You are on page 1of 155

O N S OZ YAZKO FELSEFE YAZILARI, yurdumuzdaki ve dardaki felsefe ve kuram etkinliklerini duyurmak, tantmak amacm g dyor.

zellikle dnrlerimizin, yazarlarmzn, bilim ve sanat adamlarmzn, kuramsal yazlarn yaymlayarak, imdiye ka dar byk lde duyulan bir eksiklii gidermeye yneliyor. YAZKO FELSEFE YAZILARI, her eyden nce yerli dn rnlerinin sergilendii bir alan olacak. Biimsel olgunluuna yani kendi diline kavumu olan Trke felsefenin, dnsel kim liini bulmas ynnde harcanan abalarn gn na kma sna katkda bulunmaya alacak. Daha nce bu alanda har canm abalan tantmak iin Tanzimat'tan bu yana felsefe ve kuram diye adlandrlabilecek almalarn nesnel bir biimde irdelenmesine ynelecek. Bu tr bir almann genel ereve sini verecek ve bir tr dkmn yapacak olan Trk Felsefe Yaynlan Bibliyografyasn hazrlamaya alacak. Aynca, felsefeye ilgi duyan okurun gereksinimlerini gz nnde tutarak, kuramsal dnceye yaklamasn, bu alanda temel bilgilen edinmesini salayacak telif ve eviri yazlar ya ymlayacak. Bat ve Dou felsefelerinin tarihine ilikin iki ya ptn evirisini II. Kitapta yaymlamaya balayacak. Yine ayn dorultuda klasik felsefe metinlerinden rnekler vererek oku run byk filozoflarn dnce dnyasna yaklama olanan yaratmaya alacak. Trke felsefe terimleri zerindeki eleti rel alma da bu ereve iinde yer alacak. Seilecek belli terim ler zerinde yaplan aklamalardan sonra, bu terimler genel tar tmaya ve eletiriye sunulacak. Bylece, terimlerin seimi ve ieriklerinin aklanmas konusunda genel bir dnce birliine varlmaya allacak. YAZKO FELSEFE YAZILARI'n yazlarn derlendii bir dergi yerine kitap olarak sunmamzn nedeni kitabn daha kal c olma niteliine baldr. Dergilerin saklanmas ve biriktirilmesinin daha g olduunu dnrsek YAZKO FELSEFE YA-.

ZILARI, bu zelliiyle, kitaplnzda yer almas gereken ve bavuru zellii-olan bir felsefe kitapl oluturacak. Bilindii gibi yabanc lkelerde de bilimsel ve felsefi yaynlar ayr kitap lar olarak yaynlanp okura sunuluyor. Biz de ayn yntemi izliyoruz. Bylece felsefe sorunlar ko nusunda bir kitaplk oluturacak kitaplarmzn birincisini siz lere sunmu oluyoruz.
YAZKO

BLMN VE BLMSEL DSPLNLERN EVRM STNE*

NUSRET HIZIR

Klasik lka biliminin kurulmasnda u iki kavram gze ar par: Eidos (somut gr), Logos (anlaml sz). Bu iki kavram lka biliminin genel olarak lka'da her gerek bilginin (episteme'nin) zorunlu koullardr. Somut gr olmadan Logos olamayaca gibi, somut gr n dilde izdm olan Logos olmadan da bilim olamaz. Dikkat edilince grlr ki, bu iki kavram birer ayr btn ola rak bir arada durmakta ve belirli bir temel-koulu meydana ge tirmektedir. rnein, birinin oalmasyla brnn azalmas gi bi bir durum sz konusu olmamaktadr. Gerek bilgiyi Eidos ile Logos'a dayandrma olay, lka'da ve Ortaa'da baat gr olarak sregelmitir. Ama bunun ya nnda (Arkhimedes, Heron, Deophant gibi bamsz lka bilgin lerinden hi sz etmiyorum), slam bilginlerinden esinlenen tr l Ortaa dnrlerinde; rnein bir Roger Bacon'da deneysel bilginin stnlne yer verilmekte, Eidos'un karl olan de neysel bilgi, Logos'un karl olan akla dayanan bilginin kar sna konarak deerlendirilmekte, bylece gerek bilgide bunla rn hangisi stndr? sorusu ve sorunu belirlenmektedir. (Buna kar yle bir gr ne srlebilir: lka'n byk deneycisi Aristoteles'te, deneye verilen deer aka meydanda; stelik on da, akim pay da byk. Bu gre verilecek yant, apak ola(*) lkbahar 1978 tarihli bu yas, daha nce hibir yerde yaymlanmam ve Fsun Altath tarafndan basma hazrlanmtr.

rak udur: Evet, Aristoteles'te deney nemli yer tutmaktadr, an cak onda, deneyi akla kar deerlendirmenin izi bile yoktur.) Deney ile akl bylece, rtaa'da ve Rnesans'n ilk ylla rnda yapld gibi, birbirleriyle karlatrlnca, zamanla ikisi bir arada sreklilik kazanyor, biri brnn karl (korrelat') oluyor. ki korrelat, birbirinin nesidir? Deneyseli ele alalm: Bu nun deillemesi, deneysel-de'div. Bu ise, deneysel olmayanlarn btnnn snfdr; oysa snfn belirli bir esi olarak deney sel in karsnda ok daha somut olan belirli bir kavram (sn fn bir esi olan) ; Ussal (aklla temellendirilen), bulunuyor. Us sal ise, deneysel in karsnda, onun eliii deil, kart'd.w. te bu iki kart, bir kavram ifti'ni meydana getirir. Kavram iftleri her zaman bir tek konuya uygulandndan, elerindeki kart l uygulandklar alana da gtrrler. Gtrdkleri nedir?: Ge rilim. Kavram iftlerinden birka rnek: lem-Kaplam: Kavramlarn birbirleriyle ters orantl olabil dikleri, lka'dan bu yana biliniyor. Bu ters orantllm her ko ulda doru olmad son zamanlarda gsterildi. Demek ki ift ok az olan bu hallerde ift olmaktan kyor ve iki ayr kav ram olarak yanyana duruyor kavram ifti olarak kaldnda, kavramlar bunlarla belirleniyor. Soyut - Somut: Her kavram belirli lde soyut, belirli ters lde somuttur. Kimi hallerde sz konusu ikilik, kavram ifti olmamasna karn yle sanlr; rnein; Intention-Extention. Intention, belirli bir kavramn (ya da tmcenin) ilem bakmn dan; Extention, kaplam bakmndan syleniidir. rnein: Zorun lu doru-mantksal doru (ya da, Carnap'm dedii gibi: Ldo ru). Demek ki burada, iki kavram birden konuya girmiyor, sa dece bir eviri salanm oluyor. Kavram ifti, yalnz kavrama uygulandnda gerilim, geri lim olarak kalmakta, ama bilime, ksaca bilgisel nermeye, ba ka deyile, ierikli durumlara uygulandnda, bilimin ne olduu, nasl gelitii zerinde aydnlatc durumlar meydana getirmek tedir. Bunun iin aadaki iki kavram iftini ele alalm: 1. Tip birey, 2. Eidetik gr lemsel gr. Hazrlk olarak, bilim'den ne anladmz ksaca bildirmemiz gerekir: Bilim, gerei bildirmek iddias ile kurulmu bir dizgedir. Her bilim, doruluklar ne srlen tmceler ile, uygun yntem-

1re gre bu gibi tmceleri balayan tmcelerden meydana gelen bir btndr. Yani bilim bir dildir. Nasl bir dil? Bunu kavramak iin aadaki forml incelemek yerinde olur: [(m | D) A (D )( K)3 3 (m 1 K). Bu formlde; m : Simge (symbole). D : Alg, dnce gibi dolayl bilin erikleri K : gerek (trnak iine koymamn nedeni, gerek'ten ne anladm stnde uzun uzadya durmayp, onu global olarak aldmdandr). 1 : Simge olma ) ( : ift - ierme (ift - koul)
A

: Ve

Formln btn geili (transitif). Simge ile izdm (projection) arasnda u ayrlk var: zdm, iz-drdnn bir imgesini (imaj'm) verir; ve ancak bu koulu yerine getirirse, izdm olur. Formlmzde (D )( K), bir izdm rneidir1. Dikkat edilirse, burada gerein yapsndan sz edilmiyor. lenmi bilin ierii gerei nasl tam olarak alglyorsa o, ift-iermenin temelini meydana getirmektedir. Trl idealist felsefelerin temeli burada yatar. dealizm bu ift-iermeyi; K tam belirlidir diye yadsmak dolaysyla K'y da yadsmaktr 2 . Simgeye gelince; simge ile simgelenen arasnda benzerlik zorunlu deildir. Yeter ki aralarnda karlkl birebir tekabl (correspondance bi-univoque, bi-univocal correspondance, ein-eindentige Zourdnung) bulunsun. Kimi simgeler, simgelediklerine benzerler; bunlar hem simge, hem izdmdrler. Dil bir simgeler btn'dr ve bu btn, trl ilemler (sentaks; m-| D) ve yorumlarla (semantik; D )( K), gerek stne dnceler ne srer, yani bugnn moda olan terimi ile iddial dr. Bu iddial dillerde, tip-birey kavram iftini uygulamaya gemeden nce tipten ne anlaldnn saptanmas gerekiyor. Tip-birey ilikisi, klasik mantn smf-birey ilikisinden ayr bir genel-zel ilikisidir. genler snfnda genlerin yalnz ortak yan ( doru kenarl kapal ekil olmak yan) alnm, genleri ayrt eden zellikler bir yana braklm olursa, tip olan gende ne kadar im varsa, o tip'e giren gende de o kadar im vardr. Tip genin kenarlar a, b, c; alar a, , 8 ise, bu tipe giren genlerin birinde kenarlar, rnein, 4, 5, 6 m.; alar 30, 50, 100 derecedir. Bilimsel disiplinler denen iddiali dillerin herbiri, belirli l-

de tipletirir bireyletirir; stelik bir de belirli lde soyut lar somutlar dersek, bundan u anlalr: Her bir bilim iki ayr ift gerilimin etkisi altnda kurulmutur. te bu yntemsel-ontolojik gerilimlerdir ki onun ileriye atlmasn salar. Bylece, en ok bireylendiren tarihten, en ok tiplendiren matematie dek, bilimler dzenli bir srada sralanm oluyor. ki kavram iftinin salad gerilimlerin herbir ifti, gerek ya da olanakl bir bilimin; daha genel olarak bir bilgisel disipli nin yerini verir. AncaJs burada ayrca dikkate alnacak nokta udur: ift ge rilim, bilimin yalnz belirli bir zaman noktasndaki durumunu de il, onun srekli bir dinamik durumda olduunu gsterir. ste lik bununla da kalmaz, bilimin ileriye atlmn salar. nk bi lim dildir, ama yaayan bu dil canl bir btndr; her canl btn gibi geliir. Gelimesinin st-yapdaki nedeni ise, kavram iftinin ya da iftlerinin meydana getirdii gerilim (1er) dir. Birbirinin eliii olan iki kavramn, anladmz anlamda kavram ifti olamayacana deindik. Niin? nk bir kavra mn eliii onun sadece yadsmasdr. A, B'dir karsna eliii olan A, B-deildir karsa, bunlar birbirlerini silip sprrler; or tada da hibir ey kalmaz. Oysa A, B'dirin karsna A, B deildir, ama C'dir gibi bir kart karsa ve her ikisi birden bir konuyu i leyecek olursa, o zaman ikisi birden konuya yeni bir dinamizm getirir ve ileriye doru atlma neden olur. Fichte ile Hegei'in aslnda ontolojik olan diyalektiklerinde karlatrlanlar, eliikler deil, kartlardr. Ama her nedense, bu filozoflarn kendilerinde bile iki kavram kartrlmakta, kimi hallerde kar-savm eliik, baka hallerde kart olduu ne s rlmektedir. Ama Hegei'in verdii temel-emada durum aktr ve yanlgya yer yoktur: Sav : Das Sein ist das Sein (Varlk varlktr) Kar-sav : Das Sein ist das Nichtsein (Varlk var-olmayandr) deil, Das Sein ist das Nichts (Varlk hiliktir) 'dir. Sein ile Nichts kavram ifti, diyalektik gidiin gelimesini, birlikte uygulanmalar yoluyla salam ve dn, Das Sein ist das Werdene (Varlk olutur) gtrmtr. Diyalektik, di namizmini kartla borludur. Hegel'de kavram iftinin etkisi apak grlyor. unu hatrlatmakta yarar var: Kant-ncesi dnte alg, bulank dntr; alg ile dn arasnda ancak derece ay rl vardr. Kant burada temelli olduunu ne srd bir iki lik getiriyor: Ona gre bilginin maddesi duyarlk, bilginin biimi
10

(form'u) ise kategoriler'dvc. Kant'tan sonra gelen felsefe, bu dalizmi (ikilii) ortadan kaldrmak istiyor. Niin? nk duyarlk ile kategoriler ayr ayr kavramlardr ve bir kavram iftini mey dana getirmezler; onun iin dnceleri birlik halinde tutan, on larn ileriye atlmlarn salayan gerilimi salayamazlar. Bundan tr de Kant'm, temeli rk olan bu dizgesi, l domu bir dizgedir. Bu durum, baka ynden de gsterilebilir: Salt Akln Eletirisfnde Transandantal Diyalektik in en nemli blm olan Antinomilerde: 1. Antinomi : Acunun, zamanla uzayda sonsuz, sonlu oldu unu; 2. Antinomi : Maddenin sonsuza dek blnebilirliliini; blnemezliini, 3. Antinomi : Acunu yneten bir zgr neden, hayr bir zo runlu neden olduunu; 4. Antinomi : Acunda koulsuz bir varln varln, yok luunu; sav, kar-sav olarak karlatryor, Kant. Bunlarn iinde yalnz 3. Antinomi, kartlar karlatrmak ta, onu da iki kavram birbirinin Korrelat olarak almadan yap makta. br Antinomide elikiler sadece karlatrlmakta, onun iin de dnce havada kalmaktadr. Hegel'e dnelim: Kant'tan sonra gelen Schelling, Fichte gibi filozoflarn en tutarls olan Hegel, sz konusu ettiimiz Kant dalizmi amak istiyor. Bunun iin de, veri olan ile bilginin veri olana indirgenebilen elerini, bir tek temelde toplamaya al yor. Niin? nk onun iin Anschauung (somut gr), alg, duygu, irade, dnten, ierik bakmndan deil, biim (form) bakmndan ayrlr. Yani, bunlarla dnme, kavram iftini mey dana getirir. Kavram ifti ya da iftleri, bilimi uyank tutup onun ileri at lmlarnn st-yapdaki nedeni (nedenleri) olmakla kalmazlar; bunlarn, bilimlerin bir btn olarak tarihsel geliimlerindeki rol leri de byktr. Gelimenin temelinde: Eidetik gr lemsel gr ifti yatmaktadr. Edios-Logos ikiliine ok yakm grnen bu ift, ift olmak iin zorunlu ve yeter btn koullar yerine getirmektedir. Nite kim her bilim konusunun ayn zamanda Eidetik ve lemsel ola rak; daha basit ve kaba sylemek gerekirse, hem deney, hem akl (matematik) asndan ele alnmas gerektii kabul edilmitir. Kavram iftinin bilinli olarak uygulanmas, Galileo Galilei ile balar. Galilei, metodo risolotivo (olay llebilir elere

ayrmak) ve metodo constitutive) (ya da compositivo ) (e leri bir matematik fonksiyonda toplamak) yntemlerini birletir mekle, bunlar iice almakla, bilim yntemini savunmakla, Eidetik ile slemsel'i kavram ifti klmtr. Kendisinden sonraki bi lim geliimi, kavram iftinin konularn iinde yaratt gerilimin sonucu atlmlar olarak yorumlanabilir. Bylece Eidetik gr ile lemsel grn meydana getirdi i ift, Galilei ile balyor; balamakla birlikte etkin oluyor. lk a Eidetik, hem de kabaca Eidetik idi. Yunan'da geometrinin b yk gelime gstermesi, buna karlk cebirin hi gelimemesi, aritmetiin bile ilkel durumda kalmas,' bunu gstermektedir. Ortaada, bu alanda trl devinimlere tank oluyoruz. r nein slam'da cebirin kurulmas, lemsel'in hazrlanmasnda b yk admdr. Galilei'den hemen sonra, bilimin ve st-dil olarak bilgi kuramnn geliimi, Eidetik gr ile lemsel grn, kimi durumda birinin kimi durumda brnn yengisi ile belirlenen bir savamn sonucu olarak kabul edilebilir. Ancak, arada Descartes sorunu var: Descartes, byk apta bir matematikidir. Onda, lemsel yann ar basaca beklenebilir. Nitekim onun (haydi, Fransz dostlarmz memnun etmek iin yle diyelim) kurmu olduu Analitik geometri, Euklides'in Eidetik gre dayanarak kurdu u geometri karsnda, lemsel grn kuvveti ile meydana ge len gerilimin rndr. Ama ayn Descartes'da, fiziksel dnya g rnde bu halin tersine tanklk ediyoruz: Girdap (tourbillon) devinimi sonucu rgtlenen ve iine deimezlik'ilkesi olarak Tan rnn koyduu mxv (kitle arp hz) (Devinim nicelii: Quantit de mouvement) ile bir saat gibi ileyen evren! Bu grte, devin gen m xv, btnn kavranmas iin kullanlan saat benzetmesi karsnda pek clz kahyorl Kepler'in yasas kavram iftinin her iki yannn gerilim sonucu eit kudrette bulunduu bir denge durumudur. Newton'a gelince, onun btn yapt, kavram iftinin yarat t gerilimin birka yolda birden etkin olmasnn rndr. r nein: Mutlak uzay, mutlak zaman dncesi, dinamik devinim kuram gibi lenie! dncenin salt ilemsel kalmasn engelle yen mantk bakmndan kabulne olanak olmamasna karn, Eidetik'in neden olduu gerilimin sonucudur. Ama kuramn b tnnn Galilei ile Kepler'in genellemesi olmas, bir de, kuramn kuruluunda, diferansiyel ile entegral hesabn bulunup uygulan mas, iftin savamnda lemsePin baskn ktm dile getirmek tedir. Kuvvet, kitle, hz, ivme gibi kavramlar Eidetik grn kaim12

Ulardr. Ama Newton fizii bunlar, lemsel dnceye, dayanan K ieriklerle doldurmaktadr. Artk kitle =M gibi bir orant olua K yor. Kuvvet, bundan kan bir arpm K=Mxa; ivme ise a= M gibi bir kesir oluyor. Demek ki kavram iftinin i-savammda lemsel gr, Eidetik gr yenmitir. in kuramnda da, Newton-Huygens tartmasnda sz ko nusu gerilimin yksek bir lye eritiini gryoruz. Newton'un ^emission kuramna kar, Huygens'in dalga kuramnn yelen mesi; bu kuramn, mla ilgili balca olgular daha tam olarak aklayabilmesi, yani Eidetik ynn gereksinimini daha iyi doyurabilmesidir, ama neye kar? Ether gibi varl temellendirilemeyen bir varln kabulne kar! II Varsaymmz, yalnz doa bilimi denen disiplinlere zg de ildir; en geni anlamda bilim tanmna giren her btn iin ge erlidir. Nitekim, 17., 18. yzyl Avrupa felsefesindeki byk sa vam; Aklclk (rasyonalizm)-Deneycilik (ampirizm) tart mas iin de geerlidir. nk bu byk tartma, dnn ge netik psikolojisi olarak yorumlanabildii gibi, bunda etkin olan kavram ifti, Akl-Deney diye zetlenebilir. Savam, trl evrelerden (bir yandan Locke, Berkeley, Hume'dan; br yandan Spinoza, Leibniz'den) getikten sonra Kant'a geldi. Ama Kant gerek bir sentez deildi.nk, biraz n-. ce grdmz gibi, temel kavramlar ne gerilimin rn, ne de gerilimlerin nedeni idi. Kavram ifti, rnlerini daha sonra vermi ve ok verimli ol mutur. Hegelcilik, Marksilk; te yandan -tek yanl olarak Pozitivizm, mantk ampirizm, analitik felsefe, hatta bozulmu olarak da fenomenoloji, hep onun yakn ya da uzak sonucu dur (unutmayalm ki kavram ifti, iinde hibir deer yargs ta mamaktadr) . Ondokuzuncu yzylda bilimsel gelime, kavram iftinin sa lad bunalmn tek byk rn gibi grlebilir. Lagrange'm analitik mekaniki, ilemsel ynn baskn kmas; ama btn yzyl boyunca deneysel fiziin gelimesi de Eidetik ynn baskn kmas anlamna gelir. Termodinamikte, enerjinin korunmas ilkesinde, entropi kav13

ramnn kabulnde ve genel olarak kuramsal fiziin geliiminde, gerilimin daha ok lemselden yana zld grlyor. Ama, mantk, matematik disiplinlerinin gelimesi gibi durumlar bir yana, bilimde ve dnte iki eden biri hibir zaman tek ba na etkin olmamtr. Bu yzylda, eskiden manevi denen bilimlerde de, iki et kenin etkinlik orants deiik olmak zere, benzer gerilimlere ve gerilimlerin sonular olarak benzer atlmlara tank oluyoruz. Thukydides, Livius, Tacitus, bni Haldun'da, tam bilinli olma makla birlikte ad olmasa da kendi var olan tarihin anlam d ncesi, uzun bir kaybolma evresinden sonra, yeniden bir atlm olarak belirmektedir. Almanya'da Ranke'de, sonra Mommsen'de; Fransa'da Augustin Thierry'de, Micheiet'de, hele yzyln sonla rna doru Fustel de Coulanges'da ngiltere'de Carlyle'da kavram iftinin etkisi, tarihi gerek bir bilim klma atlmlarnda kendini belirlemektedir. Yirminci yzylda kavram iftinin gerilimleri; gerilimlerin sonucu olan atlmlar bsbtn bilinli olmutur. Varoluuluu (Existentialisme!), iinde iftin etken olma d bir zel alan sayyorum. Ama, gariptir, bu grn tarihi ele alnda herhalde tarihten gelen bir zellikle kavram iftinin devingenliini gryoruz. Varoluuluk, bilinci, acuna ynelik ve bu ynelimle kendini meydana koyar olarak kabul eder. Bilin, belirli bir tarihsel acunu kavrar ve bu kavrayla kendini kavrar. Bize veri olan herey bir anlam tar, ama bu anlam belirli bir tarihsel durumun (situation'un) anlamdr. Kavram iftinin tarihteki etkinlii Markskta daha da kuv vetli olarak grlr. Yirminci yzyln ilk yarsnda Markslar, in sann tarih iindeki yerine ayrca nem vermilerdir. nsann olu u varoluuluun sand gibi sama (absurde) bir olumsal lk (contingence) deildir. Tarihin anlam vardr. kinci Dnya Sava'nm hemen sonras, Markslar (biraz ilkelce olarak) yle diyorlard: nsann dnya (doa) iinde bir yeri var. (Hegel, di yalektii, tin'in bilincindevinimi olarak ileri srmtr.) Ama Engels'in yapt biimde, diyalektii doann iine sokunca, mad desel acunda, bilince zg olan yasalara rastlyoruz demektir. Bu ise ok kaba bir monizm olur ve bunda ift, etkin olamaz. Kavram ifti, btn alanlar bir sayarak uygulanr anlamnda deil, her alana ayr ayr uygulanr anlamnda evrenseldir. (Bu soruna baka bir yazda dokunulacaktr.) 1945 sonras Marksh bu kadar ilkel deildir. Ona gre de insan, tarihin iinde yer almaktadr. Tarihin ise bir anlam var dr dedik; biz bu anlam meydana karabiliriz. O zaman, tarih
14

artk rastlant olamaz. Bu anlamn neden zorunlu olarak ortaya kacan da biliyoruz: Btn toplumsal yaam, retim mekaniz malarna ve bunlarla birlikte ekonomik ilikilere baldr. Bu ili kiler kart olunca, diyalektik bir atlm meydana gelir. Burada kavram ifti, etkenliini aka gsteriyor: Saptanan retim durumlar ile bunlara bal ekonomik ilikilerdeki kart lklar, iftin sezgisel yann; diyalektik yoluyla kartlarn al mas, ilemsel yann verir. imdi yle bir soru beliriyor: iftin ilemsel yan, dediimiz gibi sert, kat ve mutlak m? Unutmayalm ki, gelecekte bekle nen, tarihin ve doann insanilemesidir. (Marks'm insann homo sapiens'ten ok homo f aber olduunu belirlemek iin ortaya att praxis kavram, bu noktada en nemli yeri tutmaktadr.) nsanda homo sapiens'lik, homo faber'liin iinde yer almak ta, hatta insan homo faber olmak iin homo sapiens'tir dncesi, egemenlik kazanmaktadr. Besbelli ki buraya getiren geliimde de, kavram iftinin etkin lii belirgin olaraJ kendini gsteriyor. III Bir yanl anlamaya dikkati ekmek gerekir: Belirli bir di siplinin geliiminde kavramlardan birinin brnden baskn k mas olanakldr, hatta bir gerein ifadesidir; ama bir bilimsel ya da dnsel baarda bir yann zayf kaldndan yaknmak, baary yadsmaya kalkmak yanltr; bu, gerek durumu anla mam olmay gsterir. rnein, Ph. Lenard gibilerin Einstein Ku ram karsnda yapt gibi, kuram, modeli kurulamyor diye ka bul etmemek gibi. Bu, ifti ift olarak almayan bir saplantdr. Oysa, zel Grelilik (Einstein) Kuram, tam tersine, iftin var saydmz anlamda ilemesi rnne ok gzel bir rnektir. Michelson-Morley deneyiminin olumsuz sonucu karsnda H. A. Lorentz'in skma (contraction) varsaym, ifti, ift olarak sayma yp, ayr kavramlar olarak almak ve Eidetik gre boyun emek tir (btn ad hoc kuramlarnn almyazs ite budur). Ancak Einstein, iftin geriliminin sezgisi yardm ile, doru kuram kur mutur. Bunun gibi modern atom fizii, kuantumlar mekanii de, sz konusu gerilimin neler baarabilecei konusunda gzel rneklerle doludur. Geri 4 > fonksiyonu, ilemsel yann yengisidir gibi grnyor sa da, aslna baklacak olursa fonksiyon, bu alanda Reichenbach' va anomali diye adlandrd karanlk noktalarla birlikte, iftin
15

balad gerilimden meydana gelip gelimitir. Unutmayalm ki, Heisenberg'in Belirsizlik. Bantlarnn ve Niels Bohr'un Komplementerlik grnn doa yasas olarak ele alnmas, varsaymmzn birer yengisidir.

(1) nemli bir noktaya dikkati ekmek isteriz: Kavram-ifti, yalnz konu dili olan bilim denen btnlerde deil, st-dil olan felsefe dizgelerinde de etkindir; bununla ilgili kimi rnekleri aada grece. z. Bilgi kuramnda, yntembimde (metodolojide) de, kavram iftterinin etkinlikleri sz konusudur. (2) ift-ier menin edeerlik olduu sylenir. Edeerden, sadece biim sel edeerlik, yani birlikte doru, birlikte yanl anlalyorsa, baka deyimle, karlkl koullama anlalyorsa bu dorudur (bir cisimle, onun aynadaki imgesi, ift-ierme ile dile getirilebilir). Ama kimi ki ilerin yaptklar gibi, ift-ierme, zdeliin biimsel temeli olarak yanl olarak alnrsa, o zaman forml bir eit idealizme gtrr ki, burada sz konusu olamaz. 16

MACT GKBERK'LE KONUMA


FELSEFE VE KLTR SORUNLARI FELSEFE YAZILARI. Sayn Gkberk, Deien Dnya, De ien Dil adl yaptnzda, tekniin amzdaki gelimelerinin in sann ykn azalttn vurguladktan sonra yle diyorsunuz: Bu ileri tekniiyle insan bugn, balangta ayak uyduramad doa iinde byk bir gvenle yaayabilecei kendi unyasn kurmutur ve bu dnyann gvenilirlii de gn gnden artmak tadr. ki byk dnya sava geiren yzylmzda doayla sa vamada ulalan gvenilirlie karn, insann teknik olanaklar kullanarak kendini yok etmesinin en ileri bir dzeye vard or tadadr. Bu durum karsnda felsefenin, insann gene olarak doa, toplum ve teknik ile ilikisindeki yerini ve amzdaki i levini tanmlar msnz? MACT GKBERK. Burada ak bir elikiyle kar karya olduumuz ortada. Bir yandan insan, teknii ile gvenirlii git tike artan bir dnya iinde bulunuyor, br yandan da, yine kendisine bu gvenilirlii salayan teknii ile kendisini yok et menin eiine gelmi durumda. Bu eliki insann, doa kars na, toplum ve teknik karsna bsbtn baka bir deerleme ile kmasyla ortadan kalkar. Bir defa insann, doa dediimiz bu varlk karsnda imdiye kadar taknd tutumu batan aa deitirmesi gerekir. imdiye kadar doa karsnda insan, onu istedii gibi smren, keyfince yama eden bir tutum iindeydi. Bundan byle, doaya sayg duyan, doann iindeki canly se ven, belki de Rnesans dnrlerinden Giordano Bruno gibi do ay da kutsal bir varlk gibi gren bir deerleme iine girmeli dir. Topluma kar da, deerlemesi buna kout olabilir. yle ki: Nasl evrendeki btn varlklar kendi aralarnda bir uyum iin de toplanyorlarsa inan da, insan toplumlar da, insanln b tn iinde bir toplanmaya doru gidebilirler ve gitmelidirler de. Teknik iin de durum ortada, gayet ak: teknik, insann bir ara cdr, istediini yaptraca bir klesidir. Oysa durum tersine dnmtr, insan tekniin klesi olmutur. Buradaki durum,
17

Goethe'nin Bycnn ra adl iirindeki duruma benziyor. rak, byl sz unutmutur. emeye gidip gelen kovalar, bir trl durmamaktadr. Ortal su basmtr, sel almtr. Bugn byle bir durumdayz. Bu elikili durum da, ancak tekniin in sann gerekten bir arac olmasyla nlenebilir. F.Y. Bu syledikleriniz daha ok, ideal bir ema oluyor. zel likle felsefe asndan, belki unun temellendirilmesi, gsterilme si gerekir: nsanlk iin bu dnm salayabilecek temel ne dir, yani bu dnm insanlk, z gerei, gerekletirebilecek midir? nsann znde byle bir ey var mdr? (Belki bir ktm serlikle, insann znde byle bir eyin olmad da sylenebilir.) Bunun gerekten bir temeli varsa, ara ve gereleri nedir? M.G. Efendim doa toplum ve teknik karsna yeni bir de erlendirmeyle kmada felsefe yardmc olabilir. Felsefenin bir de normatif yn vardr nk. nsan eylemlerine birtakm ku rallar gsteren, eylemleri kurallar iine alan bir yn, yani bir ahlak yn vardr. Btn insanl kapsayan bir ahlak, dediim gibi, doa karsnda doay kutsal sayan bir tutum; sonra tek nie insan yaamndaki yerini gsteren bir anlay... Btn bun larda felsefe yardmc olabilir. Bunu bir topya saymamal. n k gerekte, gelimeler de buna yardm etmektedir. evre kirlen mesi, nfus patlamas, enerji ve besin darl, nkleer silahlarn, insanl ya da yeryzn birka defa havaya uuracak kadar oalm olmas; btn bunlar bugn, insanlk iin ortak tehli kelerdir. Bu tehlikeler, sylediim insanlk toplumu idealini ger ekletirmeye iten reel glerdir. Onun iin bu bir topya deil dir. Felsefe imdi tam bunlar yapacak aamadadr; byle bir ge lime iindeyiz. F.Y. Yani imdi unu mu demek istiyorsunuz? Tehlikenin bymesi ve insanlkta korkunun artmas, bu gelimeyi hazrl yor? nsann bu balamda, yine kendi aczini yenmek iin mi by le bireye giriebildiini sylemek istiyorsunuz? M.G. Evet, insann bunu yapabilmesi, dediiniz gibi btn insanl dehet iinde brakan bir tehlike karsnda olmasnda temellenmektedir. Byle durumlarda da felsefenin n ayak oldu u, yaamda yol gsterdii de grlmemi ey deildir. F.Y. Ancak yine de akla yle bir soru geliyor: Felsefe daha nceki dnemlerle, yani Rnesans dnemiyle ya da Yunan aydn lanmas dnemiyle karlatrisa, toplumda eski grevini ve yk sek yerini yitirmi gzkyor. Bugn btn yeryz toplumlar gittike daralan bir iblmne doru gitmekteler. Bu durum karsnda filozoflar nasl yol gsterici olacaklar? Byle bir g18

lkle karlatmz sylenemez mi? Bu soruyu yle de aabili riz: Bugn ister geri kalm, ister ileri gitmi bir toplum olsun ne sradan vatandan ne de dnen kafalarn oyu alnmadan, filozoflara hi danlmadan birtakm kararlar alnyor. Korkun bir brokrasi, mthi bir sradzeni ...Birtakm dmelere bas larak baz iler yrrle konuluyor ve yrrlkten karlyor. Hatta bunu siz bir insan olarak, bir vatanda olarak ok sonra fark ediyorsunuz. Bu durum, felsefe iin, felsefenin yol gsterme si iin, bir glk karmyor mu? M.G. Bu sylediim yeni deerlendirmeleri yapan bilin b tn insanl tehdit eden tehlikeden syrlmann yolunu bulabi lir. Demokratik gler yani buna inanm demokratik gler, y netimleri, bu tehlike karsnda birlemek iin gerekli nlemleri almaya zorlayabilir. Tek tek insanlk blmelerindeki bu hareke tin, son, en yksek organ olarak Birlemi Milletler, ama belki bugnk tutumunda, statsnde deil, fakat yarnki bir Birle mi Milletler yoluyla tehlike karsnda birlemeyi salayaca dnlebilir. Burada diyalektik bir durum da var denebilir. Es ki deyimle dersek: serden, hayr doabilir. nsanln kendisini yok edebilecek bir duruma gelmesi, diyalektik bir admla kendi sini ondan kurtulmaya gtrebilir. Efendim, bu anlayta, u iki ana dnce var: nsanlk, tarihin yd blmlenmeleri aarak bir btnde bireebilir, nasl gkyzndeki her yldzn bir ki ilii varsa; ama yine de, hepsi nasl evrenin btnl iinde birleiyorlarsa, tpk bunun gibi! Bu bir! Bu birlemeye de ken disinin stndeki birtakm glere inanmadan yani sadece ken di aklna ve kendi olanaklarna inanan bir zgrlkle gitmesi. Bu da iki! F.Y. Batllamaya ve bilimsel dnceye ynelen Trk top lumunda, karlalan glkler asndan felsefenin ilevi nedir, ne olmaldr? Bu konuyu zellikle Bat-Dou kltr karlamas ynnden irdeler misiniz? M.G. Bildiiniz gibi biz, aa yukar iki yz yldr, Batya ynelmi durumdayz. Batya ynelmi olmay da, bir Bat-Dou kltr karlamas diye anlayanlar vardr. Bence buradaki kar lama, yalnzca Bat ve Dou kltrlerinin karlamas deil dir. nk burada karlaan Bat kltr, yani Hristiyan Bat kltr ile slam kltr evresidir. Ve bu iki kltr evresi de, birbirine pekok aykr deillerdir. rnein Bat kltr evresi nin, bir Uzak Dou kltr evresine uzakl gibi uzak deillerdir. nk Bat kltr evresi ile slam kltr evresinin temelde or tak ynleri vardr. lkin bu ortak ynlerden bir tanesi, ikisinin de Akdeniz kltr iinde ortaya km olmalardr. Yani corafya
19

evresi ve kltr evresi bakmndan her ikisi de, Akdeniz'in rn leridir. kincisi, din olarak da Mslmanlk, Hristiyanlk ve Mu seviliin yer ald semitik tek tanrc dinler arasndadr. Semitik tek tanrc dinlerin de ortak bir mitolojisi vardr. Ve Msl manlk da bu ortak mitolojiden pek ok pay almtr. En azn dan yle bir etrafmza bakalm, zel adlarmza bakalm... Yu suf, brahim, Yakup, Musa, sa. Bunlarn hepsi semitik mitolo jideki kahramanlarn adlardr. Sonra, Hristiyan Bat, kendi dnyagrn kurarken, gelitirirken Antik Felsefeye dayanmtr. Antik Felsefenin deerlerinden yararlanarak dnya grn, retisini oluturmutur. Ayn eyi Mslmanlk da yapmtr. s lam felsefesinin byk dnrlerini hatrlayalm; bir bn Sina'y, bir bn Rd'... Bunlar Aristoteles'in izinden giden dnrler dir. Btn slam tasavvufu, Plotinos'suz dnlemez. Sonra her ikisi de Helenistik-Roma kltr zerinde yetimilerdir. Btn bunlar, iki kltr evresini ok ortak yapmaktadr. Onun iin biz deki atma, birbirine ok aykr iki kltr evresinin atmas deildir de, bu kltr evreleri iindeki alarn atmalardr. nk bizim iki yz yldan beri karmza kan, binbir sknt ya neden olan, bunalmlarmza yol aan ve hatta bugn bile sar snts iinde bulunduumuz bu Batllama dediimiz ey asln da, slam kltr evresi iindeki Ortaa dzeninden Bat kl trnn, bundan drt yzyl nce gemi olduu Yenia dze nine geme skntlardr. Yani buradaki, kltr atmasndan ok alarn atmasdr. imdi bu alarn atmas karsn da felsefeye den byk iler vardr. Felsefe burada, Yeniaa geiin yollarn, koullarn gsterecektir. Ne demektir Yenia? Ne demektir Ortaa? Yenian dncesi ne, zihniyeti ne, ilke leri ne? te felsefe, bu bakmdan aydnlatc olabilir. Bunu bi limler yapamaz, doa bilimleri haydi haydi yapamaz... Toplum bilimleri de herbiri kendine aratrma ya da inceleme konusu ola rak izdii ereve iinde kalarak yapabilir. Btnl, bu ku bakm ancak felsefe salyabilir. Bu bakmdan byk rol var dr felsefenin. F.Y. alarn atmas kavramn biraz daha aklar ms nz? M.G. Yenia Avrupa'da aa yukar ondrdnc yzylda balyor; daha dorusu ilk belirtileri var. Fakat onbeinci, onaltmc yzyllarda da btn ilkeleri artk ak olarak ortaya kp belirmeye balyor. Ve onaltmc yzyldan bugne kadarki gelime de Ortaa kapayp Yenia aan Rnesans dediimiz geit dneminde ortaya km, belirmi olan ilke ve dncele rin gereklemelerinin srecidir. imdi ondrdnc yzylda Ba20

tda ilk belirtilerini grdmz bu a bizim ancak onsekizinci yzylda kapmz almaya balamtr. Tanzimatla resmi devlet anlay olarak benimsenmek zorunda kalm ve Osmanl devleti erevesi iinde hazr bulduu Ortaa slam dzeni ile ata ata, onu ite ite Cumhuriyete kadar gelmitir. Atatrk'n yap t da, bu tarih zorunlulua kesin bir atlm kazandrmasdr. Yani burada, alarn atmas derken bizde slam Ortaayla atp onu kenara iten bir gelimeyi anlyorum. F.Y. Bu soruna bir de bireysellik kavram asndan bakar msnz? M.G. Elbette. Batda bireysellik anlayn Rnesans getirmi tir. Ortaada bireysellik anlay yoktur. Ne insan olarak tek ki inin, ne de toplumlarn bireysellii sz konusudur. Bunlarn hep si, Hristiyan dini, Hristiyan Kilisesi dediimiz evrensel btn iinde, erimi, kaynam ya da eritilmek, kaynatrlmak isten mitir. Rnesansla birlikte, tek insann yannda insan topluluk larnn da bireysellii anlay ortaya kmtr. Batda bireye ve rilen deer, bireyin zgrl, hepsi bu gelimenin sonudur. Biz de de zellikle eksik olan bir eydir bu. F.Y. Bugn Trkiye'de zgn bir felsefe var mdr? Varsa, bunun belirlenimleri nelerdir? Eer yoksa, byle bir felsefeye temel koyacak koullar nelerdir? M.G. Bugn Trkiye'de zgn bir felsefe olduunu sylemeye yazk ki olanak yok. Byle bir felsefeye temel koyacak koullar ise, bu zgn felsefeleri yaratm olan tutumu bizde de yinelemek yani ksaca, zgn felsefelerin okuluna gitmek, onlarn okulun dan yetimek, birikimlerine sahip olmaktr, derim. F.Y. zgn felsefe nedir, tanmlar msnz? rnein zgn felsefe ulusal felsefe midir? zgn felsefe, bir felsefe dehasnn yaratt felsefe midir? Yoksa bu tanmlara girmese de bir fel sefe tarihi konusuna yeni bir a, yeni bir dzenleme getiren bir alma mdr? Btn bunlar iin zaman zaman zgn szc n kullanyoruz. Acaba bu tanmlar birbirini tamamlyor mu? Yoksa bunlardan sadece bir tanesi mi, rnein yaratc ve ulu sal olan felsefe mi zgn felsefe? Bu konuyu biraz aar msnz? M.G. Yaratc ulusal felsefe biraz snrlar g belirlenen bir sz. Onun iin ben, felsefede yaratclk denince, daha ok felse fenin demirba sorunlar zerinde uraan, bu sorunlara k tu tan, onlarn gln zmek isteyen bir almay anlyorum; ite bu lyle bizde zgn bir felsefenin olmadn sylyorum. F.Y. Felsefeye yeni sorunlar getirmek de zgnlk saylmaz m?
21

M.G. Yeni sorunlar da olabilir. Yani zemin ve zamana uygun sorunlar. nk her dnemin gereksindii, merak ettii birtakm felsefe sorunlar vardr. zgnlk bu sorunlar bulmak ve onla ra yeni klar getirmede ortaya kar. F.Y. Bizde zgn felsefe olmaynn nedenleri nelerdir sizce? M.G. imdiye kadar bizde zgn felsefe olmaynn balca nedeni, byk bir felsefe geleneimizin olmamasdr. Cumhuri yetin ilk yllarna kadar bizde, Aristoteles'e dayal slam skolastik'i srmtr. Ben burada zgn felsefe derken ada felsefe bakmndan zgn olmay anlyorum. te bu konuda geleneimi zin yeterince derinlii yok. Bu gelenek unun urasnda, kinci Merutiyette biraz nce balamtr, denilebilir. Yanlmyorsam Aristoteles mantna aykr yeni mantk; Francis Bacon'm onyedinci yzyln balarnda balatt mantk, Trkiye'ye 1860'larda gelmitir. Oraya kadar, Aristoteles mant iindeydik. Bu kadar az bir zaman aralnda da, yanlmyorsam, zgn bir felsefe a lmasnn yaratlmasn beklemek hakszlk olur. stelik zgn bir felsefe yaratmak iin sayca da azz. Bakn, benim kuam, Trkiye'de niversite retim yesi olarak felsefe renimini ilk geirmi olan bir kuaktr. Bizden ncekiler, rnein bir Musta fa Sekip Tun, bir smayl Hakk Baltacolu, benim hocalarm, bunlarn hepsi nce baka bir ey okumular, baka bir meslek te yetimiler, sonradan felsefeye gemilerdir. Biz, yani u bir iki yl iinde emekliye ayrlan kuak, ilk felsefecileriz, niversite retim yesi olarak. Biz de, bundan on on be yl nce, topu topu sekiz kiiydik. Burada drt arkada, Ankara'da drt arkada; bu kadar insanla da zgn felsefe olmaz. Onun iin, bir defa zaman gerek, daha dorusu yle: Eer zgn felsefenin koullar burada sz konusu ise, bir defa kaynaklar gereklidir; Bat felsefesi iin de erimek, onunla birlemek, kaynaklarna inmek, birlikte dn mek, yani ksaca onun okuluna gitmek, okulunda iyi yetimek ve ondan sonra da byle bir almay tutacak bir evre, bir d nce zgrl olan evre gereklidir. Nerede felsefe zgn ol mak istiyorsa, orada mutlaka dnce zgrl arttr. Orta ada olamamtr ve totaliter politik rejimlerde de hibir zaman felsefe olamaz. lkin zgr bir ortam gerek ondan sonra da bol in san. Bol felsefecinin iinden, gnn birinde mutlaka zgn felse fe yaratacaklar da kacaktr. F.Y. Burada, akla hemen yle bir soru geliyor: zgn fel sefeye varmada, ada felsefe ile felsefe tarihinin ilikisi nedir? Yani sadece ada felsefenin bilinmesiyle zgn felsefe gerek letirilebilir mi? Gerekletirilemezse, bunda felsefe tarihinin ro l nedir?
22

M.G. Sadece ada felsefe ile gerekletirilemez. Felsefe ta rihinin byk doruklarn bilmek gerekir. nk felsefe tarihin de belki bir gelime yoktur, ama bir Platon, bir Augustinus, bir Descartes, bir Kant, btn bunlar doruklardr. Bunlar, felsefe yapm, yaratm olan doruklardr; ancak bunlar bilerek felse fede zgn olunabilir. Ve sonra felsefe bir philososophia perenms'tfr, yani sorunlar zerinde kuaklarn srekli olarak altk lar kllektif bir almadr ve mutlaka bu almann iine gir mek gerekir, bunun son parasn bilmek pek bir ie yaramaz. nk bugn, ada felsefenin zerinde durduu sorunlar, ta Antikadan beri gelmektedirler; Antikadan beri tam zle memi sorunlardr bunlar. F.Y. O zaman alarn atmas kavramyla, yani insanlk, talihinin bir gelime iinde olmas dncesiyle, philosophic, perennis kavramm nasl badatryorsunuz? M.G. Philosophia perennis demek, felsefe sorunlar zerinde srekli almak demektir. Bunlar, bouna almalar deildir. Bun larda, az da olsa, skntyla da olsa, bir yere varlmakta, birtakm yeni grlere ulalmaktadr. Felsefedeki ilerleme de, bu yeni grlerin bir birikimidir. F.Y. Bilindii gibi, birok Bat lkesinde felsefeyle eitim arasnda yakn bir iliki sz konusudur. rnein Fransa'da Descartes'n dncesi yalnz filozoflarn uzmanlk alan deil, genel olarak o toplumun dn ve yaam gereksinimlerini karlayan ve bylece eitime kendi damgasn basan bir yntem ve dn me biimidir. Ayn eyi gerekli deiikliklerle ngiliz deneycilii iin de syleyebiliriz. Sizce, bugn lise ve niversitelerimizde ya plmakta olan felsefe eitimi bizim insanmzn kltr ve yaam gereksinimlerini ne lde karlamakta ve eitimin btn iin de ne lde etkin olmaktadr? M.G. Bizde, toplumun dn ve yaam gereksinmelerini kar layan ve bylece eitime kendi damgasn basan, bir yntem ve dnme biimini salayan bir Decartes'mz, bir Hobbes ya da Hume'umuz yok. Liselerde ve niversitelerde yaplan felsefe ei timinin de, bizim insanmzn kltr ve yaam gereksinimlerini karladm sylemek ok g. nce, liselerdeki felsefe retimi, ok kuru, ezbere ve yaamla hemen hemen hi ilgi kuramam olan bir renim ya da retim biimi. Uzun yllar, niversitede retim yesi olarak almamdan edindiim izlenimlere gre (liselerden gelenlerle hep karlamtk), liselerde felsefe sorun larnn adlar ve felsefe rlarnn da belli bal dnceleri bir eit formller halinde ezberletiliyor. Felsefe elbette bu demek de ildir. Ezbere retmek yle dursun genellikle felsefe retile23

bilir mi diye sorulabilir. Bir anlaya gre (ki ben de ona katl yorum), felsefe renilmez, felsefe yaplr. Eer felsefenin yaa mmza gerekten yararl olmasn istiyorsak, zellikle liselerde ki felsefenin, genlerdeki felsefe yeteneini, felsefi dnme ye tisini drtecek, harekete getirecek ekilde yaplmas gerekir. r nein gen ocuklar, genler, birtakm sorulara doallkla merak duyarlar. zellikle ahlk sorunlarna. Bir usta retmen, bir yn tem bilen retmen, snfta baz ahlak sorunlaryla ilgili felsefi dnceleri pekl ocuklarn kendisine gelitirtebilir. Tpk Sokrates'in ilk genlik diyaloglarnda yapt gibi. ocuklar da by lece iri lakrdlar sylemekten kurtarr. Dorudan doruya, fel sefi dnceye gtrebilir. rnein byle bir tutum, felsef re nimi canl klabilir. Sonra hi deilse, benim edindiim izlenime gre, felsefe liselerde, o kadar yalmiatrrm bir biimde okutu luyor ki, rencinin yllarca birlikte okuduu teki derslerle ara snda en ufack bir ilinti bile kurulmuyor. rnein, tarih dersiy le en kk bir ilintisi olabileceini renci bilmiyor bile. Felse fenin fizik konularyla da ilikisi olabileceini dnemiyor. Bun lar da yaplabilir. rnein tarih biliminin snrlarn aan, fel sefe iine giren birtakm sorular sorulabilir. Bunlarn zm yol lar aranabilir ya da felsefe metinlerinde zm yollar gsterile bilir. Tarih nedir, bir dzeni var m, yoksa kaotik bir gidi midir, varmak istedii bir erek var mdr? Bunlar ocuklarn da kendi liklerinden merak ettii eylerdir. Byle bir felsefi eitim ere vesiyle ya da yntemiyle gen ocuklar pekl felsefe yapmaya gtrlebilirler. Sonra, felsefenin, bizim iin ok yaamsal bir nemi de vardr u sralarda. Kltr deimesi deyin, a dei mesi deyin, ne derseniz deyin... nereye gidiyoruz, girdiimiz ya da girmek zorunda olduumuz bu an, bu kltr evresinin zellikleri nedir, ilkeleri nedir? Bu ancak genlere felsefeyle gs terilebilir. Bu bakmdan byk yardmcdr felsefe. Devrim der sinin, devrim tarihinin, temelidir felsefe. nk devrim dedii miz eylemler karmaasnn ilkeleri felsefededir. Bu bakmdan da byk yardmcdr. Btn bunlar gerekletirilirse felsefe, soru nuzda belirtildii gibi, yaammza, dncemize klavuzluk eden, ona yararl olan bir bilgi dal olmu olur. F.Y. Sadece kltr deimesi asndan deil, gemi klt rmzn tanmlanmas ve bir bireime ynelinmesi asndan da felsefenin bir rol olduu sylenebilir mi? M.G. Elbette syleyebiliriz. F.Y. Bildiimiz kadaryla, zellikle Fransa'da, gerek lise, ge rekse niversitelerde, ada felsefenin sorunlarna ve konular na, ok byk yer veriliyor. Bunlarn tamtlmad bir lise kita24

b hemen hemen yok; hatta bunlar eksiksiz olarak tantlyor. ada akmlar zerinde duruluyor. Bizde, bu adan da eksiklik ler olduunu syleyebilir miyiz? M.G. Efendim, ada akmlarn retilmesi bakmndan ek sikliimiz var. Bizdeki eksiklik ve boluk ada akmlarn bug ne kadarki geliinin, tarihsel srecinin, Batdaki genler tara fndan bir ekilde renildii halde; zellikle bunu, ulusal ede biyatlar iinde rendikleri halde, bizde bunun tannp renilememesidir. Bundan tr, ada dnceleri, bunlar yarat m olan tarihsel srele birlikte mutlaka gstermek gereklidir. F.Y. Son sylediklerinizden, yle bir anlam da kyor: Fel sefenin eitli dallarla ilikisi iinde retilmesi gerekiyorsa, bu dallar iinde edebiyat da herhalde en bata saymak gerekir. M.G. Evet, en bata edebiyat saymak gerekir. F.Y. Almanyadaki doktora almanzdan bu yana Hegel'in felsefesi zerinde durduunuzu biliyoruz. Bu felsefenin ada d nce bakmndan tad nem sizce nedir? M.G. Bu soruya belki yle bir yant verilebilir: Hegel felse fesinde tarihsel ulus diye bir kavram vardr. Evrensel de; ta rihi, gden, belli bir plana, belli bir eree gre yrten bu evren sel ilke, belli dnemlerde, planlarn gerekletirmek iin belli bir ulusu seiyor. Bu ulusa da Hegel, tarihsel ulus diyor. imdi bu gnk gelimeye gre byle bir ulus yok ortada. Evrensel l de, dnya lsnde, insanlk lsnde etkili olabilecek birta* kim ilkeleri gelitiren bir kltr evresi var. Bu kltr evresi de Bat kltr evresi. Bugn dnyann her yannda olup biten bir ok ey, hep bu Bat kltr evresinden gelen etkilerle oluyor. Japonya'nn adalamas, bizdeki iki yz yllk skntlar, in ve Hindistan; btn bu toplumlar hep Bat kltr evresinin or taya koyduu birtakm deerlere gre kendilerine biim vermek denemeleri ve abalar iinde. Buradan denebilir ki, Hegel'in belli bir dnem iin dnd tarihsel ulus, bugn Bat kltr ev resiyle insanl bir btnle doru gtrmektedir. Belki Hegel felsefesini, bu anlamda deerlendirebiliriz. F.Y. Yani tarihsel ulus kavramnn yerine, kltr evresi kavramnn getiini, bunun, Hegel'in felsefesinin hem bir ger eklemesi hem de bir eit klk deitirmesi olarak anlalabi lecei dncesinde misiniz? M.G. Evet, Bat kltr evresinden gelen bu etkiler, sonun da bizi btnlemi bir insanla doru gtrebilir diye dn yorum. F.Y. Bundan ayn zamanda, alarn atmas diye tanm ladmz durumun da ortadan kalkmasn anlyorsunuz, deil mi?
25

