You are on page 1of 28

Norgunk Yaynclk 2003 ISBN 975 8686-04-6 Deleuze & Guattari Kitaplar Quest-ce que lacte de cration ?

? Fanny Deleuze Le temps musical: une confrence de Gilles Deleuze lIrcam ditions Ircam - Centre Georges Pompidou, 1996 Fanny Deleuze Yayna Hazrlayan Alpagut Gltekin eviri Ulus Baker Kapak Deseni Tiraje Bask Graphis Matbaa Haziran 2003 Norgunk Yaynclk AG 116 Akatlar 80630 stanbul Tel: (212) 351 48 38 / Faks: (212) 351 83 24 norgunkyayincilik@yahoo.com

Gilles Deleuze

ki Konferans
Yaratma Eylemi Nedir? Mzikal Zaman

Norgunk

indekiler
Norgunk Yaynclk, ki Konferansn yaymna izin ve destek veren Fanny Deleuzee, Ve kitabn hazrlanmasndaki katklarndan dolay Trafc dergisi editr Raymond Belloura ve Ircam yayn sorumlusu Claire Marquetye teekkr eder.

nsz / Ulus Baker Yaratma Eylemi Nedir? Mzikal Zaman Bibliyografya

7 15 43 55

nsz
Gilles Deleuze'n sinema ve mzikle felsefi eseri erevesinde kurduu iliki olaanln dzlemini ayor. Her filozof, her entelektel ve sonuta "herkes" mzik ve sinemayla belli bir iliki iindedir, hatta sinema ve mzik stne yazp izmesi de normaldir. Adorno ve Bloch mzisyendiler ve sinema kadar karmak bir elence endstrisinin kaprislerine boyun eebilecek vakitleri olsayd, sanyorum pek ok dnr gibi syleyeceklerini bu grsel-iitsel dil araclyla iletmek isteyeceklerdi. Deleuze gibi mzikten ve sinemadan retim asndan ok uzakta seyreden bir filozofun bu alanlarla kurduu ilikinin olduka "zel" olabilmesi bu adan manidardr.

Her eyden nce Deleuze'n (ama bu konuda zellikle Guattari'yi unutmamak gerekiyor) mzikaliteye dair esasl bir gzleminden balamalyz: Heidegger sanat eserinin kkenini yine sanat tanmlayacak bir ana mefhumda aryorken, Deleuze bu kken sorunsaln bambaka bir dzleme, kendi sevdii deyim yerindeyse, bir "ikinlik dzlemine" tayarak "kken" problemini zamanda bir ncelik olarak belirlemeye alr. Sorun eer mziin kkeninin saptanmasysa, bu kken mzikalite ncesinde olmaldr. Eer sinemann "kkenlerini" aratryorsanz, bunu geni bir kltr alannda, "hareket-imaj"n ncesi olarak tespit etmek zorundasnz. Ksacas bir "ak" tasarlayabilmelisiniz. Ve bu ak her annda "yeni nedir?" gibisinden Bergsoncu bir soruyu sordurmal size. Her durumda Deleuze ncesi filozoflarn, zellikle de Heidegger'in soru tarzyla "kken" sorusu mzii ve sinemay yine kendi en "gelimi" dillerinde, hatta en ileri tarzlarnda hazr nazr ve belki unutulua bile itilmi bir konumda yakalamaya

abalamaktadr. Sinema imajlardr, mzik ise seslerle terennm... Ama hayr, Deleuze iin sinema bir "gstergebilim-ncesi", bir "imajlar-ncesidir": duyguimajlar, tutkular, drtler alannda cereyan etmeye balayan, tutkular konuan bir dil. Mzik ise bu "nce"lerin en ilkellerinden biri olmaldr en etkili, en ilkel, en tutkusal... Bylece, ncelikle bir "mzik-ncesi" alan dnlr klma abas gsterebiliriz, ki Deleuze'n mzik konusundaki abas tam da buna ynelikti: Mziin gc son derecede "ilkel" oluundan gelir. Neredeyse bir nakarattan ibarettir bu "nce": bir "ritornello" (ritournelle) ki aslnda hibir anlam dile getirmek, hibir anlaty iermek zorunda deil. Nakarat mziin "ncesi", "kayna", "esasdr"... Mezarlktan geen bir ocuun korkulu sl, kedeki sokak kavalcsnn kendi etrafnda kurduu sesli alan, blge... Diyelim ki kular da byle terler, dolaysyla buna mziin esas, z diyemeyiz. Bu tmyle yanl olurdu. Mzik ses bloklar olarak ne ise odur ve ona

kendi dndan kipler, tarzlar dayatmak mzik iindeki belli bir tarihsel-toplumsal blgenin, Bat mziinin ii olmutur. Mzik her zaman bir "bir ey var" hikyesidir: olunu gmen annenin l, orada bir ku, dalda tyor, kap gcrdyor, baba fkeden kuduruyor... Ya da giderek doann kendisi gneli bir gn var, kudurgan bir deniz var... Mzik her durumda bu "nce" ile ilikisini korumu ve zellikle Bat mziinde bir tr evrim srecine girdiinde neredeyse her an geri ynelerek bu "kkenle" yeniden ve yeniden hesaplamay bir an olsun dlamamtr. Geleneklerden bahsetmek bir mzikolog iin u anda en kolay alma tarzdr. Ama onlara en iyi cevab mesela Avrupal Romani mzik grubu Bratsch veriyor: Biz "geleneksel" mzik yapmyoruz, ama bizim u an dinlediiniz mziimiz bir gn zaten "gelenek" olacak... Bunu bir sanat kstahl olarak alglamamak, tam aksine Romani mziin bu "modal" karakterli kkensellikte ne kadar direttiini hatrlamak gerekir. "Bu var..." tam anlamyla

mziin "modaliter" unsurudur: Schopenhauer bir zamanlar mziin mimetik zelliini yadsrken, bir kadnn alamasnn taklidinin sz konusu olmadn, aksine kemanla kadnn aladn (Deleuze iin ise "birlikte aladn") sylemiti. Ses en net snrdr. Snrlar grlebilirlik ile ilikili grnr daha ok. Oysa evlerimizde yalnzca duvar ina etmeyiz, bitiikteki komumuzun evdeki konumalar duymamas da gerekir. Mzikteki izolasyon en az sinemadaki kadraj kadar nemli bir sorundur. Ses her haliyle en az grnt kadar meknsaldr ve bir araziyi igal eder. Mzik insandan nce de mmknd, nk Deleuze ile Guattari'nin aktardklar bir zoolojik anekdot, baz tc kularn arazilerine giren bir saldrgan ile birlikte karlkl tmeye baladklarn, hangisi "iyi terse" dierinin blgeyi terk etmek zorunda olduunu gsteriyor: o halde ku tnde indirgenemez bir "estetik deer" bulmak bir insanbiimcilik yanlgs deildir. "yi tmek" diye bir ey vardr ve bu kular arasnda

