You are on page 1of 35

DoguBati Dsnce Dergisi, Yil: 13, Sayi: 54, 2010, s.

61-95
OSMANLI ISLMYORUMU
Bedri Gencer
OSMANLI ISLM YORUMUNA YAKLASIMLAR
Modern dnemde Trkler`in Islm`daki rol ve Islm yorumlari konusu-
nu ele alan isimler arasinda Ali Savi ve Ziya Gkalp gibi nc isimler-
den sonra, Izmirli Ismail Hakki, M. Semsettin Gnaltay, YusuI Ziya
Yrkan, M. Fuat Kprl, Hilmi Ziya lken, Osman Turan, Sabri lge-
ner, Amiran K. Bilgiseven ve Ahmet Yasar Ocak yaninda Hatice Kelpe-
tin Arpagus (2001) gibi gen arastirmacilari anabiliriz. Bu arada Tikriti
(2004), Osmanli Islm yorumu ve din kimliginin olustugu kritik dne-
min (1499-1517) kilit sahsiyeti olarak Mslman sehzade ve limi Kor-
kut (1468-1513) hakkinda esasli bir inceleme yapmistir. Tabi zellikle
Gnaltay, Yrkan, Kprl ve Turan gibi isimler taraIindan bu konuya
yneliste, saI bilimsel kaygilarin tesinde ulus-devletleri dnemine zg
siyas-milliyeti kaygilarin da rol oynadigini grmek mmkndr; 'mill
bir Islm veya 'Trk Islminin tanimi gibi. Bu konuda henz, birinciel
kaynaklara dayanarak, ok-disiplinli, tarih, sosyal ve Islm bilim pers-
pektiIinden, deskriptiI, analitik ve elestirel, doyurucu bir incelemenin
yapilabilmis oldugunu sylemek zordur. Bu yazi ile amacimiz, byle bir
incelemenin tarzi ve imkni hakkinda Iikir vermektir.
Osmanli Islam Yorumu
62
Bir Islm yorumu, birok Iaktrn etkilesimiyle olduka karmasik bir
srete olusur. Genel olarak Islm yorumlarini belirleyen Iaktrler arasin-
da, topluluklarin etnik, kltrel karakteristikleri, eski klt ve adetleri,
yasadiklari cograIya ve hayat tarzlari, Islm ile tanisma ve onu algilama
biimleri, dnya dzeni idealleri ve tarihte kendilerine nasil bir rol bitik-
leri sayilabilir. Bir topluluga zg 'Islm yorumunun iki temel perspek-
tiIten incelenebilecegi sylenebilir. Birincisi, Seker (2010) rneginde
grldg gibi antropolojik-Iilolojik perspektiI. Antropolojik perspektiI-
ten bir inceleme, genel olarak belli bir dine (Islm) dayali ulusal (Trk)
bir dnyagrs ve kltrn olusum tarzini konu alir. Buna bagli ikinci
perspektiI ise 'entelektel olarak tanimlanabilir.
Antropolojik incelemeler, Trkler`e ait Samanizm gibi eski din ve
inanlar ile yeni din Islm arasinda az-ok bir senkretizm ve asimilasyon
varsayimina dayanir. Oysa Iranlilar ve Araplar`in olsa da Trkler`in Is-
lm yorumu hakkinda byle bir seyden pek bahsedilemez. Bu tespit, sivil
ve evrensel kimlik algilamalarinin kaynagi olarak 'sivil din-evrensel din
arasindaki ayirim bakimindan daha iyi anlasilacaktir (Robertson 1970).
Antropolojik perspektiIten incelemenin konusu bir senkretizm ve asimi-
lasyon varsayimi sivil dinler iin sz konusudur. Bu noktada son evrensel
din olarak Islm`in ne derece sivil bir din olarak yorumlanabilecegi mese-
lesi gndeme gelir.
'Sivil din kavrami, gnmzde 'ulusal din olarak da adlandirilabi-
lir. Dinin sivil/ulusal yorumunun api, etnik kimlik algilamasinin kuvvet
derecesine gre degisir. Trkler`e gre daha kkl bir gemise sahip ol-
duklari iin Iranlilar ve Araplar, daha gl bir etnik kimlik algilamasina
sahiptir. Si olan Azer Trkleri`nden Ahmet Agaoglu`ya gre Silik,
Iranlilar`in Islm-ncesi dinleri Zerdstlge dayanan, Iran ulusal kimligi-
ne uyan bir sivil dindir ve bu sebeple o, yegne ayriliki Mslman ulus-
tur (Shissler 2003: 86). Islm`in bir sivil din olarak algilanis tarzi, Araplar
rneginde degisir. Bizim dikkat ektigimiz gibi (Gencer 2008: 546), Mu-
hammed Abduh gibi modernistler iin Asr-i Sadet dneminde yasanan
saI Islm, daha sonra Islm`a katilan Iranlilar ile Trkler`in tedeyyn-
nn bulasmadigi 'Arapa, sivil Islm anlamina geliyordu. Trkler, koz-
mopolitanizmin gerektirdigi bir st-kimlikte bulusmak iin Trklg
sivasal, Arapligi ise kltrel bakimdan sebep asabivetinin kaynagi olarak
Islm ile zdeslestirdiler. Buna karsilik modernist Araplar, birincil kimli-
gi saglayan nesep asabivetinin kaynagi olarak, adeta bir sivil din olarak
algiladiklari saI Islm ile Arapligi zdeslestirdiler.
Bu noktada 'ehl-i snnet basligi altinda toplanan drt hak mezhebin
Iarkli etnik topluluklarca algilanis tarzi dikkat eker. Drt mezhepten
birinin tercihinde gizli bir 'sivil din algilanisi grlr. rnegin Hicaz
Bedri Gencer
63
blgesinde yasayan esas l Araplari, Islm`in bu tr saI, sivil, Arapa
yorumuna en yakin mezhep olarak Hanbelligi benimserler. Diger taraItan
Cumhuriyet dneminde daha somut grldg gibi Trkler`in amel ve
akid alaninda HaneI ve Mtrd mezheplerini benimsemesinde, imam-
larinin kendilerine daha yakin grdkleri Acem (Trk veya Iranli) olma-
sinin payi vardir.
Trkler`e zg Islm yorumu, belli basli saIhalardan geerek sekillen-
mistir. Karahanlilar devrinde sekillenmeye baslayan Islm anlayisi, Sel-
uklular taraIindan olgunlastirilmis ve Osmanlilar taraIindan pekistiril-
mistir. Bu sre, Trkler`in tarih medeniyet yrysne paralel seyret-
mistir. Trkler, Islm`in dogusundan itibaren, Kuzeydogudan Bati`ya, I
Asya`dan n-Asya, Anadolu, Balkanlar ve Avrupa`ya, yani bozkirlardan
medeniyet kusaklarina dogru kesintisiz bir seyir izlemislerdir.
1
Onlarin
kararlilikla srdrdkleri bu tarih medenilesme yrysnde sekillenen
Islm yorumu, kanaatimizce drt ana ideal taraIindan belirlenmisti:
komnalizm, kozmopolitanizm, nomokrasi, ortodoksi.
Burada komnalizm ve kozmopolitanizm, amalar, nomokrasi ve
ortodoksi ise ama olarak alinan bu komnal ve kozmopolitan kimlik
insasinin aralari olarak dsnlebilir. Ko:mopolitani:m denen 'tek Tan-
ri-tek Hakikate dayali 'tek dnyaevrensel baris Iorml, iki merhale-
den geerek gereklesir. 'Baris ss olarak kurulan, 'Izila veya mnev-
vere olarak nitelendirilen bir medinede saglam bir komnal kimlik olus-
turulduktan sonra bunun kozmopolise tasinmasina sira gelir. Bu hedeI
istikametinde dogru, evrensel Islm yorumu, Irak`ta temelleri atildiktan
sonra Horasan`da btnlestirilen iki asamali, iki katli bir sentezden dog-
du: Dikey-Iikh (ser`) ve yatay-hikem sentezler.
'Osmanli Islm yorumu dedigimiz sey, sivil din anlaminda zgN
bir yorum degil, aslinda Horasan-kaynakli bu evrensel Islm yorumunun
tahkim edilerek srdrlmesinden ibaretti. Bu bakimdan Trk Islm yo-
rumu, eski ve yeni inanlar arasinda senkretizm ve asimilasyon varsayi-
mina dayali bir sivil din meIhumunun gerektirdigi antropolojik perspek-
tiIten ziyade, bizim yapacagimiz gibi evrensel din anlayisinin gerektirdigi
bir 'hermentik perspektiIten incelenmeye uygundur. rnegin antropo-
lojik perspektiIten alismalarda yapilan 'siIah/kitab Islm (Seker 2010:
198, 243) gibi ayirimlar ok anlamli degildir, zira znde tm geleneksel
dnyada oldugu gibi Islm dnyasinda da dinin kaynagi ilmin aktarilis
tarzi znde siIahdir.
Bizim nerdigimiz hermentik perspektiIten bir Osmanli Islm yoru-
mu incelemesi, Trkler`in Islm`i benimseme tarzlarina iliskin bir tarih
1
Genel olarak Trkler`in tarihteki rol konusunda gzel bir zet iin, 'The Turks in History,
Davison 1990: 1-28.
Osmanli Islam Yorumu
64
arkaplan bilgisine dayanarak Osmanli limlerinin Islm`i kavrama ve Ior-
mle etme tarzlarini tasvirden sonra sosyo-kltrel dinamiklere atiIla bu
Iormlasyonu nasil srdrdklerini tespiti iermelidir. Bu erevede
'Osmanli Islm dsncesinin ehresi ve kismen tarihi ortaya ikacaktir.
Incelememize 'Osmanli Islm dsncesi yerine 'Osmanli Islm yoru-
mu dememiz, bu daha genis hermentik perspektiIten yapilmasindan
dolayidir. Burada Osmanli Islmi`ni analiz iin 'anlayis yerine 'yorum
kelimesini kullanmamiz da, tedevvn de denen 'yorumun, daha genis
anlamda din anlayis ve yasayisin etkilesim ve bilesimini iIade etmesin-
den dolayidir.
HORASAN`DA DOGAN ISIK
Horasan cograIyasi ve Acemler, yani Iranlilar ile Trkler`in Islm mede-
niyetindeki yeri ve rolleri anlasilmadan Osmanli Islm yorumu anlasila-
maz. Genelde eksik bilinen 'Kur`n Mekke`de indi, Kahire`de okundu,
Horasan`da anlasildi, Istanbul`da yazildi
2
sz bu konuda bir Iikir ver-
mektedir. Modern agda oryantalizmin rn Mslmanlar`i Araplar`la
zdeslestirme egiliminin yanlisligina dikkat eken M. G. S. Hodgson
(1996: 102) da Islm dnyasinda temel Islm ilimler ve kurumlarin ge-
listigi en yaratici merkezi olusturan Horasan`in uzun sre Batili bilim
dnyasi taraIindan ihmal edildigini belirtir. Fikhin yaninda, kelam, hadis,
teIsir, tasavvuI, IelseIe gibi diger Islm ilimlerinin temellerini atanlar da
ogunlukla Trk ve Iranli asilli limlerdir. Bunlar, Iikhin orijinal, btn-
cl anlaminca, bir yandan temel Islm ilimleri tedvin ederken, diger
taraItan hikmet-i teiive alaninda bu Islm ilimlerin, hkmlerin arkasin-
da yatan dnyagrsn de kesIetmislerdir. rnegin Debs`nin el-Eme-
dl-Aksa`si, IsIahn`nin e:-Zeria ila Mekarimi-Seria`si, Gazl`nin
Ihva`siyla birlikte Taskprzde (1985: II/557) ve Izmirli (1932:
325)`nin bahsettigi Buhr`nin (-1151) (1985) eseri Mehasinl-Islam,
Islm dnyagrsne dair sonraki eserlerin ana kaynaklari olmustur.
Araplar, Iranlilar ve Trkler gibi belli basli Mslman topluluklarin
Islm`in inkisIinda oynadiklari rol hakkinda ilk ilm gzlemler, Ibn-i
Haldun (1332-1406)`dan gelmistir. O, kisaca Islm`in bir medeniyet ola-
rak gelismesinde Islm dininin ilk muhataplari olmalarina ragmen Arap-
lar`dan ok, Acemler, yani Iranlilar ve Trkler`in rol oynadigini belirtir.
Ona gre okuma-yazma bilmeyen, ilim ve kltrden uzak Araplar, bas-
langita Peygamber-i Zsan (S.A.S.)`den ve sahabeden siIah rivayetle
Islm`i saI bir sekilde yasadiklarindan dolayi Islm ilimlerin tedvinine
ihtiya duymadilar. Ancak zamanla Islm toplulugu gelistike Islm
2
Yazili bir kaynakta gremedigimiz bu sz, emekli Istanbul vaizlerinden Ibrahim Subasi`dan
isittik (Istanbul, 26 Eyll, 1997).
Bedri Gencer
65
ilimleri tedvin zorunlulugu ortaya ikti. Bu tedvin isi ise ilim ve kltrde
becerikli, kkl, meden kavimlere dst.
O zamanlar Irak ve Horasan gibi blgelerde kkl bir medeniyet gele-
negine sahip olan Acemler, yani Iranlilar, Islm`i benimsedikten sonra
Islm ilimlerin, kltr ve medeniyetinin gelisiminde basrol oynadilar.
3
zellikle Arap dilini gelistiren Sbeveyh ve Zeccc gibi bilginlerin Iranli
olduguna dikkat eken Ibn-i Haldun, hadis, teIsir, kelam ve usl-i Iikih
bilginlerinin hepsinin Arap olmayan kavimlerden iktigini belirtir. Ktib
eleb (1994: I/52) de ilgin bir sekilde Islm`da ser` ve akl ilimlerin
gelismesinde Arap-olmayanlarin oynadigi rol hakkinda Ibn-i Haldun`un
yaptigi bu gzlemleri neredeyse tekrarlar. 'in, Hint, Trk yurtlari ve
Hiristiyan kavimlerin lkelerinde hner ve sanayinin inkisI etmis oldu-
gunu ve Trkler`in asker ve idar meziyetini vurgulayan Ibn-i Haldun
(2004: 309, 327, II/98-99), Mu`tasim ve oglu Vsik zamaninda Arap asa-
biyetini kaybeden Abbs Devleti ve mteakip Mslman lkelerin Trk
hkmdarlari ve bunlarin asabiyet sahibi olan topluluklari taraIindan ida-
re olundugunu ve bunlarda veraset usulnce saltanatin devam ettigini
belirtir.
S. Gnaltay (1932: 296, 300) gibi milliyeti bir tutumla, Islm ilimle-
rin gelisiminde basi eken Ibn-i Haldun`un Acem olarak bahsettigi lim-
leri ogunlukla Trk gren, Eb HaniIe ve Ibn-i Sina gibi genelde kay-
naklarda Iranli olarak geen limlerin de Trk oldugunu iddia edenler
olmustur. Bu noktada saglikli bir degerlendirme yapabilmek iin iki nok-
tayi gz nnde bulundurmak gerekir. Birincisi, Ibn-i Haldun (2004:
II/388-89)`un da vurguladigi gibi, Sbeveyh, Faris, Zemahser gibi Iranli
veya Trk limlerin Arap dilinde otorite konumuna ykselmeleri, soy
olarak Acem olmalarina ragmen kltrel bakimdan Araplasmis (msta-
reb) olmalarindan dolayidir; yani limin kimligini belirleyen, etnik kke-
ninden ok kltr, yetistigi ve yazdigi dildir.
Kltrel kimlik aisindan nemli olan dil birligi oldugu iin XX. asra
kadar eserlerini Arapa yazan Trk limleri Araplar`la yksek Islm anla-
yisinda bulusmuslardir. Ali Savi, Ibn-i Haldun ve Ktib eleb`ye atiIla
Arapa`nin sadece Araplar`in degil, Islm mmetinin ilim dili (lingua
franca) oldugunu, bu yzden Trk limlerin Arapa yazdiklari eserlerle
Islm ilimlerin gelismesinde basrol oynadiklarini belirtir (Kaplan 1974:
II/515). Bu bakimdan bugnn etnik perspektiIiyle Frb, Ibn-i Sn gibi
3
Ibn-i Haldun (2004: II/362), Farslilar`in Islam medeniyetinin gelisimindeki roln vurgula-
mak iin 'Bilgi ggn etraIina asilmis olsa idi, Fars`tan bir kavim oraya ulasarak onu elde
ederdi. seklinde sihhat derecesi bilinmeyen bir hadis zikretmektedir. Ancak 'Kur`n Hicaz`da
indi, Kahire`de okundu, Horasan`da anlasildi, Istanbul`da yazildi sz bu hadisi mealen dog-
rulamaktadir.
