Iindekiler Editrden Insan Felsefesi Baglaminda: Gereklik, Imge ve Gsterge Olarak Beden Dr. Mustafa Gnay Tango: Bedenin Dans Hali Berkay Dibek Beden: Estetikten Arzuya Gken Yaayan Beden zerine Sylei akir zdogru, Gken Yaayan Ben-Beden-Evren Yetkin Iik Insan Bedeni Nejdet Evren Spinoza, Etika ve Bedenin Bilgisi Oyunbaz Insan Bedeni: Massa Confusa Nilsun Uralli Bir Hikaye Neleri Degitirebilir? Melda Gngl Dilin Bedeni Ferda Page 1 of 2 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/
Dogan zlem ve Evrenselci Aklin Eletirisi Dr. Mustafa Gnay Yabanci Gl zge Algisal Inan Zeynep Savain Iktidar ve Beden Michel Foucault ik Bir Ambalaj Kagidi Olarak Insan Derisi Yaar ubuku Diaridan Grnen Insan M. Merleau-Ponty Descartes'da Zihin ve Beden Felsefe Ekibi Beden Felsefe Ekibi Biyo-Iktidar Felsefe Ekibi Paralanmi Beden Felsefe Ekibi Ruh-Beden Felsefe Ekibi
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 2 of 2 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Algisal nan
Zeynep SAVAIN Algi, Merleau-Ponty'nin felsefesinin balangi noktasidir ve onun eserlerinde merkezi bir kavram olma statsn hi kaybetmemitir. Ancak algiyi felsefe gelenegi iinde ele alindigi gibi dnmek, Merleau-Ponty'nin kurdugu yeni yapiyi anlamada iimizi kolaylatirmaktan ok zorlatirir. Bunun en belirgin nedeni ise, Merleau-Ponty'nin felsefesinde alginin yeni bir taniminin yapilmasindan ok, algisal yaantinin betimlenilerine yer verilmesidir. Algi bir aiklik olarak ikar karimiza: Dnyaya ailiimin aikligi oldugu kadar, dnyanin ailiindaki aikliktir bu. Algi hem eyleri bana, algilayan bedenime tair hem de eyleri aar ve kendileri haline getirir. Dnyada ilk yaantiladigim ey, algimin bana sundugu bir kesinliktir. Algim, "bir ey var", "ben varim", "dnya var" gibi inanlarimin olutugu yerdir. Dnya ve eyler zerine dncelerim bu inancin zerinde ekillenirler. Ben eyleri dncemle anlamlandirmaya balamadan nce, dokunuum ve bakiim onlarla ilksel bir iliki kurmutur oktan. Bedenimin dnya ile olan bu temasiyla bir anlamlar agi rlmtr ki bu ilksel sentez, daha sonra benim bilincimde kurarak, dnyaya kattigim anlamlari nceler. Merleau-Ponty'nin "eylerle sessiz temasimiz" derken kastettigi ey ite bu ilksel ilikidir. Anlam, "...onlar sylenmi eyler olmadan nce...", algisal yaantida "eylerin sessiz dili" iinde oluur (VI, 61). Merleau-Ponty'nin hedefi algi ile dnce arasindaki bu bagi kurmaktir. Algi, bizi dnyaya baglayan gbek bagimizdir. Bedenimizle dnyada bulunuumuz sonucu oluan algisal inancimiz dncemizi nceler. Merleau-Ponty, algisal inancimizla uzlaacak, refleksiyon ncesi, varlikla kurdugumuz temasi gzden kairmayacak ve bu ilksel temasta varligin bizim iin ne oldugu sorusunu barindirabilecek bir felsefenin izini srer. Grnr ve Grnmez'in daha ilk sayfalarinda bunu yle dile getirir: "...dnce aika ortada olan tarihini yadsiyamaz, kendi anlaminin doguunu kendine dert etmelidir. Duyumsanir dnya, zndeki anlam ve yapi geregi, dnce evreninden "daha yalidir", nk birincisi grnr ve nispeten srekliyken, grnmez ve kesintili olan ikincisi, ilk bakita bir btn oluturmaz ve ancak digerinin kanonik yapilarina yaslandigi srece hakikatine sahip olur. (VI, 28). (.) Deneycilikte, algi di gerekligin kendini sunuudur, ya da Merleau-Ponty'nin szleriyle sylersek, "nesnel dnce alginin znesini tanimaz" (PP, 240). Entelektalizmde ise bu tez tersine evrilir, "...dnya, bir dnya dncesinin baglilaigi (correlati/) haline gelir ve bir kurucudan bakasi iin varolmaz" (PP, 241). Grlyor ki idealizm ve realizm, her biri digerini dilayacak ekilde, algisal inancin iki kutbunda yer alir. Ve algisal inancin iinde barindirdigi, algimin bir yandan benim algim oluu, bir yandan eylere sizmasi gibi bir ifte olabilirligi, algisal inanci tez haline getirmekle birbirlerinden keskin bir biimde ayirirlar. zne-nesne, beden-tin ve z-varolu ikiliklerinin ortaya ikiinin altinda yatan da bu ayrilitir aslinda. Refleksif felsefe, zellikle de Merleau-Ponty'nin Grnr ve Grnmez'de ele aldigi ekliyle, Descartes ve Kant ile balayan znellik zerine kurulu felsefeler, hatta Sartre'in negativist felsefesi ve Husserl fenomenolojisi bile znenin bu dnyada bedenli varoluunu grmezden gelmi, felsefeyi, "dogal insanin kendini orada artik hi tanimadigi", beni dnyaya baglayan baglarin koparilmi oldugu bir yere taimilardir (VI, 18). Bilimin de tavri aynidir. Sonu olarak hem felsefede hem de bilimlerde mutlak kuatici bir seyretme (survol absolu) halindeki zne, dncesinde yeniden bir dnya kurar. Ama bunu yaparken, algisal inancimiz geregi varolan bu duyumsanir dnyadan yola ikarak bir dnceler evrenine ykseldiginin farkinda Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y2.html degildir. Kant'in "eger bir dnya mmkn olacak ise" deyiinde ierden ihtimal, bu dnyada oluumuzdan itibaren dnlebilir ancak. Descartes'in cogito'ya dayanarak yeniden kurdugu gereklik, bu dnyanin gerekliginin izlerini tair, algisal inancimizda temellenir. "Hakikatin iinde olma gvencemiz, dnyada oluumuzla birdir," der Merleau-Ponty (VI, 28). Bu szlerinde, onun, Heidegger'in felsefesiyle yakinligini duymazliktan gelmek mmkn degildir. Heidegger'e gre, Aristoteles'ten sonra onu yorumlayan felsefe gelenegi upuygunluga (adquation) dayanan mantiksal dogruluk anlayiiyla ilksel hakikatin stn rtmtr. Ayni zamanda varolanlarin varliginin stnn rtlmesi sonucuna da yol amitir bu. Varolanlarin kendilerini gsterebilmeleri iin, bir rty aan ve rts ailan olmalidir. (.) Bilim, kendi payina, algisal inancin paradokslariyla ugramayi, tm varolanlarin sirrini zecegi bir gne erteler. Bilim adami iin "gerek, nesnel olandir" (VI, 31). Nesnel olana ulamak adina, eylerle kurdugumuz temasta onlara kattigimiz anlamlar, belirlemeler bilim tarafindan ayiklanir. Bilimsel yntem, eylere "mutlak kuatici bir bakila" yneliin yntemidir. Nesneyi her tarafindan kavrayabilecegimizi, onu tm perspektiflerinden grebilecegimizi varsayan bu baki, temelinde bedenli oluumuza dayanir. Byle bir bakila nesnelere yneliim, "yapabilirim"in (je peivc), yani bedenimin meknsalliginin bir sonucudur (VI, 60). Nesneyi kuatan, onu her tarafindan grebilecegimi varsayan baki, bedenimin nesne etrafindaki hareketinin verdigi bir imkndir aslinda. Merleau-Ponty, Alginin Fenomenolojisinde, eylerin farkli perspektiflerden grnlerini bir btnde toplamanin, yaayan bedenin (corps propre) onlarla kurdugu ilikinin bir sonucu oldugunu savunur. Bir kbe farkli yzeylerinden bakabilirim. Ancak yine de kbn kendisi bu farkli perspektiflerin toplamindan fazla bir eydir. Yaayan bedenim ve eyler bir sistem oluturur. Bu sistem iinde yaayan bedenimi tanidigim gibi tanirim eyleri de. Bedenimin blmleri arasindaki "yaayan birlik"in dnya, eyler ve bedenim arasinda da oldugunu syler Merleau-Ponty. "Diarinin algisi ve yaayan bedenin algisi beraberce degiir, nk onlar ayni edimin iki farkli yzdr" (PP, 237). Bilim ise, mutlak kuatici bakiiyla bir ideal anlamlar dzeni kurarken, bu bakiin bedenimin bir imkni oldugunu, kisacasi algisal inancin iki noktasi olan bedenli varoluu unutur. Yaanani, tm yaanmiligindan siyirarak, onu kendinde ey aratirmasinin konusu olan "saf nesne" haline getirir. (.) "Refleksif zmleme, dnya zerinde olan deneyimimizden yola ikar, ondan farkli bir olanak koulu olarak zneye ykselir", bu znenin dnyayi bilincinde yeniden kurarak oluturacagi "evrensel sentezi gz nne sermek" ugruna, dnya ile olan ilikimizi, her an gereklemekte olan o deneyimi feda eder (PP, iv; AF, 28). Refleksif dncenin znesi, bedensiz bir znedir. Oysaki deneyim yoluyla beni dnyaya aan, "dnya zerindeki baki aim olan" algilayan bedenimdir (PP, 85). (.) Dogal algida baki ailarimdan grrm dnyayi. Dnyayi btnnde grebilmemin koulu, onun diinda durmaktir. Refleksif felsefe, znenin bu diarida duruunun mmkn oldugunu sanir. Oysa dogal algida bedenin imknlari, dnyayi bir baki aisi ynnde aar, bu ainin diinda kalanlar karanliktadir, orada dnya kendini gizler adeta. Yine dogal algi iinde, yanilgilar da gerekler kadar dnyanin bir ailma kouludur. Fenomenolojik dnya bir dogrunun gereklemesidir; yanilgi da bu gereklemenin iinde bir dogrudur, dnyayi algilayiimin bir trdr yanilgi. yle grnyor ki Merleau-Ponty, yanilgiyi, sz geen rtlme imknina dahil etmitir. Algida yaanan yanilgi silinmeksizin, bir dogrunun onun yerini alamayacagindan bahseder. Dogal algi iinde zne, mutlak bilin olarak degil, algiladigi anda algiladigi eye bir anlamda hapsolmu, neredeyse o algi edimi ile tanimlanmi halde bulunur. Denebilir ki her algi edimi, bu znenin farkli zel halleridir. Hatta algilayan ve algilanan, aralarinda her an yeniden kurulan bag sayesinde, her algi ediminde bir yeniden doguu, bir baka algi edimine gemek iin bag koptugunda ise, o algida lm yaar gibidir. Bir digeri onun yerini almaksizin, yanilgi bile olsa, yaanmakta olan algi silinmez ve her bir algi iinde bulundugumuz geregin farkli bir yzdr adeta. Bu da "...her deneyimin ayni dnyaya aidiyetidir, ayni dnyanin olanaklari olarak, onu ifa etmedeki eit yeterlikleridir" (VI, 64). (.) Merleau-Ponty'nin dncesi, bedenli varoluun dncesidir. Tin-beden ilikisinin yeniden ele alindigi bu dnce iinde tinin egemenligi yikilmitir. Ancak beden de onun yerini almaz. "Tinin bir bedeni vardir ve bedenin bir tini ve aralarinda bir kesiim" (VI, 313). Beden yalnizca varoluun bir ekli olmakla kalmaz, algiyi mmkn kilan olarak, kendisinin eylerle iletiimimin yolu oldugunu da bildirir bana. Algilayan oldugu kadar algilanandir da. Bedenimde, alginin bu ifte varolu imknini bana kanitlayan ey, dokunan elime dokunmamin deneyiminde, algilayanin algilanana dnmesi ya da bakasinin bakiinin bedenli varoluumu ispatlarcasina, beni eyler arasinda bir ey kilmasidir. Bedenden bahsederken yle der Merleau-Ponty: "...o, temelde ne yalnizca grlen eydir, ne de yalnizca gren, o Grnrlktr..." (VI, 181). Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y2.html
"Ten"dir bu "Grnrlk". eylerle aramdaki bir geililik, tersine evrilebilirlik ilikisinden ortaya ikan ve her an kurulmakta olan Ten. Merleau-Ponty grenin ayni zamanda grnr oluunu "eylerle akrabaligim" olarak ifade eder. Bu akrabaliktir Ten'i aan. Dokunulur oluum dokunabilmemin koulu gibidir. "Bedenin kalinligi", "eylerin kalbine gitmemin tek yolu"dur ona gre (VI, 178). Alginin Fenomenolojisi'nde, yaayan bedenimi taniyiimin adeta eyleri tanimamin koulu oldugunu sylerken kastettigi, bu geililik ilikisinden baka ne olabilir? Yaayan bedenle eyler arasindaki birliktir bu geililik ilikisi. Algida benden dnyaya, dnyadan bana akanin, gemie, imdiye ve gelecege yayiliindan ikar Ten. Bedenim grnr algilar, bakiimin dokunuunda tenselleir eyler, dnce -grnmez olan- ben'den dolayimlanarak tene katilir, sz'de beden bulur, dncenin bedenidir sz, onun grnr yzdr. "Szn basit bir sabitleme araci ya da hatta dncenin kilifi ve giysisi oldugunu syleyemeyiz," der Merleau-Ponty (PP, 212). Sz ve dnce, grnr ve grnmez birbirinde zarflanmilardir. Teni dz bir satih olmaktan kurtarip, onu derinligine firlatan, grnrden aldigimi grnmez kilarak grnre geri veriimde yaanan, bu srekli geililik halidir. eylerden bana, benden onlara geendir. Ben dnya olurum, eyler tenselleir (VI, 178). Bu anlamda tenin kalinligi srekli bir derinlemeden ibarettir belki de. Grnr ve Grnmez 'de "Ten"i u szlerle betimler Merleau-Ponty: Suskun grme sze aktiginda ve kariliginda sz, adlandirilir ve sylenilir olanin alanini aarak kendi hakikatine uygun bir ekilde bu alanda yerini aldiginda, kisaca, grnr dnyanin yapilarini dntrp kendini tinin bakii kildiginda, bu her zaman hem sz hem dilsiz algiyi tutan ve tenin bir yceltiliiymiesine idenin neredeyse tensel varoluuyla beliren geililik fenomeni geregi olur (VI, 203). Tenin betimlendigi blm boyunca, algi ve dnce ya da beden ve tin arasindaki iliki, "grnr" ve "grnmez" terimleri zerinden kurulur. Dnyada grnr algilarim. Grnmeyenim olan dnceden dolayimlanan algimi sz iinde grnr kilarak yeniden dnyaya katarim. "Idenin neredeyse tensel bir varolua" brnmesi budur ite. Ten'i belirleyen zellikler olarak, ayni anda ailma ve rtlme, gren ve grlenin evrilebilirligindeki i ie gemilik, neredeyse ayirt edilemezlik, bilimin ya da refleksif felsefenin kesin olarak belirlenmi varliginin imknlari olamaz. Ten, zne-nesne ikiliginden siyrilmi bir yapi iinde algisal varoluu betimler bize. yleyse bu algisal varolu, algisal inancin paradokslariyla yzleecek bir felsefenin kapilarini aar mi diye sormaliyiz. PP: Phnomeologie de la Perception (Alginin Fenomenolojisi) VI: Le visible et linvisible ( Grnr ve Grnmez) Dnyanin Teni, Hazirlayan Zeynep Direk, Metis Yayincilik
Not: Toplam 23 sayfalik metinden bazi blmler alintilanmitir. Amacimiz Ponty felsefesinde nemli bir yer tutan "algi baglaminda "beden in yeniden dnlmesini dikkatlere sunmakti. Konuya ilgi gstereceklere, ayni yapitta yer alan, "Grlmeyeni Grmek: Et Kavrami zerine balikli blm de neriyoruz. Felsefe Ekibi.
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y2.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
BEDEN: ESTETKTEN ARZUYA Gken YAAYAN Beden ruhun mezaridir. (Platon) Bedeniniz, Kutsal Ruhun mabedidir. (St. Paul) Beden bir makine olarak tanimlanabilir. (Descartes) Ben u anda ne isem bedenim odur... Ben bedenimim. (Sartre) Beden ile olan ilikimiz yzyillar boyunca degimitir ve farkli fiziksel, simgesel, sosyokltrel, vs kodlar altinda ele alinmitir. Bugn pek ok balik altinda tartiilmaktadir: ! Spesifik fiziksel karakteristiklerin vcut imajinda, kiilerarasi iletiimde, psikososyal alanlarda etkileri (vcut lleri, ekicilik, grne bagli diger konular) ! Kltrler arasi vcut imaj farkliliklari (apraz kltrel ve etnik alimalar) ! Saglik alaninda fiziksel grn ve vcut imajinin etkileri (Kozmetikler, estetik cerrahi, nroloji, dermatoloji gibi) ! Vcut imajina bagli olan rahatsizliklar (Yeme bozukluklari, sosyal fobi gibi) ! Vcut imaji ile davrani durumlari arasindaki iliki ! Kuramsal alan (Davranisal, bilisel, fenomenolojik, psikodinamik, sosyokltrel, feminist kuramlar gibi) Tarihe baktigimizda, Antik dnemde bedenin yceltildigini gryoruz. Tanrilarin ve tanrialarinin gc ve mkemmelligi, bedenlerinin kusursuzluguyla simgesellemitir. Hedonizmin kurucusu Aristippusa gre bedensel zevkler, akli zevklere gre daha tatmin edicidir.
Sokratese gre ise beden, ruhun hapishanesidir. Ruh beden iinde yardim alamayan mahkmdur, ellerinden ve ayaklarindan bedene zincirlenmitir. Beden ve ruh sadece "ayri degildir, ayni zamanda zittirlar ve eit degillerdir. Ruh, bedenden stndr, beden ruhun ancak glgesi olabilir. Bu yzden de lmden korkmaz. lm ruhun bedenden zgrlemesi olarak ele alinir, bylece hapishaneden kurtulup lmsz olur.
Sokrates, Platon ve Aristotelesin dalizm ailimlari, yzyillarca beden algisini belirleyen kavramlarin balangi noktasidir. Beden ortaag boyunca aagilanmi, ilecilikle ve kati kurallarla bedeni zevklere, bedenin nemsenmesine olumsuz bakilmi, bu konuda kati kurallar konulmu ve uymayanlar cezalandirilmitir.
Kizilelik yazisinda yle der: "Byk Gregorius bedeni, "ruhun u igren giysisi olarak adlandirmiti. Saint Louis Joinville ise bedene dair yle demiti: "Insan ldgnde u beden czamindan kurtulur. Yine, Ortaag insanlarinin rnek aldigi keilerin ile uygulamalarinda da beden srekli aagilanan bir eydi. Bilindigi zere, ermiler iin kir byk bir erdemdi. Ortaagin dinsel motifleri ve manastir kurallari, banyo ve temizlik bakimlarini, lks ve rehavet kabul ederek en aza indirmilerdi.
Rnesansla beraber beden tekrar kefedildi. Botticelli, Leonardo da Vinci, Michelangelo, Page 1 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html Raphael ve Titian bedeni tekrar "gzel olarak tasvir ettiler. Gzellik, ruhani iyiligin yansimasi olarak ele alinmaya baladi. Beden artik bir dman yerine gzel, iyi, kiisel ve znel gibi kavramlarla anilmaya balandi. Rnesans, ortaagdaki bedene ait grlerin tamamen yerini almadi. Ignatius Loyola (1491-1536) bu dnemde yaamitir ve Spiritual Exercises adli kitabinda kendimizi terbiye etmemiz gerektigini syler. Yemek ve uykudan vazgemek, bedene (demir zincirler ve benzeri aci veren aletlerle dvmek) aci ektirmek, bu "terbiye etmek kavraminin kapsamindadir.
Modern felsefenin babasi sayilan Descartes, bedeni bir makine olarak ele alir. Etten ve kemikten yapilmi bir makinedir beden. Ayrica bedeni bir saat olarak da dnr; zekadan yoksun alian bir saat.
Descartese byk bir eletiri Spinoza tarafindan gelmitir. Liebnize yazdigi mektupta yle der: "Descartes akildan baladi. Ben tanridan baladim.
19. yy.da beden zerine tartimalar farkli alanlarda Feuerbach, Marx, Darwin, Nietzsche ve Freud tarafindan yapilmitir.
Marx ve Engels iilerin vcutlarinin yok olmasini, makineletirmesini ve hayvanlatirilmasini aratirdi. Kapital Vol.1de Descartesin iinin bilinli olarak 'Makinenin bir eki olmasi'ni asla tasarlamadigini yazar (Marx ve Engels, 1967:87). 'Iinin, bir makinenin dzeyine battigindan beri, o, bir yarimaci olarak makine ile karilanabilir'. Ve 'Ii iin ok alitirilmak ve zamansiz lmek kainilmaz sonutur, ' (Marx, 1964:69,68). Vcutlar, kullanildiktan sonra atilabilir (disposable) varliklardir. Charles Darwin sosyal bir perspektiften ziyade bir biyolojik perspektiften insanlari hayvanlar olarak niteledi. Evrimden bahsedip atalarimiz olarak hayvanlari iaret etti. Darwin insanlarin sadece diger hayvanlardan evrimleen olan hayvan olmadigini, hala vcutlarimizin evrimletiginden bahsetti. Darwin ok etkili olarak, Viktoryen degerleri alabora etti, artik akil, vcutla ve diger hayvanlarla baglatilandi. Darwinden sonra Platondan Descartese uzanan dnemdeki ikili yapilar olan akil/beden, insan/hayvan, st/alt gibi ayrimlar sadece reddedilmedi, hatta bazi kabuller tersine dnd. Friedrich Nietzsche de bedenden bahsetti. Hiristiyanligi ve Hiristiyanligin beden ideolojisini reddetti. Byle Buyurdu Zerdtn "Bedeni Kmseyenler stne adli blmnde yle der: Bedeni kmseyenlere seslenmek istiyorum. Bildiginizi degitirmeyin ve bana yeni bir ey gretmeyin, yalniz vcudunuza hoa kal deyin yani susun. Ben beden ve ruhtan ibaretim. Byle der ocuk. Neden ocuklar gibi konumamali? Fakat uyanik ve bilgin adam yle der: Ben tamamen bedenden ibaretim. Baka hibir eyim yok. Ve ruh ancak bedende olan bir eyin adidir. Beden; byk bir akil, tek hedefli bir okluk, bir sava ve bir bari, bir sr ve bir obandir. Kardeim, senin kk aklin da bedeninin bir parasidir. Ruh dedigin ey, bedeninin byk aklinin bir parasi ve oyuncagidir. Ben diyorsun ve bu kelime ile gururlaniyorsun. Fakat bundan daha byg ki, sen ona inanmak istemezsin. Bedenin ve onun byk aklidir. O, ben demez. Fakat beni oluturur. Duyunun hissettigi, aklinin anladigi kendiliginden bir sonu vermez. Fakat duyu ve ruh her eyin amaci olduklarina seni inandirmaya aliirlar. O kadar kibirlidirler. Duygu ve ruh, alet ve oyuncaktirlar. Bunlarin ardinda asil varlik vardir. Bu varlik; duygularin gz ile arar, ruhun kucaklariyla dinler. Bu varlik srekli arar ve dinler.
Sigmund Freud, psikolojik olgularin, fiziksel olgulara dndrlebildigi, histeri ile ilgili alimalarinda gsterdi. Vcut ve akil, birdir. Ruhsal durum analiz edildiginden itibaren, somatik bulgular kaybolur. Bylece terapinin baarisinin gstergelerinden biri de bedendir. Bu yaklaim, geleneksel Kartezyen dalizmindeki zihin-beden ayriliginin baka bir aidan daha sorgulanmasina da neden oldu. 1900l yillardan sonra ekonomi, saglik, siyaset vb. alanlarda Kartezyen dalizmin zayiflamasi, bedene yeni bakiin gnlk hayatta yansimalarina neden oldu. N alimalar, gzellik yarimalari, gnelenme, dans, Hollywood filmlerindeki gzel kadinlar ve yakiikli erkekler gnlk hayatin parasi olmaya baladi. Spermen 1933de hayatimiza girdi. (Bkz. Ilk Spermen) Bedenin algilanmasi degiti. Tiptaki ve sanayideki ezamanli gelimeler, tip camiasinda bedenin "bir tr organik makine olarak da degerlendirilmesini sagladi. 1943de Sartre yle der: "Ben u anda ne isem bedenim odur... Ben bedenimim.. Bu cmle, Descartesin "Dnyorum, yleyse varim szne taban tabana zittir. Varoluu yaklaim insanlarin ya, cinsiyet, irk gibi nedenlerle yargilanmasinin politik ve pratik nedenlerle Page 2 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html yapildigini, bedenin ayni zamanda politik bir nesne oldugunu ortaya koymutur. Hitler dneminde bedenin politik nesne olmasi olduka gz nndedir, "saf irka ulamak amaciyla pek ok beden katledilmi, sakat birakilmitir. Dolayisiyla kiinin kendi bedenini sevmesi ya da nefret etmesinde, kisaca kiinin bedeniyle ilikisinde politik unsurlar olduka belirleyicidir. Bunun diinda gnlk hayatta binyillardan beri her kltrde l bedene saygiyla davranilir. Trenler yapilir. lmden sonra kalan beden, kiinin simgesidir. Kiilerin lmlerinden sonra da bedenleri zerinde haklari vardir. Kadavralar zerindeki alimalarin zorlugu, bu nedenledir. Beden bilimin ilerlemesiyle artik "tekrar tasarlanabilen plastik ve biyonik bir nesne olarak tekrar ina edilmitir. Plastik ameliyatlar ile beden artik "verilmi degildir, "seilmitir. Kalple ilgili materyaller, titanyum kalalari, polimer damarlari, elektronik gz ve kulak, silisyum lastik derileri ile beden biyoniklemitir de. Diyaliz makinelerine, yapay akcigerlere, yaam destek sistemlerine bagliyiz. Beden paralarimiz artik organ nakilleriyle yer degitirebilir. Beyin ldg halde bile beden canli tutulabilir. Klonlama teknolojisi artik durumlar daha da karmaiklaabilir. Canetti Beden-iktidar ilikisini ele alir. Kitle ve Iktidar (s: 350) adli yapitinda yle der: Kai dnmleri, yararsiz olduklari hissedildigi iin terk edilince melankoli balar. Melankoli durumundaki bir kii kovalamacanin bittigini ve oktan ele geirildigini hisseder. Kaamaz, yeni metamorfozlar bulamaz. Giriimde bulundugu her ey bo ikar; kaderine razi olur ve kendisini bir av olarak grr; nce bir av olarak, sonra yemek olarak ve son olarak da le ya da diki olarak. Kendi kiiligini giderek daha da degersiz kilan kiymetten dme sreci mecazi olarak sululuk duygusu diye ifade edilir... Insan birine borluysa o borcun byklg kadar o kiinin iktidari altindadir. Kendini sulu hissetmek ve bir av olarak dnmek bylelikle temelde ayni eydir. Melankolik insan yemek yemek istemez ve yemegi reddetme gerekesi olarak da bunu hak etmedigini syleyebilir. Ama asil neden kendisini yenmi hissetmesidir; yemege zorlanirsa bunu hatirlar. Kendi agzi kendisine dogru dner; sanki nne bir ayna tutulmutur ve bu aynada kendi agzini grm, bir eyin yendigini grm gibidir. Ama bu bir ey kendisidir. Her zaman yemi olmanin cezasi birdenbire ve kainilmaz bir biimde nne ikar. Yenen bir eye dnm btn kaii sona erdiren son dnmdr. Bu dnm, hangi ekli alirsa alsin, yaayan eylerin kamasini nleyecektir. Iktidarin bedenle ilikisi son derece eski ve dayatmacidir. Iktidar, nce kiinin kendi bedeni zerinde iktidar kurmasiyla baladi. Kendi bedeninde iktidar kurabilecegini kavramak, diger bedenler zerinde iktidar kurulabileceginin iaretini tair. Ele geirmek, yakalamak, kavramak gnlk hayatta ayni zamanda bir iktidari iaret eden szcklerdir, ayni "kendini bakasinin ellerine birakmakda oldugu gibi. Iktidarin aralarindan olan iddetin en eski formu elle yapilir; vurulur, ezilir vs. Bugn "kendi bedeni zerinde sz sahibi olma/olmama durumu pek ok platformda ele alinabilir. Bu soru unu da dndryor: Bedenimiz hakkinda kendi kararlarimizi verdigimizden nasil emin olacagiz?
Bedene dair sylemler en ok namus, bekret gibi cinsellikle ilgili konularda gz nnde olmakla birlikte, geleneksel sylemlerden u feminist sylemlere, ecinsellige, iddete, siyasete, ekonomiye, sosyolojiye, reklmlara, modaya kadar pek ok konunun gndemindedir. Kiinin bedeniyle iliki yollari eitlidir ve unlari kapsayabilir: Kendi bedeni zerindeki haklar aik ve dogrudan, sisteme ya/da sistemin szcsne teslim edilebilir veya bedenin bu aik teslimine kari ikilabilir. Ikincisi, sistemin silahlarini kuanarak sistem szcsnn haklarina kari ikmak, bylece kendi bedeni zerinde sz sahibi olmak iin sistemin gnlls olmak ya da bu teslim alan-teslim alinan ilikisine daha radikal bir tepki koyup bu oyunun diina ikmaya alimak ve bu eylemin zorluklarini ggslemek (ki bu zorluklar bedenin zarara ugramasi ve hatta lm gibi yine bedeni hedef alan iktidar alaninda olabilir) ya da sisteme dahil oluyormu gibi yapip aslinda olmadigina inanmak ve bylece kari ikmanin zorluklarini da devre dii birakmak eklinde olabilir. En son bahsettigim pasif direni, pasif bir kabul olarak degerlendirilebilir mi, dnlmelidir. Kurumsal yapilanmalarda yine beden n plandadir: Hapsedilme, kirba yeme, yakilma gibi bedensel acilar sz konusudur. Evlilik kurumu yasalarla yceltilir ve toplumsal olarak kabul edilmeyen bedensel eylemler yasalarla cezalandirilir. Sistem ayni zamanda bedeni farkli ekillerde de kullanir. Grselligin olduka n plana iktigi bu zamanlarda, beden artik pazarlanabilir bir eydir ve beden zerinden arzularimizi satin aliriz. Reklmlarda, modada bu elle tutulabilecek kadar aiktir. Kadinlar tarafindan arzulanan o adam olmak iin o arabayi satin alir, muhteem fizige sahip o kadin olmak iin bu elbiseyi satin aliriz. Aldigimiz o rnle birlikle reklmdaki imgeye sahip olma Page 3 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html
yanilsamasini yaariz. "Artik Zeus benim. Beden ayni zamanda aidiyetimizin altini izmek iin de bir aratir. Biyik ve sakal varligi/ yoklugu ve biimi, salarin sari mi yoksa diger renklerde mi oldugu, dvmeler, piercing, giysilerin biimleri ve renkleri ilk bakita karimizdaki kiinin kim oldugu hakkinda karar vermemizi saglar: Metalci midir, solcu mudur, geleneklerine bagli midir? Hangi sosyal kesimdendir, kendini nereye ait hissetmektedir? Beden ile aidiyetimizin sinirlari nereye kadar izilebilir ve ait olunan konumu bu kadar grnr kilmak gerekli midir, dnlmelidir. Kaynaklar Synnott, A., The Body Social: Symbolism, Self and Society, Routledge, 24-36, 1993 Nietzsche, F., Byle Buyurdu Zerdt, ev. Deniz Sara, Kapadokya Yayinlari, 28, 2002 Canetti, E., Kitle ve Iktidar, ev: Glat Aygen, Ayrinti Yay., 2003 Prof. Dr. Sezgin Kizilelik, Kreselleme, Beden ve izofreni, C.. Tip Fakltesi Dergisi 25 (4), 2003 zel Eki (http://www.cumhuriyet.edu.tr/edergi/makale/496.pdf) Cash, T.F., Body Image: past, present and future, Elsevier, Body Image 1 (2004) 1-5 Grseller http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Roman_sculpture.jpg http://en.wikipedia.org/wiki/File:Reign_of_the_Superman.jpg http://www.zimbio.com
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 4 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Beden zerine Sylei akir ZDOGRU, Gken YAAYAN
G.Y. Beden diyalektikiler ve diyalektiki olmayanlarca farkli algilaniyor; ruh beden yarilmasi, zihin beden yarilmasi gibi. Nietzsche, beden tarafini tutuyor ve bedenden zekaya gidiyor ama ayni zamanda durumun Diyonisosu tarafi da var, bu aidan bedeni ara olarak kullanmiyor mu? Ve bedene bu baki amanlarda bu nasil? amanlarda esas olan ruh degil mi?
.. amanlarda ruh/beden ayrimi gibi kesin bir ayrim yok. Bizim bildigimizin, aslinda n kabullerle elde ettigimizin kkeni de Descartes' a dayanan bir Kartezyen ayrim. Biz ister istemez bunu byle dnmek iin koulluyuz, ama senin evirdigin o yazida da* bu aslinda biraz geiyor. Mitosun iinde yaarken nesne ve zne gibi ayrim sz konusu degil. Bir ruh var ama bu nesneden bagimsiz dnlebilen bir ruh degil, aslinda nesne ile de dnlmesine gerek yok; aslina bakarsan bir forma sahip olmak zorunda degil. Nietzsche kismina gelirsen ise iler biraz karmaiklaiyor, nk o da beden ve ruh arasina kesin bir ayrim ekmiyor.
G.Y. Nietzsche "Ruh dedigin ey, bedeninin byk aklinin bir parasi ve oyuncagidir. Ben diyorsun ve bu kelime ile gururlaniyorsun. Fakat bundan daha byg ki, sen ona inanmak istemezsin. Bedenin ve onun byk aklidir. O, ben demez. Fakat beni oluturur. Duyunun hissettigi, aklinin anladigi kendiliginden bir sonu vermez. Fakat duyu ve ruh her eyin amaci olduklarina seni inandirmaya aliirlar. O kadar kibirlidirler. Duygu ve ruh, alet ve oyuncaktirlar. Bunlarin ardinda asil varlik vardir. Bu varlik; duygularin gz ile arar, ruhun kucaklariyla dinler. Bu varlik srekli arar ve dinler der.
.. Tamam, ama bu kesinligi olan bir ayrim degil. Bence bunun da kkeni aslinda Spinoza'da. Bengi dn olayini da bir anlamda kadercilikten ikaran bu, ayni 'kendi' mekanizmasi zaten, ama ben Nietzsche'de dogrudan dogruya bir beden politikasina pek rastlamadim.
G.Y. Antik dnemde de beden nemli. Muhteem heykeller yapmilar. Hiristiyanlikla ruh devreye giriyor ve ruh ayri bir nem kazaniyor. imdiki dnemi de gsterge anlaminda geriye dn Page 1 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html olarak mi okuyorsun, bedenin tekrar retime girmesi ve imaj kltr baglaminda?
.. Geri dn degil aslinda, bedeni tekrar unutturmanin bir biimi olarak bakiyorum ben buna.
G.Y. Gz nnde ok fazla tutarak grlmesini engelleme mi?
.. Sanki arzu bedenin retimi degil de onun diindaki eylerden gelen bir eymi gibi. Bir yn degitirme, saptirma diyelim.
G.Y. Bir de bu zamanda yarilmanin zerinden devam eden bir yani da var bedenin, yarilmanin uzantisi olarak.
.. Rahatsiz miyim, aslina bakarsan rahatsiz da degilim. letiimsel bir olgu, agla ilgili bir ey. Heideggerci bir dnyada yaamaktansa, byle bir dnyada yaamak daha keyifli bence. Aslinda, dogrudan bedene ynelik politikalar aydinlanma ile baliyor, modernizm bedenin kendi kendine dnmesinin tarihi gibi okunabilir. Hasan Blent Kahraman yaziyor bunu.
G.Y. Bedenin antik zamanin estetiginden, bugnn arzusuna dn.
.. Antik zamandaki o airi estetigi de ben imaj kltr diinda pek okuyamiyorum. O dnemde insanlar, normal bir insanin yle olmadigini biliyordu, orada da gayet idealize edilmi imajlar sz konusu idi, ama onun en arpici yani, tanrilarin ya da kahramanlarin insan biimli idealize edilmi varliklar olmasi, sonuta orada heykeli yapilan her figr dogast kimi iler yapmi kiiler. Bir mlekinin heykeli yok mesela orada. Kaslar, beden hareketleri, asaletleri, bu da bir eit idealize etme, baka bir deyile airi gerek olma iddiasi taimiyor mu?
G.Y. Evet kesinlikle. Bu durum, bu zamanda artik pazarlanabilir bir ey de.
.. Tabi ki, pazarlamadan te ayiran ya da birletiren kimi etkileri de var. Btn alt kltrlerin bir giyim kodu, bir aksesuar kodu, beden hareketlerini kullanma biimleri var. Mesela buna en fena rneklerden bir tanesi nezaket kurallari. Bizde belki o kadar nemli bir ey degil ama sekinler arasinda zellikle Viktoryen ngiltere'de ok nemli bir olgu. Asin, nnde duran bir para et var ve sosyal bir stat nedeniyle o eti bedenini eitli biimlerde kullanarak yemek zorundasin.
G.Y. Aidiyet? O zaman bugnk duruma estetigin art planinda arzunun sentezi diyorsun?
.. O kadar alengirli bir ey syleyemiyorum u an. Ama yle bir ey var, biz artik bedenimizi dolayimsiz olarak algilayamiyoruz, bunu iddia ediyorum. Zaten pek de algilayamadik. Beden bizim iin hep dolayimlanarak farkina vardigimiz bir ey oldu ki bu, sen benden daha iyi biliyorsun. Bedenim aci ekiyor ve hi anlamadigim zellikleri olan kk eylerle bu aci diniyor. Ya da karimdakinin bedenini saran kirmizi bir kuma var eitli yerleri kapaniyor, eitli yerleri aikta kaliyor ve benim libidonal egilimlerimi aiga ikariyor, bu beden sunumu.
G.Y. Ama u var: Ilk rnekte bu, bedeni paralara ayirarak, analitik yolla tanimlamayi getiriyor. Bu, bazi durumlari anlamamizi sagliyor, ama tam da bu yol ie yaradigindan bu noktada byk resmi kairabiliyoruz da.
.. Ama ampirik tedavi yntemlerinin bizim iin mistik kalan bir tarafi bu yzden hep oluyor. Karni agriyan birine zencefil iirmekle aagi yukari ayni kapiya ikiyor bu yaptigimiz, oysa zencefilin duyumlar zerindeki etkilerini de gz nnde bulundurarak uygulaniyor bu yntem.
G.Y. Ama bu durumda, eskiden farkli olarak mistik alan, bilim topraklarina ait oluyor, bilim iinde Page 2 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html yer buluyor. Kod alanlarinin degiimi sz konusu.
.. Biraz daha btncl bir yani var. Son dnem beden ve imaj ilikisini kurcalamak istiyorum. Bedenin girdigi ekiller, bedene dogrudan etkiyen etiketler, bunlarin duyumsal alanlari vs.
G.Y. Bu zamanlarin, her eyi iine eken birbirine karitiran zelligi de var. Iine ne gelirse onu kullaniyor.
.. Post modern durum diyoruz ya.
G.Y. Estetik ve arzunun sinirlarini izmek mmkn degil gibi. Aslinda bu gerekli mi, bilmiyorum.
.. Ben ok da ikayeti degilim. Viyana Okulu'nun feminist bakiin gelitirilmesine ynelik olarak birok bedeni konu edinen performanslari var. Diane Arbus adli fotografi, kadin estetigin diinda yer alan, aslinda toplumun diinda yer alan bedenleri, ilikileri fotografliyor.
Yeni dnemden de, Nan Goldin diye bir fotografi, yine bedene ve ilikilerine ynelik iler yapiyor; bence gayet eletirel alimalar bunlar. Orada estetik tartiilmaya Page 3 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html balaniyor, kabul edilen estetigin diinda kalanlarin beden kullanimlari. Bir de yle bir durum var, beden bize nceden veriliyor, biz kendimiz onu taniyoruz ve toplumsallaarak onu nasil kullanabilecegimizi greniyoruz. Buradaki kod okumalarini yanli yaptiginda beden kullaniminin yznden toplum diina itiliyorsun. Kapitalizminse yle bir uygulamasi var; senin toplum dii alanini bir zellik haline getirip, yceltiyor ve sana bunu tekrar satiyor. Oysa bir de bedenler var ki, bunlara bedenlerini istedikleri gibi kullanma yetenekleri verilmemi, rnegin siyam ikizleri, cceler, hilkat garibeleri. Eskiden bunlar kapatilirdi, modern zamanlarin en gzde zelligi zaten bunlari grnmez hale getirmekti. En basitinden, btn eyler retilirken grmezden gelinen bir kesim vardir: Belediye otobsleri eitli boy standartlarinda yapilir, masalar, sandalyeler belirli beden llerini referans alirlar. Bunun diinda kalanlar yok sayilmak zorundadir.
G.Y. Neden bu durumu kolayca kabul ediyoruz? Korkuyoruz da galiba.
.. nk yabancisi, o bedenin iinde ne oldugunu bilmiyor, onun normal bir insan olabilecegini kabul etmiyor. Yzletiginde kendini onun yerine koymaktan korkuyor bence. O an gerekten korku baliyor; ne yapacagini bilemiyor. Karidan gelebilecek herhangi bir saldiri yznden degil de, kendi iinde yaadigi bir sikima yznden bu. Her gn ayna karisinda grdg beden formunun tamamen degiik bir prototipi, ama ayni dnyayi ayni biimde yaiyorlar. Bunu kabullenmek istemiyor, nk imaja dkn insanlarda yle bir sav vardir; onlar da kendine bakarlarsa, benim yaptiklarimi yaparlarsa benim gibi olabilirler; kendine gven kaynakli bir his. Ama karindaki ne yaparsa yapsin onun gibi olamayacak.
G.Y. Birinin bedeni zerinde byle tahakkm kurmak ya da kendinde buna izin vermek, ele geirilme degil mi? Imaja teslim olunca ele gemi oluyorsun. Kendine gven dedin ama kabul grme, begenilme istegi temelli degil mi bu?
.. Gven zaten etkileimli bir alanda ortaya ikan bir ey degil mi?
G.Y. Evet, ama bu sagliksiz bir yol.
.. Eger kabul gryorsa kii, begeniliyorsa ve bu ynde kuruyorsa btn dnyasini kendine gvenecektir elbette, ama buna zarar verebilecek herhangi kk eylerden de kaar. Burada dipte duran o bastirilmi korkularla yzlemek sz konusu bence.