M.G. Yine Hegel'in deyimiyle bu, bir son sentez; yani btn bu diyalektik gidite, tez antitez ve btn bunlar aan bir sentez demektir. F.Y. lkemizde bugne dein tarih alannda yaplm al malar felsefi anlay ve bilimsel yntem asndan yeterli olmu mudur? Trk tarih bilimini gelecekte ne gibi devler beklemek tedir? M.G. kinci Merutiyet sralarnda, ya da ondan biraz nce sine kadar, lkemizde, tarihilik deyince, Osmanl tarihilii an lalrd ve bu da bir hanedan tarihi olmaktan pek ileri gitmezdi. kinci Merutiyetten az nce balayan ulusuluk hareketiyle, bu smr; tarihiliin bu gr ufku, genilemi, Ziya Gkalp'in n ayak olduu Trklk akmyla Orta Asya'ya kadar uzanlmtr. Ve ondan sonra da pekok ey tek yanl olarak hep Orta As ya'dan gelen etkilerle aklanmak istenmitir. Cumhuriyetle bir likte bu tarih anlaymzda, zellikle Atatrk'n n ayak olma syla ve Tarih Kurumunun kurulmasyla yeni bir dnem bala d. Burada bir de, yalnz Orta Asya'ya inmek deil, oradan gel dikten sonra yerleilen Anadolu topraklarnn da acaba kltr mze bir ey kazandrp kazandrmad sorusu ortaya kmtr. Tarihte birok kltr katlarn stste ym olan Anadolu tari hinde, bu katlardan, bu katmanlardan bizim etkilenip etkilen mediimiz sorusu ortaya kmtr. Bu soruya yol aan Atatrktr ve bu yolda alanlar arasnda Halikarnas Balks ve Saba hattin Eybolu'nu da sayabiliriz. te bunun ok ilgin bir ge lime olduunu sanyorum. Bu bakmdan tarihiliimiz, bsbtn yeni bir adan tarihimizi ele alabilirse ve Anadolu topraklarnn kltrmze etkileri ortaya karlabilirse, o zaman Batyla, ta rihin ok daha derinliklerinden bir ba kurulabilir. nk Ana dolu Yunan, Hellenistik, Roma kltrlerine byk katks olan bir yerdir . F.Y. Szn ettiiniz ve bizde benimsenmi olan bu tarih an laynn bilimsel bir temele oturduu sylenebilir mi? M.G. imdilik bir varsaym bu. Ama bilimsel olarak destk lenmesi gerekir. Desteklenmesi iin de u son otuz krk ylda bir takm eyler yaplmam deildir. Antropoloji almalarnda, Atatrk'n n ayak olduu arkeoloji kazlarnda, hep bugnk varlmzla, Anadolu kltr katlar arasndaki balantlar ara trlmtr. F.Y. Tarihimizi, yukarda belirttiiniz gibi dorudan doru ya Orta Asya'ya balayan anlay konusunda bizi biraz daha ay dnlatr msnz? M.G. Ziya Gkalp ve onun yolunda olan ve onun yorumcusu
28

diyebileceimiz Fuat Kprl, kltr deerlerimizin kklerini hep Orta Asya'ya gtrrlerdi. Bir rnek vereyim: Bundan yllarca nce Ahmet Kutsi Tecer, bir konferansnda, konu olarak Anadolu ky tiyatrosunu ele almt; btn aklamalar, ky tiyatrosunun elerini, Orta Asya Samanlna geri gtryordu. Ben dayana madm sordum; acaba u kadar yzyldr Anadolu'da oturuyoruz, buradaki kltrn hibir etkisi olmam mdr? dedim. Hayr, her ey kesin olarak Orta Asya'dan, Samanlktan gelmektedir diye ce vap verdi. Oysa bir baka tannm tarihimiz, Mkrimin Halil Yinan, Seluklular Tarihinde, XI. yzylda Anadolu'yu aan Trklerin, yz yl ya da belli bir sre iinde, ancak bir milyon kii olarak geldiklerini ve gelenlerin de ksa zamanda, Hitit ve Firik kkenli yerli halkla kaynatklarn sylyor ki, bu bence tarih gereine ok daha uygun. Bu gelen bir milyon kii, Anadolu'da bulduklar milyonlarca (saylarn kesinlikle syleyemeyiz), in sanla kaynamadlar m? Onlardan, etkilenmeden mi bugne ka dar geldiler? Az birey kaynatklarn bile dnsek, Anadolu toprann bugnk kltrmze baz deerler yerletirdiini ka bul etmek zorunda kalrz. Nitekim stanbul niversitesi Edebi yat Fakltesi Filim Merkezi'nin yapt Hitit Gnei adl fi limde de bu yolda bir tez ileri srlmtr: Hititlerden kalan bir takm tarihsel amtlardaki figrler ve kabartmalarla, bugn ya ayan formlar arasnda bir karlatrma yapmaktadr bu filim. Yani filmin amac, yaayan formlarla Hitit yani Anadolu'nun bu en eski kltr arasnda dorudan doruya bir balantnn oldu unu gstermektir. F.Y. Bugn etnolojinin ve folklorun konusu olan bu yaayan formlar, teknoloji ama giriimizle birlikte, yava yava silinip gitmekte; onun yerini, bambaka, yabanc formlar almaktadr. Bu durumda tarihsel bir sreklilii saptamak g olmayacak mdr? M.G. Bence bu deerler, bu tarihin biriktirdii deerler, de erce gncel olmasalar da, bilinaltna yerlemekte ve toplumun yaratmalarnda bir biimde kendilerini belli etmektedirler. F.Y. Bizde tarih bilinci ne koullar altnda domutur? Batl iin, kendi tarihinde bir sreklilik var. zellikle amzda bir takm sorunlar yaratsa da, yine saptanabiliyor bu. Bizim iin byle bir sreklilikten sz edilebilir mi? Bunun koullan nelerdir? M.G. Tarih bilinci, yanlmyorsam, bir toplum iindeki dei menin balad yerde beliriyor. Hi deimeyen, eskiyi srekli olarak yineleyen toplumlarda bir tarih bilinci yok. Dolaysyla biz de de tarih bilinci ancak Tanzimat'tan bu yana olumaya bala mtr, denilebilir. Ondan nce tarih yok mu? Elbette var tarih! Ama bu, btn bir topluma yaygn bir bilin olarak deil de, y2?

neticiler iin bir eit not; vakanvislerin gnlk olupbiteni bir yere yazmas eklinde. Ama tarih bilinci deyince, en azndan bir aydn tabakasn ilgilendiren, ona yaygn bir bilin anlalyorsa, bu da Tazimat'la balyor gibi geliyor bana. Bu bilin, Cumhuri yetle bsbtn hzlanyor, younlayor. Bunun nedeni de, bizde, Cumhuriyet'in ayn zamanda uluslama srecinin de bir hzlan mas demek olmasdr. Uluslama demek, bir toplumun tarihsel lii demektir; tarih iindeki servenin sonu olan, rn olan bir bireysellie ulamas demektir. Dolaysyla her ulus bu bireysel liini kuran yapc, kurucu eleri arar, bunu da tarih gsterir, yani kendisinin nasl olutuunu gsterir kendisine. Bundan t r, her uluslamada, ulusun bireyselliinin bilinci demek olan tarih bilinci de doar. F.Y. Tarih bilimi alannda, gelecee ynelik olarak ne gibi almalar nerirsiniz? M.G. nce, Trk tarihinin, dnya tarihi iindeki yerinin iyi ce belirlenmesi; insanla kazandrdmz deerler varsa, bunla rn belirtilmesi ve zellikle de zerinde yaadmz topraklarn kltrmze bir etkisi olup olmadnn, yani kendimizi bu top raklarn tarihsel katlarna balayp balayamayacamzn gs terilmesi gerekir. F.Y. Burada, bir eit karlatrma yntemi acaba yararl olur mu? M.G. Elbette. Bunun iin Anadolu kltrlerini ve bunlarn evresindeki kltrleri, Mezopotamya, eski Yunan ve tm Akde niz kltrlerini ok iyi bilip bunlarla karlatrmak gerekir. F.Y. Bat uygarlnn kayna olarak hep eski Yunan kl tr gsterilmitir. Acaba Anadolu'da doan uygarlklarn Yunan kltrn de destekledii ve besledii sizce ileri srlebilir mi? M.G. Evet, ileri srlebilir. Bu konuda da alanlar var. Ya nlmyorsam arkeolog Ekrem Akurgal'm da ele ald belli bal sorun budur. Yunan kltrne Anadolu'nun kazandrd deer ler sz konusudur burda. alacak Yunan kltr sentezine ili kin olarak bugne kadar benimsemi olduumuz gr bsb tn deitirir mi bu? bilmiyorum. Ama buradan giden birtakm deerlerin de Yunan kltrnde yer aldn gstermek ok ye rinde olabilir. F.Y. Trkede felsefe dilinin gelitirilmesinde eski metinle rin kaynaklk grevi nedir? Bu metinlerden bu amala nasl ya rarlanlabilir? M.G. Felsefeyle dinin birok ortak kavram vardr. nk, birok sorular da ortaktr. Dolaysyla Trke felsefe terimlerine kaynak ararken Trke dinsel metinlere de uzanmak ok yerinde.
28

olabilir. Bunlardan akla gelenler, XIV. yzylda Anadolu Trkesine yaplan Kuran evirileridir ilk planda. Sonra XIII ve XIV. yzyulardaki dinsel ierikli birtakm eserler var; bunlar da tara nabilir. Bu taramalar bir felsefeci de az bir abayla yapabilir. Ama eski yazy bilmek gerekir. nk bunlarn hepsinin bugn k dile, bugnk yazya evrildiini sanmyorum. Bir de Uygur metinleri, Uygur Trkesindeki metinler akla gelebilir; nk Uygur Trkesindeki birok metin, Budist metinlerin evirileri dir ve dolaysyla dinsel dnya gr iinde yer alan ve felsefeye yarayabilecek birok kavram bulunabilir bunlarda. Ama bu bir uzmanlk iidir; bir felsefecinin, belki de, yllarca uraarak ya pabilecei bir eydir; yine de bu isin uzmanlaryla birlikte al larak birtakm sonular alnabilir. F.Y. Felsefeye kar ilk ilgiyi ka yanda, hangi koullar al tnda duydunuz? Felsefeyle ilgilenmenize kar kanlar ya da si zi destekleyenler oldu mu? Felsefe uranzla ilgili ilgin bir an nz var m? Bugn felsefeyle ilgilenen genlere yetiimleri iin neler salk yerebilirsiniz? M.G. Felsefeye ka yanda merak sardm pek hatrlam yorum. Kk yatan beri) edebiyat derslerine, tarih derslerine yakn ilgi duyardm. lkokuldayken retmenim, o zaman tahrir imdi kompozisyon denilen derste beni yreklendirirdi, beenirdi. Sonra edebiyata yakn ilgi duydum. Belki birtakm hocalarmn da etkisi oldu zerimde. Edebiyatta, Sleyman evket Bey; sonra sosyolojide Mehmet Servet, etkilerini bugn dahi zerimde duy duum kimselerdir. F.Y. Bu etkiler ne trdendi acaba? M.G. Efendim, merakm kamlyorlard. Seviyordum ders lerini. Ayrca, kk yatan beri, edebiyat ve dnce ile ilgili ko nulara merakm vard, severek urardm, okurdum. niversitede Felsefe Blmnde renciyken bizim Nairn Ho ca dediimiz Babanzade Ahmet Nairn Bey, hocamd. O zaman, yine Felsefe Blm iinde bir dil atmas, bir dil sorunu var d. smayl Hakk Baltacolu, Sekip Tun hocalarmz, Ziya Gkalpiydiler. Felsefe dilinin Trkelemesinden yanaydlar. Ama Ziya Gkalp de, felsefe terimlerinin, bilim terimlerinin dnp do lap yine Arapaya dayatlmas grndeydi. Bundan tr, s zn ettiim hocalarm, sosyoloji gibi, psikoloji gibi yeni olan ve Arapa terimlerin geleneinde yeri olmayan yeni terimleri, hep Arapadan tretmeye alrlard. Nairn Bey ise, tam tersine, s lam felsefe terimleri kadrosunun dna kmaktan yana deildi ve kendisi Arapay ok iyi bildii iin, mutlaka en salam Arap a kurallara gre terim kurulmasn isterdi. Ve benim Ziya Gk29

alp hocalarmn yapt terimleri de bu bakmdan beenmez, eletirirdi. Ve senin hocalarn Arapa bilmezler, Arapadan uy dururlar, derdi. te ben o zaman bir sarsldm, ardm; benim hocalarm Arapa bilmiyorlard, ben hi bilmiyordum. O halde, bana kala kala sadece Trke kalyordu. Paradokstur ama felse fede benim Trke yoluna dmem, belki Nairn Hocann bende yaratt bu sarsntdandr. Genlere verilecek de gelince... Sadece ve sadece felsefe nin ana kaynaklarna gitmek, byk filozoflarn eserlerini okumak, okumak ve okuyarak onlar gibi dnmek. Felsefede, yapc, yara tc olan tek yol, felsefeyi yaratm olan bu byk ustalarla birlik te dnmek, birlikte dnebilmek iin de onlarn nasl dn dn kavramaktr. Yalnz bugn felsefe, yapayalnz havada asl bir ey deil; teki bilimlerle sk ilgisi var; edebiyatla, sa natlarla ilgisi var. Ancak kltrl bir insan doru drst felsefe yapabilir. Bilim ve sanat kltr olan bir felsefeci, felsefede yara tc olabilir ancak.

30

ETHK VE ANTROPOLOJK AIDAN ZGRLK KAVRAMI*

TAKYETTN MENGOLU eviren . lker Gkberk

I. zgrlk Kavramna likin Ethik Teoriler zgrlk problemi, felsef dncenin yneldii en eski prob lemlerden biridir. teden beri hem ok nemli, hem de g bir problem olarak karmza kan zgrlk problemi, bu zelliini bugn iin de koruyor; bundan byle de koruyacaktr. Ancak z-' grlk problemi, dar anlamda, yani etnik ya da siyasal bir prob lem olarak anlalm, bu anlamda ele alnmtr. Bu problemi, felsefede derinlemesine ve temellerine inerek inceleyen, ayn za manda belli bir zme de vardran ilk dnr Kant olmutur. Kant'm getirdii zm, gnmze kadar klasik, sarslmaz bir zm olarak kalmtr. Ama Kant iin zgrlk problemi, etnik bir problemdi; irade zgrl probleminin snrlar dma kmyordu. nsan varl nn btnne ynelen, baka deyile, btn insan etkinliklerini iine alan antropolojik bir zgrln sz edilmiyordu daha. By le bir zgrlk anlay, o an filozoflarnn dnce ufkunda henz belirmemiti. O zamann bilgilerine gre, baka bir ey de yaplamazd zaten. Kant'a gre, irade gc dediimiz ey nedir o halde? zgr lk bir determinationduf geri, ama nedensel (kausal) bir deter mination deildir. zgrl nedensel bir determination olarak nitelendirmek istiyorsak, Kant'm da vurgulad gibi, iradenin
(*) .Der ethische und antropologiche Freiheitsbegriff; Sonderausdruck aus der Festschrift fr Prof. W. Heistermann, Berlin 1979. (Prof. T. Mengiiolu'nun, Prof. W. Heistermann iin yaymlanm bu armaan kitabnda yer alan yazsnn ayr basnmdan evrilmitir. .N.) 31

nedensellii diye nitelendirmeliyiz. radenin nedensellii de, ira denin, yani pratik akim kendi kendini belirlemesi demektir. n k zgrlk, akln bir faktumudur3. Btn br faktumlar gibi, bu faktumu'da kantlayanlayz, ama reddedemeyiz de4. zgrl reddetme, felsefeyi filodoksiye5 dntrme' anlamna gelir. Birbirinin yan sra yryen iki trl nedensellik vardr Kant'a gre. Bunlardan biri doa nedenselliidir, br ise irade nin nedensellii. Doa nedenselliinin sonucu, doa zorunlulu udur; iradenin nedenselliinin sonucu da zgrlktr. nsan, bu iki determinationun, yani doa ile iradenin pratik akim sa va alandr; baka bir deyile, insan iki ayr dnyann yurtta dr. Bu dnyalardan birinde insan zgrdr; brnde ise zgr deildir, bamldr. ki zgrlk kavram vardr: Pozitif anlamda zgrlk ve ne gatif anlamda zgrlk. Asl zgrlk, pozitif anlamdaki zgr lktr; byle bir zgrlk, bir artdetermination, yani determinationda bir artma demektir. Bu art, pratik akldan kaynak lanr. Buna karlk negatif anlamda zgrlk, koullardan ba msz olmaktan baka bir ey deildir. Kant'n zgrlk kavra m, onun gnoseolojik7 insan anlayna dayanr. nk Kant'a gre insan, ikili (dual) bir varlktr. Bir yandan bir doa varl dr {homo phainomenondur) insan, te yandan da bir akl varl dr (homo noumenondur). Akl varl olarak insan zgrdr, nk byle bir varlk, akln yasalaryla belirlenmitir. Kant'ta akln yasalaryla belirlenmi olmak dolaysyla bu yasalara g re eylemek zgr olmak demektir. Oysa doa varl olarak insan, zgr deildir, bamldr; nk byle bir varlk, doa determinationunun, doa yasalarnn etkisi altndadr. Doa yasalaryla belirlenmi olmak ise, zgr olmamak, baml olmak demektir. nsann doal yn, duyular alandr. Gnmz felsefesine rnek olarak, Max Scheler ile Nicolai Hartmann' ele almak istiyoruz8. Bu dnrlerin her ikisi de, yz ylmzn ileri gelen ethikilerindendir. Max Scheler'e gre zgr lk, Geist'a9 ilikin bir konudur. Scheler'de zgr olmak, Geist sa hibi olmak anlamna gelir. Bu da, insann, kendi psiko-vital10 ya nndan; bu yann iinde hareket ettii alandan, yani evreden, bamsz olmas demektir. Scheler'in zgrlk kavram da, bu fi lozofun insan anlayna dayanr. Kant, insann gnoseolojik ba kmdan ikili bir varlk olduunu ne sryordu. Kant'm bu tezi ne karlk Scheler iin insan, ontik11 bakmdan ikili bir varlktr. nsan bir yandan bir Geist varldr; Geist varl olarak da z grdr. te yandan psiko-vital bir varlktr insan; ama byle bir varlk olarak, artk zgr deil, bamldr. Psiko-vital bir varlk
32

olarak insan, Kant'm doa varl olarak insan kavramna uygun der. Scheler'in Geist kavram ise, yine Kant'm akl kavramn karlar. Bu son iki kavram arasndaki fark yalnzca udur: Scheler'de Geist'n, var olmak iin ne bedene ne de ruha ihtiyac var dr; oysa Kant'm akl kavram iin byle bir ey sz konusu ola maz;. Ancak bu fark, Geist ve akl kavramlar arasndaki benzer lii ortadan kaldrmaz. Scheler'in kendisi, bu benzetmeye iddetle kar kard kukusuz; ama onun kar kyla durum dei mezdi. Scheler, yalnzca Kant'n zgrlk kavramn yorumlamak la kalmyor, Kant felsefesinin baka birok ynn de ele alp bunlara yorumlar getiriyor. Bununla birlikte Scheler, insan var lnn ikiynllyle (dualitesiyle) ilgili emay Kant'tan devr alrken, Kant'm gnoseolojik ikiynllk anlayn, ontolojik" bir ikiynlluk anlayna evirir. Ayrca, zgrlk probleminin ince lenmesini ve temellendirilmesini ksa keser Scheler; problemin zmlemesini yapmaz. Buna karlk Nicolai Hartmann, zgrlk problemini ok ciddiye alr; bu problemi derinlemesine ve ayrntl olarak ince ler. Hartmann iin de zgrlk, iki determinationun sava ala ndr. Bu determinationlardan biri nedensel, br de erekseldir (finaldir), baka deyile, teleolojik" determinationdur, yani deer lerin determinationudur. Bu gryle Hartmann, Kant'm z grlk anlaynn tesine gemi olur. Hartmann'da nedensel de termination, yolundan amayan, ak, amasz ve kr bir deter minationdur. Karsna kan her trl determinationa aktr bu determination, dolaysyla karlat her determinationu kendi iine alr. Ereksel determination deerlerle olan determination ise ters ynl, ama koyan, kapal ve gren bir determination dur. Konmu olan amatan bu amac gerekletiren aralara geri gider bu determination; akp giden olaylar rmana kendi ar ln koyar, bu rman akm baka bir yne evirerek onu ken di hizmetine sokar. Bylece de, amalarn burada gerekletir meye alr. Buna gre ereksel determination da, bir art-determinationdur. Kant'ta pratik akim yapt ii, burada ereksel de termination yapar. nsann zgrl, deterrninationdaki bu ar t dan baka bir ey deildir. Bu arty ortaya koyan da, ereksel ballktr (Finalnexus'tur). Nicolai Hartmann bu noktada durup kalmaz; kendi tabakalar teorisi ve bu tabakalar kategorilerine gre yneten yasalar yardmyla, zgrlk problemini ontolojik olarak da temellendirmeye alr. Hartmann'da insan, gerek (real) dnyann btn tabakalarn iinde tayan tarihsel bir var lktr. Burada zgrlk, bu tabakalardan yalnzca birinin ayrca l durumunda deildir. Maddi tabakay bir yana brakrsak, z33

grlk btn br tabakalaxm az ok payna der. Ama etnik zgrlk, Geist'm taycs olan kiiye, bu varlk tabakasna z gdr yalnzca. Kant'm zgrlk teorisinden sonra Hartmann'mk|, en kkten ve ayrntl olarak ilenmi olandr. Hartmann'n teorisi birok bakmdan Kant'mkinden stndr. Geri Hartmann, Kant'm emasn korumu gibi grnr; oysa zgrlk teorisini Kant'tn ok daha geni bir tabana oturtmutur gerekte. Kant' la Hartmann'n insan anlaylarnn, varlk tabakalar bakmndan birbirlerinden ayrld noktalar elbette ortaya karlabilir; ne var ki yazmzn amac bu deil. Son olarak, bu dnrler iin zgrln ne olduunu zet leyelim: Kant'a gre zgrlk, pratik aklla ilgili bir konudur; Seneler iin soyut, beden ve ruhtan arnm bir Geist'a ilikindir; Hartmann iinse Geist tayan kii varlnda ortaya kar zgr lk. nk Hartmann'da ters ynl, ereksel determination, Geist sahibi kii varlnn alandr. II. Antropolojik Adan zgrlk Kavram Felsefi antropoloji asndan durum bambakadr; nk fel sefi antropolojinin insan anlay, bundan nce dile getirdiimiz anlaylardan btnyle ayrdr. nsan varl somut bir btn dr felsefi antropolojiye gre; dolaysyla felsefi antropoloi bu b tnden hareket eder. Ne insan deiik alanlara, yeteneklere b ler bu gr, ne de varlk alanlarndan ya da yeteneklerden biri ne ncelik tanr. yleyse zgrlk de bu somut btnle ilgili ol maldr. zgrlk artk yalnzca Geist'a, iradeye, vb. ilikin de il, tam tersine, insan varlnn btnne ve insann btn ya pp etmelerine ilikindir. nsan, bir yapp etmeler zenginlii iindedir. Bunlarn hep sini birden gerekletiremez; buna hem gc yetmez, hem de by le bir ey gerek hayatn gidiine uymaz. O halde insann, yapp etmelerini dzene sokmak ve sonra bunlar ivediliklerine, hayati nemlerine gre gerekletirebilmek iin, kendine zg bir giriim gc olmaldr. Bu, insann doal yaama biimidir ayn zaman da. Ama insan, yapp etmelerinden birine ya da brne, gerek letirilmede ncelik hakk tanyabilir; bu durumda, ncelik hak k tanma yeteneini kullanan ya da kullanabilecek bir yapabil me gcnn de olmas gerekir insann. te bu imkan, onun z grldr. Ontolojik temellere dayanan antropolojinin anlad anlamda zgrlk, insana doutan hazr olarak verilmemi tir. Hayvan, kendisine verilmi igdleri, trnn gerektirdii
34

gibi kullanr; oysa zgrlk, hayvandaki igdsel davran gibi, her insann ayn oranda kullanabilecei bir ey deildir. br ye tenekleri de insana batan, hazr olarak verilmemi, bunlar tr gerei btn insanlara ayn biimde datlmamtr; bu yete neklerin geliip ortaya kabilmesi iin uzun bir zamana ihtiya vardr. nsandaki bu biopsiik tohumlar, yetenekler de, tre g re deil, bireye gre datlm olan imkanlardan baka bir ey de ildir. te zgrln durumu budur. nsana yalnzca imkn ola rak verilmitir zgrlk. Bu imkn her insan, her birey, kendi si gerekletirmek zorundadr. Bu imkn, yeteneklerin imk nndan, insann btn varlyla ilgili olmas bakmndan ayr lr. Tek tek yeteneklerin hibiri gsterilemez bu imkn aklamak zere; hibir yetenek bu imkndan sorumlu tutulamaz. Bu im kndan, yani zgrlkten ve onun gerekletirilme oranndan, bir btn olarak insan sorumludur. mkn olarak zgrln yalnzca iradeyle, irade adlary la14, Geist'la vb. ilgili olmayp insann btn yapp etmeleri ve ye tenekleriyle ilgili olduu artk aka grlyor. nk zgrlk, bir ya da birka yetenee zg deildir; insan varlnn btn yeteneklerinin ibirliiyle ortaya kan bir sonutur. Burada in san, somut bir btn olarak vardr. mkn olarak zgrlk de bir determinationdur. Ancak bu determination, doa yasalarna gre gereklemez; nk doa burada, insana zg alanda, dta braklmtr. Bu alanda sz konusu olan, deerlerin insan ynet mesi, ynlendirmesidir. Bu deerler de, aa ve yksek deer gruplar olmak zere ikiye ayrlr. Btn eylemlerimizi, yapp et melerimizi, aktlarmz belirleyen, yrten, yneten, deerlerdir. Ama insann btn eylemleri deerlerce ynetiliyorsa, yle bir soru akla gelebilir: Doada olup bitenler, doa yasalarnca yne tilmiyor mu? Acaba deerler de eylemlerimizi, tpk doa yasa larnn doada olup bitenleri ynettii gibi mi belirleyip ynetir? Bu soruya evet karln verirsek, o zaman byle yrfetilen bir varlk olarak insann, yine de zgr olabileceini nasl dnebi liriz? nsan zgrdr dediimizde, bununla insann elinde yle ya da byle eyleme imknnn bulunduunu anlatmak istiyoruz. Ama deerler eylemlerimizi doa yasalar gibi ynetiyorsa, bu im kn daha batan elimizden alnm olmuyor mu? Determinationu byle anlarsak, elbette zgrlk de elimizden alnm olur. Bu du rumda doaya da, insann dnyasna da, sert, kat bir determi nation egemendir; dolaysyla insan zgr olamaz. Bu dnce den her zaman bu sonu karlmtr. Yapp etmelerimiz ister do a yasalarnca belirlenip, ynetilsin, ister deerlerce, hepsi ayn
35

kapya kar, denmitir. Bu gre gre, deer determinationu, yani insan deerlerin ynetmesi, ancak determination biiminin baka trl olduunu gsterir. Ama problemin anlalmas ve zm bakmndan bu bakaln tad anlam nedir? Hibir ey. Btn bu sorular ne zaman ortaya atlabilir? Birincisi, deer ler probleminde olduu gibi, somut hayatn fenomenlerini brakp teorilerin getirdii soyut ve bo dncelere dalarsak; ikincisi, in sann yapp etmeleriyle doada olup bitenler arasnda ya da ge nellikle insanla doa arasnda bir paralellik kurarsak; ncs insan Kant'm emasna gre iki ayrk (heterogen) alana, doa ve akl alanlarna blersek. Bylece yukarda anlattmz garip sonulara varlr. Hibir teoriye bavurmadan, insan somut gn delik hayatnda davrand gibi grebilirsek; insanla doa ara snda paralellik kurmaktan vazgeersek ve son olarak, insan var ln paralara ayrmaktan vazgeersek; gerek btn bu sorula rn, gerekse bunlardan karlan sonularn dayankszln kav ram oluruz. Gerekten de somut hayatta bir fenomen olarak ne byle bir paralellie, ne de insann bir blmn doa yasalarnn eline veren bir ikiynlle rastlyoruz. Eylemlerimizi doa yasa lar gibi yneten kr, kat bir determinationla da karlamyoruz gnlk hayatta. nk eylemlerimizin kk, kayna, insann d nda deil, onun kendi doasnda, yani bir btn olarak insann kendi iindedir. yleyse bu kkler, aklda, iradede ya da Geist'ta da aranmamaldr. Doa insan brakp gitmi, insann stne ka nat germekten vazgemitir. yle seslenmitir doa insana: Git dnyaya al... Her trl yetenekle donattm seni. Bunlar geli tirmek sana dyor. yleyse mutluluun da, mutsuzluun da kendi elinde.15 Demek ki insan, kendi bana kalmtr; elde et tii ya da etmek istedii her eyi kendine borludur; baka hibir varla deil. Byle bir varln yapp etmelerini, eylemlerini, yabanc bir g, kr ve kat bir biimde nasl belirleyip ynetebilirdi! Byle bir varlk, yabanc, kr determinationlara baml olamaz; ancak gren, zgrle imkn tanyan bir determinationu olabilir insa nn. nk bu determination, gren, kendi kendini belirleyen bir varln rndr. Yalnzca byle bir varlk zgrce eyler, eyle yebilir; ama dizginlenemez, snr tanmaz bir zgrlk deildir bu. nsann eylemleri, onun kendisi tarafndan da olsa, belirlenmi tir nk. nsan, yapmak zere olduu bir eyi gerekletirebilir de, bundan vazgeebilir de. Her iki durumda da, yani gerekle tirmede de, vazgemede de sorumluluu tayan, insann kendi sidir; nk vazgeme de, eylemenin bir baka trdr. Gerek36

letirilmemi bir eylem, gerekletirilmi eylemle edeerlidir; bu rada yklenen sorumluluun ayn arlkta olmas gerekmez. Do ada ise byle bir durum szkonusu olamaz. Dmekte olan ta, herhangi bir engele arpmadka dmeye devam eder. Gnlk, somut hayatta, eylemlerimizin zgr olmadn ne srmek kimsenin aklna gelmez. Bu zgrlk herkese apak ve kendiliinden anlalr bir ey gibi grnr. Somut hayatta in sanlar birbirlerine, bunu yapmamalydn, unu yapmalydn derler. Eylemlerimizde zgr olduumuzu kabul etmeseydik, karmzdakine nasl olur da yle deil byle yapsaydn diyebilir dik? Oysa doada olup bitenlerden byle bir ey beklenemez; bu rada herey, nasl olmak zorundaysa yle olur. Buna karlk ey lem alannda zorunluluk deil, gereklilik egemendir. Gnk hayatn bir fenomeni olarak zgrlk ne kadar apa k olursa olsun, karmzda duran, elle tutulabilir fenomenleri bir yana brakp da ayaklarmz yerden kesince, yani geleneksel soyut, bo dncelere dalnca, zgrlk karanlk ve problematik bir ey haline geliverir; aresizliklere der, kendimizin neden ol duu glklerle karlarz. Burada olduu gibi her yerde, fe nomenlerden ayrlmamal, onlar konuturmalyz. Bundan sonra yaplacak i, fenomen zeminini terketmeden, bu zemini kr k rne teorinin ellerine brakmadan, zgrl teorik bir temele oturtmann mmkn olup olmadn aratrmak olabilirdi. By le bir temel bugne kadar bulunamad. Kant'm nc antinomisi zlmemitir; zaten zlemez de. Bu konuda btn zm denemeleri baarsz kalmtr. Kant'm kendisi de, hakl olarak, zgrln, akim bir faktumu olduunu sylemiti. zgrlk bir faktum olduu iin kamtlanamyordu; bir faktum olarak gzleri mizin nnde bulunduu ve etimize kemiimize ilemi olduu iin, yadsmamyordu da. Antropoloji de bu gr savunur. Yal nz, antropoloji iin zgrlk, akim deil, somut hayatn; btn, blnmez insan varlnn bir fakturnudur. Burada, yani antropolojide, insan bir btn olarak, nedenseliik-st bir varlk (berkausales Wesen) olarak anlalr. Antropolojiye gre, insan ynetip belirleyen yalnzca deerlerdir; iki deer grubudur. Bu iki deer grubunun insan belirlemesi, bir birine hi benzemez. Aa deerlerin getirdii dterminationla yksek deerlerin ynettii determination arasnda byk bir fark vardr. Aa deer grubu, yksek deer grubundan ayrlm, soyutlanm olarak eylemlerimizi ynettii srece, zgrle ya hi yer vermez ya da pek az yer verir. nk, burada eylemleri mizi ynlendiren, znel kar alandr. Bu alan, insann ba kalaryla balantl yapp etmelerine dnktr. Burada insan
37

kendine, nceden tasarlad bir yarar salamak istiyorsa, iinde bulunduu maddi ilikileri gz nnde tutmak zorundadr. Bu yzden de hem kendi kar alanm, hem de kar tarafmkini he saba katmal ve eylemlerini buna gre, yani iinde bulunduu durumun gereklerine gre, ayarlamaldr; yoksa bu iten eli bo dner. Demek ki insan, maddi karlarndan oluan aa deer ler alannda eyledii srece, bu alana bamldr; zgr deildir; ya da zgrl, bamlla neredeyse eit olacak oranda azdr. Buna karlk yksek deerler alannda durum bambaka dr. Bu deer grubunun ynettii eylemler zgrdr, nk bura da insan, balantlara baml deildir; kendi basmadr. nsan bu alanda eylemlerini, yapp etmelerini zgrce gerekletirebilir; bunlara kendi deer duygusuna gre zgrce biim verebilir. Ama, daha nce de vurguladmz gibi, zgrlk insana hazr bir eyiz olarak deil, bir imkn olarak verilmitir. zgrl gerekle tirmek, birey olarak insann iidir. nsann tad yetenekler iin de ayn ey geerlidir. Doann kendisine vermi olduu ye tenekleri de insan yine kendisi gelitirmek zorundadr. Bu geli tirmenin oran bir yandan birey olarak insann kendisine, te yan dan da onun varolu koullarna, yani bireyin iinde doup b yd koullara baldr. Bu yetenekleri gerekletirmenin bir snr vardr; insan bu snr aamaz. zgrlk iin de ayn eyi syleyebiliriz. zgrlnn oranndan insann kendisi sorumlu dur; k zgrlk, doann insana vermi olduu bir igd de ildir. zgrl elde etmek iin savamak, elde ettiini de koru mak zorundadr insan. Her insan, kendi gcne gre, bu gizil (potentiell) zgrl n ancak bir blmn gerekletirir. Gerekletirilecek bu z grln oran, en az ya da en ok olabilir. Bu, insandaki deer determinationunun trne baldr. nsan aa deerlerle yneti liyorsa, zgrle pek az yer kalacaktr. Buna karlk yksek de erlerin determinationu, olabilecek en ok oranda zgrlk sa layacaktr. Demek ki insanda yksek deerlerin determinationu ne kadar ar basyorsa, insan da o kadar zgr olur; aa de erlerin ynetimi ne kadar basknsa, zgr olmay da o oranda artacaktr insann. Ama aa deerleri de ortadan kaldrmamalyz; nk somut hayatmz her iki deer grubuna da dayanr. O halde aa deerleri de korumal ve gerekletirmeliyiz. Ancak, insan zgr olacaksa, aa deerlere nem verilmemeli, bunlar yksek deerlerin hizmetine girmelidir. Bu ilikiyi tersine evir mek, insann zgrln elinden almak demektir. Yksek de erlerin klavuzluu da insana t ya da bask yoluyla deil, aneak eitimle benimsetilebilir. Eitim, temelleri biopsiik var38

lkta bulunan btn yetenek ve tohumlar gelitirebilir. yleyse insan, zgr olmak iin de eitilmek zorundadr. Eitim, gen in sann deer bilincini gelitirip keskinletirebilir; iinde uyuklayan ynleri bilin dzeyine ykseltebilir; yetimekte olan insan yksek deerlerin bilincine vardrabilir. Gen bir insan bir kere aa deerler dorultusunda eitilmise, bu deer bilincinden kurtulup yksek deerlerin bilincine .varmas artk ok gtr. Daha nce de belirttiimiz gibi, zgrlk insann btn aktlaryla, yapp etmeleriyle ilgilidir; nk gerekletirilecek aktlarm, yapp etmelerin, eylemlerin hepsi, insann btn varlyla sk bir iliki iindedir ve bunlar deerlerce ynetilir. Dnme, gzlemleme, alglama, retme, renme vb. aktlar, ya yksek deerlerce, ya da yalnzca aa deerlerce belirlenir. Aktlar yk sek deerlerce ynetildikleri zaman zgrdr, zerktir; yani bun lar, zgr ve zerk olarak gerekletirilir. Buna karlk bu aktlar yneten aa deerler olursa, znel kar alanna bal kal nr. Bu durumda insann aktar zgr deil, bamldr. Bu tr aktlar gerekletiren kimse, yalnzca kendisine yarar salayan, karlarna hizmet eden eyleri dnr; bunlara bakar; bunlar renir; baka eylere dnp bakmaz bile. Hayatta byle bir in sana kurnaz deriz. Kurnaz kii, znel kar alannn dnda kalabilecek hibir eyden sz etmez; nesnel gibi grnen tavrlar nn altnda bile, kendi kar alan yatar. Byle bir kii, yksek deerleri nemsemez. Oysa aktlanrnz yksek deerler ynlendi riyorsa, aa deerlere hi nem vermeyiz. Bu yzden de nesnel, zgr dnr, renir, retir, gzlem yapabiliriz. Dnce tarihinde bir de ze bir dnce zgrlnden sz edilir. Ama btn aktlarrmzm, determinationlarma gre, ya z gr, zerk, ya da zgr olmayp baml olular nasl anlalabi lir? zel bir dnce zgrlnden sz etmek, bir yanl anla maya dayansa gerek. nk zgr insan, btn aktlarmda z grdr, dolaysyla onun btn aktlar zgrce gerekleir. An cak, d engeller, aktlarn ya da bu aktlarm rn olan dn celerin grnr hale gelmesini, ortaya kmasn nleyebilir. Ama bu engellerin, iin zyle hibir ilgisi yoktur; bunlarn kkleri baka bir yerde: siyasal, bazen de dinsel alanda aranmaldr. Hi dnp tanmadan, zel bir dnce zgrl olduu ne s rld gibi, bir i, bir de d zgrln bulunduu da sylenir. D zgrlk genellikle siyasal zgrlk olarak, i zgrlk de et nik zgrlk olarak nitelendirilir. Oysa zgrln byle ikiye blnmesi, hibir nesnel temele dayanmaz; nk zgrlk hep, eyleme, yapp etme zgrldr. zgrlkle ilgili bir i eylem yoktur; eylem dediimiz ey, hep ortaya kmak, gzkmek zo39

randadr. O halde tek bir zgrlk vardr: Her insandan, gerek letirilmeyi bekleyen gizil zgrlk, imkn olarak zgrlk. yleyse zgrlk, nasl olup da byle ikiye blnebiliyor? Bu blme, eylemlerin, aa deerlerce ynetilenler ve yksek deer lerce ynetilenler diye ikiye ayrlmasna dayanr. Aa deerlerin belirledii eylemler, kendi snrlarn ama eilimini gsterir; n k bu eylemler, madd eyler alannda hareket eder. Buradaki a ma her zaman insann kendi kar ve kardakinin zararyla iice gemitir. te siyasal zgrlk problemi de ancak burada ortaya kabilir. Ethik alanda ise, aa deerlerin nemsenmemesi n koul olduundan, byle amalar sz konusu olamaz. Ama, antro polojik adan bakarsak, zgrl bu ekilde ikiye blmenin ak sakln grrz. zgrlk, paralara ayrlamaz; olsa olsa iki yn olduu sylenebilir zgrln. Birbirinden ayrlm iki z grlk olduu ise ne srlemez. Buraya kadar ele alp tarttmz grlerden sonra, zgr ln bir tr determination olduundan artk kukumuz yoktur. Ne var ki bu determination, nedensel, kr bir determination de il; deiebilen, gren bir determinationdur. Bu deerler determinationu, insann giriimgcne aktr. nsan her zaman iin kendi arlm, nnde duran olaslklar, terazinin kefesine ko yabilecek, lp biebilecek; giriimgcn kullanarak zgrce eyleyebilecek durumdadr. Yine de, determination problemi, zel likle de bu determinationun tr, zgrlk probleminde en du yarl ve belirleyici noktadr. Bu noktada zgrlk problemi, bir yol ayrmmdadr; ya incelenebilecektir bu problem, ya da ince leme giriimleri baarszlkla sonulanacaktr. En kolay yol, ba arszla uramaktr. O zaman zgrlk hemen yok saylr; do laysyla herey kat, nedensel bir determination altndadr; insan da kurald olamaz burada; yleyse zgrlk yoktur. zgrlk problemiyle ilgili inceleme ve zm denemeleri ise pek oktur. Bu yazmzda bunlardan n ana izgileriyle ver meyi denedik. zgrlk probleminin ele alnmasnda, hereyin insan anlayna, yani bu problemle uraan dnrn insan nasl anladna bal olduunu da grdk bu arada. nsan iki alana (beden-ruhakl; beden-ruhGeist) ya da alana (beden, ruh, Geist) ayran dnrler, insann bir yarsn (bu da hep beden-ruhtur) doayla balant iine sokuyordu; bu yarsyla in san, doann bir parasyd. Bu dnceye gre insann bu yars, tpk doann kendisi gibi, kat bir biimde belirlenmitir; br yars ise byle belirlenmemitir. te bu ikinci yan, bir art-determination olarak insann yardmna koar; bylelikle insan, hi deilse bir blmyle, doa determinationundan kurtulmu olur
40

ve bu yanyla zgrdr artk. nsann bu yan da ya akl ya irade ya Geist ya da bunlara benzer bir eydir. Antropoloji bu tr yaklamlar bir yana brakarak insan bambaka bir biimde kavrar. Artk bir btn olarak anlalan insan, doadan, doann nedensel determinationundan kurtul mutur. Antropoloji ne doayla insan arasnda paralellik kurulma sna, ne de insan varlnn paralara ayrlmasna izin verir. n san, bir btn olarak, nedensellik-nst, nedensellik-d bir varlk tr demek ki. Bu nedensellik-st olu, insan olmann bir ayrca l olarak, insann btn somut varlna ilikindir. Doa, insan zel yeteneklerle de donatmtr; insan srekli olarak, gc yettiince doayla hesaplar. Doa nedenselliinin iine yerletirilmemitir insan; bu nedensellik onun yan sra y rr. nsan da bu arada btn gcn kullanarak doa nedensel liinin ynn deitirmeye, bu nedensellii elinden geldiince kendi hizmetine sokmaya alr. nsann gc elbette snrldr, ama onun zne, varlna uygundur bu g. Bilimsel-teknik a balarn bir amac da, baarlabildii lde, doa glerinden ya rarlanmaktr. nsan alannda nedensel bir determinationdan sz edebilmek iin, insann yapay olarak blmlere ayrlmas gerekir; oysa by le birey olamaz. nsann eitli alanlara blnmln olmu bitmi, zgrl de hazr ve akla ya da Geist'a ilikin bir konu olarak kabul etmenin kkleri, insan dinsel olarak kavrayan g rte bulunur. Bu gr, dile gelse de gelmese de, bu eit bir z grlk anlaynda hep etkisini srdrr. Son olarak unu belirtelim: zgrlk problemiyle ilgili hi bir ey kantlayanlayz; hibir ey kantlamadk da zaten. Gr dmz gibi Kant, zgrl akim bir faktumu olarak nitelen dirmiti. zgrln hem kantlanamaz, hem de reddedilemez oluu zerinde srarla durmutu. Antropoloji iin de ayn ey ge erlidir. Yalnz, yineleyerek Kant'm dncesine eklemek istedi imiz bir nokta var: zgrlk geri bir faktumdur, ama akim faktumu deil, bir btn olarak insan varlnn faktumudur. Ay rca zgrlk, hazr olarak verilmi bir faktum da deildir; tam tersine, her insan onu kendisi kazanmak zorundadr. zgrlk bir faktum olarak insann karsmdadr; onu elde etmek isteyen her insan, bu abaya btn gcyle hazr ve kendi kendisiyle hesaplam olmaldr.

fi) Ethik: (burada) insann eylemlerini, deerler ynnden ve tadk lar anlam bakmndan inceleyen felsefe dal. (.N.) (2) Determination: belirlenim; (burada) eylemlerin, insann kendisi. ya da d bir g tarafndan yrilendirilip ynetilmesi. (.N.) (3) Faktum: olgu (.N.) (4) Gnmzn deyiiyle, zgrlk, bozulmam, naif hayatn bit fak. tumudur. (5) Filodoksi: sanseverlik (.N.) (6) Kritik der reinen Vernunft (Salt Akln Eletirisi) ; S. 35 (Ausgabe B. Erdmann). (7) Gnoseolojik: bilgi kuram zerinde temellenen, bilgi kuramndan kaynaklanan; bilgikuramsal (.N.) (8) Bu dnr semi olmamz, bir rastlant deildir. Bu dnr lerin de, zgrlk problemi ve ethik asndan dikkate deer ki ilerdir. (9) Geist: tin; (M. Scheler'de) insann, deer ve anlamlara ynelen zgr yan. (.N.) (10) Psiko-vital: ruhsal - dirimsel (.N.) (11) Ontik: insann somut varlna ilikin (.N.) (12) Ontolojik: varla ilikin; varhkbilimsel (.N.) (13) Teleolojik: eree ynelik (.N.) (14) Akt: edim; (burada) bir eye ynelerek, bir eyi erek edinerek ger ekleen eylemler (bilgi akt, irade akt vb.). (.N.) (15) Kants Werke; Bd. S; S. 461 (Ausgabe Cassirer)

42

EDM FELSEFESNDE BAZI KURAMSAL GLKLER

ARDA DENKEL

Felsefede Edim sorununun odak noktasn oluturan iki ko nu, (a) bir edimin ne olduu, yani bir insan bedeninin herhangi bir yerinin oynamas olaynn o kiinin orasn oynatmasndan nasl ayrld ve (b) dorudan'nedensel olarak ilintili edimlerin ayrt edilebilirlikleridir. Edimin her eyden nce bir insan tara fndan meydana getirilen bir deiiklik oluu ve bir insann mey dana getirebilecei her deiikliin edim olamamas, meydana ge tirebildiimiz deiiklikler arasnda edimlerimizi belirleyebilmemize olanak salayacak bir lt gerektirmektedir. Kolumun oyna mas, balangcn bende bulan bir deiikliktir. Oysa, kolum bir refleks, tik, ya da ona bir ey arpt iin oynadysa burada bir edim sz konusu deildir. te yandan kolumu gzlm dzelt mek iin, nmdeki kalemi almak veya radyonun dmesini e virmek iin devinime geirdiysem, br ey yaptm, bir edimde bulunduum sylenecektir. Kolumun yapt devinim, sarkt yerden ileri doru uzanmak olsun... Ayn devinimi biracdan rad yonun dmesine uzanmak, bir adan da basit bir tik olarak d nelim: bunlarn arasndaki farkllk nerededir? tte bunun ya nt byk lde edimin ne olduunun da yant olacaktr. D meyi eviriyorum, radyonun sesi alyor, yanyor, kuvvetli sesten camlar zangrdyor ve aa komular rahatsz oluyorlar.. imdi ben ne yaptm? Dmeyi tuttum, parmaklarm oynatarak dmeyi evirdim, radyonun n ve sesini atm, camlar sar sp komular rahatsz ettim. Burada yapm olduum ka ey, ka i var? Yaptm yalnzca dmeyi evirmek; ama bunun ya ratt sonular kapsayarak ayn edimi bir ok edimmi gibi be timleyebiliyorum. Yoksa, bir ey yaparak birok ey mi yaptm?
43