Osmanli Islam Yorumu
66
limlerin Trk olduklarini iddia etmenin anlami yoktur. Diger taraItan
Savi`nin de belirttigi gibi (Kaplan 1974: II/499), Trk olduklarini ispat-
lamanin g oldugu Gazl, Nasrddn Ts, Fahrddn Rz, Sa`dddn
TaItazn ve Seyyid SeriI Crcn gibi nde gelen Islm limlerinin alis-
malarini genelde Trk yneticiler desteklemistir. Bu da gene limlerin
etnik kkeninden ok kltrel arkaplanlarinin, alismalarina yn veren
kltrel siyasanin nemini gstermektedir.
BELH`TEN ISTANBUL`A UZANAN HIKMET KPRS
Semavi dinler iin ko:mopolitani:m denen 'tek Tanri-tek Hakikate daya-
li 'tek dnyaevrensel baris Iormlnn iki merhaleden geerek gerek-
lestigini belirtmistik. Dikey boyutta, seriatin beser tercmesi olarak Iik-
hin Iormlasyonuna dayali komnal kimlik. Yatay boyutta, evrensel ve
anonim sayilan hikmetin Iormlasyonuna dayali kozmopolitan kimlik.
Fikih ile hikmet Irak`ta Iormle edilmis, Horasan`da Gazl`ye nclk
eden Hakm Tirmiz (215-320/831-932) gibi hkimler taraIindan bu iki
Iormlasyonin sentezinden ise 'dogru Islm yorumu ikmisti. 'Osmanli
Islm yorumu dedigimiz sey, Horasan-kaynakli bu evrensel Islm yoru-
munun tahkim edilerek srdrlmesinden ibaretti.
Bu da Iikih ile hikmetin niha Iormlasyonlarindan nce kendi ilerin-
deki Iarkli boyutlarin alt-sentez veya Iormlasyonlarini gerektiriyordu.
Buna gre Osmanli Islm yorumunu asagidaki gibi iki ana baslik altinda
toplanan drder alt baslik altinda inceleyecegiz:
A-DIKEY-FIKH ISLM SENTEZI
1-Fikh-i Ekber Sentezi
2-Fikh-i Esgar Sentezi
3-Fikih Sentezi
4-Ilmihal Sentezi
B-YATAY-HIKEM ISLM SENTEZI
1-Dikey Hikem Sentez
2-Yatay Hikem Sentez
3-Ahlak Sentez
4-Edeb Sentez
A-DIKEY-FIKH ISLM SENTEZI
Yahudilik, Hiristiyanlik, Islm gibi semav dinler aisindan din teriminin
temel anlami vardir: seriat, diyanet ve ceza. Sosyal bilimsel literatrde
'ana yasa veya tabi hukuk denen eriat, asil 'din denen gretisel gv-
Bedri Gencer
67
deyi, divanet veya ibadet, onun uygulamasini, ce:a ise bu uygulamanin
ahirette verilecek karsiligini belirtir. Seriat, ilah kanun, Iikih ise bunun
beser realiteye tercmesi, 'seriatin beser anlasilmasi demektir. Bu asl,
kll anlamina gre Iikih, modern dnyada 'Islm dsncesi, Islm huku-
ku ve Islm sosyal bilimler olarak paralanan seriat/Islm-kaynakli tm
bilgi ve dsnceyi kapsayan bir merkez terim olarak belirir.
Islm`da bu kll anlamda Iikhin standart tariIini HaneI mezhebinin
kurucusu Imm-i A`zam (80-150/700-767) yapmistir: 'NeIsin, leh ve
aleyhindeki seyleri tanimasi (Bbert 2009: 18). Seriat, beser tecrbenin
iki temel boyutu 'inanma ve eyleme hakkindaki hkmleri kapsadigina
gre lIzen 'seriatin kavranisi anlamina gelen Iikih da iki ana paraya
ayrilir. Imm-i A`zam`a nisbet edilen 'Iikh-i ekber itikad, 'Iikh-i esgar
ise amel hkmleri konu alir. Fikhin itikada iliskin hkmleri ieren kis-
minin 'byk (ekber), amele iliskin hkmleri ieren kisminin ise 'k-
k (esgar) olarak adlandirilmasi anlamlidir; bu adlandirma, beser varli-
gin iIte gerekligi olan ittihat ve ihtilaI alanlarina isaret eder. Dinlerin
ana ideali olan 'itikatta vahdet iinde amelde kesret Iorml, bu suretle
dogar.
Bir din ve toplulugun kendi iinde gereklestigi iin 'dikey dedigi-
miz Osmanli Islm sentezi, bu Iormle gre drt saIhadan geer.
I - FIKH-I EKBER SENTEZI
Fikh-i ekber (byk Iikih) denen akaid disiplininin hedeIi, Mslmanlar
arasinda ortak sahih inanci Iormle etmektir. Bu bakimdan bu alanda tes-
vik edilen, ihtilaI yerine ittihat egilimidir. Dinlerin ezel problemi teodise,
Islm tarihinde Hasan Basr zamaninda bu alanda ilk ana blnmeye yol
amistir. Hasan Basr`nin ders halkasinda iken bir kisinin 'Byk gnah
isleyenler Hariclere gre kIir, Mrci`ler`e gre mmin olmaktadir. Size
gre nedir? sorusuna Vsil b. At`nin 'mmin ile kIir arasinda bir yer-
dedir cevabini vererek hocasindan ayrilmasi (i`tizl) ile Mu`tezile denen
ehl-i snnet ve cemaat inancindan ilk byk kopma gereklesmistir. Bun-
dan sonra bu alandaki mcadele, baslica bid`at mezhebi Mu`tezile ile
snnet mezhebi arasinda seyretmistir. HaneI mezhebinin imami Eb
HanIe snn inanci Iormle eden el-Fikhl-Ekber adli kitabiyla drt
mezhep imami arasinda bu konudaki ilk eseri verdigi iin HaneIlik, hem
itikat ve hem de amel alanini kusatan kll bir mezhep olmustur. Daha
ok SIiler taraIindan benimsenen snn kelam mezhebi Es`arlik ile tev-
hid denen seleI akideye yakin HaneIlik, Mu`tezile`ye karsi ehl-i snnet
ve cemaat mezhebini olusturmuslardir. Buna gre Es`arlik, ehl-i snnet
inancinin kelam, HaneIlik de tevhd kismi olarak dsnlebilir.
Osmanli Islam Yorumu
68
Bu arada Hrizm blgesinde Zemahser gibi limlerce tervi edilen
Mu`tezil akimi etkisizlestirmek iin bir bakima onunla Es`arlik arasinda
orta yolu tutan Semerkand blgesinden Eb Mansur Mtrd ile arkadas-
lari, Osmanlilar zamanina kadar HaneI mezhebinin mensuplari sayilmis-
tir. HaneIiyye ile Es`ira`nin ihtilaI noktalarindan biri olan ilah Iiil siIat-
lar konusunu isleyen Kemlddn Ibn-i Hmm (790-861/1388-1457)`in
tavri, bunun bir gstergesidir. Mu`tezile ile beraber Es`ariye, Allah`in
ilim ve kudret gibi zt siIatlarini zti ile kim ve kadm, 'tekvn altinda
toplanan Iiil siIatlarini ise hdis olarak grrlerken Mtrd bunlari da
kadm olarak grr. Ibn-i Hmm, bunun, Eb HanIe ile mtekaddim-
nin sznde olmayan, Eb Mansr agindan itibaren HaneIiyye`nin
mteahhirnin ortaya attigi bir iddia oldugunu syler (Ibn-i Eb SerI
2009: 161-63). Bu iIade, daha sonra Mtrdlik olarak ekollestirilen tutu-
mun, mtekaddimnin izledigi orijinal HaneIlik`ten bir kopma veya sap-
ma oldugunu ham eder.
Karahanlilar devrinden itibaren Trk devletleri, SIi`lik ile rekabet
halinde olan HaneI mezhebini benimsemislerdi. Ancak itikad ihtilaIlarin
srmesi, bu devletler taraIindan amel ve akaid alaninda bir btn olarak
HaneI mezhebinin benimsenmesini nlemis, bazi Trk devletleri, Iikihta
HaneI mezhebine uyduklari halde akaid alaninda Mu`tezile ve Es`arlik
gibi Iarkli mezhepleri benimsemislerdi (Bayram 2005). Bu eliski ise
amel ve akaid alaninda birbirlerini tamamlayan SIi`lik ile Es`arligi bir-
likte benimseyen Misir gibi lkelere karsi rekabeti zorlastiriyordu. Os-
manli, Yavuz`un 1517`de Misir`i almasindan sonra Islm dnyasinin
lideri haline gelince bu konumu uyarinca bir Iikh Iormlasyon yapma
ihtiyacini duymustur.
Bylece Osmanli ilmiyesi taraIindan Iikih mezhebi HaneIligi tamam-
layacak bir kelam mezhebi olarak Mtrdlik icat edilmistir. Seyhlislm
Ibn-i Kemal (873-940/1469-1534), Gazl`nin izinde Osmanli snn Is-
lm anlayisini Iormle ederek 'muallim-i evvel lakabini kazanmistir.
'SIi` mezhebi slikleri uslde Es`ar`ye, Ir`da SIi``ye tbi`dirler.
HaneIler, uslde Mtrd`ye, Ir`da Eb HanIe`ye tbi`dirler. Hocala-
rimiz bize byle sylemislerdir. Bu iki imamin uslde Iarklari, on iki
meselededir diye baslayan risalesinde Ibn-i Kemal, aslinda siyas-klt-
rel bir saikle aralarinda teliI girisimiyle Es`arler ile Mtrdlerin ihtilaI
ettikleri meselelerin dkmn ikarir (Yrkan 2001: 177). Muasiri olan
Taskprzde (900-968/1494-1561) (1985: II/133-34) de 'Ehl-i Snnet
ve`l Cemaat`in ilm-i kelmda iki imami vardir. Birisi HaneIi olan Eb
Mansr el-Mtrd, diger de SIi` olan Eb`l-Hasan el-Es`ar`dir der.
Bu anlayis Osmanli`dan sonra Trkiye`de de srdrlms ve Cumhu-
riyet`in baslarinda Mtrdlik, 'Trk Islmi anlayisi gelistirmeye yne-
Bedri Gencer
69
lik resm ideolojinin parasi olarak ne ikarilmistir. Oysa ondan nce
yasayan Bbert ve Ibn-i Hmm gibi limler, itikat alaninda bu tr bir
Es`ar-Mtrd rekabeti veya teliIi kaygisindan uzak olarak temelde amel
alaninda rakip saydiklari SIi`lige karsi HaneIligin stnlgn gster-
meye ve bylece Islm dnyasinda HaneI kll Iikih paradigmasini h-
kim kilmaya alismislardir. Bu konuda genel olarak Osmanli limleri de
onlari izlemislerdir (Cici 1994: 254).
Mtrdligin bu Osmanli icadinin arkasindaki siyas saik, Cumhuriyet
devrinde yapilan mukayeselere de yansimistir. S. Gnaltay (1932: 297)
ve I. H. Izmirli (1932: 325) yasadiklari dneme zg siyas kaygilarla
akilci olarak nitelendirdikleri Mtrdligi, nakilci olarak karakterize et-
tikleri Es`arlige karsi ikarirken baska bir eserinde I. H. Izmirli, iki mez-
hep arasindaki Iarklarin aslinda teIerruata iliskin oldugunu belirtir.
4
As-
linda siyas gdlerle yapildigi iin bu iki tespit de sikintilidir. Akilci ve
nakilci gibi karakterlestirmelerde bu siyas gd aika grlr. Unutma-
mak gerekir ki Trkler`in sikica baglandiklari Imam-i A`zam, Iikihta
akilciya karsilik itikatta, Es`arlik gibi nakilci bir tutum benimsemisti.
HaneIligi tamamlayacak bir kelam mezhebi olarak Mtrdligin ica-
di, Yavuz-sonrasi Osmanli din siyasetinin birinci adimiydi. Ikinci adim
ise bunun Es`arlik ile znde uyumlu oldugunu gsterme girisimiydi.
Gene birinci adimi atan Ibn-i Kemal taraIindan atilan bu adimi baska
Osmanli limleri de izlemislerdi. Baslica Seyhzde Abdurrahman b. Mu-
hammed (-1078/-1667), Na:mul-Feraid, Kemalddn Beyz (1044-
1097/1634-1686), Iaratl-Meram min Ibarati1-Imam, Seyhlislm
Mehmed Es`ad EIendi (1096-1166/1685-1753) Risale fihtilafatil-Mat-
ridi vel-Eari ve Mestcizde Abdullah b. Osman (-1150/-1737) el-
Mesalik fil-Hilafivvat bevnel-Mtekellimin vel-Hukema adli eserlerinde
iki mezhep arasinda degisen sayilardaki ihtilaI konularini ele aldilar (Tas-
pinar 2006).
Burada dikkat eken iki nokta vardir: Birincisi Seyhzde, Na:mul-
Feraid`de Es`ariye ile Matrdiye arasindaki ihtilaIli meseleleri anlatir-
ken srekli 'zehebe mesyihu`l-Es`ire (Es`ar limlerin mezhebine gre)
tabirine karsilik 'zehebe mesyihu`l-HaneIiyye (HaneI limlerin mez-
hebine gre) tabirini kullanir. Kelm-i neIs bahsinde oldugu gibi nadiren
Imam Mtrd`den bahseder. Ayni tutum, Iaratl-Meram adli eserinde
Beyz`de de grlr. Bu tutum, Osmanli ulemasinin ogunlugunun,
Mtrd ve arkadaslarinin HaneI itikat ekolnn mensubu sayildigi kla-
sik anlayisi srdrdgn gsterir (TaItazan 1991).
4
nl Osmanli seyhlislami Esat EIendi yazma risalesinde Imm-i Matrid ile Es`ar arasin-
da kirk ihtilaI konusu mesele tespit ederken, Izmirli (1981: 71-3), iki imam arasinda on bes ihti-
laIli konu zikretmektedir.
Osmanli Islam Yorumu
70
Ikincisi, bu limlerin bazilari, bir taraItan ihtilaI konularinin sayisini
azaltmaya, diger taraItan uzlastirmaya alisarak Es`arlik ile Mtrdlik
arasindaki temel uyumu gstermeye alisirlar. Buna karsilik Eb Said
Muhammed Hdim gibi bazi limler ise iki mezhep arasindaki ihtilaIla-
rin sayisini 73`e ikarir. Daha da nemlisi son Osmanli seyhlislmi
MustaIa Sabri, kader konusunu tahkik ettigi Mevkifl-Beer Tahte Sulta-
nil-Kader ve MevkifuI-Akl gibi Arapa eserlerinde 'Mu`tezile mezhebi
Mtrdlik ismi altinda srekli olarak yasamistir diyecek kadar ileri
giderek Es`ar olmustur (TaItazan 1991).
Bylece bu siyas tercihe karsilik Mtrdlik, Osmanli ilim leminde
tutunmamistir. Ibn-i Kemal dhil Osmanli limleri, kendilerini Mtrd-
lige nisbet etmelerine ragmen genelde Es`ar ekole katilir (al 2000:
400). Osmanli medrese mIredati da Es`ar kelamina dayanmistir. Bunun
bir aiklamasi sudur: Imam Eb`l-Hasen Es`ar, daha ziyade Abbas Hila-
Ieti`nin merkez Bagdat civarindaki heretik akimlara, zellikle eskiden
kendisinin de mensup oldugu kelmin mucidi Mu`tezile`ye karsi ehl-i
snnet inancini savunarak snn kelmin temellerini atmistir. Bylece
snn kelami tedvin edenler Bkilln ve takipisi Es`ar limler olmus,
daha ok islenen ve gelisen Es`arlik, bir anlamda ehl-i snnet kelami ile
zdeslesmistir. Dolayisiyla Irak merkezli Byk Seluklu Sultanligi
(1038-1157) zamaninda Es`arlik resm mezhep olarak benimsenmis ve
nl vezir Nizamlmlk taraIindan kurulan Nizmiye medreselerinde
daha da gelistirilmistir. Osmanli medreseleri, bu Seluklu mirasini esas
aldigi iin de dogal olarak Es`arligi benimsemistir. Ilk Osmanli Seyhlis-
lmi Molla Fenar, nl Es`ar kelam limi Seyyid SeriI Crcn`nin ar-
kadasi olarak Osmanli medrese mIredatini da Es`ar ekole dayandirdigi-
ni belirtelim (Inalcik 1997: 175).