10

11

"karlatrmaldr". "Bu var... " dolaysyla bizi ncelikle doaya gndermektedir ve belki de sanatmzn doaya gre gecikmiliimize denk olduunu da gsterir. Sinemaya gelince, Deleuze'n bu konuda ok daha youn ve gerekten "sevgi eseri" olan bir kitab var: Sinema 1-2: Hareket-maj, Zaman-maj... Buna gre balangta "yeni domu" sinema, yakalayp yeniden retebildii hareketin bysne kaplm halde: arlo'nun mimi, Griffith ve Eisenstein'n kurgular, ve sinema gerekten kendine ok gvenen bir "ruhsal otomat" gibi iliyor. Daha ilk anlarndan itibaren kurgusal dilini ve geleneklerini, ekollerini oluturuyor... Film ilk kuruluunda insanlarn eylem, faaliyet, maduriyet ve mcadelelerinin filmidir. Ya da Eisenstein'n istedii gibi "kitlelerin"... Bu hareketimajdr sinemann saf zgvenini davurur. Derken byk sava gelir, aksiyona dayal sava filmleri bu sinema dilini ok gemeden tketmitir bile.

Ykm altndaki Avrupa'da, zellikle talya'da insanlarn, solcu filan bile olsalar, insann kendi eylemiyle dnyay deitirebileceine gveni pek kalmamtr. nsani alan artk gnlk hayatn laka, tesadfi, zaman iinde beliren anlarndadr: bir gezinti, bir tanklklar silsilesi, doayla ya da sokaklarla bir babaalk... Sinema bylece aktaliteden ya da hafzadan yola karak yepyeni bir tarz oluturmaktadr: Zaman-imaj... Yeni-Gerekilikten itibaren imaj artk saf optik-sesli terkiplerden oluacaktr oradan da Fransz Yeni-Dalgasna, giderek Amerikan bamsz sinemasna kadar. Deleuze her iki imaj tipinin dalmlarn, ortaklklarn ve birbirlerini dlama tarzlarn inceler. Sonuta grebildiimiz ey, imajlarn ve seslerin (grsel-iitsel ortamn) "kendiliklerden" ok "yeinliklerden" kurulmu olduklardr. majlarn bir iddeti, seyrelme ve younlamalar vardr, ama "kendileri var" diyemeyiz. maj da tpk mzikteki ses gibi kendi bana durmak iin zel bir bestelemeye tabi tutulmaldr. Godard'n syledii gibi "doru imajlar"

12

13

yoktur, "yalnzca" imajlar vardr ve onlarn ayakta tutulmalar gerekir. Gilles Deleuze'n "ilgi alanlar" arasnda sinema ile mziin zel bir yer tutmasnn bir tesadften, kendi deyiiyle salt bir rastlamadan ibaret olmadn dnyoruz. Mzik de sinema da kendi alanlarnda dnen-imalatlardr. Ulus Baker Yaratma Eylemi Nedir?
FEMIS* Konferans Jean Narboninin daveti zerine 17 Mart 1987de FEMISte gerekleen bu konferans, ilk olarak Fransz televizyon kanal FR3 araclyla Mays 1989da izleyicilere sunuldu. Daha sonra konferansn geni bir blm, Charles Tesson tarafndan, Straublar zerine bir kitapta (ditions Antigone, 1990), Deleuze'n yapt birka dzeltmeyle ve konuma formu korunarak Sinemada Bir Fikri Olmak bal altnda yaymland. Konferans metninin btn ilk kez Trafic dergisinin 1998 Gz saysnda, Yaratma Eylemi Nedir? balyla okurlara sunuldu.

* cole nationale suprieure des mtiers de l'image et du son (Paris).

14

15

Yaratma Eylemi Nedir? Ben de, kendi hesabma bir soru sormak isterdim sizlere. Sizlere, ama kendime de. Bu, u trden bir soru olurdu: Siz, sinema yapanlar tam olarak ne yapyorsunuz, ve ben, iin aslnda, felsefe yaparken, ya da yapmay umarken, gerekten ne yapyorum? Soruyu baka trl de sorabilirdim: Sinemada bir fikri olmak ne demek? Eer biri sinema yapyor ya da yapmay umuyorsa, bir fikri olmak ne anlama geliyor? Bak, bir fikrim var dendiinde tam olarak ne oluyor? nk bir yandan herkes bilir ki, bir fikri olmak ender bir olaydr, neredeyse bir tr bayramdr. Ve bir fikri olmak, genel olarak bir fikre sahip olmak deildir. Bir fikir tpk fikrin sahibi gibi her zaman adanmtr,

17

u ya da bu alana adanm. Bir fikir bazen resimde, bazen romanda, bazen felsefede, bazen bilimde olabilir. Ve elbette bu farkl alanlarn hepsinde birden fikir sahibi olunmaz. yleyse fikirler ancak potansiyel olarak fikirdirler, u ya da bu ifade tarzna imdiden angajedirler ve ifade edildikleri tarzlardan ayrdedilemezler; bu yzden, genel olarak bir fikrim olduunu syleyemem. Ancak bildiim bir tekniin iinde bir fikrim olabilir, sinemada, felsefede vs. Bir eyde bir fikre sahip olmak ne demektir? Benim felsefe yaptm, sizinse, sinema yaptnz prensibinden hareket ediyorum. Bunu bir kere kabul edince, felsefenin nne ne gelirse onu dnmeye hazr olduunu sylemek ok kolay olur. O zaman neden sinema stne de dnmesin? Ama bu aptalcadr. Felsefe nne ne karsa onu dnmek iin yaplm bir ey deildir. Felsefeyi herhangi bir ey stne dnmek, usavurmak iin bir garanti belgesi gibi ele almak ona ok ey yklemek, ama gerekte

iini boaltmaktr. nk kimse, herhangi bir ey stne dnmek iin felsefeye ihtiya duymaz. Sinema zerine dnmeye, usavurmaya gerekten yetkili olanlar, sadece sinemaclar, sinema eletirmenleri ya da basite sinemay sevenlerdir. Ve bu insanlar sinema stne dnmek iin hibir ekilde felsefeye ihtiya duymazlar. Tpk, matematik stne dnmek iin matematikilerin felsefeye ihtiyalar olduunu sylemenin son derece gln bir dnce olmas gibi. Felsefe, eer bir eyler zerine dnmeye yarasayd, varlk nedeni ortadan kalkard zaten. Eer felsefe varsa, bu kendine ait bir ierii olduu iindir. Felsefenin ierii nedir? ok basit: Felsefe de en az baka bir disiplin kadar yaratc ve icat eden bir disiplindir. Felsefe, kavramlar yaratan ve icat eden bir disiplindir. Ve kavramlar, o halleriyle, hazr-yapm veriler olarak elde bulunmazlar, gklerin bir kesinde, bir filozofun