G.Y. Evet, daha ok iktidar alani bu, g degil. Syleinin geri kalan kismini sizin tamamlamaniz dileklerimizle. * Yeni Medyada Mit, Akil, Anlam, Fatima Lasay, Felsefe Ekibi Dergisi, Sayi: 11
Page 4 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 5 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Beden Felsefe Ekibi Canli varliklarin cisimsel yapisi; insan varliginin ya da znenin duyulara grnen somut yz; tek tek varliklarin ya da bir btn olarak varligin duyulan, algilanan, dokunulan somut biimi; insan tinine ya da zihnine karit bir konuma yerletirilerek dnlen fiziksel gereklik boyutu; Aristoteles metafiziginde tini/ruhu biimleyen varlik formu; Descartesi felsefede tinle/ ruhla birlikte insanin ya da canli varliklarin zsel bileeni olarak tasarlanan ikinci tz. Bati dillerinde beden ile cisim ogunluk ayni szckle karilandigindan, canli bir varligin bedensel gerekligi ile cansiz bir varligin fiziksel gerekligi ayni kavram altinda dnlmektedir. Felsefe tarihinde ortaya konmu pek ok felsefe anlayii, beden konusunu hep zihnin karisina yerletirerek dnm, zihne ykledikleri btn olumlu niteliklere kari salt zihinsel olmadigindan bedensel olani ogu durumda olumsuz niteliklerle birlikte anmilardir. Geleneksel olarak beden ile zihin ayriminin yapilmasina yol aan bu genel tutumda, beden zihnin dogasini, yetilerini, ileyiini bozan olarak tasarlandigindan, degme bir felsefe alimasinin ynelmesi beklenen sorun dagarciginin ok byk lde diina iteklenmi ya da atilmitir. Nitekim beden, daha Eski Yunan Felsefesi'nden balayarak, bu-dnyadaki yaam boyunca insan tinini (ruhunu) tutsagi olarak kendi iinde taiyan bir kafes olarak grlmtr. Buna bagli olarak filozoflarin ok byk bir blm, insan tinini bedenden ya da bedensel olandan ayirarak dnmeye, bedeni hep zihinle taban tabana zit bir konuma yerletirerek anlamaya ayri bir zen gstermilerdir. Yine ayni biimde ortaag felsefesine btnyle egemen dinsel ya da tanri-bilimsel ynelimli dn, Tanri'nin yce degerleri karisinda insan bedenini ktlklerin ana kaynagi olarak grm, bedensel istekleri br-dnyada vaad edilen yaama ulamak adina bu dnyada yerine getirilmesi gereken devlerin nndeki en byk engel olarak degerlendirmitir. Szgelimi, insanin ahlaksal degerini btnyle tinsel yaaminin niteligiyle tartiya ikaran Hiristiyan dncesi, srekli bedensel hazlarin, zellikle de alaltici buldugu cinsel hazlarin peinde koan bir insani gnahkr olmakla sulamilar. Bedenin felsefeden dilanmasina varan bu ktcl beden bakiinin en iyi grlebilecegi yerler arasinda Pytbagorasilik, Platonculuk, idealizm, Usuluk, Ortaag Skolastik Felsefesi gelenekleri bai ekmektedir. Buna kari felsefe tarihinde bedene ynelik bu olumsuz yaklaima, bata Stoacilik ile Spinozacilik olmak zere eitli felsefe gretilerince kesin izgilerle kari ikildigi, zihin ile beden ayriminin btnyle yadsindigi, zihin ile bedenin birbirleriyle zdeletirecek denli yakin bir iliki iinde kavrandiklari da grlmektedir. Bunun yaninda felsefe tarihinin iki byk anlayii Maddecilik ile idealizm, genel durulari ile temel savunularina bagli olarak, beden sorunu karisinda btnyle birbirleriyle karit savlar ileri sryor olmalarina karin, bu ikisinin son zmlemede ayni sonuca varmi olmalari dikkate degerdir. Nitekim maddecilik tinsel kendiliklerin varligini yadsiyarak zihni btnyle maddenin bir ilevi ya da trerimi olarak temellendirirken, buna kari idealizm ise hem bedeni hem de bedensel geleri zihnin ya da bilincin ierikleri olarak degerlendirirken, her ikisi de sorunu beden geregini bir biimde yoksayarak zme yoluna gitmilerdir. Bu baglamda ister zihinde ztrlerek kavraniyor olsun ister maddenin uzantisi olarak tanimlansin, maddeci ya da idealist indirgemeci yaklaimlarin hemen tamami btn ynleriyle bedeni kavrama srecinde byk amazlarla karilamaktadirlar. Hi kukusuz ortaag Hiristiyan tanribilimi ile idealist felsefe yaklaimlari bata olmak zere bedene ynelik tarihe mal olmu bu olumsuz bakiin gerisinde Page 1 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html Modern Felsefe'ye gelindigindeyse felsefe tarihinin iki nemli okulundan ilki "Kita Usulugu"na bagli dnrlerin beden sorununu genellikle tz metafizigi erevesinde ele aldiklari, buna kari diger okul "Ingiliz Deneyciligi"ne bagli dnrlerinse ayni soruna daha ok duyum ya da algi baligi altinda bilgikuramsal bir erevede zm aradiklari grlmektedir. Pltoncu felsefenin temel tasarimlari, varsayimlari ve gretileri yatmaktadir. Platon'un beden stne grlerinin derli toplu-bir biimde grlebilecegi yerlerin bainda, temelde hazzin dogasinin tartiildigi Philebos syleimi gelmektedir. Sz konusu syleimde Platon, bir yanda tartimanin ana atisini haz yaamiinin znde' bedene ait bir yaanti mi yoksa tine ait bir yaanti mi oldugu sorusu stne kurarken, br yanda hazzin fiziksellige degil, gerek bilgiye yakin olan tinsellikle ilintili bir yaanti oldugunu gstermeye alimaktadir. Bu baglamda Platon'un konuturdugu Sokrates, dogru bir haz yaantisindan ne anlailmasi gerektigini belirginletirmek iin ncelikle yapilmasi gerekenin, sirasiyla "duyum" un, "bellek"in" ve "arzu"nun tek tek dogalarini kavramak oldugu belirlemesinde bulunarak hazzin dogasini tartimaya balamaktadir (Philebos, 38a-40). Buna gre haz, gerek anlamda bir duyum biimi olarak yalnizca bedende deneyimlenebilir bir eydir. Her trden duyum iin belli bir beden teki gerekiyor olsa da, yalnizca ne zg bir etkinlik iinde olmak duyuma yol amaktadir. Tam bu nokta bedenin btn bir felsefe tarihi boyunca dilanmasina yol aan Pltoncu dnceyi grebilmek bakimindan olduka nemlidir: u ya da bu duyuma maruz kalmak diinda hibir ilevi olmadigindan, beden btnyle edilgen, dirensiz, adeta tepkisiz bir uzamdir. Buna kari tin bedenin bilmediklerini bilmek, yapamadiklarini yapmak gibi bir yetiyle donatilmi oldugundan, bedenden bagimsiz olarak tek baina btn duyumlari "etkin" bir yolla kurmaktadir. Pltoncu beden aiklamasi, kesin izgilerle birbirleriyle ilintisiz grlen beden ile zihin ayrimi stne kurulmakta, bu ilintisizlige bagli olarak Pltoncu erevede duyum, her koulda bedende yer alan ama asla bedene indirgenemeyecek tinsel bir etkinlik olarak tasarlanmaktadir. Platon'un gznde tinden baka birey olmayan duyum, zihnin bedenin etkilenimlerini kavranir kilmasiyla meydana gelmektedir (Philebos, 35d- 37). Nitekim bir baka syleimde Platon, bedenin duyumun beigi olmasina karin, zihinsel anlamda duyuma hibir katkisi olmadigini sylemektedir (Pbidon, 96b). Bu sylenenlerden de aika grlecegi zere, Platon gerek duyum etkinligini gerekse tinin ileyilerini btnyle bedenden bagimsiz bir konumda dnm, bylelikle de tinsel yaamin nndeki en byk engel olarak grdg tinin bedene bagimliligini kirip onu zgrletirmenin yolunu gsteren bir felsefe kapisi aralamitir. Philebos'ta sunulan haz incelemesine gre, tini bedenden kurtarmanin tek yolu, hazzi fiziksel bir etkilenim olarak yaamaktan btnyle vazgeerek, tinsel bir ykseliin devindiricisi olarak algilamaya geip zihin kaynakli haz anlarini olabildigince ogaltmaktan gemektedir. ogu kaynakta bu dnemin kendisiyle balatildigi Descartes, kendinden nceki tz dncesi geleneginde nemli bir kirilma gerekletirerek, res cogitans olarak adlandirdigi dnen tzn karisina res extensa olarak nitelendirdigi bedensel/cisimsel (uzamsal) tz yerletirmitir. Aika zihinsel olani bedensel olandan ayri olarak dnmeleriyle znde "Descartesi Ikilik" stne kurulmu btn gretiler, Descartes'in iki ayri tz olarak tasarladigi zihin ile beden arasindaki ilikiyi aiklamada yaadigi glklerin hepsine konudurlar. Bu glklerden kurtulmak amaciyla nerilmi, btnyle birbirine karit savlar ileri sren iki konum bulunmaktadir. Bunlardan ilki her durumda beden ile zihnin araliksiz bir etkileim iinde oldugunu, koparilamayacak bir iielikle birbirlerine bagli olduklarini savunan etkileimciliktir. Etkileimcilikte bedende olan en ufak bir kipirtinin dahi zihinde bir kariliginin bulundugu, ayni biimde zihinsel olan her eyin de bedensel bir etkisi ya Page 2 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html Gemi felsefelerde "zihin ile beden ikiligi" sorunu erevesinde sunulan grler diinda neredeyse bedene ynelik kapsamli bir felsefe yaklaimi sunulmami olmasi geregine karin, agda felsefede beden konusunun alabildigine yogun bir ilgiye kaynaklik ettigi, beden stne yapilan alimalarda patlama derecesinde bir artiin oldugu grlmektedir. Nitekim XX. yzyil felsefesinde, bedensel srelerin ileyii ile dnsel srelerin ileyii arasinda stnden atlanamayacak bir baglanti oldugu dncesi geni lde olurlanmaktadir. Yine bu baglamda, dilci felsefelerden grngbilimci felsefelere, post- yapisalci felsefelerden yorumbilgici felsefelere ogu eletirel stfelsefe anlayii, zihin ile beden arasinda ne amala olursa olsun belli bir ayrim yapmanin felsefi bakimdan son derece byk yanlilar dogurduguna dikkat ekmektedirler. Szgelimi varoluu felsefeciler, kendisini en iyi davranilarda aiga vurdugunu dndkleri bedeni, bakasiyla ya da bakasinin beni'yle girilen ilikinin temel belirleyeni olarak yeniden tanimlamaktadirlar. Bu baglamda, beden zihnimizin diinda, diimizdaki dnyanin paralan olarak aiklanip bir kenara birakilabilecek bir nesne degildir. da degergesinin sz konusu oldugu dnlmektedir. Ikincisiyse, zihinsel olanla bedensel olanin birbirlerine hibir etkide bulunmaksizin varolduklarini dnen, dolayisiyla da zihin ile bedeni iki ayri alan olarak tasarlayan koutuluktur. Koutulukta, zihinde olanlar ile bedende olanlar arasinda ilkece nedensel bir iliki kurmanin olanaksiz oldugu dnldgnden, etkileimciligin yaptigi gibi zihinsel olanin bedensel kariligini ya da bedensel olanin zihinsel degergesini aratiran her trden abanin felsefi bakimdan "kategorik yanli" stne kuruldugu ne srlr. Daha nce sylenenlerden de anlailacagi gibi, felsefe tarihinde beden stne yapilan zmlemelerin nemli bir blmnn, "bedensel duyumlar" diye adlandirilan beden deneyimleri stne yogunlamak yoluyla gerekletirildigi grlmektedir. Geni anlamiyla bedensel duyum denince, gidiklanma, kainma, karincalanma gibi bedensel etkilenimler; aci, agri, haz gibi bedensel duygular; yorgunluk, bitkinlik, gllk gibi bedensel izlenimlerin konu oldugu olduka geni bir bedensel duyu yelpazesi anlailmaktadir. Bu baglamda pek ok filozof, bedensel duyumlarin di dnyanin duyu organlari araciligiyla elde edilen algilarindan kesin izgilerle ayri bir yerde durduklarini dndklerinden, bedensel duyumlari algilardan ayri kilanin bu duyumlarin duyulmakta oldugunun farkindaligiyla birlikte olumasi oldugunu ne srmektedirler. te yanda, bu genel yaklaima karit bir gr, her duyumun kiinin kendi bedenine ynelik bir farkindalik kipine karilik geldigini ileri srmektedir. Sz konusu grte, duyumlar btnyle kiinin kendi bedeninin zellikleri ile durumlarini algilamasiyla zde bir konumdadirlar. Ama her durum da bedensel duyumlar, doga bilimlerince temellendirildigi biimiyle maddi dnyanin bir uzantisi olarak grlen zihnin aiklanmasi abasi nnde ciddi bir sorun olarak durmaktadirlar. Bu yaklaim erevesinde zellikle grngbilimde yrtlen alimalar, gemiten gelen nyargilardan bagimsiz olarak bedeni kavramaya ynelik son derece degerli dnceler ortaya koymaktadirlar. Kukusuz bu dnsel izgi dogrultusunda insan bedeni stne yapilmi en ayrintili alima Merleau-Ponty'nin Alginin Grngbilimi (1962) adli yapitidir. Merleau-Ponty'nin diimizdaki eyleri algilarken bedenin degergesi sorusu temelinde gelitirdigi beden aiklamasinin ayri bir yeri bulunmaktadir. Merleau-Ponty sz konusu beden aiklamasinda, fizyolojik bir kendilik olarak degerlendirilebilecek "nesnel beden" ile asla fizyolojik bir kendilik olarak dnlemeyen, deneyimledigim biimiyle bedenime karilik gelen "grngsel beden" arasinda btn bir beden tasarimimizi degitirecek denk nemli bir ayrim yapmaktadir. Bu baglamda bedenin beki bir uzam kesitinde yanyana gelmi organlarin toplami olmadigini dnen Merleau-Ponty, "bedenim beni dnyaya aan, dnyada bana belli bir durum aldirandir" tmcesinden de grlebilecegi gibi insan bedenini asla cisimsellige indirgenemeyecek bir dzlemde yeniden yapilandirmaktadir. Merleau- Ponty'nin aiklamasina gre, bedenin algilayii ya da beden yoluyla algilama kafanin ierisindeki bir baki aisindan deneyimin salt edilgen bir yolla alimlanmasina bagli bir alici konumunda gereklemez. Bedensel varolu, varoluun olmazsa olmaz bileeni olmasi nedeniyle, duyu organlari taiyan, bu organlar araciligiyla dnyayi degiik biimlerde algilayan bir edilgenlik olarak tasarlanamaz. Tersine, devinim ile uzam farkindaliginin canli bireimcisi olarak hep Page 3 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html
Beden konusu stne yapilan alimalar, zellikle XX. yzyilin ikinci yarisinda ortaya konmu post-yapisalci pratikler ile postmodern yazin ya da sanat rnleriyle son derece degerli yeni ailimlar kazanmitir. Kukusuz beden stne yapilan alimalarin dogasinda meydana gelen bu kirilmanin en temel nedeni, teden beri birtakim metafizik, etik ve varlikbilgisel varsayimlar dogrultusunda anlailan bedenin, toplumsal, tarihsel ve kltrel etmenlerin etkisiyle degien bir kendilik oldugunun kukuya yer birakmayacak bir aiklikta tanitlanmi olmasidir. Bu baglamda, post-yapisalci felsefe erevesinin, bedeni nasil temsil ettigimize, bedeni nasil kurdugumuza ynelik getirdigi zmlemelerle beden anlayiimiza ynelik nemli katkilari bulunmaktadir. Sz konusu erevenin nde gelen dnrlerinden Foucault yaptigi kazibilim alimalariyla, insan bedeninin salt biyolojik olarak verili bir kendilik olmadigini, her durumda toplumsal olarak kurulup yapilandigini aiklikla gstermitir. Foucault ayrica bedene ynelik yazdigi soy ktklerde, cinsellikten kapatmaya, disiplinden denetime degiik iktidar pratikleriyle bedenin nasil yapildigini, sylemlere ilemi iktidar/bilgi rejimlerince bedensel deneyimlerin nasil yeniden retildigini ortaya koymutur. Felsefe Szlg- A.Baki Gl; Erkan Uzun; Serkan Uzun; .Hsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yayinlari etkin bir durumdadir. Bu anlamda kiinin bedenini algilayii, zne ile nesne ayrimi yaparak bunlari birbirinden koparan "dnl dnme" gelenegine kari yeni bir felsefe bakiiyla yaklamayi gerekli kilmaktadir.
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 4 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
BEN-BEDEN-EVREN Yetkin IIK Yunan felsefesinde, uzak dogu dncesinde ve "her ne arar isen kendinde ara, "sen seni bil sen seni dizeleri rneklerinde oldugu gibi, Anadolu tasavvuf kltrnde tekrar tekrar dile getirilen, dnce tarihinin en eski ve en ok bilinen mottolarindan biridir, "kendini bil! nk insana seslenen byk dnce sahipleri ncelikle ona nasil yaanmasi gerektigi sorusunun cevabini aramak durumundadir. Hikmet sahibi bilge insan da insanin en ge tanidigi, hatta belki hibir zaman taniyamayacagi kiinin kendisi oldugunu bilir. Aslinda insan olmanin en trajik yani "belki de tmden yanli yaanmi bir mrn sonunda kendisini iyi tanidigindan emin olamamasidir; bunun iin bir mr yetmeyebilir nk. Bu temel paradoks, insanin gzlerini dnyaya ai anindan balamaktadir: insan kendinden nce tekini grmekte, kendi bedeninden nce baka bir bedeni fark etmektedir. Kiiyi en yakinindan ayiran, birey yapan, farkliliklarin depolandigi, dncenin mekani olan beyin, onun en mahrem organidir. Ne var ki dncelerin gizlenmesi mmkn olsa da bedenin kendisi dnceyi aiga vuran bir dildir. Sinifsal, cinsi ve kltrel farkliliklara, tarihsel ve uzamsal eitlilige gre biimlenmi dnce, bedenlerde yansir. Bu farklilik zenginligi, durularda, bakita, giyim tercihlerinde, yz mimik ve jestlerinde. grnr. Dnceyi, yani ele geirilemez olani, mahremiyeti, tarihsel ve mekansal farkliliklari (dolayisiyla kimligi) gsteren iaretler tablosu olmasi dolayisiyla beden, okunan ve zmlenen bir metindir. Dolayisiyla da baglamsaldir. Bu metinden ikilarak adim adim tekinin duygu ve dncesinin derinligine ulailmaya aliilir. iplak ve l bir bedende bu gstergeler silinmitir. nk gstergeler, yaamin yani tarihin, dilin ve anlamlarin dilamasidir. iplak bir beden, baka iplak bedenlerden farksizlami, anlam oluturma kapasitesini kaybetmitir. iplakligin siradan ve -grsel aralar sayesinde- yaygin oluu ile tm dnyada kltrel-bireysel eitliligin yok olup insanin birrneklemesinin ayni agin iki belirleyici unsuru olmasi anlamlidir. Beyazin renksizligin rengi olmasi gibi iplaklik da dilsizligin bedenidir. lm, iplaklik ve beyaz renk tabiatta ve insan mrnn sonunda buluur. Tarihsel ve dilsel varliklar alanina gzlerimi, algilarimi, giderek zihnimi atigimda balar geregi bulma/anlama arayii. Bu arayita bedenim de benden ok nce var olan doganin, tarihin, dilin.. ekillendirdigi bir nesne olarak karima ikar. stelik srekli degiim halinde olan, dinamik bir akiin parasidir. Beden, sahibi onu tanimaya balamadan nce toplumsal, tarihsel, simgesel, ekonomik vs. bir varlik haline gelmitir; ben yani dnen zne, bylece, beden ve evren arasindaki zorlu diyalektik ilikinin ortasinda srekli kendini yakalamaya alian, oluan ve degien sre olarak kalir. Dolayisiyla kendisi hakkindaki fikri daima yanli, arpik, en azindan, eksiktir. Insanin yzlerce yillik kendisini bulma abasi bu yzden daima gncel bir dsturdur. Beden hakkindaki dncenin nce di dnya ile doga veya evren ile yzleip sonra insanin kendisine geri yansimasi, dncenin iinde geliip bydg dogal ve simgesel evren tarafindan arpitilmasi sreci dikkate alinirsa, arpitilmi dncenin bedeni de arpik kavradigi/bildigi kabul edilir. Insanin kendisini di dnya dolayimiyla tanimasi, kendine ynelen bakiin nce di dnyaya gidip oradan kiiye geri dn ile insanin dnce tarihinde insanin ne oldugu bilgisinin doganin ne oldugu bilgisinden sonra olumaya balamasi arasinda bir paralellik kurulabilir. Baka bir deyile, tr olarak insanin da kendisini bilmesi henz bir dtr. Insanin dnce tarihi, onun kendisi hakkindaki bilgisinin de tarihi oldugundan bu noktadan bakilarak bir tarihi dnemletirme yapilabilir. Buna gre, rnegin totemsel evre, insanin kendisini dogadan tmyle ayirmadigi ilk evre Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y11.html olabilir. Daha sonraki evrelerde giderek bir simgesel varlik haline geldike soyut dnce geliecek, insan kendi bedenini de simgesel bir evren iinde, yani soyut tasavvurlariyla rtl olarak algilayacaktir. Bylece ruh ve beden ayrimi ve her ikisi iin farkli alemler tasavvur edilirken insan bedeni sylenlerde, dini metinlerde ya da spontane sanatsal abalarda arzu, hayl ve umutlarin dili olarak vazgeilmez yerini alacaktir: ite yunan tanri heykelleri, bedensel imgeler zerine oturtulmu efsane ve masallar, riteller, danslar, yoga veya namaz. bu en eski dilin eitli terennmleridir. Orta ag'da beden ve ruh ayrimi ve ruhun lmszlk ve kutsalligi dolayisiyla nceligi bedenin hazlarin, dolayisiyla da eytanin mekni olarak grlmesine neden olur. Kendi bedenine onun dogal arzularini tatmin etmeyerek eziyet, ileci terbiye ya da dogrudan ikence ederek veya dverek aci ektirme yntemleri, eytanin mekni olan gnahkr bedeni arindirmayi, kutsallatirmayi ve ruhu yceltmeyi amalamaktadir. Bedenin hor grl, Orta ag dini uygulamalarinda, gzlere varincaya dek btn bedenini rtmeye zorlanan kadin bedeninin grnmez kilinmasi, resim-heykelin, yani beden imgelerinin yasaklanmasi ve cadi avlarinda insanlarin diri diri yakilmasi uygulamalarinda en u sinirlarina ulair. Aydinlanma dneminde ruh-beden ikiliginin yerine akil-beden ikiligi geer. Bedenin terbiye edilii degil aklin onun zerinde tahakkm kurmasi, bedenin aklin inceleme alani, nesnesi haline gelii, sz konusudur artik. Beden tm doga gibi matematiksel ve giderek mekanik ileyiiyle el alinip incelenir. Beden zerinde aklin tahakkm giderek aklin ve kamusal aklin temsilcisi olan devletin bedenler zerinde tahakkmne dnecektir. Bu denetim akilsizligin sinirlarini zorlayacak otoriter ve irki boyutlara varir: Irk retim iftligi dncesi, jeni politikalari, psikolojik mekanizmalarin koullandirilmasi, hapishaneler ve egitim kurumlari modern aklin bedeni terbiye etme abalarina rneklerdir. Ardindan tiplama gelecektir. Tiplama olgusu yirminci yzyilin ikinci yarisindan sonra, tip teknolojilerinin (ya da lmszlk teknolojisi!) gelimesinden sonra balar. Artik ruhun degil bedenin lmszlk arayiidir sz konusu olan. mr uzatma, ldkten sonra tekrar dirilme ya da hi lmemenin mmkn olup olmadigi gibi konular, bilim insanlarini megul edecektir. Insanin kendini arama macerasinda geldigi son aama, onun belki de tarihteki en gln agidir. Yzyillarca zgrlg arayan insan ok kolay denetlenip ynlendirildigi toplumsal rgtlenmelere sahiptir artik. Grsel kltr olarak da adlandirilan ve yirminci yzyilin sonlarinda hizla gelien iletiim teknolojileriyle de ilikili olan gnmz kltrnde beden, grntlenme teknolojileri ile -uzaktan- denetlenmektedir. Gerek, grnt demektir; grnyorum o halde varim! Ne i yapiyorsaniz yapin, ne kadar ok i baarmisaniz baarin televizyonda grnmyorsaniz kimsenin sizin abalarinizdan haberi olmaz; toplumla medya araciligiyla bag kurabilirsiniz. te yandan beden en nemli tartimalara, kltrel aratirmalara konu olurken Ingiliz bilimci Terry Eagletonun dedigi gibi, "nedense alik eken bedenler degil sevien bedenler sz konusudur. Dnya kaynaklarinin sonuna kadar kullanildigi bu agda a insanlarin sayisindaki arti da glntr. Bundan sonrasini hizla zetlemek gerekirse, gnmzn popler konulari ve belki acinasi insani ironi u konular etrafinda dgmlenmektedir: obezite ve alik (kresel besin krizi), airi tketim ve kanser, medya maniplasyonu ve cinsel istismar, ocuklarin erken yata okullarda denetim altina alinmasi ve iddet yainin giderek klmesi, tehirciligin ve bireyci haz (keyif) kltrnn artii ve dine yneliin yayginlamasi. ogaltilabilir. Geriye dnp baktigimizda bin yillar iinde bedenine yabancilami, bedeni ile baa ikmak iin ugraan, gln ve aresiz akli grebiliyoruz. Akil, zaman iindeki geliim srecinde, dogaya ve dogal olan her eye; lme, cinsel hazza ve giderek bedensel kusurlara yabancilati. Bugn beden deyince estetik, saglikli ve kusursuz olmasi gereken, "gze hitap etmesi beklenen eyler akla geliyor. Bu, belki de kainilmaz, yabancilama, insanin dnyadaki basit gerekligi, daha nce kendi aklinda yaratip oluturdugu bir -soyut/simgesel- dnyanin penceresinden grmesinden mi? Bugn ikar ilikileri zerine kurulu toplumsal- siyasal dzenin mdahale ederek insanin kendini arayiini arpittigi, maniple ettigi iliki de bu simgesel dnya ile dogal -olgusal- gereklik arasindaki ilikidir. Insan, kendisini evrendeki bir varlik olarak, ryen lml bir beden olarak, bedene mahkm bir akil olarak yani "var olani var olan olarak algilamayip kendisini arpik aynalarda grmeyi srdrdke, kendine giden yolun bilgiden ve dnceden getigini gremedike kendinden her geen gn daha da uzaga dmektedir.
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y11.html
Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y11.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Bir hikaye neleri degitirebilir? Melda GNGL `nemli olan beden degil, ruh gzelligi. ne kadar ok duydugumuz bir cmledir. Beden ve ruh. Iinde birer kari kutup olduklarina dair gl bir inancin yuvalandigi, birini arzulamanin siglik, digerini vmenin erdem sayildigi bu bertaraf edilmesi zor anlayi nasil olutu? Insanin bir btn oldugu geregini, sadece ve sadece kurgusal bir abayla iki paraya ayirip, kari kariya koymak nelere sebep oldu? Ve bu ikilik neye hizmet etti tarih boyunca? Baimizi sadece bati dnce dnyasina evirdigimizde, ilk gnahi bedene baglayan ve bedenin tm ktlklerin kaynagi oldugunu vurgulayan Hiristiyan gretisinden ok nce bu dalitenin olutugunu gryoruz. Bedenin ruhun hapishanesi oldugu ve ruhun esenligi iin ondan kurtulmamiz gerektigi dncesini belki de en net biimde dile getirmi olan Platon, bu dncesini Phaidon adli eserinde yle ifade ediyor: "yle grnyor ki bizi amacimiza ulatiracak olan lmdr nk arayiimiz boyunca bedenin ruhla birleik halde olmasi ve ruhun byle bir ktlge maruz kalmasindan dolayi istedigimiz eye yani hakikate ulaamayiz. Bedeni doyurma zorunlulugu bir yana onunla birlikte birok hastalik da gelir. Hakikati arayi yolculugumuzda bize ayak bagi olur. Ak, arzu, kaygi, kuruntunun her eidi, sayisiz aptallikla bizi ylesine doldurur ki onun yznden hakiki anlamda dnemez hale geliriz. Sava, anlamazlik ve kavgalarin sebebi bedendir nk mal mlk biriktirmek iin savairiz ve mal mlk biriktirme ihtiyacinin kaynagi odur. Ona hizmet ederken, onun klesi oluruz. En kts bizi serbest biraktigini sandigimiz ve hakikati sorgulamaya baladigimiz anlarda bile mdahale eder, sikinti ve karmaa yaratir, dogruyu yanlitan ayirabilmemizi engeller. Bir eyin saf bilgisine ulaabilmek iin bedenden ayrilmamiz gerektigi kanitlanmitir. Grnen o ki bilgelige ldkten sonra ulaabiliriz, (beden iinde kaldigimiz) bu hayatta degil. Tm bati felsefesinin Platona dlm bir dipnot sayilabildigini de hatirlayarak, ruhun iyi bedenin kt olarak nitelendirildigi bu Platoncu grn, dinlerin de onu benimsemesiyle, ahlak anlayiimiza da korkun bir ekilde nfuz ettigini gryoruz. Kurtulunmasi gereken bir ey haline dnen beden haliyle bir utan kaynagi. Baka sebeplerden dolayi hissettigimiz utan duygusu bile; ryalarimizda kalabalik iinde, tm gzler size evriliyken iriliplak kalma haliyle ifade buluyor. Aci ekenin ruh, haz duyanin beden olduguna dair oluan arpik bir dnceyle; keyif ve zevk veren hemen her ey bizde bir sululuk duygusu yaratmiyor mu? Arzularimizin, meydan okuyamayacagimiz kadar byk kudreti ile vicdan azabinin kirbaci arasinda istirap eken insan bu kisir dngden nasil kurtulabilir? Platonun Hakikatten anladigi bizim diimizda olan bir eydi. Bu hakikate ulama yolunda bedeni bir engel degil; onsuz hakikate asla ulaamayacagimiz bir vasita olarak yceltseydi, bugn nelerin farkli olabilecegini dnmekten alamiyor insan kendini. Bedene giri, Ibrahim dinlere gre; iyinin ve ktnn bilgisinin agacindan meyve yemek suretiyle Tanrinin yasagini igneyen Adem ile Havvaya verilen bir cezaydi. Eger bu dinler balangita; mutlak iyi olan ruhun, kendisinin ne oldugunu deneyimleyebilmesine olanak saglamak adina, onun mutlulugu iin, dalist bir madde evren ina eden bir Tanriyi anlatan hikayeler retseydi ne olurdu? zmzde barindirdigimiz tm erdemlerin farkindaligi iin bedenlenmeyi, bir d yerine bir ykseli serveni olarak okusaydik. Yasaklarla cezalandiran degil, olanaklarla dllendiren, kucaklayan bir Tanrinin evreninde ruh ile bedenin bir btn oldugu bildirilseydi. Ruhsuz bedenin bo, bedensiz ruhun kr kalacagini bilseydik. Balangitan gnmze, binlerce yil sonunda dilden dile, toplumdan topluma bu ekliyle aktarilmi olsaydi, nasil bir yaam sryor olurduk? Page 1 of 2 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y12.html
Sayesinde deneyimleyebildigimiz bedenimizin; kendisine eziyet edilmesi, kendisinden utanilmasi ve hakikate varabilmek iin yok edilmesi gereken bir `fazlalik oldugu yalanini benimsemi bu bilin dzeyinden ayrilmaya karar verdigimiz gn, hakikat yoluna girdigimiz gndr.
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 2 of 2 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y12.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Biyo-iktidar Felsefe Ekibi 18. yzyilin sonuna gelindiginde cezalandirma artik monarik hukuktaki gibi, izleyicileri dehete dren bir hkmranlik treni ve iddet gsterisi degildir. Giderek gizlilik gerektirir hale dnen ve ilevleri, kurallari, teknikleri aisindan zerk yeni bir cezalandirma biimi olumaya balamitir. Foucaultya gre bylece cezanin mdahale amaci, artik suun hakikatini ortaya ikarmak ve hkmranin iktidarina verilen zarari, izleyenlerin nnde bedensel azapla onarmaktan ikmitir. Artik mdahalenin alani bireyin davrani biimleridir, amaci da bu davrani biimlerinin islah edilmesidir. Eski mdahale biiminin aralari, daragalari, kizgin kerpetenler, kaynar yaglar vb. yerini, dzenli etkinlikler, orta alima, sessizlik, saygi ve iyi alikanliklara birakmitir. Ama, itaatkr, kurallara, dzene ve kendini kuatan otoriteye boyun egmi ve otoriteyi iselletirmi bir birey yaratmaktir. Foucault, bu degiimin nedenini 18. yzyildan itibaren Bati toplumlarina hkim olan yeni bir iktidar biimi olarak grr. Olumsuz sinirlayici olan ve hkmranin yaami almak ya da affetmek hakkiyla belirlenen, eski iktidar biimlerinin tersine, bu yeni iktidar biimi olumlu, retken ve yaamin desteklenmesine yneliktir. Foucault, bu yeni iktidar teknikleri ve mekanizmalarina biyo-iktidar adini verir. Biyo-iktidar, Foucaultnun ynetebilirlik adini verdigi eyin dogasinda gereklemi olan bir dizi dnm ierir. Bu terim Rnesanstan beri, ilk kez olarak, aik bir biimde Makyavellinin "Hkmdarinda ifade edilen daha dar hikmet-i hkmetin yani sira gelitirilmi olan giderek daha zerk bir ynetsel rasyonaliteye gnderme yapar. Ayrica bir biimde, modern olan bu ynetim biiminin doguuna politika bilimi ve idare konusunda, 17. yzyildan itibaren yapilmi olan bir dizi alima nemli bir katki yapmitir. Politika ya da idare bugn normalde devletin dpedz bastirici olan ileviyle birletirilse de Foucault, bize onlarin balangitaki daha geni anlamlarini animsatir. Biyo-iktidar iki ana biimde gelimitir: Insan bedenine bir makine olarak yaklaan birinci biimi disiplinci bir iktidardir; amaci bedeni disipline etmek, yeteneklerini gelitirmek ve ekonomik denetim sistemleriyle btnletirmektir; ikinci biimiyse insan bedenine bir dogal tr olarak yaklair ve nfusu dzenleyici bir denetim zerinde yogunlair biyo-iktidar kapitalizmin zerinde yogunlair. Biyo-iktidar kapitalizmin gelimesinde vazgeilmez bir unsur ve olmazsa olmaz bir kouldur. Foucaultya gre biyo-iktidar, kapitalizmin, bedenlerin, retim srelerinin iine iringa edilii ve nfus olgusunun, iktisadi srelere gre ayarlanii olmaksizin mmkn olmazdi. Biyo- iktidarin amacinin iki bileeni vardir: insanin bedeni ve nfus iktisadi olarak biyokapitalizm. Burada iki kutuplu bir stratejiye ulailir: Nfusun biyo-politigi ve bedenin anatomo-politigi. Bu stratejilerden ilki olan nfusun biyo-politigi; insan trnn, biyolojik srelerinin zemini olarak hizmet veren, beden zerine yogunlair. reme, dogum ve lm, saglik dzeyi, lm yai ortalamasi, yerleim, g. Bunlar biyopolitigi ilgilendiren ana sorunsallardir. Bunlar dzenleyici, denetime ve iktisadi gzleme tabidirler. Nfus biliminin dogmasi, insan yerleimlerindeki kaynaklarin insanlar arasindaki ilikinin degerlendirilmesi, bu degerlendirmeleri analiz eden tablolarin oluturulmasi, istatistik biliminin ortaya iki, bedenlerin sahip oldugu gler toplami olan nfusu denetlemeye dair abalardir. Bu abalar neticesinde nfusun biyo-politiginin kitleleri dzenleyici, denetimi mmkn kilinmitir. Ikinci strateji olan bedenin kullanimiyla ilgilidir: Bedenin disipline edilii, yeteneklerinin optimum hale getirilii ve iktisadi denetim sistemleriyle btnletirilmesi, kisaca bedenin anatomo- politigi, bireylerin bedenlerini yararli fabrika ellerine dntrmeyi aiklar. Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y15.html 18. yzyilin balarindan itibaren meydana gelen bu gelimeler neticesinde insan bedenine, cinsellige, aileye, okula, orduya, fabrikalara vb. yayilan bir iktidar aglari dizisi meydana gelmitir. Foucaultya gre Modern ruh, birey ve insan kavramlari da iktidarin insan bedenini kuatma biiminde meydana gelen bu degiikliklerin rndr. Foucault, Bati toplumunda beden bir iktidar ilikileri aginda yer alir; nk "retim biimi geregi, beden emek gcne dntrlmeli ve retim gc olarak kullanilmalidir der. Bu retim biimi iin gereken itaatkrlikta, bu yeni disiplinci iktidar tarafindan, bedenin kuatilmasiyla elde edilir. Foucault, disiplinleri, bedenin ilemesini bir denetim altina almayi mmkn kilan ve bedenin araliksiz itaatini saglayan yntemler olarak tanimliyor. Bu yntemlerin meydana getirdigi iktidar da birbirinden farkli kk ve daginik srelerden ortaya ikmitir. Bu modern agin bireyini reten disiplinci iktidarin itaat ettirme biimidir. nk modern agin bireyi, bu yeni iktidar biiminin cezalandiranlar, denetlenenler, ehliletirenler, islah edilenler, deliler, ocuklar ve yaaminin sonuna kadar ayni yerde ayni ii yapmaya mahkm olanlar zerindeki ileyiinin bir rndr. Foucaultya gre biyo-iktidarin getirdigi bir baka yenilik, iktidari yasayla zdeletiren eski iktidar biimlerinin aksine, yasa ikinci plana gemitir ve iktidarin belirledigi normlar n plana ikmitir. Bylece de biyo- iktidar bir normalizasyon toplumu oluturur, bireyleri norma uymaya zorlayan onlari normalletiren bir toplum. Normalizasyon toplumunda birey ve znelligi; bilimsel disiplinci mekanizmalar tarafindan, oluturulmu ve biimlendirilmi bir bilgi nesnesi ve znesi olarak ortaya ikar. Bu toplumda hapishane, okul, aile, ordu, akil hastanesi bireyi normalletiren ve retim srelerine uygun kilan kurumlar olarak grev yaparlar. Foucault, biyo-iktidarin niin bedensel iddeti dilayip onun yerine hkmly, itaatkr ve retken hale getiren yapiyi tercih ettigini, bireyin biyolojik yaami ve onun ynetilmesinin iktidarin vazgeilmez bir unsuru olduguna baglar. Iktidar, bu yaamin sahip oldugu gleri engellemek ve yok etmek yerine, tevik etmek, glendirmek, denetlemek, en iyi ekilde kullanmak ve rgtlemek zorundadir. Hkmranin sulunun yaamini alma hakki, yerini iktidarin yaami koruma, emniyete alma ve gelitirme hakkina birakmitir. Bunlardan dolayi da bu yeni iktidar, yaatma iktidari olarak tanimlanir. Hkmran ldrp, yaama izin veriyorken, biyo-iktidarsa tersine yaatmaktan, ldrmeye izin vermekten oluuyordu. Biyo-iktidarin sonu ve siniri lmd. Biyo-iktidarin lm zerinde; ancak genel ve kresel istatistik olarak etkisi vardir. Bu baglamda sosyolog ve tarihiler, lmn gnmzde sayginligini yitirmesini, lmn biyo- iktidarin siniri ve sonu olmasina bagliyorlar. rnek olarak da; lme ilikin kamusal trenlerin 18. yzyil sonlarindan itibaren yok oldugu ve gnmzde, lm trenlerinin, bireylerin ailenin grubun neredeyse btn toplumun katildigi parlak trenler yerine lmn saklanan, utanilan bir ey haline geldigini gsteriyorlar. Biyo-iktidarda asil nemli olan yaami bytmek, sresini uzatmak, imknlari artirmak, kazalari nlemek ya da zarari telafi etmekse byle bir iktidar nasil ldrlebilir? Biyo-iktidara dayali siyasi bir sistemde ldrme yetkisi nasil uygulanir? Bu soruya verilecek yanit irkiliktir. Irkiligi devlet mekanizmasina sokan ey biyo-iktidarin doguudur. Biyolojik trden irkilik, bu iktidarda lme meruluk verir. Irkilik ncelikle iktidarin stlendigi bu yaam alanina bir kopukluk sokma aracidir. Irklarin ortaya ikii, irklarin farklilamasi, irklarin hiyerarisi, bazi irklarin iyi olarak degerlendirilirken, bazilarinin aagi olarak nitelendirilmesi, tm bunlar biyo- iktidarin nfus iinde gruplari birbirine gre ayarlamasinin yoludur. Irkiligin ilk ilevi biyo-iktidarin yneldigi biyolojik sreklilik iinde duraklar yaratmak ve paralara ayirmaktir. Irkiligin ikinci ileviyse biyolojik trden bir ilikinin yerlemesini saglamak yani yaamak istiyorsan ldrebilmelisini iletmektedir. Bu ileyi biyo-iktidarin uygulamalariyla a bagdamaktadir. nk aagi trler yok olduka, anormal bireyler de ortadan kalkacaktir; tr iinde ne kadar az yozlami insan olursa, tr olarak o kadar ok yaarim, gl olurum, saglikli olurum, o kadar uzun yaayabilirim. Yani yaami, daha saglikli ve katiksiz kilacak olan tekinin lm, aagi irkin lmdr. Biyo- iktidar sisteminde ldrme ve lm emri, siyasi rakipler zerinde zafere degil, biyolojik tehlikenin ortadan kaldirilmasina ve bu ortadan kaldirmaya dogrudan bagli olarak trn kendisinin ya da irkin glendirilmesine ynelirse kabul edilebilir. Biyo-iktidar mekanizmasinda, bir suluyu lmle kari kariya birakmanin ve kapatmanin mmkn oldugu andan itibaren, sululuk da irkilik terimleriyle dnlmeye balanir. Delilik ve anormallikler iin de durum aynidir. Kadife Karanlik 21. yzyil iletiim agini aydinlatan kuramcilar- Su Yayinevi Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y15.html
Hazirlayanlar: Prof. Dr. Nurdogan Rigel Do. Dr. Gl Batu Yrd. Do. Dr. Gleda Ycedogan Bari oban
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y15.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Descartes'da Zihin ve Beden Felsefe Ekibi Descartes 'zihin' (Fransizca esprit, Latince mens) ya da 'ruh' (Fransizca me, Latince anima) terimini bilinli, dnen ben'e iaret etmek iin kullanir -Yntem zerine Konuma'da belirttigi gibi (AT VI 330: CSM 1 127) "sayesinde benim ben oldugum bu 'Ben' "Daha sonra, Meditasyonlar'da bu kavrayii daha tam hale getirir: Ikinci Meditasyon'da 'yleyse ben neyim?' diye sorar ve yanit verir: "Ben kati anlamiyla yalnizca dnen bir eyim (res cogitans), yani ben bir 'zihin veya zek veya akil veya ratioyum* (mens, sive animus, sive intellectus, sive ratio, AT VII 27: CSM II 18). Daha sonra, 'dncenin' tanimi iradi ve akl faaliyetleri ierecek ekilde geniletilir: "yleyse ben neyim? Dnen bir ey. Bu (ey) nedir? Kuku duyan, idrak eden, evetleyen, reddeden, isteyen ve istemeyen bir ey ..." (AT VII 28: CSM II 19; bu pasajda, imgeleme ve duyusal algiya sahip olma 'dnen bir eyin' yaptiklarinin listesine eklenir, ancak bu son iki yeti, daha sonra, Altinci Meditasyon'da kendilerine ait zel bir kategoride incelenmeyi (ele alinmayi) gerektirir hale gelir; Descartes'in "dnce" genel yaftasi altinda siniflandirdigi akl ve irad faaliyetler hakkinda Meditasyonlarin sonunda ortaya ikacak merkezi olgu bunlarin cisimden tamamiyla ayri bir tze ait olduklaridir. "Bir yandan, yalnizca dnen, uzama sahip olmayan bir ey oldugum denli, kendimin aik ve seik bir ideasina sahibim ve diger yandan yalnizca uzama sahip, dnmeyen bir ey oldugu denli, aik ve seik bir cisim ideasina sahibim" (Altinci Meditasyon, AT VII 78: CSM II 54). Descartes'in zihnin cisimsel olmadigi tezi, zihnin bedenden zsel ayrikligi, en arpici ve ihtilafli gretileri arasindadir. Muhtelif sebeplerden tr bu teze dogru ynelii grlmesine ragmen, bu tez iin verdigi saf metafiziksel uslamlamalari zayiftir. Birinci olarak, varoldugundan kuku duyamazken bir bedene sahip oldugundan kukulanmaya muktedir olmasinin "(kendisinin) btn z ya da dogasi dnmek olan bir tz oldugunu ve varolmak iin herhangi bir yere ya da maddi eye gerek duymadigini ve... beden varolmasa dahi ne ise o olmaktan ikmayacagini" gsterdigini ileri srer (Yntem zerine Konuma, Blm IV, AT VI 33: CSM I 127). Uslamlama tatminkr degildir, nk kendimi bedenim olmaksizin hayal etme kabiliyetim sadece kendi gerek dogam hakkinda bilgisiz oluuma bagli olabilir; eger daha fazlasini bilseydim, btn uslamlamanin gsterdigi gibi, cisimsiz sregiden bir varolu varsayiminin bagdaik olmadigini grebilirdim. COGITO ERGO SUM'a ynelen Kartezyen sistematik kuku programi esasen dnmenin, bu programin en airi uygulamalari tarafindan bile, benden 'ayrilamayacagini' gstermektedir (AT VII 27: CSM 11 18); ancak benim zmn, 'yalnizca' szcg benim dogama ait oldugu sylenilebilecek baka her eyi dita biraktigi zaman, yalnizca dnmekten ibaret oldugunu gstermemektedir (Yntem zerine Konumaya agda bir eletirmeni tarafindan yapilan, Descartes'in Meditasyonlar'a nsz'de tartitigi itirazla karilatirin, AT VII 8: CSM II 7). Descartes'in kendisi Konuma'daki uslamlamanin uygun olmadigini kabul etmitir ancak bu uslamlamayi tamamlamak iin Meditasyonlar'da sunabildigi tek ey benimin uzama sahip olmayan, dnen bir ey olarak ve bedenin dnceye sahip olmayan uzama sahip bir ey olarak 'aik ve seik' (ve ilahi olarak gvence altina alinmi [underwritten] kavrayilarina sahip oldugum iddiasidir (Altinci Meditasyon, AT VII 78: CSM II 54). Descartes'in dikkatli eletirmeni Antoine Artaud'nun iaret ettigi gibi, bununla ilgili sorun algilarimizi Tanri gvence altina almi olsa da Y olmaksizin X'i aika algilama kabiliyetimiz Y'nin gerekte X'ten ayrik olmasini gerektirmez. Geometriye dair hibir bilgisi olmayan birisi dik aili genin zsel niteliklerinden bazilarina, -hipotens zerine izilen karenin diger kenarlara izilenlerle (izilenlerin toplamiyla) eit olmasi zelligine- dik aili genin zorunlu olarak sahip oldugunu algilamaksizin, aika algilayabilirdi; benzer ekilde, dncenin dogasi hakkindaki aik algilardan yapilan Descartes'in akil yrtmesi, Descartes tarafindan algilanmayan bir dizi baglantinin dncenin ortaya ikmasi iin bedenin zsel oldugunu aiga ikarabilecegine dair olanak tarafindan zedelenmeye aiktir (kar. Drdnc Grup Itiraz, AT VII 202-3: CSM II Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y8.html 142). Zihin ve beden arasinda 'gerek ayrim' iin Descartes'in son bir uslamlamasi vardir, beden dnceden farkli olarak, her zaman blnebilir (AT VII 86: CSM II 59); ancak dncenin zsel blnemezligi ncl, kabul edilse bile, dnceyi ifa eden eyin ya da tzn kendisinin blnemez oldugu sonucunu gerektirmez (maddenin zsel BLNEBILIRLIKinin kendisi de ihtilafsiz degildir). Arnauld'nun yukarida belirtilen itirazini karilamak iin Descartes, grnen odur ki, yalnizca uzama sahip tzden ayri dnen tzn aik bir kavrayiina degil, ayni zamanda, uzama sahip olan tzle uyumayan ya da uzama sahip olan tz mantiksal olarak dita birakan dnen tzn aik bir kavrayiina (conception) da sahip oldugumu gstermelidir (kar. Drdnc Grup Yanit, AT VII226: CSM II 159). Bunu gstermek, insan olarak dogamizin hem zihinsel hem de fiziksel zniteliklerin ayrilamaz bir bileimini ieriyor olarak grlmesi sebebiyle, Descartes iin ok zordur. Bu hususta Descartes'a bir kez daha meydan okuyan Arnauld'dur: Descartes 'cisimsel olan hibir eyin zmze ait olmadigini ve insanin sadece akl bir ruh oldugunu ve bedenin ruh iin sadece bir tait oldugunu savunan) Pltoncu gre - "bedeni kullanan ruh" olarak insan tanimina yol aan gre - geri dnmeyi mi istiyordu? (AT VI 203: CSM II 143). Descartes meseleyi bu biimde koymakta gnlsz olmasina ragmen, saf akletme ve irade sz konusu oldugunda her halkrda konumu buna dner; ancak duyusal zniteliklere - grme, duyma, alik hissetme, aci deneyimleme ve benzeri - gelince bedenle olan baglantimizin daha dogrudan ve siki oldugu grnmektedir: Descartes'in kendisinin de onayladigi gibi biz "gemideki bir denizci gibi bedene yalnizca yerlemi degiliz ancak bedenle ok yakin bir ekilde baglanmi ve onunla i ie gemi gibiyiz" (AT VII 81: CSM 56; ). Birbirini karilikli olarak dita biraktigi varsayilan tzler, zihin ve beden, arasindaki ilikiler bylelikle Descartes iin iddetli bir biimde problematiktir; uyumaz olmalarina ve tamamiyle ayri dogalarda olmalarina ragmen, hissetmeye sahip insani biimlendirmek iin baglanmi ve i ie gemitir - Descartes daha sonra daha kuvvetli bir terim olan "birlemi" terimini kullanir. Zihin ve beden arasindaki "tzsel birleim" kavramini Descartes, kendisine "yalnizca dnen bir tz olarak ruhun bedenin irad fiiller icra etmesini nasil belirleyebildigini" soran Prenses Elizabeth'le olan yazimalari sirasinda gelitirmitir; Descartes Elizabeth'in sorusunu 'Ekselanslarinin bana ynelttigi bu soru, yayinlanmi yazilarim karisinda sorulabilecek en uygun sorudur' diye yanitlar (21 Mayis 1643 tarihli mektup, AT II 664: CSMK 217). Daha sonraki bir mektupta uslamlamalarinin imdiye dek ogunlukla ruh ve beden arasindaki ayrimi tesis etmekle ilgilendigini aiklar, ancak, bu ayrima uygun dmemesine, hepimiz 'her birimizin felsefe yapmaksizin kendi iinde mtemadiyen deneyimledigi' beden ve ruh arasindaki birleim kavramina sahibiz. Descartes, "herkes, dncenin doga(si) geregi bedeni hareket ettirebilecegi ve bedenin maruz kaldigi eyleri hissedebilecegi ekilde baglanmi bir bedene ve ruha sahip tek bir insan oldugunu hisseder" diye srdrr (28 Haziran 1643 tarihli mektup, AT III 664: CSMK 228). Kartezyen sistemde neticede ortaya ikan paradoks aklin bize bir ey (ayrim) deneyimin ise bir baka ey (birleim) sylemesi ve her ikisinin de dogru olmasidir. Descartes yine de (tm bunlara ragmen/her eye ragmen/none theless) ilgili btn olgularin kendi siniflandirici emasina yerletirilebilecegini iddia etmeyi srdrr: "eylere dair yalnizca iki nihai sinif biliyorum, ilki akl veya dnen eyler ve ikincisi maddi eyler i.e. uzama sahip tze veya cisme ait olan eyler. Uzama sahip tze, byklk yani uzunluk, derinlik ve genilige sahip uzam, ekil, hareket, konum, bileen paralarin blnebilirligi ve benzeri ait iken, algi, irade ile algilamanin ve iradenin btn kipleri dnen tze isnat edilir. Ancak iimizde yalnizca zihne ya da yalnizca bedene affedilmemesi gereken bazi baka eyleri de deneyimleriz. Bunlar zihnimizin bedenle olan siki birleiminden kaynaklanir ve ilk olarak alik, susuzluk benzeri istekleri, ikinci olarak zihnin yalnizca dnceden ibaret olmayan, fke, sevin, znt ve sevgi gibi tutku veya heyecanlarini ve son olarak da aci, haz, iik, renk, ses, koku, tat, sertlik ve diger dokunmaya ait niteliklerin duyumlari gibi tm duyumlari ierir' (Ilkeler, Blm I, mad. 48, vurgular eklenmitir). nc kategoride yer alan ve zihin ile bedenin tzsel birleimine baglanan tm eylerin tam bir aiklamasini verme greviyle ayrintili bir biimde, Descartes'in son byk alimasi olan Ruhun Edilgileri'nde (1649) ugrailmitir. Bu alimanin isteklerin, heyecanlarin ve tutkularin ortaya iktigi artlara dair fizyolojik ve psikolojik zengin ayrintilar saglasa da bylesi olaylari mmkn kilmak iin yabanci iki tzn nasil birleebilecekleriyle ilgili temel felsefi zorlugu zmek hususunda ok az giriimi vardir. Edilgiler'de, Descartes siklikla hem ruhun beden hususunda nedensel glere (bedenin hareket etmesine neden olabilir) hem de bedenin ruh itibariyle nedensel glere sahip oldugunu (rnegin edilgiler ve duygular, kandaki ve sinir sistemindeki cisimsel olaylar tarafindan 'harekete geirilmitir'; ayni zamanda Blm I, mad. 42, AT XI 360: CSM I 344 ile karilatiriniz) iddia eder bir biimde konuur. Descartes, epifiz bezindende bir kez balatildiktan sonra hareketlerin, beynin ve bedenin diger blgelerine aktarilabilecegi bir dizi mekanizmayi temin etmeyi dzenler; cisimsel olmayan bir ruhun bu trden hareketleri ilk olarak nasil balatabilecegi merkez meselesiyle ugramadigi grlmektedir. Ayni sorun nedensel aki diger ynde oldugu zaman da geerli olacaktir. Descartes muhtelif trdeki Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y8.html
cisimsel uyarilarin, sinir sisteminde ve beyinde ruhu fke ya da korku benzeri duygulari hissetmeye 'ynelten' degiimlere neden olan fizyolojik mekanizmalari tasvir eder. Ancak fizyolojik balangilari ne kadar karmaik olursa olsun, yalniz beyin olaylarinin zihinsel alanda olaylar balatma ya da tahrik etme gcne nasil sahip olabildigini aiklamaz. Descartes'in, basit olarak, yabanci tzler arasinda nedensel bir etkileim ideasinin problematik oldugunu kabul etmedigi yolunda bazi deliller vardir. Clerselier'ye yazdigi 12 Ocak 1646 tarihli mektupla karilatirin: "Zihin ve beden dogalari farkli iki tz ise, bu iki tz birbirlerini etkilemekten (interacting) alikoyar varsayimi, yanli ve hibir ekilde ispatlanamayacak bir varsayimdir" (AT IXA 213: CSM II 275; kar. 'Hyperaspistes' 'e Agustos 1641 tarihli mektup, AT III 424: CSMK 190). Yine de, Descartes'in nedensel etkileimin insan akli iin bir anlamda saydam olmasi gerektigini varsaydigini gsteren pasajlar vardir. Ruhun Edilgileri'nde tasvir edilen zihin-beden etkileimlerinde bu trden bir saydamlik mevcut olamazdi. Saydam baglantilar fizyolojinin alaninda kaldigimiz mddete aimlanabilir ve duyu organlarimizin uyarilmasinin nasil "hayvansal tinlerde", sonuta epifiz bezindeki hareketlerde degiimlere neden oldugunu izleyebiliriz. Ancak hikyenin sonunda, basit olarak ruhta "ortaya ikan" bir zihinsel olay olacaktir. Zihin-beden bagintilari Descartes'in 'normal' bilim kavrayiinin tesine der; ilgili olaylar kesin anlamiyla nedensel etkileimler degildir, ancak ilah olarak irade gsterilmi baglilaimlardir (korelsyonlar); Yukaridakilerin hepsinde grlebilecegi gibi, Descartesin zihin ve beden aiklamasindan kaynaklanan balica sorun sinifi vardir: Ilk grup zihin ve beden arasindaki tzsel ayrim iin uslamlamalarinin geerliligi ile; ikinci grup bir kez tesis edildikten sonra bu ayrimin zihin ve bedenin 'tzsel birleimi' tezi ile uzlatirilmasi ile ve ncs bu birleim ve zellikle ierilen psikofiziksel etkileimlerin dogasina dair verdigi aiklamanin yapisi ile ilgilidir. Descartes Szlg, John Cottingham, Doruk Yayincilik,
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y8.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
DLN BEDEN Ferda Her eyin stne ykseldikten sonra ve her eye yukaridan bakarak ironi ailir, ama kii kendisinin stnde ykselip, bylece gerek irtifasini bularak o ba dndrc ykseklikten kendi hiliginde kendini grebilirse olur bu ancak(*1):Cogito dergisinin ironi zel sayisi zerinden, Prenses Brambilla Ilk iktigi zamanlarda, "bedenin dili adindaki kitaplar olduka revataydi ve ok okunuyordu. Ayak bacak stne u ekilde atarsaniz, bunun anlami udur veya u kiilik yapisina sahipsiniz, konuurken salarinizi savurursaniz, erkege u mesaji veriyorsunuzdur, konuma sirasinda ellerinizi u ekilde kullaniyorsaniz, yle-bylesinizdir v.s. Bu trden kitaplari "- ylesine bi karitirdiktan sonra hep unu dnmmdr; bu trden kitaplari okuyup da bunlarin ieriklerine "inananlar, kitaplari okuduktan sonra acaba bedenlerini nasil kullanmaya baladilar? Th len, bak ellerimi yine yle yapmayi unuttum, oturma sirasinda yanli ayagi yanli bacagin stne attim. Tam ci-em yilmazlik bir durum, bunu kullanmiimidir ki! Bu durum sanirim "ironi-denilenin en tipik rneksemelerinden birisidir. Son-ilk sz ayrimina gerek yok. Sadece "ylecene yazmali-sylemeli insan. Giderek diline uyarlanan insan, yine giderek bu uyarlanmiliginin uyarilmilik hali ile, bedenini diline uyarlamaya aliti, "eline, beline, diline hakim ol deger-taiyicilari ile birlikte. Freud amcam, "uygarlik baskilaniin tarihidir diyor, bu tarihsel sre iinde insan denilen, "haz-ilkesinden, "olgusallik ilkesine geirilmeye aliildi, aliiliyor. Ortaliktaki "k-alintilara, takozlara bakilir ise, bu ugurda azimsanamayacak bir mesafe kat-edilmi durumda, bu yolda atilmi her adimin ayaklarinin altinda, katl-i vacip olarak grlen bedenin inleyileri vardir. ideal arayiinin hibir ideali yoktur, zira her ideal, yerinde bir alegoriden daha fazla bir ey degildir, bu alegori kendinden daha yksek bir ideali gizler ve bylece sonsuza dek srp gider. Sair bylelikle ne kendisinin soluk alip dinlenmesine izin verir ne de okurun, zira dinlenme iirsel edimin tam tersidir. Sahip oldugu tek dinlenme, iirsel sonsuzluktur, bu sonsuzlukta ideali grr air, ama bu sonsuzluk zamana bagli olmadigina gre -ve bu yzden ideal- bir an sonra alegoriye dntgne gre.. Bir hiliktir (*2):Cogito dergisinin ironi zel sayisi zerinden, S.Kierkegaard, Der Begrif der Ironia Insan beden-denilene yneldiginde kala-kaliyor, szleri nerden nasil balatabileceginin karmaasini yaiyor. Karisinda tm zamanlarda boyun egdirilmeye, igdi edilmeye, yaamsal olanaklari srekli olarak elinden alinmaya aliilan bir yapi var. Daha da tesi srekli "hor- grlen, aagilanan, trplenip kaliplandirilmaya, yapilatirilmaya aliilan bir alan. Platonik ide-alizme gre (platonik, "platona ne kadar da "uyuyor) insan denilen ifte-koumlu bir at arabasi, arabaya bagli bir siyah bir de beyaz at var, beyaz at ha bire arabayi "idealar, tinsel alana dogru taimak isterken, siyah at arabayi srekli "madde-karanlik alana dogru ekmek istemektedir. E deyile insan denilen, ruhuyla, tinseliyle gklere, bedeniyle de "maddeler- dnyasina, sanilar alemine yakindir, yle ya bu dnya en nihayetinde bir "sanilar-dnyasidir. Iin ilginci, platon zelinde tm idealist rasyonalistler ve st baglamindaki realistler, uydurma- sanilarini "gerek-kabul ederken, "gerege, deneyim alanina daha yakin olani "hor-grp, iteleyip kaka-lamilardir, oysa kakalari, onlarin bu "steril-idealize hallerini dinlemeden "diari- ikmaya devam etmilerdir. Bu platonik "incelme-hali tm dinsel inanilara s-inmitir. Dinlerin tmnde, bir "steril- temizlenme abasi vardir ki sormayin gitsin, beden terbiyesine dair bin-bir envai eidinden denetim altina alma, baskilama teknolojileri retilmitir, akla ve hayale sigabilecek trden. Sanirim Foucault, bati degil de dogu kltrleri iinde yaami olsaydi, "beden denetimi Page 1 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html teknikleri konusunda, daha ilgin ve belirgin zmlemeler retebilirdi sanirim. Snnetinden tutun da, abdestine, oru tutmaya kadar. Bunlar, bedeni giydirme abalarinin "grnr kismi, en dip-derinlerde yapiliyor asil ilemler. Bedeni, zapt- rapt altina alip, onu islah etme abalari, sadece kutsal oldugu sylenen dinsel sylemlere dair degildir, bunlarin tesinde ve buna kari tepki olarak dogdugu sylenen "seklerizme dayali modernizm de, dinsel alanda oldugu kadar "kaba ve "grnr olmasa da, beden zerinde incelikli, sezdirmeden islah etme teknolojileri uygulayarak, bilincin baglaigi olan tinselligi yceltmeye alimitir, yle ya, insan denilen bilinci-tinselligiyle dnyadaki diger varliklardan ayri ve "stndr. Kisacasi, dinin bedenin iine sokuturdugu ve ayni zamanda ona "karit-kildigi tanrisal z olan "ruhun- yerine, bilin-tin denilen "cevheri koymutur, yapi degil sadece bir "yer-degiimi ilemine bavurmutur. Zaten "psikoloji-denilen bilimin szce anlami da "ruhun bilimidir. Bu ruh denilene "ince ayarlar yapilarak, onun yerine aktirilmadan tin/bilin geirilmitir. Grldg gibi, tarih denilen arenada, beden-denilen, dilin-metnin dzlemine alindi ve dilin- dili ile okunmaya balandi. Bu okuma biiminden beri, bedence susulan "dilce konu-ulan" aglarda yaar olduk. Bir tr "kesik-ba halinde olan zombilerdik ve artik. Yaamimiz dedigimiz, bogazindan kafasi koparilmi tavuklarin "reflexif-edimlerine benziyordu. Dilce adina "beden-denilen, metnin "yapi-latirici tezgahinda "armiha-gerilmiti. Isa'nin kabaca-ivilenmesinden te, ok incelikli, titiz bir cerrahi operasyonla beden, "igdi-edilmeye aliiliyordu. Onun iindeki ehvetli ayartici ve batan ikarici kisacasi "eytani ve "yikimci tm unsurlar, "yregine kaziklar sokularak diari ikarilmaliydi. Isanin "gvdesinin armiha gerilii, sanildigi gibi "tinsel-ykseliinin degil, tin-sellik denilen adina bedene bedel detilmesinin sembolyd. Daha neler yapilmadi ki, insan denilen tinsel idealleri iin insan kurban-etmeyi dahi "merulatirmaya aliir iken, "ara-besk bir kivirtma ile son anda ark- ederek, ko-kurban etmeyi merulatirdi.
