ilgili olarak, ailemizde daha nce bir bakasnn da ayn mevkide bulunduunu veya Leonie Halamn grmek istedii pembe akdiken alsnn belediye arazisine dahil olduunu zannedermi gibi yapyor, babam, yanlm dzeltmek, gya ben istemeden, kendiliinden "Yok canm, Swann'n babas bulunmutu o mevkide, o itSwannn arazisine dahil," demek zorunda brakyordum. Bunun zerine, derin bir nefes almam gerekiyordu, nk nceden iimden tekrarladka arl artan ve iittiimde bana dier btn isimlerden daha dolu, daha youn gelen bu isim, iimde sonsuza dek yazl olduu yere gelip oturduunda, arlyla nefesimi kesiyordu. Bana verdii hazz annemle babamdan talep etme cretini gstermi olmak beni utandryordu, nk o kadar byk bir hazd ki bu, kendileri iin bir haz olmad halde onu bana sunmalar, hem karlksz, hem de byk bir zahmet gerektirmiti muhtemelen. Bu yzden ll davranp konuyu deitiriyordum. Bu davranmda kuruntunun da pay vard. Swann ismine yklediim benzersiz cazibenin tamamn, telaffuz edildii anda bu isimde buluyordum. O zaman birden, annemle babamn da bu cazibeye mutlaka kapldklarn, benim bak am paylatklarn, hayallerimi onlarn da grdn, baladn, benimsediini dnyor, sanki onlar yenilgiye uratmm, batan karmm gibi zlyordum. O yl, annemle babam, Paris'e dn iin her zamankinden daha erken bir tarih belirlediler; yola klaca gnn sabah, fotorafm ekilecei iin salarm kvrtlm, zerime kadife ceket giydirilmi, yepyeni bir apka zenle bama yerletirilmiti;

annem beni her yerde aradktan sonra, Tansonville'e bitiik kk patikada, gzyalar iinde buldu; dikenli dallarn kucaklam, akdikenlere veda etmekteydim, stndeki anlamsz ssleri kaldramayan bir trajedi prensesi misali, buklelerimi binbir zenle alnmda toplam olan mnasebetsiz ele kar nankrlk etmi, salarmn sarld ktlar yolmu, yeni apkamla birlikte yerlere frlatmtm. Annem gzyalarmdan etkilenmedi, ama delinmi apkam, mahvolmu ceketimi grnce kendini tutamayp bir lk att. Ama ben onu duymayp, alamaya devam ettim. "Benim zavall ak dikenciklerim," diyordum, "siz olsanz beni zmez, zorla gndermezdiniz. Siz beni hi zmediniz! Ben de sizi lnceye kadar seveceim." Gzyalarm siliyor, byynce dier insanlar gibi sama sapan bir hayat srmeyeceime, Paris'teyken bile, bahar mevsi minde ziyaretlere gidip aptalca konumalar dinlemek yerine, krlara gidip ilk akdikenleri greceime sz veriyordum kendilerine. Meseglise tarafna yaptmz gezintilerde, tarlalara bir kez ulatk m, akdikenler yol boyu bizi hi terk etmezlerdi. Grnmez bir gezgin gibi srekli akdikenlerin stnde dolaan rzgr, benim nazarmda Combray'nin ayrc zelliiydi. Her yl, Combray'ye ilk vardmz gn, gerekten orada olduumu hissetmek iin, tarlalarn arasnda koan rzgr bulmaya kar, onun ardndan ben de koardm. Meseglise tarafnda, o kubbe biimindeki dzln stnde, kilometreler boyunca hibir engebeye rastlamayan rzgr, hep yannzda olurdu. Mile Swannn sk sk birka gnlne Laon'a gittiini biliyordum. Laon Combray'den kilometrelerce uzakta olduu halde, arada hibir

engel bulunmamas mesafeyi ksaltr, scak le sonralarnda, ufuktan gelen bir esintinin, en uzaktaki buday baaklarn ediini, gz alabildiine uzanan dzle bir dalga gibi yayldn ve lk bir mrltyla, ayaklarmn dibindeki evliya otlarnn, yoncalarn arasnda tkendiini grdmde, ikimizin paylat bu ova, adeta bizi yaklatrr, birletirirdi; bu esinti nin, onun da yaknndan getiini, ondan bana anlayamadm bir haber getirip kulama fsldadn dnr, yanmdan geerken onu kucaklardm. Solda, Champieu (rahibin aklamasna gre Campus Pagani) adnda bir ky vard. Sada, budaylarn tesinde, Saint-Andre-des-Champs Kilisesi'nin oymal, rstik an kuleleri grlrd; buday baaklar gibi bu iki kule de, ince uzun, kabuklu, petek petek, hareli, sararm ve prtklydler. Elma aalar, simetrik aralklarla, baka hibir meyve aacnn yapraklaryla kartrlamayacak yapraklarnn benzersiz sslemesinin ortasnda, beyaz satenden geni tayapraklarm sergiler ya da utanga, pembe tomurcuk demetlerini sallandrrlard. Elma aalarnn, gneli toprak zerindeki yuvarlak glgesini ve batan gnein, yapraklarn arasnda yanlamasna dokuduu, babamn bastonuyla drtp asla yerinden oynatamad o elle tutulmaz, yaldzl ipekleri ilk kez Meseglise tarafnda fark ettim. Bazen, kaak, parltsz, beyaz bir ay, sahneye daha ge kacak olan bir kadn oyuncunun, kendi sokak kyafetiyle, ilgi ekmemek iin silikleerek birka dakika boyunca salondan ar kadalarn seyretmesi gibi, bir bulut misali, le sonrasnn gnden geerdi. Ayn suretini tablolarda, kitaplarda bulmaktan holanrdm, ama bu sanat eserleri -en azndan ilk yllarda, Bloch

gzlerimi ve zihnimi daha ince ahenklere altrmadan nce sevdiklerim- resmettikleri ay imdi gzel bulacam, o zamanlar ise tanyamayacam sanat eserlerinden ok farklydlar. Bunlar, Saintine'in romanlar, Gleyre'in manzara resimleri gibi, ayn, gkyznde gm bir orak misali, keskin izgilerle belirdii, tpk benim kendi izlenimlerim gibi naif ve noksan eserlerdi, bykannemin kz kardeleri, bunlar sevmeme kzarlard. Onlar, ocuklarn nne, olgunluk anda kesinlikle hayran olunacak eserlerin konmas gerektiini, ocuklarn, daha batan bu eserleri severek zevk sahibi olacaklarn dnrlerdi. Herhalde estetik deerleri maddi nesneler olarak gryorlar, dikkatli bir zihnin onlar ister istemez alglayacan, bu deerlerin karlklarn kendi bnyesinde, ar ar olgunlatrmaya ihtiya duymayacan dnyorlard. M. Vinteuil, Meseglise tarafnda, byke bir glcn kysnda, srtn allk bir bayra vermi bir ev olan Mont jouvain'de otururdu. Bu yzden de, gezintilerimiz srasnda sk sk, bir bugiyi son srat sren kzyla karlardk. Birka yl sonra, onu artk tek bana deil, hep yannda kendisinden yaa byk bir kz arkadayla birlikte grr olduk; yrede kt bir hreti olan bu kz, gnn birinde Montjouvain'e kesin olarak yerleti. "Zavall M. Vinteuil'n kzma olan sevgisi, gzlerini kr etmi olmal ki, herkesin konutuu eyi gremiyor, yersiz bir kelime duymaya tahamml edemezken, kendi evinde, kznn byle bir kadn barndrmasna izin veriyor," deniyordu. "Dediine baklrsa, stn nitelikli, prlanta yrekli bir kadnm, mzie istidad gelitirilseymi, olaanst bir yetenei olurmu. Ne var ki kzyla mzik konusunda faaliyet gstermedikleri ak." M. Vinteuil gerekten bunlar sylyordu; insanlarn, tensel iliki

kurduklar her ahsn anne babasnda, daima manevi stnlkleriyle hayranlk uyandrmalar ilgintir. Haksz yere knanan fiziksel ak, her insan, iindeki btn iyilii, fedakrl aa karmaya ylesine mecbur eder ki, bu zellikleri, yakn evrelerinde de dikkati eker. Fiziiyle elien "hain" roln, tok sesi ve kaim kalar sayesinde, aslnda layk olmad, sarslmaz "yardmsever huysuz" hretine katiyen glge drmeden, gnlnce oynayabilen Doktor Percepied, rahip dahil herkesi gzlerinden yalar gelinceye kadar gldrerek, ftursuzca, "Canm!" diyordu, "Mile Vinteuil'le arkada, mzikle urayorlarm. ardnz galiba. Ben bilemiyorum dorusu. stat Vinteuil dn kendisi syledi. Canm, bu kzn da mzii sevmeye hakk var. Ben ocuklarn sanata istidatlarnn engellenmemesi gerektiini dnyorum. Grne baklrsa Vinteuil de yle dnyor. Ayrca kendisi de kznn arkadayla mzikal faaliyetlere katlyor. O evde mzikten geilmiyor yahu! Niye glyorsunuz canm? Yalnz biraz fazla urayorlar mzikle. Geen gn mezarln orada stat Vinteuil'e rastladm. Bacaklar tutmuyordu." M. Vinteuil'n o dnemde, tand kiileri grmezden geldiini, onlar grdnde ban evirdiini, birka ay iinde yalandn, kederine gmldn, amac dorudan kznn mutluluu olmayan her trl abadan vazgetiini, btn bir gn karsnn mezar banda geirdiini bizim gibi fark etmi olan birisinin, adamn kederden lmek zere olduunu anlamamas, dedikodularn farknda olmadn zannetmesi biraz zordu. M. Vinteuil sylentileri duyuyor, belki inanyordu da. Belki en faziletli insan bile, en ak seik biimde knad sapklkla bir gn i ie yaamaya, koullarn karmakl nedeniyle

zorlanabilir - zaten onunla ilikiye girmek ve ona ac ektirmek zere, eitli nedenlerden tr ok sevdii bir insann, bir akamki garip szleri, anlalmaz tutumu gibi, eitli zel klklara brnen bu ahlakszl tam olarak tanyamaz da. Ama M. Vinteuil gibi bir adam iin, yanlarak sadece bohem evrelere has zannettiimiz bir duruma boyun emek, baka insanlara kyasla ok daha byk bir ikence olsa gerekti; bir ocukta, bazen gzlerinin rengi gibi, srf babasnn ve annesinin meziyetlerini bir araya getirerek, dorudan tabiatn gelitirdii bir ahlakszlk, ne zaman kendine gerekli yeri ve gvenlii salama ihtiyac duysa, byle bir durum ortaya kar. Yine de M. Vinteuil'n kzyla ilgili muhtemel bilgisi, ona besledii, tapnmaya varan sevginin azalmas sonucunu dourmuyordu. Somut gerekler, inanlarmzn yaad leme nfuz edemez, bu inanlar dourmadklar gibi, ldremezler de; onlar srekli olarak yalanlasalar da, zayflatamazlar; ard arkas kesilmeyen bir felaketler veya hastalklar silsilesi, bir aileyi, Tanrnn iyilii ya da aile doktorunun yetenei konusunda pheye dremez. Ama M. Vinteuil'n, kzyla kendisini kt hretleri asndan, bakalarnn bak asndan dndnde, toplumdaki saygnlklarn lmeye altnda verdii toplumsal hkm, kendisine kar en dmanca hisleri besleyen bir Combray'linin hkmnden farkszd; kendini kzyla birlikte ukurun dibinde gryordu, davranlarnda, bir sredir, btn dlerin neredeyse otomatik sonucu olan bir tevazu, kendinden daha yukarda bulunan, (o gne kadar kendisinden ok daha alt seviyede bulunmu da olsalar) kendinden stn grd kimselere kar bir sayg, onlarn seviyesine ykselebilme abas grlyordu. Combray sokaklarndan birinde Swann la yrdmz bir gn, bir baka sokaktan kan M. Vinteuil,

anszn bizimle karlanca, bizi grmezden gelmeye, kamaya vakit bulamamt; o gne kadar M. Vinteuil'le tek kelime konumayan Swann, kendi ahlaki nyarglarnn yerle bir olduu srada bakalarnn yz karasn, onlara tevecch gstermek iin bir sebep kabul eden, gsterdii tevecchn, muhatab iin ne kadar deerli olduunu hissederse, kendi izzetinefsi de o kadar okanan bir sosyete mensubunun kibirli merhametiyle, M. Vinteuil'le uzun uzun sohbet etmi, vedalamadan nce de, kzn bir gn Tansonville'e, oyun oynamaya gndermesini rica etmiti. ki yl nce olsa, bu davet M. Virteuil' kzdrrd, ama imdi yle youn minnet duygular uyandryordu ki iinde, daveti kabul etmek gibi bir lszlk yapmamaya mecbur hissediyordu kendini. Swann'n, kzna ynelik nezaketi, kendi bana ylesine erefli ve deerli bir destek gibi grnyordu ki M. Vinteuil'e, bu destei saklamann platonik hazzn yaayabilmek iin, belki de ondan hi yararlanmamasnn daha doru olacan dnyordu. Swann yanmzdan ayrldktan sonra, M. Vinteuil, "Ne kadar mkemmel bir insan!" dedi, esprili ve gzel burjuva kadnlarn, irkin ve aptal da olsa, bysne kapldklar bir dese bes ledikleri cokulu saygyla. "Ne kadar mkemmel bir insan! Son derece uygunsuz bir evlilik yapm olmas byk talihsizlik!" Bunun zerine, en iten insanlar bile riyakrlkla yorulmu olduundan ve birisiyle ilgili, o kii srtn dnd an ifa de ettikleri fikirlerini, kendisiyle konuurken bir kenara brak tklarndan, annemle babam da, M. Vinteuil'le birlikte Swann' m evliliine yanp yakldlar, nk onunla ayn trden namuslu insanlar sfatyla, ortak ilkelere ve kurallara istinaden konutuklar

iin, Montjouvain'de inenmediini zmnen kabul ettikleri ilkeler ve kurallar adna hareket ediyorlard. M. Vinteuil kzn Swann'lara gndermedi. Buna en ok hayflanan, Swann oldu. nk M. Vinteuil'le her karlamasnn hemen ardndan, kendisine ne zamandr bir ey soracan, onunla ayn soyadn tayan, zannnca akrabas olan birisi hakknda bilgi isteyeceini hatrlyordu. Bu karlamann ardndan da, M. Vinteuil kzn Tansonville'e gnderdiinde, ona soraca eyi unutmayacana sz vermiti kendi kendine. Msglise tarafna yry, Combray civarndaki iki gezinti seeneimizden daha ksa olan ve bu yzden de belirsiz havalarda tercih edileniydi; Msglise tarafnda iklim, olduka yalyd, dolaysyla, sk aalarnn altna her an snabilmek iin, Roussainville Orman'ndan fazla uzaklamamaya zen gsterirdik. Gne sk sk yuvarlakln bozan bir bulutun arkas na saklanr, bulutun kenarlarn sarartrd. Hayatn durmu gibi grnd krlarda, aydnlk srmekle birlikte parlaklk yok olurdu; kk Roussainville kynn beyaz sivri atlar, ka bartma halinde, inanlmaz bir incelik ve ustalkla gkyznde ekillenirdi. Hafif rzgrn havaya savurduu bir karga uzaklarda tekrar yere der, beyazlaan gkyz fonunda, ormanlarn uzaktaki ksmlar, eski maliknelerin duvarlarn ssleyen tekrenkli resimlerdeki gibi, daha mavi grnrd. Ama bazen de, gzlknn vitrinindeki nemlerin tehdidi gerekleir, yamur yamaya balard; su damlalar, hep birlikte uua geen gmen kular gibi, sk saflar halinde inerdi gkyznden aa. Bu damlalar birbirlerinden hi ayrlmazlar,

sratli yolculuklar esnasnda rasgele hareket etmezler; her biri kendi yerini koruyarak onu izleyen damlay kendine eker ve gkyzn, g eden krlanglardan daha fazla karartrlar. Yamurdan kap ormana snrdk. Damlalarn yolculuu bitmi gibi grnrken, daha gsz, daha ar baz damlalar yamaya devam ederdi. Ama damlalar yapraklardan holand iin, biz snamzdan dar kardk, toprak neredeyse kurumuken, hl baz damlalar yapraklarn damarlar zerinde oyalanr, yapran ucuna aslr, sonra dinlenmi bir halde, gnete parlayarak, anszn kendilerini brakp daldan aa boylu boyunca kayar ve burnumuza derdi. Yamurdan kamak iin Saint-Andr-des-Champs Kilisesi'nin sundurmasnn altna, tatan azizlerin ve ilk peygamberlerin arasna sndmz da olurdu. Tam bir Fransz kilisesiydi bu! Kapnn stnde, azizler, ellerinde birer zambak tutan valyekrallar, dn ve cenaze trenleri, muhtemelen Franoise'n hayal edecei ekilde canlandrlmt. Heykeltra, Aristoteles ve Vergiliusun ilikin kimi anekdotlar da, tpk Franoise'n mutfakta sk sk Aziz Louisten, kendisini ahsen tanmasna ve genellikle de, onun kadar "adil" olmayan bykbabamlar utandrmak amacyla aralarnda bir karlatrma yaparak sz ettii ekilde anlatmt. Ortaa sanatnn ve (XIX. yzylda da var olmaya devam eden) ortaa kylsnn, antika veya Hristiyanlk tarihi konusundaki, saflklar ve yanllklaryla dikkati eken temel bilgilerini, kitaplardan deil, hem eski, hem de dolaysz olan, kesintisiz, szl, znden sapm, tannmaz hale gelmi, yaayan bir gelenekten rendikleri hissedilirdi. SaintAndr-des-Champs Kilisesi'nin gotik heykellerinde potansiyel halde, kehanet sonucu mevcut bir baka Combray'li tandk da,

Camus'nn gen ra Thodore'du. Zaten Franoise da Thodore'u o kadar hemerisi ve ada olarak grrd ki, Lonie Halam ok hasta olup da Franoise kendisini yatanda evirmeyi, koltuuna gtrmeyi tek bana beceremedii ve yardma ihtiya duyduu zaman, bulak kzn yukar kp halamn "gzne girmesi"ndense, Theodore'u armay tercih ederdi. Fesat kumkumas olarak hakl bir hret yapm olan bu ocuk, Saint-Andre-des-Champs Kilisesi'ni ssleyen ruhla ve Franoise'n "zavall hastalar"a, "zavall hanm"na gsterilmesi gerektiini dnd sayg hissiyle ylesine doluydu ki, halamn ban yastktan kaldrrken, yznde beliren saf ve gayretke ifade, baygn Meryem Ana'nn etrafnda, ellerinde mumlarla drt dnen, kabartmalardaki kk meleklerin ifadesine benzerdi; sanki o gri ve plak, tatan ehreler, k mevsiminde ormanlar gibi uykudaydlar, beklemedeydiler ve Theodore'unki gibi saygdeer ve akgz, olgun bir elma krmzlyla aydnlanan saysz halk adam ehresin de tekrar canlanmaya hazrdlar. Bu kk melekler gibi tan stne oyulmayp sundurmadan bamsz, adeta slak topraa basmamak iin taburenin stne kmasna kaide zerine oturtulmu, gerekten daha iri boyutlardaki, ayakta duran azize heykeli, yrenin kyl kadnlarnn dolgun yanaklarna, bir uvaln iindeki olgun salkmlar gibi giysisinin kvrmlarm iiren, diri gslerine, dar alnna, ksa ve isyankr burnuna, iine gmk gzlerine, salam, duygusuz, cesur havasna sahipti. Heykele beklemediim bir holuk katan bu benzerlik, ou kez, bizim gibi yamurdan korunmak zere kiliseye gelen bir kyl kz tarafndan dorulanrd; kzn, bir heykeldeki yapraklarn yan banda biten yapkanotu yapraklarn andran varl, sanki sanat eserinin gerekliini tabiatla kyaslayarak lme imkn

salamak amacn gderdi. Karmzda, ta uzaklarda grnen, surlarndan ieriye hi girmediim, vaat edilmi veya lanetlenmi toprak Roussainville, az sonra, bizim bulunduumuz yerde yamur dindiinde, Kutsal Kitap'taki bir ky gibi, evleri yanlamasna kamlayan frtnann mzraklar tarafndan cezalandrlmaya devam eder veya zerine, yeniden ortaya kan gnein, altndan, saakl, altarlardaki kutsal ekmek kaplarn andran uzunlu ksal nlarn yadran Tanr Babamz tarafndan, nceden balanm olurdu. Bazen de hava iyice berbatlar, o zaman eve dnp ieri kapanmamz gerekirdi. Karanln ve rutubetin denize benzettii krlarda, uzakta, karanla ve suya gmlm bir tepenin yamacna asl, tek tk evler, yelkenlerini indirmi, akta kprtsz durarak geceyi geirmeye hazrlanan kk tekneler gibi parldard. Ama yamurun, frtnann ne nemi vard ki! Yaz mevsiminde yal hava, temeldeki sabit gzel havann geici, yzeysel bir kaprisinden ibarettir; bu gzel hava, k mevsiminin istikrarsz, kaypak gzel havasnn aksine, topraa yerleir, zerlerine damlayan yamura ramen neelerini hep koruyan sk yapraklar halinde biimlenir, mevsim boyunca, kyn so kaklarnda bile, ev ve bahe duvarlarna mor veya beyaz ipekten bayran eker. Kk salonda oturup kitap okuyarak akam yemei saatini beklerken, kestane aalarndan damlayan suyun sesini duyar, ama saanan yapraklar cilalamaktan baka bir etkisi olmadn, aalarn yamurlu gece boyunca, yaz mevsiminin teminat gibi orada durmaya devam ederek gzel havann devamn salayacaklarn bilirdim; yamur ne kadar yaarsa yasn, ertesi gn, Tansonville'in beyaz itinin zerinde kalp biiminde, eskisi kadar ok sayda minik yapran

kvrlacandan phem olmazd; Perchamps Soka'ndaki kavan frtnaya umutsuzca yakarn, selam veriini hznlenmeden seyreder, gk grltsnn, bahenin ucunda, leylaklarn arasnda yanklanan son uultularn kederlenmeden dinlerdim. Yamur sabah balamsa, annemle babam gezintiden vazgeerlerdi, dar kmazdm. Ama daha sonralar, Leonie Halamn miras ileri iin sonbaharda Combray'ye gittiimizde, byle gnlerde, tek bama Meseglise-la-Vineuse tarafna yrye gitmeyi alkanlk haline getirdim; Leonie Halam nihayet lm, lmyle, hem izledii gten drc perhizin sonunda kendisini ldreceini iddia edenleri, hem de teden beri, hayal deil, organik bir hastal olduunu ve hastalk halamn cann tkettiinde, phecilerin syleyecek laf kalmayacan savunanlar hakl karmt; halamn lm sadece bir tek kiiye, ama ona da ilkel, insafsz bir ac vermiti. Halamn on be gn sren son hastal boyunca Franoise onun yanndan bir dakika bile ayrlmam, gece yatmak zere giysilerini bile karmam, bakmna kimsenin en ufak bir yardmda bulunmasna izin vermemi, hanmnn bedeninden, ancak mezara girdiinde ayrlmt. O zaman anladk ki, Franoise'n iinde yaad, halamn kt szlerinden, phelerinden, fkelerinden kaynaklanan korku, kendisinde bizim nefret zannettiimiz, ama aslnda sayg ve sevgi olan bir duygu yaratmt. Kararlarnn tahmin edilmesi imknsz, kurnazlklarnn stesinden gelinmesi zor, iyilik dolu yreinin yumuatlmas kolay olan hanm, hkmdar, esrarengiz ve kadiri mutlak efendisi, artk hayatta deildi. Ona kyasla biz, pek az ey ifade ediyorduk. Yaz tatilimizi geirmek zere Combray'ye ilk gelmeye baladmz, Franoise'n

gznde halamla eit itibara sahip olduumuz gnler ok geride kalmt. O sonbahar, yerine getirilmesi gereken formalitelerle, noterler ve iftilerle yaplacak grmelerle urap duran annemle babamn, zaten havann da engel olaca gezintiler yapmaya hi vakitleri olmadndan, benim tek bama Meseglise tarafnda gezinmeme izin veriyorlard; yamurdan korunmak iin, kocaman ekose bir battaniyeye sarmyor, karelerinin Franoise' dehete drdn grdke, battaniyeyi omuzlarma almaya daha hevesli oluyordum; giysilerin renginin matemle hibir ilgisi olmad fikrini Franoise'n zihnine sokmak imknszd, kald ki halamn lmnn bizde yaratt keder de Franoise' hi mi hi tatmin etmiyordu, nk byk bir cenaze yemei dzenlememitik, halamdan sz ederken zel bir ses tonu kullanmyorduk ve hatta benim ara sra bir ark mrldandm bile oluyordu. Eminim ki bir kitapta karma kacak olsa, -bu balamda ben de Franoise'dan farkszdm- Roland Destan'na ve Saint-Andre-des- Champs Kilisesi'nin ana kapsna uygun bu matem kavramn benimserdim. Ne var ki Franoise yanmda olduu zaman, eytan beni drtyor, onu kzdrmak iin, bir punduna getirip, halamn lmne, halam olduu iin deil, btn glnlne ramen iyi bir insan olduu iin zldm, halam olduu halde iren bir insan olduunu dnsem, lmne katiyen zlmeyeceimi sylyordum; oysa bu szlere bir kitapta rastlasam, aptalca bulurdum. Bunun zerine, bir air gibi kedere, aile hatralarna ilikin karmakark fikirlerle dolup taan Franoise benim teorilerime cevap veremeyecei iin zr dileyip, "Kendimi ifade etmeyi beceremiyorum," derse, bu itiraftan, Doktor Percepied'ye yarar, alayl ve acmasz bir saduyuyla, muzaffer bir haz duyuyordum;

"Yine de akrabanzd, akrabalara sayg gstermek art," diye ekledii takdirde de, omuz silkip kendi kendime, "Ben de tutup byle yanl konuan bir kara cahille tartyorum," diyor, dncenin tarafszl iinde alakl en ok knayanlarn bile, hayatn baya bir sahnesinde oynarken brnebildii apszlkla yarglyordum Franoise'. O sonbahar yaptm gezintiler, saatlerce kitap okuduktan sonra gezmeye ktm iin, daha da zevkliydiler. Btn sabah salonda kitap okumaktan yorgun dtmde, battaniyemi omuzlarma sarp dar kardm; uzun mddet mecburen kprtsz kalan, ama olduu yerde bir canllk ve hz biriktiren bedenim, braklan bir topa gibi, bu fazlalklar drt bir yana savurma ihtiyac duyard. Evlerin duvarlar, Tansonville'in iti, Roussainville Orman'nn aalar, Montjouvain'in srtn verdii allar, emsiye veya baston darbelerine maruz kalr, neeli lklar iitirlerdi; hem darbeler, hem de lklar, beni coturan, hzl bir k yoluna kolayca varmay, ar ve zor bir ay dnlanmaya tercih ettiklerinden, aydnln sknetini tadamam, kark dncelerden baka bir ey deillerdi. Hislerimizin szde ifadeleri, ounlukla hislerimizi bu ekilde, kendilerini tanmamza imkn vermeyen bir biime brnm halde dmza karmak suretiyle bizi bu hislerden kurtarmaktan teye gitmez. Meseglise tarafna neler borlu olduumu, Meseglise in, tesadfi erevesi ya da zorunlu esin kayna olduu mtevaz keifleri hesaplamaya altmda, duygularmzla onlarn olaan ifadesi arasndaki bu uyumsuzluu, ilk defa o son baharda, o gezintilerden birinde, Montjouvain'in yasland allk bayrda, hayretler iinde fark ettiimi hatrlyorum. Bir saat boyunca yamura ve rzgra kar neeyle mcadele ettikten sonra,

Montjouvain'in kk glnn kenarna, M. Vinteuil'n bahvannn, aletlerini koyduu, kiremit kapl kk kulbenin nne geldiimde, gne yeniden amt; yamurun ykad yaldzl gne nlar, gkyznde, aalarn, kulbe duvarnn, tepesinde bir tavuun gezindii, hl slak kiremit atnn stnde, yepyeni parlamaktayd. Esen rzgr, duvardaki atlaklarda bitmi yabani otlar ve tavuun tylerini yana doru ekiyor, hem otlar, hem de tyler, cansz ve hafif nesnelerin kendini brakmlyla, boylar yettiince, rzgrn keyfine gre uuuyorlard. Gnein tekrar yanstc bir yzey haline getirdii glcn zerinde, kiremit at, daha nce hi dikkatimi ekmemi olan pembe mermer damarlar oluturuyordu. Suyun ve duvarn stnde, gkyznn glmsemesine karlk veren solgun bir tebessm grnce, kapatm olduum emsiyemi sallayarak, heyecanla, "Vay be! Vay be! Vay be!" diye bardm. Ama ayn anda, aslnda bu mulak szlerle yetinmeyip, hayranlma bir aklama getirmeye almam gerektiini de dndm. Yine ayn anda -oradan gemekte olan, zaten olduka keyifsiz grnen ve emsiyenin yzne arpmasna ramak kalnca keyfi iyice kap, "Bu gzel havada yrmek ne ho, deil mi?" dediimde souk bir cevap veren bir kyl sayesinde- ayn duygularn nceden belirlenmi bir dzene gre, herkeste ayn anda olumadn da rendim. Daha sonralar, ne zaman uzunca bir sre kitap okuyup, ardndan canm sohbet etmek istese, kendisiyle konumak iin yanp tututuum arkadam, az nce sohbetin hazzn yaam olur, o esnada da rahat braklp kitap okumak isterdi. Annemle babam dnp sevgiyle dolmu, onlarn en houna gidecek, en akll uslu kararlar vermisem,

onlar tam da bu sre iinde benim unuttuum bir kabahatimi renmi olurlar, ben onlar pmek zere kollarna atlrken, onlar kabahatimden tr bana serte sitem ederlerdi. Bazen, yalnzln bana yaatt cokunlua, ondan tam olarak ayramadm bir baka heyecan, sarlp kucaklayabileceim bir kyl kznn karma kvermesi arzusundan kay naklanan bir taknlk eklenirdi. Bu arzuya elik eden, ok farkl dncelerin ortasnda, ben sebebini tam olarak anlamaya vakit bulamadan, anszn ortaya kan haz, bana o dncelerin yaatt hazzn bir st seviyesi gibi gelirdi sadece. O esnada zihnimde yer alan her eye, kiremit atdaki pembe yansmaya, yabani otlara, ne zamandr gitmek istediim Roussainville kyne, Roussainville Orman'nn aalarna, kilisesinin an kulesine, fazladan bir deer atfederdim; srf bu yeni heyecan onlarn yarattn zannettiim iin gzmde daha arzulanr olurlar, yelkenimi kuvvetli, mehul ve elverili bir rzgr la dolduran coku, sanki beni onlara ulatrmak iin acele ederdi. Bir kadnn ortaya kvermesi arzusu, benim nazarmda tabiatn cazibesine bir baka coku katyordu, ama buna karlk, tabiatn cazibesi de, kadnn fazlasyla snrl bulacam cazibesini geniletiyordu. Aalarn gzellii, bu kadnn da gzelliiymi, bu ufkun, Roussainville kynn, o yl okuduum kitaplarn ruhunu ellerime o kadnn pc teslim edecekmi gibi geliyordu bana ve hayal gcm tenselliimle temas edip ondan g aldka, tenselliim hayal gcmn btn alanlarna yayldka, arzum snr tanmyordu. Bunun bir baka nedeni de, -alkanln faaliyetine ara verdii, nesnelere ilikin soyut bilgilerimizin bir yana brakld, dolaysyla bulunduumuz yerin zgnlne, bireyselliine derinden inandmz, tabiatn ortasndaki tahayyl

anlarnda hep olduu gibi- arzularmn seslendii kadnn, bana kadn cinsinin herhangi bir rnei gibi deil, bu topran zorunlu ve doal bir rn gibi gelmesiydi. nk o sralarda benim dmdaki eyler, toprak ve insanlar, bana, yetikin erkeklere grndnden daha deerli, daha nemli, daha gerek bir varolula donatlm gibi grnyordu. Toprakla insanlar birbirinden ayrmyordum zaten. Meseglise'i, Balbec'i arzuladm gibi, Meseglise'li veya Roussainville'li bir kyl kzn, Balbec'li bir balk kz arzuluyordum. Koullar keyfimce deitirsem, bu kzlarn bana verebilecei hazz o kadar gerek bulmaz, ona inanamazdm. Paris'te Balbec'li bir balk kzla veya Meseglise'li bir kyl kzyla tanmak, birinin bana kumsalda grmediim deniz kabuklar, ormanda bulmadm bir ereltiotu vermesine benzer, kadnn bana verecei hazdan, hayal gcmn ona ykledii btn hazlar dmek anlamna gelirdi. Ama Roussainville Orman'nda bu ekilde, yannda sarlacak bir kyl kz olmadan gezinmek de, bu ormann gizli hazinesini, derindeki gzelliini grememek demekti. amaz bir biimde yapraklarn arasna gmlm halde hayal ettiim bu kzn kendisi de, benim gzmde o yrenin bir bitkisiydi, yalnz dier bitkilerden daha stn bir trdendi ve yaps, yrenin gizli lezzetini, dier trlere oranla daha yakndan tatmaya izin veriyordu. Buna (ve kzn, bu lezzeti tatmam salayacak olan okamalarnn da farkl olacana, bu okamalarn hazzn o kzdan bakasyla yaayamayacama) inanmam kolayd, nk eitli kadnlarla yaanan hazzn bu kadnlardan soyutland, genel bir kavrama indirgendii ve dolaysyla kadnlarn, hi deimeyen bir hazzn, birbiriyle ikame edilebilir vastalar olarak algland yaa gelmemitim henz, daha uzun sre boyunca da gelmeyecektim. O yata, haz, bir kadna yaklarken gdlen ama, nceden hissedilen

heyecann sebebi olarak zihinde tek bana, ayr, dile getirilmi bir halde mevcut deildir bile. Onu tadacamz bir haz olarak dnmeyiz pek, daha ziyade, kzn cazibesi olarak adlandrrz, nk kendimizi deil, sadece kendi benliimizin dna kmay dnrz. Bilinmeden beklenen, kendiliinden var olan bu gizli haz, gerekletii anda, birlikte olduumuz kadnn sevecen baklarnn, pcklerinin bize yaatt dier hazlar yle bir doruk noktasna getirir ki, zellikle bizim nazarmzda, sevgilimizin iyi yrekliliine, bizden esirgemedii ltuflarla ve mutluluklarla ltmz, bize ynelik dokunakl tercihine duyduumuz minnetten kaynaklanan bir taknlk olarak ortaya kar. Combray deki evimizin tavan arasnda, ssen kokulu kk odada, bir keif yolculuuna kan seyyahn ya da intihar etmeye karar vermi umutsuz bir insann kahramanca teredddyle, neredeyse baygnlk geirerek, kendi iimde, lmcl sandm mehul bir yolda ilerlediim ve sonunda salyangoz izini andran doal bir izin, stme eilen yabani frenkzmnn yapraklarna kart srada, aralk pencereden baknca kulesinden baka ey grmediim, ilk arzularmn tek srda Roussainville kalesine maalesef bouna yakarr, kynn bir evladn bana gndersin diye bouna yalvarrdm. imdi de bouna yalvaryordum ona. Manzarann tamamn gr alanma sdryor, bana bu topraklardan bir kadn getirmelerini istediim baklarmla, bouna taryordum onu. Saint-Andre-des- Champs Kilisesi'ne gitsem de, sundurmann altnda, yanmda bykbabam olsa mutlaka karlaacam ama konuamayacam kyl kz asla orada olmuyordu. Kyl kznn anszn arkasndan kp bana gelecei, uzaktaki bir aatan gzlerimi ayrmyordum; dikkatle

incelediim ufuk hep bombo kalyor, hava kararyordu; dikkatim, bu ksr araziye, bu tkenmi topraa, iinde barndrd yaratklar ekip karmak istercesine, nafile kenetleniyordu; bylesine arzuladm kadna smsk sarlmadan eve dnmeye raz olamasam da, onu karma karacak olan tesadfn gereklemesi ihtimalinin giderek azaldn kendi kendime itiraf edip mecburen Combray'ye doru yola koyulduumda, tpk bir manzara resmindeki aalar gibi, aralarndan tek bir canlnn kmad Roussainville Ormannn aalarna, bu sefer neeyle deil, fkeyle vuruyordum. Ayrca bu kadn karma ksa bile, onunla konumaya cesaret edebilir miydim? Konusam, beni deli zanneder diye dnyordum; bu gezintilerim srasnda biimlenen ve gereklemeyen arzularmn, bakalar tarafndan paylalmadn, benim dmda bir gereklikleri olmadn dnmeye balyordum. Arzularm artk bana mizacmn tamamen znel, iktidarsz ve bo rnleri gibi grnyordu. O andan itibaren btn cazibesini ve anlamn kaybeden gereklikle, tabiatla arzularm arasnda hibir balant kalmyordu; tpk bir yolcunun trende vakit ldrmek iin okuduu romann kurgusuyla iinde bulunduu vagonun ilikisi gibi, gerekliin hayatmla ilikisi de, ona tesadfi bir ereve oluturmaktan ileri gitmiyordu. Belki sadizmle ilgili kafamda oluan, ok sonralar biimlenen ilk fikrin kayna da, yine Montjouvain'in yaknnda, birka yl sonra yaadm ve o srada aydnla kavumam olan bir duyguydu. leride de greceimiz gibi, bu duygunun hatras, bambaka nedenlerle, hayatmda nemli bir rol oynayacakt. O gn hava ok scakt; annemle babam btn gn Combray'de olmayacaklarndan, bana, eve istediim kadar ge dnebileceimi

sylemilerdi; ben de Montjouvain'in, kiremit atnn yansmalarn seyretmekten holandm kk glne gitmi, evin arkasndaki bayrda, eskiden bir gn M. Vinteuil' ziyaret eden babam beklediim yerde, allarn glgesine uzanp uyumutum. Uyandmda hava neredeyse tamamen kararmt; ayaa kalkmak zereydim ki, tam karmda, birka santimetre temde, babasnn vaktiyle babam arlam olduu, kznn imdi kendi oturma odas olarak kulland odaya herhalde yeni girmi olan Mile Vinteuil' grdm (tanyabildiim kadaryla oydu; kendisini Combray'de pek seyrek, o da ocukken grmtm, oysa imdi bir gen kz olmutu). Pencere aralkt, ieride lamba yanyordu, o beni grmyor, ben onun btn hareketlerini grebiliyordum, ama yerimden kalkarsam allarn trtsn iitecek ve belki de oraya onu gzetlemek iin saklandm dnecekti. Babas ksa bir sre nce ld iin, matemdeydi. Biz kendisini ziyarete gitmemitik; annem, iyiliini snrlayan tek ey olan bir erdem yznden, yani edebine aykr decei iin git mek istememiti, ama Mile Vinteuil'e ok acyordu. M. Vinteuil'n, nce kzna annelik ederek, ocuk bakcl yaparak, sonra da kznn kendisine yaatt anlarla geen mrnn son yllarn hatrlyordu annem; yal M. Vinteuil'n son zamanlarda yznden hi eksik olmayan strab tekrar grr gibi oluyordu; son yllarnda besteledii eserlerin tamamn, yal bir mzik hocasnn, eski bir ky orgcusunun mtevaz bestelerini notaya dkmekten temelli vazgetiini biliyordu; ou kda bile geirilmemi olan, sadece hafzasnda bulunan, bazlar ayr ayr ktlara, okunmas imknsz ekilde not edilmi, gn na kmamaya mahkm bu bestelerin, kendi ilerinde hibir deerleri

olmadndan emindik, ama kendisi iin byk deer tadm ve kz uruna feda edilmeden nce, hayatnn tek amac olduklarn bildiimizden, kmsemiyorduk onlar; annem, M. Vinteuil'n ok daha az bir fedakrlm, kz iin namuslu ve saygn bir mutlulukla dolu bir istikbal umudundan vazgeiini de unutmuyordu; byk teyzelerimin eski piyano hocasnn bu en byk zntsn hatrladka gerek bir kedere gmlyor, Mile Vinteuil'n, babasn neredeyse kendi elleriyle ldrm olmann pimanlyla kark, kim bilir ne az bir keder iinde olduunu dnp dehete kaplyordu. "Zavall M. Vinteuil," diyordu annem, "kz iin yaad, karln gremeden, kz iin ld. lmnden sonra alacak m bu karl, alrsa nasl bir karlk alacak? Ona bir karl ancak kz verebilir." Mile Vinteuil'n oturma odasnn kar duvarndaki minenin zerinde, babasnn kk bir resmi durmaktayd; yak lamakta olan bir arabann tekerlek sesleri duyulduunda, he men gidip bu resmi aldktan sonra kendini bir kanepenin zerine att ve tpk bir zamanlar M. Vinteuil'n, annemle babama almak istedii paray yan bana koyduu gibi, bir sehpay yanna ekip zerine resmi yerletirdi. Az sonra kz arkada ieri girdi. Mile Vinteuil onu yerinden kalkmadan, elleri bann arkasnda kavumu halde karlad ve yer amak zere, kanepenin bir ucuna kvrld. Ama hemen ardndan, bu davranyla arkada iin tedirgin edici olabilecek bir konumu ona dayatyormu gibi grndn dnd. Arkadann kendisinden uzakta bir iskemleye oturmak isteyebileceini dnp kendini patavatsz buldu, hassas yrei panie kapld; kanepeye tekrar boylu boyunca uzanp gzlerini kapad ve srf uykusu geldii iin byle uzanm olduunu belirtmek iin, esnemeye koyuldu. Arkadana

kaba, stnlk kuran bir yaknlkla davrand halde, babasnn dalkavuka, mtereddit hareketlerini, ani kayglarn onda da grmek mmknd. Az sonra ayaa kalkt, panjurlar kapatmak isteyip beceremiyormu gibi yapt. "Ak brak, hava scak," dedi arkada. "Olur, mu, dardan grecekler," diye cevap verdi Mile Vinteuil. Ama hemen ardndan, arkadann bu szleri, belirli bir cevap almak amacyla sylenmi szler olarak yorumlayacan tahmin etti muhtemelen; gerekten de o cevab duymay istiyor, fakat kibarlktan, telaffuz edilmesinin inisiyatifini arkadana brakyordu. Bu yzden de, benim gremediim baklarnda, herhalde bykannemin o ok holand ifadeyle, derhal ekledi: "Grecekler derken, kitap okurken grecekler demek istedim; insan ne kadar nemsiz bir ey yapyor olsa da, grldn dnmek ok tatsz." Arzusunun gereklemesi iin zorunlu bulduu, nceden dnlm szleri, igdsel bir asaletle, kendiliinden bir nezaketle, sylemiyordu. Benliinin derinliinde her an mevcut olan utanga, yalvaran bakire, kaba ve muzaffer savaya yakaryor, onu geri ekiyordu. "Evet, bu kalabalk krlarda, bu saatte seyrediliyor olmamz ok muhtemel," dedi arkada alayla. "Hem ne olacak?" diye ekledi (Mile Vinteuil'n holandn bildii bir metni ezbere okurcasna, iyilikle, alayl olmasna alt bir ses tonuyla syledii bu szleri, hnzrca, sevecen bir gz krpyla destek leyerek). "Grrlerse grsnler, daha iyi."

Mile Vinteuil rpererek ayaa kalkt. Kuruntulu ve hassas kalbi, duyularnn arzulad sahneye kendiliinden uyarlanmas gereken szleri bilmiyordu. Esas mizacndan mmkn olduu kadar uzakta, brnmek istedii ahlaksz kz kimliine uygun dili bulmaya alyor, ama onun itenlikle syleyeceini dnd szler, kendi azndan knca sahteleirmi gibi geliyordu kendisine. Sylemeye cesaret edebildii tek tk szleri de, her zamanki utangal kararsz cretini felce urattndan, yapmack bir ses tonuyla telaffuz ediyor, "yor musun, terliyor musun, yalnz kalp kitap okumak ister miydin?" gibi sorular sktryordu aralarna. "Kk hanmn kafasnda bu akam pek ehvetli dnceler var galiba," dedi sonunda, herhalde daha nce arkadandan duymu olduu bir cmleyi tekrarlayarak. Kz arkada krep bluzunun dekoltesine bir pck kondurunca, Mile Vinteuil kk bir lk atp kat; zplayarak, giy silerinin bol kollar kanat rparcasna havada uuarak, sevdal kular gibi kikirdeyip cvldaarak birbirlerini kovalamaya baladlar. Sonunda Mile Vinteuil kanepeye, arkada da boylu boyunca onun zerine dt. Ne var ki, arkadann srt, eski piyano hocasnn resminin bulunduu sehpaya dnkt. Mile Vinteuil, kendisi dikkatini ekmezse, arkadann resmi grmeyeceini anlayp yeni fark etmi gibi, dedi ki: "Ah! u babamn resmi de bizi seyrediyor, kim koymu o resmi oraya bilmem, ka kere syledim, yeri oras deil diye." M. Vinteuil'n de babama, notalarla ilgili olarak ayn szleri sylemi olduunu hatrladm. M. Vinteuil'n resmi, kzyla

arkada iin, kutsal eylere kar k ayinlerinde bir ara ile vi gryor olmalyd ki, arkada, herhalde trenin cevaplarndan biri olan u szlerle karlk verdi: "Canm, brak olduu yerde dursun, artk burada deil, bizi rahatsz edemez. Sence ihtiyar maymun seni byle ak pencerenin karsnda grse, mzldanr, paltonu giydirmek ister miydi?" Mile Vinteuil, "Aa, ne ayp!" diye tatl tatl sitem etti. Bu szleri, babasndan bu ekilde bahsedilmesinin kendisinde uyandrd fkeyle sylenmi olduklar iin deil de (phesiz bu duygusunu byle anlarda, kim bilir hangi safsatalarn yardmyla, bastrmay alkanlk edinmiti), bencil grnmek istemediinden arkadann kendisine vermeye alt hazza kendi koyduu bir snr olduklar iin, iyi yrekliliini kantlyordu. Ayrca bu svglere cevap verirken kigler yzl lmll, o riyakr ve efkatli sitemi, iten, iyi yrekli mizacna, benimsemeye alt ahlakszln, sahte bir iyilikle dolu, zellikle alaka bir ekli gibi grnyor olabilirdi. Ne var ki, savunmasz bir lye kar bu kadar acmasz olabilen bir insann kendisine efkat gstermesinden alaca zevkin cazibesine direnemedi; bir srayta arkadann kucana oturdu ve sanki onun kzymasna, iffetli bir tavrla, plmek zere alnn ona uzatt; bylelikle, M. Vinteuil'n elinden, mezarnda bile babaln almakla, zalimliin doruuna ulatklarn byk bir hazla his setti. Arkada, Mile Vinteuil'e duyduu youn sevginin ve bu yetim kzn kedere boulmu hayatna bir elence getirme isteinin kolaylatrd bir uysallkla, uzanan ba ellerinin arasna alp alnna bir pck kondurdu.

"Bu iren eye ne yapmak istiyor canm, biliyor musun?" dedi, resmi eline alarak. Sonra Mile Vinteuil'n kulana eilip iitemediim bir ey syledi. "Yo, buna cesaret edemezsin!" "Ben mi cesaret edemeyeceim buna tkrmeye? Buna ha?" dedi arkada, kastl bir acmaszlkla. Devamn duyamadm, nk Mile Vinteuil bitkin, sarsak, megul, drst ve hznl bir edayla kalkp panjurlar ve pencereyi kapad; M. Vinteuil'n kz yznden hayat boyunca ektii onca straba, lmnden sonra kzndan nasl bir karlk bulduunu biliyordum artk. Buna ramen, M. Vinteuil'n bu sahneye ahit olsa da, kznn iyi yrekliliine olan inancnn sarslmayabileceini, hatta bu konuda tamamen yanlm da saylamayacan dndm sonradan. Hi phesiz, Mile Vinteuil'n alkanlklarna, grnrde yle kusursuz bir ktlk hkimdi ki, bu kadarna ancak bir sadistte rastlanabilirdi; bir kzn, arkadan, btn hayatn kendisine adam olan babasnn resmine tkrmeye tevik et tiini, gerek bir kr evinin lambasnn nda deil, bulvar tiyatrolarnn ramp klarnda grrz daha ok; melodram estetiinin hayattaki tek temeli ise, sadizmdir. Gerek hayatta, sadizm vakalar dnda, bir kz, l babasnn hatrasna ve istek lerine saygda, Mile Vinteuil kadar acmaszca kusur edebilir, ama bu tr davranlarn, bylesine basit ve saf bir sembolizm le, kastl olarak zetlemez; davranndaki zalimlik, bakalar iin de,

ktl, kendi kendine itiraf etmeden yapan kendisi iin de, bu kadar ak seik olmaz. Ama d grnn tesinde, Mile Vinteuil'n kalbindeki ktlk, en azndan balangta, katksz deildi phesiz. Onun gibi sadistler, ktlk sanatlardrlar, oysa mutlak anlamda kt olan biri, ktlk sanats olamaz, nk ktlk onun dndaki bir ey deildir, ona tamamen doal grnr, hatta ondan ayrt edilemez; ayrca byle bir insan, fazilete, llerin ansna, evlat sevgisine bir sayg beslemedii iin, bunlar inemekten de sapkn bir zevk alamaz. Mile Vinteuil tr sadistler, ylesine duygusal ve znde faziletlidirler ki, cinsel hazz bile kt bir ey, fesatlarn ayrcal gibi grrler. Kendilerini bir an bu hazza brakabilmek iin de, fesat bir kimlie brnmeye, su ortaklarn, ksack bir an iin, titiz ve sevecen ruhlarndan syrlma yanlgsn yaayacak ekilde, hazzn insanlkla ilgisi olmayan dnyasna sokmaya alrlar. Mile Vinteuil'n bunu ne kadar istediini, baarmasnn ne kadar imknsz olduunu grdke anlyordum. Babasyla taban tabana zt olmak istedii anda bana hatrlatt ey, yal piyano hocasnn dnme ve konuma biimiydi. Onun, kutsalln lekeledii, hazz iin bir ara olarak kulland, ama hazzyla kendisi arasnda kalan ve bu hazz dorudan tatmasn engelleyen ey, babasnn fotorafndan ok, yznn babasna benzerliiydi, babasnn, kendisine annesinden miras kalm, aile yadigr bir mcevher gibi kzna vermi olduu mavi gzleriydi, Mile Vinteuil'n sapklyla kendisi arasna, bu sapkla uygun olmayan ve onu, genellikle kendini vakfettii saysz nezaket gereinden ok farkl bir ey olarak alglamasna mani olan bir dil, bir zihniyet engeli koyan kibarca davranlard. Ona haz fikrini alayan, ho gelen ey, ktlk deildi; hazz kt bir ey olarak gryordu. Kendini hazza her braknda, bu haz beraberinde,

dier zamanlarda iffetli ruhunda mevcut olmayan kt dnceler getirdii iin de, sonuta hazda eytanca bir eyler buluyor, onu Ktlkle zdeletiriyordu. Belki de Mile Vinteuil, arkadann znde kt olmad, kendisine o kfr dolu szleri sylerken samimi olmad kansndayd. Ama hi deilse, arkadann, sahte de olsalar, ahlakszlklar ve bayalklaryla iyilie ve straba deil, zalimlie ve hazza eilimli bir insann ifadelerine benzeyen tebessmler, baklar sergileyen yzn pme zevkini tadyordu. Bir an iin de olsa, babasnn hatrasna ilikin gerek duygular bu kadar vahi olan bir kzn, kendisi kadar sapk bir su ortayla oynayaca oyunlar gerekten oynadn farz edebilirdi. Belki de, bakalarna yaatt strap karsnda duyduu, hangi adla anlrsa anlsn, zalimliin korkun ve srekli bir ekli olan kaytszl, herkeste olduu gibi kendinde de grebilseydi, ktln o kadar ender rastlanan, olaanst, artc, rahat ettirici bir hal olduunu dnmezdi. Meseglise tarafna gitmek olduka basitti, ama Guermantes tarafna gitmek bir meseleydi, nk uzun bir gezintiydi ve havann bozmayacandan emin olmak gerekirdi. Hava st ste birka gn gzel olacakm gibi grndnde; "zavall tarlalar'^ bir damla yamur dmyor diye umutsuzlua kaplan ve sakin, mavi gkyznde szlen tek tk beyaz bulutlardan baka ey gremeyen Franoise, inleyerek, "unlara bakn, dilerini gstere gstere oynap duran camgzler sanki! Zavall iftilere biraz yamur yadrmay dndkleri mi var! Budaylar byynce yamur tpr tpr yamaya balar ama, sonra da hi ara vermeden, denize mi, topraa m yadn bilmeden yaar durur artk," dediinde; babam birka kez st ste, hem bahvandan, hem de barometreden, ayn olumlu cevab aldnda, akam

yemeinde, "Yarn hava byle olursa Guermantes tarafna gidelim," denirdi. le yemeinden hemen sonra, kk bahe kapsndan Perchamps Soka'na klrd; iki yabanarsnn, bitki derlemek zere btn gn aralarnda dolat tahllarla dolu, tuhaf zelliklerinin ve hrn kiiliinin kayna olarak grdm ad kadar garip olan bu dar, sivri keli soka, imdi Combray'de aramak bouna olur, nk eskiden bu sokan olduu yerde, imdi okul binas ykselmekte. Ama benim hayal gcm Rnesans slubunda bir vaiz krssnn ve bir XVII. yzyl atlarnn altnda Roman slubunda bir koroyerinin izlerini grp binann tamamn XII. yzylda olmas gerektii ekilde restore eden, Viollet-le-Duc'n rencisi mimarlar gibi), yeni yapy ta ta stne brakmamacasna ykyor ve Perchamps Soka'n ortaya karp "restore" ediyor. Hayal gcm, restorasyon mimarlarnn genellikle bulabildiinden daha kesin verilere sahip: ocukluumdaki Combray'nin, hafzam tarafndan korunmu, yaknda yok olmaya mahkm, hl var olan son grntleri belki de; yok olmadan nce bizzat eski Combray tarafndan benliime kaydedildikleri iin de, -mtevaz bir portre, bykannemin rprodksiyonlarn bana hediye etmekten holand o harika portrelerle karlatrlabilirse eerLeonardo'nun aheserini ve San Marco Bazilikasnn ana kapsn, artk var olmayan halleriyle grdmz o eski Son Akam Yemei gravrleri ve Gentile Bellini'nin tablosu gibi duygulandrc grntler. Loiseau Soka'nda, XVII. yzylda, senyrlerin, iftilerle aralarndaki bir anlamazlk yznden, bir derebeylik szlemesi meselesi iin ara sra Combray'ye gelmeleri gerektiinde, avlusuna Montpensier, Guermantes ve Montmorency deslerinin

saltanat arabalarnn girdii, eski Loiseau Flesche otelinin nnden geerdik. Sonra, aalarnn arasndan Saint-Hilaire'in an kulesinin grnd gezinti yoluna gelirdik. Orada oturup btn gn an seslerini dinleyerek kitap okumak isterdim; o kadar gzel, o kadar huzurlu bir yerdi ki, anlar saat balarn aldnda, sanki gnn sknetini blmeyip arndrr, an kulesi, yapacak baka hibir ii olmayan bir insann gevek ve zenli amazlyla, -snn ar ar, doallkla biriktirdii birka altn damlasn skp aktmak iin- gerektiinde, dolgun sessizlii sktrrd. Guermantes tarafnn en cazip yan, gezintimiz boyunca Vivonne Nehri'nin yatan hemen hi terk etmeyiimizdi. Evden ktktan on dakika sonra, Pont-Vieux ad verilen bir yaya kprsnden, nehrin kar tarafna geerdik. Combray'ye vardmzn hemen ertesi gn, Paskalya yortusunda, hava gzelse vaaz biter bitmez kk kprye koar, evlerde, hl ortalktaki birka temizlik gerecinin, atafatl hazrlklar nedeniyle her zamankinden kirli grnd bayram sabah kargaasnda, henz siyah ve plak olan topraklarn arasnda imdiden gk mavisine brnm akan, sadece vaktinden nce gelmi bir grup guguk kuunun ve erkenci uhaieklerinin elik ettii, mavi alevli, tek tk birka menekenin, klahlarnda tadklar koku damlasnn arlyla saplarn edikleri nehri seyrederdim. Pont-Vieux'nn br ucundaki, teknelerin ekildii patikann kprye yakn ksm, yaz mevsiminde, altnda hasr apkal bir balknn kk sald fndk aacnn mavimsi yapraklaryla rtlrd. Zango niformasnn iindeki nalbant, beyaz koro yesi stlnn altndaki bakkal ran mutlaka tandm Combray'de, bu balk, kimliini asla renemediim tek kiidir. Annemle babam

tanyor olmalyd, nk biz geerken apkasn karp selam verirdi; bunun zerine ben adn sormak isterdim, ama bal korkutmayaym diye, iaretlerle sustururlard beni. Nehri epeyce yksekten izleyen, teknelerin ekildii patikaya girerdik; nehrin kar yakas, kye ve uzaktaki istasyona kadar, alak, geni ayrlar halinde uzanrd. Ortaada, Guermantes senyrlerinin ve Martinville barahiplerinin saldrlarna kar Vivonne Nehri'ni savunma amacyla kullanan eski Combray kontlarnn atosunun yar yarya otlara gmlm kalntlarna rastlanrd bu ayrlarda. atodan geriye, zar zor seilebilen, yamr yumru birka kule paras, bir zamanlar kundakl yayla silahlanm bir askerin tepesinden aaya talar att, zerinde duran nbetinin Novepont'u, Clairefontaine'i, Martinville-le-Sec'i, Bailleaul'Exempt'i gzetim altnda tuttuu birka mazgal kalmt sadece; eskiden hepsi, Combray'yi epeevre kuatan Guermantes derebeyliine baml topraklar olan bu yerleimler, oktan yerle bir olmu, imenlerin zerinde ders almaya veya ders aralarnda oyun oynamaya gelen papaz okulu rencilerinin hkimiyet; altna girmiti - neredeyse topraa gmlm, biraz serinlemek isteyen bir gezgin gibi su kenarna uzanm olan bu gemi, beni dncelere gark eder, Combray adna, imdiki kk kasabann yan sra, ondan ok farkl bir kent eklememe sebep olur, sar dnieklerinin altnda gizlenen anlalmaz, eski ehresiyle zihnimi megul ederdi. Yumurta sars rengindeki dn- iekleri, imenlerin zerinde tek balarna veya ikier er, gruplar halinde oynamak iin setikleri bu blgede ok kalabalktlar; onlar seyretmenin verdii hazz damamla tadamayacamdan, hazzn tamamn, ieklerin altn yaldzl yzeylerinde toplardm; sonunda bu haz iyice glenip ilevsiz gzellie dnt iin, iekler olduklarndan da parlak

grnrlerdi gzme; daha kck bir ocukken bile, bu byleydi, o zamanlar, bayrdaki patikada durup dnieklerine, belki asrlar nce Asya'dan gelerek temelli kye yerlemi olan, bu mtevaz ufuktan memnun, gnei ve su kenarn seven, istasyon manzarasna bal, ama kimi eski resimlerimiz gibi, halka zg yalnlklaryla airane bir Dou aaasn hl koruyan, Fransz peri masallarndaki prensleri hatrlatan adlarn tam olarak telaffuz edemediim dnieklerine kollarm uzatrdm. ocuklarn kk balklar avlamak iin Vivonne Nehri'ne attklar, ilerini de dolduran nehir suyuyla epeevre kuatlm srahileri seyrederdim; katlam bir suyu andran saydam yzeyleriyle, ayn anda hem "muhtevi", hem de sv ve akkan bir billurun iindeki "muhteva" olan bu srahiler, kurulu bir sofra zerindeki durularna kyasla, daha lezzetli ve kkrtc bir serinlik duygusu uyandrrlard iimde, nk arzuladm serinlii, elle yakalanmasna imkn tanmayan oynak suyla, daman tatmasna imkn tanmayan kat cam arasnda, srekli tekrarlanan bir ka halinde gsterirlerdi. Ayn yere daha sonra oltalarla gelmeye karar verirdim kendi kendime; ikindi kahvalts iin yanmzda getirdiimiz yiyeceklerden biraz ekmek alp yuvarlayarak Vivonne Nehri'ne atardm; suda adeta bir ardoyma meydana gelir, su birdenbire, herhalde o na kadar eriyik durumunda, kristallemeye hazr tuttuu, grnmez, a iribalardan oluan oval salkmlar halinde ekmeklerin etrafnda younlard. Az ileride, Vivonne Nehri'nin yata, su bitkileriyle tkanrd. nce tek tek bitkiler grlrd, rnein bir nilfer, talihsiz bir tesadfle yerletii ters aknt yznden bir trl rahat edemez,

otomatik hareketli bir feribot gibi, bir kyya ulat anda hemen kar kyya dner, sonsuza dek bu gidi dn yolculuunu tekrarlard. Kyya doru itilirken, sap alr, uzar, gerilebilecei kadar gerilirdi, kyya dedii anda tekrar akntya kaplan yeil halat kvrlr, bir saniye bile orada kalmayp, ayn manevrayla tekrar harekete getiinden, zavall bitkiyi var deil, kalk noktas diyebileceimiz noktaya gtrrd yine. Her gezintimizde ayn durumda bulduum nilfer, bykbabamn Leonie Halam da aralarna katt nevrozlu hastalar hatrlatrd bana; bunlar, yllar yl, hep kurtulmak zere olduklarn zannettikleri ve hep koruduklar garip alkanlklarn deimez grntsyle karlar karmza; kayglarnn ve saplantlarnn arkna kaplmlardr ve bu arkn dna kmak iin rpnmalar, sadece arkn ileyiini srdrmeye, nne geilemeyen, tuhaf ve uursuz perhizlerini harekete geirmeye yarar. Nevrozlu hastalara benzeyen nilferin hatrlatt bir baka ey de, ebediyen tekrarlanan benzersiz ikenceleriyle Dante'nin merakn cezbeden zavalllard; tpk beni pelerinden komaya mecbur eden annemle babamn yapt gibi, Vergilius da iri admlarla uzaklamasa, Dante onu yakalamak zorunda kalmaz, ikencenin zelliklerini ve sebebini, btn ayrntlaryla, bizzat o zavalllara anlattrrd. Ama biraz ileride nehrin ak yavalard; rman iinden getii arazinin, su bitkileri yetitirmekten holanan sahibi, Vivonne'un oluturduu kk glleri birer nilfer bahesine d ntrm ve halka amt. Bu blgede kylar sk aalarla kapl olduundan, aalarn geni blgeleri, suyu genellikle koyu yeile boyard, ama bazen, frtnal bir le sonrasn izleyen sakin akamlarda eve dnerken, su, blmeli Japon minelerine benzer,

mora alan, i bir ak maviye brnm olurdu. Su yun yzeyinde, ortas lal rengi, kenarlar beyaz tek tk nilferler, ilek gibi kzarrlard. Daha uzakta ok sayda bulunan iekler, daha soluk renkli, daha mat, daha taneli, daha ok kvrmlydlar; tesadfen yle zarif sarmallar izerlerdi ki, akntya kaplm giden, bir kr sefasnn hznl daln hatrlatan, zlm katmerli gl elenklerini andrrlard. Bir baka ke, frenkmenekesinin, bir ev kadn titizliiyle, porselen gibi y kanm, tertemiz beyazn ve pembesini sergileyen, daha yaygn nilfer trlerine ayrlmt adeta; biraz tedeyse, yzen bir iek tarh halinde, birbirine bitiik nilferler, mavimsi ve cilal kanatl kelebekler gibi bu su tarhnn saydam eimi zerine konmu menekeleri hatrlatrd; ayn zamanda bir gkyz tarhyd bu, nk ieklere, kendi renklerinden daha arpc, daha ilahi renkte bir zemin salard; bu tarh, ister leden sonra nilferlerin altnda, dikkatli, sessiz ve hareketli bir mutluluun rengrenk ltsyla yansn, ister akama doru, uzaktaki bir liman misali, gne batnn pembesine ve hayallerine brnerek, daha sabit tonlardaki iek alarnn etrafnda, zamann en derin, en ele gemez, en esrarengiz -yani sonsuz- yanyla srekli bir uyum halinde olabilmek iin durmadan deisin, stndeki iekler, daima gkyznn ortasnda am gibi bir izlenim uyandrrd. Bu parktan kldnda, Vivonne Nehri yine akmaya balard. Krekleri brakp kaynn iine srtst yatm, kay nehrin akntsna brakm, ar ar tepesinden geen gkyznden baka hibir ey grmeyerek, ehresinde mutluluun ve huzurun nsezisiyle yol alan bir krekiyi kim bilir ka kere grm, kendi keyfimce yaayabileceim zaman, onu taklit etmeyi istemiimdir!

Suyun kenarndaki ssenlerin arasna oturduk. Aylak bir bulut, bo gkyznde uzun uzun oyalanrd. Ara sra, skntdan bunalm bir sazan, kaygl bir zlem iinde, sudan dar kard. kindi kahvalts vakti gelirdi. Tekrar yola koyulmadan nce uzun uzun imenlerde oturup meyve, ekmek ve ikolata yerdik; Saint Hilaire'in an sesleri, yatay ve zayflam olarak, ama hl youn ve metalik bir tnyla bize kadar ular, onca zamandr iinden getikleri havaya karmayp, tek tek btn ses dalgalarnn birbirini izleyen titreimleriyle, ayaklarmzn dibindeki iekleri yalar geerlerdi. Bazen, ormanlarla evrelenmi nehrin kysnda, tek bana, her eyden uzak, duvarlarn yalayan nehirden baka hibir eyi grmeyen bir kr evine rastlardk. Dnceli ehresi ve k tlleri yreye ait olmayan, herhalde oraya, yaygn deyimle "kapanmaya", kendi adn ve bilhassa kalbini elinde tutmay baaramad kiinin adn orada kimseciklerin bilmediinden emin olmann ac zevkini tatmaya gelmi olan, gen bir kadn, kapnn nne bal bir kayktan tesini gremedii pencerede belirirdi. Kydaki aalarn arkasndan geen insanlarn seslerini duyunca, dalgn bir edayla ban kaldrrd; bu insanlarn, hayatlarnda o vefasz ahs hi tanmadklarn ve tanmayacaklarn, gemilerindeki hibir eyin, onun damgasn tamadn ve gelecekte de tamayacan, daha yzlerini bile grmeden, kesin olarak bilirdi. Gen kadnn, bu vazgei iinde sevdiini en azndan grebilecei yerleri brakp onu hi grmemi yerlere isteyerek geldii hissedilirdi. Sevdiinin gemeyeceini bildii bir yolda yapt yryten dnerken onu grr, gereksiz zarafetteki uzun eldivenlerini, kaderine boyun emi ellerinden karn seyrederdim.

Guermantes tarafna yaptmz gezintilerin hibirinde, Vivonne Nehri'nin kaynana kadar gidemedik; bu kayna sk sk dnrdm, varl benim nazarmda o kadar soyut ve idealdi ki, il snrlar iinde, Combray'den u kadar kilometre uzakta bulunduunu renmek, yeryznn bir baka belirli noktasnda, eski alarda, Cehennem in kapsnn bulunduunu renmek kadar artmt beni. Benim varmay ok istediim bir snra, Guermantes'a da, bu gezintilerin hibirinde ulaamadk. Guermantes atosu sahiplerinin, yani Guermantes Dk'yle Desi'nin orada oturduklarn, o anda var olan gerek kiiler olduklarn biliyordum, ama onlar her dndmde, daima Merovenj dneminin esraryla ve tpk bir gne batndaki gibi, "-antes" hecesinden yaylan turuncumsu kla sarmalanm olarak canlandryordum kafamda: Bazen kilisemizde, "Esterin Ta Giyme Treni" adl tasvirde grnen Guermantes Kontesi gibi bir duvar halsna ilenmi oluyorlar, bazen, ben vaftiz kurnasna yaknsam lahana yeiline, iskemleme yaknsam mor maviye brnen, vitraydaki Kt Gilbert gibi deiik tonlara brnyorlar, bazen de Guermantes ailesinin atalarndan Brabant'l Genoveva'nn, sihirli fenerini odamn perdelerinde gezdirdii veya tavana trmandrd grnts gibi katiyen elle tutulamyorlard. Buna ramen, Guermantes'lar, dk ve des sfatyla, tuhaf olsalar da gerek insanlardlar benim gzmde; oysa dklkleri, dk ve desi olduklar Guermantes', gneli "Guermantes taraf"nn tamamn, Vivonne Nehri'nin kaynan, nilferlerini, ulu aalarn ve saysz gneli le sonrasn kapsayacak ekilde, lszce geniliyor, soyutlayordu. Ayrca, sadece Guermantes Dk ve Desi unvann tamadklarn, eski senyrlerini yenmeye alp baaramaynca XIV. yzylda evlilik yoluyla edindikleri Combray Kontu unvann da tadklarn,

dolaysyla, Combray'de oturmayan ilk ve tek Combray'liler olduklarn da biliyordum. Combray Kontu'ydular, ismen, ahsen, Combray'nin sahipleriydiler, phesiz Combray'ye zg o garip ve sofu hzn ilerinde barndryorlard; kentin sahibiydiler, ama belirli bir evin sahibi deildiler, herhalde onlar da, Camus'ye tuz almaya giderken kafam kaldrdm takdirde, Saint-Hilaire Kilisesi'nin apsis vitraylarnda ancak siyah lakayla boyanm arka yzn grebildiim Gilbert de Guermantes gibi, darda, sokakta, yeryzyle gkyznn arasnda bir yerde yayorlard. Sonralar, Guermantes tarafnda, ara sra, koyu renk iek salkmlarnn trmand itlerle evrili, kk, sulak arazilere rastlamaya baladm. ok deerli bir bilgiyi ele geirdiimi dnerek bu itlerin nnde dururdum, nk en sevdiim yazarlardan birinin tasvirlerini okuduktan sonra grmeyi ok ar zuladm o rmak corafyasnn bir parasnn karsndaymm gibi gelirdi bana. Doktor Percepied'nin bize Guermantes atosu'nun bahesindeki ieklerden, gzel pnarlardan bahsetmesiyle zihnimdeki grnts deien Guermantes, ite bu corafyayla, onun, kpkl rmaklar tarafndan sulanan hayal toprayla zdeleti. Mme de Guermantes'n, aniden bana sevdalanp beni arttn hayal ediyordum; btn gn birlikte alabalk tutuyorduk. Akam olduunda da, elimden tutuyor, yasallara ait kk bahelerin nnden geerken, alak duvarlara yaslanm ince uzun, mor ve krmz iekleri gsterip isimlerini sylyordu. Yazmay dndm iirlerin konularn anlattryordu bana. Bu tahayyller, ileride yazar olmay istediime gre, ne yazmak istediimi artk bilmem gerektii ko nusunda beni uyaryorlard. Ama bu konuyu dnmeye baladm anda, llemeyecek kadar deerli bir felsefi anlam

iinde barndrabilecek bir konu bulmaya altmda, zihnim duruyor, dikkatimi younlatrdm yerde bir boluktan baka ey gremiyor, yaratc dehaya sahip olmadm, ya da belki bir beyin hastalnn, bu dehann domasna izin vermediini hissediyordum. Bazen bu sorunu babamn zeceini dnyordum. Babam o kadar nfuzlu ve mevki sahibi insanlar nezdinde o kadar hatrlyd ki, hayat ve lm yasalarndan daha kanlmaz yasalar olarak grmeyi Franoise'dan rendiim yasalardan bile muaf tutulmamz, rnein, mahallede bir tek bizim evin "yenileme" almalarnn bir yl geciktirilmesini, bakanla grp, kaplcalara gitmek isteyen Mme Sazerat'nn olunun, bakalorya snavna, soyad S harfiyle balayan grubun srasn beklemeden, A harfiyle balayan adaylarla birlikte, iki ay nceden girmesini salard. Ar bir hastala yakalansam ya da haydutlar tarafndan karlsam, babamn yce glerle sk ilikileri ya da yce Tanr katndaki kar konulmaz tavsiye mektuplar sayesinde, hastalmn veya esaretimin, benim iin tehlikesiz, nemsiz ve gstermelik olacandan hi kuku duymaz, gereklie kanlmaz dnn, iyileme veya kurtarlma vaktinin gelmesini beklerdim sakin sakin; bendeki bu deha eksiklii, ileride yazacaklarmn konusunu aradmda zihnimde alan o kara delik de, gereklikten yoksun bir yanlsamadan ibaret olabilir, Hkmetle ve Tanryla, amzn bir numaral yazar olacam konusunda herhalde anlam olan babamn bir mdahalesiyle son bulabilirdi. Ama bazen de, annemle babam, benim geride kalp onlar izlemediimi grerek sabrszlandklarnda, o andaki hayatm, babamn keyfince deitirebilecei, suni bir yarats gibi deil, aksine, benim iin dzenlenmemi, itiraz kabul etmeyen, mttefiksiz, tek bama ortasnda bulunduum ve kendi tesinde herhangi bir eyi giz-

lemeyen bir gerekliin iindeymi gibi grnyordu gzme. O zaman bana, dier insanlarla ayn ekilde var oluyormuum, onlar gibi yalanp lecekmiim ve onlarn arasnda, yazarlk yetenei olmayanlardan biriymiim gibi geliyordu. Bu yzden de cesaretim krlyor, Bloch'un yreklendirici szlerine ramen, edebiyattan temelli vazgeiyordum. Tpk iyilikleri herkes tarafndan vlen kt bir adam iin, vicdan azabnn ar basmas gibi, benim dnce boluuma ilikin bu mahrem ve dolaysz hissiyatm da, bana yneltilecek iltifatlarn hepsine ar basyordu. Bir gn annem, "Srekli Mme de Guermantes tan sz ediyordun, Doktor Percepied ona drt yl nce, hastalandnda ok iyi bakt iin, des, doktorun kznn dnne, Combray'ye gelecekmi. Dn treninde greceksin Mme de Guermantes'," dedi. Zaten Mme de Guermantes' en ok Doktor Percepied den dinlemitim, hatta doktor bize, resimli bir dergide, Mme de Guermantesn resmini de gstermiti; des, zerinde Lon Prensesi'nin kyafet balosuna giydii kostmle resmedilmiti. Kilisedeki dn treninde, Missa ayini srasnda zango yer deitirince, anszn, apellerden birinde oturan, sarn bir hanm grdm; iri bir burnu, mavi gzleri, keskin baklar, eflatun, kaygan, yepyeni, parlak ve kabark bir fular, burnunun kenarnda da ufak bir sivilcesi vard. Scaktan alev alev olmu izlenimi uyandran krmz yznde, bulank ve belli belirsiz de olsalar, bana gsterilmi olan portreyle ksmi benzerlikler bulduum, zellikle de, kendine has yz hatlarn tarif etmek istediimde, ayn Doktor Percepied'nin Guermantes Desini tasvir ederken kullanm olduu ifadelerle, byk bir burun, mavi gzler diye tanmladm iin, kendi kendime, "Bu hanm Mme de

Guermantes'a benziyor," diye dndm; dese benzettiim hanmn ayin srasnda oturduu apel, Kt Gilbert'in apeliydi, bal petei gibi altn sars, yaygn, dz mezar talarnn altnda eski Brabant kontlarnn yatt bu apel, hatrladm kadaryla Guermantes ailesinin bir tren iin Combray'ye gelen yelerine ayrlm olan apeldi; Mme de Guermantes'n portresine benzeyen ve tam o gn, onun bu apele gelecei gn orada bulunan ancak bir tek kadn olabilirdi, o da Mme de Guermantes'n kendisiydi! Byk bir hayal krkl yaadm. Hayal krklmn sebebi, Mme de Guermantes' dnrken, onu hep bir duvar halsnn ya da vitrayn renklerinde, bir baka yzylda, yaayan dier insanlardan farkl bir biimde gzmde canlandrdm hi fark etmemi olmamd. Mme de Guermantes'n da, Mme Sazerat gibi krmz bir yz, eflatun bir fular olabilecei hi aklma gelmemiti; yanaklarnn oval izgisi, evimizde grm olduum insanlar o kadar hatrlatt ki bana, hemen dalan bir anlk bir pheye, bu hanmn, kaynanda, znde, btn moleklleriyle belki de Guermantes Desi olmad, kendisine verilen isimden haberi olmayan bedeninin, hekim ve tccar elerini de kapsayan, belirli bir kadn trne ait olduu kukusuna kapldm. "Buymu, Mme de Guermantes buymu!" diye tercme edilebilecek dikkatli ve akn bir ifadeyle izlediim grntnn, ayn Mme de Guermantes ismiyle birlikte hayallerimde kim bilir ka kez karma kan grntlerle, doal olarak hibir ilgisi yoktu, nk bu grnt, dierleri gibi keyf bir biimde benim tarafmdan oluturulmam, ilk olarak daha birka saniye nce, kilisede kvermiti karma; onlarla ayn nitelikte deildi, bir hecenin turuncu tonuyla sarmalanabilen grntler gibi, arzuya gre

renklendirilemiyordu; aksine, o kadar gerekti ki, burnun kenarnda km olan sivilceye varncaya kadar her eyi, bu grntnn, hayatn yasalarna tabi olduunu kantlyordu; tpk tiyatroda bir dnm sahnesinde, biz karmzdakinin bir k oyunu olabileceinden phelendiimiz srada, peri kznn elbisesinde bir krmann veya kk parmann hafife titremesinin, canl bir kadn oyuncunun maddi varln ele vermesi gibi. Bir yandan da, iri burnun ve delici baklarn (belki ben daha karmdaki kadnn Mme de Guermantes olabileceini dnmeye vakit bulamadan gr alanma ilk girenler, ilk kancay atanlar onlar olduklar iin) gzlerimde sabitledii bu yepyeni, deimez grntyle, "Bu hanm, Mme de Guermantes," fikrini eletirmeye altka, fikri, grntnn karsnda, sanki ikisi, bir bolukla birbirinden ayrlm iki ayr dzlemmiesine hareket ettirebiliyordum sadece. Ama kim bilir ka kez hayalini kurduum Mme de Guermantes, imdi gerekten benim dmda var olduunu grdm iin, hayal gcm zerinde daha da gl bir hkimiyet kurdu; beklediinden bu kadar farkl bir gereklikle temas edince bir an felce urayan hayal gcm, tepki gstermeye, bana yle demeye balad: "Charlemagne'den nce an ve hret kazanm olan Guermantes'larn, vasallarnn hayat ve lm hakknda karar vermeye yetkileri vard; Guermantes Desi, Brabant'l Genoveva'nn soyundan gelmitir. Burada bulunan insanlarn herhangi birini ne tanr, ne de tanmaya tenezzl eder," Ve Mme de Guermantes apelde, atalarnn mezarlar zerinde otururken -ehreye upuzun, son derece gevek ve esnek bir

iple bal olduklarndan, tek balarna, ondan uzakta dolaabilen insan baklarnn o harikulade bamszl sayesinde- baklar geliigzel geziniyor, stunlara trmanyor, hatta nefte dolaan bir gne n gibi, ama okayn hissettiim an bana bilinli grnen bir gne n gibi, benim zerimde bile duruyordu. Mme de Guermantesn kendisine gelince, oyun oynarken tanmad insanlara seslenen ocuklarnn eytanca cretlerini, lsz hareketlerini grmezlikten gelen bir anne gibi kprtsz oturduundan, ruhunun aylakl iinde, gezip tozan baklarn onaylamakta m, yoksa knamakta m olduunu an lamak, benim iin imknszd. Gitmeden nce kendisini yeterince seyredebilmek bana ok nemli geliyordu, nk yllardr onu grmeyi ne kadar arzuladm hatrlyordum; sanki her bakm, o iri burnun, krmz yanaklarn, bana ehresi hakknda deerli, gerek ve zel bilgiler gibi gelen btn zelliklerin hatrasn madden tayp iime yerletirebilirmi gibi, gzlerimi ondan ayrmyordum. Artk bu ehreye ilikin btn dncelerim -belki zellikle de, en olumlu yanlarmz koruma igdsnn bir ekli olan asla hayal krklna uramama arzusu- bana onu gzel gsterdiinden, bedenini etiyle kemiiyle grp bir an yanlarak insanln geri kalanyla kartrdm bu kadn (o ve o na kadar kafamda canlandrdm Guermantes Desi aslnda bir tek kii olduklarna gre), yine dier insanlardan ayrdm iin, evremdekilerin, sanki o bakalaryla kyaslanabilirmi gibi, "Des Mme Sazerat'dan, Mile Vinteuil'den daha gzel," dediklerini duyduka sinirleniyordum. Baklarm desin sar salarna, mavi gzlerine, boynunun kvrmna kilitliyor, bana baka ehreleri hatrlatabilecek izgileri atlyor ve bilerek tamamlan mam bu

portre karsnda, "Ne kadar gzel!" diye haykryordum kendi kendime. "Bu ne asalet! Karmdaki, gerekten de Brabant'l Genoveva'nn torunu, soylu bir Guermantes!" Btn dikkatimi younlatrarak aydnlattm ehresini, dier yzlerden ylesine tecrit etmitim ki, imdi o treni dndmde, des ve bu hanmn Mme de Guermantes olup olmadn sorup olumlu cevap aldm zango dnda, trene katlanlardan hi kimse gelmiyor gzmn nne. Ama desi grebiliyorum; zellikle de, rzgrl ve frtnal gnlere zg, bir grnp bir kaybolan scak gnein aydnlatt ayin eyalar blmesinden geildii srada, Mme de Guermantes'n, ismini bile bilmedii, ama dk seviyeleriyle desin stnln adeta haykrarak ilan ettikleri iin, samimi bir iyi niyet besledii ve zaten iyiliiyle, sadeliiyle sayglarn daha da fazla toplayaca btn o Combray'li insanlarn arasndaki grnts, hl canl hatramda. Etrafa, tandk birine yneltilen, belirli bir anlamla ykl, kastl baklar yneltemediinden, dank dnceleri, iinde tutamad, mavi bir k seli halinde durmadan dar tayor, des, bu mavi n, her an dedii sradan insanlar rahatsz etmesini, kmsermi gibi grnmesini istemiyordu. peksi, kabark eflatun fularn n zerindeki gzlerinde okunan tatl, hafif aknl ve ona ekledii hafif ekingen tebessm hl grr gibiyim. Belirli birine yneltmeye cesaret edemese de herkes payna deni alsn diye ortaya sunduu, vasallarndan zr dileyen ve onlar seven bir senyre zg bu tebessm, benim dese kenetlenmi olan gzlerimle de karlat. O zaman, ayin srasnda, Mme de Guermantes'n, Kt Gilbert'in vitrayndan szlm mavi bir gne nn andran bir baknn zerimde bir an durmu olduunu hatrlayp, "Herhalde benimle ilgileniyor," diye dndm. Benden holandn, kiliseden ktktan sonra da beni

dneceini, belki akam Guermantes'ta, benim yzmden biraz hznleneceini sandm. Ve o anda dese k oldum, nk nasl ki bazen bir kadna k olmamz iin, bize, Mile Swannn bana baknda grdm zannettiim bir aalamayla bakmas, ona asla sahip olamayacamz dnmemiz yeterli olursa, bazen de Mme de Guermantes gibi iyilikle bakmas, ona sahip olabileceimizi dnmemiz, ona k olmamza yeter. Gzleri, koparlmas imknsz olsa da, sadece bana sunduu bir Cezayir menekesi gibi maviydi; bir bulutun tehdit ettii, ama yine de btn gcyle meydana ve ayin eyalar blmesine oklarn yadran gne, tren iin yere serilmi krmz hallar sardunya tonlarna boyuyor, Mme de Guermantesn zerlerinde glmseyerek ilerledii ynl hallara kadifemsi bir pembelik, ktan bir st tabaka ekliyor, Lohengrin'in kimi pasajlaryla Carpaccio'nun kimi resimlerine zg, Baudelaire'in, trompet sesini niin harikulade sfatyla tanmladn anlamamz salayan, grkem ve neeyle sarmalanm bir sevgi, arbal bir yumuaklk katyordu. O gnden itibaren, Guermantes tarafnda yaptm gezintilerde, edebiyata kabiliyetim olmamas, nl bir yazar olma hayalimden temelli vazgemek zorunda oluum, bana eskisinden de ackl gelmeye balad. Gruptan biraz ayrlp tek bama hayallere daldmda buna yle zlyordum ki, zihnim, bu strab yaamamak iin, adeta ac karsnda kendiliinden kilitlenerek iirlere, romanlara, yeteneksizliim nedeniyle asla gerekleemeyecek olan, parlak bir airlik istikbali dncesine ynelmeyi kesinkes reddediyordu. O zaman, anszn, btn bu edeb kayglarn tamamen dnda kalan, her ynyle bu kayg lardan bamsz bir at, bir tan zerine vurmu gne, bir yo lun

kendine has kokusu, verdikleri zel hazla ve grdmn tesinde, bana sunduklar, benimse btn abalarma ramen kefedemediim bir eyleri gizliyorlarm gibi grndkleri iin, beni durduruyorlard. Byle bir eyi ilerinde barndrdklarn hissederek olduum yerde kprtsz duruyor, bakyor, kokluyor, dncemle, grntnn, kokunun tesine gemeye alyordum. Bykbabama yetimem, yola devam etmem gerekince de, onlar, gzlerim kapal bulmaya alyordum tekrar; sebebini anlayamadm bir ekilde bana dopdolu, alma ya ve kendilerinin sadece d kabuu olduklar bir eyleri bana sunmaya hazr grnen atnn izgisini, tan rengini tam olarak hatrlamaya alyordum btn benliimle. phesiz bu trden izlenimler, gnn birinde yazar ve air olma yolundaki, kaybetmi olduum umudu bana tekrar kazandramazd, nk bu izlenimler daima entelektel deerden yoksun, soyut bir gerekle balants olmayan, belirli bir nesneyle ilintiliydiler. Ama hi deilse bana mantk d bir zevk, adeta bir verimlilik yanlsamas yaatyorlar ve bylece, ne zaman byk bir edeb esere uygun debilecek felsefi bir konu arasam yaadm s knty, aresizlik duygusunu unutturuyorlard. Ne var ki, bu ekil, koku ya da renk izlenimlerinin bilincime ykledii grev, yani arkalarnda neyin gizlendiini grme abas yle zahmetliydi ki, bu gayretten kanmam salayacak, bu yorgunluktan beni esirgeyecek bahaneler aramaya balyordum hemen. Ney se ki, annemle babam bana sesleniyor, ben de o anda aratrmam anlaml bir ekilde srdrecek sknete sahip olmadm, eve dnnceye kadar bu konuyu hi dnmemenin, bir sonu alamadan bo yere yorulmamann daha doru olacan dnyordum. Bunun zerine, bir ekille veya kokuyla sarmalanm o mehul eyle artk ilgilenmiyor, onu, tpk balk avna gitmeme

izin verdikleri gnlerde sepetimde eve tadm, zerleri, tazeliklerini koruyan bir ot tabakasyla rtl balklar gibi, canlln koruyan grntlerle sarmalanm halde eve gtrdm iin de, hi kayglanmyordum. Eve vardmda, baka eyler dnyordum, bylece zihnimde (gezintilerim srasnda topladm ieklerin, bana hediye edilen eyalarn odamda birikmesi gibi), zerinde yansmalarn oynat bir ta, bir at, bir an sesi, bir yaprak kokusu, artlarnda gizlendiini sezinlediim, ama kefedecek irade gcn bulamadm gerekliin oktan lm olduu birok deiik izlenim, st ste ylyordu. Yalnz bir keresinde -o gn gezintimiz her zamankinden ok daha uzun srm olduundan, dn yolunun yarsnda, gne batmak zereyken, doludizgin ilerleyen arabasnn iinde Doktor Percepied'ye rastladmza ok sevinmi, arabasna binmitik- bu tr bir izlenimi yaadm ve onu terk etmeden nce biraz derinine inebildim. Beni arabacnn yanma oturtmulard, doktorun, Combray'ye dnmeden nce Martinville-le-Sec'te bir hastasna uramas gerektiinden, rzgr gibi hzl yol alyorduk; o hastasn ziyaret ederken, biz de kapda bekleyecektik. Bir dnemete, anszn, hibir eye benzemeyen o ok zel hazz yaadm: Martinville'in iki an kulesinin zerine, batan gnein nlar vurmutu, arabamzn hareketi ve yolun izdii zikzaklar yznden, an kuleleri yer deitiriyormu gibi grnyordu, sonradan grdm Vieuxvicq'in an kulesi ise, tekilerden bir tepe ve bir de vadiyle ayrld ve ta uzakta, daha yksek bir platoda yer ald halde, onlarn yan bandayd sanki. an kuleleriyle ilgili olarak, klahlarn eklini, izgilerin yer deitiriini, cephelerine vuran gnei tespit etmekle, izlenimin derinliine inmediimi, bu hareketin, bu aydnln arkasnda bir