18

19

gelip, onlar devirip kavramasn beklemezler. Kavramlarn yaplmalar, imal edilmeleri gerekir. Kukusuz bu, u ya da bu kavram oturup imal etmeye benzemez. Bir filozof, u ya da bu kavram hadi oturup imal edeyim diye ie koyulmaz. Tpk bir ressamn, gnn birinde hadi yle yle bir resim yapaym, tpk bir sinemacnn yle yle bir film yapaym demeyecei gibi. Bir zorunluluk olmas gerekir, en az dier alanlarda olduu kadar, yoksa ortada hibir ey yoktur. Bir yaratc haz uruna alan biri deildir. Mutlaka ihtiya duyduu iin yaratr. yle ki, bu zorunluluk eer varsa, ok karmak bir eydir bir filozofu (hi deilse urasyla daha tank olduum iin) kavramlar yaratmaya, icat etmeye yneltir, ama bir eyler zerine dnmeye deil sinema zerine dahi. Ben felsefe yaptm sylyorum, yani kavramlar icat etmeye alyorum. Peki sorsaydm, siz sinema yapanlar, peki siz ne yapyorsunuz?

Siz, sinema yapanlar, kavramlar icat etmiyorsunuz sizin iiniz deil bu ; siz, hareket-sre bloklar (blocs de mouvement/dure) yaratyorsunuz. Baka bir deyile, eer hareket-sre bloklar imal ediyorsanz sinema yaptnzdan sz edilebilir ancak. Burada mesele hikye anlatmak ya da anlatmamak deil. Her eyin bir hikyesi vardr. Felsefe de hikyeler anlatr. Kavramlarla anlatr hikyeleri. Sinema hareket-sre bloklar kullanarak hikyeler anlatr. Resim ise ok farkl bloklar icat eder. Bunlar ne kavram bloklardr, ne de hareket-sre bloklar, bunlar izgi-renk bloklardr. Mzik de ok farkl, ok zel trden bloklar icat eder. Bilime gelince; o da daha az yaratc deildir. Bu dzeyde, bilim ile sanat arasnda derin bir kartlk grmyorum. Bir bilimciye ne yaptn sorduumda, o da icat ettiini syleyecektir. O kefetmez (keif diye bir ey var olsa bile bilimsel faaliyet bununla tanmlanmaz), o, bir sanat gibi yaratr. Bir bilimci, ilevler yaratan, icat eden biridir. Ve yalnz o yapar bunu. Bir bilimci,

20

21

bilimci olarak kavramlarla uramaz. Kavramlar onun ii deildir. Ve felsefe srf bu yzden iyi ki vardr. te yandan, sadece bir bilimcinin yapmay bildii bir ey var: ilevler yaratmak ve icat etmek. Bir ilev nedir? Bir ilev imal etmek, en azndan iki kmeyi birbirine kurall bir ekilde tekabl ettirmektir. Bilimin temel mefhumu, ite bu kme mefhumudur yeni ortaya km bir durum da deildir bu bilim tarihinde. Bir kmenin kavramla hibir ilgisi yoktur. Eer birisi, en az iki kmeyi mtekabiliyet ilikisine sokuyorsa, onun bilim yaptn syleyebilirsiniz. Ve eer birinin birilerine konumas, hitap etmesi mmkn ise, eer bir sinemac bir bilimciye, bilimci ise bir filozofa hitap edebiliyorsa, bu ancak her birinin kendi alanndaki yaratc faaliyeti cinsinden gerekleebilir. Burada mesele yaratmn kendisi zerine konumak deil yaratm yalnzlkta gerekleir , ama birilerine bir ey syleyeceksem bu yaratmm adna olabilir ancak. Ve eer, kendi yaratmlaryla tanmlanan btn bu farkl disiplinler

ortak bir ufukta birleiyorlarsa, kavram bloklar, hareket-sre bloklar, izgi-renk bloklar, ilev bloklar icat eden bu disiplinlerin bulutuklar bu snra, bu ufka mekn-zaman adn verebiliriz. Bu disiplinlerin hepsi, eer ortak faaliyetler iinde birbirleriyle ilikiye giriyorlarsa, bu, kendi bana asla ortaya kmayan, ama her yaratc disiplinde mevcut olan, meknzamanlar yaratma dzeyinde gerekleir. Bressonda iyi bilinir , btnlkl meknlar hemen hemen hi yoktur. Aksine, balantsz meknlar vardr onun: kede bir yer, hcre gibi... Ve sonra, baka bir ke, baka bir yer. Bir dizi kk mekn krnts, mekn paracklar... balantlar ise nceden-belirlenmi deil. Bunun tam aksini kullanan, yani mekn paralarnn ncedenbelirlenmi dzenlemesini yapan ok byk film ynetmenleri vardr. Btnlkl meknlar kurmann daha kolay olduunu sylemiyorum. Ama Bressonunki ok zel bir mekn trdr. Elbette bu mekn tr baka yaratclar tarafndan yenilenerek