Yaptm ne ise onu, aslnda yapmadm fakat yapm sayldk larmdan nasl ayrt edeceim? Bu sorularn yant da edimlerin nasl belirlenebileceinin yantn verecektir. Edim felsefesinin bugnk aamasnda bu iki soruya verilen yantlar ilgin bir eitlilik gstermektedirler. Deiik yaklam lar bu konularda birbirlerine kart savlar savunmaktadrlar. Ay n konuda kart grler getiren kuramlar kendi uslamlama ve aklama yetileri asndan deerlendirebiliriz; ancak belirli bir yaklamn tutarl bir kuram salayabilmesinin bir ana koulu her iki konuda ileri srd savlarn karlkl uyumluluu ola caktr. Bu noktadan kalkarak gnmz edim felsefesinde nemli bir yeri olan Donald Davidson'un kuramn ele alacaz. Davidson'un ilk konu, yani edimlerin ne olduklar konusun da nerdikleri, nemli lde bu alanda gelitirilmi klasik gr e dn niteliini gstermektedir. 17. Yzyl'dan balayarak ge litirilen klasik grn kkenini Hobbes ve Descartes'da buluyo ruz. Locke, Hume ve Kant'm yazlarnda da ayn dorultuda ne rilere rastlamaktayz1. Bu gre gre edimler basit bedensel de vinimlerden istemli (willed, volitional) olularyla ayrt edilirler. Eer kolumun uzanmas, kolumu uzatma istemimin neden oldu u bir sonusa, yaptm bir edimdir. Refleks ve tiklerde byle bir neden olmadna gre edim olmalar sz konusu olmayacaktr. Bir edimin ussal (rational) olmas ise, bu edimle onun tesinde bir sonu elde etme istemimin edime neden olmasna baldr. rnein, kolumu radyoyu amak iin uzatp eviriyorsam yapt m bir ussal edimdir. Kolumu, onu uzatm olmak iin uzatyor sam, edimin ussal deildir. Edimleri basit olay ve devinimlerden neden niteliindeki bir istemin varlyla ayrt eden bu gr nce Prichard2 tarafndan, sonra da Wittgenstein'm etkisi altndaki Anglo-Sakson felsefecilerince, Prichard'm kendi ileri srd yaklam da beraber ol mak zere, ar bir biimde eletirilmitir3. Bu eletirilerde kul lanlan ilgin ve karmak uslamlamalarn ayrntsn kapsammz dnda brakarak klasik grn eletirilerde beliren temel g lklerini ksaca bildirelim. Bir edimi edim yapan ona neden olan istem ise ve bu istem tesadfen veya belirlenmi olarak, benm denetimim dnda oluan bir zihinsel olgu ise, ne isteme 'benim istemim', ne de onu izleyen edime 'benim edimim' demem doru olacaktr. nk buna gre, benim denetimim dndaki baz ol gular adeta benim zihnim ve bedenimi basit bir ara gibi kulla narak birtakm edimleri oluturuyorlar. Bu durumda zgr iste mimden (free will) sz etmem olanaksz. Demek ki edimin ve is temin benim olabilmeleri iin istemimi benim oluturmam, yani
44

onu isteyerek, kendi denetimim altnda meydana getirmem gerek. Baka bir deyile, zihnimde oluan istem olgusu, herhangi bir zi hinsel edimim olmaldr. Ancak bu bizi bir kmaza gtryor. Eer edimleri edim yapan onlara neden olan istemlerse, istemimin edimim olabilmesi iin istemime neden olan bir istem daha ge rekecek ve onun da edimim olabilmesi iin bir baka istem... vb. gibi sonsuz sayda istemler gerekecektir. Demek ki edimi edim ya pan istemin bir olgu olmas ya da bir neden olarak grlmesi man tksal adan saknca yaratmaktadr. kinci bir temel glk de istem gibi bir zihinsel olgunun na sl olup da edimi oluturan bir fiziksel olguya neden olabildii sorusunda belirmektedir. Nedensellik yalnzca belirli doa kanun lar erevesinde geerli deil midir? yle ise, belirli istemler ve edimleri balayan doa kanunlar var mdr? Var, deniyorsa, bu kanunlar hangi genellemeler zerine kurulmu olabilirler? Wittgenstein'm etkisi altndaki felsefeciler, insan bedeninde balayan olgu ve devinimleri edimlerden neden durumundaki istemlerle ayrt etmenin hatal olduunu, nk byle 'nedenlerin' bulunmad n savunmulardr. Klasik grn yerine nerilenlerdeki eit lilik bir yana braklrsa, genel olarak, bir olgu ya da devinimin edim saylmasnn o olgunun bir niyetle aklanabilirine ve ol gunun balamndaki uzlamlara balandn gryoruz. Dolay syla, bu nerilerde ayrm gereklik dzeyinden ok aklama, yo rumlama veya betimleme dzeyinde salanmaktadr4. Donald Davidson 1963'te yaynlanarak r aan bir maka lesinde5 edimler iin u tanm neriyor. Olgu ve devinimlerin edim olabilmeleri iin ussal nedenlerle (reason) aklanabilir ol malar gerei Wittgeiistein'car tarafndan da kabul edilmekte dir: oysa bu gereklilik bir yeterlilik salayamaz. rnein, bir dav ranm aklarken gerek ussal nedenlerimin yerine, onlar giz leyerek, bakalarn bildiren bir ussallatrc aklama verebili rim: hastay neden ldrdm, 'ektii dayanlmaz acy dur durmak' ussal nedeniyle aklarken asl ussal nedenim olan 'mi rasa konmak' amacn saklayabilirim. yle ise bir edimi ussal ne denle aklamada gerek ve gerek olmayan ussal nedenlerden sz edebiliyoruz. Bir ussal nedeni, belirli bir edime gre hangi nitelik gerek ussal neden durumuna getirir? Davidson'a gre, yukarki rnekten de anlalabilecei gibi, gerek ussal neden edime neden olan ussal nedendir. Hastann yaamna son verme min gerek ussal nedeni onun mirasna konmakt; onun mirasna konmak amacm onu ldrmeme neden oldu. Oysa acsn dur durmak amacm onu ldrmemin nedeni deildi. Yine bir nedensel aklamaya dndk. Acaba Davidson'un
45

verdii nedensel tanm klasik grn glklerini iermiyor mu? Bunun iin nce 'ussal neden' kavramndan ne anlaldn g relim. Davidson bunu yle aklyor. Bir edimin ussal nedenini nasl veririz? (a) ama edinilen bir duruma ynelik eilimimizi ve (b) yaplann bu eilimin nesnesini (object) yerine getirecei inan cmz beraberce bildirerek veririz... (a) daki eilimi, ksaca, bir 'istek' olarak belirtiyor Davidson... rnein, 'Topa niye vurdun?' gibi bir soruya karlk ussal nedenimi 'nk gol atmak istiyo rum ve topa byle vurunca onu kalenin iine gndereceime (ve bylece gol olacana) inanyorum' gibi bir istek-inan ifti ner mesinde aklayabilirim. ou kez yalnz istei veya inanc bil dirip, brn, apak belli olduundan, varsayarm. yle ise, bu ayrnt dzeyinde aklandnda, Davidson'a gre, edimleri mizin nedeni bir inanla desteklenmi isteklerimizdir. Neden ola rak alman bir istein neden olarak alman bir isteme gre avan tajlar nelerdir? stekler olay deil eilim ya da dwrum'durlar. Byle olunca da isteklerin bizim isteklerimiz olmalar iin istemlerde olduu gibi bizim zihinsel edimlerimiz olma gerei ortadan kalkacak, yu karda belirtilen ksr dng bylece giderilmi olacaktr. Eilim ve zihinsel durumlar kendiliinden oluabilecekleri gibi, inanla rmz erevesinde bizlerin denetiminde de oluabilirler. Fakat, kendi denetiminde bir eilim oluturabilmek, bir zihinsel edimde bulunmak gereini getirmemektedir. imdi karlanmas gereken yeni bir glk udur. Eer istekler ve inanlar eilim ve durum iseler nasl 'neden' olacaklardr? Nedensel iliki olabilmesi iin aralarnda bu ilikinin kurulabilecei iki olay gerekli deil midir? Neden ve sonu birer olay olmalar dnda nasl dnlebilirler? 'Bu tabak, iine yemek koyar koymaz niye krld?' gibi neden soran bir nermeye karlk 'nk tabak atlakt' gibi bir durumu bildirmemize karn asl sylemek istediimiz, atlak durumda ki bir taban krlmasna neden olan olayn onun iine scak ye mek konmas olduudur. Davidson, istek ve inanlarn birer olay olmamalarna karn belirilerinin veya ortaya klarnn birer olay olduunu bildiriyor. Bu da neden iin gerekli olay olma ko uluna doyum salyor... Unutulmamaldr ki bir istein belir mesinin, o istein benim denetimimde oluturuluyor olmas iin, bir eim olmas gerei bulunmamaktadr. Gelelim szn ettiimiz br gle... Bir olay neden ve ya sonucunu vererek akladmzda, bunu o nedensel ilikiyi kapsayan bir genel kanunu dorudan veya dolayl olarak belirte rek yaparz. Oysa ayn istek ve inanlarla her zaman ayn edim de bulunduum veya bulunacam neremez. Bundan kalkarak
46

edimlerin nedensiz olduu sylenebilir mi? Davidson'a gre byle bir sonucu karsayamayz. nce belirtilmelidir ki aka neden sel iliki iinde bulunduklarn kabul edebileceimiz birok olay ifti, birbirlerine kanunlarla bal deildirler. Bir p kutusu dik katsizlikle iine atlan yanar bir kibrit nedeniyle alev alm olsun. Yangmm nedeni yanan kibritin atlmasdr. Oysa bir p kutu suna yanar kibrit atacamz her durumda yangn kaca gibi bir genellemede bulunabilir miyiz? Birinin lm nedenini soru yoruz. Neden olarak difteri hastaln gsteriyorlar. Bu neden sel ilikinin doru saylmas iin difteriye yakalanan herkesin l mesi mi gereklidir? Tersine, bugn iin difterinin ok seyrek ola rak lme neden olduunu syleyebiliriz. Davidson'a gre Hume'u yorumlarken, nedensel aklamann gerei olarak aralarnda ne densel iliki grdmz zel olaylar birletiren bir kanun bildirebilme gerei yerine bu olaylar da kapsayabilecek ve onlardan daha st dzeyde geerli genel ve karmak bir kanun bildirme nin yeterli olacan sylemek, yanlla dmek olmayacaktr. Canm elma istedii her yerde grdm elmay alp yiyecek de ilim: zellikle grdm elma benim deilse veya bana sunulma msa onu yememeyi yeleyeceim. Demek ki, ussal neden ve edim ilikilerini verirken aslnda daha karmak olan bir aklamann yalnzca basit bir parasn veriyorum. Tam kapsamyla, ok yn l bir aklama vererek ussal nedenim yansra edimimi etkile yen baka etmenlere de deinsem, bir kanun genellemesine temel hazrlayabilirim: x ....xn gibi istek ve inanlarla, Yi.... Yh gibi et menlerden oluan bir ortamda A gibi biri z ediminde bulunacak tr... Davidson'un edim kuramnn ilk temel konuyla ilgili savn savunmasyla birlikte grdk. imdi ikincisine bakalm. Radyo nun dmesini eviren adamn edimi, birok deiik biimde betimlenebildiine gre, dmeyi evirerek bir tek edim mi yoksa bir ok edim mi yapt sorusu belirmektedir. Bu konudaki felse fe literatrnn en basit yantn Davidson vermektedir: sz ko nusu durumda bir tek olay (event) vardr ve bu yzden de dei ik biimlerde betimlenmi bir tek edim sz konusudur. Adamn yapt dmeyi evirmektir. Bu edim eitli alardan on ayr betimleme gtryorsa bir tek devinimde bulunan bu elin on de iik i yaptn sylemek gerekecek midir? Davidson'a gre by le bir gerek olmad gibi, yukarkini nermek ayrca eliik de olacaktr, nk gereklikte edimler, dilsel anlatma gre onla rn temelini oluturan olaylardan farkl eyler deildirler. Edimlerin, temellerini oluturan olaylardan ok farkl olma dklarn kabul ederek Davidson'un tam kart bir gre varmak
47

olanakldr. J. Kim'den esinlenerek ilgin bir edim kuram geli tiren Alvin Goldman'a gre* hemen her deiik betimleme dei ik bir edimi belirlemektedir. yleyse, bu deiik olduu sylenen edimler gerekte birbirlerinden nasl ayrt edilecektir? Eer 'betimleni farkllklarndan' diyecek olursak dilsel anlatmn gerekli i yaratt ve deitirdii gibi kabul g bir ey sylemi ola caz: buna gre edimler geree ait olmaktan ok bizim yorum ve anlatmmza ait olacaklar... Kim ve Goldman gr bu g l iermiyor. Bu felsefecilere gre ele aldmz rnek bir du rumda bir tek deil, bir ok olay vardr, ve her bir olay ayr bir biimde betimlenen bir edimi belirlemektedir. rneimizde, bir ok olayn bulunduunun nasl nerilebildiini grmek iin bu yazarlarn olay tanmna bakmak yeterlidir: bir olay belirli bir nesnenin, bir nitelii (veya: zellii) zellemesidir (instantiate). Ayn nesne deiik nitelikleri zellediinde, ayn zaman ve yerde birden ok olay meydana gelmektedir. Bu son nokta Davidson iin her zaman kabul edilemeyebilir, nk onun olay tanmna gre olaylar birbirlerinden neden ve sonularyla ayrt edilebilir ler: ayn neden ve sonucu olan birden ok olay olanakszdr. r neimizde, 'dmeyi evirmem' ve 'radyoyu amam', betimlemele rinin betimledikleri ayn neden (istek ve inancm) ve ayn sonu ca (camlarn titremesi veya komularn rahatsz olmalar) sahip olduklarndan ayn olay ve ayn edimdirler. Yalnzca deiik 'ba k alarndan' betimlenmitirer. Goldman'a gre ise 'dme e virmek' ve 'radyo amak', mantksal olarak birbirinden bamsz nitelikler olduklarna gre, birinin bunlar ayn yer ve zamanda zellemesiyle ayr olay ve edimler meydana gelmektedir. Grl yor ki edimlerin ayrt edilebilirlii konusundaki gr ayrl, ol gularn ayrm gibi daha temel bir dzeyden tryor. II Davidson'un edimlerin ayrt edilebilirlikleri konusundaki savnn savunma ve eletirisine, sz konusu dorudan ilintili edim ler iin verilmi bir ulamlamay (categorization) grerek girelim. 1965'te A. Danto tarafndan ileri srlen neriye gre7 edimleri mizi 'temel' ve 'temel-olmayan' edimler olmak zere iki bee ayrabiliriz. Danto'ya gre nedeni olabileceim edimlerim yalnz ca temel-olmayan edimlerimdir. Nedeni olmadm temel-edimlerimle, temel-olmayan edimlerimi meydana getirir, onlara neden olurum. rneimizi yeniden kullanacak olursak, 'dmeyi tuta rak elimi evirmem' yaptm bir temel edimdir. Bylece 'radyo yu amam' ve 'camlar zangrdatmam' temel olmayan edimlerim48

dir. Bu sonrakilere elimi evirerek neden oluyorum. Temel edim ler bedenimle, yani onun blmleriyle meydana getirdiklerimdir. Danto, temel edimleri herhangi baka bir ey yaparak yerine ge tirmediimize gre onlara neden olmuyoruz, diyor. Onlar yalnz ca yapyoruz; neden olmadan yapyoruz, diyor. Temel-olmayan edimler, aralarnda, onlara neden olan temel edime olan uzak lklarna gre, 'daha az temel' ve 'daha temel' olma ilkesince s ralanyorlar. rnein, 'grlt etmem', 'komular rahatsz et mem' e gre daha temel iken, 'radyoyu amam' a gre daha az temeldir. Danto'nun gr, nemli bir gerei yanstmasna karlk Davidson'un anlattmz kuramyla iki noktada elimektedir. lki, temel-edimlere neden olmadmz nerisi, ikincisi de doru dan ilintili edimlerimiz arasnda nedensel iliki bulunduu neri sidir. Gerekte, ilk nokta byk lde tanmsal bir uzlamazlk tr. Edimi nasl tanmladmza bal olarak temel edim kavra mn yorumlayabiliriz. Danto ile tutarl kalarak bir temel edimi meydana getirmede ona neden olan baka bir ey yapmadmz kabul ederken Davidson'a uyarak temel edimlere baka edimlerin deil zihinsel durumlar olan inan ve isteklerin neen olduklarn nrebiliriz: bylece ilk noktada her iki gr badatrmak ola nakl grnmektedir. kinci noktada ise Danto bir yanllk yapmaktadr. Bu yan lln ortaya karlmas hem Davidson grnn Goldman g rne kar bir stnln belirleyecek, hem de bu stnle karn bir dzeltme gereksinimi bulunduunun anlalmasna yardmc olacaktr. Danto'nun bir temel-olmayan edimin nede ninin ondan daha temel bir edim olduu savma nasl vardn grelim. Bu amala kulland uslamlamay berrakiatrarak or taya koymaya alalm. 1. Radyonun almas gibi bir olaya baka bir ey yaparak (dmeyi tuttuum elimi evirerek) ben neden oluyorsam, bu yaptm edim radyonun almas olaynn nedenidir diyebiliriz. 2. Oysa, 'radyonun almasna neden olmak' = 'radyoyu a mak'. 3. Buna gre, radyonun almasna ben neden oluyorsam, radyonun almas iin yaptm edim benim radyoyu amamn da nedeni olmaldr. 4. yle ise, 'dmeyi tutarak elimi evirmem', 'radyoyu a mam'm nedenidir. nce, varlan sonucun, yani Danto'nun incelediimiz sav nn sezgilerimize ne kadar ters debildiini grelim: dmeyi tu tup elimi evirerek radyonun almasna neden oluyorum. Oysa,
49

radyoyu amam (baka ynleri yarara) benim dmeyi tutarak elimi evirmenidir. yle ise, Danto'nun savn doru olarak ka bul edersek, olgunun baka ynleri yamsra, dmeyi tutarak elimi evirmem, dmeyi tutarak elimi evirmemin nedeni dir, dememiz gerekecektir... Danto'nun uslamlamasmdaki yanl nerededir? yle grnyor ki nemli bir ayrm gzden karm: 'bir olaya neden olmak' baz durumlarda 'bir edim yapmak' ile zde olabilir. Oysa, 'bir olaya neden olmak', 'bir edime neden olmak' ile zde deildir. Herhangi bir olaya neden olduum yerde, bu olay edimim olarak yorumlayarak bir edim yaptm syleyebilmemize karn, ayn edime neden olduumu syleyebilme durumunda deiliz.. Radyonun almasna neden oluyorsam, bunu doru bir yorum olarak 'radyoyu atm' anla tmyla bildirebilirim. Fakat bu benim radyoyu amama neden olma durumum deildir. Burada bir edime neden olmuyorum. s telik bu ayrm grp gerekli dzeltmeyi yapmazsak bir sonsuz gerileme (infinite regress) dourulmu olacaktr: eer 'edim yap mak' = 'bir olaya neden olmak' gibi, 'bir olaya neden olmak' = 'bir edime neden olmak' doru bir nerme olsayd, geililik il kesi ile 'bir edime neden olmak'='edim' doru olurdu. Bu son nermede de edim szcn e anlamls ile deitirerek 'edim' = 'bir edime neden olmaya neden olmaya neden olmaya... (son suza dek)... neden olmak' gibi bir sonsuz gerileme gerektirilmi olurdu. Danto'nun yanlln grmemiz buradaki ilikiyi doru sap tamamza olanak salyor: dmenin tutularak elin evrilmesi ve radyonun almas, mantksal olarak birbirinden bamsz, fakat nedensel olarak ilikili iki olaydr. lki ikinciye neden olmaktadr. 'Dmeyi tutarak eli evirmek' edimi yalnzca dmenin tutula rak elin evrilmesi olayn kapsarken, ayn zamanda radyonun almas olayna neden olarak da gsterilebilir. nemli olan nok ta 'radyoyu amak' ediminin yalnzca radyonun almas olayn kapsamaddr. Bylece betimlediimiz edim, radyonun almas olay yamsra, ona neden olan, dmenin tutularak elin evril mesi olayn da, yani edimi yapan bireye kadar uzanan nedensel olaylar zincirinin tmn, kapsamaktadr. te bundan tr 'dmeyi tutup elini evirmek' edimi 'radyoyu amak' edimine neden olamamaktadr. Bunu yle bir ema ile aklayabiliriz.

50

Dmenin tutularak elin evrilmesi edim : 'Dmeyi tutarak elini evirmek'

nedensel iliki

y Radyonun almas

ola

edim : 'Radyoyu amak' zmlememize gre, temel edimlerin baka edimlere neden olmadklarm nerebilmek yamsra, bir temel edimi oluturan olayn sonucu olan baka bir olayla birlikte edim olarak betimlen mesinin bu (birinci) olaydan mantksal olarak bamsz olmayan bir edim belirlediini de nerebiliriz. Bu da bize, Davidson'un sav ile ilgili olarak bir dzeltme olana salayacaktr. Davidson, 'd meyi tutarak elimi evirmek' ve 'radyoyu amak' iin ayn edi min deiik betimlemeleridirler, derken, birbirinden mantksal olarak bamsz olmayan edimler olular lsnde doru bir nermede bulunmaktadr. Ancak, ortaya kan zmlemeye g re bu edimlerin btnyle de ayn olduklar sylenemez: ikincisi birincisinden daha ok olay kapsamaktadr. Verdiimiz zm lemenin, Davidson'un grne olan stnln belirtecek ba ka noktalar var mdr? zmlememizin aklayc stnl, Davidson'a kar gelitirilen btn uslamlamalarda belirmektedir. Bunlar 3. blmde greceiz. Bu blm kapamadan nce, zmlememiz nda Goldman-Kim tipi yaklamn karlaaca nemli bir gle dei nelim. Eer bu yazarlarn dedii gibi 'dmeyi tutarak elimi e virmem' ve 'radyoyu amam' farkl edimler iseler, ne kadar fark l olduklarnn yantlanabilmesi gerekir. Eer nerdikleri gibi bu farkllk edimlere temel olan olaylarn ayrl ise, bu olaylarn mantksal olarak birbirlerinden bamsz olabilmeleri gerekir. r nein, elde iki ayr olay varsa, en azndan ilke olarak birinin b rne neden olabileceini dnme olana bulunmaldr. Oysa bu bizi Danto'nun glklerine geri gtryor. 'Radyoyu amam'a 'dmeyi tutarak elimi evirmem' in neden olduu sylenebilecekse 'radyoyu amam' ediminde dmenin tutulup elimin evril mesi olgusunun bulunmadnn nerilmesi gerekecektir. Bu du rumda ise benim radyoyu nasl aabildiimin aklamas yitirilmi olacaktr: radyoyu amak, benim bir edimim olarak bana ba lanmyor olacaktr! te yandan, Goldnan-Kim gr sz konu51

su olaylar ayr, fakat mantksal olarak baml olarak yorumlayacaksa, nerdiimiz zmlemeye ok yaklam olacaktr. Yine de kabul edilebilir olmak iin yapmalar gerekecek ey, ayr, fa kat mantksal olarak baml olaylar doyum salayacak bir bi imde belirlemek olacaktr. III Davidson'un nerdii, ve deiik betimlemelerce deiik yo rumlar bulunabilmesine karlk yalnz bir 'neden' olay, ve onun sonularn kapsayan edimin bir tek zde edim olduu sav, il gin eletiri uslamlamalarna konu olmutur. Bunlardan en ok n yapm ikisini grelim. Goldman yle diyor:8 A'nm tetii e kip B'yi ldrmesi edimini ele alalm. Bunun yamsra tabanca nn ate almas olayn dnelim. Aka bu olayn nedenini A' nn tetii ekmesi olarak belirleyebiliriz. Fakat ayn olayn ne deni olarak A'nn B'yi ldrmesi edimini nerebilir miyiz? 'A'nm B'yi ldrmesi tabancann ate almasna neden oldu' yanl bir nerme izlenimi vermesi yamsra, gariptir de... Eer yanl oldu unu kabul edersek, Davidson'un, olaylarn zde olmalarnn e neden ve e sonular olmasna balayan ilkesine gre, 'A'nm te tii ekmesi'nin 'A'nm B'yi ldrmesi ile ayn edim olamayaca m kantlama durumunda oluruz. Lawrence Davis'e ait olan5 ikinci uslamlama da yle: A, B'yi le vakti vurmu ve B bunu izleyen geceyars lm olsun. A'nm B'yi ldrd ve bunu onu vurarak yapt doru nermelerdir. Fakat vurmak ile ldrmek bu balamda zde edimler midirler? B'nin lmnn A'nm onu vurmasndan 12 saat sonra meydana geldii aka doru iken B'nin lmnn A'nm onu ldrmesin den 12 saat sonra meydana geldiini sylemek yanl gibi durmak tadr. Fakat lm olay vurma ediminden sonra olmasna kar lk ldrme ediminden sonra deilse, vurma ve ldrme ayr edim ler olmaldrlar. Eer ayn edim olduklarnda diretecek olursak A'nm B'yi B lmeden 12 saat nce ldrd iddiasnda bulun ma durumuna deceiz... Davidson bu tr sorunlar ele ald bir yazsnda10 gl bilgi (epistemolojik) yetersizliinden kaynaklanyor olarak gstermitir. u anda tetiin ekildiini aka alglayp bilebiliyoruz; oysa ayn edimin bir ldrme edi mi olduu henz bilgimiz dndadr. Bu nedenle lm meydana gelmeden edimi 'ldrmek' olarak betimlemiyoruz... Goldman'm da aka belirttii gibi, lm olayndan sonra bile lmn ldr meden 12 saat sonra meydana geldiini sylemek yanl olmaktan kurtulamayacaktr. Durum, bilgiden te, bir metafizik sorununu
52

iermekte, ve bu dzeyde de Davidson gr bir yanlla mah kum bulunmaktadr. Davidson'un edimlerin belirleni ve betimenileri zerine nerdiklerini 2. Blmde kabaca izdiimiz zmlemeye gre d zeltecek olursak Goldman ve Davis'in bildirdikleri glklerden kurtulunmu olacaktr. zmlememizin daha nce verdiimiz b lmn ylece geniletelim: bir temel edim ve onu izleyen, onun neden olduu olaylar zinciri olsun. rnein, parma kasmak, te tiin ekilmesi, silahn ate almas, adamm vurulmas ve adamn lmesi gibi ...Temel edim olarak betimlenen olay, bu nedensel zin cir iinde herhangi bir olaya dek zincir iinde kalan olaylar kap sanmak zere, yeni bir edim betimlemesiyle verilebilecektir. Sila hn ate almas olayna' dek kapsayan bir betimleme, parman kaslmasndan bu olaya dek btn 'ara' olaylar mantksal ieri inde bulundururken dta kalanlardan mantksal olarak bam sz olacaktr. Bylece elde edeceimiz 'ate etmek' tetii ekmeyi (ve tetiin ekilmesini) ierirken adamm vurulmas ve ldrl mesinden bamszdr. yle ise, zincir iinde bir olaya dek bir edim betimlemesi verdiimizde, daha temel olanlar kapsyor ve daha az temel olanlar dta brakyoruz. Davidson, 'tetii ek mek', 'adam vurmak' ve 'adam ldrmek' edimlerinde, eer bun lar ayn nedensel zincir zerinde iseler, birbirinden farkh eyler yaplmadn nerirken hakl grnmektedir. Bu edimde, edi mi yapan ayr ayr betimlemelere karn ayn eyi yapyor. Be deninin devinimi asndan birinde yapp da brlerinde yapma d hibir ey yok... Oysa, bu betimlemelerin hepsi ayn temel edimi (parma kasmak) kapsamalarna karn bu edimin ne densel sonularn da kapsamaktadrlar. Davidson'un yanlgs bu noktaya nem vermemekten domaktadr. Deiik betimlemeler de deiik uzaklktaki sonular kapsamyorsa, ortak olan bir te mel edime karn, betimlemelerin ayn eyin betimlemeleri olduk larn neremeyiz. Bir uta Danto, Goldman ve Kim, edim betim lemelerini tam bamsz olarak yorumlarken br uta Davidson bu betimlenen edimleri, zdelik dzeyinde baml olarak gr mektedir. Eletiriler her iki ucun da yanl olduunu gsteriyor sa, bu eletirilerden etkilenmeyen zmlememiz, aklayabilirlik asndan bu u grlerden stn durumdadr. zmlememize gre, ne 'A'nm B'yi ldrmesi tabancann ate almasna neden oldu' ne de 'A B'yi, B lmeden 12 saat nce ldrd' nermelerini syleme durumundayz. zmlememiz bunlar iermemekle kal myor, yanllklarn da aklayabiliyor..11 nerdiimiz biimde dzeltilmedike, Davidson'un edimlerin belirlenmesi konusundaki sav, yalnzca bu eletirilerden etkilen53

meyecek, ayn 2amanda edimlerin olaylardan nasl ayrldn, yani bir edimin ne olduunu aklayan kendi gryle de tutar szlk iine decektir. Bu tutarszlk eliki lsndedir. Eer bir konudaki Davidson grn kabul edersek, br konudaki Davidson grn kabul etmek olanak d kalmaktadr. u us lamlamaya gz atalm. a. Eer radyoyu amay, komularm rahatsz etmeyi isteme den isteyebiliyorsam, ve bu iki betimlemenin betimledikleri bir tek zde edimse, tek tek edimlere ynelik isteklerimiz betimle melere gre greceli olmaldr. Yani, bir betimleme ile bildirilen bir edimi yapmak isteyen bir kii ayn edimi baka bir betimle me ile bildirilmi olarak yapmak istemeyebilir. Komumu rahat sz etmeden radyoyu amak isteyebileceim gibi, kimseyi vurma dan ate etmek, yakmadan dmeye basmak isteyebilirim. b. Eer edimlerin nedenleri betimlemelere gre greceli olsa lard, ayn istein ayn edime hem neden olduunu hem de neden olmadn nermek gerekirdi. c. imdi, edimlerin nedenleri greceli deilseler, ve bunun yansra edimlere ynelik istekler de greceli iseler, edimlerimizin nedenleri bu istekler olmamaldr12. Bu uslamlamay aklayalm: eer komumu istemeden rahatsz ediyorsam, komumu rahatsz ediimin nedeni onu rahatsz etmeyi isteyiim olamaz. te yan dan, radyoyu amn nedeni Davidson'a gre radyoyu amak isteimdir. Yine Davidson'a gre 'radyoyu amam' 'komumu ra hatsz etmem' ile zdese, buna gre radyoyu amak isteim, kom umu rahatsz etme edimimin nedeni olmu olmaldr. Bu iste in, bu edimin nedeninin bir parasn oluturduunu kabul et sek bile, bu edimi nedensel olarak aklayabilecek bir neden gs terdiini syleyemeyiz. Eer nedeni olsayd, radyoyu amak iste i komular rahatsz etmek istei ile zde olurdu. Bunlarn z de istekler olmadklar ak olduuna gre, Davidson'un her iki savn birden benimsemek ayn istein ayn edimin hem nedeni olduunu hem de olmadn nermeye gtrmektedir. Dahas, bu durumda, radyoyu amak isteimin komumu rahatsz ediimin nedeni olduu samaln kabul etmeye kar direnmek, komu mu rahatsz etmek edimimin nedensiz olduunu da nermeye g trecektir. Davidson'un edim sorununun iki ana konusundaki grle rini bunlara kart savlarla birlikte sunduk. Ele aldmz eleti riler kart savlar benimsememizi nlerken, bize iki noktay da ha gsterdi: (i) Davidson'un iki konu zerine grleri olduklar gibi alndklarnda, aralarnda tutarszlk ve eliki domakta, ve
54

(ii) bu grlerden zellikle edimlerin betimlenmeleri ile ilgili ola n ar glkleri iermektedir. Bu glk ieren gr, kart ucu oluturan nerileri kabul etme durumuna dmeden, sundu umuz bir zmleme nda deitirip dzelterek Davidson ku ramn tutarl, ve glkten arnm duruma getirmeye altk. Getirdiimiz deiikliklerin, gr artk 'Davidsoncu' olmaktan kard sylenebilir. Bu bir adan doru olacaktr da... Fakat buna karlk baz noktalar ammsamalyz. nce iki konuda ne rilen Davidsoncu savlar birbirinden mantksal olarak treyen ve ya birbirini mantksal olarak gerektiren grler deildir. Arala rnda bulunduunu grdmz eliki bunu kantlamtr. De mek ki, bir konuda Davidson gr benimsenirken, ayn yaza rn br konudaki nerisini yadsmak kolayca olanakldr. Bildir memiz gereken ikinci nokta da udur: edimlerin betimlenmeleri ve belirlenmeleri ile ilgili konuda Davdson'un ileri srd temel tema, rnek olarak alman durumlarda edimi yapann, deiik be timlemelerde, yapt i asndan, deiik eyler yapmad olgu sudur. Edimi yapann bedeninde balayan olay her betimlemede tek ve zdetir. Yalnzca neden olduu br olaylar farkldr. Biz nerdiimiz dzeltmede bu ana temay olduu gibi koruduk. Bu adan Davidson'un grnn 'ruhunu' deitirmedik. Unutul mamaldr ki, Davidson'a almak olan savlara gre, deiik be timlemelerde edimi yapann bedeninde balayan ayr ve birden ok olay bulunduu nerilmektedir. Davidson'un bu konu ile ilgili nerisinin karlat glk ler, bizim ileri srdmz dzeltme yerine yle bir deiiklikle giderilebilirdi: edim betimlemeleri gerek ve yapay olarak ikiye ayrlr ve yalnz temel edim betimlemelerinin gerek edim betimle meleri olduu sylenerek, bunun dnda kalanlarn aslnda edim lerimizin nedensel sonularn betimleyen yapay deyimler olduu nerilebilirdi. Buna gre, yalnz temel edimler edim olarak say lrken, temel olmayan edimler yok saylarak, yerlerine sonu-olaylar konmu olacakt. Buna gre 'komular rahatsz etmek' veya 'adam ldrmek', edimleri betimlemeyen yapay deyimler olacak, 'dmeyi tutarak eli evirmek' ve 'parma kasmak' gerek edim lerinin neden olduu, komularn rahatsz olmas ve adamn l mesi olaylarn gsteriyor olarak yorumlanacaklard. Byle bir yol tutulabilir; ancak bir kuram kurtarmak uruna, edim, ahlak, ve hukuk dilinin nemli bir blmn kesip atmann ne lde ge erli olaca tartma gtrecektir. Byle bir bak as, adam ldren birine, yaptnn 'yalnzca parman kasmak olduu' gibi bir savunma (!) yolu aacaktr.

55

(1) Hobbes, T., Leviathan (1651), blm S; Descartes, R., Les Passions de L'Ame (1650) ; Locke, J., An Essay Concerning Human Understan ding (1690), Book II, ch.xx'i; Hume, D., A Treatise of Human Nature (173S), Bk. II, part in, chs. 1-4; Kant, I. Grundlegung der Metaphy sik der Sitten, Ed. Otto, R., Gotha: Klotz (1930), blm 2. (2) Prichard, H.A., 'Acting, Willing, Desiring', Moral Obligation, Claren don Press (1949). (3) Eyle, G., The Concept or Mind, Hutchinson: London (1949), blm 3-4; Melden, A.I., Free Action, Routledge: London (1963). (4) Ayn yapt. (5) Davidson, D., 'Actions, Reasons, and Causes', The Journal of Philo sophy, V. 60 (1963). (6) Goldman, A., 'The Individuation of Action', The Journal of Philo sophy, V. 63 (1971); Kim, J., ve Brandt, R., 'The Logic of the Iden tity Theory', The Journal of Philosophy, V. 64, 1967. (7) Danto, A., 'Basic Actions', The American- Philosophical Quarterly, 2 (1965). (S) Goldman/ ayn yapt, s. 565-66. (9) Davis, L., 'Individuation of Actions', The Journal of Philosophy, V. 67, (1970), s. 525. (10) Davis'in nerisi buradaki zmlemeye yaknlk gstermektedir(bkz. s. 529) Ayrldklar nokta, nedensel iliki iinde olmayan do. nidan ilikili betimlemeler, ve edimlerin doas dzeyindedir. (11) Davidson, D., 'The individuation of Events', Ed. Rescher, N., Essays in Honor of Carl G. Hempel, Dordrecht: Reidel, (1969). (12) Margolis, J., 'Puzzles Regarding Explanation by Reasons and Exp lanation by Causes', The Journal of Philosophy, V, 67 (1970).

56

BAUDRLLARD VE YABANCILAMA

NUR BLGN,

Bu yazda, Fransa'da gen kuak sosyolog ve dnrlerinin en nemlilerinden biri olan ve lkemizdeki dnce dnyasnda henz adna rastlanmayan Jean Baudrillard'm yabanclama ko nusundaki grlerine ksaca deinilecek, Nanterre'de sosyoloji dersleri veren Baudrillard, retken bir yazar. Bertolt Brecht'in iirleri ve Peter Weiss'in oyunlarnn e virileri yansra, 1968'den bu yana, sosyoloji alannda son dere ce nemli yaptlarn sahibi. Bunlar arasnda Tketim Toplumu (La Socit de Consommation, 1970), ada sosyolojinin en te mel yaptlarndan saylyor. Reading niversitesi'nden J.P. Ma yer, bu kitab, Durkheim'in De la division du travail (1893), Veblen'in Theory of the Leisure Class (1899) ve Riesman'm The Lo nely Crowd (1950) adl yaptlaryla kyaslanabilecek bir deerde gryor. Baudrillard yazlarnda, ada Bat toplumlarn 'eya tke timi erevesinde ele alarak zmlemektedir. Gnlk yaamn usta bir gzlemcisidir. Eya tketiminde, sembolik yan ve deer lerin nemini grm ve eya zerine kurulu sylemlerdeki ideo lojik temellere dikkati ekmitir. O'na gre tketim, kltrel sistemimizin stne temellendii sistematik bir etkinlik biimi; sadece eyalarla deil, ayn za manda toplum ve dnya ile ilikimizin de etkin bir biimi. Belirli bir nesnenin tketimi ile ihtiyalar arasnda kpr kuran varsa ym, O'nun deyiiyle grgl varsaym hataldr. Eyann birin cil konumu, eyann kullanm deerleriyle deil, sembolik dei im deeriyle ilgilidir. Gerek bir tketim ve eya kuram, ihtiya lar, gdler ve bunlarn doyumu zerine deil, toplumsal farkl lama mantna dayanmaldr. Bizim eyayla ilgili gnlk pra tiimiz, toplumun hiyerarik dzeniyle btnlemeyi ve deerler sisteminin temelindeki saygnlk ve ayrcalk mekanizmalarn
57

yanstr. Tketimi aklayan ilevsel ya da pragmatik sylemler, bir alibi (sululuktan kurtulma gerekesi, kant, iddias) ol maktan te anlam tamazlar. BaudriUard, retimci bir model ve alma fetiizmine dn trlen Marksizmin, Bat metafiziini yanstan bir retim ayna sndaki grnnn krlmasn, yani dar bir politikekonomi balamndan kurtarlmas gerektiini de savunmaktadr. BaudriUard'm eitli yazlarnda ve on kadar kitabnda ile dii grlerini toparlamak balbama bir almay gerektire cek genilikte ve derinlikte. Burada, O'nun yabanclama konu sundaki grlerini, temel yapt Tketim Toplumu'mm sonu b lmnde yer ald biimde aktarmaya alalm. ada yabanclamaya ilikin grn BaudriUard u cm lede veriyor: Ortaa toplumu, Tanr ve eytan zerinde den gelenirken, bizimki tketim ve onun knanmas stnde denge sini bulmaktadr. Yabanclamay eytanla Anlama olarak niteleyen yazar, dncelerini iki filme gnderi (rfrence) ya parak aklyor. Bunlardan biri, Prag rencisi'dir (Der Student von Prag). Film, H.H. Ewers'in yaptndan hareketle ve S.R'ye ile J. Wegener ynetiminde ilk olarak 1913 ylnda evrilmitir. Bu filmin senar yosunu hazrlayanlardan Henrik Galeen tarafndan, daha sonra 1926'da yeniden evrilmitir. Alman davurumcu (ekspresyonist) ekolnn bir rn olan filmde, yoksul, ama rahat bir yaamn dn kuran ve gelecee ynelik tutkular olan bir rencinin yaam anlatlyor. renci, bir gn Prag dnda bir meyhane- v de bir iki lemine katlr; ayn anda evrede, yksek sosyetenin gnlnce elendii bir av partisi yaplmaktadr. Av partisine ka tlan grubu yneten ve ipleri elinde tutan biri vardr; av istedii yne ekmekte ve avclarn hareketlerini istedii gibi ynetmek tedir. Bu adam, onlara benzemektedir: uzun boylu, eldivenli, bas tonlu, hafif gbekli, yzyln banda moda olan kei sakall biri; bu adam eytandr. Bir ara, gruptaki zengin kadnlardan birinin yolunu artr ve renciyle karlatrr. renci, yldrm aky la kadna vurulur, ama zengin kadn ondan kaar. Evine dnen renci, cinsel bir biim alan tutkusunu ve duyumsuzluunu ya ar. te o anda, rencinin sadece kitaplar ve bir boy aynas bu lunan odasnda eytan grnr. renciye, aynada grnen im gesi karlnda, bir kle altn nerir. Pazarlk yaplr ve an lama salanr. eytan, aynadaki grnty, tpk bir grayr ve ya karbon kad gibi sker, katlar, cebine atar ve gider. renci para sayesinde, byk skse yapar, yksek sosyeteye katlr. Ay nalarn nnden geerken biraz saknr, ama, balangta, ken58

dini grememek onu fazla rahatsz etmemektedir. Bir gn ken dini etten ve kemikten karsnda grr: bu, onun grntsn tayan eidir; eytan tarafndan ortala karlmtr. Her yerde renciyi izlemekte ve renci, birlikte grlmelerinden kork maktadr. Giderek sorunlar artmaya balar. renci, kendi iftin den kamak iin sosyeteye gitmediinde, ifti yerini almakta ve onun adna birtakm iler evirmekte veya ilerini kartrmak tadr. Birgn bir delloya davet edilir. afak vakti, zr dilemek iin vuruma yerine gittiinde, iftinin daha nce davranp kar sndakini ldrdn grr. renci saklanmaya balar. An cak onun ifti, sanki satlm olmann intikamn almak isterce sine onu kovalamaya devam eder. Her yerde onunla karlar. Ar tk ne toplum yaam ne de varolu olanakszdr. Bu umutsuzluk iinde, kendine itenlikle yaklaan bir kadnn akn geri evirir ve grntsn ldrmeyi tasarlamaya balar. iftinin onu odasna kadar izledii bir akam kavga balar. renci kavgann belirli bir annda, iftini, kt ayna nnde grr ve gemiin zlemiyle grntsne ate eder. Ayna krlr ve ifti bir fantazma haline dnerek kaybolur. Fakat ayn anda renci yklr, len odur. nk kendi imgesini ldrrken, biz zat kendini yoketmektedir. Yerde acyla kvranrken krk ayna paralarndan birini alr ve bakar, yeniden kendini grebilmek tedir; lmeden az nce; kendi normal imgesini bulmutur, cany la deyerek. Buradaki hayalet grnt, bizim eylemlerimizin anlamn sim gelemektedir. Eylemlerimiz, etrafmzda kendi imgemize uygun bir dnya oluturmaktadr. Bireyin, bir aynadaki imgesiyle olan ilikisi, bizim dnyyla ilikimizi olduka doru bir biimde an latmaktadr: grntnn sadakati, dnyayla bizim aramzda ger ek bir karlklm tandr. Demek ki, simgesel olarak, bu im geden yoksun olmak, dnyann matlamasnn ya da saydaml n yitirmesinin ve eylemlerimizi denetleyememizin gstergesi dir. Bu durumda, herhangi bir kimlik tamak olanakszdr: kendikendine kar bir bakas haline gelmi ve dolaysyla yabanc lamtr insan. Filmin ilk bakta gze arpan yan bu. Ancak tesi var. yklenen durumun somut anlam da veriliyor: sz konusu grnt ya da imge rastlantsal olarak yitirilmemi veya yok edilmemi tir, ama satlmtr, meta haline dnmtr. Somut toplumsal ya banclamann anlam budur. eytann, bu imgeye bir eya gibi sahip olabilmesi, mal fetiizminin gerek srecinin fantastik bir anlatmdr. Emeimiz, iimiz ve eylemlerimiz, yapldklar andan itibaren, nesneleiyor, bizim dmza kyor; denetimimizden
59

kurtuluyor ve bir bakma eytann eline dyor. Yukarda iaret edilen ikinci film Chamisso'nun filmi: Peter Schlemihl ya da Glgesini Yitiren Adam. Bu filmde, glge, kii den kopuyor, salt ey haline dnyor; insann unutkanlkla evin de brakt bir elbise gibi veya buz kestiinde topraa yapp kalan bir nesne gibi. Schlemihl, glgesini yitirince, bir ressama yeni bir glge smarlar. lk filmdeki grnt yerine, bu filmde glge vardr. kisi de ayn ey; kendimizle veya dnyayla ilikimi zin saydaml krldnda, yok olduunda, yaam anlamn yi tiriyor. Her ikisi de eytanla anlamalarn merkezine, yabanc lamann zne, meta mantn ve deiim deerini koyuyorlar. Ancak, iki film farkl ynlerde geliiyor. Chamisso, glgenin metalamasmm mantksal sonularn sonuna kadar gtrmyor: Schlemihl, glgesinin yabanclamasnn aclarn dorudan yaa myor; bu durumun neden olduu toplumsal knama ve aypla malarn ykn hissediyor; glgesizlikten utanyor. Glgesi geri geldiinde, bedelini varlyla demiyor. Sclemihl yalnzla mah kum. Bilinci ve cam yok edilmiyor; toplumsal yaamdan yoksun braklyor. Bu noktada, eytanla ikinci bir pazarla girimiyor, glgesine karlk ruhunu vermiyor. Glgesiz, fakat canl kal yor. Prag rendsnde daha sk bir mantk izleniyor. renci, imgesini, yani kendinden bir paray satar satmaz, bu para ta rafndan lnceye kadar kovalanr. Yabanclamann gerek ve renksiz sreci budur: bizde yabanclaan hibir ey, karsnda zgr ve ilgisiz olduumuz bir d dnyaya dmez, yani sadece bu parann yoksunluunu duymak, zel yaammzda bir tr kendini rahatlatma yoludur. Yabanclama daha derin bir olay. Biz, bizden kaandan kaamyoruz; bizden kopan, bizi brakm yor; bu para (glge, grnt, emek) bizden intikam alyor. Bi ze ait olup da elimizden kaan her ey, bize bal kalyor, ama olumsuz olarak. Satlan ve unutulan paramz, aslnda bizi izle yen, bizim uzantmz olan ve bizden intikam alan hayaletimiz, karikatrmz oluyor. Burada zne ve nesne arasnda bir dnm var. Bizim, can l bir paramz tarafndan ve kollektif olarak rahatsz edilmemiz sz konusu. Toplumsal igc, satldktan sonra, meta kanalla rndan geri gelerek, bizden bizzat iin, almann anlamn al yor. gc, iin rnnn maddi engeli haline geliyor; kukusuz, eytanca olmayan bir toplumsal yoldan. Tm bunlar, Prag rencisne imgenin ani ve dmanca belirmeleriyle ve renciyi yava bir intihara zorlamasyla simgeleniyor. Burada nemli olan u; yabanclaan insan, sadece yoksullam, azalm, bireyler yi60

tirmi olan ve znde ayn kalm biri deil; yabanclaan insan, kendi kendine dmaniaan, kendine kar kan biri. Yabanc lamada, varln nesnellemi gleri her an varla kar var la dnyor ve lme gtryor. kinci filmin kahraman, ya amna greli bir anlam verir ve eceliyle lr; tpk yalnz kalm bir Amerikal sanayicinin, vaktiyle zenginken ba vurduu bir yardmseverler kurumunda lmesi gibi. Yani glgesini satmak, yani yabanclamak, yaamn sonu deil. Yabanclama, toplum sal grnte bir atma yaratyor. Dolaysyla, filmin kahrama n yalnzlk iinde soyut olarak yabanclamay ayor. Prag rendsi'nde, eytanla ikinci bir pazarlkla cann kurtarma yok. Yabanclamann nesnel mant egemen filme. k yok, lm den baka. Yabanclamadan kurtulmann tm yollar kapal, al mas olanaksz; nk eytanla pazarln z budur. Yabanc lama, ticarete dayanan (kapitalist) toplum yapsnn ta kendi sidir. Baudrillard, Prag rencisi'nde, bireysel ve toplumsal yaa mn, meta mant tarafndan ynetilii srecinin, yani yabanc lama srecinin genel bir emasn grmektedir. eytanla anla ma, Ortaadan bu yana, doaya egemen olma gibi tarihsel ve teknik bir sreci yaayan bir toplumun en merkezi mitosu dur ve bu sre, ezamanl olarak cinselliin bastrlmasnn da sre cidir. Batda, Prometeusvri ilerlemeye ve baz Protestan mezheplerdeki giriimcilie bal bir sululuk duygusu temas, srekli ilenegelmitir. Nitekim, bastrlann ortaya kmas korkusu ve ru hunu eytana satma konusu, sanayi devriminin balangcnda, ro mantikler tarafndan ele alnmtr ve bugn de, hl, gnlk mi tolojide ve bilim-kurgu rnlerinde (rnein atom sava tehlikesi ya da uygarln teknik intihar) ele alnmaktadr. Tketim a, teknik uygarln ve verimlilik yarnn tarih sel bir sonucu olarak, radikal bir yabanclama adr. Meta mant genellemitir: sanayi rnleri ve i srelerinden taa rak, tm kltre, cinsellie, insan ilikilerine, bireysel itepi ve fantazmalara kadar yaylmtr. Herey, kr ve tketim ereve sinde anlmakta, adlandrlmakta, gsterilmekte ve ilenmekte dir. Ama, tketim, Prometeus'a uygun bir olgu deil. Tketim toplumunda, birey, artk, kendi imgesiyle atmyor. Tketimde, zevk ilkesi egemen; tketim, Marcuse'n deyiiyle, akmln so nu. Her ey bir gsterge olarak tketildiinde, varln elikisi; zyle grntsnn atmas sz konusu olamaz. Tketici, hi bir zaman kendi zihtiyalaryla ve almasnn rnleriyle, do laysyla kendi grntsyle karlamyor, dzenledii gster61

gelerde ikin durumda bulunuyor. Akmlk, ereklilik ve ama yok oluyor. Bu toplum, kendi stne dnmyor. Artk, eytan la Faustvari bir anlama sayesinde zenginlii ve baary elde et mek szkonusu deil. Tketim toplumunda ayna yok, vitrin var; bireyin kendi ken dini dnemedii, ancak gsterge eyalarn seyrine dald, gs tergelerin mantksal hesabn yapt geometrik bir tketim yeri var. Tketimin znesi, gstergeler dzenidir. Prag rencisi' ndeki insan ve grntsnn yerine, uykudan nce aynaya bakp da kendini pen ocuun durumu konulabilir burada. ocuk, ken dine yabanc olan bir grnt karsnda deil. Tketici, bir gs tergeden dierine kiiselleme oyunu iinde. Gstergeler ara snda eliki yok. Burada, kimlik trajedisi tketim oyununa d nyor. Bugn, varlk ile ifti arasndaki elikiyi yanstan ey tanla anlama ya da neden olup balatt olaylar durdurama yan insan mitosuna benzer ve barl bir birlikte varolu mitosu yok. nsann zne ve onu kaybetme zorunluluuna bal olan byk mitoslardaki varlk ve grnts nn yeri yok tketim de. Birey, yabanclam bir tz olarak tanmlanamyor. Mitoslar, konuma, dnce ve yazma yetisi olarak anlaldnda, akiRkla bantldr ve onunla birlikte yok olurlar. Tketim toplumu, mitos retmiyor; zira kendi kendisinin mitosu durumunda. Altm ve zenginlik getiren eytann yerini, bolluk almtr. eytanla an lama, refahla anlamaya dnmtr. Nasl ki eytann en ey tan yan, var olmadan varlna inandrmaksa, bolluk iin de ayn ey sz konusu. Tketim bir mitos. ada toplumun kendi stne rettii bir sz, toplumun kendini konuma biimi. Her mitos gibi kendi zsylemine ve kar-sylemine sahip. Bolluk veya refah ycelten sylem, tketim toplumunun ktlklerini anla tan ve moral hocal yapan bir kar-sylemle birlikte geliiyor. Aydnlardan gelen eletirilerin yamsra, kitle iletiim aralarn da da bu olgu grlyor. Reklamlar, kar-reklamlan ieriyor ve zmsyor. Bu, oyunun bir paras. 1968 Mays olaylarna kat lanlar bu tuzaktan kurtulamamlardr: tketime eytan deer ler verirken ve onu sularken bir st dzeyde eyalarn ve tketi min eyletirilmesine (rification) yol amlardr. Mitos reti minin temeli burada ite. Tm knamalar ve yabanclama sy lemleri, kolaylkla ele geirilmekte ve kurtarlmaktadr. Tketim toplumu hakkndaki kar-sylemler, hibir gerek uzaklamaya yol amadndan, tketim toplumuna ikin bir ol gu olarak deerlendirilebilir. Baudrillard'm balangta belirtti imiz cmlesi burada anlamn buluyor: tketim toplumu, tke tim ve tketimin knanmas stnde dengede durmaktadr.
62

AFRKA^ASYA KNCt FELSEFE KONFERANSI

,'IOANNA KUURAD

Okumu olanlarmz anmsayacaktr: Milliyet Sanat Dergisi nin 8 Mays 1978 tarihli saysnda, ilk defa 1978 ylnn Mart ayn da Kahire'de toplanan Afrika-Asya Felsefe Konferans zerine k sa bir tantma yazs yaymlanmt. Orada, bu Konferansn ana amacnn, nc Dnya lkelerinin nemli bir blmn olu turan Afrika ile Asya lkeleri felsefecileri arasnda bir dialou balatmak olduu belirtiliyordu. Gerekten de o Konferansta bu dialog balam oldu. Ancak ikinci konferans bu yl, Kenya Felsefe Kurumu ile Nairobi ni versitesi Felsefe Blmnn ibirlii ve Unesco'nun desteiyle d zenlenebildi ve 30 Ekim 4 Kasm 1981 tarihleri arasnda Nairo bi'de topland. Konferansn ana konusu Felsefe ve Kltrler'di. (Bu yl ya plan birok blgesel felsefe toplantlarnn felsefe ve kltr (1er) olmas, uluslararas felsefe etkinliklerine ilikin haberleri izleyen lkemizdeki baz okurlar artmtr, kukusuz. Bu seimin ana nedeni, sanrm, 1983'te Montreal'de toplanacak olan 17. Dnya Felsefe Kongresinin genel konusunun Felsefe ve Kltr olma sndan ileri geliyor.) Toplantya, Uluslararas Felsefe Kurumlan Federasyonunun temsilcisinden baka, eitli Afrika ve Asya lkelerinden, yirmibe, bildiri sunarak, krk felsefeci, bilim adam ve sanat katld. o unluu, siyah Afrika lkelerinden gelen delegeler oluturuyordu. Birou, bamszlna yeni yeni kavumu Afrika lkelerin den gelen bu dnrlerin hepsinde gze arpan bir aba, kafa lardaki kolonizasyonla (smrgeletirmeyle) savama abasyd. Ancak bu abada iki ana eilim beliriyor: biri, bunu yapabilmenin yolu olarak, Afrikallarn kendi kltrlerine drt elle sarlmay ve Avrupa kltrne srt evirmeyi gryor. Bu eilimde olanlar bu Konferansta felsefeye de kltrler asndan bakmay denediler.
63

Dier eilim ise zm, kendi kltrlerinin zelliklerini unut madan ve hakkn vererek, ada kltrn oluturulmasna ya ratc bir biimde katlmakta gryor. Sonuncu eilimde olanlar, Afrika'ya ve amza zg eitli sorunlara felsefe asndan bak tlar ve dikkate deer bildiriler sundular. Bunlara rnek olarak burada bildiri Joseph M. Nyasani' nin (Nairobi niversite) Kltrel etnosentrism, U.Z. Njogore' nin (Kenyata niversitesi) Felsefe ve Afrika Kltrnn Bala m iinde Sosyal Bilin ve H. Odera Oruka'mn {Nairobi niver sitesi, Kongre Bakam) Felsefe ve'Kltrel Bilin zerine ba lkl bildirileri verilebilir. Nyasani etnosentrismi, kendi grubunun ve kltrnn yapsnda bulunan stnle inanma, bundan dolay da dier gruplar ve kltrleri kk grme olarak tanmlar ve sapk diye nitelendirdii bu inancn, insan kendi yapsna yabanclatrdma dikkati eker. Bu yabanclamann grnmn u drt noktada toplar: a) Etnosentrism insanda bir ikinci doa ya ratr. Bu inanta olan kii, insanlara ilikin yarglarda, dolaysy la eylemde bulunurken, iki ayr deer lt kullanr, sonunda da iki kiilikli bir varla dnr. Bu kii iin doru bilgiye ula ma yolu kapanmtr; b) Kendisinin ve kendi kltrnden olan insanlarn yaptklarn ve ortaya koyduklarm, kendi doal yap larna balar; yani doal zelliklerinin rnleri olarak ve en s tn rnler olarak grr; c) Bu inancn, benliini zenginletir diini ileri srer. Oysa byle bir inan kiiyi yoksullatrr. nk etnosentrist olmayp kendi kltrn seven kii, kendi jkiltr araclyla dnyay tanr, ama ayn zamanda dier kltr lerin tantt dnyalarn, kendi dnyasndan kopuk olmadn ve bu kltrlerin hepsinin birden bir mozaik oluturduunun farkna varr. Etnosentrism ise, yalnz baka kltrleri deersiz grmekle kalmaz, kendi varoluunun epistemolojik temellerini de yok eder; etnosentrisim, insann evrensel kaderi kavramm yok eder. Bunun iin etnosentrism, insanda insan yapsn yadsr ve insann olmak istedii eyi grmezlikten gelir. Njoroge, sosyal bilini, sosyal fenomenlere kar bilgisel bir tutuma dayanan normatif bir tutum olarak tanmlar ve bunun, bakalarna ynelik bir bilin olduunu syler. Bu bilin, bir biri zerinde kurulu, a) sosyal ilikilerin bilgisinden, b) bu ilikilerin baka bir dzen oluturmak iin, nasl dzenlenebile ceinin bilgisinden, c) bu ilikilerin nasl kurulmas gerektii konusunda ahlaksal bir farknda olutan ve ) bu sonuncusu uya rnca, tehlikelere ramen, eylemde bulunmaktan oluur. Bu bi lince sahip kiiler olarak Gandhi'yi ve Martin Luther King'i,
64

kurtulu sava srasnda Kenya'daki nl Mau Mau hareketini; Mozambik, Angola, Zimbabwe'deki kurtulu hareketlerini yr tenleri; gnmzden de Nambia ve Gney Afrika'da ayn sava srdrenleri verir. Ne var ki bu bilin bamszlklarna kavu tuktan sonra bugn birok Afrika lkelerinde zayflam, nerdeyse yok olmutur; bugn Afrika'da kendine ynelik bir bilin ege mendir ounlukta. Njoroge'ye gre, sosyal bilincin anmasyla, onur duygusu da yitirilmitir. Bugn Afrika'da egemen olan grup lar, bakalarnn kanyla ulalm olan yerde rahat rahat yaa mak eilimindedirler. Onur duygularn yitirerek, yeni kolonyalizmin getirdii mekanizmalara uymakta ve gvensizlik duygu larn bu ekilde yenmee almaktadrlar. Afrika'da sosyal bi lincin yeniden kazanlmasnn ana koullarndan biri, kiilerin Afrika'ya ithal edilmi dinlerin ve ideolojilerin onlara verdii bilinten syrlmalardr. Afrika dncesini zgrletirmek filo zoflarn grevidir. Ve felsefe bugn ilevini yerine getirecekse, fi lozoflarn, daha nce belirtilen anlamda sosyal bilince sahip ol malar ve bu bilincin Afrika'nn bugnk koullarnda oluturul masna yardmc olmalar gerekir. Odera Orukada, Afrika'daki kltr bilinlerini sraladk tan sonra, bugn Afrika'da bir rklararas ideolojik kltrel bi lin gelitirme gerekliliine iaret eder. Odera Oruka'ya gre, bugn Afrika'da birbirinden domu ama ayn zamanda yanyana bulunan birka kltr bilinci vardr. Siyah Afrika'nn klt rel kimlik aranmalarndaki atmalar aklamak iin Oruka'nm drt be balk altnda toplad bu bilinleri bilmek yararl olur: a) Efendi-kle kltr ve bilinci: bu bilince sahip kii, doutan efendiler ve kleler olduuna, klelerin de efendilerine hayran olmak ve rahat yaamalarn salamak iin var olduklarna ina nr. Beyaz uygarlk efendilikle, siyahlk da klelikle bir tutulur. Bugn Afrika'da, grdkleri kolonial eitim ve altrlm olduk lar ynetim yznden, bunu kabul eden geni bir zenci kitlesi var dr; b) Kolonial kltr ve bilinci de, efendi-kle kltr bilinci gibi, btn iyi zelliklerin beyazlara zg olduunu kabul eder; ama bu bilince gre, baz siyahlar, sk bir eitimle, kendi fciii zel liklerinden syrlabilir ve Tanrnn ltfuyla da beyazlara zg zellikleri edinebilirler. Bunun ilk koulu ise, zenci kltrn ve geleneklerini reddetmek ve hereyi beyazlarn stilinde yap maktr: beyazlar gibi yrmek, beyazlar gibi konumak, beyazlar gibi glmek, beyazlar gibi giyinmek. Fransz kolonilerinde volu, Portekiz smrgelerinde assimilado denilenler, bu bilinci temsil ederler; c) Zenciliin ideolojik kltr ve bilinci: Zenci olma bi lincini Afrika'da br deneyim yaratmtr ve ne kadar volu ya
65

da assimilado olursa olsun, er ge zencinin beyazla eit tutulma mas deneyimidir bu. Ne yaparsa yapsn beyazla eit saylama yacan gren ve yaayan zenci, zeneilie snm ve dnya kltrne kendi kltrnn katklarm danslarn, trklerini gstermee almtr. FESTAK1 byle bir gsteriydi. Bu bilincin gzden kard ey, zenci dnyasnn kendi iindeki farkllklar ve bu arada snf farklardr; ) Siyah varoluun kltr ve bi linci: Buna gre, btn iyi zellikler siyah renge zgdr. Bu, beyazlara ve kltrlerine kar olan ve bunlara kar dmanca bir tutum isteyen milliyetiliin bilincidir. Bu bilincin en nemli yanlgs, btn zencilerin ideolojik bakmdan anlama iinde ol duunu sanmasdr; d) Bugn iin ise istenecek olan, rklararas ideolojik bir kltr bilinci dir. Bu bilin, rk atmalarn ideolojik atmalar olarak grr; rklarn ve kltrlerin kurtu luunun, ekonomik kurtuluun sonucu olarak gerekleeceini d nr. Afrika'daki Bat emperyalizminin ekonomik smrs ve onu izleyen siyasal basks, Avrupa kltrnn znden gelen yanllar deil, belirli bir snfn ve dnya grnn yanllar dr. Dolaysyla bunlara kar kmak gerekir, Avrupa kltrne kar deil. deoloji den, siyasal olarak kavranan ve belirlenen sosyal bir ama iin, bir teoriye ya da inanlar btnne bal ol mann ifadesi ni anlarsak, bu tr inanlar kefetmek ve arn drmak felsefenin iidir. deolojik sorunlar da, politika ile felse fenin ibirlii yapabilecekleri alanlardr.