http://desires.com/2.2/Art/Miller/p1/smiller1.html Beden byk akildir, ortak kabul gren okluktur, bir bari ve sava halidir, sr ve obandir. Tinim diye adlandirdigin o kk aklin senin ey kardeim, bedenin bir aygitindan baka bir ey degildir, hem de kk bir aygit, senin byk aklinin bir oyuncagi (Zerdt, Nietzsche) Bir yanda "yaam-istencine tabi ve bunu olumlamaya, sregen kilmaya ayarli byk akil, diger yanda cogito-kaynakli kk akil. Kk aklin varlik-var olu gerekesi, byk akla hizmettir. iki noktasinda ve sonrasindaki o ilk zamanlarda kk akil, efendisine boyun egmi ve ona hizmet eder durumdaydi, tarihsel denilen sre iinde giderek bu kk akil, "sorun-ikarmaya baladi. Gcn ve yapisini ve eregini byk akildan alan bu kk akil ne ve nasil oldu da, byk akil baglaminda "sorunsalli-hale geldi? Daha da tesi gelebildi mi? Page 2 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html Tmel-tikel, btn para baglamlarinda aldigimizda, bu sorunsali nihai olarak zndrmek olanaksizdir, nk bu baglama getigimizde artik "speklatif-alana kaymi oluyoruz. Kk akli, insanin "bilincini, byk tmel akil baglaminda nereye konumlandiracagiz? Bu byk aklin, kainilmaz, zorunlu, sonuna kadar "dogal/yapisal bir son-ucu muydu yoksa kainilabilir, konjonktrel bir durum muydu? Bu sorgulamalar zaten "kk-akil alaninin sorunlu olan ynlerinden birisi, bu anlamda da "speklatif bir durum. Yani bu trden soru ve sorunlar karisinda nihai bir zm bulmak olanaksizliktir. Bu saptamalar, sorundan kai veya stn rtmek degil, sorunu netletirip sinirlandirmak abasinin rndr. Insanin bedensel-dirimsel, byk aklini bir yana birakir isek (nk orada bir sorun yok), kk aklinin, kozmotik veya kaotik olan evren iindeki durumu nedir? Insan denilen bilinci ile, bilinlenmek ile, dogadan koptu mu yoksa bu haliyle hala onun "dogal-yapisal uzantisi mi? Bu sorgulamalar bizi neyin "dogal-yapisal, pozitif stat, neyin yapay-negatif stat oldugu sorgulamasina gtrr ki, bu sorgulamayi "nihai-olarak bitirmek olanaksizliktir. Tm bu "speklatif-tartimalarin tesinde, beriye, yaam alanina geldigimizde, "kesin- olarak unu gzlemleyip yaamaktayiz, daha uygunu unu yaadigimiz iin u gzlemi yapmak durumunda kaliyoruz veya daha da uygunu, unlari "yaadigimiz iin unu grmek durumunda kaliyoruz; kk akil, byk bedensel aklin hcrelerinin iinde her geen zamanda giderek ve artarak bir kanser-virs gibi yayilip, onun bagiiklik sistemine zarar vererek, yaamsal ritminde, metabolizmasinda aksakliklara yol aabilmektedir. Bu saptama speklasyonu iermiyor mu diye soranlara, cevabim kesinlikle "hayir-olacaktir. An be an kk aklin yaratmi oldugu sorunlarla boguuyoruz, yaamin her bir alaninda. Adina insan denilen varlik, yaadigi sorunlar-zorlanmalar karisinda ilk olarak u dzlemlerde "zndrme yapti; insan "ifte-karakterli bir varliktir, bir yaniyla (ruhu) tanrisal ve saltik iyi-olana, diger yaniyla da, (nefsi) tanri dolayimli ama yine de saltik kt olan eytana meyleder. Dnya yaami, iyi-ile ktnn (hak-batil) sava arenasidir, bu arenada bazen eytan (ktlk) bezen de tanri (iyilik) kazanir, bu savaim srecinde insan iradesine-znelik kismina den ey, eytan ayartmalari karisinda "uyanik olmak, tanrisal inayete ynelmek, eytanin ayartmasina her zaman aik olan "nefsini-bedensel itihasini trpleyerek, yaami ve bedeni zerinde, tinsel-ruhsal glerin hkim olmasina yardimci olmak. Gel zaman git zaman dnya zerinde bazilari unun farkina vardi. Dnya iinde olup-biten her eyin "faili ve varsa "ereksel ve "formsal nedenleri yine bu dnyanin iindedir, cennet de cehennem de, sava-da bari ta bu dnyanin iindedir. Dnya dii ve akin var-oldugu dnlen glerin (onlar sahiden de varsa bile) bu dnyadaki olan-bitenler ile iliigi yoktur ve olamaz da, bu dnya iinde bizler bizlerle ba-baayiz. Seklerizm denilen bu "dnyeviletirme hareketi, yaamsal sorunlari u ekilde tanilamaya baladi; "cogito-kaynakli kk akil denilen, "yapisal-olarak sorunlu degildir, onun bazi "kullanim-biimleri sorunludur. Tanri lmt ve iyilik ile ktlk merkezsizlemiti. Eski dnya, yeni duruma nispeten daha belli ve netti, bir yanda salt iyi istence sahip ve onun kaynagi olan tanri diger yanda eytan vardi, savain baglami ve bu baglamda yapilacak olanlar ayaniyla beyan durumdaydi. Bu eski dnyanin yerinden edilmesiyle birlikte, insan denilen yogun bir ekilde, iyi ve kt zerine tartiamaya baladi. Modern-ite denilen yeni- sanilan dnya dzeni balangita umutlu ve iyimserdi, zerine oturmaya alitigi "rasyonalitenin, bu ve ilgili diger tm glkleri aabilecegini dnyordu. Yine gel-zaman git zaman oldu ve modern dnya denilen alan, 20. yzyilda "dnya-savalarina tanik oldu. Modern zamanlarin sikintilari giderek, post-modern durumlari ve sylemleri yeertmeye baladi. Akla olan umut ve inan giderek akil eletirisine dnt. Tanriligi yerinden eden akil, imdi kendisiyle boguuyordu Ortalik olduka karimiti. Modern zamanlarda yapilatirmanin ve eletirinin "araci olarak konumlandirilan akil denilen giderek "kendisini-mercek altina alip didiklemeye baladi. Bu sre hala devam etmektedir. Eski zamanlara gre, imdiki zamanlarda durum olduka karmaik ve zordur. Eski zamanlarda, bir ekilde hakim bir paradigma vardi ve gerek yapilar gerekse eletiri yoluyla yikimlar bu paradigma zerinden yapiliyordu, modernizm sonrasi "post-modern zamanlarda ise, "paradigmanin-kendisi sorgu konusu yapilmaya balandi ve bu durum da insanlik denilene tam bir keme-kei sundu. Eski zamanlarin geleneksel ve dinsel dnyasini savunabilecek durumda olmayan, te yandan liberalizm baglaminda seklarize ve rasyonalize edilmi yeni dnyadan da memnun olmayanlar, "eletirel-yaklaim olanaklarini ellerinde bulundurmaya devam ettiler. Ite bunlar arasinda siki tartimalar baladi. Sorun "rasyonalitenin kendisinden mi yoksa onun kullanim biiminden mi kaynaklaniyordu? Zurnanin zirt dedigi veya dananin kuyrugunun kopma noktasi burasiydi ite, her trden yapilatirilmanin ve eletiri olanaginin temel dayanagi olarak kabul gren ve ilan edilen akil denilen sorgu konusu yapildiginda durum ne hal alacakti? Aklinda sorgu konusu yapilmasiyla birlikte, akla dayanilarak oluturulmu olan tm yapilar da yerinden edilmeye balandi. Aklin kriz girdaplarina srkleniyor olmasi, akil tutulmasini yaayanlar iin tam bir ba-belasi Page 3 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html durumdu, te yandan bu kriz, byk-bedensel akil iin olduka kritik ve nemli ilevleri yklenebilirdi, bu krizin izleginden gidilerek, kaybettiklerimize yeniden kavuma olanagini elde etmi oluyorduk; Her organizmanin dndg, btn organik oluumlarin dnmeye, hissetmeye istemeye katildiklari, dolayisiyla beynin yalnizca devasa bir toplama aygit oldugu burada kabul edilmitir (Nietzsche, Fragmanlar-40) Rasyonalistlerin, aklin insanda nsel-apriori oldugu tezine kari, ampiristler, beynin dogutan "tabula-rasa durumunda oldugunu, insanin giderek, duyumlari ve tecrbeleri sonucunda akillandigini sylerler. E deyile, akil denilen, "deneyimsonu(deneyim zerine geri bildirim)yeni deneyim eklindeki dngselligiyle devam eder, etmesi gerekir. Bu dngsellik kirildiginda veya dz-izgi halinde ailmaya balandiginda sorun ortaya ikar. Modern zamanlar, kendilerini hazirlayan dinamiklerin etkisiyle, insan aklini-beynini, gvdesinden ve bagirsaklarindan koparmitir, merkezi sinir sistemi denilen beyin, aagi-taraflarindan tamamen kopartilarak, insan denilen bir "kesik-ba zombi haline getirilmitir, "salt-kafa, iire, sanata, duyumsamaya uzak, konformist pragmatizme ayarli bir dnce. Ite tam da bu noktada, aklin "tutulmasi ve krize srklenmesi, tm bu durumlarin fark-edilebilmesi noktasinda ilevsel olabilecektir, degilse de "can-alici olmaya devam edecektir. (Ltfen yazinin giriindeki alintiyi tekrar okuyunuz) Her eit canlinin harikulade baglantisi, st faaliyetler ile alt faaliyetlerin bir birine uyarlanma ve btnleme tarzi, krcesine ya da mekanik olmayan, ama eletirel ihtiyatli titiz, hatta isyankar olan bu ok biimli boyun egi; cebir arpim tablosundan nasil stnse, bedenin tm fenomenleri de entelektel aidan bilincimizden, tin-im-izden, bilinli bir dnme, isteme ve hissetme tarzlarimizdan stndr.(Nietzsche, Erk Istenci-266) Son dnem "pisirik-romantikleri hep unu der, iindeki sese kulak ver, yreginin gtrdg yere git, iindeki ocugu fark et v.s. Akil tutulmasina yakalanan bazilari, zm "yrek- dedikleri siginaga kaarak kurtulmaya aliirlar, oysa onlarin yrek dedigi, tam da bir akil- artigidir, akildan pisirika kaiin araci haline getirilmeye aliilan "sezgi denilen ey, oysa tm bunlarin yerine ikame edilmesi gereken ey, "yaamsal-igdlerdir, eger sahiden de "i-sel bir sesimiz var ise, bu "tamahkar tarihin ger-gafleri zerinde armiha gerilen ve itina ile zerine "tinsel-alanin, sahtekarca boyali ilmekleri ile dgmler atilan "yaamsal- igdlerimizin sesidir ve onlari dinlemek gerekir. Aklin ve akla tutuklu yrek denilenin degil, yaamsal istencin sesine kulak vermek gerekiyor; Deha i-gdde yatar, iyilik de. Yalnizca i-gdsel edim kusursuz olabilir (Nietzche, Erk Istenci, I-276) Dnyayi ve yaami de-ifre edebilmek iin, bedenin baki aisi iine yuvalanabilmemiz gerekir. Bunun baka da bir yolu yoktur. Hep diyorum, yaamak ve onun adina direnmek iin bize, akil-fikir, dnce degil, "deli-kanlica bir yrek gerekir. Entuisyonistlerin szn ettigi o sezinin-kaynagi olarak dnlen yrek degil bu, yaamin yregi, yaiyor ve onu istiyor olmanin nefesiyle krkledigi gmbr-gmbr atan bir yrek, ite bu yrek yaamsal-sorunu anlar ve gerektiginde onun iin ve onun adina direnie geebilir. Mdrike ve genel olarak bilinli tin yetileri, bedenin ilettigi talimatlara bagli olarak, ancak tesadfi biimde mdahale etmek zere agrilmilardir.(Nietzsche, Erk Istenci, I-278) -aglar boyunca sus-tur-ulan, zeri eitli rtlerle kapatilip, ke-bucak ortalik yerlerden kairilmaya aliilan beden, modern zamanlardan itibaren, serbest birakilarak, serpilip boy gstererek "piyasa-edildi. zellikle de adina kadin denilenlerin "bedeni, kala-kala, ggs- ggs, porno-grafi mezesi yapilmaya balandi. Maskeli iplaklik, rt-severlige tercih edildi. agimiz artik (veya artik-agimiz), cilali imaj-tehirciliginin boy gsterdigi, "rntgenci bir kltre dnt. Bunlar beden zerine oynanan oyunlarin, suyun zerindeki grnen kismiydi. Asil sular, saman altindan yrtlyordu, okul ve kilalardaki "jimnastik egitimleri, uygun adim yryler, vcut gelitirme, gzelletirme sektrleri, beden terbiyecisi sagliki ve doktorlar v.s. sanki yz-yillardir dnya zerinde yaamasini bilen-beceren, arilarin, brt bceklerin, ayilarin "doktorlari da varmi gibi. (Bunu yazdim ya, imdi bazi "akl-i evveller, hemen unu der, bu gerzek "hayvanliga-geri dnmemizi istiyor, sanki "hayvanliktan-teye adim ata-bilmiiz gibi) Tm bunlar "kk-aklimizin bize oynadigi oyunlardir. Bizim bu kk aklimiz, doga-denilen o "muhteem-kusursuz olanaklar karisinda hep akinligi ve rpertiyi yaar. rperi, ne kadar da ho-ilgin bir szce, su karisinda rperi, dag karisinda rperi, karinca kolonisi karisinda rperi, okyanuslar karisinda rperi. u dikkatimi ekti, yakin evremde iki insan var ve bu iki insan da gndeligin rutininde olabilecek en berbat sorunlari yaiyorlar, yuvalari Page 4 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html
dagilmak zere v.s ve bu birbirini tanimayan iki insan da, bulduklari her bo zamanda, "deliler gibi, tutkuyla bulmaca zyorlar, gazetelerin bolca olan o bulmaca eklerini hep yanlarinda taiyorlar, ite ironi bu. yaamsal zeminde param-para olmu olan insan, zihinsel zeminde tamlik-yanilsamasi yaratarak kendisini rahatlatmaya aliiyor. Kk akil denilen, tarihsel sreci iinde giderek byk-aklin hizmetisi olmak konumundan ayrilarak, "anlamsala-ynelmitir, anlam arar, anlamla doyum bulmaya aliir hale gelmitir. Ha bire dnyaya, olmakta olanlara, olay ve eylere belli trden anlamlar-ykler, bununla da kalmaz bu anlamlari, st-baglamda "bir-letirmek ister. Anlam doymaz veya "kendine-ragmen bir sanal-simlatif doygunluk, "yaiyor-mu gibi his-durum yaratilir. Mu gibi yaamak, giderek nevrozlari ve psikozlari retir ve insan aisindan dnya denilen bir "timar-haneye veya "hapis-haneye dnr. Kk akil, nihai-olarak aradigi "tanrisalini bulup, onunla "vuslati mmkn kilamaz, kendi doyumsuzlugu iinde kala-kalir. Byk akil, beden onu zaman zaman uyarir, kendi yapisindan kaynakli kizginliginin, huzursuzlugunun oluturdugu fkeyi (psikenin dogum-lm ani) bedenine ynelterek, rahatlamaya aliir. Kk aklin durumu, yapisal ve zorunlu ve kainilmaz olarak, "ironik ve "trajik durumdadir. Bu durum, "trajik-ironik, tysz-maymun tiplemesi olan "insani-durumu getirir. Maymundan yana "kmseyici, tyszlgnden yana "yceltici. Bu "kismen-*de olsa "tysz- maymun, geri kalan diger "tylerini de yolarak "steril-yceltilmi insan "kiligina brnmeye aliiyor, agimizin "ty-alma teknikleri olduka gelitirilmi durumda. En son-*sz olarak; "kim konuuyor?! ve eklemek gerekiyor bu soruyu cevaplamadan, "ne denildigini anlayabilir miyiz!?
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 5 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Diaridan Grnen nsan Maurice Merleau-Ponty (Algilanan Dnya) imdiye dek uzama, bu uzamda yaayan canli cansiz eylere alginin gznden bakmaya alitik, onlari "gayet dogal bulmamizi saglayan o pek uzun taniikligi unutup onlara naif bir deneyimde grndkleri gibi bakmaya alitik. Ayni eyi insanin kendisine ynelik olarak yapmaya alimamiz gerekiyor. 3000 yili akin sredir insan stne birok eyler sylendi sylenmesine; gene de bulunanlarin ogu dnme yoluyla bulunmu eyler. Diyecegim, insanin ne oldugunu anlamaya aliirken Descartes gibi bir filozof elindeki dnceleri, rnegin ruh ve vcut dncelerini eletiri szgecinden geiriyordu. Descartes bu dnceleri damitiyordu, onlardaki her trl bulanikligi ya da kariikligi kapi diari ediyordu. Ruh denince bundan ogu insan ok uucu bir madde, bir bugu ya da bir soluk gibi bir ey anlar ve bu bakimdan ilkellerin rnegini izler, oysa Descartes ruhun hi de byle bir ey olmadigini, bambaka bir dogasi oldugunu nefis bir biimde gsterdi: bugu ya da soluk ne kadar uucu da olsa kendilerince birer eydirler, oysa ruh kesinlikle bir ey degildir, nk uzamda yer almaz, yayilimi yoktur; tersine, ruh dertop olmutur, parasizdir, hemen kendi iine ekilip toparlanan ve kendi kendini bilen bir varliktir. Saf bir ruh ve saf bir madde ya da cisim kavramina ulailmi olur bylelikle. Ama u aik bir ey ki bu saf ruhu ancak kendimde buluyorum, deyim yerindeyse ona ancak kendimde temas ediyorum. Baka insanlar benim iin asla saf ruh degildir: bakilari, davranilari, szleri yani kisacasi vcutlari araciligiyla tanirim bakalarini. Bir bakasi benim gzmde vcuduna indirgenemez dogallikla; bakasini dndgmde animsadigim ey, onun manevi portresini izen ey, binbir trl ynelimle kipraan ve birok eyleme ya da niyete hizmet eden vcududur. Ama sonuta ne kadar istesem de birisini siluetinden, ses tonundan, aksanindan ayirt edemem. Bire bir yaarak ya da bakalarindan duyarak onun hakkinda grendiklerimi alt alta siralayacak olsam, asla onu bir dakika grnce bildigim kadar iyi canlandiramam. Baka biri bizim gzmzde bir vcuda dadanan bir ruhtur; bu vcudun btnnn grnnde byk bir olanaklar kmesi varmi gibi gelir - o kii bu olanaklarin orada bulunuudur. Dolayisiyla insana diaridan bakinca, yani bakalarina bakinca, ruh -vcut gibi temel grnen kimi ayrimlari herhalde gzden geirmemiz gerekecek. Bir rnek zerinde dnerek iin aslinin ne oldugunu grelim. Bir nedenden dolayi bana korkun fke duyan biriyle kari kariyayim diyelim. Bu kii sinirleniyor, ben de bu kiinin bu fkesini iddetli szlerle, el kol hareketleriyle, bagirip agirarak diavurdugunu fark ediyorum. fke nerede peki? Diyebilirler ki fke karimdaki kiinin ruhunda. Bu o kadar da aik bir ey degil. Bakilarindan okudugum bu ktlg ve acimasizligi el kol hareketlerinden, szlerinden, vcudundan ayri dnemiyorum ki. Burada olup bitenler dnyanin diinda, fkeli insanin vcudunun tesinde cra bir makamda olmuyor ki. fkenin patlak verdigi yer resmen burasi, bu oda, bu nokta; fke ikimiz arasindaki uzama yayiliyor. Karimdakinin fkesi, belki demin gzyalarinin dkldg gibi ya da birazdan agzinda bir kasilmanin oluabilecegi gibi suratinda olumuyor,tamam ama sonuta fke karimdaki kiide bariniyor, rengi atan benzine vuruyor, o kizaran yanaklara, kanlanan gzlere, incelen sese yansiyor. Bir an iin fkeyi diaridan gzlemleme tutumunu birakip da fkenin ben fkelendigimde bana nasil grndgn animsamaya aliirsam, durumun farkli olmadigini itiraf etmem gerekir: kendi fkem zerinde dnnce gryorum ki fkem vcudumdan ayrilabilecek ya da ona yapitirilmi ama ikarilabilecek bir ey degil. Paule kari fkemi animsayinca, fkemi ruhumda ya da dncemde bulmuyorum, fkemi aramizda buluyorum, oturdugu yerden beni alayci bir ifadeyle sakin sakin dinleyen pis Paul ile bagirip agiran benim aramizda buluyorum. fkem benim Paul yok etme giriimimden baka bir ey degildi -bu giriim eger bariil biriysem sz dzeyinde kalir, hele kibar Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y5.html biriysem duruma gre bir incelik bile olabilir, ama sonuta fke bende degildi, yumruklamak yerine tartitigimiz ortak alanda gerekleiyordu. fkenin ne oldugu zerine sonradan sonradan kafa yorunca ve bakasi hakkinda (olumsuz) bir degerlendirme taidigini o zaman fark edince yle sonular ikariyorum: fke denen ey eninde sonunda bir dnce; fkelenmek demek de bakasinin nefret edilecek bir insan oldugunu dnmek demek; Descartesin da gsterdigi gibi bu dnce tipki br dnceler gibi hibir madde parasinda bulunamaz -dolayisiyla fke ruhtan geliyordur. Ama istedigim kadar byle dneyim, bu dnceme neden olan fke vcudumun diinda olmadigini, fkemin vcudumu diaridan kipirdatmadigini, fkemin anlatilamaz bir biimde vcudumla oldugunu sylemek zorunda kaliyorum. Btn byk filozoflarda oldugu gibi Descartesta da her ey var; nitekim ruhla vcudu birbirinden kesin izgilerle ayiran Descartesin yle dedigi de olur: ruh bir geminin kaptani gibi vcudun bakomutani degil, ruh vcutla o kadar ili dili ki ruh aciyi vcudun iinde ekiyor -"diim agriyor dedigimiz gibi. Ama u var ki Descartesa gre ruhla vcudun bu birligi pek sze gelmez, bu birligi ancak yaamimizin iinde kullanmak yoluyla deneyimleyebiliriz; ona gre, olgusal durumumuz ne olursa olsun, vcutla zihnin bir "kariimi halinde yaiyor olsak bile, bu demek degil ki deneyimimizde btnlemi olan eyleri kesin izgilerle birbirinden ayiramayiz. Birlemi olsalar da zihinle vcudu temelden ayirt etmeye hakkimiz var, insani dolaysiz yapisini gz nne almadan yalnizca dncede belirdigi biimiyle "vcudunun dzenegine bir biimde bitiik bir zihin diye tanimlayabiliriz ve bu kariimin ne vcudun mekanizmasini ne de zihnin saydamligini bozmadigini syleyebiliriz. Descartesin ayak izlerini en yakindan izleyenler bile, dncemizin, yani insan hakkindaki dncemizin en batan beri bagliymi gibi grndg koullardan kendini nasil kurtarabildigini sormutur denebilir. Bu koullari betimleyen gnmz psikologlari yaamaya kendimizin ya da eylerin bilinci ierisinde degil, bakasi deneyiminin ierisinde baladigimiz olgusuna parmak basiyor. Varoldugumuzu duyumsuyorsak, ancak oktan bakalariyla temasa girmi oldugumuz iin duyumsuyoruz; dncemiz de hep kendimize bir geri dn -bakasiyla aliveriimize ok ey borlu bir geri dn. Birka aylik bir bebek bakasinin yzndeki sevecenligi, kizginligi ve korkuyu kolayca ayirt eder, oysa bu duygularin fiziksel gstergelerini o yata kendi vcudunu inceleyerek grenmi olamaz. Demek ki bakasinin vcudu farkli farkli hareketleriyle o bebegin gzne baindan beri duygusal bir anlamla ykl grnyor, ruhun ne oldugunu kendi iine bakarak greniyor. Yetikin insan da kendi yaaminda kltrnn, egitiminin, kitaplarin ve gelenegin kendisine grmeyi grettigi eyleri bulguluyor. Hep belli bir kltr zerinden temas ediyoruz kendimize; en azindan diaridan edindigimiz ve kendimizi tanimamizda bize rehber olan bir dil zerinden temas ediyoruz. Bundan dolayidir ki arasiz tarihsiz saf benlik ya da zihin her ne kadar evremizden gelen dncelerin bizi dpedz belirlemesinin karisina ikardigimiz eletirel bir makam ise de, tamamlanip etkili bir zgrlge kavumasi ancak ve ancak dil aracini kullanmakla ve dnyanin yaamina katilmakla olur. Ite bu dnceden ikan insan ve insanlik tablosu, ilk bata yola iktigimiz halindekinden ok farkli. Insanlik bir bireyler toplami degil; hepsinin zlerinde dnmeklik var diye herkesin herkesle anlaabileceginden emin oldugu bir dnrler toplulugu degil. Insanlik, bireylerin ogullugunun eriyip gittigi ve ister istemez yutuldugu tek bir Varlik da degil dogallikla. Insanlik ilke geregi sallantili bir zeminde: herkes ancak ite ie gerek oldugunu grdg eye inanabilir ama ayni zamanda bakalariyla siki ilikileri ierisinde dnp karar alir ve seimlerini o dogrultuda yapar. Hem herkes yalnizdir, hem de hi kimse bakalarindan vazgeemez -sirf bakalari kendisine yararli oldugu iin degil (o baka bir konu), ancak o yolla mutlu olabildigi iin. Hibir toplu yaam yok ki kendimiz olma ykn omuzlarimizdan alsin ve bizi bir fikir sahibi olmaktan bagiik kilsin; ama hibir "i yaam da yok ki bakasiyla ilikilerimizin bir ilk denemesi gibi olmasin. Hem bireysel hem toplu bir gemiimiz ve vcudumuz oldugundan dolayi dtgmz bu ikircikli durumda asla kesin bir dinginlik bulamayiz, ayriliklarimizi hep azaltmaya alimamiz gerekir, anlailmami szlerimizi aiklamamiz gerekir, bizde gizli sakli kalani aiga vurmamiz ve bakasini algilamamiz gerekir. Akil ve uzlama geride biraktigimiz bir yol degil, nmzde kendisini stlenip yrmemizi bekleyen bir yol; bunlara kesin olarak ulaamadigimiz gibi onlardan vazgemek de elimizde degil. Anlailan o ki, asla bitmemi, bitemeyecek bir ie soyunan ve bu ite grece baari bile elde edemeyebilecek olan trmz bu durum karisinda hem kaygilaniyor hem yrekleniyor. Aslinda bu ikisi ayni ey, nk kaygi duymak dikkatli olmak demektir, yapilanlari ve olup bitenleri yargilamak ve bilmek istemektir. Iyicil bir alinyazisi olmadigi gibi ktcl bir alinyazisi da yok; yreklilik de kendine ve bakalarina bel baglamaktir, nk fiziksel ve Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y5.html
toplumsal durumlardaki btn farkliliklara karin bakalarinin tutum ve ilikilerinde hep ayni kivilcim kendini gsterir ve o kivilcim sayesindedir ki bakalarini taniyabiliyoruz, onlarin onayina ya da eletirisine gereksinim duyuyoruz, onlarla yazgimiz ortak. Bununla birlikte geen yzyillardaki tartimasizlik tutumu yok bu insancilikta. Saf zihinlerden oluan bir topluluk olmakla vnmeyelim artik, toplumlarimizda birbirimizle kurdugumuz ilikilerin gerekten ne oldugunu grelim: ogunlukla kle-efendi ilikileri bunlar. Iyi niyetimizi mazeret gstermeyelim, iyi niyetli davranilarin bir kere elimizden iktiktan sonra ne hale geldiklerini grelim. Burada trmze yneltmeyi nerdigimiz bu yabanci bakita saglikli bir eyler var. Voltaire Micromegasda baka bir gezegenden bir devin yeryzne inip yaayiimizi grdgn ve yaayiimizin bizden daha yksek bir zekya ister istemez sama geldigini anlatmiti zamaninda. Kendimize yukaridan bakip acimasizca yargi vermek yerine, bir biimde aagilardan bakip kendimizi yargilamak bizim zamanimiza nasipmi. Kafkada adamin biri bcege dnp aileye bir bcegin aisindan bakar, bir kpek bir anda karisina ikan insan dnyasinda aratirmalar yapar, toplumlar kendi kurduklari geleneklerin kabugunda tikili kalir, gnmzde Maurice Blanchotda da bir kent kendi koydugu yasalarin penesine der ve herkes o kadar uysallair ki sonunda kendi farkliligini da bakalarininkini de duymaz hale gelir. Insani diaridan grmek zeletiri demektir ve ruh sagligi demektir. Bundan maksat da Voltaire gibi her eye sama demek degil, Kafka gibi insan yaaminin hep tehdit altinda oldugunu animsatmak ve insanlarin birbirlerini taniyip bulduklari o tek tk degerli anlari mizah yoluyla hazirlamak.
