You are on page 1of 215

. :-1_..

-= :=

HACETTEPE NiVERSiTESi TRKivAT ARATIRMALARI ENSTiTS

I-C

Bu Saynn Hakemleri
Prof.Dr. M.Cihat ZNDER (Hacettepe ~iversitesi) Prof. Dr. Nevin Gngr ERGf\N (Hace!~epe Universitesi) ProfDr. M.aatay OZDEMIR (Gazi l[piversitesi) Prof.Dr. ~ustafa Y~LMAZ (Hacettepe U!).iversitesi) ProfDr. Ulk ELIK AVK (Hacettepe Universitesi) ProfDr. Mehmet DEMREZEN (Hacettepe niversitesi) Do.Dr. Abide DOGAN (Hacettepe niversitesi) Do.Dr. Adnan SOFUOGLU (Hacettere niversitesi) Do.Dr. Adil DAGIST AN (fIacettepe nivexsitesi) Do.Dr. Aylin Grgn BARAN (Hacettepe Universitesi) Yrd.Do. Dr. Serdar SAGLAM (Hace~epe niversitesi) Yrd.Do. Dr. Yunus KQ (Hacettepe Univ~.rsitesi) Yrd.Do. Dr. Mehmet OZDEN (Hacettepe Universitesi) Yrd.Do. Dr. smet AHN (Kocaeli niversitesi) Dr. Erdal AKSOY (Hacet~~pe niversitesi) Dr. Ser EKER (Bakent Univer~!tesi) Dr. Cahit GEL~K~ (Hacettepe l!.niversitesi) Dr. Hayati BEIRLI (Hacettepe Universitesi)

Yazarlar
AKSOY, ErdaL. Dr. Hacettepe nivers~!esi, Edebiyat Fakltesi, Sosyoloji Blm. BARN, Erol. Yrd. Do. Dr.,Gazi Universitesi, Gazi Eitim Fakltesi, Trke Eitipi B.m. .. BEIRLI, Hayati. Dr., Hacettepe Universitesi, Edebiyat Faktesi, Sosyoloji Blm OBANOCLU, zkul, Do. Dr., Hacettepe niversitesi, Edebiyat Fakltesi, Trk Dili Ve Edebiyat Blm, Trk Halk Bilimi Ana Bilim Dal. EFEGL, Ertan, Yrd. Do. Dr., ankaya niversitesi, ktisadi dari Bilimler Fakltesi, Siyaset Bilimi Ve Uluslar Aras likiler Blm. . EROL, Burin. Prof Dr., Hacettepe Universitesi, Edebiyat Fakltesi, Ingiliz Dili ve Edebiyat Blm. EROL, Me,hmet Seyfettin. ASAM Trk~~tan Aratrmalar Masas. GELEKI, Cahit. Dr., Hacettepe Universitesi, Edebiyat Fakltesi, Sosyoloji Blm. GRGN-BARAN, Aylin. Do. Dr., Hacettepe niversitesi, Edebiyat Fakltesi, Sosyoloji Blm. .. KOYUNCU, Akn. Ara.Gr., Hacettepe Universitesi, Edebiyat Fakltesi, Tarih Blm. KKTRK, Gkhan V. Ara.Gr., Hacettepe niversitesi, Edebiyat Fakltesi, Sosyoloji Blm. OLCAY, Aye Mine, Bilim Uzman, Aratrmac. ZCEBE, HilaL. Prof Dr., Hacettepe niversitesi, Tp Fakltesi, Dahili Tp Bili:gleri, Halk Sal. .. SAGLAM, Serdar. Yrd.Do. Dr., Hacettepe Universitesi, Edebiyat Fakltesi, Sosyoloji Blm. SAROBAN, Arif. Xrd. Do. Dr., Hacettepe niversitesi, Eitim Fakltesi, Yabanc Diller Eitimi-Ingiliz Dili Eitimi. .. TOKUR KESGIN, Makbule. Ara.Gr., Hacettepe Universitesi, Tp Fakltesi, Dahili Tp Bilimleri, Halk Sal. ULUOCAK, eref Ara.Gr., Hacettepe niversitesi, Edebiyat Fakltesi, Sosyoloji Blm.

Trkiyat Aratrmalar
Yl: l, Say: 1, Gz 2004

iiNDEKLER
Prof. Dr. M. Cihat ZNDER Sunu Dr. Cahit GELEK Trk Kltrnde Ouz-Trkmen-Yrk Yrd. Do. Dr. Erol BARN Kavramlar 7-8 9-18 19-30

Yabanclara Trke retiminde lkeler

Do.Dr. Aylin GRGN BARAN Trkiye'de Aile i letiim Ve likiler zerine Bir Model Denemes Prof. Dr. Hilal ZCEBE Ara.Gr.Makbule TOKVR KESGN Trkye'de ocuk Bakmndaki Geleneksel nan ve Uygulamalar Ara.Gr.Gkhan V. KKTRK Baykan Sezer ve Niyazi Berkes'in Osmanl Toplum Yaps ve Batllama ile lgili Grlerinin Karlatrmal Bir Deerlendirmesi Yrd.Do. Dr.Serdar SACLAM Ziya Gkalp'te Solidarizm ve Milli ktisat Mehmet Seyfettin EROL Orta Asya'da Gvenlik Sorunlar. " 57-66 67-84 85-112 .43-56 31-42

Yrd. Do.Dr. Ertan EFEGL, Aye Mine OLCAY Taraflarn Kbrs Sorunu'na yaklamlar Dr. Hayati BERL Kreselleme Kartlar ya da Aadan Kresellemeciler, Kimler? Ne stiyorlar? 123-134 113-122

Ara.Gr eref ULUOCAK Kresel Alanda Tanmlama ktidar: Kimlik ve Bilgi Sosyolojis Do. Dr. zkul OBANOCLU Kltrlerin Diyalogu veya Diyalogsuzluu i49- i64 165-178 135-148

Balamnda Halkbilimi almalarnn Yeri ve nemi Dr. Erdal AKSOY Gnmz Krkkale Karakeili Yrklerinin Airet Yaps Prof. Dr. Burin EROL How Other is the Other; Mgrd Murgosyan's Gavur Mahallesi Yrd. Do. Dr. Arif SAROBAN The Use of Audiolingual Method in

179- i86

Teaching Turkish to Speakers of English Ara. Gr. Akn KOYUNeU Yazm Kurallar Trkiyat Aratrmalar Enstits Ama ve Kapsam Trke Topluluklar Birlii (TTB) Trke in Osmanl Kimlii zerine Baz Dnceler ,

187-202 203-212 213-215 217 219 220

TRK KLTRNDE OGUZ-TRKMEN-YRK KAVRAMLAR

Abstract
Lately, concepts related to culture such as culture, subculture, ethnicity, ethnic origins, ethnic group etc. have gained impartance in the process of globalisation, localization and regional localization which take place altogether. However, there is no concencus about the meanings and boundries of these concepts. Especiay, the most contreversial ones are related to ethnicity and ethnic groups. These concepts are also very important for both Turkeyand Turkish culture. It has been claimed that Oghuz, Turcoman and Yuruk are different ethnic groups in some recent studies. In this study, the meanings of concepts of Oghuz-Turcoman-Yuruk and what Oghuz-Turcoman-Yuruk mean for Turkish culture have been examined. Key words: Oghuz, Turcoman, Yuruk, culture, subculture, ethnicity, ethnic group.

Giri Tarihin bir ok dneminde olduu gibi gnmzde de kltr, medeniyet, millI kltr, alt kltr, etnik grup, rk ve etniklik v.b. kltr ile ilgili kavramlar hakknda farkl grler ileri srlmektedir. Sz konusu kavramlar ile ifade edilmek istenilenlerin snrlar henztam olarak izilemedii, dolaysyla da bir uzlamaya varlamad iin kltr konusu youn tartmalarn devam ettii bir alan olma zeiini devam ettirmektedir. Son zamanlarda, bu kavramlar ierisinde, ne anlama geldii ve snrlarnn ne olduu konusunda tartmalarn younlat kavramlarn banda ise "etnik grup" kavram gelmektedir. Etnik grup dolaysyla da etnik kken meselesi dnyann bir ok yerinde en ok allan ve tartlan konular arasnda yer almaktadr. "Trk sosyolojisinde ise etniklik-etnik grup kavramlar bir alt disiplin olarak gereken ilgiyi grmemitir"(Aksoy 2000: i05). Ancak Trk kltr asndan etniklik ve etnik grup konusu byk bir nem tamaktadr. zeikle Peter Alford Andrews'in 1989 ylnda yaynlad "Ethnic Groups in the Republic of Turkey"(Trkiye Cumhuriyetinde Etnik Gruplar) isimli almas Trk kltr asndan bu konunun nemini gndeme getirmitir. Sz konusu almada Trkiye'nin etnik yaps tahlil edilmekte ve bununla ilgili olarak bir takm grler ileri srlmektedir. Andrews, Trkiye ile ilgili olarak verdii etnik grup katalounda Trkiye'de 47 etnik grubun varlndan bahsetmektedir. Sz konusu almada etnik grup kavramn ok esnek bir ekilde tanmlayan Andrews(l989:53-67) Trk:Alevi:Genel, Trk:Snni:Yrk, Trk:Alevi:Yrk, Trkmen: Snni,

Trkmen: Alevilerin birer etnik grup olduunu ileri srmektedir. Trkiye'nin etnik . yaps hakknda ileri srlen bu grler erevesinde bu almada ksaca etnik grup tanmlamasna ve Trk kltrnde uz- Trkmen- Yrk kavramlarna deinilecektir. Kreselleme ve kresel kltr konularnn youn olarak tartld gnmzde gndeme gelen en nemli konulardan biri etnik kken meselesi ve "etnik grup" kavramdr. Kreselleme srecinde bir taraftan milli devletlerin artk ilevini tamamlad, kresel bir yaplanma ierisine girildii tartmalar srerken bir taraftan da bu srece paralelolarak etnik kimliklerin n plana kt grlmektedir. Bu durum kreselleme -"-Ve yerelleme srelerinin birlikte ilerlediini gstermektedir. Yaanan bu sre ile birlikte etnik ve etnik grup kavramlarndan ne anlald sorusu gndeme gelmektedir. Trk sosyolojisinde etniklik, etnik kimlik ve etnik grup kavramlar zerine alan bilim adamlarndan Trkdoan (1997:59,40) "etnik" kavramn: "Dil, din ve kltrel farkllamalarn bir yansmas" olarak grmekte, "etnik grup" kavramn ise; genellikle yeleri nesilden nesile tanan, kendine zg ve baka gruplardan farkl sosyal ve kltrel gelenei paylaan veya daha karmak bir. toplumun paras olan ya da tek bana bir grup olarak tanmlamaktadr. Erkal (1994b: 133)ise etnik grubun, "birbirinden sosyal mesafe bakmndan uzak, rk veya kltrelolarak olumu bir sosyal grup" olduunu ifade etmektedir. Etnik grubu ktrel unsurlarn belirlediini belirten Erkal, bu unsurlar arasnda deer hkmleri, davran normlar, din, dil, rf ve adetleri gstermektedir. Erkal (1994a: 90-91), bir etnik grubun olumas iin ise ana kltr kalbndan dilde, dinde, grenek ve geleneklerde, eddJiyatta, mimaride, sosyal hayatn her parasnda tamamen farkllklarn sz konusu olmas gerektiini belirtir. Dnyada etniklik, etnik kken ve etnik grup konular zerine almalar ile dikkatleri eken Smith (1988:9) ise bir topluluun etnik kimliini tanmlarken ncelikli olarak o topluluun soy~ tarih, yaygn kltr, dayanmas ve anldklar isme bakmak gerektiini kaydetmektedir. Etnik grubu da; "ortak bir gemie sahip, yaygn bir ekilde tarih uuru olan, bulunduklar toprak zerindeki unsurlar paylaan ve dayanma ierisinde olan gruplar" olarak tanmlamaktadr. Smith, bu tanmlamasnda etnik unsur iin tarihin ve ortak gemiin ok nemli olduunu vurgulamaktadr. Bir milletin kim olduu ile ilgili sorunun cevabnn ise o milletin etnik kkeninde aranmas gerektii grn ileri sren Smithe 1999), buna neden olarak da gnmzde milletlerin byk bir ksmnn belirli bir etnik topluluun devam olmasn gstermektedir. Antropolojik literatrde ise "etnik gurup" : I) Geni lde biyolojik olarak kendini devam ettiren; 2) balca kltrel deerleri paylaan; 3) bir etkileim ve iletiim alan oluturan ve; 4) ayn yap ierisinde yer alan dier kategorilerden ayrt edilebilecek ekilde, dierleri tarafndan tanmlanan ve kendisini tanmlayan bir kategoriye yelii gsterir eklinde anlalmaktadr (Bartl 1996:296). Etniklik ve etnik grup ile ilgili yaplan bu tanmlamalara bakldnda etnik grup kavramnn snrlarnn okta belirsiz olmad grlr. Ancak etnik gurup ile ilgili kimi yaklamlar bu konuyu belirsizlie itmekte ve eitli tartmalarn meydana gelmesine neden olmaktadr. Bu durum ise etnik grup kavramnn tanmlayana ve tanmlanana gre deimesine yol amaktadr. Etnik

grup tanmlamalar ierisin de en tartmal olanlardan birisi ise Peter Alford Andrews'in tanmlamasdr. Andrews (1989: 17), etniklikten "etnik gruplar karakterize eden kavramlar, duygu, dnce ve hareketler"i anladn ifade etmektedir. Ancak Andrews'in bu tanmlamasnn erevesi ok genitir. Bu tanmlamaya gre sosyolojik anlamda alt kltr grubu olarak tanmlanan btn alt kltrler etnik grup olarak grlmektedir. Sosyolojik adan bir toplum ierisinde kltrel eitliliklerin bulunmas doal bir eydir. Bir ok modem toplu.nda baz gruplarn yeleri iinde bulunduklar toplumun esas kltrn paylarken ayn zamanda birtakm farkl deerlere, normlara, geleneklere ve yaama tarzna da sahip olabilirler. Ayn kltr yapsna sahip olmakla birlikte, kltr unsurlarndan sadece bir tanesinde veya bir kanda meydana gelebilen bir kopma nedeniyle ortaya kan farkllamann her kltrn ierisinde gzlenebileceine iaret eden znder, btn kltrlerin bu ekilde farkllamalardan meydana gelebilecek bir takm aIt-ktr gruplarn veya bunlarn oluma potansiyellerini bnyelerinde barndrdn ifade eder (znder 1984: 145). Bu durum btn toplumlar iin geerlidir. Buna gre "alt kltr" inde yer aldklar ekonomik, siyasal ve kltrel yapnn temel deerlerine kar olmamakla beraber hakim kltrden ksmi olarak farkllaan kltrel durum olarak kabul edilir (Zanden 1993:42). Sosyolojik anlamda alt kltr olarak tanmlanan gruplar Andrews'in yaklamnda ise birer etnik grup olarak grlmektedir. Bu adan bakldnda Andrews'in Trkleri, Trkmenleri ve Yrkleri farkl birer etnik grup olarak grmesi hatta Trkmenleri ve Yrkleri kendi ierisinde de Alevi ve Snni eklinde blerek yapm olduu kategorilendirmenin yanl bir yaklam olduu grlmektedir. Bu durumun daha iyi anlalabilmesi iin Trk kltrnde OuzTrkmen ve Yrk kavramlarnn hangi anlamlar ifade ettiine ksaca deinelim. Ouz Ad Ouz adnn ne anlama geldii ile ilgili olarak eski eserlerde yeterli bilgilere rastlanlamamaktadr. Bu konudaki bilgi eksiklii ise Ouz adnn anlam ile ilgili olarak eitli grlerin ileri srlmesine yol amtr. Kafesolu, "Ouz" adna ilk defa Barlk ay (Ulu - kem = Yenisey'e dkr) kysndaki . Kitabede rastlanldnl(Altl Ouz Bodunu) belirtir. Burada alt kabilenin birleerek bir "bodun" meydana getirmelerinden bahsedilmektedir. Bununla birlikte Kafesolu, Ouz tarznda adlandrmalarn ok daha gerilere gtrlmesinin mmkn olduunu da ileri srer. in kaynaklarnda, M. 2.asra ait, O-kut adnda bir kavimden bahsedildiini ifade eden Kafesolu'na gre bu ad Trke "Ogur" isminin ince'de ki eklidir ki, Trke'de Z sesinin R telaffuz eden Trk topluluklarnn syleyi farkllklarndan ileri gelmitir. Buna gre Ogur kelimesi Ouz adnn R Trke'sindeki ifade tarzdr(Kafesolu 1992 : 156). Ouz ad ise Kafesolu'na gre "ok" kelimesinde gelmektedir. Ok kelimesi Trke'de kabile anlamnda kullanlmaktadr. Buna gre "ok" kelimesinin eski Trke'de oul eki olan z ilavesi ile tretilen "Ouz" ad dorudan doruya "Trk kabileleri" manasn ifade etmektedir (Kafesolu 1992 : i56). Ouzlar zerine almalar ile bilinen Faruk Smer ise Ouz adnn asl ileilgili olarak bir ok bilim adam tarafndan eitli grlerin belirtildiini, rnein 1. Marquart, D. Sinor, L. Bazin, ve J. Hamilton'un

grleri, ancak geree en yakn olannn Macar bilginlerinden J. Nemeth tarafndan ileri srlenin olduunu ifade eder. Nemeth'e gre Ouz ok+z'den mteekkildir. 1. Nemeth, Ok'un oymak anlamna geldiini z'ninde okluk eki olduunu belirtir. Smer, Nemeth'in bu grnn geree en yakn olan olarak grldn, Ok+uz, da ki k'nn ise sylene sylene g'ya dnm olabileceini kaydetmektedir (Smer 1992 : 14). Ouzlar eski devirleri az bilinen Trk kavimlerindendir. Ouzlarn tarihine bakldnda Ouzlar hakknda 1. yzyldan nceki tarihlerde pek fazla bilginin olmad son 9 yz yllk tarihin ise ok iyi bilindii grlmektedir. Bize Ouzlar ve Ouzca hakknda bilgileri veren ilk Trk bilgini ise Kagarl Mahmud'dur. zellikle halk ve memleket hakknda verdii bilgiler az ve tesadfi olmakla birlikte byk deer tamaktadr (Banguolu 1960 :1- 3). Kafesolu, 6. Yzyldan itibaren, Gk Trk hakanlnda toplanan Trk kabilelerinden bir ksmnn, 630'da balayan fetret devresinde, dier birok Trk boylar gibi, kendi aralarnda birlik kurarak, Tola Selenga rmaklar blgesinde Dokuz - Ouz "kaganln" meydana getirdiini belirtir. o. Yzyln ilk yarsnda da Ouzlar Seyhun bozkrlar ile, o civarlardaki Karacuk (Farab) ve Sayran (sficab) ehirleri havalisinde grlmektedirler. Ouzlar bu dnemde klk merkezi Yeni - kent olan bir devlet kurmulardr. Devletin banda Yabgu bulunuyor, orduyu da suba idare ediyordu. (Kafesolu 1992 : 156158). Bu dnemde Ouzlar meydana getiren teekklleI'in her birine boy deni1mekteydi. XI. yzylda Ouzlarn 24 boydan meydana geldii grlmektedir. Bize bu bilgiyi veren Kagarl Mahmud'tur. Kagarl Mahmud bu boylardan 22'sine ait bir liste vermitir. Ouz boylarna ait tam liste ise XIV. Yzyln balarnda Reided'din tarafndan verilmitir. Reided-din'de 24 boy iki kola ayrlmtr. Bunlardan biri Boz - Ok dieri de - Ok adlarn tamaktadr. Kagarl ve Reided-din'in listelerde boylarn damgalar da gsterilmitir. Her boyun damgas yani belli bir iareti vard. Reided-dini'in listesinde damgalardan baka Ongun1arda grlmektedir. Bunlarn hepsi eti yenmeyen avc kulardr. Reided-din Ongun (Onkun) denilen hayvan veya kuun kutlu sayldn,' incitilmediini, etinin yenilmediini bildirmekte ve Ongun (Onkun) kelimesinin Trke de kutluluk demek olan Oynuk'tan geldiini ifade etmektedir(Smer 1992 : 164-166). Ouz Trklerinde boy tekilat ok mkemmel ve muntazamd. Boylarn bir ordunun alaylar, taburlar, blkleri gibi dzenli disiplinli tekilatlar vard. Bir askeri bln, taburunu, alayn bilmesi gibi, her Trk de soyunu, sopunu, oyman, boyunu bilirdi (Trkay 1979 : 13). Ouz boylarnn Arab ve dier baz kavimlerde olduu gibi, mnferit bir hayat geirdikleri veya tek bana siyasi bir harekette bulunduklar nadir olarak grlr. Onlarn daima el halinde (yani - drt oymak bir arada) yaamay sevdikleri grmektedir. Bu husus onlarn siyasi yaamlarnda nemli bir neden olmutur (Smer 1992 : 163) Ouzlara ait destan mahiyetteki eserlere gre, Ouz kabilelerinin en eski tarihlerinde siyasi stnlk Boz - Ok' larda olup Ouz hkmdarlar olan hanlar ve Yabgu'!af Kay!, YaZIf, Avar ve Bedil gibi bu kola mensup olan boylardan kyorlard (Smer 1953 : 55) Yine bizzat destanlarda da ifade edildii zere oklardan (Eymr boyundan) da hanlar olmutur ve yle bir zaman gelmitir ki,

oklar Bozoklar' kendilerine tabi bir hale getirmilerdir (Smer 1952 :437). Ouz Devletinin nasl ve ne zaman ykld ile ilgili olarak ise Camit Tevarih'teki destani tarihte bir haberin yer almasma karlk Ouz devletinin ykl hakknda tarihi kaynaklarda ok fazla bilgi yoktur. Ouz devletinin yklmas ile ilgili olarak ilk ihtimal i ekimeler nedeniyle ykld, ikinci ihtimal ise ouz devletinin kuzeydeki komular Kpaklar tarafndan ortadan kaldrldklar ynndedir. Seluklu Devletinin kurulmas zerine Ouz lkesinden (Manglak ve Balhan=Balkan-sficab aras) dalgalar halinde Yakn Douya gler yaplmaya baland grlmektedir. Kalabalk bir gurup ise 1054 ylnda Karadeniz'in kuzeyindeki topraklara g etmitir. Bu srete Ouzlar arasnda yerleik hayata geiin srd de grlmektedir (Smer i992:62-66).Tarihi kaynaklarda bu tarihlerden sonra ise Ouz adnm yerini byk oranda Trkmen adnn almaya balad kaydedilmektedir. imdi ksaca Trkmen adnn anlamna deinelim Trkmen Ad Ouzlarn slaniyeti kabulnden sonraki durumlar ve Trkmenler hakknda eitli fikirler ileri srlmtr. Smer (1992 : 60) Ouzlardan Mslmanl kabul eden gruplara onlar gayri Mslim kardelerinden ayrt etmek iin, Mavera un-nehr Mslmanlarnca Trkmen denildiini ifade eder. Smer, zellikle Trkmen adnn kullanlmasnn nedeninin ise, Orta Asya'da ilk defa Mslamanl kabul eden Trk kaviminin ismi olmasndan kaynaklandn belirtir. Buna gre Mslmanl kabul eden lk Trk kavimi Balasagun ile Mirki arasnda yaayan Trkmenlerdir. Bundan dolay o dnemden sonraki zamanlarda Trkmen adnn Mavera n-nehr Mslmanalr arasnda "Mslman Trk" anlamnda kullanlmaya baland grlmektedir. Trkmen ad yazl literatrde ise ilk olarak X uncu yzyln son yarsnda Mukaddesi de grlyor. Mukaddesi o zamanki slam lkesinin Orta-Asya'daki snrnda bulunan yerleri anlatrken "Trkmen" adn iki yerde kullanmtr (nan 1987:555). Trkmen kelimesinin ilk izahna ise Xl. Yzylda Kagarl Mahmud'un byk lgatnda rastlanmaktadr (Kafesolu 1958 : 121). Son dnem Trk bilginlerinden Hseyin Hsameddin'e gre Trkmen adndaki "men" Trke byklk eki olup, Trkmen "byk Trk" anlamna gelmekte, Necip Asm'a gre ise Trkmen kelimesi, Trk ile adam manasna gelen man' dan meydana gelmitir ve "Trk eri" tabirinin tercmesidir. Trk tarihi ile ilgilenen yabanc Trkologlardan Trkmen kelimesinin anlam zerinde ilk bilimsel almalar yapanlardan Vambery'e gre ise Trkmen kelimesi Trk ile men' den olumutur ve "Trklk, Trkler" anlamna gelmektedir. 1. Deny'de Trk dili grameri adl eserinde Trke'deki -men, -man ekinin kocaman, karaman, iman v.b. szlerde grld gibi birletii kelimeye mbalaa, fazlalk, byklk, stnlk manas verdii, bu vesileyle de Trk ve -men'den oluan Trkmen kelimesinin "koyu Trk, halis kan Trk" anlamna geldii grn ileri srmektedir (Kafesolu 1958 : 122 - 123). Gnmzde de, Trkmen kelimesinin sonundaki men'in Trke mbalaa eki olduu (kocaman, azman, deirmen ilh...)sylenerek bu adn z-trk anlamna geldii zerinde durulmaktadr(Smer 1992:60).

Ayn kavim iin kullanlan Ouz ve Trkmen adlaryla ilgili olarak imdiye kadar trl fikrin ileri srld grlmektedir: 1) Bunlardan ilki Kprl ve Houtsma tarafndan ileri srlen grtr. Bu gre gre Trkmen ad Ouzlara sonradan verilmitir ve Mslman olan Ouzlara Trkmen denilmitir. 2) kinci gr Barthold'un grdr. Bu gre gre Trkmen ad eski olduu asl hakknda yeterli bilginin olmad ve Ouzlarn Trkmen ad ile de anld eklindedir. 3) nc olarak Kafesolu ve Pritsak tarafndan ne srlen gre gre. ise; Trkmen ad eski bir siyasi topluluk addr ve Ouzlar ile Karluklar bu siyasi' toplulua giren kavimlerdendir (Banguolu 1960 : 10). Ouz ve Trkmen kelimelerini aklamada farkl grler ileri srlse de Ouz ve Trkmen adnn ayn Trk ubesinin ad olduu noktasnda birleilmektedir (Erz 1991: 17). Bu anlamda F. Kpr\'nn gr klasik bir deer kazanmtr. Kpr\, Divan L1gat'e dayanarak, Trkmen adnn Ouzlardan Mslman olan gruplara verildiini ifade etmektedir(Kafesolu1958: 128). Genel kabul gren bu gre karlk Kafesolu farkl bir gr ileri srmektedir. Kafesolu'na gre Ouzlarn slamiyet'i kabul etmekle Trkmen adn aldklar nazariyesi, baz kaynaklarda dorulanmasna ramen, pek ikna edici grnmemektedir. nk Kafesolu, son aratrmalarn, Karluklarn, u, Talas, Yedisu blgesine hakim bulunduklar en kuvvetli dnemlerde(X.yzyln ilk dnemi) kendilerine, siyasi bir isim olarak, ayn zamanda Trkmen dediklerini gsterdiini ileri srmektedir. Son zamanlardaki bu aratrmalar erevesinde Kafesolu'na gre "imdilik, hi olmazsa, IX. Asr boyunca Trkmen sznn, siyasi tabir olarak, mevcut bulunduu ve Karluklar tarafndan kullanld, fakat o tarihlerde Ouzlara Trkmen denilmedii kuvvetli bir ihtimalle kabul edilebilir". Ona gre Trkmen adnn kullanlnn V. ve Vni. asrlar arasnda kullanlan "Kk Trk" tabiri ile yakn bir ilikisi var. Buna gre Kk Trk tabiri nasl belli bir kabilenin ismi deil de siyasi bir kavram ise , Trkmen tabiri de, ayn anlamda olmak zere, Karluklarn en kudretli zamanlarnda kullandklar siyasi bir isimdir. Kafesolu'na gre "lX.asrda Kk Trk kelimesinin ifade ettii tarihi vaka artk maziye malolmu, cihanmal hakimiyet sona ermi, siyasi Trk birlii dalm olduu iin bir yandan Uygurlar, bir yandan Ouzlar gibi dier Trklerle hasm vaziyette olan Karluklar tarafndan Kk Trk tabiri phesiz kullanlamyaca cihetle, Karluklarn, onun yerine, aa yukar benzer bir mefhuma alem olarak, 'Trkmen' tabirini ikame ettikleri anlalmaktadr" (Kafesolu 1958:130-132). Trk tarihinde "Trkmen" adnn Ouzlarn Mslman olmalarndan sonra "Ouz" adnn yerine gemeye balad bir sre sonrada tamamen "Ouz" adnn yerini ald genel kabul gren bir yaklamdr. Anadolu'yu 1071 Malazgirt Savandan sonra fetheden Trkmenler(Ouzlar), ok ksa bir sre iinde bata Anadolu'nun drt bir yan olmak zere Balkanlar, Ortadou, Kuzey Afrika ky eridinde uzanmlar ve buralara 24 ouz boyuna mensup topluluklar yerleti rm ilerdir. Trkmenler Ouz Trklerinin kendileridirler ve Ouzlarn 24 boy ve soyadarn: Afar, Bedili, Karkn, Bayndr, epni, Salur, Alanyontlu, Yreir, Ava (Aba), Knk, Bayat, Yazr, Akcvli, Karaevli, Der, Dudurga gibi, kabile ve

airet halinde olmayanlar da ky ve yer adlar halinde bu adlar tamlardr (Kum 1949 : 69 - 70). Trkmenler ana yurtlarndan getirdikleri devlet tekilatlarna ait messeselerini ve geleneklerini slam Dnyasnda da devam ettirmilerdir. Osmanl Devleti dneminde ok nemli grevlerde bulunan Trkmenler bir sre sonra yerleik hayata gemeye balamlardr. Trkmenlerden yerleik hayata gemeyip konar-ger yaayanlarn bir ksmnn ise Yrk olarak adlandrld grlmektedir. imdi Yrk adna ve Yrklere ksaca deinelim. YrkAdl Yrk kelimesi etimolojik adan ok fazla tartlm kelimelerden birisidir. Trkmen ve Yrk kelimesinin tarihi vesikalarda e anlaml kullanldn belirten Erz'e gre (1967 :6) Yrk kelimesi yrmek fiilinden treyen bir isimdir ve yryen, bir yerde durmayan, gknc, konar-ger, gebe olan anlamlarna gelmektedir. Erz, Yrmek fiilinden yaplma Yrk kelimesinin ayn zamanda Anadolu'ya gelip yurt tutan gebe Ouz boylarn (Trkmenleri) ifade eden bir kelime olduunu kaydeder(Erz 1991 :20). Ouzlar, Trkmenler ve Yrkler zerine almalar ile bilinen Faruk Smer'e gre de Yrk ad yr-fiilinden -k ekiyle yaplm bir isim olup yryen anlamna, deyim olarak ise gebe anlamna gelmektedir. Smer, Kanunnamelerde de Yrk deyiminin gebe yaay eklini ifade ettiini kaydetmektedir. SJller, XVI. YzylOsmanl tahrir defterlerinde Halep Trkmenleri, Yeni il ve Dulkadirli elininde bazen bu adla, yani Yrkan- Haleb, Yrkan- Dulkadiriyye eklinde anldklarn ifade eder. Yrklerin yayldklar sahalar ise Kzlrmak yaynn batsndan eli'de iine alacak ekilde ekilecek izginin batsnda kalan blgeler ile Rumeli topraklar olarak tespit edilmitir. Bundan dolay, Anadolu'nun bat blgelerinde XVII. Yzyldan nce konar - gerlik edenlere ve bunlarn kurduklar kylere "Yrk" veya "Yrk ky", bahsedilen yzyldan sonra buralara gelen konar - gerlere de "Trkmen" denilmitir (Gndz 1997 : 38). Erz ve Smer gibi Trkay'da (1979 : 821) Yrk deyiminin iyi ve abuk yryen, gebe, Anadolu'nun adrda oturan Trkmenleri, bir yer de yerlemeyen gebe halk anlamlarna geldiini, bunlarn, Anadolu'ya ve oradan Rumeli'ye yaylm Trkmen topluluklar olduunu ifade etmektedir. Grld zere "Yrk" Anadolu ve Rumeli'de konar-ger hayat yaayan Trk kabilelerine verilen bir isimdir. Yrklerin banda bulunan kiinin ise "mir-i Yrkan" veya "Yrk Beyi" olarak adlandrld grlmektedir. Dulkadir(1997: 11-13),Yrklerin Anadolu'da veya Rumeli'de oturduklar blgelerin adn aldklar gibi, kendi eski adlar ile de anldklarn kaydetmektedir. rnein Anadolu Yrklerinin bazlarnn adlar unlardr. el Yrkleri, Alaiye Yrkleri, Tekeli Yrkleri, Bursa Yrkleri, Haruniye Yrkleri, Mara Yrkleri, Ankara Yrkleri, Eridir Yrkleri, Arac Yrkleri, Tarakl Yrkleri, Murtana Yrkleri, Nacakl Yrkleri, Nasrl Yrkleri, Eski Yrk, Toraman Yrkleri, Tacirleri Yrkleri, Tor yr. Rumeli Yrklerinn adlar ise u ekildedir: Tanrda Yrkleri, Naldken Yrkl~ri, Kocack Yrkleri, Ofcabolu Yrkleri, Vize Yrkleri, Yanbolu Yrkleri, Selanik yrkleri. Osmanl mparatorluu'nun kuruluundaki nemli unsurlardan birisini tekil eden konar- ger airetIeri yaadklar blgelere gre "Trkmen" veya "Yrk"

adn aldklar grlmektedireahin 1982 : 285). rnein Smer ve Gkbilgin ,Osmanl mparatorluu dneminde Yrk adyla bilinen bu kon ar - ger gruplardan Kzlrmak'n dousundakilerin "Trkmen", batsndakilerin ise "Yrk" olarak adlandrldklarn kaydederler(Erz 1991 :23). Smer (1992: 143) bugn Orta ve Bat Anadolu'da baz yerlerde yan yana Trk,Yrk ve Trkmen kylerinin bulunduunu belirtir. Smer, buradaki Trk denilen kylerin o blge ve yrenin Seluklular ve Beylikler devrinde yerlemi en eski Trk halkna ait olan yerler olduunu, Yrk adyla anlan kylerin ise XVIl. yzyldan nce o blgede yaayan ve son yzyllarda yerleen Yrkler tarafndan kurulduunu, Trkmen kylerinin XVII. yzyldan itibaren Orta ve sonra Bat Anadolu ile Marmara blgesine g etmi ve son asrlarda oralarda yerlemi Boz-Ulus, Halep Trkmenleri ile Yeni- l'e mensup oymaklar tarafndan meydana getirildiini kaydetmektedir. Yukardaki ifadelerden de anlalaca zere Yrkler Andrews'in ifade ettii gibi ayr bir etnik grup deildirler. Yrkler yaama tarzlarnn bir gerei olarak konar-ger bir hayat yaayan Trklerdir. Onlar Trkmenlerden ayran zellikler etnik nedenlerden deil sadece konar-ger olup olmama, yada yerletikleri blgelerden kaynaklanmaktadr. Trk kltrnde nemli bir yere sahip olan konar-ger Yrklerin srlerini beslemek zere mevsimlere uyarak dolatklar grlmektedir. Yrkler bulunduklar sahalara gre k ovalarda ve sahillere yakn dzlklerde geirmilerdir. Bunun nedeni ise bu mevsimde srlerine ve hayvanlarna msait otu buralarda bulmalar ve kn souklarndan korunabilecekleri sahalarnda ancak buralarda olmasdr. Koyun srleri, atlar ve srlar olan Yrkler klar bu gibi yerlerde geirirken yazlarn da yaylalarda geirmilerdir (Gngr 1941 : 5). Trkiye'de konar-ger Yrklere gnmzde de rastlanmaktadr. Byk bir ksm yerleik hayata geen konar-ger Yrklerin bu son temsilcileri Sarkeili Yrkleridir. Kn Mersin civarlarnda yazn ise Konya Seydiehir civarlarnda konaklayan bu son konar-gerlerin says, yerleik hayata geme nedeniyle, her geen gn azalmaktadr. Sonu Sonu olarak Anadolu'da airet, oymak ve boylarn yerleim biimlerinin genenikle 24 Ouz boyu esaslar altnda gerekletirildi i ve bu Ouz boylarna mensup teekkller iinden bazlarnn byk federasyonlar oluturduu, eitli adlar altnda Anadolu'nun eitli yerlerinde bulunduklar yerlere gre isimler ald bilinmektedir (Trkdoan 1996:20). Tarihi kaynaklarda bazen Trkmen bazen Yrk olarak rastlanan, seyahatnamelerde de bu suretle zikredilen, bu Trk topluluunun kkeni itibariyle kesinlikle Ouzlardan olduu XV.asrda yaayan ve imparatorluun kuruluu ile ilgili en eski bilgileri verenlerden Oru Bey'in "bu ouz tarifesi gknc Yrkler idi" eklindeki ifadesiyle de sabittir (Gkbilgin 1957:6). Caferolu'nunda (1973:80) belirttii gibi Ouz-Trkmen ve Yrkler birleik halde Anadolu'nun etnik yapsn tekil etmi ve ona kesin bir hviyet kazandrmlardr. Dolaysyla isim ve mezhep farkllklarna bakarak Trkmenleri ve Yrkleri farkl birer etnik grup olarak tanmlamak yanl bir yaklamn gstergesidir. Tarihi kaynaklarda "Trkmen" adnn zamanla "Ouz" adnn yerini ald Yrklernde Trkmenlerin konar-ger yaayan bir ksm olduu ok ak bir ekilde

bilinmektedir. Bu anlamda Yrk ve Trkmen olarak adlandrlan Trklerin yaam biimlerinden veya yaadklar corafyadan kaynaklanan nedenlerden dolay ksmi kltrel farkllamalar Trk kltr ierisinde ancak alt kltr olarak deer endirilebilinir. Kaynaka
ANDREWS, Peter Alford. Ethnic Groups in the Republic of Turkey, Wiesbaden, Dr. Ludwig Reichert Verlag, 1989. AKSOY, ErdaL. "Anadolu'da Yaayan Ouz Trklerinde Sosyal Farkllama: Trkmenler ve Yrkler", Kk Aratrmalar Dergisi Osmanl zel Says, 2000: 105121. BANGUOGLU, Tahsin. "Ouzlar ve Ouzeli zerine", Trk Dili Aratrmalar Yll Belleten 1959'dan Ayr Basm, Ankara, Trk Tarih Kurumu Yaynlar, 1960. BARTH, Frederik. "Ethnic Groups and Boundaries"(I969), W.SOLLARS(Ed.), Theories of Ethnicity, New York: New York University Press, 1996: 294-323. CAFEROGLU,Ahmet. "Anadolu Etnik Yapsnn Ouz-Trkmen-Yrk ls", slam Tetkikieri Enstits Dergisi Cilt V, Cz 1-4,1973:75-86 DULKADR, Hilmi. el 'de son Yrkler Sarzkeililer,el, el Valilii Yaynlar, 1997. ERKAL, Mustafa. Etnik Tuzak, stanbul, Trk Dnyas Aratrmalar Vakf, i 994a. ------ ktisadi Kalkl1lmallln Kltr Temelleri, stanbul,Trk Dnyas Aratrmalar Vakf, i994b. ERZ, Mehmet. "Trk ky Sosyolojisi Meseleleri Yrk-Trkmen kyleri", Trkiye Harsi ve timai Aratrmalar Dergisi, say 81, 1967. ERZ, Mehmet. Yrkler, stanbul, Trk Dnyas Aratrmalar Vakf, 1991.

GKBLGN,Tayyib. Rumeli'de Yrkler, Tatarlar ve Evlad- Fatihan, stanbul, stanbul Edebiyat Fakltesi Yaynlar, 1957.
GNGR, KemaL. "Cenubi Anadolu Yrklerinin Etno-Antropolojik Tetkiki", Ankara, Dil ve Tarih Corafya Fakltesi Antropoloji ve Etnoloji Enstits Neriyat, 1941. GNDZ, Tufan. Anadolu'da Trkmen Airetleri "Bozulus Trkmenleri 1540-1640", Ankara, Bilge Yaynlar, 1997. NAN, Abdulkadir. Makaleler ve ncelemeler, Ankara, Trk Tarih Kurumu Basmevi, 1987.Saadet aatay KAFESOGLU, brahim. "Trkmen Ad, Manas ve Mahiyeti", Jean Den armaanndan Ayr Basm, Ankara, Trk Tarih Kurumu Basmevi, 1958:121-133. -------"Ouzlar", Trk dnyas EI Kitab I.cilt, Ankara, Trk Kltrn Aratrmalar Enstits, 1992: 156-160. KUM, NacL "Trkmen, Yrk ve Tahtaclar arasnda Tetkikler, Grler", Trk Faiklar Aratrmalarz, Cilt I, Say 5,1949:69-71. ZNDER, M. Cihat. "Kltr Btnlemesi ve Alt Kltr Gruplar Hakknda Dnceler", Trk Kltr Aratrmalar, Yl XXIl/I-2, Ankara: Trk Kltrn Aratrma Enstits Yayn, 1984. SMTH, Anthony D. "The Myth of the Modern Nation and the Myths of Nations", Ethnic and Racial Studies Vol:l , London, 1988. -------Milli Kimlik, stanbul, 1999. SMER, Faruk. "Osmanl Devrinde Anadolu'da Yaayan Baz oklu Ouz Boylarna mensup Teekkller", stanbul niversitesi ktisat Fakltesi Mecmuas, 1952:437508. -------"Bozoklu ouz Boylarna Dair", Ankara, Trk Tarih Kurumu Basmevi, 1953:64- 103. -------Ouzlar(Trkmenler), stanbul, Trk Dnyas Aratrmalar Vakf Yaynlar, 1992.

AHN, lhan. "Osmanl imparatorluunda Konar-Ger Airetlerin Hukuki nizamlar", Trk Kltr, YI2D, Say 227. TRKAY, Cevdet. Kbakanlk Ariv Belgelerine Gre Osmanl mparatorluunda Oymak, Airet ve Cemaatler, istanbul, Tercman Gazetesi Yaynlar, 1979. TRKDOGAN, Orhan. "Anadolu'nun Etnik Yaps, Dn ve Bugn", Trk Dnyas Tarih Dergisi, Say 112, 1996 -------Etnik Sosyoloji, istanbul, Tima Yaynlar, 1997. ZANDEN, J.W. Vander. Sociology, The Core, New York, McGraw-Hill, 1993.

YABANcLARA TRKE GRETMNDE LKELER


Yrd.Do. Dr. Erol BARN
Abstract Language teaching should be carried out in terms of certain principles. Teaching Turkish to foreigners is exteremely important both for the Turkish language and for the Turkish culture. So, the fundamentals and general principles should be identified correctly and be employed in teaching. Key words: language, principles, teaching Turkish, method, technique, expertise Dil Nedir? "Dil, insanlar arasnda anlamay salayan tabii bir vasta, kendisine mahsus kanunlar olan ve ancak bu kanunlar erevesinde gelien canl bir varlk, temeli bilinmeyen zamanlarda atlm bir gizli antlamalar sistemi, seslerden rlm itima bir messesedir." (Ergin, 1989: 3) Bu tanmdan da anlalaca gibi dil, insanlarn birbirleriyle anlaabilmeleri iin en temel aratr. nsan, duygu ve dncesini kelimelerle oluturup dier insanlara aktarmaktadr. Toplumlar bir arada tutan ve yaay biimlerini, gelenek ve grenekleri, inanlar, nesilden nesile aktararak milleti birbirine kaynatran en gl kurumdur diL. "Dil olmadan insanlarn birlikte yaamalar, anlaabilmeleri, dolaysyla bir toplumu oluturmalar sz konusu olamayacandan, dil bu adan da nemlidir; bir topluluu topluma dntrr. Bir toplumu ulus yapan balarn en gls dildir. Bireyleri ulusuna, yurduna, gemiine sk skya balar; kuaktan kuaa aktarlarak gelen dil, bireyi gemi ile gelecek arasndaki zincirin bir halkas durumuna getirir." (Aksan, 1979:13) Kltr oluturan dildir ve dil ile kltr birbirine sk skya baladr. Dili stn olmayan milletlerin dili de zayf kalmaktadr. Kendi dilleri ile antlama kurmayan topluluklarn kltrlerinden bahsedilemez. Bir milletin tarihi, corafyas, dini deer lleri, folkloru, mzii, sanat, edebiyat, ilmi, dnya gr ve millet olmay gerekletiren her trl ortak deerleri yzyllarn szgecinden szle szle kelimelerde sembolleerek dil hazinesine akmaktadr. Bylece dil sosyal yapnn ve kltrn aynas olmaktadr. "Her edebi eser konu edindii cemiyetin, bedii fikir, duygu, kabul ve davranlarn dnyasn, bir nispet dahilinde yanstr." (Tural, 1991 :27) "Dilin milli olmasnn bir baka ls, nesiller arasnda ba kurmasdr. Dil, din, gelenekler gibi deerlerle nesilleri birbirine balanmayan topluluk, zamanla millet olmaktan kar." (Ercilasun, 1984:102)

Bu satrlardan da aka anlalaca gibi dil, ait olduu toplumun sahip olduu btn deerleri nesilden nesile aktarmakta ve bylece aradaki kltr bann ortaya koymaktadr. Edebi eserler de dili canl tutan en nemli unsurlardr. Eski nesiller meydana getirdikleri szl ve yazl eserler sayesinde gelecek nesillere seslenirler. Yeni nesiller de atalarnn hayat tecrbelerine bu eserler sayesinde ular. Ksacas "Dil, kltrn zaman ve mekan boyutlarnda aktarlmasn ve zenginletirilmesini salayan temel mekanizmadr. " (Gngr, 1991:214) Ana Dili Kii, ait olduu toplumun bir parasdr. Bir ocuk doduu ve bymeye balad evrede konuulan dili edinir. Bu dile, "ana dil" denir. Ana dili, genellikle anne, baba ve yakn aile evresinden renilir. Daha sonralar ise iliki kurulan kii ve evredekilerden renilenler ile gelitirilmeye balanr. kinci Dil nsanlar, toplumlar ve milletler arasnda kiisel, kurumlar aras ve devletler seviyesinde eitli ilikiler bulunmaktadr. Bilim, siyaset, askerlik, eitim, turizm, ktr, sanat, ticaret ve iletiim alanlarndaki bu ilikilerin salkl olarak yrtlebilmesi iin ana dilden baka milletler aras ortak olan dillerin renilmesi gerekmektedir. Bir yabanc dil renmek yeni bir insan olmaktr. "nsan hangi dili biliyorsa, o yabanc dil ki bu Trke de olabilir, artk onun paras ve onun deeri haline gelecektir. Dolays ile o dilin milletinin kltrnn sevecek ve vecektir." (Glay, 1988:34) Yabanc Dil renimi Nedir, NaslOlmaldr? Yabanc dil renimi, kiinin ana dili dnda baka bir dil ve kltrle tanmas demektir. Her insan yabanc dil renirken ilk nce kendine psikolojik bir duvar rer ve zaman zaman da bu yeni dili renemeyeceini dnr. Bu yzden, yabanc dil retilirken her tr skclk ve zorluktan uzak durulmaldr. Burada grev retim elemanna dmektedir. Hibir kitap dil retimi iin tek bana yeterli deildir. Yabanclara Trke retiminin Tarihi Seyri ve Bugnk Durumu Yabanclara Trke'nin retimi konusunda yazlan ilk eser, Kagarl Mahmut'un 1072-1074 yllar arasnda yazm olduu Diviinu Lfigati't-Trk'tr. Bu eserde Kagarl ok baarl bir yntem izlemitir. Onun izledii yolun zellikleri ksaca yledir: 1. Medreselerde yapld gibi nce ve hemen her zaman sadece kural verme deil, nce ok sayda rnekten hareket edip kurala ulama yolunu izlemi ve gnmz yabanc dil retiminde benimsenen bir yntem uygulamtr. 2. Dil renmede rneklerin, metinlerin nemini ok iyi fark etmi, verdii ok sayda rnei gnlk hayattan, ataszlerinden, manzum sanat eserlerinden derlemitir. 3. Trkeyi retirken, Trk kltrn de tantma, retme amacn gtm, bu konuya zel bir nem vermitir.

4. Dil retiminde tekrarn nemini ok iyi kavradndan, nceden geen bir kural gerektiinde tekrar hatrlatmaktan ekinmemitir. 5. zledii bu baarl yntemleri buluncaya kadar ok aba harcayan yazar, iki yl iinde eserini kez yazp beenmemi, nihayet kesin olarak drdnc defa yazmtr. Bylece o, eser yazma konusunda da kendisinden sonra geleceklere geerli bir ders vermektedir. (Akyz, 1989:45-46) Yabanclara Trke retiminde ikinci byk eser, Ali ir Neviii'nin 15.yzyllda yazd Muhiikemet'I-Lfigateyn'dir. Farsa ile Trke'nin karlatrld bu eser, Trke'de ilk ad bilim ve anlam bilim eseri olarak tarihe gemitir. Kagarl Mahmut ve Ali ir Nevai'nin Trkeye hizmetleri ok byktr. Batl anlamda dil biliminin ~urucusudurlar. Yaptklar almalar Trk eitim tarihinde gerek yntem gerekse ierik bakmndan nemli bir yere sahiptir. B ize den grev de, bu yntem ve teknikleri amzn ara-gereleri ile zenginletirerek uygulamaya dntrmektir. Avrupa milletlerinin siyasi ve ekonomik sebeplerle Trke'ye nem verdikleri grlmektedir. Fransa 1699'da her ylda bir 6-9 yalarndaki ocuklardan birka tanesini Trke renmek zere stanbul'daki Katolik papazlarnn yanna gndermeye karar vermitir. Bu ocuklar ileride Osmanl devletinde Fransa'nn elileri ve tercmanlar olacaklardJ. (Bu ocuklara dil olan ad verilmitir.) Fransa'nn Trk diline kar gsterdii bu ilgi i 8. yzylda Hollanda, ngiltere, Avusturya ve Rusya gibi lkelere de sramtr. III. Selim devrinde kurulan Kara Harp Okulunda (1793) rencilere hem Trke hem de Bat dilleri retilmekteydi. Yabanclara Trke'nin retimi 1960'1 yllarda tekrar nem kazanmtr. Kenan Akyz'n Yabanclar in Trke Dersleri Konuma, Okuma adl kitab (A., 1965) Hseyin Ayta- M. Agiih nen'in Yabanclar in Aklamal Uygulamal Trke adl kitab (Ankara., 1969), Sermet Sami Uysal'n Yabanclara Trke Dersleri kitaplar (stanbul, i979), Kaya Can'n Yabanclar in Trkengilizce Aklamal Trke Dersleri kitab (DT, 198 i), M. HengirmenN.Ko'un Trke reniyoruz adl kitaplar (Ank., i982), Tahir Nejat Gencan'n Yabanc Uyruklu renciler in-Trke reniyorum adl kitab (st., 1985), bize bu konuda nemli admlar atlmaya balandn gstermektedir. Yabanclara Trke retimi iini modem anlamda yapan ilk nemli kurum ise Ankara niversitesinde kurulan TMER dil retim merkezidir. Daha sonra kurulan Ege TMER, Gazi TMER ve Bolu zzet Baysal TMER gibi kurulularla yaygnlamaya balayan yabanclara Trke retimi ii birtakm zel dershanelerde de yrtlmektedir. Ankara niversitesi TMER Ocak 2002'de HTT Yabanclar in Trke adl dil retim setini uygulamaya koymutur. Ayrca 2003 ylnda M.zbay-F.Temizyrek tarafndan yazlan Trke reniyoruz-ORHUN adl eser TKA yayn olarak yaymlanmtr. Btn bu almalar doalolarak yntem ve teknik tartmalarn da gndeme getirmektedir. Bundan sonra yaplmas gereken ise bu alanda yeni eserler ortaya koymak ve Trke'nin ok daha yaygn olarak kullanlmas iin almalara hz vermektedir.

Basamak Kur Sistemi Niin Gereklidir? rencilerin belirli bir program dahilinde dil renecekleri dikkate alndnda, rencilerin daha nceden Trkeyi bilme dzeyleri ve belirli bilgilerin tam renilmeden yeni bilgilerin verilerneyecei gereinden yola klmal ve basamakl kur sistemi uygulanmaldr. Aksi tutumlar hem retim elemann skntya sokar hem de rencilerin renme gl yaamalarna sebep olur. Dzey Belirleme Snavnn Hazrlan ve Uygulan retime balanmadan nce rencilerin dil edinim dzeylerini belirleyici bir snav yaplmaldr. Bu snavda, dil bilgisini lc test snavndan sonra tahmin edilen dzeye ilikin bir kompozisyon yazdrlmal' ve daha sonra da renciyle konuarak hangi kurda okursa kendisi ii,n' daha yararl olaca kendisine aklanmaldr. deal Snf Dzeni ve renci Says Dil retiminde snf dzeninin ok byk bir nemi vardr. ( U ) sistemine uygun masa ya da kolakl sandalyelerle oluturulmu snflarda rencilerin birbirinin yzn grecei biimde oturmas arttr. Ayn zamanda btn renciler retim eleman ile gz gze olmaldr. Bu ekilde oluturulmu ideal bir eitim ortamnda renci says 8 - 14 aras olmaldr. Ders Kitab, alma Kitab, Szlkler, Kaset ve CD 'ler Ders kitab, alma kitab, kitap la ilgili zel szlkler, kaset ve cd'ler yabanclara Trke retimi alanna yllarn vermi olan uzmanlar tarafndan yazmal ve ocuklarla yetikinler iin ayr ayr setler hazrlanmaldr. Ders kitab, ilk nitesinden itibaren drt temel beceri diye adlandrlan dinleme-okuma-konuma ve yazmaya eit oranda yer vermelidir. Kitabn ilk blmlerinde kurgu metinler de yer almaldr. nk burada ama, retilecek bilgilerin verilecei metinlerin olmasd~. Ders kitabndaki rnek cmleler ile alma kitabndaki rnek cmleler ayn olmamal, daha ok kelime retebilme asndan farkllk gstermelidir.

a. Dil retiminin Planlanmas Yabanc bir dil retilirken hangi hedef kitleye ne kadar bir sre ierisinde ve hangi ihtiyaca dayal olarak retimi yaplmas gerektii nceden planlanmaldr. b. Drt Temel Beceriyi Dikkate Alma Dil retiminde drt temel beceri olarak adlandrlan dinleme, okuma, konuma ve yazma eitimin ilk basamandan itibaren birlikte ele alnmaldr. nk, iletiimin temeli olan dilin kullanm srasnda bu drt temel beceriye her an ihtiya duyulmaktadr. Yabanclara Trke retimi konusunda yazlacak olan ders kitaplarnda bu zelliklere ilk niteden itibaren arlkl olarak yer verilmesi arttr.

c. Basitten Karmaa, Somuttan Soyuta Gitme Bir yabancya Trke retirken ncelikle grebilecei ve evresiyle iliki kurabilecei kelimeler reti lmelidir. Somut bilgiler retilmeden soyut dncelerin kavranlamayaca gereinden hareketle tmevarma dayal bir sistem iinde Trke retmeye alrken kalplam diyaloglar ve sz kalplar verilecei iin tmdengelime de yer verilecei unutulmamaldr. . Bir Se/erde Tek Yapy Sunma Yabanclara Trke retirken zerinde durulmas gereken en nemli husus renciye bir dil bilgisi yaps kavratlmadan yeni bir yapya geilmemesi gereidir. Ayn anda birden fazla yapy renciye kazandrmaya almak, verilmek istenenin tam anlalamamasna ve belirli bir sre getikten sonra unutulmasna ya da dier yaplarla kartrlmasna yol amaktadr. Verilen yaplarn iletiimde kullanld biimiyle rneklerle desteklenmelidir. nk, uygulamas yaplamayan bilgi, abuk unutulacaktr. d. Verilen Bilgi ve rneklerin Hayata Uygunluu Yabanclara Trke retirken verilen bilgilerin ve rneklerin teorik deil pratikte kullanld gibi olmas arttr. nk, dili renen yabanc, toplum arasna kartnda rendiklerinin uygulamaya dkebilmeli ve evresiyle doru bir iletiim kurabilmelidir. letiimden kopuk bir dil retimi, renciyi ok abuk dilden ve dolaysyla kltrden uzaklatracaktr. e. rencileri Aktif Klma Dil retiminde ama yaayarak renmedir. nk, insan duyduklarnn byk bir blmn unutur ..Okuduklarnn bir ksmn hatrlar, ama yaptklarn ok byk bir oranda hatrlar. Snf ii uygulamalarnn tamamnn renciye dnk ve dolays ile renciyi her an aktif durumda tutacak biimde olmas gerekir. nk, eitimde dikkat sresinin 20 dakikay gemedii gz nne alnrsa bu ksa sre iinde renciyi sknadan ona bir eyler kazandrmak ancak onun katlm ile mmkn olabilir. Farkllklar Dikkate Alma Her rencinin dil renme ihtiyac ve kendi fiziki, psiko-sosyal durumu ayn deildir. Bu sebeple rencilerin ya, eitim durumu, sosyal konumu ve Trke'yi renme sebebi mutlaka gz nne alnmal ve zellikle verilecek devlerde buna dikkat edilmelidir. g. Grme ve itmeye Dayal Aralardan Yararlanma "Teknolojideki baka gelimeler bir yana, televizyon, bilgisayar ve internet teknolojilerindeki hzl gelimelerle bilgi retimindeki hzl art, yzyllarn eitim sistemini her ynyle sarsmaktadr." ( Esirgen, 1997: 57 ) letiim aralarnn ok ne kt gnmzde dil retirken televizyon, video, bilgisayar, tepegz ve kasetalar gibi aralardan yararlanarak drt temel becerinin daha iyi kavratlaca, renilenlerin daha kalc olaca herkes tarafndan kabul edilen bir gerektir. Dilin

J. Bireysel

iletiimin en temel arac olduunu syleyip iletiim aralarndan yaralanmadan dil retmeye kalkmak modem dil retimi anlaylar ile badamaz.

a. Kullanlan Dilin retilmesi Yabanclara Trke retirken yaayan Trke'nin retilmesi ok nemlidir. Aksi takdirde yukarda da deindiimiz gibi renciler iine girdikleri Trk toplumunda rendikleri Trke ile iletiim kurmakta zorlanacaklardr. Bu da Trke'yi retme hedefinden uzak bir tutumdur. Gerek ders kitaplar, alma kitaplar ve kaset ve cd' lerde gerekse snf ii konumalarda yapaylktan uzak durulmaldr. retim eleman yalnzca kendi kulland cmleleri deil, toplumun deiik kesimlerinde kullanlan standart Trke'yi retmek zorundadr. b. Telliffuza nem Verme Deiik milletlerden kiilerin Trke renecei bir snfta en ok zerinde durulmas gereken konu, Trke'yi telaffuz, vurgu ve tonlamaya uygun olarak retmektir. Alfabe retilirken verilecek olan rneklerden balayarak bunun zerinde ok nemle durulmas gerekir. Buna ok dikkat edilmezse ayn snfta birden fazla syleyi biimiyle kar karya kalnacaktr. c. rencilerin Bildii Kelimelere Dayanarak Yeni Cmleler Kurma Yabanc dil renen kiilerin henz anlamn kavrayamadklar kelimelerle dnmesi ve kendini ifade etmesi mmkn deildir. rencilere verilecek metinler daha nce eitli uygulamalarla retilen kelimelerden olumal, ancak her metinde de rencinin sezebilecei ekilde birka yeni kelime verilmelidir. . rencilere rendiklerini Uygulama mklinnn Verilmesi Yukarda da ksaca bahsettiimiz gibi uygulamaya dnk olmayan dil retimi amacna ulaamaz. rencilere ders kitabnda retilenler alma kitaplarnda deiik cmleler ierisinde kavratlmal ve snf iinde bireysel ve grup oyunlaryla neeli ve zevkli bir ortam iinde uygulatlmaldr. d. Herkese Eit Sz Hakk Tannmas Dersi her rencinin eit srede katlm ile ilernek hem rencileri edilgen renim biiminden kurtaracak, onlar etkin klacak hem de rencinin kafasnda herkesin eit durumda olduu yer edecektir. e. rencinin Kendini Yazl ve Szl ifade Edebilmesi Yabanclara Trke retilirken ilk dersten itibaren konuma ve yazma birlikte verilmeli ve renciden de duygu ve dncelerini hem yazl hem de szl olarak ifade etmesi istenmelidir. Ancak, bu ekilde retilenler daha kalc bir duruma gelir. Zaten dil retiminin amac da budur.

ile Birlikte Kltrn Verilmesi Kelimeler bo semboller deildir. iletiimde yer alan her kelimenin ardnda bir kabuller dnyas yer almaktadr. Bu kabuller, kelimenin ait olduu toplumun kltrnn bir parasdr. zellikle deyimler ok iyi retilmelidir. nk, gnlk kullanmda deyimlere ok fazla yer vermekteyiz. Yabanc biri, Trke'deki deyimleri iyi kuandnda insanlarla ok daha rahat iletiim kurabilmektedir. Burada nemli olan, kelimeleri hangi metinlerde ne ekilde kullanacamzdr. Yaantlardan kopuk olarak dil retilmeye kalklrsa o zaman ne dil ne de kltr tam olarak retilebilir. Yabanclara ncelikle insanln genel deerleri, ortak ynleri zerinde Trke retmeye balamak gerekir. g. Hem Bireysel almalara Hem de Grup almalarna Gereken lde Yer Verilmesi Gerek ders ierisinde gerekse ders dnda verilecek altrmalar ncelikle kendi yapabilecekleri trde olmal, verilenler bu yolla zmsetilmelidir. Daha sonra rencilere roller datlarak nce ikili sonra daha byk gruplar halinde dramatizasyon almalar yaptrlmaldr. . Dersi Skc Olmaktan Kurtaracak eitli Uygulamalara Yer Verilmesi Hem ders i tek dzelikten kurtarmak hem de rencilerin yaparak, yaayarak dil renmelerini salayabilmek iin ark, iir, fkra, tekerlerne, bulmaca ve deiik oyunlardan yararlanmak gerekir. Yabanc dilde unutulmayan eylerin banda arklar ve tekerlerneler gelmektedir. Ayrca, 60 oktava kadar mziin insan renmeye daha ak hale getirdii gerei unutulmamaldr. h. retilmeyenlerin Sorulmamas Daha nceden belirttiimiz gibi, rencilerin bildii kelimelere dayanarak retim yaplmas gerekmektedir. Dolays ile rencilere retmediimiz kavram ve yaplarn gerek snf ii uygulamalarnda gerekse snavlarda sorulmamas gerekir. Aksi takdirde bu tutum lme ve deerlendirmenin yanl sonu vermesine sebep olacaktr. . rencinin renecei Kadar Bilgi Verilmesi Dil retiminin her basama belirli bir plana dayandrlmaldr. renciye ne sklaca kadar az ne de alamayaca kadar ok bilgi verilmelidir. Burada unutulmamas gereken en nemli husus, karmzdaki rencilerin yabanc olduu ve Trke yi izebildiimiz snrlar kadar renebildiidir. i. rencilerin Yaptklar Yanllarn Annda Dzeltilmesi Dil retiminin ilk basamandan itibaren rencilerin yaptklar yazl ve szl yanllar annda dzeltmek gerekir. Yoksa yanllar st ste ylacak ve karmza byk bir problem olarak kacaktr. renci bu dzeltmenin kendi iyilii iin yapldn kavradnda daha mutlu olacaktr.

f. Dil

j. Yntemin Belirlenmesi Dil retiminin belirli bir plana gre yaplmas gerektiini sylemitik. Burada en nemli husus, yntemin doru belirlenmesi ve amaca uygun bir dil eitiminin verilmesidir. Dil retim yntemlerine genelolarak deindikten sonra bizce en uygun olan semeci yntemle ilgili bilgileri de verelim. Dil retim Yntemleri a. Dil Bilgisi - eviri Yntemi b. Dorudan Yntem e. Okuma Yntemi . Kulak - Dil Alkanl Yntemi d. Grme ve itmeye Dayal Yntem e. Bilisel Yntem f letiimei Yaklam g. Semeei Yntem . Toplu Fiziksel Tepki* h. Sessiz Yol Yntemi* . Topluluk ile Dil retimi* i. Telkin Yntemi* . Bu yntem ve yaklamlardan bazlar kendiliinden, belirli bir dil retim geleneinin bir sonucu olarak ortaya km ve uzun yllar kullanlmtr. Bazlar ise, mevcut yntem ve yaklamlarn yetersizliinden yola kan kiilerin, gncel ya da moda olan dilbilim akmlarnn ve benzeri akmlarn etkisi ile oluturduklar yntemlerdir. ikinci grupta yer alan yntemlerden (*) iaretli olanlar, genelde " alternatif " yntem olarak adlandrlmaktadr ve kullanm asndan yaygnlk kazanmamtr. Dil bilgisi eviri ynteminin zellii rencilere dil bilgisi kalplarnn nceden verilmesi ve dilin kurallarn retme esasdr. renci kendi ana dili ile renim yapacaktr. Bu da ayn ana dile sahip olanlara uygulanabilir, konuma nemli deildir. Dorudan yntem 1950'lerde ortaya km ve zamanna gre ok baarl olmutur. retmen rencilere nesneleri gstererek ie balar. retmen rettii dilden bakasn kullanmaz. Bu yntemde tmevarm kullanlmaktadr. Kulak-dil alkanl ynteminin nemli zellii, iitme ve syleneni tekrar ede ede ezberleyerek benzer cmle kalplar retmektir. Bu yntem rencinin dinleme ve konuma alkanln gelitirir. Genellikle dil laboratuarlarnda retim yaplr. Bilisel yntemde dnerek renme esas vardr. Telaffuzun zerinde fazla durulmaz, dilin kurallar bilinli olarak retilir. Ana dil kullanm ve eviriye izin verilir. iletiimci yaklam rencilerin cmle kalplarn renmeleri yerine rendiklerini snfta bulunan gruba aktarabilmelerini esas alr. Diyalog ve grup almalar nemli yer tutar.

Semeci yntem ise her yntemin iyi tarafn alp kullanmaya dayanr. Mesela, kelime retiminde dorudan ynteme, dil bilgisi kurallarn retmede bilisel ynteme, konuma ve dinleme alkanln kazandrmada kulak-dil alkanl ve iletiimci ynteme arlk verilebilir. Semeci yntemin nemli zellikleri unlardr: Dil retimi hayata dnk olmaldr. renilen dilden baka dil kullanlmamaldr. eviri, dili yeni renenler iin faydal deildir. Mekanik tekrarlar yerine anlaml ve iletiime dnk altrmalara yer verilmelidir. Bir yap tam retilmeden yeni bir yapya geilmemelidir. Okuma ve yazma becerilerinin gelimesine de hemen balanmaldr. Kelime retimine hemen balanmal ve yava yava cmle ierisinde kullanmalar retimine geilmelidir. rencilerde dili renme arzusu uyandrlmaldr. retim basitten zora, somuttan soyuta doru olmaldr. renciler arasndaki farklar unutulmamaldr.

a. Grupla retim Teknikleri Beyin frtnas (Brain Storming) Gsteri (Demonstration) Soru / Cevap (Question and Answer) Drama ve Rol Yapma (Drama and Role-Play) Benzetim (Simulation) kili almalar ve Grup almalar (Pair-Work and Group Work) Mikro retim (Micro Teaching) EitselOyunlar (Educational Games) b. Bireysel retim Teknikleri Bireyselletirilmi retim (Individualized Instruction) Programl retim (Programmed Instruction) Bilgisayar Destekli retim (Computer-Assisted Instruction) ( Demirel, 1996: 55 ) k. Szck retimi Szck retiminde kullanlabilecek rol yapma, drama ve gsteri teknikleri, zekil. trlerinin zelliklerine hitap eden retim teknikleridir. nk,' deiik zekil. alanlarna sahip olan renciler, belli szcklerin retilmesini arnalayarak hazrlanm ktik piyesleri veya skeleri izlemekten holanrlar. Ayrca, aadaki uygulamalardan da szck retiminde yaralanmak gerekir. Resimlerden yararlanma Resimli veya karikatrl hikayeler oluturma

Ksa metrajl filmler Pandomim filmleri B ilmece ve bulmacalar E ve zt anlaml kelime bulma yarmalar vb.

I. Materyal Hazrlama ve ltleri Okuma / Anlama Dinleme / Anlama Yazl Anlatm Szl Anlatm Dil Bilgisi Dikte Bu materyallerin her birinin ka kelimeden oluaca, hangi tr sorularn sorulmas gerektii ve gerek snf ii gerekse snav iin hazrlanacak bu materyaller rencilerin Trke bilgi dzeylerine gre ayarlanmaldr. Okuma-anlama iin oluturulacak metin alt sorular ile dinleme-anlama iin oluturulacak soru eitleri, saylar ayn olmayacaktr. nemli olan hazrlanan materyalin hangi amaca ynelik olduunun doru belirlenmesidir. m. Snav Sorusu Hazrlama ve Deerlendirme Soru Hazrlama ltleri Deerlendirme ltleri Sorular hazrlanrken paragraf, oktan semeli, doru-yanl, boluk doldurma, yeni cmle kurma gibi deiik ynlerden ele alnmal ve kur ierisinde renciye verilen bilgilerin nemine gre soru eitleri dikkate alnmal ve deerlendirme buna gre yaplmaldr. n. Ders leme Teknii ve Dil Bilgisi Sralamasnn nemi Trke'yi bilmeyen kiilere retim yaplaca hibir zaman akldan karlmamal ve bilgiler, birbirini tamamlayc bir biimde ve nceden ok iyi belirlenmi bir plan dahilinde renciye sunulmaldr. Aada temel dzey iin izlenecek yol karlmtr. Ayrca, orta ve yksek dzey iin de bir yol haritas vardr. ( Temel Dzey) Tanma Diyalogu Alfabe (nl / nsz Sesler) Bu ne? Bu Kim? ml? / deil Bulunma durumu: - DA var / yok imdiki zaman: -yor

Ad durum ekleri -dan nce / -dan sonra yelik ekleri -mak istemek ile balac / -l / -sz / -lk ekleri Saatler mek eylemi Emir / stek KipIeri Belirli gemi zaman: - DI Ad cmlelerinde belirli gemi -daki / -ki ekleri Gelecek zaman: -AcAk Belirsiz gemi zaman: mI Ad cmlelerinde belirli gemi diye sormak / -cA / -A gre Geni zaman : -( i / A ) r Adlatrma / Dolayl Anlatm ( Emir kipi) Mastar ekleri: -mA / -mAk / -I -Ip / -mAdAn -mAdAn nce / -DIktAn sonra -mAk iin / -mAk zere / -mAktA

o. Destekleyici Hikaye Kitaplar ( Dzeylere Uyarlanm) Dil renimi sreklilik ister. Bu sebeple, dnyada dil reten cidd kurumlar rencilerinin dzeylerine gre oluturulmu destekleyici kitaplar yaymlar. Genellikle hikaye arlkl bu kitaplarn dnda bir de klasik olmu eserler, rencilerin dil renim dzeylerine gre uyarlanarak yaymlanr. Yabanclara Trke retimi srasnda rencilere tavsiye edilecek bu eit kitaplara ihtiya vardr. Bunu da ancak yabanclara Trke retimi iinde uzmanlam kiiler yapabilir.

Sonu:
Dil retimi, belirli ilkeler nda yaplmaldr. Yabanclara Trke retimi, Trke ve Trk kltrnn yaygnlamas ve yaatlmas asndan byk bir neme sahiptir.Bu alann ayr bir disiplin olduu unutulmamal ve bu konuda uzman retim elemanlarnn yetitirilmesine de ok byk nem verilmelidir.Yabancllara Trke retiminde ok nemli olan temel ve genel ilkelerin her biri ayr bir dikkat ve titizlik gerektirmektedir. Bu ilkelere bal kalnarak seilecek yntem ve kullanlacak teknikler belirlenmeli ve ders ortamndaki uygulamalarda bunlar gz nne alnmaldr.

Kaynaka Aksan, Doan ,1979. Her Ynyle Dil Ana izgileriyle Dilbilim, TDK Yay., Ankara, s.13. Akyz, Yahya, 1989. Trk Eitim Tarihi, Ankara, s.45-46. Demirel, zcan, 1996. Genel retim Yntemleri, USEM Yay., Ankara, s.55 Ercilasun, A.Bican, 1984. Dilde Birlik, Cnk Yay., stanbul, s. 102. Ergin, Muharrem, i989. Trk Dil Bilgisi, Bayrak Yay., stanbul, s.3. Esirgen, Ruhi, 1997. "Eitim Sorunlarnn zmnde Teknolojiden Yararlanma", Eitim Reformunun Temel lkeleri, Dnya'da ve Trkiye'de Zorunlu Eitim , Sempozyum 22-23 Ekim 1997, A..Eitim Bilimleri Fakltesi ve TMER Dil retim Merkezi, s.57 . Glay, Naki , 1988. "Yabanclara Trke retiminin Politik nemi", Dnyada Trke retimi der., A.TMER Yay., s.34-36. Gngr, Nevin, 1991. Kltr-Eitim-Dil zerine Grleri ile Z.Fahri Fndkolu, Kltr Bakanl Yay., Ankara, s.214. Tural, Sadk K. ,1991. Zamann Elinden Tutmak, Ecdad Yay., Ankara, s.27.

TRKYE'DE ALE ii iLETiM VE LKLER ZERNE BR MODEL DENEMES

Abstract
Family problems seem to have negative effects on the functions of family in Turkey. One of such problems is the lack of communication among family members. Thus, they have difficulties in having healthy. relationships. it has been known that the rate of nucleus family in Turkey is high (%67.10, DPT, 1993). However, traditional relationships playa significant role in families. it is thought that the breakdown of such relationships can be addressed in terms of functionalism, interactionalism and exchange theory. This study deals with the development of a model about the healthy establishment of communication and relationships in family. Key Words : family model s, in-family communication, explicit communication, interaction. Gr Gnmzde ska sorulan sorulardan biri aile iinde iletiimin neden yetersiz olduu ve salkl iletiimin nasl salanaca sorusudur. Aile ii ilikilerde uyurnun olduu kadar atmalarn da yaanmas sosyolojik gerekliklerle badamaktadr. nsan ilikilerinin youn ve sk dokulu bir biimde yaand aile ortamnda, uyum ve atma srelerinin her ikisinin de bir aradal kanlmaz gzkmektedir. nk bu, paradoksal bir durum olmakla birlikte atmalarn olabildiince aza indirilebilmesi iin aile yeleri arasnda ak iletiimin kurulmasna zen gsterilmesi gerekmektedir. Aile ii ilikilerde, uyum ve atma her halkarda iletiim kurmay zorunlu klar. Dier bir ifade ile aile ii ilikilerin dzenlenmesinde iletiim: hem uyurnun salanmas hem de atmann ztime ulatmlabilmesi iin temel bir ge oluturur. Giddens'n (1997: i79) belirttii gibi demokrasinin ailede balad, ve giderek topluma yansd grti dikkate alnr ise aile ii iletiimin ne kadar nemli olduu kendiliinden ortaya kar. Bununla birlikte aile, ocuklarn yetitirilme sorumluluunu tayan bir akrabalar grubu olarak tanmlanmaktadr. Bu balamda aile ii iletiimi nemli klan ge duygularn, dtincelerin, davran ve tutumlarn karlkl olarak aktarlmas srecinde sembollere atfedilen anlamlarn ortak paylamnn salanmasdr. Bunun gerekletirmenin yolu ise aile yelerinin birbirleri ile ak iletiim kurmalarndan gemektedir. Ailenin deeri konusunda literatlirde elikili aklamalarn yer ald grlmektedir. Baz kaynaklarda ailenin varl yceltilip kutsaIlatmlrken, bazlarnda gereksizlii tizerinde durulmaktadr. Bunun nemli nedenleri arasnda sanayileme ve kentleme srelerinde ailenin ilevlerinin azalmas, aile yapsnn

klmesi ve boanma oranlarnn artmas gelmektedir. Aile adna yaanan bu olumsuzluklara karn, halen evlilik oranlarndaki art ve ailenin azalsa bile baz ilevlerinin geerlilik tamas, ailenin bir kurum olarak devamllk gstermesini olanakl klmaktadr. Dnya zerindeki farkl toplumlarda ok eitli aile biimlerinin varolduu bilinmektedir. Ancak gelimemi ve az gelimi toplumlar gz nne alndnda geleneksel aile yapsnda nemli bir deimenin olmad grlr. Kukusuz sanayilemi endstri toplumlar ile gelimekte olan toplumlarn aile yaplarnda nemli deimeler gzlemlenmitir. Bu deimelerin kaynan bat kltrnn dier kltrler zerindeki etkileri oluturmaktadr. Btn bu gelimeler gstermektedir ki, dnyada ekirdek aile, baskn konumunu srdrmekle birlikte, aile ii ilikilerde genellikle ataerkil anlay yaygnlk tamaktadr. Bu almann amac, aile ii iletiimin naslolduunu, bu iletiimin salkl kurulabilmesi iin nelere dikkat edilmesi gerektiini, sosyalleme srecinde bunlarn ocuklara nasl kazandrldn, aile yaplarnda hangi tr ilikilerin egemen olduunu aklamak ve Trkiye'de anne-babalarn ocuklar ile olan ilikilerinde ak iletiim kurmann kanlmazln vurgulayarak bir model gelitirmektir. LAile Konusuna likin Kavramsal ereve Ailenin birincil grup olduu ve etkileirnin youn olarak yaand bilinmektedir. Grup iinde bireyler karlkl iliki, iletiim ve etkileim iindedirler. Bireyler varlklarn ve yaamlarn birbirleriyle baml ve birbirleri ile iliki iinde srdrrler. Bu anlamda sosyal iliki, bireyler ve gruplar arasnda cereyan eden etkileim ba olarak tanmlanabilir. Bylece sosyal iliki, bireyin, gndelik yaam iinde gerek birincil gerekse ikincil gruplarda kurduu tm ilikileri kapsar. Birey bu ilikilerini stat ve rolleri aracl ile yerine getirir. letiim ise, hem iletilerin karlkl olarak aktarlmas hem de anlamlarn retimi, paylam ve deiimi srecidir (Fiske i996: i6). iletiimin var olabilmesi iin iletiimde bulunan en az iki kiinin birbirlerine ynelik davranmalar ayn zamanda iletinin anlam ieriklerinin de karlkl olarak paylalmas gerekir ve bu gerekleince iletiim kurulmu olur. Ancak istenmi ve amalanm olan anlamlarn paylalmas gereklememi ise iletiim engellenmi ya da baarszla uram demektir. Aileye ilevseki adan yaklarsak, ailenin sosyal bir organizasyon olduunu ve aile yelerinin her birinin bir rol bulunduunu ve bu roln hak ve sorumluluklardan oluarak birbirini btnlediini syleyebiliriz. Dolays ile aile yelerinin yapmas gereken grevler belirginlik kazanarak bir beklentiyi getirmekte ve kadndan beklenilen grevler, erkekten beklenilen grevler gibi ayrmlam bir yap ortaya karmaktadr. Bu ayrmlam yap aile ii ilikilerin stat ve roer balamnda hiyerarik bir yap oluturmasna ve babann evin reisi olarak grevleri dzenlemesine yol amaktadr (Klein &White 1996: 165-170). te yandan aile ii ilikilere sembolik etkileim erevesinden bakarsak, aile yelerinin her birinin "aktif aktr" olduu grevlerin beklentiler yerine sre iinde oluan kurallar aracl ile yerine getirildii grlr. rnein, aile yaam bir grup

kurallar esnekletirir (Ritzer 1985:302-304). Bu noktada vurgulanmas gereken bir durum da aile yelerinin iletiim srecinde kendilerini sje (zne) olduklar kadar obje (nesne) olarak da alglamalardr (Grgn-Baran 1997:50-51). Aile yelerinin kendilerini hem sje hem de obje olarak alglamalar aile iinde karlkl anlamay ve uzlamay getirir. Aile ii ilikilere karlkllk (dei-toku) ilkesi asndan yaklatmzda aile ii ilikileri dzenleyen belli kaynaklarn olduu grlr. Dier bir ifade ile kadn ve erkek evlilik kurumu ile birlikte aile olutururken belli kaynaklar getirirler. Bu kaynaklar (maddi geler, stat, sevgi, arkadalk, sex, ev hizmetleri vs.) karlkllk ilikisine girer ve elerin birbirlerine saladklar doyum temelinde uyum gerekleir. Karlkllk, taktir edilme ve bunun salad doyumla doru orantldr. Genellikle bireyler sosyal ilikilerinde dl elde etmek, baar gstermek abas iindedirler. nk dl ya da taktir edilme bireyin motivasyonunu artrarak bireyi aktif olma konumuna getirir. dl olmayan bir ortamda birey davranlar ynnde maliyeti azaltmaya alr, dllendirme arttka birey karn en yksek duruma karan davranlar tercih eder. Bylece dlonaylanan bir davrann pekimesini salar. Kaynaklar karlkllk ilikisine girerken, uzlamay salayp uyumu getirdii gibi, aile iinde atmann da nedeni olabilir. Bireyler arasndaki kaynaklarn eitsizlii atma yaratr ve en fazla kaynaa sahip olan bireyin gc elde tutma olasl ykselir. Ayrca en fazla kaynaa kim sahip ise en fazla dl onun ald ve grmeden gl kt grlr (Klein &White 1996:218-219). Ancak atma grmeyi dier bir ifade ile ak iletiim kurmay zorunlu klar. Bu balamda elerin eit oranda kaynaklara sahip olarak bunlar dei-toku yapmalar gcn tekellemesini greli anlamda engelleyebilir. Bu aklamalar erevesinde kuramlarn biraradal sz konusu olduunda bir aile modeli gelitirmenin mmkn olabilecei dnlmektedir. Bu model l sa aya oluturacak biimde kuramlar bir araya getirerek aile ii ilikilerin greli anlamda salkl kurulmasna yol aabilir. Etkileimeilik ve karlkllk kuramlarnn ilevsekilik kuramndan tretildii bilinmektedir. Ancak bu kuram birbirinden bamsz olarak ayr ayr grler ortaya koymulardr. Bu almada kuramn biraradalna ilikin bir model gelitirmenin mmknln ortaya konulmaya allmtr. Bu model farkl kuram iine oturtulan aile biriminin iletiim ve ilikiler erevesinde karlkl olarak etkileime girerek dairesel bir alan oluturmaktadr. Model ayn zamanda sosyo-kltrel evre balamnda etkileim halinde konumlanmaktadr.

2.Aile i letiim Watzlawick (Gke 1993:28), insanolunun her halinin bir mesaj (ileti) ifade ettiini, dolays ile iletiimsizlik halinin mmkn olmadn belirtir. Buradan yola karak iletiim ister szl ister szsz, ister yazl isterse jest ve mimikler aracl ile olsun bireyler arasnda bir anlam ifade eder. Dolays ile iletiim bireyler arasnda anlamlarn ortak paylam olarak tanmlanr. Aile ii iletiim ile ilgilenen yazarlar evlilik etkileiminin bir sistem olduunu bu sistemde kocann karsna ynelik bir sonraki davrannn karsnn kocasna gnderdii nceki mesaja bal olduunu belirtirler ( Klein and White 1996: 171). Aile iinde elerin birbirleri arasndaki ilikileri, anne-baba olarak ocuklar ile olan ilikileri ve kardelerin birbirleri ile olan ilikileri byle bir iletiim sreci iinde geliir. Aile iindeki bireylerin tm varl bizzat iletiimin kendisini oluturmakta ve aile ii iletiim adn almaktadr. nk sosyal bir organizasyon olan aile kendi iinde bir yaplanma oluturmakta ve ilikiler bu yaplanmaya gre anlam kazanmaktadr. Eer kurduumuz iletiim paylamc, uzlamac ve eitliki bir durum alyor ise aile ii ilikilerin demokratik olduundan sz edilir. Aksi durumda erkein sznn geerli olduu ve ilikilerin paylamc olmayan bir biim ald durumlarda ise ilikiler hiyerariye dayanal otoriter bir yap sergiler. Bu durumda ayrmc ataerkil ilikiler geliir, iletiimin kurulmas beklentilere dayanr ve iletiim dolayl ve szsz bir biim alr. Bu iletiim tr ilikiyi zedeler ve sorunlu hale getirir. rnek vermek gerekirse, babann otoritesinin hakim olduu ailelerde genellikle ocuklar babalarna isteklerini iletmek zere annelerini devreye sokarlar. Bu durum, babaya saygdan ok korkuyu ifade eder ve iletiimi dolayl hale getirir. ocuk, babayla iletiim kuramad gibi sevgisinden de mahrum kalacandan bu durum arzu edilir bir iletiim ve iliki biimi deildir. ekirdek aile anne, baba ve ocuklardan olumaktadr. Eer bu durum drt kuan bir arada yaamasn olanakl klyor ise geni aile olarak iletiimin ykn artrmaktadr. Kuaklar arasnda iletiimin kurulmas, ailede yal ve gen kua bir araya getirmesinden dolay anlam kodlarnn deimesi nedeniyle zorlamakta, .hatta bazan iletiim kurulamamaktadr. ocukluktan genlie gei ve sonras sorunlu bir dnemdir. Gencin anlaya ve ilgiye ihtiyacnn en youn olduu zamanda yalnzca annesi ya da yalnzca babas ile iletiim kurmas sorunlarnn stn kapatmasna ve giderek bymesine neden olur. Bu durum aile iinde iletiim ve ilikilerin bozulmasna yol aar. letiim bozukluu ile ba etmenin yolu, ailelerde ak iletiim ya da dorudan iletiim ad verilen kiminle konumak isteniliyorsa dorudan o kii ile iletiim kurmaktan geer. Ayrca aile ii ilikilerde elerin birbirleriyle, anne ve babalarn ocuklaryla diyalog kurmalar ve arkada olmalar kanlmaz gzkmektedir. Aile ii iletiim denilince, eler aras iletiim, ebeveyn-ocuk iletiimi, kardeler aras iletiim, kuaklar aras (yetikin-yal) iletiim akla gelmektedir. Tm bu iletiim biimlerinde bireylerin birbirlerini anlam kodlari erevesinde anlamalar, hem rasyonel hem de duygusal anlamda karlkllk esasna dayanan ilikide bulunmalar, aile ii rolleri ilevsel klacak ekilde paylamalar ve bireysel alanlarnn zerkliinin hak ve sorumluluklar balamnda zgr braklmas esas alnmaldr. zellikle bu faktrler eler aras iletiim iin geerlilik tamaktadr.