II- FIKH-I ESGAR SENTEZI
Osmanli ilmiyesi, birbirlerini tamamlamak zere itikadi konu alan Iikh-i
ekber alaninda Mtrdlik sayesinde yaptigi standardizasyonu, mutlak
olarak 'Iikih denen, ameli konu alan Iikh-i esgar (kk Iikih) alaninda
HaneIligi hkim mezhep olarak benimseyerek yapti.
zellikle Max Weber (1967)`in alismalarinin gsterdigi gibi, emper-
yal rejimlerde 'din, ortodoksi, mesruiyet, akliyet, otorite, gelenek ve d-
zen arasinda zincirleme iliski vardir. Buna gre Osmanli Islm yorumu-
nun karakteristikleri, 'komnalizm, ortodoksi, Iormalizm, realizm, prag-
matizm,
5
legalizm, lejitimizmdir. Dzen ve birlik hedeIi, 'snnet ve
5
Burada, hakikati Iaydaliliga indirgeyen sonraki pragmatizmden ok Charles Sanders Pierce
taraIindan gelistirildigi orijinal sekliyle idealizme karsi teori-pratik btnlgn ngren prag-
matizmi kastediyoruz.
Bedri Gencer
71
cemaat yolu olarak iIade edilen dinin 'ana yolunda yrmeyi, dinin
ortak, dogru, standart bir yorumunun resm ideoloji olarak kabuln ge-
rektirir. Bunun iindir ki diger Islm lkelerinden Iarkli olarak Osmanli`-
da bu Islm yorumuna en uygun HaneIlik, resmi mezhep, Naksibendlik
de ana tarikat olarak benimsenmistir.
Osmanli gibi emperyal rejimler, 'tek tanri-tek hakikat-tek dnya Ior-
mlne dayali kozmopolitanizm uyarinca 'beden hiyerarsi tarzinda bir
din yorumu gelistirirler. Bunu aarsak beser ogulluk geregince din,
zamanla hiyerarsik sekilde Iarkli yorumlara kavusurken tekrar bir bede-
nin basi gibi standart bir yoruma dnsmeye ynelir. Bu bakimdan za-
manla Snn ve Si olarak iki ana kola ayrilsa da Islm, Iiilen Snnilik`le
zdeslesmistir. Mutlak olarak kullanildiginda 'Islm ile kastedilen Sn-
n Islm`dir; br trl ya 'Siilik veya 'Si Islm olarak tasrih edilir.
Keza Osmanli gibi Mslman imparatorluklarda Snn Islm, inan baki-
mindan Es`arlik, Iikih bakimindan da HaneIlik ile zdeslestirilmistir.
Eski gebe toplumun yerine topraga bagli yerlesik bir sosyal dzeni-
nin kurulmasi zorunlulugu, Trkler`de nomokrasi (hukuk dzeni) idealini
glendirmisti. Trk asilli oldugu sylenen Imam-i A`zam Eb HaniIe`-
nin yani sira, Ibn-i Mbarek, Eb Mut`-i Belh, Eb HaIs, Eb`l-leys
Semerkand, Ubeydullah Debs, Eb Bekr Buhr, Sems`l-eimme Hul-
vn, Sems`l-eimme Serahs, Fahru`l-Islm Pezdev, Ubeydullah Sadrs-
sera, Alddin Ksn, Hasan Kadihn, Burhnddn Mergnn, HIi-
zuddn Bezzz gibi klasik dnemde Iikih ilminin tedvininde byk rol
oynayan limlerin, ogunlukla Horasan blgesinden ve Trk asilli olmasi
tesadI degildir.
6
nl Avusturyali Osmanli tarihisi Hammer, 'Byezid
asrina sereI veren altmis Iakih arasinda ikisi, diger bir su`be-i malumatta
yksek shret kazanmislardir (tipta Hekimsah ve matematikte Mrim
eleb) sznde de bu arpici gelismeyi okumak mmkndr. Molla
Fenr, Molla Hsrev, Ibn-i Kemal, Ebus-Suud, Ahmed Cevdet Pasa, Ali
Haydar, mer Nasuhi Bilmen gibi Osmanli-Trk limlerinin en aktiI
olduklari alan da Iikihti.
Trk ulemanin knyelerine bakildiginda, cograIi bakimdan Irak ile
Horasan arasinda cereyan eden Arap-Acem kltrel rekabeti de grlebi-
lir. Irak Iakihleri, sehir, mahalle, kabile veya sanata nisbetten olusan sde
lakaplar tasirlar: 'Basr, Seybn, Cesss, HassI, Kudr, Tahv, Kerh
gibi. Buna karsilik Horasan ulemsi, blgenin hkmdarlarinda da grl-
dg gibi Iran kaynakli emperyal kltr yansitan sanli lakaplar alirlar:
'Beyn`l-Hakk, Fahru`l-Islm, Huccet`l-Islm, Sadru`l-Islm, Sadru`s-
Seria, Sadr-i Cihn, Imm`l-Hd, Sems`l-Eimme gibi. Izmirli (1329:
6
Gnaltay (1932), Izmirli (1932). Bu konuda taIsilat iin Kavaki (1976) ve Cici (2001)`nin
alismalarina bakilabilir.
Osmanli Islam Yorumu
72
16) Ismail Hakki`nin deyimiyle 'Horasan ve Mvernehir`deki Iakihler,
sadeligi iltizam eden Irak`takilerin aksine elkb-i neble ile telkb olunur
idi. Bu durum, Muhammed Baht gibi bazi agdas Arap limler taraIin-
dan da elestiri konusu olmustur (el-Mut` 2008: 98-99). Bu, Iran emper-
yal kltrne vukuIsuzluktan kaynaklanan yersiz bir elestiridir. Niz-
m`l-Mlk`n (1982: 193, 203) de belirttigi gibi bunlar, mera kadar
onlara yol gsteren ulemaya DA konumlarina uygun lakaplar verilmesini
ngren Iran emperyal kltrnn rnyd.
Dnya dzeni ihtiyaci, dogal olarak Trkler`de hukuk Iikrini glen-
dirmis ve M. G. S. Hodgson`in 'ser`iciligin zaIeri dedigi sey gerekles-
misti. Roma ve Bizans rneklerinde oldugu gibi saglam bir dzenin teme-
lini olusturacak mdevven hukuk, imparatorluklarin karakteristigi olarak
belirir. Ahmed Cevdet (1986: I/64)`in Mecelle`nin teliIi vesilesiyle dile
getirdigi dsnceler, bu geregi yansitir. 'Avrupa kitasinda en iptida ted-
vin olunan knunnamenin sehr-i Konstantiniyye`de bir cemiyet-i ilmiye
mariIetiyle tertip ve tedvin olunan Roma knunnamesi oldugunu belirten
Cevdet Pasa, ancak, bunun Mecelle-i Ahkam-i Adlive`ye benzemedigini
vurgular. Pasa daha sonra, 'Avrupa knun-sinaslarindan olup bu kere
Mecelle`yi mtalaa ve Roma knunnamesi`yle mukayese eden ve ikisine
dahi mcerret eser-i beser nazariyle bakan bir zatin sahadetine basvurur:
'lemde cemiyet-i ilmiye vasitasiyla resen iki deIa knun yapildi. Ikisi
de Konstantiniyye`de vuku` buldu. Ikincisi tertip ve intizami ve mesaili-
nin hsn-i tensik ve irtibati hasebiyle evvelkiye ok mreccah ve Iaiktir.
Beynlerindeki Iark dah insanin ol asirdan bu asra kadar lem-i medeni-
yette ka adim atmis olduguna bir gzel mikyastir.
Bu gzlem, Osmanli limlerinin niin zellikle hukuk ve IelseIesi ala-
ninda retken olduklarini aiklar (Cici 2001). Fatih ve Knun, rI huku-
kun tedvini amaciyla knunnameler klliyati ikardiklari gibi, sosyo-poli-
tik dzen aisindan hukuk birlige verdikleri nemden dolayi Islm tari-
hinde ilk kez HaneIligi tek, geerli, resm mezhep haline getirmislerdi.
1540 yilinda Knun`nin ikardigi iradeyle Ibrahim Haleb, meden hukuk
alaninda Mltekal-Ebhur`u hazirlamistir (Lybyer 1966: 155).
Dahasi bu standardizasyon HaneIlik tercihinden ibaret kalmamis, bu
mezhebin iindeki en sahih yorum esas alinmistir. Ebus-Suud EIendi`nin,
Padisah`a arzederek kanunlastirdigi bazi Ietvlarini ihtiva eden Maru-
:at`inin nikah bahsinde 'kadilarin esahh-i akval ile hkme memur olduk-
lari, bu diyarda SIi`` olmayacagi, SIi``nin ictihadina gre hkmetme-
nin geerli olmadigi, bunun emr-i sultn ile menedildigi aika iIade
edilmistir. Ancak bu yasaklamanin Anadolu ve Rumeli`ye mnhasir bu-
lundugu, Mekke, Medine, Halep, Sam, Kuds, Kahire gibi ahalisinin
nemli bir kisminin gayr-i HaneI oldugu memleketlerde baska mezhep-
Bedri Gencer
73
lere gre de hkm verildigi, uygulamayi gsteren kaynaklardan anlasil-
maktadir (Karaman 2000).
Osmanli`nin tek, resm mezhep uygulamasinin Islm tarihinde ilk ol-
dugu sylense de Osmanli bu konuda da Horasan gelenegini srdryor-
du. Karahanlilar devrinden baslayarak kurulan ilk medreselerin vakIiyele-
rinde mderris ve talebenin HaneI olmasi sart kosulmus, bu uygulama
daha sonra Seluklular, Beylikler ve Osmanlilarca da srdrlmst.
7
HaneIligin imami Eb HaniIe, Osmanli aydinlari taraIindan, bir Iikih
mezhebinin imaminin tesinde btn Islm mmetinin tek imami, mezhe-
bi de yegne hak mezhep kabul edilmistir.
8
Horasan`da baslayan HaneIlik ile SIi`lik arasindaki rekabet devam
etmis ve HaneI limler, SIi`lerce yneltilen 'ehl-i rey ithamlarina
cevap verirken ayni zamanda HaneIligin stnlgn anlatan risaleler
kaleme almislardir. Yanlislikla Ibn-i Kemal`e atIedilen Tercihu Me:he-
bil-Hanefi ala gavriha (HaneI Mezhebinin Digerlerine Tercihi) gibi
eserleriyle, Ekmelddn Bbert (712-786/1310-1384) ile birlikte Osmanli
ilm geleneginin temellerini atan Kemlddn Ibn-i Hmm (790-861/
1388-1457), HaneIligin stnlg suurunun Osmanlilar`a intikalinde
etkili olmuslardir (al 2000: 35, Peters 2005).
HaneIligin Osmanlilarca resm mezhep olarak benimsenmesinin se-
beplerine gelince, birincisi, bu uygulamanin amaci, tatbikatta birligi sag-
layarak karisikligi nlemekti. Ikincisi, drt mezhep iinde HaneIligin
seilmesi, Osmanli`da Islm yorumuna en uygun mezhep olmasindandi.
Snni Islm`in daha rasyonel bir temele oturan ve blgesel zorunluluklari
dikkate alan HaneI yorumu, Trk dnyasinin yerlesik kesimleri iin daha
pragmatik, dolayisiyla daha dnyev bir nitelik tasidigi iin tercih edil-
mistir (Ocak 1999: 38). Islm hukuk mezhepleri iinde en ok tutulmus,
dolayisiyla islenmis HaneI mezhebinin esnek ve dinamik karakteri, Os-
manli`da gelenegin basariyla srdrlmesinde nemli rol oynamistir
(Inalcik 1998: 231). HaneIlik, Bagdat gibi bir siyas merkezde siyas
sartlari ve kamu maslahatlarini gzeterek gelistigi iin, mezhep kltr
bakimindan hikmet-i hkmete, ulemanin hkmete katilmasina daha
yatkindir.
9
Diger Islm lkelerinden Iarkli olarak Osmanli`da ulemanin
hkmete entegrasyonu, siyas mesruiyetin srekliligini saglamistir.
7
Seker, 2010: 274, Solak 2006. Farkli uygulamalar iin, Unan 2006.
8
rnegin Kann zamani sairlerinden Eyyb (1991: 58), padisahin zellikle Imm-i A`zam
Eb HanIe`nin mezhebine bagliligini korumasi gerektigini su szlerle anlatir : 'Hussan b
HanIe mezhebinde / Ola kyim tutub sidkini zinde
9
Ostrorog 1972: 50. Nitekim SeriI Mardin (1989: 60), monograIisinde, Bediuzzaman`in Islam
aksiyon konusundaki kararli tutumuna yol aan bir Iaktr olarak, SaIi limlerin HaneIilige ve
dolayisiyla devlete kayitsiz ve mesaIeli tutumunu zikreder. Emev idaresinin son dneminde
yetisen mevali kkenli Ebu HaniIe, yasadigi sikintilar yznden siyas otoriteye mesaIeli bir
Osmanli Islam Yorumu
74
Diger mezheplere gre kiyasi daha ok kullandigi iin ehl-i hadis tara-
Iindan elestirilen
10
HaneIlik, degisen sosyal sartlara karsilik verme kapa-
sitesi daha Iazla bir mezhepti. Mekkeli bir tccar olan Hz. Peygamber
(S.A.S.)`in teblig ettigi dini, Bagdatli bir tccar olan Eb HaniIe dinamik
bir yoruma kavusturarak Imm-i A`zam (en byk imam) lakabini kazan-
misti. HaneI mezhebine dinamizm kazandiran ynlere rnek olarak hivel
(ser` hileler) verilebilir. Bu 'deI-i meIsid, celb-i menIi`den evldir
dsturunca, haramdan kainma, ikis yollari (meharic) anlamina geliyor-
du.
Hivel, Iikh hkmlerle pratigin elistigi durumlarda haramdan kain-
mak iin eylemleri seklen Iikha uydurmak suretiyle mesru kilabilmek iin
bulunan yollar, areler, ikis noktalarini (mekharic) iIade eder (Horii
2002). Hivel, HaneI imamlari taraIindan sadece zaruret durumunda, Iikih
ile hayati bagdastirma, zellikle yemin ve talak gibi toplumun temelini
olusturan ailenin gelecegi aisindan kritik sayilan konularda haramlara
dslmesini nleme niyetiyle uygulanmistir; ancak bu yol, zamanla istis-
mar edilerek yozlastirilmasi sonucu HaneI mezhebi aleyhinde bir hccet
olarak kullanilmistir.
III- FIKIH SENTEZI
Islm-kaynakli tm bilgi/dsnceyi kapsayan bir merkez terim olan Iik-
hin, Iikh-i ekber ile 'Iikh-i esgar olarak ikiye ayrildigini belirtmistik.
Bu ayirim, Iikhin konusu bakimindandir. Fikhin boyutlari bakimindan
daha ileri bir ayirim ise 'Iikh-i zhir/Iikh-i btin seklindedir. Fikh-i z-
hir, Hz. Peygamber`in sz ve Iiilinden olusan 'seriat ve tarikat, Iikh-i
btin ise onun hal ve sirrindan olusan 'mariIet ve hakikat demektir.
Imm-i A`zam, Hakm Tirmiz, Ubdeydullah Debs, Muhyiddn Nevev,
Muhammed Gazl gibi limler, basite 'Iikih ile tasavvuI olarak adlan-
dirilabilecek Iikhin bu zhir ve btin boyutlari arasindaki sentezi basar-
mislardi. Ancak zamanla Iikih, tasavvuIu da kapsayan bu asl, kll anla-
mini, btin boyutunu kaybederek sekle indirgenmisti.
nl Osmanli limi Taskprzde Ahmed, (1985: III/12) ser` ilimle-
rin degerlerine ait bahiste, ilimlerin tedvini srecinde Iikhin asl, kll
anlamini kaybetmesinden kaynaklanan entelektel yozlasmaya hayiIlanir.