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y5.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
DOGAN ZLEM VE EVRENSELC AKLIN ELETRS Dr. Mustafa GNAY* Dogan zlemin felsefe alimalarinin, geni bir problemler alanina ilikin oldugunu gryoruz. Ancak hangi kavram ya da problemle ilgili olursa olsun zlem, felsefe alimalarini hermeneutik (yorumbilgisi) gelenegi iinde srdren bir felsefecimizdir. ncelikle, onun, bizde pek ilenmeyen "tarih felsefesi ve "kltr felsefesi gibi felsefe disiplinlerinin konu ve problemlerini dile getirdigini ve bunu da yine bizde pek yaygin olmayan bir yaklaimla gerekletirdigini syleyebiliriz. Bu yaklaim, "tarihselci/hermeneutik bilim ve kltr felsefesinin yaklaimidir. zlemin de eserlerinde zaman zaman belirttigi gibi, lkemizde uzun yillar bilimden anlailan ey, doga bilimleri olmu, bu bilimler tek ve biricik bilme etkinligi olarak grlm ve baka bir bilim anlayiinin da bulundugu neredeyse unutulmutur. Ite bu saptamadan hareketle, Dogan zlemin eserlerini ve felsefi tutumunu, pozitivizmin dar ve tek yanli bilim anlayiina yneltilen bir eletiri ve sorgulama olarak yorumlayabiliriz. zlem, bilim anlayiinda tarihselci, kltr ve tarih felsefesinde insanci ve btn konularini ve problemlerini ele alma yntemi bakimindan ise hermeneutik bir tutumla hareket etmesiyle dikkati ekmektedir. zellikle kltr bilimleri felsefesinin problemleriyle ilgilenmekle birlikte, genel olarak bilim kavrami zerine ve doga bilimleri zerine de yazi, kitap ve evirileri bulunmaktadir. Hem bir ifade ekli hem de bir degerlendirme lt olarak hermeneutik (yorumlamaci-anlamaci) bir syleme sahiptir. Hermenutiki bir felsefeci olarak, ortaya koydugu yaklaimda ve buna bagli olarak ortaya ikan eserlerinde dikkati eken bazi zellikler saptamak mmkndr. Bunlarin neler oldugunu kisaca belirlemek gerekirse, zlemin hermeneutik yaklaimina dayali olarak, mutlakiliga kari relativist, ezeli ebedi ve teki hakikat anlayiina kari tarihselci, evrenselcilige kari tekilci ve kesinlikilige kari septik tavirlarin yn verdigi bir felsefe anlayiina sahip oldugu grlmektedir. zlemin felsefe anlayiinin kurucu unsurlari olarak tarihselcilik, insancilik ve yorumsamacilik, onun bilim felsefesinde pozitivizmi ve neo-pozitivizmi, kltr ve tarih felsefesinde dogalciligi ve belirlenimciligi (onlarin trl biimlerini) ve aiklamaci-yasaci (nomotetist) yaklaimlari eletirmesine, bunlara kari bir akademisyen ve aydin olarak mcadeleye girimesine yol amitir. zlemin zellikle son alimalarinda ise, bilim felsefesi ve siyaset felsefesi bata olmak zere, hermeneutik aidan bir "evrensellik/evrenselcilik, "kreselleme ve "postmodernizm eletirisini gndeme getirdigini saptayabiliriz. zclk/nominalizm karitliginin da, onun bu baglamda inceledigi problemlerin bainda geldigi grlmektedir. zlemin evrenselcilige ve evrenselci akla/akilsalliga ynelttigi eletirilerin ok ynl oldugunu saptamak mmkndr. zlem, "felsefe kavramindan balayip, hemen her alandaki evrenselci yaklaimlari hermeneutik ve tarihselci aidan yorumlamakta ve degerlendirmektedir. Bir bakima evrenselciligin yalnizca felsefe ve bilim alaninda egemen bir egilim ve baki aisi olmakla kalmayip, ayni zamanda bir dnya gr, bir "ruh hali olarak kltrel gerekligi etkilemekte oldugunu syleyebiliriz. Evrenselci egilimlerin ve dnce tarzinin yayginligi, zellikle felsefe, bilim ve siyaset alanlarinda daha belirgin durumdadir. zlem, "tarihsellik kavramindan yola ikarak, tarihselci/hermeneutik yaklaimla sz konusu evrenselciligin eletirisini ve degerlendirmesini gerekletirmektedir. zlem, felsefenin evrensel olup olmadigi biimindeki bir soruyu yle yanitlar: "Felsefe, orijini Page 1 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html itibariyle bir evrenseli arayi olarak ortaya ikmitir. Evrensellik fikri, ideasi; insanlarda, insan zihninde ortak olarak mevcuttur. Ama orada, yani zihinde mevcuttur. Biz onu dogada, sosyal hayatta, yaamimizin herhangi bir alaninda da bulmak, grmek, bilmek veya bulamasak da kendi abamizla gerekletirmek istiyoruz.(zlem 1997:80) zlem burada olgular ve degerler arasinda bir karilatirma yaparak, evrenseli arama istemini aiklamaya alimaktadir: "Tm insanlar eittir, zgrdr derken; esasinda tm insanlar eit olmali, zgr olmali demek istiyoruz. Yani olan bir eyi degil, olmasi gerekeni kastediyoruz. Bu, etikte, hukukta, siyasette de bir evrenseli dnme ve onu reelletirme abasina srklyor bizi.(zlem 1997,80-81) zlem, felsefede karilatigimiz evrenseli arama ynndeki egilimin varligini kabul etmekle birlikte, ne dogada ne de tarih ve kltrde sz konusu evrenselligin gerekletigine ilikin bir kanit ya da iaret bulunmadigini ve ayrica felsefe tarihinde pek ok filozofun evrensellik dncesine kari ikmi olduklarini da hatirlatir. Bunlar arasinda zellikle septikler, irrasyonalistler, relativistler ve nominalistler dikkati ekmektedir. Buradan hareketle, felsefeden sz ettigimizde yalnizca tek tip bir felsefeyi dnmemek gerekir. Bu konuda zlem unlari syler: "Felsefe doguu itibariyle evrenselci bir iki noktasina, evrenseli arayici bir tavra sahiptir. Kiisel olarak hemen her felsefeci de felsefeye evrenselci bir tavirla balar. Fakat yol zerinde gidilirken, sik sik baka yollara girilir, hatta evrenseli bulmak iin yola ikanlardan nemlice bir kismi, sonradan septik, rltivist, irrasyonalist bir izgiye gelirler.(1997,80-81) zlem, evrenselci felsefenin yayginligini, bu felsefenin insan ruhunu en fazla tatmin eden felsefe tipi olmasiyla aiklar. Ancak felsefe alaninda farkli tutumlar ve egilimler de mevcuttur. "Fakat felsefe alani, bu tipin, trn genie olmakla birlikte en nihayet sinirli bir yer igal ettigi engin bir alandir. Alan olarak felsefeyi hibir felsefe tipinin tekeline birakmamak gerekir.(1997:90-81) Zaten felsefe tarihine baktigimizda, bir felsefeler oklugu ile karilaiyoruz. Hatta evrenseli arama konusunda da farkli yaklaimlarin oldugu aiktir. Dnce tarihi, bir bakima eitli evrenselciliklerin de atima alani durumundadir. Bu nedenle zlem, felsefe kavramina oldugu kadar, felsefe tarihine de tarihselci bir yaklaimla ynelmek gerektigini ortaya koymaktadir. Felsefe tarihini hermeneutik bir yaklaimla gzden geirip degerlendiren zlem, bu alandaki grleri/yaklaimlari balica iki gruba ayirir: evrenselci felsefe ve tekilci felsefe. Bunlar tm felsefe tarihinde karilatigimiz iki felsefe yapma tarzi ve tipidir. zleme gre, "birinci tarz (evrenselci) veya tip, felsefe tarihinde baat ve en yaygin tarz ve tip olarak karimiza ikiyor. Bu tarz ve tip ierisinde Platondan Aristotelese, Islam ve Bati Ortaaglarinin filozoflarina, Yeniagin balarinda Descartestan, Spinozadan Leibnize, Aydinlanma aginin hemen tm filozoflarina ve 19. Yzyilin ortalarina ve gnmze kadar (...) ok sayida filozofu anmak mmkndr. Ikinci tarz veya tip ierisinde yer alan filozoflarin sayisi birinciye gre olduka azdir. Bununla birlikte Grek septiklerini, Pyrrhonu, nl sofistler olarak Protagorasi, Gorgiasi; ge dnem Bati Ortaag felsefesinin nominalistlerini, zellikle bir Ockhamli Williami; Yeniagin birok duyumcu filozofunu, zellikle felsefesinin ilk evresiyle Berkeleyi, felsefi hermeneutigin ilk nemli filozoflari Schleiermacheri ve Diltheyi; irrasyonalizmin filozofu Nietzscheyi ve 20. Yzyilda hermeneutige kendine zg bir yn vermi olan Heideggeri anmaktadir.(zlem 1999,57) Felsefi hermeneutigin kurucularinin ve ona en uygun ereveyi izenlerin Schleiermacher ve Dilthey oldugunu belirten zlem, hermeneutik gelenek karisindaki tutumunu yle ifade eder: "Heidegger hermeneutik mirasi kendi keyfince yorumlamitir ve hermeneutigi kendi felsefesine uyarlamitir. Oysa hermeneutik herhangi bir felsefeye uyarlanamaz; tersine o felsefelerin neligi stne de gerekletirilen bir yorumlama faaliyetinin gretisi, bu ynyle felsefenin felsefesidir. Gadamer de, 20. Yzyilda hermeneutigin Almanya diinda ve tm dnyada taninmasina byk hizmeti gemi olsa da, Heideggerin bir grencisi olarak, hermeneutigi ana amacindan saptirarak, onu bir eit dogruluk (hakikat) gretisine dntrmek istedi. En nl yapitinin adi (Dogruluk ve Yntem) bile, onun niyetini belli eder. Oysa hermeneutik, binlerce yillik tarihine baktigimizda, her eyden nce bir yorumlama gretisi ve sanatidir. Schleiermacher ve Diltheyla birlikte bir felsefe, ama varolan yntem gretisine iik tutan ve her trl bilme ediminin temellerini ve niteliklerini iaret eden bir felsefe de hermeneutige eklendi." zlem, hermeneutikten ey anladigini belirtir: 1.binyillarin yorum sanati, yntemi ve teknigi, 2.bu sanat, yntem ve teknige iik tutan bir yorum gretisi, 3.bu yntem gretisini temellendiren felsefe. Burada tartima, esasen hermeneutigin bu Page 2 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html nc grnm, onun `felsefe olmak bakimindan neligi zerinde yogunlaiyor. O, felsefeyi ve "felsefeleri de anlamayi amalar; bu ynyle `felsefenin felsefesi grnmne de sahiptir. Geri unu da belirtmek gerekir ki, `felsefenin felsefesi de, en nihayet bir `felsefedir. Ama hermeneutik, bana gre, bir felsefe olmaktan ok, bir felsefe yapma tarzidir. Bu bakimdan hermeneutik, diger felsefe yapma tarzlari arasinda yer alan bir felsefe yapma tarzi ve en nemlisi bir felsefi eletiri tarzi olarak da grlmelidir.(zlem 2001:Sylei) zleme gre, hermeneutigin pozitivizme kari ikiini, bir rekabet ya da cephelemenin sonucu olarak grmemek gerekir. "nk hermeneutik faaliyet, insan eli ve dncesinden ikmi olan hereyi anlamak ve yorumlamak gibi bir grevi yerine getirmekle ykmldr. Dolayisiyla pozitivizm de, tm grnmleriyle, hermeneutik yorumlamanin bir nesnesidir. Ne var ki, ayni pozitivizm, insani, tarihi ve toplumu kavramak konusunda pek sig ve sekter bir akim olmasi dolayisiyla, hermeneutigin anlamaci tavir yaninda ayni zamanda eletirel tavirla da yaklamak zorunda kaldigi bir akim olmutur.(zlem 2001:sylei) zlem, tekilci dnce izgisinde yer alan septik, agnostik, sofist, relativist, nominalist, nihilist ve irrasyonalist nitelikteki filozoflar iin felsefeden anlailan eyin farkli oldugunu belirtir: "bunlarin ortak ynleri, "felsefeyi evrenselin bilgisine, Hakikate ulama abasi olarak anlamayi reddetmeleridir. zellikle rltivistler ve irrasyonalistler, bir yeti olarak sahip oldugumuz (byk harfle) Akilin ve mantiksal dnmenin, evrenin kendisinde bir akilsalligin ve mantiksalligin bulundugunun kaniti olamayacagini; tam tersine, akilsalligin ve mantiksalligin, ancak evrenin akildii ve mantikdii bir alan oldugunun grlmesine aracilik edebileceklerini ileri srmlerdir.(zlem 1999,56-57) Aristotelesten Hegele ve hatta gnmze kadar, birok filozofun "rasyonel olani gerek, gerek olani rasyonel olarak kabul ettigini saptayabiliriz. Bu ayni zamanda evrenselci felsefenin bir slogani/ilkesi durumundadir. Gerek rasyonel ise yapilacak ey bunu empirik ve rasyonel yntemlerle aratirmak, bulgulama yoluyla ortaya koymaktir. Modern bilim de, ite bu evrenselci felsefe tipi rneginden ve modelinden hareket etmitir. Ama bunun, felsefe alani ierisindeki felsefelerden yalnizca biri oldugunun unutulmamasi gerekir. nk felsefe alaninda rasyonel tip felsefeler yaninda mistik tip felsefeler, irrasyonel tip felsefeler, septik tip felsefeler ve daha eitli felsefeler vardir. Bu nedenle zleme gre, "bu felsefeler oklugu ierisinde belli bir felsefeyi, felsefenin tm gibi sunma hakkina tarihsel olarak sahip degiliz.(zlem 2002:321) Ancak rasyonel tip felsefenin, Bati kltrne damgasini bastigi da yadsinamayacak bir olgudur. Bununla birlikte, zlem, "bu kez de bir gereklik hakkinda birden ok rasyonalite ile karilailmasi durumundan sz eder: "Peki gerek bir ise ve bu gerekligin tek bir rasyonel yansimasi var ise bu kuramlar oklugu nedir? O zaman gerekligin tek oldugunu kabul etmemiz halinde bile, gereklik hakkindaki konseptlerin oklugunu kabul etmemiz gerekiyor.(zlem 2002:322) Rasyonalitenin bir kenara atilamayacagi grne katildigini belirten zleme gre, burada nemli olan, rasyonalitenin ne yolla ve hangi amala kullanilacagidir: "Rasyonaliteyi bir kenara atmak degil, tekilin tmelligini anlamak gibi bir amala kullanirsak o zaman dogru kullanacagimiz kanaatindeyim ben. Ama rasyonaliteyi tmelin, evrenselin bilgisine ulamanin araci olarak anladigimiz taktirde ikmazlardan kurtulamayacagimiz grndeyim.(zlem 2002:334) Bu nedenle zlem, "akil kavramini baka bir ierikle kullanmanin gerekli olduguna iaret etmektedir: "Akil, en nemli yaniyla, `evrenselin sadece mantik dzleminde kalan bir fikir oldugunu, onun dogada ve sosyal hayatta bir kariliginin bulunmadigini bize greten yeti olarak anlailmalidir artik. En azindan, bir `evrenselci akil yaninda bir `tikelci/tekilci akil oldugunu artik grmemiz gerekir. zlem bir hermeneutiki olarak, akil kavraminin kkenlerine de uzanir ve bu kavramin tarihsel olarak edindigi anlamlari gzden geirir. " `Akilin Greke kariligi olan `logos, ok anlamli olan bir terimdir. Logos; evrensel akil, akil yasasi, evrenin akilsal dzeni, tanrisal ruh, dzenleyici g, bilgece bilgi, bilim, tanri sz ve ve nihayet sadece sz anlamlarina gelir. zlem, bu anlamlarin iinden bazilarinin degiik dnemlerde agirlik kazandiklarini, diger anlamlarin ise geri planda kaldiklarini belirtir ve "logosun ierdigi "sz anlaminin yeniden n plana ikarilmasi gerektigini vurgular: "Bilimi de, felsefeyi de, ortak bir konu veya problematik stne konuma tarzlari olarak grmeliyiz. Kendimizi, evrensel zmler peinde koan degil de, bir konu veya problematik hakkinda sz aliveriinde bulunan insanlar olarak grelim. Kendimizi felsefede, bilimde, ahlakta, tarihte, siyasette, evrenselin peinde koar vaziyette tuttugumuz srece, evrenselcilerin iddialarinin tersine, asgari mterekler bile retemeyen, en alt dzeyde bile bir uzlamayi gerekletiremeyen bir konuma mahkm etmeye devam ederiz. `Logosu sz olarak anlayalim; karilikli konumayi, tam ve eksiksiz bir uzlama beklentisine girmeden srdrmeyi saglayacak, asgari mterekler temelinde yaamamiza zemin hazirlayabilecek bir erdem haline getirelim. Aksi halde, felsefi, bilimsel, dinsel veya ideolojik ynelimli eitli rakip evrenselcilikler arasinda srp gelmi olan kavgayi devam ettirmeye, bunlardan gc digerlerine yetenlerinin totalitarizmlerine mahkm olmaya yazgili kaliriz.(zlem 1997,90-91) Page 3 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html Aklin evrenselci egilimler ve erekler dogrultusunda kullanilmasini ve felsefede zellikle akil kavramindan yalnizca "evrenselci akilin anlailmasini eletiren zlem, "Tekilin tmelligi biimindeki, Rothacker ve Cassirerin kullanmi oldugu bir terimden yararlanarak, aklin tekilci ynde kullanimini sorgulamaktadir. Adi geen filozoflar tarihsel ve toplumsal olan her eyin tekil oldugunu, ama insanin zihinsel yapisi geregi, bu tekili, tmellikle ele almak zorunda oldugunu belirtmilerdir. zlem de bu terimi aimlamak iin yle bir rnek verir: "rnegin Cumhuriyet dnemi Trkiyesi ile bir tarihi olarak ilgileniyorsaniz, o tekili kendi tmelligi ile ele alma ansina sahipsinizdir. Ama bunun diinda bir tmellik elde etmeye izniniz ve hakkiniz yoktur. Insanlik tarihi hakkinda, tm toplumlar hakkinda, tm kltrler hakkinda global konumaya hakkiniz yoktur.(zlem 2002:332) zlem, bu ekilde anlailan tikelciligin, gerege daha uygun bilgi elde etmenin yolu ve yntemi oldugunu ifade eder. Tekilcilik, tarihselci bilgi ve bilim felsefesinin ayirt edici bir zelligidir. zleme gre, "bilgi (ve bilimsel bilgi), bizim degiebilir olan a priorilerimize gre biimlenen bir eydir ve bu nedenle de, insanligin geirdigi eitli evrelere bagli tarihsel bir olaydir. Sonu olarak biz, tek bir nesneler dnyasi tasarlamak zorundayiz; ama degimez a priorilerden rlm tek bir akil, tek bir akilsallik (rasyonalite) yoktur. Biz, eitli akilsallik trlerinden veya eitli teorik akillardan hareketle nesneler dnyasini yorumlayagelmekteyiz."(zlem 1993,95) Tarihselciligin bir bilgi felsefesi olmakla birlikte, ncelikle bir insan felsefesi oldugunu vurgulayan zleme gre, "o, insanin yapip ettikleri temelinde, yani tarihte taninabileceginden, tarih-dii ve tarih-st bir konumdan hareketle insan hakkinda konuulamayacagindan hareket eder.(...) Tarihselcilik, en nemli ynyle, insan varoluunun sabit, degimez, ezeli-ebedi nitelikleri bulunmadigi, onun bir znn olmadigi veya bu `zn, paradoksal olarak, ancak ve sadece `insana zg ve ona ait zamansallik olarak tarihsellik oldugunu iddia eden felsefe anlayiidir.(zlem 1999:164-165) zleme gre, "Tarihselcilik, insani kendi gerekletirdikleri temelinde kavramayi/anlamayi esas alan tutumuyla, ncelikle bir insan felsefesi oldugu kadar, felsefeyi tarihin ierisine almak ve onu orada degerlendirmekle, bir `felsefenin felsefesi konumuna da sahiptir.(zlem 1999:202) zlemin deyimiyle, felsefe tarihinde "evrenselci/akilsalci felsefelerle septik, rltivist, nominalist, irrasyonalist felsefeler birbirleriyle ekiip durmu, hatta bazi dnemlerde evrenselci/akilsalci felsefelerin kendi diindaki felsefelere kari acimasiz bir sava yrttg dnemler olmutur. Evrenselci/akilsalci felsefe unu grememi ya da grdg halde rtbas etmitir. Bizzat felsefeler arasi bu ekime ve sava olgusunun kendisi, `felsefenin tarihselliginin kanitidir. Ancak felsefenin tarihselliginin gstergesi olarak felsefeler oklugu, kendi ierisindeki eitlenmeleriyle yine bizzat bir felsefe, evrenselci/akilsalci felsefe tarafindan ortadan kaldirilmak istenmitir.(zlem 1999:194-195) Tarihselci ve hermeneutik felsefe geleneginde, bilimin tekilci yn vurgulanirken, bunun karisinda evrenselci ve tmelci bir bilim paradigmasi yer almaktadir. Baka bir deyile, eitli felsefeler arasinda zellikle geen yzyildan bu yana srp giden tartimada, bilimin niteligi ve yntemi konusunda balica iki paradigma ortaya ikmitir: nomotetik ve idiografik bilim paradigmalari. Bu iki paradigma ayni zamanda, "bilim kavraminin tanimini ve kapsamini iki farkli dogrultuda belirleyen iki byk gelenek anlamina gelir. Bu konuda zlemin yaptigi bazi saptamalari ve degerlendirmeleri yle siralayabiliriz: "Birinci gelenek, `bilim kavramini `doga bilimleri modeline gre tanimlayan ve (kendi verdigi adla) `sosyal bilimleri de bu modele gre tanimlayan, konumlayan ve degerlendiren bir ana tutuma baglidir. Bu gelenek ierisinde, (...)Viyana evresinin neopozitivizminin yani sira degiik `izmler de ortaya ikmitir. Fakat tm bu `izmler okluguna ragmen, bu gelenek, `bilim kavramini `doga bilimi modeline gre ele almaya devam etmitir. Ikinci gelenek ise, nce, birinci gelenek ierisinde `sosyal bilimler olarak adlandirilan bilimler grubunun `doga bilimi modeline gre konumlanamayacagi, bu bilimler grubunun konu ve yntem bakimindan `doga bilimi modelinden farkli bir bilim modeline gre konumlanip temellendirilebilecegi iddiasindan hareket etmitir. Bu amala nce birinci gelenek tarafindan kullanilan `sosyal bilim(ler) terimi yerine `tarih bilimleri, `tin bilimleri, `insan bilimleri (beeri bilimler), `hermeneutik bilimler ve nihayet `kltr bilimleri gibi terimler kullanmaya zen gsteren bu ikinci gelenek, geen yzyilin ortalarindan bu yzyilin ilk on yillarina kadar, byk lde, bu bilimler grubunun `doga bilimi(leri)nden bagimsizligini gstermeye alimi, bir bakima bu bilimler grubunun emanzipasyonuna ynelik bir aba ierisinde olmutur. Bu gelenek ierisinde 1930lu yillardan gnmze daha da nemli ve kktenci adimlar atilmi ve `doga bilimi(leri)nin de bir tr `hermeneutik bilim oldugu iddia edilerek, genellikle `bilim, bir hermeneutik etkinlik tr ve biimi sayilmitir.(zlem 1995,13) zleme gre, gnmzde (globalleen dnyada) "genellikle bilim ve zellikle `sosyal bilim problematigi zerine epistemolojik ve yntembilimsel irdeleme ve degerlendirme yapabilmek iin, geen yzyilin sonlari ile bu yzyilin balarinda gerekletirilen fakat ne yazik ki Anglo- Amerikan dnyasindan beslenen bizim gibi lkelerin bilim kamuoylarinda hala yadirgama ve hatta yabanlik duygusu uyandiran yogun alimalari ve tartimalari baz almak bir zorunluluktur. Bu nedenle zlem, zellikle geen yzyildan beri "tekilci sylem iindeki kltr Page 4 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html
bilimlerini temellendirme ve epistemolojik ynden belirleme giriimlerini de gndeme getirmitir. Onun deyimiyle, "Tekilci sylem ierisinde en az yz yildir dile getirilen, fakat `suskunluga brnm veya susturulmu, bastirilmi dncelerin kaderini paylaarak bu sre ierisinde etkili olma firsatini (zellikle Anglo-Ameriken dnyasinda) bulamayan temel iddia, tarih ve toplumla ilgilenen bilimlerin dayandigi epistemolojinin yerini yeni bir epistemolojinin almasi gerektigidir.(zlem 1999:116) Felsefe ve bilim alanlarinda evrenselcilige yneltilen eletiriler agimizin tartimalarinin odaginda yer almaya devam etmektedir. Evrenselcilik, bu felsefi tartimalar erevesinde, epistemolojiyi gd(m)leyen bir ideoloji olarak tarihsel bir ilev de grmtr. Bati uygarliginin kresel dzeyde kurumsallamasina da zemin hazirlamitir. Diltheyin felsefi abasinin temel bir motifi olarak "tarihsel aklin eletirisi, felsefe ve bilim alaninda evrenselci dncenin etkinligini sorunsallatirarak gnmzde tarihelci/hermeneutik felsefenin, evrenselci kuatmaya ynelik tutumunun etkili olmasini saglamitir. Dogan zlemin felsefi alimalari da, Trkiyede bu tartimalarin derinletirilmesine, kendi tarihsel baglami ierisinde bir anlam kazandirmitir. KAYNAKLAR Dogan zlem, Felsefe Yazilari, Anahtar Kitaplar Yayinlari, 1993. ......................, Felsefe ve Doga Bilimleri, Izmir Kitapligi yayinlari, 1995. ......................, Sivil Itaatsizlik Kollokyumu, Tartima Tutanaklari, 8 Kasim 1997, Uludag niversitesi, 1997. ......................, Siyaset, Bilim ve Tarih Bilinci, Inkilap Kitabevi, 1999. ......................, Dogan zlemle Sylei, Marjinal Dergisi, Haziran 2001. ......................, Kavramlar ve Tarihleri I, Inkilap Kitabevi, 2002. * Dr. Mustafa Gnay, ukurova niversitesi Egitim Fakltesi, Felsefe Grubu Egitimi ABD, mgunay@cu.edu.tr
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 5 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Editrden Selma YILDIZ Merhaba, Beden; insanin zihin ya da ruhuna karit olan vcudu, organizmasi ya da maddi tz.* Beden, XX. yy.in ikinci yarisinda, toplumsal, tarihsel ve kltrel boyutlari iinde ele alinarak ok farkli ynleriyle tartimaya ailmitir. Felsefe tarihine baktigimizda, zihin-beden ilikisi erevesinde bir problemin, zellikle de bir beden probleminin, buna karilik, bir Beden ve tin ikiliginin de bir sorunsal olarak ortaya iktigini grrz. Beden, insan tinine ya da zihnine karit bir konuma yerletirilerek dnlm ve bu baglamda olumsuz agriimlarla degerlendirilmi, tabi farkli grler de beden diyalektiginde yer bulmutur. Beden bir olanak mi? Yoksa bizi tutuklu kilan cisimsel bir varlik mi? Bir takim tekniklerle ekillendirilen, disipline sokulan nesne mi, yoksa algilayan bir zne mi? "Bedeni tm ynleriyle felsefece dnmenin masasina yatirdigimiz bu sayimizda, degerli akademisyenlerimizden Dr. Mustafa Gnay, bedenin insan ilikilerinde ve gnmz tketim kltrnde bir gsterge haline geldigini, birbirleriyle karilaan, yz yze gelen insanlarin ayni zamanda bir gstergeler topluluguyla da karilamakta oldugunu, bu gstergeler araciligiyla iletiim ve diyalog kurduklarini sylyor. Insanin/insan bedeninin bir gsterge taiyicisi durumuna gelmesi, arasallatirilmasi ve tketim kltrnn bir unsuruna dnmesinin asil sorun olduguna dikkatimizi ekerken, bedenimize sahip olan tketim kltrnn ruhumuza da sahip olup/olmadigi sorusuyla bizleri ba baa birakiyor. Yazarlarimizdan Berkay Dibek, Tango: Bedenin Dans Hali balikli yazisinda, dansin bedenin sanatsal bir formu oldugunu, toplumsal cinsiyet farkliliklarinin da bedenden dogdugunu sylyor. Bedenin hareketinin rtk bir talep ierdiginden, bedenlerin atimasinin, toplumsal pratiklerin gerekletigi somut meknlarin ve zamanlarin egemenligini kazanmaya ynelik bir atimaya dntgnden bahsediyor. Gken Yaayan, Beden: Estetikten Arzuya balikli yazisiyla; Beden ile aidiyetimizin sinirlari nereye kadar izilebilir ve ait olunan konumu bu kadar grnr kilmak gerekli midir sorusunu dnmemiz gerektiginden bahsediyor. akir zdogru ve Gken Yaayan beden zerine yaptiklari syleilerinde, beden zerinde tahakkm kurmanin ve buna kendimizde izin vermenin, imaja teslim olmanin bir ele geirilme oldugunu, buna neden olan, dipte duran bastirilmi korkularimizla yzlememiz gerektigini sylyorlar. Yetkin Iik, kendimizi arpik aynalarda grmeye devam ettigimiz, kendimize giden yolun bilgiden ve dnceden getigini gremedigimiz srece kendimizden her geen gn daha da uzaga decegimizi bize tekrar hatirlatiyor. Nejdet Evren, tm canlilarin ortak bir tinin biimlenmeleri oldugunu sylyor. Oyunbaz, Spinoza, Etika ve Bedenin Bilgisi balikli yazisiyla, Spinozanin pratige, bir eit hayat tecrbelerine dayali dncelerinden bedeni anlamaya aliiyoruz. Page 1 of 2 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y0.html
Nilsun Uralli, "Her ey ne kadar gerek! diyor. "Tm bu zerinde dnce retme abasinda oldugumuz alan ya da konu da dhil. bu karmaadan siyrilmanin yolu ne olmali sorusuyla bizi dnmeye ynlendiriyor. Melda Gngl, sayesinde deneyimleyebildigimiz bedenimizin; kendisine eziyet edilmesi, kendisinden utanilmasi ve hakikate varabilmek iin yol edilmesi gereken bir "fazlalik oldugu yalanini benimsemi bilin dzeyimizden ayrilmamiz gerektigini sylyor. Hep beden dilinden bahsediyorduk. Ferda "Dilin Bedeni balikli yazisinda dilin bedeninden bahsediyor. Yabanci isimli iiriyle Gl zge yine esiz bir anlatimla yregimize dokunuyor. Her zaman oldugu gibi, Felsefe Ekibi arivine konulacak eitli kaynaklardan derledigimiz "Felsefe Ekibi imzali yazilara yer verdik. Yazilariyla katki veren tm yazarlarimiza teekkr ediyoruz. Keyifli okumalar. *Ahmet Cevizci- Paradigma Felsefe Szlg
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 2 of 2 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y0.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Algisal nan
Zeynep SAVAIN Algi, Merleau-Ponty'nin felsefesinin balangi noktasidir ve onun eserlerinde merkezi bir kavram olma statsn hi kaybetmemitir. Ancak algiyi felsefe gelenegi iinde ele alindigi gibi dnmek, Merleau-Ponty'nin kurdugu yeni yapiyi anlamada iimizi kolaylatirmaktan ok zorlatirir. Bunun en belirgin nedeni ise, Merleau-Ponty'nin felsefesinde alginin yeni bir taniminin yapilmasindan ok, algisal yaantinin betimlenilerine yer verilmesidir. Algi bir aiklik olarak ikar karimiza: Dnyaya ailiimin aikligi oldugu kadar, dnyanin ailiindaki aikliktir bu. Algi hem eyleri bana, algilayan bedenime tair hem de eyleri aar ve kendileri haline getirir. Dnyada ilk yaantiladigim ey, algimin bana sundugu bir kesinliktir. Algim, "bir ey var", "ben varim", "dnya var" gibi inanlarimin olutugu yerdir. Dnya ve eyler zerine dncelerim bu inancin zerinde ekillenirler. Ben eyleri dncemle anlamlandirmaya balamadan nce, dokunuum ve bakiim onlarla ilksel bir iliki kurmutur oktan. Bedenimin dnya ile olan bu temasiyla bir anlamlar agi rlmtr ki bu ilksel sentez, daha sonra benim bilincimde kurarak, dnyaya kattigim anlamlari nceler. Merleau-Ponty'nin "eylerle sessiz temasimiz" derken kastettigi ey ite bu ilksel ilikidir. Anlam, "...onlar sylenmi eyler olmadan nce...", algisal yaantida "eylerin sessiz dili" iinde oluur (VI, 61). Merleau-Ponty'nin hedefi algi ile dnce arasindaki bu bagi kurmaktir. Algi, bizi dnyaya baglayan gbek bagimizdir. Bedenimizle dnyada bulunuumuz sonucu oluan algisal inancimiz dncemizi nceler. Merleau-Ponty, algisal inancimizla uzlaacak, refleksiyon ncesi, varlikla kurdugumuz temasi gzden kairmayacak ve bu ilksel temasta varligin bizim iin ne oldugu sorusunu barindirabilecek bir felsefenin izini srer. Grnr ve Grnmez'in daha ilk sayfalarinda bunu yle dile getirir: "...dnce aika ortada olan tarihini yadsiyamaz, kendi anlaminin doguunu kendine dert etmelidir. Duyumsanir dnya, zndeki anlam ve yapi geregi, dnce evreninden "daha yalidir", nk birincisi grnr ve nispeten srekliyken, grnmez ve kesintili olan ikincisi, ilk bakita bir btn oluturmaz ve ancak digerinin kanonik yapilarina yaslandigi srece hakikatine sahip olur. (VI, 28). (.) Deneycilikte, algi di gerekligin kendini sunuudur, ya da Merleau-Ponty'nin szleriyle sylersek, "nesnel dnce alginin znesini tanimaz" (PP, 240). Entelektalizmde ise bu tez tersine evrilir, "...dnya, bir dnya dncesinin baglilaigi (correlati/) haline gelir ve bir kurucudan bakasi iin varolmaz" (PP, 241). Grlyor ki idealizm ve realizm, her biri digerini dilayacak ekilde, algisal inancin iki kutbunda yer alir. Ve algisal inancin iinde barindirdigi, algimin bir yandan benim algim oluu, bir yandan eylere sizmasi gibi bir ifte olabilirligi, algisal inanci tez haline getirmekle birbirlerinden keskin bir biimde ayirirlar. zne-nesne, beden-tin ve z-varolu ikiliklerinin ortaya ikiinin altinda yatan da bu ayrilitir aslinda. Refleksif felsefe, zellikle de Merleau-Ponty'nin Grnr ve Grnmez'de ele aldigi ekliyle, Descartes ve Kant ile balayan znellik zerine kurulu felsefeler, hatta Sartre'in negativist felsefesi ve Husserl fenomenolojisi bile znenin bu dnyada bedenli varoluunu grmezden gelmi, felsefeyi, "dogal insanin kendini orada artik hi tanimadigi", beni dnyaya baglayan baglarin koparilmi oldugu bir yere taimilardir (VI, 18). Bilimin de tavri aynidir. Sonu olarak hem felsefede hem de bilimlerde mutlak kuatici bir seyretme (survol absolu) halindeki zne, dncesinde yeniden bir dnya kurar. Ama bunu yaparken, algisal inancimiz geregi varolan bu duyumsanir dnyadan yola ikarak bir dnceler evrenine ykseldiginin farkinda Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y2.html degildir. Kant'in "eger bir dnya mmkn olacak ise" deyiinde ierden ihtimal, bu dnyada oluumuzdan itibaren dnlebilir ancak. Descartes'in cogito'ya dayanarak yeniden kurdugu gereklik, bu dnyanin gerekliginin izlerini tair, algisal inancimizda temellenir. "Hakikatin iinde olma gvencemiz, dnyada oluumuzla birdir," der Merleau-Ponty (VI, 28). Bu szlerinde, onun, Heidegger'in felsefesiyle yakinligini duymazliktan gelmek mmkn degildir. Heidegger'e gre, Aristoteles'ten sonra onu yorumlayan felsefe gelenegi upuygunluga (adquation) dayanan mantiksal dogruluk anlayiiyla ilksel hakikatin stn rtmtr. Ayni zamanda varolanlarin varliginin stnn rtlmesi sonucuna da yol amitir bu. Varolanlarin kendilerini gsterebilmeleri iin, bir rty aan ve rts ailan olmalidir. (.) Bilim, kendi payina, algisal inancin paradokslariyla ugramayi, tm varolanlarin sirrini zecegi bir gne erteler. Bilim adami iin "gerek, nesnel olandir" (VI, 31). Nesnel olana ulamak adina, eylerle kurdugumuz temasta onlara kattigimiz anlamlar, belirlemeler bilim tarafindan ayiklanir. Bilimsel yntem, eylere "mutlak kuatici bir bakila" yneliin yntemidir. Nesneyi her tarafindan kavrayabilecegimizi, onu tm perspektiflerinden grebilecegimizi varsayan bu baki, temelinde bedenli oluumuza dayanir. Byle bir bakila nesnelere yneliim, "yapabilirim"in (je peivc), yani bedenimin meknsalliginin bir sonucudur (VI, 60). Nesneyi kuatan, onu her tarafindan grebilecegimi varsayan baki, bedenimin nesne etrafindaki hareketinin verdigi bir imkndir aslinda. Merleau-Ponty, Alginin Fenomenolojisinde, eylerin farkli perspektiflerden grnlerini bir btnde toplamanin, yaayan bedenin (corps propre) onlarla kurdugu ilikinin bir sonucu oldugunu savunur. Bir kbe farkli yzeylerinden bakabilirim. Ancak yine de kbn kendisi bu farkli perspektiflerin toplamindan fazla bir eydir. Yaayan bedenim ve eyler bir sistem oluturur. Bu sistem iinde yaayan bedenimi tanidigim gibi tanirim eyleri de. Bedenimin blmleri arasindaki "yaayan birlik"in dnya, eyler ve bedenim arasinda da oldugunu syler Merleau-Ponty. "Diarinin algisi ve yaayan bedenin algisi beraberce degiir, nk onlar ayni edimin iki farkli yzdr" (PP, 237). Bilim ise, mutlak kuatici bakiiyla bir ideal anlamlar dzeni kurarken, bu bakiin bedenimin bir imkni oldugunu, kisacasi algisal inancin iki noktasi olan bedenli varoluu unutur. Yaanani, tm yaanmiligindan siyirarak, onu kendinde ey aratirmasinin konusu olan "saf nesne" haline getirir. (.) "Refleksif zmleme, dnya zerinde olan deneyimimizden yola ikar, ondan farkli bir olanak koulu olarak zneye ykselir", bu znenin dnyayi bilincinde yeniden kurarak oluturacagi "evrensel sentezi gz nne sermek" ugruna, dnya ile olan ilikimizi, her an gereklemekte olan o deneyimi feda eder (PP, iv; AF, 28). Refleksif dncenin znesi, bedensiz bir znedir. Oysaki deneyim yoluyla beni dnyaya aan, "dnya zerindeki baki aim olan" algilayan bedenimdir (PP, 85). (.) Dogal algida baki ailarimdan grrm dnyayi. Dnyayi btnnde grebilmemin koulu, onun diinda durmaktir. Refleksif felsefe, znenin bu diarida duruunun mmkn oldugunu sanir. Oysa dogal algida bedenin imknlari, dnyayi bir baki aisi ynnde aar, bu ainin diinda kalanlar karanliktadir, orada dnya kendini gizler adeta. Yine dogal algi iinde, yanilgilar da gerekler kadar dnyanin bir ailma kouludur. Fenomenolojik dnya bir dogrunun gereklemesidir; yanilgi da bu gereklemenin iinde bir dogrudur, dnyayi algilayiimin bir trdr yanilgi. yle grnyor ki Merleau-Ponty, yanilgiyi, sz geen rtlme imknina dahil etmitir. Algida yaanan yanilgi silinmeksizin, bir dogrunun onun yerini alamayacagindan bahseder. Dogal algi iinde zne, mutlak bilin olarak degil, algiladigi anda algiladigi eye bir anlamda hapsolmu, neredeyse o algi edimi ile tanimlanmi halde bulunur. Denebilir ki her algi edimi, bu znenin farkli zel halleridir. Hatta algilayan ve algilanan, aralarinda her an yeniden kurulan bag sayesinde, her algi ediminde bir yeniden doguu, bir baka algi edimine gemek iin bag koptugunda ise, o algida lm yaar gibidir. Bir digeri onun yerini almaksizin, yanilgi bile olsa, yaanmakta olan algi silinmez ve her bir algi iinde bulundugumuz geregin farkli bir yzdr adeta. Bu da "...her deneyimin ayni dnyaya aidiyetidir, ayni dnyanin olanaklari olarak, onu ifa etmedeki eit yeterlikleridir" (VI, 64). (.) Merleau-Ponty'nin dncesi, bedenli varoluun dncesidir. Tin-beden ilikisinin yeniden ele alindigi bu dnce iinde tinin egemenligi yikilmitir. Ancak beden de onun yerini almaz. "Tinin bir bedeni vardir ve bedenin bir tini ve aralarinda bir kesiim" (VI, 313). Beden yalnizca varoluun bir ekli olmakla kalmaz, algiyi mmkn kilan olarak, kendisinin eylerle iletiimimin yolu oldugunu da bildirir bana. Algilayan oldugu kadar algilanandir da. Bedenimde, alginin bu ifte varolu imknini bana kanitlayan ey, dokunan elime dokunmamin deneyiminde, algilayanin algilanana dnmesi ya da bakasinin bakiinin bedenli varoluumu ispatlarcasina, beni eyler arasinda bir ey kilmasidir. Bedenden bahsederken yle der Merleau-Ponty: "...o, temelde ne yalnizca grlen eydir, ne de yalnizca gren, o Grnrlktr..." (VI, 181). Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y2.html
"Ten"dir bu "Grnrlk". eylerle aramdaki bir geililik, tersine evrilebilirlik ilikisinden ortaya ikan ve her an kurulmakta olan Ten. Merleau-Ponty grenin ayni zamanda grnr oluunu "eylerle akrabaligim" olarak ifade eder. Bu akrabaliktir Ten'i aan. Dokunulur oluum dokunabilmemin koulu gibidir. "Bedenin kalinligi", "eylerin kalbine gitmemin tek yolu"dur ona gre (VI, 178). Alginin Fenomenolojisi'nde, yaayan bedenimi taniyiimin adeta eyleri tanimamin koulu oldugunu sylerken kastettigi, bu geililik ilikisinden baka ne olabilir? Yaayan bedenle eyler arasindaki birliktir bu geililik ilikisi. Algida benden dnyaya, dnyadan bana akanin, gemie, imdiye ve gelecege yayiliindan ikar Ten. Bedenim grnr algilar, bakiimin dokunuunda tenselleir eyler, dnce -grnmez olan- ben'den dolayimlanarak tene katilir, sz'de beden bulur, dncenin bedenidir sz, onun grnr yzdr. "Szn basit bir sabitleme araci ya da hatta dncenin kilifi ve giysisi oldugunu syleyemeyiz," der Merleau-Ponty (PP, 212). Sz ve dnce, grnr ve grnmez birbirinde zarflanmilardir. Teni dz bir satih olmaktan kurtarip, onu derinligine firlatan, grnrden aldigimi grnmez kilarak grnre geri veriimde yaanan, bu srekli geililik halidir. eylerden bana, benden onlara geendir. Ben dnya olurum, eyler tenselleir (VI, 178). Bu anlamda tenin kalinligi srekli bir derinlemeden ibarettir belki de. Grnr ve Grnmez 'de "Ten"i u szlerle betimler Merleau-Ponty: Suskun grme sze aktiginda ve kariliginda sz, adlandirilir ve sylenilir olanin alanini aarak kendi hakikatine uygun bir ekilde bu alanda yerini aldiginda, kisaca, grnr dnyanin yapilarini dntrp kendini tinin bakii kildiginda, bu her zaman hem sz hem dilsiz algiyi tutan ve tenin bir yceltiliiymiesine idenin neredeyse tensel varoluuyla beliren geililik fenomeni geregi olur (VI, 203). Tenin betimlendigi blm boyunca, algi ve dnce ya da beden ve tin arasindaki iliki, "grnr" ve "grnmez" terimleri zerinden kurulur. Dnyada grnr algilarim. Grnmeyenim olan dnceden dolayimlanan algimi sz iinde grnr kilarak yeniden dnyaya katarim. "Idenin neredeyse tensel bir varolua" brnmesi budur ite. Ten'i belirleyen zellikler olarak, ayni anda ailma ve rtlme, gren ve grlenin evrilebilirligindeki i ie gemilik, neredeyse ayirt edilemezlik, bilimin ya da refleksif felsefenin kesin olarak belirlenmi varliginin imknlari olamaz. Ten, zne-nesne ikiliginden siyrilmi bir yapi iinde algisal varoluu betimler bize. yleyse bu algisal varolu, algisal inancin paradokslariyla yzleecek bir felsefenin kapilarini aar mi diye sormaliyiz. PP: Phnomeologie de la Perception (Alginin Fenomenolojisi) VI: Le visible et linvisible ( Grnr ve Grnmez) Dnyanin Teni, Hazirlayan Zeynep Direk, Metis Yayincilik
Not: Toplam 23 sayfalik metinden bazi blmler alintilanmitir. Amacimiz Ponty felsefesinde nemli bir yer tutan "algi baglaminda "beden in yeniden dnlmesini dikkatlere sunmakti. Konuya ilgi gstereceklere, ayni yapitta yer alan, "Grlmeyeni Grmek: Et Kavrami zerine balikli blm de neriyoruz. Felsefe Ekibi.
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y2.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
BEDEN: ESTETKTEN ARZUYA Gken YAAYAN Beden ruhun mezaridir. (Platon) Bedeniniz, Kutsal Ruhun mabedidir. (St. Paul) Beden bir makine olarak tanimlanabilir. (Descartes) Ben u anda ne isem bedenim odur... Ben bedenimim. (Sartre) Beden ile olan ilikimiz yzyillar boyunca degimitir ve farkli fiziksel, simgesel, sosyokltrel, vs kodlar altinda ele alinmitir. Bugn pek ok balik altinda tartiilmaktadir: ! Spesifik fiziksel karakteristiklerin vcut imajinda, kiilerarasi iletiimde, psikososyal alanlarda etkileri (vcut lleri, ekicilik, grne bagli diger konular) ! Kltrler arasi vcut imaj farkliliklari (apraz kltrel ve etnik alimalar) ! Saglik alaninda fiziksel grn ve vcut imajinin etkileri (Kozmetikler, estetik cerrahi, nroloji, dermatoloji gibi) ! Vcut imajina bagli olan rahatsizliklar (Yeme bozukluklari, sosyal fobi gibi) ! Vcut imaji ile davrani durumlari arasindaki iliki ! Kuramsal alan (Davranisal, bilisel, fenomenolojik, psikodinamik, sosyokltrel, feminist kuramlar gibi) Tarihe baktigimizda, Antik dnemde bedenin yceltildigini gryoruz. Tanrilarin ve tanrialarinin gc ve mkemmelligi, bedenlerinin kusursuzluguyla simgesellemitir. Hedonizmin kurucusu Aristippusa gre bedensel zevkler, akli zevklere gre daha tatmin edicidir.
Sokratese gre ise beden, ruhun hapishanesidir. Ruh beden iinde yardim alamayan mahkmdur, ellerinden ve ayaklarindan bedene zincirlenmitir. Beden ve ruh sadece "ayri degildir, ayni zamanda zittirlar ve eit degillerdir. Ruh, bedenden stndr, beden ruhun ancak glgesi olabilir. Bu yzden de lmden korkmaz. lm ruhun bedenden zgrlemesi olarak ele alinir, bylece hapishaneden kurtulup lmsz olur.
Sokrates, Platon ve Aristotelesin dalizm ailimlari, yzyillarca beden algisini belirleyen kavramlarin balangi noktasidir. Beden ortaag boyunca aagilanmi, ilecilikle ve kati kurallarla bedeni zevklere, bedenin nemsenmesine olumsuz bakilmi, bu konuda kati kurallar konulmu ve uymayanlar cezalandirilmitir.
Kizilelik yazisinda yle der: "Byk Gregorius bedeni, "ruhun u igren giysisi olarak adlandirmiti. Saint Louis Joinville ise bedene dair yle demiti: "Insan ldgnde u beden czamindan kurtulur. Yine, Ortaag insanlarinin rnek aldigi keilerin ile uygulamalarinda da beden srekli aagilanan bir eydi. Bilindigi zere, ermiler iin kir byk bir erdemdi. Ortaagin dinsel motifleri ve manastir kurallari, banyo ve temizlik bakimlarini, lks ve rehavet kabul ederek en aza indirmilerdi.
Rnesansla beraber beden tekrar kefedildi. Botticelli, Leonardo da Vinci, Michelangelo, Page 1 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html Raphael ve Titian bedeni tekrar "gzel olarak tasvir ettiler. Gzellik, ruhani iyiligin yansimasi olarak ele alinmaya baladi. Beden artik bir dman yerine gzel, iyi, kiisel ve znel gibi kavramlarla anilmaya balandi. Rnesans, ortaagdaki bedene ait grlerin tamamen yerini almadi. Ignatius Loyola (1491-1536) bu dnemde yaamitir ve Spiritual Exercises adli kitabinda kendimizi terbiye etmemiz gerektigini syler. Yemek ve uykudan vazgemek, bedene (demir zincirler ve benzeri aci veren aletlerle dvmek) aci ektirmek, bu "terbiye etmek kavraminin kapsamindadir.
Modern felsefenin babasi sayilan Descartes, bedeni bir makine olarak ele alir. Etten ve kemikten yapilmi bir makinedir beden. Ayrica bedeni bir saat olarak da dnr; zekadan yoksun alian bir saat.
Descartese byk bir eletiri Spinoza tarafindan gelmitir. Liebnize yazdigi mektupta yle der: "Descartes akildan baladi. Ben tanridan baladim.
19. yy.da beden zerine tartimalar farkli alanlarda Feuerbach, Marx, Darwin, Nietzsche ve Freud tarafindan yapilmitir.