Arap lkelerinden gelen felsefecilerin sunduu dikkat ekici bildiriler arasnda, Mona Abusena'nm (Ain-Shams niversitesi) ada Arap Dncesinde Mutlaklar ve Gelime balkl bildirisi de vard. Felsefeyle bakldnda, ada Arap kltrnn nasl bir grnm olduunu, Abusena, baka Arap dnrlerinden de alntlar vererek, yle dile getirir: Arap kltr, gemiin ek seni etrafnda dnp dolamaktadr. Bu olgunun saptanmas, ada Bat karsnda Araplarn elikili tutumunu aklamada yardmc olabilir. Araplar, ada uygarln rnlerini kabul et mekte, ama bunlarn yaratlmasn salam olan ilkeyi reddet mektedirler. Oysa gerek adalk, rnlerde deil, yaratma et kinliinde bulunur. Araplar pheyi, denemeyi, aratrmada ka ytsz artsz zgrl yadsmaktadrlar. nsann, evresini de itirmek ve ona egemen olmak yetenei olarak yaratclk, Arap dnyasnda eksiktir; dolaysyla grnteki gelime yanltc oluyor ve gemi, gelecekte srdrlmee allyor. Ortaya k66

makta olan yeni dnya uygarlnda Araplarn yer alabilmesi iin, mutlaklarn greceletirrnek zorunda olduklarn kavramalar gerekir. Felsefe, Arap dnyasnda bugn ilevini yerine getirmek istiyorsa, bu greceletirmede rol oynamal ve bu arada akim politikada etkili klnmasna yardmc olmaldr.

Afrika-Asya kinci Felsefe Konferansna Trkiye'den Trkkaya Atav (Birlemi Milletlere bal, Hertrl Irk Ayrmn Ortadan Kaldrmak iin Uluslararas Organizasyon u temsil ede rek) ve Ioanna Kuuradi (Hacettepe niversitesi) katld. Trkkaya Atav, Slonism Felsefesi ve Afrika iin Dourdu u Sonular balkl bildirisinde, rk bir tepki olarak sionismin, teoride ve pratikte, emperyalizmden ayrlamayacan, dolaysy la reaksiyoner (gerici) apartheid ile ve onun temsil ettikleriyle anlama iinde olduunu gstermee alt. Kuuradi ise, Felsefe ve Sosyal Adaletsizlik balkl bildirisin de, nc Dnya lkelerinin ortak bir sorunu olarak sosyal ada letsizliin bu lkelerde siyasal ynetimler tarafndan tannan haklar ile dolayl olarak korunan temel kii haklan arasnda bir kopukluk olduu zaman ortaya kan bir durum olduunu gs termeye ve buna dayanarak sosyal adalet ilkesinin ieriini be lirlemeye alt. Ayrca, sosyal adaletsizliin ortaya k bu e kilde saptandnda, bugn iin karlabilecek baz sonulara ia ret etti. Bu sonularn en nemlisi de, Kuuradi'ye gre, sosyal adaletsizliin, bugn, ulusal dzeyle hemen (fakir lkelerin zen ginlemesi beklenmeden) kaldnlabeceidir. Konferansn sonunda, Afrika-Asya nc Felsefe Konfe ransnn, 1983'te Trkiye'de yaplmas dileinde bulunuldu.

(1) Siyah Sanat ve Kltr Dnya Festivali, Lagos, Ocak 1977. 67

BALKAN LKELER FELSEFE ve KLTR KONFERANSI

AHN YENEHRLOLU Felsefe ve Kltr: Trnak iine alnm bu balk kinci Balkan lkeleri Felsefe Kongresine aitti. Kongre Bulgaristan'n Romanya snrna yakm, Karadeniz kysndaki Varna'da yapld. Geen yl, Trkiye Felsefe Kurumu'nun giriimiyle gerek leen ve Ankara'da Balkan lkeleri'nin felsefecilerini bir araya getiren Birinci Balkan lkeleri Felsefe Kongresi, Bulgaristan'n, bu yl bu kongreyi dzenlemesiyle bir lde sreklilik kazanm oldu. nc toplantnn gelecek yl, ya Romanya ya da Yuna nistan'da yaplmas bekleniyor. Otuzun zerinde felsefeci, bilim adam, tarihi, kltr ta rihisi, sosyolog ve sosyal bilimcinin katld kongrede bildiri ve tartma dili olarak Franszca, ngilizce ve Rusa kabul edilmiti. Kongrenin resmi dili genellikle Franszca oldu. nk, bildirilerin ou bu dilde verildi. Tartmalarda da bu dil hemen hemen ege mendi. Yirmialt ve yirmidokuz Ekim tarihleri arasnda yaplan Bal kan Felsefe ve Kltr Konferanslarnda, Arnavutluk'un dnda Trkiye, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya tem silcileri katld. Konferansn al konumasn Todor Pavlov'tan sonra gelen ve Bulgaristan'n en nemli felsefecisi ve devlet ada m olan Sava Ganovski yapt. Ganovski, bu konumasnda, daha ok Balkan lkeleri arasnda var olmas gereken srekli bir ba r ve dostluktan sz etti. Ayrca, bu lkelerin, Osmanl mpara torluu tarihinden dolay ortak bir tarihleri de olduunu dile ge tirdi. Bu nedenle, bu lkelerin halklarn birletiren ve ayran bir tarih bulunduunu, bunun da kltr alannda ortak, benzer, ama bunun yamsra ayrlk gsteren yerel zellikler yarattm vur gulad. Konumasnda en ilgi ekici nokta, srekli olarak, bir nkleer sava temasnn ileniiydi. Ganovski'ye gre, nkleer a68

tma olasl ok ciddi boyutlara ulamt, bu durum karsn da felsefe, bilim ve kltr adamlarnn bu olasl gidermek iin yneticiler zerinde etkin olmak zorunda bulunduklarn kabul etmeleri gerekmekteydi. Ayrca bu, yine Ganovski'ye gre, bir g rev ve bir insanlk borcuydu. Bu borcun denmesinde felsefe ve kltr alannda yaplan aratrmalar nemli bir rol oynayacakt. nk, birbirlerine benzeyen ve birbirlerinden ayr yerel ve ev rensel zellikler gsteren toplumlar, ancak bu aratrmalar sonu cu birbirlerine daha ok yaklaabilecekler ve birbirlerini tanya bileceklerdi. Burada ister istemez, Platon'un filozof-krallar, bir baka deyile filozof-yneticiler tanmlamas aklmza geliyor. Zaten, Ganovski'nin konumasndan sonra balatlan tartma seansnda bu gerek, Trkiye yelerinden . Yeniehirliolu tarafndan dile getirildi: Yalnz bu arada, ortada bir gerek bulunduu, bu ger ein de sermaye ve ok uluslu irketler olduu, bu nedenle, yal nz bireylerin kii ve yurtta olarak sermayeye tapmalarnn yansra, bir de devlet adm verdiimiz evrensel ynetim rgtleri nin ayn biimde paraya tapmaya baladklar, bir baka deyile, artk devletin kendisinin tccar ve sermayedar olduu, olmasnn yansra, sermayenin devlet yerine gemeye balad, yine bu ye tarafndan belirtildi. Bunun zerine, Yunanistan temsilcilerinden ve Yunanistan Felsefe Kurumu kinci Bakan Prof. Constantin Despotopoulos da . Yeniehirliolu'nun olduka karamsar (pessimist) bir grle filozoflarn ve bilim adamlarnn yneticiler zerinde et kinliini kmsediini ve byle bir gr paylamadn belir ten szleriyle tartmaya katlm oldu. Buna karn, Yeniehirliolu'nun, bu grn karamsar olmayp gereki olduunu, bi lim adamlarnn zellikle filozoflarn yneticileri etkileyebilmelerinin bu tr bir gereki grten kalkmalaryla olaslk kazana bileceini, nemli olann gerei, somutlaan gerei irdeleyip, onun elerinin temel olarak kullanlmasnn gerektiini vurgu lamas zerine, felsefeci Sava Ganovski yemden sz alarak uzun ca bir konumadan sonra nemli olann bu etkilemeyi gerekle tirmek ve karamsarlktan uzak bir abayla bar pekitirmek ol duunu yeniden dile getirdi. lk gnn sabah konumalarnda, Trkiye Felsefe Kurumu Bakan Prof. Dr. Ioanna Kuuradi Hmanizma konusuna ar lk vererek, insan ilikilerini ve uluslararas ilikileri baz evren sel deerlerin belirlediini syledi. Ancak bu deerin, birey ve onun tm yaamn izen deerler olmas gerekmekteydi. Birey sel deerler ise somutluk kazand zaman evrensel boyutlara
66

ulamaktayd. Bunun da temelinde zgrlk ve bar gibi evren sel deerlerin bulunduunu belirten Kuuradi'nin konumasna Yunan ye Prof. Ghiorgos Papagunos (bu konumac Felsefe ve Kltr ve Bunlarn Karlkl Etkileim Biimleri zerinde bir bildiri vermiti) bir soruyla katld; deer ad verilen eyin ta nmnn ne olabileceini, Kuuradi'nin belirlemelerinden sonra deerin soyut bir kavram gibi gzktn, oysa deerde etik ahlaksal bir yan bulunduunu belirterek, bu konularda neler dndn sordu. Dr. Erturul zkk de, bilimler aras alveriin daha ok pekimesi iin bu tr toplantlara yalnz felsefecilerin arlmasnm yeterli olamayacan, bunun yamsra topluma ilikin bi limlerin dier kollarnn da birer bilim dal olarak rnein sos yoloji gibi felsefenin yannda yerlerini almalar gerektiini sy ledi. Bylece, zkk, Auguste Comte'un 1830-1842 yllarnda Pa ris Politeknik'te sosyolojiyi bir bilim dal olarak kurmak iin ver mi olduu konferanslarndaki eski temay gndeme getirmi ol du. zkk'e gre, felsefe teki bilim dallaryla da yakn ilikidey di. Prof. Papagunos bu gre katlrken, Prof. Despotopoulos bu saptamann doru olduunu, bununla birlikte, felsefenin br bi lim dallarn kapsayan ve onlarn tesinde daha evrensel bir d n dnyas olduunu ve olmas gerektiini dile getirdi. Platon ve Aristoteles arasndaki bilim nedir? sorusunun tartmas Despotopoulos tarafndan bir baka dzeyde belirtilmi oldu by lece. Ayrca, sosyoloji, gerekten bir bilim midir sorusuyla tart maya bir baka yaklam da getirdi konumac. Bildirilerin tmn burada anlatmak iin ne yazk ki yerimiz yeterli deil. Bu nedenle, en ilgin olanlara birka tmceyle dein mekle snrlandracaz yazmz. Romanyal kltr tarihisi ve felsefeci Prof. Alexandra Tanase, (Romanya Bilimler Akade misi Felsefe ve Mantk Birimi kinci Bakan) Modern Kltrel Bilincin Olumas Srecinde Rnesans ve Hmanizmay anlatt. Bu srete, zellikle, Romanya ulusal kltrnde Latin, eski Yu nan ve Bizans kltrnn etkilerini dile getirdi. Bu arada doal olarak, Osmanl mparatorluu dneminde Trk-slam kltr yanklarndan da sz etmi oldu. Tm bu deiik kltr eleri, diyalektik materyalizmin tarihsel srecinde Romanya ulusal kl tr olarak bir bileim (sentez) oluturmaktayd. Belgrad Kltrel Gelitirme Enstits yesi Prof. Veselin Iljic, nan ve Kltr balants zerinde durdu. lgin olan bildirilerden biri de Dr.Assen Davidov'a aitti. Bulgar ye, zellikle, Toplumsal Eylem Biimi Olarak Kltrn Felsefi Kav ram stne baz aklamalar getirdi: Dr. Davidov'a gre top70

lumu anlamann kuramsal-dizgesel bir yan olmak zorundayd. Bu nedenle, kanlmaz bir biimde toplumu, nce kuramsal - diz gesel bir biimde anlamak ve aklamak gerekmekteydi. Ama bu anlama ve aklama, dorudan doruya kendini, kendi yapsnda rgtleyen ve yine kendini bu srete dnerek bir dizge olgu suna sokan bir toplumun anlalmas ve aklanmasn ieriyor du. Kendi kendini rgtleyen bu dizge, bir btnn yansmas, bu yansma ise, ilevi olan tm eleri bir btn olarak diz ge oluturmasyd. Kendi kendini tasarmlayp da yanstan bir dizge olarak da bu rgtlenme, yalnzca tm elerinden bir tekini alp, ondan kalkarak, tm bir dizgeyi, yine bu tek enin ilevine gre aklamak anlamna geliyordu. Bu, bize, bir b tn n bir tek esine dayanlarak aklanmas olanan hazr lamaktayd. Davidov, bu noktada, bize anahtar olarak, V.A. Lefevre'in Moskova'da, 1965'te rusa olarak baslan Problems of Systems and Structure Research adl yaptn gsterdi. Bylece, toplumsal-kltrel ev gerei yalnzca olgularndan, srelerden kalkarak bir nesne yap olarak aklamann olanaksz olduu nu dile getirdi. nk Dr. Davidov'a gre, kltr e bir btn olarak girebilmek iin, z ve anlam diyalektik ilikisini gznnde bulundurmak gerekmekteydi. Bunun iin de, kuramsaleletirel bir anlam verile dnya yi dnmek, irdelemek ge rekiyordu. Felsefe, ancak, bu erevede Hegel ve Marx'tan sonra, tarihsel evrimlemenin ve anlamn eletirel srecini, usun evrimlemesinin bir gereklemesi ve yce bir biimde yap snda iermesi olarak tasarmlayabilirdi. (Davidov'a gre anah tar yapt, E, Judin'in Philosophy in the Contemporary World, Philosophy and Science. Moskova, 1972, adl kitabyd.) Tm bu bildirilerin yansra . Yeniehirliolu: Ulusal Kl tr ve Balkan lkelerinde Oynad Rol ; E. zkk: slm Trkiyesinde Bir Kltrel Deiim Deikeni Olarak Yaznn ve K tiplerin Rol; S. yi: Modern Trkiye'de Felsefe; Prof. C. Despotopoulos (Yun.) : Kltre ve zellikle XIX. ve XX. y.y. Yunan Felsefesine likin Bilgiler; Prof A. Tanase (Rom.): Modern Kltrel Bilincin Oluumu Srecinde Rnesans ve Hmanizma; Prof. M. Butshvarov (Bul.) ; Bulgar Felsefesinin Yeniden Dou unun Oluumunda Kaynaklar ve Ana izgiler; Dr. A. Potaga (Yun.): Doal Felsefe: ki Uyan ann (Revivals) Ara sndaki Ara Dnem; Dr. G. Vladutescu (Rom.): Dimitrie Cantemir'de Dnyann Alglan ; Dr. G. Papagounos (Yun.) : Fel sefe ve Kltr, Aralarndaki liki Biimleri ; Dr. A. Kelessidou Galanos (Yun.): Yunan Felsefesinin Gncel Durumu zerine Eletiriler, Dnceler ve Ulusal Kltre Kazandrdklar; Prof.
71

E. Moutsopoulos (Yun.) : Fransz Eklektizminin 19. yy. da Yuna nistan'daki Uzantlar; Dr. S. Ghita (Rom.): 19. yy.'da Roman ya'da Modern Kltrn Geliiminde Ortaya kan Sorunlarn Aklk Kazanmasnda Felsefenin Katks ; Dr. L. Latev (Bul.) : Sosyalist Devrimden Sonra Bulgar Felefesi; Dr. M. Staynova (Bul.) ; Osmanl mparatorluunda Kltrel Etkileimin Ba langc; Dr. V. Dimova (Bul.): Yeniden Dou (Revival) S recinde Gney Slav Halklarnn Kltrel Kurumlar; Dr. N. Danova, A. Alexieva (Bul.): Yeniden Dou (Revival) Dnemin de Bulgar - Yunan Kltr likileri; Dr. T. Chakarof (Bul.): Balkan Halklar Arasnda Doal ve Ynlendirilmi Bir Biimde Ortaya kan Karlkl Kltr Etkileimi, adl bildiriler kon feransn anayapsm oluturdular. Yukarda adlarn sraladmz bilim, felsefe ve kltr adam larnn bildirilerinin konulan olduka deiik ve olduka ayr d nemleri ieriyordu dnce ve kltr ilikilerinde. Yalnz, birka konumacnn dnda, genellikle bildiriler tarihsel bir perspektif iinde kaleme alnmt. Oysa, bu tarihsel bak asnn yansra, temalarn kuramsal bir aba erevesinde de ilenmesi gerekmek tedir. nk, tarihsel anlatm ve zmlemeyi kuramsal yapnn dna kaydrma, onu byk bir lde dncenin ilikisinden koparmaktr. Bir baka deyile, tarihsel anlatm vakanvisce bir bak iinde brakmamak gerekmektedir. Buna karn, kinci Balkan lkeleri Felsefe-Kltr Konfe rans, hem konular ve hem de bak alar nedeniyle olduka zen gin bir ierik ve yap kazanmtr. Bu nedenle, geen yl Trkiye Felsefe Kurumu'nun giriimiyle gereklik kazanan ve Bulgaris tan Felsefe Kurumu'nun bu ylki konferans dzenlemesiyle s reklilie kavuan bu tr toplantlarn nmzdeki yllarda da yaplmas kltr ve zgrle olumlu katklar getirecektir.

72

TRKYE'DE FELSEFENN YKS

ARSLAN KAYNARDA Trkiye'de felsefe, Tanzimat'a kadar dinsel dncenin tam anlamyla etkisi altndayd. Medreselerdeki hukuk, mantk ve fel sefeyle ilgili almalar Aristoteles'in biimci dnce yntemi uygulanarak yaplyordu. Ayrca toplumun eitli tabakalarna yansyan ye daha ok tekkelerden yaylan gizemci bir felsefe var d. eitli deiiklikler gsteren bu felsefe slm dncesinin Trk geleneklerine gre yorumlanmasndan baka ey deildi. Bir halk felsefesi de vard ki, Nasrettin Hoca ve halk hikayeleriyle, ataszlerinde dile getiriliyordu. Bacon, Descartes, Spinoza, Kant vb., gibi Rnesans sonras filozoflardan hemen hemen kimsenin haberi olmamt. Trklerin, Farabi, bni Sina, Birun gibi byk filozoflarla 10. ve 11. yzyllarda felsefeye katklarda bulunduklarm elbette unutmamak gerekir. Ne var ki, sonradan arada kesin bir kopuk luk olmu, o kltr ile Osmanl kltr arasnda ba kurulama mtr. Ancak 15, yzylda yaayan eyh Bedrettin'in dncele rinde felsefi bir zellik, bir zgn yn bulunduu sylenebilir. Tanzimat'dan nce ou matematik ve corafya olmak zere Batdan yalnz bilimsel kitaplar evrildi. Antik Yunan sonras Avrupa felsefesine kar duyulan ilgi ise Tanzimat'la" ortaya kacaktr. Tanzimat'tan sonra medresenin yerini Darlfnun1 almaya balad. lk gazete olarak Tasvir-i Efkr yayn hayatna girdi. Bu gazetenin nemli yararlarndan biri Batdan gelmeye balayan bilimsel ve felsefi dnceleri halkn kolaylkla tamyabilmesini salamasyd. Ahmet Vefik Paa'mn niversitede verdii Hikmet-i Tarih (Tarih Felsefesi) dersinin zeti bu gazetede yaym land. Felsefe konusunda nce Ziya Paa'mn J.J. Rousseau'dan yap t Emile evirisini gryoruz. Tanzimat yazar ve dnrleri73

nin ilgisi hemen hep Fransz devrimini hazrlayan aydnlanma filozoflarna ynelmi, onlardan eviriler yaplmaya allmtr. Bu eviriler balangta ksa ya da eksikti; nemli kitaplarn tam olarak evrilmesi sonraya kald. Tanzimatdaki kltr hareketlerinin nclerinden Mnif Pa a Ansiklopediciler'in 18. yzylda Fransa'da yapt almalara benzer yaynlar yapt; dergi kard, okul ve dernek kurdu. Onun Muhaverat- Hikemiye (Felsefe Konumalar) adl kitab, ikisi de Fransz olan, Fontenelle ve Fenelon'dan evirdii diyaloglardan meydana gelir. Yazarlar bu diyaloglarda, Herakleitos ve Demokritos gibi Yunan filozoflarn konutururlar. Tanzimat tarihinin en nemli dn adamlarndan biri de kukusuz Ali Suavi'ydi. Trkiye'de ilk felsefe tarihi bilgisini, Ali Suavi kendi gazetesinde Tarih-i Efkr, (Dncelerin Tarihi) ba l altnda vermitir. Bu yazlarda Sokrates - ncesi Yunan fel sefecilerinin grleri olduka geni bir biimde anlatlr; slm felsefesiyle karlatrmalar yaplr. lgin olan ey, Yunanl fel sefeciler anlatlrken, onlarn hep Bat Anadolulu olduklarnn, yaadklar kentlerin bugnk adlar da verilerek iyice vurgulanmasdr. yle ki, Stoa felsefesine dahi Anadolu'dan gen lerin n ayak olduklarna iaret edilir. Haikarnas Balks'nm (Cevat akr Kabaaal) yllarca sonra bu konuda sylediklerini Ali Suavi sanki daha o zaman sylemektedir. Ali Suavi dilde sa delemenin nclerindendi. Terimlerin trkelemesi iin ilk a bay o gsterdi. Tanzimat dneminde edebiyat yazlarnn yannda felsefeye byk ve srekli yer veren Ahmet Mithat olmutur. Ahmet Mit hat, Batnn tekniine, bilimine ve felsefesine hayrand. Halkn kafasna Acem basks eski masal kitaplarndaki samalar yerine aydn dnceler yerletirmek gerekir, diyordu. Onda, tanrsz lktan dincilie, maddecilikten ruhulua doru bir gidi grlr. Diyebiliriz ki, Trk dncesinde Bat felsefesindeki sorunlar ze rinde dnmeye ilk olarak Ahmet Mithat'la balanmtr. O za mana kadar Tanzimat dnrlerini, Yeni Osmanllar, Bat fel sefesinin yalnz siyasal yn ilgilendirmiti. Ahmet Mithat'n ise Bat dncesinde deinmedii bir yn kalmamtr. Fakat bu de inmeler hep yzeysellikten kurtulamyor; derinleemiyordu. Ah met Mithat'n yanl bir biimde de olsa Schopennauer'i eletirmek iin bir kk kitap yazdn bile grmekteyiz. Bu yazar ayrca, Tarih-i Hikmet adndaki kitabyla kk bir felsefe tarihi dene mesi yapmt. Yazlarnda idealist felsefeyi gittike daha ok tu tan Ahmet Mithat'a kar, Baha Tevfik ve Ahmet Nebil, maddeci lii ve bu arada o gnlerde moda olan Buchner'i savundular ve
74

Buchner'den Madde ve Kuvvet adl kitab evirdiler. Bizde ilk fel sefe dergisini Baha Tevfik kard. lk felsefe szl almas da bu dergide grlmektedir. Baha Tevfik ayn zamanda Alfred FouiUe'den iki ciltlik Felsefe Tarihni evirmi daha baka kitap lar yaymlamtr. Trkiye'de maddeci felsefenin yannda pozitivist, naturalist felsefenin etkisi de olduka genitir. Pozitivist dnce akmn dan yana olanlar daha ok Rza Tevfik'in kard Ulum-u ti maiye ve ktisadiye dergisinde yaz yazdlar. Derginin ad bugn k dilimizle sylersek Toplum Bilimleri ve Ekonomik Bilimler oluyor. Rza Tevfik, ampirizm ve agnostisizm (bilinemezcilik) yo lunda olduunu syler. air de olan R. Tevfik zel bir lisede bilgikuram zerine dersler verirken Batl dnrlerden alntlar ya pyor, szlerini iirlerle sslyordu. Bu dersler baslmtr. Bacon'un ve Stuart MilPin dncelerini, Musa Akyiit'den sonra bizde ilk savunanlar arasnda bulunan Rza Tevfik ken disine Bacon'un ve Stuart Mill'in rencisi adm vermiti. Ma kalelerinde Feylesof diye imza att iin Feylesof Rza Tev fik olarak anld. Rza Tevfik'in Abdlhak Hamit'in iirlerini fel sefe asndan yorumlayan bir kitap yazmas da ilgi ekicidir. Pozitivist felsefeye ilk ilgi, daha dorusu pozitivistlerin Trki ye'ye ilgisi Auguste Comte'un Mustafa Reit Paa'ya yazd mek tupla balar. Comte bu mektubunda Tanzimat' kendi felsefesine gre aklamaya alyor, tasarlad byk insanlk dini iin Tr kiye'den yararlanmay dnyordu. Bizde Auguste Comte'un felsefesiyle asl ilgilenen; bu felse feye yaknlk gsteren dnrn ise Ahmet Rza (1858-1930) ol duunu sylemeliyim. Birok yazar ve dnr arasnda maddeci, pozitivist ve na turalist felsefenin ilesini eken adam ise Beir Fuad'tr. Bilim din, Bat-Dou atmasndan doan ruhsal bunalm ilk olarak o yaam; sonunda intihar etmitir. Pozitivist felsefe etkisini, Cumhuriyet dneminde de byk lde gsterecektir. yle ki, Atatrk'n Auguste Comte'a ve po zitivist felsefecilere zel bir igi duyduu anlalmaktadr. 1895 yl felsefenin en nemli kitaplarndan birinin evrilip yaynland tarihtir. Bu tarihte Siyasal Bilgiler Fakltesi'ni o za manki adyla Mlkiyeyi bitiren gen bir aydn, bilinli bir giri imle Descartes'm Yntem zerine Konuma kitabn evirip yaynlad. eviri ilkin pek ilgi ekmediyse de sonralar yeterince deerlendirilmitir. Descartes'm bizdeki ilk eviricisi olan bra him Ethem adndaki bu gen, eviriye yazd nsz'de Bilim75

siz felsefe, felsefesiz bilim olmaz, diyerek nemli noktalar zerin de duruyor. Bat felsefe ve edebiyat konusunda uzun sre ilgiyi eken yer Fransa olmutu. Nitekim Serveti Fnun'un deerli yazar Ah met uayip, Hayat ve Kitaplar bal altnda hazrlad bir dizi yazda, filozof Taine'in felsefesinden balayarak btn 19, yzyl Fransz felsefesini ok iyi anlatmaktadr. Yllar ilerledike Batya duyulan ilgiler bilim felsefesini de iine alarak geliti. Matematiki Salih Zeki, Alexis Bertrand'dan Felsefe-i lmiye'yi daha sonra Henri Poincar'den lmin Kymeti' ni evirecektir. Bunlar bilim felsefesi ve metodoloji asndan nemli kitaplardr. lgintir ki, Felsefe-i lmiye gibi zor bir kita bn o zaman liselerde okutulmas dnlmt. te stanbul niversitesi'ndeki Felsefe Blm byle bir d nce ortam iinde ald ve derslere baland (1900). Bu blm de felsefeye bal olarak, toplumbilim, ruhbilim ve eitim ders leri de veriliyordu. Kltr etkinliklerinin daha da canland yllar, kinci Me rutiyet yllardr. Felsefe alannda olduka planl ve programl yaynlar grlr bu yllarda. rnein Hseyin Cahit Yalm'm Olumun Ktphanesi bal altnda yaynlad bir dizi kitap arasnda felsefe evirileri olduka byk bir yer tutar. Felsefe kitaplar yalnz stanbul'da yaynlanmamaktadr o srada. Selnik'de de felsefe almalar vardr. rnein Yeni Felse fe adnda bir dergi karlmakta ve felsefe kitaplar yaynlanmak tadr. Dergi ve kitaplardaki ana dnce Batmm bilimden ya na aklc felsefesinin Trk toplum hayatna uygulanmas dr. Se lanik her bakmdan nemli bir kentdir o sralarda. Dilde sadele me akm Selnik'deki Gen Kalemler dergisinde yaz yazanlarn abasyla balamtr. O akm edebiyatlarn gizlenmez bir dil so runu ile karlatklarn gsteriyordu. Ayn gnlerde felsefecile rin daha etin dil sorunlar vard. niversitedeki hocalarn kul land felsefe dili, zellikle terimler koyu arapann etkisi altn dayd. Bu durumda hi olmazsa terimlerde bir karara varmak iin bir komisyon kurularak almalar yapld. Felsefe terimleri kitap halinde yaymland. Profesr Ahmet Naim'in, franszca bir psikoloji kitabndan yapt evirinin sonundaki yz sayfalk sz lk, felsefe dilimizin o sradaki durumunu yanstmas bakmn dan ok ilgi ekicidir. Felsefe yaynlan durmad. kinci Merutiyet dneminde Maa rif Nezareti'nin de planl yayn iine nem verdii grlmekte-' dir. Telif ve Tercme Ktphanesi dizisi bu amala yaynlan maya balad. Dizideki yerli ve yabanc eserler o dneme gre g76

zel baslarak yaymlanyor, bunlarn arasnda felsefe kitaplarna da yer veriliyordu. Nitekim yukarda ad geen Salih Zeki Bey'in felsefe ile ilgili evirileri bu kitaplar arasnda kmt. kinci Merutiyetin felsefe etkinlikleri incelenirken tannm Jn Trklerden Dr. Abdullah Cevdet'in yaynlarn gzden geir menin yarar vardr. kard itihat dergisiyle uzun yllar pozitivist, maddeci ve tanrtanmaz dnceleri savunan Abdullah Cevdet, felsefe ve toplumbilim konusunda eviri olan ve olmayan kitaplar da yaymlad. tihadn Kitaplar dizisi olarak karlan bu kitaplar arasnda, zellikle Gustave Le Bon'dan ve Voltaire' den yaplan eviriler dikkati eker. Maddeci ve pozitivist dnce akmlar lkede oalp geni lemeye balaynca .bunlara kar iki eletiri kitabnn yaymlan dn gryoruz: 1915'de yaymlanan birincisi, adn Akl ve Bilim Karsnda Maddeci Felsefenin Yanllar diye evirebile ceimiz Huzur-u Alcl- Fende Maddiyun Meslek-i Delaleti'h ve bir zamanlar niversitede felsefe dersleri okutan Ahmet Hilmi' nin kitabdr. Yazar burada maddeci dedii Cell Nuri'nin Tarih-i stikbal (Gelecein Tarihi) adl eserini eletirirken ayn za manda felsefe tarihindeki birok dnre kar kyor. Ahmet Hilmi, panteist (tmtanrc) felsefeden yana olduu halde Hangi Meslek-i Felsefeyi Kabul Etmeliyiz'de (1913) niversite genleri ne belli bir grn savunulmasndan ok, btn felsefelerdeki en doru ynleri alarak hareket etmelerini tlemekteydi. kinci eletiri kitab spritualist (ruhu) smail Fenn (Erturul) tarafndan kaleme alman Maddiyun Mezhebinin zmihlli'ix (Maddeci Grn k) ve 1928'de yaymlanmtr. Bu kitapda Buchner, Saint Simon, Auguste Comte, Darwin ve La marck eletirilmeye allmaktadr. Cumhuriyet dnemindeki felsefeye gemeden nce, 1923'de yaynlanan nc ve nemli bir felsefe eletirisi kitabna daha deineceim: ntikal ve Mlahazalar (Eletiriler ve Dnceler). Mehmet Ali Ayn, eitli yerlerde yaynlad eletirilerini topla mtr bu kitapda. slam felsefesiyle birlikte Arap ve Fransz dil lerini iyi bildii anlalan Mehmet Ali Ayn, o dneme gre gl bir eletirmeci, yetenekli bir tartmacdr. Kitaptaki eletiri ya zlar arasnda Abb Barbe'dan yaplan Felsefe Tarihi evirisinin ayrntl eletirisi zellikle dikkati ekmektedir. Abb Barbe'n Felsefe Tarihi, okullardaki ders kitab gereksinmesini karlamak iin evrilmiti. Yaymlanan baka bir felsefe tarihi Mehmet Emin (Eriirgil)'in, niversite'de verdii derslerden olumaktadr (1920). nc bir felsefe tarihi daha grlecektir. 1925'de, Paul Janet'den evrilen bu kitap Tarih-i Felsefe, Metalip ve Mezahip
77

(Felsefe Tarihi, Sorunlar ve rlar) adn tamaktadr. Bu ki tap o zaman Medresede ve niversitede okutulmaktayd. eviriler arttka eski genel szlklerin yetmedii grlyor. Yalnz felsefe terimlerini ieren szlkler aranmaya balyor. Ni tekim iki felsefe szl giriimi vardr bu yllarda. Birini Rza Tevfik, tekini smail Fenn hazrlamt. Rza Tevfik'in szl nn tamam baslamad, Franszcadan Trke'ye olan ikincisi ta mam olarak yaymland (1928). Batan beri sraladm felsefe almalar tm abalara kar n dar aydn evreleri iinde kalyordu. Fakat bizde Ziya Gkalp Osmanl mparatorluu'nun son yllarnda olduu kadar, Cumhuriyet'in ilk yllarnda da, dnceleriyle toplumu byk l de etkilendi ve adn gittike genileyen geni bir alana duyurdu. Aslnda toplumbilimci olan Ziya Gkalp, yazlarnda bata Durkheim olmak zere birok Bat felsefecisinden alntlar yapa rak Trkiye'nin sorunlarn inceledi. Bizde bir toplumbilim okulu meydana getiren Gkalp'i, smayl Hakk Baltacoiu, Ziyaettin Fahri Fmdkolu vb., izledi. Cumhuriyet dneminin balarnda zellikle pragmac felse feye ilgi duyuldu. William James ve John Dewey'in temsil ettii bu akm, gerein uygulama dnda bir ls yoktur; her var saymn, her yasann geerlii ancak deneme sonunda belli olur, diyordu. Bu bakmdan, geri kalmlnn nedenlerini Dounun gizemci ve metafizik etkilerinde bulan Trk aydnlarnn prag macl benimsemesi doald. Mehmet Emin Eriirgil ve Avni Baman'la birlikte pragmacl benimseyenler eitim ilerinde grev aldlar. John Dewey'in kitaplar dilimize evrildii gibi ken disi de eitim konusunda rapor vermek zere Trkiye'ye arld. Ayn gnlerde Bergson'un sz edilmeye balad Trkiye'de. Kimi aydnlarmz, Bergson'un yaama atlm kuramn iten likle savundular. Bu akmn Trkiye'ye gelmesine eviri ve yaz laryla Mustafa Sekip Tun n ayak oldu. Sekip Tun daha son ra Freud' evirecek ve Freuduluu tantacaktr (1926). Her yerde olduu gibi Trkiye'de de Freud byk ilgi grd, birok kitab evrildi. Cumhuriyet'in ilk yllarndaki dn hareketlerinden biri de Konya'da Yeni Fikir dergisini karan Naci Fikret ile Namdar Rahmi Karatay'm benimsedikleri enerjetizm di. Enerjetizm, madde ile hatta ruhla ilgili her eyi enerji ile aklyordu. Prag macla ve enerjetizme kar olanlarn banda ise Mehmet zzet vard ve felsefi idealizmi savunuyordu. Bu profesr ve onun asis tan olan Orhan Sadettin, niversitede felsefe tarihi dersleri okut tular; Kari Vorlander'in ciltlik Felsefe Tarihi'ni evirdiler.
78

Her yeni felsefe ve bilim akm artk olduka hzl biimde Trkiye'ye gelmeye balad. Nitekim Einstein'in grelilik kura m nm Avrupa'da aklanmasndan sonra bu konuda bizde de kitap kmas gecikmedi. Einstein kuramna ilikin ilk iki kita bmz 1922 ve 1925 tarihlerini tamaktadr. 1928'de latin yazsnn kabul ile Trk eitiminde olduu kadar dnce ve yayn hayatnda da yepyeni bir dneme girildi. Ksa alma sresinden sonra, gazete, dergi ve kitaplar daha ok yaymlanp daha ok kimselerce okunmaya balad. 1930'da dil devrimi balaynca Trk dilinin dnyadaki en zengin dillerden biri olduunu syleyen Atatrk, dilimizin bilin le ilenmesi gerektiini belirtti. lkesini, bamszln koruma sn bilen Trk ulusu, dilini de yabanc dillerin boyunduruun dan kurtarmalyd. Dil devrimi Atatrk'n zerinde en ok dur duu devrim oldu. 1933 ylnda da niversite reformu yapld. Eski niversite nin yerine yeni bir niversite kuruldu. O zamann Milli Eitim Bakan bu yeniletirmenin gerekesini aklarken yle diyordu: niversite devrimlerle ilgilenmemitir. Yaz devrimi, dilde yeni leme, yeni tarih dncesi btn yurdu sararken niversite al drmazlk, iindeydi. Demek ki yeni niversitenin kadrolar dev rimci olacakt. Bu balam iinde niversitedeki felsefe reni minin ne gibi deiiklikler gsterdiine bakalm: 1933'de felsefe blmnde biri doent teki ikisi asistan felsefeci greve balyordu. Doentin ad Hilmi Ziya lken, asis tanlarn adlar Macit Gkberk ve Halil Vehbi Eralp't. Hilmi Ziya'nm Umumi timaiyat (Genel Toplumbilim) ve Trk Tefekkr Tarihi kitaplarn gren Atatrk onu Ankara'ya ararak konumu, aratrma yapmas iin Almanya'ya gn dereceini, dnnde niversite'ye Trk Dncesi Tarihi Kr ss ne atanacan bildirmiti. Bir yl kadar Almanya'da kal dktan sonra yurda dnen Hilmi Ziya byk bir hevesle derslerine baladHilmi Ziya ve Macit Gkberk'in niversite'deki almalar iyi bir gelime gsterecek, nemli eserler vereceklerdir. Onlarn bu almalarna daha sonra deineceim. Fransa'da iyi bir felsefe renimi gren Vehbi Eralp genel felsefe ve mantk dersleri verdi. Alfred Veber'in Felsefe Tarihi'ni evirdi. Almanya'da felsefe renimini yeni tamamlayan Mazhar evket pirolu'nun sanat tarihi ve estetik krssne atanma syla kadro tamamlanyordu. niversite Felsefe Blm'nde 1933 ylnn en nemli olay Almanya'dan arlan nl bilimsel felsefe profesr Hans
79

Reichenbach'm gelmesidir. Reichenbach'm asistanln ve evir menliini Nusret Hzr yapt. Alman felsefeci, doa bilimleri ile felsefe arasnda ba kurulmasndan yanayd. Bu amala bir de dernek kurdu. Ne var ki, stanbul'da be yl kalan Reichenbach, beklenildii kadar verimli olamad. Yalnzca Lojistik adl eseri evrilebildi o yllarda. Bilimsel Felsefenin Douu adl nemli ki tabnn evrilmesi iin 1980 yln beklemek gerekti. lkenin kltr hayatnda grlen canlla ve devrimci or tama az yukarda deinilmiti. Bu ortamda iki nemli dizinin ya ynlanmaya balad grlmektedir: Birinci diziyi Milli Eitim Bakanl yaymlyordu. Aslnda devlet, Merutiyet yllarnda da bilim, felsefe ve kltr yaymna nem vermiti. Daha Cumhuriyet iln edilmeden Ankara Byk Millet Mec lisi Hkmeti'nin Eitim Bakanl, birok konuda, bu arada fel sefe konusunda da kitaplar yaymlamt. Bunlardan ou birka eviri dnda felsefeci Namdar Rahmi'nin kitaplaryd. niver sitede felsefe tarihi dersleri veren M. Emin Eriirgil'in Kant' ve Felsefesi adl kitab da bu yaynlar arasnda kt. 1934'de yaymna balanan dizi Lise Felsefe Derslerine Yar dmc Kitaplar balm tayordu. Gerekten hepsi de felsefeyle ilgiliydi bunlarn ve yalnzca ikisi eviriydi. Spinoza, Leibnitz, Kant, Berkeley'den olduu kadar, Bergson, Ernst Mach, Bertrand Russell gibi olduka yeni felsefecilerden de eviriler yaplarak ya ynlanmt ayrca. Dizi 19 kitaptan oluuyordu. stanbul Felsefe Blm yeni dzenlenmeden sonra bir sre pek az yayn yapt. Fakltenin ortak sreli yayn olan Edebiyat Fakltesi Mecmuas ise artk kmyordu. Bakanln ve niversitenin dnda da felsefe ile ilgili ya ynlara nem veren yaynclar grld. Bu bakmdan, Haydar R fat'n ynetimindeki Dn ve Yarn eviri dizisinin (1934) zerin de biraz durmak gerekiyor. Elliye yakn kitab iine alan bu di zide, Herakleitos, Aristoteles, Young, Heidegger gibi felsefeci lerin eserleri yannda Lenin, Kautski, Stalin, Buharin, Kropotkin gibi dnr ve yazarlarn siyasal ve toplumsal konulu eser leri yer alyordu. Dizideki kitaplardan anlalaca gibi, o yllar da Trkiye'de, her eit dnya grnn yer ald kitaplar ra hatlkla baslp satlabilmekteydi. Yeni bir niversitenin zellikle dil ve tarih almalar iin yararl olaca dnlerek Ankara'da Dil ve Tarih Corafya Fa kltesi kuruldu. ok gemeden bu fakltenin felsefe blm al d. Bu fakltenin blmlerine gen ve yetenekli profesrler atan d. Bugnk felsefeci kuaklarnn yetimesinde byk emei ge en; gnmz Trk felsefesini deta biimleyecek lde etkili
80

olan ve hayranlk uyandran Nusret Hzr, Felsefe Blmne ve rildi. Fransa'dan, Descartes uzman Lacombe, hoca olarak geti rildi. Gelien dil devrimi ve Cumhuriyetle birlikte oluan yeni kavramlar felsefe dilinin yeniden ele alnmasn gerekli kld. 1938' den sonra da TDK ve Tarih Kurumu almalarna devam etti. 1939'da ok nemli bir ey oldu : Hasan li Ycel milli ei tim bakanlna getirildi. Felsefeciydi Hasan li Ycel bu konu da almalar vard. Geri Emrullah Efendi gibi felsefeci sayla bilecek kltrl bir milli eitim bakan Osmanl dneminde de grlmt. O da elinden geldii kadar hizmet etmiti lkenin eitimine ve kltrne. Liselere felsefe dersleri onun zamannda konmutu. Ama Hasan li YceFin bakan olmasyla eitim ve kltrn her alannda bu arada felsefede yeni ve bereketli bir dnem balad. Klasiklerden eviriler dzenli ve zenli biimde kmaya balad. 1940'da balayan bu dizi, 1946'ya kadar gittike artan saylarda felsefe kitabn ieriyordu. Bakanln yaynlar 1946'dan sonra yavalad. 1950'den sonra tm niteliklerini yitirdi. 1940'larda grlen yayn hareketi kltrn, millet sevgisi ile bir likte humanist temellere dayandrlmasn amalamt. Felsefe terimleri sorunu bu eviri etkinlii iinde yeniden gndeme geldi. ok gemeden Trk Dil Kurumu Felsefe ve Gra mer Terimleri'ni yaymlad. Bunu vakitsiz bir oldu bitti gibi g ren stanbul niversitesi bir sre bu terimlere ilgisiz kald, hatta direndi. Ama pek fazla srmedi bu direnme, stanbul Felsefe B lm bu terimlerin kullanlmasnn yerinde olacana karar verdi. Bundan sonra bata Macit Gkberk olmak zere blmn btn retim yeleri dilde zlemenin ncln ele aldlar. Onlarn arkasndan, denemeci eletirmeci, bilim adam, birok kimsenin ztrkeyL ve yeni felsefe terimlerini severek, benimseyerek kul land grld. rnein Nurullah Ata gibi etkili bir eletirmeci ve denemeci Trkenin zlemesi ve yeni terimlerin yerlemesi urunda byk bir sava verdi. Yllardr sren felsefe dili sorunu zmlenme yoluna girmiti artk. ok partili dneme geildikten sonra 1950'de yeni bir parti nin ynetimi ele almas, bir takm kimselerin devleti let ederek devrimlere kar gelmesine neden olduysa da, dilde zleme al malar azalmad, tersine daha da artt. Dilin felsefe yapmaktaki nemini ok iyi anlayan felsefeciler zlemeye var gleriyle sahip ktlar. imdi biraz geriye dnyorum: 1936 ylnda stanbul niversitesi'ne tannm bir Alman felsefeci daha geldi. Ernst Von Aster admdaki bu felsefe tarihisi Almanya'y, Nazi basks y znden terk etmiti.
81

Von Aster geliinden 1948'de lmne dek, felsefe tarihi ders leri verdi; seminerler yapt. Bu profesrn verdii derslerden olu an kitap yaymland: Felsefe Tarihi, Bilgi Teorisi ve Mantk, Hukuk Felsefesi Dersleri, Almanya'daki Yeni-Kant grn tem silcisi olan Von Aster, bizde, bu grnden ok, felsefe tarihin deki ak ve yan tutmaz durumuyla etkili oldu. Von Aster'in ders lerinden yetien renciler, liselerimizde uzun sre felsefe ret menlii yaptlar. Aster derslerinde, felsefenin ayr ayr bilim dal lan arasndaki birletirici ilevi zerinde duruyor, bilimlerin ii nin bittii yerde felsefenin ii balar, diyordu. Felsefenin en nem li ii bilimlerin yntemlerini denetlemekti. Aster'e gre felsefenin nasl bilimleri birletiren bir ilevi varsa, deiik milli grleri birletiren bir ilevi de olmalyd. Von Aster niversitede slm felsefesinin de bir yeri olmasn istedi. slm felsefesi krss, pro fesrle ykseltilen Hilmi Ziya lken'e verildi. lken bu krs de verdii dersleri yaymlad: slm Dncesi, lken, Felsefe Blm'nde yalnz slm felsefesi dersleri deil, eitli zamanlarda toplumbilimden ahlaka, bilgikurammdan sanat felsefesine kadar deiik konularda dersler verdi. Deinmedii konu kalmad. Ki taplar kard arka arkaya, gazete ve dergilerde yazlar yazd. Onun kendine zg bir felsefe sistemi kurma abas iinde oldu u grlyordu. Bir mr verdi buna. Belki tutarl ve derinleme sine bir felsefi gr koyamad ortaya. Ama yine de, onun al malarna sayg duymak gerekiyor. Yazlarnda, felsefe almas yapacaklar iin byk bir malzeme bolluu var. Onun zellikle uyan Devirlerinde Tercmenin Rol, Trk Tefekkr Tarihi, Yir minci Asr Filozoflar, Mantk Tarihi, slam Dncesi, Trkiye' de ada Dnce Tarihi gibi kitaplar her zaman bavurulacak deerli eserlerdir. stanbul'da felsefe tarihi derslerini Aster'den sonra uzun s re onun doenti ve eviricisi olan Macit Gkberk verdi. Gkberk ayrca yapt seminerlerde dil felsefesi ile birlikte eitli sorun lar zerinde durdu. Verdii derslerden oluan Felsefe Tarihi kita bn yaynlad. Burada baka bir Alman profesrden, Valter Kranz'dan sz etmeliyim. Kranz Eski Yunanca uzman olduu ve Yunan felse fesini iyi bildii iin 1945-50 yllar arasnda Antik Felsefe ders lerini o verdi; bu alanda yararl ve etkili oldu. Kranz'm, Antik Felsefe dersleri yaynland. stanbul Felsefe Blm'ne 1950lerde iki Alman profesr daha ders vermek zere geldiler: Heinz Heimsoeth ve Joachim Ritter. Tannm Kant aratrcs Heinz Heimsoeth'un 1950-51 deki dersleri aydnlanma ve Kant felsefesi konusundayd. Bu
82 .

dersleri evirip yaynlayan Takiyettin Mengolu, yazd nsz'de yle der (1967) : Kant'm urat birok sorunlar bizim bugnk hayatmzda, Doululuktan gelen yanllarn kayna olarak srp gitmektedir. rnein kavramclk bunlardan biri dir. Kant kavramclkla arpm, insan aklnn bu alandaki s nrlarn gstermitir. nsandan kavram retmesi deil, insan ol mas beklenir. Bu bakmdan Kant' felsef antropolojinin kurucu su sayabiliriz. Heimsoeth'un Trkiye'de Ahlk Denen Bilmece (1957) ve Felsefenin Temel Disiplinleri (1952) adl iki kitab da ha evrildi. J. Ritter varoluuluk felsefesinde uzmanlamt. Derslerinde daha ok bu konuya arlk verdi. Derslerini doenti Hseyin Batuhan eviriyordu. Ritter Varolu Felsefesi konusunda bir konferans da verdi (1954). Batda Husserl'in balatt feno menoloji ve felsefi antropoloji akmlarn Trkiye'ye, Takiyettin Mengolu tantt ve onun stanbul'da verdii derslerin arlk noktasn bu anlaylar oluturdu. Mengolu bu grlerle il gili olarak Max Scheler'den nsann Kosmosdaki Yeri'ni evirdi ve Kant ve Scheler'de nsan Problemi'ni yazd. Daha sonra yaz d Felsefeye Gtri'de Almanya'dayken derslerini izledii Nicolai Hartmann'n yeni ontoloji felsefesine yer verdi ve Trkiye'nin kltr sorunlarna deindi. Fenomenoloji ve felsefi antropoloji artk uzun sre stanbul Felsefe Blmnn gndeminde kalacaktr. Nitekim bu blmn yaynlad Felsefe Arkivi dergisinin deiik saylarnda ad ge en akmlara ilikin ok yaz kt. Nermi Uygur da felsefeye fenomenoloji ile balad. Bir ara Russell zerinde duran Uygur, dil felsefesinden yaama felsefe sine kadar uzayan bir alma iine girdi. Felsefe yannda dene me yazlarnda da baarl oldu. Denemelerini Gnele adl kitapda toplad, daha sonra nsan Asndan Edebiyat' yaymlad (1969). Nermi Uygur'un bence en ilgin eseri Trk Felsefesinin Boyutlan'dr. Kendisi bu kitap iin Trkiye'de felsefenin gele ceine ilikin aykr dnceler diyor. Dil, ahlk ve fenomenoloji konusunda alma yapanlar ara snda Bedia Akarsu da var. Akarsu, Max Scheler'de Kiilik Prblemi'ni 1962'de yaymlad. Ahlk retileri 1970'de, ada Fel sefe 1979'da kt. Bedia Akarsu ayn zamanda Felsefe Terimleri Szl'n hazrlayarak, terim alanndaki en nemli almay yapt. Bylece, felsefe dilindeki g bir sorunun yllar sren al malardan sonra ulat olumlu sonu ortaya konuyordu. Bu szlk ile felsefe yazlarnn dilinde bir birlik salanabilecekti. stanbul'da Husserl'in fenomenolojisi ile en son ilgilenen retim yesi Onay Szer oldu. Edmund Husserl'in Fenomenolojisi
83

ve Nesnelerin Varl'm yaymlad 1976'da. Daha sonra Encyclo paedia Britannica'daki Fenomenoloji maddesini evirdi (1980). Husserl bu maddede kendi fenomenoloji felsefesini zetlemiti. Szer'in 1981'de yaynlanan kitab Dil-Tarih likisi zerine Bir nceleme idi. Anlayan Tarih adn tayan bu kitapda Szer, uluslarn dnme biimleriyle dilleri ve tarihleri arasndaki ili kiyi inceledi. Bu arada N. Hzr'n yazlarnn yllardr beklenen derlenmesinin de gerekletiini sylemeliyim: Felsefe Yazlan (1976). Trkiye'deki felsefe evriminin gzden geirildii byle bir yazda sanat felsefesi (estetik) konusunda yaplan almalara da deinilmelidir. niversitelerimizdeki sanat felsefesi, estetik dersleri olduka eskidir. H. Suphi Tanrver ve . Hakk Baltacolu ile balayan estetik derslerini Suut Kemal Yetkin ve Mazhar evket Ipirolu srdrd. Bugn stanbul Felsefe Blmnde bu dersler Siste matik Felsefe Krss n baldr ve smail Tunal'mn yneti minde verilmektedir. ada resmi felsefe asndan inceleyen s mail Tunal, Grek estetii, Benedetto Croce ve Marks estetie ilikin aratrmalar yapt; bu konularda kitaplar yazd. Ayn kr sde Necla Arat estetik ve genel felsefe konusunda almalar ya pyor. Necla Arat yeni Kantc E. Cassirer'in nemli kitab nsan stne Deneme'yi evirdi (1980). retime estetik ile balayan pirou ise giderek daha ok sanat tarihine yneldi ve bu konu da deerli eserler verdi. Onun zellikle Sebahattin Eybolu ile birlikte yapt incelemeler sanat tarihimizde r aacak nite liktedir. Suut Kemal Yetkin'e gelince, o derslerini stanbul'dan son ra Ankara lahiyat Fakltesi ile Eitim Fakltesi ve Hacettepe niversitesi'nde verdi. Estetik Doktrinler'i 1972'de, Estetik ve Ana Sorunlar' 1979'da yaynlad. talya'da sanat felsefesi konusunda doktora yapan Bedrettin Cmert'i, lmnden ksa sre nce ya nma asistan olarak almt. Yetenekli bir estetiki ve iyi bir ele tirmeci olan Bedrettin Cmert ok ksa sren hayatnda nemli ve rnek almalar yapt. stanbul ve Ankara'daki iki niversiteden sonra Ortadou Teknik niversitesi ve Hacettepe niversitesi kurulmutu. Bu niversitelerde de felsefe dersleri verilmeye balad. Orta Dou Tek nik niversitesi'ndeki dersler ngilizce olarak veriliyor. Hacette pe niversitesindeki felsefe dersleri teki niversitelerdeki gibi li sans dzeyinde deil, doktora dzeyinde yaplmakta. Yani lise lere retmen yetitirmek amac gdlmyor. Felsefe doktoras iin bir bilim dalnda uzman olmak koulu aranyor.
84 . "

Bu yerlerden baka lkemizde, hukuk, iktisat ve siyasal bi limler fakltelerinin hepsinde felsefe dersleri okutulmakta ve fel sefeye ilikin yaymlar yaplmaktadr. rnein Kant'm Trkeye evrilen ilk kitabn Ankara niversitesi Siyasal Bilgiler Fakl
tesi yaynlad: Ebed Bar zerine Felsef Deneme (1960).