Salkl iletiim biimi yaama nasl geirilecektir? Bazen eler "ayn dili konuuyoruz ama anlaamyoruz" eklinde ifadelerde bulunurlar. Dolays ile bazen ayn dili konumak anlamak iin yeterli olmaz. Bu durum o dilin iinde yaanlan gruba gre anlam kodlarnn faklln ortaya karr. Anlam kodlarnn farkll, tmyle iinde bulunduumuz grubun sosyalleme srecinde sembollere yklediimiz anlamlarn farkllna iaret eder. Sembollere yklenilen anlam, farkl kltr gruplar iin geerlidir. rnein bir etnik grup farkll, dini grup farkll, sosyal snf farkll, mekansal farkllk vb. gibi ktrel alanlarn yaantlarnn sembollere atfettikleri anlamlar farkldr, dolays ile ayn toplumda yaanlsa ve ayn dil konuulsa bile anlam kodlar farkl olduu iin dier bir ifadeyle bireylerin (herhangi bir tbbi rahatszlklar sz konusu deilse) kltrleri farkl olduu iin birbirleriyle anlamalar glemektedir. Bu ilikilerde elerin rasyonelolmalar tavsiye edilir. Yaam alanlarnn farklln normal kabul edip karlkllk ilikisinin gelitirilmesi elerin oynadklar rolleri beklentiler iinde deil etkileim sreleri iinde yorumlayarak, anlamlandrarak ak iletiim kurmalar salk verilir. Karlkllk taktir edilmeyi ve beenilmeyi gerektirir. vc bir sz ya da beendiini ifade etme davran onaylad iin iki tarafa da doyum salar ve ilikilerin uyumlu olmasna yol aar. Bazen eler arasnda tartmalar olabilir bu tartmalar elerin birbirleri ile daha ok diyalog kurmalarn, iletiime girmelerini gerektirir. Evlilikte salkl iletiimin srdrlebilmesi iin bireysel alanlarn, evlilik birliinin gerekleri ve sorumluluklar lsnde serbest braklmasnn kabul edilmesi gerekmektedir. Evlilikte elerin her eyi paylamalar mmkn deildir. Bir ein holand bir eyden dier ein de mutlaka holanaca anlalmamaldr. Elerin bireysel alanlarnn evliliin getirdii hak ve sorumluluklar erevesinde serbest braklmas ilikinin salkl yrtlebilmesi bakmndan gereklidir. Bireysel alanlara mdahale, elere deer yargiarna bal kalarak "yarglk" roln stlenmelerine neden olur. Bireylerin sahip olduu deer yarglar, iinde yetitikleri sosyo-kltrel alanla balantldr. nk her sosyo-kltrel alan ayn zamanda bir anlam yaratma srecidir de. Yarglk rol elerin bireysel alanlarna karma ya da mdahale etme davrann getirir. Bunun her eyi paylamak adna yaplmas bireylerin zgr alanlarn kstlamak anlamna gelir. Bir iten holanmayan eine, dier ein srarc davranmas, sorunu bytr ve ilikiyi bozar. Ebeveyn-ocuk ilikisi iin de benzer durumlar sz konusudur. ocuk sahibi olmak byk sorumluluk gerektirir. Anne babalar iin, topluma yeni bir insan kazandrmak, onun bakmn ve yetitirilmesini stlenmek, ailesine, toplumuna ve sonuta insanla yararl bir birey kazandrmak kolay bir i deildir. Hepsinden nemlisi kendi ayaklar zerinde durabilen bir kiilie getirmek zordur. Bu zorluun bilincinde olan aileler ekonomik durumlarn da dikkate alarak ocuk sahibi olmay ya istemernekte ya da snrl sayda olmasn tercih etmektedirler. Bebeklik dnemini atlatp ocukluk ve genlik ana geldiklerinde sorun daha da bymektedir. in iine ailenin dndaki etkenler girmeye balad zaman, rnein arkada evresi, iletiim aralar,sinema, tiyatro,mzik gibi elence merkezleri devreye girdike ocuun ve gencin kontrol glemektedir. Bu gibi durumlarda arnelbabalar ocuklaryla arkada ilikisi iinde iletiimde bulunmaldrlar. Dier bir ifade ile ak iletiim kurmal, bu iletiimi anne ve baba birlikte stlenmelidir. ocuklarn

onay bulan davranlarnn mutlaka taktir edilmesi gerekir ki, bu davran yeniden tekrarlanabilsin. Bu durum ocuun kendisine olan saygsnn gelimesine ve z benlik kazanmasna yardmc olmasna neden olur. Anne ve baba ocuklarna iyi bir rol modeli sunarsa, gelecekte ocuklarnn da benzer roller stlenmesi salanabilir. ocuklaryla arkada olma ve ak iletiim kurma ebeveynin grevi olmaldr. Yal-yetikin iletiimi ise en zor olandr. ster yal, yetikin ocuklar ile birlikte yaasn ister ise ayr yaasn, iletiim ve iliki karlkllk temeline oturtulabilir. Kuaklar arasnda anlam kodlar deimi, yaam tarz farkllam olsa bile iki kuan da birbirlerine yardmc olma ve katk verme ynlerinin bulunduunu kabul etmeleri gerekir. Yal birey her zaman iin bir deneyim merkezidir. Yaamnn son dnemimin farkt:\da olan yallar, psikolojik olarak hassas, alngan ve belli llerde bencil 'abiir. Yalya bu dnemin son dnem olduunu unutturacak meguliye*~,verilir ve yal da bu ii yapmaya istekli olur ise yaamla ba kuvvetlenir ve iletiiul' 'artar. Gemiin nostaljisi ve gelecein lm korkusu iinde bocalamak yerine, u an ya da bugn yaamak dncesi onu yaama balar ve ile ii diyalogu artrarak yaamdan doyum salar. Hemen her gn bireyler kendi toplumlarnda spontan ilikiler yaarlar. Sorgulamadan, dnmeden bir ok insanla iletiim kurar, konuur, ksaca kalplam bir ok davranlarda bulunur . lgin olan, bu davranlarn, bakalar tarafndan yadrganmamas, normal kabul edilmesidir. Bireylerin bu tr davranlarnn normal kabul edilmesinin dayana nedir, ailede ne tr eitim verilmektedir, sorular sosyalleme srecinde nelerin olduunu ve bu srete bireylerin neleri yaandn anlamay gerekli klmaktadr. 3. Sosyalleme Sreci nsanolunun doumu ile balayan bu sre her toplumda farkl ekillerde iler. nk sosyalleme, sosyo-kltrel yap ile balantl bir kavramdr. Bu balamda sosyaeme, yardma gereksinimi olan bebein, yava yava iinde doduu kltrn geerli olan becerilerini renerek iselletirmesi ve bilgili bir kii haline gelmesi srecidir (Giddens 1997:25). Bu sre, karlkl etkileim iinde olan bireylerin bir toplumun yapma, duyma ve dnme biimlerini renmesi ve iselletirmesi yoluyla toplumun kltrn zmsemesini bireylerin benzer davranlar gstermesini ve toplumda greli bir uyurnun salanmasn getirmektedir. Sosyaeme sreci iinde beceri, disiplinli davranlar, amalar ve uyum bulunmaktadr. Kii, yaad topluma katlmak ve uyumu salamak adna kendisi iin gerekli olan; konumak, okuyup yazmak, saylar toplayp kartmak, ekip birnek, makas kullanmak gibi becerileri, alk ve cinsellik gibi doyum yollarnn ertelenmesi, deitirilmesi anlamnda disiplinli davranlar, anne-baba olmay, iyi bir bilim insan, zengin bir esnaf, doktor olmak isterneyi olanakl klan amalar renmeyi gerektirmektedir. Bu renmeler, kiinin sonuta kendi davranlarn bakalarnn davranlarnda btnletirmesini ve toplumla uyumlu yaamasn salar (Tan 1985:36). nsann sosyallemesi karmak bir sreci oluturur. nsan, sosyal evresinde bulunanlarn, her gn karlat saysz olaylarn ve bireylerin iinde bulunduu sosyo-ekonomik ve gelenek, grenek, ve hukuk kurallar gibi sosyo-kltrel

Trkiye 'de Aile i letiim ve likiler zerine Bir Model Denemesi

37

koullarn, fiziksel evrenin etkisi altnda bulunmaktadr. Btn bu etkenlerin karmak etkileimi sonucunda insan, hem bir kii, hem de bir bireyolarak yaamn srdrr. Bylece sosyalleme, birey ve toplum asndan ele alnabilir. Bireyasndan sosyalleme kiiliin geliimini ve gereklemesini salayarak biyolojik organizmann insanlamasn, benlik ve kiilik kazanmas sonucunu dourur. Toplum asndan sosyalleme kltrn kuaklar arasnda aktarlmas ve topluma yeni katlan yelerin yaam dzeneine uyarlanmas ilevini yerine getirir. Bylece sosyalleme srecinde, insan yavrusu toplumun bir yesi haline gelmekte, ailesinin, akraba ve komuluk dzeyinin, kent ve kynn ve sonuta ulusunun bir paras olduunu renmektedir. (Katba 1983: 251). Bu ifade, bireyin, toplumun norm ve deer yarglarna uyum gstermesi anlamna gelir. Ksaca sosyal1eme bireyi topluma "uyumlatrma" srecidir. Bu karmak sre; ibirlii, uyarlanma, zmseme, rekabet, kartlk ve atma gibi etkileim ortamlarnda yani aile, arkada grubu, okul ve kitle iletiim aralar gibi araclarla iletilmeye allr. ocuk, bu etkileim ortamndaki araclar iinde dil ve eitim yoluyla yknme ve uyarlarla toplumda nasl davranmas gerektiini renir. Bylece hem psikolojik anlamda "kii", hem de sosyal anlamda "birey" haline gelir (Fichter 1990: 16- 18). Ancak bu srete ama uyumu salamak olmakla birlikte, sapma davranlar da grlebilir. Sapma davranlar toplumlarda genellikle marjinal dzeydedir. Sapma davranlar, toplumun genel kurallar iinde tolore edilebilir. Daha sorunlu durumlarda yeniden sosyalletirme mekanizmalar ad verilen islah evleri, hapishaneler vb. gibi kurulular devreye girer. Dolays ile sosyalleme bireyin yaparak, deneyerek, yanlarak, rasyonelletirerek, karmak etkileimler ve duygusal ilikiler iinde gerekletirdii bir sre olarak deerlendirilir (Tan 1985: 37). 3.Ailede Sosyalleme Sosyallemenin temel araclarndan olan aile, bireylerin sk dokulu ilikilergelitirdii ve duygusal ilikilerin youn olarak yaand bir gruptur. Bu balamda ailenin toplumda sahip olduu temel ilevleri sz konusudur. Ailenin genelolarak, eler arasndaki psikolojik doyumun salanmas, ocuun sosyalletirilmesi. biyolojik anlamda reme ve ailenin geimini salamak iin ekonomik ilevleri bulunmaktadr (Sayn 1990:26; Gke 1996: 156). Ai1ede bu ilevler bireylerin yaam ve eylem alanlarnn sreklilik salamasna yardmc olur. Evli bir ift ilk kez ocuk sahibi olduu zaman, kadn annelik statsnn gereklerini, erkek ise babalk statsnn gereklerini grenmeye balar. Kendi ebeveynlerinden, yazl ve grsel kaynaklardan bilgiler toplar. ocuk yetitirmenin naslolduu hakknda gzlemlerde bulunarak renmeye alr. Ksacas eler de bu konu hakknda bilgiler edinerek sosyalleir. Canllar aleminde yavrularnn en uzun sre baklmasna muhta olan canl, insan trnndr. Uzun bebeklik dnemi bakrnn en youn olduu dnemdir. Bebek evresindekilere ilk glckler datmaya balad andan itibaren sosyalleme sreci balar. Bu demektir ki artk alg ve renme sreci devreye girmitir. Freud'a gre (Katba 1983: 349), ocuklarn zihinlerinin en ak olduu dnem 0-6 yalar arasndadr. Bu ya dneminde rendiklerinin tm

insann ileriki yaamnn temelini oluturur. Trke de bir deyim vardr, "insan Tsinde ne ise 70'de de odur" cmlesinin anlam bu aklamaya uygun dmektedir. 0-6 ya kategorisinde ocuklar bulunan ailelerin zellikle elerin aile ii ilikilerine zen gstermeleri, dikkatli ve sorumlu davranmalar nerilmektedir. nk anne ve baba ocuklarna rol modeli oluturmaktadr. Kz ocuklarn anneyi, erkek ocuklarn ise babay model alarak bydkleri bilinen bir gerekliktir. rnein, ocuk annelbabasnn tartt bir srada ayn yerde, odada oyuncaklar ile oynarken, onlarn tm konumalarn tpk sesin, ses kayt cihazna kaydedilmesi gibi beynine kaydeder. Annelbaba bunu fark etmez bile. Fakat ocuk bir konuma srasnda annesinden ald uyarya "ama anne, babam da byle yapyor" dediinde durum akla kavuur, anne o zaman ocuunun tartma srasnda oyun oynadn sanrken aslnda kendilerini dinlediini fark eder. Kukusuz bu rnekleri oaltlmak mmkndr. Ancak belirtilmesi gereken nokta ebeveynlerin ocuklarna "anlamaz, etmez" gz ile bakmamalar gerekmektedir. Hatta aksine bu dnemde ocua sevgi ve ilginin youn olarak gsterilmesi, ebeveynlerin grevleri olarak bilinir ise iletiim ve iliki bu erevede geliir. Aile ocua neler retir? 0-6 ya dneminde aile tarafndan retilen nemli konular arasnda yemek yeme alkanl, tuvalet alkanl ve cinsel kimliini renmesi bulunmaktadr. Bu disiplinli davranlar ocuklara kazandrrken ebeveynlerin dllendirme ve taktir etme yaptrmn sk sk kullanmalar gerekir. Yerine getirilen bir davran dllendirilerek pekitirilir ise tekrar salanr. ocua "sen bunu yapamazsn" demek yerine "gel sana yardm edeyim, birlikte yapalm" ya da "sen bunu yaparsn" diyerek ona z gveninin kazandrlmas gerekir. Bu davranlar, hem bir iletiim hem de bir iliki boyutunu vurgular. Bylece ocuk, kendine gvenini kazanarak bir kiilik zelliine sahip olur. Kendine gven, sosyallemenin nemli admlarndan biridir. Bu nedenle anne ve babann ocuu ile arkada olmas onunla srekli ak iletiim iinde bulunmas konusu nem tamaktadr. Aile ii ilikilerde ocuk, bamsz davranlar gelitirmeyi, paylamay, bakalar ile kendini karlatrmay, kendi grevlerini ve haklarn renir. Bu renme byk lde taklit ile geliir. Ancak kardeleri ya da arkadalar arasndaki ilikileri balamnda rekabet ederek renir. ocuk anne ve babasn model alrken onlar taklit eder ve bu nedenle aile ii ilikilerde anne ve babann davranlar, ocua rnek olmas bakmndan anlam ve nem tar. 4. Trkiye'de Aile Yaps ve likiler Trkiye'de aile yapsn irdeleyen Timur(1970)'un aratrmasnn dnda geni apl aratrmalara rastlamak gtr. Bununla birlikte Devlet Planlama Tekilat'nn (DPT) (1993), Aile Aratrma Kurumu'nun (AAK) (1995) yapm olduklar aratrmalar, Trkiye'deki aile yaps hakknda bir fikir vermektedir. Trkiye'de hane halk bykl DPT'nin verilerine gre % 4.75, AAK'nn verilerine gre % 4.35'dir. DPT'njn (1993:57) verilerine gre ekirdek aile oran %67.1, geni aile oran %32.9'dur. AAK'nn (1995:61) verilerine gre ekirdek aile oran %82.8, geni aile oran %18.2 olarak saptanmtr. Bu oranlar, Trkiye'de hane halk saysnn yaklak 4-5 kiiden olutuunu ve aile tipinin genelolarak ekirdek (nuclear) olduunu gstermektedir.

Trkiye 'de Aile /i letiim ve likiler zerine Bir Model Denemesi

39

DPT(1993:128-129)'nin aratnnasna gre, kadnn aile iindeki temel grevinin %75.81 ile ev ileri yapmak olduu saptanmtr. Ancak kadnn renim dzeyi ykseldike aile iinde kadnn temel ilevinin ev ileri olduu orannn dmekte olduu ortaya kmtr. Kadnn ailedeki temel grevinin ev ileri olduunu belirtenler % 80.83 ile ilkokul mezunlar, %58.30 ile lise mezunlar, 0/042.52 ile niversite mezunlardr. Bu oranlar gstennektedir ki, kadnlarn renim durumu ykseldike temel grevleri arasnda ev ilerini gnne oran dmektedir. Aile iinde erkein temel grevinin %94.56 ile aile geimini salamak olarak grlmtr. Erkein renim dzeyi ykseldike erkein ailenin geimini salama oran dmektedir. renim dzeyinin ykselmesi ile grlen en byk deiiklik, erkee verilen ekonomik grevin orannn dmesi ve sosyal grevleri stlenme orannn ykselmesidir. Yine erkein renim dzeyi ykseldike, ev ilerine yardmc olma oran (%35.50) artmaktadr (DPT 1993:141). Erkeklere yneltilen "ailede kadnn en nemli grevi nedir", sorusuna %76.29 ile ev ileri yapmaktr, yant verilmitir. Erkeklerin renim durumu ykseldike kadnn temel grevinin deitii ifade edilmektedir. niversite mezunu erkeklerde ev ileri nc sraya derken, birinci srada %53.45 ile eine ve ocuklarna manevi destek salamak ikinci srada ise %52.51 ile ocuklar yetitinnek olduu belirtilmitir (DPT 1993: 142). Bu oranlar, gerek kadnlar gerekse erkekler tarafndan kadnn temel grevinin zel alan ile snrl olduu kamusal alanlarda grlmesinin ok anlaml olmadn gstennektedir. Bu konunun renim dzeyi faktr ile dorudan bir ilikisinin kurulmasn gletirmektedir. Bu nedenle sosyalleme srecinde, aile ii nonnlar, ocuk yetitinne tarz, annelbabann iletiim biimi, annelbabann sunduklar rol modelleri gibi kltrel faktrlerin nemli olduu sylenebilir. Bir baka aratnnada (elebi ve dierleri 1993: 127) aile ii ilikilerde bir dnm yaandn saptamakla birlikte, ev ileri konusunda ayrlm evlilik ilikilerinin hakim olduu belirtilmektedir. Bu almada ekirdek aile orannn yksek olmasna ramen (% 62.0), ev ii ilerde geleneksel anlayn etkili olduu grlmektedir (elebi ve dierleri 1993 :33). Bu aratnnalar Trkiye'de aile yaps ve ilikilerinin ataerkil dzeyde olduunun kantlarn gstennekte ve bireylerin sosyalleme srecinde geirdikleri yaantlarn nemini otaya koymaktadr. Erkek egemen ilikilerin (otoriter yapnn) hakim olduu bir aile ortamnda ak iletiim kunnak g olmaktadr. Ailede babann otoritesinin hakim olduu ocuklarla iletiimde annenin katalizr grevini stlendii, kadnn almasnn yalnzca aile btesine katk boyutunda deerlendirildii bir yaplanmada aile yeleri arasnda iletiimin yetersizlii ortaya kmaktadr. Kadnn renim dzeyinin ykselmesi ve alma yaamna atlmas ataerkil ilikileri esnekletinnekte, ancak kltrel dokunun deimesi kstl kalmaktadr. Dolays ile aile tipinin ekirdek olmas dier bir ifade ile aile yelerinin saysnn az olmas ilikilerin modem olduu anlamna gelmemekte, ilikiler greli olarak geleneksel zelliini korumaktadr. ocuun sosyallemesi srecinde aile iinde verilen eitim ve terbiye, genelolarak ataerkil anlayn desteklenmesine yneliktir. Aile ii ilikilerde ataerki! anlayn hakim olmas ise

ocuun ergenlik ve yetikinlik andaki davranlarn belirleyen bir ge olmasna ve erkek hakimiyetine dayal bir iliki YUffiannpekimesine yol amaktadr. SONU Aile ii iletiimde bireyin, aktif ve rasyonelolarak davranmas, birbirlerinin farknda olmas, taktir edilmesi, konumunu, hak ve sorumluluklarn bilerek bamsz davranabilmesi n planda tutulmaktadr. Bu nedenle aada aile ii iletiimde dikkate alnmas gereken bir ka noktann altnn izmesinde yarar olduu dnlmektedir. . Elerin birbirleri ile ak iletiim (diyalog) kurmalar ve birbirleriyle ilikilerinde paylamc bir yap sergilemeleri, 2. Anne ve babann ocuklarna rol modeli oluturduklar gereinin dikkate alnarak ocuklarnn yannda davranlarna dikkat etmeleri, 3. Aile ii iletiimde gerektiinde elerin birbirlerinin davranlarn szel olarak taktir etmeleri, gerektiinde ise ocuklarnn onaylanm davranlarn dllendirilmeleri, 4. Elerin, her eyi paylamak yerine kendi znel alanlarn, evliliin verdii sorumluluk erevesinde serbest brakan bir anlay gelitirmeleri, 5. Aile ii ilikilerde elerin hak ve sorumluluklarnn neler olduunun bilincinde olunmas, 6.ocuklar yetitirirken onlarn bireyci ve zerk yaplarnn gelitirilmesine zen gsterilmeleri, dier bir ifade ile denetimcilzerk bir birey yetitirme anlayn gelitirmeleri, 7. Elerin birbirlerine sevgi ve saygy ihmal etmemeleri, anne babalarn ocuklarna sevgilerini vermeleri, ocuklarn sevgi ve ilgi ortamnda yetitirmeleri, 8. Aile yelerinin birbirleriyle uzlamac, eitliki ve paylamc ilikileri gelitirmeleri ve bunu ocuklarna aktarmalar. 9. Annelbabann ocuklar ile arkada olmalarna zen gstermeleri, 10. Aile yeleri birbirlerini anlamak adna sk sk kendilerini dier aile yeleri ile empati kurarak, neler hissettiklerini ve buna gre davranmalar gerektiini renmeleri ve deerlendirmeleri nerilmektedir. Bu ifadeler ayn zamanda iyi insan olmann gstergeleri niteliindedir. Burada mkemmeliyeti bir yaklam sezinlenebilir. Ancak aile ii uyumun salanmasnda kurulan iletiim, sorunlarn byk bir ksmnn zmnde ve birbirini anlamda yardmc olabilir. Aksine bu neriler, hastal geirecek bir reete deildir. Fakat sorunlar azaltma ve hafifletme bakmndan nem tad dnlmektedir. nk insann kendisi deien bir yapya sahip olduundan, bu nerilerin her aile iin geerli olduunu sylemek ve byle bir dnce gelitirmek gereki olmad gibi sosyolojik gerekliklerle de badamamaktadr. Aile ii iletiimin kurulabilmesi ve ilikilerde yaanan almalarn hafifletilebilmesi ya da aza indirilebilmesi iin sosyolojik perspektiften ilevselcilik, etkileimcilik ve karlkllk (dei-toku) kuramlarna ilikin aklamalarn biraradalnn kurulmasnn gerektii dnlmektedir. Ailenin toplumdaki en temel ilevlerinden birinin sosyalleme olduu dikkate alnrsa bireyin topluma kazandrlmas sreci iinde uyumlu birey yetitirmenin gereklilii ortaya kar. Bu ilevsellik erevesinde bireyin "aktif bir aktr" olarak aile ii sorumluluklarn,

kazandrlmas sreci iinde uyumlu birey yetitirmenin gereklilii ortaya kar. Bu ilevsellik erevesinde bireyin "aktif bir aktr" olarak aile ii sorumluluklarn, beklenti iinde olmadan kar-koca olarak elerin yerine getirmeleri, kurallar ilikiler srecinde kendilerinin oluturmalar sz konusudur. Bylece elerin sahip olduklar kaynaklarn karlkl olarak dei-tokua tabi tutulmas ile aile ii ak iletiimin kurulabilmesinin ve salkl ilikilerin yaanabilmesinin mmkn olaca dnlmektedir. Bu balamda elerin birbirlerinin bireysel (znel) alanlarn kstlamak yerine "evlilik sorumluluu" ilkesi erevesinde ilikilerine yn verebildikleri taktirde daha rasyonel bir davran olarak gzkmektedir. Bu durum salkl iletiim ve ilikilerin kurulabilecei anlamna gelmektedir. Dier yandan ocuklarn yetitirilmesi konusunda srekli aileye vurgu yaplmas da sorunun teki yzn grmeyi engelleyebilir. ocuklarn salksz yetitirildii konusu yalnzca aile olarak i dinamiklerin deil, ayn zamanda d dinamiklerin de nemli olduu gereini aa karmaktadr. D dinamikler olarak toplum ve evrenin (arkada grubu ve medyann) zellikle gnmzde, sosyalleme srecinde ailenin ilevlerini aksatl grlmektedir. Bu sorunun aratrlmas ayr bir alma konusudur. Bu almada ayrca aile yelerinin fizyolojik ve psikolojik rahatszlklar ile ekonomik sorunlarnn aile zerindeki etkileri dikkate alnmamtr. Ancak dier faktrler veri olarak kabul edildiinden, aile ii iletiim boyutu zerinde odaklanlmas amalanmtr.

Kaynaklar
AAK, (1995), Aile i iddetin Sebep ve Sonular, Ankara: T.C. Babakanlk Aile Aratrma Kurumu Yaynlar elebi, N., A. Grgn Baran, B. Tokurolu (1993) Bamsz yeri Sahibi Kadnlarn Aile ve likileri, Ankara: T.C. Babakanlk Kadn ve Sosyal Hizmetler Mstearl Yay. DPT, (1993), Trk Aile Yaps Aratrmas,Sosyal Planlama Genel Mdrl, Ankara. Fiske, lhan (1996), letiim almalarna Giri, ev. Sleyman rvan, Ankara: Ark Yay. Fichter, l. (1990), Sosyoloji Nedir?, ev. :N. elebi, Konya:Seluk ni. Yaynlar Giddens, Anthony (1997), Sociology, Polity Press, Cambridge UK . Gke, Birsen ( 1996), Trkiye'nin Toplumsal Yaps ve Toplumsal Kurumlar Ankara: Sava Yaynlar Gke, Orhan (I 997), letiim Bilimine Giri, Ankara: Turhan Kitabevi Grgn-Baran, Aylin (1997) letiim Sosyo!ojisi, Ankara: Afarolu Matbaas Katba idem (J 983), nsan ve nsanlar, stanbul: Beta Datm ve yaynclk. Klein, David M, l. M. White (1996), Family Theories An Intmduction, Sage Publications, Thousand Oaks, London, New Delhi. Ritzer, George (1988), Sociological Theory, Pulished By Alfred A. Knopf.lne.New York. Saym, nal (1990), Aile Sosyolojisi, zmir: Ege niversitesi Yaynlar Tan, Mine (1985), Toplumbilimine Giri, Ankara: Ankara niversitesi Yaymlar

TRKYE'DE

OCUK BAKIMINDAK GELENEKSEL NAN VE UYGULAMALAR

Ara. Gr. Makbule TOKUR KESGN Prof Dr. Hilal ZCEBE Abstract
Although the modern medicine has been progressed so the last years, the communities stilI have te traditional and practices. The traditional beliefs and practices are origined from the wiIIingness of the community to their own environment, wealth, health and lives. Traditional beliefs and practices may have positive and negative effects on the health. Health service providers should be awere on the traditional beliefs and practices in the community. The community should be convinced to quit especially the harmful traditional practices in their daily lives. But, the community can be encouraged to keep the traditional practices which effects positively the health by the health sector. In this artiele, it is tried to define some traditional practices and their beliefs under the traditional practices which are effecting children health in some parts of Turkey. Key words: Traditional, traditional practice, health, child, Turkey fast in beliefs mainly control Giri: Gelenek; bir kltr iinde her zaman var olduuna inanlan, sosyalolarak bir nesilden dierine szl anlatma yollaryla aktarlan alkanlk ve normlarn toplam olarak tanmlanmaktadr (Nirun ve znder 1990). Halkbilim kapsam iine giren geleneksel inan ve uygulamalar, insanlarn davranlarn ynlendirerek, onlarn eitimlerini ve salk durumlarn etkilemektedir. Tarihte gemie doru bir yolculuk yapldnda zellikle saln inan ve uygulamalardan fazlasyla etkilendii grlmektedir. Eski uygarlklar hastalklarn nedenlerini tanrlarn kzmas, by, nazar gibi sebeplere balamlar; hastalklar iyiletirmek iin kt ruhlar kovma, doa st glere adak adama, tapnma gibi eylemlerde bulunmulardr. lerleyen dnemlerde insanlar baz bitkilerin, gdalarn ve maddelerin bir takm skntlara iyi geldiini gzlemlemiler, bunlar aclarn hafifletilmesi ve hastalklarn iyiletirilmesi iin kullanmlardr. Mikroorganizmalarn kefi, antibiyotiklerin bulunmas, baz hastalklarn olu mekanizmas ve tedavilerinin renilmesiyle birlikte tedavi edici uygulamalar salk alannda nemli bir yer almtr. Epidemiyoloji disiplininin gelimesiyle birlikte ou hastaln etyolojisi bulunmu, kiinin yaad evre,

salk hizmetlerinin sunum ekli, koruyucu hizmetlere verilen arlk, gibi bir ok faktrn sal etkiledii sonucuna ulalmtr. ada salk anlayna gre sunulan salk hizmetleri koruyucu, tedavi edici ve rehabilitasyon hizmetleri olarak incelenmi ve tanmlanmtr (Akdur 1998). Salk alannda meydana gelen bu gelimelere ramen; toplumda halen geleneksel dneme ait inan ve uygulamalarn uzantlar devam etmektedir (Akdur 1998). Trk kltr de yaanlan corafyann tarihi - kltrel zenginlii ve dinlerin etkisi nedeniyle eitli inan ve ktrlerin tesirinde kalmtr. Bu inanlardan kaynaklanan baz uygulamalar kimi zaman insan salna bir etki yapmazken kimi zaman da insan saln olumlu ya da olumsuz olarak etkileyebilmektedirler. Bu uygulamalardan en savunmasz olarak etkilenenlerde hi phesiz ki ocuklar olmaktadr. ocuklar yaadklar toplumun kltr iinde varolan uygulamalara maruz kalmakta, zamanla onlar da iinde yorulduklar bu kltr renerek kendi davranlarna yanstmaktadrlar. Bu makalede Trk kltrnde ocua ynelik uygulanan baz geleneksel uygulamalardan sz edilmektedir. Anne St ile Beslenme: Bugn Dnyada bebeklerin doar domaz anne st ile beslenmeleri nerilmektedir. Anne stnn hemen verilmesi anne ve bebek arasndaki sevgi ve balanma duygularn pekitirmekte, bebein gven iinde olduunu hissetmesini salamakta, annenin st salnmn artrmakta ve doumun son evresini (einin ayrlmas) kolaylatrmaktadr. lkemizde anne st ile ilgili olumlu ve olumsuz uygulamalar mevcuttur. Bu uygulamalardan bazlar aada sunulmutur: ocuk doduktan sonra ezan vakti gemeden, ocua st verilmez. Daha nce verilirse gaz sancs ekeceine inanlr (Erzurum) (Ta 1994). ocuk dounca sabrl olmas iin 24 saat kadar meme verilmez. ezan vakti getikten sonra tercihen babas ya da evin by sa kulana ezan sol kulana kamet okur. Kararlatrlan isim sylenir. Sonra meme verilir (Kastamonu) (Abdulkadirolu 1987). Baz yrelerimizde ezan okunduktan sonra ebe bir de kendisi bebein kulana ezan okur. Daha sonra bebein azna nce ekerli su aktlr, sonra annesinin memesi temizlenerek azna verilir (Ankara-Kargn Ky) (Erdoan 1995) Anne ocuunu byklerin yannda emzirmez, emzirecei zaman srtn dner veya baka odaya gider (Erzurum) (Ta 1994). Memeden Kesme (Kemerhisar-Baheli): ocua anne st verilmenin braklmas demektir. Yetikin ocuklar iin anne stnn zararl olduu sylenir. Bu durumda anne memesine yn, tavuk ty, sa yaptrr, kara srer, memenin bana tuzla ac bibere bulatrr. ocua memenin kaka olduu sylenir. Olmazsa nefes i tesirli hocalara okutulur (Beyhan 1995). Gbek Bakm: Yenidoan bebeklerin gbek bakmar ok nem tamaktadr. Gbein temiz koullarda kesilmesi ve bakm ile mikroorganizmalarn bulamamas salanmaldr. Aksi taktirde bebein lmne neden olabilecek salk sorunlar ile

karlalmaktadr. lkemizde gbek kesimine ve bakmna ilikin uygulamalarn bazlar son derece sakncaldr. Harput yresinde ocuun doumundan sonra gbek belli bir uzunlukta bak, makas veya jilet gibi aletlerle kesilir (Araz 1995). Gbek kordonu kesilmeden nce kordondaki kan bebee doru svazlanr (Akbulut 2002). Yeni doan bebee, kara yakma denilen bir ilem uygulanmaktadr. Gbek ba 4-5 parnak braklarak kesilir. Atete yaklan aput zerine tuz ve kna ilave edilerek gbee konur ve bir bezle sarlr (Ankara-Kargn Ky) (Erdoan 1995). Gbek kesilince ceviz ezilip merhem haline getirilir ve gbee srlr. Yaplan bir baka uygulamada ise, gbek yara tutmasn, abuk iyilesin diye tahtalarn rk mantarlam ksmlar ufalanarak yarann stne pudra gibi serpilir. stne "pala" (bez paras" konularak sarlr. Daha sonraki gnlerde kahve ile ya kartrlarak gbee srlr (Akbulut 2002). Gbek ile bebein gelecei arasnda iliki kuran uygulamalar da mevcuttur. ocuun balanm gbei bir sre sonra der. Bu gbek paras kz ocuuna aitse ocuun salkl bymesi, gelin olup evinin hanmln yapmas amacyla evin uygun grlen bir yerine gmlr. Erkek ocuuna ait bir gbek paras ise ileride iyi bir i ve meslek sahibi olmas inanc ile okul bahesine (okumu adam olsun diye) ya da cami avlusuna (dindar olsun diye), ahra (malc ya da hayvansever olsun diye) gmlr. Suya atlr ksrnetini darda arasn, huyu su gibi temiz olsun diye (Araz 1995, Baraz 1998). Okusun diye kitap arasna, ykselsin diye evin atsna da konulabilir (Akbulut 2002). Bunun yannda ocuunun srekli sokakta gezmesini, oynamasn istemeyen anne ocuun gbei kesildiinde, onu sokaa atmamaya dikkat eder. nanca gre gbek sokaa atlrsa ocuk byynce hep sokakta o iur (http://www.ku1tur.gov.tr/portallkultur _tr .asp ?belgeno=36790). Beden Bakm: Yenidoan bebein ykanp bedeni isi isi kokmasn diye tuzlanr (Yay lalarmz )(http://www.kultur.gov.tr/portallkultur _tr .asp?belgeno=3 9098). Aksayan'n almasnda evde diplomal ebe olmakszn yaplan doumlarn % 80,3'nde geleneksel uygulamalar yapld (% 41,8 tuzlarna, %38,5 tuzlu su ile ykama) tespit edilmitir (Aksayan 1983). Bebein tm vcuduna kokmasn diye ince tuz srlp iyice ovulduktan sonra bebek 1-2 saat ylece bekletilir ve daha sonra ykanr (Ankara-Kargn)( Erdoan 1995; Akn ve zcebe 1999). Hnk: Bebein bezlenmesi ile ilgili de baz uygulamalar halen ok az da olsa devam etmektedir. H!lk denilen zel toprak kullanlaca zaman bilhassa kn bir tavada ate zerinde stlr. ocuun altna serilir. ocuk bu toprakla kundaklanr, slanan hllk atlr. Her kundakta yeni hllk kullanlr. ocuun gaz sancsna iyi geldiine inanlr. ocuk kundaktan kncaya kadar altna h!lk denen kumdan yumuak, emme kabiliyeti yksek bir cins toprak konur (Erzurum) (Ta 1994). Alama: Bebeklerin alamas akcier geliimleri iin nemlidir; ancak bebein alamas bir yaknmas ya da gereksiniminin olduunun gstergesidir. Yaknmasnn olduunun bir gstergesi olarak Akaar'da 3-5 yalarnda alayan bebeklerin

leceklerine inanlr. Bazen de ocuk anasnn babasnn gnahn affettirmek iin alyor denir (Karacalan) (Kalayc 1999). ok alayan ve uyumayan st ocuklarnn gbeinin hemen alt kzgn i ile dalanr (Bergama, Akenger ky) (avdar 1989). Doumdan sonra ocuktan ses gelmezse ocuun gbei anneden bebee doru salr. Daha sonra gbek kesilir, kesilen yere zeytin ya srlr (Y aylalarmz) (http://www.kultur.gov.tr/portal/kultuctr .asp ?belgeno=39098). Bir ok blgede doduktan sonra bebein alamas iyi saylr. Bununla ilgili birka rnek vermek gerekirse: (Akbulut 2002) Bebek doduktan sonra alamazsa iyi saylmaz. Sar olduu dnlr. Bebein kulann dibinde sahan alnr, alatlr. Bebe alamazsa "samut" (saf) olaca dnlerek alatmak iin poposuna vurulur. Alamayan bebein hasta (cansz) olduuna inanlr. Alamayan bebein poposuna vurulur, souk su ile eli ykanarak kendine getirmeye allr. Srekli alayarak evden birinin ban yiyecei dnlen ocuun bu durumunu yattrmak iin, azna ayakkabnn tersiyle vurulur (Yenikaraba, Haydari, Bozan) (Kalayc 1999). Yatarna gre gelime gsteremeyen, elimsiz ve clz ocuklarn, gizli bir takm varlklar tarafndan deitirileceine inanlr. Bu tr ocuklar iin "cin deg" tabiri kullanlr. Bu ocuklar yredeki delikli talara, hamama, Nadir Baba 'nn veya Beik Baba'nn Trbesine gtrlerek tek balarna braklrlar. ocuk brakld bu yerde annesinin arkasndan dnerek alarsa, onun yaayacana, aksi halde leceine dair inanlar vardr (Harput) (Araz 1995). Sarlk: Doum ncesi yaamda bebeklerin alyuvarlarnn oksijen tama kapasiteleri daha fazla olmas gerektiinden alyuvar kitlesi erikin insana gre daha fazladr. te yandan kandaki mrleri erikine gre daha ksadr. Dolaysyla erikine gre yenidoan bebekte daha fazla sayda alyuvar daha ksa srede paralanr. Yalanm ve bozulmu krmz kan hcrelerinden bilirubin ad verilen sar bir pigment retilir. Bu sar pigment normalde karacier tarafndan barsak sistemine verilerek atlr. Ancak yenidoan bebein karacieri ar bilirubin ykn atacak kadar olgunlamamtr. Bu nedenle bilirbinin kandan temizlenmesi zaman alr ve ciltte sarlk ortaya kar. Yenidoan bebekte grlen sarln eitleri vardr. Bu sarlk eitlerinden bazlar normaldir (doumdan sonra 2-4 gnde ortaya kar ve 5-7 gn de iyileir) ve kendi kendine iyileir. Ancak baz sarlk eitleri (ilk 24 saatte ortaya kar) vardr ki bir salk kuruluuna bavurmay gerektirir ve tedavi edilmezse yeni doan bebein lmyle sonulanabilir (http:// www.hacettepem.org/ makaleler.php?a=&b=3&mNo=82, Bayat 1987). Trk insan sarln bebekler iin tehlikeli olabileceini fark etmi, ve tedavisi iin bir ok geleneksel yntem kullanmtr. Bunlardan bazlar yledir: Anadolu halk sarlI ekilde snflayarak ayr ayr tedavi etmeye almtr: (Bayat 1987)

Yeni domu bebek sar1


Kara sarlk ocuk ve byklerde grlen sarlk hastal

Yeni domu bebek sard ve tedavisi: Bebekte meydana gelen sarla neden olarak; bebein altnn yabanc yannda almas, ok yerde de annenin bebee srtn dnmesi gsterilir. Bu bakmdan bebei sarlktan korumak iin ilk yedi gn annesinin yannda, tercihen nnde yatrlr. Doumdan itibaren ilk drt gn bebein zerine sar bir rt rtlr veya bebein gmlei sar ipek iplikle ilenir ya da bebee sar gmlek giydirilir. Drt gnden sonra bebein renginin normale dnmesi amacyla pembe rt rtr. Baz yerlerde sar rt bebein zerinde krk gn bekletilir (Bayat 1987). Bebek sarlk olduunda ise ergen bir kz tarafndan yakasyla kolu sar iplikle ilenmi gmlek giydirilir, alnna sar bir yalk balanarak cehre denilen bitkiyle kaynatlm suda ykamak, krmz gelin yal ile bebein stn rtme uygulamalar yaplr (Bayat 1987). Yeni doan ocukta grlen sarlk hastal iin bebein her tarafna bal srr.Atete stlan inenin ucu bebein eklem yerlerine, topuklarna, alnnn ortasna vcudunun yedi yerine batrlr (Ankara-Kargn Ky) (Beyhan 1995). Krklama/KrkbasmaslKrk Karmasl AlbasmaslKrk Uurmas: Bebein ilk hafta iinde lme olasl ok yksektir, ikinci yksek lm olasl olan sre ise ilk 40 gnlk dnemdeir. Bu dnemde bebeklerin lmleri ailelere ok byk znt vermektedir. Bu nedenle ilk krk gn iinde bebeklerin lmemesi iin baz uygulamalar yaplamaktadr. Aada yer alan baz uygulamalarn bebein yaamasn salamas olduka zordur. Ancak aileler bebeklerini bu ekilde koruyacaklarna inanmaktadrlar. Bugn bir ok ailenin bebein 40. gnn zel bir gn olarak saydklar ve ailecek kutladklar bilinmektedir. ocua al basmasndan korumak iin stne krmz yalk rtr. eytan deip hasta etmesin diye bann st tarafna ekmek ufa, bak, ayna konur. Krkl ocua et, l, unun basp hasta edeceine inanlr. Komulardan birisi et kestiyse et paras getirip ocuun stnde ykanmas gerekir veya ocuun et zerine bastrlmas gerektiine inanlr. Bunlar yaplmaz ise etin ocuktan ar gelip ocuun ayann yere basmayacana inanlr. lnn ocuu basmasn engellemek iin l mezara gittikten sonra adrn iindeki btn eyalar lrplp yeniden yerletirilir. Deirmenden getirilen unun da ocuu basp hasta edeceine inanlr, bu durumda getirilen una ocuk bastrlr, yzne un srlr (Yaylalarmz) (http://www.kultur.gov.tr/portal/kultuctr .asp ?belgeno=39098). Kyden cenaze ya da gelin kyorsa bebek bir gnlne beiiyle dar karlr. Gelinin bandaki al yemeninin bebein krk basmasna neden olacana inanlr. Gelin gittikten sonra bebek tekrar ieri alnr (Ankara-Kargn Ky) (Erdoan i 995). Krkbasan ocuu iyiletirmek iin, yedi plkten yedi p, yedi komudan yedi anahtar alnarak su dolu bir kap iinde kaynatlr. Bu su ile bebek viran bir yerde ykanrsa iyileir (Kemerhisar-BaheJi) (BeyhanI995). Bebein tm bu tehlikelerden krkbirinci gn yaplan krklama ilemi ile kurtulacana inanlr. Bir kabn ierisine krk kak su saylr. ileride zengin biri

olsun diye bu suyun iine altn gm atlr. Bebek bu suyun iinde ykanr. Bebein, hastalk, ameliyat gibi durumlarnda suya dememesi iin susuz krklama yaplr. "ki darp bir niyet, ki darp bir niyet" denilip bebein zerinde el gezdirilir (Ankara-Kargn Ky) (Erdoan 1995). Safranbolu'da krk kmam olan bebek on gnden on gne ykanr. 20 gn sonra ykanmasna "yar krk", 40 gnden sonra ykanmasna "son krk" denir.Scak suyun iine krk kak temiz su katlr, baka bir ey katlmaz. lkin anne sonra bebek bu su ile ykanr. Artan su eve serpilir "krk ksn gitsin bu evden denilir" (Akbulut 2002). Almanya'da yaayan Trkler krkh bebee kurun dklmeyeceine, dklrse krknn basacana inanrlar. Krk km ocua gn "nahr dnm" kurun dklr. ocua nazar dediinde uykusunun kat ve alad dnlr. ocuun karn aryorsa lk su ile sabunlanp ovuturulur. Gbeinin stne nane dklr,zeytinya srlp beklenir (Karaca 2002). Yeni doan bebeklerin yanna krk gn kedi, kpek yanatrlmaz. ayet yanatrlrsa, bebein sska, zayf kalacana inanlr (Beyhan 1995, zen 1992). Gzelere getirilen bu ocuklar gzeden alnan su ile adak yerindeki kk kazanda stlarak hastalkl ocuk ykanr. Buralara ayrt denir. Bunun anlam gzedeki kutsal suyun krk baskn ocuu dertlerinden ayrt etmesi iindir. nana gre buraya getirilen ocuklar ok ksa zamanda ya iyi olur ya da lp gider. Bu uygulamalar srasnda gze etrafna toplanm olan ocuklara ve fakirlere para, eker vb. eyler verilir.Ayrca belirli gnlerde ve Cuma akamlar gzenin mis gibi koktuuna ve peri kzlar tarafndan yakldna inanlan klar grld sylenir (zen 1992). . Krk kanmas: Krk gn iinde iki bebein domas olarak tanmlanr. Krk karan ocuklar birbirlerinin geliimini engellemesin diye karlatrlmazlar (Akbulut 2002). Krklama: Lousa ve ocuuna krk basmamas iin krk gn iinde yaplan ileme denir. lkemizde iki trl krklama ilemi saptanmtr (Baraz 1998). a. Suyla yaplan krklama: Lousa ile ocuun stne ierisinde altn, gm, ustura, yumurta, krk tane arpa, buday, akl, fasulye, fndk demir, anahtar vb. konulan su dklr. (Baraz 1998). Yaylalarmzda da ocuu krk basmasn engellemek iin de krklama yaplr. Krk tane ta bir apuda klanr. ocuk hergn ykanr. Ykandka tan birisi atlr. Krknc ta ta atlnca meydana bir kazan kurulur, iine de krk tane ta konur. ocuk annesi, evdeki herkes bu su ile ykanr. amarlar, adrn iindeki ul, kee ne varsa hepsi ykanr. (http://www.kultur.gov.tr/portal/kultur _tr .asp ?belgeno=3909 8). b. Susuz yaplan krklama: Beiin altna kaba bir dek yerletirilir. Kyn ileri gelenlerinden iki kadn beiin sana ve soluna oturur. Sadaki kadn ba kbleye gelmek artyla ocuu kucana alarak: " Salu salavat, sall Muhammed diyenin akibeti hayrolsun" der ve ocuu beiin altndan soldaki kadna yuvarlar. Soldaki kadn, ocuu hemen beiin altndan sadaki kadna

yuvarlar. ocuk kez bu biimde yuvarlandktan sonra krklama ilemi bitmi olur (Barazl998). Krk uurmas: Bebek doumdan sonraki krk gn iinde dar karlmaz ve krk gn getikten sonra gezmeye gtrlr. Bu geziye krk uurmas ad verilir. lk kez evden dar karlan bebek zengin olsun diye zengin bir eve gtrr. Gittii evden bebee hediyeler verilir. Bebee erkekse enesine kzsa alnna uzun mrl olsun, oca ttsn diye ocak isi srlr (Safranbolu) ( http://www.kultur.gov.tr/portallkultur _tr .asp ?belgeno=36790). Di Bulguru: Bebein diinin kmas ile beslenme tarz deimeye balar. Bu nedenle bebein diinin kmas aile tarafndan kutlanan genellikle zarar olmayan bir uygulama eklinde halen devam etmektedir. Bebein dii ktnda di bulguru treni yaplr. Brek, rek, di bulguru hazrlanr, yere araf yaylr, zerine bebek oturtulur, bandan bulgur serpilir. "Diin ban pek olsun, Allah gveyliini-gelinliini gstersin" denir. Armaanlar verilir. Tepsiye ayna, makas, ine, tarak, kitap, yumurta vb. konur. Bebee uzatlr. Hangisini alrsa ilerdeki meslei iin yorumlar yaplr (DoruoIl999). Harput yresinde bu uygulamaya di hedii de denmektedir (ArazI995). Kars ve Erzurum evresinde, ocuun kan ilk diini ilk defa kim grrse o, ocuun gmleini yrtar ve bylece ocuun acsnn geeceine inanlr. O kii aileye demir veya madeni bir nesne hediye verirse ocuun dilerinin demir gibi salam olaca sanlr (Kalafat 1995). ocuk Bakm ve ocuun Yaamas in Alnan Tedbirler: ocuun bezleri gnah sayld iin gn atktan sonra darda braklmaz. Ay yalar, eytan stnden geer, ocuu hasta eder dncesi yaygndr. ocuun elbiselerinin ykand su tuvalete dklemez. Ayak demeyecek yerlere dklr. ocuun amarlar gece ykanmsa bu su bekletilir, sabah bir aacn dibine dklr. "Sabi Sbyan" yani ocuun masumiyeti ve temiz olduu inanc bunda etkendir(Ankara-Kargn Ky) (Kr 2002). Baka bir inana gre krkl ocuun amarlar dar aslmaz. Aslrsa akam olmadan ikindiden nce toplanr ki krk basmasn (Safranbolu) (Akbulut 2002). Kz ocuklar olduu halde, olan ocuu olmayan veya doduu halde bu ocuu yaamayan kadnlar, olan ocuuna kavutuklar zaman, yedi yana kadar ocuun salarn uzatr, rer ve kendisine bu zaman iinde kz elbisesi giydirirler. Ters giyme ad ile bilinen bu uygulamann deiik bir biimi de yedi yl boyunca kullanlmam (hall) elbisenin giydirilmemesidir. Komu ve akrabalardan alnan eski, yamal, hatta yrtk elbiselerini kullanarak, yedi yl boyunca hayatta kalmay baaran olan ocuundan sonra doacak olan bebeklerin artk yaayacana inanlr. Bu tr ocuklarn, belirlenen sre iinde uzun sren bir hastala yakalanmalar halinde ise adlar deitirierek, zellik arz eden adlar taklr. Bu inanlarda ocua lm ssnn verilerek lm ruhunu artma amac vardr (Harput) (Araz 1995).

ocuun trnaklar hrsz olmasn diye yana gelmeden kesilmez. (http:// www.kultur.gov.tr/portal/kultuctr.asp?belgeno=39098). Gaziantep'te ise bir yana kadar ocuun sa ve tmaklar kesilmez. Aksi yaplrsa mrnn ksa olacana inanlr (zreki 1995). ocuun ilk sana ana ty ad verilmektedir. Anasnn tyn kim keserse ocua bir hediye verir. Yrrken sk sk den ocua kstekli denilir. Bu durumdaki ocuun ayana ip balanr. Bakla o ip kesilirse ocuun dmeden yryeceine inanlr (yaylalarmz) (http://www.kultur.gov.tr/portal/kultur _tr .asp?belgeno=3 9098). Urfa'da altn slatan ocuklar iin sprge ular, zerklik olarak yaklr ve onlara her sabah karatavuk yumurtas iirilir. Bylece ocuun altn slatmayacana inanlr. Kekeme ocuklara Kurban Bayram srasnda yedi inek memesi yedirilirse, dilinin zleceine inanlr (Kalafat 1995).

ocuun Yaamas in Alnan Tedbirler: (Dou Anadolu, Ta 1996). ocuk doarken yere braklmaz, bir leen ya da kalbur iine konur. Evin kapsna kuburnu als aslr. Yakasz gmlek giydirilir. Krk evden alnan krk paradan elbise diktirilir. ocuk bir sene boyunca ykanmaz. Kurban bayramnda kesilen kurbandan alnan kan ile ergen bir kz (bekar) tarafindan yazlana boylama (muska) ocuun boynuna aslr. ocuun ei bir yere gmlmez, aslarak kurutulur. ocua krk gn ayr ayr adlar verilir, en son gn babasnn ad verilir. Kapya kpek balanr. Tpk ta kullanlr. Bu talar zel bir klf iinde birbirine dokunmadan saklanr ve gebe kadnn boynuna aslr. Doumdan sonra talar suya atlr ve bebek bu su ile ykanr. Ykamadan sonra talar tekrar klflarna konularak evin ana giri kapsna aslr. Kadn ikinci kez gebe kaldnda tekrar ayn ekilde kullanlr. st ste doan iki ocuk yaadktan sonra bu talarn elden karlmasnn bir mahzuru yoktur(Ta 1996). ocuu yaamayan aileler, doan ocuun kulan delip mavi boncuk takarlar (Kk 1987). Mu 'ta bir ocuktan sonra doanlar yaamyorsa, ilkinin ayaklar yeni doann ei zerine bastrlr. Buradaki inan, ilkini koruyan iyi ruhun, yeni doan da korumas dileinde sakldr (Kala/at 1995). ocuu yaamayan kadn doum yapnca nce kpek yavrusunu emzirir (Sivas). Bylece ocuu ldrmek isteyen kt ruhun kpek yavrusuna geeceine ve hayvann leceine inanlr (Akiek 1992). Her eye ramen ocuk bulua ermeden lrse anne ve baba ocuklarnn lmne alamamaldrlar. Alamazlarsa ocuk kyamette onlara e/aat eder(Kk
1987).

Dilalt Kesrnek:
Baz ocuklar taydalar konutuklar halde uzun sre konuarnazlar, Onlarn konumalarn salamak iin dillerinin altndaki para jiletle kesilir. Kesilen yere

sarmsak srlr. Yinede ocuk konumazsa bu kez ocuk parplatlr (KemerhisarBaheli) (Beyhan 1995). sim: ocuun ismi onun bir mr boyu tayaca ve kiiliiyle btnletirecei bir semboldr. Bu semboln seilmesinde, ocuun salkl olmas, hayatta kalmas, ya da bir hastal varsa onun iyilemesi gibi isteklerin etkili olduu grmektedir. ocuk doduktan bir gn sonra veya doduu hafta iinde ocua ailenin yallar tarafndan bir isim verilir (Kr 2002). ocuun kulana kez ezan okunur, ocuk kbleye evrilir, ad kez kulana sylenir (Baraz 1998). ocuu yaamayan aileler yenidoan ocuu, doumu yaptran ebe tarafndan sembolik 'bir bedel karl babaya satlr. Bylece ocuun yaayacana inanlr. ocuk kz ise Sat, erkek ise Satlm ad verilir (Duru 2002). stenmeyen doumlarda; doan ocuk kz ise Song, erkek ise Durak, Dursun gibi isimler de verilmektedir (Erdoan 1995). ok alayan veya hastalktan bir trl iflah olmayan ocuklar ile yrme an geirdii halde yrrken sk sk den ocuklarn adlarnn ar geldii inanc ile adlar ya tamamen deitirilir ve yeni ad taklr ya da mevcut isimleri yreye has az zellii ise Fatna ise Fato, Emine ise Emo, Mehmet veya Muhammed ise Memo, Selami ise Selo vb. olarak arlrlar. Bu uygulamalar kt ruhun fkesinin nne gemek, onu artmak, aidatnak, dikkatini baka yerlere ekmek iin yaplr (Harput) (Araz 1995). ocuu olduu halde ocuu yaamayan anne -baba kendi isimlerini ocuklarna verirler. Bylece ocuun korunarak yaayacana inanlr (Harput) (Araz 1995).

"Babamn halas be doum yapm. Dnyaya getirdii ocuklarn hepsi de bir yana gelmeden lmler. Altnc ocuu olan olmu, adn Duran koymular. Bunun da hayatndan endie edildiinden kim ne yol gsterirlerse onu yapmlar. Duran'a yedi yl banyo yaptrlmam, yle ki kirden her yan kerme balam, sadece yz souk su ve sabunlu bezle silinmi. Evinde Mehmet ismi olan yedi evden para bez toplanarak ocua gmlek ve yorgan yaplm. Yedi evden gm paras toplanarak bilezik yaplm ocuun annesinin sa el bileine taklm. ocuk uyumadan nce babaannesi tarafndan her zaman okunmu. ocuk byd ve doktor oldu." (A vanos-Nevehir) (rnek 1979)

Nazar:'
Halk inanna gre nazar deen eya bozulurken, nazar dedii dnlen kii hastalanr, huysuzlar ve tedbir alnmazsa lr (Akbulut 2002). Nazarn demesinin eitleri: (Harput) (Araz 1995) Nazarn gzle dokunmas: Toplum iinde keskin ve etkili gze sahip olan kt niyetli kiilerin baktklar her trl canlnn hastalanmasna hatta lmesine maln m1kn yanp, yklp yok olmasna sebep olduuna inanlr.

Nazarn szle dokunmas: Nazar kudretinin tesirinigstermede etkili olan unsurun sz olduuna inanlr. rnein, "Ana uy! Ne gzel aa" sz ocuun hastalanmasna, hatta lmesine yol aabilmektedir. Nazarn nefesle dokunmas: Nefesinin kuvvetli olduuna inanlan kiilerin nazar dokunma husuusnda etkili olduuna inanlr. Nefesi dokundu, nefesine urad, nefesine geldi ifadeleri bunun iin kullanlr. Harput'ta nazar demesinden korunmak iin unlar yaplmaktadr: (Araz Nazar kudretinin olduuna inanlan kiilerden uzak dumak: Gnmzde nazar kudretinin kendisinde mevcut olduunu bilen kiilerin dikkatlerini eken gzel bir eye baktklar zaman defa "t, t, t" demeleri veya ocuklar severken; "irkin aa, pis aa" gibi ifadeleri kullanmalar kendilerine hakim olamadklar iin aldklar bir tedbir olsa gerekir. Nazarlk tamak: Bu konuda yrede deiik uygulamalar grlr: Mesela susuz toprakta yetien Melhem aacndan alnan kk bir dal paras, sarmsak kk, kurutulmu bir miktar kpek ya da leylek pislii ile kara rek otu bir beze sarlarak bir ocaklya (Ocakl: ifa verdiine inanlan ocaklarda, hastalar tedavi eden kii) okutturulduktan sonra omza aslr. lm tosbaann kabuu elbisenin uygun bir yerine dikilir. Nazardan korunmak iin ocuun omzuna mavi nazar boncuu taklr. Ttslemek adna "nazar otu denilen bir bitkinin tohumlar kurutularak belli bir ekil verildikten sonra evin uygun bir duvarna aslr. Adna zerklik de denilen bu bitkiye ait kurutulmu tohumlar, ate kreinde yaklarak kokusu ve duman evin drt bir tarafna sindirilir. Bu inan, nazar dokunacagna inanlan kiinin eve gelme ihtimalinde yaplr. Muska ve hamayiI tamak: Muska ve hamayiI kiinin zerine aslr. Bunu tayann herhangi bir zarara uramayacal, bu kiiye silah ilemeyecei, grnmez kaza ve beladan emin olacana inanlr. Ayrca bu yrede nazar deen ocuu nazardan kurtarmak iin ttsleme ve kurun dkme ilemlerinden biri yaplr (Araz 1995). Bitlis, Erzurum ve Tunceli'de nazar boncuklarnn arasna koyunun ak kemii eklenerek ocuklara kolye diye taklr. ocuun yastnn altna Mu'ta ekmek konur; beiinin bana Kuran veya HamayiI aslr. Bunlarn ocuu ktlklerden koryacana inanlr. Bylece nazar ve cinler ocua dokunmaz. Kars'ta nazara urayan ocuk okunur. ocuu okuyan kii elini bir yere-toparaa, bir nazara urayan ocua srerek ve bunu kez tekrar ederek, her keresinde "nazar yere" der ise ocuun nazardan kurtulacana inanlr. Uzun mrl olsun, sa sakal bu un gibi aarsn diye yzne ve sana un srlr (Kalafat 1995). Safranbolu yresinde de eve gelen misafir ocuk yatmadan evvel giderse her birinden bir para eski kuma veya sandan bir para alnr. ocuk beie yatrldktan sonra toplanan eyler kl kreinde yaklarak ttss ocuun beiinin altnda ve stnde dolatrlr. ocua nazar demise yedi evin eiinden veya kapsndan kymklar toplanr Bu kymklar bir arada yaklarak ocuun beii ve ev ttslenir (Akbulut 2002). Kurbaack (Kemerhisar-Baheli) ocuun geliemernesi, sska, zayf kalmas. Bunu tedavi etmek iin, ocuun bngIda ustura ya da jiletle kesilir. Yaraya kurbaa eti sarlr, i soan konur. Ocaa gtrlp parplatlr. Orada; "emi, semi bu olsun, ncekinden iyi

olsun" denir. Bundan sonra ocuun kendini toplamas beklenir (Beyhan 1995). Ocak: Allah 'dan geldiine inanlan bir bela, kt niyetli kiilerin yaptklar by, sihir, nazar gibi usullerle ortaya kan bir dert, yahut ate, ocak, ate gibi kutsal varlklara kar gsterilen bir saygszln neticesinde aileye gelen bir felaket olarak deerlendirilen muhtelif hastalklar vardr. Bu hastalklarn tehis ve tedavisinde teden beri etkisinin olduuna inanlan, hastann ifa bulacana mutlak gzyle baklan ocaklar vardr. Bu ocaklar, sarlk oca, karncalk oca, alazma oca gibi, tedavisi yaplan hastalklarn ad ile anlmaktadr (Araz 1995)

ocukla ilgili Dier inanlar Kemerhisar-Bahceli'de (Nide) Geleneksel nanlardan rnekler (Beyhan Yeni domu kundakl bebek yalnz braklrsa eytan deitirir. Krk gnn doldurmam ocuklar yan yana getirilirse krkbasar, hastalanr. ocuk ana babasna ok dknse ceviz yapra koklatlr. ocuk ayak parman azna alp emerse, yanna karde istiyor demektir. ocuun beii boken sallanrsa ocuun leceine inanlr. ocua doar domaz tuz ekilirse sesinin gzelolacana inanlr. ocuk boynundan plrse, geimsiz, kskn olacak demektir. Dolu yann dinmesi iin, evin ilk ocuunun avucuna 3 dolu verilir, ocuk onlar plak koynuna koyarsa dolunun dineceine inanlr. Sofrada ok konuan kimsenin lrken dili tutulur. ocuun zerinden atlanrsa boyu ksa kalr. Yeni di karan kz ocuunun dilerinden biri sallanr sonra kartlr ve kan bir di bir inein altna atlrsa douraca buzann dii olacana inanlr. Erzincan ve evresindeki nanclar (Kk 19871 Yeni domu ocuun azna, sesi gzelolan birisi tkrr veya gen bir kzn memesi emzirilirse bebein sesi de gzelolur. Yrmeyen ocuun ayaklar balanr, Cuma gn cami nne gtrlr ve camiden ilk kana ayandaki ba kestirilir. Erken konumayan ocuk ahra gtrlr ve hayvanlarn baland ba ile balanr. Kk ocuklara byynce bir eyden korkmasn diye yank ekmek yedirilir. ocuk anne karnnda iken kmldadnda, anne kime bakarsa ocuk ona benzer. Parman emen ocuk byynce elenceye dkn olur. ocuk huysuz olursa srt st yere yatrlr, elbisesi stnden syrlarak plak karn zerine ekmek doranp a kpeklere yedirilir (Sivas). Hasta kpeklerin i ilemesi i in te si iinden k eklere ekmek verilir (Is arta) (Akiek 1992) Grld gibi halkn geleneksel uygulamalar iinde yarar olan, zarar olan ve zarar ve yarar olmayan uygulamalar eklinde snflandrlabilir. Toplum sal

ile ilgilenen salk personelinin abas zararl uygulamalar engellemeye ynelik olmaldr. Zararl uygulamalarn niceliksel almalar ile tanmlanmas ve neden analizlerinin yaplmas sonucunda kan sonularn halkn salk eitimine yanstlmas gerekir. Yararl uygulamalarn modem salk uygulamalarnn yannda kullanlmasnn desteklenmesi de son yllarda nerilmektedir. Zarar ve yarar olmayan uygulamalarn ise zararl hale dnmemesi iin izlenmesi uygun bir yaklamdr. Kaynaklar
Abdulkadirolu, A.,1987, Kastamonu' da Halk inanlar, III. Milletleraras Trk Folkloru Kongre Bildirisi IV. Cilt, Gelenek Grenek ve inanlar, T.C Kltr ve Turizm Bakanl Milli Folklar Aratrma Dairesi Bakanl Yaynlar: 86, Seminer Kongre Bildiriler Dizisi:23, Ankara, Babakanlk Basmevi, s: 2-5 Akbulut, S., 2002, Karabk ili Safranbolu lesinde Doum, Adet ve inanmalar, Trk Halk Kltrnden Derlemeler, T.C Kltr Bakanl Yaynlar: 2846, Halk Kltrn Aratrma Gelitirme Genel Mdrl Yaynlar:325, Sreli Yaynlar Dizisi:41, Ankara, Ekip Grafik, s: 8-16, Akiek, E., 1992, Anadolu'da Kpek le lgili Tedavi Usulleri, T.C Kltr Bakanl Halk Kltrn Aratrma Gelitirme Genel Mdrl Yaynlar: 167, Seminer Kongre B ildiriler Dizisi:3 7, Ankara, Ofset Repromat Matbaas s: 16-21, Akdur, R., , M, Ik, A, ve ark.,1998, Halk Sal, Ankara, Ankara niversitesi Tp Fakltesi Antp A. Yay., s:4-IO Akn, L., ve zcebe, H., 1999,Community Based Reproductive Health Services in Polatl. UNFP A Project Report Aksayan, S.,1983, ocuk Salna likin Geleneksel nan ve Uygulamalar, Hacettepe niversitesi,Salk Bilimleri Enstits Hemirelik Program, Bilim Uzmanl Tezi, Ankara Araz, R., 1995, Harput'ta Eski Trk inanlar ve Halk Hekimlii, Atatrk Kltr Dil ve Tarih Yksek Kurumu, Atatrk Kltr Merkezi Yayn No: 108, Ankara, Levent Ofset Mat. Yay. Ltd. ti, Baraz, N.,1998, Halk Bilimine Genel Bak, Eskiehir, Anadolu niversitesi Yaynlar, No: 1055, iletiim Bilimleri Fakltesi, Yayn No:27, s:41,55 Bayat, A. H., 1987, Halk Tbbnda zellikle Anadolu'da Sarlk Hastal ve Tedavisi, III. Milletleraras Trk Folkloru Kongre Bildirisi IV. Ci,lt, Gelenek Grenek ve nanlar, Ankara, T.C Kltr ve Turizm Bakanl Milli Folklar Aratrma Dairesi Bakanl Yaynlar: 86, Seminer Kongre Bildiriler Dizisi:23, Babakanlk Basmevi,s:49-57 Beyhan, A. i.,1995, Kemerhisar-Baheli 'de nanlar, Yerel Adlar, Takma Adlar ve Salltmacllk,Trk Halk Kltrnden Derlemeler, Ankara, Kltr Bakanl: 1625, Halk Kltr Aratrma ve Gelitirme Genel Mdrl Yaynlarl:209, Sreli Yaynlar Dizisi:29, s: 41-74, avdar, A., 1989,Trk Halk Hekimliinde Dalarna, Trk Halk Hekimlii Sempozyumu Bildirileri, 23-25 Kasm 1988, Kltr Bakanl Milli Folklor Dairesi Yaynlar:lO, Seminer Kongre Bildirileri Dizisi:27, Ankara, Ankara niversitesi Basmevi,

Doruol, H., 1999, Yemekler ve evre Etkileimine Bir rnek, Aya Yemekleri, Ankara li Beslenme Alkanlklar ve Mutfak Kltr Sempozyum Bildirileri ve Katolog, Ankara Vehbi Ko ve Ankara Aratrmalar Merkezi, Yayn No:l Omu, Y., 2002, Barak Kltr ve Ezo Gelin yks,GAP erevesinde Halk Kltr Sempozyumu Bildirileri 12-B Ekim 2001 Gaziantep, Ankara, T.C Kltr Bakanl Yaynlar: 2957, Halk Kltr Aratrma ve Gelitirme Genel Mdrl Yayn No:337, Seminer-Kongre Bildiriler Dizisi: 73, s:52, Erdoan, Z., 1995, Ankara ubuk Kargn Ky'nde Doumla lgili Adet ve nanmalar, Trk Halk Kltrnden Derlemeler, Ankara, Kltr Bakanl: 1625, Halk Kltr Aratrma ve Gelitirme Genel Mdrl Yaynlarl:209, Sreli Yaynlar Dizisi:29, s:101-106, Kalafat, Y., 1995, Dou Anadolu' da Eski Trk inanlarnn zleri, Ankara, Atatrk Kltr, Dil ve Tarih Yksek Kurumu, Atatrk Kltr Merkezi Yayn, Say No: 112, Geniletilmi 2. Bask, s: 88-89 Kalafat, Y., 1995, Dou Anadolu'da Eski Trk nanlarnn zleri, Atatrk Kltr, Dil Tarih Yksek Kurumu, Geniletilmi 2. Bask, Atatrk Kltr Merkezi Yayn Say No:112, Ankara, Levent Ofset, s:90-101 Kalaye, Birean, D., 1999, Afyon'da lmle lgili Adalet ve nanmalar zerine Bir Deerlendirme, Trk Halk Kltr Aratrmalar, Ankara, T.C Kltr Bakanl Yaynlar: 2847, Halk Kltrlerini Aratrma Gelitirme Genel Mdrl: 316, Yaynlar Dizisi:40, Kltr Bakanl s: 73-75, Karaca, M., 2002, Almanya'da Yaayan Baz Trk i Ailelerinde Gzlenen- Kltrel Deimeler, VI. Milletleraras Trk Halk Kltr Kongresi el 18-22 Haziran 2001, Yurt Dnda alan Trkler ve Kltrel Deiim Seksiyon Bildirileri, Ankara, T.C Kltr Bakanl Yaynlar: 2930, Halk Kltrn Aratrma Gelitirme Genel Mdrl Yaynlarl:332, Seminer Kongre Bildiriler Dizisi:70, s:56-62 Kr, ., 2002, Barak Aireti, GAP erevesinde Halk Kltr Sempozyumu Bildirileri 12-13 Ekim 2001 Gaziantep, Ankara, T.C Kltr Bakanl Yaynlar: 2957, Halk Kltr Aratrma ve Gelitirme Genel Mdrl Yayn No:337, Seminer-Kongre Bildiriler Dizisi: 73, s:148-164 Kk, A., 1987, Erzincan ve evresinde Halk inanlar, n. Milletleraras Trk Folkloru Kongre Bildirisi IV. Cilt, Gelenek Grenek ve nanlar, Ankara, T.C Kltr ve Turizm Bakanl Milli Folklar Aratrma Dairesi Bakanl Yaynlar: 86, Seminer Kongre Bildiriler Dizisi:23, Babakanlk Basmevi,s:49-57 Nirun, N., znder, c., 1990, Trk Sosyo-Kltlirel Yaps inde Adetler, rfler, Grenekler, Gelenekler, Milli Unsurlarmz zerine Genel Grler, Ankara, Ayr Basm rnek, S. V., 1979, Geleneksel Kltrmzde ocuk, Trkiye Bankas Kltr Yaynlar, Birinci Bask, Ankara, Saim Torarnan Mat., zreki, N. Z., 1995, orum Merkez ve skilip ileleri'nde ocuk Ninnileri, Trk Halk Kltrnden Derlemeler, Kltr Bakanl: 1625, Ankara, Halk Kltr Aratrma ve Gelitirme Genel Mdrl Yaynlarl:209, Sreli Yaynlar Dizisi:29, s:21 7-227 zen, K., i992, Sivas ve Divrii Yresinde Su Kltrne Bal Adak Su Kltrne Bal Adak Yerleri, IV. Milletleraras Trk Halk Kltr Kongresi Bildirileri, IV. Cilt Gelenek, Grenek ve inanlar, Kltr Bakanl Halk Kltrlerini Aratrma ve

Gelitirme Genel Mdrl Yaynlar: 167, Seminer, Kongre Bildirileri Dizisi: 37, Ankara, Ofset Repromat Matbaas, s:24-214 T.C Kltr ve Turizm Bakanl, Trkiye'de ocuk Oyunlar Kltr, ocuk Oyunlaryla, ocuklarn Oynamasyla lgili inanar, Eriim Tarihi: 17.05.2004, Eriim Adresi: http://www.kultur.gov.tr/portallkultur tr.asp?belgeno=36790, saat: 10.00 T.C Kltr ve Turizm Bakanl, Yaylalarmz Erii m Tarihi: i 7.05.2004, Eriim Adresi: http://www.kultur.gov.tr/portallkultur tr.asp?belgeno=39098, saat: 10.00 Ta, H.,1996, Erzurum'da Doum ve ocukla lgili Eski Adet ve nanlar, Trk Halk Kltrnden Derlemeler, Ankara,T.C Kltr Bakanl Yaynlar: 1796, Halk Kltrn Aratrma Gelitirme Genel Mdrl Yaynlar:228, Sreli Yaynlar Dizisi:3l, s: 198-203 Yenidoan Sarl Hakknda BHmek stedikleriniz, Eriim Adresi: http://www.hacettepem.mg/makaleler .php?a=&b=3&mN 0=82, Eriim tarihi: i . 1.2004 saat: 15:00

BAYKAN SEZER VE NYAZ BERKES'N OSMANL TOPLUM YAPS VE BATLLAMA LE LGL GRLERNN KARLATRMAL BR DEGERLENDRMES

Abstract
The problems concerning Turkish society are interconnected. For this reason to deal with one of these problems results in dealing with many other connected issues. The actual problems which societies have to face are deeply rooted in history. Consequently these problems have a historical context and solutions found to them give way to historical development. Therefore Sezer and Berkes, who emphisizes the relationship between sociology and history, deals mainly with historical context of sociological phenomena and they especially emphisizes that knowlodge of our recent history has to mo ve beyond the limits of academic world. Baykan Sezer and Niyazi Berkes, who are Turkish sociologist, made significant theoretical contribitions to Turkish sociology. Theyare also interested in Turkish society's main problems and their works offer solutions to those problems. Key words: Baykan Sezer, Niyazi Berkes, The Social Structure of Otoman Empire, Westernization, Turkish Sociology. Trk sosyologlar zerine yaplan her trl almann, Trk sosyoloji tarihini belirleme asndan ok fazla nemi vardr. Trk sosyolojisinin gemii itibaryla belli bir serveni yaam olduu gerei, bu tr almalarn nemini bir kat daha arttrmaktadr. Dolaysyla; Trk sosyologlarnn grlerinin kendi iinde ve birbirleriyle karlatrmal olarak deerlendirilmesi, Trk sosyolojisinin geliim dnemlerinin ve Trk sosyolojisinin kendine zg yntemlerinin ortaya konmasnda son derece nemlidir. Bu almada, Baykan Sezer ve Niyazi Berkes'in Osmanl toplum yaps ve buna bal olarak feodalizm, Trk ulusal varlnn temelleri sorunu ile adalama ve batllama konusundaki grlerine genelolarak karlatrlmal bir ekilde deinilmeye allmtr. Zira; her iki sosyolog da orijinal ynleri bulunan ve Trk toplumu ve Trk sosyolojisi asndan olduka nemli konulara deinmilerdir. Osmanl Toplum Yaps zerine Grler Osmanl toplum yapsn aklama abalar dorultusunda, Feodalizm ve A kavramlarna bavurmak genel bir eilim olarak karmza kmaktadr. Yine bu dorultuda Feodalizm ve Att'ten farkl kavramlara ve ele al biimlerine de bavurulmutur. Bu noktada hem Baykan Sezer'in hem de Niyazi Berkes'in Osmanl

toplum yapsna ilikin grlerini, sz edilen farkl ele al ve yaklamlar iinde deerlendirmek mmkndr. Nitekim Niyazi Berkes, konuyla ilgili aklamalarnda Dou despotizmi kavramn kullanmtr. Dou despotizmi kavram, Osmanl toplum yapsn bir kategoriye iinde deerlendirme giriimi yerine, Marx'n Att terminolojisini dayal ve Batda grlen Feodalite 'den farkl ynlerini ortaya koyma abasnn bir sonucu olarak ortaya kmaktadr. Bu balamda Niyazi Berkes, Dou Despotizmi kavramn Osmanl toplum yaps aklamalarnda n plana kararak kullanmtr. O'na gre; Osmanl toplum yaps geleneksel Dou despotizmine baldr. Osmanl tarihini incelerken belli dnemleri ayrt etmek, bir dnemden bir sonraki dneme nasl geildiini anlamak iin arttr (1976:19). Ayn ekilde Baykan Sezer'in de Osmanl toplum yapsna ilikin grleri genel aklamalardan farkllk gsterir. O'na gre; Osmanl mparatorluu uzun yllar varln srdrebiImi bir imparatorluktur. Her toplumsal varlk gibi Osmanl mparatorluu da tarihi koullara bal olarak zamanla eitli deiikliklere uramtr. Bu nedenle tek tip bir Osmanl modeli hem alan hem de zaman iinde yoktur. Bu genel ifadelerden de anlalaca gibi, Osmanl toplum yapsn aklama ynndeki giriimlere her iki sosyolog da phe ile yaklar. Nitekim Osmanly feodalizme dayal olarak aklama ynndeki giriimlere de eletiriler ve farkl yaklamlar getirmilerdir. Feodalizm Baykan Sezer ve Niyazi Berkes ele aldklar konularda Osmanl toplum yapsn Feodalizm ile akhma giriimlerine, kendi yaklam biimleri erevesinde cevaplar ve aklamalar getirmilerdir. Niyazi Berkes (1976:21)'e gre; Osmanl rejimi ne feodal ne de teokratiktir. Bunun yannda hem feodal hem teokratiklii deildir. O'na gre; Osmanllarda feodalizm yoktu, nk; dorudan doruya ekonomik retim snflarnn stne sava ve fetihten edinilmi gle kendini oturtan ve o snflarn retiminin deerinden bir payalarak servet, hazine edinen bir devlet olarak kurulmu ve zaptettikleri topraklarda feodalizmi ykp, Tmar Sistemini yerletirmilerdir. Bunun yan sra; 19.yy ncesi Osmanl dzenini teokratik bir dzen olarak tanmlamak da yanl ve yetersidir. Berkes'e gre d grnte Osmanl Halife Padiahlaryla Papalar arasnda benzerlik vardr. kisi de en stn g sahibi makam olarak feodal, ehirli, kyl ya da emeki snflarn temsil etmez. RejimIerde byle snflar da kabul edilmez. Papalar da padiahlar gibi, toplum snflarndan sklp sahneye kan oyuncular gibi klk deitirdikten sonra, iine girdikleri zel bir ocakta ykselerek papa olurlar. Osmanl padiahl ise bir kilise ya da din hkmranl deildir, feodal ya da kapitalist ekonomiye katlmamtr. Osmanllarda din maslahat deil devlet maslahat bata gelir, din adamlar devlet masahatnn grevlileridir, bunlarn kendileri bir ruhban deildir (1984:87). Bu aklamalardan sonra Niyazi Berkes, despotizm ya da padiahlk rejiminin feodalizm, teokrasi ve tiranlk ynetimlerinden ayrlmas gerektiini belirtir ve Osmanl toplumunun nasl tanmlanaca konusunda unlar belirtir: Osmanl devlet rejimi (Halife Padiahl) feodal ya da teokratik olmadna gre

onu nasl tanmlayacaz? Onun en ksa tanmlann Bat Avrupa siyasa ve din geleneinden farkl bir gelenekten geldiini hatrlamakla kavrayabiliriz. Bu, siyasaca Dou Despotizmi, dince Snni H afifefii geleneidir (1973 :26). Baykan Sezer de Osmanl mirasn feodalizm olarak niteleyemeyeceimizi belirtmektedir. Ancak onun aklamalar Niyazi Berkes'in grlerinden farkldr. yle ki; Baykan Sezer bir yandan Osmanl toplum yapsn feodalizme dayanarak aklanamayacann nedenlerini belirtirken, bir yandan da bir dUnya imparatorluu olan Osmanlnn tek bir model zerinden aklanamayacann nemle altn izmektedir. O'na gre; Feodalizm savunma durumuna gemek zorunda kalan birimleri~ her eit tehditten uzak kalabilmek iin kendilerini d ilikilerden soyutlayp kk ve kapal birimler biiminde rgtlenmesidir. Osmanl mparatorluu ise bir dnya imparatorluu olduu gibi, tarihte merkeziyetiliin de en parlak rneidir (1988:77). Bu noktada Sezer konuyla ilgili grlerini destekler mahiyette bir dizi soru ile konuya yaklar; O'na gre Trkiye gnmzde kapitalist aama eiine gelmitir. Bat' dan ilgili kurumlar almakla burjuva devrimlerinin byk bir ounluun u gerekletirmitir. Bugn kar karya bulunduu sorunlar, kapitalizme geite grlen gecikmeler ya da yaplan devrimlere ramen eski dzenin ve eski dzene bal glerin henz yeterince tasfiye edilmemi olmas nedeniyledir. Trkiye gerekletirdii devrimlerle belli bir k lk deitirmitir, Osmanllktan Cumhuriyet rejimine gemitir. Toplumlarn gelime yasalarna gre her aamann, bir nceki aamann doal ve kanlmaz rn saylmas nedeniyle Osmanl dzenini yukardaki mantk dizisi iinde feodal saymak kanlmaz olmaktadr. Eer Osmanl dzeni feodal bir dzen ise ann en gl Devleti olmasna karlk niin kapitalizme geite bir gecikmeye uramtr? Yine ayn mantk dizisi iinde Osmanl'nn Feodal aamaya varabilmesi iin klelik dnemini de yaamas gerekirdi (Sezer 1988:49). Sezer' e gre Feodalizm, Bat'nn kendi dndaki toplumlarla olan ekime ve atmasnda ald zel bir biimdir, zel koullarn rndr. artmalara ve yanlglara yol aan en nemli olay, feodalizmden kapitalizme geite bir ara dnemin bulunduunun unutulmu grlmesidir. Kapitalizm, feodalizmin kendiliinden ve zorunlu olarak getirdii bir sonu deildir. Bu nedenle feodalizmden kapitalizme gei btn Bat lkelerinde e zamanda gereklememi ve deiik biimler almtr. Ksacas, Osmanl mparatorluu'nu feodalolarak nitelendirmek tarihi olaylara ters dt gibi feodalizm ve Osmanl mparatorluu'nun kendilerine zg niteliklerinin gzden uzak tutulmasna da yol amaktadr. Bat ile farkllk inkar edilemez biimde karmza ktka feodalizmden de vazgeilemedii iin Osmanl dzeni Merkezi Feodalizm olarak tanmlanmak istenmitir. Oysa Feodalizm ile merkeziyetilik asla uzlamaz iki olaydr. Yine ayn ekilde Osmanl iin Askeri Feodalizm nitelendirmesi yaplmtr. Gerekte askeri olmayan feodalizm biimine tarihte rastlanlmamaktadr (Sezer 1988: 52). Osmanl toplum yapsn F eoalizm ile aklanamayacann nedenleri zerindeki vurgularnalarna Osmanl devlet yapsnn zelliklerinden rnekler

vererek devam eden Sezer; Bir siyasi kurulu olarak ele aldmz zaman Osmanl imparatorluu'nda tarm ve tarm retiminin nce bir yasalatrma konusu olduunu, devletle retim arasndaki iliki vergi ilikisinin dar snrlar iinde kaldn belirtmektedir. Devlet ancak vergi kaynaklarn yakndan tanmak ve denetleyebilmek iin tarmla ilgilidir, bu durumun doal bir sonucu olarak Osmanl dneminden elimizde deerlendirebileceimiz kaynaklarn banda zellikle vergi defterleri ile tarm ve toprak kanunlar bulunmaktadr (1988:72). Tm bu noktalardan hareketle; Osmanlln birinci zellii Devlet'in ve retim ilikilerinin kesinlikle birbirinden ayrlm olmasdr. Ancak bylece siyasi dzeyde Osmanl imparatorluunda grlen merkeziyetilie karlk Msr'n ve baka blgelerin ayr yasalarla ynetilmeleri bir akla kavuabilir. Devlet kendisine bal reticilerin (Reaya) bir ekonomik snf olarak karsna kmalarna izin verecek bir zerklii kazanmamalarna da byk zen gstermektedir. Bu nedenle de en nemli retim arac ve en byk zenginlik kayna olan topran mlkiyeti kesin biimde Devlet' e aittir. Buna karlk devletin de siyasi g olarak retime karmas hi bir biimde sz konusu deildir (Sezer 1988:74). Grld zere Baykan Sezer, Osmanl toplum yapsn aklama giriimlerinde feodalizmin yanl bavuru noktas olduunu belirtir ve Niyazi Berkes'in aksine feodalizme alternatif bir model nermekten ziyade, tarihi koullar gz nne alnarak her dnemin ayr deerlendirilmesi gereini belirtir. Trk Ulusal Varlnn Temelleri Sorunu Trk ulusal varlnn oluumu, gelii,m sreci ve tarihsel temeli konusunda Niyazi Berkes ve Baykan Sezer'in grleri dikkate alndnda, her ikisinin de ok farkl alardan konuya yaklatklar grlr. Niyazi Berkes'e gre; Osmanl imparatorluu'nun Bat etkisinde kal imparatorluu ulusal btnlenmeye deil, ulusal paralanmalara gtrmllir. Bu durum mparatorluun iindeki Trk unsurunun k srecinde en ok zarar gren, hem ekonomik hem de kltrel anlamda yok olma snrnda bulunan unsur haline getirmitir. Buna karlk Osmanlln savunuculuu da Trk unsuruna kalmt. Dolaysyla bu durumun, Trk ulusal varlnn douu sorunu zerinde iki olumsuz etkisi olmutur: Bugnk dnya da tarihten kopuk yalnz kal ve ulusal varlnn tarihsel temelini daha gerilerde arama zorunluluu (1975:260). Berkes Trk ulusal varlnn oluum srecindeki bu iki olumsuzluun sonularnn neler olduu ynndeki saptamasnda; Birincinin sonular olarak; Kurtulu savann Trk toplumu bugn ardsra smrgelerden doan ulus toplumlarndan farkl olarak, Bat devletleri ile ierideki uluslar karsnda yklan imparatorluun sorumlusu durumunda kalmt. Bu yzden Trk bamszlk sava, hem imparatorluktan ayrlan eski uluslarnn hem de Bat'nn desteinden yoksun kalmtr. Yaanan srete, yeni doan uluslarn genel bir sempati havasyla karlanmasna karn, Trk ulusal douu ise hemen hemen genel bir dmanlk havasyla karlanmtr. Dnya, Osmanlnn yapt ileri Trkln sorumluluk hanesine yazd iin Osmanlnn yok edilmesi Trkln yok edilmesi anlamna geliyordu. Demek ki; Trk ulusuluu bir ok benzerlerinden farkl olarak tarihsel bir temelden yoksundu. Ulusal bamszlk savandan sonra karlalan ba sorun

yalnz bamszl salamak deil, ayn zamanda bir ulus yaratmak, onu dnyaya kabul ettirrnek, onu gelecekte de yaayabilecek yeni temeller stne oturtmak ii olmutur (1975;262). kinci olumsuz sonu ise; Osmanl tarihine kar bir tepki olarak Osmanl tarihiliinden bambaka bir tarih anlay gelitirme zorunluluu olmutur. Atatrk'n gelitirmeye alt tarih gr Osmanlc, slamc, Batc ve Trk tarih grlerinin hepsinden farkl, onlardan bamsz kavramlarla kurulan bir gr yanstr. Bu grn at tarihilik Trkiye'de modem tarihiliin balang noktas olmutur eklinde grlerini belirtmitir (1975:265). Baykan Sezer ise konuya ilikin grlerini Ky Sorunu bal altnda sergilemektedir. Sezer'in grleri, Niyazi Berkes'in grlerine ynelik de bir eletiri niteliindedir. O'na gre; Osmanl dneminde ky dzeni ve tarmda oluan ilikiler, tarihin gnmze aktard miras tanmamz bakmndan ne denli nemliyse, gnmz Trkiye'sinde ky, toplumsal sorunlarmzn kkenini ve toplum olarak gcmz yakndan tanmak asndan o denli nemlidir. Bu nedenle ky sorunu Trkiye'de sosyolojiyi yakndan ilgilendiren ok ynl bir sorun olmutur. Ky sorunu, ayrca baka bir yn ile Osmanlln tasfiyesi ve Cumhuriyet rejiminin kurulu dnemlerinde yine ne atlmtr. "Osmanl'da Trk Renperdir" n yargsndan klarak yklan imparatorluun Osmanllna karlk yeni rejimin Trk olmak niteliini iyice vurgulayabilmek iin Ky Sorunu yine gndeme getirilmi ve Ky romantizm i alabildiince krklenmitir. Osmanlln kendisini retici kesimlerden zenle ayrmak istemesi, Trklkten ayr bir Osmanllk olduu grn glendirmitir. Yine Osmanll eletirrnek iin ne srlen baz meslek kollarnn aznlklarn tekeline buakld sav, Trklk ile kyllk arasnda zorunlu bir ba kurulmasna yol amtr (Sezer 1988:78). Sonuta, Osmanl imparatorluundaki millet sistemine bal olarak yeni rejimin Trk nitelii kyllkte aranntr. Bylelikle Osmanllkla uyumazlk salanabilecek, yeni rejime istenen yn verilebilecektir. Ancak bu yn verme giriimindeki bir aksakla dikkat eken Sezer (1988:79), Ky sorununun Cumhuriyet dneminde n plana kmasnn nedenini, Osmanlln inkar ya da Batllamann Trkiye'de gerekleebilmesi iin gerekli ortamn hazrlanmas olarak belirlemekte, fakat balatlan Batclama akmnn, ky dnda Osmanllkla sulanan geleneksel ynetici kadrolarn eliyle gerekletirilmeye allmasnn sorunu daha deiik bir boyut ve anlam kazandrdn belirtmektedir. Sre iinde ky, artk Batclamada barol oynayacak toplum unsuru olarak grlmemekte, aksine Trkiye'de balatlm bulunan Batclk akmna uzak kalm ve bu akma nasl ayak uydurmas gerektii tartlr balca toplum birimi haline gelmitir. Bylece Sezer'e gre ;Trkiye'nin alm olduu Batclama karar, Osmanl- Trk toplumunun kendi i gelime ve elikilerinin doal bir sonucu olarak gelimemitir. Bu nedenle Batclama sorunu, nce yeni seimin dnya dengesi iinde yrtlebilmesi sorunu olmutur. Baka deyile, Trkiye'de Batclama akmn balatan gler, toplum iinde bir destek bulma abalarnda, yurt iindeki bir atmadan baarl km bir snf olmadklar iin ly Trkiye'de deil dnya da aramlardr. Trkiye'nin Batclama ile birlikte dnya ilikileri iinde

yeni bir yere oturtulmas ve Trk toplumunun deerlendirmesinde evrensellik ad altnda Bat llerinin kullanlmas istenmesi sonunda Anadolu Trk toplumu kyllkle nitelendirilirken yeni gelimeler sonucunda endstrilememi olarak nitelendirilmitir. Btn bu saylan nedenlerle ky iinde bulunan kadrolarn yenilemesi gerekmekteydi. Endstri toplumu model ve gereklerine uygun yeni bir kadronun kyn kendi koullar dnda oluturulmas sz konusudur. Fakat artk ky, kendi bana bir g deil kendi dnda bir modele uymak zorunda kalan bir toplum kesiti haline gelmitir (1988:83). adalama - Batllama adalama ya da Batllama konusunda Baykan Sezer ve Niyazi Berkes, bu dorultudaki politikalar ve eylemleri eletirerek tarihi bir perspektiften konuya yaklamlardr, ancak grleri temel noktalarda farkllk gstermektedir. Niyazi Berkes, konuyla ilgili grlerinde ilk olarak adalama kavrammn anlamn vurgular. yle ki; Trke'ye Franszca'da Laicisme biiminde yazlan bir terimden geen laiklik szc slam, Osmanl ve Trk din ve siyasa geleneine yabanc bir terimdir. Ne din, ne devlet geleneinde ne de dilde karl olmayan bir kavram olarak bu terimin yabanc hem de bozulmu biimiyle girii anlamazlklara yol amtr. Terim, Hristiyanlktaki anlamnda bize tmyle uymadndan, buna en uygun terim ada/ama dr. Bat'nn bir kesiminde Franszca'dan gelen Laicisme terimine e olarak .kullanlp ve Trke'ye girmemi olan Secularism szc bu adalama szcne hem anlam hem kken asndan daha yakndr, hatta onun tam karldr (I 973: 15). adalamay laiklikle ayn anlamda gren Berkes, Batllama ile ilgili grlerini Kemalizm'i odak noktas alarak ileri srer. O'na gre; Kemalizro'e aykr ulusuluk gr ile gene ona aykr Batc gr birbirine zt, hatta dman iki ayr yn temsil eder gibi gzkr. Gerekte ise, Kemalizm devrimciliinden yoksunlatrlm bu iki gr birbirini tamamlayan iki yandr, hatta birbirlerinin ayrlmaz gereidirler. Ulusal karlardan yoksunlatrlm Batclk ulusal ihanet biimine, adallktan yoksunlatrlm bir ulusulukta yobazlk biimine girer (1975 :286). Byle bir Batllamann en zararl yan ise Berkes'e gre, Bat kapitalist ekonomisinin ieride kendine ara olacak bir snf gelitirmesidir. Bunu Batc devletin kendi okullar, burslar, dardaki itibar yaratr, besler. Bunlar, Bat deil devletin masraflarn yklenen halk finanse eder. Bu ekirdein etrafnda, toplumun ufak bir parasn oluturan Batllam bir kast, onun karsnda da halkn kendisinden oluan bir eit modem reaya ayrm geliir (1975:287). Bu koullar altnda geri kalm toplumlarn Batllamas, Bat'nn grnmez yollarla onlar smrmesinin yeni bir eididir. Bu eit grnleri olan Batllama trnn toplumsal kalknma ve deime zerine daha olumsuz bir etkisi de udur; Batllama srecindeki az-gelimi toplumlarn deimesi, Batllama ne kadar iddetlenirse o orantda olanakszlar. nk, bu tr Batllamann yrmesi ancak toplumun deimesi ile salanabilir, ada uygarla en baarl olarak girebilen toplumlar imrenme Batclndan kendilerini koruyabilen toplumlar olmutur.