Imam-i A`zam`in yolunda Iikhi, 'ahirete giden yolun ilmi olarak tanim-
tutum alarak gzde talebesi Ebu YusuI`a da siyaset erbabindan uzak durmayi tavsiye etmistir.
Ancak HaneIler`in adil bir ynetim arayisi, onlari idareye katilmaya zorlamistir. Abbasi haliIe-
si Harun Resid`in ilk kadil-kudati (bas yargi) olan Ebu YusuI, nl kitabi Kitabul-Harac`ta
da idarenin adaleti iin nemli uyarilar yapmistir (Yaman 1999: 100, 114, 109). HaneIler`in,
bu sebeple gerek teorik, gerekse pratik olarak diger mezheplere gre siyasetle daha ok asinali-
gi ve siyas otoriteyle daha yakin iliskisi olmustur.
10
Sava Pasa 1996: I/ 85-93, ayrica, Makdisi 1991: I/ 47.
Bedri Gencer
75
layan lim, bunun ilk asirda 'aslen ahiret islerini ve buna gre dnya isle-
rini bilme anlamina geldigini belirtir. Hlbuki bu asirda (yani XVI. yz-
yilin sonlarinda) Iikih, garip detaylari ve acayip Ietvlari bilmeye hasre-
dildi ona gre. Bu itibarla Iikih, aslinda vlen bir ilim olmasina ragmen,
bu sekilde olumsuz bir anlam kazanarak yerilen bir ilim haline geldi.
Bu gelisme, imparatorluklar aginin basladigi 1500 civarinda sadece
Osmanli degil, btn Islm dnyasinda, bir btn olarak Islm anlayisi ve
yasayislarinin sorgulanmasini gerektiren ciddi bir tartisma ve elestiriye
yol ati. rnegin Fas`tan Ali b. Meymn Idris (854-917/1451-1511),
Misir`dan Abdlvehhb Sa`rn (898-973/1493-1565) ve Osmanli`dan
Muhammed Birgiv (929-981/1523-1573), 1500 civari Islm dnyasinda
Iikhin bu yozlasmasina karsi ailan elestiri cephesinin bayraktarlari ola-
rak grlebilir. Onlar iin ana problem, Iikhin asl, kll anlamini kaybet-
mesi sonucu karsilikli olarak hem Iakihler, hem de suIiler cephesinde
beliren yozlasmanin dogurdugu 'bid`at idi. Bu yzden onlar, bir taraItan
ilmiyeyi, yoz Iikih ve tasavvuI ehlini elestirerek hakiki Iikha, diger taraI-
tan da halki bid`atleri terk ederek snnete, seleIin yoluna dnmeye agir-
dilar (Berkey 1995).
Ali b. Meymn`un (2002: 54-57, 93-98) eserleri, bu mcadelenin net
iIadesi olarak grlebilirdi. Ona gre ilim, 'mkelleIin zhirinin ser`in
zahiriyle islahi anlamina gelen ilm:-:ahir ve 'mkelleIin btininin
ser`in btiniyla islahi anlamina gelen ilml-batin olarak ikiye ayrilir ki
Reslullah`in zamaninda byle bir ayirim sz konusu degildi. Islm`in
baslarinda bir mevsIun iki siIati olarak ayni kkten gelen fikih ile fakr
arasinda bir Iark yoktu, nk ikisinin de asli Reslullah`tan geliyordu;
fakih ile bilahare mutasavvif denen fakir birdi. Ancak zamanla bu iki
grup birbirinden kopmaya basladi. Bu yzden Ali b. Meymn (2007)
daha ok taninan diger eseri Bevan Gurbetil-Islam`in basliginda da ge-
tigi gibi, mtefakkiha ve mtefakkira dedigi szde Iakihler ile Iakirleri,
Ielha ermenin yegne yolunu olusturan nebev snnetten uzaklasmanin
sorumlulari olarak hedeI alir. O, yozlasmaya duydugu tepki zerine mem-
leketi Fas`tan ayrilarak Kahire, Halep, Sam, Beyrut`a gitmis ve bu arada
Anadolu`da geldigi Bursa`da da alti yil gibi uzunca bir sre kalmisti.
Ktib eleb, Knun zamani nl Osmanli limi Birgiv`nin Ibn-i
Teymiye gibi bir asiriliga dstgnden sz eder. Seyhlislm Ebus-Suud
EIendi, rIe bakarak din hizmeti grenlere cret denmesi ve para ve
menkul mallarin vakIina cevaz verirken Birgiv, seriata aykiri oldugu
gerekesiyle bu Ietvya karsi ikmisti. Ktib eleb (1990: 133-36, Inal-
cik 1997: 183-5)`ye gre Birgiv, ser` ilimler ve mantikta vukuI kazan-
masina ragmen diger IelseI ilimler ile tarihten uzak oldugu iin rI ve
adetlerin sosyal islevlerini kavrayamamisti. Ona gre Birgiv`nin tutumu,
Osmanli Islam Yorumu
76
rIe, sosyal gereklere aykiri oldugundan yaygin kabul grmemis, daha
sonra kendisine uyanlar da ulara dserek orta yolu bulamamislardi.
Ebus-Suud, dinI dnyada srdrmek iin seriati dinamik bir yoruma
kavusturan pragmatik Osmanli Islm anlayisinin zirvesini temsil ediyordu
(Imber 1997, Ostrororg 1972: 53). Birgiv`nin ona ynelik elestirisi, ta-
mamiyla Iaydaci bir aidan yorumlanmasi sonucu seriatin ahlak znn
kaybolacagi kaygisindan kaynaklaniyordu. Taskprzde (1985: III/12)`-
nin de hayiIlandigi zere, zamanla Osmanlilar`da Ebus-Suud`da grld-
g gibi hikmet-i hkmet anlayisinin etkisiyle Iikhin asiri Iormellesmesi
egilimi ortaya ikmisti. Buna karsi Iikhin ahlak zn vurgulayan Birgi-
v gibi limler, Osmanli Islm anlayisini, Islm`in z ve kabuguna ka-
yan u tutumlar arasinda bir dengeye oturtmayi hedeIlemisti.
Onun bu denge arayisi, hakkindaki zit, eliskili degerlendirmelerden
de anlasilabilir. rnegin Louis Massignon, J. von Hammer`e dayanarak
yaptigi yorumda, bu tartismada Birgiv`yi Iakih Ebus-Suud`un tam karsi-
sinda tasavvufun temsilcisi olarak gsterir.
11
Oysa o, kendisi ve Kadiza-
deler taraIindan srdrlen tartismalarda da tasavvuIun karsisinda fikhin
temsilcisi olarak grnr. Hakkindaki bu zit degerlendirmeler, Birgiv`nin
Ali b. Meymn gibi yipranmasina yol aan, iki kesimi de elestirmek sure-
tiyle asl Iikha dns mcadelesinden kaynaklaniyordu.
Ibn-i Teymiye ile Birgiv`nin, bid`atlerin en ok bulastigi alanlardan
biri olan tasavvuIa karsi tutumlarinda bir benzerlik gzlenebilir. Birgiv
de Ibn-i Teymiye gibi, 'Allah`in iradesine tanik olan, artik kendini Al-
lah`in buyrugu ile bagli hissetmez szyle (Fazlur Rahman 1992: 143)
zetlenen Ibn-i Arab ekolnn panteistik tasavvuI anlayisina karsi ikar
(Seker 1994: 65). Hakikatin sensoru tasavvuItu; ancak onun da asiri spe-
klasyon ve askincilik egilimi ile dnyayi ihmali tehlikesi mevcuttu. Ta-
savvuIun, zellikle halk kitlesinin Islm anlayis ve yasayisini olumsuz
etkileyebilecek speklatiI ynne karsi ikan Birgiv, Gazl gibi, onun,
insanlari egitmeye ynelik pratik-ahlak yn zerinde yogunlasmisti.
12
TasavvuIun mensuplarini ulastirmayi hedeIledigi marifet, zaten asl anla-
miyla Iikihta ikindi. Bu bakimdan Birgiv`nin yukaridan hukuk Iorma-
lizm kadar asagidan yozlasmis tasavvuIu elestirmesi de ayni kaygidan,
11
Emrullah Yksel, Les Idees Religieus et Politiques de Mehmed al-Birkewi (1523-1573)
(Paris, 1972, Basilmamis doktora tezi). Aktaran, Aslan, 62.
12
Birgiv, bir sre Bayramiye tarikatinda bizzat tasavvuI deneyimden gemisti. Muhyiddin
b.`Arab`nin eserlerine sika atiIla Birgiv`nin saheseri et-Tarikatl-Muhammedive zerine bir
serh yazmis olan XVIII. yzyilin mceddidi Abdlgani Nablus de onun, sahici tasavvuI erba-
bina degil, tasavvuIu yozlastiran szde seyhlere karsi oldugunu belirtmistir (Aslan 1992: 66,
ngren 2000: 364). te yandan, H. Inalcik (1998: 235)`in 'Birgiv, Hz.Peygamber`in veIatin-
dan bu yana Islma sokulan esitli bid`atlere saldirmak iin Islm Iikhinin Hanbel mezhebinin
itihatlarini kullaniyordu iIadesine karsilik, Birgiv, siki bir HaneIi idi (Seker 1994: 74).
Bedri Gencer
77
Iikhin asl, kll anlamina yeniden kavusmaya ynelik denge arayisindan
kaynaklaniyordu.
Bu dengenin bulunmadigi durumlarda ise insanlari kr dvsne gt-
recek bir kutuplasma mukadderdi. Bu durumda rnegin Iikhin veya tasav-
vuIun asiri, yanlis bir yorumunu elestiren bir lim, haksiz yere hemen
bizzat ona dsmanlikla itham edilebiliyor veya karsi egilimle zdeslestiri-
lebiliyordu. Islm tarihinde IelseIeye yaklasimda Gazl ile Ibn-i Rsd`n
karsi karsiya getirilmesinin veya Muhyiddn b.`Arab, Ibn-i Teymiye ve
Birgiv gibi limler hakkinda yapilan haksiz ve eliskili degerlendirmele-
rin temelinde bu gerek yatar. Osmanli`da XVII. yzyilin ilk yarisinda,
veIatindan sonra Birgiv`nin yolunu izledigini iddia eden Kadizde ile
Halveti Seyhi Abdlmecid Sivas arasindaki mcadele de tasavvuI konu-
sundaki benzer yanlis anlasilmalardan kaynaklaniyordu. Dahasi polemik
dzeyini geerek cami minberlerine tasinan bu tartismalar, daha sonra
kizisarak Kadizdeliler taraIindan 1656 yilinda Istanbul`daki tekkelerin
basilmasina kadar varan bir takim siddet eylemlerine yol amisti.
13
Ktib eleb (1990: 137-41), daha ok Kadizde ve Sivas`nin kisisel
ihtiraslarina bagladigi bu tartismanin olumsuz sonularina dikkat ektik-
ten sonra Iesada yol aan her trl taassubun nnn alinmasi, dogru yol-
da grndklerine bakilmaksizin iki taraItan birinin baskin ikmasina izin
verilmemesi gerektigini belirtir ve 'Dnyanin dzeni, btn halkin izgi-
den disari ikmamasiyla yrr gider der. eleb, burada dengeci bir
tavirla iki taraI arasinda ntr grnr. Ancak Kadizdeli hareketinden
sonra seriat/tarikat dengesinin bozuldugu ve ibrenin dogmatizm ve yo-
bazliga kaydigi sylenebilir.
Bylece bir yandan Osmanli kltrnn dayandigi seriat-tarikat den-
gesi bozulurken, te yandan tarikatlarin kendi iindeki denge de bozula-
cak, asiriliklar ve iktidar kavgalari baslayacakti.
14
Tarikatlarin ie kapan-
masi veya ulara dsmesiyle seriat-tarikat dengesinin bozulmasi, Osmanli
uygulamasinda seriati da hakikat gstergesinden mahrum birakacakti.
Bylece pragmatist mlkiyenin nezdinde zaten igreti bir konuma sahip
olan seriata iliskin duyarlik, kanun zihniyeti karsisinda giderek azalacak-
ti. Kadizde ve Sivas taraItarlari veya seriat ile tarikat ehli arasindaki bu
mcadele, erkes MustaIa EIendi`nin Risale fi Tahkikit-Tasavvuf adli
risalesini yazdigi II. Mahmud zamanina kadar srecekti (Abdlkadiroglu
1986).
Diger taraItan Osmanli ilim dnyasinda Iikih ile tasavvuI arasindaki
mcadele zamanla iki temel tasavvuI anlayisi arasindaki mcadeleye
13
TaIsilat, ZilIi 1986, Aslan 1992: 69-76, Inalcik 1998: 235-6.
14
Sayar 1986: 161. Ayrica Kadizdeliler hareketinin medreselerin egitim zihniyeti zerindeki
olumsuz tesirleri hakkinda, Atay 1983: 166.
Osmanli Islam Yorumu
78
dnst: Muhyiddn b. Arab (1160-1236)`nin gelistirdigi vahdet-i vcud
ile Imam-i Rabbn (1564-1624)`nin buna karsi gelistirdigi vahdet-i
hud anlayislari arasinda. Ancak Ibn-i Arab ekol, zellikle vey oglu
Sadrddn Konev (-1272) sayesinde Osmanli dnyasinda Naksibend
gelenekte bile reva bulmustu. MaaleseI Osmanli Islm anlayisinin sekil-
lenmesi srecinde hayat bir asamayi olusturan Yavuz ve Kann dnemi-
nin tatminkr bir incelemesi henz yapilmis degildir. Yavuz Selim`in
duydugu hrmetten dolayi Sam`daki trbesini yaptirdigi Ibn-i Arab,
Seyh Bedreddin ile birlikte Ibn-i Kemal, Taskprzde, Ktib eleb gibi
sekin Osmanli ulemasini da cezbetmistir. Dolayisiyla Bedreddin rne-
gindeki gibi blnmeler, aslinda doktrinal olmaktan ok siyas ihtilaIlar-
dan, gretilerin siyas amalarla Iarkli yorumlanmasindan kaynaklaniyor-
du. Ancak Seyhlislm Ibn-i Kemal, risalelerinde vgyle bahsetmesine
karsilik eserlerinin avam iin sakincali olabilecek mtesbih ynlerinden
dolayi Ibn-i Arab hakkinda ihtiyati ngren bir Ietv vermisti (al
2000: 407).
IV- ILMIHAL SENTEZI
'Ilmihal sentezinden kasit, ekber ve esgar ile zhir ve btin boyutlarinin
sentezlendigi kll Iikhin szlmesidir. Imm-i A`zam, 'NeIsin, leh ve
aleyhindeki seyleri tanimasi seklindeki kll Iikih tariIiyle ilmihali kav-
ramsallastirmistir. Bu tariI dogrultusunda grebildigimiz kadariyla Islm
tarihinde yazilan ilk ilmihal, Eb Bekr Varrk Muhammed b. mer Tir-
miz Belh (-280/-893)`nin (2001) Kitabl-lim vel-Mteallim adli
kitabidir. Bu konudaki nemli eserlerden biri de Zekeriya b. Muhammed
Kazvin (1203-1283)`nin Mfidl-Ulum ve Mbidl-Hmum adli eseri-
dir. Diger taraItan Seraitul-Iman isimli anonim eser de Ahmed Yesev`-
nin atigi igirda Ota Asya`da verilen ilk Trke ilmihal sayilabilir (Kp-
rl 1981: 45). Ilmihal terimi ise ok sonra grebildigimiz kadariyla Bur-
haneddin Zernc (-602/-1223) taraIindan kullanilmistir.
Modern dnyanin yol atigi anlam asinmasindan birok kavram gibi
'ilmihal de nasibini almistir. Gnmzde ilmihal kavraminin asl anla-
minin unutuldugu sylenebilir. Bugn ilmihal denince, zellikle Msl-
man halkin 'karsilasacagi durumlar iin gerekli temel bilgiler btn,
veya Iikih bilgisinin halka ynelik bir vlgeri:asvonu (avamilestirme)
anlasilmaktadir ki bu olduka eksik bir anlayistir. 'Ilim ve hl seklinde
iki kelimeden olusan bu terkipteki anahtar kavram, 'hldir ki bununla
kastedilen, sadece insanin iinde bulundugu durum veya pratik degildir.