ey olduunu, an kulelerinin de bu eyi hem ilerinde barndrdklarn, hem de gizlediklerini sezinliyordum. an kuleleri o kadar uzaktayd ve biz onlara o kadar yaklamyor gibiydik ki, bir iki dakika sonra Martinville Kilisesi'nin nnde durduumuzda ok ardm. Onlar ufukta grmenin bana verdii hazzn sebebini bilmiyordum, bu sebebi kefetmeye alma zorunluluu da ok zahmetli geliyordu bana; gnete kprdayan bu izgileri zihnimin bir kesine atmak ve o anda dnmemek istiyordum. yle yapsaydm, o iki an kulesi de muhtemelen bana yaattklar o anlalmaz hazla bakalarndan ayrm olduum ve derinliine hi inemediim onca aacn, atnn, kokunun, sesin yannda sonsuza dek yerlerini alacaklard. Doktoru beklerken arabadan inip annem babamla sohbet ettim. Yola kacamzda, tekrar yerime kp oturdum, an kulelerini biraz daha grebilmek iin bam evirdim ve az sonra onlar son kez, yine bir dnemete grdm. Sohbete pek merakl olmayan arabac szlerime zar zor cevap verdii ve konuacak baka kimse olmad iin, kendi sohbetimle yetinmek zorunda kalarak an kulelerini hatrlamaya altm. Az sonra, kulelerin izgileri ve gneli yzeyleri, bir aa kabuu gibi atladlar, ilerinde gizledikleri eyin birazn grebildim; daha bir saniye ncesine kadar benim iin mevcut olmayan bir dnce, kafamda kelimelerle ifade buldu ve bunun zerine, az nce an kulelerini grmenin bana vermi olduu haz o kadar artt ki, adeta sarho olup baka hibir ey dnemez hale geldim. Martinville'den epey uzaklam olduumuz o anda bam evirince, an kulelerini tekrar grdm; artk gne batm olduundan simsiyahtlar imdi. Yolun dnemeleri ara ara onlar

gzden kaybettiriyordu, ardndan, son bir kez grndler ve sonunda onlar gremez oldum. Martinville'in an kulelerinin ardnda gizlenen eyin, bana haz veren kelimeler halinde karma km olmasna ramen, gzel bir cmlenin ayns olmas gerektiini dnmeden, dok tordan kt kalem istedim ve arabann sarsntsna aldrmayarak, heyecanma itaat edip vicdanm rahatlatmak iin, yllar sonra bulduumda, zerinde pek az deiiklik yaptm u kk metni yazdm: "Martinville'in iki an kulesi, krn ortasnda yollarn kay betmi gibi ovadan ge ykseliyordu. Az sonra, an kulelerinin says e kt: Geciken Vieuxvicq kulesi, cesurca bir dnle dierlerine katlarak karlarnda yerini almt. Dakikalar birbirini kovalyor, arabamz sratle ilerliyordu, ama an kulesi, ovaya konmu kprtsz duran, zerlerine gne vurduu iin dikkati eken ku misali, hep nmzde, uzaktaydlar. Sonra, Vieuxvicq'in an kulesi tekilerden ayrlp mesafe ald ve Martinville kuleleri yalnz kaldlar; batan gne, nlaryla, bu kadar uzaktan baktmda bile kulelerin yzeyindeki oy namalarn, gllerini grebildiim nlaryla, an kulelerini aydnlatyordu. Onlara yaklamamz o kadar ok zaman aly ordu ki, daha uzun bir sre yanlarna varamayacamz dnrken, anszn dnen araba, an kulelerini karmza karverdi; kendilerini yle ftursuzca arabann nne atmlard ki, az kalsn sundurmaya arpacaktk. Yolumuza devam ettik; Martinville'den uzaklarken ky birka saniye bizi izledi, sonra ortadan kayboldu; ufukta tek balarna kalan ve bizim hzla yaklamamz seyreden Martinville ve Vieuxvicq an kuleleri,

gneli klahlarn sallayarak vedalayorlard. Ara sra biri ge ri ekiliyor, tekilerin bizi biraz daha grmesine izin veriyordu; sonra yolun yn deiti, an kuleleri, kta, altndan mil gibi dndler ve gzden kayboldular. Ama az sonra, artk gne batm, arabamz Combray'ye yaklamken, an kulelerini son bir kez, ok uzaktan grdm: imdi de, tarlalarn alak ufkunda, gkyzne resmedilmi iek gibiydiler. zerine karanln kmekte olduu bir yalnzla terk edilmi, efsane kahraman gen kz da dndryorlard bana; biz drtnala uzaklarken, onlar ekinerek yollarn bulmaya alyorlard, soylu siluetleriyle birka kez tkezledikten sonra birbirlerine sokuldular, arka arkaya dizildiler ve hl pembeliini koruyan gkyznde tek bir siyah, byleyici ekil oluturup tevekklle karanlkta gzden kayboldular." Bu metni yazdktan sonra bir daha hi dnmedim, ama doktorun arabacsnn, genellikle Martinville pazarndan ald bir sepet dolusu kmes hayvann yerletirdii koltuun zerinde metni yazp bitirdiim an, o kadar mutluydum ki, metnin beni o an kulelerinden ve artlarnda gizledikleri eyden kurtardklarn hissederek, sanki ben de bir tavukmuum ve az nce yumurtlamm gibi, avazm kt kadar bararak ark sylemeye koyuldum. Gezintilerimiz srasnda, gn boyunca, Guermantes Desi'nin arkada olmann, alabalk avlamann, kaykla Vivonne Nehri'nde gezmenin ne byk bir mutluluk olacan hayal ederdim; byle anlarda, mutluluktan baka eyi gzm grmez, hayatn bir dizi mutlu le sonrasndan olumasndan baka bir beklentim olmazd. Ama dnte, bir yannda mee aalar

bulunan, br yannda, batan gnein nda, eit aralklarla dikilmi elma aalarnn glgelerinin oluturduu Japon desenleriyle sslenen, itlerle evrili kk ayrlarn uzand, Combray'ye giden yolun banda, hemen yaknmzdaki iki iftlikten olduka uzaktaki tek iftlii sol tarafmzda grdm an, aniden kalbim hzl hzl arpmaya balard; yarm saate kalmadan eve varm olacamz, Guermantes tarafna gittiimiz ve akam yemeini daha ge yediimiz gnlerde uygulanan kural uyarnca, orbam ier imez beni yatmaya gndereceklerini, dolaysyla annemin, akam yemeine misafirimiz olduu gecelerdeki gibi sofradan kalkamayacan ve ben yattktan sonra bana iyi geceler dilemeye, odama gelmeyeceini bilirdim. O anda iine girdiim hzn kuayla daha bir dakika nce iinde neeyle sradm kuak arasndaki snr, kimi zaman gkyznde pembe bir eridi yeil veya siyah bir eritten ayran izgi kadar belirgin olurdu. Pembe eritte uarken grdmz bir ku, eridin sonuna varr, siyahla deer ve iinde kaybolur. Az nce beni epeevre kuatan arzularn, Guermantes'a gitme, seyahat etme, mutlu olma arzularnn o kadar dnda kalrdm ki, gerekleecek olsalar, hibir haz duymazdm. Btn gece annemin kollar arasnda alayabilmek iin bunlarn hepsinden seve seve vazgeerdim! Tir tir titrer, kaygl baklarm, o gece benim imdiden kendimi iinde hayal ettiim odamda grnmeyecek olan annemden ayramaz, lmek isterdim. Bu durum ertesi sabaha kadar devam ederdi; sabah gnei, bahvan taklit ederek, pencereme kadar trmanan latiniekleriyle kapl duvara merdivenini dayadnda, yatamdan aa atlayp baheye koar, akam olunca annemden ayrlmam gerekeceini aklmdan bile geirmezdim. Bylece, dnem dnem birbirini izleyen, hatta bazen ayn gn iinde bir humma nbeti kadar dzenli biimde

biri dierini kovalayan farkl ruh hallerini birbirinden ayrmay Guermantes tarafnda rendim; bu ruh halleri birbirlerine bitiiktir, ama birbirlerinin o kadar dndadrlar, aralarnda irtibat kurulmas o kadar imknszdr ki, bir ruh halinde arzuladm, korktuum veya baardm eyi, teki ruh halindeyken anlamam, hatta tasavvur etmem mmkn deildir. Bu yzden de Meseglise tarafyla Guermantes taraf, benim iin, birbirine paralel olarak yrttmz hayatlar arasnda en olayl, en dolu olannda, yani zihinsel hayatmda yer alan birok kk olayla balantldr hl. phesiz bu hayatmz, iimizde kendini belli etmeden, ar ar ilerler; anlam ve grnm bizim iin deimi olan, bize yeni kaplar aan gerekleri kefetme hazrlna, aslnda ok nceden, ama farkna varmadan balarz; bizim gzmzde geerlilik kazandklar tarih ve saat ise, grnr olduklar dakikadr. O anda imenlerin zerinde koup oynayan iekler, gnete akan su, gereklerin grntsn evreleyen btn manzara, bilinsiz, dalgn ehresiyle bu gereklerin hatrasna daima elik eder; phesiz bu tabiat paras, o bahe kesi, mtevaz bir yolcu, hayal kuran bir ocuk tarafndan kalabaln arasnda kaybolmu bir an yazar tarafndan incelenen bir kral misali- uzun uzun seyredildiklerinde, ileride, en geici zelliklerine varncaya kadar, onun sayesinde yaatlacaklarn hi dnmemilerdir; oysa cokunluum, it boyunca uzanan, yaknda yerini yabangllerine brakacak olan akdikenlerin kokusunu, iki yan aal, akll bir yolda yanksz bir ayak sesini, rmakta yetien bir bitkiye yaparak bir anda patlayveren su kabarcn yllarn tesine tamay baarm, bu arada etraftaki yollar silinmi, o yollarn zerinde yryenler de, onlarn hatras da lmtr. Bazen bu ekilde bugne kadar

gelmi olan manzara paras, ylesine tek bana ve her eyden uzakta belirir ki, zihnimde iekli bir Delos gibi babo yzer, hangi lkeden, hangi iklimden -belki de sadece hangi ryadankp geldiini bilemem. Ama Meseglise tarafyla Guermantes tarafn, her eyden ok, zihnimin toprann derinliklerindeki maden yataklar, hl ayaklarm bastm direnli birer zemin olarak dnmem gerekir. Meseglise ve Guermantes tarafnda gezindiim srada nesnelere, insanlara inandm iindir ki, onlarn araclyla tantm nesneler ve insanlar, hl ciddiye aldm, bana hl mutluluk veren yegne nesneler ve insanlardrlar. Belki iimdeki yaratc inan tkendiinden, belki de gereklik ancak hafzada biimlenebildiinden, bana ilk kez gsterilen bir iei gerek bir iek gibi gremiyorum artk. Leylaklar, akdikenleri, peygamberiekleri, gelincikleri ve elma aalaryla Meseglise taraf, iinde iribalarn yzd rmayla, nilferleriyle ve dniekleriyle Guermantes taraf, benim nazarmda, yaamay isteyeceim, aradm en nemli zelliklere sahip, yani balk avna gidebilme, kanoyla gezebilme, gotik kale kalntlar grebilme, tpk Saint-Andre-des-Champs gibi, budaylarn ortasnda, bir saman yn kadar altn sars, devasa ve rstik bir kilise bulabilme artlarm karlayan yerlerin deimez timsali olmulardr; hl yolculuklarm srasnda krlarda rastladm peygamberiekleri, akdikenler ve elma aalar, ayn derinlikte, gemiimle bir dzlemde yer aldklar iin, kalbimle dorudan irtibat kurarlar. Bununla birlikte, meknlarn bireysel bir yan olduu iin, tpk ocukluumda akamlar -daha sonra aka taman ve onun ayrlmaz bir paras haline de gelebilen o kaygnn iimde yeerdii saatte- eve dnerken, kendi annemden daha gzel, daha zeki bir annenin bana iyi geceler dilemeye odama gelmesini istemeyeceim gibi,

imdi de, Guermantes tarafn tekrar grme arzusuna kapldmda, Vivonne Nehri'ndekiler kadar, hatta onlardan daha gzel nilferlerin olduu bir nehir kenarna giderek arzumu tatmin etmem mmkn deildir. O zamanlar, mutluluk ve huzur iinde uyuyabilmem iin, benim kendi annemin, genelde kusur diye adlandrlan, ama benim dier yz hatlarndan ayrmadan sevdiim, gznn altndaki lekesiyle yzn bana doru emesi gerekirdi; bu huzuru, ileride hibir sevgili veremedi bana, nk sevgililere daha inandmz anda onlardan pheleniriz ve sevgililerin kalbine, benim, annemin kalbine bir tek pckle, bir art dncenin sakinimi olmakszn, bana ynelmeyen bir niyetin izini tamadan, btnyle sahip olduum ekilde sahip olamayz; ayn ekilde imdi tekrar grmek istediim ey de, eskiden bildiim Guermantes tarafdr, birbirine sokulmu iki iftliin biraz tesinde, mee aal yolun banda yer alan iftliktir; gnein tpk bir gl gibi aynalatrd, zerine elma yapraklar resmedilmi ayrlardr, baz geceler ryamda kendine haslyla, adeta gerekd bir gle beni smsk saran, ama uyandmda bulamadm o manzaradr. Hi phe yok ki, Meseglise ve Guermantes taraflar, birbirinden farkl kimi izlenimleri, srf bana hepsini ayn anda yaatm olmalarndan tr iimde ebediyen bir btn halinde birletirdikleri iin, ileride birok hayal krklna, hatta birok hataya maruz kaldm. Kim bilir ka kez, bana bir akdiken alm hatrlatt iin grmek istediimi anlamadan, bir insan grmek istedim, basit bir seyahat etme arzusunu, bir akn yeniden douu zannettim, zannettirdim. Ama yine ayn nedenle, bugnk izlenimlerim arasnda, Meseglise ve Guermantes taraftaryla balantl olanlar, onlarn mevcudiyeti sayesinde, dier izlenimlerimden farkl bir dayanaa, bir derinlie, fazladan bir boyuta sahiptirler. Meseglise ve

Guermantes taraflar, bu izlenimlere, sadece bana ynelik bir by, bir anlam da katar. Yaz gecelerinde ahenkli gkyz vahi bir hayvan gibi grler, herkes frtna yznden surat asarken, ben, Meseglise taraf sayesinde, tek bama, vecd iinde, yaan yamurun sesinin tesinden, grnmez ve inat leylaklarn kokusunu iime ekerim. te bu ekilde kim bilir ka kere Combray gnlerini dnerek sabahladm; o uykusuz, hznl gecelerimi, hatras daha yakn bir tarihte, bir fincan ayn tadyla -Combray deyiiyle "rayiha"syla- canlanm olan gndzleri ve bir de, hatralarn birbirini artrmasyla Swann'n ben domadan yaam olduu bir aka ilikin, kk kasabamzdan ayrldktan yllar sonra rendiklerimi dndm; asrlar nce lm kimselerin hayatna ilikin bylesine ayrntl ve kesin bir bilgi edinmek, bazen en yakn dostlarmzn hayatna ilikin bilgi edinmekten daha kolaydr ve tpk eskiden, imknszl ortadan kaldran are bilinmezken, iki ayr ehirde bulunan iki insann konumasnn imknsz olduunu zannettiimiz gibi, bize imknsz grnr. Birbirine eklenen btn bu hatralar artk tek bir ktle oluturuyordu, ama yine de aralarnda -en eskilerle bir rayihann canlandrd daha yeniler ve bana aktarlm olan, aslnda bir bakasna ait hatralar arasnda- gedikler deilse bile ak seik atlaklar, en azndan kimi kayalarda, mermerlerde, kken, a ve "oluum" farkn ortaya koyan o damarlar, renk deiimleri grlebiliyordu. lk uyandmda yaadm ksa sreli belirsizlik, sabaha doru oktan dalm oluyordu elbette. O anda hangi odada bulunduumu anlam, karanlkta oday zihnimde canlandrm, -

bazen srf hafzamn yardmyla, bazen de solgun bir ktan yararlanp onu grdm yere perdeleri yerletirmek suretiyleoday batan aa yeniden kurmu, pencere ve kap boluklarn aynen koruyan bir mimar, bir halc gibi demi, aynalar, konsolu, her zamanki yerlerine yerletirmi oluyordum. Ama gn -son bir korun, bakr korniin zerine vuran, gn zannettiim yansmas deil de, gerek gn - karanla tpk bir tebeir gibi, ilk beyaz ve dorultucu izgisini eker ekmez, perdeleriyle birlikte pencere, kendisini yanllkla yerletirdiim kapnn erevesinden kyor, bu arada hafzamn beceriksizce pencerenin yerine oturttuu yaz masas, mineyi nne katp oday koridordan ayran duvar kenara iterek alelacele pencereye yer ayordu; daha birka saniye nce banyonun bulunduu yere kk bir avlu yerleiyor, karanlkta ina ettiim oda, perdelerin zerinde gnein havaya kalkm parmann solgun iaretini grr grmez kamaya balayarak, uyan nnn girdabnda bir grnp bir kaybolan odalarn yannda yerini alyordu.

KNC BLM Swannn Bir Ak

Verdurin'lerin "kk yuva"sna, "kk topluluk"una, "kk kabile"sine dahil olabilmek iin bir art yerine getirmek yeterliydi, ama zorunluydu da: Kk grubun amentsn, aka ifade etmeden de olsa, benimsemek gerekiyordu; amentnn maddelerinden biri, Mme Verdurin'in o yl himayesi altna alp hakknda sz ederken "Wagner'i byle alabilmek yasaklanmalyd!" dedii gen piyanistin hem Plante'ye, hem de Rubinstein'a "ta kartt" ve Doktor Cottard'n tehiste Potain'den daha baarl olduuydu. Verdurin'ler, kendi evlerine gelip gitmeyen ahslarn verdii gece davetlerinin insana fenalk geirtecek kadar skc olduuna ikna edemedikleri "ye adaylarn derhal elerlerdi. Yksek sosyeteye ilikin her trl meraktan ve baka salonlarn cazibesi hakknda bizzat bilgi edinme isteinden vazgemek konusunda kadnlar erkeklerden daha isyankr olduklarndan ve ayrca Verdurin'ler, bu aratrc anlayn, bu hoppalk eytannn, sirayet yoluyla kk mezhebin gelenekselliine ldrc bir darbe indirebileceini dndklerinden, btn kadn "mritleri tek tek tasfiye etmek zorunda kalmlard. O yl, doktorun gen ei bir yana braklacak olursa kadn mritler, Mme Verdurin'in, adyla, Odette diye hitap ettii, "gzbebeim" diye nitelendirdii, kibar bir fahie denebilecek Mme de Crecy ve piyanistin, bir zamanlar muhtemelen kapclk yapm olan teyzesiyle snrlyd (oysa Mme Verdurin, za man iinde kendi isteiyle btn ilikisini kestii, son derece zengin, hi tannmam, saygdeer bir burjuva ailesinin kzyd ve iffetli bir kadnd); yksek sosyeteyi hi tanmayan bu saf kadnlar, Saan Prensesi'yle Guermantes Desi'nin, akam yemei davetlerine gelsinler diye zavall birtakm yoksullara para vermek

zorunda kaldklarna inandrmak o kadar kolay olmutu ki, kendilerini bu iki soylu hanmn evine davet ettirmeyi teklif eden olsa, kapc eskisiyle yosma, kmseyerek teklifi reddederlerdi. Verdurin'ler sizi akam yemeine davet etmezlerdi; onlarn evinde, "sofradaki yeriniz daima hazr" olurdu. Gece davetleri iin bir program yoktu. Gen piyanist bir eyler alard, ama "keyfi isterse" alard, nk Verdurin'ler kimseyi zorlamazlard, M. Verdurin'in ifadesiyle, "Her ey dostlar iin, arkadalar yaasn!"d. Piyanist Die Walkre'den at gezintisini veya Tristan'n preldn almak istediinde, Mme Verdurin itiraz ederdi, ama bu mzikten holanmad iin deil, tersine fazlasyla etkilendii iin itiraz ederdi. "Yani mutlaka migrenim tutsun istiyorsunuz, yle mi? Bu paray her aldnda ayn ey oluyor, biliyorsunuz. Ben bama gelecekleri biliyorum! Yarn yataktan kalkabilene akolsun!" Piyano alnmad zamanlar sohbet edilirdi; arkadalardan biri, ounlukla dnemin gzde ressam, M. Verdurin'in deyiiyle, "felaket bir espri patlatr, herkesi krar geirirdi." En ok glen de Mme Verdurin olurdu; hatta -hislerini aklayan mecazi ifadeleri gerek anlamlaryla yorumlamay alkanlk haline getirdiinden- bir keresinde Doktor Cottard (o sralar yeni mezun, gen bir hekimdi) Mme Verdurin'in ar glme sonucu kan enesini yerine takmak zorunda kalmt. Verdurin'lere frakla gitmek yasakt, nk "arkadalar" arasnda teklif yoktu ve "skc tipler"e benzememeye allrd; vebadan kaar gibi kalan bu trden insanlar, sadece, mmkn olduunca seyrek dzenlenen kalabalk gece davetlerine, ancak ressam elendirme ihtimalleri varsa veya mzisyenin tantlmas asndan bir yarar salayabileceklerse arlrlard. Dier

gecelerde, kelime oyunlar oynamakla, sofraya takm elbiseyle oturmakla yetinilir ve dostlar arasndaki bu akam yemeklerinde, "kk yuva"ya hibir yabanc alnmazd. Ama "arkadalar" Mme Verdurin'in hayatnda giderek daha ok yer kapladka, dostlarn kendisinden uzakta tutan, zaman zaman serbest olmalarna engel tekil eden her ey, birinin annesi, dierinin meslei, bir bakasnn kr evi veya salk sorunlar da, skc tiplerle ve dlananlarla ayn snflandrmaya girmeye balad. Akam yemeinin hemen ardndan, Doktor Cottard durumu tehlikeli bir hastasnn bana dnmek zorundaysa, Mme Verdurin, "Belki de bu gece kendisini rahatsz etmeseniz ok daha iyi olur," derdi; "siz gitmediiniz takdirde btn gece dinlenir; yarn sabah erkenden gidersiniz, iyilemi olur siz gittiinizde." Mme Verdurin, aralk ajann bandan itibaren, mritlerin Noel'de ve ylbanda "devamszlk" gstereceklerini dnp, kahrolurdu. Piyanistin teyzesi, ylbanda annesinin evindeki aile yemeine yeeninin de gelmesi konusunda diretir, Mme Verdurin serte haykrrd: "Ylba yemeini taradaki gibi onunla birlikte yemezseniz anneniz lr m yani!" Kutsal Hafta yaklatnda, Mme Verdurin yine endiele nirdi. lk yl, Cottard'a, cevabndan kuku duymas mmkn deilmi gibi, kendinden emin bir ses tonuyla, "Siz, sevgili Doktor, bir lim, laik bir kii olarak, herhalde Kutsal Cuma'y herhangi bir gnden farksz kabul edip geleceksiniz, deil mi?" diye sormutu. Ama doktorun cevabn korkuyla bekliyordu, nk o da gelmezse, yalnz kalacakt muhtemelen.

"Evet, Kutsal Cuma... veda etmeye geleceim, Paskalya tatilini Auvergne'de geireceiz nk." "Auvergne'de mi? Pirelere, tahtakurularna yem olmak iin mi? Hayrl tatiller!" Ksa bir sessizlikten sonra eklemiti: "Bari nceden haber verseydiniz, bir eyler ayarlayp rahat koullarda, birlikte yapardk u seyahati." Ayn ekilde kadn "mrit"lerden, "mdavim"lerden birinin, ara sra "devamszlk" gstermesine sebep olabilecek bir erkek arkada, bir flrt olduunda, ilikisini kendi evlerinde, kendileriyle birlikteyken srdrmesi ve dostunu kendilerine tercih etmemesi kaydyla, bir kadnn olmasn normal karlayan Verdurin'ler, "Canm, dostunuzu da getirin yannzda," derlerdi. Mme Verdurin'den hibir eyini gizlemeyecek, "kk kabile"ye kabul edilebilecek biri olup olmadn anlayabilmek iin, sz konusu dostu denemeye tabi tutarlard. Byle biri deilse, onu takdim etmi olan mridi bir kenara ekerler ve kendi iyilii iin, dostu ya da metresiyle arasn bozarlard. Aranan artlara sahip olan "aday"lar ise, mrit konumuna geerdi. te o yl da, kibar fahie, M. Verdurin'e, M. Swann adnda, ok ho bir adamla tantn anlatp yeni arkadann Verdurin'lere kabul edilmekten byk mutluluk duyacan ima ettiinde, M. Verdurin bu ricay derhal karsna iletmiti. (M. Verdurin her konuda, ancak karsndan sonra fikir sahibi olurdu; onun grevi, karsnn ve mritlerin arzularn, mthi bir yaratclkla gerekletirmekti.)

"Bak, Mme de Crcy'nin senden bir ricas var. Sana bir dos tunu, M. Swanntantrmak istiyor. Ne dersin?" "Canm, byle kusursuz bir yaratn ricas geri evrilebilir mi? Siz susun, size fikrinizi soran olmad, kusursuz bir yaratk snz, ite o kadar." "Madem siz yle diyorsunuz..." dedi Odette yapmack bir edayla ve ekledi: "Biliyorsunuz,fishing for compliments9 yapmyorum." "Pekl! Dostunuz sevimli biriyse getirin bakalm." phesiz, "kk yuva"nn, Swannngirip kt evreyle hibir ilgisi yoktu; tipik bir yksek sosyete mensubuna sorulsa, sosyetede istisnai bir mevki sahibi olan Swann'n, kendisini Verdurin'lere takdim ettirmesini epeyce anlamsz bulurdu. Ama Swann kadnlar o kadar ok seviyordu ki, aristokrasiye mensup kadnlarn hemen hemen hepsini tandktan sonra, artk onlardan renebilecei bir ey kalmadnda, Saint-Germain muhitinin kendisine bahettii, neredeyse soyluluk unvan niteliindeki vatandala kabul belgelerini fazla nemsemez olmutu; onlar, kendi balarna bir deerleri olmayan, ama tarann cra bir kesinde bir ky soylusunun ya da Paris'te silik bir evrede bir zabt ktibinin kzn beenmise, vakit geirmeden o evrede bir mevki edinmesini salayan birer bono, birer akreditif gibi gryordu adeta. nk byle durumlarda, arzu ya da ak, gnlk hayatta artk hissetmedii bir kendini gsterme merak uyandrrd Swann da (geri bir zamanlar hayatn yksek
9

ltifat avcl" anlamnda ngilizce deyi.

sosyeteye vakfetmeye kendisini iten de bu merak olmutu herhalde; yksek sosyete muhitinde zihinsel yeteneklerini havai zevklere harcam, sanat konusundaki derin bilgisini, yksek sosyete hanmlarnn hizmetine sunmu, onlarn tablo almlarnda ve konaklarnn deniinde kullanmt); k olduu yabanc kadnn gznde parlamak, Swann soyadnn kendi bana iermedii bir sekinlik sergilemek isterdi. Kadnn mtevaz bir konumu varsa, daha da ok isterdi bunu. Nasl ki zeki bir insan, bir baka zeki insana aptal grnmekten korkmazsa, sekin bir adam da, sekinliinin, byk bir soylu tarafndan deil, kaba saba bir kyl tarafndan anlaamamasndan korkar. Dnya kurulduundan beri insanlarn gze ald zihinsel abalarn ve bol keseden savurduklar kibirli yalanlarn drtte , kendilerinden daha aa seviyede bulunan kiiler uruna harcanmtr ve aslnda kendilerini kltmekten baka ie de yaramamtr. Deslerin karsnda sade ve rahat olan Swann da, bir oda hizmetisinin karsnda, aalanmaktan korkar, gsteri yapard. Swann, ou yksek sosyete mensubuna benzemezdi; yksek toplumsal mevkileri yznden adeta bir tarafa bal kalma mecburiyetinden kaynaklanan teslimiyetle veya tembelliklerinden tr, lnceye kadar sekin evrelere hapsolan, toplum sal konumlar dndaki gerekliin sunduu hazlardan kendilerini mahrum brakan, bu konumun gerei olan sradan elencelere veya tahamml edilebilir can skntlarna almay baardktan sonra da, ellerindekiyle yetinip bunlara haz adn veren birok insan gibi deildi o. Swann, birlikte vakit geirdii kadnlar gzel bulmaya almaz, gzel bulduu kadnlarla birlikte vakit geirmeye gayret ederdi. Bunlarn ou, epeyce baya bir

gzellie sahip kadnlard, nk Swann'n kadnlarda farkna varmadan arad fiziksel zellikler, en sevdii heykeltralarn, ressamlarn eserlerindeki kadnlara hayran olmasna yol aan zelliklerle taban tabana zttlar. Kadnda derin, hznl bir yz ifadesi Swann'n nefsini dondurur, aksine, salkl, dolgun, pembe bir ten ise nefsini uyandrmaya yeterdi. Seyahatte karlat, tanmaya almas sekinliine aykr debilecek bir ailede, o gne kadar rastlamad, zel bir byye sahip bir kadn da bulunuyorsa, kadndan uzak durup onun uyandrd arzuyu bastrmak, onunla birlikte yaayabilecei hazzn yerine farkl bir hazz koyup eski metreslerinden birine mektup yazarak onu bulunduu yere armak, Swannn nazarnda, adeta seyahat etmek yerine odasna kapanp Paris manzaralar seyretmek gibi, hayattan korkaka bir vazgei, ye ni bir mutlulua aptalca srt evirmek olurdu. Swann, ilikilerinin oluturduu yapya hapsolmam, bu yapy, beendii bir kadn grd her yerde, yeni temeller zerine, yeni batan kurabilmek iin, kiflerinkine benzer, sklp taklabilir bir adr haline getirmiti. Tanmas veya yeni bir hazla dei toku edilmesi mmkn olmayan ilikilerini ise, baka insanlarn ne kadar imrenecei ilikiler olsalar da, bir bakasna karlksz verebilirdi. Kim bilir ka kez, kendisine yllar boyunca bir kibarlk yapmak isteyip uygun frsat bulamam bir desin nezdindeki itibarn, bir anda kendi elleriyle sfra indirmi, patavatszca bir telgraf ekip, desten, kr evinde kzn grp beendii bir khyasyla kendisini derhal, bir tavsiye telgrafyla ilikiye geirmesini istemi, bir para ekmee karlk bir elmas elden karan a bir insan gibi davranmt. Hatta sonradan bu duruma glerdi, nk Swann'n, az bulunur inceliklerle telafi ettii kaba bir yan da vard. Ayrca,

Swann, aylak bir hayat srm olan ve aylakln, zeklarna sanat veya bilim kadar ilgilenmeye deer konular sunduu ve "Hayat" n, btn romanlardan daha ilgin, daha romans durumlar ierdii fikrinde bir teselli, belki bir mazeret arayan zeki insanlar snfndand. En azndan, yksek sosyetedeki arkadalarndan en zeki olanlarn bile, bu dncesine rahata inandrabiliyordu; bandan geen ilgin maceralar bilhassa Charlus Baronu'na anlatp onu neelendirmekten holanrd; trende karlap evine gtrd bir kadnn, o srada Avrupa siyasetinin btn iplerini elinde tutan hkmdarn kz kardei olduunu kefeder, bylece Avrupa'daki siyasi durumu ok ho bir biimde izleme frsat bulurdu rnein veya bir a kadnn olup olamamas, papalk seiminin sonularna gre belirlenirdi. stelik Swannn bylesine hayaszca kendisine patanlk etmeye zorlad kiiler, erdemli, soylu dullardan, generallerden ve bilhassa yakn iliki iinde bulunduu akademisyenlerden oluan sekin topluluun yeleriyle snrl deildi. Btn dostlar, ara sra Swann'dan, bir tavsiye ya da tantma yazs talep ettii mektuplar almaya alktlar; ricasn ifade ediindeki diplomatik ustaln, birbirini izleyen eitli aklara ve deiik bahanelere ramen hep aynen devam etmesi, sabit bir kiilii ve hi deimeyen amalar, beceriksizliklerden ok daha abuk ele verirdi. Uzun yllar sonra, bambaka alardan kendi kiiliime benzedii iin Swann'n kiiliiyle ilgilenmeye baladmda, bykbabama sk sk anlattrdm bir ey vard: Swann'dan bir mektup aldnda, bykbabam (o sralar bykbabam deilmi henz, nk Swannn byk ak, benim domamdan az nce balam ve uzun mddet eski alkanlklarna sekte vurmu) arkadann yazsn, zarf grr grmez tanr ve "Swann mutlaka

bir ricada bulamyordur, dikkat!" diye haykrrm. Bykannemle bykbabam, belki gvensizlikten, belki de, bir eyi sadece onu istemeyen kiilere sunmamza yol aan bilinsiz, eytanca gdyle, Swann'n yerine getirilmesi en kolay ricalarna bile mutlak surette kulak tkarlard; Swann, her pazar akam yemeine bykannemlere gelen bir gen kza kendisini takdim etmelerini rica edecek olsa, btn hafta boyunca gen kzn bulunaca yemee baka kimi davet edebileceklerini dnp durduklar ve ou kez kimseyi bulamadklar halde, byle bir davetten byk bir mutluluk duyacak olan kiiye haber vermez, Swann kendilerine gen kzdan ne zaman sz etse, artk onunla grmyormu gibi yapmak zorunda kalrlard. Bazen bykbabamlarn ahbab olan ve o gne dek hep Swann la gremediklerinden yakman bir ift, gnn birinde, bir tatmin duygusuyla ve belki biraz da imrendirme arzusuyla, Swannn artk kendilerine ok sevecen davrandn ve yanlarndan hi ayrlmadn haber verirdi. Bykbabam onlarn memnuniyetine glge drmek istemez, ama yine de bykanneme bakarak, Nedir bu muamma byle? Hibir ey anlamadm. veya Ey kaak hayalet... ya da

Byle durumlarda yaplacak en iyi ey, Kapamak gzlerini. diye mrldanrd. Birka ay sonra, bykbabam, Swann'n yeni dostuna, "Ee, Swann la hl sk sk gryor musunuz?" diye sorduunda, muhatabnn yz aslr, "Benim yanmda adn bile anmayn onun!" derdi. "Ama aranzdan su szmyor sanyordum..." Swann, ayn ekilde, bykannemin baz akrabalaryla da birka ay boyunca ok sk fk olmutu, hemen her akam evlerine yemee gidiyordu. Sonra aniden, hi haber vermeden, ziyaretleri kesildi. Hastalandna hkmettiler; bykannemin kuzini tam haber almak zere Swannn evine birini gnderecekken, alma odasnda, a kadnn hesap defterinin arasnda unuttuu, Swann tarafndan kaleme alnm bir mektup buldu. Swann bu mektupta, a kadna Paris dna kacan, bu yzden artk gelemeyeceini haber veriyordu. A kadn Swannn metresiydi ve ondan ayrlaca zaman da, baka kimseye bir aklamada bulunmay gerekli grmemiti. Metresi, aksine, yksek sosyeteden bir kadnsa ya da en azndan, yksek sosyeteye kabul ettirilemeyecek kadar mtevaz veya uygunsuz bir konumda deilse, Swann yksek sosyeteye metresi uruna geri dner, ama sadece metresinin girip kt evreyle veya kendisinin metresini srkledii evreyle grrd. "Bu akam Swann'dan hayr yok," denirdi; "Amerikalsnn Opera gn bugn, biliyorsunuz," Swann, gndelik alkanlklarla bal bulunduu, haftalk akam yemeklerine, poker partilerine dzenli olarak katld, zellikle

kapal salonlara davet ettirirdi metresini; her akam, fra gibi sert, kzl salarna hafif bir dalga verip yeil gzlerindeki keskinlii biraz yumuattktan sonra, yakasna takmak zere bir iek seer ve yakn dost evresindeki kadnlardan birinin evine, metresiyle bulumak zere akam yemeine giderdi; o zaman, gittii evde, her szn geirdii, sosyetenin en gzde kiileriyle karlaacan ve bu kiilerin, sevdii kadnn yannda, hayranlklarn ve dostluklarn kendisinden esirgemeyeceklerini dnr, bkm olduu yksek sosyete hayat yeniden bir cazibe kazanrd gznde, nk yeni akyla birlikte, bu hayatn zne oynak bir alev nfuz eder, onu canl renklerle donatr, daha deerli ve gzel gsterirdi. Bu ilikilerin ya da flrtlerin her biri, Swann'n kendiliinden, zorlanmadan gzel bulduu bir ehrenin, bir bedenin grntsnden kaynaklanan bir hayalin, u veya bu lde gerekletirilmesi olarak nitelendirilebilirdi; buna karlk, Odette de Crcy'den, Swannn belki bir anlamaya varabilecei, harikulade bir kadn diye sz eden, ama onu tantrmakla yapt iyilii Swannn gznde bytmek iin, elde edilmesi zor bir kadn gibi gsteren, eski bir arkada, bir gn tiyatroda kendisi ni Odette de Crcy'ye takdim ettiinde, Swann onu irkin bulmamt phesiz, ama onda bulduu gzellik, kendisinin ilgisiz kald, iinde bir arzu uyandrmayan, hatta fiziksel olarak iten trden bir gzellikti; Swann, Odette de Crcy'yi, insanna gre deimekle birlikte, hepimiz iin belirli bir kadn tipinin olduu gibi, nefsine hitap eden tipe zt bir kadn olarak grmt. Swannn zevkine gre, Odette de Crcy'nin profili ar keskin, teni ar nazik, elmack kemikleri fazlasyla kk, yz hatlar fazlasyla yorgundu. Gzleri gzeldi, ama o kadar byktler ki, kendi arlklarn

tayamyorlar, yzne yorgun bir ifade, hep salkszm veya keyifsizmi gibi bir grnm veriyorlard. Tiyatrodaki bu tanmadan bir sre sonra, Odette de Crcy Swann'a bir mektup yazp, "cehaletine ramen gzel eylere merakl" olduu iin ok ilgisini eken koleksiyonlarn grmek istediini, onu, "ay ve kitaplaryla huzur iinde" hayal ettii "home'unda"10 grnce daha yakndan tanyaca kansnda olduunu belirtmi, ama "onun kadar smart11 bir adamn, hi desmart olmayan" o hznl semtte oturmasna ok ardn da gizlememiti. Swann isteini yerine getirip onu evine davet ettiinde, ziyaretin sonunda, vedalarlarken, Odette, ayak basmaktan byk mutluluk duyduu bu evde bu kadar az kaldna zldn sylemi, sanki Swann, kendisi iin, tand dier insanlardan daha zel biriymi gibi konumu, adeta Swann la kendisi arasnda, romanlara yarar, Swann glmseten bir balant kurmutu. Ne var ki Swann'n yaklamakta olduu yata, yani gzmzn almaya balad ve karlkl olmasn pek de beklemeden, srf k olmann zevki iin k olmakla yetinebildiimiz yata, kalpler arasndaki yaknlama, genlikteki gibi akn kanlmaz biimde yneldii hedef deildir ama, armlar yoluyla ona sk skya bal kalr ve byle bir yaknlama, aktan nce ortaya karsa, akn nedeni haline gelebilir. Genlikte, k olduumuz kadnn kalbine sahip olmay hayal ederiz; daha ileri yalarda, bir kadnn kalbine sahip olduumuzu hissetmek, ona k olmamza yetebilir. Dolaysyla, zellikle akta znel bir hazzn peinde kotuumuz ve bu yzden de, bir kadnn gzelliine duyulan hayranln akta en baskn unsur olmasnn beklenebilecei yata,
10 11

"Ev, yuva" anlamnda ngilizce kelime. "k" anlamnda ngilizce kelime.

ak -en fiziksel ak bile- temelinde, balangcnda bir arzu olmadan doabilir. Bu yaa gelinceye kadar, hayatmzda aka birok kez maruz kalmzdr; ak artk akn ve edilgen ka lbimizin karsnda tek bana, kendi mehul ve kanlmaz yasalarna gre ilerlemez. Ona biz destek olur, hafzann yardmyla, telkinle ynlendiririz onu. Belirtilerinden birini tandmzda, hatrlayarak dier belirtileri canlandrrz tekrar, iimizde batan sona kaytl olan akn arksn ezbere bildiimizden, arknn devamn getirebilmek iin, -gzelliin esinledii bir hayranlkla dolu- balang notalarn bir kadnn sylemesine gerek duymayz. Kadn arky ortasndan -kalplerin birbirine yaklat, iki kiinin bundan byle sadece birbirleri iin var olacaklarndan sz ettikleri noktadan- sylemeye balad takdirde de, bu mzie yeterince alkn olduumuzdan, beklenen notalarda hemen karmzdakine katltveririz. Odette de Crcy Swann grmeye tekrar gitti, sonra da ziyaretlerini sklatrd; Odette in her ziyaretinde, Swann, arada geen sre iinde zelliklerini biraz unuttuu, ne bunca anlaml, ne de genliine ramen bunca solgun bir yz olarak hatrlad bu ehrenin karsnda duyduu hayal krkln, yeni batan yayordu phesiz; Odette de Crcy kendisiyle konuurken, Swann, bu mthi gzelliin, kendiliinden tercih edecei trden bir gzellik olmamasna hayflanyordu. Aslnda unu belirtmek gerekir ki, o dnemde alna kkller halinde dklen, "tiftik tiftik" kabartlan, kulaklardan aaya dank zlfler halinde inen salar, yzn en dz yzeyleri olan aln ve yanaklarn st ksmn kapatt iin, Odette in ehresi, olduundan daha zayf ve kntl grnrd; vcudu gayet dzgnd, ama (Odette Paris'in en iyi giyinen kadnlarndan biri olduu halde, dnemin modas

yznden) vcut hatlar bir devamllk arz etmezdi; o dnemde adeta hayal bir gbek zerinde ne doru uzanan ve sivri bir u halinde biten korsajlar, korsajn hemen altndan itibaren kabaran, balonu andrr ift etekler, kadnlar, birbirine iyi taklamam, ayr ayr paralardan oluuyormu gibi gsterirdi; krmalar, volanlar ve yelekler, srf desenle veya kuman sertliiyle belirlenen bir izgiyi, tamamen bamsz bir biimde izler, dmlerle, dantelden kvrmlarla, kehribar saaklarla son bulurlar veya korsenin balerine paralel uzanrlard, ama sarmaladklar canl varlkla katiyen ilikileri olmazd; bu cicili bicili giysilerin iindeki kadn, stndeki sslerin mimarisinin, kendi bedenine ar yaklamasna veya fazlasyla uzaklamasna gre, ya bouluyormu gibi grnr, ya da giysinin iinde kaybolurdu. Ama Odette gittikten sonra, Swann onun szlerini, bir dahaki ziyaret iznini iple ekeceini syleyiini dnp glmsyordu; bir keresinde, Odette in, iki ziyaret arasndaki srenin fazla uzamamasn rica ederken ne kadar tedirgin ve ekingen grndn, o esnada rkek, yalvaran baklarn kendisinden ayrmaym, siyah kadife backl, beyaz, yuvarlak hasr apkasnn nne ilitirilmi yapma menekelerin altndan bakan bu gzlerin ona ne kadar dokunakl bir hava verdiini hatrlyordu. "Peki ya siz?" demiti Odette. "Siz bir gn bana a ya gelmez miydiniz?" Swann, ilerini, -aslnda yllar nce yzst brakt- Delft'li Vermeer incelemesini bahane etmiti. "Sizin gibi byk bir lime benim gibi silik bir kadnn hibir yardm dokunamaz, biliyorum," diye cevap vermiti Odette. "Bilginler kurulu karsndaki kurbaaya benzerim. Oysa renmeyi, bilgilenmeyi o kadar ok isterdim ki! Eski kitaplara dalmak, eski ktlara gmlmek kim bilir ne kadar zevklidir!" diye eklemiti,

k bir hanmn, "elini hamura bulamaktan" ekinmeyerek, yemek yapmak gibi pis ilere, stn kirletmekten korkmadan girimeyi en byk zevk saydn belirtirken brnd kendinden memnun havayla. "Benimle alay edeceksiniz ama, ziyaretime gelmenize engel olan bu ressam" (Vermeer'i kastediyordu) "kimdir? Adn daha nce hi duymamtm. Halen hayatta m? Eserlerini Paris'te grmek mmkn m acaba? Sizin nelerden holandnz kafamda canlandrabilmek iin grmek isterdim resimlerini; bu kadar ok alan bu alnn gerisinde neler olduunu biraz tahmin edebilmek, srekli dnd hissedilen bu kafaya bakp, 'te bunu dnyor,' diyebilmek isterdim. almalarnza katlmak ne mthi bir ey olurdu!" Swann bu sefer de, yeni dostluklardan korkusunu bahane etmi, ama kibarlndan, mutsuz olma korkusu diye adlandrmt. "Sevgiden mi korkuyorsunuz? Ne tuhaf, benimse hayatta aradm tek ey sevgi, onu bulabilmek iin canm verirdim," diyen Odette in sesi o kadar doal ve samimiydi ki, Swann etkilenmiti. "Herhalde bir kadn yznden ac ektiniz. Dier kadnlarn da onun gibi olduunu sanyorsunuz. O sizi anlayamam; siz o kadar farklsnz ki. Sizde ilk houma giden de buydu, sizin herkese benzemediinizi hemen hissetmitim." "Aslnda," demiti Swann, "eminim sizin de bir yn meguliyetiniz vardr, bo vaktiniz yoktur, ben kadnlar tanrm." "Benim hibir zaman iim yoktur! Her zaman serbestim, sizin iin daima serbest olurum. Gnn veya gecenin hangi saati benimle grmeniz iin uygunsa, bir haber yollayn, seve seve koarm. Sz m? Aslnda en gzeli ne olur, biliyor musunuz? Benim her akam evine gittiim Mme Verdurin'e takdim edil-

meniz. Dnsenize! Sizinle orada buluurduk, ben sizin biraz da benim iin geldiinizi dnrdm!" Hi phesiz, Swann bu ekilde, aralarnda geen konumalar hatrlarken, tek bana kaldnda onu dnrken, onun grntsn, romans dolu hayallerinde yer alan baka birok kadn grntsnn arasna katyordu sadece; ama her hangi bir tesadf sayesinde Odette de Crcy'nin grnts btn bu tahayyllere hkim olsa, (hatta belki bir tesadfn yardmna bile gerek yoktu, nk o na kadar gizli kalm bir du rumun ortaya kt esnada meydana gelen tesadfn, bu durum zerinde hibir etkisi olmayabilir) bu tahayylleri onun hatrasndan ayrmak artk mmkn olmasa, o zaman, ne vcudunun kusurlar bir nem tard, ne de bu vcudun, Swann'n zevkine, bir baka vcuda kyasla daha uygun olup olmamas; nk sevdii kadnn vcudu sfatn bir kere kazand m, Swann'a mutluluk veya ac verebilecek tek vcut o olurdu. Bykbabam, Verdurin'lerin o dnemdeki btn dostlarnn aksine, M. Verdurin'in ailesini tanrd. Ama "gen Verdurin" dedii ve znde, -hl milyoner olmakla birlikte- derbederlerin, ayak takmnn arasna dm bir adam diye nitelendirdii M. Verdurin'le ilikisi tamamen kesilmiti. Gnn birinde, Swann'dan, kendisini Verdurin'lerle grtrmesini rica etmek amacyla yazlm bir mektup ald. "Dikkat! Dikkat!" diye barmt o zaman bykbabam. "Hi armadm dorusu, Swannn sonunun byle olaca belliydi zaten. Ne muhit ama! Bir kere isteini yerine getirmem imknsz, nk o beyefendiyle artk tanmyoruz. Ayrca bu iin iinde mutlaka bir kadn

meselesi vardr, ben bu ilere karmam. Hadi bakalm! Swann bu Verdurin takmna dadanrsa, bize elence kt demektir." Bykbabam Swannn mektubuna olumsuz cevap verince, Swann Verdurin'lere bizzat Odette gtrmt. Swannn ilk gecesinde, Verdurin'lerin evinde akam yemeine Doktor Cottard ile ei, gen piyanist ile teyzesi ve o sralar Verdurin'lerin himayesinde bulunan ressam katlm, yemekten sonra birka mrit daha gelmiti. Doktor Cottard, karsndaki kiinin aka m yaptn, ciddi mi olduunu, ona hangi tonda cevap vermesi gerektiini hibir zaman tam olarak bilemezdi. Ne olur ne olmaz diye, btn yz ifadelerine artl ve ereti bir tebessm tasla ekler, bylece, aka yaplmsa, bu glmsemenin tetikte bekleyen incelii sayesinde, saflkla sulanamayacan dnrd. Ama sylenen szn ciddi olmas ihtimalini de gz nnde bulundurarak, bu tebessm aka ehresine yaymaya da cesaret edemediinden, yznde daima bir tereddt gezinir, sormaya cesaret edemedii u soru okunurdu: "Ciddi mi sylyorsunuz?" Bir salonda olduu kadar, sokakta, hatta genel olarak hayatta da nasl davranmas gerektii konusunda bir trl emin olamadndan, yoldan gelip geenlere, arabalara ve olaylara daima hnzr bir tebessmle mukabele ederdi; bu tebessm, davran duruma uygun olmad takdirde, kendisinin bunu pekl bildiini ve bu davran akacktan benimsemi olduunu kantlamak suretiyle, tutumundaki yanll daha batan silmeyi amalard.

Bununla birlikte, doktor, aka soru sormakta bir saknca grmedii her konuda, phelerinin alann daraltmaya, renimini tamamlamaya abalamaktan geri kalmazd. rnein, doup byd tara kasabasndan ayrlrken ileri grl annesinin kendisine vermi olduu tler do rultusunda, bilmedii bir deyim veya zel isim duyduunda, mutlaka o konuda bilgilenmeye alrd. Deyimler konusunda verilen bilgilerle bir trl yetinmez, kimi deyimlerin, aslnda tadklar anlamdan daha kesin, ayrntl bir anlamla ykl olduklarn zanneder, en sk duyduu, eytan ty, kan bozuk, nerede akam orada sabah, Rabelais'nin eyrek saati12, lgat paralamak, ak bono vermek, dilini balamak gibi baz deyimlerin, tam anlamn ve hangi somut durumlarda bunlar kullanabileceini renmek isterdi. Deyimleri kullanamad zaman, renmi olduu kelime oyunlarna yer verirdi konumalarnda. Daha nce duymad bir isim sylendiinde de, sorgular bir tonda bu yeni ismi tekrarlamakla yetinir, bylece aka soru sormak zorunda kalmadan, kendisine bir aklama yaplacan dnrd. Her eye uyguladn zannettii eletirel baktan aslnda tamamen yoksun olduu iin, birisine bir ltufta bulunur ken szlerinin ciddiye alnmasn beklemeden, terbiye icab karsndakine minnet borlu olduunu sylemek gibi bir kibarl Doktor Cottard'a gstermek, bouna zahmet etmek olurdu, nk o her eyi kelimesi kelimesine, en dz ekliyle anlard. Mme
Franszcada "skntl dakikalar" anlamnda bir deyim: le quart d'heure de Rabelais
12

Verdurin doktor konusunda kr saylrd geri, ama yine de, Sarah Bernhardt' izlemek zere Cottard' sahne n locasna davet ettii gece, doktoru hl ok zeki bulmakla birlikte, sonunda sinirlenmiti: Mme Verdurin nezaketine nezaket katarak, "Gelmeniz byk incelik Doktor, stelik eminim Sarah Bernhardt' daha nce birok kez izlemisinizdir, ayrca sahne ye de fazla yakn saylrz belki," dediinde, yetkili birisi kendisine temsilin nemi konusunda bilgi verinceye kadar sabitleecei mi, silinecei mi belli olmayan bir tebessmle locaya girmi olan Doktor Cottard, "Gerekten fazla yaknz, Sarah Bernhardt'tan da sklmaya baladk artk. Ama siz gelmemi istediniz. Sizin istekleriniz benim iin birer emirdir. Size kk bir yardmda bulunmak benim iin mutluluktur. O kadar iyi bir insansnz ki, insan sizin iin ne olsa yapar!" diye cevap vermi, ardndan da eklemiti: "Altn Ses diye anlan, Sarah Bernhardt't, deil mi? Yreiyle oynad yazlyor hep. Garip bir ifade, deil mi?" Ama bekledii yorumlarn hibiri gelmemiti. "Biliyor musun," demiti Mme Verdurin kocasna, "bence doktor iin yaptklarmz alakgnll davranp azmsamakla hata ediyoruz. Pratik hayatn dnda yaayan bir bilim adam o, hibir eyin deerini kendisi anlamyor, bilmiyor, bizim sylediimize inanyor." "Sana sylemeye cesaret edememitim ama benim de dikkatimi ekmiti," diye cevap verdi M. Verdurin. Bu konumay izleyen ylbanda da, M. Verdurin, pek ufak bir ey olduunu syleyerek Doktor Cottard'a bin franklk bir ya kut yollamak yerine, yz franga taklit bir ta alp bu kadar gzeline zor rastlanacan ima etmiti.

Bir akam, Mme Verdurin M. Swannn geleceini bildirdiinde, doktor, sesi aknlktan sertleerek, "Swann m?" diye haykrmt; en sradan bir haber bile, her an her eye kar hazrlkl olduunu zanneden bu adam gafil avlard. Kimseden bir cevap gelmeyince, dorua varan ve "Swann m? Kim bu Swann?" diye barmasna yol aan kaygs, Mme Verdurin'in szleriyle birden dalverdi: "Canm, Odette in szn ettii arkada." "Ha, peki, peki, tamam," dedi doktor yatarak. Ressama gelince, Swannn Verdurin'lere takdim edileceine ok seviniyordu, nk onun Odette'e k olduunu varsayyordu ve ak ilikilerini daima desteklerdi. "Hayatta en sevdiim ey patanlk yapmaktr," diye itirafta bulundu Doktor Cottard'n kulana eilerek; "bugne kadar birok kiiyi evlendirdim, hatta kadnlar kendi aralarnda evlendirdiim de oldu!" Odette, Verdurin'lere Swannn ok "smart" olduunu syleyince, onlar da "skc bir tip" olmasndan korkmulard. Oysa Swann, aksine, zerlerinde mkemmel bir izlenim brakt; bu izlenimin, Verdurin'lerin bilincinde olmadklar dolayl nedenlerinden biri, Swannn sekin yksek sosyete evresiyle ilikileriydi. Swann, yksek sosyete muhitinde bir sre yaam olmaktan tr, zeki de olsalar bu muhite hi girip kmam kiilerden, bir bakma stn saylrd gerekten; bu stnlk, yksek sosyeteyi, hayal gcne esinledii arzuyla ya da korkuyla baka bir eye dntrmemesi ve ona nemsiz bir ey gzyle bakmasyd. Bu evreye aina kiilerin kibarl, her tr snopluktan, ar nezaket gsterme korkusundan uzak ve bamszdr; bu kiilerin hareketlerinde gzlenen rahatlk ve zarafet, kollarn ve bacaklarn esneklikle, dier uzuvlarnn mnasebetsiz, sarsak mdahalelerine maruz kalmadan, tamamen is-

tekleri dorultusunda kullanan insanlarn rahatl ve zarafetidir. Kendisine takdim edilen, tannmam bir gence iyi niyetle elini uzatan, takdim edildii bykelinin karsnda ll bir biimde eilen yksek sosyete mensuplarnn basit, temel be den eitimi, zamanla, kendisi bilincine varmadan, Swannn btn toplumsal tavrlarna yansmt; ite bu nedenle Swann, kendi muhitinden daha dk seviyedeki bir evrenin insanlar olan Verdurin'ler ve arkadalaryla ilk karlamasnda, onlarn nazarnda skc bir tipin sergilemeyecei bir cana yaknlk, bir gayret gsterdi. Sadece Doktor Cottard'la, bir anlk bir soukluk geti aralarnda: Daha birbirleriyle selamlamadan, doktor kendisine gz krpp anlaml anlaml glmseyince (Cottard bu mimie "bekle gr" adn verirdi), Swann, elence lemlerinin adam olmad ve bu tr yerlere binde bir gittii halde, Cottard'n kendisini muhtemelen randevuevi tr bir yerden hatrladn dnd. may, zellikle de kendisi hakknda kt bir izlenim edinebilecek olan Odette in yannda yaplmasn zevksizlik olarak niteleyip buz gibi bir tavr taknd. Ama yanndaki hanmlardan birinin Mme Cottard olduunu renince, bu ka dar gen bir kocann, karsnn yannda bu tr imalar yapmayacan dnd ve doktorun su orta havasna bu anlam yklemekten vazgeti. Ressam hi vakit geirmeden Swann Odette'le birlikte atlyesine davet etti; Swann kendisinden holand. "Belki size benden ok iltimas gsterilip Cottard'n portresine bakmanza izin verilir," dedi Mme Verdurin, gcenmi gibi yaparak (Cottard'n portresini ressama sipari eden de oydu). akacktan "Monsieur" diye hitap etmeyi alkanlk haline getirdikleri ressama dnerek hatrlatt: "O gzel baklar, gzndeki o kurnaz, muzip lty vurgulamay ihmal etmeyin, 'Monsieur' Biche. Biliyorsunuz bilhassa o glmsemeyi grmek istiyorum; sizden istediim, o

glmsemenin portresidir." Bu ifade kendisine olaanst grnd iin de, ok sayda misafirin duymas iin ok yksek sesle tekrarlad, hatta nceden, sama sapan bir bahaneyle birkan yanma ard. Swann herkesle tek tek tanmak istedi, hatta Verdurin'lerin eski dostu Saniette'i bile atlamad; Saniette, derin ariv bilgisi, hatr saylr serveti ve sekin ailesi sayesinde kazand itibar, utangal, safl ve iyi kalplilii yznden herkesin nezdinde kaybetmiti. Saniette konuurken laflar aznda birbirine dolard; ok sevimli bir zelliiydi bu, nk bir konuma kusurundan ok manevi bir meziyeti ele verir, Saniette'in, hl ocukluundaki masumiyetini koruduu izlenimini uyandrrd. Telaffuz edemedii btn sessiz harfler, sylemeye dilinin varmad sert szlermi gibi kard azndan, Swannn M. Saniette'e takdim edilmeyi rica etmesi, Mme Verdurin'e rolleri deitirmek gibi geldi (o kadar ki, cevaben, aradaki fark vurgulayarak, "Monsieur Swann, msaade ederseniz, size dostumuz Saniette'i takdim etmek isterim," dedi), Saniette'te ise hararetli bir sevgi uyandrd, ama Verdurin'ler bunu Swann'a hi belirtmediler, nk Saniette biraz sinirlerine dokunuyordu ve ona yeni dostlar bulmaya merakl deildiler. Buna karlk Swannn, piyanistin teyzesiyle derhal tanmak istemesi, Verdurin'leri mthi duygulandrd. Piyanistin teyzesi, siyah rengin daima k ve sekin grnd zannyla, her zamanki gibi siyah bir elbise giymiti ve her yemekten sonra olduu gibi yz kpkrmzyd. Swannn karsnda saygyla eildi, ama hametle doruldu. Hibir tahsili olmad ve hatal konumaktan korktuu iin, kelimeleri bilerek anlalmaz biimde telaffuz eder, bir yanl yapacak olsa da, anlalmazln iinde boulup gideceini, aka fark edilmeyeceini dnrd; dolaysyla, konumas, arada emin olduu tek tk kelimelerin

seilebildii bouk bir hrltdan ibaretti. Swann, M. Verdurin'le konuurken, piyanistin teyzesinden hafif bir alayla sz etmekte bir saknca grmediyse de, M. Verdurin buna gcendi. "Fevkalade bir insandr," diye cevap verdi. "Gz kamatrc olduunu iddia etmiyorum, ama emin olun, ba baa soh bet edince, ho bir insandr." "Bundan hi phem yok," diye aceleyle onaylad Swann. "Ben pek 'sekin' grnmediini sy lemek istemitim," diye ekledi, "sekin" sfatn vurgulayarak; "bu da aslnda iltifat saylr!" "ok aracaksnz ama," dedi M. Verdurin, "kalemi ok kvraktr. Yeenini hi dinlemediniz mi? Harikadr, deil mi Doktor? Bir eyler almasn rica etmemi ister misiniz Monsieur Swann?" Swann, "stemek ne kelime, eref duyarm..." diye cevap vermeye balamken, doktor alayl bir tavrla szn kesti. Konumada tumturakl ifadelerin artk kullanlmadn, eski moda kabul edildiini iitmi ve unutmam olan Cottard, az nceki "eref" kelimesi gibi arbal bir kelimenin ciddiyetle kullanldn duyduu anda, kelimeyi sylemi olan kiinin ukalalk ettiini sanrd. Ayrca ayn kelime tesadfen beylik bir deyite de geiyorsa, kelimenin baka kullanmlar ne kadar yaygn olursa olsun, doktor, ban duyduu cmlenin gln olduuna hkmeder ve alayl bir tavrla, cmleyi o beylik deyile bitirirdi; muhatab, bu deyii aklndan bile geirmedii halde, kullanmay dnm olmakla sulanrd adeta. "Tm Fransa adna eref duyarz!" diye haykrd doktor alayla, kollarn abartl bir tavrla havaya kaldrarak. M. Verdurin kendisini tutamayp gld.

"Bunlar orada neye glyorlar byle? Etrafa nee sayor sunuz bakyorum," diye haykrd Mme Verdurin. Sonra ocuk taklidi yaparak, gcenmi gibi, "Ben burada tek bama cezal kaldm, ne skc!" diye ekledi. Mme Verdurin, sveli bir kemancnn hediyesi olan, cilal kknardan, sve yapm, yksek bir iskemlede oturuyordu; ekli bir tabureyi andrd ve o gzel antika mobilyalarna hi yakmad halde, bu hediyeyi salonunda tutuyordu, nk mritlerin ara sra kendisine hediye ettikleri eyalar, evine geldiklerinde grp memnun olsunlar diye, grnr bir yerde bulundurmaya zen gsterirdi. Bu yzden de, mritleri, hi deilse kalc olmayan iek ve tatllarla yetinsinler diye ikna etmeye alr, ama baarl olamazd; evinde st ste ylan, gereksiz ve birbiriyle alakasz hediyelerden, ayak tandrlarndan, yastklardan, duvar saatlerinden, paravanlardan, barometreler den, vazolardan bir koleksiyon olumutu. Bulunduu yksek makamdan, mritlerin konumalarna cokuyla katlyor, "maskaralklarna glyordu, ama o ene kazasndan sonra, gerekten kahkaha atmak zahmetine katlanmaktan vazgemiti; onun yerine, kendisi yorgunlua ve tehlikeye maruz kalmadan, glmekten gzlerinin yaardn ifade eden klasik bir mimik koymutu. Mdavimlerden birinin, skc bir tipe veya skc tipler snfna atlm eski bir mdavime ili kin en ufak bir esprisi zerine, -uzun mddet kars kadar nazik olma iddiasn srdren, ama gerekten gld iin ksa srede soluu tkenen ve bu aralksz, kurmaca nee hilesine yenik dp geride kalan M. Verdurin'i umutsuzlua drerek- kk bir lk atar, beyaz bir leke yznden buulanmaya balayan,

kugzne benzer kk gzlerini smsk kapatr ve aniden, adeta uygunsuz bir grnty saklama ya da lmcl bir darbeden kanma telayla, yzn tamamen, hibir taraf grnmeyecek ekilde ellerine gmer, kendini tutmasa, baygnlk geirmesine sebep olacak kahkahalarn bastrmaya alrm gibi grnrd. te Mme Verdurin bu ekilde, peksimeti scak araba batrlm bir ku gibi tnedii srnn tepesinde, mritlerin neesiyle ba dnm, dostluk, dedikodu ve onaylamayla sarho halde, kibarlktan hkrmaktayd. Bu arada piposunu yakmadan nce Swann'dan izin isteyen ("bu evde rahat davranlr, dostlar arasndayz" diyen) M. Verdurin, gen piyanistten piyanonun bana gemesini rica ediyordu. "Canm, stne varmasana, ikence grmeye gelmedi ocuk buraya," diye haykrd Mme Verdurin, "cann skmayn, ben istemiyorum!" "Niye can sklsn ki?" dedi M. Verdurin. "M. Swann kefettiimiz fa diyez sonati bilmiyordur belki; bize onun piyano dzenlemesini alsn." "Yo, hayr, hayr, benim sonatm almasn!" diye bard Mme Verdurin. "Geen seferki gibi alamaktan burnum aksn, nevraljim tutsun istemiyorum; ok teekkr ederim, ben almayaym; siz de bir lemsiniz, bir hafta yataktan kalkamayacak olan siz deilsiniz tabii!" Piyanistin her alndan nce tekrarlanan bu sahne, "Patronie" nin batan karc zgnlnn ve mzik hassasiyeti nin

sanki yepyeni bir kantym gibi bylerdi dostlarn. O esnada Mme Verdurin'in yaknnda bulunanlar, biraz tede sigara ienlere, kt oynayanlara bir olay olduunu, yaklamalarn iaret eder, Reichstag'da nemli anlarda yapld gibi, "Din leyin, dinleyin," derlerdi. Ertesi gn, o geceye katlamam olanlara sitem edilir, sahnenin her zamankinden elenceli olduu sylenirdi. "Pekl, tamam, anlatk," dedi M. Verdurin, "sade ce andante'yi alacak." "Sadece andante'yi mi, pes dorusu!" diye haykrd Mme Verdurin. "Zaten benim kolumu kanadm kran da andante. Patron bir harika! Dokuzuncu Senfoni'nin sadece finalini, Usta arkclarn sadece uvertrn dinleyeceiz demek gibi bir ey bu." Bu arada doktor, piyanistin almasna izin versin diye Mme Verdurin'e bask yapmaktayd; mziin Mme Verdurin'e verdii rahatszlklarn numara olduunu dnmyordu -baz nevroz halleri gzlemlemekteydi Patronie'de- ama birok doktor gibi Cottard da, hastalarna verdii sert talimatlar, kendisine ok daha nemli gibi grnen bir tehlike karsnda derhal gevetirdi; hastas, doktorun da katlaca bir sosyete davetinin vazgeilmez unsurlarndan biriyse eer, doktor, sindirim bozukluunu vey a gribini bu seferlik unutmasn tavsiye ederdi ona. "Bu sefer hastalanmayacaksnz, emin olun," dedi Mme Verdurin'e, baklaryla telkinde bulunmaya alarak. "Hastalansanz da biz sizi iyiletiririz."

"Sahi mi?" dedi Mme Verdurin, byle bir ltuf karsnda boyun emekten baka aresi yokmu gibi. Belki de hastalanacan syleye syleye, yle baz anlar geliyordu ki, bunun bir yalan olduunu unutuyor, hasta maneviyatna brnyordu. Hastalar, krizlerini seyreltebilmek iin mecburen hep akll uslu olmaktan bkarlar ve canlarnn ektii, normal olarak kendilerini hasta eden her eyi, hibir zarar grmeden yapabileceklerine inanmaktan holanrlar; kendilerini gl bir varln ellerine teslim etmeleri yeterlidir, hibir zahmete katlanmadan, onun tek bir szyle veya verecei tek bir hapla ayaa kalkabileceklerdir. Odette, piyanonun yaknndaki goblen kanepeye oturmutu. "Biliyorsunuz, benim yerim bellidir," dedi Mme Verdurin'e. Mme Verdurin, Swann'n bir iskemlede oturduunu grp yerinden kaldrd: "Oras rahat deil, Odette in yanna gesenize; M. Swann'a bir yer aarsnz, deil mi Odette?" Swann, oturmadan nce, "Ne gzel bir Beauvais," dedi nezaketen. "Kanapemi takdir etmenize sevindim," diye cevap verdi Mme Verdurin. "Size bir ey syleyeyim mi, bu kadar gzelini katiyen bulamazsnz. Bunun gibisini asla yapmadlar. Kk koltuklar da birer harikadr. Birazdan bakarsnz onlara da. Bronzlarn her biri, koltukta anlatlan hikyede bir eyi simgeliyor; gelin inceleyin, ok eleneceinizden pheniz olmasn. u kenarlardaki kk frizlere baksanza; Ay ile zmler hikye-

sinde u krmz fon zerindeki asma dal mesela. Resim mi sahiden? Ne dersiniz, adamlar resim yapmay biliyorlarm, deil mi! u zmler insann itahn amyor mu? Kocam onun kadar meyve yemiyorum diye meyve sevmediimi sylyor. Katiyen yle deil, ben hepinizden oburum, ama ben onlarn tadn gzlerimle kardm iin yememe gerek kalmyor. Hepiniz niye glyorsunuz canm? Doktora sorun, bu zmlerin benim iimi temizlediini o da syleyecektir size. Dier insanlar Fontainebleau tedavisine bavuruyor, benim kendi Beauvais tedavim var. Monsieur Swann, arkalklardaki bronzlara dokunmadan gitmenize izin veremem. Eski bronzun kayganln hissediyor musunuz? Yok, yle deil, avcunuzla, iyice okayn." "Eyvah! Mme Verdurin bronzlar mncklamaya balarsa bu gece mzik dinleyemeyiz," dedi ressam. "Susun, yaramazlk yapmayn. Aslnda," dedi Mme Verdurin, Swann'a dnerek, "biz kadnlara bunun kadar ehvetli olmayan eyler de yasaktr. Ama bununla kyaslanabilecek bir ten olamaz ki! M. Verdurin beni kskanma erefini bana bahettii zamanlar - canm, bari nezaketen, hi kskanmadn syleme..." "Ben tek kelime sylemedim ki. Doktor, siz ahitsiniz: Ben bir ey dedim mi?" Swann terbiye icab bronzlar okuyor, ksa kesmeye cesa ret edemiyordu. "Hadi bakalm, onlar sonra okarsnz; imdi okanma sras sizde, kulaklarnzda; kulaklarnzn okanmasndan holanrsnz herhalde; ite bu delikanl, o grevi stlenecek."

Piyanist parasn aldktan sonra, Swann ona, hazr bulu nan dier kiilere gsterdiinden de daha byk bir nezaket gsterdi. Sebebi de uydu: Bir yl nce, bir gece davetinde, bir eserin piyano ve kemanla seslendiriliini dinlemiti. Balangta, enstrmanlardan kan seslerin maddi niteliinden tat almt sadece. Kemann ince, dayankl ve youn dorultu izgisinin altnda, anszn piyanodan, bir ezginin, alkantl bir sv ktlesi halinde, mehtabn byledii, bemolletirdii denizdeki eflatun rpnt gibi ok biimli, blnmez, arpan bir dzlem olarak ykselmeye altn iitmek, bal bana bir zevk olmutu Swann iin. Sonra, bir an gelmi, houna giden eyi adlandramad, snrlarn tam olarak izemedii halde, birdenbire bylenmi, geip giderken, tpk gecenin rutubetli havasnda dalgalanan baz gl kokularnn burun deliklerimizi geniletmesi gibi ruhunu genileterek aan cmlecii veya armoniyi -kendi de emin olamyordu- yakalamaya almt. Belki besteyi tanmad iin bylesine bulank bir izlenimi yaayabilmiti; oysa bunlar, belki de baka hibir trden izlenime indirgenemeyecek, salt mzie ait, snrl ve tamamen zgn olan yegne izlenimlerdir. Bu trden bir izlenim, bir an iin, maddesizdir bir bakma. phesiz o srada duyduumuz notalar, yksekliklerine ve srelerine bal olarak, gzlerimizin nnde eitli boyutlarda yzeyler kaplamaktan, dolambalar izmekten, bize genilik, incelik, denge ve deikenlik hisleri yaatmaktan geri kalmazlar. Ama daha bu hisler iimizde tam biimlenemeden, notalar kaybolup gider ve onlarn ardndan gelen, hatta onlarla ezamanl baka notalarn uyandrd hisler, ncekileri bastrr. Ve bu izlenim, akkanlyla, giderek solan tonlaryla, arada bir belli belirsiz su yzne kan, ama hemen

ardndan yine gmlp kaybolan motifleri sarmalamaya devam eder; sadece uyandrdklar haz araclyla tannabilen bu motifleri betimlemek, hatrlamak, adlandrmak ve ifade etmek, bir tek ey sayesinde mmkndr, o da, dalgalarn ortasnda salam temeller atmaya alan bir ii gibi bizim iin bu kaak cmleciklerin kopyalarn karan ve bunlar izleyen cmleciklerle kyaslayp onlardan ayrt etmemize imkn tanyan hafzamzdr. te bu ekilde, daha Swannn yaad o tatl his geer gemez, hafzas derhal zet halinde, geici bir kopya karm, Swann da para devam ederken bu kopyaya gz atmt; dolaysyla, ayn izlenim anszn tekrar su yzne ktnda, elle tutulabilir hale gelmiti. Swann bu izlenimin alann, simetrik gruplamalarn, yazya geiriliini, ifade gcn zihninde canlandrabiliyordu; karsnda, artk saf mzik olmayan, desen, mimarlk ve dnceden oluan, mzii hatrlamaya imkn tanyan bir ey vard. Bu sefer, birka saniye boyunca ses dalgalarnn zerinde ykselen bir cmlecii aka seebilmiti. Ve ayn anda, cmlecik ona, daha nce hayalinden bile gememi, ok zel zevkler vaat etmiti; bu zevkleri kendisine baka hibir eyin tattramayacan hissediyordu, cmlecie ilikin duygusu, mehul bir akt adeta. Cmlecik, Swann ar bir tempoyla bir o yana, bir bu ya na srklyor, soylu, anlalmaz ve belirgin bir mutlulua do ru ynlendiriyordu. Sonra birden, gelmi olduu, Swannn onu izlemeye hazrland noktada bir an durup serte yn deitiriyor ve Swann daha hzl, narin, hznl, kesintisiz ve yumuak bir hareketle, bilinmez ufuklara srklyordu beraberinde. Sonra kayboldu gitti. Swann onu nc kez grmeyi tutkuyla istiyordu. Sahiden de bir daha grnd, ama daha ak konumad Swann la, hatta eskisi kadar youn bir haz da

uyandrmad iinde. Yine de Swann evine dndnde, ona ihtiya duydu; yoldan geerken bir an grd bir kadna, adn bile bilmeden k oluveren, onu bir daha grp gremeyeceini bilemeyen, ama hayatna, kendi duyarllnn deerini artran yeni bir gzelliin suretinin girdiini hisseden bir adam gibiydi. Hatta bir mzik cmleciine duyduu bu ak, bir ara Swann iin bir genleme ihtimali douracak gibi oldu. Hayatn idealindeki bir hedefe adamaktan vazgeeli, gnlk tatmin lerin peinde komakla snrlayal o kadar uzun zaman olmu tu ki, aka itiraf etmese de, bu durumun lnceye kadar deimeyeceini dnyordu; stelik, zihnine artk yce fikirler bulamadndan, tam olarak inkr edememekle birlikte, bu tr fikirlerin gerekliine de inanmaz olmutu. Dolaysyla, meselelerin zn bir kenara brakmasna imkn tanyan nemsiz dncelere snmay alkanlk haline getirmiti. Tpk yksek sosyete hayatndan vazgemesinin daha iyi olup olmayacan sorgulamad, aksine, bir davet aldnda, icabet etmesi gerektiini ve daha sonra ziyarete gitmezse kartvizit brakmas gerektiini kesin olarak bildii gibi, konumasnda da, herhangi bir ey hakknda kiisel grn itenlikle ifade etmekten daima kanr, o konuda, bir bakma kendi balarna birer deeri olan ve yeteneklerini, zeksn sergilemekten kendisini kurtaran somut ayrntlara ilikin bilgi vermeye alrd. Bir yemein tarifi, bir ressamn doum ya da lm tarihi, eserlerinin adlan gibi konularda son derece kesin ve ayrntl bilgi verirdi. Her eye ramen, ara sra bir esere veya hayata baka ilikin bir yargsn belirtme lksn kendime tanr, ama o zaman da, sanki kendi szlerine tam olarak katlmyormu gibi, alayl bir tonda konuurdu. Nasl ki baz marazi kiiler, yeni bir lkeye

gittiklerinde, farkl bir perhiz izlediklerinde, bazen de, kendiliinden, esrarengiz bir organik gelimeyle, anszn hastalklarnda hatr saylr bir azalma grp, ileri bir yata, hayatlarnda beklenmedik, kkl bir deiiklik yapma ihtimalini dnme ye balarlarsa, Swann da, benliinde, dinlemi olduu cmleciin hatrasnda ve o cmlecie rastlama umuduyla aldrd birtakm sonatlarda, ne zamandr inanmad o grnmez gereklerden birinin varln hissediyor, sanki mzik, iinde bulunduu manevi boluk zerinde belirleyici bir etki yapmasna, hayatn yeniden bu gereklere adamak iin bir arzu, neredeyse bir g buluyordu kendinde. Ama dinledii eserin bestecisinin kim olduunu renemeyince, eseri de edinememi ve. sonunda unutmutu. Geri hafta iinde, o gece kendisiyle birlikte davete katlm birka kiiyle grm; onlara sormutu; ama bunlarn ou, davete konserden sonra gelmiler, ya da daha nce ayrlmlard; bununla birlikte, konser srasnda orada olanlar da vard, fakat onlarn da bir blm sohbet etmek zere bir baka salona gemiti, kalp dinleyenler ise, onlardan fazla bir ey duymamt. Ev sahiplerine gelince, yeni bir eser olduunu biliyorlard sadece, konser iin tuttuklar sanatlar bu eseri seslendirmek istemilerdi; sanatlar o srada turnede olduklar iin de, Swann daha fazla bir ey renememiti. M zisyen dostlar vard geri, ama cmleciin kendisine yaatt o zel, kelimelerle ifade edilmesi mmkn olmayan hazz hatrlad, izdii ekilleri gznde canlandrd halde, cmlecii tekrarlayamyordu bu dostlarna. Sonra da artk onu dn mez oldu. te Mme Verdurin'in evinde, gen piyanist almaya baladktan bir iki dakika sonra, anszn, iki l uzatlan tiz bir notann

ardndan, Swann, o sevdii, hafif, gzel kokulu cmleciin, adeta kuluka dneminin gizemini saklamak iin gerilmi, uzatlm bu sesten perdenin altndan szarcasna, gizlice, kesik kesik, hrtl bir ekilde yaklatn fark etti, onu tand. O kadar kendine hast, ylesine ahsi, yeri doldurulamaz bir bys vard ki, Swann adeta sokakta grp hayran olduu ve bir daha grmekten umudunu kestii birine, bildik bir salonda rastlam gibi oldu. Sonunda cmlecik, rayihasnn dallar, kvrmlar arasndan, zenli, bir eyleri haber verircesine uzaklat ve Swannn ehresinde, glmseyiinin yansmalarn brakt. Ama Swann bu sefer mehul dilberinin adn sorabilirdi (Vinteuil'n Piyano ve Keman in Sonat'nn andante blm olduunu sylediler), artk onu ele geirmiti, can her istediinde evinde onunla birlikte olabilir, onun dilini ve srrn renmeye alabilirdi. Bu nedenle, piyanist paray bitirdiinde, Swann yanma gidip kendisine ne kadar minnettar olduunu syledi; Swannn bu hararetli teekkr Mme Verdurin'in ok houna gitti. "Byleyici bir ocuk, deil mi?" dedi Swann'a. "Sonatn ruhunu anlam kk serseri. Piyanoyla byle bir noktaya ulalabileceini dnemezdiniz, deil mi? Piyano haricinde her ey sanki! Her defasnda aldanyorum, orkestra alyor zannediyorum. Hatta orkestradan da gzel, daha eksiksiz." Gen piyanist ne doru eildi ve glmseyerek, espri yapyormu gibi kelimeleri vurgulayarak, "Bana kar ok hog rlsnz," dedi. Mme Verdurin, kocasna, "Hadi, ocua portakal erbeti ver, bir ey imeyi hak etti," derken, Swann da Odette'e, o cmlecie

nasl k olduunu anlatyordu. Mme Verdurin, biraz teden, "Odette, gzel szler iitiyorsunuz gibime geliyor," dediinde, Odette, "Evet, ok gzel szler," diye cevap verince, Swann onun sadeliine hayran oldu. Bu arada Vinteuil'e ve eserlerine ilikin bilgi edinmeye alyor, bu sonat hayatnn hangi dneminde bestelediini renmek istiyor, zellikle de, o cmleciin besteci iin nasl bir anlam tadn merak ediyordu. Ama Vinteuil'e hayranlklaryla bbrlenen btn bu insanlar (Swann sonatn gerekten gzel olduunu sylediinde, Mme Verdurin, "Hem de ok gzel! Ama insan Vinteuil'n sonatm bilmediini itiraf etmez, bilmemeye hakk yoktur/' diye haykrm, ressam da, "Kesinlikle ok byk bir eser, deil mi? Yani 'sevilen', 'herkese hitap eden' bir ey deil, ama sanatlar iin yldrm etkisi yapan bir ey," diye eklemiti), Swannn merak ettii sorular hi akllarndan geirmemi olmallard ki, hibirine cevap veremediler. Hatta Swann en sevdii cmlecie ilikin birka zel yorum yaptnda, Mme Verdurin, "Ne kadar ilgin, hi dikkatimi ekmemiti; dorusunu sylemek gerekirse, ben kz altnda buza aramaktan, gereksiz ayrntlarda kaybolmaktan pek holanmam; biz kl krk yarmakla vakit kaybetmeyiz, salonumuzun tarz deildir," diye cevap verdi; Doktor Cottard, bu de yimler selinin ortasnda at oynatan Patronieyi akn bir hayranlkla, bir renme gayretiyle seyretmekteydi. M. ve Mme Cottard, "M. Biche"in resimleri kadar anlalmaz bulduklarn, evlerine dndklerinde birbirlerine itiraf ettikleri bir besteyle ilgili gr belirtmekten ya da sahte bir hayranlk sergilemekten, halktan insanlarda da rastlanan bir saduyuyla, zenle ka-

nrlard. Halk, doann bysne, zarafetine, ekillerine ili kin yegne bilgisini, ar ar sindirilmi bir sanatn basmakalp rneklerinden rendii iin ve zgn bir sanat da, bu kalplar reddetmekle ie balad iin, bu bakmdan halk tam olarak temsil eden M. ve Mme Cottard, kendilerinin mzikte armoni, resimde gzellik dedikleri eyi ne Vinteuil'n sonatnda bulabiliyorlard, ne de ressamn portrelerinde. Sanki piyanist sonat alarken, kendilerinin alk olduu biimlerde birbirine balanmayan birtakm notalara geliigzel basyormu, ressam da tuvallerine geliigzel renkler serpitiriyormu gibi bir izlenim ediniyorlard. Ressamn tablolarnda bir ekil seebildiklerinde ise, o ekli, hantallam, bayalam (yani sokaktaki insanlara baklarn bile belirleyen resim ekolnn zarafetinden yoksun) ve gerekten uzak buluyorlard; M. Biche, bir omzun yapsn, kadnlarn salarnn eflatun olmadn bilmiyormu gibiydi. Yine de, mritlerin dald bir srada, doktor, bunun uygun bir frsat olduunu dnd ve Mme Verdurin, Vinteuil'n sonatna ilikin son bir iki sz sylerken, yzmeyi yeni renen, suya atlamak iin etrafta fazla kimsenin olmad bir n seen acemi yzc gibi, ani bir kararllkla haykrd: "Demek ki, di primo cartello13 denen cinsten bir mzisyen!" Swann, Vinteuil'n sonatyla ilgili bir tek ey renebildi: Eser, ksa bir sre nceki ilk seslendiriliinde, ok ileri bir akmn izleyicilerini mthi etkilemiti, ama kitleler tarafndan hi bilinmiyordu.

13

stn yetenekli sanatlar iin kullanlan talyanca terim

"Soyad Vinteuil olan bir tandm var," dedi Swann, byk teyzelerimin piyano hocasn hatrlayarak. "O mu acaba?" diye haykrd Mme Verdurin. "Hayr, olamaz!" dedi Swann glerek. "Kendisini iki dakika grseniz, bu soruyu sormazdnz." "Yani soruyu sormak, zmek mi demektir?" dedi doktor. Swann, "Ama akrabas olabilir," diye szne devam etti. "ok ackl bir ey olurdu, ama bir dhi, sersem bir ihtiyarn kuzeni olabilir tabii. Eer yleyse, itiraf edeyim ki, sersem ihti yar beni sonatn bestecisiyle tantrsn diye her ikenceye katlanrm; her eyden nce, sersem ihtiyarla grmeye katlanrm, ki bu da korkun bir ikence olsa gerek." Ressam, Vinteuil'n o srada ar hasta olduunu biliyordu; Doktor Potain, bestecinin hayatn kurtarabileceinden emin deildi. "Ne!" diye bard Mme Verdurin. "Tedavi olmaya Potain'e giden kald m?" "Aa, Madame Verdurin!" dedi Cottard, sahte bir tonda. "Bir meslektam, daha dorusu hocam hakknda konutuunuzu unutuyorsunuz." Ressam, Vinteuil'n delirme tehlikesiyle kar karya olduunu iitmiti. Sonatn kimi pasajlarnda bunun fark edildiini ileri sryordu. Swann bu yorumu sama bulmad, ama kafas

kart; konumada bozulmalar delilie iaret eden mantksal balantlarn hibiri saf mzikte bulunmadndan, bir sonatta fark edilen delilik, ona, dii bir kpein, bir atn, gerekten gzlenebilen delilii kadar esrarengiz grnyordu. Mme Verdurin, "Hocalarnzdan hi sz etmeyin bana, siz ondan on kat daha bilgilisiniz," diye cevap verdi Doktor Cottard'a, grlerini aka savunan, kendisiyle ayn fikirde olmayan kiilere kahramanca kafa tutan birinin ses tonuyla. "Siz hi deilse hastalarnz ldrmyorsunuz!" "Ama hanmefendi, Potain Akademi yesidir," diye cevap verdi doktor alayla. "Hasta, ilmin krallarndan birinin elinde can vermeyi tercih edebilir... 'Beni Potain tedavi ediyor,' diyebilmek, ok daha k olur." "Ya! Daha k, yle mi?" dedi Mme Verdurin. "Demek hastalklarda klk sz konusu artk, bilmiyordum... Gldrmeyin beni!" diye haykrd anszn, yzn elleriyle kapatarak. "Ben de aptal gibi, beni makaraya aldnz anlamadan, ciddi ciddi tartyorum." M. Verdurin'e gelince, bu kadarck ey iin glmeyi biraz zahmetli bularak piposundan bir nefes ekmekle yetindi ve kibarlkta artk karsna yetiemediini dnd hznle. Mme Verdurin, Odette kendisine iyi geceler dilerken "Arkadanzdan ok holandk, biliyor musunuz?" dedi. "ok sade, sevimli biri; bize takdim edeceiniz arkadalarnzn hepsi byleyse, ekinmeden getirebilirsiniz kendilerini."