22

23

kullanlmtr. Ama Bresson, her durumda, birbirleriyle balantsz kk mekn paracklarndan nceden belirlenmemi mekn yaratan ilk sinemacdr. Ve unu sylemeliyim: Her yaratmn snrnda, ufkunda mutlaka mekn-zamanlar vardr. te Bressonun hareket-sre bloklar da bu tr bir mekna doru ynelirler. yleyse soru u: Bu grsel kk mekn paracklarn nceden belirlenmedii halde birbirlerine balayan nedir? te Bresson'da ellerin rol burdan geliyor: Kenardaki el. Ama bu bir kuram deildir. Felsefe de deildir. unu sylyorum: Bresson'daki mekn tipi kenardaki elin sinematografik bir deer kazandr. Bresson meknlarnn paralarnn birletirilmesi bunlar balantsz kk mekn paracklar olduundan ancak el ile yaplabilir. te Bressonda elin yceltilmesi bundandr. Bylelikle, Bressonun hareket-uzam blou (bloc dtendue/mouvement), elin dorudan ortaya kan roln, bu yaratcya ve bu mekna zg bir

zellik olarak kabul eder. Bir mekn paracn somut olarak dieriyle elden daha iyi birletirecek bir ey yoktur. Kukusuz, Bresson sinemaya dokunma ve temas deerlerini yeniden sokan en byk sinemacdr. Yalnzca elleri hayranlk verici bir ekilde grntlemeyi bildii iin deil. Eer elleri hayranlk verici bir ekilde grntlemeyi biliyorsa, bu onlara ihtiyac olduundandr. Bir yaratc zevk iin alan biri deildir. Bir yaratc mutlaka ihtiya duyduu eyi yaratandr. Bir kez daha, sinemada bir fikri olmak, baka bir eyde fikri olmak demek deildir. Buna karn, sinemada, baka disiplinlerde de geerli olabilecek fikirler vardr. Mesela romanda mkemmel olan baz fikirler, sinemada da mkemmel fikirler olabilirler. Ama kesin olarak havalar birbirinden farkldr. Dier taraftan, sinemada sadece sinematografik olan fikirler vardr. Sinemada, romanda da deer bulmu fikirler sz konusu olsa bile, bu fikirlerin daha imdiden sinematografik srece adanm olduklarn, ona ait

24

25

olduklarn syleyeceiz. zel olarak ilgi duyduum soru u: Bir sinemacy, szgelimi bir roman sinemaya uyarlamaya gerekten niyetlendiren nedir? Besbelli ki, byle bir giriim, sinemaya zg fikirlerin ancak romann roman fikri olarak sunduu fikirlerle titreime girmesinden kaynaklanr. Ve bu noktada, ok byk karlamalarn sklkla gerekletii grlr. Burada, aka vasatn altnda olan bir roman uyarlamaya aba gsteren bir sinemacnn durumundan bahsetmiyorum. Bir sinemac zayf bir roman uyarlama ihtiyac duyabilir, bu da ortaya kacak filmin ok iyi olmasn engellemeyecektir bu meseleyi ilemek ilgin olurdu. Ama ben biraz farkl trden bir soru ortaya atmak istiyorum: Byk bir romann bir filmle yaknl olduu zaman, yani biri, sinemada, romandaki bir fikre tekabl eden bir fikre sahip olduu zaman ne oluyor? Bunu en iyi anlatan Kurosawann durumudur. Neden Kurosawa ile Shakespeare, Kurosawa ile Dostoyevski arasnda bir yaknlk, bir tanklk vardr? Neden bir

Japon'un Shakespeare ve Dostoyevski ile bir akrabal olsun? Felsefeyi de ilgilendirdiine inandm bir cevap neriyorum. Dostoyevski kahramanlar ou zaman, ufak ayrntlardan kaynaklanan olduka aknlk verici durumlar yaarlar. Genel olarak, ok tedirgin, hareketli, acelecidirler. Kahraman evinden kar, sokaa iner ve yle der: Sevdiim kz, Tanya, ba belda, yardm istiyor. Yardmma ihtiyac var, yoksa lecek. Ve kahramanmz merdivenleri iner aceleyle, ve aniden, ke banda bir arkadala ya da ezilmi bir kpekle karlar, ve unutur, her eyi toptan unutuverir; Tanya'nn lmekte olduunu, onu beklediini, yardmna ihtiyac olduunu... unutur. Sonra, baka bir arkadayla karlar, onunla ay imeye gider, ve aniden, yine yle der: Beni bekliyor Tanya, gitmeliyim. Bu nedir? Btn bunlar ne anlama geliyor? Dostoyevski kahramanlar hep bir aciliyet haline yakalanm durumdadrlar, hep lm kalm sorunlaryla kar karya kalrlar. Ama bilirler ki, daha da acil olan bir sorun vardr. Ama bu sorun nedir? te onu bilmezler. Onlar durduran da budur zaten. Her

26

27

ey, sanki bir yangn km, her ey yanmaktayken, kap dar kmak yerine kendime unlar demem gibidir: Hayr! Hayr! Burada daha da acil bir ey var. Onu renene kadar yerimden kmldatmayn beni. Ama bu Budaladr... Bu, Budalann formldr: Biliyorsunuz, daha derin bir sorun var. Sorunun ne olduunu iyi gremiyorum. Ama brakn beni. Her ey yanp kl olabilir... nce bu daha acil sorunu bulmak gerekiyor. Kurosawa bunu Dostoyevskiden renmiyor. Kurosawann btn kahramanlar zaten byledirler. te size gzel bir karlama. Eer Kurosawa Dostoyevskiyi uyarlamsa, bu en azndan yle diyebildiindendir: Onunla ortak bir meselem var, ortak bir sorun, o da u! Kurosawa kahramanlar hep imknsz durumlardadrlar. Ama, dikkat! Daha acil bir sorun var. Ve bu sorunun ne olduunu bilmeleri gerekiyor. Yaamak, belki de Kurosawann bu ynde en uzaa gittii filmlerden biridir. Yedi Samurayda mesela, Kurosawann btn mekn, yamur tarafndan srekli dvlen zellikle oval bir mekndr. Bu filmde kahramanlar bir aciliyet durumundadrlar

ky korumay kabul etmilerdir , ama filmin bandan sonuna kadar daha derin bir soruyla ilenirler, bu soru da samuraylarn efi tarafndan, ky terk ederlerken dile getirilir: Kimdir bir samuray? Genel anlamnda deil, ama tarihin o annda bir samuray kimdir? Hibir ie yaramayan biri. Derebeylerinin artk onlara ihtiyac yok, ve kyller yaknda tek balarna kendilerini savunacak gce sahip olacaklar. Ama btn bu aciliyetin ortasnda, Budalaya yarar bir soru, film boyunca onlarn yakasn brakmayacaktr: Biz, samuraylar, dierlerinden farkl olarak kimiz? Sinemada bir fikir, sinematografik srece bir kere angaje olduunda bu ynde iler. O zaman, diyebilirsiniz ki: Bir fikrim var, bu fikri Dostoyevskiden alm olsanz bile. Bir fikir, ok basittir. Fikir bir kavram deildir, felsefe deildir. Her fikirden bir kavram kartabilmemiz mmkn olsa bile... Rya zerine muhteem bir fikri olan Minelliyi dnyorum. Bu basit bir