Marx ve Engels iilerin vcutlarinin yok olmasini, makineletirmesini ve hayvanlatirilmasini aratirdi. Kapital Vol.1de Descartesin iinin bilinli olarak 'Makinenin bir eki olmasi'ni asla tasarlamadigini yazar (Marx ve Engels, 1967:87). 'Iinin, bir makinenin dzeyine battigindan beri, o, bir yarimaci olarak makine ile karilanabilir'. Ve 'Ii iin ok alitirilmak ve zamansiz lmek kainilmaz sonutur, ' (Marx, 1964:69,68). Vcutlar, kullanildiktan sonra atilabilir (disposable) varliklardir. Charles Darwin sosyal bir perspektiften ziyade bir biyolojik perspektiften insanlari hayvanlar olarak niteledi. Evrimden bahsedip atalarimiz olarak hayvanlari iaret etti. Darwin insanlarin sadece diger hayvanlardan evrimleen olan hayvan olmadigini, hala vcutlarimizin evrimletiginden bahsetti. Darwin ok etkili olarak, Viktoryen degerleri alabora etti, artik akil, vcutla ve diger hayvanlarla baglatilandi. Darwinden sonra Platondan Descartese uzanan dnemdeki ikili yapilar olan akil/beden, insan/hayvan, st/alt gibi ayrimlar sadece reddedilmedi, hatta bazi kabuller tersine dnd. Friedrich Nietzsche de bedenden bahsetti. Hiristiyanligi ve Hiristiyanligin beden ideolojisini reddetti. Byle Buyurdu Zerdtn "Bedeni Kmseyenler stne adli blmnde yle der: Bedeni kmseyenlere seslenmek istiyorum. Bildiginizi degitirmeyin ve bana yeni bir ey gretmeyin, yalniz vcudunuza hoa kal deyin yani susun. Ben beden ve ruhtan ibaretim. Byle der ocuk. Neden ocuklar gibi konumamali? Fakat uyanik ve bilgin adam yle der: Ben tamamen bedenden ibaretim. Baka hibir eyim yok. Ve ruh ancak bedende olan bir eyin adidir. Beden; byk bir akil, tek hedefli bir okluk, bir sava ve bir bari, bir sr ve bir obandir. Kardeim, senin kk aklin da bedeninin bir parasidir. Ruh dedigin ey, bedeninin byk aklinin bir parasi ve oyuncagidir. Ben diyorsun ve bu kelime ile gururlaniyorsun. Fakat bundan daha byg ki, sen ona inanmak istemezsin. Bedenin ve onun byk aklidir. O, ben demez. Fakat beni oluturur. Duyunun hissettigi, aklinin anladigi kendiliginden bir sonu vermez. Fakat duyu ve ruh her eyin amaci olduklarina seni inandirmaya aliirlar. O kadar kibirlidirler. Duygu ve ruh, alet ve oyuncaktirlar. Bunlarin ardinda asil varlik vardir. Bu varlik; duygularin gz ile arar, ruhun kucaklariyla dinler. Bu varlik srekli arar ve dinler.
Sigmund Freud, psikolojik olgularin, fiziksel olgulara dndrlebildigi, histeri ile ilgili alimalarinda gsterdi. Vcut ve akil, birdir. Ruhsal durum analiz edildiginden itibaren, somatik bulgular kaybolur. Bylece terapinin baarisinin gstergelerinden biri de bedendir. Bu yaklaim, geleneksel Kartezyen dalizmindeki zihin-beden ayriliginin baka bir aidan daha sorgulanmasina da neden oldu. 1900l yillardan sonra ekonomi, saglik, siyaset vb. alanlarda Kartezyen dalizmin zayiflamasi, bedene yeni bakiin gnlk hayatta yansimalarina neden oldu. N alimalar, gzellik yarimalari, gnelenme, dans, Hollywood filmlerindeki gzel kadinlar ve yakiikli erkekler gnlk hayatin parasi olmaya baladi. Spermen 1933de hayatimiza girdi. (Bkz. Ilk Spermen) Bedenin algilanmasi degiti. Tiptaki ve sanayideki ezamanli gelimeler, tip camiasinda bedenin "bir tr organik makine olarak da degerlendirilmesini sagladi. 1943de Sartre yle der: "Ben u anda ne isem bedenim odur... Ben bedenimim.. Bu cmle, Descartesin "Dnyorum, yleyse varim szne taban tabana zittir. Varoluu yaklaim insanlarin ya, cinsiyet, irk gibi nedenlerle yargilanmasinin politik ve pratik nedenlerle Page 2 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html yapildigini, bedenin ayni zamanda politik bir nesne oldugunu ortaya koymutur. Hitler dneminde bedenin politik nesne olmasi olduka gz nndedir, "saf irka ulamak amaciyla pek ok beden katledilmi, sakat birakilmitir. Dolayisiyla kiinin kendi bedenini sevmesi ya da nefret etmesinde, kisaca kiinin bedeniyle ilikisinde politik unsurlar olduka belirleyicidir. Bunun diinda gnlk hayatta binyillardan beri her kltrde l bedene saygiyla davranilir. Trenler yapilir. lmden sonra kalan beden, kiinin simgesidir. Kiilerin lmlerinden sonra da bedenleri zerinde haklari vardir. Kadavralar zerindeki alimalarin zorlugu, bu nedenledir. Beden bilimin ilerlemesiyle artik "tekrar tasarlanabilen plastik ve biyonik bir nesne olarak tekrar ina edilmitir. Plastik ameliyatlar ile beden artik "verilmi degildir, "seilmitir. Kalple ilgili materyaller, titanyum kalalari, polimer damarlari, elektronik gz ve kulak, silisyum lastik derileri ile beden biyoniklemitir de. Diyaliz makinelerine, yapay akcigerlere, yaam destek sistemlerine bagliyiz. Beden paralarimiz artik organ nakilleriyle yer degitirebilir. Beyin ldg halde bile beden canli tutulabilir. Klonlama teknolojisi artik durumlar daha da karmaiklaabilir. Canetti Beden-iktidar ilikisini ele alir. Kitle ve Iktidar (s: 350) adli yapitinda yle der: Kai dnmleri, yararsiz olduklari hissedildigi iin terk edilince melankoli balar. Melankoli durumundaki bir kii kovalamacanin bittigini ve oktan ele geirildigini hisseder. Kaamaz, yeni metamorfozlar bulamaz. Giriimde bulundugu her ey bo ikar; kaderine razi olur ve kendisini bir av olarak grr; nce bir av olarak, sonra yemek olarak ve son olarak da le ya da diki olarak. Kendi kiiligini giderek daha da degersiz kilan kiymetten dme sreci mecazi olarak sululuk duygusu diye ifade edilir... Insan birine borluysa o borcun byklg kadar o kiinin iktidari altindadir. Kendini sulu hissetmek ve bir av olarak dnmek bylelikle temelde ayni eydir. Melankolik insan yemek yemek istemez ve yemegi reddetme gerekesi olarak da bunu hak etmedigini syleyebilir. Ama asil neden kendisini yenmi hissetmesidir; yemege zorlanirsa bunu hatirlar. Kendi agzi kendisine dogru dner; sanki nne bir ayna tutulmutur ve bu aynada kendi agzini grm, bir eyin yendigini grm gibidir. Ama bu bir ey kendisidir. Her zaman yemi olmanin cezasi birdenbire ve kainilmaz bir biimde nne ikar. Yenen bir eye dnm btn kaii sona erdiren son dnmdr. Bu dnm, hangi ekli alirsa alsin, yaayan eylerin kamasini nleyecektir. Iktidarin bedenle ilikisi son derece eski ve dayatmacidir. Iktidar, nce kiinin kendi bedeni zerinde iktidar kurmasiyla baladi. Kendi bedeninde iktidar kurabilecegini kavramak, diger bedenler zerinde iktidar kurulabileceginin iaretini tair. Ele geirmek, yakalamak, kavramak gnlk hayatta ayni zamanda bir iktidari iaret eden szcklerdir, ayni "kendini bakasinin ellerine birakmakda oldugu gibi. Iktidarin aralarindan olan iddetin en eski formu elle yapilir; vurulur, ezilir vs. Bugn "kendi bedeni zerinde sz sahibi olma/olmama durumu pek ok platformda ele alinabilir. Bu soru unu da dndryor: Bedenimiz hakkinda kendi kararlarimizi verdigimizden nasil emin olacagiz?
Bedene dair sylemler en ok namus, bekret gibi cinsellikle ilgili konularda gz nnde olmakla birlikte, geleneksel sylemlerden u feminist sylemlere, ecinsellige, iddete, siyasete, ekonomiye, sosyolojiye, reklmlara, modaya kadar pek ok konunun gndemindedir. Kiinin bedeniyle iliki yollari eitlidir ve unlari kapsayabilir: Kendi bedeni zerindeki haklar aik ve dogrudan, sisteme ya/da sistemin szcsne teslim edilebilir veya bedenin bu aik teslimine kari ikilabilir. Ikincisi, sistemin silahlarini kuanarak sistem szcsnn haklarina kari ikmak, bylece kendi bedeni zerinde sz sahibi olmak iin sistemin gnlls olmak ya da bu teslim alan-teslim alinan ilikisine daha radikal bir tepki koyup bu oyunun diina ikmaya alimak ve bu eylemin zorluklarini ggslemek (ki bu zorluklar bedenin zarara ugramasi ve hatta lm gibi yine bedeni hedef alan iktidar alaninda olabilir) ya da sisteme dahil oluyormu gibi yapip aslinda olmadigina inanmak ve bylece kari ikmanin zorluklarini da devre dii birakmak eklinde olabilir. En son bahsettigim pasif direni, pasif bir kabul olarak degerlendirilebilir mi, dnlmelidir. Kurumsal yapilanmalarda yine beden n plandadir: Hapsedilme, kirba yeme, yakilma gibi bedensel acilar sz konusudur. Evlilik kurumu yasalarla yceltilir ve toplumsal olarak kabul edilmeyen bedensel eylemler yasalarla cezalandirilir. Sistem ayni zamanda bedeni farkli ekillerde de kullanir. Grselligin olduka n plana iktigi bu zamanlarda, beden artik pazarlanabilir bir eydir ve beden zerinden arzularimizi satin aliriz. Reklmlarda, modada bu elle tutulabilecek kadar aiktir. Kadinlar tarafindan arzulanan o adam olmak iin o arabayi satin alir, muhteem fizige sahip o kadin olmak iin bu elbiseyi satin aliriz. Aldigimiz o rnle birlikle reklmdaki imgeye sahip olma Page 3 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html
yanilsamasini yaariz. "Artik Zeus benim. Beden ayni zamanda aidiyetimizin altini izmek iin de bir aratir. Biyik ve sakal varligi/ yoklugu ve biimi, salarin sari mi yoksa diger renklerde mi oldugu, dvmeler, piercing, giysilerin biimleri ve renkleri ilk bakita karimizdaki kiinin kim oldugu hakkinda karar vermemizi saglar: Metalci midir, solcu mudur, geleneklerine bagli midir? Hangi sosyal kesimdendir, kendini nereye ait hissetmektedir? Beden ile aidiyetimizin sinirlari nereye kadar izilebilir ve ait olunan konumu bu kadar grnr kilmak gerekli midir, dnlmelidir. Kaynaklar Synnott, A., The Body Social: Symbolism, Self and Society, Routledge, 24-36, 1993 Nietzsche, F., Byle Buyurdu Zerdt, ev. Deniz Sara, Kapadokya Yayinlari, 28, 2002 Canetti, E., Kitle ve Iktidar, ev: Glat Aygen, Ayrinti Yay., 2003 Prof. Dr. Sezgin Kizilelik, Kreselleme, Beden ve izofreni, C.. Tip Fakltesi Dergisi 25 (4), 2003 zel Eki (http://www.cumhuriyet.edu.tr/edergi/makale/496.pdf) Cash, T.F., Body Image: past, present and future, Elsevier, Body Image 1 (2004) 1-5 Grseller http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Roman_sculpture.jpg http://en.wikipedia.org/wiki/File:Reign_of_the_Superman.jpg http://www.zimbio.com
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 4 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y9.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Beden zerine Sylei akir ZDOGRU, Gken YAAYAN
G.Y. Beden diyalektikiler ve diyalektiki olmayanlarca farkli algilaniyor; ruh beden yarilmasi, zihin beden yarilmasi gibi. Nietzsche, beden tarafini tutuyor ve bedenden zekaya gidiyor ama ayni zamanda durumun Diyonisosu tarafi da var, bu aidan bedeni ara olarak kullanmiyor mu? Ve bedene bu baki amanlarda bu nasil? amanlarda esas olan ruh degil mi?
.. amanlarda ruh/beden ayrimi gibi kesin bir ayrim yok. Bizim bildigimizin, aslinda n kabullerle elde ettigimizin kkeni de Descartes' a dayanan bir Kartezyen ayrim. Biz ister istemez bunu byle dnmek iin koulluyuz, ama senin evirdigin o yazida da* bu aslinda biraz geiyor. Mitosun iinde yaarken nesne ve zne gibi ayrim sz konusu degil. Bir ruh var ama bu nesneden bagimsiz dnlebilen bir ruh degil, aslinda nesne ile de dnlmesine gerek yok; aslina bakarsan bir forma sahip olmak zorunda degil. Nietzsche kismina gelirsen ise iler biraz karmaiklaiyor, nk o da beden ve ruh arasina kesin bir ayrim ekmiyor.
G.Y. Nietzsche "Ruh dedigin ey, bedeninin byk aklinin bir parasi ve oyuncagidir. Ben diyorsun ve bu kelime ile gururlaniyorsun. Fakat bundan daha byg ki, sen ona inanmak istemezsin. Bedenin ve onun byk aklidir. O, ben demez. Fakat beni oluturur. Duyunun hissettigi, aklinin anladigi kendiliginden bir sonu vermez. Fakat duyu ve ruh her eyin amaci olduklarina seni inandirmaya aliirlar. O kadar kibirlidirler. Duygu ve ruh, alet ve oyuncaktirlar. Bunlarin ardinda asil varlik vardir. Bu varlik; duygularin gz ile arar, ruhun kucaklariyla dinler. Bu varlik srekli arar ve dinler der.
.. Tamam, ama bu kesinligi olan bir ayrim degil. Bence bunun da kkeni aslinda Spinoza'da. Bengi dn olayini da bir anlamda kadercilikten ikaran bu, ayni 'kendi' mekanizmasi zaten, ama ben Nietzsche'de dogrudan dogruya bir beden politikasina pek rastlamadim.
G.Y. Antik dnemde de beden nemli. Muhteem heykeller yapmilar. Hiristiyanlikla ruh devreye giriyor ve ruh ayri bir nem kazaniyor. imdiki dnemi de gsterge anlaminda geriye dn Page 1 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html olarak mi okuyorsun, bedenin tekrar retime girmesi ve imaj kltr baglaminda?
.. Geri dn degil aslinda, bedeni tekrar unutturmanin bir biimi olarak bakiyorum ben buna.
G.Y. Gz nnde ok fazla tutarak grlmesini engelleme mi?
.. Sanki arzu bedenin retimi degil de onun diindaki eylerden gelen bir eymi gibi. Bir yn degitirme, saptirma diyelim.
G.Y. Bir de bu zamanda yarilmanin zerinden devam eden bir yani da var bedenin, yarilmanin uzantisi olarak.
.. Rahatsiz miyim, aslina bakarsan rahatsiz da degilim. letiimsel bir olgu, agla ilgili bir ey. Heideggerci bir dnyada yaamaktansa, byle bir dnyada yaamak daha keyifli bence. Aslinda, dogrudan bedene ynelik politikalar aydinlanma ile baliyor, modernizm bedenin kendi kendine dnmesinin tarihi gibi okunabilir. Hasan Blent Kahraman yaziyor bunu.
G.Y. Bedenin antik zamanin estetiginden, bugnn arzusuna dn.
.. Antik zamandaki o airi estetigi de ben imaj kltr diinda pek okuyamiyorum. O dnemde insanlar, normal bir insanin yle olmadigini biliyordu, orada da gayet idealize edilmi imajlar sz konusu idi, ama onun en arpici yani, tanrilarin ya da kahramanlarin insan biimli idealize edilmi varliklar olmasi, sonuta orada heykeli yapilan her figr dogast kimi iler yapmi kiiler. Bir mlekinin heykeli yok mesela orada. Kaslar, beden hareketleri, asaletleri, bu da bir eit idealize etme, baka bir deyile airi gerek olma iddiasi taimiyor mu?
G.Y. Evet kesinlikle. Bu durum, bu zamanda artik pazarlanabilir bir ey de.
.. Tabi ki, pazarlamadan te ayiran ya da birletiren kimi etkileri de var. Btn alt kltrlerin bir giyim kodu, bir aksesuar kodu, beden hareketlerini kullanma biimleri var. Mesela buna en fena rneklerden bir tanesi nezaket kurallari. Bizde belki o kadar nemli bir ey degil ama sekinler arasinda zellikle Viktoryen ngiltere'de ok nemli bir olgu. Asin, nnde duran bir para et var ve sosyal bir stat nedeniyle o eti bedenini eitli biimlerde kullanarak yemek zorundasin.
G.Y. Aidiyet? O zaman bugnk duruma estetigin art planinda arzunun sentezi diyorsun?
.. O kadar alengirli bir ey syleyemiyorum u an. Ama yle bir ey var, biz artik bedenimizi dolayimsiz olarak algilayamiyoruz, bunu iddia ediyorum. Zaten pek de algilayamadik. Beden bizim iin hep dolayimlanarak farkina vardigimiz bir ey oldu ki bu, sen benden daha iyi biliyorsun. Bedenim aci ekiyor ve hi anlamadigim zellikleri olan kk eylerle bu aci diniyor. Ya da karimdakinin bedenini saran kirmizi bir kuma var eitli yerleri kapaniyor, eitli yerleri aikta kaliyor ve benim libidonal egilimlerimi aiga ikariyor, bu beden sunumu.
G.Y. Ama u var: Ilk rnekte bu, bedeni paralara ayirarak, analitik yolla tanimlamayi getiriyor. Bu, bazi durumlari anlamamizi sagliyor, ama tam da bu yol ie yaradigindan bu noktada byk resmi kairabiliyoruz da.
.. Ama ampirik tedavi yntemlerinin bizim iin mistik kalan bir tarafi bu yzden hep oluyor. Karni agriyan birine zencefil iirmekle aagi yukari ayni kapiya ikiyor bu yaptigimiz, oysa zencefilin duyumlar zerindeki etkilerini de gz nnde bulundurarak uygulaniyor bu yntem.
G.Y. Ama bu durumda, eskiden farkli olarak mistik alan, bilim topraklarina ait oluyor, bilim iinde Page 2 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html yer buluyor. Kod alanlarinin degiimi sz konusu.
.. Biraz daha btncl bir yani var. Son dnem beden ve imaj ilikisini kurcalamak istiyorum. Bedenin girdigi ekiller, bedene dogrudan etkiyen etiketler, bunlarin duyumsal alanlari vs.
G.Y. Bu zamanlarin, her eyi iine eken birbirine karitiran zelligi de var. Iine ne gelirse onu kullaniyor.
.. Post modern durum diyoruz ya.
G.Y. Estetik ve arzunun sinirlarini izmek mmkn degil gibi. Aslinda bu gerekli mi, bilmiyorum.
.. Ben ok da ikayeti degilim. Viyana Okulu'nun feminist bakiin gelitirilmesine ynelik olarak birok bedeni konu edinen performanslari var. Diane Arbus adli fotografi, kadin estetigin diinda yer alan, aslinda toplumun diinda yer alan bedenleri, ilikileri fotografliyor.
Yeni dnemden de, Nan Goldin diye bir fotografi, yine bedene ve ilikilerine ynelik iler yapiyor; bence gayet eletirel alimalar bunlar. Orada estetik tartiilmaya Page 3 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html balaniyor, kabul edilen estetigin diinda kalanlarin beden kullanimlari. Bir de yle bir durum var, beden bize nceden veriliyor, biz kendimiz onu taniyoruz ve toplumsallaarak onu nasil kullanabilecegimizi greniyoruz. Buradaki kod okumalarini yanli yaptiginda beden kullaniminin yznden toplum diina itiliyorsun. Kapitalizminse yle bir uygulamasi var; senin toplum dii alanini bir zellik haline getirip, yceltiyor ve sana bunu tekrar satiyor. Oysa bir de bedenler var ki, bunlara bedenlerini istedikleri gibi kullanma yetenekleri verilmemi, rnegin siyam ikizleri, cceler, hilkat garibeleri. Eskiden bunlar kapatilirdi, modern zamanlarin en gzde zelligi zaten bunlari grnmez hale getirmekti. En basitinden, btn eyler retilirken grmezden gelinen bir kesim vardir: Belediye otobsleri eitli boy standartlarinda yapilir, masalar, sandalyeler belirli beden llerini referans alirlar. Bunun diinda kalanlar yok sayilmak zorundadir.
G.Y. Neden bu durumu kolayca kabul ediyoruz? Korkuyoruz da galiba.
.. nk yabancisi, o bedenin iinde ne oldugunu bilmiyor, onun normal bir insan olabilecegini kabul etmiyor. Yzletiginde kendini onun yerine koymaktan korkuyor bence. O an gerekten korku baliyor; ne yapacagini bilemiyor. Karidan gelebilecek herhangi bir saldiri yznden degil de, kendi iinde yaadigi bir sikima yznden bu. Her gn ayna karisinda grdg beden formunun tamamen degiik bir prototipi, ama ayni dnyayi ayni biimde yaiyorlar. Bunu kabullenmek istemiyor, nk imaja dkn insanlarda yle bir sav vardir; onlar da kendine bakarlarsa, benim yaptiklarimi yaparlarsa benim gibi olabilirler; kendine gven kaynakli bir his. Ama karindaki ne yaparsa yapsin onun gibi olamayacak.
G.Y. Birinin bedeni zerinde byle tahakkm kurmak ya da kendinde buna izin vermek, ele geirilme degil mi? Imaja teslim olunca ele gemi oluyorsun. Kendine gven dedin ama kabul grme, begenilme istegi temelli degil mi bu?
.. Gven zaten etkileimli bir alanda ortaya ikan bir ey degil mi?
G.Y. Evet, ama bu sagliksiz bir yol.
.. Eger kabul gryorsa kii, begeniliyorsa ve bu ynde kuruyorsa btn dnyasini kendine gvenecektir elbette, ama buna zarar verebilecek herhangi kk eylerden de kaar. Burada dipte duran o bastirilmi korkularla yzlemek sz konusu bence.
G.Y. Evet, daha ok iktidar alani bu, g degil. Syleinin geri kalan kismini sizin tamamlamaniz dileklerimizle. * Yeni Medyada Mit, Akil, Anlam, Fatima Lasay, Felsefe Ekibi Dergisi, Sayi: 11
Page 4 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 5 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y10.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Beden Felsefe Ekibi Canli varliklarin cisimsel yapisi; insan varliginin ya da znenin duyulara grnen somut yz; tek tek varliklarin ya da bir btn olarak varligin duyulan, algilanan, dokunulan somut biimi; insan tinine ya da zihnine karit bir konuma yerletirilerek dnlen fiziksel gereklik boyutu; Aristoteles metafiziginde tini/ruhu biimleyen varlik formu; Descartesi felsefede tinle/ ruhla birlikte insanin ya da canli varliklarin zsel bileeni olarak tasarlanan ikinci tz. Bati dillerinde beden ile cisim ogunluk ayni szckle karilandigindan, canli bir varligin bedensel gerekligi ile cansiz bir varligin fiziksel gerekligi ayni kavram altinda dnlmektedir. Felsefe tarihinde ortaya konmu pek ok felsefe anlayii, beden konusunu hep zihnin karisina yerletirerek dnm, zihne ykledikleri btn olumlu niteliklere kari salt zihinsel olmadigindan bedensel olani ogu durumda olumsuz niteliklerle birlikte anmilardir. Geleneksel olarak beden ile zihin ayriminin yapilmasina yol aan bu genel tutumda, beden zihnin dogasini, yetilerini, ileyiini bozan olarak tasarlandigindan, degme bir felsefe alimasinin ynelmesi beklenen sorun dagarciginin ok byk lde diina iteklenmi ya da atilmitir. Nitekim beden, daha Eski Yunan Felsefesi'nden balayarak, bu-dnyadaki yaam boyunca insan tinini (ruhunu) tutsagi olarak kendi iinde taiyan bir kafes olarak grlmtr. Buna bagli olarak filozoflarin ok byk bir blm, insan tinini bedenden ya da bedensel olandan ayirarak dnmeye, bedeni hep zihinle taban tabana zit bir konuma yerletirerek anlamaya ayri bir zen gstermilerdir. Yine ayni biimde ortaag felsefesine btnyle egemen dinsel ya da tanri-bilimsel ynelimli dn, Tanri'nin yce degerleri karisinda insan bedenini ktlklerin ana kaynagi olarak grm, bedensel istekleri br-dnyada vaad edilen yaama ulamak adina bu dnyada yerine getirilmesi gereken devlerin nndeki en byk engel olarak degerlendirmitir. Szgelimi, insanin ahlaksal degerini btnyle tinsel yaaminin niteligiyle tartiya ikaran Hiristiyan dncesi, srekli bedensel hazlarin, zellikle de alaltici buldugu cinsel hazlarin peinde koan bir insani gnahkr olmakla sulamilar. Bedenin felsefeden dilanmasina varan bu ktcl beden bakiinin en iyi grlebilecegi yerler arasinda Pytbagorasilik, Platonculuk, idealizm, Usuluk, Ortaag Skolastik Felsefesi gelenekleri bai ekmektedir. Buna kari felsefe tarihinde bedene ynelik bu olumsuz yaklaima, bata Stoacilik ile Spinozacilik olmak zere eitli felsefe gretilerince kesin izgilerle kari ikildigi, zihin ile beden ayriminin btnyle yadsindigi, zihin ile bedenin birbirleriyle zdeletirecek denli yakin bir iliki iinde kavrandiklari da grlmektedir. Bunun yaninda felsefe tarihinin iki byk anlayii Maddecilik ile idealizm, genel durulari ile temel savunularina bagli olarak, beden sorunu karisinda btnyle birbirleriyle karit savlar ileri sryor olmalarina karin, bu ikisinin son zmlemede ayni sonuca varmi olmalari dikkate degerdir. Nitekim maddecilik tinsel kendiliklerin varligini yadsiyarak zihni btnyle maddenin bir ilevi ya da trerimi olarak temellendirirken, buna kari idealizm ise hem bedeni hem de bedensel geleri zihnin ya da bilincin ierikleri olarak degerlendirirken, her ikisi de sorunu beden geregini bir biimde yoksayarak zme yoluna gitmilerdir. Bu baglamda ister zihinde ztrlerek kavraniyor olsun ister maddenin uzantisi olarak tanimlansin, maddeci ya da idealist indirgemeci yaklaimlarin hemen tamami btn ynleriyle bedeni kavrama srecinde byk amazlarla karilamaktadirlar. Hi kukusuz ortaag Hiristiyan tanribilimi ile idealist felsefe yaklaimlari bata olmak zere bedene ynelik tarihe mal olmu bu olumsuz bakiin gerisinde Page 1 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html Modern Felsefe'ye gelindigindeyse felsefe tarihinin iki nemli okulundan ilki "Kita Usulugu"na bagli dnrlerin beden sorununu genellikle tz metafizigi erevesinde ele aldiklari, buna kari diger okul "Ingiliz Deneyciligi"ne bagli dnrlerinse ayni soruna daha ok duyum ya da algi baligi altinda bilgikuramsal bir erevede zm aradiklari grlmektedir. Pltoncu felsefenin temel tasarimlari, varsayimlari ve gretileri yatmaktadir. Platon'un beden stne grlerinin derli toplu-bir biimde grlebilecegi yerlerin bainda, temelde hazzin dogasinin tartiildigi Philebos syleimi gelmektedir. Sz konusu syleimde Platon, bir yanda tartimanin ana atisini haz yaamiinin znde' bedene ait bir yaanti mi yoksa tine ait bir yaanti mi oldugu sorusu stne kurarken, br yanda hazzin fiziksellige degil, gerek bilgiye yakin olan tinsellikle ilintili bir yaanti oldugunu gstermeye alimaktadir. Bu baglamda Platon'un konuturdugu Sokrates, dogru bir haz yaantisindan ne anlailmasi gerektigini belirginletirmek iin ncelikle yapilmasi gerekenin, sirasiyla "duyum" un, "bellek"in" ve "arzu"nun tek tek dogalarini kavramak oldugu belirlemesinde bulunarak hazzin dogasini tartimaya balamaktadir (Philebos, 38a-40). Buna gre haz, gerek anlamda bir duyum biimi olarak yalnizca bedende deneyimlenebilir bir eydir. Her trden duyum iin belli bir beden teki gerekiyor olsa da, yalnizca ne zg bir etkinlik iinde olmak duyuma yol amaktadir. Tam bu nokta bedenin btn bir felsefe tarihi boyunca dilanmasina yol aan Pltoncu dnceyi grebilmek bakimindan olduka nemlidir: u ya da bu duyuma maruz kalmak diinda hibir ilevi olmadigindan, beden btnyle edilgen, dirensiz, adeta tepkisiz bir uzamdir. Buna kari tin bedenin bilmediklerini bilmek, yapamadiklarini yapmak gibi bir yetiyle donatilmi oldugundan, bedenden bagimsiz olarak tek baina btn duyumlari "etkin" bir yolla kurmaktadir. Pltoncu beden aiklamasi, kesin izgilerle birbirleriyle ilintisiz grlen beden ile zihin ayrimi stne kurulmakta, bu ilintisizlige bagli olarak Pltoncu erevede duyum, her koulda bedende yer alan ama asla bedene indirgenemeyecek tinsel bir etkinlik olarak tasarlanmaktadir. Platon'un gznde tinden baka birey olmayan duyum, zihnin bedenin etkilenimlerini kavranir kilmasiyla meydana gelmektedir (Philebos, 35d- 37). Nitekim bir baka syleimde Platon, bedenin duyumun beigi olmasina karin, zihinsel anlamda duyuma hibir katkisi olmadigini sylemektedir (Pbidon, 96b). Bu sylenenlerden de aika grlecegi zere, Platon gerek duyum etkinligini gerekse tinin ileyilerini btnyle bedenden bagimsiz bir konumda dnm, bylelikle de tinsel yaamin nndeki en byk engel olarak grdg tinin bedene bagimliligini kirip onu zgrletirmenin yolunu gsteren bir felsefe kapisi aralamitir. Philebos'ta sunulan haz incelemesine gre, tini bedenden kurtarmanin tek yolu, hazzi fiziksel bir etkilenim olarak yaamaktan btnyle vazgeerek, tinsel bir ykseliin devindiricisi olarak algilamaya geip zihin kaynakli haz anlarini olabildigince ogaltmaktan gemektedir. ogu kaynakta bu dnemin kendisiyle balatildigi Descartes, kendinden nceki tz dncesi geleneginde nemli bir kirilma gerekletirerek, res cogitans olarak adlandirdigi dnen tzn karisina res extensa olarak nitelendirdigi bedensel/cisimsel (uzamsal) tz yerletirmitir. Aika zihinsel olani bedensel olandan ayri olarak dnmeleriyle znde "Descartesi Ikilik" stne kurulmu btn gretiler, Descartes'in iki ayri tz olarak tasarladigi zihin ile beden arasindaki ilikiyi aiklamada yaadigi glklerin hepsine konudurlar. Bu glklerden kurtulmak amaciyla nerilmi, btnyle birbirine karit savlar ileri sren iki konum bulunmaktadir. Bunlardan ilki her durumda beden ile zihnin araliksiz bir etkileim iinde oldugunu, koparilamayacak bir iielikle birbirlerine bagli olduklarini savunan etkileimciliktir. Etkileimcilikte bedende olan en ufak bir kipirtinin dahi zihinde bir kariliginin bulundugu, ayni biimde zihinsel olan her eyin de bedensel bir etkisi ya Page 2 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html Gemi felsefelerde "zihin ile beden ikiligi" sorunu erevesinde sunulan grler diinda neredeyse bedene ynelik kapsamli bir felsefe yaklaimi sunulmami olmasi geregine karin, agda felsefede beden konusunun alabildigine yogun bir ilgiye kaynaklik ettigi, beden stne yapilan alimalarda patlama derecesinde bir artiin oldugu grlmektedir. Nitekim XX. yzyil felsefesinde, bedensel srelerin ileyii ile dnsel srelerin ileyii arasinda stnden atlanamayacak bir baglanti oldugu dncesi geni lde olurlanmaktadir. Yine bu baglamda, dilci felsefelerden grngbilimci felsefelere, post- yapisalci felsefelerden yorumbilgici felsefelere ogu eletirel stfelsefe anlayii, zihin ile beden arasinda ne amala olursa olsun belli bir ayrim yapmanin felsefi bakimdan son derece byk yanlilar dogurduguna dikkat ekmektedirler. Szgelimi varoluu felsefeciler, kendisini en iyi davranilarda aiga vurdugunu dndkleri bedeni, bakasiyla ya da bakasinin beni'yle girilen ilikinin temel belirleyeni olarak yeniden tanimlamaktadirlar. Bu baglamda, beden zihnimizin diinda, diimizdaki dnyanin paralan olarak aiklanip bir kenara birakilabilecek bir nesne degildir. da degergesinin sz konusu oldugu dnlmektedir. Ikincisiyse, zihinsel olanla bedensel olanin birbirlerine hibir etkide bulunmaksizin varolduklarini dnen, dolayisiyla da zihin ile bedeni iki ayri alan olarak tasarlayan koutuluktur. Koutulukta, zihinde olanlar ile bedende olanlar arasinda ilkece nedensel bir iliki kurmanin olanaksiz oldugu dnldgnden, etkileimciligin yaptigi gibi zihinsel olanin bedensel kariligini ya da bedensel olanin zihinsel degergesini aratiran her trden abanin felsefi bakimdan "kategorik yanli" stne kuruldugu ne srlr. Daha nce sylenenlerden de anlailacagi gibi, felsefe tarihinde beden stne yapilan zmlemelerin nemli bir blmnn, "bedensel duyumlar" diye adlandirilan beden deneyimleri stne yogunlamak yoluyla gerekletirildigi grlmektedir. Geni anlamiyla bedensel duyum denince, gidiklanma, kainma, karincalanma gibi bedensel etkilenimler; aci, agri, haz gibi bedensel duygular; yorgunluk, bitkinlik, gllk gibi bedensel izlenimlerin konu oldugu olduka geni bir bedensel duyu yelpazesi anlailmaktadir. Bu baglamda pek ok filozof, bedensel duyumlarin di dnyanin duyu organlari araciligiyla elde edilen algilarindan kesin izgilerle ayri bir yerde durduklarini dndklerinden, bedensel duyumlari algilardan ayri kilanin bu duyumlarin duyulmakta oldugunun farkindaligiyla birlikte olumasi oldugunu ne srmektedirler. te yanda, bu genel yaklaima karit bir gr, her duyumun kiinin kendi bedenine ynelik bir farkindalik kipine karilik geldigini ileri srmektedir. Sz konusu grte, duyumlar btnyle kiinin kendi bedeninin zellikleri ile durumlarini algilamasiyla zde bir konumdadirlar. Ama her durum da bedensel duyumlar, doga bilimlerince temellendirildigi biimiyle maddi dnyanin bir uzantisi olarak grlen zihnin aiklanmasi abasi nnde ciddi bir sorun olarak durmaktadirlar. Bu yaklaim erevesinde zellikle grngbilimde yrtlen alimalar, gemiten gelen nyargilardan bagimsiz olarak bedeni kavramaya ynelik son derece degerli dnceler ortaya koymaktadirlar. Kukusuz bu dnsel izgi dogrultusunda insan bedeni stne yapilmi en ayrintili alima Merleau-Ponty'nin Alginin Grngbilimi (1962) adli yapitidir. Merleau-Ponty'nin diimizdaki eyleri algilarken bedenin degergesi sorusu temelinde gelitirdigi beden aiklamasinin ayri bir yeri bulunmaktadir. Merleau-Ponty sz konusu beden aiklamasinda, fizyolojik bir kendilik olarak degerlendirilebilecek "nesnel beden" ile asla fizyolojik bir kendilik olarak dnlemeyen, deneyimledigim biimiyle bedenime karilik gelen "grngsel beden" arasinda btn bir beden tasarimimizi degitirecek denk nemli bir ayrim yapmaktadir. Bu baglamda bedenin beki bir uzam kesitinde yanyana gelmi organlarin toplami olmadigini dnen Merleau-Ponty, "bedenim beni dnyaya aan, dnyada bana belli bir durum aldirandir" tmcesinden de grlebilecegi gibi insan bedenini asla cisimsellige indirgenemeyecek bir dzlemde yeniden yapilandirmaktadir. Merleau- Ponty'nin aiklamasina gre, bedenin algilayii ya da beden yoluyla algilama kafanin ierisindeki bir baki aisindan deneyimin salt edilgen bir yolla alimlanmasina bagli bir alici konumunda gereklemez. Bedensel varolu, varoluun olmazsa olmaz bileeni olmasi nedeniyle, duyu organlari taiyan, bu organlar araciligiyla dnyayi degiik biimlerde algilayan bir edilgenlik olarak tasarlanamaz. Tersine, devinim ile uzam farkindaliginin canli bireimcisi olarak hep Page 3 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html
Beden konusu stne yapilan alimalar, zellikle XX. yzyilin ikinci yarisinda ortaya konmu post-yapisalci pratikler ile postmodern yazin ya da sanat rnleriyle son derece degerli yeni ailimlar kazanmitir. Kukusuz beden stne yapilan alimalarin dogasinda meydana gelen bu kirilmanin en temel nedeni, teden beri birtakim metafizik, etik ve varlikbilgisel varsayimlar dogrultusunda anlailan bedenin, toplumsal, tarihsel ve kltrel etmenlerin etkisiyle degien bir kendilik oldugunun kukuya yer birakmayacak bir aiklikta tanitlanmi olmasidir. Bu baglamda, post-yapisalci felsefe erevesinin, bedeni nasil temsil ettigimize, bedeni nasil kurdugumuza ynelik getirdigi zmlemelerle beden anlayiimiza ynelik nemli katkilari bulunmaktadir. Sz konusu erevenin nde gelen dnrlerinden Foucault yaptigi kazibilim alimalariyla, insan bedeninin salt biyolojik olarak verili bir kendilik olmadigini, her durumda toplumsal olarak kurulup yapilandigini aiklikla gstermitir. Foucault ayrica bedene ynelik yazdigi soy ktklerde, cinsellikten kapatmaya, disiplinden denetime degiik iktidar pratikleriyle bedenin nasil yapildigini, sylemlere ilemi iktidar/bilgi rejimlerince bedensel deneyimlerin nasil yeniden retildigini ortaya koymutur. Felsefe Szlg- A.Baki Gl; Erkan Uzun; Serkan Uzun; .Hsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yayinlari etkin bir durumdadir. Bu anlamda kiinin bedenini algilayii, zne ile nesne ayrimi yaparak bunlari birbirinden koparan "dnl dnme" gelenegine kari yeni bir felsefe bakiiyla yaklamayi gerekli kilmaktadir.
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 4 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y3.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
BEN-BEDEN-EVREN Yetkin IIK Yunan felsefesinde, uzak dogu dncesinde ve "her ne arar isen kendinde ara, "sen seni bil sen seni dizeleri rneklerinde oldugu gibi, Anadolu tasavvuf kltrnde tekrar tekrar dile getirilen, dnce tarihinin en eski ve en ok bilinen mottolarindan biridir, "kendini bil! nk insana seslenen byk dnce sahipleri ncelikle ona nasil yaanmasi gerektigi sorusunun cevabini aramak durumundadir. Hikmet sahibi bilge insan da insanin en ge tanidigi, hatta belki hibir zaman taniyamayacagi kiinin kendisi oldugunu bilir. Aslinda insan olmanin en trajik yani "belki de tmden yanli yaanmi bir mrn sonunda kendisini iyi tanidigindan emin olamamasidir; bunun iin bir mr yetmeyebilir nk. Bu temel paradoks, insanin gzlerini dnyaya ai anindan balamaktadir: insan kendinden nce tekini grmekte, kendi bedeninden nce baka bir bedeni fark etmektedir. Kiiyi en yakinindan ayiran, birey yapan, farkliliklarin depolandigi, dncenin mekani olan beyin, onun en mahrem organidir. Ne var ki dncelerin gizlenmesi mmkn olsa da bedenin kendisi dnceyi aiga vuran bir dildir. Sinifsal, cinsi ve kltrel farkliliklara, tarihsel ve uzamsal eitlilige gre biimlenmi dnce, bedenlerde yansir. Bu farklilik zenginligi, durularda, bakita, giyim tercihlerinde, yz mimik ve jestlerinde. grnr. Dnceyi, yani ele geirilemez olani, mahremiyeti, tarihsel ve mekansal farkliliklari (dolayisiyla kimligi) gsteren iaretler tablosu olmasi dolayisiyla beden, okunan ve zmlenen bir metindir. Dolayisiyla da baglamsaldir. Bu metinden ikilarak adim adim tekinin duygu ve dncesinin derinligine ulailmaya aliilir. iplak ve l bir bedende bu gstergeler silinmitir. nk gstergeler, yaamin yani tarihin, dilin ve anlamlarin dilamasidir. iplak bir beden, baka iplak bedenlerden farksizlami, anlam oluturma kapasitesini kaybetmitir. iplakligin siradan ve -grsel aralar sayesinde- yaygin oluu ile tm dnyada kltrel-bireysel eitliligin yok olup insanin birrneklemesinin ayni agin iki belirleyici unsuru olmasi anlamlidir. Beyazin renksizligin rengi olmasi gibi iplaklik da dilsizligin bedenidir. lm, iplaklik ve beyaz renk tabiatta ve insan mrnn sonunda buluur. Tarihsel ve dilsel varliklar alanina gzlerimi, algilarimi, giderek zihnimi atigimda balar geregi bulma/anlama arayii. Bu arayita bedenim de benden ok nce var olan doganin, tarihin, dilin.. ekillendirdigi bir nesne olarak karima ikar. stelik srekli degiim halinde olan, dinamik bir akiin parasidir. Beden, sahibi onu tanimaya balamadan nce toplumsal, tarihsel, simgesel, ekonomik vs. bir varlik haline gelmitir; ben yani dnen zne, bylece, beden ve evren arasindaki zorlu diyalektik ilikinin ortasinda srekli kendini yakalamaya alian, oluan ve degien sre olarak kalir. Dolayisiyla kendisi hakkindaki fikri daima yanli, arpik, en azindan, eksiktir. Insanin yzlerce yillik kendisini bulma abasi bu yzden daima gncel bir dsturdur. Beden hakkindaki dncenin nce di dnya ile doga veya evren ile yzleip sonra insanin kendisine geri yansimasi, dncenin iinde geliip bydg dogal ve simgesel evren tarafindan arpitilmasi sreci dikkate alinirsa, arpitilmi dncenin bedeni de arpik kavradigi/bildigi kabul edilir. Insanin kendisini di dnya dolayimiyla tanimasi, kendine ynelen bakiin nce di dnyaya gidip oradan kiiye geri dn ile insanin dnce tarihinde insanin ne oldugu bilgisinin doganin ne oldugu bilgisinden sonra olumaya balamasi arasinda bir paralellik kurulabilir. Baka bir deyile, tr olarak insanin da kendisini bilmesi henz bir dtr. Insanin dnce tarihi, onun kendisi hakkindaki bilgisinin de tarihi oldugundan bu noktadan bakilarak bir tarihi dnemletirme yapilabilir. Buna gre, rnegin totemsel evre, insanin kendisini dogadan tmyle ayirmadigi ilk evre Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y11.html olabilir. Daha sonraki evrelerde giderek bir simgesel varlik haline geldike soyut dnce geliecek, insan kendi bedenini de simgesel bir evren iinde, yani soyut tasavvurlariyla rtl olarak algilayacaktir. Bylece ruh ve beden ayrimi ve her ikisi iin farkli alemler tasavvur edilirken insan bedeni sylenlerde, dini metinlerde ya da spontane sanatsal abalarda arzu, hayl ve umutlarin dili olarak vazgeilmez yerini alacaktir: ite yunan tanri heykelleri, bedensel imgeler zerine oturtulmu efsane ve masallar, riteller, danslar, yoga veya namaz. bu en eski dilin eitli terennmleridir. Orta ag'da beden ve ruh ayrimi ve ruhun lmszlk ve kutsalligi dolayisiyla nceligi bedenin hazlarin, dolayisiyla da eytanin mekni olarak grlmesine neden olur. Kendi bedenine onun dogal arzularini tatmin etmeyerek eziyet, ileci terbiye ya da dogrudan ikence ederek veya dverek aci ektirme yntemleri, eytanin mekni olan gnahkr bedeni arindirmayi, kutsallatirmayi ve ruhu yceltmeyi amalamaktadir. Bedenin hor grl, Orta ag dini uygulamalarinda, gzlere varincaya dek btn bedenini rtmeye zorlanan kadin bedeninin grnmez kilinmasi, resim-heykelin, yani beden imgelerinin yasaklanmasi ve cadi avlarinda insanlarin diri diri yakilmasi uygulamalarinda en u sinirlarina ulair. Aydinlanma dneminde ruh-beden ikiliginin yerine akil-beden ikiligi geer. Bedenin terbiye edilii degil aklin onun zerinde tahakkm kurmasi, bedenin aklin inceleme alani, nesnesi haline gelii, sz konusudur artik. Beden tm doga gibi matematiksel ve giderek mekanik ileyiiyle el alinip incelenir. Beden zerinde aklin tahakkm giderek aklin ve kamusal aklin temsilcisi olan devletin bedenler zerinde tahakkmne dnecektir. Bu denetim akilsizligin sinirlarini zorlayacak otoriter ve irki boyutlara varir: Irk retim iftligi dncesi, jeni politikalari, psikolojik mekanizmalarin koullandirilmasi, hapishaneler ve egitim kurumlari modern aklin bedeni terbiye etme abalarina rneklerdir. Ardindan tiplama gelecektir. Tiplama olgusu yirminci yzyilin ikinci yarisindan sonra, tip teknolojilerinin (ya da lmszlk teknolojisi!) gelimesinden sonra balar. Artik ruhun degil bedenin lmszlk arayiidir sz konusu olan. mr uzatma, ldkten sonra tekrar dirilme ya da hi lmemenin mmkn olup olmadigi gibi konular, bilim insanlarini megul edecektir. Insanin kendini arama macerasinda geldigi son aama, onun belki de tarihteki en gln agidir. Yzyillarca zgrlg arayan insan ok kolay denetlenip ynlendirildigi toplumsal rgtlenmelere sahiptir artik. Grsel kltr olarak da adlandirilan ve yirminci yzyilin sonlarinda hizla gelien iletiim teknolojileriyle de ilikili olan gnmz kltrnde beden, grntlenme teknolojileri ile -uzaktan- denetlenmektedir. Gerek, grnt demektir; grnyorum o halde varim! Ne i yapiyorsaniz yapin, ne kadar ok i baarmisaniz baarin televizyonda grnmyorsaniz kimsenin sizin abalarinizdan haberi olmaz; toplumla medya araciligiyla bag kurabilirsiniz. te yandan beden en nemli tartimalara, kltrel aratirmalara konu olurken Ingiliz bilimci Terry Eagletonun dedigi gibi, "nedense alik eken bedenler degil sevien bedenler sz konusudur. Dnya kaynaklarinin sonuna kadar kullanildigi bu agda a insanlarin sayisindaki arti da glntr. Bundan sonrasini hizla zetlemek gerekirse, gnmzn popler konulari ve belki acinasi insani ironi u konular etrafinda dgmlenmektedir: obezite ve alik (kresel besin krizi), airi tketim ve kanser, medya maniplasyonu ve cinsel istismar, ocuklarin erken yata okullarda denetim altina alinmasi ve iddet yainin giderek klmesi, tehirciligin ve bireyci haz (keyif) kltrnn artii ve dine yneliin yayginlamasi. ogaltilabilir. Geriye dnp baktigimizda bin yillar iinde bedenine yabancilami, bedeni ile baa ikmak iin ugraan, gln ve aresiz akli grebiliyoruz. Akil, zaman iindeki geliim srecinde, dogaya ve dogal olan her eye; lme, cinsel hazza ve giderek bedensel kusurlara yabancilati. Bugn beden deyince estetik, saglikli ve kusursuz olmasi gereken, "gze hitap etmesi beklenen eyler akla geliyor. Bu, belki de kainilmaz, yabancilama, insanin dnyadaki basit gerekligi, daha nce kendi aklinda yaratip oluturdugu bir -soyut/simgesel- dnyanin penceresinden grmesinden mi? Bugn ikar ilikileri zerine kurulu toplumsal- siyasal dzenin mdahale ederek insanin kendini arayiini arpittigi, maniple ettigi iliki de bu simgesel dnya ile dogal -olgusal- gereklik arasindaki ilikidir. Insan, kendisini evrendeki bir varlik olarak, ryen lml bir beden olarak, bedene mahkm bir akil olarak yani "var olani var olan olarak algilamayip kendisini arpik aynalarda grmeyi srdrdke, kendine giden yolun bilgiden ve dnceden getigini gremedike kendinden her geen gn daha da uzaga dmektedir.