M. Verdurin, Swannn, her eye ramen, piyanistin teyzesini pek beenmediini belirtti. "Adam kendini biraz yabana hissetti tabii," diye cevap verdi Mme Verdurin; "daha ilk geliinde, yllardr kk kabilemizin yesi olan Cottard gibi tarzmza uyum salamasn beklemiyordun herhalde. lk sefer saylmaz, ilk geli, temas kurmak iindir. Odette, yarn Chtelet'de bulumak zere szletik kendisiyle. Siz alp getirsenize onu." "Uramam istemedi." "Ya! Neyse, nasl isterseniz. Son anda kaamak yapmasn da!" Swann Mme Verdurin'i ok artt ve hibir zaman kaa mak yapmad. Onlarla nerede olursa olsun, mutlaka buluuyordu; bazen, henz mevsimi olmad iin nadiren, ehir dndaki restoranlara, sk sk da, Mme Verdurin'in ok sevdii tiyatro gsterilerine gidiyorlard birlikte; Swann'n da Verdurin'lerde olduu bir gn, Mme Verdurin, prmiyer ve gala geceleri iin bir giri kartlar olsa, ok ie yarayacan, Gambetta'run cenazesinde giri kartlar olmadna ok zldklerini syleyince, parlak ahsiyetlerle ilikilerinden asla bahsetmeyen, sadece gizlemeyi kabalk addettii, itibar yksek olmayan kiilerle ilikilerine deinen ve Saint-Germain muhitinde edindii alkanlkla bunlarn arasna, resm sosyeteyle ilikilerini de katan Swann, yle cevap verdi:

"Hi merak etmeyin, ben ilgileneceim, Dariefler'in yeniden sahnelenmesinden nce, kartnz mutlaka elinizde olacak, yarn emniyet mdryle birlikte Cumhurbakanl Saray'nda le yemei yiyeceiz." Doktor Cottard, "Cumhurbakanl Saray'nda m, nasl yani?" diye adeta grledi. "Evet, M. Grevy'nin makamnda," diye cevap verdi Swann, szlerinin yaratt etkiden tr biraz utanarak. Ressam, "Sk sk byle rahatszlanr msnz?" diye takld doktora. Genellikle, bir aklama yaplnca, Cottard, "Ya! Tamam, tamam, anladm," der ve heyecanndan iz kalmazd. Ama bu se fer, Swannnson szleri, onu her zamanki gibi yattracana, kendisinin birlikte yemek yedii, hibir resm grevi veya h reti olmayan bir adamn cumhurbakanyla dp kalkmasna duyduu aknl dorua kard. "Ne, M. Grevy mi? M. Grevy'yi tanyor musunuz?" diye sordu Swann'a; tavrndaki aptallk ve inanmazdk, Cumhurbakanl Saray'nn kapsnda nbet tutan ve adamn biri gelip cumhurbakanyla grmek istediini sylediinde, gazetelerde kullanlan ifadeyle "karsnda ne tynette bir adam olduu nu" anlayarak zavall deliye, makama derhal kabul edileceini bildirip onu nezarethanenin zel revirine gtren bir inzibat erini getiriyordu akla.

Swann, "Biraz tanyorum, ortak dostlarmz var," (ortak dostun Galler Prensi olduunu sylemeye cesaret edemedi) "zaten davetiye gndermek konusunda pek seici davranmaz; ayrca emin olun, bu le yemeklerinin elenceli bir yan yoktur, ok basit davetlerdir, sofrada en fazla sekiz kii bulunur," diye cevap verdi, cumhurbakanyla ilikide olmann, muhatabnn gzn kamatran o aaasn silmeye alarak. Cottard da, Swannn szlerine harfiyen inanarak, M. Grevy'nin makamna davet edilmenin pek makbul bir ey saylmad, olur olmaz herkesin davet edildii grn derhal benimsedi. O andan itibaren, herhangi biri gibi Swann'n da Cumhurbakanl Saray'na girip kmasna armad, hattaskc olduunu davetli sfatyla bizzat itiraf ettii le yemeklerine katld iin, ona biraz acmaya balad. "Ya! Peki, peki, anladm," dedi, iki dakika nce size kukuyla bakan, ama aklamalarnz dinledikten sonra vizenizi verip bavullarnz amadan gemenize izin veren bir gmrk memuru edasyla. "Bu le yemekleri gerekten de pek elenceli olmasa gerek, davete icabet etmeniz byk nezaket," dedi Mme Verdurin. Onun gznde cumhurbakan, zellikle korkulmas gereken skc bir tipti, nk sahip olduu batan karma ve bask aralarn mritlere uygulad takdirde, devamszlk gstermelerine yol aabilirdi. "Duyduuma gre cumhurbakan duvar gibi sarm ve elleriyle yemek yermi." "O zaman sahiden de pek elenmiyorsunuzdur bu yemeklerde," dedi doktor, merhametli bir tonda; sonra da, sekiz saysn

hatrlayarak, heyecanla, amasz bir meraktan ok bir dilbilimci evkiyle sordu: "Teklifsiz arkada toplantlar m bu le yemekleri?" Yine de, cumhurbakannn doktorun gzndeki itibar, sonunda Swann'n alakgnlllnden de, Mme Verdurin'in kt niyetinden de baskn kt; Cottard her akam yemeinde taze bir heyecanla soruyordu: "Bu akam M. Swann' grebilecek miyiz? Kendisi M. Grevy'nin yakn dostu. Tam bir centilmen diyebilir miyiz onun iin?" Hatta Swann'a di hekimlii sergisi iin bir davetiye verecek kadar ileri gitti. "Yannzda baka birilerini de getirebilirsiniz, ama kpeklerin girmesi yasak. Yanl anlamayn, baz arkadalarmn haberi yoktu, kpekler gibi piman oldular, onun iin nceden sylyorum size." M. Verdurin ise, Swann'n hi szn etmedii nfuzlu dostlar bulunduunu kefetmenin, kars zerinde olumsuz bir etki yaptn gzlemledi. Darda bir program ayarlanmamsa, Swann kk yuvaya Verdurin'lerin evinde katlyordu, ama sadece akamlar onlarla buluuyor ve Odette in srarlarna ramen, yemek davetlerini hemen hemen hibir zaman kabul etmiyordu. "Siz tercih ederseniz, ikimiz ba baa da yiyebiliriz akam yemeini," diyordu Odette. "Mme Verdurin ne olacak peki?"

"Elbisemin hazrlanmas uzun srd derim, araba gecikti derim olur biter. Bir aresi bulunur elbet." "ok tatlsnz." Ne var ki Swann baka baz zevkleri bulunduunu ve bu zevkleri (Odette'le sadece akam yemeinden sonra buluma ya raz olarak), onunla birliktelie tercih ettiini gsterirse, Odette in kendisine olan ilgisinin daha uzun sreceini dnyordu. te yandan, o sralar sevdaland, bir gl gibi krpe ve dolgun, gen ii kzn gzelliini Odette'inkine kat kat tercih ettiinden, daha sonra Odette'i naslsa greceini bilerek, akamn erken saatlerini bu kzla geirmekten, holanyordu. te bu nedenle de, Odette in Verdurin'lere gitmeden nce kendi evine uramasna, hibir seferinde raz olmuyordu. Gen ii kz, Swannn evine yakn, arabacs Rmi'nin de bildii bir sokan kesinde onu bekler, sonra arabaya, Swannn yanna binip, Verdurin'lerin evine varncaya kadar kollarnn arasnda kalrd. Swann ieri girdiinde, Mme Verdurin Swannn sabah gndermi olduu glleri iaret ederek, "Azar hak ettiniz," deyip onu Odette in yannda ayrlm olan yerine oturtur, piyanist de ikisi iin, aklarnn ulusal mar haline gelmi olan Vinteuil'n cmleciini alard. nce, birka l boyunca uzatlan, n plann tamamn kaplayan keman tremololar iitilirdi sadece; sonra, anszn, notalar adeta aralanr ve cmlecik belirirdi; tpk Pieter de Hooch'un tablolarnda, ta uzakta, farkl renkte, aralk bir kapnn, kadifemsi bir k huzmesinin iinde dar bir ereve halinde resme derinlik kazandrmas gibi, cmlecik de bir baka dnyaya aitti; dans ederek, ikinci dereceden bir oyuncuymuasna sahne ye bir girip bir karak kendini gsterir, krlar hatrlatrd. Yaln ve

lmsz kvrmlar izerek, ayn esiz tebessmle saa sola zarafetinin ltuflarn datarak geerdi; ama Swann artk bu tebessmde bir d krkl grr gibi oluyordu. Sanki cmlecik, yolunu gsterdii mutluluun geici ve bo olduunu biliyordu. O uar zarafetinde, acnn ardndan gelen ilgisizlik gibi, geip gitmi bir ey vard. Ama Swann buna aldrmyordu; o, bu cmlecii kendi bana deerlendirmekten ok -onu bestelerken kendisinin de, Odette in de varlndan habersiz olan mzisyen iin, yzyllar boyunca onu iitecek herkes iin neler ifade edebileceini dnmekten ok-, onu, aknn bir teminat, Verdurin'lere, gen piyaniste bile Odette'le kendisini ayn anda dndren, ikisini birletiren bir yadigr olarak gryordu; o kadar ki, srf Odette in kaprisi yznden, o istemiyor diye, bir sanatya sonatn tamamn aldrma tasarsndan da vazgemiti; sonatn sadece bu pasajn biliyordu hl. "Geri kalann ne yapacaksnz?" demiti Odette. "Bizim paramz, bu." Hatta Swann, cmleciin o kadar yaknlarndan, ama ayn zamanda sonsuzluktan getii esnada, kendilerine hitap etmekle birlikte onlar tanmadn dnp zld iin, cmleciin bir anlam olmasna, Odette'le Swann'a yabanc, kendinden ve sabit bir gzellii olmasna neredeyse hayflanyordu; tpk, sevdiimiz kiinin hediye ettii mcevherlerin parlaklna, hatta yazd mektuptaki kelimelere de, salt geici bir ilikinin ve belirli bir kiinin znden olumuyorlar diye kzdmz gibi. Swann, birok gece, Verdurin'lere gitmeden nce gen ii kzla o kadar ok oyalanyordu ki, piyanist cmlecii aldktan sonra, neredeyse Odette in dnme vakti olduunu fark ediyordu. Odette'i, Zafer Tak'nn arkasnda, La Prouse Soka'ndaki kk evinin kapsna kadar geiriyordu. Belki de bu yzden, Odette ten

btn ltuflar bir anda istemi olmamak iin, ken disinin pek o kadar nemsemedii bir zevkten, Odette'i daha erken bir saatte grme, Verdurin'lere onunla birlikte gitme zevkinden feragat ediyor, daha ok nemsedii bu hakk, birlikte dnme hakkn kullanmay tercih ediyordu; nk bu sayede, kendisi Odette ten ayrldktan sonra, Odette'i kimsenin grmedii, ikisinin arasna kimsenin girmedii ve onu hl Swann la birlikte olmaktan alkoymad duygusunu yayordu. Bylece eve Swannn arabasyla dnmek, Odette iin alkanlk haline gelmiti; bir gece, tam Odette arabadan indii, Swann da ertesi gn grmek zere onunla vedalat anda, Odette evin nndeki kk baheden, abucak son kasmpatlarndan birini koparm, araba hareket etmeden Swann'a vermiti. Swann, dn yolu boyunca kasmpatn dudaklarna bastrm, birka gn sonra solduunda da, zenle yaz masasna kaldrmt onu. Ama Swann, hibir seferinde Odette in evine girmezdi. Sadece iki kere, leden sonra, Odette iin ok nemli olan "ay ime" ilemine katlmak zere gitmiti evine. O kk (nere deyse tamam, birbirine bitiik ufak evlerden oluan, yer yer, bu semtlerin kt bir hrete sahip olduu zamanlarn tarih kant ve pis bir kalnts olan derme atma, sefil bir dkknla tekdzelii anszn blnen) sokaklarn sszl, bahelerde, aalarda kalm olan karlar, k mevsiminin bakmszl ve doann yaknl, Swannn eve girdiinde ieride bulduu scaa ve ieklere esrarengiz bir hava vermiti. Odette in, arka taraftaki paralel sokaa bakan, ykseke bir zemin kattaki yatak odasnn sandan, dik bir merdivenle, koyu

renge boyanm, Dou ii kumalarn, Trk ii tespihlerin ve bir ibriimin ucunda, (misafirleri Bat medeniyetinin son icatlar olan konforlardan mahrum etmemek iin gazla yanan) iri bir Japon fenerinin asl olduu duvarlarn arasndan geerek, salona ve oturma odasna klrd. Salonla oturma odasnn nndeki dar holn bir duvar, bahe itlerine benzer yaldzl bir kafesle kaplyd; bu kafesin bir ucundan tekine uzanan dikdrtgen ieklikte, tpk bir seradaki gibi, o dnemde hl ender bulunan, ama bahvanlarn daha sonralar retmeyi baardklar trlerle kyaslanamayacak iri kasmpatlar ekiliydi. Swann, bir yldr kasmpatlarnda younlaan modaya sinirleniyordu, ama kuruni gnlerde parlayan bu ksa mrl yldzlarn, ho kokulu nlaryla lo oday pembe, turuncu ve beyaz izgilere boyamas houna gitmiti. Odette onu, boynunu ve kollarn akta brakan, pembe ipekli bir sabahlkla karlamt. Salonun eitli girintilerini in vazolarnn iine ekili dev palmiyelerle veya zerine fotoraflar, kurdeleler, yelpazeler ilitirilmi paravanlarla kapatarak oluturulmu esrarengiz kelerden birinde, yan bana oturtmutu Swann'. "Rahat deilsiniz, durun, ben sizi rahat ettireceim," demi ve bir icadn gsterirmi gibi gururlu bir kahkaha atarak, Swann'n bann arkasna, ayaklarnn altna Japon ipeklisinden minderler yerletirmi, deerini umursamad bir serveti saarcasna, hoyrata yourup sktrmt minderleri. Ama oda hizmetkr, ou in porselenlerinin iine konmu saysz lamba getirip, k le sonrasnn geceyi andran alacakaranlnda -belki sokaktan geen bir sevdaly, aydnlanan camlarn hem ortaya kard, hem de gizledii varln muammas karsnda durdurup hayallere gark edengnbatmndan daha kalc, daha pembe ve daha insani, ikinci bir gnbatm yaratan lambalar, adeta altarlarn zerine

yerletirircesine, birer ikier, eitli mobilyalarn stne yerletirdiinde, Odette gz ucuyla hizmetkr dikkatle izlemi, her lambay olmas gereken yere koyup koymadn denetlemiti. Lambalardan biri bile yanl bir yere konsa, salonun toplu etkisinin mahvolaca, pel kapl, eik bir valenin stnde duran portresinin de iyi klandrmayaca kansndayd. te bu yzden, kaba bir adam olan hizmetkrnn hareketlerini sinirli bir endieyle izliyordu; krlr diye korktuu iin daima kendi elleriyle temizledii iki saksnn fazla yaknndan geti diye, hizmetkr halad ve yanlarna gidip keleri atlam m diye bakt. Odette btn in biblolarnn ve orkidelerin, zellikle de iee benzemedikleri, ipekten, satenden yaplm gibi grndkleri iin ok deer verdii ve kasmpatlaryla birlikte en sevdii iekler olan cattleya'larn14 biimlerini "komik" buluyordu. Swann'a orkidelerden birini gstererek, "u sanki benim mantomun astarndan kesilmi," dedi; bu "k" iee, doann kendisine armaan ettii, varlklar sralamasnda kendisinden ok uzakta bulunan, ama incelikli, salonunda yer almaya birok kadndan daha layk olan bu zarif, beklenmedik kz kardee sayg gsterir gibiydi. Swann'a bir in porselenini ssleyen veya bir paravann zerine ilenmi, azndan alevler fkran ejderleri; bir orkide demetinin talarn; minenin zerinde, yeim tandan bir kurbaann yannda duran, yakut gzl, savatl gmten hecin devesini gsterirken, canavarlarn fesatlndan korkmu gibi yapyor veya tuhaflklarna glyor; gya ieklerin edepsizliinden utanyor; "canm" dedii hecin devesiyle kurbaay kucaklayp pmek iin adeta dayanlmaz bir arzu duyuyordu. Bu yapmack davranlar, baz inanlarnda
14

Parlak renkli, gsterili iekleri olan bir orkide cinsi.

sergiledii, bilhassa, Nice'te yaad srada kendisini lmcl bir hastalktan kurtaran ve snrsz bir g atfettii altndan bir madalyonunu daima boynunda tad Laghet Meryemi'ne inancndaki samimiyetle elimekteydi. Odette, Swann'a "ayn limonlu mu, stl m" itiini sordu, Swann "stl" diye cevap verince, glerek, "yle bir bulutlandracak kadar," dedi. Swann ay beendiini belirttiinde de, "Grdnz gibi, sizin nelerden holandnz biliyorum," diye cevap verdi. Gerekten de bu ay, Odette in nazarndaki kadar deerli grnmt Swann'a; ak, aslnda tek balarna, aksz var olamayacak, akla birlikte sona eren hazlarda bir kant, bir sreklilik garantisi bulmaya o kadar ihtiya gsterir ki, Swann saat yedide Odette ten ayrlp evine giyinmeye giderken, kupa arabasnda yol boyunca, bu le sonrasnn kendisine yaatt mutlulukla dolup taarak, "Bulunmas bu kadar zor olan bir eyi, gzel bir ay evinde daima bulabileceim byle sevimli bir kzla birliktelik ho olurdu dorusu," diye tekrarlayp durmutu kendi kendine. Bir saat sonra Odette ten ksa bir mektup ald; yapmack bir ngiliz sertliiyle disiplin altna alnm, Swannnki kadar nyargl olmayan gzlere, dank bir zihnin, eitim yetersizliinin, samimiyetsizliin ve iradesizliin iareti gibi gelebilecek, biimsiz, iri harfli yazy derhal tand. Sigara tabakasn Odette in evinde unutmutu. "Kalbinizi de burada unutsaydnz keke, onu iade etmezdim size," diyordu Odette. Swannn Odette'e yapt ikinci ziyaret, belki de daha nemli olmutu. O gn Odette in evine giderken, onu her grnden nce yapt gibi, peinen kafasnda canlandrmaktayd; Swann, Odette in yzn gzel bulabilmek iin, genellikle kk ve sararm, bazen krmz beneklerle kapl olan yanaklarn,

pembe ve krpe olan tek noktalaryla, elmack kemikleriyle snrlamak zorunda kalna zlyordu, nk bu, ide alin eriilmez ve mutluluun da sradan olduunu kantlyordu. Swann o gn Odette'e, grmeyi ok istedii bir gravr gtrmekteydi. Odette biraz rahatszd, onu eflatun krepdinden bir sabahlkla, ar ilemeli kuma bir manto gibi gsnde ka vuturarak karlad. Swannn yannda ayakta durduu srada, Odette, ak brakt, yanaklarndan aa dklen salaryla, heyecanlanmad zamanlar yorgun ve kasvetli grnen iri gzleriyle, ban eerek bakt gravrn zerine rahata eilebilmek iin dans edercesine bkt bacayla, Sistina apeli fresklerinden birinde yer alan, Yetro'nun kz Tsippora'ya o ka dar benziyordu ki, Swann bu benzerlik karsnda irkildi. Swannn, teden beri zel bir zevki vard, o da, usta ressamlarn eserlerinde, yalnzca bizi evreleyen gerekliin genel niteliklerini deil, aksine, genellemeye en kapal gibi grnen bir eyi, tandk simalarn hatlarn da bulmakt: Mesela, Antonio Rizzo'nun Dk Loredan bstnde, arabacs Rmi'nin kk elmack kemiklerini ve kavisli kalarn, ksacas aikr bir benzerlik grr, Ghirlandaio'nun bir tablosunun renklerinde M. de Palancy'nin burnunu, Tintoretto'nun bir portresinde, Doktor du Boulbon'un yanana taan favorilerini, krk burnunu, ie ileyen baklarn, kanl gzkapaklarn bulurdu. Belki de Swann, hayatn yksek sosyete ilikileriyle, sohbetlerle snrlam olmaktan tr daima vicdan azab duyduu iin, byk sanatlarn, eserlerine zgn bir gereklik ve canllk teminat oluturan, ada bir tat katan bu ehreleri, tpk kendisi gibi seyretmekten haz duymu ve eserlerine konu etmi olmalarn, bu sanatlarn kendisine gsterdikleri bir hogr gibi alglyordu; belki ayrca, yksek sosyete mensuplarnn havailiine kendini o kadar kaptrmt ki,

eski eserlerde, kendi adalarna nceden yaplm bu diriltici imalar bulma ihtiyac duyuyordu. Belki de aksine, sanat mizacn yeterince koruyabilmiti ve bu bireysel zellikleri, aslnn sureti olmayan, daha eski bir portrede, kklerinden koparlm, kurtarlm halde bulduu anda, bu zellikler daha genel bir anlam kazanyor ve kendisine haz veriyordu. Sebebi ne olursa olsun, belki bir sredir yaad duygu bolluu (daha ziyade mzik tutkusundan kaynaklanm olduu halde), resme olan eilimini de artrd iin, Sandro di Mariano'nun (yani ressamn gerek eserinden ok, bayalam, yanl bir yorumunu artran yaygn lakabyla Botticelli'nin) Tsippora'syla Odette arasnda o anda bulduu benzerlik, Swann'a daha da derin bir haz verdi - ve zerinde kalc bir etki brakt. Artk Odette'in ehresini, vasat bulduu yanaklarna gre, gnn birinde onu pmeye cesaret ederse, dudaklarnn bu yanaklarda bulacan tahmin ettii etli yumuakla gre deerlendirmiyordu; sanki Odette'in, tipini anlalr hale getiren, belirginletiren bir portresine bakarm gibi, gzleriyle bu ehrenin kvrmlarn izliyor, ensesindeki ahengi salarn bklmleriyle ve gzkapaklarnn erisiyle bir letiriyor, ince ve gzel izgilerden oluan bir yumak gibi gryordu onu. Odette'i seyrediyordu, yznde ve vcudunda, freskin bir parasn grd ve o gnden sonra, Odette'le beraber olduunda da, ondan ayr onu dndnde de, hep bu fresk parasn bulmaya alt Odette'te; bu Floransa ekol aheserini, muhtemelen yansmasn Odette'te bulduu iin bu kadar seviyordu; bununla birlikte, aralarndaki benzerlik, Odette'e de bir gzellik, bir deer katyordu. Swann, yce Sandro nun byleyici bulaca bir yaratn gerek deerini anlayamam olduu iin

kendine kzd ve Odette'le grmekten ald hazza, kendi estetik kltrnde bir gereke bulduu iin de kendini tebrik etti. Odette, en ince sanatsal zevklerini tatmin ettiine gre, demek ki kafasnda Odette'i mutluluk hayalleriyle birletirmesi, o gne kadar zannettii gibi, ehveni ere boyun emek saylmazd. Odette'in, bu zelliine ramen, onun arzulayaca tipte bir kadn olmadn, nk arzularyla estetik zevkinin daima birbirine zt olduunu unutuyordu. "Floransa ekol aheseri" ifadesi, Swannn ok iine yarad. Odette'in sureti, daha nce nfuz edemedii hayaller lemine bu sfat sayesinde girebildi ve burada asaletle damgaland. Swann bu kadna salt tensel adan baktnda, onun ehresine, vcuduna, gzelliine ilikin pheleri srekli yenilenmi, ak baltalanmt; oysa bu bakn yerine kesin bir estetiin verilerini koyarak akn bu temele oturttuunda, pheleri ortadan kalkt, ak salamlat; stelik, ypranm bir tenden gelse doal ve vasat bulaca pme ve sahip olma, mzede yer alan bir ahesere duyulan ak talandrdnda, doast ve tadna doyulmaz zevkler olarak grnmeye balamt Swann'a. Aylardr Odette'le grmekten baka bir ey yapmadna hayflanma eiliminde olduu zamanlar, vaktinin byk bir blmn, paha biilmez bir aheserin benzersiz bir kopyasna hasretmesinin makul saylabileceini dnp kendini rahatlatyor, esiz gzellikte, bambaka bir malzemeden yaplm bu tek kopyay, kh bir sanatnn alakgnlll, maneviyatl ve tarafszlyla, kh bir koleksiyoncunun gururu, bencillii ve ehvetiyle seyrediyordu.

alma masasnn zerine, adeta Odette'in fotorafn koyar gibi, Yetro'nun kznn bir rprodksiyonunu koydu. O iri gzleri, cildin kusurlu olabileceini dndren narin ehreyi, szgn yanaklardan aa dklen harika bukleleri hayranlkla seyrediyor, eski estetik kavramn canl bir kadn fikrine uyarlyor, bu gzellik kavramn tek tek fiziksel meziyetlere dntryor ve bunlarn hepsini birden, sahip olabilecei bir kadnda bulduu iin gurur duyuyordu. Seyrettiimiz bir sanat aheseriyle iliki kurmamz salayan o belirsiz yaknlk duygusu, Yetro'nun kznn etten kemikten asln grdnden beri, Swann iin bir arzuya dnmt ve Odette'in vcudunun nceleri kendisinde uyandrmad arzunun yerini dolduruyordu. Masasndaki Botticelli'yi uzun sre seyrettiinde, daha da gzel bulduu kendi Botticelli'sini dnyor ve Tsippora'nn fotorafn gsne bastrp Odette'i kucakladn farz ediyordu. Bu arada, yalnz Odette'te deil, zaman zaman kendinde de bkknl nlemeye alyordu; Odette'in, kendisiyle rahat rahat grebilme imknna kavutuundan beri, onunla konuacak fazla bir ey bulamadn hissediyor ve dolaysyla, artk her bulumalarnda Odette'te gzledii o biraz anlamsz, tekdze ve adeta sabit tavr, sonunda kendi romanlara zg umudunu da sndrr diye kayglanyordu; oysa Swann'nk olmasn ve bu akn devam etmesini salam olan yegne ey, gnn birinde Odette'in, kendisine olan tutkusunu itiraf edecei umuduydu. Odette'in, sonunda bkmaktan korktuu, fazlasyla donuk davran biimini biraz yenileyebilmek iin, durup dururken ona uydurma hayal krklklar ve sahte bir fkeyle dolu mektuplar yazyor, mektubu, akam yemeinden nce eline geecek ekilde gnderiyordu. Odette'in korkuya kaplp cevap yazacan biliyor,

Swann kaybetme korkusuyla skan ruhundan, o gne kadar kendisine hi sylemedii szlerin fkracan umuyordu; gerekten de Odette ten ald en sevgi dolu mektuplar bu yolla koparabilmiti kendisinden; mesela Odette, bir len (Murcia'daki sel felaketinin kurbanlar iin dzenlenen Paris-Murcia gnyd) "Maison Dore"den yazp elden gnderdii bir mektubuna u szlerle balamt: "Sevgili dostum, elim yle titriyor ki, kalemi tutmakta glk ekiyorum..." Swann bu mektubu, kuruttuu kasmpatyla ayn ekmecede saklamt. Ya da, Odette kendisine mektup yazmaya vakit bulamamsa, Swann o gece Verdurin'lerin salonuna girdiinde gen kadn hemen yanna gelip, "Sizinle konuacaklarm var," diyecek, Odette'in o gne kadar gizledii duygular Swann hayretle yznde okuyacak, szlerinde iitecekti. Daha Verdurin'lerin evine yaklarken, panjurlar hi kapatlmayan, lambalarn aydnlatt geni pencereleri uzaktan setiinde, o altn yaldzl kta grecei, prltl, byleyici yarat dnp duygulanrd. Bazen misafirlerin incecik, siyah siluetleri, yarsaydam bir abajurun zerine aralkl olarak yerletirilmi kk gravrler gibi, lambalarn nnde belirirdi. Odette'in siluetini arard gzleri. Sonra, eve vardnda, kendisi farkna varmadan gzleri yle bir mutlulukla parldard ki, M. Verdurin, ressama, "Galiba iler kzyor," derdi. Gerekten de, Odette'in varl, Swannn nazarnda bu eve, arland evlerin hibirinde bulunmayan bir ey katyordu; o da, dallanp budaklanarak btn odalara yaylan ve kalbine srekli yeni heyecanlar getiren bir tr duyu sistemi, bir sinir ayd.

Kk "kabile" denen bu sosyal dzenin normal ileyii, Swannn otomatik olarak Odette'le her gn bulumasn salyor, Odette'le grmek konusunda, fazla bir riske girmeden, sahte bir kaytszlk, hatta isteksizlik sergileme imkn veriyordu ona, nk Odette'e gn iinde ne yazm olursa olsun, akam onunla mutlaka gryor ve dnte de evine kadar geiriyordu. Fakat bir keresinde, bu kanlmaz birlikte dn d nmek Swann da tatsz bir his uyandrm, Verdurin'lere gidiini geciktirmek iin, gen ii kz Boulogne Orman'na gtrmt; Verdurin'lere o kadar ge bir saatte vard ki, Odette artk gelmeyeceini dnp gitmiti. Odette'in salonda olmadn grnce Swann yreinde bir skma hissetti; deerini ilk kez lt bir hazz yaamaktan mahrum edilmek onu sarsmt; o gne kadar bu hazz istedii an bulabileceinden hep emin olmutu, bu da, her trl hazzn deerini gzmzde azaltan, hatta deerini fark etmemizi engelleyen bir eydir. M. Verdurin karsna, "Odette'in olmadn grnce surat nasl asld, fark ettin mi?" dedi. "Abay yakm bence!" Bir hastasna urayp karsn almak zere Verdurin'lere dnm olan ve kimden bahsedildiini bilmeyen Doktor Cottard, "Surat m asld?" diye sordu fkeyle. "Nasl olur, kapda yakkllar yakkls Swann la karlamadnz m?" "Hayr. M. Swann geldi mi?"

"Bir dakika urad sadece. Son derece telal, sinirli bir Swann grdk. Eh, Odette gitmiti tabii." "Yani aralarndan su szmyor, ii piirdiler, yle mi?" dedi doktor, bu deyimleri ekine ekine kullanarak. "Yok canm, hibir ey olduu yok, laf aramzda, bence Odette hata ediyor, salan teki gibi davranyor, gibisi fazla, sa lak zaten." "Hadi canm," dedi M. Verdurin, "hibir ey olmadn nereden biliyorsun? Gidip kendi gzmzle grdk m?" "Olsa, Odette bana sylerdi," dedi Mme Verdurin gururla. "Sylyorum size, bana btn maceralarn anlatr! u anda baka kimse de yok, syledim ona, Swann la yatmas lazm. Yapamazm efendim, evet, balangta ona vurulmumu, ama Swann ok ekingen davranyormu, dolaysyla o da ekinmeye balam, ayrca Swann o gzle grmyormu, Swann onun nazarnda ideal insan temsil ediyormu, Swann'a kar hislerini kirletmekten korkuyormu, falan filan. Hlbuki Swann onun iin biilmi kaftan." "Kusura bakma ama seninle ayn fikirde deilim," dedi M. Verdurin, "ben o beyefendiden pek hazzetmiyorum; gsterii olduunu dnyorum." Mme Verdurin bir anda, ta kesilmiesine donup kald; kendilerine "gsteri" yaplabileceini, yani "kendilerinden stn" olunduunu ima eden o dayanlmaz "gsterii" kelimesi ni duymazlktan geldi.

"Her neyse, aralarnda gerekten bir ey yoksa eer, sebebi beyefendinin Odette'i iffetli zannetmesi deildir herhalde," dedi M. Verdurin alayla. "Aslnda belli de olmaz, adam Odette'i zeki buluyor grne baklrsa. Geen akam Vinteuil'n sonat hakknda ona anlattklarn duydun mu bilmem; ben Odette'i yrekten severim, ama ona estetik kuramlar anlatmak iin dpedz sersem olmak gerek!" "Aa, Odette hakknda kt sz sylemeyin," dedi Mme Verdurin, ocuk taklidi yaparak. "ok eker kz." "Canm, eker olmadn syleyen yok ki; kt bir ey sylemedik, iffetin de, zeknn da timsali deildir dedik. Aslnda," dedi M. Verdurin ressama, "iffetli olmasn ister miydiniz gerekten? O zaman belki bu kadar eker olmazd, kim bilir?" Swann sahanlkta, geldiinde kendisini grmemi olan uakla karlat; Odette, uaa -bir saat kadar nce- muhtemelen eve dnmeden nce bir kakao imeye Prvost'ya gideceini sylemi, Swann gelecek olursa, bu mesaj ona iletmesini tembihlemiti. Swann Prvost'ya doru yola kt, ama arabas adm ba baka arabalar ve yayalar yznden durmak zorunda kalyordu; polis memurunun zabt tutmas, bir yayann geiinden daha fazla vakit kaybna sebep olmasa, bu iren engelleri gzn krpmadan iner geerdi. Yolda geen saniyeleri sayyor, her dakikaya, ne olur ne olmaz diye fazladan birka saniye ekliyordu, bu da, Odette'i yakalama ihtimalini, aslnda olduundan daha yksek gsteriyordu. Anszn, tpk uykusundan uyanan ve daha bir saniye nce kafasnda dolanp duran, kendisinden tam olarak ayramad dlerin samaln kavrayan ateli bir hasta gibi, Swann da, Verdurin'lerin evinde, Odette'in gitmi olduunu

duyduu andan beri kafasnda evirip evirdii dncelerin garipliini fark etti; sanki yeni uyanmasna, ancak bilincine vard kalp skmasnn ne kadar deiik bir duygu olduunu anlad. Ne yani? Btn bu tela, Odette'i o gece gremeyecei iin miydi? Oysa daha bir saat nce, Mme Verdurin'in evine gider ken, yegne arzusu buydu! imdi Swann Prvost'ya gtren, ayn araba olduu halde, arabann iindeki kiinin bir saat n ceki kiiden farkl olduunu, artk yalnz olmadn, kendisine yapm, kendisiyle i ie girmi bir baka varln da orada hazr bulunduunu, ondan belki de kurtulamayacan, ona, tpk bir efendi veya bir hastalk gibi ihtiyatla yaklamas gerekeceini kabullenmek zorunda kald. Bununla birlikte, baka bir insann kendisiyle birlemi olduunu hissettii andan beri, hayat kendisine daha ilgin grnmeye balamt. Prvost'da karlamalar ihtimali (bu karlamay bekleyi, ondan nceki dakikalar ylesine yamalyor, boaltyordu ki, zihnini dinlendirebilecek tek bir dnce, tek bir hatra bulamyordu) gerekletii takdirde, bu karlamann da muhtemelen dier bulumalar gibi pek sradan olacan dnmyordu bile. Her akam olduu gibi, Odette'le karlat anda, o deiken ehreye kaamak bir gz atacak, Odette baklarnda bir arzunun uyann grr ve kaytsz olduuna artk inanmaz korkusuyla gzlerini karacak ve sonra da Odette'i dnmeye frsat bulamayacakt, nk kafas, Odette'in yanndan derhal ayrlmamak iin bahaneler aramakla, nemsemiyormu gibi grnp ertesi gn Verdurin'lerde bulumay garantilemekle megul olacak, yani kucaklamaya cesaret edemeden yaklat bu kadnn anlamsz varlnn kendisine yaatt hayal krkln ve ikenceyi imdilik uzatp bir gn daha tekrarlayacakt.

Odette Prvost'da yoktu; bulvarlardaki btn restoranlarda aramak istedi onu. Zaman kazanmak iin, baz restoranlara kendisi bakp bazlarna da arabacs Rmi'yi (Rizzo'nun Dk Loredan') gnderdi; sonra da -kendi bakt restoranlarda Odette'i bulamaynca- nceden kararlatrdklar yere, Rmi'yi beklemeye gitti. Araba bir trl gelmiyor, Swann gelecei n, kh Rmi'nin "Hanmefendi filan yerde," demesiyle, kh "HanmefendiCaf lerin hibirinde yoktu," demesiyle canlandryordu kafasnda. Bylece, gecenin aslnda tek olan sonunu, mnavebeli biimde, ya Odette'le karlap yrek daralmasnn noktalanmasyla ya da o gece Odette'i grmekten mecburen vazgemesiyle, yani onu grmeden evine dnmesiyle ba layan saatler olarak gryordu. Arabac sonunda geldi, ama Swannn karsnda durduu an, Swann, "Hanmefendiyi buldunuz mu?" diye soracana, "Yarn bana hatrlatn da odun siparii vereyim, stokumuz bit mek zere olsa gerek," dedi. Belki, Rmi Odette'i bir caf'de bulmusa ve Odette kendisini orada bekliyorsa, gecenin uur suz sonunun ortadan kalktn, mutlu sonun gerekleme yolunda olduunu, dolaysyla ele geirilmi, artk kamas imknsz, emin bir yerde bulunan bir mutlulua ulamak iin acele etmesine gerek olmadn dnyordu. Ama bu tavrn bir sebebi de ataletti; nasl ki vcutlar esnek olmayan baz insanlar, bir darbeden kanmalar, bir alevi giysilerinden uzaklatrmalar, acilen hareket etmeleri gerektiinde, hz alabilecekleri bir destek bulmak istercesine, bir saniye bulunduklar konumda kalrlarsa, Swann'n da ruhu byle bir esneklikten yoksundu. Arabac szn kesip, "Hanmefendiyi buldum," deseydi, muhtemelen, "Doru ya, aramanz istemitim sizden, hayret, beklemiyordum," diye cevap

verir, hem heyecann arabacdan gizlemek, hem de endieden uzaklaarak kendini mutlulua brakacak zaman bulabilmek iin, odunlardan bahsetmeyi srdrrd. Ne var ki arabac hanmefendiyi hibir yerde bulamadn bildirdi ve emektar bir hizmetkr sfatyla kendi fikrini ekledi: "Zannederim beyefendiye eve dnmek kalyor." Ama Rmi'nin kesin cevab getirdii an Swannn kolaylkla taknabildii sahte kaytszlk, arabacnn onu umudundan ve arayndan vazgeirme abasyla birlikte uup gitti: "Daha neler!" diye haykrd. "Hanmefendiyi bulmamz art, ok nemli bir mevzu. Benimle o mesele hakknda gremezse ok kzar, gcenir." "Hanmefendi nasl gcenebilir, anlamadm," dedi Rmi, "beyefendiyi beklemeden giden, Prvost'da olacan syleyip orada da bulunmayan, kendisi." Zaten her yerde klar snmeye balamt. Bulvarlarda, aalarn altndaki esrarengiz karanlkta tek tk birka kii zor seiliyordu. Ara sra kendisine yaklaan, kulana fsltyla birlikte olmay teklif eden bir kadn glgesi, Swann' irkiltiyordu. Bu karanlk bedenlerin hepsine, adeta cehennemde, llerin hayaletleri arasnda Eurydike'yi arar gibi, kaygyla dokunuyordu. Ara sra bizi yalayp geen bu iddetli heyecan rzgr, akn oluturulma yntemleri, kutsal hastaln yaylma biimleri arasnda en etkili olanlarndan biridir. Bu durumda ok yaydan kar, o srada birlikte olmaktan holandmz kii kimse, k olacamz kii de odur. Bu kiiyi o na kadar bakalarndan fazla,

hatta onlar kadar beenmi olmamz bile gerekmez. nemli olan, o insana dknlmzn, baka herkesi dlamasdr. Bu koul da, -o kiinin eksikliini hissettiimiz anda- onun cazibesinin bize yaatt hazlarn aray, yerini anszn, yine ayn kiiyi hedef alan, kaygl bir ihtiyaca braktnda, yerine getirilmi olur; bu lemin yasalar gerei, bu sama ihtiyacn giderilmesi imknsz, tedavisi de zordur: Bu manta aykr, strapl ihtiya, ona sahip olma ihtiyacdr. Swann, ak kalan son restoranlara gitti arabayla; sknetle dnebildii tek ey, mutluluk varsaymyd; heyecann, bu bulumann kendisi iin ne kadar deerli olduunu saklamaya almyordu artk; Rmi'ye, Odette'i bulurlarsa bir mkfat va at etti, sanki bunu baarma isteine bir de arabacnn istei ek lenirse, Odette'in, evine yatmaya dnm olsa bile, bulvarlardaki bir restoranda bulunmasn salayabilirmi gibi. Maison Dore'ye kadar gitti, Tortoni'ye iki kere girip kt, Caf Anglais'ye de bakp Odette'i orada da bulamaynca, iri admlarla, sersemlemi halde, Italiens Bulvar'nn kesinde kendisini beklemekte olan arabasna doru yryordu ki, kardan gelen birine arpt: Odette ti bu; daha sonra yapt aklamaya gre, Odette, Prvost'da bo yer bulamaynca yemee Maison Dore'ye gitmi, orada bir girintide oturduundan Swann kendisini grememiti; arptklarnda da, arabasna dnmekteydi. Odette Swann greceini aklndan bile geirmedii iin, ilk anda korkuyla irkildi. Swann'a gelince, Paris'i batanbaa katetmesinin sebebi, onu bulabileceini dnmesi deil, aramaktan vazgemeye katlanamamasyd. Yine de, mantnn, o gece iin gereklemesi imknsz diye nitelendirmeye devam ettii

mutluluk, daha da gerek grnd gzne; nk ihtimaller ngrerek kendisi katkda bulunmamt gereklemesine, mutluluk onun dndayd; Swann'n, korktuu yalnzl bir ryaym gibi datveren, mutlu tahayyllerini dnme den dayandrd bu l l gereklii, zihninde oluturmas gerekmiyordu, bu gereklik kendiliinden yaylyor, Swann'a kendiliinden yansyordu. Ayn ekilde, gneli bir havada Akdeniz sahiline varan, geride brakt lkelerin varlndan bile emin olamayan bir yolcu da, denizin ltl, inat maviliinden yaylan nlara baklarn yneltmez, bu nlar kendiliinden onun gzlerini kamatrr. Swann Odette'le birlikte onun arabasna bindi ve Rmi'ye kendilerini izlemesini syledi. Odette'in elinde bir demet cattleya vard; Swann, dantel bartsnn altnda da ayn orkideleri fark etti; onlar kuu tynden bir sorguca tutturup salarna ilitirmiti. Dalga dalga dkml, siyah kadife elbisesi, yanlamasna tutturularak beyaz faydan bir etein alt ksmn iri bir gen halinde aa kar yordu; gs dekoltesinde, ayn beyaz faydan robaya, yine cattleya'lar taklmt. Odette, Swann grmenin sarsntsndan daha yeni kurtulmutu ki, nne kan bir engel yznden, at yana doru bir hamle yapt. Arabann iinde ikisi de savruldu; Odette bir lk att, nefes nefese kalmt. "Yok bir ey, korkmayn," dedi Swann. Odette'i omzundan tutmu, destek olmak iin kendine doru ekmiti; sonra dedi ki: "Sakn konumayn, zaten nefes nefese kaldnz, bana iaretlerle cevap verin. Gsnzdeki iekler sarsntyla yerinden

oynad, dzeltsem rahatsz olur musunuz? Derler diye korkuyorum, ieriye doru biraz itmek istiyorum onlar." Erkeklerin kendisine byle ar nazik davranmasna alk olmayan Odette, glmseyerek cevap verdi: "Yo, katiyen rahatsz olmam." Ama bu cevap karsnda utangal tutan Swann, belki ayn zamanda Odette'i mazeretinin samimiyetine inandrmak iin, hatta buna kendi de inanmaya balayarak haykrd: "Sakn konumayn, yine soluunuz kesilecek, hareketlerle cevap verebilirsiniz pekl, ne demek istediinizi anlarm. Gerekten rahatsz olmuyor musunuz? Bakn, hafif bir... sanyorum iektozu dklm stnze; elimle silmeme izin verir misiniz? ok bastrmyorum, actmyorum, deil mi? Yoksa biraz gdklandnz m? Elbisenin kadifesine dokunup krtrmak istemiyorum da. Ama gerekten iekleri dzeltmek gerekiyordu, yoksa deceklerdi; ite imdi yerletirdim iyice... Ltfen doruyu syleyin, rahatsz olmuyorsunuz, deil mi? Peki, gerekten kokulan yok mu diye baksam? Bu iekleri hi koklamamtm, izin verir misiniz? Doruyu syleyin." Odette, "Deli misiniz, houma gittiini grmyor musunuz?" demek ister gibi glmseyerek omuz silkti. Swann teki elini Odette'in yananda gezdiriyordu; Odette ona sabit baklarla, Floransal ustann eserlerindeki, Swannn kendisini benzettii kadnlarn baygn ve ciddi edasyla bakt; yine o kadnlarn gzleri gibi parlak, iri ve narin olan gzleri gzkapaklarnn kenarna yaklam, iki gzya misali damla -

maya hazrlanyordu adeta. Odette de, hem din tablolardaki, hem de pagan sahnelerdeki btn o kadnlar gibi, boynunu bkmt. Herhalde alkanlk haline getirdii, byle durumla ra uygun dtn bilerek taknmay ihmal etmedii bir tavr iinde, sanki grnmez bir g onu Swann'a doru ekiyormuasna, ehresini yerinde tutabilmek iin btn gcn harcyormu gibiydi. Odette yzn, adeta kendine hkim olamayarak Swann'n dudaklarna brakmadan nce, Swann bu yz iki elinin arasnda, biraz uzanda tuttu birka saniye. Zihnine, koup yetimesi, onca zamandr besledii hayali tanmas ve ok sevdii bir ocuun baarsn izlemeye davet edilen bir akraba gibi, bu hayalin gereklemesini izlemesi iin gerekli zaman vermek istemiti. Swann belki ayn zamanda, Odette'in, henz sahip olmad, hatta pmedii ve son kez grd bu ehresine, temelli ayrlmak zere olduumuz bir manzaraya, adeta onu da alp yanmzda gtrmek istercesine bakmz gibi bakmaktayd. Ama Swann Odette'e kar o kadar ekingendi ki, cattleya'larn dzeltmekle ie balad akam ona sahip olduktan sonra, belki Odette'i incitme korkusuyla, belki geriye dnp bakldnda yalan sylemi gibi grnme kaygsyla, belki de (ilk defasnda Odette'i kzdrmadna gre tekrarlanmasnda saknca bulunmayan) bu talepten daha fazlasn dile getirecek cesareti olmadndan, ileriki gnlerde hep ayn mazereti kulland. Odette gsne cattleya iekleri takmsa, "Ne yazk, cattleya'lar bu akam dzeltmek gerekmiyor; geen akamki gibi yerlerinden oynamamlar; yine de u pek dzgn durmuyor gibi geldi bana. Bunlar da tekiler gibi kokusuz mu acaba, koklayabilir miyim?" diyordu. Odette gsne cattleya takmamsa, "Ah, bu gece cattleya yok, ben imdi neyi dzelteceim?" diye hayflanyordu. yle ki,

bir sre boyunca, ilk gece izledii sra deimedi, okamalarna her seferinde, o ilk geceki gibi, Odette'in boynuna parmaklaryla, dudaklaryla dokunarak balad; ok daha sonralar, cattleya'larn dzeltilmesi deti (veya gstermelik dzeltme merasimi) oktandr yrrlkten kalkmken, "cattleya yapmak", bir istiare olarak -aslnda hibir eye sahip olunmayan- sahip olma eyleminden bahsetmek istediklerinde dnmeden kullandklar, bu unutulmu deti hatrlatan, ondan daha uzun mrl bir ifade olarak, ikisinin ortak lisannda yerini ald. "Ak yapmak" fiilini ifade etmenin bu zel ekli, kendine eanlaml kelimelerle tam olarak ayn eyi belirtmiyordu belki de. Kadnlar konusunda ne kadar grm geirmi ve bkkn olsak da, farkl kadnlara sahip olmay, hep ayn ve nceden bilinen bir ey olarak grse k de, zor ya da bizim zor zannettiimiz- kadnlar, sahip olmay, yepyeni, deiik bir hazza dntrrler, sahip olma eylemini, ilikimizdeki beklenmedik bir olaya dayandrmak zorunda brakrlar bizi; Swann iin de, o ilk gece, cattleya'larn dzeltilmesi byle bir olayd. O gece Swann, heyecandan titreyerek, (ama Odette'in, bu oyuna geldii takdirde, niyetini tahmin edemeyeceini dnerek) ieklerin iri eflatun tayapraklarnn arasndan, bu kadna sahip olma eyleminin kmasn umuyordu; Swann'n imdiden yaad haz, tahminine gre, Odette'in farkna varmad iin itiraz etmedii haz, srf bu nedenle, Swannn gzne, -tpk bu hazz yeryz cennetinin iekleri arasnda tatm olan ilk insana grnm olabilecei gibi- o na kadar var olmayan, kendisinin yaratmaya alt, -ona verdii zel addan da anlald ekilde- tamamen deiik ve yeni bir haz olarak grnmt.

Artk Swann her gece Odette'i evine braktnda, onunla birlikte ieri giriyor, ou zaman da Swann dnerken Odette sabahlkla onu arabaya kadar geiriyor, "Bakalarnn ne dndnden bana ne?" diyerek, arabacnn gz nnde pyordu. Swannn Verdurin'lere gitmeyip (Odette'le baka ekilde de grebildiinden beri artk ara sra gitmedii oluyordu) yksek sosyete toplantlarna katld, giderek seyrekleen gecelerde, Odette, saat ka olursa olsun, eve dnmeden nce kendisine uramasn rica ediyordu. Bahar mevsimiydi, hava prl prl ve buz gibiydi. Swann bu toplantlardan ktnda faytonuna biniyor, bacaklarnn zerine bir battaniye atyor, arkadalarnn birlikte dnme tekliflerini, baka tarafa gideceini syleyerek geri eviriyor, nereye gidileceini bilen arabac da son srat yola koyuluyordu. Arkadalar arp kalyorlard; gerekten de Swann artk eski Swann deildi. Artk kimse kendisinden, bir kadnla tantrlmay rica eden mektuplar almyordu. Artk hibir kadnla ilgilenmiyor, kadnlarla tanlan yerlere gitmekten kanyordu. Restoranlarda, ehir dndaki yerlerde Swannn davranlar, daha birka gn nceki en tipik ve hi deimeyecekmi gibi grnen davranlarnn tam tersiydi. nk tutku, tpk iimizdeki geici ve farkl bir kiilik gibi, dier kiiliin yerini alr ve onun daha nce kendini ifade etmekte kulland deimez iaretleri yrrlkten kaldrverir. Buna karlk, artk deimez olan ey, Swann'n nereye gitmi olursa olsun, sonunda mutlaka Odette'in yanna dnmesiydi. SwannOdette ten ayran mesafe, Swannn kanlmaz biimde katettii yol, adeta hayatnn kar konulmas imknsz, dik iniiydi. Doruyu sylemek gerekirse, sosyete toplantlarndan ou kez ge saatte kt iin, o uzun yolu gitmeyip dorudan evine dnerek Odette'le ertesi gn grmeyi Swann tercih

ederdi; ne var ki, srf Odette'in evine gitmek iin olaand bir saatte zahmete katlanmak, yanndan ayrld arkadalarnn, aralarnda, "Swann'n eli kolu balanm, saat ka olursa olsun onu evine gitmeye mecbur eden bir kadnla birlikte mutlaka," dediklerini tahmin etmek, Swann'a, bir ak maceras yaayan ve uykularn, karlarn zevk dolu bir ryaya feda ettikleri iin isel bir by edinen insanlarn hayatn sryormu hissi ni veriyordu. Ayrca, kendisi fark etmese de, Odette'in onu beklediinden, bakalaryla birlikte baka bir yerde bulunmadndan ve onu mutlaka greceinden emin olmak, Swannn Odette'i Verdurin'lerde bulamad gece yaad, imdi unutulmu olsa da her an yeniden domaya hazr bekleyen, yatmas mutluluk denebilecek kadar tatl bir huzur veren kaygy, yrek daralmasn etkisiz hale getiriyordu. Belki de Odette, bu yrek daralmas sayesinde Swann'n gznde nem kazanmt. nsanlarla genelde o kadar ilgilenmeyiz ki, bize bunca ac ve mutluluk verebilme gcn bir kiiye yklediimizde, o kii baka bir dnyaya aitmi gibi grnr gzmze, bir iirsellikle sarmalanr ve hayatmz, kendisinin az ok yaknmzda bulunaca, heyecan dolu bir ak haline getirir. Odette'in, ileriki yllarda hayatnn neresinde yer alacan Swannn sknetle dnmesi mmkn deildi. Bazen bu gzel, souk gecelerde faytonundan dar bakp ssz sokaklar parlak yla dolduran ay grdnde, tpk ay gibi aydnlk ve hafif pembemsi olan teki silueti dnrd; gnn birinde zihninin karsna kvermiti ve o gnden beri de, kendi grntsn sarmalayan esrarengiz btn dnyaya yanstyordu. Odette'in evine, hizmetkrlar yatmaya gnderildikten sonraki bir saatte vardnda, kk bahenin kapsna gidip zili alacana, dorudan zemin katn bakt sokaa giderdi; bitiik evlerin, hepsi birbirine benzer, ama

karanlk olan pencereleri arasnda tek kl pencere, Odette'in yatak odas penceresi olurdu. Cam tklatr, Odette de cevap verip Swann karlamaya teki tarafa, giri kapsna giderdi. Piyanonun zerinde, Odette'in en sevdii paralardan bazlarnn notalar, alm olarak dururdu: Gllerin Valsi veya Tagliafico'nun (Odette'in, cenazesinde alnmasn vasiyet ettii) Zavall Deli' si; Swann bunlarn yerine Vinteuil sonatnn cmleciini almasn rica ederdi Odette ten; Odette ok kt alard geri, ama ou kez bir eserden bizde kalan en gzel izlenim, akordu bozuk bir piyanodan beceriksiz parmaklarn kard falsolu seslerin yaratt izlenimdir. Vinteuil'n cmlecii Swann'n zihninde hl Odette'e olan akyla btnleiyordu. Bu akn, bakalarnn da grebilecei, kendi dndaki herhangi bir eye tekabl etmediini aka hissediyordu; Odette'in niteliklerinin, onun yannda geirdii saatlere bu kadar deer vermesine bir gereke olamayacann farkndayd. ounlukla, Swann gereki akln mutlak hkimiyeti altndayken, bu hayal haz uruna bunca zihinsel ve sosyal zevki feda etmekten vazgemek isterdi. Ama Vinteuil'n cmlecii, daha onu iittii anda, Swannn iinde kendine bir yer aabiliyor, ruhunun boyutlarn deitiriyordu; Swannn ruhundaki zel bir blme, tpk ak gibi, kendi dndaki herhangi bir eye tekabl etmeyen, bununla birlikte, ak gibi tamamen bireysel olmayan ve kendini Swann'a somut eylerden stn bir gereklik olarak kabul ettiren zel bir zevke ayrlmt. Vinteuil'n cmlecii, Swann da, yeni ve bambaka bir byye duyulan zlemi uyandryor, ama bu zlemi gidermesine yarayacak belirli bir ey sunmuyordu ona. Cmlecik, Swannn ruhundaki baz blmleri, barndrdklar maddi kayglardan, herkes iin geerli insani dncelerden arndrm, bo brakmt; Swann bu boluklara Odette'in adn yazmakta

serbestti. Ayrca Vinteuil'n cmlecii, kendi esrarengiz zn bu akla kaynatrarak Odette'in sevgisindeki kk noksanlklar, hayal krklklarn gideriyordu. Cmlecii dinlerken Swannn yzn gren, nefesini aan bir anesteziyi iine ekmekte olduunu zannederdi. Mziin ona verdii, yaknda gerek bir ihtiya haline gelecek olan haz, gerekten de byle anlarda, eitli kokular tecrbe etmekten, yani bizim iin yaratlmam olan, bize, gzlerimizle gremediimizden ekilsiz, zihnimizle kavrayamadmzdan anlamsz gelen, ancak tek bir duyumuzla ulaabildi imiz bir lemle temas kurmaktan alaca hazza benziyordu. Dnyay sadece iitme duyusuyla alglayan, insanlktan" uzak, kr, mantktan yoksun bir varla, adeta efsanevi bir tek boynuza, hayal rn bir yarata dntn hissetmek, -hassas birer resim merakls olan gzlerinde ve keskin bir davran gzlemcisi olan zihninde, hayatndaki kuruluun silinmez damgasn sonsuza dek tayacak olan- Swann iin, mthi bir rahatlama, esrarengiz bir yenilenmeydi. Buna ramen Vinteuil'n cmleciinde, zihninin ulaamad bir anlam arad iin, ruhunun derinliklerini akim btn desteinden yoksun brakp sesin dehlizinden, karanlk filtresinden geirmek, garip bir sarholuk veriyordu kendisine. Bu cmlecikteki holuun altnda yatan strab, hatta belki gizli alkanty fark etmeye balamt, ama bu yzden, ac ekmesi mmkn deildi. Cmlecik ona akn krlgan olduunu sylese de, ne nemi vard, kendi ak o kadar glyd ki! Notalardan yaylan hznle oynuyordu, bu hznn kendisini yalayp getiini hissediyor, ama mutluluunu derinletiren, yumuatan bir okay gibi alglyordu onu. Cmlecii Odette'e st ste on kere, yirmi kere aldrr, bu arada pmeyi de kesmek istemezdi. Her pck, peinden bir yenisini getirir. Ah, akn ilk zamanlarnda pckler nasl da

kendiliinden kverirler ortaya! Mays ajanda bir tarladaki iekler gibi dip dibe fkrrlar; bir saat iinde karlkl verilen pckleri saymak, bu iekleri saymak kadar zordur. Odette almaya ara verecekmi gibi yapar, "Sen beni kucaklarken nasl alaym? Her eyi ayn anda yapamam ki, ne istediine karar ver, cmlecii mi alaym, seninle koklaaym m?" derdi. Swann bu szlere kznca da, bir kahkaha patlatr, ardndan Swannbir pck yamuruna tutard. Bazen de somurtkan bir ifade taknp Swann'a bakard; o zaman Swann yine karsnda Botticelli'nin Musa'nn Hayat freskinde yer almaya layk bir ehre grr, onu bu freske yerletirir, Odette'in boynuna gerekli kvrm verirdi; Odette'i XV. yzyla ait Sistina apeli nin duvarna temperayla resmettikten sonra, onu imdiki anda, piyanonun banda, plmeye ve sahip olunmaya hazr, somut ve canl bir varlk olarak bulmak, Swannyle sarho ederdi ki, gzleri kayarak, enesi adeta onu yutmak zere ileri doru uzayarak, bu Botticelli bakiresinin stne atlr, yanaklarn imdiklemeye koyulurdu. Odette'in evinden ktnda da, kokusuna ya da yz hatlarna ilikin bir ayrntnn hatrasn beraberinde gtrebilmek iin dnp son bir kez onu ptkten sonra, faytonuyla evine giderken, bu gnlk ziyaretlere izin verdii iin Odette'e minnet duyard; bu grmelerin Odette'e pek byk bir mutluluk vermediini sezinliyordu, ama kendisini kskanlktan koruyan -Odette'i Verdurin'lerde bulamad gece ortaya kan rahatszlktan tekrar mustarip olmasna frsat vermeyen- bu ziyaretlerin, mthi sancl geen o ilk geceki krizin tekrarlanmasna engel olacan ve hayatnn bu zel dnemini, mehtapta Paris'i bir batan bir baa getii dakikalar gibi adeta byl olan bu dnemini tamamlamasna yardm

edeceini dnyordu. Dn yolunda, ayn kendisine gre yer deitirmi ve neredeyse ufka yaklam olduunu fark eder, aknn da birtakm deimez tabiat kanunlarna tabi olduunu sezinler ve girmi olduu bu ksa dnemin uzun srp srmeyeceini, o aziz ehrenin, bir sre sonra zihnine uzaklam, klm grnp grnmeyeceini, etrafa yayd by neredeyse tkenmi gibi gelip gelmeyeceini merak ederdi. nk Swann, k olduundan beri, tpk ilk genliinde, kendini sanat zannettii zamanlarda olduu gibi, eitli eylerde bir by bulmaktayd; ama ayn by deildi bulduu; imdi bulduu by, Odette'in nesnelere verdii byden ibaretti. Havai bir hayatn datp savurduu genlik ilhamlarnn, yeniden iinde filizlendiini hissediyordu, ama bunlarn hepsi, belirli bir insann yansmasn, damgasn tayorlard; nekahet halindeki ruhuyla ba baa, evinde geirmekten imdi ince bir zevk ald uzun saatler boyunca, yava yava kendi benliine kavuuyordu, ama benlii bir bakasna aitti. Odette'in evine sadece akamlar gidiyordu; Odette'in gn iinde vaktini nasl geirdii hakknda da, gemii hakknda da hibir bilgisi yoktu; o kadar ki, bilmediimiz bir eyi hayal et memize imkn vererek bizde onu renme arzusunu uyandran o ilk bilgi krntsna bile sahip deildi. Bu yzden de, Odette'in o esnada ne yaptn veya nasl bir hayat yaam olduunu merak etmiyordu. Sadece ara sra, birka yl nce, henz Odette'i tanmazken duyduu bir eyi dnp glmsyordu: Yanl hatrlamyorsa Odette olmas gereken bir kadndan, kendisine bir metres, bir kapatma olarak sz edilmiti; bu tr kadnlarla pek yaknl olmayan Swann, onlara hl kimi romanclarn hayal

gleri tarafndan uzun sre kendilerine atfedilmi olan mutlak ve znde ahlaksz kiilii yaktryordu. ounlukla bir insan isabetli biimde deerlendirmek iin, toplumdaki hretinin tam tersini benimsemenin yeterli olduunu dnyor, kafasndaki metres kavramn, Odette'in iyi kalpli, saf, idealist kiiliiyle kyaslyordu; yalan sylemek Odette iin neredeyse imknsz bir eydi; Swann bir gn akam yemeini Odette'le ba baa yemek istemi, Verdurin'lere bir not yazp hasta olduunu bildirmesini rica etmiti; ertesi gn, Mme Verdurin Odette'e iyileip iyilemediini sorduunda Odette kzarp bozarm, kekelemi, yalan sylemekten duyduu sknty, strab istemeden ehresine yanstmt; bir gn nceki szde rahatszlna ilikin binbir ayrnt uydururken, yalvaran baklaryla, kederli sesiyle, szlerinin sahtelii iin zr diler gibiydi. Bununla birlikte, ender de olsa baz gnler, Odette leden sonra Swannn evine geliyor, onu tahayyllerinin ya da yakn zamanda tekrar ele ald Vermee'le ilgili aratrmasnn ortasnda yakalyordu. Bir hizmetkr gelip Swann'a, Mme de Crcy'nin kk salonda kendisini beklediini haber verirdi. Swann kk salonun kapsn aar, Odette'in pembe yznde, Swann grr grmez, -aznn kvrmn, gzlerindeki bak, yanaklarnn eklini deitiren- bir tebessm belirirdi. Swann tek bana kaldnda bu tebessm gznn nnde canlanr, Odette'in bir gn nceki glmseyiini, bir baka gn onu karlarken ki glmsemesini, Swann arabada cattleya'larn dzeltirken rahatsz olup olmadn sorduunda yznde beliren, cevap niteliindeki tebessm grrd karsnda; Odette'in geri kalan zamanlardaki

hayati, Swann bu hayat hakknda hibir ey bilmedii iin, ntr ve renksiz fonuyla, Watteau'nun, saman sars kt zerine siyah beyaz ve krmz tebeirle izilmi, her ynde saysz glmsemeyle kapl taslak izimleri gibi grnrd kendisine. Ama bazen, zihni aksini iddia ettii halde Swannn, hayal edemedii iin bombo grd bu hayatn bir kesine, bir arkada k tutard; Swann la Odette'in birbirlerini sevdiklerini tahmin eden ve Odette hakknda ancak sradan eyler sylemeye cesaret edebilecek olan dost, rnein o sabah Odette'i Abbattucci Soka'n trmanrken grdn syler, kenarlar Amerika kokarcas krkyle evrili pelerinini, bandaki "Rembrandt" apkay15, gsndeki bir demet menekeyi tarif ederdi. Bu basit izim, Odette'in hayatnn tamamen kendisine ait olmadn anszn fark etmesine yol atndan, Swann altst ederdi; hi grmedii bu kyafetle Odette'in kendini kime beendirmek istediini merak ederdi; sanki sevgilisinin renksiz -Swann iin grnmez olan, dolaysyla adeta var olmayan- hayatnn tamamnda, kendisine ynelen btn o tebessmlerin haricinde bir tek ey: Rembrandt apkas ve gsnde bir demet menekeyle yry varm gibi, o gn, o saatte nereye gittiini Odette'e sormaya karar verirdi. Gllerin Valsi yerine Vinteuil'n cmleciini almasn istemenin dnda, Swann Odette'e kendi sevdii eserleri aldrmaya, mzikte de, edebiyatta da Odette'in zevksizliini dzeltme ye almyordu. Odette'in pek zeki olmadnn farkndayd kukusuz. Odette Swann'a, byk airleri anlatmasn ne kadar istediini sylerken, bir rpda Borelli Vikontu'nun yazdklarna
15

Kenarlar kvrk, tyl apka.

benzer, ama onlardan da dokunakl, kahramanlk iirleri ve romanslar renivereceini zannediyordu. Vermeer'le ilgili olarak da, bir kadn yznden ac ekip ekmediini, ona bir kadnn m ilham verdiini sormu, Swann bu konuda hibir ey bilinmediini syleyince, sz konusu ressamla ilgilenmekten vazgemiti. Odette u tr yorumlarda bulunurdu sk sk: "Tabii ki iirler doru olsayd, airler btn sylediklerine inansalard, iir dnyann en gzel eyi olurdu. Ama ounlukla airler dnyann en karc insanlar oluyorlar. Konunun yabancs deilim, bir arkadam, bir air bozuntusuna kt. Adam iir lerinde hep aktan, gkyznden, yldzlardan sz ediyordu. Kzcaz fena kazk yedi! Adam yz bin frangn arpt." Bunun zerine Swann ona sanatta gzelliin ne olduunu, iir veya resmin nasl takdir edilmesi gerektiini retmeye kalktnda, Odette bir iki dakika sonra dinlemekten vazgeer, "Yaa... ben yle olduunu bilmiyordum," derdi. Swann Odette'in ne byk bir hayal krklna uradn hissettii iin, yalan sylemeyi tercih eder, bunlarn aslnda nemli olmadn, bo laf olduunu, konuyu derinlemesine anlatmann ok uzun sreceini, iin esasnn baka olduunu sylerdi. Ama Odette heyecanla, "Baka m? Esas ne yleyse? Sylesene," der, Swann buna ramen, syleyeceklerinin Odette'e ne kadar basit, umduundan farkl, cokudan ve dokunakllktan uzak geleceini bilerek ve sanat konusunda hayal krklna urarsa ak konusunda da ayn duyguyu yaamasndan korkarak iin esasn sylemezdi. Odette gerekten de Swannn entelektel dzeyini, tahminlerine gre dk buluyordu. "Hep soukkanlln koru yorsun, seni zemiyorum," diyordu. Swannn paraya kar kaytszl, herkese gsterdii kibarlk ve incelik, Odette'i daha

ok etkiliyordu. Gerekten de hayatta, ounlukla Swann'dan ok daha parlak kiilerin, evresi tarafndan yanl anlalmam bir limin, bir sanatnn, entelektel stnln evresine kabul ettirmi olduunu kantlayan ey, evresindekilerin, onun fikirlerine duyduklar hayranlk deil (nk bu fikirler onlar aar), iyi kalpliliine duyduklar saygdr. Swann'n yksek sosyetedeki konumu da Odette'te bir sayg uyandryordu, ama Swann'n kendisini bu evreye sokmak iin bir aba gstermesini istemiyordu. Belki byle bir giriimin sonusuz kalacan sezinliyor, hattaSwann'n srf Odette ten sz etmesinin bile, istenmeyen baz ifaatlara yol aabileceinden korkuyordu. Sebebi ne olursa olsun, ismini asla sylemeyeceine dair sz almt Swann'dan. Yksek sosyeteye girip kmak istemeyiinin gerekesi, bir zamanlar kavga ettii bir kz arkadann, intikam amacyla onu ktlemi olmasyd. Swann, "Canm, herkes tanyor olamaz o arkadan," diye itiraz ediyordu. "yle deme, insann ad kacana can ksn demiler; insanlar yle fesat ki!" Swann bir yandan bu hikyeye bir anlam verememiti, ama te yandan, "insanlar yle fesat ki", "insann ad kacana can ksn" trnden szlerin genelde doru kabul edildiini de biliyordu; geerli olduklar durumlar vard herhalde. Odette'in durumu da bunlardan biri miydi? Bu soruyu kendi kendine soruyordu ama sorgulamas pek uzun srmyordu, nk babas gibi onun da, zor bir soruyla kar karya kaldnda zihnine bir rehavet kerdi. Sebebi ne olursa olsun, Odette'i bylesine korkutan yksek sosyete muhiti, onda belki byk bir arzu da uyandrmyordu, nk kendi tand evrelerden o kadar uzaktayd ki, onu gznde aka canlandrmas mmkn deildi. Bununla birlikte, baz bakmlardan sadeliini gerekten korumu olan Odette (mesela eskiden terzi olan basit bir kzla arkadaln

srdrr, hemen her gn, kzn oturduu evin dik, karanlk, pis kokulu merdivenini trmanrd), kla, sekinlie de meraklyd, ama klk kavram, yksek sosyete mensuplarnnkinden farklyd. Onlar iin sekinlik, isimleri bir tr repertuvar oluturan dostlarndan veya dostlarnn dostlarndan mteekkil bir muhitte, saylar snrl birka kiiden etrafa yaylan ve -bu kiilerin yakn evresinden uzaklaldka gc azala azalaolduka uzaklara yansyabilen bir eydir. Yksek sosyete mensuplar bu repertuvar ezbere bilirler, bu konularda sahip olduklar derin bilgiden, bir zevk, bir sezgi tretmilerdir; yle ki, mesela Swann gazetede, bir akam yemei davetinde hazr bulunanlarn isimlerini okuduu zaman, yksek sosyete bilgisine bavurmasna gerek kalmadan, tpk kltrl bir insann, sadece bir cmle okuyarak, yazarn edeb niteliini isabetli bir biimde deerlendirebilmesi gibi, sz konusu akam yemeinin sekinlik derecesini derhal syleyebilirdi. Oysa Odette, bu kavramlara sahip olmayan, (yksek sosyete mensuplar bu konuda ne dnrlerse dnsnler, mthi kalabalk bir topluluk oluturan ve toplumun her kesiminde rastlanabilecek), sekinlii bambaka bir ey olarak hayal eden insanlardand; bunlarn hayalindeki sekinlik, ait olduklar evreye gre deiik grnmlere brnr, ama -ister Odette'in hayalini kurduu sekinlik olsun, isterse Mme Cottard'n karsnda eildii sekinlik- hepsinde belirleyici zellik, herkesin dorudan ulaabilecei bir ey olmasdr. Aslnda teki sekinlik, yani yksek sosyete mensuplarnn sekinlii de herkesin ulaabilecei bir eydir, ama belirli bir sre gerektirir. Odette birisi hakknda, "Sadece sekin yerlere gider," derdi.

Swann ne demek istediini sorduu takdirde de, hafif bir kmsemeyle cevap verirdi: "Canm, sekin yerler ite! Bu yata sekin yerlerin ne demek olduunu bilmiyorsan ben ne yapaym? Mesela pazar sabahlan Impratrice Caddesi, saat bete Boulogne Orman'nda gl turu, perembeleri Eden Tiyatrosu, cumalar Hipodrom, balolar..." "Hangi balolar ama?" "Canm, Paris'te dzenlenenler, sekin balolar yani. Mesela Herbinger'i bilirsin, bir sarrafla alyor; nasl bilmezsin, Paris'in en gzde erkeklerinden biri, uzun boylu, sarn, mthi snop bir gen, yakasnda hep bir iek vardr, srt eritli, ak renk paltolar giyer; btn prmiyerlere gtrd, boya kp yal bir kadnla birlikte hani. te bu Herbinger'in geen akamki balosunda Paris'in btn sekin simalar bulunuyordu. Ah, o baloya gitmeyi ne kadar isterdim! Ama kapda davetiye gstermek gerekiyordu, ben de bir davetiye edinememitim. Aslnda gitmediime de memnunum, kalabalkta ezilecek, hibir ey de gremeyecektim. Maksat Herbinger'in balosuna gittim demek. Eh, biliyorsun ben gsterii pek sevmem. Ayrca gittim diyenlerin de yars gitmemitir, rahatlkla syleyebilirim bunu... Ama sen ki o kadar ksndr, o baloya gitmemene ardm." Swann her eye ramen, Odette'in bu sekinlik kavramn deitirmeye almyordu katiyen; kendi sekinlik kavramnn da daha doru olmadn, onunki kadar sama ve nemsiz olduunu dndnden, bu konuda sevgilisini eitmeyi anlamsz buluyordu; o kadar ki, birka ay sonra, Swannn ilikileri, kimlerin evine gittii, Odette'i bir tek adan, bu kiiler araclyla

edinebilecei at yar zel giri kartlar ve prmiyer biletleri asndan ilgilendirir oldu. Swannn byle faydal ilikileri olmasn istiyordu, ama bir yandan da, Villeparisis Markizi'ni sokakta ynl siyah elbise ve backl boneyle grdnden beri, bunlarn pek sekin insanlar olmadklarn dnyordu. "Fakat darling16, yal bir kapcya, tiyatrolardaki yer gstericilere benziyor! Markiz ha! Ben markiz deilim, ama stne para verseler o klkla sokaa kmam!" Swannn Orlans Rhtm'ndaki konakta oturmasn bir trl anlayamyor, kendisine itiraf edecek cesareti bulamamak la birlikte, o semtin Swann'a layk olmadn dnyordu. phesiz, "antika"ya ok merakl olduu iddiasndayd; btn bir gn "kvr zvr" arasnda, "mazisi" olan, "elden dme eyalar" arayarak geirmeye bayldn sylerken, yzne hayranlkla dolu, hassas bir ifade yerleirdi. Sorulan sorular asla cevaplandrmamay ve gnn nasl geirdiine dair "hesap vermemeyi" adeta bir eref meselesi sayd (ve bir aile prensibi gibi daima bu kurala riayet ettii) halde, bir keresinde Swann'a bir kadn arkadandan sz etmi, kendisini evine davet ettiini, evindeki btn eyalarn "dnem mobilyas" olduunu sylemiti. Ama Swann bunun hangi dnem olduunu renemedi. Yine de Odette, biraz dndkten sonra, eyalarn "ortaavari" olduunu syledi. Bu ifade, duvarlarda ahap kaplama olduu anlamna geliyordu. Bir sre sonra, ayn arkadandan tekrar bahsetti ve bir gn nce bir akam yemei davetinde karlatmz, biz daha nce adn hi duymam olduumuz
16

"Sevgilim, hayatm, tatlm" anlamnda ngilizce kelime

halde, ev sahiplerinin davranlarndan ok nl biri olduunu anladmz birinin ismini sylerken, karmzdakinin kimden sz ettiimizi derhal anlayacan umarak benimsediimiz, biraz tereddtl ve bilgi tavrla ekledi: "Yemek odas takm... on sekizinci yzyl!" Aslnda ok irkin buluyordu bu slubu; plakt, sanki evin denmesi yarm kalm gibiydi, kadnlar da ok irkin gsteriyordu, bu moda tutmayacakt. Arkadandan nc kez sz ediinde ise, o yemek odas takmn yapm olan adamn adresini gsterdi Swann'a ve paras olduu zaman, kendisine de bir takm yapmas iin adam artmak istediini syledi; aynsndan yaptrmak istemiyordu elbette, kendi hayallerini ssleyen ve kk evinin boyutlarna maalesef uygun olmayan yemek odas, yksek bfeli, Rnesans mobilyal, Blois atosu'ndaki gibi mineli bir yemek odasyd. O gn, Swann la konuurken, Swannn Orlans Rhtm'ndaki eviyle ilgili fikrini azndan kard; Swann, Odette'in arkadan, yaygn olmamakla birlikte ok ho olabilecek XVI. Louis slubuna deil de, sahte antikaya merak sald iin eletirince, Odette'in burjuvalara has "el lem ne der" korkusu, bir kez daha yosmann sanat merakna stn geldi ve "Senin gibi krk mobilyalarn, ypranm hallarn ortasnda m yaasn yani?" dedi. Odette'in gznde, kvr zvr peinde komaktan ve iirden holanan, aalk hesaplardan nefret eden, eref ve aktan baka ey dnmeyen kiiler, insanln geri kalanndan st bir kaymak tabaka oluturuyordu. Bunlara gerekten merakl olmak gerekmiyordu, merakl olduunu sylemek yeterliydi; birlikte akam yemei yedii bir erkek, eski dkknlarda dolamaktan, ellerini toza bulamaktan holandn, bu ticari asrda kimseden takdir gremeyeceini, nk bu asrn kayglarn tamadn ve

bu yzden de baka bir an adam olduunu itiraf ettiinde, Odette, "Hi tahmin etmiyordum dorusu, ne kadar hassas, sevimli bir insanm!" der, ona youn, ani bir yaknlk duyard. Buna karlk, Swann gibi bu meraklara, zevklere sahip olan, ama szn etmeyen kiiler, Odette'in ilgisini ekmiyordu. Swann'n paraya nem vermediini kabul etmek zorunda kalyordu geri, ama somurtkan bir ifadeyle, "Canm, Swann baka," diye ekliyordu; gerekten de, Odette'in hayal gcne hitap eden ey, manevi deerlerin hayata geirilmesi deil, dildeki karlklaryd. Swann, Odette'in hayallerini ounlukla gerekletiremediini hissettiinden, en azndan kendisiyle birlikte hoa vakit geirmesi iin urayor, Odette'in her konuda sergiledii zevk sizlie, sahip olduu baya fikirlere mdahale etmemeye alyordu; aslnda Odette'in her eyi gibi bu zevksizlii, baya fikirleri de Swannn houna gidiyor, hatta onu bylyordu, nk bu kendine has zellikleri sayesinde, karsndaki kadnn z grnr hale geliyordu. Bu yzden, Odette Topaz Kralie'ye gidecei iin sevindiinde ya da iek festivalini karmaktan, hatta daha sradan bir programa, mesela bir kadnn kln tescillemek iin mutlaka dzenli olarak katlmas gerektiini zannettii "Royale Soka ay Salonu"nda, rekli, kzarm ekmekli ay saatine yetiememekten korkup gzlerine ciddi, endieli ve kararl bir bak yerletiinde, Swann, hepi mizin bir ocuun doall karsnda, konuuverecekmi gibi grnen bir portrenin geree yaknl karsnda yaadmz hayranlkla kendinden geiyor, sevgilisinin ruhunu ehresinde gryor ve dudaklarn bu ehreden taan ruha dedirmekten kendini alamyordu. "Ya! Demek Odette'ik iek festivaline gitmek, kendini gstermek istiyor, pekl, gtrelim, bize boyun emek

der." Swann, gzleri biraz bozulunca, evinde alrken gzlk takmak, sosyete davetlerine giderken de, yzn gzlk kadar irkinletirmeyen bir monokl kullanmak zorunda kalmt. Odette onu monoklla ilk grdnde, sevincini gizleyemedi. "Erkeklerde monokl hakikaten ok k duruyor!" dedi. "Ne kadar yakm! Tam bir centilmen olmusun. Bir tek unvann eksik!" diye ekledi, hafife hayflanarak. Swann, Britanyal bir kadna k olsa, sevgilisini Breton balyla grmekten, hortlaklara inandn iitmekten mutluluk duyaca gibi, Odette'in de byle olmasndan holanyordu. O gne kadar, sanat zevkleri tensel hazlarndan bamsz gelien birok erkek gibi, Swannn da, bu zevklerin birinden duyduu tatminle dierinden duyduu tatmin arasnda hep tuhaf bir uyumsuzluk vard; giderek daha baya kadnlarla yan yana, gitgide daha incelikli eserlerin cazibesine kaplmt; bir hizmeti kz, seyretmek istedii bir Dekadan tiyatro temsilini par maklkl bir locada izlemeye, veya izlenimci bir resim sergisine gtrebiliyordu; zaten kltrl bir yksek sosyete hanmnn, hizmetiden daha fazla bir ey anlamayaca, stelik onun gibi tatllkla susmay da beceremeyecei kansndayd. Oysa Odette'e k olduundan beri, onunla ayn duygular paylamak, onunla ortaklaa, tek bir ruha sahip olmak Swann'a o kadar cazip geliyordu ki, onun holand eyleri sevmeye alyor, Odette'in yalnz alkanlklarn taklit etmekten deil, fikirlerini benimsemekten de zevk alyordu. Bu fikirler, Swannn kendi zihninde herhangi bir temele oturmadndan, sadece akn artrdklar ve zaten Swann da onlar ak sebebiyle tercih ettii iin, ald zevk daha da bykt.Serge Panine' bir kere seyretmekle yetinmemesinin, Olivier Mtra'nn ynetimindeki konserlere gitmek iin frsat kollamasnn sebebi, Odette'in btn dncelerini renmenin, btn zevklerini paylatn

hissetmenin cazibesiydi. Odette'in sevdii eserlerin, meknlarn, Swann ona yaklatran bys, onlardan daha gzel olan, ama Odette'i hatrlatmayan eserlerin ve meknlarn zndeki byden daha esrarengiz geliyordu Swann'a. Zaten genliindeki entelektel inanlarn zayflamasna izin vermi ve yksek sosyete phecilii kendisi farkna varmadan bu inanlara szm olduu iin, Swann, zevklerimizin yneldii nesnelerin, kendi ilerinde mutlak bir deerleri bulunmadn, her eyin dneme, sosyal snfa bal ve modadan ibaret olduunu ve en baya eylerin, aslnda en sekin kabul edilen eylerle yer deitirebileceini dnyordu (en azndan o kadar uzun sre byle dnmt ki, hl bunu sylyordu). Nasl ki Odette'in bir sergi al davetiyesi bulmaya verdii nemi, znde, kendisinin bir zamanlar Galler Prensi'nin evinde le yemei yemekten ald zevkten daha sama bulmuyorsa, ayn ekilde Odette'in Monte Carlo'ya veya Rigi'ye hayranlnn da, Odette'in irkin bir yer olarak hayal ettii Hollanda'ya ve kasvetli bulduu Versailles'a kendisinin besledii hayranlktan daha mantksz olmadn dnyordu. Bu yzden de kendi sevdii yerlere gitmekten feragat ediyor, bunu Odette iin yaptn, sadece Odette'le birlikte bir eyler hissetmek, bir eyleri sevmek istediini dnmekten zevk alyordu. Odette'i evreleyen her ey gibi, bir bakma onu grmenin, onunla sohbet etmenin yolu olan Verdurin'lerle birliktelikten de holanyordu. Verdurin'lerle birlikteyken, btn elencelerin, yemeklerin, mziin, oyunlarn, kostml gece yars yemeklerinin, kr sefalarnn, tiyatro seanslarnn hatta "skc tipler" iin nadiren dzenlenen "byk gece davetleri nin znde, Verdurin'lerin Swann davet ederek olaanst bir ltuf halinde

sunduklar Odette'in varl, Odette'in grnts, Odette'in sohbeti bulunduundan, Swann "kk yuva da olmay her yere tercih ediyor, ona gerek meziyetler atfetmeye alyordu, nk bylece, bunu bir zevk haline getirirse, hayati boyunca bu evreyle greceini dnyordu. Swann, inanamama korkusuyla, Odette'i daima seveceini kendi kendine sylemeye cesaret edemediinden, hi deilse Verdurin'lerle mr boyu greceini varsayarak (bu nerme, bir varsaym olarak, zihninde daha az sayda temel itiraza yol ayordu), gelecekte de Odette'le her gece bulumay srdreceini hayal ediyordu; Odette'i daima sevmekle ayn ey saylmazd belki, ama imdilik, Odette'e ak devam ettii srece, onu hep greceine inanmak Swann'a yetiyor, daha fazlasn istemiyordu. "Ne ho bir evre," diyordu kendi kendine. "Aslnda gerek hayat bu evrede yaanyor! Yksek sosyete mensuplarndan ok daha zeki, ok daha sanatkr insanlar! Mme Verdurin, biraz gln denebilecek ufak tefek abartlarna ramen, resme, mzie, ne kadar samimi bir akla bal, sanat eserlerine nasl tutkuyla yaklayor, sanatlar memnun etmeyi ne kadar arzuluyor! Yksek sosyete mensuplar hakknda yanl bir fikre sahip, ama yksek sosyetenin sanatkr evreler hakkndaki fikri daha da yanl! Belki ben sohbette entelektel tatmini pek aramyorum ama aptalca kelime oyunlarna ramen, Cottard'la vakit geirmekten honuttum. Ressama gelince, karsndakini artmak istediinde sergiledii zenti tatsz olsa da, bugne kadar tandm en zeki insanlardan biri. Her eyden nemlisi de, insan bu evrede kendini serbest hissediyor, rahata, resmiyet gzetmeden can ne isterse yapabiliyor. O salon her gn nasl bir neeyle do lup tayor! Tek tk birka istisna dnda, kesinlikle bu muhitten

bakasna girmeyeceim bundan byle. alkanlklarm, hayatm, oraya ait olacak."