Btn bu abalarn sonucu, bizdeki felsefe renimi yaymlarmdaki dzeyin epeyce ykseldii grlmektedir. Nitekim Ha cettepe niversitesi son zamanlarda ok yararl bir yaym al mas planlamtr. Bu plana gre felsefe tarihinde ad geen bel li bal ana kitaplar Trkeye evrilip dizi halinde yaymlanacak tr. Dizinin ilk kitab olarak Davide Hume'un nsann Anlama Yetisi zerine Bir Soruturma, ikinci kitab olarak da Kant'n Pratik Akln Eletirisi ok zenli bir biimde hazrlanp bastrl mtr. Dizideki kitaplarn nemli zellii eviri ile birlikte, ya banc dildeki ana metnin de verilmesi ve eviriyi bir kii deil yet kili birka evirmenin birlikte yapmasdr. Planlanan byle bir dizi, bu tr bir takm almas, kanmca, lkemizdeki felsefe et kinliklerinde, nemli bir aamaya gelindiinin gstergesidir. n k uzun sreden beri niversitelerimizin felsefe blmleri verim sizlikle hatta tembellikle sulanyor, eletiriliyordu. Biraz sonra Trk Felsefe Kurumu'ndan sz ederken deineceim gibi bu ele tirileri felsefecilerin kendileri de yapmaktalar. Felsefe konusunda niversitelerin dnda almalar da var. Bu alanda bir iki ad zerinde duracam. lkin Afar Timuin'in adn anmak istiyorum. Timuin'in uzun sre kard Felsefe dergisi, Aristo ve Descartes konusundaki kitaplar h. Goldman' dan yapt eviriler, felsefenin Trkiyedeki yaylma alann ge niletmitir. niversite dnda felsefe almalar yapanlar ara snda Orhan Hanerliolu'nun da belli bir yer ald grlmek tedir. Daha nce Cemil Sena Ongun'un balad yolda etkinlik gsteren Orhan Hanerliolu nce yk ve romanlaryla tannd, daha sonra felsefe alanna yneldi, Dnce Tarihi, Felsefe An siklopedisi ve nan Szl'n yazd. Bunlar genel kltr edin mek isteyenlerle felsefeye balayanlarn iine yarayacak nitelik te kitaplar. Varoluuluk ve Marks felsefenin Trkiye'deki du rumuna gemeden nce, stanbul niversitesi'nde yaplan fel sefeye ilikin tezlere deinmek istiyorum: Bizde ilk felsefe doktorunun Orhan Sadettin olduu sylenir. niversitede 1920'lerde retim grevlisi olarak bulunan Orhan Sadettin'in tez konusu kesinlikle bilinmiyor. Byk olaslkla fel sefe tarihinde yntem konusundayd. 1933 ile 1973 aras doktora lar iin bir liste bulunuyor elimde. Liste, Edebiyat Fakltesini]* btn blmlerini kapsyor. 1933-46 arasnda btn fakltede
85

15 kii doktor olmu, yalnz biri felsefeci: Ziya Somar. (Z. Sonar, daha sonra Bergson adl kitabyla, evrileriyle dikkati ekti). 1947-53 arasnda doktor olan 186 kiiden ise 15 tanesi felsefeci. Az m ok mu, deerlendirmeyi size brakyorum. Vaktiyle psiko loji Profesr Peters yle demiti: rencilerin geldikleri ev relerde, dn almalarn deerlendirme, dn ilgisi henz pek ok eksiktir. Okul (niversite) onlara eksik olan vermiyor, bir eyler retiyor ama, retilenleri ilemek, bunlarn zerinde dndrmek yok. rencilerin ou niversiteyi lisenin bir uzan ts olarak gryor. Bu durumda elbette doktora says dk olur. Von Aster'in rencilerinden iki kii doktora yapabilmi. O gnden bugne 15 felsefe doktoru, hepsi bu kadar. Lisans tezlerine gelince kukusuz bunlarn says oktur. Ne var ki bitirme tezleridir bunlar, derinlemesine aratrmay ier mez. Fakat yine de aralarnda nemli saylacaklar vardr. Bun larn hi olmazsa bir listesi yaymlansa iyi olur. Varoluuluk (egzistansiyalizm) Trkiye'ye Jean-Paul Sartre' in kitaplar ve teki eserleriyle geldi. 1945 ile 1950 arasnda Fran sa'y byk lde etkileyen Sartre'm almalar bizde nerdeyse gn gnne izlendi. Yeni bir insan ve zgrlk felsefesi getiren, edebiyata teki felsefe grlerinden daha yakn olan Sartre'm varoluuluu aydnlarmzn byk lde ilgisini ekti. Sartre ve Simon de Beauvoir'm eserlerinin ou dilimize evrildi. Varoluuluk bu denli gncelleince Kirkeggard, Heidegger, Jaspers gibi felsefecilerin varoluu grlerine ilgi duyulmaya baland. Trkiye'deki Markslk ve tarihsel maddecilik akmna ge iyorum: Bizdeki kimi felsefe evreleri, uzun sre, sanki yeryznde bu akm, byle bir felsefe yokmu gibi davranmlar diyalektik sz cn bile sylemekten ekinmilerdir. Oysa Trkiye'de tarihsel ve diyalektik maddecilik konusundaki almalarn balangc olduk a eskiye uzanr. Kerim Sadi, Sadrettin Cell vb. yazarlarn ele alp tanttklar Markslk konusunda daha sonra bakalar bir ok kitap ve yaz yazdlar; dergiler kardlar. Ne var ki, Marx ve Engels'in ana kitaplar. 1961 Anayasasndan sonra evrilebilmi, bu eviri etkinlii 1980'e dek olduka youn biimde srmtr. Lukacs, Garaudy, Lefebvre, A. Schaff, Althusser gibi gnde marksistlere kadar birok felsefecinin - kitaplar bu yllarda okuyucu nun yararlanmasna sunulabilmitir. Georges Politzer'in Felsefe nin Balang lkeleri ve Felsefenin Temel lkeleri evrilip yayn lanmtr. Marksist sanat felsefesiyle yabanclama kuramnn yazarlarmzla sanatlarmzn byk lde ilgisini ektiini
86

sylemeliyim. Ayrca Selhattin Hilv ve Sencer Divitciolu gibi dnrler Markslktaki Asya tipi retim tarz kavramn ak lamak iin almalar yaptlar. Burada Sencer Divitiolu'nun Asya Tipi retim Tarz ile Asya Tipi retim Tarz ve Osmanl m paratorluu adl eserlerini anmak isterim. Diyalektik, kavram olarak eski Yunandan bu yana birok filozofta grlmekte ve bir dnce yntemi olarak Herakleitos' daki biimiyle ilgi ekmektedir. Bizde de az yaz yazlmamtr di yalektik iin. Selhattin Hilv'm Diyalektik Dncenin Tarihi (1966) bu konuda yazlm nemli bir kitaptr. (Hilv'm bask yapan Felsefe El Kitab'm da burada analm.) Daha nce bu ko nuda yaymlanan kitaplar eviriydi. Diyalektie ilikin son e viri L. Goldmann'un kitabdr: Diyalektik Aratrmalar (1976). Fsun Akat (Altok)'nm Niin Diyalektik?"ine gelince bu kitap, diyalektik yannda felsefenin teki konularna da deinen bir deneme kitabdr. Diyalektik ile ilgilenenlere son olarak bir ma kalenin szn edeceim: eitli Diyalektik Kavramlar, Metot ve Gr baln tayan bu makale 1974'de Orta Dou Amme daresi Enstits Dergisi'nde kt ve Ioanna Kuuradi yazd. Ya zar bu makalesinde, dnce tarihi boyunca Platon ve Aristote les'ten bu yana, diyalektik szcne verilen anlamlar zerinde durmakta bunlar arasndaki ilikiyi ortaya koymak istemektedir. Ona gre bu szc kimin, ne anlamda kulland belli olma dka kavram karkl olacaktr. Kuuradi genelde hakl. Ama ben de diyeceim ki, maddeci diyalektik ak bir kavramdr, onun anlamnda bir karklk sz konusu olamaz. Felsefeler durmuyor, yorumlar bitmiyor: Marksla yeni bir yorum getiren Herbert Marcuse'n felsefesi 1960'larda Avrupa'da byk etki yapmt. Devrimci renci hareketleri onun grle rine yaknlk gsterdi, szlerini slogan olarak kulland. Hipilik dediimiz bir yaama felsefesi ondan kaynaklandn ne srd. zellikle genlerin bu derecede ilgi duyduu Herbert Marcuse'n kitaplar kse mamanda dilimize evrildi. Marcuse'n ve teki yeni dn adamlarnn grlerini tantan gzel bir kitap da yaym land (1979). Yeni Dn Adamlan'm o zamanki Milli Eitim Bakanl kard. Kitap ngiliz televizyonunun felsefe konusun daki 15 programlk bir dizisini ieriyordu. Yazmda batan beri bizdeki felsefe akmlarnn szn et tim, niversitelerdeki felsefe blmlerinin servenini anlattm. Fel sefenin yks yine de bitmedi. felsefe cemiyeti denemesi olmutur Trkiye'de, bugn de bir Felsefe Kurumu var; onlar da anlatmalym: Felsefe, niversitelerde, okullarda, hatta kitaplarda kaldka,
87

etkisinden kaybettii gibi yozlaabiliyor da. Giderek yararsz, ya da lks bir ey gibi gzkmeye balyor. Byle durumlarda fel sefenin kendini savunmas gleiyor. O bakalarn eletirecei yerde herkes onu eletirmeye balyor. Bu nedenle felsefeciler ses lerini daha geni bir alanda duyurmak, felsefenin ilevini belli et mek istemilerdir. Ayn amala felsefe cemiyeti kurmay dn dler. lk Felsefe Cemiyeti 1927 ylnda kuruldu. Cemiyete kat lanlarn bir de dergisi vard: Felsefe ve timaiyat Dergisi. Bu dergi ayn zamanda Cumhuriyet dnemi genliinin fel sefede ilk ortak almasdr. Felsefe Cemiyeti'nde birka kez top lanan bu genler, bildiriler okumular, ortaya koyduklar sorun lar halka ak olarak tartmlardr. Bata olduka hzl giden almalar, yazk ki sonradan yavalad ve Cemiyet kapand. Felsefe Cemiyeti ikinci kez Mustafa Sekip Tun'un bakan lnda 1931'de kuruldu. Gene tartmal toplantlar yaplyor, Peyami Safa'dan smayl Hakk Baltacogl'na, Ahmet Hamdi Baar'dan Ahmet Aaolu'na kadar o dnemde Trk dn haya tnda etkili olmu kimseler eitli felsefe konulannda hazrladk lar bildirileri okuyorlard. Yayn organ bu kez, Hilmi Ziya lken'in kard Felsefe Yll'yd. Bu ikinci cemiyetin alma lar 1933'e dek srd. Hilmi Ziya lken 1934'deki yeni bir cemi yet giriiminden sz ediyor. Giriim yazk ki, bir yangn yzn den, daha balamadan bitmi. Btn belgeler yanm. Trkiye'nin, oktan beri gereksinmesini duyduu Felsefe Kurumu'nun almaya balayabilmesi iin 1974 ylm beklemek ge rekmitir. Bakan Ioanna Kuuradi Kurum'un amacm yle be lirtiyor: Felsefeyi dar akademik evrelerin dna karmak, l kenin sorunlarna eilen ve toplumsal yaamn gerek gereksin melerine karlk veren bir ura haline getirmek. Trk Felsefe Kurumu'nun etkinlikleri bugne dek aralksz srd. Kurum 1974 ve 1975 yllarnda seminer dzenledi. lkemizdeki bilgisel ve toplumsal sorunlar, felsefe retimi ve eitiminin bugnk du rumu, bizdeki tarih- retimi ve eitimi, felsefi bakla ele alnp deerlendirildi, nerilerde bulunuldu. zleyebildiim kadaryla da ha sonra u etkinlikleri oldu Trk Felsefe Kurumu'nun: 1978'de zgrlk Sorunu ye Trkiye, Trkiye'de Felsefenin Dn, Bugn, Yarn, nsan Haklarnn Felsefi Temelleri. 1981'de de eviri Deerlendirmesi ye Hegel'in 150. lm Yldnm dolaysyla iki ak oturum. lk seminerin tutanaklar yaym land. Tutanaklar okuduumuzda edindiimiz ilk izlenim, felse fecilerimizin topluma hesap verme abas iinde olduklardr. Ve ok nemli bir ey, felsefecilerimizin seminerlerde kendilerini kya sya diyebileceim bir biimde eletirmi olmalardr. Bu arada,
88

mantk, felsefe tarihi, metodolojinin gereksizlii gibi dnceleri ne srenler olmusa da genel belirlemeler ve neriler asndan sonu ok olumludur. Konumalarda fazla akademizme kama dan stn bir dzeye eriilmi ve bu dzey seminerlerin sonuna kadar korunabilmitir. Bu konuya deinmiken bir neride bu lunmak istiyorum, belki yararl olur: Kurum bir yllk karrsa bir bakma yayn sorununu zmleyecek ayn zamanda btn etkin liklerini gecikmeden ve dzenli olarak aklayabilecektir. Trk Felsefe Kurumu Uluslararas toplantlara temsilci gndermekte ve yurt dndaki felsefe etkinliklerine katlmaktadr. Trkiye'de felsefenin yks burada bitiyor. Yazm oku yanlar eksik ynler bulacaklardr. Hemen syleyelim ki burada amalanan ey, Trkiye'deki felsefeye ok genel bir baktr. Ge ni bir inceleme deil, kk sayabileceim bir zet yapmak is tedim. Tanzimat'dan bugne Trkiye'de felsefenin geirdii de imeleri bir derginin dar lsnde de olsa sergileyebildim san yorum. Yapmak istediim ey felsefecilerin ve felsefe kitaplarnn tam bir listesini vermek deildi. yle bir alma bu yaznn a pn kat kat aard. Kukusuz bizdeki felsefe almalarnn zerinde durulacak daha nice ynleri vardr. slm felsefesi konusunda zellikle dur mak isterdim. Sreli yaynlarn ayrntlarna inmek iyi olurdu. Dnya felsefe kongrelerine katlmalara yer verilebilirdi vb. Bun lar ilerdeki yazlarma brakyorum. nemle belirtmek istediim bir ey var: Felsefenin Trkiye'deki btn boyutlarn gemiten bugne iyice aratrabilmek iin, bir kaynaka (bibliyografya) almas zorunludur. Bu kaynaka, felsefe kavramna neler giri yorsa onlarn hepsine ynelmeli; kitaplar olduu kadar sreli ya ynlardaki makaleleri de iine almaldr. yle sanyorum ki, nasl bir yazn toplumbilimi varsa, felsefe toplumbilimi de olma ldr. Dnce tarihi almalar iin olduu kadar bu trden toplumbilim almalar iin de gvenilir bir kaynaka ve yaamyks (biyografya) almasna hemen balanmaldr. ap, ele ald konuya gre kk olan bu yazda grlecei gibi lkemizde hi de azmsanmayacak bir felsefe birikimi bulun maktadr. Geri sentezlere gidilememi, zgn eserler verileme mitir ama, yine de, Hilmi Ziya lken, Ismayl Hakk Baltaciolu, Macit Gkberk, Takiyettin Mengolu, Nusret Hzr, Nermi Uy gur gibi felsefeye bir mr vermi, onun ilesini ekmi insanlar yetimitir Trkiye'de. lkemizde felsefeye duyulan ilgi azalmam, giderek oal m, felsefi eletiri tavr olumu ve u anda says olduka &ok aydnlarmz dnyadaki felsefi dinamizmin iine girebilmitir.
89

Sorunlara felsefi bir bakla bakmann, felsefi eletirinin nemi hergn daha ok anlalmaktadr. Felsefe ve felsefi dnce yle bir eydir ki, iinde zgrce yaanlan toplumlar ister. Elbette ki -btn kltr almalar gibi felsefe almalar da toplumun btnnden, eitim dzeyinden, lkedeki gler dengesinden so yutlanamaz. Felsefenin zgrce retilmesi, ortaya kan dn celerin uygulanabilmesi iin gerek demokrasi ortam zorunlu dur. Bat lkelerinde olduu gibi bizde de felsefi gr sahibi her kes dncelerini korkusuzca, etki altnda kalmadan, dn ver meden syleyebilmen, eletiri yapabilmelidir. Doru, gzel ve iyi olana ancak byle ulalr. Ne var ki amzn felsefecisi, zgr ortam olusun diye eli bal bekleyecek bir insan deildir. Bu or tamn olumasnda onun da grevi vardr. Gnmzde yalnz evi mizin, kentimizin evresi, topraklar, denizler hava kirlenmiyor. Beyinler de kirleniyor, duygular da kirleniyor, kltr kirleniyor. Btn bu kirlenmelerin hepsinde insann ve insanln yazgs sz konusudur. Kltrel evre kirlenmesi ancak felsefeyle nle nebilir. Hattar fiziksel evre kirlenmesi de...

ti) Yazda, bundan sonra, Osmanl dnemi iin de olsa .Darlfnun den meyecek, niversite denecektir.
90

TRKYE'DE ADA DNCE TARH

SELAHATTN BADATLI

Hilmi Ziya lken1, son yz ylm Trk dnce dnyasn Tr kiye'de ada Dnce Tarihi2 adl kitabnda sergiliyor. Kitabn nsz'ne bakarsak lken'in, konusunu tarafsz ve nesnel bir adan ele almak istediini grrz: Burada tarafsz ve objektif olabilmek iin ele aldmz dnrler hakknda ken di hkmlerimizi mmkn olduu kadar bir yana brakmaya ve onlar kendi azlarndan konuturmaya altk. Ancak bu art lar altnda, bu objektifliin de bir snr olacaktr. nsz'den bir ka alnt daha yapalm: ada dediimiz fikir hayat itimaisiyasi byk sarsntlar iinde gelimitir. Yzyllar boyu sava halinde bulunduumuz bir dnya karsndaki mukavemetler ve devrimler, sonunda mparatorluun yklmasyla yeni bir siyasi bnyenin meydana k, bu bir asrlk fikir hayatn ou ihti rasl, gnlk eyleme bal ve derin olmaktan uzak brakm, Bat'nn fikir kklerine nfuz etmek ve yeni fikirleri geni buutlariyle kavramak imkn brakmamtr. lken, bu devir Trk dnrlerinin toplumsal eyleme, gn lk politikaya ballklarn, koullarn bir zorunluu olarak g ryor, ama bu durumun olumsuz etkilerini de belirtmekten geri kalmyor: ... itimai eyleme ar ballk bu devir Trk dn cesinin belki de bir bakmdan kusuru gibi grlebilir. Derinle tirilmi fikir eserlerini, bu ballktan kurtulabildii nisbette ver mesini beklemelidir. lken, 1966 ylnda yazd nsz' u iki cmle ile bitiriyor: Trkiye'de ada Dnce Tarihi, orijinal fikirler ve dnya iin yeni grlerin tarihi deildir. Fakat btn ile Trkiye iin ye ni ve gerek yaradllar hazrlayan eserlerin tarihidir. Kitabn Giri blmnde, Dou ile Bat'nn karlatrmas yaplyor. lken, Trk dncesinin Bat dncesi karsndaki en tartmal alann, kltr ve uygarlk konusunu ak bir biim91

de ortaya koyuyor: Sanatsn, ahlaksn, hukukusunu, filo zofunu milli, alimini milletleraras sayan bir kltr evresi ola maz. Yaratn ada kltrde stn ve birleik btn ilemleri milletleraras, bu seviyeye erien milletlerden her birinin ona ka tl tarz millidir. diyor. lken'in bu yargs Bat'nn tekniini alalm, fakat kltr deerlerini almayalm, diyenlere bir cevap tr, ayn zamanda. ... Bat ile Dou'yu, ksaca iki ayr dnya g rn hem ayrmak hem uzlatrmak kabil olacan sananlar, hatta kltr ve medeniyet ikililiini kaldrmak iin modernle meyi yalnz ekilde, teknikte ve ekonomik gelimede gren ve bu nun derin bir kltr paradoksunun sonucu olduunu, bu kltr paradoksunun asl modern kltr seviyesine erimedike ve bu faaliyete katlmadka elde edilemeyeceini anlamayanlar arasn da yalnzca derece fark vardr. diye yazyor. (Altn ben izdim. S.B.) lken, Tanzimat sonras toplumsal durumu belirlemek iin daha nceki toplumsal tabakalamaya ksaca deiniyor: Osman l imparatorluu, 19. yzyl banda btn snflar ve zmreleri ile birlikte bir sosyal piramit manzaras gsteriyor. Bu piramidin zirvesinde padiah ve saray, onun altnda savalar snf (ehl-i seyf ), onun altnda ve yannda ilim ve din adamlar (zmre-i ule ma), daha aada zenaat korporasyonlar ve gedikler (ehl-i hiref) en sonra piramidin tabannda raiyye (re'aya) adiyle tan nan oban ve iftiden ibaret halk tabakas bulunurdu. mpara torluun gl dnemlerinde sarslmaz gibi grnen bu pirami din 18. yzyl sonlarna doru bozulmaya baladn belirten l ken, Timar denen toprak sisteminin yerini alan ltizam sis teminin halk soymaya ve ktye kullanmaya ok elverili bir zemin hazrladn yazyor. Dzensizliin bir baka nedenini de Avrupa mallarnn lkeye girmesiyle yerli zanaatlarn ortadan kalkmasnda buluyor. ... Bat sermayesinin basks nnde zlmekte olan saltanatn feodal korporatif sistemi kendi iine ka panyor, bir yanda Ohannes Paa, Namk Kemal iktisadi libera lizmi savunurlarken, te yanda Ali Suavi, Gazali'den ilham ald bir iktisat grn canlandrmaya alyordu. Fakat her iki gr de memleket iin isabetli deildi. Birincisi, zlmekte olan kapitalizmden nce (pr-capitaliste) bir sistem iinde vakitsiz ve yersiz bir hrriyet savunmas yaparken bilmeden onu bozguna uratan faktr savunuyordu. kincisi ise slm - Osmanl me deniyetine drt elle sarlarak gelenei brakmamak ve kiilii kay betmemek iin rpmrken, aslnda dme gc kalmam bir iktisat sistemini savunduu iin, iktisadi bakmdan geri bir ha reketten baka bir ey olmuyordu, diyor. lken bu paragrafta
92

saltanatn feodal korporatif sistemi deyimini kullanmaktaysa da bir dip notu dyor ve ... Osmanl timar ve zeamet sistemi tam bir infodation deildir diyerek Osmanl toplum yapsnn tam feodal nitelikte olmadn belirtiyor. u noktay hatrlatmalyz ki diyor lken, Tanzimat ha reketi hatta onun sonular yalnz idarecilerin (devlet banda bulunanlarn) derinden derine duyduklar bir ihtiyacn eseri, ya hut dorudan doruya milletin hamlesi deildir. Fakat byk bir nisbette dtan (yani Avrupa'dan) gelen siyasi-iktisadi vakalarn basks eseri olarak meydana gelmitir. Tanzimattan nceki kltr hayatn gayri ahsi (impersonel) olarak deerlendiren lken, Tanzimat devrinin bariz ka rakterini de dnce ve hayatta ikilik olarak niteliyor. Kitapta, Tanzimat dnemi iinde Yeni Osmanllar Cemiyeti' nin kuruluunu ve belli bal temsilcilerini tanyoruz. Aydnlan ma Devri ve Terakki Fikirleri bal altnda inasi, Mnif Paa ve Ali Suavi'yi ele alan lken, slam Mantk ve Hukukunun Can lanmas bal altnda Cevdet Paa ve Mecelle stne ayrntl bilgiler veriyor. Cevdet Paa'y adalaryla karlatryor... Osmanlclk hareketinin iki yan var: Bir yanda slamclar: Ali Paa, Fuat Paa ve Cevdet Paa. Dier yanda Yeni Osmanllar ve Jn Trkler... lken'e gre birinciler slami esaslara sarlarak siyasi btnl sarsan tehlikeleri nlemek isteyen devlet adam lardr. kinciler de bu esaslardan ayrlmadan Bat'nn hrriyet ve merutiyet fikirlerini uygulamak isteyen kiilerdir. lken, Ali Suavi'nin Trkiye'de layiklii ilk defa savunan ki i olduunu yazyor. Namk Kemal'in edebiyat kiilii ile siya sal yazar kiilii arasndaki farklar aklyor. Namk Kemal'den bol miktarda alntlar yapmasna ramen onu orta apta aydmlanmac bir dnr olarak gryor. li Suavi ile Namk Kemal arasnda yapt karlatrmada A. Suavi'nin daha ileri ve derin bir dnr kiilii olduu inancn veriyor: Suavi, Yeni Osman llarla Avrupa'ya gitmi fakat onlar gibi yalnz rejim deitirmek problemi ile ilgilenmemiti, diyor. lken, Suavi'nin siyasal zmlerden daha ok kkl toplumsal zmler aradn syl yor. lken'e gre, Bu devrimci Trk dnrnn fikirlerinin bazlarna bugn bile eriilmi deildir. Suavi islamlamak, mo dern medeniyet seviyesine erimek ve Trklk grlerini bir letiren terkipi kafas ile sonraki birok dnre nclk etmi tir. Ali Suavi, Namk Kemal ve Ahmet Mithat' birlikte deer lendiren lken, u yargya varyor: Ali Suavi'nin cumhuriyet fikrini savunuu ile Namk Kemal'in aka cumhuriyete kar
93

yazdklar bu iki yazarn dn tarzlar arasndaki fark ve da ha Paris'te aralarnda balayan anlamazln derinliini gste rir, Ahmet Mithat ile Namk Kemal'in fark ise... mutlak hkm dara ballk ile meruti hkmdara ballk fark idi. lken, Ahmet Mithat'n, vulgarizatr ve dncelerinde sat hi olmakla birlikte ilk defa Bat felsefesinin sorunlarna dein mi bir kii olduunu belirtiyor. kinci Merutiyete Doru bal altnda ttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kuruluu, Ahmet Rza, Mizanc Murat, tekrar Na mk Kemal, Ali Suavi ve Ahmet Mithat stne aklamalar var. (Kitapta kronolojik bir sra izlenmekteyse de zaman zaman geri ye dnler gryoruz. Bu yzden kitap rahat bir ekilde izlene miyor. Karklklar douyor.) Bu balk altnda Prens Sabahat tin'den ve II. Abdlhamid'in eitim almalarndan sz ediliyor. Trk siyasal hayatnda nemli bir yeri olan ttihat ve Terakki Cemiyetinin kuruluunu, Ahmet Rza'y, Mizanc Murad'm a lmalarn ve dncelerini reniyoruz. Prens Sabahattin'in Fransa'daki science sociale ekol ile ilintilerini aklayan lken, onunla ilk defa Trk dnrler arasnda siyasi gr ilmi bir temele dayandrmak ihtiyac duyuluyordu diyor. kinci Merutiyet blmnde pozitivizm hareketinin douu Birinci ve kinci Merutiyet arasndaki balant, pozitivizmin ge limesi inceleniyor, kinci Merutiyet dneminin belli bal d nrleri ele almyor. Serveti Fnun dergisinin fikir ynn vurgulayan lken ... memleketimizde henz fikir tarihini yazma gelenei kurulma d iin bu yeni dergiyi ve onun at r edebiyatlar ken dilerine mal ederek yalnz edebiyat akm gibi gstermektedirler, diyor. Serveti Fnun dergisinin dnrleri olarak Hseyin Cahit Yaln, Ahmet uayb, Kadri, Mehmet Rauf, Cavit ve Cenap ahabettin'i gryoruz. lken, Ahmet uayib'i Serveti Fnun nes linin en kuvvetli felsefecisi ve tenkitisi olarak tanmlyor. Pozitivizmin Gelimesi blmnde Ulumu ktisadiye ve timaiye dergisinden alntlar gryoruz. Derginin ilk saysnda kurucular (Ahmet uayb, Mehmet Cavit, Rza Tevfik) amala rn aklyorlar ve yle diyorlar: Dergiyi milletin iktisadi ve i timai eitimine hizmet edebilecek bir dereceye ykseltmeye b tn kuvvetimizle alacaz. Bu almamz Osmanl milletinin bugn iktisadi ve itimai problemleriyle her eyden ok ilgilen mi olmasndan ileri geliyor. Son yarm asrlk dnya tarihi in celenince btn siyasi mcadelelerin temelinde iddetli iktisadi bir mcadelenin bulunduu grlr. Halbuki imdi bizde btn dikkat yalnz bu temel problemin zerinde yer alan siyasi prob94

lerne evrilmi bulunuyordu. Dergimiz ayn zamanda itimai ilim ler dergisidir. Yine bu blmde Bedi Nuri (1875-1913) ve Asaf Nefi'i'nin g rlerine yer veriliyor. Bedi Nuri, sosyal bilimlerin snflamasn yapyor. lken Onun snflamas Trkiye'de sosyoloji ve sosyal ilimlere ait ilk denemedir, der. Asaf Nef i, Hayat Mcadelesi ve Cemiyetlerin Evrimi adl yazsnda Gumlopvicz ve Novicow'un eserlerinde savunulmu olan darwinisme social' ele alyor. (Novicow, Les luttes entre socits humaines, la justice et l'expansion de la vie). Asal Nefi'nin Dar win ve Lamarck'a dayanmakla birlikte Marx'a kadar gittiini g ryoruz. Asaf Nef'i, sosyal snflar ve sosyal adalet sorununu dile getiriyor: nsanlar iin hrriyet istemek bir hak olduu gibi h kmetten beden ve fikir kuvvetlerinin korunmasn istemek de bir haktr. nk cemiyet ancak onunla devam eder. Bir hk met, hrriyeti salamakla siyasi grevini yapm saylyor. Fakat hayat ve rkn korunmasn reddetmekle itimai grevini yap maktan kand iin her trl tenkide deer... Merutiyet iyi kurulmusa hrriyetle birlikte adaleti de salamak zorundadr, diyor. Yl 1909. lken, Asaf Nef'i'yi yle deerlendiriyor: Asaf Nefi'nin yazs, positiviste ve evolutioniste evreyi yine o cinsten yaynlara dayanmakla birlikte birden aarak yeni bir kavramla karlatryor: timai adalet... Asaf Nefi'nin bu dergideki ya zlar dahi onun yeni bir cemiyet grne ynelmi olduunu gsterir. Sz edilen dergi Ulumu timaiye olsa gerek. Ulumu timaiye dergisinin en nemli dnrlerinden biri olarak nitelenen St'nm (St el Husri) eitim ve pedagoji ko nusundaki dncelerini reniyoruz. lken onun Gkalp'le olan polemiklerine deiniyor. Bat yazarlar tarznda ciddi ve objek tif tartmay ilk yapanlardan biri St'dr... Bu iki fikir adam nn stn seviyede tartmalar fikir tarihimizde unutulmaz bir rnek olarak kalacaktr, diyor. St'nm Fenni Terbiye, adl ese rinin pedagoji alannda Trkiye'de ilk kitap olduunu reniyo ruz. lken, Hoca Kadri'yi (1860-1918) Jn Trklerin dikkate de er bir simas olarak tantyor. Onun nce Abdlhamid'e sonra lar szlerinde durmadklar, vaat ettikleri hrriyet ve kardeli i getirmedikleri iin ttihatlara kar ynelttii eletirilere de iniyor. Musa Akyiit'in (1865-1923) kiiliinde Merutiyet dnemi nin ilgin bir tipini gryoruz. Onun en nemli zellii dnemi nin liberal iktisat anlayn eletirerek devlet mdahaleciliini savunmu olmasdr. O dnemin somut artlar (mparatorluun
95

yar smrge haline getirilmi olmas) ierisinde mdahaleci bir iktisat siyasetinin savunuculuunu yapmas nemlidir. Kitapta ki aklamalardan anlald kadaryla Akyiit'in iktisat siyase ti kuramsal olmaktan ok pratik zorunluklardan kaynaklan yordu. Felsefi Dncenin lk Admlar blmnde lken, Trk dncesi konusunda nsz'de yapt deerlendirmeyi tekrar lyor: Bat dncesi siyasi felsefe ve sosyal ilimlerle balam ve uzun bir sre asl felsefeye girilememitir. Bunun sebebini Tr kiye'nin gndelik meselelerinin n planda gelmesinde ve buhran l cemiyetin soyut dnceye frsat brakmamasnda aranmaldr, diyor. Felsefi dncenin Trk toplumunda geliememesini da ha derin nedenlere dayandn syleyenlerin3 de gereki ve inan drc olduklar ileri srlebilir. Ayn blmde, Vidinli Tevfik Paa ile matematiki Salih Zeki'nin felsefe ile matematik arasndaki ilikiler konusunda ileri srdkleri dncelere yer veriliyor. Baha Tevfik'in (1881-1914) kiiliinde ilk kez Dou ile Bat arasnda tereddd olmayan bir dnr grmekteyiz. O, bt n ile dikkatini Bat'ya evirmi bir dnrdr. lken, Baha Tevfik iin ... bize radikal hareketi retti, karar verme prob lemine rnek oldu. O zaman materyalizm gibi korkun sz bay rak yapmaktan korkmad, diyor. Baha Tevfik'in ak ve all mn dnda dnceler ileri sren bir kii olduunu anlyoruz. Bir Osmanl dnr iin ilgin ve nemli bir nitelik! Trkiye'de ilk felsefi dergi olan Felsefe'de Baha Tevfik, Bizde bir felsefe dili yoktur, ben bunu yapmaya alyorum. ark ve Garp arasndaki zigzaglar kesmek, ark kaynaklarnn artk yeni bir mahsul ver meyeceini iln etmek istiyorum. Garbn hayatnn stnl, felsefesinin stnl ile paraleldir, diyor. ... Szlerimize inan mayanlar idamla, siyasi zulmlerle, karde ve ana baba katilleriyle, Yenieri kavgalar ile dolu olan tarihimizi gzden geirsinler... Dn Turan'm kaba kelimeleri ile maksatlarn anlatabilen kafalar, bugn ayn vasta ile medeni ihtiyalar ifade edemez ler. leri bir kafa ileri bir dil ister... diyor. Felsefe Mecmuas nn ikinci saysnda ahlk konusuna deinen Baha Tevfik, Ah lk iyiyi kty bilmek deildir... iyiyi ve kty ayrmaktan zi yade, iyi olduu kabul edilen hareketlerin icras...dr diyor. Ba ha Tevfik'in on bir cilt tutan eserlerinin arasnda Felsefe-i Ferd, Teceddd- ilmi ve edebi, Feminizm, Psikoloji adl kitaplarnn bulunduunu reniyoruz. Felsefe Kamusu ise tamamlanamam tr. lken, Abdullah Cevdet'i (1869-1931) hr dnceli olmak96

la tannm bir pblisist olarak tanmlyor. Hayat hikyesi ve yerleik inanlara srarl kar koyular ile ilgin bir kiilii olan dnr ve aksiyon adam. Gerek bir birey belki. Dnceleri belki biraz soyut kalyor. Ancak davran ve dnceleri arasnda tam bir uyum var. Umumi kanaate aykr dnceler ileri sr mekten holanyor. A. Cevdet'in kurduu tihat Ktphanesi otuz yl srekli yayn yapyor. zellikle Dou ve Bat klsiklerin den yapt tercmelerle Trk dncesine nemli katklarda bu lunduunu reniyoruz. Sleyman Nazif, onun iin Shakespear'i katletti diyorsa da bu sz, bir gerei dile getirmekten ok onun dnce dnyasna ynelik bir saldrdr. Nazif, duygu dnyas asndan tam bir alaturka olduu halde A. Cevdet formel olarak tam bir alafrangadr. Spencer'in salam kafa salam vcutta bulunur ilkesini memleketimizde yerletirmeye alan Rza Tevfik (1868-1951) Ulum-u timaiye dergisinde grlerini aklyor; Bektailie ve tekke iirine duyduu ilgiyi dile getiriyor. lken, onun iin, Trkiye'de felsefeyi retim haline koyan ilk zattr, diyor. Ay rca Trkiye'de Bergson'u ilk tantanlardan biri olduunu re niyoruz. lken, Gkalp tarafndan gelitirilen Trklemek, slam lamak, Muasrlamak ilkelerinin ak bir biimde ilk Ali Turan {Hseyinzade Ali) (1864-1942) tarafndan 1905'te ileri srld n yazyor. Trkiye'yi temsilen birok uluslararas kongreye katlan Dr, Hseyinzade Ali Turan, ttihat ve Terakki Cemiyeti nin kurucularndan ve ilk trklerindendir1. Ali Turan'm dil konusunda nemli almalar olduunu reniyoruz. lken'in belirttiine gre, Ali Turan, 1905 ylnda yaz d Yazmz, Dilimiz, kinci Elimiz adl seri yazlarnda, yaz nn fonetik deil etimolojik esaslara gre yazlmasn savunuyor. Ali Turan 1916 ylnda Berlin'de toplanan bir kongrede Trk ka vimlerinin haklarn savunan bir rapor okuyor. 1917 ylnda Stokholm'de toplanan sosyalist kongresine Trk delegesi olarak kat lyor. Kongreye sunduu raporda Trkiye'nin savaa girii, slamiyetle sosyalizm arasndaki ilikiler, Trkiye ve Dnya Sava sorunlarn ele alyor. Sosyalistlerin bir ksm kapitalist dnya nn, slm alemine kar ald tavr benimsemektedir... Sosya listler arasnda yalnz byk Jaurs, Osmanl devletinin para lanmasnn sosyalist idealine aykr olduunu grd. Eer Jaurs trajik bir surette lmemi, Stokholm kongresinde bulunmu ol sayd bu ok yaygn olan Trk dmanl ile mcadele ederdi, diyor. lken, Ali Turan'm, 1926 Baku 1. Trkoloji kongresi za btlarm not defteri halinde braktn, yazyor.
97

Modernist islamclar, Ismail Hakk zmirli (1868-1946), Ah met Hilmi (1865-1913), smail Fenni Erturul (1885-1946), Meh met Ali Ayni (1869-1945) zerinde ayrntl aklamalar getiriyor, lken. lken'in kitabnda en geni yer, Ziya Gkap'e (1876-1924) ayrlm. Gkalp, ister bir filozof ya da sosyolog ister bir siyaset ideologu olarak ele alnsn Trk dncesinde nemli bir yeri olan kii olarak grnyor. Gkalp, ilk dnemlerinde bir Osmanl mil liyetisidir. Bu dnemde G. Tarde'n etkisi altndadr. Henz Durkheim' tanmyor. Ziya Selanik'e gidince iddetli bir ruhi dn (conversion) geirdi, diyor lken. Bu ani deimenin nedenlerini bilmiyoruz. Ancak onun Gen Kalemler dergisindeki yazlarnn ak bir bi imde eski yazlarndan farkl dnceler ierdii grlyor. Gen Kalemler dergisindeki Yeni Hayat ve Yeni Deerler adl yazsnda Gkalp, u dnceleri ileri sryor: Bir siyasi devrimi yaptktan sonra ikinci bir i nnde kaldk: itimai dev rimi hazrlamak! Yaz 1911 ylnda yazlyor. Gkalp'm siyasi devrim dedii olay ttihat ve Terakki ynetiminin siyasal iktidar ele geirmesi olsa gerek. Gkalp, bir yandan yaz almalarn srdrrken bir yan dan da ttihat ve Terakki Cemiyetinde siyasal danmanlk ve ideologluk yapyordu. lken, Gkalp'm Trk Yurdu dergisinde kan Trklemek, slamlamak, Muasrlamak adl yazsnn ona gerek kiiliini kazandrdn yazyor. Giderek dneminin siyasal ideologu ve resmi yazar olan Gkalp'm siyaset, sosyoloji, felsefe, dil kltr ve uygarlk alanlarnda fikir yrtm olduu nu gryoruz. lken'in kitabn nsznde deindii toplumsal eyleme ar ballk nitelii Gkalp iin fazlas ile geerli olsa gerek. Gkalp, belki de bu yzden fazla derinleememi, acele ge nellemelere girimitir. . Meslek-i timai ve Prens Sabahattin bal altnda lken, Prens Sabahattin'in siyasal alandaki grlerini dile getiriyor. Prens Sabahattin, ynetimdeki ttihat ve Terakki Cemiyeti'nin siyasal anlayna kar dnceler ileri srmektedir. Merkezi y netimin karsnda olan Sabahattin, ahsi teebbs konusunda olduka demokratik dnceleri savunuyor. Umumi hayat zel hayata hakim klan cemaat kuruluta idare ekli ne olursa olsun netice ayn: Siyasi tahakkm, itimai sefalet... Mutlakiyette olduu gibi Merutiyette de zulm, istibdat ve anariden kur tulamadk... diyordu. Ynetimdeki ttihad ve Terakki Cemiye tinin brokratik ve baskc siyasal anlay yannda Prens Saba hattin'in teebbs-i ahsi dncesinin, daha demokratik bir
98

siyasal anlay dile getirdii sylenebilir. ... zel hayatta ba mszl salayacak faal bir retim ve salam bir dzeni olma yan, fertleri kendilerini idareden aciz bir cemiyet umumi hayat nasl idare eder?. Gereklik pay olan dncelerdir bunlar. An cak ileri srd teebbs-i ahsi dncesi nasl gereklee cekti? Nzhet Sabit (1883-1919) iin lken mparatorluun k yllarnn en dikkate deer ve nevinde tek simas diyor. Milliyeti, vatanc, ateli idealist Nzhet Sabit'in sosyalistlii ni, lken'e gre umumi akmn sosyalistliine kartrmak ola nakszdr. Nzhet Sabit'in nce ttihat ve Terakki Cemiyetine gir diini, ancak hayal krklna urayarak oradan ve mason luktan istifa ettiini Teavun- tirnai (Solidarizm) cemiyetini kurduunu reniyoruz. ttihatlar eletirmesi yznden gaze tesinin kapatlp mahkemeye verildiini yazyor lken. Fafur dergisinde Gkalp'm Trklemek, slamlamak, Muasrlamak adl kitabn eletiriyor. Gkalp iin, ... tetkik ettii sorularn hibirinde ilmi olmamtr, diyor. Gkalp'n bu baarszlna bilimsel yetersizlikten ok fazla lkclnn sebep olduunu sylyor. mparatorluun sonuna geliyoruz. lken, bu blmde ksa bir aklama yapyor ve Cumhuriyet dnemine geiyor. mparatorluun knn yaratt moral bozukluu iin de iki trl dncenin filizlendiini sylyor. Birincisi, maddi olanakszlklarn yerini dolduracak manevi ve mistik eilimler: Bu Bergson metafiziiydi, diyor. kincisi, diyalektik materya lizm. lken, Bergsonculuun Trkiye'ye giriini ve bu dncenin belli bal temsilcilerini aklyor. Bu akmn srarl savunucusu Mustafa Sekip Tun zerinde bilgiler veriyor. Bergsonculua paralel olarak gelien bir akm da Tarihi Materyalizmdir. Ethem Nejat, efik Hsn, Sadrettin Celal ve dier maddeci yazarlarn daha ok gnlk siyasal konulardaki d ncelerinden alntlar yapan lken, nedense Kadro dergisini de bu grubun iine alm. Yine bu blmde Kurtulu ve Aydnlk dergilerinden sz ediliyor. 1933 ylndan balayarak Haydar Rfat' m ynetiminde srdrlen Dn ve Yarn serisindeki yaynlar konusunda bilgi veriliyor. Kerim Sadi ile Hikmet Kvlcml ara sndaki polemiklere deinen lken yle bir yargya varyor: G rlyor ki marxist olmayan aydnlan paralamak, halk nnde ki otoritelerini krmak iin ba vurduklar silah zaman zaman onlarn birbirlerine kar da evirdikleri bir silah halini alyor. lken'in Tarihi Maddecilie reddiye dnemi diyebileceimiz

1950 sonras dnce evresinde yazd bu kitabnn imdi ele al dmz blm, zel yorumlardan olduka etkilenmie benziyor. Zaten Onsz'de nesnelliin de bir snr vardr diyordu lken. Biz daha nesnel olmaya alarak, lkenin 1940-1950 arasnda mad deci diyebileceimiz ok ilgin ve etkili bir dneminin de oldu unu, ama bunun ayr bir inceleme gerektirdiini belirtmekle yetineceiz. Son yzyln Trk dnrleri iinde, Yusuf Akura'nn (18791935) ayr bir yeri vardr. Trk Ocann kurucularndan ve Trk Yurdu dergisinin srekli yazarlarndandr Akura. Trk Ta rih Kurumuna da bakanlk etmitir ve Trklk akmnn nde gelen isimlerindendir. lken, Akura'nn Tarz- Siyaset, Siyaset ve iktisat, Fikir Cereyanlar adl kitaplarndan ve baz makalelerinden alntlar yaparak onun dncelerini sergiliyor. Cumhuriyet dnemi ierisinde ayrca Celal Nuri leri (18701939), Ahmet Aaolu (1869-1939), Emin Ali avl (1889- -), Mehmet Ali evki (1881-1963), Hasan li Ycel (1897-1961) ve baka isimler yer alyor. Trk Felsefe Cemiyeti, Pragmatizm, Fel sefi dealizm... konularnda bilgiler veriliyor. Bildiim kadaryla, Hilmi Ziya lken'in Trkiye'de ada Dnce Tarihi, kendi trnde ilk kitaptr. Eksik ve yanllar da olsa, bu adan nemlidir sanrm. Yz yldan fazla bir zamandr srdrlen dnce abasnn gz kamatrc parlak rnleri yoktur belki. Ama yakn gemiin dnce dnyasnn bu du rumu, ona ilgisizliimizin bir mazereti de olamaz. Bir toplumun dnce tarihinden yoksun olmas kolay anlalr bir durum ol masa gerek. Gemii bilmekle, hi deilse bugn neden ar bir sentezler yuma oluturamadmz renebiliriz belki. Bu kitapta sergilenen dncelerden anlyoruz ki, yakn ge miin Trk dnrlerinin ou yaadklar dnemin toplumsal koullar tarafndan kuatlmlar, bu koullarn altnda ezilmi ler. Toplumsal koullarn insan dncesi stndeki etkilerinin belki de en tipik rneini vermilerdir. ounun belli yaam d nemleri yurt dnda da gese, durum deimemitir. Bu dnrlerin byk bir blm kkl bir eletiri getire memitir. Siyasal eletirilerin ou, belli ve derinlemesine bir d nceye dayanmyor. Felsefi dncelerin bir blm de, aktar mac nitelikte. Dnce ile somut maddi hayat arasnda ilintiler kopuk gibi. Trk dncesinin bu nitelii bugn de deimi g zkmyor. Bu durumun nedenlerini bilebilmek iin gemiin d nce dnyasnn bilinmesi gerekiyor sanrm. lken'in kitabnn nemi, bylece bir kez daha ortaya kyor. Yakn gemiin dnrleri iinde en az tannanlar daha zoo

gn, daha tutarl gzkyorlar. Szgelimi Ali Suavi'yi Namk Ke mal kadar tanmyoruz. Ama Suavi, lken'in de belirttii gibi da ha bir dnr kiiliine sahip. Baha Tevfik de ok tannm bir kii deil. Oysa ilgin dnceleri var. Asaf Nef i ka kii tara fndan biliniyor acaba? Dnemleri iinde yerlemi ve yaygn inanlara kar dn celer ileri srenler: Prens Sabahattin, Abdulah Cevdet, Baha Tev fik, Asaf Nef'i... Bunlarn yannda tarihi maddeciliin savunucu lar da var. Ancak lken'in kitabnda bu konudaki aklamalar pek yeterli gzkmyor. Kitabn bir eksii de, son yz yl dnrleri iinde Beir Fuat'tan sz edilmeyii. Oysa Beir Fuat, kitapta ad geen birok dnr etkilemi, onlara nclk etmi bir kiidir sanrm3. lken, ksa bir dipnotunda Beir Fuat'a deiniyor. Beir Fuat, am'da okumu, Almanca, Franszca, Arapa bilen, etrafl bilgisi olan bir zattr, diyor. lken'in kitabnn ikinci basks iin Cavit Orhan Ttengil'in hazrlad sunu yazs ile diyeceklerimizi noktalayalm: Tanzimat sonrasnn fikir akmlarna aydnlk getiren Tr kiye'de ada Dnce Tarihi'nin bellek yanlglarndan kay naklanan baz yanllar da yok deildir. Fakat almann byk l ve kapsam yannda ok kk kalan bu kusurlar ilk olmanm kanlmaz sonular saylmak gerekir...