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y11.html
Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y11.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Bir hikaye neleri degitirebilir? Melda GNGL `nemli olan beden degil, ruh gzelligi. ne kadar ok duydugumuz bir cmledir. Beden ve ruh. Iinde birer kari kutup olduklarina dair gl bir inancin yuvalandigi, birini arzulamanin siglik, digerini vmenin erdem sayildigi bu bertaraf edilmesi zor anlayi nasil olutu? Insanin bir btn oldugu geregini, sadece ve sadece kurgusal bir abayla iki paraya ayirip, kari kariya koymak nelere sebep oldu? Ve bu ikilik neye hizmet etti tarih boyunca? Baimizi sadece bati dnce dnyasina evirdigimizde, ilk gnahi bedene baglayan ve bedenin tm ktlklerin kaynagi oldugunu vurgulayan Hiristiyan gretisinden ok nce bu dalitenin olutugunu gryoruz. Bedenin ruhun hapishanesi oldugu ve ruhun esenligi iin ondan kurtulmamiz gerektigi dncesini belki de en net biimde dile getirmi olan Platon, bu dncesini Phaidon adli eserinde yle ifade ediyor: "yle grnyor ki bizi amacimiza ulatiracak olan lmdr nk arayiimiz boyunca bedenin ruhla birleik halde olmasi ve ruhun byle bir ktlge maruz kalmasindan dolayi istedigimiz eye yani hakikate ulaamayiz. Bedeni doyurma zorunlulugu bir yana onunla birlikte birok hastalik da gelir. Hakikati arayi yolculugumuzda bize ayak bagi olur. Ak, arzu, kaygi, kuruntunun her eidi, sayisiz aptallikla bizi ylesine doldurur ki onun yznden hakiki anlamda dnemez hale geliriz. Sava, anlamazlik ve kavgalarin sebebi bedendir nk mal mlk biriktirmek iin savairiz ve mal mlk biriktirme ihtiyacinin kaynagi odur. Ona hizmet ederken, onun klesi oluruz. En kts bizi serbest biraktigini sandigimiz ve hakikati sorgulamaya baladigimiz anlarda bile mdahale eder, sikinti ve karmaa yaratir, dogruyu yanlitan ayirabilmemizi engeller. Bir eyin saf bilgisine ulaabilmek iin bedenden ayrilmamiz gerektigi kanitlanmitir. Grnen o ki bilgelige ldkten sonra ulaabiliriz, (beden iinde kaldigimiz) bu hayatta degil. Tm bati felsefesinin Platona dlm bir dipnot sayilabildigini de hatirlayarak, ruhun iyi bedenin kt olarak nitelendirildigi bu Platoncu grn, dinlerin de onu benimsemesiyle, ahlak anlayiimiza da korkun bir ekilde nfuz ettigini gryoruz. Kurtulunmasi gereken bir ey haline dnen beden haliyle bir utan kaynagi. Baka sebeplerden dolayi hissettigimiz utan duygusu bile; ryalarimizda kalabalik iinde, tm gzler size evriliyken iriliplak kalma haliyle ifade buluyor. Aci ekenin ruh, haz duyanin beden olduguna dair oluan arpik bir dnceyle; keyif ve zevk veren hemen her ey bizde bir sululuk duygusu yaratmiyor mu? Arzularimizin, meydan okuyamayacagimiz kadar byk kudreti ile vicdan azabinin kirbaci arasinda istirap eken insan bu kisir dngden nasil kurtulabilir? Platonun Hakikatten anladigi bizim diimizda olan bir eydi. Bu hakikate ulama yolunda bedeni bir engel degil; onsuz hakikate asla ulaamayacagimiz bir vasita olarak yceltseydi, bugn nelerin farkli olabilecegini dnmekten alamiyor insan kendini. Bedene giri, Ibrahim dinlere gre; iyinin ve ktnn bilgisinin agacindan meyve yemek suretiyle Tanrinin yasagini igneyen Adem ile Havvaya verilen bir cezaydi. Eger bu dinler balangita; mutlak iyi olan ruhun, kendisinin ne oldugunu deneyimleyebilmesine olanak saglamak adina, onun mutlulugu iin, dalist bir madde evren ina eden bir Tanriyi anlatan hikayeler retseydi ne olurdu? zmzde barindirdigimiz tm erdemlerin farkindaligi iin bedenlenmeyi, bir d yerine bir ykseli serveni olarak okusaydik. Yasaklarla cezalandiran degil, olanaklarla dllendiren, kucaklayan bir Tanrinin evreninde ruh ile bedenin bir btn oldugu bildirilseydi. Ruhsuz bedenin bo, bedensiz ruhun kr kalacagini bilseydik. Balangitan gnmze, binlerce yil sonunda dilden dile, toplumdan topluma bu ekliyle aktarilmi olsaydi, nasil bir yaam sryor olurduk? Page 1 of 2 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y12.html
Sayesinde deneyimleyebildigimiz bedenimizin; kendisine eziyet edilmesi, kendisinden utanilmasi ve hakikate varabilmek iin yok edilmesi gereken bir `fazlalik oldugu yalanini benimsemi bu bilin dzeyinden ayrilmaya karar verdigimiz gn, hakikat yoluna girdigimiz gndr.
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 2 of 2 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y12.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Biyo-iktidar Felsefe Ekibi 18. yzyilin sonuna gelindiginde cezalandirma artik monarik hukuktaki gibi, izleyicileri dehete dren bir hkmranlik treni ve iddet gsterisi degildir. Giderek gizlilik gerektirir hale dnen ve ilevleri, kurallari, teknikleri aisindan zerk yeni bir cezalandirma biimi olumaya balamitir. Foucaultya gre bylece cezanin mdahale amaci, artik suun hakikatini ortaya ikarmak ve hkmranin iktidarina verilen zarari, izleyenlerin nnde bedensel azapla onarmaktan ikmitir. Artik mdahalenin alani bireyin davrani biimleridir, amaci da bu davrani biimlerinin islah edilmesidir. Eski mdahale biiminin aralari, daragalari, kizgin kerpetenler, kaynar yaglar vb. yerini, dzenli etkinlikler, orta alima, sessizlik, saygi ve iyi alikanliklara birakmitir. Ama, itaatkr, kurallara, dzene ve kendini kuatan otoriteye boyun egmi ve otoriteyi iselletirmi bir birey yaratmaktir. Foucault, bu degiimin nedenini 18. yzyildan itibaren Bati toplumlarina hkim olan yeni bir iktidar biimi olarak grr. Olumsuz sinirlayici olan ve hkmranin yaami almak ya da affetmek hakkiyla belirlenen, eski iktidar biimlerinin tersine, bu yeni iktidar biimi olumlu, retken ve yaamin desteklenmesine yneliktir. Foucault, bu yeni iktidar teknikleri ve mekanizmalarina biyo-iktidar adini verir. Biyo-iktidar, Foucaultnun ynetebilirlik adini verdigi eyin dogasinda gereklemi olan bir dizi dnm ierir. Bu terim Rnesanstan beri, ilk kez olarak, aik bir biimde Makyavellinin "Hkmdarinda ifade edilen daha dar hikmet-i hkmetin yani sira gelitirilmi olan giderek daha zerk bir ynetsel rasyonaliteye gnderme yapar. Ayrica bir biimde, modern olan bu ynetim biiminin doguuna politika bilimi ve idare konusunda, 17. yzyildan itibaren yapilmi olan bir dizi alima nemli bir katki yapmitir. Politika ya da idare bugn normalde devletin dpedz bastirici olan ileviyle birletirilse de Foucault, bize onlarin balangitaki daha geni anlamlarini animsatir. Biyo-iktidar iki ana biimde gelimitir: Insan bedenine bir makine olarak yaklaan birinci biimi disiplinci bir iktidardir; amaci bedeni disipline etmek, yeteneklerini gelitirmek ve ekonomik denetim sistemleriyle btnletirmektir; ikinci biimiyse insan bedenine bir dogal tr olarak yaklair ve nfusu dzenleyici bir denetim zerinde yogunlair biyo-iktidar kapitalizmin zerinde yogunlair. Biyo-iktidar kapitalizmin gelimesinde vazgeilmez bir unsur ve olmazsa olmaz bir kouldur. Foucaultya gre biyo-iktidar, kapitalizmin, bedenlerin, retim srelerinin iine iringa edilii ve nfus olgusunun, iktisadi srelere gre ayarlanii olmaksizin mmkn olmazdi. Biyo- iktidarin amacinin iki bileeni vardir: insanin bedeni ve nfus iktisadi olarak biyokapitalizm. Burada iki kutuplu bir stratejiye ulailir: Nfusun biyo-politigi ve bedenin anatomo-politigi. Bu stratejilerden ilki olan nfusun biyo-politigi; insan trnn, biyolojik srelerinin zemini olarak hizmet veren, beden zerine yogunlair. reme, dogum ve lm, saglik dzeyi, lm yai ortalamasi, yerleim, g. Bunlar biyopolitigi ilgilendiren ana sorunsallardir. Bunlar dzenleyici, denetime ve iktisadi gzleme tabidirler. Nfus biliminin dogmasi, insan yerleimlerindeki kaynaklarin insanlar arasindaki ilikinin degerlendirilmesi, bu degerlendirmeleri analiz eden tablolarin oluturulmasi, istatistik biliminin ortaya iki, bedenlerin sahip oldugu gler toplami olan nfusu denetlemeye dair abalardir. Bu abalar neticesinde nfusun biyo-politiginin kitleleri dzenleyici, denetimi mmkn kilinmitir. Ikinci strateji olan bedenin kullanimiyla ilgilidir: Bedenin disipline edilii, yeteneklerinin optimum hale getirilii ve iktisadi denetim sistemleriyle btnletirilmesi, kisaca bedenin anatomo- politigi, bireylerin bedenlerini yararli fabrika ellerine dntrmeyi aiklar. Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y15.html 18. yzyilin balarindan itibaren meydana gelen bu gelimeler neticesinde insan bedenine, cinsellige, aileye, okula, orduya, fabrikalara vb. yayilan bir iktidar aglari dizisi meydana gelmitir. Foucaultya gre Modern ruh, birey ve insan kavramlari da iktidarin insan bedenini kuatma biiminde meydana gelen bu degiikliklerin rndr. Foucault, Bati toplumunda beden bir iktidar ilikileri aginda yer alir; nk "retim biimi geregi, beden emek gcne dntrlmeli ve retim gc olarak kullanilmalidir der. Bu retim biimi iin gereken itaatkrlikta, bu yeni disiplinci iktidar tarafindan, bedenin kuatilmasiyla elde edilir. Foucault, disiplinleri, bedenin ilemesini bir denetim altina almayi mmkn kilan ve bedenin araliksiz itaatini saglayan yntemler olarak tanimliyor. Bu yntemlerin meydana getirdigi iktidar da birbirinden farkli kk ve daginik srelerden ortaya ikmitir. Bu modern agin bireyini reten disiplinci iktidarin itaat ettirme biimidir. nk modern agin bireyi, bu yeni iktidar biiminin cezalandiranlar, denetlenenler, ehliletirenler, islah edilenler, deliler, ocuklar ve yaaminin sonuna kadar ayni yerde ayni ii yapmaya mahkm olanlar zerindeki ileyiinin bir rndr. Foucaultya gre biyo-iktidarin getirdigi bir baka yenilik, iktidari yasayla zdeletiren eski iktidar biimlerinin aksine, yasa ikinci plana gemitir ve iktidarin belirledigi normlar n plana ikmitir. Bylece de biyo- iktidar bir normalizasyon toplumu oluturur, bireyleri norma uymaya zorlayan onlari normalletiren bir toplum. Normalizasyon toplumunda birey ve znelligi; bilimsel disiplinci mekanizmalar tarafindan, oluturulmu ve biimlendirilmi bir bilgi nesnesi ve znesi olarak ortaya ikar. Bu toplumda hapishane, okul, aile, ordu, akil hastanesi bireyi normalletiren ve retim srelerine uygun kilan kurumlar olarak grev yaparlar. Foucault, biyo-iktidarin niin bedensel iddeti dilayip onun yerine hkmly, itaatkr ve retken hale getiren yapiyi tercih ettigini, bireyin biyolojik yaami ve onun ynetilmesinin iktidarin vazgeilmez bir unsuru olduguna baglar. Iktidar, bu yaamin sahip oldugu gleri engellemek ve yok etmek yerine, tevik etmek, glendirmek, denetlemek, en iyi ekilde kullanmak ve rgtlemek zorundadir. Hkmranin sulunun yaamini alma hakki, yerini iktidarin yaami koruma, emniyete alma ve gelitirme hakkina birakmitir. Bunlardan dolayi da bu yeni iktidar, yaatma iktidari olarak tanimlanir. Hkmran ldrp, yaama izin veriyorken, biyo-iktidarsa tersine yaatmaktan, ldrmeye izin vermekten oluuyordu. Biyo-iktidarin sonu ve siniri lmd. Biyo-iktidarin lm zerinde; ancak genel ve kresel istatistik olarak etkisi vardir. Bu baglamda sosyolog ve tarihiler, lmn gnmzde sayginligini yitirmesini, lmn biyo- iktidarin siniri ve sonu olmasina bagliyorlar. rnek olarak da; lme ilikin kamusal trenlerin 18. yzyil sonlarindan itibaren yok oldugu ve gnmzde, lm trenlerinin, bireylerin ailenin grubun neredeyse btn toplumun katildigi parlak trenler yerine lmn saklanan, utanilan bir ey haline geldigini gsteriyorlar. Biyo-iktidarda asil nemli olan yaami bytmek, sresini uzatmak, imknlari artirmak, kazalari nlemek ya da zarari telafi etmekse byle bir iktidar nasil ldrlebilir? Biyo-iktidara dayali siyasi bir sistemde ldrme yetkisi nasil uygulanir? Bu soruya verilecek yanit irkiliktir. Irkiligi devlet mekanizmasina sokan ey biyo-iktidarin doguudur. Biyolojik trden irkilik, bu iktidarda lme meruluk verir. Irkilik ncelikle iktidarin stlendigi bu yaam alanina bir kopukluk sokma aracidir. Irklarin ortaya ikii, irklarin farklilamasi, irklarin hiyerarisi, bazi irklarin iyi olarak degerlendirilirken, bazilarinin aagi olarak nitelendirilmesi, tm bunlar biyo- iktidarin nfus iinde gruplari birbirine gre ayarlamasinin yoludur. Irkiligin ilk ilevi biyo-iktidarin yneldigi biyolojik sreklilik iinde duraklar yaratmak ve paralara ayirmaktir. Irkiligin ikinci ileviyse biyolojik trden bir ilikinin yerlemesini saglamak yani yaamak istiyorsan ldrebilmelisini iletmektedir. Bu ileyi biyo-iktidarin uygulamalariyla a bagdamaktadir. nk aagi trler yok olduka, anormal bireyler de ortadan kalkacaktir; tr iinde ne kadar az yozlami insan olursa, tr olarak o kadar ok yaarim, gl olurum, saglikli olurum, o kadar uzun yaayabilirim. Yani yaami, daha saglikli ve katiksiz kilacak olan tekinin lm, aagi irkin lmdr. Biyo- iktidar sisteminde ldrme ve lm emri, siyasi rakipler zerinde zafere degil, biyolojik tehlikenin ortadan kaldirilmasina ve bu ortadan kaldirmaya dogrudan bagli olarak trn kendisinin ya da irkin glendirilmesine ynelirse kabul edilebilir. Biyo-iktidar mekanizmasinda, bir suluyu lmle kari kariya birakmanin ve kapatmanin mmkn oldugu andan itibaren, sululuk da irkilik terimleriyle dnlmeye balanir. Delilik ve anormallikler iin de durum aynidir. Kadife Karanlik 21. yzyil iletiim agini aydinlatan kuramcilar- Su Yayinevi Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y15.html
Hazirlayanlar: Prof. Dr. Nurdogan Rigel Do. Dr. Gl Batu Yrd. Do. Dr. Gleda Ycedogan Bari oban
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y15.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Descartes'da Zihin ve Beden Felsefe Ekibi Descartes 'zihin' (Fransizca esprit, Latince mens) ya da 'ruh' (Fransizca me, Latince anima) terimini bilinli, dnen ben'e iaret etmek iin kullanir -Yntem zerine Konuma'da belirttigi gibi (AT VI 330: CSM 1 127) "sayesinde benim ben oldugum bu 'Ben' "Daha sonra, Meditasyonlar'da bu kavrayii daha tam hale getirir: Ikinci Meditasyon'da 'yleyse ben neyim?' diye sorar ve yanit verir: "Ben kati anlamiyla yalnizca dnen bir eyim (res cogitans), yani ben bir 'zihin veya zek veya akil veya ratioyum* (mens, sive animus, sive intellectus, sive ratio, AT VII 27: CSM II 18). Daha sonra, 'dncenin' tanimi iradi ve akl faaliyetleri ierecek ekilde geniletilir: "yleyse ben neyim? Dnen bir ey. Bu (ey) nedir? Kuku duyan, idrak eden, evetleyen, reddeden, isteyen ve istemeyen bir ey ..." (AT VII 28: CSM II 19; bu pasajda, imgeleme ve duyusal algiya sahip olma 'dnen bir eyin' yaptiklarinin listesine eklenir, ancak bu son iki yeti, daha sonra, Altinci Meditasyon'da kendilerine ait zel bir kategoride incelenmeyi (ele alinmayi) gerektirir hale gelir; Descartes'in "dnce" genel yaftasi altinda siniflandirdigi akl ve irad faaliyetler hakkinda Meditasyonlarin sonunda ortaya ikacak merkezi olgu bunlarin cisimden tamamiyla ayri bir tze ait olduklaridir. "Bir yandan, yalnizca dnen, uzama sahip olmayan bir ey oldugum denli, kendimin aik ve seik bir ideasina sahibim ve diger yandan yalnizca uzama sahip, dnmeyen bir ey oldugu denli, aik ve seik bir cisim ideasina sahibim" (Altinci Meditasyon, AT VII 78: CSM II 54). Descartes'in zihnin cisimsel olmadigi tezi, zihnin bedenden zsel ayrikligi, en arpici ve ihtilafli gretileri arasindadir. Muhtelif sebeplerden tr bu teze dogru ynelii grlmesine ragmen, bu tez iin verdigi saf metafiziksel uslamlamalari zayiftir. Birinci olarak, varoldugundan kuku duyamazken bir bedene sahip oldugundan kukulanmaya muktedir olmasinin "(kendisinin) btn z ya da dogasi dnmek olan bir tz oldugunu ve varolmak iin herhangi bir yere ya da maddi eye gerek duymadigini ve... beden varolmasa dahi ne ise o olmaktan ikmayacagini" gsterdigini ileri srer (Yntem zerine Konuma, Blm IV, AT VI 33: CSM I 127). Uslamlama tatminkr degildir, nk kendimi bedenim olmaksizin hayal etme kabiliyetim sadece kendi gerek dogam hakkinda bilgisiz oluuma bagli olabilir; eger daha fazlasini bilseydim, btn uslamlamanin gsterdigi gibi, cisimsiz sregiden bir varolu varsayiminin bagdaik olmadigini grebilirdim. COGITO ERGO SUM'a ynelen Kartezyen sistematik kuku programi esasen dnmenin, bu programin en airi uygulamalari tarafindan bile, benden 'ayrilamayacagini' gstermektedir (AT VII 27: CSM 11 18); ancak benim zmn, 'yalnizca' szcg benim dogama ait oldugu sylenilebilecek baka her eyi dita biraktigi zaman, yalnizca dnmekten ibaret oldugunu gstermemektedir (Yntem zerine Konumaya agda bir eletirmeni tarafindan yapilan, Descartes'in Meditasyonlar'a nsz'de tartitigi itirazla karilatirin, AT VII 8: CSM II 7). Descartes'in kendisi Konuma'daki uslamlamanin uygun olmadigini kabul etmitir ancak bu uslamlamayi tamamlamak iin Meditasyonlar'da sunabildigi tek ey benimin uzama sahip olmayan, dnen bir ey olarak ve bedenin dnceye sahip olmayan uzama sahip bir ey olarak 'aik ve seik' (ve ilahi olarak gvence altina alinmi [underwritten] kavrayilarina sahip oldugum iddiasidir (Altinci Meditasyon, AT VII 78: CSM II 54). Descartes'in dikkatli eletirmeni Antoine Artaud'nun iaret ettigi gibi, bununla ilgili sorun algilarimizi Tanri gvence altina almi olsa da Y olmaksizin X'i aika algilama kabiliyetimiz Y'nin gerekte X'ten ayrik olmasini gerektirmez. Geometriye dair hibir bilgisi olmayan birisi dik aili genin zsel niteliklerinden bazilarina, -hipotens zerine izilen karenin diger kenarlara izilenlerle (izilenlerin toplamiyla) eit olmasi zelligine- dik aili genin zorunlu olarak sahip oldugunu algilamaksizin, aika algilayabilirdi; benzer ekilde, dncenin dogasi hakkindaki aik algilardan yapilan Descartes'in akil yrtmesi, Descartes tarafindan algilanmayan bir dizi baglantinin dncenin ortaya ikmasi iin bedenin zsel oldugunu aiga ikarabilecegine dair olanak tarafindan zedelenmeye aiktir (kar. Drdnc Grup Itiraz, AT VII 202-3: CSM II Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y8.html 142). Zihin ve beden arasinda 'gerek ayrim' iin Descartes'in son bir uslamlamasi vardir, beden dnceden farkli olarak, her zaman blnebilir (AT VII 86: CSM II 59); ancak dncenin zsel blnemezligi ncl, kabul edilse bile, dnceyi ifa eden eyin ya da tzn kendisinin blnemez oldugu sonucunu gerektirmez (maddenin zsel BLNEBILIRLIKinin kendisi de ihtilafsiz degildir). Arnauld'nun yukarida belirtilen itirazini karilamak iin Descartes, grnen odur ki, yalnizca uzama sahip tzden ayri dnen tzn aik bir kavrayiina degil, ayni zamanda, uzama sahip olan tzle uyumayan ya da uzama sahip olan tz mantiksal olarak dita birakan dnen tzn aik bir kavrayiina (conception) da sahip oldugumu gstermelidir (kar. Drdnc Grup Yanit, AT VII226: CSM II 159). Bunu gstermek, insan olarak dogamizin hem zihinsel hem de fiziksel zniteliklerin ayrilamaz bir bileimini ieriyor olarak grlmesi sebebiyle, Descartes iin ok zordur. Bu hususta Descartes'a bir kez daha meydan okuyan Arnauld'dur: Descartes 'cisimsel olan hibir eyin zmze ait olmadigini ve insanin sadece akl bir ruh oldugunu ve bedenin ruh iin sadece bir tait oldugunu savunan) Pltoncu gre - "bedeni kullanan ruh" olarak insan tanimina yol aan gre - geri dnmeyi mi istiyordu? (AT VI 203: CSM II 143). Descartes meseleyi bu biimde koymakta gnlsz olmasina ragmen, saf akletme ve irade sz konusu oldugunda her halkrda konumu buna dner; ancak duyusal zniteliklere - grme, duyma, alik hissetme, aci deneyimleme ve benzeri - gelince bedenle olan baglantimizin daha dogrudan ve siki oldugu grnmektedir: Descartes'in kendisinin de onayladigi gibi biz "gemideki bir denizci gibi bedene yalnizca yerlemi degiliz ancak bedenle ok yakin bir ekilde baglanmi ve onunla i ie gemi gibiyiz" (AT VII 81: CSM 56; ). Birbirini karilikli olarak dita biraktigi varsayilan tzler, zihin ve beden, arasindaki ilikiler bylelikle Descartes iin iddetli bir biimde problematiktir; uyumaz olmalarina ve tamamiyle ayri dogalarda olmalarina ragmen, hissetmeye sahip insani biimlendirmek iin baglanmi ve i ie gemitir - Descartes daha sonra daha kuvvetli bir terim olan "birlemi" terimini kullanir. Zihin ve beden arasindaki "tzsel birleim" kavramini Descartes, kendisine "yalnizca dnen bir tz olarak ruhun bedenin irad fiiller icra etmesini nasil belirleyebildigini" soran Prenses Elizabeth'le olan yazimalari sirasinda gelitirmitir; Descartes Elizabeth'in sorusunu 'Ekselanslarinin bana ynelttigi bu soru, yayinlanmi yazilarim karisinda sorulabilecek en uygun sorudur' diye yanitlar (21 Mayis 1643 tarihli mektup, AT II 664: CSMK 217). Daha sonraki bir mektupta uslamlamalarinin imdiye dek ogunlukla ruh ve beden arasindaki ayrimi tesis etmekle ilgilendigini aiklar, ancak, bu ayrima uygun dmemesine, hepimiz 'her birimizin felsefe yapmaksizin kendi iinde mtemadiyen deneyimledigi' beden ve ruh arasindaki birleim kavramina sahibiz. Descartes, "herkes, dncenin doga(si) geregi bedeni hareket ettirebilecegi ve bedenin maruz kaldigi eyleri hissedebilecegi ekilde baglanmi bir bedene ve ruha sahip tek bir insan oldugunu hisseder" diye srdrr (28 Haziran 1643 tarihli mektup, AT III 664: CSMK 228). Kartezyen sistemde neticede ortaya ikan paradoks aklin bize bir ey (ayrim) deneyimin ise bir baka ey (birleim) sylemesi ve her ikisinin de dogru olmasidir. Descartes yine de (tm bunlara ragmen/her eye ragmen/none theless) ilgili btn olgularin kendi siniflandirici emasina yerletirilebilecegini iddia etmeyi srdrr: "eylere dair yalnizca iki nihai sinif biliyorum, ilki akl veya dnen eyler ve ikincisi maddi eyler i.e. uzama sahip tze veya cisme ait olan eyler. Uzama sahip tze, byklk yani uzunluk, derinlik ve genilige sahip uzam, ekil, hareket, konum, bileen paralarin blnebilirligi ve benzeri ait iken, algi, irade ile algilamanin ve iradenin btn kipleri dnen tze isnat edilir. Ancak iimizde yalnizca zihne ya da yalnizca bedene affedilmemesi gereken bazi baka eyleri de deneyimleriz. Bunlar zihnimizin bedenle olan siki birleiminden kaynaklanir ve ilk olarak alik, susuzluk benzeri istekleri, ikinci olarak zihnin yalnizca dnceden ibaret olmayan, fke, sevin, znt ve sevgi gibi tutku veya heyecanlarini ve son olarak da aci, haz, iik, renk, ses, koku, tat, sertlik ve diger dokunmaya ait niteliklerin duyumlari gibi tm duyumlari ierir' (Ilkeler, Blm I, mad. 48, vurgular eklenmitir). nc kategoride yer alan ve zihin ile bedenin tzsel birleimine baglanan tm eylerin tam bir aiklamasini verme greviyle ayrintili bir biimde, Descartes'in son byk alimasi olan Ruhun Edilgileri'nde (1649) ugrailmitir. Bu alimanin isteklerin, heyecanlarin ve tutkularin ortaya iktigi artlara dair fizyolojik ve psikolojik zengin ayrintilar saglasa da bylesi olaylari mmkn kilmak iin yabanci iki tzn nasil birleebilecekleriyle ilgili temel felsefi zorlugu zmek hususunda ok az giriimi vardir. Edilgiler'de, Descartes siklikla hem ruhun beden hususunda nedensel glere (bedenin hareket etmesine neden olabilir) hem de bedenin ruh itibariyle nedensel glere sahip oldugunu (rnegin edilgiler ve duygular, kandaki ve sinir sistemindeki cisimsel olaylar tarafindan 'harekete geirilmitir'; ayni zamanda Blm I, mad. 42, AT XI 360: CSM I 344 ile karilatiriniz) iddia eder bir biimde konuur. Descartes, epifiz bezindende bir kez balatildiktan sonra hareketlerin, beynin ve bedenin diger blgelerine aktarilabilecegi bir dizi mekanizmayi temin etmeyi dzenler; cisimsel olmayan bir ruhun bu trden hareketleri ilk olarak nasil balatabilecegi merkez meselesiyle ugramadigi grlmektedir. Ayni sorun nedensel aki diger ynde oldugu zaman da geerli olacaktir. Descartes muhtelif trdeki Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y8.html
cisimsel uyarilarin, sinir sisteminde ve beyinde ruhu fke ya da korku benzeri duygulari hissetmeye 'ynelten' degiimlere neden olan fizyolojik mekanizmalari tasvir eder. Ancak fizyolojik balangilari ne kadar karmaik olursa olsun, yalniz beyin olaylarinin zihinsel alanda olaylar balatma ya da tahrik etme gcne nasil sahip olabildigini aiklamaz. Descartes'in, basit olarak, yabanci tzler arasinda nedensel bir etkileim ideasinin problematik oldugunu kabul etmedigi yolunda bazi deliller vardir. Clerselier'ye yazdigi 12 Ocak 1646 tarihli mektupla karilatirin: "Zihin ve beden dogalari farkli iki tz ise, bu iki tz birbirlerini etkilemekten (interacting) alikoyar varsayimi, yanli ve hibir ekilde ispatlanamayacak bir varsayimdir" (AT IXA 213: CSM II 275; kar. 'Hyperaspistes' 'e Agustos 1641 tarihli mektup, AT III 424: CSMK 190). Yine de, Descartes'in nedensel etkileimin insan akli iin bir anlamda saydam olmasi gerektigini varsaydigini gsteren pasajlar vardir. Ruhun Edilgileri'nde tasvir edilen zihin-beden etkileimlerinde bu trden bir saydamlik mevcut olamazdi. Saydam baglantilar fizyolojinin alaninda kaldigimiz mddete aimlanabilir ve duyu organlarimizin uyarilmasinin nasil "hayvansal tinlerde", sonuta epifiz bezindeki hareketlerde degiimlere neden oldugunu izleyebiliriz. Ancak hikyenin sonunda, basit olarak ruhta "ortaya ikan" bir zihinsel olay olacaktir. Zihin-beden bagintilari Descartes'in 'normal' bilim kavrayiinin tesine der; ilgili olaylar kesin anlamiyla nedensel etkileimler degildir, ancak ilah olarak irade gsterilmi baglilaimlardir (korelsyonlar); Yukaridakilerin hepsinde grlebilecegi gibi, Descartesin zihin ve beden aiklamasindan kaynaklanan balica sorun sinifi vardir: Ilk grup zihin ve beden arasindaki tzsel ayrim iin uslamlamalarinin geerliligi ile; ikinci grup bir kez tesis edildikten sonra bu ayrimin zihin ve bedenin 'tzsel birleimi' tezi ile uzlatirilmasi ile ve ncs bu birleim ve zellikle ierilen psikofiziksel etkileimlerin dogasina dair verdigi aiklamanin yapisi ile ilgilidir. Descartes Szlg, John Cottingham, Doruk Yayincilik,
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y8.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
DLN BEDEN Ferda Her eyin stne ykseldikten sonra ve her eye yukaridan bakarak ironi ailir, ama kii kendisinin stnde ykselip, bylece gerek irtifasini bularak o ba dndrc ykseklikten kendi hiliginde kendini grebilirse olur bu ancak(*1):Cogito dergisinin ironi zel sayisi zerinden, Prenses Brambilla Ilk iktigi zamanlarda, "bedenin dili adindaki kitaplar olduka revataydi ve ok okunuyordu. Ayak bacak stne u ekilde atarsaniz, bunun anlami udur veya u kiilik yapisina sahipsiniz, konuurken salarinizi savurursaniz, erkege u mesaji veriyorsunuzdur, konuma sirasinda ellerinizi u ekilde kullaniyorsaniz, yle-bylesinizdir v.s. Bu trden kitaplari "- ylesine bi karitirdiktan sonra hep unu dnmmdr; bu trden kitaplari okuyup da bunlarin ieriklerine "inananlar, kitaplari okuduktan sonra acaba bedenlerini nasil kullanmaya baladilar? Th len, bak ellerimi yine yle yapmayi unuttum, oturma sirasinda yanli ayagi yanli bacagin stne attim. Tam ci-em yilmazlik bir durum, bunu kullanmiimidir ki! Bu durum sanirim "ironi-denilenin en tipik rneksemelerinden birisidir. Son-ilk sz ayrimina gerek yok. Sadece "ylecene yazmali-sylemeli insan. Giderek diline uyarlanan insan, yine giderek bu uyarlanmiliginin uyarilmilik hali ile, bedenini diline uyarlamaya aliti, "eline, beline, diline hakim ol deger-taiyicilari ile birlikte. Freud amcam, "uygarlik baskilaniin tarihidir diyor, bu tarihsel sre iinde insan denilen, "haz-ilkesinden, "olgusallik ilkesine geirilmeye aliildi, aliiliyor. Ortaliktaki "k-alintilara, takozlara bakilir ise, bu ugurda azimsanamayacak bir mesafe kat-edilmi durumda, bu yolda atilmi her adimin ayaklarinin altinda, katl-i vacip olarak grlen bedenin inleyileri vardir. ideal arayiinin hibir ideali yoktur, zira her ideal, yerinde bir alegoriden daha fazla bir ey degildir, bu alegori kendinden daha yksek bir ideali gizler ve bylece sonsuza dek srp gider. Sair bylelikle ne kendisinin soluk alip dinlenmesine izin verir ne de okurun, zira dinlenme iirsel edimin tam tersidir. Sahip oldugu tek dinlenme, iirsel sonsuzluktur, bu sonsuzlukta ideali grr air, ama bu sonsuzluk zamana bagli olmadigina gre -ve bu yzden ideal- bir an sonra alegoriye dntgne gre.. Bir hiliktir (*2):Cogito dergisinin ironi zel sayisi zerinden, S.Kierkegaard, Der Begrif der Ironia Insan beden-denilene yneldiginde kala-kaliyor, szleri nerden nasil balatabileceginin karmaasini yaiyor. Karisinda tm zamanlarda boyun egdirilmeye, igdi edilmeye, yaamsal olanaklari srekli olarak elinden alinmaya aliilan bir yapi var. Daha da tesi srekli "hor- grlen, aagilanan, trplenip kaliplandirilmaya, yapilatirilmaya aliilan bir alan. Platonik ide-alizme gre (platonik, "platona ne kadar da "uyuyor) insan denilen ifte-koumlu bir at arabasi, arabaya bagli bir siyah bir de beyaz at var, beyaz at ha bire arabayi "idealar, tinsel alana dogru taimak isterken, siyah at arabayi srekli "madde-karanlik alana dogru ekmek istemektedir. E deyile insan denilen, ruhuyla, tinseliyle gklere, bedeniyle de "maddeler- dnyasina, sanilar alemine yakindir, yle ya bu dnya en nihayetinde bir "sanilar-dnyasidir. Iin ilginci, platon zelinde tm idealist rasyonalistler ve st baglamindaki realistler, uydurma- sanilarini "gerek-kabul ederken, "gerege, deneyim alanina daha yakin olani "hor-grp, iteleyip kaka-lamilardir, oysa kakalari, onlarin bu "steril-idealize hallerini dinlemeden "diari- ikmaya devam etmilerdir. Bu platonik "incelme-hali tm dinsel inanilara s-inmitir. Dinlerin tmnde, bir "steril- temizlenme abasi vardir ki sormayin gitsin, beden terbiyesine dair bin-bir envai eidinden denetim altina alma, baskilama teknolojileri retilmitir, akla ve hayale sigabilecek trden. Sanirim Foucault, bati degil de dogu kltrleri iinde yaami olsaydi, "beden denetimi Page 1 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html teknikleri konusunda, daha ilgin ve belirgin zmlemeler retebilirdi sanirim. Snnetinden tutun da, abdestine, oru tutmaya kadar. Bunlar, bedeni giydirme abalarinin "grnr kismi, en dip-derinlerde yapiliyor asil ilemler. Bedeni, zapt- rapt altina alip, onu islah etme abalari, sadece kutsal oldugu sylenen dinsel sylemlere dair degildir, bunlarin tesinde ve buna kari tepki olarak dogdugu sylenen "seklerizme dayali modernizm de, dinsel alanda oldugu kadar "kaba ve "grnr olmasa da, beden zerinde incelikli, sezdirmeden islah etme teknolojileri uygulayarak, bilincin baglaigi olan tinselligi yceltmeye alimitir, yle ya, insan denilen bilinci-tinselligiyle dnyadaki diger varliklardan ayri ve "stndr. Kisacasi, dinin bedenin iine sokuturdugu ve ayni zamanda ona "karit-kildigi tanrisal z olan "ruhun- yerine, bilin-tin denilen "cevheri koymutur, yapi degil sadece bir "yer-degiimi ilemine bavurmutur. Zaten "psikoloji-denilen bilimin szce anlami da "ruhun bilimidir. Bu ruh denilene "ince ayarlar yapilarak, onun yerine aktirilmadan tin/bilin geirilmitir. Grldg gibi, tarih denilen arenada, beden-denilen, dilin-metnin dzlemine alindi ve dilin- dili ile okunmaya balandi. Bu okuma biiminden beri, bedence susulan "dilce konu-ulan" aglarda yaar olduk. Bir tr "kesik-ba halinde olan zombilerdik ve artik. Yaamimiz dedigimiz, bogazindan kafasi koparilmi tavuklarin "reflexif-edimlerine benziyordu. Dilce adina "beden-denilen, metnin "yapi-latirici tezgahinda "armiha-gerilmiti. Isa'nin kabaca-ivilenmesinden te, ok incelikli, titiz bir cerrahi operasyonla beden, "igdi-edilmeye aliiliyordu. Onun iindeki ehvetli ayartici ve batan ikarici kisacasi "eytani ve "yikimci tm unsurlar, "yregine kaziklar sokularak diari ikarilmaliydi. Isanin "gvdesinin armiha gerilii, sanildigi gibi "tinsel-ykseliinin degil, tin-sellik denilen adina bedene bedel detilmesinin sembolyd. Daha neler yapilmadi ki, insan denilen tinsel idealleri iin insan kurban-etmeyi dahi "merulatirmaya aliir iken, "ara-besk bir kivirtma ile son anda ark- ederek, ko-kurban etmeyi merulatirdi.
