You are on page 1of 252

T

Cluusowilz
Suvu zorino
SAVA$
ZEklNE
C
L
A
U
S
E
W
l
T
Z
Ekl$ YAYlNLAkl
SAVA ZERNE
CARL VON CLAUSEWTZ
Carl Von Clausewitz, \om l|/ee, Berlin, 1882
[Trke baski, Sc|c t:e|/ne, May Yayinlari, Nisan 1D75, eviren: iar Yalin|
Eri Yayinlari tarafindan dzenlenmitir, 2OO8.
erisyay@kurtuIuscephesi.com
http://www.kurtuIuscephesi.com
http://www.kurtuIuscephesi.net
http://www.kurtuIuscephesi.org
NDEKLER
D Yazarin nsz
11 B i r i n c i K i t a p SAVAIN NTELG
18 Blm I - Sava Nedir
88 Blm II - Savata Ama ve Aralar
48 Blm III - Sava Dehasi
68 Blm IV - Savata Tehlike
7O Blm V - Savata Maddi aba
71 Blm VI - Savata Haber Alma
78 Blm VII - Savata Srtnme
76 Blm VIII - Birinci Kitap Hakkinda Son Mlahazalar
7D k i n c i K i t a p SAVA TEORS
81 Blm I - Sava Sanatinin Dallari
8D Blm II -Sava Teorisi zerine
1OD Blm III -Sava Sanati veya Sava Bilimi
112 Blm IV - Yntemcilik (Metodizm)
118 Blm V - Eletiri
188 Blm VI - rnekler Hakkinda
146 n c K i t a p GENEL OLARAK STRATE1
148 Blm I - Strate|i
157 Blm II - Strate|inin Unsurlari
158 Blm III - Manevi Degerler
16O Blm IV - Balica Manevi Gler
161 Blm V - Ordunun Savakanligi
165 Blm VI - Gzpeklik
16D Blm VII - Sebat
17O Blm VIII - Sayica stnlk
176 Blm IX - Baskin
181 Blm X - Sava Kurnazligi
188 Blm XI - Kuvvetlerin Mekan inde Toplanmasi
184 Blm XII - Kuvvetlerin Zaman in De Toplanmasi
1DO Blm XIII - Strate|ik Yedekler
1D8 Blm XIV - Kuvvet Tasarrufu
1D4 Blm XV - Geometrik Unsur
1D6 Blm XVI - Sava Eyleminin Geici Olarak Durdurulmasi
2O1 Blm XVII - Modern Savain Karakteri
2O2 Blm XVIII - Gerginlik ve Dinlenme
2O5 D r d n c K i t a p MUHAREBE (ATIMA)
2O5 B e i n c i K i t a p ASKER KUVVETLER
2O6 A l t i n c i K i t a p SAVUNMA
2O6 Y e d i n c i K i t a p SALDIRI
2O7 S e k i z i n c i K i t a p SAVA PLANI
2OD Blm I - Genel Baki
211 Blm II - Mutlak Sava ve Gerek Sava
215 Blm III - A. Savata Paralarin Karilikli Bagimliligi
218 B. Savain Amacinin Byklg ve Harcanacak abalar
Hakkinda
281 Blm IV - Savain Amacinin Daha Kesin Olarak
Tanimlanmasi: Dmani Bozguna Ugratmak
28D Blm V - Savain Amacinin Daha Kesin Olarak
Tanimlanmasi: Sinirli Ama
242 Blm VI - A. Politik Amacin Askeri Ama zerinde Etkisi
244 B. Sava Politikanin Bir Aracidir
7
Cluusowilz
Suvu zorino
SAVA ZERNE
CARL VON CLAUSEWTZ

Cluusowilz
Suvu zorino
YAZARIN NSZ
'8/|/mse|' /c||cm|n|n scJece, yc Jc escs /|/|c|/y|e, |/| s/-
s|emJen |eyc |c:|| |/| |e|/m yn|em/nJen o|0mcJ||n| |00n
|/|meyen /c|mcm||||. 80 //|c|c |/| s/s|em c|cycn /|/ |c/||c
|cyc| /|||/|||nc 0|cyccc/|||, /es/n |/| |e|/ |e |eo|/ ye|/ne Je
scJece |0n|c| //n e|e/|/ mc|:emey/ |0|ccc/|||.
80 //|c||n |/|/mse| yn0, sc|c o|cy|n|n :0n0, /|/|/ |0|0n-
J00 J/e| o|cy|c||c |/||//|e e|e c|| /nce|eme/ c|cs|nJcn yc|c|.
Ic:c| |/ |/| ye|Je /e|se/e ycmc/|cn /c|nm| Je/|J/|, cmc /
/||| /||/ yc|mcyc J/0|J00nJe s:0 /|sc /esmey/ |e|c/| e|m/ |e
ne s0|0|en |0|e|/ Jeney|e||e /cn|||cmc/ yo|0nc /|m/|/|. Ncs||
//, |c:| |/|//|e|/n mey|e |e|mes/ |oy|c||n|n /c:|c 0:cmcmcs|nc
|c|| /se, 0y0|cmc|| scnc||c|Jc Jc, /0|cmsc| yc|c/|c||n |e /e-
/|e|/n /c:|c |0y0memes/, /c:|c ye| |0|mcmcs| e|e//|, on|c||n
ye|/mes/ne en e||e|/|/ |o|c/ Jeney o|J00nJcn on|c|| |0 Joc|
o||cmJcn 0:c/|c|||mcyc e|me:.
8/| |0Jcy |cnes/n/n //mycsc| e|e|/ne |c/c|c/ |cc|n
|//m/n/ /nce|emeye /c|/|mc/ scmc |/| ey o|0|, |c:|| |cc/|c||
|me/ //n |0Jcy |c||cs|nc /|me/ ye|e|. 4|c|||mc |e :|em,
/e|se/e |e Jeney ne |/||/|/ne J0Jc/ |0/me|/ ne Je |/|/ J/e|/n/n
ye|/n/ c|mcyc [sayfa 87|* /c|/mc||J||, |cm |e|s/ne, /c||||/|| o|c|c/
|/||/|/ne |cyc| |c//| |cn|mc||, |/||/|/n/ Jes|e/|eme|/J/|. 80 //|c||n
ne|/|e|/, :o||0/|c||n|n / m/mc|/s/y|e |/||//|e, yc Jeney|e|e yc Jc
sc|c /c||cm|n|n /enJ/s/ne Jcycn||. |0 |c/|mJcn |eme|Jen
yo/s0n o|J0/|c|| sy|eneme:.**
8e|// Je, :en/n ////||/ |e :|0 s/s|emc|// |/| sc|c |eo|/s/
/0|mc/ /m/cns|: |/| ey Je/|J/|, /c/c| /mJ/ye /cJc| |cs||cJ|/|c-
T0
Cluusowilz
Suvu zorino
||m|: |0 n/|e|//|e|Jen o/ 0:c/|||. 8/|/m J|| o|J0/|c|| |/| ycnc,
|0|c||| |e e/s//s/: o|mc /JJ/c|c||nc /c||n, scmc sccn, |csmc-
/c|| |e |c|c|c|em |/| e|e:e|//|e| /0m/0mcs| o|mc/|cn |eye
/Jemem/|e|J/|. 80n|c|c |/| |ne/ s|e|me/ e|e//|se,
l/c||en|e|'/n |/| ycn|nc /c|| /o|0nmc yne|me|//nJen c||nJ||
0 c|cy| o/0mc/ ye|e|.
"Bir evde yangin iktigi zaman, ilk nce soldaki evin
sag duvarini ve sagdaki evin sol duvarini korumaya bak-
maliyiz; nk, rnegin, soldaki evin sol duvarini koru-
maya kalkiacak olursak, evin sag tarafi sol duvarin sagi-
na decektir, ve yangin bu duvarin saginda olduguna
gre (nk evin yanginin solunda bulundugunu farz
etmitik), sagdaki duvar yangina soldaki duvardan daha
yakin olacaktir ve evin sag duvari, evin korunmu olan
sol duvarina siramadan nce korunmadigi takdirde alev
alabilecektir; dolayisiyla, korunmami olan bir ey yana-
bilecektir ve baka bir eyden, bu eyin korunmami
[sayfa 88| bile olsa, daha abuk yanabilecektir; dolayisiyla,
berikini korumaktan vazgemeli ve tekini korumaliyiz.
Bu durumu gzmzn nnde canlandirmak iin, evin
yanginin sag tarafinda mi, yoksa sol tarafinda mi bulun-
duguna bakmamiz gerekir: eger ev yanginin sag tarafin-
da bulunuyorsa, sol duvarini, sol tarafinda ise sag duva-
rini korumamiz lazimdir."
4/|| |c|nJc o/0y0c0n0n |0 /s/: scs|: ey|e||e :0n0
/o|/0|mcmc/ |e e|/ye /e yc|c| |/| ey /c|m|sc 0:e|/ne s0 J-
/e|e/ |cJ|n| /c||mcmc/ //n, yc:c|, sc|c 0:e|/nJe 0:0n y|||c|
s0|en J00nce|e|/n/n, ye|ene/|/ //mse|e||e /|///|e|/n/n |e ///se| Je-
ney|e|/n/n 0|0n0 o|cn /:|en/m |e /ncn|c||n| /00/ sc/ mcJen /0|e-
|e|/ |c|/nJe s0nmcy| |e|c/| e|m/|/|.
80 //|c||n, c|c|c||nJc// |c|cn|||c|| |e|// /|/ |c/||c :e
c|mcyc|/|ece/ o|cn /c/c| y/ne Je mcn||// |/| /|/n|/ |e |0|c|||-
||/|cn yo/s0n |0|0nmcJ||nc /ncnJ||m|: ||0m|e|/ |0 e//|Je mey-
Jcnc |/m||||. 8e|// Je yc/|nJcn Jc|c c/|||| |/|/s/ o||cyc |/c| |e
|0 Jc|n|/ :e||e|e| ye|/ne, /on0n0n |0|0n0n0 |/:e c0|0/s0: |e
/c||/s|: |/| J/0m |/|enJe |e|/|. [sayfa 8D|
CARL VON CLAUSEWITZ
TT
Cluusowilz
Suvu zorino
BRNC KTAP
SAVAIN NTELG
T3
Cluusowilz
Suvu zorino
BLM I
SAVA NEDR
1. Giri
Amacimiz, konumuzun ilk nce eitli geIerini, sonra muh-
teIif ktstm ve bImIerini, en sonra da i ilikileri iinde btn-
n incelemektir. Bu suretle basitten mrekkebe dogru gitmi ola-
cagiz. Ancak konumuz, baka her konudan daha ok, nce bt-
nne bir gz atmakla ie balamamizi gerekli kilmaktadir; nk
para ile btn birlikte gz nne tutmanin bu kadar nemli
oldugu baka hi bir alan yok gibidir.
2. TantmIama
Savain apraik ve bigie bir tanimlamasi ile ie girime-
yelim. Savain zne, delloya bakmakla yetinelim. Sava, ok
daha byk apta olmak zere, dellodan baka bir ey degildir.
Bir savai oluturan sayisiz kiisel dellolari tek bir kavram iinde
toplamak istersek, iki greiyi dnmemiz uygun olur. Her biri,
fiziki gc sayesinde, digerini iradesine boyun egdirmeye aliir;
[sayfa 48| en yaktn amaci hasmini alt etmek, yikmak, bylece tm
T4
Cluusowilz
Suvu zorino
direniini yok etmektir.
Demek oIuyor ki, sava, hasmt irademizi yerine getir-
meye zorIayan bir iddet hareketidir.
iddet, iddeti ggslemek iin, bilim ve sanatlarin bululari
ile silahlanir. Geri kaydedilmeye degmez bazi ufak tefek sinirla-
malari devletler hukuku yasalari adi altinda kabul eder ama, bun-
lar uygulamada savain gcn zayiflatmaz. iddet, yani fizik kuvvet
(nk Devlet ve Kanun kavramlarinin diinda manevi kuvvet diye
bir ey yoktur), bylece savain aract olmaktadir; eregi ise dmana
irademizi zorla kabul ettirmektir. Bu eregi tam bir gven iinde
geekletirebilmek iin, dmani silahtan arindirmak gerekir, ve
ite bu silahsizlandirma, tanimlama geregi, sava operasyonlarinin
gerek anlamda ilk amacidir. Bu ama son eregin yerini almakta,
onu bir bakima, savain kendisine ait bir ey degilmicesine, bir
kenara itmektedir.
3. Stntrstz kuvvet kuIIanma
nsancil kiiler belki kolaylikla, dmani ok kan dkme-
den silahsizlandirmanin ve yenmenin etkin bir yntemi bulundugu-
nu, ve gerek sava sanatinin bu amaca yneldigini dnebilirler.
Ancak bu istenilir bir ey gibi grnmesine karin, aslinda bir irpi-
da bir kenara itilmesi gereken bir yanilgidir. Sava gibi tehlikeli bir
ite, iyi yreklilikten gelen hatalar baa gelebilecek eylerin en
ktsdr. Fizik gcn sonuna kadar kullanilmasi hi bir zaman
zekanin kullanilmamasi anlamina gelmediginden, bu fizik gc
acimadan kullanan ve kan dkmekten ekinmeyen taraf, ayni
ekilde hareket etmeyen diger tarafa oranla avanta|li bir durum el-
de eder. Neticede [sayfa 44| de iradesini hasmina kabul ettirir. Byle-
ce her iki taraf da ayni eyi dndgnden, birbirlerini airi hare-
ketlere iterler ve bu airiliklar kari tarafin g ve direncinden baka
bir sinir tanimaz.
te soruna bu aidan bakmak gerekir. Bize igren geliyor
diye vahet unsurunu ihmal etmek ve iin gerek yzn grmez-
likten gelmek anlamsizdir ve insanin kendi ikarina aykiri der.
Uygar milletlerin savalari uygar olmayan milletlerin savala-
rina gre ok daha az zalim ve yikici ise, bunun nedeni bu devlet-
lerin gerek kendi gerek karilikli ilikilerini dzenleyen sosyal du-
T5
Cluusowilz
Suvu zorino
rumlaridir. Bu sosyal durumdan ve bu ilikilerden ikar savalar;
onlara biim veren, onlari sinirlayan ve iddetlerini kesen bu
koullardir. Ancak bunlar tek balarina savain birer parasi degil-
lerdir; sadece, savatan nce de var olan koullardir. Yoksa sava
felsefesinin znde hafifletici bir unsur aramak abes olur.
nsanlar arasindaki atima aslinda iki degiik unsura bagli-
dir: dmanItk duygusu ve dmanItk niyeti. Savai tanimlarken
ayirici zellik olarak bunlardan ikincisini setik, nk daha genel
olani odur. En hirsli, en vahi, en igdsel nefret duygusu bile,
dmanca niyetler olmadan dnlemez. Oysa, yle dmanca
niyetler olabilir ki, bunlara hi bir kin, hi degilse aik ve airi bir
dmanlik duygusu katilmayabilir. rnegin, vahi kabilelerde duy-
arliligin esindirdigi niyetler, uygar milletlerde ise aklin emrettigi ni-
yetler n plandadir. Bununla birlikte, bu fark vahilikle uygarligin
z niteliklerinden ileri gelmeyip bir takim koullara, kurumlara, vb.
baglidir. Bu nedenle de ayriksiz her zel durumda var olmayip
sadece ogu hallerde bulunur. Bir kelime ile ifade etmek gerekir-
se, en uygar milletler bile vahi bir kinin etkisinde kalabilirler.
Grlyor ki, uygar milletler arasindaki savai hkmetlerin
akli tasarruflarina indirgemek yanli olur: yle olmu olsaydi, iin
iine hi bir hirs ve tutku karimaz, [sayfa 45| silahli kuvvetlerin mad-
di gc bile gereksiz hale gelirdi: aralarindaki teorik ilikilerle bir
eit harekt cebri ile ihtilf halledilirdi.
Teori bu yola sapmak zere iken, son savain olaylarindan
ders alarak ynn degitirdi. Sava bir iddet hareketi ise de, du-
yarliligin da payini yadsimamak gerekir. Sava dogrudan dogruya
duygularin eseri olmamakla birlikte, onlari az veya ok etkiler ve
bunun derecesi uygarlik dzeyine degil, karilikli ikarlarin nemi-
ne ve sresine baglidir.
Uygar milletler sava tutsaklarini ldrmyor, kentleri ve ky-
leri yakip yikmiyorlarsa, bu, savain ynetilmesinde zeknin daha
nemli bir yer tutmasindan ve uygar milletlerin, kendilerini ig-
dlerinin vahetine kaptirmadan, kuvveti daha etkin bir ekilde
kullanmasini grenmi olmalarindan trdr.
Barutun kefi ve ateli silahlarin gelimesindeki srekli iler-
lemeler, sava kavraminin znde var olan dmani yok etme egi-
liminin uygarligin ilerlemesi ile hi bir ekilde engellenmemi ve
ortadan kaldirilmami oldugunu gstermeye yeterlidir.
T
Cluusowilz
Suvu zorino
O halde savimizi yineleyelim: sava bir iddet hareketidir ve
bu iddetin siniri yoktur. Diger taraflardan her biri digerine iradesi-
ni kabul ettirmek ister, bundan da karilikli bir eylem dogar ki,
kavram olarak ve mantiken, sonuna kadar gitmeyi gerektirir. Bu
birinci karilikli eylem ve karilatigimiz birinci airiliktir. (Birinci
kartItkIt eyIem)
4. Ama dmant etkisiz haIe getirmektir
Dmani etkisiz hale getirmenin savain amaci oldugunu
[sayfa 46| sylemitik. imdi bunun hi degilse teorik olarak zorunlu
oldugunu gsterecegiz.
Dmanin irademize boyun egmesi iin, onu kendisinden
istedigimiz fedkarliktan daha elverisiz duruma sokmamiz gere-
kir. Bununla birlikte duru, durumunun elverisizligi geici olmamali,
hi degilse yle grnmemelidir, aksi halde, dman daha elverili
bir ani kollar ve teslim olmaz. Bu itibarla, sava faaliyetinin deva-
minin dmanin durumunda meydana getirecegi her degiikligin
hi degilse teorik olarak, ktye dogru olmasi gerekir. Sava halin-
de bulunan bir kimse iin en kt durum, tamamen etkisiz hale
geldigi durumdur. yleyse dmani bir sava hareketi ile irademi-
ze boyun egecek duruma getirmek istiyorsak, ya onu gerekten
silahtan tecrit etmek, ya da kendisini yle bir tehdit altinda hisse-
decegi bir hale getirmek gerekir. Bundan ikan sonu udur ki,
dmanin silahtan tecridi veya bozguna ugratilmasi adina ne der-
sek diyelim askeri harektin amacidir.
imdi, sava canli bir gcn l bir kitle zerindeki hareketi
degil, daima iki canli ve dman gcn arpimasidir, nk mut-
lak bir kari koymama hali savain inkri anlamina gelir. Bu itibar-
la, sava faaliyetlerinin nihai hedefi iin sylediklerimiz iki taraf
iin de geerlidir. Burada da bir karilikli eylem vardir. Ben dmani
yenmedike onun beni yenmesinden korkabilirim. Artik kendi ken-
dimin efendisi olmaktan ikarim; artik, vaktiyle benim ona istedi-
gimi yaptirdigim gibi, o bana istedigini yaptiracaktir. Bu ikinci kari-
likli eylemdir ve ikinci bir airiliga yol aar. (lkinci kartItkIt ey-
Iem).
T7
Cluusowilz
Suvu zorino
5. GIerin son haddine kadar kuIIantImast
Eger dmani alt etmek istiyorsak, abalarimizi onun diren-
me gcne uydurmamiz gerekir. Bu direnme gc birbirinden ay-
rilmasina imkan bulunmayan iki faktre baglidir: EIindeki oIanak-
Iartn geniIigi ve iradesinin kuvveti.
Elindeki olanaklarin geniligi bir dereceye kadar [sayfa 47| tah-
min edebiliriz, nk bunlar (bsbtn degilse bile) rakamlara
dayanir. Fakat irade gc iin ayni eyi syleyemeyiz, nk onu,
dmanimizi harekete geiren etkenin gcne gre, ancak yaklaik
olarak kestirebiliriz. Dmanin direnme gcn aagi yukari dogru
bir ekilde degerlendirdigimizi varsayacak olursak, o zaman kendi
olanak ve abalarimizi buna gre ayarlayabilir, yani ya bunlari stn-
lgmz saglayacak surette arttirir, ya da, bunu yapamadigimiz
takdirde, bu yolda elimizden geleni yapmaya aliiriz. Ancak
dman da ayni eyi yapacaktir; bu yzden de yeni bir yarima
balayacak ve taraflari bir kez daha airi hareketlere itecektir. Bura-
da nc karilikli eylem ve nc airilikla karilami oluyor-
uz. (nc kartItkIt eyIem).
6. keaIitedeki degiikIikIer
Soyut dnce aleminde kaldigimiz srece bunun sonu gel-
mez ve airiliklardan airiliklara gitmekten baka are yoktur, n-
k konumuz airiligin ta kendisidir: kendi hallerine terk edilmi ve
kendi yasalarindan baka bir sinir tanimayan glerin atimasi.
Mutlak sava kavramindan, nceden tasarlanmi mutlak bir ama
ve bunu gerekletirmenin yollarini ikarmaya aliacak olursak,
bu srp giden karilikli eylemler bizi adeta gzle grlmez bir
mantiki incelikler silsilesinin eseri, salt bir hayal oyunu olan airilik-
lara gtrr. Eger mutlak kavramlara siki sikiya bagli kalarak tm
glkleri bir kalem darbesiyle bir kenara itmeye aliir, kati bir
mantik aisindan her zaman her eye hazir olmamiz ve tm aba-
larimizi bu yolda, yani en airi durumlari ggslemek iin harca-
mamiz gerektigini savunacak olursak, bu iddiamiz kagit zerinde
kalmaya ve hi bir zaman gerek hayata uygulanmamaya mah-
kumdur.
Bu airi abanin da kolaylikla saptanabilir bir mutlak ol-
T8
Cluusowilz
Suvu zorino
dugunu kabul etsek bile, insan aklinin kolay kolay bu gibi mantik
fantezilerine boyun egmeyecegi geregini [sayfa 48| yadsiyamayiz. Bir
ok hallerde bu bouna bir g israfina yol aar ki, hkmet etme
sanatinin baka ilkelerine ters der bu durum. nk o zaman
gdlen amala orantili olmayan bir irade gc gerekir ve fakat
insan iradesi gcn hi bir zaman mantiki inceliklerden almadigi
iin bunu gerekletirmek mmkn olmaz.
Oysa, soyuttan gerege getigimiz zaman iin rengi degiir.
Soyut planda kaldigimiz srece, her eyin iyimserlikle dnlmesi
gerekir, ve her iki tarafin da mkemmelin peinde kotugunu ve
hatta buna eritigini kabul etmez lazim gelir. Fakat bu gerekte
byle olabilir mi Olur, eger:
1) Sava, Devletin daha nceki hayati ile hi bir baglantisi
olmayan, birdenbire patlak veren tamamen soyut bir olay ise;
2) Tek bir karara, veya ayni zamanda alinmi birden ok
karara dayaniyorsa;
8) Kendi kendine yeterli tam ve mkemmel bir zm geti-
riyorsa ve meydana gelecek politik durumun nceden hesaplana-
bilecek sonularindan etkilenmeyecekse.
7. Sava hibir zaman soyutIanmt bir hareket
degiIdir.
Birinci nokta bakimindan unu hatirlamak gerekir ki, iki
hasimdan hi biri digeri iin soyut bir kii degildir, ve bu, direniinin
di etkenlere bagli olmayan unsuru, yani iradesi bakimindan da
dogrudur. Bu irade btn btn bilinmeyen bir ey degildir. Bug-
n ne olduguna bakarak yarin ne olacagini grenebiliriz. Sava hi
bir zaman birdenbire patlak vermez: yayilmasi ve genilemesi bir
anlik bir i degildir. Bu itibarla, taraflardan her biri digeri hakkinda,
ne olmasi ve ne yapmasi gerektigine gre degil de, gerekte ne
olduguna ve ne yaptigina gre, iyi kt bir fikir edinebilir. Bununla
birlikte, drt bai mamur bir yaratik olmayan insan mutlak kemal
izgisinin daima berisinde [sayfa 4D| kalir, ve bu eksiklikler her iki ta-
raf iin de sz konusu olduguna gre, degitirici, dzeltici bir fak-
tr roln oynarlar.
T
Cluusowilz
Suvu zorino
8. Sava tek ve ani bir darbeden ibaret degiIdir
kinci nokta u dncelere yol amaktadir:
Savain sonucu tek bir karara ya da ayni zamanda alinmi
birden ok karara bagli olsaydi, bu karar veya kararlara ynelen
hazirliklarin dogal olarak airiliga kamasi gerekirdi. nk
kairilmi bir firsati bir daha elde etmeye imkan yoktur. Gerekler
aleminin bize bu konuda, yani alinacak tedbirler konusunda vere-
bilecegi ipucu, bilebildigimiz kadari ile, hasmimizin aldigi tedbirler
olabilirdi ok ok; geri kalanini bir kez daha soyut alanda arama-
miz gerekirdi. Ancak sonu birbirini izleyen eitli ilemlerden mey-
dana geldigi takdirde, bunlardan her biri, btn evreleri ile, sonra-
kinin bir ls yerine geebilir, ve o zaman bir kez daha soyut
kavramlar dnyasindan gerek aleme dnm ve dolayisiyla airilik
egilimini hafifletmi oluruz.
Ne var ki, mcadelenin gerektirdigi ve elde mevcut imkn-
larin hepsi aynt zamanda harekete geirilmi olsa veya olabilse,
tm savalar tek bir karar veya ayni zamanda alinmi bir ok karar-
lara indirgenmi olurdu. nk oIumsuz bir sonu bu imknlari
ister istemez azaltir, ve ilk kararda bunlarin hepsi kullanilmi ise,
ikinci bir karar tasavvur etmeye imkn kalmaz. Bu takdirde, birin-
cisini izleyecek olan btn sava hareketleri esasinda onun birer
parasi olmaktan teye gidemeyecek ve sadece savain sresini
meydana getirecektir.
Ancak yukarda grdk ki, sava hazirliklari evresinde bile,
gerek dnya soyut kavramlar alaninin yerini almi; ve gerek ted-
birler farazi airiliklari telafi etmitir. Salt bu nedenle de olsa, taraf-
lardan her biri, karilikli eylem sirasinda iddetin en son derecesi-
ne varmadan durmak [sayfa 5O| durumundadir; dolayisiyla tm gleri
ayni zamanda seferber edilmi olmayacaktir.
Kaldi ki, bu glerin ve kullanili biimlerinin niteligi de on-
larin ayni zamanda harekete geirilmesini imkansiz kilar. Bu gler
unlardir: dar anIamdaki askeri kuvvetIer, topragi ve nfusu ile
Ike ve mttefikIer.
Topragi ve nfusu ile lke sadece tm askeri kuvvetlerin
kaynagi olmakla kalmayip, ayni zamanda sava zerinde etkili tm
faktrlerin ayrilmaz bir parasidir. nk lke sava harektinin
sahnesi, hi degilse onu derinden etkileyen bir unsurdur.
20
Cluusowilz
Suvu zorino
imdi, hareket halindeki tm askeri gleri hep birden se-
ferber etmek mmkndr, fakat tm kaleleri, akarsulari, daglari,
insanlari, kisaca tm lkeyi ayni ekilde hep birden harekete geir-
meye imkan yoktur; meger ki lke, ilk sava hareketi tmn kap-
sayacak kadar kk olsun. stelik, mttefiklerin ibirligi taraflarin
iradesine bagli degildir, ve politik ilikilerin niteligi icabi olarak bu
ibirligi ancak sonradan kendini gsterir, ya da bozulan dengeyi
yeniden kurmak iin glenir.
Derhal harekete geirilmesine imkan bulunmayan direnme
aralarinin bir ok hallerde ilk bakita sanildigindan daha nemli
oldugunu, ilk kararin gler dengesini ciddi bir ekilde sarsacak
bir iddetle uygulanmi olmasi halinde bile bu dengenin yeniden
kurulabilecegini ilerde daha uzun boylu anlatacagiz. imdilik u
kadarini sylemekle yetinelim ki, tm gIerin aynt anda m-
kemmeI bir ekiIde bir araya getiriImesi savain niteligine aykiri-
dir. Ancak bu, ilk sonucu elde etmek iin harcayacagimiz abala-
rin yogunlugunu azaltmamiz iin bir neden degildir. Olumsuz bir
sonu kimsenin isteyerek gze alacagi bir ey degildir. nk ilk
hareketi baka hareketler izlese bile, ilk hareket ne kadar kesin
olursa sonrakiler zerinde etkisi o kadar byk olur. Ancak, insa-
nin airi bir aba harcamak konusundaki isteksizligi onu daha
sonraki kararlardan alinabilecek bir sonuca bel baglamaya iter, y-
le ki, ilk karar iin gerekli abalarin tm harcanmaz [sayfa 51| ve b-
tn ener|i ile kullanilmaz. Taraflardan birinin zaaf gstererek firsati
kairmasi diger taraf iin, onu kendi abalarini gevetmeye iten
gerek bir objektif neden olur; bylece, bu karilikli eylem sonu-
cunda, airi egilimler bir kez daha sinirlanir.
9. Sava hi bir zaman mutIak bir sonu dogurmaz.
Son olarak, tm bir savain nihai sonucu bile her zaman
kesin ve mutlak sayilmamalidir. ogu kez, yenilen Devlet ugradigi
bozgunu geici bir talihsizlik sayar, gelecekteki politik koullarin
durumu telafi edebilecegini umar. te bu da gerilimin iddetini ve
harcanan abalarin yogunlugunu geni lde yumuatan bir et-
kendir.
2T
Cluusowilz
Suvu zorino
10. Gerek hayattn oIastItkIart "atrt" ve "mutIak"
kavramIartntn yerine geer.
Bylece tm sava eylemi, gleri iddetin son haddine iten
kati yasalarin penesinden kurtulmu olur. Artik airiyi aramaz ve
ondan kamazsak, harcanacak abanin sinirini muhakememizle
saptayabiliriz. Bu da ancak, gerek hayattaki olaylarin sagladigi
verilerden hareket edilerek ihtimaIIer kanununa gre yapilabilir.
ki taraf artik soyut birer kavram olmaktan ikip bireysel Devletler
ve hkmetler olunca, sava da artik teorik olmaktan ikip kendi
z yasalarina gre gelien bir eylem haline girince, gerek durum
bize tahmini mmkn olaylar, bilinmeyen faktrler hakkinda ge-
rekli bilgileri saglar.
Taraflardan her biri digerinin hareketini tahmin etmeye a-
liacak ve bunun iin hasminin karakterinden, kurumlarindan, dur-
umundan ve iinde bulundugu koullardan sonular ikaracak ve
ihtimaller kanunundan yararlanarak kendi eylemini buna gre ayar-
layacaktir.
11. PoIitik ama yeniden ortaya tkmakta
Burada, ikinci paragrafta ertelemi oldugumuz bir konu, yani
savatn poIitik amact konusu yeniden dikkatimizi [sayfa 52| ek-
mektedir. imdiye dek, airilik yasasi, dmani silahsizlandirmak
ve yenmek niyeti bu politik amaci bir lde gzmzden
saklamiti. Bu yasa iddetini yitirince ve dmani yenmek niyeti
gereklemeyince, savain politik amaci ister istemez yeniden mey-
dana ikar. Btn dndgmz, belirli insanlara ve koullara
dayali bir olasiliklar hesabindan ibaret olunca, harekete gememi-
zin ilk nedeni olan politik ama temel bir faktr hallini alir. D-
mandan istedigimiz fedakrlik ne kadar kk olursa, bunu red-
detmek iin bize kari giriecegi direnme o kadar az olacaktir. An-
cak onun abalari ne kadar zayif olursa bizimkiler de o lde za-
yif olacaktir. Kaldi ki, politik amacimiz ne kadar az nemli olursa,
ona o kadar az deger veririz ve ondan vazgemeye o kadar daha
yatkin oluruz. Bu da kendi abalarimizi gevek tutmamiz iin ek
bir neden yaratacaktir.
Bylece, savain ilk saiki olan politik ama, hem askeri ha-
22
Cluusowilz
Suvu zorino
rektin hedefini, hem de bunun iin gerekli abalarin lsn
tayin edecektir. Politik ama, kendi baina ve kendisi iin bir l
olamaz, fakat kavramlarla degil gereklerle ugratigimiza gre, kari
kariya gelen iki Devlete ilikin bir l olacaktir. Tek ve ayni poli-
tik ama, eitli milletlerde, ya da ayni lkede fakat ayri ayri d-
nemlerde degiik tepkiler yaratabilir. Onun iindir ki, politik ama,
ancak ilgilendirdigi kitleleri gz nnde tuttugumuz takdirde geerli
bir l olabilir. Demek ki, her eyden nce bu kitlelerin niteligini
gz nnde bulundurmamiz [sayfa 58| gerekir. Bylece, bu kitlelerin
eylemin iddetlenmesinden ya da gevemesinden yana olmalari-
na gre, sonucun degiecegini kolayca anlayabiliriz. ki millet veya
Devlet arasinda yle bir gerginlik ve yle bir dmanlik unsuru
bulunabilir ki, aslinda ok nemsiz gibi grnen bir sava nedeni
bu durumla hi de orantili olmayan bir etki, adet bir patlama ya-
ratabilir.
Bu, politik amacin iki Devlette yaratacagi aba bakimindan
geerli oldugu gibi, askeri harekt iin saptanacak hedef bakimin-
dan da geerligidir. Kimi zaman politik ama bu hedefin ta kendisi
olabilir: rnegin, belirli bir eyaletin fethi sz konusu oldugu zaman.
Bazen ise politik ama askeri harektin hedefini tekil edecek
nitelikte olmaz: o zaman, onun yerini tutacak bir hedef saptamak
ve bari imzalanirken ona dayanmak gerekir. Ancak burada da
ilgili Devletlerin zelliklerinin geregi gibi dikkate alindigi varsayil-
malidir. Bazi koullar, politik ama askeri harektin hedefi araciligi
ile gerekletirilecekse, bu sonuncusunun birincisinden daha nem-
li olmasini gerektirir. Kitleler ne kadar kayitsiz olurlarsa, ve iki
Devletin ilikileri arasindaki gerginlik baka alanlardakine gre ne
kadar az olursa, politik ama o lde n plana geecek ve ta-yin
edici bir rol oynayacaktir. Bazi hallerde ise tek baina kader ta-yin
edici bir etken olacaktir.
Askeri harektin hedefi politik amacin yerine gemise,
onunla zdelemise, bu harekt genellikle politik amacin nemi-
nin azalmasi lsnde iddetini yitirecektir; politik ama ne ka-
dar hakimse, bu kural o kadar daha geerli olacaktir. Bu da niin
eitli savalar arasinda nem ve iddet bakimindan farklar bulu-
nabilecegini, rnegin imha savaindan basit keif operasyonlarina
kadar eitli askeri hareketlere raslanabilecegini ve bunda hibir
eliki bulunmadigini izah etmektedir. Fakat bu bizi imdi tahlil
23
Cluusowilz
Suvu zorino
etmek ve cevaplandirmak zorunda oldugumuz baka bir soruna
getirmektedir. [sayfa 54|
12. $imdiye kadar syIedikIerimiz sava harekttna
ara veriImesini izah etmemektedir.
Hasim taraflarin politik talepleri ne kadar nemsiz olura ol-
sun, kullanilan aralar ne kadar zayif ve askeri harekt iin sapta-
nan hedef ne kadar sinirli olursa olsun, bu harekta bir an iin
dahi olsa ara vermek mmkn mdr te konunun ta zne
deginen bir soru.
Her eylem, gereklemek iin, belirli bir zamana muhtatir:
bu zamana eylemin sresi deriz. Bu sre, eylemi yrten kiinin
tez davranip davranmamasina gre, kisa veya uzun olabilir.
Biz burada bu srenin uzunluguna veya kisaligina degin-
meyecegiz. Herkesin kendine gre bir davranii vardir; fakat agir
bir adam elini tez tutmuyorsa, bu daha fazla zaman harcamak
istedigi iin degil, yaradilii geregi ii daha abuk yapamadigi iin-
dir; acele edecek olursa ii daha da kt yapacaktir. Demek ki bu
zaman i nedenlere baglidir ve eylemin gerek sresini belirler.
Sava eylemlerinden her birine bu zorunlu sreyi taniyacak
olursak, hi degilse ilk bakita unu itiraf etmek zorunda kaliriz ki,
bu sreyi aan her trl zaman israfi, ani sava eylemine her trl
ara verme, abes gibi grnr. Burada unutulmamasi gereken bir
nokta, taraflardan birinin ilerlemesinin degil, sava harektinin t-
mne ilikin ilerlemenin sz konusu oldugudur.
13. Harektt durdurabiIecek tek neden vardtr ve bu
neden tarafIardan sadece biri iin geerIidir.
ki taraf muharebe iin silahlanmi ise, aralarinda bir d-
manlik var demektir. Silahlarini elden birakmadika, yani aralarin-
da bir bari akdetmedike, bu dmanlik ister istemez srecektir.
Taraflardan biri ancak bir tek nedenle bu dmanligin etkisinden
siyrilabilir: o da harekete gemek iin daha uygun ani kollamaktir.
Oysa, bu nedenin taraflardan sadece biri iin geerli olabilecegi
aiktir, nk digeri iin zorunlu olarak ters ynde bir etki yarata-
caktir. Taraflardan birinin harekete gemekte ikari varsa, digeri-
24
Cluusowilz
Suvu zorino
nin ikari beklemekte olacaktir.
Gler arasinda tam bir denge hi bir zaman harektin dur-
durulmasina yol amaz, nk olumlu amaci gden (saldiran) ta-
raf insiyatifi elden birakmamak iin bu durumdan yararlanacaktir.
Fakat olumlu amaci gden ve dolayisiyla daha kuvvetli bir
etkenin baskisi altinda bulunan tarafin ayni zamanda daha zayif
kaynaklara sahip oldugu bir denge durumunu dnecek olursak,
yine ayni eyi syleyebiliriz: bu denge durumunda hi bir degiiklik
ngrlmyorsa, taraflar bari yapmak zorunda kalacaklardir. Buna
karilik, bir degiiklik olasiligi varsa, bu taraflardan sadece birine
yarayacak ve bu da ister istemez diger tarafi harekete geirecektir.
Bylece denge dncesinin arpimanin durdurulmasini izah et-
medigini ve daha elverili bir firsat kollamaktan baka bir anlama
gelmedigini grm bulunuyoruz. Farzedelim ki, taraflardan biri
olumlu bir ama gtmektedir: bari sirasinda yararlanmak iin
dman eyaletlerinden birini ele geirmeyi dnmekte ve iste-
mektedir. Bu eyalet igal edildikten sonra, politik amaci gerekle-
mi olacagindan o taraf iin artik hareketini srdrmek zorunlu-
lugu kalmayacaktir, istirahata ekilmek mmkn olacaktir. Eger
dman onun bu baarisini tanimak istiyorsa baria yanaacaktir;
yoksa kendisi harekete geecektir. Belki de bir aylik bir sreden
sonra daha iyi rgtlenmi olacaktir; bu itibarla hareketini geciktir-
mek iin yeterli bir nedeni var demektir.
Bu andan itibaren artik insiyatif kari tarafa gemi grn-
mektedir: yoksa yenilen taraf yeniden harekete gemek iin hazir-
lanmaya firsat bulmu, vakit kazanmi olacaktir. Elbette btn bun-
lari sylerken iki tarafin da olaylari tam olarak bildiklerini kabul
ediyoruz. [sayfa 56|
14. ByIece askeri harekt iIeri yeniden ktztttran bir
srekIiIik kazantr.
Eger sava harektinda bu sreklilik mutlak bir gerek ol-
saydi, herey bir kez daha airiliga itilmi olurdu. Bu srekli eylem
ihtiraslari krkleyip ilkel glerin iddetini artirdiktan baka, olay-
lar arasinda zincirleme bir bag kurar, neden-sonu ilikilerinin
diardan etkilenmesini nlerdi. Bylece her askeri hareket bir nce-
kinden daha nemli, dolayisiyla daha tehlikeli bir nitelik tairdi.
25
Cluusowilz
Suvu zorino
Oysa bilinen bir eydir ki, askeri harekt, hi bir zaman de-
gilse bile ancak ok seyrek hallerde byle bir sreklilik gsterir. Ni-
tekim yle savalar vardir ki, bunlarda hareket ok az bir yer tutar,
durgunluk ve hareketsizlik ise ok daha agir basar. Bunun her za-
man iin anormal bir durum oldugunu kabul etmeye imkan yok-
tur. Demek oluyor ki askeri harekta ara vermek mmkndr ve
bunda bir eliki yoktur. imdi bunun gerekten byle oldugunu
ve nedenlerin anlatmaya aliacagiz.
15. lin iine bir kutupIama iIkesi girmektedir.
Bakomutanlardan birinin ikarlari tekinin ikarlari ile ayni
nemde ise, bunun gerek bir kutuplamayi ierdigini yukarda
kabul etmitik. lerde bu ilkeye zel bir blm ayirmak istiyoruz.
Ancak imdiden bu konuda bir iki ey sylemeyi gerekli sayiyoruz.
Kutuplama ilkesinin geerli olabilmesi iin, kutuplamanin
ayni eyi hedef almasi, yani olumlu ama ile kariti olan olumsuz
amacin birbirini yok etmesi gerekir. rnegin, bir muharebede ta-
raflardan ikisi de kazanmak ister: ite gerek bir kutuplama, n-
k taraflardan birinin zaferi tekinin zaferini imkansiz kilar. Buna
karilik, iki farkli ey sz konusu olup da aralarinda sadece diardan
gelen ortak bir iliki bulunuyorsa, bu kutuplama bu eyin kendisi-
ne degil, aralarindaki ilikilere ait bir kutuplama olur. [sayfa 57|
16. SaIdtrt ve savunma baka baka niteIikte ve eit
oImayan gte ayrt ayrt eyIerdir; onun iin araIartnda
bir kutupIamadan sz ediIemez.
Tek bir sava biimi, yani sadece dmanin saldirisi sz ko-
nusu olsaydi ve dolayisiyla savunma diye bir ey olmasaydi; diger
bir syleyile, saldirinin savunmadan tek farki birinde bulunup te-
kinde bulunmayan olumlu amatan ibaret kalsaydi ve mcadele
yntemleri arasinda bir fark bulunmasaydi, taraflardan birinin ka-
zandigi stnlk digerinin ayni lde bir dezavanta|ina tekabl
eder ve gerek bir kutuplama sz konusu olurdu.
Ne var ki, sava eylemi iki farkli biim alir: saldiri ve savun-
ma. lerde pratik olarak kanitlayacagimiz gibi, bu ikisi son derece
degiik ve ayni gte olmayan eylerdir. Bu itibarla, kutuplama
2
Cluusowilz
Suvu zorino
saldiri ya da savunmanin kendisinde degil, her ikisinin ortak yani
olan kararda gsterir kendisini.
Komutanlardan biri karari geciktirmek isterse, digeri onu
abuklatirmak isteyecektir: tabii muharebe biimi ayni olmak ar-
tiyla. A'nin ikari dmana sava meydaninda hemen saldirmayip
da drt hafta sonra saldiriya gemekte ise, B'nin ikari drt hafta
sonra degil, hemen saldiriya ugramaktadir. Burada dolaysiz bir
eliki vardir. Fakat bu demek degildir ki B'nin A'ya hemen sal-
dirmakta ikari vardir. Bunun bambaka bir ey oldugu aiktir.
17. KutupIamantn etkisi ogu zaman savunmantn
saIdtrtya stnIg kartstnda kayboIur, ve ite bu
sava eyIeminin erteIenmesini izah eder.
lerde gsterecegimiz gibi, savunma biimi saldiri biimin-
den daha kuvvetli ise, ortaya u sorun ikmaktadir: karari ertele-
menin taraflardan birine sagladigi stnlk acaba savunma bii-
minin diger tarafa sagladigi stnlk ayarinda midir Eger degilse,
ziddi olan bir eyle bu stnlgn telafi edemez ve sava eylemi-
nin ilerlemesini etkileyemez. Grlyor ki, ikarlarin kutuplama-
sindan [sayfa 58| dogan itici g, saldiri ve savunma gleri arasinda-
ki farkin iinde kaybolabilir ve bylece etkisiz bir hale gelebilir.
Bu itibarla, iinde bulundugu durum kendisinin lehinde olan
taraf savunmanin avanta|larindan vazgeebilecek kadar kuvvetli
degilse, kendisi iin daha az parlak bir gelecegi sineye ekmekten
baka aresi yoktur. nk ne olacagi belli olmayan bir gelecekte
bir savunma savai vermek, imdi hemen saldiriya gemekten ya
da bari yapmaktan daha yararli olabilir. Bylece savunmanin (dog-
ru anlailmak artiyla) stnlgnn ok byk, sanildigindan ok
daha byk olduguna kanaat getirdigimiz takdirde, savata mey-
dana gelen hareketsizlik dnemlerini elikiye dmeden izah et-
menin mmkn oldugunu grrz. Harekete itici sebepler ne ka-
dar zayif olursa, saldiri ile savunma arasindaki fark onlari o derece
eritecek, ntralize edecek, ve dolayisiyla, tecrbenin de gsterdigi
gibi, askeri harekt sik sik duraklayacaktir.
27
Cluusowilz
Suvu zorino
18. lkinci bir neden durumun iyi biIinmemesidir.
Ancak sava harektinin geici olarak durdurabilecek olan
bir neden daha vardir, o da durumun iyi bilinmemesidir. Her ge-
neralin ancak bir durum hakkinda kesin bir bilgisi olabilir: Kendi
durumu. Hasminin durumunu ancak dogrulugu kesin olarak belli
olmayan raporlardan grenebilir. Bylece bir degerlendirme ha-
tasina debilir ve bu hatanin sonucunda, gerekte kendi elinde
olan insiyatifin hasminda oldugunu sanabilir. Geri bu yanilgi mev-
simsiz bir hareketsizlige yol aabilecegi kadar mevsimsiz bir hare-
kete de yol aabilir ve bu itibarla askeri hareketin ne geciktirilme-
sine ne de abuklatirilmasina katkida bulunur. Ama bu bilgi noks-
anligina yine de sava hareketini durduran dogal nedenlerden biri
diye bakilmali ve bunda her hangi bir eliki grlmemelidir. An-
cak, insan tabiatinin geregi olarak, dmanin gcn kmse-
mekten ok abartmaya yatkin oldugumuzu dnecek [sayfa 5D| olur-
sak, durumu yeteri kadar bilmemenin askeri harekati durdurmaya
ve ilkesini degitirmeye genellikle geni lde katkida bulundugu-
nu kabul etmemiz gerekir.
Bir atekes olanagi sava hareketine yeni bir ilimlilik getirir.
Onu zaman faktr iinde yumuatir, ilerlemesi tehlikesini frenler
ve gler dengesini yeniden kurmak olanaklarini artirir. Savai dogu-
ran gerginlikler ne kadar byk olursa, sava ne kadar byk bir
ener|iyle yrtlrse, bu hareketsiz geen dnemler o kadar kisa
olur. Buna karilik, dmanca duygular ne kadar zayifsa, bu d-
nemler o kadar uzar. Zira gl etkenler, ener|iyi tahrik eder ve bu
da, bildigimiz gibi, her zaman iin glerimizin verimini artiran bir
faktrdr.
19. Savata stk stk meydana geIen hareketsizIik
dnemIeri savat mutIak kavramtndan daha da
uzakIattrtp onu bir ihtimaIIer hesabt haIine getirir.
te yandan, askeri hareket ne kadar yava ilerlerse, hare-
ketsizlik dnemleri ne kadar uzun ve sik olursa, bir hatayi dzelt-
mek o kadar kolay olur. Bu itibarla, bir general hesabinda ne ka-
dar cesur ve kararli olursa, mutlak izginin o kadar berisinde kalir
ve tm faaliyetlerini ihtimal hesaplari ve varsayimlar zerine kurar.
28
Cluusowilz
Suvu zorino
Bylece, savain seyri ne kadar yava olursa, somut olayin nite-
liginin gerektirdigi eye, yani belirli artlara dayali ihtimaller hes-
abina o kadar ok zaman ayrilmi olur.
20. Savat bir kumar haIine getirmek iin eksik oIan tek
ey tesadf unsuru idi; oysa sava tesadfn en ok roI
oynadtgt faaIiyet aIanIartndan, biridir.
Btn bunlar bize, savain ob|ektif niteliginin onu bir ihti-
maller hesabina ne kadar benzettigini gstermektedir. imdi bir
unsur daha olsa, sava bir kumar olur: tesadf veya ans unsuru.
Ve kukusuz bu unsur eksik degildir savain yapisinda. Hatta deni-
lebilir ki, baka hi bir beeri faaliyet alani sava kadar tam ve
evrensel bir ekilde [sayfa 6O| tesadfe bagli degildir. Kaza ve baht da,
tesadfle birlikte, savata byk bir rol oynar.
21. Sava objektif niteIigi iIe oIdugu kadar subjektif
niteIigi iIe de kumara benzer.
imdi de savain subjektif niteIigine bir gz atacak olur-
sak, yani bir savai yrtmek iin gerekli gler zerinde durur-
sak, savain kumara benzedigini daha da aik bir ekilde grrz.
Tehlike sava faaliyetlerinin balica unsurudur, sava tehlike iin-
de cereyan eder; peki, tehlike ile kari kariya bulunan bir insanda
aranilacak moral niteliklerin en stn hangisidir Elbette cesaret.
Oysa, cesaret ve ihtiyat, ruhun ayri ayri cephelerini yansitan baka
baka eyler olmakla birlikte, pekala bir arada bulunabilirler. te
yandan, yigitlik, baariya gven, cret ve gzpeklik cesaretin eitli
grntlerinden baka eyler degildir, ve ruhun btn bu egilimle-
ri dogal ortamlari olan tesadf unsurunu ararlar.
Gryoruz ki, daha balangitan beri, savain mutlak, ma-
tematik unsuru, sava sanatinin ihtimal hesaplarina dayanak ola-
bilecek saglam bir temelden yoksundur. Bir sr olanak ve olasili-
klar, iyi ve kt talih iin iine kariir, ve bylece sava btn teki
insan faaliyetlerinden daha ok bir kagit oyununu andirir.
2
Cluusowilz
Suvu zorino
22. Bu geneIIikIe insan zihni iIe en iyi bagdaan bir
unsurdur.
drakimiz genellikle berrakliga ve kesinlige ynelmi olmakla
birlikte, zihnimiz ok zaman kararsizligi da sever. drakimiz, kendi
bilincine bile varamadan, btn tandik nesnelerin kendisine ya-
banci geldigi mehul diyarlara varmak iin felsefi aratirmanin ve
mantiki (ikarsamalarin) istidlllerin girintili ikintili yollari iinden
kendisine bir iki yolu arayacak yerde, hayal gc sayesinde tesa-
dfler aleminde [sayfa 61| kalmayi tercih eder. Zorunluluga ve are-
sizlige boyun egmektense, olanaklar evreninde kanat irpmayi yeg-
ler. Korkusuz bir yzcnn kendisini dalgalarin kucagina atmasi
gibi, cesaret ve kahramanligin kanatlarinda tehlikelere ggs ge-
rer.
Teori onu orada birakip kendi kendisinden memnun bir
halde mutlak sonu ve kurallara dogru mu ynelmelidir Bu tak-
dirde teorinin bize hi bir pratik yarari olmaz. Teori insan unsuru-
nu hesaba katmali ve cesarete, yigitlige, hatta crete yer vermeli-
dir. Sava sanati canli ve moral glerle ugrair; bu itibarla, hi bir
zaman mutlak ve kesin olana ulaamaz. En kk ilerde oldugu
gibi, en byk ilerde de daima arizi ve tesadfi olana bir pay
birakmak gerekir. Bir yanda bu tesadf faktr bulundugu gibi,
br yanda cesaret ve kendine gven duygusu bulunmali ve aradaki
bolugu doldurmalidir. Cesaret ve kendine gven duygusu ne ka-
dar bykse, tesadfe o kadar ok yer birakilabilir. Grlyor ki
cesaret ve kendine gven sava iin son derece nemli unsurlar-
dir. Bu itibarla, teori ancak bu en zorunlu ve en asil askeri erde-
mlerin her eit ve derecesine olanak ve hareket serbestligi sagla-
yan yasalar koymalidir. Yreklilik, akil ve hatta ihtiyattan btn b-
tn yoksun degildir; ancak deger yargilari baka bakadir. [sayfa 62|
23. Ancak sava her zaman iin ciddi bir amaca yneIen
ciddi bir arattr. Ek tantmIamaIar.
te sava, ite onu yneten komutan ve ite ona yn veren
teori. Ancak sava, ne sadece bir vakit geirme ve eglence, ne sa-
dece tehlikeli giriimlere girme ve kazanma tutkusudur. Ne de ge-
mi aziya almi bir cokunun rndr. Sava ciddi bir amaca y-
30
Cluusowilz
Suvu zorino
nelik ciddi bir aratir. Talihin trl cilvelerinden gelen o tantanasi
ve gz kamatiriciligi, tutku, cesaret, hayal cokudan gelen btn
o rpertileri bu aracin sadece bir takim zellikleridir.
Bir toplumun tm milletlerin ve zellikle uygar milletlerin
savai mutlaka politik bir durumdan dogar ve politik bir etkenden
ikar. te bunun iindir ki sava politik bir eylemdir. Ancak eger
sava hibir engel tanimayan tamamen baina buyruk bir eylem
olsaydi, mutlak kavramindan ikarabilecegimiz gibi mutlak bir
iddet gsterisinden ibaret bulunsaydi, o zaman sava politikanin
yardimina agrilir agrilmaz onun yerini alir, ve tipki bir kere atildi
mi artik nceden ayarlandigi yoldan baka bir yol izlemesine im-
kan bulunmayan bir torpil gibi kendi yasalarina uyardi. Nitekim,
politika ile sava ynetimi arasindaki ahenksizlik bu tr teorik ayi-
rimlara yol amaya grsn, mesele hep bu biimde ele alinmitir.
Oysa, hi de yle degildir ve bu tamamen yanli bir dncedir.
Yukarda grdgmz gibi, gerek alemde sava byle bir defada
gerilimi boalan airi bir ey degildir; hep ayni biimde ve ayni
lde gelien glerin degil, kah atalet ve srtnmenin karisina
ikardigi direnmeyi yenecek dereceye ikan, kah hi bir etkisi ol-
mayan glerin eseridir. Sava bir bakima iddetin dzenli kalp
atilarina benzer, kisa veya uzun bir sre iinde geveyip gcn
yitirir. Diger bir deyile, amacina erken veya ge, ulair, fakat ka-
tettigi yol boyunca bu amaci u veya bu ynde etkileyecek ve yol
gsterici bir zekanin iradesine bagli kalacak kadar srer. Bu itibar-
la, savain politik bir amatan dogdugunu dnecek olursak, bu
amacin sonuna [sayfa 68| kadar ona yn vermesini dogal karilamak
gerekir. Bununla birlikte, politik ama zorba bir kanun koyucu
degildir; elindeki aralarin niteligine uymak zorundadir ve bunun
iin de zaman zaman degiikliklere ugrar, fakat yine de n planda-
ki yerini muhafaza eder. Bylece politika sava eylemi ile i iedir
ve onun zerinde savain patlayici glerinin elverdigi lde srekli
bir etki icra etmekten geri kalmaz.
24. Sava poIitikantn baka araIarIa devamtndan baka
bir ey degiIdir.
Bylece savain sadece politik bir eylem olmakla kalmayip
gerek bir politik ara, politik ilikilerin bir devami ve bunlarin ba-
3T
Cluusowilz
Suvu zorino
ka aralarla gerekletirilmesi oldugunu gryoruz. Savain btn
zelligi kullandigi aralarin zelliginden ileri gelir. Genellikle sava
sanati, ve somut olaylarda komutanlar, politikanin egilim ve amala-
rinin bu aralarla uyumazlik halinde bulunmamasini isteyebilir-
ler, ve bu istek elbette yabana atilamaz. Ancak bazi hallerde bu
askeri isterler politik amalar zerinde ne denli etkili olurlarsa ol-
sunlar, bunlari degiiklige ugratmaktan ileri gidemeyeceklerini ka-
bul etmek gerekir. Zira politik ama, gaye, sava ise bir aratir, ve
ara hi bir zaman amatan ayri olarak dnlemez.
25. Sava niteIikIerinde eitIiIik.
Sava nedenleri ne kadar nemli ve gl olursa, milletin
tm varligini o kadar derinden etkiler. Savatan nceki gerginlik
ne kadar iddetli olursa, sava mutlak ve soyut ekline o kadar
yaklair; sava dmanin imhasina yneldigi lde, askeri ama-
la politik ama birleir ve savain askeri niteligi politik niteligine
agir basar. Buna sava nedenleri ve gerginlik ne kadar nemsiz
olursa sava unsurunun dogal egilimi olan iddet egilimi politik ge-
reklere o kadar ok tabi olur, ve sava dogal egiliminden uzaklatigi
lde, politik amala ideal bir [sayfa 64| savain amaci arasindaki
fark keskinleir ve sava o lde politik bir nitelik kazanmi olur.
Ancak okuyucunun yanli fikirlere kapilmamasi iin u nok-
tayi belirtmemiz gerekir ki, savain dogal egiliminden sz ederken
onun sadece felsefi egilimini, salt mantigini dnyor, yoksa
atimaya bilfiil katilmi glerin egilimini, rnegin savailarin hey-
ecan ve tutkularini hesaba katmiyoruz. Kukusuz bir ok hallerde
bu duygulari ylesine kikirtmak ve coturmak mmkndr ki,
onlari artik politik izgide tutabilmek gleir; ancak ogu zaman
byle bir eliki dogmaz, nk bu derece gl bir heyecan fak-
trnn varligi onunla ahenk halinde bulunan byk bir planin da
varligi demektir. Oysa, bu plan sadece nemsiz bir amaca ynelik
bulunduka, kitlelerin duygusal gleri de o lde zayif olur ve
frenleyici bir etkiden ok itici bir etkiyi gerektirir.
26. Tm savaIara poIitik eyIemIer gz iIe baktIabiIir
Asli konumuza dnelim: her ne kadar bazi savalarda poli-
32
Cluusowilz
Suvu zorino
tik unsurun hemen tamamen kayboldugunu, diger bazilarinda ise
ilk plana iktigini ve agir bastigini grm bulunuyorsak da, her iki
sava trnn de politik oldugunda kuku yoktur. nk politika-
ya ahislami Devletin zekasi olarak bakacak olursak, politik gk-
yzndeki hareketlerini hesaplamak zorunda bulundugu tm bur-
lar arasinda, durumu belirleyen artlarin niteligi geregi, birinci tr-
den bir savain kainilmazligi ihtimalinin de bulunabilecegini ka-
bul etmemiz gerekir. Ancak politikadan genel durumun dogru ola-
rak bilinip degerlendirilmesini degil de, kurnazlik, ikiyzllk,
iddete kari olma, airi ihtiyatkrlik gibi tutumlari anliyorsak, o za-
man hakli olarak ikinci tr savain bu geleneksel politika anlayiina
daha uygun dtg sonucuna varabiliriz. [sayfa 65|
27. Bu grn sava tarihini daha iyi anIamamtza ve
teorinin temeIIerine etkisi
Demek ki, ilk grdgmz ey u oluyor. Her trl artlar
altinda sava bagimsiz bir ey olmayip politik bir aratir. Olaylara
ancak bu aidan baktigimiz takdirdedir ki, tm sava tarihi ile el-
ikiye dmekten kurtulmu oluruz. Byk kitabin anahtari bu g-
rtedir, yoksa okuduklarimizin iinden ikamayiz. kinci olarak,
bu baki aisi bize savalarin birbirine benzemediklerini, tersine
kendilerini doguran etkenlerin ve artlarin niteligine gre ok degiik
biimlere brndklerini gstermektedir.
Bu itibarla, bir Devlet adaminin, bir bakomutanin ilk, en
nemli ve kader tayin edici yargisi, giritigi savain trn dogru
olarak degerlendirmek ve bylece onu olmadigi bir ey yerine
koymamak ve olamayacagi bir ey olmasini istememektir. Strate-
|ik sorunlarin birincisi, en geni kapsamlisi budur. Sava planina
ilikin blmde bu sorunu daha yakindan incelemek firsatini bula-
cagiz.
imdilik, aratirmalarimizi bu noktaya kadar getirmi ve bu
suretle savain ve teorisinin balica hangi aidan ele alinmasi ge-
rektigini gstermi olmakla yetinelim.
28. Teori iin sonu
Sava, grdgmz gibi, her somut olayda niteligini bir l-
33
Cluusowilz
Suvu zorino
de degitiren sahici bir bukalemun olmakla kalmayip, ayni za-
manda, bir btn olarak bakildiginda, belirgin egilimleri bakimin-
dan yanli airtici bir olaydir: bir yanda, niteliginin zn tekil
eden iddet, dogal ve kr bir igd sayilmasi gereken kin ve nef-
ret; te yanda, savai ruhun zgr bir faaliyeti haline getiren ihti-
mal hesaplari ve tesadfler; son olarak da, savai salt akla bagla-
yan bagimli bir politik ara kimligi.
Bu , cephenin birincisi daha ok milleti, ikincisi daha ok
komutani ve ordusunu, ncs daha ok hkmeti ilgilendirir.
Sava iinde gemi aziya alan ihtiraslar halklarin sinesinde nce-
den yer etmi olmalidir; ihtimaller [sayfa 66| ve tesadfler aleminde
cesaret ve istidadin oynayacagi roln nemi komutanin ve ordu-
sunun zelliklerine baglidir, politik amalarla ilgili karara gelince,
onu ancak hkmet alir.
Birer kanun koyucuya benzeyen bu egilim, derece farklari
gstermelerine ragmen, konumuzun niteligine derinden kk salmi
durumdadirlar. Bunlardan bir tanesini hesaba katmak istemeyen,
ya da bunlarin arasinda keyfi bir iliki kurmaya ynelen teori derhal
gerekle yle bir elikiye der ki, sirf bu yzden tm degerini
yitirir.
Bu itibarla, btn mesele teoriyi bu egilim arasinda,
ayri ekim merkezi arasinda bulunuyormu gibi, denge halinde
tutmaktan ibarettir.
Bu g sorunu zmlemek ne ekilde mmkn olabilir
Bu hususu sava teorisine ilikin kitapta incelemeye aliacagiz.
Yukarda tanimlanan sava kavrami, her halkarda, bize teorinin,
gerek temelini gsteren ve bunun balica unsurlarini meydana
ikarip aralarinda bir ayirim yapmamizi saglayan ilk iik demeti
olacaktir.
BLM II
SAVATA AMA VE ARALAR
Bir nceki blmde savain karmaik ve degiken niteligini
34
Cluusowilz
Suvu zorino
saptadik. imdi de bu karmaikligin savain ama ve aralarina
nasil yansidigini inceleyelim.
lk nce savain politik amacini gerekletirmek iin nasil
bir hedefe ynelmesi gerektigini kendi kendimize soracak olur-
sak, bu askeri hedefin politik amaca ve sava kon|onktrne gre
degitigini grrz.
Bir kez daha saf sava kavramindan hareket edecek olur-
sak, politik amacin ona yabanci oldugunu kabul etmek [sayfa 67| zo-
runda kaliriz. Zira sava, dmani irademizi yerine getirmeye zor-
layan bir iddet eylemi olduguna gre, her ey her zaman iin tek
bir amaca, yani dmani yenmek, onu silahsizlandirmak amacina
ynelecektir. te biz ilk nce, geregin iigi altinda, mutlak kav-
ramdan dogan fakat uygulamada da bir ok hallerde geerli olan
bu amaci incelemekle ie balayacagiz.
Daha sonra, sava planini ele alirken, bir Devleti silahsizlan-
dirmaktan ne kastedildigini inceleyecegiz; bununla birlikte, daha
ileri gitmeden, bir btnn paralari olan ve btn tekileri iine
alan eyi birbirinden ayirmamiz gerekir. Bunlar: askeri gIer,
Ike ve dmantn iradesidir.
Askeri glerin imha edilmesi gerekir; yani onlari, savai
srdrmeye mecalleri kalmayacak bir hale getirmek gerekir. Bu
vesile ile u noktaya iaret edelim ki, bundan byle, "dmanin
askeri glerinin imhasi" deyimi bu anlamda kullanilacaktir.
Arkasindan Ikeyi fethetmek gerekir, yoksa yeni bir askeri
g meydana getirilebilir.
Ancak bu iki eyin tamamlanmasi dahi savain sonu, yani
dmanca duygularin, gerginligin ve dmana kari giriilen ha-
rektin bitimi sayilmaz: bunun iin dmanin iradesinin de felce
ugratilmasi, yani hkmetini ve mttefiklerini barii imzalamaya
ya da milleti teslim olmaya zorlamak gerekir. nk lkenin tama-
mi igal edilmi olsa bile ihtilaf lke iinde ya da mttefiklerin a-
basiyla lke diinda yeniden patlak verebilir. Elbette bu bari imza-
landiktan sonra da meydana gelebilir; ancak bu sadece btn sa-
valarin tam ve kesin bir uzlama ile sonulanmadigini gsterme-
ye yarar. Fakat bu takdirde bile, bariin imzalanmasi ile iin iin
yanabilecek olan kivilcimlar sndrlm ve gerginlik gevemi
olur; nk baritan yana olanlar ki bunlar btn milletlerde ve
her trl artlar altinda ogunlugu tekil ederler direnme fikrin-
35
Cluusowilz
Suvu zorino
den tamamen yz evirirler. Her ne olursa olsun, bari [sayfa 68| ile
savain amacini gereklemi ve savai son bulmu saymak yerin-
de olur.
Yukarda saydigimiz unsurdan askeri gler lkeyi sa-
vunmak grevini yklendiklerine gre, birinci planda bunlarin imha
edilmesi dogaldir; ondan sonra lkenin igaline sira gelir; bu iki
baarinin gerekletirilmesinden sonra, ve elimizde kalan glerin
hl elverili olmasi halindedir ki, dman barii imzalamak zorun-
da kalir. Dman askeri glerinin imhasi genellikle kademeli ola-
rak gerekletirilir ve hemen arkasindan da lkenin igali ayni tem-
po ile bunu izler. Bu ikisi arasinda yine genellikle karilikli bir etki
ve tepki grlr: eyaletlerin giderek kaybedilmesi askeri glerin
zayiflamasini hizlandirir. Fakat bu hi de zorunlu bir sira degildir
ve onun iin de her zaman izlenmez. Dman kuvvetleri, henz
hissedilir derecede zayiflamadan lkenin teki ucuna ve hatta
dogrudan dogruya yabanci bir lkenin topraklarina ekilebilirler.
Bu durumda lkenin byk bir kismi, belki de tamami igal edilmi
olur.
Bununla birlikte, soyut anlamda savain bu amaci, politik
amaci gerekletirmenin bu nihai araci, yani dmantn siIahstz-
IandtrtImast, uygulamada her zaman gereklemedigi gibi bariin
zorunlu bir arti da degildir. Bu itibarla teoride bir kanun olarak
ortaya konulamaz. Taraflardan birinin henz silahtan tecrit edilmi
sayilamayacagi bir sirada, hatta gler dengesinin hissedilir dere-
cede bozulmasindan nce yapilmi bari anlamalarinin sayisiz
rnekleri vardir. Daha da ileri giderek diyebiliriz ki, gerek olaylari
inceledigimizde dmanin yenilgisinin bir hayalden ibaret bulun-
dugu pek ok haller vardir, ve dmanin su gtrmez bir stn-
lge sahip bulunmasi hali bunlarin bainda gelir.
Soyut kavramindan ikardigimiz sava amacinin her zaman
gerek sava ile bagdamamasinin nedeni, bundan nceki blm-
de gsterdigimiz gibi, bu ikisi arasindaki farka dayanir. Soyut sava
kavramina gre, gleri arasinda belirgin bir eitsizlik bulunan Dev-
letler arasinda sava [sayfa 6D| bir samalik, dolayisiyla bir imkansizlik
olarak grnr. Fizik gler arasindaki eitsizlik manevi glerle
bir kari denge yaratabilecek dzeyi gememelidir; oysa Avrupa-
nin bugnk sosyal koullari gz nne alindiginda bunun pek
mmkn olmadigi grlr. Eitsiz glere sahip devletler arasinda
3
Cluusowilz
Suvu zorino
zaman zaman savalar olmusa, bunun nedenini, savain gerek
alemde teorik sava kavramindan ok uzaklatiginda aramamiz
gerekir.
Pratikte iki ey direnme imkansizliginin yerini tutabilir ve
bari nedenleri yaratabilir. Birincisi, baarinin muhtemel bulunma-
masi, ikincisi bunun iin denmesi gereken bedelin pahaliligidir.
Bundan nceki blmde grdgmz gibi, sava mantiki
zorunlulugun kati yasalarindan kendisini kurtarmali, olasiliklar hes-
abina bel baglamalidir. Savai yaratmi olan koullar bu hesaba ne
kadar elverili ise, yani sava etkenleri ve gerginlikler ne kadar za-
yifsa, bu o derece daha dogrudur. Byle olunca da, bizzat bu olasi-
liklar hesabinin bir bari nedeni olabilecegi kolayca grlr. Bu
itibarla, taraflardan biri yok oluncaya kadar dvmek her zaman
art degildir; etkenlerin ve gerginliklerin ok zayif oldugu yle bir
durum dnlebilir ki, en kk bir olasilik bile ondan zarar gre-
cek olan tarafi teslim olmaya zorlayabilir. Oysa, teki taraf bundan
pein olarak emin oldugu takdirde, dmani tmden yok etme yo-
lunu denemeye kalkimadan bu olasiliktan yararlanmak iin aba
harcamasi dogaldir.
Bari yapma kararini daha da byk bir agirlikla etkileyen
bir mlahaza, imdiye kadar harcanmi olan ve daha da harcan-
masi gereken gcn hesabidir. Sava kr bir tutkunun yarattigi bir
eylem degil de, politik bir amacin hkmettigi bir eylem olduguna
gre, bu amacin degeri gerekletirilmesi iin gze alinacak feda-
karliklarin lsn tayin edecektir. Bu, fedakarliklarin geniligi
kadar sresi iin de sz konusudur. Harcanan gler politik ama-
cin degerini atigi anda, amatan vazgemek ve barii imzalamak
gerekecektir.[sayfa 7O|
Bu da gstermektedir ki, taraflardan birinin digerini tama-
men silahsizlandirmaya gc yetmedigi savalarda, bari nedenle-
ri, gelecekteki bari olasiligina ve bunun iin harcanmasi gereken
glerin niceligine gre, her iki tarafta da belirecek veya kaybola-
caktir. Bu nedenler iki taraf iin de ayni agirligi taidiklari takdirde,
taraflardan her biri istediginin ancak yarisini elde edebilecek, yani
taraflar politik uzlamazliklarinin yari yolunda buluacaklardir. Bir
yandan kazandiklari gc br yandan kaybedeceklerdir. Bunla-
rin toplam sayisi yeterli ise, bari saglanmi olacaktir: tabii, bari
isteme nedeni daha zayif olan tarafin yararina.
37
Cluusowilz
Suvu zorino
imdilik, politik amacin mspet veya menfi niteliginin pra-
tikte yaratacagi farki isteyerek bir yana birakiyoruz. lerde belirte-
cegimiz gibi, bunun byk bir nemi bulunmakla birlikte, burada
daha geni bir gr aisi ile yetinmek zorundayiz, nk balan-
gitaki politik amalar sava sirasinda bir ok degiikliklere ugra-
yabilir ve sonunda bsbtn bakalaabilirler. Bunun da nedeni,
bu amaIartn bir Ide eIde ediIen baartya ve muhtemeI
sonuIara bagIt buIunmaIartdtr.
Baari ihtimali zerinde ne ekilde etki yapilabilir imdi
karimiza bu sorun ikmaktadir. Dogal olarak, bata dmani yen-
memize yarayan aralarla, yani askeri glerinin imhasi ve eyalet-
lerinin fethi ile. Ancak bu iki ara burada ilk amaca hizmet baki-
mindan taidiklari nemi taimazlar. Dman glerine kari y-
neltilen saldiri, niyetimiz bu gleri tmden imha edinceye kadar
ilk darbemizi bir dizi baka darbelerle izlemek mi, yoksa dmanin
kendine gvenini sarsmak ve stnlgmz ona kabul ettirerek
geleceginden endie duymasini saglamak mi olduguna gre, degi-
ik ekiller alacaktir. Eger niyetimiz bu ikincisi ise, silahli kuvvetler-
inin imhasina biecegimiz paha bu ihtiyacin sinirlarini amayacaktir.
Ayni ekilde, dmanin bozguna ugratilmasini hedef almadigi tak-
dirde, eyaletlerin fethi de ok baka bir biim alacaktir. Eger iste-
digimiz bu bozgunu saglamaksa, en etkin eylem [sayfa 71| dman
kaynaklarinin imhasi olacak ve eyaletlerinin fethi bunun sadece
bir sonucu olmak niteligini taiyacaktir. Dman kuvvetleri bozgu-
na ugratilmadika eyaletlerinin fethi hi bir ie yaramayacak, hatta
zararli olacaktir. Buna karilik, dman kuvvetlerini yenilgiye ug-
ratmak istemedigimiz, ve dmanin da kaderi tayin edecek kanli
bir savai istemek yle dursun, tersine bundan ekindigine inan-
digimiz takdirde, savunmasi zayif ya da hi savunmasiz bir eyaleti
ele geirmek tek baina bir avanta| tekil edecek, savain genel
sonucu bakimindan dmanda kukular yarattigi lde baria
dogru daha kisa bir yol sayilabilecektir.
imdi de, dmanin silahli kuvvetlerini bozguna ugratma-
dan baari ihtimali zerinde etki yarabilecek bir baka zel ara,
yani politika ile dogrudan dogruya ilintili operasyonlar zerinde
duracagiz. Eger dmanin ittifaklarini bozacak veya onlari ilemez
duruma getirecek, kendimiz iin ise yeni mttefikler kazanacak,
lehimize politik faaliyetler yaratacak bir takim harekta girie-bili-
38
Cluusowilz
Suvu zorino
yorsak, bunlarin baari ihtimalini ne derece arttiracagi ve bizi ama-
cimiza, dmanin silahli kuvvetlerini yenilgiye ugratilmasina oran-
la ok daha kisa bir yoldan ulatiracagi kolaylikla grlr.
kinci sorun, dmanin kuvvetlerini harcamasi zerinde ne
ekilde etki yapabilecegimiz, yani baarisini nasil daha pahaliya
detebilecegimizdir.
Dmanin kuvvetlerini harcamasi, kuvvetIerinin ytpran-
mast, dolayisiyla bizim tarafimizdan tahribi, ve eyaIetIerinin kay-
bt, yani bunlarin bizim tarafimizdan fethi demektir.
Sorunu daha derinlemesine inceleyecek olursak, bu iki ara-
cin anlaminin ayni olmadigini, yneldikleri amaca gre degiik bir
nitelige brndgn grrz. Genellikle bu farkin az olmasi bizi
aldatmamalidir, nk tatbikatta, sava etkenleri zayifsa, en kk
nanslar bile bizi u veya bu ynde bir g uygulamasina itecektir.
imdilik, belirli koullar altinda amaca baka yollardan da [sayfa 72|
varilabilecegini, bunun ne bir i eliki, ne bir samalik, hatta ne
de bir hata tekil etmeyecegini gstermek bizim iin yeterlidir.
Bu iki aracin diinda, dman kuvvetlerinin israfini artirma-
nin yolu daha vardir. Birincisi istiIa, yani dman toprakIartnt,
onIart muhafaza etmek niyetiyIe degiI de, vergi salma ya da ge-
rekiyorsa yakip yikmak iin igaI etmektir. Burada ilk hedef ne
dman topraklarini igal etmek, ne de silahli kuvvetlerini yok et-
mektir, sadece ona geneI bir zarar vermektir. kinci yol dmanin
zayif noktalarini semek, ona mmkn oldugu kadar ok hasar
vermektir. abalarimizi yneltebilecegimiz bu iki ayri biimi anla-
mak ok kolaydir: birinde hedef dmani yenmektir, tekinde ise
byle bir ey sz konusu degildir ve buna imkan da yoktur. Buna
gre, yukardaki yntemlerden birini ya da brn seeriz. Ami-
yane tabiriyle, birincisine askeri yntem, ikincisine politik yntem
de diyebiliriz. Yani birinde askeri mlhazalar, ikincisinde politik
mlhazalar agir basar. Ama olaylara daha yksek bir dzeyden
baktigimizda, her iki yntemin de askeri nitelikte oldugunu ve her
birinin ancak verilen duruma tekabl ettigi lde amaca uygun
dtgn grrz. Uygulandigi hallerin sayisi bakimindan diger
ikisinden de daha nemli olan nc yol ise dmantn ytprattI-
mastdtr. Bu terimi sadece bir tanimlama yapmi olmak iin degil,
konumuzun gerekten tam bir tarifini yaptigi ve ilk bakita sanildi-
gi kadar mecazi olmadigi iin kullaniyoruz. Muharebede yipran-
3
Cluusowilz
Suvu zorino
mak kavrami, uzun sren bir harekt aractItgt iIe dmantn
maddi kuvvetIerinin ve iradesinin giderek tkenmesi anIamtna
geIir.
Ancak mcadeleye dmandan daha uzun sre dayanmak
istiyorsak, mmkn oldugu kadar mtevazi amalarla yetinmek
gerekir, nk iin niteligi geregi nemli bir hedef nemsiz bir
hedefe gre daha byk lde kuvvet harcamasini gerektirir. Sap-
tanabilecek en kk hedef ise sadece direnmektir, yani olumlu
bir amaci olmayan bir mcadeleye girmektir. Bu durumda, [sayfa 78|
nispeten kuvvetli aralara sahip oldugumuz lde, sonuca daha
emin bir ekilde ulamamiz saglanmi olacaktir. Ancak bu salt
olumsuz (menfi) yolda nereye kadar gidebiliriz Elbette tam bir
hareketsizlige kadar degil, nk sadece dayanmak muharebe
etmek degildir. Direnme, dman kuvvetlerinin, dmani niyetin-
den vazgeirmeye yetecek kadar bir kismini yok etmeye dnk
bir faaliyettir. te eylemlerimizden her biriyle amaladigimiz ey
bundan ibarettir ve niyetimizin menfi karakteri de burada yatar.
Tek bir harekette yansiyan bu menfi niyet kukusuz, baariya
ulamasi artiyla, ayni hedefe yneltilecek mspet bir hareket ka-
dar etkili degildir. Ancak menfi hareketin stnlg uradadir ki,
mspet harekete oranla baari ansi daha fazladir ve dolayisiyla
daha garantilidir. Tek bir eylem oluu nedeniyle etkinlik ynnden
kaybettigini zaman araciligi ile, yani mcadelenin srdrlmesiyle
telfi etmelidir. Bylece, salt direnmenin temel ilkesini oluturan
bu menfi niyet ayni zamanda mcadeleye dmandan daha uzun
sre dayanmanin, yani onu yipratmanin dogal bir aracidir.
te saIdtrt ile savunma arasindaki farkin, sava sorununa
hkmeden bu temel farkin kaynagi buradadir...
Demek oluyor ki, eger menfi ama, yani btn kaynaklari-
mizin sadece savunma iin seferber edilmesi, mcadelede stn-
lk sagliyorsa, ve bu stnlk dmanin ilerdeki muhtemel hki-
miyetini dengeIeyecek kadar bykse, o zaman mcadelenin sade-
ce sresi dmani yava yava yipratmamiza ve politik amacinin
artik yeterli bir etken tekil etmeyecegi bir noktaya, yani [sayfa 74|
mcadeleyi terketmek zorunda kalacagi noktaya getirmemize ye-
tecektir. Grlyor ki, bu yntem, yani dmani yipratmak yn-
temi, zayifin kuvvetliye direnmesini gerektiren pek ok halleri ier-
mektedir.