28

29

fikirdir byle syleyebiliriz ve Minellinin btn eserini kateden sinematografik bir srece angajedir. Minellinin rya ile ilgili fikrinin bykl ncelikle rya grmeyenlerle ilgili olmasndandr. Rya grenlerin ryas rya grmeyenlerle ilgilidir. Peki bu neden onlar ilgilendirir? nk bakasnn ryas sz konusu olduunda, tehlike vardr. nsanlarn ryalar bizi de yutabilecek doymak bilmez ryalardr. Yani bakalarnn rya grmesi ok tehlikelidir. Rya korkun bir g istencidir. Her birimiz bakalarnn ryalarnn az ya da ok kurbanyzdr. Daha da kts, ryasna yakalandnz dnyann en tatl, en gzel kz da olsa, bir canavar kesilebilir ruhuyla deil, ama ryalaryla. Bakasnn ryalarndan uzak durun, nk bakasnn ryasna m yakalandnz; boku yediniz demektir bu. Sinematografik bir fikir, mesela yakn saylabilecek bir dnemde sinemada ortaya kan grmek-konumak arasndaki u nl koputur. En bilinen isimleri sayyorum: Syberberg, Straublar, Marguerite Duras.

Bunlarn ortak noktalar nedir? Ve ses ile grnty birbirinden koparmak ne adan btnyle sinematografik bir fikirdir? Bu neden tiyatroda yaplamaz? En azndan bir istisna olarak, bu, tiyatroda yaplabilirse, eer tiyatro bunu yapmann yollarn bulabilirse, tiyatronun bunu sinemadan aldn syleyeceim. O kadar da kt bir ey deildir bu; grmek ile konumak arasndaki kopuu, ses ile grnt arasndaki kopuu salamak o denli sinematografik bir fikirdir ki, sinemada bir fikir nedir sorusuna cevap verir. Bir ses bir ey sylyor. Bir eyden bahsediliyor. Ayn anda bize baka bir ey gsteriliyor. Ve sonunda, bahsedilen ey bize gsterilenin altna yerletiriliyor. Bu nc nokta ok nemli. Tiyatronun buna ayak uyduramayacan ok ak gryorsunuz. Tiyatro ilk iki nermeyi stlenebilir: Bize bir eyden bahsediliyor ve baka bir ey gsteriliyor. Ama bize bahsedilen ayn anda bize gsterilenin altna yerletiriliyor bu zorunlu, aksi takdirde ilk iki uygulamann hibir

30

31

anlam ve faydas olmazd. Bunu baka trl de dile getirebiliriz: Konuma havaya doru ykselirken, topran zerinde grdm her ey giderek dibe kmektedir. Daha dorusu, konuma havaya doru ykselirken, bize bahsettii ey yerin altna gmlr. Bunu sadece sinemann yapabiliyor olmas ne demektir? Bunu yapmas gerekir demiyorum, ama sinemann bunu iki kez yapm olduunu sylyorum. Bu fikrin yalnzca byk sinemaclara ait olduunu sylyorum basite. te size sinematografik bir fikir. Bu olaanstdr, nk bu, sinema dzeyinde unsurlarn gerek bir dnmn, ve sinemann bu unsurlarn fiziksel zellikleriyle karlkl ilikisini bir anda balatan bir evrimin ortaya kmasn salar. Bu bir tr dnm yaratr; bu, hava, toprak, su ve ateten yola karak unsurlarn sinemadaki byk evrimini balatr. Btn bu sylediklerim hikyeyi ortadan kaldrmyor. Hikye hep oradadr, ama bizi arpan hikyenin neden bu kadar ilgi ekici olduudur, yoksa nnde arkasnda

ne olduu deil. Straublarn ou filmini, ksaca tanmladm bu evrim iinde bulabiliriz - sesin bahsettii ey yerin altnda kaybolurken ses yukarya ykseliyor... te size Straublarda unsurlarn byk evrimi. Grnen yalnzca ssz bir topraktr, ama bu ssz toprak altndakilerden dolay ar ekiyor. Ve siz bana diyeceksiniz ki: Ama topran altnda ne var, bununla ilgili ne biliyoruz? Bu tam da sesin bize bahsettii eydir. Sanki yeryz, sesin bize sylediiyle kabarm, ve zaman gelince topran altnda yerini almtr. Eer ses bize cesetlerden bahsediyorsa, topran altnda yerini alm gelmi gemi btn cesetlerden bahsediyorsa, ite bu noktada, ssz topran zerinde, gzlerimizin nndeki bu bo meknda, rzgrn en ufak bir kmlts, ve bu topran zerindeki en ufak bir ukur, btn bunlar mansn buluyor. unu sylyorum kendime: Bir fikir sahibi olmak, hibir durumda iletiimin alanna girmez.

32

33

te gelmek istediim yer buras. Btn bu konuulanlar hibir ekilde iletiime indirgenemez. Sorun deil. Bu ne demektir? letiim ncelikle bir enformasyonun aktarlmas ve yaylmasdr. O halde enformasyon nedir? Bu ok karmak deildir, herkes bilir, enformasyon bir buyruk tmceleri btndr. Size bir enformasyon aktarldnda, bu, size inanmanz gerektii varsaylan eyler syleniyor demektir. Baka bir deyile, enformasyon bir buyruk tmcesinin yaylmasdr. Polis aklamalar hakl olarak bildiriler olarak isimlendirilirler. Bize enformasyon bildirilir, bize inanmak durumunda veya sorumluluunda veya zorunda olduumuz varsaylan eyler sylenir. Aslnda inanmak bile deil, ama inanyormu gibi yapmak. Bizden inanmamz deil, inanyormu gibi davranmamz bekleniyor. te bu enformasyondur, iletiimdir buyruk tmcelerinden ve onlarn aktarlmasndan bamsz olarak enfor-masyon yoktur, iletiim de yoktur. Bu bizi unu syleme noktasna getiriyor: Enformasyon tam tamna bir denetim sistemidir. Bu ok ak ve bizi bugn zellikle ilgilendiriyor.