Giderek

btn

Verdurin'lerin znde mevcut olduunu zannettii meziyetler, aslnda Swann'n, Odette'e ak sayesinde o evde yaad hazlarn, Verdurin'lere yansmasndan ibaretti; dolaysyla bu hazlarla birlikte meziyetler de ciddiyet, derinlik ve hayatiyet kazanyorlard. Mme Verdurin zaman zaman Swann'a mutluluk getirebilecek tek eyi ona sunduu iin; mesela Odette'in, erkek misafirlerden biriyle, dierlerine gre daha fazla konutuu, Swann'n da Odette'e kzp eve kendisiyle birlikte dnp dnmeyeceini sormak istemedii bir gece, Mme Verdurin kendiliinden, "Odette, M. Swann evine geireceksiniz, deil mi?" diyerek, Swann mutluluk ve huzura kavuturduu iin; Swann, yaklaan yaz mevsiminde Odette'in kendi bana bir yerlere gidip gitmeyeceini, onu yazn da her gece grp gremeyeceini dnp endielenirken, Mme Verdurin ikisini birden sayfiye evine davet ettii iin - Swann, farknda olmadan, minnetin ve menfaatin zihnine szmasna, dncelerini etkilemesine izin veriyor, Mme Verdurin'in asil bir ruha sahip olduunu syleyecek kadar ileri gidiyordu. Louvre mzecilik okulundan eski bir arkada, ok deerli, ok nemli birilerinden bahsedecek olsa, "Verdurin'leri bin kat tercih ederim," diyor, kendisinden hi beklenmeyen, tumturakl cevaplar veriyordu: "Verdurin'ler yce gnll insanlar, yce gnlllk de, aslnda, u yeryznde nemi olan, insan sivrilten tek ey. Biliyor musun, insanlar ikiye ayrlyor: yce gnll olanlar ve olmayanlar; ben artk insann hangi tarafta yer alacana, kimi sevip kimi nemsemeyeceine kesin karar vermesi gereken yaa geldim; bir yatan sonra insan sevdiklerine balanmal, dierleriyle harcanan zaman telafi etmek

iin, onlardan lnceye kadar ayrlmamal bence. te," diye ekliyordu, hafif bir heyecanla, pek farkna varmasak da, bir eyi doru olduu iin deil, sylemek houmuza gittii iin sylediimizde, kendi sesimizi iimizden deil, dardan geliyormu gibi dinlediimizde sesimize yansyan heyecanla, "ben de kesin tercihimi yaptm, sadece yce gnll insanlar sevmeye ve daima onlarn arasnda yaamaya karar verdim. Mme Verdurin'in gerekten zeki olup olmadn soruyorsun. Emin ol, yle asil bir yree, yle yksek dzeyde bir ruha sahip olduunu kantlad ki bana, bence ayn dzeyde bir zeks olmasa, bu noktaya ulaamazd. Sanat konusunda derin bir anlay olduu kesin. Ama bu belki de en hayran olunacak yan deil; bana gsterdii benzersiz ilgi, yapt ustalkl, incelikli kk yardmlar, hem soylu, hem de teklifsiz tavrlar, hayat hakknda btn felsefe kitaplarndan daha derin bir kavray olduunu ortaya koyuyor." Oysa Swann, Verdurin'ler kadar sade eski aile dostlar, onlar kadar sanata dkn genlik arkadalar bulunduunu, ayn derecede yce gnll baka insanlar tandn, bununla bir likte, sadelik, sanat ve yce gnlllkten yana tercihini yaptndan beri onlarla hi grmediini dnebilirdi. Ne var ki bu kiiler Odette'i tanmyorlard ve tansalar, Odette'i Swann'a yaklatrmaya almazlard. Ksacas, Verdurin'lerin muhitinde, kendilerini Swann kadar seven ya da sevdiini zanneden bir mrit daha yoktu herhalde. Oysa M. Verdurin Swann'dan hazzetmediini sylerken, kendi hislerini dile getirmekle kalmayp karsnn hislerini de tahmin etmi oluyordu. Swannn Odette'e ak muhtemelen biraz fazla

zeldi ve Swann ayrca, Mme Verdurin'i bu akn srekli srda haline getirmeyi ihmal etmiti; Swann'a duyduklar fkenin artmasnda, Verdurin'lerin misafirperverliine Swann'n ll bir karlk vermesi, Verdurin'lerin hi tahmin etmedii bir sebeple ou kez akam yemeine gelmemesi, onlarn da bunu, "skc tipler in bir davetini karmama arzusu olarak yorumlamas ve nihayet, Swannn gizli tutmak iin ald btn nlemlere ramen, yksek sosyetedeki parlak mevkiini zamanla kefetmeleri de rol oynamt phesiz. Ama asl sebep bakayd. Verdurin'ler, Swann'n, kendine ayrd, girilmesi imknsz bir yan bulunduunu derhal hissetmilerdi; Swann bu yanyla, Sagan Prensesi'nin gln olmadn, Cottardn esprilerinde de glnecek bir ey bulunmadn sessizce kendi kendine sylemeye devam ediyordu; stelik Swann nezakette asla kusur etmedii ve Verdurin'lerin dogmalarna bakaldrmad halde, bu dogmalar kendisine benimsetmeye, onu tam anlamyla doru yola getirmeye de imkn yoktu, daha nce hi bylesine rastlamamlard. Swannn skc tiplerle grmesi, (oysa Verdurin'leri ve kk yuvay, gerekten, btn samimiyetiyle, onlara bin kat tercih ediyordu) ibret olsun diye mritlerin nnde onlar inkr etmesi artyla affedilebilirdi aslnda. Ne var ki Verdurin'ler, Swann'n eski inancn asla inkr etmeyeceini anlamlard. Oysa Verdurin'lerin, Odette'in ricas zerine davet ettikleri bir baka "aday", Odette'in birka kere bulumu olduu Forcheville Kontu, Swann'dan ne kadar farklyd, ona ne umutlar balamlard! (Kontun, Saniette'in enitesi olduunu rendiklerinde mritler hayretten hayrete dmlerdi; eski arivci Saniette'in tavrlar o kadar mtevazyd ki, onun ken -

dilerinden daha dk bir sosyal mevkie sahip olduunu dnmlerdi teden beri, varlkl ve grece aristokrat bir evrenin insan olabilecei akllarndan bile gememiti.) Evet, Forcheville mthi snoptu, Swann hi deildi; Forcheville katiyen Swann gibi Verdurin'lerin muhitini her evreden stn bulmuyordu. Ama Swannn, kendi tandklar hakknda Mme Verdurin'in yapt yalan yanl eletirilere katlmasn engelleyen hassasiyet de Forcheville de yoktu. Ressamn baz gnler yapt zentili, baya ve tumturakl konumalara ve Cottardn seyyar satc esprilerine gelince, ressam da, Cottard' da seven Swann, onlar kolaylkla ho grr, ama alklama cesaretini ve riyakrln gsteremezdi; Forcheville ise, aksine, ressamn konumalarna anlamadan da olsa hayran kalmasna ve doktorun esprilerine baylmasna imkn tanyan bir entelektel dzeye sahipti. Forcheville in Verdurin'lerde katld ilk akam yemei, btn bu farklar gzler nne serdi, kontun avantajlarn ne kard ve Swann'n gzden dn hzlandrd. Ayn akam yemeinde, mdavimlerin dnda, bir de Sorbonne'dan bir Profesr, Brichot vard; Verdurin'lerle kaplcalarda tanmt ve niversitedeki greviyle derin bilimsel almalar vaktinin neredeyse tamamn doldurmasa, onlarla sk sk grmekten memnuniyet duyard. nk Brichot, her meslekten baz zeki insanlarda, tbba inanmayan hekimlerde, Latince eviri derslerine inanmayan lise retmenlerinde rastlanan ve kendilerine ak fikirli, parlak, hatta stn kii hreti kazandran yan yana iki zellie sahipti: hayata kar bir merak, ar bir ballk ve kendi uzmanlk konularna ilikin bir phecilik. Verdurin'lerin evinde felsefe ve tarihten bahsederken, rneklerini zenle en gncel konulardan seerdi; bunun temel

nedeni, felsefeyle tarihi hayata bir hazrlk olarak grmesi ve daha nceleri sadece kitaplardan rendii eyin kk kabilede eyleme geirilmi olduunu dnmesiydi; ayrca, baz konulara sayg gstermeyi bir zamanlar alkanlk haline getirdii ve farknda olmadan bu alkanl srdrd iin, kk kabileyle birlikteyken taknd serbest tavrlar sayesinde, profesr kimliinden syrldn da zannediyordu belki, oysa bu tavrlar, aksine, profesr kimliini hep koruduu iin serbest tavrlarm gibi grnyordu ona. Yemein daha banda, yeni "aday" uruna kyafetine byk ihtimam gstermi olan Mme Verdurin'in sanda oturan M. de Forcheville, ev sahibesine, "Beyaz17 elbiseniz gz kamatryor," dediinde, "de"18 diye adlandrd soylularn ne biim insanlar olduklarn ok merak ettiinden gzn konttan ayrmam olan ve dikkatini ekip onunla iliki kurma frsat kollayan doktor, "blanche" kelimesinin stne atlayarak, kafasn tabandan kaldrmadan, "Blanche m? Blanche de Castille mi yoksa?" dedi ve ardndan, ban hi kprdatmadan, saa sola pheli, mtebessim, kaamak baklar yneltti. Swann glmsemek iin gsterdii sancl ve nafile abayla bu kelime oyununu aptalca bulduunu belli ederken, Forcheville, itenlii Mme Verdurin'i byleyen ll, yerinde kahkahalarla hem esprinin inceliini beendiini, hem de muaeret adabn bildiini kantlad. Mme Verdurin, "Hi byle bilim adam grdnz m?" dedi Forcheville'e. "ki dakika ciddi ciddi konumak mmkn deildir kendisiyle. Hastanede de byle mi konuuyorsunuz?" diye ekledi
17 18

Franszcas: bianche. Ayn zamanda kadn ad (Blanche) olarak da kullanlr. de: Franszcada soyluluk eki.

doktora dnerek. "yleyse, oras epeyce elenceli olmal. Benim de hastaneye yatmam gerekecek galiba." Brichot, "Yanlmyorsam, SaynDoktor, Blanche de Castille denen ihtiyar caddan sz ediyordu, deil mi hanmefendi?" deyince, Mme Verdurin gzleri kapal, kendinden geerek yzn elleriyle kapatt, parmaklarnn ardndan bouk lklar geliyordu. "Bu masann etrafnda toplanm kiiler arasnda sofular da varsa, onlar telalandrmay h istemem, sub rosa...19 Ayrca o harika, Atinal -yzde yz Atinal!- cumhuriyetimizin, bu karanlklk taraftar Capet kraliesini, zorba emniyet mdrlerinin ilki olmas sfatyla ne kadar kutsayabileceini biliyorum." M. Verdurin'in itirazna cevaben, "yle aziz dostum, yle, yle," diye devam etti, ahenkli sesiyle heceleri tek tek vurgulayarak. "Doruluuna yzde yz gvenebileceimiz SaintDenis Tarihi bu konuda hibir pheye yer brakmyor. Laiklik taraftan bir proletarya, koruyucu azizesini seerken, bir azizin annesinden daha isabetli bir seim yapabilir miydi? Aslnda Suge'nin, Aziz Bernard'n ve bakalarnn da belirttii zere, olu da herkes gibi az zlgt yememi kendisinden." "Bu beyefendi kim?" diye sordu Forcheville Mme Verdurin'e. "Deerli bir ahsiyete benziyor." "Nasl olur, mehur Brichot'yu tanmyor musunuz? Btn Avrupa kendisini tanr."

Bir toplantda konuulanlarn veya yaplanlarn, toplantya katlanlar tarafndan ifa edilmedii ve tavana, saklanacak olan srr simgeleyen bir gln asld eski bir gelenekten kaynaklanan, "gizlice" anlamnda Latince deyim.

19

"Ya! Demek Brchot!" diye haykrd, ismi yanl duyan Forcheville. "imdi anlald," diye de ekledi, fal ta gibi alm gzlerini nl ahsiyetten ayrmadan. "Mehur ahsiyetler le akam yemei yemek daima ilgintir. Bizi kalburst konuk larla birlikte davet etmisiniz gerekten. Evinizde sklmak mmkn deil." "Aslnda biliyor musunuz," dedi Mme Verdurin mtevaz bir tavrla, "burada kendilerini rahat hissediyorlar da ondan. Canlar ne isterse onu konuuyorlar, o zaman da sohbet havai fiekler gibi alevleniyor. Mesela Brichot nun bu geceki hali hibir ey deil; bu evde bazen o kadar gz kamatrr ki, insann karsnda diz kesi gelir; hlbuki baka ortamlarda, bambaka bir adamdr, esprisizdir, laf azndan kerpetenle skmek gerekir, skcdr hatta." "Ne garip!" dedi Forcheville hayretler iinde. Brichot'nunki trnden bir espri anlay, gerek bir zeky barndrd halde, Swannn genliini geirdii arkada evresinde dpedz aptallk olarak grlrd. Oysa Profesr, Swannn esprili bulduu birok yksek sosyete mensubunu kskandracak, keskin ve ilenmi bir zekya sahipti. Ama ayn sosyete mensuplar, zellikle sosyete yaayna ilikin konular daki, hatta zeknn alanna girmesi beklenebilecek olan sohbet konusundaki zevklerini Swann'a ylesine alamlard ki, Swann kanlmaz olarak Brichot nun esprilerini ukalaca, baya ve mthi kaba buldu. Swann etrafnda hep nazik insanlar grmeye alt iin, ar milliyeti profesrn, muhatab kim olursa olsun, kaba, asker bir tavr taknarak konumas da Swann ok rahatsz ediyordu. Ayrca o gece Odette'in her nedense yannda getirdii

u Forcheville denen adama Mme Verdurin'in gsterdii ihtimam da, Swann'n hogr snrlarn zorlam olabilirdi. Odette Swann asndan biraz endielenmi, geldiinde sormutu: "Misafirimi nasl buldunuz?" Yllardr tand Forcheville in bir kadnn houna gidebileceini, yakkl bir erkek olduunu ilk kez fark eden Swann da, "ren!" diye cevap vermiti. phesiz, Odette'i kskanmak aklndan bile gemezdi, ama her zamanki kadar mutlu hissetmiyordu kendini; Blanche de Castille in, "Henry Plantagenet'yle yllarca birlikte olduktan sonra evlenen" annesini anlatmaya balam olan Brichot, bir kylnn seviyesine inmek veya bir askeri yreklendirmek iin benimsenebilecek gvenli bir tonda, "Deil mi Monsieur Swann?" diye onay almak iste yince, Swann ressama bir ey sormak istediini, dolaysyla Blanche de Castille'le maalesef pek ilgilenmediini syleyerek Brichot'yu adeta tersledi ve ev sahibesini kplere bindirdi. Ressam o gn leden sonra, Mme Verdurin'in, ksa sre nce lm olan sanat bir dostunun sergisine gitmiti; Swann da, (zevkini takdir ettii) ressama, sergilenen son eserlerde, daha ncekilerde bile insan hayrete dren ustaln tesinde bir eyler bulup bulmadn sormak istiyordu. "Ustalk asndan olaanstyd, ama yaygn deyimle pek 'yce' eserler gibi gelmedi bana," dedi Swann glmseyerek. "Yce dalar gibi," diye araya girdi Cottard, yapmack bir ciddiyetle kollarn havaya kaldrarak. Sofradaki herkes kahkahalara bouldu.

"Size sylemitim, bu adamla ciddiyetinizi koruyamazsnz," dedi Mme Verdurin Forcheville'e. "En beklemediiniz anda tuhaf bir espri patlatverir." Ama Mme Verdurin, bir tek Swannn glmediini de fark etti. Swann zaten Forcheville in yannda Cottardn kendisini alaya almasndan rahatsz olmutu. stelikSwann la yalnz olsa muhtemelen ilgin bir cevap verecek olan ressam, merhum sanatnn ustal hakknda ufak bir nutuk atarak davetlilerin hayranln toplamay tercih etti. "Resimlerden birinin nasl yaplm olduunu anlamak iin iyice yaklatm, burnumu yaptrdm," dedi. "Ama ne fayda! Tutkal m kullanlm, yakut mu, sabun mu, bre mi, gne mi, dk m, anlamak mmkn deil!" "Bir daha alt eder," diye haykrd doktor, ama "bre" kelimesinden sonra biraz geciktii iin, kimse esprisini anlayamad. "Sanki hibir ey kullanlmam," diye devam etti ressam, "tpk Gece Nbetinde, Yallar Evi Yneticilerinde olduu gibi, pf noktasn bulmak imknsz, stelik Rembrandt tan ve Hals'tan daha yetenekli bir fra. Hibir eksii yok, gerekten, yemin ederim." Sonra da, ulaabildikleri en yksek notadan, alak bir falsettoyla devam eden arkclar gibi mrltyla ve sanki sz konusu resmin gzellii samalk derecesine ulam gibi, glerek srdrd konumasn:

"Bir rayihas var, insann ban dndryor, nefesini kesiyor, gdklyor, kullanlan malzemenin ne olduunu anlamak imknsz, adeta sihirbazlk, hilebazlk, mucize, dpedz namussuzluk!" diye haykrrken bir kahkaha patlatt. Ardndan byk bir ciddiyetle kafasn kaldrd, ahenkli olmasna zen gsterdii pes bir notadan ekledi: "Ve ylesine drst ki!" Gece Nbetini, Dokuzuncu Senfoni ve Samothrki Nikesi'yle birlikte dnyann en byk aheseri kabul eden Mme Verdurinin kar kt, kfr niteliindeki "Gece Nbetinden daha etkileyici" nitelemesini ve Forcheville in, kabul grp grmediini anlamak iin sofray baklaryla epeevre taradktan sonra, dudaklarna edepli ve uysal bir tebessm yerletiren "dkyla yaplm" yorumunu saymazsak, ressam, Swann dndaki herkesin hayran, bylenmi baklarn zerinde toplamt. Ressamn konumas bittiinde, akam yemeinin tam da M. de Forcheville in ilk geliinde bu kadar ilgin gemesinden fazlasyla honut kalan Mme Verdurin, "Byle kendini kaptrd zaman baylyorum bu adama!" diye haykrd. "Sen niye yle azn ak bakakaldn?" dedi kocasna. "Ne kadar gzel konutuunu bilmiyor musun? Sizi ilk kez dinliyor sanki. Siz konuurken halini grseydiniz, aznzn iine decekti nere deyse. Yarn btn sylediklerinizi tek kelimesini dahi atlama dan ezbere tekrar eder." "Ama ben aka etmiyorum," dedi ressam, yapt skseden byk memnuniyet duyarak, "siz galiba uydurduumu, numara yaptm sanyorsunuz; sizi de gtreceim sergiye, bakalm abartm mym, bahse girerim siz benden ok arplacaksnz!"

"Biz abarttnz dnmyoruz ki canm, sadece bir eyler yemenizi istiyoruz, hem sizin, hem de kocamn; beyefendiye biraz daha dilbal verin, tabandaki soudu. O kadar acelemiz yok, yangndan mal karr gibi servis yapyorsunuz, salata servisi iin bekleyin biraz." Mtevaz bir insan olan ve az konuan Mme Cottard, yine de hayrl bir ilham sayesinde syleyecek isabetli bir sz bulduunda, kendine gvenmeyi bilirdi. Szlerinin skse yaratacan hisseder, bu da gvenini yerine getirirdi; amac, kendini gstermekten ok kocasnn kariyerine destek olmakt. Dolaysyla, Mme Verdurin'in salata dediini duyunca frsat karmad. "Japon salatas olmasn?" dedi alak sesle, Odette'e dnerek. sabetli ve atlgan davranp Dumas'nn byk yank uyandran yeni oyununa byle ll ama ak bir imada bulunduu iin hem gururlanp hem utanarak, sevimli ve saf bir tavrla glmeye balad; fazla grltl olmasalar da, kahkahalarn zapt etmesi kolay olmad. "Bu hanm kim? Esprili birisi," dedi Forcheville. "Hayr, ama hep birlikte cuma akam yemee gelirseniz, Japon salatasn da yaparz." "Beni pek taral bulacaksnz beyefendi," dedi Mme Cottard Swann'a, "ama herkesin szn ettii u mehur Francillor'u henz grmedim. Doktor bir kere grd (hatta yanl hatrlamyorsam o akam sizinle birlikte geirme erefine de nail olmu), dorusu beni gtrmek iin tekrar yer kiralamasn da ben mantkl bulmadm. Elbette Thetre-Franais'ye gittiine insan

hibir zaman piman olmaz, oyunculuk daima mkem meldir, ama kendi localar olan ve bizi seyredilmeye deer btn yeni oyunlara gtrmeyi ihmal etmeyen ok dnceli dostlarmz olduundan," (Mme Cottard pek nadiren konumasnda zel isim zikreder, ounlukla, yapmack bir tonda, sadece kendisi istediinde isim veren bir kiinin kendini nemseyen edasyla, daha "sekin" bulduu bir ifadeyle, "dostlarmz", "bir arkadam" demekle yetinirdi) "eninde sonunda Francillon'u grp bir fikir edineceimden eminim. Buna ramen, itiraf ederim ki bu arada da kendimi budala gibi hissediyorum, nk ziyaret ettiim her salonda, doal olarak herkes u lanet olas Japon salatasndan bahsediyor. Hatta artk canmz skmaya balad," diye ekledi, Swann'n bu son derece hararetli ve gncel konuyla umduu kadar ilgilenmediini fark ederek. "Yine de ara sra epeyce elenceli olaylara bahane oluyor dorusu. Benim bir hanm arkadam var, ok gzel, ok beenilen, sevilip saylan bir kadn olmakla birlikte, inanlmaz tuhaflklar yapar; anlattna gre, evinde o Japon salatasn yaptrm, Alexandre Dumas Fils'in oyunda sayd her eyi de koydurmu iine. Birka arkadan da yemee davet etmi. Ben maalesef seilmiler arasnda deildim. Ama bu leden sonra, gnnde anlatt, salata feciymi, glmekten ldrd bizi. Aslnda btn mesele anlatmda tabii," dedi, Swannn ciddiyetini bozmadn grnce. Sonra da belki Francillon'u sevmediindendir diye dnp devam etti: "Aslnda hayal krklna urayacam sanyorum. Mme de Crcy'nin gzbebei Serge Fanine'le kyaslanabileceini zannetmem. En azndan konularda bir derinlik var, dndrc;

te yanda, Thtre-Franais'nin sahnesinde, salata tarifi veriliyor! Serge Fanine yle mi ya! Zaten Georges Ohnet'nin btn eserlerinde anlatm ok gzeldir. Benim Serge Panine'den de ok sevdiim Demirciler Ustasn biliyor musunuz bilmem." "Kusura bakmayn ama," dedi Swann alayl bir tonda, "ben her iki ahesere de hayranlk duymadm itiraf etmek zorundaym." "Sahi mi, nedir beenmediiniz? Bir nyarg m? Yoksa bi raz ackl m buluyorsunuz? Aslnda ben hep sylerim, romanlar ve tiyatro oyunlar zerine tartmaya girmemek lazm. Herkesin bak farkldr, benim en beendiim eyden siz nefret edebilirsiniz." O esnada Forcheville Swann'a seslenerek araya girdi. Mme Cottard Francillon'dan sz ederken, Forcheville de Mme Verdurin'e, ressamn kk "speech"ine20 hayran olduunu belirtmiti. Ressamn konumas bittiinde, Forcheville, "Byle bir belagate, byle bir hafzaya az rastlanr," demiti Mme Verdurin'e. "Gpta ettim dorusu! Mkemmel bir vaiz olabilirmi. M. Brchot'yla yarabilir, hatta az laf yapmada profesr geer gibime geliyor. Daha doal, daha zentisiz. Geri arada biraz fazla gereki kelimelere de yer veriyor ama gnn beenisi bu; askerde dediimiz gibi, byle kelam sallayan pek az grmmdr; hlbuki orada da pek cerbezeli bir arkadam var20

Nutuk" anlamnda ngilizce kelime.

d, beyefendi bana biraz onu da hatrlatt zaten. Herhangi bir ey hakknda, ne bileyim, mesela u bardak hakknda saatlerce nefes tketebilirdi; bardak deil tabii, samaladm; ama mesela Waterloo Sava ya da aklnza gelen her ey hakknda; bu arada hayalinizden bile geiremeyeceiniz hikyeler anlatrd. Aslnda Swann da ayn birlikteydi, onu tanm olmal." "M. Swann lask grr msnz?" diye sordu Mme Verdurin. "Yok canm," diye cevap verdi M. de Forcheville; Odette'e daha rahat yaklaabilmek iin Swann'a ho grnmeyi arzuladndan, bu frsat karmayp onu pohpohlamak, nfuzlu evresinden bahsetmek, ama bir yksek sosyete mensubuna yakr biimde, beklenmedik bir baary tebrik edermi gibi deil de, dosta bir sitem havasnda bahsetmek istedi: "Deil mi Swann? Hi gremiyoruz sizinle. Zaten ben onunla nasl grebilirim ki? Bu adam La Trmolle'larn, Laumes'larn, btn o takmn evlerinden hi kmaz!" tham, stelik aslszd da, nk Swann bir yldr Verdurin'lerden baka neredeyse kimsenin evine gitmiyordu. Fakat Verdurin'lerin evinde, tanmadklar insanlarn ismi bile, knayan bir sessizlikle karlanrd. M. Verdurin, bu "skc tipler in isimlerinin ve bilhassa byle patavatszca, btn mritlerin karsnda haykrlmalarnn, karsnn zerinde iddetli bir etki brakacandan korkarak, endieli bir ilgiyle, fark ettirmeden Mme Verdurin'e bakt. Ve grd ki, az nce kendisine verilmi olan bilgiyi kaydetmemeye, ondan etkilenmemeye, sadece sessizliini korumaya deil, Sarlamaya da kararl olan Mme Verdurin, (tpk kabahatli bir arkadamz konumasnn arasna bir mazeret sktrmaya altnda, itiraz etmeden

dinlersek kabullenmi izlenimi uyandrrz korkusuyla veya bir nankrn aza alnmas yasak ismi yanmzda telaffuz edildiinde yaptmz gibi) sessizlii bir onaylama zannedilmesin, cansz nesnelerin her eyden habersiz sessizlii olsun diye, ehresini aniden her trl hayat belirtisinden, hareketten arndrmt; kavisli aln, Swannn evlerinden kmad o La Trmolle'larn isminin nfuz edemedii, gzel bir yuvarlak kabartmaya dnmt; hafife krm burnunun altnda, canl modelden kopya edilmi gibi grnen bir oyuk vard. Hafife aralk az sanki konuuverecekmi gibiydi. Artk o, balmumundan bir kalp, aldan bir mask, bir abidenin maketi, Endstri Saray'na yerletirilecek bir bstt; ziyaretiler hi phesiz bu bstn nnde duracak, bu eseri yaratan heykeltran, La Trmolle'lara, Laumes'lara ve yeryznn btn skc tiplerine bedel olan Verdurin'lerin, hepsinin aksine, zamana kar koyan vakarn ifade etmek iin, tan beyazlna ve sertliine nasl bir papalk ihtiam kazandrdn seyredeceklerdi hayranlkla. Ne var ki mermer sonunda dile geldi ve o ahslarn evine gitmek iin midesiz olmak gerektiini, kadnn daima sarho, kocasnn da koridora kolidor diyen bir kara cahil olduunu bildirdi. "stne uvalla para verseler o zevat evime sokmam," di ye szlerini noktalad Mme Verdurin, bir yarg edasyla Swann'a bakarak. phesiz Mme Verdurin, Swannn, bu yarg karsnda, "Ne diyorsunuz? Benim ardm, bu insanlarn hl kendileriyle konumaya tenezzl edecek kiiler bulmalar! Ben olsam korkardm dorusu, insann bana her ey gelir! Baz insanlar nasl hl bunlarn peinden koacak kadar aptal olabiliyor?" diye

haykran piyanistin teyzesinin meleksi safln taklit edecek kadar boyun emesini beklemiyordu. Ama hi deilse Forcheville gibi, "Canm, kadn des, baz insanlar hl bundan etkileniyor," diye tepki gsterebilirdi; Forcheville in bu laf, Mme Verdurin'e, "Hayrn grsnler!" diye bir cevap yaptrma frsat vermiti bari. Oysa Swann, bylesine bir samal ciddiye bile almasnn mmkn olmadn ifade eden bir tavrla glmekle yetindi. Mme Verdurin'i kaamak baklarla szmeye devam eden M. Verdurin, karsnn, sapknln kkn kazyamayan bir engizisyon yargcnn fkesiyle dolup tatn zlerek gryor, duygularn yrekten paylayordu; fikirlerini aka, cesaretle savunmak, kardaki kiiye daima bir hesaplk ve alaklk gibi grnd iin de, Swann inkra zorlamaya alarak seslendi: "Fikrinizi aka sylesenize, merak etmeyin, kendilerine yetitirmeyiz." Swann buna yle cevap verdi: "Desten korktuum filan yok canm (eer La Trmolle'lardan bahsediyorsanz tabii). Emin olun ki onun evine gitmekten herkes holanr. Desin 'derin' bir insan olduunu iddia edecek deilim." (Derin kelimesini, sanki gln bir kelimeymi gibi telaffuz etti, nk konumas hl eski espri anlaynn izlerini tayordu, oysa Swann da, mzik akyla belirginlik kazanan yenilik, geici olarak alkanlklarn deitirmiti ara sra fikirlerini hararetle savunuyordu.) "Ama btn samimiyetimle sylyorum, zeki bir kadndr, kocas da son derece kltrldr. ok ho insanlardr."

Srf bu imansz yznden kk yuvada manevi birlii salayamayacam hisseden Mme Verdurin, szlerinin kendisi ne ne kadar byk bir strap verdiini fark etmeyen bu inat adama kar iinde kabaran fkeyi zapt edemedi ve kendini alamayarak, yrekten haykrd: "Siz istiyorsanz yle dnn, ama hi deilse bize sylemeyin." "Zekdan ne anladnza bal," dedi Forcheville, kendini gsterme arzusuyla. "Syler misiniz Swann, sizce zek nedir?" "te!" diye haykrd Odette. "te ben de hep bu tr yce eylerden bahsetmesini istiyorum, ama hi konumuyor." "Konuuyorum..." diye itiraz etti Swann. "Yalan!" dedi Odette. "Kuyruklu yalan m?" diye sordu doktor. "Sizce," diye srar etti Forcheville, "zek, sosyete gevezelii midir, girikenlik midir?" "nnzdeki yemei bitirin de tabanz kaldrsnlar/' dedi Mme Verdurin ac bir tonda, dncelere dalp yemei unutan Saniette'e hitaben. Sonra, belki kulland ses tonundan ha fif bir pimanlk duyarak ekledi: "nemli deil, acele etmeyin, dierleri asndan syledim, servise engel olduu iin."

"Fnelon denilen mlayim anarist, zeknn pek ilgin bir tanmlamasn yapyor..." dedi Brichot, her heceyi tek tek vur gulayarak. "Dinleyin!" dedi Mme Verdurin, Forcheville'le doktora. "Fnelon un zek tanmn syleyecek, ok ilgin, byle bir eyi renme frsat her gn kmaz insann karsna." Ne var ki, Brichot, nce Swannn kendi tanmn yapmasn bekliyordu. Ama Swann bir cevap vermeyip tepki gstermekten kannca, Mme Verdurin'in Forcheville'e sevinerek sunduu iddial ekimeyi suya drm oldu. "Tabii, bana da byle yapyor," dedi Odette somurtarak, "neyse, konumaya tenezzl etmedii tek insan ben deilmiim, en azndan bunu rendiim iyi oldu." "Mme Verdurin'in hi de tavsiye etmedii bu La Trmouaille'lar," dedi Brichot, hecelerin stne basa basa, "Mme de Svign denen iyi yrekli snobun, tantna kylleri asndan sevindii La Trmouaille'larin torunlar m acaba? Geri markiz iin daha nemli bir sebep vard; kendisi her eyden nce edebiyat olduundan, yazlar en nem verdii eydi. Kzna dzenli olarak gnderdii hatratnda da, d siyaset sorumlusu, parlak ilikileri sayesinde her eyden haberdar olan Mme de la Trmouaille'di." "Yok canm, ayn aile olduunu sanmam," diye kestirip att Mme Verdurin, bilmeden.

Hl dolu olan taban aceleyle uaa verdikten sonra tekrar dnceli bir suskunlua gmlm olan Saniette, nihayet azn at ve glerek, La Trmolle Dk'yle birlikte bir akam yemeine katldn ve yemek srasnda, George Sandn, bir kadnn takma ad olduunu dkn bilmediinin ortaya ktn anlatt. Saniette'e scak duygular besleyen Swann, dkn kltrne ilikin ayrntlar anlatp bylesine bir cehalet iinde bulunmasnn kesinlikle mmkn olmadn kantlamak istedi, ama birden vazgeip szn yarda kesti, nk Saniette'in bu kantlara ihtiyac olmadn, zaten hikyeyi az nce kendisi uydurduundan, yalan olduunu da bildiini anlamt. Bu deerli ahsn derdi, Verdurin'lerin kendisini ok skc bulmasyd; o akam, her zamankinden de silik olduunun bilincine va rarak, gece bitmeden, bir kez olsun sofradakileri gldrmek istemiti. O kadar abuk teslim oldu, arzulad etkiyi yaratamad iin o kadar zld ve Swann'a, iddiasn rtmek iin gayret gstermesin diye, o kadar korkak bir tavrla, "Peki, tamam, stelik yanldysam da su deil herhalde," diye cevap verdi ki, Swann hikyenin hem doru, hem de ok ho olduunu syleyemediine hayfland. Bu konumay dinlemi olan Doktor, Se non e ver o21 deyiinin duruma ok uygun olduunu dnd, ama kelimeleri doru hatrladndan emin olamad iin arp yanl sylemekten korktu. Yemekten sonra Forcheville kendiliinden doktorun yanna gitti.

Se non e vero, e ben trovato: "Doru olmasa da bulu gzel" anlamnda talyanca deyi.

21

"Mme Verdurin eskiden gzel kadnm belli ki, ayrca sohbet edilebiliyor kendisiyle, benim iin en nemli ey budur. Biraz yalanmaya balam tabii. Ama Mme de Crecy ok zeki bir kadna benziyor, uyank biri olduu gzden kamyor. Mme de Crcyden bahsediyoruz," dedi, aznda pipoyla yanlarna gelen M. Verdurin'e. "Zannederim kadn vcudu olarak..." "Yatama yldrm deceine onun dmesini tercih ederim," diye yaptrd Cottard; bu beylik espriyi araya sokabilmek iin, konumann seyri deiir de frsat karr diye korkarak, Forcheville in bir an soluk almasn beklemiti; sesine, ezberden okumann vazgeilmez zellikleri olan soukluu ve heyecan rtmeyi amalayan bir kendiliindenlik, bir gven hkimdi. Forcheville daha nceden bildii espriyi tand ve gld. M. Verdurin'e gelince, hi tereddtsz neeye bouldu, nk ksa bir sre nce, gldn belirtmek iin karsnnkinden farkl, ama onun kadar basit ve ak seik bir simge bulmutu. Kahkahalarla glen birinin ba ve omuz hareketlerini yapmaya balad anda, sanki glerken boazna piposunun duman kam gibi ksrmeye koyuluyordu. Aznn kenarndan ekmedii piposuyla, bu boulma ve glme taklidini uzattka uzatyordu. Yani M. Verdurin ve kar tarafta, kendisine bir eyler anlatan ressam dinlerken gzlerini kapatp yzn elleriyle rten Mme Verdurin, neeyi iki ayr ekilde temsil eden tiyatro maskelerine benziyorlard. M. Verdurin piposunu azndan ekmemekle aklllk etmiti, nk yanlarndan ayrlmak zorunda olan Cottard, ksa sre nce rendii ve ne zaman ayn yere gitmeye ihtiya duysa yapt bir espriyi alak sesle tekrarlad: "Benim gidip Aumale

Dk'n yoklamam gerekiyor." Dolaysyla M. Verdurin'i tekrar ksrk tuttu. "Canm, piponu azndan eksene, glmeni bastrmaya almaktan boulacaksn," dedi, likr ikram etmek zere gelen Mme Verdurin. "Kocanz ne sevimli adam, mthi esprili," dedi Forcheville Mme Cottard'a. "Teekkrler hanmefendi. Benim gibi eski bir asker, bir iki frta asla hayr demez." "M. de Forcheville, Odette'i ok sevimli buluyor," dedi M. Verdurin karsna. "O da sizinle bir le yemei yemek istiyordu zaten. Bir eyler ayarlayalm, ama Swannn haberi olmamal. Tedirginlik yaratyor, biliyor musunuz? Tabii bu sizin akam yemekler ine katlmanza engel tekil etmez, sizi sk sk aramzda grmek isteriz. nmz yaz, akam yemeklerini ak havada yemeyi seviyoruz. Boulogne Orman'nda akam yemeklerine ne dersiniz? Gzel, ok ho olur. Siz tezghnzn bana gemeyecek misiniz kuzum!" diye bard gen piyaniste; Forcheville gibi nemli bir adayn karsnda hem nktedanln, hem de mritler zerindeki zorbaca nfuzunu sergilemek iin. "M. de Forcheville bana seni ktlyordu," dedi Mme Cot tard, kocas salona dndnde. Yemein bandan beri kafas Forcheville in asaletiyle megul olan Cottard, konta dnd:

"u sralar bir baronesi tedavi etmekteyim, Barones Putbus; Putbus'ler hal seferlerine katlmlard, deil mi? Pomeranya'da, Concorde Meydan'nn on kat byklnde bir glleri var. Baronesin hastal osteoartrit, ok ho bir hanm. Mme Verdurin'i de tanyor yanlmyorsam." Bu szleri, az sonra Mme Cottard'la yalnz kalan Forcheville'e, doktora ilikin olumlu yargsn tamamlama frsat verdi: "Ayrca einiz ilgin bir adam, evresi de geni belli ki. u hekimler ne kadar ok ey biliyor!" "M. Swann iin sonatn cmleciini alacam," dedi piyanist. "Ne! Atlar artk beste mi yapyor!" diye atld M. de Forcheville, kendini gsterme hevesiyle. Daha nce bu kelime oyununu hi duymam olan Doktor Cottard, espri yapldn kavrayamayp M. de Forcheville in yanl anladn zannetti. Hemen yaklap dzeltti: "Yok canm, son at deil, sonat," dedi, hevesli, sabrsz ve muzafferane bir tavrla. Forcheville aka ettiini syleyince doktor kzard. "Komik bir espri olduunu kabul edin doktor." "Ben onu oktan biliyordum," diye cevap verdi Cottard.

Herkes sustu; cmlecik, kemann iki oktav teden kendisine destek olan titrek ve telal tremololarnn arasndan -tpk dalarn ortasnda, hi kprdamyormu gibi grnen, ba dndrc bir alayann ardnda birden fark ettiimiz, elli metre aada gezinen bir kadnn minicik ekli gibi- uzaktan, btn zarafetiyle grnm, saydam, kesintisiz, uzun uzun dalgalanan sesli perdenin korumas altnda ortaya kmt. Swann, iinden, aknn bir srdayla konuur gibi konutu cmlecikle; Odette'in bir kz arkadayd sanki, Forcheville denen adama aldrmamasn syleyecekti Swann'a. "Ah, ge kaldnz!" dedi Mme Verdurin, laf olsun diye da vet ettii bir mride. "Bir Brichot kardnz ki, mthiti, azndan bal damlyordu! Ama gitti. Deil mi Monsieur Swann? Zannederim siz ilk kez karlatnz kendisiyle," dedi, bu tanmay kendisine borlu olduunu Swann'a hatrlatmak iin. "Brichot muz olaanst deil miydi?" Swann kibarca eildi. "lgin bulmadnz m yoksa?" dedi Mme Verdurin serte. "ok ilgin buldum hanmefendi, bayldm. Bana biraz fazla keskin, biraz faza neeli gelmi olabilir. Ara sra biraz tereddt edip yumuamasn tercih ederdim, ama ok ey bildii belli, ok da iyi, drst birine benziyor." Topluluk ok ge saatte dald. Cottard'n karsna syledii ilk szler unlar oldu:

"Mme Verdurin'i bu geceki kadar formunda grdm sayldr." Forcheville, birlikte dnmeyi teklif ettii ressama, "Bu Mme Verdurin neyin nesidir, hafifmerep bir kadn m?" diye sordu. Odette, Forcheville in uzaklamasn hayflanarak seyretti; eve Swann la birlikte dnmemeye cesareti yoktu, ama arabada surat ast; Swann evine girmek iin izin istediinde, sabrszlkla omuz silkerek, "Tabii canm," dedi. Btn davetliler gittikten sonra, Mme Verdurin kocasna sordu: "Mme La Trmolle'dan bahsettiimizde Swann nasl aptal aptal gld, fark ettin mi?" Mme Verdurin, hem Swannn, hem Forcheville in, bu ismi sylerken de ekini ounlukla kullanmadklarn fark etmiti. Unvanlar karsnda ezilmediklerini gstermek amacyla byle yaptklarndan emin olduu iin, o da ayn gururlu tavr taknmak istiyordu, ama bu tavrn dilbilgisindeki karln tam olarak kavrayamamt. Bozuk konumas, cumhuriyeti kararllna baskn ktndan, hl de La Trmolle'lar veya daha ziyade mzikhol arklarnn szlerinde ve karikatrlerde kullanlan bir ksaltmayla, d'La Trmolle'lar diyor, ama "Madame La Trmolle" ifadesiyle, bu durumu telafi ediyordu. "Swannn deyiiyle, Des," diye ekledi alayla; yzndeki glmseme, bu kelimenin sadece bir alnt olduunu, bylesine aptalca ve gln bir adlandrmay benimsemediini- kantlyordu. "Swann ok aptal buldum dorusu."

M. Verdurin yle cevap verdi: "Ak szl deil, hem dalkavuk, hem kurnaz, hep iki arada bir derede. Herkesi birden idare etme sevdasnda. Hlbuki Forcheville yle mi ya! Adam ne dnyorsa dosdoru sylyor. Houna gider, gitmez, o baka. Swann gibi her laf yar ciddi, yar aka deil. Zaten Odette de kesinlikle Forcheville'i tercih ediyor grne baklrsa, haksz da saylmaz hani. Ayrca, madem ki Swann kendini bize yksek sosyete adam, deslerin gzdesi olarak satmak istiyor, hi deilse tekinin bir unvan var; adam halen Forcheville Kontu," diye ekledi, drst bir tavrla, sanki tarihesini ok iyi bildii bu kontluk hakknda kesin bir deerlendirme yaparm gibi. "Biliyor musun," dedi Mme Verdurin, "Swann Brichot'yla ilgili olarak da, tatsz ve epeyce gln laflar dokundurmaya kalkt. Brichot'nun bu evde sevildiini grnce, bizi incitmek, davetimizi aalamak iin bunu frsat bildi tabii. Ben onun ne mal olduunu anladm, kapdan kt an ev sahiplerini eki tirmeye balayan sevimli dost o." "Syledim ya sana," diye cevap verdi M. Verdurin, "hayat boyunca diki tutturamam, biraz gsterili her eye gpta eden bir zavall o." Aslnda istisnasz btn mritler Swann'dan daha kt niyetliydiler, ama hepsi, fesatlklarn beylik esprilerle, bir tutam duygusallkla ve dostlukla yumuatmaya zen gsterirdi; oysa, "Ktlk olsun diye sylemiyorum," trnden allm kalp lar kullanmaya tenezzl etmeyen Swannn gze ald en ufak bir itiraz, ihanet gibi grnyordu. Kimi zgn yazarlarn ufack bir

kstahl bile, iddetli itirazlarla karlar, nk yazar okurun zevkini nceden okamam, alk olduu beylik dnceleri sunmamtr ona; ite Swann da M. Verdurin'i ayn ekilde kzdryordu. Bu yazarlar gibi Swann da, yeni, allmadk lisan yznden kt niyetli zannediliyordu. Verdurin'lerin gznden dme tehlikesiyle kar karya olduunu henz bilmeyen Swann, onlarn glnlne iyi ni yetle, ak perdesinin ardndan bakmaya devam ediyordu. Odette'le, bir iki istisna dnda, sadece geceleri buluuyordu; onu bktrma korkusuyla, gndzleri evine gitmeye ekiniyordu, ama en azndan Odette'in zihnini megul etmek istiyor, onun holanaca bir biimde kendini hatrlatmak iin bahaneler aryordu durmadan. Bir iekinin veya kuyumcunun vitrininde, houna giden bir iek, bir mcevher grse, derhal Odette'e gndermeyi dnyor, o iein ya da mcevherin kendisine verdii hazz Odette'in de yaayacan, bu haz sayesinde kendisini daha ok seveceini hayal ediyor ve armaan hemen La Prouse Soka'na yolluyor, Odette'in kendisinden bir ey alaca, bylece bir biimde kendisini Odette'in yanndaym gibi hissedecei n geciktirmemek iin acele ediyordu. Odette'in, gnderdii armaan evden kmadan nce almasn zellikle istiyor, bu sayede, Verdurin'lere gittiinde Odette'in, minnetinden tr onu daha byk bir sevgiyle karlayacan, hatta belki de, dkkn sahibi acele ederse, Odette'in akam yemeinden nce kendisine bir mektup gndereceini ya da teekkr etmek iin, bizzat ziyaretine geleceini umuyordu. Tpk bir zamanlar Odette'in mizacnda ksknln ortaya kard tepkileri grmek iin deneyler yapt gibi, imdi de, min net sayesinde,

Odette ten, henz hi grmedii samimi duygu krntlar koparmaya alyordu. Odette sk sk para sknts ekiyor, denmesi gereken bir borcu olduunda, Swann'dan yardm istiyordu. Swann akn, hatta sadece nfuzunu ve salayabilecei yararlar Odette'in gznde yceltebilecek her ey gibi, bundan da memnuniyet duyuyordu. Hi phe yok ki, ilk balarda Swann'a, "Odette senin mevkiinden holanyor," imdi de, "Seni paran iin seviyor," deseler inanmazd; ayrca insanlarn, Odette'le kendisi arasnda snobizmi veya para kadar gl bir ba bulunduunu dnmeleri, Swann rahatsz da etmezdi. Ama bu szlerin doru olduunu dnse bile, Odette'in ona cazibesinden veya meziyetlerinden tr k olmadn, aknn daha kalc bir temel olan menfaatten kaynaklandn kefetmek, Swann belki de zmezdi, nk menfaat, Odette'in Swann la artk grmek istemeyecei gnn gelmesini engelleyebilirdi. imdilik, Odette'i armaanlara boarak, ona eitli yardmlarda bulunarak, kendi ahsnn, zeksnn dnda birtakm avantajlar kullanyor, ona kendisini kiiliiyle beendirmenin yorgunluundan kurtulabiliyordu. k olma zevkine, ara sra gerekliinden pheye dt bu ak uruna yaama zevkine karlk, manevi hazlar merakls sfatyla dedii bedel, bu zevkin deerini Swann'n gznde artryordu - ayn ekilde, deniz grntsyle dalga seslerinin gzelliinden emin olamayan insanlar da, ancak bu zevkleri tatmalarna imkn veren otel odasna gnde yz frank dedikleri zaman deniz ve dalgalarn gzel olduuna ve menfaatten uzak zevklerinin stnlne inanrlar.

Swann, bu tr dncelere dald bir gn, yine Odette'in eskiden metres hayat srdne dair iittii szleri hatrlamt; birok kez yapt gibi, metres diye adlandrlan -karanlk ve eytani unsurlarn hareli bir bileimi olan ve Gustave Moreau'nun hayaletleri gibi, deerli mcevherlerle i ie geen zehirli ieklerle bezenmi- garip ahsiyeti, Odette'le, ehresinde, bir zamanlar kendi annesinde ve dostlarnda ahit olduu duygular, bahtsz birine duyulan merhameti, bir adaletsizlie kar isyan, bir iyilie duyulan minneti grd Odette'le, konumalarnda Swannn herkesten iyi bildii eylere, koleksiyonlarna, odasna, eski hizmetkrna, tahvilleriyle ilgilenen bankere sk sk deinen Odette'le kyaslarken, hayalinde canlanan bankerin grnts, ondan bir miktar para almas gerektiini hatrlatt Swann'a. O ay, Odette'in mali skntlarn hafifletmek iin, bir ay nceki be bin franktan daha kk bir yardmda bulunursa, arzulad tek sra elmas kolyeyi ona hediye etmezse, cmertliinin Odette'te uyandrd, Swann ok mutlu eden hayranl ve minneti tazelememi olacakt; hatta Odette, aknn eski tezahrlerini grmeyince, Swann'n ona eskisi kadar k olmadn zannedecekti belki. O zaman birdenbire, zaten "metres tutmak" denen eyin, belki de bu olduunu (metres tutma kavramnn mutlaka esrarengiz veya ahlaksz unsurlardan kaynaklanmas gerekmediini, oda hizmetkrnn, aylk kira ve masraflar dedikten sonra Swannn eski alma masasnn ekmecesine koyduu, Swannn da ekmeceden alp drt tane binlik banknot daha ekleyerek Odette'e gnderdii o yrtlp yaptrlm, tandk ve evcil bin franklk banknot gibi, zel hayatnn gndelik alkanlklarnn bir paras olabileceini) ve Odette'le tanmasndan sonra (kendisinden nce herhangi birinden para alm olabileceini bir an bile aklndan geirmiyordu nk), ona

hi yaktrmad "metres" sfatnn, belki Odette iin de kullanlabileceini dnd. Ne var ki, bu dncesini derinletirmeye frsat bulamad, nk doutan gelen, ara sra, tam zamannda ba gsteren zihin tembellii nbetlerinden birine tutulu verdi ve zihni, tpk daha sonraki yllarda, btn evler elektrikle aydnlatldnda, bir evde elektriin kesilme sine benzer biimde tamamen karard. Beyni, ksa bir sre karanlkta el yordamyla yolunu bulmaya alt; Swann gzln karp camlarn temizledi, gzlerini ovuturdu ve ancak karsnda bambaka bir fikir bulduunda bir k grebildi; bu yepyeni fikir, gelecek ay Odette'i bir srprizle sevindirebilmek iin, be bin yerine alt veya yedi bin frank gndermesi gerekeceiydi. Swann baz akamlar, Odette'le VerdurinTerin evinde, daha ok da Boulogne Orman'nda, zellikle Saint-Cloud'da, sevdikleri yazlk restoranlardan birinde buluma vaktinin gelmesini beklerken evinde oturmuyor, eskiden srekli misafirleri olduu sekin kiilerin evine yemee gidiyordu. Bu insanlarla ilikisini kesmek istemiyordu, nk gnn birinde Odette'e bir yararlar dokunabilirdi -belli mi olurdu?- bu arada da, onlar sayesinde Odette'i sk sk sevindirme imkn buluyordu. Ayrca, yllarca iinde yaad yksek sosyete muhiti ve lks hayat, bir yandan kmsedii, ama ihtiya da duyduu bir alkanlk haline gelmiti Swann da; en mtevaz kulbeyle en grkemli malikneleri ayn dzeyde grme noktasna geldiinde, duyulan bu maliknelere o kadar almt ki, mtevaz bir evde kendini rahat hissedemezdi. Bir apartmann D blokunda, beinci katta, soldaki dairelerinde dans partileri dzenleyen kk burjuvalarla Paris'in en gzel balolarn dzenleyen Parma Prensesi ne, onlarn inanamayaca lde- eit sayg beslerdi; ne var ki,

burjuva ev sahiplerinin yatak odasnda aile babalaryla bir arada bulunmak ona elenceli gelmez, havlularla rtl lavabolarn, zerine ylm pardsler ve apkalarla vestiyere dndrlm yataklarn grnts, tpk tten bir lamba veya kandil kokusunun, yirmi yldr elektrie alm olan gnmz insanna boucu gelmesi gibi, Swann adeta nefessiz brakrd. Yemee kaca akamlar, arabas saat yedi buukta hazr olurdu; giyinirken bir yandan da Odette'i dnr, bylece kendini yalnz hissetmezdi, nk srekli Odette'i dnmek, ondan uzakta olduu anlara da, yannda olduu anlarn bysn kazandrrd. Arabaya admn atarken, Odette dncesinin de onunla birlikte srayp arabaya bindiini, tpk her yere gtrlen, sofrada da, dier konuklardan habersiz, yannda duracak olan, sevilen bir hayvan gibi dizlerine oturuverdiini hissederdi. Onu okar, scaklyla snr, adeta kendinden geerdi; burnu ve ensesi, daha nce hi tatmad hafif bir rper tiyle gerilirken, Swann bir yandan da yakasna hasekikpelerinden kk bir demet ilitirirdi. Bir zamandr, zellikle de Odette Forcheville'i Verdurin'lere tantrdndan beri rahatsz ve mahzun olan Swann, sayfiyeye gidip bir sre dinlenmeye ihtiya duyuyordu. Ama Odette Paris'te olduu srece, ehir den bir tek gn bile ayrlmaya cesaret edemezdi. Hava scakt, baharn en gzel gnleriydi. Tatan ehri batanbaakat edip eitli konaklara kapansa da, gznn nnden hi gitmeyen grnt, Combray yaknndaki kknn bahesiydi; bu bahede, kukonmaz tarhndan nceki grgenlerin alt, Msglise krlarndan gelen rzgr sayesinde, saat drtten itibaren, unutmabeniler ve glayllerle evrelenmi gln kenar kadar serin olurdu; akam

yemei bahede, bahvann birbirine dolad frenkzmleriyle gllerin evreledii sofrada yenirdi. Boulogne Orman'nda veya Saint-Cloud'da erken bir saatte buluulacaksa, -zellikle yamur yaacak gibiyse ve "mritlerin, evlerine her zamankinden erken dnmeleri tehlikesi varsa- Swann yemek biter bitmez, yle alelacele kalkard ki, bir keresinde (yemein ge yendii ve Swannn, Boulogne Orman adasnda Verdurin'lerle bulumak zere kahve servisinden nce kalkt bir akam), ev sahibesi Laumes Prensesi yle demiti: "Swann imdikinden otuz ya byk ve idrar yollar rahatszlndan mustarip olsa, byle kap gitmesi mazur grlebilirdi. Ama bu yapt, dpedz aldrszlk." Swann, Combray'ye giderek tadn karamad ilkbaharn bysn, hi deilse Kuular Adas'nda veya Saint-Cloud'da bulabileceim geirirdi iinden. Ama Odette ten baka bir ey dnemedii iin, gittii yerde yapraklarn kokusunu duyup duymadn, mehtap olup olmadn bile fark edemiyordu. Bahede, restorann piyanosunda seslendirilen sonatn cmleciiyle karlanrd. Bahede piyano yoksa Verdurin'ler ne yapp edip odalarn, yemek salonlarnn birinden bir piyano indirtirlerdi; Swann Verdurin'lerin nazarnda eski itibarna katiyen kavumu deildi oysa. Ama birisi iin ho bir srpriz hazrlama fikri, sz konusu ahs sevmedikleri biri bile olsa, gerekli hazrlklar yaptklar srada, Verdurin'lerde geici, tesadfi bir yaknlk ve dostluk duygusu uyandrrd. Swann bazen, taptaze bir bahar akamnn daha geip gitmekte olduunu kendi kendine hatrlatr, dikkatini aalarda, gkyznde

toplamaya zorlard kendini. Ama bir yandan Odette'in varlnn yol at kalp arpnts, te yandan da bir sredir yakasn brakmayan, ateli, hafif rahatszlk, doann yaatabilecei duygular iin art olan sknet ve huzurdan mahrum ederdi kendisini. Verdurin'lerin yemek davetini kabul ettii bir akam, Swann sofrada, ertesi gn eski dostlaryla bir lene katlacan sylediinde, Odette herkesin ortasnda, artk mritlerden biri saylan Forcheville in, ressamn, Cottardn nnde u cevab vermiti: "Evet, leniniz olduunu biliyorum; yani sizinle benim evde grebileceiz ancak, fazla ge kalmayn ama." Swann o gne kadar Odette'in u veya bu mritle arkadalndan ciddi biimde kukulanmamt geri, ama Odette'in, akamki bulumalarn, Swannn onun evindeki ayrcalkl konumunu ve bunun iaret ettii tercihi byle herkesin nnde, sakin bir ftursuzlukla itiraf etmesinden ok holanyordu. Odette'in katiyen stn nitelikli bir kadn olmadn Swann birok kez dnmt elbette, kendisinden bu kadar aa seviyedeki bir insan zerinde kurduu stnlk "mritlerin nnde ilan edildiinde byle gururlanmas iin bir sebep de yoktu, ama Odette'in, birok erkein nazarnda ok gzel ve arzulanr bir kadn olduunu fark ettiinden beri, gen kadnn vcudunun bu erkeklerin gzndeki cazibesi, Swann da, Odette'in varlna, ruhunun en derin noktalarna tamamen hkim olma ihtiyacn dourmutu. Odette'in evinde, onu dizlerine oturtup eitli konulardaki fikrini sorduu, artk yeryznde sahip olmay istedii yegne varlklarn dkmn kard dakikalar, mthi

bir deer kazanmt gznde. te bu yzden, o akam yemekten sonra Odette'i bir kenara ekip hararetle teekkr etti; dile getirdii minnetin derecesiyle, Odette'e kendisini ne kadar mutlu edebileceini anlatmaya alt; en byk mutluluk ise, Swann, ak ve dolaysyla krlganl devam ettii srece, kskanln darbelerinden esirgemesiydi. Ertesi gn lenden karken, saanak halinde yamur yayordu; Swannn faytonununsa st akt; bir arkada, onu kupa arabasyla gidecei yere gtrmeyi teklif etti; Odette onu evine arm olduu iin, baka kimseyi beklemediinden emindi ve bu yamurda Odette'e gideceine, sakin kafayla, huzur iinde kendi evine gidip yatmay tercih ederdi. Ama belki Odette, onun istisnasz her geceyi kendisiyle noktalamak konusunda srarl olmadn grrse, gecelerini, hem de Swannn onu zellikle arzulad bir geceyi ona ayrmay ihmal edebilirdi. Odette'in evine vardnda saat on biri geiyordu; Swann daha nce gelemedii iin zr dileyince, Odette gerekten de epey geciktiini syleyerek frtnann verdii rahatszlktan, bann ardndan yaknd ve kendisini ancak yarm saat misafir edecei, on ikide gnderecei konusunda uyard; az sonra da yorgun dp uyumak istedi. "Yani bu gece cattleya yok mu?" dedi Swann. "Oysa ben gzel bircattleya ck ummutum." Odette biraz somurtkan, gergin bir tavrla cevap verdi: "Yok,canm, bu gece cattleya falan yok, gryorsun hastaym!"

"Belki rahatszlna iyi gelirdi, neyse srar etmiyorum." Odette gitmeden nce sndrmesini rica etti; Swann yatan perdelerini bizzat ekip evden kt. Ama kendi evine vardnda, birdenbire, Odette'in belki de birini bekledii geti aklndan; belki mahsus yorgunmu gibi davranm, Swann uyuyacan zannetsin diye sndrtm ve o kar kmaz da, tekrar yakp geceyi birlikte geirecei adam ieriye almt. Saate bakt. Odette'in yanndan ayrlal yaklak bir buuk saat olmutu; tekrar dar kp bir fayton evirdi ve Odette'in evinin yaknnda, evin arka cephesinin, yani Swannn baz geceler geldiini haber vermek iin tklatt yatak odas penceresinin bakt sokaa dik bir ara sokakta arabay durdurdu; aa indi, btn mahalle karanla gmlmt, ortalk sszd, iki adm yryp Odette'in evinin neredeyse tam karsna vard. Sokaktaki evlerin klar oktan sndrlmt, btn o karanlk pencerelerin arasnda yalnz bir tanesinden, -n esrarengiz, yaldzl zn skp karan panjurlarn arasndan- oday dolduran aydnlk dar szyordu; kim bilir ka gece, Swannn sokaa girer girmez uzaktan grd bu k, "eride seni bekliyor," mjdesiyle onu sevindirmiti, oysa imdi, "eride, bekledii erkekle birlikte," diyerek ikence ediyordu Swann'a. O erkein kim olduunu merak etti; duvar dibinden, pencereye kadar sessizce ilerledi, ama panjurun aralklarndan hibir ey gremiyor, sadece gecenin sessizliinde, mrlt halinde konumalar iitebiliyordu. Hi phe yok ki, pencerenin ardndaki grnmez, iren iftin iinde hareket ettii yaldzl grmek, o gittikten son ra gelen kiinin varln, Odette'in riyakrln ve o adamla

yaad mutluluu ele veren bu mrlty duymak, Swann iin bir strapt. Yine de geldiine memnundu; kendisini evinden kmaya zorlayan ve iini kemiren merakn belirsizlii ortadan kalknca, keskinlii de azalmt; ilk anda ani ve gsz bir phe olarak ortaya kan Odette'in teki hayata, imdi karsnda lambann yla aydnlanm halde, her eyden habersiz, o odada hapis duruyordu, can istedii an, ieri girip bu hayat gafil avlayabilir, yakalayabilirdi; ya da, daha iyisi, ok ge geldii geceler sk sk yapt gibi, panjuru tklatrd; bylece, en azndan Odette Swannn her eyi bildiini, grp konumalar duyduunu anlard; az nce, Odette'i teki erkekle birlikte, kendi kuruntularna glerken canlandrmt kafasnda, oysa imdi karsnda bilinsizce bir gven ve yanlg iinde grd, onlard; sonuta, ok uzakta zannettikleri, az sonra panjuru tklatacan akllarndan bile geirmedikleri Swann, faka bastrmt kendilerini. Belki de Swannn o esnada yaad, neredeyse ho denebilecek duygu, bir phenin ve strabn dindirilmesinden farkl bir ey, zihinsel bir hazd. k olduundan beri, eskiden ilgilenmekten zevk ald eyler gznde yine bir ekicilik kazanmaya balamt, ama sadece Odette'in hatrasyla aydnlandklar lde ilgintiler; buna karlk, imdi de kskanl, alkan genliinin bir baka unsurunu, gereklik tutkusunu canlandrmt, ama bu da, Swann la sevgilisi arasnda duran, n yalnzca Odette ten alan bir gereklikti, tamamen bireysel, paha biilmez, adeta nesnel gzellikte, tek bir hedefi vard: Odette'in hareketleri, ilikileri, tasarlar ve gemii. O gne kadar, bir insann hayatndaki gndelik olaylar, sradan hareketler, Swann'a deersiz eyler gibi grnmt hep; bu konularda kendisine dedikodu yapldnda stnde durmaz, dinlerken yzeysel bir dikkat sarf ederdi sadece; kendini en

sradan hissettii anlard bunlar. Ama akn bu tuhaf safhasnda, bireysel olan byk bir derinlik kazandndan, Swannn, bir kadnn en sradan hareketlerine duyduu merak da, bir zamanlar Tarih'e besledii meraktan farkszd. O na kadar yapmaktan utan duyaca her ey, bir pencerenin nnde durup ieriyi gzetlemek, kim bilir belki yarn bir gn, ilgisiz kiilerin azndan ustalkla laf almak, hizmetkrlara rvet verip casus gibi kullanmak, kaplar dinlemek, artk Swann'n nazarnda, tpk metin zmlemeleri, eitli tanklklarn karlatrlmas ve tarih eserlerin yorumlanmas gibi, gerek zihinsel deere sahip, gerekliin aratrlmasna uygun birer bilimsel inceleme yntemiydi. Tam panjuru tklatmak zereyken, bir an, eve gittiinde kapld pheleri ve geri dnp sokakta dikildiini Odette'in reneceini dnp utand. Kskan insanlardan, casuslua merakl sevgililerden ne kadar nefret ettiini Odette birok kez sylemiti. Yapmak zere olduu ey, pek beceriksizce bir hare ketti, Odette'in bundan byle kendisinden nefret etmesine yol aacakt, oysa panjuru henz tklatmam olduu o anda, Odette kendisini aldatmakla birlikte, belki hl seviyordu. Byle anlk bir tatmin uruna, sabrszlk yznden, ne mutluluk ihti malleri feda edilmitir! Yine de gerei renme arzusu daha glyd ve daha soylu grnyordu Swann'a. Nasl ki bir lim, sanatsal deerine kaytsz kalamad l l yaldzl bir kapan iindeki deerli elyazmasna bavurduunda, arad bilgileri orada bulacan bilirse, Swann da, geree uygun biimde kafasnda canlandrabilmek iin hayatn feda edecei bir durumun ayrntlarn, k izgileriyle aydnlanm bu pencerenin arkasnda bulup okuyabileceini biliyordu. Bylesine merak ettii gerei,

yarsaydam, scack, gz alc bir maddeden oluan bu biricik, geici ve deerli nshadan renme fikri, ona adeta tensel bir haz veriyordu. Hissettii -ve iddetle ihtiya duyduu- stnlk, belki gerei bilmesinden ok bildiini onlara gsterebilecek durumda olmasndan kaynaklanyordu. Parmak ucunda pencereye uzand. Panjuru tklatt. eridekiler duymaynca daha hzl vurdu, konumalar kesildi. Odette'in arkadalarndan hangisine ait olabileceini kestirmeye alt bir erkek sesi sordu: "Kim o?" Sesi tam olarak kartamyordu. Bir kere daha vurdu. nce pencere, sonra panjur ald. Artk geri dnlmez bir noktadayd, Odette naslsa her eyi reneceine gre, hi deilse fazla bedbaht, fazla kskan ve merakl grnmemek iin, kaytsz, neeli bir tonda seslenmekle yetindi: "Rahatsz olmayn, geerken k grdm de, ba arnz m artt diye merak ettim." eriye bakt. Karsnda, pencerenin nnde, iki yal adam durmaktayd, birinin elinde lamba vard; sonra oday grd, tanmad bir odayd. Odette'e ge saatte geldii akamlar, onun penceresini, birbirine benzer, karanlk pencereler arasnda kl tek pencere olmasndan tanmaya alt iin yanlm, yandaki evin camna vurmutu. zr dileyip oradan ayrlarak evine dnd; meraknn tatmini aklarna halel getirmedii ve uzun zaman boyunca Odette'e kar kaytszm gibi davrandk tan sonra, kskanlyla onu ar derecede sevdiini gstermedii iin mutluydu; iki sevgiliden birinin an derecedeki sevgisini gstermesi, dierini, yeterince sevmekten temelli bak tutar.

Swann bu aksilikten Odette'e hi sz etmedi, kendisi de artk bu olay dnmyordu. Ama zaman zaman dncesi bu unutulmu anya rastlayp arpyor, onu ne itiyor, Swann'a keskin ve derin bir ac veriyordu. Swann bu acy, sanki fiziksel bir acym gibi, dnceleriyle yattramyordu; ama fiziksel ac dnceden bamsz olduundan, dnce hi deilse onun zerinde durabilir, azaldn, geici olarak dindiini sap tayabilir. Oysa bu acy, dnce srf hatrlamakla yeniden yaratm oluyordu. Bu acy dnmeme istei, daha ok dn mek, daha ok strap ekmek anlamna geliyordu. Arkadalaryla sohbet ederken derdini unuttuu zamanlar, birdenbire sylenen bir sz, tpk sakarn teki anszn gelip yaral bir adamn tam aryan yerine dokunmu gibi, Swannn ehresini allak bullak ediyordu. Odette'in yanndan ayrldnda kendini daima mutlu, huzurlu hissediyordu; Odette'in filancadan sz ederken alayl, kendisine yneldiinde sevecen olan glmsemelerini, o ilk gece arabada yapt gibi ekseninden koparp bkt, neredeyse istemeyerek dudaklarnn zerine drd bann arln, kollarnn arasnda baygn baygn bakn, bir yandan da m gibi ona sokulup ban omzuna gmn hatrlyordu. Ama kskanl, hi vakit kaybetmeden, sanki aknn glgesiymi gibi, Odette'in daha birka saat nce Swann'a ynelttii o deiik tebessmn -imdi tersine dnp Swann la alay eden, bir bakasna ynelirken akla dolan- bir kopyasn karyor, bann eimini, bu sefer baka dudaklara doru eilirken taklit ediyor, Swann'a sunduu btn sevgi gsterilerini imdi bir bakasna sunulurken tekrarlyordu. Odette'in evinden karken beraberinde gtrd btn tensel hatralar, tpk bir dekoratrn sunduu "projeler", taslaklar gibi, Odette'in baka bir

erkein karsndaki ateli veya kendinden gemi hallerini hayal etmesine imkn tanyorlard. yle ki, Swann Odette'le yaad her hazdan, Odette'in icat ettii ve kendisinin de tedbirsizlik edip holandn belirttii her okaytan, Odette'te kefettii her gzellikten pimanlk duyar olmutu, nk bunlarn her birinin, bir saniye sonra, kendisi iin yeni bir ikence aletine dneceini biliyordu. ektii azap, birka gn nce Odette'in gzlerinde ilk defa yakalad ksa bir bakn hatrasyla birleince, dayanlmaz hale geliyordu. Verdurin'lerde, bir akam yemeinden sonrayd. Forcheville, belki kaynbiraderi Saniette'in Verdurin'ler tarafndan pek sevilmediini hissedip onu gnah keisi gibi kulla narak ev sahiplerinin gznde parlamak istemiti; belki Saniette'in, aslnda hibir kt niyet gtmeden sylenmi, bu szdeki krc imay anlamalar mmkn olmayan mritlerin farkna bile varmadklar, patavatszca bir szne kzmt; belki de kendisini fazlasyla yakndan tanyan ve ar hassasiyeti nedeniyle zaman zaman srf varlndan bile rahatsz olduu Saniette'i o evden atmak iin ne zamandr frsat kolluyordu; sebebi ne olursa olsun, Forcheville Saniette'in patavatszca szlerine yle bir kabalkla cevap verdi, o kkredike korkan, ac eken Saniette'in yakarlarndan iyice cesaret alarak yle hakaretler etmeye koyuldu ki, zavall Saniette, Mme Verdurin'e kalmas m gitmesi mi gerektiini sordu; bir cevap alamaynca, gzlerinde yalarla, kekeleyerek kp gitti. Odette bu sahneyi soukkanllkla izlemiti, ama kap Saniette'in arkasndan kapandnda, Forcheville'le ayn alaklk dzeyine gelebilmek iin yznn olaan ifadesini adeta birka derece drm, gzleri, Forcheville'in cesaretini kutlayan, kurbanyla da alay eden sinsi bir tebessmle parlamt; su ortakln ifade

eden baklarnda, "Adam kuruna dizilmi kadar oldu. O sklm pklm halini grdnz m? Alyordu resmen," szleri o kadar aka okunuyordu ki, gzleri bu baklarla karlaan Forcheville, fkesinden ya da fke taklidinden bir anda syrlarak glmsedi ve u cevab verdi: "Biraz kibar olabilseydi hl burada olurdu; adamakll bir ktein her yata faydas olur." Swann bir gn leden sonra, bir dostunu ziyaret etmek zere evden km, grmek istedii kiiyi evinde bulamaynca, Odette'e uramak gelmiti aklna; bu saatte Odette'in evine hi gitmezdi, ama bu saatlerde hep evde olduunu, ya le uykusuna yattn ya da ay saatine kadar mektup yazdn biliyordu; Odette'i rahatsz etmeyecek ksa bir grmenin ho olacan dnd. Kapc Odette'in galiba evde olduunu syledi; kapy ald; kulana baz grltler, ayak sesleri gelir gibi oldu, ama kap almad. Kayglanp sinirlenerek evin arka tarafndaki sokaa gitti ve yatak odas penceresinin nnde durdu; perdeler kapal olduundan ierisi grnmyordu, cama serte vurup seslendi; cevap veren olmad. Komularn kendisini seyrettiini fark etti. Belki de ayak seslerini yanl duyduunu dnerek oradan ayrld; ama kafas bu olayla o kadar meguld ki baka bir ey dnemiyordu. Bir saat sonra tekrar Odette'in evine gitti. Bu sefer Odette'i evde buldu; Odette daha nce geldiinde de evde olduunu, ama uyuduunu syledi; zil sesine uyanm, gelenin Swann olduunu tahmin edip arkasndan komu, ama yetiememiti. Cama vurulduunu da iitmiti. Swann bu szlerde, hazrlksz yakalanan yalanclarn, uydurduklar hikyeyi geree benzetmek iin yalanlarna ekledikleri doru

ayrnty derhal tand. Odette aklamak istemedii bir ey yaptnda, onu benliinin derinliklerine gizliyordu phesiz. Ama yalan sylemeye niyetli olduu kiiyle kar karya geldii anda heyecana kaplr, kafasndan btn dnceler silinip gider, uydurma ve mantk yrtme melekeleri felce urard; kafasnda bir boluk oluurdu, ama bir eyler sylemesi gerektii iin, nne kan tek eye, yani gizlemek istedii ve doru olduu iin de tek bana orada kalm olan eye sarlrd. Bu gerein, kendi bana bir nem tamayan kk bir parasn arayp bulur, aslnda bylesinin daha iyi olduunu, bu dorulanabilir ayrntnn, uydurulmu bir ayrnt kadar tehlikeli olmadn dnrd. "Bu kadar doru hi deilse, kr krdr, isterse aratrsn, doru olduunu rensin, beni ele verecek olan bu ayrnt deil," derdi kendi kendine. Oysa yanlyordu, onu bu ayrnt ele verirdi; Odette farknda deildi ama, bu gerek ayrntnn keleri, ancak iinden keyf biimde koparld ayrntlar btnne oturabilirdi; bu gerek ayrnt hangi uydurma ayrntlarn arasna yerletirilirse yerletirilsin, o btnn bir paras olmayaca iin, doldurulamayan boluklar ve sdrlamayan fazlalklar onu mutlaka ele verecekti. "Zili alp cama vuruumu iittiini, benim geldiimi tahmin ettiini ve beni grmek istediini itiraf ediyor," diyordu Swann kendi kendine. "Ama bu, kapnn almad gereiyle badamyor." Yine de bu elikiye Odette'in dikkatini ekmedi, nk onu kendi haline brakrsa, Odette'in muhtemelen bir yalan uyduracan ve bu yalann da, gerein zayf bir gstergesi olabileceini dnyordu; Odette konumaktayd; Swann onun szn kesmiyor, sylediklerini agzl, sancl bir dikkatle hafzasna kaydediyordu; Odette'in azndan kan szlerin

(onunla konuurken gerei bu szlerin arkasna gizledii iin), tpk kutsal rt gibi, o paha biilmez ve ne yazk ki gizli kalmaya mahkm gerein -Odette'in o gn leden sonra saat te, Swann geldii esnada yapt eyin- izini belli belirsiz tadklarn, eklini kabaca izdiklerini hissediyordu; bu gerekle ilgili renebilecei tek ey, Odette'in syledii yalanlar, adeta okunmas imknsz, ilahi kalntlard artk; bundan byle bu gerek, kymetini bilmedii halde, asla ele vermemek zere ona yataklk eden kadnn hatrasnda mevcut olacakt. Hi phe yok ki, Swann ara sra Odette'in gndelik hayatnn heyecanl ve ilgin olmadn, baka erkeklerle ilikilerinin de, dnen her insann nazarnda intihar arzusu uyandrabilecek, lmcl bir kederi etrafa kendiliinden, evrensel bir biimde yaymadklarn dnyordu. Byle anlarda, bu ilginin, bu kederin sadece kendisinde, bir hastalk olarak bulunduunu ve bu hastalk getiinde, Odette'in yaptklarnn, bakalarna vermi olabilecei pcklerin, tpk saysz baka kadnn yaptklar ve pckleri gibi, zararsz hale geleceini anlyordu. Ne var ki, Swann, hlihazrdaki sancl merak tamamen kendisinden kaynakland halde, bu merak nemsemeyi ve merakn tatmin etmek iin elinden geleni yapmay da mantksz bulmuyordu. nk Swann'n yanda insann felsefesi, artk genliindeki felsefesinden farkldr, -ayrca Swann'n imdiki felsefesi, dnemin felsefesiyle ve Swannn uzun sre iinde yaad muhitte (yani Laumes Prensesi'nin, zeky phecilikle len, her insann kendi zevkinden baka hibir eyi gerek ve tartlmaz kabul etmeyen yakn evresinde) geerli olan felsefeyle de destekleniyordudeneysel, neredeyse tbbi bir felsefedir bu; insanlar bu yata zlemlerini da vurmak yerine, geride braktklar yllarn, kendi iinde tipik ve kalc sayabilecekleri birtakm sabit alkanlklarla

tutkulardan oluan tortusunu ayrmaya alrlar ve setikleri hayat tarznn her eyden nce bu alkanlklar ve tutkular tatmin etmesine bilhassa zen gsterirler. Swann, nasl rutubetli bir iklimin egzamas zerindeki azdrc etkisini dikkate alyorsa, Odette'in yaptklarn bilmemekten duyduu zntye hayatnda bir yer ayrmay da akllca buluyor, nasl ki koleksiyonlar, ince damak zevki gibi -en azndan k olmadan nce- kendisine haz verebileceini bildii zevklerine, btesinde belirli bir mebla ayryorsa, Odette'in gndzleri neler yapt konusunda, renmezse bedbaht olaca malumat edinebilmek iin de, hatr saylr bir mebla ayrmay gerekli gryordu. Evine dnmek zere kalkp Odette'le vedalat srada, Odette biraz daha kalmasn rica etti, hatta srarl davranp, kapy amaya yeltendiinde kolunu tuttu. Ama Swann bunun zerinde durmad; zaten bir konumada yer alan hareket, sz ve olay bolluu iinde, phelerimizin geliigzel arad bir gerei gizleyen unsurlar, kanlmaz olarak, hi dikkatimizi ekmeden geip giderler; bizim zerinde durduumuz ayrntlar ise, aksine ardnda hibir ey gizlemeyen ayrntlardr. Odette tekrar tekrar, "Ne aksilik, hi detin olmad halde bir gn leden sonra gelecein tuttu, o zaman da gremedik," diyordu. Odette'in, gremediklerine bylesine hayflanacak kadar kendisine k olmadn Swann pekl biliyordu, ama Odette iyi kalpli bir insand, genellikle Swann memnun etmek ister ve kzdrdnda ounlukla zlrd; dolaysyla, kendisine deilse de Swann'a byk bir haz verecek olan bu bir saatlik beraberlikten onu mahrum ettiine zlmesini de, Swann doal buldu. Bununla birlikte, pek o kadar nemli bir ey de olmad iin, Odette'in dinmeyen znts sonunda Swann artt. Odette bu haliyle,

lkbahar tablosu ressamnn kadn figrlerini her zamankinden ok hatrlatyordu. O esnada Odette'in yz, bu kadnlarn, bebek sa'nn bir narla oynayn veya Musa'nn bir yalaa su boaltn seyrederken bile, kaldramadklar bir acnn arlyla ezilirmi gibi grnen, bitkin ve kederli yzlerinden farkszd. Daha nce de Odette'in yznde byle kederli bir ifade grmt, ama ne zaman grdn hatrlamyordu. Anszn hatrlad: Swann la beraber olabilmek iin hastalk mazeretiyle akam yemeine katlmad gecenin ertesi gn, Mme Verdurin'e yalan sylerken, Odette'in yznde ayn keder vard. Hi phesiz, Odette dnyann en drst kadn da olsa, bu kadar masum bir yalan yznden vicdan azab ekmezdi. Ama Odette'in sk sk syledii yalanlar, bu kadar masum yalanlar deil, eitli insanlarn karsnda kendisini son derece zor duruma drebilecek trden keifleri engellemeye yarayan yalanlard. Bu yzden de, yalan syledii zaman korkuya kaplr, kendini savunmasz hisseder, baarabileceinden emin olamaz, tpk uykusunu alamam bir ocuk gibi, yorgunluktan alamak isterdi. Ayrca, genellikle yalan syledii erkei ciddi ekilde incittiini ve iyi bir yalan uyduramazsa, kaderini onun ellerine teslim etmi olacan da bilirdi. O zaman, sz konusu erkein karsnda hem ezik, hem de sulu hissederdi kendini. Sosyal yaantsyla ilgili nemsiz bir yalan sylemesi gerektiinde de, duygu ve anlarn armyla ar bir yorgunlua yenik der, fesatlk etmiesine bir pimanlk duyard. Swann'a kim bilir ne ar bir yalan sylemekteydi ki, baklar bylesine strapla doluyor, sesi, zorla gsterdii abann arl altnda ezilircesine, aman dilercesine szlanyordu. Swann, Odette'in, sadece leden sonraki olayn asln deil, daha yakn,

belki henz gereklememi, az sonra meydana gelecek ve Swann gizlenen gerek konusunda aydnlatabilecek olan bir eyi de saklamaya altn dnd. O esnada zilin sesini duydu. Odette hi durmadan konuuyordu, ama szleri artk bir iniltiye dnmt; leden sonra Swann la grememi, kapy aamam olmas, bir felaket haline gelmiti. Kapanan giri kapsnn ve bir arabann sesi iitildi; sanki birisi, -muhtemelen Swannn karlamamas gereken kii Odette'in evden km olduu sylendii iin, kapdan dnyordu. Bunun zerine, Swann, srf her zamankinden farkl bir saatte gelmekle, Odette'in kendisinden gizlemek istedii ne ok eyi engellediini dnerek bir ylgnla kapld, neredeyse ykma urad. Ama Odette'i sevdii ve btn dncelerini ona yneltmeye alt iin, kendine acyacana ona acd ve "Zavall yavrucak!" diye mrldand. Swann giderken, Odette masasnn stnde duran bir tomar mektubu kendisine verip postalamasn rica etti. Swann evine dndnde, mektuplar atmay unutmu olduunu fark etti. Tekrar kp postaneye gitti, cebinden mektuplar kard ve kutuya atmadan nce, zarflarn zerindeki adreslere bakt. Mektuplarn hepsi eitli dkknlara, yalnz biri Forcheville'e yazlmt. Swann mektubu elinde tutuyordu. "Mektubu ap okusam, Odette'in ona nasl hitap ettiini, neler sylediini, aralarnda bir ey olup olmadn renirdim," diyordu kendi kendine. "Hatta belki amamakla, Odette'e kar dncesizlik etmi oluyorum, nk Odette asndan sulayc olabilecek, her halkrda ona ac ektirecek ve mektup gnderildikten sonra asla silinemeyecek olan bir pheden kurtulmann tek yolu, mektubu okumak."

Postaneden evine dnd, ama son mektubu atmam, yanna almt. Bir mum yakp, amaya cesaret edemedii zarfa yaklatrd. Balangta hibir ey okuyamad, ama zarf inceydi, iindeki sert karta yaptrnca, saydam ksmndaki son kelimeleri seebildi. Gayet souk bir veda cmlesiydi bu. O anda, tam tersine, Swann'a yazlm bir mektubu Forcheville okusa, ne kadar sevecen kelimeler grrd! Zarftan daha kk olan ve zarfn iinde hareket eden kart tuttu, sonra, baparmayla kaydrarak, srayla eitli satrlar, zarfn tek kat olan ve iini gsteren ksmna denk getirdi. Buna ramen, kelimeleri tam olarak seemiyordu. Aslnda pek nemli de deildi, nk mektubun sradan bir olayla ilgili olduunu ve katiyen bir ak ilikisine deinmediini anlayacak kadarn okumutu; konu, Odette'in bir amcasyla ilgiliydi. Swann bir satrn iindeki "haklymm" kelimesini ak seik okuyabilmiti, ama Odette'in hangi konuda hakl olduunu anlayamyordu; sonra birdenbire, daha nce okuyamad ilk ke limeleri seebildi ve btn cmlenin anlam aka ortaya kt: "Kapy amakta haklymm, gelen amcamd." Kapy amakta! Demek ki leden sonra, Swann kapy aldnda, ieride Forcheville vard ve Odette onu gndermiti; Swannn duyduu ses de buydu. Bunun zerine, mektubun tamamn okudu; Odette mektubun sonunda, teklifsizlii yznden Forcheville den zr diliyor ve sigaralarn evinde unuttuunu sylyordu; Odette'in evine ilk gidilerinden birinin ardndan, Swann'a da ayn cmleyi yazmt. Ama Swann'a yazd mektupta, "Keke kalbinizi brakm olsaydnz, onu iade etmezdim size," diye eklemiti. Forcheville'e

byle bir ey yazmamt; aralarnda bir ak maceras olduunu ima edecek tek bir sz yoktu. in aslna baklacak olursa, Odette, gelenin amcas olduuna Forcheville'i inandrmak iin mektup yazdna gre, btn bu olayda kandrlan kii, kendisinden ziyade Forcheville di. Sonuta Odette'in nem verdii erkek kendisiydi, Swann' d; o geldi diye Forcheville'i gndermiti. Peki, ama Forcheville'le aralarnda bir ey yoksa Odette kapy niin hemen amamt; o esnada kt bir ey yapmyorduysa eer, niin "Kapy amakla iyi etmiim, gelen amcamm," desindi; kapy amamasna Forcheville ne gibi bir aklama getirebilirdi ki? Odette'in, onun inceliine olan mutlak gveniyle, hi korkmadan ellerine teslim ettii, ama Swannn, asla renemeyeceini zannettii bir olayn iyzyle birlikte, mehulden alman kl bir kesit misali, Odette'in hayatnn bir ksmn da, saydam penceresi sayesinde grebildii bu zarfn karsnda, Swann bir sre, zgn, kalfas kark, ama yine de mutlu, ylece durdu. Sonra kskanl haz duymaya balad; bu kskanlk sanki bamsz, bencil bir hayatiyete sahipti ve Swann'a zarar vermek pahasna da olsa, kendisini besleyebilecek her eye agzllkle saldryordu. imdi kendine bir besin bulmutu; Swann artk her gn Odette'in saat be civarnda kabul ettii ziyaretiler konusunda endielenecek, Forcheville'in o saatte nerede olduunu renmeye alacakt. nk Swannn ak, hl balangtaki yapsn koruyordu ve bu yapya damgasn vuran ey de, Odette'in gnlerini nasl geirdiini bilmemesi ve Swannn, zihinsel tembellii yznden, bilgi yerine hayal gcn koymamas olmutu. nceleri Odette'in btn hayatn deil, sadece belirli anlarn, bir olaydan, belki yanl yorumlad bir olaydan yola karak, Odette'in kendisini aldatm olabileceini dnd anlar kskanyordu. Kskanl, tpk nce bir

kolunu, sonra ikincisini, ardndan da ncsn uzatan bir ahtapot gibi, nce akamst bee, sonra bir baka saate, sonra da bir ncsne sk sk yapt. Ama Swann kendine dert icat etmeyi bilmiyordu. zntleri, kendisine dardan gelmi olan bir acrm hatrasndan, devamndan ibaretti. Ne var ki, dardan gelen her ey ona ac veriyordu. Odette'i Forcheville den uzaklatrmak, birka gnlne Gney'e gtrmek istedi. Fakat orada da, oteldeki btn erkeklerin Odette'i, Odette'in de onlar arzulad zannna kapld. Eskiden kt seyahatlerde hep yeni insanlarla iliki kuran, kalabalk toplantlara katlan Swann, imdi vahilemi, sanki in sanlardan zalim bir darbe yemi gibi toplumdan kaar olmutu. Her erkei Odette'in olmaya aday grrken, insanlardan nefret etmemesi mmkn myd? Bylece kskanl, Swannn kiiliini ve bakalarnn gznde bu kiilii da vuran iaretleri deitirmeye balad; stelik bu, balangta Odette'e besledii tensel ve gler yzl tutkunun yol at deiimden daha keskin ve kkten bir deiimdi. Odette'in Forcheville'e yazd mektubu okuduu gnden bir ay sonra, Swann, Verdurin'lerin dzenledii bir akam yemeine, Boulogne Orman'na gitti. Topluluk dalmak zereyken, Mme Verdurin'le misafirlerin ou arasnda fslt halinde konumalar getiini fark etti; anlayabildii kadaryla, piyaniste ertesi gn Chatou'daki toplantya gelmesini hatrlatyorlard; oysa Swann bu toplantya davet edilmemiti. Verdurin'ler alak sesle konumu ve mulak ifadeler kullanmlard, ama ressam, herhalde dalgnlkla, haykrd:

"Hi k olmasn, Ay I sonatn karanlkta alsn ki, etrafn aydnlann daha iyi grelim." Swannn iki adm tede olduunu gren Mme Verdurin, bir pot krldn fark eden herkes tarafndan benimsenen yz ifadesini taland; konuan susturma ve iitene masum grnme isteini bombo baklarda sabitleyen, kprtsz su ortakl iaretini saf tebessmlerin ardna gizleyen bu ifade, potu krann deilse de, madurun, durumu nnda fark etmesine yol aar daima. Odette, birdenbire hayatn ezici sorunlaryla mcadele etmekten vazgeen umutsuz bir insann edasna brnd; Swann ise, restorandan kp Odette'le birlikte eve dnecei n iple ekiyordu; yolda Odette ten meseleyi akla kavuturmasn isteyecek, ertesi gn ya Chatou'ya gitmemesini veya kendisini de davet ettirmesini salayacak ve skntsn Odette'in kollarnda giderecekti. Nihayet arabalar arld. Mme Verdurin Swann'a dnd: "Haydi, hoa kaln, yaknda grmek zere," derken, baklarndaki sevecenlik ve glmsemesindeki rahatszlk, o gne kadar hep yapt gibi, "Yarn Chatou'da gryoruz, yarndan sonra da bizde," demediini Swannn fark etmesini engellemeye ynelikti. M. ve Mme Verdurin, Forcheville'i arabalarna aldlar; Swannn arabas onlarnkinin arkasndayd, Swann Odette'i kendi arabasna bindirmek iin, Verdurin'lerin arabasnn hareket etmesini bekliyordu. "Odette, sizi biz brakacaz," dedi Mme Verdurin; "M. de Forcheville'in yannda size de bir yerimiz var."