http://desires.com/2.2/Art/Miller/p1/smiller1.html Beden byk akildir, ortak kabul gren okluktur, bir bari ve sava halidir, sr ve obandir. Tinim diye adlandirdigin o kk aklin senin ey kardeim, bedenin bir aygitindan baka bir ey degildir, hem de kk bir aygit, senin byk aklinin bir oyuncagi (Zerdt, Nietzsche) Bir yanda "yaam-istencine tabi ve bunu olumlamaya, sregen kilmaya ayarli byk akil, diger yanda cogito-kaynakli kk akil. Kk aklin varlik-var olu gerekesi, byk akla hizmettir. iki noktasinda ve sonrasindaki o ilk zamanlarda kk akil, efendisine boyun egmi ve ona hizmet eder durumdaydi, tarihsel denilen sre iinde giderek bu kk akil, "sorun-ikarmaya baladi. Gcn ve yapisini ve eregini byk akildan alan bu kk akil ne ve nasil oldu da, byk akil baglaminda "sorunsalli-hale geldi? Daha da tesi gelebildi mi? Page 2 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html Tmel-tikel, btn para baglamlarinda aldigimizda, bu sorunsali nihai olarak zndrmek olanaksizdir, nk bu baglama getigimizde artik "speklatif-alana kaymi oluyoruz. Kk akli, insanin "bilincini, byk tmel akil baglaminda nereye konumlandiracagiz? Bu byk aklin, kainilmaz, zorunlu, sonuna kadar "dogal/yapisal bir son-ucu muydu yoksa kainilabilir, konjonktrel bir durum muydu? Bu sorgulamalar zaten "kk-akil alaninin sorunlu olan ynlerinden birisi, bu anlamda da "speklatif bir durum. Yani bu trden soru ve sorunlar karisinda nihai bir zm bulmak olanaksizliktir. Bu saptamalar, sorundan kai veya stn rtmek degil, sorunu netletirip sinirlandirmak abasinin rndr. Insanin bedensel-dirimsel, byk aklini bir yana birakir isek (nk orada bir sorun yok), kk aklinin, kozmotik veya kaotik olan evren iindeki durumu nedir? Insan denilen bilinci ile, bilinlenmek ile, dogadan koptu mu yoksa bu haliyle hala onun "dogal-yapisal uzantisi mi? Bu sorgulamalar bizi neyin "dogal-yapisal, pozitif stat, neyin yapay-negatif stat oldugu sorgulamasina gtrr ki, bu sorgulamayi "nihai-olarak bitirmek olanaksizliktir. Tm bu "speklatif-tartimalarin tesinde, beriye, yaam alanina geldigimizde, "kesin- olarak unu gzlemleyip yaamaktayiz, daha uygunu unu yaadigimiz iin u gzlemi yapmak durumunda kaliyoruz veya daha da uygunu, unlari "yaadigimiz iin unu grmek durumunda kaliyoruz; kk akil, byk bedensel aklin hcrelerinin iinde her geen zamanda giderek ve artarak bir kanser-virs gibi yayilip, onun bagiiklik sistemine zarar vererek, yaamsal ritminde, metabolizmasinda aksakliklara yol aabilmektedir. Bu saptama speklasyonu iermiyor mu diye soranlara, cevabim kesinlikle "hayir-olacaktir. An be an kk aklin yaratmi oldugu sorunlarla boguuyoruz, yaamin her bir alaninda. Adina insan denilen varlik, yaadigi sorunlar-zorlanmalar karisinda ilk olarak u dzlemlerde "zndrme yapti; insan "ifte-karakterli bir varliktir, bir yaniyla (ruhu) tanrisal ve saltik iyi-olana, diger yaniyla da, (nefsi) tanri dolayimli ama yine de saltik kt olan eytana meyleder. Dnya yaami, iyi-ile ktnn (hak-batil) sava arenasidir, bu arenada bazen eytan (ktlk) bezen de tanri (iyilik) kazanir, bu savaim srecinde insan iradesine-znelik kismina den ey, eytan ayartmalari karisinda "uyanik olmak, tanrisal inayete ynelmek, eytanin ayartmasina her zaman aik olan "nefsini-bedensel itihasini trpleyerek, yaami ve bedeni zerinde, tinsel-ruhsal glerin hkim olmasina yardimci olmak. Gel zaman git zaman dnya zerinde bazilari unun farkina vardi. Dnya iinde olup-biten her eyin "faili ve varsa "ereksel ve "formsal nedenleri yine bu dnyanin iindedir, cennet de cehennem de, sava-da bari ta bu dnyanin iindedir. Dnya dii ve akin var-oldugu dnlen glerin (onlar sahiden de varsa bile) bu dnyadaki olan-bitenler ile iliigi yoktur ve olamaz da, bu dnya iinde bizler bizlerle ba-baayiz. Seklerizm denilen bu "dnyeviletirme hareketi, yaamsal sorunlari u ekilde tanilamaya baladi; "cogito-kaynakli kk akil denilen, "yapisal-olarak sorunlu degildir, onun bazi "kullanim-biimleri sorunludur. Tanri lmt ve iyilik ile ktlk merkezsizlemiti. Eski dnya, yeni duruma nispeten daha belli ve netti, bir yanda salt iyi istence sahip ve onun kaynagi olan tanri diger yanda eytan vardi, savain baglami ve bu baglamda yapilacak olanlar ayaniyla beyan durumdaydi. Bu eski dnyanin yerinden edilmesiyle birlikte, insan denilen yogun bir ekilde, iyi ve kt zerine tartiamaya baladi. Modern-ite denilen yeni- sanilan dnya dzeni balangita umutlu ve iyimserdi, zerine oturmaya alitigi "rasyonalitenin, bu ve ilgili diger tm glkleri aabilecegini dnyordu. Yine gel-zaman git zaman oldu ve modern dnya denilen alan, 20. yzyilda "dnya-savalarina tanik oldu. Modern zamanlarin sikintilari giderek, post-modern durumlari ve sylemleri yeertmeye baladi. Akla olan umut ve inan giderek akil eletirisine dnt. Tanriligi yerinden eden akil, imdi kendisiyle boguuyordu Ortalik olduka karimiti. Modern zamanlarda yapilatirmanin ve eletirinin "araci olarak konumlandirilan akil denilen giderek "kendisini-mercek altina alip didiklemeye baladi. Bu sre hala devam etmektedir. Eski zamanlara gre, imdiki zamanlarda durum olduka karmaik ve zordur. Eski zamanlarda, bir ekilde hakim bir paradigma vardi ve gerek yapilar gerekse eletiri yoluyla yikimlar bu paradigma zerinden yapiliyordu, modernizm sonrasi "post-modern zamanlarda ise, "paradigmanin-kendisi sorgu konusu yapilmaya balandi ve bu durum da insanlik denilene tam bir keme-kei sundu. Eski zamanlarin geleneksel ve dinsel dnyasini savunabilecek durumda olmayan, te yandan liberalizm baglaminda seklarize ve rasyonalize edilmi yeni dnyadan da memnun olmayanlar, "eletirel-yaklaim olanaklarini ellerinde bulundurmaya devam ettiler. Ite bunlar arasinda siki tartimalar baladi. Sorun "rasyonalitenin kendisinden mi yoksa onun kullanim biiminden mi kaynaklaniyordu? Zurnanin zirt dedigi veya dananin kuyrugunun kopma noktasi burasiydi ite, her trden yapilatirilmanin ve eletiri olanaginin temel dayanagi olarak kabul gren ve ilan edilen akil denilen sorgu konusu yapildiginda durum ne hal alacakti? Aklinda sorgu konusu yapilmasiyla birlikte, akla dayanilarak oluturulmu olan tm yapilar da yerinden edilmeye balandi. Aklin kriz girdaplarina srkleniyor olmasi, akil tutulmasini yaayanlar iin tam bir ba-belasi Page 3 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html durumdu, te yandan bu kriz, byk-bedensel akil iin olduka kritik ve nemli ilevleri yklenebilirdi, bu krizin izleginden gidilerek, kaybettiklerimize yeniden kavuma olanagini elde etmi oluyorduk; Her organizmanin dndg, btn organik oluumlarin dnmeye, hissetmeye istemeye katildiklari, dolayisiyla beynin yalnizca devasa bir toplama aygit oldugu burada kabul edilmitir (Nietzsche, Fragmanlar-40) Rasyonalistlerin, aklin insanda nsel-apriori oldugu tezine kari, ampiristler, beynin dogutan "tabula-rasa durumunda oldugunu, insanin giderek, duyumlari ve tecrbeleri sonucunda akillandigini sylerler. E deyile, akil denilen, "deneyimsonu(deneyim zerine geri bildirim)yeni deneyim eklindeki dngselligiyle devam eder, etmesi gerekir. Bu dngsellik kirildiginda veya dz-izgi halinde ailmaya balandiginda sorun ortaya ikar. Modern zamanlar, kendilerini hazirlayan dinamiklerin etkisiyle, insan aklini-beynini, gvdesinden ve bagirsaklarindan koparmitir, merkezi sinir sistemi denilen beyin, aagi-taraflarindan tamamen kopartilarak, insan denilen bir "kesik-ba zombi haline getirilmitir, "salt-kafa, iire, sanata, duyumsamaya uzak, konformist pragmatizme ayarli bir dnce. Ite tam da bu noktada, aklin "tutulmasi ve krize srklenmesi, tm bu durumlarin fark-edilebilmesi noktasinda ilevsel olabilecektir, degilse de "can-alici olmaya devam edecektir. (Ltfen yazinin giriindeki alintiyi tekrar okuyunuz) Her eit canlinin harikulade baglantisi, st faaliyetler ile alt faaliyetlerin bir birine uyarlanma ve btnleme tarzi, krcesine ya da mekanik olmayan, ama eletirel ihtiyatli titiz, hatta isyankar olan bu ok biimli boyun egi; cebir arpim tablosundan nasil stnse, bedenin tm fenomenleri de entelektel aidan bilincimizden, tin-im-izden, bilinli bir dnme, isteme ve hissetme tarzlarimizdan stndr.(Nietzsche, Erk Istenci-266) Son dnem "pisirik-romantikleri hep unu der, iindeki sese kulak ver, yreginin gtrdg yere git, iindeki ocugu fark et v.s. Akil tutulmasina yakalanan bazilari, zm "yrek- dedikleri siginaga kaarak kurtulmaya aliirlar, oysa onlarin yrek dedigi, tam da bir akil- artigidir, akildan pisirika kaiin araci haline getirilmeye aliilan "sezgi denilen ey, oysa tm bunlarin yerine ikame edilmesi gereken ey, "yaamsal-igdlerdir, eger sahiden de "i-sel bir sesimiz var ise, bu "tamahkar tarihin ger-gafleri zerinde armiha gerilen ve itina ile zerine "tinsel-alanin, sahtekarca boyali ilmekleri ile dgmler atilan "yaamsal- igdlerimizin sesidir ve onlari dinlemek gerekir. Aklin ve akla tutuklu yrek denilenin degil, yaamsal istencin sesine kulak vermek gerekiyor; Deha i-gdde yatar, iyilik de. Yalnizca i-gdsel edim kusursuz olabilir (Nietzche, Erk Istenci, I-276) Dnyayi ve yaami de-ifre edebilmek iin, bedenin baki aisi iine yuvalanabilmemiz gerekir. Bunun baka da bir yolu yoktur. Hep diyorum, yaamak ve onun adina direnmek iin bize, akil-fikir, dnce degil, "deli-kanlica bir yrek gerekir. Entuisyonistlerin szn ettigi o sezinin-kaynagi olarak dnlen yrek degil bu, yaamin yregi, yaiyor ve onu istiyor olmanin nefesiyle krkledigi gmbr-gmbr atan bir yrek, ite bu yrek yaamsal-sorunu anlar ve gerektiginde onun iin ve onun adina direnie geebilir. Mdrike ve genel olarak bilinli tin yetileri, bedenin ilettigi talimatlara bagli olarak, ancak tesadfi biimde mdahale etmek zere agrilmilardir.(Nietzsche, Erk Istenci, I-278) -aglar boyunca sus-tur-ulan, zeri eitli rtlerle kapatilip, ke-bucak ortalik yerlerden kairilmaya aliilan beden, modern zamanlardan itibaren, serbest birakilarak, serpilip boy gstererek "piyasa-edildi. zellikle de adina kadin denilenlerin "bedeni, kala-kala, ggs- ggs, porno-grafi mezesi yapilmaya balandi. Maskeli iplaklik, rt-severlige tercih edildi. agimiz artik (veya artik-agimiz), cilali imaj-tehirciliginin boy gsterdigi, "rntgenci bir kltre dnt. Bunlar beden zerine oynanan oyunlarin, suyun zerindeki grnen kismiydi. Asil sular, saman altindan yrtlyordu, okul ve kilalardaki "jimnastik egitimleri, uygun adim yryler, vcut gelitirme, gzelletirme sektrleri, beden terbiyecisi sagliki ve doktorlar v.s. sanki yz-yillardir dnya zerinde yaamasini bilen-beceren, arilarin, brt bceklerin, ayilarin "doktorlari da varmi gibi. (Bunu yazdim ya, imdi bazi "akl-i evveller, hemen unu der, bu gerzek "hayvanliga-geri dnmemizi istiyor, sanki "hayvanliktan-teye adim ata-bilmiiz gibi) Tm bunlar "kk-aklimizin bize oynadigi oyunlardir. Bizim bu kk aklimiz, doga-denilen o "muhteem-kusursuz olanaklar karisinda hep akinligi ve rpertiyi yaar. rperi, ne kadar da ho-ilgin bir szce, su karisinda rperi, dag karisinda rperi, karinca kolonisi karisinda rperi, okyanuslar karisinda rperi. u dikkatimi ekti, yakin evremde iki insan var ve bu iki insan da gndeligin rutininde olabilecek en berbat sorunlari yaiyorlar, yuvalari Page 4 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html
dagilmak zere v.s ve bu birbirini tanimayan iki insan da, bulduklari her bo zamanda, "deliler gibi, tutkuyla bulmaca zyorlar, gazetelerin bolca olan o bulmaca eklerini hep yanlarinda taiyorlar, ite ironi bu. yaamsal zeminde param-para olmu olan insan, zihinsel zeminde tamlik-yanilsamasi yaratarak kendisini rahatlatmaya aliiyor. Kk akil denilen, tarihsel sreci iinde giderek byk-aklin hizmetisi olmak konumundan ayrilarak, "anlamsala-ynelmitir, anlam arar, anlamla doyum bulmaya aliir hale gelmitir. Ha bire dnyaya, olmakta olanlara, olay ve eylere belli trden anlamlar-ykler, bununla da kalmaz bu anlamlari, st-baglamda "bir-letirmek ister. Anlam doymaz veya "kendine-ragmen bir sanal-simlatif doygunluk, "yaiyor-mu gibi his-durum yaratilir. Mu gibi yaamak, giderek nevrozlari ve psikozlari retir ve insan aisindan dnya denilen bir "timar-haneye veya "hapis-haneye dnr. Kk akil, nihai-olarak aradigi "tanrisalini bulup, onunla "vuslati mmkn kilamaz, kendi doyumsuzlugu iinde kala-kalir. Byk akil, beden onu zaman zaman uyarir, kendi yapisindan kaynakli kizginliginin, huzursuzlugunun oluturdugu fkeyi (psikenin dogum-lm ani) bedenine ynelterek, rahatlamaya aliir. Kk aklin durumu, yapisal ve zorunlu ve kainilmaz olarak, "ironik ve "trajik durumdadir. Bu durum, "trajik-ironik, tysz-maymun tiplemesi olan "insani-durumu getirir. Maymundan yana "kmseyici, tyszlgnden yana "yceltici. Bu "kismen-*de olsa "tysz- maymun, geri kalan diger "tylerini de yolarak "steril-yceltilmi insan "kiligina brnmeye aliiyor, agimizin "ty-alma teknikleri olduka gelitirilmi durumda. En son-*sz olarak; "kim konuuyor?! ve eklemek gerekiyor bu soruyu cevaplamadan, "ne denildigini anlayabilir miyiz!?
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 5 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y21.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Diaridan Grnen nsan Maurice Merleau-Ponty (Algilanan Dnya) imdiye dek uzama, bu uzamda yaayan canli cansiz eylere alginin gznden bakmaya alitik, onlari "gayet dogal bulmamizi saglayan o pek uzun taniikligi unutup onlara naif bir deneyimde grndkleri gibi bakmaya alitik. Ayni eyi insanin kendisine ynelik olarak yapmaya alimamiz gerekiyor. 3000 yili akin sredir insan stne birok eyler sylendi sylenmesine; gene de bulunanlarin ogu dnme yoluyla bulunmu eyler. Diyecegim, insanin ne oldugunu anlamaya aliirken Descartes gibi bir filozof elindeki dnceleri, rnegin ruh ve vcut dncelerini eletiri szgecinden geiriyordu. Descartes bu dnceleri damitiyordu, onlardaki her trl bulanikligi ya da kariikligi kapi diari ediyordu. Ruh denince bundan ogu insan ok uucu bir madde, bir bugu ya da bir soluk gibi bir ey anlar ve bu bakimdan ilkellerin rnegini izler, oysa Descartes ruhun hi de byle bir ey olmadigini, bambaka bir dogasi oldugunu nefis bir biimde gsterdi: bugu ya da soluk ne kadar uucu da olsa kendilerince birer eydirler, oysa ruh kesinlikle bir ey degildir, nk uzamda yer almaz, yayilimi yoktur; tersine, ruh dertop olmutur, parasizdir, hemen kendi iine ekilip toparlanan ve kendi kendini bilen bir varliktir. Saf bir ruh ve saf bir madde ya da cisim kavramina ulailmi olur bylelikle. Ama u aik bir ey ki bu saf ruhu ancak kendimde buluyorum, deyim yerindeyse ona ancak kendimde temas ediyorum. Baka insanlar benim iin asla saf ruh degildir: bakilari, davranilari, szleri yani kisacasi vcutlari araciligiyla tanirim bakalarini. Bir bakasi benim gzmde vcuduna indirgenemez dogallikla; bakasini dndgmde animsadigim ey, onun manevi portresini izen ey, binbir trl ynelimle kipraan ve birok eyleme ya da niyete hizmet eden vcududur. Ama sonuta ne kadar istesem de birisini siluetinden, ses tonundan, aksanindan ayirt edemem. Bire bir yaarak ya da bakalarindan duyarak onun hakkinda grendiklerimi alt alta siralayacak olsam, asla onu bir dakika grnce bildigim kadar iyi canlandiramam. Baka biri bizim gzmzde bir vcuda dadanan bir ruhtur; bu vcudun btnnn grnnde byk bir olanaklar kmesi varmi gibi gelir - o kii bu olanaklarin orada bulunuudur. Dolayisiyla insana diaridan bakinca, yani bakalarina bakinca, ruh -vcut gibi temel grnen kimi ayrimlari herhalde gzden geirmemiz gerekecek. Bir rnek zerinde dnerek iin aslinin ne oldugunu grelim. Bir nedenden dolayi bana korkun fke duyan biriyle kari kariyayim diyelim. Bu kii sinirleniyor, ben de bu kiinin bu fkesini iddetli szlerle, el kol hareketleriyle, bagirip agirarak diavurdugunu fark ediyorum. fke nerede peki? Diyebilirler ki fke karimdaki kiinin ruhunda. Bu o kadar da aik bir ey degil. Bakilarindan okudugum bu ktlg ve acimasizligi el kol hareketlerinden, szlerinden, vcudundan ayri dnemiyorum ki. Burada olup bitenler dnyanin diinda, fkeli insanin vcudunun tesinde cra bir makamda olmuyor ki. fkenin patlak verdigi yer resmen burasi, bu oda, bu nokta; fke ikimiz arasindaki uzama yayiliyor. Karimdakinin fkesi, belki demin gzyalarinin dkldg gibi ya da birazdan agzinda bir kasilmanin oluabilecegi gibi suratinda olumuyor,tamam ama sonuta fke karimdaki kiide bariniyor, rengi atan benzine vuruyor, o kizaran yanaklara, kanlanan gzlere, incelen sese yansiyor. Bir an iin fkeyi diaridan gzlemleme tutumunu birakip da fkenin ben fkelendigimde bana nasil grndgn animsamaya aliirsam, durumun farkli olmadigini itiraf etmem gerekir: kendi fkem zerinde dnnce gryorum ki fkem vcudumdan ayrilabilecek ya da ona yapitirilmi ama ikarilabilecek bir ey degil. Paule kari fkemi animsayinca, fkemi ruhumda ya da dncemde bulmuyorum, fkemi aramizda buluyorum, oturdugu yerden beni alayci bir ifadeyle sakin sakin dinleyen pis Paul ile bagirip agiran benim aramizda buluyorum. fkem benim Paul yok etme giriimimden baka bir ey degildi -bu giriim eger bariil biriysem sz dzeyinde kalir, hele kibar Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y5.html biriysem duruma gre bir incelik bile olabilir, ama sonuta fke bende degildi, yumruklamak yerine tartitigimiz ortak alanda gerekleiyordu. fkenin ne oldugu zerine sonradan sonradan kafa yorunca ve bakasi hakkinda (olumsuz) bir degerlendirme taidigini o zaman fark edince yle sonular ikariyorum: fke denen ey eninde sonunda bir dnce; fkelenmek demek de bakasinin nefret edilecek bir insan oldugunu dnmek demek; Descartesin da gsterdigi gibi bu dnce tipki br dnceler gibi hibir madde parasinda bulunamaz -dolayisiyla fke ruhtan geliyordur. Ama istedigim kadar byle dneyim, bu dnceme neden olan fke vcudumun diinda olmadigini, fkemin vcudumu diaridan kipirdatmadigini, fkemin anlatilamaz bir biimde vcudumla oldugunu sylemek zorunda kaliyorum. Btn byk filozoflarda oldugu gibi Descartesta da her ey var; nitekim ruhla vcudu birbirinden kesin izgilerle ayiran Descartesin yle dedigi de olur: ruh bir geminin kaptani gibi vcudun bakomutani degil, ruh vcutla o kadar ili dili ki ruh aciyi vcudun iinde ekiyor -"diim agriyor dedigimiz gibi. Ama u var ki Descartesa gre ruhla vcudun bu birligi pek sze gelmez, bu birligi ancak yaamimizin iinde kullanmak yoluyla deneyimleyebiliriz; ona gre, olgusal durumumuz ne olursa olsun, vcutla zihnin bir "kariimi halinde yaiyor olsak bile, bu demek degil ki deneyimimizde btnlemi olan eyleri kesin izgilerle birbirinden ayiramayiz. Birlemi olsalar da zihinle vcudu temelden ayirt etmeye hakkimiz var, insani dolaysiz yapisini gz nne almadan yalnizca dncede belirdigi biimiyle "vcudunun dzenegine bir biimde bitiik bir zihin diye tanimlayabiliriz ve bu kariimin ne vcudun mekanizmasini ne de zihnin saydamligini bozmadigini syleyebiliriz. Descartesin ayak izlerini en yakindan izleyenler bile, dncemizin, yani insan hakkindaki dncemizin en batan beri bagliymi gibi grndg koullardan kendini nasil kurtarabildigini sormutur denebilir. Bu koullari betimleyen gnmz psikologlari yaamaya kendimizin ya da eylerin bilinci ierisinde degil, bakasi deneyiminin ierisinde baladigimiz olgusuna parmak basiyor. Varoldugumuzu duyumsuyorsak, ancak oktan bakalariyla temasa girmi oldugumuz iin duyumsuyoruz; dncemiz de hep kendimize bir geri dn -bakasiyla aliveriimize ok ey borlu bir geri dn. Birka aylik bir bebek bakasinin yzndeki sevecenligi, kizginligi ve korkuyu kolayca ayirt eder, oysa bu duygularin fiziksel gstergelerini o yata kendi vcudunu inceleyerek grenmi olamaz. Demek ki bakasinin vcudu farkli farkli hareketleriyle o bebegin gzne baindan beri duygusal bir anlamla ykl grnyor, ruhun ne oldugunu kendi iine bakarak greniyor. Yetikin insan da kendi yaaminda kltrnn, egitiminin, kitaplarin ve gelenegin kendisine grmeyi grettigi eyleri bulguluyor. Hep belli bir kltr zerinden temas ediyoruz kendimize; en azindan diaridan edindigimiz ve kendimizi tanimamizda bize rehber olan bir dil zerinden temas ediyoruz. Bundan dolayidir ki arasiz tarihsiz saf benlik ya da zihin her ne kadar evremizden gelen dncelerin bizi dpedz belirlemesinin karisina ikardigimiz eletirel bir makam ise de, tamamlanip etkili bir zgrlge kavumasi ancak ve ancak dil aracini kullanmakla ve dnyanin yaamina katilmakla olur. Ite bu dnceden ikan insan ve insanlik tablosu, ilk bata yola iktigimiz halindekinden ok farkli. Insanlik bir bireyler toplami degil; hepsinin zlerinde dnmeklik var diye herkesin herkesle anlaabileceginden emin oldugu bir dnrler toplulugu degil. Insanlik, bireylerin ogullugunun eriyip gittigi ve ister istemez yutuldugu tek bir Varlik da degil dogallikla. Insanlik ilke geregi sallantili bir zeminde: herkes ancak ite ie gerek oldugunu grdg eye inanabilir ama ayni zamanda bakalariyla siki ilikileri ierisinde dnp karar alir ve seimlerini o dogrultuda yapar. Hem herkes yalnizdir, hem de hi kimse bakalarindan vazgeemez -sirf bakalari kendisine yararli oldugu iin degil (o baka bir konu), ancak o yolla mutlu olabildigi iin. Hibir toplu yaam yok ki kendimiz olma ykn omuzlarimizdan alsin ve bizi bir fikir sahibi olmaktan bagiik kilsin; ama hibir "i yaam da yok ki bakasiyla ilikilerimizin bir ilk denemesi gibi olmasin. Hem bireysel hem toplu bir gemiimiz ve vcudumuz oldugundan dolayi dtgmz bu ikircikli durumda asla kesin bir dinginlik bulamayiz, ayriliklarimizi hep azaltmaya alimamiz gerekir, anlailmami szlerimizi aiklamamiz gerekir, bizde gizli sakli kalani aiga vurmamiz ve bakasini algilamamiz gerekir. Akil ve uzlama geride biraktigimiz bir yol degil, nmzde kendisini stlenip yrmemizi bekleyen bir yol; bunlara kesin olarak ulaamadigimiz gibi onlardan vazgemek de elimizde degil. Anlailan o ki, asla bitmemi, bitemeyecek bir ie soyunan ve bu ite grece baari bile elde edemeyebilecek olan trmz bu durum karisinda hem kaygilaniyor hem yrekleniyor. Aslinda bu ikisi ayni ey, nk kaygi duymak dikkatli olmak demektir, yapilanlari ve olup bitenleri yargilamak ve bilmek istemektir. Iyicil bir alinyazisi olmadigi gibi ktcl bir alinyazisi da yok; yreklilik de kendine ve bakalarina bel baglamaktir, nk fiziksel ve Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y5.html
toplumsal durumlardaki btn farkliliklara karin bakalarinin tutum ve ilikilerinde hep ayni kivilcim kendini gsterir ve o kivilcim sayesindedir ki bakalarini taniyabiliyoruz, onlarin onayina ya da eletirisine gereksinim duyuyoruz, onlarla yazgimiz ortak. Bununla birlikte geen yzyillardaki tartimasizlik tutumu yok bu insancilikta. Saf zihinlerden oluan bir topluluk olmakla vnmeyelim artik, toplumlarimizda birbirimizle kurdugumuz ilikilerin gerekten ne oldugunu grelim: ogunlukla kle-efendi ilikileri bunlar. Iyi niyetimizi mazeret gstermeyelim, iyi niyetli davranilarin bir kere elimizden iktiktan sonra ne hale geldiklerini grelim. Burada trmze yneltmeyi nerdigimiz bu yabanci bakita saglikli bir eyler var. Voltaire Micromegasda baka bir gezegenden bir devin yeryzne inip yaayiimizi grdgn ve yaayiimizin bizden daha yksek bir zekya ister istemez sama geldigini anlatmiti zamaninda. Kendimize yukaridan bakip acimasizca yargi vermek yerine, bir biimde aagilardan bakip kendimizi yargilamak bizim zamanimiza nasipmi. Kafkada adamin biri bcege dnp aileye bir bcegin aisindan bakar, bir kpek bir anda karisina ikan insan dnyasinda aratirmalar yapar, toplumlar kendi kurduklari geleneklerin kabugunda tikili kalir, gnmzde Maurice Blanchotda da bir kent kendi koydugu yasalarin penesine der ve herkes o kadar uysallair ki sonunda kendi farkliligini da bakalarininkini de duymaz hale gelir. Insani diaridan grmek zeletiri demektir ve ruh sagligi demektir. Bundan maksat da Voltaire gibi her eye sama demek degil, Kafka gibi insan yaaminin hep tehdit altinda oldugunu animsatmak ve insanlarin birbirlerini taniyip bulduklari o tek tk degerli anlari mizah yoluyla hazirlamak.
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y5.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
DOGAN ZLEM VE EVRENSELC AKLIN ELETRS Dr. Mustafa GNAY* Dogan zlemin felsefe alimalarinin, geni bir problemler alanina ilikin oldugunu gryoruz. Ancak hangi kavram ya da problemle ilgili olursa olsun zlem, felsefe alimalarini hermeneutik (yorumbilgisi) gelenegi iinde srdren bir felsefecimizdir. ncelikle, onun, bizde pek ilenmeyen "tarih felsefesi ve "kltr felsefesi gibi felsefe disiplinlerinin konu ve problemlerini dile getirdigini ve bunu da yine bizde pek yaygin olmayan bir yaklaimla gerekletirdigini syleyebiliriz. Bu yaklaim, "tarihselci/hermeneutik bilim ve kltr felsefesinin yaklaimidir. zlemin de eserlerinde zaman zaman belirttigi gibi, lkemizde uzun yillar bilimden anlailan ey, doga bilimleri olmu, bu bilimler tek ve biricik bilme etkinligi olarak grlm ve baka bir bilim anlayiinin da bulundugu neredeyse unutulmutur. Ite bu saptamadan hareketle, Dogan zlemin eserlerini ve felsefi tutumunu, pozitivizmin dar ve tek yanli bilim anlayiina yneltilen bir eletiri ve sorgulama olarak yorumlayabiliriz. zlem, bilim anlayiinda tarihselci, kltr ve tarih felsefesinde insanci ve btn konularini ve problemlerini ele alma yntemi bakimindan ise hermeneutik bir tutumla hareket etmesiyle dikkati ekmektedir. zellikle kltr bilimleri felsefesinin problemleriyle ilgilenmekle birlikte, genel olarak bilim kavrami zerine ve doga bilimleri zerine de yazi, kitap ve evirileri bulunmaktadir. Hem bir ifade ekli hem de bir degerlendirme lt olarak hermeneutik (yorumlamaci-anlamaci) bir syleme sahiptir. Hermenutiki bir felsefeci olarak, ortaya koydugu yaklaimda ve buna bagli olarak ortaya ikan eserlerinde dikkati eken bazi zellikler saptamak mmkndr. Bunlarin neler oldugunu kisaca belirlemek gerekirse, zlemin hermeneutik yaklaimina dayali olarak, mutlakiliga kari relativist, ezeli ebedi ve teki hakikat anlayiina kari tarihselci, evrenselcilige kari tekilci ve kesinlikilige kari septik tavirlarin yn verdigi bir felsefe anlayiina sahip oldugu grlmektedir. zlemin felsefe anlayiinin kurucu unsurlari olarak tarihselcilik, insancilik ve yorumsamacilik, onun bilim felsefesinde pozitivizmi ve neo-pozitivizmi, kltr ve tarih felsefesinde dogalciligi ve belirlenimciligi (onlarin trl biimlerini) ve aiklamaci-yasaci (nomotetist) yaklaimlari eletirmesine, bunlara kari bir akademisyen ve aydin olarak mcadeleye girimesine yol amitir. zlemin zellikle son alimalarinda ise, bilim felsefesi ve siyaset felsefesi bata olmak zere, hermeneutik aidan bir "evrensellik/evrenselcilik, "kreselleme ve "postmodernizm eletirisini gndeme getirdigini saptayabiliriz. zclk/nominalizm karitliginin da, onun bu baglamda inceledigi problemlerin bainda geldigi grlmektedir. zlemin evrenselcilige ve evrenselci akla/akilsalliga ynelttigi eletirilerin ok ynl oldugunu saptamak mmkndr. zlem, "felsefe kavramindan balayip, hemen her alandaki evrenselci yaklaimlari hermeneutik ve tarihselci aidan yorumlamakta ve degerlendirmektedir. Bir bakima evrenselciligin yalnizca felsefe ve bilim alaninda egemen bir egilim ve baki aisi olmakla kalmayip, ayni zamanda bir dnya gr, bir "ruh hali olarak kltrel gerekligi etkilemekte oldugunu syleyebiliriz. Evrenselci egilimlerin ve dnce tarzinin yayginligi, zellikle felsefe, bilim ve siyaset alanlarinda daha belirgin durumdadir. zlem, "tarihsellik kavramindan yola ikarak, tarihselci/hermeneutik yaklaimla sz konusu evrenselciligin eletirisini ve degerlendirmesini gerekletirmektedir. zlem, felsefenin evrensel olup olmadigi biimindeki bir soruyu yle yanitlar: "Felsefe, orijini Page 1 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html itibariyle bir evrenseli arayi olarak ortaya ikmitir. Evrensellik fikri, ideasi; insanlarda, insan zihninde ortak olarak mevcuttur. Ama orada, yani zihinde mevcuttur. Biz onu dogada, sosyal hayatta, yaamimizin herhangi bir alaninda da bulmak, grmek, bilmek veya bulamasak da kendi abamizla gerekletirmek istiyoruz.(zlem 1997:80) zlem burada olgular ve degerler arasinda bir karilatirma yaparak, evrenseli arama istemini aiklamaya alimaktadir: "Tm insanlar eittir, zgrdr derken; esasinda tm insanlar eit olmali, zgr olmali demek istiyoruz. Yani olan bir eyi degil, olmasi gerekeni kastediyoruz. Bu, etikte, hukukta, siyasette de bir evrenseli dnme ve onu reelletirme abasina srklyor bizi.(zlem 1997,80-81) zlem, felsefede karilatigimiz evrenseli arama ynndeki egilimin varligini kabul etmekle birlikte, ne dogada ne de tarih ve kltrde sz konusu evrenselligin gerekletigine ilikin bir kanit ya da iaret bulunmadigini ve ayrica felsefe tarihinde pek ok filozofun evrensellik dncesine kari ikmi olduklarini da hatirlatir. Bunlar arasinda zellikle septikler, irrasyonalistler, relativistler ve nominalistler dikkati ekmektedir. Buradan hareketle, felsefeden sz ettigimizde yalnizca tek tip bir felsefeyi dnmemek gerekir. Bu konuda zlem unlari syler: "Felsefe doguu itibariyle evrenselci bir iki noktasina, evrenseli arayici bir tavra sahiptir. Kiisel olarak hemen her felsefeci de felsefeye evrenselci bir tavirla balar. Fakat yol zerinde gidilirken, sik sik baka yollara girilir, hatta evrenseli bulmak iin yola ikanlardan nemlice bir kismi, sonradan septik, rltivist, irrasyonalist bir izgiye gelirler.(1997,80-81) zlem, evrenselci felsefenin yayginligini, bu felsefenin insan ruhunu en fazla tatmin eden felsefe tipi olmasiyla aiklar. Ancak felsefe alaninda farkli tutumlar ve egilimler de mevcuttur. "Fakat felsefe alani, bu tipin, trn genie olmakla birlikte en nihayet sinirli bir yer igal ettigi engin bir alandir. Alan olarak felsefeyi hibir felsefe tipinin tekeline birakmamak gerekir.(1997:90-81) Zaten felsefe tarihine baktigimizda, bir felsefeler oklugu ile karilaiyoruz. Hatta evrenseli arama konusunda da farkli yaklaimlarin oldugu aiktir. Dnce tarihi, bir bakima eitli evrenselciliklerin de atima alani durumundadir. Bu nedenle zlem, felsefe kavramina oldugu kadar, felsefe tarihine de tarihselci bir yaklaimla ynelmek gerektigini ortaya koymaktadir. Felsefe tarihini hermeneutik bir yaklaimla gzden geirip degerlendiren zlem, bu alandaki grleri/yaklaimlari balica iki gruba ayirir: evrenselci felsefe ve tekilci felsefe. Bunlar tm felsefe tarihinde karilatigimiz iki felsefe yapma tarzi ve tipidir. zleme gre, "birinci tarz (evrenselci) veya tip, felsefe tarihinde baat ve en yaygin tarz ve tip olarak karimiza ikiyor. Bu tarz ve tip ierisinde Platondan Aristotelese, Islam ve Bati Ortaaglarinin filozoflarina, Yeniagin balarinda Descartestan, Spinozadan Leibnize, Aydinlanma aginin hemen tm filozoflarina ve 19. Yzyilin ortalarina ve gnmze kadar (...) ok sayida filozofu anmak mmkndr. Ikinci tarz veya tip ierisinde yer alan filozoflarin sayisi birinciye gre olduka azdir. Bununla birlikte Grek septiklerini, Pyrrhonu, nl sofistler olarak Protagorasi, Gorgiasi; ge dnem Bati Ortaag felsefesinin nominalistlerini, zellikle bir Ockhamli Williami; Yeniagin birok duyumcu filozofunu, zellikle felsefesinin ilk evresiyle Berkeleyi, felsefi hermeneutigin ilk nemli filozoflari Schleiermacheri ve Diltheyi; irrasyonalizmin filozofu Nietzscheyi ve 20. Yzyilda hermeneutige kendine zg bir yn vermi olan Heideggeri anmaktadir.(zlem 1999,57) Felsefi hermeneutigin kurucularinin ve ona en uygun ereveyi izenlerin Schleiermacher ve Dilthey oldugunu belirten zlem, hermeneutik gelenek karisindaki tutumunu yle ifade eder: "Heidegger hermeneutik mirasi kendi keyfince yorumlamitir ve hermeneutigi kendi felsefesine uyarlamitir. Oysa hermeneutik herhangi bir felsefeye uyarlanamaz; tersine o felsefelerin neligi stne de gerekletirilen bir yorumlama faaliyetinin gretisi, bu ynyle felsefenin felsefesidir. Gadamer de, 20. Yzyilda hermeneutigin Almanya diinda ve tm dnyada taninmasina byk hizmeti gemi olsa da, Heideggerin bir grencisi olarak, hermeneutigi ana amacindan saptirarak, onu bir eit dogruluk (hakikat) gretisine dntrmek istedi. En nl yapitinin adi (Dogruluk ve Yntem) bile, onun niyetini belli eder. Oysa hermeneutik, binlerce yillik tarihine baktigimizda, her eyden nce bir yorumlama gretisi ve sanatidir. Schleiermacher ve Diltheyla birlikte bir felsefe, ama varolan yntem gretisine iik tutan ve her trl bilme ediminin temellerini ve niteliklerini iaret eden bir felsefe de hermeneutige eklendi." zlem, hermeneutikten ey anladigini belirtir: 1.binyillarin yorum sanati, yntemi ve teknigi, 2.bu sanat, yntem ve teknige iik tutan bir yorum gretisi, 3.bu yntem gretisini temellendiren felsefe. Burada tartima, esasen hermeneutigin bu Page 2 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html nc grnm, onun `felsefe olmak bakimindan neligi zerinde yogunlaiyor. O, felsefeyi ve "felsefeleri de anlamayi amalar; bu ynyle `felsefenin felsefesi grnmne de sahiptir. Geri unu da belirtmek gerekir ki, `felsefenin felsefesi de, en nihayet bir `felsefedir. Ama hermeneutik, bana gre, bir felsefe olmaktan ok, bir felsefe yapma tarzidir. Bu bakimdan hermeneutik, diger felsefe yapma tarzlari arasinda yer alan bir felsefe yapma tarzi ve en nemlisi bir felsefi eletiri tarzi olarak da grlmelidir.(zlem 2001:Sylei) zleme gre, hermeneutigin pozitivizme kari ikiini, bir rekabet ya da cephelemenin sonucu olarak grmemek gerekir. "nk hermeneutik faaliyet, insan eli ve dncesinden ikmi olan hereyi anlamak ve yorumlamak gibi bir grevi yerine getirmekle ykmldr. Dolayisiyla pozitivizm de, tm grnmleriyle, hermeneutik yorumlamanin bir nesnesidir. Ne var ki, ayni pozitivizm, insani, tarihi ve toplumu kavramak konusunda pek sig ve sekter bir akim olmasi dolayisiyla, hermeneutigin anlamaci tavir yaninda ayni zamanda eletirel tavirla da yaklamak zorunda kaldigi bir akim olmutur.(zlem 2001:sylei) zlem, tekilci dnce izgisinde yer alan septik, agnostik, sofist, relativist, nominalist, nihilist ve irrasyonalist nitelikteki filozoflar iin felsefeden anlailan eyin farkli oldugunu belirtir: "bunlarin ortak ynleri, "felsefeyi evrenselin bilgisine, Hakikate ulama abasi olarak anlamayi reddetmeleridir. zellikle rltivistler ve irrasyonalistler, bir yeti olarak sahip oldugumuz (byk harfle) Akilin ve mantiksal dnmenin, evrenin kendisinde bir akilsalligin ve mantiksalligin bulundugunun kaniti olamayacagini; tam tersine, akilsalligin ve mantiksalligin, ancak evrenin akildii ve mantikdii bir alan oldugunun grlmesine aracilik edebileceklerini ileri srmlerdir.(zlem 1999,56-57) Aristotelesten Hegele ve hatta gnmze kadar, birok filozofun "rasyonel olani gerek, gerek olani rasyonel olarak kabul ettigini saptayabiliriz. Bu ayni zamanda evrenselci felsefenin bir slogani/ilkesi durumundadir. Gerek rasyonel ise yapilacak ey bunu empirik ve rasyonel yntemlerle aratirmak, bulgulama yoluyla ortaya koymaktir. Modern bilim de, ite bu evrenselci felsefe tipi rneginden ve modelinden hareket etmitir. Ama bunun, felsefe alani ierisindeki felsefelerden yalnizca biri oldugunun unutulmamasi gerekir. nk felsefe alaninda rasyonel tip felsefeler yaninda mistik tip felsefeler, irrasyonel tip felsefeler, septik tip felsefeler ve daha eitli felsefeler vardir. Bu nedenle zleme gre, "bu felsefeler oklugu ierisinde belli bir felsefeyi, felsefenin tm gibi sunma hakkina tarihsel olarak sahip degiliz.(zlem 2002:321) Ancak rasyonel tip felsefenin, Bati kltrne damgasini bastigi da yadsinamayacak bir olgudur. Bununla birlikte, zlem, "bu kez de bir gereklik hakkinda birden ok rasyonalite ile karilailmasi durumundan sz eder: "Peki gerek bir ise ve bu gerekligin tek bir rasyonel yansimasi var ise bu kuramlar oklugu nedir? O zaman gerekligin tek oldugunu kabul etmemiz halinde bile, gereklik hakkindaki konseptlerin oklugunu kabul etmemiz gerekiyor.(zlem 2002:322) Rasyonalitenin bir kenara atilamayacagi grne katildigini belirten zleme gre, burada nemli olan, rasyonalitenin ne yolla ve hangi amala kullanilacagidir: "Rasyonaliteyi bir kenara atmak degil, tekilin tmelligini anlamak gibi bir amala kullanirsak o zaman dogru kullanacagimiz kanaatindeyim ben. Ama rasyonaliteyi tmelin, evrenselin bilgisine ulamanin araci olarak anladigimiz taktirde ikmazlardan kurtulamayacagimiz grndeyim.(zlem 2002:334) Bu nedenle zlem, "akil kavramini baka bir ierikle kullanmanin gerekli olduguna iaret etmektedir: "Akil, en nemli yaniyla, `evrenselin sadece mantik dzleminde kalan bir fikir oldugunu, onun dogada ve sosyal hayatta bir kariliginin bulunmadigini bize greten yeti olarak anlailmalidir artik. En azindan, bir `evrenselci akil yaninda bir `tikelci/tekilci akil oldugunu artik grmemiz gerekir. zlem bir hermeneutiki olarak, akil kavraminin kkenlerine de uzanir ve bu kavramin tarihsel olarak edindigi anlamlari gzden geirir. " `Akilin Greke kariligi olan `logos, ok anlamli olan bir terimdir. Logos; evrensel akil, akil yasasi, evrenin akilsal dzeni, tanrisal ruh, dzenleyici g, bilgece bilgi, bilim, tanri sz ve ve nihayet sadece sz anlamlarina gelir. zlem, bu anlamlarin iinden bazilarinin degiik dnemlerde agirlik kazandiklarini, diger anlamlarin ise geri planda kaldiklarini belirtir ve "logosun ierdigi "sz anlaminin yeniden n plana ikarilmasi gerektigini vurgular: "Bilimi de, felsefeyi de, ortak bir konu veya problematik stne konuma tarzlari olarak grmeliyiz. Kendimizi, evrensel zmler peinde koan degil de, bir konu veya problematik hakkinda sz aliveriinde bulunan insanlar olarak grelim. Kendimizi felsefede, bilimde, ahlakta, tarihte, siyasette, evrenselin peinde koar vaziyette tuttugumuz srece, evrenselcilerin iddialarinin tersine, asgari mterekler bile retemeyen, en alt dzeyde bile bir uzlamayi gerekletiremeyen bir konuma mahkm etmeye devam ederiz. `Logosu sz olarak anlayalim; karilikli konumayi, tam ve eksiksiz bir uzlama beklentisine girmeden srdrmeyi saglayacak, asgari mterekler temelinde yaamamiza zemin hazirlayabilecek bir erdem haline getirelim. Aksi halde, felsefi, bilimsel, dinsel veya ideolojik ynelimli eitli rakip evrenselcilikler arasinda srp gelmi olan kavgayi devam ettirmeye, bunlardan gc digerlerine yetenlerinin totalitarizmlerine mahkm olmaya yazgili kaliriz.(zlem 1997,90-91) Page 3 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html Aklin evrenselci egilimler ve erekler dogrultusunda kullanilmasini ve felsefede zellikle akil kavramindan yalnizca "evrenselci akilin anlailmasini eletiren zlem, "Tekilin tmelligi biimindeki, Rothacker ve Cassirerin kullanmi oldugu bir terimden yararlanarak, aklin tekilci ynde kullanimini sorgulamaktadir. Adi geen filozoflar tarihsel ve toplumsal olan her eyin tekil oldugunu, ama insanin zihinsel yapisi geregi, bu tekili, tmellikle ele almak zorunda oldugunu belirtmilerdir. zlem de bu terimi aimlamak iin yle bir rnek verir: "rnegin Cumhuriyet dnemi Trkiyesi ile bir tarihi olarak ilgileniyorsaniz, o tekili kendi tmelligi ile ele alma ansina sahipsinizdir. Ama bunun diinda bir tmellik elde etmeye izniniz ve hakkiniz yoktur. Insanlik tarihi hakkinda, tm toplumlar hakkinda, tm kltrler hakkinda global konumaya hakkiniz yoktur.(zlem 2002:332) zlem, bu ekilde anlailan tikelciligin, gerege daha uygun bilgi elde etmenin yolu ve yntemi oldugunu ifade eder. Tekilcilik, tarihselci bilgi ve bilim felsefesinin ayirt edici bir zelligidir. zleme gre, "bilgi (ve bilimsel bilgi), bizim degiebilir olan a priorilerimize gre biimlenen bir eydir ve bu nedenle de, insanligin geirdigi eitli evrelere bagli tarihsel bir olaydir. Sonu olarak biz, tek bir nesneler dnyasi tasarlamak zorundayiz; ama degimez a priorilerden rlm tek bir akil, tek bir akilsallik (rasyonalite) yoktur. Biz, eitli akilsallik trlerinden veya eitli teorik akillardan hareketle nesneler dnyasini yorumlayagelmekteyiz."(zlem 1993,95) Tarihselciligin bir bilgi felsefesi olmakla birlikte, ncelikle bir insan felsefesi oldugunu vurgulayan zleme gre, "o, insanin yapip ettikleri temelinde, yani tarihte taninabileceginden, tarih-dii ve tarih-st bir konumdan hareketle insan hakkinda konuulamayacagindan hareket eder.(...) Tarihselcilik, en nemli ynyle, insan varoluunun sabit, degimez, ezeli-ebedi nitelikleri bulunmadigi, onun bir znn olmadigi veya bu `zn, paradoksal olarak, ancak ve sadece `insana zg ve ona ait zamansallik olarak tarihsellik oldugunu iddia eden felsefe anlayiidir.(zlem 1999:164-165) zleme gre, "Tarihselcilik, insani kendi gerekletirdikleri temelinde kavramayi/anlamayi esas alan tutumuyla, ncelikle bir insan felsefesi oldugu kadar, felsefeyi tarihin ierisine almak ve onu orada degerlendirmekle, bir `felsefenin felsefesi konumuna da sahiptir.(zlem 1999:202) zlemin deyimiyle, felsefe tarihinde "evrenselci/akilsalci felsefelerle septik, rltivist, nominalist, irrasyonalist felsefeler birbirleriyle ekiip durmu, hatta bazi dnemlerde evrenselci/akilsalci felsefelerin kendi diindaki felsefelere kari acimasiz bir sava yrttg dnemler olmutur. Evrenselci/akilsalci felsefe unu grememi ya da grdg halde rtbas etmitir. Bizzat felsefeler arasi bu ekime ve sava olgusunun kendisi, `felsefenin tarihselliginin kanitidir. Ancak felsefenin tarihselliginin gstergesi olarak felsefeler oklugu, kendi ierisindeki eitlenmeleriyle yine bizzat bir felsefe, evrenselci/akilsalci felsefe tarafindan ortadan kaldirilmak istenmitir.(zlem 1999:194-195) Tarihselci ve hermeneutik felsefe geleneginde, bilimin tekilci yn vurgulanirken, bunun karisinda evrenselci ve tmelci bir bilim paradigmasi yer almaktadir. Baka bir deyile, eitli felsefeler arasinda zellikle geen yzyildan bu yana srp giden tartimada, bilimin niteligi ve yntemi konusunda balica iki paradigma ortaya ikmitir: nomotetik ve idiografik bilim paradigmalari. Bu iki paradigma ayni zamanda, "bilim kavraminin tanimini ve kapsamini iki farkli dogrultuda belirleyen iki byk gelenek anlamina gelir. Bu konuda zlemin yaptigi bazi saptamalari ve degerlendirmeleri yle siralayabiliriz: "Birinci gelenek, `bilim kavramini `doga bilimleri modeline gre tanimlayan ve (kendi verdigi adla) `sosyal bilimleri de bu modele gre tanimlayan, konumlayan ve degerlendiren bir ana tutuma baglidir. Bu gelenek ierisinde, (...)Viyana evresinin neopozitivizminin yani sira degiik `izmler de ortaya ikmitir. Fakat tm bu `izmler okluguna ragmen, bu gelenek, `bilim kavramini `doga bilimi modeline gre ele almaya devam etmitir. Ikinci gelenek ise, nce, birinci gelenek ierisinde `sosyal bilimler olarak adlandirilan bilimler grubunun `doga bilimi modeline gre konumlanamayacagi, bu bilimler grubunun konu ve yntem bakimindan `doga bilimi modelinden farkli bir bilim modeline gre konumlanip temellendirilebilecegi iddiasindan hareket etmitir. Bu amala nce birinci gelenek tarafindan kullanilan `sosyal bilim(ler) terimi yerine `tarih bilimleri, `tin bilimleri, `insan bilimleri (beeri bilimler), `hermeneutik bilimler ve nihayet `kltr bilimleri gibi terimler kullanmaya zen gsteren bu ikinci gelenek, geen yzyilin ortalarindan bu yzyilin ilk on yillarina kadar, byk lde, bu bilimler grubunun `doga bilimi(leri)nden bagimsizligini gstermeye alimi, bir bakima bu bilimler grubunun emanzipasyonuna ynelik bir aba ierisinde olmutur. Bu gelenek ierisinde 1930lu yillardan gnmze daha da nemli ve kktenci adimlar atilmi ve `doga bilimi(leri)nin de bir tr `hermeneutik bilim oldugu iddia edilerek, genellikle `bilim, bir hermeneutik etkinlik tr ve biimi sayilmitir.(zlem 1995,13) zleme gre, gnmzde (globalleen dnyada) "genellikle bilim ve zellikle `sosyal bilim problematigi zerine epistemolojik ve yntembilimsel irdeleme ve degerlendirme yapabilmek iin, geen yzyilin sonlari ile bu yzyilin balarinda gerekletirilen fakat ne yazik ki Anglo- Amerikan dnyasindan beslenen bizim gibi lkelerin bilim kamuoylarinda hala yadirgama ve hatta yabanlik duygusu uyandiran yogun alimalari ve tartimalari baz almak bir zorunluluktur. Bu nedenle zlem, zellikle geen yzyildan beri "tekilci sylem iindeki kltr Page 4 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html