Denetim toplumu olarak adlandrabileceimiz bir toplum dzenine getiimiz gn gibi ortada. Michel Foucault gibi bir dnr bizimkine olduka yakn iki tr toplumu incelemiti. Birini hkmranlk toplumu olarak adlandryordu, dierini disiplin toplumu. Foucault, hkmranlk toplumundan disiplin toplumuna tipik bir geii Napolyon dnemiyle birlikte ele alr. Disiplin toplumu Foucaultnun tezi hakl bir n kazanmtr kapatlma yerlerinin ortaya kmasyla aklanyordu: hapishaneler, okullar, atlyeler, hastaneler. Disiplin toplumlarnn bu yerlere ihtiyac vard. Baz Foucault okurlar bu tezi tam olarak anlamadlar, nk onun disiplin toplumu tezi ile kaldn dnyorlard. Tabii ki bu doru deil. Foucault buna asla inanmad ve aka disiplin toplumlarnn sonsuza dek srmeyeceini dile getirdi. O pekl, disiplin toplumlarndan farkl trden bir toplumsal iktidar dzenine geilmekte olduunun da farkndayd. Elbette, pek ok toplum eitli trden disiplin toplumu krntlar olarak yllardr ve yllardr

34

35

varlklarn srdryorlar, ama biz imdiden farkl bir toplum tr Burroughsun tanmyla (Foucaultnun ona kar derin bir hayranl vard) denetim toplumu iinde olduumuzu biliyoruz. Disiplin toplumlarndan ok daha farkl tanmlanan denetim toplumlarna geiyoruz. Bizi ynetenlerin artk kapatma hcrelerine ihtiyalar yok, ve olmayacak. imdiden btn bunlar hapishaneler, okullar, hastaneler srekli sorgulanan meknlar. Tedavinin eve tanmas daha iyi olmaz m? Evet, gelecekte bu hi kukusuz byle olacak. Atlyelerin, fabrikalarn her taraf dklyor. Evde almak, ve yan sanayi rejimleri retmek daha iyi olmaz m? nsanlar hapishanelere koymann dnda baka cezalandrma yntemleri yok mu? Denetim toplumlarnda kapatma meknlarna artk ihtiya duyulmayacak. Okula bile. Yeni ortaya kan ve nmzdeki 40-50 yl iinde geliecek olan bu meseleleri iyi izlemek lazm. Bunlar bize i ile eitimin birlemesinin daha iyi olacan anlatyorlar. Kesintisiz formasyon srecinde i ve eitimin ne trden bir kimlik stleneceini grmek

ilgin olacak. Bu bizim geleceimiz, ve bu artk rencilerin bir mekna kapatlmalarn ille de gerektirmeyecek. Denetim, disiplin deildir. Otoyollar yaparak insanlar bir yere kapatmyorsunuz, ama denetim yollarn oaltyorsunuz. Bununla otoyollarn tek amac budur demiyorum, insanlar otoyollarda sonsuza kadar serbeste dolarlarken kapatlm olmuyorlar, ama kusursuz ekilde denetleniyorlar. te geleceimiz bu. Diyelim ki, enformasyon belli bir toplumda yrrlkte olan buyruk tmcelerini denetleme sistemidir. Sanat eserinin bununla ne ii olabilir? Sanat eserini bir yana brakn, ama en azndan karenformasyonun var olduunu syleyelim. Dikta rejimleriyle ynetilen yle lkeler var ki, ok kat, zalimce artlar altnda bile kar-enformasyon var. Hitler zamannda Almanyadan kaan Yahudiler bize

36

37

ilk defa toplama kamplarnn varln haber verirken kar-enformasyon retiyorlard. Burada grmemiz gereken kar-enformasyonun hibir zaman tek bana yeterli olmaddr. Hibir kar-enformasyon Hitleri durduramad. Sadece bir durumda. Nedir bu durum? te nemli olan buras. Verilebilecek tek cevap karenformasyonun ancak bir direnme eylemi olarak ortaya ktnda zaten doas gerei yledir ya da bir direnme eylemine dntnde gerekten etkili olabileceidir. Ve direnme eylemi ne enformasyon ne de kar-enformasyondur. Kar-enformasyon ancak bir direnme eylemine dnrse etkinlik kazanabilir. Sanat eserinin iletiimle ba nedir? Hibir ba yoktur. Sanat eseri bir iletiim arac deildir. Sanat eserinin iletiimle ii olmaz. Sanat eseri en ufak bir enformasyon krnts bile iermez. Buna karlk, sanat eseriyle direnme eylemi arasnda temel bir yaknlk var. Evet, ite tam da burada, sanat eserinin direnme eylemi olarak enformasyon ve iletiimle bir

meselesi olur. Direnen insanlarn sanatla en ufak bir ba kurabilmek iin ne yeterli zamanlar ne de kltrleri olmamasna karn, bir sanat eseriyle direnme eylemi arasndaki bu gizemli ba nerden geliyor? Bilmiyorum. Malraux gzel bir felsefi kavram gelitirir, sanat zerine ok basit bir ey syler, sanatn lme direnen tek ey olduunu ne srer. Baa dnelim: Felsefe yaparken, ne yapyoruz? Kavramlar icat ediyoruz. te burada gzel bir felsefi kavramn temelini gryorum. Dnn... lme direnen nedir? Zamanmzdan 3.000 yl nce yaplm bir heykelcii grmek, aslnda Malrauxnun cevabnn gcn anlamak iin yeterli. O halde, biz de en azndan unu syleyebiliriz, bizi megul eden bak asndan, direnen tek ey sanat olmasa da, sanat direnir. te sanat eseriyle, direnme eylemi arasndaki yakn ba burdan geliyor. Her direnme eylemi bir sanat eseri deilse de, bir bakma yledir. Her sanat eseri bir direnme eylemi deildir, ama bir bakma yledir de.