"Peki hanmefendi," diye cevap verdi Odette. "Nasl olur, sizi evinize ben brakacaktm," diye haykrd Swann, sz uzatmadan; kap almt, saniyeler saylyd ve iinde bulunduu ruh halinde, Swannn tek bana eve dnmesi mmkn deildi. "Ama Mme Verdurin..." "Canm, bu sefer tek banza dnn, Odette'i ka kere size braktk," dedi Mme Verdurin. "Hanmefendiye sylemek istediim nemli bir ey vard da..." "Ne yapalm, mektup yaz verin..." "Ho akaln," dedi Odette, elini Swann'a uzatarak. Swann glmsemeye alt, ama yklmt. "Swannn bize kar davranlarnda ne kadar cretkr olduunu fark ettin mi?" dedi Mme Verdurin kocasna, eve dndklerinde. "Odette'i arabamza aldk diye beni i i yiyecekti neredeyse. Mnasebetsizliin bu kadar da fazla! Randevu evi ilettiimizi syleseydi bari! Odette'in bu tr davranlara nasl tahamml ettiini anlamyorum dorusu. Adeta 'Siz bana aitsiniz,' diyor. Dncelerimi Odette'e aklayacam, umarm beni anlar." Hemen ardndan, fkeyle ekledi:

"nanlr gibi deil, pis hayvan!" Mme Verdurin farknda olmadan, belki ayn kendini hakl karma igdsyle, -tpk Franoise'n Combray'de tavuk bir trl lmezken yapt gibi zararsz bir hayvan ezmekte olan bir kylnn, can ekien hayvann son rpnlarna tepki olarak syleyecei kelimeleri kullanyordu. Mme Verdurin'in arabas hareket ettikten sonra, arabacs Swann'a bakt ve acaba hastaland m, ya da bana bir felaket mi geldi diye sordu. Swann arabacsn gnderdi, yrmek istiyordu; Boulogne Orman'ndan eve yaya dnd. Yrrken yksek sesle, kendi kendine konuuyordu; o gne kadar kk yuvann meziyetlerini bir bir sayarken, Verdurin'lerin yce gnllln gklere karrken kulland hafif yapmack ton hkimdi sesine. Nasl ki Odette'in o ok holand szlerini, tebessmlerini, pcklerini, bir bakasna yneldiklerinde iren buluyorsa, ayn ekilde daha biraz nce, gerek bir sanat tutkusuyla, hatta manevi asaletle dopdolu ve elenceli bulduu Verdurin'lerin salonu da, artk Odette orada bir bakasyla buluup onu zgrce sevecei iin, Swann'a gln, sama ve iren grnyordu. Ertesi akam Chatou'da yaplacak toplanty kafasnda tiksintiyle canlandryordu. "Chatou'ya gitme fikri zaten iren! Dkknn kapatp gezmeye giden tuhafiyeciler gibi! Bu insanlarn burjuval inanlr gibi deil; gerek insanlar deil bunlar, Labiche'in oyunlarndan frlam karakterler!" Cottard'lar orada olacakt, Brichot da belki giderdi. "Bu i ie yaayan, sradan insanlarn hayat gln bir ey; yarn hepsi

Chatou'da bulumasalar, neye uradklarn arrlar!" Heyhat! Ressam da orada olacakt; "patanlk" yapma merak yznden Forcheville'le Odette'i birlikte atlyesine davet edecekti. Odette'i bu kr gezisinde fazlasyla k bir kyafetle hayal ediyordu; "Zavallck o kadar baya ve o kadar da aptal ki!!!" Mme Verdurin'in yemekten sonra yapaca esprileri imdiden duyar gibiydi; bu espriler, hangi skc tipi hedef alrlarsa alsnlar, Swann' hep gldrmt, nk kendisiyle birlikte Odette'in de, neredeyse tek bir varlk gibi, bu esprilere gldn grmt. Oysa imdi, belki de kendisiyle alay ederek Odette'i gldreceklerini dnyordu. "Ne iren bir elence!" derken yzne yle bir tiksinti ifadesi yerleiyordu ki, gmleinin yakas, mimiiyle kaslan boazn skyordu. "Yz Tanrnn sureti olarak yaratlm bir varlk, bu i bulandrc esprilere nasl glebilir? Azck hassas olan her burun, bu pis kokulardan saknmak iin, dehet iinde oradan uzaklamaya alr. Bir insann, kendisine btn drstlyle elini uzatan birinin arkasndan glmekle, hayat boyu iinden kamayaca bir bataa saplandn anlamamas, inanlr gibi deil gerekten. Ben bu bo laflarn, dedikodularn alkaland ukurdan fersahlarca yksekte bulunuyorum, bir Verdurin'in esprileri benim stme sramaz!" diye haykrd, ban dikletirip bedenini gururla dorultarak. "Tanr ahidimdir, ben Odette'i bu bataktan karp daha soylu, yksek bir seviyeye, daha temiz bir ortama getirebilmek iin btn itenliimle abaladm. Ama insan sabrnn da bir snr vardr, benim sabrm artk snra dayand," dedi; oysa Odette'i alaylarla dolu bir ortamdan koparma abas, daha birka dakika nce balam, Swann bu kutsal grevi, ancak

bu alaylarn kendisini hedef alabileceklerini ve Odette'i ondan koparmay amalayabileceklerini dnnce stlenmiti. Piyanisti, Ay I sonatn almaya hazrlanrken, Mme Verdurin'i de, Beethoven'in mziinin, sinirleri zerinde yapaca tahribattan korkarak taknd mimiklerle canlandrd kafasnda. "Geri zekl, yalanc!" diye haykrd. "Bir de Sanat'tan holandn sanyor!" Mme Verdurin, tpk daha nce Swann la ilgili olarak sk sk yapt gibi, Forcheville hakknda da Odette'e vg dolu, ustaca imalarda bulunacak, sonra da, "Odette, yannzda M. de Forcheville'e bir yer averin," diyecekti. "Karanlkta alnacakm! patan, muhabbet tellal!" Forcheville'le Odette'i susmaya, birlikte hayallere dalmaya, bakmaya, el ele tutumaya davet edecek olan mzie de "muhabbet tellal" adn veriyordu. Platon'un, Bossuet'nin, eski Fransz eitiminin sanat konusundaki kat tutumlarn hakl buluyordu. Ksacas, Verdurin'lerin srd ve Swannn sk sk "gerek hayat" diye adlandrd hayat, imdi gzne hayatlarn en berbat, kk yuva da muhitlerin en bayas gibi grnyordu. 'Toplumun en dk tabakas resmen," diyordu, "Dante'nin son emberi. Hi phe yok, o yce metin, Verdurin'leri anlatyor! Aslna baklrsa, arkalarndan dedikodu yaplsa da, bu serseriler gruhundan ok farkl olan yksek sosyete mensuplar, bunlarla tanmay, parmaklarnn ucunu bile kirletmeyi reddetmekle, byk bilgelik gsteriyorlar! Saint-Germain muhitinin bu Noli me tangere'si22, mthi bir ileri grllk!" Swann Boulogne Orman'nn aal yollarndan kal epey olmutu, evine varmak
Aziz Yuhanna nciline gre, sa'nn yeniden doduktan sonra Mecdelli Meryem'e syledii, "Bana dokunma," anlamndaki ilk szleri.
22

zereydi, ama acs dinmemi, kendine gelmemiti henz; samimiyetsiz belagatinin yalanc tonlamalar, kendi sesinin sahte nlamalar, sarholuunu giderek artryor, gecenin sessizliinde bara ara nutuk atmaya devam ediyordu: "Yksek sosyete mensuplarnn da kusurlar vardr, bu kusurlar kimse benim kadar iyi bilemez, ama her eye ramen, baz eyleri yapacak kadar alalmalar da mmkn deildir. Tandm sekin kadnlar mkemmel olmaktan ok uzaktlar, ama temeldeki incelikleri, davranlarndaki drstlk, hangi koullarda olursa olsun, hainlik etmelerini engellerdi; tek bana bu bile, Verdurin cadalozuyla aralarnda uurumlar olmas iin yeterlidir. Verdurin! Ne biim soyad! Dorusu hibir eksikleri yok, kendi izgilerinde mkemmel saylrlar! Tanrya krler olsun, bu rezillerle, ayaktakmyla i ie bulunmaya yeterince tenezzl ettim, bir son vermek gerekiyordu artk." Ne var ki, Verdurin'lere daha birka saat ncesine kadar mal ettii meziyetlere Verdurin'ler gerekten sahip olsalard bile, Swannn akn desteklemedikleri, korumadklar takdirde, Swann, Verdurin'lerin yce gnllln dnp duygulandrmaya, sarho etmeye bu meziyetlerin gc yetmezdi; bu sarholuk hali, bakalar araclyla yaylsa bile, kendisine ancak Odette ten gelebilirdi; ite ayn ekilde, imdi Verdurin'lere mal ettii ahlakszlk da, doru olsa bile, Swann dlayp Odette'i Forcheville'le birlikte arm olmasalar, Swannn fkesini kabartmaya, onlar "rezillik"le damgalamasna yetmezdi. phesiz, Swannn, Verdurin muhitine duyduu tiksintiyi ve bu evreyle ilikisine son vermenin mutluluunu ifade eden bu szleri, ancak sahte bir tonda, dncesini dile getirmekten ok fkesini boaltmak iin seilmi szler gibi telaffuz etmeye raz

olan sesi, kendisinden daha basiretliydi. Aslnda Swann bu svglere kendini kaptrd srada, kendisi farknda olmasa da, zihni muhtemelen bambaka bir eyle meguld, nk evine dndnde, d kapy kapatr kapatmaz, birden alnna bir aplak atp kapy tekrar atrd ve bu kez doal bir ses to nuyla, "Yarn akam Chatou'daki yemee kendimi davet ettirmenin yolunu buldum galiba!" diye haykrarak tekrar dar kt. Ama pekiyi bir yol bulamam olacak ki, davet edilmedi; ar durumdaki bir hastasn tedavi etmek zere taraya gittii iin gnlerdir Verdurin'leri grmemi ve Chatou'ya gidememi olan Doktor Cottard, Chatou'daki davetin ertesi gn, Verdurin'lerde akam yemeine otururken yle dedi: "Bu akam M. Swann gremeyecek miyiz? Onun yakn dostlarndan biri..." "Umarm grmeyiz!" diye haykrd Mme Verdurin. "Tanr bizi o skc, aptal, terbiyesiz adamdan korusun." Cottard bu szleri duyunca, o na dek zannettiinin tam tersi, fakat doruluu da tartlmaz olan bir gerekle yz yze gelmi gibi, hem ard hem boyun edi; etkilenmi bir tavrla, korku iinde ban tabana gmd ve tedricen kendine kapanarak, sesini alalan bir gam halinde en pes notasna kadar drerek, "Ya! Ya! Ya! Ya! Ya!" diye cevap vermekle yetindi. Ve bir daha da Verdurin'lerin evinde Swann'dan hi sz edilmedi. Swann la Odette'i bir araya getirmi olan Verdurin salonu, bulumalarna bir engel haline geldi. Odette artk ilikilerinin bandaki gibi Swann'a, "Yarn akam mutlaka greceiz, Verdurin'lerde yemek daveti var," diyeceine, "Yarn akam

gremeyeceiz, Verdurin'lerde yemek daveti var," diyordu. Verdurin'ler Odette'i Opra-Comique tiyatrosuna, Kleopatra'nn Bir Gecesi'ni seyretmeye gtrecekleri zaman, Swann Odette'in gzlerinde bir korku, Swann gitmemesini rica eder mi diye bir kayg gryordu; eskiden olsa, Swann bu korkuyu grnce da yanamaz, sevgilisinin ehresini pcklere board; oysa imdi ayn korku onu ileden karyordu. "Mzik ad verilen o bok ukurunda plenmeye ne kadar hevesli olduunu grnce hissettiim ey, fke deil, znt aslnda," diyordu kendi kendine. "Kendime deil tabii, Odette'e zlyorum; alt ay boyunca benimle her gn grp de, kendiliinden Victor Mass'yi silip atabilecek kadar deimediine zlyorum! En ok zldm ey de, znde azck incelik barndran bir insann, binde bir kendisinden rica edildiinde, bir elenceden vazgeebilmesi gerektiim anlayamamas. 'Gitmeyeceim/ demeyi renmesi gerekirdi, en azndan kafasn altrp manevi deerinin bu cevaba gre lleceini dnerek gitmekten vazgemeliydi." Swann, Odette'in o gece Opra-Comique tiyatrosuna gitmeyip kendisiyle birlikte olmasn, gerekten de Odette'in manevi deeri hakknda daha olumlu bir yargya varabilmek iin istediine kendini inandrmt; Odette'le konuurken de ayn mant kullanyor, ayn samimiyetsizlii sergiliyordu, hatta samimiyetsizlii biraz daha fazlayd, nk Odette'le konuurken, onu izzetinefsinden yakalama arzusuna da boyun emekteydi. "Yemin ederim," diyordu Odette'in tiyatroya gitmesine birka dakika kala, "gitmemeni rica ederken, bencilce dn seydim eer, ricam geri evirmeni yrekten dilerdim, nk bu akam yaplacak ok iim var; sen hi beklenmedik ekilde, gitmeyeceini sylesen, kendimi tuzaa dm gibi hissederdim,

ok canm sklrd. Ama benim ilerim, zevklerim, her ey demek deil, seni de dnmem gerek. Aksi takdirde, yarn bir gn, senden temelli koptuumu grdnde, bana sitem etmeye, ak tehlikeye dren, ciddi bir yargya varacam hissettiim kritik bir anda seni uyarmadm iin kzmaya hakkn olurdu. Bak canm, Kleopatra'nn Bir Gecesi (ne isim!) deil mesele. nemli olan, senin zeknn, hatta cazibenin gerekten bu kadar dk bir seviyede olup olmad, bir elenceden vazgeemeyecek kadar aalk bir insan olup olmadn. Eer yleysen, seni sevmek mmkn olabilir mi? nk bu durumda, kusurlu ama hi olmazsa dzeltilmesi mmkn, belirgin bir varlk bile saylmazsn. O zaman, nne konulan eime gre akan ekilsiz bir sudan, akvaryumunda yaadka gnde yz kere su zannederek cama arpacak olan hafzasz ve beyinsiz bir balktan farkszsn demektir. Verecein cevabn sonucunda sana olan sevgim birdenbire bitecek demiyorum elbette, ama senin bir insan olmadn, nesnelerden bile daha dk seviyede, kendini yceltmeyi beceremeyen bir varlk olduunu anladmda, benim nazarmda eski caziben kalmayacak, anlyor musun? Kleopatra'nn Bir Gecesi'ne gitmekten (bu iren ismi azma almaya sen zorluyorsun beni) vazgemeni, nemsiz bir eymi gibi> her eye ramen gideceini umarak rica etmeyi tercih ederdim elbette. Ama cevabn bu ekilde deerlendirmeye, sonular karmaya karar verdiim iin, seni uyarmann daha doru olacan dndm." Odette birka dakikadr heyecan ve kararszlk belirtileri gstermekteydi. Bu konumann, anlamn kavrayamamakla birlikte, "nutuklar" ve sitem ya da yalvarma seanslar snfna dahil edilebileceini anlamt; erkekleri iyi tandndan, bu tr

konumalar, kelimelerdeki ayrntlardan bamsz olarak deerlendirmeyi renmiti; erkekler k olmasalar bu szleri sylemezlerdi ve k olduklarnda da, onlara itaat etmenin anlam yoktu, nk ileride daha da k olurlard. Dolaysyla, Odette zamann hzla ilerlediini fark etmese, Swann sakin sakin dinlerdi, ama Swann biraz daha konuursa, kendisine de sevecen, inat ve mahcup bir tebessmle belirttii gibi, sonunda uvertr karacakt! Swann bazen de, akn en abuk tketecek eyin, yalan sylemekte direnmesi olduunu sylyordu Odette'e. "Srf kendini beendirme asndan dnsen bile," diyordu, "yalan syleyecek kadar alalmann, cazibeni ne kadar azalttn anlamyor musun? Oysa bir tek itirafla ka kusurunu telafi edebilir din! Zek dzeyin zannettiimin ok altndaym meer!" Ama Swannn, Odette'i yalan sylemekten vazgeirmek iin sralad btn sebepler nafileydi; bu sebepler, genel bir yalan syleme sistemini kertebilirdi, oysa Odette'in byle bir sistemi yoktu; yapt bir eyi Swannn bilmesini istemedii her durumda, yaptn Swann'a sylememekle yetiniyordu sadece. Yani yalan onun iin o zel duruma mahsus bir areydi; yalan sylemesi mi, yoksa gerei itiraf etmesi mi gerektiini belirleyen tek ey de, o zel duruma mahsus bir koul, Swannn, yalann yakalamas ihtimalinin byklyd. Odette fiziksel adan kt bir dnem geirmekteydi, imanlyordu; eski etkileyici, mahzun bys, akn ve hlyal baklar, ilk genliiyle birlikte kaybolup gitmi gibiydi. yle ki, Swannnkendisine en ok baland dnem, onu en irkin bulduu dnemdi. Odette'te eskiden bulduu byy tekrar

yakalayabilmek iin ona uzun uzun bakyor, ama aradn bulamyordu. Yine de, bu kozann iinde hl Odette'in yaadn, hep ayn kaak, ele gemez ve sinsi iradenin var olduunu bilmek, onu ele geirmek iin ayn tutkuyla abalamasna yetiyordu, Odette'in iki yl nceki fotoraflarna bakp ne kadar ho olduunu hatrlyordu. Bylece onun uruna katland zahmetler biraz olsun hafifliyordu gznde. Verdurin'ler Odette'i de alp Saint-Germain'e, Chatou'ya, Meulan'a gittiklerinde, ounlukla, hava gzelse, nceden kararlatrlmad halde gece de orada kalp ehre ertesi gn dnmeyi teklif ediyorlard mritlere. Mme Verdurin, teyzesi Paris'te kalm olan piyanistin endielerini yattrmaya alyordu. "Sizden bir gnlne kurtulduuna ok memnun olacaktr. Ayrca meraklanmas iin de bir sebep yok, bizimle birlikte olduunuzu biliyor; hem ben btn sorumluluu zerime alyorum." Mme Verdurin baarl olamad takdirde, M. Verdurin mritlerden hangilerinin birilerine haber vermesi gerektiini renip yola kyor, bir telgraf brosu veya haberci buluyordu. Ama Odette her defasnda teekkr edip kimseye haber vermesi gerekmediini sylyordu, nk Swann'a, herkesin gz nnde ona haber yollayacak olsa, hretine glge dreceini kesin bir dille bildirmiti. ehir dnda birka gn kald da oluyordu; Verdurin'ler onu mezarlar grmeye Dreux'ye, ressamn tavsiyesi zerine ormanda gne bat seyretmeye Compiegne'e gtryor, oradan Pierrefonds atosu'na devam ediyorlard.

"nanlr gibi deil! Son derece deerli ahslarn, kendilerini Beauvais ye, Saint-Loup-de-Naud'ya gtrmesi iin srekli yalvardklar, ama Odette ten bakasn gtrmeyi reddeden, on yln mimarlk tahsiline adam benim gibi birisiyle birlikte, gerek sanat aheserleri grmeye gideceine, dangalaklarla bir likte Louis-Philippe'in, Viollet-le-Duc'n yedii haltlar karsnda hayranlkla kendinden gemeye gidiyor. Bana kalrsa bu durumda sanattan anlamaya gerek yok zaten; insann burnu pek hassas olmasa bile, bok kokularna daha yakn olmak iin tatil yapmaya lama gitmez." Ne var ki Odette Dreux'ye veya Pierrefonds'a gittiinde Odette ne yazk ki Swannn, kendi hesabna, onlardan haberi yokmu gibi ayn yerlere gitmesine izin vermiyor, "ok tatsz bir durum olur" diyordu- Swann yeryznn en ba dndrc ak roman olan tren tarifesine gmlyor, Odette'e o gn leden sonra, o akam, hatta o sabah kavumann aresini aryordu. areden de te, bir yetki salyordu tarife ona. Ne de ol sa tarifeler ve trenler, kpekler iin yaplmamt. Sabah saat se kizde kalkan bir trenin Pierrefonds'a saat onda vard, yaymlanmak suretiyle halka duyurulduuna gre, demek ki Pierrefonds'a gitmek meruydu ve ayrca Odette ten izin almak gerekmiyordu; stelik Odette'le bulumaktan bambaka bir amac da olabilirdi bu eylemin, Odette'i hi tanmayan insanlar her gn Pierrefonds'a gidiyordu ve bu i iin lokomotifler altrldna gre, demek ki saylar da olduka kabarkt. Ksacas, Swannn can istiyorsa eer, Odette onu Pierrefonds'a gitmekten menedemezdi! Tesadf bu ya, Swannn da can Pierrefonds'a gitmek istiyordu, Odette'i tanmasa, oraya gi-

deceinden hi phesi yoktu. Ne zamandr Viollet-le-Duc'n restorasyon almalar hakknda daha kesin bir fikir edinmeye niyeti vard. Ayrca bu gzel havada, Compigne Orman'nda bir gezinti yapmak iin dayanlmaz bir arzu duyuyordu. O gn cannn ektii tek yere gitmesine Odette'in engel olmas byk talihsizlikti dorusu. O gn! Odette'in yasana ramen gidecek olursa, Odette'i o gn grebilirdi! Ne var ki Odette, Pierrefonds da herhangi bir tandyla karlaacak olsa, sevin iinde, "Siz de mi buradasnz!" diyecei, onu Verdurin'lerle birlikte kaldklar otele davet edecei halde, Swann la karlasa, aksine, gcenir, takip ediliyormu duygusuna kaplr, Swann daha az sever, belki onu grdnde fkeyle uzaklard. Dnnde de, "Demek artk seyahate bile kmaya hakkm yok!" derdi, oysa aslnda seyahat etmeye hakk olmayan Swann d! Bir ara, Odette'le bulumak iin gitmi izlenimini uyandr madan Compiegnee ve Pierrefonds'a gidebilmek iin, o civarda bir atosu olan arkada Forestelle Markisiyle birlikte gitmeyi dnmt. Sebebini aklamadan projesinden bahsettii dostu sevinten deliye dnm, Swannn on be yldr ilk kez, nihayet gelip maliknesini grmeye raz olmasna ok armt; Swann atoda kalamayacan sylemiti, ama hi deilse birka gn boyunca, birlikte eitli geziler dzenleyeceklerdi. Swann imdiden kendini orada M. de Forestelle'le birlikte hayal ediyordu. Odette'i grmeden nce bile, hatta onu hi gremese de, onun belirli bir anda nerede bulunacan bilme den, aniden karsna kvermesi ihtimalini her yerde hissederek o yrede dolamak, ne byk bir mutluluk olacakt; Odette yznden oraya gittii iin gzelleen atonun bahesi, gznde

romanlardakini andran kentin tek tek her soka, youn, yumuack bir gnbatmyla pembeleen orman yollar, hepsi birbirinden farkl saysz smak, kararsz beklentiler iindeki, mutlu, babo, kouan yreini ayn anda barndracakt. "Aman," diyecekti M. de Forestelle'e, "dikkatli olalm da Odet te'le Verdurin'lere rastlamayalm; onlar da bugn Pierre- fonds'da olacaklarm, yeni rendim. Onlarla Paris'te grmek iin bol bol vaktimiz var, burada da birbirimizden ayr bir adm atamayacak olduktan sonra, ehirden ayrlmann anlam yok." Arkada oraya gittiklerinde Swann'n niin srekli fikir deitirip durduunu, Verdurin'lerin izine bile rastlamadklar halde, niin Compigne in btn otellerinin restoranlarn inceleyip hibirinde karar klamadn, kamak istediini belirttii eyi arar gibi grndn, bulduu anda da ondan katn anlamayacakt, nk kk toplulua rastlad takdirde, sahte bir ilgisizlikle derhal yanlarndan ayrlacak, Odette'i grmek, Odette'in de kendisini grmesi, zellikle de kendisine kar kaytsz gzkmesi, onu tatmin edecekti. Yo, hayr, Odette, Swann'n oraya, onu grmek iin gittiini pekl tahmin edecekti. M. de Forestelle yola kmak zere kendisini almaya geldiinde de, "Maalesef bugn Pierrefonds'a gidemeyeceim, Odette bugn orada olacakm," dedi. Swann her eye ramen mutluydu, nk yeryzndeki btn insanlar arasnda o gn Pierre- fonds'a gitmeye hakk olmayan tek kii kendisiyse, bunun sebebi, Odette'in nazarnda dier insanlarn hepsinden farkl biri, Odette'in olmasyd ve btn dnyada geerli seyahat etme zgrlne Swann iin getirilen bu snrlama, kendisi iin ok deerli olan bu akn, bu kleliin brnd biimlerden biriydi. En dorusu, Odette'le bozuma tehlikesini gze almamak, sabrla dnn beklemekti. Gnlerini Compigne Orman'nn bir haritasna, adeta Sevgi

Diyar'nn haritasym23 gibi gmlerek, Pierrefonds atosu'nun fotoraflaryla evrelenmi halde geiriyordu. Odette'in dnmesi ihtimali bulunan ilk gnden balayarak, tren tarifesini ayor, hangi terene binmi olabileceini hesaplyor, gecikirse baka hang i trenlere binebileceini inceliyordu. Bir telgraf gelir de karr korkusuyla evden kmyor, Odette son trenle dner de kendisine srpriz yapmak iin belki gece yars ziyaretine gelir diye geceleri yatmyordu. Gerekten de apartmann d kapsnn alndn duyar gibi oluyor, kapnn almas gecikmi hissine kaplyor, kapcy uyandrmay dnyor, gelen Odette ye seslenmek zere pencerede dikiliyordu, nk en az on kere bizzat aa inip tembihlemi olduu halde, Odette'e onun evde olmadn syleyebilirlerdi pekl. Gelen, bir hizmetkr oluyordu. Yoldan srekli arabalar geiyordu, daha nce hi fark etmedii bir eydi bu. Her arabann uzaktan geliini iitip yaklamasn , kendi kapsnn nnde durmadan gemesini ve kendinden baka birine bir haber ulatrmak zere uzaklamasn dinliyordu. Btn gece sren bu bekleyi nafileydi, nk Verdurin'ler dn daha erkene almlard. Odette lenden beri Paris'teydi; Swann'a haber vermek aklna gelmemiti; ne yapacan bilemeyerek akam tek bana tiyatroya gitmi, sonra da evine dnp uyumutu oktan. Aslnda Swann, Odette'in aklna bile gelmemiti. Ara sra byle Swannn varln bile unutmas, Swann kendisine balamak konusunda, Odette'in btn cilvelerinden ok daha faz la ie yaryordu. nk Swann bu sayede, sancl bir tela iin de yayordu; ayn duygu, Odette'i Verdurin'lerde bulamayp btn
Mlle de Scudry'nin (1607-1701) Cllie adl romannda tasvir edilen ak haritas
23

gece aradnda da, akn su yzne karmaya yetmiti. stelik Swann, benim ocukluumda Combray'de yaadm, akam olduunda tekrar doacak olan straplarn unutulduu mutlu gndz vakitlerinden de yoksundu. Swann gndzlerini Odette siz geiriyordu; ara sra, bu kadar gzel bir kadnn Paris'te tek bana sokaa kmasna izin vermenin, sokan ortasna mcevher dolu bir kutu brakmak kadar byk bir ihtiyatszlk olduunu dnyordu. O zaman, yoldan geen herkese, hepsi birer hrszmasna kzyordu. Ama hayal gcnn yakalayamad o ekilsiz, ortak ehreleri, kskanln beslemiyor, zihnini yoruyordu. Swann, tpk d dnyann gereklii veya ruhun lmszl meselesini kavramak iin var gcyle abalayp sonra da yorgun beynini duayla rahatlatan bir insan gibi, gzlerini ovuturup, "Tanrm, sen bilirsin!" diye haykryordu. Ama tpk Avusturyal Margarete'nin, kocas Yakkl Filiberto ldkten sonra, Brou Kilisesi'nin her yan na ilettii, ikisinin isimlerinin i ie gemi ba harfleri gibi, Swannn gremedii sevgilisinin hayali de, le yemei, mektuplarn amak, sokaa kmak, yatmak gibi gndelik hayatn daki en basit eylemlerle, srf bunlar Odette siz yapmann hzn yznden, ayrlmaz bir btn oluturuyordu. Baz gnler, le yemeini evinde deil, eskiden yemeklerini beendii iin, imdi ise romans diye adlandrlan, hem gizemli, hem gln bir sebepten tr gittii, eve olduka yakn bir restoranda yiyordu; (hl yerinde duran) bu restorann ad, Odette'in oturduu sokan adyla aynyd: Laperouse. Odette bazen, ksa bir sre ehir dnda kaldnda, Paris'e dnn Swann'a haber vermeyi, ancak birka gn sonra akl ederdi. O zaman da, eskisi gibi her ihtimale kar gerek bir ayrntya snma nlemini almadan, sabah treniyle yeni geldiini sylerdi Swann'a. Bu szleri yaland;

en azndan Odette asndan yaland, tutarszd, nk doru szler gibi, gara varnn hatrasyla desteklenmezdi; hatta bu szleri, telaffuz ettii anda hayalinde canlandrmas bile mmkn deildi, nk trenden indiini ileri srd anda yapt bambaka bir eyin zt hayali, buna engel olurdu. Oysa ayn szler, aksine, hibir engelle karlamadklar Swann'n zihnine, kuku gtrmez bir gerek kadar sabit bir biimde yerleirdi; yle ki, bir arkada Swann'a ayn trenle geldiini ve Odette'i grmediini syleyecek olsa, szleri deteninkilerle elitiinden, Swann, gn veya saati aran kiinin Odette deil, arkada olduundan hi kuku duymazd. Odette'in szleri, ancak Swann bu szlerin doruluundan peinen kukulanmsa, yalanm gibi gelirdi Swann'a. Odette'in yalan sylediini dnmesi iin, nceden phelenmi olmas zorunlu bir kouldu. Ayn zamanda da yeterli bir kouldu. Bu durumda Odette'in her syledii, Swann'a pheli grnrd. Odette bir isim telaffuz etse, klarndan birinin ismi olduuna kanaat getirirdi hemen; bu varsaym kafasnda olutuktan sonra da, haftalar boyunca zlp dururdu; hatta bir keresinde, seyahate kmadka kendine nefes aldrmayacak olan mehul ahsn adresini, vaktini nasl geirdiini renebilmek iin bir dedektiflik brosuna bavurdu ve sonunda adamn, Odette'in yirmi yl nce lm bir akrabas olduu ortaya kt. Odette genellikle dedikodu kar bahanesiyle Swartn'in umumi yerlerde kendisiyle bulumasna izin vermedii halde, ara sra, ikisinin de davetli olduu bir toplantda -Forcheville'in veya ressamn evinde, bir bakanln hayr dernekleri yararna dzenledii bir baloda- karlatklar olurdu. Swann Odette'i grr, ama onun bakalaryla paylat elenceleri gzetler gibi

grnp sevgilisini kzdrmaktan korkarak, uzun sre kalmaya cesaret edemezdi; -Swann, benim birka yl sonra, onun Combray deki evimize yemee geldii akamlar yaadm yrek daralmasyla, tek bana evine yatmaya giderken devam eden- bu elenceler, sonunu hi gremedii iin, snrszm gibi gelirdi ona. Bir iki keresinde, byle akamlarda, yle bir mutluluk yaad ki, birdenbire sona eren endienin iddetli geri tepii olmasa, bir yatmadan ibaret olduu iin sakin bir mutluluk diye tanmlanabilirdi: Ressamn evinde kalabalk bir davete uram, evine dnmeye hazrlanyordu; gz kamatrc, yabanc bir kadna dnm olan Odette'i, onca erkein arasnda brakmaktayd; Odette'in Swann'a ynelik olmayan baklar ve neesi, bu erkeklere, belki orada, belki de baka bir yerde (rnein daha ge bir saatte gitmesinden korktuu "Tutarszlar Balosu" nda) yaanacak bir tensellikten bahseder gibiydi ve Swann, hayal etmesi daha zor olduu iin, cinsel birlemenin kendisinden bile daha fazla kskandryordu; tam atlyenin kapsna geldiinde, Odette'in kendisine (korktuu sonu silip atarak daveti masumlatran, Odette'in dnn, tasarlanmas imknsz, korkun bir eyken, kendi arabasnda, yan banda gerekleecek olan, gndelik hayatnn bir blmne benzer, yumuack, tandk bir ey haline getiren ve Odette'in kendisini de, o fazlasyla gz alc ve neeli d grnmnden syran, o grnmn, esrarengiz hazlar uruna deil, srf yle grnmek istedii iin brnd ve abucak skl verdii anlk bir klk olduunu kantlayan) u szlerle seslendiini iitti: "Be dakika beklesenize, ben de kyorum, birlikte dneriz, beni eve brakrsnz." unu belirtmek gerekir ki, bir keresinde Forcheville de onlarla birlikte dnmek istemi, Odette'in evinin nne geldikle-

rinde, ieri girmek iin izin isteyince, Odette Swann gstererek yle cevap vermiti: "Ona beyefendi karar verir, kendisine sorun. Neyse, isterseniz biraz gelin, ama uzun sre kalamazsnz, nceden haber vermi olaym, beyefendi benimle rahat rahat, uzun uzun sohbet etmeyi sever, o varken baka ziyaretilerin de bulunmasndan pek holanmaz. Ah! Onu siz de benim kadar tansaydnz! Sizi benim kadar kimse tanyamaz, deil mi my love24!" Odette'in, Forcheville'in yannda byle sevgi dolu, tercihini ortaya koyan szler sylemesinin yan sra, Swann'a, "Emi nim pazar akamki yemek daveti iin arkadalarnza hl ce vap vermemisinizdir. stemiyorsanz gitmeyin, ama hi deilse nezaket gereklerini yerine getirin," ya da, "Yarn almak zere Vermeer aratrmanz burada braktnz m bari? Ne kadar tembelsiniz! Ben sizi altrmay bilirim!" trnden eletiriler de yneltmesi, Swann belki sevgi szcklerinden daha ok etkiliyordu, nk bu eletiriler, Swannn sosyete davetlerini, sanat almalarn Odette'in takip ettiini, ikisinin ortak bir hayatlar olduunu kantlyordu. Bu szleri sylerken Odette'in yznde beliren tebessm, onun her eyiyle kendisine ait olduunu hissettiriyordu Swann'a. Byle anlarda, Odette portakal erbeti hazrlarken, tpk iyi ayarlanamam bir yanstcnn, bir nesnenin etrafnda, duvarda gezdirdii iri, tuhaf glgelerin bir sre sonra o nesnenin zerinde toparlanp ortadan silinmesi gibi, Swann'n Odette hakknda oluturduu btn o korkun, oynak fikirler de, birdenbire, karsnda duran o byleyici bedenle birleip kaybolurdu. Swann
24

"Hayatm, canm, ekerim" anlamnda ngilizce deyi.

anszn, Odette'in evinde, lambann altnda geirdii bu bir saatin, belki de yalanc bir saat olmad, srf Swannn kullanm iin hazrlanmad (srekli dnmekle birlikte kafasnda tam olarak canlandramad o rktc ve harikulade eyi, yani Odette'in gerek hayatnda, Swann sz hayatnda yer alan bir saati gizlemeyi amalamad), sahne aksesuarlaryla kartondan yaplm meyvelerden olumad, gerekten Odette'in hayatnn bir saati olabilecei hissine kaplrd; belki kendisi orada olmasa, Odette Forcheville'i ayn koltua oturtacak, ona bilinmedik bir iksir deil, u portakal erbetinin aynsn ikram edecekti; belki de Odette'in yaad dnya, Swannn durmakszn hayalinde canlandrmaya alt, belki srf kendi hayalinde var olan o korkun, doast lem deil, gerek dnyayd, zel bir hzn barndrmyordu iinde; Swann'n oturup yaz yazabilecei u masadan, tatmasna izin verilecek olan u erbetten, hem merak ve hayranlkla, hem de minnetle seyrettii btn bu eyalardan oluuyordu sadece; bu eyalar, Swannn hayallerini ilerinde eritip Swann onlardan kurtaryor, buna karlk kendileri de bu hayallerle zenginleerek, hayallerinin elle tutulur gerekliklere dnebileceini Swann'a gsteriyorlar, ilgisini ekiyor, gznde nem kazanyor ve ruhunu dinlendiriyorlard. Ah! Ne olurdu, Odette'le ikisi ayn evde otursalard; Odette'in evi, onun da evi olsayd, hizmetiye le yemei iin ne hazrladn sorduunda ald cevap, Odette'in mens olsayd; Odette Bois de Boulogne Caddesi'nde sabah yry yapmak istediinde, kendi can istemese de iyi bir koca sfatyla ona elik etmek, hava scaksa paltosunu tamak zorunda kalsayd; akam yemeinden sonra Odette'in keyfi evde sabahlkla oturmak istemise, kendisi de onunla kalp onun istediklerini yapmaya mecbur olsayd; o zaman, Swann'n hayatnn imdi kendisine ylesine kasvetli gelen,

en sradan, ufak tefek olaylar -tpk onca hayalle ykl, onca arzuyu somutlatran u lamba, u portakal erbeti, u koltuk gibiayn zamanda Odette'in hayatnn da birer paras olacaklarndan, snrsz bir boluk, esrarengiz bir younluk kazanrlard. Her eye ramen, bylesine zlemini ektii eyin, akna olumlu bir ortam salamas imknsz bir huzur, bir sknet olduunu sezinliyordu. Odette onun nazarnda, daima uzaktaki, zlenen, hayal bir varlk olmaktan ktnda; Odette'e ilikin duygusu, sonatn cmleciiyle uyanan esrarengiz heyecan yerine, sevgi ve minnet olduunda; aralarnda, Swannn lgnlna ve kederine son verecek olan normal bir iliki kurulduun da, phesiz Odette'in hayatna ilikin her ey, kendi bana ilginliini yitirecekti gznde - bundan daha nce birok kez (rnein Odette'in Forcheville'e yazd mektubu zarfn arkasndan okuduunda) phelenmiti. Hastaln, adeta bu konuda bir inceleme yapmak amacyla, kendi kendine alamasna bir ngryle deerlendiriyor, iyiletiinde, Odette'in ne yaptn hi umursamayacan dnyordu. Ama unu da belirtmek gerekir ki, bu hastalkl halinde, iyileme fikri, lm kadar korkutuyordu onu; zaten iyilemesi, o sradaki benliinin lmesi anlamna geliyordu. Byle huzurlu gecelerden sonra, Swannn pheleri yatrd; ertesi sabah uyandnda Odette'e kran duyar, bir gn ncesinin ltuflar, Swann da ya minnet, ya da ltuflarn tekrarlanmas arzusunu uyandrdndan veya tketilmesi zorunlu, doruk noktasndaki bir ak harekete geirdiinden, derhal Odette'e mcevherlerin en gzelini gnderirdi.

Ama bazen de strab tekrar canlanr, Swann kafasnda eitli eyler kurard: Odette Forcheville'in metresiydi; Swann'n davetli olmad Chatou'daki toplantdan bir gece nce, Boulogne Orman'nda, Verdurin'lerin landonunda Forcheville'le yan yana oturan Odette'e kendisiyle birlikte dnmesi iin, arabacsnn bile fark ettii bir aresizlikle, bo yere yalvardktan sonra, tek bana, malup, dnp kendi arabasna giderken, ikisi birlikte onu izlemiler, Odette kendisini iaret ederek Forcheville'e, "fkesinden kudurdu!" demiti; o anda Odette'in gzlerindeki bak, Saniette'i Verdurin'lerin evinden kovduu gece Forcheville'in gzlerinde grd o fesat, parltl, sinsi, yan bakn aynsyd. Byle zamanlarda Swann Odette ten nefret ederdi. "Ben de amma aptalm," derdi kendi kendine; "bakalarnn zevki iin ben para harcyorum. Odette biraz dikkatli olup sabrm tarmazsa iyi eder, zira kendisine yaptm btn yardm kesebilirim. Ne olursa olsun, fazladan armaanlara bir sre ara vermeliyim. Ne kadar salam, daha dn, Bayreuth'taki temsilleri izlemek istediini sylediinde, Bavyera kralnn civardaki iki muhteem atosundan birini, ikimiz iin kiralamay teklif ettim kendisine! stelik pek de heyecanlanmad, henz bir cevap vermi deil, yce Tanrm, reddetse bari! On be gn boyunca mziin m'sinden anlamayan biriyle Wagner dinlemek de ekilmez!" Swann, tpk ak gibi nefretini de kantlamaya ve harekete ge irmeye ihtiya duyduu iin, ktmser hayallerini abarttka abartmaktan holanyordu, nk Odette'e yaktrd ihanetler sayesinde, ondan giderek daha fazla nefret ediyordu ve -zihnini srekli megul eden- bu ihanetler doruland takdirde, onu cezalandrma frsat bulacak, artan fkesini ondan karabilecekti.

Sonunda u hayali kuracak kadar ileriye gitti: Odette kendisi ne bir mektup yazp Bayreuth yaknndaki o atoyu kiralamak iin para istiyor, ama Swannn gelemeyeceini de peinen haber veriyordu, nk Forcheville'le Verdurin'lere, kendilerini atoya davet edeceine dair sz vermiti. Ah! Odette'in, byle bir mektubu yazma cretini gstermesini o kadar ok isterdi ki! Byle bir ricay reddetmek, gerekten byle bir mektup almasna, tek tek her kelimesini zenle seerek yksek sesle telaffuz ettii intikam cevab kaleme almak, ne byk bir mutluluk olurdu! Bu hayali kurduunun hemen ertesi gn, hayali geree dnt. Odette Swann'a yazd mektupta, Verdurin'lerle dostlarnn Wagner temsillerini izlemek istediklerini, eer Swann kendisine gerekli paray gnderirse, kendisinin de nihayet, Verdurin'lerin evinde defalarca arlandktan sonra, onlar davet etme mutluluunu yaayabileceini belirtiyordu. Swann la ilgili tek laf etmemi, Verdurin'lerin varlnn Swann dladn aka belirtmeye gerek duymamt. Swann, bir gn nce, gerekten kullanabileceini hi ummadan, her kelimesini tek tek dnp tasarlad korkun cevab Odette'e gnderme mutluluuna erimiti. Ne var ki, Bach'la Clapisson'u birbirinden ayrmaktan ciz olan Odette'in, byle bir eyi istedikten sonra, sahip olduu veya baka yerden kolaylkla bulabilecei parayla, ne yapp edip Bayreuth ta bir yer kiralayabileceini dnyordu. Yine de orada hesapl yaamak zorunda kalacakt. Swann kendisine bin franklk birka banknot yollam olsa, atoda her gece donatabilecei, ardndan da can ekerse -belki de ilk kez- kendini Forcheville'in kollarna brakverecei mkellef sofralardan vazgemesi gerekecekti.

Ayrca bu iren seyahatin parasn kendisi, Swann demi olmayacakt hi deilse! Ah! Ne olurdu, Odette'i gitmekten menedebilseydi! Odette tam yola kacakken ayan burksayd; onu gara gtrecek olan arabac, istedii bedel karlnda Odette'i -Swannn nazarnda, iki gndr, Forcheville'e ynelik bir su ortakl tebessmyle gzleri ldayan hain bir kadn olan Odette'i- bir sreliine hapis kalaca bir yere gtrmeye raz olsayd! Ama Odette Swannn nazarnda bu grntsn asla uzun sre korumazd; birka gn sonra o l l, dalavereci baklarn parlts ve riyakrl azalr, Forcheville'e, "fkesinden kudurdu!" diyen iren Odette grnts solmaya, silinmeye yz tutard. O zaman, teki Odette'in, yine Forcheville'e glmseyen, ama "Uzun sre kalamazsnz, nk beyefendi benimle birlikte olmay istediinde baka ziyaretilerim olmasndan holanmaz. Ah! Onu siz de benim kadar tansaydnz!" derken, Swann'a duyduu sevgiyle glmseyen Odette'in ehresi yava yava belirmeye balar, Swannn, ok deer verdii nezaketine veya baka hi kimseye gvenmedii ciddi durumlarda ona akl dant zaman verdii tlere teekkr eden Odette'in glmseyen ehresi tatl tatl ldard. Bunun zerine Swann, byle bir kadna nasl olup da o hakaret dolu mektubu yazabildiine aar, phesiz bu tr bir davran kendisinden hi beklemeyen Odette'in gznde, iyilii ve sadakati sayesinde kazanm olduu itibar, ayrcalkl konumu bu mektup yznden kaybettiini dnrd. Odette Swann', Forcheville de de, bakasnda da bulamad bu meziyetlere sahip olduu iin sevdiine gre, artk onu eskisi

kadar sevmeyecekti. Odette'in, srf bu meziyetleri sebebiyle kendisine sk sk gsterdii yaknlk, bir arzu gstergesi olmad ve hatta aktan ziyade efkat belirtisi olduu iin, kskanlk anlarnda Swann'a bir ey ifade etmezdi, ama ounlukla sanata dair bir yaz okuyup veya bir dostla sohbet edip zihni daldnda, pheleri kendiliinden yattka, tutkusu, karlk bulmak konusunda eskisi kadar talep kar olmaz ve bu yaknlk, gznde tekrar nem kazanrd. Odette bu ini klarn ardndan, Swannn kskanl yznden geici olarak terk etmek zorunda kald konuma, doal bir gelime sonucu yeniden kavutuunda, Swann'a byleyici grnd bak asna tekrar yerletiinde, Swann onu zihninde olabildiince efkatli, onaylayan baklarla canlandryor ve bu halini o kadar gzel buluyordu ki, sanki Odet te o anda karsndaym, onu pebilirmi gibi, dudaklarn ona uzatmaktan kendini alamyordu; Odette'in o byleyici, iyilik dolu bak, sanki onu Swannn hayal gc, arzularn tatmin etmek iin yaratmam da, gerekmi gibi, tarifsiz bir minnet uyandryordu iinde. Kim bilir ne kadar zmt Odette'i! Odette'e kar hncna, geerli birtakm sebepler buluyordu phesiz, ama Odette'i bu kadar sevmese, byle bir hn duymas iin bu sebepler yeterli olmazd. Artk sevmedii iin fkelenmedii ve o anda se ve seve yardm edecei baka kadnlara da vaktiyle bu kadar gcenmemi miydi? Gnn birinde Odette'e kar da ayn kaytszl besleyecek olursa, o zaman, Odette'in, nne frsat kmken, Verdurin'lerin nezaketine karlk vermek, ev sahi- belii roln oynamak istemesini, aslnda son derece doal olan, biraz

ocukluktan, biraz da ruh inceliinden kaynaklanan bu arzusunu, srf kskanlndan tr korkun ve affedilmez bir ey gibi grdn anlayacakt. Swann bir kez daha, akn ve kskanln bak asna ters bir gr, ara sra zihinsel hakkaniyet denebilecek bir kaygyla ve eitli ihtimalleri hesaba katmak amacyla benimsedii bak asn benimsiyor ve Odette'i, adeta onu hi sevmemiesine, kendi nazarnda herhangi bir kadnm gibi, sanki Swann srtn dnd an Odette Swann'dan gizli tasarlanan, ona kar dzenlenen bir hayat srmyormu gibi yarglamaya alyordu. Odette'in, Bayreuth ta Forcheville'le veya bakalaryla, Swann la yaamad, batan aa Swannn hayal gcnn uydurmas olan ba dndrc birtakm hazlar tadacan dnmenin ne anlam vard? Tpk Paris'teki gibi Bayreuth ta da, Forcheville Swann aklndan geirecek olsa, Odette'in hayatnda nemli bir yer igal eden, ikisi Odette'in evinde karlatklarnda ncelik tanmak zorunda olduu biri gibi dnebilirdi ancak. Eer Forcheville'le Odette, Swann'a ramen Bayreuth ta bulunduklarna, bir zafer kazanm gibi sevinirlerse, buna Swann, Odette'in gitmesini bo yere engellemeye alarak, kendisi sebebiyet vermi olacakt; oysa Odette'in esasen itiraz edilecek bir taraf da olmayan plann onaylam olsa, Odette Swannn rzasyla gitmi olacak, kendisini oraya Swann gndermi, orada Swann misafir etmi gibi hissedecekti; gemite birok kez onu arlam olan dostlarn, bu sefer kendisi arlamaktan duyaca zevki de Swann'a borlu olacakt. Swann eer bu paray Odette'e gnderirse, bu yolculua onu heveslendirip iyi gemesi iin elinden geleni yaparsa, Odette, -

Swann'a ksp onunla grmeden yola kacana- mutluluk ve minnetle kendisine koacak, bylece Swann da, neredeyse bir haftadr tatmad, yeri hibir eyle doldurulamayan Odette'i grme zevkine eriecekti. nk Swann Odette'i zihninde tiksinmeden canlandrabildii, glmsemesinde yine o iyilii grd andan itibaren, kskanl, Odette'i dier herkesin elinden alma arzusunu akna eklemedii srece, bu ak, her eyden ok, Odette'in ahsnn kendisine yaatt duygulara bir dknlk haline geliyordu yine; onun bir baknn aydnlann, bir tebessmnn biimleniini, sesindeki bir tonlamann nlayn, bir gsteriymi gibi hayranlkla seyretmenin veya alacak bir olaym gibi sorgulamann hazzna olan dknl, baka eylere ar basyordu. Bu zel, benzersiz haz, sonunda Odette'e bir ihtiya yaratmt Swann da; bu ihtiyac ancak Odette, varlyla veya mektuplaryla giderebilirdi ve Swannn hayatndaki bu yeni dneme damgasn vuran bir baka ihtiya kadar menfaatten bamsz, onun kadar sanatsal ve sapknd neredeyse; nceki yllarn kuruluunu ve bunalmn, adeta zihinsel bir ar doygunluun izledii bu son dnemde Swann, tpk anszn glenmeye, kilo almaya balayan ve giderek tamamen iyileecekmi gibi grnen, salksz bir insan gibi, sebebini bilmeden, manevi hayatnda beklenmedik gelimeler yaamaktayd; bu dneme damgasn vuran, Odette'e duyduu ihtiya gibi gerek dnyann dnda gelien dier ihtiya, mzik dinleme ve bestelerle tanma ihtiyacyd. Swann bylece, hastalnn kimyasal tepkimesi sonucu akn kskanla dntrdkten sonra, tekrar Odette'e bir efkat, bir merhamet retmeye balyordu. Odette yine eskisi gibi sevimli ve iyi oluyor, Swann ona sert davrand iin vicdan azab

ekiyordu. Odette'in kendisine dnmesini arzuluyor, daha nce de, Odette'in houna gidecek bir ey yapp, ehresinin minnetle yumuamasn, dudaklarnda bir tebessmn biimleniini grmek istiyordu. Dolaysyla, her seferinde Swannn birka gn sonra, eskisi kadar efkatli ve uysal bir tavrla barmaya geleceinden emin olan Odette, artk onun houna gitmemekten, hatta onu kzdrmaktan korkmuyor, iine geldiinde, Swann'n en ok deer verdii ltuflar esirgiyordu kendisinden. Belki de Swann'n, bozutuklar srada, Odette'e para gndermeyeceini ve ona ktlk etmeye alacan sylerken ne kadar samimi olduunu Odette bilmiyordu. Belki Swann'n, baka baz durumlarda, ilikilerinin geleceini dnerek, Odette'e onsuz yaayabileceini kantlamak ve ayrlma ihtimalini hatrlatmak amacyla, bir sre gen kadnn evine gitmemeye karar verirken, Odette'e kar deilse bile en azndan kendine kar ne kadar samimi olduunu da bilmiyordu. Bazen bu durum, Odette'in birka gn boyunca Swann'a yeni bir kayg yaatmad zamanlarda ortaya kard; Swann Odette'e bu durumda yapaca ziyaretlerin kendisine byk bir mutluluk vermeyeceini, daha byk ihtimalle, o andaki huzurunu bozacak bir znt yaatacan bilerek gen kadna mektup yazar ve ok megul olduunu, nceden kararlatrdklar gnlerden hibirinde gremeyeceklerini bildirirdi. Fakat bu srada, Odette ten, onun mektubunu almadan yazd ve sz konusu randevulardan birini deitirmesini rica ettii bir mektup alrd. Sebebini merak ederdi; eski pheleri, strab tekrar su yzne kard. Bu yeni, telal halinde, nceki greli huzur srasnda verdii sz tutamaz,

derhal Odette'in evine koar, onunla her gn grmek ister, srar ederdi. Hatta Odette Swannn mektubunu almadan nce deil, aldktan sonra cevap yazsa ve ksa bir sre ayr kalmay kabul ettiini belirtse bile, Swann onu grmemeye tahamml edemezdi. nk kendi hesaplarnn aksine, Odette'in rzas, Swannn btn duygularn deitirirdi. Bir eye sahip olan herkes gibi Swann da, ondan bir an vazgese ne olacan grmek iin, onu zihninden atar, ama zihnindeki dier her eyi, o varken olduu haliyle b rakrd. Oysa bir eyin yokluu bununla snrl kalmaz, basit, ksmi bir eksiklik deildir, dier her eyin altst olmasdr; nceki durumda kestirilmesi mmkn olmayan yeni bir durumdur. Ama bazen de aksine, -Odette bir yolculua kmak zereyken- Swann bir bahane bulup balatt kk bir kavgann ardndan, Odette'in dnnden nce ona mektup yazmamaya, onunla grmemeye karar verir, bylece, byk blm yolculuk nedeniyle zaten kanlmaz olan, kendisinin sadece biraz daha erken balatt bir ayrla, Odette'in belki de te melli zannedecei, ciddi bir bozuma ss verir, byle bir dargnln salayaca yararlar elde etmek isterdi. Odette'i zihninde, Swann ziyarette bulunmad ve mektup yazmad iin imdiden endielenmi ve dertlenmi bir halde canlandrrd; bu hayal, kskanln yattrr ve Odette'i grme alkanlndan vazgemesini kolaylatrrd. haftalk kabullenilmi ayrln uzun sresi sayesinde zihninin derinliklerine itilmi olan, Odette'i dnnde tekrar grme dncesi, zaman zaman ortaya kp Swann'a haz verirdi phesiz, ama Swann Odette'in dnne o kadar az sabrszlanrd ki, bylesine kolay bir mahrumiyetin sresini seve seve ikiye katlayabileceini dnmeye balard. Ayrlk kararnn zerinden gn geer di; Swann'n Odette'le hi

grmedii, stelik bu seferki gibi nceden tasarlanmam ok daha uzun sreler geirdii olmutu. Buna ramen, ufack bir aksilik ya da fiziksel rahatszlk -Swannn o n kurald, istisnai bir an gibi grmesine yol aarak, ona bir hazzn salayaca yatmann iyi geleceini ve tekrar aba gstermenin bir yarar olabilecei na kadar, iradeyi dinlendirmenin makul olacan dndrerek- iradesinin etkinliini durdurur, basksn ortadan kaldrrd; hatta daha da nemsiz bir mazeret kar, Swann Odette ten bir konuda bilgi almaya, rnein arabasn hangi renge boyatmak istediine karar verip vermediini veya adi hisse senedi mi, yoksa imtiyazl hisse senedi mi alnmasn istediini sormay unuttuunu hatrlard (onu grmemeye dayanabildiim Odette'e kantlamak iyi gzeldi de, bu yzden arabay yeniden boyatmak zorunda kalrsa veya hisse senetleri kr pay getirmezse pek ho olmazd); ite o zaman, Odette'i tekrar grme fikri, ta uzaklardan, gerilip braklan bir lastik veya az alan bir vakum pompasnn iindeki hava gibi, tek srayta imdiki zamann, hemen gerekleebilecek ihtimallerin alanna giriverirdi. Hibir engelle karlamadan n plana geen Odette'i grme fikri o kadar dayanlmazd ki, Swann Odette ten mecburen ayr kalaca on be gnn giderek yaklatn hissettii gnler boyunca hi byle telalanmam, kendisini Odette'e kavuturacak olan arabann hazrlanmas iin gereken on dakika boyunca zorland kadar zorlanmamt; sabrszlk ve mutluluk la kendinden geiyor, ta uzaklarda zannettii bir anda, birden tekrar yan banda, bilincinin en yakn noktasnda bulduu Odette'i grme dncesine bin kez, sevgiyle sarlyordu. nk Odette'i tekrar grme fikrinin nndeki engel kalkmt: Swann Odette ten rahatlkla ayr kalabildiini kendine kantlad andan itibaren -en

azndan kendisi yle sanyordu-, istedii an uygulamaya koyabileceinden phe duymad bir ayrlk denemesini ertelemekte hibir mahzur grmedii iin, artk Odette'i tekrar grme fikrine direnmeye almyordu. Ayrca, bu deil, on be gnlk ayrlk (zveri sresinin, peinen, saptanm vadeye gre hesaplanmas gerekir nk), Odette'i tekrar grme fikrine, alkanln kreltmi olduu bir tazelik, bir cazibe, bir g katm ve o na kadar kolaylkla feda edilebilecek, beklenen bir haz diye adlandrabileceimiz bir eyi, kar koyulmas imknsz, beklenmedik bir saadete dntrmt. Btn bunlara ek olarak, kendisinden hibir haber kmaynca Odette'in ne dndn, ne yaptn Swannn bilmemesi, dolaysyla adeta yabanc bir Odette'in tutkulu ifaatyla karlaaca dncesi de, Odette'i tekrar grme fikrini gzelletirmiti. Ne var ki Odette, tpk Swannn, istedii paray vermeyi red ederken blf yaptn dnd gibi, Swann arabann ne renge boyanacan veya hangi hisse senedinin alnacan sormak zere geldiinde de, bu soruyu bir bahane olarak gryordu. nk Swannn geirdii buhranlarn eitli aamalarn hesaba katmyor, ileyiini anlamaya almyor, sadece nceden bildii, zorunlu, yanlmaz ve asla deimeyen sonuca inanyordu. Odette'in bu konudaki fikri, Swannn bak asndan deerlendirildiinde yetersizdi -ama belki bir o kadar da derindi-; Swann'a sorsalar, muhtemelen Odette'in kendisini anla madn sylerdi; ayn ekilde bir morfinman, tam yerleik alkanlndan kurtulaca anda meydana gelen, hariten bir olay tarafndan veya bir veremli, nihayet iyileecekken ortaya kan tesadfi bir rahatszlk tarafndan engellendiinden hi kuku duymaz ve doktorun kendisinin anlamadn dnr, nk doktoru, bu

szde tesadfleri kendisi kadar nemsemez, hastas akllanma veya iyileme hayalleri kurarken, aslnda iten ie kalc bir hasar vermeye devam etmi olan kt alkanln veya hastalk halinin, kendini tekrar hissettirmek iin brnd birer klk olarak deerlendirir. Swannn ak, doktorun veya baz hastalklarda en gz pek cerrahn bile, hastay kt alkanlndan ya da hastalndan mahrum etmenin hl bir anlam, hatta imkn bulunup bulunmadndan pheye dtkleri safhaya gelmiti. Swann, bu akn kapsam hakknda dorudan bir bilince sahip deildi phesiz. Onu lmeye altnda, bazen bu kapsam ok daralm, hatta yok denecek kadar ufalm gibi geliyordu ona; mesela baz gnler, Odette'e k olmadan nce, o anlaml yz hatlarn, solgun cildini pek beenmediini, hatta neredeyse iren bulduunu hatrlyor, yine ayn duyguya ka plyordu. "Gerekten gzle grlr bir gelime var," diyordu kendi kendine ertesi gn; "doruyu sylemek gerekirse, dn gece onunla ayn yata paylamaktan neredeyse hi zevk almadm, hatta ne gariptir ki, adeta irkin grnd gzme." Bu dncelerinde samimiydi phesiz, ama ak, fiziksel arzunun ok tesine uzanmaktayd. Aknn kapsam iinde Odette'in ahs bile artk pek fazla yer kaplamyordu. Baklar masasnn stne, Odette'in fotorafna ilitiinde veya Odette kendisini ziyarete geldiinde, bu etten kemikten grnty veya kartondan sureti, daima iinde tad sancl ve kesintisiz heyecanla badatrmakta glk ekiyordu. Adeta ararak, tpk hasta ln anszn karsnda somut bir varlk olarak gren ve grd eyi ektii acya benzetemeyen bir hasta gibi, "te o," diyordu kendi kendine. "0"nun ne olduunu anlamaya alyordu; nk akla lm arasndaki en byk benzerlik, her zaman sz edilen

mulak benzerlikler deil, her ikisinin de bizi, gerekliini kavrayamamaktan, elimizden karmaktan korktuumuz kiiliin srrn daha derinlemesine sorgulamaya itmeleridir. Swannn ak da ylesine ilerlemi bir hastalkt, Swann'n btn alkanlklarna, hareketlerine, dncelerine, salna, uykusuna, hayatna, hatta lmden sonras iin arzuladklarna ylesine nfuz etmiti, Swann la ylesine bir btn tekil ediyordu ki, Swannn kendisini de parampara etmeden bu ak ondan skp atmak mmkn deildi; cerrahi terimle, ak artk ameliyat edilemez hale gelmiti. Swann ilgi duyduu her eyden ylesine kopmutu ki, Odette'in aslnda deerini tam olarak takdir edemeyecei, k bir ereveye benzettii yksek sosyete ilikilerini kullanarak sevgilisinin gznde az da olsa bir deer kazanabileceini dnp (ak, dokunduu her eyi daha deersizmi gibi gsterip Odette'in nazarnda aptan drd gibi Swannn ilikilerinin de deerini azaltmasa, bu dncesi gerekleebilirdi belki) binde bir eski evresine dndnde, o evrede, Odette'in bilmedii yerlerde, tanmad insanlarn arasnda olmann verdii zntnn yan sra, aylak snfn elencelerini an latan bir romandan veya resimden alaca kaytsz zevki yayordu; ayn ekilde evinde de, kendi ev hayatnn ileyiinden, gardrobunun ve hizmetkrlarnn klndan, borsadaki yatrmlarndan ald zevk, en sevdii yazarlardan biri olan Saint- Simon un yazlarnda, Mme de Maintenon'un gnlerini nasl geirdiini, yemeklerinin mensn veya Lulli'nin kurnazca cimriliini ve aaal yaayn okumaktan ald zevke benziyordu. Kopuun mutlak olmad birka istisnai durumda da, Swann'n tatt yeni zevkin sebebi, benliinin, akna ve kederine neredeyse yabana

kalm tek tk blgelerine ksa bir sre iin g edebilmesiydi. Bu bakmdan, byk halamn kendisine yaktrd kimlik, yani daha bireysel olan Charles Swann kimliinden farkl "Swann'n olu" kimlii, artk en rahat ettii kimlikti. Bir keresinde, Parma Prensesi ne (prenses eitli gala ve jbilelere davetiye bularak Swannn sk sk Odette'i sevindirmesine imkn tanyabilecei iin) doum gnnde meyve gndermek istemi, meyvelerini nasl sipari edeceini pek bilemeyip annesinin bir kuzinini bu ile grevlendirmiti; yeenine bir yardm dokunduuna pek memnun olan hanm da Swann'a bir mektup yazp izahat vermi, meyvelerin hepsini ayn yerden almadn, zmleri zm uzman Crapote'tan, ilekleri Jauret'den, armutlar ise daha gzel olduklar iin Chevetden aldn bildirmi, "her meyveyi tek tek yerinde grdm ve inceledim," diye eklemiti. Gerekten de Swann, prensesin teekkrlerinden, ileklerin kokusunu, armutlarn kvamn kestirebilmiti. Ama zellikle "her meyveyi tek tek yerinde grdm ve inceledim" ksm, Swannn bilincini, nadiren gittii, ama "doru adresler" bilgisini ve sipari etme sanatn, o istedii an hizmetine sunulmaya hazr bir miras olarak koruyan varlkl, iyi bir burjuva ailesinin mirass sfatyla sahip olduu bir blgeye gtrm, strabn biraz dindirmiti. Swann gerekten de "Swannn olu" olduunu o kadar uzun zamandr unutmutu ki, bir an tekrar bu kimlie kavutuunda, dier zamanlar tadabilecei ve artk bkm olduu zevklerden ok daha youn bir haz yaamas doald; kendisini hep "Swannn olu" olarak grmeye devam eden burjuvalarn nezaketi, aristokratlarnkiyle yaramazd geri (aslnda burjuvalarn nezaketi daha gurur okaycdr, nk hi deilse bur juvalarda nezaket daima dncelilikle el eledir), ama bir prensten

gelen mektup, ne kadar krallara layk bir elence teklif etse de, eski aile ahbaplarndan birinin nikhnda ahitlik etmesini ya da sadece trene katlmasn rica eden bir mektup kadar sevindiremezdi Swann; eski aile dostlarnn bazlar Swann la grmeye devam ediyordu -rnein bykbabam bir yl nce kendisini annemin dnne davet etmiti- bazlar da, Swann' ahsen pek tanmyorlar, ama rahmetli M. Swann'n oluna, saygdeer mirassna nezaket borlu olduklarn dnyorlard. Bununla birlikte, bazlaryla samimiyeti yllara dayanan yksek sosyete mensuplar da, bir lde Swannn evinin, yuvasnn, ailesinin bir paras saylrlard. Swann parlak dostluklarn dnnce, ailesinden kendisine kalm olan gzel arazileri, gzel gmleri, gzel sofra rtlerini seyrederken hissettii rahatl, d destei hissediyordu. Evinde bir kalp krizi geirecek olsa, oda hizmetkrnn yardm istemek zere ilk koaca kiinin Chartres Dk, Reuss Prensi, Lksemburg Dk veya Charlus Baronu olacan dnmenin Swann'a verdii teselli, bizim yal Franoisen, iyi kumatan, kendine ait, zerine markas ilenmi, yamasz (ya da olsa olsa yamayan kiinin titizliini ortaya koyacak bir beceriyle yamanm) bir kefene sarlacan dnnce, bu kefenin hayalini kafasnda sk sk canlandrarak refah duygusunu deilse de izzetinefsini doyurduu zamanlar bulduu teselliye benziyordu. Ama hepsinden nemlisi, Swannn Odette'e ilikin btn davran ve dncelerini, itiraf etmedii ayn duygu, yani Odette'in kendisini, herhangi birinden, hatta Verdurin'lerin en skc mridinden bile daha az sevmese de grmekten daha az holand duygusu ynettii ve belirledii iin, Swann zarafetin timsali kabul edildii, peinden koulan,

herkesin Swann la grememekten yaknd bu evreyi dndnde, daha mutlu bir hayatn var olabileceine yeniden inanmaya balyor, tpk aylardr yatandan kamayan, perhizdeki bir hastann, gazetede resm bir le yemei davetinin mensn veya Sicilya'ya yaplacak bir gemi yolculuunun ilann okuduunda itahlanmas gibi, neredeyse byle bir hayata heves ediyordu. Yksek sosyete mensuplarndan, kendilerini ziyarete gitmedii iin zr dilemek zorundayd, oysa Odette ten, ziyaretine gittii iin zr dilemek zorunda kalyordu. stelik bu ziyaretlerin bedelini de der (Odette'in tahammln azck suiistimal edip ziyaretine ska gidecek olsa, ay sonunda ona drt bin frank gndermenin yeterli olup olmayacan dnr), her ziyaretine bir bahane bulur, ya bir hediye gtrr, ya Odette'in kendisinden istedii bir bilgiyi iletir ya da Odette'in evine gitmekte olan M. de Charlus'e sokakta rastlayp srarlarna dayanamayarak ona elik ederdi. Hibir bahane bulamad takdirde de, M. de Charlus ten, hemen Odette'in evine gitmesini, sohbet srasnda, sanki o anda aklna gelmi gibi, Swann la bir ey konuacan sylemesini ve onu Odette'in evine artmasn rica ederdi; ama ounlukla Swann bo yere bekler, akam grtklerinde, M. de Charlus, plann baarl olmadn bildirirdi. Yani artk sk sk ehir dna kan Odette, Paris'te olduu zaman bile Swann la pek az gryor, Swann sevdii dnemde, "Ben her zaman serbestim", "Bakalarnn ne dndnden bana ne?" diyen Odette, imdi Swann ne zaman kendisiyle grmek istese, ya ahlak kurallarn ileri sryor veya bir ii olduunu bahane ediyordu. Swann, Odette'in de bulunaca bir yardmseverler balosuna, sergi alna, prmiyere gitmekten sz ettiinde, Odette onu,

ilikilerini tehir etmek istemekle, kendisine fahie muamelesi yapmakla suluyordu. O kadar ki, Swann, sonunda Odette'le hibir yerde gremeyeceinden korkarak, bir gn, Odette'in ok sevdiini bildii eski bir dostunu, Adolphe Amcam ziyarete, Bellechasse Soka'ndaki kk dairesine gitti; byk amcamdan, Odette zerindeki nfuzunu kullanp kendisine yardma olmasn rica edecekti. Odette, byk amcamdan Swann'a her sz ediinde airane bir tavr taknr, "Ah! O senin gibi deildir, onun dostluu fevkalade bir eydir, mthi bir eydir! O asla umumi yerlerde benimle birlikte grnmeyi isteyecek kadar dncesiz olmad," derdi; Swann da bu yzden ekiniyor, byk amcamaOdette ten bahsederken ne kadar ince bir lisan kullanmas gerektiini bilemiyordu. nce Odette'in mkemmeliyetini peinen kabul ettiini belirterek onun insanst bir varlk, bir melek olduunun tartlmayacan syledi ve kelimelere smayan, tecrbe tesi meziyetlerinden dem vurdu. "Sizinle konumak istiyorum. Siz Odette'in dier btn kadnlardan stn, harikulade bir varlk, bir melek olduunu biliyorsunuz. Ama Paris'te yaamann ne demek olduunu da bilirsiniz. Herkes Odette'i sizin, benim grdmz gibi grmyor. Baz insanlar, benim biraz gln bir konumda olduumu dnyorlar; Odette kendisiyle darda, tiyatroda karlamamz dahi sakncal buluyor. Size gveni sonsuzdur; acaba ona hakkmda bir iki iyi sz syleyip benim kendisine selam vermemin, zannettii gibi bir zarar dokunmayaca konusunda ikna edemez miydiniz onu?" Byk amcam, Swann'a, Odette'in kendisini daha ok sevmesini istiyorsa, onunla bir sre grmemesini, Odette'e de, Swann'n her istedii yerde kendisiyle bulumasna izin vermesini tavsiye etti. Birka gn sonra Odette, byk bir hayal krkl

yaadn, byk amcamn da dier erkeklerden farksz olduunu anladn syledi Swann'a: Adolphe Amcam ona zorla sahip olmak istemiti. Swann bunu duyduu an, gidip byk amcam delloya davet etmek istedi, ama Odette kendisini yattrnca vazgeti; yine de byk amcamla karlatnda onunla el skmaya yanamad. Adolphe Amcamla bozumak onu zmt, nk kendisiyle ara sra grp ba baa sohbet etmeyi, Odette'in bir zamanlar Nice'te srd hayata dair kimi dedikodular akla kavuturmay umuyordu. Adolphe Amcam klar Nice'te yaard. Hatta Swann, Odette'le orada tanm olabileceklerini dnyordu. Odette'in olduu sylenen bir adam hakknda kulana alnan tek tk laflar Swann allak bullak etmiti. Ama renmeden nce, Swann'n renilmesi en korkun, inanlmas en g diye niteleyecei eyler, bir kez renildi mi, kederiyle temelli btnleiyor, Swann hepsini kabulleniyor, aksini dnemez oluyordu. Ancak, edindii bilgilerin her biri, sevgilisi hakkndaki fikirlerine kalc bir damga vuruyordu. Hatta bir defasnda, Odette'in, Swannn hayalinden bile geirmedii hafifmerepliinin ok kii tarafndan bilindiini, eskiden aylar geirdii Baden'da ve Nice'te, hoppalyla nam salm olduunu duydu. Sorguya ekmek niyetiyle, birtakm zevk dknleriyle yaknlk kurmaya alt, ama bu kiiler Swann'n Odette'le tantn biliyorlard; ayrca Swann Odette'i onlara tekrar hatrlatmaktan ekiniyor, tekrar peine derler diye korkuyordu. Ama o gne kadar Baden ve Nice'teki kozmopolit hayata ilikin her eyi mthi skc bulduu halde, Odette'in bir zamanlar, belki artk Swannn sayesinde ortadan kalkm olan para ihtiyacn karlamak iin, belki de yeniden ortaya kabilecek kaprisler

uruna, bu zevk ehirlerinde sefa srm olduunu rendiinden beri, Swann, k mevsiminin Promenade des Anglais'de, yaz mevsimininse Baden'n hlamur aalar altnda geirildii yllarn, yani Mac Maonun bakanlnn ilk yllarnn gmlp gittii o dipsiz kuyuya doru, aresiz, kr ve ba dndrc bir kaygyla adeta ekiliyor, o yllara sancl, ama airane gzellikte bir derinlik atfediyordu; Odette'in -aslnda son derece drst ve basit olan- baklar veya tebessm hakknda yeni bir eyler renebileceine inansa, o dnemin Cte d'Azur tarihesinde anlatlan binbir ayrnty tek tek inceler, Botticelli'nin lkbahar'nn, Gzel Varna'snn veya Vens' nn ruhuna derinlemesine nfuz edebilmek amacyla, XV. yzyl Floransa'sndan gnmze kalm belgeleri inceleyen bir estetikiden daha byk evkle alrd. Swann sk sk hibir ey sylemeden Odette'e bakp hayallere dalyor, Odette de ona, "Ne kadar mahzunsun byle!" diyordu. Swann ksa bir sre nce, Odette'in, o gne kadar tand en deerli insanlara benzer, iyi kalpli biri olduu fikrinden vazgemi ve onun, metres hayat yaayan bir kadn olduuna inanmaya balamt; sonra da tam tersine, elence dknlerinin, hovardalarn belki de fazlasyla yakndan tand Odette de Crcy'den, bazen yumuack bir ifadeye brnen ehreye ve insancl mizaca gemiti. "Nice'te herkesin Odette de Crcy'yi tanmas ne ifade eder ki? Bu tr hretler, doru olsalar bile, bakalarnn fikriyle oluur," diye dnyordu; bu efsane -gerek de olsa- Odette'in dndaki bir eydi, kiiliinin deimez, zararl bir paras deildi; yanl davranlara srklenmi olabilecek bu insan, gzlerinden iyilik, yreinden straba kar merhamet taan, Swann'n elleriyle tuttuu, kollaryla sarp sarmalad uysal vcutlu bir kadnd; onun iin vazgeilmez olmay baarabilirse, belki bir gn

btnyle sahip olabilecei bir kadnd. Odette karsnda oturur, ounlukla yorgun grnen ehresi, bir an iin, Swann straba srkleyen mehul konulardaki heyecanl ve sevinli kaygdan arnrd; Odette elleriyle salarn geriye iter, aln, yz genilerdi; o zaman anszn, bir dinlenme ya da ie dn nnda kendisiyle ba baa kalan herkeste rastlanabilecek basit, insanca bir dnce, iyi bir duygu, sapsar bir gne n gibi fkrrd gzlerinden. O anda btn yz aydnlanr, gri bulutlarla kapl krlarn, tam gne batarken, bulutlarn anszn aralanmasyla tmden deien ehresini hatrlatrd. Swann Odette'in o anda iinde bulunduu hayat, hatta hlyal baklarla izlermi hissini verdii gelecei onunla paylaabilirdi; bu hayat, bu gelecek, kt bir telan tortusunu tamyordu. Byle anlar giderek seyreklese de, hibir yararlar olmad sylenemez. Swann bu krntlar hafzasnda birletiriyor, aralar kesip atyor, adeta som altndan, iyilik ve sknetle dolu bir Odette heykeli dkyordu; daha sonra (bu kitabn ikinci blmnde grlecei gibi), bu Odette uruna, teki Odette'in asla elde edemeyecei fedakrlklar yapacakt. Yine de bu anlar o kadar enderdi, Swann artk Odette'i o kadar az gryordu ki! Odette akam randevusunu bile son dakikada kesinletiriyor, Swann'n naslsa daima serbest olacan dnerek, baka bir ziyaret teklifi almayacandan emin olmak istiyordu. Birinden ok nemli bir konuda cevap beklemek zorunda olduunu ileri sryor, hattaSwann evine ardktan sonra bile, arkadalar gecenin ortasnda tiyatroda veya geceyars yemeinde bulumay teklif etseler, Odette sevinten zplayarak alelacele giyiniyordu. O hazrlklarn srdrrken, yapt her hareket, Swann, ondan ayrlmak zorunda kalaca, Odette'in kar konulmaz bir cokuyla kap gidecei na biraz daha yaklatrrd; hazrlklar nihayet tamamlandnda, Odette gergin bir dikkatle

parlayan gzlerle aynaya son bir kez bakp dudaklarna biraz daha ruj srdkten, alnndaki bir bukleyi dzelttikten sonra, altn pskll, gk mavisi gece mantosunu istediinde, Swann ylesine kederli bir havaya brnm olurdu ki, Odette kendini alamayp sabrszlkla, "Son dakikaya kadar kalmana izin verdim diye bana byle mi teekkr ediyorsun!" derdi. "Ben de senin houna gider sanmtm. rendiim iyi oldu, gelecek sefer ona gre davranrm!" Bazen Swann, Odette'i kzdrma pahasna da olsa, nereye gittiini renmeyi kafasna koyar, Forcheville'in kendisini bilgilendirebileceini dnerek onunla ittifak kurmay hayal ederdi. Aslnda, Odette'in geceyi kiminle geirdiini bildii durumlarda, Swann'n, saysz tand arasnda, Odette'in birlikte kt adam, dolayl yoldan da olsa, tanyan birini bulamad pek enderdi, istedii bilgiyi kolaylkla edinebiliyordu. u veya bu konuyu aydnlatmasn rica etmek zere arkadalarndan birine mektup yazarken, kendi kendine cevapsz sorular sormaktan vazgeip sorgulama zahmetini bir bakasna devretmenin rahatln yaard. uras da bir gerek ki, birtakm bilgiler edinmenin Swann'a pek bir yarar olmuyordu. Bilmek her zaman engelleyebilme imkn salamaz; ama hi deilse bildiimiz eyleri, avcumuzun iinde tutamasak da zihnimizde kullanma hazr bulundururuz ve bu da bize, zerlerinde hkimiyet kurduumuz yanlgsn yaatr. M. de Charlus n Odette'le olduunu bilmek, Swann'a daima mutluluk verirdi. M. de Charlusle Odette'in arasnda hibir ey olamayacan, M. de Charlus n, dostluklarnn hatrna Odette'le ktn ve Odette'i n her yaptn zorluk karmadan kendisine anlatacan bilirdi. Bazen Odette belirli bir akam Swann la grmeyi o kadar kesin bir tavrla reddeder, baka bir elenceyi ne olursa olsun karmak istemezmi gibi grnrd ki, M. de Charlus n o gece serbest

olup Odette'e elik etmesi, Swann iin en nemli ey haline gelirdi. Ertesi gn, fazla soru sormaya da cesaret edemeyerek M. de Charlus' sktrr, ilk cevaplarn tam anlayamam gibi yapp yeni bilgiler vermeye zorlard onu; sylenen her sz Swann biraz daha rahatlatrd, nk ok gemeden, Odette'in geceyi en masum elencelerle geirdii aa kard. "Bir dakika sevgili Mm, tam anlayamadm... Onun evinden kp gitmediniz demek ki Grvin Mzesi'ne. nce baka bir yere gittiniz. Gitmediniz mi? Ya! Ne komik! Mm'iim, beni ne kadar elendirdiinizi bilemezsiniz. Daha sonra Le Chat Noir'a gitme fikri de ok garip, onun aklna gelmitir mutlaka... Ya? Sizin fikrinizdi demek. lgin. Aslnda fena fikir de deil, Odette orada bir sr tanda rastlamtr. Sahi mi? Kimseyle konumad m? nanlr gibi deil. Yani ikiniz ba baa yle oturdunuz mu? Gzmn nne geliyor dorusu. ok iyi kalplisiniz Mmiim, sizi ok seviyorum." Swann rahatlam hissederdi kendini. Szlerine kulak bile vermedii ilgisiz insanlarla sohbet ederken, ara sra, "Dn Mme de Crcy'yi gr dm, tanmadm bir beyefendiyle birlikteydi," trnden cmleler, nnda kalbinde katlaan, talaan, kalbini parala yan ve yerletikleri yerden bir daha kmldamayan cmleler duyan Swann iin, "Odette'in hi tand yoktu, kimseyle konumad," szleri, ne kadar yumuak, akkan, kolay ve solunabilir szlerdi, iinde nasl rahata dolarlard! Ne var ki aradan birka saniye getikten sonra, bu elenceleri onunla birlikte olmaya tercih ettiine gre, Odette'in kendisini mthi skc bulduunu dnrd. Bu elencelerin sradanl, Swann teskin etmekle birlikte, bir ihanet kadar ac da verirdi kendisine.

Odette'in nereye gittiini renemedii gecelerde bile, Swann Odette'in dnn onun evinde bekleme iznini alabilse, yrek daralmas hafifler, (uzun vadede hastal arlatran, ama hi deilse acy geici olarak dindiren bir ila olmakla birlikte) tek ilac Odette'in varl, onunla birlikteliin huzuru olan arpntsn yatrd; o zaman, Odette'in dnn bekleyerek geirdii ve bir by, bir nazar yznden dier saatlerden farkl zannettii saatler, dn saatinin huzuruna brnrd. Ne var ki Odette buna izin vermezdi; Swann evine dner, yolda kendini eitli planlar yapmaya zorlar, Odette'i dnmekten vazgeerdi; hatta soyunurken kafasndan epeyce neeli dnceller geirdii olurdu; yataa yatp sndrrken, ertesi gn gidip bir sanat aheserini grme umudu tard kalbinde; ama tam uyumaya hazrland anda, alkanlk haline geldii iin farkna bile varmadan kendine uygulad basky zerinden kaldrr kaldrmaz, iini yalayan buz gibi bir rzgrla rperir, hkrarak alamaya balard. Gzyalarnn sebebini merak bile etmez, gzlerini silip glerek, "Pek ho dorusu, sinir hastas oldum," derdi kendi kendine. Sonra, ertesi gn bir kez daha Odette'in ne yaptn renmeye almak, onunla grebilmek iin araya nfuzlu kiiler koymak gerekeceini dnr, iini byk bir yorgunluk kaplard. Bu aralksz, hi deimeyen, sonu vermeyen, zorunlu faaliyet hali Swann iin o kadar dayanlmazd ki, gnn birinde karnnda bir ilik fark edince, bunun belki de lmcl bir tmr olduunu, artk hibir eyle ilgilenmek zorunda kalmayacan, onu hastaln yneteceini, fazla gecikmeyecek olan lm nna kadar hastaln elinde bir oyuncak olacan dnp gerek bir mutluluk duydu. Zaten o dnemde, kendine aka itiraf etmemekle birlikte lmeyi sk sk

istemesinin sebebi, strabnn younluundan ok, abasnn tekdzeliinden kama ihtiyacyd. Bununla birlikte, Odette'i artk sevmeyecei, Odette'in artk ona yalan sylemesi iin hibir sebep kalmayaca ve Swann'n onu leden sonra ziyarete gittii gn Forcheville'le yatp yatmadn bizzat Odette ten nihayet renebilecei gne kadar yaamay da isterdi. ounlukla, birka gn boyunca, Odette'in bir bakasn sevdiine dair bir phe, tpk sreen bir hastaln yeni safhalarnn bir an iin bizi nceki rahatszlklardan kurtardklar izlenimini yaratmalar gibi, Swann'n dikkatini baka tarafa ekip Forcheville'le ilgili soruyu zihninden uzaklatrr, Swann bu soru karsnda neredeyse kaytsz kalrd. Hatta iini hibir phenin kemirmedii gnler de olurdu. Swann o zaman iyiletiini zannederdi. Ama ertesi sabah uyandnda, bir gn nce adeta eitli duygularn selinde boduu eski acy ayn yerde bulurdu tekrar. Ac yerinden hi kprdamam olurdu. Hatta Swann, bu acnn younluu yznden uyanrd uykusundan. Odette her gn bu kadar vaktini alan bu nemli eyler (oysa Swann, zevk ve elenceden baka hibir eyin bu kadar nemli olamayacan bilecek kadar hayat tecrbesine sahipti) hakknda kendisine hibir bilgi vermediinden, onlar hayal etme abasn uzun mddet srdremiyor, zihni boa alyordu; o zaman gzlk camn temizler gibi parmayla gzkapaklarn ovuturuyor ve dnmeyi tamamen kesiyordu. Bununla birlikte, bu mehuln yzeyinde, zaman zaman ortaya kan, Odette'in mulak szlerle, uzak akrabalara veya eski dostlara kar mecburiyetlerle aklad baz faaliyetler yzerdi; Odette'in

Swann la grmesine engel tekil eden mazeretler arasnda baka hi kimsenin ad gemediinden, bu akrabalar ve eski dostlar, Swann'n nazarnda Odette'in hayatnn sabit, zorunlu erevesini oluturuyorlard. Swann kendini rahatsz hissedip, "Belki Odette bana uramay kabul eder," diye dnecek olsa, Odette'in ara sra, "Kz arkadamla birlikte Hipodroma gittiim gn," derken taknd tavr onu kendine getirir, derhal o gnn Hipodrom gn olduunu hatrlar, "Yok canm, sormaya bile gerek yok, nasl dnemedim, bugn kz arkadayla Hipodroma gittii gn. mkn dahilinde olan eylerle yetinelim; kabul edilmesi imknsz, peinen reddedilmi eyler teklif edip bo yere ypranmann anlam yok," derdi kendi kendine. Swann, nnde saygyla eildii bu Hipodroma gitme grevini kanlmaz bulduu gibi, grevin zorunluluu, onunla uzaktan yakndan ilikili her eyi de makul ve meru klyordu adeta. Sokakta yrrken karlatklar birinin Odette'e selam vermesi Swann da bir kskanla yol atnda, Odette Swann'n sorularn cevaplandrrken selam veren yabancy, Swann'a bahsettii birka nemli grevden biriyle balantl bir kii olarak gsterirdi; rnein Odette, "Birlikte Hipodroma gittiim kz arkadamn locasnda bu beyefendi de vard," der, bu aklama, kz arkadann, Hipodromdaki locasna Odette ten bakalarn da armasnn kanlmaz olduunu kabul eden, ama dier davetlileri hi kafasnda canlandrmam ya da canlandramam olan Swannn phelerini yattrmaya yeterdi. Ah! Hipodroma giden o kz arkada tanmay, Odette'le birlikte kendisini de Hipodroma gtrmesini ne kadar ok isterdi! Bir manikrc veya tezghtar bile olsa, Odette'i sk sk gren herhangi biriyle iliki kurmak uruna, btn dostlarndan seve seve vazgeerdi! Bir kralie iin katlanaca zahmetlerin ok daha fazlasn gze alrd

onlarn her biri iin. Onlar, Odette'in hayatnn bir parasn ilerinde barndrdklarndan, Swann'n aclarn dindirebilecek tek ilaca sahiptiler. Gnlerini, Odette'in, belki menfaat uruna, belki de samimi bir sadelikle ilikisini srdrd o sradan insanlardan birinin evinde geirmeye can atard! Odette'in kendisini gtrmedii, pis, ama imrenilecek bir evin beinci katna seve seve temelli yerleirdi; emekliye ayrlm kk terzinin ym gibi yaparak orada otursa, hemen hemen her gn Odette'i arlard evinde! Bu mtevaz semtlerin birinde, sonsuza dek yoksulluk ve pislik iinde, ama huzurlu ve mutlu yaamaya raz olurdu! Ara sra, Odette'le Swann bulutuklarnda, Swannn tanmad bir adamn yaklamakta olduunu grnce, Odette'in ehresine bir hzn, Swann'n, Forcheville oradayken ziyaretine gittii gn Odette'in yznde grd keder yaylyordu yine. Ama nadiren oluyordu bu, nk artk btn ilerine ve el lem ne der korkusuna ramen Swann la bulutuu gnlerde, Odette'in tavrna bir gven hkimdi; bu gven, Swann la ilk tant gnlerde Swann'n yannda, hatta ondan uzakta, "Sevgili dostum, elim yle titriyor ki, kalemi tutmakta glk ekiyorum," diye balayan bir mektup yazarken Odette'in hissettii (en azndan yle sylyordu ve bu rol srdrmeye hevesli olduuna gre, duygularnn bir ksm samimi olsa gerekti) rkek heyecann tam tersi, belki bilinsiz bir intikam, belki de doal bir sonucuydu. Odette o zamanlar Swann'dan holanyordu. nsan ancak kendisi iin, sevdikleri iin korkudan titrer. Mutluluumuz artk o sevdiklerimizin elinde olmaktan knca, yanlarnda ne mthi bir sknet, rahatlk ve cesaret buluruz! Odette artk Swann la konuurken, ona mektup yazarken, eskisi gibi Swann'n

kendisine ait olduu hissini verecek kelimeler kullanmyordu; Swann'dan bahsederken "benim" demek iin, "Siz benim her eyimsiniz, bunu dostluumuzun rayihas olarak saklayacam," trnden cmleler kurmak iin, gelecekten, hatta lmden, ikisinin paylaaca bir sre olarak sz etmek iin frsat kollamyordu. O ilk zamanlar, Odette Swann'n her szne, "Siz hibir zaman dier insanlar gibi olmayacaksnz," diye hayranlkla karlk verir, Swannn kadnlar arasndaki sksesini bilenlerin, "Aslnda tam olarak yakkl saylmaz, ama ok zarif: o peremi, o monokl, o tebessm!" diye tasvir ettikleri, tepesi biraz alm, uzun yzne bakar, belki onun metresi olma arzusundan ok, nasl biri olduunu anlama merakyla, "u kafann iinden neler getiini bilebilseydim!" derdi. Hlbuki imdi Swannn her sylediine, bazen sinirli, bazen de hogrl bir tavrla, "Ah! Sen zaten hibir zaman dier insanlar gibi olmayacaksn!" diye karlk veriyor, Swann'n, dertleri yznden eskisine gre azck yalanm olan ehresine (ama artk, yorulmaz bir n yzn boy nuzlanan bir erkein yznden birka aylk farkla ayran grnmez izgi, ykanm beyinlerde izildikten sonra, herkesin, konser programn okuduumuzda senfonik bir eserin anlamn, ve ailesini tandmzda bir ocuun kime benzediini kefetmemizi kolaylatran meleke sayesinde, "Aslnda tam anlamyla irkin saylmaz, ama gln: o monokl, o peremi, o tebessm!" diye yorumlad ehresine) bakyor ve "Ah! u kafann iinden geenleri bir deitirebilsem, mantkl hale getirebilsem!" diyordu. Arzulad eye inanmaya daima hazr olan Swann, Odette'in kendisine kar tavr pheye biraz olsun yer verdiinde, agzllkle bu kelimelerin stne atlard.

"stersen deitirebilirsin," derdi. Kafasnn iinden geenleri yattrmann, ynetmenin, altrmann, baka kadnlarn yapmaya can att, soylu bir grev olacan Odette'e anlatmaya alrd; unu da belirtmek gerekir ki, bu soylu grev, baka kadnlara dse, Swann, zgrlne saygszca el konduunu, dayanlmaz bir tecavzde bulunulduunu dnrd. "Beni birazck sevmese, deitirmek istemezdi," diye akl yrtrd Swann. "Deitirebilmek iin de beni daha sk grmesi gerekir." Bylece Odette'in sitemini, ilgisinin, hatta belki aknn kant olarak alglard; doruyu sylemek gerekirse, Odette artk sevgisinin kantlarn o kadar az sunuyordu ki Swann'a, Odette'in eitli konularda koyduu yasaklar Swann birer sevgi kant gibi grmeye mecbur kalyordu. Gnn birinde Odette Swann'a arabacsndan holanmadn bildirdi; Swann kendisine kar kkrttndan phelendiini, yle olmasa bile, Swann'a davranlarnda gerekli drstlk ve saygy gstermediini syledi. Swann'n, tpk pmek ister gibi, Odette'in azndan, "Bundan byle bana gelirken o arabacyla gelme," cmlesini iitmek istediini hissediyordu Odette. Keyfi yerinde olduu iin syledi, Swann ok duyguland. O akam, yannda Odette ten aka bahsedebilmenin huzurunu yaad (Odette'i tanmayan insanlarla bile konuurken, her syledii, bir biimde Odette'e balanyordu nk) M. de Charlus'le sohbet ederken, Swann, "Oysa Odette'in beni sevdiini sanyorum; bana o kadar iyi davranyor ki, benim yaptklarma kesinlikle kaytsz kalmyor," dedi.