Bunlar arasnda zellikle Japonlar ve Ruslar baarl olmutur (1975:290).

Niyazi Berkes Trkiye'deki batllama hareketini szn ettii trden olumsuz bir batllama olarak grr ve ulusal bamszlk savann getirdii ulusuluk, adalama, toplumsal yap devrimcilii ilkelerinin bozulmasn, byle sonular yaratan bir Batllamada grr. Niyazi Berkes buna bal olarak, yrtlen Batllama abalarn Kemalist devrimden sapmalar olarak nitelendirir ve bir dizi soruyla bu grlerini belirtir; Batllamann bir dorusu, bir de erisi var mdr? Yanln, dorusunu nasl belirleriz? Batllama kapitalist ekonomiyi almak mdr? Bat toplumcu mudur? Belki, peki nedir o halde? Hristiyanlk m? Belki, "Batllama bilim ya da almaktr" denecek. Bilim ve teknik, kapitalizm ya da sosyalizmden soyut, Peygamberin "in'de de olsa aln" dedii cinsten bir ey mi? Geriye ne kalyor? Bat yaay ve adetleri gibi eyleri almak m acaba? Bat idealleri, Bat deerleri, Bat kafas denen eyleri almak m acaba? Ne yazk ki yalnz bunlardan yaplma bir Bat yoktur. Bat'da kyamet kadar fikir var, ou da bizim Bat kafas dediimiz eylere aykr fikirlerdir. Bunlarn hangisi Bat'y temsil ediyor? (1975:293). Netice itibariyle Niyazi Berkes'in Batllama ile ilgili grleri laiklik ile dorudan balantldr. O'na gre; laiklik, soyut bir din esine kar bir felsefe ya da bir siyasa tutumu olarak domu deildir. Eskimi bir imparatorluun ykl'! zerine, biri varln btn ile yitiren, dieri tarihsel gereklii bulunr i) an siyasal bamllklar silme zorunluluklar iinde domutur. Hilafet ya da ~eriat ideolojisi, slamln douundan bugne dein srm olan zorunlu ilkeler deil, 19.yy zorunluluklarna kar savunma arac sanlarak saptrlm uygulamalardr. Trkiye'deki adalama (laiklik), Bat dnyasnda olandan farkl olarak, yalnz dnya ve din gleri arasnda u ya da bu biimde ayrmalar yaplmas sorunu deildir. Ondan ok daha kapsaml, yalnz din ve devlet glerinin eylemlerini kaplamakla kalmayan, btn toplumu gelenek deerlerinin tutuculuklarndan kurtarp, a deerlerinin gereklerine gre dinamikletiren bir akm ve gidi sorunudur. En nemli arac ekonomik kalknma, yetien kuaklar eitme, bu iki ii rgtleme gc olacak bir devlet politikas gelitirmedir (1982: 126). Baykan Sezer ise konuya ilikin grlerini dile getirirken, Batlamak ya da Batllamak yerine Batc/amak terimini kullanmaktadr. Zira Sezer, yenileme akmlarn ncelikle Bat ile ibirlii ve Bat iinde mttefik arama abalar olarak tanmlamaktadr. Sezer (1988:80)'e gre, yrtlmek istenen Batclama akm, bir siyasi seim rndr. Batclama karar veren siyasi kadro, ayn zamanda baz toplum sorunlarna zm bulmak zorunda kalmtr. Trkiye'de Batclama, hibir biimde dnya genel siyaseti iinde bizim taknmamz mmkn ve gerekli tutumlardan birisi olarak tantlmamtlr. Aksine Batclama, Trk toplumunun kurtuluu ve toplum sorunlarnn zm yolu olarak gsterilmitir. Batclamak, yalnzca belli bir kesimin seimi olarak kalnca sorunlar da oalmtr. Birinci sorun; ynetici kadronun, Trk toplumu iin gerekli zm bulmu olmann inanc iinde Batclama yolunda geri durumdaki halka yol gstermeye girimeleridir. Bir baka sorun ise; Batclama seiminin yalnzca belli ynetici kadrolarn tekelinde kalmas durumunda bu akmn gelecei zerine duyulan kukulardr.

Batclama bir siyasi seim, belli devletler aras antlamalar, dostluklar sistemi olmaktan kp giderek topluma yn vermek olarak anlalnca bu kez de bir toplum nasl Batl olur tartmas balamtr. nce zgrlk, merutiyet, demokrasi, insan haklar vb. baz soyut kavramlarn Batl toplumlar tanmlayabilecei dnmtr. Fakat bunun yetersizlii abucak anlalm ve ksa srede bu kavramlarn ayn dar ynetici kadrolarn dna kmad anlalmtr. Sonunda bir toplumu Batl klan en nemli olayn endstri olduu konusunda oy birlii olumutur. Bylece endstrileme, yalnzca Bat toplumlar iin deil btn toplumlar iin geerli lt olmutur. Bat-d toplumlar artk endstri d toplumlar deil, endstride gecikmi toplumlardr. Bylece Batclama akmnn Trk toplumunda kklemt;:si iin endstriyi amalayan Bat tipi bir kalknma modeli zorunlu saylmtr. Batclama, yalnzca siyasi ynetim ve karar mekanizmalarnn tekelinden' karlarak toplumun iktisadi yapsna da yaygnlatrlmak istenmitir (Sezer 1988:81). Bunun yannda Sezer, hem Bat taraftar hem de Bat kart grlere ayn ekilde eletiri getirerek konuyu tarihi perspektif iinde ele almann altn nemle izmektedir. O'na gre; "Bugn Batclama giriimimiz bir baardr" demek nasl bir anlam tamyorsa, "Batclama bizim geleneklerimize aykrdr o nedenle de zararldr" demek de pek nemli bir anlam tamayacaktr. Konuyla ilgili unutulmamas gerekli bir olay da, Trklerin tarihleri boyunca sk sk kimlik ve cephe deitirdikleridir. Trklerin yeni evre ve uygarlklar benimserne yatknlklar tarih boyunca kantlanmtr. Batclama, Osmanl mparatorluu 'nun sorunlarna zm bulabilmek amacyla balatlmtr. Batclamaya kar olsak bile kolay aklamalara kap olay baz Osmanl yneticilerinin basit bir ihaneti saymamak gerekir." (Sezer 1988: 141). Bu grlerin ortaya atld dnemlerde bizlere tekniklerini ithal edebileceimiz lkeler olarak Bat toplumlar tantlmtr ve Bat'daki ileri teknolojinin vgs yaplmtr. Bu grler, gerekte daha geni bir tutumun belirtileridir. Bat tekniinin vgs karmza hangi adla karsa ksn Bat'ya ynelmenin, Batclama abalarnn bir parasdr (Sezer 1997:56-57). Netice itibariyle Baykan Sezer'in konu ile ilgili grleri, Niyazi Berkes'in grlerinden daha kapsaml ve daha btncldr. Nitekim O'na gre; her dnya gr, kanlmaz bir biimde bir tarih anlayn da beraberinde getirir. Dnya gr, olaylarn ileyi ve gereklemesini aklamak grevini stlenmektedir. Olaylarn ileyi ve gereklemesi ise elbet nce zaman iinde olmaktadr. Bu nedenle de her dnya gr, ak ya da rtk bir tarih anlaydr. Tarihte birlik anlayn ele aldmz zaman gerisinde bulunan dnya gr, btnle ynelik bir grtr (Sezer 1993: 113). Sonu Niyazi Berkes ve Baykan Sezer, genelolarak Trkiye'nin hem gemii hem de bugn ile ilgili nemli konular zerine gr belirten Trk sosyologlardr. Grlerinin incelenmesi Trk sosyoloji tarihi asndan olduka nemlidir. Ancak bu almada daha dar bir kapsamda belirli ynleriyle ele alnmtr.

lk olarak; Osmanl toplum yapsyla ilgili grleri dikkate alndgnda, iki


sosyolog arasnda nemli bir fark gze arpar. yle ki; her iki sosyolog da Osmanl

toplum yapsn Feodalizm olarak niteleyemeyeceimizi belirtir. Ancak; Niyazi Berkes Osmanl'da Feodalizmin olmadn sylerken, onun yerine Dou despotizmi kavramn kullanr. Bu ynyle Berkes, Osmanly Feodalizm ya da Att olarak niteleyen Marxist terminolojiden tamamen farkl grler ileri srmemektedir. Buna karlk Baykan Sezer; Osmanl mparatorluu'nun bir dnya siyaseti olduu grnden hareketle, uzun yllar varln srdrebilen bir imparatorluun toplum yapsn tek bir model zerinden aklayamayacamz belirtmektedir. Sezer, byle bir abann yanl olacan, her dnemin kendi zellikleri ile dikkate alnmas gerektiini belirtmektedir. . Bu noktalar gz nne alndnda; Berkes'in Osmanl toplum yapsn t:k bir model zerinden aklamaya alt grlmektedir. Bu ynyle Berkes, Sezer'inbelirtmi olduu bir dnya imparatorluunu' tek bir modele dayal olarak aklama yanlna dmekte ve yine Sezer'in belirttii her dnemi kendi zellikleriyle tanmlamay gzden karm gzkmektedir. Trk ulusal varlnn temelleri konusunda, Berkes, kendi tarih gr.,dndaki tarih anlaylarna kar kmakta ve tarihimizi Cumhuriyet ile balatp gemiimizi de Hititlere dayandrmak isteyen grle paralellikler gstermektedir. Berkes, tm bunlar bir zorunluluk olarak grmektedir, nitekim O'na gre; Kemalist devrimin yerlemesi iin birer zorunluluktur. Bu konuda Baykan Sezer'in grleri, Niyazi Berkes'in grlerini de iine alacak ekilde genel bir eletiri niteliindedir. Sezer, Osmanlln tasfiyesi ynndeki tm grlere eletiriler getirerek; Osmanl mparatorluu'nun Trk tarihi iinde ok nemli ve zel bir yeri bulunduunu belirtir. O'na gre; Anadolu'nun Trklemesi ile Trk tarihinde balayan yeni dnemin nitelik ve eilimleri gerek anlamlarn ancak Osmanl mparatorluu ile bulmutur. Bu ynyle Sezer'in grleri dikkate alndnda, yakn tarihimizin ayrntl bir ekilde bilinmesi gerektiinin nemi bir kez daha vurgulanm olmaktadr. adalama ya da Batllama konusunda her iki sosyologun grleri birbirinden olduka farkldr. Zira -Herkes, adalama ile laiklii anlam ve ierik bakmndan ayn grmektedir. Buna bal olarak dier fikir akmlarna kar karak, tm bu fikir akmlarn Kemalist devrim iin birer engelolarak grmektedir. Baykan Sezer, konuya ok daha geni bir perspektiften yaklaarak, olay toplumlar aras eliki ve atmalarn bir rn ve bu dorultudaki siyasi-ekonomik seimler olarak grmektedir. Genelolarak her iki sosyolog da, Bat gdml bir Batllamaya kar kmaktadrlar. Ancak farl olarak; Niyazi Berkes, genelde devrimlerin zelde de laikliin tam yerlemesi ile adalamann mmkn olacan belirtirken; Baykan Sezer, Trk toplum gereklerinin gz nne alnarak, Trk toplumunun dier toplumlar iindeki yerinin ve neminin belirlenmesi yoluyla Batllaabileceimizi aksi durumlarn Batllama deil "Batclama" olduunu belirtmektedir. Sonu olarak iki sosyolog arasndaki benzerliklere ve farkllklara ramen, en nemli nokta; her iki sosyologda da konularn kendi ilerinde btncl ve birbirine bal bir ekilde ele alnddr.

Kaynaklar
BERKES, Niyazi. (1984), Teokrasi ve Laiklik, stanbul, Adam Yaynlar. BERKES, Niyazi. (1982), Atatrk ve Devrimler, stanbul, Adam Yaynlar. BERKES, Niyazi. (1976), Trkiye ktisat Tarihi I, stanbul, Gerek Yaynevi. BERKES, Niyazi. (1975), TrkDnnde Bat Sorunu, Ankara, Bilgi Yaynlar. BERKES, Niyazi. (1973), Trkiye 'de adalama, Ankara, Bilgi Yaynlar. BERKES, Niyazi. (1970), 100 Soruda Trkiye ktisat Tarihi IL stanbul, Gerek Yaynevi. SEZER, Baykan. (1997), Bat Dnya Egemenlii ve Endstri Devrimi, Ankara,stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Yaynlar. SEZER, Baykan. (1993), Sosyolojide Yntem Tartmalar, stanbul, Smer Kitabevi Yaynlar. SEZER, Baykan. (1988), Trk Sosyolojisinin Ana Sorunlar, Yaynlar. stanbul, Smer Kitabevi

ZYA GKALP'TE "sOLDARzM" VE "MLL KTsAT"

Abstract
The basis of Ziya Gkalp's systematic thoughts about economy is established on "French Solidarism" and Friedrich List's "National Economy System". Gkalp has reinterpreted these two approaches in relation to Turkey reality, the cultural values of the Turkish society and belief system. Key Words: national economy, solidarism, solidarity, protectionism, enterpreneur class Giri Bu makalenin konusu Trk sosyolojisinin kurucusu, ttihat ve Terakki ynetiminin ve ayn zamanda Trkiye Cumhuriyetinin en nemli teorisyenlerinden olan Ziya Gkalp'in "solidarizm" ve "milli iktisat" konusundaki grleridir. Ziya Gkalp'in bu konularda ortaya koyduu dnceler, Osmanl devletinin k yllarnn siyasi, sosyal ve iktisadi olaylar ve artlar ile paralel bir seyir takip eder. Ziya Gkalp sosyolojisinin hareket noktas nasl ki, kmekte ve paralanmakta olan devletin ve hzla sefalete ve karanla itilmekte olan tebaann nasl kurtarlabilecei endiesinden kaynaklanm ise, O'nun iktisadi dncelerinin temelinde de ayn kayglar bulunmakta idi. Osmanl Devletinin Son Dnemlerindeki ktisadi Durumu Amerika'nn kefinden sonra yaanan merkantilizm dnemi, smrgecilik, dier ktalardan Avrupa'ya altn ve kymetli madenIerin ak, Akdeniz'in ve pek Yolunun. ticari nemini kaybetmesi, yeni ticaret yollarn kefedilmesi Osmanl devletinin gerileme ve k srecini hazrlamt. Osmanl devletinde sanayii kk iletmeler halinde ve daha ok i pazara ynelikti. Bunlara ilaveten, ordunun ihtiyalarn karlamak iin faaliyette bulunan ve fazla ii altran fabrikalar vard (Giz 1969: 53). 838 ngiltere- Osmanl Ticaret Szlemesi Osmanl Devletini Avrupa sanayisi ve sermayesi iin ak Pazar haline getirmiti. Bu ticaret szlemesinden sonra, Osmanl Devletinin batya alan blgelerinden balayarak, Osmanl zanaatkarlar destgahlarn kapatmak zorunda kalmlard. Osmanl devletinde sanayii iletmelerinin hzla knde temel etkenlerin banda kapitlasyonlar rol oynamaktayd. Kapitlasyonlarn tarihi Osmanl devletinin kurulu yllarna kadar uzanmakla birlikte, bilhassa, i 740 ylnda Fransa'ya verilen imtiyazlardan sonra kapitlasyonlar hem bir ticaret antlamas, hem de yabanclarn lkemize yerlemesinin nn aan antlamalar haline geldi.

Kapitlasyonlar ecnebileri iideta vergiden muaf hale getirmiti. Gmrk vergilerinin ok dk olmas d ticaretin yabanclarn eline gemesine yol amt. Osmanl devletinin kendi gmrkleri zerinde herhangi bir denetim hakk kalmamt. Devlet vergi kaybn karlamak iin, ihra edilen rnlere vergi koyrnaktayd. Bu durum yerli sermayenin daha da takatten dmesine sebep olmutu. Osmanl devleti deiik zamanlarda kapitlasyonlardan kurtulmak iin teebbslerde bulunmutu. lk ciddi teebbs 1856 Paris Kongresinde yaplmasna ramen gerekletirilememiti. i869 ve i871 yllarnda yeni giriimlerde bulunulmu, ama sonu alnamamt (Bilsel 1933: 57). 1877 - 1878 Osmanl Rusya, 1897 Osmanl - Yunanistan ve 1911- i912 Osmanl - talya savalarndan sonra Osmanl Devleti tarafndan devletler hukuku kural olarak kaldrlmsa da yeni yaplan bar antlamalar ile tekrar yrrle konmutu. Osmanl Devletinde Bat Avrupa'da olduu gibi bir burjuva devrimi yaanmamt. Bu toplumsal tabakann yerinde gayrmslimlerden oluan, Avrupa sermayesinin bayii ve acentesi konumuna gelmi olan bir tabaka vard. Osmanl Devletinin Son Yllarndaki ktisadi Dnce ve Yaklamlar Osmanl devletinde yaygn olarak iktisad liberalizm, "iktisad hrriyetilik", "serbestiyet" ve bunun karsnda "himayecilik" veya "usul-i himaye" ad verilen yaklamlardan bahsedilebilirdi. Bu grleri sadece ideolojik ve teorik halleriyle savunanlar bulunduu gibi, pragmatik olarak ele alanlar da bulunmaktayd. Bu iki cephenin yannda her iki akm ve yaklam lkenin artlar ierisinde telif eden dnceler de vard. Sosyalizm ve komnizm vs. gibi iktisad ve sosyal dnce ve yaklamlar olduka clzd. Ohannes Efendi: "ktisadi Hrriyetilik" ve "Serbest Mbadele" Osmanl Devletinin son yllarnda, bilhassa Yunanistan'n kurulmasndan sonra Rum cemaati ekonomik alanda geriledi. Bu boluu gerek iktisad ve ticar, gerekse fikir alannda Ermeni iktisat kua doldurdu (Gyn 1983: 62). Bu kuan en nemli temsilcilerinden olan Ohannes Efendi de "iktisad hrriyetilik" ve "serbest-i mbadele" akmnn nc fikir adamlarndand. O, yerli sanayiinin korunmas iin konulan gmrk duvarlar, vergiden muafiyet ve yerli sanayiye baz imtiyazlarn salanmasna karyd (Salam 1994: 50) ve "himayecilik usu!"nn geri kalm memleketler iin gerekli olduunu dair dnceleri eletirmekteydi. Sanayide geri kalm memleketlerin asl muhta olduklar ey, ilim ve sermayeydi. O'na gre, bir memleket, sanayii ve servete ne kadar geri kalm olursa olsun, muhta olduu eyay serbeste ithal ettike, yerli mahsul ve ithal mal arasndaki fiyat fark kadar kiir edilmi olurdu (Ohannes 1297: 301). Ohannes Efendi, bu mantk silsilesi iinde tarm rnlerinin himayesini bile kabul etmiyordu (Ohannes 1297: 297- 298). Ziya Gkalp'in iktisadi dncelerinin ve hassasiyetlerinin kaynanda yer alan isimler arasnda Akyiitolu Musa Bey, Mehmet erif Efendi, Namk Kemal, Ahmet Midhat Efendi, Yusuf Akura ve daha sonra da Tekinalp'i sayabiliriz. Akyiitolu Musa Bey: "Azadei Ticaret ve Usul- Himaye" "Usul- Himaye"nin ik nemli temsilcilerinden biri de Akyiitolu Musa Beydi. O'nun bu grlerini "ktisat Yahut lm-i Servet, Azadei Ticaret ve Usul-

Himaye" ve "lm-i Servet ve yahut lm-i ktisat" adl kitaplarnda bulmak mmknd. Bu kitaplarda "usul- himaye" savunulmu, O'nun "Azadei Ticaret" dedii "Serbest-i ticaret" politikas ile kyaslanmtr. Bu politikalarn Osmanl devleti iin sakncalar dile getirilmitir. Atfta bulunulan kii Friedrich List'tir. Bu iki kitap o yllarda "Mekteb-i Harbiye"de ders kitab olarak okutulmaktayd (Mardin 1990: 77). Akyiitolu Musa Bey, dnyann sanki devletler, milletler, dinler, rf ve adetler yokmuasna tek bir pazar olarak deerlendirilmesine kardr. "Uluslar aras serbest ticaret" politikasnn gszler aleyhine ilediini syleyen Akyiitolu, zayfn gl ile rekabetinin, zayfn mahvolmas anlamna geleceini sylyordu. Akyiitolu Musa Bey, "Himayecilik" politikasn savunmakla beraber bunu sakncalarnn da farkndadr ve bu politikann mutlak olmayacan ifade etnektedir. Himaye politikasnn amac, "milli sanayii" oluturmak ve mevcut sanayii dardan gelen gelimi lke mallarna kar korumaktr. Gayesi yerli sanayicinin kendi bana ayakta kalabilmesinin salanmasdr. Aksi takdirde, O, yabanc mallarla- rekabetten gmrk duvarlaryla kurtarlm olan sanayicilerin, gayreti elden brakarak, himayenin yaratt karlardan geinerek rehiivete debileceklerini ve "himaye politikasnn amacna ulaamayacan ifade etmekteydi (Salam 1994: 56- 57). Mehmet erif Efendi ve Osmanl Devletin'in Sanayileebilecei Dncesi Mehmet erif Efendi Osmanl Devletinin sanayileebilecei dncesine ilk defa yazlarnda yer vermi ve bunun mmkn olacana dair bir kvlcm yakmtr. Mehmet erif Efendi, Ohannes Paa ile ayn dnemde tercme odasnda grev yapmtr. ktisatla kurduu ba da buradaki memuriyetten ileri gelmekteydi (Sayar 1986: 325). "Mekteb-i Mlkiye"de "Ekonomi Politik" dersini veren, Mehmet erif Efendi, "lm- Emval-i Milliye" adl iktisatla ilgili kitap yazmt. O, "Tercman- Ahval" de "Sanayii ve Ziraat'ten Hangisinin Hakkmzda hayrl Olduuna Dairdir" adl yazsnda, "sanayii ve ticaret-i milliyemiz Avrupallarmkine nispette pek geri kalm olmasndan dolay, baz zevatn Avrupa sanayiini hibir zaman taklit edemeyeceimizi ve sanayii ve maarife ynelmek yerine ziraat tevik ederek, pamuk, ipek gibi birtakm rnleri Avrupa'ya satp, yerine mamul mal almann daha hayrl olacan iddiasnda bulunduklarndan sz etnektedir (Sayar 1986: 329332). Sz konusu grup, "ziraat" olarak isimlendirmektedir. "Snaati" olarak adlandrlan ve Mehmet erif ba ektii grup ta lkemizin sanayilemesinin gerektiini savunmaktadr (Fndkolu 1946: 42). Namk Kemal: "Ticaret Serbestisi" ve Mslman Trk Mteebbis Tabakann Oluturulmas Namk KemalOsmanl toplumunun iktisadi ve toplumsal yaps ve geliimi konusunda zgn fikirler reten nemli bir isimdir. Fikirleri kendi dnemini olduu kadar, sonraki yllarda da etkisini srdrmtr. Kkl bir brokrat aileden gelen Namk Kemal, inasi'nin nezaretinde gazetecilie balam ve O'nun tevikiyle Bab

- i Ali Tercme Odasna girmiti (Bolayr 1930: 46). Tasvir- Efkfu" gazetesinde yazarlk ve yneticilik yapan Namk Kemal, 1867 ylnda Ziya Paa ile Avrupa'ya kat (Uraz 1938: 5). Yurda dndkten sonra merutiyet fikrinin yaylmasnda etkili olan bret gazetesini kard. Namk Kemal Avrupa'ya gitmeden nce de iktisatla ilgili bilgi sahibi olmakla birlikte, Londra'da (Mardin 1974: 22) ve Paris'te hukuk ve iktisat dersleri almt (Cerraholu 1975: 22). Namk Kemal'in iktisatla ilgili makalelerinde Avrupa sanayii karsnda hzla zen iktisadi ve toplumsal sistemimiz ve kurtulu areleri tartlmaktadr. O, yazlarnda ticaret antlamalarnn ekonomimizde yaratt tahribat, d ve i borlar, tccar ve sanayicilerin gayri mslimlerden olumas, Trkler arasnda mteebbislerin aznlkta olmas ve yerli burjuva snfnn bulunmamas gibi konular ele almtr. Namk Kemal, Osmanl el sanatlarnn kmesine sebep olarak Avrupallara verilen ticari imtiyaz ve ticari hrriyeti grmektedir (Namk Kemal 1285: 47- 51). O hrriyet yanlsdr. Bu dncelerine "iktisadi hrriyet" de dahildir. O "Ticaret serbestisinin" Osmanl devleti tarafndan Trk vatandalarna tannmad kanaatindedir. lkede teknik bilgi ve sermaye birikimi bulunmamaktadr. Okullar alarak mhendis ve teknisyenler yetitirilirse, sanayii kurulabilirse ve Avrupallara salanan "ticari kolaylklar" bize de salanabilirse, Trk tccar ve sanayicileri pekala onlarla rekabet edebilecektir (Salam 1994: 69). Namk KemalOsmanl devletinin sanayileebilecei ve mutlaka sanayilemesi gerektii kanaatindedir. Bunu salayacak olan da "Trk ve Mslman mteebbis tabaka"dr. Onlar "maarif' sayesinde bilgilerini artracaklar, irketleerek sermaye birikimini salayacaklar ve fabrikalar kuracaklardr. Devlet te yabanclara salad ticari imtiyaz kendi vatandalarna tanyacaktr. Her trl devlet mdahalesine kar olduunu yazlarnda sk sk vurgulayan ve kalknma ve sanayilemeyi devletten beklemeyen Namk Kemal, devlet imkanlar ile mteebbis yaratmay hedefleyen "ttihat ve Terakki" ve "Cumhuriyet" iktidarlarnn fikri ncs gibidir (Salam 1994: 74 - 75).

Ahmet Midhat Efendi ve "HimayeciHk" Dncesi; Ahmet Midhat Efendi, "himayecilik" anlaynn ilk temsilcilerindendir. O'nun ekonomi ile ilgili yaynlanm kitab vardr. Bunlardan, "Ekonomi Politik" ciddi anlamda ilk telif iktisat kitab saylabilir. Ekonomi Politik'in temel tezi himayeciliktir. Himayecilik O'nun ifadesine gre; "sanayii dahiliyeyi muhafaza yoludur" ki, bu O'nun sistemletirmeye alt iktisat politikasnn ana iardr. Ahmet Midhat Efendi, ilgili kitabnda kapitlasyonlarla yabanclara verilen imtiyazlarn yerli sanayinin kmesinin temel sebebi olduunu ifade ediyor ve "hrriyet- i mbadele" veya "serbest rekabet"in ancak denk gler arasnda sz konusu olabileceini sylyordu. Bizim gibi lkeler iin uluslar aras serbest rekabet yerli sanayii tamamen ldrebilirdi (Ahmet Midhat 1296: 106- 128). Zira, o gne kadar yalnzca halk tarafndan deil, devlet tarafndan yaplan fabrikalar bile yaayamamt. Feshane- i Amire gibi fabrikalarn mamulleri bile yar fiyatna

satlan Avrupa mal fesler yznden satlamamt. Bunun iin yerli sanayii himaye
etmek bakmndan ithal mallarn zerine rsum (gmrk vergisi) ilave edilmeliydi.

Dardan ithal edilen makineler gerekirse bu vergiden muaf tutulabilirdi. ithal mallar zerinden alnan gmrk vergileri devlete kazan salarken, yerli sanayii tevik edecekti (Ahmet Midhat 1296: 132 - 134). Yusuf Akura: Trk Burjuvazisinin Oluturulmas Dncesi; Gkalp"in dahilolduu "milli iktisat" akmn temsilcilerinden olarak kabul edebileceimiz ve ayn tarz dncelere sahip olan bir dier isim de Yusuf Akura'dr. Rusya'dan Trkiye'ye g etmi zengin bir ailenin ocuu o.lan Akura uzun yllar "Trk Yurdu" dergisini ynetmitir. Trk Yurdu Cemiyetinin yayn organ olan dergi, tzkte yer alan "Trklerin zek1i ve kltrel dzeylerinin ykselmesine, gelir ve giriimcilik yeteneine sahip olmalarna hizmet etmek zere (Akuraolu 1990: 174) karlmt. Yusuf Akura bata olmak zere Rusya'dan Trkiye"ye g etmi olan aydnlar Trkiye'ye farkl yaklam tarzlar getirmilerdi. Yusuf Akura da Rusya'da hzla gelien burjuvaziden ve "milletleme" srecinden etkilenmiti. Yusuf Akura "snf' kavramn ilk defa kullanan ve snfsal analizler yapan Trk aydnlarndand. O, Osmanl devletinin ayakta kalabilmesi iin, kendi ierisinden kard bir orta snf veya burjuva snfna ihtiya olduunu dnyordu. Akura'nn grlerini aadaki cmleler tmyle zetler gibidir; -''Tanzimat'tan sonra, Trk esnaf ve tccarlar Avrupa kapitalizminin istilasna uradndan, Osmanl Trk itima heyeti Lehistan'n son zamanlarnda olduu gibi, yalnz esnaf, memurin ve kylden mrekkep (olumu) kusurlu ve sakat bir uzviyet haline gelmiti. Devlet-i Osmaniyye'nin i9. Asr burjuvazisi garb kapitalizminin komisyoncu ve acenteliini eden Yahudi, Ermeni ve Rum gibi yerli gayr-i Trklerle mene-i milliyelerinin ve t1ibiyyet-i harikalarnn tefrik (ayrma) ve temeyyz (kendini gsterme, sivrilme) gayr- kabil Levantenlerden terekkp ediyordu (oluuyordu). Eer, Trkler kendi ilerinde, Avrupa sermayesinden de istifade ederek bir sermayedar burjuva snf karamayacak olursa, yalnz memur ve kylden ibaret Osmanl heyet-i itima'iyyesi'nin muasr bir devlet halinde yaayabilmesi zorlaacakt (Akuraolu 1333: 179). Yusuf Akuia, "Vaziyetimiz ve Vazifelerimizden Birisi" adl makalesinde Manchester ekoln eletiriyordu. Bu ekole gre, btn memleketler arasnda her trl gilinrk duvar kalkmalyd ve hibir devlet kendi sanayii ve ticaretini himaye altna almamalyd. Akura, bu ekoln ngiltere ve Fransa gibi lkelerin sna ve iktisad durumlarna uygun bir yololduunu dnyordu. Fakat, henz sanayisi ve iktisad kuruular gl olmayan Osmanllarn iktisatlarnn da ngiliz ve Fransz iktisatlar gibi dnmelerinin hakl olmadn ifade ediyordu. Bu ekoln savunucular olan Ohannes ve Portakal Paalarn bu mezhebi savunmalarnn esas sebebinin Avrupa sermayesi ile ilikilerinden kaynaklandn ifade ediyordu (Akuraolu 1340 : 57- 58). Akura, "1329 Senesinde Trk Dnyas" adl ttihat ve Terakki Frkasnn uygulamalarn ele ald makalesinde u grlere yer veriyordu; _" htibah- ktisadiyenin asl mhim ciheti, sanat ve ticareti hor gren ve bir Osmanl Trkne layk megale ancak askerlikle memurluktur diyen hatal ve zararl zihniyetin deimesidir. Osmanl saltanatnda Trk burjuvazisi hemen hemen yok gibiydi.

Osmanl yalnz sipahi ve memurdu. Halbuki zamanmz devletlerinin temeli burjuvazidir. Muasr byk devletler, sanatkarlar, tccar ve bankac burjuvaziye dayanarak teesss etmitir" (Akuraolu 1330:2098). Tekin Alp: "Tesantlk" (Dayanmaclk) ve "Milli ktisat" Selanik'te domu ve hukuk eitimi grm olan Tekin Alp, yine bu vilayette "Tamim- Lisani Osmani Cemiyeti", "Hars Birlii" ve "Trk Birlii" adl cemiyetleri kurmutu. "Tamim-i Lisani Osmani Cemiyeti" Yahudiler arasnda Trke'yi yaygnlatrmak iin oluturulmutu (Landau 1984: 243- 244). 1912 ylnda Selanik'in Yunanllarn eline gemesinden sonra stanbul'a g eden Tekin Alp, yayn faaliyetlerini burada srdrd. 1916'da "ktisat Demei"ni kurdu. "ktisadiyyat Mecmuas" adl haftalk bir dergiyi kard. (Landau 1984: 243244). Yine o devirde yaynlanmakta olan bilgi, Yeni Mecmua ve slam mecmualarnda makaleleri kt (Galanti 1947: 26). Tekin Alp 1916'da yayn hayatna atlan "iktisadiyat mecmuas"nda Trkln iktisadi cephesi zerinde durdu. "Yeni Mecmua"da "Tesantlk" balg altnda on say sren bir makaleler silsilesi yaynlad. Bu makalelerde "solidarizm" akim ve "Milli iktisat" prensipleri gnn iktisadi, sosyal ve kltrel artlar ierisinde tartlr (Salam 1994: 162). Tekin Alp'in yaz hayatna balad yllarda Osmanl devleti sava ierisinde idi ve kapitlasyonlar tek tarafl olarak kaldrlmt. "Milli sanayii" kurmak ve "milli iktisat" kavramlar gndeme gelmiti. Tekin Alp, her milletin kendisine mahsus bir iktisat sisteminin bulunduunu ve Trklerin de iktisaden ykselebilmeleri iin bir iktisat "ilmi" meydana getirmeleri gerektiini sylyordu. O'na gre, "Siyasette Trklerin kahramanlar eksik deildir. Fakat, milll iktisatlar "Friedrich List"leri hi yoktur. Trklerin en byk gayesi milli bir iktisat vcuda getirmekten, milli iktisatlar yetitirmekten ibaret olmaldr (Tekin Alp 1330: 560- 562). Tekin Alp gmrk ve iktisat siyasetlerinin birbirlerine paralelolduunu ve ttihat ve Terakki iktidarnn bu bakmdan "milli iktisat" siyasetini srdrmesinin mmkn olduunu dnyordu (Tekin Alp 1332: 1- 4). Tekin Alp, "Kapitalizm Devresi Balyor" adl makalesinde dnya savandan nce dnyada emek ve sermaye arasnda mcadeleler yaandn, her memlekette sanayii gelitike sermayelerin belirli ellerde toplandndan bahsediyordu. Snf mcadelesinin yaanmad lkelerden biri olan Osmanl devletinde ttihat ve Terakki Frkas'nn sanayileme faaliyetleri bizde de kapitalizm devresinin baladn gsteriyordu (Tekin Alp 1333: 1- 2). ttihat ve Terakki Frkas'n sava mddetince uygulad iktisat politikas, pe pee kurulan irketler, esnaf cemiyetlerinin almalarndan ve milli burjuvazinin domakta olmasndan Tekin Alp ok mitli ve memnun, ayn zamanda da emek ve sermaye arasnda ileride yaanabilecek atmalardan da kayglyd. Avrupa'nn yaad aclarn bizde de yaanmamas iin ok nceden tedbir alnmalyd.

Tekin Alp'in vurgulad husus, kapitalizmin yerlemesinden sonra ortaya


kmas muhtemel snf atmalarnn toplumda dengesizlik yaratmas ihtimaliydi.

"Milletleme" dneminde kargaa ortamnn birlii zedelemesiydi (Salam 1994: 171- 172). O, solidarizm yahut tesantln sosyalizm ve kapitalizmin anlklarndan syrlm bir "kalknma ideolojisi" olduu iin "snf atmalarna" kar bir tedbir olacan dnyordu (Tekin Alp 1918: 335- 337). Ziya Gkalp'in ktisatla lgili lk Yazlar Ziya Gkalp ekonomi ile ilgili ilk makalelerini Diyarbakr'da yaynlanan "Diyarbekir" gazetesinde yaynlad. Bu gazete vilayet resm gazetesi olarak haftada bir defa yaynlanmaktayd. Gkalp 1904- i908 yllar arasnda bu gazetede eitli makale ve iirler neretti (Ziya Gkalp 1976: 116- 1 i7). Bu makalelerden bazlarnn konular dorudan doruya iktisat veya iktisadi zihniyet ile ilgiliydi. Gkalp, Diyarbekir gazetesinde yaynlanm olan "Muhasebi-i ktisadiyyeten Artmaz Diten Artar" balkl yazsnda halk arasnda ok yaygn olan bir atasznden yola karak, zenginlii sadece tasarrufun salamadn, gerek zenginliin retimden getiini vurguluyordu. Bu makaleye gre, iktisat sadece tasarruftan ibaret deildi. Mamullerimiz Avrupa mamulleriyle rekabet edemiyordu. retim maliyetleri ok pahal idi ve rnlerimiz Avrupa piyasalarna ulatnlamadan tarlada ryordu. Nakliye masraflar ok pahal idi ve elde edilen kar tatminkar olmaktan uzakt. Btn bunlarn temel sebebi de bizde makineler ve irketlerin bulunmamasyd. Tarmda makineleme, kk esnafn makine ve cihaz kullanmasnn veya retmesinin yaygnlamas yegane zm yoluydu. O'nun ifadesiyle makineler, az emekle ok i gren cansz amelelerdir. irketler, az sermaye ile byk teebbslere girien manev ahslard (Ziya Gkalp 1976: 2223). O'na gre, "Byk makinelerin itirasna bir adamn sermayesi kifayet etmez. Fakat, birok kimselerin birletirilen sermayeleri bu mkl kolaylatrr. Bundan baka, bir sanatkar istedii kadar mteri bulamaz. Bir irket ise, her yerde ubeler aarak emtiasn srdrebilir. Fakat, Ziya Gkalp'e gre, buna ahslarn gc yetmeyebilir. Hkmetin de bu konuda teebbsnn olmas gerekir. O da Ziraat Bankas tarafndan vilayet merkezinde ziraat ve sanayi makineleri iin bir deponun bulunmas ve daimi surette bir makinist grevlendirilmi olmaldr. Bu maazada herkes taksit suretiyle istedii makineyi alabilmelidir (Ziya Gkalp 1976: 22- 23). Yine Ziya Gkalp, Diyarbekir gazetesinde "Ticaret, EI- Kasib" balkl bir makale yaynlar. "EI- kasib-i habib - ullah" bir hadis olup, "Kazanan insan, Tanrn dostudur anlamndadr. Bu makalede u grlere yer verilir; _" Sermaye, yeniden servet husule getiren bir ksm- servettir. Mesela, tohumluk iin ayrlan buday, sermayedir. Daha sonra mbadele gelir ki, bunu ithalat ve ihracat olarak adlandnrz. Mbadelede de iki suret caridir (yrrlktedir) : Himaye ve serbest usulleri. Bir zamanlar umumiyetle himaye usul kabul olunmutu. Himaye usul dardan gelecek olan her trl mal ve rn yasaklamak anlamna geliyordu. Fakat, hakim iktisadi dnce ve alim "serbesti- mbadele" usuln kabul ve tasdik ettirmiti. Bunu savunurken de temel delilolarak arazinin yaps ve iklim artlaryd. Arazisi kayalk ve madenI ik olan bir memleketten hububat ihracat beklenemezdi. O'nun kendi ifadesiyle; - "imdi sair yerlerden bu memlekete ithalolunacak hububat! usul-

i himayeye tabi tutmak ne kadar muzrdr (zararl). Ar resm-i gmrk vaz' eylemek suretiyle men' -i ithalata allsa, nk ihtiya mevcut ve daimidir. Bu resmin ahaliye tediye ettirilmi (dettirilmi) olaca der- kardr (malumdur). te bu adam her yerde ithalat ihracatn muvazene- i hakikiyi bulacana kail olduundan (inandndan) , serbest- i mbadeleye vaz' -I esas etmitir (Ziya Gkalp 1976: 3336). Makaleden anlalaca zere, Gkalp "serbest mbadele" usulne kar deildir. Himayeciliin dardan gelecek her trl rne kaplar kapatma eklinde yorumlanmasna taraflar deildir. Arazinin ve iklimin uygun olmad alanlarda baz tarm rnlerini dar ile rekabete zorlamak uygun bir tavr olmayacaktr. Gkalp'in bu dnceleri, O'nun Diyarbakr'da bulunduu dnemde de iktisadi ve toplumsal konular zerinde ayn younlukta durduunu gstermektedir. Ayn zamanda, ekonomi ile ilgili olan bu ilk makalelerinde bile ileride fikirlerinden ok etkilenecei Friedrich List'in grlerine ok yakn bir izgide durduu grmekteyiz. Ziya Gkalp'in ktisadi Yaklamlarnn ki Kayna: "Fransz Solidarizmi" ve "Friedrich List" Ziya Gkalp'in iktisat ve iktisadi politika ile ilgili dnceleri ki kaynaktan beslenmekteydi; Fransz solidarizmi ve Friedrich List'in "Milliyeti iktisat sistemi". Bunlara ilaveten, Durkheiin sosyolojisinin etkilerini de grmemiz mmkndr. Friedrich List ve Milliyeti ktisat Sistemi Friedrich List, Almanya'nn tarihi, iktisadi ve siyasi artlarndan kaynaklanan "Alman Milli ktisat Sistemi"nin en nemli temsilcilerinden biridir. Friedrich List (1798- 1846)'in yaad yllarda Alman PrensIikleri sadece gevek bir federasyon halinde birlemiler, her biri kendi gmrk duvarlar ardna ekilmiti. List, bu kk devletlerin teker teker kendilerine yeterli bir ekonomi halene gelemeyeceklerini grdU. BtUn Almanya'y evreleyen mutedil (lml) bir gmrk duvarnn gerisinde, bu prenslikler dahilinde ithalat vergilerinin kaldrlmasn ve Almanya iinde GmrUk birliinin gerekletirilmesini savundu. 1841 'de "Milli Sistem ve Siyasi Ekonomi" adl eserini yaynlad (Soule 1978: 111- 113). Bu eser sanayilememi, gelimi bir burjuva snf olmayan ve emperyalist olamayan lkelerin aydnlarnn ba ucu kitab gibi benimsenmiti. List, d rekabeti bertaraf edebilmek iin iki tedbir dnyordu. 1- lkenin iinde serbest ticaret 2- D lkelere kar himaye (zgven 2001: 128). List, i ekonomi bakmndan liberalizmi, d ekonomi bakmndan ise, himayecilii (geici olarak) benimser (zgven 2001: 129). Friedrich List, bu kitabnda klasik iktisat doktrinine kar kyor ve Adam Smith'i eletiriyordu. Smith'in "Serbest Ticaret Doktrini" pek ok noktada yanllklarla doluydu ve her lkeye uygulanmas mmkn deildi. Gerek dnyada fert ve evrensel sistem arasnda "millet" bir ara sistem olarak bulunmaktayd. Smith, birbirlerinden ok farkl gelime seviyelerinde bulunan bir ok millet ve devleti ayn sepetin iinde toplamt (Yaln 1991: 392).

List'e gre, uluslarn gleri, gelimeleri ve davranlar baka bakadr. Bir lkenin sanayisini, ticaretini ve tarmn .henkli bir ekilde gelitirmesi idealdir. lkelerin iklim artlar, corafi durumlar, tarhsel geliimleri de farkl olduu iin, her lke ayn lde kalknamaz. Yeni doan Alman sanayii, ngiliz sanayisine kar rekabet edemeyecektir. ngiltere ile rekabet edebilmek amacyla bei bir sre iin, gmrk duvarlarn ykseltmek ve duvarlarn glgesinde sanayii gelitirmek, olgunluk devresine varlnca da, serbest ticarete tekrar dnmek gereklidir (zgven 2001: 129). Yine O'na gre, milli retim gleri" bakmndan, bir lkenin sermayesi, sadece maddi sermayeyi (retim aralar) deil, ayn zamanda kltr, retimde yenilik yaratma ve retimi organize etme, kanunlar, siyasi iktidarlar, sosyal gven, kamu dzeni, ahlaki ve dini inanlar, eitim seviyesi gibi faktrleri de kapsar. Btn bu faktrler, tarm, sanayi ve ticaretin ahenkli bir biimde ibirlii yapmasnda etkili olabilir. List, daha ok sanayi kesimi zerinde durmutur. nk, dier kesimlerin yaamas ve devam, ancak aktif, dinamik ve gelien sanayilere baldr. List'in himayecilii "gelitirici ve eitimci yndedir ve sadece sanayie uygulanacaktr (zgven 2001: 130). Birleik Amerika ve Almanya List'in tavsiye ettii politikay uygulad. List, bu tezini, bu milletlerin alma hayat ve tecrbelerinden karmt (Soule 1978: 113 - 115). Almanya'nn bu ekonomi politikas sayesinde gerekletirdii olaanst kalknma ve sanayileme hareketi Osmanl aydnlarnn da dikkatlerinin List'in "Milli ktisat Sistemine" ynelmesini salad. Bu aydnlardan ilk srada gelenleri ise, Ziya Gkalp ve Tekin Alp'ti. Ziya Gkalp'te Fransz Solidarist Dncesinin Etkisi, Tesant (Dayanmaclk) ve Meslek Ahlak Ziya Gkalp'in solidarizmi benimsemesinde Durkheim sosyo1ojisinin etkisi bykt. Durkheim'in sosyolojik yaklam ile solidarizm bir noktada kesiiyordu. Solidaristler toplumu fonksiyonel adan birbirine baml paralardan oluan bir btn olarak gryorlard. Paralar birbirleriyle uyumlu ve o gnk tabirle "tesant" (dayanma) ierisindeydiler. Temel birimleri ise, korporasyonlar ve meslek gruplar idi. Durkheim sosyolojisinde de dayanma (mekanik ve organik dayanma) baat kavramlardand. Avrupa' da sosyal snflar arasndaki mcadele ve atmalar, Fransa ve Almanya'da solidarizmin sosyalizm ve kapitalizmin dnda ve her iki akmn anklarn trpleme abasndaki pragmatik bir dnya gr olarak gelimesini salyordu. Ancak, Birinci Dnya Savanda Rusya'da komnistlerin i bana gelmesi de Avrupa ve Trkiye'de solidarizmin g kazanmasnda etkili oldu (Salam 1996: 87). Tesantln amac, snf kavgasna son vermek, herkese eit terbiye ve i imkanlar salamaktr. Bu hedefe varmak iin Ziya Gkalp'a gre, ada mietlerin blnd snflar ortadan kaldrmal, onun yerine onlarn yerine mesleki teekklleri ikame etmelidir. Bu teekker halk arasnda tesant salayacaktr. Snflar retim zmreleridir. eitli snflarn retim seviyeleri arasndaki byk farklar sosyal adalet aykndr. Mesleki teekkller ayn ii gren

insanlar bir araya getirir. Bunlar iblm ve ihtisaslamann eseri (Heyd 1980: 106). Her millet itima taksim-i amin (i blm) neticesi olarak bir takm meslek ve ihtisas zmrelerine ayrlr. Mhendisler, tabipler, musikiinaslar, ressamlar, muallimler, muharrirler, askerler, avukatlar, tccarlar, iftiler, fabrikatrler, demirciler, marangozlar, ulhalar, terziler, deirmenciler, frnclar, kasaplar, bakkallar ilah. Bu zmreler birbirlerinin lazm ve mazimidirler. Yekdierinin yaptklar hizmetler, bu mukabil muhtalklar da bir nevi tesant deil midir (Ziya Gkalp 1977b: 64- 65)? Ziya Gkalp, milli tesand (dayanmay) glendirmek iin "meslek"leri ne srer. Meslek ahlak ve i blm kavramlarn kullanr. blm kavram Durkheim sosyolojisinde ve ayn zamanda sanayilemi lkeler balamnda retilmi bir kavramdr. Ziya Gkalp meslek ahlakna ilikin deerleri Trk tarihi iinde arar. Trklerde "esnaf' tekilatlarnda ve loncalardaki meslek ahlak anlaylarn hareket noktalarndan biri olarak kabul eder ve bunu Anadolu Seluklu devleti ile balatr. O, "Trk kltr ve slam tasavvufunun belli bir yan komnalizmi ile Avrupa'nn solidarist korporatizminin bunlara karlk den eleri arasnda olas bir uyumluluk bulmaya almtr "(Parla 1989: 53). Ziya Gkalp'e gre, vatan ahlaktan sonra, meslekf ahlak gelir. Anadolu Selukilerin son zamanlarnda (Ahiler) tarikat, mesleki tekilatlar zaviyeler halinde kurmutu. Osmanl devrindeki "esnaf loncalar ve kethdalklar" bu eski Ahiler tekilatnn devamndan ibaretti. O'na gre, Trkler Osmanl mparatorluunun messisi iken ( kurucusu) bu camiann vcuda getirdii feodalizm iinde (reaya) halini aldlar. Ayn zamanda hayatlarn camiaya asker ve jandarma vazifelerini ifa etmekle geirdiklerinden, irfanca ve iktisata ykselmeye vakit bulamadlar. Dier kavimler Osmanl camiasndan irfanl, medeniyetli ve zengin bir halde ayrlrken, zavall Trkler elerinde krk bir klla, eski bir sapandan baka bir mirasa nail olamadlar (Ziya Gkalp 1976a: 76). Ziya Gkalp'in ifadelerine gre; Eski devirde bu nevi esnaftekilat nahiyevi bir mahiyeti haizdi. Yani her ehrin esnaf loncalar kendisine mahsustu. Nahiyevi iktisat devrinde bu esnaf loncalar faydal bir role maliktiler. Fakat, nahiye iktisad yerine millet iktisad geince bu loncalar zararl hale gelmeye baladlar. nk, nahiye iktisad devrinde nahiyevi loncalar normaldi. Milli iktisat devrinde ise ancak milli loncalar faydal olabilirdi. te bu sebepten dolay da O'na gre, eski esnaf loncalarn idameye almak doru deildir. Onlar ykarak, yerlerine merkezleri devlet merkezinde bulunan milli loncalar kurulmaldr (Ziya Gkalp 1976a: 149151). Ziya Gkalp'in bahsettii bu kurulular meslek ahlaknn da meyyidelerini de oluturacaktr. nk, bizde henz mesleki zmrelere mahsus bulunan meslek ahlaknn bir meyyidesi yoktur. En doru ekilde meslek zmreleri kendi meslektalarn kontrol edebilirler.

Ziya Gkalp' gre, "meslek tekilatlarn bir faydas da ayn hrfete (zanaat,
i) mensup olan esnaf arasnda "teavn sandklar" (yardmlama sandklar)

meydana getirmek, loncaya mensup ihtiyarlara, sakatlara, hastalara, yetimlere ve dullara bu sandklardan yardm salamaktr. Ayrca, eitim faaliyetlerinin dzenle'Ilmesi, yurt dna renci gnderme, sanayi lkelerinden makine, tehizat ve uzman getirtilmesi, mterek cihazlarn temin edilmesi, retim ve tketim kooperatifleri kurmak ve her hrfetin iktisaden ykselmesini salayacak teebbslerden olacaktr (Ziya Gkalp i976a: i50- IS I). Gkalp Trkln Esaslar adl eserinin "ktisadi Trklk" balkl ksmnda u grleri dile getiriyordu. -"Trkler hrriyet ve istiklali sevdikleri iin itiraki (sosyalist veya komnist) olamazlar. Fakat, msavatperver olduklarndan dolay, ferti de kalamazlar. Trk harsna en uygun olan sistem (solidarizm) yani tesantktr. Ferdi mlkiyet, itimai tesantte hadim bulunmak artyla merudur. Sosyalistlerin ve komnistlerin ferdi mlkiyeti ilgaya teebbs etmeleri doru deildir. Yalnz, itimai tesantte hadim (hizmet eden) olmayan ferdi mlkiyetler varsa, bunlar meru saylamaz. Bundan baka, mlkiyet yalnz ferdi olmak lazm gelmez. Ferdi mlkiyet gibi, itimai mlkiyet te olmaldr. Cemiyetin bir fedakarl veya zahmeti neticesinde husule gelen ve fertlerin hibir emeinden has ! olmayan fazla temettler (kazanlar) cemiyete aittir. Fertlerin bu temettleri kendilerine hasretmesi meru deildir. Fazla temettlerin (kazanlarn) (plus value) lerin cemiyet namna toplanmasyla husule gelecek byk meblalar, cemiyet hesabna alacak fabrikalarn, tesis olunacak byk iftliklerin sermayesi olur. ..Hlasa, her trl sefalete nihayet vererek umumun refahn temin iin her ne lazmsa yaplr. Hatta, bu itimai servet kafi miktara bali olunca, halktan vergi almaya da ihtiya kalmaz. Hi olmazsa vergilerin nevi ve miktar azaltlabilir. Demek ki, Trklerin itimai mefkuresi, ferdi mlkiyeti kaldrmakszn, itimai servetleri fertlere gasp ettirmemek, umumun menfaatine sarf etmek zere muhafaza ve tenmiyesine (artrmaya) almak olmaldr (Ziya Gkalp 1976: 174- 175). Ziya Gkalp'in bu tarz dncelerinin Trkiye'nin sanayileme ve kalknma srecinde "karma ekonomi modeli" eklinde adlandrlan ve Trkiye'nin iktisadi siyasetinde uygulama alan bulan bu modelin ncs olarak deerlendirmek yanl olmaz. Ziya Gkalp ve"MiIIi ktisat" Gkalp'e gre, iktisadi hayatn balca tr vardr; aile iktisad, ehir iktisad ve milli iktisat. Bu tr, farkl tarihi dnem ve toplumsal gelimenin farkl saflalarna tekabl ederler (Ziya Gkalp 1981: 79). (ktisadiyat Mecmuas, Say. 7, 28 Mart 1332). Ziya Gkalp'in ifadelerine gre, "Trklerin, bir iktisadi mefkuresi vardr ki, memleketi byk sanayie mazhar etmektir. Bazlar "memleketimiz bir ziraat yurdudur, biz ziraat bir millet kalmalyz. Byk sanayi ile uramaya kalkmamalyz" diyorlar ki, asla doru deildir. Filhakika, iftilii hibir zaman elden brakacak deiliz, fakat, asri bir millet olmak istiyorsak, mutlaka byk sanayiye malik olmamz lazmdr. Avrupa inklaplarnn en ehemmiyetli si iktisadi inklaptr. ktisadi inklap ise, nahiye iktisad yerine millet iktisadnn ve kk hrfetler yerine byk sanayiin ikame edilmesinden ibarettir. Millet iktisad ve

byk sanayi ise ancak himaye usulnn tatbikiyle husule gelebilir. Bu hususta bize rehber olacak (milli iktisat) nazariyeleridir. Amerika'da john Ray ve Almanya'da Friedrich List, ngiltere'de Manchesterienlerin tesis ettikleri iktisadiyat ilminin, umumi ve beynelmilel bir ilim olmayp yalnz ngiltere'ye mahsus bir (milli iktisat) sisteminden ibaret olduunu meydana koydular. ngiltere byk bir sanayi memleketi olduu iin mamlatn harice gndermeye ve hariten iptidai maddeler getirmeye muhtatr. Bu sebeple ngiltere iin fayda olan yegane usul gmrklerin serbest olmas kaidesi, yani ak kap siyasetidir. Bu kaidenin ngiltere gibi byk sanayie malik olamam milletler tarafndan kabul edilmesi, ilelebet ngiltere gibi snai memleketlere iktisaden esir kalmasna inta edecektir"(Ziya Gkalp 1976: 175176). Jn Trkler, iktidarlarnn ilk yllarnda, serbest ticaret prensiplerine sadk kalmlar, sanayiden ok ziraata nem vermilerdi. Ulum-i timaiye ve ktisadiye Mecmuas o gnlerde liberal iktisatlarn yayn organyd. Gkalp bu derginin etkisini azaltmak iin ktisat Dernei'nin kuruluuna ve ktisadiyat Mecmuas'nn kmasna bilfiil katld. ktisadiyat Mecmuas devletin iktisadi hayata mdahalesini telkin ediyordu. Ziya Gkalp milli iktisat anlayn sadece sanayileme ve kalknma politikas deil, ayn zamanda "milletleme"yi salayacak bir ara olarak ta grr. "Milli iktisa"n bu. boyutunu makalelerinde u ekilde ele alyordu; O'na gre, "Trkleri bir camia haline getirecek ve Trk harsnn teekkln temin edecek amillerden biri de "milli iktisattr" (Ziya Gkalp 1981: 76) (ktisadiyat Mecmuas say: 1,8 ubat 1331). Ziya Gkalp "Millet nedir, milli iktisat neden ibarettir?" adl makalesinde millet ve iktisat kavramlar arasnda bir iliki kurar ve "milli iktisat " kavramn kurgular. Bu makalesinde Gkalp millet tanmn o'nun ok pilinen tanmndan daha farkl yapar. Bu tanm u ekildedir: -"Millet; Din, lisan, aile ma'eri, fertleri din ve lisana malik olan birbirleri ile kz alp verebilen mtecanis bir kitledir" (Ziya Gkalp 1981: 76)(ktisadiyat Mecmuas say: i, 8 ubat 1331). Ziya Gkalp'in ktisadiyat Memuasnda yaynlanan "Trklerde Milli ktisat Devreleri" adl makalesinde , Milu: iktisad, bir cemiyette iktisadi kurulularn dayanma salayacak tarzda birbirleri ile merbut (ilikili) ve uyumlu olmalar eklinde tanmlamaktadr (Ziya Gkalp 1981: 94). (ktisadiyat Mecmuas, Say. 4448,8 Mart 1333). Ziya Gkalp yine ayn makalede Almanya'daki hzl gelime ve sanayilemeye atfta bulunur; "Almanya'da milletin mizacna muvafk (uygun) bir milli iktisat tekilat olduu iindir ki, orada harp zamannda bir ok iktisadi glklere dahiyane areler bulunabildi. Trkiye'nin istikbali milli iktisattaki derece-i muvaffakiyetine tabidir (Ziya Gkalp 1981: 96). (ktisadiyat Mecmuas, Say. 44-48, 8 Mart 1333). Ziya Gkalp, "millI iktisat" kurmak iin "Milli ktisat Nezareti"nin (bakanlnn) kurulmas gerektiinden sz eder. Bu dnce o gn iin ok yeni ve olaanst bir dncedir. Osmanl devletinde aydnlar, devletin sanayileip,

sanayileemeyeceini veya sadece ziraat kalarak sanayilemeye hi teebbs

etmemesnn daha uygun olacan tarttklar zamanlarn ok uzak olmad dnlrse bu teklifin arpcl anlalabilir. "Milli iktisat Nezareti" de kavram olarak "Milli iktisat" kavram ile ilgilidir. Bu bakanlk, O'a gre u konularla uramaldr; "Milli iktisat Nezareti mevcut olunca gmrk tarifeleri ile demir yollar tarifelerinin tanzimini ve liman umurunun idaresini de bu bakanla balamak gerekir. Ayrca, devlet bu bakanlk sayesinde iktisadi faaliyetleri tek elden yrtebilmelidir. Milli iktisat Nezareti, ayn zamanda milli bankann da murakb(denetisi) olmal ve esnaf korporasyonlarn ehir esasndan kararak millet esasna gre tekile almaldr. Ayrca, O'na gre bakanlk bunlarn haricinde, amelenin (iinin) ve bilhassa kadn ve ocuk iilerin shhat, haysiyet ve istikballerini temin etmelidir (Ziya Gkalp 1981: 96). (ktisadiyat Mecmuas, Say. 44- 48, 8 Mart 1333). Frkalarm timaiyat: Frkalarm tima Tasnifi Ziya Gkalp'e gre, Trkiye'de toplumsal snflar drde ayrlr. Bunlar, 1Feodal reisler 2- Kk burjuvalar 3- Tekilatsz ameleler 4- Fellahlar (serfler) (Ziya Gkalp 1977b: 25). Gkalp'in Diyarbakr'da yapt ahsi gzlemleri sonucunda bu blgede tespit ettiini ifade ettii toplumsal tabaka tiplerini u ekilde belirtir; 1- Gebe ve airetler 2- Yarm gebeler 3- Mukim airetler 4- Aa kyleri 5- Ahali kyleri 6ehirler (Ziya Gkalp 1977b: 26). Dier snflara gelince, Ziya Gkalp'e gre; Bugn bizde ne uurlu bir burjuva snf, ne de uurlu bir amele (ii) snf mevcuttur. Binaenaleyh, Trkiye'de amele snfnn burjuva snf aleyhine kyam (ayaklanma) etmesi zaman henz gelmemitir. Burjuva snfnn tarihi iki rol vardr ki, bunlar henz memleketimizde icra olunmamtr. Bunlardan birincisi feodalizme nihayet vermek, ikincisi de milli bir sanayi yaratnaktr. Burjuva snf muzr bir unsur olmadan evvel faydal bir amil olarak ortaya kar. Bunun ilk ii, kylerdeki feodalizmi Ykmaktr. Binaenaleyh, bizim iin burjuvann zararlarndan evvel, feodalizmin daha vahametli olan zararlarna nihayet vermek lazmdr. Btn Avrupa milletlerinde senyoriere kar kyam ederek, feodalizmi kknden ykan burjuvalardr. Bizde de tavsif ettiim feodalizme nihayet verecek olan snf ancak burjuvalar olabilir ... mamafih, teessfe (zlme, acnma) ayan olan bir cihet vardr ki, o da memleketimizde bu snfn henz ok zayf bulunmasdr. Bundan dolay da feodalizme kar yapmakla mkellef olduu inklab hala yapamamtr. Milli bir sanayi ve iktisat't~'kilat yapmak hususundaki vazifesine gelince, bunu da henz ifa edememitir (Ziya Gkalp 1977b: 27) Ziya Gkalp'e gre zel Teebbs ve Mteebbisler Ziya Gkalp'in "Kk Mecmua" da yaynlanan "Tekilatlar" balkl makalesine "iktisadi baarnn srr ne olabilir?" eklindeki soruyla balar. O'na gre, -"Klasik iktisat kitaplar, istihsal iin yalnz ami! gsterir: Tabiat, say (alma, emek), sermaye ... Fakat, istihsal iin bu ami! yeterli deildir. Bizde tabiat ok zengin. Sermayeyi ve mtehassslarla ameleleri de gerek hariten ve gerek

dahilden tedarik edebiliriz ... Amillerden en ehemmiyetli si olan drdnc unsur "tekilatlardr". ktisat sahasnda bunlara "mteebbisler" ad verilir. Bizim memleketimizde tabiat zengin olmakla beraber, sermaye ve sa'y da yok deildir. Fakat mteebbislerimiz ok azdr. Ve onlar da kk aptadriar. Biz, ekseriya, memleketimizde sermaye yok, mtehasss yok!.. diye ikayet ederiz. Halbuki her eyden evvel, bizi iktisatta geri brakan byk mteebbislerimizin yok olmasdr. Mteebbisler, aleliide alkan bir adam deil, herhangi bir sermaye sahibi de deil, "yaratc bir adam" dr. Bu yaratc adamn yalnz bir kuvveti vardr: O da teebbsnde muvaffak olacana piiyiinsz (sonsuz, nihayetsiz) bir iman ve mide miilik olmasdr. "man ve mid", bu ruhi kuvvetler, yalnz iktisat sahasnda deil, baka sahalarda da byk tekilatlar vcuda getirmitir (Ziya Gkalp 1980: i i 1- i 12) (Cumhuriyet, 15 Mays 1340, Say. 9). O'na gre; "ktisad tekilatlarmz yan yerli mteebbis tabaka yaratlabilirse, bu tabaka; Anonim irketler, yahut kooperatifler tesis ederler. Madem ki, bunlarn iman ve mitleri istiliii bir feyze miiliktir, bu tesisler zerinde, umum halkn - Vaktiyle, milli tehlike zamannda Gazi Paann ardndan gittikleri gibi, byk bir cokunlukla, bu iktisat gazilerinin de arkalarndan koacaklarna hi phe yoktur. Ondan sonra teknisyenleri, gerek harite, gerekse dahilde kolayca bekleyebilirler" (Ziya Gkalp 1980: 113- 114) (Cumhuriyet, 15 Mays 1340, Say. 9). Bu makalede dikkati eken bir husus, "iktisat gazileri" kavramdr. Savatan yeni km ve Balkan savalarndan beri, bu atmosfer ierisinde olan ve byk sefalet, ac ve hiiyiil krklklar yaam olan bir toplumun ve aydnn psikolojik durumu ile ancak yorumlandnda anlalabilecek bir hadisedir. Din ve dier bir boyutu ile de askeri bir terminoloji ekonomik alana aktarlmaktadr. Yine din muhteval "iman" kavram da, "iktisad iman" eklinde ele alnmaktadr. Yeni toplumun i adamlarnn "gaza" ve "iman" evki ile ticari hayata atlacaklarnn beklenmesi ancak o gnn psikolojik atmosferi, Gkalp'in ruh dnyas ve ideolojik ve kltrel yaklam ile aklanabilir. Ziya Gkalp makalesinde u grlere yer vermektedir; "Fakat, neden memleketimizde bu iktisat gazileri yetimiyar? "nk, memleketimizde "asker iman" ve "siyasi, dini, felsefi intibahlar (uyanma, uyan) gibi, iktisadi intibah ta, yeni bir iman henz yeni balamaktadr. Bizde, yalnz, ferdi menfaat duygularnn iktisad intibah dourabileceini zannedenler, hata ediyorlar. Din, ahlak, hukuk, siyasi, bed ii lisani, felsefi intibahlar gibi, iktisadi intibah da, yeni bir iman hamlesinin, yeni bir mit hamlesinin feveranna muhtatr" . ..."Trk milletinin imdiye kadar iktisadi metkfireleri yoktu. Bu asrda bir milletin hrriyet ve istiklalini temin eden, refah ve saadetini hazrlayan, eref ve namusunu kurtaran iimilin, balca iktisadi muvaffakiyetler olduunu bilmiyordu. Bugn Trk milletinin ruhunda iki kuvvetli imann tenebbt etmeye baladn grmekle mftehiriz (vnen): Bu iki iman, terbiyevi imanla iktisadi imandr". "Ben mit ediyorum ki, yaknda bizde de iktisadn gazileri, o byk yaratc tekilatlar, yani iktisadi mteebbisler yetiecektir... Yalnz Trk genlerine, milletimizin hrriyet ve istiklalini tamamlamak iin, terbiyevi ve iktisadi mcahitler namyla, daha iki byk mcahit snfna muhta olduumuzu ve bunlar yetitirmek iin de kalplerimizi terbiyevi imanla, iktisadi imana mukaddes bir mabet yapma

iktiza ettiini (gerektiini) bildirmemiz kafidir" (Ziya Gkalp 1980: 114- 115) (Cumhuriyet, 15 Mays 1340, Say. 9). Ziya Gkalp'e gre, devlet, ilme, sanata ve niversiteye burnunu sokmamalyd. Bu sahada devletin yegane vazifesi maddi yardmlaryla kltrel faaliyetleri desteklemek olmalyd. Devlet, basn hrriyetine dokunmamal, ideal devletin bata gelen uzuvlar olan meslek teekkllerine mdahale etmemeliydi. Ziya Gkalp'in temel gayesi halk terbiye etmek, kendi kendini idareye ve terakkiye hazrlamak, Trk halknda kkleen lakaytlk ve kadercilik yerine teebbs zihniyetini ve itimai uuru ikame etmekti. Ziya Gkalp'in totaliter devlete kar dmanl mazideki ac hatralardan ve Batnn ald demokratik lklerden ileri geliyordu (Heyd 1980: 102). Ziya Gkalp "iktisadi adem-i merkeziyet" adl makalesinde "taksim-i a'mal" (i blm) kavramn ele alr ve bizde i blmnn neden olmad sorusuna cevap arar. O'na gre, -"iktisadi tekaml, mesleki tekilatla, binaenaleyh, taksim-i a'malin ve ihtisas zmrelerinin teekkl etmesiyle alakadardr. Memleketimizde taksim-i a'malin derinlemesi hkmetin elinde deildir. Taksim-i a'mal, itimai kesafetin oalmas demek, nfusun artmas demektir. Nfusun artmas, dou vastasyla olduu gibi, muhaceret tarikiyle (yoluyla) de hasl olur. Hkmet, muhacir meselesine ok ehemmiye~ vermekle iki gaye takip ediyor. Birincisi milletdalarmz zalimlerin elinden kurtarmak, ikincisi memleketimizde itimai kesafeti (younluu) artrmaktr. Bugn harite Balkan devletlerinin zulm altnda bir milyondan ziyade Trk var. Bunlarn anavatanda toplanmalar, milletimizin itimai hacmini artracaktr ... Taksim-i a'malin inkiaf byk ehirlerde nfusun oalmasna ve muttasl (aralksz, hi durmadan) hareket etmesine mtevakkf. Teessf olunur ki, taksim-i a'mal hkmetin elinde deiL. Fakat, muhacir celbiyle, izdivacn tevikiyle ve doan ocuklarn hfzsshhaya (salk bilgisi) istinaden yaamalarnn teminiyle nfus zerinde messir olabilir. Yollar, imendiferler, bankalar, borsalar yapmakla da iktisadi hayatn mecralarn hazrlam olur. .. Bu szlerden, bizde "hkmet iktisadi ilere hi mdahale etmesin manasn karmamal... Bir devletin idaresi, iktisat memurlar tarafndan yaplabilmi olsayd, o devlet de iktisadi ilerinde tamamyla muvaffak olurdu. Btn iktisadi ileri yalnz iktisat mtehassslar tarafndan idare olunan bir devlet vcuda geldii gn, "devlet iktisat ilerine karmamal" kaidesi ortadan kalkar. nk, devlet, iktisata salahiyet sahibi olan ellerde bulunduka, iktisadi ilere karabilir. Fakat, bugnk gibi, btn iler siyasi memurlarn elinde iken karamaz (Ziya Gkalp 1980: 147- 148) (Cumhuriyet, 31 Temmuz 1340, Say. 83). Ziya Gkalp'e Gre Yabanc Sermaye Osmanl Devleti dneminde "yabanc sermaye"ye kar olan Ziya Gkalp 1924 ylnda "Cumhuriyet" gazetesinde yaynlanan "Ecnebi Sermayesi" balkl yazsnda iki devir arasnda deien siyasi ve hukuki artlardan dolay yabanc sermayenin o an itibaryla nasl anlalmas gerektiinden sz etmektedir. Ziya Gkalp'in "Ecnebi Sermayesi" balkl yazsnda u grler dile getirilmektedir: -"Sermayenin bir memleketten kp dier bir memlekete girmesi, kann bir uzviyetten alnp bir baka uzviyete nakledilmesi gibidir. Sermaye bir

lkenin iktisadi kan mesabesindedir (deerinde, derecesinde). Sermayesiz bir memleket kansz bir vcuttan farkszdr. Bir vcuda iktisadi bir nakl-i dem ameliyesi yapabilmek iin, baka memleketlerin iktisadi kanna yani sermayesine mracaat ihtiyacndayz. Benim itikadmca, Cihan harbinden beri iktisadi za'fddeme (ke) urayan vatanmzn kansz kalan damarlarna ecnebi sermayesi alanmasyla, bu sevgili vatan, yeni bir hayata nailolacaktr. Evvelleri, ecnebi sermayesinin bir mahzuru da kapitlasyonlard. Bugn kapitlasyonlar yoktur ki, sermayenin muzr bir ekle girmesine bais olabilsin. O halde ecnebi sermayeden korkmayalm. O, harap memleketimize girerse, feyizli bulutlar gibi memleketimizi iktisaden iska ve ihya edecektir. Filhakika, ecnebi sermaye bir tufeyli (asalak) mahiyetindedir. Uz vi tufeyliler gibi, itimai ve iktisadi tufeyliler de vardr. Fakat, onlar kar biz de tufeyliyiz. Memleketimiz ecnebi sermayelerle "karlkl tufeylilik" roln oynamaktadr (Ziya Gkalp 1980: 164165) (Cumhuriyet, 29 Austos 1340, Say. 83). Yaka, irketler bu hizmetleri de srf kendi menfaatleri iin yapyorlar. Bize mfit olduktan sonra, varsn kendileri de mstefit olsunlar (faydalansnlar). Adalet bunu iktiza etmez mi? Memleketimiz eski zamanlarda da ecnebi sermayeden ok istifade etmitir. Memleketimizi imendiferlerle donatan ecnebi sermayeleri deil midir? Biz bugn istersek, onlar satn bile alabiliriz. Bankalar, borsalar, sigorta messeseleri, hep ecnebi sermayesiyle husule gelmi deil midirler? Ecnebi sermayeleri, memleketimize hariten giren bir elektrik cereyan gibidir. Bu cereyandan karlacak ziya, hararet ve hareket nasl memleketi imar edebilirse, ecnebi sermayeleri de ylece imar edebilir. "Ecnebi sermayeler geliyor!" derlerse, "ho geldiler, sefa geldiler" demeliyiz. Milli sermayelerimiz oalncaya kadar, memleketimize ecnebi sermayeler gelsinler, milli teknisyenler yetiinceye kadar, ecnebi teknisyenler de gelsinler. Bunlar, ikisi beraber alarak memleketimizi ihya etsinler. Biz imdilik tek bamza, ne ferden ne de hkmete bu ii baaramayacaz (Ziya Gkalp 1980: 167) (Cumhuriyet, 29 Austos 1340, Say. 112) . Sonu Olarak Ziya Gkalp, lkemizin ilk sosyologu. ve ayn zamanda ttihat ve Terakki Frkasnn ve Cumhuriyet Trkiye'sinin nemli ideolog ve teorisyenlerindendi. O'nun iktisat politikas hakkndaki btn makale ve kitaplarnda o gnn iktisadi, toplumsal ve siyasi artlar ile rten bir yaklam vard. ktisadi fikirleri soyut, teorik ve lke gereklerinden kopuk deildi. Osmanl devleti kapitlasyonlar ve ticari imtiyazlarndan dolay gmrklerini kullanamayan, "mteebbis bir burjuva tabakas" olmayan, kyl ve krsal yan ar basan bir lkeydi. Gkalp, lkenin bu durumdan kurtulabilmesinin yegane artnn gmrklerini kullanabilmesi ve yerli bir mteebbis i adam tabakasnn oluturulmas gerektii kanaatindeydi. Ziya Gkalp'in iktisadi dnceleri ve izgisini etkileyen veya ayn hat zerinde yer ald kendisinden nceki nesle mensup yahut ada i olan dnrler arasnda Akyiitolu Musa Bey, Mehmet erif Efendi, Namk Kemal, Ahmet Midhat Efendi, Yusuf Akura ve Tekinalp'i sayabiliriz. Bu isimlerin her biri

Osmanl devletinin sanayileebilecei ve mutlaka sanayilemesi gerektii tezini ileyen ve "mteebbis, yerli i adam veya mill burjuvazi " yaratlmas gerektiini farkl tonlarda savunan dnrlerdir. Ziyaeddin Fahri Fndkolu'na gre; "Avrupa Trk iktisatl tarihinde ilk defa Ziya Gkalp, "Avrupa lde bir "itima siyaset" dnmllir. Zaten, bu tabir de onundur" (Fndkolu 1955: 84). Ziya Gkalp'in iktisad politikaya ilikin sistemli fikirlerinin temelinde Fransz solidarizmi ve Friedrich List'in "Mill ktisat Sistemi" yer almaktayd. Bu iki akm, Ziya Gkalp'te lkenin gerekleri ile ilikilendirilerek yeniden yorumlanmtr. Fransz solidarizmi toplumu fonksiyonel adan birbiri ile uyumlu paralardan oluan bir btn eklinde alglama eilimindeki Durkheim sosyolojisi ile paralellik arz ediyordu. Solidarizm, Avrupa'da yaygnlaan snf mcadelelerine kar kan bir akm olarak, Osmanl aydnlar arasnda "tesantlk" kavramyla reva bulmutu. Bu akmn en nemli temsilcilerinden olan Ziya Gkalp'in solidarizmden bekledii, iblm ve dayanma ile toplumda muhtemel paralanmalarn bertaraf edilerek "Milletlemenin" salanabilmesiydi. Friedrich List'in "Alman Milliyeti ktisat Sistemi"ni esas alan almalar gmrklerin kullanlarak, yerli mteebbis tabakann yabanc mallara kar korunarak glendirilmesini ngryordu. Bu iktisat politikas Almanya'nn ksa zamanda sanayilemesini salamt. Ziya Gkalp, Friedrich List'in bu politikasn "MillI ktisat" eklinde adlandrnaktayd. "MillI ktisat" kavram sadece List'in politikasnn ad deil, O'na gre Osmanl devletinin tarih, iktisad, din, kltrel vs. yapsndan doan bir sistemin adyd. Ziya Gkalp, Fransz solidarizminin, Friedrich List'in "Milliyeti ktisat Sistemi' ve Durkheim sosyolojisinin sadece bir telifisi deil, bu dnceleri lke gereklerini dikkate alarak yeniden yourduunu syleyebiliriz. Bu akmlarn her birinin O'nun gznde bir tek ortak paydas vard; "Milletleme".