) Hilmi Ziya lken (1901-1974): stanbul Erkek Lisesi'ni ve Mlkiye'yi (1921) bitirdi. Edebiyat Fakltesi Felsefe Blmnden iki sertifika ald (1923). Ayn Fakltede asistanlk yapt. Doent (1933), felsefe ve sosyoloji profesr oldu (1940); ordinarysle ykseldi. Yetmie yakn kitab, gazete ve dergilerde yaymlanm pekok makale ve in celemesi vardr. Dnr; felsefe kltr ve sanat tarihisi, toplum bilimci, romanc olarak ok yanl bir kiilii olan lken, yaam bo yunca, farkl ve kimi zaman kart dnce evrelerinden gemiti. Felsefi dncesinin, bu bakmdan titizlikle ve ayrntlara inerek in celenmesi gerekir. lken'in, gnmzn Trk dncesine dolaysz ve dolayl olarak byk etkisi vardr. Balca eserleri: Umumi Ruhi yat (1928), Ak Ahlk (1931), Felsefe Yll (1931), nsan Vatanper verlik (18,13), Yirminci Asr Filozoflar (1936), tima Doktrinler Ta rihi (1940), Yarm Adam (roman, 1942), Posta Yolu (roman, 1942), eytanla Konumalar (1943), Mantk Tarihi (1943) Milletlerin uya n (1945), slam Dncesi (1945), Millet ve Tarih uuru (1948), Tarih Maddecilie Reddiye (1951), Bilgi ve Deer (1965), slam Fel sefesi, Kaynaklan ve Tesirleri (1967). (2) Trkiye'de ada Dnce Tarihi 1. Bask 1966 Seluk Yaynlar; 2. Bask 1979 lken Yaynlar. (3) S. Hv, Felsefe El Kitab, V. Blm, Gerek Yaynevi. :'4) AH Turan, uzun sredir Paris'te bulunan nl ressam Selim Turan'n babasdr, () Beir Fuat stne yazldm bildiim tek kitap: M. Orhan Okay, Beir Fuad. lk Trk Pozitivist ve Naturalisa, Hareket Yaynlar 1969.

102

RESMLE FELSEFENN BAKIMASI

MER ULU

Sanatlar, dnce ve felsefe bakrlar; ne oluyoruz? ze rinde temellenen eletirel bir bakmdr bu. lkemizde, biz iyi yiz?, siz naslsmz?a dayanan bir durum srp gidiyor. Geni anlamalarn ve sradan ilerin at koturduu bir yerde de sa natlar, dnce ve felsefe arasnda bir konuma balamal; ola anst koullardan, nasl oluyor da bu kadar sradan iler k yor? diye sorulmaldr herhalde. nemli olan, kimin ne yapmas gerektii deil (bir ham hayaldir bu), ne yapabilecei ne olabile ceidir. rnein, genel olarak gnmz Trkiyesinde ne yapla bilir; ve zel olarak felsefe ne yapabilir? diye sorulabilir. Felsefe nin ne yapabilecei, ne olaca sorusuna cevap vermek benim iim deil. Ben ancak, dardan bakarak sorular sorabilir; sanatlarn ve felsefenin karlkl olarak lkemizde neler yapabilecei konusun da baz szler syleyebilirim. Akla ilk gelen, dnce ve sanat alanlarnda olduu gibi, fel sefenin de kendi alannda, Bat'da yaplanlar fazla kazaya u ratmakszn alp buraya getirmesidir; biraz deitirerek, ruhumuza gre biraz yourarak... Byle yaplnca da, a ve mutlu bakm lar ortaya kar. teki uta, felsefi sistemlerin, felsefi rlarn olumas var. Geni yollar aan bir felsefe sisteminin, genel olarak insan kafa snda kendiliinden domayacan; eitli alanlardaki nemli bi limsel bululara, zmlemelere bal olduunu; onlardan sonra gelerek doa ve insanolu asndan onlarn ne gibi bir anlam tadn aklayp evrensel diyebileceimiz sonulara vardkla rn sanyorum. Bu tr bir felsefe ve onda ierilmi olan eylem, yeni yollar aar insanoluna... Bugn lkemizde, bu tr bir fel sefe anlayna dayanaklk edecek nitelikte bilimsel bulular ve zmlemeler var m? Ya da yoksa (ki olduunu sylemek g), bu bulunmaysn bilinci zerinde temellenen ve baka yerdeki
103

bulular zmleyerek kendi varln kurmaya alan bir felsefe abas, yaratc olmaya alan bir didinme var m? Bir ressam olarak konutuumu (siz de ben de) hatrlaya rak devam edelim. Tarihi, eitli boyutlar, zgllkleri bakmndan Bat dn daki en nemli lkelerden biri olan Trkiye'de, yaratc dnce vardr diyeceim. Ama kapsayc bir felsefe sistemi, gr, r yaratmasa bile, zgn sanat ve dnce biimleri treyebilir mi bundan? Bir yandan toplumumuzun zgl yanlan, geirdii hzl de iim; te yandan, Bat'yi taklit etme ve etmeme arasndaki iki yzyllk bouma, ilgin sonular vermitir ve daha da ilgin sonular verecektir, diyorum. Bugnn aresiz, eksik ve fakir g zkeni, yarn iin bir umut alandr aslnda. Her yerde rastlanma yan esiz delilerimiz vardr bizim. Eletirel zekmzn, ite tam burada ortaya kmas, ilevini yerine getirmesi gerekmez mi? Ortaya ktnda da, sanatlar, dnce ve felsefe birbirine bak rlar... Ama buna karn, gnmzde, sanat ve dnce dnyasnn bir kesimi, kurumlar, kurulular evresinde yerini tutmu, yerine yerlemitir. Bunlarn rettii sanatsal ya da dnsel ideoloji, yapay ama bir bakma zorunluk tayan ciddiyetiyle, lkenin ger ek eletirel zeksn adeta kanlmaz bir biimde rtmektedir. Bu tr ideolojiler, yerli ruhla yorulmutur kukusuz; araclk, yerel bir olaydr; ama ounlukla aktarmadr bunlar, geerlikten yoksundur ve en kts de sradandr. Herkes bu ideolojileri pay layor ya da hi kimse bunlara kar kmyor demek istemiyo rum. Ama bilgileriyle, bbrlenenleriyle, kendilerini ne bahas na olursa olsun beendirmek isteyenleriyle, kurnazlaryla, saflaryla, inanlmaz lde ince duyarlkllaryla mutlu ounluk b yk bir kalabalk oluturmakta; herkesin ve her eyin birbirine kararak byyen bir gibi devinmesine yol amaktadr, I Hemen kavranlmas, beenilmesi, yaratclarna, seyirci lerine ve tketicilerine mutluluk; bir kltrl evreye bal ol ma duygusu, ad, urada ya da burada geme doyumu veren estetikten ya da dnceden sz ediyorum. Ama gaddar sanat ta rihi, bu patoslu, mitoslu, k ve ho ve bundan tr de sradan estetii, eninde sonunda her zaman geri evirmemi midir? Sradan estetik, resmi de, bir tat alma sorununa, yalnkat bir beeni konusuna dntrr. Resme uyumdan, holuktan, s ve kiiliksiz beeniden daha uzak ne var! Yaratc resim, resmi be eni (sabeeni diyebiliriz) ve donmu ustalk sorunu olarak ele alan akademizmden olduu gibi bunun tam kartndan, yani re104

sim olmayan iaretler toplamndan da ayn uzaklktadr; dn dadr bunlarn. ocuklarn, sinir hastalarnn, ressam olmayan larn yapt resimler; duvarlara, kaldrmlara, kaplara, srasn da kat paralarna ya da tuvallere izilenler ilgintir kimi za man; s bir eitimle bozulmam duyarl iletirler bize. Bunu, mutlaka ba keye yerlemeye alan kk akademizme ye tutarm kukusuz. ldrlmemi, donmam bir renk, biim, dize ve ezgide, bizi yakalayan, bilinmeyeni hatrlatan, belli belirsiz duyuran bir eyler vardr; bir gizil sanat vardr diyebiliriz. Ne var ki resim tarihinde, ocuk ressam, deli ressam, daha dorusu bi linsiz ressam ve bilinsiz deli ressam yoktur. Sanat tarihi zaman la kendini dzeltir. Bundan tr sanat tarihinde akademizmi benimsemi bir ressam da yoktur. ocuk ya da deli resmi nasl pedagoji ya da maraz ruhbilim konusuysa, akademik resim de detler, eyalar, kostmler, kullanlan ve tekrarlanan biimler ta rihinin konusudur. Sanrm teki sanatlar iin de geerlidir bu. Gnmzde anlaml gzken ve sonra yava yava ya da hzla anlamszaan iirler, ykler, romanlar, filimler, toplumlarn ge irdikleri dnemler iin yalnzca belge niteliindedirler. Yaratc sanat, bilinmeye ynelen, buluu iinde tayan sanattr. Tpk gerek felsefenin, en genel ve sonda yer alan so runlarnn ierdii bilinmeyeni irdeleyip durmas; srekli olarak inceltip derinletirdii kavramlarnda bulu lar ortaya koyma s; gz kamatrc aydnlklar getirmesi gibi. Msr, Yunan, Rnesans, Uzak Dou, Afrika, Orta Dou, Os manl sanatlar, bilinmeyenin, zel aralarla yakaland, avlan d alanlardr.-Bilinenlerin toplam ile bilinmeyenlerin toplam arasndaki bu alanda dnenir sanat ve buluunu gz nne se rer; bilinmeyenin bir yerini aydnlatr, bilineni oaltr. Dnyada oluunu, olu nedenini bulmutur sanki. Yaratc sanaty, hep bu tutum iinde gryoruz. Ama ger ek sanatn ortaya k sreci, tarihsel - toplumsal koullara ba l olarak deiiyor kukusuz. Afrika sanatnn byk rneklerin de bile sanatmm bir birey olarak ortaya kmamas; yrelerin, dnemlerin daha ar basmas ile Bat'daki birey, sanat birey olgusu arasnda, sanatn ortaya konu sreci bakmndan fark lar vardr ve gnmzde bu, belki de ok daha karmaklamtr. Son yzyl, Bat iin de, Bat dndaki lkeler iin de, bizim iin de byk deimeler a oldu. Bu deimelerin insan iin tad anlamn ne olduu sorusuna cevap vermek de, bunun haberini iletmek de sanatn bir baka grevi. Picasso, yaratc res samn her allmadk ve yeni alana, her tr resme girebileceini;
105

ama her zaman bir haber vermek, bir ngr getirmek zorunda olduunu gsterdi. Gerek sanat didinmesinin tehlikesi, heyeca n buradan geliyor; gerek estetik te bu yneliten kaynaklan yor. Ve gerek estetik, kurumsallamaktan, akademizmden, y zeysel ve sradan beeniden uzak durmay gerektiriyor; sanat ya, dnya ile tehlikesiz bir iliki kurmamak bir szde denge iin de bulunmamak grevini yklyor; onu, olan irdeleyip aarak olacak olana, en genel anlamyla eletiriye (sanat alanndaki kkl eletiriye) yneltiyor. Felsefenin, ada ve canl felsefenin de byle bir ynelii olduunu sanyorum. Buluun, yaratn, ortaya kt zaman, onu gerekletiren kiiye ilintisi sorunu var bir de. Sylenen sz, ileri srlen dn ce, yaplan resim (zgn olduklar varsaylnca), kanlmaz myd? diye sorabiliriz. Belli bir sanat bir resmi yapmasayd, bir baka sanat o resmi yapacak myd? Bilimde, elmann yere dnn aklanmas kanlmazd. Newton olmasa, bir baka s ortaya koyacakt bu buluu. Resimde, Czanne'm doay yap sal ynde soyutlamas; kpleri, kreleri, konileri de kanl mazd sanrm. Kukusuz, Cezanne'n resmi, tm olarak ve bil diimiz somut varl iinde baka birisi tarafndan gerekleti rilemezdi. Bilimle sanat arasndaki farklardan biri de bu olmal. Czanne'm kendi resminde genelletirdii tikelin izleri, yalnzca Cezanne'm kiiliine ait olan, benzersiz ve tekrarlanmaz olan bir yan. Resim adeta, Czanne'm tikel duyarlnda dayanan bu larak gerekleip genelleiyor ve daha nce biimlenmemi, izgi leri belirsiz, gizli haldeyken, yani am duyarlnda aslt ha lindeyken, genelken, Cezanne'n kiiliinde, bak ve yaratnda tekillik kazanyor diyebiliriz. Bilinmeyenle-bilinenin, anlatlanayanla-anlatlann, henz insansallamamla-insansailaanm, gizle-edimselin, zgrlkolmayanla-zgrln diyalektii bu. Bireysel ve tekil-olan ire ileyen bir diyalektik; tpk felsefede (ki filozof ya da dnrn tekilliinde gereklemesi bakmn dan bilimden ayrlr) olduu gibi. Yani burda da bir bakm sa konusu... Bilimin byk atlm alarnda tikel gr ve yaratta, te killikte bir azalma olduu; genelin ve kapsaycnn ar bast sylenebilir. zlenimciler, doadaki renkler ve k konusunda bi limsel olmaya varacak kadar genelletiklerinde, aralarndaki ki isel slup farklarnn azalmasndan, adeta silinmesinden kana madlar. Bir anlamda kanlmazd da bu. Picasso ve Braque da, bir dnemde, bulu adna, yaknlamaktan, benzemekten, genel lemekten kamamamlard. Sanatlarla bilimler arasndaki iliki; temeldeki ekonomik ve
106

toplumsal deimelerle bunlarn ilikisi, uzmanlarn irdelemesine kalm bir i. Ben, bilimsel bulular, tarih boyunca birbirlerini dzelttikleri halde, byk sanatn, dzeltilmez, almaz ve indir genmez olduunu sylemekle yetineceim. Eski Msr bilimleri ve teknolojisi oktan ald halde, Msr sanatnn byk rnekleri almamtr; btn teki byk rnekler gibi. Msr kedi heykeli, bir gece sanat rn; lm ve esirlikle sonuna kadar zdeleen bir kltrn rn olarak zgndr, indirgenemez; kendi yalnz l, almazl, korkutuculuu ve gecesi iinde kendi lmszl n tar. Byk sanatn, toplumlarn gerekiliini de, imgelemini de, duygusalln da ve en nemlisi bulu glerini ve zgnlkle rini de gsterdii besbelli. Son yzylda Bat sanat, arka arkaya bulular yaparak tarihte grlmedik bir canllk, yaylmaclk ve saldrganlk gsterdi. Resmin byk misyonerleri, her yere, her yne dald. Gauguin'in resimlerine den glge, uzak denizle rin glgesidir; dnyann genilemesi, corafyann resme girii, yeni insan biimlerinin iziliidir. Van Gogh'un Japon sanatna, Matisse ve Klee'nin slam sanatna, Picasso'nun Afrika sanatna sevgileri, ilgileri, baklar, bilinen eyler. Snrsz bir zenginlik ve canllkla, figrn giderek soyutlanmas, ortadan kalkmas, figrszn ve soyutun ortaya kmas; ama figrn yine de sr mesi, soyutun yeni ynleri, kavramlarn, mizansenlerin ortaya kmas gereiyle kar karyayz burada. Bat sanatnn, ba larda bir tr resmin baka bir tr resmi izlemesi, bir izgisellik olarak grnen gelimesi, her tr sanatn yapld, yanyana ya ad ok canl bir dnyaya ulamtr sonunda. Btn bunlar hayran brakyor bizi, ama bir keye de s ktryor. Her konuda olduu gibi, bunlarn arasna girmek, ka labala karmak istiyoruz. Akademizm, yeni akademizm, al p duruyor; Batda her yaplan belli zaman farklaryla (bu fark lar da giderek azalmakta) bizde tekrarlyor. teki sanat dallarnda da byle. Hangi kla brnrse burunsun, bu ok gelimi tekrarclm gerek yerellikle bir ilgisi yok; gerek evrensellikle de yok bundan tr. Bir eye benziyor, ama asl deil; o san yorsunuz, o deil. Sradan ve kalp bir ey var karnzda o kadar; bir sorun-yokluu var yalnzca. Yani ada felsefenin etkileyici bir biimde zerinde durduu haslk ve sorun yok ama tak lidi var. Oysa nemli olan her eyden nce hasla ynelen bir so run olmak.

107

FREUD VE LACAN*

LOUIS ALTHUSSER

eviren . Selhattin Hilv

nnot Aka syleyelim unu: Bugn, Freud'un gerekletirmi olduu devrimci buluu kavramak; yalnzca varln kabul et mek deil de, anlamn da bilmek isteyen kimse, bizi Freud'dan ayran ideolojik nyarglarn usuz bucaksz alann ap gemek iin eletirel ve kuramsal byk abalar harcamak zorundadr. nk, ilerde grlecei gibi Freud'un buluu, zleri bakmndan kendisine yabanc bilgi dallarna (biyoloji, ruhbilim, toplumbilim, felsefe) indirgenmekle yetinilmemi; birok psikanalizci (zellik le Amerikan okuluna bal olanlar), bu revizyonizmin suorta olmakla kalmam; dahas, bu revizyonizmin kendisi, psikanalizi konu edinen ve ona gadreden olaanst smrye nesnel ola rak hizmet de etmitir. Bundan tr, bir zamanlar (1948'de) Fransz Markslar, bu smrnn, ideolojik mcadelede, Marksla kar bir kant; bilinleri yldrmak ve artmak iin pratik bir ara olarak kullanldm bouna sylememilerdi. Ne var ki bugn, sz geen Markslarm, i yzn aa kardklar bu ideolojinin, dolayl ya da dolaysz olarak ael bir biimde kurban olduklarm syleyebiliriz. Bunun nedeni, Fran sz Markslarmm, bu ideolojiyi, Freud'un devrimci buluu ile ka rtrmalar ve bylece pratikte, dmann dayanak noktalarn olduu gibi kabullenmeleri, onun zel durumunu benimsemeleri ve dmann kendilerine kabul ettirdii imgede, psikanalizin kalp gerekliini alglamalardr. Markslk ile psikanaliz arasndaki ilikilerin btn tarihi, z bakmndan, bu karkla ve sahte cilie dayanr. Bu durumdan syrlmann ok g olduunu, bu ideolojinin
(*) Keli ayra iindekiler bizim eklemelerimizdir. (.N.) 108

yerine getirdii ilevden anlayabiliriz. Gerekten de bu durum da, egemen fikirler, egemenlik altna alma roln kusursuz bir biimde oynamlar, bu fikirlerle savamak isteyenlere, onlar farkna varmakszn kendilerini kabul ettirmilerdi. Ayn gl, bu smry olanakl klan psikanalitik revizyonizmin varlyla da aklyoruz: Gerekten de, ideoloji derekesine d, psikana lizin, biyolojicilie, ruhbilimcilie ve toplumbilimcilie1 dmesiy le balamtr. Bu revizyonizmin, yetkesini (otoritesini), yeni bir bulu ya pan herkes gibi bu buluunu, o gn el altnda bulunan ve bun dan tr baka amalar iin kurulmu olan kuramsal kavramlar iinde dnmek zorunda kalan Freud'un (Marx da, buluunu, belli birtakm Hegelci kavramlar iinde dnmek zorunda kal mam myd?) baz karanlk kavramlarna dayandrdn da ko layca gryoruz. Yeni bilimlerin tarihinden biraz haberi olan ve bir buluu, ilk ortaya ktnda dile getiren, ama bilgilerin ilerleyiiyle battallaarak daha sonra maskeleyen kavramlarda, bu buluun ve nesnesinin indirgenmez yann saptayp ayrt etme kaygusunda olan bir kimseyi artacak bir ey yoktur burada. Demek ki bugn, Freud'a dn, unlarn yaplmasn gerek li klyor: 1. Freud'un, gericiliin elinde smrlmeinin ideolojik ka buunu kaba bir artmaca olarak bir yana atmakla yetinme mek; 2. Psikanalitik revizyonizmin u ya da bu lde bilimsel bilgi dallarnn byleyici etkisiyle desteklenen daha ince an lam karklklarna dmekten de kanmak; 3. Ve nihayet, Freud'un kulland kavramlarda, bu kav ramlar ile tadklar dnce ierii arasndaki gerek epistemolojik iliki'yi bulup tanmak ve tanmlamak iin ciddi bir tarihsel-kuramsal eletiri abasna girimek. Fransa'da, Lacan'n pratikte balatt bu katl ideolojik eletiri (1., 2.) ve epistemolojik aydnlatma almas (3.) yapl makszn, Freud'un buluu, zgll iinde, ulaamadmz bir ey olarak kalacaktr. Freud'un gerici ideolojik smrln reddetsek de; biyolojik-ruhbilimsel-toplumbilimsel revizyonizmin e itli trlerini, u ya da bu lde bilinsizce benimsesek de, bize sunulmu olan Freud'un kendisi sanarak kabul etmek zorunda kalmz, daha da sakncal olacaktr. Her iki durumda da, ideo lojik smrnn ve kuramsal revizyonizmin belirtik ya da rtk kategorilerinin, farkl dzeylerde tutsa olmaktan kurtulama yacaz. Marx'in dncesinin, dmanlar tarafndan nasl ar ptldm bilen Markslar, Freud'un da kendi bakmndan, ba109

sna benzer eylerin geldiini ve gerek bir Freud'a dnsn kuramsal nemini kavrayabilirler. Bylesine nemli bir sorunu irdelemek isteyen bu denli ksa bir yaznn, ele ald soruna hyanet etmek istemiyorsa, esasla yetinmek; bu nesneyi aydnlatmann kanlmaz nkoulu olan eyi yaparak, yani bir ilk tanmn vermek iin psikanalizin nes nesini, bu nesnenin saptanmasn salayan kavramlarn iine oturtmakla snrl kalmak zorunda olduunu da kabul edecek lerdir sanrm. Bundan tr, bu kavramlar, kaba bir vlgarizasyon amlamasyla bayalatrmayarak ve ok daha uzun bir yazy gerektirecek gerek bir zmlemeden geirerek gelitir meye de kalkmayarak, her bilimsel bilgi dalnda olduu gibi el den geldiince amaz bir biimde ortaya koymak gerektiini de kabul edeceklerdir. Herkesin yapabilecei bir ciddi Freud ve Lacan incelemesi, bu kavramlarn deerini doru olarak saptayabilecek ve imdiden zengin sonular ve vaatlerle ykl bu kuramsal dnm [rf lexion] alannda askda kalm sorunlarn tanmlanmas olana n yaratacaktr. * Dostlarm, Lacan'dan satrla sz ettiim iin hakl olarak sitem ettiler bana5: Hakknda sylediklerime oranla onun zerin de ok fazla konutuumu, kardm sonular bakmndan da ok az ey sylediimi ileri srdler. Hem yaptm antrmay (telmihi) hem de nesnesini hakl karmam iin birka sz sylememi istediler. te, bir kitabn yazlmasn gerektiren ko nuda birka sz. Bat Akl'nm tarihinde, doumlar sz konusu olunca, byk titizlik gsterilmi, ngryle davranlm, btn nlemler aln m ve uyanlar yaplmtr. Doumncesi tedavi kurumlamtr. Bir yeni bilim doduunda, aile evresi, aknla kaplmak, se vinip kutlamak ve vaftiz etmek iin hazr ve nazrdr. Terk edil mi bile olsa her ocuk, bir babann olu saylmtr eskiden beri ve bir harika ocuk sz konusu olduunda, babalar, anneden ve ona duyulmas gereken saygdan tr birbirinin boazna sarlmamlardr. Azna kadar dolu dnyamzda, doum iin bir yer ay rlmtr, doum tahmininin bile ayrlm bir yeri vardr: beklen tiler. Benim bildiim kadaryla, XIX. yzylda, beklenmeyen iki ya da ocuk dodu: Marx, Nietzsche ve Freud. Bunlar, trelere, ilkelere, ahlaka ve terbiyeye aykr dme anlamnda doal [gayri meru! ocuklard; nk doa, ayak altna alnm ku ral, evlenmemi-anne ve meru babann yokluuydu. Babasz bir

ocua, bunu ok ar detirdi Bat Akl. Marx, Nietzsche ve Fre ud, ayakta kalabilmenin kimi zaman ok korkun olan cere mesini ektiler: karln, her eyin dna atlmakla, mahkum edilmekle, aalanmakla, sefalet ekmekle, alkla ve lmle ya da ldrarak dediler. Yalnzca onlardan sz ediyorum ben {lm kararlarn renkler, sesler ya da iir dnyasnda tadan ve yaa yan teki lanetlenmilerden de sz edilebilir). Yalnzca onlardan sz ediyorum nk onlar, bilimlerin ve eletirinin douu oldu lar. Freud'un, yoksulluu, karaalmalar ve eza cefay tatm; yz yln btn aalamalarna, onlar yorumlamaktan da geri kal mayp dayanacak kadar salam yrekli bir kimse olmas; evet ite bu, dehasnn belli birtakm snrlar ve kmazlar ile ilikisiz de ildir belki de. Ama, irdelenmesinin henz zaman gelmemi ol duundan kuku duyamayacamz bu konuyu bir yana braka lm. Freud'un, a iindeki yalnzln ele alalm yalnzca. n san olarak yalnzlndan sz etmiyorum Freud'un (yoksulluu tatt halde hocalar ve dostlar vard onun), kuramsal yalnzl ndan sz ediyorum. Gerekten de, pratiinde her gn karsna kan olaanst buluu, bir tutarl soyut kavramlar sistemi ola rak dnmek, yani dile getirmek istediinde, kuramsal ncler ve kuram alannda ustalar bulmak iin ne kadar didinse, abas boa kyordu. Freud u kuramsal durumun acsn ekmek ve bu durumu yoluna koymak zorundayd: Kendisinin babas olmak; bulularm koyaca kuramsal alan kendi zanaatkar elleriyle a mak, sadan soldan dn alman ipliklerle, insanlarn, uyuduk lar zaman bile konutuu iin dilsiz dedikleri bilindmn bere ketli balm kr deneyimin [tecrbenin! derinliklerinde yakala may salayacak byk a rmek. Kant'n terimleriyle yle diyebiliriz: Freud buluunu ve pra tiini, ithal edilmi kavramlarla; o ada egemen olan termodina mik fiziinden, ann ekonomi-politiinden ve biyolojisinden dn ald kavramlarla dnmek zorunda kalmt. Arkasn da yasal bir miras yoktu: Elinin altnda ise, kstland yerde bi le kendini gsteren bir bilin sorunsalnn damgasn tadklar iin belki de verimli deil kstekleyici olan bir kavramlar (bilin, nbilin, bilind, vs.) ym vard yalnzca. nc diye birka yazar sayabilirdi ancak: Sophokles, Shakespeare, Molire, Goethe., ya da ataszleri, vs. Kuramsal olarak Freud, iini tek basma ku rup yrtt; o gnk bilimlerden dn alman, ithal edilen kav ramlarn koruyuculuu altnda ve bu kavramlarn devindii ideo lojik dnyann snrlar iinde kendi kavramlarn; yerli mamult kavramlarn retti.
m

Bize ite byle geldi Freud. Yani, kimi zaman ak anlaml, kimi zaman karanlk, ounlukla bilmece gibi ve eliik, sorun lu ve ou ilk bakta bize battal, ieriine aykr, alm gibi grnen kavramlarla donatlm bir yn metin olarak. Gerek ten de bugn, u ieriin varlndan; yani, psikanaliz pratiin den, verdii sonutan kuku duymuyoruz. Freud'un bizim iin ne tr bir nesne olduunu zetleyelim yleyse: 1. Bir pratik (psikanaliz tedavisi). .2. Kuramsal grnml soyut bir aklamaya yol aan bir teknik (tedavinin yntemi). 3. Pratik ve teknik ile ilikili olan bir kuram. Bu pratik (1), tek nik (2) ve kuramsal organik btn, her eit bilimsel bilgi dal nn yapsn hatrlatyor bize. Biimsel olarak Freud'un bize ver dii, bir bilimin yapsn kendinde tamaktadr. Ama yalnzca bi imsel olarak sahiptir bu yapya. nk, Freud'un kavramsal ter minolojisinin glkleri, kavramlar ile ierikleri arasnda kimi zaman elle tutulurcasma fark edilen oranszlk, u soruyu sor mamza yol ayor: Bu pratik-teknik-kuramsal organik bek, bi limsel dzeyde, gerekten yerine oturmu ve temellenmi midir? Baka bir deyile, kuram, bilimsel anlamda bir kuram mdr ger ekten? Yoksa tam tersine, pratiin (tedavinin) basit bir yer de itirmesinden baka ey deil midir? Kuramsal d grnnn (bunu, Freud'un saygdeer, ama beyhude iddialarna borluyuz) altnda psikanalizin, her zaman deil de kimi zaman sonu veren basit bir pratik; teknik (psikanaliz ynteminin kurallar) olarak geniletilmi, ama kuramdan yoksun ya da en azndan gerek kuramdan yoksun basit bir pratik olduu; kuram dedii eyin, pratiinin kurallarn yanstan kr teknik kavramlardan; kuramsz basit bir teknikten baka ey olmad ve yine psikanalizin belki de dpedz bir by olduu; ve btn byler gibi, yayd etki ve hayranlk sayesinde; bir toplumsal gereksinime ya da talebe hizmet eden ve bylece, varln hakl karabilecek biri cik temeli, gerek temeli oluturan kendi etkileri ve duyurduu sayglar sayesinde baarya ulat hakkndaki yaygn dnce, ite buradan kaynaklanmaktadr. yle ki, Levi-Strauss, psikana liz olarak grlebilecek bu bynn, bu toplumsal pratiin kura mn, Freud'un atas olarak aman' gstererek ortaya koyabilirdiPsikanaliz, yan suskun bir kurama gebe bir pratik midir? Modern zamanlarn toplumsal bysnden baka ey olmad iin gurur duyan ya da utanan bir pratik midir? Evet, nedir psika naliz?

112

Lacan'm ilk syledii u: Freud, ilke olarak, bir bilim kurdu. Bu yeni bilim, yeni bir nesnenin yani bilindnm bilimidir. Kesin ve ak bir ileri sr sz konusu burada. z nesnesi nin bilimi olduuna gre, psikanaliz gerekten bir bilimdir ve ay n zamanda, btn teki bilimlerin yaps uyarnca da bir bilim dir i olmaldr!. Yani zgl bir -pratik iinde, nesnesinin bilgisini ve dnme uratlmasm olanakl klan bir kurama ve teknie (ynteme) sahip olmaldr. Her kurulmu gerek bilimde grl d gibi pratik, bilimin mutlak bir esi deil, kuramsal olarak baml bir uradr ve bu urakta, yntem haline gelmi kuram (teknik), kendi z nesnesiyle (bilind), kuramsal (bilgi) ya da pratik (tedavi) iliki iine girer. Bu tez doruysa, itiraf edilen hastalk ile profesyonel gizlili in znellikier-arasma ilikin karlkl kutsal vaatlerde bulun duklar zemini oluturan ve gven duygusuyla donanm olan iftin [hasta ve psikanalizci] mahremiyetine girmek iin can atan yorumcularn ve filozoflarn btn dikkatlerini evirdikleri psikanaliz pratii (tedavi), psikanalizin srlarn deil; gerekli inin ancak bir blmn, pratikte var olan blmn elinde tu tuyor demektir; yani, kuramsal srlarn elinde tutmuyor demek tir. Bu tez doruysa, teknik ve yntem de, psikanalizin srlarn elinde tutmuyor ya da ancak, her yntem gibi pratikten deil ama kuramdan ald yetkiyle fkuram temsil ettii lde! elin de tutuyor demektir. Her bilimsel bilgi dalnda olduu gibi, bu srlar elinde tutan yalnzca kuramdr. Freud, bir kuramc olduunu kitaplarnda belki ys kere sylemi; bilimsellik bakmndan, psikanalizi Galileo'dan kaynak lanan fizikle karlatrm; psikanaliz pratiinin (tedavi) ve tek niinin (psikanaliz yntemi), yalnzca, bilimsel bir kuram zerin de temellenmesinden tr haslk tadklarm tekrarlayp dur mutur. Hatta, verimli bir pratiin ve tekniin bile, bilimsel s fatn hak edebilmesi iin, br kuramn, pratik ve teknie, yalnz ca lafta deil kesin bir temellendirmeyle bu hakk vermesinin ge rektiini her zaman sylemitir. Lacan'n ilk sz, Freud'un bu sylediklerini harfi harfine kabulenmekten ve onlardan sonu karmaktan baka ey deil. dir. Yani, teknik ve pratik gibi btn teki uraklarn da yasal bir biimde iinden tredikleri kuram aramak, ayrt etmek ve saptamak iin Freud'a dnmek sz konusudur burada. Freud'a dnmek! Kaynaklara ynelen bu yeni dnn ge rei ne? Lacan, Husseri'in Galileo ya da Thales'e dnd gibi bir
113

douu, tam doum annda yakalamak iin dnmyor Freud'a. Yani, toprak- yzne fkran her kaynak gibi, ancak doum ann da, douunun katksz annda; bilim-olmayandan bilime gt ren katksz geite aranan felsefi-dinsel katkszlk nyarg sn gerekletirmek (yerine getirmek, gereklemek] iin dnm yor Freud'a. Lacan iin bu gei, katksz deildir; henz katkldr: katkszlk, bu geiten sonra gerekleir ve henz a murlu olan geite bulunmaz (saydamm, yani masummu gi bi grnmeye alan yeni domu suda, gemiinin amuru, asl t halindedir). Freud'a dnmek, Freud'un kendisinde iyice yerine oturmu, temellenmi, pekimi kurama, olgunlam, dnl m, dayandrlm, dorulanm kurama, yuvasn kurmak, yn temini ortaya koymak pra-tiini tretmek iin yaamn iine yer lemi (pratik yaam da dahil olmak zere) ve hayli gelimi ku rama dnmek demektir. Freud'a dn, Freud'un doumuna bir dn deildir; olgunluuna bir dntr. Freud'un genlii, henz-bilim-olmayandan bilime ulatran o heyecan verici gei (steri zerine ncelemeler'e 1895 kadar sren ve Charcot, Bernheim, Breuer'le olan ilikilerini kapsayan dnem), bizi ilgilendirebilir kukusuz; ama tamamen baka bir adan; yani, bir bilimin arkeolojisinin bir rnei ya da olgunluun kendisinin ve ortaya knn zamann iyice saptamay salayan bir belirti, yani olgunlamamlm olumsuz belirtisi olarak ilgimizi ekebi lir. Bir bilimin genlii, olgunluk adr onun; yaad nyar glarn yan edindiinden bu adan nce yalanmtr ve tpk, nyarglar ve bundan tr anabasmm yan yaayan ocua benzer. Gen ve dolaysyla olgun bir kuramn, ocuklua, yani b yklerinin ve onlarn ocuklarnn nyarglarna debileceini [dnebileceini] tm psikanaliz tarihi kantlamaktadr. Lacan' in ilan ettii Freud'a dnn derin anlam buradadr ite. Freud' un kuramnn olgunluuna; ocukluuna deil de, gerek gen lii olan olgunluk ama, dnebilmemiz iin, Freud'a dnmemiz gereklidir. Kuramsal ocukal; ada psikanalizin byk bir blmne ve zellikle Amerikan psikanalizine iyice yararlandk lar avantajlar salayan terk edilere yol aan ocuklua d meyi ap geerek Freud'a dnmemiz gereklidir. Bu ocuklua dn, ienomenologlarm hemen anlayaca bir ad vardr: ruhbilimcilik; ya da Markslarn ok kolayca anlayaea bir baka ad vardr: pragmaclk. Psikanalizin a da tarihi, Lacan'n yargsn dorulamaktadr. Bat akl (bilimsel akl kadar, hukuksal, dinsel, ahlaksal ve siyasal akl da), yllarca sren kmseme ve aalamadan (baar salanamaynca her za114

man el altnda olan aralardr bunlar) sonra, psikanaliz ile bar iinde yanyana yaama anlamasna, psikanalizi, kendi bilimle rine ve mitoslarna; davran (Dalbiez) ya da fenomonolojik (Merleau-Ponty) ya da varoluu (Sartre) ruhbime; u ya da bu lde Jackson'cu bionrolojiye (Ey) ; kltralist ya da ant ropolojik tipten sosyolojiye (ABD'de egemendir: Kardiner, M. Mead, vs.) ve felsefeye (bkz. Sartre'm varolusal psikanalizi, Binswanger'in Daseinsanalysei, vs.) katmak kouluyla rza gs terdi ancak. Kuramsal ghettolarmdan nihayet dar kabildik leri; ruhbilimn, nrolojinin, psikiyatrinin, tbbn, sosyolojinin, antropolojinin ve felsefenin oluturduu byk ailenin tm hak lara sahip bir yesi olarak benimsendikleri iin ok sevinli ve mutlu olan psikanalistler, bu karman ormanl; hayali balara dayanan ama aslnda gerek iktidarlarla kurulmu olan uyuma ittifaklar pahasna resmen bir bilgi dal olarak kabul edilen psik analizin bu mitoslatrlmasm onaylamaktan geri kalmadlar. Bu psikanalistler pratik baarlarnn zerine, onyllar sren aalan malardan ve srgnlerden sonra nihayet, adam yerine konma; bilim, tp ve felsefe dnyasnda adlarn geirebilme hakkm sa layan bu kuramsal kabullenimenin etiketini yaptrarak b yk mutluluk duydular. Bu psikanalistler, bu dnyann an ve e refini, aalamalarna ye tutarak, en sonunda, kendi syledik lerine geldiine inanmlar (oysa an ve erefe kaplarak bu dn yann sylediklerine, en sonunda, psikanalistlerin kendileri geli yorlard) ve bylece bu ittifakn kukulu yanndan ikillenmemilerdi. Bu psikanalistler, bir bilimin bilim olabilmesi iin kendisinin z nesnesine (kendisinin ve yalnzca kendisinin olan bir nesneye) sahip olma konusunda tam anlamyla hak iddia edebilmesi gerek tiini; bir baka bilimin, dn verdii, elden kard, terk et tii bir nesnenin zar zor yeten bir parasna; patron karnn do yurduktan sonra geri kalanla mutfakta keyfince yiyecek bir ey ler hazrlar gibi nesne artklarna, bu nesnenin yanlarndan bi rine, sahip olma konusunda hak iddia etmenin yetmeyeceini unutuyorlard. Gerekten de, psikanalizin tm, ocukluun ilk yllarnn davran ya da Pavlovcu koullanmalarndan ba ka bir ey deilse; Freud tarafndan oral, ana ve jenital, rtklk ve ergenlik terimleri ile belirtilen aamalarn diyalektiine indirgenebiliyorsa; ve nihayet Hegelci atmann, fenomenolojik teki-iin'in ya da Heideggerci varln uurumunun kksel de neyinden {yaanmasndan! baka ey deilse; eer btn psika naliz, nrolojinin, biyolojinin, ruhbirnin, antropolojinin ve felse fenin artklarnn hale yola sokulmasysa, psikanalizi bu bilgi dal115

larmdan gerektii gibi ayran ve onu tam anlamyla bir bilim haline getiren kendi zgl nesnesi olarak ne kalmaktadr geriye?3 Lacan, ite burada, psikanalizin kuramsal yorumlarnn b yk bir blmn bugn egemenliinde tutan bu indirgemele re ve sapmalara kar yine psikanalizin indirgenmezliini, onun, nesnesinin indirgenmeslii'nden baka ey olmayan indirgenmez liini savunmak iin ie karr. Bu savunmay yapabilmek iin, yukarda saydm bilgi dallarnn doymak bilmez konukseverli inin btn saldrlarn pskrtecek olaanst bir klyutmazlk ve ayakdiremenin gerekli olduundan kuku duyamayz. Yeni ve zel bir bilimin ortaya kmasnn yaratt gvenlik (kuram sal, ahlaksal, toplumsal ekonomik) gereksinimini, yani dengele rini ve huzurlarn kaybetme tehdidi altnda kalan meslek kuru lularnn (ki bunlarn stats kaynam biimde bilimsel-mesleki-hukuksal-ekonomiktir) tedirginliini; bu yeni bilimin, her kesi, yalnzca kendi bilgi dal zerinde deil, bu dala inanmasna yol aan nedenler zerinde de dnmeye, yani onlardan kuku duymaya zorladn; pek inanlmasa bile byle bir bilimin or taya knn mevcut snrlar bozma ve bundan tr de eitli bilim dallarnn statu-que'sunu deiiklie uratma tehlikesini yarattn bir kez bile grm olan bir kimse, kuku duyamaz bundan. Gzn drt amakszn ve sulamakszm yaayamayan ve ayakta kalamayan Lacan'm dilindeki gemlenmi tutku ve tut kulu gerilim, buradan kaynaklanmaktadr. Tehdit altndaki ya plarn ve meslek kurulularnn ezici gc dolaysyla, daha nce vurmak ve en azndan, vurulara maruz kalmadan nce vuru yor gibi grnerek dman, vurularyla kendisini ezmekten cay dran bir kuatlm ncnn dilidir bu. Lacan'm, bilimsel girii mine tepeden trnaa yabanc filozoflarn (Hegel, Heidegger) sa lad gvenlie, saygl davranmalar iin bazlarnn suratlarna frlatlan korkutucu tanklar ya da bazlarna gven vermek ve hocalk etmek iin, dncesinin doal bir mttefiki olabilecek bir nesnelliin tanklar olarak ounlukla paradoksal bir biimde ba- vurmas da bundan trdr. Bu ba vurmann, yalnzca doktorlara ynelik olan ierden bir sylemi temellendirmek iin gerekli olduu aa yukar kesindir ve bunu kkten sulamak iin genellikle tp reniminin kuramsal zayflndan da, en iyi hekimlerin kuram bakmndan ektikleri yoksunluktan da ha bersiz olmak gerekir. Bazlarnn gznde Lacan'm (tepeden tr naa Parizyen bir bylenmeyi olduu kadar bir gerek iletii min trensel yann da oluturabilecek davranlarn; susmann ve ar balln yer ald irek bir tapnn ba rahibi, Oba ba, Psikanalizin Gongoras' olan Lacan'm) btn etkisini
116

ve bysn; bazlarnn gznde ise, (bunlar, zellikle bilginler ve filozoflardr), gz boyamac yann, acayipliini ve irekliini oluturan dilinden sz ettiime gre, bu dilin, Lacan'm pe dagojik grevi ile ilikili olduunu belirtmeliyim. Gerekten de, bilind kuramn, psikanaliz yapan ya da psikanalizden geen hekimlere retmek durumunda olan Lacan, konumasndaki us talklarla, herkesin bildii gibi en derin znde witz, cinas, ba arl ya da baarsz eretilemeden baka ey olmayan bilind dilinin pandomime dayanan edeerlisini, yani ister psikanalizci ister psikanalizden geen olsunlar, onlara, yaam olduklar de neyin edeerlisini vermektedir. Bu dilin ideolojik ve eitsel koullarn kavramak (yani, ta rihsel ve kuramsal dsallktan onun pedagojik iselliini ay ran mesafeyi grebilmek), nesnel anlamm ve kapsamm ayrt edebilmek ve benimsedii amac bilip tanmak iin yeterlidir. Bu ama, tm nesnesini oluturan bilindnt ve onun yasalar m bugn elden geldiince salam ve tutarl bir biimde tanmlaya rak Freud'un buluuna, layk olduu kuramsal kavramlar sa lamaktr. II Psikanalizin nesnesi nedir? Bu nesne, psikanaliz tekniinin tedavi pratiinde ele ald eydir; yani, tedavinin kendisi deil dir; nne gelen fenomenolojinin ya da ahlakn, aradm kolay ca bulduu o szde ikili durum da deildir. Bu nesne, doumdan Oidipus'un ortadan kaldrlmasna kadar sren ve bir kadm ile bir erkekten treyen hayvan yavrusunu, bir insan yavrusuna d ntren olaanst servenin, canl kalm yetikinde sregiden (^etkilerin dir.

nsann yavrulamasnn dnyaya getirdii kk biyolojik varln insanlamasnn etkilerinden biri: psikanalizin, bildi imiz bilind adn tayan nesnesi, ite burada, tam yerinde dir. Bu kk biyolojik varln canl kalmas [yaayakalmas] ve hem de, kurt ya da ay yavrusu haline gelmi bir kurtocuk (XVIII. yzylda prens saraylarnda gsteriliyordu bun lar) olarak deil de, insan yavrusu, olarak (yani ou insansal nitelik tayan; insanlamadaki baarszln cezas olan btn ocukluk lmlerinin hepsini atlatarak) ayakta kalmas, btn yetikin insanlarn geirmek zorunda kaldklar bir snavdr ve bu insanlar, hibir zaman bellekyitimine uramadan ve varlk larnn derinliklerinde, yani en barp aran kesiminde, insan ?