38

39

Sinemada bir fikri olmak, ne demek? Mesela Straublarn ses ile grnt arasndaki kopuu gerekletirdikleri durumu ele aln: Ses havaya doru ykselir, ykselir, ykselir ve bize bahsettii ey, grsel imgenin o an bize gstermekte olduu ssz ve plak topran altna iner; ses imgesiyle dorudan hibir ba olmayan grsel imge. O halde nesnesi topran altna gmlrken havaya doru ykselen bu konuma eylemi nedir? Direnme. Direnme eylemi. Ve Straublarn btn eserlerinde konuma eylemi bir direnme eylemidir. Musadan son Kafkaya tarih srasyla anmyorum , Bach ve Non rconcilisden geerek. Bachda konuma eylemi, onun direnme eylemi mziktedir; dinsel ve dinsel olmayan arasndaki snflandrmaya kar etkin kavga. Mzikteki bu direnme eylemi bir lkta doruk noktasna ular. Ayn Woyzeck teki lk gibi Bachta da bir lk vardr: Dar! Dar! Defolun, sizi grmek i s t e m i y o r u m ! Straublar bu l devreye soktuklarnda, Bachnkini ya da Non rconcilisdeki yal

izofreninkini, btn bunlar bir ikili-grnme aklk getirir. Direnme eyleminin iki yz vardr. nsanidir ve ayn zamanda bir sanat eylemidir. Yalnzca direnme eylemi lme direnir, bu ister sanat eseri formunda ister insanlarn kavgas biiminde olsun. Sanat eseriyle insanlarn kavgas arasnda nasl bir ba vardr? En gl ba ve benim iin de en gizemli olan. Tam olarak Paul Kleenin unu sylerken demek istedii gibi: Biliyorsunuz, eksik olan halktr. Eksik olan halktr ve ayn zamanda, eksik deildir de. Eksik olan halktr, bu u demek, sanat eseriyle henz mevcut olmayan bir halk arasndaki temel yaknlk yeterince ak deildir, hibir zaman da olmayacaktr. Hibir sanat eseri yoktur ki, henz var olmayan bir halka seslenmesin.

Quest-ce que lacte de cration ? , Trafic, No: 27, Gz 1998. 41

40

Mzikal Zaman
Ircam* Konferans ubat 1978de, Ircamda gerekleen atlye almas iin Pierre Boulez be mzik eseri semiti: Gyrgy Ligetinin Oda Konertosu, Claude Debussynin Le Dialogue du vent et de la meri, Olivier Messiaenn Les Modes de valeur et dintensitsi, kendi eseri clat ve de Elliott Cartern A Mirror on which to dwell adl eseri. Boulez bu be eseri, Ensemble Intercontemporain mzisyenleri eliinde, bir pasaj tekrar tekrar ele alarak, bir fragman, yaltlm bir partiyi yorumlayarak dinleyiciler nnde zmlyordu. Bu ak seanslar, Ircam ekibinin yan sra Roland Barthes, Michel Foucault ve Gilles Deleuze gibi filozoflarn da katld snrl bir topluluk arasnda geen tartma toplantlar izliyordu. Mzikal Zaman olarak adlandrlan bu atlye almasna, Deleuze, Neden biz, mzisyen olmayanlar? balkl bir konumayla katlmt. Bu konumann metni Cahiers de lIrcamn Haziran 1996 tarihli Lire LIrcam adl zel saysnda okurlara sunulmutur.

* Institut de recherche et coordination acoustique / musique (Paris).

43

Neden biz, mzisyen olmayanlar? Pierre Boulez'in uygulad seme yntemi nmze be mzik eseri kard. Bu eserler arasndaki ilikiler ne bir ecere ne de bir bamllk ilikisidir; bu eserlerin birinden tekine bir ilerleme izgisi ya da bir evrim sz konusu deil. Daha ok sanki bu eserler yar-tesadfen seilmiler ve birbirleriyle reaksiyona girecekleri bir ember oluturuyorlar. Bylece, yalnzca bu be eser iin geerli olan zel bir mzikal zaman profilini ekip alabileceiniz bir sanal ilikiler kmesi dokunuyor. Pekl Boulez'in baka drt be

45

eser semi olabileceini kavrayabiliriz: O durumda elimizde baka bir ember, baka reaksiyonlar ve ilikiler, mzikal zamann veya zamandan farkl baka bir deikenin baka bir biricik profili olurdu. Bu bir genelletirme yntemi deil. Mzik rnekleri olarak seilen eserlerden yola karak "ite, mzikal zaman bu" dedirtecek soyut bir zaman kavramna ykselmek sz konusu deil. Belirli koullar iinde tanmlanm kstl emberlerden yola karak zamann zel profillerini tretmek, sonra da bu profilleri st ste koyarak gerek bir deikenler haritasna ulamak gerekiyor; ve bu yntem mzikle ilgili olduu gibi binlerce baka eyi de ilgilendirebilir. Boulez'in kesin olarak belirledii emberde zamann zel profili asla mzikal zaman sorununu tketecei iddias tamyor. Grmtk ki atml bir zamandan atml olmayan bir zaman tr kyordu ve bu atml olmayan zaman yeni bir atmlama biimine varyordu. Ligeti'den gelen 1 no'lu eser belli bir atm boyunca atml olmayan bir zamann nasl ykseldiini

gsteriyordu; 2, 3 ve 4 numaral eserler bu atml olmayan zamann farkl grnmlerini gelitiriyor veya gsteriyorlard; Carter'a ait 5 numaral son eser ise atml olmayan bir zamandan yola karak orijinal, ok zel, ok yeni bir atmlama biimini nasl bulabileceimizi gsteriyordu. Atml zaman, atml olmayan zaman; bunlar tmyle mzikal, ama ayn zamanda bambaka bir ey de. Sorun atml olmayan zamann tam tamna ne olduunu bilmek. Biraz da Proust'un "saf haliyle birazck zaman" adn verdii eye tekabl eden bir yzergezer zaman tr. En apak, en dolaysz karakteri bakmndan, atml olmayan dediimiz bu zamann sre olduunu, l ister dzenli, isterse dzensiz, ister basit ister karmak olsun, lnn elinden kurtulmu bir zaman olduunu sylemeliyiz. Atml olmayan bir zaman karmza her eyden nce trde olmayan, niteliksel, birbirleriyle kesimeyen bir sreler okluu karr. Bunlar birbirlerine nasl eklemlenecekler, nk akas en genel ve klasik zme varmay