Kaynaka
Ahmet Midhat, (1296), Ekonomi Politik, Krkanbar Matbaas. stanbuL. Akuraolu, Yusuf, (1990), Trklk, Toker Yaynlar. Akuraolu, Yusuf, (1330),"1329 Senesinde Trk Dnyas", Trk Vurdu, Cilt 6, Say. 3. Akuraolu, Yusuf, (1333), "ktisadi Siyaset Hakknda", Trk Vurdu, Cilt 12, Say.l2, 2. 179. Akuraolu, Yusuf, (1340), "Vaziyet ve Vazifelerimizden Birisi", Siyaset ve ktisad Hakknda Hatra ve Mlahazalar, (16 Eyll 1335- 23 Nisan 1340), stanbul, Ktphane- i Hilmi. Bilsel, M. Cemil, (1933), Lozan II, stanbuL. Bolayr, Ali Ekrem, (1930), Namk Kemal, stanbuL. Cerahholu, A, (1970),Trkiye'de Sosyalizmin Tarihine Katk, May Yaynlar. Develiolu, Ferit, (1980), Osmanhca - Trke Ansiklopedik Logat, 4. Basm, Ank Fndkolu, Ziyaeddin Fahri, (1946), "Trkiye' de ktisat Tarihi Tedrisat Tarihesi ve ktisat Faktesi Tekilat, stanbul niversitesi ktisat Fakltesi Yayn. Fndkolu, Ziyaeddin Fahri, (1955), "Ziya Gkalp ve ktisadi Cephesi", Ziya Gkalp, Trkiye Muallimler Birlii Neriyat.

Giz, Adnan, (1969), "Osmanl Devletinde Harp Sanayiii", stanbul Sanayi Odas Dergisi SOD, s. 37. Gyn, Nejat, i983, Osmanl daresinde Ermeniler, stanbuL. Heyd, Uriel, 1980, Ziya Gkalp'in Hayat ve Eserleri, Sebil Yaynlar, (eviren. Cemi i Meri). Mardin, Yusuf, (1974), Namk Kemal'in Londra Yllar. Milliyet Yaynlar. Mardin, erif, (1990), "Trkiye'de ktisadi Dncenin Gelimesi", Siyasal ve Sosyal Bilimler- Makaleler II, letiim Yaynlar. Namk Kemal, (1285), "Trkistan'n Esbab- Tedennisi", Hrriyet, 27 Temmuz 1285, Nu. 5. Landau, Jakob M., (1984), Tekinap- Turkish Patriot 1883- 1961, stanbul: Nederlands Historisch - Archeologisch Instituut. Oh annes, (1297), Mebadi- i lm- i Servet-i Milel, stanbuL. zgven, Ali, 2001, ktisadi Dnceler- Doktrinler ve Teoriler, Filiz Kitabevi. Parla, Taha, 1989, Ziya Gkalp, Kemalizm ve Trkiye'de Korporatizm, letiim Yaynlar, Salam, Serdar, 1994, Trkiye'de zel Teebbs Yaratma Dncesi ve zel Teebbsn Gelimesi 1839- 1960", Hacettepe niversitesi Sosyal. Bilimler .Enstits, Baslmam Doktora Tezi. Salam, Serdar, (1996), "Ziya Gkalp"in ktisadi Dnceleri", Trk Yurdu, Cilt 16, Say 103, s. 83-91. Sayar, Ahmed Gner, (1986), Osmanl ktisat Dncesinin adalamas, DER Yaynlar. Soule, George, 1978, Byk ktisatlardan Ekonominin ABC'si, Muailimolu Yaynlar, (ev. Nejat Muallimolu). Ohannes, 1297, Mebadi-i lm-i Servet-i Milel, stanbui. Tekinalp, (1330), "Milli ktisat", slam Mecmuas, (12 ubat 1330), 22, s. 560- 562. Tekinalp,(1332), "Milli ktisada Doru; Ticaret Muahedeleri- 3- Trkiye Almanya Ticaret Muahedesi", ktisadiyat Mecmuas, (23 Haziran 1332), i, 19: 1- 4. Tekinalp, (1333), "Kapitalizm Devresi Balyor", ktisadiyat Mecmuas, (8 Terinisani 1333,67: 1- 2. Tekinalp, (1918), "Tesantlk - Tesantln Gayesi", Yeni Mecmua, (9 Mays 1918), 2,43: 335- 337. Trke Szlk, (1998), A.K.D ve T.Y Kurumu - Trk Dil Kurumu, Cilt i. II, 9. bask, Ankara. Uraz, Murad, (1938), Namk Kemal, Tefeyyz Kitaphanesi, stanbuL. Yaln, Aydn, (I 99 i), ktisadi Doktrinler ve Sistemler Tarihi, Ziya Gkalp, (1976), Makaleler I, TC Kltr Bakanl Yaynlar, (Hazrlayan: evket Beysanolu). Ziya Gkalp, (1976a), Trkln Esaslar,TC Kltr Bakanl Yaynlar, (Hazrlayan: Mehmet Kaplan). Ziya Gkalp, (1976b), Trklernek, slamamak, Muasrlamak, Toker Yaynlar. Ziya Gkalp, (1977a), Makaleler III, TC Kltr Bakanl Yaynlar, (Hazrlayan: M. Orhan Durusoy). Ziya Gkalp, (1977b), Makaleler IV, TC Kltr Bakanl Yaynlar, (Hazrlayan: Ferit Ragp Tuncor). Ziya Gkalp, (1981), Makaleler VIII, TC Kltr Bakanl Yaynlar, (Hazrlayan: Ferit Ragp Tuncor). Ziya Gkalp, (1980a), Makaleler IX, TC Kltr Bakanl Yaynlar, (Hazrlayan: evket Beysanolu). Ziya Gkalp, (1980b), Malta Konferansar, TC Kltr Bakanl Yaynlar, (Hazrlayan:

M. Fahrettin Krzolu).

Abstract
Although terrorism, which tops the world agenda following the Sept. 11 attacks, is considered mainly Middle East-oriented, it is no secret that it is an issue on a global scale. What is more, this issue is the first of a number of basic problems in Central Asian Republics in the process of a 12year transition after the Soviet Union was dissolved. In the current stage, it will be useful to take up under two main titles the security issue in the Central Asia region: One of them is related to the "dornestic" threat perception and the other is related to the "foreign" threat perception. One can include common problems, shared on a regional-scale, into domestic threat perceptions. According to this, a young and increasingly growing population in almost all Central Asian countries and in parallel with this unemployment, problematic political and economic atmosphere, which is ready to create serious conflicts, political strains, caused by authoritarian adrninistrations and violation of human rights, ethnic nationalism, tribalism and regionalism issues directly constitute the basic domestic problems of every country. Water issues, border violations, which have turned into unsolved problems and as a result, heroin, nuclear materials, weapon smuggling and radical Islam constitute the domestic problems, commonly shared in the region. In the meantime, the Caspian issue, border violations, which continue to be experienced with Russia and China these countries' imperial approach to the Central Asia region are leading to foreign threat perceptions of Central Asian Republics. Key words: Central Asia, security issue, terrorism, Russian, China

Giri 11 Eyll sonras Afganistan'a dzenlenen askeri mdahale ve ardndan ABD'nin Orta Asya cumhuriyetleriyle terrle mcadele kapsamnda, askerigvenlik alannda balatm olduu ilikiler ve ABD 'nin blgeye yerlemeye balam olmas, blge lkelerinin tehdit alglaylarnn boyutunu ve gvenlik yaplanmalarn da nemli lde etkilerneye balamtr. Bugn iin gelinen aamada, Orta Asya blgesindeki gvenlik sornlarn iki temel balk altnda ortaya

koymakta fayda vardr: Bunlardan birincisi "i", dieri ise "d" tehdit alglamalaryla ilgilidir. tehdit alglamalarnn ierisine blgesel apta paylalan ortak sorunlar da dahil edilebilir. Bunagre, Orta Asya lkelerinin hemen hemen hepsinde ortak olan gen ve hzla byyen bir nfus yaps ve beraberinde gelen isizlik sorunu; ciddi atmalar yaratmaya hazr siyasi ve ekonomik ortam; otoriter ynetimlerin neden olduklar siyasi gerilimler ve insan haklar ihlalleri; etnik milliyetilik, kabilecilik ve blgecilik sorunlar dorudan her lkenin i temel sorunlarn oluturmaktadr. Su sorunu, ylan hikayesine dnen snr ihtilaflar ve bunun sonucunda ortaya kan uyuturucu, nkleer malzemeler, silah kaakl ve radikal slam ise, blgenin ortaklaa paylat i sorunlar oluturmaktadr. Dier taraftan, Hazar sorunu, Rusya ve in ile ksmen de olsa yaanmaya devam eden snr ihtilaflar ve bu lkelerin Orta Asya blgesine ynelik emperyal yaklamlar, Orta Asya cumhuriyetlerinin nde gelen d tehdit alglamalarnn banda gelmektedir. Biz bu almamzda, Orta Asya devletlerinin kar karya kald i gvenlik sorunlarn teker teker analiz etmeye alacaz.

. Etnik Ve Snr Sorunlar Sovyetler Birlii'nin dalmas beraberinde haliyle eitli paralanmalar da getirmitir ki bunlarn en banda 15 bamsz yeni devletin dnya siyaset sahnesinde boy gstermesi olmutur. Fakat dier taraftan, 1991 'in sonlarnda merkezi komnist otoritenin yklmasyla birlikte dnya siyaset sahnesine kan bu yeni cumhuriyetler iin bamszlk, byk skntlar ve problemler anlamna da gelmekteydi. Nitekim bu lkeler arasnda yer alan Orta Asya Cumhuriyetleri, daha nce Afrika lkelerinde yaanan bamszln souk gerekleriyle kar karya kalvermilerdir. Her eyden nce bu cumhuriyetler gerek bir etnik devIeti yanstmaktan ziyade, daha ok politik esaslara dayal, bl ve yn et mekanizmasnn bir sonucu olarak tezahr etmilerdir. Bir iddiaya gre ise bu suni etnik devletler, Orta Asya'da ki Ruslarn kontroln tehdit edebilecek herhangi bir Trkistan Birlii fikrine kar, Moskova tarafndan oIuturulmu "vekiI miIIiyetilikler"di. ve bunun bir sonucu oIarak da, Orta Asya'nn baz halklar milli blgeseI teekkllerini eIde edememitir (Koiyev 2001 :295-296). Nitekim, Sovyetler Birlii dnemi boyunca bu cumhuriyetlerden birinde yaayan bir kiinin kendini Trkistanl, hatta "Trk" ya da "MsIman" kimliiyle tantmas politik olarak tehIikeIi kabul edildii iin yasakt. Oysa, Glastnost ve Perestroika'nn beliriiyle dier cumhuriyetIerde egemenlik ve bamszlk hareketlerinin, yani dier bir deyile Rus olmayan miIIiyetiliklerin kendilerini gstermeIeri sreci balamt. Gorbaov farknda olmadan, SSCB 'nin paraIanma ihtimalini ve etnik atmalar gndeme getirmiti. zellikle bu etnik atmalar ihtimaIi Orta Asya iin de geerIiydi ve nitekim yle de oIdu; Orta Asya'da Trkler nce kendi aralarnda kavgalara baIad (Armaolu 1991 :223).
DolaysyIa, SSCB'nin k ile birIikte, Orta Asya'da bamszlklarna kavuan

yeni devletler dikkatlerini ilk etapta milliyetilik konusuna evirmek zorunda kaldlar (Geliner 1992:7). Bu erevede, SSCB dnemi politikalarnn bir sonucu olarak, 1990' da Krgzistan'da ounluu zbek olan O'ta her iki milletten yzlerce insan inanlmaz bir acmaszlkla katledilerek ldrlmtr. 1990 ylnda Krgzistan'n O blgesinde meydana gelen bu olaylarn grnrdeki nedeni, tarm topraklarnn tasarrufu konusundaki srtme idi. Burada yaayan zbek kkenli insanlar eitli iddet hareketlerine maruz kaldklarn ifade etmilerdir. Olaylarda resmi verilere gre 230 kii lm, 4 bin kii yaralanm ve 400 kii ise kaybolmutur. zbekistan "Birlik" hareketinin verilerine gre ise 5 bin l vard ve bunun 4500' zbek asll idi. 1991 ylnda bu kadar iddetli olmamakla birlikte, Orta Asya cumhuriyetlerinde 36 atma daha meydana gelmiti (Devlet 1995:30-35). Bugn, Fergana Vadisi Orta Asya'daki en byk muhtemel atma blgelerinden birini oluturmaktadr. Bu blgedeki yedi yerleim biriminden drd zbeklere, ikisi Krgzlara ve biri de Taciklere aittir. Ama, eer Tacikler, zbeklerin ynetimindeki bu drt yerleim biriminden ikisini oluturan Buhara ve Semerkant' gndeme getirirlerse, blgedeki en tehlikeli atma zbekler ve Tacikler arasnda patlak verecektir denilmektedir (Devlet 1995:30-35). Nitekim slam Kerimov Orta Asya'y byk ihtimalle paralayabilecek tek eyin, 1924 ylnn balangcnda keyfi olarak izilmi bulunan snrlar konusu olduunu iddia etmekte ve yle demektedir: "Eer bir cumhuriyeti dierine kar boy ltrmeye kalkacaksanz, snrlar hakknda konumanz yeterli olacaktr." (Mirsky 1992:336). slam Kerimov hite haksz deildir. nk, bugn Orta Asya'da ve Kafkaslardaki ihtihlflarn altnda yatan dier en nemli bir nemli sebep de 1924 ve 1936 yllarnda Sovyetler tarafndan izilen yapay snrlardr. Bu snrlar, adeta Orta Asya devletlerinin arasnda bir "Demir Perde" olarak durmaktadr (RalIon 2004: I). Bugn, O blgesindeki atmalarn en nemli bir sebebi de, Sovyetlerin zbeklerin ounlukta olduu bu blgeyi Krgz snrlarnda brakmasndan kaynaklanmaktadr. Ayrca Krgzistan, zbekistan ve Tacikistan snrlarnn yapay olduu da ifade edilmektedir (leki 1995:7-8). Hatta, 1924-1926'daki snr tespitinde baz zbekler "Tacik" ve baz Tacikler ise "zbek" olarak kaytlara geirilmitir (Aslan 1996: 111). Bu erevede, corafYa ve etnik gruplar dikkate alnmadan yapay bir ekilde izilen snrlarn, Sovyet dneminde 1921' den 1980' e kadar yaklak 90 kere deimesi, bugn sadece Orta Asya'da 18 ciddi snr uyumazlnn temel nedenini tekil etmektedir. Bunlarn en nemlileri ise zbekistan-Trkmenistan, KazakistanRusya Federasyonu, zbekistan-Krgzistan arasndadr. nk, yeni snrlar eski monolit devletlerin ortasndan gemektedir. Daha ak bir ifadeyle "Buhara Emirlii", zbekistan-Trkmenistan ve Tacikistan, "Hive Hanl" zbekistanKarakalpak Cumhuriyeti-Trkmenistan ve Kazakistan, "Hokand Hanl" ise zbekistan-Tacikistan-Krgzistan ve Kazakistan arasnda blnmtr ve asrlardan beri kendi topraklar zerinde yaayan Orta Asyallar, kendilerini atalarnn kltrel geleneklerinin meru mirass saymaktadr. Bu durum ise haliyle, blgeye sonradan

gelen veya gnderilen milletler ve topluluklar arasnda anlamazlklara sebebiyet vermektedir. Orta Asya'daki ihtilafl blgeler u ekilde zetlenebilir (Aslan 1996: 111-113): 1. Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti, zbekistan'dan ayrlp Kazakistan'la birlemek istiyor; 2. Trkmenistan, Kazakistan'n Mangistauski rayonunu istiyor; 3. zbekistan, Trkmenistan'n Daovuz blgesinin bir blmn istiyor; 4. Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti, zbekistan'n Buhara blgesinin kuzeybat ksmn istiyor; 5. zbekistan'n Harezm Blgesi, Karakalpak Muhtar Cumhuriyeti'nin gney-dou blgesini istiyor; 6. zbekistan, Carcov blgesinin Amu-Derya ksmn istiyor; 7. Trkmenistan, Buhara blgesinin Amu-Derya ksmn istiyor; 8. zbekistan, Kazakistan'n imkent blgesinin gney ksmn istiyor; 9. Tacikistan, zbekistan'n Surhan-Derya rayonunu istiyor; 10. Tacikistan, zbekistan'n Semerkant ve Buhara blgelerinin bir ksmn, Zeravan Nehri vadisini istiyor; . lL. Tacikistan, Krgzistan'n O blgesindeki sradalarn gney blmn istiyor; 12. Krgzistan, Tacikistan'n Gomo-Bedehan muhtar blgesinin bir ksmn istiyor; 13. zbekistan, Krgzistan'n O vilayetinin bir blmn istiyor; 14. Kazakistan, Krgzistan'n Issk-Gl blgesinin kuzey blmlerini istiyor; 15. Krgzistan, Kazakistan'n Alma-Ata ve Tald Kurgan blgelerinin gney ksmlarn istiyor; 16. Kazakistan, kendisine snr Rus topraklarnn bir ksmn istiyor. Mesela, Astrahan, Volgograd, Orenburg, Omsk, Kurgan, Altay topraklar ve dierleri; 17. Kazakistan'n kuzeyinde ve buna komu Rus topraklarnda bir Alman idari biriminin kurulmas dnlyor; 18. Rusya, Kuzey Kazakistan, Kketav, Akmolla (Tselinograd), Kustanay, Dou Kazakistan, Oral ve Aktbe rayonlarnn kuzey ksmlaryla Semipalatinsk ve Pavlodar'n lrt ksmn istiyor. Ayrca, tm eski Sovyet cumhuriyetleri arasndaki mevcut snrlarn %85'inin tarihsel meruiyetten yoksun olduu, sadece, Letonya-Litvanya, LetonyaBeyaz Rusya ve Beyaz Rusya-Rusya arasndaki snrlarn tartma gtrmedii, Rus Corafya Enstits Bilim Akademisi'ne gre ise, eski SSCB topraklarnda 160 potansiyel snr atmasnn bulunduu ifade edilmektedir (Ayrnan 1994:9). Dier taraftan, snrlar zerindeki anlamazlklar, gerek BDT erevesinde gerekse iki tarafl antlamalarla zlmeye allmaktadr. Bu konuda en nemli anlamazlk Dalk Karaba zerindeki Ermeni-Azeri atmasdr. BDT'nin kurulmasndan sonra snr problemlerini de engellemek amac ile Ermenistan, Beyaz Rusya, Kazakistan, Krgzistan, Rusya Federasyonu, Tacikistan ve zbekistan arasnda Kiev'de 20 Mart 1992 tarihinde "BDT yesi Devletlerin Devlet Snrlarnn ve

Denizdeki Ekonomik Blgelerinin Korunmas Hakkndaki Antlama" imzaland. Bu antlama, "ile snrlarn doMUmlmazll prensibi hkn)l. altna alnm oluyordu. zbekistan ve Trkmenistan arasndaki ihtilaf grmeler yoluyla zmlenmi, snrlar tespit edilmitir. 21 Eyll 2000 tarihinde iki Devlet bu konuda nihai bir antlama imzalamtr. Yine Trkmenistan ve Kazakistan arasnda nceki SSCB snrlarn teyit eden bir antlama imzaland (Terziolu 2001:111-123). Trkmenistan devlet bakannn 2-6 Ocak 1994 tarihinde ran' a yap gezide snr hakknda da olmak zere baz antlamalar imzaland (Garayev 1998:52). 1995 yl Mart aynda Trkmenistan, zbekistan, Kazakistan, Krgzistan ve Tacikistan devlet bakanlar arasnda Daouz'da bir toplant yapld. Toplant sonunda imzalanan ortak beyannamede snrlarn dokunulmazl ve toprak btnl teyit edildi (Ministry of Foreign Affairs of Trkmenistan 1997:27). Kazakistan asndan da snrlarn deimezlii ilkesi deiik belgelerle desteklenmitir. Kazakistan ile Kore Halk Cumhuriyeti arasnda Kazakistan'n snrlar yeniden iaretlenmek suretiyle onaylanm, Rusya Federasyonu ve Krgzistan Cumhuriyeti ile de snr delimitasyonu konusunda benzer belgeler imzalanmtr. in, Rusya, Kazakistan, Krgzistan ve Tacikistan arasndaki snr sorunlar "anghay Belisi" ad altnda yaplan devlet bakanlar zirvesi ile zme kavuturuldu. zellikle Kazakistan ile in arasndaki snr sorunu kesin bir ekilde zld (Cansever 2000: 17). Krgzistan ve Kazakistan devlet bakanlar Bikek'te snr da dahil olmak zere bir dizi antlama imzalamtr. Bu erevede Nazarbeyev'in tespiti olduka dikkat ekicidir: "Halklarmzn saldrgan olmayan giriimlerinin son rnei Kazakistan ile zbekistan arasnda imzalanan hudutlarn delimitasyonu anlamasdr. stelik ok ksa bir zaman ncesine kadar blge ve dnya basn bu "sorunun" yksek atma olasl barndrdn yazyordu. Hatta bu sorunun devletleraras bir atmaya kadar trmanacandan bahsediliyordu. Bu gereklemedi. ihtilaf tamamen barl yoldan zld. Hazar ve Orta Asya blgesi lkeleri arasndaki bu "imdilik nihai olmayan" mania yalnzca bu yolla ald." (Nazarbayev 2003: 15)

Cumhuriyetler Azerbaycan Kazakistan Krgzistan zbekistan Trkmenistan

Esas Unsur (% ) 82.63/90 39.67/53.4 52.34/52.4 71.30/80 71.86/77

Rus (%)
5.5812.5

Dier (%) 11.79/7.5 22.51116.6


26.14129.6

37.82/30 21.52118 8.34/5.5 9.52/6.7

20.36114.5 18.62116.3

Kaynak: (Nadir Devlet 1993:160-161 ve http://www.odci.gov/cia/publications/factbook dan derlenmitir.)

Dier taraftan, Orta Asya iin en tehlikeli problem, snr problemleriyle bir arada dnldnde, her cumhuriyet iinde byk oranlardaki etnik aznlklarn varldr. Hi kukusuz, eski SSCB'deki etnik atmalarn nemli bir sebebini zorunlu gler oluturmaktadr. Bu glerin banda, Ruslatrma politikas erevesinde arlk Rusyas dneminden itibaren Ruslarn g gelir. Eski SSCB lkelerinin bamsz olmalaryla birlikte bu lkelerde aznlk stallisne den Ruslar, ekonomik sorunlar ve milliyeti akmlar ile bugn buralarda daha da bir skntya dmlerdir. Nitekim, dier lkelerdeki aznlk Ruslar, Rusya Federasyonu'na dn eilimindedirler. "Rus Kamuoyu Aratrma Merkezi" (All-Russian Center for the Study ofPublic Opinion)'nin 1991 aratrmasnda 1996'ya kadar 3.5 milyon Rus ve etnik aznln g edecei ileri srlrken, Rus kaynaklar, geen birka yl iinde Rusya'ya 6-7 milyon gmenin geldiini bildirmitir. Bugn eski SSCB'deki glerin, ekonomik, toplumsal ve siyasal, etnik nedenler olmak zere en az nedenden kaynakland da ifade edilmektedir (Tellal 1994:58-59). Bugn Orta Asya'daki dier bir etnik atma kayna da 9 milyon Rus'un kaderi ve varldr. Ruslar Orta Asya'da nesiller boyu yaamtr. Fakat ok az yerel dilleri konuabilmektedir. Mesela, Kazakistan nfusunun her ne kadar yzde 38'i Rus ise de, bunlarn sadece yzde l'i Kazaka konuabilmektedir. Ruslar arasndaki yabanclatrlma hissi, artan glere yansmaktadr. 1985 'ten beri 800 bin Slav ncelikli olarak Ruslar - zbekistan', 1989'dan bu yana da 185 bin Rus Krgzistan' ve sadece 1992 yl iinde de 90 bin Rus Tacikistan' terk etnilerdir. u anda kalmaya karar verenlerin iinde de gelecee ynelik korku ve endieler kk sarm durumdadr. G, henz yiyecek, konut ve isizlik problemi eken ve iinde bulunduu ekonomik darboaz aamayan Rusya Federasyonu tarafndan hite istenmemektedir. Bu dorultuda, gmenlerin lkeye yeniden gelmelerini nlemek iin olduka kat kurallar getirilmekte ve gelenlerin ise krsal blgelere yerlemeleri istenmektedir. Bu nedenle Rus halknn byk ounluu yine Orta Asya' da yaamaya mahkum gibidir. Bu mecburiyetten dolay Rus aznln haklarn ve mallarn koruyan politik organizasyonlar bu lkelerde oluturulmaya balanmtr. Bundan dolay olsa gerek, Ruslar bu lkelerde korkusuz, kendinden emin, kaliteli ve belli bir deneyimi olan liderleri destekleme eilimindedirler. Yalnz bu tutumlar, seimleri, gelecekte ztlama hareketleri olutuunda bir anti-Rus karaktere ve harekete sebebiyet verebilir gzkmektedir. Yine Ruslar, ekonomik problemlerin trmanmasyla beraber, kredi kaybeden statkoculuun savunucular olarak alglanabilirler ve yerel liderler politik katlmcln alann ve eklini snrlamann yollarna bakabilirler. Bilim, teknoloji ve hizmet sektrlerinde olduka nemli bir yere sahip olan ve ihtiyac duyulan Ruslar u gei srecinde kaybetnek istemeyen Orta Asyal liderler, Ruslarn korkularn, endielerini her ne kadar gidermeye alsalar da; blgedeki ekonomik krizler, yerel milliyetilik ve slam'n dn Ruslar ve Orta Asyallar arasnda ileride ciddi bir gerilim yaratacaa benzemektedir (Menon, Barkey 1992-1993:71).

Her eye ramen, Orta Asya milliyetilii ykselmekte, eitim ve ynetirnde yerel diller kullanm istenmekte ve slam artk gnlk yaamda akca ortaya kmaktadr. Orta Asya'da milliyetilik sorunu, Sovyetler Birlii'nin dier blgelerinden ok daha fazla oynak bir konudur. Daha nce de belirtildii zere Stalin, Sovyet Orta Asyas'nn haritasn izerken, doal blgeleri gz nnde bulundurmaktan ok blgesel bir birlik olumasn engelleme gibi siyasi kayglar gz nnde bulundurmutu. Stalin'in ya da Boleviklerin suni ve baz yerlerde pervaszca haksz snrlar ortaya koyduklar bir gerektir. Ama bunlar imdi tekrar gndeme getirmek "Pandora'nn Kutusu"nu amaya benzeyecektir. Burada Afrika'yla bir paralellik kurmak hite yersiz olmaz, nk bamszlk somas Afrika lkeleri de bu tr snr ve etnik problemlerle karlamlard. Ama onlar oyuna gelmediler ve beklenenin tam tersine aralarndaki snr ihtilaftarn ve etnik problemleri gndeme getirmeyerek aralarndaki kanl ve bitmeyecek savalarn nn aldlar. En azndan hazr ki snrlarn btn Orta Asyal liderlerce fait accompli olarak kabul edilmesi de byk bir aamadr. Fakat, imdilik bu problemlerin dondurulduu, ve ierisinde bulunduklar skntlar getikten soma tekrar gndeme getirilecei iddialar da her zaman iin gz nnde bulundurulmaldr. 2. Su Ve evre Sorunlar Su, Orta Asya'da az bulunan bir kaynak olarak, blge devletleri asndan byk bir ehemmiyet tamakta ve zaman zaman yaanan gerginliklerle de nmzdeki srete blgenin ciddi bir sorunu olduunun sinyallerini vermektedir. Artan nfus ve tarm alanlarna paralelolarak artan su ihtiyalar, lkeler arasnda paylam ve kullanm sorununu sebebiyet verirken, dier taraftan blgesel evre sorununa da neden olmaktadr. Nitekim, 1996'da Aral havzasnda 47 milyon olan nfusun 2020 ylnda yaklak olarak 60 milyonu bulmas beklenmektedir (Micklin 2000:68). Bu ayn zamanda Aral'n felaketi anlamna da gelmektedir. Orta Asya'nn temel su ihtiyalarn Amu Derya ve Siri Derya nehirleri karlamaktadr. Aral havzasnn en nemli nehri olan, Tacikistan, Krgzistan ve Afganistan'n Pamir Dalarndaki buzullardan ve karlardan kaynan alan Amu Derya, Karakum l'n aarak yaklak 2.400 km. getikten sonra sularn Aral Gl'ne boaltmaktadr. Trkmenistan'a giri yapt Kerki noktasndaki normal debisi i960'l yllara kadar 2.197 m3 olan Amu Derya nehrinin bugnk debisi, Aral Gl'ne akt nokta olan Karakalpakistan'daki Nukus ehrinde 1496 m3'e kadar dmektedir. Blgedeki su kaynaklarnn k yolu bulamamas nedeniyle, Amu Derya ve Siri Derya'da biriken sular Aral Gl'n oluturmaktadr. Dnyadaki drdnc byk ime suyu gl olan Aral Gl'nde 1960'l yllardan beri pamuk ekimi ve hidroelektrik barajlarnn inaat nedeniyle bir i bozulma yaanmaktadr. Son zamanlarda Orta Asya'nn hemen hemen her lkesinden geen Amu Derya ve Siri Derya nehirleri zerinde Krgzistan ve Tacikistan'n barajlar ve sarnlar ina etmek suretiyle suyu kontrol altnda tuttuklar gzlemlenmektedir.

Oysa, bu iki nehir genelolarak blgenin tarmsal, sulama, ime suyu ve hidroelektrik enerji ihtiyacnn elde edilmesinde nemli bir yere sahiptir. Krgzistan ve Tacikistan blgede komular zerinde siyasi ve ekonomik bir stnlk elde etmek iin suyu ellerinde nemli bir kart olarak grmektedirler. Son iki yldr her iki lkenin suyu geici srelerle kesmesi, zbekistan ve Kazakistan'dan ucuz gaz, petrol ve tarmsal rnler almalaryla kendileri asndan baarl bir ekilde neticelenmitir. Krgzistan ve Tacikistan ellerindeki bu kartn komular zerinde kullanldnda etkin sonular getirdiinin farkndadriar. Fakat, dier taraftan, madalyonun dier yz grnd gibi deildir. ayet, Krgzistan ve Tacikistan bu tavrlarnda srar ederlerse kendilerini hi de arzu edilmeyen bir tehlikenin ierisinde bulabilirler. Su kaynaklarnn uzun vadede bu ekilde kesintilere uramas durumunda, blge ekonomilerine ve evreye zarar vermesi kanlmaz olacaktr. Bu durumda askeri operasyonlara kadar varacak tansiyon ykselmesi ve nihayetinde atmalar blgede zaten varolan istikrarszl daha da iinden klmaz bir hale getirecektir. Nitekim, dnyann 5. byk pamuk reticisi ve 2. byk ihracatsolan zbekistan'n son iki yldr su miktarnn azalmasndan ve kuraklktan dolay pamuk retiminde bir dle kar karya olduu bilinmektedir. Bu noktada, Krgzistan'n gaz ihtiyacn karlamak iin zbekistan' i takas (barter) usulne zorlamas sz konusu olmutur. Eski Sovyet corafyasnda sahip olduu su kaynaklar bakmndan Rusya'dan sonra ikinci, Orta Asya'da ise birinci konumda olan Tacikistan, kendi topraklarndan akan suyun tmnn esas sahibi olduuna inanmakta ve zbekistan'n kulland su iin cret istemektedir. zbekler, Tacikistan' suya sanayi ve tarmsal kirlilik ve zehirli atklarn (zirai ila ve gbre gibi) yan sra kanalizasyon kartrarak zbekistan'da hastala sebep olmakla sulamaktadrlar. te yandan blgede su bakmndan sknt yaamakta olan Kazakistan ve zbekistan, geen yaz yaanan kuraklk nedeniyle Tacikistan'dan kendilerine su salanmas talebinde bulunmulardr. nmzdeki yaz aylarnda Orta Asya'da kuraklk beklendiinden bu iki devletin tekrar su talebinde bulunabilecei dnlmektedir. Trkmenistan ise Karakum l'nde Trkmenba Yapay Gln oluturmaya almaktadr. Fakat bu gl dolduracak su ancak Tacikistan'dan doan ve son iki yldr kuraklk yaanmakta olan Afganistan zerinden geen Amu Derya nehrinden salanabilecei iin, bu mesel e de ciddi sonulara gebe gzkmektedir. Dier nemli bir sorun kayna ise, ok hassas bir konumda bulunan Hazar ve Aral ekosistemlerine daha fazla zarar verilmesi durumunda ortaya kacak ve geri dn ve belki de telafisi mmkn olmayacak evre felaketlerine yol alacaktr. Hazar blgesinin genel ekolojik durumu zaten gvenli snrlarn ok altna dm durumdadr. Oysa Hazar Denizi, evresel adan olduka nemli bir deer niteliindedir. 1980'li yllarn bana kadar Hazar Denizi zengin balk poplasyonu ile ok nl idi. zellikle mersin balndan elde edilen siyah havyar bir zamanlar Rusya'nn batya d satmnn yzde 90'nl oluturmakta idi: nceleri ylda 650 bin

ton mersin bal yakalanmakta iken, 1980'lerde 250 bin tona kadar dmtr. Gnmzde ise bu, ok az bir dzeye kadar inmitir (kmen 2001 :239). Ykselen su seviyesi ve ky eridinin sular altnda kalmasna ilaveten, ky eridinin yamalanmas ve tuzlanmas da mevcut artlar zorlatrmaktadr. Artan kirlenme, ky tabannn hzla youn petrol iletimine alnmas ve giderek saylar artan ak deniz petrol sahalaryla birlikte, Hazar'daki eitli hayat formlar da yok olma tehlikesiyle kar karya kalmtr. Ayrca, hidrokarbr atklarnn younluu nedeniyle Azerbaycan kylar imdiden insanlar iin tehlikeli bir hale gelmitir (Aydn 2004:169). Hazar enerji kaynaklaryla balantl olarak gndeme gelen bir dier tehlike de, Boazlarn ve Karadeniz'in giderek daha youn bir ekilde petrol tamaclnda kuanlyor olmasdr. imdiden her yl Boazlardan geen 50 bin geminin %60 kadarnn tankerierden olutuu gzlemlenmektedir (Alirza 2000). Dier taraftan, Orta Asya devletleri asndan hayati bir nem tayan bir dier evresel sorun ise Aral Gl ile ilgilidir. Aral Gl'nde suyun azalmas sadece gle komu blgelerdeki su krizini trmandrmakla kalmam, ayn zamanda ar ekolojik ve evresel sorunlar da beraberinde getirmitir. Dnyann en byk drdnc gl olan Aral Gl, 1960'l yardan itibaren temel su kaynaklarnn pamuk, buday ve pirin tarlalarnn sulanmasna ynlendirilmesi sonucunda, gnmzde sekizinci sraya inmitir. Bu klme, beraberinde evre felaketini de getirmitir. Aral Gl, zengin balk kaynaklar ve kuzey Arask limanndan balayarak Tacikistan'a kadar balk ticareti ile yz binlerce insann geim kaynan oluturuyordu. 1991' de Sovyetler Birlii'nin dalmasndan sonra, bu byk evre felaketinden endie duyan uluslararas uzmanlar, deerlendirme ve zm bulma amacyla Orta Asya blgesi zerine almaya baladlar. Saysz almalar ve raporlara ramen, uzmanlar gln kurtarlmasnn imkansz olduu fikrine inanm ve artk abalarn sadece insani faciann nlenmesi yolunda sarf edilmesi gerektii kansna varmlardr. Aral Gl neredeyse btn Orta Asya'nn merkezinde bulunduu iin blgesel bir sorun tekil etmektedir. Yaklak 700 bin km2 yzlme sahip Aral havzas, zbekistan, Tacikistan ve Kazakistan'n gney-bat ksmn, Krgzistan'n O ve Narin blgelerini, Trkmenistan'n Dahoyuz blgesini iermektedir. Ayrca, kuzey Afganistan ve Kuzey-dou ran da bu etkilenen blgeye dahildir. Nitekim, 1996'da Aral havzasnda 47 milyon olan nfusun 2020 senesinde yaklak 60 milyonu bulaca tahmin edilmektedir. Orta Aral Havzas ok gelimi barajlar, sulama kanallar ve hidroenerji santraerine sahiptir. En uzun kanal ise Trkmenistan'da bulunan 1.100 km uzunlua sahip olan Karakum Kanal'dr (Kaya 2002: 122). Aral Denizi sularnn byk ksm tarmda kullanlmaktadr. Tarmsal amal sular toplam talebin yzde 92'sine ulamaktadr. Dier kullanmlar ise hidroenerji retimi, evsellkullanm ve endstriyel amaldr. Aral Denizi Havzas toplam 37,5 milyon nfusa sahiptir. Bu nfus Kazakistan (2,6 milyon), Krgzistan (2,5 milyon), Tacikistan (5,6 milyon), Trkmenistan (4,5 milyon), zbekistan (22,2 milyon) arasnda dalmtr. Yksek nfus art orannn (%2.6) toplam nfusu

2010 ylnda 51,8 milyon'a ulatraca tahmin edilmektedir. En ok zbekistan ve Trkmenistan, yaamlarn srdrebilmek iin Havza sularna bamldr. Buralarda sular, sulama amal olarak kullanlmaktadr. zbekistan toplam d satmnn %76'sn pamuk ve buna bal sanayiden elde etmektedir (Kaya 2002:122-123). Kazakistan Siri Derya sularn evsel amal kullanmaktadr. Tacikistan ve Krgzistan ise hidroelektrik retimi iin su kullanmaktadrlar. Dier taraftan, Orta Asya devletleri asndan hayati bir nem tayan su kaynaklarndan Aral Gl'ndeki su seviyesi bugn kritik bir noktaya gelmitir. Bu durum, beraberinde getirdii evre felaketinin yan sra, blge devletleri arasnda siyasi bir sorun oluturmas nedeniyle de potansiyel bir atma ihtimalini gndeme getirmektedir. Zira, tm blge devletlerinin kendi su kanunu mevcut olup, bu kanunlara gre her lke kendi topraklar zerinden akan su zerinde mutlak egemenlik hakk olduunu ileri srmektedir. zellikle, Aral evresinde yukar-kyda lkeler olan Krgzistan ve Tacikistan ile aa-kyda lkeler olan Kazakistan, zbekistan ve Trkmenistan arasnda bir su krizi yaanmasndan korkulmaktadr. Orta Asya lkeleri arasnda en byk nfus, ekonomi ve orduya sahip olan zbekistan'n byle bir atmadan galip kmas muhtemeldir. Ayrca, Fergana Vadisi'nin byk ksmna sahip olan zbekistan'n, Krgzistan'n su kaynaklar zerindeki talebinin ilerde tekrar gndeme gelmesi de muhtemel grnmektedir. Netice itibaryla ifade etmek gerekirse, 1990 sonras eski Sovyetler Birlii'nin yaplanmasnda ve niteliinde ortaya kan deime ve Orta Asya Cumhuriyetleri'nin bamszlklarn kazanma srecinde grlmtr ki evre sorunlar yalnzca kapitalist sistemin deil btn sistemlerin ve insanln sorunudur. zellikle Hazar ve Aral Gl rneinde Orta Asya'da ortaya kan evresel felaketin boyutlar bunu bir kere daha de facta olarak insanln grmesini salamtr. Konunun evresel boyutlarnn tesinde ekonomik ve siyasal ierikli jeo-politik ve jeo-stratejik nitelikler de tayor olmas, uluslararas ve uluslar st bir yaklam, zm arayn da beraberinde getirmitir. Bu balamda Trkiye'nin de blgeyle olan tarihi ve cograf balarnn yannda ekonomik sosyal, kltrel ve siyasal ierikli iliki potansiyeli asndan daha aktif bir rol almas gerekmektedir. Blge ile ilgili olarak Trkiye'nin jeo-politik ve jeo-stratejik pozisyonuna uygun hareket etmesi, uluslararas ilikiler sistemi ve kresel karar alma- uygulama mekanizmalar ierisindeki arln arttracaktr. nk bugn evre ve ona ilikin sorunlar, uluslararas ilikiler boyutunun tesinde hzla transnasyonel nitelikler kazanmaktadr (kmen 2001 :248-249). 3. Uyuturucu Sorunu Orta Asya lkeleri, 1990'larn ortalarna kadar uyuturucu problemini sadece yabanc lkeleri etkileyen bir sorun olarak grmekteydi. Potansiyel bir tehlike olmasna ramen, byk miktarda afyon retimi Orta Asya lkelerinde grlmemekle birlikte (World Drug Report 2000:39), Kazakistan, Krgzistan ve Tacikistan'da merkeze uzak blgelerde kk miktarlarda yasad haha ekimi

yapld Uluslararas Uyuturucu Kontrol Kurulu'na bildirilmitir (INCB Report 2001:83). Fakat, INCB 2001 Raporu'na gre, u an iin, Orta Asya'daki hibir lkede afYon ya da morfin ilendiine dair bir somut bir delil mevcut deildir. Orta Asya da, byk lde, Afgan orijinli afYon ve eroin kaaklndan etkilenmektedir. Orta Asya lkeleri, Afgan eroin ticaretinin nemli bir esi haline gelmitir. Bu erevede, Kazakistan, Krgzistan, Tacikistan, Trkmenistan ve zbekistan'n yer ald Orta Asya blgesi, uyuturucu reticilerinden uyuturucu tketicilerine uzanan gzergah zerinde yer alan transit gei blgesidir. Blgemiz, uyuturucu imparatorluunun merkezlerinden biri olan ve Afganistan, Pakistan ve ran' kapsayan "Altn Hilal" ile komudur. Tacikistan, Trkmenistan ve zbekistan Afganistan ile ve yine Trkmenistan ran ile ortak snrlara sahiptir (Nazarbayev 2003:83). Blgesel uyuturucu ticaretine baktmzda drt tip grup karmza kmaktadr; uyuturucu mafYas, snr aan su rgtleri ve bakaldran/terrist gruplar. Bu gruplar kapsaml kaaklk alar oluturmulardr. Katkasya ile Orta Asya'daki bu su trafiine, slamc gruplarn etkin biimde katlmas ile de, Dnya uyuturucu ticaretindeki terr pay daha da artmtr (lk 2002: 123). Blgedeki yetkili otoriteler, uyuturucu kaaklna kar, bu alanda salanan uluslararas yardm ve ibirliine de dayanarak kanun uygulayc tedbirlere odaklanmtr. 1995'ten sonra ise, Afgan eroininin geni oranlarda Orta Asya zerinden sevk edilmeye balanmasyla uyuturucu, lokal tketim pazarna da girmitir. Bu durum, Orta Asya'da uyuturucu probleminin ele alnmasnda deiiklie sebep olmu ve yerel otoritelerce problemin talep ksmnn da dikkate alnmasn zorunlu klmtr (UNODCCP 2002:23). Orta Asya'daki uyuturucu suiistimalinin boyutlar hakknda kesin bilgiler olmamakla birlikte, Orta Asya Cumhuriyetleri'ndeki uyuturucu bamllarn saysnda art olduuna dair kuvvetli belirtiler bulunmaktadr. Madde bamlln artmas ise, zellikle uyuturucu maddenin enjektr kullanarak alnd durumlarda, HIV virsnn ve Hepatit C'nin de yaylmasna yol amaktadr. Uzmanlar Orta Asya'da HIV virs tayan kii saysnn 50.000'den fazla olduunu tahmin etmektedir. Orta Asya' da son yllarda uyuturucu kullanmndaki en byk art Tacikistan'da grlmektedir. Tacikistan'da, kaytl uyuturucu kullancs says i992-2000 aralnda 7 kat artmtr. statistiki verilere gre (200 i ylna kadar), Kazakistan'da ise, 45.505 kii uyuturucu kullanmaktadr. Bunlarn iinden 1927 kii on sekiz yan altnda olup, 4.420 kii ise kadndr. Bu grup iinden 28.913 kiiye "madde bamls" tehisi konmutur. Kazakistan'da yllk ortalama afYon kkenli uyuturucularn kullanm, transit hari, 29 ton kendir-kenevir kkenli uyuturucularn ise 500-750 ton arasdr. Uyuturucu kullanclarnn says srekli olarak artmaktadr (Nazarbayev 2003:84). Narkotik madde kullanmnn art doalolarak, uyuturucu maddelerle ilgili sularn da artna neden olmaktadr. rnein, 1991 ylndan 2001 ylna kadar Kazakistan'da ilenen sular ierisinde uyuturucuyla balantl sularn oran drt

kat artarak, %2,8'den %11,6'ya ykselmitir. 2001 ylnda uyuturucuya bal 17.700 su ilenmitir. Son birka yl ierisinde Kazakistan'da ylda ortalama o tondan fazla uyuturucu ve uyarc maddeye el konulmutur (Nazarbayev 2003:85). Uyuturucunun kaaklk boyutu ise, Orta Asya hkmetlerinin artan oranda aba sarf ettikleri bir alandr. Bu alanda blgesel ibirlii giderek artmaktadr. Bu erevede, Tacikistan ve zbekistan hari Orta Asya'daki tm lkeler, kapsaml ulusal uyuturucu kontrol planlar kabul etmi, her lke uyuturucu kontrol koordinasyonu iin ulusal bir kurum kurmutur. Bununla birlikte, bilginin toplanmas, analizi ve kullanlmas iin gerekli etkin sistemler henz kurulmu deildir. Uyuturucuyla ilgili olaylara bakan hakim, savc ve dier kanun uygulayc birim personeline eitim salama ihtiyac halen devam etmektedir. Uyuturucu kontrolyle ilgili deiik birimler arasndaki ibirliinin glendirilmesi de hissedilen ihtiyalardandr. te yandan, aklanan hususlarn, Orta Asya'daki lkeler bakmndan tek tek ele alnmasnda, lkeler arasndaki farkllk ve yaknlklarn anlalmas asndan fayda grlmektedir. Dier taraftan, Orta Asya'da uyuturucu maddelere ve uyuturucu madde trafiine kar savaanlar, u ana kadar Afganistan'daki terrizm-kart operasyonun sonularnn blge lkelerindeki afyon ve eroin retimini ve kaakln azaltmadn sylemektedir (Moldaliev 2002:94). 4. Terrizm Ve "Radikal" slamc Gruplar Orta Asya Mslmanlar, genel itibaryla Snni ve Hanefi mezhebindendirler. Aznlkta ki ii'lerde "Oniki mamclar" ve yedi imam tanyan "Pamir smaillileri"nden olumaktadr. Blgede hakim olan Sufilik'te gz nnde bulundurulmaldr. Orta Asya lkelerinden Tacikistan Fars dilli olmasna ramen, arlkl olarak, Snni mezhebindendir. slam yerel tarihin, kltrn ve gnlk yaamn vazgeilemez parasdr. SSCB dneminde blge zerinde uygulanan sk ateizm propagandalar ve dini yasaklar dahi blgenin slam kltrnden uzaklamasna neden olmamtr. Belki daha geri planda ve gizli bir ekilde dinlerini yaamak zorunda kalmlardr ama din blgede var olmaya devam etmitir. Gnmzde ise blgede din balamnda gelenekselden radikale bir gei sreci dikkatleri ekmektedir. Nazarbayev'in tespitiyle, "Kresel kartln bitiinden sonra ortaya kan "ideolojik boluk" koullarnda slam'n pek ok Mslman lkede (ve eski SSCB devletlerinde) hzla politize olduu gzlenmektedir." (Nazarbayev 2003:6 i) Dier taraftan, Orta Asya devletlerindeki din adamlar arasndaki ikili blnme de din alanndaki btn ortadan kaldrmaktadr ve bu ikili ve istikrarsz yapdan radikal gruplar ok rahatlkla faydalanabilmektedir (Roy 997:216-2 7). Ahmed Raid'e gre Resmi slam hiyerarisinin brakt liderlik boluu, slami kkten dinci gruplarn oalmasna izin vermektedir. Suudi Arabistan'dan Vahabiler, ran'dan Devrim Muhafzlar ve Pakistan'dan baz Snni kktenc partiler bu emsalsiz frsattan yararlanmlardr (Raid i996:287). Toplumsal

marjinal gruplar, gerek slamn onlarn problemlerini zeceine ve onlara adalet getireceine inanmaktadrlar; ve radikalizme geliimin tek aygt olarak bakmaktadrlar (Moldaliev 2002:93). Dier taraftan Afganistan'da Taliban haraketi de, Orta Asya cumhuriyetlerindeki slamc muhalefet hareketlerine snak ve eitim olanaklar salayarak yardm etmitir. Amac bir slam devleti kurmak olan zbekistan slami Hareketine (H), Afganistan'da silah destei ve eitim hizmeti verilmitir. Bu balar, kkten dincilii blge iin bir istikrarszlk kayna potansiyeli haline getirmi ve getirmeye de devam etmektedir (Mann 2001: 1029). Bu erevede Nazarbayev, terrizmi yeni jeopolitik g olarak adlandrmakta ve yle demektedir: "Bugn Hazar Havzas'ndan ve Orta Asya'dan "kinci Balkanlar" olarak bahsetmek moda haline geldi. stelik bu "balkanlama" az daha gerekleiyordu. Ancak, bence durumu dramatize etmeye veya ucuz sansasyona ynelmeye gerek yok." (Nazarbayev 2003:12-13) Blgede aktif radikal slamc rgt bulunmaktadr: H, Hizb-ul Tahrir (HuT) ve Birleik Tacik Muhalefeti. Bu organizasyonun baz ortak ynleri vardr. lk olarak amalar, slami bir devlet kurarak bataki ynetimleri devirmektir. kinci ortak ynleri ise hepsi Afganistan ve Taliban'dan silah, eitim ve snma destei almaktadr. nc olarak blgede dzelen hava koullaryla birlikte bir lkeden dierine geip faaliyetlerini o lkede srdrebilmektedirler. Ayrca, bu organizasyon zbekistan, Tacikistan ve Krgzistan'n politik liderlerini tehdit etmekte ynetimi ele geirmek istemektedirler. HuJ ve H arasndaki temel fark, HuT'un silahl terrist eylemlerde bulunmaktan kandn aklam olmasdr. Yasad HuT ve hilafet yanllar blgede dini propaganda yaparak zaman iinde ynetime gelmek iin slami yaam tarzn benimsetmeye ve destekilerinin saysn arttrmaya almaktadrlar. HuT, zellikle Krgzistan'n gneyinde (O ve Celal Abad blgelerinde) Fergana Vadisi'nde olduka etkilidir (Moldaliev 2002:94). HuT, 1990'l yllarn ortalarndan itibaren Orta Asya'da yeni bamszlna kavumu lkeleri kendisine hedef olarak semitir. Bunlar iinde en kuvvetli olduu lke, hi kukusuz zbekistan'dr. Tahminlere gre zbekistan'da yaklak 10 bin ve tm Orta Asya genelinde 15 binin zerinde HuT yesi bulunmaktadr. HuT, 1990'larn bandan itibaren Orta Asya'da halka kurma almalarna balam, 1997 itibar ile de zbekistan ve Krgzistan'da tekilatlanmay baarmtr. 1998'de zbek halkas Tacikistan halkasnn kurulmas vazifesini de baar ile yerine getirmitir. 2000 ylnn bahar aylarndan bu yana da Gney Kazakistan blgesinde de aktif bir halkann bulunduu bilinmektedir (Akal 2003:143). Bu erevede Fergana, mevcut yaps ve sorunlar itibaryla bir bakma Orta Asya'nn Bekaa Vadisi olarak da adlandrlabilir. Uyuturucu ticareti, silah kaakl, radikal slamc terr rgtleri ve dier silahl muhalif rgtlerin merkezi konumunda olup, bu rgtlerin en byk lojistik destek aldklar bir yer konumundadr. Corafi olarak, eski pekyolu'nun getii nemli bir gzergahta olup, zbek, Tacik ve Krgz snrlarnn kesitii bir noktadadr. Vadi; zbekistan,

Tacikistan ve Krgzistan snrlarnn bulutuu ve fikirlerin abucak yayld, snrlar at geni bir alan kapsamaktadr. 300 km. uzunluunda ve 170 km. geniliindeki vadinin yan yksek da silsileleriyle snrlanmtr. Vadinin byk ksm zbek topraklar iinde bulunmakla beraber, kuzeydou Krgzistan'n ilerine kadar uzan;.rak O ehrine; gneyde Tacikistan'n Kanibadan ehrine ulamaktadr. Vadi; Fergana, Namangan ve Andican yerleim merkezleri baz alnarak ayr blme ayrlmtr. En eski zamanlardan beri Orta Asya'nn en zengin tarm blgesidir. Vadinin stratejik konumu, Orta Asya'nn ilk hakimleri iin de, kuzeyde Kagar ve Dou Trkistan'a; batda Semerkant ve Buhara'ya, gneyde Pamirlere ve Afganistan ile eski Hindistan'a giden karayollarna eriim salamas asndan hayati nem tamaktayd (Raid 1996:102). Dolaysyla, Fergana, mevcut konumu itibaryla, bir bakma Orta Asya'nn kalbi olarak kabul edilmekte, tarihte olduu gibi gnmzde de blgeye hakim olmak isteyen glerin ilgisini ekmeye devam etmektedir. Dier taraftan Fergana Vadisi, bugn Orta Asya'nn en istikrarsz blgelerinden birisidir. Genellikle slam hareketlerin potansiyel bir yuvas; gemite iddetli ve kanl olaylara frsat veren ekonomik ve siyasi basklarn da yerleim sahasdr (Rasizade 1999: ix). Blgenin ar youn ve gen nfusa sahip olmas, isizlik ve ekonomik sorunlar tansiyonu Ykseltmektedir. Blge nfusu ounlukla isiz ve fakir insanlardan olumaktadr. Bunun yan sra, Fergana, Orta Asya'da slam'n ve slam geleneklerinin de en youn yaand blge olma zelliini tamaktadr. Bu zelliinden dolay radikal slamc hareketler kendileri iin uygun bir taban ve destei bulmakta zorlanmamaktadrlar (Akal 2003:147-151). Fergana Vadisi'nde nemli mevkiye sahip olan HuT'un Andican, Semerkant, Takent ve Fergana'da ubeleri vardr. Bu durum, Fergana'nn ekonomik ve sosyal bakmdan zbekistan'n en zayf blgelerinden birini tekil etmesinden kaynaklanmaktadr. Blgede etnik kkenli ve demografik sorunlar youn olarak yaanmaktadr. Bir baka nemli neden de, yaklak olarak tm byk uyuturucu yollarnn Fergana'dan gemesi ve ar dinci rgtlerin finansmannda uyuturucu ticaretinin nemli bir kaynak oluturmasdr. zbekistan nfusunun te birini oluturan 7 milyon kii FerganaVadisi'nde yaamakta ve blgeyi Orta Asya'nn en youn nfuslu kesimi haline getirmi bulunmaktadr. Ar kalabalk ve byk bir toprak ktl yaanan vadide alabilir i gcnn yzde 35'i isizdir. Dolaysyla, vadideki ekonomik bunalm, kkten dincilere etkili bir siyasal taban hazrlamtr. Fergana Vadisi'nde atma potansiyeli yaratan unsurlar ksaca u ekilde sralanabilir: 1. lenebilir topraklarn geniletme potansiyelinden yoksun, fakat gen ve hzla byyen bir nfusa sahip kk bir blge olmas; 2. Su sorunu; 3. Uyuturucu, nkleer malzemeler ve silah kaaklnn kayna ve gei yolu olmas; 4. Ciddi atmalar yaratmaya hazr siyasi ve ekonomik ortam; 5. Otoriter ynetimlerin neden olduklar siyas gerilimler ve insan haklar ihlalleri; 6. Etnik milliyetilik, kabilecilik ve blgecilik sorunu; 7. Radikal slam (Guliyeva 2001:43-48; Raid 1996:61,257-258). Dolaysyla Fergana,

zellikle 998-200 i yllar arasnda kontrol edilemeyen bir blgeydi. Baz Krgz yerleim alanlar zaman zaman bu gruplar tarafndan igal edilmekteydi. Ayn zamanda zbek lider slam Kerimov'un da ban en ok artan bir yer konumundayd. Dier taraftan Rus askeri varlnn meruluk kazanmas asndan da bu blge Rusya asndan nemli bir yere sahipti. Afganistan'dan blgeye, Tacikistan zerinden bir atlama ta vazifesi grmesi asndan da olduka stratejik bir neme sahiptir. Ksacas Fergana Eyll ncesi Orta Asya Cumhuriyetleri'nin nemli ve zayf bir karn boluunu oluturuyordu ve blgedeki bu radikal slamc rgtler, blge ynetimlerini ve blgedeki istikrar ok sert bir ekilde tehdit etmekteydi (Kurganskaia 2002: O). Eyll terrist eylemleri sonrasnda tm dnyada ve zellikle Amerika'da terrist rgtlere kar bir nefret ve tepki olumutur. Bakan George W. Bush Birlemi Milletler'in btn terristleri ezeceini ve bunun 21. yzyln ilk sava olacan ilan etti. Birlemi Milletler ve dier lkeler birlikte el-Kaide ve Taliban'a kar bir sava balattlar. Afganistan destekli ar slamclarla zaten problem yaayan Orta Asya devletleri, Washington'a desteklerini bildirdiler ve Birlemi Milletler'in bu terrist organizasyonlarla daha ok mcadele etmesini istediler. Amerika iin hem Afganistan'daki terrle mcadele de hem de yeni ve gvenli alternatif enerji blgeleri bulma da Orta Asya lkelerinin desteini almak ok nemlidir. Onun iin Amerika bu blgede istikrar salamak ve kendine Orta Dou'dan daha da istikrarl enerji alanlar bulmak konusunda ok youn almaktadr. zbekistan slami Hareketi'nin ad da Amerika'nn aklad terristler listesinde geti. Bu da Amerikann ileri ki zamanlarda o blgede daha da etkili olacann bir gstergesiydi. Her eyden nce Orta Asya lkeleri mevcut gei dnemi sorunlar ve savunma alanndaki zayflklar dolaysyla, radikal slamc terr rgtleri ve ayrlk glerle olan mcadelelerinde tek balarna pek bir baar salayamamlardr. Bunun sonucunda kolektif bir ekilde hareket etme gereklilii kararna varan bu devletler, terrle mcadele konusun4aki deneyimsizlikleri, zayf askeri gleri, tehizat eksiklikleri, snrlarn kontrolndeki zorluklar, uygulamadaki yetersizlikler ve aralarndaki koordinasyon eksiklii gibi sebeplerden dolay, blgede terrle mcadele ve gvenlik sorununu birlikte zme hususunda da yetersiz kalmlardr. Bundan dolay da, Eyll ncesine kadar blgedeki terr sorunuyla mcadelede esas aktr olarak Rusya Federasyonu'ndan ve ksmen de in Halk Cumhuriyeti'nden destek arama yollarna gitmilerdir. Bu erevede; Bamsz Devletler Topluluu ve anghay birlii rgt'nn gvenlik emsiyeleri altnda oluturulmaya allan terrle mcadele merkezleriyle, bu tr ayrlk gruplara ve terr rgtlerine kar savuma kapasitelerini artrmay hedeflemilerdir. Bu ise, blgede her iki lkenin, zellikle de Rusya Federasyonu'nun nfuzunun artmasna zemin hazrlamtr. Dier taraftan, Terrle mcadele kapsamnda her iki lkeyi de birbirine kar bir denge unsuru olarak kullanmaya alan Orta Asya cumhuriyetlerinin, ABD'nin blgeye gvenlik balamnda girii beklentisi ise, ancak i Eyll ile birlikte gereklemitir. Bu balamda i i Eyll saldrs ve Afganistan operasyonu, Orta

Asya devletleri asndan da bir dnm noktas olmutur. Balangta, radikal slamc terr rgtlerine ve ayrlk hareketlere ynelik darbe, blgede Orta Asya devletlerinin gvenlik balamnda Rusya'ya olan bamllklarnn azalmas ve Rusya tekelinin krlmas olarak alglanm ve ABD, Rusya ve in'e kar bir denge unsuru olarak grlmtr. Bu erevede Amerika da, blgeye zellikle gvenlik boyutundaki ilikilerini artrmay hedefleyen bir stratejiyle girmeye balam ve Trkmenistan dnda, dier tm Orta Asya cumhuriyetleriyle bu lkelerin savunma gcn artrmaya ynelik anlamalar imzalamtr. Nitekim, ABD blgedeki varln sadece askeri boyutla snrlandrmayp, ayn zamanda diplomatik ilikilere de nem vererek blge devletleri zerinde siyasi arln arUrma giriimlerini balatmtr. Netice itibaryla ifade etmek gerekirse, II Eyll Amerikan mdahalesi blgede yerel ve uluslar aras terr rgtlerini askeri eylem baznda sindirmi gibi gzkse de, aslnda daha tehlikeli bir srecin de nn amtr. Bu kapsamda, bu rgtlerin bir ksmnn aktivitelerini siyasi eylemler eklinde gerekletirmek istedii grlmektedir. Bu erevede de bu tr rgtler ierisinde HuT, yandalar ve yeni potansiyel adaylar asndan blgesel anlamda bir cazibe ve ekim merkezi olarak ortaya kmaktadr. Eer Ilml slamc gruplara kar, zellikle i 1 Eyll sreci sonras ortaya kan sert uygulamalar devam ettirilirse, bu gruplarnda radikal ve marjinal gruplarn saflarna doru srklenme olasl sz konusudur. Bu noktada, u ana kadar Ilml slamc gruplarn radikal gruplar karsnda yer almam olmas ve bu tr sylemlerden kanm olmalar da gz nnde bulundurulmaldr. Nitekim, bu erevede, bu gidiat gren HuT'un zeikle Tacikistan balamnda lml gruplarla temasa gemi olmas olduka dikkat ekicidir. Dier taraftan, bu srecin (daha radikal ve militan tr yeni yelerin katlmyla), blgede HuT vb. rgtleri, daha radikal ve marjinal bir konuma srklernesi de sz konusu olabilir. Dolaysyla, son gelimeler, araylar ve yaplanmalar bugne kadar ana stratejisinden pek taviz vermeyen HuT'u Orta Asya'da daha farkl bir srece doru zorlayabilir, ya da en azndan HuT'u sulandrabilir. Bata ABD olmak zere, dier ilgili glerin HuT ve gelecei asndan bir endiesi de budur. Bu erevede, blgedeki slami oluumlarn tekrardan bir deerlendirmeye tabi tutulup, yeni bir snflandrmaya gidilmesi ve buna gre gereken tedbirlerin alnmas gerekmektedir. Aksi takdirde, blgedeki "inan" ve "muhalefet" boluunun blge d oluumlar tarafndan doldurulmas ve ynlendirmesi kanlmaz olacaktr. 5. Hazar Ve Enerji Kaynaklarnn Paylam Ve Gzergahlar Sorunu SSCB'nin dalmasyla birlikte ortaya kan Hazar Denizi'nin hukuki stats sorunu, denizin ky devletleri arasnda nasl bltrlecei ve ak denize kys olmayan (land-Iocked) devletlerin (Azerbaycan, Kazakistan ve Trkmenistan) ak denize nasl kacaklar konularndaki anlamazlklar eklinde ksaca ifade edilmektedir (Uibopuu i 995: i 19). Kyda devletler arasndaki en byk sorun, denizin nasl b\trlecei ile ilgili alandr. Bunun yan sra, ak denizlere kma bu sorunla dorudan ilikisi olmad iin, Hazar Denizi'nin hukuki stats

sorunundan genellikle kastedilen bu deniz zerindeki egemenlik konusu ve onun paylamdr (Kalkan 1998:76). Dier taraftan, blgenin enerji kaynakl bir dier sorunu ise, gzergahlar ile ilgili olandr. SSCB dneminde Hazar'a kyda iki devlet vard: ran ve SSCB. Son 200 yldr Hazarda mutlak bir Rus/Sovyet askeri egemenlii ve Rus arl/SSCB ile ran arasnda imzalanm ulam ve ticaret serbestisiyle ilgili eitli anlamalar vard. Bu erevede konuyla zeikle ilgili olan 26 ubat 1921 ve 25 Mart 1940 SSCBran antlamalar Hazar' i kapal deniz olarak kabul ederek, iO millik balklk alannn dnda tm blgeyi iki lkenin ortak egemenliine brakmt. 1921 antlamas, o gne kadarki tm dzenlemeleri iptal ederek, Hazar nc devletlere kapatrken bu iki devlete seyr-sefer serbestisi tand. 1940 ylnda imzalanan ikinci antlama ise iki lkeye 10 deniz mili geniliindeki bir eritte mnhasr balklk hakk tand. Ayrca "Sovyet ve ran denizi" olarak tanmlanan kapal bir deniz (enclosed sea) olduu ifade edilen Hazar'n iki lkenin ortak egemenliinde (joint sovereignty) olduu da belirtildi. te yandan, 1970'de ran ile SSCB arasnda imzalanan yeni bir anlamayla iki lke arasndaki snr Trkmenistan'n Hasankulu ehri ile Azerbaycan'n Astara ehri arasnda izilmitir. Bu antlamalarda deniz di bi kaynaklar konusunda herhangi bir dzenlenme olmad gibi, biyolojik kaynaklarn ortak kuanm da teorik olarak yzde 50/50 paylam gerekli klyordu. Fakat, Souk Sava dneminde sadece SSCB Bak kta sahanlnda petrol kartt ve ran buna itiraz etmedii gibi, herhangi bir pay da istemedi. Bu dnemde SSCB dnda hibir devletin Hazar'da askeri varlk bulundurmasna msaade edilmedi; ran'n ise snrl sahil koruma faaliyetleri dnda bu konuda bir giriimi olmad. SSCB'nin dalmasnn ardndan yeni bamsz kyda devletlerin belirmesi bu durumu hzla deitirdi. Kyda devletlere Azerbaycan, Kazakistan ve Trkmenistan'n eklenmesi Hazar'n stats tartmalarn balatt. Uluslararas hukuka gre Hazar'n stats ya tm kyda devletlerin ortak egemenlii prensibinden hareketle "ortak sahiplik" (condomilium) ya da taraflarn zerinde anlaacaklar bir formle gre ulusal egemenlik sahalarna b1nmeyi gerektiren "bireysel sahiplik" olacakt. Fakat, zeikle Azerbaycan ve Kazakistan Hazar'n statsnn belirlenmesini beklemeden tek tarafl olarak deniz alanlarnda (off-shore) petrol aramasna baladlar. Bunun zerine alevlenen hukuki tartmada, Rusya'nn gr SSCB'den ayrlan devletlerin SSCB'nin imzalad antlamalarn ardl olmalar nedeniyle 1921 ve 1940 antlamalar erevesinde Hazar' n kyda devletlerin eit ortak kuanmnda olmas gerektii ynndeydi. Rusya ayrca, ran ve Trkmenistan'n da desteiyle, ak denizlerle doal balants olmad iin Deniz Hukuku'nun Hazar'a uygulanamayacan; bir i deniz (closed/enclosed sea) veya glolan Hazar'n ortak egemenlie tabi olmas gerektiini; 20 miik karasular ve takip eden 20 millik ulusal ekonomik blgelerin dnda kalan alann ortak sahiplenilmesi gerektiini ileri srd. Hazar'n "gl stats" durumunda, Azerbaycan kylarndan kan petrol zerinde dier lkelerin de eit hakk olacakt

(Croissant 1996-1997:27-28). Bunun zerine Azerbaycan, Hazar'n statsnn tek tarafl olarak deitirilemeyeceini ve Rusya'nn bu tr giriimlere kar her trl mdahale hakkn koruduunu da bir notayla 5 Ekim 1994'de Birlemi Millletler tekilatna ve blgede Azerbaycan'n verdii izinle arama yapan uluslararas konsorsiyumda en fazla paya sahip olan British Petroleum irketinin merkezinin bulunduu ngiltere'ye bildirdi (Soltan 2001 :66-67). Kasm 1996'da ise Rusya bir "dn" olarak her lke iin 45 millik ekonomik blge ve halihazrda iletilmeye balanm ya da yakn zamanda balanacak petrol sahalarnda kyda devletlerin sahipliini tanmaya hazr olduunu aklad. Bu durumda dahi deniz ularn, balklk, evresel gvenlik ve 45 milin tesindeki ortak alandaki petrol aramalar yine ortaklaa gerekletirilecekti. Ayrca, "ikili ihale" (double-tender) sistemiyle petrol aramalarnda kyda devletlere ncelik verilmesi isteniyordu. Rus grleri, zaman iinde daha da deiti ve Temmuz 1998'de Rusya'yla Kazakistan arasnda Hazar'n kuzey ksmyla ilgili olarak deniz yata iin ortay hat prensibini, su yzeyi iinse ortak sahiplii ieren bir anlama imzaland (Soysal 1998:21). Bugn gelinen noktada, gelimelerin kanlmaz olarak blgesel paylama doru gittiini gren Rusya blgede etkinliini tamamen elden karmamak iin dier kyda devletlerle anlama zemini aramaktadr. Rus goruune karlk, temelolarak Azerbaycan tarafndan ileri srlen ve Kazakistan'nda destekledii gre gre Hazar bazen snr gl (border lake), bazen de ak deniz (open sea) olarak tanmland (Ersoy 2002:202-203). Snr gl yaklamna gre Hazar uluslararas kara snrlarnn ortay hatta kadar denize uzatlmas yoluyla oluturulacak ulusal sektrlere blnmeli, kyda devletler kendi sektrlerindeki su yzeyi, deniz ulam, biyolojik kaynaklarn kullanm ve deniz dibi zerinde mutlak egemenlie sahip olmalyd. Ak deniz yaklamna greyse, 12 millik kara sular ve ortay hatt ihlal etmeyecek ekilde 200 mile kadar ekonomik blgeler belirlenmeliydi. Trkmenistan balangta Rus grne meyletmise de, ubat 1998'de Azerbaycan'la aralarndaki snrn ortay hat prensibine gre belirlenmesini kabul ettiini aklad. Fakat bu hattn nereden geecei konusunda iki lke henz anlama salayamadlar ve zellikle son bir yl ierisinde Kepez/Serdar, ragiOsman ve Azeri/Hazar yataklarnn sahiplii konusunda iki lke arasnda tartmalar giderek sertleti. ki lke ayrca Trkmen gazn Azerbaycan ve Grcistan zerinden Trkiye'ye tayacak Trans Hazar doMIgaz boru hattnn paylam konusunda da anlaamyorlar. Azerbaycan'da da doal gaz bulunmasnn ardndan bu lkenin nce Trans Hazar hattnn bir ksmnn kendi gazna ayrlmasn istemesi, ardndan da bu projenin sekteye uramas zerine kendi gazn dorudan Trkiye'ye satmak iin giriimde bulunmas zerine iki lke ilikileri daha da gerginlemitir. ran ise srarla Hazar'n ulusal sektrlere blnmesine kar karak "ortak sahiplii" savunmaktaysa da, zellikle Azerbaycan'n ah Deniz y~taklarndan payaldktan sonra yaklamn yumuatm ve Nisan i998'de "eit paylara" blnmesi artyla sektrel blnmeyi kabul edebileceini aklamtr. Fakat, denize sadece %13-14'lk kys bulunan ran'a

Hazar'n yzde 20'sinin denetimini veren bu yaklam, dier kyda devletlere e kabul grmedi (Mahnovski 2003:109-144). Dier taraftan ran, Hazar konusunda kyda devletler arasnda kesin bir anlama salanana taraflarn (burada zellikle Azerbaycan ve Kazakistan kastediliyor) tek tarafl arama faaliyetlerinden kanmalar ve ortak kullanmn geerli olmasn istemektedir. ran'n bir baka amac da, ABD ambargosu nedeniyle uluslararas petrol piyasasndaki etkinliini kaybettikten sonra bir de Hazar'daki kaynaklar vesilesiyle Azerbaycan ve Kazakistan'n kendisine rakip olarak piyasaya kmalarn geciktirmektir. Bu erevede ran, Hazar'dan kendisine pay kartamasa bile, konuyu kriz aamasnda tutarak blgeden petrol kartlmasn ve dolaysyla elde edilecek petroln ran' dlayan boru hatlaryla blge dna kartlmasn mmkn olduunca nlemeye almaktadr. Bylelikle orta-uzun vadede bir taraftan ABD yaptrmlarnn yumuamas, dier taraftan da ran'da enerji karlar bulunan okuluslu irketlerin basklaryla Hazar'dan elde edilecek petroln kendi topraklar zerinden uluslararas piyasalara ulatrlmasn salamaya almaktadr (Aydn 2004:164-166). Bilindii zere, Sovyetler Birlii'nin dalmasndan sonraki dnemde daha nce de bahsedildii zere doal kaynaklar ve zellikle de yer alt zenginlikleri asndan nemli bir potansiyele sahip olan Orta Asya lkeleri blgenin enerji dengesi zerinde de sz sahibi olmak isteyen Rusya asndan n plana kmlardr. Bu balamda ilk olarak ele alnmas gereken ve en zengin rezervlere sahip olan iki lke Kazakistan ve Trkmenistan'dr. zbekistan da bu kaynaklar asndan zengindir fakat iinde bulunduumuz dnem itibariyle retim miktar kendi i talebini ancak karlamaktadr; bu nedenle petrol ve doalgaz ticareti snrl kalmaktadr. Kazakistan ve Trkmenistan asndan Rusya dndaki snr komularndan hi birinin denize k bulunmamas sebebiyle bu lkeler rettikleri doal gaz ve petrol ihra etmek iin bir bakma "gnlszd:" de olsa Rusya'ya muhta durumdadrlar. Bu durumun bir gstergesi olarak; Kazakistan'daki Rusya'nn etkinlii, Tengiz blgesindeki boru hatlarn iletmesindeki konsorsiyumda kendini gstermektedir. Konsorsiyum'la, Kazakistan arasnda 1992 yaplan sonra Rusya'nn basksyla, 6 Aralk i996 yeniden imzalanan antlamada, Rusya'nn pay Kazakistan' da dahil edersek % 6O'lar bulmutur. Trkmen doalgaz zerindeki Rus etkinlii ise son durumda Rusya ile Trkmenistan arasnda LO Nisan 2003 tarihinde imzalanan 25 yl vadeli doalgaz alanndaki ibirlii anlamas ile perinlenmitir. Bu anlamaya gre Gazprom 2004 ylnda 3 Trkmenistan'dan 6 milyar m /yll, 2006'da o milyar m3/yll ve 2009'da ise artk 80 milyar m3/yll doalgaz almay planlamaktadr. Mevcut durumda Kazakistan ve Trkmenistan arasnda bu konu hakknda ibirlii oluturularak Rusya'nn aradan ekilmesini salama amal politikalar 1 i Eyll ncesi dnemde baarl olamam; 11 Eyll sonrasnda da ayn amaca hizmet edecek yeterli inisiyatif gelitirilememitir. birlii zellikle Hazar Havzas'nda daha derindir. Her iki lkenin de karlar, Hazar blgesindeki devletlerin bamszln ve egemenliini

desteklemekte, Moskova'nn buradaki etkisini snrlandrmakta ve blgenin enerji kaynaklarn gelitirmekte ortaktr (Larrabee 2001:49). Kazakistan, Azerbaycan ve Trkmenistan iin Hazar her eyden nce ana zenginlik kayna iken, ran Hazar'dan ziyade Krfezde petrol retmektedir. ran'n Hazar'daki petrol varl Anzali petrol sahasyla snrldr. Bundan dolay ran'n konumunu eitli faktrler belirlemektedir. lk olarak ran'n blgede hayli aktif ve Trk Cumhuriyetleri ile milyar dolarlk antlamalar imzalam olan Batl lkeler zellikle de ABD ile olan anlamazl gelmektedir. ABD'nin ran'n petrol anlamalarnn dnda tutulmas iin bask yapmas ve ran zerinden geecek boru hatt senaryolarna kar kmas ran'n blge d aktrlerin blgeye mdahalelerine olumsuz bakmasna yol amaktadr. Bu olumsuz bak ran' Rusya'ya yaknlatrmaktadr. stelik yeni bamsz devletlerin kurduu ortak iletmelerde Rusya ok az bir pay, ran ise hibir eyalamadndan iki lke de daha ok payalmaya almaktadr. Bylece Rusya ile ran arasnda bir tr ittifak olumutur. ki lkede Hazar'n bir glolduunu ve be kyda lke tarafndan ortaklaa kullanlmas ve kyda olmayan lkelerin darda tutulmas gerektiini ifade ederek Hazar'n kaynaklarnn tek tarafl olarak kartlmasn eletirmektedir. Nitekim, SSCB'nin dalmasndan sonra, sahip olduu petrol-gaz potansiyeli ile tm dikkatleri zerine toplayan Hazar Denizi ve 21. yzyln byk eneji reticileri arasnda olacaklar anlalan kyda devletleri (Azerbaycan, ran, Kazakistan, Rusya Federasyonu ve Trkmenistan) 23 Temmuz 2001' deki kriz ile gndeme geldiler. Bu gelime, her ne kadar daha ok Hazar'n paylamyla ilgili grnyorsa da, arkasnda zellikle ran asndan gelecek onyllarda; (1) dnya enerji retiminde arla sahip olmak; (2) Kafkasya blgesinde nfuz elde etmek; (3) blgedeki ABD etkinliine set ekmek; (4) Hazardan elde edecei kaynaklarla giderek glenecek olan Azerbaycan'n ran'n btnlne ynelebilecek faaliyetlerine imdiden set ekmek gibi uzun dnemli nedenler vardr. Azerbaycan asndan ise, bir an nce mmkn olduunca fazla petrol elde edip uluslararas piyasaya ulatrmak ve bu yolla elde edilecek gelirle lkenin ekonomik ve siyasi bamszln glendirmek nemlidir. Ayrca blgede Rus etkisinin krlmasn ve ran etkisinin yaylmasn nlemek de Hazar enerji kaynaklarnn sahiplenilmesiyle yakndan alakaldr. te yandan, Hazar havzasndaki petrol ve doalgaz rezervlerinin byk ksmnn henz gelitirilmedii, hatta blgenin nemli bir ksmnda rezerv tespiti dahi yaplmad bir dnemde, SSCB 'nin dalmasnn ardndan eitli uluslararas irketlerin blgedeki enerji kaynaklarn kararak iletmek iin szlemeler yapmalar, komu blge lkelerin de bu kaynaklar uluslararas pazarlara ulatracak boru hatlarnn kedi topraklarndan geirilmesi iin kyasya mcadeleye girimeleri blgeyi bir anda uluslararas bar ve gvenlik asndan nemli ve hassas bir blge haline getirmitir. Bu erevede Hazar'a kyda Orta Asya lkelerinin de silahlanna srecine girdikleri grlmektedir.