40
Cluusowilz
Suvu zorino
Yedi Yil Savalari boyunca, Byk Frederik hi bir zaman
Avusturya monarisini yenmek durumunda degildi, ve eger XII.
arl'a yknerek bunu yapmaya kalkimi olsaydi mutlaka bozgu-
na ugrardi. Fakat kuvvet tasarrufu ilkesini ustalikla uygulami ol-
masi sayesinde, yedi yillik sava sresince kendisine kari birlemi
olan devletlere harcadiklari kuvvetlerin balangita tahmin ettikler-
inin ok stnde oldugunu gsterince, bunlar bari imzalamak
zorunda kalmilardir.
Grlyor ki, insanin amacini gerekletirmesinin bir ok
yollari vardir ve savata dmanin mutlaka bozguna ugratilmasi
art degildir. Dman silahli kuvvetlerinin imhasi, eyaletlerin fethi,
bunlarin sadece igali ya da istilasi, dogrudan dogruya politik ilikileri
hedef alan giriimler ve nihayet dmanin saldirisini pasif olarak
beklemek, btn bunlar dman iradesini kirmak iin kullanilabi-
lecek aralardir ve bunlardan birini veya digerini semek duru-
mun zelliklerine baglidir. Btn bunlara, amaca gtren yolu ki-
saltan ve cJ |om/nem argmanlar diye niteleyebilecegimiz bir
dizi baka aralari da ekleyebiliriz. Btn maddi artlara meydan
okuyan kiilik piriltilarinin bulunmadigi bir beeri faaliyet alani tas-
avvur edilebilir mi Hele savata bunlara ok sik rastlanir, nk
muhariplerin kiiligi gerek Kabinede, gerekse sava meydaninda
ok nemli bir rol oynak. Buna iaret etmekle yetiniyoruz, nk
bunlari siniflandirmaya kalkmak bilgilik taslamak olur. Fakat btn
bunlari gz nne aldigimiz takdirde, amaca ulamanin sonsuz
yollari bulundugunu syleyebiliriz.
Bu eitli kestirme yollarin degerini kmsememek, bun-
lari seyrek birer istisna saymamak ya da savain [sayfa 75| yrtlme-
sini pek etkilemediklerini iddia etmemek iin, bur savaa yol aa-
bilecek politik nedenlerin eitliligini dnmek ya da bir Devletin
politik varligini srdrmek iin giriilen bir lm kalim savai ile
zoraki veya sallantida bir ittifakin naho bir grev haline getirdigi
bir sava arasindaki farki gznnde bulundurmak yeter. Bu ikisi
arasinda sayisiz derecelere raslanir uygulamada. Eger teori bu dere-
celerden sadece bir tanesini reddediyorsa, hakli olarak bunlarin
tmn reddedebiliriz, fakat bu gerek dnyaya gzmz ka-
pamaktan baka bir ey olmaz.
Savata gdlecek amaca ilikin sorunlar bunlardir; imdi
de aralara geelim.
4T
Cluusowilz
Suvu zorino
Tek bir ara vardir: muharebe. Biimi ne kadar degiik olursa
olsun, yakin dvte grlen kaba bir nefret ve kin boalmasindan
ne kadar farkli olursa olsun, gerek muharebe ile ilgisi olmayan ne
kadar unsur ie kariirsa karisin, yine de kendini gsteren tm et-
kilerin kaynagi muharebedir ve bu sava kavraminin bir geregidir.
En degiik durumlarda ve en karmaik gerek iinde bile
bunun byle oldugunu ok basit bir ekilde kanitlayabiliriz. Savata
her ey kuvvetler araciligi ile yapilir; askeri kuvvetlere, yani silahli
insanlara bavurdugumuz andan itibaren de, muharebe fikri her
eyin kaynagi olmak zorundadir.
Dolayisiyla, askeri kuvvetlere ilikin olan her ey, yani bun-
larin tekiline ve kullanilmasina ilikin ne varsa, hepsi sava faali-
yetinin kapsamina girer.
Askeri kuvvetlerin tekili ve bakimi sadece aralardir, bun-
larin kullanilmasi ise amatir.
Savata muharebe sadece iki kii arasinda bir arpima degi-
ldir, bir ok paralara ayrilan rgtlenmi bir btndr. Bu geni
btn iinde iki eit birligi ayirt edebiliriz: bunlardan birini zne,
digerini nesne belirler. Bir orduda muharipler toplulugu daima yeni
birlikler halinde guruplair ve bunlar da daha yksek bir kademe-
nin yeleri olurlar. Bu yelerden her birinin muharebesi de [sayfa 76|
ayri bir birlik oluturur. Bundan baka, muharebenin amaci ve
dolayisiyla konusu da kendi baina bir birlik tekil eder.
Muharebede grlen bu birliklerden her birine arptma
adi verilir.
Muharebe fikri her silahli kuvvet uygulamasinin temelini
tekil ettigine gre, genel olarak silahli kuvvetlerin kullanilmasi,
belirli sayida arpimalarin kararlatirilmasindan ve dzenlenme-
sinden baka bir ey degildir.
Demek oluyor ki, her askeri faaliyet dogrudan dogruya veya
dolayli olarak arpima ile ilgilidir. Asker sadece uygun zamanda
ve uygun yerde arptmak iin orduya alinir, giydirilir, silahlandi-
rilir, egitilir, uyur, yer, ier ve yrr.
Dolayisiyla, askeri faaliyetin btn unsurlari arpimada to-
plandigina gre, arpimalari hazirlamakla bunlarin hepsini kav-
rami oluruz. Sonucu tayin eden sadece bu hazirliklar ve onlarin
uygulanmasidir, yoksa daha nce mevcut olan artlar degil. arpi-
mada ise btn faaliyetlerin hedefi dmani, daha dogrusu ar-
42
Cluusowilz
Suvu zorino
ptma yeteneginin yok edilmesidir, nk arpimanin bizzat kav-
rami bunu gerektirir. Bu nedenle, dmanin silahli kuvvetlerinin
imhasi her zaman arpimanin amacini gerekletirmenin araci-
dir.
Bu ama sadece dman kuvvetlerinin imhasi olabilecegi
gibi, her zaman yle olmayabilir de. Tamamen farkli bir ama da
pekala sz konusu olabilir. rnegin, yukarda gstermi oldugu-
muz gibi, dmanin imhasi politik amaci gerekletirmenin tek
araci olmadigi, savain baka bir amaci bulundugu hallerde, bun-
lar da zel sava hareketlerinin ve dolayisiyla arpimanin amaci
olabilirler.
Bununla birlikte, tali hareketler olarak dman silahli kuvvet-
lerinin imhasina ynelik arpimalarin bile ilk hedefi bu kuvvetle-
rin imhasi olmayabilir. [sayfa 77|
Byk bir silahli kuvvetin karmaik kuruluunu, harekete
geme zamaninda ortaya ikan ayrintilarin sayisini dnecek olur-
sak, byle bir kuvvetin giriecegi muharebenin de birbirine bagli
paralardan oluan karmaik bir yapiya sahip olacagini anlariz. Bu
paralardan her birinde yle bazi amalar ortaya ikabilir ve ikar
ki, bunlarin hi biri dman silahli kuvvetlerinin imhasina dnk
olmaz, bu nihai hedefe sadece dolayli olarak katkida bulunur. Bir
tabur dmani bir tepeden ya da bir kprden pskrtmek emrini
almisa, bu mevkiin igali genellikle gerek amaci oluturur, d-
man kuvvetlerinin imhasi ise sadece bir ara veya ikinci derecede
nemli bir sorun olur. Dmani skp atmak iin sadece bir gsteri
taarruzu yeterli ise, ama yine elde edilmi olur. Fakat genellikle
bu tepe veya bu kpr ancak dman silahli kuvvetlerine daha
ok kayip verdirmek iin igal edilmi olacaktir. Muharebe alanin-
da durum bu olduguna gre, sadece iki ordunun degil, Devletle-
rin, milletlerin ve lkelerin kari kariya geldikleri sava sahnesinin
tm zerinde de durum ayni olacaktir. Burada ilikilerin ve dola-
yisiyla mmkn tertiplerin sayisi geni lde arttirilmali, daha ok
ve degiik tedbirler alinmali, daha ok ve degiik tertipler alinmali-
dir; hepsi birbirine bagli olan amalarin derecelendirilmesi yolu ile
ilk kullanilan ara nihai hedeften daha da uzaklami olur.
Grlyor ki, bir muharebenin amaci bir ok nedenlerle
dman kuvvetlerinin, yani karimizdaki kuvvetlerin imhasi olma-
yabilir, bu takdirde dman kuvvetlerinin imhasi sadece bir ara-
43
Cluusowilz
Suvu zorino
tir. Ancak btn bu gibi hallerde dman kuvvetlerini imha etme-
nin artik fazla bir nemi yoktur, nk arpima artik bir kuvvet
denemesinden baka bir ey degildir. Kendi baina bir degeri yok-
tur, nemli olan sadece dogurdugu sonulardir.
Ancak byk bir kuvvet eitsizligi haIinde, basit bir gzlem
bunun derecesini gsterebilir. Byle bir durumda arpima olmaz
ve zayif olan taraf derhal boyun eger.
arpimalar her zaman onlara katilan dman [sayfa 78| kuvvet-
lerinin imhasini hedef almadigina ve bu hedef ogu zaman arpi-
ma olmadan sadece sonucunun ve artlarinin nceden tahmini
suretiyle gerekletirilebilecegine gre, gerek bir arpimanin dik-
kate deger bir rol oynamadigi seferlerin faal bir ekilde srdrle-
bilecegini dnmek, pekala mmkndr.
Askerilik tarihinden alinmi yzlerce rnek bunu kanitlar.
Bu gibi hallerde elde edilen kansiz sonucun hakli gsterilip gste-
rilemeyecegi, yani bir elikinin sz konusu olup olmadigi, ayrica
bu ekilde kazanilan hretlerin eletiriye dayanip dayanamaya-
cagi ise ayri sorunlar olup bunlar hakkinda burada bir hkm
vermek istemiyoruz. imdilik amacimiz sadece olaylarin bu ekilde
seyredebilecegini gstermekten ibarettir.
Savata bir tek ara vardir, o da muharebedir. Ancak uygu-
lanma biimlerinin oklugu bizi amalarin oklugu ile orantili eitli
yollara srklemekte ve tek bir adim olsun ilerlemedigimiz izleni-
mini vermektedir. Fakat durum hi de yle degildir, nk aracin
tek oluu, gzle izlenebilir bir iplik gibi tm askeri faaliyet doku-
sunun iinden gemekte ve onu bir arada tutmaktadir.
Yukarda dman kuvvetlerinin imhasinin savain gdecegi
amalardan biri olabilecegini grm, ancak bu amacin diger ama-
lara kiyasla nemi konusunda bir ey sylememitik. Somut olay-
lar da bu koullara bagli olacaktir; genel prensip olarak degerlen-
dirilmesini ise yapmadik. imdi bir kez daha nemini kabul etmek
zorunda oldugumuz bu konuya dnelim.
Muharebe savata tek etkili faaliyettir; muharebede, kar-
imizdaki dman kuvvetlerinin imhasi bizi amacimiza ulatiracak
olan aratir. Muharebe fiilen vuku bulmasa bile bu byledir; nk
bu takdirde karar, her halkarda bu imhanin muhakkak sonucu
oldugu varsayimina dayanacaktir. Bundan u sonucu ikarabiliriz
ki, dman kuvvetlerinin imhasi btn sava harektlarinin kilit
44
Cluusowilz
Suvu zorino
noktasi, temel taidir; bir kemerin istinat noktalarina dayanmasi
gibi, savata btn tertipler, btn kombinezonlar bu [sayfa 7D| nihai
hedefe dayanir. Bu itibarla tm harekt, silah zoru ile elde edile-
cek sonucun, bu sonu gerekten elde edildigi takdirde olumlu
bir sonu olacagi varsayimina dayanir. Silah zoru ile elde edilecek
bir sonu, ister kk ister byk olsun, btn sava operasyonla-
rinda, senetli ali verilerde nakdi demenin yerini tutar. Bu ilikiler
ne kadar aralikli olursa olsun, deme ne kadar seyrek yapilirsa
yapilsin, yine de ara sira hesap grlecektir.
Silah zoru ile elde edilen sonu btn dzenlerin temeli ol-
duguna gre, dmanimiz silah zoru ile elde edecegi talihli bir so-
nula bizim tertiplerimizi bozabilir ve bunun iin mutlaka tertiple-
rimizden birinin dayandigi muharebeyi kazanmasi art olmayip
yeteri kadar nemli olmak artiyla her hangi baka bir muharebeyi
kazanmasi da yeterlidir. nk silah zoru ile elde edilecek her
nemli sonu yani dman kuvvetlerinin her imhasi ayni dze-
ye gelmek egilimi gsteren sivilar rnegi, daha nceki sonulari
etkiler.
Dman kuvvetlerinin imhasi bylece, btn diger arala-
rin nnde silinip sprldg en stn ve en etkili bir ara olarak
grnmektedir.
Bununla birlikte, ancak btn teki alanlarda tam bir eitlik
bulundugu farzedilen hallerde dman kuvvetlerinin imhasina b-
yk bir etki atfedilebilir. Dncesizce ve batan kara bir saldirinin
mutlaka maharet ve tedbirin stesinden gelecegini sanmak byk
bir yanilgi olur. Beceriksiz bir saldiri dman kuvvetlerinin degil,
kendi kuvvetlerimizin imhasina yol aar, bu da herhalde bizim
istedigimiz ey degildir. stn etkinlik araca degil, amaca aittir ve
biz sadece gerekletirilmi bir amacin etkisini bir baka amacin
etkisi ile kiyasliyoruz.
unu da zellikle belirtmemiz gerekir ki, dmanin muha-
rebe gcnden bahsederken, bu kavrami, sadece maddi kuvvete
hasretmek zorunda degiliz. Tersine moral g de bunun kapsami-
na girer, nk aslinda [sayfa DO| bunlar en kk ayrintilara varinca-
ya kadar i iedir ve ikisini birbirinden ayirmaya imkan yoktur. B-
yk bir imha hareketinin (byk bir zaferin) silah zoru ile elde edi-
lecek btn teki sonulara etkisinden bahsettik; ite tabir caizse
akici olan bu moral unsurdur ki, btn paralara daha kolaylikla
45
Cluusowilz
Suvu zorino
yayilir. Dman kuvvetlerinin imhasi btn diger aralardan daha
byk bir deger tair, ama bir de bunlarin riski ve bedeli vardir, ve
bazan bunlardan kainmak iin baka vasitalara bavurmak zorun-
da kaliriz.
Kullanilan aralarin pahaliya mal olmasi dogaldir, nk
teki faktrlerin eitligi halinde, amacimiz dman kuvvetlerinin
imhasina yneldigi lde kendi kuvvetlerimizin harcanmasi o ka-
dar byk olacaktir.
Bunun riski, baarisizlik halinde aradigimiz ve zledigimiz
daha byk etkinin geri tepmesi ve byk sakincalar dogurmasi-
dir.
Bu bakimdan teki yntemler baariya ulatiklarinda daha
az pahaliya mal olduklari gibi, baarisizlik halinde de daha az ris-
klidirler. Tabi bu artla ki, karilama benzer yntemler arasinda
olsun, yani dman da bizim kullandigimiz yntemleri kullansin.
nk dman silah zoru ile kesin sonuca gitmek yolunu setigi
takdirde, kendi yntemIerimizi de ister istemez dmantnkine
uyacak ekiIde degitirmek zorunda kaItrtz. O zaman herey
imha hareketinin sonucuna bagli kalacaktir; oysa, yine btn dig-
er faktrlerin eit olmasi halinde, bu durumun her bakimdan zara-
rimiza olacagi aiktir, nk bizim ama ve aralarimiz, dmanin
ama ve aralarindan farkli olarak, kismen baka sonulara ynel-
mitir. Biri digerinin parasi olmayan iki farkli ama karilikli ola-
rak birbirini ifna eder ve bunlardan birini gerekletirmek iin kul-
lanilan kuvvet ayni zamanda digerine de hizmet edemez. Bu ne-
denle, hasim taraflardan biri silah zoru ile kesin sonuca gitmeye
karar vermise, baari ansi, diger tarafin ayni yolu semeyip baka
bir amaca yneldiginden emin oldugu lde daha byk olacak-
tir. Bu baka [sayfa 81| amalardan birini seen taraf, normal olarak,
bunun ancak hasminin da kesin sonuca gitmeye kendisi kadar
isteksiz oldugunu tahmin ettigi takdirde yapacaktir.
Ancak baka bir yne tevcih edilmi niyet ve kuvvetlerden
sz ettigimiz zaman, sadece dman kuvvetlerinin imhasi diinda
kalan diger mspet hedefIeri kastediyoruz, yoksa dman kuvvet-
lerini harcamak iin bavurulabilecek salt direnmeyi degil. Salt
direnmede mspet ama eksiktir; bu itibarla kuvvetlerimizin baka
amalara ynelmesine imkan yoktur, dmanin niyetlerini boz-
makla yetinmek zorundadir.
4
Cluusowilz
Suvu zorino
imdi de dman kuvvetlerinin imhasinin menfi ynne,
yani kendi kuvvetlerimizin korunmasina egilmek gerekiyor. Bun-
lar, birbirini etkiledikleri iin, tek ve ayni niyetin birbirini tamamla-
yan paralaridirlar ve bunlardan birinin ya da digerinin stnlg-
nn yaratacagi etkiyi incelemek yeterli olacaktir. Dman kuvvet-
lerini imha etmek iradesi mspet amaca ynelir ve son eregi
dmanin yenilgisi olan mspet sonular dogurur. Kendi kuvvetle-
rimizin korunmasindaki ama ise menfidir, ve bu itibarla dmanin
niyetlerini neticesiz birakmaya, yani dmani yipratmak iin hare-
ketin sresini uzatmaktan baka bir amaci olmayan salt diren-
meye ynelir. Mspet amacin harekete geirdigi aba imha hare-
ketlerine yol aar; menfi amacin harekete geirdigi aba bu hare-
keti beklemekle yetinir.
Bu bekleyi nereye kadar gider ve nereye kadar gitmelidir
Bunu saldiri ve savunma teorisine ayirdigimiz blmde bu teori
burada bir kez daha karimiza ikmaktadir daha yakindan ince-
leyecegiz. imdilik bekleyiin sadece pasif bir direnmeden ibaret
kalmamasi gerektigini, bu hareketin de, baka amalar meyanin-
da, muharebeye katilan dman kuvvetlerinin imhasina ynelebi-
lecegini belirtmekle yetinecegiz. Menfi abanin dman kuvvetler-
inin imhasini amalamadigini, bizi mutlaka kansiz bir sonucu ter-
cih etmeye gtrdgn sanmak ilkeler bakimindan byk bir ya-
nilgi olur. Menfi abanin [sayfa D2| hakim olmasi kukusuz bu etkiyi
yaratabilir, ama bu takdirde bunun en iyi yntem olmayabilecegi
riskini gze almi olmamiz gerekir, nk bu bizim degil dmanin
elinde olan tamamen farkli artlara baglidir. Dolayisiyla bu kansiz
yntem, en byk kaygimiz olan kendi kuvvetlerimizi korumanin
dogal bir yolu olarak dnlmemelidir. Tam tersine, koullar by-
le bir yolun izlenmesine uygun degilse, kuvvetlerimizin tam anla-
miyla bozguna ugramasina sebebiyet verebiliriz. Bir ok komutan-
lar bu hataya dmler ve perian olmulardir. Agir basan bir
menfi abanin tek kesin sonucu kararin ertelenmesi, savunma
durumunda bulunan tarafin neticeyi tayin edecek ani beklemesi-
dir. Genellikle bu tutum, zaman ve mekan iinde, bu ikisinin birbi-
rine bagliligi ve artlarin msaadesi lsnde, hareketin erteIen-
mesine yol aar. Bunun artik ciddi bir sakinca dogurmadan mm-
kn olmadigi an gelip atinca, menfi abanin avanta|i ortadan kal-
kar, ve dman kuvvetlerinin imhasi iin gerekli aba hi degime-
47
Cluusowilz
Suvu zorino
mi bir ekilde yeniden ortaya ikar, nk bu aba bir denge he-
sabi ile arka plana itilmi olmasina ragmen hi bir zaman kesinlik-
le terk edilmi degildir.
Yukardaki dnceler bize savain amacini gerekletirme-
nin eitli yollari bulundugunu, yani politik gayeye eitli yollardan
ulailabilecegini, fakat bunun iin tek aracin muharebe oldugunu
ve bu itibarla her eyin kesin sonu siIahIa aItntr eklinde ifade
edebilecegimiz stn bir kanuna tbi bulundugunu gstermitir.
Dman bu yola bavurmaya karar verdigi takdirde, onun bu mey-
dan okuyuuna kayitsiz kalamayiz. Baka bir yol izlemek istiyor-
sak, mutlaka dmanin bu yola bavurmayacagina kanaat getir-
memiz gerekir, yoksa o yksek mahkeme nnde davamizi kay-
betmek bizim iin kainilmaz bir kibet olur. Kisaca, dman kuv-
vetlerinin imhasi savata btn tekileri arka planda birakan balica
amatir.
Baka trl tertiplerle savata neler elde edebilecegimizi ta-
bii ilerde yava yava grenecegiz. imdilik [sayfa D8| bunun mm-
kn oldugunu belirtmekle yetinelim. Bunu sylemekle teorinin pra-
tikten ne derece ayrilabilecegini de bir kez daha gstermi ve zel
koullarin etkisini ifade etmi oluyoruz. Ancak, krizin kanla zl-
mesinin, yani dman kuvvetlerinin imha etmeye ynelik abala-
rin savain meru ocugu oldugunu hemen kanitlamadan da ede-
medik. Politik amalar nemsiz, etkenler zayif ve kuvvetlerin geri-
lim az oldugu zamanlar, tedbirli ve usta bir komutan, hasminin as-
keri ve diplomatik alandaki zayifligindan yararlanarak, barii sagla-
mak iin her trl yolu deneyebilir. Kendisini bu yola iten ve baari
vaad eden yeterli nedenler varsa, komutani bu yzden sulamaya
hakkimiz yoktur; ancak yine de, sava tanrisinin kendisine srpriz-
ler hazirlayabilecegi kaygan bir yolda ilerledigini komutana hatirl-
atmakta, ve elinde iki tarafi keskin bir kili bulunan bir dmana
kari kendisini ucu dgmeli bir eskrim kilici ile savunmak duru-
munda kalmamasi iin gzn dmandan ayirmamasini tavsiye
etmekte yarar vardir.
Savain niteliginin yarattigi sonulari, savata ama ve arala-
rin oynadigi rol, pratikte ileri geri dalgalanmalar iinde salt asli
kavramina nasil kah yaklaip, kah uzaklatigini, ama nasil da yine
her eye ragmen stn bir yasa gibi bu kati kavramin baskisi altin-
da kaldigini btn bunlari savala ilgili sorunlari teker teker ince-
48
Cluusowilz
Suvu zorino
lerken daima gz nnde tutmamiz ve hi bir zaman hatirdan
ikarmamamiz gerekir. Yoksa onlarin gerek ilikilerini ve konunun
byk nemini hi bir zaman anlayamayiz, ve srekli olarak her
gerekle hem de kendi kendimizle elikiye deriz. [sayfa D4|
BLM III
SAVA DEHASI
Hayatta her zel faaliyet dali, belli bir ustalikla yrtlecek-
se, akil ve duygu bakimindan zel yetenekler ister. Bunlar yksek
bir dzeye ulair ve olaganst baarilarla kendilerini aiga vurur-
larsa, iinden iktiklari akla "deha" denir.
Bu terimin ok eitli anlamlarda kullanildigini, hayli geni
bir kapsami bulundugunu ve bir ok hallerde bu degiik tanimla-
rin iinden dehanin gerek zn ikarmanin ok zor oldugunu
bilmiyor degiliz. Ancak ne bir filozof ne de bir gramerci olmak
iddiasinda bulundugumuzdan, gndelik konuma dilindeki anla-
mina bagli kalarak "deha"yi bazi faaliyet alanlarinda stn ve se-
kin bir dzeye ulaan bir zihni yetenek olarak anlayacagiz.
Hakkini daha iyi teslim etmek ve kavramin kapsamina daha
iyi nfuz etmek iin, bu yetenek zerinde bir an duralim. Yalniz,
sinirlari iyice belirlenmi bir kavram olmadigi iin, ok stn bir
yetenek sayesinde bu nvana hak kazanmi olan deha, yani dar
anlamda deha zerinde fazla durmayacagiz. Yapacagimiz ey, as-
keri faaliyet alanina yneltilmi tm ruhi glerin genel muhassa-
lasini (bilekesini) ele almak ve bunu askeri dehantn z olarak
kabul etmektir. "Muhassala" diyoruz, nk askeri deha, rnegin
cesaret gibi, savala ilgili tek bir yetenekten ibaret degildir, aklin ve
duygularin teki yetenekleri de nemlidir. O halde deha manevi
glerin ahenkIi bir terkibidir, belki biri zaman zaman bir digeri-
ne agir basabilir fakat aralarinda hi bir zaman eliki bulunmaz.
Her savainin az veya ok askeri dehaya sahip olmasi ge-
rekseydi, ordularimiz byk bir olasilikla ok zayif olurdu. Deha
manevi glerin zeI bir egiIimini gerektirdigi iin kendini ok
4
Cluusowilz
Suvu zorino
seyrek olarak gsterir. Oysa, [sayfa D5| bir halkin ruhsal gleri eitli
biimlerde kullanilir ve geliir. Fakat halkin degiik faaliyetleri ne
kadar az olursa, askeri faaliyet bunlarin arasinda o kadar geni bir
yer tutar ve milletin iinden ok sayida sava dehasinin ikmasi
olasiligi o kadar artar. Ancak bu askeri faaliyetin seviyesini degil,
sadece geniligini belirler; seviyesi, halkin genel fikri ve manevi
gelime derecesine baglidir. Vahi, savai bir kabilede, uygar bir
millettekine oranla daha ok sayida savai insanlara raslariz, n-
k vahi kabilede hemen herkes savaidir, oysa uygar milletlerde
byk kitle dogal egilimi nedeniyle degil, sadece zorunluluk ol-
dugu iin askere alinir. Ancak uygar olmayan bir halkin iinden
hi bir zaman ok byk bir komutan ikmaz, ve sava dehasi de-
digimiz eye de byle bir toplumda ok seyrek raslanir, nk bu
cahil bir millette eriilmesi mmkn olmayan bir manevi geliim
dzeyini gerektirir. Uygar milletlerin arasinda da kukusuz savai
egilim ve gelimelere rastanir, ve bu durum yayginlatika uygar
lkelerin ordularini oluturan insanlarda askerlik ruhuna o kadar
ok tesadf edilir. Bu daha yksek bir uygarlik dzeyi ile ba baa
gittigine gre, bu uygar milletler, Romalilarla Fransizlarin gstermi
olduklari gibi, askerlik alaninda en parlak baari rneklerini vermi-
lerdir. Bu milletlerin olsun, savata n yapmi diger milletlerin ol-
sun en nl isimleri hep yksek uygarlik dnemlerinde ortaya ik-
mitir. stn askeri deha bakimindan entelektel seviyeye veril-
mesi gereken nemi belirtmek iin bundan daha gzel bir rnek
olabilir mi imdi bu hususu daha yakindan inceleyelim.
Sava bir tehlike alanidir, onun iin cesaret savai erde-
mlerin bainda gelir.
ki trl cesaret vardir: birincisi kiisel cesarettir; ikincisi,
kaynagini ister bir di otoriteden, ister vicdan dedigimiz i gten
alsin, sorumluluk karisindaki manevi cesarettir. Burada bunlar-
dan birincisinden sz edecegiz. [sayfa D6|
Kiisel cesaret de yine iki trldr. Birincisi, ister kiinin
bnyesinden ve karakterinden, ister lmden korkmamasindan,
ister alikanliktan ileri gelsin, tehlikeyi umursamazlik. Bu srekli
bir haldir.
kinci tr cesaret ise, tutku, yurtseverlik, cokunluk gibi olum-
lu etkenlerden ileri gelebilir. Bu takdirde, cesaret srekli bir hal
olmaktan ok bir heyecan, bir duygudur.
50
Cluusowilz
Suvu zorino
Bu iki tr cesaretin farkli etkileri oldugu kolayca anlailir.
Birincisi daha gven vericidir, nk ikinci bir tabiat haline gelmi
oldugu iin insani hi bir zaman terk etmez. kincisi ise insani
ogu zaman daha ileri gtrr. Metanet daha ok birinci tr cesa-
rete zg, atilganlik ve gzpeklik ise ikincisine vergidir. Birincisi
akli serin tutar; ikincisi bazen zihni faaliyeti kamilarsa da, ogu
zaman insanin aklini baindan alir. kisi birleince ortaya cesaretin
en mkemmel ekli ikar.
Sava maddi aba ve acilarla dolu bir alandir. Bunlara da-
yanmak iin, insanin, ister yaradilitan ister sonradan kazanilmi
olsun, bu acilara aldiri etmemesini saglayan belli bir fizik ve mo-
ral gce sahip olmasi gerekir. Bu niteliklere sahip ve sagduyusunu
kendisine kilavuz edinmi bir insan iyi bir sava aracidir. Vahi ya
da yari uygar halklarda bu niteliklere sik sik raslariz. Savain ona
gnl verenlerden neler istedigini daha yakindan inceleyecek olur-
sak, zek ve diger entelektel yeteneklerin bata geldigini grrz.
Sava belirsizlikler alanidir: harektin dayandigi unsurlarin drtte
kalin bir sis tabakasinin ardinda saklidir. Baka her alandan
daha ok sava alaninda, geregi sezgi ile bulup ikarmak iin
ince ve nfuz edici bir zekya ihtiya vardir.
Kukusuz vasat bir zek da zaman zaman bir raslanti sonu-
cu olarak geregin stne debilir; bazan da olaganst bir cesa-
ret zek eksikligini telafi edebilir; ama ogu zaman muharebenin
sonucu bu konudaki yetersizligi ortaya ikarir.
Sava ans ve tesadfler alanidir. nsan faaliyetlerinin [sayfa D7|
baka hi bir alaninda bu davetsiz misafire bu kadar yer yoktur,
nk baka hi bir alanda insanlar onunla bu kadar yakin temas
halinde degillerdir. ans hemen her durumda belirsizligi arttirir ve
olaylarin akiini degitirir.
Hi bir istihbarata yzde yz gvenemedigimiz, hi bir za-
man saglam bir zemine basamadigimiz, srekli olarak tesadfle-
rin etkisinde oldugumuz iin, savain kahramani kendisini durma-
dan umdugundan farkli gereklerin karisinda bulur. Bu da ister
istemiz planlarini, hi degilse bu planlarla ilgili fikirlerini altst eder.
Bu etki kararlarini btn btn kullanilmaz hale getirmise, genel-
likle bunlari degitirmek gerekir. Ancak o anda bunun iin gerekli
veri ve bilgiler bulunmayabilir, nk harekt sirasinda ani karar-
lar almak zorunlulugu vardir, ve yeni bir durum muhakemesine,
5T
Cluusowilz
Suvu zorino
hatta uzun boylu dnmeye bile vakit bulunmaz. Fakat ok daha
sik raslanilan bir durum, fikirlerimizi yeniden degerlendirmenin ve
olaylar hakkinda beklenmedik tamamlayici bilgiler almanin sonu-
cu olarak planlarimizin tamamen hkmsz kalacak yerde altst
olmasidir. Gereklere daha iyi nfuz etmiizdir, fakat iinde bulun-
dugumuz kararsizlik azalacagi yerde artmitir. Bunun da nedeni,
btn tecrbelerimizi ayni anda degil, azar azar kazanmamizdir;
nk kararlarimiz durmadan yeni tecrbelerin saldirisina ugrar,
ve onun iin zihnimizin, tabir caizse, srekli olarak "silah altinda"
kalmasi gerekir.
te umulmadik hallerle bu srekli atimanin iinden tehli-
kesizce ikmak istiyorsak, iki nitelige mutlaka ihtiyacimiz olacak-
tir: bu karanlik iinde bile kendisini gerege ulatiracak olan bir i
aydinliktan yoksun olmayan bir zek, ve bu soluk iigin peinden
gidebilecek bir cesaret. Birincisine Fransizca bir deyimle co0 J'oe/|
(bir bakita olaylari kavrama yetenegi, nfuzu nazar), ikincisine
kararItItk denir.
arpima savain btn dikkatleri zerine eken en karak-
teristik bir olayidir; te yandan, zaman ve mekan [sayfa D8| da arpi-
manin nemli unsurlaridir; sratli kararlar vermek durumunda olan
svarinin ordunun balica sinifi oldugu dnemlerde bu zellikle
byleydi. Sratli ve dogru bir karar fikri bylece bu iki unsurun
degerlendirilmesinden dogmutur. Bu fikri ifade etmek iin, sade-
ce gzle yapilan degerlendirmeler iin kullanilan bir deyim benim-
senmitir. Bir ok sava sanati gretmenleri ona bu nedenle bu
sinirli anlami vermilerdir. Ama zamanla co0 J'oe/| icra aninda
verilen btn dogru kararlar iin, rnegin en isabetli saldiri nokta-
sini bulmak, v.b. gibi kararlar iin kullanilmaya balanmitir. By-
lece co0 J'oe/| deyince artik sadece grme organimiz olan mad-
di gz degil, daha ok akil gzn anlar olduk. Tabii bu deyim,
ifade ettigi eyin kendisi gibi, daha ziyade taktik alanda nemli bir
yer tutar; ancak strate|i alaninda da az ok nemli sayilabilir, n-
k strate|ide de abuk kararlara sik sik ihtiya grlr. Bu kavra-
mi, co0 J'oe/| deyiminin dellet ettigi fazla mecazi ve sinirli muh-
tevasindan siyiracak olursak, siradan bir aklin ya hi gremedigi
ya da ancak meseleyi uzun boylu inceledikten ve zerinde derin
derin dndkten sonra grdg bir geregi hemencecik kavra-
ma yeteneginin (srati intikalin) kastedildigini syleyebiliriz.
52
Cluusowilz
Suvu zorino
Kararlilik cesaretin zel bir duruma uygulanmasidir; bir ka-
rakter zelligine dnrse, bir zihin alikanligi halini alir. Burada
sz konusu olan maddi tehlike karisindaki cesaret degil, sorum-
luluklar karisinda, yani bir anlamda manevi tehlike karisinda
gsterilen cesarettir. Buna Fransizcada co0|ce J'es|/|* denir, n-
k zihnin mahsul oldugu kabul edilir; oysa aslinda her trl cesa-
ret zihnin degil, mizacin bir zelligidir. Sadece zeka cesareti gerek-
tirmez: nitekim en zeki insanlarin ogu zaman cesaretten yoksun
olduklarini grrz. Zeka nce cesaret duygusunu uyandirmali,
sonra da onu beslemeli [sayfa DD| ve desteklemelidir, nk nazik ve
kritik durumlarda insan dncelerinden ok duygulari ile hareket
eder.
Kararliliga, drtlerimiz bize yol gstermeye yetmedigi za-
man, phenin azaplarini ve teredddn tehlikelerini gidermek
grevini vermi bulunuyoruz. Geri konuma dilinde kararlilik sz-
cgn, tehlikeli ilerden holanmak, kahramanlik, cret, gzpe-
klik gibi eitli anlamlarda kullaniriz. Fakat bir kimse, ister sb|ek-
tif ister ob|ektif, ister dogru ister yanli olsun, yeterli etkenlerle ha-
rekete gemise, artik onun kararliligindan bahsetmeye mahal yok-
tur, nk o zaman kendimizi onun yerine koymu ve onda mev-
cut olmayan phelerin varligini kabul etmi oluruz.
Burada sadece kuvvetten veya zayifliktan bahsedebiliriz, ba-
ka hi bir eyden degil. Bilgilik taslayarak konuma dilinde rasla-
nilan bu kk yanliligi mesele yapmak ve bu konuda bir pole-
mik amak niyetinde degiliz; bunlari sadece haksiz itirazlari nle-
mek iin hatirlattik.
phe halini ortadan kaldiran bu kararlilik ancak zekanin
eseri olabilir, daha dogrusu zekanin zel bir egiliminden dogar.
stn bir zeka ile elverili duygularin birlemesi kararliligi olutur-
maz. Bazi insanlar en etin sorunlar karisinda byk bir kavrama
yetenegi gsterdikleri ve byk sorumluluklari yklenmekten de
kainmadiklari halde, g durumlarda karar vermek kabiliyetin-
den yoksundurlar. Cesaretleri ve zekalari aralarinda ibirligi yap-
mayan ayri eylerdir, onun iin kararlilik diye bir ey ikmaz orta-
ya. Kararlilik cesaretin zorunlulugunu gsteren ve iradeyi etkileyen
* Manevi cesaret. Clausewitz. co0 J'oe/| gibi, bu deyimi de Fransizca olarak
kullanmitir. (.N.)
53
Cluusowilz
Suvu zorino
aklin eseridir. Gl kafalarda kararliligi oluturan ey, insanin tm
korkularini, zaaflarini ve tereddtlerini yenen zekanin bu son dere-
ce zel egilimidir. Onun iin vasat bir zekaya sahip olan insanlar,
kanimizca, hi bir zaman kararli olamazlar. Bazi g durumlarda
tereddt etmeden harekete getikleri olur; ama bunu dnmeden
yaparlar, dnmeden hareket eden bir insanin ise kararsizlik iinde
[sayfa DO| bocalamayacagi aiktir. Zaman zaman baarili da olabilir.
Ama tekrar edelim ki, askeri dehanin varligini gsteren, elde edi-
len sonularin ortalamasidir.
Bu iddiamiz, son derece kararli fakat hi bir dnce derin-
ligi olmayan pek ok hafif svari subaylari tanimi kimselerce ya-
dirganabilir. Ancak onlara unu hatirlatalim ki, burada sz konusu
plan derin dnebilme yetenegi degil, zeknin zel bir egilimidir.
Evet, biz kararliligin zekanin zel bir egilimine bagli oldugu-
na, bunun da parlak bir kafadan ok kuvvetli bir kafaya vergi ol-
duguna inaniyoruz. Kararliligin bu oluumunu dogrulamak iin unu
da ekleyelim ki, kk bir rtbede iken en byk kararliligi gster-
mi olan pek ok insanlarin daha yksek bir mevkiye geer ge-
mez bu yeteneklerini yitirdiklerinin pek ok rnekleri vardir. Karar
vermek ihtiyacini hissettikleri halde, bir hata yapmanin tehlikeleri-
ni sezerler ve grevlerine aliik bulunmadiklarindan zekalari balan-
gitaki gcn kaybeder; bu kararsizligin dogurdugu tehlikenin
farkina vardiklari lde korkakliklari daha da artar, eskiden akilla-
rina estigi gibi hareket etmeye alimi olduklarindan elleri ayaklari
kesilir.
Co0 J'oe/| ve kararliliktan sz ailmiken, bunlara yakin
bir zellik olan sogukkanItItktan da bahsedelim. Beklenmeyenin
o kadar geni bir yer tutuu bir alanda sogukkanliligin rol byk-
tr, nk sogukkanlilik beklenmeyenin stesinden gelmenin stn
bir biimidir. Umulmadik bir sze verilen kariliktaki hazircevap-
ligi nasil takdir ediyorsak, birdenbire ortaya ikan bir tehlikeye
abucak are bulmak eklinde tecelli eden sogukkanliligi da yle-
sine takdir ederiz. Yerinde olmak artiyla bu hazircevapligin ya da
bulunan arenin olaganst bir ynnn bulunmamasi nemli
degildir. nk uzun uzun dnldkten sonra yapilan bireyin
veya sylenilen bir szn bizi fazla etkilememesine karilik, zeka-
nin ani bir kipirtisi houmuza gidebilir. SogukkanItItk deyimi, zeka-
nin [sayfa D1| sagladigi yardimin kolayligini ve abuklugunu ok uy-
54
Cluusowilz
Suvu zorino
gun bir biimde ifade etmektedir.
nsana vergi bu asil nitelik bir zihin zelligi mi yoksa dengeli
bir yaradiliin belirtisi midir Bu duruma gre degiir, ancak sogukk-
anlilikta herhalde her ikisinin de payi vardir. Hazircevaplik daha
ziyade bir srati intikal iidir; beklenmedik bir tehlike karisinda
uygun bir are bulmak ise daha ziyade dengeli bir mizaci, saglam
bir kafa yapisini gerektirir.
Sava ortamini oluturan drt unsura, yani tehIike, fiziki
aba, beIirsizIik ve tesadf unsurlarina toplu bir baki atfedecek
olursak, bu huzur bozucu ortam iinde gven ve baari ansi ile
ilerleyebilmek iin byk bir fizik ve moral gce ihtiya bulundu-
gu kolayca anlailir. Askeri yazarlar ve tarihiler artlarin dogurdugu
degiik durumlara gre, bu gce enerji, dayantkItItk, sebat, ka-
rakter ve zihin kuvveti adini verirler. Kahramanligin btn bu
belirtilerine, artlara gre degien bir irade gc gzyle bakilabilir
ve aslinda ayni ey olduklari sylenebilir; ancak aralarindaki yakin
ilikilere ragmen, bu manevi nitelikler tek bir zellige indirgene-
mez. Onun iin bunlari, sirf karilikli ilikilerini ortaya ikarmak
iin de olsa, biraz daha yakindan incelemeyi uygun buluyoruz.
Fikirlerimizi aikliga kavuturmak iin, ilk nce u noktayi
belirtelim ki, komutanin bu manevi gcne ister agirlik, ister ans,
ister diren diyelim, veya baka ne ad verirsek verelim, bu ancak
ok kk bir lde dmanin hareketine, direnmesine veya bas-
kisina baglidir. Dmanin faaliyeti komutani ancak bir insan ola-
rak dogrudan dogruya etkiler, yaksa onun komutan sifatiyla girie-
cegi hareketi etkilemez. Dman iki saat yerine drt saat direnirse,
komutan iki saat yerine drt saat tehlikede kalir. Bu komutanin
rtbesi ykseldike nemi azalan bir keyfiyettir. Bakomutan iin
bunun ne nemi olabilir Hi!
kincisi, dmanin mukavemeti komutani dogrudan dogruya
etkiler, nk mukavemet uzadika ara kayiplari [sayfa D2| artacak
ve bu da komutana sorumluluk ykleyecektir. te komutanin ira-
de gc ilk kez bu vesile ile, bu endie verici dnceler nedeni-
yle sinanmi olacaktir. Fakat btn bunlara ragmen, bu komuta-
nin taimak zorunda bulundugu yklerin en agiri olmaktan uzak-
tir, nk bunun hesabini ancak kendisine kari vermek duru-
mundadir. Fakat dman mukavemetinin btn diger etkileri, ko-
mutanin emri altinda bulunan askerler zerinde kendilerini gste-
55
Cluusowilz
Suvu zorino
recek ve geri teperek komutana yklenecektir.
Askerle cesur ve moralleri yksek oldugu srece, komutan
amacini gerekletirmek iin nadiren byk bir irade gc gster-
mek zorunda kalacaktir. Fakat glkler meydana ikar ikmaz
ki byk muharebelerde bu kainilmazdir iler artik iyi yaglanmi
bir makina gibi yolunda gitmez, yani her ey kendiliginden olmaz.
Tersine, makinanin kendisi diren gstermeye balar ve ite bu
direnci kirmak komutan hesabina byk bir irade gcn gerekli
kilar. Kimi askerlerde sik sik byle bir egilime raslanirsa da, itaat-
sizlik ve kari gelme bu direncin tek nedeni degildir. Btn maddi
ve manevi glerin zlmesi, bunun yarattigi genel knt, kanli
fedakarliklarin komutanin nce kendinde sonra btn adamlarin-
da yenmek zorunda oldugu yrekler acisi grnts, kendisine
dogrudan dogruya ya da dolayli olarak intikal ettirilen btn o izle-
nimler, duygular, kukular ve zlemler: ite makinanin bozuldugu
asil bunlardan belli olur. Erlerin gc birbiri ardindan ktke,
iradeleri artik bu gc korumaya yetmedike, kitlelerin tm i di-
rencinin agirligi komutanin omuzlarina yklenir, btn agirlik komu-
tanin iradesine biner. Komutanin kalbindeki ate, kafasindaki kivil-
cim artik hi durmadan btn teki askerlerin cesaretini kamil-
amak, kalplerindeki umut iigini yeniden yakmak zorundadir. An-
cak bu grevini geregi gibi yerine getirebildigi lde kitlelerin
kontroln elinde tutabilecek, onlarin bainda kalabilecektir. Ken-
di cesareti bakalarinin cesaretini krklemeye [sayfa D8| yetmezse,
kendisi de kitlelerin seviyesine decek, tehlikeden kaan ve utan
nedir bilmeyen hayvan tabiatinin aagilik batakliklarina saplana-
caktir. te byk eyler yapmak isteyen bir komutanin cesareti ve
moral gc ile omuzlamak zorunda bulundugu glkler! Bu g-
lkler komutanin emrindeki birliklerin byklg ile orantili ola-
rak artar; ykn altindan kalkabilmek iin, bu kuvvetlerin komuta-
nin rtbesi ne kadar yksekse o kadar ok olmasi gerekir. Hare-
ketteki ener|i bu hareketi meydana getiren saikin kuvvetini ifade
eder, bu saik ister akil ister duygusal olsun. Bununla birlikte, byk
bir kuvvet gsterisinin sz konusu oldugu hallerde duygusal etken-
ler genellikle eksik olmaz.
Muharebenin etin abasi iinde insan kalbini dolduran asil
duygularin en gl ve en devamlisinin an ve eref ihtirasi oldu-
gunda kuku yoktur. Alman dili her nedense "E||e/:" (erefe su-
5
Cluusowilz
Suvu zorino
samilik) ve "l0|ms0c||" (an peinde koma) gibi iki yerici deyim
kullanarak bu konuda biraz insafsiz davranmi, aslinda vgye
layik olan bu tutkuyu kmsemitir. Ruhun bu byk zlemleri-
nin ktye kullanilmasi kukusuz en ok savata insanliga kari
isyan ettirici sular ilenmesine, korkun haksizliklara yol amitir;
ama buna ragmen bu duygular, kkenlerine bakilacak olursa, in-
san tabiatinin en asil duygularidir ve sava zamaninda bu dev cs-
seye bir ruh veren canlandirici etkenlerdir. Baka duygular daha
yaygin olabilirlerse de, ve bunlardan bazilari vatan aki, bir fikre
fanatik bir baglilik, intikam ve her trl cokunluk gibi daha yk-
sek grnebilirlerse de, hi biri an ve eref tutkusunun yerini tut-
maz. Szn ettigimiz diger duygular genellikle byk kitleleri ha-
rekete geirebilirler ve coturabilirler, ama liderde arkadalarin-
dan daha byk iler baarmak arzusunu uyandirmazlar; oysa bu
arzu, mevkiinin adami olmak isteyen bir lider iin vazgeilmez bir
arttir. Bu teki duygular, ihtiras gibi, liderin ynettigi askeri hare-
keti kendi z mali saymasini saglamazlar: ihtirastan yoksun bir
lider onu en iyi ekilde [sayfa D4| kullanmaya, bir tarla gibi alin teriyle
srmeye ve rnn mmkn oldugu kadar bereketli olmasi iin
zenle ekmeye alimaz. Oysa, en kk rtbelisinden en byk
rtbelisine kadar her komutanin ortak mali olmasi gereken bu
zlemler, bu ener|i, bu rekabet ruhu, bu itici unsurlardir ki, bir or-
dunun etkinligini arttirir ve zaferini hazirlar. Ve bunlarin hepsinin
bai olan insana gelince, soruyoruz: htirastan yoksun byk bir
komutan, byk bir sava lideri hi grlm mdr Byle bir
eyi dnmeye bile imkan var midir
DayantkItItk veya metanet tek bir darbenin etkisine kari
iradenin direnme gcn ifade eder; sebat ise sre ile ilgilidir. Bu
iki deyim arasinda ne kadar yakin bir benzerlik bulunursa bulun-
sun, hatta biri ok zaman digeri yerine kullanilsa bile, ikisini birbi-
rine karitirmamak gerekir, nk bir tek iddetli darbeye kari
koyan dayaniklilik sadece kuvvetli bir duygudan ileri gelebildigi
halde, sebat daha ziyade zeknin destegini gerektirir. Gerekten
de, bir hareket ne kadar uzarsa, o kadar hesapli ve planli oldugu
anlailir ve sebat da gcn kismen bundan alir.
kuh kuvvetine veya his kuvvetine daha yakindan bakacak
olursak, ilk akla gelen soru u olur: Bundan neyi anlamak gerekir
Bu elbette duygularin veya tutkunun ifadesinde grlen
57
Cluusowilz
Suvu zorino
iddet degildir, nk byle bir ey dil kurallarina aykiri olurdu.
Bundan anlailmasi gereken, en iddetli heyecanin ortasinda, en
kuvvetli ihtiraslarin kasirgasinda bile aklin sesine kulak vermek
yetenegidir. Bu yetenek sadece zek kuvvetine mi baglidir Bund-
an emin degiliz. stn bir zekya sahip insanlarin zaman zaman
kendilerine hakim olamamalari hi bir ey kanitlamaz, nk ken-
di kendine hakim olabilme belki zel bir zek biimini, geni ol-
maktan ziyade gl bir zekyi gerektirir. En iddetli heyecan an-
larinda bile serinkanliligimizi muhafaza edebilme ve aklimizla ha-
reket edebilme yeteneginin, kendine hakim oIma dedigimiz yete-
negin [sayfa D5| dogrudan dogruya insanin tabiatindan geldigini sy-
lersek belki gerege daha ok yaklami oluruz. Bu aslinda yrekli
ve gl insanlarda tutkularin takinligini, onlari yok etmeden den-
geler. Aklin hakimiyetini saglayan sadece bu dengedir. Bu denge-
nin kendisi de onur duygusundan, soylu bir gururdan baka bir
ey degildir. nsan yaradiliinin geregi olarak en zor durumlarda
bile akil ve muhakeme kabiliyetinden nasibi olan bir varlik gibi ha-
reket etmek ister. O halde diyebiliriz ki yrekli ve gl bir insan,
en iddetli heyecanlarin etkisinde bile dengesini kaybetmeyen bir
insandir.
nsan tabiatlarinin eitliligine bir gz atacak olursak, ilk n-
ce Ienfatik veya tasasiz dedigimiz duygusal ynleri ok zayif ins-
anlara raslariz.
Daha sonra, ok duygusal fakat duygulari hi bir zaman be-
lirli bir dereceyi amayan insanlar gelir ki, bunlara da hassas fakat,
sakin deriz.
nc olarak, ok kolay heyecanlanan, duygulari saman
alevi gibi abucak parlayip snen insanlar vardir.
Drdnc ve son olarak da, olur olmaz eylerden heyecan-
lanmayan, duygulari abucak ve birdenbire degil, yava yava alev-
lenen fakat bir kere uyaninca da gt ve srekli bir nitelik taiyan
insanlara raslariz. Bunlar kuvvetli, derin ve gizli tutkulari olan ins-
anlardir.
nsanlar arasindaki bu karakter farklari belki insan organiz-
masina hkmeden fiziki glerin sinirinda yatmakta ve sinir sis-
temi dedigimiz, bir yandan maddeye bir yandan ruha yaklaan ka-
riik organizmaya bagli bulunmaktadir. Ama biz, sinirli felsefi yete-
neklerimizle bu karanlik dehlizlere girmekten kainacagiz. Ancak
58
Cluusowilz
Suvu zorino
bu farkli karakterlerin askeri harekt zerindeki etkileri stnde
bir an durmak ve bunlardan ne lde byk bir karakter kuvveti
beklenebilecegini gstermek belki yararli olacaktir.
Tasasiz bir insan kolay kolay dengesini kaybetmez, ancak
her trl ener|i yoklugunu kukusuz bir karakter kuvveti sayamayiz.
Bununla birlikte, sava zamaninda bu [sayfa D6| trl insanlarin, sre-
kli istikrarlari nedeniyle, tek yanli da olsa, belirli bir yetenekten
yoksun olduklari sylenemez. Eylemin mspet saiki, yani itici g,
dolayisiyla faaliyet ogu zaman eksiktir bu gibi insanlarda, ama
yaptiklarini da hi bir zaman yzlerine gzlerine bulatirmazlar.
kinci kategorideki insanlarin zelligi, kk eyler karisinda
kolayca tepki gsterdikleri halde byk olaylar karisinda hemen
panige kapilmalaridir. Bu tip insanlar zor durumda bulunan birisi-
nin hemen yardimina komaktan geri kalmazlar, fakat btn bir
milletin felaketi onlari harekete geirecek yerde sadece bellerini
bker.
Savata bu insanlar ne faaliyet gstermekten ne de denge-
lerini muhafaza etmekten geri kalmazlar, ama hi bir zaman, gl
bir zeknin rehberligi olmadika, byk bir i baaramazlar. Kuvvetli
ve bagimsiz bir zek ise bu tip bir yaradilila nadiren bagdair.
Pratik hayata bile kolay intibak edemeyen fkeli, abuk par-
layan mizalar savaa hi gelmezler. Geri itici glerinin iddeti
bir avanta| sayilabilirse de, bunlarda istikrar yoktur. Bununla birlik-
te, bu insanlarin duygusalligi cesarete ve hirsa ynelirse, kk
rtbelerde bazen yararli olabilirler, nk kk rtbeli komutan-
lara tevdi edilen sava hareketleri genellikle kisa sreli olur. Bu
gibi hallerde cesaretli bir karar, ruh kuvvetinin tek bir atilimi ogu
zaman yeterli olabilir. Cretli bir saldiri, yrekten gelen bir "ileri!"
komutu bir ka lhzanin iidir; halbuki sava alaninda iddetli bir
karilama btn bir gn srebilir, bir seferin sresi ise bir yili bile
gerebilir.
Duygularinin iddeti yznden bu tip insanlar dengelerini
muhafaza etmekte iki misli glk ekerler. Onun iin sik sik se-
rinkanliliklarini kaybederler, bu da savata en byk kusurdur. An-
cak airi derecede hassas ve heyecanli insanlarin hi bir zaman
gl olamayacaklarini, yani iddetli bir duygunun etkisi altinda
kaldiklari zaman hi bir ekilde dengelerini muhafaza [sayfa D7| ede-
meyeceklerini iddia etmek deneylere aykiri olur. Genel kural ola-
5
Cluusowilz
Suvu zorino
rak soylu bir yaradilia sahip olduklarina gre, niin haysiyetlerine
dkn olmasinlar Bu duygudan nasipleri olmadigi sylenemez,
ancak ogu zaman etkili olmak firsatini bulamazlar. lk takinlik
getikten sonra, genellikle kuvvetli bir aagilik duygusunun kurba-
ni olurlar. Egitimle, ya da tecrbe ile ve kendi kendilerini yoklaya-
rak erge kendilerine fazla gvenmemeyi ve anlarinda ilerinde
taidiklari zit kuvvetlerin farkina varmayi grenirlerse, onlar da byk
bir ruh kuvvetine sahip olduklarini ispat edebilirler.
Nihayet kolay kolay heyecanlanmayan fakat bir kere heyec-
anlaninca da duygulari iddetle coup kabaran insanlar vardir; bun-
larla ncekiler arasindaki fark, kor ile alev arasindaki farkin ayni-
dir. Bunlar, dev gleri sayesinde, muazzam kitleleri harekete geir-
meye en ok muktedir olan insanlardir. Duygulari kitlelerin hare-
ketine benzer: yava fakat kari konulmasi imkansiz.
Bu insanlar, bundan ncekiler gibi, duygularinin etkisinde
kalmaya ve sonradan yzleri kizaracak ekilde kendilerinden ge-
meye ok daha az namzettirler, ama bunlarin da dengelerini hi
bir zaman kaybetmediklerini veya kr bir tutkunun kurbani olma-
diklarini iddia edecek olursak deneyler bizi bir kez daha yalanlar.
Aksine, gururdan ve kendilerine hakim olmak yeteneginden yoksun
olduklari, ya da bu duygulari yeteri kadar agirlik taimadigi takdir-
de, balarina gelecek budur.
Uygar olmayan milletlere mensup byk adamlarda bunun
rneklerine sik sik raslanir. nk entelektel seviyenin dklg
daima tutkularin hakimiyeti iin elverili bir ortam yaratir. Fakat
yksek bir uygarliga sahip milletlerin en kltrl siniflari arasinda
da bunun pek ok rneklerine raslamak mmkndr. Orta aglar-
da ruhsatsiz avcinin ormanlarda koan geyige zincirlenmesi gibi
bu insanlar da ihtiraslarinin cokusu ile oradan oraya srklenip
dururlar.
Bir kez daha tekrar edelim: irade gc, iddetli [sayfa D8| duy-
gulardan baka bir ey tanimayan insana degil, en kuvvetli heyec-
anlarin etkisi altinda bile nefsine hakim olmasini bilen ve kalbini
kasip kavuran kasirgaya ragmen muhakeme yetenegini ve inan-
larini kaybetmeyen, firtinaya tutulan bir gemideki pusulanin ibre-
si gibi sagduyusu hi bir zaman amayan insana vergidir.
Karakter kuvveti, ya da sadece karakter, inanlara simsiki
bagli kalmayi, inanlarinda hi bir zaman sarsilmamayi ifade eder:
0
Cluusowilz
Suvu zorino
bu inanlar ister bizim z yargimizin ister bakalarinin yargisinin
mahsul olsun, ister prensiplere, fikirlere, geici esinlere dayansin,
ister aklin baka bir faaliyetinin eseri olsun. Kukusuz bu tr bir
saglamlik, inanlarin kendileri sik sik degiiyorsa sz konusu ola-
maz; bu degiiklikler mutlaka di etkenlerden ileri gelmeyebilir.
Kendi z zekamizin srekli faaliyetinin rn olabilirler, bu da
kukusuz belirli bir istikrarsizliga dellet eder. Her dakika fikir degi-
tiren bir insan elbette hi bir zaman karakter sahibi bir insan sayil-
amaz, bu degiiklikler sadece i etkenlere bagli olsa bile. Dolayi-
siyla bu yetenek istikrarli inanlari gerektirir. Bunun da eitli ne-
denleri vardir. Bu inanlar insanin iine kkl olarak yerlemi, bu
itibarla da degimeleri sz konusu olmayan aik-seik, berrak in-
anlar olabilecegi gibi, entelektel faaliyetin eksikligi yznden
degimeyen inanlar da sz konusu olabilir; tembel ve tasasiz in-
sanlarda bu duruma sik sik raslariz. te yandan, zihnin egemen
bir ilkesinden dogan kesin bir iradi hareket her trl fikir degiik-
ligine bir lde engel olabilir. Oysa savata, ruhun maruz bulun-
dugu iddetli izlenimlerin oklugu ve btn inanlarimizi, btn
bilgilerimizi altst eden phe nedeniyle, insani tuttugu yoldan
saptiran ve hem kendisinden hem bakalarindan kukulanmaya
iten etkenler insan faaliyetlerinin baka her hangi bir alaninda ol-
dugundan ok daha fazladir.
Iztirap ve tehlikenin yrek paralayici manzarasi, fikri inan-
larin kolayca stesinden gelen duygular yaratir; ve her tarafa ya-
yilan alacakaranlik iinde gr [sayfa DD| derinligi ve berrakligi o ka-
dar azalir ki, bu degiiklikleri anlamak ve bagilamak daha kolay
olur. Eylemlerimiz ancak tahmin veya sezgi yolu ile varilan gerek-
lere dayanir. Onun iindir ki, savata gr ayriliklari ok daha b-
yk olur ve her yandan kopup gelen izlenimler durmadan inanla-
rimizi sarsar. En vurdumduymaz bir insan bile bunlara kari kendi-
sini savunamaz, nk bu izlenimler o kadar kuvvetli, o kadar
canlidir ki, durmadan hem aklimizi hem duygularimizi bombardi-
man ederler.
Yksek bir gr aisindan hareket ederek eyleme yn ve-
ren genel fikir ve ilkeler ancak derin ve berrak bir muhakeme ye-
teneginin mahsul olabilirler, ve derhal karara baglanmasi gere-
ken konular bu ilkeler karisinda, tabir caizse, askiya alinmi olur.
Ama ite asil zorluk, o anda aklimiza gelen eitli fikirlere ve olay-
T
Cluusowilz
Suvu zorino
larin ters akiina ragmen nceki dnce ve yargilarimizin sonula-
rina simsiki bagli kalmaktadir. zel durumlarla ilkeler arasinda,
ogu zaman gzle grlr bir mantiki sonular zinciri ile kapatil-
amayacak bir mesafe vardir. te o zaman insanin kendisine g-
venmesi ve biraz da pheci olmasi byk yararlar saglar. Burada
yapilacak i, her trl dnceden bagimsiz olarak onu kontrol
eden emredici bir prensibe bavurmaktir; bu prensip, phe halin-
de ilk fikrimizde israr etmemizi ve kuvvetli bir inan bizi buna zor-
lamadika fikrimizi degitirmememizi emreder. Uzun sreden beri
denenmi prensiplerin stn geregine olan sarsilmaz inancimiz,
o anda cereyan eden geici olaylarin btn iddetlerine ragmen
grndklerinden daha az nemli olduklari geregini unutmamizi
nleyecektir. pheli hallerde nceki inanlarimiza taniyacagimiz
bu ncelik ve onlara bagli kaliimiz sayesinde giriimlerimiz, ka-
rakter dedigimiz eyi meydana getiren istikrar ve tutarliliga kavu-
mu olur.
Dengeli bir mizacin karakter kuvvetine ne lde katkida
bulundugunu anlamak kolaydir. Onun iin byk bir moral gce
sahip olan insanlar genellikle karakter sahibi olan insanlardir. [sayfa
1OO|
Karakter gcnden sz etmiken, onun soysuzlami bir
ekli zerinde de durmamiz gerekir: inattItk.
Belirli durumlarda karakterin nerede bittigini ve inatiligin
nerede baladigini saptamak genellikle ok zordur. Buna karilik,
ikisi arasindaki soyut farki tayin etmek o kadar zor degildir.
natilik bir zek eksikligi degildir; stn bir muhakeme ye-
tenegine boyun egmemekte direnmeyi tanimlayan bir deyimdir.
Bunu da zekya mal etmek yanlitir, nk zek muhakeme yete-
neginden baka bir ey degildir. natilik mizaca ait bir kusurdur.
radenin bu bir eit egilmezligi, her trl kari fikre kari bu ta-
hammlszlk aslinda bencilligin zel bir biiminden baka bir
ey degildir. nati insan sadece kendi ruhi faaliyetlerinin emirleri-
ne uyar ve bakalarinin da sadece bu emirlere uymasini ister. Bu-
na bir eit kendini begenmilik de diyebilirdik, ama aslinda bu-
nun da tesinde bir eydir. Kendini begenmilik di grnle ye-
tinir, oysa inatilik bir ehvettir.
O halde, somut grlere kari direnme daha saglam temel-
lere dayanan bir inancin veya daha stn bir prensibe bagliligin
2
Cluusowilz
Suvu zorino
sonucu degil de, sadece bir kari ikma hevesinin mahsul oldu-
gu takdirde, karakter kuvvetinin inatiliga dntgn syleyebi-
liriz. Bu tanimlamanin, yukarda belirttigimiz gibi, pratik yarari pek
yoksa da, hi degilse inatiligi karakter kuvvetinin daha yogun bir
biimi olarak grmemize engel olacaktir. Geri ikisi birbirine para-
lel, birbirine yakin eyler gibi grnrlerse de, aslinda bambaka
eylerdir; hatta inatilik karakter kuvvetinin daha yogun bir biimi
olmaktan o kadar uzaktir ki, zek eksikligi yznden karakterleri
de zayif olan ok inati insanlara sik sik raslariz.
ok byk bir askeri komutanin bu sekin vasiflarinda, mi-
za ile zeknin ibirligi yapmalarini saglayan nitelikleri bylece
grdkten sonra, imdi de sava faaliyetinin bir baka zelligi ze-
rinde durmamiz gerekiyor. Bu ok belirgin olmasina ragmen belki
savain en [sayfa 1O1| nemli zelligi degildir, nk sadece zihni ye-
teneklere ihtiya gsterir, insanin mizaci ve duygusal yapisi ile pek
ilgili degildir. Sava ile arazi, yani lke veya toprak arasindaki bag-
lantidan sz etmek istiyoruz.
lk nce bu baglantinin srekli oldugunu, rgtlenmi bir
ordu tarafindan giriilen bir sava harektinin belirli bir yerin diinda
cereyan ettigini tasavvur etmeye imkan bulunmadigini belirtelim.
kinci olarak, bu iliki, tm kuvvetlerin harektini degiiklige ugrat-
tigi ve bazan da tamamen degitirdigi iin byk bir nem tair.
ncs, belirli bir mevkiin en kk ayrintilarini ilgilendirebile-
cegi gibi, lkenin en geni sahalarini da kapsayabilir.
Bundan ikan sonu udur ki, bir yandan sava, br yan-
dan arazi ve lke arasinda mevcut iliki savaa ok zel bir nitelik
baheder. Bu unsurlarla ilgili diger beeri faaliyetleri dnecek
olursak bahivanlik, tarim, inaat, su ileri, madencilik, avcilik, or-
man iletmeciligi gibi bunlarin hepsinin ok sinirli bir alana inhi-
sar ettiklerini, bu itibarla bu alani, kisa bir zamanda yeteri kadar
kesinlikle yoklamanin mmkn bulundugunu grrz. Fakat sa-
vata komutan, iinde harekta giritigi alani mttefiki saymalidir.
Bu alani gzleriyle lp bimesine, ne kadar iddetle arzu ederse
etsin batan baa yoklamasina, ve durmadan meydana gelen degi-
iklikler nedeniyle tam olarak tanimasina ve kefetmesine imkan
yoktur. Kukusuz dman da genellikle ayni durumdadir; ama zor-
luk, iki taraf iin ayni da olsa, yine zorluktur, ve yetenegi veya tec-
rbesi sayesinde onu yenmeyi baaran taraf daha elverili bir du-
3
Cluusowilz
Suvu zorino
ruma geer; bundan baka, bu zorluk ancak genel olarak iki taraf
iin eittir, yoksa zel durumlarda bu mutlaka yle olmayabilir,
hatta bu durumlarda genellikle taraflardan biri (savunmada olan
taraf) araziyi teki taraftan daha iyi bilir.
Bu ok zel glg yenmek kendine zg bir zihni yete-
nek ister ki, buna, biraz dar bir deyim de olsa (Ortsinn) (yn tayini
sezgisi) diyoruz. Bu, her hangi bir lkenin veya blgenin geome-
trik durumunu sratle [sayfa 1O2| kavramak ve bylece her zaman
kolaylikla yolunu bulmak yetenegidir. Bunun bir hayal etme ii
oldugu aiktir. Bu idrak kukusuz kismen gzle kismen zek ile
elde edilir. Zekmiz, bilime ve deneye dayanan muhakemenin
destegi ile eksik olani tamamlar, ve bu gzle grlene eklenince
bir btn meydana gelir. Ancak bu btnn zihnimize canli bir
ekilde yansiyabilmesi, bir resim halini alabilmesi iin, beynimize
izilen bir harita rnegi sabit kalabilmesi ve teferruatinin durma-
dan kopup ayrilmamasi iin, hayal gc dedigimiz bir zihni yete-
nege ihtiyacimiz vardir. Eger bir byk air veya ressam ilham pe-
risine byle bir grev ykledik diye alinacak olursa, uyanik bir or-
man korucusunun birinci sinif bir hayal gcne sahip olabilecegi
iddiasi karisinda omuz silkerse, hemen syleyelim ki bu deyimi
burada ok sinirli bir anlamda kullaniyor, hayal gcne ok mte-
vazi bir grev yklyoruz. Ama bu hizmet ne kadar kk bir hiz-
met olursa olsun, yine de bir doga vergisi olmak gerekir. nk bu
nitelikten hi nasibimiz olmazsa, her eyi yerli yerinde, berrak ve
tutarli bir ekilde, sanki gzmzn nnde imi gibi grmek im-
kansizlair. Geri kuvvetli bir hafizanin bu konuda ok yararli ola-
cagini kabul ediyoruz; ama acaba hafiza zerk bir yetenek midir,
yoksa eyayi gzmzn nnde canlandirabilme yeteneginin bir
sonucu olarak mi bunlar hafizamizda daha kolaylikla tespit edile-
bilmektedir te hakkinda kesin bir yargiya varmaktan sakindigi-
miz bir sorun, nk bu iki zihni melekeyi ayri ayri dnmek bize
bir ok bakimlardan olduka zor grnmektedir.
Alikanlik ve tecrbenin, kavrama yetenegi ile birlikte bu
konuda byk bir rol oynadiginda kuku yoktur. nl Fransiz ma-
reali Luxembourg Dknn levazim reisi Puysegur, bu konuda
kendine gvenmedigini, parolayi getirmek iin uzaga gitmek gere-
ktiginde her seferinde yolunu airdigini syler.
Bu yeteneginin kullanilma alani rtbenin ykselmesi ile oran-
4
Cluusowilz
Suvu zorino
tili olarak geniler. Bir hafif svari veya avci [sayfa 1O8| eri dag tepe
aarak komutasindaki devriye kolunu sevk ve idare edebilmelidir.
Bunun iin bir ka keif iareti bilmesi ve vasat bir kavrama yete-
negine sahip olmasi yeter. Oysa, bir komutanin bilgi dzeyini bir
eyaletin ya da bir lkenin tm cografyasini kapsayacak ekilde
geniletmesi; yol boylarinin, akar sularin, daglarin, tepelerin duru-
munu gznn nnde canlandirabilmesi ve bu arada ayrintilara
ilikin yn tayini sezgisini da kaybetmemesi gerekir. Kukusuz eitli
kaynaklardan edinecegi bilgiler, haritalar, kitaplar, muhtiralar ken-
disine harektin ana hatlarini tayin etmek konusunda geni l-
de yardimci olacaktir; ayrica ayrintilara ilikin konularda karar-
ghinin, kurmayinin yardimlarindan yararlanacaktir. Bununla bir-
likte, lkenin cografi yapisini abuk ve net bir ekilde kavrayabil-
mesi iin gerekli yetenegin ilerini geni lde kolaylatiracagi,
harekti daha saglam bir eklide yrtmesini saglayacagi, onu daha
bagimsiz kilarak bir eit manevi beceriksizlikten kurtaracagi phe
gtrmez.
Kaldi ki, sava sadece bu yetenek bakimindan hayal gcn-
den medet ummak durumudadir. Yoksa genel olarak bu biraz ha-
ari ve kaprisli ilham perisinin kendisine faydasindan ok zarari
dokunur.
Bylece, sava faaliyetinin insana ykledigi grevlerin ge-
regi olan zihni ve ruhi melekelerin hemen hemen hepsini gzden
geirmi bulunuyoruz. Zek her yerde ibirligine iddetle ihtiya
bulunan bir kuvvet olarak ortaya ikmaktadir. Bu da, sekin zihni
yeteneklere sahip olmayan insanlarin, basit ve fazla karmaik ol-
mayan hareketlerden ibaret gibi grnen sava faaliyetini niin
stn bir baari ile yrtemeyeceklerini izah etmektedir.
Bir kere buna inandiktan sonra, artik dman mevziinin
evrilmesi gibi binlerce defa grlm olagan bir eyi ve buna
benzer daha baka ileri byk bir entelektel abayi gerektiren
baarilar olarak grmeye lzum kalmaz.
Genellikle sade ve iyi bir askeri, dnen bir beynin, [sayfa 1O4|
zengin fikirler ve bulularla dolu parlak bir zeknin, gz kamatirici
bir kltrn tam tersi olarak grmeye alimiizdir. Bu btn btn
temelden yoksun bir yakitirma degildir; ancak iyi bir asker olmak
iin sadece cesaretin yeterli oldugunu, belirli bir beyin faaliyet ve
yeteneginin hi gerekli olmadigini kanitlamaz. Yeteneklerini aan
5
Cluusowilz
Suvu zorino
mevkilere ykseldiklerinde btn ener|ilerini ve hareket kabiliyet-
lerini kaybeden insanlara sik sik raslandigini bir kez daha hatirlata-
lim; ancak okuyucularimiz u noktayi da hi bir zaman unutmama-
lidirlar ki, biz burada stn ve olaganst baarilardan, sahiplerine
kendi dallarinda an ve eref getiren sekin hizmetlerden bahsedi-
yoruz. Bu itibarla, savata her komuta kademesi, gerekli zihni ye-
tenegin, an ve erefin kendine zg olanini yaratir.
Bir komutan, yani btn bir savain belirli bir sava sahnesi-
nin baina getirilmi olan general ile dogrudan dogruya onun emri
altinda bulunan yardimcisi arasinda derin bir uurum vardir. u
basit nedenle ki, komutan yardimcisi stn bir otoritenin ynetim
ve denetimine ok daha yakindan baglidir, ve bu da onun kendine
zg zihni faaliyetlerinin alanini geni lde daraltir. Kamu oyun-
da, entelektel stnlgn ancak en yksek mevkii igal eden ko-
mutana vergi oldugu, daha aagi rtbe ve mevkilerde ise vasat bir
zeknin yeterli oldugu kanisini yaratan ite budur. O kadar ki, silah
altinda salarini agartmi olan fakat tek ynl ve tekdze ilerle
megul oldugu iin zihni melekeleri bir lde zaafa ugrami bu-
lunan bir korgenerali bunagin biri sayanlara, ve cesaretine hayran-
lik duymakla birlikte basitligini alaya alanlara sik sik raslamak mm-
kndr. Bizim buradaki amacimiz bu yigit insanlarin davasini sa-
vunmak ve kaderlerini iyiletirmeye alimak degildir; bunun ne
mutluluklarina ne de etkinliklerine bir katkisi olur. Biz sadece olay-
lari oldugu gibi gstermek, ve savata kafasiz bir kabadayinin byk
eyler baarabilecegi yolundaki yaygin bir kaniya kari okuyucula-
rimizi uyarmak istiyoruz. [sayfa 1O5|
Madem ki, bizim kanimiza gre, en alt kademedeki komu-
ta mevkileri bile stn zek yeteneklerini gerektirmekte ve bu ye-
tenekler rtbeler ykseldike artmaktadir, bir orduda ikinci sinif
grevleri yerine getiren ve bunu onurlarina yakiir bir ekilde ya-
pan kimseler hakkinda bambaka bir gre sahip olmamiz dogal-
dir. Bunlarin; bilgisi ok engin bir adamin, kalemini kullanmasini
bilen bir i adaminin ya da konferanstaki bir Devlet adaminin ya-
nindaki sadeliklerine aldanmamak gerekir, nk pratik zeklari
ok stn olabilir. Kukusuz bazi insanlarin layik olmadiklari yk-
sek mevkilerde, daha aagi kademelerde kazanmi olduklari an
ve hreti muhafaza ettiklerine zaman zaman raslariz; ancak on-
lardan ok ey beklemezsek ve noksanlarinin ortaya ikmasina

Cluusowilz
Suvu zorino
firsat vermezsek, kamuoyu onlarin gerek degerini ve hak ettikleri
gerek an ve eref payini kesinlikle tayin etmek iin uzun uzadiya
kafasini yormaz. Bu gibi adamlar bu yzden, bazi mevkilerde henz
parlayabilecek olan bir ahsiyeti kmsemememize sebep olur-
lar.
En kk rtbeden en byk rtbeye kadar, birinci sinif
askeri baarilar zel bir dehanin varligini gerektirir. Bununla birlik-
te, tarih ve gelecek kuaklarin yargisi ancak n safta parlami ola-
na, yani savai bakomutan olarak ynetmi olana mal eder ger-
ek dehayi. Bunun nedenini gerekli manevi ve fikri hasletlerin el-
bette daha byk olmasinda aramak lazimdir.
Tm bir savai, veya hi degilse seferler dedigimiz en nemli
harektlarini anli bir sonuca ulatirmak iin, Devletin st dzey-
deki politikasini iyice bilmek arttir. Burada savain ynetimi politi-
ka ile i iedir, ve bakomutan ayni zamanda bir Devlet adamidir.
Eger XII. Charles byk bir dahi olarak n yapmamisa, bu
silahlarinin etkinligini daha yksek bir idrak ve iz'anin emrine ver-
emedigi, yani daha yksek bir amacin hizmetine koamadigi iin-
dir. Eger Fransa krali IV. Henri'nin de byle bir hreti yoksa, aske-
ri abalarini Devletlerin politikasina yneltecek, ve asil duygulariy-
la [sayfa 1O6| valye karakterinin dmani yenmekten ok i muka-
vemeti kirmaya yaradigi yksek alanlarda kendini gsterecek ka-
dar uzun sre yapamadigi iindir.
Bir komutanin sava alaninda neleri kavramak ve dogru
olarak degerlendirmek zorunda oldugunu anlamak ve konuda bir
fikir edinmek isteyen okuyucumuzu birinci blmde syledikleri-
mizi yeniden gzden geirmeye davet ederiz. Komutanin bir yer-
de Devlet adami olmasi gerekirse de, yine komutan olarak kalma-
lidir. Bir yandan, bir bakita btn fizik artlari kavramali, te yan-
dan emrindeki aralarla nereye kadar gidebilecegini kestirebilm-
elidir.
Savata, btn ilikilerin eitliligi, belirsizligi bir ok faktr-
lerin ie karimasina yol aar. Bu faktrlerin ogu ancak ihtimal
kanunlarina gre degerlendirilebilir. Komutan geregi btnlg
iinde grebilme sezgisinden yoksunsa, iinden ikilmaz bir gr
ve dnce kemekeinin iine der. Bu durumda, yolunu tayin
etmesine yardim edecek bir fikir edinmesi imkansiz hale gelir. Bo-
napart bu konuda hakli olarak, bir komutanin savata almak zorun-
7
Cluusowilz
Suvu zorino
da kalacagi bir ok kararlarin bir Newton veya bir Euler'e dehasina
layik matematik problemleri tekil edebilecegini sylemitir.
Bu alanda aklin yksek yeteneklerinden hangilerine ihtiya-
cimiz vardir Sentez kabiliyetine ve gl bir muhakeme yetenegi-
ne. Bu muhakeme yetenegi yle bir dzeye ikabilmelidir ki, bin-
lerce mphem fikri kucaklasin, ie yarayanlari ie yaramayanlar-
dan ayirsin ve alelade bir zeknin ancak byk zorluklarla gn
iigina ikarabilecegi ve bu arada tm gcn yitirecegi bu dn-
celerin labirentleri arasindan yolunu tayin edebilsin. Ancak aklin
bu yksek faaliyeti, bu deha piriltisi, tarihe geebilmek iin, yukar-
da szn ettigimiz miza ve karakter nitelikleri tarafindan da des-
teklenmelidir.
Tek baina gerek, insanlar iin yeteri kadar kuvvetli bir itici
g degildir. Bilgi ile irade, bilmek ile yapabilmek arasinda daima
byk bir fark vardir. Kendisini [sayfa 1O7| harekete iten saikleri insan
ancak duygularindan alir, ve en byk destegi, tabir caizse, yrek
ile kafa yeteneklerinin birlemesinde, yani yukarda kararlilik, me-
tanet, sebat ve karakter kuvveti adlari altinda gzden geirdigimiz
niteliklerde bulur.
Bununla birlikte, sava liderinin fikri ve ahlaki faaliyetlerinin
bu stnlg eserinin nihai neticesinde kendini gstermez de sade-
ce sadakat ve inan eklinde belirirse, ancak nadiren tarihi bir
olay dzeyine ikar.
Savata cereyan eden olaylar hakkinda bilinenler genellikle
son derece basittir. Anlatildiklari zaman olaylar birbirlerine benzer
ve kimse yenilmesi gereken glklerin farkina varmaz. Sadece
zaman zaman, komutanlarin veya maiyetlerinde bulunanlarin anila-
rinda, ya da belirli bir olayi konu alan tarihi bir aratirma vesilesiy-
le, olaylarin dokusundaki sayisiz ipliklerden birkai aydinliga ikar.
nemli bir planin yrtlmesine takaddm eden abalarin, fikir
mcadelelerinin ogu, politik ikarlara dokunduklari iin ogu za-
man isteyerek saklanir; ya da bina tamamlandiktan sonra kaldiril-
masi gereken iskeleler olarak grldkleri iin tesadfen unutulur.