lm kalm iin verilen bu savan yaralarn, sakatlklarn, s zlarn tayarak, bu zaferin tanklar ve ounlukla da kurban lar olurlar. ounluk, hemen hemen hi zarara uramadan kmtr bundan ya da zarar grmediini yksek sesle ilan edip durur; bu emekli askerlerin ou, yaam boyunca savan izlerini tar; bazlar, olumsuz tedavi tepkisinin en son zorlamasnda; psi koz patlamasnda ve delilikte eski yaralar anszn alarak; sa ylar kabark olan daha bakalar da, organik bir yitip gitme nin ireti grnm iinde bildiimiz en normal biimde bir sre sonra lrler bu sava yznden. nsanlk, resmi llerini yalnzca sava belgelerinde saptar; zamannda lmeyi bilenleri, yani yalnzca insansal kurtlarn ve tanrlarn birbirini paralad ve kurban ettii insan savalarnda gecikerek lenleri saptar. Psik analiz, yalnzca, ele ald canl kalm kiilerin de bir baka m cadeleyle, insanln hibir zaman girimemi gibi grnmeye a lt, her zaman daha nceden kazandn dnd savala (nk insanlk bu savatan arta kalmaktan, insan kltr iin de kltr olarak yaamak ve dl vermekten baka ey deildir), ansz ve belgesiz biricik savala urar. nsanln, ileriye frla tlm, arptlm, geri evirilmi olan ve her biri tek bana yal nzlk iinde ve lme kar, memeli kurtuklar birer insan yav rusu; birer zne haline getiren uzun cebri yry yapmak zo runda kalan insanln ocuklarnn barnda srp giden bir sa vatr bu. Bu nesneyle ii yoktur biyoloji bilgininin; bu hikye, biyolo jik deildir kukusuz! nk bu hikye, batan beri, her annenin, annece sevgi ya da nefret iinde, ilk beslenme ritmi ve yetiti rilmesi srasnda insansal yavru hayvana kazyp yerletirdii in sansal dzenin tepeden trnaa egemenlii altndadr. Tarihin, toplumbilimin ya da antropolojinin de bu nesneyle ii olmama sna amamak gerekir. nk bunlar, toplumla; dolaysyla kl trle, yani artk hayvan yavrusu-olmayanla urarlar ve b hayvan yavrusu, yaamsal insansaldan, biyolojii tarihselden, doa yi kltr den ayran sonsuz alam atktan sonra insan olabilir ancak. Ruhbilim de ne yapacam bilemez burada ve a lacak bir ey yoktur bunda! nk psikoloji, nesnesinde, bir insan doasyla ya da insan doas-olmayanla uratn; kltrn (insansalm) denetimleri altnda kimlii saptanm ve tescil edilmi bu varolann oluumunu ele aldn dnr. Oysa, psikanalizin nesnesi, mutlak ncelik tayan bir sorudur; domak ve var olmaktr; her insan dlndeki, belli belirsiz insansal uu rumdur. Felsefe nin de, burada, yol gsterici iaretlerini ve ba ns

nnaklarn yitirdii besbellidir. nk bu benzersiz balang lar, felsefenin, kendi varln temellendirmek iin sayg duydu u, ycelttii balanglardan yoksun klar felsefeyi. Bu balan glar, bu kkenler ise, Tanr, akl, bilin, tarih, kltr gibi ey lerdir. Psikanalizin nesnesinin zgl olabilecei; mekanizmala r m (Freud'un bir deyiini kullanrsak) zgll kadar ie riinin kipliinin [modalit'sininl de, biyoloji bilgininin, nrolo gun, antropologun, toplumbilimcinin, ruhbilimcinin ve filozofun bildikleri ierik ve mekanizmalar dan baka bir ey olduu bel lidir. Psikanalizin, nesnesindeki zglle uygun decek kav ramlarnn zgllne sahip olmaya tam anlamyla hakk oldu unu kabullenmek iin, bu zgll ve bundan tr de ken disini temellendiren nesnenin apayrlm kabul etmemiz yeter lidir. Bu da, bilind ve onun etkilerinden baka ey deildir. III Lacan, yeni bir bilim, yani dilbilim ortaya kmam olsayd, gerekletirdii kuramlatrma giriimini yapamayacan kabul edecektir kukusuz. Bilimlerin tarihi byle ilerler ite; bir bilim teki bilimlere bavurarak, onlar dolanarak bilim haline gelir an cak ve bavurduu bilim, onun vaftizinde hazr bulunan bilimler deildir yalnzca; teki bilimlere ge katlan, domas iin belli bir zaman gerekli olan yeni bir bilim de olabilir bu. Helmoltz ve Maxwell termodinamik fizii modelinin, Freudu kuram zerine drd koyu glge, yapsalc dilbilimin, psikanalizin nesnesi nin dncede kavranlabilmesi olanan yaratarak bu nesneyi aydnlatmalyla bugn ortadan kalkmtr. Freud, her eyin Dile dayandn sylemiti daha nce. Lacan iyice aklyor bunu: bilindnn sylemi, bir Dil gibi yaplamtr, diyor. nemsiz ve yzeysel sanld halde, hi de byle olmayan ilk byk ya pt Ryalarn Yormnu'nda, Freud, ryalarn btn eitlilikleri ni ikiye, yani yer deitirmeye ve younlamaya indirgeyerek me kanizmalar m ya da yasalarn incelemiti. Lacan, yer dei tirmeyi ve younlamay, dilbilimde dzdeimece ve eretileme diye adlandrlan iki temel deimece olarak grr. Bylece sr me (lapsus), boa giden edim, espri (nkte) ve belirti [hastaln belirtisi^, tpk ryann eleri gibi, bastrlmann etepmenin, refoulement'inl bilinip tannmas iinde, insan znesinin sz sel syleminin zincirini sessizce, yani sar edercesine iftlendiren ve bir bilind sylemin zincirine kaznm olan mleyenler haline gelirler. Yine bylece, dilbilimcilerin bildikleri bir para doksla; ifte alan olarak yalnzca tk bir alana sahip olan ve ken119

diinden baka bir tedunyas bulunmayan ifte ama yine de tek, bilind ama yine de szsel bir sylemle, yani mleyen Zincir in alanyla karlarz. De Saussure'n ve ondan kaynaklanan dilbilimin en nemli edinleri de ite bylece, znenin szsel sy leminin olduu kadar bilindmm syleminin srecini ve bun larn arasndaki ilikiyi, yani ilikilerine zde olan iliki yoklu unu; ksacas ift kat edilmelerim ve yerlerinden oynatlmalar n kavramada, hak ettii yeri almaa balad. Ayrca, bilindnm, btn felsefi-idealist yorumlanmlar; bilindmm ikincil bilin, kt niyet [bilmezlenme] (Sartre), geerlii olmayan bir yap nn kanserli kalnts ya da anlam-olmayan olarak yorumlanmas (Merleau-Ponty); yine bilindmm biyolojik temelli bir en ilk d (Jung) olarak yaplm btn yorumlarnn gerek yz or taya kyordu; yani bunlarn bir kuram balangc deil de h kmsz kuramlar, ideolojik yanl anlamalar olduu grl yordu. ; Bundan sonra yaplmas gereken (kaba bir emaclk yapma ya mecburum; bu kadar ksa bir yazda nasl kanabilirim bun dan?), psikanaliz yorumu pratiinde karlalan Dilin biimsel [formel] yapsnn ve mekanizmalar nm bu ncelii'nin tad anlam, bu pratiin temeline olan ilikisinde tanmlamakt; nesnesini, yani insann hayvan yavrusunu, erkek ya da kadna dntren mecburi insanlatrmadan geip de sa kalanlar da hl grlen etkileri tanmlamakt. Bu soruna cevap ver mek iin psikanaliz pratiinin biricik nesnesi ve arac olan Dil olgusunun nceliinden sz etmek yetmez. Tedavide ortaya kan her ey (susma, ritimleri ve duraklamalar da dahil), Dilde ve Dille ortaya kar. Ama tedavide, psikanaliz pratiinin hem ilk maddesi hem de etkilerinin retilmesinin arac (Lacan buna, bo szden, dolu sze gei der) olarak Dilin olgusal rolnn, niin ve nasl, ancak nesnesinde (ki bu nesne son kertede hem bu pratii hem de teknii temellendirir) ilkece temellenmi oldu u iindir ki, somut olarak (fiilen) psikanaliz pratiinde de temellenebildiini ve burada bir bilim sz konusu olduuna gre de, nesnesinin kuramnda temellenebildiini ilkece gstermek gere kir. Lacan'm yaptnn en zgn yan, buluu; hi kukusuz bu rada yatar. En snr durumunda tam anlamyla katksz biyolo jik olan varlktan insansal varla (insan ocuu) geiin, Kl tr Yasas diye adlandracam Dzen Yasas iinde gerekleti ini ve bu Dzen Yasasnn, biimsel [formel] z bakmndan Dilin dzeni ile kartn gsterdi Lacan. lk bakta bilmece gibi gelen bu formlden ne anlamamz gerekir? lkin unu anla120

malyz: Bu geiin btn, geri dnl ve yinelemeli bir Dil bii mi iinde, tedavi durumundaki yetikinin ya da ocuun Dilinde belirtilmi olarak; btn insan dzeninin, yani her insan rolnn iine yerletii ve sunulduu t verildii] Dil yasasnda belirtilmi, belirlenmi, yeri saptanm olarak kavranabilir ancak. Daha sonra da unu anlamalyz: Tedavi dilinin bu belirlemesinde, dzenin, bu geiteki; Kltr Yasasnn insanlatrmadaki mutlak etkililii nin hl yinelenen, srp giden varl [bulunuu] kendini gs termektedir. Bunu birka szckle aklamak iin, szn ettiimiz ge iin iki byk urana deineceim. 1) Oidipus ncesi, ikili ba nt ura. Bu urakta ocuk, yalnzca bir ikinci-benlikle; ya amn ortaya k (da!) ve ortada bulunmay (fort!)5 ile ke sintilere uratan annesiyle ilgilendii iin bu ikili banty, ben liin imgelemsei bylenii kipi iinde yaar ve bu durumda o cuk kendisi, ilk narkise [narcissique] zdeleme iinde u ba kas, herhangi bir bakas, her bakas, btn bakalardr; ve ne bakas ne de kendisi karsnda, nc kiinin nesnelletirici mesafesini alamaz; 2) Oidipus ura. Bu urakta, nc kii (baba) ortaya kt, btn altst edip bylenmeleri bozarak ikili bylenmenin salad imgelemsei doyumun iine bir ya banc gibi girdiinde, ikili yap zerinde bir l yap oluur ve bu, ocuu, Lacan'm Simgesel Dzen dedii eyin iine sokar; ya ni, ben, sen o demesini salayacak ve bylece bu kk yavruya, yetikin nc kiilerin dnyasnda kendini bir insan ocuu olarak konumlama olanan gerecek olan nesnelletirici Dilin dzeni iine sokar. Demek ki iki byk urak sz konusu: 1) (Oidipus-ncesi) mgeselin ura; 2) Simgeselin ura (Oidipus zme ulam tr) ya da baka bir deyile, simgesel kullanl iinde tannm ama henz bilgisi edinilmemi nesnelliin ura (nesnelliin bil gisi bambaka bir dnemde ve baka bir pratikte ortaya kar). Lacan'm aydnlatt ok nemli nokta da udur: Bu iki u rak, bir tek Yasann, Simgeselin Yasas'nn egemenliindedir. Bi raz yukarda, daha kolay anlalsn diye, simgeselden nce geldi ini, ondan ayr olduunu sylediim imgelemsei urak (yani kk ocuun, simgesel bant olduunu; bir insan yavrusunun bir insan- annesi ile bants olarak tanmad ve yalnzca bir insanla -anne- dolaymsz bantsn yaad bu ilk an) da kendi diyalektiinde, Simgesel Dzenin diyalektii tarafndan; yani insansal Dzenin, insansal normun (kuraln) diyalektii tarafn dan damgalanm, yaplatrlmtr (beslenme ve temiz tutma nn zamansal ritimlerinin; davranlarn, somut tanma tavrla 121

rmn normlar; kabullenmeler, reddetmeler, ocua evet ya da hayr demeler, verici ya da yoksun brakc belirlemeler yapan Yasann ve Hak Dzeninin kulland bozuk paradan, amprifc kipliklerden baka ey deildir) ve bu, imleyenin Dzeni altmda, yani Dilin dzenine biimsel olarak zde bir Dzen iinde ger eklemektedir6. Lacan, Freud'un yzeysel ya da gdmlendirilmi biimde okunmasnn bize, mutlu ve yasasz ocukluk, ok ekilli sapk lksn cenneti, insan vcudunun belli blmlerine, hayati nem tayan yerlere (oral, anal, jenital)7 bal ve yalnzca biyolojik yan ar basan dnemlerle vurgulanm bir tr doa durumu gibi kavram ve bilgilerden baka bir ey vermedii yerde; doa cak her insan yavrusunu daha doumundan nce bekleyen ve ilk alayyla birlikte onu ele geiren ve bylece ona hem yerini hem roln veren, yani belirlenmi yazgsn ykleyen Dzenin, Yasann etkililiinin bulunduunu ileri srer ve gsterir. n san yavrusunun ap getii btn dnemler, insansal verme [at fetme], iletiim ve iletiimsizlik kuralnn, Yasann ynetimi al tndadr; bu yavrunun ((doyumlar da, herkes tarafndan ve zel likle bilmeyenler tarafndan bilinmesi zorunlu olan, ama herkes tarafndan ve zellikle kendisine en fazla bal olanlar tarafndan yolundan saptrlabilen ya da nenebilen Yasann, yani insansal Yasann silinmez ve kurucu damgasn tar. Bundan tr, ocuk luk ann btn rselenmelerini (traumatisme'lerini) yalnzca biyolojik boa kmalarsn [doyumsuzlua uramalarn] dengesi ne indirgemek ilkece yanltr; nk, onlara ilikin olan Yasa, bir Yasa olarak btn ierikleri soyutlar; Yasa olarak yalnzca, bu soyutlamada ve bu soyutlamayla varoluur ve insan yavrusu bu kurala, ilk soluk alnda boyun eer ve edinir onu8. Bu, yaayan bir baba olmad zaman bile Babann (ki Yasadr) resmi varl nn [bulunmaklnn] ve bundan tr de insansal imleyenin Dzeninin, yani Kltr Yasasnn balangcdr ve her zaman ba langc olmutur; her sylemin mutlak nkoulu olan sylemdir bu; her szsel sylemde yukarda var olan [bulunan], yani derin lerde bulunmayan sylemdir; Bakasnn (tekinin) sylemidir, bu Dzenin ta kendisi olan byk nckiinin sylemidir; &r lindtnn sylemidir. Her insan varlnda, bu varln zel sy leminin kendi z yerini arad, arayp skalad, skalarken, ken di imgelemsel bylenmelerinin zorlaynda, sahteciliinde suortaklmda ve yadsymda, kendi z yerini; demirleme yerine kendini balayan z demirini bulduu mutlak yerdir. yle ki, Oidipus dneminde, belli bir cinsiyet tayan ocuk, imgelemsel fantasmalarn, Simgeselin snavndan geirerek cin122

siyet tayan insan ocuu {erkek, kadn) haline gelir ve her ey yolunda giderse ne ise o olur ve o olmay kabulenir en sonun da; yetikinler dnyasnda ocuk haklarna sahip olan ve her o cuk gibi gnn birinde tpk babas gibi, yani bir kars (yal nzca bir annesi deil) olan bir erkek insan kiisi ya da tpk an nesi gibi, yani bir kocas (yalnzca bir babas deil) olan bir dii insan kiisi olmann btn hakkn edinen olan ya da kz ocu u haline gelir ve bunu ylece kabullenir. nsan ocukluuna y nelen uzun cebri yryn hedefinden baka ey deildir bu. Bu en son dramn daha nceden biimlenmi bir dil malze mesi iinde oynanmas ve bu dilin, Oidipus evresinde, Babann simgesi [remzi], hakkn simgesi, Yasann simgesi, her tr Hakkn fantasmasal imgesi olan phallus imiemi evresinde merkezlenme si ve dzenlenmesi; evet bu dzenlenme, artc ve keyfi bir ey olarak grnebilir, ama btn psikanalizciler, bir deney olgusu olduuna tanklk ederler bunun. Oidipus'un son aamas, yani idi edilme, bu konuda bir fikir verebilir bize. Olan ocuu, idi edilmenin trajik ve ya rarl durumunu yaayp zme ulatrarak babas gibi ayn Hak ka (phallus'a) ve zellikle babasnn annesi zerindeki Hakkna (ki annesinin, hem olan ocuk iin anne hem de baba iin kar olarak bir ifte kullanmn hogrlmez durumu iinde bulundu u ortaya, kmtr) sahip olmamay kabullenir; ama, babasyla ayn hakka sahip olmadm kabullenerek de, daha sonralar, ye tikin olduu zaman gnn birinde, gerekli aralar dan yoksun olduu iin o gn kendisine verilmemi olan hakka sahip olma gvencesini kazanm olur. Olan ocuunun, ok uslu, dav ranp bymesini bilirse, byyecek olan bir ufak hakk vardr yalnzca. te yandan, kk kz ocuu da, idi edilmenin tra jik ve yararl durumunu yaayp yklenerek annesinin sahip ol duu ayn hakka sahip olmamay kabullenir; demek ki, kadn ol duu halde ve kadn olmasndan tr annesinde o (phallus) ol mad iin babasnn sahip olduu ayn hakka (phallus) sahip olmadn ve ayn zamanda annesinin sahip olduu hakka da sa hip olmadm, yani henz annesi gibi bir kadm olmadm kat merli olarak kabullenir. Ama buna karlk ufak hakkn elde eder. Yani kk kz hakkn ve Dzen Yasasn kabullenerek; ya ni gerektiinde yasay saptrmak iin ok uslu davranmakszm ama bu yasaya yine de boyun eerek bymesini bilirse, byk bir hak kn kendisine tannaca vaadini alm [kazanm] olur. ster mgelemselin ikili bylenme ura (1), ister simgesel Dzenin (2) iine yerletirilmenin yaanan tannmas (Oidipus) ura olsun, her iki durumda da, geiin btn diyalektii, en
123

derin znde, biimsel [formel'] yasalarn, yani biimsel kavra mn dilbilimin verdii insansal Dzenin, Simgeselin mhryle damgalanmtr. Bylece, psikanaliz kuram, her bilimi, katksz bir soyut kurgu [speklasyon] deil de bir bilim yapan eyi sunuyor bize; yani nesnesinin biimsel znn tanmm, somut nesnelerine y nelik herhangi bir pratik ve teknik uygulamann olanann ko ulunu veriyor. Bylece, psikanaliz kuram, Politzer'in, bu bilim den, somutun bilimi; gerek somut ruhbilim olmasn iste yip (psikanalizin devrimci kapsamn Fransa'da ilk kavrayan Politeer'dir), Mlind, Oidipus kompleksi, idi edilme kompleksi, vs., gibi soyvManvalarnan dolay sitemlerde bulunurken bir r neini verdii klasik idealist atklardan [antinomilerden] sy rlabilir. Poitzer, psikanaliz, soyut ve metafizik bir ruhbilimde yabanclam somut tan baka ey olmayan bu soyutlamalara taklp kalrsa, nasl olur da, olmak istedii ve olabilecei somu tun bilimi olduunu iddia edebilir? diyordu. Oysa gerekte, hibir bilim soyutlamadan vazgeemez; hibir bilim, pratikinde (dik kat edelim: bilimin kuramsal pratii deil, ama somut uygulanmnn pratiidir bu) bireysel dramlar dan yani tekil ve benzeri olmayan eitlenmelerden baka eyle uramasa bile vazge mez soyutlamadan. Lacan'n Freud'dan geerek dnd (La can, bilimselliimizin; var olabilecek biricik bilimselliin biimini kazandrd Freud'un kavramlarndan baka ey dnmez) psik analiz soyutlamalar, nesnelerinin kavramlar olarak kendile rinde soyutlanmalarnn zorunluunun belirtisini, lsn ve temelini tadklar; yani somuta olan ilikilerinin (oranlarnn) lsn ve dolaysyla yaygn olarak psikanaliz pratii (tedavi) diye adlandrlan uygulanmlarmm somutuna olan z ilikilerinin (oranlarnn) lsn tadklar lde nesnelerinin halis bilim sel kavramlardrlar. Demek ki Oidipus evresi, yalnzca bilinten ve szden (ko numadan) yoksun gizli bir anlam tamaz; bu evre, anlam ters tepkilendirilerek yeniden yaplatrlabilen ya da alabilen ve gemiin derinliklerine gml olan bir yap deildir; Oidipus [kompleksi], insanla, istemeden ve zorla her aday olana, Kltr Yasas tarafndan zorla kabul ettirilen dramatik yapdr, tiyatro mekanizmasdr'. Eiine ulap kendisini ya ayan ve daha sonra canl kalabilen her birey iin, zerinde varolutuu somut eitlenmelerin yalnzca olabilirliini deil, zorunluluunu da kendinde ieren [tayan] bir yapdr. Bu so mut eitlemelerde varoluan bir yapdr. Psikanaliz, uygulammmda, pratii diye adlandrlan eyde (tedavide), bu eitlen124

melerin somut etkileri10 zerinde alr; yani Oidipus geii nin daha nceden varoluundaki, u ya da bu birey tarafndan yaklalmdaki, andaki, ksmen skalamndaki ya da syrlnndaki zgl ve mutlak olarak tekil basallm [dmselliin] kipliini ele alr. Bu eitlenmeler, deimez Oidipus yapsndan kalklarak zce dnlebilir ve belirlenebilirler; bunun nedeni, szn ettiimiz bu geiin tmnn, ilk balanglardaki bylenmeden bu yana, en normal biimlerinde olduu gibi en ar sapn biimlerinde de, Simgeselin Yasas altnda, Simgesele ulamann en son biimi olan bu yapnn Yasas ta rafndan damgalanm olmasdr. Bu ksa irdelemelerin, bir zet ve ema olarak grnmekle kalmayp yle de olduklarn; DU yazda sz edilen ve ileri srlen birok kavramn, hakl karlmak ve temellendirilmek iin enine boyuna gelitirilmesi gerektiini biliyorum. Bu kavramlar, temelleri ve onlara dayanaklk eden kavramlar bei ile olan ilikileri [oranlar] ba kmndan aydnlatlp aklansalar; Freud'un zmlemeleri nin kesin ve ak anlamyla iliki haline getirilseler bile, sorun lar ortaya koymaktan geri kalmazlar ve bunlar yalnzca kav ramsal oluturmalarn, tanmlarn ve aydnlatmalarn sorunlar deil, irdelediimiz kuramsallatrma abasnn gelimesin den zorunlu olarak domu gerek yeni sorunlardr. rne in, bilindmm varomaklmm ve kavranabilirliinin mut lak nkoulu olan Dilin biimsel yaps ile, akrabaln somut yaplar ve nihayet akrabalk yaplarnda ierilmi zgl ilev lerin yaand [algland] ideolojik somut oluumlar (baba lk, analk, ocukluk), arasndaki iliki, tutarl ve mantksal ola rak nasl dnlebilir? Bu sonuncu yaplarn (akrabalk, ideo loji) , tarihsel eitlenmelerinin, Freud'un bir bana ele ald [yaltt] rneklerin u ya da bu yann, elle tutulur biimde deiiklie uratabilecei dnlebilir mi? Bir baka soru da ha: Aklsalh iinde dnlen Freud'un buluu, nesnesinin ve bulunduu yerin tanmlanmasyla, kendisini ayrt ettii bilgi dallarnda (ruhbilim, ruhbimseltoplumbiiim ve toplumbilim gibi) yanklar [etkiler] uyandrabilir ve bu bilimlerin nesneleri nin stats (ki bu kimi zaman sorunsal bir statdr) konusunda sorular ortaya atlmasna yol aabilir mi? Birok soru arasndan sonuncu olarak unu seelim: Psikanaliz kuram ile, l'inci olarak bu kuramn ortaya knn tarihsel koullar ve 2'nci olarak da, uygulammnn toplumsal koullan arasnda bulunan ilikiler ne lerdir? l'inci olarak: Psikanaliz kuramnn hem kurucusu, hem de bir numaral Psikanaliz uygulaycs, Psikanalizden gemi kii,
125

babalarn babas olarak, kendisine dayandklarn syleyen Psik analiz uygulamaclarnn uzun soy zincirinin balatcs nitelik lerini tayabilen Freud kimdi? 2'nci olarak; Hev Freudu ku ram ve Freud'a dayanan didaktik gelenei dnyann en doal eyiymi gibi benimseyiveren, hem de mesleklerini icra ettikleri ekonomik ve toplumsal koullar (tp meslek kuruluuna lon casna sk skya bal derneklerinin toplumsal statsn) kabulleniveren psikanalizciler kimlerdir? Psikanalizin yaplma snn (icra edilmesinin) tarihsel kkenleri ve ekonomik-toplumsal koullar, psikanaliz kuram ve teknii zerinde ne lde yanklanmakta ve etkili olmaktadr? Gereklerin ok ak bir biimde ortaya koyduklarna gre, Psikanalizcilerin bu sorun lar konusundaki kuramsal susular, psikanaliz dnyasnda bu sorunlara ynelmi bastrma; ierikleri bakmndan hem psika naliz kuramn hem de tekniini zellikle ne lde etkilemek tedir? ncesizsonrasz psikanalizin sonu sorusu, baka neden lerin yan sra, bu bastrma ile; yani, psikanalizin epistemolojik tarihinden ve psikanaliz dnyasnn toplumsal ve (ideolojik) ta rihinden kaynaklanan bu sorunlarn dnlmemi-olmakl' ndan kaynaklanmamakta mdr? u anda bir yn aratrma alan oluturan bir yn ger ekten zlmemi sorun var ortada. Yakn bir gelecekte, baz kavramlarn, bu snavdan, dnme urayarak kacaklarn syleyebiliriz. Derine inersek, bu snavn, Freud'un, kendi alannda; in sanolu nun, insan znesinin belli bir geleneksel, hukuksal, ahlaksal, felsefi, yani szn ksas ideolojik imgesini tbi tuttu u snav olduunu grrz. Freud, buluunun eletiriyle kar lanmasn, Copernicus'un gerekletirdii devrimle bouna kar latrmam t kimi zaman. Copernicus'tan beri, yeryuvarlann, evrenin merkezi olmadm biliyoruz. Marx'tan beri, insan znesinin, ekonomik, siyasal ya da felsefi ben'in, tarihin mer kezi olmadn biliyoruz. Hatta, Aydnlanma Felsefesi'ne ve Hegel'e kar, tarihin bir merkezi olmadn; ama tarihin yal nzca ideolojik yanl-biliten baka hibir eyden kaynaklan mayan zorunlu merkezden yoksun bir yap olduunu da bili yoruz. Freud ise bize, gerek znenin, tekil znde bireyin; ben de, bilinte ya da varoluta (ister kendisiiinin, ister z be denin ya da ister davransn varoluu olsun) merkezini bulan bir ego biimine brnm olmadn; insan znesinin, ben in imgelemsel yanlbiliinden, yani, iinde kendisini tand ideolojik oluumlardan baka bir eyden kaynaklanmayan merkezden yoksun bir yap tarafndan merkezsizletirdiini ve ku126

rulduunu aklyor ve gsteriyor. Bylece, ideoloji zerinde yaplacak her aratrmay temel den ilgilendiren eyi, yani yanltbiin (tanmaysn) yapsn'm daha iyi biimde kavramamz belki de bir gn salayacak olan yollardan biri nmzde alm bulunuyor kukusuz.

(1) Gerekleri, yalnzca biyolojiye, ruhbilime, toplumbilime indirgeyerek tek yanl bir biimde aklamaya kalkan anlaylar sz konusu bu rada. (.N.) (2) Revue de l'Enseignement philosopiqe, Haziran - Temmuz .1963, Phi losophie et Sciences Humaines, s. 7 ve 11, not 14: Marx, kuram n, 'homo economicus' mitosunu bir yana atarak kurdu, Freud, kt127

ravitni, 'homo psychologies' mitosunu bir yana atarak kurdu. La can, Freud'un zgrletirici kopuunu grd ve kavrad. Onu harfi harfine alarak ve hem aralk hem de dn vermeden z varglarna ulamas konusunda zorlayarak tam anlamyla kavrad. Herkes gibi, Lacan da ayrntlarda, hatta felsefi kerterizlerinde yanlabilir: ama esas borluyuz ona. , (3) En tehlikeli giriimler, felsefe (ki btn psikanalizi, tedavinin ikili deneyimine hemencecik indirger ve orada, fenomenolojik znelliklerarasnn, tasar.varoluun, ve daha genel olarak kiilikiliin te malarn dorulayacak eyler bulur); bana i amyormu gibi grnen psikanaliz kategorilerinden ounu bir znenin zniteliklerl gibi grerek kendine katan ruhbilim ve nihayet ruhbilimin yar. dmna koarak, znenin bir stbenle ona tekabl eden kategorileri edinebilmesi iin Hiletirmesi yeterli olan nesnel ierii, yan gereklik ilkesi iin gerekli olan nesnel ierii (toplumsal ve aile sel buyruklar) veren sosyoloji tarafndan yaplmtr. Bylece, ruhbilime ya da toplumbilime boyun een psikanaliz, ounlukla, he yecanlar ya da duygunluk bakmndan evreye yeniden uymay salayan bir teknik; bantm ilevsin bir yeniden eitimden ge irilmesi durumuna dmtr ve btn bunlarn, psikanalizin ger ek nesnesiyle hibir ilgisi yoktur; ama btn bunlar, ada dn yada, gl ve stelik tam anlamyla ynlendirilmi bir talebe cevap vermektedir. Psikanaliz, ite bu yola saptrlarak kltrde, yani mo dern ideolojide gnlk bir tketim meta haline getirilmitir. (4) Yapmack ve ssl bir slupla yazan nl spanyol airi (XVI. yz yl). (.N.) (5) Bunlar, Freud'un n kazandrd Almanca iki deyimdir. Freud'un gzlemledii bir kk ocuk, annesini temsil eden herhangi bir nesneyle oynarken bu deyimlerle (geldi!, gitti!) onun ortaya kn ve gzden kayboluunu berkitiyordu. Nesne bir makarayd. (6) Biimsel olarak: nk ilk biimini ve ilk sunuluunu Dilin sala d Kltr Yasas, dden daha fazla bir eydir; bu Yasann ierii gerek akrabalk yaplan ve belirli ideolojik oluumlardr ve bu ya plara bal kimseler ilevlerini yine bu yaplar iinde yerine getirir ler. Bal ailesinin babaerkil ve dttanevlenmeli (akrabalk yaps) olduunu bilmek yetmez; kankocal, babal, annelii, ocukluu yneten ideolojik oluumlar da aydnlatmak; bugnk dnyamzda, tkankoca olmak, baba olmak, anne olmak, ocuk olmak* ne dir? sorularna cevap getirmek gerekir. Bu zgl ideolojik oluumlar zerinde daha birok aratrma yaplmas gerekir. Tarihsel madde cilie den bir itir bu. (7) Belli bir nro-biyoloji ve belli bir ruhbilim, Freud'da, bir aamalar kuram bularak ok memnun oldu ve bunu, hi duraksamadan do rudan doruya ve tketici biimde nro-biyolojik ya da biyo-nroruhbilimsel bir aamasal olgunlama kurama haline getirdi ve bu nu da, nro-biyolojik olgunlamaya, mekanik bir biimde bir s ro l ykleyerek ve Freudu ^aamalarn da onun dpedz fenomen leri olarak ele alp gerekletirdi. Bu perspektif, eski mekanist 128

-paralelizmin bir tekrarndan baka ey deildi. zellikle, Wallon'un izleyicilerine yneltilmiti bu; nk Wallon'un kendisi, Freud'un hi farkna varmamt. (8) Bu biimsel koulun karsna, Freud'un, bilindnn tierimni d nrken kulland kavramlarn (libido, iteper, istek) biyolojik grn karlacak olursa, ayn biimsel koulun kuramsal nemini ve kapsaycln kavrayamama ve bu konuda yanlma tehlikesi do ar. rnek olarak Freud'un rya, zdek-gerekletirimidin (Wnsc herfllung) szn verelim. Lacan da, bu anlamda, insan, bilind isteinin Diline yeniden yneltmeyi ister. Ne var ki, biyolojik gibi grnen bu kavramlar, gerek anlamlarm bu biimsel kouldan alrlar; bu anlam, ancak bu koul sayesinde, verilebilir (atfedilebilir) ve dnlebilir; bir tedavi teknii belirlenebilir ve uygulanabilir. Bilindnn temel kategorisi olan istek, kendi zgll iinde, ancak insan znesinin bindmn syleminin tekil [benzersizi an lam olarak kavranabilir. Bu anlam ise, bilindnn sylemini olu. turan imleyici zincirin oynunda [ileyiinde, deviniminde] ve oynuylan ortaya kar. Bylece istek, insansal oluu [gelimeyi] y neten yapyla damgalanmhr. Byle olmas bakmndan istek, biyo lojik z tayan organik gereksinimden kke ayrlr. Organik ge reksinim ile bilind istek arasnda, z sreklilii yoktur; nitekim, insanolunun biyolojik varl (yaam) ile tarihsel varl arasnda da z sreklilii yoktur, istek, ok yanl varlnda (var olamay nda diyor Lacan), ona damgasn vuran ve onu arelerinde ol duu gibi hayal krklklarnda da yersiz yurtsuzlua, bastrmann varoluuna [yaamna] mecbur eden Denin yaps tarafndan be lirlenmitir. Organik gereksinimden hareket ederek istein zgl gerekliine ulalmad gibi; biyolojik varlktan [yaamdan] kah karak ta tarihsel varln zgl varlna ulalamaz. Bunun tersine, tarihsel varln, bir katksz biyolojik varlktan ayrt ederek insa nn tarihsel varlnn zglln (bunun iinde insann gereksinimlerm ve demografik olaylar gibi katksz biyolojik belirlenimler de vardr) tanmlamamz nasl tarihin kategorileri olanakl klyor sa; ayn biimde, istein gerek anlamn kavrayp belirlememizi de, onu tayan (bu tpk, biyolojik varln tarihsel varl tamas, ona temellik etmesi gibidir), ama ne kuran ne de 'belirleyen biyolo jik gerekliklerden ayrt ederek bilindnn temel kategorileri ola. nakli klar. (9) Freud'u (ein anderes Schauspiel... Schauplatz) yineleyen Lacan'n kulland deyim (machine} [dilimizde .mekanizma*nn daha uy gun dtn dndk]. Dramsdan sz eden Politzer'den, Uy at. rodan, sahneden, sahneye koymadan, sahne aralarndan, tiyatro t rnden, sahneye koyandan, vs., sz eden Freud ve Lacan arasnda kendisini tiyatro sanan seyirci ile tiyatro arasndaki kadar mesafe vardr. (10) Etki terimi, klasik bir nedensellik kuram balamnda anlalrsa [dnlrse], bu terimle nedenin etkideki (sonutaki) somut var l [bulunuu] kavranm [dnlm] olur (bkz. Spinoza). 129

JACQUES LACAN: BR OZAN - FLOZOF PSKYATRN SORUNLARI

ONAY SZER

S. Ovadya ve Y. ifti ile Lacan

okumalarmzn ansna ok yalna indirgeyerek, Freud'un psikanaliz retisinin zgn bir yorumcusu diye tantabileceimiz, ama bu tantma nn getirebilecei birtakm sorularla (Freud'un psikanaliz retisini yorumlamak ne demektir?, Freud'u zgn olarak yo rumlamak ne anlama gelir? vb.) yine kendisine dnmek zorun da kalacamz Jacques Lacan, 9 Eyll 1981'de Paris'te ld. Bu lmle birlikte ada Fransz dnce tarihinin nemli bir say fas kapanm oluyor. Nerede bu nem? Bu nemin, somut ola rak grlebilen (ama kukusuz yine de tartmaya ak kalan) bir ynyle, Lacan'm Freud yorumunda ortaya ktn, br ynyle ise eitli bilim dallar (dilbilim, yaznbilim, halkbilim, insanbilim vb.) ve felsefe iin uyar ve arlar getiren, ierik ve kapsam henz tam anlalmam bir dnce karmaasyla belirlendiini syleyebilirim. Bu iki nokta zerinde srasyla ayr ayr duracam. Ancak bu durmam hemen belirteyim ki bir deinmenin snrlarm aamayacak: gnmzde Lacan'a an cak deinebiliyor da ondan. Bu noktay Lacan'm dncesinin dallar aras ilikilerini ele alrken daha iyi aklayabileceimi sa nyorum. imdi ilkin Lacan'm psikanaliz katksnn ne olduu nu ksaca grelim. Lacan kendi iddiasna ve kabul edilene gre Freud'un psikanaliz retisini ilk kez tutarl bir kuram dzeyine karma iini baarmtr. Bunun iin de, Freud'la ilgili o gne dein basknlk ve yaygnln koruyan belli bir yorumu geri evirmi, kendi yorumunu ise tek (ve zgn) bir merkez evresinde kur130

mutur. Lacan'n geri evirdii yorum, Freud'un Amerikallarca (zellikle Karen Homey, Erich Fromm ve Sullivan) gerekleti rilen yorumudur. Laan'm kendi yorumu ise ada dilbiliminin nda, Freud'un retisinde dil in ve dilsel yapnm oynad rol zerinde merkezlemektedir. imdi bu noktalar ve onlarn ge litirilmesinden doan, yanklar da bugne dein sren sonu lar Jacques Laan'm dnce yaam ve savamnn izinde can l olarak grelim. Lacan 13 Nisan 1901'de Paris'te dodu. Tp ve psikiyatri okudu. Asl dorultusunun yannda, 1933 ylnda, Sartre, Nizan, Asturias ve Queneau'nun da yazlarn yaynladklar bir yazn dergisinde iir yaynladn gryoruz1. 1932'de verdii psiki yatri tezinin bal yle: Kiilikle likileri inde Paranoyak Psikoz. Bu almasnda Lacan'n geleneksel psikiyatriyi ince lerken kuramsal i bir zorunlulukla Freud'un zmleme reti sine vard gzlemlenebiliyor! Ama Lacan'n psikanaliz dnya sna girdii ilk yazs 19.36'da ilk uluslararas psikanaliz kongre sine sunduu bildiri oluyor: bu bildirinin gelitirilmi bir biimi olan 'Ben' levinin Oluturucusu Olarak Ayna Aamas 1949 da Zrich'de toplanan XVI. Uluslararas Psikanaliz Kongresi'nde okunuyor. Kendisine ilk nn salayan bu yazda Lacan, ay nann karsnda kendi grntsn sevinli mimiklerle selam layan ve bu imgenin kendisi iin nemini dlatracak eitli davranlara girien alt aylk ocuun durumunu k noktas olarak almaktadr: Burada ayna aamasn psikanalizin ona ver dii tam anlamda bir zdeleme (identification) olarak anla mak' yeter: yani bir imgeyi stne ald zaman zneden mey dana gelen dnm...2. Bu aamayla birlikte ocuk, dilin ken disine salayaca her trl bildirime ve bakalaryla ilikiden nce, bakas olarak kavrad bir imge ile belirlenir: temel bir zdeleme dir bu3. ocuun ilk ideali aynadaki souk bir im gedir, artk yalnzca bu Gestalt'a. erimeye alacaktr O. Daha bu ilk yaklamda Lacan'n sonraki yapsalclnn ekirdeini bulmak olanakldr: Nasl Saussure'e gre imleyen (Signi fiant) dilsel dizgenin asl deer tayc esi ise, burada da imge, tpk imleyen gibi belirleyici bir rol oynamaktadr. O (Lacan) unu gsterecektir: insan imleyen dzeninin efendisi deildir, fakat daha ok bu dzendir onun insan olarak kurulu unu salayan; insan gzden kard ve kendini btnyle aan bir dnyada merkezden kaydrlmaktadr srekli...4. By lece Lacan'n kuramsal tavrnn kesinlik ve keskinlik kazand 1950'li yllara geliyoruz. 1951'de Lacan Paris, Psikanaliz Der nei ni (la Socit psychanalitique de Paris) ayor, bundan
131

ama zmleyicilerin yetiimi sorununa el atmak. 1953 yaznda Roma'da sonradan Roma Konumas diye anlan konferansn sunuyor ve ayn yldan balayarak, Paris'te ilkin Saint-Anne hastanesinde, sonra l'cole normale suprieure de ve daha da sonra Hukuk Fakltesi'nde nl seminerlerini srdryor. 1975' ten bu yana yazl metinlere dntrlerek cild cild yaymla nan bu seminer konumalarn renciler yannda, bugn psika naliz alannda balca birer ad olmu kiiler, eitli uzmanlk ve bilim dallarndan merakl ve ilgililer izliyor ve zamanla her se miner bir olay haline geliyor. Yukarda ksaca deindiim gibi, Lacan'm eitli yazlarnda ve seminerlerinde dile gelen tutum ilkin Freud retisinin belli bir yorumunun eletirisini iermek tedir. Freud'un lmnden sonra, (kendi zgn dorultularn gelitiren Jung, Adler, Reich gibilerini saymazsak) bu retiye Amerikallarca sahip klm ve hatta Avrupadaki yaygnl da onlarca salanmt. Bunlarn getirdii yorumun tm psikanaliz retisini davran bir bak asna yerletirdii sylenebilir. Buna gre ruhsal saaltmada ba ben in, ego nun glendi rilmesi ekmektedir, hastann psikanaliz sreci srasnda da ye nilerini gelitirdii savunma sreleri zmlenmeli ve ortadan kaldrlmaldr. Ama hastann evre koullarna uy durulmas dr, buradaki pragmatik baarsdr. Bu gr karsnda, Lacan, ilkin zellikle hastann savunmalarna kar giriilen savamn nasl balca dil iinde gerekletiine, burada baat, belirleyici olann hastayla zmleyicinin konumas olduuna dikkatinizi ekmektedir. Ona gre Egoya gvenilemez, nk zmlemeciyle hastann konumasnn aka gsterdii gibi Ego yabanclamann, frustration un kaynadr, ocuun aynada izledii ve kendisi sand bo bir hayldir. yleyse ku ramsal k noktas olarak Egonun yerine en baa Freud'un 7d olarak adlandrd eyi koymaldr ki klg ve saaltma alannda onun ngrd ey, yani bilinsizin karanlklarnn aydnlatlmas gereklesin: Id'in bulunmu olduu yerde, ben olmaldr (Wo es oar, soll ich werden-). Freud'un eitli ba k alarna gre iledii ben (Ich, Ego) kavram temelde insann birbiriyle elien deneyleriyle hesaplamasnda bir ara c durumundayd: bir yandan gereklikle iliki iindeydi, orga nizmann gereklie uymasn salyordu, br yandan drtleri, Id'in libiosunu denetliyordu, bu drtler de st-ben tarafn dan yasakland lde st-ben le de ilikide bulunuyordu5. Lacan'a gre, en bata unu belirtmek gerekir: insan deneyinin iinde dilsel imleyen (signifiant) vardr, deney imleyenle balar. Bylece deneyin eliik ilikileri, imleyen lerin, daha
132

doru olarak imleyen lerin iinde yer ald imleyenler a mn, dilsel dizgenin ilikilerine dnr. Bu an btn zne den baka birey deildir. yleyse idsin bulunduu yerde de zne vardr: Burada, dlerin alannda, kendi evindesin'. mleyenlerin ilikilerinin insan deneyinin her noktasnda kar mza ktn kabul ettiimiz anda, zne kavrammz dleri mizin, drtlerimizin dnyasn da iine alr. eliki imleyenle rin ann (tm insan konumasnn, simgelerin oluturduu am) delinip yrtlmas, psikanalitik saaltma ise bu am ona rlmas demektir. Bu trl ego'nun glendirilmesinden fer sah fersah uzak olan bir saaltma kavram, Lacan'a gre, Freud'un retisine asl uygun olandr. nk, yine Lacan'm gsterdiine gre, nevrozlarn temelini oluturan kopukluk ya da eliki bilinle bilinsizin arasnda deildir, ama bilinsizin kendi iindedir (bu nokta drtlerin, id'in alannda da zne nin varolmasnn doal bir sonucu oluyor)'. Bylece, Lacan'm Freud yorumunun mantk ekonomisi ynnden iki ana ilke de toplandn syleyebiliriz: nsan deneyinin ulat her yerde imleyenlerin ilikilerinin bulunmas (bilinsizin bir dil gibi ya plam olmas), nevroz atmasnn bilinsizin kendi iindeki bir atma olarak, bu ilk ve n aamada, adeta kendi canevi nde yakalanmas. Bu yorum tarz rtk bir biimde de olsa Freud'da bulunmaktadr: Freud'un eitli yaptlarnda, ama ku kusuz en bata D Yorumu (Die Traumdeutung, 1900) adl ya ptnda dile, simgelere verdii nem bu adan ilgin ve anlam ldr. Sonu udur: Saussure'un bize tantt, dilin bir dizge ola rak btnsellii, dil iindeki her enin ancak dilsel dizge iin de kendi deer ine kavumas, dil zerine eilen bakmzn, her trl sezgi, anlam ve tarih kaygsn bir yana brakarak imleyen / imlenen ilikisinin karlklnm gsterdii you izlemesindeki gereklilik, btn bunlar Lacan'da kuramsal ola rak geniletilerek yeniden deerlendirilmektedir: dil dizgesi bi linaltn da iine almtr artk, imbilim yalnzca toplumun deil, bireyin bilinaltnn da yapsalln incelemektedir. Buraya kadar, Lacan'm psikanaliz kuramyla ilgili olarak yaptm, kukusuz kaba bir zettir. Bu kuram'm, kurucusunun yaamyla birlikte yaad servenin devam da yle: 1964'te Paris Psikanaliz Dernei iindeki bir blnme sonucu Freudu Okul (l'Ecole Freudienne) kuruluyor. Bu okul da 1980'de kapanyor ve Lacan lmne dein eitli eletiri ve gr ay rlklar nnde savamn srdryor. Dergilere, gazetelere yan syan ve Lacan'm gr ve kiiliinin gncel olarak ypranmasyla sonulanan bu ayrlklar burada ayrntlaryla tantmak
133

olanaksz. Dikkatimizi, gncel alan brakarak, Lacan'n dn cesinin kuramsal arka planna ve felsefesinin geleceine evi relim. Yazmn banda Lacan'n kuramnn dallar aras ilikilerisnden sz etmitim. Bu ilikiler, kukusuz, psikanalize getirdik lerinden ancak soyut bir biimde ayrlabilir; hatta belirtmek ge rekir ki, Lacan'n psikanaliz kuram asl bu ilikilerin tann mas ve tanmlanmasyla gerek anlamda aydnlatlabilir. An cak tam da bu noktada hatr saylr glklerle karlamakta yz. Lacan' kendi dillerine evirmeyi baaran Amerikallar, onu karanlk, anlalmaz bulmaktan geri kalmamlardr. l mnden aa yukar bir yl nce, Lacan zerine Die Zeit'a bir yaz yaymlayan gen Alman yazar Bodo Kirchhoff yle diyor: Lacan'n almasn sergilemek olanakszdr, bu konu da ancak ima ve iaretle bulunulabilir". Buradaki olanakszlk nerelerde kaynaklanyor? lkin Lacan tek tek hastalk olaylarn inceleyen bir hekim yazar, kitaplarnn balklar genel olarak pek az ey anlatyor: bunlar da imleyen gibi; anlamak iin, iinde yer ald a tanmak gerek. Ayrca Ecrits dndaki tm yaptlar, seminer almalarnn yazya geirilmesinden olu uyor: Yani Lacan szl bir dnr. Onu anlamak iin dinle mek gerekirdi, diyenler var. Konumac ve yazar olarak Lacan, Franszcayla, okanlaml szcklerle srekli oynuyor, tpk bir ozan gibi. Ama ozandan ayr olarak bu oynamalarla estetik etki den ok ve ncelikle kavramlar derinletirmeye almas, ay krlk lan anlamn kuruluuna ait grmesi ii bsbtn g letiriyor. Aslna baklrsa, Lacan'n dilbilimden, yazmbilimden, halkbilimden, insanbilimden ne aldn ve onlara ne verdiim saptama, ondan sonra, bu saptamann nda psikanaliz re tisini yorumlama ve gelitirmede nerelere vardn gstermek gerekir. Freud'un kendi dneminin bilimleriyle olan ilikisi ze rinde durulmutur; Lacan'n da bilimlerle ilikisi aydnlatlma ldr. Bu tr almalar (rnein, Lacan'n Saussure ve Jakobson'la ilikisinin bilinenden daha ak olarak ve derinliine ini lerek gsterilmesi) bildirdiim zel glkleri ortadan kaldr mayacaktr, ama hi deilse Lacan'a Fransz yazarlarnn, r nein Jean-Luc Nancy ve Philippe Lacoue-Labarthe'm imdiye dein yaptklarnn tersine daha zmleyici bir tutumla yak lamann yararl sonularn ortaya koyacaktr. Bu da ilerde varlmas istenebilecek kapsayc bir bireim yolunda ileri bir aamadr. Byle bir alma iin Lacan'n felsefeyle ilikisi ynnden kk bir taslak nerisinde bulunmay deneyeceim. lm ze134

rine Le Monde da kan ilk yazlardan birini yazan Christian Deiacampagne yle diyor: ... Lacan'm dnceleri, belki de, geleneksel anlamyla felsefede en ok izler brakt.' Lacan bir filozof muydu? Bir anlamda, evet. Yalnz yle bir filozof ki, felsefe iin ilk artc ilemleri, hem de kesinlikle tanmlana bilen ilemleri yaptktan sonra bunlardan bildiimiz anlamda fenomenolojik, ontolojik sonular karacana tm bir psikana liz ve insan bilim kuramnn ormanna dalan, tek tek aalarna gre bu orman irdelemeye balayan bir filozof. Felsefeyle ura yorsanz unu sormak zorunda kalyorsunuz: felsefe atmosfe rine ktan sonra, bu dal neden? Felsefe iin o denli verimli olabilecek yeni rnler niin derlenmeden braklyor? Acaba henz Platon'un btnlememi olduu bir Sokrates de byle miydi? Szn ettiim ilemlerin balca ikisi Descartes ve He gel felsefeleri zerindedir. Lacan Descartes'i bir karabasan gibi okuyalm! diyor. Yukarda Lacan'm Freud'un izinde zne kav ramn bilinaltn da iine alacak biimde genilettiine dein mitim: bu genilemenin nemli bir sonucu znenin kendi ken disine cogito gibi salt bir sezi-dnle eriememesidir. Ara ya, Ayna Aamas nda gsterildii gibi insan vcudunun im gesi, ama ayn zamanda dilsel imleyen 1er girmektedir. Cogitoya vcut imgesinin ve dilsel imin maddesel varl karmak tadr. Lacan Descartes'm Cogito kavramn eletirirken onun yeni bir geniletici tanmm yapm, ama bu tanm felsefe y nnden gelitirmeden brakmtr. Benzer bir nokta HegePle ili kisinde de ortaya kmaktadr. Hegel'in Tin'in Fenomenolojisi yaptnn nl Kendinin Bilincinin Bamszl ve Bamll; Efendilik ve Klelik baln tayan blm Marx'tan sonra ikinci kez Lacan'ca ok do-s bir adan -apsalc bir dil fel sefesi asndan vorumlanm ve yine orada braklmtr. Bence bu tr brakmalarn Lacan'da aklanabilir bir nedeni vardr: Lacan'm btn amac psikanaliz (ve dolaysyla insanbilim) ala nnda kuramla eylemin birliini gzetmek ve yaratmak olmu tur. Logos, onda, ortaya kt anda bilgi anlamndan dil anlamna gemekte ya da dnmektedir: dile, yani Lacan'm psikanalizin belkemii olarak grd, diyaloga, yeni, saaltc bir diaektike. Bu byk eylem kuramnn yeniden kuramlatrlmas, yani rnein Lacan'm Descartes ve Hegel'den (ama ayn zamanda bir Kant, bir Husserl ve Heidegger'den) ayrld noktalarla birlikte onlarn dncesini nasl baka bir dnce evrenine doru gelitirmi olduunun gsterilmesi, kukusuz Lacan dmn zmeye nemli bir katk olacaktr. Ama biz, daha zlmeden, bu dm bir kez daha elimize
135

alalm. Lacan'm bizim kltr evremize kadar ulaan ekimi, albenisi nereden ileri gelmektedir? Bunu yalnzca bir Paris mo dasna balamak yanltr. Yzylmzn bandan beri Freud' un retisinin yeni kuaklarn dncelerini nasl etkilemi ol duunu, bu etkinin ok eitli alanlarla (bilim, sanat-yazm, fel sefe) yayldn gz nnde bulunduralm. Freud, tp ve psiki yatri mesleinden olmayanlarca da okunmutur, klinik kayd olmayan hastalarca da, diyelim. Bu geni almlayc kitlesine Freud'dan sonra ne getirmitir Lacan? Psikanaliz dille diya logla yaplyordu, ama zmleyicinin de bu dil olaynn iinde bulunduu unutuluyordu; hastayla konuan hekim kendi ko numasn bir yolunu bulup soyutluyordu.. Lacan belki de ilk kez bilinle bilinsizi zde bir dilsel imler dizgesinin iinde, onun ana dm olarak grd lde, hastayla hekimin konumasn da dizgesel bir btn olarak ele alm bylece ilk kez Freud'un dili kuramsal bir sorun olarak karmza k mtr. Lacan'm bize armaan ettii dm, onun kendi ellerin de kendisi iin de bir dmdr ve bu dm dilin yaznn, ko numann, diyalogun, textin halkalarndan olumakta, bura da psikanalizin diliyle dilin psikanalizi birbirine kavumaktadr. Bu kavuma noktasnda bir de bakyoruz ki, daha nce tatmin edilmemi istek ben, libido, bask, ((transfer vb. balk lar altnda grdmz ve bizden ayr fiziksel varlklar oldu unu dndmz her ey bir soru ile yantnn karlkl ve sonsuz ekiminde ierilmektedir, soru yantn araya dursun, ya nt da soruyu beklemektedir. nl bir seminerinde, Poe'nun a lnm Mektup yks zerine olan seminerinde Lacan bir mektup varaca yere daima varr, diyor10. Niin varr? n k, yine Lacan'm ok yinelenmi bir formlyle, bilinsiz bir dil gibi yaplamtr. Psikanalizin zmledii isteksin, li bido nun gerek eyleminin dil de olduunun, baskya alnm istein kendisiyle ilikisini koptuu noktada dil de sa ladn ve srdrdn gstermesi psikanalizi bir eit mito loji ve metafizike dnmekten kurtarmakta ve kavramlara yeni bir dayankllk getirmektedir. Lacan'm ekimi karanlkla ay dnl srekli birbiriyle iftletirmesindedir, ama dil zerine eilirsek, belki de onun bu iftlemeden baka birey olmad n, her saptadmz ak ve ilk anlamna belirli olmayan baka bir anlamsn elik ettiini biz kendimiz grebileceiz. Bunun iin her yant yeni bir soru izlemektedir. Lacan'm gerekten bir albenisi varsa, bu albeni kendi kuramsal-olmayan, gnlk dilimizle (yantlar) psikanalizin kuramsal-bilimsel dilini (so rular) edeer klarak, birlikte ve ayn zgrle kavuturma136

smdadr. Lacan'm rencilerinden Shoshana Felman'n filozof j . L. Austin iin sylediini Lacan'm tm abalar iin de yine leyebiliriz: ... Hereyden nce kuram iin duyulan istei iletmek iste yen bir istek kuramnn baars ya da eyleme konmas"

(1) J. Lacan: Hiatus rrationalis. Magazine Littraire, say: 121, ubat 1977, S. 11. (2) J. Lacan: Ecrits I, Paris 1966, s. 90. (3) Jean-Michel Palmier: Lacan, Paris 1972, s. 22. (4) a. g. y., s. 20^21. (5) J. Laplanche J.B. Pontalis: Das Vokabular der Psychoanalyse, Frankfurt am Main 1975, s. 196. (6) J. Lacan: Les quatre concepts fondamentaux de la psychanalyse. Le sminaire Livre XL Paris 1973, s. 45. (7) Marc Rouanet: Lacan et Freud. Magasine Littraire, say 121, ubat 1977, s. 12. (8) Ich denke da, wo ich nicht bin. Die Zeit. s. 49, 28 Kasm 1980. (9) L'avenir d'un phnomne. Le Monde: S. 11389, 11 Eyll 1981. (10) J. Lacan: Ecrits I, Paris 1966, s. 53. (11) ...la performance ou la mise en acte d'une thorie du dsir qui cherche avant tout communiquer le dsir de la dorie*. Shoshana Felman. Le Scandale du corps parlant. Paris 1980, s. 147. 137

LACAN ZERNE

SELHATTN HLV 1969'da kendisiyle yaplan bir konumada, kiilii ve yapt konusunda byk br deiikliin gereklemekte olduunu; bir oyun oynandn belirtiyor Lacan. yzn srekli olarak aa vurmaya alt dilin, sylemin, imleyenin, kendi dncelerini ele geirdiini; yaymaya, aktarmaya baladm sylyor. Ak lanmak, belli kalplara oturtulmak, yaygnlatrlmak, Laean'm pek istemedii eyler. Bundan tr, yaptlar zerinde yazlanlar dan honut deil. zellikle niversitelerdeki demenden, niver site sylememden, (Lacan'vri bir dil kullanmyla niversite cavcavndan diyebiliriz) yakmyor. Eitsel kaygular zerinde temellenen, yani aktaran ve iten deil de dtan)) retmeye alan bu tr bir sylem, gerek bilgiye ve bilime deil, doksaya, kanya, sanaya yakndr Lacan'a gre. Oysa gerek bilgi, dilin imlerinin allagelmi kullanmnn yol at yanllar, ya nltmalar ortaya koyan, onlarn i yzn aa vuran bilgidir. Bu tutum, Lacan', kendi zel alannda, yani psikanalizde, byk bir atlganlkla, dernekilike; psikanalizin, kurulu top luma yararl bir teknik; bireyleri, bu toplumla uyumlu hale geti ren ve onunla btnletiren bir tedavi uygulamas olarak kulla nlmasna kar kmaya gtryor. Lacan, bunu, kimi zaman skandalar yaratarak yapmaktan geri kalmamt. Bir yazar ya da bilim adamn, yaznsal yaratnda ve bilim sel aratrmasnda gdleyen (belirleyen)ve farknda olmad ey isteinin (bilinaltnn) srekli,olarak arad yasaklanm nes nedir (Laean'm nl nesne [a]s) ve imgelemsele girip yerlemi; orada varln srdrm olan bu nesne, yazann ya da bilim ada mnn bir toplumsal yer edinme, kendini ortaya koyup beenilme arayna dnmtr, diyor Lacan. Bundan tr, kendini bir salt doru olarak ileri srd anda, bilimden bile kukulan yor; gvenmiyor ona. Ve her insan eyleminin, (en zgeci davran138

u bile) kke, bakas (teki) tarafndan beenilip benimsenme (kabaca adam yerine konma, takdir edilme diyebiliriz) ; u ya da bu biimde kendini beenme, kendine bir deer verme dile inden kaynaklandn, dnyor. Ksacas, allagelmie, kalplam dnce ve deerlere, yay gn olana kar Lacan. Kltr-kart ya da kltr-dman dere cesine varan bir non-conformisme bu. Louis Althuser, Freud ve Lacan adl incelemesinin ngilizce evirisinin yaymlanmas do laysyla 21 ubat 1989'da Ben Brewster'e gnderdii mektupta yle der: zellikle, bu incelemede, Lacan'm kuram, sakngan lkla davranlm olmasna ramen 'kltr-yanhs' anlamlar ta yan terimlerle aklanmtr (oysa, Lacan'm kuram, iliklerine kadar kltr-kart'dr). Baka bir deyile, insanolunun uygar lk ve kltr iinde, bir yerde kazandn, bir baka yerde kay bettiini ileri srer Lacan; ilerlemeye inanmaz. Politikann, ger ek zerinde oynanan bir oyun olduunu ve bundan tr de geree ilemediini; bir d grn olarak kaldn, bundan tr ds kurulu dzemi, olan, deitirmektense, en iyi biim de ynetmeyi semenin daha akllca bir ey olduunu d nr. Dilinin gz kamatrc etrefilliiyle, allmadk ve ok zel bir terminoloji kullanmas ve hi kukusuz baz yeni gr a lar ve aklamalar getirmesiyle dikkati eken Lacan'm, psikanaliz ve felsefe alannda ortaya koyduu zgnlkten ok, yukarda zet lemeye altmz kalplara kar kan, eletirici ve bir lde ktmser dncelerinden ve ona uygun den davranma biim lerinden tr byk yank yarattm ve n kazandn syle yebiliriz. ada Fransz dncesi, her on ylda bir (kimi zaman birok) ilgin ustalar karr. Birbirleriyle srekli olarak tar tmalarna ramen bu ustalarn ortak yanlar, genellikle eletiri ci ve non-conformiste olmalardr. rnein, burjuva dman l ve zgrln kstlanmas na kar kma bakmndan Sartre ve Lacan arasnda ortak bir nokta bulunmasna ramen, iki dnr bilin ve bilindmn insan yaamnda oynad rol ve tad arlk konusunda, birbirini darda brakan d nceler ileri srerler. Bu dnrlerin her birinin zgn yan, y zeysel ortak yanlarndan ok, bu sonuca gtren dnce ilkele rinde ve sonuca vardran aklamalar zincirinde aranmaldr. Baka bir deyile, modann, ilgin olann ve n kazanmn altn daki kke farkl kaynaa, ilkeye ynelmek gerekir bu durumda. rnein, Lacan'm felsefede Cogito'ya. (ve dolaysyla bu ara da Sartre'a da); ruhbilimde de bilin ruhbilimine, tasarmc ve uyarlamaci ruhbilime, Bene kar olduunu sylemeliyiz.
. 1 3 9