Enerji kaynaklar asndan Hazar havzas yeni bir Orta Dou deildir. Fakat, stratejik adan Bat'nn elindeki en nemli petrol sahas olan ve yakn gelecekte tkenmesi beklenen Kuzey Denizinin yerini almaya adaydr. 2002 itibariyle blge lkelerinin ispatlanm ham petrol ve doalgaz rezervlerine bakldnda, ham petrol rezervleri asndan Kazakistan ve Azerbaycan, doalgaz rezervleri asndan da Trkmenistan ve zbekistan zengin lkeler olarak gze arpmaktadr. Pala'ya gre, "1 trilyon metrekplk rezerv tespit edilen ah Deniz kefi ile birlikte, sadece petrol deil bir doal gaz lkesi olacann sinyallerini veren Azerbaycan', bu son gruba dahil etmek yanl olmayacaktr." (Pala 2003: 15-16) Trkiye asndan hadiseye bakldnda, Hazar sorununun birka yn bulunmaktadr. Trkiye bir yandan Azerbaycan, Kazakistan ve Trkmenistan'n bekas zerinde nemli neticeler verebilecek "stat" sorununda bu lkelerin pozisyonlarn savunurken; dier yandan da blgedeki enerji projelerindeki itirakleri ve boru hatlar gzergahlar dolaysyla bir "enerji havuzu ve gei lkesi" olma stnln yakalamaya almaktadr. Hazar Denizi stat sorununun zellikle "karasularn snrlar" ile ilgili yanlar sebebiyle de Hazar-Ege paralellikleri de kurulabilecektir. Dolaysyla, Hazar sorunu, dorudan ve dolayl neticeleriyle sadece kyda lkeler iin deil, Trkiye iin de birincil dereceden nem arz etmektedir. Bu erevede, "Dou-Bat Enerji Koridoru'nun en kritik ayan oluturan "Bak- Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hatt Projesi" (BTC HPBH) ile hem Trkiye'nin jeopolitik nemi artacak hem de Azerbaycan ve Grcistan'n siyasi ve iktisadi istikrarna katkda bulunulacaktr. Proje ile Azerbaycan dnya genelinde sayl reticiler arasna girerken, Grcistan da en nemli gei lkesi olarak n plana kacaktr. BTC'yi srasyla Azerbaycan gazn Trkiye ve Avrupa'ya ulatracak "ah Deniz Doal Gaz Boru Hatt Projesi" ve Trkmenistan gazn lkemiz ve Avrupa piyasalarna ulatracak "Hazar Geili Trkmenistan- Trkiye-A vrupa Doal Gaz Boru Hatt Projesi" izleyecektir (ayl 2002:96-108). Bu hatlar, bugn ikisi de hzla ilerleyen Trkiye-Yunanistan-talya ve Trkiye-Bulgaristan-RomanyaMacaristan-A vusturya Doal Gaz Boru Hatt projelerine balandnda koridor tamamlanacak ve Trkiye gerek petrol gerekse doal gazn Bat piyasalarna aktarm bakmndan tam anlamyla bir enerji terminaline dnm olacaktr." (Pala 2003:38-52). 6. Demokratikleme Sorunlar Ve Muhalif Hareketler Orta Asya ve Kafkasya devletlerinin liderleri, SSCB'nin dalmasnn ardndan yaptklar aklamalarda lkelerinde demokratik rejimin temel unsurlar olan demokratik seim, serbest pazar ekonomisi, insan haklar ve laiklik gibi hususlar hayata geirme azimlerini dile getirdiler. Bu erevede, kendi ynetimleri altndaki halklarn ekonomik zorluklarn giderme, adalet ve gvenlii salama ve ok ksa bir zamanda dnya toplumunun birer saygn lkesi olma ve bunun iin de gerekli sosyo-politik ve ekonomik reformlarn yaplaca hususunda szler verdiler. rnein, zbekistan Devlet Bakan slan Kerimov bu hususta, lkesinin kurulma

stratejisini "zbekistan'n Yenilenme ve lerlemesindeki Yol" adl kitabnda ortaya koyarken; Kazakistan Devlet Bakan Nursultan Nazarbayev, "Kritik On Yl" kitabnda Kazakistan'n ve blgenin geleceine dair fikirlerini sunmakta; Trkmenistan Devlet Bakan Saparmurat Niyazov (Trkmenba) "1000 Gn", "Trkmenistan'n Petrol ve Doalgaz Sanayisi'ni 2020 Ylna Kadar Gelitirme Plan" ve "Ruhname" adndaki almalaryla bu liderler arasndaki yerini almaktayd. Fakat, otoritelerini kurup, salamlatirdktan sonra, Bat tarz siyasi demokrasinin bu blge iin uygun olmadn iddia etmeye baladlar. Temel meselelerin siyasal katlm, ekonomik liberal1eme, zgr basn ve insan haklar gibi konular yerine toprak btnl, ulusal gvenlik ve toplumsal birlik olduunu ve bunlara daha fazla ncelik verilmesi gerektiini iddia ettiler. Bu nedenle demokrasi kavramn; adalet, zgrlkler ve insan haklar erevesinde yorumlamak yerine, gerek toplum ve gerekse aydnlar zerinde kat bir kontrol kurma anlamnda kul1andllar. Bu kaygIara uygun olarak, otoriter rejimIeri benimsediler ve halklarnn temel haklarn hie sayan baskc bir sistem kurdular (Efegil, olak 2003:201-202; Zhanguzhin 2000:22-24). Liderlerin bugne kadar ki izlediklere siyasete bakldnda, gittike ktleen mevcut durumu dzeltmek ve otoritelerini bakalaryla paylamak gibi bir niyete sahip olmadklar grlmektedir. rnein, Trkmenistan'n hemen her blgesi gibi, Orta Asya'nn en hareketli ehirlerinden Agabad da btnyle Saparmurat Trkmenba demektir (lk 2002:126). Bu erevede, muhalefete ynelik bask ilk yll1ardan bu yana btn younluuyla devam etmektedir. Yakn bir gelecekte ise, bu liderlerin, lkelerinde birlii ve oklu katlm salamak iin daha lml politikalar izleyecekleri ise halen birer mehul oluturmaktadr. Bu durum, bu lkelerde siyasal ve ekonomik sorunlarn giderek artmasna sebebiyet vermekte ve iddetli toplumsal sorunlarn ortaya kmasna neden olmaktadr. Toplumsal honutsuzluun, daha evvel de olduu gibi, i atmalara ve yeni siyasi sorunlara yol amas muhtemeldir. Blgedeki halklar, mevcut otoriter rejimIerin bask politikalar sonucunda kendi hkmetlerinden soumaya balamlar ve baka araylara ynelmilerdir (Aydn 2004: 151). Nitekim, bu srecin ciddi sinyal1eri son yll1arda alnmaya balanmtr. Liderlerin yrttkleri politikalarn ve kt ekonomik ve yaama koul1arnn sonucu olarak blgedeki balca muhalefet gruplar, mevcut liderlere ve otoriter rejimiere meydan okuma gayretlerini artrarak srdrmektedirler. Bu erevede, Orta Asya cumhuriyetleri ierisinde Kazakistan'da, "Kazakistan Demokratik Seimi Hareketi" lideri Muhtar Ablyazov ile "Kazakistan Cumhuriyet Halk Partisi" lideri Akejan Kajegeldin; Krgzistan'da, "Ar-Nams Partisi" lideri Feliks Kulov ve muhalif parlamenter Azimbek Beknazarov; zbekistan'da, srgndeki "zbekistan Erk Demokratik Partisi"nin lideri Muhammed Salih; Tacikistan'da "Nahzet- shmi" lideri Muhammed erif Himmetziide ve srgndeki, "arag-i Ruz" gazetesi etrafnda ekillenen muhalif hareketin lideri Trkmenistan'da ise, "Birleik Trkmen Muhalefeti" Dododjen Atavul1ayev; lideri Abdi Kuliyev ve

Trkmenistan Halk Demokratik Hareketi" lideri Boris hmuradov (her iki muhalif lider hareketlerini Moskova'dan ynetmektedirler) muhalif hareketlerin nde gelen isimleri olarak n plana kmaktadriar. Kafkasya'da ise, Azerbaycan'da Musavat Partisi ve Lideri sa Gamber; Grcistan'da "Milliyeti Hareket Partisi" ve lideri Mihail Saakavili n plana kmaktadr. Krgzistan Devlet Bakan Askar Akayev, 6 Eyll 2002'de Krgzistan Ulusal Gvenlik Konseyi Bakan Misir Airkulov'a ynelik saldrnn arkasnda lkedeki ynetim kart muhalif gruplarn olduunu aklamtr. II Eyll ile birlikte ABD'nin blgeye yerlemesini ve Bat dnyasnn tm dikkatlerini bu blgeye yneltmesini byk bir frsat olarak deerlendiren Krgzistan'daki muhalif gruplarn, lke iindeki ve dndaki faaliyetlerini artrma yoluna giderek eylemlerine lke iinde artan bir kitlesel destek ve etkinlik, yurt dnda ise meruluk temeline dayanan bir boyut kazandrma stratejileri de Askar Akayev ve ekibini endielendirmekteydi. Nitekim, lkedeki son saldryla beraber Krgzistan Hkmeti'nin ald tedbirlere ve Devlet Bakan Askar Akayev'in yapt aklamalara bakldnda bu daha net bir ekilde grlmektedir: Ordunun kitlesel eylemlere kar silahlandrlmas, radikal slam tehdidinin srekli olarak yenilenmesi, lkede bir i sava kmas olaslnn gndemde tutulmas, her trl kitlesel eylem ve gsterilerin yasaklanmas, terr eylemlerinde bir art beklentisinin sk sk tekrarlanmas bu tr tedbirler arasnda saylabilir. Bylece, Krgz ynetimi lkede kendisine ynelik muhalif hareketlerle mcadelesini meruluk temeline oturtmak suretiyle uluslararas tepkilerin nne gemeye almaktadr. Dier taraftan, 17 EylUl'de zbekistan'n gneyindeki Kakaderya blgesindeki Kari ehrinde bir konferans gerekletiren ve ksa adyla "Birlik Hareketi" olarak bilinen "Birlik Halk Hareketi" de Orta Asya'daki deiim rzgarlarna kaplarak, nmzdeki gnlerde daha geni apl bir muhalif hareketi balatacann ilk sinyallerini vermitir. Konferans sonucunda yeler ve temsilciler, Birlik Halk Hareketi'nin "Birlik Halk Hareketi Partisi"ne dnmesi ve bundan sonraki faaliyetlerinin parti ats altnda yaplmas ynnde bir karar almlardr. Bylece, zbekistan'n iki nemli ve yasakl muhalif hareketinden birisi olan Birlik Hareketi de bundan sonra "Erk" gibi, siyasi bir parti olarak faaliyetlerini devam ettirecektir (Paley, Williams, Oliker 2003:7-40). Dier taraftan, Trkmenistan'da Trkmen muhalefetinin faaliyetlerini artrdna dair gelimelere da tank olunmaktadr. zellikle bunlar arasnda Rus basnnda kan ve ABD'nin Trkmenba'n devirmeye ynelik senaryolar hazrladna dair olan en dikkat ekicisiydi. Nitekim, son aylarda kan dier haberleri ve gelimeleri de alt alta koyduumuzda tablonun daha netlik kazandn grmekteyiz. Trkmenistan'n bakenti Akabat'ta ve dier vilayetlerinde, Mari ve Nebitda gibi, Trkmenba aleyhinde gsterilerin dzenlenmesi; Trkmen muhalif gruplarn 5 Temmuz'da Viyana'da birleme karar almalar; eski adyla areev, yeni adyla Trkmenabad ehrinde Devlet Bakan Saparmurat Niyazov'a kar darbe hazrl ierisinde olduu ileri srlen bir darbeci grubun yakalanmas;

Trkmenba'nn gvenlik birimleri ierisinde bir tasfiye srecine girmesi ve bu dorultuda bir seri grevden almalar ve tutuklamalarn gerekletirilmesi; Milli Gvenlik Komitesi'nin bakanla dntrlmesi gibi bir takm gelimeler ilk akla gelenler. Trkmenba'nn tutumu (Gler 2001:97-110) ve Trkmenistan'n blgede tarafszlk stats ierisinde izlemeye alt d politika (Erol 2001:124-142) ve dier Orta Asya cumhuriyetlerine nazaran Trkmenba'nn ABD'ye mesafeli durmas, Trkmenistan' i ABD asndan riskli bir lke konumuna koymaktadr. Ayrca, Trans-Afgan boru hatt projesi erevesinde, Trkmenistan'da ABD asndan vanann banda uygun birinin bulunmas da kanlmaz grlmektedir. Dolaysyla Trkmenba, II Eyll ile birlikte blgeye yerleen ABD'nin blgede kendisine uygun rejimieri yerletirme ve bu lkelerde yine kendisine yakn yeni liderleri grme stratejisi erevesinde hedefbir lider konumuna gelmektedir. Ayrca, Trkmen muhalif gruplarnn 5 Temmuz'da Viyana'da yaplan toplant sonrasnda birleme karar almalar gibi bir gelime de zbekistan'da yaanabilir. Benzer bir ideolojik yapya ve gre sahip olan ve her eyden te ortak bir hedefe sahip bulunan "Erk" ve "Birlik" hareketleri, i ve d destek salama noktasnda nmzdeki srete ortak hareket edebilirler. Nitekim, 6-10 Temmuz 2002 tarihinde Berlin'de gerekletirilen AGT lL. Yllk Asamble toplants ncesi, ban zbek, Kazak ve Trkmen muhalif gruplarn ektii yeni bir oluumun bundan sonra daha organize bir ekilde hareket edecei ve hatta ortak bir siyasi cephe oluturulabilecekleri ynnde yaplan deerlendirmelerimize uygun bir srele kar karyayz (Erol 2002:43). 25 Kasm'da Trkmenistan Devlet Bakan Saparmurat Trkmenba'na ynelik suikast giriimiyle birlikte, Orta Asya cumhuriyetlerinde son dnemde normalin dnda, daha organize bir eilim gsteren, grnt itibariyle de d kaynakl ve ynlendirmeli bir muhalif hareketlenmeye bir kez daha ahit olunmutur. Bugne kadar Tacik Sava dnda ciddi bir muhalefet hareketinin yaanmad bu lkelerde bir ka aydr gelien ynetim kart muhalif gruplarn blge baznda ve lke iinde kurduklar ittifaklar dikkatleri bu blgeye yeniden ekmektedir. Netice itibaryla, Orta Asya'da bundan sonraki srete muhalif hareketler ve insan haklar sylemlerini daha sk ok duyacaz. Bunun iin de Trkiye'nin bir an nce bu muhalif hareketleri mercek altna yatrmas ve "stratejik derinliimizi" oluturan bu blgedeki gelimeleri yakndan takip etmesi gerekmektedir. II Eyll sonras ABD'nin blgeye yerlemesini ve Bat dnyasnn tm dikkatlerini bu blgeye yneltmesini byk bir frsat olarak deerlendiren Orta Asya'daki muhalif gruplarn, gerek lke iindeki ve gerekse de dndaki faaliyetlerini daha da artrma yoluna gitme suretiyle, eylemlerine lke iinde artan bir kitlesel destek ve etkinlik, yurt dnda ise meruluk temeline dayanan bir boyut kazandrmak istemesinin bir sonucu olarak deerlendirilebilir.

Sonu Yukarda da grld zere, "i" faktrler, bamszln ilk gnlerinden bugne kadar Orta Asya devletlerinin kar karya kaldklar tehditalglamalarnn ve gvenlik sorunlarnn banda gelmekte olup; bu faktrler ierisinde "muhalif hareketler" ve "terr faaliyetleri" blge gndeminde daha youn bir ekilde yer almaktadr. Bu sorunlar, kukusuz, blge lkelerinin i ve d politikalarna dorudan etki edebilmekte ve daha bamsz birer aktr olarak dnya politikasnda yer almalarna engelolmaktadrlar. Sorunlarn ksa ve orta vadede zlmesi mevcut artlar ve gidiat dahilinde g grmektedir. zellikle, blgenin ar youn ve gen nfusa sahip olmas, isizlik ve ekonomik sorunlar blgedeki gvenlik sorunlarn beslerneye devam etmektedir. Bu haliyle, zellikle Fergana blgesi, Orta Asya'da potansiyel bir tehdit olarak blge lkelerinin nnde durmaktadr. Dier taraftan, blgedeki gei srecinden kaynaklanan otoriter ynetim anlay ve uygulamalar da bu sorunlar beslernekte ve eitlendirmektedir. Blge lkeleri arasndaki etnik, snr ve su sorunlar, u an iin blgenin gndeminden uzak tutulmaya allmakla beraber, potansiyel sorun adaylar olarak varln devam ettirmektedirler. Bu sonnar, ayn zamanda, Orta Asya'daki mevcut entegrasyon ve ibirlii araylarnn (Orta Asya birlii rgt gibi) nndeki en nemli engeller olarak da karmza kmaktadrlar. Hazar sorunu ise, daha geni boyutlu bir sorun olup, Hazar'a kyda olmayan nc taraflar da iine ekme potansiyeli tamaktadr. Bu erevede, enerji gzergahlar ve paylam sorunu da, blgedeki rekabeti ve gvenlik sorunlarn nmzdeki srete daha da artracak gibidir. Netice itibaryla ifade etmek gerekirse, Orta Asya blgesindeki gvenlik sorunlar "scak" ve "dondurulmu" olarak blge gndemindeki yerini korumaya devam etmektedir. Orta Asya Cumhuriyetleri'nin dnya siyasal corafyas iinde gl bir yer edinmesi, bu sorunlarn zm noktasnda sahip olduu ekonomik potansiyeli harekete geirmesine baldr. Blgenin kendi iinde ve evresindeki ~venli lkelerle girecei birlik ve beraberlik, nceki iki faktr eklendiinde yeryznn siyasal bakmdan gl blgelerinden biri daha ortaya km olacaktr. Bu erevede, 2 i. yzylda Orta Asya'nn mterek gvenlik hedeflerini: engelleyici glere ramen kararllkla blgede bar ve istikrarn oluturulmas; politik ve ekonomik istikrarn olumasna katkda bulunacak istikrarl ekonomik ilikilerin oluturulmas ve son olarak da, isel etnik atmalar, terrizm, uyuturucu trafii, zorunlu g ve yasad silah ticareti ile savalmas oluturmaldr. Kukusuz, bu hedeflere baar ile ulaabilmek iin de ortaklklara ynelik kurumsal mekanizmalarn oluturulmas ve mevcut olanlarn glendirilmesi gerekmektedir. (Giil bir yasal ereve gibi). Ama oluturulacak bir yasal ereve, blgede gelecekte varolacak ortaklklar iin bir ilk admdr sadece. Orta Asya'da giilii bir blgesel gvenlik sistemi kurabilmek ve uluslararas alanda sayg duyulan bir blge yaratabilmek iin Orta Asya devletlerinin birbirleri ile ibirliine devam etmeleri ve ortak giivenlik sorunlarn kendi ulusal savunma hedeflerinin nne koymalar

gerekmektedir. Blgede istikrar ve ulusal kendine yeterlii, ekonomik entegrasyonu ve blgesel gvenlii oluturmak amacyla hazrlanan stratejilerin baarya ulaabilmesi iin blge snrlar ierisinde yer alan her devletin kendi zel koullarn da gz nnde bulundurmas gerekmektedir. Tm Orta Asya devletleri hem kendi blgesel ve ulusal politikalar erevesinde hem de uluslararas organizasyonlar mekanizmas ierisinde varolan tm olaslklar kullanmak durumundadrlar (Kasymova 2002:914).

Kitaplar: Ahmed Raid, i996, Orta Asya'nn Dirilii: slam m, Milliyetilik mi?, (ev.) Osman . Deniztekin, stanbul; Cep Kitaplar. Alec Rasizade, 1999, Calming The Ferghana Valley: Development and Dialogue in the Heart of Central Asia, Center for Preventive Action, New York; The Century Foundation Press. E. Gellner, (1992), Uluslar ve Ulusuluk, (ev.) B. E. Behar, G. G. zdoan, stanbul; nsan Yaynlar. Fahir Armaolu, (1991), 20. Yzyl Siyasi Tarihi, 2, Ankara; Trkiye Bankas Kltr Yaynlar. Hamit Ersoy, Lale Ersoy, 2002, Kreselleen Dnyada BlgeselOluumlar ve Trkiye, Ankara; Siyasal Kitabevi. rfan lk, 2002, Moskova'yla slam Arasnda Orta Asya, stanbul; Kum Saati Yaynlar. Ministry of Foreign Affairs of Turkmenistan, (I 997), Foreign Policy of Turkmenistan, Akabat; Trkmenistan Dileri Bakanl Yaynlar. N. Nazarbayev, (2003), Kritik 10 Yl, Ankara; ASAM Yaynlar. Nadir Devlet, i 993, ada Trkiler, Doutan Gnmze Byk slam Tarihi, Ek Cilt, stanbul; a Yaynlar. Olivier Roy, 1997, Yeni Orta Asya Ya da Uluslarn mal Edilii, (ev.), Mehmet Moral, stanbul; Metis Yaynlar. Recepdurd Garayev, (1998), Garaszlgn anl Seneleri, Akabat; Ruh Neriya. Yasin Aslan, (i 99l), nc Roma'nn Jeopolitik Arzular, Ankara; Avrasya Uluslararas ilikiler ve Stratejik Aratrmalar Merkezi. Makaleler: Arslan Koiyev, (Yaz 2001), "Milli zelliklere Gre Orta Asya'nn Snrlarnn Belirlenme Politikas", Avrasya Dosyas Trkmenistan zel Says, 7, (2),295-305. Cenk Pala, Bahar 2003, "21. Yzyl Dnya Enerji Dengesinde Petrol ve Doal Gazn Yeri ve nemi: 'Hazar Boru Hatlarnn Kesime Noktasnda Trkiye"', Avrasya Dosyas Enerji zel Says, 9, (1),15-16. Cynthia and Michael Croissant, K i99611997, "Hazar Denizi Stat Sorunu: erii ve Yansmalar", Avrasya Etdleri, 3, (4), 27-28. Elnur Soltan, Mays 2001, "Hazar Denizi'nin Hukuki Stats; zlemeyen Snrlar", Stratejik Analiz, 2, ( 3), 66-67.

Enes Cansever, (Yaz 2000), "Deiim Srecinde Kazakistan", Da (Diyalog Avrasya), (2), 17 Erel Tellal, (ubat 1994), "Eski Sovyetler Birlii ve Dou Avrupa'da G Hareketleri", Mlkiyeliler Birlii Dergisi, 18, (164), 58-59. Ertan Efegil, Ylmaz olak, 2003, "Gei srecinde Orta Asya: Liderlik, Milliyetilik ve Demokrasi", Orta Asya'nn Sosyo-Kltrel Sorunlar: Kimlik, slam, Milliyet ve Etnisite, (deL) Ertan Efegil, Pnar Akah, stanbul; Gndoan Yaynlar, 201-202. F. S. Larrabee, 2001, "Trk D Politikas ve Gvenlik Politikas: Yeni Boyutlar, Yeni Glkler", Trk-Bat likilerinin Gelecei: Stratejik Bir Plana Doru, (ev.) Ik Kuu, Ankara; ASAM Yaynlar. Franoise Rollan, (Mays 2004), "Learning to Live with Frontiers: New Frontiers in Central Asia", UNISCI Discussion Papers, I. George 1. Mirsky, (Ekim 1992) "Central Asia's Emergence" Current History, 91, (567),336. Haluk leki, (Mart 1995), "Trk Dnyas 'nda Etnik Problemler", Gk Dergisi, (4), Henn-Juri Uibopuu, 1995, "The Caspian Sea: A Tangle of Lega1 Problems", The World Today, 51, (6), 119. brahim Kalkan, 1998, "Kazak Petrolleri ve Uluslar aras Gler", Trk Cumhuriyetleri ve Petrol Boru Hatlar, (der.), Alaeddin Yalnkaya, stanbul; Balam Yaynlar, 76. brahim Kaya, (2002), "Aral Havzas Anlamazlnn Deerlendirilmesinde Hukuksal ereve ve Uygulanabilir neriler", Dnyada Su Sorunlar ve Stratejileri, (deL), Aziz Koluman, Ankara; ASAM Yaynlar, 122. smail Soysal, 1998, "Hazar Blgesinde Petrol ve Gaz Kaynaklar", Trk Cumhuriyetleri ve Petrol Boru Hatlar, (der.), Alaeddin Yalnkaya, stanbul; Balam Yaynlar, 21. Mehmet S. Erol, Yaz 2001, "Trkmenistan Devleti'nin D Politikasnn Temel Sacaya: Daimi Tarafszlk Stats", AvrasyaDosyas Trkmenistan zel Says, 7, (2),124142. Mehmet S. Erol, Temmuz 2002, "Orta Asya'da Dmeye Kim Bast?: Byk Oyunda kinci Perde, Sra Muhaliflerde", Jeopolitik Gndem, (lO), 43. Mustafa Aydn, (2004), "Avrasya'nn Deien Jeopolitii ve Gvenlik: 1989-2003", Yakn Dnem G Mcadeleleri nda Orta Asya Gerei, (der.), Ertan Efegil, Elif Hatun Klbeyli, stanbul; Gndoan Yaynlar, s. 169. Mustafa kmen, (Yaz 2001), "Trkmenistan'da evre Sorunlar", Avrasya Dosyas Trkmenistan zel, 7, (2), 239. Nadir Devlet, (K 1995), "Bamsz Trk Cumhuriyetlerinin Snrlarnn Tarihi, Corafi ve Etnik Sorunlar", Avrasya Etdleri,I, (4), 30-35. Nermin Guliyeva, Mart 2001, "Orta Asya'da Cad Kazan: Sava ve Terr Tehdidi", Stratejik Analiz, i, (11),43-48. Nermin Gler, Yaz 2001, "Gei srecinde Trkmenistan'n Siyasi Yaps: Trkmenba Modeli", Avrasya Dosyas Trkmenistan zel Says, 7, (2), 97-110. Nazokat A. Kasymova, 2002, "Orta Asya'nn Jeopolitik Konumu ve Oluturulmak stenen Blgesel Gvenlik Sistemi", Trkler, (ev.) Kadir nan, Ankara; Yeni Trkiye Yaynlar, 9 4.

Orozbek Moldaliev, (2002), "Islamism and International Terrorism: A Threat of Islam or a Threat to Islam?", Central Asia and the Caucasus, IS, (3), 94. Philip Micklin, (2000), "The Puture of Water Management", Central Asia and Caucasian Prospects, The Royal Instittue of International Affairs, s. 68. Pnar Akal, 2003, "Orta Asya'da slami Uyan, Radikal slami Hareketler ve Bu Hareketlerin BlgePolitikasna Etkileri", Orta Asya'nn Sosyo-Kltrel Sorunlar: Kimlik, islam, Milliyet ve Etnisite, (der.) Ertan Efegil, Pnar Akal, stanbul; Gndoan Yaynlar, 143. Poonam Mann , Aralk 2001, "Religious Extremism in Central Asia", Strategic Analysis, XXV. (9), 1029. Rajan Menon ve Hemi J. Barkey, (K 1992-93), "Transformation,of Central Asia: Implications for Regional and International Security", Survival, 34, (4), 71. Rustem Zhanguzhin, 2000, "Democratizatior; in Central Asia: Several Comments";Central Asia and the Caucasus, (4), 22-24. S. Glden Aynan, (Ekim 1994), "Dnn Efendileri Bugnn Aznlklar: Eski Sovyet Topraklarndaki Ruslar", .. Siyasal Bilgiler Fakltesi Dergisi, (9),9. Sergej Mahnovski, 2003, "The Natural Resources and Potantial Conflict in the Caspian Sea Region", Faultlines of Conflict in Central,Asia and the South Caucasus: lmplications for the US Army, (der). Olga Oliker ve Thomas, S. S:;ayna, Santa Monica; RAND, Arroyo Certer, 109-l4~. 'Sleyman S. Terziolu, (Yaz 2001), "Trkmenistan'n Aznlklar Konusundaki Siyaseti', Avrasya Dosyas Trkmenistan zel Says, 7, (2), 111-123. Tanya Charlick-Paley, Phil Williams ve Olga Oliker, 2003, "The Political Evolution of Central Asi8 and South Caucasus: Implications for Regional Security", Paultlines of Conflict in Central Asia and the South caucasus: lmplications for the US Army, (deL), Olga Oliker ve Thomas S. Szayna, Santa Monica; RAND, Arroyo Center, 7-40. UNODCCP, 2002, "Illicit Drugs Situation in the Regions Neighbouring Afghanistan and the Response ofUNOCCP", Viyana; 23. Valentina Kurganskaia, 2002, "New Spiritual Trends in Kazakhstan", Central Asia and the Caucasus, 15, (3), 110. Raporlar: INCB Report 2001, Vienna. World Drug Report 2000, UNODCCP Tezler: Bahir ayl, (2002), Hazar Petrolleri Petrol Boru Hatt Pmjeleri ve Trkiye, stanbul niversitesi, Sosyal Bilimler Enstits, Yeni Trl( Cumhuriyetlerinin alma Sorunlar ve Endstri ilikileri Bilim Dal, Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi. Web Siteleri: Blent Alirza, "Clear and Present Danger in the Turkish Straits", CSIS Caspian Energy Update, http://www.csis.org/turkey/CEU000115.htm. 3 ubat 2000.

TARAFLARN

KIBRIS SORUNU'NA

YAKLAMLAR Ertan EFEGL Aye Mine OLCAY Abstract


The Republic of Cyprus accepted both Turkish Cypriots and Greek Cypriots as the co - founders. The Republic, founded in 1960, lived only three years. Since December 1963, the Greek Cypriots organized illegal paramilitary attacks against the Turkish Cypriots in order to change radically the existing constitutional structure. New structure would be based on majority (Greeks) and minority (Turks) understanding. To find support to their approaches, the Greeks applied to European Union for full membership. On the other hand until 1974 Turks supported local autonomy concept. After Turkey' s operation, they proposed federal system, and then confederation. Theyare also against the EU membership before finding a lasting solution to the issue. The United Nations since 1964 involved into the issue by deploying peacekeeping forces. At the beginning, the United Nations acting within the framework of good - offices function noted the parties' demands and concerns. But in several cases they put some proposals on the table and the parties rejected them. In 2002 with the encouragement of the United States and the European Union, the UN Secretary - General Kofi Annan submitted another plan. That plan was not so much different from the previous ones. Key wordstAnahtar kelimeler: Annan Plan, Kbrsl RumIar, Birlemi Milletler, Kbrsl Trkler, Kbrs Sorunu. Giri 1968 ylndan bu yana eitli vesilelerle biraraya gelen Kbrsl Rum ve Trk liderler, soruna kalc zm bulmak amacyla, 2000 ylnda, Birlemi Milletler'in basksyla, yeniden masaya oturdular. ki yl kadar sren grmelerde, taraflar, halen daha birbirinden ok uzak grler ileri srmekteydi. Gr farkllklarnn srd gnlerde, iyi niyet misyonunu aan bir ekilde, Birlemi Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, kendi ismiyle anlan Plan, taraflara sundu. Ancak Plan, adadaki kesimlerce, yetersiz bulundu. RumIar, gmenler, temel hak ve zgrlkler, Trk askerinin mevcudiyeti gibi konularda eletiriler getirirken; KKTC Ynetimi de, Plan, grme zemini olarak ilk balarda kabul etmedi.

Ancak taraflarn grlerini daha net bir ekilde anlayabilmek ve grmelerin sonucunu tahmin edebilmek iin, taraflarn yllardr savunduu tezlerinin genel hatlarn ve Birlemi Milletler'in taraflara empoze etmeye alt tezin ieriini incelemek gerekmektedir. 1960 Kbrs Cumhuriyeti'nn Hukuksal Yaps Yunanistan ve Trkiye'nin ye olmad uluslararas rgtlere ye olarnama ve gvenliinin garantr lke - Trkiye, Yunanistan ve ngiltere - tarafndan gvence altna alnmas gibi sebeplerden tr, belli oranda egemenlii snrlanan 1960 Kbrs Cumhuriyeti, etnik adan tanmlanm, iki toplumun, eit ve kesin ortaklna dayal, fonksiyonel federatif bir anayasal yap ngrmekteydi. Ancak bu yap, Kbrsl Trklerin gnmzde talep ettii ekilde, iki toplumun, devlet kurumlarnda, eit sayda temsiliyetine imkan tanmamaktayd. Aksine belli bir oran ngrlyordu. rnein, Bakanlar Kurulu'na 7 Rum ve 3 Trk bakan grev almaktayd. Kamu hizmetlerinde ve gvenlik birimlerinde, bu oran korunuyordu. Kbrs silahl kuvvetlerinde ise, oran, 60'a 40 idi. Ancak 1960 Kbrs Cumhuriyeti, Kbrsl Trklerin kendi kltrlerini gelitirmelerine, kimliklerini korumalarna yardmc olacak ve iki toplum arasnda aznlk - ounluk ilikilerine imkan vermeyecek gerekli dzenlemeleri ieriyordu. Bu balamda, 1960 Kbrs Cumhuriyeti Anayasas, Cemaat Meclisleri'nin mevcudiyeti, Cumhurbakan ve Yardmcs'nn veto haklar, Cemaat Meclisleri'nin seiminde ayr semen listelerinin kabul, Temsilciler Meclisi ile Cemaat Meclisleri arasnda kesin grevayrlnn bulunmas, Anayasann temel maddelerinde deiiklie gitmek iin dier topluluun rzasnn alnmas gibi dzenlemeleri ieriyordu (zersay, 2002; Tamko, 1988). Rum Cumhurbakan ve Trk Yardmcs, yrtme yetkisini, Bakanlar Kurulu araclyla ortaklaa paylayordu. Temsilciler Meclisi, Cemaat Meclisleri'nin yetkileri dnda kalan konularda yasa karmakla yetkiliydi. Cemaat Meclisleri, kendi cemaatlerinin dini eitim, kltrel, kiilik haKlar ve vergiler gibi konularda yasal dzenleme yapmakla ykmyd. O dnemde, Kbrsl Trkler ile Rumlar arasnda, toprak ve nfus baznda kesin ayrlk ngrlmyordu. Karma kyler bulunuyordu. Yerleim yerlerinin nfus oranlarna gre, kamu kurumlarnda grevalacak personelin hangi etnik gruptan olaca belirleniyordu (Dodd (a); Heinze, 1986). Kbrsl Rumlar'n Tezlerin Ancak devlet kurumlarndaki saysal stnlklerine ramen, Kbrsl RumIar, 1963 ylndan itibaren, Kbrsl Trklerin gvencesi konumunda bulunan ayr belediyeler, veto hakk gibi yasal dzenlemeleri ortadan kaldrmaya ve kendi kontrolleri altnda niter devlet oluturmaya gayret ettiler. Rum etnik grubunun, nfus stnlne dayanarak, devlet kurumlarnda hakimiyet kurmas iin aba gsteren ve bu nedenle anayasann temel maddelerinde deiikliin yapld 1960 Kbrs Cumhuriyeti'nin devamndan yana olan RumIar, 1964 - 1974 dneminde, yerel ynetimler zerinde tam etki kurmalarna imkan tanyacak yeni bir idari yaplanmaya gitmek istediler. Trklerin, belli bir blgede, ayr bir idare altnda

yaamalarna kar kan RumIar, Trklerin,. devlet ve i gvenlik kurumlarna, nfus oranlarna gre (yzde 12 ila yzde 20) katlmalarn istiyordu. Ksacas, Trklerin ynetime katlmn daha az bir orana indiren Kbrsl RumIar, 1963 ylnda gerekletirdikleri anayasal dzenlemelerin, yasal hale getirilmesini, niter devletin daha da glendirilmesini ve yerel ynetimlerin, merkezi hkmetin otoritesi altnda olmasn savunuyorlard (Moran, 1998). Bakanlk sistemini benimseyen RumIar, 1960 Kbrs Cumhuriyeti'nin anayasal dzeninin aksine, Cumhurbakan'nn ve Yardmcs'nn veto yetkisinin kaldrlmasn istiyorlard. Hatta Cumhurbakan Yardmcl makamnn kaldrlmasnda da srar ediyorlard: Bylece lke, Cumhurbakan tarafndan, Bakanlar Kurulu araclyla ynetilmeliydi. 1970 - 1971 tarihlerindeki tekliflerinde, RumIar, baz dzenlemeler yaptlar. Bu tekliflerinde, RumIarn, Trklerin yzde 20 orannda ynetime katlmasn kabul ediyorlard. Ayr seimlistelerinin muturulmasna ses karmayan RumIar, nceki tekliflerinde kaldrlmasn istedikleri Cumhurbakan Yardmcs'nn Trkler tarafndan seilmesini neriyordu. Ancak hereye ramen yerel ynetimler, kat bir ekilde, merkezi hkmetin kontrol ve otoritesi altnda bulunacakt. 1974 Bar Harekat'ndan sonra, Rumlar da, bir yumuama grld. O dnemde, Trklerin kurduu Geici Ynetim' e kar lml tutum taknan Rumiar, niter devletyapsndan vazgeerek, iki blgeli, iki kesimli, egemen ve balantsz federal devlet. tezini savunmaya baladlar. Yalnz Rumiarn savunduu kat federasyon tezi, Trkleri tatmin etmekten UZakt. ncelikle Rumiar, Trkleri, devletin kurUCU orta olarak grmyordu ve aksine devlet kurumlarna katlm oranlarn yzde 30'dan, nceki tekliflerinde olduu gibi, yzde 12 ila yzde 20'ye indirmek istiyorlard. Federal devlet kurumlar, 1960 Kbrs Cumhuriyeti'nin savunduu tezin aksine - ki 1960 Kbrs Cumhuriyeti'nde Cemaat Meclisleri bulunuyordu ve bu meclisler toplumsal konularda karar alma yetkisine sahip idi - iki eyalet i blge lizerinde otoriteye sahip olacakt. ncelikle yine i960 Kbrs Cumhuriyeti'nin aksine, Rumiarn teklif ettii federatif devletler, iki kurucu toplumu deil, iki blgeyi, eyaleti veya kantonu iaret ediyordu. Rumiarn federatif devleti, salt Rum toplumundan oluurken; Trkler, kendi federatif devlet ierisinde ounluu oluturacakt, ancak Rumiarda belli bir oranda federatif devletin ynetimine itirak edecekti. Siyasal eitlik kavram da, toplumsal deil, bireysel bazda tanmlanyordu. Trklerin aksine, RumIar, egemenlik ve self - determinasyon hakkn, federatif devletlere veya farkl bir anlatmla iki topluma vermek istemiyorlard. Ancak Rumiar, federal anayasa ile snrlandrlm blgelere, belli bir zerklik tanmaya hazrlard. Yalnz Trklerin yaklamlarnn aksine, federal devletin yetkileri, kurucu ortaklarn kendi rzalar neticesinde federatif devletlere devredilmiyordu. Federal anayasa, federatif devletler ile federal devlet arasnda grev dalm yapyordu. Bu durumda, egemenlik ve self - determinasyon hakk, federatif devletlere gemiyor, hatta federatif devletlere byle bir hak tannmam oluyordu. Bu anlaya uygun olarak, federal ynetimde, niter devlet anlayna uygun, glil merkezi hkmet kurulacakt. Cumhurbakan veYardmcsl, genel seimler

yoluyla seilecekti ve yrtme yetkisi Bakanlar Kurulu araclyla Cumhurbakan tarafndan yerine getirilecekti. Veto hakk ortadan kaldrlyordu. Yasamaya ilikin olarak, RumIar, iki meclisli yapy neriyordu. Bu yapya gre, st (federal) parlamento, genel seimlerle ve toplumlarn nfus oranlarna gre seilecekti. Alt (eyalet) parlamentolar ise, genel seimlerle ve ayr seim listelerine gre belirlenecektL Alt (eyalet) parlamentolarnn grevleri, yerel ynetimler ve belediyeler ile ilgili olacakt. st (federal) parlamento, federal devletin ileyii ile ilgili yasal dzenlemeleri yapmakla yetkiliydi. Ayrca, RumIarn, grmelerdeki ncelikleri, Trklerin nceliklerinden olduka farklyd. RumIar, adann silahszlandrlmasn ve Trk askerinin tmyle adadan geri ekilmesini, 1960 Garanti Antlamas'nda garantr devletlere tannan tek tarafl mdahale hakknn ortadan kaldrlmasn ve adaya g eden Trkiyeli Trklerin lkelerine geri dnmelerini istiyordu. Adann gvenliinin, Birlemi Milletler gzetiminde oluturulacak, uluslararas g tarafndan salanlmasn teklif ediyorlard (Stephen, 2000). Kbrsl RumIar, anayasal dzene ilikin konular, bu iki ncelie endeksleniyorlard. Toprak dzenlemeleri ile geri dnecek RumIarn says arasnda dorudan balant kuruluyordu. Mara blgesinin, Rum ynetimine braklmas gibi, Trkler asndan ikinci neme sahip meseleleri, ncelikle atlmas gereken admlar olarak masaya getiriyorlard (Polyviou, 1980). 1992 ylndan itibaren, RumIar, Avrupa Birlii boyutuna ncelik vermeye baladlar. Bu sayede, Avrupa Birlii kurumlarn, Trkiye karsnda, kendi yanlarna ekebilir, Yunanistan'n dolayl yoldan bask yapmasna imkan tannabilir ve sorun uluslararas soruna daha fazla dntrlebilirdi. Zaten Trkiye'nin tam yelik abalarna karlk, Kbrs sorunu, bir n koulolarak sunabilirdi ki, bu da Trk tarafnn daha fazla taviz vermeye zorlanmas anlamna gelebilirdi (Stavrinidcs, 1999). Kbrsl Trkler'in Tezleri 1964 ylnda, Kbrsl Rum milis glerinin silahl saldrlarna maruz kalan ve adann yzde 3 'nde yaamaya mahkum edilen Kbrsl Trkler, bu tr olaylarn yeniden yaanmamas iin, iki toplumun ortaklaa kurduu, egemenlik ve seIf deterninasyon hakknn iki kurucu ortaa verildii, federatif / kurucu devletlerin, kendi ilerinde daha zgr / otonom olduu ve federal/merkezi hkmetinde snrl yetkilerle donatld bir devlet yapsn savunmaktadrlar (Atakol, 2003). Toplumsal hafzada yer eden bu derin izlerden tr, Kbrsl Trklerin soruna ilikin k noktasn yle izah edebiliriz. ncelikle devlet, iki toplumun kurduu federatif blgeler veya egemen kurucu devletler kendilerine ait yetkileri karlkl anlamalar yoluyla federal devlete devredecektir. Snrl yetkilere sahip olan federal devlet, federatif / egemen devletlerden stn deildir. Kbrsl RumIarn bireysel bazda siyasi eitlik tezinin aksine, Kbrsl Trkler, her iki kurucu ortan eit sayda katlmn salayan yaklam veya dier ifadeyle toplumsal bazda siyasi eitlik tezini savunmaktadr. Kbrsl Trklerin iki blgelilikten anlad da olduka farkldr (Gaziolu, 1997; Khan, 1999).

Kbrsl RumIardan farkl olarak, iki blgelilik tezi, toplumsal bazda, kesin olarak, farkl topraklarda idari ayrl ifade etmektedir. Daha ak bir ekilde ifade etmek gerekirse, iki blgelilik teziyle, Kbrsl Trkler, unu anlamaktadr: 1) Her iki toplumun birbirleriyle bitiik, ama idari adan tek bir toplum tarafndan ynetilen; ve 2) Federal devlete veya merkezi hkmete devredilmeyen yetkilerin, bu topraklar zerinde egemen olan federatif / kurucu devlet kurumlar tarafndan kullanlmas. Kbrsl Rumiarn, gmenlerin evlerine geri dnmesi, Trk askerinin ve Trkiyeli yerleimcilerin tmyle adadan ayrlmas gibi nceliklerine ramen, Kbrsl Trklerin ncelikleri ise unlardr: Yeni kurulacak devletin kurucu orta olmak, ileride yaanmas muhtemel atmalara kar kendilerini gvende hissetmek amacyla egemenlik ve self-determinasyon haklarnn hem RumIara hem de Trklere ortaklaa tannmas, ve kendi gvenlikleri iim 1960 Garanti Antlamas 'nn devam etmesi ve adada Trk askerinin varlnn srmesi. 1964 ylndan 1974 Bar Harekat'na kadar geen on yllk dnemde, Kbrsl Trkler, Cumhurbakan Yardmcl makamnn devamna karlk, veto hakkndan ve anayasal dzenlemeler iin gereken 2 / 3 oy sisteminden vazgemeye hazr olduklarn aklyorlard. Rumiarn isteklerine uygun olarak, kamu hizmetlerinde ve ynetimde, 80'e 20 orann kabul ediyorlard. Ancak bu tavizlere karlk, siyasi ortaklktan vazgemeyen Kbrsl Trkler, yerel zerklik verilerek, kendi idari ynetimleri altndaki blgelerde yaamak istediklerini belirtiyoriard. Kylerin, toplumsal/etnik kriterlere gre yeniden yaplandrlmas taraftar olan Trklere gre, iki YerelOtorite Konseyi kurulmalyd ve iki ayr Cemaat Meclisi yeniden oluturulmalyd. Merkezi Hkmet ise, Rumiarn savunduu tam otorite kurma teklifinin aksine, yerel ynetimler arasnda, sadece koordinasyonu salamakla grevli olacakt. 1974 Bar Harekat'nm hemen ardndan, Kbrsl Trkler, Kbrs Trk Federe Devleti'ni kurdular. 1983 ylnda da Kuzey Kbrs Trk Cumhuriyeti'ni ilan ettiler. Kbrsl Trkler, her iki oluuma gereke olarak unu sylediler: Kurulmas muhtemel gevek federal devletin, federatif devletlerinden birisini oluturmak. Kbrsl Trkler, bu tarihten Avrupa Birlii'nin 1997 ylnda Lksemburg Zirvesi'nde ald karara kadar, gevek federasyon tezini savundular. Bu teze gre, yukarda tanmlamaya altmz ekilde, iki blgeli ve iki kesimli gevek federal bir devlet kurulacakt ve her iki toplumun self - determinasyon hakk bulunacakt. Dier bir ifadeyle adada, iki ayr Trk ve Rum idareleri yer alacakt ve bu ynetimler kendi topraklar zerinde etkin kontrole sahip olacakt (Denktash, 1988; smail; Necatigil, 1993; Nedjatigil, 1982). Ayrca iki toplumun ynetimleri arasnda eitlie dayal ortaklk kurulacakt. Bylece federal dzeyde, her iki toplum, eit sayda katlma sahip olacakt. Federal yrtme organnda ve federal mecliste, eit sayda temsilci bulunacakt. Kamu hizmetlerin temsiliyet oran, 50-50'ye ekilecekti. 1960 Garanti Antlamas geerliliini srdrecekti ve Trk askerinin adadaki mevcudiyeti devam edecekti. Egemenlik yetkisi ise, iki toplum tarafndan stlenilecekti. Rumiarn tam serbestlik tezine karlk, Kbrsl Trkler, serbest dolam, yerleme ve mlk edinme haklarna snrlama getirilmesi taraftaryd. Cumhurbakanl'nda ise rotasyon sistemi benimsenecekti. Federatif devletler,

garantr lkeler olan Trkiye ve Yunanistan ile her trl anlama imzalamaya yetkili olacakt. Trkler, kk apl toprak tavizinde (yzde 2.6 gibi) bulunmaya hazrd. Ancak 1977 - 79 Doruk 'Antlamalar 'nda kabul edilen, ekonomik verimlilik, gvenlik, su kaynaklar ve toprak mlkiyeti gibi prensiplere dayanlarak, toprak dzenlemeleri gerekletirilecekti. Mlkiyet haklarna ilikin iddialar da, karlkl anlamalar yaplarak, sona erdirilecekti. 1997 ylndaki Lksemburg Zirvesi'nden sonra, Avrupa Birlii'nin Kbrsl Rumlar ile tam yelik mzakerelerine balama karar almas zerine, Kbrsl Trkler, gevek federasyon tezinden, konfederasyon tezine gei yaptlar. Yeni teze gre, federatif devletler yerine, iki egemen devlet, ada zerinde yeni bir devlet kuracaklard. Kbrsl Trklere gre, temel prensip kabul edilecekti: 1) KKTC ve Kbrs Rum Kesimi, iki egemen ve eit devlettir, 2) Her birinin ileyen demokratik kurumlar ile yasama organlarnn mevcudiyeti bulunmaktadr, ve 3) toplumsal bazda siyasi eitlik (Mendelson, Ekim 2001). Uluslararas toplumdan gelen tepkiler karsnda geri adm atan KKTC ynetimi, konfederasyon tezini rafa kaldrd, ancak yine de konfederasyon tezine yakn Yeni Ortaklk Tezi'ni savunmaya balad. ki blgelilik, iki kesimlilik, toplumsal bazda siyasi eitlik ve egemenlik kavramlarna dayanan Yeni bir Ortaklk ina edilecekti. Ortaklk kurulmadan nce, KKTC'nin varl tannacakt. Bylece KKTC'ye egemenlik ve self-detenninasyon haklar tannm olacakt. Ortaklk Devleti'nin kurulmasndan sonra, Avrupa Birlii kurumlar ile yeniden mzakerelere balanacakt. Daha nceki tezlerine uygun olarak, ortak devletler, nc lkeler ile ayr ekonomik, siyasi ve ktrel antlamalar imzalayabilecekti (Ertekn ve Necatigil, 1990; Bahadr, 1985; Ertekn, 1984; Ertekn, 1997). Birlemi Milletler'in Soruna Yaklam 1964 ylndan itibaren Kbrs sorununa dahil olan Birlemi Milletler, ileriki dnemde, iyi niyet misyonu erevesinde, hatta bu grevide aan bir ekilde, soruna zm nerileri getinnitir. Yalnz balangta, Genel Sekreterler, soruna ilikin olarak taraflarn yaknlatl ve atma halinde bulunduklar fikirleri not etmekle yetinmilerdi. Aslnda bir ereve neriyi olutunnayan bu notlar, zamanla, Fikirler Dizisi ve Annan Plan gibi kapsaml nerilere zemin olutunnutur. Birlemi Milletler Genel Sekreterleri'nin zm nerileri, genelolarak, RumIarn tezlerine yakndr. Kurt Waldheim'n 'deerlendinne raporunda, iki blgeli federal devlet tezi ifade edilmekteydi ve egemenlik, federal devlete ait olacakt. Federal devletin uluslararas kimlii bulunacakt ve tek vatandalk ngrlyordu. Yalnz Trklere braklan toprak paras, RumIarn taleplerinin aksine, yzde 30 civarndayd. Buna karlk Trkler de, kendi blgelerine, belli bir oranda, RumIarn gelip yerlemesine msaade edeceklerdi. Perez de Cuellar, nerisinde, ynetime ilikin iki neri sunuyordu. Ancak her iki neride de, temel anayasal yap, federal devlet teziydi. Bu neride, Kbrsl

Trklere verilecek toprak yzdesinde azaltmaya gidiliyordu. 1984 tarihli nerisinde


Perez de Cuellar, taraflarnuzlatl ve attl noktalar ortaya koyuyordu.

Ancak 1986 tarihli Perez de Cuellar'n taslak ereve anlama teklifi, Birlemi Milletler'in sorunun zmne ilikin felsefesini veya yaklamn ortaya koydu. Bu neriye gre, Rumiarn politikalarna uygun olarak, iki blgeli ve iki toplumlu federal devlet kurulacakt. Federal devlet, tek uluslararas kiilie sahip olacakt ve federatif devletler federal anayasaya uygun olarak egemen yetkiler kullanabilecekti. Trklerin isteine uygun olarak, Cumhurbakan ve Yardmcs olacakt ve her ikisinin de veto hakk bulunacakt. Yrtme de oran, 70'e 30 olacakt. Ancak yabanc askeri birlikler adadan ayrlacakt (Necatigil, 1993; Nedjatigil, 1982). 1989 tarihli zet Fikirler Dizisi, 1986 tarihli Taslak ereve Anlama Teklifi'ni daha da gelitiriyordu. Federal devlet tezi savunuluyordu ve iki blgelilik kavram, Rumiarn istedii ekilde tanmlanyordu. Dier bir ifadeyle iki blgelilik demek, her iki federatif devlet, bir toplum tarafndan ynetilecekti ve bu topluluk kendi idari blgesinde ounlua sahip olacakt. Bu tanm da, Trklerin tanmna uymuyordu. nk bu tanm, Rumiarn, Trk idari biriminde yaamalarna ve federatif devletin ynetimine katlmalarna olanak salyordu. Trklerin istedii gibi, federal devlet, snrl yetkilerle donatlacakt. Federal devletin kurumlarna, her iki toplumun, etkin bir ekilde katlmn ngrlyordu. Ancak bu madde de, Trklerin iki kesimlilik anlayna uymuyordu. nk burada kastedilen dnce, iki toplumun federal kurumlara eit sayda katlm deil, belli oranlarda (bu genellikle 70'e 30) etkin katlmyd. Yine de Trklere baz gvenceler veriliyordu. rnein, btn kanun tasarlarnn, alt ve st meclis tarafndan onaylanmas isteniyordu. Bu da, Trklerin belli oranda oy vermesi, deiiklik veya tasarlarn kabul iin gerekli hale geliyordu. Cumhurbakan ve Yardmcs'nn, veto yetkileri bulunacakt. Ancak, Rumiarn isteine uygun olarak, serbest dolam, yerleme ve mlk edinme haklar, federal anayasann gvencesi altna alnyordu ve herhangi bir kstlama getirilmiyordu. Askeri alanda da, Rumlar tatmin ediliyordu. Kbrsl Trkler ve Rumiardan oluan bir federai ordunun kurulmas ngrlyordu ve .Yunan ve Trkiyeli askeri birlikler, adadan tamamiyle ayrldktan sonra, ada, tmyle askerden arndrlacakt. 1960 Garanti ve ttifak Antlamalar, yeniden dzenlenecekti. Toprak dzenlemesi ise, Rumiarn isteine uygun olarak, Rum gmenlerin ve Kbrs Trk idaresinde yaayacak Rumiarn saysna dorudan endeksleniyordu. Mal - mlk mbadelesinde, Trklerin talep ettii, global tazminat sistemi benimseniyordu. 1992 tarihli Gali Fikirler Dizisi, 1989 tarihli zet Fikirler Dizisi'nin temelinden hareket ederek, neriyi biraz daha geniletiyordu. Ancak Fikirler Dizisi'nin kapsaml hedefler ksmnda, siyasi eitlik kavram tanmlanyordu ki, bu tanmda Rumiar tatmin ediyordu. Tanma gre, siyasi eitlik, federal hkmetin kurumlarnda ve organlarnda eit sayda katlm anlamna gelmiyordu. Daha ok, federal anayasada deiiklik yapmada, her iki toplumun onaynn alnmas; federal hkmetin organlarnn kararlarnda, iki toplumun etkili katlmnn salanlmas; federal hkmetin, toplumlardan birisinin aleyhine karar almarnas; ve her iki federatif devletin eit ve benzer gler ve grevler ile donatlmas anlamna geliyordu.

Federal devlet tezini savunan Fikirler Dizisi'nde, Trk ve Yunan askerlerinin adadaki varlnn devam ettirilmesi teklif ediliyordu. Dier teklifler ise, 1989 tarihli zet Fikirler Dizisi ile aynyd (Gobbi (a),; Gobbi (b); Dodd (b), 1998). Kofi Annan Plan'nn ngrdkleri 2002 tarihinde taraflara sunulan Kofi Annan Plan ise, 1992 tarihli Gali Fikirler Dizisi'nin temel anlayna uygun olarak kaleme alnmtr ve genellikle RumIarn tekliflerine yakn teklifler iermektedir. Teklifle, federatif / oluturucu devletlerden oluan Kbrs Birleik Federal Devleti'nin kurulmas teklif edilmektedir. Egemenlik yetkisine, sadece federal devlet sahip olacaktr. Ancak dierlerinden farkl olarak, en stn hukuk, her ne kadar federal anayasa grnse de, Kbrs Birleik Federal Devleti, Avrupa Birlii yesi olacandan, Avrupa Birlii mktesebat olacaktr. Daha nceki tekliflerinde olduu gibi, Kbrsl Trklerin taleplerinin aksine, federal devlet ile oluturucu devletler arasnda grev dalm yaplmaktadr. Yani egemen olmayan ve self-determinasyon hakk bulunmayan oluturucu devletler, kendilerine ait yetkileri, karlkl anlamalar yoluyla, federal hkmete devretmeyecek, tersine federal anayasa, bu grev dalmn, kendisi yapacaktr. Yine Trklerin taleplerinin aksine, oluturucu devletler, siyasi alanda, dier devletler ile anlama imzalamaya yetkili deildir. RumIarn teklif ettii gibi, federal parlamento, iki meclisten oluacakt ve st parlamento da temsiliyet oran 50'e 50 olacakt. Federal yrtme de, 1960 Kbrs Cumhuriyeti'nin aksine, etnik ayrlk getirilmiyor, iki oluturucu devletin ortak grevalmas ngrlyordu. Ancak burada da nfus oran gzetilmektedir. Cumhurbakan ve Yardmcl makamlar kaldrlmakta ve dolaysyla veto hakk da ortadan kalkm olmaktadr. Ada, RumIarn tekliflerine uygun olarak, askersizletirilecekti ve Trkiye Yunanistan askeri birlikleri, Trkiye, Avrupa Birlii yesi olana kadar adada konulandrlmaya devam edecektir. Temel hak ve zgrlkler konusunda, yeni devletin bu konuya ilikin uluslararas normlara uymas istenirken, belli bir sre kstlama getirilmesine olanak salanlmaktadr. Tek vatandalk esas benimsenmektedir. Mal - mlk mbadelesi ve toprak dzenlemelerinde, Trklerin teklifleri gzard edilmektedir. Mal-mlk mbadelesinde, tazminat, sat, kiralama ve geri verme yntemleri geerli olacaktr. Toprak dzenlemelerine ilikin olarak ortaya konulan haritalarda, su kaynaklar, gvenlik, ekonomik verimlilik gibi ilkeler dikkate alnmadan hazrlanm grlmektedir. Son olarak 1960 Garanti ve ttifak Antlamalar, yeniden dzenlenecektir. Sonu Sonu olarak, taraflarn, Annan Plan erevesinde, soruna kalc zm bulmalar mmkn grnmemektedir. ncelikle taraflarn soruna yaklamlar, birbirlerinden olduka farkldr. Farkl yaklam sergileyen taraflarn, vardklar

neticelerde, talepleri de ve ncelikleri de birbirlerinden olduka farkl olacaktr. Bu nedenle grmeler srasnda ortak bir noktaya ulamalar olduka dk ihtimaldir. Zaten yllardr gerekletirilen grmelerde, taraflarn birbirlerine yaklatklarn dnmek deildir. Soruna zm bulma konusunda taraflarn nnde u seenekler bulunmaktadr: 1. KKTC taraf, soruna yaklamn radikal bir ekilde deitirecektir. 2. Kbrs Rum Ynetimi, yaklam radikal bir ekilde deitirecektir. 3. Avrupa Birlii, Amerika Birleik Devletleri ve Birlemi MiIIetler, taraflara eit mesafede durarak, karlkl tavizlerde bulunmalar konusunda youn bask yapacaktr. KKTC Ynetimi'nin Batl devletler tarafndan uzlamaz taraf olarak grlmesi de olduka normal gzkmektedir. nk Birlemi MiIIetler Genel Sekreterleri'nin sorunun zmne ilikin yaklamlar, byk bir oranda, RumIarn yaklamlarna benzemektedir. Annan PHin'ndan edinilen izlenimde udur: Avrupa Birlii tam yeliinden tr, birbirleriyle baml hale getirilen taraflar, zaman ierisinde, tarihte yaadklarn unuturlar ve birbirleriyle yaknlarlar.

Kaynaklar
ATAKOL, Kenan, (2003). Turkish and Greek Cypriots: Is Their Separation Permanent, Ankara: METU Press, Mart 2003. BAHADIR, Mehmet, (1985). Kuzey Kbrs Trk Cumhuriyeti'nin Douu, Lefkoa: Fatih Yaynevi, 1985. DENKTASH, R. R., (1988). The Cyprus Triangle, Londra: K. Rustem & Brother, 1988. DODD, Clement H. (a). The Cyprus Issue: A Current Perspective, ikinci bask, ngiltere: The Eothen Press. DODD, Clement H. (b), (1998). The Cyprus Imbroglio, ngiltere: The Eothen Press, 1998. ERTEKN, M. Necati Mnir ve Zaim M. Necatigil, (1990). The Right of the Turkish Cypriot People to Self- Determination, Lefkoa, 1990. ERTEKN, N. M., (1984). The Cyprus Dispute and the Birth of the Turkish Republic of Northern Cyprus, Byk Britanya: K. Rustem and Brother, 1984. ERTEKN, Necati Mnir (der.), (1997). The Status of the Two Peoples in Cyprus: Legal Opinions, 2. bask, Lefkoa: KKTC Dileri ve Savunma Bakanl, 1997. GAZOGLU, Ahmet c., (1997). Two Equal and Sovereign Peoples: A documented background to the Cyprus Problem and the concept of partnership, Lefkoa: CYREP, 1997. GOBBI, Hugo 1. (b), Rethinking Cyprus, Tel Aviv: Ha'Dfui Hejadash. GOBBi, Hugo J. (a). Contemporary Cyprus, Tel Aviv: Aurora. HEINZE, Christian, (1986). Cyprus Conflict 1964 - 1985, Londra: K. Rustem and Brother, 1986. SMAL, Sabahattin. Kbrs Cumhuriyeti'nin Douu - k ve KKTC'nin (1960 -1983), Lefkoa: Akdeniz Haber Ajans Yaynlar, 7. Kuruluu

KHAN, Arshi, (1999). "Need for a viable solution in Eastem Mediterranean: A Case study of divided Cyprus", in (eds.) smail Bozkurt, Hseyin Atein ve M. Kansu, Second International Congress for Cyprus Studies, Vol la: Papers presented in English, Cyprus Issue - History, Gazimausa: Eastem Mediterranean University Centre for Cyprus Studies Publications, 1999. MENDELSON, Maurice H., (2001). Kbrs'n Avrupa Birlii'ne Girii Neden Hukuka Aykr Olacaktr: Hukuki Mtalaa, (Londra), Ekim 2001. MORAN, Michael, (1998). Sovereignty Divided: Essays on the International Dimensions of the Cyprus Problem, Lefkoa: CYREP, 1998. NECATGL, Zaim M., (1993). The Cyprus Question and the Turkish Position in International Law, ikinci bask, New York: Oxford University Press, 1993. NEDJATGL, Zaim M., (1982). The Cyprus Contlict: A Lawyer's View, ikinci bask, Lefkoa: A - Z Publications, 1982. ZERSAY, Kudret, (2002). Kbrs Sorunu: Hukuksal Bir nceleme, Ankara: Avrasya Stratejik Aratrmalar Merkezi Yaynlar, 2002. POL YVIOU, Polyvios G., (1980). Cyprus: Contlict and Negotiation 1960-1980, ngiltere: Duckworth, 1980. STAVRNDES, Zenon, (1999). The Cyprus Contlict: national identity and statehood, Lefkosa: Cyprus Research and Publishing Centre, 1999. STEPHEN, Michael, (2000). The Cyprus Question, Londra, Ocak 2000. TAMKO, Metin, (1988). The Turkish Cypriot State: The Embodiment of the Right of Self - determination, Lefkoa: K. Rustem & Brother, 1988.

KRESELLEME KARTLAR VA DA AAGIDAN KRESELLEMECLER, KMLER? NE STVORLAR?

Abstract
Various discussions on globalization focus on the direction of globalization and its results. In this process, many formations have been defined with the actions they exhibit. In the groups defined as globalization opposing, points of objects are on the form of globalization. However, when analyzing the wishes theyexpress, it will be see n that such formations are for alternative globalization rather than globalization opposing formations. Those who oppose globalization, also known as alternative globalization supporters, make use of bottom up globalization concept as a concept expressing their viewpoints and express themselves as activists. Among such formations can be considered ATTAC, World Social Form, Greenpeace. Key Words: Globalization, Globalization from below, ATT AC , World Social Forum

80'li yllarn balarndan itibaren tptan, sinemaya kadar hemen hemen her alanda karmza kreselleme kavram kmakta ve kavram zerine binlerle ifade edilebilecek aklamalara rastlanmaktadr. Toplumlardaki hzl deiim gz nnde bulundurulduunda ve bu hzl deiimin genileyen boyutlar dnldnde deiimi aklayan yegane kavram olma zellii kreselleemeye yklenmekte ve her olan kreselleme erevesinde aklanmaktadr. GenelOlarak Kreselleme Kavram olarak kreselleme hem dnyann klmesine hem de bir btn olarak dnya bilincinin glenmesine gnderme yapmaktadr(Robertson 1999:21). Gerekten kreselleme nedir? Neyi ifade etmektedir? zerinde herkesin mutabk olduu bir tarifi yoktur. Bu durum kavramn hem mevcut durumu hem de belli bir sreci ifade etme iddiasnda olmasndan kaynaklanmaktadr. Durum byle olunca bazen devam eden gelimeler, bazen mevcut durum bazen de gelecekle ilgili tahminler tanmlamann unsurlar olarak ortaya kmaktadr (Kodemir 1999:6). Kresellemenin binlerce tanm yaplmaktadr. Tanmlamalarda kreselleme, genellikle zaman ve uzam etkileimi eklinde deerlendirilmektedir (Bauman 1999: 8). Bylece kreselleme, uzak yerleimleri birbirlerine yerel oluumlarn millerce teki oluumlarla biimlendii yada bunun tam tersinin sz konusu olduu yollarla balayan dnya apndaki toplumsal ilikilerin younlamas sreci olarak grmektedir (Giddens 1998:66).Bu anlamda kreselleme hem

dnyann klnesine hem de btn olarak dnya bilincinin glenmesine gnderme yapmaktadr (Robertson: 1999:21) Sosyalist yaklamda ise kreselleme yeni bir terim olmakla beraber kklerinin smrgecilik tarihine kadar uzanan bir srete yer ald belirtilmektedir. Bu yaklamda ada kreselleme daha nceki kreselleme dnemlerinin bir ok zelliini iinde barndrmaktadr. itici gler, emperyal devlet ve uluslar aras finans kurumlar tarafndan desteklenen ok ulus lu irket ve bankalarda younlamaktadr. Bu yaklamda nemli olan ey sermaye ve metalarn, zellikle finans sektrnn gelimesinin ayrt edici zelliidir (Petras 2002: 10; ElIwood 2002 :15). Kresellemenin boyutlar genelolarak; kapitalist dnya ekonomisi, ulusdevlet sistemi, askeri dnya dzeni olarak belirmektedir. Ticari kurulular zellikle ulus ar irketlerin kendi lkelerindeki ve bir baka lkedeki siyasalotoriteleri etkileme gc, ulus-devletin snrlar, askeri ittifaklar ve savan kendisi bu kapsamda nemli faktrler olarak deerlendirilmektedir. Kresellemeye kar gerek olumlu gerekse olumsuz yaklamlar bu erevede belirmektedir. Kresellemeye baklar ok eitli olmakla beraber, temel grup iinde zetlenebilmektedir. Bir grup tartmac, kresellemeyi yalnzca ne kan verilerle ortaya koymak, bunu byk lde teknolojik gelimelere balamak gibi bir yaklam benimsemektedir. "Teknolojik gereki" diyebileceimiz bu grup, teknoloji gibi kresellemeyi de adeta kendiliinden ortaya kan yansz bir gelime olarak takdim etmektedir. Onlara gre bilgisayar arlkl teknolojiler, kolaylaan bilgi aktarm ve iletiim, ucuzlayan ulam hep birlikte sermaye dolamn kolaylatrmakta, irketlerin kresel dzeyde bir retim a kurmasna yol amaktadr ve de artan iletiim sayesinde "kresel kyde" benzer yaam ve tketim alkanlklar kazanlmaktadr. Baka bir tartmac grubu kresellemeyi "piyasann mantna" balamaktadr. Piyasac neo-liberal gre gre, hzlanan teknoloji ve artan retim piyasalarn da almasn gerektirdi ve 1970 ortalarndan bu yana lkeler bu pazar mantna uyarak ticareti serbestletirmenin gerekleri dorultusunda davranmaya balamlardr. Bu nedenle 1945 sonrasnda ve Bretten Woods Anlamas'nn (1944) ulusal devletlere belirli bir otonomi brakan sistemi iinde ulusal parann korunmas ve ithal ikameci politikalarla ulusal kalknmann salanmas gibi nceliklerden, d pazara ak byme eksenli bir ekonomi anlayna geilmitir. Bunun iin korumac politikalar kalkt, d ticaret tevik edildi, para piyasalar serbestletirilmii ve ksaca i pazar ve talep ynl politikalardan d pazar ve arz ynl politikalara gemek elzem olmutur. Onlar iin d pazarlar daha yakna getirmek ve daha kullanlr yapmak gerekmi; bunu da neo-liberal bir anlayla ve kreselleme yoluyla yapmak mmkn olmutur. nc grup tartmac kresellemeyi hem yeni bulmamakta, hem de bu sreci kapitalizmin mant ve ileyiine balamaktadr. Neo-marksist yaklamn tezi bu noktadadr. Bu yaklam iinde, kresellemenin en az 500 yl nce keif gezileriyle balad ve arkasndaki emperyal gcn desteiyle daha o zamandan kapitalizme dayal bir ekonomik-sistem kurduu ileri srlmektedir. Bugn de kreselleme, kapitalizmin gelimesi, yaylmas ve derinlemesi anlamn tamaktadr. rnein 19. Yzylda ngiltere'nin bir dnya imparatorluu olmasyla 20. Yzylda ABD'nin dnyada kazand ekonomik ve siyasal g ayn mant

tamakta, gemiteki smrge imparatorluu ile bugn ABD 'nin siyasal ve ekonomik imparatorluu arasnda sermayenin belirleyici gc asndan nemli bir fark bulunmamaktadr. Bu nedenle 20. yzyln sonlarnda hz kazanan kreselleme srecinin gerisindeki temel drt de, snrl bir dnya ticareti iinde sermaye birikimi sorunu yaayan kapitalizmin pazar ve tekelci yapy geniletme ihtiyacdr. rnein ngiltere'nin dnya ticareti iindeki pay 1870'de % 24 iken 1938'de % 14 olmutur; bunun gibi ABD'nin de 1950'deki pay % 18.3 iken 1980'de % 13.4'e dmtr. i 950 sonrasnda ABD gerekten hem ulusal gelir, hem askeri harcamalar, hem de endstriyel retim asndan dnyada en byk ve gl lke konumundadr. te yandan bugn de artan dnya ticaretine ve gelien ekonomik ilikilere karn, iki kutuplu dnya gerei kendini korumakta, hatta dnyadaki gelir eitsizlii daha da artm grnmektedir. rnein bugn de dnyann % 20'lik nfusu retimin % 85'ine sahiptir ve 1870 ile 1985 arasndaki dnemde en zengin ile en fakir lkeler arasnda kii bana den gelir asndan fark en az alt kat daha artm bulunmaktadr. Ksacas kapitalizmin gelimesiyle yeryznde hep ekonomik adan bir eitsizlik ve stnlk, hatta bir hegemonya sz konusu olmutur, merkezevre ayrm yaratlm ve bymektedir; stelik bu katmanlama kapitalizmin gelimesi iin de arttr (Koray 2003: http://www.stratejik.yildiz.edu.tr/giris1.htm. Hardt ve Negri 2002: 191-197; Erolu 2003.35-42). Yeni Bir Kavram: Aadan Kreselleme Kreselleme ile ilgili almalar incelendiinde karmza sk kullanlan, nemli bir kavram olarak "aadan kreselleme kavram" kmaktadr. Aadan kreselleme kavram kresellemeye alternatif bir yaklam olarak ileri srlmekte ve bu hareketin mensuplar kendilerini "aktivist" olarak ifade etmektedirler Bu kavramn neyi ifade ettiini ksaca aklamak faydal olacaktr. "Yukardan kreselleme" ve "aadan kreselleme" kavramlar Folk tarafndan icat edilmitir. Kavram basl olarak ilk defa Brecher, Chlds ve Cutler'n editdn gerekletirdii "Global Vision: Beyond The New World Order" (1993) adl almada yer almtr. Tanmlamalarda "yukardan kreselleme" olarak ifade edilen mevcut kreselleme durumu irketlerin, pazarlarn ve sekinlerin kresellemesi olarak kabul edilmektedir. Bu kreselleme ekonomistler, irket yneticileri ve dnyann zengin uluslarnn liderleri tarafndan iilerin, cemaatlerin ve lkelerin tamamnn, hareket halindeki sermayeyi ekmek iin i gc maliyetin, sosyal ve evre ile ilgili harcamalar drmeye zorlad ykc bir rekabeti destekleyen "sfr noktasna doru bir yar" olarak ifade edilmektedir. Bu sfr noktasna doru yar beraberinde fakirleme, byyen eitsizlik,istikrarsz ekonomik dalgalanma, demokrasinin kapsamnn daralmasnn ve evrenin zarar grmesini getirmektedir. Yukardan kresellemeye dnyann drt bir yanndan taban hareketlerinde yer alan insanlarn, kreselleme srecinde kendi ihtiyalarn ve karlarnn dayatmak zere birletikleri sre ise aadan kreselleme olarak ifade edilmektedir. Aadan kreselleme yukardan kresellemeye kar doan kitlesel bir hareket olarak tanmlanmaktadr (Brecher 2002:9-31).

Aktivistler aadan kreselleme hareketini kitlesel bir hareket olarak ifade etmekte, kitlesel harekete katlanlarn birbirinden farkl amalara sahip olduklarn ileri srmektedirler. Aadan kreselleme hareketi katlmclarn bir araya getiren ortak ama kar-olma temelinde ekillenmektedir. Aadan kreselleme elikili bir hareket olarak grlmekte kar-olma temelinde birlemenin bazen de birbirlerine de kar olmay beraberinde getirdii ifade edilmekte birbirlerine kar olumsuz referanslar olan bir ok grubun bir arada bulunduu ifade edilmektedir. Kresellemeye Kar Durular! Cenova'da gerekletirdikleri eylemler ile gndeme gelen kreselleme kart hareketler birden dnya gndemine oturmutur. Mevcut siyasal ynetimler tarafndan pek fark edilmeden daha doksanl yllarn ilk yarsnda olumaya balayan bu hareket internet sayesinde sosyal hareket niteliine brnmtr. evre gruplar, nc dnya rgtleri, insan haklar rgtleri ve sendikalardan oluan, birbirine sk bir ekilde bal olmayan bu koalisyon, kamusal ve ekonomik alandaki g eitsizliine ve demokrasinin uluslar aras kurumlar tarafndan smrlmesine dikkat ekmeyi amaladn ifade etmitir. Bu sre siyasetilerin ve medyann geliimini neredeyse hi fark etmedii bir sretir (Grefe 2003: 10). almamzda uluslar aras alanda faaliyet gsteren doru olamamakla beraber kreselleme kart olarak tanmlanan uluslar aras oluumlar ve bu oluumlarn temel yaklamlar ortaya konulmaya allacaktr. a.Yurttalarla Dayanma Amacyla Finans letmelerinin Vergilendirilmesi Dernei (ATT AC) Yurttalarla Dayanma Amacyla Finans letmelerinin Vergilendirilmesi Dernei (ATTAe) 3 Haziran 1998 de kurulmutur. Balangta Fransa'da kurulan rgt Fransa'da ye kayt etmeye 1998 ylnn Ekim aynda kuruluunun Le Monde Oiplomatique de resmen aklanmasyla balamtr. Balang yllarnda 3500 yesi olan rgtn 2003 ylnda 30 bin yesi olduu belirtilmektedir. Kreselleme kart olarak, tam ad "Association pOUf une taxation Financieres pOUf I'aide aux Citoyens" olan ATT AC hzl genilemi zellikle Avrupa, Kanada Senegal ve Brezilya'da bu tr rgtlenmeler ortaya kmtr. Cenova' da ki gsterilerde 200 bin gstericinin byk blmn ATTA C harekete geirmitir (Grefe 2003:15). ATTAC'n ngiltere'de ubesinin bulunmad belirtilmekte bunun nedeni olarak ta lkede ok nemli sivil toplum rgtlerinin varlna-zellikle de Sosyalist i Partisi 'nin (SWP) etkin olduu Globalise Resistence(Oirenii Kreselletir) platformuna-dayandrlmaktadr (ensever 2003: 122-123). ATT AC mensuplar yukardan kreselleme olarak ifade ettikleri mevcut kresellemeyi ekonominin sadece kazanc n planda tuttuu bir unsur olarak grmekte, neo-liberalizmi baskn tutan ve sadece kazan karlarn gzeten, kresellemenin bugnk eklini ret ettiini bunun yerine sosyal haklarn, siyasi, ekonomik ve sosyal insan haklarnn, demokrasinin ve evreye saygl ticaretin kresellemesini benimsediini belirtmektedir. ATT AC ayn zamanda rkla, anti-

semitizme, yabanc dmanlna, ovenizme ve benzere fikirlere kar olduunu

belirtmekte ve ayn ekilde iddeti siyasal bir ara olarak benimseyenlerle de almadn ifade etmektedir (Grefe 2003:121). ATT AC mcadele alann "piyasalarn diktatrlne" kar mcadele olarak en geni cephede tanmlamakta, neo-liberalizme kar her mcadelenin iinde ve kresel dzenin hakim olduu her yerde olacan belirtmektedir. ATT AC kreselleme kart bir grup olarak tek odak olma gayretinde olmad yerel ATT AC gruplar aracl ile bnyesinde bir ok radikal gruplar faaliyetlerini gerekletirdii grlmektedir.A TTAC, bnyelerin de yer alan ve iddet ieren tahripkar eylemlerde n plana kan radikal kk gruplarn varlklar iin u aklamada bulunmaktadrlar: "Kltrnn esas u ilkeye dayandrmaktadr: Sadece uzlaabileceimiz eyleri yaparz; uzlaamadklarmz yapmayz yada en azndan beraber yapmayz. ATTAC emberin iine alr, emberin dna itmez." (ensever 2003:131; Grefe 2003:121-122). 11-12 Aralk 1998 tarihinde gerekleen uluslar aras ATTAC toplantsnda oluum amalarn "demokrasinin finans dnyasna kaptrd alan yeniden feth etmek, yatrmlar ve ticaret "haklar" bahanesiyle ulusal egemenlik haklarndan vazgeilmesine kar kmak, ve kresel dzeyde demokratik bir alan yaratlmas "olarak belirtmitir. ATTAC'n uluslar aras dzeyde mcadele alanlarn ise u ekilde belirtmitir (ensever 2003: 131): "Uluslar aras speklasyonu zorlatrmak, Sermayenin vergilendirilmesi ve vergi cennetlerinin cezalandrlmas, Emeklilik fonlarnn yaygnlatrlmasnn nlenmesi, Neo-liberal kresellemenin yaratt soy ykm, Baml lkelere yatrmlarn effaflatrlmas, Dnyann her bir yannda zenginler ile yoksullar arasndaki uurumun derinlemesi, Kltrn dnya lsnde aynlatrlmas, Yoksul lkeler zerindeki bor yk, ok ulus lu irketlerin dnya zerindeki egemenlikleri, Bata salk ve eitim olmak zere, en temel kamu hizmetlerinin ticariletirilmesi. Tarifeler ve Ticaret Genel Anlamas (GA TT), Hizmet Ticareti Genel Anlamasl(GATS) yada ok Tarafl Yatrm Anlamas (MAl) gibi uluslara aras anlamalarn yoksul lkeler iin ifade ettii tehdidi gzler nne sermek, Yaam zerinde patent uygulamalarna son vermek, Kar iin yok edilmekte olan evrenin korunmas, IMF, DT, Dnya Bankas gibi uluslara aras kurmlarn yoksullara kar ykc politikalarnn aa karlmas" ATT AC ortak hareket eden radikal gruplar, kendi talepleriyle pek uramak istenmeyenler tarafndan genellikle kreselleme kartlar olarak adlandrlp saf d braklmak istenmekte oysa kresellemeyi eletirmekte, kresel kurumlarn insanln birlikte gelimesi iin kurallar belirleyecek ekilde demokratiklemesini talep etmektedirler (Grefe 2003 :16).

b) Sosyal Forumlar Alternatif bir kreseemeyi savunan oluumlar iinde nemli bir varlk olarak dnya genelinde bir ok sivil toplum kurulularnn ortak rgtlenmesi olan sosyal forumlar grlmektedir. Sosyal forumlar dnyann eitli blgelerinde toplanmakta ve gerekletirdikleri eylemlerle mevcut kreseemeye ve bunun unsurlar olarak grdkleri kurumlara kar eylemler gerekletirmektedirler. Dnya Sosyal Forumu (DSF) birka kiinin fikri olarak gelitii ifade edilmekte bu dncenin gelimesini salayan, neo-liberal mcadelelerden farkllatran MAl ye kar verilen uluslar aras mcadele, Seattle'da Dnya Ticaret rgtne (DT) kar eylemler ve ATT AC rgtlenmesi olduu belirtilmektedir. Brezilyal neo-liberalizm kart bireyler ve aktivistler etkili olan protesto hareketleri ama zerinde vurguda bulunarak alternatif bir kreseeme hareketiaadan kreseeme-hareketinin gerekliliinden hareket ederek dnya leinde neo-liberalizmle mcadele eden tm sosyal hareketlerin katlabilecei bir oluum dnmtr. Grajew tarafndan dile getirilen bu giriim Whitaker ve Le Monde Diplomatique'in yayncs ve ATTACn kurucularndan Cassen'in birlikteliinde gerekletirilmitir. Birlikteliin oluumu iin Dnya Ticaret rgtn' ne kar olarak Brezilya da toplant yaplmas dnlm bu amala 28 ubat 2000'de Sao Paulo' da ilk giriimi balatmak amacyla sekiz rgtn delegeleri bir araya gelmitir. Bu toplantda Dnya Sosyal Forumu'nun dzenlenmesi dorultusunda "ibirli,i anlamas" imzalanmtr. Bu anlamaya gre ilk forumun 5-30 Ocak 2001 'de Davos'a paralelolarak Porto Alegre da dzenlenmesi planlanmtr. Birinci DSF 25 Ocak 200 i tarihinde 4 bin kiinin katlmyla gereklemitir. Forumda toplantlar drt balk altnda gerekletii belirtilmektedir. i. Zenginliin retimi ve toplumsal yeniden retim, 2. Kaynaklara eriim ve engeer, 3. Sivil toplum ve kamusal alan, 4. Siyasal erk ve yeni toplumda etik. eitli toplantlarn dzenlendii ayn sra forumda farkl lkelerden parlementerlerin katld Dnya Parlementerler Forumu, 104 muhalif yargcn katld Dnya Yarglar Forumu ve Port o Alegre Dnya Yerel Ynetimler Forumu gereklemitir. 25-30 Ocak 2001 tarihlerinde Porto Alegre' de dzenlenen Dnya Sosyal Forumu'nu (DSF) tasarlayan ve rgtleyen Brezilya Organizasyonlar Komitesi, Forumun sonularn ve ortaya kard beklentileri gzden geirdikten sonra bu giriimin devamna salayacak ilkelerin yazlmasnn gerekli olduuna karar vermitir. Bu sre iinde yer almak ve DSF' nin yeni biimlerini rgtlernek isteyen herkesin kabul etmesi istenen bu ilkeler, Porto Alegre Forumu'nda alnan kararlarn toplamdr. stanbul Sosyal Forumu Giriimi de bu ilkeleri temel alarak faaliyet srdrmeyi amaladn belirtmektedir(ttp:// www.geocities.coml sosyalforum/ dosya/sosyal. htm ). ikinci DSF 31 Ocak-5 ubat 2002 tarihleri arasnda Porto Alegre 'de dzenlenmitir. Katlmc says konusunda farkl kaynaklarda farkl say lara ulalmakta, baz kaynaklarda bu say 50 bin olarak ifade edilirken baz kaynaklarda

ise 70 bin olarak ifade edilmektedir.


dayanma ve kresel dayanmann

DSF enternasyonalizmi

temel alan kresel


ikinci

merkezi olduunu ileri srmektedir.