Ruhun stn glerini daha yakindan tanimlamaya kalki-
madan, fikri yetenekler arasinda mevcut farklari gzden geirerek
askeri deha iin en biilmi kaftan olan zek trnn hangisi ol-
dugunu soracak olursak, tecrbelerimiz ve incelemelerimiz bize,
kardelerimizin ve evlatlarimizin esenligini ve vatanimizin erefini
8
Cluusowilz
Suvu zorino
ve gvenligini, yaratici kafalardan ok aratirici kafalara, tek bir uz-
manlik dalinda istidatli zekalardan ok geni zekalara, ateli di-
maglardan ok sakin ve dengeli dimaglara emanet etmemiz ge-
rektigini gsterecektir. [sayfa 1O8|
BLM IV
SAVATA TEHLKE
Genellikle tehlikenin ne oldugunu greninceye kadar, in-
san onun nnde tiksinti duyacagi yerde bir eit cezbeye kapilir.
Dmanin zerine koar adim yrmek, heyecan sarholugu iin-
de kendinden gemek varken, kim her yanda vinlayan mermilere
ve vurulup den insanlara aldiri eder Bir, an gzmz ka-
payip, kimin vurulacagini kimin sag ikacagini bilmeden lmn
soguk kucagina atilmak, nihai zaferin altin eiginde ihtirasimizin
can attigi lezzetli meyvelere uzanmak zahmetli bir i sayilabilir mi
Hayir, zahmetli olmak yle dursun, grndgnden de kolay bir
eydir bu! Ne var ki, sanildigi gibi gz aip kapayincaya kadar olup
bitmez bu iler. Zamanla sulanip tadi bozulan bir ilaca benzeyen
bu anlar aslinda bir hayli seyrektir.
Acemi eri sava alaninda izleyelim biraz. Muharebe sahne-
sine yaklatika, toplarin gmbrtsne ok gemeden tecrbesiz
askerin dikkatini eken mermi sesleri kariir. Glleler ve mermiler
yanibaimiza dmeye balar. Komutanin karargh subaylari ile
birlikte harekti ynettigi tepeye dogru koariz. Burada top mermi-
leri daha sik patlamaya ve arapnel paralari etrafa dagilmaya
balar, ve sonunda yaamanin ciddi yani agir basar, genlik hayal-
lerimizi silip sprr. Birdenbire, tanidigimiz biri vurulup yere der,
kalabaligin ortasinda patlayan bir el bombasi gayri ihtiyari bir ki-
pirdama yaratir ve insan yava yava sogukkanliligini ve zihni cev-
valiyetini kaybettiginin farkina varir, en cesur olanlar bile neye ug-
radiklarini airirlar. Bir adim daha attik mi, etrafimizi kasip ka-
vuran muharebenin ta ortasinda buluruz kendimizi ve bir an iin
bir tiyatro sahnesine iktigimizi saniriz. [sayfa 1OD| Derken kendimizi

Cluusowilz
Suvu zorino
en yakin tmen komutaninin karisinda buluruz. Burada mermiler
birbirini izler ve kendi silahlarimizin grlts kariikligi bsbtn
arttirir. imdi de tmen komutaninin yanindan ayrilip tugay komu-
tanina sokulalim. Yigitligi her trl kukunun stnde olan bu tu-
gay komutani tedbiri elden birakmayarak bir tepenin, bir evin ya
da bir agacin arkasina gizlenmitir. Tehlikenin arttiginin bir belir-
tisidir bu. Fiekler evlerin damlarinda ve tarlalarda atirdamakta,
top glleleri her yanimizda ve baimizin stnde uumakta ve
tfek mermileri artik kulagimizin dibinde isliklar almaktadir. Bir-
liklere, saatlerdir ate altinda metanetlerini koruyan piyade kitala-
rina dogru bir adim daha ilerleyelim. Her taraf mermilerle doludur.
Kisa ve tiz sesleri kulagimizi ve adeta kalbimizi siyirip gemekte-
dir. Btn bunlara ek olarak, sakatlananlarin, vurulup denlerin
acikli manzarasi hizli hizli arpan kalbimizi merhametle dol-
durmaktadir.
Acemi asker, tehlikenin en yogun oldugu bu eitli blge-
lerden geerken, ister istemez akil iiginin buralarda salt kurgu
alanindaki faaliyetlerine benzemedigini, ok farkli bir ortam iinde
hareket edip ok degiik bir biimde yansidigini grecektir. Bu ilk
izlenimin etkisi altinda aninda karar verme yetenegini kaybetme-
mek iin, insanin gerekten olaganst bir yapiya sahip olmasi ge-
rekir. Geri alikanlik vurdum duymazlik yaratir; yarim saat iinde
insan etrafinda olup bitenlere kayitsiz kalmaya balar; ama sira-
dan bir insan hi bir zaman tam bir sakinlige ve dogal bir ruh es-
nekligine ulaamaz. Bu itibarla, normal niteliklerin burada da ye-
terli olmadigini bir kez daha teslim etmek zorundayiz. Faaliyet
alani geniledike bunun dogrulugu daha da artar. Btn bu zor-
luklarin ortasinda sava faaliyetinin drt duvar arasinda normal
sayilabilecek bir dzeyin altinda kalmamasi iin, dogutan bir ce-
sarete, cokun ve dayanikli bir ruh yapisina, byk bir ihtirasa ve
tehlike ile uzun sre hair neir olmaya ihtiya vardir. [sayfa 11O|
Savata tehlike, karakterinde mevcut srtmeden ileri ge-
lir. Etkisini geregi gibi anlayabilmek iin, bu konuda dogru bir fikir
edinmemiz gerekir; ona burada iaret etmeyi bu yzden uygun
grdk.
70
Cluusowilz
Suvu zorino
BLM V
SAVATA MADD ABA
nsanin savataki eitli olaylar zerinde bir fikir yrtebil-
mek iin mutlaka ayazdan donmasi, sicaktan ve aliktan bunal-
masi, trl mahrumiyet ve yorgunluklardan bitap dmesi gerek-
seydi, ob|ektif bakimdan dogru fikirlere kukusuz ok daha az
raslanirdi, fakat buna karilik, bu fikirlerdeki sb|ektif dogruluk
payi belki daha fazla olurdu, nk hkm verenle hkmn ko-
nusu arasinda siki bir baglanti bulunurdu. nemli olaylarin grg
taniklarinin, hele bu olaylara bizzat karimilarsa, onlari kmse-
meye, nemsememeye ve tam degerlerini vermemeye ne kadar
yatkin olduklarini grdke, bunun dogrulugunu daha iyi anlariz.
Bu, kanimizca, maddi abanin etkisinin ve bir yargiya varabilmek
iin bu abaya verilmesi gereken nemin bir lsdr.
Savata, kesin bir paha biilemeyecek bir ok faktrler
arasinda, maddi abanin ok nemli bir yeri vardir. Bouna har-
canmamak artiyla, maddi aba tm glerin ortak bir faktr
olup kimse onun nereye kadar gtrlmesi gerektigini syleye-
mez. Nasil ki okunun yayinin kiriini iyice gerebilmesi iin kuvvetli
bir kola ihtiyaci varsa, savata silahli kuvvetlerden azami verimin
alinabilmesi iin de ayni ekilde gl bir zekaya ihtiya vardir.
nk [sayfa 111| her yandan tehlikelerle sarili bir ordunun byk
talihsizlikler sonucunda yikilan bir duvar gibi paralanip gitmesi ve
selameti ancak maddi gcn son kertesine kadar harcamakta
bulmasi baka eydir; sadece mertlik ve gurur duygularinin cotur-
dugu muzaffer bir ordunun komutaninin arzusu dogrultusunda
sevk ve idare edilmesi baka eydir. Birinci durumda harcanan a-
ba yalnizca acima duygularimizi uyandirirken, ikinci durumda, ok
daha zor artlar altinda srdrldg iin, tm hayranligimizi cel-
beder.
Tecrbesiz bir gz burada sadece unu grr: fikir hareket-
lerinin karanlikta ksteklendigini ve ruhsal glerin gizlice kemiril-
digini.
Aslinda burada sz konusu olan komutanin ordusundan,
liderin emrindekilerden bekledigi aba, dolayisiyla bu abayi iste-
me cesareti ve onu elde etme sanati olmasina ragmen, bizzat ko-
7T
Cluusowilz
Suvu zorino
mutanin ve liderin maddi abalarini da kmsememek gerekir;
savain analizini bilinli bir ekilde bu noktaya kadar getirdikten
sonra, bu ufak przlerin de nemini gz nne almak lazimdir.
Fiziki abadan sz ediimizin balica nedeni, tehlike gibi,
onun da srtnmenin temel sebeplerine ait bir husus olmasi ve
miktarindaki belirsizligin onu srtnmesini hesaplamanin ok g
oldugu bilinen esnek bir cisim haline getirmesidir.
Bu mlahazalarin, savain zorluklarini arttiran bu olagan ey-
lerin sakincalarini nlemek iin, tabiat duygularimiza, yargimiza
rehberlik etmek grevini vermitir. Kendisine kt davranilan veya
hakarete ugrayan bir insan kiisel yetersizliklerini ileri srmekle
hi bir ey kazanamaz; buna karilik, kendisine yneltilen saldiriyi
baari ile pskrtm veya parlak bir ekilde cn almisa, bu-
nunla iftihar edebilir. Ayni ekilde, bir komutan veya bir ordu yz
kizartici bir yenilgiyi mazur gsterebilmek iin, bir zaferin anini
daha da yceltecek tehlikelerden, sikintilardan ve abalardan dem
vuramaz. [sayfa 112| Bylece duygularimiz bizi, yargimizin egilim gs-
termi olabilecegi, adil bir davrani gibi grnen bir eyi yapmaktan
alikoyar. Demek ki, his aslinda bir eit stn yargidan baka bir
ey degildir.
BLM VI
SAVATA HABER ALMA
"Haber alma" deyimi ile dman ve lkesine ilikin bilgile-
rin tmn, dolayisiyla kendi fikir ve hareketlerimizin dayandigi
temeli kastediyoruz. Bu temelin niteligi, gvenilmez ve istikrarsiz
ynleri zerinde duracak olursak, savain ne kadar igreti ve kolay
yikilir bir yapi oldugunu, yikilip bizi enkazi altinda gmmesi iin ne
kadar az eye ihtiya bulundugunu kolayca anlariz. nk her ne
kadar btn sava kitaplari ancak emin ve kesin bilgilere inanma-
mizi ve hi bir zaman kukuyu elden birakmamamizi gtlerlerse
de, bu, sistematik eserler ve el kitaplari yazmaya kalkian yazar
taslaklarinin, syleyecek daha iyi bir ey bulamadiklari iin sigindi-
72
Cluusowilz
Suvu zorino
klari kitabi bir gtten, yani kuru bir teselliden baka bir ey degil-
dir.
Savata bize ulaan bilgilerin byk bir kismi elikili, daha
byk bir kismi da gerege aykiridir; en byk kismi ise en azin-
dan phelidir. Bu durumda subaydan istenebilecek tek ey, an-
cak psikolo|ik ve mesleki yetenek, tecrbe ve gl bir muhake-
me kabiliyeti sayesinde elde edilebilecek olan dogruyu yanlitan
ayirdetme yetisidir. Bunun iin ihtimal kanunlarina gvenmesi ge-
rekir. Bu zorluk gerek sava alaninin diinda karargah odasinda
hazirlanan ilk planlar konusunda bile [sayfa 118| kmsenecek bir
zorluk degildir; ama sava kargaaligi iinde raporlar birbirini izle-
meye baladigi zaman iin zorlugu btn btn artar. Bu raporlar,
birbirleriyle elimekle birlikte, bir eit denge saglar ve tecrbesiz
subayi bile bir eletiri yapmaya zorlarsa, kendimizi talihli sayabili-
riz. Ama ansimiz yaver gitmez de, her yeni gelen bilgi bir ncekini
destekler, dogrular ve geniletirse, ite o zaman iler iyice atallair.
Bu ek renk tulari nmzdeki tabloyu tamamlar ve o zaman tec-
rbesiz subayimiz ani bir karar vermek zorunda kalir: bir de baka-
riz ki bu sama, ilginca bir karardir, nk edindigi bilgilerin hep-
si yanli, mbalagali, uydurmadir. Kisaca, raporlarin ogu sahtedir,
ve insanlarin ekingenligi yalanlara ve yanlilara daha da byk
boyutlar kazandirir. Genel kural olarak, insanlar iyi haberlerden
ok kt haberlere gven duyma egilimindedir. Herkes kt ha-
berleri bir lde daha da agirlatirmaya heveslidir: yle ki, haber
verilen tehlikeler denizin dalgalari gibi birbirinin zerine yigilip geri
ekilirler ama birazdan grnrde hi bir sebep bulunmadigi hal-
de yine ykselirler. Her eyi daha iyi bildigine gvenen komutan,
dalgalarin gelip zerinde paralandigi bir kaya gibi sapasaglam
durmalidir. Bu zor bir grevdir. Yaradilitan ii rahat olmayan, as-
keri tecrbe ve egitimle gerekli yetenekleri henz kazanmami
olan komutan, kuku ve korku yoluna sapmayarak, inanlarina ay-
kiri da olsa, umut yolunda ilerlemeyi kendisine iar edinmelidir.
Ancak bu sayede dengesini koruyabilir. Savataki en byk sr-
tnmelerden birini tekil eden bu dogru degerlendirme zorlugu,
olaylarin umuldugundan baka trl grnmesine sebep olur. Duy-
gularimizin ilettigi izlenimler, dncenin hesaplarindan dogan fi-
kirlerden daha gldr. O kadar ki, belki bugne kadar hi bir
nemli giriim, komutan planini uygulamaya balarken yeni
73
Cluusowilz
Suvu zorino
kukulari yenmek zorunda kalmadan gerekletirilmemitir. Bu
nedenle, bakalarinin telkinlerine gre hareket eden alelade ins-
anlar olaylarin geregi karisinda genellikle akina dnerler. Um-
duklarindan [sayfa 114| farkli koullar karisinda bulunduklarini sanir-
lar ve yine bakalarinin tavsiyelerine boyun egerler. Bununla birlik-
te, kendi planlarini kendi hazirlami olan bir kimse bile, olup bi-
tenleri kendi gzleri ile grnce ogu zaman yanildigini sanir. Ken-
dine olan sarsilmaz gven duygusu o anin baskilarina kari kiiyi
koruyabilmelidir. Kaderin sava sahnesinin nne abartilmi tehli-
kelerle birlikte yerletirdigi perdeler kalkip da ufuk genileyince,
ilk inanlarinin dogru oldugu ortaya ikacaktir. te dnce ile
icraatt birbirinden ayiran derin uurumlardan biri!
BLM VII
SAVATA SRTNME
Savai bizzat tanimadigimiz srece, zorluklarinin ne oldugu-
nu ve komutandan istenilen deha ve olaganst fikri yeteneklerin
gerekte neye yaradigina akil erdiremeyiz. Her ey o kadar basit
grnr, gerekli btn bilgiler o kadar harcialem izlenimini verir,
btn kombinezonlar o kadar nemsiz gzkr ki, bunlara kiyasla
en basit bir yksek matematik probleminin bilimsel haysiyeti bizi
daha ok etkiler. Fakat savain ne oldugunu grdkten sonra, her
ey anlailir hale gelir. Bununla birlikte, bu degiikligi meydana
getiren eyin ne oldugunu anlatmak, bu grnmez fakat son dere-
ce etkin faktre bir ad koymak son derece zordur.
Savata her ey ok basittir, fakat en basit ey zordur. G-
lkler birikir ve yle bir srtnme yaratir ki, savai grmemi olan
bir insan bunu gznn nnde canlandiramaz. Bir yolcu dnn
ki, bir gnlk bir [sayfa 115| yolculugun sonunda, geceleyin iki merha-
le daha katetmek istiyor; ose zerinde posta arabasi ile drt be
saatlik bir yolculuk daha yapmak hi bir ey degildir. Fakat bir de,
sondan bir nceki konaklama yerine varan yolcunun orada at bu-
lamadigini ya da buldugu atlarin ok kt oldugunu dnn;
74
Cluusowilz
Suvu zorino
sonra da daglik bir araziye, kt yollara rasladigini tasavvur edin.
Gece zifiri karanliktir ve yolcumuz byk zorluklardan sonra en
yakin hana varip iyi kt barinacak bir yer bulunca byk bir mut-
luluk duyar. te savata da, kagit zerinde yakindan incelenmesi-
ne imkan bulunmayan bir sr nemsiz eylerin etkisiyle, olaylar
bizi hayal kirikligina ugratir ve hedefin hayli gerisinde kaliriz. Gl,
elikten bir irade bu srtnmenin stesinden gelir, engelleri yikar,
fakat onlarla birlikte makina da paralanir. Bu srtnmenin so-
nulari ile ilerde sik sik karilaacagiz. Bir kentin ana caddelerinin
yneldigi bir dikili ta gibi, magrur bir komutanin gl iradesi
sava sanatinin ortasinda hkmedici grkemiyle dimdik durur.
Srtnme kayrami, gerek savai kitaplarda okunan savatan
ayiran tek kavramdir. Askeri makina, yani ordu ve ona ilikin her
ey, aslinda son derece basittir ve bu bakimdan idaresi kolaymi
gibi grnr. Fakat unu hi bir zaman hatirdan ikarmayalim ki,
ordu yekpare bir kitle degildir, her biri kendi z srtnmelerini
muhafaza eden bireylerden oluur. Teori planinda her ey m-
kemmel, yerli yerinde grnr: tabur komutani verilen emri yerine
getirmekten sorumludur, ve tabur da disiplin yolu ile tek bir vcut
gibi kaynami oldugundan ve komutani stn gayretiyle n yapmi
bir kii olacagindan, sarka demir ekseni zerinde asgari bir sr-
tnme ile gidip gelir. Fakat gerek hi de yle degildir, ve savata
byle bir saninin gerek dii ve abartilmi yn derhal meydana
ikar. Tabur belirli sayida bir insan toplulugu olarak kalir ve tesadf
de iin iine kariinca, bu insanlarin en nemsizlerinden biri bile
her hangi bir gecikmeye veya dzensizlige sebep olabilir. Savain
beraberinde getirdigi [sayfa 116| tehlikeler ve gerektirdigi maddi aba-
lar bu sakincayi daha da arttirir, hatta onun en nemli nedenini
tekil eder.
Mekanikte oldugu gibi bir ka noktada toplamamiza imkan
bulunmayan bu airi srtnme bylece her yandan tesadfle te-
mas haline gelir ve nceden tahmin edilemeyen olaylar yaratir. Bu
tesadflerden biri, rnegin, havadir. Zaman zaman sis, dmanin
istenilen anda kefedilmesine, bir topun tam zamaninda atelen-
mesine, bir haberin komutana vaktinde yetitirilmesine engel olur.
Bazan da yagmur bir taburun istenilen yere ulamasina, veya bir
baka taburun, saat yerine belki sekiz saat yrmek zorunda
kaldigi iin, zamaninda varmasina, ya da amurlu arazi yznden
75
Cluusowilz
Suvu zorino
svarinin etkin bir biimde saldiriya gemesine mani olur. Bu r-
nekler daha da ogaltilabilir. Bu ayrintilar zerinde duruumuzun
tek nedeni, geregi gstermek ve bylece yazarlarla okuyuculari-
mizin bu konuya dikkat etmelerini saglamak isteyiimizdir. Yoksa
bu glkler zerinde ciltlerce kitap yazmak mmkndr. Savata
karilailabilecek sayisiz kk glkleri yenmenin yollari hak-
kinda okuyucunun aik bir fikir edinmesi iin, o kadar ok rne-
kler vermek gerekir ki, bunlarla okuyucuyu usandirmak istemeyiz.
Bizi teden beri anlami olanlara gelince, bu bir ka rnegi verdig-
imiz iin bizi bagilayacaklarini umariz.
Savata hareket etin bir ortamda yer degitirmek demek-
tir. Nasil ki, insan suyun iinde yrmek gibi en basit ve dogal bir
hareketi rahat ve dzenli bir ekilde yapmakta mkilat ekerse,
savata da normal glerle ileri vasat bir biimde yrtmekte bile
zorluk ekeriz. Onun iindir ki, gerek bir kuramciyi, suda yapil-
masi gereken ve suyu dnmeyen bir kimseye gln ve mba-
lagali grnen hareketleri karada yapmasini greten bir yzme
hocasina benzetebiliriz. Ve yine onun iindir ki, kendileri hi bir
zaman suya dalmami olan, ya da hi bir zaman kendi deneylerin-
den genel bir fikir ikaramami bulunan kuramcilar bir ie yara-
mazlar, hatta gln olurlar; [sayfa 117| nk onlar bize sadece her-
kesin bildigi bir eyi, yani yrmeyi, gretirler.
stelik her savain kendine gre zellikleri vardir. Her sava
kayaliklarla dolu kefedilmemi bir deniz gibidir: komutan bu ka-
yaliklari sezebilir, fakat onlari hi bir zaman gzleri ile grmemi
oldugundan karanlikta rotasini tayin ederek bunlarin etrafindan
dolanmak zorundadir. Ters ynden bir rzgar esti mi, yani ans
aleyhine dnd m, uzaktan bakan iin her ey yolunda gibi grn-
se de, komutanin imdadina ancak byk bir ustalik, ener|i ve
sogukkanlilik yetiebilir. yi bir komutandan beklenen ve hakkinda
o kadar vgler dzlm olan askeri tecrbe bir lde bu sr-
tnmenin bilinmesinden baka bir ey degildir. Kukusuz en iyi
komutan bunu gznde byten ve hemen korku ve telaa ka-
pilan komutan degildir; bu airi derecede endieli ve ekingen
komutanlara en tecrbeliler arasinda bile raslanir. Fakat iyi bir ko-
mutan srtnmenin ne oldugunu bilmeli, mmkn oldugu zaman
onun stesinden gelebilmeli ve hareketlerinde srtnmenin yol
aabilecegi hata payini daima gznnde bulundurmalidir. Kaldi
7
Cluusowilz
Suvu zorino
ki, teorik olarak bu konuda tam bir bilgi edinmeye imkan yoktur;
olsa bile, "takt" dedigimiz, ve insanin kendi kendisine ve bakalarina
danimak imkanini buldugu byk kararlarin arifesinden ziyade,
kk ve degiik ayrintilarla dolu bir alanda iimize yarayan o d-
nce idmanina yine de ihtiyaci olacaktir komutanin. Nasil ki gr-
m geirmi bir insan, bir dnce alikanligi halini almi olan
takti sayesinde her zaman duruma uygun biimde konuur ve
davranirsa, uzun bir sava tecrbesi olan bir subay da, nemi ne
olursa olsun, her durumda, tabir caizse, savain her nabiz atiinda,
en dogru karar ve tedbirleri alir. Bu tecrbe, bu idman, dncesinin
hareketlerini ynetir: neyin mmkn, neyin imkansiz oldugunu
hemen anlar. Bylece kolay kolay aik vermez; aksi takdirde kt
ve zor durumlara der, ve bu savata son derece tehlikeli olabilir.
[sayfa 118|
Demek oluyor ki, srtnme, ya da bu adi verdigimiz ey ko-
lay grneni zor kilan bir etkendir. Bu konuya ilerde yeniden dn-
mek firsatini bulacagiz; o zaman grecegiz ki, mkemmel bir sava
lideri olabilmek iin, tecrbe ve byk bir irade gcnn yanisira,
herkeste bulunmayan daha bir ok niteliklere ihtiya vardir.
BLM VIII
BRNC KTAP HAKKINDA SON MLAHAZALAR
Tehlike, maddi aba, haber alma ve srtnmenin sava at-
mosferini, her trl faaliyeti zorlatiran bir ortami yaratan unsurlar
oldugunu grdk. Sava faaliyetini engelleyici etkenler olarak bu
unsurlarin tmn genel bir srtnme kavrami iinde zetleyebili-
riz. Ama acaba bu srtnmeyi yumuatacak bir yag yok mudur
Vardir, fakat sadece bir tanedir ve onu kullanabilmek de her za-
man komutanin veya ordunun elinde degildir: ordunun savaa
alikanligi. Alikanlik, kendisinden byk bir aba istenilen vcu-
du, byk bir tehlike ile kari kariya gelen ruhu, ilk izlenimlerden
etkilenebilecek olan muhakemeyi glendirir. Bu sayede, svari
ile topu erinden tmen komutanina kadar herkeste degerli bir
77
Cluusowilz
Suvu zorino
dnme yetenegi oluur, bu da bakomutanin iini kolaylatirir.
Karanlikta insanin gzbebegi byr, etraftaki pek az iigi
adeta emer ve bu sayede yava yava eyayi iyi kt birbirinden
ayirt etmeye balar, sonunda da karanliga aliip her eyi grr.
Savaa alikin tecrbeli asker iin de durum aynidir; oysa, acemi
asker iin henz her ey karanliktir. [sayfa 11D|
Savaa alikanlik bir komutanin birliklerine hemencecik ver-
ebilecegi bir ey degildir; nk bari zamanindaki manevralar
ancak bir lde gerek savain yerini tutabilirler. Bununla birlik-
te, egitimin sadece mekanik bir beceri kazandirmaya dnk ol-
dugu ordulara kiyasla, sik sik ciddi manevralara ikarilan ordularin
stnlg yine de phe gtrmez. Bari zamani manevralarini,
eitli kademelerdeki komutanlarin muhakeme, dnme, hatta
karar verme yeteneklerini sinayacak ve yukarda sz edilen sr-
tnme nedenlerinden bazilarini kapsayacak ekilde dzenleme-
nin, sava hakkinda ancak kulaktan dolma bilgileri olanlarin san-
digindan ok daha byk bir degeri vardir.
Sava hi bir asker iin (ki bu ok nemli bir noktadir), ilk
kez karilatiginda airip kalacagi ve telaa kapilacagi gereklerle
ilk temas firsati olmamalidir. Asker bunlarla daha nce bir kez
olsun karilami olsa, sava geregini yari yariya tanimi olur ve
artik grdg zaman yadirgamaz. Bu maddi abalar iin de byle-
dir. Manevralarin ve egitimin amaci, vcuttan ziyade zihni meak-
katlere alitirmak olmalidir. Savata, gen ve acemi asker olagan-
st abalari yanliliklarin, yanilgilarin, sevk ve idare bozukluklari-
nin sonucu olarak grmek egilimindedir, ve bu onun umutsuzlu-
gunu ve hayal kirikligini bsbtn arttirir. Oysa, bari zamanindaki
tatbikatlar onu bu etin abalara alitirmi olursa, savata byle bir
durumla karilamaz.
Bari zamaninda sava alikanliklarini kazanmanin daha az.
yaygin fakat yine de ok nemli bir diger yolu, yabanci ordulara
mensup sava tecrbesi olan subaylara ba vurmaktir. Avrupa'nin
tmnde, hele dnyanin btn blgelerinde bariin hkm sr-
dg zamanlar pek nadirdir. Onun iin, uzun sredir bari iinde
bulunan bir Devlet daima sava sahnelerinden oralarda yararlik
gstermi subaylar getirtmeye, ya da, sava tecrbesi kazanmalari
iin, bu sava sahnelerine kendi subaylarini gndermeye alima-
lidir. [sayfa 12O|
78
Cluusowilz
Suvu zorino
Bu subaylarin sayisi ordunun tmne oranla ne kadar az
olursa olsun, etkileri yine de hissedilir. Tecrbeleri, ruhi egilimleri,
karakterleri hem astlari hem de arkadalari zerinde tesirini gs-
terir. Bunun yanisira, bu subaylar dallarinda uzman olduklarindan,
komuta mevkilerine getirilemeseler bile, bir ok hallerde kendile-
rine daniilabilir. [sayfa 121|
7
Cluusowilz
Suvu zorino
KNC KTAP
SAVA TEORS
80
Cluusowilz
Suvu zorino
8T
Cluusowilz
Suvu zorino
BLM I
SAVA SANATININ DALLARI
Sava kelimenin gerek anlamiyla, bir mcadeledir. nk
mcadele, daha geni bir anlamda sava dedigimiz o ok zengin
ve eitli faaliyetin tek etkin unsurudur. Ancak mcadele, sava
araciligi ile, maddi ve manevi glerin yoklanmasidir. Manevi un-
surun ihmal edilemeyecegi aiktir, zira ruh hali savata kullanilan
gler zerinde her zaman ok nemli bir etkendir.
Dvmek ihtiyaci insanlari erkenden kendilerine stnlk
saglayacak icatlara srklemi, bu da dvme yntemlerinde
byk dnmlere yol amitir. Fakat mcadelenin biimi ne
olursa olsun, dvme kavrami degimez ve savai oluturan da
budur.
Yeni bulular ilk nce silahlari ve savailarin diger arala-
rini ilgilendirir. Bunlarin sava balamadan nce yapilmasi ve de-
nenmesi gerekir. Mcadelenin niteligi bunlarin yapisini belirler.
Fakat bu faaliyet savain kendisinden farkli bir eydir; savain yr-
tlmesi degil, hazirlanmasi sz konusudur. Silah ve mhimmatin
mcadele kavraminin zne deginmedigi aiktir, nk iki gre-
inin karilamasi da bir mcadeledir.
Mcadele veya muharebe silahlari ve tehizati [sayfa 125|
82
Cluusowilz
Suvu zorino
belirlemi, bunlar da mcadele veya muharebenin biimini degitir-
milerdir. Demek ki ikisi arasinda karilikli bir etki ve tepki vardir.
Fakat mcadelenin kendisi de zel bir faaliyettir; ok zel
bir ortamda, tehlike ortaminda, cereyan edii bu geregi dogrular.
Degiik nitelikteki faaliyetler arasinda bir ayirim yapmanin
mutlaka gerekli oldugu alanlarin bainda sava gelir; bunun pratik
yararini gstermek iin, bu faaliyetlerin birinde sivrilen kiisel yete-
neklerin tekinde hi bir ie yaramayan bir bilgilikten teye ge-
medigini belirtmek yeter.
Zaten teori de bu degiik iki faaliyeti birbirinden ayirmakta
hi bir zorluk ekmez, nk silahlandirilmi ve donatilmi kuvvet-
leri verilmi aralar olarak grr ve tesirlerini inceleyerek bunlar-
dan etkin bir ekilde yararlanmanin yollarini ortaya koyar.
O halde, gerek anlamiyla sava sanati, muharebede belirli
aralardan yararlanmasini bilmek sanatidir ve ona "savatn sevk
ve idaresi"nden daha uygun bir ad veremeyiz. te yandan, sava
sanatinin, daha geni bir anlamda, savain yol atigi tm faaliyetle-
ri kapsadigi, dolayisiyla silahli glerin yaratilmasi faaliyetlerini, yani
askere alma, silahlanma, donatim ve egitim unsurlarini iine aldigi
da dogrudur.
Teorinin, geregi yansitmasi iin, bu iki faaliyeti birbirinden
ayirmak arttir, zira, kolayca anlailacagi gibi, eger her sava faali-
yeti silahli kuvvetlerin organizasyonu ve kurallara gre koordinas-
yonu ile balasaydi, sava sanati ancak mevcut silahli kuvvetlerin
bu kurallara tipatip uygun dtkleri nadir hallerde uygulanabilirdi.
Oysa, meydana gelen durumlarin byk ogunluguna uygulanabi-
lecek ve hi bir zaman bsbtn yararsiz sayilamayacak bir teori-
ye sahip olmak istiyorsak bu teorinin normal muharebe arala-
rinin mmkn oldugu kadar byk bir kismini kapsamasi ve bun-
larin temel etkilerine dayanmasi gerekir. [sayfa 126|
Savain sevk ve idaresi, durum byle olunca, muharebenin
dzenlenmesi ve ynetilmesine indirgenebilir. Eger muharebe tek
bir hareketten ibaret olsaydi, onu bir takim kisimlara ayirmanin
hi bir anlami kalmazdi. Ama muharebe, aslinda, birinci kitabin
birinci blmnde gstermi oldugumuz gibi, bir btn tekil eden
ve arpima adini verdigimiz ok sayida mnferit hareketlerden
oluur ve bunlardan her biri yeni birimler tekil eder. te bu yz-
dendir ki, karimiza tamamen degiik tipte iki faaliyet ikmakta-
83
Cluusowilz
Suvu zorino
dir: bir yandan, bu birbirinden ayri arpimalari dzenIemek ve
ynetmek; te yandan, savain amaci dogrultusunda bunlari koor-
dine etmek. Bu faaliyetlerdin birine taktik, brne strateji denir.
Pratikte, taktik ile strate|i arasindaki bu ayirim hemen he-
men herkese geerli sayilmaktadir, ve herkes, belki de bu ayiri-
min gerek nedenini pek kavramadan, u veya bu olayin hangi
kategoriye girdigini kesinlikle bilir. Oysa, uygulamada bu ayirima
kr krne uyulsa da, kkl bir nedeni bulunmak gerekir. Biz bu
nedeni arayip bulmaya alitik, ve diyebiliriz ki, ogunlugun, bu
ayirimi bir kural olarak kabul etmi olmasi onu bulmamiza iik
tuttu. te yandan, kimi yazarlarin nerdikleri keyfi tanimlamalarin
ne konunun niteligine ne de pratikte bu deyimlere verdigimiz an-
lama uymadigi kanisindayiz.
Bizim siniflandirmamiza gre, taktik, siIahIt kuvvetIerin
arptmada kuIIantmtna iIikin teoridir. Strate|i ise, arptmaIartn
savatn amactnt gerekIetirmek iin kuIIantmtna iIikin teori-
dir.
Tek veya bagimsiz arpima kavramini daha kesin bir ekilde
nasil tanimlayabiliriz Bu zgnlg belirleyen koullar nelerdir
Bunu arpima olayini daha yakindan [sayfa 127| incelemeden izah
etmek mmkn degildir. imdilik u kadarini syleyelim ki, me-
kan bakimindan, yani ayni zamanda cereyan eden arpimalar
bakimindan, bu birlik kiiseI kumanda'nin bittigi yerde biter. Za-
man bakimindan ise her arpimaya zg olan buhran tamamen
atlatilincaya kadar srer.
ok sayida arpimalarin tek bir arpima sayilabilecegi p-
heli haller de bulunabilir, ancak bu siniflandirmamiza kari ileri
srlebilecek geerli bir itiraz degildir, nk tedrici olarak bir hal-
den bir baka hale geen btn gerek eylerin siniflandirilmasina
kari da ayni itiraz ileri srlebilir. Bu itibarla, yle bazi hareketlere
raslayabiliiz ki, gr aisi degimedigi halde, bunlari hem strate|i-
ye hem de taktige sokabiliriz; rnegin, posta zincirlerine benzeyen
ok geni mevziler, bir irmagi birka noktadan gemek iin alinan
tertibat, vb. gibi.
Bizim siniflandirmamiz sadece siIahIt kuvvetIerin kuIIant-
mtnt kapsar. Oysa, sava ok sayida faaliyetlerden oluur: bunlarin
hepsi savain genel amacina hizmet etmekle birlikte ondan ayrilir-
lar ve aralarindaki iliki kimi zaman daha yakin kimi zaman daha
84
Cluusowilz
Suvu zorino
uzak olur. Btn bu faaliyetler siIahIt kuvvetIerin baktmt ile ilgili-
dir. Nasil ki, kullanilmalarina geilmeden nce silahli kuvvetlerin
yaratilmasi ve egitilmesi gerekirse, bakim da kullanimla birlikte
gider ve onun zorunlu bir artidir. Ama yakindan bakildiginda, bu-
nunla ilgili btn faaliyetlerin arpimaya hazirlanma sayilmasi ge-
rektigi grlr, bu hazirlik hareketin kendisine siki sikiya baglidir
ve pratikte biri tekinin ardindan gelir. Bu itibarla, btn hazirlik
hareketlerini askerlik sanatinin diinda tutmaya, yani dar anlamda
"savain sevk ve idaresi" diye tanimladigimiz sava sanatinin kap-
samina almamaya hakkimiz vardir; hatta teorinin temel grevini
yerine getirmesini, yani aralarinda bir benzerlik bulunmayan un-
surlari birbirinden ayirmasini istiyorsak, bunu yapmak zorundayiz
da. Birliklerin kullanilmasi ile yakindan ilintili fakat aslinda ayri ayri
eyler olduklarina gre, [sayfa 128| ne diye eitli ikmal ve idare hiz-
metlerini gerek anlamda "savain sevk ve idaresi" iinde ele al-
mali
Birinci kitabin ikinci blmnde, muharebe veya arpima-
nin savain dogrudan dogruya etkili tek faaliyeti oldugunu ve btn
teki faaliyetlerin onda dgmlendigini sylemitik. Bununla, btn
teki faaliyetlerin kendi kurallarina gre gerekletirmeleri gere-
ken birer amaci oldugunu belirtmek istemitik. Bu noktada bazi
aiklamalar yapmak gerekiyor.
arpimanin diinda, ok degiik nitelikte faaliyetler vardir.
Bu faaliyetlerin bir blm bir bakima arpimanin kendisi ile ilgili
sayilabilir; bir baka aidan silahli kuvvetlerin bakimina hizmet
ettikleri halde arpima ile zdetirler. Diger kismi ise sadece kuv-
vetlerin bakimini ilgilendirir; ancak yukarda degindigimiz karilikli
etki ve tepki nedeniyle muharebeyi bir lde artlandirir.
Bir bakima muharebenin kendisini ilgilendiren konular
yryIer, konakIamaIar ve ordughIar'dir; nk bunlar bir-
liklerin degiik durumlarini yansitir ve birlik deyince akla hemen
arpima gelir.
Sadece bakimi ilgilendiren diger konular, ikmaI, hastaIara
yardtm ve siIah ve tehizattn yeniIenmesi'dir.
Yryler birliklerin kullanilmasi ile dogrudan dogruya ilgi-
lidir. Muharebede yry (ki adina genellikle manevra denir),
aslinda silah kullanilmasini zorunlu kilmamakla birlikte, manevra
yapmakla silah kullanmak arasinda o kadar yakin ve siki bir iliki
85
Cluusowilz
Suvu zorino
vardir ki, yry arpima dedigimiz olayin ayrilmaz bir parasi
sayabiliriz. Fakat arpimanin diinda, yry strate|ik planin uy-
gulanmasindan baka nedir Bir muharebenin ne zaman, nerede
ve hangi siIahIt gIerIe verilmesi gerektigini saptayan bu strate-
|ik plandir, ve bu plani uygulamak iin yryten baka bir ara
yoktur.
Dolayisiyla arpima diinda yry strate|ik bir aratir, ama
bu strate|inin konusuna girmesi iin yeterli bir neden degildir. n-
k yry halindeki bir muharebe kuvveti her an iin bir arpi-
maya girebilecegine gre, [sayfa 12D| yrye gerip gememek hem
taktik hem strate|ik kanunlara tbidir. rnegin, bir yry koluna
bir irmagin ya da bir dag silsilesinin berisinden bir yol izlemesini
emredersek, bu strate|ik bir karardir, nk, yry sirasinda
arpima gerekli hale geldigi takdirde, muharebenin o tarafta degil
de bu tarafta verilmesi niyetini ifade eder.
Fakat bir yry kolu, bir vadinin iinden geen yolu izle-
yecek yerde, etrafindaki tepeler boyunca ilerler ya da yry ko-
laylatirmak iin bir ok kk kollara ayrilirsa, bunlar bir takim
taktik tedbirler niteligindedir, nk sadece arpima halinde kuv-
vetlerin ne ekilde kullanilmak istenildigini ilgilendirir.
Yry emri sava iin hazirlikli olmakla srekli bir iliki
halindedir; o halde taktik niteliktedir, nk cereyan edebilecek
olan muharebe dnlerek alinmi geici bir n tedbirden baka
bir ey degildir.
Yry, strate|inin elinde, faal unsurlarini, yani arpimalari,
blmlere ayirmak iin bir ara olduguna gre, ve arpimalar da
cereyan tarzlari bakimindan degil de sonulari bakimindan agirlik
taidiklarina gre, yapilan analizlerde ok kez ara ile faal unsur
birbirine karitirilmitir. Bylece kesin sonulu, ustalikli yry-
1erden sz edilebilmitir. Oysa burada sz konusu olan, bu y-
rylerin yol atigi askeri kombinezonlardir. Fakat bu kavram ka-
riikligi o kadar dogal ve istenilen fikri kisa yoldan ifade etmek o
kadar isabetli grnmektedir ki, bunu degitirmeye gerek yoktur;
ancak bunun bir fikir silsilesinin sadece zetlenmi bir ekli ol-
dugunu unutmamamiz, ve yanilgiya dmemek iin bo1uklari
kendi muhakememizle doldurmamiz gerekir.
rnegin, strate|ik kombinezonlara taktik sonulardan bagim-
siz bir etki taniyacak olursak, yanilgiya dm oluruz. Kitaplarda
8
Cluusowilz
Suvu zorino
yry ve manevralardan birlikte sz edildigini grr, amaca ula-
ildigini okur, fakat muharebeden hi bahsedilmedigine dikkat ede-
riz: bundan da hemen savata dmani muharebesiz yenmenin
yollari [sayfa 18O| bulundugu sonucunu ikaririz. Bunun ne kadar yanli
bir ey oldugunu ilerde daha iyi anlayacagiz.
Yry pekl muharebenin ayrilmaz bir parasi sayabili-
riz, ama ne taktik ne de strate|ik olan bazi ynleriyle yine de on-
dan ayrilir. Sadece birliklerin ihtiyacinin saglanmasi, kprlerin,
yollarin, vb. yapilmasi ile ilgili alimalar bu kategoriye girer. Bun-
lar sadece artlardir; birok hallerde, rnegin dmanin gz nn-
de bir kprnn inasinda, birliklerin kullanimi ile ok yakindan,
hatta zdelemi sayilacak kadar ilgili olabilirler. Ancak tek
balarina ele alindiklarinda, bu faaliyetlerin niteligi farklidir, ve bun-
lara ilikin teorinin savain ynetimi teorisi ile bir ilgisi yoktur.
Konaklama yerleri, ordughlardan farkli olarak, bir araya
toplanmi ve muharebeye hazir birliklerin istirahat halinde bulun-
duklari, dolayisiyla glerini tazeledikleri yerlerdir. Ama bunlarin
arazi zerindeki yerlerinin tayini ayni zamanda muharebenin ne-
rede verilmek istendigi konusunda strate|ik bir karara dellet eder,
ve birliklerin yerletirilme dzeni muharebenin ana hatlarini izmi
olur; her savunma muharebesi bu arta baglidir. Demek oluyor ki,
konaklamalar hem strate|inin hem de taktigin nemli unsurlarini
tekil ederler.
Ordughlar ise konaklama yerlerinin yerini tutarlar ve bir-
liklere daha iyi toparlanmak olanagini saglarlar; bu itibarla, bunlar
da mevkileri ve genilikleri aisindan strate|inin muharebeye y-
nelik i rgtlenmeleri bakimindan da taktigin konusuna girerler.
Birliklerin taze kuvvet toplamasindan baka, konaklama yer-
leri ile ordughlarin bir amaci daha vardir ki, bu ya bir blgeyi
kontrol altina almak ya da bir mevzii tutmak olabilir; ama ama
sadece birliklerin dinlenmesi de olabilir. Okuyucularimiza strate|i-
nin ok eitli amalari olabilecegini hatirlatalim: nk bize stn-
lk saglayabilecek olan her ey bir muharebenin hedefini tekil
edebilir, ve savai onun sayesinde yrttgmz aracin [sayfa 181|
muhafazasi ister istemez sik sik eitli strate|ik kombinezonlarin
konusu olur.
Bu gibi durumlarda, strate|i sadece birliklerin muhafazasini
amaliyorsa, bu baka bir alana girdigimiz anlamina gelmez;
87
Cluusowilz
Suvu zorino
ugraimizin hedefi degimemi olup silahli kuvvetlerin kullanii ile
ilgilidir, nk bu birliklerin sava sahnesinin herhangi bir noktasi-
na yerletirilmesinin baka bir anlami olamaz.
Ancak birliklerin konaklama yerleri veya ordughlarda bu-
lunmasinin nedeni silahli kuvvetlerin kullanilmasindan baka faali-
yetlerde bulunmak, rnegin kulbeler ina etmek, adirlar kur-
mak, saglik ve iae ilerini yrtmek ise, bu faaliyetler ne strate|i-
nin ne de taktigin konusuna girer.
stihkm ve siperler bile, yerleri ve hazirlanmalari bakimin-
dan aika muharebe ile ilgili olmalarina ve dolayisiyla taktik ko-
nular tekil etmelerine ragmen, fiiIen yaptImaIart, kaztImaIart y-
nnden sava teorisinin kapsamina girmezler. Bunlarin gerektir-
digi bilgi ve beceriler egitilmi bir ordunun birlikleri tarafindan daha
nce edinilmi bilgi ve becerilerdir. Sava teorisi bunlari var sayar.
Unsurlarindan hi biri muharebe ile zde olmadigi iin
sadece silahli kuvvetlerin idamesini ilgilendiren konularin bainda
birliklerin iaesi gelir, nk bu hemen hemen her gn ve teker
teker herkes iin yapilmasi gereken bir faaliyettir. Bu yzden de
sava hareketinin strate|ik unsurlarini derinden etkiler. Evet, strate-
|ik unsurlarini diyoruz: nk birliklerin iaesi sorununun bir muha-
rebe plninin degitirilmesine yol amasi, imkansiz olmasa bile,
ok seyrek rastlanilan bir durumdur. Onun iin en nemli karilikli
etki strate|i ile muharip kuvvetlerin iaesi arasindadir, ve iaeyi ili-
kin mlahazalarin, bir seferin veya bir savain ana hatlarini belir-
leyen faktrlerden birini meydana getirdigine sik sik tanik oluruz.
Fakat buna ragmen, birliklerin iaesi aslinda birliklerin [sayfa 182| kul-
lanilmasindan farkli bir faaliyettir ve ilki ancak sonular bakimin-
dan ikincisini etkiler.
Yukarda sz edilen diger idari faaliyetlerin birliklerin kulla-
nilmasi ile ilgisi daha da azdir. Ordunun esenligi iin son derece
nemli olmakla birlikte, saglik hizmetleri ordunun ancak kk
bir kismini ilgilendirir ve dolayisiyla geri kalan kisminin kullanimi
zerinde sadece kk ve dolayli bir etkisi olur. Donatimin yeni-
lenmesi ve onarimi silahli kuvvetlerin rgtlenmesi konusuna gi-
ren srekli bir faaliyet tekil etmedikleri srece, strate|ik etkileri
siniri ve aralikli faaliyetler olmaktan teye gitmez.
Burada okuyucuyu bir yanli anlailmaya kari uyarmak ge-
rekir. Aslinda btn bu faaliyetler bazi hallerde byk bir nem
88
Cluusowilz
Suvu zorino
kazanabilir ve hatta sonucu etkileyebilir Hastahane ve mhimmat
depolarinin uzakligi bazi ok nemli strate|ik kararlarin hakli ola-
rak tek geerli nedeni sayilabilir. Bu geregi yadsimak ya da km-
semek aklimizdan gemez. Ama bizi burada ilgilendiren konu so-
mut durumlar, zel haller degil, soyut ve teorik olgudur. Bizim sa-
vundugumuz nokta udur: byle bir etkinin grldg haller o ka-
dar seyrektir ki, saglik hizmetleri ile silah ve cephane ikmaline ili-
kin teoriye savain sevk ve idaresine ilikin teori iinde bir yer ver-
meyi hakli gsteremez. Onun iin ikmal teorilerinin gsterdigi eitli
sistem ve yntemleri ve bunlarin sonularini sava teorisi iinde
ele almayi uygun grmyoruz. Oysa, yukarda belirttigimiz gibi, bir-
liklerin iaesi konusunu sava teorisinin iinde mtalaa edebiliriz.
Analizimizin sonularini zetlemek gerekirse, sava faali-
yetlerinin balica iki kategoriye ayrildigini syleyebiliriz: sadece sa-
vaa haztrItk niteliginde olanlar ve bizzat sava ile ilgili olanlar.
Dolayisiyla bu ayirimi teoride de yapmak gerekir. Sava ha-
zirligina ilikin bilgiler ve beceriler, tm silahli kuvvetlerin tekiline,
egitimine, disiplinine ve bakimina uygulanir. Bunlara genel olarak
ne ad vermek gerektigi sorununa girmek istemiyoruz. Ancak ko-
layca.[sayfa 188| grlecegi gibi, topu, istihkmlar, temel taktik, silahli
kuvvetlerin tekiltlanmasina ve idaresine ilikin tm faaliyetler ve
benzeri eyler bu kategoriye girer. Buna karilik, bizzat sava teo-
risi, bu nceden hazirlanmi aralarin sava amacina ynelik ola-
rak kullanilmasi ile ugrair. Hazirlik faaliyetlerinin sadece sonulari
ile ilgilenir, yani elindeki aralarin belli bali zelliklerini tanimakla
yetinir. te dar anlamda sava teorisi, veya sava ynetimi teorisi,
veya silahli kuvvetlerin kullanilmasina ilikin yntem dedigimiz ey
budur, ve bizce bunlarin hepsi ayni anlama gelir.
Demek oluyor ki, bu teori, somut anlamda muharebe de-
mek olan arpimayi, yryleri, konaklama ve ordughlari, yani
aagi yukari muharebenin kendisi demek olan durumlari ele ala-
caktir. Buna karilik, birliklerin bakimi bu kategorinin diinda kalir;
sava teorisi, diger mterafik artIar gibi, bunun sadece sonula-
ri ile ilgilenir.
Bu dar anlamdaki sava teorisi de taktik ve strate|i diye iki
kisma ayrilir. Taktik zel muharebe biimleriyle, strate|i bu muha-
rebelerin sava iindeki kullanimi ile ugrair. Her ikisi de yry,
konaklama, ordugh durumlari ile ancak muharebeye ilikin ol-
8
Cluusowilz
Suvu zorino
duklari lde megul olur, ve bu konulardan herbiri, muharebe-
nin biimine ya da anlamina deginmelerine gre, ya taktik ya da
strate|ik konular olarak ele alinacaktir.
Okuyucularimizdan bir ogu, kukusuz, taktik ve strate|i gibi
birbirine o kadar yakin iki eyin arasinda bu kadar titiz bir ayirim
yapmanin tamamen gereksiz bir ey oldugunu, nk bu ayrimin
savain ynetimi zerinde dogrudan dogruya bir etkisi bulunmadi-
gini syleyeceklerdir. Evet, teorik bir ayirimdan muharebe alanin-
da dolaysiz etkiler beklemenin, pek bilgie bir davrani olacagini
biz de teslim ederiz.
Ne var ki, her teorinin ilk grevi kavram kariikligini nle-
mek, birbirine karitirilan, ogu zaman mphem ve muglak fikirle-
re bir aiklik getirmektir. Ancak terimlerin ve kavramlarin anlami
zerinde anlatiktan sonradir [sayfa 184| ki, sorunlarin zmlenme-
sinde baariya ulaabilir ve yazar ile okurun olaylara ayni gr
aisiyla baktiklarindan emin olabiliriz. Strate|i ve taktik, zaman ve
mekan iinde birbirini karilikli olarak etkileyen, i ie girmi faali-
yetlerdir; ancak aralarinda temel bir ayrilik vardir, ve her ikisinin i
yasalarini, karilikli ilikilerini iyice anlayabilmek iin her birinin
niteligini aika tanimlamak ve belirlemek arttir.
Btn bunlara bo eyler gz ile bakan ya her trl teorik
dnceye karidir, ya da saglam bir temele dayanmayan ve insa-
ni hi bir yere gtrmeyen karmakariik ve girift dnceler hi bir
zaman kafasini kurcalamamitir; eger sik sik sava ynetimi ze-
rinde kah yavan kah abartmali bir sr sama sapan genellemeler
okumak ve iitmek zorunda kaliyorsak, bunun nedeni bu konuda
bugne kadar bilimsel bir aratirma yapilmami olmasidir.
BLM II
SAVA TEORS ZERNE
1. BaIangtta "sava sanatt" deyiminden sadece siIahIt
kuvvetIerin savaa haztrIanmast anIatItrdt
Eskiden, "sava sanati" ya da "sava bilimi" deyince akla
0
Cluusowilz
Suvu zorino
sadece maddi eylerle ilgili bilgi ve yetenekler gelirdi. Silahlarin
yerletirilmesi, hazirlanmasi ve kullanilmasi, istihkm ve tahkimat-
larin inasi, ordunun rgtlenmesi ve hareketlerinin mekanizmasi,
btn bunlar bu bilgi ve yeteneklerin konusunu olutururdu, ve
hepsinin ortak amaci savaa hazir bir ordu meydana getirmekti.
Sz konusu olan sadece somut bir ey, tek ynl bir faaliyetti. Olsa
[sayfa 185| olsa bu faaliyetin bir zenaat olmaktan ikip, giderek daha
ince bir mekanik sanata dntg sylenebilirdi. Oysa, btn
bunlarin gerek muharebe ile ilikisi, silahi ile eskrim sanati arasin-
daki ilikiden teye gitmiyordu. Henz bu silahlarin tehlike aninda
ve karilikli etkiler ilikisi iinde kullanilmasi, ya da dnce ve
cesaretin nceden saptanmi dogrultudaki giriimleri sz konusu
degildi.
2. Gerek sava nce kuatma sanattnda beIirir
Sava ynetiminin taslagi ilk kez kuatmada meydana
ikmitir. Ancak, savai yneten fikir hareketlerinin bir kismini yan-
sitan kuatma, ok gemeden, yarma hareketleri, siperler, ps-
krtme hareketleri, bataryalar, vb. gibi yeni maddi biimlere dn-
mtr. Bu maddi olaylar arasinda henz bir baglanti kurulama-
miti. Bu tr savata, dnce ancak bu bulularla ifade edilebili-
yor, bu da ihtiyalari karilamaya yetiyordu.
3. Bunu taktik izIedi
Daha sonra taktik, bu kombinezonlarin mekanizmasina, ara-
cin zelliklerine dayanan, genel olarak geerli bir dzenleme nite-
ligi vermeye aliti. Bu artik bizi muharebe alanina gtrmektedir;
fakat burada da zihnin serbest bir faaliyetine tanik olmaktan ok,
tertibi ve sava dzeni bakimindan bir otomat haline getirilmi bir
ordu ile karilaiyoruz. Komutanin bir sz ile, bir saat zemberegi
gibi harekete gemesi beklenilen bir ordu.
4. Gerek sava ynetimi bir rasIantt sonucu ve anonim
oIarak meydana tkmtttr
Gerek sevk ve idare, yani belirli bir ama iin hazirlanmi
T
Cluusowilz
Suvu zorino
aralarin beliren her trl ihtiyalara en uygun ekilde serbest ola-
rak kullanilmasi, uzun sre teori kapsamina girmeyen bir konu
sayilmi, kiinin dogal yeteneklerine [sayfa 186| birakilmitir. Yava
yava orta aglarin ggs ggse arpimalari daha dzenli ve da-
ha girift bir biime dntke, bu konu da insanlari dndrmeye
baladi. Ancak ogu zaman bunlara sadece anilarda ve anlatilar-
da, o da tamamen tesadfi ve tabir caizse, anonim bir biimde,
raslaniyordu.
5. Sava oIayIart zerindeki dnceIer bir teori
ihtiyactnt ortaya koydu
Bu dnceler ogaldika, ve sava tarihi gitgide bir eletiri
niteligine brndke, ilkelere ve kurallara dayanma ihtiyaci ken-
dini hissettirmeye baladi. Sava tarihinde son derece dogal olan
tartimalarin ve karilikli arpian fikirlerin bir noktada dgmlen-
mesi ancak bu sayede mmkn olabilecekti. Belli bir noktaya da-
yanmayan ve hi bir yasaya uymayan bir fikir kemekei insanda
ancak tiksinti yaratabilirdi.
6. OIumIu bir teori yaratma abaIart
Bylece savain sevk ve idaresine ilikin ilkeler, kurallar,
hatta sistemler meydana getirmek iin aba harcandi. Fakat bu
salt olumlu (mspet) bir ama gtmek ve savain sevk ve idaresi-
nin bu bakimdan gsterdigi sayisiz glkleri hi hesaba katma-
makti. Yukarda gsterdigimiz gibi, sava idaresinin, ne tarafindan
bakarsak bakalim, belirli sinirlari yoktur; oysa, her sistemin, her
teorik yapinin sinirlayici bir sentez niteligi vardir, ve bu itibarla by-
le bir teori ile pratik arasindaki elikiden kurtuluun yolu yoktur.
7. Maddi eyIere inhisar eden bir teori
Teori kuruculari ok gemeden konunun zorluklarini anla-
dilar ve bunlarin stesinden gelebilmek iin bir kez daha ilke ve
sistemlerini sadece maddi eyler ve tek yanli bir faaliyet zerine
kurdular. Sava hazirligina ilikin [sayfa 187| bilimlerde oldugu gibi,
ancak kesin ve olumlu sonular elde etmek ve dolayisiyla sadece
2
Cluusowilz
Suvu zorino
hesaba gelir verileri dikkate almak istediler.
8. Sayt stnIg
Sayica stnlk maddi bir veridir. Zaferin btn faktrleri
arasindan, zaman ve mekan iinde kombinezonlarla matematik
kanunlara irca edilebilecegi iin bunu setiler. Btn teki artlarin
bir kenara birakilabilecegini, nk bunlarin iki taraf iin de eit
oldugunu ve birbirlerini etkisiz hale getirdiklerini sandilar. Eger te-
kilerden ayirdiklari bu tek faktrn btn olasiliklarini incelemek
iin bunu geici olarak yapmi olsalardi, bir diyecegimiz olmazdi;
ama byle bir anlayii kesin olarak benimsemek, sayi stnlg-
n tek geerli yasa saymak ve sava sanatinin btn sirlarini "be-
lirli bir zamanda, belirli noktalarda sayica stn kitleleri toplamak"
formlnde zmlemek, gerek hayati kabul edilemeyecek bir
lde sinirlamak ve kmsemekten baka bir ey degildi.
9. BirIikIerin iaesi
Birliklerin iaesini, ordunun nceden saptanmi bir dzeni-
ne oturtarak, byk apta sava ynetiminin en yksek yasasi haline
getirmekle, diger bir maddi unsuru teorik yoldan sistemletirmek
abasindan da geri kalinmadi.
Kukusuz bu yoldan da belirli sayilara varmak mmknd,
ama bu sayilar, deneyler karisinda yikilmaya mahkm, tamamen
keyfi bir takim varsayimlara dayanmaktan teye gidemezdi.
10. Taban
Akilli bir yazar (D.H. von Blow), ilerinde bazi manevi fak-
trlerin de bulundugu bir sr verilerin tmn, taban diye nitele-
digi tek bir kavramin iinde zetlemeye aliti. [sayfa 188| Bu kavra-
ma, ordunun iaesi, efektiflerin ve donatimin yenilenmesi, gerek-
tiginde ricat hatlarinin gven altina alinmasi giriyordu. Yazar, btn
bu zel fonksiyonlarin yerine nce bu tek kavrami getirmek, sonra
tabana geniligini vermek, daha sonra da ordunun bu tabanla mey-
dana getirdigi aiyi incelemek istiyordu. Btn bunlardan ama,
hi bir degeri olmayan geometrik bir sonu elde etmekti. Btn
3
Cluusowilz
Suvu zorino
bu ikamelerin gerege ters dmeden ve ilk kavramin ierdigi
unsurlardan bir kismini gzden uzak tutmadan yapilamayacagini
dnecek olursak, bu sonucun kainilmaz oldugunu grrz.
Taban kavrami strate|i iin gerekten nemli, hatta zorunlu bir
kavramdir ve bunu kefetmi olmanin meziyeti inkar edilemez;
ama ondan belirttigimiz ekilde yararlanmaya kalkimaya asla ce-
vaz verilemez. Nitekim, bu anlayi tek yanli sonulara gtrdg
bu kuramcilari gerekle ilgisi olmayan ve sagduyuya ters den bir
takim eyleri, rnegin kuatma biimindeki saldirinin stnlgn
kabul etmeye srklemitir.
11. l hatIar
Bu yanilgiya baka bir geometrik ilke, i hatlar denilen ilke
ile kari ikilmitir (De 1omini). Bu ilke saglam bir temele, yani
muharebenin savata tek etkin ara oldugu geregine, dayanmak-
la beraber, ilkenin salt geometrik niteligi onu da gerek hayatta
uygulanmasina imkan olmayan tek yanli bir teori olmaktan teye
gtrememitir.
12. Btn bu giriimIeri bir kenara atmak gerekir
Bu teori giriimlerinin sadece analitik kismi gerege
yaklama bakimindan bir ileri adim sayilabilir. Sentetik taraflari, il-
keleri ve kurallari hi bir ie yaramaz.
Bunlarin hepsi de kesin nicelikler peindedir: oysa, savata
hi bir ey kesin degildir, aksine her ey belirsizdir ve btn hesap-
lar degiken niceliklerle yapilir.
Bunlar ayrica yalniz maddi nicelikleri gznne [sayfa 18D| al-
makla yetinirler: oysa, sava hareketinin tm manevi glerin et-
kisi altindadir.
Yine bu teoriler sadece bir tarafin faaliyetleriyle ilgilenirler:
oysa sava iki kampin srekli olarak birbirini etkileyen eylemleri-
nin alanidir.
13. Btn bu teoriIer dehayt geneI kuraIIartn dttnda
btrakmtIardtr
4
Cluusowilz
Suvu zorino
Bu vasat zekalarin, bu tek yanli grlerin yakalayamadikla-
ri ey bilimin sinirlari diinda kalan, kurallarin stne ikan deha-
nin alanina giren bir eydi.
Dehanin seviyesine bile ulaamayan bu kurallar labirenti
iinde yolunu airan savaiya acimaktan baka elden ne gelir.
Deha ise bu kurallara yksekten bakar, onlari alaya alir. Dehanin
yaptigi kurallarin en gzelidir, ve teorinin yapabilecegi daha da
gzel bir ey, bunun niin ve nasil byle oldugunu gstermektir.
Akil ve zekaya kari ikan teoriye yaziklar olsun. Alak
gnlllkle, boyun egmekle bu elikiyi gideremez; ne kadar ala-
lirsa, o kadar hor grlr, alay konusu olur ve gerek hayattan ko-
vulur.
14. Manevi niceIikIer iin iine girince teorinin ii zorIatr
Akli ve ahlaki niceliklerin alanina girildi miydi, her teorinin
zorluklari byk lde artar. Resim ve mimarlik sanatlari, sadece
madde ile ugratiklari srece nereye tutunacaklarini, neyin ne ol-
dugunu bilirler; mekanik veya optik yapimlar iin de ayni ey sy-
lenebilir. Fakat yaratilan eylerin akil ve ruh zerindeki etkileri sz
konusu olur olmaz, izlenimler ve duygular alanina girilir girilmez,
tm kurallar ve yasalar belirsiz fikirler ortasinda eriyip gider.
Tip esas itibariyle fiziki olgularla ilgilenir; sonsuz degiimlere
ugradigi iin hi bir zaman bir ani bir anina benzemeyen hayvan
organizmasi ile megul olur. te tip uygulamasini o kadar zorla-
tiran, hekimin tehisini bilgisinin stne ikaran budur; fakat iin
iine bir de manevi [sayfa 14O| unsurlar girdi mi, zorluk daha da artar.
Ruh doktoruna ok daha byk bir saygi duymamizin nedeni bu
degil midir
15. Manevi niceIikIer savatn dttnda btraktIamaz
Oysa, sava faaliyeti hi bir zaman sadece maddeye ynel-
tilmez; o ayni zamanda bu maddeye hayatiyet veren manevi glere
kari da yneltilir, ve ikisini birbirinden ayirmak imkansizdir.
Fakat manevi nicelikler ancak i gzle grlebilir, bu da in-
sandan insana, hatta ayni insanda zamana gre degiir.
Tehlike savain temel unsuru, her eyi iine alan bir ortam
5
Cluusowilz
Suvu zorino
olduguna gre, yargimizi degiik biimlerde etkileyen eylerin ba-
inda cesaret, yani kendi kuvvetimize olan gvenimiz gelir. Bunu
bir bakima billur bir mercege benzetebiliriz: btn dnceler, iz-
lenimler, grntler zekya ulamak iin buradan geer.
Bununla birlikte, btn bu eylerin salt deney yolu ile ob-
|ektif bir deger kazandiklarinda da kuku yoktur.
Herkes bir baskinin, yandan veya geriden gelen bir saldiri-
nin manevi etkilerini bilir. Dman sirtini dner dnmez herkes
onun cesaretini kmsemeye balar, ve insan en byk tehlike-
lere dman tarafindan kovalandigi zaman degil, dmani kovala-
digi zaman atilir. Herkes dman komutanini yeteneklerini nne,
yaina, tecrbesine gre degerlendirir, ve buna gre hareket eder.
Herkes hem kendi birliklerinin hem dman birliklerinin ruhi du-
rumunu, moralini yoklar. nsan tabiatinin manevi yn ile ilgili bu
ve benzeri izlenimler, tepkiler deneylerin dogruladigi olagan
eylerdir, durmadan yinelenirler ve bu nedenle de kendilerine zg
gerek birer nicelik sayilirlar. Bunlarin zerinde durmayan bir teori
neye yarar
Kukusuz deney bu gereklerin yeterlik belgesidir. Fakat
hi bir teori, hi bir komutan psikolo|ik ve felsefi inceliklere kendi-
ni kaptirmamalidir. [sayfa 141|
16. Sava teorisinin temeI zorIugu
Bir sava teorisi meydana getirmenin zorlugunu iyice anla-
yabilmek, nasil bir nitelik taimasi gerektigine karar verebilmek
iin, nce sava faaliyetinin zne deginen temel zelliklerini daha
yakindan incelememiz gerekir.
17. Birinci zeIIik: manevi gIer ve etkiIeri
(Dmanca duyguIar)
Bu zelliklerin birincisi, manevi gler ve bunlarin tepkisi-
dir.
Kkeninde, her kavga dmanca duyguIartn aiga ikmasi-
dir; fakat sava dedigimiz byk kavgalarda, dmanca duygu ogu
zaman dmanca niyete dnr ve hi degilse kiiler arasinda
her hangi bir dmanlik duygusuna raslanmaz. Ama yine de hi

Cluusowilz
Suvu zorino
bir sava yoktur ki, bu eit duygulari u veya bu ekilde harekete
geirmesin. Savalarimizdan hemen hemen hi eksik olmayan ulu-
sal kin bir lde kiisel nefretin yerini tutmutur. Fakat bu ulusal
kin de olmaz ve balangita taraflar arasinda hi bir dmanca
duygu bulunmazsa, bu kez savain kendisi dmanlik duygularini
yaratir; nk stlerinin emriyle de olsa bir kimsenin bize kari
giriecegi bir iddet hareketi bizi karilik vermeye, almaya iter,
ve bunu yaparken de, ona harekete gemek emrini veren stn
kuvvetten ziyade harekete geen kimsenin kendisini hedef aliriz.
Teoride, muharebeyi soyut bir kuvvet denemesi olarak grmek ve
duygularin katkisini tanimamak egilimi olduka yaygindir; ancak
bu kuramcilarin, sonularini grmedikleri iin isteyerek yaptiklari
binlerce hatadan sadece bir tanesidir.
Muharebenin dogal bir sonucu olan bu duygusalliklarin ya-
nisira, tutku, ihtiras, tahakkm arzusu, eitli cokular, vb. gibi da-
ha pek oklari vardir ki, aslinda savain unsurlari olmamakla bir-
likte, birbirleriyle ilikileri yznden iin iine kariirlar. [sayfa 142|
18. TehIike hissi (Cesaret)
Nihayet, muharebe yle bir tehlike unsuru yaratir ki, btn
sava faaliyetleri, havada ku ve denizde balik gibi, onun iinde
hareket eder, onun iinde geliirler. Fakat tehlikenin etkileri, ya
dogrudan dogruya, igdsel bir biimde, ya da akil yolu ile btn
duygularimiza yansir. Birinci durumda, bu etkiler tehlikeden ka-
mak biiminde ve bu olanak dii ise endie ve korku biiminde
kendilerini gsterirler. Byle bir etki meydana gelmezse, cesaret
bu igdy dengeler. Ancak cesaret aklin faaliyeti olmayip, korku
gibi, bir histir. Birincisinin kaynagi manevi "mdafaayi nefis", ikin-
cisinin kaynagi fiziki "mdafaayi nefis"tir. Cesaret daha soylu bir
igddr. Fakat bu yzden de, etkisi nceden saptanmi kesin
bir lye gre ayarlanabilecek cansiz bir ara olarak kullanilmasi
imkansizdir. Bu itibarla cesaret tehlikenin etkilerini ntralize et-
mek iin kullanilan bir denge agirligi degil, kendine zg bir g-
tr.
7
Cluusowilz
Suvu zorino
19. TehIikenin etki aIant
Fakat tehlikenin komutanlar zerindeki etkisini dogru ola-
rak degerlendirmek iin, alanini belirli bir anin maddi tehlikeleri
ile sinirlamamak gerekir. Eger tehlike komutani etkisi altina almisa,
bu sadece kendisini tehdit ettigi iin degil, ona emanet edilmi
olan btn br insanlar zerine ken korkudan trdr: bu
korku sadece tehlikenin gerekten belirdigi anda kendisini hisset-
tirmekle kalmayip, hayal gcmz sayesinde hi bir zaman peimizi
birakmaz. Nihayet tehlike tek baina mevcut olmayip, komutana
ykledigi sorumluluklarin agirligi yznden savain bu ba aktr-
nn kafasinin iinde yz misli bir iddetle dolayli olarak da etkisini
srdrr. Kim, bu derece nemli bir kararin ierdigi sorumluluk ve
tehlikenin yarattigi gerginligi ve akinligi kafasinin iinde hisset-
meden, byk bir muharebeye karar verebilir veya byle bir muha-
rebeyi tavsiye edebilir [sayfa 148| Denilebilir ki, sava faaliyeti sadece
bir hazir bulunma hali olmayip gerek bir eylem oldugu srece,
hi bir zaman tehlike alaninin diinda kalamaz.
20. Diger duygusaI etkenIer
Dmanlik ve tehlikenin harekete geirdigi btn duygusal
faktrleri sava faktrleri arasinda saymakla, insana hayat yolunda
elik eden btn teki etkenleri konumuzun diinda birakmak
istemiyoruz. Sava onlara da sik sik yer verir. Geri hayat denilen
ciddi iin bir ok kk tutkulari susturdugu dogrudur, fakat bu
gerek sadece alt kademedeki komutanlar iin geerlidir; nk
bunlar, bir tehlikeden bir tehlikeye, bir abadan bir abaya atilip
durduklarindan, hayatin teki ynlerini gzden uzak tutarlar, l-
me faydasi olmayan ikiyzllkten siyrilirlar ve bylece teden
beri askerlik meslegine en ok yakitirilan o askerce sadelige br-
nrler. Fakat st kademelerde durum hi de yle degildir, nk
komutanin rtbesi ne kadar yksek olursa, o kadar etrafina bakin-
masi gerekir; ite o zaman her yanda eliik menfaatler, iyi veya
kt bin bir tutku gn iigina ikar. Kiskanlik ve cmertlik, k-
stahlik ve alak gnllk, fke ve sevecenlik oynanan byk dra-
min etkin gleri olarak sahneye ikarlar.
8
Cluusowilz
Suvu zorino
21. AktI zeIIikIeri
Ba aktrn ruhsal zellikleri kadar ussal zellikleri de byk
bir nem tair. Ham hayaller peinde koan, deli dolu, olgunla-
mami bir kafadan, sogukkanli ve gl bir zekadan bekledikleri-
mizi bekleyemeyiz.
22. UssaI zeIIikIerdeki eitIiIik yznden amaca gt-
ren yoIIar da eitIidir
Ussal zelliklerdeki bu byk eitlilik bilhassa yksek mev-
kilerde kendini gsterir, nk bunun etkisi rtbe ile dogru orantili
olarak artar ve bizi amaca ulatiran yollarin [sayfa 144| eitliligi de
bundan ileri gelir. Bundan birinci kitapta sz etmi, ans ve olasi-
liklara olaylarin akiinda eit olmayan bir pay ayirmak gerektigini
gstermitik.
23. lkinci zeIIik: tepkinin canItItgt
Sava faaliyetinin ikinci zelligi meydana gelen tepkinin can-
liligi ve yarattigi karilikli etkidir. Bu tepkiyi nceden kestirmek
mmkn degildir, nk bu daha nce degindigimiz zorlugun,
yani manevi gleri birer nicelik sayma zorlugunun bir parasidir;
ancak bu karilikli etki, niteligi geregi, nceden saptanmi bir pla-
nin erevesine sigmaz. Her hangi bir tedbirin dmanda uyandir-
digi tepki, eylemi oluturan unsurlar iinde en kiisel olanidir. An-
cak teori belirli olgu kategorileri ile ugramaktan teye gitmemeli
ve gerek anlamda kiisel durumlari ele almaktan sakinmalidir:
bunlarin degerlendirilmesini yargiya ve istidada birakmalidir.
Grlyor ki, sava gibi, genel koullar zerine kurulmu olan pla-
ni sik sik beklenmedik zel durumlar karisinda bozulan bir faali-
yet alaninda, ahsi istidada ok daha byk bir pay ayirilmali ve
teorik ktIavuzIara ok daha az yer verilmelidir.
24. nc zeIIik: tm veriIerin beIirsizIigi
Son olarak, savata btn verilerin belirsizligi, bunlara hi
bir zaman gvenilememesi savaa zg zorluklarin bir digeridir;

Cluusowilz
Suvu zorino
nk btn faaliyetler bir eit alacakaranlik iinde cereyan eder,
bu da ogu zaman olaylara sis veya ay iiginda oldugu gibi ab-
artmali boyutlar, acaip bir grnm kazandirir.
Bu zayif iigin sinirladigi gr olanagini, her ey tesadfe
birakilmayacaksa, ancak bir eit kehanete varan gl bir sezgi
yetenegi telafi edebilir. Ob|ektif bilgi eksikligi karisinda, bir kez
daha yetenege ya da ansa gvenmek gerekir. [sayfa 145|
25. OIumIu (mspet) bir teori oIanak dttdtr
Konunun niteligini gznnde bulundurdugumuz takdir de,
belki de sava sanati iin, komutana bir di destek saglayacak bir
iskele gibi, teorik bir yapi meydana getirmenin imkansiz oldugunu
kabul etmek zorunda kaliriz. nk sadece yeteneklerine gven-
mek mecburiyetinde kaldigi btn durumlarda, komutan teori ala-
nindan ikacak, teoriye ters decektir. Bu teori ne kadar ok
ynl olursa olsun, yukarda belirttigimiz gibi, sonu hep ayni ola-
caktir: nk istidat ve deha yasalarin diinda kalirlar ve teori,
gereklerle eliir.
26. Teori iin iki tkar yoI
(ZorIukIar her zaman aynt derecede byk degiIdir)
Bu zorlugu yenmenin iki yolu vardir.
lk nce, genellikle sava faaliyetinin niteligi hakkinda sy-
lediklerimiz bu faaliyetin tm kademelerinde ayni derecede geerli
degildir. Alt kademelerde, cesaret ve ahsi fedakarlik ok daha
nemlidir, buna karilik, zeka ve muhakeme kabiliyetinin kar-
ilatiklari zorluklar ok daha azdir. Olaylar daha sinirli, ama ve
aralarin sayisi daha az, veriler daha kesin, hatta ogu zaman gz-
le grlr niteliktedir. Fakat komuta zincirindeki yerimiz yksel-
dike, zorluklar artar ve bakomutanin ahsinda en yksek nokta-
sina ulair: Onun iin artik her ey dehasina kalmitir.
Bunun yanisira, konuyu unsurIartntn niteIigine gre blm-
lere ayiracak olursak, yine her yerde ayni zorluklarla karilamayiz.
Bunlar, abalarimiz maddi alemde yer aldigi lde hafifler, akil
alemine getigi ve irademizi etkiledigi lde artar. te onun iin-
dir ki, teorik kurallarla bir muharebenin i dzenini, planini ve y-
T00
Cluusowilz
Suvu zorino
netimini tayin etmek, muharebenin kendisini kullanmaktan, yani
onun nasil bir amaca hizmet edecegini saptamaktan daha kolay-
dir. Birinde maddi silahlar atimaktadir ve bu atimada aklin pa-
yini inkar etmemekle beraber maddeye [sayfa 146| de hakkini ver-
mek gerekir. Oysa, muharebelerin etkisine gelince, burada maddi
sonular itici gler haline gelir ve bundan byle artik onlarin sade-
ce manevi nitelikleri bizi ilgilendirir. Bir kelime ile, taktik iin bir
teori saptamak strateji iin bir teori saptamaktan ok daha kolay-
dir.
27. Teori bir doktrin degiI, bir gzIem oImaItdtr
Bir teoriyi mmkn kilan ikinci yol u gre dayanir: teori-
nin mutlaka olumlu (mspet) bir doktrin, yani bir eylem yntemi
olmasi art degildir. Bazi ufak tefek degiikliklere ve ok sayida
degiik kombinezonlara ragmen, ogu zaman hep ayni konularla
ugraan ve ayni amalara varmak iin ayni aralari kullanan her
trl faaliyetler rasyonel bir inceleme konusu olabilirler. te her
trl teori'nin temel unsurunu oluturan ve teori adina hak kaza-
nan bu incelemedir. Bir konu hakkinda tam ve dogru bir bilgi edi-
nebilmek iin onu analitik bir ekilde gzden geirmemiz gerekir;
buna deneylerden ikaracagimiz sonulari da ekleyecek olursak
ki konumuz bakimindan bu sava tarihidir artik konunun bizim
iin hi bir yabanci yani kalmaz. Teori bu amaca ne kadar
yaklairsa, o kadar biImenin ob|ektif biiminden, yapabiImenin
sub|ektif biimine gemi ve verilecek kararin tamamen ahsi ye-
teneklere bagli bulundugu hallerde bile etkinligi artmi olur, n-
k etkisini o yeteneklerin kendisinde gsterir. Eger teori sadece
savai oluturan konulari inceler ve ilk bakita ona aitmi gibi gr-
nen fakat aslinda ona yabanci olan konulari kapsamina almazsa;
eger sava aralarinin niteliklerini tam olarak aiklamakla birlikte
muhtemel sonularini da gsterirse; amalarini aika belirtir ve
kritik bir dnce ve aratirmanin iigi ile tm sava alanini aydin-
latirsa ite o zaman grevini tam anlamiyla yerine getirmi olur.
Teori o zaman, kitap okuyarak sava hakkinda bilgi edinmek istey-
en bir kimse iin gerek bir kilavuz olur; yolunu [sayfa 147| aydinlatir,
ilerlemesini kolaylatirir, muhakemesini egitir ve yolunu airmasina
engel olur.
T0T
Cluusowilz
Suvu zorino
mrnn yarisini karanlik bir konunun btn ayrintilarini
aydinlatmaya ayiran bir uzman, elbette bu konuyu kisa bir sre
iinde grenmek isteyen bir kimseye nazaran o konuda daha ok
bilgi sahibi olacaktir.
Teoriden maksat, herkesin her seferinde ayni glklerle
karilaip onlari yenerek kendisine bir yol amasina meydan bi-
rakmadan, istedigini nceden dzenlenmi ve aydinlatilmi bir e-
kilde kolayca bulabilmesini saglamaktir. Nasil ki, akli bainda bir
egitici bir delikanlinin manevi geliimini, onu mr boyunca gt-
meye kalkimadan yneltir ve kolaylatirir ise, teori de gelecegin
sava liderinin akil ve zekasini egitmeli, daha dogrusu onun kendi
kendini yetitirmesine yardim etmeli, fakat onu hi bir zaman
muharebe alanina kadar izlememelidir.