'Hl, 'klin karsiligi olarak kullanilan tasavvuI bir kavramdir; Azz
Mahmud Hdy (1338: 164)`nin iIade ettigi gibi: 'Fe leyse`l-kl ke`l-
hli/Ve leyse`l-`ilm ke`l-`ayni /Ve eyne`n-nkis`l-e`m/Ve eyne shi-
Bedri Gencer
79
b`l-ayn. Buradan 'ilm`l-hlin teorik ilim anlaminda 'ilm`l-klin
karsiliginda genis bir anlama sahip oldugu anlasilmaktadir.
Daha derinden bakildiginda, mzi ile mstakbel arasinda zamansal bir
kip olarak hl, sIiligin sarti sayilmistir. SIilik, 'mziye ve mstakbele
nazar etmeyip vaktin hkmn vermektir ki bunu basarana 'ehl-i hl,
ibn`l-vakt (vaktin oglu)-sufi denir. Bunu da asip vakit ve hl kayitlarin-
dan kurtulanlara ise 'eb`l-vakt (vaktin babasi)-safi denir.
15
Bu bakim-
dan 'hl, seklerizmin parolasini olusturan, sekler`i tanimlayan 'bura-
da ve simdinin Iorml sayilabilir. Insanin her bakimdan yasadigi hli
ynetmesini saglayacak 'ilm`l-hl (hl ilmi) Islm, geleneksel dnya-
da ideal ilim, 'hsn`l-hl (hl gzelligi) ise ideal amel sayilmistir (Ibra-
him b. Ismail 2009: 28).
Bunu daha iyi anlamak iin dinin niha olarak hakka giden drt kapisi
veya tavrinin nasil Iormllestirildigine bakmalidir: 1. Seriat, kavl-i Mu-
hammed, 2. Tarikat, Iiil-i Muhammed, 3. MariIet, hl-i Muhammed, 4.
Hakikat, sirr-i Muhammed olarak tariI edilmistir. Hz. Peygamber`in sz
ve Iiilinden olusan 'seriat ve tarikatin fikh-i :ahir, hl ve sirrindan olu-
san 'mariIet ve hakikatin ise fikh-i batin anlamina geldigini belirtmistik.
'Peygamberin hli olarak tariI edilen mariIet, bilindigi gibi kisinin 'neI-
sini tanimasiyla Rabbini tanimasi demektir. Imm-i A`zam`in Iikhi da
bu kavramla (ma`riIet`n-neIsi) tariI ettigi hatirlanirsa ilmihal kavraminin
derinligi anlasilir.
Su halde ilmihali, 'zhirden batina, niha olarak hakka giden bir yol-
culugun, tahavvln, neIsi egiterek asmanin bilgisi olarak tanimlayabili-
riz. Bu itibarla Eb Bekr Varrk`tan itibaren btn ilmihal eserlerini
'z`l-cenhayn-iki kanatli denen suI limler yazmistir. Bu, hem sz
konusu bilgi, hem de teliI trnden anlasilabilir. Gnmzde yanlis sanil-
digi gibi ilmihal, bir bilgi trn (discipline) belirtir, bir teliI trn (gen-
re) degil. Osmanli`da XIX. asra kadar yazilan ilmihal eserlerinin basligin-
da 'ilmihal kavramina rastlanmaz. TeliI trn belirten kavramlar, ayni
anlamda kullanilan 'minhc ve tarikat ile 'vasiyet kavramlaridir.
'Tarikat ve vasiyet kavramlari, anlamdas olan Farsa '-nme veya
Arapa 'risle kelimeleriyle kullanildiginda ilmihal trn belirtir; Bir-
givi`nin nl eserinin, hem Risale-i Birgivi, hem de Jasivet-name olarak
adlandirilisinda grldg gibi. Gazl`nin Minhacul-bidin veya Ismail
Ankarav`nin Minhacul-Fukara isimli eserlerinde oldugu gibi, minhac
kavraminin tekil olarak kullanildigi eserlerde tasavvuI daha teorik bir
perspektiIten ele alinir. Buna karsilik bunun menahic seklinde ogul ola-
rak kullanildigi eserler, asil ilmihal eserleridir. Burada 'hak/hukuk rne-
15
'Hl ile makam arasindaki Iark iin de, Ankarav 2008: 34-35, 401-2, 444.
Osmanli Islam Yorumu
80
ginde oldugu gibi, kelime, ogul kullanildiginda 'hakka giden yolun bil-
gileri anlaminda ilmihal trn iIade eder.
Ahligin kurucusu Ah Evran (1171-1262)`in Menahic-i Sevfi adli ese-
ri Anadolu`da yazilan ilk Trke ilmihaldir. Ah Evran, Fahrddn Rz`-
nin grencisi oldugu iin eser, SIi` ve Es`ar mezhebi zerine yazilmis-
tir. Onun agdasi sayilabilecek, Sadrddn Konev`nin talebesi Sa`dddn
Fergn (-699/-1299)`nin drt mezhep zerine yazdigi Farsa ilmihal
kitabinin basliginda da ayni menahic kelimesi kullanilmistir: Menahicl-
Ibad ilel-Mead.
16
Ilgintir ki ayni dnemde, ayni dilde (Farsa) ve ben-
zer baslikta nemli bir baska eseri de, yanlislikla Necmddn Kbr`ya
atIedilen Bahrul-Hakaik veya et-Tevilatn-Necmivve adli nl teIsirin
sahibi byk lim ve veli Necmddn Dye (-654 /-1256) vermistir: Mir-
sadl-Ibad minel-Mebdei ilel-Mead.
17
Kutbuddn Iznik (-821/-1418)`nin, Eb`l-leys Semerkand taraIindan
kaleme alinan Mukaddime adli namaz risalesini Trke`ye evirip inan,
ibadet ve ahlaka dair konulari ekledigi Kitabl-Mukaddime`si ilk Trke
ilmihal rneklerindendir. Bu arada belirtmek gerekir ki btn Islm dn-
yasinda oldugu gibi Osmanli`da da Gazl Islm dsncesinin otoritesi
sayilsa da Osmanli Islm anlayisinin ana kaynagi, Eb`l-leys Semerkand
(-373/-983) olmustur. Iznik`nin oglu Muhammed b. Kutbiddn Iznik (-
855/-1450)`nin Miftahul-Cenne adli eseri de Mi:rakli Ilmihal deyimin-
den de anlasilacagi gibi adeta bu trle zdeslesmistir (TaIsilat, Arpagus
2001). Onlari izleyen baslica lim Birgiv olmustur. O, nl Arapa ese-
rini tarikat (et-Tarikatl-Muhammedive), daha kisa Trke versiyonunu
ise vasiyet (Jasivet-name) kavramiyla iIade etmistir.
18
Osmanli tarihinde Tarikat-name ismiyle birok suIi-lim eser vermis-
tir. Bunlardan bazilari, dar, teknik anlamda mridlere bir tarikatin seyr
16
Kprl 1981: 203. Idris-i Bitlis`nin oglu olan Mevln Ebu`l-Fazl Mehmed eleb (-1572),
bu eseri Medaricl-Itikad fi Tercemeti Menahicil-Ibad adiyla Trkeye evirmistir. Ktib
elebi bu eserin iki cilt oldugunu belirtmistir, ancak eserin gnmze ulasip ulasmadigi belli
degildir.
17
Necmeddn-i Dye, Kayseri`de yazmaya basladigi eseri 1230 yilinda Sivas`ta tamamlayarak
Seluklu Sultani I. Aleddin Keykubat`a, Ksim b. Mahmud Karahisar ise 1421 yilinda eseri
Iradl Mrid ilel-Murad fi Tercemeti Mirsadil-Ibad adiyla Trke`ye evirerek dnemin
Osmanli Sultani II. Murad (824-848/1421-1444)`a sunmustur. Seyhoglu MustaIa (1334-1413)
Ken:l-Kbera ve Mehekkl-Ulema adli eserini 803/1401`de Mirsadul-Ibad`in son blm-
n esas alarak dnemin devlet adamlarindan Pasa Aga b. Hoca Pasa adina yazmistir (rs
2002).
18
M. Cemal SoIuoglu, 'Birgiv`nin Vasiyetnamesi zerine Bazi Dsnceler, Seker 1994: 73.
Risale-i Birgivi, 1803 yilinda matbaada basilan ilk din kitabi oldugu (Kabacali 1989: 84) gibi
bir sre sonra Fransizcaya da evrilmistir (Exposition de la Foi Musulmane, traduite du Turc de
Muhammad Ben Pir-Ali Elberkevi, avec des notes par M. Garcin de Tassy, Paris/Amsterdam:
G. DuIour, 1822). Eser, Cumhuriyet dneminde de yayinlanmistir: Risale-i Birgivi. Mminlere
Nasihat, M.S. Eygi-A.E.Ycel (yay.) (Istanbul: Bedir, 1964).
Bedri Gencer
81
slk dbini greten eserlerdir. Ancak bununla genis anlamda kastedi-
len, genele hitab eden ilmihaldir. Bu anlamda Karabas Vel (Ali Aleddin
Etval) (1020-1097/1611-1686)`nin Tarikat-name isimli eseri, tipik,
nemli bir ilmihaldir. Eserin nemi, ok-katli syleminden gelmektedir.
Karabas Vel, eserinde hitab ettigi mminler kitlesini 'avam, has, ehas
olarak e ayirarak seviyede aiklama yapar (Kara 2003: 142-46).
PejoratiI anlamda ilmihalin avama zg bir bilgi tr oldugu anlayisini
rten bu yaklasim, ilmihal kavraminin bahsettigimiz, asl, derin, tasav-
vuI anlamini gsterir.
Kanaatimce Osmanli`da bu asl, derin anlamda ilmihal teliIinin zirvesi
Ismail Ankarav (-1040/-1630)`nin (2008) Minhacul-Fukara adli eseri-
dir. Bu eser, tasavvuIun Osmanli Iormlasyonu olarak grlebilir. Gr-
nste Mevlev tarikati hakkindaki yanlis anlama ve suizanlari gidermek
iin yazilmis olsa da eser, tasavvuI hakkindaki anlayislarin yksek bir
sentezini simgeliyordu. Bu, temel tm kavramlarini grenerek tasavvuIu
kavramaya yeterli bir eserdir.
Bu bakimdan ilmihaller, yksek/popler Islm ayirimlarini berhava
ederek snneti yasatacak ortak bir Islm anlayisin yasatilmasinda nemli
rol oynarlar. Zaman iinde zellikle 'snnet/bid`at ikilemi bakimindan
vurgularin nasil degistigini gstermesi bakimindan ilmihaller, devirlerin-
de geerli Islm anlayisi tespitte, Islm zihniyetin degisim srecini izle-
mede anahtar nem tasirlar.
B- YATAY-HIKEM ISLM SENTEZI
Bu sekilde Mslman komnal kimligin kaynagi olarak Iikh sentez basa-
rildiktan sonra sira, kozmopolitan kimligin kaynagi olarak hikem senteze
gelir. Bu tr bir sentez arayisi, tarih ve cograIyada temellenen bir emper-
yal bilincin dogusuyla baslar. Osmanli Devleti, Mogol istilalarinin Islm
dnyasinda yarattigi depremden sonra gelisen byk Islm mutlakiyeti
monarsilerin en sreklisi ve en gls olarak ortaya ikmisti (Hodgson
1977: III/99). Klasik Osmanli insaninin telakkisine gre Osmanli Devle-
ti`nin tarih sahnesine ikisi, Islm tarihinde bir 'ikinci dalgayi simgeli-
yordu. Gerekten geleneksel Osmanli insani yasadigi topluma, iki tarih
trendin zirveye ikisi olarak bakardi. Birincisi, Hz. Muhammed`in risale-
tiyle, Islm`in ikisi ve haliIeligin kurulusuyla, ikincisi de Osmanli hane-
dani ve devletinin ortaya ikisiyla baslamisti. Ikisi arasinda baglanti Sel-
uklu Trkleri`nin istilalariyla ve nce Iran`da, sonra Anadolu`da Seluk-
lu sultanliklarinin kurulusuyla saglanmisti (Lewis 1962: 323). Osmanli
tarihi, dogrudan Islm`in tarihi olarak algilanmis, Trkler`in ve Trkiye`-
nin Islm ncesi tarihi hibir ilgi konusu olmamistir.
Osmanli Islam Yorumu
82
Osmanli`da bu bilincin tam inkisaIi, Istanbul`un Iethinden sonradir.
Hz. Peygamber (S.A.S.)`in nl hadisiyle de mjdelenen (Mttak 2004:
XIV/99), 'Istanbul`un 1453`te Iethi, Rum Sultanliginin deIterini drerek,
Trklere salt bir asiret misyonundan Iarkli olarak daha Iazla bir impara-
torluk bilinci verdi (Lewis 1962: 326, Lapidus 1991: 311). Istanbul`un
Iethinde Sultan Mehmed`in oldugu kadar ilah gcn bir tecellisini gren
nice Mslman vardi dnyada (Smith 1977: 38). Ondan sonra kendisi,
btn Mslmanlarca kIirlere karsi yrtlen mcadelenin nderi kabul
edildi. Islm`in dsmanlarina karsi destek olmasi dilegiyle Ispanya`dan,
Orta Asya`dan ve Hindistan`dan ona basvuruluyordu.
II. Roma`nin Iatihi ve varisi olarak Islm davasinin bayraktarligini ele
geiren Sultan Mehmed, Mslmanlar`in ga:isi, Trkler`in hani ve Hiris-
tiyanlar`in kav:eri olarak btn dnyaya hkimiyet hayaliyle kozmopoli-
tanizme ynelecekti. Geldigi nokta, Osmanli`ya, Yakin Dogu, Akdeniz
blgesinde ekmenik bir baris misyonu yklyordu. Fatih`in entelektel
altyapisi, byle bir vizyon ve misyona msaitti. Islm medeniyetinin kla-
sik dillerinin yani sira Latince ve Yunanca bilen Fatih Sultan Mehmed`in
kitapliginda bu dillere ait kitaplar vardi. evresinde Italyan hmanisti
Ancona`li Pizzocolli de vardi; Fatih`in hayatini yazan Yunanli Kritohu-
los, portresini yapan Venedikli Bellini idi (Inalcik 1997: 181). Fatih`in
hkmdarligi sirasinda gerekten kozmopolitan bir agin, bilimsel bir
rnesansin baslangici sezilebilirdi. Ancak onun sahsinda Osmanli liderli-
gi, komnalizme dayanan saglam bir kozmopolitanizmi basaramayan
Abbas Devleti`nin akibetinden gereken dersi almisti.
Irak`ta Eb HanIe ile Eb Hayyn Tevhd (320-414/932-1023) tara-
Iindan ayri ayri basarilan Iikih ile hikmet Iormlasyonlari btnlestirile-
medigi iin Islm dsncesinin tikel ve evrensel boyutlari birbirlerine
baglanamamis, bu niha sentez Horasan`da Hakm Tirmiz gibi hkimlere
kalmisti. Bu sentez, bilahare Endls`te Muhyiddn b. Arab taraIindan
daha da gelistirilecekti. Islm dnyasinda Rum denen Anadolu, cograI
olarak Horasan ve Endls`te gelisen bu Dogu ve Bati Islminin bulusma
yeri olacakti.
nce Seluklu baskenti Konya, sonra Osmanli baskenti Istanbul, Is-
lm medeniyetinin Dogu ve Bati kisimlarini birbirlerine baglayan kpr-
ler haline geldiler. XIII. yzyilda Konya`da Mevln, Sadrddn Konev
ve Ibn-i Arab gibi Dogulu ve Batili mutasavviIlar bulusmustur. VIII.
yzyilda Abbas haliIesi Eb Ca`Ier Mansr (754-775) taraIindan kurulan
Bagdat, Islm ortaaglarinin muhtesem kozmopolitan medeniyetinin sim-
gesi olmus; 'Ana gibi yar, Bagdat gibi diyar olmaz; Sora sora Bagdat
bulunur; Yanlis hesap Bagdat`tan dner gibi szlerle darbimesel haline
gelmisti. Dogu ile Bati arasindaki essiz konumuyla bir dnya sehri olan
Bedri Gencer
83
Istanbul, Fatih`in gznde, Mogol yikimindan sonra artik bir nostalji olan
Bagdat`in yerini alacakti; sehrin Iiziksel ve kltrel altyapisi bu amaca
gre tasarlandi (Inalcik 1998: 249-71). Istanbul`un orijinali olarak Fatih`-
in Islampol (Islm sehri) adini verdigi sehir, ok gemeden Islm medeni-
yetinin bir ekim noktasi haline geldi. Islm dnyasinin her yanindan,
Hindistan, Horasan, Dagistan, Halep, Sam, Misir ve Karaman`dan pek
ok lim Istanbul`a geliyor, Ali Kusu gibi nl limler, olgunluk d-
nemlerini burada geiriyordu.