Dnya Sosyal Forumu' da (DSF) Ocak 2002'de Brezilya'nn Porto Alegre kentinde toplanmtr. Forum oluumunun amacn, nsanlar kiir kaygsnn nne koyan bir dnya isteyen, rkla ve savaa kar kan, gelien kresel hareket iin bir odak noktas olarak belirtilmektedir. . nc Porto Alegre forumunun alndaki mitinge 40 bin kii katlm DSF sresince 1300' e yakn seminer ve atlye ve genel forumun yan sra eitli balklar altnda forumlar dzenlenmitir. Tartma konular ile ilgili olan be ana balk unlardr (ensever 2003:45-60): 1. Demokratik ve srdrlebilir kalknma 2. ilkeler ve deerler, insan haklar, eitlilik ve eitlik, 3. Medya, kltr ve kar-hegomanya. 4. Siyasi erk, sivil toplum ve demokrasi. 5. Demokratik dnya dzeni, militarizme kar mcadele ve bar savunmak. nc DSF 27 Ocak 2003 gn sona savaa kar bar yry ile sonra ermitir. 2003 tarihine kadar dzenlenen sosyal forumlada ilgili olarak foruma katlan delege saylar, dzenlenen etkinlik eitleri ve saylar, rgt saylar, gerekletirilen atlye ve seminer saylar, toplam katlmc saylar hakknda istatistik bilgi http.llwww.forumsocialmundial.or.br web adresinden temin edilebilir. Gerek DSF gerekse Avrupa Sosyal Forumu veya Akdeniz Sosyal Formu gibi ktasal ve tematik sosyal forumlarn rgtlenme srecinde belirli bir model yoktur. rgtlenme geleneklere ve rgtlenmenin gerekletii corafyadaki sosyal hareketlerin dinamikleri ve gcne gre ekillenmektedir. Burada DSF'nin rgtlenme modelini ortaya oyacak olursak DSF'nin ileyii iinde organ n olduu ifade edilmektedir. Bu organlar a. Uluslar Aras Konsey b. Brezilya rgtlenme Komitesi c. Ulusal Seferberlik Komiteleri eklinde biimlenmektedir. Uluslar Aras Konsey DSF'nin stratejik olarak alaca yn konusunda belirleyici unsurdur. Bu konseyin 2002 ylnda 113 yeden olutuu belirtilmektedir. Konsey kendi sorumluluklarn DSF'nin gelimesi ve genilemesi, DSF'nin stratejilerini belirlemek, uluslar aras kampanyalar dzenlemek, inisiyatifler, mcadeleler ve dier etkinliklerle ilikileri srdrmek, DSF'nin toplantlarnn tantmn yapmak ve desteklemek, kendi lkelerinde komitelerin kurulmasn salamak ve desteklemek olarak ifade etnektedir. Ulusal Seferberlik Komiteleri ise ulusal ve yerel forumlar olup Uluslar Aras Komitenin kararlarna tabi DSF'ye ve dier sosyal forumlara yerel dzeyde rgtleyici konumdadr. Ulusal sosyal forumda UK'nin onayn alarak srecin resmi, yerel temsilcisi konumunu alabilmektedirler. DSF aktivistleri nasl bir dnya istemektedir? Bu sorunun cevabn bulmak olduka zordur. Bu hareket iinde tartlan bir sorun olarak grlmektedir. Kar olunan eylerin yerine nelerin konulaca, vizyon ve programa sahip olunmasnn gereklilii zerinde durulmaktadr. Vizyon ve programn olmamas "Oysa kresel direni hareketi bir rgt ve federatif bir yap deiL. Bylesine bir yaklam bizi aramzdaki ayrlklarn altn izilecei, ie dnk tartmalara srkler. Elbette bu hedefler konusunda tartmalar yaplmayacak anlamna gelmiyor" eklinde

belirtilmektedir (ensever 2003: o7). Sosyal forumlarn istekleri konusundaki bilgilerimizi daha ok eitli yerel sosyal forumlar arlarndan ve DSf bildirilerinden edinmekteyiz. kinci Porto Alegro sosyal hareketler arsnda DSf mcadelesinin amacn, a) Demokrasi: insanlarn kendi hkmetlerinin kararlarn, zellikle de uluslararas kurumlarla ilikilerdeki kararlarn bilme ve eletirme hakk vardr. D bor ve tazminatlarn iptali, b) Speklatif faaliyetlere kar: Tobin vergisi gibi zel vergilerin koyulmasn ve vergi cennetlerinin ortadan kaldrlmas, c) Bilgi hakk, d) Kadn haklar, iddet, smr ve yoksulluktan kurtulu, e) Sava ve militarizme kar, yabanc askeri s ve mdahalelere kar, iddetin sistematik olarak arttrlmasna kar; mzakerelere ve iddet iermeyen zm yntemlerine ayrcalk tanyoruz. Btn insanlarn, sivil toplumdan bamsz aktrlerin katld uluslararas uzlatrc talep etme hakk, t) Genlerin haklar, parasz eitim ve sosyal zerklik haklarn ve zorunlu askeri hizmetin kaldrlmas, g) Btn halklarn zellikle yerli halk/toplumlarn kendi kaderini tayin etme hakk, Cenova olaylarndan aklmzda kalan nemli bir unsurda eylemlerdeki iddet grntleridir. DSf mensuplar kendilerinin ilkeselolarak iddete kar olduklarn belirtrhektedirler. Bu anlamda DSf'nin ilkelerinin dokuzuncu maddesinin "Siyasi parti temsiliyetleri veya askeri rgtler foruma katlamaz." eklinde ifade edildiini belirtmektedirler. iddet konusunun sosyal forum hareketi iinde tartld belirtilerek tartma dzeyleri olarak;iddetin ilkeselolarak red edilmesi,lI eyll saldrsyla birlikte Bush'un balatt "terre kar sava" balamnda, geni anlamda emperyalist hegomanya mcadelesinin arac olarak iddet, sosyal forum hareketine ynelmi devlet iddeti, sosyal forum hareketinde yer alan iddeti taktik olarak benimseyen baz gruplarn iddeti bir ara olarak kullanp kullanamayaca sorunu, medyann sosyal forum hareketinin eylemlerinde ortaya kan iddete kar tutumlar olarak ifade edilmektedir. Ancak Avrupa'daki bir ok sosyal forum hareketi iinde iddetin youn olarak kullanlmas bunlar iinde eitli ayrlk rgtlerin yer almas ise farkl bir boyut oluturmaktadr (en sever 2003:174). iddet kullanm konusunda baz eylemciler iddetin taktik olarak kullanldn ifade etmektedirler.bunun kabul de eylemsel eitlilii arttrmtr. Bunun zm yine organizasyon iinde atmay engellemitir. " Avrupa'da eylemciler, iddet ieren ve iddet iermeyen protesto biimleri sorununu, her grup iin ayr renkte bir yrme gzergah belirlemek yoluyla taktiklerdeki farkllklar badatracak baarl bir ekilde halettirler. rnein mavi grup militand kendi gzergahna sahipti, militan olmayan pembe grup ise baka gzergaha sahipti. Bir grup molotof kokteyli atarken dieri samba a\yordu.farkl gruplar sonuta birbirlerini tamamladlar. Tabiki haii anlamazlklar vard ama greceli olarak alt dzeydeydi, nk kimse kimsenin taktii onaylanmasa bile engellenmedi." (Welton 2004:63)

Sosyal forumlar rgtlenmesi olarak Trkiye'de 2002 ylnda SF (stanbul Sosyal Forumu) kurma ars yaplmtr arda oluumun amac aadaki ekil de ifade edilmektedir. "Sizi stanbul'da kurulmasn amaladmz sosyal forum srecine katlmaya aryor ve birlikte stanbul Sosyal Forumu'nu ina etmeyi umuyoruz. Porto Alegre'de benimsenen ve ekte yer alan, Sosyal Hareketler ars ve Dnya Sosyal Forumu lkeleri ASF ve SF Giriimi iin genel bir referans noktas oluturmaktadr. SF Giriimi ayrca nne Avrupa Sosyal Forumu'nu ina etmeyi koymaktadr. SF Giriimi'ne katlarak ASF'yi Trkiye'de ina eden bir an paras olabilir; iyerinizde, ehrinizde veya kendi grubunuz iinde etkinlikler dzenleyebilir, Floransa'ya gidii organize edebilir, kreselleme kart bir dnya hareketinin paras olabilir ve stanbul Sosyal Forumu'nu biimlendirebilirsiniz" (http:// www. geocities. comlsosyalforuml dosya/sosyal.htm). Ayn web alannda ASF ve SF oluumu kucaklayc, brokrasisiz ve komitesiz bir effaflk ierici bir biimde ilerneyi konsenss yoluyla anlamay esas ald belirtilmektedir. Alanda ASF ve SF Giriiminin, dnyada insan ihtiyalarnn karlanmad gereinden hareketle, piyasann en iyisini bilecei ilkesine meydan okuyaca, nsann kardan nce geldii bir dnya yaratabilmek iin sermaye ve iktidarn karlarna meydan okumak gerektii vurgulanmaktadr. SF toplant arsn yapt 2002 ylndan itibaren faaliyetlerini gstermekte bunlar panel ve alma gruplar ile srdrmektedir. stanbul da bir sosyal forumun kurulmasnn geciktii belirtilmekte ve bunun gerekeleri de Trkiye'de ki sol siyasetle aklanmaktadr. Bu balamda birinci gereke olarak solun milliyeti olduu ifade edilmekte, ie kapank ve dnyada olup bitene kar ilgisiz olarak sulanmaktadr. kinci sebep olarak ta dnyadaki gelimeler karsnda Trkiye'de devreye giren karamsarlk ifade edilmektedir. Karamsarlk sadece Trkiye'ye bakmaktan geri kalan grememekten, grnce de anlayamamaktan kaynakland ifade edilmektedir (ensever 2003:7-10.93). c) Anti MAl alma Grubu Uluslararas kreselleme kart oluumlardan biri de Anti MAl ve kreselleme kart alma grubudur. alma grubu amacn, "kreselleme ad altnda tm yer kre de sermayenin, hakimiyetini pekitirmeye ynelik alma ve saldrlar ile kapitalizmin yeni ynelimlerinin izlenmesi, bunlarla ilgili deerlendirme ve saptamalar yaplarak rgtl yaplarn ve toplumun bu dorultuda bilgilendirilmesi, kresellemenin kurumlar ile yaplan ya d.a yaplmas planlanan ikili ve ok tarafl anlamalar ile Trkiye'de uygulanan sosyo-ekonomik, siyasi ve kltrel politikalarn ilikisinin kurulmas, grubun kendisinin rettii ya da bakalarnca retilmi bilgilerin deerlendirerek ncelikle kitle rgtlerinden balamak zere kamuoyuna iletmek" olarak belirtmitir Belirtilen alma grubunun iinde bir ok sivil toplum rgt bulunmaktadr. (http://antimai.orgl gr/i lkeindex.htm).

alma grubu etkinlik alanlarn: a) lkemiz ve dnyada kreselleme kart oluumlarn, akademik ve bireysel almalarn retimlerini derlemek, bltenlerimiz ve basn aklamalar yoluyla kamuoyuna ulamasn salamak, b) Kreselleme politikalarnn uyguland, alanlar, sektrler ve konular zerinde aratrmalar yapmak, raporlar hazrlamak; almalarn kitap, bror, bildiri, basn aklamalar, panel, konferans, seminer, sempozyum vb. etkinliklerle kamuoyuna aktarmak, c) Ulusal ve uluslar aras kreselleme kart konferans, sempozyum, panel ve strateji toplantlarna katlarak ulusal ve uluslar aras bilgi, birikim ve deneyimlerin karlkl olarak aktarlmasn salamak, d) Ulusal ve uluslar aras eylem ve etkinliklerle ilgili etkin duyuru ve bilgilendirmeyi salamak, e) GrubumuzIa benzer faaliyetler iinde olduu grupa kabul edilen uluslar aras yaplanmalarla dzenli ilikiler kurmak ve gerek almalarmzn ana temas ve gerekse yaplanma ve alma tarzlar konularnda karlkl ve srekli deney aktarmn salanmak, t) alma Grubunu oluturan kurum temsilcileriyle ve dier katlmclarla, 15 gnlk periyotlarda olaan bilgilendirme ve strateji belirleme toplantlarn gerekletirmek. Grup almalarnn salkl yrtmesi iin alma kurullar oluturmak, alma kurullarnn grev tanmlarna ynelik almalar yapmak ve alma Kurullar almalarnn egdmn salarnak olarak ifade etmektedir (http://antimai.org/gr/ilkeindex.htm) . d) Greenpeace Kresellemeye kar bir uluslar aras oluum olma zelliini Greenpeace rgt de gstermektedir.1971 ylnda kurulduunu ifade eden oluum iddetsizlik, siyasi bamszlk ve enternasyonalizm ilkelerine bal olduunuifade etmekte evresel tehditleri ortaya karrken ve zmler bulmak zere alrken Greenpeace'in ne srekli mttefikleri ne de srekli dmanlar olduunu belirtmektedir (http://www .greenpeace.org/turkey _tr/aboutus/) Uluslararas Greenpeace rgt, kresellemeden doan tehdit ve frsatlarla ilgili kayglar tayan bir kurulu olarak, DT toplantlarn kuatan iddeti onaylarnadn belirtmektedir. Greenpeace'e gre ok kk bir aznln kulland iddet, halk hareketlerinin ezici ounluunun neredeyse tm dnyada kabul edilen gerek sorunlara (rnein, kresellemenin toplumsal ve evresel etkilerine, uluslararas ticaretin ve dev irketlerin dzenlenmesi ve denetlenmesi gereksinimine) ynelik barl ve yapc mesajn gizlemektedir. Son olarak, kresellemi bir ekonomide insanln geleceinin tartlaca tm hkmetler aras ve i dnyasna ait forumlara, saydaml ve STK katlmn en iyi hale getirmeleri arsnda bulunulmaktadr (http://www.greenpeacemed.org.mt/wto/ GreeningDoha- Turkish.pdD

Sonu olarak;
Son dnem almalar incelendiinde kreselleme konusundaki tartmalarn bu srecin ileyii zerine gerekletii grlmektedir. almalarda ulus-devletin dnm, ekonomik etkileimler n plana kmaktadr. Kresellemeye kar eletirilerinde younlat noktalar bunlardr. Kresellemekonusundaki grler mevcut biimi ile kresellemeyi savunanlar ve tam tersi bir ekilde sreci yeni bir kolanizasyon sreci olarak tanmlayan ve srece emperyal bir vurguda bulunan grler olarak gruplandrlabilir. Bir ok oluum mevcut kresellemeye alternatif grler retmekte ve kar eylemler gerekletirmektedir. Bu oluumlar incelendiinde oluumlarn kar olduklar durumun kreselleme olgusu deil mevcut kresellemenin yn olduu grecektir. Alternatif kresellemeci oluumlarn yaylmasnda ve uluslar aras nitelik kazanmasnda internet ok etkili olmu, gruplar ve tepkiler sanal bir rgtlenme ile biimlenmitir. Kreselleme kart olarak bir ok yerde tanmlanan ancak kendilerini aadan kresellemeci olarak ta ifade eden oluumlar ortak tepkiler etrafnda birlemi olma zellii gstermektedir. Bu oluumlar kendini oluturan alt unsurlarda yerellikleri kabul ederek bunlar st bir atda rgtlenmi eklidir. Yerel unsurlarn rgtlenmeleri olduu iin genel programlarn yerini ortak kar durular almaktadr. Bu anlamda kar durularm birlikteliidir. Birliktelii oluturan unsurlar byk lde sosyalist kaynaktan beslenen oluumlardr. Kreselleme kart oluumlar olarak grlen oluumlar mevcut kresellemeye kar olmakla beraber kabul ettikleri deerlerle kresellemeyi savunmaktadrlar. Kreselleme konusunda ne kadar olumlu veya olumsuz yorum yaplsa da temel ama srete etkin bir aktr olma kaygsdr.

Kaynaka
BAUMAN, ZygmunLI999.Kreseeme,Toplumsal SOflular.ev.Abduah Ylmaz. Ayrnt Yaynlar.stanbul BRECHER, Jeremy. COSTELLO, Tim.SMITH, Brenda. 2002. Aadan Kreselleme. ev: Berna Kurt, Zeynep Kutluata. Aram Toplum YaynlarLstanbul ELLWOOD,Wayne.2002.Kresellemeyi Anlama Klavuzu. (ev:Betl Dilan Gen) stanbuLMetis Yaynlar. EROGLU, Feyzullah. Kresellemenin Temel Boyutu ve Direnme Stratejileri, Trk Yurdu, cilt 23, say 189, Ankara 2003.35-42. GREFE, Christina,M., GREFFRATH, H.SCHUMANN, 2003 ATTAC, Kreseemeyi Eletirenler Ne stiyorlar.(ev:lk Hastrk). stanbuL. itlembik yaynlar GIDDENS, Anthony.1998.Modernliin Sonular. (ev:Ersin Kudil) stanbuL. Ayrnt Yaynlar KODEMR, Kadir. 999. Kreselleme ve Trk Kltr, KK Aratrmalar. Cilt i, say . Ankara 1999.5-21. HARDT, Michael, A. NEGR. 2002. mparatorluk. (ev:Abdullah Ylmaz).stanbuL Ayrnt Yaynlar PETRAS, James. 2002.Kreselleme ve Diren.(ev:Ali Ekber, Cevdet Akn,alar Arn), stanbuLAdonis reklam ve Yaynclk

ROBERTSON, Roland. 1999.Kreselleme.(ev: mit Hsrev Yoksa), Ankara: Bilim ve Sanat Yaynlar. ENSEVER, Levent.2003.Dnya Sosyal Forumu. Aadan Kreselleme Hareketi Ve Direni.Metis Yaynlar. stanbuL. KORAY, Meryem. 2003: http://www.stratejik.yildiz.edu.tr/giris1.htm WELTON, Neva.Wolf, Linda. Kresel Bakaldr. ev:Aydn Ekim SAVRAN. Yaynlar:stanbul http://antimaLorg/gr/ilkeindex.htm http://www.geocities.comlsosyalforumldosya/sosyal.htm http.!/www.forumsocialmundial.or.br http://www .greenpeace.org/turkey _tr/aboutus/ Aykr

KRESEL ALANDA TANMLAMA KTDARI: KMLK ve BLG SOSYOLOJS

Abstract
A change in the conceptual categories, playing role in perceiving external socio-cultural reality may completely change perception about the socio-cultural context in which the external reality is situated. Phenomenon of "space-time compression" which defines processes of globalization by means of logic of social theorization is significant from this stand point. External or categorical dimension of identity does not seem to be independent from global-local interaction and relationship of asymmetric power in this interaction. In this manner, description, classification and power of possession to the apparatus of manufacturing consent is also important in this respect. Key Words: Globalization, sociology of knowledge, social identification, social categories, space-time compression, rhizom, manufacturing consent 1. Toplumsal Kategoriler ve Bilgi Sosyolojisi Tarihsel ve kltrel biimlerin insan dncesini nasl biimlendirdii konusuna ynelik bir ilgi alan olarak bilgi sosyolojisi iin, sosyo-ktrel gerekliin yaratcs konumunda bulunan "sosyal aktr"ler kadar bu sosyal aktrlerin varolan sosyo-kltrel sreler iindeki "yerleri"ni analiz eden sosyal bilimcilerin perspektifleri de nem tamaktadr. Temelleri Aydnlanma dnemi felsefesine kadar giden geleneksel bilgi sosyolojisinin konusunu; uygarlk, kltr, toplum, snf ve grup tiplerine gre, ncelikli bilgi trlerinin ve biimlerinin aratrlmas oluturmaktadr. Bu geleneksel anlamyla bilgi sosyolojisi, deiik toplum yaplarna gre bilginin ve bilgiyi oluturan ve yayan kiilerin rolleri, bilginin yaylmas ve biimlerinin toplumsal anlam, ve bilgi trleri gibi konularla ilgilenmektedir (zkalp 1993: 19-24). Bu gn bilgi sosyolojisinin ilgilendii bu sz konusu srelerin ileyiinde; toplumsal aktrlerin eylem alanlarndan, bilginin retilmesi, yaylmas ve gerekelendirilmesi mekanizmalarna kadar yaylan, daha nceki dnemlerle karlatrldnda olduka geni kapsaml ve hzl bir ekilde cereyan eden bir deiim sreci yaanmaktadr. ster sosyolojik ister gndelik konuma dilinde olsun, "kategori" ya da "kategorizasyon" terimleri; gndelik gerekliin alg olanaklarna tanarak, iinde yaadmz topluma ve bu toplwn iindeki yerimize ilikin perspektiflerimizi

olutururken faydalandmz, dnsel-kavramsal aralarmzn temelini oluturuyor olmalar bakmndan nem tamaktadr. nsanln tm bilgisi snflandrmalar zerinde temellenmektedir. Herhangi bir doa nesnesinin ya da sosyo-kltrel-tarihsel durumun tanm, kendi iinde bir snflandrmay beraberinde getirmektedir. Tanmlama, bu ereve iinde, ksaca snflandrmak, eylerin zelliklerinin ne olduunun ya da ne olmadnn, benzerlik ve farkllklardan hareketle ortaya konulmas anlamna gelmektedir. Snflandrma ve tanmlama birbirleriyle karlkl olarak baml iki ayr sre olan, "benzer ve .farkl zelliklere "karar vermeyi" gerekmektedir ki "benzerlik" ya da "farkllk" kavramlar, biri olmadan dierinin anlalmas mmkn olmayan iki ayr, zellie iaret etmi olmaktadr ( Jenkins 1996:3-5). 1.1. Gndelik ve Sosyal Bilimsel Dil Kullanmnda Kategoriler "Kategori" ve "kategorizasyon" terimleri, gndelik sosyal gerekliklerini yaayan zneler iin olduu kadar,. zneler arasndalk temelinde ina edilmi bir sosyal gereklii, kendisi de tarihsel-kltrel bir zne olarak, anlama ve yorumlama abas iindeki sosyal bilimci iin de nem tamaktadr. Kategoriler asndan, benzerlik ve farkllklar iin temel tekil edecek zelliklere karar verme sreci; sosyo-kltrel gerekliin farkl dzeylerinde ilerlik gsteren ve farkl dinamiklerce ekillenen bir ierie sahip bulunmaktadr. Gndelik yaamlar iinde bireyler, sosyalizasyon sreleri iindeki sosyal renmeleri ve rendiklerini balamsal olarak yorumlama kapasiteleri araclyla bu kategorileri iselletirirlerken, herhangi bir bilim disiplini sz konusu olduunda bu tip kararlar, olaan bilim paradigmas iindeki "etkileim dinamikleri" erevesinde ekillenmektedir. Bir sosyal bilimci asndan bu durumun daha ok; gzlem nermeleri ile kuram nermeleri arasndaki gerilirnde belirginlik kazanacan sylemek mmkn grnmektedir. Gndelik dil ile bilimsel dil arasndaki mesafe, gerekte sadece bir sosyal bilim disiplininin epistemolojik ve metodolojik perspektiflerinin sorunsallatrld bir konu olmaktan ok, sosyal gerekliin alg olanaklarna tanmas srecinde, dorudan o gerekliin ina edici znesi konumunda bulunan "znelerin" yaam alanlarna katlan ve onu dntren bir nitelik tayabilmektedir. Bu dnm hem sosyal bilimcilerin hem de bizzat sz konusu bireylerin ilgili toplumsal gereklie ilikin perspektiflerini ezamanl olarak ilgilendirmektedir. Hangi bilimsel disiplinin alan sz konusu olursa olsun, zneler arasndalk ve kltrelolann dile baml doas sebebiyle, gerek snflandrmada roloynayan kategorilere ilikin kararlarn verilmesi, gerekse sz konusu tanmlamalarn doas "sylemsellik" tamaktadr. Bu durum, topluma ilikin bir disiplin olarak sosyolojik giriimin ya da sosyal dnyay anlama abalarnn, ncelikli olarak bu "syleme bal" kategorilerin anlalmas gerekliliine iaret etmektedir. Kategorilerilerin anlalmas abas ise, onlarn oluturulu tarzlarnn ve ilerlik tadklarn srelerin, ksacas toplumsal "balam" gz nnde bulunduran perspektifleri n gelitirilmesini gerekli klmaktadr.

1.2. Mphem Kategoriler ve Balam Sosyolojik adan bir kategori zihinsel bir kurgudur; belirli bir toplumsal kategoriye giren kiiler byle bir kategorinin varlnn ya da bakalaryla birlikte bir kategori oluturduklarnn farknda olmayabilmektedirler. Ksacas "zihinsel bir kurgu" olarak kategoriler, sosyal etkileim dzeyi ve fiziki yaknlk asndan en dk younlua sahip olan toplumsal kmelendirmelere karlk gelmektedirler. Bu anlamda bir kategori; ya, meslek, gelir, cinsiyet, eitim durumu, etnisite vb. asndan birbirleriyle benzeen ancak gerek toplumsal ilikiler iinde bulunmalar gerekmeyen, birbirlerini tanmayan insanlardan oluabilmektedir. Sosyal bilimciler, kendi disiplinlerinin bak asna ve "zneleraras bir konsensusun ve diyalojik bir etkileim srecinin" rn olarak "kategorilerini" sosyal gereklik iinden oluturmakla birlikte; soyo-kltrel gereklik iinde "bilimsel kabul edilemeyecek", gndelik etkileim sreleri iinde ilerlikte olan baz kategorileri ayrt etmek amacyla "kalp yarg ya da steorotip" terimlerine bavurmaktadrlar. Bu anlamda, sosyolojik adan kategori ayrmna temelolacak olan zelliklerin, toplumsal adan belirli ve anlaml sonulara veya deerlendirmelere yol aacak olmas beklenmektedir (Fichter 2002:49). Gndelik gereklik iindeki bireylerin, "genelletirme" ya da "zelletirme" sreleri erevesinde, belirli bir toplumsal duruma ilikin olarak oluturduklar steorotiplerin, sosyal bilimsel etkinlik iindeki sosyal bilimci asndan karl "balam"dan kopuk kategorilerle allmasdr. Bu ereve iinden baklacak olursa, sosyal bilimler alanndaki bilimsel "kalp yarglar", balarndan kopuk kategorizasyonlar yaplmasndan kaynaklanmaktadr ki bu durum daha balangta; sosyo-kltrel gerekliin, uygun olmayan kavramsal aralarn kullanlmas sebebiyle arptlmas sonucunu dourmaktadr. Toplumsal "balarn" bugn "modernliin dtinmseIIii"nin ya da "kreselleme srelerinin" tartld bir ortamda ok daha nemli bir hale gelmitir. Kitle iletiim aralarnn ina ettii "grsel iitsel mekanlarn" etkisi alannda bulunan kitle toplumlarndaki gndelik yaantlarn srdren bireyler; sosyal grup yaantlar iinde ina ettikleri kavramsal erevelerin dnda, dorudan "sembolik elitIerce" gelitirilen kavramsal kategorilerin etkisi altndadrlar ve bu kavramsallatrmalar belirli bir disiplinin zel alan ile artk snrl olmaktan kmtr. Sosyo-kltrel aktrler, doa bilimsel bir nesnenin konumundan farkl olarak, ada toplumlardaki en nemli "sembolik elit" grubundan birini oluturan sosyal bilimcilerin rettikleri bilgiyi kullanarak kendilerini uyarlayan, dntren ve kimliklendiren bir nitelik tamaktadr. Toplumsal gerekliin anlalmas abas, daima yorumsamac (hermeneitik) bir abadr. Bununla birlikte, yorumun varolana ilikin konumlanndaki uzaklk ya da yaklakln ls, kuanlan kavramsal kategorilerin ve "balamn" kendisi tarafndan ekillenmektedir. Sz konusu balarn n plana karan yaklam, gnmzde "zaman-mekan kenetlenmesi" terimi erevesinde ele alnan kreselleme srelerine ilikin olarak da belirli bir mesafede bulunmay gerektirmektedir.

Bauman (l999:8)'a gre, "zaman ve mekan kenetlenmesi" terimi insanlk durumunun parametrelerindeki sre giden ok ynl bir dnm ifade etmektedir. Bu kenetlenmenin toplumsal nedenlerine ve sonularna bakldnda kreselleme srecinin' herkesin hemfikir olduu varsaylan etkilerinin aslnda tmyle birletirici olmad ortaya kmaktadr. Bu durum dorudan doruya balamsallklarn farkllndan kaynaklanmaktadr. Kresel bir alana ilikin olarak, modernizm boyunca evrensellik tad ileri srlen parametrelerde olduu ileri srlen ok ynl deiim, bu gn "modernliin dnmsellii"nin ya da post modernizmin bir nceki dnemden ok daha mphemlik tayan kavramsal kategorileri ile yer deitirme eilimindedir. Modernliin ikiz deerli, mphemlik tayan kavramsallatrmalar bu gn sz konusu dnmn dinamikleri asndan daha fazla nem tamaya balamtr. Sabitliklerden arnmak isteyen sosyo-bilisel politik dzeydeki bir sylem evreninde ilerlikte olan bu yeni paradigmatik dnmn salanmas gerektii temel hedeflerden birini "sembolik elitler", zelde de sosyal bilimciler oluturmaktadr. Modem dnem boyunca varolan mphemlikler, imdi bir dnmselliin konusu haline gelmi ve paradigmatik bir dnmn olarak sunulmaktadr. Modem dnem boyunca ikiz deerli/mphem kategorilerin, toplumsal yapy, kltr darda brakarak ele alan kategorileri; bu gn dorudan doruya mphemliklerin n plana karlarak, risklerin kontrol altna alnmas becerisine sahip kresel aktrlerin "iktidar" konumlarnn bir pekitireci haline gelmi bulunmaktadr. Ksacas mphemlikleri kullanabilme becerisi ve yetenei iktidar-g anlamna gelmektedir. Mphemliin bask altna alnmas modem dnem boyunca bir g ve iktidar konumu olagelmiken, dnmsel modernlik iin, iktidar gc bizzat mphemliklerin kendisinin kullanlabilme becerisine dnmtr. Kreselleme bu anlamda Bauman (1 999:8)'a gre, birletirici etkileri olduu kadar blc, ayrc, kar karya getirici etkileri de iinde barndrmaktadr ve yerkrenin tek tipliini arttran nedenlerle blen nedenler zdetir. Bu zdeliin temelinde, balamsal olan gz ard eden genel kavramsal kategorilerin uygulanabilirlik sorunu yer almaktadr. En genel anlamda meydana gelen bu deiiklikler, geleneksel sosyolojinin bak alar zerinden dnllebilecek boyutlar tamakla birlikte, bu geleneksel kategorileri aan, ikiz deerlilikler ieren, "sylemin" kefedildii bir srece karlk gelmektedir. inden bulunduumuz dnemden nceki dnemde, zerinde konsenss salanm ve geerlilik kazanm bir ok kategorinin bu gn daha nce sahip olduu konumlarndan bir farkllama ve hiyerarik adan alt-st edilme noktasna ulalmtr. Bir noktada Modernliin, ulus devletler temelinde oluturmu olduu dnya sistemi ve toplumsal teoriletirme etkinlii bu gn "olaan bilim" olma aamasn tamamlam, kategorilerin ve kavramsal erevelerin yeniden tanmlad ya da tekrar hiyerarik ilikiler iinde konumlandrld, bir dzenin inasna ynelmitir. Sosyo-ktrel gereklik alan sz konusu olduunda bu noktada kltrn taycs, yaplatrcs, onun dntrcs konumunda olan bireylerin iki ayr dinamik erevesinde "kategoriler"le iliki iinde olduunu sylemek mmkn

grnmektedir: birincisi bireysel ve grup ballklar temelinde oluturulan- isel dinamikler; ikincisi ise sosyal gerekliin dndan oluturulan dsal dinamikler. 1.3. Bir Sylem Alannda Kategoriler ve Grecelik Sorunu Gerekte hibir kavramsal kategori gndelik gereklik ierisinde saf haliyle mevcut deildir ve sosyal grecelik ereveleri bu konuda aydnlatc bir perspektif sunmaktadr. Buna gre sosyal gereklik ierisinde dzey birbirinden ayrt edilebilir: . Bireysel Dzey (en mikro dzey): sosyal davran n biriciklik tayan zelliklerine karlk gelir 2. Kltrel-toplumsal dzey: sosyal davran n kltrel-toplumsal adan farkllk tayan zelliklerine karlk gelir 3. Evrensel dzey (en makro dzey): farkl bireylerce ve birbirinden farkl sosyo-kltrel yaplarda en mikro seviyede sergilenen sosyal davranlarn, birbirleriyle en ok benzerlik tadklar zellikleri temelinde soyutlanarak anlaml bir kategori temelinde kmelendirilebildikleri soyutlama dzeyine karlk gelmektedir (Soyutlama ve kapsayclk derecesi "yeterli" lde arttrldnda rnein dostluk kavram her toplumda grlen bir sosyal davran forrru olarak deerlendirilebilir, bu davran forrrunun, kltrden kltre ierii farkl ekillerde doldurulmakta ve ayn kltr iinde bireyler asndan dier bireylerden farkllk, biriciklik tayan ynleri iinde barndrrraktadr). Sz konusu sosyal grecelik erevelerinin her dzeyi; en fazla biriciklikldier sosyal davranlardan farkllk tayan ynlerine (bireysel dzey); sosyo-kltrel adan farkllk ve benzerliklerine (toplumsal-kltrel dzey) ve belirli bir sosyal davran n kresel adan; en rntlemilkalplam/standardize olmu ynlerine karar verilmesi sreleri asndan da yine tanmlama ve snflandrmalara gidilmesini ve yeni kategorilerlkavramsal aralar gelitirilmesini gerekli klmaktadr. Zihinsel kavramlarn inas ve geerlilikleri konusunda ancak zneler aras bir temelde, greceli bir konsensus konusu olabilecek kategoriler oluturulmas srecinin kendisi bu anlamda bal bana bir grecelik ve iktidar sorununu iinde barndrrraktadr. nsanln genel parametrelerinde ortaya kt ileri srlen ok ynl deiim olarak kreselleme srelerine ilikin betimlemeler bu ereveden deerlendirildiinde, Robertson'n kresel alanda grecelik tayan boyutlara dikkat ektii tipolojisi nem tamaktadr. Robertson (1999:293)'a gre kresellemenin bir sre olarak analiz edilmesinde gz nnde bulundurulmas gereken drt temel boyut sz konusudur. - Birey ya da ok daha temelolarak benlikler - Ulusal toplumlar -Ulus toplumlar arasndaki ilikiler ya da dnya devletler sistemi -nsanlk Sosyal izafet ereveleri ile Robertson yukarda bahsetmi olduu dzeyler arasnda olduka byk bir benzerlik sz konusudur.

Robertson (1999:48) bu temel boyutlar zerine kurulu olan, kltrel bak asyla oluturulmu, model ya da imgeleminin hem bilgi kuramsal hem de deneysel gzlemlere dayandn ileri srmektedir.

Ulus

Dnye Toplumle .
Sis~rt1i

Toplumle .
Birey -

Toplum

Robertson'n ileri srm olduu bu esnek model, dnyann bir btn olarak, e zamanl ve art zamanl olarak kavramsallatrlmasna yneliktir. Kresel duruma ilikin nihai bir yorum olma iddiasndan ok, bu alana ilikin farkl yaklamlarn kavranabilmesini amalamaktadr. Bu kresel alan yaklamnn Beck'de karln bulan stratejilerle olan ilikisi, genel anlamda mphemliklerin kontrolnn ve risklerin denetiminin bir iktidar konusu haline geldiine iaret etmektedir.
A,KIL YRUTMESTAATEJIlELU (Beck 1999:11 )

Ya, Y;ida
Ayrma Uzmahla~rna Tek anlamllk Dnyann i')esaPlanablllr omasm ;3l1~ma

Ve
YanYaalk Okilik Belli Belirsizlik Dei~rnece Bire~im, nDeerni!< Ri$kler 'Kresel, Geirgen,kesln hatlardan yOksunluk .Aidiyetin aidiYe1Sizle~mesl (Beck 199911) 'Siyasalh icad, Donmsel

'Yerel Ulusal.Aidiye!lerln Basknll

'Ya Ya da" ve 'Ve"tin StratejikBir aradal


ncYoluierme Deneyiefi Balarnn Ve Balantnn 80rgllanmas yer etkile~im alanlarnn ve kavramsal kategorilerin tanmlanmas Risk Yneli m i 'Kreselkltre, kendi kQltrel kOdlarn i~leyebUecek;1Dp lu msaL,e kono mik, te knoloji k ve kltrel, alt yapya sah ip o lan lkelerin, hegem onya mcade lesi. Modern anla mda b "yaya da" mantnieren b ir stnlk sjr'*'jisid ir. 'Bgese i ittifaklar 'Riskleri kontra i atna alma abas i 'Blgesel ekonomik korumaclk

'Snai Modem
-Dzenlilik ,Hegemonya 'Ekano mik koru maclk 'Dzen ve ilerleme 'Ulus de\lletier te me Unde bir dnya sistemil~blm

Modem
-Kaos KreselKy, demokrasi, e~tik, adl gelir damya da kltrel emperyalizm \Le perspektiflerin kolonile~tirmesi Neo-liberalizm

Sz konusu deimenin yn ve olas sonular konusunda olduka az bir uzlam sz konusudur. YallanllaraOI1l0,i Sred
ModemliinOununsellli ileri Modern ik MOdEimii n RadikaUemes 'Kresel,AJanm kavramsallatrlmcs problemi - Kreselinsanlk Durumuna ilikin imgelemproblemi - Kreselaana ilikin bilimsel yaklam problemi -Kresel ,AJandaDzen Problemi; kaos ve dzenin bir aradalproblemi - Ulus DevleIetin Gelecel proble ml -Kreselalana ilikin "Kml(' Inasnn olab!IIrlli prpble mi c Kreseelllkveynetiim problemi - Kltr aklarnn docs problemi (Ok Y.n,tek ynl) "OTEKnOltrerln, medeniYtlerin, modernftkerin,ilt deerliliklerln, kabullenilebilmesi problemi - Klttn Yeniden keff -Entelektel Kargaa

1I00ERNiZII

Post-Modernizm
lo

ileti kapilllllzni YelOnyaOzeni Uberal Demokrasih in Zaferi

KRESEllEIIESRElEm

2. Kendilik Ya Da Grup Kimlii Ve Sosyal Kategoriler Ergun (2000: 11 e gre kimlik ilemi, benzerlik ve benzemezliklerden hareket edilmesi suretiyle zelliklerin ve niteliklerin saptanmasna ynelik bir tasniflbir snflandrma ilemidir. Toplum iindeki bireylerin "kim" olduklar onlarn "kimlik"lerine ilikin zellik ve niteliklerin tasnifini gerektirmektedir. Bir insannbir kiinif' rock ok kimlii bulunmaktadr ve kimlik ayn zamanda bir aidiyettir. Bir kiinir kimlii. o kimlii ona veren u ya da bu geree, yani u ya da bu greli ksm al'S~r~c ballk olarakfaidiyet olarak sryorsa, bir toplumsallama srecinin varl sz konusu demektir. Byle bir toplumsallama srecinin sonucu olarak bir kimlik (dolaysyla da aidiyet) duygusu olumaktadr. (Ergun 2000:80). Bireysel kiiliklerin (bir kiideki kimlikler entegrasyonu), toplumsallkolektif kiilikler (rnt1emi kimlikler entegrasyonu) ile olan balantlarnn kurulmas, toplumsal gereklik ierisindeki rntlemi davran biimlerinin sosyalleme sreleri ile elde edinilmesi suretiyle gereklemektedir.

Bireyasndan, nsani deneyimler; dierleri ve kendimiz hakkndaki snflandrmahrla ilikilidir. Ben ya da biz dierleriyle benzer ya da farkl olabiliriz. Onlar, benimle, bizimle ya da dierleriyle benzer ya da farkl olabilirler. Bu gr, kimlikleme diyalektiinin isel (interal) ve dsal (extemal) momentlerine karlk gelmektedir: sosyal kimlikleme sreleri ierisinde, biz kendimizi nasl tanmlarz, dierleri bizi nasl tanmlamaktadr eklinde, bu durum karlkl etkileim ierisinde devam edip gider (Jenkins 2000:8). Bu ayn zamanda, kendiliinden bir sre olarak, bizim onlar nasl tanmladmz, onlarn kendilerini nasl tanmladklar vb. konusu ile de ilikilidir. Sosyal kimlikleme sreci, bu srelerini rn olarak ortaya kmaktadr. Bu vurgularnalara bal olarak, kimlikleme srelerine ilikin olarak iki ideal tipsel modelden bahsedilebilir; kiisel ya da grup kimliklemesi (isel ynelimli) ve tekilerin kategorilendirmeleri (dsal ynelimli) (Jenkins 2000:8) Tm aktrler iin her iki model de ilerlik tamaktadr. Kolektif kimlikler asndan bakldnda da bu nedenle, kollektivitelerin, sosyalolarak ina edilebilecei iki ayr analitik yol sz konusu olmaktadr: grup ii zdeimler olarak ve kategoriler olarak, temellendirilebilen, srasyla, isel grup kimliklemesi ve dsal sosyal kategoriler (Jenkins, 1996: 80-89). Gruplar ve kategoriler arasndaki ayrm ncelikli olarak epistemolojiktir. Gruplar kendi yeleri tarafndan bilinen kollektivitelerdir. Grup yeleri, "salt" kategorilerin, farknda deildirler; onlar, sosyal analiz pratikleri ya da dier g/bilgi trleri erevesinde aa karlabilirler. Sistematik aratrma zerinde temellenen, kategorizasyon, Foucaltcu olmayan (bilgi-iktidar) bir perspektiften de, bilimsel etkinlik asndan merkezi nem tayan ve dnyann daha iyi anlalabilmesine ynelik savunulabilir bir ura olarak grlmelidir. Bu durum -disiplinin bilimsel statsne ilikin tartmalara ramen- sosyoloji iin de merkezidir.

Gndelik yaam iinde ya da sosyolojik amalar iin olup olmadna baklmakszn, kategorizasyon ve sosyal dnyann anlalmas abalar birbirinden ayrlamaz (Bruner, 1957). Kategorizasyon yaplmakszn, insanln toplumsal dnyasnn karmakl anlalabilir hale getirilemez. Kategorizasyon kesinlikle, temel ve evrensel bir sretir Bu indirgemecilik, daha geni bir perspektifien, kalp yarglarn niin, kimlikleme srelerinde bu denli fundamental olduklarn, gzler nne seriyor olmasndan dolay da bir neden tekil etmektedir (Jenkins 2000:8).

Kimlikleme Identifcation) Di alektn Dsal Dinamikler Otekilerin Kategorilendirmeleri O-Onlar- teki- Di- erleri Oteki Grubu i Onlar kendilerini nasl tanmlyorlar? Onlar bizi nasl tanml orlar? Oteki Grubu" Oteki Grubu .... Oteki Grubu n Onlar kendilerini nasl tanmlyorlar? Onlar bizi nasl tanml orlar? Onlar kendilerini Onlar kendilerini nasl tanmlyorlar? nasl tanmlyorlar? Onlar bizi naslOnlar bizi nasl tanmlyorlar? tanmlyorlar?

GRUP

i SOSYAL

ETiKiLEiM DUZEyj

isel Dinamikler Kiisel a da Gru Kimliklemesi Ben-Biz Grup Ii Biz kendimizi nasl tanmlyoruz? Biz onlar nasl tanmlyoruz?

Kimliklenme asndan insanlarn bizim hakkmzda ne dndkleri, bizim kendimiz hakknda dndklerimizden daha az nemli deildir. Sosyal kimlik asla tek ynl deildir. Bireyler, karlkl etkileim dzeni iinde, nasl farkedilecekleri konusunda belirli bir lde kontrol sahibidirler, ancak dierleri tarafndan yaplan kategorizasyonlar daima tartmaldr. Bizler, bireyselolarak, benlik imaj ve kamusal imaj arasndaki isel-dsal diyalektii ierisinde, kendi kimliimizi tanmlarz fakat ayn zamanda da bizim dmzdakileri tanmlar ve onlar tarafndan da tanmlanrz (Jenkins 2000:8). Kimlikleme sreci, etkileim iinde bulunulan toplumsal birim, grup, kurum ya da kavram dzey ile ok ynl bir dnmselIik

iinde, zaman-mekan koordinatlar iinde yer deitirerek "mmkn olduu kadar" onun gzyle kendine bakmay da ieren etiksel boyutlaryla tartlan dorusal olmayan rizomatik bir modeldir.

Burada isel kendilik tanmlamalar ile dierleri tarafndan yaplan dsal tanmlamalar (kategorizasyonlar) arasndaki etkileim, bir iselletirme sreci olarak anlalabilir. selletirme, uygun kurumsal dzenlemeler iinde, otoriter bir ekilde kategorilendirildiinde ortaya kmaktadr (Jenkins 2000:9). Dsal tanmlamalar -kategorizasyonlarisel tanmlamalar iin temel oluturmaktadr. "Biz" olgusunun tanmlanma sreci, "biz"e kartlk iinde konumlandrlm bir "onlar" gerektirmektedir. Grup kimlii (zdelemesi), en azndan belirli bir lde, olumlu ya da olumsuz bir ekilde kategorilendirilen dierlerine bal olarak ekillenmektedir. kinci olarak, bize ynelik olarak dierleri tarafndan yaplan dsal tanmlamalar, onlarn bize kar nasl davranacaklarn da ekillendirecek olmalar dolaysyla, isel tanmlamalarmza etki etmektedir. Son olarak, isel tanmlamalarn oluturulmas, dsal tanmlamalarn bize kar gelitirdikleri "yklemelere" kar bir savinma salamaktadr. Bylelikle kategorizasyonlar, varolan grup kimliine ilikin diren ve reaksiyonerlii glendirici bir rol de oynayabilmektedir (Jenkins 2000:9). 3. Mphem Bir deoloji Formu Olarak doloji (Kimlik Bilimi) Bir nesne ya da olayn birden fazla kategoriye sokulabilmesi demek olan mphemlik, Bauman (2003:9)'a gre, dile zel bir dzensizliktir. Ona gre bu durum bir noktada dilin icra ettii adlandrma (snflandrma) fonksiyonunun iflas anlamna gelmektedir. Gerekte mphemlik, dilde ya da dilin kullanmndan kaynaklanan bir patolojinin sonucu deil, dilsel -ve sylemsel- pratiin sradan bir unsurudur.

Yaylmac bir bir "egolojiyi" neren geleneksel bat felsefesi., Batl zneyi batl olmayan "teki"zerinden kurgulamay amalamtr. Byle bir egoloji bireysellii, bencillii ve "teki" zerine uygulanan iddeti meru klmtr (Kaya 2001: 171). Son yllarda bu trden bir egoloji (Kaya 2001: 171) yerini dorudan doruya sosyo-politik bilisel sreler ierisinde, egemen kimlik siyasetleri yoluyla yeni kimliklerin ina edilmeye alld yeni bir srece dnme eilimindedir. Bu yeni srete farkllklara yatrm yapmak ve kimliklerle i1gilenmek egemen konumlanma haline gelmitir. Pek ok entelektel de bu eilimin iinde yer alarak adeta yeni bir sosyal bilimin "IDoloji"(kimlik bilimi) domasna nclk etmektedirler (Kaya 2001:172). doloji ya da dier bir deyile kimliklerin bilimi; kimlik (identity) veya alt ben (id) ve bilim (logy) szcklerinin bir araya getirilmesi ile oluturulmutur. IDoloji szcnn ncelikli olarak post modem dnyann yeni ideolojisini artrmas beklenmektedir.(Kaya 2001: 172). Bauman (2000:12S)'a gre, post-modem yaam stratejisinin z kimliin kararl hale getirilmesi deil, sabitlikten kanmaktr. Nitekim artk sorun, bir kimliin nasl kefedilecei, icat ya da ina edilecei deil; sorun bu kimliin oksk olmasnn -bnyeye ok abuk yapmasnn- nasl engellenecei haline gelmitir. Dayankl nesnelerden oluan dnyann yerini anlk tketim iin tasarlanan ve bir kere kullanldktan sonra atlan rnlerin doldurduu, bir ok toplumsal kategorinin "artk" greceli hale geldiinin ileri srld bir kresel alanda, kimlikler, bir kategorilendirme, yeniden bir tasnif ve snflandrma ileminin rn olarak, Bauman (2000: 124)' n ifadesiyle, tpk kotm deitirmek gibi, benimsenebilir ve atlabilir bir hale gelmektedir. Modemlikten, dnmsel modernlie - post-modernlie ya da kreselleme olarak nitelendirilen srelere geite ortaya kan "dnmler"; gelitirilen perspektiflere gre daha nceki dnemlerden farkllklara yaplan bir vurguyla, epistemolojik bir kopua ya da benzerliklere yaplan bir vurguyla srekliliin vurgulanmas ynndeki eilimlerin nn amaktadr. Her iki eilim iin de gerekte yine tanmlamalar ve kategoriler oluturulmas, benzerlik ve farkllklar belirten zelliklere ilikin "kararlar" verilmesi gerekmektedir. Daha nce de bahsetmi olduumuz gibi' bu kararlar konusundaki oluturulacak konsensus, zneler aras ve sylemselolarak ina edilmektedir ve iktidar-bilgi konumu ile yakndan ilikilidir. Modern dnem boyunca varolan kavramsal kategoriler ierisindeki ikiz deerlilikler-mphemlikler egolojik bir bak asyla bastrlmlarken, gnmzde ikiz deerJiliklerin-mphemliklerin bizzat kendileri, bir sylem alan ierisindeki "iktidar-g" konumu iin ara haline gelmitir. John B. Thompson' a gre, ideoloji zerine almak, " ... anlamn tahakkm ilikilerini srdrmeye hizmet ettii durumlar zerine almaktr" (aktaran Eagleton 1996:23). Egaleton(1996:23)'a gre, muhtemelen, ideolojinin yaygn olarak kabul gren tek tanm budur ve merulatrma srecinin en az alt farkl stratejisi bulunmaktadr:

-egemen iktidar kendisini, kendisine yakn inan ve deerlerin tutunmasn salayarak, -bu tr inanlar, doruluklar kendinden menkul ve grnt kanlmaz klacak ekilde doallatrarak, -ve evrenselletirerek -kendisine meydan okuyanfikirleri karalayarak -rakip dnce biimlerini, muhtemelen, aa vurulmayan, ama sistemli bir mantkla, dlayarak -ve toplumsal gereklii kendine uygun yollarla apraklatrarak ... merulatrabilmektedir. Bu yaklama gre, ideoloji belli insan zneleri arasnda, dilin belirli etkiler yaratmak amacyla fiilen nasl kullanldyla ilgili bir eydir. Ayn dil birimi, bir balamda ideolojik saylabilirken bir baka balamda saylmayabilmektedir. deoloji bu anlamda, bir szn kullanld toplumsal balamla olan ilikisinin bir ilevi haline gelmektedir (Eagleton 1996:29) deoloji ve sylem kavramsallatrmalarnn her ikisi de, zellikle sosyal bilimler alan sz konusu edildiinde, gerekte zne-nesne ilikisi iinde kurgulanan bir epistemolojik temelden deil, zneler-aras zne ve zneler-aras nesne kurgusuna dayanan bir temel iinde anlam kazanmaktadr. Bu trden bir kavramsallatrma, sosyo-kltrel koullarla dolaymlanan bir bilgilenme ve bilinlenme srecine atfta bulunuyor olmas anlamnda geerlilik kazanmaktadr. Ayrca gerekliin ina edilmesi srecinde, sahip olunan bilisel srelerin etkisi kavramsal ereve ierisinde bu anlamda daha fazla temsil edilmi olmaktadr. Bu anlamda ideoloji, hayali ya da varsaymsalolarak kltrel gereklie ilikin tasarlara ynelik farkl bak alarnn zneler-arasndalk temelinde gelitirdikleri stratejileri ifade etmektedir. Gnmzde zneler arasndalk kavramnn erevesini, sosyalleme srelerinde roloynayan temel sosyolojik aktrler (aile-akrabalk gruplar, arkada grubu,okul, meslek gruplar) kadar kitle iletiim aralar ve her trden yazl basn; gazeteler, dergiler, makaleler, kitaplar vs ler oluturmaktadr. deoloji kavram bir gereklik zeminine iaret etmektedir ve bu gereklik zemini, ilgili gerekliin sosyo-kltrel ve tarihsel balamyla dorudan ilikilidir. Belirli tarihsel, kltrel, sosyal koullarn etkisi altnda zneler arasndalk temelinde ina edilen ya da iselletirilen gereklik algs, bu koullarn etkisi dnda kalm dier bir zneler-arasndalk temelindeki gereklik algsndan btnyle farkllk tayabilmektedir. Bu durum gereklie ilikin toplumlardan toplumlara farkllamalar olabilecei gibi ayn toplum iinde ayn sosyo-kltrel gereklie bak alarnda ve gerekliin kurgulanmasnda farkllklar olabilecei anlamna gelmektedir. Ayn gereklii farkl ekillerde alglayan ya da kurgulayan gruplar iin birbirlerinin gereklikleri, yaant temelinde, kltrel ve tarihsel bakmardan aslnda gerek deil, fakat kltrelolarak gerek klnm boyutlar tamaktadr.

Bireyler belirli trden bir anlamsal evrenle kuatlmlardu ve eitli alardan ayn gerekliin baz boyutlar apriori olarak baz bireylere ekici olmaktan uzak olabilmektedir (bkz Kanat 1997:206): 4. Kreselleme ve Kategoriler Waters (1995)'a gre, kreselleme ad verilen sreler de ancak semboller zerinden gerekletirilecek bir nitelik tamaktadu. Kitle iletiim alannda yeni ortaya kan teknolojik gelimelerle birlikte Waters'n "kltrel globalite" adn verdii kresel lekte ilerlik tayan bir ortam olumaya balamtr. Ona gre kresellemenin gerekleecei alan sanal bir alandu ve semboller zerinden ina edilmekte olan bu alann temel hedefi, "kltrel kreselleme"dir. Kresellemenin ekonomik, siyasal ve kltrelolmak zere temel boyutu bulunmaktadr ve kreselleme srelerinde baklmas gereken en nemli noktalardan biri bu boyutun, farkl toplumsal mekanlarla nasl ilikilendirilebileceidir (Aslanolu 1996: 115). EKONOMK Maddi Etkileimler: Sosyal ilikileri yerele balar SYASAL Siyasi Etkileimler: Yerele balanan maddi ilikileri Uluslar aras boyuta tarlar KLTREL Sembolik Etkileimler: Sosyal ilikileri mekansal balantlarndan koparrlar

Waters (1995)' a gre kltrel kreselleme, ekonomik ve siyasal kresellemenin gerekleebilmesi iin temeloluturmaktadr. Semboller mekansal ballklar bulunmakszn her yerde retilebilir olmalar sebebiyle; ncelikli olarak farkl mekanlara iletilmeleri, aktarlmalar, dnme sokulmalar gerekmektedir. Bylelikle, ekonomik ve siyasal kresellemenin gerekleebilmesi, kltrel dzlemde etkili olabilmelerini salayacak kltrel kodlarn, sz konusu farkl mekanlara aktarlm olmasna ve kltrelolanla bylesine bir temel zerinden etkileime girebilmelerine baldr (Aslanolu 1996: 116).

S.Sonu
Modern dnem boyunca varolan kavramsal kategoriler ierisindeki ikiz deerlilikler-mphemlikler, egolojik bir bak asyla bastrlmlarken, gnmzde ikiz deerIiliklerin-mphemliklerin bizzat kendileri, bir sylem alan iesindeki "iktidar-g" konumu iin ara haline gelmitir. Ayn nesneye ilikin farkl tarihsel, kltrel ve toplumsal perspektiflerin sz konusu edilebilirlii, ina edilmekte olan "kresel" bir bilin kavramna ynelik tasarmlarn, nicelletirilebilir deikenlerin istatistiki inandrclklarndan ok "sylemler dzeyinde" yrtlecek olan bir mcadeleler zemininde ekilleneceini gstermektedir. Kreselleme srelerine ilikin dinamikler ve yeni gelimekte olduu ileri srlen sosyal etkileim dzeylerine bal olarak ekillenen, "kimlik" konusu gz nne alndnda, bir yandan, Bat ii bir dnmselliin rn olarak yeni grsel-iitsel kltrel alarn inas yolundaki abalar (Avrupa Kltr gibi) n

plana karken, te yandan, Bat d toplumlar iin, Avrupa gzyle bu yeni dneme ilikin egemen konumlanmann; farkllklara yatrm yapmak ve kimliklerle ilgilenrnek haline geldii grlmektedir. Bilgi sosyolojik bir perspektifien, bireyler ve zelde sosyal bilimciler asndan, dsal sosyo-kltrel gerekliin alg olanaklarna tanmas srelerinde roloynayan, kavramsal kategorin deimesi, zellikle de bu kategorilerin "zamanmekan kenetlenrnesi" olgusunun bir rn olarak ithal edildii durumlarda, "balam"a ilikin "gereklik algsn" tamamen dntrebilmektedir. Bu anlamda, Bat iin blgesel btnleme kayna olabilecek kimlik politikalarnn, bat d toplumlar iin "balam"dan kopuk kategorizasyonlar olarak, bulunulan tarihsel-ktrel balama ilikin yanltc bir gereklik ya da aidiyet algs formlarna, kaynaklk edebilecei grlmektedir. Grup ii sosyo-kltrel etkileim dzeyleri erevesinde ortaya kan aidiyetler ile dsal kategoriler arasndaki ayrm sorunsal, (kabaca tahakkme kar self determinasyon) (Jenkins 2000) "g"n, kresel ya da yerel merkezi konumuna vurguda bulunmaktadr. Dsal ya da kategork olan kimlik boyutu, bu anlamda bilgi sosyolojik adan, kresel-yerel etkileiminden ve bu etkileimdeki a-simetrik g ilikilerinden bamsz grnmemektedir. Tanmlama, snflandrma ve bu konuda gerekli olan "rza retimi aralarna" sahip olma "gc bu adan nem tamaktadr.

Kaynaka
Aslanolu, Rana A., "Globalleme ve Dnya Kenti", TOPLUM ve BLM, Say: 69, Bahar, 1996, 109-126 Bauman, Zygmunt, "Turistler ve Aylaklar: Postmodernliin Kahramanlar ve Kurbanlar", (ev. smail Trkmen), Postmoderniik ve Honutsuzluklar, stanbul, Ayrnt Yaynlar, 2000,116-133. Beck, Ulrich, Siyasalln cad, (ev. Nihat nler), letiim Yaynlar, stanbul, 1999. Deleuze, Gilles and Felix Guattari, A Thousand Plateaus. Capitalism and Schizophrenia. Trans. By Brain Massuni. Minneapolis: The University of Minnesota Pres, 1987. Eagleton, Terry, deoloji, (ev. Muttalip zcan), Ayrnt Yaynevi, stanbul, 1996. Ergun, Doan, Kimlikler Kskacnda Ulusal Kiilik, Ankara, mge Kitabevi, 2000. http://www.sociology.org.uk/candil.pps Jenkins, Richard, "Categorization: Identity, Social Process and Epistemology", Current Sociology, SAGE Publications London, Thousand Oaks, CA and New Delhi, July 2000, Vol. 48(3): 7-25 Jenkins, Richard., Social Identity. London: Routledge. 1996. Kanat, Celal, Meta-deoloji: deolojinin Bilgibilimi zerine Bir Deneme, Kreyel yaynlar, stanbul, 1997. Kaya, Ayhan, "Emanuel Levinas ve tekinin plakl: Egoloji'den doloji'ye", Toplumbilim: Kltrel almalar zel Says, Ekim, 2001, Say: 14, 167-173. zkalp, Enver, Sosyolojiye Giri, Anadol niversitesi Eitim Salk Bilimsel Aratrma Vakf Yaynlar, Anadolu niversitesi Basm Evi, Eskiehir, 1993. Robertson, Roland, Kreselleme: Toplum Kuram ve Kresel Kltr, (;v. mit Hsrev Yolsal), Ankara, Bilim ve Sanat, 1999. Waters, Maleolm, Globalization, Routledge, London and New York, 1995.

KLTRLERN

DYALOGU VEYA DYALOGSUZLUGU HALKBLM ALMALARNN YER VE NEM

BAGLAMNDA

Abstract
Folkloristics has a very functional situation in the context of dialogue of cultures, especially to introduce ethnicities to each other and erase prejudices. Particularly, the characteristics of folkloristics is that, having multi-paradigms helps it a great deal to perform its aforementioned task. In this work these two basic characteristics of folklore studies are taken into consideration and uses of such pracses are evaluated for the future of mankind. Key words: Folkloristics, Pracsis, Dialog of culture, ethnicity, the Other. Bilindii gibi, ok etnili bir dnyada kltrlerin diyalogu meselesine bardan bo olan tarafndan bakmak ve insanlk tarihinin ac hatralarndan hareketle onu "ok etnili bir dnyada kltrlerin diyalogsuzlugu" olarak da ifade etmek mmkndr. Bu bir anlamda bir etnisitenin kendini ifade ettii "biz" zamiriyle yine varlm reddetmesiyle kendini tanmlamada eksik kalaca "onlar" olarak ifade ettii bir baka etnisitenin ksaca etnisitelerin varolu zemininin kolayca deimesi mmkn olmayan gereidir. nsanlk tarihinin en eski fenomenlerinden biri olan ve "yeni dnya dzeni" veya "globalleme" olarak adlandrlmaya allan iki kutupluluktan tek kutuplulua doru itilmee alld gnmzde yukarda ifade edildii ekilde bir var olu zeminine sahip olan etnisitelerin merkezka kuvvet yaratan iki ynl dinamiklerle kar karya olduu grlmektedir. Bunlardan birincisi kitle iletiim aralarnn ulat teknolojik imkanlar bata olmak zere bugne kadar emsali grlmemi bir g ve kudretle hegomanya kurarak btn dnyaya ve dolaysyla tm etnisitelere kendi hayat tarzn veya dnya grn empoze eden ve btn dnyay "tek ve klen bir ky" olarak telaffuz eden tek kutupluluun amacna varmas halinde insanln bilinmeyen zamanlarndan beri varolan ve nemli bir zelliini oluturan etnisitelerin ortadan kalmas ihtimali ve bu ynde ivme kazanan dinamiklerdir. kincisi ise yine ayn kitle iletiim aralarndan ve bilgiye eriim imkanlar bata olmak zere globalleme konseptinden dolay g kaybeden "ulusal devlet" anlaynn blgesel ve Avrupa rneinde olduu gibi ktasal devletlemelere ynelen anlaylarn rahata yeermelerine ve yeniden olabildiince kendilerini zgrce ifade etmelerine olanak verdii etnisitelerin g ve

kuvvet kazanarak paradoksalolarak "ulusal devletlerine" ynelmelerini salayan dinamiklerdir. Grebildiimiz kadaryla, her iki ynde de ivme kazanan sz konusu merkezka kuvvetlerin yol at dinamikler belki de ok derin bir temenni olmas nedeniyle ok sk tekrarland iin gerekletii vehmine kapldmz "kltrlerin diyalogu" srecinin tam tersine kltrlerin bugne kadar grlmemi bir diyalogsuzluu veya her kltrn sadece kendi mensuplarnn sonsuza kadar dinlemek isteiyle kendi kendine yneltii ve kendi dndakini tamamen dlamay hedefleyen bir "kltrel monolog" srecine dnme tehlikesi vardr. in veya gidiin daha da kt yan, bylesi bir ortamda elimizdeki yegane rasyonel ara ve gere ci oluturan sosyal ve beeri bilimlerin pek ounun iine dtkleri paradigmasal amazlardr. Bir cmleyle ifade etnek gerekirse, bata dilbilimini olmak zere, antropolojinin, tarihin hatta sosyolojinin zellikle dorudan veya dolayl olarak evrim paradigmasyla yola karak yaptklar tanm ve tasniflerle etnisiteler arasnda bir diyalog srecini dinamitleyen ve ortadan kaldran pek ok kkrtnann bizzatihi nedenini oluturmalarna 19. ve 20. yzyllarn ahitlii ortadadr. Bu olaya bir de sosyal ve beeri bilimlerin geen yzylda "uzmanlama" veya "ar ihtisaslama" adna iine dtkleri ve inanlmaz boyutlara ulaan "atomizasyon" boyutuyla da bakmak ve btn kucaklayan nermelerden gittike mahrumlaan szde tmden gelirnden kaynaklanan ve fonksiyonel anlamda tme varm olmayan rgleni sarmal bizi ister istemez sosyal ve beeri bilimleri sorgulayarak yeniden dnmeye ve ok etnili bir dnyada kltrlerin diyalogu balamnda halkbilimi'nin (folkloristics) yeri ve nemi zerinde durmaya sevk ediyor. ncelik'e, halkbiliminin ortaya k srecine ve olutuu felsefi zemine ksaca iaret ederek konuyu ele almakla ie balamak daha aydnlatc ve yararl olacaktr. Richard Bauman'n (1992) ifadesiyle, "Romantik milliyetiliin hizmetinde dil, edebiyat, kltr ve ideolojinin birarada dnnn bir paras olarak folklor kavram 18. yzyl sonlarnda ortaya kmtr. Alman filozofu Johann Gottfried von Herder'in (1744-1803) romantik das Volk kavram ve halk gelenei btn folklor ekillerinin ve her trl kabullenilerinin olumasnn kaynadr. Herder iin ortak bir dile sahip olmak bir topluluun kendini dierlerinden ayrarak bamsz, kendine has ve sosyal bir kimlik olarak milletlemeleri srecinde son derece nemliydi ve dil, bir Volk, bir millet, oluun i yapsn yahut ruhunu ve karakterini salamaktayd.2 Dahas dil, bir milletin kendine has geleneklerinin kuaklar arasnda aktarlmasn temsil etmekteydi ve sz konusu temsil edilede dil, Herder'in kltr olarak tanmlad deerlerin olumasn ve gelimesini salayan unsurlaryla en nemli arat. Herder'in kltr olarak tanmladklar ve gelenek en
i Halkbilimi almalar tarihilerinin ve bilim tarihilerinin halkbilimsel dnce tarihine ok yakn zamanlara kadar gereken nemi vermeyilerini Unda Degh'in "Dier sosyal ve beeri bilimlerden ne daha erken ne de daha ge gelimemesine ramen 20. Yzylda halkbilimciler nedense alanlarn" yeni veya gen bir disiplin" olarak nitelendirme kompleksine kapldlar."

(1986: 78) eklindeki veciz tespitine balamamak


2

mmkn deildir.

Halkbilimi almalar tarihinde bu konuda yaplm monografi rnekleri olarak bkz. (Herzfeld i986; ztrkmen i998; Wilson i976 ve 1980)

yksek ve en doru davurumlarn ve ekillenilerini halk iirinde, halk arklarnda veya folklorda bulmaktayd. Humanistik dncenin modem paralannda veya disiplinlerin bamszlklarn ilan etmeleriyle birlikte eskinin btnc! bak as paraland." Bu oluum sonras, folklor olgusuna ilgi duyan disiplinlerin herbirisi onu kendilerine en uygun den adan ele almakta ve deerlendirmektedirler. Biz de almamz boyunca byle bir deerlendirmeyi halkbilimi (folkloristics) dorultusunda yapmaya alacaz. ncelikle, halkbiliminin de bamsz bir bilim dal olarak felsefeden ayrl srecinin balaynn temelini oluturan ve ayn zamanda da bu sreci hzlandran bir katalizr olarak "lerleme" fikrinin, bir dnce nesnesi yani kavram olarak ortaya k ki3, Fransz Devrimi ncesi Aydnlanma ann en tutkulu ve en gzel rnlerinden birisidir ve ilerleme fikrinin tarihi, bir yandan ada bilimin ve aklcln gelimesiyle, dier yandan sosyal politik zgrlkler iin yaplan mcadelelere bal olarak gelitii anlay yaygn olarak kabul grmektedir4 Bu bak asna gre bilim hibir duraksama geirmeden yz hatta drt yz yldr ilerlemektedir (Kuya 1982: 7) diye dnlmektedir. te yandan hi phesiz olarak yzylmzn en byk bilim tarihisi ve bilim felsefecilerinden birisi olarak kabul edilen Thomas Kuhn'un "Bilimsel Devrimlerin Yaps" (The Structure of Sicentific Revolutions) adl almasnda (1970), yer alan dncesine gre, bilim tarihi, bilimsel giriimin kesintisiz bir birikim halinde deil, aksine, bilgiyi byk kesintilere, hatta kopmalara uratan "devrimci dnmlerie" gelitiini ileri srmektedir. Bu ifade de yer alan "devrim" szcnn de gsterdii gibi, bir biriyle atma yahut rekabet halindeki bir ok kart bilim grnden ya da okulundan, sonunda galip gelenlerin bugne kadar getirdii bir bilim sylemi (discourse) sz konusudur. . Bu durumda, akla u soru gelmektedir: gereklik ile farkl ilikiler kuran kart bilimsel kuramlarn mcadelesi sonunda bugne varan bilimsel bilgi ierii, olmas gereken miydi, yoksa bir ok "mmkn dnya"dan sadece bir tekinin bilinmezlikten kurtarlarak yaratlp, gerekletirilmesi mi? Eer birincisiyse, bu defa da, doalolarak "neye gre gereken sorusu" gndeme gelecektir. Burada iin iine teleoloji (amabilim veya erekbilim) girmektedir ve bu soruya deiik bak alaryla bir ok (Kuya 1982: 8-9) farkl cevap verilebilirse de, burada bunlara girmek yerine "bilimsel doru" ve "deer yarglar" konusundaki u genel hkm aktarmann yeterli olduunu dnyoruz. Bu genel hkme gre, "dorular ve deer yarglar mutlak deildir, dntrlebilirler. Dn iin doru olan bugn iin doru olmayabilir, bugn iin doru bulduumuz bir bilginin yarn yanl olduuna karar verebiliriz. nsanlk iin neyin doru, neyin ilerleme olduunu tayin eden yalnzca bir yntem deil, iinde bilim yaplan dnyann, toplumun ve tarihin koullardr." (Kuya 1982: 9). Bir baka ifadeyle sylemek gerekirse, nasl siyasal devrimlerde toplumlar farkl rejimler arasnda bir seme yapmak zorunda iseler, bilimsel devrimlerde de bilim topluluklar farkl bilimsel dnya grleri ve bilim yapma tarzlar veya yntemleri arasnda bir seim yapmak durumundadrlar.
3 Halkbiliminin (folkloristics) Avrupa dnce tarihinde bamsz bir disiplin olarak ortaya k srecine dair daha fazla bilgi iin bkz. (Cocchiara 1981). 4 Batl bilginin geliim srecinin eletirisine dair bkz. (Tuna 2000).

Bu balamda, "bilimsel devrimleri" eski bir bilim yapma geleneinin bir yenisiyle deitirilmesi olarak tanmlayan Thomas Kuln, var olan kart bilim grleri arasndaki seimin byk lde sosyo-psikolojik bir sre olduu, bilginin temeldeki evrensel niteliiyle dorudan bir ilgisi bulunmad grndedir. Dolaysyla, kart bilim grleri veya yntemleri ortaya kt anda, bilgi retimi ve bilimsel ilerleme bir tr 'g' mcadelesidir. Birbiriyle yaran farkl bilimsel yaklamlara Thomas Kuhn 'paradigma,5 adn vermitir. Thomas Kuln'un en byk kartlarndan birisi olan Louis Althusser de, N. Kuya'n, R. Keat'tan (1975) aktardna gre, "her bilimin tarihi kesintilidir ve bir bilimin temellerinin atlmas, o bilimin "tarih-ncesi" durumundan, yani ideolojilerden arnarak yeni bir kuramsal sistemin oluturulmas iin gerekli olan kavramlara ve sorunsal (problematique) alanna kavumasyla mmkndr" (Kuya 1982: 16) diye dnmektedir. Bu "kesintiler" veya geii, Louis Althusser, epistemolojik kopma (rupture), Kuhn se bilimsel/kavramsal devrim olarak nitelendirmektedir. Althusser'in "sorunsal" veya "problematik" kavram Kuhn'un "paradigma" kavramna pek ok bakmdan benzemektedir. Biz almamz boyunca bu iki yakn kavram da ifade edecek bir biimde paradigmay kullanmay yeleyeceiz . .Bu balamda, daha geni ak ve anlalabilir bir ifadeyle syleyecek olursak, paradigma, "Gzlemlenmesi mmkn olan bir ok veriden bir diziyi belli kurallara gre 'arma' yani bir nevi rastlantdan kurtarma ve gereinde de ayn kurallara gre yeniden retme"dir. Bu teknik dnceyi Thomas Kuhn, biraz daha geni tarzda kullanarak, belli bir bilimsel yaklamn doay sorgulamak ve doada bir ilikiler btn bulmak iin kulland ak ya da rtl btn inanlar, kurallar, deerleri ve kavramsal/deneysel aralar kapsayacak bir biimde ele alm (Kuya 1982: 10) ve ayn bilimsel disiplin iinde farkl paradigmalarla bilim yapma urasn u ekilde aklamtr. "Bilimsel devrimler ok sk meydana gelmediine gre, normal zamanlarda yaplan 'olaan' bilim uran ve aratrmalarn bu geni anlamyla paradigmalar ynlendirmektedir. Bilim yapan topluluklar ve deiik bilimsel uzmanlk alanlarn belirleyen bu tr paradigmalara olan ballktr. Thomas Kuhn, bir paradigmaya kavuan bilim dallarnn biraz dogmatik bir yapya sahip olduklarn, kendi bilim yapma yntemleri ve kuramlar dnda kalan bilgilere kapal olduklarn ileri srmektedir."(Kuya 1982: 10). Nitekim gnmzn nde gelen bilim felsefeci ve tarihilerinden birisi olan Andrew Sayer'in de "Sosyal Bilimlerde Metod" (Method in Social Science) adl almasnda (1992), bilim tasnifini temellendirdii "ak" ve "kapal sistemler" kavramsallatrmas byk lde Kuhn'un sz konusu tespitinden kaynaklanm gibi gzkmektedir. Bu balamda halkbilimine baktmzda onun bamsz bir disiplin olarak ortaya ktndan gnmze kadar geen sre iinde birden fazla paradigmaya sahip olduunu grrrz. Bu da, Thomas Kuln'un yukarda iaret ettii tek paradigmal bilim dallarnn biraz dogmatik bir yapya sahip olmalarnn ve yine bu

5 T. Kuhn "paradigma" (paradigm) terimini yapsaIc dilbiliminden dn almtr. Bu konuda daha fazla bilgi iin bkz. (Kuya 1982).

tek paradigmal bilim dallarnn kendi bilim yapma yntemleri ve kuramlar dnda kalan bilgilere kapal olmalar tespitinin, erken dnem hari, halkbilimi iin geerli olmad gereini ortaya kardn disiplinimiz adna biraz da gururla syleyebiliriz. Daha nce de bir baka almamzda (obanolu 999) iaret ettiimiz gibi, herhangi bir bilim dal gibi halkbiliminin de ne olduunu anlamak iin halkbiliminde yaplan aratrmalarda yaygn bir kullanma. sahip olan kavram, model ve kavramlatrmalar incelemek gerekir. Model ve kavramsallatrmalar sadece domu olan sorular biimlendirmezler bir yandan da dolayl olarak da olsa sorulara verilecek cevaplar da ierirler. Bu balamda, halkbiliminde iki yzyla yakn bir sredir devam eden ve Amerikal halkbilim almalar tarihisi Barre Toelken tarafndan, "Halkbilimi konusuna ilk defa eilen birisinin ilk olarak dikkatini ekecek eylerden birincisi, bu konuda yzyllardan beri devam ede gelmekte olan bilimsel tartmalardr." (1979: 3) eklinde ifade edilen kavramlatrma ve model tartmalarnn ne kadar eitli ve ok ynl olduu hususu, ayn zamanda halkbilimindeki birden fazla padigmalln ve A. Sayer'in (1992) ifadesiyle "ak sistem" oluun doal bir sonucudur. Ayn ekilde halkbilimi disiplinin bu zelliinden kaynaklanan "biraz" da olsa "dogmatik" olmay ve dier bilim dallarnn bilim yapma yntemleri' ve kuramlarna ak oluun da nedeninin veya nedenlerinden en nemlisinin sz konusu tek paradigmal olmaytan, "ak sistem" olutan kaynakland aka ortaya kmaktadr. Halkbilimin baka disiplinlerle kavram, kuram ve yntem konularndaki disiplinler aras iliki ve etkileimlerinin tamam bu balamda deerlendirilmelidir. Btn bu iliki ve etkileimler disiplinimizi yeterince kavramam baz mensuplarnn bile zannettii gibi gereksiz eklektik yaplanlar dei bizatihi halkbiliminin bu son derece dinamik paradigmatik yapsndan kaynaklananan, bilim felsefesi ve tarihi iin yukarda da iaret ettiimiz gibi fevkalade nemli temel bir zelliktir. Ancak, insanolu'nun soru sormasyla balayan genel anlamda bilimin, ve zellikle de, zerinde yaadmz dnya ve evren zerinde sorulan geerli sorulara verilen gvenilir cevaplardan doan ve halkbiliminin kesitikleri kava oluturduu sosyal ve beeri bilimlerin rettikleri bilginin, "bilimsel" olma lt!erinden birisi olarak kabul edilen "yanllanabilirlik" ilkesi dnldnde ve "Bilimlerin gelimesinde geerli (yani cevaplandrlmas mmkn) olan sorular az deitii halde, gvenilir (daha dorusu olduu sanlan) cevaplar srekli olarak deimektedir." (Gven 1984: 3) eklindeki tespit gz nne alndnda halkbiliminde yaanlan durumun ona zelolmad ve bir bilim dal olarak son derece doasna uygun bir sreci yaad sonucu ortaya kmaktadr. Bu balamda dikkati ekebilecek olan, "farkl bilisel yaplar dnceyi farkl sonulara gtryorsa, pozitivist iin nesnellik yok olmu saylr" saptamasnn bilim tarihi ve bilim felsefesi asndan geersizliine iaret etmeliyiz. Bu balamda, Thomas Kuhn, farkl bilgi trlerinin e deerde, ayn geerlilie sahip sonular verebildiini hem de, tarihsel rneklerle gstermitir. "nk dz bir izgi halinde ilerlemenin, baka tr bilgi tarzlarn yok eden, bir kenara iten bir ilerleme olduunu grmtr. Tarih bu ekilde, bat rasyonel teknik dncesinin yendii,

yok ettii farkl bili tarzlaryla doludur. Bunun nedeni, bilgiden beklenen yararlarn, bilgiyi farkl amalarla kullanma eilimlerinin atmasyla meydana gelen uygarlk seimleridir. Nasl bir uygarlk dierine egemen olmusa, bir bilim tarz da dierine baskn kmtr. (Kuya 1982: 20). Halkbilimi de bu balamda ve bir anlamda bat rasyonel teknik dncesinin ortadan kaldrmaa yok etmee kyamad farkl bili ve yaay tarzlarnn rasyonel bir biimde tespitinden baka bir ey deildir denilebilir. Bu bir anlamda "gelenek" kavramnn ve olgusunun "modernite" veya "ilerleme" karsnda ilevselliini ve sosyo-kltrel temellenmelerin temelini oluturuunu vurgulamayla da ean1amldr. Bu sreci biraz daha aarak ve R. Bauman'n (1992) ifadesiyle belirleyecek olursak; "halkbilimciler gelenei veya geleneksellii folklorun en temel vasf olarak kabullenmeyi byk zenle tebarz ettirdiler. Halkbilimcilerin geleneksellii deiik tavr allarla ve vurgulamalarla folk1orun en temel lt olarak tebarz ettirileri, Max Weber'in klasikleen anlayyla Protestan Reformu, Aydnlanma ve Endstriyel Kapitalizm gibi modem ideolojilerin neticesi olarak ortaya kan ferdiyetilik, yenilikilik, ilericilik gibi ykselen temel deerlerine verilen bir cevapt. Gittike derinleen ve belirginleip bili dzeyine kan modernlemeye dnmn ki bu sre gelenekselotoritenin veya gelenekselliin egemen olduu ve onun uygulamaya ynelik ekillerinin sosyalorganizasyonu salad ksmla modernleme neticesi ortaya kan arasndaki kartlk, modem olanlarn karsnda yer alan veya gelenekselolarak devam edenler anlamnda folklorun kefediliinin de nedenidir. 19. yzylda folklora ilginin filizlenii, devrin kktenci deiikliklerin tamamn temsil eder olarak zuhur eden ve aa damgasn vuran yeniliksellik (modernity) veya modern1emecilik olarak bilinen entellektel gayretin rnyd. Folklora olan ilginin sz konusu entellektel gayretin bir ksm olarak ortaya knn devam eden miras ve kt hatras hala folklorun popler fakat insanln sosyal gelimesi srecinde bilimsel aklclkla ulalan modem uygarlk ncesinden kalma anakronik ahmaklklar (folly), hurafeler (superstition), yalanlar (falsehood) olarak takdim edilii gibi arptlm folklor kabullerinde devam etmektedir. te yandan ayn entellektel akmn yukardaki anlayn tam tersi olarak folklorun renkli, cazip, duygusal, tabii ve otantik olarak vasflandrlarak grld ikinci bir folklor imaj daha vardr. Belki bu ikinci folklor telakkisi birincinin aklc olarak adlandrlnn kartlndan haraketle romantik olarak adlandrlabilir. Biraz da Herder'in miras olarak bu romantik folklor telakkisi Aydnlanmann souk aklclna kar oluan reaksiyondan kaynaklanyordu ve folklorun otantik bir milli kltrn temellerini oluturduu yerine bir milletin tarihi ve ruhsal paralanamaz btnlnn gerei olduu olarak steleniyordu. Bu bak as romantik milliyetiliin folkloru, kltrel kklerin nostaljik tahmini, halk sanat, el sanatlar, ve mziin yeniden canlandrlmas, "folklorico" olgusuyla halkhayat muhafaza proramlar, ve benzeri tavr allarla kutsaynn kaynan oluturur. Bununla beraber gerek realist ve gerekse romantik bak alarnn her ikisi de folkloru modernliin veya modem zamanlarn batp kaybolmakta olan yz veya yan olarak kabul ettiler ve bu kar konulamaz sosyo-kltrel deimenin farkna

var, bizim halk geleneklerine olan ilgimizin harekete geirici kaynadr."(Bauman 1992: 34). Bu balamda daha nce de ifade ettiimiz gibi, btn sosyal ve beeri bilimlerin yansra halkbiliminin kabulleri de "kltr" tanmyla yaknen ilgilidir. Halkbiliminin bamsz bir bilim dal olarak akademiya da yer ald 19. yzylda kltr mkemmellernek, insanln, toplumun kendisini gelitirip mkemmelletirmesi olarak tanmlanyordu. (Amold 1988). Bu insanln topyekn gelimesi tanmna uygun olarak kltr, bilginin bilinli olarak renilip beynin ve ruhun terbiye edilmesi srecidir. (Schoemaker 1990: 1). Bir baka ifade ile syleyecek olursak kltrden anlalan daha ok yazl ve ksmen de szl kltr ortam teknolojisi iinde gerekleen renme eyleminin neticesi beynin iinde yer alanlard. Buna gre, kltr denilince edep, muaeret, ok okumuluk, st tabaka yaants, moday takip etme, yceltilmi hisler ve ince bir sanat zevki gibi somut ve llebilir nesnel desteklerden mahrum anlamlar kastedilmekteydi. Oysa, 19. yzyln sonlarna doru Edward B. Tylor'la (1958) balayarak bu anlay bir toplumun btn hayat tarz ve yelerince renilen unsurlarn tamam olarak deirnee balar. Artk kltr insann renerek beyninin iine yerletirdiklerinin tesinde dmzda yapp ettiimiz her eyi karlayacak biimde kullanlmaktadr. Gnmzde sosyal bilimlerde kltr denilince bir toplumun her trl kendini ifade edilerinin tamam veya toplam hayat tarz anlalmaktadr. Bu ifade ediler, davranlardan, alkanlklara, trelerden gelenek ve greneklere, korkulara kadar pek ok deiik ekillere sahip olabilir. Ayn ekilde sanat, mzik, mimari, dnce, edebiyat gibi uurlu ina yollar da kltr iinde yer alr. (Shoemaker 1990: 1). Bir baka ifadeyle kltr insanlarn biyolojik kaltmlarnn tesindeki ihtiyalar, doyumlar ve doyumsuzluklarn ekillendirdii ve insanlarn renme yoluyla kazand, edindii, ina ettii maddi ve manevi birikimi, deerleri, ynelimleri, duygu ve dnce dnyalar, sosyal davranlar, teknolojileri ve sanatlarnn tamamn ifade eden ve doaya (natre) eklenmi yaratnalar, donatmalar btnn addr. Halkbilimi, hem bir beeri bilim ve hem de bir sosyal bilimdir. Dahas, Simon Bronner'in "Foklorun eitli zellikleri ve bunlardan hareketle yaplm tanmlar iinde birinin de "renilmi, sembolik davranlar" olmas nedeniyle, "davran bilimlerinin temel prensibi" olan "insan dncesi ve davranlar" bakmndan allmasna ynelik kuramsal almlar (1984b: 251) dnldnde, 6 halkbilimi, ayn zaman da bir "davran" bilimidir. Halkbiliminin bu ok ynll, onun zerinde alt malzeme ve alma yntemlerinden kaynaklanan zelliidir. Akademiya- da, bu zellie sahip baka bir disiplinin olmamas halkbiliminin bu zelliini feda etmesini gerektirmez. Tam tersine halkbilimi bu zelliini koruyup gelitirerek bir cephesiyle sosyal ve beeri bilimler arasnda ve bir dier cephesiyle de akademinin duvarlaryla, geni halk ynlar arasndaki kpr olma ilevini daha da gelitirip kurumsallatrarak srdrmek zorundadr.

Sosyal ve beeri bilimlerin ortaya klarndaki rastlantsal kazalar ve ele aldklar sosyo-kltrel olgularn rtmesi veya tasnif amacna ynelik ayrmlarn snrl gereklikleri yanstmasndan kaynaklanan eksiklikler gibi nedenlerle tamamnn arasnda birebir veya kmeleme baznda mevcut alan, yntem sorunlar vardr. Youn atmalarla geen yaklak iki yzyllk bir srecin sonunda disiplinler aras atmalar gnmzde yerini disiplinler aras almalara brakmtr. Bu balamda halkbilimci, amatr itiyaklarla malzeme derleyen basit bir derlemeci ve onlarn koleksiyoncusu olmann tesinde kltr teorisi ve kltrel srelerle yakndan ilgilenen kltrlenme, kltrleme ve kltr deimesi olaylarn nesnel (objektif) bir gzle deerlendiren ve bu amala Edebiyat, Tarih, Antropoloji, Sosyoloji, Psikoloji, Felsefe, Etnoloji, Corafya, Etnografya, Arkeoloji, Hukuk, lahiyat, Mimarlk, Sanat Tarihi, Sahne ve Gsteri Sanatlar, El Sanatlar, Giyim Tasarm ve Kreasyon, i Mimari, ehircilik almalar, Gda Mhendislii, Endstri Mhendislii, Ziraat Mhe;dislii, Veterinerlik, Eczaclk, Sinema almalar, Kadn almalar, Ktphanecilik Bilimleri, Dilbilimi, Gstergebilim, letiim Bilimleri, gibi bazlar iin en azndan bir kollaryla, dierleri iin tamamen kltrlerdeki bilgi, biliim, bildiriim ksaca iletiim olaylarn inceleyen, ok eitli bilim ve aratrma sahalarndan yararlanan ve almalaryla kendi sahasnn yan sra bu komu, yim ve alt bilim dallarna da katk yapabilen kiidir. Gnmzde ald bu son ekliyle halkbilimi, kltrel muhteva, kltrn yaps balamnda insan ve insan davranlar konularnn tahlilinde bavurulacak en nemli bir sosyal bilim hviyetindedir.7 Bu hviyetiyle halkbilimi sosyal ve beeri bilimlerin retilerinin, alanlarnn ve yntemlerinin bazen birleip rtt ounlukla da kesitii bir kavak konumundadr. Bu balamda, Halkbilimi, bir topluluun geleneksel ve anonim dnya grn ve bunun da vurumlar olarak kabul edilen, sze, harekete ve nesneye dayal olarak ifade edilen her trl anlaml formu ve bunlarn oluumlar, gelitirilip ve pekitirilmelerine ynelik iletiim olaylarnn iinde konu edildii bir bilim alandr. Halkbilimci, mensup olduu disiplinin prensiplerine gre, bu anlaml davurum formlarn derler, kaytlara geirir, tr, tip ve motif esasna dayal olarak tasnif eder ve bu ekilde snflandrlm malzemeyi kltre zelolarak kendi iinde veya kltrler aras denklik ve koutluklar kurma esasna gre gelitirilmi modeller dorultusunda karlatrr ve muhtelif kuramsal bak alarna gre yorumlayarak tahlil edip bir senteze ular. Bu halkbiliminin btn entellektel profesyonel meslek sistemleri gibi sahip olduu birinci bran yani "saf ve teorik" bilgi retimidir. 8 Halkbiliminin ikinci bran ise, halkbilimi almalarnda ortaya kan kuramsal kavramlarn, gelitirilen aratrma yntem ve teknikleri ile elde edilen bilgilerin karlalan sosyal, ekonomik ve teknolojik problemlerin zlmesine

Sosyal ve beeri bilimlerdeki yeniden yaplan ve yorumlay tecrbelerine dair daha fazla bilgi iin bkz. (Brodbeck 1968; Geertz 1973; Dow 1986) tl Profosyone meslek sistemleri olarak akademik yaplanlara dair daha fazla bilgi irin bkz.
(Parsons 1968; Larson 1977).

ynelik olarak "toplum" veya "kltr mhendislii" alanlarnda kullanlmas demek olan "Uygulamal Halkbilimi" (applied folklore) almalardr. (obanolu 1999:.15). Btn buraya kadar sylediklerimizden ve bir anlamda, halkbiliminin bilim tarihi ve felsefesi iindeki yerini hatta nemini ve yzeysel bir tanmlayla mahiyetini belirlemeye ynelik bu genel giriten sonra halkbilimi almalar tarihinde yer alan paradigmalara ve onlara dayal olarak kltrler arasnda diyalogu gerekletirmeyi salayabilecek olan yntem meselelerine ynelebiliriz. Ancak, yukarda bilim tarihindeki ortaya kna iaret ettiimiz ve gnmzde sosyal ve beeri bilimlerde yaygn olarak "Belirli bir bilim adamlar topluluunun paylat ortak deerler, inanlar ve anlaylarn oluturduu dzlem" ve "Bilgi retimini mmkn klan kavramsal ema." veya "Varolula ilgili temel bilgi ve inanlarn, insan evren ve toplum tasavvurunu mmkn klan bil isel ereve ve meru bilme biimleriyle ilgili rtk varsaymlarn, belirli tarihsel ve toplumsal pratikle desteklenmi insani etkinliklerin anlam, ama ve deerine ilikin sorgulanamaz nkabullerin kendine zg bir i mantkla oluturduklar uyumlu btnlk." eklinde tanmlanan ve kabul gren "paradigma kavramndan hareketle halkbilimsel dnce tarihini ele aldmzda, ulusal folklor kuramlar bir yana genel halkbilimi iinde dahi pek ok kuram ve bunlarn kaynakland paradigma vardr. Halkbilimi almalarnda yer alan, sz konusu kuram ve paradigmalar rneklemek gerekirse, "Halkbilimi Kuramlar ve Aratrma Yntemlerine Giri" adl almamzda (obanolu 1999) yer verdiimiz; "Mitololojik Teori", "Mitlerin Meteorolojik Geliimi Teorisi" "Gne Mitleri Teorisi", "Masallarn G ve Kltrel dnleme Teorisi", "Tek Merkezli Yaratma Kuram", "ok Merkezli yaratma Kuram", "Tarihi-Corafi Fin Okulu", "Epik Kanunlar Teorisi", "Masallarn Tip Katalogu", "Halk Edebiyatnn Motif indeksi", "Tarihi Yeniden Kurma Kuram", "Evrimsel Halkbilimi Teorisi", "Psikoanalitik Halkbilimi Kuramlar", "Mit-Ritelist Halkbilimi Kuram", "Tarili-Ktrel Halkbilimi Okulu", "Biyolojik Halkbilimi Kuram", "Sekin Kltrn Dibe Batmas Kuram", "ideolojik Halkbilimi Kuramlar", "Ktrleraras aprazlama Yntemi", "Yn Kltr Kuram", "Yapsal Halkbilimi Kuramlar", "Kahramann Biyografisinin Yapsal zmleme Modelleri" olarak "J. G. von Hahn'n Aryan Kahraman Biyografik Modeli", "Otto Rank'n Kahraman Kalb", "Lord Raglan'n Geleneksel Kahraman Kalb", "Eric Hobsbawm'n Sosyal Haydut veya Halk Kahraman Kalb", "Vladimir Propp'un Yapsal Anlat zmleme Yntemi", "Claude LeviStrauss'un Yapsal zmleme Yntemi", "ilevsel Halkbilimi Kuram", "Szl Kompozisyon Teorisi" ve "Performans Teori" gibi 30 civarnda kuramsal ereve ve bunlara dayal aratrma modelleri mevcuttur. Dahas, paradigma denebilecek kadar kapsaml ve balayc ilkelerin henz gelimemi olduu ve Thomas Kuhn'un "paradigma-ncesi" ncesi olarak adlandrd "devirlerde bir ok bilim dalnda doadan olgu toplamann rast gele yaplan bir faaliyet olduu, olgular arasnda kuramsal ilikiler kurma konusunda her kafadan bir ses kt grlmektedir" dedii devir ve dnemler halkbilimi almalar tarihi iin de geerlidir ve yaygn olarak "antiquaryen" (eski ve szl halk atikalar kolleksiyonculuu) dnem olarak adlandrdmz bu devirden

tamamen sarfnazar etmemize ve Kuhn'un "tek bir paradigmann salad yasalar, ampirik genellemeler, deneysel aralar ve bir lde metafizik inanlar evresinde birleen bilim adamlarnn olgular daha amal tarzda toplayabildii, grlerinin bir anlamda kstland fakat tek bir alandaki bilgilerinin derinletii"nin (Kuya 1982: 16) grld halkbilimi almalar dnemirnde bile yukarda ifade ettiimiz gibi 30 civarnda muhtelif saylarda halkbilimci "bilim adamlar topluluunun paylat ortak deerler, inanlar ve anlaylarn oluturduu dzlem" veya "bilgi retimini mmkn klan kavramsal ema" yani paradigmayla kar karyayz. Esasen, eksik bile olduunu rahatlkla ifade edebileceimiz bu halkbilimsel aratrma model ve kuramsal erevelerinin dayandklar paradigmalar tek tek ele alp burada incelernemizin imkan yoktur. Ancak bunlar sz konusu almamzda da yaptmz gibi iki temel veya st belirleyici yahut ana paradigma etrafnda gruplandrarak ele almak ve bylece ikisini mukayese ederek eski ve yeni halkbilimi aratrma yntemlerinin hi olmazsa genel veya temel zellikleri ortaya konulabilir. Buna gre birinci grup aratrma yntemleri ve kuramlarnn yer ald temel paradigma "Metin Merkezli" (text oriented), ikinci grup aratrma yntemleri ve kuramlarn yer ald temel paradigma ise "Balarn" veya "cra Merkezli" (context oriented) olarak adlandrlmaktadr. Byle bir ayrma giderek birou birbirinden bamsz olarak gelimi halkbilimsel paradigmalar manzumesini ikili bir yapya indirgeyerek ele almay yadrgayanlar iin hemen syleyelim iki neden vardr. Bunlarn yukarda iaret ettiimiz birincisi, zaman ve yer bakmndan mmkn olmaytan kaynaklanan ievuruk veya pratik nedendir. kincisiyse, Thomas Kuhn'un iaret ettii anlamda halkbilimi almalarnda byk bir bilimsel devrime; kuru metin tahlilinden onu iinde icra edildii artlar btn anlamnda balama ve icrasna balayarak btncl bir biimde ele al gerektiren teorik kopma veya yeni paradigmatik yaplantr. Bilindii gibi halkbilimi almalarnda, birisi Klasik Edebiyat Aratrmalarndan dieriyse Dilbilimi ve Kltr Antropolojisinden kaynaklanmakla birlikte asl tesirlerini halkbilimindeki eski veya "metin merkezli" paradigmaya kar gsteren "Szl Kompozisyon Teorisi" ve "levselcilik Kuram"nn at r, 1960'lardan sonra ortaya kan Performans Teori son derece hzl bir biimde bilimsel bir devrime dntrm ve gnmz halkbilimi almalarna "balarn" veya "icra" merkezli paradigmay egemen klmtr. Dolaysyla almamz boyunca "balam merkezli paradigma" ifadesiyle teorik ncl almalardan sarfnazar ederek esas olarak bu kuramsal ereveyi kapsayan bir emsiye terim hviyetiyle kullanacaz. Bunlar dnda kalanlar da "metin merkezli paradigma" ifadesiyle nitelendireceiz. Bu ele almzn bilim felsefesi ve tarihindeki dayana, "her kavramsal ve bilimsel devrimde bak as ve yntemler deitii gibi, grlen d dnya da bir lde farkllamakta, farkl yorumlanmaktadr. lerleme boyutu, tek olan bilginin znde deil, farkl bilgiler arasnda yaplan seimin niteliindedir." (Kuya 1982: ll) eklindeki hkmdr. Ancak bu ayrm veya tavr al bizi bir paradigmatik fanatizme

srklememelidir. Byk Fransz dnr Raymond Aron'un "Bilim adamnn"


veya daha doru bir ifadeyle insannn "davran, amala ilgili aklc bir davrantr.