Swann Odette'in evine gitmek zere arabasna bindii srada, onunla birlikte gelen, geerken evine brakaca arkada, "Aa, arabay Loredan srmyor mu?" derse, Swann hznl bir mutlulukla cevap veriyordu: "Maalesef o srmyor! Neden biliyor musun? La Prouse Soka'na Loredan la gidemiyorum. Odette Loredan la gitmemi istemiyor, bana yaktrmyor onu; ne yapalm, kadnlar bilirsin! Loredan la gidersem ok can sklr, biliyorum. Hi sorma! Rmi'yle gitsem, kyamet kopar!" Odette'in kendisine kar son zamanlarda taknd bu kaytsz, dalgn, sinirli tavrlar Swann zyordu elbette, ama zntsnn farknda deildi; Odette ondan tedricen, gnden gne souduu iin, geirdii deiimin boyutlarn, ancak Odette'in yeni haliyle balangtaki halini yan yana koyup kar latrd takdirde grebilirdi. Bu deiim, Swann'a gece gndz ac ektiren, derin, gizli bir yarayd; dncelerinin bu ya raya biraz fazla yaklatn hissettii anda, ar ac ekmekten korkarak hemen zihnini baka tarafa ynlendiriyordu. Kendi kendine, dalgn bir tavrla, "Bir zamanlar Odette beni daha ok severdi," dedii oluyordu geri, ama o zaman gznde asla canlandrmyordu. Nasl ki alma odasnda duran komodinin bir ekmecesinde, Odette'i evine ilk brakt gece onun kendisine vermi olduu kasmpatlar ile "Kalbinizi de burada unutsaydnz keke, onu iade etmezdim size", "Gece veya gndz, hangi saatte olursa olsun, bana ihtiya duyarsanz, bir haber verin yeter, hayatm emrinizde," dedii mektuplar bulunduu iin bu komodini hi grmemeye alyorsa ve odaya girip karken komodinin andan dolayorsa, ayn ekilde iinde de, zihnini

asla yaklatrmad bir alan, dncelerini, nnden gemesinler diye, gerekirse uzun, dolambal bir mantk izdirerek uzaklatrd bir blge vard: mutlu gnlerin anlarnn bulunduu blge. Ama bir gece, gittii yksek sosyete davetinde, bu sk tedbirler ie yaramad. Saint-Euverte Markizinin dzenledii toplant, markizin daha sonra hayr dernekleri yararna verilen konserlerde de yararland sanatlarn tantld gecelerden biriydi ve mevsimin son davetiydi. Swann daha nceki davetlerin hepsine gitmek istemi, ama bir trl karar verip gidememiti; bu son ge ceye gitmek zere giyindii srada, Charlus Baronu kendisini ziyarete geldi; baron, kendi varl Swann'a yardmc olacaksa, skntsn, hznn biraz olsun datacaksa, Swann la birlikte markizin davetine gidebileceini syledi. Ama Swann yle cevap verdi: "Sizinle birlikte olmaktan ne byk zevk alacam bilemezsiniz. Ama benim iin yapabileceiniz en byk iyilik, Odette'i ziyarete gitmenizdir. Onun zerinde mthi bir nfuzunuz var biliyorsunuz. Odette evdedir, bu gece, eski terzisine gitmeden nce bir yere kmayacakt, zaten oraya giderken de sizin kendisine elik etmenize sevinir. Her halkrda, daha n ce evinde bulabilirsiniz onu. Onu elendirir, biraz da akl verirsiniz. Belki yarn iin, onun houna gidecek, mzn katlaca bir program ayarlarsnz... Bu yaz iin de zemini bir yoklayn bakalm, bir ey yapmak ister mi, ne bileyim, mz bir likte bir gemi yolculuu yapabiliriz mesela. Benim bu gece kendisiyle grme umudum yok, ama yine de isterse, uygun bir frsat yakalarsanz, gece yarsna kadar Mme de Saint-Euverte'in evine, sonra da

benim eve bir haber yollamanz yeterli. Her ey iin ok teekkr ederim, sizi ne kadar sevdiimi biliyorsunuz." Baron, Swann Saint-Euverte konana braktktan sonra Odette'i ziyarete gideceine sz verdi; Swann konaa vardnda, M. de Charlus n geceyi La Prouse Soka'nda geirecei dncesiyle yatmt, ama Odette'le ilikisi olmayan her eye, zellikle de yksek sosyete hayatna kar hznl bir kaytszlkla yaklayor, bu da, grd her eye, arzularmzn hedefi olmaktan knca gerek halleriyle grdmz eylerin bysn katyordu. Daha arabasndan indii anda, ev sahibelerinin tren gnlerinde davetlilere sunduklar ve kostmlerle dekorun geree uygun olmasna zen gsterdikleri kurgusal ev hayat zetinin ilk aamasnda, Swann Balzac n "kaplanlarnn25 miraslar olan, genellikle efendilerine gezintilerinde elik eden niformal uaklarn, apkalar ve izmeleriyle, iek tarhlarnn nne dizilmi bahvanlar gibi, konan dnda, caddede veya ahrlarn nnde durduklarn grp sevindi. Swannn, yaayan insanlarla mzelerdeki portreler arasnda benzerlikler bulma merak, hl sryordu, ama daha sabit ve genel bir eilime dnmt; imdi yksek sosyete hayat, Swann artk bu hayattan kopmu olduu iin, bir btn olarak, bir dizi resim gibi kmaktayd karsna. Bir zamanlar, kendisinin de bir yksek sosyete mensubu olduu gnlerde, pardssyle girip frakyla kt holde geirdii bir iki dakika sresince, akl hl biraz nce ayrld davette veya imdiden, girecei toplantda olduu iin, orada neler olup bittiini fark etmezdi; hayatnda ilk kez, holde,
Franszcas tigre: Eskiden arabalarn arkasnda giden, araba durduu an atlayp kapy aan, ufak tefek yapl, niformal uaklara verilen ad.
25

sada solda, banklarn, sandklarn zerine yatm uyuyan ve bu gecikmi davetlinin beklenmedik geliiyle uyanp soylu taz profillerini havaya diken, dorulup koarak etrafnda bir halka oluturan, dank, harikulade, aylak, uzun boylu, niformal uaklar gruhunu grd. Aralarndan biri, zellikle vahi bir grne sahip, eitli ikence ve idamlarn konu edildii kimi Rnesans resimlerin deki cellatlara olduka benzeyen bir uak, eyalarn almak zere, hain bir tavrla Swannn yanma geldi. Ama pamuklu eldivenlerinin yumuakl, baklarndaki elik sertliini telafi ediyordu; yle ki, Swann'n ahsna kmsemeyle, apkasna ise saygyla yaklar gibiydi. apkay, ll hareketleri yznden ar titizlik gibi grnen bir zenle ve gl kuvvetli bedenine baknca adeta insan duygulandran bir incelikle ald. Sonra da bir yardmcsna, hissettii korkuyu, drt bir yan fkeli baklarla tarayarak, bir hayvann kafese ilk kapatld saatlerdeki telan sergileyerek ifade eden, yeni, ekingen bir uaa verdi. Birka adm tede hayallere dalm duran niformal, iriyar delikanl, Mantegna'nn en hareketli tablolarnda, yan banda insanlar alt alta st ste birbirlerini boazlarken kalkanna dayanm dnr halde grdmz dekoratif sava kadar kprtsz, heykelsi ve anlamszd; Swann'n evresinde fr dnen arkadalarndan ayr durarak, tire rengi zalim gzleriyle dalgn dalgn izledii bu sahneye, adeta Masumlarn katlediliini veya Aziz Yakupun ehit ediliini izliyormuasna ilgisiz kalmaya kararlyd. Artk tkenmi olan bir rka -belki de Swann la onunla tant San Zeno altar panosunun ve Eremitani fresklerinin haricinde hi var olmam, hl orada hayal kuran bir rka- aitti

sanki bir ilka heykelinin, stat n Padoval modellerinden veya Albrecht Drer in Saksonlarndan biriyle birlemesinden doan soyun bir ferdiydi adeta. Doann kvrd, kendisinin briyantinle yaptrd kzl salar, kvrmlarnn en ince ayrntlarna kadar zenle izilmiti; ayn ekilde, Mantoval ressamn srekli inceledii Yunan heykel sanatnda da, salar ince ince ilenir; Yunan heykeltralar, insandan baka hibir yarat canlandrmadklar halde, en azndan onun basit ekillerinden, ok eitli, adeta btn canl varlklardan dn alnm zenginlikler karmay baarmlardr; rnein salar, buklelerinin parlak kvrmlar ve sivri, gagams ularyla, st ste binen rglerinin l, iekli tacyla, ayn anda hem bir yosun demetini, hem bir gvercin yuvasn, hem nergislerden rlm bir elengi, hem de burgu burgu ylanlar andrrlar. Holdekiler kadar iriyar, baka baz niformal uaklar da, muhteem bir merdivenin basamaklarna dizilmilerdi; onlarn dekoratif varlna ve mermersi kprtszlna dayanarak, Dklk Saray'nnki gibi "Devler Merdiveni" diye adlandrabileceimiz merdivene ynelen Swann, Odette'in bu basamaklar hi trmanmadn dnerek hznlendi. Ah! Oysa kk terzi emeklisinin karanlk, pis kokulu, insana her an decekmi hissi veren merdivenini trmanyor olsa, ne byk bir mut luluk duyard; o "beinci kat taki odaya Odette'in geldii gecelerde, hatta dier gnlerde de gidebilmek, orada Odette ten sz edebilmek, Odette'le Swann olmad zamanlar gren ve bu yzden de adeta sevgilisinin hayatna ait, daha gerek, daha ulalmaz, daha esrarengiz bir eyleri ilerinde barndran insanlarla birlikte olabilmek iin, Opera da her hafta sahne n locasna dedii kiradan ok daha fazlasn, seve seve derdi.

Emekli terzinin oturduu binada ikinci bir servis merdiveni olmadndan, o pis kokulu, ama arzulanan merdivende, akamlar her kapnn nnde, paspasn zerine braklm, bo, kirli bir st kab bulunurdu; oysa Swann'n o esnada trmand muhteem, ama aalanan merdivende, eitli basamaklarda, sal sollu, hizmetkrlar nbet tutuyor, kapc blmesi penceresinin, daire kaplarnn duvarda oluturduu girintilerde, denetledikleri i hizmeti temsil etmekle ve davetlilere sunmakla grevli bir kapc, bir sofrac ba, bir veznedar (haftann dier gnlerinde kendi evlerinde yar bamsz yaayan, kk esnaf gibi kendi evlerinde yemek yiyen, yarn bir gn bir hekimin veya sanayicinin ev hizmetine girebilecek namuslu insanlard hepsi), nadiren giydikleri ve iinde pek de rahat etmedikleri gsterili niformalar stlerine geirmeden nce kendilerine verilmi olan talimata uymaya zen gstererek, babacan saflklarnn yumuatt parltl bir aaayla, nilerin iindeki aziz ler misali, kap kemerlerinin altnda dimdik duruyorlard; tpk kilise grevlileri gibi giyinmi, dev yapl bir terifat, her davetlinin geliinde, bastonunu yere vuruyordu. Swann, kendisini bir adm geriden izleyen, salar Goya'nn zangolar veya repertuvar oyunlarndaki noter ktipleri gibi ensesinde bir fiyonkla, minik bir kuyruk halinde toplanm, solgun yzl hizmetkrla birlikte, merdivenin en st basamana ulatktan sonra, hizmetkrlarn, kocaman krslerin ardndaki noterlerin edasyla oturduklar bir masann nne geldi, hizmetkrlar ayaa kalkp Swannn adn yazdlar. Ardndan, kk bir holden geti; bu holn giriinde, nasl ki ismini aldklar tek tek bir sanat eserine ereve tekil etmek zere dzenlenmi, bilhassa plak braklm sergi odalarnda, o eserden baka hibir eya bulunmazsa- gen bir niformal uak, Benvenuto Cellini'nin deerli bir nbeti

heykeliymi gibi tek bana sergilenmekteydi; vcudu hafife ne eik duran, krmz boyunluundan daha da krmz olan yznden alev alev utangalk ve gayretkelik dalgalar fkran ve mzik' salonunun nne gerili Aubusson goblenlerini, acmasz, uyank, lgnca baklaryla delip geen delikanl -alarm sembol, bekleyiin cisimlemesi, silah bana arsnn ans gibi- bur kulesinden, asker bir soukkanllkla dmann geliini kollayan bir gzcye, katedral kulesinden, tabiatst bir inanla kyametin geliini kollayan bir melee benziyordu. Swann artk konser salonuna gelmiti; bol kstekli bir terifatnn, eilerek, bir kentin anahtarlarn teslim edercesine kendisine at kaplardan geip ieri girdi. Ama akl, Odette izin vermi olsa o anda iinde bulunabilecei evdeydi; paspasn stndeki bo bir st kabnn bir an grnp kaybolan hatras, Swann'n kalbini sktrd. Goblen kaplamalarn ardnda, hizmetkrlarn grnts, yerini davetlilerin grntsne brakt anda, Swann erkek irkinliiyle bir kere daha yz yze geldi. Ama ok iyi tand bu ehrelerin irkinlii bile, sanki yeni bir eydi Swannn gznde, nk bu yz hatlar, -eskiden bir insan tanmasna yarayan kullanl iaretler, peinden koulacak hazlar, kanlacak tatszlklar veya mukabele edilecek kibarlklar temsil eden simgeler olduklar halde- artk sadece estetik ilikiler tarafndan dzenlenmi, bamsz izgilere dnmlerdi. Etrafn eviren bu erkeklerin ounun kulland monokllar bile, (eski gnlerde Swannn sadece monokl takm erkekleri dierlerinden ayrmasn saladklar halde) artk btn bu erkeklerin paylat bir alkanl temsil etmedikleri iin, bir bireysellik kazanmlard

Swann'n gznde. Belki Swann, girite sohbet etmekte olan General de Froberville'le Braut Markisi ne, kendisini Jockey Kulb'ne sokmu, dellolarda ona ahitlik etmi, yararl ve eski dostlar olmalarna ramen, imdi bir resimdeki figrlere bakar gibi bakt iin, generalin, baya, yaral ve muzaffer yzne, gzkapaklarnn arasna bir obs mermisi gibi gmlm, Kyklop'un tek gz gibi alnnn ortasnda duran monokl, Swann'a, erefle kazanlm olsa da, sergilenmesi ayp, korkun bir yara gibi grnd; M. de Braut nin davetlere giderken enlik simgesi olarak, inci grisi eldivenler, yayl silindir apka ve beyaz kravatla birlikte (Swannn da yapt gibi) her zamanki gzlnn yerine takt monokl ise, mikroskop altnda incelenmek zere hazrlanm bir preparata benziyordu: Camn arka yzne, durmakszn tavanlarn yksekliine, davetlerin gzelliine, programlarn ilginliine ve ikilerin lezizliine glmseyen, kibarlkla dolup taan, ksk m ksk bir bak yaptrlmt. "Oo, nihayet geldiniz, sizi asrlardr grmyorduk," dedi General Swann'a; sonra da Swannn szlm ehresini fark edip ciddi bir hastalk yznden sosyete toplantlarndan uzak kalm olabilecei sonucunu kararak ekledi: "ok iyi grdm sizi!" Bu arada M. de Braut nin, "Azizim, siz ha, ne yapyorsunuz burada?" dedii yksek sosyete romancs, yegne psikolojik aratrma ve acmasz zmleme organ olan monokln gzne sktrdktan sonra, esrarengiz, kendini nemseyen bir edayla, r harfini sert telaffuz ederek cevap verdi: "Gzlem yapyorum."

Forestelle Markisi nin monokl minnackt ve erevesi yoktu; varl aklanamayan, az bulunur bir maddeden oluan, fazladan bir kkrdak gibi gmld gz srekli ve sancl bir bzlmeye mecbur ettii iin, markinin ehresine hznl bir incelik katyor, kadnlarn onu derin ak aclar ekebilecek bir erkek olarak grmelerine yol ayordu. M. de Saint- Cand'nin, Satrn gibi dev bir halkayla evrelenmi olan monokl ise, her an kendini ona gre dzenleyen bir ehrenin arlk merkeziydi; krmz ve titrek burunla alayl, sarkk dudaklar, aralksz mimikler yaparak cam yuvarlakta akan zek kvlcmlarnn seviyesini tutturmaya alyorlard; bu monoklla bakp yapay bylerin ve incelmi bir tenselliin hayalini kuran zppe, ahlaksz gen kadnlar, onu dnyann en gzel gzlerine tercih ediyorlard; bu arada, yuvarlak gzl, kocaman sazan bal kafasyla, ara sra ynn bulmak ister gibi azn aarak, elencelerin ortasnda ar ar ilerleyen M. de Palancy, sanki iinde yaad akvaryumun camnn herhangi bir parasn, belki de tamamn temsil eden sembolik bir parasn yannda getirmi gibi tayordu monokln; Giotto'nun Padova'daki Ktlkler ve Erdemle/inin hayran olan Swann, onu grnce, barnann bulunduu ormanlar simgeleyen yaprakl bir dalla yan yana betimlenmi olan Hakszl hatrlad. Swann, Mme de Saint-Euverte'in srarlar zerine salonun ilerine doru ilerlemi ve Orpheus'tan bir blm seslendiren flty dinlemek iin bir keye yerlemiti; ne yazk ki bu keden grebildii tek ey, yan yana oturmu iki orta yal ha nmd: Cambremer Markiziyle Franquetot Vikontesi; bu iki hanm, kuzin olduklarndan, davetlerde, ellerinde antalar, pelerinde kzlaryla, bir gardaymasna birbirlerini aramakla vakit

geirirler, ancak yan yana iki yeri tutup yelpazeleri veya mendilleriyle iaretletiklerinde rahat ederlerdi; Mme de Cambremer, pek kimseyi tanmad iin, kendisine elik ede cek birini bulduuna sevinir, onun aksine yksek sosyetede pek gzde olan Mme de Franquetot ise, btn o parlak dostlarna, genlik anlarn paylat silik bir kadn kendilerine tercih ettiini gstermeyi, bir sekinlik ve zgnlk belirtisi ola rak grrd. Swann, iki hanmn flt izleyen piyano parasn (Liszt'in Aziz Francesco'nun Kularla Konumas isimli eseri) dinleyilerini hznl bir alayla seyrediyordu: Mme de Franquetot, virtzn ba dndrc aln kaygyla izliyordu, piyanistin ellerinin evik hareketlerle zerinde kayd tular, sanki seksen metre ykseklikte, her an debilecei trapezlermi gibi, gzleri yuvalarndan uruyor, ara sra yannda oturan kuzinine, "nanlr gibi deil, bir insann byle bir ey yapabileceini hi dnemezdim," anlamna gelen, akn, itiraz ykl baklar yneltiyordu; Mme de Cambremer ise, salam mzik eitimi grm bir kadn olarak, metronom sarkacna dnm bayla tempo tutmaktayd; bann bir omuzdan dierine salnm (ektii acy artk tanyamayan, ona hkim olmaya dahi almayan, sadece "Ne yapaym!" diyebilen bir hastann o kaybolup gitmi, kendini brakm baklar eliinde) yle bir boyuta ve hza ulayordu ki, elmas kpeleri ikide birde korsajnn sslerine taklyor, markiz salarn ssleyen siyah zmleri dzeltmeye mecbur oluyor, ama buna ramen tempoyu hzlandrmaktan geri kalmyordu. Mme de Franquetot nun br yannda, ama biraz daha nde oturan Gallardon Markizi, en sevdii konuyu, yani Guermantes'larla hsmln dnmekle meguld; bu hsmlktan, hem bakalarnn nezdinde hem de kendi kendine byk eref duyar, ama biraz da utanrd, nk Guermantes

ailesinin en parlak fertleri, belki skcl veya fesatl yznden, belki markiz ailenin daha dk seviyedeki bir koluna dahil olduu iin, belki de hi sebepsiz yere, onu biraz dlarlard. Markiz, tanmad birinin, rnein o esnada Mme de Franquetot nun yanndayken, Guermantes'larla akrabal konusunda kendisinin sahip olduu bilginin dardan grlememesine zlr, Bizans kiliselerindeki mozaiklerde, her kutsal ahsiyetin yanma, o anda syledii szlerin bir stun halinde, alt alta dizilmi harflerle yazlmas gibi, bu akrabaln da grnr harflerle ifade edilememesine hayflanrd. O srada, gen kuzini Laumes Prensesi'nin, evliliinden bu yana gemi olan alt yl boyunca, kendisine ne bir davetiye gnderdiini, ne de ziyaretine geldiini dnmekteydi. Bunu dnmek markizi fkelendiriyor, ama ayn zamanda gururlandryordu da, nk kendisini Mme des Laumes un evinde hi gremediklerine aran dostlarna, orada Prenses Mathilde'le karlama ihtimali bulunduu iin gitmediini syleye syleye -ar Lejitimist olan ailesi, byle bir eyi katiyen affetmezdi- sonunda gen kuzininin evine bu sebeple gitmediine kendi de inanr olmutu. Oysa Mme des Laumes'a grme isteini defalarca belirttiini hatrlyordu, ama bulank bir anyd bu ve markiz, "lk adm atmak bana dmez herhalde, ondan yirmi ya bym," diye mrldanarak, kltc saylabilecek bu any haydi haydi telafi ediyordu. inden syledii bu etkili szler sayesinde gsyle balantsn koparm olan omuzlarn gururla geriye atyor, bu omuzlarn zerine neredeyse yanlamasna yatrlm olan ba, sofraya btn tyleriyle birlikte getirilen gururlu bir slnn "yaptrma" kafasn getiriyordu akla. Markiz aslnda tknaz, erkeksi, topa bir kadnd, ama ald darbeler, bir uurumun kenarnda, kt bir pozisyonda doan ve dengelerini koruyabilmek iin geriye doru

bymek zorunda kalan aalar gibi dorultup dikletirmiti kendisini. Dier Guermantes'larla edeerde olmayn kendine unutturup avunmak iin, onlarla prensiplerinin sarslmazl ve onuru yznden sk grmediini srekli tekrarlamaya mecbur olduundan, sonunda bu dnce bedenini biimlendirmi, ona, burjuva kadnlarnn nazarnda soyluluk gstergesi olan, ara sra kulp erkeklerinin yorgun baklarn kaak bir arzuyla bulandran bir heybet kazandrmt. Mme de Gallardon un konumas, tek tek her terimin kullanm skln saptayarak bir ifreyi aa karan zmlemelere tabi tutulsayd, en yaygn terimin bile, "kuzenlerim Guermantes'larda", "Guermantes Teyzemin evinde", "Elzear de Guermantes'n sal", "kuzinim Mme de Guermantes'n locas" ifadeleri kadar sk kullanlmad ortaya kard. Markize nl bir ahsiyetten sz edildiinde, onunla ahsen tanmadn, ama Guermantes Teyzesinin evinde sk sk rastladn sylerdi, fakat bunu ylesine souk bir tavrla ve sert bir tonda sylerdi ki, ahsen tanmamalarnn tek sebebinin, markizin kkl ve inat ilkeleri olduu aka anlalrd; markizin geriye att omuzlarn yaslad bu ilkeler, jimnastik retmenlerinin, gslerini gelitirmek iin rencilerini dayadklar merdivenlere benzerdi. O srada, kimsenin Mme de Saint-Euverte'in evinde grmeyi beklemedii Laumes Prensesi girdi salona. Tenezzl edip geldii bir salonda yksek mevkiini hissettirmeye alrm gibi grnmek istemediinden, nnde yarlmas gereken bir kalabalk, gemesine izin verilecek kimse bulunmasa da omuzlarn ksarak yryor, yetkililer geldiini haber alncaya kadar tiyatronun kapsnda kuyrukta bekleyen bir kral gibi, bilhassa arka planda kalyordu; kendisine en mtevaz gibi grnen, (Mme

de Saint-Euverte'in, onu grd anda, bir mutluluk lyla alp oradan srkleyeceini bildii) bir kede, tanmad Mme de Cambremer'in yannda ayakta duruyor, baklarn -varlna dikkat ekip ilgi beklermi gibi grnmemek iin- halnn desenlerinde veya kendi eteinde gezdirmekle yetiniyordu. Yan bandaki mziksever hanmn mimiklerini gzlemliyor, ama taklit etmiyordu. Laumes Prensesi aslnda krk ylda bir Mme de Saint-Euverte'e be dakikalna uramken, elinden geldiince kibar davranmay ve bylece gsterdii nezaketi ikiye katlamay isterdi istemesine. Ne var ki, prenses, mizac gerei, "abart" dedii eyden nefret eder ve kendi yaad evrenin "tarzna yakmayan gsterilerde bulunmaya "mecbur olmadn" aka ortaya koymaktan holanrd; bununla birlikte, daha dk seviyeli de olsa yeni bir evrenin, en kendinden emin kiilerde bile ortaya kard, utangala benzer taklit duygusu yznden, bu tr gsterilerden etkilenirdi ayn zamanda. Prenses, giderek, acaba alnmakta olan, belki de kendisinin o gne kadar dinledii mziin erevesi dnda kalan para, bu mimik ve jestleri gerektiriyor mu, acaba bu hareketleri yapmamak, eseri anlamamann gstergesi ve ev sahibesine kar da bir mnasebetsizlik midir diye dnmeye balad; yle ki, elikili duygularn ifade etmek iin bir "orta yol" aryor, bazen omuz asklarn ekitirmekle, sar salarna takt, hem sade, hem sevimli bir sa modeli oluturan, elmaslarla bezenmi, mercandan ya da pembe mineden yaplm kk toplar dzeltmekle yetiniyor, bir yandan donuk bir merakla cokulu komusunu inceliyor, bazen, ksa bir sre, yelpazesiyle tempo tutuyor, ama bamszlndan feragat etmemek iin, aksak ritimde tempo tutuyordu. Pi yanist, Liszt'in eserini tamamlayp Chopin'in bir preldne getiinde, Mme de Cambremer Mme de Franquetot ya dnd ve bilgi bir tatminle,

gemie ynelik imalarla ykl bir sevecenlikle glmsedi. Mme de Cambremer genliinde Chopin'in o zgr, esnek, dokunma duyusunu harekete geiren, uzun, dolambal ve lsz cmlelerini, nce k noktalarnn dnda ve ok tesinde, ulamalar beklenen noktann ok uzanda kendilerine bir yer arayan ve bu kaprisli sapmalardan sonra, kasten -nceden incelikle planlanm, amaz bir dnle, adeta insan bartacak kadar nlayan bir kristal gibi- dnp insan kalbinden vuran cmlelerini, piyanonun tularn okarcasna almay renmiti. Mme de Cambremer, pek fazla kiiyle ilikisi olmayan bir tara ailesinde yaad ve balolara pek gitmedii iin, maliknesinin yalnzlnda kendinden geerek hayal iftlerin dansn yavalatr, hzlandrr, onlar iek toplar gibi tek tek sayar, bir ara baloyu brakp, gl kenarnda, kknarlarn arasnda esen rzgrn sesini dinler ve orada birdenbire kendisine doru ilerleyen, o gne kadar kurulmu btn hayallerden, yeryz klarnn olamayaca kadar farkl, konumas hafif ark syler gibi, falsolu, telaffuzu yabanc, beyaz eldivenli, zayf bir delikanl grrd. Ama bu mziin modas gemi gzellii, artk solmu gibiydi. Birka yldr mzik uzmanlarndan itibar grmedii iin erefini ve bysn kaybetmiti; zevksizler bile artk bu mzikten itiraf etmedikleri, vasat bir zevk alabiliyorlard ancak. Mme de Cambremer arkasna kaamak bir gz att. Markiz (armoniyi ve Yunancay dahi renmi biri sfatyla, zellikle bilgili olduu zihinsel konular haricinde yeni ailesine saygda kusur etmeyen) gen gelininin Chopin'i kmsediini ve Chopin alndnda rahatsz olduunu biliyordu. Ama kendi yanda bir grup insanla birlikte tede oturmakta olan Wagnerci gelininin gzetiminden uzakta olduu iin, Mme de Cambremer mziin

yaratt harikulade izlenimlere kendini brakabiliyordu. Laumes Prensesi de bu izlenimleri yayordu. Doutan mzie yetenekli olmamakla birlikte, on be yl nce, Saint-Germain muhitinin piyano hocalarndan biri olan, son yllarnda yoksul den ve yetmi yanda, eski rencilerinin kzlaryla torunlarna ders vermek zorunda kalan, stn yetenekli bir kadndan mzik dersleri almt. Piyano hocas artk yaamyordu. Ama yntemi, o gzel tns, zaman zaman rencilerinin, hatta bunlarn arasnda sradanlam ve mzii brakm olanlarn, bir piyanonun kapan krk ylda bir aanlarn bile, parmaklarnn altnda tekrar yeeriyordu. te bu yzden, Mme des Laumes ban sallarken son derece bilinliydi ve ezbere bildii bu preld piyanistin nasl icra ettiini doru deerlendirebilmiti. Piyanistin balad cmlenin sonu, kendiliinden prensesin dudaklarndan dkld. Prenses, "Gerekten ok ho," diye mrldand; vurgulanarak sylenen , bir hassasiyet gstergesiydi ve prenses bu harfi telaffuz ederken, dudaklarnn gzel bir iek gibi, ylesine romantik bir biimde krtn hissetti ki, igdleri baklarna o esnada bir duygusallk, bir boluk katp gzleriyle dudaklar arasnda uyum salad. Bu arada Mme de Gallardon, Laumes Prensesi'yle nadiren karlama frsat bulabildiine hayflanmaktayd, nk karlatklarnda, selamn karlksz brakarak prensese bir ders vermeye niyetliydi. Kuzininin orada olduunu bilmiyordu. Mme de Franquetot ban oynatnca, birden prensesi grd. Derhal herkesi rahatsz ederek ona doru ilerledi; ama Mme de Gallardon, bir yandan, evinde Prenses Mathilde'le burun buruna gelebilecei, ayrca "akran" olmad iin ilk adm atmaya mecbur olmad bir ahsla iliki kurmak istemediini herkese hatrlatacak souk ve marur bir

edaya brnmek, bir yandan da, aceleyle yanma gidiini aklayp prensesi konumak zorunda brakacak bir ey syleyerek , bu eday telafi etmek istiyordu; ite bu yzden, kuzininin yan na gelince, ask suratla, zorla kartvizitini uzatrm gibi elini uzatarak, adeta prens ar hastaymasna kaygl bir ses tonuyla, "Kocan nasl?" diye sordu. Prenses, hem bakalarna karsndakini umursamadn gstermeyi, hem de yz hatlarn hareket halindeki aznn ve ltl gzlerinin etrafnda toplayarak ehresini gzelletirmeyi amalayan o kendine has kahkahasn patlatarak cevap verdi: "Gayet iyi!" Sonra da glmeye devam etti. Bu arada Mme de Gallardon iyice dorulup daha da souk bir yz ifadesi taknarak, ama prens iin kayglanmaya devam ederek, kuzinine bakt ve "Oriane," dedi (Mme des Laumes, grnmez bir nc ahsa akn akn, glmseyerek bakmak suretiyle, kendisine adyla hitap etme iznini Mme de Gallardon'a asla vermediini belirtmi oldu), "yarn akam evime gelip Mozart'n bir klarnet belisini dinlemeni ok istiyorum. Senin fikrim almay arzu ediyorum." Mme de Gallardon sanki bir davette bulunmuyor, bir yardm istiyordu ve prensesin Mozart belisi hakkndaki fikrine, adeta yeni asnn icad olan bir yemek hakknda bir gurmenin fikrini almas gerekirmi gibi ihtiya duyuyordu. "Ama ben o beliyi biliyorum, hemen imdi de syleyebilirim fikrimi... ok severim!"

"Biliyorsun kocam iyi deil, karacieri hasta... seni grmek onu ok mutlu edecektir," diye devam etti Mme de Gallardon, davete katlmay prenses iin bir hayrseverlik grevi haline ge tirerek. Prenses insanlara evlerine gitmek istemediini sylemekten holanmazd- Her gn, gitmeyi asla dnmedii bir davete kaynvalidesinin beklenmedik bir ziyareti, kaynbiraderinin bir ars, bir Opera temsili, bir kr elencesi yzndenkatlamamaktan duyduu znty belirten mektuplar yazard. Bylece birok kiiye, onlarn dostu olduunu, evlerine seve seve gideceini, ama prenslere zg aksilikler nedeniyle gidemediini zannetme mutluluunu yaatr, onlar da kendi davetlerinin, prenslerin davetleriyle rekabet ettiini dnerek gurur duyarlard. Merimee'yle balayp son olarak Meilhac'la Halevy'nin oyunlarnda sergilenen, beylik dncelerden ve allm duygulardan arndrlm uyank anlayn izlerini tayan, nktedan Guermantes muhitine mensup olan prenses, bu anlay sosyal ilikilerine bile uyarlar, gereki, belirgin ve mtevaz olmasna alt nezaketine bile yanstrd. Bir ev sahibesine, davetine katlmay ne kadar ok istediini uzun uzun anlatmaz, gidip gidemeyeceini belirleyecek olan birka kk ayrntdan sz etmeyi daha kibar bir davran olarak grrd. "Bak, durumu anlataym," dedi Mme de Gallardon'a, "yarn akam, ne zamandr gnm soran bir hanm arkadama gitmem gerekiyor. Bizi tiyatroya gtrecek olursa, sana gele mem, ama evde oturursak, bizden baka kimse olmayacana gre, erken kalkabiliriz." "Aa, bak, arkadan Swann' grdn m?"

"Hayr, grmedim; canm Charles, burada olduunu bilmiyordum, kendimi ona gstermeye alaym bari." "Saint-Euverte hanmefendinin evine bile girip kmas tuhaf," dedi Mme de Gallardon. "Zeki bir adam olduunu biliyorum elbette," diye ekledi, entrikac olduunu kastederek, "ama yine de, bir Yahudinin, hem kardei, hem de enitesi bapiskopos olan birinin evinde bulunmas tuhaf!" "Utanarak itiraf edeyim ki ben rahatsz olmuyorum," dedi Laumes Prensesi. "Din deitirdiini, hatta ondan nce ebeveyninin, dedelerinin de dinlerini deitirdiini biliyorum. Ama dnmelerin eski dinlerine herkesten ok bal kaldklarn, srf grnte din deitirdiklerini sylyorlar, yle mi?" "Bu konuda hibir bilgim yok." Chopin'den iki para alacak olan piyanist, preld bitirir bitirmez bir Poloneze girimiti. Ama Mme de Gallardon kuzenine Swannn orada olduunu haber verdikten sonra, Chopin mezarndan kalkp gelerek, btn eserlerini bizzat alsa, Mme des Laumes dikkatini mzie veremezdi. Prenses, biri tanmadklar insanlar merak eden, br tandklaryla ilgilenen iki insan trnden ikincisine aitti. Saint-Germain muhiti kadnlarnn ou gibi Mme des Laumes da, bir yerde kendi yakn evresinden birini buldu mu, kendisine syleyecei zel bir ey olmad halde btn dikkatini ona yneltir, baka hibir eyle ilgilenmezdi. Prenses o andan itibaren, Swann'n dikkatini ekmek iin, nne bir para eker uzatlp ekilen evcil bir beyaz fare gibi,

yzn srekli Swann'a evirip Chopin'in poloneziyle hibir ilikisi olmayan, gizli mutabakat iareti mimikler yapmaktan baka bir eyle megul olmad; Swann yer deitirdiinde, prensesin glmsemesi de mknatsla ekilirmi gibi, ona paralel olarak hareket ediyordu. "Oriane, kzma ama" diye szne devam etti Mme de Gallardon, en byk sosyal beklentilerini ve gnn birinde yksek sosyetenin gzn kamatrma umudunu, karsndakine tatsz bir ey sylemenin verdii anlalmaz, anlk, mahrem haz uruna feda etmekten asla kendini alamama huyuyla, "M. Swannn, insann evinde arlayamayaca trden bir insan olduunu sylyorlar, doru mu?" "Hayatm... sen de biliyorsun doru olduunu," diye ce vap verdi Laumes Prensesi, "elli kere davet ettin kendisini, hibirinde gelmedi." Prenses, rezil olan kuzininin yanndan ayrlrken yine bir kahkaha patlatt; mzii dinlemekte olanlar dehete dren gl, nezaket icab piyanonun yanndan ayrlmayan Mme de Saint-Euverte'in prensesi grmesine sebep oldu. Mme de SaintEuverte, Mme des Laumes un hl Guermantes'ta, hasta kaynpederine bakmakta olduunu zannettiinden, onu grdne iki kat sevindi. "Nasl olur prenses, siz burada mydnz?" "Evet, bir kede duruyordum, gzel mzikler dinledim." "Ne diyorsunuz, demek epeydir buradasnz!"

"Evet, ok hzl getiyse de uzunca bir sredir buradaym, bir tek sizi gremediim iin uzun geldi." Mme de Saint-Euverte ona kendi koltuunu vermek isteyince prenses itiraz etti. "Yok canm! Ne gerek var? Ben her yerde rahat ederim!" Sonra da soylu hanmefendi sadeliini ortaya koyacak ekilde, bilhassa arkalksz bir tabure seti: "te bu puf tam bana gre. Hem bylece dik duruyorum. Aman Tanrm, ne ok grlt ettim, dvecekler beni." Bu arada piyanist hzn iki katna karmt, mzik heyecan doruktayd; bir hizmetkr tepsiyle iecek gezdiriyor, kaklar tngrdyor, Mme de Saint-Euverte, her haftaki gibi uzaktan hizmetkra gitmesini iaret ediyor, ama hizmetkr bir trl kendisini grmyordu. Gen bir kadnn bkkn grnmemesi gerektii retilmi olan bir yeni gelin, mutluluk iinde glmsyor, byle bir len verirken "kendisini dnm" olmasna minnet duyduunu baklaryla ifade edebilmek iin, ev sahibesini aryordu gzleriyle. Oysa Mme de Franquetot'dan daha sakin olmakla birlikte, o da paray kaygyla takip etmekteydi, ama bu gen hanmn kaygs piyaniste deil, piyanoya ynelikti; her fortissimo'da yerinden hoplayan bir mumun, abajuru atee vermese de, pelesengi lekelemesinden korkuyordu. Nihayet daha fazla dayanamayp piyanonun zerinde durduu platforma kan iki basama trmand ve amdan kaldrmak zere bir hamle yapt. Ama tam amdan tutaca anda, para son bir akortla sona erdi ve piyanist yerinden kalkt. Bununla birlikte, gen kadnn

cesur hamlesi ve piyanistle bir an arpr gibi olmalar, genelde olumlu bir izlenim yaratt. "u gen hanmn yaptn grdnz m Prenses?" dedi General de Froberville, selamlamak zere yanna geldii Laumes Prensesi'ne; Mme de Saint-Euverte az nce prensesin yanndan ayrlmt. "Enteresan. Sanat m acaba?" "Hayr, Mme de Cambremer adnda bir kadncaz," diye dncesizce bir cevap verdi prenses, sonra aceleyle ekledi: "Ben de duyduumu sylyorum, kim olduu hakknda hibir fikrim yok; arkamda birileri Mme de Saint-Euverte'in kr evinin komular olduklarn sylyordu, ama kimse tanmyor sanrm. 'Krl insanlar' olsalar gerek! Ayrca burada bulunan gz kamatrc toplulukla sk fk msnz bilmem, ama ben bu artc ahslarn isimlerini bile bilmiyorum. Mme de SaintEuverte'in gece davetlerine gitmenin dnda hayatlarn nasl geiriyorlardr dersiniz? Markiz onlar da mzisyenlerle, iskemleler ve ikilerle birlikte sipari etmi olmal. tiraf etmek gerekir ki 'Belloir mal davetliler mkemmel. Gerekten her hafta bu figranlar tutma cesaretini gsterebiliyor mu? nanlr gibi deil!" "Ama Cambremer, kkl, eski bir soyaddr," dedi general. "Eskiliine bir diyeceim yok," dedi prenses serte, "ama fonik26 deil," diye ekledi, Guermantes muhitine has, hafif yapmack bir tarzda, fonik kelimesini trnak iindeymi gibi vur gulayarak.

26 Kulaa ho gelen, sesleri birbiriyle uyumlu.

"yle mi dnyorsunuz? ok gzel bir kadn," dedi general, gzlerini Mme de Cambremer den ayrmadan. "Sizce yle deil mi Prenses?" "Kendini ok n plana karyor, bu kadar gen bir kadna yakmayan bir davran bence; bildiim kadaryla kk hanm akranm deil," diye cevap verdi Mme des Laumes ('ak ran', Gallardon'larla Guermantes'larn ortaklaa kullandklar bir ifadeydi). Ama M. de Froberville in Mme de Cambremer'e bakmaya devam ettiini grnce, prenses, biraz kadna ktlk olsun diye, biraz da generale kibarlk etmek iin, "Yakmamas... kocas asndan tabii!" dedi. "Yazk, onu tanmadma zldm, grne baklrsa epey etkilendiniz kendisinden, sizi tantrrdm," diye ekledi, gen kadnla tansa da muhtemelen hi bir gayret gstermeyecei halde. "Sizinle vedalamak zorundaym, nk bugn bir hanm arkadamn isim gn, onu tebrie gideceim," dedi mtevaz ve samimi bir tavrla, gidecei yksek sosyete davetini, skc, ama gitmesi hem zorunlu, hem de dokunakl olan basit bir trene indirgeyerek. "Basin'le orada buluacaz; ben buradayken, Basin, sanrm sizin de tandnz, bir kpryle ayn ismi paylaan dostlar Iena'lar ziyarete gitti." "Iena daha nce de bir zaferin ismiydi Prenses," dedi gene ral. Sonra, pansuman deitirir gibi monokln karp temizledi; prenses mecburen gzlerini karrken, general konumasna devam etti: "Ne yapalm, benim gibi emektar bir askerin gznde Ampir asaleti, evet, baka eydir, ama kendi iinde bir gzellii vardr, sonu olarak bu insanlar birer sava kahraman."

"Benim kahramanlara saygm sonsuz," dedi prenses hafif alayl bir tonda; "ben Basin'le birlikte Iena Prensesi'nin evine gitmiyorsam, katiyen bu sebeple deil, kendileriyle tanmadm iin gitmiyorum. Basin onlar tanr ve ok sever. Yo! Katiyen zannettiiniz gibi deil, flrt yok ortada, itiraz etmem iin bir sebep yok! Ayrca itiraz etmem ne ie yarayacaksa!" diye ekledi hznle, nk Laumes Prensi'nin, gzeller gzeli kuzeniyle evlendii gnden itibaren karsn srekli aldattn herkes biliyordu. "Her neyse, byle bir ey sz konusu deil, ok eskiden beri tant insanlar, onlardan yararlanyor, benim de buna bir diyeceim yok. Bir kere evlerini yle bir anlatyor ki... Dnsenize, btn mobilyalar 'Ampir'mi!" "yle olmas ok normal Prenses, dedelerinden kalma mobilyalar nk." "yi ama, bu irkin olmalarm engellemez ki. Herkes gzel eylere sahip olmayabilir, ama hi deilse gln olmamal. Ne yapaym, bence korkun bir slup, dnyann en atafatl, en burjuva slubu; hele o kuu bal konsollar yok mu, kvet gibi!" "Yine de gzel eyalar olduunu sanyorum, mesela zerinde ok nemli bir anlamann imzaland mehur mozaik masa..." "Tamam! Tarihsel adan ilgin eyalar olabilir, bir ey demiyorum. Ama gzel olmalar mmkn deil... nk korkun! Benim de buna benzer eyalarm var, Montesquiou'lardan Basin'e miras kald. Ama kimsenin grmedii bir yerde, Guermantes'ta tavan arasnda duruyorlar. Her neyse, zaten mesele bu deil, kendileriyle tansam Basin'le birlikte hi durmaz koardm

evlerine, sfenkslerinin, bakrlarnn ortasnda ziyaret ederdim onlar, ama tanmyoruz! Bana kklmde, tanmadiiniz insanlarn evine gitmek ayptr diye rettiler," dedi prenses ocuksu bir tavrla. "Ben de retileni yapyorum. Dnsenize, kapdan ieri tanmadklar biri girse, o namuslu insanlar ne yaparlar? Belki de ok kt karlarlar beni!" Prenses cilveli bir tavrla, byle bir ihtimal karsnda engelleyemedii tebessm gzelletirmek iin, mavi gzlerini generale dikti ve hlyal hlyal bakt. "Saygdeer Prenses! Sevinlerinden havaya zplarlard, siz de biliyorsunuz..." "Yok, canm, niye peki?" diye sordu prenses heyecanla; belki, prenses, Fransa'nn en soylu hanmefendilerinden biri olduu iin Ina'larn sevineceini bilmiyormu gibi grnmek istiyordu, belki de bunu generalin azndan duymak istiyordu. "Niin?" Nereden biliyorsunuz? Belki ok tatsz bulurlar bu durumu. Bilemiyorum ama, kendimden yola karsam, ben tandm insanlarla bile grmekten o kadar sklyorum ki, bir de tanmadm insanlarla grmek zorunda kalsam, 'kahraman da olsalar', ldrrdm herhalde. Ayrca, baka sebeplerle tantmz, sizin gibi eski dostlarn haricinde, kahramanlk yksek sosyetede pek geerli olamazm gibi geliyor bana. Sk sk akam yemei daveti vermekten zaten sklyorum, bir de sofraya geerken Spartacus'n koluna girmem gerekse... Yok, yok, ben on drdnc davetli olarak Vercingetorix'i seemezdim asla. Onu byk lenlere saklardm herhalde. Eh, len de dzenlemediime gre..."

"Ah, Prenses! Bir Guermantes olduunuz nasl da belli! Guermantes'larn zeksndan paynz almsnz!" "Her zaman Guermantes'larn zeks deniyor, sebebini hibir zaman anlayamammdr," dedi prenses. "Demek ayn zekya sahip bakalarn da tanyorsunuz," diye ekledi, mutluluk iinde, kahkahalarla glerek; yznn btn hatlar canlanarak bir araya toplanm, bir a oluturmutu, gzleri kvlcmlar saan, aydnlk bir neeyle parldyordu; prensesin gzlerini bir tek ey byle ldatabilirdi, o da, prensesin kendi azndan bile km olsa, zeksna veya gzelliine ynelik vglerdi. "Bakn, Swann sizin Cambremer'i selamlyor galiba; urada... Saint-Euverte Teyzenin yannda, grmyor musunuz? Ondan rica edin, tantrsn sizi hanmefendiyle. Ama abuk olun, Swann kaacak delik aryor!" "Swann'n yz ne kadar solgun, fark ettiniz mi?" dedi general. "Canm Charles! Oh! Nihayet geliyor, benimle grmek istemediini dnmeye balamtm artk!" Swann, Laumes Prensesini ok severdi; ayrca prenses, o kadar sevdii halde, Odette ten uzaklamamak iin artk gidemedii Combray'nin yaknndaki Guermantes' da hatrlatyordu ona. Swann, prensesin holanacan bildii ve eski muhitine bir an geri dndnde doal olarak brnverdii yar sanat, yar apkn tavrla -bir yandan krlara duyduu zlemi ifade etmeye kendi adna ihtiya duyarak- konutu: "Aa!" dedi, hem konumakta olduu Mme de Saint-Euverte, hem de szlerini duyurmak istedii Mme des Laumes iite-

bilsinler diye yksek sesle. "Byleyici prenses buradaym! Bakn, Liszt'in Assisili Aziz Francesco'sunu dinlemek iin, zel olarak Guermantes tan gelmi; tpk gzel bir batankara gibi, bana takmak zere kulardan birka minik erik ve akdiken meyvesi araklamaya vakit bulabilmi ancak; hatta zerlerinde hl birka iy damlas, beyaz kralar var, des souktan szlanyordun Gerekten ok gzel sevgili Prenses." "Nasl olur, saygdeer Prenses, zel olarak Guermantes tan m geldiler? Bu kadar da biraz fazla! Bilmiyordum, ardm kaldm," diye haykrd Mme de Saint-Euverte safa; Swannn esprilerine pek alk deildi. Sonra prensesin sa mo delini inceledi: "Doru, tpk eye benziyor... nasl sylesem, kestane deil, hayr, ah, olaanst bir fikir! Peki ama Prenses programm nereden biliyordu? Mzisyenler bana bile bildirmemilerdi program." Swann, hep apkn bir lisanla konutuu kadnlardan biriyle birlikteyken, ou yksek sosyete mensubunun anlamad incelikte iltifatlar yapmay alkanlk haline getirmiti; dolaysyla, istiare yaptn Mme de Saint-Euverte'e aklamaya tenezzl etmedi. Prenses ise kahkahalarla glmeye koyuldu, nk Swann'n espri anlay prensesin yakn dost evresinde mthi takdir grrd, ayrca prenses, kendisine yaplan her iltifatta, mthi bir zarafet ve dayanlmaz bir mizah bulurdu mutlaka. "Kk akdiken meyvelerimin hounuza gitmesine ok sevindim Charles. Bu Cambremer denen kadn niye selamlyor sunuz, sizin de 'kr evi' komunuz mu yoksa?"

Prensesin Swann la sohbet etmekten memnun grndn fark eden Mme de Saint-Euverte, yanlarndan uzaklamt. "Sizin de komunuz Sayn Prenses." "Benim mi? Demek bu insanlarn her yerde krlar var! Onlarn yerinde olmay ok isterdim dorusu!" "Sizin komularnz Cambremer'ler deil, gelinin ailesi; Mme de Cambremer, henz Mademoiselle Legrandin olduu yllarda Combray'ye gelirdi. Bilem biliyor musunuz, siz Combray Kontesi unvanna da sahipsiniz, rahipler meclisinin size vergi vermesi gerekir." "Rahipler meclisinin bana ne vermesi gerektiini bilmiyorum, ama rahibe ylda yz frank dediimi biliyorum, hi de merakls deilim. Baksanza, u Cambremer'lerin soyad inanlr gibi deil. Tam zamannda bitiyor, ama kt bitiyor!"27 dedi prenses glerek. "Balangc da daha iyi saylmaz,"28 diye cevap verdi Swann. "Doru, ifte ksaltma!"

Burada Cambremer zel adnn sonundaki mer *mer+ sesiyle Franszcada "bok, pislik" anlamna gelen merde *merd+ kelimesi arasnda bir balant kuruluyor. 28 Bu kez de Cambremer zel adnn bandaki Cambre [kambr] sesiyle Franszcada yine "bok, pislik" anlamna gelen moi de Cambronne (Cambronne'un sz) deyii arasnda bir iliki sz konusu.

27

"Belli ki ok fkeli ve ok terbiyeli birisi ilk kelimenin sonunu getirememi." "Ama madem ki kendini alamayp ikincisine balayacakm, birinciyi tamamlayp kurtulsa daha iyi edermi. Sevgili Charles, akalarmzn konularna diyecek yok; kuzum, sizi artk hi grememekten skldm," dedi prenses sevecen bir tavrla, "sizinle sohbet etmeyi o kadar zlyorum ki! Dnsenize, o geri zekl Froberville'e Cambremer soyadnn ok komik olduunu anlat mam bile mmkn olmazd. Hayatn ok korkun bir ey olduunu kabul edin. Bir tek sizi grdmde skntm geiyor." Prensesin bu syledii doru deildi phesiz. Fakat Swann ve prenses, nemsiz ayrntlar ayn ekilde deerlendirdikleri iin -belki de sebep sonu ilikisi tersineydi- ifade tarzlar ve hatta telaffuzlar, birbirine ok benzerdi. Bu benzerlik pek gze batmazd, nk sesleri birbirinden ok farklyd. Ama zihninizde, Swannn szlerini, kendilerini sarmalayan tndan ve arasndan szldkleri byktan ayrmay baardnz takdirde, bu szlerin, Guermantes muhitinin cmleleriyle, tonlamalaryla, tarzyla tpatp ayn olduklarn fark ederdiniz. Swann la prenses, nemli meselelerde asla ayn fikirleri paylamazlard. Ama Swann, hep kederli olduu bu son dnemlerde, srekli alamak zereymi gibi rperiyor, bir katilin, iledii cinayetten bahsetmeye ihtiya duyduu kadar, o da kederden bahsetme ihtiyac duyuyordu. Prenses kendisine hayatn korkun bir ey olduunu sylediinde, sanki Odette ten sz etmiesine tatl bir his kaplad Swannn iini.

"Ah! Evet, hayat gerekten korkun. Grmemiz lazm sevgili dostum. Sizinle birlikte olmann en gzel taraf, neeli olmaynz. Birlikte bir gece geirelim." "Bence de iyi olur; Guermantes'a gelsenize, kaynvalidem sevincinden deliye dner. ok irkin diye bilinen bir yer, ama inann benim houma gidiyor, ben "gzel manzaral' yerlerden nefret ediyorum." "Bilmez miyim, harika bir yerdir," diye cevap verdi Swann, "u anda bana ar gzel, ar hayat dolu geliyor diyebilirim; mutlu olunacak bir yer oras. Belki orada yaadm iindir, ama her eyin benimle konutuu hissine kaplrm! Aniden bir esinti kp da buday baaklarn dalgalandrdnda, birinin geleceini, bir haber alacam hissederim; sonra o su kysndaki kk evler... imdi ok bedbaht olurum orada" "Aman, sevgili Charles, dikkat edin, Rampillon cads beni grd, saklayn beni; hatrlatsanza bana, ne gelmiti bana, kartryorum, kzn ya da n evlendirdi, hangisiydi bilemiyorum; belki ikisini de... Birbirleriyle hem de!.. Yok, yok, hatrladm, prensi onu reddetmiti... benimle konuuyormu gibi yapn da u Berenike gelip beni akam yemeine davet etmesin. Ben de kayorum zaten. Sevgili Charles, krk ylda bir g rmken, gelin sizi karp Parma Prensesi'nin evine gtreyim; prenses o kadar memnun olurdu ki! Basin'le de orada buluacaz, o da ok sevinirdi. Neyse ki Mme'den haberlerinizi alyoruz... Sizi artk hi grmyorum ki!" Swann prensesin teklifini reddetti; M. de Charlus'e, Mme de Saint-Euverte'in davetinden sonra, dorudan evine dneceini

sylemiti; Parma Prensesi'ne gidip de, barondan kendisi ne gelebilecek notu karmaya niyeti yoktu; davet boyunca, bir hizmetkrn gelip kendisine bir mektup getirmesinden umudu nu kesmemiti, belki de eve vardnda kapcya braklm bir not bulurdu. O gece, Mme des Laumes kocasna, "Zavall Swann," dedi, "eskisi gibi sevimli, ama ok bedbaht grnyor. Siz de greceksiniz, yaknda akam yemeine geleceine sz verdi. Aslnda onun zeksna sahip bir erkein bu tr bir kadn yznden ac ekmesi gln bence; stelik kadnn ilgin bir yan da yok, geri zeklym," diye ekledi, k olmayan insanlara zg saduyuyla; bunlar, zeki bir erkein sadece zntsne deecek kadnlar yznden bedbaht olmas gerektiini dnrler, ki bu da, insanlarn kolera basili kadar minik bir varlk yznden, kolera hastaln ekmeye nasl tenezzl edebildiklerine armaya benzer. Swann artk evine dnmek istiyordu, ama tam svaca anda, General de Froberville kendisini Mme de Cambremer'le tantrmasn rica edince, generalle birlikte, Mme de Cambremer aramak zere salona dnmeye mecbur oldu. "Ne dersiniz Swann, bu kadnn kocas olmak, vahiler tarafndan katledilmekten iyidir herhalde, yle deil mi?" Bu "vahiler tarafndan katledilmek" sz zerine kalbi acyla szlayan Swann, generalle sohbete devam etme ihtiyac duydu: "Ah!" dedi. "Bu ekilde son bulan nice gzel hayatlar vardr... Mesela bildiiniz gibi... Dumont d'Urville'in kllerini getirdii u denizci, La Prouse..." (Swann sanki Odette ten bahsetmi gibi

mutluydu.) "La Prouse ok esasl, ok ilgin bir ahs bence," diye hznle ekledi. "Gayet tabii, La Prouse," dedi general. "Mehur bir adam. Soka bile var." "La Prouse Soka'nda oturan bir tandnz m var?" diye sordu Swann telala. "Bir tek Mme de Chanlivaut var, bizim Chaussepierre'in kz kardei. Geenlerde ok gzel bir tiyatro daveti verdi. Salonu bir gn en sekin salonlar arasnda yer alacak, grrsnz!" "Ya! La Prouse Soka'nda oturuyor demek. Sevimli bir yer gzel bir sokaktr, hznldr ok." "Yok canm, siz belli ki uzun zamandr gitmemisiniz; artk hznl deil, yeni binalar yaplyor btn o mahallede." Swann nihayet M. de Froberville'i gen Mme de Cambremer'e takdim etmeyi baardnda, generalin adn daha nce hi duymam olan Mme de Cambremer, sanki en sk duyduu isim buymu gibi sevin ve aknlkla glmsedi; yeni ailesinin dostlarn tanmadndan, kendisine tantrlan herkesi aile dostu sanyor, evlendiinden beri hep ondan bahsedildiini iitmi gibi bir tavr taknmakla incelik ettiini dnyordu; elini tant kiiye uzatrken kapld tereddt, hem kendisine retilmi olan ll tutumu yenmek zorunda olduunu kantlyordu, hem de hissettii iten yaknlk sayesinde bu ekingenlii yendiini. te bu yzden de, onun hl Fransa'nn en sekin insanlar zannettii kaynvalidesi ve kaynpederi, ge-

linlerinin bir melek olduunu sylyorlard; oullarn evlendirirken, gelin adaynn, ykl servetinden ok meziyetlerinden etkilenmi gibi grnmeyi de tercih ediyorlard elbette. "Mzisyen ruhlu olduunuz derhal anlalyor hanmefendi," dedi general, hi dnmeden amdan olayna imada bulunarak. Ama o esnada konser tekrar balad ve Swann, programn bu blm sona ermeden gidemeyeceini anlad. Aptallklaryla ve gln halleriyle gzne her zamankinden ok batan bu insanlarn arasnda hapis kalmak, ona ac veriyordu; bu insanlar, akn bilmedikleri, bilseler de ilgilenemeyecekleri iin, ancak ocuka bir eymi gibi glmseyecekleri veya bir delilikmi gibi ona acyacaklar iin, akn sadece kendi nazarnda var olan, gereklii kendisi dnda hibir ey tarafndan kantlanmayan, znel bir durum gibi grmesine yol ayorlard; ona en ok ac veren, mzik aletlerinin sesini duyduunda alamak isteyecek kadar ok ac veren ey de, Odette'in hi gelmeyecei bu salonda, onu tanyan hi kimsenin, hibir nesnenin bulunmad, Odette'in hibir biimde var olmad bu meknda geirdii srgn saatlerinin uzamasyd. Ama anszn, sanki Odette ieri girmi gibi oldu; bu hayal yle keskin bir ac verdi ki Swann'a, aniden elini kalbine bastrd. nk o esnada keman yksek notalara trmanmt; orada sanki bir eyi bekliyor, giderek uzayan bu bekleyi iinde, bekledii eyin yaklamakta olduunu grmenin cokusuyla, o gelinceye kadar dayanabilmek, onu karlayabilmek iin, tpk kendi kendine kapanmasn diye bir kapy ak tutarcasna, o geebilsin diye yolu ak tutabilmek iin, gcnn son damlasn kullanarak, ar bir gayretle o tiz notalara tutunuyordu. Daha Swann ne

olduunu anlamaya, kendi kendine, "Vinteuil sonatnn cmlecii bu, dinlememeliyim onu!" demeye vakit bulamadan, Odette'in ona k olduu gnlere ait anlar, Swann'n o na kadar benliinin derinliklerinde, gzden uzakta saklamay baard btn hatralar, ak mevsiminden kp gelen bu ani a aldanp ak mevsiminin geri geldiini zannederek uyandlar ve kanatlanp Swann'n etrafn sararak, o andaki talihsizliine acmadan, mutluluun unutulmu arklarn sylemeye baladlar lgnca. Swann, "mutlu olduum zamanlar", "sevildiim zamanlar" gibi soyut ifadeleri daha nce sk sk telaffuz etmi ve pek de ac ekmemiti, nk zihni onlar, gemiin szde kesitleriyle doldurmutu, bu kesitler gemie ait hibir ey iermiyorlard; oysa imdi, bu soyut ifadelerin yerine, kaybettii mutluluun kendine has, uucu zn sonsuza dek sabitlemi olan eylerin her biri, tek tek karsna kyordu: Odette'in kendisi ne, arabann iine frlatt, Swann'n dudaklarna uzun uzun bastrd kasmpatnn kar beyazlndaki kvrk tayapraklarn, "Size yazarken elim yle titriyor ki," szlerini okuduu mektubun zerindeki kabartma "Maison Dore" adresini, Odette'in yalvaran bir edayla, "Beni aramay ok geciktirmezsiniz, deil mi?" derken bitien kalarn, hepsini tek tek grd; Loredan gen ii kz almaya giderken Swannn "alabros" kesilmi salarn dzelten berberin kulland maann kokusunu duydu; o bahar ok sk yaan saanaklar, faytonunda yerek mehtapta eve dnlerini tekrar yaad; o dnemin btn zihinsel alkanlklarndan, mevsime ait izlenimlerinden ve tensel tepkilerinden dokunmu, tek biimli bir a, birka haftalk bir srenin zerine rtlmt, vcudu tekrar o aa takld. O sralar, sadece akla yaayan insanlarn zevkleriyle tanarak, tensel bir

merakn gidermekteydi. stedii noktada durabileceini, bu insanlarn alaryla tanmak zorunda kalmayacan zannetmiti; Odette'in bys, imdi baktnda, o byy bulank bir hle gibi genileten muazzam korkunun ve Odette'in her an ne yaptn bilmemenin, ona her yerde, her zaman sahip olmamann yaratt sonsuz yrek daralmasnn yannda, bir hi gibi geliyordu Swann'a! Heyhat! Odette'in, imdi bir tek dakikas serbest olmayan Odette'in, "Sizinle istediiniz an grebilirim, ben her zaman serbestim!" diye haykrn hatrlyordu; Swann'n hayatna dair her eye besledii ilgiyi, merak, bu hayata girmesine Swann'n izin vermesini nasl iddetle arzuladn kendisininse o dnemde aksine, skc birtakm rahatszlklara sebep olur diye bu izni vermekten korktuunu-; kendisini Verdurin'lere gitmeye raz edebilmek iin Odette'in nasl yalvarmak zorunda kaldn; ayda bir kere Odette'i evine ardnda, Odette'in onu pes ettirmek iin nasl dil dkmesi gerektiini, Swann'a skc bir ey gibi gelen her gn grme alkanlnn ne kadar harika olacan, hep bunun hayalini kurduunu tekrar tekrar syleyiini, sonra, her gn grmek Swann iin baa klmas imknsz, sancl bir ihtiya haline geldii srada da, Odette'in bu alkanlktan tiksinip temelli yrrlkten kaldrdn hatrlyordu. Odette'i nc grnde, Odette ona kim bilir kanc kez, "Peki ama niye daha sk gelmeme izin vermiyorsunuz?" diye sorduu zaman, Swann glerek, apkn bir edayla, "Ac ekmekten korktuum iin," diye cevap verirken, szlerinin ne kadar isabetli olduunu bilmiyordu. imdi de maalesef Odette'in kendisine bir restorandan ya da otelden, balkl bir kda mektup yazp gnderdii oluyordu ara sra, ama bulunduu yerin ismi, adeta Swann' yakan, alevden harflerle

yazlm oluyordu. "Vouillemont Oteli'nden yazlm ha? Oraya ne yapmaya gitti acaba? Kiminle gitti? Neler oldu orada?" Italiens Bulvarnda Sokak lambalar sndrlrken, kaamak glgelerin arasnda, btn umudunu kaybettii halde Odette'e rastlayn hatrlad; Swannn neredeyse tabiatst bir gece gibi alglad o gece, gerekten de, -Swann grmenin, eve onunla birlikte dnmenin Odette iin hayattaki en byk mutluluk olduundan hi bir kuku duymad ve onu ararsa, bulursa, Odette'in kzp kzmayacan dnmesi bile gerekmedii bir zamana ve- bir kez kaplar kapand m bir daha dnlemeyen esrarengiz bir leme aitti. Btn bunlar hatrlaynca, Swann, tekrar yaanan bu mutluluun karsnda kprtsz duran, bedbaht bir zavall grd; ilk anda tanyamad iin acd ona, hatta gzlerindeki yalar grlmesin diye ban emek zorunda kald. O zavall kendisiydi. Bunu anlaynca acma duygusu yok oldu, ama Odette'in sevmi olduu teki Swann kskand, iten ie, pek de zlmeden, "Odette onu seviyordur belki," diye dnd onca erkei kskand, nk iinde ak bulunmayan mulak sevme kavramnn yerini, akla dopdolu olan kasmpat yapraklar ve La Maison d'Or'un "antet"i almt imdi. Sonra, strab fazlasyla keskinleince, alnn ovuturdu, monokln karp camn temizledi. Hi phe yok ki, o anda kendini grseydi, grd monokllar koleksiyonuna, mnasebetsiz bir fikirmiesine ekip kard, buulu yzeyinden, bir mendille kayglar silmeye alt kendi monokln da eklerdi. Kemann baz vurgular -aletin kendisini gremediimiz ve bu yzden de, duyduumuz sesi, tny deitiren keman

grntsyle badatramadmz durumlarda- baz kontralto seslerin vurgularna ylesine tpatp benzer ki, konsere bir kadn an sanatsnn da katld yanlsamasn yaarz. Bamz kaldrp bakar, sadece in kutular kadar deerli enstrman klflarn grrz, ama zaman zaman Siren'in aldatc arsna yine kanarz; bazen, o bilgi, byl, titrek kutunun iinde hapis kalm bir cinin telala rpnp durduunu iitir gibi oluruz; bazen de sanki doast, saf bir yaratk, bir rulo halindeki grnmez mesajn aa aa, havann iinden geip gider. Sanki mzisyenler cmlecii almaktan ziyade, cmleciin ortaya kmak iin art kotuu trenleri yerine getiriyorlar, bu mucizeyi yaratp birka saniye srdrebilmek iin gereken byl szleri sylyorlard; cmlecii, sanki mortesi bir leme aitmiesine gremeyen ve ona yaklatnda maruz kald geici krlkte, adeta bir bakalamn tazeliini bulan Swann, cmleciin varln hissediyor, onu, aknn koruyucusu ve sr da olan bir tanraya, kalabaln iinde Swann'a ulap onu bir kenara ekerek kendisiyle konuabilmek iin klk deitirmi ve ses grnmne brnm bir tanraya benzetiyordu. Cmlecik btn hafifliiyle, huzur vererek, bir rayihann mrltsyla, syleyeceklerini Swann'a syleyerek geip giderken, Swann kelimelerin hepsini dikkatle dinliyor, abucak uup gidivermelerine zlyor, farknda olmadan, o ahenkli, kaak varl geerken pecekmi gibi dudaklarn uzatyordu. Artk kendini srgnde ve yalnz hissetmiyordu, nk Swann'a seslenen cmlecik, usulca Odette ten bahsetmekteydi kendisine. Swann artk eskisi gibi, cmleciin Odette'i ve kendisini tanmadn dnmyordu. Mutluluklarna kim bilir ka kere ahit olmutu! Geri bu mutluluklarn dayankszl konusunda da

Swann ok uyarmt. Hatta Swann o zamanlar tebessmnde ve o duru, krk tonlamalarnda bir strap sezer gibi olduu bu cmlecikte, imdi neredeyse neeli bir tevekkln zarafetini buluyordu daha ok. O zamanlar cmleciin, dolambal, hzl ak iinde, glmseyerek srkledii ve Swann'a szn ettii, Swann'nsa henz tanmad kederler hakknda, artk Swann'a mal olmu, kurtulabilme umudu tamad kederler hakknda sanki imdi, tpk bir zamanlar mutluluu iin syledii gibi, "Nedir ki bu? Bunlar hibir ey deil," diyordu. Swannn ii ilk kez Vinteuil'e, bu mehul, yce kardee kar merhamet ve sevgiyle dolup tat; o da kim bilir ne aclar ekmiti; nasl bir hayat yaamt acaba, bu ilahi gc, bu snrsz yaratma gcn hangi aclarn derinliinden ekip karmt? Swann az nce, akn nemsiz bir samalk gibi gren duygusuz insanlarn yznde okuduu saduyuyu dayanlmaz bulmutu; oysa kendisine aclarnn anlamszlndan bahseden, Vinteuil'n cmlecii olunca, imdi ayn saduyuda bir efkat buluyordu. Aradaki fark, cmleciin, o insanlarn aksine, bu ruh hallerini, gelip geicilikleri konusundaki fikri ne olursa olsun, maddi hayattan daha ciddiyetsiz bir ey olarak deil, ok daha stn bir ey, sz edilmeye deer tek ey olarak grmesiydi. Cmleciin taklit etmeye, yeniden yaratmaya alt ey, mahrem bir hznn bysyd; bu bynn z, ifade edilmeyii ve onu yaayan insann haricindeki herkese bo grnmesi olduu halde, cmlecik bu z yakalam, grnr hale getirmiti. yle ki ruhunda azck mzisyenlik olan- btn dinleyiciler, daha sonra gerek hayatta, yan balarnda filizlenen her akta bu byy gzden karacaklar halde, cmlecii dinlerken ayn bynn deerini kavryor, ilahi holuunu tadyorlard. Hi phesiz, cmleciin bu byy ifade etmek iin kulland biim, bir dizi

dnceye dntrlemezdi. Ama Swann bir yldr, mzik tutkusu (en azndan bir sreliine) iinde yeermeye ve kendisine ruhunun zenginliklerini gstermeye baladndan beri, mzikal motifleri gerek fikirler olarak gryordu; bir baka leme ait, farkl nitelikteki bu fikirler, karanlklarn ardnda gizlenmelerine ramen, mehul ve zeknn nfuz edemedii fikirler olmalarna ramen, yine de hepsi birbirinden deiik, deer ve anlam bakmndan farkl fikirlerdi. Swann, Verdurin'lerdeki geceden sonra cmlecii tekrar tekrar aldrp, bu cmleciin kendisini nasl olup da bir rayiha, bir okay gibi sarmaladn, akln bandan aldn kavramaya altnda, unu fark etmiti: Bu bzlm, rpertili efkat izlenimi, cmlecii oluturan be notann birbirine yaknlndan ve aralarndan ikisinin srekli hatrlatlmasndan kaynaklanyordu; ama Swann aslnda, cmleciin kendisi zerinde mantk yrtmediini biliyordu; henz Verdurin'lerle tanmazken, sonat ilk kez iittii o gece davetinde alglad esrarengiz varln yerine, zihni daha rahat alabilsin diye basit deerler koyup bunlar zmlediinin farkndayd. Piyanonun hatrasnn bile, mzie ilikin konulara bakn yanltmaya katkda bulunduunu ve mzisyene sunulan alann, yedi notal darack bir gam deil, neredeyse tamam henz bilinmeyen, snrsz bir yelpaze olduunu biliyordu; her biri bir baka lem olan milyonlarca sevgi, tutku, cesaret ve sknet notasndan oluan bu sonsuz alanda, kefedilmemi youn karanlklarn arasnda, ancak tek tk birka nota, kimi byk sanatlar tarafndan kefedilmiti; bu ustalar, bulduklar motifin iimizdeki karl olan duyguyu uyandrmak suretiyle, bir boluk bir hilik zannettiimiz ruhumuzun, o mehul, bezdirici, devasa karanln, iinde bizden habersiz ne byk bir zenginlik ve eitlilik gizlediini grmemizi salyorlard. te Vinteuil de

bu mzisyenlerden biriydi. Vinteuil'n cmleciinde, zihne karanlk bir yzey sunduu halde, ylesine youn ve belirgin bir ierik hissediliyordu ve bu ierik o kadar yeni ve zgn bir g ce sahipti ki, cmlecii dinlemi olanlar, onu ilerinde, zihnin oluturduu fikirlerle ayn seviyede tayorlard. Swann onu zihninde bir ak ve mutluluk kavram gibi tayordu ve nasl ki Kleve Prensesi ya da Ren adlar hatrna geldiinde, zelliklerini derhal biliyorsa, onun da kendine has zelliklerini biliyordu. Hatta Swann onu dnmedii anlarda bile, cmlecik, maddi karl olmayan baka baz kavramlarla, k, ses, derinlik, tensel haz gibi kavramlarla ayn ekilde Swann'n zihnindeki gizli varln srdryordu; i yaantmz eitlendirip ssle yen deerli varlklarmzdr bu kavramlar. Belki hilie geri d necek olursak, onlar kaybederiz; silinip giderler. Ama yaadmz srece, tpk gerek nesneler gibi, bu kavramlarla da tantmz inkr etmemiz imknszdr; rnein lambay yaktmzda odamzdaki eyalar dntren, karanln hatrasn bile kovan ktan phe edemeyiz. te bu ekilde, Vinteuil'n cmlecii de, mesela Tristan'n, bizim iin belirli bir duygusal kazanm ifade eden bir motifi gibi, lmllmzle badam, epeyce dokunakl, insani bir zellik kazanmt. nsan ruhunun en zel, en kendine has sslerinden biri olan cmleciin kaderi, gelecee ve ruhun gerekliine balyd. Belki de gerek olan hiliktir ve hayatmz var olmayan bir ryadr, ama o zaman, bu mzik cmlelerinin de, hayatmzla balantl biimde var olan dier kavramlarn da birer hi olmas gerektiini hissederiz. Biz yok olmaya mahkmuzdur, ama bizim kaderimizi izleyecek olan bu ilahi esirler, elimizde birer rehinedirler. Onlarla birlikte lme fikri ise, lmn acln, sradanln, hatta belki ihtimalini de biraz azaltr gzmzde.

Dolaysyla, Swann sonatn cmleciinin gerekten var olduunu dnmekte haksz deildi. phesiz, cmlecik bu a dan insani olmakla birlikte, tabiatst varlklar snfna dahildi; bu varlklar daha nce hi grmediimiz halde, grnmez lemin kiflerinden biri, girmesine izin verilen ilahi dnyada bu tr bir varl ele geirip de, bizim dnyamz bir sreliine onunla aydnlattnda, mutlulukla kendimizden geerek tanrz onu. te Vinteuil'n de cmlecikle ilgili yapt buydu. Swann bestecinin, mzik aletlerini kullanarak cmlecii ortaya karmakla, grnr klmakla ve onun motifini aynen izlemekle yetindiini hissediyordu; yle efkatli, yle temkinli, yle hassas ve yle emin bir ekilde izliyordu ki, ses her an deiiyor, bir glgeyi iaret ederken silikleiyor, daha cretkr bir izgiyi adm adm takip etmesi gerektiinde, canlanyordu. Swannn, bu cmleciin gerekten var olduuna inanmakta haksz saylamayacan gsteren bir kant da uydu: Eer Vinteuil cmleciin izgilerini grme ve ifade etme konusunda bu kadar yetenekli olmayp, grndeki boluklar veya ifadesindeki yetersizlikleri telafi etmek iin, saa sola kendi icad olan baz izgiler ekleseydi, birazck hassasiyeti olan her mzik tutkunu, bu hileyi hemen fark ederdi. Cmlecik yok olup gitmiti. Swann onun ilk blmn sonunda, Mme Verdurin'in piyanistinin daima atlad uzun bir pasajn ardndan tekrar ortaya kacan biliyordu. Bu pasajda, Swannn ilk dinleyiinde fark etmedii ok parlak fikirler vard; bunlar sanki yeniliin tekdze klfn hafzasnn vestiyerinde karp brakmlard ve Swann da bu sayede, imdi onlar alglayabiliyordu. Vargy oluturan nermeler gibi cmlecii oluturacak olan dank motiflerin hepsini tek tek dinliyor,

cmleciin douuna ahit oluyordu. "Adeta bir Lavoisier'nin, bir Ampre'in dhiyane cesareti!" diyordu kendi kendine. "Deneyler yapan, bilinmeyen bir kuvvetin gizli yasalarn kefeden, hibir zaman grmeyecei, grnmez atlara gvenip onlar kefedilmemi lemlere, mmkn olan yegne hedefe doru sren bir Vinteuil'n cesareti!" Swann'n son pasajn banda iittii piyano-keman diyalou ne kadar gzeldi! nsan icad kelimelerin bu diyaloun dnda braklmas, zannedilebilecei gibi, hayal gcnn hkim olmasna izin vermek bir yana, onu tamamen saf d brakmt; konuulan dil, hi bu kadar kesin bir zorunluluk olmam, bu kadar isabetli sorular ve ak seik cevaplar iermemiti. nce piyano tek bana, ei tarafndan terk edilmi bir ku gibi szland; keman onu iitip, adeta yandaki bir aatan cevap verdi. Sanki dnyann balangcyd, sanki henz yeryznde, daha dorusu, dier her eye kapal, bir yaratcnn mant tarafndan kurulmu ve ikisinin ebediyen yalnz kalacaklar bu dnyada, yani bu sonatta, ikisinden baka hibir varlk yoktu. Piyanonun tekrar tatllkla ikyetini dile getirdii bu grnmez ve inleyen varlk, bir ku muydu, cmleciin henz tamamlanmam olan ruhu muydu, yoksa bir peri miydi? lklar o kadar aniydi ki, kemanc onlar karlayabilmek iin var gcyle yayna sarlmak zorundayd. Harika ku! Kemanc onu bylemek, evcilletirmek, yakalamak ister gibiydi. Ruhuna girmiti bile; arlan cmlecik, kemancnn cin tutmu bedenini bir medyum gibi sarsmaktayd gerekten. Swann cmleciin son bir kez konuacan biliyordu. kiye blnm gibiydi, cmlecikle kar karya kalaca nn beklentisi, Swann bir hkrkla sarst; gzel bir dize veya ac bir haber de, yalnz olduumuzda deil ama, o dizeyi veya haberi dostlarmza aktarrken, onlarda kendimizi bir bakas, duyarll onlar

etkileyen biri olarak grdmz zaman bizi ayn hkrkla sarsar. Cmlecik tekrar ortaya kt, ama bu sefer, havada bir an, adeta kprdamadan asl kald ve sonra tkeniverdi. Bylece Swann, cmleciin ksack sresinin tamamn deerlendirmi oldu. Cmlecik hl oradayd, sedeflenen bir kabarck gibi. Parlts azalan, sonra artan ve tam yok olmadan nce en parlak noktasna ulaan bir gkkua gibiydi: Daha nce sergiledii iki renge, prizmann btn renklerinde, alacal izgiler ekledi ve onlara ark syletti. Swann kprdamaya cesaret edemiyordu; elinden gelse teki insanlarn da hareket etmesini engellerdi; sanki en ufak bir hareketin, o her an yok olabilecek, tabiatst, harikulade ve krlgan byy bozmasndan korkuyordu. Aslnda konumak hi kimsenin aklndan gemiyordu. Orada bulunmayan bir tek kiinin, belki de bir lnn (Swann, Vinteuil'n hayatta olup olmadn bilmiyordu) yce kelam, iki rahibin ynettii ayinin zerinde ykseliyor, yz kiinin dikkatini tek bana tutsak ediyor, bir ruhun arld o platformu, doast bir trenin yaplabilecei soylu bir altara dntryordu. yle ki, cmlecik nihayet para para zlp yerini baka motiflere braktnda, Swann saflyla nl Monteriender Kontesinin daha sonat bitmeden kendisine doru eilerek izlenimlerini itiraf etmesine ilk anda kzdysa da, kontesin kulland kelimelere glmsemekten kendini alamad ve belki de bu kelimelerde, kontesin fark etmedii derin bir anlam buldu. Virtozlarn ustalna hayran olan kontes, Swann'a dnerek, "Olaanst, hi bu kadar etkileyici bir ey grmedim..." diye haykrd. Ama doruluk kaygsyla ilk saptamasn dzeltip u istisnay etkiledi: "...ruh arma masalar hari!"

Swann, o geceden sonra, Odette'in kendisine olan aknn bir daha asla canlanmayacan, mutluluk umutlarnn da asla gereklemeyeceini anlad. Odette'in kendisine beklenmedik bir sevecenlik, bir ilgi gsterdii gnlerde, Swann, kendisine doru belli belirsiz bir dnn bu grnrdeki yalanc iaretlerini, tpk lmcl bir hastaln son aamasna gelmi bir dostlarna bakan ve ok nemli olaylar haber verirmi gibi, "Dn hesaplar kendisi yapt, bizim yaptmz bir toplama hatasn o buldu; bir yumurtay itahla yedi, sindirmekte zorluk ekmezse yarn bir pirzola yedirmeyi deneyeceiz," diye anlatan, ama bunlarn, kanlmaz bir lmn hemen ncesindeki nemsiz eyler olduunu bilen insanlar gibi, efkatli ve pheci bir ilgiyle, aresiz bir sevinle fark ediyordu. Swann imdi Odette ten uzakta yaasa, bir mddet sonra ona olan duygularn da kaybedeceinden emindi phesiz; yle ki, Odette Paris'ten temelli ayrlsa memnun olur, Paris'te kalma cesaretini bulurdu kendinde; ama gitmeye cesareti yoktu. Gitmeyi dnd oluyordu sk sk. Vermeer'le ilgili aratrmasna tekrar baladndan, birka gnlne de olsa Lahey'e, Dresden'e, Braunschweig'a gitmesi gerekiyordu. Goldschmidt koleksiyonu satnda Mauritshuis tarafndan bir Nicolas Maes tablosu olarak satn alnan Diana Tuvalet Masasnda adl resmin, aslnda Vermeer'e ait olduundan emindi. Bu kansn perinlemek iin, resmi yerinde incelemek istiyordu. Ama Odette Paris'teyken, hatta deilken bile Paris'ten ayrlmak, -duyularn alkanlkla krelmi olmad yeni yerlerde eski yaralar deilip eski aclar canlandrldndan- Swann'a o kadar zalim bir proje gibi geliyordu ki, asla uygulamayacan bildii iin, srekli bu projeyi dnebiliyordu. Ama bazen uyurken, seyahat istei

tekrar iinde filizleniyor -Swann bu seyahatin imknsz olduunu hatrlamyor- ve gerekleiyordu. Bir kere ryasnda, bir senelik bir yolculua ktn grd; bir vagonun kapsndayd, peronda alayarak kendisiyle vedalaan gen bir erkee doru eilmi, onu kendisiyle birlikte gelmeye ikna etmeye alyordu. Trenin sarslmasyla birlikte, yrei daralarak uyand ve hibir yere gitmediini, Odette'i o akam, ertesi gn, hemen hemen her gn greceini hatrlad. Bunun zerine, hl ryann etkisi altnda, kendisini bamsz klan, Odette'in yannda kalmasn ve onu ara sra grme iznini almasn salayan zel koullara kretti; ayrcalklarn tek tek sayd: mevkii, Odette'in sk sk ihtiya duyduu ve ayrlk ihtimali karsnda geri adm atmasn salayan (hattaSwann kendisiyle evlenmeye raz etmek gibi bir art niyeti olduu syleniyordu) serveti; aslna baklrsa Swann'n Odette ten pek bir ey elde etmesine yaramam olan, ama Odette'in, ok deer verdii bir ortak dosttan kendisi hakknda vg dolu szler dinledii dncesiyle Swann rahatlatan M. de Charlus'le dostluu ve hatta son olarak da, varln Odette iin arzulanr olmasa da en azndan gerekli klabilmek iin, her gn yeni bir dolap evirmeye hasrettii zeks; btn bunlardan mahrum olsa kim bilir ne halde olacan, onca insan gibi yoksul, mtevaz, her ii kabul etmeye mecbur olsa ya da ailesine, karsna kar ykmllkleri olsa, belki de Odette ten ayrlmak zorunda kalacan, korkusunu hl zerinden atamad ryann gerek olabileceini dnd ve kendi kendine, "nsan mutluluu gremiyor. Kendimizi daima olduumuzdan daha bedbaht sanyoruz," dedi. Ama hayatnn yllardr byle devam ettiini, byle devam etmesinden baka bir umudu olamayacan, kendisine herhangi bir mutluluk getirmesi imknsz bir randevunun umudunu her gn yaamak uruna, almalarn,

zevklerini, dostlarn, sonuta btn hayatn feda edebileceini dnnce, yanlp yanlmadn sorgulad; belki de ilikisini destekleyen, ayrl engelleyen koullar, geleceini baltalamt, belki de asl istenilecek olay, sadece ryada olduuna sevindii ey, yani gitmesiydi; insann bedbahtln gremediini, kendimizi daima olduumuzdan daha mutlu zannettiimizi dnd. Ara sra, sabahtan akama kadar darda, sokaklarda, caddelerde gezen Odette'in bir kazada ac ekmeden lmesini dili yordu. Odette sa salim eve dndnde de, insan vcudunun bu kadar evik ve salam olmasna, etrafnda kol gezen (ve kendi gizli arzusu dorultusunda hesabn yapmaya baladndan beri Swann'a saylamayacak kadar ok grnen) btn tehlikeleri durmadan atlatp stesinden gelerek, insanlara her gn, neredeyse hi zarara uramadan yalan syleme ve zevk peinde koma imkn tanmasna ayor, hayran oluyordu. Bellini tarafndan yaplan portresini ok sevdii, karlarndan birine lgnca k olunca, Venedikli biyografi yazarnn safa ifadesiyle, zihnini bu esaretten kurtarabilmek iin onu hanerleyen Fatih Sultan Mehmet'e derin bir yaknlk besliyordu. Sonra, bir tek kendisini dnd iin kendine kzyor, kendisi Odette'in hayatna zerrece deer vermediine gre, kendi ektii aclarn da merhameti katiyen hak etmediini dnyordu. Odette ten kesin olarak ayrlamadna gre, hi deilse onu arada ayrlklar olmadan, srekli grebilseydi, acs sonunda yatr, belki ak da snerdi. Odette Paris'ten temelli ayrlmak istemediine gre de, Swann hi ayrlmamasn diliyordu. Hi deilse, Odette'in Paris'ten en uzun ayrlnn her yl austos ve

eyll aylarnda olduunu bildii iin, aylarca nceden balayarak bu ac ayrlk dncesini, peinen iinde tad, yaamakta olduu gnlere benzer gnlerden oluan ve zihninde btn saydaml ve soukluuyla dolaarak kederi besle yen, ama kendisine pek keskin aclar da yaatmayan onca zaman iinde eritip sulandrma lksne sahipti. Ne var ki Odette'in bir tek sz, Swannn ruhundaki bu i gelecee, o renksiz, zgrce akan nehre isabet etmeyi baaryor ve bir buz paras gibi akkanln yok edip sertletirerek tamamn dondurabiliyordu; Swann anszn, benliinin duvarlarn patlatacakm gibi zorlayan, muazzam bir ktlenin, iini doldurduunu hissetmiti, nk Odette Swann inceleyen, glmser ve sinsi bir bakla, "Forcheville Pentekostes yortusunda mthi bir seyahate kyor. Msr' a gidiyor," demi, Swann da bunun, "Pentekostes yortusunda Forcheville'le birlikte Msr'a gideceim," anlamna geldiini derhal anlamt. Gerekten de, Swann birka gn sonra, "Hani Forcheville'le birlikte seyahate kacan sylemitin ya," dese, Odette dncesizce, "Evet hayatm, on dokuzunda yola kyoruz, sana bir piramit manzaras gndeririz," diye cevap veriyordu. O zaman Swann, Odette'in, Forcheville'in metresi olup olmadn renmek, bunu dorudan Odette'e sormak istiyordu. Odette'in ne kadar ok batl inanc olduunu ve birtakm yeminleri yalan yere etmeyeceini biliyordu; ayrca, nceleri kendisini engellemi olan, Odette'i sorularyla kzdrma, onda nefret uyandrma korkusu da, Odette'in bir gn kendisini sevecei umudunu temelli kaybetmesiyle birlikte ortadan kalkmt. Bir gn, Odette'in saysz erkekle (saylan insanlar arasnda Forcheville, M. de Braut ve ressam da vard) ve baz kadnlarla metres hayat yaadn, randevuevlerine gidip geldiini bildiren

imzasz bir mektup ald. Dostlarnn arasnda kendisi ne bu mektubu yazabilecek (kimi ayrntlar, mektubu yazan kiinin Swannn hayatn ok iyi bildiini gsteriyordu) birinin bulunduu dncesi, onu ok zd. Mektubu kimin yazm olabileceini tahmin etmeye alt. Ama Swann, insanlarn bilinmeyen davranlarndan, szleriyle grnr bir balants olmayan davranlarndan hibir zaman phelenmemiti. Bu alaka davrann filizlenmi olabilecei bilinmez blgeyi, M. de Charlus n m, M. des Laumes un mu, yoksa M. d'Orsan'n m grnr kiiliine yerletirmesi gerektiini dnnce, bu adamlardan herhangi biri, o gne kadar Swann'n yannda imzasz mektuplar onaylamad ve her syledikleri, bu tr mektuplar knadklarn gsterdii iin, bu kallelii birinin ya da tekinin mizacna yaktrmak iin bir sebep gremedi. M. de Charlus biraz dengesiz, ama temelde iyi ve efkatli bir insand; M. des Laumes ise, biraz kuru, ama salkl ve drst bir mizaca sahipti. M. d'Orsan'a gelince, Swann en hazin koullarda bile onun kadar iten szler syleyen, onun kadar ll ve isa betli davranlarda bulunan bir kii daha tanmyordu. O kadar k i, zengin bir kadnla yaad ilikide M. d'Orsan'a yaktrlan naho sfat katiyen anlayamyor, onu her dndnde, ince liini kesin olarak kantlayan onca davranla badamayan bu kt hretini bir yana brakmak zorunda kalyordu. Bir an geldi, Swann zihninin karardn hissetti ve aydnla kavuabil mek iin baka eyler dnd. Sonra tekrar bu dncelere dnme cesaretini kendinde buldu. Ama o zaman da, hi kimseden phe edemeyince, herkesten phelenmesi gerekti. Evet, M. de Charlus kendisini severdi, iyi kalpliydi, ama sinir hastasyd; ertesi gn Swann'n hastalandn rense alard, ama bugn,

kskanlndan, fkesinden, anszn kapld bir fikir yznden ona ktlk etmek istemiti. Aslnda bu trden insanlar, hepsinden beterdi. Laumes Prensi'nin Swann M. de Charlus kadar sevmedii muhakkakt. Ama tam da bu sebeple, onun gibi alngan deildi; ayrca prens kesinlikle souk, ama kahramanlktan olduu kadar alaklktan da uzak bir mizaca sahipti; Swann hayatta sadece bu tr insanlarla dostluk kurmadna pimand imdi. Sonra, insanlar bakalarna ktlk et mekten alkoyan eyin iyilik olduunu ve esasen, mesela iyilik konusunda M. de Charlus'nki gibi, ancak kendi mizacna ben zer mizalar hakknda kesin fikir sahibi olabileceini dnd. M. de Charlus, Swann'a byle bir znt yaatmann dnce sine bile tahamml edemezdi. Oysa M. des Laumes gibi, farkl bir insan trne ait, duygusuz bir adamn, znde farkl gdlerden yola karak hangi davranlarda bulunabileceini nasl tahmin edebilirdi? yi yrekli olmak her ey demekti ve M. de Charlus de iyi yrekliydi. M. d'Orsan da yleydi; Swann la pek sk fk olmasa da dosta ilikisi, her konuda ayn fikirleri paylaan iki insann birbirleriyle sohbet etmekten aldklar zevkten kaynaklanyordu ve bu dostluk, tutkudan kaynaklanan iyi ya da kt davranlara kendini kaptrabilen M. de Charlus n cokulu sevgisinden daha dingin bir ilikiydi. Yeryznde Swann'a daima anlaldn ve incelikle sevildiini hissettiren biri var sa, o da M. dOrsan d. Peki ama, ya o srd erefsiz hayat? Swann onun bu yann hi hesaba katmadna ve bylesine bir yaknlk ve hayranlk duygusunu, ancak bir alakla beraberken yaadn sk sk aka yollu itiraf etmi olduuna pimand. nsanlarn teden beri, bakalarn yaptklarna gre yarglamalar bouna deilmi diye dnyordu imdi. Bir tek, yaptklarmzn bir anlam vard; ne dediimiz, ne dndmz hi mi hi nemli deildi.