Eger ilkeler ve kurallar teorinin gzlemlerinden kendi ken-
dine ortaya ikar, gerek kendiliginden billurlairsa, artik teori ak-
lin bu dogal yasasina ters dmez. Byle bir kilit taina dayanan
kemer bu yasayi sadece daha belirgin bir hale getirir. Fakat bunu
sadece aklin felsefi yasasini yerine getirmek, btn dogrularin y-
neldigi noktayi belirtmek iin yapar, yoksa muharebe alaninda
kullanilabilecek bir cebir forml ikarmak iin degil; nk bu
ilke ve kurallarin da amaci, dnen kafanin planini icra ederken
izleyecegi yolu gstermek iin nirengi noktalari dikmekten ziyade,
alikin oldugu hareketlerin ana hatlarini izmektir.
28. Bu gr atstndan hareket ediIdigi takdirde, teori
mmkn haIe geIir ve pratikIe eIikiye dmekten
kurtuIur
Bu gr tatmin edici bir sava teorisinin, yani hi bir za-
man gereklere ters dmeyecek yararli bir teorinin kapisini arar.
Byle bir teori akillica kullanmasini grendigimiz takdirde, onu
kolayca eyleme uydurabilir ve [sayfa 148| teori ile pratik arasindaki
sama farki tamamen ortadan kaldirmi oluruz. Aslinda bu fark,
sagduyudan yoksun, gereklere aykiri bir teorinin, dar grl ve
cahil kafalarin dogutan yetersizliklerini rtmek iin kullandiklari
uydurma bir teorinin sonucudur.
T02
Cluusowilz
Suvu zorino
29. Teori amaIartn ve araIartn niteIigini inceIer.
Taktigin ama ve araIart
Demek oluyor ki, teorinin grevi ama ve aralarin niteligini
incelemektir.
Taktik alaninda, aralar muharebeyi yrtecek olan egitilmi
silahli kuvvetlerdir. Ama zaferdir. Bu kavrami ilerde muharebeyi
incelerken daha aik bir ekilde tanimlayacagiz. imdilik zafer
iaretinin, dmanin muharebe alaninda ekilmesi oldugunu be-
lirtmekle yetinelim. Bu zafer sayesinde, strate|inin muharebe iin
tayin etmi oldugu ve muharebenin gerek anlamini tekil eden
ama gerekleir. Kukusuz bu anlam zaferin niteligi zerinde bir
lde etkili olur. Dman kuvvetlerini zayiflatmayi amalayan za-
fer ile bize sadece bir mevzi kazandiran zafer baka baka eylerdir.
Dolayisiyla bir muharebenin anlami, o muharebenin planini ve
ynetimini hatiri sayilir lde etkileyebilir, ve bu itibarla o da tak-
tigin ele almasi gereken konular arasina girer.
30. AraIartn kuIIantImastna her zaman eIik eden
kouIIar
Bazi zel koullar srekli olarak muharebeye elik ettigine
ve zerinde az veya ok bir etkide bulunduguna gre, silahli kuvvet-
leri kullanirken bunlari hesaba katmak gerekir.
Bu koullar unlardir: yer (arazi), gnn saati ve hava artlari.
31. Yer
lke ve arazi kavramlari iinde ele almayi tercih ettigimiz
yer unsurunun aslinda hi bir etkisi olmayabilirdi: u [sayfa 14D| artla
ki, muharebe tamamen dz ve ilenmemi bir arazide verilsin.
Steplerle kapli bir lkede bu art gerekleebilir, fakat Avru-
pa'nin uygar lkelerinde byle bir duruma ancak hayalimizde ras-
layabiliriz. Bu itibarla, uygar milletler arasinda, lke ve arazinin hi
bir rol oynamadigi bir muharebeyi tasavvur etmek bile mmkn
degildir.
T03
Cluusowilz
Suvu zorino
32. Gnn saati
Gnn saati, gndz ile gece arasindaki fark yznden,
muharebeyi etkiler. Ama bu etki kukusuz bu farkin sinirlari diina
taar, nk her muharebenin belli bir sresi vardir ve byk muha-
rebeler saatlerce srebilir. Bir muharebenin sabah balamasi ile
gleden sonra balamasi arasinda fark vardir ve byk bir muha-
rebenin planini hazirlarken bunu dikkate almak gerekir.
Bununla birlikte, gnn saatinin hi bir nem taimadigi
muharebeler de pek oktur ve genellikle bunun etkisi o kadar
fazla degildir.
33. Hava artIart
Hava artlarinin kesin bir etkisinin bulundugu haller daha
da azdir, ve bu gibi hallerde ogu kez rol oynayan tek etken sistir.
34. Stratejide ama ve araIar
Strate|i iin, zafer, yani taktik baari sadece bir aratir, dogru-
dan dogruya baria yol aan faktrler ise son amatir. Bu aralarin
amaca ynelik olarak kullanilmasi da onlari az veya ok etkileyen
artlara baglidir.
35. AraIartn kuIIantImastna eIik eden artIar
Bu artlar unlardir: lke ve arazi (birincisi tm sava sah-
nesinin topraklarini ve halkini ierir), daha sonra [sayfa 15O| gnn sa-
ati fakat ayni zamanda mevsim; son olarak da, atmosferik artlar,
zellikle iddetli don, vb. gibi olaganst olaylar.
36. BunIar yeni araIar meydana getirirIer
Bu faktrleri bir muharebenin sonulari ile birletirmek su-
retiyle, strate|i bu sonuca, ve dolayisiyla muharebenin kendisine,
zel bir anlam verir, ona zeI bir ama tayin eder. Fakat bu
ama, dogrudan dogruya baria gtrmedigi ve sadece tali bir
ama oldugu lde, onu ayni zamanda bir ara olarak telakki
T04
Cluusowilz
Suvu zorino
etmek gerekir. Strate|ide, muharebe veya zaferlerin sonucuna, e-
itli anlamlari iinde, birer ara gz ile bakmaliyiz. Bir mevziin i-
gali bu baarinin araziye uygulanmasindan baka bir ey degildir.
Fakat ara gz ile bakilmasi gereken eyler sadece eitli muha-
rebeler ve bunlarin zel amalari degildir; muharebeleri ortak bir
amaca dnk olarak birletiren daha yksek amalar da birer ara
sayilmalidir. rnegin, bir ki seferi byle bir kombinezonun mevsi-
me uygulanmasidir.
Demek ki, gerek ama olarak sadece dogrudan dogruya
baria gtren eyler kalmaktadir. Teori btn bu ama ve aralari
etkilerinin niteligine ve karilikli ilikilerine gre inceler.
37. Strateji inceIenecek ama ve araIart sadece
deneyIerden tkartr
Birinci soru udur: strate|i bu eylerin eksiksiz bir dkm-
n nasil yapar Mantiki bakimdan zorunlu bir sonuca ulamak
isteyen felsefi bir aratirma, mantiki zorunlugun sava ynetimin-
de ve teorisinde yeri bulunmadigi geregi karisinda baarisiz kal-
maya mahkmdur. Onun iin teori deneylerden medet umar ve
sava tarihinin gsterdigi kombinezonlara yneltir dikkatini. Bu
kukusuz sinirli bir teori olacak, ama sava tarihinin verilerine uy-
gun decektir. Bu sinirliliktan kainilamaz, [sayfa 151| nk teori
ileri srdg eyleri ister istemez ya sava tarihinden ikaracak ya
da hi degilse sava tarihinin deneyleri ile karilatiracaktir. Kaldi
ki, bu sinirlilik her halkarda gerek olmaktan ok teoriktir.
Bu yntemin belli bali faydalarindan biri teorinin bir takim
incelikler, nemsiz ayrintilar ve hayaller iinde kaybolmasina en-
gel olmak ve ayaginin yere basmasini saglamaktir.
38. AraIartn anaIizi nereye kadar gitmeIidir
Bir diger soru da udur: Teori aralarin analizinde nereye
kadar gitmelidir Kukusuz eitli zelliklerinin uygulama deger-
lerinin gerektirdiginden teye degil. eitli silahlarin menzili ve et-
kisi taktik iin ok byk bir nem tair; oysa bu silahlarin imali,
sonucu etkilemekle birlikte, taktigi hi ilgilendirmez. nk savai
ynetmek, belli bir miktar kmr, kkrt, gherile, bakir ve ka-
T05
Cluusowilz
Suvu zorino
laydan barut ve toplar yapmak degil, hazir silahlari etkin bir biim-
de kullanmaktir. Strate|i haritalardan yararlanir fakat trigonometri
ile ilgilenmez; askeri baarilarini saglamlatirmak iin lkenin poli-
tik kurumlari, halkin ne ekilde ynetildigi ve egitildigi ile megul
olmaz. Btn bunlari Avrupa toplulugunda bulunduklari ekliyle
oldugu gibi alir ve u veya bu alandaki degiik artlarin savai nasil
etkileyebilecegini belirtmekle yetinir.
39. GerekIi biIgiIerin byk Ide basitIetiriImesi
Kolayca grlecegi gibi, teorinin megul oldugu konularin
sayisi ok sinirlidir. Bu da savai ynetmek iin gerekli bilgilerin
alanini hayli daraltmaktadir. Sava [sayfa 152| faaliyetlerinin genel ola-
rak gerektirdigi ve tam tehizatli bir ordunun sefere ikabilmesi
iin art olan ok geni bilgi ve yetenekler manzumesi bir ka
byk sonuta toplanir ve sava zamani gelince de faaliyetlerinin
asil amacina ulair; tipki akarsularin byk irmaklarda birleerek
denize dklmeleri gibi. Savai ynetmek isteyen kimse, sadece
dogrudan dogruya sava okyanusuna dklen faaliyetleri grenm-
elidir.
40. Bu byk sava IiderIerinin niin abuk yetitikIerini
ve bir sava Iiderinin niin bir biIgin oImadtgtnt atkIar
Tahlillerimizin bu sonucu ylesine zorunlu bir sonutur ki,
baka bir sonuca varmi olsaydik, zmlememizin dogrulugund-
an pheye derdik. nceki meguliyet ve faaliyetleri tamamen
baka nitelikte oldugu halde, savata, en st kademelerde ve hatta
bakomutan olarak bile byk baarilar, parlak zaferler kazanan
insanlara niin bu kadar sik raslandigini ancak bu ekilde izah
etmek mmkndr. Gerekten de, byk komutanlar hi bir za-
man ok bilgili subaylarin veya alimlerin safindan ikmazlar; bun-
larin durumlari ogu kez geni bilgiler edinmelerine elvermemitir.
Onun iindir ki, gelecegin bakomutanini yetitirmek iin kafasina
bir takim ayrintili bilgiler sokmakla ie balamanin zorunlu veya
hi degilse yararli oldugunu sananlar her zaman bilgilikle sulan-
mi ve alaya alinmilardir. Byle bir egitimin tam tersine zararli
olacagini kanitlamak iten bile degildir, nk insanin kafasi ken-
T0
Cluusowilz
Suvu zorino
disine ailanan bilgiler ve fikirlerine verilen ynle egitilir. Ancak b-
yk eyler onu byk yapar; kk eyler onu kltr, meger ki
akil bu yabanci ve zararli maddeleri kendiliginden ikarip atsin.
41. Eski eIiki
Sava iin gerekli bilginin sadeligi uzun sre kabul edilme-
diginden, aksine bu bilgi ikinci derecede nemli bir takim bilim ve
sanatlarla karitirildigindan, bu yanli [sayfa 158| tezlerle hayatin ger-
ekligi arasindaki eliki bir trl zlemedi. Bu elikiyi zmek
isteyenlerin bavurduklari tek are, her eyi dehaya mal etmek,
dehanin da teoriye ihtiyaci olmadigini ve teorinin dahiler iin yazil-
madigini iddia etmek olmutur.
42. Bu yzden her trI biIginin yarart inkar ediIdi ve
her ey dogaI yetenekIere atfediIdi
Sagduyudan nasibi olanlar, en yksek dzeydeki bir deha
ile okumu bir bilgi arasindaki derin uurumun ve bunu doldur-
mak gerektiginin farkina varmilardir. Bunlar kendilerini bir eit
zgr dncenin cazibesine kaptirarak her trl teoriyi inkar et-
meye kalkitilar, sava yapmanin insan iin dogal bir ey oldugunu
ve insanin dogutan edindigi egilim ve yeteneklerin niteligine gre
savata baarili veya baarisiz bir sonu elde ettigini ileri srdler.
Bu kimselerin yanli bilgilere nem verenlere kiyasla gerege daha
ok yaklatiklarinda kuku yoktu; ancak ok gemeden bununda
abartmali bir gr oldugu anlaildi. Belirli bazi fikir ve kavramlarla
beslenmedike insan aklinin hi bir olumlu faaliyeti olamaz; bu
fikir ve kavramlar ise, hi degilse byk lde, tanri vergisi olma-
yip sonradan elde edilir ve bilgi hazinemizi oluturur. O halde btn
mesele bu fikirlerin ne tr fikirler olmasi gerektigini saptamaktir.
nsan savata nelerle karilaiyorsa, sava iin onlari grenmelidir
dersek, bu soruya dogru cevap vermi olacagimizi saniyoruz.
43. BiIgiIer rtbeye uygun oImaItdtr
Askeri faaliyet alaninda, bu bilgiler komutanin rtbesine gre
degimelidir. Aagi kademelerde daha nemsiz ve sinirli konulari
T07
Cluusowilz
Suvu zorino
kapsamasi gereken bu bilgiler, yksek kademelerde daha nemli
ve daha geni konulara deginmelidir. Bir svari alayinin bainda
sivrilemeyecek pek ok Marealler bulundugu gibi, bunun tersi de
dogrudur. [sayfa 154|
44. Savata biIgi ok basittir, ama her zaman ok koIay
degiIdir
Savata bilginin ok basit olmasi, yani ok az sayida konula-
ra ynelmesi ve onlarin da sadece sonulari ile ilgilenmesi, bu
bilgiyi uygulamanin kolay oldugu anlamina gelmez. Birinci kitapta,
sava faaliyetlerinin genel olarak ne gibi zorluklarla karilatigina
iaret etmitik; burada, ancak cesaret sayesinde stesinden geli-
nebilecek zorluklar zerinde durmayarak, zihni faaliyetin sadece
aagi kademelerde nispeten basit ve kolay oldugunu, fakat komu-
tanin rtbesi ykseldike zorlatigini ve en yksek kademe olan
bakomutanlik mevkiinde bu faaliyetin insan aklinin karilaabile-
cegi faaliyetlerin en zorlarindan birini tekil ettigini sylemekle ye-
tinelim.
45. Bu biIginin niteIigi
Bakomutanin bir tarih bilgini veya bir yazar olmasi art
degildir, ama Devletin yksek dzeydeki ilerinden haberi olmali,
geleneksel egilimleri, sz konusu ikarlari, zm bekleyen sorun-
lari, yneticilerin karakterlerini iyi bilmeli ve dogru olarak deger-
lendirebilmelidir. Byk bir psikolog, insan karakterinin btn gi-
rinti ve ikintilarini zmleyebilen keskin bir gzlemci olmasina
ihtiya yoktur; ancak emri altinda bulunan kimselerin karakterini,
ahlakini, dncelerini, greneklerini, alikanliklarini, duygularini,
egilimlerini, meziyet ve kusurlarini iyi bilmelidir. Bir arabanin nasil
yapildigini, atlarin top arabasina nasil kouldugunu bilmesine lz-
um yoktur, ama bir yry kolunun eitli koullar altindaki
yry sresini dogru olarak hesaplayabilmelidir. Bunlar bilimsel
formllerden veya makinalardan ikarabilecegimiz bilgiler degil-
dir; ancak eyaya ve hayata uygulanan dogru bir yargi ve her ikisi-
ni kavrama yetenegi sayesinde elde edilebilir.
Yksek bir askeri grev iin gerekli bilgiyi diger bilgilerden
T08
Cluusowilz
Suvu zorino
ayiran ey, grldg gibi, ancak zel bir gzlem yetenegi sayesin-
de elde edilebilmesidir; buna bir [sayfa 155| eit fikri igd de diye-
biliriz, yle bir igd ki, iekten bal ikarmasini bilen ari gibi, ha-
yat olgularinin zn veya ruhunu ikarmasini bilsin. Bu bilgi ise
sadece gzlemlerden veya kitaplardan degil, hayat tecrbesinden
de edinilebilir. Hayat, btn o zengin gretilerine ragmen, belki
hi bir zaman bir Newton ya da bir Euler yetitiremez, ama pekala
bir Conde ya da bir Byk Frederick gibi byk sava matema-
tikileri ikarabilir.
Askeri faaliyetin entelektel haysiyetini korumak iin, ger-
ek dii iddialara ve sama bir bilgilige ba vurmaya gerek yok-
tur. Hi bir zaman dar grl byk ve sekin sava liderleri ik-
mamitir, ama alt kademelerde sivrilmi, hatta an ve hret ka-
zanmi olup da daha st kademelere iktiklarinda, zihni yetenek-
lerinin yetersizligi yznden vasatin bile altinda kalmi pek ok in-
sana raslamak mmkndr. Bakomutanlar arasinda bile, sahip
olduklari otorite derecesine gre bir hiyerari bulundugu izahtan
varestedir.
46. BiIim bir sanat oImaItdtr
Sava ynetimi bilgisi iin son derece nemli bir noktaya
deginerek bu bahsi kapatalim. Bu bilgi zihne o kadar sinmelidir ki
adeta maddi bir ey olmaktan ikmalidir. Hemen hemen btn
sanatlarda ve hayatin diger faaliyet dallarinda, insan sadece bir
kez grendigi, artik iinde yaamadigi ve tozlu kitaplardan ikardi-
gi gereklerden yararlanabilir. Her gn elinin altinda bulunan ve
kullandigi gerekler bile kendisinin tamamen diinda kalabilir. Bir
mimar, kariik bir hesapla bir payanda kemerinin kuvvetini hesa-
plamak iin kalemi eline aldigi vakit, buldugu gerek kendi zihnin-
den ikan bir gerek degildir. nce verileri aratirmak iin aba
harcami, sonra onlari, yasasini kendi bulmadigi bir zihin ameli-
yesine tabi tutmu, hatta bunun zorunlulugunun da ancak bir l-
de farkinda olup adeta otomatik bir ekilde kullanmitir. Fakat sa-
vata iin rengi degiir. Aklin tepkisi, [sayfa 156| olaylarin durmadan
degien ekli, komutani bilgisinin tm zihni mekanizmasini daima
iinde taimaya, ve her yerde her dakika gerekli karari kendi ken-
dine vermeye zorlar.
T0
Cluusowilz
Suvu zorino
Bilginin komutanin akli ve hayati ile bu eksiksiz kaynamasi
onu gerek bir gce dntrr. Savata temayz eden insanlara
her eyin o kadar kolay gelmesinin nedeni ite budur. Ve bunun
iindir ki, bu insanlarin sanati onlarin dogal yeteneklerine mal edi-
lir. Gzlem ve okuma ile oluan ve gelien yeteneklerden ayirmak
iin buna dogal yetenekler diyoruz.
Bu dncelerle bir sava teorisinin grevini izah etmi ve
bunu yerine getirmenin yollarini belirtmi oldugumuzu saniyoruz.
Savain ynetimini iki kisma ayirmitik: strate|i ve taktik.
Yukarda da belirttigimiz gibi, strate|i teorisi ok daha byk zor-
luklar arz eder. nk taktik nispeten sinirli bir alani kapsadigi hal-
de, strate|i dogrudan dogruya baria dnk amalari, yani her tr-
l ihtimallerle dolu belirsiz bir alani kapsar. Bu amalari gz nn-
de bulundurmak bata bakomutanin grevi olduguna gre, sorum-
lu bulundugu strate|i alani bu zorluga en ok maruz bulunan bir
alandir.
Strate|ide, zellikle yksek hizmetler ifa etmek sz konusu
oldugunda, teori, taktikten de te, sadece yapilacak eyleri dn-
mekle yetinmeyecektir; komutana olaylari daha iyi grmesine yar-
dim edecek ve bunlara kendi dncesini ekleyince daha kolayli-
kla ve daha byk bir gvenle karar vermesini saglayacak ob|ektif
bir gerege uymak iin kendi kendisi ile elikiye dmesine en-
gel olacaktir. [sayfa 157|
BLM III
SAVA SANATI VEYA SAVA BLM
1. TerimIerde henz kesinIik yok
(YapabiImek ve biImek. BiIgi sz konusu oIdugu vakit,
biIim; ama yapmak ise, sanat)
Mesele basit gibi grnyorsa da, kullanilacak terim zerin-
de bir anlamaya varilamadigi gibi, bunun iin nasil bir kistasa
bavurmak gerektigi konusunda da bir karara varilamamitir. Bil-
TT0
Cluusowilz
Suvu zorino
menin baka ey, yapabilmenin baka ey olduguna daha nce
iaret etmitik. Bunlar o kadar farkli eylerdir ki, ikisini hi bir za-
man birbirine karitirmamak gerekir. nsanin yapabiIecegi ey hi
bir zaman bir kitapta yer almamali, ve "sanat" kelimesi hi bir za-
man bir kitabin baligi olmamalidir.* Ancak bir sanatin icrasi iin
gerekli bilgileri, (ayri ayri birer bilimin konusu olabilecek bilgileri)
"... sanatinin teorisi" ya da sadece "... sanati" adi altinda zetle-
mek adet oldugundan, bu ayirimi muhafaza etmek, ve yaratici g-
ce deginen her eyi sanat (rnegin, mimarlik sanati), sadece bilgi-
yi amalayan konulari ise (matematik ve astronomi gibi) bilim
diye nitelemek yerinde olur.
Her sanatta bazi zel temel bilimlerin bulunabilecegi aiktir
ve bu bizi airtmamalidir. Fakat her bilimde de bir para sanat
bulundugunu ve sanatsiz bilim olamayacagini da unutmamak ge-
rekir. rnegin, matematikte hesap (aritmetik) ve cebir birer sanat-
tir, ama bu btn meseleyi halletmez. Bunun nedeni udur: beeri
bilgileri meydana getiren kategoriler iinde bilmek ile yapabilmek
arasindaki fark ne kadar aik ve belirgin olursa olsun, insanin ken-
disinde bu siniri izmek kolay degildir. [sayfa 158|
2. AIgtIamayt yargtdan aytrmantn zorIugu (Sava sanatt)
Her dnme eylemi bir sanattir. Mantikinin bir izgi iz-
digi yerde, idrakin sonucu olan ncllerin bittigi ve yarginin baladigi
yerde, sanat da balar. Dahasi var: aklin algilari da bir yargi, dolayi-
siyla bir sanattir, ve son tahlilde duygularimizla edindigimiz bilgiler
de sanattir. Bir kelime ile, nasil ki bilme yetenegine sahip fakat
yargidan yoksun bir insan, ya da bunun tersi, tasavvur edilemezse,
sanat ve bilim de birbirinden tamamen ayrilamaz. Bu ince iik
piriltilari di dnyanin biimlerine ne kadar brnrlerse, alanlari
o kadar ayri imi gibi grnr. Bir kez daha yineleyelim: yaraticilik,
retim sanatin alanidir; aratirma ve bilgi ise bilimin alanidir. Btn
bunlardan, sava sanati demenin sava bilimi demekten daha dogru
oldugu sonucu ikmaktadir.
Onlarsiz yapamayacagimiz bu kavramlar hakkinda bu ka-
* Almancada l0ns| (sanat) ile Knnen (yapabilmek) szcklerinin kk aynidir.
(P.N.)
TTT
Cluusowilz
Suvu zorino
dar aiklama yeter. Fakat unu da hemen ekleyelim ki, sava, ger-
ek anlamda, ne bir sanat ne de bir bilimdir, ve ite kuramcilarin
bunu gzden uzak tutmalari yzndendir ki, sava ogu kez baka
sanatlara ya da baka bilimlere benzetilmi ve bu bir ok yan-
liliklara yol amitir.
Eskiden de bunun farkina varanlar olmu ve bu yzden
savain bir meslek oldugu ileri srlmtr. Fakat bunun zarari ya-
rarindan daha fazla olmutur, nk bir meslek, ya da bir zanaat
ikinci sinif bir sanattan baka bir ey degildir ve bu sifatla da daha
kesin ve daha kati yasalara tabidir. Nitekim, sava, conJo||/e|/'ler*
[sayfa 15D| devrinde, bir zanaat gibi geliti. Fakat onu bu yola iten i
etkenler degil, di etkenler oldu, ve sava tarihi bunun eyanin
tabiatina ne kadar aykiri oldugunu gstermitir.
3. Sava insan iIikiIerinin bir biimidir
Biz diyoruz ki, sava aslinda ne bir sanat ne bir bilimdir,
sosyal varligin bir parasidir. Byk apta ikarlarin kanla halledi-
len bir atimasidir ve sadece bu yn ile diger atimalardan ay-
rilir. Savai sanatlardan birine benzetmektense, ticarete benzet-
mek belki, daha yerinde olur: nk ticaret veya ticarette rekabet
de insan ikar ve faaliyetlerinin bir atimasidir. Fakat savai asil
politikaya benzetebiliriz, nk politika da, hi degilse kismen, b-
yk apta bir ticari rekabetten baka bir ey degildir. stelik, politi-
ka savain dlyatagidir; ilkel bir biimde de olsa oluan anahatlari,
canli varliklarin ogulcukta sakli zellikleri gibi, politikanin dlyatagin-
da biimlenir.
4. Aradaki fark
Sanat ve bilimlerle sava arasindaki temel fark uradadir:
sava, mekanik sanatlar gibi cansiz bir maddeye uygulanan bir
irade faaliyeti degildir; ne de, gzel sanatlarda oldugu gibi canli
fakat edilgin ve uysal bir maddeye, yani insan aklina veya insan
* ConJo||/e|/'ler, XIV-XVI. yzyillari arasinda Avrupa ordularindan ogunu oluturan
profesyonel parali askerlerdi; bu ordulari meydana getirmeyi stlenenlere de ayni ad
verilirdi (A.R.)
TT2
Cluusowilz
Suvu zorino
duygularina etki yapan bir faaliyettir. Sanat ve bilimlerin ideolo|ik
emalarinin savaa ne kadar az uyduklarini grmek insani airtir,
ve bylece cansiz varliklar aleminden ikarilan yasalara benzer
yasalar bulma istek ve abalarinin nasil srekli yanilgilara yol ati-
gini anlamak kolaylair. Buna ragmen, savai zellikle mekanik
sanatlara benzetmek isteyenler olmutur. Gzel sanatlari taklit et-
meyi nerenlere pek raslanmamitir, nk bunlarin kendileri he-
nz belirli yasa ve kurallara baglanmi degildi. Uygulanmasina ali-
ilmi olanlarin ise yetersiz ve tek yanli olduklari [sayfa 16O| hemen
anlailmi, fikirlerin, duygularin ve geleneklerin akimiyla silinip
sprlmlerdir.
Savata olutugunu ve zldgn grdgmz trden bir
canli ihtilafin bir takim genel yasalara bagli olup olmadigi, ve bun-
larin yararli bir eylem kilavuzu saglayip saglayamayacagi sorunu
kismen bu kitabin konusunu meydana getirmektedir. Fakat muh-
akkak olan bir ey varsa o da udur: bu sorun, idrakin sinirlarini
amayan btn teki sorunlar gibi, akil yolu ile aydinlatilabilir ve
kendi i btnlg iinde iyi kt aiklanabilir; bu da kuramcilarin
abalarini hakli gstermeye yeter.
BLM IV
YNTEMCLK (METODZM)
Savata ok byk bir rol oynayan yntem ve yntemcilik
kavramlarini aika belirtebilmek iin, eylem dnyasini adeta res-
men kurulmu otoriteler gibi yneten mantiki hiyerariye kisa bir
gz atalim.
En genel kavram olan yasa kavrami hem bilgi hem de ey-
lem iin geerlidir, aika sb|ektif ve keyfi bir yn bulunmakla
birlikte, bizim ve bizim diimizda bulunan eylerin kendisine tabi
oldugumuzu ifade eden bir terimdir yasa. Bilgi konusu olarak yasa
eya arasindaki ilikiyi ve eyanin birbiri zerindeki etkisini zm-
ler; irade konusu olarak ise, eylemin etkenidir ve o zaman emir ve
yasakIama ile e anlamlidir.
TT3
Cluusowilz
Suvu zorino
lIke de ayni ekilde bir eylem yasasidir, ancak aynt resmi
ve kesin anIamda degil; ilke yasanin sadece ruhu ve anlamidir, ve
gerek dnyanin eitliligi bir yasanin kesin ekli iine sigdirilama-
digi hallere muhakememize [sayfa 161| daha byk bir serbestlik ala-
ni birakir. Muhakememiz, bir ilkenin niin uygulanamayacagina
kendisi karar vermek durumunda olduguna gre, bu ilke bizim
iin bir eit yol gsterici, bir kutup yildizi gibidir.
lke ob|ektif bir geregin sonucu oldugu zaman objektiftir,
yani herkes iin eit ve geerlidir. Buna karilik, sb|ektif ilikileri
ierdigi ve dolayisiyla sadece onu kendisi iin yapmi olan kimse
bakimindan bir deger taidigi takdirde, ilke sbjektiftir, ve bu
halde ona genellikle iar adi verilir.
KuraI ok kez yasa anlamina kullanilir fakat bu takdirde da-
ha ziyade ilke anlamina gelir. nk "istisnasiz kural yoktur" dedi-
gimiz halde, "istisnasiz yasa yoktur" diyemeyiz. Demek ki kural uy-
gulamada bize daha byk bir uygulama zgrlg tanimaktadir.
Daha degiik bir anlamda, kural, sakli bir geregi daha gz-
nnde bir iaretten tanimak iin kullanilan bir aratir, ve bundan
maksat tm gerege uygulanan eylem yasasini bu zel iarete
baglamaktir. Btn oyun kurallari, matematikteki btn kisaltilmi
yntemler, vb. bu anlamda kurallardir.
YnetmeIik ve taIimatIar, genel yasalarin kapsami iine ali-
namayacak kadar ok ve nemsiz ayrintilari ilgilendiren eylem
kilavuzlaridir.
Nihayet, yntem veya metod, yani eyIem biimi, ayni dere-
cede mmkn baka davranilar arasindan seilen srekli bir
davrani tarzidir; yntemciIik veya metodizm ise, genel ilkeler veya
zel talimatlar yerine yntemlerle tayin edilen eylemler iin kulla-
nilan bir terimdir. Bu, byle bir yntemin uygulanabilecegi hallerin
genel izgileri bakimindan birbirlerine benzemelerini gerektirir.
Bunlarin hepsi birbirine benzeyemeyecegine gre, nemli olan
benzer unsurlarin mmkn oldugu kadar ok olmasi, diger bir
syleyile, yntemin en muhtemeI haIIere dayanmasidir. Bylece
yntemcilik kesin ve zel mukaddimelere degil, benzer durumla-
rin ihtimaI ortaIamastna dayanir. Nihai gayesi ortalama bir gerek
[sayfa 162| saptamaktir: bunun srekli ve tekdze bir biimde uygu-
lanmasi ok gemeden bir eit mekanik uygulama niteligine br-
nr ve bize dogru olani adeta uursuzca yaptirir.
TT4
Cluusowilz
Suvu zorino
Sava ynetiminde, insan bilme yetenegine ilikin yasa kav-
ramindan pekala vazgeebilir, nk savain apraik olaylari ye-
teri kadar dzenli, ve dzenli olaylari yeteri kadar apraik olmadi-
klari iin, bu kavram bize basit gerekten daha fazla yardimci
olamaz. Sade kavramlar ve sade bir dil yeterli oldugu zaman, girift
szlere ve fikirlere bavurmak bilgilik olur. Eyleme uygulandigin-
da, yasa kavramini sava ynetimi teorisinde kullanmaya imkan
yoktur, nk olaylarin sik sik degimesi ve byk bir eitlilik
gstermesi nedeniyle, yasa adina layik yeteri kadar genel nitelikte
bir hkm koyma olanagi yoktur.
Buna karilik, ilkeler, kurallar, ynetmelikler ve yntemler,
olumlu bir greti sagladiklari lde gereki bir sava teorisinin
vazgeilmez kavramlaridir, nk gerek ancak bu gibi biimler
iinde billurlaabilir.
Taktik, sava ynetiminin, teorinin olumlu bir doktrin for-
mle etmesine en elverili dali olduguna gre, bu kavramlara tak-
tikte daha sik raslariz.
Zaruret bulunmadika, henz kayip vermemi piyadeye kari
svarinin kullanilmamasi; ateli silahlarin ancak etkili menzile gir-
dikten sonra kullanilmasi; muharebede de mmkn oldugu kadar
ok sayida kuvvetlerin en sonraya saklanmasi: ite belli bali taktik
ilkeler. Btn bu kurallar her durumda istisnasiz ekilde uygulana-
maz; ama yine de komutanin zihninde yer etmelidirler ki, zmle-
dikleri gerekten, yeri ve zamani geldiginde yararlanabilsin.
Bir birlik kararghindaki aliilmadik faaliyetten dmanin
ekilmek zere oldugu sonucunu ikardigimiz takdirde, birliklerin
muharebedeki dzeni bir gsteri saldirisi yapilacagini gsteriyor-
sa, geregin bu yoldan [sayfa 168| grenilmesine kural adi verilir, n-
k gzle grlen tek bir durumdan bu duruma uygun bir niyet
ikarilmaktadir.
Eger dman toplarini muharebe alanindan ekmeye balar
balamaz ona taze bir ener|i ile saldirmak bir kuralsa, bunun ne-
deni, bu mnferit olayin dmanin genel durumunu hedef alan
hareket zincirinin halkalarindan birine baglanmasidir: yani d-
manin durumunu, rnegin mcadeleyi birakmak egiliminde ol-
dugunu, geri ekilmeyi planladigini ve ne sonuna kadar bir diren-
meyi ne de dmandan her ne pahasina olursa olsun kainmayi
dnmedigini bu tek olaya bakarak tahmin etmi oluruz.
TT5
Cluusowilz
Suvu zorino
YnetmeIikIer ve yntemIer, sava hazirligi ile ilgili teoriler
olarak bizi megul ederler, nk disiplinli ve egitilmi silahli kuvvet-
ler bunlarla ailanir. Birlikler, egitim ve sahra hizmeti iin hazirlanmi
talimatlarin tm yntem ve ynetmelikleri oluturur. Egitim tali-
matlarinda ynetmelikler, sahra hizmeti ile ilgili olanlarda ise yn-
temler n planda gelir. Savain gerek sevk ve idaresi bunlara bag-
lanir, onlari belirli davrani biimleri olarak benimser. Onun iin
sava ynetimi teorisinde bunlara da bir yer ayirmak gerekir.
Silahli kuvvetlerin kullanimina girmeyen faaliyetler iin, y-
netmelikler, yani kesin talimatlar sz konusu degildir; nk bun-
lar hareket serbestligini kisitlardi. Buna karilik, grevlerin nasil ya-
pilacagini genel olarak gsteren ve yukarda belirttigimiz gibi orta-
lama ihtimale dayanan yntemler, ilke ve kurallarin egemen bir
ekilde uygulanmasini ifade ederler; olduklarindan farkli bir ey
gibi gsterilmemek, mutlak ve zorunlu davrani biimleri (sistem-
ler) olarak degil, sadece genel biimlerin en iyisi olarak telakki
edilmek ve ferdi kararin yerini tutacak kestirme yolun seilmesine
olanak saglamak artiyla, yntemler de sava ynetimi teorisinin
kapsami iine alinabilirler.
Savain ynetiminde sik sik yntemlere bavurulmasi, sade-
ce bazi tahminlere dayanilarak ya da tam bir [sayfa 164| belirsizlik
iinde yrtlen hareketlerin oklugunu dnecek olursak, bize
son derece gerekli ve kainilmaz bir ey gibi grnecektir. Dman,
aldigimiz tedbirleri zorunlu kilan btn koullari bilecek durumda
degildir: buna ya olanaklari elvermez, ya da zamani yoktur. Kaldi
ki, bu koullar bilinse bile, bunlar o kadar eitli ve girifttir ki, ge-
rekli btn tedbirleri almak imkansizdir. Dolayisiyla hazirliklarimizi
yine bir takim ihtimallere dayandirmak zorunda kaliriz. Tek bir
olayda bile etkisini hissettiren ve bu itibarla mutlaka dikkate alin-
masi gereken nemsiz koullarin sayisini dnecek olursak, bun-
lardan zincirleme sonular ikarmaktan ve tertibatimizi genel ve
muhtemel durumlara gre almaktan baka are bulunmadigini
grrz. Subaylarin sayisi kk rtbelere dogru indike artar ve
bu alt kademelerde gr ve yargilarin isabetine gvenmek zorlair.
Hizmet kurallari ve tecrbenin diinda bilgiler aramanin dogru ol-
madigi komuta kademelerinde, yntemciligin "rutin"ine bavurmak
gerekir. Bu hem yargimiza bir destek, hem de tecrbenin ok pa-
haliya mal oldugu sava gibi bir alanda abartmali ve tmden yanli
TT
Cluusowilz
Suvu zorino
dncelere engel olur.
Yntemcilik harekt iin zorunlu olduktan baka, olumlu
bir yarari bulundugunu da kabul etmek gerekir. Durmadan tekrar-
lanan belirli biimleri uygulamak bize birliklerin ynetiminde, do-
gal srtnmeyi azaltan ve makinanin ileyiini kolaylatiran bir
aItkanItk, bir dakikIik, bir gven kazandirir.
Demek oluyor ki, rtbeler hiyerarisinin basamaklarindan
aagi dogru inildike, yntem daha yaygin bir biimde kullanilir ve
daha zorunlu bir hale gelir. Buna karilik, yukari dogru ikildika,
bunun nemi azalir ve, en yksek mevkilerde tamamen ortadan
kalkar. Bu nedenle yntemin yeri strate|iden ok taktiktedir.
Yksek bir dzeyde sava, farkliliklarina ragmen birbirine
benzeyen ve kullandigimiz yntemin iyiligine veya ktlgne gre
iyi veya kt bir ekilde kontrol altina alinabilecek olan saytstz k-
k oIayIardan degil, ayri ayri [sayfa 165| ele alinmalari gereken byk
apta ve belirleyici nitelikte tek tek oIayIardan oluur. Sava, sap-
larin biimine bakmadan, iyi bir orakla iyi, kt bir orakla kt
biilen bir bugday tarlasi degil; her ktgn zel biimine ve mey-
line gre balta kullanilmasini ve buna ok dikkat edilmesini gerek-
tiren gr bir ormandir.
Yntemcilik askeri harektin hangi dzeyinde durmalidir
Bunu aslinda rtbe degil olaylar belirler. Eger hiyerarinin st ka-
demelerinde yntemcilige daha az yer veriliyorsa, bunun tek ne-
deni bu mevkilerin grev alanina giren faaliyetlerin ok daha geni
ve mull oluudur. Degimeyen bir muharebe dzeni, nc bir-
liklerin ve ileri karakollarin degimeyen dzeni, komutanin sadece
astlarinin degil, bazi hallerde kendi elini kolunu da baglayan yn-
temlerdir. Geri komutan bu yntemleri kendisi icat etmi ve ko-
ullara uygulami olabilir; fakat birliklerin ve silahlarin genel nite-
liklerine dayandiklari lde teori konusu da olabilirler. Buna kar-
ilik, sava veya sefer planlari hazirlamak ve bunlari bir makine-
den ikar gibi hazir ekilde dagitmak amacini gden yntemler
kesinlikle bir kenara atilmalidir.
Kabul edilebilir bir teori, yani savain sevk ve idaresini incele-
menin gvenilir bir kitabi olmadika, yntemcilik sinirlarini aarak
daha yksek faaliyet alanlarina tamak istidadini gsterir; nk
bu alanlarda sorumluluk taiyan insanlar her zaman okumak ve
yksek yaanti ekilleri ile temasa gelmek suretiyle kendilerini egit-
TT7
Cluusowilz
Suvu zorino
mek imkanini bulmu olmayabilirler; bu yzden de teorilerin ve
eletirilerin labirentleri iinde yollarini airabilirler, sagduyulari bun-
lari reddeder ve ellerinde tecrbenin getirdiginden baka bir tut-
amak kalmaz. Bunun iindir ki, zgr ve kiisel bir inisiyatifi gerek-
tiren ve buna izin veren hallerde, tecrbenin kendilerine sagladigi
aralardan yararlanirlar, yani byk komutanlarin yntemlerine y-
knrler ve bylece yntemcilik dedigimiz ey kendiliginden mey-
dana ikmi olur. Byk Frederik'in generallerinin her zaman egik
denilen muharebe [sayfa 166| dzeni iinde ilerlediklerini, Fransiz h-
tilli komutanlarinin uzun ve geni muharebe hatlari boyunca hep
evirme hareketlerine bavurduklarini, Napolyon'un subaylarinin
yogun kitlelere zg korkun bir ener|i ile saldiriya getiklerini
grdgmz zaman, hep ayni ekilde tekerrr eden bu hareketleri
belli bir yntemin kabul edilmi olmasina baglayabiliriz ki, bu da
yntemciligin bazen en yksek kademelere kadar ikabildigini gs-
terir. Daha iyi bir teori sava ynetiminin incelenmesini kolaylatir-
digi, en yksek komuta kademelerinde bulunan insanlarin akil ve
muhakemesini daha iyi egittigi zaman, yntemcilik belki nemini
yitirecek, ve ara sira kullanilmasinda zorunluluk olsa bile, hi degilse
basit bir taklit olmaktan ikarak teorinin bir parasi haline gele-
cektir. Byk bir komutan yaptigi ii ne kadar iyi yaparsa yapsin,
bunu yapi biiminin daima sb|ektif bir yani olacaktir; ve belirli
bir slbu bulunduguna gre bunda kiiliginin de byk bir payi
olacaktir; fakat bu kiilik kendisini taklit etmeye alian kimsenin
kiiligi ile her zaman bagdamaz.
Bununla birlikte, sb|ektif yntemciligi veya slbu sava
konusundan tamamen ikarip atmak ne mmkn ne de dogru bir
hareket olur: onda daha ziyade bir savain genel karakterinin, ayri
ayri olaylari zerindeki etkisinin bir tezahrn grmek, ve bu
genel karakteri nceden grp dikkate alacak bir teorinin yoklugun-
da teorinin yerine getigini kabul etmek gerekir. Fransiz htilli sa-
vainin kendine zg yntemler kullanmi olmasindan daha do-
gal ne olabilir Ve hangi teori bu zel yntemi kapsami iine alabi-
lirdi in kt tarafi udur ki, [sayfa 167| zel bir durumun ortaya i-
kardigi byle bir tarz kolaylikla srp gidebilir, artlar yava yava
degitigi halde yerinde sayabilir. te teorinin aik-seik ve rasyo-
nel bir eletiri sayesinde nlemesi gereken ey budur. 18O6 yilinda
Prusya'li generallerden Prens Louis, Saalfeld'de; Tauentzien, 1ena
TT8
Cluusowilz
Suvu zorino
civarinda bulunan Dornberg'te; Grawert, Kappellendorf'un nn-
de ve Rchel Kappellendorf' un arkasinda, Byk Frederik'in egik
muharebe dzenini uygulayarak kendilerini felaketin uurumuna
attiklari ve Hohelohe'nin ordusunu o zamana kadar hi bir ordu-
nun muharebe alaninda dahi imha edilmemi oldugu biimde
yok etmeyi becerdikleri zaman, btn bunlara sebep sadece mo-
dasi gemi bir tarz degil, yntemciligin imdiye kadar yol atigi
belki de en byk ahmaklikti.
BLM V
ELETR
Teorik gereklerin pratik hayat zerindeki etkisi gretim-
den ok eletiri yolu ile olur: eletiri teorik gereklerin gerek olay-
lara uygulanmasi olduguna gre, sadece bu gerekleri hayata yak-
latirmakla kalmayip uygulamalarini srekli olarak tekrarlamak su-
retiyle zihni bu gereklere alitirir. Bu itibarla, teori zerindeki gr-
lerimizi belirttikten sonra, imdi eletiri ile ilgili grlerimizi ai-
klamanin uygun olacagini saniyoruz.
Tarihi bir olayin eIetirici anlatimi ile salt anlatimi arasinda
bir ayirim yapmak gerekir: bu ikincisi olaylari pepee siralamakla,
olsa olsa en yakin ve dolaysiz nedenlerine dokunmakla yetinir.
[sayfa 168|
Eletirici anlatimda ise zihnin ayri faaliyetine raslamak
mmkndr.
Birincisi, pheli olaylarin tarih bakimindan aratirilmasi ve
dogruluk derecelerinin saptanmasidir. Bu salt tarihi bir aratirmadir
ve teori ile bir ilgisi yoktur.
kincisi , sonulardan nedenlere dogru ikmak, olaylar
arasinda neden sonu ilikisini kurmaktir. Bu gerek eIetirici
arattrmadtr; bu aratirma teori iin arttir, nk teoride saptan-
masi, desteklenmesi veya sadece izah edilmesi gereken her ey
ancak bu ekilde deneylere oturtulabilir.
ncs, kullanilan aralarin sinanmasidir. Bu vg kadar
TT
Cluusowilz
Suvu zorino
kinamayi da kapsayan gerek eIetiridir. Burada tarihe, daha dog-
rusu tarihten ikarilmasi gereken derslere yardimci olan, teoridir.
Tarihi aratirmanin gerekten eletirici bir nitelik taiyan bu
son iki blmnde, her eyden nce olaylarin derinine inmek, ilk
nedenlerini ortaya ikarmak, yani, ogu zaman yapilageldigi gibi
yari yolda durmak, keyfi bir durum veya varsayimda karar kilmak
yerine, su gtrmez gereklere varmak gerekir.
Sonulari nedenleri ile izah etmek bakimindan, eletirici
aratirma sik sik baa ikilmasi imkansiz gibi grnen bir zorlukla
karilair: nk gerek nedenler ogu zaman bilinemez. Bu du-
ruma hayatin baka hi bir alaninda savata oldugu kadar sik ras-
lanilmaz: savata olaylar ve zellikle gerek nedenleri hemen he-
men hi bir zaman tam olarak ortaya ikmaz, nk ya bu olaylari
ikaranlar onlari isteyerek gizlerler, ya da olaylarin kendileri o ka-
dar geici ve arizi bir nitelik tairlar ki tarihin derinliklerine g-
mlp giderler. Onun iin eletirici anlatim ogu zaman tarihi ara-
tirma ile elele vermek zorundadir; her eye ragmen, sonu ile ne-
den arasinda sik sik grlen baglanti eksikligi, sonulari bilinen
nedenlerin zorunlu neticeleri olarak kabul etmemize imkan birak-
maz. Bylece ister istemez bazi boluklar, yani gretici bir niteligi
bulunmayan tarihi sonular ortaya ikar. [sayfa 16D|
Teorinin isteyebilecegi tek ey, aratirmanin bu boluga ge-
linceye kadar dikkat ve zenle srdrlmesi, fakat bu noktadan
itibaren sonu ikarma abalarindan kainilmasidir. Asil sakincali
olan, bilinenden her ne pahasina olursa olsun sonulari izah et-
mesini istemek, bylece ona sahte bir deger vermektir.
Eletirici inceleme, bunun diinda, zatinda mndemi bir
nemli zorlukla daha karilair: savata sonular nadiren tek ve
basit bir nedenden dogar, bunlar ogu zaman eitli bir nedenler
yumaginin eseridir, ve bu bakimdan tarafsizlik ve iyi niyet gstere-
rek olaylari kaynaklarina kadar izlemek yeterli degildir, ayrica mev-
cut nedenlerden her birine hak ettigi agirligin verilmesi gerekir. Bu
bizi, nedenlerin niteligini daha yakindan incelemeye gtrr: bu
sayede eletirici inceleme bize belki asil teori alaninin yolunu g-
sterebilir.
Eletirici inceleme, yani aralarin sinanmasi, bizi u soruyu
sormaya sevk eder: Kullanilan aralara zg sonular hangileridir
ve bu sonular eylemde bulunan kii tarafindan istenmi midir
T20
Cluusowilz
Suvu zorino
Aralara zg sonular bizi bunlarin niteligini aratirmaya
gtrr ki bylece bir kez daha teori alanina girmi oluruz.
Yukarda grdk ki, eletiride en nemli nokta kuku gtr-
mez gereklere varmaktir. Bunun iin de bakalari iin geerli
olmayan keyfi nermelerle yetinmemek gerekir, nk bunlara
kari belki ayni derecede keyfi baka nermeler ileri srlebilir, ve
bylece lehte ve aleyhte tartimalarin kemekei iinde hi bir
olumlu sonuca varilamaz, dolayisiyla hi bir ey grenilemez.
Yine grdk ki, nedenlerin aratirilmasi, aralarin sinanmasi
gibi, bize teorinin, yani tek tek durumlardan ikarilmayan evrensel
gereklerin kapisini aar. e yarar bir teori varsa, eletirici dnce
okuyucuyu teorinin saptadigi kanitlara yollamakla yetinecek, daha
ileri gitmeyecektir. Ama byle bir teorik gerek yoksa, aratirma
derinletirilmeli, kaynaklara kadar ikilmalidir. Bu [sayfa 17O| zorunlu-
luk sik sik ortaya iktigi takdirde, tarihi, ister istemez bitip tken-
mek bilmeyen ayrintilar iinde dolaip duracak, adeta bir labirent
iindeymi gibi yolunu kaybedecektir. Elleri dolup taacak, her
ayrintiya gerekli dikkati vermek olanagindan yoksun kalacaktir.
Sonu olarak, dnce ve aratirmalarina bir sinir izmek iin key-
fi bir takim iddialar ileri srecek, bunlar kendisini inandirsa bile,
ne aikar ne de kanitlanabilir olmadiklarindan bakalarini inandi-
ramayacaktir.
Bu itibarla, ie yarar bir teori eletirinin asil temelidir ve akil-
ci bir teorinin yardimi olmadan eletirinin gerekten gretici olma-
ya baladigi noktaya varmasina, yani inandirici ve susturucu bir
kanit saglamasina imkan yoktur.
Ancak, her geregi aiklayan ve eletiriye bu gereklere ken-
dilerine uygun yasalari uygulamaktan baka i birakmayan bir teo-
riyi mmkn sanmak hayalperestlik olur. Kutsal teorinin sinirlarina
varir varmaz eletiri durmali ve gerisin geriye dnmelidir diye bir
kural koymak gln bir bilgilik taslamaktan teye gidemez. Teo-
rinin kaynagini oluturan aratirma ve tahlil ruhu eletiriye yol gs-
termeli, ve bu arada belki sik sik teori alanina girerek zellikle
ilgilendigi noktalari aydinlatmaya alimalidir. Buna karilik, eletiri
teoriyi otomatik bir ekilde uygulamakla yetinirse amacindan tama-
men sapmi olur. Teorik aratirmalarin tm olumlu sonulari, tm
ilkeler, tm kurallar ve yntemler, uygulamali bir mspet greti ni-
teligine brndkleri lde, evrensellik ve mutlak gerekler ol-
T2T
Cluusowilz
Suvu zorino
mak karakterlerini kaybederler. Bu kurallar gerektiginde kullanil-
mak iindirler, uygun olup olmadiklarina ancak muhakememiz
karar verir. Eletiri teorinin bu sonularini hi bir zaman birer norm
veya standart olarak kullanmamali, eylemde bulunan kimsenin
muhakemesini destekIeyen bir rehber saymakla yetinmelidir. Ge-
nel olarak muharebe dzeninde svarinin piyade ile ayni hizada
degil de gerisinde yer almasi her ne kadar taktik bir kural ise de,
bu ilkeden her sapmayi sulamak ilginlik [sayfa 171| olur. Eletiri sa-
dece bu sapmanin nedenlerini aratirmakla ykmldr; eger bun-
lar yeterli degilse, ancak o zaman teorice saptanan kurallari ne
srmeye hakki olur. te yandan, blnm bir saldirinin baari
ihtimalini azalttigi teoride kabul edilmi ise de, byle blnm bir
saldirinin her baarisizliga ugrayiinda, ikisi arasinda gerekten bir
iliki kurmaya yer olup olmadigini aratirmadan, hemen baarisizligi
blnm saldiriya baglamak da ayni derecede sama olur. Tabii
bunun tersini yapmak, yani blnm bir saldiri baariya ulatigi
takdirde teorik kuralin yanli olduguna hkmetmek de akil kri
degildir. Eletirinin aratirici z bunlarin ikisine de engeldir. De-
mek ki eletiri esas itibariyle teorinin analitik aratirmalarinin sonu-
cuna dayanir. Teorinin halletmi oldugu sorunlarin yeni batan
eletirilmesine yer yoktur; nk bir ey teorice karara baglanmi
ise, bu eletirinin eline hazir bir ara vermek iindir.
Eletirinin, hangi nedenin hangi sonucu dogurdugunu ve
kullanilan falanca aracin gdlen amaca uygun dp dmedigini
aratirmaktan ibaret bulunan grevi, neden ve sonu, aralar ve
ama birbirine yakin bulunduklari takdirde, kolaydir.
Bir ordu baskina ugrami ve bu yzden kaynaklarini dz-
gn ve akilli bir biimde kullanamami ise, baskinin sonucu phe
gtrmez. Eger teori, muharebede evirme biiminde bir saldi-
rinin daha byk fakat daha az emin bir baariya yol atigi kuralini
koymusa, o zaman bu saldiri biimini seen komutanin ilk plan-
da neyi dndgn, neyi amaladigini bilmek gerekir; eger her
eyden nce byk bir baari kazanmayi hedef almisa, dogru
aralari kullanmi demektir. Yok eger maksadi baari ansini art-
tirmak idiyse ve bu maksadi zel ve somut artlara degil de, evir-
me suretiyle saldirinin genel niteligine dayanmi ise, o zaman, uy-
gulamada yzlerce rnegi grldg gibi, yanli araci semi ve
byk bir hata ilemi demektir.
T22
Cluusowilz
Suvu zorino
Burada askeri aratirma ve eletirinin ii kolaydir; [sayfa 172|
olaylar ve en yakin amalarla yetinildigi srece bu hep byledir.
Paralari btn ile olan ilikileri iinde degil de, sadece belirli bir
aidan ele almak artiyla, bu yola bavurmak istegimize kalmi bir
eydir.
Fakat savata, dnyada her eyde oldugu gibi, btnn par-
alari arasinda daima bir iliki vardir, her ey birbirine baglidir; do-
layisiyla, ne kadar kk olursa olsun, her neden ta sonuna kadar
savain her safhasini etkiler ve nihai sonucu bir lde de olsa
degitirir. Ayni ekilde, kullanilan her ara son amacin elde edil-
mesine kadar etkisini gsterir ve srdrr.
Bu bakimdan, bir nedenin sonularini izlenmeye degdikleri
srece izleyebilir, ve ayni ekilde bir araci yalniz en yakin amaci
bakimindan degil, daha yksek bir gayeye hizmet eden bir ara
olarak da sinayabilir, ve bylece birbirine bagli amalar zincirini
tirmanarak en st halkasina kadar, yani artik hi bir incelemeyi ve
kanitlamayi gerektirmeyecek kadar kesin ve zorunlu olan son ama-
ca kadar ikabiliriz. Bir ok hallerde, zellikle byk ve kesin karar-
lar almak sz konusu oldugunda, incelememizi savain nihai gaye-
sine, yani dogrudan dogruya barii hazirlamaya ynelik gayeye
kadar srdrmemiz gerekir.
Bu ykseliin, birbirlerini izleyen bu safhalarin muhakeme-
mize yeni gr ufuklari aacagi aikrdir. yle ki, belirli bir basa-
maktan yararli gibi grnen bir aracin daha st bir basamaktan
bakildiginda sakincali grlerek degitirilmesi zorunlulugu dogabi-
lir.
Bir eylem eletirilirken, bir olayin nedenlerinin aratirilmasi
ile aralarin hizmet ettikleri amala karilatirilmasi elele gitmeli-
dir. Zira sadece nedenlerin aratirilmasi sayesindedir ki, incelen-
meye deger eylerin neler olduklarini kefedebiliriz.
Bu nedenler zincirinin aagidan yukariya ve yukardan aagiya
dogru izlenmesi karimiza bir takim glkler ikarabilir. nk
aradigimiz neden bir olayin ne kadar tesinde ise, ayni zamanda
dikkate alinmalari [sayfa 178| gereken o kadar ok baka nedenler var
demektir: bunlari, olaylarda oynadiklari roln nemine gre, bu-
lup meydana ikarmak ve elemek gerekir. nk bir olay, neden-
ler zincirindeki yeri ne kadar yukarda ise, onu belirleyen eitli
gler ve artlar da o kadar oktur. Bir muharebenin kaybedilmesi
T23
Cluusowilz
Suvu zorino
nedenlerini bulmu isek, ayni zamanda kaybedilen bu muharebe-
nin savain btn bakimindan meydana getirdigi sonulara ait
nedenlerin de bir kismini bulmu oldugumuzu tereddtsz sy-
leyebiliriz. Fakat sadece bir kismini diyoruz, zira mevcut artlara
gre, diger nedenlerin etkileri de nihai sonuca katkida bulunacak-
lardir.
Aralarin incelenmesinde ve denenmesinde de, ne kadar
yksek bir gr aisindan bakarsak, ilerin o kadar atallatigini
grrz. nk amalar ykseldike, onlara ulamak iin kulla-
nilacak aralarin sayisi da ogalir. Savain nihai gayesi btn ordu-
larin ayni zamanda gz nnde tuttuklari hedeftir; onun iin, bu
gaye ugrunda yapilmi veya yapilmi olabilecek her eyin gz n-
ne alinmasi gerekir.
Btn bunlar kukusuz dnce ve aratirmalarimizin nn-
de ok geni ufuklar aar, fiilen vuku bulmadiklari halde meydana
gelmeleri ihtimal dahilinde olan ve bu itibarla mutlaka dikkate
alinmalari gereken eyler zerine bir takim varsayimlar yrtme-
nin zorluklari iinde insan kolayca yolunu airabilir.
17D7 Mart'inda, Bonapart, talya ordusunun bainda, Aridk
Charies'a kari-saldiriya gemek iin Tagliamento'dan yola iktigi
zaman, Aridk, Ren zerinde bulunan takviye kuvvetleri yeti-
meden nce bir karara varmaya zorlamak iin yapmiti bunu. Sade-
ce en yakin amaci gz nne alacak olursak, aracin iyi seilmi
olduguna ve elde edilen sonucun bunu hakli ikardigina hkme-
debiliriz: nitekim, Aridk henz o kadar zayifti ki, Tagliamento
zerinde sadece bir direnme teebbsnde bulunmakla yetindi
ve hasminin son derece kuvvetli ve kararli oldugunu grerek muha-
rebe alanini ve Noricum [sayfa 174| Alplerine ailan geiti Bonapart'a
birakti. Fakat Bonapart'in bu baariyi saglamaktaki asil amaci ney-
di Avusturya imparatorlugunun kalbine nfuz etmek, Moreau ve
Hoche komutasindaki iki Ren ordusunun ilerlemesini kolaylatir-
mak ve onlarla irtibati saglamak. te Bonapart'in istedikleri bun-
lardi ve bu aidan hakliydi. Fakat eletiri olaylara Direktuar idaresi-
nin baktigindan daha yksek bir dzeyden bakar: nitekim Fransiz
hkmeti Ren seferinin ancak alti hafta sonra balayacagini bile-
cek durumda idi ve bunu bilmesi gerekirdi; iste o zaman, Bona-
part'in Noricum Alplerini amasini ancak bir ilginlik sayabiliriz,
nk eger Avusturya'lilar Ren nehri kiyilarindan Steiermark'taki
T24
Cluusowilz
Suvu zorino
ordularini takviye iin yeteri kadar yedek kuvvet getirmi ve Aridke
talya ordusuna saldirma olanagini vermi olsalardi, sadece talya
ordusu imha edilmi olmakla kalmaz, ayrica btn talya seferi
kaybedilmi olurdu. Nitekim, bu dnce VitIach yakinlarinda bu-
lunan Bonapart'in kafasini kurcalamaya balayinca, arabuk Le-
oben mtarekesini imzalamak zorunda kalmitir.
Eletiri olaylara daha da yksek bir dzeyden baktigi takdir-
de, Avusturya'lilarin Aridk Charies'in ordulari ile Viyana arasinda
hi yedek kuvvetleri bulunmadigini bildigine gre, talya ordusunun
ilerlemesinin Viyana'yi tehdit ettigini gstermekte glk ekmez.
Bonapart'in Avusturya bakentinin savunmasiz oldugunu,
stelik Steiermark'ta bile Aridkn ordusundan sayica ok stn
oldugunu bildigini farzedecek olursak, o zaman Avusturya mpara-
torlugunun kalbine dogru sratle ilerlemesinin bir anlami bulun-
dugu ortaya ikar; nk bu ilerleyiin nemi sadece Avusturya-
lilarin bakentlerini elden ikarmamaya verdikleri neme bagliydi.
Eger buna ok nem veriyor, ve ehri kaybetmektense Bonapart'in
kendilerine teklif ettigi bari artlarini kabul etmeye hazir bulu-
nuyor idiyseler, o zaman Viyana'yi tehdit etmek Bonapart' in nihai
amaci olmu olurdu. Eger Bonapart u veya bu nedenle bunu bili-
yor idiyse, eletirinin [sayfa 175| daha teye gitmeye ihtiyaci yoktur;
yok eger olaylarin sonucu pheli idiyse, o zaman eletiri daha
yksek bir dzeye ikmali ve unu sormalidir: Eger Avusturya'lilar
Viyana'yi terk ederek hl ellerinde kalan, eyaletlerin geni topra-
klarina dogru ekilmi olsalardi ne olurdu Fakat Ren nehrinin iki
kiyisindaki ordular arasinda neler cereyan etmi olabilecegini dik-
kate almadan bu soruya cevap verilemeyecegi aiktir. Fransizlarin
kesin sayi stnlgne bakacak olursak (8O.OOO'e kari 18O.OOO
kii), sonutan phe etmeye pek yer kalmaz; ancak o zaman da
Direktuar idaresinin bu zaferi nasil bir ama iin kullanmak iste-
digi sorunu ortaya ikardi. stn durumundan yararlanarak Avustur-
ya imparatorlugunun kari sinirlarina kadar ilerler, yani bu Devleti
tamamen ortadan kaldirmak yoluna mi giderdi Yoksa dmani
baria zorlamak iin sadece lkesinin nemli bir kismini igal et-
mekle mi yetinirdi Her iki halde de, Direktuar'in muhtemel terci-
hinin ne yolda olmu olacagina karar verebilmek iin, bunun muh-
temel sonularini tahmin edip degerlendirmemiz gerekir. Farze-
delim ki, bu tahmin ve degerlendirmelerin sonucu u olsun: Fran-
T25
Cluusowilz
Suvu zorino
siz kuvvetleri Avusturya mparatorlugunu tamamen ortadan kaldi-
rabilecek gte degildi, hatta byle bir eye teebbs edilmi ol-
saydi durum tersine dnebilirdi; te yandan, lkenin byk bir
kismini feth ve igal etmek de Fransizlari, stesinden gelemeyece-
kleri bir strate|ik duruma sokardi. imdi bu sonu, talya ordu-
sunun da durum muhakemesini etkileyecek ve bu ynden de
umut kirici olacakti. te Bonapart'i, Aridkn umutsuz durumu-
nu bilmesine ragmen, Campo-Formio bariini imzalamaya ve bari
artlari arasinda Avusturya'lilara, talihleri ne kadar yaver giderse
gitsin zaten hi bir zaman geri alamayacaklari eyaletlerin kaybin-
dan baka bir fedakarlik yklememeye zorlayan neden kukusuz
buydu. Ancak Fransizlar, iki sorunu gz nne almami olsalardi,
ilimli hkmlerine ragmen Campo-Formio anlamasina bile bel
baglayamazlar ve dolayisiyla onu cretli ilerleyilerinin hedefi yapa-
mazlardi. Bu [sayfa 176| sorunlarin birincisi uydu: Avusturyallilar yu-
karda szn ettigimiz iki sonutan her birine nasil bir deger bii-
yorlardi, ve her iki halde de baariya ulamak ihtimali bulunsa
bile, acaba bunlari savai srdrmenin gerektirdigi fedakarliklara
deger buluyorlar miydi, yoksa ok elverisiz olmayan bari artlarini
kabul ederek bu fedakarliklardan kurtulmayi tercih mi ediyorlardi
kinci sorun da uydu: Avusturya hkmeti, geici yenilgilerin et-
kisinden siyrilip ve bunlarin yarattigi umutsuzluktan kurtulup, so-
nuna kadar srdrlecek inati bir direnmenin tehlikelerini ciddi
olarak gze alabilecek miydi
Birinci sorunun konusunu tekil eden mlahaza kili kirk
yarmaya alian bir safsatadan ibaret olmayip, tam tersine byk
bir pratik nem tair ve ne zaman savai airiliga iten bir plan
yapilsa mutlaka ortaya ikar ve ogu zaman bu planin uygulanma-
sini nler.
kinci sorun da ayni derece nemlidir, nk sava soyut
bir dmana kari degil, hi bir zaman gzden uzak tutulmamasi
gereken gerek bir dmana kari yapilir. Cretli Bonapart'in bu-
nun farkinda oldugundan, yani kilicinin ortaliga saldigi dehetten
yararlanmasini bildiginden kukumuz olmasin. Onu 1812'de Mos-
kova'ya kadar gtren bu gveni olmutur. Fakat orada bu gveni
kendisini terketti, nk saldigi korku giritigi dev mcadelelerin
iinde trplenmi, keskinligini kaybetmiti. 17D7'de bu korku he-
nz taze idi ve sonuna kadar srdrlen bir direnmenin sirri henz
T2
Cluusowilz
Suvu zorino
kefedilmemiti. Fakat 17D7'de bile, eger nsezisi ona ilimli Cam-
po-lormio bariini imzalayarak ikmazdan kurtulmanin yolunu
gstermemi olsaydi, atakligi onu mutlaka olumsuz bir sonuca
gtrrd.
Mlahazalarimiza burada bir son vermek gerekiyor. Eletirici
incelemenin, son amalara kadar ikildiginda, yani yksek bir d-
zeyde geni kapsamli ve kesin kararlar almak gerektiginde, ne ka-
dar geni, eitli, etrefil ve zor sorunlarla karilatigini yeteri kadar
gsterdigimizi saniyoruz. Ayrica unu da gstermi bulunuyoruz
ki, [sayfa 177| konu zerinde teorik bir bilgiye sahip olmanin yanisira,
dogal yetenek de kritik incelemenin degerini belirleyen nemli bir
faktrdr, nk olaylar arasinda gerekli ilikileri kurmak ve bu
sayisiz ilikiler iinden en esasli olanlarini seip ayirmak bir yete-
nek iidir.
Fakat yetenegin bir baka grevi daha vardir. Eletiri sadece
bilfiil kullanilan vasitalarin analizi degil, ayrica kullanilmasi mm-
kn olan tm aralarin analizidir; bunlarin ise daha nce ortaya
konulmasi yani kefedilmesi gerekir, ve daha iyisi bulunmadika
bir araci eletiri yolu ile saf dii birakamayiz. mdi, ogu hallerde
mmkn kombinezonlarin sayisi ne kadar az olursa olsun,
kullanilmami olanlarin tespiti iinin mevcut eylerin basit bir ana-
lizi olmayip, ancak dehaya vergi yaratici bir faaliyeti gerektirdigi
yadsinamaz.
Her eyin pratik bakimdan mmkn bir ka basit kombine-
zonla halledilebilecegi meselelerde bir dehanin ortaya ikmasini
bekleyemeyiz elbette. Bir mevziin evrilmesini, sirf yeni bir bulu
oldugu iin, sik sik yapilageldigi gibi, byk bir dehanin belirtisi
saymak kadar gln bir ey olamaz; ne var ki, eletiricinin yarati-
ci bir gce sahip olmasi arttir, ve eletirinin degeri ancak bununla
llr.
8O Temmuz 17D6'da Bonapart Mantua kuatmasini kaldir-
maya, Wurmser'in zerine yrmeye ve Garda gl ile Mincio
nehri arasinda ayrilmi bulunan muharebe kollarini yenilgiye ug-
ratmak iin tm kuvvetlerini toplamaya karar verdigi zaman,.bu
parlak zaferlere ulamanin en emin yolu olarak grnmt. Nite-
kim bu zaferler kazanildi, ve daha sonra kaleyi kurtarma teebbs
yenilendiginde daha da parlak bir ekilde tekrarlandi. Bu konuda
tam bir oybirligi vardir ve sadece katiksiz bir hayranligi yansitir.
T27
Cluusowilz
Suvu zorino
Ne var ki, Bonapart 8O Temmuz'da, Mantua'yi kuatmak
fikrinden tamamen vazgemedike bu yolu seemezdi, nk
kuatmaya yardim eden ulatirma kolunu kurtarmak imkansizdi
ve bu seferde bunlari [sayfa 178| yenileme olanagi da yoktu. Nitekim,
kuatma sadece bir ablukaya dnmt, ve kuatma devam etmi
olsaydi sekiz gn iinde dmesi beklenebilecek olan ehir, Bo-
napart'in aik arazide kazandigi zaferlere ragmen alti ay dayandi.
Eletiri, daha iyi bir direnme ekli bulamadigi iin bu duru-
mu kainilmaz bir akibet saymitir.
Bir kurtarma ordusunun ilerleyiine kari bir kuatma tahki-
mati hattinin iinde direnmek o kadar itibardan dmt ki, by-
le bir vasitaya bavurmak kimsenin aklina gelmedi. Oysa, XIV.
Louis zamaninda, bu tedbire sik sik bavurulmu ve aagi yukari
her zaman baari saglanmiti. Buna ragmen, yz yil sonra byle
bir tedbirin kimsenin akItna dahi geImemi oImast olsa olsa mo-
danin bir kaprisi olarak kabul edilebilir. Eger byle bir olanak ka-
bul edilmi olsaydi, koullarin daha yakindan tetkiki, Bonapart ta-
rafindan Mantua nnde iyice tahkim edilmi kuatma siperleri
hattinin gerisine yerletirilmi dnyanin en iyi piyadesine mensup
4O.OOO askerin, Wurmser komutasinda ehri kurtarmaya gelen
5O.OOO Avusturya'lidan korkmalari iin hi bir neden bulunmadi-
gini, dmanin bu hatlara kari saldiriya gemeye teebbs bile
kolay kolay gze alamayacagini gsterirdi. Bu iddianin ayrintilarina
girmeden, yalniz u kadarini syleyelim ki, byle bir arenin
dnlm olmasi gerekirdi. Acaba Bonapart'in kendisi harekat
sirasinda bunu dnd m Bunu hi bir zaman bilemeyecegiz,
nk ne kendi Anilarinda ne de baka yazili kaynaklarda bunun
izine raslamiyoruz. Sonraki eletiriciler de bu konuya dokunmami-
lardir, nk dedigimiz gibi bu tedbir tamamen unutulmutu. Bunu
bugn hatirlatmak marifet degildir, modanin penesinden kendi-
sini kurtarmi olan herkes dnebilir bunu. Fakat bu tedbiri Bo-
napart'in bavurdugu vasitalarla kiyaslamak iin onu dikkate alma-
miz gerekir. Bu karilatirmanin sonucu ne olursa olsun, eletiri
bunu ihmal etmemelidir.
1814'te Napolyon, onlari Etoge, Champaubert, [sayfa 17D| Mon-
miraiI ve daha baka yerlerde yendikten sonra Blcher'in ordulari-
na sirtini dndg ve Montereau ve Mormant'da yendigi Schwar-
zenberg'in zerine yeniden saldirdiginda, herkes hayranlik iinde
T28
Cluusowilz
Suvu zorino
kaldi, nk Napolyon, asil kuvvetleri ile dmanlarindan nce
birine sonra digerine saldirmakla, ayri ayri ilerleyen mttefiklerin
bu hatasindan gz kamatirici bir ekilde yararlanmasini bilmiti.
Eger dmana her ynden indirilen bu parlak darbeler kendisini
kurtaramami ise, bunun hi degilse kendi kabahati olmadigi
sanilmitir. Oysa bugne kadar kimse, Schwarzenber'e ynelecek
yerde Blcher'e saldirmaya devam edip kendisini Ren nehrine
kadar takip etmi olsaydi, sonucun ne ekilde tecelli etmi olaca-
gini dnmemitir. Bizim kesin kanimiza gre, bu takdirde sefe-
rin kaderi tamamen tersine dner ve mttefiklerin ordusu* Paris'e
girecek yerde Ren nehrinin gerisine ekilirdi. Bu kanimizin her-
kese paylailmasini istemiyoruz, ancak byle bir seenek sz ko-
nusu olduguna gre, eletirinin bunu dikkate almasi gerektiginden
hi bir uzmanin kukusu olamaz.
Bu rnekte kiyaslama olanagi bir nceki olaya oranla ok
daha yzeydedir. Fakat buna ragmen, tek yanli grler hakim
oldugundan ve nceden saptanmi olan bir yola kr krne bagli
kalindigindan, hi kimse bunun zerinde duramamitir.
Sulanan vasitalarin yerine daha iyi, daha uygun bir vasita-
nin gsterilmesi zorunlugu, bugn eletirinin tek geerli biimi sa-
yilan bir eletiri trnn ortaya ikmasina yol amitir: buna gre,
daha isabetli sayilan yntemin belirtilmesi ile yetinilmekte fakat
bunun gerek nedeni gsterilmemekte, stnlg kanitlanma-
maktadir. Dolayisiyla, kimi buna kanaat getirmez, kimi ayni eyi
tekrarlar, bylece saglam bir muhakemeye dayanmayan bo [sayfa
18O| tartimalar srp gider. Askerlik edebiyati bunun rnekleri ile
doludur.
stedigimiz kanttIama, nerilen yntemin stnlg hi bir
kukuya yer birakmayacak kadar aik olmadigi btn hallerde
zorunludur. ki yntemden her biri zgnlg ve degeri bakimin-
dan incelenmeli ve gdlen amala karilatirilarak buna uygun
olup olmadigi saptanmalidir. Olaylar bylece basit gereklere in-
dirgendikten sonra da, tartimalara son verilmeli veya hi degilse
yeni sonulara varilmalidir. Yoksa lehte ve aleyhteki grler srp
* Fransizca eviride Byk Ordu denilmektedir ki bununla, bilindigi gibi, Napolyon'un
ordusu kastedilir. Oysa, kanimizca bu takdirde cmleden bir anlam ikmamaktadir. (.
N.).
T2
Cluusowilz
Suvu zorino
gider ve birbirini yerler, ve hi bir olumlu sonu elde edilmez.
Yukardaki rnek bakimindan, ileri srlen savlarla yetin-
mek istemez de Blcher'i israrla takip etmenin Schwarzenberg'in
zerine dnmekten daha isabetli olmu olacagini ispat etmeye
kalkiacak olursak, u basit gereklere dayanabiliriz:
1. Genellikle, kuvvetlerimizi saga sola dagitmaktansa, dar-
belerimizi bir noktada yogunlatirmak daha faydalidir, nk
kuvvetleri dagitmak zaman kaybina yol aar. stelik, verdigi nemli
kayiplar yznden dmanin morali zayiflarsa, yeni baarilar ka-
zanmak bizim iin daha da kolaylair ve elde edilen stnlkten
alabildigine yararlanmak olanagi saglanmi olur.
2. Blcher, Schwarzenberg'den daha zayif olmasina rag-
men, girikenligi bakimindan daha tehlikeli bir dman oldugu
iin, digerlerini yrngesinde srkleyen asil agirlik merkezi
Blcher'di.
8. Blcher'in ugradigi kayiplar yenilgiye kadar vardigi ve Na-
polyon' a byk bir stnlk sagladigi iin, Ren nehrine kadar
ekilmesi muhakkak gibiydi ve bu hat zerinde hi bir nemli
takviye yoktu.
4. Baka hi bir sonu o kadar rktc olamaz, dmanin
muhayyilesine o kadar dev boyutlar iinde grnemezdi. Bu ise,
kararghinin kararsizligi ve rkekligi dillere destan olan Schwar-
zenberg'e kari nemli bir koz olarak kullanilabilirdi. Prens Schwar-
zenberg, Montereau'da [sayfa 181| Wrtemberg veliahtinin, Mormant'
da Wittgenstein Kontunun baina gelenleri yeterince biliyordu; fa-
kat Blcher'in, Marne nehrinden Ren nehrine kadar uzanan tama-
men tecrit edilmi cephe hatti zerinde ugrami olacagi byk
kayiplar Schwarzenberg'in kulagina ancak ig gibi byyen sy-
lentiler eklinde ulaacakti. Napolyon'un Mart ayinin sonunda, stra-
te|ik bir evirme hareketinin mttefikler zerindeki etkisini dene-
mek iin Vitry zerine ynelttigi umutsuz harekat da besbelli kor-
ku ve ytIgtnItk yaratmak amacini gdyordu; ancak koullar ok
farkli idi, nk Napolyon Laon'da ve Arcis'de baarisizliga
ugramiti ve Blcher 1OO.OOO askeriyle Schwarzenberg'in yanin-
daydi.
Kukusuz bu kanitlarla ikna edilemeyecek insanlar ika-
caktir; fakat bunlar hi degilse ikip da yle diyemezler: "Napol-
yon Ren nehrine dogru ilerleyerek Schwarzenberg'in ssn teh-
T30
Cluusowilz
Suvu zorino
dit ederken, Schwarzenberg de Paris'i, yani Napolyon'un ssn
tehdit ediyordu." nk yukarda siraladigimiz nedenlerle, Schwar-
zenberg Paris zerine yrmeyi aklindan bile geirmemi olacak-
ti.
17D6 seferi ile ilgili olarak verdigimiz rnek bakimindan da
unlari syleyebiliriz: Bonapart benimsedigi plani, Avusturyalilari
bozguna ugratmanin en emin yolu sayiyordu. Fakat bu dogru olsa
bile, bununla elde etmi olacagi sonu, Mantua'nin dmesi ze-
rinde bir etkisi olmayan zaferden baka bir ey olmazdi. Bizim
setigimiz yol, kanimizca, Mantua kuatmasinin kaldirilmasini n-
lemek konusunda ok daha etkili olurdu; fakat biz de Fransiz ge-
nerali gibi dnm ve kesin bir baariya ihtimal vermemi olsak
bile, bu defa da u sorun ortaya ikardi: bir yandan daha muhte-
mel fakat daha az yararli ve dolayisiyla daha nemsiz bir baari,
te yandan daha az muhtemel fakat ok daha kesin ve nemli bir
baari arasinda bir tercih yapmak gerektigi takdirde, ne yolda bir
karar verilmelidir Sorun bu biimde ortaya konulunca, cretli bir
komutanin ikinci yolu semi olmasi gerekecegini syleyebiliriz.
Oysa, duruma yzeysel bir [sayfa 182| aidan bakildigindan bunun
tam tersi olmutur. Bonapart'in cretten yoksun oldugunu syle-
yemeyiz kukusuz, sadece onun meseleyi ve sonularini bizim bu-
gn "bittecrbe" grdgmz gibi aik ve seik bir ekilde gre-
medigini ne srebiliriz.