Bilim adam evrensel adan geerli olacak gerek nerilere, nedensellik ilikilerine ya da anlalr yorumlamaya ulamaya alr." (Aron 1989: 348) eklindeki saptamas ve "bilimin grevi, dnce ile gereklik arasnda bir uyum yahut zdelik salamak deil, gereklikten salanabilen sistematik deneyimleri tutarl bir yap iinde birbirine balamak ve bu yapnn doruluunu giderek arttrmaktr." (Kuya 1982: 12) eklindeki karsama, halkbilimcileri yeni paradigmann militan olma tavrnda dmekten alkoyucu olmaldr diye dnyorum. Nitekim bu konuda ve eski halkbilimi paradigmalarnn da bilinmesinin gereklilii konusunda bilim felsefesi ve tarihinin "nsann bir yenilik ya da bulu yapabilmesi iin, kar kacak kadar iyi bildii bir gelenee sahip olmas lazmdr. ster sanatta olsun, ister bilimde, yenilik bolukta yaratlamaz, eski geleneklere kar klarak yaplr." (Kuya 1982: 15) eklindeki yaklam yol gsterici niteliktedir. Biraz da bu nedenle ve sz konusu deiimi daha iyi vurgulayabilmek iin halkbilimindeki "metin" ve "balarn" merkezli paradigmalarn veya eski ve yeni halkbilimi aratrma yntemlerinin maddeler halinde sraylayp karlatrmamz yararl olacaktr. i. Metin Merkezli Halkbilimi Paradigmasna gre halkbilimi aratrmalarnn temel zellikleri: 1.) Halk tanm: Okuma yazma bilmeyen, krsal kesimde ve byk lde tarm toplumu hayat yaayan ve toplumsal tabakalamada alt belki de en alt sralarda yer alan insanlar topluluu eklindedir. Bu anlaya gre halk baml olarak tanmland zelliklerini yitirecek ve buna dayal bir alma da ortadan kalkacaktr. 2.) Malzeme olarak folklor tanm: Malzeme olarak folklor bitmi tamamlanm bir rn (product) olarak dnlmekte buna gre de folklor derlenmekte ve toplannakta olan bir ey eklinde dnlmektedir. rnein nerde ve naslolursa olsun bir masaln metninin anlattmlp kaydedilmi olmas, malzeme olarak metnin toplanmas yani derlenmesi anlamnda temel yeterlilik lt eklinde dnlm gibidir. 3.) Gemie dnk eski ve geleneksel kltrel unsurlara ynelik olma: lk iki kabulden hareketle ele alnp allan malzeme veya falklor unsurlar neredeyse daimi olarak geleneksel veya gemiten aktarlarak gelenler veya eski unsurlar olmak gibi bir yaklam iinde deerlendirilmilerdir. Bu ayn zamanda metin merkezli kuramlarn neredeyse tamamnn artsremli olmalarnn veya bu tr malzemeye ynelmelerinin de bir baka nedenini oluturmutur. 4.) Aratrmaya esas tekil eden metindir (text): Halkbilimi unsurlarn bitmi tamamlanm bir rn olarak ele alan yaklamlarn szl kltr ortamnda yaratlan yaayan ve teatral bir biimde icra edilen unsurlarn szel ksmlarn edebi bir metin haline dntrerek almak aratrmalarn esasn tekil etmitir. Bu szl kltr ortamnda canl yaayan deien gelien dnen ve len yani ortadan kalkan bir zellie sahip olan falklorun sadece szel ksmnn yazma teknolojisiyle yazl kltr ortam nesnesi haline getirilmek suretiyle dondurulup ldrlerek allmasndan baka bir ey deildir.

5.) Tr tasnifi donmu veya statik bir yapsal zellik gsterir belirleyicidir: Metin merkezli halkbilimi paradigmas dorultusunda yaplan almalarda kat ve donmu bir tr anlay kabullenilmi ve ileri srlen ltlere uymayan nerdeyse her metin "dejenere" veya "bozulmu" kabul edilerek tasnif ve tahlil d braklmtr. Eer szkonusu "bozulmu" veya "dejenere" olmu metin, eskilik veya baka bir nedenle vaz geilemeyecek deerde bulunmusa szl kltr rnleri iin kabul edilemeyecek bir uygulama olan "metin tamiri" veya "metni yeniden kurma" gibi edebiyat biliminin yntemlerine bavurulmutur. 6.) Faiklar mahslleri veya olaylar halkszlatrlmtr: Balamndan koparlm metin halkbilimi almasnn esasn tekil edince doalolarak onlar yaratan ve icra eden halk ile herhangi bir ilikisi ikinci veya daha da geri planda dnlm ve bylece "toplanm rn"ler retici ve tketicilerinden yani halktan izole edilerek allmtr. Bu ynyle de sz konusu malzeme veya materyalin sahipleri iin ne anlama geldii ve ne i yahut ilev grd dikkati nazara alnmamtr. 7.) Metnin analizinde tema, uslup, still, yap, motif, epizot ve yap temel aratrma birimleridir: Metin merkezli paradigmalar dorultusunda yaplan tahlil almalarnda arlkl olarak kullanlan aratrma birimleri tematik analiz ve yine bununla yaknen ilgili olan uslup, still, motif ve epiztottur. YapsalCln yaygnlamasyla birlikte bunlara kahramann biyografisi, masaln deimez yaps ve mitlerin derin yapsnda ifade edilenleri ortaya koymaya ynelik yap unsurlar eklenmitir. II. Balarn" veya "cra Merkezli Halkbilimi Paradigmasna gre halkbilimi aratrmalarnn temel zellikleri: 1.) Halk tanm: Halk tanm aralarnda en az bir mterek faktr bulunan ve teorik olarak ez az iki kiiden oluan insan grubuna dnmtr. Bununla birlikte aile biriminden daha kk sayda insann paylat bir grup halkbilimi aratrmalarnn konusu olmu deildir. Bir baka ifadeyle en az iki kii ibaresi teorik bir soyutlamann tesinde anlam kazanm deildir. Ancak halkn bu ekilde tanl1lllanmas halkbilimcileri ky veya krsal kesimle alma yapar durumdan kurtarm ve bir toplumun btn yelerini okuma yazma bilsin bilmesin her trl sosyo-kltrel ve ekonomik insan topluluunu alr hale getirmitir. Buna gre hepimiz veya herkes halkn bir parasdr9. 2.) Malzeme olarak faiklar tanm: Balam merkezli halkbilimi paradigmas folkloru bitmi tamamlanm bir rn deil, anlatan ve dinleyen arasnda geleneksel anlat yoluyla kurulan sanatsal (artistic) bir iletiim biimin iinde gerekletirildii yaratc bir sre (prosess) olarak kabul etmektedir. iletiime bal bir sre olarak
Hauman'm (1992) tespitiyle "ilk olarak onsekizinci yzyl sonlarnda Almanya'da sosyal teori ile tantrlan halk terimi, Wilhelm Wundt (1832-1920), William Graham Summer (184-1910), Ferdinand Tnnies (1855-1936), Emile Durkheim (1855-1917) ve dierlerinin almalaryla muhteem bir evrim geiren ondokuzuncu yzyl sosyo1ojisinin tipik
9

geleneinin temel kavramlarndan birisi haline gelmi" olan bu kavrama dair halkbilimsel
dnce geleneindeki tartmalarn mahiyeti konusunda daha fazla bilgi iin bkz. (Dundes 1977; Bronner 1986; Zumwalt 1988).

folklor ayn zamanda sosyal bir snrlamaya, ismiyle sylemek gerekirse, kk gruba sahiptir. Bu durum folklorun zel bir balamdr. Bir grup "birbirleriyle ok sk olarak bir zaman dilimi iinde iletiim kuran ve her kiinin dier her bir kiiyle bakalar yoluyla ikincil elden deil dorudan doruya yz yze iletiim kurmasna yetecek kadar az saydaki kiilerin toplamdr. Bir grup; bir aile, bir sokak etesi bir oda dolusu fabrika iisi, bir ky, bir kabile hatta topyekn bir millet olabilir. Bunlar farkl dzenlerde ve kalitelerde sosyal niteler, ayn zamanda onlarn hepsi byk veya kk lde bir grup karakterine ait zellikler sergilerler. Dan Ben Amos'un ifadesiyle, "Fokloru tanmlamak iin olgular var olduklar ekilde incelemek gereklidir. Kendi kltrel balamnda folklor bireylerin toplanp derlenmesi deil, bir sre kelimenin tam anlamyla iletiimsel bir sretir. " (Ben-Amos 1971). Bylece, Dan Ben-Amos tarafndan, folklorun kendi kltrel balamndan hareketle bir ey, derlenip toplanacak bir nesne olmayp "iletiimsel bir sre" olduu tespiti yaplmtr ki bu o zamana kadar mevcut yaplanlarn tesinde bir yaklamdr ve yeni paradigmann birincil dereceden nemli ayrt edici ltlerinden birisidir. Buna ve daha nce verdiimiz yeni halk tanmna dayal olarak da folklorun tanm, "foklor, kk gruplarda artistik (sanatsal) iletiimdir. " ekline dnmtr. 3.) Sadece gemie dnk eski ve kltrel unsurlara ynelik deil yeni ve imdiye ait kltrel unsurlara da ynelik olma: Balam veya icra merkezli paradigmaya gre folklor rnden ziyade iletiimsel bir olayolarak tanmlanp kabul edilince bu olayn gerekletii yaratc srecin bir sonucu olarak ortadan kalkan "urform" anlay veya varyant ve versiyon kavram, beraberinde her icrann yeni bir yaratma olmas kabuln getirmi dahas ele alnan halk kltrel unsurlarn sadece gemiten gelenek yoluyla gelenlerle snrlandrlmasn da ortadan kaldrrarak yeni ortaya kan ve kalplaan insan davran ve dnceleriyle duygularnn davurum formlarnn halkbilimi almalarnn aratrma nesnesi olmasn salamtr. 4.) Aratrmaya esas tekil eden teatral zelliklere sahip szl metnin icra edilii ve icramn gerekletii balamdr (context): Halk tanm ve buna dayal yeni folklor tanm beraberinde folklorun iinde canl bir gsterimin icrasnn gerekletii sosyo-kltrel ve fiziki artlar btn olarak tanmlanabilecek olan balam'n (context) yani metinle birlikte varolanarn veya metnin iinde birlikte varolduklarnn da anlam, ilev ve yap bakmndan nemini ortaya karm ve bunlarn da halkbilimi almalarnda en az metin kadar hatta bazen daha fazla bir neme sahip olmalar nedeniyle alan aratrmas ve deerlendirme almas bakmarndan halkbilimsel aratrmann olmazsa olmaz durumuna dnmesi gereklemitir. Balam merkezli halkbilimi paradigmasna gre alana kp diyelim ki, "Kastamonu Manilerinin" metinlerinin derlenip yaynlanmas hibir anlam ifade etmez. ama bir atasznn dahi farkl sosyo-kltrel balamlarda kullanlrken yklendii toplumsal veya sosyal semantik anlam ve ilevler son derece nemlidir. Hi phesiz bu durum her trl folklor olay veya rn iin geerlidir. 5.) Tr tasnifi esnek veya dinamik bir yapsal zellik gsterir tek bama belirleyici deildir: Balam merkezli halkbilimi paradigamas dorultusunda yaplan almalarda trler arasndaki etkileimleri, geileri ve dnmleri icra edildikleri balama bal olarak tespit edebilmek mmkn olmutur. Tr tespitlerinde metnin (text) yansra, ii btnlnde tonlama, durma vb. dier metnin i yapsn ele

veren veya ortaya koyan szeldokusal (texture) ve balamsal (context) ltler de kabul edilmitirlO. 6.) Folklor mahsl/eri veya olaylar halkla birlikte ele alnmaktadr: Yukarda da ifade ettiimiz gibi ortaya kan yeni halk ve folklor tanm ile bunlara dayal olarak ortaya konulan balam ve icra kavramlarnn halkbilimsel alma bakmndan nemi folklor olay veya rnlerinin iinde yer aldklar veya ait olduklar insan topluluu iinde yaayan anlaml ve ilevsel yaplar vahut da vurum fonnlar olarak onlar yaratan yaatan ve kullanan insanlardan ayr olarak dnlemez ve allamaz anlay ortaya kmtr. 7.) Metnin analizi yerine metnin iinde teatral bir biimde icra olduu/olklor olaynn analizi esastr; analizde tema, uslup, still, yap, motif ve epizot gibi dorudan metne ynelik ltlerin yansra szeldoku (texture) yap, ilev, yorumcul ereve, balam (context) veya icraya (peformance) ynelik ltlerde temel aratrma birimlerinden bazlardr: Gnmzde yaygn olarak kullanlan balam veya icra merkezli halkbilimi paradigmas dorultusunda yeni aratnna problemleri ve bunlarn zmne ynelik yeni aratnna ve deerlendirme ye ynelik model gelitinne almalar son derece hzl bir biimde devam etmektedir. Bu hi phesiz bilimin doas gerei her ileri srlenin kabul edildii anlamna gelmemekle birlikte bugn iin geerlilii yaygn olarak kabul edilmi olan bir ikisini burada ksaca zetlemek yararl olacaktr diye dnyorum. Yeni halkbilimi anlay veya Perfonnans Teori'ye kadar yaygn halkbilimi anlay olan ve folkloru bir "ey" bir nesne, bir unsur, tamamlanm bir rn olarak dnp folklor unsuru veya eyi zerine almak, Perfonnans Teoriyle birlikte, folkloru bir olayolarak canl bir icra veya yaplan ve gerekleen bir sre olarak dnen ve ele alan yeni bir yaklama dnmtr. Bu anlay iinde szl anlatm bir sosyalolaydr ve teatral anlamda bir icra veya performans olan bu sosyalolay, temel unsurdan, anlatan, dinleyen ve anlatlan geleneksel anlatdan olumaktadr. Gnmzde halkbilimciler, szl halkbilimi unsurlarn anlatlan geleneksel anlat etrafnda onu anlatan ve dinleyen taraflarn oluturduu bir sosyalolay, bir gsterim bir baka ifadeyle icra olarak ele alrnaktadrlar. Bir baka ifadeyle bir folklor olaynn icras sz konusu unsurdan olumaktadr. Sonu olarak, halkbiliminin hIDanistik dncenin paralanyla balayan sosyal ve beeri bilimlerin felsefeden ayrlarak bamsz disiplinlere dnme srecinin sonucu oluan iki yzyllk gemiinde dier disiplinlerde grlemeyecek derece de bir paradigma bolluuna ve "ak sistem" olmaktan kaynaklanan yorumlay zenginliine sahip olduu grlmektedir. Yukarda ele aldmz, "halk", "tr" ve "metin", "balam" gibi ltler gz nne alndnda yaplabilecek bir genellemeyle ikili bir yapya indirgenebilecek olan bu paradigmatik yapnn dahi birbiri yerine ikame etmeden ziyade yeni bir yorumlay zemininden fazla bir anlam ifade etmedii ortaya kmaktadr. Bu balamda halkbilimciler, rettikleri halkbilimsel bilginin gerekliin veya d dnyadaki olgu ve olaylarn sadece ve "muhtemel" bir vechesini yanstabilirlii "mutlak" araylarna dntnneden ve
III Halkbilimsel dnce tarihinde bu konuya dair tartmalar iin (Abrahams 1968; 1969; Bauman 1971; 1977; 1983; Ben-Amos 1976; Dundes 1964; Georges 1969; Taeiken 1979) gibi almalara baklabilir.

pek ok dier sosyal ve beeri bilimin On dokuzuncu ve Yirminci yzyln ilk yarsnda dtkleri "dogmatik" konuma dmeksizin paradigmatik zenginliklerini korumalar ve eidendirmeye devam etmeleri disiplinlerinin akademiyadaki epistemolojik bakmdan zgn konumunun da bir gerei olduunu daima gz nnde bulundurmal ve ktrlerin diyalogu balamnda "biz" ve "onlar" tanmann mmkn olan en rasyonel zeminin halkbilimi aratrmalarnda gerekleebileceini aa karak almalara ynelmelidirler. Kaynaka Abrahams, Roger D. 1968. "Introductory Remarks to a Rhetorical FaIklare." Journal of American Folklore, S. 81, s.143-148.

Theory of

Abrahams, Roger D. 1969."On Meaning and Gaming." " Journal of American Folklore, S. 82, s. 268-270. Amold, Mattew. 1988 (1869). Culture and Anarchy. Ed. J. Dover Wilson. Cambridge: Cambridge University Press. Aron, Raymond.1989.(ev. K. Alemdar) Sosyolojik Dncenin Evreleri. Ankara: Bilgi Yaynevi. Bascom, William. 1983. "Malinowski's Contributions to the Study of Folklore ." Folklore, C.94, S. 2, s. 163-172. Bauman, Richard.197!."Differential Identity and the Social Base of Folklore" Journal of American Folklore, C.84, S. s. Bauman, Richard.1977. Verbal Art as Performance. Prospect Heights, Illinois: Waweland Press Inc. Bauman, Richard.1992."Folklore" Folklore, Cultural Performances, and Popular Entertainments, (ed. R. Bauman), s. 29-40, Oxford: Oxford University Press. Ben-Amos, Dan. 197!." Toward a Definition of Folklore in Context" Journal of American Folklore, C.84, S. s. Ben-Amos, Dan. 1976.(ed.) Folklore Genres. Austin: University of Texas Press. Brodbeck, May.1968. Readings in the Philosophy of the Social Sciences. New York: University of Minnesota. Bronner, Simon. 1984b. "Folklore and the Behavioral Sciences. Anthropos, S. 79, s. 251-255. Bronner, Simon.1986.American Folklore Studies: An Intellectual History. Lawrence: University of Kansas Press. Burry, J. B. 1960. The Idea ofProgress. New York: Dover Publications. Coccchiara, Giuseppe.! 98!.(ev. J. McDaniel) The History of Folklore in Europe. Philadelphia: Institute for the Study of Human Issues. obanolu, zkul. 1999. Halkbilimi Kuramlar ve Aratrma Yntemleri Tarihine Giri.Ankara: Aka Yaynlar. Degh, Linda. 986. "Introduction." Journal of Folklore Research, C. 23, S. 2/3, s.77-85 .. Dow, J. R. ve H. Lixfeld.1986. German Volkskunde: A Decade of Theoretical Contfrontation, Debate and Reorientation (1967-1977). B1oomington: Indiana University Press. Dundes, Alan. 964."Texture, Text and Context." Southern Folklore Quarterly, S.28, s.25 265.

Dundes, Alan.l977. "Who are the Folk?" Frontiers of Folklore, (ed. W. Bascom), Boulder: Westview Press for the AAAS, s.17-35. Geertz, Clifford. 1973.The Interpretation of Cultures. New York: Basic Books Inc., Publishers. Georges, Robert.1969. "Toward an Understanding of Storytelling Events." Journal of American Folklore, S. 82, s. 313-328. Gven, Bozkurt.1984. nsan ve Kltr. stanbul: Remzi Kitabevi Yaynlar. Hanson, N.R.1961. Scientific Change. Oxford: Basic Books. Herzfeld, Michae1.l986. Ours Once More: FoIklore, Ideology, and the Making of Modern Greece. New York: PeIla Publishing Company. Keat, R. ve J. Urry.1975. Social Theory as Science. London: Routledge & Kegan PauL. Kuhn, S. Thomas.l 970. The Structure of Sicentific RevoIutions. Chicago: The University of Chicago Press. Kuhn, S. Thomas. 1982. (ev. N. Kuya) Bilimsel Devrimlerin Yaps. stanbul: Alan Yay. Kuya, Nilfer.1982. "evirmenin Sunuu." Bilimsel Devrimlerin Yaps. (T.S. Kuhn) stanbul: Alan Yaynclk. Larson, Magali Sarfatti. 1977. The Rise of Professionalism: A Sociological Analysis. Berkeley: University of Califomia Press. ztrkmen, Arzu. 1998. Trkiye'de Folklor ve Milliyetilik. stanbul: letiim Yaynevi. Parsons, Talcott.1968. "Professions." International EncyCopedia of the Social Sciences, c.12, s. 36-47. Sayer, Andrew.1992. Method in Social Science: A Realist Approach. London: Routledge. Shoemaker, George H.1990. The Emergence of Folklore in Everyday Life. Bloomington: Trickster Press. Toelken, Barre.1979. The Dynamics of Folklore. Boston: Hougto Mifflin Company. Tuna, Korkut.2000. Batl Bilginin Eletirisi zerine. Ankara: Trkiye Diyanet Vakf Yaynlar. Edward.l958.[1871]. Primitive Culture: Researches into the Development of Mythology, Philosophy, Religion, Language, Art and Custom. London: 1. Murray. Wilson, A. Wilson. 1976. Folklore and Nationalism in Modern Finland. Bloomington: Indiana University Press. Wilson, A. Wilson.l990."Herder, Folklore and Romantic Nationalism." Folk Groups and Folklore Genres. (ed. E. Oring), s.21-37. Logan: Utah State University Press. Zumwalt. Uviy R.1988. American Folklore Scholarship: A Dialogue of Dissent. Bloomington: Indiana University Press. Tylor,

GNMZ KIRIKKALE KARAKEL YRKLERNN ARET YAPS

Abstract
Karakeiii tribe that live in Karakeili, Krkkale, name themselves Yuruk. As oppose to the tribal social life of Southeastem Anatolian region, such a social life and organisation totally dissapeared in the mentioned region. However, tribal consciousness survives among Krkkale Kkarakeili yuruks. Key words: Turkmen, yuruk, Karakeili, tribe, dan, nomad. Giri Osmanl ariv belgelerinden elde edilen bilgiler deerlendirildiinde; "Trk", "Trkmen" ve "Yrk" gibi kavramlarn bir etnik grubu nitelernek iin deil, yerleme ekli ve yaama tarzndan kaynaklanan, daha nce yerleik hale gelmi bulunan topluluklarla, yeni yerleik hale gelen veya konar-ger olan topluluklar arasnda bir ayrm yapabilmek iin kullanld grlmektedir. Bu adan bakldnda, yerleim durumuna ve ekline bal olarak kyl "Trk" olarak adlandrlrken, ger veya yar-ger topluluklar "Trkmen" ya da "Yrk" tabiriyle anlmlardr. Airetler, yerleik veya konar-ger olma durumlarna ve bulunduklar blgelere gre "Trkmen" ya da "Yrk" adn almlardr. Kabile-airet kavramsal erevesi ile alt-kavramlar arasndaki iliki ve snrlarnda da belirsizlik devam ettiinden, ayn sosyal grup ifade edilirken bazen "tilife", bazen "airet" bazen de "oymak" kavramlar kullanlmaktadr. Yaplan almalarda, bu kavramlarn gelii gzel kullanld grlmektedir. Ancak, erken yerleik hayata geen Orta ve -Bat Anadolu blgesindeki konar-gerler dndaki zellikle Gneydou Anadolu blgesinde "airetilik" ve "airet kimlii" canlln nemini srdrmektedir. Airet Yaps Kabile ve airet kavramlar ve bu kavramlarn alt kavramlarnn uluslar aras literatrde snrlar kesin olarak izilmi, aralarndaki ilikileri belirlenmi bir durum olmadndan, bu kavramsal erevede yaanan belirsizlik katlanarak varln devam ettirmektedir. Bir kabile veya airet, siyas ve mahalI1 bir reis tarafndan ynetilen bir siyas mahalI1 gruptur. Ayrca, dikkate deer bir sreklilie ve kltrel kimlie sahiptir. Ayr kkenleri olan fakat geni lde dil ve kltr ortakl bulunan farkl oymaklar bir araya gelerek dank bir konfederasyon-airet grubu oluturabilirler (Tadelen 1997:22).

Ayn ekilde, Paul Undner (2000:78-79) de, airetin siyas bir kurum olduunu, airet ideolojisi syleminin akrabalk ilikilerine dayandn ancak, gerekte akrabalk ilikilerinin, aireti tanmlamaya yeterli olmayabileceini belirtmektedir. Undner'in airet kavram ile ilgili grlerinin tersine Daniel Bates (1971 :249) airet kavramn; "yresellik ve ortak mekan ilikilerine deil, ievlenmelerin srekli olarak pekitirdi i kan akrabalna dayanan bir rgt" olarak tanmlamaktadr. Ona gre, bu durum ayn kabileden olanlarn birlikte hareket etmedikleri anlamna gelmez. Gneydou Anadolu'da yaayan Sakara yrk aireti zerine almalar olan Bates, airet ve alt kavramlarnn Sakara airetindeki kullanmlar ile yle aklamaktadr. Sakaralar ve dier yrklerde, "kabile" ve "mahalle" szckleri ayn anlamdadr. Gebeler, yakn tarihte benimsedikleri "mahalle" szcn kan akrabalna dayanan bir grup anlamnda, hi bir mekan ifadesi olmakszn kullanrlar. Sakaralar "oymak" szcn kullanmazlar, fakat Trkmenlerde bunun "airet" anlamna geldiini bilirler. "Oba" szcn "slale" veya "kabile" anlamnda pek az kullanrlar. Bu szck daha ziyade yabanc, tanmadklar bir adr grubunu ifade eder. Genellikle bir konma alan veya gebe adr grubunu "yurt" szc ile anlatrlar. "Airet", "kabile", "slale", "mahalle" ve baz durumlarda "oba"nn, uygulamada ak ve deimez anlamlar yoktur; bunlar ayn zamanda kan akrabal esasna dayanan bir sistemdeki belirli kesimleri gsterir (Bates 1973:39). Airetlerin idaresini boybeyi, kethda ve oymakba nvanar ile anlan ve airet mensuplar tarafndan tayin edilen kiiler yapmaktaydlar (Gndz 1997: 164). Airetlerde, idar grevi "mr-airet" denilen airet beyleri yrtrd. Lindner (2000:95) airet liderlerinin, konar-gerlerle Osmanl ynetimi arasndaki irtibat noktalar olduunu ve bu duruma yerel yneticilerin de mdahale edemediini belirtmektedir. Oysa Gndz (1997:115-164)'e gre, airet idarecileri, devletin merkez yaplanmas gerei, hkmet tarafndan tasdik edilmeden grevlerine balayamyorlard. Ayrca, grevini ktye kullanan airet idarecilerinin merkez hkmet tarafndan grevlerinden alnarak, baka diyarlara srgn edilmeleri iin hkm karlmt. Trkdoan (1998:386)'a gre, airet idarecileri, babadan oula bu grevi devraldklarndan kapal bir yapy temsil ederler. Her airet lideri, ayn zamanda bu kimliklerini padiahlar tarafndan verilen "silsilename" veya "ecerelere" balamaktadrlar. Bu durum, ou kez, airetlerin kkenlerini kutsal yrelere balamak suretiyle kendilerine saygnlk kazandran bir gelenein sonucudur. Airet Kimlii Airet yaplanmas, belli mekanlarda hareket eden aile gruplarnn soy ballnn korunmas yannda, ger hayvancln gerektirdii siyasal, ekonomik ve kltrel ilikilerin kurulmas, gelitirilmesi ve srdrlmesini salamaktadr. Ata soyuna ballk, konar-gerlik ve ger hayvanclk airetlerin ana zellikleridir. Airetlerin gc, bal oymaklarn (oba) ve ailenin nfuslarnn okluu ile llmektedir.

Filiz Doanay (1997: i7)'a gre; "Toplumumuzdaki fertler gnmzde de kendilerini nce bir oyman ve sonra da oyman bal olduu airetin yesi olduunu grmektedirler." Gerekte, kabile-airet yaps, insanlarn kimlik rtsdr. Bu nedenle, airet insan, yaad yerden ayrlsa, byk kentlerde yeni meslek ve statler kazansa bile, bu olgu, mensubiyet duygusunu belirlemede etkileyici bir roloynamaktadr. Bu durum, "airet" ortadan kalksa da "airet olgusu"nun silinmeyeceini gstermektedir. Airet olgusu, fertleri bir araya getiren, btnletiren ve mensuplaryla zdeletiren bir hareket noktasdr (Trkdoan 1997:189). Airet mensubu bireylerde, salam bir "biz" duygusu gelimitir. Bireyler iinde yer aldklar ortam iinde sren airet-airet mensubiyeti ilikilerinde, kendilerinin yemek, barnma, savunma, adalet gereksinimlerinin karlanaca, sknt ve sevinlerinin paylalaca yapy tmyle oluturur, iselletirir, hatta o yapyla ve o yap iinde yer alan her bir insanla zdeleerek "biz" duygusuna ularlar (Doanay 1997: 18). Kabile-airet olgusu, ferdin kendini bir cemaatten hissetmesi uuru, "kimlik" duygusu, yaadklar sosyal yapdan byk ehirlere g etmi olsalar da kaybolmamakta, fertler "u veya bu airettenim" diyebilmektedirler. Byk kentlere yerleen airet mensuplar, kentlerin "byklnde" kaybolmamak, kimlik duygusu vb. sebeplerden dolay airet olgusunu burada da devam ettirmeye almaktadrlar. Bu kimliin devamlln salamak iin de kltr ve dayanma derneklvakflar kurmaktadrlar. Bu ynde, Ankara'da yaayan, Krkkale Karakeili aireti tarafndan kurulmu, "Karakeililer Dernei" bulunmaktadr. Bu airet olgusu, sadece ferdin aireti ile mensubiyetini ortaya koymuyor, ayn zamanda, ferde bir airet uuru kazandrmak suretiyle, Trkdoan (1998:386)'n ifadesiyle "airetlik" denilen bir olgunun ger~eklemesine katkda bulunmaktadr. Ancak, bu geleneksel yapnn kurumlamas, makro dzeyde btnlemeyi, yani sosyo-kltrel btnleme srecini olumsuz ynde etkilemektedir. Trkdoan (1997: 186)'a gre, u anda, airet olgusu, nfus kaymalar ve sosyal hareketlilik nedeniyle saygnlklarn kaybeder grnyorsa da, yakndan gzlemler airetler aras ilikilerin yeni oluumlara yol atn gstermektedir. Bu da, klen airetlerin daha byk airetlere katlarak g kazanmas ve hayatiyetini korumasna neden olmaktadr. rnek olarak ise Trkdoan, Mu yresinin en byk airetlerinden biri olan Sason airetini vermekterdir. "Velikan"lar on yl ncesine kadar Kroyi aireti ierisinde iken, glerle kan kaybetmeleri, hatta Sason airetlerine yataklk etmeleri sonucu "yanama airet" yapsna dnerek, sonunda Sason airetine katlmlardr. Bylece, kk airetler varlklarn srdrmek iin, "yanama airet" durumuna geerek daha byk ve gl airetlerle beslenmilerdir. Trkiye'deki airet rgtlenmesinin hzl bir erime aamasnda olduu sylenebilir. Bu rgtlenmenin dalmasnda iki noktann nemli olduu sylenebilir; bunlardan birincisi, kk soy gruplarndan gelenler geldikleri sosyal grubu unutup, Emirda ve Edremit Trkmenlerinde olduu gibi, o blgedeki en byk topluluun yeliinin kabul edilmesidir. kincisi ise,airetierin konar-ger hayat erken brakarak yerleik hayata gemeleridir. zellikle Gneydou

Anadolu'da kon ar-ger hayat yaayan Beritan, avak vs. Trkmen airetlerinde byle bir sre gzlenmemektedir. Netice itibariyle, airet olgusu, toplumsal ilikileri dzenleyen bir kurumlamay yanstmakta, yelerinin kiisel ve toplumsal kimliklerini biimlendirmektedir. Makro yapda ferdin karlaabilecei btn sorunlar, airet topluluu tarafndan zmlenmesi nedeniyle, bu alt-kurulular, insanlara kimlik salamada nemli ipucu noktalarn vermektedir. Krkkale'de Yaayan Karakeili Aireti On altnc yzylOsmanl vesikalarnda Ankara ve civarnda yaayan Karakeililerle ilgili olarak u bilgilere rastlanlmaktadr; Tapu Kadastro Genel Mdrlndeki arivde bulunan "Defter-i Mufassal- Yrkan- Ankara" isimli defterde, Ankara blgesine yerlemi olan airet ve cemaatlerden bahsedilirken: "Cemaat-I Yazlf sakin der Karye-i mezbOr (ukurcak), Tabii karakeili; mcerred (bekar): 22, hane: 42" eklinde bir bilgi mevcuttur. Grld gibi, Karakeili airetinden olan "Yazr Cemaati"nin, ukurcak kynde iskan edildii zikredilmektedir (Demirta! Smer 1949:370). Benzer ekilde, Karakeili airetini "Ankara Yrk"leri iinde gren Bulduk (1998:42), i 576 ylnda Ankara Yrklerinin ayr bir kazai statye sahip drt ksma ayrldn belirtmektedir. . Tevaif-i Ulu-Yrk 2. Tevaif-i Yrkan- Kasaba tabi-i Kara-Keili 3. Tevaif-i Ulu Haymana 4. Haymanaha-i Aydn Bel (ve ukurcak) Bu cemaatler, Ankara'nn gney ve bat kesimlerine yaylm kesifbir nfusa sahipti. Karakeili'ye tabi olup, ehzade Murat (III.Murat)'n haslarnda gzken 56 cemaatin toplam vergi nfusu 2445 neferi bulmaktayd. Bu da, yaklak 10 bin kiilik bir nfusa karlk gelmekteydi. Ancak, bu cemaatlerin bir ksmnn gerekten Karakeili cemaatlerinden saylp saylmayaca muallakta kalmaktadr. nk kaytlarda idari adan Karakeili'ye tabi olan bu cemaatler iin "an cemaat-i karakeili" denmernekte, sadece "tabi-i Karakeili" veya "der sakin-i ukurcak" gibi ifadeler kullanlmaktadr. Bu cemaatler iinde en kalabalk grubu "Tosboa cemaatleri" oluturmaktadr. Tosboa cemaatleri, 327 nefere sahip olup, Ankara'nn hemen gneyindeki Gz, Kzlca mir, Lala, Sgtz ile Toturga kyndeki Kon mezrasnda sakindiler... Karakeili ismini alan bir cemaat ve "perakende-i karakeili" adyla Balgat kynde sakin dier bir cemaat dnda 18 yrk cemaati dorudan Karakeili cemaatleri ierisinde kaydedilmitir. Bu cemaatler unlardr: Oulbeyli, Tatarlu, Derl, Haclar, Kara hmedl (shak Hacl), Balyurd, Temirli, Gk shakl, Aralu, Hac Bel, Deller, Sandallu, Kseler, Saruhanl, Avclar, Kara Talu (Bulduk 1998:42-43). Krehir ve Ankara sancandaki Karakeililerin bir blm XVI. yzylda daha batya, Eskiehir civarna g ederken bir ksm da bu blgelerde yerleik hayata gemeye balamtr. Osmanl merkezi idaresi tehlikeli yerlerde yerleim merkezIer oIuturmak suretiyIe gvenIii tesis etmeyi amaIamaktayd. Bulduk

(1998:43-44) bugnk Karakeili ilesinin hemen yaknndaki Kprky (anigir) ve evresinin yerleim merkezi oluunu u ekilde anlatmaktadr. Kzlrmak'n her iki yakasndaki Barek Dann kayalklar gizlenmeye ve saldrya msait bir yer olduundan soyguncular, anigir kprs civarndaki kervanlar vurmaya balamlard. On altnc yzyln sonlarna ait Ankara kadlna ait kaytlarda bu duruma iaret edilerek, kpr yaknnda kurulacak bir yerleim merkezinin gvenlii salayabilecei dnlm ve bu maksatla cami ina etmek isteyen bir saray grevlisine destek salanmtr. Zamanla bir ky haline gelen blge, bylece Karakeililerin yerleimine almtr. Tanzimat'n ilanndan hemen sonra, Ankara blgesindeki "Krkkale Karakeilileri" nin oluturduu ky -belgelere gre- olduka byktr. Sakall (1998:18-19)'nn tespitlerine gre; bu kye ait iki adet "Temettuat Defteri" vardr. Hicr 1260-1261 (1844-1845) tarihli olan bu defterlerden birisi, Ankara eyaletinde Kasaba- Bala'ya tabi-i Karakeili Karyesi (ky) ahalisinin emlak ve arazisini aklayan defterdir. Bu defter, 38 hanenin kaytl olduunu ve kydeki ailelerin arazi, emlak ve mal varlklarn gstermektedir. Dier deftere ise, 57 hane kaytl olup, Karakeili'de yaayan ailelerin varidatlaryla ilgili bilgi verilmektedir. Ayrca Sakall 'ya gre, bu defterler ayrntl bir ekilde incelendii zaman, Karakeili kynn iktisadi durumuyla ilgili olarak nemli bilgilere ulalacan belirtmektedir. Gnmzde Karakeili ilesi ismini airet isminden alan bir yerleim birimidir. Karakeili, Ankara'nn Bala ilesine bal 16 ky, toplam 7667 nfusu ile, 1957 ylnda belediye tekilat kurularak Karakeili kasabas olmutur. 20.05.1990 tarih ve 36644 sayl kanun gerei, Ankara ili Bala ilesinden ayrlarak, Akkoan ve Sulubk kyleri ile birlikte Krkkale iline bal ile stats verilmitir. Karakeili ilesinin yerleirni, kuzeyindeki Kre, gneyinde Paa (Barek, Beyrek) ve Ala dalarn genellikle douya, Kzlrmak vadisine zg ok tatl meyili, hafif dalgal bo arazisinden kuzey-gney istikametinde uzanarak Kzlrmak vadisiyle birleen, "Akkoan z" vadisinin geni dz tabanndan ibarettir. ilenin douya bakan arazisi bugnk Kapulukaya baraj glnn sfr noktas olarak bilinen yerle birlemekte olup, bu gl sahas ileye tabii bir gzellik kazandrmaktadr. Kzlrmak nehri ve baraj glnn dou kylarn Keskin ve elebi ilelerine ait kyler oluturmaktadr. ilenin kuzey tarafnda Bahili ilesi, batsnda ise Ankara'nn Bala ilesi bulunmaktadr. u an, Karakeili ilesine sadece iki ky baldr: Bunlardan biri, Sulubk ky, dieri ise Akkoan kydr. Sulubk ky, Krm'dan g eden Tatar Trklerinden olumakta, Akkoan ky ise Balkan gmenlerinden olumaktadr. Bu, her iki kyde de Karakeili aireti mensuplarndan yaayan bulunmamakta, airet mensuplarnn tamam ile merkezinde toplu bir ekilde yaamaktadrlar. Krkkale ili Karakeili ilesinin gnmze kadar olan nfus deiimine baktmzda; lenin i985 ylnda nahiye statsnde olduu dnemde 16 ky ile beraber toplam nfusu 16.335 olarak gsterilmektedir. 1990 ylnda Ankara'nn Bala ilesine bal nahiye olmaktan kp, Krkkale ilinin bir ilesi statsne getirilmitir. Karakeili ilesi, u an daha nce kendisine bal olan 16 kyden 14 kyn ayrlmas sonucu Akkoan ve Slbk olmak zere iki kyden olumaktadr. 1990

ylnda ile merkezinin 6.576 olan toplam nfusu, 1997 yl nfus saym tesbitlerine gre ile merkezi nfusunun 6.063 kiiye dt grmektedir. Karakeili ilesinde, ilk olarak i995 ylnda balayan ve 2000 ylnda altncs dzenlenen "Karakeili Uluslararas Kltr enlii" yaplmaktadr. Bu kltr enlii, bata Bursa, St, Urfa, ve Eskiehir yrelerinden gelen Karakeili airetleri olmak zere, mersin, Antalya, Antep vs. ehirlerinden gelen YrkTrkmen airetleri ile birlikte; Trk Cumhuriyetleri -zel1ikle Trkmenistan ve Azerbaycan- Balkanlarda yaayan Trklerin temsilcilerinin katlmyla ok geni bir "kltrel corafya"da gereklemektedir. Geleneksel hale getirilerek, her Eyll aynn son haftasnda gn yaplan bu kltrel enliklerde; kltr srelerinden biri olan kltrlenme sreci yaanmaktadr. Bu yaanan sosyal sreler, ok fazla ak bir sosyal yap rnei gstermeyen airetin, kltrel etkileirnde bulunmas ve almn salamaktadr. Ayn ekilde, Karakeili kltr enliklerinin devlet tarafndan sahiplenilmesi, devlet adam ve yneticilerinin enliklere katlm airet mensuplar arasnda unutmak zere olduklar veya bir ekilde kul1anmadklar kimliklerini yeniden hatrlamalarn, kazanmalar!'. salamtr. yle ki; yaanan bu srece kadar Karakeili aireti mensuplar'yrklk"lerini, yrk yaama tarzlarn ok rahat bir ekilde dile getiremedikleri gibi, bu kimlii de aktan aa kul1anamamaktaydllar. Ayrca Trkiye'de yaanan baka sosyal deimeler bu ve benzeri kimliklerin yeniden kazanlmas srecinin yaanmasn salamtr. Bir baka nemli nokta ise, karakeili aireti mensuplarnn kendilerini yaay tarzlarndan dolay "Trkmen" deil "yrk" olarak adlandrmalardr. Karakeililer "airet" kavram ile "yrk" kavramn ayn anlamda kul1anmalarna karlk, kendileri "Karakeili yr" etnonimini kul1anmayl tercih ettikleri grlmektedir. Ayn ekilde, Musa Seyirci (2000:63) de, Bat Akdeniz blgesi yrkleri zerine yapt aratrmalarnda, "yrk" ile "airet" kavramlarnn ayn anlamda kul1anldnl tespit etmitir. Karakeili Yrklerinin Airet Yaps Bu almada, kul1anlan istatistiki veriler 2000 ylnda Krkkale'nin Karakeili ilesinde yaplan alan aratrmasnda elde edilen veriler kul1anlmtr. Tablo 1: Hane Halk ReisIerinin Bir Airete Mensup Olup-Olmadklarna Gre Dalmlar Seenekler Evet Hayr Toplam Cevapsz Toplam Frekans 207 35 242 i 243 Yzde 85,2 14,4 99,6 ,4 100,0 Geerli Yzde 85,5 14,5 100,0 Ylma Yzdesi 85,5 100,0

Tablo i 'de hane halk reisIerinin bal olduklar bir airetin olup-olmadna bakldnda; Karakeililerin, %85.2'si mensubu olduklar bir airetin olduunu

belirtirlerken, %1404' mensubu olduklar bir airetin olmadn ifade etmilerdir. Yaplan pilot aratrmada bu soru ile ilgili herhangi bir skntya rastlanlmad, ancak anket uygulamas srasnda bu soruda yer alan "airet" kavramnn yanl anlaldn gzlemlemi bulunuyoruz. Yaplan mlakatlarda edinilen bilgiler dorultusunda, Krkkale ve civarnda yaayan Yrk ve Trkmenler arasnda "airet" kavramn genellikle "AbdaIIar" (Trkmen AbdaIIar) iin kuIIanldn grmekteyiz. Ayrca, Krkkale Karakeilileri yaadklar ile snrlar iinde "airet" kavramndan ziyade, "yrk" etnonimini kuIIanmaktadrlar.

Seenekler Karakeili Yrk htiyar oyma Erturul Gazi ehirli Ua adrl Krt - Urfa Molla brahim Ua Haydarloullar Trknen Aireti Toplam Cevapsz Toplam

Frekans 167 13 1i 3 i 1 1 1 1 199 44 243

Yzde 68,7 5,3 4,5 1,2 ,4 ,4 ,4 ,4 ,4 81,9 18,1 100,0

Geerli Yzde 83,9 6,5 5,5 1,5 ,5 ,5 ,5 ,5 ,5 100,0

Ylma Yzdesi 83,9 90,5 96,0 97,5 98,0 98,5 99,0 99,5 100,0

Tablo 2'de, Karakeili lesi snrlar dahilinde yaayanlarn tamam Karakeili airetine mensup olmasna karlk, hane halk reisIerinin %68.7'lik bir oran kendilerinin Karakeili airetine mensup olduklarn belirtmilerdir. Ayrca, airet mensuplarnn %5.3' kendilerini yrk olarak adlandrrlarken, airetin %Oo4' Trkmen aireti olduklarn ifade etmilerdir. Farkl bir ekilde, airet mensuplarnn %7.3'lk bir oran da kendi mensubu olduklar kabilelerini belirtmilerdir. yleki; Hane halk reisIerinin %4.5'lik oran kendilerini htiyar oymandan olduklarn, %1.2'lik oran Erturul Gazi'ye bal olduklarn, kendilerini ehirli oyma, adrl Krt oyma, Molla brahim oyma ve Haydarloullar oyma olarak adlandranlar ise her biri ayn oranla %004 oranndadriar.

Tablo 3: Hane Halk ReisIerinin Mensubu Olduklar Airetin Halen Bir Reisinin Olup-Olmad Hakkndaki Grlerine Gre Dalmlar Seenekler Evet Hayr Toplam Cevapsz Toplam Frekans 59 177 236 7 243 Yzde 24,3 .72,8 97,1 2,9 100,0 Geerli Yzde 25,0 75,0 100,0 Ylma Yzdesi 25,0 100,0

Hane halk reisIerinin mensubu olduklar Karakeili airetinin halen bir reisinin olup-olmad ile ilgili grlerini gsteren dalmda (Tablo 3); hane halk reisIerinin %72.8'lik oran airetin u anda bir reisinin olmadn belirtirken, %24.3 'lk oran airetin halen bir reisinin olduu ynnde gr belirtmilerdir. Yaplan mlakat ve gzlemler sonucunda Karakeili airetinin u an hemen herkes tarafndan kabul gren bir reisIeri yoktur. Ancak, airet iinde yer alan her kabilede szleri dinlenen, itibar gren kabile bykleri vardr. Airet iinde yer alan kabile mensuplar, karlatklar sosyal problem veya durumlarda kendi kabile byklerine danr ve onlarn grleri dorultusunda hareket ederler. Yalnz, 1995 ylndan gnmze kadar her yl dzenlenen Uluslar aras Karakeili Kltr enlii'nde, enlie yaplan katk lsnde her yl "enlik aas" seilmektedir. Tablo 4: Hane Halk ReisIerinin Bavurduklarna Gre Dalmlar Seenekler Airet sorunlar Aile sorunlar Ky sorunlar Gndelik iler Siyasal sorunlar Her konuda Hibiri Toplumsalolaylar Toplam Cevapsz Toplam Frekans 33 28 29 8 17 7 1 1 124 119 243 Yzde 13,6 11,5 11,9 3,3 7,0 2,9 ,4 ,4 51,0 49,0 100,0 Airet Byklerine Hangi Konularda

Geerli Yzde 26,6 22,6 23,4 6,5 13,7 5,6 ,8 ,8 100,0

Ylma Yzdesi 26,6 49,2 72,6 79,0 92,7 98,4 99,2 100,0

Hane halk reisIerinin gnmzde airet (kabile) by olarak grdkleri kiilere hangi konularda bavurduklarn gsteren dalma bakldnda (Tablo 4);

airet byklerine dantklar ilk konu %13.6 oran ile airet sorunlar olmaktadr. Bu oran srasyla, %11.9 oran ile ky sorunlar, %11.5 oran ile aile sorunlar, %7 oran ile siyasal sorunlar, %3.3 oran ile gndelik iler, %2.9 oran ile her konuda dantklar, onlarn dncelerini aldklarn ifade etmilerdir. Bu dalmda, hane halk reisierinin airet byklerine dantklar konular arasnda, % 136 oran ile ilk sray alan airet sorunlarndan ise aslnda kabileleri ile ilgili olarak yaadklar sosyo-kltrel problemler anlalmaktadr.

Tablo 5: Hane Halk Reisierinin Grdklerine Gre Oluan Dalmlar


Seenekler ok nemli nemli nemsiz Toplam Cevapsz Toplam Frekans 103 76 47 226 17 243 Yzde 42,4 31,3 19,3 93,0 7,0 100,0

Airet

Ban

Ne

Kadar

nemli

Geerli Yzde 45,6 33,6 20,8 100,0

Y~ma

Yzdesi 45,6

79,2 100,0

Hane halk reisierinin airet ban ne kadar nemli grdklerine gre oluan dalrnda (Tablo 5); airet mensuplarnn %42.4'lk oran airet bann ok nemli olduunu, %31.3' lk oran nemli olduunu belirtirlerken, % i 9.3' lk oran airet bann nemli olmad ynnde gr belirtmilerdir. Airet bann nemli olduu ynnde gr belirtenlerin yllma yzdesi ise %79.2 oranndadr. Dalmdan da anlalaca zere, Karakeili aireti mensuplar arasnda airet bilinci halen devam etmekte ve genel anlamda airet bilincini nemli bulmaktadrlar.

Tablo 6: Hane Halk Reisierinin Airet Ykmllklerine Gre Daalmlar ''-'' Spenekler Frekans Yzde
Para vermek Mal vermek Hizmetinde almak Sayg gstermek Airet sorunlarn grmek Hibiri Toplam Cevapsz Toplam 13 7 42 14 1 154 231 12 243 5,3 2,9 17,3 5,8 ,4 63,4 95,1 4,9 100,0

Byklerine Geerli Yzde 5,6 3,0 18,2 6,1 ,4 66,7 100,0

Kar

Olan

Ylma Yzdesi 5,6 8,7 26,8 99,6 100,0 93,5

Tablo 6'da hane halk reisierinin airet (kabile) byklerine kar olan ykmllkleri ile ilgili dalma bakldnda; airet mensuplarnn %63.4' lk

oran airet byklerine kar hibir sorumluluklarnn olmadn belirtmilerdir. Airet byklerine kar eitli sorumluluklar olduklarn belirtenlerin toplam ise %33.3' lk oranndadr. Bu sorumluluklardan bazlar u ekilde sralanmaktadr; %17.3' lk oran hizmetinde alabileceini, %5.8' lk oran sayg gstermelerinin gerekli olduunu, %5.3' lii~A\ran gerekirse para verebileceklerini, %2.9 oran mal yardmnda bulunabilecekki n fade etmilerdir. Tablo 7: Hane Halk ReisIerinin Kabilecilik, Airetiliin Daha Uzun Sre Devam Edip-Etmeyeceine ilikin Grlerine Gre Dalmlar Seenekler Evet Hayr Toplam Cevapsz Toplam Frekans 146 86 232 .11 243 Yzde 60,1 35,4 95,5 4,5 100,0 Geerli Yzde 62,9 37,1 100,0 Yi!1ma Yzdesi 62,9 100,0

Hane halk reisIerinin kabilecilik ve airetiliin daha uzun sre devam edipetmeyecei ile ilgili grlerini gsteren dalrna bakldnda (Tablo 7); Karakeili airetinin %60.1 'lik oran daha uzun sre devam edecei ynnde gr belirtirlerken, %35.4' lk oran kabileciliin ve airetiliin uzun sre devam etmeyeceini belirtmilerdir. Tablo 8: Hane Halk ReisIerinin Kabilecilik, Airetiliin Uzun Sre Devam Etmemesinin Nedenleri Konusundaki Grleri Geerli Yzde 10,7 8,0 40,0 28,0 10,7 2,7 100,0 Ylma Yzdesi 10,7 18,7 58,7 86,7 97,3 100,0

Seenekler Toplumsal yozlama nedeniyle Eitim durumunun ykselmesi Zamann deimesi Geim sknts Herkes kendi derdinde Yaamak iin airet gerekli deil Toplam Cevapsz Toplam

Frekans 8 6 30 21 8 2 75 168 243

Yzde 3,3 2,5 12,3 8,6 3,3 ,8 30,9 69,1 100,0

Tablo 8'de hane halk reisIerinin kabilecilik ve airetiliin uzun sre devam etmemesinin nedenleri konusundaki grlerine bakldnda; bir nceki tabloda kabileciR ve airetiliin uzun sre devam etmeyecei ynnde gr (%35.4)

belirten hane halk reisIerinin hemen hemen tamam (%31) bu soruya da olumlu/olumsuz ynde gr belirtmilerdir. Kabilecilik ve airetiliin uzun sre devam etmemesinin nedenleri arasnda ilk sray, %12.3 oran ile zamann deitii, bu zaman ve mekanda airet hayat yaamann zor olduu ynndeki grleri almaktadr. Daha sonra bu oran srasyla, %8.6 oran ile geim sknts, %3.3 gibi ayn oran ile hem toplumsal yozlama hem de artk herkesin kendi sosyal problemlerinin olduu, %2.5 oran ile eitim dzeylerinin ykselmesi ynnde belirttikleri grleri takip etmektedir. Alan aratrmasndan elde edilen bilgilere gre, Karakeili aireti iinde yer alan oymaklarn bir ounun kendi akrabalarnn younlukta olduklar yerlerde birer kyodalar . vardr. Oymaklara ait bu kyodalar halen varlklarn ve fonksiyonlar!' devam ettirmektedir. Kyodalar tam teekk bir ev grnmnde olup, vakti ile ileye gelen misafirler bu evlerde konuk edilirlermi. Ayrca, kyodalar, dn ve elence zamanlarnda erkeklerin bulutuklar, dini bayramlarda oymaklarn bayramlat, seim zamanlarnda birlikte olduklar bir mekandr. Bunlarn gnmzdeki fonksiyonu ise, daha ok dini bayramlarda bayramlama ve seim zamanlarnda fikir al-veriinde bulunmak zere bulutuk!ar yerler olmalardr. Gnmze kadar devam eden ve devam edecei dnlen bu gelenek, kabilecilik ve airetiliin de devam edeceinin bir gstergesi olarak grlebilir. Tablo 9: Hane Halk ReisIerinin Atalarnn Bulunduklar Geldiklerini Bilip-Bilmediklerine Gre Dalmlar Seenekler Evet Hayr Toplam Cevapsz Toplam Frekans 210 28 238 5 243 Yzde 86,4 11,5 97,9 2,1 100,0 Geerli Yzde 88,2 11,8 100,0 Yere Nereden

Ylma Yzdesi 88,2 . 100,0

Tablo 9'da hane halk reisIerinin atalarnn bulunduklar yerleim yerine nereden g ederek geldiklerini gsteren dalma bakldnda; airet mensuplarnn %86.4' lk oran bildiklerini ifade ederlerken, %1 1.5'lik bir oran atalarnn nereden g ederek geldiklerini bilmediklerini belirtmilerdir. Tablodan da anlalaca zere, Karakeili aireti mensuplar arasnda olduka yksek oranda tarihi bilin duygusu mevcuttur. Bu durum, yaplan mlakatlarda da ortaya kmaktadr. Hatta bazlar (Mula Hac Cokun, brahim Yazc, Musa Avan vs.) eitim dzeyleri dk olmasna ramen, airetin tarihi geliimi hakknda ve airetin Anadolu'ya nereden g ederek geldikleri ile u an nerelerde yaadklar konularnda engin bilgilere sahiplerdir.

Tablo 10: Hane Halk ReisIerinin Bulunduklar Yere Nereden Geldiklerine Gre Oluan Dalmlar Seenekler Orta Asya'dan anl Urfa Bursa - St Bilecik - St St - Domani St Kay Boyu Trkistan - Ahlat Toplam Cevapsz Toplam Frekans 31 19 12 27 2 107 7 1 206 37 243 Yzde 12,8 7,8 4,9 11,1 ,8 44,0 2,9 ,4 84,8 15,2 100,0 Geerli Yzde 15,0 9,2 5,8 13,1 1,0 51,9 3,4 ,5 100,0 Ylma Yzdesi 15,0 24,3 30,1 43,2 44,2 96,1 99,5 100,0

Hane halk reisIerinin bulunduklar yere nereden g ederek gelip yerletiklerini gsteren dalma bakldnda (Tablo 10); Karakeili lesine nereden g ederek geldiklerini bildiklerini ifade edenlerin geerli yzdesi %88.2'lik bir oran olmasna ramen, bilgisi olduunu dnenler arasnda bilgi eksiklikleri veya ifade yanllklar dolaysyla tam bir uzlama yoktur. yle ki; Airet mensuplar arasnda sadece St ilesinden geldiklerini belirtenler %44 orannda, Bilecik-St blgesinden geldiklerini belirtenler % 11.1 orannda, BursaSt blgesinden geldiklerini belirtenler %4.9 orannda ve St-Domani'ten geldiklerini belirtenler %0.8 oranndadr. St-St ve dier blgelerden (Bursa, Bilecik, Domani) g ederek geldiklerini ifade edenlerin toplam yzdesi %60.8 oranndadr. Airetin bulunduklar yerleim yerine, %12.8 oran btn Trklerin g ederek gelmi olduklar ilk nokta iaret edilerek Orta Asya'dan, %7.3 oran anlurfa'dan (bunlar kendilerini adrl Krd olarak adlandrrlar), %0.4 oran ise Trkistan-Ahlat gzergahn izleyerek bulunduklar blgeye geldiklerini belirtmilerdir. Airetin, %2.9 oran soruyu yanl yorumlamalarndan dolay Ouzlar'n Kay boyuna bal olduklarn ifade etmilerdir. Karakeili airetinde sz dinlenen ve kltrl olarak bilinenlerden biri olan brahim Yazc) yapm olduumuz mlakatta Karakeili airetinin g yollarn u ekilde anlatmaktadr: "Bizim dedelerimiz, Orta Asya'dan g ederek Suriye'nin Lara (Rakka) blgesine gelmiler. Oradan da Anadolu'nun Urfa yresine g etmiler. Dedelerimiz Urfa'ya krkbin adr olarak gelmiler. Bundan rahatsz olan Urfa, Siverek halk Konya'ya gidip padiaha ikayet etmiler. Padiah, onlarn

ikayetlerini deerlendirip, o blgeye birka kii grevlendirmi. Grevlendirilen kiiler gelmiler ki, ikayet edilmi olan bu insanlar tertemiz, dindar, fakat padiahn emri olduu iin bu adrlardan krk kiiyi yanlarna alarak Konya'ya gtrmler ve meseleyi padiaha anlatmlar. Padiah, dedelerimizi hakl bulmu, fakat krkbin adrn bu blgede kalmasnn zor olacan sylemi. Bunun zerine, bu krkbin adr blnmeye balam. "Karakeili" ismini alanlar Siverek'te kalmlar, "Develiolu" ismini alanlar Kayseri'ye, "Sarkeili" ismini alanlar Mersin, Pozant (Adana) ve Antalya'ya, "Certolu" ismini alanlar Yozgat ve Kuehir' e, "Oballar" ismini alanlar ise Krkkale'ye g etmilerdir. Daha sonra, Osmanllar zamannda Krehir'deki Karakeililer Ankara, Eskiehir arasna yerletirilmilerdir. Ksacas, bizim airetimize Anadolu'nun her tarafnda rastlamak mmkndr. Tm Anadolu Karakeilileri akrabadr. Hepimiz Erturul Gazi soyundanz." Yrklerin gelenek ve greneklerini gnmze kadar korumalarnda nemli bir faktr olarak, bu insanlarda, asabiyet ve grup dayanmas duygusunun yksek olmas gsterilebilir. Grup dayanmas, bir taraftan bu toplum yaps iindeki snflamay engellerken, dier taraftan da hzl deimeye engeloluturmaktadr. Buna karlk, son yllarda hzl bir sosyo-kltrel deiim srecinin yaand bir gerektir. Bilindii gibi, sosyal ve kltrel ierikli bir ok deerin veya hayat tarznn deierek, kaybolduu grlmektedir. Buna karlk bu deiim, bir taraftan yeni deerler, oluumlar ve hayat tarzlarnn ortaya kp, benimsenmesine nemli bir zemin hazrlamaktadr. Krkkale Karakeili yrklerinde airet kimlii alt kimlikleri belirlemede nemli bir rol oynarken, airet rgtlenmesi ya da airet sosyal yapsnn zelliklerine rastlanlmamaktadr. Kaynaka
BATES, Daniel G., (1971). "Gneydou Anadolu'da Gebe Yrk Yerlemeleri zerine Bir alma.", Trkiye Corafi ve Sosyal Aratrmalar, Matbaas. ---, (1973). Nomands and Farmes: A Study of the Yrk of Southeastem Ann Arbor: University of Michigan BULDUK, ler, (1998). "dar ve Sosyal Adan Karakeili Airetleri ve Yerlemeleri." A. DTCF Tarih Aratrmalar Dergisi, 30 (Aynbasm) DOGANA Y, Filiz, (1997). Sosyal ve Kltrel Deime Srecinde Harran Ovas ve GAP Uygulamas, Ankara: DPT Yayn. GNDZ, Tufan, (1997). Anadolu 'da Trkmen Airetleri, Ankara: Bilge Yaynlar. RUm, Paul Undner, (2000). Ortaa Anadolu 'sunda Gebeler ve Osmanllar, (ev. Mft Gnay) Ankara: mge Kitabevi. SAKALL, Bayram, (1998). "Karakeili Aireti ve Milli Mcadelede Karakeililer." Karakeili III Uluslararas Kltr enlii Bildirileri, Ankara: Karakeili Kaymakaml Yayn. Turkey, stanbul: .. Edebiyat Fakltesi

SEYRCi, Musa, (2000). Bat Akdeniz Blgesi Yrkleri, stanbul: Der Yaynlar. SMER/DEMRTA, Faruk, (1949). "Osmanl Devrinde Anadolu'da Ouz Boylar." A. .DTCF Dergisi, VII, 2. TADELEN, Musa, (1997). Gerlerin ehirlemesi, stanbul: Turan Yaynclk. TRKDOGAN, Orhan, (1997). Etnik Sosyoloji,stanbul: Tima Yaynlar. ---, (1998). Gneydou Kimlii; Airet. Kltr, nsan, stanbul: Alfa Yaynlar.

How Other is the "Other": Mgrd Margosyan's Gavur Mahaesi (1988/1992 TR) (Christian Quarter) , Syle Margos Nerelisen? (1995)( Te Me Margos Where are You from?), Biletimiz stanbul'a Kesildi (1998) Our Ticket is for stanbul_(1)

Burin ERL, "teki ne kadar teki? Mgrd Margosyan'n Gavur Mahallesi (1988/ Trke 1992) Syle Margos Nerelisen?(1995) ,Biletimiz stanbul'a Kesildi (1998) Makalede, 1938 Diyarbakr doumlu bir Trk-Ermeni tara edebiyat yazar olan Mgrd Margosyan'n gerek hayata dayal eserinde, zengin, renkli kltr dokusu iinde eitli olaylarla "tekilerne" konusunu ele al 'incelenmektedir, Margosyan'n espirili bir uslup ile, pek ok ortak ge olmasna ramen insanlarn kendilerini tanmlarna ve kardakini yabanclatrma yntemini kullandklarn, teiemenin etnitisizm, dini ayrlklar, cinsel ayrmclk, yrecilik, kent-tara gibi pek ok dzlemde varolabildiini, ok renkli ve ok kltrl toplumun yabanclama ve teleme var olmadan yaatlmas gerektiini savunduu ortaya konulmaya allmaktadr. Key words: Mgrd Margosyan, othering, Turkish rural literature, Gavur Mahallesi, Syle Margos Nerelisen? Biletimiz stanbul'a Kesildi Mgrdi Margosyan is a Turkish-Armenian writer who was bom in Diyarbakr, a city in south-east Turkey, in 1938. He grew up in Diyarbakr and had his primary education there in a Turkish schooL. In 1953 he was among the Armenian youth recruited from Anatolia by an old Armenian master to be educated in stanbuL. Thus his unforseen adventure, which was to change his life totally, began with his arrival in Karagzyan Armenian rphanage at ili in stanbul (Margosyan 1998:30-31). He attended the Bezirciyan Middle School and the Getronogan Lycee. The main aim of his parents in sending him to stanbul to be educated was to get him to learn his mother tongue, Armenian, properly. The Armenian he could understand barely or the one he was farniliar with was the one spoken by the elderly which was spiced with Kurdish, Zaza, Turkish, Arabic and Farsi words, which was only in spoken form. (Margosyan 1998:15). Later he graduated from the Department of Philosophy of the University of stanbuL. For a while (1966-1972) he acted as the principal of the (Surp Ha Tbrevank) Armenian Lycee, where he also taught philosophy, psychology and Armenian language and literature. His interest and involvement in literature continued all the while. His stories were published in the Marmara newspaper in Armenian. So far he has

produced three short story volumes Gavur Mahallesi (1988 / tr 1992), Syle Margos Nerelisen? (1995) and Biletimiz stanbul'a Kesildi (1998) and a col1ection of his writings printed in the Evrensel newspaper entitled engelli ine (Safety pin) which are in Turkish. The original of Gavur Mahallesi was written in Armenian (Mer Ayt Gomeri 1984 / Bizim Oralar) and won The Eliz Kavukuyan (Foundation) Literature Award in 1988 in Paris, which is given to works written in Armenian. The Armenian he writes in is classified as the "Westem Armenian dialect" which is spoken by the Armenians living in Anatolia and by the ones who have emigrated from Anatolia after 1915, as opposed to the "Eastem Armenian dialect" spoken by those in Caucasia, Iran and The Armenian Republic oftoday. (Margosyan 1995:7). Margosyan is identified as the last living representative of "vilage literature" or "rural literature (fiction)" (tara edebiyat) written in Armenian (Kaan 2000: 39). This genre came into being in the 19th century in stanbul and flourished, reaching its climax in early 20th century. it was a grass-roots movement and led to heated arguements with the controverses it created in oppostion to the more refined, urban and civilised stanbul literature (Margosyan 1995:8). The three short story books he has produced are autobiographical. He specificay underlines this aspect in two of his books through a note on the back of the title page; he says: In my writings I have told about where we lived as I saw it, and as I lived it. I have presented the characters and their names almost without any alteration, just as they were. Most of the "baco"s and the uncles have passed away to the other sde. Let their names and their memories liye a little longer in these lines, in this book. (Margosyan 1992:6) In his works Margosyan depicts the everyday lives of the people n 1940s and 1950s of Diyarbakr, which is a multicultural city. But his depictions focus on his own ethnic background and are a window opening both to the diverse, cosmopolitan multicultural society and also embody a close depiction of his own ethnic roots. He points to this fact in an interview; I try to transmit my memories to those who haven't lived my childhood. Of course it isn't only about my memories, I also te about the childhood and lives of the others who lived in the same geography, of the children, of my friends who are of different roots, I mean Armenian, Kurdish, Turkish, Keldani and Sryani. Of course in narrating my memories I indirectly voice the presence of a culture which lived n the area. (Kaan 2000: 28) Margosyan, who is at peace with his hyphenated identity, explicitly states that people who define themselves as a group, as "we", should not distance and exclude the "other". (Kaan 2000: 30). In his works depicting the lives of common people, especiay focusing on his own community, he presents many cases of "othering" and the "other". His depiction of the other does not voice a direct
* The genre of these three works also deserve to be commented on .. Although the works relate autobiographical material theyare not autobiographies in the true sense. On the other hand

theyare not novels. On the cover and tiIle pages theyare specified as "story"ies. Each volume
consists of shorter narratves each of which have a subtitle. The works do not follow a single plot but present kaleidoscopic pictures which contribute to the general picture presented.

comment or rejection of these realities, but his language and style are of specific significance as theyare the agents of his views. His approach to events is not bitter but humorous; he employs humour and laughter to evoke contemplation. At this point special attention must be directed to Margosyan's language and his use of languages. The three books, that are the subject of this paper, are all written in Turkish but they not only incorporate Armenian, Kurdish and Zaza words and phrases, but also the Turkish employed is that of the Diyarbakr area reflecting local colour and is written in non-standard form as it is spoken. Moreover, the earliest fictional work Gavur Mahallesi was original1y written in Armenian. However, the work which was published in 1992 in Turkish, is not a translation as Margosyan states in an interview: Inever attempted to transIate into Turkish the books i wrote in Armenian. i keep the plot the same, making the necessary alterations and adding the necessary idioms i have developed them. i mean i rewrote them in Turkish. (Kaan 2000: 32) When inquired about which language he employs for thinking and which language he employs for narration, he states that he writes in the language he thinks. That is to say, if he is writing in Armenian then he is thinking in Armenian, if he is writing in Turkish, he is thinking in Turkish. He asserts that he has no problem with any of the two languages. (Kaan 2000: 30). In relation to language and style he feels at home in both with no visible "otherness" in any of the mediums of expression. In fact, some of his stories are produced only in Turkish and all his Turkish works display a mastery of language, richness of idiom and expression, local colour and good willed but thought provoking humour. The language Margosyan uses is a bridge between the "other" and the "seIf', both defining and blurring the boundaries of the two entities by merging them into one another. Margosyan depicts and satirises various forms of the "other" in his stories. The "othering" process may involve religion, ethnicitiy, gender or the rural-urban dicothomy. In none of these processes of "othering" does Margosyan directly express his own views, however, his humour and language make the author's statements expliciL The most visible and prominent "other" observed in these mentioned works is the one that is based on religious beliefs. This is elearly evident in the title he chooses for his first book Gavur Mahallesi. The term "gavur" designates the nonmuslim, the christian; however it also has a derogatory usage, though it also implies strength, power of excess. These implications are evident in various idiomatic usages which are also employed for the group;ie, the Armenians, by those "others" and also by the writer who is the other himself, in order to depict certain aspects of the characters portrayed. For instance, when the dearly awaited son is born into the family after the loss of the frst baby boy, the father Ske goes against the advice of the wise old women and Ebune Hore, the Armenian priest, and names the boy after his father as he had done with the first baby boy who had died. The first person narrator Margosyan humorously comments on the persistance of his father by using the idiom of "othering" employed for them and says he had understood what a "gavur stubbornness" his father had. Margosyan 1995:28). Similarly when the boy was given as apprentice to his maternal uneleHaadur, who was a skil1ed

blacksmith, he was expected to come early to the workshop. However, he was never that punctual. Having arrived at the shop later than his uncle he would be harshly reprimanded. "You've come Iate again. What kind of an apprentice are you, you idiot!" (Margosyan 1992:84) upon which the narrator comments by saying that his uncle behaved like a "gavur" !ike a "flla" (flla being the kurdish term) and yelled at him. The process of othering is also evident in the title chosen for the first book Gavur Mahallesi which can be translated as Christian Quarters. This points to the actual distancing the groups exercised towards each other. The repulsion of the "other" is expressed in the forming of community of the other/others in certain localities, loosely to be formed perhaps as ghettoes. The Diyarbakr area presents a rich mosaique of the cultures and as Margosyan states, the Armenians lived in Hanepek, that is, the exclusive Gavur Neighbourhood or Armenian quarters (Margosyan 1998:54, Margosyan 1992: 51) which was next to the Jewish quarters, where the jews iived , in atldition to the se other quarters are also named (Margosyan 1995: 54). The process of "othering" and distancing which is visible in the congregatingof the "other" in certain quarters is alsa accompanied by linguistic labeling. However, Margosyan depicts how all group s tend to "other" the various other groups and moreover, how the "othered" group further subdivides and distances itself. In a sense, the process of othering seems to be a part of selfidentification and self-definition. The labeling of the "other" is humorously presented in the local context by Margosyan; he explains: Ceh was the Kurdish name given to the Jews. We christians called the Jews "Moe." Although all the christians were called gavur or "flle," in themselves they were Armenian, Sryani, Keldani, or Prot. The Armenians called the Sryanis "Asori." Just as the Muslims called the christians "gavur", the christians called all the Muslims "Dacik." But other than this there was one reality: the mad people were on one side ~and the rest , that is, the Daciks, Gavurs, Haos, the Kzlba,the Yezidis, the Armenians, the Turks, the Kurds, the Keldanis, the Sryanis, the Asoris, the Prots, the Flles, the Moes, the Cehs and the Drzis , we were all on one side. (Margosyan 1995: 54) As Margosyan deals with the issue of othering whether in the form of setting up quarters, labeling and sub-Iabeling each other or of encounters of "the other kind," his style assumes the forms of the mock heroic. Although labeling was a form of distancing and mystifying the other, the narratar puts a special effort into stating that it really was not meant as an insult: he says that "the othered" parties agreed quite easily about issues relating to labeling those who lacked any religious belief. From time to time they came to logger heads with each other and conflicts arose. Driving power from their God they would call the other faithless, File, Yezidi and sometimes not being able to stop they would go as far as their religions and rituals. (Margosyan 1995:53)

He adds:

lt was onlyan expressian of anger to cal1 "Gavur" or "Hao" those who were not your religious brethren. But these expressions ought never to be mistaken for swear words relating to your mother, father or forefathers. That was something else. (Margosyan 1995: 53) Margosyan describes same scenes of encounter between the "others" where instances of physical skirmishes are displayed. In almost all these conflicts at least one side of the two opposing parties is formed of children. In one of the instances he brings up, he refers to the mock heroic eneounter between the Armenian children and the Jews. The only way to get to the Jewish quarters is to pass through Hanepek, the Armenian quarters, he refers to the situation as follows: if the season was summer and the streets were covered with the rinds of melons and water-melons, indeed it was no coward's business being a Jew. Sametimes you had to take a winding road so as, to jilt the "brats" waiting impatiendy to ambush you, -to avoid becoming the target of this melon rinds. (Margosyan 1995 :55) However, within the many different circles of set boundaries and processes of othering, he depicts asimilar scene set between two different parties, in the foreword he writes in the story Biletimiz stanbul'a Kesildi. He states that it required a brave heart and a powerful arm to be a priest in this area, because as a priest you had to be alert to the "dacik" or "mosiem" kids watching for your appearance at the last corner you had to take on your way to the church: didn't it require only mastery to duck the water-melon and melon rinds and squashed tomatoes flung by these moslem kids? And what about the rhyming leer they sang after the priest with grinning mouths. Was it possible to bear the attaeks and vietorious battle cries of these Cose-shaven, bare-footed, baggy-panted, no good brats. No! Never!. ...Then you had to chase them, these "bastards" till the gir bakery and cause their lines to break.. ..and yet force their lines to withdraw into the Jewish Quarters. Then who could prevent you from going through a long line of swear words in their language in Kurdish!. ...Then you could approach the huge door of the church with the air of a victorious general. (Margosyan 1998: 13) The distancing of the "other" which basically arises from differenee of some cultural traditions and basically belief, also involves the mystification of the other as a threat. This process is also ilIustrated in the passage by Margosyan in a seemingIy childish and naive interpretation of the "street battles" taking place between the Armenians and Jewish children. In the local state primary school the day begins with the standard oath taken repeating the principles of honesty, industriousness, the rule to protect the younger and respect the elderly, to develop and advance. However, ironical1y, contrary to the daily ritual of oaths and the advice of the teachers, after school it is "battle time." The narrator begins questioning these reactions: Why did we undertake these battes? These wars? Why did we chase ...these Moes, Gehs (Jews), and throw stones at them? ..Why was victory so sweet? ..Why should we aJways be victorious? Because they were bad people! Because they had barrels with sharp-pointed needles! They caught children and put them in these barrels! Having killed them in this way they gulped down their blood! So children

should listen to their mothers' advice, and shouldn't go to the far far away Jewish Quarters. They should be good children and play in front of their own houses, right in hont oftheir mothers' eyes. (Margosyan 1995: 94) In fact, the distancing and the fabrication of myths of threat are dynamics that are not stable, but theyare lucid and may turn upon the fabricator. As Magosyan states: One day, the Moes, our class mates, suddenly emigrated in so hurried a fashion that they couIdn't pack their barreIs with piercing needIes. The Moe Quarters were totaIly vacant. But now, we the Gavur, the FIle, had inherited their needIed barreIs. (Margosyan 1995:94) Margosyan whiIe depicting the daily lives and the coIourfuI mosaique of the area they inhabited also dweIls on the commonalities of the inhabitants. Sharing the same geography, many traditional costumes, the achitecture, food, values and rituals these communities have, display an important comman denominator. Although the ir departure points may be the same and intended destinations similar, their philosophies and assertions Iead to "othering". In the chapter or rather the short story dealing with the unimaginability and impossibility of intermarrige between these communities Margosyan comments on the similar yet differing philosophies of the cultures in the area. He says: Back where we Iived in Diyarbakr, we the creatures that Gad had created and named as human were living peacefulIy. Our Gad was the same but our prophets were different...we had built God's houses ...when calIing out to Gad we used different languages, different styles, different rituals and different beliefs ...in order to make ourselves better heard by Gad, next to our God's houses we had built tali minarets, or beli towers vying with each other in height. Same of us calIed our fellow worshiphers crying 'Allahu-ekber,' others toIled their belIs with the chime of ding dong, while others went about it silently. (Margosyan 1995:52) The absurdity of the exertion of priorities and superiorities in the face of common origins and common destinations becomes even more striking when Margosyan elaborates on all the sects who join the race of keeping up with eachother or even outdoing eachother: while trying to reach God and fighting among ourselves to the death, we all never gaye up asserting that the only way of reaching Gad was believing in him. Although we were searching for the one and the only way of reaching God we all went our separate ways.(Margosyan 1995:52) At this point he lists the Moslems, Catholics, Protestants, Orthodox, Gregarians and the Jews as the competing parties. These stories in emphasizing the different claims of the "other" in a way, underline the relativity of the concept of the "other." The self occupying the centre stage seems to define the peripheral and the diferent as the "other". InterestingIy enough, a group identified as the "other" due to its apreamnce, qualities, behaviour and rituals from the outside, was yet open to the process of distancing and othering ham those which were defined as the "other." At this point Margosyan widens his perception of the "other" and narrates episodes which retlect anather form of "othering," the one created by unlikeness of the city dweller and the country dwelIer. Being a writer describing the life in

Anatolia, his characters are "othered" in the city and likewise the characters, in this case his protagonist, the narrating author describes the city dwellers of stanbul, the seat of diversity, culture and refinement as the "other." When he is finally brought to the Karagzyan Armenian orphanage as a fellow Armenian for a life of education and better conditions, the reactions of greeting both surprise and shock him. He says, " The Turkish word Gavur, Kurdish word 'flla' had been replaced by the jeering, ridiculing words of the Armenian children in the orphanage: Hurry come and see, the Kurds have come from Anatolia" (Margosyan 1998: 31). Margosyan comments on this situation in an interview and tries to explain the situation. He says that the Turkish they spoke was the Diyarbakr dialect, where they had come from. They spoke almost no Armenian. What was interesting was that although they had arrived at the orphanage with their Armenian identity, they had been greeted with their Kurdish identity which he had found quite dishonouring in those days. He analyses the situation and concludes that this "othering," disowning and labeling was not on the basis of ethnic or religious origins but totalIyon the basis of local culture, locallanguage and rural behaviour that differed from the urban behaviour of the stanbul dweller ( Kaan 2000:29). Just as the city dweller others the rural arrival, the rural man's values, way of life and perception causes him to "other" the city dweller. The othering of the rural immigrant of the city dweller is depicted in a satirical vein in the narrator's perception of the fruits, vegetable and other food items he encounters in the city and his reaction is the othering of thecity dwellers and their food. He is in stanbul and he is listening to the peddlar selling lemons and advertising it: "Lemons for tea ... Lemons for soup!" When he heard that the lemons were used for tea and soup in this big city, he was agast, he was almost left speechless! This disgusting, tasteless, fatless chicken stock in which, maggot like noodles wriggled was not soup but a means that the city dweller had devised to fool himself!...Putting lemon juice in your soup? ...No! Never, ten times no, hundered times no! What became a soup was hot chyenne peppers, onions and some fiat bread.(Margosyan 1998:58) Then he continues questioning the behaviour of the city dweller, Greek woman Katina who is the total "other" for him: k ,then why did this "Urum" woman ask everytime the same question: 'Paam, these bed lemans?' Tvbe, tvbe, slut! What the hell had the lemons to do with bed s and covers, couches and pillows! That was the intentions of these painted women anyway! (Margosyan 1998: 58) Margosyan's narratives are rich in various forms of the "other" and yet another widespread misconception and perception of the other is the one related to gender. His depiction of the female figures around him as the able, masterly strong charactered midwife with her enterouge of old widows and women and his mother, is in no way demeaning or depreciatory. EspeciaUy his mother is the figure who runs the house, does all the menial jobs and chores in the simple country, tradition environment, he even refers to her as the main beam supporting their home. Nevertheless, he does relate the demeaning attitudes, limited roles and lower sta,tus of women prevalent. In a sense, the "othering" of women is also emphasized by Margosyan. He states that the girl who gets married is expected to get pregnant

without making a long story of it. if the baby who is bom is a girl, it is "a black blot of dishonour" and if a boy it is "a pasha" (Margosyan 1992:21). Margosyan elaborates the matter to the extreme, he continues; In realityover where we liye, getting pregnant and giying birth were easy and ordinary activities. Because giying birth to a baby girl didn't even count as work. After the birth if it was a girl it was like defeat in the battle field. if it were a "Pasha", then you could lift your hands making the sign of victory. All the pregnant, two-souled women could give birth to that thing called gir!. What was more natural? if you didn't give birth to a boy what was the sense of being pregnant for nine months and ten days? Moreover, could you give birth to boys one after the other? Then you could boast of your womanhood and feminity ... To put it in numbers: a half-witted boy was equal to four brilliant girls ... (Margosyan 1992:22) The "othering" in case of gender is undertaken by viewing and distancing women according to the patriarchal values and expectations imposed on them. Before co ncluding it is necessary to state the fact that since this paper has focused on some varieties of "othering" exemplified in the works of Margosyan, only the concept of othering has been dealt with. Whereas, Margosyan's three story books present a very rich and kaleidoscophic picture of Diyarbakr in the 1940s and 1950s, they relate a multitude of episodes depieting the common values, culture and traditions shared by all the inhabitants. To conclude, it can be stated that Margosyan narrates and depicts various forms of "othering" making use of humour, wit and exaggeration. The "other" extemalizes these realities by uttering them and by provoking laughter invites the many "others" to unite and to acknowledge common and different values. Hence, in his autobiographical works, that is, as he defines them fictionalised historyand historicized fiction, he builds a bridge of understanding. Thus he accomplishes the mission he defined in an interview where he says, "As the people sharing the same geography with its blessings and curses, we should consciously do all that is required of us" (Kaan 2000;33) to make the mosaique of the area liye.