Osmanli Devleti`nin ilk seyhlislmi konumundaki Mvernnehir
kkenli Molla Semseddin Fenr (1350-1430), Horasan`da basarilan Iikih
ile hikmet arasindaki sentezin, dahasi Islm dsncesinin Dogulu (Hora-
san) ve Batili (Endls) paralari arasindaki sentezin temsilcisi sayilabi-
lirdi. Osmanli dsnce dnyasini derinden etkileyecek vahdet-i vcud
anlayisinin mimari Ibn-i Arab`nin talebesi Sadrddn Konev`nin Mifta-
hul-gavb isimli eserini serh ettigi Misbahul-Avn isimli eseri, bu sente-
zin belirgin bir rnegini olusturuyordu. FelseIe, kelam, tasavvuI kadar
usl-i Iikih, ilimler ve teIsir alanlarinda nemli eserler veren Fenr, ol-
gun Islm dsncesinin Osmanli sentezinin mmessili sayilabilirdi.
Bir imparatorlugun kurulusu srecinde her alanda, siyas, iktisad ve
hukuk oldugu gibi din-Iikr alanda da tanimlama, kurumsallastirma ve
Iormllestirme yoluyla kll bir dzenleme girisimi grlr. Islm yoru-
munun tanimlandiktan sonra kurumsallastirilmasi, medreseler sayesinde
gereklesir. Byk Seluklu Sultanligi (1038-1157) zamaninda Si-Batin
akimin yarattigi zlme tehlikesi zerine, dinin asl, snn yapisinin
korunmasi amaciyla nl Seluklu Veziri Nizamlmlk taraIindan 1067`-
de Bagdat`ta kurulan Nizamiye medreseleri ile ulemanin egitim sistemi
sayesinde rgtlenmesi baslamisti.
19
Gazl`nin de mderrislik yaptigi bu
medrese, ayni zamanda onun tecdit misyonuna zemin hazirlamistir. Os-
manli Devleti`nde ilk seyhlislm sayilan Molla Fenr taraIindan kuru-
lan medrese sistemi, teskilat aisindan Islm dnyasindaki en yksek
noktasina ulasmisti.
20
Fenr, Osmanli medresesini kurarken mIredatini yalnizca ehl-i sn-
net kelamina degil, daha genis anlamda Islm dsncesinin hkim para-
digmasini temsil eden Es`arlige dayandirmisti. Gazl ve Fahrddn
Rz, bu paradigmanin mimarlari olarak Osmanli ilim geleneginin de
kaynaklarini olusturuyorlardi. Osmanli medreselerinde verilen icazetler-
deki lim silsilesinin SeriI Crcn, Nasruddn Ts ve Fahrddn Rz
19
Bu olusumun siyasi dinamikleri ve Islm egitim ve dsnce tarihindeki nemi hakkinda bak,
Makdisi, 'Muslim Institutions oI Learning in Eleventh-Century Baghdad, 1991: zellikle,
VIII/1-4, 51-6.
20
Inalcik 1997: 175, Fazlur Rahman 1992: 184, taIsilat, Akgndz 1997.
Osmanli Islam Yorumu
84
vasitasiyla Gazl`ye dayandirilmasi bunun gstergesiydi (Inalcik 1997:
175).
Seluklu mirasi Osmanli snn Islm anlayisi, Gazl`ye dayaniyordu.
Ilk dnemlerde Taskprzde Ahmed gibi Osmanli ulemasindan bazisi,
tasavvuI konusunda Shreverd (1145-1234) ve Ibn-i Arab ekollerine
meyletmislerse de sahs olarak kalan bu egilimler, medresenin dayandigi
Es`ar paradigmayi etkilememisti. zellikle Sadrddn Konev ve Dvd-
i Kayser araciligiyla Ibn-i Arab ekol Osmanli dnyasinda yaygin ka-
bul bulmakla birlikte Gazl daima merkezde kalmistir.
I - DIKEY HIKEM SENTEZ
Fatih Sultan Mehmed, Istanbul`un Iethinden sonra yneldigi kozmopoli-
tan vizyon uyarinca Islm dsncesinin Horasan sentezinin gzden gei-
rilerek medrese mIredatinin bu paradigmaya dayandirilmasina karar ver-
di. Bunun ilk merhalesi, 'dikey hikem sentez dedigimiz, asil Islm d-
sncesi olarak Iikih ile hikmet Iormlasyonlarinin terkibidir. Bu merhale-
nin ilk adimi, Hakm Tirmiz`de oldugu gibi Iikhi tamamlayan ilm hik-
metin nazar hikmetten veya suIce ayirimla bahs hikmetin zevk hikmet-
ten (Seyyid MustaIa Rasim 2008: 449, 450) ayrilmasidir. Bu hedeI ise
Gazl`nin Ibn-i Sina basta olmak zere 'IilozoI denen nazar, speklatiI
hikmet ehline ynelttigi elestirinin hakli olup olmadiginin yeniden deger-
lendirmesini gerektiriyordu.
Fatih Sultan Mehmed, Iranli Alddin Ts ile Bursali Hocazde Mus-
lihuddin MustaIa (-1488)`yi Gazl ile Ibn-i Rsd arasinda geen din/ Iel-
seIe iliskisine dair nl tartismayi yeniden degerlendirmeye davet etti.
Hocazde`nin Gazl`yi hakli ikaran risalesi, zamanin ulemasi taraIindan
Ts`ninkine stn kabul edilmis ve bylece Gazl, Osmanli dnyasinda-
ki otoritesini pekistirmisti (Inalcik 1997: 177, 183). Hocazde`nin eseri
Islm dnyasinda ulema arasinda o kadar shret bulmustu ki nl lim
Cellddn Devvn eseri okuyunca 'Byle bir kitap yazmak benim de
aklimdan geiyordu; bunu grnce yazmaya lzum kalmadi. Allah, bu
kitabi teliI edenden ve bu diyara getirenden (grencisi getirmisti) razi
olsun diyerek takdirlerini belirtmisti (Uzunarsili 1984: 230). Bu sonu,
alelitlak 'IelseIe denen nazar hikmetin Iikih ile uyusamayacaginin Is-
lm dnyasindaki niha karari ve Fenr`nin Osmanli medresesini dayan-
dirdigi Es`ar paradigmanin teyidi olarak grlebilirdi.
Fatih-sonrasi Iikhin hikmet ile btnlestirilmesi projesinin ikinci adi-
mi, hakikat pesindeki hikmet, kelam ve tasavvuI gibi Iarkli disiplinler
arasinda dikey hikem senteze girisilmesidir. Kelmcilar, sIiler ve Iilo-
zoIlarin hakikate Iarkli yaklasimlarinin bir muhakemesinin yapilmasi
gerektigini dsnen Fatih`e Al Fenr, byle bir muhakemeyi ancak za-
manin nl Iranli limi Molla (Abdurrahman) Cmi (1414-1492)`nin
Bedri Gencer
85
yapabilecegini syler. Ftih`in tekliIini kabul eden Cmi, bu zmre
arasinda alti konuda ihtilaI oldugunu syleyerek bunlarin basinda gelen
vcud (varlik) konusunu ele aldigi ilk risalesi ed-Drretl-Fahire`yi
gnderir. MaaleseI Fatih`in zamansiz veIatiyla Molla Cmi`nin diger ihti-
laI konularini ele alacagi proje akim kalir (Heer 1979, al 2000: 198).
II- YATAY HIKEM SENTEZ
Fatih-sonrasi Islm dsncesinin hikem sentezi projesinin ikinci merha-
lesi, Bagdat`ta Tevhd ile Chiz`in basardigi tarzda ansiklopedik bir hik-
met kaynaginin ortaya koyulmasidir. Ancak bu konuda Osmanli`nin Iark-
li, alternatiI kozmopolitan iIade yollari izledigi grlr. Modern anlamda
medeniyet, bilim, IelseIe ve sanat alanindaki beser eserlerin, gelisimin
toplami olarak dsnlebilir. Buna gre Osmanli gibi Mslman impara-
torluklar, kozmopolitanizmin, IelseIe gibi 'sert yerine komnalizme
uygun, mimar ve kaligraIi gibi 'yumusak, estetik iIade yollarina nem
vermistir. Nitekim Mehmed AkiI`ten Iarkli olarak Yahya Kemal gibi bir
medeniyet sanatisi iin Osmanli kozmopolitanizmi, Selimiye, Sleyma-
niye camilerinde tecessm etmis, yansimisti.
FelseI-ansiklopedik alanda ise bilinen belli basli tesebbs, Firdevs-i
Rm`nin Slevmanname-i Kebir adli eseridir. Tam Istanbul`un Iethedil-
digi 1453 yilinda dogan ve asil adi SereIddn olan Firdevs-i Rm, Fatih
zamani Osmanli`da, Bagdat`ta Tevhd ile Chiz`de grlen evrensel,
hmanistik ynelisli Iran kltrn temsil eder. Bu yzden o, Osmanli
gibi snn Islm anlayisinin hkim oldugu bir lkede mezheb sinirlama-
lari asan, 'senkretik denebilecek hmanistik, toleransli bir din zihniyet
tasir. Resmen snni kltr ve cmiaya mensup olmasina ragmen Firdevs,
gayr-i snni (heteredoks) kltrle de mnasebetini srdrms, dahasi bu
tr eserleri yayinlamaktan ekinmemistir. Dasitan-i Ceng-i heng-i Efra-
sivab-i Trk gibi snni Islm`a aykiri motiIler tasiyan bir destan basta
olmak zere, Haci Bekta Jelavet-name`sini derleyerek, Barak Baba
Risalesini serh ederek Osmanli toplumuna kazandirmaya cesaret etmistir
(Bier 2006).
Kisacasi Iormasyonu, zihniyet ve enerjisi itibariyle Fatih`in tasarladigi
hmanistik kltr yansitacak bu ansiklopedi projesine en uygun kisi Fir-
devs`dir. O, 1472`de Fars sairi Firdevs-i Ts`nin Sehname`sini Trk-
e`ye evirerek Fatih Sultan Mehmed`e sundu. Ancak sultan, Sehnme`-
nin yeterince bilinen bir eser oldugunu syleyerek ondan Sleyman hak-
kinda bir kitap yazmasini istedi. Firdevs ise Slevmanname`nin 81. cildi-
nin 26`nci varaginda Yunanli Iskender iin 24 mcellet Iskendername
yazildigini, Hz. Sleyman iin byk bir Slevmanname yazilmasini
Fatih`e tekliI ettigini ve daha sonra ilk 6 cildini hazirlayarak ona teslim
ettigini syler. O, Fatih`in talimatiyla basladigi 80 ksur ciltlik bu muaz-
Osmanli Islam Yorumu
86
zam eserin geri kalan ogunu II. Bayezid devrinde tamamlayarak ona
sunar. Yavuz Sultan Selim devrinde de 81. cildini tamamlar. Konusu iti-
bariyle Slevmanname, Hz. Sleyman devrinin menkibelerini ve melli-
Iin kendi zamanina kadar gelen IelseIe, geometri, astronomi ve tip gibi
konulara ait tm bilgileri iine alan tam bir ansiklopedidir. Firdevs
(2009)`nin bu eseri, devrinin Trk dili ve edebiyati bakimindan en hacim-
li eserdir.
Bu, kozmopolitan-ansiklopedik vizyon Osmanli`da daha sonra Ktib
eleb ve Marifet-name melliIi Erzurumlu Ibrahim Hakki (1115-1194/
1703-1780) ve ayrica Al Dede Bosnev ve Rgib Pasa gibi limler tara-
Iindan srdrlmstr. Ayrica Bahaeddin Muhammad b. Ahmad Ibsh
(790-850/1388-1446)`nin el-Mstatref fI Klli Fennin Msta:raf adli
ansiklopedik eseri de Osmanli aydinlari taraIindan ok tutularak Namik
Kemal`e kadar srekli okundugu gibi, II. Mahmud`un emriyle Trke`ye
de genisletilerek evrilmistir.
21
Gelistirildikten sonra bu tr bir hikem anlayis, medresenin dayandigi
paradigmaya dnstrlmekteydi. Fatih`in Istanbul`u Iethinden sonra
yeniden yapilandirilan medreseler, onun evrensel vizyonu uyarinca akl
ve nakl tm ilimleri kapsayan zengin bir mIredata ve ihtisaslasmaya
dayaniyordu (Inalcik 1997: 167-8, 176-7). Ortaag Bati niversitelerinde
oldugu gibi medreseler, din ilimlerin yaninda geleneksel egitimin teme-
lini olusturan, incelmis, medeni bir insan yetistirmeye ynelik liberal
artsa
22
dayali klasik bir egitim programi izliyordu.
III - AHLAK SENTEZ
Abbas HilIeti`nin akibetinin gsterdigi gibi komnalizm, kozmopolita-
nizme ncelik tasiyordu, evrensel, kozmopolitan bir birlik, ancak din,
komnal birlige dayanarak kurulabilirdi. Ilk 'Panislmist sayilan Yavuz
21
Ibsih`nin eseri, irde-i seniyye ile Ekmeki-zde Ahmed EIendi taraIindan tercme edildik-
ten sonra yine irde-i seniye ile vakanvis Esad EIendi taraIindan ogu maddesi (ilm-i muhd-
rat) zeyl edilmis ve ibresi tezyin edilmistir ki din hikye ve hikmetli szlere ait eserlerin cid-
den en istiIdeli ve sekinlerindendir. Esad EIendi, ilve ve tashih ettigi yerleri isaretlemistir.
Iki byk cilt halinde tertip edilmis ve birinci cilt 1261, ikinci cilt 1263 tarihlerinde basilmistir
(Ogras 1995): Eb'l-Feth Bahaeddin Muhammed b. Ahmed b. Mansur Ibsh, Mahmudl-Eser
fi Tercemetil-Mstatrefil-Msteser (Tercme: Ekmeki-zde HaIiz Ahmed-SahaIlar seyhi-z-
de Mehmed Esad|, 1261-1263, 3757, 3754. toplam 1453 s., Istanbul: Dru't-Tib`ati'l-mi-
re.
22
Kk Aristo`ya dayanan ve ortaag Bati niversitelerinin mIredatinin temelini olusturan
liberal arts, kelime olarak 'hr insanlara yarasir bilgi dallari anlamina gelmektedir ki bu,
'gramer, belgat ve mantiki kapsayan trivium (l tarz) ve 'mzik, geometri, aritmetik ve
astronomiden olusan quadrivium (drtl tarz) olmak zere toplam yedi disiplini kapsiyordu.
Meslek veya teknik bilgiye karsilik olarak 'liberal arts, incelmis, meden bir insan yetistirme-
ye ynelik genel kltr bilgisini iIade etmektedir ki bu, genis anlamda Dogu kltrndeki
'edeb kltrne tekabl etmektedir.
Bedri Gencer
87
Selim (1512-1520)`in Islm dnyasinin ana topraklarini imparatorluga
katmasiyla Mslman komnal birlik gereklesti. Yirmi yil gibi kisa bir
sre iinde 1516-1517`de Suriye ve Misir`in, 1534`te Irak`in Iethi, Islm
imparatorlugunun eski merkezlerini Osmanlilar`in idaresine soktu ve
onlara bir Islm imparatorluk miras ve misyonunu ykledi. Ve bu gelis-
me yavas yavas Fatih`de zirveye ikan kozmopolitandan tekrar komnal
bir egilime kayisa yol ati. Ancak bu gelisme, Osmanli entelektel-klt-
rel hayatina medrese programina oldugu kadar belirgin yansimadi. Os-
manli gibi byk bir iklimde Iarkli entelektel, kozmopolitan egilimler,
daima yasayacak alternatiI kanallar bulabildiler. Bu gelismeyi, aik koz-
mopolitanizmden bizim byk hikem sentezin 'ahlak ve edeb versiyon-
lari olarak ayirdigimiz 'yumusak bir kozmopolitanizme geis olarak
zetleyebiliriz.