Eletiricinin, kullanilan aralari incelerken sik sik askerlik
tarihine bavurmak zorunda kalmasi dogaldir, nk sava konu-
sunda tecrbenin her hangi bir felsefi gerekten ok daha byk
bir degeri vardir. Fakat bu tarih yolu ile kanitlamanin da kendine
zg koullari vardir ki, bunlardan ilerde sz edecegiz. Ne yazik ki,
bu koullar ok seyrek gerekleir ve onun iin ogu zaman tarih-
ten rnek getirmek fikir kemekeini bsbtn arttirmaktan baka
bir ie yaramaz.
nmzde zmlememiz gereken nemli bir konu daha
kaliyor ki o da udur: Eletirinin, belirli bir durumu degerlendirir-
ken, olaylara yksek bir dzeyden bakmaya ve dolayisiyla baarili
sonularin getirdigi kanitlardan yararlanmaya ne dereceye kadar
hakki ve hatta mecburiyeti vardir eletiri ne zaman ve nerde,
bunun tam tersine, kendisini hareketi yneten komutanin yerine
koyarak, sonradan edinilmi bilgileri ve tecrbeleri tamamen bir
T3T
Cluusowilz
Suvu zorino
kenara birakmalidir
Eger eletiri komutani vmek veya kinamak istiyorsa, elbet-
te ki kendisini onun yerine koymasi, yani sadece bu kimsenin
bildiklerini ve saiklerini aratirip bunlari gz nne almasi gerekir;
bunun dogal sonucu olarak da, komutanin bilmedigi veya bilmek
durumunda bulunmadigi eyleri, ve tabii en bata sonucu
aratirmalarinin diinda birakmak zorundadir. Ne var ki, bu sade-
ce bir ama olarak kalmaya ve hi bir zaman tam olarak gerekleti-
rilememeye mahkmdur, nk bir olayi belirleyen artlar hi bir
zaman eletiricinin gzne aynen komutana grndg gibi grn-
mez. Karari etkilemi olabilecek ayrintili koullardan bir ogu ta-
mamen kaybolmu ve sb|ektif etkenlerin bir ogu hi bir zaman
gn iigina ikmamitir, Bunlari ancak komutanlarin anilarindan
ya da [sayfa 188| yakin arkadalarindan grenebiliriz. Fakat bu anilar-
da olaylar ok kez mphem bir ekilde anlatilir, hatta kimi zaman
isteyerek tahrif edilir. Bylece, komutanin dikkate almi bulun-
masi gereken birok hususlar eletiricinin bilgisi diinda kalir.
te yandan, haddinden fazla bildiklerini dikkate almamak
eletiri iin daha da zordur. Bu ancak arizi artlar, yani dogrudan
dogruya sz konusu olan durumdan ikmi olmayip sadece ona
karimi olan artlar bakimindan mmkndr; fakat nemli ve
esasli olaylar bakimindan bu hemen hemen imkansizdir.
nce sonucu ele alalim. Eger bu bir raslantidan ibaret degil-
se, bunu bilmenin iinden dogdugu koullarin degerlendirilmesini
etkilemeyecegi dnlemez. nk bu koullari ancak sonucun
iiginda inceleyebiliriz ve hi degilse bir lde bu sonu sayesin-
dedir ki bu koullari bilip degerlendirmek olanagina kavuuruz.
Askerlik tarihi, anlattigi btn olaylarla, bizzat eletiri iin bir ders
kaynagtdtr, ve eletirinin belirli olaylarin zerine heyeti mecmuasin-
in mtalaasindan ikan iigi tutmasi dogaldir. Bazi hallerde sonu-
cu mtalaalarinin diinda birakmak istese bile, bunu hi bir za-
man tam olarak baaramaz.
Bu sadece sonu, yani sonradan meydana gelen eyler baki-
mindan degil, ayni zamanda o anda mevcut olan, yani eylemi be-
lirleyen veriler bakimindan da dogrudur. ogu hallerde, eletirinin
elindeki bilgiler komutanin elindeki bilgilerden ok daha fazladir.
Bunlari bir kenara atmak kolay gibi grnrse de, hi de yle de-
gildir. Mukaddem ve mterafik artlar hakkinda bilinenler sadece
T32
Cluusowilz
Suvu zorino
kesin bilgilere degil, bir ok ngr ve varsayimlara dayanir. Hatta
diyebiliriz ki, tamamen tesadfi eylerle ilgili bilgiler diinda kalan
hi bir bilgi yoktur ki daha nceki bir ngr veya varsayima da-
yanmasin. Bunlar daima kesin bilginin buIunmadtgt yerde onun
yerini tutarlar. O halde sonradan yapilan eletiri, daha nce veya
ayni zamanda var olan btn artlari bildigine gre, eylem sirasin-
da bilinmeyen artlardan hangileri muhtemel sayilmak [sayfa 184| ge-
rekirdi sorusuna cevap ararken, elbette bunlarin etkisi altinda ka-
lacaktir. Sonular iin oldugu gibi, bu halde de ve ayni nedenlerle,
bu artlardan tam olarak tecerrt etmenin imkansiz oldugu kani-
sindayiz.
Dolayi siyle, belirli bir eylemi ver veya kinarken, eletirici
kendisini hi bir zaman tam anlamiyla eylemi yapan kimsenin ye-
rine koyamaz. Belki bazen pratik ihtiyalara cevap verecek ekilde
bunu baarabilir; fakat bazi hallerde buna hi bir suretle muktedir
olamayacaktir ve ite bunu hi bir zaman gzden uzak bulun-
durmamak gerekir.
Fakat te yandan, eletiricinin kendisini tamamen eylemi
yapanin yerine koymasi zorunlu ve hatta istenilir bir ey de degil-
dir. Savata, maharet isteyen btn ilerde oldugu gibi, "virtoz-
luk" dedigimiz dogal bir yetenegi gelitirmek arttir. Bu byk veya
kk olabilir. Bykse askeri eletiricinin yeteneklerini fersah fer-
sah geride birakiyor demektir. Zira hangi eletirici, bir Byk
Frederik'in ya da bir Bonapart'in "virtozitesine" sahip olmakla
vnebilir Bu itibarla, eger eletiri byk komutanlar hakkinda
grler ileri srmekten tamamen men edilmeyecekse, daha geni
ufkunun sagladigi imtiyazdan yararlanmasina izin vermek gereke-
cektir. Eletiri byk bir komutanin karilatigi bir meseleyi bir
hesap problemini zer gibi zemez; baarilarina, olaylarin ken-
disini nasil dogruladigina bakarak, nce bir dehanin stn faaliyet-
lerinin zaferi nnde hayranlikla egilmeli ve dehanin igdsel bir
ekilde kavradigi gerekleri grenmeye alimalidir.
Fakat ne kadar kk olursa olsun, belirli bir "virtoziteye"
ulaabilmek iin eletirinin olaylara mmkn oldugu kadar yk-
sek bir dzeyden bakmasi gerekir. Bylece mmkn oldugu ka-
dar ok ob|ektif faktrler elde edebileceginden, muhakemesi sb-
|ektif olmaktan geni lde kurtulacak ve eletirici kendi kk
aklini hakem yerine koymaya zenmeyecektir.
T33
Cluusowilz
Suvu zorino
Eletirinin bu stn tutumu, olaylara hakkiyle nfuz ederek
yaptigi vg ve kinamalar bizi gcendirmemelidir; eger eletirici
kendisini ahsen ileri srer ve olaylarin [sayfa 185| incelenmesinden
elde edilen bilgileri kendi z yetenegi sayarak konuursa, ancak o
zaman kizmaya hakkimiz olur. Bu kendini begenmi insanlarin sik
sik bavurduklari kaba bir aldatmacadir ve hakli olarak bakalarinin
canini sikar. te yandan, eletirici byle bir niyeti ve iddiasi bulun-
madigi halde, eger bunu aika belirtmemi ise, okuyucu ona bu
niyeti sik sik kendiliginden mal eder ve eletirici hemen muhake-
me yeteneginden yoksun olmakla sulanir.
Bu itibarla, bir eletiricinin Byk Frederik'in ya da Bona-
part'in bir hatasini belirtmesi kendisinin hi bir zaman bu hataya
dmemi olacagi anlamina gelmez. Hatta bu komutanlarin yerin-
de olmu olsaydi ok daha agirlarini ilemi olacagini kabul edebi-
lir; fakat o bu hatalari olaylar zincirinden ikarir ve komutanin fera-
setinin bunlara meydan vermemi olmasi gerektigini belirtebilir.
Grlyor ki, burada olaylar zincirinden, dolayisiyla sonuca
bakarak ikarilan bir gr karisinda bulunuyoruz. Fakat bir de
bizzat sonucun muhakeme zerinde yaptigi tamamen farkli bir et-
ki vardir: yani eletiri sonucu belirli bir tedbir veya hareketin isabe-
tinin ya da isabetsizliginin kaniti olarak gsterebilir. Buna sonuca
bakarak hkm verme denir. lk bakita tamamen degersiz gibi
grnr, ama aslinda hi de yle degildir.
Napolyon 1812'de Moskova'ya yrdg zaman, her ey u
noktada dgmleniyordu: bakentin igali ve daha nceki olaylar
acaba ar Alexander'i, 18O7'de lriedIand muharebesinden sonra
yaptigi gibi, ya da Napolyon'un AusterIitz ve Wagram muharebe-
lerinden sonra mparator Franois'yi barii imzalamaya zorladigi
gibi, barii imzalamaya zorlayacak miydi nk Napolyon
Moskova'da bari elde edemedigi takdirde, geri ekilmekten, yani
strate|ik bir yenilgiyi kabul etmekten baka aresi kalmayacakti.
Napolyon'un Moskova'ya varmak iin neler yaptigini, bu ilerleme
sirasinda ar Alexander'i bari yapmaya zorlayabilecek bir ok
firsatlari kairip kairmadigini bir yana birakalim. Geri ekilmesi-
nin feci koullarini, [sayfa 186| nedenlerini belki de seferin ynetili
tarzina baglayabilecegimiz bu koullari da bir kenara birakalim.
Sorun yine ayni sorundur; nk Moskova zerine yryn sonu-
cu ne kadar parlak olursa olsun, Alexander'i bari yapmaya zorlay-
T34
Cluusowilz
Suvu zorino
acak kadar korkutmu olup olmayacagini kesinlikle tayin etmeye
imkan yoktur. Ve Napolyon'un byk ricati getirdigi btn felaket-
leri getirmemi olsaydi bile, yine de byk bir strate|ik yenilgi olm-
aktan kurtulamayacakti. Eger ar Alexander kendisi iin elverisiz
bir baria yanami olsaydi, 1812 seferi AusterIitz, lriedIand ve
Wagram seferlerinin yaninda yer almi olacakti. Fakat bu seferler
de, eger barila sonulanmi olmasalardi, Moskova ricatina ben-
zer felaketlere yol ami olabilirlerdi. Dnya fatihinin gc, yete-
negi, mahareti, dehasi ne olursa olsun, "kadere sorulan soru" ayni
kalacakti. u halde, 18O5, 18O7 ve 18OD seferlerini bir kenara itip,
1812 seferi yznden bunlarin hepsinin dncesizce hareketler
olduguna, baariya ulami olmalarinin eyanin tabiatina aykiri ol-
duguna ve nihayet 1812'de strate|ik adaletin kr talihin stesinden
geldigine mi hkmetmek gerekir Bu savunulmasi imkansiz bir
gr, keyfi bir yargi olurdu, ve hi bir insan gz olaylarin baglan-
tisini yenik dm hkmdarlarin kararina kadar izleyemeyecegin-
den ancak yari yariya ispatlanabilirdi.
1812 seferinin diger seferler gibi zaferle sonulanmaya layik
oldugunu, aksinin dogal olmadigini sylemek ise bsbtn yanli
olur; nk Alexander'in kararliligini ve metanetini dogal olmayan
bir ey sayamayiz.
Napolyon'un 18O5, 18O7 ve 18OD yillarinda dmanlarinin
gcn dogru olarak degerlendirdigini, 1812'de ise yanildigini sy-
lemekten daha dogal ne olabilir Demek ki, ilk halde Napolyon
hakli, sonuncusunda ise haksizdi, ve sonu bu yargtyt dogruIa-
maktadtr.
Savata her hareket, daha nce de syledigimiz gibi, kesin
baarilari degil, muhtemel baarilari hedef alir. [sayfa 187| Kesinlik ol-
mayinca insan kadere, ya da talihe, adina ne derseniz deyin, g-
venmek zorunda kalir. Kukusuz kader veya talihe mmkn ol-
dugu kadar az bir yer birakmaya alimak hakkimizdir, ama yalniz
belirli bir durumda. Yoksa tesadfe en az yer veren durumun her
zaman tercih edilmesini isteyemeyiz. Bu ok byk ve fahi bir
hata olur: teori bunu kesinlikle kanitlamitir. Bazi durumlarda, en
byk riski gze almak en byk akilliliktir.
Sonucun kadere terk edildigi durumlarda, komutanin yete-
nekleri ve dolayisiyla sorumlulugu sz konusu olmaz gibi grnr-
se de, bir umudun gereklemesi halinde duyulan sevinci ve bir
T35
Cluusowilz
Suvu zorino
umudun boa ikmasi halinde ugranilan hayal kirikligini bsbtn
grmezlikten gelemeyiz. Bir hareketi dogru veya yanIt buIdugu-
muz, yani yargtmtzt hareketin sadece sonucuna, daha dogrusu
bu sonuta grdgmz eye dayandtrdtgtmtz zaman, syle-
mek istedigimiz bundan ibarettir.
Ancak baaridan duydugumuz sevincin, baarisizlik
karisinda ugradigimiz hayal kirikliginin bir eit esrarengiz duygu-
ya dayandigi inkar edilemez; kadere atfedilen
baari ile komutanin dehasinin eseri olduguna inandigimiz
baari arasinda akil gz ile grlemeyen gizli bir bag bulundugu-
nu farzederiz ve bundan honutluk duyariz. Bu fikri dogrulayan bir
husus da, baari veya baarisizlik sik sik ayni komutanin ahsinda
tekrarlanirsa, sempatimizin daha da artmasi ve kesin bir duygu
halini almasidir. Bylece ansin savata kumarda oldugundan ok
daha soylu bir nitelik kazandigi grlr. Bizi kendisinden soguta-
cak baka bir neden bulunmadika, talihli bir sava kahramanini
mesleginde izlemek bize daima zevk verir.
Bu itibarla, insanin ngr ve kanilarina sigan her eyi lp
bitikten sonra, eletiri olaylarin sonucuna bakacaktir: hi degilse
aralarindaki derin ve gizli ilikiler elle tutulur biimde aiga ikma-
digi lde. Yksek bir otoriteden ikan bu sessiz karari basmaka-
lip fikirlerin [sayfa 188| amatasindan koruyacak ve bu byk mahke-
meyi bozuk para gibi harcamak isteyenlere kari ikacaktir.
Baarili sonucun bu karari, insanin kavrama yeteneginin
diinda kalan eylerin yerini tutar; zellikle manevi gler ve faali-
yetler tarafindan yardima agirilacaktir, nk bir yandan bunlari
dogru olarak degerlendirmek ok daha zordur ve te yandan ira-
de ile yakin ilikileri iradeyi etkilemeye daha elverilidir. Korku
veya cesaret karari abuklatirdigi zaman, artik aralarinda ob|ektif
bir bag yoktur, dolayisiyla basiret ve hesap bizi muhtemel sonuca
gtrecek bir ipucu olamaz.
imdi de eletirinin araci, yani kullandigi dil zerinde birka
gzlemde bulunalim, nk bunun bir bakima sava harekati ile
yakin ilikisi vardir: eletirici inceleme, eylemden nce gelen dn-
cedir aslinda. Bu bakimdan eletiri dilinin savata dncenin tai-
digi niteligi taimasi bizce ok nemlidir, yoksa pratikte bir yarari
olmaz ve eletiriye gerek hayatin kapilarini amaz.
Sava ynetiminin teorisi zerindeki dncelerimizi anla-
T3
Cluusowilz
Suvu zorino
tirken, sava liderinin zihnini egitmesi, daha dogrusu bu egitime
yn vermesi gerektigini sylemi, teorinin amacinin komutanin
kafasini birer ara olarak kullanacagi bir takim doktrin ve sistem-
lerle doldurmak olmadigini eklemitik. Fakat belirli bir olay hak-
kinda karar verebilmek iin bilimsel formllere gerek yoksa, ger-
ek sistematik bir biimde ve doIayIt oIarak degil, zihnin dogal bir
algisi ile dogrudan dogruya ortaya ikmisa, eletiri de aynt yolu
izlemelidir.
artlarin niteligini fazla irdelemenin bizi ok uzaklara gt-
recegi hallerde, eletirinin teorinin tespit ettigi gereklerle yetin-
mesi gerektigini yukarda grmtk. Fakat nasil ki savata komu-
tan bu teorik gereklere kati bir yasa gz ile bakarak degil, onlari
iine sindirerek itaat ederse, eletiri de bunlardan, her seferinde
uygulanmasini gstermeye ihtiya bulunmayan yabanci bir yasa
ya da bir cebir forml olarak degil, onlarin iine nfuz ederek
yararlanmali, sadece daha karmaik ayrintilarin [sayfa 18D| kanitlan-
masini teoriye birakmalidir. Eletiri bylelikle karanlik ve esraren-
giz terimler kullanmak zorunda kalmadan, berrak ve gzIe grIr
bir fikir silsilesini meydana ikarmak iin syleyeceklerini sade bir
dille syler.
Kukusuz bu her zaman mmkn olmaz, ama eletirinin
asil amaci bu olmalidir. Eletiri bilginin girift ve karmaik biimle-
rinden mmkn oldugu kadar kainmali, bilimsel yapilar kurarak
bunlardan yanilmaz bir sistem gibi yararlanmaya kalkimamali,
her eyde zekasinin dogal ve zgr kivrakligina gvenmelidir.
Oysa, kritik zmlemelerde byle bir abaya nadiren ras-
lanmaktadir. Yazarlarin ogu gsteri merakina kapilmilar, fikir-
lerini tumturakli bir ekilde ifade etmek hevesinden kendilerini
kurtaramamilardir.
En yaygin kusur, bazi tek yanli sistemleri yanli ve becerik-
siz bir ekilde kullanmak, bunlari gerek birer yasa sanmaktir.
Fakat byle bir sistemin yetersizligini gstermek hi de zor degil-
dir, ve bu bir kez gsterilince ona dayanan kritik yargilar da
rtlm olur. Burada yapacagimiz ey bellidir, ve nihayet mm-
kn sistemlerin sayisi pek fazla olamayacagindan, mesele o kadar
nemli de degildir.
in asil kt tarafi terminoIoji, teknik terimIer ve mecaz-
Iardadtr. Bunlar bu sistemlere musallat olan bir sr asalaklardir.
T37
Cluusowilz
Suvu zorino
Ya hi birini begenmedigi ya da hi birini dogru drst hazmede-
medigi iin drt bai mamur bir sistemin dzeyine ikmasini be-
ceremeyen her eletirici, hi degilse bunlardan birinin bir parasini
bir cetvel kullanir gibi kullanmak ister ve bu sayede bir komutan
tarafindan ilenmi hatalari gsterebilecegini sanir. Eletiricilerden
ogu, ara sira bilimsel askeri teorinin bu blk prk paralarina
dayanmadan dogru drst bir muhakeme yrtmesini bile bece-
remezler. Bu paralarin en kkleri basit bir takim teknik terim-
ler veya benzetiler olup kritik anlatimin sslerinden ibarettir. Oysa,
bir sisteme ait olan tm teknik ve bilimsel terimlerin, bu sistemin
btnnden koparilip genel birer mtearife veya [sayfa 1DO| kk
birer kristal tilsim gibi kullanilmaya balandiklari andan itibaren
btn zelliklerini kaybettikleri (eger byle bir zellikleri var idi-
yse) bilinen bir gerektir.
te bu nedenledir ki, teorik ve kritik eserlerimiz, yazarin hi
degilse ne dedigini bildigi ve okuyucunun da ne okudugunu anla-
digi sade ve aik bir dille yazilmi bilimsel kitaplar olmaktan ikip,
anlailmasi zor bir takim teknik tabirler, okuyucuyu yazardan ko-
paran karanlik noktalarla dolup tamaktadir. Fakat ok kez bu
kitaplarin daha da ileri giderek ii bo birer kabuk halini aldiklarini
grrz. Artik yazarin kendisi de ne demek istedigini pek bilmez
ve sade bir dil iinde bile kimseyi tatmin etmeyecek olan bir takim
kariik fikirlerle sadece sayfa doldurur.
Eletirinin nc bir kusuru tarihi rneklerin ktye kulla-
nilmasi ve derin bir bilgi sergilemeye kalkiilmasidir. Sava sanati-
nin ne oldugunu daha nce anlattik, tarihi rneklere ve genellikle
askerlik tarihine de ilerde zel blmler ayiracagiz. Gelii gzel bir
ekilde deginilen bir olay bile en eIimeIi grIeri desteklemek
iin kullanilabilir; en uzak lkelerden veya en eski zamanlardan
bulunup ikarilan ve birbirine hi bir ekilde benzemeyen durum-
lara ait byle drt be rnek, hi bir eyi ispat etmeden aklimizi
airtmaktan ve muhakememizi yaniltmaktan baka bir ie yara-
maz; nk biraz daha yakindan bakildiginda, yazarin szde derin
bilgisini ortaya dkmek iin kullanilan sama sapan eyler olduklari
anlailir.
Bu karanlik, yari dogru yari yanli, karmakariik ve keyfi
kavramlardan pratik hayatta iimize yarayacak ne gibi dersler i-
karabiliriz Aslinda pek az ey, ve bunun iindir ki teori, var oldugu
T38
Cluusowilz
Suvu zorino
gnden beri, pratigin tam bir antitezi olmu ve ok zaman da
sava meydanlarinda askeri yeteneklerini ispat etmi olanlarin alay
konusu haline gelmitir.
Eger teori sade bir dille sava ynetiminin asil konusunu ele
almi ve sadece tespit edilebileni tespit etmekle yetinmi olsaydi,
bu durum hi bir zaman meydana [sayfa 1D1| gelmezdi. Fakat o, ko-
nusu iinde kalacak ve sava meydanlarinda ileri kendi dehalari
ile idare edenlerle elele yryecek yerde, gsterie kapilarak bo
ve yanli iddialar ileri srmekten, yersiz bilimsel formller ve tarihi
paralellerle gz boyamaya alimaktan hi bir zaman geri kalma-
mitir.
BLM VI
RNEKLER HAKKINDA
Tarihten alinan rnekler her eyi aydinlatir, stelik deneysel
bilimlerde de en inandirici kanitlari saglarlar. Fakat bunun dogru-
lugunu en iyi sava alaninda grrz. Sava zerine yazilmi en iyi
el kitabinin yazari olan General Scharnhorst, tarihi rneklerin bu
bakimdan son derece nemli olduklarini syler ve kendisi de on-
lardan herkesi hayran birakacak ekilde yararlanir. Eger vurularak
ldg savatan sag ikmi olsaydi, bu tecrbeden ikaracagi ders-
lerle bize kukusuz esiz gzlemlerinin ve kavrayiinin daha da
parlak delillerini vermi olurdu.
Fakat teori yapimcilarinin tarihi rnekleri bu ekilde kullan-
malarina ne yazik ki ok seyrek rasliyoruz. ogunun bunlara ba-
vurma tarzlari insani sadece tatmin etmemekle kalmayip adeta
kizdiriyor. Bu itibarla, tarihi rneklerin dogru ve yanli kullanilma-
lari zerinde zel olarak durmayi uygun bulduk.
Sava sanatinin dayandigi bilgi dali kukusuz deneysel bilim-
lere girer; nk her ne kadar bir lde eyanin tabiatindan ikmi
gibi grnrse de, ogu zaman eyanin bu tabiatini da ancak de-
ney yolu ile grenebiliriz. stelik, bu bilgilerin pratik uygulamasini
degiiklige [sayfa 1D2| ugratan o kadar ok koullar vardir ki, sonulari
T3
Cluusowilz
Suvu zorino
hi bir zaman sadece aralarin niteligini incelemek suretiyle anla-
yamayiz.
Barutun etkilerini bize deney gretmitir, bugn de askeri
faaliyetlerimizin bu balica faktrnn etkilerini daha iyi anlayabil-
mek iin deneyler srdrlmektedir. Barutun saniyede 1OOO ka-
demlik bir hiz kazandirdigi bir demir gllenin yolu zerinde rasla-
digi btn canlilari yok ettigini deneysiz de anlayabiliriz. Fakat bu
etkiyi meydana getirmek iin, bazilari ancak tecrbe ile grenile-
bilen yzlerce art bir araya gelmitir. Kaldi ki, nemli olan sadece
fiziki etki degildir; bizi asil ilgilendiren manevi etkidir ve bunu g-
renmek ve degerlendirmek iin elimizde tecrbeden baka bir
ara yoktur. Orta aglarda, ateli silahlar yeni icat edildiginde, fizi-
ki etkileri, kusurlu yapimlari yznden bugne oranla ok daha
azdi, fakat buna karilik manevi etkileri ok daha fazlaydi. Savata
tehlikelere ggs gere gere pimi, kazandiklari parlak zaferler sa-
yesinde kendilerinden her gn daha byk fedakarliklar istenilebi-
lecek duruma gelmi gzpek ve dayanikli askerlerin neler yapa-
bileceklerini anlamak iin, Bonapart'in egittigi ve kumanda ettigi o
yiginlari en iddetli ve araliksiz topu atei altinda nasil killari ki-
pirdamadan durduklarini grm olmak yeter. Sadece hayal gc
ile buna inanilamaz. te yandan, gnmzde bile bazi Avrupa
ordularinda, birka top atii ile kolayca dagitilabilecek Kazak, Ta-
tar ve Hirvat birliklerinin bulundugu bilinen bir gerektir. Ancak
hi bir deneysel bilim, dolayisiyla hi bir sava sanati teorisi gere-
kleri her zaman tarihi rneklerle ispat etmeye muktedir degildir.
Bu hem rnek gsterilebilecek olaylarin oklugu bakimindan, hem
de bu olaylardan her biri iin deneye bavurmanin zorlugu baki-
mindan olanaksizdir. Savata bir aracin etkinligi denenir ve sapta-
nirsa o ara hemen kullanilir; biri digerini taklit eder ve bir de ba-
karsiniz moda haline gelmi; artik deneyin de desteginde adetleri-
miz arasina girer ve yava yava teoride de yerini alir; teori ise ge-
nellikle bunun [sayfa 1D8| yerinde bir ey oldugunu ispat etmek iin
degil, sadece kaynagini gstermek iin tecrbeden faydalanir.
Oysa, kullanilagelen bir araci birakmak, pheli bir araci
kullanmaya karar vermek ya da bir yenisini benimsemek iin tec-
rbeye bavuruldugunda durum tamamen farklidir; o zaman delil
olarak tarihi rnekler gstermek gerekir.
Tarihi bir rnegin kullaniliini daha yakindan inceleyecek
T40
Cluusowilz
Suvu zorino
olursak, drt farkli gr aisi bulundugunu grrz.
lk nce, tarihten alacagimiz rnegi sadece bir fikri izah
etmek iin kullanabiliriz. nk bir durumu soyut planda inceler-
ken, karimizdaki bizi kolayca yanli anlayabilir ya da hi anlama-
yabilir. Bu sakincayi nlemek iin, yazar tarihten bir rnek geti-
rerek anlatmak istedigi dnceye iik tutar, okuyucunun kendisi-
ni iyice anlamasini saglar.
kincisi, tarihi rnek bir dncenin uyguIanmastnt gster-
ebilir; nk rnek, genel fikir iinde bir araya getirilmesi mm-
kn olmayan tali artlarin kavranmasini kolaylatirir. Teori ile de-
ney arasindaki asil fark ite buradadir. Bu iki hal gerek anlamda
rneklerle ilgilidir. Bundan sonrakiler tarihi deliller kategorisine gi-
rer.
nk nc durumda, yazar sylediklerini ispat etmek
iin tarihi bir olayi delil diye gsterebilir. Bir olayin veya bir sonu-
cun sadece mmkn oldugunu gstermek istedigimiz srece bu
yeterlidir.
Son olarak, tarihi bir olayi ayrintilari ile sunarak ve birok
olaylari bir arada siralayarak bir teori tretebilir veya bir teoriyi des-
tekleyebiliriz, ve bu teori bu ekilde ispatlanmi olur.
Birinci durumda genellikle sz konusu olan, sadece belirli
bir gr aisindan grlm olan bir olaya deginip gemektir.
Tarihi gerek o kadar nemli degildir, uydurulmu bir rnek de
pekala ie yarayabilir. Fakat tarihi rnegin pratik nemi ne de olsa
daha fazladir, nk [sayfa 1D4| canlandirmaya yaradigi dnceyi
pratik hayatin devresine sokar.
kinci durumda olaylar daha geni ve ayrintili bir ekilde an-
latilir, fakat tarihi gereklere uygunluk yine ikinci derecede nemli
bir sorun olarak kalir ve bu itibarla birinci durum iin syledikleri-
mizi burada da tekrarlayabiliriz.
nc ama iin, dogrulugu phe gtrmeyen bir olayi
sadece zikretmek genellikle yeterlidir. Bazi artlar altinda tahkim
edilmi mevzilerin amaci gerekletirebilecegini ileri srersek, bu
savimizi dogrulamak iin BnzeIwitz mevziini rnek gstermek
yeter. Fakat tarihi bir olayi anlatmakla genel bir geregi ispat et-
mek istedigimiz takdirde, o zaman o olayin btn ynlerini ince-
den inceye ve dogru bir ekilde zmlememiz, ve geregi oldugu
gibi okuyucunun gzleri nne sermemiz gerekir. Bunu tam ola-
T4T
Cluusowilz
Suvu zorino
rak yapamadigimiz srece, tarihi delil etkisiz kalir ve rnek olarak
aldigimiz olayin inandirici gcnn eksikligini telafi etmek iin
ok sayida olaylar zikretmemiz gerekir; nk tek bir olaya ilikin
olarak tespit edemedigimiz ayrintili artlarin, etkileri bakimindan,
ok sayida olaylarla karilanmi olacagini hakli olarak kabul ede-
biliriz.
Svariyi piyade ile bir hizada degil de gerisine yerletirmenin
daha dogru oldugunu deneylerle ispat etmek istedigimiz takdirde,
svarinin kanatlara yerletirildigi bazi hallerde muharebenin kay-
bedildigini, ya da svarinin piyadenin gerisine yerletirildigi bazi
hallerde muharebenin kazanildigini ileri srmek yetmeyecektir. Ayni
ekilde, kesin bir sayi stnlgmz olmadika, muharebe mey-
daninda veya sava sahnesinde, yani taktik veya strate|ik olarak,
birbirinden uzak kollarla geni bir kuatma harekatina girimenin
ok tehlikeli oldugunu yine deneylerle ispat etmeye kalkiacak
olursak, kivoIi veya Wagram muharebelerini hatirlatmak, ya da
17D6'da Avusturyalilarin talyan topraklarindaki saldirisini veya ayni
yil Fransizlarin Alman topraklarindaki saldirisini rnek [sayfa 1D5| g-
stermek maksada yetmez. Her iki halde de, bu mevzilenme ve
saldiri biimlerinin mnferit olaydaki baarisiz sonuca ne ekilde
katkida bulundugunu, btn koullari ve olaylari tam ve eksiksiz
olarak anlatmak suretiyle gstermemiz gerekir. Ancak o zamandir
ki, bu biim veya tertiplerin ne lde zararli olduklari ve kinan-
malari gerektigi aikliga kavumu olur. Buna mutlak surette ihti-
ya vardir, nk genel bir kinama ve sulama gerekle bagda-
maz.
Bir olayin btn ayrintilariyla anlatilmasinin mmkn olma-
digi hallerde, ispatlama gc eksikliginin gsterilen rneklerin sayi-
siyla telafi edilebilecegini kabul etmi bulunuyoruz; ancak bu sik
sik ktye kullanilan tehlikeli bir yoldur. Ayrintilari ile ortaya konu-
lan tek bir rnek yerine, veya drt rnege stnkr deginil-
mekle yetinilmekte, bylece inandirici bir delilin sadece izIenimi
verilmektedir. Oysa, rnek olarak ileri srlen bir dzine olayin
bile hi bir eyi ispat etmedigi haller vardir: bunlar sik sik meydana
gelen olaylar olduklari iin, tam aksi sonucu vermi olanlardan da
bir dzine rnek gstermek suretiyle ilk ispat etmek istedigimiz
tezin tam karitini ispat edebiliriz. rnegin, ayrilmi kollarla saldi-
riya geildigi iin kaybedilen bir dzine muharebe ile karimiza
T42
Cluusowilz
Suvu zorino
ikana, ayni dzenle kazanilmi bir dzine muharebeyi rnek g-
stererek cevap verebiliriz. Bu yoldan hi bir yere varilamayacagi
aiktir.
nsan bu noktalar zerinde dikkatle durursa, rneklerin ne
kadar kolaylikla ktye kullanilabilecegini anlamakta zorluk ek-
mez.
Tm unsurlari iinde zenle adeta yeniden yaatilacak yer-
de, geerken rasgelen deginilen bir olay ok uzaktan bakilan bir
cisme benzer; neresinden bakilsa ayni grnr ve paralarinin ay-
rintilari fark edilemez. Nitekim, byle rnekler en zit grleri ve
fikirleri desteklemekte kullanilmilardir. Kiminin gznde Avustur-
yali Mareal Von Daun'un seferleri birer akillilik ve ihtiyatkarlik
modelidir. Kimine gre ise, bir ekingenlik ve kararsizlik [sayfa 1D6|
rnegidir. Bonapart'in 17D7'de Noricum Alplerini, geii kimine bir
kararlilik aheseri, kimine bir ilginlik olarak grnebilir. 1812'deki
strate|ik yenilgisi bazilarinca kabina sigmayan ener|isinin bir sonu-
cu, bazilarinca ener|i yetersizligi olarak yorumlanabilir. Btn bu
grler ortaya atilmitir ve bunun nedenini anlamak kolaydir: her-
kes olaylarin akiina diledigi aidan bakmitir. Oysa, birbiriyle eli-
en bu fikirleri bagdatirmak mmkn degildir: biri mutlaka yan-
litir.
ok degerli bir asker olan Feuquilleres'e* AntIar'inda orta-
ya koydugu ok sayidaki rnekler iin minnet borluyuz. O olma-
saydi yoksun kalacagimiz zengin bir tarihi bilgi hazinesini bize ak-
tarmi olmasi bir yana, Feuquilleres teorik yani soyut fikirler ile
pratik hayat arasinda ok yararli bir paralel kurmaya girimi olan-
larin bainda gelmektedir, nk zikrettigi olaylar teorik iddialari
izah ve tarif ederek dogrulamaktadir. Btn bunlara ragmen,
Feuquilleres'in gnmzn tarafsiz okuyucusu karisinda amacini,
yani teorik gerekleri tarihi rneklerle kanitlamak amacini
gerekletirmi oldugunu savunmak kolay degildir. nk olaylari
kimi yerde inceden inceye anlatmakla birlikte, bunlardan ikardigi
sonularin gerekten o olaylarin i ilikilerinin sonulari olduguna
okuyucuyu inandirdigi pek sylenemez.
* Antoine-Manasses de Pas, Feuquilleres (1648-1711|. XVII. yzyil sonlarinda bir ok
sefer-lere katilmi Fransiz generali; " Sava Anilari" adli bir eseri 1786'da yayimlanmitir.
(P.N.)
T43
Cluusowilz
Suvu zorino
Tarihi olaylara yzeysel bir biimde deginmekle yetinmenin
bir diger sakincasi da, okuyuculardan bazilarinin ya bunlari hi
bilmemelerinden ya da bu konuda yazarin niyetini anlayacak ka-
dar bilgi sahibi olmamalarindan ileri gelir. Byle olunca da, ya
yazarin dediklerini kr krne kabul ederler ya da sylenilenlerin
hi birine inanmazlar.
Kukusuz tarihi olaylari canlandirarak bunlari yazarin ileri
srdg tezlerin birer kaniti olabilecek ekilde [sayfa 1D7| okuyucu-
nun gzleri nne sermek kolay bir i degildir. nk yazarlarin
genellikle buna ne olanaklari, ne zamanlari ne de yerleri vardir.
Fakat biz yine o kanidayiz ki, yeni veya tartimaya aik bir fikri ka-
bul ettirmek sz konusu oldugunda, on rnegi sadece siralamaktan-
sa, inceden inceye zmlenmi tek bir rnek vermek ok daha
greticidir. Bu yzeyde kalan siralamanin en zararli yani, yazarin
bunlari dogru olmayan yorumlarini kanitlamak iin kullanmak iste-
mesinden ziyade, kendisinin de aslinda bu olaylar hakkinda hi
bir zaman tam ve derin bir bilgi edinmemi olmasidir. Bu yzden
de, yazarin bu yanli ve geliigzel tutumu, tarihe bu gayri ciddi
yaklaimi, yzlerce hatali fikirlerin ve temelden yoksun teorilerin
ortaya ikmasina yol amaktadir. Oysa, yazar tarihten ikarmak
istedigi her yeni teoriyi olaylarin dogru bir tahliline ve aralarindaki
ilikilerin incelenmesine dayanmayi grev bilmi olsaydi, bu zarar-
li sonulardan hi biri meydana gelmezdi.
Tarihi rnekleri kullanmanin glgn ve bu konuda g-
sterilmesi gereken dikkat ve titizligi gz nne aldigimiz takdirde,
yakin tarihin bu rnekleri semek iin en uygun zemin oldugunu
anlariz; tabii iyice hazmedilerek sunulmalari artiyla.
Daha eski aglarda gerek savala ilgili koullar gerekse savai
ynetme usulleri farkli idi, onun iin onlardan ikaracagimiz ders-
ler bizim iin hem teorik hem de pratik bakimdan daha az yararli-
dir; bundan baka, askerlik tarihi, diger tarihler gibi, zamanin ge-
mesiyle birok zelliklerini ve ayrintilarini kaybeder, solmu veya
kararmi bir tablo gibi renginden ve hayatiyetinden ok ey yitirir
ve geriye sadece silik bir fon ya da byk lekeler kalir.
Sava ynetiminin bugnk durumuna baktigimizda, Avus-
turya Veraset savalarindan bu yana cereyan eden savalarin hi
degilse kullanilan silahlar bakimindan bugnn savalari ile byk
bir benzerlik arz eden belki yegane savalar oldugunu ve degien
T44
Cluusowilz
Suvu zorino
birok kk ve [sayfa 1D8| byk eylere ragmen bunlardan hl ya-
rarli dersler alabilecegimizi grrz. spanya Veraset savalari iin
ise ayni eyi syleyemeyiz, nk bu savalar sirasinda ateli silahlar
daha o kadar gelimi degildi ve svari hl en nemli sinif sayi-
liyordu. Daha gerilere dogru gittigimizde, askerlik tarihi nemini
kaybeder ve bugn iin bize fazla bir yarar saglamaz. Antik dnya-
ya ait savalar ise gretici yn en kisir olanlardir.
Bununla birlikte, bu eski savalarin hi iimize yaramadigini
da syleyemeyiz; sadece, ayrintilarin bilinmesine bagli olan veya
savain sevk ve idaresinde meydana gelen byk degiikliklerden
etkilenen konular bakimindan faydasizdirlar. svirelilerin Avustur-
yalilara, Burgonyalilara ve Fransizlara kari verdikleri muharebeler
hakkinda ne kadar az ey bilirsek bilelim, bunlar yine de bize ilk
kez iyi bir piyadenin en iyi bir svariye stnlgn kesin bir ekilde
gsteren savalar olmutur. ConJo||/e|/'ler dnemine bir baki, bize
sava ynetiminin ne dereceye kadar kullanilan aralara bagli ol-
dugunu gstermeye yeter, nk baka hi bir dnemde silahli
kuvvetler bu kadar bagimsiz bir karaktere sahip olmamilar, sos-
yal ve politik hayatin teki ynlerinden bu kadar kopuk bir manza-
ra gstermemilerdir. Roma'nin, ikinci Kartaca savai sirasinda,
Anibal henz talya'da yenilmemi oldugu halde, spanya ve Af-
rika'da Kartaca'ya saldirisi ve bu saldirida kullanilan yntemler ok
gretici bir incelemenin konusu olabilir, nk bu dolayli diren-
menin dayandigi Devletlerarasi ve ordulararasi genel ilikiler yeteri
kadar bilinmektedir.
Fakat insan ne kadar byk izgilerden ayrilip teferruata
dalarsa, eski aglarin rnek ve deneylerine bavurmak o kadar
zorlair; nk bunlari dogru olarak degerlendirmek olanagina sahip
bulunmadigimiz gibi tamamen farkli olan modern yntemlerimize
de hi bir ekilde uygulayamayiz.
Fakat maalesef tarihilerin teden beri eski aglarin olayla-
rina kari zaaflari olmutur. Bunda ne kadar kendini [sayfa 1DD| be-
genmiligin ne kadar arlatanligin payi bulundugunu aratiracak
degiliz. Fakat ogu zaman drst bir niyetin, samimi bir gretme
ve inandirma abasinin yoklugunu esefle mahede etmemek
mmkn degildir. Onun iin bu eski aglar tutkusuna, boluklari
doldurmaya ve kusurlari rtmeye yarayan bir eit ssleme sanati
olarak bakmaktan kendimizi alamiyoruz.
T45
Cluusowilz
Suvu zorino
Sava sanatini, Feuquilleres'in nerdigi gibi, sadece tarihi
rneklerle gretmeye alimak kukusuz vgye deger bir aba-
dir, ama bunun iin insanin btn mrn bu ise harcamasi gere-
kir, nk byle bir giriimde bulunacak kimsenin gerek sava
alaninda uzun bir tecrbeye sahip olmasi gerekir.
inden geen bir tutku ile byle bir grevi stlenecek insa-
nin kendisini bu kutsal greve uzun bir hacca hazirlanir gibi hazir-
lamasi gerekir. Btn zamanini bu ie ayiracak, hi bir abadan
kamayacak, hi bir eyden, hi bir kuvvetten korkmayacak, her
trl vnmeyi ve sahte alak gnlllg bir kenara birakacak ve
Fransiz kanunundaki yemin formlnn tabirleriyle geregi, sadece
geregi ve tm geregi sylemeye aliacaktir. [sayfa 2OO|
T4
Cluusowilz
Suvu zorino
NC KTAP
GENEL OLARAK STRATE1
T47
Cluusowilz
Suvu zorino
T48
Cluusowilz
Suvu zorino
BLM I
STRATE1
Strate|i kavrami kinci Kitabin ikinci blmnde syle ta-
nimlanmiti: strate|i, muharebenin savain amalarina hizmet ede-
cek ekilde kullanilmasidir. Aslinda strate|i sadece muharebe ile
ugrair, fakat strate|i teorisi bu zel faaliyetin balica aracini, yani
silahli kuvvetlerin hem dogrudan dogruya kendilerini hem de belli
bali ilikilerini ele almak zorundadir, nk muharebeyi belirley-
en ve muharebeden dogrudan dogruya etkilenen bu silahli kuvvet-
lerdir. Muharebenin kendisi de, hem muhtemel sonulari aisin-
dan hem de ortaya koydugu en nemli manevi ve fikri gler ai-
sindan incelenmelidir.
Strate|i muharebenin savain amaci dogrultusunda kullanil-
masidir. Buna gre, sava eyleminin tmne, savain amacina,
uyan bir hedef gstermesi gerekir. Diger bir syleyile strate|i sava
planini yapar ve ngrlen hedefe gre ona ulailmasini saglaya-
cak bir dizi eylem saptar; ayri ayri seferlerin planlarini hazirlar ve
her birinde verilecek muharebeleri rgtler. Btn bu kararlari,
her zaman gereklemeleri mmkn olmayan bir takim varsayim-
lara dayanarak almaktan baka are olmadigina ve daha ayrintili
bir takim tedbirleri nceden almaya [sayfa 2O8| imkan bulunmadigina
T4
Cluusowilz
Suvu zorino
gre, strate|i orduya muharebe meydaninda elik ederek ayrintila-
ra ilikin gerekli tedbirleri yerinde almak, ve genel planda durma-
dan degiiklikler yapmak gerekeceginden bunlara da yerinde karar
vermek zorundadir. Yani strate|i bir an iin bile iin yakasini birak-
amaz.
Fakat bu her zaman byle olmami, yani bu gr her za-
man geerli sayilmami ve strate|ik sorunlar ordu iinde degil, ka-
pali kapilar arkasinda halledilmeye aliilmitir. Oysa, eskiden ok
yaygin olan bu uygulamaya ancak strate|i odasinin orduya ok ya-
kin bulunmasi halinde izin verilebilir; bu takdirde ise strate|i odasi-
na ordunun genel kararghi gz ile bakilabilir.
Strate|i planlarini hazirlarken teori onu izleyecek, daha dogru-
su olaylara ve karilikli ilikilerine iik tutacak ve bunlardan ikari-
labilecek birka ilke veya kuralin zerine parmagini basacaktir.
Savain ne kadar ok sayida nemli sorunlari kapsadigina
dair kitabimizin birinci blmnde sylediklerimizi hatirlayacak
olursak, bunlarin hepsini dnmenin olaganst bir kavrama gc-
n gerektirdigini anlariz.
Bir hkmdar ya da komutanin dehasini en iyi kanitlayan
ey, ne bir eksigini ne de bir fazlasini yapmadan, savai ara ve
amalarina tam bir uygunluk iinde rgtlemeyi bilmesidir. Ancak
bu dehanin etkileri, yeni icat edilmi arpici eylem biimlerinden
ziyade, tm savain baarili nihai sonucunda grlr. Hayranlikla
seyretmek istedigimiz ey, sessiz sedasiz varsayimlarin dogru i-
kmasi, tm bir eylem biimindeki gsterisiz uyumdur ki, bu da
ancak sonuta gsterir kendisini.
Bu uyumu savain nihai sonucunda grmesini bilmeyen
tarihi, dehayi bulunmadigi ve bulunamayacagi yerde arar.
Strate|inin kullandigi biimler ve aralar aslinda ylesine ba-
sit, ve sik sik tekrarlandiklari iin herkese ylesine iyi bilinen
eylerdir ki, bunlari atafatli szlerle iiren bir eletiri sagduyu sa-
hibi bir kimseye sadece gln [sayfa 2O4| gelir. rneklerine binlerce
kez raslanmi olan bir evirme hareketi kah olaganst bir deha
eseri, kah derin bir kavrayi, hatta bilgeligin kaniti olarak grlp
gklere ikartilirsa, sava edebiyati iin bundan daha sama bir
ey tasavvur edilebilir mi
Fakat bundan da daha gln olan, eletiricinin, sokaktaki
adamin degersiz grne katilarak, manevi verilerin tmn teo-
T50
Cluusowilz
Suvu zorino
rinin diinda birakmak ve sadece maddi gleri dikkate almak
istemesidir. Bylece her ey denge ve stnlk, zaman ve mekan
gibi birka matematiksel ilikiye, birka ai ve dogruya indirgenmi
olur. Her ey bununla olup bitseydi, sava olsa olsa bir ilkokul
grencisine verilecek bir ders problemi olabilirdi.
Kendimizi aldatmayalim: bilimsel forml ve problemlerle
hi bir ilgimiz yoktur. Aslinda maddi ilikiler son derece basittir.
Zor olan, iin iine giren manevi gleri kavramaktir. Fakat bu
alanda bile, kariikliklar, manevi niceliklerle veriler arasinda byk
farkliliklar strate|inin ancak en st tabakalarinda ortaya ikar. Stra-
te|inin politikaya ve Devlet ynetimine yaklatigi, daha dogrusu
bunlarla zdeletigi bu yksek dzeylerde ise, artik sz konusu
olan uygulama biimleri degil, neyin ne kadar az veya ne kadar
ok yapilmasi gerektigidir. Savain byk veya kk mnferit
hareketlerinde oldugu gibi, uygulama biimlerinin agir bastigi yer-
de, manevi veriler zaten olduka sinirlidir.
Grldg gibi strate|ide her ey ok basittir, fakat bu her
ey ok kolaydir anlamina gelmez.
Devletin iinde bulundugu artlara bakarak savatan ne iste-
digimizi ve ne isteyebilecegimizi bir kere tayin ettik miydi, bunun
yollari ve areleri kolayca bulunur. Ancak bu yolu inatla takip et-
mek, binlerce degiik olayin etkisi altinda binlerce defa amacimiz-
dan sapmadan planimizi uygulamak byk bir karakter kuvveti,
uyaniklik ve dayaniklilik ister. Kimi zekasi ile, kimi kavrayii ile,
kimi yigitligi veya ener|isi ile temayz etmi binlerce kii arasin-
dan, bir komutani meslek hayatinda ortanin stnde [sayfa 2O5| bir
dzeye ikarmak iin gerekli btn nitelikleri kendinde toplayan
belki bir kii bile ikmaz.
Bazilarina belki garip gelecek ama, savain ne oldugunu
bilenlerin kukusuz kabul edecekleri bir gerektir ki, strate|ide
nemli bir karar almak iin, taktik alanda gerekli oldugundan ok
daha kuvvetli bir irade gcne ihtiya vardir. Taktikte komutan
belli bir anin geregini yerine getirmek zorundadir, kendisini o anin
akintisina kaptirir, yok olmak tehlikesini gze almadan bu akintiya
kari koyamaz, birliginden ykselen korkulari da yenerek cesaret-
le ileri atilir. Oysa, strate|ide her ey ok daha yava hareket eder,
gerek kendimizin gerek bakalarinin dnce, tahmin ve grle-
rine ok daha fazla yer vermek gerekir. Karilikli itiraz ve serzeni-
T5T
Cluusowilz
Suvu zorino
lerin, dolayisiyla mevsimsiz pimanliklarin da daha byk bir payi
vardir strate|ide. Strate|ide, taktikte oldugunun aksine, olaylarin hi
degilse yarisini gzlerimizle grmek olanagina sahip degiliz; her
eyi kafamizla kurar, tahmin eder, varsayariz; bylece inanlarimiz
da taktikteki kadar sarsilmaz degildir. Nitekim, pek ok komutan,
tam harekete gemeleri gerektigi bir anda, phe ve tereddtlere
kapilip elleri bgrlerinde kalmilardir.
sterseniz tarihe syle bir gz atalim: gzel yryleri, g-
zel akinlari ve manevralari ile nl Byk Frederik'in 176O seferi
zerinde duralim. Eletiricilere sorarsaniz, strate|i sanatinin bir
aheseridir bu sefer. Oysa, Kralin nce Daun'un sag kanadini, son-
ra sol kanadini, daha sonra yine sag kanadini, vb. evirmeye kalk-
masinda gerekten hayran kalacagimiz bir ey var midir Btn
bunlarda derin bir zekanin belirtilerini grmek zorunda miyiz Hayir,
hi de byle bir zorunluluk yoktur: tabii olayi sogukkanliligimizi
kaybetmeden saglam bir kafa ile irdeleyecek olursak. Eger Kralin
aklina mutlaka hayran olmak istiyorsak, byk bir amaca sinirli
aralarla ulamak istemi olmasina, kuvvetinin tesinde hi bir
eye kalkimami olmasina, hedefine ulamak iin sadece yaptI-
mast gerekeni yapmi olmasina hayran olalim! [sayfa 2O6| Komutan-
da bulunmasi gerekli olan akil ve basiret! Byk Kralin sadece bu
seferinde degil, giritigi savata da grrz.
Byk Frederik'in hedefi, Silezya'ya saglam temellere oturan
bir bari getirmekten ibaretti.
Genellikle teki Devletlerden hi bir farki bulunmayan kk
bir Devletin bainda, belki onlardan sadece bazi ynetim dallarin-
da biraz daha ileri bir Devletin krali olarak, bir skender olamazdi
elbette. Olmaya kalkisaydi, XII. Charles gibi perian olur, kafasi
kirilirdi. Byk Frederik'in savalarinda, her zaman dengeli ve ll
bir kuvvete, hi bir zaman ener|iden yoksun olmayan, zamaninda,
en kritik anlarda, akla durgunluk veren iler baaran ve bunun he-
men arkasindan sessizce en ince politik oyunlara bavuran, asker-
lik ile politika arasinda adeta bir sarka gibi gidip gelen bir kuvvete
tanik oluruz. Ne yenilgi ne zafer sarholugu, ne ihtiras ne intikam
duygusu onu yolundan alikoyamamitir, ve onu zafere gtren
ite bu yol olmutur.
Bu szler, Byk Frederik gibi bir sava liderinin byklg-
nn ne kadar berisinde kaliyor! Bu muharebenin akillara durgun-
T52
Cluusowilz
Suvu zorino
luk veren sonucunu daha yakindan inceleyecek ve nedenlerini
aratiracak olursak, Kralin bu kadar etin engellerin, bu kadar byk
tehlikelerin arasindan siyrilarak baariya ulaabilmi olmasini basi-
retine borlu oldugunu daha iyi anlariz.
Byk komutanin hayran oldugumuz zelliklerinden yalniz
bir tanesidir bu. Biz onun yalniz 176O seferine degil, btn sa-
valarina hayraniz, fakat zellikle 176O seferine. nk baka hi
bir seferinde, bu kadar stn bir dmana kari bu kadar az feda-
karlikla kafa tutmu degildir.
Byk Frederik'in diger bir zelligi de bir sava planini icra
etmenin zorlugu ile ilgilidir. Dmanin sag ya da sol kanadini e-
virmek iin yapilan yryleri birletirmek kolaydir; dmanla her
hangi bir noktada eit artlarla karilamaya hazir, iyi kmelenmi
kk bir kuvveti [sayfa 2O7| her zaman el altinda bulundurmak, hizli
bir harekt ile kuvvetleri ogaltmak gibi fikirler agizdan ikmasiyla
anlailmasi bir olacak kadar aiktir. Bu noktalarda alinacak terti-
batin hayranligimizi uyandirmasi iin bir sebep yoktur. Byle basit
eylerle ilgili olarak syleyebilecegimiz tek ey bunlarin basitligini
kabul etmektir.
Fakat baka bir komutan Byk Frederik'in yaptiklarini tak-
lit etmeye kalksin da grelim! Aradan uzun yillar getikten sonra,
olayin grg taniklari olan yazarlar, ordughlarin tehlikeli durum-
undan, hatta Kralin ihtiyatsizligindan sz etmilerdir. Kukusuz bu
tehlike ordughlarini kurarken Byk Frederik'in gzne kat
daha byk grnmtr!
Birliklerini dmanin gz nnde, hatta topu ateinin al-
tinda kaydirmasi iin de ayni ey sylenebilir. Byk Frederik or-
dughlarini byle kurmu, askerlerini bu ekilde yrye geirmi
ise, Daun'un sisteminde, rgtlenme yntemlerinde, sorumluluk
duygusunda ve karakterinde kendisi iin yeteri kadar bir garanti
bulduguna inanmi oldugu iindi. Bu itibarla, hareketleri belki ris-
kli fakat tedbirsiz degildi. Ancak olup bitenleri bu iik altinda gre-
bilmek iin, aradan otuz yil getikten sonra bile hl bahsedilen
tehlikelerden yilmadan yoluna devam edebilmek iin insanin bir
Byk Frederik olmasi, onun cesaretine ve kararliligina sahip bu-
lunmasi gerekir. Byle bir durumda, bu basit strate|ik aralarin
uygulanabilecegine inanacak kadar uzak grl pek az komutan
vardir.
T53
Cluusowilz
Suvu zorino
Bu seferde grlen baka bir icra zorlugu da Kralin ordu-
sunun devamli hareket halinde bulunmasiydi. Daun'u kovalayarak
ve peinde Lascy* oldugu halde, Elbe'den Silezya'ya kadar, bozuk
yollardan iki kez yrmek zorunda kalmitir (Temmuz balari ve
Agustos balari). Ordunun her an arpimaya hazir bir durumda
bulunmasi ve [sayfa 2O8| yrylerinin stn abalari gerekli kilan
byk bir ustalikla dzenlenmesi gerekiyordu. Binlerce araba ta-
rafindan takip edilmesine ve bu yzden gecikmesine ragmen, or-
dunun iaesi son derece zor bir sorun yaratiyordu. Silezya'da, Lei-
gnitz muharebesinden nceki sekiz gn boyunca, ordunun gece
yryleri yaparak dman cephesi karisinda sagdan ve soldan
ilerlemesi gerekiyordu: bu da byk bir yorgunluga ve byk mah-
rumiyetlere katlanmak demekti.
Makinada byk srtnmeler yaratmadan btn bunlarin
stesinden gelinebilir miydi Bir komutanin kafasi btn bu ha-
rekti, bir arazi lcsnn (mesaha memurunun) yildizlarin uzak-
ligini len aleti kullanmasi kadar kolaylikla idare edebilir miydi
Aliktan ve susuzluktan len zavalli silah arkadalarinin se-
faleti karisinda hangi bakomutan, hangi general kayitsiz kalabi-
lir, kalbinin bin kere paralandigini hissetmez Bu manzaranin se-
bep oldugu yakinmalara, kukulara hangi komutan kulaklarini ti-
kayabilir Siradan bir insan bu apta fedakarliklar istemeye cesa-
ret edebilir mi Bylesine abalar ister istemez ordunun manevi-
yatini kertmez, disiplinini bozmaz, bir kelime ile askeri meziyet-
lerini yok etmez miydi Ama ite komutanin byklgne ve yanil-
mazligina kari beslenen sarsilmaz inan btn bunlarin stesin-
den gelebilmitir. Bunun nnde saygi ile egilmeliyiz; planin uygu-
lanmasi ile ilgili bu mucizeler karisinda engin bir hayranlik duy-
maliyiz. Fakat insan bu olaylari bizzat yaamadika onlar hakkin-
da tam bir fikir edinemez. Savai sadece kitaplardan ve manevra
sahalarindan taniyan bir insan iin, btn bu aksilikler fazla bir
anlam taimaz. Onun iin, bilemeyecegi btn bu hususlarda bize
inanip gvenmesini rica ederiz.
Bu rneklerle dncelerimize daha bir aiklik getirmek
* Lascy, 1oseph Franz Moritz, Kont (1725-18O1|. Avusturyali feldmareal, Yedi Yil
Savalarinda Byk Frederik'le arpimi, 1756 ve 1758 yillarinda baarilar kazanmitir.
(A.R.).
T54
Cluusowilz
Suvu zorino
istedik, ve bu blme son verirken hemen unu syleyelim ki,
strate|iyi kendi grlerimize gre aiklarken bize en nemli gr-
nen maddi ve manevi ynlerini anlatmaya aliacagiz. Basitten
mrekkebe dogru gidecegiz ve [sayfa 2OD| en sonunda tm sava
eyleminin atisini ya da iskeletini tekil eden sava veya sefer pla-
nini ele alacagiz.
***
Silahli kuvvetlerin belirli bir noktada toplanmasi bali baina
bir muharebeyi mmkn kilar, fakat bu o muharebenin mutlaka
cereyan edecegi anlamina gelmez. imdi bu olanaga bir gerek,
bir fiili durum gz ile bakmak gerekir mi Kukusuz. nk so-
nulari bakimindan yledir, ve bu sonuIar, ne oIurIarsa oIsun-
Iar, kendiIerini gstermemezIik edemezIer.
1. lmkan dahiIindeki arptmaIara, sonuIart
baktmtndan, gerek arptmaIar gz iIe baktImaItdtr.
Eger kaan bir dmanin ricat hattini kesmek iin bir mfre-
ze gnderilir ve dman direnmeden teslim olursa, bu teslim oluu
gnderilen mfrezenin vermi oldugu muharebenin sonucu saya-
biliriz.
Ordumuzun bir kismi dmana ait savunmasiz bir blgeyi
veya eyaleti igal eder ve bylelikle dman ordusunu nemli tak-
viye olanaklarindan yoksun kilarsa, bu da, dmanin bu blgeyi
veya eyaleti geri almaya kalkimasi halinde bu birligin gze aldigi
ve dmani tehdit ettigi muharebe sayesinde mmkn olmu de-
mektir. Yani igal ettigimiz ve elimizde kalan araziyi muharebe ile
kazanmi sayiliriz.
Her iki halde de bir muharebenin sadece olabilirligi sonular
yaratmi, bylece muhtemel bir arpima gerek olaylar kategori-
sine girmitir. Farzedelim ki, her iki halde de dman birliklerini
bizim birliklerimizin karisina ikarmi, ve bizimkiler dmanla
ba edemeyerek [sayfa 21O| muharebe vermeden hedeflerinden vaz-
gemek zorunda kalmilardir; bu takdirde bizim amacimiz ku-
kusuz gereklememi olacak, fakat bu noktada dmanla ar-
pimayi gze almi olmamiz yine de bsbtn etkisiz kalmi ol-
T55
Cluusowilz
Suvu zorino
mayacaktir: nk dman kuvvetlerini meydana ikarmi, istedi-
gimiz noktaya getirmitir. Btn giriimlerimiz baarisizlikla sonu-
lanmi ve bize kayiplar verdirmi olsa bile, davranilarimizin, im-
kan dahiIindeki arptmaIartn, hi bir sonu yaratmadigi syle-
nemez. Yalniz bu sonu bu kez kaybedilmi bir muharebenin sonu-
cu ile zdetir.
Grlyor ki, dmanin askeri kuvvetlerinin imhasi ve d-
man gcnn yok edilmesi, ister bilfiil cereyan etmi olsun, ister
sadece teklif edilip dman tarafindan kabul edilmemi olsun, bir
muharebenin ancak sonulari ile gerekletirilir.
2. Muharebenin ifte amact
Fakat bu sonular da iki trldr: dolaysiz ve dolayli. Eger
baka faktrler tek balarina dman kuvvetlerinin imhasina y-
nelik sayilmayacak olan fakat dolambali bir yoldan da olsa daha
etkin bir biimde bu sonucu meydana getirecek olan faktrler
iin iine kariir ve muharebenin amacini tekil ederse, sonular
dolaylidir. Eyaletlerin ele geirilmesi, kentlerin, mstahkem mev-
kilerin, kprlerin, yollarin, mhimmat depolarinin igali bir muha-
rebenin yaktn amalarini oluturabilirlerse de, hi bir zaman nihai
amacini tekil edemezler. Bu gibi eylere sadece daha byk bir
stnlk kazanmanin aralari gz ile bakilmali, asil amacin
dmana muharebeyi kabul edemeyecegi artlar altinda teklif et-
mek oldugu hatirdan ikarilmamalidir. Dolayisiyla btn bu amalar
sadece birer atlama tahtasi, birer adim sayilmalidir. sterseniz buna
etkin prensibe gtren yollar da diyebilirsiniz, fakat hi bir zaman
etkin prensibin kendisi diyemezsiniz. [sayfa 211|
3. rnekIer
1814'te, Napolyon'un bakenti igal edilmi, savain amaci
gereklemiti. Kkleri Paris'te olan politik hizipler harekete ge-
miler, muazzam bir gedik ailmi, mparatorun iktidari kendili-
ginden ytktItp gitmiti. Bununla birlikte, unu da unutmamak gere-
kir ki, Napolyon'un askeri kuvveti ve direnme olanaklari bu yz-
den birdenbire o kadar azalmi ve mttefiklerin stnlg o dere-
ce artmiti ki, her trl direnme imknsiz hale gelmiti. Fransa ile
T5
Cluusowilz
Suvu zorino
barii mmkn kilan bu imkansizlik olmutur. Eger di etkenlerle
mttefiklerin de askeri kuvvetleri ayni lde zayiflami olsaydi,
stnlkleri ortadan kalkmi ve dolayisiyla Paris'in igali btn
etkisini, btn nemini yitirmi olurdu.
Bu muhakemeyi yrtmemizin nedeni, olaylara bakmanin
tek dogru yolunu gstermek ve meselenin nemini belirtmek is-
teyiimizdir. Kendi kendimize durmadan u soruyu sormamiz ge-
rekir: Savain ve seferin her aninda iki tarafin birbirine teklif edebi-
lecegi byk ve kk muharebelerin muhtemel sonucu ne olabi-
lir Bir sefer veya sava plani hazirlarken, alinacak tedbirleri ancak
bu sorunun cevabi tayin edebilir.
4. Bu gr benimsemedigimiz takdirde, baka
unsurIart yanIt degerIendiririz.
Savai ve savain iinde yer alan tek tek seferleri bir arkin
dilileri gibi birbirine giren bir muharebeler zinciri olarak grmeye
alimaz da, bazi cografi mevkilerin, rnegin savunmasiz bir eyale-
tin igalinin bali baina bir deger taidigini sanirsak, bu igalleri
elimiz degmiken cebimize atmakla bir ey kaybetmeyecegimiz
bir kazan olarak grmeye balariz. Ve bunlari bir olaylar zincirinin
halkalari olarak grecek yerde kendi balarina yeterli birer baari
sayacak olursak, ilerde baimiza i aip amayacaklarini dnmeyi
unuturuz. Askerlik tarihinde bunun ne kadar ok rneklerine
raslanmitir!
Nasil ki, ticarette tek bir aliveriin kazanci bir kenara [sayfa
212| koyulup stne yatilamazsa, savata da tek bir stnlk tm
savain sonucundan ayrilamaz. Tccar nasil ki durmadan serveti-
nin tmn isletmek zorunda ise, savata da her harektin kr ve
zararlarini ancak kesin hesap meydana ikarir.
Eger gzmz ve aklimizi muharebeler dizisinden ayir-
mazsak tabii nceden grlebildikleri lde o zaman dogru
yolda oldugumuzdan emin olabiliriz. nk o zaman dogrudan
dogruya hedefe ynelmi, hareket halindeki kuvvete hiz, eyleme
irade katmi ve di etkilerden kurtulmu oluruz.
T57
Cluusowilz
Suvu zorino
BLM II
STRATE1NN UNSURLARI
Strate|ide muharebenin kullanilmasini artlandiran unsurla-
ri bir takim kisimlara ayirabiliriz: manevi unsurlar, fiziki unsurlar,
matematiksel unsurlar, cografi unsurlar ve istatistiki unsurlar.
Birinci kategori, manevi, yani ahlaki ve fikri, niteliklere ve
bunlarin etkisine dayanan eylerin tmn ierir; ikincisine, askeri
kuvvetlerin byklg, terkibi, tekili, belli bali sinifin orani
(piyade, svari, topu), vb. gibi eyler girer; nc kategori, hare-
kt hatlarinin ailarini, merkezleri bir (konsantrik) ve merkezleri
ayri (eksantrik) hareketleri (geometrik nitelikleri hesaplarimiz baki-
mindan bir nem taidiklari lde tabii) kapsar; drdnc gurup,
arazi ekillerini, hakim noktalari, eitli engebeleri, daglari, nehir-
leri, ormanlari ve yollari iine alir; beinci ve son kategori ise her
trl iae ve ikmal vasitalarini ierir. Bu unsurlardan her biri ze-
rinde ayri ayri [sayfa 218| durmanin yarari vardir; bylece bunlar hak-
kinda daha aik, daha kesin bir fikir edinmi ve aratirmalarimiza
bir balangi olmak zere bu farkli kategorilerin birbirlerine oranla
taidiklari degeri saptami oluruz. Gerekten de, bu unsurlari ayri
ayri ele aldigimiz takdirde, ilerinden bazilarinin kendilerine bo
yere verilmi olan nemlerini kaybettiklerini grrz. rnegin, bir
harekt ssnn degerinin, sadece harekt hatttntn mevkiini dik-
kate almak istesek bile, aralarinda tekil ettikleri aidan, yani ma-
tematiksel unsurdan ok yollarin ve arazinin durumuna, yani cog-
rafi unsura bagli oldugunu aika sezeriz.
Bununla birlikte, strate|iyi bu unsurlara gre incelemek son
derece isabetsiz bir tutum olur, nk sava hareketlerinin ogun-
da btn bu unsurlar eitli biimlerde i ie girmi durumda
bulunurlar. Soyut bir temelden hareket ederek gerek hayatin olay-
larina varmak istedigimiz takdirde, kisir analizlerin iinde bocala-
yip durmaktan ve kabuslarda oldugu gibi elimizdeki yayi germek
iin bouna abalar harcamaktan teye gidemeyiz. Byle bir giri-
imden tanri korusun bizi! Biz karmaik olaylar dnyasindan ay-
rilmamaya aliacagiz ve analizlerimizi belirtmek istedigimiz
dncelerin zorunlu kildigi lnn diina tairmamaya dikkat
edecegiz. Bu dnceler de teorik aratirmalar sonucunda iimize
T58
Cluusowilz
Suvu zorino
dogmu dnceler degil, sava gereginden esinlenmi dnceler
olacaktir.
BLM III
MANEV DEGERLER
kinci kitabin nc blmnde degindigimiz bu konuya
dnmek zorundayiz, nk manevi degerler savain en [sayfa 214|
nemli unsurlarindan biridir. Bunlar savain ruhudur, onun btn
varligina yayilirlar. Tm kuvvetleri kitle halinde harekete geiren
ve onlara rehberlik eden iradeyi ta batan etkileri altina alirlar,
hatta onunla zdeleirler, nk iradenin kendisi de manevi bir
gtr. Ne yazik ki, bu degerleri kitaplardan grenemeyiz, nk
hi bir lye sigmazlar, ne sayilabilirler ne de belirli bir kategoriye
sokulabilirler; onlari ancak grr, hissederiz.
Ordunun, komutanin, hkmetlerin zekasi, akli ve diger
manevi nitelikleri, savain cereyan ettigi lkedeki halkin ruh haleti,
bir zafer ya da bir yenilginin manevi etkisi ok farkli nitelikte fak-
trlerdir, tesirleri de amacimiza ve durumumuza gre ok degiik
biimler olabilir.
Kitaplar bu konuda bir ey sylemez ya da ok az ey sy-
lerlerse de, savai oluturan btn teki unsurlar gibi, manevi deg-
erler de sava sanati teorisine girerler. nk, bir kez daha tekrar-
lamak gerekir ki, eski modaya uyarak, tm manevi degerleri veya
nicelikleri kural ve ilkelerinin diinda birakan ve bunlar ortaya i-
kar ikmaz istisnalardan bahsetmeye balayan ve bunlardan teo-
rik kurallar treten bir felsefe zavalli bir felsefedir. Bu felsefeye g-
re, her ey tm kurallara meydan okuyan stn bir dehaya mal
edilir, bylelikle kurallarin sadece budalalar iin yapildiklari ima
edilmekle kalinmayip, ayrica kurallarin kendilerinin de budalaca
kurallar olduklari ileri srlm olur.
Sava sanati teorisi sadece bu manevi niceliklerin varligini
hatirlatmakla yetinmi, manevi degerleri hesaba katmanin ve hi
bir zaman kmsememenin zorunlulugunu gstermekten baka
bir ey yapmami olsaydi bile, konusunu bu manevi alani da iine
T5
Cluusowilz
Suvu zorino
alacak ekilde geniletmekle yine de isabetli bir i yapmi olurdu.
Salt bu grn nemini belirtmekle, sadece maddi kuvvet
ilikilerini kabul edenleri pein olarak sulami ve mahkumiyetler-
ini tescil etmi olurdu.
Kaldi ki, btn br szde kurallar da, teorinin manevi ni-
celikleri konusunun diinda birakmaya hakki [sayfa 215| olmadigini
gstermeye yeter: nk maddi glerin etkileri manevi glerin
etkileriyle tamamen kaynami durumdadir, ve bunlari bir maden
alaimi gibi kimyasal bir ilemle ayirmaya imkan yoktur. Maddi
glere ilikin tm kurallarda, teori manevi niceliklerin payi ze-
rinde durmak zorundadir; yoksa, kimi zaman fazla ekingen ve
sinirli, kimi zaman fazla dogmatik ve lsz, kategorik hkmler
formle etmekten teye gidemez. En yavan ve basmakalip teoriler
bile, bilmeyerek de olsa bu manevi alandan ieri girmilerdir; n-
k, rnegin bir zaferin etkileri hi bir zaman, manevi izlenimler
dikkate alinmadan tam olarak izah edilemez. Bu kitapta ele alaca-
gimiz konularin ogu, bu yzden, yari yariya maddi, yari yariya
manevi neden ve sonulardan olumutur. Hatta diyebiliriz ki, mad-
di nedenler ve sonulari silahin agatan yapilmi kabzasina ben-
zetecek olursak, manevi nedenler ve sonular asil bir madenden
yapilmi o gz kamatirici silahin kendisidir.
Manevi niteliklerin degerini ve ogu zaman inanilmaz etki-
lerini en iyi tarih gsterir bize. Bir komutanin tarihten alacagi en
byk, en soylu, en katiksiz ders de budur. Bu vesile ile unu da
belirtelim ki, beyinde meyvelerini verecek olan akil ve bilginin to-
humlari, ahitli ispatli anlatimlardan, kritik zmlemelerden ve
bilgece yazilmi kitaplardan ok, duygular, genel izlenimler ve gz
kamatirici sezgi pariltilari ile ekilir.
steseydik savataki en nemli manevi olgulari gzden gei-
rebilir, alikan ve titiz bir profesr gibi bunlarin iyi ya da kt yan-
larini teker teker belirtmeye aliabilirdik. Fakat byle bir yntem
insani kolayca basmakalip eyler sylemeye, ahkam kesmeye gt-
rebilir; ve insan gerek bir aratirma ruhu iinde aliacak yerde,
farkina varmadan herkesin bildigi eyleri anlatmaya balar. Onun
iin biz burada, eksik kalmak pahasina dahi olsa, sadece en nemli
meseleleri ele almak, konunun genel nemini belirtmek ve bu ki-
tapta ileri srlen dncelerin esprisine iaret etmekle yetinece-
giz. [sayfa 216|
T0
Cluusowilz
Suvu zorino
BLM IV
BALICA MANEV GLER
Balica manevi gler unlardir: komutantn (sava Iideri-
nin) yetenekIeri, ordunun savakanItgt ve uIusaI duyguIart. Ge-
nel olarak bunlardan hangisinin en nemli manevi unsur oldugu-
nu hi kimse tayin edemez; nk topunun degerini lmek bile
zordur, nerede kalmi ki arasinda bir kiyaslama yapmak. En
iyisi, hi birini kmsememek, ve insanlarin ifrat ile tefrit arasin-
da sik sik dtkleri hataya dmemektir. Bu erdemlerden -
nn de inkar edilemez etkisini tarihi rneklerle gstermek daha
dogru olur.
Bununla birlikte, modern zamanlarda tm Avrupa ordula-
rinin hemen hemen ayni disiplin ve egitim dzeyine gelmi ol-
duklari da bir gerektir. Bir filozof gibi konumak gerekirse, diyebi-
liriz ki, sava ynetimi ylesine dogal bir biimde gelimi ve bu
arada btn ordular iin ylesine ortak bir yntem haline gelmitir
ki, artik sava liderinden bile zel hnerler gstermesini bekleye-
meyiz. (rnegin II. Frederik'in egik dzeni gibi). Bu itibarla, gn-
mzde, milli ruhun ve ordunun sava alikanliginin etkilerine daha
byk bir pay tanimak gerektigi inkar edilemez. Uzun bir bari
dnemi belki bu durumu degitirebilir.
Ordunun milli ruhu (heyecan, coku, taassup, iman, inan)
genellikle dag savalarinda etkisini gsterir, nk burada en basit
ere kadar herkes kendi baina birakilmitir. Onun iindir ki, daglik
lkeler, halki silahlandirmaya ve asker devirmeyip en elverili yer-
lerdir.
te yandan, bir ordunun teknik kabiliyeti ve saflari kenet-
lenmi gibi bir arada tutan elikten cesareti daha ok geni ve aik
arazide, kirsal blgelerde stnlk saglar.
Bir komutanin yeteneklerini gstermesine en elverili [sayfa
217| faaliyet alanlari, geni vadilerle ayrilmi engebeli blgelerdir.
Daglik arazide komutan birliklerinin eitli kisimlari zerinde haki-
miyet kurmakta glk eker ve tmnn ynetimi gcn aabilir;
oysa ovada bu nispeten basittir ve fazla bir abayi gerektirmez.
Planlar bu yatkinliklar ve zel durumlar gz nne alinarak
yapilmalidir.
TT
Cluusowilz
Suvu zorino
BLM V
ORDUNUN SAVAKANLIGI
Ordunun savakanligi salt cesaretten ve hele sava nedeni-
ni cokunlukla benimsemekten farkli bir eydir. Cesaret kukusuz
onun zorunlu unsurlarindan biridir; fakat nasil ki, bazi insanlarda
bir tanri vergisi olan bu cesaret, ordunun bir parasi olan askerde
alikanlik ve egitimin bir rn olabilirse, ayni ekilde askerin ce-
sareti alelade insanin cesaretinden farkli bir istikamete ynelmeli-
dir. Kiide oldugu gibi dolu dizgin bir faaliyet tutkusu, bir kuvvet
harcama ehveti olmaktan ikmali, daha yksek dzeyde zorunlu-
luklara, buyruklara, kurallara ve belirli bir ynteme boyun egmeli-
dir. Meslek cokusu bir ordunun cengaverligine hayatiyet katar
ama zorunlu bir unsurunu tekil etmez.
Sava belirli bir meslek, zel bir ugraidir. Etkisi ne kadar
geni olursa olsun, hatta bir lkenin eli silah tutan btn erkekleri
bu meslege girseler bile, yine de insanlara zg teki faaliyet alan-
larindan ayri ve farkli bir nitelik taimaya devam eder. Bu mesle-
gin ruh ve zne inanmi olmak; gerektirdigi gleri benliginde
uyandirmak, kullanmak ve hazmetmek; btn zekasini, btn [say-
fa 218| istidatlarini ona vermek; egitim yolu ile gerekli gven ve bece-
rileri kazanmak; kendini btn varligi ile ona adamak, btn yete-
neklerini onun ugruna gelitirmek; bir insan olmaktan ikip sava
arkinin dililerinden biri olmak payimiza den grevi yerine ge-
tirmek. te bir ordunun savakanliginin, cengaverliginin kiide be-
liren zellikleri!
Savai ile askerin varliklarini ayni kiide birletirmeye ne
kadar aliirsak alialim, savalari ne kadar ulusallatirirsak ulu-
sallatiralim, eski zamanlarin getigine, bugnk savalarin artik
conJo||/e|/'lerin sava1ari olmadigina kendimizi ne kadar inandi-
rirsak inandiralim, meslegin kendine zg niteliklerini bir kenara
atmak hi bir zaman mmkn olmayacaktir. Buna imkan olmayin-
ca da, kendilerini savaa adayanlar, bu meslekte kaldiklari srece,
kendilerini, savain nizamlarini, yasalarini ve geleneklerini bnye-
sinde aksettiren bir eit esnaf loncasi olarak greceklerdir. Ger-
ek de budur. Savaa ne kadar yksek bir dzeyden bakmak ister-
sek isteyelim ve bunda ne kadar israrli olursak olalim, hemen he-
T2
Cluusowilz
Suvu zorino
men btn ordularda bulunan ve bulunmasi gereken bu meslek
ruhunu (es|/| Je co|s) kmsemek son derece yanli bir tutum
olur. Bu meslek ruhu, ordunun savakanligi adini verdigimiz erde-
mde kendilerini gsteren dogal glerin bir eit harcidir, onlari
birbirine kenetler. Meslek ruhu sayesinde, askeri erdemler daha
kolay billurlair.
En iddetli ate altinda aliik oldugu dzeni koruyan, hi bir
zaman yersiz korkulara, kuruntulara kapilmayan, gerek tehlikele-
re de ggs germesini bilen, zaferlerinden gurur duyan, yenilginin
umut kirici etkileri altinda bile disiplinini, komutanlarina saygi ve
gvenini kaybetmeyen, maddi gc mahrumiyet ve abalarla, bir
atletin adaleleri gibi, bilenen, btn abalari sancaklarina musallat
olan bir felaket gibi degil, bir zafer araci olarak gren, tek bir d-
nceyi silahlarin erefi dncesini bir kutsal ayet gibi kendisine
rehber edinen, btn devlerini, btn erdemlerini bir an iin ol-
sun aklindan ikarmayan [sayfa 21D| bir ordu. te byle bir ordu ger-
ekten sava ruhunu iine sindirmi bir ordudur.
nsan Vendee'liler* gibi kahramanca savaabilir, svireliler,
Amerikalilar, spanyollar gibi byk iler baarabilir, fakat yine de
bu savai erdemlere sahip olmayabilir. Hatta bir komutan, sz
gelii bir Eugne** veya bir Marlborough***, srekli (muvazzaf,
meslekten) bir ordunun bainda byk baarilar kazanabilir de
yine bu meziyetlerden yoksun olabilir. Bu bakimdan baarili bir
savain meziyetlerin yoklugunda mmkn olmadigini syleyemeyiz.
Bu noktaya zellikle dikkati ekiyoruz: ta ki grmz daha iyi
anlailsin, dnceler mphem kalmasin ve askeri meziyetler her
derde deva sanilmasin. Savakanligin byle bir zelligi yoktur. Bir
ordunun askeri meziyeti daima hesaba katilmasi gereken fakat
* \enJee Fransa'nin batisinda bir eyalettir. Fransiz htilli sirasinda 17D8 yilinda kari-
devrimci bir ayaklanmaya sahne olmutur. Soylularin ve zellikle rahiplerin kikirttigi
Bretagne, Poltou ve An|ou kylleri, Cathelineau, Charette, Stofflet, vb. gibi liderlerin
komutasinda devrim ordusuna kari birka geici zafer kazandiktan sonra, Loire nehrinin
sol kiyisina geri ekil-mek zorunda kaldilar. Bir aralik 4O.OOO kiiye ulaan Vendee ordusu
sonunda Horbig tarafindan kesin yenilgiye ugratildi ve eyalette asayi yeniden saglandi.