Charlus n ve Laumes un u veya bu kusurlar olabilirdi, ama namuslu insanlard. Orsan'da belki bu kusurlarn hibiri yoktu, ama namuslu deildi. Bir hata daha yapm olabilirdi. Swann sonra Rmi'den phelendi; evet, Rmi ancak mektupla ilgili fikir vermi olabilirdi, ama bir an doru yolda ilerledii hissine kapld. Bir kere, Loredan n Odette'e hn beslemesi iin eitli nedenler mevcuttu. Ayrca, bizden daha dk bir konumda yaayan, zenginliimize ve kusurlarmza hayal servetler ve ahlakszlklar ekleyerek hem bize gpta eden, hem de bizi aalayan hizmetkrlarmzn, kanlmaz olarak bizim evremizin insanlarndan farkl davranlara ynelmeleri beklenmez miydi zaten? Swann bykbabamdan da phelendi. Swann ne zaman ondan bir iyilik istediyse, her defasnda geri evrilmemi miydi? Ayrca burjuva dnce yapsyla, byle bir eyi Swann'n iyilii iin yapm olabilirdi. Swann daha sonra Bergotte tan, ressamdan, Verdurin'lerden de phelendi; bu arada yksek sosyete mensuplarnn, bu tr eylerin mmkn olduu, hatta belki gzel bir aka ad altnda itiraf bile edildii sanat evrelerden uzak durmakla gsterdikleri bilgelii bir kez daha takdir etti; ama bir yandan da bu bohemlerin drstlklerini hatrlyor, aristok ratlarn sk sk paraszlk, lks dknl ve yoz zevkler y znden srklendii hayat tarzyla, geinmek iin her areye, neredeyse dolandrcla bavurmalaryla karlatryordu. Ksacas, bu imzasz mektup, Swannn tandklar arasnda hainlik yapabilecek birinin bulunduunu kantlyordu, ama Swann bu hainliin, souk deil de sevecen bir insann, bir burjuvann deil de bir sanatnn, bir uan deil de byk soylunun mizacnn bakalar tarafndan kefedilmemi- znde gizlendiini dnmek iin bir sebep gremiyordu. nsanlar yarglarken hangi lt kullanmak gerekirdi? Aslnda, alaka bir davranta

bulunmas kesinlikle imknsz olan tek bir insan bile tanmyordu. Hepsiyle grmekten vaz m gemeliydi? Zihni buland; eliyle iki kez alnn svazlad, gzlnn camlarn mendiliyle sildi ve nihayet, kendisiyle edeerde insanlar, M. de Charlus'le, Laumes Prensi'yle ve dierleriyle grtne gre, bunun, onlarn bir alaklk yapmalarnn imknsz olduu anlamna gelmese de, en azndan, bir alaklk yapmalar imknsz olmayan kiilerle grmenin, herkesin boyun edii bir mecburiyet olduunu kantladna hkmetti. Sonuta, phelenmi olduu btn dostlaryla el skmay srdrd, yalnz, kendisini zmeye alm olabileceklerini, ihtiyat kayd olarak, formalite icab bir kenarda bulundurdu. Mektubun ieriine gelince, bu konuda hi kayglanmad, nk Odette'e yneltilen sulamalarn hibirinde geree en ufak bir benzerlik yoktu. Birok insan gibi Swann'n da zihni tembeldi ve hayal gcnden yoksundu. Genel bir doru olarak, insanlarn hayatnn ztlklarla dolu olduunu, biliyordu, ama tek tek insanlarn hayatn dnrken, o insann hayatnn kendi bilmedii ksmn da, bildii ksmndan farkszm gibi hayal ediyordu. Kendisine sylenmeyen eyleri, sylenenlerden yola karak hayal ediyordu. Odette yanndayken, bir bakasnn yapt bir namussuzluktan, ya da namussuzca bir duygusundan bahsettiklerinde, Odette, bu davran ve duygular, Swann'n hayat boyunca anne babasnn azndan duyduu ve hep sadk kald ilkelere dayanarak knar ve sonra da ieklerini dzenler, bir fincan ay ier, Swann'n almalaryla ilgilenirdi. Dolaysyla Swann da bu alkanlklar Odette'in hayatnn geri kalanna yayyor, yannda olmad zamanlar Odette'i hayal ettiinde, bu hareketlerini tekrarlyordu kafasnda. Odette'i Swann'a gerek

haliyle tasvir etselerdi, daha dorusu, Swann la birlikteliinin uzun bir ksmnda olduu gibi, ama baka bir erkein yannda tasvir etselerdi, bu portreyi geree uygun bulaca iin ok zlrd. Ama aalarla ilidl olmas, kadnlarla orjilere katlmas, aalk yaratklarn rezil hayatn srmesi, sama sapan sayklamalardan baka bir ey olamazd; Tanrya kr, hayal edilen kasmpatlar, art arda iilen aylar ve iffetli itirazlar byle bir ihtimali tamamen ortadan kaldryordu! Yalnz ara sra, baz kiilerin, fesatlklar yznden, Odette'in her yaptn kendisine anlattklarn ima ediyordu sevgilisine; tesadfen rendii nemsiz ama doru bir ayrnty, sanki iinde gizli tuttuu, Odette'in hayatnn eksiksiz bir tablosunun, azndan karverdii kck bir parasym gibi, tam yerinde kullanyor, Odette'te aslnda bilmedii, hatta hayalinden bile geirmedii eyleri bildii zannm uyandryordu; Odette'e gerei saptrmamas iin sk sk yalvaryordu, ama bunu -kendisi bu sebebin farkna varsa da, varmasa da- Odette her yaptn kendisine anlatsn diye yapyordu sadece. phesiz Swann, Odette'e de syledii gibi, itenlikten holanyordu, ama kendisini metresinin yaptklarndan haberdar eden bir aaym gibi holanyordu. Dolaysyla, Swannn itenlik ak, menfaatten bamsz olmad iin, onu daha iyi bir insan haline getirmemiti. Onun her eyden ok deer verdii dorular, Odette'in kendisine syleyecei dorulard; ama kendisi bu dorular renebilmek iin yalana, Odette'e durmadan her insan mahva srkleyen bir ey olarak tarif ettii yalana bavurmaktan kanmyordu. Sonu olarak Odette ten daha fazla yalan sylyordu, nk hem Odette ten daha bedbaht, hem de en az onun kadar bencildi. Kendi yaptklarn Swannn azndan dinleyen Odette ise, Swann'a bir yandan kukuyla, bir yandan da, yaptklarndan

utanyormu izlenimi uyandrmamak iin, yaratana snp fkeyle bakyordu. Swann, bir kskanlk krizi patlak vermeden geirdii en uzun sakin dnemde, bir gn, Laumes Prensesi'nin akama birlikte tiyatroya gitme teklifini kabul etmiti. Hangi temsilin oynandn renmek iin gazeteyi atnda, Theodore Barriere'in Tatan Kzlar baln grnce yle arpld ki, irkilip ban evirdi. Sk sk karsna kt iin, alkanlktan artk gremedii "ta" kelimesi, bu yeni balamda sanki ramp klaryla aydnlatlmasna anszn tekrar grnr olmu ve Swann'a, Odette'in bir zamanlar kendisine anlatm olduu u olay hatrlatmt: Odette Mme Verdurin'le birlikte Endstri Saray'nda bir sergiyi gezmeye gittiinde, Mme Verdurin, kendisine, "Dikkatli ol, ben seni gevetmeyi bilirim, sen de tatan deilsin/' demi; Odette Swann'a bunun sadece bir aka olduunu syleyince Swann da zerinde durmamt. Ama o zamanlar Odette'e imdikinden daha ok gveniyordu. mzasz mektupta da tam olarak bu tr maceralardan bahsediliyordu. Gazeteye bakmaya cesaret edemeyerek at, "Tatan Kzlar" kelimelerini grmemek iin sayfay evirdi ve kurulmu gibi, tara haberlerini okumaya koyuldu. Man Denizi'nde frtna kmt, Dieppe, Cabourg ve Beuzeval'in hasar grd bildiriliyordu. Swann bunu okuyunca tekrar irkildi. Beuzeval ad, ayn blgede bir baka yerleimin adn, Beuzeville'i getirmiti aklna; bu kentin haritalarda birok kez grd ad, iki kelimeden oluuyordu ve Beuzeville'den bir tireyle ayrlan ikinci ismin, imzasz mektupta Odette'in klar arasnda saylan, arkada M. de Braut'nin de ismi olduunu

Swann ilk kez fark ediyordu. Esasen, M. de Braut ye ilikin sulama pek inanlmaz deildi, ama Mme Verdurin, imknszd. Odette'in ara sra yalan sylemesinden, asla doruyu sylemedii sonucu karlamazd; Mme Verdurin'le arasnda geen, kendisine bizzat aktard konuma Swann'a yabanc gelmemiti: Aslnda baka bir kadna cokulu bir sevgi beslemesi en uzak ihtimal olan rnein Odette gibi- kadnlarn, hayat tecrbesinden yoksun olduklar ve ahlakszl bilmedikleri iin yaptklar, masumiyetlerini ortaya koyan gereksiz ve tehlikeli akalard bunlar. Oysa Odette'in, bu olay anlattnda istemeyerek Swann da uyandrd phelere fkeyle itiraz etmesi, Swannn, sevgilisinin eilimleri ve mizac hakknda btn bildikleriyle badayordu. Ama Swann ani bir kskanlkla, elinde henz bir tek kafiyesi olan bir aire veya bir tek gzlemi olan bir lime gerekli gc kazandracak fikri ya da yasay sunan ilhama benzer bir kskanlk ilhamyla, Odette'in iki yl nce sylemi olduu bir cmleyi ilk kez hatrlad: "Ah! Mme Verdurin'in gz bu aralar benden bakasn grmyor, gzbebeiyim, beni kucaklayp pyor, alverie birlikte kalm diyor, ona sen diye hitap etmemi istiyor." O srada bu cmleyle, Odette'in kendisine anlatm olduu, batan karmay amalayan sama szler arasnda bir balant kurmak yle dursun, bu cmleyi yakn bir dostluun gstergesi olarak alglamt. Oysa imdi Mme Verdurin'in sevgisine ilikin bu an, birden o tatsz akasyla birlemiti. Artk ikisini zihninde birbirin den ayramyordu; gerekte de birbirlerine kartklarn grd, Mme Verdurin'in sevgisi, akalarna bir ciddiyet ve ehemmiyet katyor, akalar da sevgisinin masumiyetini lekeliyordu. Odette'in evine gitti. Odette'e uzak bir yere oturdu. Onu pme ye cesaret

edemiyor, bir pcn, Odette'te de, kendisinde de, sevgi mi, fke mi uyandracan bilemiyordu. Hibir ey sylemiyor, aklarnn lmesini seyrediyordu. Anszn bir karar verdi. "Odette," dedi, "sevgilim, ok tatszm biliyorum, ama sa na bir ey sormam lazm. Mme Verdurin'le ilikin konusunda kapldm pheyi hatrlyor musun? Syle bana, yle bir ey oldu mu, onunla ya da baka bir kadnla?" Odette, "Resmigeidi izlemeye gelecek misiniz?" sorusuna karlk, treni ok skc bulduunu, gitmeyeceini bildirirmi gibi suratn buruturarak ban iki yana sallad. Ama genellik le gelecekteki bir olay sz konusu olduunda kullanlan bu ba hareketi, gemiteki bir olay inkr etmek iin kullanldnda biraz phe uyandrr. stelik, bir knama veya ahlaki imknszlk deil, kiisel tercihe bal nedenler getirir akla. Swann, Odette'in, yle bir ey olmadn belirtmek iin bu ba hareke tini kullandn grnce, olmu olabileceini anlad. "Syledim ya, sen de biliyorsun," diye ekledi Odette, sinirli, keyifsiz bir tavrla. "Evet, biliyorum, ama emin misin? 'Sen de biliyorsun,' deme bana, 'Bir kadnla asla bu tr eyler yapmadm,' de." Odette, ders ezberler gibi, alayl bir tonda, Swann'dan kur tulmak istercesine tekrarlad: "Bir kadnla asla bu tr eyler yapmadm."

"Laghet Meryemi madalyonunun stne elini koyup yemin eder misin?" Swann, Odette'in o madalyon zerine yalan yere yemin etmeyeceini biliyordu. "Ay! Canmdan bezdirdin beni," diye haykrd Odette ve sorunun basksndan bir hamlede kurtuldu. "Yetmez mi artk? Senin neyin var bugn? Senden nefret etmemi, irenmemi mi istiyorsun? Ben seninle eski gnlerimize dnelim, birlikte hoa vakit geirelim istiyorum, sense bana byle teekkr ediyorsun!" Ne var ki, Swann, tpk ameliyat sekteye uratan, ama kendisini yldramayan bir spazmn gemesini bekleyen bir cerrah gibi, Odette'in peini brakmad: "Odette, sana birazck olsun kzabileceimi sanyorsan yanlyorsun," dedi, ikna edici, sahte bir tatllkla. "Ben sana sadece bildiim eylerden sz ediyorum ve her zaman da, sylediimden ok daha fazlasn biliyorum aslnda. Ama bir eyi sadece bakalarndan duyduumda senden nefret ediyorsam, onu gzmde ancak sen, bir itirafla yumuatabilirsin. Benim sana kar fkem hareketlerinden kaynaklanmyor, nk seni sevdiim iin, her hareketini affediyorum; ben senin riyakrlna, benim bildiim eyi inatla inkr etmene yol aan o gln riyakrlna kzyorum. Ama doru olmadn bildiim bir eyi bana savunduunu, yemin ettiini grp de hl seni sevmemi bekleyebilir misin? Odette, ikimiz iin de bir ikence olan bu n uzatma. Eer istersen, bir saniyede sona erdirebilir, temelli kurtulabilirsin. Madalyonun zerine yemin et, bu tr eyleri hi yaptn m, evet mi, hayr m?"

"Aman, ne bileyim ben," diye fkeyle haykrd Odette, "belki yllar nce, ne yaptmn farknda olmadan, iki kere olmutur belki." Swann btn ihtimalleri ngrmt. Demek ki gereklik, tpk yediimiz bir bak darbesinin tepemizdeki bulutlarn ha fif hareketleriyle alakaszl gibi, ihtimallerle alakas olmayan bir eydi, nk bu "iki kere" laf, Swannn kalbinde adeta ha biiminde bir yara amt. Kelimelerden baka bir ey olmayan, uzaktan havaya sylenen bu "iki kere" lafnn, fiziksel bir darbe gibi kalbini paralayabilmesi, onu zehir imiesine hasta edebilmesi ne tuhaf eydi! Swann elinde olmadan Mme de SaintEuverte'in evinde iittii szleri dnd: "Ruh arma masalar hari, hi bu kadar etkileyici bir ey grmedim." Hissettii ac, tahminlerine katiyen benzemiyordu. Gvensizliinin dorukta olduu gnlerde bile ktln bu kadarn hayal etmemi olmas bir yana, sz konusu eyi kafasnda canlandrdnda bile, bir belirsizlik iinde canlandrrd hep; hayalindeki olay, "iki kere olmutur belki" szlerinden fkran kendine has deheti iermez, bildii btn aclardan, ilk kez yakalandmz bir hastalk kadar farkl olan bu benzersiz gaddarlktan yoksun olurdu. Yine de, btn bu ktln kayna olan Odette'e sevgisi azalmam, aksine, Odette gznde deer kazanmt; sanki acs arttka, bir tek bu kadnn elinde bulunan ilacn, panzehirin bedeli de artyordu. Odette'e, birden ciddiletiini fark ettii bir hastalkm gibi, daha ok zen gstermek istiyordu. Odette'in "iki kere" yaptn syledii o korkun eyin tekrarlanmamasn istiyordu. Bunun iin de Odette'e gz kulak olmas lazmd. Bir dostumuza sevgilisinin kabahatlerini sylemenin, onun sevgilisine balln artrmaktan baka ie yaramad, nk sylediklerimize

inanmayaca sylenir sk sk; hlbuki inanrsa ball ok daha fazla artar! Peki ama, diyordu Swann kendi kendine, Odette'i korumay nasl baaracam? Onu belki belirli bir kadndan koruyabilirdi, ama yzlerce baka kadn vard; Odette'i Verdurin'lerde bulamad o geceden itibaren, katiyen imknsz bir eyi, bir baka varla sahip olmay istemekle, nasl bir lgnla kaplm olduunu anlad. Neyse ki, Swannn ruhuna bir istilaclar gruhu gibi giren yeni aclarn altnda, tpk yaral bir organn, hasara urayan dokular derhal yenilemeye koyulan hcreleri gibi, felli bir uzvun, eski hareketlerine devam etmeye eilimli kaslar gibi, daha kkl, daha yumuak, sessiz ve alkan bir temel mevcuttu. Ruhunun bu daha eski, yerli sakinleri, nekahet dnemindeki bir hastaya, ameliyat geirmi birine dinleniyormu yanlgsn yaatan o anlalmaz onarm faaliyeti iin bir anda Swannn btn gcn seferber ettiler. Bu sefer, bitkinliin getirdii rahatlama, her zamanki gibi Swannn zihninde deil, kalbinde meydana geldi daha ok. Ne var ki hayatta bir kere var olmu olan her ey, tekrarlanma eilimi gsterir; ite Swann'n bir an kurtulmu gibi grnen kalbinde de, ayn ac, kendiliinden, bittii zannedilen bir rpnmann, can ekimekte olan bir hayvan bir kez daha sarsmas gibi, tekrar gelip ayn ha biimindeki yaray at. Swann, o mehtapl gecelerde, faytonunda kayklarak La Prouse Soka'na gidilerini hatrlad; o zamanlar, k erkek duygularn iinde byk bir hazla besleyip bytmt, bu duygularn mecburen verecei zehirli meyveden habersizdi. Ama btn bunlar dnmesi bir tek saniye srd, elini kalbine gtrp soluklanmasna ve ektii strab gizlemek iin glmsemesine yetecek kadar bir zaman ald sadece. Sorular tekrar pe pee dizmeye balamt bile. nk bu darbeyi Swann'a indirebilmek, o gne kadar yaad en

dayanlmaz strab ona yaatabilmek iin, hibir dmann girmeyecei zahmetlere girimi olan kskanl, Swannn ektii acy yeterli bulmuyor ve daha da derin bir yara amaya alyordu iinde. te kskanl Swann'a bu ekilde, fesat bir tanrym gibi ilham veriyor ve onu mahva srklyordu. Balangta strab artmadysa, kabahat onda deil, Odette'teydi. "Sevgilim," dedi Swann Odette'e, "son bir soru, benim tandm biri miydi?" "Yok canm, yemin ederim, zaten biraz abarttm galiba, o kadar ileri gitmemitim herhalde." Swann glmseyerek devam etti: "Ne yapalm! nemli deil, ama ismini keke syleyebilseydin. Onu kafamda canlandrabilsem, bir daha bu olay dnmezdim. Senin iyiliin iin sylyorum, senin cann daha fazla skmam olurdum. nsan bir eyi kafasnda canlandrabilince yle sakinleiyor ki! Asl korkun olan, hayal edilemeyen eyler. Ama bana o kadar yardmc oldun ki, seni daha fazla yormak istemiyorum. Bu iyiliin iin sana btn kalbimle teekkr ederim. Baka bir ey sormayacam. Bir tek ey yalnz: Ne kadar zaman nceydi?" "Ah! Charles, ldreceksin beni ama! Hatrlayamayacam kadar eski. Sonradan hi dnmemitim, sen ille benim aklma bu fikirleri tekrar sokmak istiyorsun galiba. O zaman grrsn gnn," dedi Odette bilinsiz bir aptallk ve kastl bir fesatlkla.

"Canm, ben sadece seninle tanmamzdan sonra myd diye merak ettim. Olabilir, ok normal; burada m oldu? Belirli bir gece syleyebilsen bana, o gece ben ne yaptm kafamda canlandrrdm; Odette iim, kim olduunu hatrlamaman mmkn deil, bunu biliyorsun deil mi?" "Canm ne bileyim ben, galiba Boulogne Orman'nda, senin de gelip adada bize katldn bir geceydi. Sen Laumes Prensesi'nin evinde akam yemeinden gelmitin," dedi Odette, doru sylediini kantlayan somut bir ayrnt bulduuna sevinerek. "Yanmzdaki masada, ok uzun zamandr grmediim bir kadn vard. Bana, 'Hadi gelin u ufak kayann arkasna gidip mehtabn suya yansmasn seyredelim,' dedi. Ben nce esneyerek, 'Olmaz, yorgunum, burada rahatm yerinde,' dedim. Hayatnda hi bu kadar gzel bir mehtap grmediini syleyip srar etti. Ben de, 'Hadi canm!' dedim, ii nereye vardracan biliyordum." Odette bunlar, belki kendisine ok doal geldiinden, belki olayn nemini azalttn dnerek, belki de mahcup grnmemek iin, neredeyse glerek anlatyordu. Swannn yzn grnce, tavr deiti: "Alan tekisin, bana ikence etmekten zevk alyorsun; srf beni rahat brakasn diye mecburen yalan uyduruyorum." Swannn yedii bu ikinci darbe, birincisinden de feciydi. Bu olayn bu kadar taze olabilecei, gznn nnde olup bittii halde onu grmemi olabilecei, kendisinin bilmedii bir gemite deil, gayet iyi hatrlad ve Odette'le birlikte geirdii gecelerde cereyan etmi olabilecei aklna bile gelmemiti; Swann'n ok iyi bildiini zannettii o geceler, imdi geriye dnp baktnda, bir

sinsilie, irenlie brnyor ve bu gecelerin ortasnda, birdenbire o dipsiz uurum, Boulogne Orman Adas'ndaki o an alyordu. Odette, zeki olmamakla birlikte, doalln cazibesine sahipti. Bu sahneyi Swann'a yle bir sadelikle anlatm ve oynamt ki, nefes nefese kalan Swann her eyi grr gibiydi: Odette'in esneyiini, kk kayay. Odette'in -maalesef en akrak"Hadi canm!" deyiini duyar gibiydi. Odette'in o gece daha fazla bir ey sylemeyeceini, imdilik yeni bir ifaat beklemenin anlamsz olacan hissediyordu, "Zavall sevgilim," dedi, "affet beni, seni zdm, bitti artk, artk dnmyorum bu konuyu." Ama Swannn baklarnn, bilmedii eylere ve aklarnn o gemiteki dnemine dikilmi olduu, Odette'in gznden kamad; bu dnem, belirsizliinden tr Swann'n hafzasnda tekdze ve huzurluydu, ama imdi, Boulogne Orman Adas'nda, mehtabn altnda, Laumes Prensesi'nin akam yemei davetinden sonraki o dakikalar, bir yara gibi demekteydi bu gemii. Fakat Swann hayat ilgin bulmaya -hayatta yaplabilecek deiik keiflere hayranlk duymaya- o kadar almt ki, bir yandan bu acya uzun sre dayanamayacan dnecek kadar strap ekerken, bir yandan da unlar dnyordu: "Hayat gerekten ok artc, gzel srprizlerle dolu; aslnda sapklk, zannettiimizden ok daha yaygn bir ey. Ben bu kadna gveniyordum; grnrde gayet sade ve drst bir kadn; en azndan, hafifmerep olsa da son derece normal ve salkl eilimlere sahip biri gibi grnyordu; inanlacak taraf olmayan bir ihbar zerine kendisini sorguya ektim ve itiraf ettii bir iki ayrnt, asla hayal edilemeyecek kadar ok eyi aa kard." Ama Swann bu nesnel yorumlarla yetinemiyordu. Odette'in anlattklarn tam olarak deerlendirmeye alyor,

sylediklerinden, Odette'in bu tr eyleri sk sk yapt, yapmaya da devam edecei sonucunu karmas gerekip gerekmediini anlamak istiyordu. Odette'in syledii szleri tekrarlyordu kendi kendine: "i nereye vardracan biliyordum", "iki kere", "Hadi canm!"; ama bu szler Swannn hafzasnda silahsz kmyorlard ortaya, her birinin elinde kendi ba vard ve her seferinde Swann'a yeni bir darbe indiriyorlard. Uzun bir sre boyunca, tpk bir hastann, kendisine ac veren hareketi ikide birde denemekten kendini alamamas gibi, kendi kendine u szleri tekrarlayp durdu: "Burada rahatm yerinde", "Hadi canm!"; ama strab o kadar dayanlmazd ki, sonunda vazgemek zorunda kald. Hayat boyunca hafife ald, glerek yarglad davranlarn, imdi gznde lmcl bir hastaln ciddiyetine brnmelerine aryordu. Odette'i kollamalarn kendilerinden rica edebilecei birok kadn tanyordu. Ama bu kadnlarn kendisiyle ayn bak asn paylamalarn bekleyebilir miydi, Swann'n kendisinin de yllar boyu benimsedii, cinsel hayatn her zaman ynlendirmi olan bak alarn deitirmeyip, glerek, "Seni kskan, bakalarn zevkten mahrum etmek istersin ha!" demeleri, normal deil miydi? Birdenbire nasl bir tuzaa dmt de (bir zamanlar Odette'e olan aknda sadece incelikli hazlar bulurken) anszn kendini hibir k yolu gremedii bu cehennemde bulmutu? Zavall Odette! Ona kzmyordu. Odette yar yarya sulu saylrd. Neredeyse ocuk denecek yatayken, z annesinin onu Nice'te, zengin bir ngilizin ellerine teslim ettiini duymam myd? Alfred de Vigny'nin eseri Bir airin Gnlnde bir zamanlar kaytszlkla okuduu u satrlar, imdi onun gzn de ne ac bir gerei yanstyordu: "Bir kadna k olduumuz da, u

sorular sormalyz kendimize: Etrafnda ne tr insanlar var? Nasl bir hayat yaam? Hayattaki btn mutluluumuz buna baldr." Swann zihninde heceledii, "Hadi canm!", "i nereye vardracan biliyordum," gibi basit cmlelerin kendisine bu kadar ac verebilmesine hayret ediyordu. Ama basit birer cmle zannettii eylerin, aslnda, Odette'in anlattklarm dinlerken yaad strab tayan iskeletin paralar olduunu anlyordu; ayn ac, kendisine her an yklenmeye hazr bekliyordu orada. nk iinde tekrar uyanan his, ayn strapt. Artk her eyi bilmesi -hatta zamanla biraz unutmas, affetmesi- bounayd; kendi kendine bu szleri tekrarlad anda, eski strap, Odette'in konumasndan nceki cahil ve gvenli haline getiriyordu Swann; acmasz kskanl, onu Odette'in itirafyla sersemletebilmek iin, tekrar henz bilmeyen insan konumuna getiriyordu; yle ki, aradan aylar getikten sonra, bu eski hikye, hl yepyeni bir ifaat gibi allak bullak ediyordu Swann. Hafzasnn o mthi yeniden retme gcne hayrand. ektii ikenceyi hafifletebilecek tek ey, yala birlikte verimlilii azalan bu retecin gten dmesiydi. Ne var ki, Odette'in cmlelerinden birinin Swann'a ac verme gc tkenmeye yz tuttuunda, zihninin o na kadar pek zerinde durmad, neredeyse yeni bir cmle gelip dierlerinden nbeti devralyor, taptaze bir gle saldryordu Swann'a. Laumes Prensesi'nin evinde akam yemei yedii gecenin hatras Swann'a ac veriyordu, ama hastalnn merkeziydi sadece. Hastalk, o geceye yakn gnlerin hepsine karmakark bir biimde yaylyordu. Verdurin'lerin sk sk Boulogne Orman Adas'na, akam yemeine gittikleri yaz mevsiminin tamam, hatralarnda o mevsimin herhangi bir noktasna dokunduunda, Swann'a ac veriyordu. O kadar ac veriyordu ki, kskanlnn Swann da uyandrd meraklar,

zamanla, bu meraklar gidermenin bedeli olan yeni ikencelerin korkusuna yenildi. Swann, Odette'in kendisiyle karlamadan nceki hayatnn, kafasnda canlandrmaya hi almad o dnemin, kendisinin bulank bir biimde grd soyut sre olmadn, aksine, belirli yllardan olutuunu ve somut olaylarla dolu olduunu biliyordu. Ama bu somut olaylar renirse, renksiz, akkan ve dayanlr olan bu gemiin, somut, iren bir bedene, belirgin, eytani bir ehreye brneceinden korkuyordu. Bu yzden de hl eskisi gibi, onu kafasnda canlandrmaya almyordu, ama artk dnce tembelliinden deil, ac ekme korkusundan tr. Zaman getike, Boulogne Orman Adas, Laumes Prensesi adlarn iittiinde o eski acy hissetmeyeceini umuyor, tam acs dinecekken Odette'i kkrtp, onun azndan ayn acy bir baka grnmle yaatacak olan yeni sz ler, yeni yer adlar, yeni durumlar duymay tedbirsizlik olarak gryordu. Ama ounlukla Swannn bilmedii, artk renmekten de korktuu eyleri, Odette kendiliinden, farkna varmadan ifa ediyordu; aslnda Odette'in gerek hayatyla, Swann'n daha nceleri, hatta sk sk imdi de, sevgilisinin srdn zan nettii grece masum hayat arasnda var olan ahlakszlk uurumunun boyutlarn Odette bilmiyordu; ak vermek istemedii insanlarn yannda hep erdemli grnen ahlaksz kii, boyutlarndaki srekli art kendisinin fark edemedii ahlakszlklarnn, giderek kendisini normal yaaylarn ne kadar dna kardn kestirecek lden yoksundur. Odette'in zihninde bir arada bulunan hatralar arasnda Swann'dan gizledii olaylar, zamanla dierlerine, Odette'in bir tuhaflk gremedii, onun zihnindeki balamlar iinde gze batmayan olaylara yansyor, bulayordu; Odette bu normal zannettii eyleri Swann'a anlatt zaman,

Swann, bunlarn aa vurduu hayat tarz karsnda dehete dyordu. Bir gn Swann, Odette'i gcendirmeden, randevuevine hi gidip gitmediini renmeye alyordu. Doruyu sylemek gerekirse, gitmediinden emindi; imzasz mektubun kafasna soktuu bu ihtimal, zihninde sadece otomatik olarak yer almt; orada gvenle beslenmemi, ama varln da srdrmt; Swann da, phenin tamamen fiziksel, ama rahatsz edici varlndan kurtulmak iin, Odette'in onu kknden skp atmasn istiyordu. Odette, "Yok canm!" dedi, sonra da, Swann'n normal karlamasnn mmkn olmadn artk gremedii bir gururla glmseyerek ekledi: "Bamn etini yiyenler var geri. Daha dn, randevu evi sahibi bir kadn beni iki saat burada bekledi, istediim kadar para vereceini sylyordu. Bir bykeli, 'Beni ona gtrmezseniz intihar edeceim/ demi kendisine. nce evde yok dedirttim, sonunda kadndan kurtulabilmek iin kendim gidip konutum. Ona kar nasl davrandm grmeni isterdim; oda hizmetim yan odadan beni duyuyormu, avazm kt kadar baryormuum: 'Syledim ya, istemiyorum! Canm istemiyor, ite o kadar. stediimi yapma zgrlne sahibim herhalde! Paraya ihtiyacm olsa neyse...' diyormuum. Kapcya talimat verildi, bir daha ieriye almayacak kadn, sayfiyede olduumu syleyecek. Ah! Senin gizli bir kede seyretmeni nasl isterdim! ok memnun olurdun sevgilim. Grdn m bak, hakknda neler sylyorlar amaOdette iinin aslnda iyi taraflar da varm." Zaten Odette, Swannn kefettiini sand kabahatlerini itiraf ettiinde de, bu itiraflar, Swann'n eski phelerine son vermekten ok, yeni pheler iin k noktas oluturuyorlard. nk itiraflar hibir zaman phelere tam denk dmyordu.

Odette itirafn yaparken meselenin zn tamamen kesip atsa da, ayrntlarda mutlaka Swannn asla hayalinden geirmedii, yeniliiyle onu ezen ve kskanlna hedef olan meselenin elerini deitirmesine imkn verecek bir ey bulunu yordu. stelik bu itiraflar unutamyordu artk. Ruhu onlar birer ceset gibi srklyor, bir kenara atyor, sinesinde saklyordu. Ruhu itiraflarla zehirleniyordu. Bir keresinde Odette, Paris-Murcia Gn'nde, Forcheville'in kendisini ziyarete geldiinden bahsetti. "Nasl olur, o sralar Forcheville'le tanyor muydun? Ha, evet, doru ya!" dedi Swann, bilmedii anlalmasn diye sonradan laf evirerek. Birdenbire, Odette ten hl gz gibi saklad o mektubu ald gn, Odette'in belki de Forcheville'le birlikte La Maison d'Or'a le yemeine gitmi olduu phesi iini kemirmeye balad. Odette bunu yeminlerle inkr etti. Swann, "Hlbuki La Maison d'Or, bana doru olmadn rendiim bir eyi hatrlatyor," dedi Odette'i korkutmak iin. "Evet, senin beni Prvost'da arayp bulamadn gece, La Maison d'Or'dan ktm sylemitim sana, ama oraya gitmemitim aslnda," diye cevap verdi Odette (Swannn tavrndan, bildiini zannederek); cevabndaki kararllk, alayclktan ok ekingenlikten, belli etmeyi gururuna yediremedii Swann kzdrma korkusundan ve ak szl olabildiini ona gsterme arzusundan kaynaklanyordu. Bylece, bir cellat sebat ve gcyle darbeyi indirdi, ama acmaszlkt an eser tamyordu, nk Odette, Swann'a ektirdii acnn bilincinde deildi; hatta glmeye balad, ama belki utand, skld zannedilmesin diye glyordu daha ok. "Evet, La Maison Dore'ye gitmemitim, Forcheville'in evinden kyordum. Prvost'ya sahiden gitmitim, yalan deildi; Forcheville'le orada

karlamtk, o da gravrlerini gstermek iin evine davet etmiti beni. Ama sonra bir misafiri gelmiti. Ben de, sen kzarsn diye korkup La Maison d'Or'dan geldiimi syledim sana. Grdn gibi aslnda senin hatrn iin yalan sylemitim. Diyelim ki hata ettim, hi deilse ak ak sylyorum. ParisMurcia Gn'nde onunla le yemei yemi ol sam, sana niye sylemeyeyim, benim ne iime yarayacak? stelik o zamanlar ikimiz henz pek samimi saylmazdk, deil mi canm?" Bu balyoz gibi inen szlerle btn gc tkenen Swann, bir anda km gibi bir ifadeyle glmsedi. Demek ki kendisinin, fazlasyla mutlu bir dnem olduu iin asla dnmeye cesaret edemedii aylarda, Odette tarafndan sevildii sralarda bile, Odette ona yalan sylemeye balamt! Yani Odette'in La Maison Dore den ktn syledii (ilk "cattleya yaptklar" geceydi) o na benzer, Swann'n hayalinden dahi gememi bir yalan gizleyen niceleri olmutu kim bilir. Odette'in bir gn kendisine syledii u szleri hatrlad: "Mme Verdurin'e elbisemin hazrlanmas uzun srd derim, araba gecikti derim, olur biter. Bir aresi bulunur elbet." Herhalde Odette'in kendisine bir gecikmeyi, bir randevunun saatindeki deiiklii mazur gstermek iin yapt aklamalardan birou da, kendisi hayalinden bile geirmedii halde, Odette'in baka biriyle, "Swann'a elbisemin hazrlanmas uzun srd derim, araba gecikti derim, olur biter, bir aresi bulunur elbet," demi olduu biriyle yapt bir program gizlemiti. Swann, yalanlarn muhtemel ve karanlk varlnn her yere, en tatl hatralarna, Odette'in kendisine bir zamanlar sylemi olduu, kendisinin de Tanr kelam kabul ettii en basit szlere, kendisine anlatt btn gndelik faaliyetlerine, en mutat meknlara, terzisinin evine, Bois Caddesi'ne, Hipodroma szmakta olduunu hissediyordu; en ayrntyla anlatlm gnlerde bile,

iine kimi faaliyetlerin saklanabilecei boluklar, aralklar yaratan fazladan bir zaman vard mutlaka; bu zaman sayesinde gizlenen yalanlar, en ok stne titredii eyleri (en gzel gecelerini, Odette'in muhtemelen hep sylediinden farkl saatlerde girip kt La Prouse Soka'nn kendisini) kirletiyor, La Maison Dore'ye ilikin itiraf dinlerken duyduu koyu deheti her tarafa datyor ve Ninive'nin kndeki iren hayvanlar gibi, yava yava btn gemiini kertiyordu. imdi hafzas Swann'a o zalim La Maison Dore adn ne zaman fsldasa, ondan kamaya alyordu; ama daha pek ksa bir sre ncesine kadar, rnein Mme de Saint-Euverte'in davetinde de olduu gibi, oktan kaybettii bir mutluluu hatrlad iin deil, yeni rendii bir felaketi hatrlad iin kamak istiyordu imdi. Daha sonra, La Maison Dore ad da, Boulogne Orman Adas gibi, zamanla Swann'a ac vermez oldu. nk akmz, kskanlmz dediimiz ey, srekli, blnmez ve tek bir tutku deildir. Birbirini izleyen saysz aktan, farkl kskanlklardan oluur; bunlarn her biri gelip geicidir, ama kesintisiz bolluklar nedeniyle, devamllk, btnlk izlenimi uyandrrlar. Swannn aknn canl kalmas, hepsi Odette'i hedef alan saysz arzu ve saysz phenin lmesine balyd; kskanlnn sadakati, bu arzu ve phelerin sadakatsizliinden oluuyordu. Uzun bir sre Odette'i grmemi olsayd, lp gidenlerin yerine yenileri gelmeyecekti. Ama Odette'in varl, Swannn kalbine kh sevgi, kh phe tohumlar ekmeye devam ediyordu. Baz geceler Odette birden Swann'a eskisi gibi iyi davranyor, bu iyiliinden derhal yararlanmas gerektii, yoksa yllarca bir daha tekrarlanmayabilecei konusunda serte uyaryordu onu; derhal Odette'in evine dnp "cattleya yapmalar" gerekiyordu;

Swann'a gya duyduu bu arzu o kadar ani, o kadar aklanmaz, o kadar buyurgan, ardndan Swann okaylar da o kadar gstermelik ve tuhaf oluyordu ki, bu hoyrat ve inandrclktan uzak sevgi, Swann bir yalan, bir ktlk kadar zyordu. Yine Odette'in emri zerine onunla birlikte evine gittii bir gece, Odette, pcklerinin arasna her zamanki soukluuyla elien tutkulu szler sktrd srada, Swann anszn bir grlt iitir gibi oldu; kalkp her yeri arad, kimseyi bulamad, ama tekrar Odette'in yanna dnmeye cesaret edemedi; bunun zerine Odette fkeden kprerek bir vazoyu paralad ve "Seninle hibir ey yaplmaz zaten!" dedi Swann'a. Swann Odette'in, kskandrmak ya da kztrmak amacyla ieriye birini saklam olduu phesinden kurtulamad. Ara sra Odette hakknda bir eyler renme umuduyla randevuevlerine gidiyor, ama orada adn sylemeye de cesaret edemiyordu. "Hounuza gidecek bir kz var elimde," diyordu aa. Swann da bir saat boyunca, baka bir ey yapmamasna arp kalan zavall bir kzcazla zgn zgn sohbet ediyordu. Bir keresinde, gencecik, ok gzel bir kz, "Benim istediim, bir dost bulmak; o zaman baka kimseyle birlikte olmam, bana kesinlikle gvenebilir," dedi Swann'a. Swann, "Sahi mi, sence bir kadnn, bir erkein sevgisinden etkilenip onu hi aldatmamas mmkn m?" diye sordu heyecanla. "Tabii ki! Adamna bal!" Swann bu kzlara, Laumes Prensesi'nin holanaca trden szler sylemekten kendini alamyordu. Bir dost arayan kza, glmseyerek, "Ne ho, kemerinle ayn renkte mavi gzler takmsn," dedi. "Sizin de manetleriniz mavi. -Byle bir yerde ne gzel sohbet ediyoruz! Cann skmyorum ya? in var myd? Yoo, istediiniz kadar vaktim var. Canm sksaydnz sylerdim.

Tam tersine, sizi dinlemek ok houma gidiyor. -Teekkr ederim. Tatl tatl sohbet ediyoruz, grdnz m?" dedi Swann ieri giren aaya. "Ya, ben de onu dnyordum. 'Ne kadar uslu duruyorlar!' diyordum kendi kendime. Buyurun bakalm! Artk evime sohbete geliniyor. Geen gn prens de sylyordu, buras karsnn salonundan daha iyiymi. Artk yksek sosyete kadnlar ok yapmackm, rezalet yani! Neyse, ben sizi daha fazla rahatsz etmeden gideyim." aa dar kp Swann mavi gzl kzla yalnz brakt. Ama Swann az sonra kalkp kzla vedalat; kz ilgisini ekmiyordu, Odette'i tanmyordu. Ressam bir ara rahatszlanmt, Doktor Cottard kendisine bir deniz yolculuu tavsiye etti; mritlerin birou, onunla birlikte yolculua kmay dnd; Verdurin'ler de yalnz kalmaya raz olamayp bir yat kiraladlar, sonra da yat satn aldlar; bylece Odette sk sk gemi yolculuklarna kar oldu. Odette'in her gidiinden birka gn sonra, Swann ondan kopmaya baladn hissediyor, ama sanki bu manevi mesafe, maddi mesafeyle doru orantlym gibi, Odette'in dndn rendii anda, onu grmeden edemiyordu. Bir keresinde, bir ay sreceini sandklar bir yolculua kmlard; belki yolda akllarna esmi, belki de M. Verdurin karsn memnun etmek iin her eyi nceden gizlice ayarlayp mritlere adm adm, yol aldka haber vermi, sonuta, Cezayir'den Tunus'a, oradan talya'ya, ardndan Yunanistan'a, sonra da stanbul'a gemilerdi. Yolculuk yaklak bir yldr devam ediyordu. Swann son derece huzurlu, neredeyse mutluydu. Mme Verdurin, piyanistle Doktor Cottard' ikna etmeye alt: Piyanistin teyzesi de doktorun hastalar da kendilerine katiyen ihtiya duymuyorlard, stelik M. Verdurin, Paris'te devrimin patlak verdiini kesin kaynaklardan renmiti,

Mme Cottard'n oraya dnmesi ihtiyatszlk olurdu; ama ne kadar uratysa da inandramad, stanbul'da, piyanistle Cottard'lara zgrlklerini iade etmek zorunda kald. Ressam da onlarla birlikte dnd. Bu drt yolcu Paris'e dndkten ksa bir sre sonra, Swann bir gn Luxembourg'a gitmekte olan bir omnibse rastlayp, orada yaplacak bir ii olduundan, iine atlayvermi, karsndaki koltukta, iki dirhem bir ekirdek, tyl apkas, ipek elbisesi, manonu, emsiyesi, kartvizit czdan ve temizleyiciden gelmi beyaz eldivenleriyle, "gn" dolamaya km olan Mme Cottard' bulmutu. Mme Cottard bu amblemlerin hepsini ku anr, hava yal deilse ayn semtteki evlerin birinden tekine yrr, ama sonra, bir baka semte gemek iin aktarmal omnibs kullanrd. lk birka dakika boyunca, doal kadn sevecenlii kk burjuva yapmackln delip geinceye ka dar, ayrca Swann'a Verdurin'lerden bahsetmesinin doru olup olmayacan da pek bilemediinden, Mme Cottard rahat bir tavrla, ara sra omnibsn patrtsnda duyulamayan ar aksak, yumuak sesiyle, bir gnde merdivenlerini trmand yirmi be evde duyduu ve tekrarlad konumalardan bir derleme sundu: "Sizin gibi her eyden haberdar birinin, Mirlitons sergisinde, Paris'i ayaa kaldran Machard portresini grp grmediini sormaya bile gerek duymuyorum beyefendi. Ne diyorsunuz peki? Tasvip edenlerden misiniz, yoksa knayanlardan m? Btn salonlarda tek konu Machard n portresi; Machard portresi hakkndaki fikrinizi belirtmedike, sekin, nezih, modern saylmyorsunuz." Swann portreyi grmediini syleyince, Mme Cottard onu bu itirafa zorlamakla ayp etmi olmaktan korktu.

"Ya! Harika, hi deilse aka itiraf ediyorsunuz, Machard n portresini grmediniz diye alaldnz dnmyorsunuz. Bence, fevkalade bir tutum. Ben grdm portreyi; farkl grler mevcut, bazlar biraz fazla zenli, biraz fazla abartl buluyor, bence mkemmel. Dostumuz Biche in mavi- sar kadnlarna benzemiyor elbette. Ama size aka itiraf edeyim, beni ok geri kafal bulacaksnz ama aklmdan geeni aynen sylyorum ite: Ben Biche in resimlerini anlamyorum. Evet, kocamn portresinin ok gzel taraflar olduunu kabul ediyorum, dierleri kadar garip bir portre deil, ama tutup mavi byk yapm. Oysa Machard yle mi ya! Biliyor musunuz, u anda bir arkadamn evine gidiyorum (bylece sizinle grme zevkini de tatm oldum), kocas kendisine sz vermi, Akademi'ye seilirse (doktorun meslektalarndandr) Machard'a karsnn portresini sipari edecekmi. Rya kadar gzel bir proje tabii! Bir baka hanm arkadam var ki, Leloir' tercih ettii iddiasnda. Beri kara cahilin tekiyim, Leloir daha da stn bir sanatl olabilir. Ama bana sorarsanz, bir portrenin, zellikle de on bin franklk bir portrenin, her eyden nce aslna benzer, hem de ho bir biimde benzer olmas gerekir." Mme Cottard, uzun sorgucundan, kartvizit czdannn zerindeki markasndan, eldivenlerinin i ksmna temizleyicinin mrekkeple yazm olduu minik rakamdan ve Swann'a Verdurin'lerden bahsetmenin zorluundan esinlenen bu konumay yaptktan sonra, omnibsten inecei Bonaparte Soka'nn kesine gelmelerine daha ok vakit olduunu grnce, kendisine farkl szler sylemesini tavsiye eden kalbinin sesini dinledi.

"Mme Verdurin'le yaptmz yolculuk boyunca, kulaklarnz hep nlam olmal beyefendi," dedi. "Srekli sizden bahsediyorduk." Swann ok ard, Verdurin'lerin yannda isminin asla anlmadn zannediyordu. "Zaten," diye devam etti Mme Cottard, "Mme de Crecy de bizimleydi, daha fazla bir ey sylemeye gerek yok. Odette nereye giderse gitsin, uzun mddet sizden bahsetmeden dura maz. Eh, ktlemek iin sznz etmedii de aikr! Nasl olur, pheniz mi var?" dedi, Swannn kukulu bir hareket yaptn grnce. Samimiyetle inand szlerinin verdii cokuyla, ayrca, iki dostun birbirlerine besledii sevgiden bahsederken kullanlan bir kelimeyi hibir art niyet gtmeden kullanarak haykrd: "Odette size tapar! Onun yannda size en ufak bir laf edenin vay haline! Mahveder insan! Her an, her yerde, mesela bir tablo grdmzde, 'Ah! O burada olsayd, hemen sylerdi gerek olup olmadn. Bu ilerden onun kadar anlayan yoktur,' diyordu. Srekli merak iindeydi: 'u anda ne yapyor acaba? Biraz alsa bari! Bu kadar yetenekli bir insann bu kadar tembel olmas ne kt.' (Affnza snarak sylyorum.) 'u anda onu grr gibiyim, bizi dnyor, nerede olduumuzu merak ediyor,' diyordu. Hatta bir keresinde ok houma giden bir ey syledi: M. Verdurin, 'Canm, ondan sekiz yz mil uzaktasnz, u anda ne yaptn nasl grebilirsiniz?' diyordu. Odette de yle cevap verdi: 'Bir dostun gz iin hibir ey imknsz deildir.' Yemin ederim sizi pohpohlamak iin sylemiyorum, Odette az bulunur, gerek bir dostlukla bal size. Ayrca unu da

syleyeyim, eer bunu bilmiyorsanz, bilmeyen bir tek siz kalmsnz. Mme Verdurin de son gn ayn eyi sylyordu (biliyorsunuz ayrlk ncesinde sohbetler ok ho olur): 'Odette bizi sevmiyor demiyorum, ama biz ne dersek diyelim, M. Swannn syleyeceklerinin yannda hibir hkm olmaz.' Aman Tanrm! Benim duraa geldik, sizinle gevezelie dalp Bonaparte Soka'n karyordum az kalsn... Bir zahmet bakar msnz, sorgucum dzgn m acaba?" Mme Cottardn manonundan karp Swann'a uzatt beyaz eldivenli eli, bir aktarma biletiyle birlikte, omnibsn tamamna yaylan, temizleyici kokusuyla kark bir lks hayat grntsn aa kand. Swann, iinin Mme Cottard'a ve ay rca Mme Verdurin'e kar sevgiyle dolup tatn hissediyordu (hatta bu hanmlara Odette'i de eklemek mmknd, nk Odette'e ilikin duygular imdi straptan arnm olduklarndan, ak diye de tanmlanamazd); Mme Cottard'n, sorgucu havada, bir eliyle eteini kaldrp tekinde emsiyesini ve markas grnecek ekilde kartvizit czdann tutarak, manonunu nnde sallandrarak Bonaparte Soka'nda kahramanca, dmdz ilerleyiini duygulu gzlerle izliyordu. Mme Cottard, kocasn glgede brakacak bir tedavi yete neiyle, Swann'n Odette'e besledii marazi duygular telafi etmek iin, onlara baka, normal birtakm duygular alamt; bu minnet ve dostluk duygular, Swannn nazarnda Odette'i daha insani (bu duygular Swann'a baka kadnlar da esenleyebileceinden, dier kadnlara daha benzer) klacak, onun eski Odette'e, huzurlu bir efkatle sevilen, bir gece, ressamn evindeki bir davetin ardndan Swann evine, Forcheville'le birlikte portakal erbeti

imeye aran, Swannn bir arada mutluluk iinde yaayabileceini grr gibi olduu Odette'e nihai dnmn hzlandracakt. Swann eskiden, ileride Odette'e k olmayaca gnlerin geleceini sk sk dnp dehete kapld zamanlar, hep tetikte olacana, aknn kendisinden uzaklamaya baladn hissettii anda ona sarlp gitmesine izin vermeyeceine dair kendi kendine ant imiti. Ne var ki, aknn younluundaki azalma, ayn anda k olmaya devam etme arzusunun younluunda da bir azalmayla akmaktayd. nk insan, eski benliinin duygularna boyun emeyi srdrerek deiemez, yani baka birisine dnemez. Bazen, Odette'in gemiteki muhtemel klarndan biri olarak grd bir erkein ismine gazetede rastlayp kskanlk hissinin tekrar kabard oluyordu. Ama pek hafif bir kskanlkt bu ve Swann'a, onca ac ektii -ama ayn zamanda ylesine haz dolu duygular yaad- dnemi henz tamamen geride brakmadn ve hayatn tesadfleri sayesinde belki de bu dnemin gzelliklerini uzaktan gizlice seyredebileceini kantlad iin, tpk Venedik'ten ayrlp istemeye istemeye, ask suratla Fransa'ya dnen Parisliye, talya'nn ve yaz mevsiminin pek de o kadar uzakta olmadn kantlayan son bir sivrisinek misali, bu kskanlk da Swann'a, ho denebilecek bir heyecan veriyordu. Ama Swann ounluk la, hayatnn, geride brakmakta olduu bu ok zel dnemini srdrebilmek iin deilse de, en azndan, henz mmknken, bu dnemin ak seik bir grntsn elde etmek iin bir aba gsterdiinde, artk bunun mmkn olmadn fark ediyordu; ardnda brakt bu ak, gzden kaybolacak olan bir manzaraya bakar gibi grmek istiyordu; ama ayn anda iki kii birden olmak

ve artk yaamadmz bir duygunun geree uygun grntsn canlandrmak o kadar zor bir eydir ki, ok gemeden Swannn zihni kararyor, hibir ey gremez oluyor, bakmaktan vazgeiyor, gzln karp camlarn siliyordu; sonra, kendi kendine biraz dinlenmesinin daha iyi olacan, daha bol bol vakti olduunu sylyor ve tpk bir trende, ken disini hzla memleketinden, onca yl yaad, son bir kere vedalamadan ayrlmamaya sz verdii memleketinden uzaklara gtren vagonda uyumak zere apkasn gzlerinin zerine indiren uykulu bir yolcu gibi, meraksz bir uyuuklua gmlyordu. Hatta ancak Fransa'ya vardnda uyanan yolcu gibi, Swann da, Forcheville'in eskiden Odette'in olduunu tesadfen, zahmetsizce rendiinde, bunun kendisine hibir ac vermediini, akn ok uzaklarda kalm olduunu fark etti ve ak temelli geride brakt nn habersiz yaanm olmasna zld. Swann, Odette'i ilk kez pmeden nce, Odette'in onca zaman kendisine sunduu ve bu pcn hatrasyla deiecek olan ehreyi hafzasna kaydetmek istemiti; ayn ekilde, kendisine ak ve kskanlk esinleyen, aclar ektiren, bir daha hi gremeyecei bu Odette'e de, hl var olduu srada, hi deilse kafasnda veda etmek isterdi. Ama Swann yanlmt. Hi grmeyeceini sand o Odette'i, birka hafta sonra bir kere daha grd. Uyuyordu, ryasnda etraf alacakaranlkt. Mme Verdurin, Doktor Cottard, kim olduunu bilemedii fesli bir gen, ressam, Odette, III. Napolon ve bykbabamla birlikte, denizin kvrmlarn kh ok yksek, dimdik bir uurumdan, kh sadece birka metre yksekten izleyen bir yolda yryorlar, srekli yoku trmanp yoku aa iniyorlard; yokuu trmanmakta olanlar, yoku aa

inenleri gzden kaybediyordu, gn giderek azalmaktayd, sanki bir anda her yeri koyu bir karanlk kaplayacakm gibiydi. Ara sra yksek dalgalar kyya arpyor, Swann yananda buz gibi bir serpinti hissediyordu. Odette yanan silmesini sylyordu, Swann silmeyi beceremiyor ve hem bu yzden, hem de stnde gecelik olduu iin, Odette ten utanyordu. Kyafetinin karanlkta fark edilmeyeceini umuyordu, ama Mme Verdurin uzun mddet akn baklarn Swann'dan alamad; Swann bu sre zarfnda Mme Verdurin'in yznn ekil deitirdiini, burnunun uzadn ve pos byklar olduunu grd. Dnp Odette'e bakt; Odette'in yz hatlar yorgundu, solgun yanaklarnda minik krmz sivilceler, gzlerinin altnda mor halkalar vard, ama Swann'a sevgi dolu, gzya damlalar gibi kopup Swannn zerine dmeye hazr gzlerle bakyordu ve Swann yle bir sevgi hissediyordu ki iinde, o anda Odette'i alp gtrebilmek isterdi. Anszn Odette bileini evirip kk saatine bakt ve "Benim gitmem lazm," dedi; herkesle ayn ekilde vedalayor, Swann bir kenara ekip akama ya da bir baka gn nerede buluacaklarn sylemiyordu. Swann sormaya cesaret edemedi; onun peinden gitmek isterken, Odette ten yana bile dnemeden, glmseyerek Mme Verdurin'in bir sorusunu cevaplandrmak zorundayd, ama kalbi feci ekilde arpyordu; Odette ten nefret ediyordu, az nce ylesine sevdii gzlerini oymak, przl, solgun yanaklarn ezmek istiyordu. Mme Verdurin'le birlikte trmanmaya, yani ters ynde yoku aa inen Odette ten adm adm uzaklamaya devam ediyordu. Bir saniye sonra, Odette gideli saatler gemiti. Ressam, III. Napolyonun Odette'in hemen ardndan ortadan kaybolmu olduuna dikkatini ekti Swannn. "Herhalde aralarnda anla-

mlard," diye ekledi; "kynn biraz aasnda bulutular mutlaka, ama ayp olmasn diye birlikte gitmediler. Odette onun metresi." Swannn tanmad delikanl alamaya balad. Swann onu teselli etmeye alt. "O da hakl aslnda," dedi, delikanlnn gzlerini kurulayp rahat etsin diye fesini kararak. "Ben bunu ka kere tavsiye ettim kendisine. zlecek ne var? Odette'i en iyi anlayabilecek erkek o." Swann bu szleri kendine sylyordu, nk bata tanyamad delikanl da kendisiydi; baz romanclar gibi o da, kiiliini iki kahraman arasnda, ryay grenle karsndaki fesli gen arasnda paylatrmt. III. Napolon'a gelince, uzak bir arm, baronun her zamanki yznde kk bir deiiklik, son olarak da uzun kor donlu Lgion d'honneur nian, Forcheville'e bu ismi vermesine sebep olmutu; fakat aslnda, ryadaki kahraman, temsil ettii ve hatrlatt her ey bakmndan, Forcheville di. nk Swann uyurken, noksan ve deiken grntlerden yanl sonular karyordu; zaten uykuda geici olarak yle bir yaratc g kazanrd ki, kimi ilkel organizmalar gibi, dorudan blnerek oalrd; kendi avcunun ssyla bir baka elin avcunu ekillendirir, onu sktn zanneder, henz bilincinde olmad duygu ve izlenimlerden de, uykusunun belirli bir noktasnda akna karlk verecek veya Swann uyandracak olan ahs or taya karmak zere, mantkl bir olaylar zinciri yaratrd. Birdenbire her yer karanla gmld, alarm an alnd, alevler iindeki evlerden frlayan insanlar koarak getiler; Swann patlayan dalgalarn ve gsnde ayn iddetle, kaygyla arpan kalbinin sesini iitiyordu. Anszn kalp atlar iki misli hzland, anlalmaz bir ac, bir bulant hissetti; her taraf yanklarla kapl bir kyl, geerken kendisine sesleniyordu: "Gelin Charlus'e sorun

bakalm, Odette arkadayla geceyi noktalamaya nereye gitmi; Charlus bir zamanlar onunla beraberdi, Odette ona her eyi syler. Yangn onlar karm." Kendisini uyandrmaya gelmi olan oda hizmetkryd konuan: "Beyefendi, saat sekiz, berber geldi, bir saat sonra tekrar uramasn syledim." Ama bu kelimeler, Swann sarmalayan uykunun dalgalar arasna nfuz ettiklerinde, ancak suyun dibindeki n bir gne gibi gsteren krlmayla bilincine ulaabilmilerdi; ayn ekilde, az nce o uurumlarn dibinde alarm annn tnsna brnen zil sesi de, yangn olayn dourmutu. Bu arada gzlerinin nndeki dekor uup gitti; gzlerini at, denizdeki bir dalgann uzaklaan sesini son kez iitti. Yanana dokundu. Kuruydu. Oysa souk suyun temasn ve tuz tadn hl hatrlyordu. Yataktan kalkt, giyindi. Berberi erken saatte armt, nk bir gn nce, bykbabama mektup yazm, o gn leden sonra Combray'ye gideceini bildirmiti. Swann, Mme de Cambremer'in -eskiden Mlle Legrandin di- Combray'de birka gn geireceini duymutu; bu gen kadnn ehresiyle onca zamandr gitmedii kyn cazibesi hafzasnda birleince, nihayet Paris'ten birka gnlne ayrlmaya karar vermiti. Bizi kimi insanlarla karlatran tesadfler, onlar sevdiimiz zamanla akmad iin, o zamann dna taarak, ak balamadan nce ve bittikten sonra ortaya kabildii iin, daha sonra houmuza gidecei kaderimizde yazl olan bir insann hayatmzdaki ilk grntleri, geriye baktmzda bir uyar, bir kehanet niteliine brnrler. te Swann da, Odette'in, onu tiyatroda ilk grd ve bir daha greceini aklndan bile geirmedii o geceki grntsn, sk sk

bu ekilde hatrlamt; General de Froberville'i Mme de Cambremer'e takdim ettii Mme de Saint-Euverte'in davetini de, imdi bu ekilde hatrlyordu. Hayatta o kadar ok eyle ilgileniriz ki, belirli bir durumda, henz mevcut olmayan bir mutluluun temeli atlrken, ayn srada, ektiimiz bir acnn doruk noktasna kmas, olduka sk rastlanan bir durumdur. phesiz bu durum Swannn bana, Mme de Saint-Euverte'in evinden baka bir yerde de gelebilirdi. Hattakim bilir, belki o gece baka bir yerde olsayd, baka mutluluklar, baka kederler kacakt karsna ve daha sonra geriye baktnda, onlar da kanlmaz grnecekti gzne. Ama Swann'a kanlmaz grnen ey, yaanm oland ve Mme de Saint-Euverte'in davetine gitmeye karar vermi olmasn, neredeyse kaderin bir iareti olarak gryordu; nk hayatn hayal gc zenginliine hayran olmak isteyen ve en arzulanr eyin ne olacan dnmek gibi zor bir meseleye uzun sre younlaamayan zihni, o gece yaad strapla henz aklndan gemeyen, ama tohumlar atlan hazlar arasnda zorunlu bir balant kuruyordu - bu strab ve bu hazlar tartya vurmak ise, Swann iin imknsz denecek kadar zordu. Ne var ki, uyandktan bir saat sonra, trende sann bozul mamas iin berberine talimat verdii srada, ryasn tekrar dnd ve tpk ryasnda yan banda hissettii ekilde, Odette'e ilikin ilk izlenimi, btn ayrntlaryla, tekrar gznde canland; kk yanaklarn, yorgun hatlarn, mor halkal gzlerini, -Odette'e besledii kalc ak, ona ilikin ilk. izleniminin uzun bir unutuu haline getiren ve birbirini izleyen sevgi dnemleri boyunca- ilikilerinin ilk gnlerinden beri fark etmedii

ve herhalde hafzasnn da, o uyurken, o gnlere gidip ilk izlenimlerini arad btn zelliklerini yeniden grd. Ve zaman zaman, artk kendini bedbaht hissetmedii, bu arada ahlak dzeyinin de dt anlarda ortaya kan o eski kaba sabalyla kendi kendine haykrd: "Hayatmn onca yln hasrettiim, uruna lmek istediim, en byk akm yaadm kadn, aslnda houma gitmeyen, tipim bile olmayan bir kadnm meer!"

NC BLM Memleket simleri sim Uykusuz gecelerimde hayalini kafamda en sk canlandrdm odalar arasnda, Combray'nin taneli, iek tozlu, yutulabilir ve sofu bir havas olan odalarna en az benzeyeni, Balbec'te, Grand-Htel de la Plage'daki odamd: Ripolin'le boyanm duvarlarnn arasnda, tpk masmavi suyla dolu bir havuzun parlak duvarlarnn arasndaki gibi, temiz, gk mavisi ve tuzlu bir hava solunurdu. Otelin dekorasyonunu yapan Bavyeral demeci, her oday ayn ekilde dememiti; benim odamn duvar, caml, alak kitaplklarla kaplyd ve demeci bunu ngrmemi olsa da, konumuna bal olarak her camn zerine, deiken deniz

manzarasnn farkl blmleri yansyor ve bylece, duvarda, kitapln maun raflaryla blnen, ltl bir deniz manzaralar frizi oluuyordu. Dolaysyla odam, "modern slup taki mobilya sergilerinde grdmz, iinde yatacak olan kiinin gz zevkini okamak zere, odann bulunduu mekna uygun konularn ilendii sanat eserleriyle bezenmi oda modellerinden birini andryordu. Ama zaten, bu gerek Balbec'in kendisi de, benim hayallerimdeki Balbec'ten ok farklyd; frtnal gnlerde, Franoise'n, beni Champs-Elysees'ye gtrrken, kafama kiremit dmesin diye duvar dibinden yrtmedii ve inleye inleye gazetelerdeki felaket haberlerini, batan gemi haberlerini anlatt o en rzgrl gnlerde, sk sk Balbec'i hayal ederdim. Hayattaki en byk arzum, denizde bir frtna grmekti; bu benim nazarmda, gzel bir grntden ok, doann gerek yaantsnn btn plaklyla grnd bir and; daha dorusu, benim nazarmda gzel grntler, benim zevkim iin yapay olarak dzenlenmemi, kanlmaz ve deimez olduklarn bildiim grntler, yani doa manzaralarnn ve yce sanatn gzellikleriydi. Merak ettiim, renmek istediim eyler ise, kendimden daha gerek olduunu dndm eylerdi; bana byk bir dhinin dncesini biraz olsun akladklar iin ya da kendi halindeki doann, insan mdahalesi olmadnda ortaya kan gcn ve zarafetini gsterdikleri iin deer verdiim eylerdi. Nasl ki annemizi kaybetmisek, onun fonografta tek bana dinlediimiz o gzel sesi, bizi teselli edemezse, ben de mekanik bir frtna taklidini, Uluslararas Fuardaki kl fskiyeleri seyredercesine bir kaytszlkla seyrederdim. Frtnann tamamen gerek olmas iin, kynn da, yakn zamanda belediye tarafndan

ina edilmi bir mendirek deil, doal bir ky olmasn isterdim. Zaten doa, iimde uyandrd btn duygulardan tr, insanlarn mekanik icatlarnn tam tersiymi gibi geliyordu bana. Bir doa paras insanlarn izini ne kadar az tayorsa, benim ruhumun genilemesine o kadar ok imkn tanyordu. Balbec ismini ise, "batan gemileriyle nl, yln alt ay boyunca sisten bir kefene brnp dalgalarn kpne gmlen o kasvetli kylara" ok yakn bir sahil olduunu syleyen Legrandin'den duymutum. "Orada," demiti, "insan hl, bast topraklarn, gerekten de Fransa'nn, Avrupa'nn, Eski Dnya'nn sonu olduunu hissediyor, hem de Finistre'dekinden ok daha youn bir biimde (hatta pe pee dikilen yeni oteller bile, yeryznn en eski yapsn deitiremiyor). Oras, dnya kurulduundan beri hep ayn ekilde, denizdeki sisin ve karanlklarn sonsuz lemiyle yz yze yaayan balklarn son limandr." Bir gn Combray'de, en iddetli frtnalar seyretmek iin en uygun yer olup olmadn renmek amacyla, Balbec sahi linden M. Swann'a sz ettiimde, u cevab almtm: "Balbec'i bilmez olur muyum! Balbec Kilisesi XII. ve XIII. yzyllarda yaplmtr, yine de yar yarya Roman sanat slubundadr, Norman gotiinin en ilgin rneidir belki de; o kadar deiiktir ki, adeta ran sanat dersiniz." Benim o na kadar hep ezel doann bir parasndan ibaret zannettiim yerlerin, byk jeolojik olaylar dnemindeki halleriyle korunduunu -ve ortaadan balinalar kadar habersiz olan o vahi balklaryla birlikte, okyanus gibi, Byk Ay gibi, insanlk tarihinin dnda kaldn zannettiim yerlerin, birdenbire, Roman sanat dnemini yaayarak yzyllarn akna

girmesi ok houma gitmi, gotik yoncalarn, zaman geldiinde, tpk ilkbaharda kutup karlarnn zerinde yldz yldz aan narin, ama uzun mrl bitkilerin iekleri gibi, o vahi kayalklar sslediini renmek, beni ok sevindirmiti. Nasl ki gotik slup, o yerlere ve insanlarna, daha nce eksik olan bir belirginlik kazandryorsa, onlar da karlnda gotie bir belirginlik katyorlard. O balklarn ortaada nasl yaadklarn, cehennem kylarndaki, lm falezlerinin eteindeki bir noktada toplanm bu insanlarn, ekingen, beklenmedik toplumsal iliki denemesini kafamda canlandrmaya alyordum; gotik slup da, onu hayalimde hep yerletirdiim kentlerin dna kmt, bu slubun zel koullarda, vahi kayalklardaki zarif bir an kulesi grnmnde nasl yeerip iek atn dnnce, bana daha canl grnmeye balamt. Beni Balbec'in en nl heykellerinin yass burunlu, srtlan kambur havarilerle sundurmadaki Mer yem'in- rprodksiyonlarn grmeye gtrmlerdi; Balbec'te, onlarn o sonsuz, tuzlu sislerin iinden ykselilerini g rebileceimi dndke, sevinten nefesim tkanyordu. ubat aynn o frtnal, gzel gecelerinde, rzgr, -odamn minesinde ne kadar kuvvetli uulduyorsa ayn kuvvetle sarst yreime, bir Balbec seyahati hayalini fleyerek- gotik mimari ve denizde frtna zlemlerini iimde bir araya getiriyordu. Hemen ertesi gn, demiryolu irketinin ilanlarnda, tur ilanlarnda kalk saatini kalbim arpmadan okuyamadm o harika, cmert "bir yirmi iki" trenine binmek istiyordum; bu tren, le sonrasnn belirli bir noktasnda enfes bir atlak ayormu gibi geliyordu bana; bu esrarengiz balang iaretinden itibaren ynn deitiren saatler, yine akama ve ertesi gnn sabahna varyorlard, ama biz bu saatleri Paris'te deil, trenin getii

yerlerden birinde grecektik; stelik eitli yerler arasnda seim yapma ansna da sahiptik, nk tren Bayeux'de, Coutances'ta, Vitre de, Questambert'de, Pontorson'da, Balbec'te, Lannion'da, Lamballe'de, Benodet'de, Pont-Aven'da, Quimperle'de duruyor, hibirinden vazgeemediimden, aralarnda bir tercih yapamadm seeneklerle, isimlerle dolup taarak btn ihtiamyla ilerliyordu. Hatta annemle babam izin verseler, onu bile beklemeden, abucak giyinip hemen o akam yola koyulabilir, azgn denizin zerinde afak skerken Balbec'e varabilir, dalgalarn savrulan kpklerinden kap ran slubundaki kiliseye snabilirdim. Ne var ki, Paskalya'dan bir sre nce, annemle babam bana Kuzey talya'da bir tatil vaat edince, en vahi kylarda, kulelerinde deniz kularnn lklar yanklanan, falezler gibi sarp ve przl kiliselerin yan banda, drt bir yandan savrulan ve giderek ykselen dalgalardan baka ey grmek istemediim gnlerde btn benliimi kaplam olan frtna hayalleri, birdenbire silinerek, btn bylerini kaybederek yerlerini bir baka hayale, onlarn tam zdd olan ve ister istemez kendisini zayflatacaklar iin onlar dlayan, rengrenk bir ilkbahar hayaline braktlar: kra souunun hl ine ine batt Combray baharnn deil, Fiesole krlarn imdiden zambaklarla ve dalaleleriyle kaplayan, Floransa'y Angelico'nun resimlerindeki fona benzer gz kamatrc, yaldzl bir fona oturtan ilkbaharn hayaline. O andan itibaren, gne ndan, kokulardan ve renklerden baka hibir eyin deeri kalmad gzmde; nk grntlerin deimesi, arzularmn da ehresini deitirmi, duyarllma -mzikte bazen karlalan ton deiiklikleri kadar ani- bambaka bir ton getirmiti. Daha sonralar, mevsimin deimesini beklemeye gerek kalmadan, havadaki basit bir deiiklik, bende bu geileri yaratmak iin

yeterli olmaya balad. nk ounlukla her mevsimde, baka bir mevsime ait, yolunu arm gnler bulunur; bu gnler, derhal ait olduklar mevsimleri kafamzda canlandrarak, bizi alp o mevsime gtrerek, bize o mevsime has zevklerin arzusunu alarlar ve kurmakta olduumuz hayalleri blerek, para para birbirine eklenen Mutluluk takviminde bir baka blme ait olan bu kopuk sayfay, daha ne ya da arkaya yerletirirler. Ama nasl ki salmzn ya da keyfimizin ancak tesadfi ve epeyce kstl bir yarar salayabildii birtakm tabiat olaylar, bilimin hkimiyeti altna girdiklerinde, yani bilim onlar can istedike yarattnda, biz de bu olaylar tesadflerden bamsz olarak yaayabilme frsatn bulursak, bu Atlantik Okyanusu ve taly a hayallerinin ortaya k da, ksa bir sre sonra, mevsim ve zamandaki deiikliklerin boyunduruundan kurtuldu. Artk bu hayalleri canlandrmak iin u isimleri telaffuz etmem yeterliydi: Balbec, Venedik, Floransa; bu meknlarn iimde uyandrd arzu, sonunda isimlerin kendisinde toplanmt. lkbahar mevsiminde bile bir kitapta Balbec ismine rastlamak, frtnalara ve gotik Norman slubuna duyduum arzuyu uyandrmaya yetiyordu; frtnal bir gnde dahi, Floransa veya Venedik isimleri, gnei, zambaklar, Dklk Saray'n ve Santa Maria del Fiore'yi arzulamama yol ayordu. Ne var ki bu isimler, kentlerin bendeki hayalini daima ilerinde barndrmakla birlikte, bu hayalleri dntrerek, benim zihnimde ortaya klarn, kendi yasalarna tabi tutarak barndrdlar; sonu olarak, hayallerimi, Normandiya ya da Toskana kentlerinin gerekte olabileceinden hem daha gzel, hem da ha farkl kldlar ve hayal gcmn keyf mutluluklarn oaltarak, ileride yapacam yolculuklarn d krkln artrdlar.