Yunanca logos, Latince reason denen hikmet, ikiye ayrilir: hikmet-i
nazariye (sophia) ve hikmet-i ameliye (phronesis) ki bu ayirim, kabaca
'ilk IelseIe/son IelseIe olarak da dsnlebilir. Burada esas gaye, beser
hayata anlam ve yn vererek dzenleyecek olan hikmet-i ameliyeye ulas-
maktir. Bilginin (nomos) varligin (cosmos) yansimasi sayildigi geleneksel
dnyagrs uyarinca pagan topluluklarda 'ilk IelseIe olarak hikmet-i
nazariyenin islevi, 'son IelseIe olarak hikmet-i ameliyeyi temellendir-
mekti. Ancak ilah yasaya muhatap oldugu halde teodisi problemine -
zm arayan Frb gibi Islm IilozoIlari da pagan IilozoIlar gibi hikmet-i
nazariyeye ncelik verir. Onun iin Aristo`nun asil eseri, 150 deIa okudu-
gu sylenen Metafi:ik idi. Ancak tezhibin talimden, ahlakin ilimden nce
geldigini dsnen grencisi Ibn-i Miskeveyh iin Aristo`nun asil eseri
Nikomakos`a Ahlak idi.
Bu itibarla onun gibi Islm IilozoIlari iin ahlak, evrensel, anonim
hikmete dayaniyordu. Islm dnyasinda pratik ahlaka iliskin ilk eserler,
Hris Muhsib ve Eb Tlib Mekk gibi suIiler taraIindan verilmisti.
Ancak Aristo kaynakli hikmete dayanarak nazar ahlak alaninda Teh:i-
bl-Ahlak adli ilk eseri veren Ahmed b. Miskeveyh (320-421/932-1030)
oldu. Arapa literatrde onun atigi bu igiri Ahlak-i Adudivve adli ese-
riyle baslica Addiddn ci (-756/-1355) srdrd. Onun disinda Nas-
ruddn Ts (-672/-1272) Ahlak-i Nasiri, Cellddn Devvn (-908/-
1502) Ahlak-i Celali, Hseyin Viz-i KsiI (-910/-1504) Ahlak-i Muhsini
adli Farsa eserleriyle bu igiri izlediler. Bursali Mehmed Tahir (1325)`in
alismasindan anlasilabilecegi gibi bu eserlerin hepsi birok Osmanli li-
mi taraIindan tercme ve serh alismasina konu edilmistir.
Bagimsiz teliI olarak ise Osmanli`da bu konuda baslica Kinalizde Ali
eleb (916-979/1511-1572) Ahlak-i Alai ve asil adi Muhy Mehmed b.
Fethullah olan Muhy-i Glsen (934-1014/1528-1605) Ahlak-i Kiram
Osmanli Islam Yorumu
88
adli Trke eserleri verdiler. zellikle Kinalizde Ali eleb (2007: 454-
55)`nin eseri, dikey-ser` ile yatay-hikem ahlakin ileri bir sentezini sim-
geliyordu. O, kitabinin girisinde bu vadide kendisine takaddm eden
Ts, Devvn ve KsiI`nin eserlerini degerlendirdikten sonra kendisinin
Trk dilinde bunlarin drdncs olacak hikmet-i ameliyenin tamamini
ieren bir eser vermeye niyetlendigini belirtir. Eserin ser` ahlak bakimin-
dan baslica kaynagi Gazl`nin saheseri Ihva-u Ulumid-din`dir. Eserin-
de Islm dnyasinda nazar ahlak disiplininin ncs olan Ibn-i Miske-
veyh`e sadece iki yerde atiI yapan Kinalizde, asil kaynak olarak Ahlak-i
Nasiri`yi alir. Bununla birlikte lim, sirI naklin tesinde, aralarinda mu-
kayese ve degerlendirme yapmak yoluyla Ts ile Devvn`nin ilm biri-
kimine katki yaptigini belirtir, dahasi onlari astigini ima eder.
Hakikaten Kinalizde`nin eseri, Osmanli kltrnn aynasi olarak g-
rlebilecek bir ilim ve irIan hazinesidir. Eserinin nemini olduka ilgin
iIadelerle en iyi anlatan Ktib eleb (1990: 52-53) olmustur: 'Fzil ve
muhakkik Rm allmesi Kinalizde Ali EIendi merhum Ahlak-i Alai
isimli byk eserinde taIsilat zere tesbit etti. Hakka tlib olan imanli
dostlar o kitabi cani koruyan bir muska bilip evrd ve ezkr yerine onu
okumayi iltizam etmeleri cb eder. T ki din ve dnya itibariyle nemli
olan seylerin neler oldugunu grenip geregince hareket edeler. eleb,
arkasindan asil arpici degerlendirmesini yapar: 'Zira hikmetle seriat ara-
sini teliI etmis mbarek bir kitaptir. Ve melliI dnyaya bir kere gelen
sahislardandir.
Kinalizde (2007: 456), eserinde hikmetin Islm gelenegindeki zengin
anlam dizisini btnyle aktarir ve hatta siklikla ayetlere atiIla bu bakim-
dan Kur`n kavramlara diger teIsirlerde grlmeyen orijinal anlamlar
verir. rnegin Kur`n`da bir ayette (Nahl: 125) geen 'hikmet kelimesi-
nin mantik ilminde zikredilen kaziye trlerinden birincisi olan 'burhan
anlamina geldigini syler. Eserde seriat-hikmet iliskisinin kurulmasi tarzi
dikkat eker. Kinalizde (2007: 51-54), hikmet-i nazariye ile hak itikat
tarzini bildiren Iikh-i ekberi, hikmet-i ameliye ile ise iktibas ettigi Ts`-
nin sz vesilesiyle Iikh-i esgar dedigimiz Iikhi kasteder. Ona gre Al-
lah`i taniyarak (mariIet) yolunu tutmadan, kisaca dindar olmadan sirI
gzel ahlakla kurtulusa ermek mmkn degildir.
Kinalizde (2007: 414, 454-55), siradan insanlarin Yunan IilozoIlari-
nin peygamberlerin getirdigi seriatlari inkr eden deist/ateistler olduklari
yolundaki kanaatlerinin geregi yansitmadigini belirtir. Ismail Hakki Bur-
sev`nin eserine dayanarak hazirlanan nemli bir tasavvuI szlgne gre
de (Seyyid MustaIa Rasim 2008: 449, 450) 'hikmet-i ameliyye erbabi
olanlar Rasle ittib` etmezler. Kendi akillarinca sey` bulmaya alisirlar.
Evet, onlardan bazi gruplar, peygamberligin gstergesi olan mucizeleri
Bedri Gencer
89
inkr etmislerdir ama bu genele tesmil edilemez. Kinalizde`ye gre bi-
zim peygamber dedigimiz sekin kisiye nce gelen hakimler (IilozoIlar)
'nms sahibi ve ser`ine 'nms (nomos), sonra gelen hakimler ise
'neb ve sri` ve getirdigine 'ser` dn derler. Burada grldg gibi o,
vahiy-ncesi hkimleri 'nce gelen, vahiy-sonrasi Mslmanlari ise
'sonra gelen olarak ayirir ve bunlar arasinda sadece yasalari ve getiren-
leri adlandirmada bir Iarklilik bulundugunu vurgular. Bylece o, Kur`n-i
Kerim`de mteaddit surelerde geen 'kitbi ve hikmeti verdik ayetleri-
nin belirttigi zere, Kitb gibi Hikmet`in de Allah taraIindan vahyedilmis
oldugunu kasteder. Ancak ilim-kitab isimli, hikmet, isimsizdir; Aristo gi-
bi hkimlere aika verilmedigi iin hikmet, Hz. Peygamber`in hadisinin
de belirttigi zere 'anonim, yitik sayilir (Ibrahim b. Ismail 2009: 137).
Kinalizde (2007: 161), 'hukem, ulem ve ureI dedigi hikmet, ilim
ve tarikat ehlinden, zahiren Iarkli yollari izledikleri halde hedeIte, vardik-
lari sonuta birlesen zmreler olarak bahseder. Hukem ve ulem iin
aslinda ayni anlama gelen 'mte`ellihn ile 'rabbniyyn vasiIlarini
kullandigi 'hukem-i mte`ellihn ve ulem-yi rabbniyyn tabirinden
bu anlasilir. Bu itibarla o, hikmetin hem teorik-ilm, hem pratik-amel
anlaminda (pagan) hkimler ile (Mslman) limleri karsilastirir, rnegin
Sokrat ve EIlatun gibi Yunan hkimleri ile Mslman seleI-i slihnin
yasayislarini zhd ahlakina rnek olarak birlikte zikreder.
Kinalizde (2007: 63), 'Ma`lm olsun ki hukem 'neIs-i ntika de-
diklerine lisn-i ser`-i mutahharede 'rh derler diyerek, Iarkli terimler
kullandiklari halde seriat ile hikmetin rtstgne dikkat eker. Bundan
anlasilacagi gibi onun ilgisi, Gazl gibi ulemanin tepkisini eken Ibn-i
Sina gibi Mslman IilozoIlarin yogunlastigi varlikla ilgili nazar hikme-
te ynelik degildir. O, amel hikmetin ana konusunu olusturan ahlakin
muhatabi olarak insanin manev yapisini, neIs ve ruhun mahiyetini arasti-
ran nazar hikmetin modern ontolojide 'zel ontoloji denen kisminda
seriatla rtsen bir greti olarak hikmete basvurur. Ama, zel ontoloji
sayesinde insanin manev yapisini arastirarak ahlak degisim kapasitesini
tespittir. Nitekim Horasan hikmet sentezinin mmessili sayilan Tirmiz`-
ye 'Hakm lakabi verilmesinin sebeplerinden biri, ahlak mcadelenin
baslica konusu olarak neIsin tanimina odaklanmasidir.
IV-EDEB SENTEZ
Yukarida 'ahlak sentez basligi altinda Osmanli dsncesinde ser` ile
hikem boyutlarin rtstg evrensel bir ahlak anlayisina nasil ulasildigi-
na isaret ettik. Bu baslik altinda ele alacagimiz 'edeb sentezden kasit
ise, bir bakima bunun pratik boyutudur. Bu aidan bakildiginda Osman-
li`nin 'sekler niteligi daha belirgin grlr. Bu noktada baska alisma-
Osmanli Islam Yorumu
90
larimizda da vurguladigimiz gibi (Gencer, 2009, 2010) Osmanli`nin da
mensup oldugu geleneksel dnyagrsnn 'sekler niteligine dikkat
etmek gerekir.
Derinden bakildiginda grlecegi gibi 'kitabina uydurmak deyimi,
geleneksel dnyagrsnn beser pratigi tanimlama tarzinda yatan espri-
yi anlatir. Geleneksel dnyagrsne gre beser pratigi tanimlamanin
yolu, toplumu aiklamaktan degil, okumaktan geer. Bu okuma ise olan
ile olmasi gerekenin optimal bir uyumunu saglamaya matuI bir okumadir.
agimizda R. H. Brown (1992)`un dikkat ektigi gibi 'toplum veya
geleneksel karsiligi 'sehir, isaretler toplami bir metin, 'kitap ise onu
tanimlamak iin gnderilmis bir metindir; sehir, kitaba gre okunacak bir
metin hkmndedir. Bu yzdendir ki modern dnyada nce edebivat,
sonra beerivat (beser bilimler), sonra da itimaivata (sosyal bilimler)
dnstrlen edeb, geleneksel insani/toplumu okuma disiplini olmustur.
agimizda edebiyat ile sosyal bilimlerin dogusu arasindaki iliskiye ilk
kez WolI Lepenies (1988) dikkat ekmistir. Biz de Osmanli rneginde
Namik Kemal gibi ediplerin, dnyanin olaganst degismesinden kay-
naklanan mesruiyet krizini telaIi iin edebiyattan itimaiyata, toplumu
okumadan aiklamaya geen ilk sosyal bilimciler olduguna dikkat ektik
(Gencer, 2008: 191). Geleneksel olarak Kemal gibi 'kalemiye denen
saray brokrasisinin egitimi Seyh Sa`d`nin Bostan ve Glistan`i, Mevla-
na`nin Mesnevi`si gibi eserlerin isledigi hmanistik Farsa edebiyata
dayaniyordu ki Kemal, modernlesme dneminde bile toplumu okumak
iin bunlara atiI yapiyordu. Mverd (364-450/974-1058)`nin Osmanli`da
el-Ahkamus-Sultanive`den ok taninan eseri Edebd-Dnva ved-Din
ise bu edeb sentezin Arapa-Islm versiyonu idi.
Bunun yaninda Osmanli`da pend-name ve nasihat-name gibi isimler
alan Iran hmanistik kltrne dayanan tr, ser` ilmihal trnn hikem
versiyonu olarak grlebilirdi. Daha eskiye gidildiginde YusuI Hs
Hcib`in Kutadgu Bilig ile divan edebiyatinda hikem siirin pri Nb`nin
Havrivve adli eserleri de bu tr iinde dsnlebilirdi.
Geleneksel dnyada modern dnyada 'sosyal bilim denen bilgi tr-
nn karsiligini olusturan edeb ile Iikih, Osmanli emperyal tecrbesinde
gereken karsiligini bulmustu. rnegin Mverd`nin hilaIetin Kureysligi
yolundaki grsleri, tabiatiyla hilaIet yerine gaz misyonunu benimseyen
bir imparatorlukta gndeme gelmemis, buna karsilik Edebd-Dnva
ved-Din adli eseri hayli tutulmustur.
Bunlarin yaninda dogrudan sosyal bilimin karsiligi olarak Ibn-i Hal-
dun (1332-1406)`un gelistirdigi ilm-i umran da asil ma`kesini Osmanli`-
da bulmustu. Modern dnyada sosval bilim, daha dogrusu toplum-bilimi`-
nin karsiligi, kadim Yunan`da ta politika idi. Modern politika teriminin
Bedri Gencer
91
tredigi Yunanca ta politika, Osmanlica '-iyyt kalibiyla 'sehriyyt,
yani belli bir sehir ile ilgili hususlar (the things or aIIairs oI the polis/city)
anlamina geliyordu (Balot 2006: 2). Ancak zamanla tikel sehirden evren-
sel sehre dogru kozmopolitan Iikrin gelismesiyle saI tasvr-tecrb bir
disiplin anlayisindan ayni zamanda normatiI bir ilme, yani 'sehir disipli-
ninden, 'sehir ilmi anlayisina geisi iIade eden ta politika`dan politikon
terimine geildi (Embry 2005: 211).
Ilah bir dinin mensuplari iin beser hayati dzenleyecek bir ilim, an-
cak vahiy ile gelen nomos (seriat/Iikih) olabilirdi, pagan disiplinler olarak
politikon veya sosvolofi degil. Ancak Ibn-i Haldun, Kuzey AIrika`da hizli
sosyal degisimin etkisiyle normalde zit olan bu ilim anlayislarinin uzlasti-
rildigi bir umran ilmini gelistirmeye yneldi. Ibn-i Haldun (2004: I/290),
lke idaresi iin seriati yeterli grse de hkmen ona tbi` bir disiplin ola-
rak ilm-i umrani gelistirdi. Osmanli da hkmen tek yasa olarak seriata
dayanmakla birlikte karmasik bir emperyal rejimin geregi olarak Iiilen
knuna (Mogol, Cengiz Yasasi) da basvurmak zorunda kalmisti. Bu ba-
kimdan Mukaddime de emperyal tecrbeye uygun bir eser olarak Osman-
li`da byk ilgi grd.
KAYNAKA
Abdlkadiroglu, Abdlkerim (1986) 'Seriat Ulemasi Ile Tarikat Mesyihi IhtilaIi ve Tekke ve
Zviyelere Tayinler Hakkinda Iki Vesika Ankara niversitesi Ilahivat Fakltesi Dergisi
28: 335-353.
el-`Acln, Ismail b. Muhammed (2006) Kefl-Hafa ve M:ill-Ilbas amma Itehere
minel-Ahadis ala Elsinetin-Nas, I-II. Abdlhamid Hindv (ed.), Beyrt: el-Mektebet`l-
`Asriyye.