(.n.).
* Eugne de Savoie-Carignan, Prens Eugne diye taninir (1668-1786|. Avusturya
mparatoru I. Leopold'un hizmetine gaen aslen Fransiz, nl bir komutan. Trklere ve
Fransizlara kari savamitir. (.n.)
** Marlborough, 1ohn Churchill, Duke of (165O-1722|. spanya Veraset savalarinda
Fransizlara kari zaferler kazanan ngiliz generali. (.n.)
T3
Cluusowilz
Suvu zorino
bazi hallerde mevcut olmayabilen belirli bir manevi gtr: bu
itibarla, bir ara gibi, etkisi degerlendirilebilir, kuvveti llebilir.
Savakanligi bylece niteledikten sonra, imdi de etkilerini
ve bu erdemleri kazanmanin yollarini belirtmeye alialim. [sayfa 22O|
Komutanin dehasi savain tm iin ne ise, ordunun sava-
kanligi savain paralari iin odur. Komutan savain ayri ayri par-
alarini degil, ancak tmn ynetebilir ve paralari ynetemedigi
yerde askerlik ruhu onun yerini tutabilmelidir. Komutan hretinden
ve stn niteliklerinden tr seilmitir, byk kitlelerin en se-
kin liderleri ise dikkatli bir taramadan, kili kirk yaran bir elemeden
sonra seilirler. Fakat rtbeler hiyerarisinden aagiya dogru inil-
dike bu ince eleme azalir, ve bu yzden kiisel istidatlara daha az
gvenilebilir. te bu sakincayi ordunun savakanligi telafi edebil-
melidir. Savaa hazir bir milletin dogal nitelikleri: yani yigitIik, usta-
Itk, dayantkItItk ve coku bu rol oynarlar. Bu nitelikler askerlik
ruhunun yerini tutabilecegi gibi, bunun tersi de olabilir. Bundan u
sonulari ikarabiliriz:
1) Askeri meziyet veya savakanlik sadece srekli ordulara
zg bir haslettir, ve ona en ok bu ordularin ihtiyaci vardir. Bir
kitle ayaklanmasi veya sava halinde, daha abuk gelien dogal
nitelikler savakanligin yerini tutar.
2) Muvazzaf ordulara kari arpian muvazzaf ordular,
silahlanmi bir millete kari savaan muvazzaf ordulara oranla bu
meziyetten daha kolay mstagni kalabilirler, nk bu halde bir-
likler daha dagilmi ve kendi balarina terk edilmi durumdadirlar.
Ordu bir noktada toplanabiliyorsa, komutanin dehasi daha byk
bir rol oynar ve ordunun moralindeki noksani telafi eder. Genel
olarak denilebilir ki, sava sahnesi ve diger koullar savai daha
kariik bir hale soktugu ve kuvvetleri dagittigi lde, askeri mezi-
yet veya savakanlik daha zorunlu hale gelecektir.
Bu gereklerden alinacak tek ders udur: eger bir ordu bu
meziyetten yoksunsa, savai mmkn oldugu kadar sade bir ekilde
rgtlemeye alimak veya sistemin baka bir noktasini glendir-
mek, dikkatimizi baka bir noktaya teksif etmek, ve muvazzaf bir
ordudan sirf [sayfa 221| muvazzaf bir ordudur diye, ancak gerek gc-
nn gsterebilecegi harikalari beklememek gerekir.
Demek oluyor ki, savakanlik sava halindeki ordunun en
nemli manevi glerinin birini tekil eder, ve bu g eksik oldu-
T4
Cluusowilz
Suvu zorino
gu zaman baka bir gcn komutanin byk stnlg veya hal-
kin heyecani onun yerini tutmasi gerekir: yoksa harcadigimiz a-
balarla orantili olmayan sonularla karilairiz.
Bu ruhun, ordunun bu gerek degerinin, maden filizinin bu
parlak maden haline geliinin en gzel rneklerine, skender'in
ynetiminde Makedonyalilarin, Sezar'in komutasinda Romali le-
|yonlarin, Alessandro Farnese'nin kumandasinda spanyol piyade-
sinin, Gustaf Adolf ve XII. Charles'in idaresinde svelilerin, Byk
Frederik'in ynetiminde Prusyalilarin ve Bonapart'in komutasinda
Fransizlarin yaptiklarinda raslariz. Bu komutanlarin akla durgunluk
veren baarilarinin ve en etin durumlarda gsterdikleri bykl-
gn sadece ordularin bu meziyeti sayesinde mmkn olabildigini
inkar etmek iin btn tarihi rneklere gzlerimizi yummamiz ge-
rekir.
Bu ruh yalniz iki kaynaktan ikabilir ve bu kaynaklar onu
ancak ortaklaa yaratabilirler: birincisi, bir savalar ve byk zafer-
ler dizisidir; ikincisi, ordunun bazen tahammln son kertesine
varan yogun faaliyetidir. Askeri ancak bu artlar altinda kendi gc-
nn bilincine varir ve onu gstermesini grenir. Bur komutanin
askerlerinden istedigi aba ne kadar byk olursa, bu abanin
gsterebileceginden o kadar emin olabilir. Asker glkleri yenmek-
ten ve tehlikeleri ggslemekten byk gurur duyar. Bu tohumun
byyp gelimesi iin elverili tek toprak srekli faaliyet ve aba-
larin topragidir, ama zaferin parlak gneine de ihtiyaci vardir. Bir
kere gl bir aga haline geldi mi, artik felaketin ve yenilgilerin
en amansiz firtinalarina, hatta, hi degilse bir sre iin, durgunlu-
ga, bari zamaninin hareketsizligine bile dayanacaktir. O ancak sa-
vata ve byk komutanlarin yrngesinde dogabiIir, fakat apsiz
komutanlarin ynetiminde ve uzun [sayfa 222| bari dnemlerinde
bile birka kuak sresince devam edebilir.
Salarini savalarda agartmi, vcutlari yara izleriyle kapli
eski muhariplerin bu soylu birlik ruhu ile, tesantn sadece i
hizmet ynetmelikleriyle egitim ve talimlere borlu olan srekli or-
dularin gururu ve kendini begenmiligi arasinda kiyas kabul etmez
bir fark vardir. Agir basan bir ciddiyet ve sert bir disiplin askeri me-
ziyetin mrn uzatabilir fakat onu yaratamaz. Bu ciddiyet ve bu
disiplinin kendine gre bir degeri vardir elbette, fakat bunlari
abartmamak gerekir. Dzen, nezaket, iyi niyet, ll bir gurur ve
T5
Cluusowilz
Suvu zorino
yksek bir moral, bari zamaninda egitilmi bir ordunun nitelikleri-
dir; bunlari kukusuz takdir etmek gerekir, fakat tek balarina bir
degerleri yoktur. Btn ayakta tutar, ve birden sogutulan bir cam
gibi, en kk bir atlak btn paralamaya yeter. lk aksilik kar-
isinda, en yksek moral bile abucak korkakliga, bir eit panige
dnr. Fransizlar buna "herkes kendisini kurtarsin" (sauve qui
peut) derler. Byle bir ordu byk iler yapmayi baarirsa, bunu
hi bir zaman kendi meziyetine degil olsa olsa komutaninin yete-
negine borludur. ki misli bir ihtiyatla ynetilmelidir byle bir ordu;
ta ki, yava yava, trl meakkatlerden ve zaferlerden gee gee,
toparlanip gl bir hale gelsin. Bir ordunun ruhu ile moralini bir-
birine karitirmaktan sakinalim.
BLM VI
GZPEKLK
Gzpekligin veya atilganligin, ihtiyatkarliga ve uzak gr-
llge ters dtg dinamik gler sistemindeki yerini ve roln,
baari ihtimalinin garantilerine ilikin blmde [sayfa 228| tanimlami,
ve bu vesile ile teorinin yasama yetkisine dayanarak onu km-
semeye hakki olmadigini belirtmitik.
Bununla birlikte, insan ruhunu en byk tehlikelere ggs
gerecek bir dzeye ikaran bu soylu drty ayni zamanda savaa
zg etkin bir ilke saymak gerekir. Gerekten de, insan faaliyetleri-
nin baka hangi alaninda atilganlik savata oynadigi kadar byk
bir rol oynar
Arti birlik eri ve trampetiden bakomutana kadar herke-
ste cesaret erdemlerin en soylusu, kilica keskinligini ve parlakligini
veren halis eliktir.
tiraf etmek gerekir ki, atilganligin savata bazi imtiyazlari
bile vardir. Zaman, mekan ve miktar hesaplarinin tesinde, atil-
ganliga ek bir pay tanimamiz gerekir; bunu, stnlgn gster-
digi zaman dmanin zayif duruma dmesine borludur. Bu iti-
barla gerek bir yaratici kuvvet tekil eder. Bunu ispat etmek, fel-
T
Cluusowilz
Suvu zorino
sefi bakimdan bile g degildir. Atilganligin korkaklikla her kari
kariya geliinde, baari ansi daima atilganliktan yanadir, zira kor-
kakligin bizzat kendisi bir denge kaybidir. Cesaret ancak tedbirli
bir uzak grllk ile karilatigi vakit ki bu da bir cesaret, hi
degilse bir kuvvet demektir yenik der. Fakat bu gibi, haller ok
seyrektir. Tedbirli insanlarin byk ogunlugu korktuklari iin ted-
birlidirler.
Byk yiginlarin iinde, gzpeklik, ne kadar byk olursa
olsun, baka kuvvetlere zarar verebilecek bir g degildir; nk
byk yiginlar muharebe ve hizmet dzeninin ereve ve yapisi
iinde yabanci bir iradeye baglanmi, onun buyrugu altina girmi-
lerdir. Gzpeklik burada, zerindeki baski kalkar kalkmaz firla-
maya hazir bir yaya benzer.
Komutanin rtbesi ne kadar yksekse, gzpekliginin bo
ve kr bir tutku haline gelmemesi iin dncenin kontrol altin-
da kalmasina o kadar ok ihtiya vardir. nk yksek rtbeli bir
komutanin bata gelen grevi kiisel fedakarliklarda bulunmak
degil, bakalarini korumak, tm birligin esenligini saglamaktir.
Byk kitlelerde, ikinci bir tabiat halini alan hizmet kurallari ile
halledilen [sayfa 224| btn meseleleri komutan akli ile, dnp tai-
narak, halletmelidir; komutanin gzpekligi kolayca yanli bir ha-
reket, bir kusur olabilir. Ama buna yine de gzel bir kusur demek
gerekir, nk baka kusurlara benzemez. Ne mutlu mevsimsiz
atilganliklara sik sik tanik olan bir orduya! Bol bol yabani otlarin
fikirdigi verimli bir topraga delalet eder. ilginca bir cret, yani
dncesizce bir atilganlik bile hor grlmemelidir; alt tarafi bu da
ayni ruh kuvveti, ayni manevi ener|idir, yalniz aklin kontrol diinda
bir eit tutkuya dnmtr. Atilganlik aklin buyruklarina uy-
mayi, stn bir otoriteye boyun egmeyi bir tenezzl sayarak red-
dettigi zamandir ki ancak, tehlikeli bir egilim olarak hizaya getiril-
melidir; aslinda kt birey oldugu iin degil, fakat disipline kari
geldigi iin, nk savata hi bir ey disiplin, yani itaat kadar
nemli degildir.
Eit zeka artlari altinda, korku atilganliktan bin kez daha
ok zarara yol aar. Bu geregi okuyucumuzun da kabul edecegi-
ne gvenerek belirtiyoruz.
lk bakita, makul bir amacin atilganligi kolaylatiracagi, do-
layisiyla z degerini azaltacagi sanilabilir; oysa gerek bunun tam
T7
Cluusowilz
Suvu zorino
tersidir.
Berrak bir dncenin mdahalesi ya da aklin hakimiyeti
btn duygusal glerin iddetini byk lde azaltir. Bu yzden-
dir ki, yksek rtbeIere dogru tktIdtka attIganItga daha sey-
rek rastIantr; sagduyu ve zeka bu rtbelerle orantili olmasa bile,
objektif veriIer, kouIIar ve iIikiIer eitli kademelerdeki komut-
anlara diardan o kadar kuvvetli bir etki yaparlar ki, aktIIart ne ka-
dar az zorIantrsa omuzIartna binen yk o kadar agtrIatr. te
u Fransiz atasznn sava konusunda ifade ettigi geregin temeli
budur:
"7e| ||/||e c0 seconJ q0/ s'ec|/se c0 |em/e|."* [sayfa 225|
Tarihin bize apsiz; hatta kararsiz komutanlar olarak tanitti-
gi generallerin hemen hemen hepsi daha aagi rtbelerde atilgan-
liklari ve kararliliklari ile n yapmi kimselerdir.
Zorunluluklarin baskisi altinda giriilen gzpek bir eylemin
saikleri arasinda bir ayirim yapmak gerekir. Bu zorunlulugun farkli
dereceleri vardir. ok kesin bir zorunluluk ise, eyleme geen kim-
se daha da byk baka tehlikelerden sakinmak iin byk tehli-
kelere ggs germek durumunda bulunuyorsa, kararliligina hayr-
anlik duymaktan baka bir ey gelmez elimizden, ayrica kararli-
liginin degeri, bulundugunu da takdir etmemiz gerekir. Bir delik-
anli binicilikteki hnerini gstermek iin bir uurumdan atlarsa,
gzpekligini gstermi olur; fakat ayni eyi kelle uuran bir ye-
nieri srsnn takibi altinda yaparsa sadece kararliligini gstermi
olur. Ancak tehlike ile eylem arasindaki mesafe ne kadar uzaksa,
aklin tehlikenin farkina varmak iin o kadar ok sayida koullari
hesaba katmasi gerekir ve dolayisiyla atilganligin payi daha byk
olur. Byk Frederik 1756'da savain kainilmaz oldugunu ve an-
cak dmandan nce davranmak suretiyle mahvolmaktan kurtu-
labilecegini grnce, savai kendisi balatmak zorunda kaldi. Bu
ok byk bir cesaret isteyen bir iti, ve onun yerinde pek az insan
buna karar vermeyi gze alabilirdi.
Strate|i sadece bakomutanin veya en yksek kademedeki
komutanlarin ii ise da, ordunun btn teki yelerinin atilganligi,
btn diger askeri meziyetler gibi, strate|inin kayitsiz kalabilecegi
* "n sirada glgede kalan ikinci sirada parlayabilir" anlamina gelen bu misra
Voltaire'in "LA HENRIADED" adli destanindan alinmitir (.n.)
T8
Cluusowilz
Suvu zorino
bir ey degildir. Gzpek bir milletin iinden ikan ve atilganlik ru-
hu durmadan beslenen bir ordu ile yapilabilecek eyler, bu mezi-
yetten nasibi olmayan bir ordu ile yapilabilecek eylerin kat kat
stndedir. Onun iindir ki, atilganligi yalniz komutanin degil, ayni
zamanda ordunun bir meziyeti olarak gstermeyi uygun bulduk.
Yoksa asil konumuz komutanin gzpekligidir. Fakat bu hususta
syleyecek pek fazla bir eyimiz [sayfa 226| kalmadi, nk nitelikler-
ini genel olarak elimizden geldigince belirtmi bulunuyoruz.
Komuta kademeleri ykseldike, akla, zekaya ve kavrayia
den pay ogalir ve bir miza zeliligi olan gzpeklik ikinci pla-
na itilmi olur. Bu yzden ona en yksek mevkilerde ok seyrek
raslariz. Fakat rasladigimiz zaman da hayranligimiz bir kat daha
artar. Zekanin hkmettigi bir atilganlik kahramaninin damgasidir.
Bu atilganlik, eyanin tabiatina aykiri cretli eylemlere girimek,
olasilik yasalarina meydan okumak degildir. Aksine, dehanin gl
bir sezginin yildirim hiziyla yaptigi hesabi destekleyen bir crettir.
Atilganlik akil ve kavrayia kanat takar, bu kanatlarla ok daha
ykseklere umak, olaylara ok daha geni bir gr aisindan
bakmak ve hemen hemen hi aldanmadan dogru karara varmak
mmkn olur. Yalniz unu da unutmamak gerekir ki, ama ne
kadar bykse, bu amaca ulamayi engelleyen tehlikeler de o ka-
dar byktr. Siradan bir insan, bsbtn zayif ve kararsiz olma-
mak artiyla, olaylari bizzat yaamadan karar vermenin mmkn
oldugu lde, tehlike ve sorumluluklardan uzak, odasinda
dnp aliarak dogru bir karara varabilir. Fakat kendisini tehli-
keler ve sorumluluklarla kuatilmi grnce, muhakeme yetenegini
kaybeder; bakalari bu konuda kendisine yardimci olsalar bile,
karar verme gcn bulamaz kendinde, nk bu hususta ona
kimse yardim edemez.
Bu itibarla, atilganliktan yoksun mkemmel bir komutan
tasavvur edilemeyecegini saniyoruz; yani bir kimse, dogutan, bu
meslegin ilk arti saydigimiz byle bir manevi gce sahip degilse
hi bir zaman iyi bir komutan olamaz. kinci sorun, hayat artlari
ve egitimle gelien ve degien bu tanri vergisi kuvvetten, insan bir
kez bu yksek mevkie eritikten sonra geriye ne kaldigidir. Bu
kuvvet yerinde durdugu, zaafa ugramadigi srece, deha kanatlanir
ve ok ykseklere uar. Gze alinan tehlike gittike byr, fakat
ulailmak istenilen ama da ayni lde byr. Atilganlik gcn
T
Cluusowilz
Suvu zorino
ister uzak bir zorunluluktan, [sayfa 227| ister ihtirastan alsin, komuta-
nin adi ister Frederik ister skender olsun, eletiri iin bu hi fark
etmez. kincisi stn creti ile hayal gcmz daha ok etkiler-
se, birincisi bir i zorunluluga cevap verdigi iin aklimiza daha yat-
kin gelir.
ok nemli bir baka nokta zerinde daha durmak istiyo-
ruz.
Atilganlik ve gzpeklik iki nedenle orduda yaygin olabilir:
ya orduyu sinesinden ikaran milletin zelligidir, ya da atilgan ve
gzpek komutanlar tarafindan ynetilen muzaffer bir savain sonu-
cunda edinilmitir. kinci halde, balangita eksik olan bu meziyet
sonradan kazanilmi olur.
Gnmzde bir milletin ruhunu bu dogrultuda egitmenin
tek yolu savatir, tabii cesur komutanlarin ynettigi bir sava. Re-
fahi ve ticari faaliyetleri durmadan artan bir milleti yozlatiran gev-
ekligi ve konfor dknlgn ancak sava giderebilir.
Bir millet, ancak ulusal karakteri ve sava alikanligi birbir-
leri zerinde srekli ve karilikli bir etki yaptiklari takdirde, bir gn
politika dnyasinda gl bir yere sahip olmayi umut edebilir.
BLM VII
SEBAT
Okuyucu ailardan ve dogrulardan sz etmemizi bekler-
ken, bilim dnyasinin bu yurttalari yerine karisinda her gn so-
kakta rasladigi gerek dnyanin alelade insanlarini bulmaktadir.
Ne var ki, yazar matematige konunun gerektiginden kil payi bile
fazla bir yer vermeye niyetli [sayfa 228| degildir, ve okuyucusunu a-
kinliga ugratmak pahasina dahi olsa bu kararindan dnmeyecek-
tir.
Sava baka alanlara pek benzemez: Orada iler umdugu-
muz gibi ikmaz ve yakindan bakildiginda uzaktan bakildigindan
baka trl grlr. Mimar eserinin gznn nnde nasil by-
dgn ve planina uygun bir biim aldigini gnl huzuru ile seyre-
T70
Cluusowilz
Suvu zorino
der! Tabip, mimara oranla nceden grnmez olaylarin ve raslan-
tilarin insafina daha ok maruz bulunmakla birlikte, yine de kul-
landigi aralarin cinsini ve etkisini iyi kt bilir. Savata ise, byk
bir btnn bainda bulunan komutan kendisini srekli olarak
dogru ve yanli bilgilerden, korku, ihmal veya acele yznden
ilenmi hatalardan, itaatsizliklerden, kt niyetlerden, yalan yanli
yorumlanan grev duygularindan, tembellik veya bitkinlikten, kim-
senin dnemedigi tesadflerden oluan bir girdabin ortasinda
bulur. Kisaca, ogu endie verici ve sadece birkai cesaretlendirici
olan yz binlerce izlenimin etkisi altinda kalir. Uzun bir sava tec-
rbesi, bu olgularin dogru bir ekilde degerlendirilmesini mm-
kn kilan sezgiyi edinmesine olanak saglamitir. Kayanin denizin
dalgalarina dayanmasi gibi, btn bunlara dayanmasi iin cesaret
ve karakter kuvveti yeterlidir. Bu izlenimlerin altinda ezilen biri gi-
ritigi ilerin hi birini baariya ulatiramaz. Bunun iindir ki, bir ie
giritikten sonra onda sebat etmek, amacimizdan vazgememizi
zorunlu kilan ok kuvvetli nedenler bulunmadigi takdirde, son dere-
ce nemli bir denge unsurudur. stelik, byk ve sonsuz abalar,
acilar, yoksunluklar pahasina elde edilmemi hi bir anli zafer
yok gibidir; insanin fiziki ve manevi, varligi tam kmeye yz tutar-
ken, dnyanin ve gelecek kuaklarin hayranlik duyacaklari bir da-
yanikliligin ifadesi olan byk bir irade gc bizi amacimiza ulatirir.
[sayfa 22D|
BLM VIII
SAYICA STNLK
Sayica stnlk, strate|ide oldugu kadar taktikte de zaferin
en genel ilkesidir, bu itibarla onu ilk nce bu ynden inceleye-
cegiz. Aagidaki aiklamalarla ie balayalim:
Strate|i muharebenin yerini ve zamanini ve bunun iin ge-
rekli kuvvetlerin miktarini tayin eder. Nerede Ne zaman ve Nasil
diye zetleyebilecegimiz bu l aratirma ve saptama muhare-
benin sonucu zerinde kesin bir etkisi bulundugunu gsterir stra-
T7T
Cluusowilz
Suvu zorino
te|inin. Taktik bir kere muharebeyi verdikten ve, ister zafer ister
yenilgi olsun, sonucu aldiktan sonra, strate|i bunu savain ana gay-
esi dogrultusunda kullanmak iin elinden geleni yapar. Kukusuz
bu gaye ogu kez henz ok uzaktir; el altinda bulundugu haller
ok seyrektir. Bir dizi baka amalar, bu nihai gayeye hizmet iin
birer ara vazifesi grrler. Ayni zamanda daha yksek bir gayeye
ulamanin aralari olan bu amalar uygulamada eitli biimlere
brnebilirler. Nihai amacin kendisi, yani o savain asil gayesi bile
savatan savaa degiir. Btn bunlarin ne oldugunu, ilerde bun-
larla ilgili konulari ayri ayri incelerken grenecegiz. Bu mmkn
olsa bile, buradaki amacimiz bunlarin hepsini teker teker saymak
suretiyle tm konuyu kapsamak degildir. Bu itibarla muharebenin
nasil kullanilacagi konusunu imdilik bir yana birakiyoruz.
Strate|inin muharebenin sonucu zerinde etki yapmasini
saglayan, diger bir deyile muharebenin sonucunu tayin eden (bir
anlamda ona karar veren) hususlar bile bir bakita kavranabilecek
kadar basit degildir. Zamani, yeri ve kuvvetleri saptayan strate|i
uygulamada eitli ve farkli kararlar alabilir, ve bunlardan her biri
arpimanin sonucunu, yani baari veya baarisizligini, degiik
biimlerde etkiler. Onun iin biz btn bu hususlari da yava yava,
yani uygulamayi daha yakindan ilgilendiren konulara sira geldike,
grenmeye aliacagiz. [sayfa 28O|
Bylece muharebeyi, amacinin ve mevcut koullarin onu
ugratabilecegi tm degiikliklerden siyiracak olursak, ayrica belirli
bir faktr olan birliklerin cesaretini bir kenara birakacak olursak, o
zaman iplak muharebe veya arpima kavrami ile kari kariya
kaliriz: yani muhariplerin sayisindan baka bir ey bilmedigimiz
soyut bir muharebe kavrami.
Dolayisiyla zaferi tayin edecek olan bu sayidir. Ancak bu
noktaya varmak iin yapmak zorunda kaldigimiz soyutlamalar da
gstermektedir ki, sayica stnlk zaferi saglamanin yollarindan,
yani zafer faktrlerinden sadece bir tanesidir. Sayica stnlk saye-
sinde her eyi, hatta en nemli eyi, kazanmi olmak yle dur-
sun, belki de bu stnlk bize aslinda pek az ey kazandirmitir:
nk, dedigimiz gibi, bu faktrn nemi diger artlara baglidir.
Fakat bu stnlgn dereceleri vardir: iki kat, kat, drt
kat, vb. olabilir, ve herkesin grecegi gibi, bu katsayilar sonsuza
dek arttirdigimiz takdirde artik baka hi bir eyin nemi kalmaz,
T72
Cluusowilz
Suvu zorino
sayi stnlg her eyin stesinden gelir.
Bu aidan sayi stnlgnn muharebenin sonucunu tayin
eden en nemli faktr oldugunu kabul etmemiz gerekir: yalniz u
artla ki, btn teki faktrlerin hakkindan gelecek kadar byk
olsun. Bundan da, muharebenin can alici noktasina mmkn ol-
dugu kadar ok kuvvetler yigmamiz gerektigi sonucunu ikarabili-
riz.
Bu birlikler yeterli olsun veya olmasin, hi degilse bu ba-
kimdan elimizden gelen her eyi yapmi oldugumuzu syleyebili-
riz. Strate|inin ana ilkesi, birinci ilkesi ite budur. Bu genel ifade bi-
imi altinda, ranlilara oldugu kadar Yunanlilara, Vc|c|c'lara* oldu-
gu kadar ngilizlere, [sayfa 281| Almanlara oldugu kadar Fransizlara da
uyar. Ancak konumuz hakkinda daha aik bir fikir edinmek iin
Avrupa'daki askeri koullara bir gz atmakla yetinmek daha uy-
gun olacaktir.
Avrupa'da ordular tehizat, tekilat ve her trl teknik bilgi
ynnden birbirlerine ok benzerler. Farklar daha ok ordunun
askeri nitelikleri ve bakomutanlarin yetenekleri ile ilgilidir. Mo-
dern Avrupa'nin askerlik tarihini gzden geirecek olursak, bir Ma-
rathon rnegine raslamayiz.
Byk Frederik yaklaik olarak 8O.OOO kiilik ordusu ile
Leuthen'de 8O.OOO Avusturyaliyi bozguna ugratmitir; kossbach'da
25.OOO kii ile Mttefiklerin yaklaik olarak 5O.OOO askerini yenmitir.
Bunlar, bir ordunun kendisinden iki kat, nerede ise kat stn
bir dmana kari kazandigi zaferlerin belki tek rnekleridir. XII.
Charies'in Narva'da verdigi muharebeyi bir baka rnek olarak
gsteremeyiz. O devirde Ruslari Avrupali saymaya pek imkan yok-
tu; kaldi ki, bu muharebenin en nemli koullari bile lyikiyla bi-
linmemektedir. Dresden'de, Bonapart'in 22O.OOO'e kari 12O.OOO
askeri vardi, yani dman karisinda iki kat bir sayi stnlgne
bile sahip degildi. KoIIin'de, Byk Frederik 8O.OOO kii ile 5O.OOO
Avusturyalinin stesinden gelememiti. Napolyon, umutsuz Leip-
zig savainda 15O.OOO kiilik ordusu ile dmanin bunun iki katini
bile bulmayan 28O.OOO askeri karisinda ayni baarisizliga ugramiti.
* Vc|c|c'lar veya Vc|c|c|'lar, XVII. yzyilin ortalarindan XIX. yzyilin baina kadar
Hindis-tan'da eitli hanedlanlarin hakimiyetinde bir ok devletler kurmu olan,
cengaverlikleri ile nl belli bali Hint halklarindan biridir. Bir ara ok gl olan Marata
mparatorlugu 1818'de ngilizler tarafindan kesin yenilgiye ugratilmitir (.n.).
T73
Cluusowilz
Suvu zorino
Btn bunlar, bugnn Avrupa'sinda en yetenekli komut-
anlarin bile iki misli kuvvetli bir dman karisinda zafer kazan-
makta ok glk ektiklerini gstermektedir. ki kat kuvvetli muha-
rip kuvvetlerin en byk komutanlara kari bile terazinin kefesin-
de agir bastigini gz nne alirsak, normal durumlarda byk ya
da kk apta muharebelerde, iki kati gemeyebilecek olan
nemli bir sayi stnlgnn, teki koullar ne kadar elverisiz
olursa olsun, zaferi saglamaya yeterli oldugunu kuku duymadan
savunabiliriz. Geri on kat bir stnlgn bile dmani yenmeye
yetmeyecegi sarp bir dag geidini aklimizdan [sayfa 282| geirebiliriz;
ama byle bir durumda artik bir muharebeden sz etmeye olanak
yoktur.
Bu nedenle bizim kanimiz odur iki, bugnk artlar altinda,
ve bunlara benzer diger artlar altinda, kesin ve kader belirleyici
bir noktaya varan sayica stnlgn ok byk bir nemi vardir,
ve genellikle teki faktrlerin hepsinden daha agir basar. Kesin so-
nu saglayacak noktaya yigabilecegimiz glerin miktari ordunun
mutlak gcne ve bunun ne derece ustalikla kullanildigina bagli-
dir.
Buna gre birinci kural sava meydanina mmkn oldugu
kadar kuvvetli, bir ordu ile girmektir. Bu ilk bakita beylik bir laf
gibi grnebilirse de, aslinda hi de byle degildir.
Uzun sre askeri kuvvetlerin sayi stnlgnn esasli bir
faktr sayilmadigini gstermek iin, XVIII. yzyili en ayrintili asker-
lik tarihlerinde bile, ordularin kuvvetinin ya hi belirtilmedigine ya
da fazla bir deger verilmeksizin konuya sadece stnkr degin-
mekle yetinildigine iaret etmek yeter. "Yedi Yil Savalarinin Tari-
hi" adli eserinde, Tempelhof,* yzeysel bir biimde de olsa, bu
noktayi ele almi olan ilk yazardir.
Massenbach** bile, Prusyalilarin 17D8 ve 17D4 yillarinda Vos-
ges'larda (Karaorman) giritikleri seferlerle ilgili sayisiz eletirilerinde
bol bol ormanlardan, vadilerden, yollardan ve patikalardan sz
ettigi halde, taraflarin karilikli kuvvetleri hakkinda tek kelime
sylememitir.
* Georg Friedrich von Tempelhof, Prusyali general (1787-18O7|. (P.N.)
** Christian Karl von Massenbach, Prusyali albay (1758-1827|. Fransiz Devrimi ve
Bonapart zerinde eitli eserlerin yazari. (P.N.)
T74
Cluusowilz
Suvu zorino
ddiamizin bir diger kaniti da, kimi askeri eletiricilerin kaf-
asinda yer etmi olan harika bir fikirdir. Buna gre, bir ordunun
normal olarak en uygun miktar sayilan belirli bir byklg olmali-
dir: bunun stnde bir kuvvet yararli olmaktan ok orduya yk
olur!* [sayfa 288|
Nitekim, sayilari hi de az olmayan yle hallere raslamak
mmkndr ki, bunlarda muharebe kuvvetlerinin tm muhare-
bede veya savata bilfiil kullanilmami, nk, eyanin tabiatina
aykiri olarak, sayica stnlgn fazla bir nemi bulunmadigina
hkmedilmitir.
nemli bir sayi stnlgnn bize muharebede ok ey
kazandiracagina btn kalbimizle inandigimiz takdirde, bu inanci-
miz ister istemez sava hazirliklarimizi etkileyecektir; nk muha-
rebe meydanina mmkn oldugu kadar ok kuvvet sokarak bu
sayi stnlgn ya kendimiz saglamak ya da hi degilse dmanin
saglamasini nlemek isteyecegimiz dogaldir. te savai yrtmek
iin gerekli mutlak kuvvet hakkinda syleyeceklerimiz bu kadar-
dir.
Bu mutlak kuvvetin lsn hkmet saptar. Her ne ka-
dar asil sava faaliyeti bu miktarin saptanmasi ile balar ve bu sap-
tama sava strate|isinin temel unsurlarindan birini oluturursa da,
bu kuvvete komuta edecek olan general bu mutlak kuvveti, verilmi
bir miktar olarak kabul etmek zorundadir, nk ya bu miktarin
saptanmasinda kendisine sz hakki taninmami ya da koullar
bunlarin arttirilmasina elvermemitir.
Mutlak bir stnlk saglamak olmadigi takdirde, can alici
noktalarda nispi bir stnlk saglamaya alimaktan, bunun iin
de mevcut kuvvetleri en etkin ve isabetli bir ekilde kullanmaktan
baka are yoktur.
Bu bakimdan zamanin ve yerin iyi tayini en nemli mesele-
dir, onun iindir ki, strate|ide bu faktrn tek baina askeri kuvvet-
leri kullanma sanatinin tmn kapsadigi sonucuna varanlar
olmutur. Hatta bazi byk komutanlara, strate|i ve taktigin bu
ihtiyalarina cevap verecek zel bir beyin fonksiyonu yakitiracak
kadar ileri gidenlere bile raslanir.
Bununla birlikte, yer ile zaman arasinda bu koordinasyonun
*** Burada zellikle Tempelhof ile Montalembert'i dnyoruz (Clausewitz'in notu.)
T75
Cluusowilz
Suvu zorino
saglanmasi her ne kadar strate|inin temeli, tabir caizse gnlk ek-
megi, sayilabilirse de, grevlerinin ne en zor ne de en nemli ola-
nidir. [sayfa 284|
Askerlik tarihine tarafsiz bir gzle bakilacak olursa, bu tr
hesap hatalarinin nemli kayiplara yol atigi hallerin, hi degilse
strate|i alaninda, aslinda ok az oldugu grlr. Fakat, zaman ile
yer arasinda isabetli bir koordinasyon saglamak fikri ile, faal ve
kararli bir komutanin, hizli yryler sayesinde, ayni ordu ile bir-
ka dmanini birden yenilgiye ugrattigi (Byk Frederik ve Na-
polyon gibi) hallerin tmn izah etmeye kalkiacak olursak, gele-
neksel tabirlerle bouna zihnimizi karitirmi oluruz. Oysa, kavram
kariikligini nlemek ve onlari yerli yerinde kullanmak istiyorsak,
her eye kendi adini koymamiz gerekir.
Dmanlarini dogru olarak degerlendirmi olmak (Daun ve
Schwarzenberg'i), kisa bir sre iin onlarin karisina ancak sinirli
bir muharebe kuvveti ile ikma riskini gze almi olmak, cebri y-
ryler yapmak ener|isini gstermi olmak, ani ve sratli bir saldi-
riya cret etmi olmak, tehlike anlarinda byk ruhlarin harci olan
yogun ve iddetli bir faaliyete gemi olmak ite bu zaferlerin asil
nedenleri! Btn bunlarin, zaman ve mekan gibi iki basit eyi
dogru olarak koordine etme yetenegi ile ne ilgisi olabilir
Fakat byk komutanlarin savunma savalarinda sik sik bel
bagladiklari o kuvvet sektirmeleri bile (kossbach ve MontmiraiI
zaferlerinin Leuthen ve Montereau zaferlerine yol amasi gibi),
aik ve dogru konumak gerekirse, tarihte pek seyrek raslanilan
olaylardir.
Nispi stnlk, yani stn kuvvetlerin ustalikli bir ekilde
kader tayin edici noktalara ytgtImast, ok kez bu noktalarin dogru
olarak saptanmasinin, kuvvetlere daha balangita dogru bir yn
tayin edilmi olmasinin, teferruati esasa feda etmesini bilmenin,
yani kuvvetleri mmkn oldugu lde bir noktada yogunlatir-
manin sonucudur. Byk Frederik ile Napolyon' un stnlkleri
ite buradadir.
yle saniyoruz ki, bu szlerimizle sayica stnlgn nemi-
ni yeteri kadar gstertmi bulunuyoruz. Sayica [sayfa 285| stnlk
her zaman temel fikir olarak kabul edilmeli, bunu saglamak her
zaman balica amacimiz olmalidir.
Ancak, sayica stnlg zaferin kainilmaz bir arti saymak
T7
Cluusowilz
Suvu zorino
sylediklerimizden tamamen yanli bir anlam ikarmak olur. Tahli-
llerimizden ikarilmasi gereken tek sonu, arpimada kuvvetlerin
sayisinin byk bir nem taidigidir. Kurala uygun hareket etmi
olmak iin, bu kuvveti mmkn oldugu kadar arttirmak yeterlidir;
kuvvet yetersizligi yznden muharebenin kabul edilip edilmeye-
cegine ancak genel bir durum muhakemesi sonucunda karar veri-
lebilir.
BLM IX
BASKIN
Bundan nceki blmn konusu nispi bir stnlk sagla-
mak iin giriilen genel aba ayni genel niteligi taiyan bir baka
aba ile hemen agriim yaratmaktadir: dmani basktna ugrat-
mak. Bu aba hemen hemen btn giriimlerin temelidir, nk
bu olmadan, kader tayin edici noktada stnlk saglamak tasav-
vur edilemez.
Dolayisiyla baskin stnlk saglamanin bir yolu olmaktadir;
ancak, manevi etkisini dnecek olursak, onu ayrici kendi baina
bagimsiz bir ilke saymak gerekir. Baskin baariya ulatigi zaman,
dman cephesinde akinlik ve kariiklik yaratir, dmanin cesa-
retini kirar. Bunun baariyi ne derece arttirdiginin ise bykl k-
kl birok rnekleri vardir. Burada sz konusu olan ani bir saldi-
ri degil, genel olarak alinan tedbirlerle dmani gafil avlamak, bu-
nun iin de kuvvetlerimizi ona gre dagitmaktir. Bu savunmada
da pekala mmkndr ve hatta taktik savunmasinin en nemli
unsurudur. [sayfa 286|
Bize gre baskin istisnasiz btn giriimlerin temelidir; an-
cak giriimin niteligine ve diger koullara gre dereceleri ok degiik
olabilir.
Bu fark aslinda ordunun, komutanin, hatta hkmetin zel-
liklerinden ileri gelir.
Gizlilik ve abukluk bu sonucun saglanmasindaki balica
faktrlerdir. kisi de hkmette ve komutanda byk bir ener|iyi
T77
Cluusowilz
Suvu zorino
ve orduda kkl bir askeri grev duygusunu gerektirir. Geveklik
ve belirsiz ilkelerle baskinla bir sonu almaya kalkimak bounadir.
Fakat bu yola bavurmak bir komutan iin ne kadar yaygin ve
kainilmaz bir aba olursa olsun, her zaman iyi kt bir sonu
yaratacagi muhakkak olan baskinin tam bir baariya ulamasi ok
seyrek raslanilan bir haldir ve bu bizzat eyanin tabiatindan ileri
gelir. Bu itibarla, savata istenilen gayeye ulamak iin bunun en
uygun ara oldugunu sanmak yanli olur. Baskin fikri ok ekici-
dir, ok ey vaad eder gibi grnr; fakat uygulamaya gelince,
makinanin tmndeki srtnme ogu zaman etkisini sifira indirir.
Baskin daha ziyade taktik alanina girer, nk zaman ve
mesafeler ok daha kisadir. Strate|ide ise, alinacak tedbirler taktik
alanina girdigi lde, baskinin gerekletirilmesi daha kolay, bu
tedbirler politika alanina kaydika daha zor olacaktir.
Sava hazirliklari genellikle birka ay srer; ordularin belli
bali mevzilere yerletirilmesi aagi yukari her zaman depo ve cep-
hanelikler tesisini ve ynleri nceden kestirilebilecek uzun yr-
yleri gerektirir.
Bu yzden bir Devletin baka bir Devlete aniden sava aa-
rak ya da kuvvetlerine genel bir istikamet vererek baskinlar yap-
masina ok seyrek raslanilir. Kuatmanin savain ekseni sayildigi
XVII. ve XVIII. yzyillarda, bir mstahkem mevkiin beklenmedik
bir zamanda ansizin kuatilmasi sik sik gzetilen bir amati ve sa-
va sanatinin ok zel ve nemli bir konusunu tekil ederdi. Fakat
o zamanlarda bile bu kuatma nadiren baari ile sonulanirdi. [sayfa
287|
Derhal veya bir iki gn iinde yapilabilecek ilerde, baskin
ok daha olumlu sonular verebilir; rnegin, bir yry dman-
dan gizlemek ve bu sayede bir mevzii, belirli bir noktayi, bir yolu,
vb. ele geirmek o kadar zor iler degildir. Bununla birlikte, bu gibi
hallerde baskin kolaylik bakimindan kazandigini etkinlik bakimin-
dan kaybeder; daha g gerekletirilen baskinlar ise genellikle
daha etkili olur. Kk aptaki bu baskinlarin, bir muharebenin
kazanilmasi veya nemli bir cephaneligin ele geirilmesi gibi, byk
ilerin bir hareket noktasi olabilecegini sanmak kukusuz olmaya-
cak bir eye inanmak degilse de, tarihin dogruladigi bir ey de
degildir. nk, bu gibi baskinlardan byk sonular alindigi hal-
lere pek ender raslanir. Bundan da baskinin z itibariyle g bir
T78
Cluusowilz
Suvu zorino
ey oldugu sonucunu ikarabiliriz.
Tabii bu noktada tarihten ders almak isteyen kimse, tarihi
eletirinin safsatalarina, karakui hkmlerine ve laf kalabaligina
kulak asmamali, olaylari dikkatle izlemelidir. rnegin, 1761 yilindaki
Silezya seferinde, bu bakimdan tarihe gemi bir gn vardir. 22
Temmuz gn, Byk Frederik, Neisse yakinindaki Mossen'e Avus-
turyali Mareal Laudon'dan nce varmi, ve gya bu sayede Avustu-
rya ve Rusya ordularinin Yukari Silezya'da birlemeleri engellenmi
ve bu da Krala drt haftalik bir zaman kazandirmitir. Ne var ki, bu
olayin cereyan tarzini balica tarihilerin eserlerinden dikkatle oku-
dugumuz ve nyargisiz inceledigimiz takdirde, 22 Temmuz gn
yapilan bu yryn hi de o kadar byk bir nem taimadigini
grrz. Tam tersine, bu konuda sylenmesi adet haline gelmi
eylerde pek ok elikiler bulundugunu hemen anlariz. Buna
karilik, bu nl manevralar dneminde Laudon tarafindan giriilen
harektin tutarsiz oldugu grlr. Gerege susami, dogru bir fikir
edinmek isteyen bir kimse nasil olur da byle bir tarihi delili kabul
edebilir
Bir sefer sirasinda uygulanan baskin prensibinden byk
sonular bekliyorsak, bunun nedeni, baskini [sayfa 288| dnnce
zihnimizde hemen yogun faaliyetler, sratli kararlar, cebri yryler
ile bir agriim yapmamizdir. Ancak bu faktrlerin, en yksek de-
recelerde bile, her zaman beklenilen neticeyi vermediklerini, iki
byk komutanin, bu konulardaki ustaliklari ile hakli bir hret
yapmi olan Byk Frederik ile Bonapart'in rnekleri bize gster-
mektedir. 176O Temmuzunda, Byk Frederik Bautzen'den bir-
denbire Lascy'nin zerine yryp buradan Dresden'e dndg-
nde, btn bu manevralarin hi bir ie yaramadigini ve arada
GIatz kalesinin dmesi zerine, tam tersine, durumunun sarsildi-
gini grmtr.
1818'de Bonapart iki kez Dresden'den birdenbire Blcher'in
zerine yrm (Yukari Lausitz'den Bohemya'yi istilaya kalki-
masindan hi sz etmiyoruz), ikisinde de umdugu sonucu elde
edememiti. Bunlar, havada kili sallamak kabilinden, hi bir ie
yaramayan, aksine kendisine zaman ve kuvvet kaybina mal olan
hareketlerdi ve kendisini Dresden'de g duruma sokabilirlerdi.
Bu alanda, baarili bir baskin, komutanin faaliyetine, ener|i-
sine ve kararliligina da bagli degildir. Baka koullarin da yardimci
T7
Cluusowilz
Suvu zorino
olmasi gerekir. Baskinin baarili olabilecegini inkar ediyor degiliz;
ancak bunun iin artlarin elverili olmasi gerektigi zerinde du-
ruyor, bunun sik sik gereklemedigini ve komutanin da nadiren
bu artlari yaratacak durumda oldugunu iddia ediyoruz.
Yukarda sz geen komutanlarin her ikisi bunun gze ar-
pan rneklerini vermilerdir. nce Bonapart'i ele alalim: 1814'te,
Blcher'in ordusuna kari giritigi nl harektinda, Prusyali Mare-
alin ordusu ikiye ayrilmi, bir kismi Marne nehri boyunca aagi
dogru ilerliyordu. Dmani baskina ugratmak iin yapilan iki gn-
lk bir yry bundan daha iyi sonular veremezdi. gnlk bir
yry mesafesine yayilmi bulunan Blcher'in ordusu para para
yenilmi, kaybedilmi bir meydan muharebesine eit sayilabilecek
byk kayiplara ugramiti. Bu tamamen bir baskinin sonucuydu,
nk Blcher bu kadar yakin bir saldiri ihtimalini dnebilmi
olsaydi, yryn [sayfa 28D| ok farkli biimde dzenlerdi. Bu
baariyi Blcher'in hatasina mal etmek gerekir. Kukusuz Bona-
part bu durumu bilmiyordu ve sadece mutlu bir raslantidan yarar-
lanmiti.
Ayni ey 176O Liegnitz muharebesinde de olmutur. Byk
Frederik bu gzel muharebeyi her eye ragmen kazanmisa, bunu
igal ettigi bir mevzii geceleyin degitirmi olmasina borludur.
Laudon tam bir baskina ugrami ve bu ona 7O top ile 1O.OOO kiiye
mal olmutu. Her ne kadar Byk Frederik bu dnemde, her trl
muharebeyi imkansiz kilmak veya hi degilse dmanin planlarini
bozmak iin durmadan yn degitirerek ileri geri yrmek ilkesini
benimsemi idiyse de, 14 Temmuzu 15 Temmuza baglayan gece-
de mevzilerini aslinda bu niyetle degil, kendisinin de sonradan
bizzat syledigi gibi, 14 Temmuz gn igal ettigi mevzii begen-
medigi iin degitirmiti. Burada da tesadf byk bir rol oynamitir.
Saldiri, gece mevzi degitirme ve etin arazi artlari bir ans eseri
olarak bir araya gelmemi olsaydi, sonu ayni olmazdi.
Strate|inin daha st ve en yksek dzeylerinde de bazi
baarili baskin rneklerine raslanir. Burada sadece mparatorluk
Byk Seicisinin* (G|cnJ E|ec|e0|) 1757'de svelilere kari lran-
* Seiciler (e|ec|e0|s, e|ec|o|s): Roma Germen mparatorunu semekle grevli Alman
prenslerine verilen ad. lerinde en gl olan Brandenburg Seicisine Byk Seici
denirdi. Brandenburg Seicisi III. Frederik, sonradan I. Frederik adi altinda Prusya Krali
unvanini aldi. Byk Frederik onun ogludur. (.n.)
T80
Cluusowilz
Suvu zorino
ken'den Pomeranya'ya ve Brandenburg'dan PregeI'e kadar yap-
tigi parlak yryleri ve Bonapart' in o nl Alpleri geiini hatir-
latmakta yetinelim. kinci rnekte, dman ordusu bir teslim anla-
masi imzalayarak sava alanini terk etmi, 1757'de ise bir baka
ordu sadece muharebe meydanini degil kendisini de teslim etme-
sine ramak kalmiti. Nihayet, Silezya'nin Byk Frederik tarafin-
dan istilasini hi beklenmedik bir savaa [sayfa 24O| rnek olarak gs-
terebiliriz. Btn bu hallerde, dmani yildirimla vurulmua dn-
dren parlak zaferler kazanilmitir; ancak tarihin sundugu bu tr
rneklerin sayisi azdir. Tabii bunlari, bir Devletin gayret ve ener|i
yetersizligi yznden hazirliklarini zamaninda tamamlayamadigi
hallerle (1756'da Saksonya, 1812'de Rusya) karitirmazsak...
Sorunun zne deginen bir gzlemimiz daha olacak. Baskin
ancak iradesini hasmina zorla kabul ettiren taraftan gelebilir; ira-
desini kabul ettirebilecek durumda olan ise, dogru hareket eden
taraftir. Dmani yanli bir hareketle baskina ugratirsak, belki, iyi
sonular elde etmek syle dursun, agir kayiplara bile maruz kala-
biliriz. Hi degilse, dman baskindan fazla zarar grmeyecek ve
hatamiz yznden tehlikeyi savuturmak olanagini bulmu ola-
caktir. Saldiri savunmaya oranla daha ok sayida olumlu (mspet)
hareketleri ierdigi iin, baskin kukusuz daha ok saldiran tarafin
iine gelir, fakat ilerde grecegimiz gibi bu kesin bir kural degildir.
Bu itibarla, saldiri ile savunmanin karilikli baskinlarina da raslana-
bilir ve o zaman son sz bu ii en iyi baaran tarafin olur.
Normal olarak olaylarin bu ekilde cereyan etmesi gerekir-
di; ancak gerek hayat her zaman bu izgiyi izlemez, bunun nede-
ni ise ok basittir. Baskinin manevi etkileri ok kez en kt bir
durumu bile iyiye dntrebilir ve kari tarafa uygun tedbirler al-
mak zamanini birakmaz. Burada sadece bakomutani dn-
myoruz; ordunun her ferdini ayri ayri dnyoruz, nk baskinin
kendine zg etkilerinden biri de, ordu iindeki birlik ve beraber-
lik baglarini geni lde gevetmesi ve bylece daha alt kademe-
lerdeki btn teki komutanlarin kiiliklerini ortaya ikarmasidir.
Burada en nemli olan ey, kari kariya bulunan taraflar
arasindaki genel ilikidir. Eger bir tarafin genel manevi stnlg
digerine gzdagi verebiliyor ve agir basabiliyorsa, baskindan daha
baarili bir ekilde yararlanabilir ve normal olarak kendi aleyhinde
olmasi gereken artlar altinda bile iyi sonular elde edebilir.[sayfa 241|
T8T
Cluusowilz
Suvu zorino
BLM X
SAVA KURNAZLIGI
Sava kurnazligi gizli bir niyeti ierir ve dolayisiyla dogru,
aik, dolambasiz bir tutumun tam karitidir: nktenin kanitli yalin
anlatimin kariti oldugu gibi. Bu itibarla savata kurnazligin ikna
aralari, ikarcilik ve zorbalik ile hi bir ortak yani olmayip daha zi-
yade gizli niyet ynnden hile ve sahtecilige benzer. Hatta i olup
bittikten sonra sava kurnazligi hilenin ta kendisidir, yalniz genel
anlamdaki hileden u farkla ki, dogrudan doguya sznde dur-
mamak sz konusu degildir. Kurnazliga bavuran kimse, aldat-
mak istedigi kimsenin kendiliginden muhakeme hatalari yapmasini
ve bunlarin tek bir sonuta birleerek birdenbire gznn nn-
de eyanin tabiatini degitirmesini saglar. sterseniz yle de diye-
biliriz: nasil ki nkte fikir ve kavramlara el abuklugu ile kilik degi-
tirtmek ise, sava kurnazligi veya hilesi de eylemlerle yapilan bir
hokkabazliktir.
lk bakita, strate|inin adini, hakli olarak, sava hilesi demek
olan 's||c|cem'den aldigi sanilabilir; nitekim, savain Yunanlilar
zamanindan beri ugradigi btn gerek ve grnrdeki degiiklikle-
re ragmen, bu terim savain gerek niteligine uyan kelime olarak
ayakta kalmitir.*
Eger asil darbenin indirilmesine, yani dar anlamda muhare-
beye ilikin konulari taktige birakir, ve strate|iyi bu aralari ustalik-
la kullanma sanati olarak alirsak, o zaman, yakici bir hirs ve elik
bir irade gibi baskisi hi gevemeyen karakter kuvvetlerinin diinda,
dogal niteliklerden hi birinin strate|ik faaliyetleri ynetmeye ve
esinlemeye kurnazlik kadar elverili olmadigini grrz. Bundan
nceki blmde szn ettigimiz ve ok yaygin [sayfa 242| olan
dmani basmak egilimi bu sonucu dogrular; nk her baskin
teebbsnn temelinde, az da olsa, kurnazlik ve hile yatar.
Fakat sava liderlerinin sinsilik, kurnazlik ve ustalikta birbir-
leriyle kiyasiya yaritiklarini grmek arzusu insanda ne kadar kuvvet-
li olursa olsun, tarihte bu niteliklere seyrek raslandigini ve olaylarin
* Asillari Yunanca olan strate|i ve s||c|cem szckleri ayni kkten gelir: s||c|os
(ordu) ve ce/n (ynetmek). (.n.)
T82
Cluusowilz
Suvu zorino
iinden nadiren su yzne iktiklarini itiraf etmek gerekir.
Bunun nedenini kefetmek zor degildir. Bundan nceki
blmdeki aiklamalarimiz bu konu iin de geerlidir.
Strate|inin tek hedefi muharebelerin tertibi ve bunlarla ilgili
tedbirleri almaktir. Normal hayat ilikilerinin aksine, sadece szler-
den oluan faaliyetlerle, yani konumalar, demeler, bildirilerle il-
gilenmez. Bununla birlikte, kurnaz kimsenin savata dnyayi ald-
atmak iin kendisine pahaliya mal olmadan bavurdugu aralar
bunlardir.
Savata buna benzeyen eyler sahte emir ve planlar, d-
manin kulagina gitmesi iin uydurulan yalan haberler, vb. strate|i
alaninda genellikle o kadar etkisizdir ki, ancak kendiliginden orta-
ya ikan bazi seyrek uygulanabilirler. Bunlara, komutanin bilerek
ve isteyerek bavurdugu bagimsiz faaliyetler gz ile bakilamaz.
Ancak muharebenin hazirliklarini, bu yolda alinan tedbirleri
dmani etkileyecek dzeye vardirmak nemli lde bir zaman
ve ener|i tketimini gerektirir; dmani ne kadar ok etkilemek
istersek, bu tketimin o kadar artacagi aiktir. Fakat insan genel-
likle bu fedakarliklari yapmaya fazla istekli olmadigindan, bu szm
ona gsterilerden pek azi strate|ide istenilen sonucu meydana ge-
tirir. Hatta byk apta kuvvetlerin uzunca bir sre gsteri ugruna
kullanilmasi tehlikeli bile olabilir. nk her zaman iin btn
bunlarin bouna yapilmi olmasi [sayfa 248| riski vardir; stelik ilerde
bu kuvvetlere sahiden ihtiya duydugumuz zaman onlari istenilen
noktada hazir bulunduramamak tehlikesini de unutmamak gere-
kir.
Komutan bu basit geregi her zaman grr ve onun iin bu
gibi oyunlara ok iltifat etmez. Acimasiz zorunluluklar ve durumun
ciddiyeti dogrudan dogruya harekete gemeyi ylesine ivedi hale
getirir ki, bu oyunlara yer birakmaz. Kisaca, satran tahtasinin talari,
sava hilesi ve kurnazliginin unsuru olan eviklikten yoksundurlar.
Btn bunlardan ikardigimiz sonu udur ki, bir komuta-
nin her eyden nce gereksindigi nitelik, isabetli ve olaylara nfuz
edici bir grtr, ve bu nitelik kurnazliktan ok daha nemli ve
ok daha yararlidir. Tabii, bu daha nemli nitelik ve yeteneklere
bir zarar vermemek artiyla, bir komutanin bunlarin yanisira ayrica
kurnaz olmasinda bir sakinca yoktur. Ancak byle bir duruma ok
seyrek raslanir.
T83
Cluusowilz
Suvu zorino
Fakat strate|inin ynetimindeki kuvvetler zayifladika, stra-
te|i hile ve kurnazliga bavurmaya daha yatin hale gelir. yle ki,
ok zayif, ok kk kalan taraf iin, akil ve tedbirden artik hi bir
medet ummayan, sava sanatindan hi bir ey beklemeyen taraf
iin, hile ve kurnazlik bavurulacak son are olarak kalir. Durumu
ne kadar umutsuz ise, bu son areye bavurmak onun iin o ka-
dar zorunlu hale gelir, ve o zaman kurnazlik adeta atilganlikla, c-
retle zdeleir.
Her trl hesaptan, her trl gelecek endiesinden kurtulmu
bir kurnazlik ve atilganlik birbirini destekleyerek kck bir mit
iigini bir noktada toplarlar ve bunun hl bir alev halini alabile-
cegine gvenirler. [sayfa 244|
BLM XI
KUVVETLERN MEKAN NDE TOPLANMASI
En iyi strate|i her zaman ok kuvvetIi oImakttr: nce genel
olarak, sonra kaderi tayin edecek noktada. Ordularin yaratilmasi-
na ilikin abalarin diinda ki bu her zaman komutanin elinde
olan bir ey degildir strate|inin en byk ve en basit yasasi kuvvet-
Ieri bir noktaya ytgmakttr. ZorIaytct bir neden bulunmadika,
asil ordunun en kk bir parasi bile ayrilmamalidir. Gvenilir bir
kilavuz saydigimiz bu ilkeye simsiki sariliyoruz. Kuvvetleri parala-
ra ayirmanin makul nedenlerinin neler olabilecegini sirasi gelince
gstermeye aliacagiz. O zaman bu ilkenin her zaman ayni so-
nulari meydana getirmeyebilecegini, bunlarin ama ve aralara
gre degiebilecegini grecegiz.
nanilmaz bir ey gibi grnrse de, silahli kuvvetler nedeni
dogru drst bilinmeyen eski ve karanlik bir gelenek uyarinca yz-
lerce kez blnm ve ayrilmilardir.
Btn silahli kuvvetlerin bir yerde toplanmasini bir kural,
her trl ayrilma ve blnmeyi ise bir gerekeye dayanmasi gere-
ken bir sapma olarak kabul edecek olursak, sadece bu ilginliktan
kainmi olmakla kalmayiz, birliklerin paralanmasina yol aan
bir ok asilsiz nedenleri de etkisiz kilmi oluruz.
T84
Cluusowilz
Suvu zorino
BLM XII
KUVVETLERN ZAMAN N DE TOPLANMASI
Burada, gerek hayatta somutlatigi zaman bir ok hayalle-
re yol aan bir kavram zerinde duracagiz. Onun iin [sayfa 245| bu
konudaki dncelerimizi tanimlayip gelitirmenin yararli olacagini
dnyor ve kisa bir tahlil yapmamizin ho grlecegini umuyo-
ruz.
Sava karit kuvvetlerin arpimasidir; bundan ikan sonu
udur ki, daha kuvvetli olan dogal olarak daha zayif olani imha et-
mekle kalmayip atilimlarinda onu peinden srkler. Bu aslinda
kuvvetlerin pepee kademeli olarak harekete geirilmesine engel
olur; btn kuvvetlerin tek bir arpimayi hedef alarak kullanil-
masi savain temel kuralidir.
Bu gerekte de byledir, ama yalniz savain pratikte de me-
kanik bir arpimaya benzedigi lde; yoksa sava, birbirini kar-
ilikli olarak tahrip eden kuvvetlerin srekli bir etkilemesi olduka,
bu kuvvetlerin art arda eylemlerini tasavvur etmek mmkndr.
Taktik alanda durum budur; bata, ateli silahlar her trl taktigin
temelini tekil ettigi iin, fakat ayni zamanda baka nedenlerle.
Ateli silahlarla yapilan bir arpimada, 1OOO kii 5OO kiinin karisina
ikarsa, kayip sayisi dman kuvvetleri ile kendi kuvvetlerimizin
toplamidir. Geri bin kii 5OO kiiden iki kat daha fazla ate eder,
fakat bin kii 5OO kiiden daha fazla isabet alacaktir, nk bunla-
rin saflari her halde daha sik olacaktir. Eger mermilerin hedefe
isabetini iki misli olarak kabul edecek olursak, her iki tarafin kayip-
lari ayni olacaktir. rnegin, 5OO kii arasindan 2OO kii saf dii ol-
musa, 1OOO kiiden de 2OO' saf dii kalmi olacaktir. imdi eger
bu 5OO kiinin tamamen ate diinda birakilmi ayni sayida yedek
kuvveti bulunsaydi, her iki tarafin da cepheye sokacak 8OO askeri
olurdu; yalniz u farkla ki, bir taraf elinde cephanesi hi eksilmemi
5OO kiilik taze ve zinde bir kuvvet bulundurdugu halde, br taraf,
hepsi de dagilmi, kuvvetten dm, yeterli cephaneden yoksun
8OO kii ile kalmi olurdu. Geri 1OOO kiinin sayilari iki kat oldugu
iin 5OO kiiye oranla iki kat daha fazla kayba ugrayacaklari var-
sayimi dogru degildir; bu itibarla, kuvvetlerinin yarisini yedekte tut-
mu olan tarafin verdigi daha byk kayip onun [sayfa 246| hesabina
T85
Cluusowilz
Suvu zorino
sakincali bir durum sayilmalidir. Sonra unu da hesaba katmamiz
gerekir ki, ogu zaman 1OOO kii belki daha ilk anda dmani
mevziinden atmayi ve geri ekilmeye zorlamayi baarir. Bu iki
avanta|in muharebeden yorgun dm ve bir lde zlm
8OO kii ile, aagi yukari ayni sayida ve stelik 5OO taze askeri olan
bir dmanin karisina ikmanin sakincasini telafi edip etmeye-
cegi sorununa gelince, bunu tahlille kestirmek mmkn degildir.
Bunun iin tecrbeye bavurmak gerekir, ve sava tecrbesi olan
her subay genellikle taze kuvvetleri olan tarafa daha ok ans ta-
niyacaktir.
Grlyor ki, muharebede fazla sayida kuvvet kullanmak
sakincali olabilir. Sayica stnlgn ilk anlarda sagladigi yararlar
ne kadar byk olursa olsun, bir sre getikten sonra bunu paha-
liya demek zorunda kalabiliriz.
Bununla birlikte, bu tehlike ancak kargaaItk, zIme ve
zaytfIama durumu devam ettike, bir kelime ile, zaferIe sonuIa-
nan muharebeIer dahiI her muharebenin znde yatan krize ka-
dar srer. Bu gsz durumda, nispeten taze bir kuvvetin mda-
halesi kader tayin edici bir faktr olabilir.
Fakat zaferin bu zlme yaratan etkisi geip de, her zafe-
rin beraberinde getirdigi manevi stnlk hkmn srdrmeye
baladigi noktada, taze kuvvetler ugranilan, kayiplari karilamaya
yetmez artik, dalgalar onlari srkleyip gtrr. Yenilmi bir ordu,
kuvvetli yedekleri sayesinde ertesi gn toparlanip muzaffer i-
kamaz. lte burada taktik iIe strateji arastndaki en esasIt farkIar-
dan birinin kkeni kartstnda buIunuyoruz.
Mesele udur: taktik sonular, yani muharebenin iinde
muharebe bitmeden yer alan sonular, ogunIukIa bu zIme
ve zaytfIama dneminin stntrIart iinde kaItr; oysa, strate|ik so-
nular, yani muharebenin bir btn olarak ele alinan sonulari,
byk veya kk olsun elde edilen zafer bu dnemin dttnda
kaItr. Strate|ik sonu, ancak kismi muharebelerin sonulari bagim-
siz bir btn [sayfa 247| halinde birletirildikten sonra meydana ikar.
O zaman kriz hali de sona erer, kuvvetler balangitaki durumla-
rini alirlar ve ancak gerekten imha edilmi, saf dii birakilmi
olduklari lde zayiflami olurlar.
Bu farkin ortaya koydugu sonu udur ki, taktik, kuvvetler-
ini birbiri arkasindan kullanabilir, fakat strate|i onlari mutlaka ayni
T8
Cluusowilz
Suvu zorino
zamanda kullanmak zorundadir.
Eger taktikte ilk baari kesin degilse, ilerisi iin kuku duyu-
luyorsa ilk anda elde edilecek baari iin ancak yeteri kadar kuvvet
kullanilmasindan daha dogal bir ey olamaz; bu takdirde yedekle-
rimizi ate hattinin diinda tutar, ggs ggse arpimalara sok-
mayiz, ilerde taze kuvvetlerin karisina taze kuvvetler ikarmayi
veya bunlarla yipranmi ve zayiflami kuvvetleri yenmeyi amala-
riz.
Strate|ide ise durum farklidir. Bir yandan, demin gsterdigi-
miz gibi, strate|inin bir keze zafer kazanildiktan sonra talihin dn-
mesinden korkmasina gerek yoktur, nk, bu zafer krizin sonu
demektir. te yandan, strate|ik olarak kullanilan btn kuvvetler
mutlaka zayiflami olmaz. Sadece dmanla taktik atimaya ge-
mi, yani kismi bir muharebeye girmi olan kuvvetler zayiflami
olur; onlari lzumsuz yere harcamadigimiz takdirde, kayiplarimiz
asgari dzeyde kalir, dmanla strate|ik atima halindeki btn
kuvvetlerimizi etkilemez. Sayica stnlkleri nedeniyle ya hi
dvmemi ya da az dvm olan ve sadece varliklari ile agir
basmi bulunan birlikler sonutan nceki durumlarini oldugu gibi
muhafaza ederler ve tamamen hareketsiz kalmicasina yeni ar-
pimalar iin hazir bulunurlar. Sayica stnlgmz oluturan bu
birliklerin son baarimiza ne lde katkida bulunabilecekleri or-
tadadir; hatta bunlarin, bizim tarafimizda taktik atimaya girimi
kuvvetlerin kaybini da nemli lde azaltmaya katkida bulunabi-
leceklerini kolayca anlayabiliriz.
Madem ki, strate|ide kayiplarimiz kullanilan kuvvetlerle oran-
tili olarak artmamaktadir, hatta tam tersine [sayfa 248| azalmaktadir;
ve madem ki, bizim iin elverili bir sonu bu sayede daha kesin
bir nitelik kazanmaktadir; o halde strate|ide hi bir zaman lzu-
mundan fazla kuvvet kullanmak diye bir ey sz korusu olamaz ve
elimizdeki btn kuvvetleri aynt zamanda kullanmamiz gerekir.
Bu iddiamizi baka bir alanda da savunmak zorundayiz.
imdiye kadar sadece muharebenin kendisinden sz ettik. Muha-
rebe gerekten savain asil faaliyetidir; fakat insanlari, zamani, yeri
de, bu faaliyetin, etkileri gz nnde tutulmasi gereken unsurlari
olarak ele almamazlik edemeyiz.
Muharebenin vazgeilmez artlari olmamakla birlikte, yor-
gunluk, zahmetler, mahrumiyetler savata, muharebeye siki sikiya
T87
Cluusowilz
Suvu zorino
bagli olan tahrip unsurlaridir. Buna girmekle beraber, taktikte de
yerleri vardir, hatta bu alanda zellikle etkili olabilirler; ne var ki,
taktik hareketler daha kisa sreli oldugu iin, fedakarliklarin ve
abalarin etkileri kendilerini daha az hissettirirler. Buna karilik,
strate|ide zaman ve mekan daha nemli oldugu iin, bu unsurla-
rin etkileri yalniz her an kendilerini hissettirmekle kalmayip, ogu
zaman kaderi tayin ederler. Muzaffer bir ordunun asil kayiplarini
muharebe meydaninda degil, hastalik yznden verdigi
grlmemi bir ey degildir.
yleyse strate|ide bu tahribat alanini, taktikte ate altinda
ve ggs ggse arpimalari inceledigimiz gibi inceleyecek olur-
sak, bu tahribata maruz kalan her eyin seferin ya da her hangi bir
strate|ik aamanin sonunda bitkin bir hale decegini ve bu tak-
dirde taze kuvvetlerin yetimesinin kesin bir faktr tekil edecegini
pekala tasavvur edebiliriz. Bundan belki u sonucu ikarmak
isteyenler olabilir: nceki durumda oldugu gibi, bu durumda da
balangita baari kazanmak iin mmkn oldugu kadar az kuvvet
kullanmakla yetinmemiz gerekir: ta ki, taze kuvvetlerimizi muha-
rebenin sonuna saklayabilelim.
Pratikte sik sik gerekmi gibi grnen bu kaniyi iyi [sayfa 24D|
degerlendirebilmek iin, eitli ynleri zerinde durmamiz gere-
kir. lk nce, salt takviye kavramini kullanilmami taze kuvvetler
kavrami ile karitirmamak gerekir. Sonunda yenen tarafin da yeni-
len tarafin da kuvvetlerini artirabilmeyi dnmedigi, bunu hara-
retle arzu etmedigi pek az muharebe vardir. Biz burada bunu ka-
stetmiyoruz. nk muharebenin bainda yeteri kadar byk
kuvvetler kullanilmi olsaydi, bu takviyeye ihtiya grlm olma-
yacakti. Ancak, muharebe meydanina yeni gelen bir ordunun bir
sredir orada bulunan bir orduya oranla daha stn bir morale
sahip olacagini iddia etmek deneylere ne derece aykiri ise, ayni
ekilde, taktik bir yedek kuvvetin savain btn sikintilarini ekmi
ve byk kayiplara ugrami bir birlikten daha degerli olacagini
savunmak da deneylere o derece aykiridir. Talihsiz bir muharebe
birliklerin cesaretini ve moralini ne kadar olumsuz ynden etkiler-
se, talihli bir muharebe bu askeri yetenekleri o kadar olumlu yn-
den etkiler; yle ki, genellikle bu etkiler birbirini telafi eder, ve ge-
riye net kazan olarak sava alikanligini edinmi olmak kalir. Kal-
di ki, burada baarisiz muharebelerden ok baarili muharebeleri
T88
Cluusowilz
Suvu zorino
ele almamiz gerekir, nk baarisizlik nceden daha byk bir
olasilik olarak grnyorsa, bu her halde kuvvetlerin ta bata ye-
terli olmadigi anlamina gelir, ve bu takdirde bunlarin bir kismini
ilerde kullanilmak zere yedekte tutmak zaten sz konusu ola-
maz.
Bu noktayi bylece hallettikten sonra, geriye, aba ve mah-
rumiyetlerin yol atigi kayiplarin, muharebede oldugu gibi, kuvve-
tin byklg ile orantili olarak artip artmadigini tespit etmek sorunu
kaliyor. Buna kesinlikle "hayir" diyebiliriz.
Yorgunluk genellikle savain her aninda ortaya ikan tehli-
kelerin sonucudur. Bir yandan harekt planini gvenle uygulama-
ya devam ederken btn bu tehlikelere ggs germek, ordunun
taktik ve strate|ik hizmetlerine pek ok grev ve faaliyetler ykler.
Ordu zayifladigi lde, bu grevleri yerine getirmek zorlair. D-
mana kari [sayfa 25O| stnlg pekitike, aksine kolaylair. Bund-
an kimin kukusu olabilir O halde, ok daha zayif bir dmana
kari giriilecek bir sefer, sayica eit ya da stn bir dmana kari
giriilecek bir sefere oranla ok daha az aba gerektirecektir.
aba ve yorgunluklar iin syleyeceklerimiz bu kadardir.
Mahrumiyetlere gelince, durum biraz farklidir. Bunlar balica iki
trldr: yiyecek sikintisi ve birliklerin, ordugahlarda olsun konak-
lama yerlerinde olsun barinaktan yoksun olmalari. Bir noktada
toplanan askerlerin sayisi ne kadar oksa, bu glklerin o nispet-
te artacagi aiktir. Fakat te yandan, stn kuvvetlere sahip ol-
mak, yayilmak ve daha ok yer bulmak, dolayisiyla yiyecek ve ba-
rinak sikintisini gidermek olanagi saglamaz mi
Napolyon 1812'de Rusya'da ilerlerken, ordusunu, o zamana
kadar grlmemi biimde, tek bir yol zerinde byk yiginlar ha-
linde toplami ve bu suretle yine ei grlmemi mahrumiyetlere
sebebiyet vermi ise, bunun nedenini, her zaman savundugu ke-
sin sonu aItnabiIecek noktada mmkn oIdugu kadar kuvvetIi
oImak gerektigi ilkesinde aramak gerekir.
Bu ilkenin Rusya seferinde fazla ileri gtrlp gtrlme-
digini tartimanin yeri burasi degildir; muhakkak olan bir ey var-
sa, o da udur ki, eger Napolyon bu kararinin sonucu olan mahru-
miyetlerden kainmak istemi olsaydi, daha geni bir cephe boyun-
ca ilerlemesi yeterdi. Rusya'da yer sikintisi diye bir ey sz konusu
degildi; esasen yer darligina pek az hallerde raslanir. Bu itibarla,
T8
Cluusowilz
Suvu zorino
bu rnek, ok stn kuvvetlerin ayni zamanda kullanilmasinin mut-
laka daha byk bir zayiflamaya yol aacagini kanitlamak iin
kullanilamaz. Ama imdi bir de rzgar ve hava artlarinin ve savain
kainilmaz yorgunluklarinin, daha sonra kullanilmak zere bir ek
kuvvet olarak yedekte tutulmu olabilecek birlikleri de etkiledigini
ve zayiflattigini farzedelim. O zaman, byle bir yedek kuvvetin or-
dunun tmnn ykn hafifletmekte oynayabilecegi olumlu role
ragmen, yine durumu genel bir baki [sayfa 251| aisindan degerlen-
dirmemiz ve kendimize u soruyu sormamiz gerekir: Kuvvetlerde-
ki bu azalma, sayica stnlgmzn bize bir ka noktadan sagla-
yabilecegi kuvvet kazancini dengelemeye yeterli sayilabilir mi
Geriye incelemememiz gereken nemli bir nokta kaliyor.
Kismi bir muharebe sz konusu oldugu zaman, amaladigimiz
byk bir baariyi kazanmak iin gerekli kuvvetlerin miktarini
yaklaik olarak saptamak ve dolayisiyla ne kadarini muharebeye
sokmaya ihtiya bulunmadigini tayin etmek o kadar zor bir i degil-
dir. Fakat strate|ide bu hemen hemen imkansiz gibidir, nk
strate|ik sonu iin, taktik sonucun tersine, belirli bir ama izile-
medigi gibi sinirlari da o kadar dar tutulamaz. Taktikte kuvvet fazla-
ligi sayilabilecek bir durum strate|ide, firsat iktiginda baariyi daha
da geniletmenin bir araci sayilmalidir. Kuvvet kazanci baarinin
geniligi ile orantili olarak artar; yle ki, sayica stnlk, en titiz bir
kuvvet tasarrufunun hi bir zaman saglayamami olacagi bir d-
zeye kisa srede varabilir.
Napolyon 1812'de ezici sayi stnlg sayesinde Moskova'ya
kadar ilerleyebilmi ve bu nemli bakenti ele geirebilmiti. Eger
bu stnlk sayesinde ayrica Rus ordusunu tamamen imha et-
meyi baarabilmi olsaydi, kukusuz belki de Moskova'da baka
hi bir ekilde saglayamayacagi bir barii imzalamak firsatini
bulmu olurdu. Bu rnegi sadece dncemize aiklik getirmek
iin gsteriyoruz, yoksa onu kanitlamak iin degil; tezimizi ispat
etmek iin uzun ve girift aiklamalarda bulunmak gerekir ki onun
da yeri burasi degildir.
Btn bu mlahazalarimiz, gerek yedek kavrami ile degil,
sadece kuvvetlerin birbiri ardindan kullanilmasi fikri ile ilgilidir;
geri bu arada sik sik yedek kuvvetlerden de sz etmek zorunda
kaldik, fakat ikisi arasindaki yakin ilikiye ragmen, yedek kuvvetler
kavrami, bundan sonraki blmde grecegimiz gibi, daha baka
T0
Cluusowilz
Suvu zorino
fikirlerle ilintilidir.
Burada gstermek istedigimiz ey, taktik alanda askeri
kuvvetin salt fiili kullanilma sresi nedeniyle zayifladigi [sayfa 252| ve
bu itibarla zaman faktrnn, strate|ide oldugundan ok daha geni
lde sonucu etkiledigidir. Strate|ide de sz konusu olan zama-
nin yikici etkisi, bir dereceye kadar muharip kuvvetlerin yogunlugu
ile telafi edilir, kismen de baka yollardan giderilir. Strate|i, birlikle-
ri art arda kullanmak suretiyle zaman faktrn kendine bali
baina bir mttefik yapamaz.
Bali baina diyoruz, nk zamanin, bizzat yarattigi fakat
kendisinden farkli olan baka koullar yznden, taraflardan biri
iin arz edebilecegi, hatta mutlaka arz ettigi, nem bambaka bir
eydir; buna elbette kayitsiz kalamayiz, nitekim bu konuyu ilerde
ayrica tahlil edecegiz.
u halde ortaya koymak istedigimiz kural udur: strate|ik
bir amaca ynelik mevcut kuvvetlerin tm aynt zamanda hare-
kta sokulmalidir; her ey tek bir hareket ve tek bir ana sikitirilabil-
digi lde, baarimiz doruk noktasina eriecektir.
Fakat strate|ide de srekli bir baski ve srekli etkiler vardir.
Son baariya ulamanin balica aralari olduklari iin bunlari ihmal
etmeye hakkimiz yoktur. Yani srekIi oIarak yeni kuvvetIer ge-
Iitirmemiz gerekir. Bu noktayi da baka bir blmde inceleyece-
giz; ona burada degindiysek, bu sirf okuyucunun bize syledigimiz
bir eyi syletmemesi iindir.
imdi de, daha nceki mlahazalarimizla ok yakindan ilgi-
li bir soruna egilecegiz. Konumuzun tmne iik tutacak olan bu
sorun stratejik yedekIerdir. [sayfa 258|
BLM XIII
STRATE1K YEDEKLER
Yedek bir kuvvetin birbirinden kesinlikle ayrilan iki grevi
vardir: birincisi, muharebeyi uzatmak ve yenilemektir; ikincisi, be-
klenmedik bir durum karisinda kullanilmaktir. Birinci grev, kuvvet-
TT
Cluusowilz
Suvu zorino
lerin birbiri ardindan kullanilmasinin yararliligini tazammun eder
ve bu yzden strate|ide sz konusu olamaz. Bir birligin dmek
zere olan bir yere gnderilmesi hali aika ikinci kategoriye girer,
nk bu noktada gerekli olan direnmenin nceden yeterince ke-
stirilemedigi anlamina gelir. Fakat sadece muharebeyi uzatmakla
grevlendirilen ve bu amala gerilerde yedekte tutulan bir birlik
yalniz ate hattinin diinda birakilmi bir birliktir; yoksa harekti
idare eden komutaninin emrindedir ve bu itibarla strate|ik degil,
taktik bir yedektir.
Fakat beklenmedik bir durum karisinda mdahale etmeye
hazir bir birlige strate|ide de ihtiya hissedilebilir; dolayisiyla strate-
|ik bir yedek kuvvet de olabilir, ama sadece umulmadik durumla-
rin ortaya ikabilecegi yerde. Taktikte, dmanin aldigi tertibat ge-
nellikle ancak gzle grlebileceginden, her orman, her agalik,
engebeli bir arazinin her kivrimi dmani gizlemeye yarayabile-
ceginden, her an beklenmedik durumlarla karilamak olasiligi
vardir; onun iin uyanik bulunmamiz, zayif grnen noktalari iler-
de takviye etmek ve kuvvetlerimizin genel dzenini dmaninkine
uydurmak iin gerekli tedbirleri almamiz gerekir.