(1) All the texts referred to in the paper are originally in Turkish and the translations have been undertaken by the author.
Works Cited Kaan, (2000)"Interview:Mgrd Margosyan: 'Tanr'nn Errnenice Konutuunu ddia Ediyorum.'" E 17:28-33. th Mgrd Margosyan,(l992) Gavur Mahallesi. 7 rpt. stanbul: Aras, 1999. ___ .(1995) Syle Margos Margos Nerelisen? 5th rpt. stanbul: Aras,1998. ___ .(1998) Biletimiz stanbul'a Kesildi. 4th rpt. stanbul Aras. Metin

THE USE OF AUDIOLINGUAL METHOD IN TEACHING TURKISH


Dr. Arif SAROBAN

Hacettepe University, Faculty of Education

Bu alma, Trke'nin ngilizce konuan kiilere (yabanclara) retiminde Dinle-konu ynteminin kullanmn incelemektedir. Giri blmnde yntemin geliimi ile ilgili bilgi verilmektedir. Daha sonraki blmde ise yntemin temel ilkeleri verilmektedir. zlence asndan yntemin nemli ayrntlar snf iinde kullanlacak temel teknikler ve etkinliklaltrmalarn incelenmesi ile desteklenmi olarak sunulmaktadr. En sonunda, metodun zayf ve etkin yanlar tartlmaktadr. Anahtar Kelimeler: Dinle-konu Yntemi, Trke retimi, lkeler, Teknikler, Etkinlikler, Altrmalar

A growing interest in learning Turkish as a second/foreign language has recendy emerged all over the world. This great interest made many Turkish linguists and foreign language educators in Turkey aim at using various methods suitable for the conditions of Turkish as a second/foreign language Cassrooms. In this study it is aimed to present the use of Audio-lingual Method in teaching Turkish as a second/foreign language to speakers of English language. The theory of language underlying the Audiolingualism was derived from Stmctural Approach to language, which was developed by Fries in the 1950s. This structural linguistics was especially a reaction to the traditional approaches to the study of languages, which had linked the study of language to philosophy. These traditional approaches to the study of language named grammar as a branch of logic and Indo-European languages were thought to represent ideal categories in languages. However, with new interests in languages, linguists began to discover new sound types and patterns of linguistic invention and organization; thus, a new interest in phonetics, phonology, morphology, and syntax developed. Therefore, the study of language changed from the analysis of language according to categories of Latin grammar to the scientific approach to the study of language consisting of examples of what speakers said together with the analysis of these examples

according to different levels of structural organization. Linguists began to work on the phonemic, morphological, and syntactic systems underlying the grarnmar of the language. Language was considered to be a system consisting of structurally related elements like phonemes, morphemes, words, structures, and sentence types. As Richards & Rodgers (2001) state the term 'structural' referred to the following characteristics according to structurallinguists:

The basic principles of the Audio-lingual Method can be listed as follows: 1) Language form s occur most naturally within a context. 2) The native language should be kept apart in order to prevent its interference on the target language. 3) The major role of the teacher is that of a model of the target language. Teachers should provide students with a native-speaker-like modeL. Students should mimie his modeL. 4) Language learning is a process of habit formatian. 5) it is important to prevent leamers from making errors. Errors lead to the formatian of bad habits. Therefore, a great effort is made to prevent learner errors. 6) The purpose of the language learning is to learn how to use the language to eommunieate. 7) Positive reinforeement helps the students to develop correct habits. 8) Students should learn to respond to both verbal and nonverbal stimuli. 9) Each language has a finite number of patterns. Patern praetiee helps students to form habits which enable them to use these patterns. 10) Students should 'overleam', i.e. learn to answer automatically without stopping to think. ll) The teaeher should be like an orehestra leader- conducting, guiding, and controlling the students' behavior in the target language. 12) The major objective of language teaching should be for students to acquire the structural patterns; students will learn vocabulary afterward. That is, voeabulary is severely limited in initial stages and should be learnt in context. 13) The learning of a foreign language should be the same as the aequisition of the native language. The rules necessary to use the target language will be figured out or induced from examples. 14) A comparison between the native and target language will tell the teacher in what areas her students will experience difficulty. 15) Speeeh is more basic to language than the written form. The natural order of skill acquisition is: listening, speaking, reading, and writing. 16) Language cannot be sepanted from culture. One of the teacher's responsibilities is to present information about that culture.

As it is seen from the above principles, Audio-Iingual method is a teacherbased method. The teacher is responsible for modeling the language controlling the pace of language and correcting learner' s performance while performing the above mentioned principles. enel (2002) claims that if the principles of this method are not appIied correctly and if the materials are not used appropriately, the result cannot be more than the parrot-Iike learners.

AudioIinguaIism is a linguistic or structure-based method to language teaching. As Richards & Rodgers (2001) also explain the key items of AudioIingual Method in terms of the syIlabus, it foIlows phonology, morphology, and syntax of the language according to their order of presentation at the outset of language learning process. According to the supporters of AudioIingualism since the main purpose of language learning is the mastery of oral skills, four main language skiIls in the order of listening, speaking, reading, and writing are the main elements in helping learners to achieve oral performance. Thus, speech is considered to be more important than the other language elements. Listening and speaking are given attention from the very beginning of the teaching-learning process, and reading and writing are based on what the students have aready performed oraIly. As the oral skiIl is considered to be superior to the other language skiIls, pronunciation also receives attention at the beginning language learning process. Therefore, the starting point in this method is a linguistic syHabus containing the key items such as phonology, morphology, and syntax of the language arranged according to their order of presentation (Richards and Rogers, 2001). As it is widely believed that a language is best learned when it is presented in a meaningful context, new structural elements are presented via dialogues by the help of which students have the chance to induce grammar from meaningful examples rather than absorbing everything the teacher has presented explicitly (Richards and Rogers, 2001). Vocabulary items to be Iearnt should be contextuaIized in these dialogues which are learned through mim-mem drills. These drills require students to listen to the modeling of the teacher and mimic her as a modeL. Lots of pattern driIls may foIlow this process as the main aim of the method is to make learners capture the grammar of the language. To sum up, the syHabus of Audiolingualism is structuraHy-based method including the structural and lexical items according to their levels of difficulty.

Dialogues and drills are the most 'frequently used exercises in Audiolingual Method. These dialogues are used as a means of contextualizing new grammatical and lexical items. The structural items presented through dialogues are practiced by the use of repetition, memorization, and pattern driIls. The repetition and memorization activities tend to make learners overlearn the language items through what is caIled 'mim-mem' technique. The students are required to mimie

the teacher' s model via repetition and memorize the stmctural and lexical elements. When the students have overlearned these language items, they begin to be involved in pattern driBs underlying the related structure. These highly controBed pattern practice activities and drills tend to help learners form habits without giving ways to the formatian of bad habits because of errors. The foBowing activities and drills are the ones which can be frequently seen in Audio-lingual classes: 1) Dialogue Teaehing As mentioned before, the stmctural and lexical elements are contextualized in dialogues in this method. The teacher presents the dialogue and then begins to work on the dialogue with the students. a) Dialogue Memorization: After they have listened to the teacher modeling the dialogue, the students are expected to try out and memorize it through mimicry. GeneraBy, the teacher takes the role of one person, while one of the students takes the other. Or the class is divided into two; one group reading the lines of one character and the other half reading the other. b) Baekward Build-up(Expansion)Drill: When a long line of a dialogue creates trouble for students to practice it, beginning from the end of the line the teacher makes students repeat each phrase or word one by one. e) Repetition Drill: The students are required to repeat the teacher's model as accurately as possible in order to learn the line s of the dialogue. 2) Chain Drill The teacher greets one of the students or poses a question to him, then asks him to do the same by turning to his friend. In turn, his friend turn s to the student sitting next to him and does the same until the whole chain fulfills its responsibility. 3) Substitution Drills These drills are divided into two: a) Single-slot substitution drill: The teacher says a line from the dialogue and he says a word or a phrase (the cue). The students are expected to repeat the line by using this new cue in the sentence. b) Multiple-slot substitution drill: This is similar to the one above. Only the cues are more in this drill. The teacher gives mare than one cues and expects students to place these cues in suitable places in the sentence by paying attention to their parts of speech and placing them in their suitable places and making necessary changes. 4) Infleetion Drill The teacher tells a sentence and students are expected to use anather form of a word in this utterance. e.g. T: I brought the penciL. (Kalemi getirdim.) St: I brought the pencils. (Kalemleri getirdim.) 5) Replaeement Drill The teacher tells a sentence and the students replace one word in this utterance by anather.

e.g. T: i bought this sweater cheap. (Bu kaza ucuza aldm.)

6) Restatement Drill Students rephrase an utterance in order to direct it to someone e.g. T: Tell him to give the book to you. (Ona kitab bana vermesini syle.) St: (Telling his friend) Give me the book. (Arkadana seslenerek: Kitab bana ver.) 7) Completion Drill Students complete a missing word in an utterance. e.g. 1'11ride on my bike and you' II ride on (... yours ... ). (Ben bisikletimi sreceim, sende (...seninkini ...) sr. 8) Transposition Drill Students add a new word to the sentence and make the necessary change. e.g. I'm not go ing to come with you.-Neither am i. (Seninle gelrneyeceim- Ben de.) 9) Expansion Drill Students add a new word in a certain place in the sentence. e.g. i get up early.(always).-I always get up early. (Erken kalkartm (daima)-Daima erken

Drill A single word stands for a phrase or elause. The teacher utters a sentence in which there is a phrase or elause to be replaced by a word. e.g. The man is standing near the window. (Adam camn kenarnda ayakta duruyor.) The man is standing there. (Adam orada ayakta duruyor.) 11) Transformation Drill A sentence is transformed by being made negatiye, question, changes in tense ... etc. e.g. He drinks rnilk every night. (-) (Her gece st ier) He doesn't drink every night. (Her gece st imez.) 12) Integration Drill The students are required to integrate two seperate utterances into one. e.g. i saw the manJ The man was standing near the door. (Adam grdmJAdam kapnn yannda ayakta duruyordu.) i saw the man who was standing near the door. (Kapnn yannda ayakta duran (who) adam grdm.)

10) Contraction

13) Rejoinder Drill Each student is required to make a suitable rejoinder to a given utterance, to give an appropriate response. e.g. Be polite. (Nazik oL.) Answer the question which the teacher asks. (retnenin.sorduu soruyu cevapla.) Be polite and answer the question which the teacher asks. (Nazik ol ve retnenin sorduu soruyu cevapla.) 14) Restoration Drill Students create a sentence from a sequence of seperate e.g. students/waiting/bus (renciler/bekli yor/otobs) Students are waiting for the bus. (renciler otobs bekliyor.) 15) QuestionAnswer DriII The teacher poses questions consisting of the related structure to the students. e.g. T: "Di d Ali get up early yesterday?" (Ali dn erken kalkd m?) St: "Yes, he got up early yesterday." (Evet, (O) dn erken kalkt.) 16) Grammar Games The newly learned grammatical material can also be practiced through games. This provides a context for students to practice language elements although they may be limited in the way theyare expected to create the ir utterances.

it can be claimed that Audio-lingual method is a teacher-dominant process in that students are his imitators, fol1owing his directions and responding to his instnction as much rapidly and accurately as possible. The thing (the new vocabulary and the stncture) to be taught is contextualized in the dialogues or presented by the teacher himself. As is the case with the behavioristic approach, the dialogues are learned through imitation and repetition. Learning is reinforced through different drills such as the ones examined above. The Audio-lingual Method expects students to overlearn the language to communicate by the use of several drills and mim-mem activities. The most important outcome of the teaching-learning process for Audiolingualists is to help learners capture the grammatical forms of the target language which wil1 make them use the language more automatical1y; and therefore, more accurately. The main goal of the teachers in Audio-lingual Method is; therefore, to make students tearn to use the language automatically, forming new habits in the new language.

This goal minimizes student creativity and production in the lang'e.

The method is basicly a teacher-dominant one. The teacher prepares and directs all of the activities in the class. The teacher directs, controls the language used n the classroom. Moreover, he is both the model of the language and the person who will prevent learners from forming bad habits because of errors. The roles of the learners are very limited in Audio-lingual classes. They are the ones who have to follow and fulfill the teacher's orders. Theyare responsible for both imitating the teacher's modeling and overlearning the language skills and language components (vocabulary, grammar, pronunciation, etc.). Asaso seen in our example, the language elements are contextualized in meaningful dialogues. The structural elements along with new lexical items are presented through dialogues. Moreover, speech i-s overemphasized. The order of language skills are as follows: listening, speaking, reading, writing. Reading and writing activities are based on what students have done orally. The lesson hour is full of pattern practices helping students to overlearn the language. The production of the students is limited to what the teacher prepares for them. These tasks are generally based on the repetition of the forms they have learned throughout the lesson by the use of pattern and repetition drills. Another surprising point is that the method defines nothing about the feelings of the students during the process of teaching-Iearning. Theyare just the imitators of their teacher in the 1earning process. They do what theyare told to do so. Being affected by descriptive linguistics, the Audio-lingual Method defines language as a system consisting of phonological, morphological and syntactic components. Each level has its own distinctive patterns. The culture of the society where the language is used is given prominence. Since everyday speech is used as samples of the language, the everyday behavior of the society is presented in these examples. The grammatical structures of the language are basically emphasized. Vocabulary is also given attention and the syllabus is a structural one. The orallaural skills are taken as the basic skills. Thus, pronunciation also receives attention from the very beginning. The order of the skills is as follows: listening, speaking, reading, writing. Lastly, the errors of the students are seen as bad habits. Thus, the teacher immediately corrects these bad habits.

1) The most important weak side of the method is that it highly depends on memorization. Language learning is more than the memorization of language items.

it is really difficult for the students to apply the rules they have memorized to re al language use. 2) The method describes language learning as forming habits in the language and depends on stimuli-response-reinforcement chain in implementing the teachinglearning process. However, learning is more than forming habits. it includes many complex and related processes ranging from cognitive developments to psychological beings of the learners. In this respect, the Audio-lingual Method receives lots of criticisms from nativists and humanists. Brown (2001) also criticizes the ALM in that it does not really help !earners to acquire a language through a process of habit formation and overlearning. Moreover, he adds that errors may be helpful in helping !earners master the language; thus, they should not be avoided at all costs. 3) Another failure of the method is that it is highly based on structural linguistics and the syllabus is a structural one. So, it disregards other elements of the language playing crucial roles in employing the language communicatively. Accuracy is very important for the method. Brown (2001) states that "structurallanguage did not tell us everything about language that we needed to know".

1) The Audio-lingual Method gives importance to the forms of language as being the prerequisites of spoken language. Thus, it makes emphasis on language as being a medium of communication. Mareover, the method uses an inductive way to present the structural items in a sequenced way, one at a time. So, it helps learners to use their cognition to capture the grammatical forms rather than waiting everything to be explained by the teacher. 2) With the rise of the Audio-lingual Method, pronunciation gained importance within the field of language teaching. This was one of the contributions of the method to the field of language teaching-Iearning. Language labs and tape recorders began to be used frequently, which minimized the burden of non-native teachers. 3) The method, though concentrating on the spoken language heavily, gives importance to all four skills in a sequenced way as listening, speaking, reading, and writing. 4) it presents the language components in context. Thus, the students have the chance to be exposed to the samples of language used in everyday communication.

Douglas Brown, Teaching by principles: an interactive approach to language pedagogy. New York: Addison Wesley Longman, 2001. Dede, M. & Emre, M. Spotlight in English-3: Student's book. Ankara: zgn Publications,2003. Diana Larsen Freeman. Techniques and principles Oxford:Oxford University Press,1986. in language teaching.

Jack Richards and Theodore Rodgers, T. Approaches and methods in language teaching. Cambridge: Cambridge University Press,2001. Mft enel, "A Suggested Textbook for the students and teachers of EL T departments of the faculties of education for approaches in ELT course" (Unpublished PhD thesis) Hacettepe University, 2002. Saroban, A. The teaching of language skills. Ankara:Hacettepe 2001. Ta Kitapcik.

The following lesson plan will exemplify how the principles of the Audiolingual Method are put into practice by the use of several activities the method uses in order to present the structural and lexical elements the students are required to 'overlearn' .

Mrs. Glay is just back from a holiday in stanbuL. In her suitcase she's got presents for her three daughters. (Bayan Glay stanbuldaki tatilden daha henz geri dnmtr. Valizinde kz iin hediyeler vardr.) Mrs. Glay: Good afternoon, my daughters. Howare you? (Tnaydn kzlarm. Nasl snz?) Daughters: -Good afternoon, mother. We're fine and you? (Tnaydn anne. Biz iyiyiz, ya sen?) Mrs. Glay: I'm fine. I bought sweaters for all ofus in stanbuL. Here theyare. They're all the same size but different colours. Will you choose one each? (yiyim. stanbul'da hepimiz iin kazak aldm. te buradalar. Hepsi, aym beden ama farkl renklerde. Kendinize bir tane seer misiniz?) Aye: Oh! That pink one is nice. !'ll take the pink sweater. Will you take it? (O! u pembe olam ok ho. Ben, pembe kaza alyorum. Sen bunu mu alacaksn?) Pnar: No, I won't take the pink sweater. !'ll have the blue one. (Hayr, ben pembe kaza deil, maviyi alacam.) Sevda: I wanted that blue one. Well, I know that you like green, mother. !'ll take the red one, then. (Ben u maviyi istedim. Tabi ki, anne senin yeilden holandm biliyorum. O yzden ben krmzy alacam.)

The teacher reads the dialogue while the students are attentively listening to her. if necessary, she uses actions to convey meaning. She acts out the dialogue. The teacher reads the dialogue one more time. The students listen to the dialogue and try to understand what the teacher is reading. When the teacher finishes reading the dialogue, she begins to make the students repeat it.

The teacher makes the whole class repeat each of the line s of the dialogue after her modeL. if the students have trouble in repeating a line, the teacher helps them by making them repeat the dialogue in smal1er parts. She starts with the end of the sentence. Little' by little, the teacher builds up the phrase until the entire sentence is repeated. it is cal1ed 'Backward Build-Up Drill or Expansion Drill).

e.g. T: Repeat after me. "The Yel10w one" (Benden sonra tekrar ediniz."San olan") Sts: "The yel10w one." ("Sar olan") ("Sar olan al") T: "Take the yel10w one." ("Sar olan al") Sts: "Take the yel10w one." ("Sar olan alacam") T: "I w ili take the yel10w one." ("Sar olan alacam") Sts: " will take the yellow one." After the stulents have practiced saying the dialogue several times, the teacher divides the class into three groups. Each group takes the role of one daughter" while the teacher reads the lines of the mother. Before the students read their lines-, the teacher models each line. Students rep~at the lines of the dialogue by paying attentian teacher' modeling. to the

Lastly, the teacher chooses four students from the class to repeat the dialogue. _'0 She makes them practice the dialogue several times. if she feels that the students are staying too far from her model, she once again provides amodeL.

.' " ("T" T"G : 00 d afternaan,............. unay dm, .") St: "Good aftemoon teacher." ("Tnaydm retmenim") T: "How are you?" ("Nasl smz?") St: 'Tm fine, thanks. And you?", ("yiyim, teekkrler. Ya siz nasl smz?") T: 'Tm fine, too." ("Ben de iyiyim")
o

The teacher points to the student sitting next to this studenL Through her gestures, the student understands that he is to turn to the student sitting next to him and greet him/her. When s/he has finished, s/he greets the student on the other side

of her/him. This continues until all of the students practice asking and answering the questions. The last student directs the greeting to the teacher.

The teacher continue s to drill the students with language from the dialogue. In this task, the students are required to repeat a sentence from the dialogue and replace a word or a phrase in the sentence with another. These words or phrases are called 'cues'. T: ''1'11have the pink sweater." ("Pembe kaza alacam") (The teacher shows the students a picture of a red dress and says: ) T: The red dress. ("Krmz elbise") " 1'11have the red dress." ("Krmz elbiseyi alacam") ( From her examples, the students realize that theyare supposed to take the cue phrase and put it into its suitable place in the sentence. ) T: (The teacher shows the picture of a purple shirt and says: t "1'11have the red dress." ("Krmz elbiseyi alacam") "The purple shirt." ("Mor gmlek") Sts: ''1'11have the purple shirt." ("Mor gmlei alacam")

a white shirt a green skirt a black bag brown shoes

a green scarf white gloves a blue dress a green shirt

After the students have gone through the drill sequence three times, the teacher provides a spoken cue. She just shows the pictures and students repeat the entire sentence putting the name of the item in the picture in the appropriate slot in the sentence.

This drill is abit more difficult than the previous one for the students since they have to recognize what part of speech the cue word is and where it fits into the sentence. T: " 1'11have the pink sweater." ("Pembe kaza alacam.") Sts:" She'll have the pink sweater." (O, pembe kaza alacak") T: "She'll have the pink sweater." "She" ("O-kzlar iin)

"They/blue dress"

(O, pembe kaza alacak")


Sts: ''They'lI have the blue dress." ("Onlar, mavi eliseyi alacak.")

("Onlar/mavi elbise")

"We/the brown shoes." T: "They'lI have the blue dress." ("Onlar, mavi eliseyi alacak.';) ("Bizlkahverengi ayakkablar) Sts: "We'll have the brown shoes." ("Biz, kahverengi ayakkablar alacaz.") The teacher goes on to give cues until all of the subject pronouns and items are substituted into the sentence. )

The teacher holds up one of the pictures she used earlier, the picture of the red dress. T: " Will you have the red dress?" ("Krmz elbiseyi alacak msn?") " Yes, NI have the red dress." ("Evet, krmz elbiseyi alacam.) T: (She shows the picture of the purple shirt.) (Mor gmlek resmini gsterir.) "Wili you have the purple shirt ?" ("Mor gmlei alacak msn?") Sts: " Yes, NI have the purple shirt." ("Evet, mor gmlei alacam.) She goes on to ask questions with pictures. (Resimleri kullanarak sorular sormaya devam eder.) T: ( She shows the picture of the brown shoes and asks.) (Kahverengi ayakkablarn resmini gsterir ve sorar.) " Will you have the black bag ?" ("Siyah antay alacak msn?") " No, NI have the brown shoes." ("Hayr, kahverengi ayakkablar alacam.") She shows the picture of the blue dress and asks. (Mavi elbise resmini gsterir ve sorar.) " Will you have the green skirt?" ("Yeil etei alacak msn?") Sts: "No, NI have the blue dress." ("Hayr, mavi elbiseyi alacam.") The teacher sometimes provides her students with situations requiring a negative answer and sometimes with situations requiring a positive answer. After she has practiced the question-answer drills with the whole class, she calls on individuals and asks more questions.

The teacher tells an utterance consisting of the related stmctme of the dialogue. She asks students to rephrase a word or a phrase in the sentence wi.th the object pronoun. e.g. i will have the red sweater. (Krmz kaza alacam.) i will have it. (Onu alacam.) She will buy the blue skirts. (Mavi etekleri alacak.) She will buy them. (Onlar alaak.)

1) He will buy the brown shoes. (Kahverengi ayakkablar alacak.) 2) My mother will wash the blue dress. (Annem mavi elbiseyi alacak.) 3) She will take the green scarf. (Yeil earb alacak.) 4) They will wear the red sweaters. (Krmz kazaklar giyecekler.) 5) i will carry the black bags. (Siyah antalar tayacam.) 6) We will buy the purple skirt for her. (Ona mor etei alacaz.) 7) The woman will buy the green dresses. (Bayan, yeil elbiseleri alacak.) 8) You will wash the yellow shirts. (Sar gmlekleri ykayacaksn.)

The teacher tells a positive sentence and asks students to tell its negative form, or vice-versa. Negative to Positive T: 'Tll talk with John." (John ile konuacam.) "I won't talk with John." (John ile konumayacam.) T: "1' II open the window." (Pencereyi aacam.) "I won't open the window." (Pencereyi amayacam.) T: "Put the following statements into negative." I) i will carry the big bags. (Byk antalar tayacam.) 2) He will come early. (O, erken gelecek.) 3) She will wear the white skirt. (O, beyaz etei giyecek.) 4) They will take the brown shoes. (Kahverengi ayakkablar alacaklar.) 5) We will buy the red sweater. (Krmz kaza satn alacaz.)

OSMANL KMLG ZERNE BAZI DNCELER Akn KOYUNeU Abstract


The Ottoman Empire was a symbiosis of the Turkish-Islamic and the Byzantine-Balkan traditions. It is more realistic to mention Ottoman identities than a singular Ottoman identity. In the classical period the term Ottoman referred to the ruling class. In fact, the Ottomans did not try to create a common identity, since the political and geographycal unity was in principal more important for them. Although, Islamic e1ements were the basis of the Ottoman ethos, they did not compel non-muslim subjects to convert to the Islam. On the contrary, the Ottomans gave them religious freedom and organized them through the millet system. So each millet (Rum or Greek Orthodox, Armenian, Jewish millet) had its own identity separately. Ethnic groups in the Rum millet in the Balkans, especially Slavic Peoples, were inclined to be Hellenized; similarly there was a tendency among the Balkan converts to Turkifization. In the 19th century the Ottomans tried to form an Ottomanizm ideology against the dangers of nationalism, but it did not work. Consequently this effort did not prevent the disintegrarion of the empire. Key words: The Ottoman identity, the Turks, the millet system, Islamization, co-existense Kimlik terimi, szlk anlamyla "aynlk, zdeiik" demektir. Fakat, bu aynlk ve zdelik ayn zamanda birey veya toplumlarn farkllamas, bir baka ifade ile "teki" kavramnn ayrt edilebilmesi ile ortaya kmaktadr. Kimlik bir bireyin kendini alglay, ifade edi biimi ve mensubiyet hissi eklinde tanmlanabilecei gibi "toplumsal dzeydeki bireysellik olan uluslamann da vurumu" (Klbay 1990: 47) eklinde de tanmlanabilir. Dolaysyla kimlik terimi modem zamanlara, 19. yzyln milliyeti sylemine ait bir kavramdr, ancak birey ve toplumlarn kltrel, lengistik, dinsel vb. alardan kendilerini alglay ve ifade edi biimleri bakmndan pre-nasyonalist dnemde de belirli kimlik profilleri izdikleri aktr. Bahis konusu Osmanl olduunda imparatorluun doas gerei aslnda Osmanl kimliinden deilOsmanl kimliklerinden [Mslim-Gayrimslim kimlii (alt gruplarn da kendilerine has kimlikleri olduunu kabul ederek); ynetici sekinler-reaya kimlii; zaman ve corafi eksenli olarak Osmanl kimlii; Osmanlnn kendini, Batnn Osmanly alglay balamnda Osmanl kimlii vs.] sz etmek daha gereki bir yaklamdr. te bu yzden bu makalenin amac, oulcu bir yaklamla Osmanl kimliine dair genel bir ereve izmektir. Trkiye'de "kimlik", "ben ve dieri/teki", "imaj-alg" kavramlarnn tartlmaya balanmas olduka yenidir. Bu nedenle, Osmanl kimlii ile ilgili almalar az sayda olmakla birlikte konuva olduka tutarl yaklamlar

gelitirilmitir. i Ancak, yine de Osmanl kimlii, daha dorusu Osmanl kimlikleri ile ilgili olarak kesin yargiara varabilmek iin karlatrmal tarih yntemi ile geni kapsaml uzun aratrmalar yaplmas gerekmektedir. Tarih yazclmzda Trk unsuru hakim olduu iin Osmanl imparatorluu da Trk eksenli ve stanbul merkezli olarak ele alnmaktadr. Bu, Trklerin imparatorlukta "base intrique, temel unsur, temel entrikac, temeloyuncu" olmasnn (Ortayl: 1999b: 21) doal bir sonucudur. Osmanl, Trk imparatorluu olmakla birlikte mnhasran Trklerin imparatorluu deildir. Btn imparatorluklar gibi ok "uluslu", ok dinli ve ok dilli bir yapya sahiptir. Ancak, tarih yazclmzda Osmanl tebaas gayrimslim ve gayri Trk unsurlarn imparatorluktaki, sosyal, siyasi, dini, kltrel vs. hususiyetlerini konu edinen almalar ok snrl olduu gibi, bunlarn ele aln biimi de sadakat-ihanet ikilemine taklp kalmakta, ou kez devletin bana atklar gaileler lsnde tarih kitaplarna konu olmakta ve gnmzn deer yarglar gemie tanmaktadr. Mesela, tarih yazclmzn Fener Patrikhanesine yaklamyla Osmanl dneminde bizzat devletin Patrikhaneye yaklam birbirinden olduka uzaktr. Her eyden nce Patrikhane bir Osmanl kurumudur ve patrik bizzat "Osmanl"dr, ona Bizans dneminde olmad kadar geni yetkiler verilmesinde devlet hibir zaman birbeis grmemitir. Benzer ekilde, O~manl gemiinin nemli bir paras olan Balkanlarda da tarihilik yakn zamana kadar ulusal propaganda arac olmaya devam etmi ve "Osmanl" farkl bir dine mensup, yabanc, zalim, kleletirici, kendilerini slamatrmaya alan, reddedilmesi gereken yabanc bir unsur olarak sunulmutur.2 Mesela, Bulgar tarih yazcl, ounluu uluslama srecinde oluturulan stereotipleri yeniden ve srekli evrimletirerek 1990'lara kadar "Osmanl"y olumsuzlama yoluna gitti, son zamanlarda ise romantik tarzda da olsa Osmanl kimliini tekrar yorumlamaya

i Bu balamda u eserler zikredilebilir: Klbay (1990: 46-56); Aca (1993: 77-87); Eldem (1995: 7-33); Deringi! (1995:7-33); Timur (1995:7-33), Timur (1998); Ortayl (I999a: 77-85; Ortayl (I999b: 21-27); Ali Krca ile Siyaset Meydan (27 Ocak 1999). 700. Ydnda Osmanl, stanbul: Sabah Kitaplar, 1999. Mehmet Ali Klbay, Osmanl kimliinin sorgulanmasnda gz nnde bulundurulmas gereken metodolojik bir perspektif izerek, Batda Osmanl kimliinin oluumuna deinmekte, feodalite ile tmar sisteminin mukayesesini yapmaktadr. Ona gre, Osmanl imparatorluu antik imparatorluk gelenei zerine kurulu, ran, Bizans ve slam siyasal geleneklerinden beslenen, fetih geleneine dayal statik bir toplumsal formasyona sahip bir kimlik profili izmektedir (1990: 46-56). Taner Timur, Osmanl kimliini Osmanl ynetici zmresinin zihni yaps ve Osmanlda egemen ideoloji balamnda ele almaktadr. (geni bilgi iin bkz i995: i 1-15; i998). Hseyin Aca, Osmanl Kimliini ideoloji balamnda ele almakta dil ve kltr kavramlarn n plana karmaktadr. (I 993: 77-87). Edhem Eldem ise kimlik terimi ve mahiyeti zerinde durmakta ve i9. yzyl ncesinde hatta i9. yzylda bile tek bir Osmanl kimliinden sz etmenin mmkn olmad kanaatine varmaktadr. (1995: 20-24). Selim Deringil, kimlik konusunu 19. yzylda Osmanl imparatorluunun d dnyaya kendini yanst biimi noktasnda ele almakta ve Osmanl imaj zerinde durmaktadr (1995: i6- i9). lber Ortayl ise Osmanl kimliini imparatorluun doas iinde deerlendirmektedir (1999a:77-85; 1999b: 21-27). 2 Bu konuda eletirel bir yaklam iin bkz. Maria Todorova, "Balkanlar'daki Osmanl Miras", L. Cari Brown (Ed.), mparatorluk Miras, Balkanlarda ve Ortadou 'da Osmanl Damgas, stanbul, iletiim Yay., 2000, 72-76

alyor (Kalicin 1994: 22-27; Jelyazkova 1995; Danova-Dimova-Kalitsin 1995; Mestan 2001, 2002, 2003). Osmanl resmi ideolojisi Snni slam'a; siyasal dnce ve hakimiyet anlay ise Antik-Yunan, ran-Hint, klasik slam ve Bizans siyasal gelenekleriyle Trk siyasal geleneine dayaldr (Ocak 1998a: 71-82; 1998b: 165). Bu anlamda, Osmanl mparatorluu'nun, Trk-slam, Bizans Balkan geleneklerinin bir sembiyozu olduu sylenebilir. Osmanl toplum dzeni ve ynetim felsefesine baktmzda klasik dnemde iki unsur n plana kmaktadr. Birincisi, Osmanl siyasal literatrnde "diiire-i adliye" forml ile ifade edilen adalet, devlet, eriat, hkmranlk, ordu, servet ve reayann birbiriyle uyum iinde ilikisidir (Yediyldz 1994: 443-444; z, 1997: 51; Ocak: 1998a: 77, 1998b: 169; z 1999: 30). kincisi ise "erkiin- erbaa" forml ile ifade edilen toplum tasavvurudur. Bu snf telakkisi iinde ulema, asker, tccar ve esnaf ve reaya yer alr ve Osmanl nizarn insanlarn kabiliyetlerine gre bu unsurlardan birine ait olmas ve her birinin kendi hakkna sahip olmas esas zerine kurulmutur (Ocak 1998b: 171; z 1999: 31). Bu husus, Osmanl toplum yapsnn kapal bir yap arz etmesine sebep olmutur. Ancak, belirli artlar dahilinde bir snftan dierine geiin de her zaman mmkn olduunu ve Osmanl toplum yapsnn aristokratik ve materyalist snf telakkisine benzemediini de belirtmeliyiz. Klasik dnemde "Osmanl" tabiri, ynetici grup - yani saray halk, seyfiye, ilmiye ve kalemiye mensuplarndan oluan askeri snf - iin kullanlan bir tanmlamadr (Ortayl 1998a: 77). Edhem Eldem'e gre "Osmanl" tabiri "Devlet-i Aliye" iinde belirli bir vazifeyi haiz, belirli bir meruiyete sahip her insann kullanabilecei bir eydir ve merkez tarafndan herhangi bir vilayete gnderilen kad, beylerbeyi, vali vs. buna dahildir3 Norman ltzkowitz ise bir kiinin askeri snfa ye olabilmesi iin ya da "Osmanl" saylabilmesi iin art ngrr (1989: 93): Devlete hizmet etmek, dine hizmet etmek ve Osmanl adabn bilmek. Ona gre devlete hizmet demek askeri snf ile badak imtiyazl durumun salad mevki de hkmet iin almak; dine hizmet etmek demek sadece bir Mslman olmak anlamndadr. Osmanl adabn bilmek ise st slami kltrel gelenee tamamen vakf olmay gerektirir. Bunun iine Trke'yi przszce bilmek ve ehliyetle kullanabiirnek ve halk iinde bu dilin taycln yapt itibari davranlara ve adetlere uyan tatbikat yapmak da girmektedir (ltzkowitz 1989: 93,94). Ancak, bu gr eksiktir, nk meruiyetini millet sisteminden alan cemaat ruhbanlar; Fenerliler ve dier gayrimslim iktidar ortaklar da ynetici snf iinde (Osmanl olarak) mtalaa edilmelidir (Kitsikis 1996: 81). Osmanlnn imparatorluu ok "uluslu", ok dinli, ok dilli bir yap arz etmesine ramen kendisini ulusal dzlemde snrlamam ve belirli unsurlara ayrcalk vermemitir. Bu nedenle heterojenlik iinde bir btnlk temsil eder. Resmi dil Trke'dir ve Osmanl tebaas unsurlar arasndaki fark Mslim ve Gayrimslim olularna gre ekillenmitir. Osmanlnn ortak bir kimlik, toplum, kltr btnl yaratma endiesi yoktur ve onun iin corafi ve siyasal btnlk esastr. Bundan dolay, Osmanl resmi ideolojisinde slami unsurlar n planda

olmasna ramen Osmanl imparatorluu slam'a bnyesindeki farkl etnik ve dini cemaat leri btnletirici bir rol bimemitir. Bilakis, o bu btnletirici rol vergi vermek suretiyle kendisinin siyasal hakimiyetini tanma ve itaat faktrne yklemitir.4 Osmanl imparatorluu kendisini ite bu faktrn bir arada tuttuu etnik-dini cemaatler (millet sistemi) arasndaki farkllklar koruyan ve teminat altna alan bir konuma yerletirmitir. Buna ramen cemaatler arasndaki ilikileri dzenleyici deil, kontrol edici bir tavr taknmtr. Bundan dolay da kendisini yalnzca Mslman tebaann temsilcisi olarak deil, ite btn bu etnik ve dini farkllklarn zerinde ve kesime noktasnda hepsinin temsilcisi olarak grr ve "Osmanl" teriminin anlam bu noktada ortaya kar (Ocak 1998a: 104). Bu sayede "Osmanl" bileimin unsurlarnn ayrt edilebilir bir biimde kald bir har gibi i ie gemi yapya benzer. Bu bileim onlarn genel kurallara intibaklarn temin eden ve onlarn kimliklerini koruyan imparatorluun eitli milletlerden mteekkildir. Dolaysyla, Osmanl tebaas olmak demek Mslmanl kabul edip kendi dini, etnik ve kltrel kimliinden vazgemek, baka bir deyile artk Hristiyan, Musevi, Rum, Ermeni, Arap, Krt, Bonak, Arnavut vs. olmamak, Srpa, Rumca, Ermenice, Arapa vs. konumamak yahut kendi rf, adet, gelenek ve greneklerinden vazgemek demek deildir (Ocak 1998a: 91-92). te bunun iin, yzyllar boyu devam eden bir srete uluslarn fiili olarak asimilasyonu mahede edilmeksizin imparatorluun eitli milletleri asndan genel bir Osmanl medeniyeti olumutur. Bu anlayn tabii bir sonucu olarak devletin ad "Devlet-i Aliye-i Osmaniye", lkenin ismi ise "Memalik-i Mahrfise-i Osmaniye"dir ve Osmanl padiah "piidiah- alem-penah" unvanyla zdelemitir. Ancak, bu durumu salt geni Osmanl hogrs ile izah etmek eksik bir yaklamdr. nk, hogr bir imparatorluk olmas bakmndan Osmanl iin bir ltuf deil, zorunluluktu. Pre-nasyonalist dnemde bireylerin birbirinden farkllamas, mensup olduklar din veya mezhebe gre ekillenmitir ve devlet asndan da bu ayrm sz konusudur. Bireyin hayatnda din n plandadr. Vergisini ona gre verir, o dine ait ibadet mekanlarna gider ve ekonomik, ticari, sosyal vs. ilikileri o dinin mens1.Jplar etrafnda YOunlardi. Dolaysyla Patras'l bir Rum, Erzurumlu bir Trk ve Badatl bir Arap kendilerini tanmlamada dinsel kimliini n planda tutard. Bu noktada reaya kimliinin sorgulanmasnda "millet sistemi" nemli bir lttr. "Millet" terimi bu gnk anlamndan farkl olarak din, mezhep, bir din veya mezhebe bal cemaat anlamna gelmektedir. Osmanl imparatorluunun hakimiyeti altndaki topluluklar din yada mezhep esasna gre tekilatlandrarak ynetmesine "millet sistemi" ad verilmektedir. Bu sistemde Mslmanlar, hakim unsur (millet-i hakime) durumundadr. Gayrimslimler ile olan ilikiler ise slam hukukundaki "zimmet" kavram etrafnda oluturulmutur ve ynetim asndan Ortodoks milleti (Rum milleti), Ermeni milleti ve Musevi milleti olmak zere gruba ayrlmtr. Daha sonra, bu milletlere 19. yzylda Katolik ve Protestan milletleri katlmtr. Bu esaslar erevesinde, hakim unsur durumundaki "Millet-i islam " oluturanlarn
4

Bu iki emberin dna kanlarn cezalandrlmalarnda Celali isyanlar, heteradaks tarikatlar, cizye ve avarz isyanlar, hayduklar vs rneklerde grld zere Mslman veya Gayrimslim olmas durumu deitirmez.

temel zellii Mslman olulardr. Rum, Bulgar, Srp, Arnavut, Ulahlar ve sa ir unsurlar, eer Ortodoks iseler Rum milletinden saylrken, Ermeniler Gregoryen, Protestan ya da Katolik olularna gre farkl milletlere blnmlerdir. Osmanl millet sisteminde "millet-i hakime" durumundaki Mslmanlar Trk, Arap, Arnavut, Bonak, Acem, Krt, erkez vs. unsurlardan oluuyordu. slamiyet'te Hristiyanlktaolduu gibi ruhban snf ve hiyerarisi olmad iin Osmanl Mslman toplumu gayrimslimler gibi dini bir rgtlenme modeline sahip deildi. Osmanl ynetimi, millet sistemi kapsamnda gayrimslim tebaann idaresini kilise ynetimine brakmken Mslman cemaatinin zel alanna mdahaleden geri durmuyordu. Mesela, imparatorluun asli unsurunu oluturan Mslmanlarn ibadet meselesi devletin ilgi alannda idi. Mslman tebaann evkiit- hanseye (be vakit namaza) dikkat etmesi iin uyarlarda bulunuluyor ve hatta zaman zaman bu amala cezai meyyideler ngren dzenlemelere gidiliyordu. Nitekim, Kanuni Sultan Sleyman dneminde (1520-1566) namaz klmayanlar, oru tutmayanlar sokaklarda yasaklar (asesler) tarafndan takip edilerek cezalandrlyordu (Adyeke i999: i6 I). O, heterodoks slami unsurlara kar ise ok daha sert ve hogrszd, zndklar ve mlhidler ona bir ok kurban verdiler. (Geni bilgi iin bkz. Ocak 1998a). Osmanl ynetimi Gayrimslimler arasnda mezhep deitirmeyi engellemeye alt gibi kitlesel ihtida hareketlerini de pek tasvip etmiyordu. Ancak, bireyselolarak slamiyet'e gei her zaman mmknd ve bazen bu durum tevik ediliyordu. Kolonizasyonla Balkanlada teekkl eden slam, kendisine yerel unsurlardan mntesipler bulmaya balad. Bununla birlikte, Balkanlarda ilk yzyllarda slamama nispeten dk younluklu idi. Kitlesel din deitirme olaylar gerileme dnemi ile birlikte balad ve asl yaygn rnekleri 17. ve 18. yzyllarda yaand (Todorova 2000: 98; bkz Jelyazkova 1990,2002: 243). Ancak, Osmanl mparatorluu'nun Balkanlardan ekiliine kadar bireysel dzeyde din deitirme olaylar devam etmitir.5 Zorla din deitirme rnekleri de olmakla birlikte slam' kabul edenlerin byk ounluu bunu zorlama eseri olarak yapmamtr. Balkan ve zellikle Bulgar tarih yazclnda zorla slamatrma olgusu uzun yllar ilenmi olmasna ramen son yllarda ihtidalarn bireysel dzeyde gerekletii kanaati giderek yaygnlamaktadr. (Todorova 2000: 76,77,98; Jelyazkova 2002: 259-264; Lory 2002: 51) Zorla din deitirma temasn ileyen yazarlar iddialarn devirme sistemi, klelik, devletin bask ve kl yolu ile slamatrma politikas takip ettii vb. konular zerine temellendirmilerdir (Jelyazkova 1997: 46,47; 2002: 259-262) Gnll din deitirmeler ise, idari deil ancak toplumsal ve ekonomik basklarn bir sonucu olarak toplumda yer edinme, vergilerin bir ksmndan kurtulma, maddi kar vb. arzularn tevikiyle yaanm din
Naradna Biblioteka "Sv. Sv. Kiril i Metodii; (NBKM) (Sofya Kiril ve Metodiy Milli Ktphanesi), Orientaslki Otdel (ark Blm), Fon. 20 (Varna) arh.edinitsi. (No.) 66; Fon. 26 (Vidin), 1871, 1872,3896,171 i 1,17112,17113,17114,17115, Fon. 29 (Vratsa-vraca), a.e. 821, 822; Fon. 31 (Lom), a.e. 817; Fon. 32 (Oryahovo), a.e. 752, 756; Fon. 52 (KosturKesriye), a.e. 143. Bu ihtida rneklerinden Kesriye'deki 1652, dierleri 1853-1877 yllar arasnda cereyan etmitir.

deitirmeleri olarak yorumlanmaktadr (Todorova 1997: 130, 2000: 76,77,98). ehir ve kylerde yzyllar boyu bir arada yaama, devletin zendirme faaliyetl~ri (su aff, kle azatlll vs.), hukuki yapdan kaynaklanan Mslmanlar ve Gayrimslimler arasndaki farklar, evlilikler, tarikatlarn etkisi, Osmanl kltrnn gndelik yaamn eitli ynlerine kendisini aksettirmesi ve nihayet vicdanen insann istedii dine inanma zgrl Balkanlarda slamama konusunu ele alrken gzden uzak tutulmamas gereken hususlardr.6 Bireysel din deitirme olaylarnda slam etnik bir yaplandrc ilevi grm ve yeni sosyal ve dini evreye uyum srecinde Trkleme ile paralel gelimitir. Ancak, youn olarak ihtidalarn yaand blgelerde anadil muhafaza edilmi, fakat Mslmanlk vurgusu n plana karak Osmanl-Trk kimlii ile f'klemlenmeye doru bir gidi yaanmtr. Arnavutluk, Bosna, Girit ve Rodoplar'da (Pomaklar) meydana gelen din deitirme olaylar bu gruptandr. Bu srece paralelolarak yerel Hristiyan halklar da bir takm refleksler gelitirerek din deitiren hemcinslerini yok sayma yoluna gittiler. slam'l kabul edenler yabanclar, dnmeler haline geldiler, artk onlar "Hristiyan kardeler" veya arkadalar deil, fakat kafirler, Osmanllar ve Trklerdi (Jelyazkova 1997: 32,33). Mhtedilere atfen Trklemi Hristiyan anlamnda "potumak" ifadesi Slav dillerine yerleti. Balkan Hristiyanlar bamszlklarn kazanmalarndan sonra uzun yllar Trklk ve Mslmanl e anlaml kullanmaya devam etti. 17. ve 18. yzyllarda Arnavut, Bonak, Pomak gibi Balkan Mslmanlarnn yan sra erkez, Abaza, Krt vs dier Mslman unsurlar arasnda da Trklkle aynileme eilimi vardr. Ancak, burada kastedilen Trk kimlii etnik rk bir Trklk deildir ve devlete, "Osmanl"ya intisap etme eklinde tezahr etmektedir (Ortayl 1999a: 84; 1999b: 25,26; 1999c: i7). Bununla birlikte, Trk nfusun az olduu Arap memleketlerinde bu tr bir eilim grlmez. 19. yzyln son eyreinden itibaren Balkan corafyasnda yaanan glerde ekserisi Trke bilmedii halde ok sayda Arnavut, Bonak, Pomak unsurun ve daha sonra Giritli Mslmanlarn hicret etmesi kimlik tayininde dinin belirleyici roln ortaya koyar. Gnmzde bile Kafkasya'daki et:n ve Abhaz, Bosna'daki Bonak, Kosova'daki Arnavut ve Bulgaristan'daki Pomak, Trk' kendisinden saymaktadr ve bu imparatorlUun getirdii bir kimliktir (Ortayl 1999b: 25,26). Osmanl imparatorluunda milletler Mslmanlardan sonra Rum milleti, Ermeni milleti ve Museviler eklinde bir itibar srasna sahipti. st yaps bu ekilde oluturulan millet tarz rgtlenmede devlet, yerel dzeyde Gayrimslimlerin dini ve sosyal kurumlarna karmam ve demek zorunda olduklar cizye ve hara vergisinin dnda hemen btn konularda cemaatlerin ynetimini kendi dini liderlerine brakmtr. Aslnda, bu serbestlik sayesinde, dil, din ve yerel geleneklerin koruyucusu olarak kilise ve man ast rar, Osmanl hakimiyetine kar, pasif bir muhalefeti, bulank bir milliyetilii ya da dinsel dayanma duygusunu muhafaza etti (Vucinich 1962: 603-609). Ancak, kendilerine tannan bu tr haklarla slamamann kategori k bir deerlendirmesi iin kr. Vera Mutafieva, "brazt na Turtsite", Antonina Jelyazkova (Ed.), Vrzzki na svmestimost i ne svmestimosl eidu Hristiyanin i Mslmanin v Blgariya. Safiya, 1995, 8- 10
6

adeta yar otonomiye sahip Gayrimslimler, bir slam toplumunda yaamann beraberinde getirdii bir takm kstlamalara da tabi tutulmulardr. Osmanl imparatorluu, yeni bir kilise ya da havra yapmna ok snrl dzeyde msaade etmi, mevcutlarnn tamiri konusunda da padiahtan veya Bc1bc11i'den izin alnmasn art komutur. Yine, Gayrimslimler mahkemelerde Mslmanlara kar ahitliklerinin kabul edilmemesi; cami, mescit vb. yerlerin yaknnda ikamet etmelerine izin verilmemesi ve Mslmanlardan farkl renk ve kumata kyafet giymeleri gibi baz kstlamalara maruz kalmlardr. Gayrimslim milletler lber Ortayl'nn ifadesiyle kapal kompartmanlar halinde yaayan gruplard ve cemaatlar aras ilikiler son derece snrl idi. Osmanl ehrinde, her cemaat farkl mahallelerde yaard ve ehrin ortak ars dnda karlkl temas olduka snrl idi.? Bu kapallk ayn dili konuan gruplar arasnda, mesela Ermenilerde, mezhep ayrlna dayal olarak da sz konusuydu. Fert doduu millet grubunun iinde o cemaatin ruhani, mali, idari otoritesine tabi olarak yaar ve ancak ihtida etmesi durumunda millet kompartmann deitirebilirdi (Ortayl 1985: 996; 1999a: 82). Bylece oluan cemaat bilinci, 19. yzylda ulus bilincine geii kolaylatrd. Mslman unsurlarda olduu gibi gayrimslim unsurlarda da kimlik olgusunda etnik renkten ziyade dini renk ar basyor ve kimlik, iinde bulunulan kompartmana gre ekilleniyordu. Bu balamda, Rum milletine bal Slav unsurlar iinde bu olguyu aka grmek mmkndr. Ayn ekilde, Ortodoks Gagavuz Trkleri kendilerini Rumlara daha yakn hissediyorlard. Rum milleti iersinde Helenleme eilimi, Fener Patrikhanesinin ruhani, mali, hukuki, eitim vs. alanlarda Ortodoks unsurlar zerindeki gc, Rumiatrma faaliyetleri, Rumlarn ticaret ve eitimde olduka ileri gitmesi ve Fenerliler vastasyla devlet nezdindeki gl konumlar ile yakndan ilgilidir. Ancak, bunda ky kiliseleri dnda Bulgarca ve Srpa'nn kilise dna atlmas ve Yunanca'nn Balkanlarn ibadet dili haline gelmesinin de pay bykt (Ortayl 1985: 999). zellikle, zengin Bulgar, Srp ve Ulah tccarlar arasnda bu eilim yaygnd. Nitekim, 1835 ylnda Gabrova'da at okulla modern Bulgar eitiminin kurucusu saylan Yasil Aprilov 1831 ylna kadar Rum davas iin almtr. Burada kastedilen Helenizm, daha ok kendilerini Bizans kltrel gelenei iinde tanmlayan ve kltrel harc edebi Yunanca olan geni bir Ortodoks cemaate ballk duygusudur. Ancak, 18. yzylda "cahil, kaba kyl" nazar ile baklan Bulgarlar zerindeki Rum bask ve vesayetine kar Paisiy Hilandarski 1762 ylnda yazd "Bulgar Halknn, arlarnn ve Azizlerinin Tarihi" ~seriyle Bulgarlk bilincini uyandrmaya alt. Bulgarlar arasda Rum ruhbanna duyulan tepki "Ako v gorata v1tsi, v erkvata glrtsi (Ormanda kurtlar varsa, Kilisede Rumlar var)" eklinde ataszlerine yerleti ve Bulgar milliyetiliinin ilk cereyan Osmanl imparatorluundan ok Fener Patrikhanesine duyulan bir tepki olarak ortaya kt. Osmanl imparatorluunda 19. yzylda bir "Osmanl" kimlii oluturma abas, Batllama srecinin bir yansmas ve ulusu akmlara bir tepki olarak ortaya Mesela, Yama'da Bulgaristan'n bamszlndan uzun yllar sonra bile Trk, Rum, Yahudi, ve Ermeni mahalleleri varlklarn srdrdler (Lory 2002: 70)
7

kmtr. Osmanlclk devlete balln getirdii bir ortaklk zerine kurulu ve dolaysyla lengistik ve etnik trden "objektif kriterleri" deil, siyasi bir seim ve devleti benimserne methumu etrafnda rgtlenmi bir ideolojidir (Eldem 1995: 23). Bu balamda, toplum ve devlet arasndaki balar glendirmek amacyla ilan edilen Tanzimat Ferman bir dnm noktasdr ve eit haklara sahip bir "Osmanl milleti" yaratmaya ynelik ilk admdr. Islahat Ferman, merutiyet uygulamalar, tara meclisleri, aik eitim kurumlarn gelitirilmesi, pasaport kanunu vb. teebbsler de bu kabildendir. 19. yzylda Osmanl kimlii, Osmanl sekinleri ve millet sistemi iki yap tarafndan ekillendirilmitir. Osmanl sekinleri yapsalolarak kendi dini kompartmanlarnda bu sistemi ve kimlii kabul ettirirken bizzat millet laik eitim ve rgtlenme ile bu kimlii benimsemeye meyletmitir. Ancak, ayn rgtlenme etnik ulusulua da hizmet etti. Tanzimat dnemi, temeli Trk diline ve Avrupa kltrne almaya dayal bir eitim ve kozmopolit bir Osmanl sekinler grubunun domasna yol amtr (Ortayl 1999a: 78,79). 19. yzylda Osmanl kimti, Trke konumaya dayal bir kimliktir ve Trk aydnlarnn yan sra Rum (Fenerliler), Ermeni, Bulgar, Musevi vs. unsurlarn sekinleri arasnda yank bulmu grnmektedir. Bilhassa, Fenerli Helen Beyler ve Trkler arasnda OsmanllkRomallk ideolojisinin izlerini grmek mmkndr (Ortayl 1999c: 16). Namk Kemal, Ziya Paa, Ali Suavi gibi aydnlar Osmanllk fikrini bir ideoloji halini getirmeye alrken Kleanthis Skalieris'in Yeni Osmanllar'm aktif bir yesi ve hareketin stanbul'daki ngiliz Bykelisi H. Elliot ile ilikisini temin ettiini (Kitsikis 1996: 198) belirtmemiz bu noktada olduka ilgin olacaktr. Osmanlclk uruna mensup olduu etnik ve dini grubun ayrmc isteklerine kar kanlar da vardr. Bu noktada Atina, Viyana ve Londra eliliklerinde bulunan Kostaki Musurus Pa~a Osmanl milliyetiliiyle zdelemitir ve Kostaki Musurus Paa Atina eliliinde bulunduu srada Yunan milliyetilerinin tepkisiyle .karlam ve sakatlanmasna neden olan bir suikasta maruz kalmtr (Ortayl 1999a: 81; 1999c: 16). Kostaki Musurus Paann yan sra onun kayn pederi ve Bulgar asll olan Stefan Bogoridi (stefenaki Bey) ve ahfad, Maliye nazr Ermeni Amira snfndan Artin Dadyan Paa, Hariciye Nazr Aleksandr Karateodori, Selanik mebusu Musevi Emanuel Karasso, Hariciye Nazr Yanaki Sava Paa, Washington ve Viyana elisi Aleksandr Marvyoreni Bey vd. Osmanl kimliini ahslarnda temsil etmi kiilerdir. Bilhassa Fenerliler arasnda yaylma eilimi gsteren Osmanl ideolojisi kaynaklarda Helenotrkizm ve Helen Osmanlcl eklinde ifade edilmektedir. (Anagnostopulu 1999: 27) Dier taraftan, ulusuluk akm, millet sistemini de etkiledi ve cemaat anlamndaki "millet"ten, etnik ulusa doru bir kayma yaand. 1870 ylnda Bulgar Eksarhl'nn kurulmas8 Osmanl millet sistemine "Bulgar milleti" kavramn soktuu gibi cemaatlerin yaplanmasnda etnik blnmeyi ve Osmanl imparatorluunun tebaas arasnda kavmiyet tanmayp, ayn mezhepte bulunan
x Geni bilgi iin bkz. Akn Koyuncu, Bulgar EksC'rhll, anakkale Onsekiz Mart niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, Ba~11mam Yksek Lisans Tezi anakkale, 1998.

eitli milletlere bir ruhani reis tayin etme prensibinin tarihe karmasn ifade ediyordu. Ayn ekilde Osmanl imparatorluu ulusuluk akmnn etkisiyle i903 'te Srp, 1905'te ise Ulahlar ~esmi olarak tanmak zorunda kald. Dnemin artlar iine tek tutarl ve aklc yol gibi grnen Osmanlclk ideolojisi, ulusuluk akm karsnda baarszla urad ve sonuta emperyal milliyetilik etnik milliyetilie yenik dt ve imparatorluk dalmaktan kurtulamad. 93 Harbi ve Balkan Savalarnn rettii tecrbeler doumu geciktirilmi olan Trklk akmnn Mslman Osmanl aydnlar arasnda n plana kmasna sebep oldu. Osmanl imparatorluunda siyasal anlamda ortak bir Osmanl kimliinden sz edilememekle birlikte kltrel etkileim noktasnda toplumlarn birbirlerinden etkilenmeleri sz konusudur ve Osmanl tipi bir yaam tarz gelimitir. Dolaysyla ok eitlilik arz eden Osmanl toplumu bir arada yaama hususunu baarm grnmektedir. yle ki Osmanl toplumunda cami mezzini ile kilise zangou dostluk kurabilmekte; hatta Hristiyan aileler Mslman misafirleri iin evlerinde seccade bulundurmakta idiler (Yediyldz 1994: 483). Mslim ve Gayrimslim unsurlar dini bayramlarda birbirlerine karlkl hediyeler sunduklar gibi, bizzat padiah paskalya ve hamursuz bayramlarnda "millet ba"larna "atyye-i seniyye" ihsannda bulunuyordu (Koyuucu 1998: 141). Balkan ehirlerinde bamszlklarndan sonra bile, mesela Belgrad'da, Trkler gibi giyinmi erkek ve kadnlar sokaklarda dolayordu. Evde ba ak kadnlar sokaa kapal kyordu. Aslnda, Osmanlda Mslim veya Gayrimslim kadnn sokaa kmas pek arzu edilir bir ey deildi. Gerektende halklar arasnda iyi ilikiler ve kltr al-verii sayesinde dilde, sanatta, mimaride, mzikte, davran ve yemek kltrnde ve gndelik yaamn dier alanlarnda gl bir Osmanl kltr olutu. Mesela, Balkan dillerinde artma almalarna ramen varln srdren ok saydaki Trke kelimenin nitelii, alet edevattan bitki isimlerine kadar Osmanl kltrnn sosyal yaamn hangi alanlarna kendisini dayattn gsterir. Osmanl kimliini olduu gibi Osmanl kltr hayatn da etnik gzle sorgulamak yanltr. nk, Mimar Sinan'a o eserleri yaptran g etnik kimlii deildir. Rum Zaharya Efendi ( ?- i740), Ulah Dimitri Kantemirolu (1673- 1723), Musevi Tanburi sak (1745-1814), Ermeni Nikogos (1836-1885) ve Asdik (18401913) Aalar ve Kemani Tatyos Efendiyi (1858-1913), Klasik Osmanl (Trk) musikisinin en nemli bestecileri arasna sokan ya da Ermeni bir kilise ilahicisi olan Hamparsum Efendi'ye (1768-1839) ebced notas dnda bulduu ve kendi adyla anlan nota sistemi sayesinde klasik Trk musikisinin binlerce eserini gnmze ulatran g bize gre onlarn Osmanl kltrn zmsemi gerek birer "Osmanl" olmalarndan kaynaklanmaktadr. Ayn ekilde, hassa mimarlarndan Balyan ailesi mensuplar ve Ohannes Amira Serveryan, Osmanl hukuk literatrne nemli eserler kazandran Sarkis Karako Efendi de tpk Ahmed Cevdet Paa, Namk Kemal, emseddin Sami Fraeri vd. kadar "Osmanl"dr.

i) Ariv vesikalar: Naradna Biblioteka "Sv. Sv. Kiril i Metodiy", Orientaslki Otdel, Fon. 20 (Yama) a.e. 66 Fon. 26 (Yidin), a.e. 1871, 1872,3896,17111,17112,17113,17114,17115 Fon. 29 (Yratsa-vraca), a.t:. 821, 822 Fon. 31 (Lom), a.e. 817 Fon. 32 (Oryahovo), a.e. 752, 756 Fon. 52 (Kostur-Kesriye), a.e. 143 ii) Aratrma Eserler ADlYEKE, A. Nkhet 1999 "Osmanl Millet Sistemi Uygulamasnda Gelenekiliin Rol", Dnen Siyaset, Osmanl ve deolojisi zel Says. Austos-Eyll 1999, s.157-163 AGCA. Hseyin 1993 "Osmanl Kimliinin Ana Hatlar". (Dil ve Kltr Asndan Bir Kimlik Aratrmas Denemesi. VlJ. Osmanl Sempozyumu (St. Eyliil 1992), Bildiriler, Ankara, 1993,77-87 Ali Krca ile Siyaset Meydan (27 Ocak 1999), 700. Ylnda Osmanl, stanbul, Sabah Kitaplar, 1999. ANAGNOSTOPULU, Athanasia 1999 "Tanzimat ve Rum Milletinin Kurumsal erevesi, Patrikhane, Cemaat Kurumlar, Eitim", 19. Yzyl stanbulunda Gayrislimler, Ed. Pinelopi Stathis, stanbul: Tarih Yakf Yurt Yaynlar, 1999, 1-35 DANOYA, Nadya- Yesela Dimova- Mariya Kalitsin 1995 Predstavata za "drugiya" na Balkanite, Sofya, 1995 DERNGL, Selim 1995 "Osmanl Kimlii" (Panel: 12 Ekim 1993, Ynetici: Zafer Toprak), Sal Toplantlar 93-94. Anatomi Dersleri: Osmanl Kltr. (Yay. Haz. Zeynep ge), stanbul, Yap Kredi Yaynlar, 1995,7-33 ELDEM, Edhem i995 "Osmanl Kimlii" (Panel: 12 Ekim 1993, Ynetici: Zafer Toprak, Selim Deringil, Taner Timur), Sal Toplantlar 93-94, Anatomi Dersleri: Osmanl Kltr, (Yay. Haz. Zeynep ge), stanbul, Yap Kredi Yaynlar, 1995,7-33 ITZKOWITZ, Norman 989 Osmanl mparatorluu ve slami Gelenek. ev. smet zel, stanbul, 1989. JELYAZKOY A, Antonina 1990 Razprostranenie. na syama v zapadnobalkanskite zemi pod Osmanska vlast. XV-XVllI v.; Sofya, zdatelstvo na Bgaskata Akademiya na Naukite. 1990 JELYAZKOY A, Antonina (Ed.) 1995 Vr::ki na svmestimost i ne svmestimost mejdu Hristiyani i Mslmanin v Blgari)'a, SOfiya, 1995 JELYAZKOY A, Antonina 1997 Jelyazkova, "Formirane na Mslmanskite Obtnosti i Kompleksite na Balkanskite storiografi", Antonina Jelyazkova, Bojidar Aleksiev, Jorjeta Nazrska, Mslmanskite Obtnosti na Balkanite i v Blgariya. storieski

eskili, Sofya, IM!R, 1997, s. 11-59


JELYAZKOY A, Antonina

"Islamizalion in the Balkans as an Historiographical Problem: The Southeastem Perspective", The Ottomans and The Balkans, A Discussion of Historiography, (Eds. Fikret Adanr - Suraiya Faroqhi), Leiden.Boston. Kln: Brill, 2002, 223-266 KALciN, Maria i994 "The Image of the "other" in the i5th- i6th Century Ottoman Narrative Literature", Etudes Balkaniques, 1994, 1,22-27 KILIBAY, Mehmet Ali 1990 "Osmanl Kimliine Kiisel Bir Yaklam", Trkiye Gnl, i i (1990) ss. 46-56 KTSKs, Dimitri 1996 Trk-Yunan imparatorluu, Ara Blge Gerei llJ1da Osmanl Tarihine Bak, ev. Volkan Aytar, stanbul, letiim Yaynlar, 1996. KOYUNCU, Akn i998 Bulgar Eksarhl, anakkale Onsekiz Mart niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, Baslmam Yksek Lisans Tezi, anakkale, 1998. LORY, Bernar 2002 Sdbata na Osmanskoto Nasledstvo, Blgarskata Gradska Kultura 1878-1900, Satiya, 2002. MESTAN, Ltvi (Ed.) 2001 Balkanski identinosti v Blgasrkata Kultura ot modernata epoha (XX-XX vek), ast l., Sotiya, 2001 MESTAN, Ltvi (Ed.) 2002 Balkanski identinosti v Blgasrkata Kultura ot modernata epoha (XX-XX vek) ast II., Sofiya, 2002 MESTAN, Ltvi (Ed.) 2003 Balkanski identinosti, ast 1., Sofiya, 2003 MUTAFEV A. Vera 1995 "Obrazt na Turtsite", Antonina .Ielya~kova (Ed.), Vrzki na svmes/imost i ne svmestimoslmejdu Hristiyanin i Mslmanin v Blgariya. Safiya, 1995,5-35 OCAK, Ahmet Yaar 1998a Osmanl Toplumunda ZlJ1dklar ve Mlhidler (15-17. YZYI/la1~, stanbul, Tarih Vakf Yut Yaynlar, 1998. OCAK, Ahmet Yaar 1998b "Dnce Hayat (XV-XVI. Yzyllar)", OS/1lnl Devleli ve !'vledeniyeti Tarihi, Ed. E. hsanolu, II, stanbul, i998, i64- i74. ORTA YU, lber i985 "Osmanl mparatorluunda Millet", Tanzimat'tan Cumhurirete Trkiye Ansiklopedisi, stanbul, letiim yaynlar, 1985, 996-100 i ORTAYLL ilber i999a "Osmanl" Kimlii", Cogito, (Osmanllar zcl Says), i9 (1999),77-85 ORTA YLL ilber 1999b "Osmanl Kimlii", T,.k Yurdu, 19, 143 (1999), 21-27. ORTAYLL ilber 1999c "Osmanl Bar", Trkiye Gn/ii, 58 (1999),12-17. Z, Mchmet 1997 Osmanl 'da ::lme ve Geleneki Yorumclar (XVI. Yzyldan ):,'1'111' Y::yl Balarna), stanbul, Dergah Yaynlar, 1997.

2002

Z, Mehmet 1999 TMUR, Taner 1995

"Klasik Dnem Osmanl Siyasi Dncesi: Tarihi Temeller ve Ana lkeler", slami Aratrmalar, XII, i (1999),27-33. "Osmanl Kimlii" (Panel: 12 Ekim 1993, Ynetici: Zafer Toprak, Selim DeringiL, Taner Timur), Sal Toplantlar 93-94, Anatomi Dersleri: Osmanl Kltr, (Yay. Haz. Zeynep ge), stanbul, Yap Kredi Yaynlar, 1995, 733.

TMUR, Taner 1998 Osmanl Kimlii, 3. Bsk., Ankara, mge Kitabevi, 1998. TODOROV A, Maria 1997 "Balkanlar'da Osmanl Miras", (ev. Bemar Kutlu), Yeni Balkanlar, Eski Sorunlar ..., (Yay. Haz. Kemali Saybal - Gencer zcan), stanbul: Balam Yaynclk, 1997, i 17-145 TODOROV A, Maria 2000 "Balkanlar'daki Osmanl Miras", L. Carl Brown (Ed.), mparatorluk Miras, Balkanlarda ve Ortadou 'da Osmanl Damgas, stanbul, letiim Yay., 2000, 70-112. VUCINICH, S. Wayne 1962 "The Nature of Balkan Society under Ottoman Rule", Slavic Review, 21/4, 1962, 598-616 YEDYILDlZ, Bahaeddin 1994 "Osmanl Toplumu", Osmanl Devleti ve Medeniyeti Tarihi, I, Ed. E. hsanolu, stanbul: 1994, s. 441-509.

TRKYAT ARATIRMALARI DERGS


Ama ve Kapsam Hacettepe niversitesi Trkiyat Aratrmalar Dergisi 2004-2005 Gz dneminde H.. Trkiyat Aratrmalar Enstitsnn yayn organ olarak yayn hayatna balayacaktr. Dergi Bahar ve Gz olmak zere ylda iki kez Mays ve Kasm aylarnda yaymlanr. Dergi, Trk kltr alannda mevcut her tr probleme, disiplinler aras anlay erevesinde sosyal, kltrel, ekonomik, politik, uluslar aras ilikiler teori, uygulama ve metodolojilerini esas alarak eletirel bir bak as gelitirmek amacyla ada ve tarihi konularda zgn, yorumlamal, zmlemeli aratrma ve incelemelere yer verir. Yazarlarn Dikkat Etmesi Gereken Hususlar LYazarlar her tr haberlemeyi aadaki adresle yapmaldr. Hacettepe niversitesi Trkiyat Aratrmalar Enstits Beytepe Kamps 06532, Ankara. Tel: + 90.312.2976771-2 Belge: + 90.312.2976771 E-posta: turkiyat@hacettepe.edu.tr

4. Yazlar Trke ve ngilizce olarak hazrlanm zet ve be anahtar kelimeyle beraber gnderilmelidir.

200 kelimeyi amayan

5. Yaym Kurulu yaymlanmas kabul edilmi yazlarn, bilgisayar disketine kaydedilmi bir nshasn da talep eder.

son

haliyle

6. Yazar, Dergide yaymlanmas onaylanan yazsnn telif hakknn Trkiyat Aratrmalar Enstits'ne devredilmi olduunu kabul eder.

H..

Yaz Dzeni 1. Yaz nshalar Times New Roman yaz tipinde, A4 boyutunda katlarn tek yzne 1,5 satr aralkla ve 10 punto yazlmaldr. Sayfa kenarlarnda en az 2,5 cm. boluk braklmaldr.

2. Aklamalar iin yaplan dipnotlar metni iinde st yaz (superscript) ekillerle gsterilmeli ve sayfa altna verilmelidir. 3. Tablo ve ekiller yaznn sonuna ayr sayfalar halinde eklenmeli ve yerleri metin iinde belirtilmelidir. Tablo ve ekiller yaznn sonuna ayr sayfalar halinde eklenmeli ve yerleri metin iinde belirtilmelidir. 4. Alntlar, atnar iin kaynak verme dipnot eklinde deil, metni iinde ksa atf sistemi kullanlarak, yani ( znder 2000:68;Salam 1999 a, 1999 b, Ylmaz 2001 ) gsterilmeli ve kaynaklar yaz sonunda aadaki gibi alfabetik dzende tam knye halinde sralanmaldr.

Kitaplar iin: Yazar Ad/Adlar, (yl); Kitabn ad, Basld yer; Yayn evi. Derleme Kitaplar iin: Derleyen Ad/Adlar, (yl), Derleme Kitabn Ad, Basld yer; Yayn evi. Makaleler iin: Yazar Ad/Adlar, (yl), Makalenin bal, Sreli yaynn tam ad, Cilt No, (Say No), Sayfa No. Derleme kitaplardaki makaleler iin: Yazar Ad/Adlar, (yl), Makalenin Bal, Derleme Kitab Ad Derleyen / Derleyenlerin Ad, BasldYer: YaYllevi, Sayfa No. Bildirilcr iin: Yazar Ad/Adlar, ()'II), Bildirinin Bal, Sempozyum veya kongrenin ad, Dzenlcnen yerin ad, Tarihi, Derleyen/Derleyenlerin Ad, Basld yer: Yaymevi, Sayfa No. Tezler iin: Yazar Ad, (yl), Tezin ad, niversitenin ad, Enstitnn ad, Ariv No (var isc), Doktora/Master/Lisans Tezi, (yaymlanp yaymlanmad). Wcb siteleri iin: http://www.sitc ad (uzantlar ilc verilmeli ve sitenin ulald tarih; glin, ay, yl ve saat olarak bclirtilmclidir.)

yazar tarafndan

Dil ve Yazm H.. Trkiyat Aratrmalar'nn dili Trkiye Trkesidir, fakat Yayn Kurulu uygun grd takdirde derginin te biri orannda ngilizce, Franszca, Almanca ve Rusa yazlara da yer verebilir.Trkiye Trkesindeki yazlarn yazm kurallar bakmndan T.C. Babakanlk, Atatrk Kltr, Dil ve Tarih Yksek Kurumu, Trk Dil Kurumu'nun yrrlkteki Yazm Klavuzu'na uymas gerekir. Deerlendirme Gnderilen yazlar iki alan uzmannn " yaymlanabilir" onayndan sonra, Yayn Kurulunun son karar ile yaymlanr. Yazarlar hakem ve Yayn Kurulunun eletiri, deerlendirme ve dzeltmelerini dikkate almak zorundadrlar. Katlmad hususlar olmas durumunda, yazar bunlar gerekeleri ile ayr bir sayfada bildirme hakkna sahiptir. Dergiye gnderilen yazlar yaymlansn veya yaymlanmasn iade edilmezYaymlanan yazlardaki grlerin sorumluluu yazarlarna aittir. TelifHakk H.. Trkiyat Aratrmalar Enstits, 2002. Her trl hakk sakldr; bu yaynn hibir ksm elektronik, mekanik, fotokopi, kayt v.b. yolla hibir ekilde yaynclarn izni olmakszn bastrlamaz, altlamaz. Dergide yer alan yazlar, resim ve ekiller, nc ahslar tarafndan ancak, kaynak gsterilmek suretiyle alntlanabilir.

Hacettepe niversitesi Trkiyat Aratrmalar Enstits


Ama ve Kapsam Trkiyat Aratmzalan Enstitiis, Atatrk'n dnceleri dorultusunda, Trk Dnyasnn kltr varln disiplinler aras bir yaklamla inceleyerek evrensel llerde bilim dnyasna kazandrmak; bu amala lisans st dzeyde eitim-retim, bilimsel aratrma ve uygulamalar yapmak, yurt ii ve dndaki benzer kurulularla ibirliinde bulunmak amacyla kurulmutur. Yaklak tki bin yllk bir gemie sahip olan Trk kltrnn, bu uzun zaman diliminde etkili olduu corafyalar, baka kltrlerin hkm srd blgelerle karlatrlamayacak kadar geni bir alan kapsamaktadr. Trklerin tarihsel sre iinde ve gnmzde karlatklar ulusal ve uluslararas sorunlarn doru tanmlanmas ve bunlardan gelecee dnk perspektifler karlmas, her eyden nce bu blgelerdeki sosyal, siyasi ve kltrel yaplar hakknda bilimsel bilgi birikimini gerekli klmaktadr. Hacettepe niversitesi Trkiyat Aratmzalan Enstits de, Trk kltr varln ve bu varln etkileim iinde bulunduu kltrleri, bu etkileimin seyrini bilimsel yntem ve tekniklerle aratrarak, doru ve evrensel deerler erevesinde bilim dnyasna kazandrmay; disiplinler aras bir yaklamla sosyal ve kltrel aratrmalara yeni bir alm getirmeyi amalamaktadr. Bilindii gibi, Trk kltrnn tarihte ve gnmzde etkili olduu alan Sibirya'dan Viyana'ya, Cezayir'den Krm'a kadar uzanmaktadr. Trkiye, Balkanlar ve dier komu alanlar, Karadeniz ve Kafkasya ve Sibirya ile Trkistan corafyas Trk kltr sahasnn en nemli blgeleridir. Bu blgeler gerek tarihte gerekse gnmzde dnyann en stratejik blgeleri arasnda yer almaktadr. Trkiye devrald bu kltrel miras yeterince inceleyemedii gibi, Trk bak asyla elde ettii bulgular evrensel platforma tamakta da olduka yetersiz gzkmektedir. Yukarda belirtilen alanlarda yaayan dier kltrleri ve bunlarla olan etkileimin izlerini aratrmak, bugn Trk kltrnn dinamik ve gl temsilcisi olan Trkiye Cumhuriyeti ve onun niversitelerinin temel grevleri arasnda yer almaldr. Gelimi Bat lkelerinde XVII. yzyldan beri var olduunu bildiimiz dnya kltrlerini aratrma merkezleri; kendi ulusal bak alar ile hem kendi kltrel yaplar, hem de dnyadaki farkl kltrleri inceleyerek elde ettikleri bulgular, bir taraftan bilim dnyasna sunarlarken, dier taraftan da her trl yakn-uzak ekonomik ve siyasi hedefler dorultusunda ilgili lkeye altyap destei salamaktadrlar. Trkiye'nin benzer trden bir altyap desteine sahip olduunu sylemek zordur. Bu tespitten hareketle Avrupa'yla btnleme srecine kendi kltrel kimlii ile girmeyi hedefleyen, deien dnya dzeninde hak ettii saygn yeri almas gereken Trkiye'de; bir taraftan Trk kltrn ve etkileim ierisinde bulunduu dier kltrleri bilimsel yntemlerle aratrarak bulgular bilim dnyasyla paylamak, dier

taraftan da bugn ve gelecekte ihtiya duyaca altyap desteini salamak, Hacettepe niversitesi Trkiyat Aratmza/an Enstitsii'nn en temel iki amacdr. H. . Trkiyat Aratmza/an Enstits, Trk kltrnn etkili olduu ve ilikide bulunduu corafi blgelere gre tekilatlanmay, bu blgelerin gemite ve gnmzdeki durumlarn aratrmay ve bilim dnyasyla paylamay amalamaktadr. Blmler ve programlar, dnem ayrmna gidilmeksizin, corafi btnlk ierisinde, Trklerle ilikilerin youn olduu dnemler ve bugnk mnasebetlerisorunlar balamnda kltr, sanat, dil, tarih, corafya, edebiyat, folklor, inan ve din, iktisat, siyaset ve gvenlik gibi alanlar kapsamaktadr. Btn blm ve programlarda arl Trk dili, tarihi ve kltr ile komu kltr alanlar arasnda var olmu ve var olagelen iliki ve etkileim sreleri inceleme konusu olarak belirlenmitir. Dolaysyla hem bak asnn Trk merkezli olmas, hem de btnc bir yaklamla, aratrlan konularn evrensel ller ierisinde ele alnmas salanm olacaktr.

TRKE TOPLULUKLAR

BRLG (TTB)

niversitelerdeki renci topluluklarnn arasnda yer alan Trke Topluluklar, Trke ve Trke'yi dorudan ilgilendiren her konuyla ilgilenmektedir. Bu konularda bilimsel almalar yaparak niversite rencileri arasnda kamuoyu yaratmay, bilgilendirmeyi, zm retmeyi ve bu konularda alma yapanlar desteklerneyi ama edinir. Topluluklarn kurulma amac; Trke'nin yetkin bir bilim, kltr, sanat ve retim dili olmas yolunda almak ve Trke'yi yabanc szck kirlilii iinde zensiz kullanmlara kar savunmaktr. nk Trke, ulusal kimliimizin en temel yaptadr ve dnce evrenimizi oluturan en nemli edir. Trke, ulus olarak bir arada kalmamz salayan, bamszlmzn simgelerinden biri olan ses bayramzdr. Bu bayrak derse bamszlmz da gider, zgrlmz de... Ayrca Trke, bireyolarak dncemizin olumasnn koulu olan anadilimizdir. nsan en iyi, en verimli ekilde anadilinde dnr, sorgular, dnyay alglar ve tasarlar. Dilimizi ne kadar etkin, kapsaml ve retken kullanrsak, o kadar verimli ve retken dnrz. Bu amalarmz dorultusunda, Trke topluluklar, seslerini daha gl ve etkili bir ekilde duyurmak iin, Trke Topluluklar Birlii (TTB) adyla bir araya gelmilerdir. TTB, topluluklardan ayr veya onlarn st bir konumda deildir. al~malarda topluluklar esastr. TTB, bu almalarda Trke Topluluklar arasndaki iletiimi ve egdm salar. Bugn, Ankara, Bilkent, Erciyes, Hacettepe, ODT ve Seluk niversitesi Trke topluluklar TTB'ye ye olarak bulunmaktadriar. Trke Topluluklar hibir siyasal akm ya da ideolojiden doan grlere dayanmaz. Trkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatrk'n ilke ve devrimleri dorultusunda almalarn yrtr. Ulu nderimizin tam bamszlk iin yapt devrimlerden biri de dil devrimidir. Kltrel bamszlmzn gerei olan ulusal dilimize kavumamz iin yaplan bu devrimi balatrken Atatrk, "lkesini, yksek bamszln korumasn bilen Trk ulusu, dilini de yabanc diller boyunduruundan kurtarmaldr." demitir. Bu devrimle balayan akmla Trke, kendini yabanc dillerin boyunduruundan kurtarmtr. Ancak Trke, bugn baka bir yabanc diliil basksyla kar karya kalmtr. Bunun yannda, Trke'nin zensiz kullanlmas, Trk alfabesie gereksiz olarak yeni harflerin eklenmeye allmas ve harflerimizin bat dilleri ltlerine gre sesletilmesi, Trke'nin bugn kar karya kald en nemli sorunlardr. Trke, tm bunlara kar varolma savam vermektedir. Trke'nin bu onurlu savamnda niversite rencilerini ses bayramz tamaya aryoruz. Bu nedenle de yeni bir adm olarak Trke topluluklarn oluturuyor ve bu topluluklarda alyoruz ...

Yabanc dille eitim, toplumumuzun nemli yanlglarndan biridir. renmenin en iyi ve en hzl ekilde ana dilde gerekletii, yadsnamaz bir gerektir. Yabanc dille retirnde anlatlan derslerde, ezbercilikten teye gidilemez. renmenin ve uygulamann temelinde yatan, gelimesinde en nemli rol oynayan yaratclktr. Bu yaratcln olumas ve gelimesi ancak anadille gerekleebilir. nk insan; zihninde dnrken, tasarlarken, hayal kurarken hep anadilini kullanr. Dnmeyen, sorgulamayan, yalnzca ezberleyen beynin yaratc olmas mmkn olabilir mi? Yabanc bir dille eitim yaparken o yabanc dilin szcklerini, kavramlarn yinelemekten baka ey yaplamaz. Anadilin destei olmadan, bilimsel yaratclk deil, bilimsel taklitilik yaplm olur. Eer yabanc dille eitim ok doru bir yntem olsayd, anadilleri olmad halde, resmi veya eitim dili ngilizce olan smrge lkelerde herhangi bir gelime grrd. Trke; yazld gibi okunan, dilbilgisi mkemmel bir mantk sistemine sahip olan, alfabesinde her sesi karlayan harfleri bulunduran bir dildir. Ayrca kili say sistemine, yani bilgisayar diline, en mantkl uyumu salayan, dolaysyla insan beyninin alglamalarna ok yatln matematiksel bir dildir. Bu yaps ve sahip olduu kk ve eklerinin eitliliiyle Trke, dnyann en retken dillerinden biridir. Byle bir anadile sahipken ondan vazgernek, ondan baka bir dille eitim yapmak ok byk bir hata olmaz m? Trke'mizi yabanc dillerin saldrlarndan zenli bir ekilde kullanmak iin; Trke konualm, Trke dnelim, Trke topluluklarnda korumak iin, onu etkin ve

bulualm ... www.turkce.hacettepe.edu.tr www.turkcetopluluklari.org

You might also like