46

47

hedeflemitik. Btn hayati srelere ortak bir ly ya da ll bir kadans atfetmeyi zihnimize brakmaya dayanan en genel ve klasik zme bavurmay aka reddettiimizden, bunlar nasl eklemleyeceiz birbirleriyle? Ta batan byle bir zm tkal grnyor. Tmyle farkl bir alana gidersek, gnmzn biyologlar ritimlerden bahsederken benzer sorularla karlayorlar diye dnyorum. Onlar da trde olmayan ritimlerin birletirici bir biimin ynetimi altna girerek eklemlenebileceklerine inanmay reddediyorlar. Hayat ritimlerinin, mesela 24 saatlik ritimlerin eklemlenmelerini onlar bir araya getirecek bir st-biimle, hatta daha temel srelerin dzenli veya dzensiz bir sekansyla aklamaya almyorlar. Bu eklemlenmeleri hepten bambaka bir yerde, hayat-alt, hayat-berisi, heterojen (trde olmayan) sistemleri katedebilen molekler titreim-yaratclar (oscillateur) nfusu adn verdikleri eyde, yani elendirilmi titreimli molekllerde aryorlar ki

bunlar da bu srete, ayr ayr kmeleri ve sreleri katetmeye giriecekler. Eklemleme, birletirilebilir ya da birletirici bir biime bal olmad gibi, metrik, kadansl, dzenli ya da dzensiz herhangi bir lye bal da deildir. Farkl katmanlarda ve farkl ritimlerde salverilmi baz molekl iftlerinin faaliyetlerine baldr. Mzikte de benzeri bir keiften bahsedilebilmesi salt bir metafor deildir: notalar ya da saf tonlar yerine ses moleklleri. Tmyle heterojen ritim katmanlarn, sre katmanlarn katedebilecek elenmi ses moleklleri. te atml olmayan zamann ilk belirlenimi bu. Bir zneye (Ben), hatta bir biimle maddenin kombinasyonuna atfedilmeyecek belli bir bireyleme tipi var. Bir manzara, bir olay, gnn bir saati, bir hayat ya da bir hayat paras... bunlar baka trl ilerler. Mzikteki bireyletirme sorununun, kukusuz ok karmak olmakla birlikte, bu ikinci paradoksal bireylemeler tipinde olduunu hissediyorum. Bir cmlenin, mzikte kk bir cmleciin bireylemesi

48

49

denen ey nedir? En ilkel seviyeden, grnte en kolay olanndan yola kmak istiyorum. Bir mziin bize bir manzara hatrlatt olur. te Proust'daki o nl Swann sahnesi: Boulogne Korusu ve Vinteuil'n minik cmlesi. ster armla, ister sinestezi denen olgularla seslerin renkleri hatrlatt da olur. Son olarak, operalardaki motiflerin kiilere balandklar, mesela bir Wagner motifinin bir kiiye iaret etmeye hasredildii de olur. Byle bir dinleme tarz bo ya da nemsiz deildir; belki belli bir gerilim azaltma dzeyinde buradan gemek de gerekir, ama bunun yeterli olmadn herkes biliyor. nk, daha gergin bir dzeyde, manzaraya gnderen artk ses deildir, aksine mzik bizzat ierdii tam anlamyla sesli bir manzaray kuatr (Liszt'te olduu gibi). Bu, renk mefhumu iin de sylenebilir ve srelerin, ritimlerin, daha somut olarak tnlarn bizzat kendilerinin renklerden, grlebilir renklerle rtmeye gelen ve grlebilir renklerle ayn sratlere ve ayn geilere sahip olmayan tam anlamyla sesli renklerden olutuu dnlebilir. nc mefhum, yani kiilik iin de

yle. Operada belli bir kiilikle balantl motifler ele alnabilir; ama Wagner motifleri yalnz d bir kiilie balanmakla kalmazlar, dnrler, atml olmayan, dalgalanan bir zamanda zerk bir hayat kazanrlar ve bylece bizzat kendileri, kendi balarna, mziin iinde kuatlm kiilikler haline gelirler. Bu farkl mefhum, sesli manzaralar, duyulabilir renkler, ritmik kiilikler bylece altnda atml olmayan bir zamann ok zel tipten bireylemelerini rettii grnmler olarak beliriyorlar. Sanyorum hibir bakmdan madde-biim terimleriyle dnmemek durumundayz. O kadar ki, basitten karmaa giden hiyerariye, madde-hayat-ruha hemen btn alanlarda inanmay ardmzda brakm bulunuyoruz. Hatta hayatn maddenin bir basitlemesi olduunu bile dnmz; hayat ritimlerinin birliklerini ruhsal bir kuvvette deil, aksine molekler elemelerde bulacaklarna inanlabilir. Btn bu madde-biim hiyerarisi, daha az ya da daha ok ilkel

50

51

olan bir madde ve daha az ya da daha ok gelimi olan bir sesli biim; dinlemeyi braktmz ve bestecilerin retmeyi brakt eyler tam da bunlar deil mi? Burada oluan, ok iyi ilenmi bir ses malzemesidir, biim alacak ilkel bir madde deildir artk. Ve eletirme bu ok iyi ilenmi sesli malzeme ile kendi balarna sesli olmayan, ama onlar deerlendirilebilir klan malzemeyle sesli ya da duyulabilir hale gelen biimler arasndadr. te Debussy, Dialogue du vent et de la mer. Malzeme kendi bana duyulabilir olmayan bir gc, yani zaman, sreyi, hatta yeinlii duyulur klmak iin oradadr. Madde-biim iftinin yerine malzeme-gler ifti gemektedir. Boulez: clat. ok iyi ilenmi olan btn bu sesli malzeme, sesleri gidererek, kendi kendilerine sesli olmayan, biri genel olarak retimin zaman, dieri genel olarak dnmenin zaman diye tanmlanm iki zaman hissedilebilir ve iitilebilir klmak iin yaplmt. Demek ki basit madde - maddeyi biimlendiren sesli biim iftinin yerine ilenmi bir

malzeme ile ancak bu malzeme sayesinde alglanabilir olacak fark edilemez gler elendirmesi geiyor. O halde mzik sadece mzisyenlerin ii deil, nk yegne ve temel unsuru artk yalnzca ses deil. Kulland unsur besteci tarafndan ilenmi sesli malzemenin alglanabilir klaca sesli olmayan glerin toplamdr; yle ki bu gler arasndaki farklar, bu glerin btn diferansiyel oyunlar da orada alglanabilecektir. Hepimiz benzer meselelerle kar karyayz. Mesela felsefede: Klasik felsefe nne bir tr ilkel dnce maddesi, bir ak koyuyor ve bunun kavramlara veya kategorilere tabi klnmasna abalyordu. Ama gitgide, filozoflar kendi balarna dnlebilir olmayan gleri hissedilebilir klmak iin son derece karmak bir dnce malzemesini ilemeye altlar. Mutlak kulak yoktur; sorun imknsz bir kulaa sahip olmaktr kendi balarna duyulabilir olmayan kuvvetleri duyulabilir klmak. Felsefede de sz konusu olan imknsz bir dncedir, yani dnlebilir

52

53

olmayan gleri son derece karmak bir dnceler malzemesiyle dnlebilir klmak.

Le temps musical: une confrence de Gilles Deleuze lIrcam , Lire lIrcam, Cahiers de lIrcam, Haziran 1996.

54

You might also like