Yani, Lacan, insan varlnda, Cogito'ya., bilince kar, bilindnm ar bastn ileri srd gibi; insann oluumunu tasarmsal bir modelle zdeleme ye duygusal yaam bakmndan olgun lamay, evrenin sunduu toplumsal ve kltrel modele uyarlan ma olarak anlayan ruhbilimin de, bir bilim olmadm ileri s rer. Lacan iin nemli olan, insann Dil'e ve dolaysyla toplum ve kltr dzenine girmesinden nceki dolaymsz tasarm z delii (ocuun aynada kendini tanyarak, ilkel bir biimde ken dini alglamas ve konumlamas gibi) deil, araya bir nc enin (Dil, toplum, kltr) girmesinden sonra insann geirdii trajik geliimdir; baka bir deyile, temel kategorisi istek olan bilinaltnn toplumsal dzenle ve dzenin taycs olan imleyenlerle bastrlmasdr; insann ilk ve en temel varln (hakikati ni) kaybedii ve toplumsallama srecinde, ne yaparsa yapsn, hangi ben 1re brnrse burunsun hibir zaman doyuma ulaamamasdr; yani btn olumlu sonularna ramen, bilincin bi linaltna, toplumun doal istee, imleyenin imlenene denk dememesi, onu, tamtamma kaplayamamas ve arada ncesizsonrasz bir yarn, atlamann kalmasdr ve bu, insanolunun ilk btnln, isteini, hakikatini bir trl ele geirememesi, gerekletirememesidir. Lacan insanolunu imleyen ile imlenen ara sndaki bir yarlma ve hakikatin sonumazsal (asymptotique) tasarmyla (projesiyle) tanmlar. Tam anlamyla Lacan'a zg olan bu iki terim (yarlma ve sonumaz), kuramnn belke mii ve ar bir zeti olarak da grlebilir. Bir eriye srekli olarak yaklaan ama hibir zaman onunla birleemeyen ya da sonsuzda birleen dzizgiyi belirten sonuma z Lacan, istekte dile gelen bilindnmn (ki bu istein en kk ve temel biimi, anneyle-birlemektir), yani insann asl varlnn, hakikatinin; toplum ve kltr dzeni iinde ne kadar baarl zmler gerekletirilirse gerekletirilsin, kendini hibir zaman, bulamayn, srekli eksik kaln; insanolunun, bitip tkenmez bir araya ynelmesini, hibir zaman doyuma ulamamasn be lirtmek iin kullanyor. Yarlma ise, dilden nceki imgelemsel d nemde, bir bakasnda kendini bulan, onunla dolaymsz olarak zdeleip beni belli bir doyuma ulatran (burada narkislik narcissisme sz konusu) insan yavrusunun, bir ncnn yani toplumsaln, simgenin, nlemin araya girmesiyle, isteini bir baka yne evirme, bastrma, dolaym iine girme ve bundan tr atlama, ayr dme durumunu yaamasn belirtiyor. ** * nsann oluumu, bilin, bilind, toplum ve kltr dzeni, bireydeki varolusal eksiklik ve sonsuz aray konusunda Lacan'm
140

ileri srd bu temel ve felsefi dnceler, psikanaliz alanndaki belli bir tavr alnn ve bu alandaki bilimsel almalarnn (praksis'inin) ve bulularnn zerinde temelleniyor kukusuz. Lacan'm amac, bilindmm eklemlerini bulmak; yapsn, temel mekanizmalarn aklamak. Psikanalizin kendine zgn nesnesi olarak bidm, yabanc bir alana dayatmakszn bir ba sma aklayabilmek. Bundan tr, psikanalizi ve dolaysyla biindn teki bilgi dallarna (felsefe, biyoloji, ruhbilim, toplum bilim, nroloji, vs.) indirgeyen kuramsal aklamalara ve bireyi topluma (ideolojiye) uyarlamaya, onunla uyum haline getirmeye ynelen tedavi anlaylarna kar kyor ve eletiriyor bunlar. Ama bu olumsuzlayan (ne olmadn syleyen) eletiriyi olumlayan (ne olduunu syleyen) aklamalara dayandryor. Bunu ya parken de Freud'un gerek dncesine dnyor; onu bulup karmaya, belirlemeye ve gelitirmeye yneliyor. Bu almada, yani bilindmm eklemlenmelerini ve meka nizmalarn gstermede, yapsalehktan, ada antropolojiden dilbilimin getirdii aydnlktan yararlanyor. Lacan'a gre, toplum yaamnn simgesellii ve dilsellii, in san yavrusu-znesinden nce ve onun dnda vardr ve ona ken dini kabul ettirir. ocuk, bu toplumsal-simgesel dzen yani Dil'in dzeni iine girer girmez, onun tarafndan, ona zg yaplar ta rafndan biimlendirilir. Dilin ve toplumun simgesel dzeni ise, belli ve kesin bir takm imlerin dzenidir. mleyenden ve nlenen den oluan imde, imleyenlerin dizisi (dzeyi), imlenenlerin dizi siyle yani kavramlarla, ancak imleyenlerin tmnn dolaym araclyla (dolaymmdan geerek) iliki kurabilir (onlara ula abilir)1. De Saussure'n nl algoritmas S/s'in tad anlam budur. Bir imleyenin imlenene olan ilikisi, ancak Dil'in imle rinin tmnn dolaymmdan geerek gerekleir. Lacan'a gre, znenin kurulmas bakmndan bu dolaym ok byk nem tar. Burada konumuz dil deil de bilind olduu na gre, znenin derinlemesine ve derinlerinde yaad bir eyi (duygu, istek, vs.) imlenene benzetebiliriz ve bu nlenenin dn cede (bilinte), imleyenlerin karlkl bamtlaryla dolaymlandm; zamanla saylar oalan bu imleyenlerin, imlenenin yerine getiini syleyebiliriz. Bunun sonucu, znenin, bir simgeler (imleyenler) dzeni iine girmesidir. Ve simgeler dzeni, z gerei, bir dolaymlaycdr (araya giren bir eydir, bir araltdr). Ayn zamanda bu dzen, zneyi, dorudan doruya, yani dolaymsz olarak yaadklarndan (i yaantlarndan) ; dolaymsz hakikat' inden ayrr, uzaklatrr (araya bir mesafe koyar). Bylece Dil, znenin kendisi ve derin yaants konusunda
141

yanlmas, kendini aldatmas olanan yaratm olur. Ayrca, bilindmm olumas ve ortaya kmas olana da doar. Baka bir deyile, sylenen ile yaanan; asl z ile szl sylemde zn ortaya k arasnda ortak bir l yok demektir bu. zne, kendisine ilikin syleminde, znn hakikatinden gitgide uzak lar. (Lacan, nevroz kuramn bu noktadan gelitirecektir). Lacan, De Saussure'n algoritmasnda, imleme kar koyan, onu engellemeyi dile getiren direnen izgi zerinde nemle dur mutur. Ona gre bu izgi, D'de, anlam arayan dncenin (zih nin) dolanmasn simgeler; psikanalizde ise, imlenenin bastrl masnn simgesidir. Psikanalizin simgeselliinde, onu Dilinkinden ayran ey, simgenin, ayrca (ek olarak) bir kiisel gdlenmeyle kullanlmas; bireysel znelliin de buna eklenmesidir. Ruh hastasn normal insandan ayran da, simgeyi kiisel yaantla ryla farkna varmadan ve nceden yklemesi ve zamanla arptmasdr. Hasta, bu durumda, imlem izgisini geip imleyenden imlenene, ancak psikanaliz pratiiyle, yani zmlemeyle (tedaviyle) ulaabilir. Lacan'm insanvarlmdaki dzeyde de bu ayrc /izgiyi bulduunu sylemeliyiz (Bylece, De Saussure'n Dil'e ilikin ola rak ortaya koyduu S/s algoritmasn ok daha geni alanlara yayarak gelitiriyor Lacan) : 1. Bilindmm bilinmesi olanaksz berisi ile bilindmn kendisi arasnda; 2. Dil olarak biind ile bilinli dil arasnda; 3. Bilinli dilin kendi dzeyinde; imleyenle imlenen arasnda, bu almas g izgi vardr. Lacan bensin bilinli ve kavrayc gibi grnen rts al tnda bilinaltnn, gizli bir yap olarak durduunu syler. Bu, onun, bir yapsalc olduunu aka gsteren kuramsal zellikle rinden biridir. Bilindmm, Dil gibi yaplam olduunu syle mesi de bu zelliklerden bir bakasdr. Nitekim, rencisi J. Laplanche'm biind, Dilin kouludur szn yanl bulur ve kendi kuramnn, Dil bilindmn kouludur diye aklanmas gerektiini syler Lacan. te yandan, yakn akrabayla cinsel iliki kurma yasa, top lumlarn dta yansyan rgtleniinin derininde yatan bir yap dr. Bylece insan yavrusu, toplumsal ve kltrel dzene girerken, Oidipus sorunuyla karlaacak ve bunu zmeye alacaktr. Top lum yaamna katlmas, bu sorunu zteki baarsna bal ola caktr. Dil olgusu ve Oidipus durumunun kesime noktasnda o cuk, bir zne olarak bamszln edinme olanayla; toplumun bir yesi olabilme durumuyla karlar. Bu adan, simgesel d zenin, insanlar arasnda, genellikle, dolayml bantlar kurdu unu; benin (kendinin) bakasyla (tekiyle) bantsn bir sim142

geyle dolaymladm syleyebiliriz. (Ben, sen, o szck leri bunun en temel rnekleridir.) Lacan'a gre Dil (sz), eyann zn simgeler; insan iin var olan anlam kurar. nsanolu iin anlam tayan her ey, varlnn, bilindmm en derinlerine, bi imsel, retorik, semantik yaplar iinde ileyen Dille, Dilin yaplar araclyla kaznr, yerletirilir. Toplumsal ve akrabalk ilikileri iinde kltr dzeni, Dil'in dzeniyle edeerlidir. Ama Lacan, toplumsal yaplarn, oluumlarn (rnein akrabalk), dilbilimsel taslaklara, krokilere dntrlebileceini; onlarn yerine bu tas laklarn konabileceini, bir dei-tokuun sz konusu olabilecei ni ileri srmez. Bu adan, benzer grleri ileri sren birok d nrn ve bilim adamnn Dil idealizmine katlmaz. nsanlar aras ilikilerin, dolayml olduunu syledik biraz nce. Bu dolaymn en nemli ve kurucu ilevi, kiinin, bireyin, kendi ayr ve tekil znelliini kavramasn salamasdr. Oysa, dolaymsz (simgelerin olmad) bir bantda benin (kendinin) ve bakasnn (tekinin) ayrt edilmesi olanakszdr. Gerekten de bir eye bir ad vermek, onu simgelemek, (dolaymlamak), o eyin ben (kendi) olmadn saptamak, onu ken dinden ayrt etmek demektir. Bylece, bir znellik ve adlandrlan eyin bir imleyeni elde edilmi olur. Bundan tr, simgesel d zene giri, znelliin, tekilliin koulunu da birlikte getirir. Lacan'n yapsalc dilbilimle psikanaliz verileri arasnda kur duu balanty; dilbilimin modelini bu verilere uygulamasn ba ka bir adan yaklaarak da kavrayabiliriz. Dilbilimde yap, kar lkl ve ilevsel koullanmann belli kurallarna gre, bir btnn paralarnn dzenlenimidir; rgtleniidir. Dilbilimde, aralarn daki eitli ve farkl bantlar bakmndan farkl dzeylerin dil birimlerinin ayrt edilmesi amalanr; aralarndaki bu bantlar, ayn dzey iinde ve daha st dzeylerle olan ilikisinde ele alnr. Farkl'dzeylerdeki dil birimleri, sesbirimler, anlambirimler, sz ckler, deyimlerdir. Demek ki ,yapsalc yntem, balantnn te rimlerinden ok terimlerin balantlar zerinde duruyor; eitli elerin, ayn dzeyde rgtleniini, her dilde, farkl dzeylerdeki zel (tikel) dzenegirilerini, bir araya gelilerini inceliyor; bu dzenlenimin biimsel yasalarn, ilkelerini bulmaya yneliyor. Paralarn bu biimsel dzenlenimlerinin onlara bir ilev kazan drdn; kurucu paralarn farkl dzeylerin birimleri olduunu, bu dzeylerin bir kademeleme iinde yer aldm, her birimin, st dzeyin bir altbirimi olduunu ortaya koyuyor. Lacan da, dilbilimin bu aklayc modelini benimseyerek, z nenin yaplar halinde kademelemi (katlam) bir ema olarak kavranmas gerektiini ileri srer. Lacan'n katlar ya da kade143

meleri, bilin, nbilin, bilind arasnda Freud'un belirledii farkl zne. alanlarn, yerleri yeni bir aydnlk iinde ele alyor. Bindm da, benin (kendi'nin) bilinli ve kaVrayc durumu nun rtt (maskeledii) ikincil bir yap olarak gryor. By lece, nlemlerden oluan bilindmm yaplam olduunu sy lyor. Bu eler birbirinden ayr ve eklenebilir, toplanabilir ey ler; ama yine de kategoriler ve altbekler halinde eklemleniyor lar ve bu, belli dzenlenim yasalar uyarnca gerekleiyor. Dilbilimde, sylemin katlam bir yaps var ve bu S/s'le be lirtiliyor. Bu, sylemin, anlama, kavramlara, fikirlere oranla belli bir lde zerk (bamsz) olduunu belirtmek demektir. Ger ekten de, dzenlenimleri ve bireimleri iinde szckler, tm cenin btnlnden kan anlama dorudan doruya gndermiyorlar (ulatrmyorlar) bizi. Psikanalizde de benzer bir te mel zellik gryoruz. Psikanaliz, bilindmm oluumlarnn (bunlar karanlk bir eklemlenme iindedir); imleyici birleim lerinin kendi dzenlenimlerinde, bilind imleme oranla, bir ayrklk (htrognit) tadn ortaya koyuyor. Sylemdeki bu belli lde zerklik nereden geliyor? Bu ko nuyu irdelemek iin iki dilsel mekanizmay, iki sz ilemini ya kndan incelememiz gerekiyor. ** * Dilde, birimler ya da terimler, iki temel ilemle bir araya gelir. Dilin iki byk ekseni diyebileceimiz bu iki ilemden bi rincisi seme, ikincisi birleimdir. Seme, kullanlabilecek terim ler arasndan birini semektir ve bir terimin yerine bir baka sn koyma olanan birlikte getirir. Seme, belli bir benzerlik ya da kartlk ilikisi zerinde iler. Birleim ise, ilintiye, ba lama, ilikiye, bitiiklie dayanr. rnein, bekar, evlenmemi, bakire, kz szckleri benzerlik temeli zerinde birbiriyle ilinti halindedir ve biri tekinin yerine geebilir. Konumada ve yaz mada bu szckler arasnda bir seme ilemi yaplr. te yandan, atal, bak, imek, yemek bitiiklik ilikisi iinde yani bire imle birbirinin yerine geebilir. Demek ki, Dilin terimleri, benzerlik ve bitiiklik ilintisi ara clyla bir araya gelirler, toplanrlar. Dncenin bu iki iler leyi biimi, eretileme (mtaphore) ve dzdeimecede (m tonymie) youn olarak dile gelir. Lacan bu ilevlerin ve mekanizmalarn, bilindmn olu umlarnda (ryalar, dil srmeleri, nkteler, belirtiler) benzer bir biimde bulunduklarn syler. Hastann, szcklerle, tpk air gibi oynadn, benzetmeler, eretilemeler, dzdeimeceler yaptn syler. (Freud'un, bilind oluumlarda bulduu144

nu syledii 'younlama' ve 'yer deitirme'nin yerine, ereti lemeyi ve dzdeimeeeyi koyar). Ama hastann benzetmeleri, yaklatrmalar, ya da imleyenler arasnda gerekletirdii ba ka ilemler, kimi zaman yeni ve ounlukla tam anlamyla kii seldir. Dilde daha nce hazr bulunan eretilemeleri ve dzdeirneceleri kullansa bile hasta, bunlar i ruhsal gdlenmeleriyle ykler. rnein normal bir insan bir gen kz bir taya benze tebilir. (Bu bir eretilemedir). Ama hastann kulland ayn e retileme, bakalarnn anlayamad ve anlatlamayan (iletilemeyen) kiisel bir yaantdan kaynaklanr ve onu tar. Dildeki bu tr normal ve yaygn ilemler ile bilindndaki ilemler ara snda ite bu fark vardr. Dzdeimeceler iin de ayn eyi sy leyebiliriz. rnein Freud'un isterik bir hastas, yank kokular duyuyor ve bundan rahatsz oluyordu. Yaplan psikanaliz uygu lamas, yani zmleme sonucunda yank kokusu, bir yemein yanmas gibi eski bir olaya, kk bir drama geri gtrld. Ama bu yanm yemek aslnda hastann belleinde ok daha ac bir dramn yerine gemiti. Yani burada bir yer ,deitirme, yerine geme; bir dzdeimece sz konusuydu. Gerekten de, hasta, yemek yanarken bir ayrlk mektubunu tekrar tekrar okuya rak byk ac ekmiti. Yank kokusu, dzdeimece yoluyla ba l olduu bir gnl yarasn gsteriyordu. Ksacas dil, bilindnm yapsn sunuyor bize ve bylece psikanalizci, serbest a rm uygulamasyla, bilind oluumlarn derinlerine inebi liyor ve bunu hem dille hem de dilde gerekletiriyor. Yani idili, hem zerinde alt nesne hem de ara olarak kullanyor. *** . Bilindnm yaplamas, dilbilimsel mekanizmalar (ilemler) ve bilindndaki benzer ilemler konusunda Lacan'm ileri sr d grlere ksaca deindikten sonra insann oluumundaki evrelere ve zdeleme fenomenine ilikin kuramn ana izgiler de ele almaya alalm. nsan bireyinin oluum tarihi iinde, kendini arayan ocuk, libidosunu narkislik (narcissisme) balamnda, kendisini temsil eder grd her eye yatrr (ykler). lk olarak 6 ile 8 aylar arasnda bebek, bir aynada grd grnts araclyla bedeninin btnselliini ve bir varlk ola rak kendini kavrar. Bir buuk yama kadar sren bu evrenin yanklar, ite bu zelliinden tr ok nemlidir. Lacan'n g znde, daha sonraki btn yabanclama ve znelleme diyalek tiinin dram, bu evrenin yani ayn dneminin yaplatrc et kisiyle ilk olarak burada nceden grlmtr ve bundan tr de daha kapsayc bir aklama olanan ierir.
145

nsann birey olarak oluumunun eitli evrelerinde gr len ve ierden (benden, kendi'den) da (simgesel alana girmi olan zneye) ynelen ban (emberin) kopuu, bir blnme ve yabanclama dramdr. Nitekim ocuun, simgesel dzeye ge ii, aile ve toplum tarafndan kabulienii demektir ve bu, ayna devresinden sonra gelen Oidipus dneminde gerekleir kabaca. Oidipus, daha nceki dnemden, yani narkislik zerinde temellenen ikili ve dolaymsz yans dneminden ya da aynasal d nemden (Lacan'm ok zel bir terimi olan spculaire, yanssal ya da aynasal diye evrilebilir), simgesel dneme, dolayml balantya geitir ve insanolunun kkten ve evrensel bir dnmn dile getirir. Ayna evresinde kk ocuun, kendi imgesiyle, bir baka ocukla, annesiyle ya da onun yerine konabilen bir eyle dola ymsz balantya girmi olduunu syleyebiliriz. ocuk bu yolla libidosunu bir d nesneye yneltmi ve belli bir lde doyum bulmutur. Ama dilden nceki ayna evresinde ocuk tekillik anlamnda znellik kazanm deildir (oysa biz znellik! ge nel olarak bu anlamda kullanrz). Ama yine de, bu ikili ve do laymsz balantda, daha nce blk prklk olarak yaanan bedenin, btnlk olarak alglanmas sz konusudur ve znellie doru bir admdr bu. Ayrca bu ilk zdelemede ocuk, kendini karsmdakinden ayrt edemedii iin tam bir geililik gsterir. Baka bir ocuu dvd halde, dvldn syler; birisinin dtn grnce alar, vs. Demek ki, ayna evresi, bensin ilk eklemleniidir; simgesel dzene girmeden nce, imgesel (imgelemsel) iinde ben olu turan ilk aamadr. Psikoz durumunda, ocuk bu evreye aklp kalm; simge sele geememi, sen, ben, o dzeyine ykselememitir. Ve bun dan tr, ne kendini ne de tekileri gerektii gibi konumlayamaz. Nitekim psikozlularda ve buna yaklaan normal durum larda evredekilerin iyice ayrt edilemedii, birbirine kartrl d grlr. evredeki belli kiiler, kimi zaman aranlan, se vilen ve tercih edilen kimi zaman da ktlk yapan kiiler olur-' lar. Demek ki, dnyann ve eyann, insansallatrlmas iin simgeselin dzeyine ulamak orada yerlemek gereklidir. Dil (toplum, kltr, aile dzeni) gerek zerinde egemenlik kurma sn salar insanoluna ve bu dolaynszlktan dolayma geile rek, yani dolaymszlk olumsuzlanarak gerekletirilir. Ayna evresinde, idnya ile evreyi (ddnya) balayan
146

emberin krlmas (bu, imgesellik iinde olmaktadr), benin, kendini srekli olarak bir baka eye (imgeye, simgeye, ideale) yaptrma zorunluunun, zdeleme gereksiniminin balan gc ve nrneidir. Ama daha sonra, znenin, gerekliini, ba langtaki varln, hakikatini bulmak, ona yeniden ulamak iin yapaca diyalektik sentezler ne gibi nitelik tarsa tasn, Ben ile hakikat i arasnda hibir zaman tam bir akma, kay nama, kavuma gerekleemeyecektir. Yani burada bir sonumazlk durumu bulunacaktr her zaman. Lacan, ayna evresinde, gerek bir yapsal drtyol az gryor. nk bireyin, ken disini yabanclatran bir imgeye erotik bir balantyla balan masnn ve bakasna ynelik bir geikenliin yansra, baka snn istek nesnesine (beenmesine) ynelen bir nesne tercihi ve lm bahasna da olsa, bakasnda (tekinde) kendi yerini kazanmak, yuvalanmak isteyen ve insan varln kuran saldr ganlk bu evrede kendini gsteriyor. Oidipus dneminin z ise, l ve simgesel dzenin kabulienilmesiyle, daha nceki (ayna dnemindeki) ikili yabancla ma balantsnn almasdr. Anne ile imgelemsel birliin yerine, yeni idealler geer bu dnemde. stek (libido), kendi gerekliini dile getiremez ve e itli talepler biiminde ortaya kar. stein nesnesi artk geri dnmemecesine kaybolmutur. Onun yerine eitli varlklar kon mutur; ama bu yzden, doyum da eski varl iinde ulalmaz bir ey olarak kalacaktr artk. Btn bunlarn temelinde, Ailenin yani baba, ana ve o cuklarn oluturduu lemin olumasn salayan simge vardr. Bakasnn bakma gre ve idealler uyarnca kendini biimle mek, bu dnemde de benliin donmas ve kendine hyanet etme si demektir. Oidipus dneminde yceltimier gerekleir. stek, kltrel ve toplumsal ideallere ynelir, kendini onlara aktarr. Bylece hem libidonun normallemesi, hem de kltrel bir nor malleme salanr. Lacan, bu aklamalaryla, ben (moi) ile kendiyi (soi) birbirine kartrmann byk bir yanlg olduunu gsteriyor. Benin, gerek doasnn, d ideallere (imagolara) narkislie da yanan bir zdeleme diyalektii iinde balanmaktan baka ey olmadn kavrayamamann bu yanlgya yol atm sylyor. Bylece, benin bir merkez deil, yaplarn bir ilevi olduunu, merkezden yoksun bir varl dile getirdiini belirtmek istiyor. (Yani klasik ben ruhbilimini bilin ruhbilimini olumsuzluyor Lacan). Bylece Lacan'm, bu yaznn balangcnda aklamaa a147

htgmz, insana, yaamna ve yaamnn anlamna ilikin genel ve felsefi dncelerine yeniden dnm oluyoruz. nsann yabanclamas, yabanc varlkla zdelemesi, her zaman bir vazgeile sonulanr diyor Lacan. Bu iimizdeki do rudan, hakikatimizden vazgemedir; daha dorusu onu kaybet medir bu. te, Ben ile varlk arasndaki bu ilerleyip duran uyumazlk, aykrlk, btn ruhsal tarih boyunca koyulaacak ve katmerleecektir. znenin tarihindeki her yceltme, norm lara her uyarlanma (toplumsallama), bir ykm da birlikte getirir. nsanolu, toplumsal ve kltrel alanda kendini kabul ettirmeye alrken, kendi idam fermann da imzalamaktadr. Uzun yllar boyunca hekimlik deneyinden elde ettii sonu lara dayanan Lacan, sadece hastalar iin deil, genellikle nor mal insanlar ve insanlk iin de geerli bir doruyu dile getirdi ini dnerek, simgenin ve imleyenin kiiyi tutsak ettiini, ez diini syler. Lacan'a gre simgesele boyun emek, insanlk iin yararl ama insan iin snrlayc ve kstlayc bir ey olmutur. Kendisinde merkezsizlemi olan insan, kendi kendini beyhude aramann bitimsiz bir diyalektiinden baka ey deil. Ben, bu arayn ortaya kard, oluturduu bir yap; ama yapdaki her ta da, insann znn tad hakikatin bir blmnn kurban edilmesinden baka ey deil. nsan hayvandan ayran simgesel dzen, onun hem ycelii hem de dknl. Bura daki yanlgy, insann kendini aldatn ve harcayn ortaya koymak, bunun i yzn gstermek hem psikanalizcinin hem de filozofun grevi. Simgesel, insan hayvandan ayrt ediyor; ama insann yceliinin de dknlnn de kayna bu ayrt edilite. Bir toplum bireyi, bir insan olmak, simgeselin ve top lumun biriktirdii btn bayalklar ve alaklklar da zm lemeyi, benimsemeyi gerektiriyor. Bakasnn gzne girmek, kendini beendirmek, beenilmek zorunda insanolu. Ve bunu yapmak iin, varln, gereini, halis yann, en gerek eilim lerini, rtyor, kalplatryor, arptyor; ksacas z varlna hakikatine hyanet ediyor. nemli olan bununla savamak, Lacan'a gre.

(1) Anika Lemaire, Jacques Lacan, s. 36 Bruxelles, 1977. (Bu yasnn ha zrlanmasnda, zellikle A. Lemaire'in kitabndan yararlandk.) 148

FELSEFE - 81
BR BBLYOGRAFYA ALIMASI

ATLLA BRKYE

Kitap yaymnn olduka azald ve felsefe kitaplarnn da hi yok denecek kadar az olduu bir yl 1981. Yine de baz ilgin yaptlar gze arpyor. 1981 yl felsefe kitap yaynlar bibliyografyas, ilerde daha geni bir zaman dilimini kapsayacak bir almann ilk admlar. Ama, nce 1928'den bu yana, daha sonra, geen yzyldan ba layarak tam bir felsefe bibliyografyas hazrlamak. Bu yl iin yap tmz aratrma ve tarama sonucu dokuzu zgn, derleme eviri, on de eviri olmak zere yirmi be kitap saptadk. Ere imiz 1981 ylnda yaynlanan tm felsefe kitaplarn almamza almakt. 19 Kasm 1981 tarihine kadar yaymlanan kitaplarn lis tesini Derleme Mdrl'nde bulduk ve 3637 adet kitap arasn da yer alan felsefe kitaplarn aykladk. Bir iki kitap bu tarama dan sonra yaymland. Onlar da kiisel ilikilerimizle saladk ve almamza koyduk. Bu almamzda eksiklerimiz olabilir. Bunun birok nedeni var. Birincisi Derleme Mdrl'ndeki kartoteks sistemi elveri li deil. kincisi yaznn yaymlanmas iin ylm tam sonunu bekliyemez bir durumda oluumuz. Sonuncusuysa, genel olarak ki tap tantma almalarnn yetersiz oluu. almamz balkta topladk: zgn-Yaptlar, Derlemeeviri Yaptlar, eviri Yaptlar. Birinci balkta yazarlarmzn yaptlar, ikinci balkta evirmenlerimizin derlemeleri, nc balkta ise, eviriler yer alyor. Kitaplarn ieriine dair ksa bil giler vermeye; yer yer de deerlendirmeler yapmaya altk.
157

ZGN YAPITLAR
FELSEFE EL KTABI

Selhattin HLV Gerek Yaynevi, stanbul - Ocak 1981 Yemden Yazlm nc Bask 208 Sayfa, 150 TL.

Kitap Yz Soruda dizisinden yaymlanm, adndan da anla laca gibi bir el kitab. Felsefe Nedir, lkada Felsefe, Ortaa da Felsefe, Yeniada Felsefe, Tarihsel Gereimiz ve Felsefe ba lkl blmlerde toplanan yz sorunun yantlan yapt oluturu yor. Felsefedeki ve dildeki gelimeler gznne alnarak, nc basm iin yeniden yazlm. Felsefenin tanm; tarihsel geliimi, felsefe tarihinin keta sorular ele alnm ve aklanm. El kitab kimlii, yantlarn ve aklamalarn ksa ancak zl olarak verilmesini gerek tirmi. Kitabn sonunda, bylesine bir el kitabnda olmas gereken zel adlar dizini var; ayrca kk bir felsefe szl de eklenmi. Genellikle felsefenin akademik almalarla snrlanmasnn devam ettii lkemizde, felsefeyi bilmek-renmek isteyenlerin ve de felsefeseverlerin yararlanaca bir yapt, FELSEFE EL KTABI. ANLAYAN TAR^H Dl-Tarih likisi zerine Bir nceleme
Onay SZER YAZKO Yaynlan, nceleme Dizisi, stanbul . 1981 1981 YAZKO nceleme Byk dl no Sayfa, 120 TL.

Hermeneutik (yorumbilgisi) ada felsefenin gr ve re tilerinden biri olarak ileri srlr. Ve birouna gre de, yazl yaptlar yorumlamada bavurulmas gerekliliini tayor. Dil ile tarih ilikisi ve bu ilikinin dourduu sonular ele almyor kitapta. Ne var ki buradaki bakas hermeneutik'in bakasdr; denilebilir ki, bu da, Trke yaznda ^fctir. Kitap blmden oluuyor. I. Yorumbilgisinin Kltr, Dil ve Tarih Karsndaki Genel Tutumu. II. J. Lohmann'da Dil-Tarih likisi. III. Tarihsiz Diller ve Dil Tarihinin Sona Ermesi,, Bu b lmlerden sonra Sonu ve Geriye-Bak balkl bir blm daha var. Anlayan Tarih, gnmzde adndan sz ettiren ve bizde de olduka az tannan-binen hermeneutik'in tannmasna yardmc olan bir yapt.
158

FELSEFE IIINDA MODERN RESM smail TUN ALI Remzi KUabevi, stanbul, - 1981 240 Sayfa, $00 TL. Renkli-Resimli

Yazar, kitabn nsz'nde ... Felsefenin Inda Modern Resim bir sanat tarihi deildir ve byle grlmemelidir, ama o, modern sanat bir varlk sorusu asndan grp inceleyen felsefi bir aratrmadr, diyerek ksaca aratrmasnn niteliini akl yor. Modern Sanatm irdelendii kitapta iki ana blm var: Im pressionism (daha nce yaymland) ve Soyut Resim. Kitabn so nunda, yazarn setii ve konusuna rnek olan, tannm ressam larn yaptlar yer alyor. BENC BOYUT
Toygar AKMAN Karacan Yaynlan, stanbul - Nisan 1981 424 Sayfa, 400 TL.

Geni ve kapsaml bir aratrma. Ve olduka deiik, ilgin bir konu. Zaman ve mekn tartmalarna yeni bir bakas da diyebiliriz. Evrende insann yerinin ne olduu, hep tartlagelmitir; T, Akman insan, insan bilincini bir boyut yani beinci boyut olarak ileriye sryor. Bu savn ok geni bir malzeme iinde dorulamaya alyor. Dalizm-Monism, Madde-Ruh, Mekanism-Materyalism, Sezgicilik-Ruhculuk, Kesnlik-Kesinsizlik, Modern Bilimde Gelimeler ve Besinci Boyut, kitabn blmlerini oluturuyor. Ayrca sonunda da geni bir kaynakalar dizini yer alyor. MANTIK Tarihesi-Problemleri
Necip T AY LAN Marifet Yaynlan, stanbul - 1981 176 Sapfa, 100 TL.

Yazar, mantn ne olduunu ve tarihesinin nasl bir geliim gsterdiini; Aristoteles'in manm merkez alarak ksaca Bat' da ve slm dnyasndaki mantn yerini kendi felsefi bakas ve onun dorultusundaki yntemiyle irdeliyor. Mantn tanmnn, ieriinin ve konusunun akland Gin'ten sonra Mantn Tarihesi, Ortaada Mantk, Yeniada Mantk, Mantn Problemleri ve Kyas balkl blmler, kitabn btnn oluturuyor.
159

TARH MADDECLE REDDYE Hilmi Ziya LKEN stanbul Kitabevi Yaynlar, stanbul - 1981 Drdnc Basm, 404 Sayfa, 300 TL.

dealizm ve maddecilik, Herakliatos'tan beri atma duru mundadr ve bu atma deiik evrelerden gemi, deiik ko numlarda farkllklar gstermitir. Hibir zaman da bir uzlamaya ynelmemitir. Yazar bu kitabnda belli bir dnya grnden ki bu idealizmdir kalkarak maddeciliin ve zellikle diyalektik ve tarihsel maddeciliin bilimsel olmadn kantlamaya al maktadr. SLM VE MATERYALZME GRE NSAN
Muhammed KTB amil Yaynlar, stanbul - 1981 kinci Basm, 508 ayia

Kitabn konusunu insan ve ona yaklam. Bu yaklam iki ayr grten sergileniyor: Bir yanda slm dnyasnn bakas dier yanda da materyalizm in ve onun ortasna oturtulmu Freud'un bakas var. Freud burada Marks olarak anlyor. Ve bir Marks olarak da, insana yaklam, ya da insana dair syledikleri, yazarn ba k asndan irdeleniyor, eletiriliyor. FELSEF DOKTRNLER SZL
S. Hayri BOLAY tken Yaynlan, stanbul - 1981 ikinci Basm, 328 Sayfa, 200 TL.

Bir szlk almas. Ancak tam anlamyla bir felsefe szl deil, adndan da anlalaca gibi, felsefe akmlarnn ve bu akm larla ilgili kavramlarn yerald bir alma. Yazar kitbmm kap samna giren kavramlar, szckleri ve akmlar kendi felsefesiyle aklyor ve yer yer yarglyor. YAAMA FELSEFES
Nermi UYGUR ada Yaynlar, stanbul - Ekim 1981 248 Sayfa, 200 TL.

Yaama felsefesi, somut soyut tm boyutlaryla insan yaa mnn iine da yaranklarmdan iner gibi inmektir, diyor yazar,
160

kitabnn nsz'nde ve ksaca da olsa, yaama felsefesinin ne olduu sorusunu yantlyor. Yaamn iinde yer alan belli bal etkinlikler, yaam olutu ran eler, sorunlar insanolunun karamsarlk, ' iyimserlik gibi tavrlar zerine, gerek bir dnrn grlerini buluyoruz bu kitapta. Yazar kendi yaama felsefesiyle yer yer tartyor, zmle meler ve sonular getiriyor. Konuya derinlemesine ve zgn bir biimde ynelen yazar, kltrmze, Trke yaznda bu trde deneme trnde pek az rastlanan bir yapt armaan ediyor. DERLEME - EVR YAPITLAR
VAROLUULUK Existentialism Derleyen: Asm BEZRC YAZKO Yaynlan, nceleme Dizisi. stanbul - 1981 kinci Basm, 120 Sayfa, 80 TL.

Varoluuluk Sartre'la balamazsa da, varoluuluk ile Sartre birbirini artrr olmutur. Ve byle gidecee de benzer. Edebi yaptlarnn ounun dilimize evrilmesine karn, felsefi yaptlar yeni yeni evrilmeye baland. Bu kitapda, Sartre felsefesinin yerald ilk eviridir. Varoluuluk'un banda A. Bezirci'nin varoluuluu tantan bir nsz; yine hazrlad bir kaynaka ile Sartre'm yaptlar ve Trke evirilerinin olduu bir dizin de konmu. Daha sonra srasyla, Gaeton Picon'un, Sartre'm yaam, kii lii ve yaptlar hakkndaki grleri; Laffont Bonpiani'nin faroluguluk Bir nsancllktr balkl ksa yazs; Varoluuluk ba lkl blmde Sartre'm kaleminden varoluuluunu aklayan daha dorusu, eletirileri yantlayan bir yaz bulunuyor. Kitabn sonunda da felsefi dzeyde ilgin bir tartma eklenmi: Sartre P. Naville. Trke'de beinci basmn yapan yapt, Sartre'm yeni bir konuma getirdii varoluuluunu tantan, ksaca aklayan bir bavuru kitab.
ADA DYALEKTN KAYNAI HEGEL Derleyen: Attila TOKATLI YAZKO Yaynlan, nceleme Dizisi, stanbul - 1981 40 Sayfa, 100 TL.

Hegel felsefe tarihinin en bykleri arasnda yeralr, kuku suz. Modem idealizmin ana kaynadr. Ama maddeci diyalekti in de k noktasdr.
161

Trke yaznda Hegel'in yaptlar ve zerine yazlm kitap lar olduka az. Bu kitap Hegel'i sevdirme, tantma ereiyle hazr lanm. Hegel'e bir eit yaklama, zet olarak da olsa felsefesi konusunda bilgi edinme olanan salyor. Yapt ana blmden oluuyor: Hegel ve Dncesinde felsefesinin geliimini Henri Denis'in kaleminden reniyoruz; Hegel zerine de, Goethe, Alain, Heine, Proudhon, Marks, Lenin, Rosenthal, d'Hont, Macit Gkberk ve Selhattin Hilv'a ait ak lama ve deerlendirmeler yer alyor; Hegel'den Semeler de ise, yaptlarndan seilmi ve felsefesi hakknda ipular verilen yaz lar bir araya getirilmi. ESTETK SEME METNLER
Derleyen: Necla ARAT I. . Edebiyat Fakltesi Yaynlar, istanbul - Arahk 1981 176 Sayfa

Felsefenin ana dallarndan biri olmasna ramen Trke ya znda estetikle ilgili yaptlar olduka az, bu yapt gibi bir estetik antolojisiyse hi yok diyebiliriz. Kitap, estetik zerine seilmi me tinleri biraraya getiriyor; Shaftesburg, F. Hutcheson, E. Cassirer, L. Tolstoy, J. Hospers, C. Bell ve W. E. Kennick'in yazlarn kap syor. Estetik derslerinde ve yaplan seminerlerde, sanat sorunu da ha yakndan, rencilerin tanmalarn salamak ve rnek metin ler gstermek ereiyle derlenmi. Ders kitab, kaynak kitap olma sndan baka, genellikle sanatla ve sorunlaryla ilgilenenlerin de yararlanaca bir kitap.
EVR YAPITLAR YNTEM ARATIRMALARI Diyalektik Akln Eletirisi Jean-Paul SARTRE ev.: Serdar Rfat KIRKOLV YAZKO Yaynlan, nceleme Dizisi, stanbul - 1981 1981 YAZKO eviri . nceleme Byk dl 190 Sayfa, 110 TL.

Sartre'n en nemli yaptlarndan biri olan ve 1960 ylnda yaymlanan Diyalektik Akln Eletirisi adl yaptnn ilk blm nn evirisi. Sartre'm vMarx''dtk ve Varoluuluk, Dolaymlar Sorunu ve Yardmc Disiplinler, leriyeynelik-Geriyeynelik Yntem, Sonu balklarm tayan drt uzun denemesinden oluuyor. Birinci denemede Sartre, Marksl kendi varoluuluu a162

smdan irdeliyor ve eletiriyor. kinci denemede, bireyi ve birey ile toplum arasndaki ilikileri ncde ise, kendi diyalektik anlalaym sergiliyor. Kitabn son blmnde de, varoluuluuna Markslkta bir yer aryor; ya da varoluuluunu Markslm iine yerletirmeye alyor. SARTRE'IN YAZARLII VE FELSEFES
Ins MURDOCH Selhattin HLV YAZKO Yaynlan, nceleme Dizisi, stanbul - 1981 140 Sayfa, 100 TL.

Jean-Paul Sartre' anlamak, iinde yaadmz aa ilikin nemli bir eyi anlamak demektir. Yazarn bu szleri, Sartre hak knda neler dndn aklyor bize. Kitap batan sona bir zmleme. Sartre'm yazarl, yaptlar ve kiileri ele almyor; felsefesi, dnceleri, eilimleri ve yaklamlar irdeleniyor. Trke yaznda birinci basmn onyedi yl nce yapmasna karn gncelliini koruyan kitapta, nesnel gerekle akma ere i gden bir bakasn, I. Murdoeh'un bakasm buluruz. Sartre'm yaptlarn anlamada, aklamada ya da zmlemede, yapt, bir Sartre szl nitelii tayor denebilir. ESTETK - II
Georg Szegeredi LUKACS ev.: Ahmet CEMAL Payel Yaynlar, stanbul - Mays 1981 336 Sayfa, 250 TL.

ada estetikte Lukacs ad kukusuz en nde gelenlerden biri. Lukacs, Estetik zerine uzun yllar (yaklak elli yl) al t. Estetik - II, drt cildik byk yaptnn ikinci cildi. Yaptta, sanat veriminin oluum sreci; sanatn hammaddesinin gnlk yaamdan karlp, sanat dzeyinde ilendikten sonra yeniden gnlk aka braklmas ve bunun karsnda izleyicinin konu mu; sanat yaptnn deiik almlama biimleri; Lukacs'm este tik kuramnn temel kavram olan badak ortam kavramnn aklanmas ve uygulanmas gibi konular yer alyor. Drt blmden oluan kitabn bana Lukacs'm bir biyogra fisi, sonuna da kavramlar ve adlar dizini eklenmi. KONFYS
Esra POUND ev.: Ahmet YKSEL Brde Yaynlar, stanbul - Mays 1981 208 Sayfa

nl air E. Pound'un Konfuys dncesini tantmak iin yapt bir derleme-inceleme bu.
163

Kitap ana blmde toplanyor: zdn, Sarslmaz Ek sen, Baak. Bu para, Konfys'n deiik konulardaki d ncelerini ieriyor. Devlet ynetimi, ekonomi, sanat, metafizik, politika gibi sorunlarda Konfys'n dncelerini, nerilerini, ksacas, yazarn felsefesini reniyoruz bu yazlardan. DN LE BLM
Bertrand RUSSELL ev.: Akit GKTRK SAY Kitap Pazarlama, stanbul - 1981 nc Basm, 168 Sayfa, 150 TL.

Kitabn zgn basks, 1935 ylnda yaymlanm. Trke'ye de 1963'te (ikinci bask 1972'de evrilmi. Din ile bilim yzyllardan beri atagelmekte; dinin egemen bir bask unsuru olduu dnemlerde bile bu atma, her zaman varln hissettirmi. Gnmze gelene dein, bilimsel-teknik ge limede yeni yeni bulgular ortaya km, bu atma da deiik ve geni boyutlara ulam. RusselPm kitabnda bu atmann, yksn ve deerlendirilmesini buluyoruz. Yazar Copemicus'tan amza kadar olan sreyi bu adan gz nne seriyor ve 1935'e kadar geliyor. zellikle Hristiyanln banaz tutumunun yeril mesi, bilimin neminin ve rolnn ortaya konmas dikkati eki yor. ETM VE TOPLUM DZEN
Bertrand RUSSELL ev.: Nail BEZEL Varlk Yaynlan, stanbul . Haziran 1981 ikinci Basm, 176 Sayfa, 120 TL.

Russell'm 1981'de, Trke yaznda yaymlanan ikinci yapta Kitap kinci Dnya Sava'ndan nce yazlm. Russell, eitimi toplum asndan ele alyor, irdeliyor; renci-aile-toplum ba lamnda eitimin yerini, grevini ve sorunlarn sergilerken, h km sren yanl kanlan da eletiriyor, yeriyor. Russell'in eitim zerine bu grleri, yarar]anlabilecek neriler olarak gncellii ni srdrmekte. Kitab oluturan yazlardan bazlarnn balk lar yle: Birey ve Yurtta, Ev ve Okul, Soylular, Demokratlar ve Memurlar, Eitim ve Soyaekim, Eitim ve Ekonomi, Eitimde Cinsiyet vb. vb..
ZERDT BYLE DYORDU Friedrich Wilhelm NIETZSCHE ev.: Osman DERN SU Varlk Yaynlar, stanbul . Haziran 1981 ikinci Basm, 376 Sayfa 200 TL.

Nietzsche'in felsefesi gnmzde hl gncelliini koruyor; kimine gre koyu bir milliyeti, kimine gre dengesiz bir dnr,
164

kimine gre de felsefesi yaamn derin anlamyla uyuan bir filo zof. Ne olur&a olsun Nietzsche bir adamz. Sonrasz dn ve insanst, bu birbirini tamamlayan iki dnce Nietzsche'nin felsefesinin temelini oluturuyor. Bir insanstnn nasl olmas gerektiini, Zerdt'te bulu ruz. Daha dorusu Zerdt aklar nasl insanst olunacan. Ve bunun gerekliliini, yollarn; tm insanlara aklayarak yle der: Sizlere stninsan retiyorum. nsan almas gereken bir eydir. Suut Kemal Yetkin'in Nietzsche'yi anlatan, felsefesini ksaca deerlendiren bir nsz'n bulunduu kitap, drt ayr blmden olumakta. Yazar bu blmleri 1883-84 yllar arasnda yazm. Nietzsche'nin felsefesini renme, O'nu tanma bakmndan nem tayan bir yapt. YAAMA SANATI
Andre MAUROS ev.: Nihal N OL Varlk Yaynlan, stanbul - 1981 16S Sayfa, 130 TL.

Fransz yazar Andre Maurois, daha ok romanlaryla tannr. Yaama Sanat bir yaama felsefesi; insanla bir t, bir yolgsterme. Yazar insann mutlu olma yollarn dnyor, bu yollan aratryor. Kiinin baarya nasl ulaacann yantn vermeye alyor. Dnmek Sanat, Sevmek Sanah, almak Sanat, Emret mek Sanat, Yalanmak Sanat? balkl yazlardan oluuyor ki tap; ve Maurois'nm yaama felsefesini tantyor bize.
BLMSEL FELSEFENN DOUU Hans REICHENBACH ev.: Cemal YILDIRIM Remsi Kitabevi, stanbul - 1981 232 Sayfa, 200 TL.

H. Reicenbach, amzn nl filozoflarndan ve mantksal amprizmin kurucularndan. Hitler'in iktidar ele geirmesi ze rine lkemize de gelen (1933-38) yazar, daha sonra Amerika'ya geiyor ve almalarn orada srdryor. 1953 ylnda da Los Angeles'de lyor. zellikle ampirik bilimlerin felsefesine ynelen Reicenbach, en ok zaman-mekn, mantk, nedensellik ve olas lk sorunlaryla uram, zmler aramtr. Felsefe bilimsel midir ya da felsefe ile bilim arasndaki iliki nedir sorusundan yola kan Reicenbach, ada felsefeye zg bir tezi, felsefenin bilimsel olabilecei tezini kantlamaya alr.
165

Yazar felsefenin birbiriyle atma durumundaki dnce lerin, sistemlerin alam olmadn, bilimsel bir alma ve bilgi lenme yntemi olduunu ileri srer. Bilimsel felsefeye giri niteliindeki kitap, Speklatif Felse fenin Kkleri'ni aratran ve Bilimsel Felsefenin Sonular'n irdesyen iki ana blmden olumakta. ADA SYASET FELSEFECLER
Derleyenler: Anthony De CRESPINGNY Kenneth R. MINOGUE Remzi Kitabevi, stanbul - 1981 296 Sayla, 300 TL.

Siyasal felsefe zerine on iki yazdan oluan bir derleme. Her birini baka bir evirmen dilimize aktarm. Tm evirileri de Mete Tuncay denetlemi. Ayrca kitabn sonunda, ad geen filo zoflarla ilgili Bio-Bibliyografik Bilgiler adl bir bavuru blm de var. Yirminci yzyl filozoflarndan, siyaset felsefecileri diye ad landrlanlar tartlyor yaptta; bu filozoflarn siyasi felsefeleri irdeleniyor. Tartmaya ve incelemeye, deiik uluslardan, ngil tere, ABD, Kanada, Fransa ve Almanya'daki aratrmaclar katl maktadr. Yaptta ad geen siyaset felsefecileri nin arsnda Trke yaznda olduka iyi tannan H. Marcuse, J. P. Sartre, gibi dnrlerin yan sra, tannmayanlar da yer almakta. BATI DNCESNDEK BYK DEME
Paul HAZARD ev.: Erol GNGR TUR Yaynlan, stanbul - 1981 472 Sayfa, 300 TL.

Avrupa'daki 1680-1715 yllar arasndaki dnem ele almyor kitapta ve bu dnemin dnce yaps, dnsel deiimler irde leniyor, deerlendiriliyor. P. Hazard (1878-1944) bizde pek tann mayan nl bir Fransz edebiyat ve dn tarihisi. zellikle 18. yzyl Bat dncesi tarihi ve bu dncedeki bunalm sorunu zerinde durmu. FELSEFEYE GR
Karl JASPERS ev.: Mehmet AKALIN Dergh Yaynlan, stanbul - 1981 kinci Basm, 152 Sayfa, 100 TL.

Varolu felsefesinin nl temsilcilerinden Jaspers, insanolu nu tarihsel ve somut konumunda ele alyor. Kitabn banda,
166

Bochenski'nin Jaspers'i ve varolu felsefesini tantan bir yazs var. Felsefe nedir, felsefenin tarihi, felsefede insan, Tanr fikri, in sanlk tarihi gibi konular, Jaspers'in zel bakasmdan ele al np inceleniyor. YEN BR NSAN YEN BR TOPLUM
Erich FROMM ev.: Necla ARAT SAY Kitap Pazarlama, stanbul - 1981 224 Sayfa, 250 TL.

Fromm, bu yaptnda, Freud ve Marks'm insan ve topluma ilikin dncelerini, yeni bir bireime ulaabilmek iin irdeliyor; teknokratik faizmi yenmek iin insansal bir toplum yapsnn gerekietrilmesinin gerekli olduunu da savunuyor.

1981'de yaymlanan son felsefe yapt :

Mehmet Aydn, Kant ve ada ngiliz Felsefesinde Tanr Ahlak likisi (stanbul, 160 s. 250 TL.); Kant, Evrensel Doa Ta rihi ve Gkler Kuram, ev: Sekin Clzolu; afak Ural (doktora tezi) Pozitif Bilimlerde Basitlik lkesinin Belirlenmesi Yolunda Bir Deneme (i.V. Edebiyat Fakltesi Yaynlar, 141 s. 110 TL.)

167

You might also like