Dnyann belirli yerlerini daha zel, dolaysyla daha gerek hale getirdiklerinden, bu yerler hakknda kafamda oluturduum fikri ycelttiler. O sralar, zihnimde kentleri, manzaralar ve antlar, ayn malzemeden alman eitli kesitler, ho ya da vasat resimler olarak canlandrmaz, her birini, dierlerinden znde farkl, ruhumun zlem duyduu ve yararl bilgiler edinebilecei bir bilinmez olarak canlandrrdm. Tpk insanlar gibi, her biri kendine ait bir isimle anlnca, iyice kendilerine has oldular. Kelimeler bize nesnelerin ak seik, bildik ve kk birer suretini sunarlar; tpk okullarda, ocuklara bir tezghn, bir kuun, bir karnca yuvasnn ne olduunu retmek zere, ayn tre ait eyleri temsil eden birer rnek olarak duvarlara as lan resimler gibi. Oysa isimlerin bize sunduu insan suretleri -ve insanlar gibi ayr ayr bireyler olarak grmeye bizi altrdklar kent suretleri -, kullanlan yntemin snrll yznden veya dekoratrn keyfine uygun olarak, yalnzca gkyznn ve denizin deil, teknelerin, kilisenin, insanlarn da mavi veya krmz olduu, tamam mavi veya krmz afiler gibi tekrenkli, rengini isimlerden, isimlerin parltl ya da koyu tnsndan alan, bulank resimlerdir.Parma Manastr'm okuduumdan beri gitmeyi en ok istediim kentler arasnda yer alan Parma'nn ismi, benim kulama youn, kaygan, eflatun ve huzurlu geldiinden, Parma'da misafir edileceim bir evden sz edilse, kaygan, youn, eflatun ve huzurlu bir odada kalacam dnp sevinirdim; iinde hibir hava dolam olmayan, youn Parma isminden ve bu isme yklediim Stendhal'e zg huzurla meneke yansmalarndan yola karak hayal ettiim bu oda, talya'nn herhangi bir kentindeki odalara benzemezdi. Floransa'y ise, sihirli rayihalarla dolu, iee benzeyen bir kent olarak dnyordum, nk ona Zambaklar ehri deniyordu ve katedralinin ad da

Santa Maria del Fiore29 idi. Balbec'e gelince, o, tpk iinden kt topran rengini koruyan eski bir Norman mlei gibi, unutulmu bir gelenei, bir feodal hakk, bir yerin eski statsn tasvir eden ve o kurald heceleri oluturan eski bir telaffuz eklini canlandran isimlerdendi; oraya vardmda, bana stl kahvemi verip sonra da kilisenin nndeki azgn denizi seyretmeye gtrecek olan, ortaa halk hikyelerindeki kahramanlarn kavgac ve hametli grnmn yaktrdm hancnn konumasnda bile, bu eski telaffuzu bulacamdan emindim. Salm dzelse ve annemle babam, Balbec'te tatil yapmama, ya da en azndan Normandiya'nn veya Bretanya'nn mimarisiyle, manzaralaryla tanmak amacyla, hayalimde defalarca bindiim "bir yirmi iki" trenine bir kerecik binmeme izin verseler, en gzel kentleri seip onlar gezmek isterdim; ama bu kentleri birbirleriyle ne kadar kyaslasam da, birbirinin yerini tutmas imknsz, ayr ayr insanlar arasnda bir seim yaplamayaca gibi, onlar arasnda da bir seim yapamyordum: asil, krmz dantelleri ve son hecesindeki eskimi yaldzn aydnlatt atsyla, dimdik Bayeux; eski vitraylar, sonundaki inceltme tarafndan siyah ahap baklavalarla kafes kafes blnen Vitre; yumurta kabuu sarsndan inci grisine uzanan bir yelpazedeki beyazlyla tatl Lamballe; yal ve sararm son harfi sayesinde tereyandan bir kuleyle talanan Norman katedrali Coutances; kyn sessizliinde yolcu arabasnn sesiyle onu takip eden sinein vzlts iitilen Lannion; bu airane nehir yerleimlerinin yoluna serpitirilmi beyaz tyler ve sar gagalar olan, saf ve
29

talyancada "iek" anlamna gelen kelime.

komik Questambert ve Pontorson; nehrin adeta yosunlarla birlikte kapp gtrmek istedii, palamar stnkr balanm Benodet; Pont-Aven: hafif bir hotozun, havalanp giden ve kanaln yeil suyunda titrek titrek yansyan, pembeli beyazl kanad; ortaadan beri rl rl akan nehirlerin arasna skca balanm ve vitrayl byk bir pencerede, kararm gmten kr kaz kalemlerine dnen gne nlarnn, rmcek alarnn arasnda izdii klrengi resimler gibi, incilerle sslenmi Quimperle. Bu suretlerin yanltc olmalarnn bir baka sebebi de, mecburen ok basitletirilmi imgeler olmalaryd; muhtemelen, hayal gcmn btn beklentisini, duyularmn o anda bir haz duymadan, eksik alglad her eyi, isimlerin snana kapamtm; ilerinde eitli hayaller biriktirdiim bu isimler, imdi arzularm mknats gibi ekmekteydiler; ne var ki isimler o kadar usuz bucaksz deildirler; bir isme, kentin balca "ilgin zelliklerinden ikisini, n sdrabiliyordum ok ok, onlar da balk istifi diziliyorlard; sayfiye yerlerinde satlan byteli kalemlikleri hatrlatan Balbec isminin iinde, ran slubun da bir kilisenin etrafnda kabaran dalgalar gryordum. Hatta belki basitletirilmi imgeler olmalar, bu grntlerin zerimde hkimiyet kurmasnn bir baka sebebiydi. Babam bir yl Paskalya tatilinde bizleri Venedik ve Floransa'ya gndermeye karar verince, normal olarak bir kenti oluturan eleri Floransa ismine sdramadm ve Giotto'nun dehasnn z olduunu dndm eyi, birtakm bahar kokularyla dlleyerek, tabiatst bir ehir yaratmak mecburiyetinde kaldm. Floransa ismi -bir isme byk bir alan sdrlamad gibi uzun bir sre de sdrlamad iin- Giotto'nun ayn kiiyi iki ayr anda, bir

yatanda yatarken, bir de atna binmeye hazrlanrken gsteren kimi resimleri gibi, en fazla iki blmeye ayrlabiliyordu. Blmelerin birinde, bir sayvann altndaydm ve tozlu, eik, giderek ilerleyen, sabah gneinden bir perdenin yar yarya rtt bir freske bakyordum; teki blmedeyse, (eriilmez birer ideal gibi deil, iine dalacam gerek birer ortam gibi grdm isimlere hapsettiim, henz yaanmam, el dememi ve saf hayat, en somut hazlara, en basit sahnelere bile primitiflerin eserlerindeki cazibelerini kazandrdndan) fulyalarla, nergislerle, dalaleleriyle dolup taan Vecchio Kprs'nde -le yemeinde beni bekleyen meyvelere ve Chianti arabna bir an nce kavumak iin- hzl hzl yryordum. te (hl Paris'te olduum halde) grdklerim, etrafm evreleyen eyler deil, bunlard. En basit ve gereki bir adan bakldnda bile, gitmeyi istediimiz memleketler, gerek hayatmzda, fiilen bulunduumuz memleketten hep ok daha geni bir yer kaplar. Muhtemelen, o sralarda, "Floransa'ya, Parma'ya, Piza'ya, Venedik'e gitmek" kelimelerini sylerken zihnimden geenlere biraz daha dikkat etmi olsam, hayalimde grdm eyin katiyen bir kent olmadn, btn hayat k akamstlerinden oluan bir insanlk iin, bir ilkbahar sabah, ne grlmedik bir mucize olursa, o kadar harikulade ve benim btn bildiklerimden o kadar deiik bir ey olduunu, kendim de fark ederdim. Nasl ki bir ezgi, bir motif, operaya sadece librettoyu okumakla tasavvur edemeyeceimiz, hele tiyatro binasnn dnda bekleyip geen dakikalar saymakla hi bilemeyeceimiz, farkl bir ey katarsa, benim gnlerimi ve gecelerimi dolduran bu gerekd, sabit ve hi deimeyen grntler de, hayatmn (olaylar sadece dardan gren, yani hibir ey grmeyen bir gzlemcinin dierleriyle kartrabilecei) bu dnemini, nceki dnemlerden farkl kld. Ayrca, sadece

nicelik asndan bakldnda bile, hayatmzn her gn eit deildir. Benimki gibi biraz sinirli mizalar, gnleri kat etmek iin, otomobillerdeki vitesler gibi, farkl hzlarla donatlmlardr. Trmanmas mthi uzun sren, yokulu, zahmetli gnler vardr, ark syleyerek, sratle aa kaydmz inili gnler vardr. Bende bir insana duyulan ak kadar kiisel bir arzu uyandran Floransa, Venedik ve Piza grntlerini, hi bklmayan bir ezgi gibi tekrar tekrar zihnimde canlandrdm o bir ay boyunca, hep benden bamsz bir gereklie tekabl ettiklerine inandm ve onlar sayesinde, ilk dnem Hristiyanlarnn, cennete girmeden hemen nceki beklentileri kadar gzel bir umut yaadm. Bu yzden de, duyularla alglanm olmayp tahayylle oluturulmu -yenilii sebebiyle duyu organlar iin iyice kkrtc olan- bir eyi grmek, ellemek, duyularla tanmak isteinin, zerinde durmadm elikisine ramen, arzumu en ok alevlendiren ey, bu grntlerin gerekliini bana hatrlatan eylerdi, nk arzumun tatmin edileceine dair birer vaattiler. Cokunluum, gerekesi sanatsal hazlara duyduum arzu olduu halde, estetie ilikin kitaplardan ok, klavuz kitaplarla, en ok da demiryollar tarifesiyle besleniyordu. Beni heyecanlandran ey, hayalimde yakn ama eriilmez olarak grdm bu Floransa kentine, kendi iimdeki yoldan ulamak imknszsa eer, daha uzun, dolambal bir yoldan; "karayolu"yla ulaabileceim dncesiydi. Hi phe yok ki, kendi kendime Venedik'in, "Giorgione'nin okulu, Tiziano'nun evi, ortaa konut mimarisinin en zengin mzesi" olduunu tekrarlamak suretiyle, greceim eyi ycelttiimde, mutlu oluyordum. Yine de, bir i iin sokaa ktmda, birka mevsimsiz bahar gnnn ardndan tekrar bastran (genellikle Kutsal Hafta da Combray'ye gittiimizde karlatmz) k souu yznden, hzl hzl yrrken -bulvarlarda, kestane

aalarnn su gibi sv haline gemi, dondurucu bir havayla sarmalanm olduunu, fakat buna ramen, cesaretlerini krmadan giyinip kuanm dakik misafirler gibi, souk havann ksrlatrc gcyle bymesi engellenen ama frenlenemeyen, donmu ktleler halindeki kanlmaz yeilliklerini biimlendirmeye, yuvarlamaya baladklarn grnce- Vecchio Kprs'nn imdiden smbllerle, dalaleleriyle kaplandn, Byk Kanal'n, Tiziano'nun resimlerinin hemen dibinde karaya arpan dalgalarnn, bahar gnei sayesinde resimlerle rekabet edebilecek derinlikte bir maviye ve asil bu zmrt yeiline brndn dndmde, daha da mutlu oluyordum. Bir yandan barometreye bakp souktan yakman babam, bir yandan da hangi trenlerin bize en uygun olacan aratrmaya baladnda, sevincimden yerimde duramaz oldum, nk le yemeinden sonra o kmr karas laboratuvara, evresindeki her eyi dntrmekle ykml o sihirli odaya girmek suretiyle, ertesi sabah "akiklerle bezenmi, zmrtlerle denmi", mermer ve altndan oluan ehirde uyanlabileceini kavramtm. Demek ki, hem o, hem de Zambaklar ehri, sadece istediimizde hayalimizde canlandrdmz kurgusal resimler deillerdi, Paris'ten belirli bir uzaklkta -onlar grmek istiyorsak mutlaka kat etmemiz gereken bir mesafede-, yeryznn belirli ve tek bir noktasnda mevcuttular, ksacas, gerektiler ayn zamanda. Babam, "Sonu olarak, Nisann 20'sinden 29'una kadar Venedik'te kalp Paskalya sabah Floransa'ya varabilirsiniz," diyerek, her iki ehri de, hem soyut Uzay"dan, hem de sadece bir tek seyahati deil, ayn anda birok seyahati iine sdrdmz, birer ihtimalden teye gitmedikleri iin fazla da heyecanlanmadmz hayal Zaman'dan -kendi kendini yeniden retebildii iin, bir ehirde geirdikten sonra bir baka ehirde tekrar

yaayabileceimiz Zaman'dan- ekip kardnda ve bu ehirlere, kullanlnca tkenen, geri gelmeyen, bir yerde geirmisek tekrar baka bir yerde yaayamayacamz ve bu yzden de, ne iin kullanlmlarsa, onun gerekliini belgeleyen, belirli ve tek tek gnler tahsis ettiinde, bu ehirlerin gzmdeki gereklii daha da artt; kubbelerini ve kulelerini, dnlebilecek en heyecanl geometri sayesinde kendi hayatmn fonuna yerletireceim bu iki Kralie ehrin, henz var olmadklar zihinsel zamandan ktklarn ve temizleyicinin, zerine mrekkep dktm beyaz yeleimi geri getirecei pazartesi gn balayan haftaya doru yneldiklerini hissediyordum. stelik daha sevincimin doruuna varmamtm bile; o noktaya ulamam, (yani gelecek hafta, Paskalyann hemen ncesinde, Giorgione fresklerinin yansmasyla kzla boyanm, ayak seslerinin yankland Venedik sokaklarnda gezinen kiinin, onca uyarya ramen haya limde canlandrmaya devam ettiim ekilde, "dkml kanl paltolarnn altnda tun parltl zrhlaryla deniz gibi hametli ve korkun" adamlardan biri deil, bizzat ben olabileceini, grdm o byk San Marco fotorafnn zerine izilmi, sundurmalarn nnde melon apkasyla duran minik ahsiye tin ben olabileceini nihayet kavramam) babamn u szleri sayesinde gerekleti: "Byk Kanal'da hava hl souktur, her ihtimale kar bavuluna klk pardsnle kaim ceketini de koysan iyi edersin." Bu szleri duyunca adeta kendimden getim; o na kadar imknsz zannettiim bir eyi, gerekten, o "Hint Okyanusu'ndaki resifleri hatrlatan ametist kayalarnn" arasna girdiimi hissettim; gcm aan, inanlmaz bir jimnastikle, ie yaramaz bir kabuu stmden atarcasna, odamn beni ev releyen havasndan kurtuldum ve onun yerine, hayal gcmn Venedik ismine hapsettii, ryalardaki atmosfer kadar kendine has,

kelimelerle anlatlamayacak, deniz kokan Venedik havasn koydum; mucizevi bir ekilde bedenimden syrlmakta olduumu hissettim; hemen ardndan, boazmz adamakll ttmzde hissettiimiz o belli belirsiz kusma isteine kapldm ve yksek atele yataa yatrldm; ateim bir trl dmek bilmediinden, doktor, o srada Floransa ve Venedik'e gitmek yle dursun, tamamen iyiletikten sonra da, en az bir yl boyunca, en ufak bir seyahatten ve heyecandan bile kanmam gerekeceini bildirdi. Ve ne yazk ki, Berma'y izlemek zere tiyatroya gitmemi de kesinkes yasaklad; oysa Bergotte'un dhi diye niteledii o yce sanat sayesinde, belki gidemediim Floransa ve Venedik kadar, gidemeyeceim Balbec kadar nemli ve gzel bir eyle tanr, avunurdum. Annemle babam, beni her gn bir refakati eliinde Champs-Elysees'ye gndermekle yetindiler mecburen; yorulmayaym diye bana gz kulak olmakla ykml kii, Leonie Halamn lmnden sonra bizim hizmetimize girmi olan Franoise d. Champs-Elysees'ye gitmekten nefret ediyordum. Bergotte bir kitabnda Champs-Elysees'den bahsetmi olsa, "kopya"s nceden hayal gcme sokulmu her ey gibi, oray da grmek isterdim mutlaka. Hayal gcm bu kopyalan styor, yaatyor, onlara bir ahsiyet kazandryordu ve o zaman bu kopyalarn gereini de grmek istiyordum, oysa bu parkta hayallerimle balantl hibir ey yoktu. Bir gn, her zamanki yerimizde, atlkarncann yannda skldm iin Franoise beni gezmeye -eit aralklarla dizilmi kk kalelerinde ekerci kadnlarn nbet tuttuu snrn tesine-, yzlerin aina olmad, kei arabasnn getii, komu, ama

yabanc blgelere gtrmt; Franoise sonra eyalarn almak zere, sk defne aalarnn yaknndaki iskemlesine dnmt; ben onu beklerken, bir ucunda heykelli havuz bulunan, gneten sararm, kurumu imenlikte oyalanyordum ki, aal yoldan bir kz, bir yandan paltosunu giyip raketini koluna kstrarak, havuzun nnde badminton oynayan kzl sal bir kza, serte seslendi: "Hoa kal Gilberte, ben gidiyorum, unutma, bu akam yemekten sonra sana geliyoruz." Yanmdan geip giden bu Gilberte ismi, hakknda konuulan biri gibi onu adlandrmakla kalmayp dorudan kendisine seslendii iin, ait olduu kiinin varln daha da canl klyordu; yanmdan, adeta hareket halinde, havada izdii eri sayesinde ve hedefe yaklatka artan bir gle geti; yneldii kiiye ilikin, benim deil, ona seslenen arkadann sahip olduu btn bilgileri, kavramlar da yannda tadn hissediyordum; arkadann onu telaffuz ederken hatrlad, en azndan hafzasnda sakl bulunan, ikisinin gndelik yaknlklarna, birbirlerinin evine gidi gelilerine ilikin her eyi, bu talihli kzn bir haykrla havaya atverdii, benim dediim ama iine giremediim, bu kz iin son derece tandk ve rahat olduundan bana iyice ulalmaz gelen ve ac veren btn o bilinmezlii beraberinde tayordu; Mile Swann'n hayatnn grnmez birka noktasna deerek, nmzdeki gecenin, akam yemei sonrasnda onun evinde geecek saatlerine ustalkla dokunarak aa kard rayihay, iinden getii havada dolatryordu; ocuklarn ve hizmetilerin ortasnda ilahi bir yolcuyu andran, Poussin'in gzel bir bahesinin stnde dolap, atlarla, arabalarla dolu bir opera bulutu gibi tanrlarn hayatndan bir grnty btn ayrntlaryla yanstan yuvarlak bulutlara benzer, zarif renkli, kk bir bulut oluturuyordu ve nihayet, krpk otlarn zerine, ayn anda hem kurumu bir imenlik, hem

de (mavi sorgulu bir mrebbiye kendisini arncaya kadar oyununa devam eden) sarn badminton oyuncusunun le sonrasnda bir an olan belirli bir noktaya, siil otu renginde, bir akis gibi elle tutulmas imknsz, harikulade ade bir eridi, hal gibi serdi; ben bu eridin zerinde zlemle dolu, saygsz admlarla dolamaya doyamazken, Franoise, "Hadi bakalm, paltonuzu ilikleyiverin de gidelim hele," diye bard ve ilk defa, canm sklarak fark ettim ki, Franoisen konumas ok bayayd ve heyhat, apkasnda mavi sorgucu da yoktu! Acaba Champs-lyses'ye tekrar gelecek miydi? Ertesi gn gelmedi, ama daha sonraki gnler grdm kendisini; onun kz arkadalaryla oyun oynad yerin etrafnda dolap duruyor dum, hatta bir keresinde, esir almaca oynarken bir kii eksik kalnca, onlarn takmn tamamlar mym diye sordu bana ve ondan sonra, onun geldii gnlerde daima birlikte oyun oynadk. Ama her gn gelmiyordu; dersleri, din dersi veya bir akamst kahvalts yznden, biri Combray deki patikada, br de Champs-Elyses'nin imenleri zerinde olmak zere iki kere, Gilberte adnda younlam halde, bana ac vererek yanmdan gemi olan, benimkinden ayr hayat nedeniyle gelemedii gnler oluyordu. Byle gnleri, kendisini gremeyeceimizi syleyerek nceden haber veriyordu; dersleri yznden gelemeyecekse, "Ne skc, yarn gelemeyeceim, siz hepiniz bensiz eleneceksiniz," diyor, zgn duruu beni biraz teselli ediyordu; buna karlk, bir ay partisine davetliyse, ben de bunu bilmeden oyun oynamaya gelip gelmeyeceini sormusam, "Umarm gelmem! Umarm annem izin verir de arkadama gi-

derim," diye cevap veriyordu. Hi deilse byle gnlerde, onu gremeyeceimi nceden biliyordum, oysa baz gnler, annesi nin aklna esiyor, onu alverie gtryordu, o zaman, ertesi gn grtmzde, son derece doal bir eymi gibi, bir bakas iin, bana gelebilecek en byk felaket deilmi gibi, "Ha, evet, annemle birlikte ktk," diyordu. Bir de, yamurdan kendi adna korkan mrebbiyesinin onu Champs-lyses'ye getirmek istemedii yal gnler vard. te bu yzden, gkyznn kararsz olduu gnlerde sabahtan itibaren durmadan g yoklar, btn nbelirtileri dik kate alrdm. Kar apartmandaki kadn pencerenin nnde, apkasn bana takarken grsem, "Kardaki hanm sokaa kyor, demek ki dar klabilecek bir hava var; bu hanm kyorsa Gilberte niye kmasn?" diye dnrdm. Ama gkyz giderek kararrd, annem yine de havann ama ihtimali olduunu, gne yzn bir gsterse aacan, ama daha byk ihtimalle yamur yaacan sylerdi; eh, yamur yad takdirde de, ChampsElysees'ye gitmenin ne anlam vard? Dolaysyla, le yemeinden itibaren, kaygl baklarm kararsz, bulutlu gkyznden ayramazdm. Bulutlar dalmazd. Pencereden, gri balkonu grrdm. Birdenbire, i karartc balkon tanda, biraz daha az donuk bir renk gremesem de, adeta bu ynde bir aba, n serbest brakmak isteyen kararsz bir nn rpmm sezinlerdim. Bir saniye sonra, balkon sabah vaktinde bir gl kadar solgun ve ayna gibi olur, demir kafeslerin, tan zerine konan yansmalaryla dolard. Esen rzgr bir anda bunlarn hepsini datr, ta yine kararrd, ama yansmalar sanki evcillemi gibi tekrar geri gelirlerdi; balkonun ta belli belirsiz beyazlamaya balar ve tpk mzikte, bir uvertrn sonunda tek bir notay alp

srayla btn ara basamaklardan hzla geirerekfortissimo ya ulatran sreklicrescendo ya benzer bir ykselile, gneli gnlerin bozulmaz, sabit yaldzna ulard; bu yaldzn stnde, net siyah izgilerle, oynak bir bitki gibi beliren ilemeli demir parmaklklarn glgesi, en kk ayrntlarna varncaya kadar yle bir incelikle izilmi olurdu ki, adeta bilinli bir zeni, bir sanat tatminini ele verirdi; o koyu ve mutlu glgelerin dinginliinde yle bir kadife kabarkl hissedilirdi ki, sanki bu gne glnn zerinde dinlenen o iri ve yaprakl akisler, sknetin ve saadetin teminat olduklarn bilirlerdi. Bir anlk sarmak, kaak yapkanotu! Biroklarna gre duvarlara trmanan, pencereleri ssleyen bitkilerin en renksizi, en hazini; benim iinse, balkonumuzda, belki de o dakikalarda Champs-Elysees'ye varm ve beni grd anda, "Esir almacaya hemen balayalm, siz benim takmdasnz," diyecek olan Gilberte'in varlnn glgesi gibi boy gsterdii andan itiba ren, bitkilerin en deerlisi; narin, bir esintiyle dalveren, ama ayn zamanda mevsimle deil, anla balantl; gnn getirecei veya geri evirecei dorudan saadetin vaadi ve bu yzden de, dorudan saadetlerin has, akn mutluluu; tan zerinde yosundan da yumuak ve scak; kn ortasnda bir tek gne nyla doabilecek ve nee saabilecek kadar canl. Hatta her tr bitkinin ortadan kaybolduu, yal aalarn gvdesini sarmalayan o gzel, yeil meinin, karn altna gizlendii gnlerde bile, kar durduunda, ama hava yine de Gilberte'in dar kmasna ihtimal vermeyecek kadar kapalyken, anszn beliren gne, balkonu kaplayan kar rtsnn zerine altn iplikler dokur, siyah glgeler iler ve anneme, "Aa, bak, hava

at, her eye ramen Champs-lyses'ye gitmeyi deneyebilirsiniz belki," dedirtirdi. O gn parkta ya kimseyi bulamaz, ya da dnmeye hazrlanan tek bir kza rastlardk, o da Gilberte'in kesinlikle gelmeyeceini sylerdi. Hametli, ama soua dayanksz mrebbiyeler meclisi tarafndan terk edilmi sandalyeler, bombo dururdu. Bir tek, imenliin yaknnda, hava nasl olursa olsun mutlaka parka gelen, yan alm bir hanm oturur, daima ayn koyu renk, muhteem kyafeti giyerdi; o s ralar, bu hanmla tanmak iin, mmkn olsa btn geleceimi feda ederdim. nk Gilberte her gn onun yanna gidip konuur, o da Gilberte'e, "gzel annecii"nden haber sorard; bana yle geliyordu ki, bu hanmla tansam, Gilberte'in gznde bambaka biri, aile ahbaplarn tanyan biri olurdum. Torunlar biraz ileride oyun oynarken, yal hanm da, "u benim Dbats" diye bahsettii Dbats gazetesini okurdu daima; aristokratlk taslamak iin de, polis memurundan, "eski dostum polis memuru", sandalyeleri kiralayan kadndan, "Sandalye kiralayan hanmla ben, yllarn dostuyuz," diye bahsederdi. Franoise ok d iin hareketsiz duramadndan, birlikte Concorde Kprs'ne, Seine Nehri'nin donmu halini grmeye gittik; ocuklar da dahil herkes, sanki Seine, karaya vurmu, savunmasz, paralara blnecek olan bir balinaym gibi, korkusuzca nehre yaklayordu. Champs-lyses'ye geri dndk; kprtsz atlkarncayla karlar temizlenmi yollarn siyah ana taklm, elinde adeta duruunu aklayan fazladan bir buz paras tutmakta olan heykelin bulunduu beyaz imenlik arasnda, straptan baylmak zereydim. Yal hanm bile, Dbats'sn katlayp, nnden geen bir hizmetiye saati sordu, "ok naziksiniz!" diyerek teekkr etti ve yol bakcsndan,

torunlarna artk dn ve dnmek istediini haber vermesini rica edip ekledi: "Size ok zahmet olacak. Nasl teekkr edeceimi bilemiyorum!" Anszn havada kt gibi bir yrtlma oldu: Kukla tiyatrosuyla sirkin arasnda, aralanan gkyznde, gzelleen ufukta, Mademoiselle'in mavi sorgucu, mucizevi bir iaret gibi grnd. te Gilberte de hzla bana doru kouyordu, drt ke krk apkasnn altnda yz l l, kpkrmzyd, souktan, ge kalm olmaktan tr ve oyun oynama arzusuyla kpr kprd; aramzda birka metre kaldnda buzun zerinde kaymaya balad, belki dengesini koruyabilmek iin, belki de bunu daha zarif bulduundan veya patencileri taklit ederek, sanki beni kucaklayacakm gibi kollarn iki yana am, glmseyerek ilerlemekteydi. "Bravo! Bravo! Mkemmel dorusu; devrim ncesinden kalma bir kadn olmasam, siz genlerin diliyle 'bomba gibi', 'ok haval' derdim!" diye haykrd yal hanm; havadan korkmayp geldii iin Gilberte'e teekkr etmek zere, sessiz Champs-Elysesnin szcln stlenmiti. "Siz de benim gibi, ne olursa olsun sevgili Champs-Elysees'mize sadksnz; bizi hibir ey yldramaz. Biliyor musunuz, ben bu haliyle bile seviyorum buray. Gleceksiniz ama, bu kar bana ermin gibi grnyor!" Yal hanm glmeye koyuldu. O ilk karl gn, -Gilberte'i grmekten beni mahrum edebilecek glerin timsali olan kar, tek buluma yerimizin eklini deitirdii, neredeyse kullanmn engelledii, her yann klflarla rtt iin, bir ayrlk gnnn hznne ve hatta grnmne brnen gnlerin ilki- yine de akmda bir ilerleme salad, nk Gilberte'in benimle paylat ilk znt saylrd. Bizim gruptan sadece ikimiz vardk; onunla ba baa olmamz, benim gzmde hem bir samimiyetin balangcyd, hem de

Gilberte -sanki srf benim hatrma bu havada kalkp gelmi gibibir partiye davetli olduu gnlerin birinde, partiden vazgeip beni grmeye Champs-Elysees'ye gelmiesine duygulanmtm; etrafndaki her eyi kaplayan uyuukluun, yalnzln ve ykmn ortasnda canl kalabilen dostluumuzun gcne ve geleceine daha bir gvenle bakyordum: Gilberte ensemden ieri kartoplar atarken, ben sevgiyle glmsyordum; bu durum, hem bu yabanc k diyarna yaplan yolculukta ona elik etmeme ses karmadna gre, Gilberte'in beni bakalarna tercih ettiini, hem de felaketin ortasnda bana sadk kaldn kantlyordu benim nazarmda. Az sonra kz arkadalar, karn stnde simsiyah, ekingen sereler gibi, birbiri ardna skn ettiler. Oyuna koyulduk; ylesine kederli balam olan o gnn mutlulukla sona ermesi gerektii iin, esir almaca oynamaya hazrlandmz srada, ben, ilk gn serte Gilberte diye seslenmi olan arkadann yanma gidince, o, "Hayr, hayr, siz Gilberte'in takmnda oynamay tercih edersiniz, biliyoruz, zaten bakn, o da size iaret ediyor," dedi. Gerekten de Gilberte, gnein, eski, ypranm brokarlarn pembe, maden parltlarn hatrlatan yansmalaryla Altn adr Ovas'na dntrd karlarn zerinde, kendi takmna armaktayd beni. O kadar korktuum gn, aksine, fazla bedbaht olmadm nadir gnlerden biri oldu. nk artk Gilberte'i her gn mutlaka grmekten baka ey dnmediim halde (o kadar ki, bir keresinde bykannem akam yemei saatinde hl eve dnmeyince, eer bir arabann altnda kalmsa, bir sre Champs-Elysees'ye gidemeyeceimi dnmekten kendimi alamadm; insan k oldu mu, kimseyi

sevmez), Gilberte'le birlikte olduum anlar, bir gn ncesinden beri sabrszlkla, kaygyla beklediim, uruna her eyi feda edebileceim anlar, katiyen mutlu anlar deildi; stelik bunu gayet iyi biliyordum, nk hayatmn titiz, kararl bir dikkatle incelediim tek anlarydlar ve bu anlarda bir mutluluk krnts dahi gremiyordum. Gilberte ten ayr olduum her an, onu grme ihtiyac iindeydim, nk srekli onun grntsn kafamda canlandr maya ala ala sonunda hibir ey gremez oluyor, akmn neye tekabl ettiini tam olarak bilemiyordum. Ayrca Gilberte beni sevdiini hi sylememiti henz. Aksine, bana tercih ettii arkadalar olduunu, beni, fazlasyla dalgn olduum ve kendimi oyuna vermediim halde, sadece iyi bir oyun arkada olarak grdn birok kere sylemiti; hatta birok kez, pheye yer brakmayacak kadar souk davranmt; Gilberte'in nazarnda bakalarndan farkl, zel biri olduuma dair inancim, onun bana akndan kaynaklanm olsayd, bu souk davranlar inancm sarsabilirdi, ama bu inancm, benim ona akmdan kaynakland iin, benim isel bir mecburiyet sonucu, Gilberte'i ne ekilde dnmek zorunda olduuma balyd ve bu da inancm salamlatryordu. Oysa ben de ona olan duygularm kendisine itiraf etmemitim henz. Evet, defterlerimin her sayfasna onun adn, adresini yazyordum durmadan, ama ona beni dndrmeyen, grnrde etrafm onunla doldu ran fakat onu hayatma sokamayan bu anlamsz satrlara baktka, cesaretim krlyordu, nk onlar bana, kendilerinden haberi bile olmayan Gilberte'i deil, kendi arzumu anlatyorlar, bu arzunun tamamen kiisel, gerekd, can skc ve iktidarsz bir ey olduunu sylyorlard. Gilberte'le bir an nce grmemiz ve karlkl

akmz birbirimize itiraf etmemiz lazmd; bu itiraf yaplncaya kadar, akmz balam saylamazd. Hi phe yok ki, benim onu grmek iin sabrszlanmamn eitli nedenleri, olgun bir erkee o kadar zorlayc grnmezdi. Daha ileriki yalarda, hazlarmz retmek konusunda yle ustalarz ki, bir kadn, benim Gilberte'i dndm gibi, kafamzdaki grntnn geree uygun olup olmadna aldrmadan dnmekten aldmz hazla, onun bizi sevdiinden emin olmaya ihtiya duymakszn onu sevmenin hazzyla yetiniriz; hatta daha gzel bir iek elde etmek iin birok baka iei feda eden Japon bahvanlar gibi, sz konusu kadnn bize eilimini daha canl tutabilmek iin, ona olan eilimimizi kendisine itiraf etmekten duyacamz hazdan vazgetiimiz olur. Ama ben Gilberte'i sevdiim dnemde, Ak'n gerekten bizim dmzda var olduunu/bizim ancak engelleri ortadan kaldrmamza izin verdiini ve mutluluklar, en ufak bir ayrntsn deitiremeyeceimiz bir srayla bize sunduunu zannediyordum hl; baha yle geliyordu ki, ben kendi bama buyruk olup itirafn holuu yerine sahte bir kaytszlk koyarsam, hayalini en ok kurduum mutluluklarn birinden mahrum olmakla kalmayp, kendi keyfime gre, yalanc ve deersiz bir ak yaratm olacaktm; bu akn gerek akla hibir balants bulunmad iin de, gerek akn nceden var olan, esrarengiz yollarn izlemekten vazgemi saylacaktm. Ama Champs-Elysees'ye vardmda -her eyden nce akm, benden bamsz olan canl kaynayla yzletirebilecek ve gerekli dzeltmelerin yaplmasn salayabilecek durumdaykenyorgun hafzamn artk bulamad grntleri tazelesin diye grmek istediim Gilberte Swann la, daha bir gn nce birlikte oyun oynadm ve imdi, tpk yrrken, dnmemize frsat

olmadan bir ayamz tekinin nne koymamz salayan igd gibi kr bir igdyle tanyp selam verdiim Gilberte Swann la karlatm andan itibaren, her ey, sanki o ve hayallerimdeki kz iki ayr kiiymi gibi olup bitiyordu. Mesela hafzamda bir gndr akmak akmak iki gzle dolgun, parlak yanaklar varsa, Gilberte'in ehresi, imdi bana srarla, benim hatrlamadm bir zelliini sunuyor, burnunun ne doru sivrilerek uzay, derhal baka hatlarla birleip Doa bilimde bir tr tanmlayan zellikler gibi nem kazanarak, Gilberte'i, sivri suratllar cinsinden bir kza dntryordu. Ben, gelmeden nce hazrladm, ama imdi kafamda bulamadm Gilberte grntsnde gerekli ayarlamalar yapabilmek iin, daha sonra, tek bama geireceim uzun saatler boyunca, hatrladm kiinin gerekten Gilberte, bir eser yaratr gibi yava yava gelitirdiim akn da, gerekten Gilberte'e akm olduundan pheye dmemi engelleyecek dzeltmeleri yapmak zere, bu beklenen andan yararlanmaya hazrlanrken, Gilberte topu bana atyordu; nasl ki idealist bir filozofun zihni d dnyann gerekliine inanmad halde, bedeni d dnyay hesaba katarsa, benim Gilberte'i daha tanyamamken selamlamama sebep olan benliim de (sanki Gilberte benim birlemeye geldiim karde bir ruh deil de, oyun oynamaya geldiim bir arkadam gibi) onun att topu tutmam salyor, grg kurallar uyarnca, Gilberte'in eve dn saatine kadar bana eitli kibar ve nemsiz konumalar yaptryordu; sonu olarak, ne sessizliimi koruyup o acil ve yolunu arm grnty yakalayabiliyor, ne de akmzda, belirleyici bir gelime salayacak szleri Gilberte'e syleyebiliyordum; dolaysyla her seferinde ertesi gn leden sonraya kadar bu gelimeleri gzden karmam gerekiyordu.

Buna ramen akmz birtakm gelimeler kaydediyordu. Bir gn, Gilberte'le birlikte, bizim ekercinin kulbesine gitmitik; ekerci kadn -M. Swann, salk nedenleriyle, hem etnik egzamas, hem de peygamber kabzl sebebiyle bol bol tkettii baharatl avdar reklerini hep ondan aldrd iin- bize zellikle iyi davranrd; Gilberte glerek bana iki olan ocuu gsterdi, biri ocuk kitaplarndaki kk sanatya benziyordu, teki de kk doa bilimciye. Birincisi, moru daha ok sevdii iin krmz bir ekerlemeyi almak istemiyor, ikincisi de, gznde yalarla bakcsnn almak istedii bir erie itiraz ediyordu, sebebini sonunda tutkulu bir sesle belirtti: "teki erii istiyorum, nk onun kurdu var!" Tanesi be santim olan bilyelerden iki tane aldm. Ayr bir anan iinde esir tutulan ltl akik bilyelere bakyordum hayran hayran; hem gen kzlar gibi gler yzl ve sarn olduklar iin, hem de tanesi elli santim den satldklar iin, ok deerli grnyorlard gzme. Benden ok daha fazla harlk alan Gilberte, hangisini en ok beendiimi sordu. Bilyeler hayatn saydamlna ve yumuaklna sahipti. Gilberte'in hibirini feda etmesini istemezdim. Mmkn olsa, hepsini satn almasn, hepsini esaretten kurtarmasn isterdim. Bununla birlikte, Gilberte'in gzlerinin renginde olan bir tanesini setim. Gilberte bilyeyi ald, yaldzl yansmasn grmek iin evirdi, elinde yuvarlad, fidyesini dedi, ama esirini derhal bana vererek, "Aln, bu sizin, size veriyorum, hatra olarak saklayn onu," dedi. Bir baka seferinde, Berma'y klasik bir oyunda izleme istei hl kafam megul ettiinden, Bergotte'un Racine hakkndaki, kitaplarda tkenmi olan brornn kendisinde bulunup

bulunmadn sormutum Gilberte'e. O da ismini tam olarak kendisine hatrlatmam rica etmiti; bunun zerine ayn gece ona kk bir not yazm, zarfn zerine, defterlerime kim bilir ka kere yazdm Gilberte Swann adn kondurmutum. Ertesi gn, aratp buldurduu bror, eflatun kurdelelerle balanp beyaz mhrle kapatlm bir paketin iinde getirdi. "te bakn, istediiniz brorn ta kendisi," dedi ve manonunun iinden, benim gndermi olduum telgraf ekip kard. Ama bu ehir ii telgrafn -daha bir gn nce bir hiken, benim yazdm bir telgrafken, postac onu Gilberte'lerin kapcsna verip bir hizmetkr da Gilberte'in odasna kadar gtrdnde, paha biilmez bir ey, Gilberte'in o gn ald telgraflardan biri haline gelen telgrafn- adresinde, postanenin bast damgalarn, postaclardan birinin kurunkalemle ekledii karalamalarn altnda, kendi yazmn anlamsz, yalnz izgilerini tanmakta glk ektim; bu fiil icraat iaretleri, d dnyann mhrleri, hayat simgeleyen mor emberler, hayalimi ilk olarak benimsiyor, destekliyor, ykseltiyor, neelendiriyordu. Bir baka gn de, Gilberte, "Biliyor musunuz, bana Gilberte diyebilirsiniz, siz demeseniz de ben size adnzla hitap edeceim. br trls ok skc," dedi. Bununla birlikte, bir sre bana "siz" demeye devam etti, ben bunu kendisine syleyince de, glmsedi ve yabanc dil kitaplarnda rastlanan, bize yeni bir kelimeyi kullandrmaktan baka amac olmayan cmlelere benzer bir cmle kurarak, benim admla bitirdi. O anda neler hissettiimi daha sonra hatrladmda, Gilberte'in bir an beni aznda tuttuu izlenimini edinmi olduumu anladm; bu bizzat bendim, plaktm, ayn zamanda Gilberte'in dier arkadalarna veya soyadm sylediinde olduu gibi, ailemin dier fertlerine de ait

olan toplumsal kimliklerin hepsinden syrlmtm; sanki dudaklar -babas gibi, vurgulamak istedii kelimeleri tane tane telaffuz etmeye zen gstererek- sadece eti yenen bir meyvenin kabuunu soyarcasna beni bu kimliklerden soymu, arndrm, baklar da, szlerinin benimsedii yeni samimiyet seviyesine gelerek bana daha dorudan ynelmi, bir glmsemeyi de yanlarna katarak, yaadklar bilinci, hazz, hatta minneti belirtmilerdi. Ama bu yeni hazlarn deerini, onlar yaadm anda takdir edemiyordum. Bu hazlar, sevdiim kz tarafndan, onu se ven benliime verilmiyordu; birlikte oyun oynadm teki kz, br benliime veriyordu bu hazlar; br benliimse, ne gerek Gilberte'in hatrasn tayordu iinde, ne de, bir saadeti yalnzca kendisi arzulad iin, o saadetin deerini bilebilecek yegne varlk olan sahiplenilmi kalbi barndryordu. Hatta eve dndkten sonra bile yaayamyordum bu hazlar, nk beni hep ertesi gn beklemekle, ertesi gn Gilberte'i ayrntl, huzurlu ve mutlu bir ekilde seyredebileceimi, Gilberte'in bana nihayet akn itiraf edeceini ve o gne kadar duygularn niin gizlediini aklayacan ummakla ykm klan zorunluluk, ayn zamanda gemii de hie saymaya, sadece ileriye bakmaya, Gilberte'in bana gsterdii ufak tefek ltuflar, kendi ilerinde, kendine yeterli birer btn olarak deil, bir adm daha atmam ve henz bulamadm mutlulua nihayet ulamam salayacak birer basamak olarak deerlendirmeye de mecbur ediyordu beni. Gilberte ara sra bana byle yaknlklar gsteriyordu, ama beni grmekten holanmam gibi bir tavr taknarak beni zd de oluyordu; stelik bu, ounlukla, umutlarmn gerek-

leeceine en ok inandm gnlerde oluyordu. Baz gnler, Gilberte'in Champs-Elysees'ye geleceinden emin olur, bana byk bir mutluluun belli belirsiz nsezisi gibi gelen bir sevinle dolardm; -sabah erkenden salona gidip, btn hazrlklarn tamamlam, giyinip kuanm, siyah salar salam bir topuz halinde toplanm, o gzel, tombul beyaz elleri henz sabun kokan annemi perken- piyanonun zerinde tek bana ykselen toz stununu grr, pencerenin altnda bir laternann Resmigeitten Dnerken arksn aldn iitir ve k mevsiminin, akama kadar, beklenmedik, l l bir ziyaretiyi, bir ilkbahar gnn misafir edeceini anlardm. le yemeinde, kar binadaki hanm penceresini anca, iskemlemin yannda le uykusuna yatm olan bir k huzmesi, imek gibi bir hzla -tek hamlede yemek salonunu boydan boya kat ederek kap gider, sonra yine eski yerine, uykusuna dnerdi. Okulda, saat birde balayan derste, gne, yaldzl ltsn ta sramn zerine kadar, benim ancak te katlabileceim bir elencenin davetiyesi gibi gnderir, beni sabrszlktan ve can skntsndan baylacak hale getirirdi; tam saat te, beni kta bekleyen Franoise'la birlikte Champs-Elysees'ye doru yola koyulurduk; gne yla sslenmi, kalabalk sokaklarda, gnein yerlerinden skt buulu balkonlar, yaldzl bulutlar gibi evlerin nnde, havada asl dururdu. Heyhat! Champs-Elyseesden Gilberte'i bulamazdm, henz gelmemi olurdu. Sada solda tek tek otlarn ucunu tututuran grnmez gnele beslenen ve zerine, bahvann vurduu bir kazma darbesiyle kutsal topraklarn altndan gn na km antik heykellere benzer gvercinlerin konduu imenlikte kprtsz durur, gzlerimi ufka diker, her an, elindeki l l bebei gne kutsasn diye ileriye uzatan heykelin arkasndan, mrebbiyesini izleyen Gilberte'in ortaya kmasn

beklerdim. Her zamanki koltuunda yerini alm olan yal Dbats okuru, bir grevliye dosta el sallayarak, "Ne gzel hava!" diye barrd. Grevli kadn koltuk kirasn tahsil etmek iin yanna yaklatnda da, kadnn verdii on santimlik bileti eldiveninin kenarna sktrrken, sanki kendisine hediye edilen bir buket iee en uygun yeri ararm gibi, binbir cilve yapard . Nihayet uygun bir yer bulduunda, boynunu yle bir dndrr, krk etoln dzeltir ve bileindeki aklktan ucu grnen sar kt parasn gstererek, gen bir erkee korsajn iaret edip, "Gllerinizi tandnz herhalde!" diyen bir kadnn gzel tebessmn bahederdi grevli kadna. Franoise' da yanma alr, Gilberte'i karlamak zere Zafer Tak'na kadar giderdim; orada da bulamaynca, artk geleceinden btn midimi kesip geri dnerdim, imenlie doru yrrken, atlkarncann nnde gr sesli kz zerime atlr, "abuk, abuk, Gilberte on be dakika nce geldi. ok kalmayacak. Esir almaca oynamak iin sizi bekliyoruz," derdi. Ben Champs-Elyses Caddesi'nden yukar karken, Gilberte'in de, gzel havadan yararlanp Gilberte iin alveri yapmak isteyen Mademoiselle'le birlikte Boissy-d'Anglas Soka'ndan geldiini, daha sonra da M. Swann'n kzn almaya geleceini renirdim. Yani kabahat bende olurdu; imenlikten uzaklamamam gerekirdi; nk Gilberte'in ne taraftan gelecei, erken mi, ge mi gelecei hibir zaman belli olmazd ve bu bekleyi, hem her noktasnda, her nnda Gilberte'in grntsnn ortaya kabilecei muazzam bir alan ve zaman haline gelen Champs-lyses'nin tamamna ve btn leden sonraya, hem de bu grntnn kendisine bir heyecan katard, nk Gilberte'in grntsnn ardnda, bu grntnn kalbimin ortasna niin iki buukta deil de drtte,

tepesinde niin bir oyun beresiyle deil de ziyaret apkasyla, niin iki kukla tiyatrosunun arasnda deil de Ambassadeurs Tiyatrosu'nun nnde saplandn aklayan sebebi, yani benim Gilberte'e elik edemeyeceim, onu bir yere gitmeye veya evde oturmaya mecbur eden faaliyetlerden birini sezinler, bilinmeyen hayatnn muammasyla kar karya kalrdm. Yine ayn muamma, derhal esir almacaya balamak zere, gr sesli kzn emriyle koarak yanna gittiim Gilberte'i grdm anda da, beni allak bullak ederdi; bizim yanmzda hep sert ve fevr olan Gilberte'in (kendisine, "Gne ne kadar gzel, ate gibi yakyor," diyen) Dbats okuru hanma reverans yapn, ekingen bir tebessmle, ll bir tavrla konumasn seyreder, Gilberte'in, anne babasyla, onlarn ahbaplaryla, misafirlikte, benim tamamen dmda kalan dier hayatnda, herhalde bambaka bir gen kz olduunu dnrdm. Ama Gilberte'in teki hayatn bana en ok hissettiren, az sonra kzn almaya gelen M. Swann olurdu. nk M. ve Mme Swann, -kzlar onlarla birlikte yaad ve eitimi, elenceleri, arkadalar onlar tarafndan belirlendii iinbenim nazarmda tpk Gilberte gibi, belki de ona hayat veren kadiri mutlak tanrlara yarar ekilde, Gilberte ten de fazla, eriilmez bir bilinmezlie, zalim bir byye sahiptiler. Onlara ilikin her ey kafam durmadan yle kurcalard ki, (eskiden, ailemle grt zamanlarda sk sk grdm halde merakm cezbetmemi olan) M. Swann'n kzn almaya Champs-lyses'ye geldii gnlerde, gri apkasyla pelerinli paltosunun grnmesiyle birlikte deli gibi arpmaya balayan kalbim biraz yattktan sonra da, M. Swann'n grnts, hakknda bir dizi kitap okuduumuz, en ufak bir zellii bile bizi heyecanlandran tarih bir ahsiyetmi gibi etkilerdi beni. M. Swann'n, Combray'de duyduumda hi ilgilenmediim Paris Kontu'yla ilikisi, sanki

Orlans'lar tanyan tek insan oymu gibi, olaanst bir nitelik kazanmt imdi; M. Swann, bu ilikileri sayesinde, ChampsElyses'nin aal yolunu dolduran ve her snftan insanlardan oluan baya fon zerinde ne kard; bu kalabaln ortasnda, kendisine zel bir sayg, bir ilgi gsterilmesini talep etmeden bulunmaya raz olmasn takdir ederdim; zaten M. Swann kimliini yle gizlerdi ki, byle bir ilgiyi gstermek kimsenin aklndan da gemezdi. M. Swann, Gilberte'in arkadalarnn selamlarna kibarca karlk verirdi, hatta ailemle ks olduu halde, beni de, tanmam gibi grnmekle birlikte, kibarca selamlard. (Bu selamlama, M. Swannn sayfiyede beni birok kere grdn hatrlatmt bana; bu hatray saklamtm hafzamda, ama karanlk bir yerinde saklamtm, nk Gilberte'le grmeye baladmdan beri, Swann benim gzmde Combray deki Swann deil, Gilberte'in babasyd daha ziyade; artk onun ismiyle eletirdiim kavramlar, eskiden dahil olduu ve onu dnrken artk hi kullanmadm kavramlar erevesinden farkl olduu iin, M. Swann yeni bir ahsiyet haline gelmiti; yine de onu suni, ikincil ve yatay bir izgiyle, eski misafirimize balyordum; artk her eyin deerini, akma ne kadar faydas olabileceiyle ltm iin, o anda Champs-lyses'de karmda duran ve Gilberte'in neyse ki soyadm sylememi olabilecei Swannn gznde bir zamanlar kendimi ne kadar gln duruma drm olduumu, geceleri Swann btn aileyle birlikte bahe masasnda kahve ierken, annemi iyi geceler dilemeye odama arttm Combray yllarn, birden utanla hatrlam, onlar silemediime hayflanmtm.) M. Swann, Gilberte'in biraz oynamasna izin verir, on be dakika bekleyebileceini syler ve

herkes gibi demir bir iskemleye oturarak VII. Philippe'in pek ok kez skm olduu eliyle parasn deyip biletini alrd; bu arada biz imenlerin stnde oyunumuza balardk; gvercinler, kular leminin leylaklar olan o gzel, kalp biimindeki menevili bedenleriyle imenlikten havalanp eitli snaklara dalrlard; aralarndan biri, byk ta kurnann kenarna konar, iine daldrd gagasyla adeta ilevine iaret ettii bu yemliin, bol bol meyve ve tahl sunduunu gsterirdi; bir bakas, heykelin alnna konar, kimi antik eserlerde rastlanan ve ok renkliliiyle tan tekdzeliini kran mineli figrleri andrr ve sanki heykeli bir simgeyle, ait olduu tanraya belirli bir sfat kazandran ve lmllerdeki isim gibi, onu yeni bir tanra haline getiren bir simgeyle talandrrd. Beklentilerimi gerekletiremeyen bu gneli gnlerin birinde, hayal krklm Gilberte ten gizleyemedim. "Aslnda benim size sormak istediim bir sr ey vard," dedim. "Bugnn arkadalmzda ok nemli bir yeri olacan dnmtm. Hlbuki siz gelir gelmez gidiyorsunuz! Yarn erken gelmeye aln ki artk konuabilelim." Gilberte'in yz aydnland, sevinle zplayarak cevap verdi: "Canm arkadam, yarn kesinlikle gelmeyeceimden emin olabilirsiniz! Yarn kalabalk bir ay partisine davetliyim; yarndan sonra da yokum, bir kz arkadamn evine gideceim, onlarn penceresinden Kral Theodosius'un geliini seyredeceiz, ok heyecanlym, ondan sonraki gn de Michel Strogoffa gidiyoruz, eh, sonra da Noel ve ylba tatili var. Tatilde beni Gney" e gtrecekler belki. Harika olmaz m?! Geri o zaman Noel aacm

olmayacak; ama ne olursa olsun, Paris'te kalsam da, buraya gelmem, nk annemle ziyaretlere gideriz. Babam beni aryor, hoa kaln." Franoise'la birlikte, gnein hl bir bayram gnnn akamndaki gibi, bayraklarla donatmaya devam ettii sokaklar dan eve dndk. Bacaklarm srklemekte zorluk ekiyordum. "Bunda alacak bir ey yok," diyordu Franoise, "bu mevsimin havas deil ki bu, ok scak. Yce Tanrm! Kim bilirne ok insan hastalanmtr, yukarda da her ey birbirine girmi sanki." Hkrklarm bastrmaya alarak, Gilberte'in ChampsElysees'ye uzun sre gelemeyeceine dair sevinle haykrd szleri iimden tekrarlyordum. Ama zihnimin, Gilberte'i dnmeye balad andan itibaren, kendiliinden kapld by ve zihinsel bir alkanln yaratt isel basknn, beni Gilberte'in karsnda her zamanki gibi -ackl da olsa- zel bir konuma yerletirmesi, vakit geirmeden etkisini gstermeye balam, bu kaytszlk belirtisine bile bir romans katmt; gzyalarm daha kurumadan yzmde beliren tebessm, bir pcn titrek bir taslandan baka ey deildi aslnda. Postacnn gelecei saat yaklarken, o akam da her akam olduu gibi, "Gilberte ten bir mektup alacam," dedim kendi kendime; "beni ne zamandr sevdiini nihayet itiraf edecek, bugne kadar sevgisini gizlemesinin, beni grmeden de mutlu olabiliyormu gibi yapmasnn, basit bir arkada grnmne brnmesinin ardnda yatan esrarengiz nedeni aklayacak."

Her akam bu mektubun hayalini kurar, onu hayalimde okur, her cmlesini kendi kendime tekrarlardm. Birdenbire dehete kaplarak dururdum. Gilberte ten bir mektup alsam da, onun bu mektup olamayacan, nk bu mektubu benim kendi kafamdan uydurduumu kavrardm. Ondan sonra, eer telaffuz edersem, bu -en deerli, en arzulanan- kelimeleri ihtimaller kapsamndan karrm korkusuyla, Gilberte'in bana yazmasn istediim kelimeleri zihnimden uzak tutmaya alrdm. Mucizevi bir tesadf sonucu, Gilberte ten alacam mektup benim kafamdan uydurduum mektubun ayns olsayd bile, ben bu mektupta kendi metnimi grecektim ve benim dmdan gelen, gerek, yeni bir eyle karlamm, zihnimin dnda, irademden bamsz, gerekten akn sunduu bir mutluluk elde etmiim izlenimini yaayamayacaktm. Bu arada, Gilberte'in bana yazmad, ama hi deilse onun bana vermi olduu bir yazy okurdum tekrar tekrar; Bergotte'un, Racine'e ilham vermi olan eski mitlerin gzelliiyle ilgili, akik bilyeyle birlikte yanmdan hi ayrmadm yazsyd bu. Bu yazy benim iin aratp buldurmu olan arkadamn iyi kalplilii duygulandrrd beni; her insan, tutkusuna birtakm sebepler bulmaya ihtiya duyduu iin, hatta edebiyattan ya da bakalarnn konumalarndan, insan k edebilecek zellikler olduklarn rendii meziyetleri sevdii kiide bulunca sevindii iin ve hatta -Swann'n bir zamanlar Odette'in gzelliinin estetik niteliiyle ilgili olarak yapt gibi- bu zellikleri taklit yoluyla benimseyip, aknn daha doal ve kendiliinden olduu dnemde arad zelliklere aykr bile olsalar, yeni birer k olma sebebi haline dntrd iin, ben de balangta, ta Combray'den beri, Gilberte'e hayatnn btn bilinmezlii

yznden k olduum halde, onun hayatna dalmay, artk benim iin hibir anlam kalmam olan kendi hayatm terk edip onun hayatnda yeniden vcut bulmay istediim halde, imdi Gilberte'in bir gn benim o bildik, deersiz hayatmn mtevaz hizmetkr, rahatlatn i arkada olabileceini, geceleri bana almalarmda yardmc olup eitli brorler arasnda karlatrmalar yapabileceini dnyor, bunu mthi bir ayrcalk olarak gryordum. Bergotte'a gelince, balangta Gilberte'i henz grmeden sevmeme sebep olan o bilge, neredeyse ilahi ihtiyar, imdi en ok Gilberte yznden seviyordum. Bergotte'un Racine'le ilgili yazs kadar, Gilberte'in onu paketledii, iri beyaz mhrlerle kapatp eflatun kurdelelerle balad kdn grnts de haz verirdi bana. Gilberte'in ruhundaki en iyi eyleri, onun havai yann deil, vefal yann temsil eden ve Gilberte'in hayatnn esrarengiz bysyle sarmalanm olduu halde, benim yanmda, odamda yaayan, benim yatamda yatan akik bilyeyi perdim. Ne var ki, Gilberte'e olan akmn bana artk bir hilik olarak grnd anlarda, akma adeta bir younluk kazandrdklar iin Gil berte'e olan akmla zdeletirmekten holandm bu tata ve Bergotte'un yazsnda bulduum gzelliin, aslnda bu aktan nce var olduunu, bu aka benzemediklerini, btn unsurlarnn Gilberte henz beni tanmazken, yetenek veya madenbilim yasalar tarafndan belirlenmi olduunu ve Gilberte beni sevmese, kitapta da, tata da hibir deiiklik olmayacan, dolaysyla onlardan bir mutluluk iareti karmamn anlamsz olduunu fark ederdim. Akm srekli olarak ertesi gn bekler, ertesi gn, Gilberte'in akn itiraf edeceini umar, her akam, gndzn baarsz almalarn bozup datrd; bu arada benliimin karanlklarnda mehul bir ii, koparlp atlm iplikleri deerlendirir, benim

houma gitme, mutluluum iin alma kaygs gtmeden, btn ilerinde grlen deiik bir dzene gre, tekrar yerletirirdi onlar. Benim akma zel bir ilgi duymayan, sevildiime daha batan karar vermemi olan bu ii, Gilberte'in bana anlalmaz grnm olan hareketlerini ve affettiim kusurlarn tek tek toplard. O zaman, bir araya geldiklerinde, btn bu hareketler ve kusurlar bir anlam kazanrd. Bu yeni dzenleme, Gilberte'in Champs-Elysees'ye geleceine bir ay partisine veya mrebbiyesiyle alverie gittiini, ylba tatilinde seyahate kmaya hazrlandn grnce, "Demek ki Gilberte ya havai ya da fazla uysal," diye dnmekte haksz olduumu sylerdi sanki bana. nk Gilberte beni sevse, havai de olmazd, uysal da; itaat etmeye zorland takdirde de, benim onu grmediim gnlerde hissettiim strapla itaat ederdi. Bu yeni dzenleme, Gilberte'i sevdiime gre, sevmenin ne demek olduunu gayet iyi bilmem gerektiini de sylerdi bana; Gilberte'in gzndeki deerimi artrma isteinin bende nasl srekli bir kayg haline geldiine dikkatimi eker, bu yzden Franoise'a muamba bir yamurlukla mavi sorgulu bir apka alsn diye, daha dorusu, beni ChampsElysees'ye bu utan duyduum hizmetiyle gndermesin diye anneme yalvardm (annem Franoise'a hakszlk ettiimi, onun bize ok bal, namuslu ve vefal bir kadn olduunu sylerdi cevaben) hatrlatr, Gilberte'i grme ihtiyacmn ald boyutlar, aylar ncesinden itibaren, onun Paris'ten ne zaman ayrlacam ve nereye gideceini renmekten baka bir ey dnemedii mi, eer Gilberte oraya gitmeyecekse en gzel memleketi bir srgn yeri gibi grdm ve onu Champs-Elyseesden grebildiim srece Paris'te kalmaktan baka ey istemediimi kantlard; Gilberte'in davranlarnn ardnda bu kaygy da, bu ihtiyac da bulamayacam bana gstermekte zorluk ekmezdi. Gilberte ise,

aksine, benim bu konudaki fikrime hi aldrmadan mrebbiyesini takdir ediyordu. Champs-Elysees'ye, Mademoiselle'le alverie gidecei iin gelmemeyi doal buluyor, annesiyle bir yere gidecekse, gelmeyeceine seviniyordu. Tatili benim de onun gidecei yerde geirmeme izin verdiini farz etsek bile, o gidecei yeri seerken, anne babasnn isteklerini, kendisine sz edilen saysz elenceyi dnr, ailemin beni nereye gndermeye niyetli olduuyla zerrece ilgilenmezdi. Ara sra, dikkatsizliim yznden ona oyunu kaybettirdiim iin beni bir gn ncesinden veya bir baka arkadandan daha az sevdiini sylediinde, ondan zr diler, beni yine eskisi kadar, dierlerinden daha ok sevsin diye ne yapmam gerektiini sorardm; hibir ey yapmama gerek olmadn, beni zaten sevdiini sylesin ister, sanki benim iyi veya kt davranlarma dayanarak, srf syledii szlerle, kendi keyfine ya da benim keyfime gre, beni sevindirmek iin, bana olan duygularn deitirecekmiesine yalvarrdm. Hlbuki benim ona ilikin duygularmn, onun davranlarna da, benim isteime de bal olmadn bilmiyor muydum? Grnmez iinin yapt yeni dzenleme, son olarak unu da sylerdi: Bizi hep zm olan bir insann davranlarnn samimi olmamasn arzu etsek de, bu davranlarn gelecee tuttuu k karsnda arzumuzun eli kolu balanr ve sz konusu insann gelecekteki davranlarnn ne olacan arzumuza deil, bu a sormamz gerekir. Akm bu yeni szlere kulak verirdi; ertesi gnn dier gnlerden farkl olmayacana, Gilberte'in bana ilikin, artk deiemeyecek kadar eskiyen duygusunun kaytszlk olduuna, Gilberte'le dostluumuzda tek sevenin ben olduuna inanrd.

"Doru," diye cevap verirdi akm, "bu dostlukla ilgili yaplacak hibir ey yok, deimesi imknsz." Bunun zerine, hemen ertesi gn (ya da yaknda bir bayram, bir yldnm, ylba gibi dier gnlerden farkl bir gn, gemiin mirasn, gemiten kalan kederleri reddederek zaman sfrdan balatan zel bir gn varsa, onu bekleyip) Gilberte ten eski dostluumuzdan vazgemesini ve yeni bir dostluun temellerini atmasn rica ederdim. Daima el altnda bulundurduum Paris haritas, M. ve Mme Swann'n oturduu soka da gsterdiinden, benim nazarmda adeta bir hazine barndrrd iinde. Durup dururken, neredeyse kahramanca bir sadakatle, olur olmaz bahanelerle, sokan adn sylerdim; o kadar ki, annemle bykannemin aksine, akmdan haberdar olmayan babam sorard: "Canm ne diye srekli u sokaktan bahsediyorsun? Olaanst bir taraf yok ki; Boulogne Orman'na iki adm mesafede olmas bakmndan, oturmak iin ho bir yer, ama ayn avantaja sahip en az on sokak vardr." Annemle babama Swann ismini syletmek iin binbir mazeret yaratrdm; kafamda zaten bu ismi durmadan tekrarlardm elbette, ama o esiz tnsn iitmeye, notalarn okumakla yetinemediim bu mziin seslendirilmesine de ihtiya duyardm. Aslnda onca zamandr bildiim bu Swann ismi, tpk kimi afazi vakalarnda, en ok kullanlan kelimelerin bile olabildii gibi, yeni bir isim haline gelmiti benim iin. Zihnimde her an mevcuttu, buna ramen zihnim ona alamyordu. Onu paralara ayrr, harflerini tek tek sylerdim, yazl her defasnda beni artrd. Benim iin tandk bir isim olmaktan kt anda, gzmdeki masumiyetini de kaybetmiti. Bu ismi iitmekten

duyduum haz bana yle utanlacak bir ey gibi gelirdi ki, aklmdan geenleri herkesin okuduunu ve ben ko nuyu oraya getirmek istediimde onlarn deitirmeye altklarn zannederdim. Hep dnp dolap Gilberte'le ilgili konulara gelir, ayn szleri tekrarlayp dururdum; bunlarn anlamsz szlerden Gilberte ten uzakta sylenen, onun duymad, olan tekrar eden, ama deitiremeyen deersiz szlerden- baka bir ey olmadn ne kadar bilsem de, sanki bu ekilde Gilberte'i evreleyen her eyi evirip evirerek, yourarak, sonunda belki onlardan bir mutluluk karabilirmiim gibi gelirdi bana. Annemle babama, sanki yz kere tekrarladm szler, nihayet Gilberte'in temelli bizimle yaamak zere, aniden kapdan ieri girmesi sonucunu douracakm gibi, Gilberte'in mrebbiyesini ok sevdiini sylerdim. Dbats okuyan yal hanm durmadan gklere karr (annemle babama onun bir bykeli ei ya da bir prenses olabileceini ima etmitim), gzelliini, ihtiamn, asaletini verdim; bir gn, Gilberte ten yanl duymadysam, adnn Mme Biatin olduunu syledim. "Aa! Anladm kim olduunu," diye haykrd annem; yanaklarmn utantan kzardn hissettim. "Dikkat! Dikkat! Zavall bykbaban olsa, yle derdi. Gzel dediin o kadn m! Korkun bir kadndr, her zaman da yleydi. Duldur, kocas mbairdi. Hatrlamyor musun? Kkken seni jimnastik dersine gtrdmde onunla karlamamak iin ne numaralar yapardm; beni tanmad halde gelip konuur, senin Jr olan ocuu iin ar gzel' olduunu sylerdi. nsanlarla tanmak onda bir saplantdr, gerekten Mme Swann la tanyorsa, onu hep delinin teki gibi grmekte haklymm demektir. nk dk bir muhitten km olmakla birlikte, bir ayb da yoktur

bildiim kadaryla. Ne var ki, insanlarla tanmak da ima vazgeemedii bir tutku olmutur. Korkun bir kadndr, son derece bayadr ve ayrca yapmacktr." Swann'a gelince, ona benzeyebilmek iin, sofrada srekli burnumu ekitirip gzlerimi ovutururdum. Babam, "Bu o cuk geri zekl, byynce feci bir ey olacak," derdi. Her eyden ok istediim, Swann gibi kel olmakt. Swann bana o kadar olaanst bir varlk gibi grnyordu ki, benim grtm insanlarn onu da tanmasn, onunla herhangi bir gn, tesadfen karlamann mmkn olmasn mucizevi buluyordum. Bir keresinde annem, her akam yemeindeki gibi, bize leden sonra yapt alverileri anlatrken, "Bu arada bilin bakalm Trois Quartiers'de, emsiye reyonunda kimi grdm: Swann," deyince, benim iin bir lden farksz olan hikyesinin ortasnda esrarengiz bir iek averdi. Swann'n o gn leden sonra, tabiatst siluetiyle kalabaln iinde boy gstererek bir emsiye aldn renmek ne hznl bir hazd! Hepsine ayn derecede kaytsz kaldm irili ufakl olaylarn arasnda bir tek bu, Gilberte'e olan akm srekli alevlendiren zel titreimleri yaratyordu iimde. Babam o gnlerde Fransa'nn resm konuu olan ve mttefiki olduu iddia edilen Kral Theodosius'un ziyaretinin ne gibi siyasi sonular dourabilecei konuulurken dinlemediim iin, hibir eyle ilgilenmediimi sylyordu. Oysa ben leden sonra Swannn zerinde pelerinli paltosu olup olmadn o kadar merak ediyor dum ki! "Selamlatnz m?" diye sordum. "Tabii canm," dedi annem; her zamanki gibi, Swann la aramzn bozuk olduunu itiraf ederse, Mme Swann la tanmak

istemedii iin arzulamad bir bartrma giriimiyle kar lamaktan korkar gibiydi. "O geldi yanma, ben onu grme mitim." "Peki ama siz ks deil misiniz?" "Ks m? Niye ks olalm ki?" dedi annem serte, sanki ben Swann la iyi bir ilikisi olduu varsaymna glge drm, bir "yaknlatrma" abas iine girmiim gibi. "Onu artk eve davet etmediin iin sana kzm olabilir." "Herkesi evimize davet etmek zorunda deiliz ki; o beni davet ediyor mu evine? Karsn tanmyorum." "Ama Combray'de hep evimize gelirdi." "Evet, Combray'de gelirdi, ama Paris'te baka meguliyetleri var, benim de yle. Fakat emin ol, halimiz birbirine ks iki insana hi mi hi benzemiyordu. Onun paketini getirmekte geciktikleri iin birka dakika ene aldk. Seni sordu, kzyla birlikte oyun oynadnz syledi," diye ekledi annem. Ben, Swannn zihninde var olmam gibi bir mucize karsnda kendimden gemitim; hatta yalnzca var olmakla kalmayp, ben Champs-lyses'de onun karsnda akla tir tir titrerken, o benim adm, annemin kim olduunu bildiine gre, benim kznn arkada sfatma, bykannem ve bykbabamla, onlarn aileleriyle, nerede oturduumuzla, eski gnlerimizin, belki benim bile bilmediim baz zellikleriyle ilgili baz bilgiler de eklediine gre, demek ki zihninde olduka ayrntl biimde yer alyordum. Ne var ki annem, kendisini grd an Swann'n nazarnda belirli bir kiiyi

temsil ettii ve Swannn, onun yanna gidip selam vermesini gerektirecek ortak baz anlar paylat biri sfatyla yer ald o Trois Quartiers reyonunda, kendine has bir by bulmam gibiydi. Zaten annem de babam da, Swannn bykbabasndan, emekli sarraf unvanndan sz etmeyi hazlarn en by olarak grmyor gibiydiler. Hayal gcm, Paris'in tamamnda bir tek aileyi dierlerinden ayrm ve kutsam, ayn eyi ehrin binalar iin de yapp d kapsn kendi yonttuu, pencerelerini ssledii belirli bir evi de tecrit etmiti. Ama bu ssleri gren, bir tek bendim. Babamla annemin nazarnda, nasl Swannn oturduu ev, Boulogne Orman civarnda ayn dnemde ina edilmi dier evlere benziyorsa, Swannn ailesi de dier sarraf ailelerine benziyordu. Annemler Swannn ailesini, btn dnyada geerli ltlere gre deerlendiriyorlar, herhangi bir zellik atfetmiyorlard ona. Aksine, bu ailede takdir ettikleri meziyetleri, ayn, hatta daha yksek bir derecede, baka ailelerde de buluyorlard. Dolaysyla, evlerinin yerinin gzel olduunu syledikten sonra, daha da iyi bir konuma sahip, ama Gilberte'le hi ilgisi olmayan bir evden, ayn ekilde, onun bykbabasndan daha yksek seviyedeki bir sarraftan sz ediyorlard; bir an sanki benimle ayn fikirdeymi gibi grnseler de, bu bir yanl anlalmadan teye gitmiyor ve ok gemeden akla kavuuyordu. nk annemle babam, Gilberte'i evreleyen her eyde bir bilinmezlik, renk leminde kzltesi neyse, duygular dnyasnda ona tekabl edebilecek bir zellik grebilmek iin gerekli, bana akmn salad o geici ve fazladan duyu dan yoksundular.

Gilberte'in Champs-Elysees'ye gelmeyeceini bildirdii gnlerde, beni ona biraz olsun yaklatracak gezintiler yapmaya alrdm. Bazen Franoise' Swann'larn evinin nne, hacca gtrrdm. Mme Swann hakknda mrebbiyeden rendiklerini defalarca tekrarlatrdm Franoise'a. "Madalyon uuruna ok inanrm. Gece yars kedi grse, bayku sesi veya duvarda sanki saatin tik-taklar gibi bir ses, bir ahap trts duysa, imkn yok seyahate kmazm. Ya, inanc ok kuvvetliymi!" Gilberte'e o kadar ktm ki, yolda yal uaklarna kpek gezdirirken rastlasam, heyecandan yoluma devam edemeyip durur, sevgi dolu baklarm uan beyaz favorilerine dikerdim. Franoise sorard: "Neyiniz var?" Sonra, yola devam eder, Gilberte 'lerin evinin nne, d kapsna gelirdik; btn kapclardan farkl, niformasnn e ritleri bile Gilberte ismini duyunca hissettiim zalim byyle sarmalanm olan kapc, benim, doutan deersiz olduum iin, kendisinin korumakla grevli olduu esrarengiz hayata nfuz etmesine asla izin verilmeyecek kiilerden olduumu bilirmi gibi dururdu; asma kat pencereleri de sanki bu hayatn zerine kapatldklarnn bilincinde gibiydiler, muslin perdelerinin asil kvrmlar arasnda, herhangi bir pencereden ok, Gilberte'in baklarna benzerlerdi. Bazen de bulvarlara giderdik, ben Duphot Soka'nn bana dikilirdim; Swannn, diisine giderken oradan sk sk getiini duymutum; hayal gcm Gilberte'in babasn insanln geri kalanndan o kadar farkl klyordu, M. Swann'n varl gerek dnyaya o kadar gerekst bir nitelik kazandryordu ki, daha Madeleine'e gelmeden, o doast

grntnn anszn ortaya kabilecei bir sokaa yaklamakta olduumu dnp heyecanlanrdm. Ama en sk yaptm ey -Gilberte'le grmeyeceksek-, Mme Swann'n hemen hemen her gn "Akasyalar" yolunda, Byk Gl'n etrafnda ve "Kralie Marguerite" yolunda yry yaptn rendiimden, Franoise' Boulogne Orman'na srklemekti. Boulogne Orman benim gzmde, eitli iekleri, birbirine aykr manzaralar bir arada grdmz, bir tepenin ardnda bir maara, bir ayr, kayalar, bir nehir, bir ukur, bir tepe, bir bataklk bulduumuz, ama btn bunlarn, sadece suaygrmn, zebralarn, timsahlarn, Rus tavanlarnn, aylarn ve balkln oyunlarna uygun bir ortam ya da zgn bir fon salamak zere orada bulunduunu bildiimiz hayvanat baheleri gibiydi; Boulogne Orman da ayn karmak yapya sahipti, birbirinden farkl, kapal kk dnyalar bir araya getiriyordu -Virginia'da bir tarm iletmesine benzeyen, sekoyalar ve Amerika meeleri ekili bir iftliin yannda, gl kenarnda bir kknar korusu ya da iinden anszn yumuak krk ve g zel vahi hayvan gzleriyle hzl hzl yryen bir kadnn frlad, yksek bir aalk yer alyordu- oras, Kadnlar Bahesiydi ve Akasyalar yolu da -tpk Aeneis'teki Mersinler yolu gibi- nl Gzellerin, onlarn erefine tek trden aalarla sslenmi meknyd. Nasl ki ocuklar, denizaslannn suya atlad kayann ucunu ta uzaktan grdklerinde, orada denizaslann da greceklerini bildikleri iin, sevinten yerlerinde duramazlarsa, ben de daha Akasyalar yoluna varmadan ok nce, akasyalarn etrafa yaylan kokusunu, hem gl, hem de yumuak, benzersiz bir bitkisel varln yaknda olduunu ta uzaktan hissettiren

kokusunu duyduumda, sonra yaklap yksek dallardaki hafif, alz, doal ve zarif, cilveli kesimli, ince dokulu yapraklar ve yapraklarn stne kanatl, titrek, deerli parazit kolonileri gibi m yzlerce iei grdmde, hatta o dii, aylak, tatl isimlerini iittiimde, kalbim arpmaya balard, ama sanki bir balonun giriinde terifatnn duyurduu, gzel davetli hanmlarn isimlerinden baka bir ey artrmayan bir vals iitmiesine, sosyetik bir arzuyla arpard. Bana Akasyalar yolunda, hepsi evli olmadklar halde Mme Swann'n yannda sk sk adlar geen, ama takma isimleriyle anlan kimi k hanmlar grebileceimi sylemilerdi; eer varsa, yeni soyadlar, adeta kimliklerini gizlemek iin kullanlrd ve bu hanmlardan bahsederken, kimden sz edildiinin anlalmas iin, bu yeni soyadlarnn kullanlmamas gerekirdi. Kadn zarafeti balamnda Gzelliin gizli birtakm yasalar tarafndan ynetildiini ve bu gizli bilgilere sahip olan bu kadnlarn, onu gerekletirme yetisine de sahip olduklarn dndm iin, kyafetlerinin, arabalarnn, gnlden inandm binbir ayrntnn karmda belirmesini peinen bir vahiy kabul ederdim; inancm, bu geici ve devingen toplulua bir aheserin btnln kazandran ruhtu. Ama asl grmek istediim, Mme Swann d. Onun gemesini, Gilberte'i grecekmiim gibi heyecanla beklerdim; Gilberte'in evresindeki her ey gibi, annesiyle babas da onun bysyle sarmalanm olduklarndan, bende onun kadar gl bir ak, hatta daha ok ac veren bir heyecan (nk onunla ortak noktalar, hayatnn bana yasak olan mahrem blmyd) ve son olarak da, (ileride grlecei gibi, ksa bir sre sonra, Gilberte'in benimle oyun oynamasndan holanmadklarn rendiim iin) bize ac ektirme imknlarn sonuna kadar kullananlara daima beslediimiz hayranlk duygusunu uyandrrlard.

Mme Swann, zerinde ynl kumatan, ksa, yrtmal bir etek, banda bir sln kanadyla sslenmi kk bir bere, gsnde bir demet menekeyle hzl hzl yryerek, arabalarnn iinde onun siluetini uzaktan tanyp kimsenin onun kadar k olamayacan dnen ve kendisini selamlayan beyefendilere bir gz krpyla cevap vererek, sanki evine dnmek iin en ksa yol oymuasna Akasyalar yolundan geerken grdmde, estetik deerler ve yksek sosyetede itibar sralamasnda, sadelii ilk sraya koyardm. Ama eer gc tkenen, dizlerinin "kesildiini" syleyen Franoise' zorlayp, bir saat boyunca volta attktan sonra, nihayet Porte Dauphine'e balanan aal yolun banda, benim nazarmda, daha sonraki yllarda nfuzlarna ilikin daha belirgin ve tecrbeye dayanan bir fikir edindiim gerek kralielerin katiyen temsil edemedii bir kraliyet itibarnn, bir saltanat giriinin canl simgesi olan,- Constantin Guys'in desenlerini hatrlatan, iki ince, biimli, kula atn rzgr gibi uurduu, arabac koltuunda Kazaklar gibi krklere brnm dev bir arabacyla, yannda "rahmetli Baudenord'un kaplan"n hatrlatan ufak tefek bir uan oturduu, normalden kasten biraz daha yksek, son moda, gsterili sslemeleri bir yandan eski motifleri de artran muhteem faytonu grmsem -daha dorusu, eklinin, kalbime derin ve keskin bir yara halinde oyulduunu hissetmisem- birinci sraya sadelii deil, atafata koyardm. Arabann arkasnda rahata kayklm oturan Mme Swann, o sralar tek bir ak tutamn haricinde sapsar olan salar, ieklerden, ounlukla menekelerden oluan, uzun tll, ince bir tala tutturulmu, elinde eflatun bir gne emsiyesi, dudaklarnda benim yalnzca bir kralienin iyilikseverliini grdm, daha ziyade bir yosmann kkrtcln sergileyen, eitli anlamlara ekilebilecek bir tebessmle, kendisini

selamlayanlara hafife ban eerek, tatl tatl karlk verirdi. Bu tebessm aslnda kimilerine, "ok iyi hatrlyorum, harikayd!", kimilerine, "O kadar isterdim ki! Ne byk talihsizlik!", kimilerine de, "stiyorsanz, gayet tabii! Ben bu konvoyu bir sre daha izleyeceim, sonra ilk frsatta ayrlacam," derdi. Tanmad insanlar geerken de, adeta bir dostun bekleyiiyle ya da hatrasyla biimlenen ve grenlere, "Ne kadar gzel bir kadn!" dedirten aylak bir tebessm dolard dudaklarnda. Bir de, sadece baz erkeklere ynelttii, ac, gergin, ekingen ve souk bir tebessm vard ki, "Evet, pespaye adam, o ylan dilinizi katiyen tutamadnz gayet iyi biliyorum! Ben sizinle urayor muyum?" anlamna gelirdi. Coquelin, kendisini dinleyen dostlarna nutuk ekerek geer, arabalardaki tandklarna eliyle abartl tiyatro selamlar verirdi. Ama ben sadece Mme Swann dnr ve onu grmezlikten gelirdim, nk At alan hizasna geldiinde arabacsna konvoydan ayrlp durmasn syleyeceini, aal yolu yryerek ineceini bilirdim. Mme Swannn yanndan geme cesaretini kendimde bulabildiim gnler, Franoise' o tarafa doru srklerdim. Gerekten de Mme Swann yaya yolunda bize doru gelirken grrdm; halkn kralieleri hayal ettii ekilde, baka kadnlarn zerinde grmediimiz zengin kumalar ve taklarla donanm, eflatun elbisesinin uzun kuyruunu peinde sryerek, baklarn ara sra emsiyesinin sapma indirerek, geenlere pek dikkat etmeden, sanki tek amac, tek derdi spor yapmakm, grldn, btn balarn kendisine evrildiini dnmezmi gibi yrrd. Yine de ara sra, tazsna seslenmek iin arkasna dndnde, etrafn fark ettirmeden yle bir kolaan ederdi.

Onu tanmayan insanlar bile, onda bir farkllk, bir arlk grp -belki de Berma'nn kendini at anlarda, cahil seyirciler topluluunda patlayan alklar gibi, telepati dalgalarnn yaylmasyla- mehur biri olmas gerektiine kanaat getirirlerdi. Kendi kendilerine, "Kim acaba?" diye merak eder, bazen yoldan geen birine sorar veya kendilerini derhal aydnlatabilecek bilgili arkadalarna tarif edebilmek iin, kyafetini hatrlarnda tutmaya alrlard. Bazlar da, admlarn yavalatarak konuurlard: "Kim bu, biliyor musunuz? Mme Swann! Anlamadnz m? Peki, Odette de Crcy desem?" "Odette de Crcy mi? Ben de kendi kendime diyordum ki bu hznl gzler... Aslnda pek gen de saylmaz artk! Hatr lyorum da, Mac-Mahon'un istifa ettii gn yatmtm onunla." "Bence bunu kendisine hatrlatmasanz iyi edersiniz. imdi o Mme Swann oldu; Jockey Kulb yesi ve Galler Prensi'nin dostu olan bir beyefendiyle evli. Hl da bir iim su." "Evet, ama siz bir de kendisini o zamanlar grseydiniz, ne kadar gzeldi! in ii biblolarla dolu tuhaf, kk bir evde otururdu. Hatrlyorum da, gazete satclarnn grltsnden rahatsz olmutuk, sonunda yataktan kaldrmt beni." Ben yaplan yorumlar duymaz, sadece Mme Swannn etrafndaki belirsiz hret mrltsn fark ederdim. Birka saniye sonra, aralarnda beni kmsediini hissettiim melez bankacnn bulunmadn esefle fark ettiim btn bu insanlarn, hi dikkatlerini ekmeyen, silik bir delikanly, gzellii, ahlakszl ve klyla dnya apnda bir hret yapm olan bu kadna

selam verirken (doruyu sylemek gerekirse kendisini tanmyordum, ama annemle babam kocasn tandklar ve ben de kznn arkada olduum iin, kendimde bu hakk buluyor dum) greceklerini dnnce, kalbim sabrszlkla arpard. Mme Swann yakna geldiinde de, apkam karp koluma kocaman bir daire izdirerek yle abartl ve uzun bir selam verirdim ki, glmsemekten kendini alamazd. Etraftakiler glerdi. Mme Swann ise, beni Gilberte'le birlikte hi grmedii iin adm bilmiyordu, ama onun gznde, -bekiler gibi, kayk gibi, ekmek att, gldeki rdekler gibi- Boulogne Orman gezintilerinin, ikincil, aina, isimsiz, bir "sahne grevlisi" kadar bireysellikten yoksun ahsiyetlerinden biriydim. Onu Akasyalar yolunda gremediim baz gnler, yalnz kalmak veya yle grnmek isteyen kadnlarn gittii Kralie Marguerite yolunda karma kard; Mme Swann uzun sre yalnz kalmaz, ounlukla gri silindir apkal, benim tanmadm bir erkek arkada da ona katlr, ikisinin de arabalar pelerinde, uzun uzun sohbet ederlerdi. Boulogne Orman'n suni bir yer, bir hayvanat ya da mitoloji bahesi haline getiren karmakl, bu yl bir kez daha gzledim; Trianon'a gitmek zere ormann iinden geiyordum; Paris'te, biz gremeden, abucak geip giden sonbaharn grntlerine hem ok yakn, hem de onlardan mahrum olduumuz evlerin iinde, dklen yapraklara duyulan zlemin, bir humma gibi insann uykusunu bile karabildii, kasm aynn ilk sabahlarndan biriydi. Onlar grme isteimin arsna uyup gelen kuru yapraklar, pencereleri kapal odamda, bir aydr, zihnimle younlamaya altm bir nesnenin arasna giriyor, ara sra nereye baksak gzmzn nnde kprdayan sar lekeler gibi,

dnp duruyorlard. O sabah, gnlerdir yaan yamurun sesini iitmeyince, tpk bitimi dudaklarn iki kesinde gizli bir mutluluun aa kmas gibi, kapal perdelerin kenarndan gneli havann glmsediini grnce, o sar yapraklar, gne vurmu halleriyle, gzelliinin doruunda grebileceimi hissetmi, eskiden minemin bacasnda rzgr uuldadnda deniz kenarna gitmek iin nasl dayanlmaz bir istek duyarsam, o gn de dayanamayp sonbahar yapraklarn grmek iin Boulogne Orman'ndan geerek Trianon'a gitmek zere yola koyulmutum. Boulogne Orman'nn, belki de en ok ynl grnd saat ve mevsimdi, nk hem her zamankinden daha fazla, hem de daha farkl biimde blnmt. Geni bir akln bulunduu alanlarda bile, yer yer, yapraklarnn tamamn dkm veya hl yeil yapraklarn koruyan uzaktaki koyu aa kmelerinin oluturduu fonda, turuncu renge brnm, ift sra halindeki kestane aalar, sanki yeni balanm bir tabloda ilk boyanan figrler gibi, aralarnda uzanan kl yolu, daha sonra resme eklenecek kiilerin gezintisine dekor olarak sunmaktaydlar. Biraz ileride, yeil yapraklarnn hibirini dkmemi olan aalarn arasnda, bir tek kk, bodur, tepesi budanm, inat aacn irkin kzl salar rzgrla savruluyordu. Bir baka kede, yapraklarn mays ay olan bu mevsimin ilk uyan yaanyordu; kn aan pembe bir akdiken gibi gle, mucizevi bir Japonsarmann yapraklar, daha o sabah rengrenk amlard. Boulogne Orman, bitki bilimsel bir kaygyla ya da bir enlie hazrlk olarak, henz yerlerinden sklmemi yaygn trden aalarn ortasna iki deerli trn dikildii ve garip yaprakl bu aalarn, adeta evrelerine bir aklk, aydnlk ve hava yayd fidanlklarn, parklarn geici ve suni havasna

brnmt. Ksacas, Boulogne Orman'nn, en eitli trleri sergiledii, en ok sayda farkl unsuru, karmak bir bileim halinde sunduu mevsimdi. Ayn ey, gnn o saati iin de ge erliydi. Aalarn henz yapraklarn dkmemi ksmlar, sa bah gneinin neredeyse yatay nlarnn dedii noktadan itibaren, sanki bir madde deiimine maruz kalyorlard; k, tpk birka saat sonra, gnbatm yaklatnda da grlecei e kilde, bir lamba gibi bir anda aydnlanarak ta uzaktaki yapraklara yapay, scak parltlar yanstyor, gvdesi yanmaz, donuk bir amdana benzeyen bir aacn stteki yapraklarn alev alev tututuruyordu. Gne bir tarafta kestane aalarnn yapraklarn birer tula gibi kalnlatryor, ran ii, mavi desenli sar bir duvar gibi, gkyzne kaba bir iilikle yaptryor, te tarafta, aksine gkyznden ayrd yapraklar, gergin, altn parmaklarn havaya uzatyorlard. Japonsarmaklarna brnm bir aacn tam ortasna, o gz alc parlaklkta tam seilemeyen, krmz ieklerden, belki bir cins karanfilden oluan devasa bir buket alyordu. Ormann, yaz mevsiminde yeilliin younluu ve tekdzelii nedeniyle i ie geen deiik blmleri, birbirinden ayrlmt. Aklk alanlar, her blmn balad yeri grme imkn salyordu; baz blmler de, nlerinde sancak gibi dikilen grkemli bir yaprak topluluuyla iaretlenmiti. Armenonville, Pr Catelan, Madrid, Kou alan, gln kys, tpk renkli bir haritadaki gibi ayrt edilebiliyordu. Ara sra, aalarn kenara ekilip yer at veya bir imenliin, yumuak platformunda tad gereksiz bir yap, suni bir maara, bir deirmen kyordu ortaya. Boulogne Orman bir orman olmakla kalmayp, aalarnn hayatyla ilgisiz bir amaca hizmet ettii hissediliyordu; yaadm cokunun kayna, sonbahar hayranl deil, bir arzuydu. Ruhumuzun nce sebebini bilmeden, dardan

kaynaklanmadn anlamadan hissettii mutluluun tkenmez kayna olan arzuydu. Aalara, onlar aan ve her gn birka saat boyunca evreledikleri o gezinen dilberler aheserine doru, benden habersiz ynelen, doyumsuz bir sevgiyle bakyordum. Akasyalar yoluna doru yryordum. iinden getiim yksek aal korularda sabah gnei yeni blnmeler yaratyor, aalar buduyor, deiik dallar birletirip buketler oluturuyordu. ki aac ustalkla kendine ekiyor, k ve glgenin keskin yontma kalemiyle her birinin gvdesini ve yapraklarn ortadan ikiye blp geriye kalan iki yarmdan, ya etraf gnele snrlanm tek bir glge stunu, ya da suni, titrek silueti siyah bir glge ayla kuatlm tek bir aydnlk hayalet ryordu. Bir gne nyla altn rengine boyanan en tepedeki dallar, btn koruluun denize batmasna gml olduu zmrt renkli, sv atmosferden, tek balarna, prltl bir slaklk iinde kar gibiydiler. nk aalar kendi canlaryla beslenmeye devam ediyorlard; yapraklar dkld zaman bu hayatiyet, gvdelerini saran yeil kadife klfn zerinde veya kavaklarn tepesine serpitirilmi, Michelangelo'nun Yaratlndaki gne ve ay kadar yusyuvarlak kseotu toplarnn beyaz minesinde, daha da gzel parlyordu. Ama yllardr adeta alanm gibi, kadnlarla ortak bir hayat yaamak zorunda kalm olan aalar, geerken dallaryla rttkleri, kendileri gibi mevsimin gcn hissetmeye mecbur ettikleri orman perisini, sratli, rengrenk sosyete dilberini artr yorlard bana; kadn zarafeti aheserlerinin, bilinsiz ve su orta yapraklarn arasnda birka saniyeliine grnecei yerlere heyecanla kotuum inanl genliimin mutlu gnlerini hatrlatyorlard. Ama Boulogne Orman'nn, az sonra Trianon'da greceim kestane ve leylak aalarndan bu balamda daha etkileyici olan kknarlaryla akasyalarnn arzulatt gzellik,

benim dmda, tarih bir dnemin hatralarnda, sanat eserlerinde, nne altn damarl yapraklarn yld kk bir Ak tapnanda sabitlenmi deildi. Gln kysna vardm, At alanna kadar gittim. O zamanlar kafamdaki mkemmeliyet kavram, bir faytonun yksekliinden ve o yabanars kadar evik, fkeli ve Diomedes'in zalim atlar gibi gzleri kanl atlarn zayflndan oluuyordu; ite imdi de, eskiden sevdiim eyleri yeniden grme isteine, yllar nce beni ayn yollara srkleyen arzu kadar iddetli bir arzuya kaplmtm ve ayn atlar grmek istiyordum; onlar, Mme Swann'n dev arabacs, yannda yumruk byklndeki, Aziz George kadar ocuksu, kk uakla birlikte, atlarn korkuyla rpnan elikten kanatlarna hkim olmaya alt anda grmek istiyordum. Heyhat! Artk sadece, iriyar niformal uaklarn eliindeki bykl ofrlerin kulland otomobiller vard. Hafzamn gzleriyle grdm, basit birer elenk kadar bask, kk kadn apkalarnn sevimliliini teyit etmek iin, onlar bir de bedenimin gz leriyle grmek istiyordum. imdi btn apkalar dev gibiydi ve meyvelerle, ieklerle, trl eitli kularla kaplyd. Mme Swann'a bir kralie edas veren gzel elbiselerin yerini, Tanagra plili, bazen de Direktuvar tarz Yunan-Sakson tunikleri ve duvar kd gibi ieklerle bezeli Liberty ifonlar almt. Mme Swann la Kralie Marguerite yolunda dolaabilecek beyefendilerin banda, o zamann gri apkalar, hatta herhangi bir apka yoktu. apkasz kyorlard sokaa. Benimse, grntnn bu yeni unsurlarna bir younluk, bir btnlk, bir varlk kazandracak inancm kalmamt; nmden geliigzel geen, dank, gereklikten yoksun unsurlard, gzlerimin eskisi gibi biletirmeye alabilecei bir gzellik iermiyorlard. Zarafetlerine inanmadm, kyafetlerini nemsemediim sradan kadnlard

bunlar. Ama bir inan yok olduu zaman, yeni eylere gereklik kazandrma gcmz kaybettiimizde, bunun yokluunu telafi etmek zere inancmzn bir zamanlar hayat verdii eski eylere fetiiste bir ballk, sanki ilahi g bizim iimizde deil, onlarn kendisindeymi ve inanszlmz tesadfi bir sebepten, tanrlarn lmnden kaynaklanrm gibi, gitgide glenerek varln srdrr. Ne korkun bir ey! diyordum kendi kendime. Bu otomobillerde eski arabalarn zarafetini bulmak mmkn m? Herhalde benim artk yam geti, ama kadnlarn, kumatan bile olmayan elbiselerin cenderesine girdikleri bir dnya, bana gre deil. Kzaran narin yapraklarn altnda bir araya gelen eylerin hibiri artk yoksa, eskiden onlarn ereveledii zarafetin yerini imdi bayalk ve lgnlk almsa, bu aalar ziyaret etmenin ne anlam var? Ne korkun ey! Zarafetin artk bulunmad gnmzde tek tesellim, eskiden tanm olduum kadnlar dnmek. Peki ama, apkalarna iri ku kafesleri, sebze baheleri oturtulmu bu feci yaratklar seyreden insanlarn, Mme Swann minik, sade, eflatun bir apkayla veya dmdz, tek bir ssen ieiyle ssl kk bir apkayla grmenin bysn hissetmeleri mmkn mdr? K sabahlar samur krknden bir paltoyla, banda iki dz keklik tyyle sslenmi sade bir bereyle yry yapan Mme Swann'a rastladmda yaadm heyecan tahmin etmeleri mmkn mdr? Mme Swann'n gsne takt, gri gkyzne, buz gibi havaya, dallar plak aalara meydan okuyan canl, mor menekelerin, tpk salonundaki vazolardan, iekliklerden, yanan minenin yanndan ve ipek kapl kanepenin nnden, kapal pencerelerin arkasnda yaan kar seyreden iekler gibi, mevsimi ve havay sadece bir dekor kabul

edip insani bir atmosferde, bu kadnn atmosferinde yaamann bysne brndklerini ve onun evinin suni scakln artrdklarn anlamalar mmkn mdr? Zaten kyafetlerin o eski yllardaki kyafetlerden farksz olmas da bana yetmezdi. Bir hatrann farkl blmleri birbiriyle dayanma halinde olduklarndan ve hafzamz onlar, bizim herhangi bir parasn karamayacamz, atamayacamz, dengeli bir btn halinde barndrdndan, gnm o kadnlardan birinin evinde, elimde bir fincan ayla, o yllarda (bu kitabn ilk blmnn son bulduu yldan bir yl sonra) Mme Swann'n henz deitirmemi olduu salonu gibi, duvarlar koyu renklere boyanm, kasm aynn alacakaranlnda kasmpatlarnn turuncu bir atele, krmz korlar halinde, pembe-beyaz alevlerle ldad salonunda, (ileride grlecei gibi) arzuladm hazlar kefedemediim dakikalara benzer dakikalarla noktalamak isterdim. O dakikalar imdi dndmde, hibir yere varmasalar da, kendi ilerinde byl dakikalar olarak gryordum. Onlar tpk hatrladm ekilde yeniden bulmak istiyordum. Heyhat! Artk mavi ortancalarla renklendirilmi, bembeyaz, XVI. Louis slubunda salonlar vard bir tek. Zaten artk Paris'e ok ge dnlyordu. ok uzakta kalm bir yla, dnmeme izin verilmeyen bir aa bal olduunu hissettiim bu hatrann unsurlarn, kendisi de bir zamanlar nafile peinde kotuu haz kadar ulalmaz hale gelmi olan bu arzunun unsurlarn, tekrar bir araya getirmesini Mme Swann'dan rica etseydim, bana bir atodan mektup yazp Paris'e ancak ubat aynda, kasmpat mevsiminden ok sonra dneceini bildirirdi. Ayrca bu kadnlarn, kyafetiyle ilgilendiim kadnlarn aynlar olmalar gerekirdi, nk inancmn henz yok olmad yllarda, hayal gcm onlar bireyselletirmi, birer efsaneyle donatmt. Heyhat! Acacias Caddesi'nde -Mersinli yolda- bu ka-

dnlardan bazlarn grdm; yalydlar, eski hallerinin korkun birer glgesi, Vergilius'un korularnda umutsuzca, kim bilir neyin peinde, babo dolaan birer hayalettiler. Onlar kap gittikten ok sonra, ben hl terk edilmi yollar bo yere sorgulamaya devam ediyordum. Gne saklanmt. Tabiat tekrar Boulogne Orman'nda saltanat srmeye balam, burann, Kadn'n Cennet Bahesi olduu fikri uup gitmiti; suni deirmenin zerindeki gerek gkyz griydi; rzgr, Byk Gl'n yzeyini, gerek bir gl gibi minik dalgalarla krtryordu; gerek bir ormandaki gibi, Boulogne Orman'm sratle kat eden iri kularn, tiz lklar atarak pe pee konduu ulu meeler, druid'leri hatrlatan talar ve Dodona'ya zg ihtiamlaryla, sanki hizmet d kalm ormann insanlk d boluunu haykryor, hafzann resimlerini gerekte aramann elikisini ve bu resimlerin, duyularla alglanmaylarndan, hafzann kendisinden kaynaklanan byden daima yoksun kalacaklarn daha iyi anlamam salyorlard. Benim bildiim gereklik artk yoktu. Mme Swann'n/ tpk eskisi gibi, ayn anda ortaya kmamas bile, caddenin farkl olmas iin yeterliydi. Eskiden bildiimiz yerler, kendilerini kolaylk olsun diye yerletirdiimiz meknlar lemine ait deildirler sadece. O zamanlar ki hayatmz oluturan, birbirine bitiik izlenimlerin ince bir dilimidirler; belirli bir grntnn hatras, belirli bir nn zleminden ibarettir ve evler, yollar, caddeler de, heyhat, seneler gibi uup giderler.

You might also like