Buna benzer durumlar ister istemez strate|ide de meydana
ikar, nk strate|ik hareket taktik harekete dogrudan dogruya
baglidir. Strate|ide de birok tedbirler ya dogrudan dogruya gzle
grlen durumlara, ya dogrulugu pheli bilgilere, her gn, hatta
her saat gelen raporlara, ya da muharebenin somut sonularina
gre alinir. [sayfa 254| Bu itibarla, ilerde kullanmak zere, durumun
belirsizliginin derecesine gre, belirli bir kuvveti yedekte birakmak
strate|ik komutanligin balica grevlerinden biridir.
Genellikle savunma harektinda, bilhassa irmak, dag, vb.
gibi engebeli arazinin savunulmasinda, byle durumlar bilindigi gi-
bi sik sik meydana gelir.
Fakat bu belirsizlik, strate|ik faaliyet taktik faaliyetten uzak-
latika azalir ve politikanin sinirinda hemen hemen tamamiyle
ortadan kalkar.
Muharebeye gtrlen dman yry kollarinin izledikle-
ri yn ancak gzle grlebilir; bir irmagi hangi noktadan gemeyi
tasarladiklari ancak son anda aldiklari tertibattan anlailabilir; d-
manin lkemizi nereden istila etmeye hazirlandigi genellikle ilk
kurunun atilmasindan ok nce btn gazeteler tarafindan haber
T2
Cluusowilz
Suvu zorino
verilir. Hazirliklar ne kadar byk apta ise, baskina ugramak ihti-
mali o kadar azalir. Zaman ve yer o kadar geni, harektin neden-
leri o kadar bellidir ki, ya olacaklar nceden haber alinir ya da
kolayca kestirilebilir.
te yandan, strate|inin bu alaninda yedeklerin kullanilmasi
eger yedegimiz varsa hazirliklar ne kadar genel nitelikte olursa o
kadar etkisiz kalir.
Kismi bir muharebenin sonucunun kendi baina bir anlam
taimadigini, btn kismi muharebelerin sonularinin topyekn
muharebenin sonucuna bagli oldugunu grmtk.
Bununla birlikte, topyekn muharebenin bu sonucu bile
sadece nispi bir nem tair ve derecesi, yenilen kuvvetin btnn
ne dereceye kadar byk ve nemli bir parasini tekil ettigine
gre degiir. Bir kolordu tarafindan kaybedilen bir muharebe or-
dunun kazanacagi bir zaferle telafi edilebilir; bir ordunun yenilgisi
bile daha byk bir ordunun zaferi ile sadece dengelenmi olmak-
la kalmaz, belki mutlu bir sonuca dnebilir (Kulrn'deki iki gn,
2D ve 8O Agustos 1818). Bundan hi kimsenin kukusu olamaz;
fakat u da aiktir ki, her zaferin [sayfa 255| agirligi (her topyekn mu-
harebenin baarili sonucu) kazanilan kismin byklg ile oranti-
lidir, ve dolayisiyla ugranilan kaybi sonraki olaylarla telafi etme
olanagi da ayni oranda azalir. Bu noktayi ilerde daha yakindan
inceleyecegiz. imdilik bu inkar edilemez srecin varligina degin-
mekle yetiniyoruz.
Bu iki dncemize bir ncsn ekleyelim: taktikte kuv-
vetlerin birbiri ardindan kullanilmasi nihai sonucu topyekn hare-
ktin sonuna kaydirmasina karilik, strate|ide bunun tersi olur, yani
kuvvetlerin ayni zamanda kullanilmasi kurali asil sonucun (ki bu
her zaman nihai sonu olmayabilir) hemen hemen daima byk
harektin balangicinda meydana gelmesini saglar. Btn bunlar-
dan u sonucu ikarabiliriz ki, strate|ik yedekler ne kadar geneI bir
amaca hizmet etmek iin dnlmler ise, o kadar gereksiz, o
kadar yararsiz, o kadar tehlikelidirler.
Strate|ik yedek fikrinin hangi noktadan itibaren bir tezat tekil
etmeye baladigini kestirmek zor degildir: esas karardan itibaren.
Esas karara btn kuvvetler katilmalidir, bu karardan sonra kulla-
nilmasi dnlen bir yedek kuvvet (mevcut aktif kuvvet) fikri sag-
duyuya ters den bir samaliktir.
T3
Cluusowilz
Suvu zorino
Yedek kuvvetler, taktik komutaya dmanin beklenmedik
tertiplerine karilik vermenin yanisira, muharebenin nceden gr-
lemeyen baarisiz sonucunu telafi etmek olanagini da sagladiklari
halde, strate|ik komuta, hi degilse byk kararla ilgili olarak, bu
aratan vazgemek zorundadir. Genel kural olarak, bir noktada
verilen kayiplari ancak baka noktalarda elde edilen, kazanlarla
giderebilir ve bunun iin de kimi zaman kuvvetleri bir noktadan
baka bir noktaya kaydirmasi gerekir. Fakat hi bir zaman, bir
kisim kuvvetleri yedekte tutmak suretiyle bu gibi kayiplari nce-
den nlemeyi dnemez, dnmemelidir.
Esas harekete katilmayacak strate|ik yedek fikrinin sama
bir ey oldugunu sylemitik; bu o kadar [sayfa 256| aikar bir eydir
ki, baka kavramlar altinda kilik degitirerek bir marifetmi gibi sik
sik ortaya atilmami olsaydi, onu bu son iki blmde yaptigimiz
gibi tahlil etmek zahmetine girmeyi aklimizdan bile geirmezdik.
Kimi onda strate|ik feraset ve tedbirin dorugunu grrken, kimi
yalniz strate|ik degil, taktik ihtiyat kavramini da tm ile reddet-
mektedir. Bu kavram kariikligi gerek hayata da yansimaktadir.
Bunun en arpici rnegini u olayda grebiliriz: 18O6'da, Prusya,
Prens Eugne de Wrtemberg' in komutasinda 2O.OOO kiilik bir
ihtiyat kuvvetini Brandenburg'da konaklatmi, fakat bu kuvvet iste-
nilen zamanda SaaIe irmagina ulaamami, te yandan ayni Dev-
lete ait 25.OOO kiilik bir kuvvet Dogu ve Gney Prusya'da kalmitir;
bu kuvvetin muharebeye ancak daha sonra bir ihtiyat kuvveti
oIarak sokuImast tasarIanmttt.
Bu rneklerden sonra, artik kimse bizi yel degirmenlerine
kari savami olmakla sulayamaz.
BLM XIV
KUVVET TASARRUFU
Daha nce de belirttigimiz gibi, akil yolu, salt ilkeler ve dn-
celerle matematik bir izgiye indirgenemez. Arada daima belirli
bir tolerans payi (mar|) kalir. Hayatin btn pratik (uygulamali)
T4
Cluusowilz
Suvu zorino
sanatlarinda da bu byle degil midir Gzelligin hatlarinin ne ap-
sisleri ne ordinatlari vardir; daireler ve elipsler cebir formllerine
gre izilmezler. Bu itibarla, savai yneten komutanin ogu za-
man sezgisine ve muhakemesine gvenmesi, dogutan bir kavrayi
yetenegi, dnce ve egitimin keskinletirdigi bu bir eit koku
alma hassasi sayesinde adeta bilin dii bir faaliyetle dogru yolu
bulabilmesi gerekir; kimi zaman [sayfa 257| yasayi basitletirmeli, z-
n meydana getiren birka buyruk ve kuralini kendisine rehber
edinmelidir; kimi zaman da benimsedigi kurallari geleneksel yn-
temlere uydurmalidir.
Btn kuvvetlerin srekli bir ibirligi iinde bulunmalari, diger
bir deyile bu kuvvetlerin hi bir parasinin atil birakilmamasina
dikkat etmek, kanimizca, bu basitletirilmi ilkelerden biri, bir zi-
hin alikanligi haline getirilmesi gerekli bir kuraldir. Her kim ki,
dman varliginin gerekli kilmadigi noktalarda kuvvet bulundurur;
her kim ki, dman kuvvetleri arpiirken kendi kuvvetlerinin bir
kismini yry halinde, yani atil durumda birakir, iyi bir komutan
degildir, kuvvetlerini kt kullanmaktadir. Burada bir kuvvet is-
rafindan sz edebiliriz ki, bu kuvvetlerin yersiz kullanilmasindan
da daha kt bir eydir. Harekete gemek zorunlu hale geldigi
andan itibaren, temel art btn kuvvetlerin harekta sokulmasi-
dir, nk amasiz bir faaliyet bile dman kuvvetlerinden bir kis-
mini megul ve imha eder; halbuki tamamen atil kalan kuvvetler
hemen o anda etkisiz bir hale getirilmi sayilir. Bu fikir son b-
lmn ilkelerine yakindan baglidir; gerek ayni gerektir, fakat da-
ha geni bir aidan gzden geirilmi ve tek bir kavrama sikitiril-
mitir.
BLM XV
GEOMETRK UNSUR
Geometrik unsurun, veya askeri kuvvetleri dzenleme bii-
minin ne dereceye kadar hakim bir ilke haline gelebilecegini sap-
tamak tahkimat sanatinin iidir: burada, en bygnden en kg-
T5
Cluusowilz
Suvu zorino
ne kadar her eyi geometri ynetir. [sayfa 258| Geometri taktikte de
byk bir yer tutar. En dar anlamda taktigin, yani hareket halinde
kuvvetler teorisinin temelini tekil eder. Sahra tahkimatinda ol-
dugu gibi, mevziler ve mevzilere saldiri teorisinde de, geometrinin
ailari ve dogrulari birer kanun koyucu, msabakanin sonucunu
tayin edecek birer hakem gibi egemendirler. Bu alanda, birok
eyler yanli uygulanmi, bir oklarina ise ocuk oyuncagi gz ile
bakilmitir. Ne var ki, her muharebenin dmanin kuatilmasini
hedef aldigi bugnn taktiginde, geometrik unsur yeniden n pla-
na gemitir. Aslinda uygulama biimi ok basittir fakat srekli
olarak tekrarlanmaktadir. Bununla birlikte, her eyin daha oynak
ve kaypak oldugu, manevi glerin, kiisel niteliklerin ve ansin
ok daha byk bir rol oynadigi taktikte, geometrik unsur hi bir
zaman kuatma ve tahkimat savaindaki kadar hakim bir unsur
olamaz. Strate|ide etkisi daha da azdir. Kuskusuz, kitalarin terti-
plenme biimlerinin, lkelerin ve Devletlerin cografi ekillerinin bu
alanda da byk bir nemi vardir; ama geometrik unsur burada
tahkimat sanatinda oldugu gibi kesin bir rol oynamaz ve taktikteki
kadar nemli degildir. Bu etkinin kendini belli etme biimi ancak
tedrici bir ekilde meydana iktigi ve dikkate alinmasi gerektigi
noktalarda gsterilebilir. imdilik sadece taktik ile strate|i arasinda
bu bakimdan mevcut farka dikkati ekmekle yetinelim.
Taktikte, zaman ve mekanin nemi abucak asgariye iner.
Bir kita toplulugu yandan ve geriden dman saldirisina ugradigin-
da, ok gemeden, geri ekilmenin artik mmkn olmadigi bir
noktaya gelip dayanir; byle bir durum mcadeleye devam etme-
nin mutlak imkansizligina ok yakindir. Onun iin ordu bu durum-
dan kurtulmaya alimali, ya da byle bir duruma dmemeye
bakmalidir. Bu itibarla, bu amaca ynelik btn tedbirler, btn
kombinezonlar daha balangita byk bir nem ve etkinlik kaza-
nir; bunun da balica nedeni, sonularinin dmanda yarattigi kor-
kudur. te kuvvetlerin geometrik dzeninin taktik sonu zerinde
bu kadar nemli bir rol oynamasi bu yzdendir. [sayfa 25D|
Btn bunlar, zaman ve mekanin ok daha nemli bir rol
oynadigi strate|iye ok daha zayif olarak yansir. Bir sava sahnesin-
den bir baka sava sahnesine ate edilemez ve tasarlanan bir
strate|ik kuatma uygulanincaya kadar ok kez haftalar, hatta aylar
geer. Ayrica, mesafeler o kadar uzaktir ki, sonunda istenilen nok-
T
Cluusowilz
Suvu zorino
taya isabet kaydetmek olasiligi, ne kadar iyi hazirlanmi olursak
olalim, ok azdir.
Strate|ide bu tedbirlerin, yani, geometrik unsura dayanan
kombinezonlarin uygulama alani ok daha dardir; bunun iin de,
bir noktada geici olarak bile kazanilan filli bir stnlgn degeri
ok daha fazladir. Byle bir stnlgn, her hangi bir kari hareket
korkusu ile hafiflemeden veya tamamen ortadan kalkmadan etki-
lerini gstermesi iin bol bol zamanimiz vardir. Bu itibarla, u ger-
egi hi tereddtsz kabul edebiliriz ki, strate|ide, zaferle sonu-
lanan muharebelerin sayisi ve azameti, bunlari birbirine baglayan
byk hatlarin biiminden ok daha nemlidir.
Modern doktrinlerde reva gren dnce ise bizimkinin
tam tersidir, nk bylelikle strate|iye ok daha byk bir nem
verilmek istenilmitir. Strate|i adeta aklin yksek bir fonksiyonu
gibi grlm, bu sayede savaa daha bir soyluluk getirilebilecegi,
yeni fikirler ikamesiyle ona daha bilimsel bir nitelik verilebilecegi
sanilmitir. Bize gelince, drt bai mamur bir teorinin balica g-
revlerinden birinin bu tr sapmalari tehir etmek ve sulamak [sayfa
26O| olduguna inaniyoruz. Geometrik unsur bu yeni doktrinlerin temel
fikrini oluturdugundan, daha dogrusu hepsi bu fikirden ikmi
sayilabileceginden, bu noktanin zerinde zellikle durmak geregini
grdk.
BLM XVI
SAVA EYLEMNN
GEC OLARAK DURDURULMASI
Savai karilikli bir yok etme eylemi olarak dnecek olur-
sak, iki tarafin da srekli olarak ilerlediklerini kabul etmemiz gere-
kir; fakat ayni zamanda, birbirini izleyen her an iin, zorunlu ola-
rak taraflardan birinin bekleme halinde bulundugunu ve sadece
digerinin ilerledigini tasavvur etmemiz gerekir, nk artlar hi
bir zaman her iki taraf iin ayni olmayacak, hi degilse yle kalma-
yacaktir. Eninde sonunda, bir degiiklik meydana gelecek ve iin-
T7
Cluusowilz
Suvu zorino
de bulundugumuz an taraflardan biri iin daha elverili olacaktir.
ki bakomutanin da bu artlari tam olarak bildiklerini farz edecek
olursak, bu durum taraflardan birini harekete gemeye iterken
digerini beklemeye sevkedecektir. Byle olunca da, ilerlemek veya
beklemek ayni zamanda iki tarafin da yararina olamaz. Taraflar
arasindaki bu ama karitligi burada genel kutuplama ilkemizin
sonucu degildir ve dolayisiyla ikinci kitabin beinci blmnde
ileri srdgmz dnceyi yalanlamaz; bunun nedeni, ayni eyin,
yani ilerde giriilecek bir harektla durumlarini iyiletirme ya da
agirlatirma ihtimalinin, iki komutan iin de zorlayici bir etken
halini almasidir.
artlarin bu bakimdan tamamen eit oldugunu kabul etsek
bile, hatta karilikli durumlarini tam olarak [sayfa 261| bilmedikleri
iin iki komutanin byle bir eitligi mevcut sayarak aldandiklarini
farzetsek bile, politik amalarin karitligi yine de harektin durdu-
rulmasina engel olacaktir. Politik bakimdan, taraflardan biri mutla-
ka "saldirgan" olacaktir, nk iki tarafin da savunma halinde bu-
lundugu bir sava tasavvur edilemez. Ancak saldirgan tarafin ms-
pet, kendini savunan tarafin ise menfi bir amaci vardir. O halde
mspet eylem saldirgan tarafa der, nk mspet bir amaci an-
cak bu yoldan gerekletirebilir. artlarin iki taraf iin de tipatip
ayni oldugu hallerde, mspet ama saldirgan tarafi harekete iter.
Bu aidan bakildiginda, sava eyleminin durdurulmasi as-
linda eyanin tabiatina, yani savain zne aykiridir; iki ordu,
bagdamaz iki unsur gibi, hi durmadan birbirlerini yutmak zo-
rundadirlar: tipki su ile atein hi bir zaman birbirlerini dengele-
meyip ilerinden biri tamamen yok oluncaya kadar birbirlerini et-
kiledikleri gibi. Saatlerce hi kipirdamadan birbirlerine sarilmi va-
ziyette duran iki grei tasavvur edilebilir mi Sava eyleminin, iyi
kurulmu bir saat gibi, srekli hareket halinde bulunmasi gerekir.
Ne var ki, sava, tabiati geregi ne kadar vahi olursa olsun, beeri
zaaflarin damgasini tair, ve burada saptadigimiz eliki, yani insa-
nin bir taraftan tehlikeyi arar ve yaratirken bir taraftan da ondan
korkmasi, kimseyi airtmayacaktir.
Genel olarak askerlik tarihine bir gz atacak olursak, ama-
ca dogru kesintisiz bir yryn gereklere yzde yz ters
dtgn, durakIama ve hareketsizIigin savata ordunun nor-
maI durumunu tekil ettigini, hareketin ise bir istisna oldugunu
T8
Cluusowilz
Suvu zorino
grrz. Bu durum karisinda nerede ise grlerimizin dogru-
lugundan pheye decektik. Ancak askerlik tarihi genel olarak
ve olaylarin kabarik sayisi bakimindan bu kukuyu yaratmakta ise
de, bu olaylarin son dizisi tersine grmz dogrulamakta ve
durumumuzu kurtarmaktadir. Fransiz htillinin savalari bunu ai-
ka gstermekte ve hakli oldugumuzu ortaya koymaktadir. Bu
savalarda, ve zellikle Bonapart'in seferlerinde, sava, [sayfa 262| dogal
ve temel yasasi saydigi yogun bir dinamizmin doruguna ulamitir.
Bu dinamizm demek ki mmkndr ve mmkn oluguna gre
zorunludur.
Nitekim, zorunlu olarak eyleme dnmeyecek olduktan
sonra, sava ugruna harcanan muazzam kuvvetleri mantiken nasil
hakli gsterebiliriz Firinci firinini ancak ekmegini piirmek iin
yakar; atlar arabaya ancak yola ikilmak istenildigi iin koulur.
Savain gerektirdigi o byk abalari sadece dmanin da ayni
abalari harcamasi iin mi harciyoruz
Genel ilkeyi ispat etmek iin bu kadar yeter. imdi de, zel
durumlarla degil de, z ile ilgili degiikliklerini gzden geirelim.
Burada, saatin fazla hizli veya fazla srekli hareketini nle-
meye yarayan birer i denge agirligina benzetilebilen etken sz
konusudur.
Srekli olarak bir yavalatma egilimi yaratan ve bylece bir
geciktirme faktr olan birincisi, insan zihnine zg dogal ekin-
genlik ve kararsizliktir; ekim degil iteleme gcnn, yani tehlike
ve sorumluluk korkusunun dogurdugu bir eit manevi atalettir.
Savain dogal unsuru atetir, yani siradan insanlari han-
tallatiran bir unsur; bu itibarla, hareketin srekli olabilmesi iin
itici glerin daha kuvvetli ve daha sik olmasi gerekir. Askerlerin
ugrunda silahlandirildiklari ama genellikle bu ataleti yenmeye ye-
terli degildir; ve bu askerler, kendini savata, suda balik gibi, dogal
ortaminda hisseden savai ve gzpek bir komutanin ynetimin-
de bulunmuyorlarsa, ya da yukardan gelen byk bir sorumlu-
lugun baskisini omuzlarinda duymuyorlarsa, duraklama kural, iler-
leme istisna olacaktir.
kinci etken, zellikle savata daha belirgin bir hal alan in-
san kavrayi ve muhakemesinin eksikligidir; nk her an iinde
bulundugumuz durumu tam olarak bilemedigimiz gibi, dmanin-
kini de ancak bir takim tahmin ve faraziyelere dayanarak saptaya-
T
Cluusowilz
Suvu zorino
biliriz. Dolayisiyla, iki taraf da ogu kez ayni durumu kendisi iin
elverili [sayfa 268| sanabilir: oysa, gerekte bir tarafin ikari agir bas-
maktadir. Bylece, ikinci kitabin beinci blmnde syledigimiz
gibi, her iki taraf da daha uygun bir zamani kollamakla akillica
davrandigini sanabilir.
nc etken, bir kilit gibi, saatin arkini durdurur ve za-
man zaman harekti tamamen sekteye ugratir: bu savunmanin,
savunma gcnn stnlgdr. A kendini B'ye saldirmak iin
ok zayif hissedebilir, fakat bu mutlaka B'nin A'ya saldiracak ka-
dar gl oldugu anlamina gelmez. Savunmada olan taraf saldi-
riya gemekle sadece stn gcn kaybetmekle kalmaz, ayrica
dmanin gcn arttirmi olur: bunu bir cebir forml ile ifade
etmek gerekirse, A+B ile A-B arasindaki fark 2B'ye eittir. Bu iti-
barla, yle durumlar olabilir ki, ayni anda kendilerini saldiriya ge-
mek iin yeteri kadar kuvvetli hissetmeyen iki taraf sahiden saldi-
riya geemeyecek kadar zayiftirlar.
Bylece sava sanatinin bnyesinde bile, akil ve tedbir, airi
tehlikelerden kainma egilimi etkilerini hissettirirler ve savain il-
kel iddet ve acimazligini hafifletirler.
Bununla birlikte, bu nedenler eski zaman savalarinin uzun
inkita dnemlerini izah etmeye yetmez. nemli bir nedene dayan-
mayan bu savalarda zamanin onda dokuzu durgunlukla geerdi.
Bunun balica nedeni, taraflardan birinin isteklerinin, digerinin du-
rum ve ruh haletinin savain ynetimi zerindeki etkileriydi. Bu
konuya, savain z ve amaci ile ilgili blmde deginmitik.
Btn bunlar savai tamamen yozlatiracak boyutlara
ulaabilirler. Savalar ok zaman silahli bir tarafsizliktan baka bir
ey degildir: ya bari mzakerelerini desteklemeye ynelik tehdit
edici bir tutum takinilir; ya ilimli abalarla kk avanta|lar kaza-
nilmaya aliilir ve arkasindan ne gelecek diye beklenir; ya da bir
mttefike kari nasilsa giriilmi olan bir taahht zoraki olarak ye-
rine getirilmeye aliilir.
Btn bu durumlarda, ya ikarlarin itici gc hafiftir, ya
dmanlik duygusu zayiftir, ya da dmandan pek [sayfa 264| korku-
lacak bir ey olmadigi gibi ona fazla zarar vermek de istenilmez.
Kisaca, kendilerini silkeleyen ve kamilayan gl nedenler bu-
lunmadika, hkmetler tehlikenin fazlasini gze almazlar. te
gerek savain intikamci ruhunun eksik oldugu ilimli ve sulandi-
200
Cluusowilz
Suvu zorino
rilmi savalar bundan ileri gelir.
Sava byle bir szde sava veya yalanci sava haline gel-
dike, teorisi de nemini yitirir ve yargilari iin gereksindigi temel
dayanak ve desteklerden yoksun kalir; zorunlu unsur giderek aza-
lir, arizi unsur giderek ogalir.
Buna ragmen, bu trl bir savain da kendisine zg bir
mantigi vardir; hatta belki de oyunlari daha eitli, daha geni kap-
samlidir. Altin para ile oynanan kumar, kurularla oynanan bir bor-
sa oyununa dnmtr. Byle bir savata gsterili hareketler,
ileri karakollarda yari aka yariciddi nemsiz bogumalar, hi bir
ie yaramayan uzun boylu manevralar, siperler ve yryler agir
basar. Sonradan btn bunlara byk bir ustalik gzyle bakilir,
oysa bunun tek nedeni kck amalar gttklerinin unutulmasi
ve sagduyunun baka ne yapacagini airmasidir. Ne gariptir ki,
gerek savain bir ok teorisyenleri malzemelerini bu savalarda
bulurlar. Bu aldatmacalar, bu gsteriler, eski savalarin bu ufak
tefek iti kaki1ari onlar iin btn teorinin amaci, ruhun madde
zerindeki hakimiyetinin belirtileridir. Modern savalar ise bu ze-
vatin gznde vahi yumruklamalardan baka bir ey degildir;
bunlardan hi bir ey grenilemez, olsa olsa barbarliga dn
simgelerler. Bu gr, konusunu oluturan eyler kadar kk,
soysuz bir grtr. Byk ener|ilerin, byk tutkularin bulunma-
digi yerde, ferasetin at oynatmasi kolaydir. Fakat byk glerin
idaresi, bir geminin dalgalarla alkalanan firtinali bir denizden sag
saglim karaya ulatirilmasi aklin ok daha yksek bir faaliyetini
gerektirmez mi Bu bir eit eskrim, o teki yksek sava yneti-
minde ierilmi degil midir Bu, geminin stndeki hareketlerin
geminin kendi hareketine nispetini andirmaz mi Bu tr apsiz sa-
va, ancak dmanin onun [sayfa 265| icaplarina uymasi halinde mm-
kndr. Buna ne zamana kadar uyacagini nasil kestirebiliriz Fran-
siz htilli, modasi gemi sistemimizin gvenligini baimiza yikip
bizi Chlons'dan Moskova'ya srklememi midir Byk Frede-
rik ayni ekilde Avusturyalilari gafil avlayip, eski askeri geleneklere
dayanan monariyi kknden sarsmami midir Yarim yamalak
tedbirler ve zamani gemi askeri sistemlerle, kendi kuvvetinden
baka yasa tanimayan kasirga gibi bir dmanin karisina ikan
hkmetlerin vay haline! En kk bir ihmal, faaliyet ve abalarin
birazcik gevetilmesi bir anda dmanin agir basmasina yol aar.
20T
Cluusowilz
Suvu zorino
O zaman artik bir eskrimcinin tutumunu birakip bir atletin tutumu-
na gemek kolay degildir, ve en kk bir vuru her eyi yere ser-
meye yeter.
Btn bu sylediklerimizden ikan sonu udur ki, sava
eylemi srekli ve kesintisiz bir hareket degil, aralikli siramalarla
ilerleyen bir harekettir; ve eitli kanli olaylarin arasinda, iki tarafin
birbirini kolladigi, savunma durumuna getigi duraklama dnem-
leri vardir; ve daha yksek bir ama taraflardan birini saldiriya ge-
meye zorlar, ilerlemeyi hedef alan genel bir tutuma srkler ve
bylelikle davranilarini bir lde degitirir.
BLM XVII
MODERN SAVAIN KARAKTER
Modern savain karakterinin btn planlar ve zellikle stra-
te|ik planlar zerinde byk bir etkisi vardir. Nasil ki btn o eski
geleneksel yntemler Bonapart'in ansi ve cretkarligi karisinda
yikilmi ve birinci sinif devletler nerede ise bir vuruta yok olmular
ise, ayni ekilde spanyollar da zorlu mcadeleleri ile, milletin [sayfa
266| topyekn silahlanmasinin ve byk apta ayaklanma tedbirler-
inin, ayrintilari bakimindan zayif ve belirsiz bir duruma ragmen, ne
derece etkili olabilecegini gstermilerdir. Yine ayni ekilde Rusya
da, 1812 seferinde hem ok byk boyutlari olan bir mparator-
lugun fethedilemeyecegini (ki bu zaten bilinen bir eydir), hem de
nihai zafer ihtimalinin mutlaka kaybedilen muharebeler, bakentler
ve eyaletlerle orantili olarak azalmadigini bize gstermitir; oysa,
imdi tersi ispatlanmi olan bu ikinci varsayim o zamana dek tm
diplomatlar tarafindan mutlak bir ilke olarak benimsenmi ve by-
le bir durumda, kt artlarla bile olsa, gerici bir bari anlamasi
imzalamanin zorunlu oldugu sanilmiti. Rusya bize bunun tersini,
yani bir milletin en byk kuvvetini ok kez kendi lkesinin sine-
sinde, ve dmanin saldiri gc tkendikten sonra gsterdigini ve
o zamana kadar savunmada iken nasil byk bir g ve ener|i ile
saldiriya geebilecegini ispatlamitir. Bunlarin yanisira, Prusya da
202
Cluusowilz
Suvu zorino
(1818), umulmadik abalarin milis kuvvetleri sayesinde bir ordunun
gcn alti misline ikarabilecegini ve bu milis kuvvetlerinin lke
iinde oldugu gibi lke diinda da dvebileceklerini gstermitir.
Nihayet btn bu olaylar unu da gstermitir ki, bir milletin yrek
ve duygularinin baaramayacagi hi bir ey yoktur ve milletin bu
manevi gc onun siyasi ve askeri gcnn temelini tekil eder.
Hkmetler artik btn bunlari grenmi olduklarina gre, bund-
an byle ikacak savalarda, ya kendi varliklari tehlikede oldugu
iin, ya da kendilerini dolu dizgin ihtiraslarina kaptirdiklari iin, bu
yeni kefedilmi kaynaklara bavurmamalari beklenemez.
ki tarafin da tm ulusal gcnn btn agirligini koydugu
bir savain, her eyin muvazzaf ordularin karilikli ilikilerine gre
hesap edildigi savalarin ynetildigi, ilkelerle ynetilemeyecegi aik-
tir. Bir zamanlarin muvazzaf ordulari donanmalara benzerlerdi; kara
kuvvetleri, Devletin geri kalan kisimlariyla ilikileri bakimindan de-
niz kuvvetlerini andirirlardi. Bu yzden de karadaki sava sanatin-
da [sayfa 267| deniz savalari taktiginden bir eyler bulunurdu, oysa
bugn bu durumdan eser kalmamitir.
BLM XVIII
GERGNLK VE DNLENME
(Savain dinamik kanunu)
Onaltinci blmde grdgmz gibi, seferlerin ogunda du-
raklamaya ve dinlenmeye ayrilan zaman harekete ayrilan zaman-
dan daha fazladir. Her ne kadar gnmzn savalari, bundan
nceki blmde belirtildigi gibi, tamamen farkli bir nitelik taimakta
iseler de, bu savalarda da gerek eylemin kisa veya uzun fasila-
larla kesildiklerinde kuku yoktur. Bu da bizi savain bu iki safha-
sini daha yakindan incelemeye gtrmektedir.
Sava eylemi duraklama noktasina geldigi, yani taraflardan
hi biri mspet bir ey yapmak istemedigi takdirde, bir skunet ve
dolayisiyla denge hali meydana gelir. Bu en geni anlamda bir
dengedir ve sadece maddi ve manevi sava glerini degil, btn
203
Cluusowilz
Suvu zorino
ilikileri ve ikarlari iine alir. Taraflardan biri yeni bir mspet ama
peinde komaya ve bunun iin hazirlik niteliginde de olsa hare-
kete gemeye balar balamaz ve dman buna kari koyar koy-
maz, gler arasinda bir gerginlik, bir gerilim yaratilmi olur; bu
gerginlik bir kararla sonulanincaya, yani taraflardan biri amacin-
dan vazgeinceye veya digeri ona teslim oluncaya kadar devam
eder.
Muharebe kombinezonlarinin iki taraf iin meydana getir-
digi sonulara dayanan bu karari daima u veya bu ynde bir ha-
reket izler.
Bu hareket, kendi srtnmesi dahil olmak zere yenilmesi
gereken glkler iinde veya dmanin yeni direnme [sayfa 268|
gleri karisinda tkenince, yeni bir hareket, ogu kez aksi ynde
bir hareket meydana gelir.
Gerilim, denge ve hareket arasindaki bu kurgusal (spekla-
tif) ayirimin pratik hareket zerinde ilk bakita sanildigindan daha
byk bir nemi vardir.
stirahat ve denge halinde, eitli faaliyetler, zellikle arizi
sebeplerden dogan ve byk degiiklikleri amalamayan faaliyet-
ler grlebilir. Bu eit faaliyetler nemli arpimalari, hatta byk
meydan muharebelerini kapsayabilir, fakat bunlarin niteligi ve do-
layisiyla sonulari olduka farklidir.
Gerginlik halinde, karar her zaman daha etkili olur; bunun
nedeni, kismen daha byk bir irade gc ve artlarin daha kuvvetli
bir baskisi, kismen de byk bir harekete ynelik btn hazirlikla-
rin tamamlanmi olmasidir. Byle bir durumda verilen karar iyice
bastirilip sikitirilmi bir mayinin etkisine benzer; oysa, belki aslin-
da ayni derecede nemli olan fakat durgunluk safhasina raslayan
bir olay aik havada patlayan bir barut kitlesine benzer.
Tabii gerginlik durumunun da degiik iddet dereceleri var-
dir; giderek tam degilse bile ona yakin bir durgunluk durumuna
dnebilir.
Bu dncelerden ikaracagimiz balica ders u olmalidir
ki, gerginlik aninda alinacak her tedbir ve karar denge durumunda
alinacak bir tedbir ve karara oranla ok daha nemli, ok daha
etkindir, ve gerginligin en yksek noktasinda bu etkinlik de dorugu-
na varir.
rnegin, Valmy'dek* topu atei (2O Eyll 17D2), Hochkirch**
204
Cluusowilz
Suvu zorino
muharebesinden ok daha etkili olmutur. [sayfa 26D|
Dmanin savunamadigi iin silahlarimiza terk ettigi bir bl-
gede yerlemek, daha elverili koullar altinda bir sonu elde ede-
bilmek umuduyla dmanin sadece geri ekildigi bir blgeye
yerlemekten ok daha kolaydir. Strate|ik bir saldiri plani uygula-
nirken, hatali bir mevzilenme, bir tek yanli yry aleyhimizde
kesin sonular dogurabilir; oysa, denge durumunda, dmanin
harekete itilmesi iin bu hatalarin ok daha gze batici olmasi
gerekir.
Daha nce de iaret ettigimiz gibi, gemiteki savalarin
ogu zamanin byk bir kismi itibariyle bu denge durumunda ya
da uzun aralikli, ok hafif ve zayif bir gerginlik durumunda geer,
dolayisiyla meydana gelen olaylar pek seyrek olarak byk so-
nular dogururlardi. Bunlar ogu zaman bir kralin dogum gn
mnasebetiyle yapilan bir geit treninden (Hochkirch), askeri
erefi korumak iin yapilan bir |estten (Kunersdorf) ya da komuta-
nin kiisel gururunu tatmin etmekten teye gitmezdi.
Kanimizca, komutanin bu durumu ok iyi bilmesi ve
davraniini buna gre ayarlayacak takta sahip olmasi ok nemli-
dir, 18O6 seferi, bazi hallerde komutanin bu yeteneklerden ne de-
rece yoksun olabilecegini bize gstermitir. Son derece gergin bir
durumda, byk bir karar almanin zorunlu bulundugu ve komuta-
nin kendisini btn varligi ve btn gcyle buna adamasi gere-
ken bir durumda, Franken ynnde yapilan keifler gibi yle ted-
birler alinmi ve uygulanmitir ki, bunlar olsa olsa bir denge duru-
munda dnlebilecek ufak tefek tedbirlerdi. Ordunun tm faali-
yetini bu kariik plan ve tedbirlere yneltmesi yznden, orduyu
kurtarmak iin asil alinmasi gerekli olan tedbirler gzden kamiti.
Yaptigimiz bu teorik ayirim ayrica teorimizi gelitirmek ba-
kimindan da gereklidir. nk saldiri ile [sayfa 27O| savunma arasin-
daki ilikiler ve bu iki yanli hareketin yrtlmesi konusunda btn
* Fransa'nin kuzeyinde bir kasaba; 2O Eyll 17D2 gn Dumouriez ve Kellermann
komutasindaki Fransiz ordusu burada Prusyalilari yenmiti. Topu atei her iki taraf iin
sadece 2OO ki-ilik bir zayiata yol atigi halde, Prusyalilar saldiri planindan vazgemi ve
geri ekilmilerdi. (A.R.)
** Saksonya'da bir kasaba. Yedi Yil Savalarinda Avusturyalilar sayi stnlkleri
sayesinde Byk Frederik'i yenmilerdi. Fakat bu zafer kendilerine pahaliya mal olmu
ve Frederik'in Silezya'ya ekilmesini nleyememiti. (A.R.)
205
Cluusowilz
Suvu zorino
syleyeceklerimiz, gerginlik ve hareket aninda kuvvetlerin iinde
bulundugu kriz durumu ile ilgilidir; denge durumunda meydana
gelebilecek btn faaliyetler ise sadece birer zorunlu sonu olarak
ele alinacaktir. Zira gerek sava bu krizdir, denge durumu ise
onun sadece bir yansimasidir.
DRDNC KTAP
MUHAREBE
(ATIMA)
Drdnc Kitap, muharebeye yoI aan attmayt inceIe-
mektedir. Muharebe, dmana hakim oImak iin dogrudan
dogruya kuvvete bavuruIan andtr: dmantn mcadeIe etme
iradesini ve oIanagtnt yok etmek Iaztmdtr. Burada, strastyIa,
dengenin bozuImast, muharebenin sresi, karar, esas muha-
rebenin roI, zeIIikIe bekIeniIen sonuIan, yani zaferden stra-
tejik baktmdan yararIanma veya bir yeniIgiden sonra geri e-
kiIme durumu gibi konuIar iIenmitir.
BENC KTAP
ASKER KUVVETLER
Beinci Kitap, gIeri ve terkipIeri, attma dttndaki du-
rumIart ve ikmaIIeri ve geneIIikIe Ike ve arazi iIe oIan iIikiIeri
ynnden askeri kuvvetIere ayrtImtttr. Birbiri ardtndan u ko-
nuIar inceIenmitir: ordu, sava sahnesi ve [sayfa 271| sefer kav-
ramIart; g ve siIah iIikisi; muharebe dzeni ve ordunun
geneI oIarak dzenIenmesi; nc birIikIerin eitIi biimIeri;
ordugahIar, yryIer ve konakIama yerIeri; ikmaI ve iae;
temeI kavramIart daha nce Jomini taraftndan ortaya konuImu
oIan harekt sIeri ve muhabere hatIart. Son oIarak da, arazi-
20
Cluusowilz
Suvu zorino
nin niteIigi, zeIIikIe hakim tepeIer konusu eIe aItnmtttr.
ALTINCI KTAP
SAVUNMA
AIttnct Kitap strastyIa u konuIart inceIemektedir: saIdtrt
ve savunma, savunma kavramt, savunmantn avantajIart; taktik-
te saIdtrt iIe savunmantn kartItkIt iIikiIeri; stratejide saIdtrt
iIe savunmantn kartItkIt iIikiIeri; saIdtrt ve savunmantn kon-
santrik ve eksantrik niteIigi; stratejik atdan ve saIdtrt iIe etkiIe-
meIeri ynnden savunma araIartntn muI; dagItk arazide,
nehir ve su yoIIart boyunca savunma; kordon (kuak), Ike
anahtart kavramIart, kanattan saIdtrt ve Ike iine dogru derin-
Iemesine geriIeme; haIk savat; sava sahnesi kavramt; haIktn
siIahIanmast.
YEDNC KTAP
SALDIRI
Yedinci Kitap saIdtrtya tahsis ediImitir. CIausewitz bu
konuda yIe demektedir: "lki kavram gerek bir manttki eIiki
meydana getirdikIeri, yani her biri digerinin tamamIaytctst oI-
dugu vakit, bunIardan her biri temeIde [sayfa 272| digerini ierir."
Arkastndan da unu ekIemektedir: "Savunmaya iIikin iIk bIm-
Ier ngrdkIeri noktaIartn hepsinde savunmaya da yeteri ka-
dar ttk tutmaktadtr." BunIartn dttnda strastyIa u konuIar
inceIenmitir: "saIdtrtntn doruk noktast"; saIdtran taraftn iin-
de buIundugu eitIi durumIar (akarsuIar, dagIar, ormanIar,
tahkimatIt mevziIer gibi engeIIer nnde, vb.); atrtma hare-
ketIeri ve istiIa; son oIarak da, yazartn "zaferin doruk noktast"
dedigi saIdtrtntn muhassaIast. [sayfa 278|
207
Cluusowilz
Suvu zorino
SEKZNC KTAP
SAVA PLANI
208
Cluusowilz
Suvu zorino
20
Cluusowilz
Suvu zorino
BLM I
GENEL BAKI
Savain niteligine ve amacina ayirdigimiz blmde, genel
kavramini ana hatlariyla belirtmeye, kendisinin diinda kalan un-
surlarla ilikisini saptamaya alimi, bylece saglam bir temel d-
nceden hareket etmek istemitik. Bu arada konumuzun kar-
imiza ikardigi eitli zorluklari yenmeye alimi ve daha etrafli
olarak incelenmesini sonraya biraktigimiz u sonuca varmitik: d-
manin yenilmesi, yani silahli kuvvetlerinin imhasi tm sava eyle-
minin temel amacidir. Bu da bize, hemen arkasindan gelen blm-
de, sava eyleminin bunun iin kullandigi tek aracin muharebe
oldugunu gstermek olanagini vermiti. Bylece, hi degilse im-
dilik, soruna dogru bir gr aisindan yaklatigimizi saniyoruz.
Daha sonra, sava faaliyetleri sirasinda meydana ikan fa-
kat muharebenin diinda kalan belli bali biim ve ilikilerin ze-
rinde ayri ayri durduk. Bundan da amacimiz, bunlarin degerini,
kismen eyanin tabiatindan, kismen askerlik tarihinin deneylerin-
den ikararak daha aik-seik bir biimde saptamakti. Bunun ya-
nisira da, aralarina karian bir sr belirsiz ve mphem fikirleri
ayiklamak ve ilerinden sadece sava eyleminin gerek amaci
olan [sayfa 277| dman kuvvetlerinin imhasina ynelik olanlari gz-
2T0
Cluusowilz
Suvu zorino
nne sermek istemitik. imdi bir kez daha savai bir btn olarak
ele alacagiz, sava planindan ve seferlerden sz edecegiz. Fakat
bu bizi birinci kitaptaki dnceleri bir kez daha gzden geirme-
ye zorlamaktadir.
Sorunu bir btn olarak ele alan bu blmlerde, en geni
kapsamiyla ve en nemli unsurlariyla strate|inin z zerinde duru-
lacaktir. Strate|inin bu "harimi ismetine" girerken, dogrusu biraz
ekingenlik duymuyor degiliz ve bunun hakli nedenleri bulundugu-
nu saniyoruz.
Bir yandan, sava operasyonlarinin insana ilk bakita son
derece basit gibi geldigini gryoruz. En byk komutanlarin
savatan nasil adeta hi nemsemeden sade bir dille bahsettikler-
ini, bin bir parasi ile bu agir makinanin ayarinin ve alitirilmasinin
onlarin agzinda nasil sadece kendi ahislariyla ilgili basit bir i ek-
lini aldigini, bylece o dehetengiz sava eyleminin nasil bir eit
dello imi gibi kiiselletirildigini duyuyor ve okuyoruz. Eylemleri-
nin kah bazi basit fikirler, kah bazi duygusal drtlerle izah edil-
digini gryoruz. Bu komutanlarin konularini nasil rahat, emin,
adeta umursamaz bir biimde ele aldiklarina tanik oluyoruz. te
yandan, bir de aklimizi kurcalayan olaylarin, trl hal ve artlarin
haddi hesabi olmayan sayisina bakin; ipin ucunu kairmamak iin
katetmek zorunda kaldigimiz uzun, adeta sonsuz mesafelere, n-
mze ikan binbir kombinezonun labirentlerine bakin! Teorinin
btn bunlari sistematik bir ekilde, yani aik seik ve etrafli ola-
rak, hem eylemi mutlaka yeterli bir nedene baglayarak, ele almasi
gerektigini dnecek olursak, bilgi bir dogmatizme srklen-
mek, bir takim soyut kavramlarin iinde bocalayip durmak ve o
her eyi bir bakita kavrayan byk komutana hi bir zaman ras-
lamamak korkusu stmze bir karabasan gibi kecektir. Eger
teori kurma abalarinin sonucu bu olacaksa, byle bir ie hi
girimemek belki de daha isabetli olurdu. nk dehanin tepe-
den bakacagi teori abucak unutulup gitmeye mahkm olurdu.
te yandan, komutanin o bir [sayfa 278| bakita her eyi kavramasi,
yrttg basit muhakemeler, tm sava eylemini ahsinda topla-
masi, savai ynetmenin aslinda en dogru ekli, hatta sava yne-
timinin ruhudur: olaylarin etkisi altinda kalmak degil, olaylara hk-
metmek isteyen bir kimse iin zorunlu olan fikir zgrlgn tas-
avvur etmek ancak bu artlar altinda mmkn olabilir.
2TT
Cluusowilz
Suvu zorino
Dedigimiz gibi, yolumuza biraz ekinerek devam edecegiz.
Ancak kitabimizin baindan beri kendimize izdigimiz yoldan sap-
madan ilerlemek zorundayiz. Teori ele aldigi konularin tmne
iik tutmaya yarar, zihnin yolunu daha kolay bulmasini saglar. Ha-
tanin drt bir tarafa ektigi yabani otlari ayiklamaya, eyalar arasin-
daki karilikli ilikileri gstermeye, nemli olani nemsiz olandan
ayirmaya yarar. Fikirler kendiliginden, ilke dedigimiz gerek ekir-
deginde zmlenir ve bir kural tekil edecek ekilde birbirine zincir-
lenirse, teori bu grevini yerine getirmi olur.
Aklin temel kavramlar arasindaki bu yeralti gezintisinden
kaptigi eyler, ierisini yer yer aydinlatan iik hzmeleri ite teori-
nin getirdigi! Teori problemleri, zmek iin hazir formller ver-
mez; ortaya koydugu ilkelerle aklin faaliyetlerini sinirlamaz. Sade-
ce aklin eyaya ve ilikilerine bir gz atmasini saglar, sonra onu ey-
lemin yksek blgelerinde serbest birakir, orada kendi dogal yete-
nekleri ve ener|isi ile dogruyu ve hakItyt tek bir berrak fikir halin-
de birletirmesini ister. [sayfa 27D|
BLM II
MUTLAK SAVA VE GEREK SAVA
Sava plani tm sava eylemini kapsar; sava plani sayesin-
de bu eylem btnlk kazanir, kesin ve nihai bir amaca kavuur
ve btn teki zel hedefler onun iinde erir. nsanlar akillica ha-
reket etselerdi, bu savaIa neyi elde etmek istiyoruz sorusuna bir
cevap bulmadan, hi bir savain balamamasi gerekirdi. Bu savain
nihai gayesidir. Bir de; Bu savata ne elde etmek istiyoruz soru-
sunu sormak gerekir ki, buna verilecek cevap da ara amatir. Bu
ana fikir savain determinantidir ve onun tm seyrini tayin eder,
aralarin kapsamini ve harcanacak ener|inin lsn saptar. Etki-
si eylemin en kk ayrintilarina varincaya kadar kendini hissetti-
rir.
Birinci blmde, dmanin imhasinin sava eyleminin do-
gal amaci oldugunu, ve kavramin salt felsefi sinirlari iinde kalmak
2T2
Cluusowilz
Suvu zorino
istedigimiz takdirde savain baka bir amaci olamayacagini sy-
lemitik.
Bu fikir hasim taraflarin ikisi de geerli olduguna gre, bun-
dan dogal olarak sava eyleminin hi bir zaman kesintiye ugraya-
mayacagi, taraflardan biri tamamen imha edilmedike byle bir
kesintinin meydana gelemeyecegi sonucunu ikarmak gerekirdi.
Sava eyleminin kesintiye ugramasina ilikin blmde, salt
dmanlik prensibinin, znesine, yani insana uygulandiginda, savai
meydana getiren tm koullarin da etkisiyle, nasil iddetini kay-
bettigini ve sinirlandigini gstermitik.
Ancak salt bu degiiklikler, ilkel sava kavramindan hemen
hemen her yerde brndg somut biime gememizi saglama-
ya yeterli degildir. Savalarin ogu sadece karilikli bir dmanlik
olarak grnmekte, bunun etkisi altinda iki taraf da silaha sarilmak-
ta, bir yandan kendisini savunurken te yandan kari tarafa gz
dagi vermekte [sayfa 28O| ve firsat bulduka birka darbe indirmekte-
dir. Bu bakimdan, karilikli olarak birbirini yok etmek isteyen iki
unsurun arpimasindan ziyade, henz tam anlamiyla birbirine
girmemi, sadece aralikli olarak giritikleri kk vurularla dear|
olan ayri ayri unsurlar arasinda gerilimler sz konusudur.
Acaba tam bir boalmayi engelleyen bu iletken olmayan
ortam nedir Savain felsefi kavrami niin ilememektedir Bu or-
tam, bir Devletin hayatinda savain etkisi altinda kalan ok sayida
ve eitli ikarlardan, glerden ve koullardan meydana gelir. Bu
dolambali yollarin arasinda basit bir muhakeme yrtmek ve man-
tiki sonular ikarmak mmkn degildir. nsan bu labirentin iin-
de kolayca yolunu airir, ve genellikle sert mantiki sonulardan
ok o andaki dnce ve duygularinin drtsyle hareket ettigin-
den aresizliginin, kararsizliginin ve tutarsizliginin pek farkina var-
maz.
Fakat savaa karar veren akil, amacini bir an olsun gzden
kairmadan, btn bu koullari dikkate almi olabilseydi bile, Dev-
let iindeki diger ilgililer bu feraseti gsteremezlerdi. Bylece bir
karitlik dogar ve kitlenin ataletinin stesinden gelebilecek bir gce
ihtiya hissedilirdi. Fakat bu g kendinden beklenileni yerine ge-
tirmeye ok kez yeterli degildir.
Bu tutarsizlik iki taraftan birinde ya da her ikisinde kendisini
gsterir ve savai salt kavram aisindan olmasi gerektiginden ok
2T3
Cluusowilz
Suvu zorino
farkli bir ey haline getirir i yapisinda birlik bulunmayan melez
bir ey...
Sava aagi yukari her yerde bu biime brnr, ve biz eger
gnmzde mutlak sava kavramina tipatip uygun gerek savaa
tanik olmasaydik, savain mutlak z hakkinda teden beri syle-
diklerimizin dogrulugundan kukuya kapilabilirdik. Fakat Fransiz
htillinin balattigi kisa bir giri dneminden sonra, acimak nedir
bilmeyen Bonapart onu abucak bu noktaya getirmitir. Onunla,
sava dman tmden yok edilinceye kadar bir dakika ara veril-
meden, bir saniye kaybedilmeden yrtlm ve [sayfa 281| kari dar-
beler birbirini kesiksiz izlemitir. Bu olayin bizi savain ilkel kavra-
mina geri gtrmesinden ve onun kati mantiksal sonularini dik-
kate almaya srklemesinden daha dogal bir ey olabilir mi
imdi bu grle yetinecek, btn savalari, gerekte ok
farkli da olsalar, buna gre mi yargilayacagiz Teorinin btn ister
ve gereklerini de buradan mi ikaracagiz
Bu noktada kesin bir karara varmak gerekir, nk sava
mutlaka bu tipe uymak zorunda midir yoksa baka trleri de ola-
bilir mi sorusunu cevaplandirmadan, sava plani konusunda gve-
nilir hi bir ey syleyemeyiz.
Eger birinci ikki kabul edecek olursak, teorimiz her bakim-
dan mantiksal zorunluluga yaklaacak, daha bir aiklik ve tutarlilik
kazanacaktir Fakat o zaman da ta Byk skender'den Napolyon'a
kadar cereyan etmi olan savalar ve Romalilarin bazi seferleri
hakkinda ne demeli Onlarin hepsini bir kenara atip iskartaya mi
ikartacagiz Bunu yzmz kizarmadan yapabilir miyiz Daha da
kts, byle bir yol tuttugumuz takdirde, nmzdeki on yil iin-
de, teorimize ragmen byle bir savain ikabilecegini gznne
almamiz ve kati bir mantiga dayanan teorimizin olaylarin zoru kar-
isinda tamamen yetersiz kaldigini kabul etmemiz gerekecektir.
Bu yzden, savai salt kavramina gre degil oldugu gibi, gerekte
karimiza iktigi gibi, kendisine yabanci olduklari halde iine
karimi olan tm unsurlariyla birlikte yorumlamamiz ve zmle-
memiz gerekir, yani paralari arasindaki dogal atalet ve srtnme-
leri, tmnn tutarsizligini ve insan aklinin belirsizligini ve ekin-
genligini dikkate alarak. Savain ve ona verdigimiz biimin, o anda
hkm sren dncelerden, duygulardan ve koullardan iktigini
teslim etmemiz gerekir; ayrica, tam bir itenlikle davranmak isti-
2T4
Cluusowilz
Suvu zorino
yorsak, bunun savain mutlak karakteri, yani, Bonapart iin de
dogru oldugunu kabul etmek zorunda kaliriz.
Bunu yaptigimiz takdirde, savain bagli bulundugu sayisiz
koullarin tm tarafindan degil, bunlardan [sayfa 282| ancak hakim
durumda bulunan bazilari tarafindan oluturuldugunu ve biim-
lendigini kabul etmemiz gerekir. Bunun da dogal sonucu, savain
bir takim olanaklara, olasiliklara, iyi veya kt talihe dayandigi ve
kati mantik kurallarinin yarar ve etkinliklerini ok kez bu badirenin
iinde yitirdikleridir. Kisaca, sava savaa bazan daha ok, bazan
daha az benzer!
Teori her ne kadar btn bunlari kabul etmek zorunda ise
de, grevi yine de savain mutlak ekline n planda yer vermek,
ynn ona bakarak tayin etmektir: ta ki, teoriden bir eyler g-
renmek isteyen kimse, onu hi bir zaman gzden uzak tutmama-
ya kendini alitirsin, mmkn veya gerekli olan hallerde yaklaa-
bilmek zere ona tm umutlarinin ve korkularinin gerek ls
gzyle baksin.
Dnce ve eylemlerimizin temelinde yatan hakim bir gr
ve anlayiin, yakin etkenleri baka kaynaklardan da gelse, bu dn-
ce ve eylemlerimize belirli bir ton ve karakter verdigi kesinlikle
sylenebilir: tipki bir ressamin, zerine srdg renklerle tablosu-
na istedigi u veya bu tonu verebilmesi gibi.
Teori bugn bunu etkin bir biimde yapabiliyorsa, bunu
son savalara borludur. Bizi baibo birakilan dogal egilimlerin
yikici gc konusunda uyarmi olan bu rnekler olmami olsaydi,
teori bo yere aba harcami olurdu; bugn artik herkesin yaadigi
ve gerekletigini grdg eylere kimse inanmazdi.
Baarisizlik halinde dogacak tepkinin Avrupa'daki eski gler
dengesini altst edecek kadar iddetli olacagini nceden grebilmi
olsaydi, acaba Prusya 17D8'de 7O.OOO askerle Fransa'ya girmeyi
gze alabilir miydi
Ayni Prusya 18O6'da, attigi ilk silahin mayini patlayip havaya
firlatacak bir kivilcim olacagini bilmi olsaydi, 18O6'da 1OO.OOO as-
kerlik ordusu ile Fransa'ya sava aabilir miydi [sayfa 288|
2T5
Cluusowilz
Suvu zorino
BLM III
A. SAVATA PARALARIN KARILIKLI
BAGIMLILIGI
Savain mutlak kavramini mi yoksa bundan ayrilan gerek
biimlerinden birini mi hedef aldigimiza gre, sonucu zerinde de
degiik kavramlar ortaya ikacaktir.
Her eyin dogal ve zorunlu nedenlerin sonucu oldugu mut-
lak savata, olaylar hizla birbirini izler ve etkiler, tabir caizse arala-
rinda "ntr" bir alan yoktur. Savain znde mevcut eitli etkile-
meler yznden*, birbirini izleyen muharebeler dizisi arasindaki
baglilik yznden**, her zaferin mutlaka bir doruk noktasi bulun-
masi, bundan sonra bir kayiplar ve yenilgiler dneminin balamasi
yznden evet, btn bu nedenlerle savain ancak tek bir sonu-
cu olabilir ki, o da nihai sonutur. Bu sonuca ulailincaya kadar,
henz hi bir ey karara baglanmami, hi bir ey kazanilmami,
hi bir ey kaybedilmemitir. Burada u noktayi vurgulamamiz
gerekir: sonu, eseri tamamlar, onu "tetvic eder". Bu anlayia gre,
sava blnmez bir btndr, paralari (kismi sonulari) ancak
bu btnle ilikileri bakimindan bir deger tairlar. 1812'de Mosko-
va'nin ve Rusya'nin yarisinin igalinin Bonapart iin, ona zledigi
barii getirmedike, hi bir degeri yoktu. Fakat bu onun sefer pla-
ninin sadece bir parasiydi; bu plani tamamlamak iin bir paraya
daha gerek vardi, o da Rus ordusunun imhasiydi. Bu sonucun di-
ger baarilara eklendigini farz edecek olursak, bari Napolyon'un
avucunun iinde olurdu diyebiliriz hi degilse bu ilerde kesin-
ligin sz konusu oldugu lde. Napolyon planinin bu ikinci kis-
mini uygulamak firsatini daha iin bainda kairdigi iin, onu son-
radan gerekletirmeye [sayfa 284| muvaffak olamadi ve bylece pla-
ninin tm birinci kismi sadece boa gitmekle kalmayip ayrica mah-
vina sebep oldu.
Airi bir u gibi grlebilecek olan bu grn, yani savata
sonularin birbirine bagliligi grnn karisinda, baka bir airi
ucu temsil eden bir gr yer alir: buna gre, sava birbirinden
* Birinci Kitap, Blm I (Clausewitz'in notu).
** Birinci Kitap, Blm II (Clausewitz'in notu)
2T
Cluusowilz
Suvu zorino
bagimsiz tek tek sonulardan oluur, bir nceki bir sonrakini etki-
lemez: tipki poker veya bakara gibi kumarlarda oldugu gibi, her
"el" ayri ve kendi baina bir btndr. Dolayisiyla, byle bir du-
rumda her ey ayri ayri sonularin toplamina baglidir ve her iki
tarafin "sayilarini", bazi oyunlarda oldugu gibi, bir "markz"le say-
mak mmkndr.
Birinci gr dogrulugunu eyanin tabiatindan aliyorsa, ikinci
gr de tarih dogrular. ok pahaliya mal olmadan kazanilabile-
cek sayisiz kk avanta|lar vardir. Savain ilkel unsuru degiiklige
ugradigi lde, bunlara daha sik raslanir; ama nasil ki birinci
gr hi bir savata tam olarak gereklememi ise, ikinci grn
de her bakimdan hakim oldugu ve birincinin tamamen saf dii
kaldigi bir sava da grlmemitir.
Birinci gr benimseyecek olursak, her savaa daha ba-
langicindan itibaren bir btn olarak bakmak ve komutanin daha
ilk adimini atarken btn yollarin birletigi son hedefi gz nnde
bulundurmasi gerektigini kabul etmek zorunlulugu dogar.
kinci gr benimseyecek olursak, ikinci derecede nemli
sonulara kendi balarina yeterli birer ama olarak bakilabilir ve
iin sonu olaylarin akiina birakilabilir.
Her iki grn de dogru ve olumlu ynleri bulundugund-
an, teori ikisinden de vazgeemez. Ancak ikisinden ayri ayri biiml-
erde yararlanir: yle ki, birincisi olaylarin temelinde yatan esas
fikri olutururken, ikincisi sadece koullarin gerektirdigi bir degiiklik
olarak gz nne alinir.
Byk Frederik, 1742, 1744, 1757 ve 1758 yillarinda, Silez-
ya'dan ve Saksonya'dan Avusturya mparatorluguna [sayfa 285| dogru
yeni bir saldiriya geerken, bunun Silezya ile Saksonya'nin srekli
olarak Prusya'ya katilmasi sonucunu doguramayacagini bildigi hal-
de, Avusturya mparatorlugunu yikmak amaciyla degil de, daha
mtevazi bir amala, yani zaman kazanmak ve glenmek iin bu
harekete girimi, bu ikincil amaca tm varligini tehlikeye sokma-
dan ulaabilecegini hesaplamiti.*
* Eger Byk Frederik Kollin savaini kazanmi ve iki feldmareali ile birlikte asil
Avusturya Ordusunu Prag'da esir almi olsaydi, bu korkun bir darbe olur ve belki de Fre-
derik'i Avusturya monarisini yikmak ve dogrudan dogruya barii kazanmak iin Viyana
zerine yrmeye srklerdi. O zamana kadar benzeri grlmemi olan byle bir baari
(ki bunu gnmzde grdgmz baarilarla bile kiyaslayabilir, hatta mcadele kk
2T7
Cluusowilz
Suvu zorino
Fakat Prusya 18O6'da, ya da Avusturya 18O5 ve 18OD'da, daha
da ilimli bir ama gderek Fransizlari Ren'in tesine pskrtmek
istemi olsalardi, nce baari veya baarisizlik halinde bu ilk adimi
izleyecek ve baria yol aacak olan olaylari titizlikle incelemeden
byle bir ie girmezler, girerlerse akilsizlik etmi olurlardi. Byle bir
durum muhakemesi, hem kendi bakimlarindan zaferlerini tehlike-
sizce nereye kadar gtrebileceklerini tayin etmek noktasindan,
hem de kari tarafin zafer kousunu nasil ve nerede durdurabile-
ceklerini saptamak noktasindan son derece gerekli ve zorunlu idi.
Tarihi dikkatle inceleyecek olursak, iki durum arasindaki
farki anlariz. XVIII. yzyilda Siliezya savalari [sayfa 286| dneminde,
sava henz hkmetlerin iiydi, halk sadece kr krne hizmet
eden bir ara olarak kullanilirdi; XIX. yzyilin bainda ise halk her
iki taraf iin de agirligini koymaya balamiti. Byk Frederik'in
karisina ikan komutanlar hkmete belirli bir i iin grevlen-
dirilmi kimselerdi, onun iin de balica zellikleri ihtiyatli ve ted-
birli davranmakti. Oysa, Avusturyalilarla Prusyalilarin hasmi bir ke-
lime ile sava tanrisinin ta kendisiydi.*
Bu degiik koullarin dogal olarak degiik dncelere yol
amalari gerekmez miydi 18O5, 18O6 ve 18OD yillarinda byk bir
felaketi sadece bir olanak degil, byk bir olasilik iinde gster-
meleri, ve dolayisiyla sadece birka kaleyi ya da bir eyalet para-
sini hedef alan plan ve tedbirlerden ok daha baka plan ve ted-
birlerin alinmasini gerekli kilmalari beklenmez miydi bu dnce-
lerin
Oysa, Avusturya da, Prusya da politik havanin firtinalara gebe
oldugunu hissettikleri ve hizla silahlandiklari halde, bu tedbirler-
den hi birini almaya gerek grlmedi. Bir anlamda bunun olanak
dii oldugu sylenebilir, nk tarih bu ilikileri henz tam olarak
ortaya ikarmamiti. 18O5, 1866, 18OD seferleri ve ondan sonraki-
bir Davut (David) ile byk bir Clt (Goliath) arasinda cereyan ettigine gre, onlardan
daha da parlak ve esiz bir zafer sayabiliriz), muhtemelen bu bir tek muharebenin kaza-
nilmasi sonucunda gerekleebilirdi. Fakat bu bizim yukarda sylediklerimizi yalanlamaz,
nk bu Kralin zaten batanberi gttg amala ilgilidir. Dman ordusunun kuatilmasi
ve esir edilmesi hesaplanmasina imkan olmayan bir olaydi, ve Kral bunu, hi degilse
Avusturyalilarin bizzat kendi hatalari yznden Prag'da dtklerl kt durum buna firsat
verinceye kadar, hi dnmemiti. (Clausewitz'in notu).
* Napolyon (P.N.)
2T8
Cluusowilz
Suvu zorino
lerdir ki, mutlak anlamdaki modern savai, btn o tahrip edici
ener|isi ile, daha kolay kavramamizi mmkn kilmilardir.
Teorinin istedigi udur ki, her savain bainda, o savain
niteligi ve ana izgileri, politik koullara ve politik ilikilere gre,
hi degilse en yakin bir olasilik olarak belirlensin. Savain niteligi,
bu olasiliga gre, mutlak savaa ne kadar yaklairsa; ne kadar ok
muharip Devletlerin tmn kapsayip onlari girdaba srklerse;
olaylar o derece birbirine bagli olur, fakat ayni zamanda sonunu
dnmeden ilk adimi atmak da o derece tehlikeli olur. [sayfa 287|
B. SAVAIN AMACININ BYKLG
VE HARCANACAK ABALAR HAKKINDA
Dmana kari uygulayacagimiz zorlayici tedbirler, gerek
kendimizin gerek onun politik amalarinin boyutlari ile orantili ola-
caktir. Bu iki nicelik, nceden bilindikleri lde, her iki tarafin a-
balarinin lsn tayin ederler; ancak bunlari kesinlikle bilmek
her zaman mmkn olmaz, bu da taraflarin degiik ve farkli aralara
bavurmalarina yol aan nedenlerin bainda gelir.
Devletlerin durumu ve iinde bulunduklari koullar birbiri-
ne benzemez; bu da ikinci bir neden olabilir.
Hkmetlerin irade gc, karakteri ve yetenekleri de ayni
degildir, bu da nc bir nedendir.
Bu unsur, dmandan beklenebilecek direnme gc-
nn hesabina belirsizlik getirir. Dolayisiyla saptamamiz gereken
hedef ve kullanmamiz gereken aralar bakimindan da tereddt
iinde kaliriz.
Savata yetersiz abalar sadece baarisizliga yol amakla
kalmayip kesin bir yenilgiye de sebep olabileceginden, iki taraf da
karilikli olarak birbirini alt etmeye alimak zorundadir. Bu da
karilikli bir eyleme yol aar.
Byle bir noktayi saptamak mmkn olsaydi, bu belki bizi
abamizi son noktasina kadar harcamaya srkleyebilirdi. Ama
bu takdirde politik isterlere yeteri kadar nem vermemi olurduk,
aralarla ama arasindaki iliki kaybolurdu. ogu kez de bu airi
aba harcama egilimi artlarin karit agirligi altinda ezilirdi.
2T
Cluusowilz
Suvu zorino
Demek oluyor ki, bir savai gze alan taraf ortalama bir tu-
tum iinde kalmali, ancak politik amacini gerekletirmeye yete-
cek kadar gler kullanmali ve savataki hedefini de buna gre
saptamalidir. Bu ilkeyi uygulayabilmek iin de, her hangi bir sonu-
cun mutlak zorunlulugunu kabul etmekten vazgemeli, uzak ihti-
malleri hesaplarinin diinda birakmalidir.
te aklin faaliyeti bu noktada teorik bilimler, mantik ve mate-
matik alanini terk edip geni anlamda bir sanat [sayfa 288| haline ge-
lir: yani, sayisiz nesnelerin ve koullarin iinden, igdsel bir yargi
ile, en nemli ve en kesin olanlarini ayirmak yetenegi. Bu igd-
sel yargi, kukusuz, eyler ve ilikiler arasinda bir eit nsezi ile
bir kiyaslama yapmak, ilerinde uzak ve nemsiz olanlari bir yana
birakip yakin ve nemli olanlari, salt bir mantiki muhakeme ile ya-
pilabileceginden daha abuk bulup meydana ikarmaktir.
Sava iin seferber edilmesi gerekli aralarin miktarini sap-
tamak iin, hem kendi aimizdan hem de dmanin aisindan sa-
vain politik amacina bakmak gerekir. Kendi gcmz ve duru-
mumuzu oldugu kadar, dman Devletinin de gcn ve duru-
munu gzden geirmemiz gerekir. Ayrica dman hkmetinin
ve halkinin karakterini ve yeteneklerini gz nnde bulundurmak
ve ayni degerlendirmeyi kendi ynmzden de yapmak gerekir.
Nihayet, diger Devletlerin politik ilikilerini ve savain bu Devletler
zerindeki etkisini hesaba katmamiz gerekir. Bu eitli koullarin
ve eitli ilikilerinin saptanmasinin kolay bir ey olmadigi, tersine
ok kariik ve zor bir i oldugu meydandadir. Ancak bir deha kivil-
cimi dogru olani bir bakita kefedebilir, yoksa akademik ve met-
odolo|ik bir inceleme bu karmakariik durumlarin hi bir zaman
stesinden gelemez.
Bu anlamda, Bonapart bunun Newton'u bile akina evire-
cek bir cebir problemine benzedigini sylemekte tamamen ha-
kliydi.
Koullarin boyutlari ve eitliligi ile alinacak isabetli tedbir-
ler konusundaki belirsizligin olumlu bir sonuca varmak ihtimalini
son derece gletirdigi bir gerekse de, unutmamak gerekir ki,
meselenin nemi durumun karmaikligini ve zorlugunu arttirma-
makla birlikte onu zmenin meziyetini bytr. Siradan insanlar-
da, tehlike ve sorumluluk akli melekelerin zgrlgn ve faaliye-
tini arttirmaz, azaltir; yok eger bu faktrler muhakeme kabiliyetini
220
Cluusowilz
Suvu zorino
glendirir, ona kanat takarsa, o zaman karimizda olaganst
zeki ve akilli bir insan var demektir.
O halde, ilk bata kabul etmemiz gereken ey, [sayfa 28D|
yaklamakta olan bir sava zerinde, saptanmasi gerekli ama ve
kullanilacak aralar zerinde bir yargiya varabilmek iin, nce btn
hal ve artlari eksiksiz olarak incelememizin kainilmaz oldugu-
dur. Bunlarin arasinda o ana zg unsurlar da vardir. Gzden uzak
tutmamamiz gereken ikinci nokta da, bu kararin, savata alinacak
btn kararlar gibi, salt ob|ektif olamayacagi, hkmdarlarin, Dev-
let adamlarinin ve komutanlarin bu sifatlar tek bir kii zerinde
toplansin veya toplanmasin akli ve ahlaki yetenekleri tarafindan
belirlenmesi gerektigidir.
Devletlerin zamana ve koullara gre iinde bulunduklari
genel ilikilere bakacak olursak, mesele daha genel bir nitelik ka-
zanir ve soyut bir biimde incelenmeye daha elverili bir hal alir.
Bu noktada tarihe bir gz atmamiza izin verilsin.
Yari-uygar Tatarlar, eski aglarin Cumhuriyetleri, feodal sen-
yrler ve Orta aglarin ticaretle ugraan siteleri, XVIII. yzyilin krallari,
savai kendilerine zg yntemlerle, ayri ayri biimlerde, farkli ara
ve amalarla yrtmlerdir.
Tatar srleri yerleecek yeni yerler aramilardir. oluk o-
cuk ve kadinlari ile millete yrye geerlerdi; bu itibarla sayica
btn ordulardan daha byktler ve amalari dmani egemen-
likleri altina almak ya da bulundugu yerden skp atmakti. Eger
yksek bir uygarlik dzeyi byle bir durumla bagdaabilseydi, kisa
zamanda nlerine ikan her eyi yikmaktan geri kalmazlardi.
Roma diinda kalan eski ag Cumhuriyetlerinin geni arazi-
leri yoktu. Ordulari daha da kkt, nk halkin byk kitlesi
bunlarin diinda kaliyordu. Sayilari ok fazlaydi, ve birbirlerine o
kadar yakindilar ki, doganin genel yasasina gre ayri ayri kk
paralarin daima girdikleri dogal denge durumunda, byk giriim-
leri ister istemez engellerle karilairdi; onun iin savalari aik
araziyi yakip yikmaktan, talan etmekten ve ilerisi iin kendilerine
[sayfa 2DO| bir nfuz sahasi saglamak zere tek tk ehirleri igal et-
mekten teye gitmezdi.
Bu konuda tek istisnayi Roma tekil eder, o da tarihinin
sonraki dnemlerinde. Uzun sre Roma da ganimet ve mttefikler
saglamak amaciyla komularina kari kk etelerle geleneksel
22T
Cluusowilz
Suvu zorino
savalar srdrd. Sonra kurdugu ittifaklar sayesinde byd, ge-
niledi ve yava yava btn komu lkeleri, onlari dogrudan dog-
ruya igal etmeden bir btn halinde birletirdi. Ancak bu ekilde
talya'nin tm gneyine yayildiktan sonradir ki gerekten istilaci
bir Devlet olarak gelimeye baladi. Kartaca dt, spanya ve Ga-
lya fethedildi, Yunanistan boyun egdi, ve Roma hakimiyeti Misir'a
ve Asya'ya yayildi. Bu dnemde Roma'nin askeri gc ok bykt,
fakat askeri abalari ayni lde byk degildi. Gleri zenginleri
tarafindan destekleniyordu; artik ne eski Cumhuriyetlere ne de
kendi eski haline benziyordu. Yalniz kalmiti.
skender'in savalari da, kendi tarzlarinda, zelligi olan sa-
valardi. Mkemmel tekilati ile temayz eden kk bir ordunun
bainda Asya Devletlerinin khne yapilarini yikti. Yorulmak bilmez
ve korkusuz abalariyla Asya kitasina geniligine yayildi ve Hindis-
tan'a kadar girdi. Baka hi bir Cumhuriyet bu ii baaramazdi.
Ancak bir anlamda kendi kendisinin parali askeri olan bir kral bu-
nu bu kadar abuk yapabilirdi.
Orta aglarin byk ve kk kralliklari savalarini feodal
haklarina dayanarak topladiklari askerlerle srdrdler. Her ey
kisa zamanda olup bitiyordu; bu kisa sre iinde yapilamayan ey-
lere imkansiz gz ile bakiliyordu. Feodal gcn kendisi de dere-
beyligin, vasallik sisteminin rgtlenmesine dayaniyordu. Birligini
oluturan baglar kismen yasal bir ykmllk, kismen gnll bir
szlemeydi; tm gerek bir konfederasyondu. Silahlar ve tak-
tikler kuvvetin hakkina, ferdi arpimalara dayaniyor ve bu yzden
byk birliklerin hareketine uygun [sayfa 2D1| dmyordu. Gerek-
ten, Devletin birligi hi bir dnemde bu kadar zayiflamami ve
yurtta kii olarak bu kadar bagimsiz olmamiti. Btn bunlar o
agin savalarina byk bir zellik veriyordu. Savalar abucak
olup bitiyor, arazide ok az vakit kaybediliyor, sava dmana boyun
egdirmekten ok onu cezalandirmak amacini gdyordu. Kk
ve byk ba hayvanlari zaptediliyor, atolari yakiliyor ve hemen
geri dnlyordu.
Byk ticaret kentleri ve kk Cumhuriyetler "conJo|||e|/"
(cretli askerler) kullaniyorlardi. Bu pahaliya mal oluyor, dolayisiy-
la ordularin askeri gc sinirli kaliyordu. arpimalarin iddeti ve
yogunlugu bakimindan sonu daha da olumsuzdu; parali askerler
muharebe meydaninda fazla bir ener|i ve atilganlik gsteremiyor,
222
Cluusowilz
Suvu zorino
arpimalar genellikle bir gsteri olmaktan teye gidemiyordu.
Bir kelime ile, nefret ve dmanlik duygulari Devletleri toptan se-
ferber edemiyor, bir ticaret ve kazan konusuna dnyordu. Sa-
va tehlikeli bir i olmaktan ikiyor, gerek niteligini yitiriyor, sava
sanatinin ilkelerini uygulamaya imkan kalmiyordu.
Derebeylik sistemi, giderek gelirli bir toprak egemenliginde
yogunlaiyordu. Devleti birletiren baglar geviyordu. Kiilerin hiz-
met ve faaliyetleri maddi ykmllklere dnyor, para giderek
bunlarin yerini aliyor ve feodal askerlik dzeni parali ordular bii-
mini aliyordu. "ConJo||/e|/"ler bu dnmn halkalarini meyda-
na getiriyor ve bylece bir sre iin en gl Devletlerin aletleri
oluyorlardi. Fakat bu durum ok srmedi, belirli bir sre iin kir-
alanan asker ok gemeden srekIi paraIt asker haline geldi ve
sonu olarak Devletlerin askeri gc, Devlet hazinesinden besle-
nen muvazzaf bir ordu biimini aldi.
Tabii agir agir bu aamaya ynelen gelimeler, trl as-
keri gcn eitli kombinezonlarina yol ati. IV. Henri zamaninda,
feodal konten|anlarin, conJo||/e|/'lerin ve srekli ordularin bir ara-
da kullanildiklarini grrz. ConJo||/e|/'ler varliklarini Otuz Yil Sava-
lari dnemine kadar [sayfa 2D2| dar srdrdler; hatta XVIII. yzyilda
bile bunlarin ufak tefek kalintilarina raslamak mmkndr.
Avrupa Devletlerinin bu eitli dnemlerdeki diger ilikileri
de, askeri gleri gibi, zellikler taiyorlardi. Genel olarak, Avrupa
kitasi bir takim kk Devletlere ayrilmi, bunlarin bir kismi i
anlamazliklar iinde bocalayan, bir kismi merkezi iktidarlari sinir-
li ve belirsiz kk kralliklardan oluuyorlardi. Bu Devletlere ger-
ek birer politik birlik gzyle bakmaya imkan yoktu; bunlar daha
ziyade gevek baglarla tutturulmu birer gler toplulugu idi. Bu
itibarla, bu Devletleri, basit mantik kurallarina gre hareket eden
bilinli varliklar olarak telakki etmeye de imkan yoktu.
Orta aglarin di politikasina ve savalarina bu aidan bak-
mamiz gerekir. rnegin, Roma Germen mparatorlarinin be yz-
yil boyunca srekli olarak talya'ya yaptiklari seferleri dnecek
olursak, bunlardan hi birinin bu lkenin temelli olarak igaline
yol amadigini, hatta buna ciddi olarak teebbs bile edilmemi
oldugunu grrz. Bu durumu durmadan tekrarlanmi bir hata
olarak, kkeni dnemin zelligine dayanan yanli bir gr olarak
kabul etmek kolaydir; ancak belki bunun, bugn bir lde anlay-
223
Cluusowilz
Suvu zorino
abildigimiz fakat hi bir zaman onlarla bizzat karilaan insanlar
kadar kolaylikla gzmzn nnde canlandiramayacagimiz bin
bir nemli nedenden ileri geldigini kabul etmek akla daha yakin-
dir. Bu kaostan ikan byk Devletler glenmek ve rgtlenmek
iin zamana muhta olduklari srece, btn glerini ve ener|iler-
ini bu noktaya toplamak zorundaydilar; di savalarinin sayisi azdi
ve meydana gelenler de henz politik birligini perinlememi bir
Devletin damgasini taimaktaydi.
lk savalar Fransa ile ngiltere arasinda baladi, fakat Fran-
sa'yi o dnemde gerek bir krallik saymaya imkan yoktur: dklkl-
erden ve kontluklardan oluan bir topluluktu. ngiltere'ye gelince,
biraz daha fazla birlik grnm iinde olmasina karin, o da hl
feodal rgtlenmeye [sayfa 2D8| kari mcadele ediyor ve bir sr i
gailelerle ugraiyordu.
XI. Louis zamaninda, Fransa i birlige dogru en byk adi-
mini atti; VIII. Charles'in saltanati sirasinda, talya'da istilaci bir g
olarak grnmeye baladi; XIV. Louis dneminde ise, Devleti ve
srekli ordusunu en yksek mkemmellik dzeyine eritirmiti.
spanya, Katolik Ferdinand tarafindan tesadfi evlilik baglari
sayesinde birletirildi; V. Carlos arlkent zamaninda, birdenbire, s-
panya, Burgonya topraklari, Almanya ve talya'nin birlemesinden
dogan byk spanyol monarisi ortaya ikti. Bu dev mparatorluk,
birlik ve i politik kaynama bakimindan olan eksigini para ile
kapatiyordu. Srekli ordusu ilk kez Fransa'nin srekli ordusu ile
arpiti. arlken'in istifasindan sonra, spanyol devi, spanya ve Avus-
turya olmak zere ikiye ayrildi. Avusturya, Bohemya ve Macaristan'in
ilhakiyla kuvvetlenince, Germen Konfederasyonunu kk bir te-
kne gibi peinden srkleyen byk bir g olarak ikti dnya
sahnesine.