Ahmed Cevdet Pasa (1986) Te:akir, I-IV. Cavid Baysun (yay.), Ankara: Trk Tarih Kurumu.
Akgndz, Hasan (1997) Klasik Dnem Osmanli Medrese Sistemi. Ama Yapi Ilevi. Istanbul:
Ulusal.
Ali b. Meymn el-Idris, el-Gumr (2002) Risaletl-Ihvan min Ehlil-Fikhi ve Hameletil-
Kuran ve Risaletl-Ihvan ila Sairil-Bldan. Hlid Zehr (yay.) Beyrut: Dru`l-Ktbi`l-
`Ilmiyye.
(2007) Bevan Gurbetil-Islam bi-Jasitati Sinfevn minel-Mtefakkiha vel-Mtefakkira
min ehli Misr ve-Sam ve ma Yelihima min Biladil-Ecam. Beyrut: Dru`l-Ktbi`l-
`Ilmiyye.
Ankarav, Ismail Rush (2008) Minhacul-Fukara. SaIi Arpagus (yay.), Istanbul: VeIa.
Arpagus, Hatice Kelpetin (2001) Osmanli Halkinin Geleneksel Islam Anlavii ve Kavnaklari.
Istanbul: amlica.
Aslan, Ahmet Turan (1992) Imam Birgivi. Istanbul: Seha.
Osmanli Islam Yorumu
92
Atay, Hseyin (1983) Osmanlilarda Yksek Din Egitimi. Istanbul: Dergah.
Azz Mahmud Hdy (1338) Kllivat-i Ha:ret-i Hdavi. Muhammed Glsen (yay.), Istanbul,
Matbaa-i Bahriyye.
el-Bbert, Ekmelddn (2009) Serhul-Akidetit-Tahavivve. Abdsselm b. Abdilhd Sennar
(yay.). Beyrt: Dru`l-Beyrt.
Balot, Ryan K. (2006) Greek Political Thought. Malden, MA: Blackwell.
Bayram, Mikail (2005) 'Danismend Ogullarinin Din ve Mill Siyaseti, Trkivat Aratirmalari
Dergisi 18 (Gz): 142-143.
Berkes, Niyazi (1984) Teokrasi ve Laiklik. Istanbul: Adam.
Berkey, Jonathan P. (1995) 'Tradition, Innovation and the Social Construction oI Knowledge
in the Medieval Islamic Near East, Past & Present 146 (February): 38-65.
Bier, Bekir (2006) Firdevsi-i Rumi ve Tarihiligi. Konya: Tablet.
Brown, Richard Harvey (1992) Societv as Text. Essavs on Rhetoric, Reason, and Realitv.
Chicago: University oI Chicago Press.
Bursali Mehmed Tahir (1325) Ahlak Kitaplarimi:. Istanbul.
Cici, Recep (1994) 'Islm Hukuk Tarihi Aisindan Ilk Dnem Osmanli Hukuk alismalarina
Bir Bakis (1299-1500), Uludag niversitesi Ilahivat Fakltesi Dergisi 6/6: 241-59.
(2001) Osmanli Dnemi Islam Hukuku alimalari. Kurulutan Fatih Devri Sonuna
Kadar. Bursa: Arasta.
Davison, Roderic H. (1990) Essavs in Ottoman and Turkish Historv 1774-1923. The Impact of
the West. USA: Saqi.
Eb Bekr el-Varrk Muhammed b. mer Tirmiz (-280/ -893) (2001) Kitabl-lim vel-
Mteallim. RiIat Fevzi Abdlmuttalib-Ali Abdlbasit Mezid (yay.) Kahire: Mektebet`l-
Hanci.
Embry, Charles R.-Cooper, Barry-Sandoz Ellis (2005) Philosophv, Literature, And Politics.
Essavs Honoring Ellis Sando:. Columbia: University oI Missouri Press.
Eyyb (1991) Menakib-i Sultan Slevman. Mehmet Akkus (yay.). Ankara: Kltr Bakanligi.
Fazlur Rahman (1992) Islam, 2
nd
ed. Chicago: University oI Chicago Press.
Findikoglu, Ziyaettin Fahri (1953) 'Trkiye`de Ibn-i Haldunizm, Fuad Kprl Armagani,
153-63, Istanbul: I.. Edebiyat Fakltesi.
Firdevs-i Rum (2009) Slevmanname-i Kebir M. At atikkas (yay.), Ankara: Trk Dil
Kurumu.
Fleischer, Cornell H. (1983) 'Royal Authority, Dynastic Cyclism and 'Ibn Khaldunism in
Sixteenth-Century Ottoman Letters, Journal of African and Asian Studies 18/3-4: 198-219.
Gencer, Bedri (2000) 'Trkiye`de Laikligin Tarih Dinamikleri. Toplum ve Bilim 84 (Bahar):
151-171.
(2004) 'Osmanli`da Mesruiyet Tabakalasmasinin Olusumu, Istanbul niversitesi SBF
Dergisi 30 (Mart): 65-100.
(2008) Islamda Modernleme, 1839-1939. Ankara: Lotus.
(2009) 'Hl ve Muhl. Seklerlikten Seklerizme, EskiYeni, 13, (Bahar) 14-21.
Bedri Gencer
93
(2010) 'Modern Dnyada Gelenek ve Gelenekselcilik, EskiYeni, 16, (Kis) 82-89.
Gkalp, Ziya (1977) Malta Konferanslari. Ankara: Kltr Bakanligi.
Gnaltay, M. Semsettin (1932) 'Islam Medeniyetinde Trklerin Mevkii, Birinci Trk Tarih
Kongresi, 289-306, Ankara: MaariI Vekleti.
Heer, Nicholas (1979) The Precious Pearl. Al-Jamis al-Durrah al-Fakhirah. Albany, NY: SUNY
Press.
Hodgson, Marshall G. S. (1977) The Jenture of Islam. Conscience and Historv in World
Civili:ation, I-III. Chicago: University oI Chicago Press.
(1996) Rethinking World Historv. Essavs on Europe, Islam and World Historv. New
York: Cambridge UP.
Horii, Satoe (2002) 'Reconsideration oI Legal Devices (Hiyal) in Islamic Jurisprudence: The
HanaIis and Their 'Exits (Makhrij), Islamic Law and Societv 9/3 (December): 312-57.
Ibn Eb SerI, Kemlddn (2009) el-Msamera bi-Serhil-Msavera fil-Akaidil-Mncive fil-
hira. Salahuddn el-Hims (yay.). Beyrt: Dru`l-Beyrt.
Ibn-i Haldun (2004) Mukaddimet Ibn-i Haldun, I-II. Abdulah M. ed-Dervs (yay.), Dimask:
Dru Ya`rib.
Ibrahim b. Ismail (2009) Serhu Talimil-Mteallim. Dimask: Dru`n-Nu`mn.
Imber, Colin (1997) Ebus-Suud. The Islamic Legal Tradition. Edinburgh: Edinburgh UP.
Inalcik, Halil (1986) 'Arab-Turkish Relations in Historical Perspective (1260-1914), Studies
on Arab-Turkish Relations 1: 148-157.
(1997) The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600. London: Phoenix.
(1998) Essavs in Ottoman Historv. Istanbul: Eren.
Itzkowitz, Norman (1980) Ottoman Empire and Islamic Tradition. Chicago: University oI
Chicago Press.
Izmirli, Ismail Hakki (1329) Usul-i Fikih Dersleri. Dersaadet: Matbaa-i Hukkiye.
(1932) 'Islam Medeniyetinde Trkler`in Mevkii Hakkinda Mtalaa Birinci Trk Tarih
Kongresi, 321-7, Ankara: T.C. MaariI Vekleti.
(1981) Yeni Ilm-i Kelam. Sabri Hizmetli (yay.), Ankara: Umran.
Kabacali, Alpay (1989) Trk Kitap Tarihi. Istanbul: Cem.
Kaplan, Mehmet v.d. (yay.) (1974-1979) Yeni Trk Edebivati Antolofisi, I-III. Istanbul: I. .
Edebiyat Fakltesi.
Kara, Kerim (2003) Karaba Jeli. Havati, Fikirleri, Risaleleri. Istanbul: Insan.
Karaman, Hayreddin (2000) 'Osmanli Hukukunda Mezhep Tercihi, Yeni Trkive 6/33: 571-
579.
Ktib eleb (1994) Kefu:-Zunun an Esamil-Ktbi vel-Fnun, I-VI. M. SeraIeddin
Yaltkaya (yay.), Beyrt: Dru`l-Fikr.
(1990) Islamda Tenkid ve Tartima Usul (Mi:anl-Hak fi Ihtivaril-Ehak).
Sleyman Uludag-MustaIa Kara (yay.), Istanbul: MariIet.
(1982) Bo:ukluklarin D:eltilmesinde Tutulacak Yollar (Dstru`l-Amel li-Islhi`l-
Halel). Ali Can (yay.), Ankara: Kltr ve Turizm Bakanligi.
Osmanli Islam Yorumu
94
Kavaki, YusuI Ziya (1976) XI. ve XII. Asirlarda Karahanlilar Devrinde Maveraun-Nehr
Islam Hukukulari. Ankara: Atatrk niversitesi.
Kinalizde Ali eleb (2007) Ahlak-i Alai. MustaIa Ko (yay.), Istanbul: Kaynak.
Kprl, M. Fuad (1981) Trk Edebivatinda Ilk Mutasavviflar. Ankara: Diyanet Isleri
Baskanligi.
Lapidus, Ira M. (1991) A Historv of Islamic Societies. New York: Cambridge UP.
Lepenies, WolI (1988) Between Literature and Science. The Rise of Sociologv. Cambridge:
Cambridge UP.
Lewis, Bernard (1962) The Emergence of Modern Turkev. London: OxIord UP.
(1988) 'Ibn Khaldun in Turkey, Studies on Turkish-Arab Relations 3: 108-9.
Lybyer, Albert Howe (1966) The Government of the Ottoman Empire in the Time of Suleiman
the Magnificent. New York: Russel & Russel.
Makdisi, George (1991) Religion Law and Learning in Classical Islam. Hampshire: Variorum.
Mardin, SeriI (1996) |1962| Yeni Osmanli Dncesinin Doguu. M. Trkne-F. Unan-I.
Erdogan (trc.), Istanbul: Iletisim.
(1989) Religion and Social Change in Modern Turkev. The Case of Bedi::aman Said
Nursi. Albany: State University oI New York.
el-Mut`, Muhammed Baht (2008) Risaletn fi Bevanil-Ktbilleti Yuavvel Alevha. Hasan
Es-Semh Sveydn. Dimask: Dru`l-Kdir.
el-Mttak, Alddn Al (2004) Ken:l-Ummal fi Snenil-Akvali vel-Ahval, I-XVIII.
Beyrt: Dru`l-Ktbi`l-`Ilmiyye.
Nizm`l-Mlk (1982) Sivaset-Name. Mehmet Altay Kymen (trc.) Ankara: Kltr Bakanligi.
Ocak, Ahmet (2002) Seluklularin Dini Sivaseti (1040-1092). Istanbul: Tarih ve Tabiat VakIi.
Ocak, Ahmet Yasar (1999) Trkler, Trkive ve Islam. Istanbul: Iletisim.
Ogras, Riza (1995) Esad Mahmud Efendinin Havati, Edebi Kiiligi ve Sahidl-Mveriihin
Adli Eserinin Metni. Edirne: Trakya niversitesi.
Ostrorog, Count Leon (1972) Ankara Reformu. YusuI Ziya Kavaki (trc.), Istanbul: I. .
Edebiyat Fakltesi.
al, Samil (2000) Kemal Paa:adenin Felsefi ve Kelami Grleri. Ankara: Kltr
Bakanligi.
ngren, Resat (2000) Osmanlilarda Tasavvuf. Anadoluda Sufiler Devlet ve Ulema (XJI.
Y:vil). Istanbul: Iz.
rs, Derya (2002) 'Necmuddin-i Rzi. Hayati ve Eserleri, Nsha 2/6 (Yaz): 19-34.
Peters, Rudolph (2005) 'What Does it Mean to Be an OIIicial Madhhab? HanaIism and the
Ottoman Empire, The Islamic School of Law. Evolution, Devolution and Progress, Peri
Bearman-Rudolph Peters-Frank E. Vogel (eds.), 147-58, Cambridge: Harvard UP.
Robertson, Roland (1970) The Sociological Interpretation of Religion. OxIord: Blackwell.
SaIi, Omid (ed.) (2006) The Politics of Knowledge in Premodern Islam Negotiating Ideologv
and Religious Inquirv. Chapel Hill: University oI North Carolina Press.
Sava Pasa (1955-1956) Islam Hukuku Na:arivati Hakkinda Bir Etd, I-II. Baha Arikan (trc.),
Bedri Gencer
95
Ankara: Diyanet Isleri Baskanligi.
Sayar, Ahmet Gner (2000) Osmanli Iktisat Dncesinin agdalamasi. Istanbul: tken.
Seyyid MustaIa Rasim (2008) Tasavvuf S:lg. Istilahat-i Insan-i Kamil. Ihsan Kara (yay.)
Istanbul: Insan.
Shissler, A. Holly (2003) Between Two Empires. Ahmet Agaoglu and the New Turkev. London:
I. B. Tauris.
Smith, WilIred Cantwell (1977) |1957| Islam in Modern Historv. Princeton: Princeton UP.
Solak, Ibrahim (2006) '916 H./1510 M. Tarihli Aladdevle Bey VakIiyesi, Seluk
niversitesi Sosval Bilimler Enstits Dergisi 15: 523-537.
Seker, Fatih M. (2010) Islamlama Srecinde Trklerin Islam Tasavvuru. Ankara: Trkiye
Diyanet VakIi.
Seker, Mehmet (yay.) (1994) Imam Birgivi. Ankara: Trkiye Diyanet VakIi.
TaItazan, Sadeddin (1991) Kelam Ilmi ve Islam Akaidi (Serhu`l-Akaid). Sleyman Uludag
(trc.), Istanbul: Dergh.
Taskpr-zde, Ahmed b. MustaI (1985) Miftahus-Seadeti ve Misbahus-Sivadeti fi
Mev:uatil-Ulum, I-III. Beyrt: Dru`l-Ktbi`l-`Ilmiyye.
Taspinar, Halil (2006) 'Mtrdiyye ile Es`ariyye Mezhepleri Arasinda IhtilaI mi? Sun`i
Dalgalanma mi? Cumhurivet niversitesi Ilahivat Fakltesi Dergisi 10/1 (Haziran): 213-
250.
Taylor, Dennis-Beauregard, David N. (eds.) (2003) Shakespeare and the Culture of
Christianitv in Earlv Modern England. New York: Fordham UP.
al-Tikriti, Nabil Sirri (2004) Seh:ade Korkud (1468-1513) and the Articulation of Earlv 16
th
Centurv Ottoman Religious Identitv (Doctoral dissertation, The University oI Chicago).
lgener, Sabri Fehmi (1947) 'Ahmed Cevdet Pasa`nin Devlete ve Iktisada Dair Dsnceleri,
I 13/12 (76): 5-16.
Unan, Fahri (2006) 'Anadolu Seluklulari ve Beylikler Dneminde Egitim, Anadolu
Seluklulari ve Bevlikler Dnemi Uvgarligi 1, 389-399, Ankara: Kltr ve Turizm Bakanligi.
Uzunarsili, Ismail Hakki (1984) Osmanli Devletnin Ilmive Tekilati. Ankara: Trk Tarih
Kurumu.
Watt, W. Montgomery (1994) The Influence of Islam in Medieval Europe. Edinburgh:
Edinburgh UP.
Weber, Max (1967) The Sociologv of Religion. Ephraim FischoII (trs.), Boston: Beacon Press.
Yaman, Ahmet (1999) Islam Hukukunun Oluum Sreci ve Sonrasinda Sivaset-Hukuk Ilikisi.
Konya: Esra.
Yrkan,YsuI Ziya (2001) Islam Akaid Sisteminde Gelimeler. Ankara: Kltr Bakanligi.
ZilIi, Madeline C. (1986) 'The Kadizadelis: Discordant Revivalism in Seventeenth-Century
Istanbul, Journal of Near Eastern Studies 45/4 (October): 251-269.
(1988) The Politics of Pietv. The Ottoman Ulema in the Postcolonial Age (1600-1800).
Minneapolis: Bibliotheca Islamica.

You might also like