XVII. yzyilin sonu, XIV. Louis'nin agi, XVIII. yzyildaki bii-
miyle muvazzaf askeri glerin dorugunu temsil eden tarihi d-
nem sayilmalidir. Bu askeri g paraya ve gnll askerlere daya-
niyordu. Devletler artik tam bir birlik iinde rgtlenmilerdi. H-
kmetler de, tebaalarinin kiisel borlarini vergi haline dntrerek
btn glerini hazinelerinde toplamilardi. Sosyal ilerlemelerin
hizi ve srekli hkmet reformlari sayesinde, bu g eskisine oran-
la ok bymt. Fransa birka yz bin kiilik muvazzaf ordusu
ile sahneye ikiyor ve teki Devletlerde ayni ekilde kendisini izli-
224
Cluusowilz
Suvu zorino
yorlardi.
Devletlerin diger ilikileri de degimiti. Avrupa bir dzine
kadar krallik ile bir iki Cumhuriyete ayrilmiti. Bundan byle artik
bu Devletlerden ikisinin aralarinda tek balarina savaabileceklerini,
ve eskiden oldugu gibi btn teki Devletlerin iin iine karimaya-
caklarini tasavvur etmek mmknd. Politik ilikilerde henz ok
eitli [sayfa 2D4| kombinezonlara yer vardi, ama bunlari zaman za-
man, oIastItk derecelerine gre, gzden geirip kestirmek mm-
knd.
ilikiler hemen hemen her yerde monari biiminde karar
kilmiti. mtiyazli zmrelerin veya siniflarin haklari ve nfuzlari gi-
derek ortadan kalkmi ve Hkmet di ilikilerinde Devleti temsil
eden bir btnlk kazanmiti. Artik elverili bir ara ve kendi baina
buyruk bir irade sayesinde savain teorik kavramina uygun bir
biim alabilecegi zaman gelmiti.
te bu dnemde yeni skender ortaya ikti: Gustaf Adolf,
XII. Charles ve Byk Frederik. nn de amaci, kk fakat son
derece disiplinli ordulari sayesinde, kk Devletlerini byk kral-
liklar haline getirmek ve karilarina ikan tm engelleri devirmek-
ti. Eger sadece Asya Devletleri ile ugramak zorunda kalmi olsa-
lardi, skender'e daha da ok benzeyeceklerdi. Her halkarda; sa-
vatan bekledikleri eyler bakimindan kendilerini Bonapart'in nc-
leri sayabiliriz.
Ne var ki, sava, g ve kararlilik bakimindan bir yandan
kazandiklarini br yandan kaybediyordu.
Ordular hazineden besleniyorlardi, hkmdarlar ise hazi-
neyi kendi keseleri sayiyor, hi degilse halka degil, hkmete ait
bir kaynak olarak kabul ediyorlardi. teki Devletlerle ilikiler tek
tk ticari konular diinda, genellikle sadece Hazineyi veya hk-
meti ilgilendiriyor, halki ilgilendirmiyordu, hi degilse dncelerin
egilimi her yerde bu dogrultudaydi. Dolayisiyla hkmetler kendi-
lerini geni topraklarin sahipleri ve yneticileri sayiyor, "kiracilarin"
ikarlarini gzetmeye lzum grmeden bu topraklari durmadan
geniletmeye bakiyordu. Barbarlarin akinlari sirasinda her ey olan,
eski aglarin Cumhuriyetlerinde ve Orta aglarda ise byk bir rol
oynayan halk (tabii halk deyiminden sadece yurttalik haklarina
sahip olanlari anlarsak), XVIII. yzyilda artik bir hiti. Olsa olsa, er-
demleri ve eksiklikleri nedeniyle halkin sava zerinde dolayli bir
225
Cluusowilz
Suvu zorino
etkisi bulundugu sylenebilirdi.
Bylece, hkmet halktan koptugu ve kendisini [sayfa 2D5| Dev-
let saydigi lde, sava salt bir hkmet ii olmaya baladi. H-
kmet, kasalarindaki paralar, ve kendi lkesiyle komu lkelerden
devirdigi isiz gsz serserilerle savai yrtyordu. Bu duru-
mun sonucu olarak, hkmetin elindeki aralarin kesin denilebi-
lecek sinirlari oluyor ve bunlari iki taraf iin de, hem kapsam hem
sre bakimindan, nceden saptamak olanagi bulunuyordu: bu da
savai en korkulu unsurundan, yani abalari son haddine vardir-
ma egiliminden ve buna bagli gizli olasiliklar dizisinden yoksun
birakiyordu.
Dmanin mali olanaklari, hazinesinin durumu, itibari ve
ordusunun byklg aagi yukari biliniyordu. Savain patlak ver-
digi anda bu durumunda kayda deger bir gelime beklenemezdi.
Devlet dman gcnn sinirlarini bildigi iin kendini mutlak bir
yenilgiye kari bir lde emniyette hissediyor, ve bu arada kendi
gcnn de sinirlarini bildigi iin niyet ve amalarinda ly kair-
miyordu. Dman tarafindan gelebilecek bir airiliga kari korun-
mu olduguna gre, kendisinin de airiliga kaymayi gze almasina
gerek yoktu. Bu ynde bir zorunluluk sz konusu olmayinca, geri-
ye cesaret ve ihtirasin itici gc kaliyordu. Fakat buna kari da
Devletin politik ilikileri bir denge unsuru tekil ediyordu. Ordulari-
na bizzat kumanda eden krallar bile sava aracini ihtiyatla kullan-
mak zorundaydilar. Ordu dagilacak, zlecek olursa, yenisini bul-
mak imkansizdi ve ordunun diinda baka hi bir ey yoktu. Bu
yzden btn giriimlerde son derece temkinli davranmak gereki-
yordu. Ancak kesin bir stnlk kendiliginden ortaya ikar gibi
grndg zamandi ki, krallar veya kamuya ikar gibi grndg
zamandir ki, krallar veya komutanlar bu pahali araci kullanmaya
yanaiyorlardi. Byle bir firsati yaratmak ise byk komutanlara
vergiydi. Fakat firsat ikincaya kadar, her ey sanki bir boluk iin-
de yzerdi; harekete gemek iin hi bir sebep yoktu; btn gler,
yani btn niyetler, olduklari yerde dururdu. Balangitaki saldirgan-
lik niyetleri tedbir ve ihtiyat iinde eriyip giderdi. [sayfa 2D6|
Bylece sava, gerek z bakimindan, zaman ile tesad-
fn kgitlari karitirdigi bir oyuna dnt. Fakat anlami bakimin-
dan, biraz daha gerilimli bir diplomasiden baka bir ey degildi;
isterseniz buna, muharebe ve kuatmalarin diplomatik notalarin
22
Cluusowilz
Suvu zorino
yerini tuttugu biraz daha sert ve ener|ik bir mzakere biimi de
diyebilirsiniz. En hirsli olanlarin bile amaci, bari grmelerinde
koz olarak kullanabilecekleri birka kk avanta| kazanmaktan
ileri gitmezdi.
Savain bu ciliz ve sinirli biimi, yukarda syledigimiz gibi,
dayandigi dar tabanin sonucuydu. Gustaf Adolf, XII. Charles ve B-
yk Frederik gibi sekin komutan ve krallarin, kendileri kadar se-
kin ordularin bainda, olaylarin genel dzeyinin ok daha stne
ikamamilar ve ll sonularla yetinmek zorunda kalmilar ise,
bunun nedenini Avrupa'daki gler dengesinde aramak gerekir.
Eskiden bir sr kk Devletlerin iinden bir tanesinin birdenbire
bymemesi iin, yakinlik, temaslar, aile baglari, ahsi dostluklar
gibi dolaysiz ve dogal ikarlar sayesinde elde edilen eyler, Devlet-
lerin bydg ve merkezlerinin birbirinden uzaklatigi bugnk
dnemde diplomasi sanatinin daha ince ve ustalikli bir ekilde
kullanilmasiyla elde edilmektedir. Politik ikarlar, sempatiler ve
anti-patiler ince bir sistem halinde gelimitir. Bunun sonucu ola-
rak ortaya yle bir durum ikmitir ki, Avrupa'da bir top atii iitil-
meye grsn, btn hkmetler hemen olup bitenlerle ilgilenme-
ye balarlar.
Bu itibarla, dnyaya gelecek yeni bir skender iyi bir kilicin
yanisira ayrica kuvvetli bir kaleme sahip olmak zorundadir; ve bu
takdirde bile, fetihlerinde ok ileri gidebilecegi phelidir.
Fakat XIV. Louis, Avrupa'daki kuvvetler dengesini bozmaya
alitigi, ve daha XVII. yzyilin sonlarinda kendisine kari besleni-
len dmanlik duygularini umursamayacak bir noktaya ulatigi hal-
de, savalari tipki eski savalar gibiydi ve kullandigi yntemlerin
geleneksel yntemlerden [sayfa 2D7| hi bir farki yoktu; ordusu ku-
kusuz Avrupa'nin en byk ve en zengin hkmdarinin ordusu
oldugu halde, niteligi bakimindan teki ordulardan tamamen fark-
sizdi.
Tatarlarda, eski Asya halklarinda ve hatta Orta aglarda o
kadar byk bir rol oynayan yagma ve talanlar artik zamanin ruhu-
na uymuyordu. Bunlara hakli olarak gereksiz bir barbarlik gzyle
bakiliyor, misillemeler davet edebilecegi, ve dmanin hkme-
tinden ok halkina zarar verdigi, bu itibarla uluslari uygarlik yolun-
da yzyillarca geri birakmaktan baka hi bir ie yaramadigi ileri
srlyordu. Bu itibarla sava gittike daha geni lde, hem
227
Cluusowilz
Suvu zorino
aralari hem de amaci bakimindan, salt orduya dayanmaya baladi.
Ordu, kaleleri ve hazirlanmi mstahkem mevkileri ile, Devlet iin-
de Devlet oldu ve sava unsurunu giderek bnyesinde eritti. Tm
Avrupa bu gelime karisinda seviniyor ve onu ilerleme ruhunun
bir neticesi sayiyordu. Bu yanli bir yargiydi, nk insan aklinin
ilerlemesi hi bir zaman abes bir sonuca, rnegin iki kere ikinin
be ettigi sonucuna yol aamaz; fakat degiikligin halk iin yararli
bir etkisi oldu. Yalniz u da yadsinamaz ki, sava bu sayede daha
geni lde bir hkmet ii haline geldi ve halkin ikarlarindan
daha da uzaklati. Saldiriya geen Devletin sava plani bu dnem-
de genellikle dman eyaletlerinden bir kaini igal etmekten iba-
retti; savunmada kalan tarafin plani ise dmanin kalelerinden
birini eline geirmek ya da kendi kalelerinden birinin dman eli-
ne geirmesine engel olmakti. Ancak bu amalara ulamak iin
muharebe kainilmaz hale geldigi zamandi ki, muharebe istenir
ve verilirdi. Kesin bir zorunluluk olmadika., sirf bir zafer kazan-
mak iin, an olsun diye muharebe veren komutana fazla cretkar
gzyle bakilirdi. Genellikle sefer bir kuatmadan sonra, ya da,
ok hareketli bir seferse, en ok iki kuatmadan sonra sona erer-
di; bundan sonra ordular kii geirmek iin konaklarlar ve bu zorun-
lu sayilirdi. Konaklama sirasinda, taraflardan hi biri digerinin kt
korunma tedbirlerinden yararlanamaz, aralarindaki her trl iliki
kesilirdi. Ki konaklamalari, belirli bir [sayfa 2D8| sefer boyunca giriile-
bilecek harekta kesin bir sinir izerlerdi.
Kari kariya gelen kuvvetler eit olurlar, ya da saldiran tara-
fin aika daha zayif oldugu meydana ikarsa, ne muharebe ne
de kuatma olur, seferin tm harekti belirli mevzilerin ve cepha-
neliklerin muhafazasi ve lkenin bazi blgelerinin dzenli bir ekilde
yagma edilmesi etrafinda dnerdi.
Sava btn uluslarca bu tarzda yrtldg, ve gcnn
dogal sinirlari bu kadar yakin ve aik oldugu srece, kimse bunda
bir fevkaladelik grmyordu. Aksine, herkes durumdan memnun
grnyor, ve XVIII. yzyilda sava sanatina ynelen eletiri, ba-
langicini ve sonunu fazla nemsemeden daha ziyade ayrintilar
zerinde duruyordu. Bylece her eyde bir byklk, bir mkem-
mellik grlyor ve feldmareal Daun bile ki onun sayesinde
Byk Frederik btn teebbslerinde tam bir baari kazanmi ve
Marie-Therse amalarindan hi birine ulaamami hl byk
228
Cluusowilz
Suvu zorino
bir komutan sayilabiliyordu. Ancak ondan sonradir ki, daha sag-
lam ve uzak grl bir yargiya varmak mmkn olabilmi, yani
sagduyu, sayica stn kuvvetlerle olumlu bir eylerin elde edilme-
si gerektigini, aksi takdirde, komutanin yetenekleri ve gsterdigi
maharet ne olursa olsun, savain kt ynetilmi sayilmasinin
zorunlu oldugunu kabul etmiti.
Fransiz htilli patlak verdigi zaman durum bu merkezdey-
di, Avusturya ve Prusya sava diplomasisi sanatlarini denediler fa-
kat bunun yetersiz oldugu ok gemeden anlaildi. Herkes btn
umudunu, geleneksel grlere gre, ok sinirli bir askeri gce
baglarken, 17D8'de kimsenin aklindan bile geirmedigi muazzam
bir askeri kuvvet meydana ikti. Sava birdenbire yeniden halka,
stelik hepsi de kendilerini Devletin yurttalari sayan 8O milyonluk
bir halka mal olmutu. Burada bu byk olayin ayrintilarina gir-
meden, imdilik bizi ilgilendiren sonulari zerinde duralim. Hk-
metin veya ordunun yerine halkin savaa katilmasi ile, tm bir
ulus terazinin bir kefesine [sayfa 2DD| olanca agirligini koymu oluyor-
du. Bundan byle, eldeki aralarin harcanabilecek abalarin ar-
tik belirli bir siniri yoktu; sava artik hi bir engel tanimayan son-
suz bir ener|i ile yrtlebilecek ve dolayisiyla dman iin eski-
sinden ok daha tehlikeli olabilecekti.
Eger Devrim Savalari btn bunlar olanca aikligi ile mey-
dana ikmadan olup bittiyse; eger Devrimin komutanlari sonuna
kadar gidip Avrupa monarilerini yerle bir etmemilerse; Alman
ordulari zaman zaman baari ile direnmek ve zafer selini durdur-
mak olanagini bulabilmilerse; bunun asil nedenini Fransizlarin
karisina ciddi engeller olarak ikan teknik eksikliklerde aramak
gerekir. Bunlara nce siradan askerlerde, sonra generallerde, daha
sonra da, Direktuar zamaninda, bizzat hkmette raslanmitir.
Bonapart'in eliyle btn bu eksiklikler giderildikten ve her
ey tamamlandiktan sonra, tm ulusun gcne dayanan bu askeri
kuvvet Avrupa zerine yle bir yry yrd, nne ikan btn
engelleri ylesine yikip devirdi ve kendinden o kadar emin savati
ki, modasi gemi, khne ordularla karilatigi her yerde zafer
avucunun iindeydi. Fakat tam zamaninda bir tepki meydana gel-
di. spanya'da sava kendiliginden bir halk savaina dnt.
Avusturya'da, 18OD yilinda, hkmet, yedekler ve lcnJ0e||* saye-
sinde, olaganst abalar harcadi ve amacina ulamasina ramak
22
Cluusowilz
Suvu zorino
kaldi. O zamana kadar bu Devletin bylesine mcadele edebile-
cegi kimsenin aklindan bile gememiti. Rusya da, 1812'de, span-
ya ve Avusturya'yi rnek alarak lkesinin usuz bucaksiz geniliginin
de yardimiyla, uzun sre ihmal edilmi olan hazirliklarinin yine de
etkin olmasini sagladi. Sonu parlak oldu. Almanya'da, ilk ayak-
lanan Prusya oldu, savai ulusal bir dava haline getirdi; [sayfa 8OO|
Parasiz, kredisiz, ve yari yariya azalmi bir nfusla, 18O6'da ikardi-
gi ordudan iki kat daha kuvvetli bir orduyu sefere soktu. Almanya'
nin geri kalan kismi ok gemeden Prusya'nin rnegini izledi ve
Avusturya da, 18OD yilindaki kadar ener|ik bir biimde olmasa bile,
aliilagelenin stnde bir kuvvetle ileri atildi. Bylece Almanya ve
Rusya, 1818 ve 1814 yillarinda, bu iki seferde faal bir rol oynayanlar
ve lenlerle birlikte, bir milyona yakin askerle Fransa'nin karisina
iktilar.
Bu artlar altinda savain ynetiminde harcanan ener|i bam-
baka bir eydi; her ne kadar henz Fransizlarinki ayarinda olm-
amakla ve yer yer ekingenlik belirtilerine raslanmakla birlikte,
genel olarak seferler eski stilde degil, yeni stilde yrtlm sayila-
bilirdi. Sekiz ay iinde sava sahnesi Oder nehrinden Seine nehri-
ne kaymiti. Magrur Paris ilk kez baini egmek zorunda kaldi; ve o
dehetengiz Napolyon zincire vurulmu, yerde sirtst yatiyordu.
Bylece sava, Napolyon zamanindan beri, nce bir taraf,
sonra br taraf iin tm milletin savai olunca, yepyeni bir nite-
lige brnd, yeni boyutlar kazandi, daha dogrusu gerek niteligi-
ne, mutlak mkemmelligine kavutu. Kullanilan aralarin artik gr-
nr bir siniri yoktu; eski sinirlari hkmetlerin ve tebaalarinin ener|i
ve cokunlugu iinde kaybolmutu. Aralarin kapsami ve mm-
kn sonularin geni alani bir yandan, ulusal duygulari coturan
tahrikler br yandan, savain ynetimindeki dinamizmi alabildi-
gine arttiriyordu. Artik savain amaci dmani alt etmekti. Dman
btn gcn yitirerek yere yuvarlanmadika, durmak ya da savain
karilikli hedefleri hakkinda bir anlamaya varmak imkansiz sayi-
liyordu.
Bylece tm geleneksel sinirlamalardan kurtulmu olan
* Germen lkelerinde orta yali ve tecrbeli erleri kapsayan yedek kara ordusu.
Napolyon savalari sirasinda Avusturya ve Prusya btn eyaletlerde muvazzaf ordularini
takviye edecek lcnJ0e|| birlikleri kurmulardir. (.n.)
230
Cluusowilz
Suvu zorino
savain ilkel iddeti dogal gcyle infilak ediyordu. Bunun nedeni
halkin, imdiye kadar sadece Devleti ilgilendirdigi sanilan bu byk
ie karimasiydi; bu da kismen Fransiz htillinin lkelerin iileri
zerindeki etkisinden, kismen de Fransizlarin tm uluslara kari
takindiklari tehdit edici tavirdan ileri geliyordu. [sayfa 8O1|
Bununla birlikte, gelecekte bunun hep byle olup olmaya-
cagi, yani bundan byle Avrupa'da ikacak btn savalarin Dev-
letlerin tm glerini seferber edip etmeyecegi ve bu itibarla an-
cak halki yakindan ilgilendiren byk ikarlar sz konusu oldugu
zaman patlak verip vermeyecegi veya giderek hkmet ile halk
arasinda yeni bir kopma meydana gelip gelmeyecegi konusunda
kesin bir ey sylemek mmkn degildir; esasen bizim de byle
bir niyetimiz yoktur. Ancak savata mmkn grlen eylerin bir
lde sadece bilinaltimiza yerlemi olan sinirlari bir kez yikilip
atildiktan sonra, bu direkleri yeniden dikmenin zor oldugunu sy-
lersek, saniriz herkes bize hak verecektir. lerde byk ikarlar sz
konusu oldugunda, karilikli dmanligin agimizda tanik oldugu-
muz koullar altinda patlak verecegini sylemek de her halde bir
kehanet olamayacaktir.
Burada tarihi gzlemlerimize son veriyoruz, nk amaci-
miz her agda savain hangi ilkelere gre ynetildigini bir irpida
belirtmek degil, sadece her agin kendine zg sava biimleri,
sinirlayici koullari ve n yargilari oldugunu gstermekti. Bylece
her agin kendine zg bir de sava teorisi bulunmasi dogaldi: her
ne kadar, ilk zamanlarda oldugu gibi sonralari da, her yerde felsefi
ilkelere dayali bir teori kurma abalari agir basmi ise de, her a-
gin kendine zg bir teorisi oldugu da yadsinamaz. Bu itibarla, her
agin olaylarini degerlendirirken o agin zelliklerini gznnde
bulundurmak gerekir; eger her agin yetitirdigi komutanlari anla-
mak ve dogru olarak degerlendirmek istiyorsak, agin btn ayrin-
tilarini kili kirk yararak inceleyecek yerde, genel izgilerine o agin
gr aisindan bakmaya alimaliyiz.
Ancak Devletlerin ve kullanilan askeri glerin zel ilikileri
ile artlanmi olan sava ynetiminin her agda geerli olan daha
genel bir yn, daha dogrusu tamamen genel bir yn vardir ki,
ite bununla teori megul olur.
Son zamanlarin kapanmakta olan dneminde sava, zn
oluturan mutlak gce kavumutur; bu itibarla, [sayfa 8O2| evrensel
23T
Cluusowilz
Suvu zorino
olarak geerli ve zorunlu olan her eyi bu dnemde bulabiliriz.
Fakat gelecekteki savalarin bugn tamamen ortadan kalkmi olan
engellerle yeniden karilamalari ne kadar olasilik dii ise, bunla-
rin sonsuza dek bugnk geni kapsamli karakterlerini muhafaza
edecekleri de o kadar zayif bir olasiliktir. Bu nedenle, salt mutlak
sava kavramina baglanip kalan bir teori, di etkenlerin savain
zn degitirdigi durumlarin tmn sulami veya kapsami
diinda birakmi olacaktir. Oysa, teorinin amacinin bu olmadigi
aiktir: teori savai ideal degil, gerek artlari iinde inceleyen bir
bilim olmalidir. Dolayisiyla teori, olaylara aratirici, ayirdedici ve
siniflandirici bir aidan bakmakla birlikte, savaa yol aabilecek
nedenlerin eitliligini hi bir zaman gzden kairmamali ve savain
genel izgilerini ve ana unsurlarini, agin ve anin isterlerine yer ve-
recek ekilde ortaya koymalidir.
Ayni ekilde, savaa girmeyi tasarlayan bir kimse, hedefini
ve buna ulamak iin kullanacagi aralari saptarken, iinde bulun-
dugu durumun zel ayrintilarini mutlaka gznnde bulundurma-
lidir, nk savain hedefini ve aralarini belirleyen bu koullardir.
Ayni nedenle, agin genel karakteri ile genel koullarinin da etkisi-
ni unutmamak gerekir. Nihayet, sz konusu hedef ve aralar, her
zaman savatn niteIiginden tkartImast gereken geneI sonuIa-
ra bagItdtrIar. [sayfa 8O8|
BLM IV
SAVAIN AMACININ DAHA KESN OLARAK TANIMLANMASI:
DMANI BOZGUNA UGRATMAK
Kavram olarak savain amaci her zaman iin dmani yen-
mektir; bu temel fikir btn incelemelerimizin hareket noktasi ol-
mutur.
Fakat dmani yenmek nedir Bu mutlaka dman lkeler-
inin tamaminin igali demek degildir. Eger Almanlar 17D2'de Paris'e
varmi olsalardi, Devrimci cepheye kari sava byk bir olasilikla
hi degilse bir sre iin sona ermi olacakti. Bunun iin daha nce
232
Cluusowilz
Suvu zorino
ordularini yenmek bile art degildi, nk bu ordular o dnemde
henz tek balarina iktidari temsil etmiyorlardi. te yandan, Mt-
tefikler 1814'te Paris'i almi olsalardi bile, Bonapart henz kuvvetli
bir ordunun bainda bulundugu srece, her eyi kazanmi olmaz-
lardi; ancak Bonapart'in ordusu byk lde zlm ve erimi
oldugundan, Paris'in igali, 1814'te ve 1815'de, her eyi halletmiti.
Eger Bonapart 1812'de, Moskova'yi almadan nce ve aldiktan son-
ra, 12O.OOO kiilik Rus ordusunu KaIuga yolu zerinde, 18O5'de
Avusturyalilari ve 18O6'da Prusyalilari imha ettigi gibi imha edebilmi
olsaydi, Rus bakentinin ele geirmesi, lkenin byk bir kisminin
henz igal edilmemi olmasina ragmen, galip bir ihtimalle baria
yol ami olurdu. 18O5'de AusterIitz muharebesi kaderi tayin etmi-
ti; dolayisiyla, daha nce Viyana'yi ve Avusturya Devletlerinin te
ikisini igal etmi olmasi Bonapart'in barii elde etmesi iin yeterli
degildi. Fakat te yandan, AusterIitz zaferinden sonra bile,
Macaristan'in henz ayakta olmasi bariin imzalanmasini nlemeye
yeterli bir kari agirlik degildi. Rus ordusunun imhasi Rusya seferi-
nin gerekli olan son darbesiydi; ar Alexander'in elinde baka bir
ordu yoktu, bu [sayfa 8O4| itibarla bari zaferin zorunlu sonucu olacak-
ti. 18O5'de Rus ordusu Avusturya ordusu ile birlikte Tuna zerinde
bulunmu ve yenilgiyi paylami olsaydi, o zaman belki de Viya-
na'nin igaline gerek kalmaz ve bari Linz'de imzalanmi olurdu.
Bir lkenin batan baa igalinin yeterli olmadigi baka hal-
ler de vardir: rnegin, 18O7 yilinda Prusya'da, kesin sonu verme-
yen EyIau muharebesinde Rusya'nin yedek ordusuna indirilen dar-
be kaderi tayin etmeye kafi gelmemi ve ii bitirmek iin lried-
Iand zaferinin: kazanilmasi gerekmiti: tipki bir buuk yil nce
AusterIitz'de oldugu gibi.
Grlyor ki burada da sonucu tayin eden genel nedenler
degildir; yerinde bulunmayanlarin bilemeyecekleri zel nedenler
ve kimsenin bahsetmedigi manevi nitelikte etkenler, hatta tarihin
"anekdotlari" olan en ufak olaylar ve raslantilar ok kez kesin so-
nular dogurabilir. Teorinin bu konuda btn syleyebilecegi, en
nemli eyin iki tarafin da iinde bulunduklari artlari aklimizdan
ikarmamak oldugudur. Bunlarin incelenmesinden, bir eit agir-
lik merkezi, bir g ve hareket merkezi kendiliginden oluur ve
artik her ey buna bagli olur, ite tm kuvvetlerimizi yogun bir e-
kilde dmanin bu agirlik merkezine yneltmemiz gerekir.
233
Cluusowilz
Suvu zorino
Kk olan her zaman byk olana, nemsiz olan nemli
olana ve arizi olan asil olana tabidir.
Byk skender'in agirlik merkezi, Gustaf Adolf, XII. Charles
ve Byk Frederik'inkiler gibi, ordusunda idi, yle ki, bunlardan
her hangi birinin sava glerini imha etmekle kariyerlerini kisa
bir sre iinde sona erdirmek mmkn olurdu. anlamazliklar
iinde alkalanan Devletlerde, bu agirlik merkezi genellikle bakent-
tedir; byk Devletlere bagli kk Devletlerde agirlik merkezi ge-
nellikle mttefiklerinin ordularindadir; konfederasyonlarda ikar
birligindedir; ulusal bir ayaklanmada, liderde ve kamuoyununda-
dir. te darbenin, yerine gre, bu noktalara indirilmesi gerekir.
Dman bunun sonucunda dengesini kaybedecek olursa, ona den-
gesini yeniden bulmak firsatini [sayfa 8O5| vermemek lazimdir. Dar-
beyi israrla, inatla ayni noktaya tekrar tekrar indirmek gerekir; baka
bir deyile, galip gelen taraf darbelerini daima dman kuvvetleri-
nin btnne tevcih etmelidir, yoksa sadece bir parasina degil.
Sayica stnlgmz sayesinde eyaletlerinden birini kolayca igal
etmekle, bu nemsiz igali byk sonulara tercih etmekle d-
mani yere yikamayiz: bunun iin dman gcnn ekirdegini
bularak onu hedef almamiz, her eyi kazanmak iin her eyi kay-
betmeyi gze almamiz gerekir.
Ancak harektimizi yneltecegimiz dman gcnn mer-
kez noktasi nerede olursa olsun, ordusunun esir ve imha edilmesi
en emin ve btn durumlarda en nemli balangitir.
Bu itibarla, deneylere ve bunlarin byk ogunlugundan i-
kardigimiz derslere bakarak, dmanin yenilgisine yol aan koullar
arasinda ilk planda yer alanlarin unlar oldugunu syleyebiliriz:
1 Ordusunu dagitmak (bir lde de olsa, etkin bir g
tekil ettigi takdirde).
2 Bakentini igal etmek (sadece Devletin merkezi olmak-
la kalmayip ayrica siyasi kurulularin ve partilerin de merkezi ise).
8 Dmanin kendisinden daha kuvvetli oldugu takdirde
balica mttefikine de ldrc bir darbe indirmek.
imdiye kadar savata hep tek bir dmanla karilatigimizi
varsaydik: genel nitelikte dncelerle yetindigimiz srece bunda
bir sakinca yoktu. Ancak imdi dmana boyun egdirmek, onu
boyundurugumuz altina alabilmek iin, agirlik merkezinde yogun-
laan direncini kirmak zorunda oldugumuzu syledigimize gre,
234
Cluusowilz
Suvu zorino
bu varsayimi bir kenara itmemiz ve birden ok dmanla ba et-
mek durumunda bulundugumuz halleri gzden geirmemiz ge-
rekmektedir.
ki veya ikiden ok Devlet nc bir Devlete kari anlatik-
lari takdirde, bu ittifak, politik aidan, tek bir savatir. Fakat bu bir-
ligin de dereceleri vardir.
Mesele koalisyona dahil her Devletin savata bagimsiz [sayfa
8O6| bir ikari ve onu srdrmek iin bagimsiz bir gc olup olma-
digini kestirmektir. Eger yoksa, ve ilerinden sadece bir tanesinin
ikarlari ve gleri szkonusu olup digerleri onlara dayanmakla
yetiniyorlarsa, dmanlarin tmne tek bir dman gzyle bak-
mak kolaylair ve bu takdirde harekti basitletirerek can alici tek
bir darbe ile iimizi bitirmeyi tasarlayabiliriz; u veya bu ekilde
buna imkan bulabilirsek, tam ve kesin bir baariya ulami oluruz.
O halde u ilkeyi saptayabiliriz: eger ilerinden birini yenilgi-
ye ugratmakla dmanlarimizin hepsini saf dii birakabiliyorsak, o
birini yenmek savain amaci olmalidir, zira o dmana indirecegi-
miz darbe tm savain ortak agirlik merkezine isabet etmi olur.
Byle bir eyin tasavvur edilemeyecegi ve birden ok agirlik
merkezinin tek bir agirlik merkezine indirgenemeyecegi haller ok
nadirdir. Fakat buna imkan bulunmadigi takdirde, savaa iki veya
daha ok sayida ayri savalar gzyle bakmaktan ve her biri iin
ayri bir ama saptamaktan baka are yoktur. Bu durumda, bir-
den ok dmanimizin esas itibariyle bagimsiz olduklarini ve bir
araya gelmekle ezici bir stnlk sagladiklarini kabul etmek gere-
keceginden, genellikle dmanin imha edilmesi sz konusu ol-
maz.
imdi u sorunun zerinde biraz daha uzun boylu duralim:
Byle bir ama ne zaman mmkn ve tavsiyeye ayandir
Her eyden nce askeri glerimizin aagidaki hususlari
gerekletirmek iin yeterli olmasi gerekir:
1 Dman kuvvetlerine kari kesin bir zafer kazanmak;
2 Zaferden sonra, dman iin yeniden denge kurmanin
mmkn olamayacagi bir noktaya varincaya kadar harekti sr-
drebilmek iin gerekli kuvvet harcamasini yapmak.
Bundan sonra, politik durumumuzun zerimize yeni d-
manlar saldirtmayacagindan emin olmamiz gerekir; nk byle
bir saldiri karisinda hi beklemedigimiz bir anda ilk dmanimizin
235
Cluusowilz
Suvu zorino
peini birakmak zorunda kalabiliriz. [sayfa 8O7|
18O6'da, Fransa, bunu yapmakla Rusya'nin tm askeri gc-
n stne ekmesine ragmen, Prusya'yi batan baa igal ede-
bilmiti, nk o tarihte Prusya'da Ruslarla baa ikabilecek duru-
mdaydi.
Fransa 18O8'de spanya'da ngiltere'ye kari ayni ekilde ha-
reket edebilirdi, fakat Avusturya'ya kari edemezdi. 18OD'da s-
panya'daki durumu bir hayli sarsilan Fransa, eger Avusturya ze-
rinde maddi ve manevi bakimdan byk bir stnlge sahip
olmami olsaydi, bu lkede de mcadeleyi birakmak zorunda kala-
bilirdi.
Bu durumu dikkatte incelemek gerekir; yoksa ilk ikisin-
de kazandigimiz davayi sonuncusunda kaybedebilir ve masraflara
mahkm edilebiliriz.
Ordularin gcn ve bunlarla neler yapabilecegimizi deger-
lendirirken, durumu dinamige benzetecek olursak, zamani bir g
faktr olarak telkki edebilir ve buna gre bu glerin tm ile
bir yilda yapabileceklerimizi bu glerin yarisi ile iki yilda yapabile-
cegimizi dnebiliriz. Ancak askeri planlarin temelinde yatan ve
bazan aika bazan daha kapali ekilde ifade edilen bu fikir aslin-
da tamamen yanli bir fikirdir.
Bir askeri harekt, dnyadaki btn faaliyetler gibi, belirli
bir zamani gerektirir; elbette Wilna'dan Moskova'ya yaya olarak
sekiz gnde gidemeyiz. Ancak savata, dinamikte oldugu gibi, za-
man ile kuvvet arasinda karilikli bir etkinin izlerine raslamak mm-
kn degildir.
Savata iki tarafin da zamana ihtiyaci vardir ve btn mese-
le uradadir: iki taraftan hangisi, durumuna gre, zamandan daha
ok ey, bazi zeI avantajIar beklemektedir Bu elbette iki ta-
rafin durumundaki bazi zellikler diinda yeniIen taraftir ve bu-
nun nedeni kukusuz dinamik yasalara degil, psikolo|ik yasalara
dayanir. Haset, kiskanlik, endie ve belki de gnl yceligi talih-
sizlerin dogal efaatilaridir. Bir yandan kendisine dostlar bulurlar,
te yandan dmanlarinin koalisyonunu zayiflatirlar ve kertirler.
Bu itibarla, zaman yenenden ok yenilenin iine yarar ve ona bazi
avanta|lar saglar. Kaldi ki, daha nce [sayfa 8O8| de belirttigimiz gibi,
kazandigimiz ilk zaferden lyikiyla yararlanmak iin byk apta
bir kuvvet harcamasina gerek vardir. Bu bir defada olup bitecek
23
Cluusowilz
Suvu zorino
bir ey degildir, byk apta bir ev idaresi gibi srekli bakim ister.
Dman eyaletlerinden birini igal etmemize yeten kuvvet her za-
man bu yeni duruma hakim olmamiz iin yeterli olmayabilir;
kaynaklarimiz zerindeki baski giderek artar ve sonunda taham-
ml edilmez bir hal alir. Bylece zaman faktr bali baina bir
degiiklik getirebilir.
Bonapart'in 1812'de Ruslarla Polonyalilara ykledigi vergi
ve haralar, durumunu muhafaza edebilmek iin Moskova'ya gn-
dermesi gereken yz binlerce insani tedarik edebilir miydi
Ancak igal edilen eyaletler yeteri kadar nemli ise, lkenin
igal edilmemi; olan blgelerini beslemek ve ayakta tutmak iin
hayati kaynaklara sahipse, bylece dmanin baina gelen felket
bir kanser gibi kendi kendini yiyorsa, o zaman belki galip tarafin
daha ileri gitmemekte kazanci kaybindan fazla olabilir. Bu durum-
da, diardan bir yardim gelmedigi takdirde, zaman balanilmi
olan ii tamamlayabilir, igal edilmemi olan blgeler belki de ken-
diliginden der. Bylece zaman, kazanan taraf iin de bir g
faktr olabilir, fakat bu ancak yenilen tarafin bir kari darbesinin
artik mmkn olmadigi, durumun lehine degimesinin tasavvur
edilemeyecegi hallerde sz konusudur. Bu takdirde ise galip gelen
tarafin artik bu g faktrne ihtiyaci yoktur, nk asil amacina
ulami, kriz tehlikesini atlatmi, bir kelime ile dmani buyrugu
altina almitir.
Bu muhakemeyi yrtmekteki amacimiz, bir ftuhtin hi
bir zaman ok erken bitirilmi sayilamayacagini, onu zorunlu olan-
dan daha uzun bir zaman srecine yaymanin ii koIayIattracagt
yerde zorIattracagtnt aika gstermekti. Bu savimiz dogru ise,
unu da kabul etmemiz gerekir ki, eger her hangi bir istilyi ger-
ekletirecek kadar kuvvetli isek, onu bir hamlede, bir takim aa-
malardan gemeden gerekletirecek kadar da kuvvetli olmamiz
[sayfa 8OD| lazimdir. Tabii kuvvetlerimizi bir noktada toplamak ve zorun-
lu hazirliklari yapmak iin gerekli kisa sreli molalari bunun diinda
birakiyoruz.
Sratle alinacak kararlari ve bir an nce sonuca ulama a-
balarini saldiri savai iin art sayan bu grmzle, saniriz ki,
araliksiz ve duraklamadan zafere dogru komak yerine, daha ihti-
yatli ve daha emin saydigi yava ve szde metodik bir sistem uygu-
lamaktan yana olan teorinin temelini tamamen rtm oluyor-
237
Cluusowilz
Suvu zorino
uz. Bununla birlikte, bizi buraya kadar izlemi olanlarin gznde
bile, ortaya attigimiz iddia bir paradoks gibi grnebileceginden,
ilk bakita khne bir nyargi gibi kklemi ve kitaplarda binlerce
kez tekrar edilmi bir fikre ters dyor ve kari ikiyor izlenimini
verebileceginden, bu iddiamiza kari ileri srlen kanitlari daha
yakindan incelemeyi gerekli gryoruz.
Kukusuz yakin bir hedefe ulamak uzak bir hedefe ula-
maktan daha kolaydir; ancak yakinda bulunan iimize yaramiyor-
sa, bu demek degildir ki, abalarimiza ara vermek ve dura dura
gitmekle yolun ikinci kismini daha kolay katetmeyi saglayabiliriz.
Kisa bir atlayi uzun bir atlayitan daha kolaydir, fakat kimse bu
yzden geni bir hendekten atlamak iin nce orta yerine kadar
atlamayi aklindan geirmez.
Szde metodik bir saldiri savai kavraminin neye dayandi-
gini daha yakindan aratiracak olursak, u unsurlara raslariz:
1 Karilatigimiz dmana ait kalelerin zapti.
2 Gerekli ikmal malzemesinin tedariki ve yigilmasi.
8 Cephanelikler, kprler, mevziler, vb. gibi nemli nok-
talarin tahkimi.
4 Birliklerin kiin, ve ara sira dinlenmek ve ihtiyalarini gi-
dermek iin konaklamalari.
5 Ertesi yil iin takviyeler beklemek.
yle saniliyor ki, eger btn bu amalari gerekletirmek
iin saldiri harekti sirasinda dzenli bir ekilde duraklayacak olur-
sak, yeni bir harekt ss kazanmi ve [sayfa 81O| kuvvetlerimizi taze-
lemi oluruz: sanki kendi Devletimiz ordumuzun gerisinden gelirmi
ve ordumuz her yeni sefere yeni ve taze bir gle balarmi gibi...
Btn bu vgye deger hedefler saldiri savaini daha rahat
ve kolay koullar altinda srdrmemizi saglayabilirler, fakat sonu-
cunu daha kesin bir teminat altina almadiklari gibi, ogu kez ba-
komutaninin mizacindan veya hkmetin kararsizligindan ileri ge-
len bazi kari kuvvetleri saklamayi amalayan bahanelerden iba-
rettirler. Sonuncusundan balayarak bunlarin iyzn meydana
ikarmaya alialim.
1 Takviye beklemek: bu bizim kadar, hatta daha fazla d-
manin iine yarar. stelik, bir Devlet iki yil iinde seferber edebile-
cegi askeri kuvvetleri bir yil iinde de seferber edebilir, nk bu
kuvvetlerin ikinci yil iindeki artii tmne oranla son derece nem-
238
Cluusowilz
Suvu zorino
sizdir.
2 Bizimle beraber dman da dinlenir.
8 ehirlerin ve mevzilerin tahkimi ordunun ii degildir ve
bu itibarla iini geciktirmesi iin bir neden olamaz.
4 Bugnk ikmal sistemine gre, cephanelik ve malzeme
depolarina birlikler ordughta iken daha ok ihtiya vardir. Bir-
likler baari ile ilerledikleri srece, sik sik dmana ait ikmal depo-
larini ele geirmek mmkndr, bu da lke yoksulsa iimize yarar.
5 Dman kalelerinin igali saldirinin ertelenmesi sayilamaz;
aksine, ilerlemenin hizlandigini ve yogunlatigini gsterir, dolayi-
siyla grnrdeki duraklama gerek anlamda bir duraklama ve
kuvvet kullanimi azaltan bir faktr degildir. te yandan, dzenli bir
kuatmanin, bir ablukanin ya da her hangi bir kaleyi gzetlemenin
gttgmz ama bakimindan daha byk bir yarar saglayip sag-
lamayacagi ancak durumun ve artlarin zelligine gre karar veri-
lebilecek olan bir konudur. Genel alarak yalniz u kadari sylene-
bilir: bu soruya cevap vermeden nce, bir yandan basit bir abluka
ile yetinirken te yandan ilerlemeye devam etmekle airi bir riske
girip girmedigimizi kestirmek ve ona gre karar vermek gerekir.
Byle bir tehlike yoksa [sayfa 811| ve kuvvetlerimizi yaymak iin yeteri
kadar geni bir alanimiz varsa, dzenli kuatmayi saldiri harekti-
nin sonuna ertelemek daha uygun olur. Bylece, daha nemli bir
eyi ihmal etmek pahasina, zaptedileni vakit geirmeden emniyet
altina almaya alimak gibi yanli bir fikrin tuzagina dmemeye
dikkat etmemiz gerekir.
lerlemeye devam etmekle imdiye kadar kazandiklarimizi
kaybetmek tehlikesine maruz kaldigimiz izlenimini kukusuz bs-
btn bertaraf etmeye imkan yoktur. Fakat bizim kanimiz odur ki,
dinlenme, duraklama ve aamali ilerleme fikri saldiri savainin
niteligi ile bagdaamaz, ve kainilmaz olduklari takdirde bunlara
bir aksilik gzyle, sonucu daha kesin degil tersine daha belirsiz
kilan bir sakinca gzyle bakmak gerekir. Ayrica, evrensel gerek-
ler aisindan, eger zayifligimiz yznden veya baka bir nedenle
duraklamak zorunda kalmisak, hedefimize dogru ikinci bir sirayi
genellikle imkansizdir; yok eger byle bir sirayi, bir ikinci teebbs
mmkn ise, o zaman ara yerdeki duraklama zorunlu degildi de-
mektir; te yandan, eger hedefimiz daha balangitan beri gc-
mz aiyorsa, bu ona hi bir zaman ulaamayacagiz demektir.
23
Cluusowilz
Suvu zorino
Bunun genel bir gerek gibi grndgn sylerken, sade-
ce zamanin saldiran tarafa tek baina bir avanta| saglayabilecegi
kanisini bertaraf etmek istiyoruz. Yoksa politik koullar yildan yila
degiebileceginden, sirf bu nedenle genel kurala istisna tekil eden
durumlar ortaya ikabilir.
Belki genel baki aimizdan vazgetigimiz ve sadece saldiri
savaini dndgmz ileri srlecektir; fakat bu dogru degildir.
Kukusuz, dmani topyekn imha etmek isteyen, bunu dne-
bilen taraf, kolayca savunmaya gemeye yanamayacaktir, nk
savunmanin yakin amaci sadece elimizdekini korumaktir. Ancak,
olumlu (mspet) bir amaci olmayan bir savunmanin taktikte oldu-
gu kadar strate|ide de bir eliki oldugunu ve bu itibarla her savun-
manin eninde sonunda saldiriya gemek iin firsat arayacagini ve
savunmanin btn avanta|larini tketir tketmez gcnn elver-
digi lde saldiriya gemekten geri [sayfa 812| kalmayacagini israrla
savundugumuza gre, kk veya byk apta her trl savun-
manin gerek amacinin saldiri oldugunu, dolayisiyla dmanin im-
hasinin savunmanin da saldirinin da ortak amacini tekil ettigini
sylemek zorundayiz. Nitekim, yle haller olabilir ki, dmanin
imhasi gibi byk bir ama peinde koan bir saldirgan bile savain
bainda nce savunma biimini kullanmayi tercih edebilir. ar
Alexander belki de savaa girerken, sonunda grldg gibi, dma-
nini yerle bir etmeyi dnmemiti. Fakat dnm olmasini bs-
btn olanak dii saymamiz iin de bir neden yoktur. Ve eger d-
nmse, Ruslarin buna ragmen savaa savunma ile balami ol-
malari son derece dogal degil miydi
BLM V
SAVAIN AMACININ DAHA
KESN OLARAK TANIMLANMASI
SINIRLI AMA
Bundan nceki blmde, "dmanin yenilgisi" deyiminden
sava eyleminin gerek mutlak amacini anladigimizi sylemitik.
240
Cluusowilz
Suvu zorino
imdi de, bu amaca ulamak iin gerekli artlarin yerine getirilme-
mi olmasi halinde ne yapilabilecegini aratirmaya aliacagiz.
Bu artlar byk bir maddi veya manevi stnlg, ya da
byk bir teebbs ruhunu, byk tehlikeleri gze almak egilimini
nceden var sayar. Btn bunlarin yoklugunda, sava eyleminin
ancak iki trl amaci olabilir: ya dman topraklarinin kk veya
sinirli bir kismini igal etmek, ya da daha elverili bir zamani kolla-
yarak kendi topraklarimizi dman saldirisina kari savunmak. [say-
fa 818| Savunma savainda bu ikinci duruma daha sik raslanir.
Belirli bir durumda bu iki amatan hangisinin daha uygun
olduguna karar vermek iin, ikincisinden sz ederken kullandigi-
miz deyimi hatirlamak yeter. Daha eIveriIi bir zamant koIIamak,
byle bir zamanin gelecegine inanmak iin bazi nedenlerin bulun-
dugu anlamina gelir; bu bekleyi, yani savunma savai, daima bu
umuda dayanir. te yandan, iinde bulundugumuz andan yarar-
lanmayi ngren saldiri savai, gelecegin bizim iin degil de, d-
man iin daha iyi ihtimallere gebe oldugu durumlarda bir emriv-
ki olur.
Belki de en yaygin olan nc durum ise, iki tarafin da ge-
lecekten belirli bir ey beklemedigi ve dolayisiyla karar vermeye
elverili bir ortamin bulunmadigi hallerde ortaya ikar. Bu durum-
da, ister istemez saldiri savaina srklenen, politik bakimdan sal-
dirgan olan, yani mspet bir ama gden taraftir; nk bu ama-
la silaha sarilmitir, ve zorunlu bir neden olmadan kaybedilen her
dakika onun iin kaybedilmi sayilir.
Burada saldiri ya da savunma savaindan yana ikarken
taraftarlarin karilikli gcn hi hesaba katmadik; oysa, bu tercihi
taraflarin karilikli askeri g ilikilerine dayandirmanin daha dogru
olacagi iddia edilebilir. Fakat biz tam tersine, asil bu yolun bizi ya-
niltacagina inaniyoruz. Muhakeme tarzimizin basitligini ve mantik
bakimindan dogrulugunu herkes kabul edecektir; fakat bir de so-
mut durumlarda bizi aksi ve abes bir sonuca gtrp gtrmedigi-
ne bakalim.
Farzedelim ki, kk bir Devlet kendisinden ok stn bir
Devletle ihtilfa dyor, fakat bu arada kendi durumunun her yil
daha ktye gittigini gryor veya bunu tahmin ediyor. Sava kai-
nilmaz hale geldigi takdirde, bu Devlet, durumu henz ok kt
olmadigi bir zamanda savaa girerek zamandan yararlanmak iste-
24T
Cluusowilz
Suvu zorino
meyecek midir Demek ki bu Devlet saldiriya geecektir, ancak
bunu saldiridan bizatihi bir yarar umdugu iin degil nk saldiri
tam tersine kuvvet dengesizligini daha da arttiracaktir [sayfa 814|
fakat ya en kt zaman gelip atmadan kesin sonuca gitmek zorun-
da oldugu ya da arada sonradan stne yatabilecegi birka avan-
ta| saglamak zorunda oldugu iin yapacaktir. Bu teorinin sama
bir yani yoktur. Ama bu kk Devlet dmanin kendisine saldira-
cagindan yzde yz eminse, o zaman balangita bir stnlk
saglayabilmek iin savunma biimine bavurabilir ve vurmalidir.
Bu takdirde hi degilse zaman kaybetmek korkusu yoktur.
te yandan, kk bir Devletin daha byk bir Devlete kari
savaa girdigini ve gelecegin iki tarafin da karari zerinde hi bir
etkisi bulunmadigini farz edecek olursak, yine, eger saldiriya geen
kk Devlet ise, hedefine dogru ilerlemesi gerekir.
Eger kendisinden daha gl bir dmana kari mspet bir
ama saptamak cretini gstermi ise, yine harekete gemesi,
yani dmana saldirmasi gerekir: meger ki dman daha nce
davranip buna gerek birakmami olsun! cra sirasinda politik kara-
rini degitirmi olmadika ki bu sik sik olur ve savaa belirsiz bir
nitelik kazandirir beklemek sama olurdu.
Sinirli amala ilgili incelemelerimiz bizi byle bir ama g-
den saldiri savai ile savunma savaina getirmektedir. Bu iki hali
ayri ayri blmlerde tartimak istiyoruz; fakat imdi dikkatimizi
baka bir noktaya yneltmemiz gerekiyor.
imdiye kadar, savain amacindaki degiiklikleri sadece
znde bulunan nedenlere bagladik. Politik niyetin niteligini an-
cak olumlu (mspet) bir eye ynelip ynelmedigine gre hesaba
kattik. Politik niyetin btn teki unsurlari savaa tamamen ya-
banci eylerdir; ancak Birinci Kitabin kinci Blmnde (Savatn
AmaIart ve AraIart), politik amacin niteliginin, kendi isteklerimi-
zin veya dman isteklerinin kapsaminin ve politik ilikilerimizin
tmnn aslinda savain ynetimi zerinde kesin bir etkisi bulun-
dugunu teslim etmitik; bu itibarla, bundan sonraki blm zel
olarak bu konuya ayirmamiz gerekiyor. [sayfa 815|
242
Cluusowilz
Suvu zorino
BLM VI
A. POLTK AMACIN ASKER AMA ZERNDE ETKS
Baka bir Devletin davasina sahip ikan bir Devletin ona
kendi davasi gibi drt elle sarildigi grlmemitir. Orta gte bir
yedekler ordusunu yardima gnderir; harekt baari ile sonulan-
madigi takdirde, ie bitmi gzyle bakar ve en az zararla iin
iinden siyrilmaya aliir.
Avrupa politikasinda geerli olan genel bir kurala gre, Dev-
letler bir saldiri veya savunma ittifaki ile birbirlerine karilikli askeri
yardim vaat ederler. Fakat hi bir Devlet bir baka Devletin ikarla-
rini ve kavgalarini yrekten benimseyip onlara etkin bir biimde
katilmaz; sadece nceden kararlatirilmi, genellikle kk bir as-
keri konten|anla kendisini desteklemeye sz verir, bu arada savain
amaci ile veya dmanin aba ve faaliyetlerinin kapsami ile ilgi-
lenmez. Bu tr bir ittifak anlamasinin erevesi iinde, mttefikl-
erden hi biri kendisini, bir sava ilni ile balamasi ve bir bari an-
lamasinin imzalanmasiyla bitmesi gereken gerek bir savaa gir-
mekle ykml saymaz. Ne var ki, bu bile aika saptanmi kesin
bir kural olmayip yerine ve zamana gre degiik uygulamalar gs-
terir.
Vaat edilen on, yirmi, ya da otuz bin kiilik konten|an tama-
men savaa anga|e olmu olan Devletin emrine verilmi ve bu
Devletin onu bildigi ve istedigi gibi kullanabilmesi saglanmi olsay-
di, durumun bir lde tutarli oldugunu syleyebilir ve sava teori-
si bakimindan byk bir zorlukla karilamazdik; nk bu takdir-
de verilen konten|ana kiralanmi bir ordu gzyle bakabilirdik.
Fakat aliilagelen uygulama bambakadir. Genellikle, yardimci
kuvvetin bagimsiz, daha dogrusu sadece kendi hkmetinden emir
alan bir komutani vardir; bu hkmet de gnlsz amacina en uy-
gun den askeri hedefi saptayip komutanina teblig eder. [sayfa 816|
Fakat iki Devlet nc bir Devlete kari gerekten savaa
girseler bile, ikisi ortak dmanin imha edilmesi veya kimin ta-
rafindan imha edilecegi konusunda ayni eyi dnmezler. Mese-
le ogu kez bir ticari aliveri gibi halledilir. Her iki taraf teebbse
8O.OOO veya 4O.OOO asker tutarinda bir hisse ile katilir, bunun mik-
tarini maruz kaldigi tehlikeye veya umdugu avanta|lara gre saptar
243
Cluusowilz
Suvu zorino
ve yatirimindan fazlasini kaybetmeye istekli degilmi gibi hareket
eder.
Bu tutum sadece bir Devletin kendisini pek o kadar ilgilen-
dirmeyen bir dava iin baka bir Devletin yardimina geldigi zaman
bavurulan tutum degildir: her iki tarafin nemli ve ortak bir ikari
sz konusu oldugu hallerde bile, diplomatik bir destek olmadan
hi bir ey yapilamaz, ve aralarinda ittifak antlamasi imza etmi
olan taraflar genellikle belirli kk bir konten|an tedarik etmekle
yetinirler ve kuvvetlerinin geri kalan kismini kendi politikalarinin
gerektirecegi zel amalar iin kullanmak konusunda anlairlar.
ttifaklar sonucu girilen savalara ilikin bu gr aagi yu-
kari her yerde geerliydi ve ancak son zamanlarda yerini daha do-
gal gr ve yntemlere birakmak zorunda kaldi: nk bir yan-
dan tehlikenin byklg insanlari Bonapart'a kart birletirdi ve
te yandan sinirsiz bir g Bonapart'in emrinde mttefikleri buna
zorladi. Bu anormal bir eydi, nk sava ve bari tabiatlari geregi
derecelendirme kabul etmeyen kavramlardir. Bununla birlikte, ak-
lin grmezlikten gelebilecegi diplomatik bir gelenekten ibaret degil-
di, insan tabiatinin zayifligina ve dogal sinirliligina kk salmi bir
tutumdu.
Son olarak, mttefiksiz yrtlen savalarda bile, savain
politik nedeninin ynetilme biimi zerinde byk bir etkisi vardir.
Dmandan ancak kk apta bir fedakrlik bekledigimiz
takdirde, savatan kk bir karilik beklemekle yetinebilir ve buna
da ilimli abalarla ulamayi umabiliriz. Dman da aagi yukari
ayni muhakemeyi yrtr. Ancak [sayfa 817| iki taraftan biri hesabin-
da yanildigini anlar, ve nce sandigi gibi dmandan biraz daha
stn olmak yerine aksine ondan biraz daha zayif oldugunun far-
kina varirsa, byk askeri abalar harcamak iin gerekli para ve
diger aralar kadar yeterli bir moral gcn ve hirsin da ogu za-
man eksik oldugunu grecektir. Bu durumda, amiyane tabiriyle,
"elinden geleni" yapacak, bu umudunu destekleyen hi bir neden
bulunmadigi halde gelecegin daha iyi eyler getirecegini umacak
ve bu arada sava, hastalikli bir beden gibi, srklene srklene
ilerleyecektir.
Bylece savain karilikli eylemi, rekabet, iddet ve acimasi-
zligi, itici glerdeki zayifligin durgunlugu iinde kaybolur ve iki ta-
raf bir eit gvenlik iinde ok sinirli alanlarda hareket etmekle
244
Cluusowilz
Suvu zorino
yetinirler.
Politik amacin sava zerindeki bu etkisine izin verdigimiz
takdirde ki baka are yoktur artik buna bir sinir izilemez ve
sava artik sadece dmant tehdide ve grmeIere ynelir.
Sava teorisi, felsefi bir inceleme ise ve yle kalacaksa, onu
bu fiili durumla bagdatirmak ok zor olacaktir. nk sava kav-
raminin btn zorunlu unsurlari adeta uup gitmi ve teorinin da-
yanacak bir destegi kalmami olacaktir. Fakat dogal zm yolu
ok gemeden ortaya ikacaktir. Yumuatici bir ilke sava eylemi
zerindeki etkisini pekitirdike, daha dogrusu itici g azaldika
ve eylem pasif bir direnmeye dogru kaydika, kilavuz ilkelere daha
az ihtiyaci olacaktir. O zaman btn askerlik sanati salt ihtiyatkr-
liga dnecek, balica amaci istikrarsiz dengenin birdenbire aley-
himize dnmesini ve yarisavain gerek bir savaa dnmesini
nlemek olacaktir.
B. SAVA POLTKANIN BR ARACIDIR
Savain niteligi ile insanlarin bireysel veya sosyal diger i-
karlari arasindaki elikiyi incelemek iin imdiye kadar sorunun
btn ynlerine egilmeye ve bu eliki unsurlarindan hi birini ih-
mal etmemeye alitik; ancak bu eliki [sayfa 818| bizzat insan tabia-
tina dayandigindan, onu hi bir felsefe zemez. imdi bu eli-
kilerin pratik hayatta birbirlerini kismen ntralize etmek suretiyle
nasil bir birlik iinde massedildiklerini (sogurulduklarini) grelim.
Eger bu elikiyi aika ortaya koymak ve eitli unsurlarini ayri
ayri incelemek zorunluluguna inanmami olsaydik, bu birligi ta
batan tanimlardik. Bu birlik u kavramda yatar: sava poIitik iIi-
kiIerin sadece bir parastdtr ve doIaytstyIa bagtmstz bir nesne
degiIdir.
Bilindigi gibi, sava ancak hkmetler ve milletler arasinda-
ki politik ilikilerden ikabilir; fakat genellikle savala birlikte bu
ilikilerin kesildigi ve sadece kendi yasalarina tbi tamamen farkli
bir durumun ortaya iktigi sanilir.
Biz aksini savunuyoruz: sava politik ilikilerin baka arala-
rin destegi ile srdrlmesinden baka bir ey degildir. Baka ara-
lar diyoruz, nk u noktayi da bu arada belirtmek istiyoruz ki,
sava kendi baina bu ilikilere son vermez, onlari temelden degi-
245
Cluusowilz
Suvu zorino
tirmez, baka bir ey haline dntrmez; bu ilikiler, kullandiklari
aralar ne olursa olsun, znde ayni kalirlar, varliklarini srdrr-
ler; ve sava olaylarinin bu politik ilikilere bagli kalan ana izgileri,
sava boyunca baria kadar devam eden politikanin ana izgilerin-
den baka bir ey degildir.
Baka trls tasavvur edilebilir mi Milletler ve hkmetler
arasindaki politik ilikiler ne zaman diplomatik notalarin teatisiyle
sona ermitir Sava politik dnceleri sylemenin ve kaleme
almanin bir baka biimi olmaktan baka nedir Belki savain ken-
dine zg dilbilgisi kurallari vardir, fakat kendine zg bir mantigi
yoktur.
Bu bakimdan savai hi bir zaman politik ilikilerden ayira-
mayiz, ve aratirmalarimizin her hangi bir noktasinda byle bir ko-
pukluk meydana gelecek olsa, eitli ilikilerin tm baglari da bir
lde kopmu olur ve ortaya anlamsiz, amasiz bir ey ikardi.
Sava savatan baka bir ey olmasaydi, yani dmanlik
duygularinin alabildigine boalmasindan baka bir anlam tai-
masaydi bile, yine bu gr benimsemek [sayfa 81D| gerekirdi; n-
k savain dayandigi ve esasini tekil eden btn unsurlar kendi
gcmz, dmanin gc, her iki tarafin mttefikleri, ulusal ka-
rakterler, hkmet sistemleri, vb.kitabimizin ilk blmnde say-
digimiz btn bu unsurlar politik niteliktedir ve politik koullara ve
ilikilere onlardan ayrilmalarina imkan birakmayacak derecede siki
baglarla baglidirlar. Fakat gerek savain mutlak kavraminin ge-
rektirdigi kadar tutarli, zlemlerinde airiya giden bir aba olmadi-
gini, aslinda kendi kendisi ile eliki halinde karma ve melez bir
ey oldugunu dnecek olursak, bu grn dogrulugu daha da
belirgin hale gelir. Bu niteligi ile sava hi bir zaman kendi z yas-
alarina tabi olamaz, baka bir btnn bir parasi olmaktan kurtu-
lamaz: bu btn ise politikadir.
Savaa bavurmakla, politika savain niteliginden ikan
btn o kati mantiki sonulari bir kenara iter; son olanaklarla ug-
raacak yerde yakin olasiliklarin sinirlari iinde kalir. Kukusuz byle
bir savata ansin ve belirsizligin payi byk olur ve sava bir eit
kumara dnr; fakat btn hkmetler kendi yetenek ve uzak
grllklerinin rakiplerinden stn olduguna gvenirler ve bu
sayede kumari kendilerinin kazanacagina inanirlar.
Politika bylece sava denilen o e|derhayi basit bir ara ha-
24
Cluusowilz
Suvu zorino
line evirir; tek bir darbe indirmek iin insanin iki eliyle birden ve
btn gcyle kaldirmasi gereken o korkun sava kilicini, hafif ve
kullanili bir eskrim epesine, hatta ok kez bir flreye dntrr,
kh sahici kh airtmaca vurular yapar, kh rakibinin vurularini
savuturur.
Bylece, bunu bir zm yolu olarak kabul edersek, yaradilii
geregi ekingen ve korkak olan insanin savata karilatigi elikileri
zm oluruz.
Sava politikanin bir parasi olduguna gre, dogal olarak is-
ter istemez onun karakterini alacaktir. Politika byk ve gl bir
politika ise, sava da yle olacak ve belki de doruguna ulaarak
mutIak biimini alacaktir.
Konuya bu aidan baktigimizda, savain mutlak [sayfa 82O| bii-
mini gzden uzak tutmamiza gerek kalmaz; onu sadece srekli
olarak arka planda tutmamiz yeter.
Ancak bu gr sayesindedir ki, sava birligine kavuur, an-
cak bu gr sayesinde btn savalari tek ve aynt tr olaylar ola-
rak grebiliriz; ancak bu gr sayesinde yargilarimizi gerek ve
saglam bir temele oturtabilir ve buna gre geni kapsamli ve byk
apta planlar hazirlayip kararlatirabiliriz.
Politik unsurun savain ayrintilarina kadar nfuz etmedigi
dogrudur. Nbetiler dikerken veya devriye kollari ikarirken poli-
tik amalar gtmeyiz. Fakat bir savain, bir seferin ve hatta ogu
kez bir muharebenin genel plani zerinde politik amacin etkisi
kesindir.
Bu nedenledir ki, grmz iin bainda saptamakta acele
etmedik. Ayrintilarla ugratigimiz srece, bunun bize bir yardimi
olmazdi, hatta bir lde dikkatimizi dagitabilirdi; fakat imdi sira
sava veya sefer planinin hazirlanmasina gelince, grmz agir-
lik kazanmakta, hatta onu benimsemek kainilmaz hale gelmek-
tedir.
Genel olarak hayatta en nemli ey, olaylara hangi aidan
bakilmasi ve deger biilmesi gerektigini tam olarak bilmek ve ona
gre hareket etmektir. nk bin bir eit olaylari bir btn halin-
de grmek ve kavramak ancak onlara tek bir gr aisindan
bakmakla mmkndr ve tutarsizliktan ancak bu sayede kurtula-
biliriz.
Dolayisiyla bir sava plani hazirlarken olaylara iki veya
247
Cluusowilz
Suvu zorino
gr aisindan rnegin, askerin, yneticinin, politikacinin gr
aisindan bakmak mmkn olmadigina gre, mesele poIitika-
ntn mutlaka en nemli unsur olup olmadigini ve tekilerine agir
basip basmadigini saptamaktadir.
Politikanin, i ynetimin, hatta tm insanligin ve felsefi d-
ncenin tasavvur edebilecegi baka her eyin ikarlarini kendi-
sinde birletirip bagdatirdigi kabul edilir; nk politika aslinda
btn bu ikarlarin baka Devletlere kari bir temsilcisidir. Evet,
politika kimi zaman yanli bir yn izleyebilir, kiisel ihtiraslara, zel
ikarlara ve [sayfa 821| yneticilerin gururuna hizmet edebilir, ama bu
bizi imdilik ilgilendirmez, nk sava sanati hi bir zaman politi-
kanin akil hocasi olamaz ve burada politikaya ancak tm toplu-
mun ortak ikarlarinin temsilcisi gzyle bakabiliriz.
Dolayisiyla halledilmesi gereken tek sorun udur: bir savain
planlarini hazirlarken, politik baki aisi salt askeri baki aisinin
nnde (byle bir baki aisi tasavvur edilebilirse) silinmeli, yani
tamamen ortadan kalkmali veya askeri gr aisina tbi mi olma-
lidir, yoksa politik gr aisi mi askeri gr aisina hakim olma-
lidir
Politik gr aisinin savain baindan beri tamamen silin-
mesini ancak lm ve kalim savalarinda, salt dmanlik halinde
tasavvur etmek mmkndr. Gerekte ise, savalar, daha nce de
belirttigimiz gibi, bizzat politikanin tezahrleridir. Politik noktai na-
zarin askerlik isterlerine bagimliligi sagduyuya aykiri olurdu, nk
savai iln etmi olan politikadir. Politika beyindir, sava sadece
bir alettir; yoksa tersi degil. Askeri gr aisini politik gr aisi-
na tbi kilmak bu itibarla yapilabilecek tek eydir.
Bu Kitabin nc blmnde sylediklerimizi hatirlayarak
gerek savain ne oldugunu dnrsek, yani her savatn her
eyden nce poIitik veriIerin ve kouIIartn sonucu oIan karak-
terinin oIastItgtna ve hakim niteIikIerine gre kavranmast gere-
ktigini gz nne alirsak, ayrica savain ogu zaman hatta gn-
mzde hemen hemen her zaman diyebiliriz ayrilmasi mmkn
olmayan organik bir btn oldugunu, dolayisiyla ayri ayri faaliyet-
lerinin bu btn iinde eridigini ve varliklarini bu btne borlu
oldugunu unutmazsak, o zaman sava ynetiminin ana izgilerini
belirleyen en st dzeydeki gr aisinin politikadan baka bir
ey olamayacagi aik ve elle tutulur bir biimde ortaya ikar.
248
Cluusowilz
Suvu zorino
Planlar bu politik gr aisindan bir kaliptan ikar gibi i-
kar. Onlari anlamak ve degerlendirmek ok kolay ve akla yakin
olur; onlara inancimiz ve gvencimiz artar, saiklerimiz daha tat-
min edici olur ve tarih daha iyi anlailir.
Her halkrda, olaylara bu gr aisindan baktigimizda,
[sayfa 822| artik askeri ve politik ikarlar arasinda her hangi bir eliki
sz konusu degildir, ve oldugu zaman bile bunu sadece bir bilgi
eksikligine baglayabiliriz. Politika savatan veremeyecegi bir eyi
isterse, kendi ncllerine aykiri hareket etmi olur: politika kulla-
nacagi aralari bilmek durumundadir, dolayisiyla ancak dogal ve
zorunlu olan aralari kullanabilir. Fakat politika askeri olaylarin
akiini dogru olarak degerlendirirse, savain nihai amacina en uy-
gun olaylarin ve ynetimin ne oldugunu tayin etmek kendisine
der.
Bir kelime ile, sava sanati en yksek dzeyde politikaya
dnr; notalar yazacak yerde muharebeler veren bir politikaya...
Bu gre gre, byk bir askeri olay veya bu olayin plani
hakkinda saIt askeri gr atstndan hkm vermek yanli ve
hatta zararlidir; aslinda, hkmetlerin sik sik yapageldikleri gibi,
bir sava plani hakkinda profesyonel askerlere daniarak saIt as-
keri grlerini almak abesle itigal etmektir. Fakat kuramcilara
katilarak eldeki tm sava aralarinin komutanlara verilmesini ve
buna gre sirf askeri bir sava veya sefer plani yapmalarini iste-
mek daha da sama bir eydir. Genel olarak deneylerimiz bize
gstermitir ki, bugnk sava sisteminin ok eitli dallarina ve
bilimsel karakterine ragmen, savain ana hatlari her zaman hk-
met tarafindan, yani, teknik bir dil kullanmak gerekirse, askeri
degil salt politik bir organizma tarafindan saptanmitir.
Bu son derece dogaldir. Sava iin gerekli belli bali planlar-
dan hi birini politik durumu iyice bilmeden hazirlamaya imkan
yoktur; eger insanlar buna ragmen politikanin savain ynetimi
zerindeki zararli etkilerinden sz edip duruyorlarsa, aslinda syle-
mek istediklerinden ok baka bir ey sylemektedirler. Sulan-
masi gereken bu etki degil, sz konusu politikanin kendisidir. Poli-
tika dogru yani amacina uygun ise, sava zerinde ancak olumlu
bir etkisi olabilir; yok eger bu etki amaca cevap vermiyorsa, kaba-
hat saptanan yanli politikadadir. [sayfa 828|
Politika ancak bazi askeri tedbir ve aralardan mmkn ol-
24
Cluusowilz
Suvu zorino
mayan neticeler, niteliklerine ters den neticeler bekledigi takdir-
de, izdigi yanli yolla sava zerinde zararli bir etki meydana geti-
rir. Nasil ki, bir dili iyi konuamayan bir kimse ok kez sylemek
istediginden baka bir ey sylerse, politika da sik sik asil niyetleri-
ne uymayan emirler vermektedir.
Bu sayilamayacak kadar ok kez meydana gelmitir. Bu da
gsterir ki askeri sorunlardan bir lde anlamak baarili bir politi-
ka yrtmenin artlarindan biridir. Yani askerlik ile politika birbi-
rinden ayrilamaz.
Fakat daha ileri gitmeden okuyucumuzu yanli bir yoruma
kari uyarmak isteriz. Dosyalarin altinda bunalmi bir Sava Baka-
ninin, bilgili bir mhendisin, hatta kita hizmeti grm tecrbeli
bir askerin, hkmdarin hkmet ilerini bizzat idare etmedigi bir
lkede mutlaka en iyi Diileri Bakani olacagini sylemek istemi-
yoruz ve byle bir ey aklimizdan bile gememektedir; diger bir
deyile, askerlik konularindan iyi anlamanin bir Diileri Bakaninin
balica niteligi olmasi gerektigini iddia etmiyoruz; kuvvetli bir ka-
rakter, saglam bir kafa yapisi, yksek bir zek bundan ok nce
gelir; sava hakkinda gerekli bilgileri nasil olsa u veya bu ekilde
edinebilir. Fransa, askeri ve politik alanda hi bir zaman BelleIsle
kardeleri ve Choiseul Dk tarafindan oldugu kadar kt idare
edilmemiti; oysa, de iyi askerlerdi.
Politika kendini mevcut sava aralarina uydurmak ve sava
tamamen politik amalara uygun hareket etmek zorunda oldukla-
rina gre, Devlet adami ve asker ayni [sayfa 824| ahista birlemedigi
takdirde yapilacak tek ey vardir: bakomutani kabine yesi yap-
mak ve nemli kararlara katilmasini saglamak. Ancak bu sadece
kabinenin, yani hkmetin sava sahnesinin yakininda bulunmasi
halinde mmkndr; yoksa meseleler zaman kaybedilmeden hal-
ledilemez.
Avusturya mparatoru 18OD'da bunu yapmitir; mttefik h-
kmdarlari 1818, 1814 ve 1815'de bunu yapmilardir ve hepsi de
olumlu sonular almilardir.
Hkmete katilan bakomutanin diindaki askerlerin hk-
meti etkilemeleri son derece tehlikelidir; bu artlar altinda harek-
tin olumlu ynde gelimesine ok seyrek raslanir. rnegin, Fran-
sa'da, 17D8, 17D4 ve 17D5 yillarinda, Carnot Paris'te oturdugu yer-
den savai ynetmeye kalkimisa da, bu asla rnek alinacak bir
250
Cluusowilz
Suvu zorino
yntem degildir, nk terre bavurmak ancak devrimci bir h-
kmetin harcidir.
imdi tarihten alacagimiz bir ka rnekle bu bahse son ve-
relim.
Geen yzyilin son on yili iinde, Avrupa'da sava sanatini
altst eden degiiklikler olmu, en iyi ordularin sava yntemlerin-
den ogunun etkisiz kaldigi grlm ve askeri baarilar o zama-
na kadar grlmemi boyutlar kazanmitir; bu dnemde btn
yanli hesaplarin sava sanatina mal edilmesi lazim geldigi kesin-
likle anlailmitir. Alikanlik geregi dar bir sava anlayii erevesi-
nin iinde hapsedilmi olan Avrupa, bu ereveyi aan fakat buna
ragmen eyanin tabiatina uygun olanaklar karisinda airip
kalmitir.
En geni gre sahip olan gzlemciler bu durumu politika-
nin yzyillardan beri sava sanati zerindeki etkisine ve bunun b-
yk sakincalarina atfettiler; bu yzden savain sava olmaktan ikti-
gini, yozlatigini ileri srdler. Olaylar bakimindan haklari vardi, fa-
kat bunu arizi nedenlere baglamakta ve nlenebilecegini sanmak-
ta haksizdilar.
Bakalari ise btn bunlarin Avusturya, Prusya, [sayfa 825| n-
giltere, vb. gibi Devletlerin izledikleri zel politikalarin gerici etkisi-
ne baglanabilecegini sandilar.
Fakat acaba insanlari akina ugratan aslinda savain yne-
timindeki degiiklik miydi, yoksa politik bir etken mi Yani: Aksi-
likler politikanin sava zerindeki etkisinden mi, yoksa hatali bir
politikadan mi ileri geliyordu
Fransiz htillinin di lkelerdeki byk yankilari elbette Fran-
sizlarin sava ynetimi ile ilgili olarak bulduklari yeni yntem ve
kavramlardan ok, Devletteki ve sivil idaredeki degiikliklerden,
hkmetin niteliginden, halkin durumundan; vb. ileri geliyordu.
teki hkmetler btn bunlar hakkinda yanli bir dnceye ka-
pildilar, ve yeni glere, kabina sigamayan yeni bir ener|iye kari
eski ve normal yntemlerle kari koymaya alitilar: bu politik bir
yanilgi idi.
Sava hakkinda salt askeri bir gr aisindan hareketle bu
yanilgiyi tehis etmek ve dzeltmek mmkn myd Elbette ki
hayir. nk sadece karit unsurlarin niteligine bakarak btn so-
nulari nceden grecek ve uzak olasiliklar hakkinda kehanette
25T
Cluusowilz
Suvu zorino
bulunacak filozof bir strate|i uzmani ikmi olsaydi bile, bu olagan-
st yeteneklerinden pratikte yararlanmak her halde mmkn ol-
mazdi.
Ancak ve ancak Fransa'da ykselen yeni gleri ve Avrupa
politikasinin yeni ilikilerini dogru olarak degerlendirmeye mukte-
dir bir politika, savain byk olaylarina bagli sonulari grebilir ve
gerekli aralarin kapsami ile bunlarin en iyi ne ekilde kullanilabi-
lecegi konusunda dogru bir yargiya varabilirdi.
u halde diyebiliriz ki: Devrimin yirmi yillik zaferlerinin ne-
denlerini her eyden nce hkmetlerin buna kari koymak iin
uyguladiklari hatali politikada aramak gerekir.
Geri bu hatalar ilk kez sava sirasinda ortaya ikmi ve sa-
vain olaylari politikanin umutlarini boa ikarmitir; fakat bunun
nedeni politikacilarin askeri danimanlarina danimayi ihmal etmi
olmalari degildir. O [sayfa 826| dnemin politikacisinin gvenebilece-
gi, dnemin gereklerinden dogan, politikanin o zamana kadar
kullanmaya alimi oldugu sava sanati da tabiatiyla politikanin
dtg hatalarin aynina dmt ve bu itibarla elbette bunlari
dzeltmek iin bir ey yapamazdi. Bu arada savain kendisi de
hem z hem biimleri bakimindan nemli degiikliklere ugrami
ve mutlak ekline biraz daha yaklamiti. Fakat bu degiiklikler
Fransiz hkmeti kendisini politikanin dizginlerinden kurtardigi iin
meydana gelmemiti; Fransiz htillinin yalniz Fransa'da degil,
Avrupa'nin her yerinde degitirdigi bir politikanin sonucu olarak
meydana gelmilerdi. Bu politika baka aralar ve baka gler
kullanmi, ve bu sayede savai o zamana kadar grlmemi ve
hatta tasavvur edilmesine bile imkan bulunmayan bir ener|i ile y-
rtebilmitir.
Grlyor ki, sava sanatindaki degiiklikler politikadaki de-
giikliklerin bir sonucudur; bu itibarla, askerlikle politikanin ayri
ayri eyler oldugunu kanitlamak syle dursun, tam tersine bu ikisi-
nin birbirine siki sikiya bagli bulundugunun en saglam bir kanitini
tekil ederler.
O halde bir kez daha tekrar edelim: sava politikanin bir
aracidir; ister istemez bu politikanin damgasini tair; her eyi poli-
tikanin terazisinde tartmasi gerekir. Savain ynetimi, ana hatlari
itibariyle, politikanin kendisidir: politika eline kalem yerine kilici al-
mitir, fakat yine de kendi yasalarina gre dnr. [sayfa 827|
252
Cluusowilz
Suvu zorino
Yedinci blm "Sinirli Ama-Saldiri Savai" baligini taimakta
ve daha ziyade evirimizin kapsami diinda kalan yedinci kitabin birin-
ci blmnn "zaferin doruk noktasi" kavramina atifta bulunarak,
karilikli olarak ve ayni lde toprak igalinin yarardan ok zarara se-
bebiyet verdigi, bu konuda ok dikkatli davranmak gerektigi belirtil-
mektedir. Sekizinci blm ise "Sinirli Ama-Savunma" baligini tai-
makta, Clausewitz'in teden beri savundugu savunmanin stnlg
tezi bir kez daha vurgulanmaktadir. [. N.|
*
Sekizinci Kitabtn dokuzuncu bIm, "ama dmantn
imhast oIdugunda" sava pIantntn nastI oImast gerektigini in-
ceIemektedir. CIausewitz yIe demekIedir: "lki temeI iIke sava
pIantntn btnn kapsar ve geri kaIan her eye veriIecek yn
tayin eder."
"Birinci iIke udur: dman kuvvetinin agtrItgtnt mm-
kn oIdugu kadar az saytda agtrItk noktaIartna, mmknse bir
tek noktaya getirmek; sonra, bu agtrItk noktaIartna kart saIdt-
rtyt mmkn oIdugu kadar az saytda nemIi giriimIere, mm-
knse bir tek giriime hasretmek; son oIarak da, ikinci derece-
de nemIi btn giriimIeri mmkn oIdugu kadar kontroI
aIttnda tutmak. Bir keIime iIe ifade etmek gerekirse, birinci iIke
udur: mmkn oIdugu kadar her eyi bir noktada topIamak.
lkinci iIke ise udur: mmkn oIdugu kadar abuk hareket
etmek, yeterIi nedenIer buIunmadtka hi bir gecikmeye, hi
bir doIambaIt yoIa meydan btrakmamak." [sayfa 82D|

You might also like