bilimlerini temellendirme ve epistemolojik ynden belirleme giriimlerini de gndeme getirmitir. Onun deyimiyle, "Tekilci sylem ierisinde en az yz yildir dile getirilen, fakat `suskunluga brnm veya susturulmu, bastirilmi dncelerin kaderini paylaarak bu sre ierisinde etkili olma firsatini (zellikle Anglo-Ameriken dnyasinda) bulamayan temel iddia, tarih ve toplumla ilgilenen bilimlerin dayandigi epistemolojinin yerini yeni bir epistemolojinin almasi gerektigidir.(zlem 1999:116) Felsefe ve bilim alanlarinda evrenselcilige yneltilen eletiriler agimizin tartimalarinin odaginda yer almaya devam etmektedir. Evrenselcilik, bu felsefi tartimalar erevesinde, epistemolojiyi gd(m)leyen bir ideoloji olarak tarihsel bir ilev de grmtr. Bati uygarliginin kresel dzeyde kurumsallamasina da zemin hazirlamitir. Diltheyin felsefi abasinin temel bir motifi olarak "tarihsel aklin eletirisi, felsefe ve bilim alaninda evrenselci dncenin etkinligini sorunsallatirarak gnmzde tarihelci/hermeneutik felsefenin, evrenselci kuatmaya ynelik tutumunun etkili olmasini saglamitir. Dogan zlemin felsefi alimalari da, Trkiyede bu tartimalarin derinletirilmesine, kendi tarihsel baglami ierisinde bir anlam kazandirmitir. KAYNAKLAR Dogan zlem, Felsefe Yazilari, Anahtar Kitaplar Yayinlari, 1993. ......................, Felsefe ve Doga Bilimleri, Izmir Kitapligi yayinlari, 1995. ......................, Sivil Itaatsizlik Kollokyumu, Tartima Tutanaklari, 8 Kasim 1997, Uludag niversitesi, 1997. ......................, Siyaset, Bilim ve Tarih Bilinci, Inkilap Kitabevi, 1999. ......................, Dogan zlemle Sylei, Marjinal Dergisi, Haziran 2001. ......................, Kavramlar ve Tarihleri I, Inkilap Kitabevi, 2002. * Dr. Mustafa Gnay, ukurova niversitesi Egitim Fakltesi, Felsefe Grubu Egitimi ABD, mgunay@cu.edu.tr
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 5 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y4.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Editrden Selma YILDIZ Merhaba, Beden; insanin zihin ya da ruhuna karit olan vcudu, organizmasi ya da maddi tz.* Beden, XX. yy.in ikinci yarisinda, toplumsal, tarihsel ve kltrel boyutlari iinde ele alinarak ok farkli ynleriyle tartimaya ailmitir. Felsefe tarihine baktigimizda, zihin-beden ilikisi erevesinde bir problemin, zellikle de bir beden probleminin, buna karilik, bir Beden ve tin ikiliginin de bir sorunsal olarak ortaya iktigini grrz. Beden, insan tinine ya da zihnine karit bir konuma yerletirilerek dnlm ve bu baglamda olumsuz agriimlarla degerlendirilmi, tabi farkli grler de beden diyalektiginde yer bulmutur. Beden bir olanak mi? Yoksa bizi tutuklu kilan cisimsel bir varlik mi? Bir takim tekniklerle ekillendirilen, disipline sokulan nesne mi, yoksa algilayan bir zne mi? "Bedeni tm ynleriyle felsefece dnmenin masasina yatirdigimiz bu sayimizda, degerli akademisyenlerimizden Dr. Mustafa Gnay, bedenin insan ilikilerinde ve gnmz tketim kltrnde bir gsterge haline geldigini, birbirleriyle karilaan, yz yze gelen insanlarin ayni zamanda bir gstergeler topluluguyla da karilamakta oldugunu, bu gstergeler araciligiyla iletiim ve diyalog kurduklarini sylyor. Insanin/insan bedeninin bir gsterge taiyicisi durumuna gelmesi, arasallatirilmasi ve tketim kltrnn bir unsuruna dnmesinin asil sorun olduguna dikkatimizi ekerken, bedenimize sahip olan tketim kltrnn ruhumuza da sahip olup/olmadigi sorusuyla bizleri ba baa birakiyor. Yazarlarimizdan Berkay Dibek, Tango: Bedenin Dans Hali balikli yazisinda, dansin bedenin sanatsal bir formu oldugunu, toplumsal cinsiyet farkliliklarinin da bedenden dogdugunu sylyor. Bedenin hareketinin rtk bir talep ierdiginden, bedenlerin atimasinin, toplumsal pratiklerin gerekletigi somut meknlarin ve zamanlarin egemenligini kazanmaya ynelik bir atimaya dntgnden bahsediyor. Gken Yaayan, Beden: Estetikten Arzuya balikli yazisiyla; Beden ile aidiyetimizin sinirlari nereye kadar izilebilir ve ait olunan konumu bu kadar grnr kilmak gerekli midir sorusunu dnmemiz gerektiginden bahsediyor. akir zdogru ve Gken Yaayan beden zerine yaptiklari syleilerinde, beden zerinde tahakkm kurmanin ve buna kendimizde izin vermenin, imaja teslim olmanin bir ele geirilme oldugunu, buna neden olan, dipte duran bastirilmi korkularimizla yzlememiz gerektigini sylyorlar. Yetkin Iik, kendimizi arpik aynalarda grmeye devam ettigimiz, kendimize giden yolun bilgiden ve dnceden getigini gremedigimiz srece kendimizden her geen gn daha da uzaga decegimizi bize tekrar hatirlatiyor. Nejdet Evren, tm canlilarin ortak bir tinin biimlenmeleri oldugunu sylyor. Oyunbaz, Spinoza, Etika ve Bedenin Bilgisi balikli yazisiyla, Spinozanin pratige, bir eit hayat tecrbelerine dayali dncelerinden bedeni anlamaya aliiyoruz. Page 1 of 2 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y0.html
Nilsun Uralli, "Her ey ne kadar gerek! diyor. "Tm bu zerinde dnce retme abasinda oldugumuz alan ya da konu da dhil. bu karmaadan siyrilmanin yolu ne olmali sorusuyla bizi dnmeye ynlendiriyor. Melda Gngl, sayesinde deneyimleyebildigimiz bedenimizin; kendisine eziyet edilmesi, kendisinden utanilmasi ve hakikate varabilmek iin yol edilmesi gereken bir "fazlalik oldugu yalanini benimsemi bilin dzeyimizden ayrilmamiz gerektigini sylyor. Hep beden dilinden bahsediyorduk. Ferda "Dilin Bedeni balikli yazisinda dilin bedeninden bahsediyor. Yabanci isimli iiriyle Gl zge yine esiz bir anlatimla yregimize dokunuyor. Her zaman oldugu gibi, Felsefe Ekibi arivine konulacak eitli kaynaklardan derledigimiz "Felsefe Ekibi imzali yazilara yer verdik. Yazilariyla katki veren tm yazarlarimiza teekkr ediyoruz. Keyifli okumalar. *Ahmet Cevizci- Paradigma Felsefe Szlg
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 2 of 2 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y0.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
ktidar ve Beden
Michel FOUCAULT "Pouvoir et corps", Quel Corps?, no 2, Eyll-Ekim 1975, s. 2-5 (Haziran 1975 tarihli sylei) - Gzetleme ve Cezalandirma'da kralin bedeninin temel bir rol oynadigi siyasi bir sistemi aikliyorsunuz... - On yedinci yzyil toplumu gibi bir toplumda kralin bedeni bir metafor degil, siyasi bir gereklikti: Kralin fiziksel varligi monarinin ileyii iin gerekliydi. Peki ya "blnmez bir btn" olan cumhuriyet? - Bu, Girondenlere kari, Amerikan tarzi bir federalizme kari dayatilan bir formldr. Ancak asla kralin bedeninin monari koullarinda taidigi ileve sahip degildir. Cumhuriyetin bedeni yoktur. Buna karilik, on dokuzuncu yzyil boyunca yeni ilke haline gelen ey, toplumun bedenidir. Neredeyse tibbi bir biimde korunmasi gerekecek olan ey bu bedendir: Monarkin bedensel btnlgnn yeniden canlandirildigi ritueller yerine, hastalarin ortadan kaldirilmasi, bulaici hastaliklarin kontrol edilmesi, sulularin dilanmasi gibi tedavi yollan, reeteler uygulanacaktir. Ikence yoluyla ortadan kaldirmanin yerini de mikropsuzlatirma yntemleri almitir: Kriminoloji, soyaritimi, "soysuzlami" olanlarin ayri tutulmasi... Farkli kurumlar dzeyinde bedensel bir fantasma sz konusu mudur? - Saniyorum ki en byk fantasma, istenlerin evrenselligiyle oluturulan toplumsal bir beden fikridir. Oysa, toplumsal bedeni ortaya ikaran ey konsenss degildir, bizzat bireylerin bedenleri zerindeki iktidarin maddiligidir. On sekizinci yzyil, zgrleme aisindan ele alindi. Siz ise onu gvenlik blgelerinin yerletirilmesi olarak tarif ediyorsunuz. Biri, digeri olmadan olabilir mi? - Iktidar ilikilerinde hep oldugu gibi, diyalektigin Hegelci biimine uymayan karmaik fenomenlerle kari kariyayiz. Bedene hkim olma, beden bilinci, ancak iktidarin bedeni kuatmasiyla elde edilebilmitir: Jimnastik, idmanlar, kas gelitirme, iplaklik, gzel bedenin yceltilmesi... tm bunlar, ocuklarin, askerlerin bedeni zerinde, saglikli beden zerinde iktidarin uyguladigi kararli, / inati, titiz bir alimayla insani kendi bedenini arzulamaya gtren hattadir. Ancak, iktidar bu etkiyi yaratir yaratmaz, bizzat iktidarin bu kazanimlariyla ayni hatta iktidara kari bedenin talep edilmesi, ekonomiye kari sagligin talep edilmesi, cinselligin, evliligin, erdemin ahlki normlarina kari zevkin talep edilmesi kainilmaz olarak ortaya ikar. Iktidarin glenmesine neden olmu olan ey, \ ayni anda, saldiriya ugramasinin da nedeni olur... Iktidar bedenin iinde mesafe katetmitir, yine bedenin iinde saldiriya ugrami bulur kendini... Toplumsal beden kurumlarinin (doktorlar, politikacilar) serbest iliki ya da krtaj fikri karisinda duyduklari panigi hatirlayin... Aslinda, iktidarin kararsizlik gsterdigi izlenimi yanlitir, nk iktidar geri ekilebilir, yer degitirebilir, baka yeri kuatabilir... ama sava srer. Bedenin pornografi tarafindan, reklm tarafindan, u pek mehur "geri alinmasi"nin aiklamasi bu olmali. - "Geri alinma"dan sz etme konusunda tamamen hemfikir degilim. Bu, bir mcadelenin normal stratejik geliimidir... Belirgin bir rnek olarak oto-erotizmi ele alalim. Mastrbasyon denetimleri Avrupa'da ancak on sekizinci yzyil boyunca balamitir. Aniden, panik yaratan bir tema ortaya ikti: Genler mastrbasyon yapiyor. Bu korku adina ocuklarin bedeni zerinde - Page 1 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html aileler araciligiyla; ama kaynaginda aileler yoktu- bir denetim oluturuldu, cinsellik gzetlenmeye, bedenlere ikence edilmesi yoluyla nesnellik altina alinmaya balandi. Fakat gzetim ve denetimin hedefi olarak, bir kaygi ve analiz nesnesi haline gelen cinsellik, ayni zamanda, herkesin kendi bedeni iin, kendi bedeninde ve kendi bedeni zerinde duydugu arzularin yogunlamasina yol ati... Beden, ocuklarla aileler arasinda, ocukla denetim mercileri arasinda bir mcadele konusu haline geldi. Cinsel bedenin isyani bu gelimenin kari-etkisidir. Iktidarin buna yaniti nedir? Erotiklemeyi, bronzlama rnlerinden porno filmlere kadar iktisadi (ve belki de ideolojik) olarak smrmek... Hatta bedenin isyanina yanit olarak, artik denetim-baski biiminde degil, denetim-tevik biiminde kendini gsteren yeni bir kuatmayla karilairsiniz: "iriliplak soyun... ama zayif, gzel, bronz tenli ol!" Iki rakipten her birinin hareketine digerinin hareketi yanit verir. Ancak, solcularin szn ettigi anlamda bir "geri alma" degildir bu. Mcadelenin tanimsizligini kabul etmek gerekir... Bu, bir gn sona ermeyecegi anlamina gelmez... ktidari ele geirmeye ynelik yeni bir devrimci strateji, bir beden siyasetinin yeni tanimindan gemez mi? - Beden sorunu, giderek daha israrci bir ekilde, siyasi bir srecin -bu, devrimci bir sre mi, bilmiyorum- akii iinde ortaya ikti. 1968'den beri olup bitenlerin -ve yle grnyor ki, 1968'i hazirlami olanlarin- son derece anti-Marksist oldugu sylenebilir. Avrupa'daki devrimci hareketler "Marx etkisi"nden, on dokuzuncu ve yirminci yzyila zg kurumlardan nasil kurtulacaktir? Bu hareketin ynelimi buydu. "Marksizm = devrimci sre" zdeliginin, bir tr dogma oluturan bu zdeligin yeniden sorgulanmasinda beden temel nemde degilse de, nemli paralardan biridir. Kitlelerle devlet aygiti arasindaki bedensel ilikinin evrimi nedir? - ncelikle, burjuva ve kapitalist toplumlarimizda iktidarin, ruh, bilin, ideallik adina bedenin gerekligini yadsidigi eklindeki ok yaygin bir tezden uzaklamak gerekir. Gerekten de, iktidarin uygulanmasindan daha maddi, daha fiziksel, daha bedensel hibir ey yoktur... Bizimki gibi bir kapitalist toplumun ileyii iin gerekli ve yeterli olan bedensel kuatma tr nedir? On sekizinci yzyildan yirminci yzyil baina kadar iktidarin bedeni agir, etkili, sabit, titiz bir ekilde kuatmasi gerektigine inanildigi kanisindayim. Okullarda, hastanelerde, kilalarda, atlyelerde, sitelerde, konutlarda, ailelerde rastlanan bu korkun disipline edici rejimler buradan kaynaklanir... sonra, altmili yillardan itibaren, bu kadar zahmetli bir iktidarin sanildigi kadar elzem olmadiginin, sanayi toplumlarinin beden zerinde ok daha gevek bir iktidarla yetinebileceginin farkina varildi. Bundan byle, cinsellik zerindeki denetimlerin yumuatabilecegi ve baka biimler alabilecegi kefedildi... Geriye, gnmz toplumunun hangi bedene ihtiya duydugunun incelenmesi kaldi... Sizin bedene gsterdiginiz ilgi gncel yorumlardan ayriliyor mu? - Ben, hem Marksist perspektiften hem de Marksizm yanlisi perspektiften yeterince ayrildigim kanisindayim. Marksist perspektifle ilgili olarak, iktidarin etkilerini ideoloji dzeyiyle sinirlandirmaya alianlardan degilim. Gerekten de, ideoloji sorununu ortaya atmak yerine, beden ve iktidarin beden zerindeki etkileri sorununu inceleyerek daha fazla materyalist olunabilecegini dnyorum. nk, ideolojiye ayricalik taniyan bu analizlerde beni rahatsiz eden ey, modelini klasik felsefenin sundugu ve iktidarin ele geirecegi bir bilinle donanmi insan znesinin her zaman varsayiliyor olmasidir. Fakat Marksist perspektif, iktidarin alima ortamindaki beden zerindeki etkisinin bilincindedir. - Elbette. Fakat hak taleplerinin cretlilikle olmaktan ok cretli bedenle ilgili oldugu gnmzde bu tr szler pek iitilmemektedir... Sanki, Marksist analizlere gnderme yapan ritel temalar "devrimci" sylemlere nfuz etmi gibi cereyan etmektedir her ey. Ve, Marx'ta beden zerine ok ilgin eyler olsa da -tarihsel gereklik olarak- Marksizm bilince ve ideolojiye ayricalik taniyarak bunu fena halde glgede birakmitir... Baski kavramina abartili bir rol bien Marcuse gibi Marksizm yanlilarindan da uzak durmak gerekir. nk, iktidarin tek ilevi bastirmak olsaydi, iktidar byk bir st-ben tarzinda, yalnizca sansr, dilama, engel, ie atma kipiyle iliyor olsaydi, yalnizca negatif bir biimde uygulaniyor olsaydi, ok dayaniksiz olurdu. Iktidar eger glyse, arzu dzeyinde -bu da artik anlailmaya balanmitir- ve bilgi dzeyinde pozitif etkiler rettigi iin byledir. Iktidar, bilmeyi engellemek bir yana, onu retir. Beden zerine bir bilginin retilebilmi olmasi, askeri ve egitsel disiplinler btn sayesindedir. Fizyolojik, organik bir bilgi ancak beden zerindeki iktidardan yola ikarak mmkn olmutur. Iktidarin kk salmasi, iktidardan kurtulma konusunda hissedilen glkler tm bu baglardan kaynaklanir. Bu nedenle, iktidar mekanizmalarinin genel olarak indirgendigi baski nosyonu bana pek yetersiz ve hatta tehlikeli gelmektedir. Siz zellikle gndelik yaam dzeyinde uygulanan mikro-iktidarlari Page 2 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html inceliyorsunuz. Devlet aygitini gz ardi etmi olmuyor musunuz? - Gerekten de, on dokuzuncu yzyil sonundan beri Marksist ve Marksizan devrimci hareketler, mcadelenin hedefi olarak devlet aygitini ne ikardilar. Bu durum, sonu olarak, neye yol ati? Yalnizca bir hkmetten ibaret olmayan devlete kari mcadele edebilmek iin devrimci hareketin kendini politik-askeri terimlerle devletin eiti kilmasi gerekir, dolayisiyla parti halini almasi, devletle ayni disiplin mekanizmalariyla, ayni hiyerarilerle, ayni iktidar rgtlenmesiyle bir devlet aygitini -ieriden- model almasi gerekir. Bu agir bir sonutur. Ikinci olarak, devlet aygitinin ele geirilmesi muhtemel degiimlerle birlikte devlet aygitinin basite igal edilmesi olarak mi kabul edilmeli, yoksa devlet aygitinin ortadan kaldirilmasinin vesilesi olarak mi? Bu sorun, Marksizm iinde bile byk bir tartima yaratti. Bu sorunun sonuta nasil zme baglandigini biliyorsunuz: Devlet aygitini kertmek gerekir, ama sonuna kadar degil, nk sinif mcadelesi proletarya diktatrlg kurulur kurulmaz bitmeyecektir... Dolayisiyla, devlet aygitinin sinif dmanlarina kari kullanilabilecek kadar saglam olmasi gerekir. Bylece ikinci sonuca varilir: Devlet aygiti, en azindan belli bir noktaya kadar, proletarya diktatrlg sresince varligini srdrmelidir. Nihayet, nc sonu: Igal edilecek ama paralanmayacak bu devlet aygitlarini alitirmak iin teknisyenlere ve uzmanlara agri yapmak uygun olur. Ve bu aygitlari alitirmalari iin, bunlara aliik olan eski sinif, yani burjuvazi kullanilir. SSCB'de olup biten kukusuz budur. Devlet aygitinin nemsiz oldugunu asla ne sryor degilim, fakat bence Sovyet deneyimine yeniden balamamak iin, devrimci srecin tikanmamasi iin bir araya getirilmesi gereken tm koullar arasinda, ilk kavranmasi gereken ey, iktidarin yerinin devlet aygiti olmadigi ve devlet aygitlarinin diinda, stnde, yaninda ok daha kk dzeyde ilev gren iktidar mekanizmalarinda degiiklik yapilmadigi takdirde toplumda hibir eyin degimeyecegidir. Tam da insan bilimlerine, zellikle psikanalize geliyoruz... - Psikanalizin durumu gerekten de ilgintir. Psikanaliz, belli bir psikiyatri trne (yozlama, soyaritma, soyaekim psikiyatrisine) kari olumutur. Psikanalizin nemli lde zemzemle yikanmi olmasi, -Fransa'da Magnan'in temsil ettigi- bu pratik ve bu teoriden kaynaklanir. Bu durumda, gerekten de, (zaten gnmz psikiyatrlarinin psikiyatrisi olmaya devam eden) bu psikiyatri karisinda psikanaliz zgrletirici bir rol oynadi. Ve hl bazi lkelerde (aklima Brezilya geliyor) psikanaliz, psikiyatrlar ile iktidar arasindaki su ortakligini tehir edici, pozitif bir siyasal rol oynuyordu. Dogu lkelerinde olup bitene bakin. Psikanalizle ilgilenenler, psikiyatrlarin en disiplinlileri degildir... Ne var ki, bizim toplumlarimizda sre devam etmektedir ve gcn baka trl ynlendirmektedir... Psikanalizin, bazi sonulari aisindan, denetim ve normalletirme kapsamina giren etkileri vardir. Bu ilikileri degitirmek ya da bunlardan yayilan iktidar etkilerini kabul edilemez kilmak baarilirsa, devlet aygitlarinin ileyii ok daha g kilinir... En kk dzeydeki ilikilerin eletirisini yapmanin bir diger avantaji udur: Devrimci hareketlerin iinde devlet aygitinin imgesi yeniden ina edilmemi olur. Delilik ve hapishane zerine incelemeleriniz yoluyla giderek daha disiplinci bir toplumun inasina tanik olmaktayiz. Bu tarihsel evrim neredeyse kainilmaz bir mantigin rehberliginde sanki... - Sanayi toplumlarinin ortaya ikiinda cezalandirici bir aygitin, normallerle anormaller arasinda siniflandirici bir dispositifin nasil yerletigini analiz etmeye aliiyorum. Daha sonra, on dokuzuncu yzyilda olup bitenin tarihini yapmam, bir dizi saldiri ve kari-saldiri, etki ve kari-etki arasindan, u anki ok karmaik gler ilikisine ve mcadelenin mevcut profiline nasil gelindigini gstermem gerekecek. Bagdaiklik, bir projenin gn iigina ikarilmasinin degil, birbirine karit stratejilerin mantiginin sonucudur. Insan bilimlerinin arkeolojisini, bedenleri, tavirlari, davranilari kuatmi olan iktidar mekanizmalarinin incelenmesinde kurmak gerekir. Ayrica, bu arkeoloji ortaya ikiinin koullarindan birini de burada bulur: On dokuzuncu yzyilin gsterdigi byk normalletirme ve disipline etme abasi. Freud bunun farkindaydi. Normalletirme konusunda digerlerinden daha gl oldugunun bilincindeydi. O halde, psikanalizin normalletirmeyle hi ilikisinin olmadigini syleyen bu kutsallatirici utan neyin nesi? Militan pratikte entelektelin rol nedir? - Entelektel artik gt vericilik rol oynayamaz. Proje, taktikler, saptanmasi gereken hedefler; bunlari bulmak iin irpiniyorlar ve bunlar iin mcadele ediyorlar. Entelektelin yapabilecegi ey, analiz aralari vermektir ve gnmzde bu esasen tarihinin roldr. Gerekten de, imdiki zaman hakkinda, dayaniksizlik izgilerinin nerede oldugunu, gl noktalarin nerede oldugunu, -bu-yz elli yillik olan bir rgtlenmeye gre- iktidarlarin nelere bagli oldugunu, nereye yerletiklerini ortaya ikarmayi saglayan yogun, uzun bir algi gerekmektedir. Baka deyile, mcadelenin topografik ve jeolojik bir lmn yapmak gerekmektedir... Entelektelin rol budur. Ama "sizin yapmaniz gereken budur", demek degildir kesinlikle. Beden siyaseti faillerinin eylemini koordine eden kimdir? - Bu, son derece karmaik bir btndr; bu btn tek baina dnebilecek kimse yokken, Page 3 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html
sonu olarak, nasil bu kadar incelikli bir dagitima, mekanizmalara, karilikli denetime ve ayarlanmaya sahip olabildigini kendi kendimize sormak zorundayiz. Arapsaina dnm bir mozaiktir bu. Bazi dnemlerde, baglanti failleri ortaya ikar... On dokuzuncu yzyil baindaki insanseverlik rnegini ele alin: Insanlar bakalarinin yaamlarina, sagliklarina, beslenmelerine, barinmalarina karimaya balarlar... Daha sonra, kiiler, kurumlar, bilgiler... kamu sagligi, denetiler, sosyal danimanlar, psikologlar bu karmakariik ilevden tremitir. Daha sonra da, imdi, sosyal grevliler kategorisinin yayginlamasina tanik olmaktayiz... Dogal olarak, tip ortak payda olarak temel bir ilev grd... Tip sylemi kiiden kiiye geiyordu. Evlerin nasil ina edildigine tip adina bakildi, ama ayni zamanda bir deli, bir sulu, bir hasta da tip adina fileniyordu... Fakat, tm bu "sosyal grevliler"in mozaigi -gerekten de- insanseverlik gibi karmaik bir ana kaliptan yola ikarak olumutur... Ilgin olan ey, tm bunlara nclk eden projeyi degil, paralarin nasil yerine yerletigini strateji terimleriyle grmektir.' Michel Foucault, Iktidarin Gz, Seme Yazilar 4, eviri Iik Ergden, Ayrinti Yayinlari
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 4 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
"#$%# &'('#" Nejdet EVREN
"Insan bedeni nedir sorusu, "bedensiz insan mi olur kari sorusunu agritirmaktadir. Beden ve canli, ekil ve ierik olarak ayritirilamayacagina gre, insan tanimi baka bir noktaya dmektedir. "Insan denilen canli trn her eyden nce bu ayrima noktasinda "insan olmayan tanimindan ekip ikartmak gerekir. Hayvanlarin ve bitkilerin de bir bedenleri vardir. Evrimleme srecinde elini alet gibi kullanmaya baladigi andan itibaren insan trnn dil ve beyin kapasitesindeki gelimeye bagli olarak diger trlerden ayrimaya baladigi bilinen bir olgudur. Ilkin izgiler ile balayan soyutlama yeteneginin giderek harfler ve kavramlar ile ekillenmeye baladigi da bir gerektir. Gn ve gece, karanlik ve aydinligi temsil ediyorlardi. Gnn koruyuculugu ve sicakligina karin, gecenin vahi ve sogugu ikili ve zitlarin dngsyd. Soyutlama yetenegi gelitike insan tr hem kendisini hem de diger canli trlerini ve ayrica iinde bulundugu evreni tm sirlariyla anlamak, zmlemek, ondan yararlanmak iin gzlemlemeye baladi ve bunlari not etti. Buldugu keifler ve aletler ile evresindeki olgu ve canlilari degitirebilecegini, ynetebilecegini fark edince de kendisini onlardan ayirdi. "Insan artik bir st kategoriydi ve efendiydi. Aydinlik ve karanlik onda dalist bir dncenin soyutlamasina neden olmutur. nceleri korku ve koruyucu tanrilarini yer-gk, kitlik-bereket, savai-barii, kisir-retken, kt-iyi olarak tanimlami olmasina neden oldu. Kendisini algilayan homo/insan duygulanmalarinin, algilamalarinin ve hislerinin gzlemcisi, aratirani ve tanimlayani da oldu. Soyutlayarak yarattigi tanrilar ile kendisini, kendisi ile soyutladigi geregi ayritirdi. Dncesini, duygularini ve hislerini kendisinden ayritirdiginda ise, "beden diina ikarak tm digerlerine "tin/ruh dedi. Yok olmayi bir dnm olarak grmek istemediginden olsa gerek bedensel rmenin/yok olmanin aresizligi karisinda "ruh unu srdrme dncesi ile onu/tin-i kendisinden ayritirmak suretiyle lmszletirmek istedi. Bu durum ona, mutlak bir huzur vermekteydi. Duyumsadigi iin "beden var olmamaktaydi oysa. "Beden duyumsadigi iin "bedendi. Biyo/kimyasal olarak bedenin varligi atom-alti paraciklarin devinimlerine bagli geliirken duyumsama ve algilama yetisi canli trleri arasinda farklilamaktadir. Soyutlama yetisi diger trlere gre daha ok gelime olanagi bulan insan trnn algilamasinin farkli olmasi kainilmazdir. (-Bu durum trler arasi bir hiyerari gerektirmemektedir. Yoksa beyin kapasiteleri insan beyin kapasitesinin yaklaik 1/3 olan maymun trlerinin sosyolojik-koruma duygularinin daha gelikin olmasi nasil aiklanabilir ki? rnegin sokaklarda yaamaya terkedilmi, sokaklarin tm elikilerinden fazlasiyla nasiplenen milyonlarca ocuk vardir. Oysa hibir maymun toplulugunda terkedilmi bir ye/ocuk bulunmaz. Tm yeler yek- digerini sahiplenir ve korurlar.-) Bu gelimeye bagli olarak beyin hcreleri ve kapasitesi artan insan artik tarihsel bir bellege sahiptir. Kalitim yolu ile sadece fizyo/biyolojik zellikler aktarilmaz, yaninda tarihsel bir bellek de her dlte, hem de olumaya baladigi andan itibaren aktarilir. Bu nedenle, insanin tinsel zenginliginin, yaam periyodundan ve grdklerinden ok te olmasi yadirganamaz, anlailamaz da degildir. Tin/ruh birleerek oluumunu srdrdg bedenle bir var olur; ondan ayrilamaz. Ancak yine ayni sreteki algilama eitliligi, farkliligi, boyutlarina bagli olarak nronlar arasi elektriklenmeye bagli olarak dnce dzleminde farkli grntler ortaya ikartirlar. Kiilerin farklilamasi buna baglidir. Elbette yetitigi evrenin ve koullarinin kiiler zerindeki etkilemeleri hibir zaman yok sayilamaz. Ruh/tin bedene sikitirilmi bir olgu, bedeni de onu kapsayan ekil olarak yorumlamamak gerekir. Aslinda, toplumsal genel algilama biiminin kiinin tarihsel ve zengin bellegi ile akimasindan/zitlamasindan kaynaklanan bastirilma tin ve beden arasindaki elikinin temel taini oluturur. Tm dncelerin eylem pratigine dklmemesi bu Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y13.html geliirmi oldugu esnek yapisini ortaya koyar. Tm organlardan ayritirilmi salt beyin dokusu hibir eyi algilayamaz. Beyin dokusundan arindirilmi dokular da ayni ekilde hibir ey algilayamazlar. Demek ki, tm duygularin, algilarin, degerlendirmelerin toplandigi, ilenerek kategorize edildikleri, eitli blgelerinde kayitlarin tutuldugu dncenin/dinin/ruhun laboratuari konumundaki beyin ile bunlarin oluumunu saglayan, ileten diger tm organlar/beden bir btndr. Bedenin fizyolojik/kalitimsal yapisinin ve var olma biiminin devinim yetisi d/duygularin devinim yetisinden daha sinirli olmasi beden ile d ve tinin ayri olduklarina kanit gsterilemez. Tm insanlarin dil organlarini bir an iin yok sayalim. O zaman sinirli sayidaki harf dizgelerinden sinirsizlaan szckler, kavramlar asla yaratilamazdi. Beden ve ruh/tin birlikte dogar, birlikte yaar ve birlikte dnrler; bir digeri bir digerinden ayritirilamaz. Beden, tinin kendisini gerekletirdigi olgudur. Tinin zlem ve istekleri beden tarafindan karilanir. Biimsel olan beden tin ile sonsuz z-n znesi, belirleyeni, etkiyeni haline gelir. Beden ve tin srekli birbirlerine yansiyan, bir-birlerini gerekletiren z-devinim alaninin rten tamlayanlaridirlar. Bir ceketin nndeki dgmeler ile kollarindaki dgmelerin farkli olmasi gibi. Koldaki dgmeler ilevsiz ancak grntsel bir deger tairlar. Oysa ndeki dgmeler ilik ile bir araya deldiklerinde biimde/grntde bir farklilik yaratirlar. Dgmeler ilikler ile bir araya gelmeden nceki biim onlarin bir araya gelmesi ile degimektedir. Ite tam da bunun gibi insan bedeni tin-i ile rttgnde ortaya koyduklari yeni ekil toplumsal olarak insan trnn znel yapisi, kiiligidir. Beden ve tinin tamamen rten birlikteliginden zgr bir yapi ortaya ikar. Tam anlamiyla bir rtme yoksa o zaman sosyo-ekonomik yapiya gre tanimi degise bile klelik kainilmazdir. Ilik geniligi yeterli olmadiginda dgmeleme aninda yaanan zorluk ya da kumain paralanmasi gibi ya o dgmeyi iliklemekten vazgeilmesi ya da dar kaliplarin yikilmasi gibi iki farkli sonucu zorunlu kilar. Tarihin ve sosyal yapinin znesi olan kii en gl, en zor ve en sessiz savai kendisi ile yapar. Beden ve tinin gerek anlamda bariikligi saglanamaz ise zgrlk kapisi asla aralanmaz. zgrlk firtinasi bedene arpmadika ruhlarin hep kle kalmasi bundandir. Sonsuzlaan z biimsizdir. Beden ve tin birlikteligi z-n sinirlari belirlenen durumudur. z ve biim ayni anda vardirlar ve birinin varligi digerini zorunlu olarak iinde barindirir. Byle olunca sonsuz z-n biimsiz olmasi kendi biimi olarak biim ile rtmektedir. Ayni ekilde sinirlari belirli maddeler de z-n sinirsiz ve sonsuz biimlerinden olmakla sonsuz dnm ile z-le rtmektedir. z ve biimlerin rttkleri, ayrimadiklari grlmektedir. Biimlerin z- yok etme olasiligi yoktur. Maddenin temel talari ekil degitirseler de z olarak ayni kalirlar. Isiya dnen enerji kimyasal tepkime ile suyu buhara dntrdgnde oksijen ve hidrojen elementleri aiga ikar, serbest kalirlar, ekil degitirseler de z olarak aynidirlar. Biimler yalnizca biim olarak yok olabilirler. ekilsiz olan sonsuz z bilinten bagimsiz olarak var-olandir. Genel "zn ekilsiz olmasi onun "ey olarak bilinmez oldugu anlamina gelmez. Baka bir deyile genel z bir "ey degildir. "zn belirginletirdigi ve birlikte sonsuzlatigi zamanla rten "biimler de tanimlanabildikleri iin bir "ey degildirler. Buradan hareketle ne "z n ne de "biim in bir "ey olmadigi sonucu rahatlikla ikartilabilmektedir. Ve tersinden hareketle -ki buna zit kavrami da diyebiliriz- "ey aslinda gereklik degildir. ey bir "hitir. Dilin devinimine bagli olarak gelitirilen bir soyutlama tm algilanabiliri kapsayan geni aidan bir kullanim olsa bile tanimlamakta zorlanilani aiklamak iin yaratilmi bir dil oyunudur. Bu dil oyunu tmden kaldirildiginda algilanabilen her sre artik "ey olmaktan ikacaktir. yle ise kii bedeni bir "ey degildir. Beden sadece biyolojik bir biim de degildir. Insan/kii bedeni denildigi zaman ona bir atif yapilmi bir deger yklenmi olunur. Bu atif onun tarihin znesi olmasina ynelik bir atiftir. Demek ki tin ve bedenin birlikteligi zneyi belirginletirmekle kalmaz, onun var-olu ekline gre tarihsel bir yer edinmesini de saglar. Tarihsel bellek olarak aktarilan tinsel yapi bedeni geriye dnmsz bir ekilde biimlendirir. Australopitecus Africanus-larin vcutlarini di etmenlerden koruyan tylenme artik gereklemez. Ayrica geliimin getirmi oldugu gnen ilkel zor koulu benimsemez ve istemez. Canli trlerinin beden biimlerine gre tinsel yapilari, tinsel yapilarina gre de beden biimleri farklilamazlar. Btn canli trlerinde duyumsama ve algilama boyutlari var-olduguna gre bunlarin nicelik ve niteliklerindeki farklilamaya gre gelitirdikleri ve gelitirecekleri biimsel degimelerin fazla bir nemi yoktur. Canli trleri arasinda hiyerari yapilamaz. Buradan hareketle tm canlilarin ortak bir tin-in biimlenmeleri olduklarini rahatlikla syleyebiliriz. Bu son tanimlanmaya bakilarak bir ilk olandan sz edilemez. Sonsuzluk z-n biimsiz ekli olduguna gre ilk ve son, ncesiz nce yoktur. Tm canlilarin ortak bir tin-i taimi olmalari da ite tam bu noktada sonsuzlugun z-n ortaya koyar. Insanin/kiinin ve tm canli-doganin bir-btn olarak korunmasi tm bedensel-tin-lerin ortak paydasidir. 24 Aralik 2008 Kksu Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y13.html
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y13.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
NSAN BEDEN: MASSA CONFUSA* Nilsun URALLI
(Massa Confusa* - Latince: Karmakariik ktle) "Sorgulayan akil, yaamda bir kiinin sahip olabilecegi en degerli hazinelerden biridir. Bu nedenle, Aristo'nun gdne kulak vermek akillica olacaktir: Bir kii kendisini egitmek isterse, ilk i olarak kuku duymalidir. nk gerek, ancak kuku duyularak bulunabilir." Charles M. Wynn - Arthur W. Wiggins HANIUWELE. Yeni Gineye ait adalardan biri olan Ceramda, E. Jensen tarafindan kaydedilen bir yk. Mitsel zamanlarda, Ameta adinda bir adam, avdayken bir hindistancevizi bulur. O gece ryasinda da, ayni hindistancevizini grr ve ryasinda kendisine, onu ekmesi iin emir verilir. O da ertesi gn buyrugu yerine getirir. gn ierisinde bir hindistancevizi agaci yetiir, bundan gn sonra da aga iek aar. Ameta, ieklerden koparmak ve kendisine bir iecek hazirlamak iin agaca ikar. Ama parmagini keser ve kani da iegin zerine damlar. Dokuz gn sonra iegin zerinde bir kiz ocugunun durdugunu fark eder. Ameta bu kizi, hindistancevizi agalarinin yapraklarina sarip sarmalar ve bytr. gn ierisinde kk kiz, gelinlik aga gelir. Ameta bu kiza, Haniuwele (hindistancevizi agacinin dali) adini verir. Byk festival sresince Haniuwele, dans edilen alanin merkezine yerletirilir ve dokuz gece boyunca, dans eden erkeklere armaganlar dagitir. Ancak dokuzuncu gn erkekler, dans alaninin ortasina bir ukur kazarlar ve Haniuweleyi iine atarlar ve ukurun stn kapatip, zerinde dans etmeye balarlar. Ertesi gn Haniuwele'nin eve dnmedigini gren Ameta, onu arar, ama ancak cesedini bulur. Cesedi topraktan ikarir ve her bir parasini farkli yerlere gmer ve btn bu paralar da, insanlarin beslenmesini saglayan bitkilere dnr. Ameta, Haniuwelenin sadece kollarini gmmez ve onlari, tanrisal bir varlik olan Sateneye gtrr. Satene, dans alaninin zerine dokuz burgulu bir sarmal yerletirir ve Haniuwelenin kollariyla buraya bir kapi yapar ve festivalde dans eden btn erkekleri de buraya toplar ve tanrisal bir varlik olmasina ragmen yle der: "Mademki size bunca degerli besinler sunan Haniuwele'yi ldrdnz, o halde ben de artik burada yaamak istemiyorum. Hatta hemen bugn gidecegim. Aranizdan bu kapidan gemeyi baaranlar, insan olarak yaamaya (bir bedene ve ruha sahip olmaya) hak kazanacaklar, geemeyenler ise hayvan (sadece bedene sahip olmak anlaminda) olacaklardir." Ve Satene, tm bunlari syledikten sonra, insanlara bir daha onlarla ancak ldkten sonra (yani sadece bir ruha sahiplerken) rastlaabileceklerini haber verir ve Yeryzn terk eder. Page 1 of 6 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html Insan, evrende bilinen akil sahibi tek varlik olmakla birlikte, diger tm gelimi canlilar gz nnde bulunduruldugunda grlmektedir ki, fiziksel olarak dogadaki en gsz varliktir da aslinda. Bu anlamda bir kedi ya da kpek yavrusunun, dogdugu andan itibaren yaamini idame ettirebilecek fiziksel ve igdsel donatiya sahip oldugunu bilmekteyiz. Ancak yine bilindigi zere insan; ne bebeklik dneminde, ne ocukluk, ne genlik ve dahi ne de yetikinlik dnemlerinde, temel fiziksel/bedensel ihtiyalarinin karilanmasi gerekliligi dolayisiyla, bakalarina bagimli olmadan yaamini srdremez. Yetikin bir insan olarak, ben, diger insanlarla birlikte degil de, tek baima ve bir dag bainda yaamak istiyorum, desek bile bugnden sonrasi iin, o aamaya kadar gelebilmek ve sonrasinda yaamimizi devam ettirebilmek adina, yine diger insanlara ihtiya duymamiz sz konusu olacaktir. Bu, insanin akil sahibi olmakla birlikte, bir bedene sahip olmasinin ve bedenin kainilmaz kildigi ihtiyalarin ve bugn birogumuz iin yaam amaci haline gelen "zaaflarin bir sonucu olarak grlp; "beden - ruh" msabakasini -grnen ky kilavuz istemez misali- daha ilk saniyelerde "ruh" kazanacak grdgnz zere gibi bir yanli yargiya ya da yargiya kapilmaya neden olmamali mutlaka ki. Degil mi ki u noktada yol gsterici olarak kendimize Aristoyu setik, o halde yazdigimiz ya da syledigimiz, yazacagimiz ya da syleyecegimiz her eyden kuku duymak gibi bir gerekliligi de devre dii birakmamiz sz konusu olamaz/olmamalidir. Geri ayni baki aisiyla, ayni kukucu yaklaima da kukuyla bakip, sonuta ruh bedenden evla oldugu iin Tanri cennetine bedenlerimizi degil, ruhlarimizi alacaktir da denilebilir. Neticesinde zellikle gnmz insaninin, birakin "ruh - beden" sorgulamasinda bulunup kendinde derinlemesini; kendi bedenini, diger bedenlerle ilikilerinde hangi noktaya oturtmasi gerektigini bilmesi bile sz konusu olamamitir, hatta bylesi bir gerekliligin dahi ayriminda degildir ne yazik ki. Gnmz "popler kltr ve popler sanat(!)" anlayiinin dayattigi "zorunlu - karamsar baki aisiyla grnen tablo bu ynde ne yazik ki, degilse i dnyama ilikin bunaltilarimin/bulantilarimin, vesile bulmuken aiga ikartilmasi abalari degil tm bunlar mutlaka ki. EVREN AGACI. Yakutlara gre "Evren Agaci", yaayan ve yaatan bir aga olarak tasarlanir. Bu aga, "yerin gbegi"nde ykselen sekiz dalli bir agatir ve bir tr "ilk Cennet"tir. Zira ilk insan orada dogmu ve yari yariya agacin gvdesinden ikan bir "Kadin"in style beslenmitir. Holmberg, bylesi bir imgenin, Kuzey Asyanin sert ikliminde yaayan Yakutlardan ziyade, prototiplerine Antik Doguda, Hintte ve Iranda rastlanan mitlere dayandigini ileri srer. (Rig Veda: Ilk insan Yama, mucizeli bir agacin dibinde, Tanrilarla birlikte imektedir./Hint & Yasna Ve Videvdat: Yima, Evren Agacinin zerinden, insanlara ve hayvanlara lmszlk dagitir./ran) Tunguzlar, dogumdan nce ocuklarinin ruhlarinin, kk kular gibi "Evren Agaci"nin dallarinda beklediklerini ve amanlarin gidip oradan onlari getirdiklerini sylerler. aman adaylarinin "sirra erme" ryalarinda grlen bu mitsel motif, bununla birlikte sadece Kuzey Asya'ya zg de degildir, rneklerine Afrika'da ve Endonezya'da da rastlamak sz konusudur. Trklerin Orta Asyada yaarlarken, "Yazgilar Kitabi" inaniini temel almalari dogrultusunda da, benzer temelleri grmek mmkndr. Bu mite gre de, "Hayat Agaci"nin bir milyon yapragi olup, her birisinin zerinde bir insan yazgisi bulunmaktadir ve her bir insanin lmnde, agatan bir yaprak eksilmektedir. Ve aman, toplulugun gelecegini ve "insan yazgisi"ni sorgulama hakkina sahiptir. Bu baglamda Mircea Eliade, ruhun bedenden nce var oldugu ya da "z olanin varolutan nce geldigi" dncesinin/anlayiinin, salt eski mitlere zg olmadigini belirtir "Mitlerin zellikleri" adli kitabinda. Ona gre "Homo Religiosus (dindar insan)" iin, hangi zamanda ya da hangi yerde yaanildigindan bagimsiz olarak, "z olan varolutan nce gelir" dncesi hkimdir. Mircea Eliade'ya gre bu gr, "ilkel insan ve Dogulu toplumlar iin oldugu kadar; Yahudi, Hiristiyan ve Mslman olanlar iin de geerlidir. Insan ncesinde nasil belirlenmi ise, sonrasinda da o olacaktir o halde, bu anlayi temelinde bir baki aisiyla degerlendirmede bulunursak. Yani belirlenmilikler (!) temelinde yaamak ya da yaadigini dnmek, insanin iine gelmektedir demek ki. Neden iine gelmektedir? nk yaadiklarinizin/yaadiklarimizin bizim haricimizde bir tanri ya da tanrilar tarafindan belirlenmi olmasi, yapip-etmelerimizin veya yapamayip-edemediklerimizin sorumlulugunu da bizden alip, o tanriya ya da tanrilara yklemektedir. zellikle gnmzde yaadiklarindan/gemiinden ikyet etmeyi temel dstur edinmi insanin, hatalari ya da olumsuz olarak nitelendirdigi yaanmiliklari iin, "Neden yaptim?" sorusunu sormasinin gerekliligi kalmaz bu anlayila. Aslinda bu noktada sorumlulugunu Page 2 of 6 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html stlenmesi gereken, ama bir o kadar da sorumsuz yaamayi temel sorumluluk (!) olarak algilama egiliminde olan kii; yaptiklari/yapamadiklari, yaadiklari/ yaayamadiklari, sevdikleri/sevemedikleri, birlikte olduklari/kavuamadiklari, istedikleri/ istemedikleri/isteyemedikleri vs. erevesinde, agirligi taiyamaz hale gelir ki, bu da onu ya akli dengesini yitirmesine veya lmne srkler. nk Sophoklesin de syledigi gibi, "En zoru tm yaptiklarimizin bizden kaynaklandigini kabul etmektir." Ama bu noktada, nceden Tanri tarafindan bir anlamda "formatlanarak yeryzne gnderilen ruhlarin, bedenden nce var oldugunu kabul etmek iin kolay tarafidir ki, Tanri da sanki durmadan insanlarin baina ne tr olumsuzluklar getirebilirim diyen ve bu tr belirlemelerde bulunan bir varlikmi gibi. Mircea Eliade'ye gre "Homo religiosus"un grevi, kendisinden nce gelen bu "z olan" belirlenimleri, bedeni vasitasiyla ya da davranilarla ortaya ikarmaktir. Ancak mitsel zamanlarda kararlatirilmi bu nsel belirlenimlerin ieriginin, bir dinsel anlayitan digerine degitigini grmek/sylemek mmkndr. Bu durumdan bir iki arayan A. Gehlen, "irk antropolojisine kari ve biyolojik temele dayanan bir gr ortaya atmitir. Kisaca belirtmek gerekirse bu gre gre, "Biyolojik yapisi bakimindan "organ ilkelligine" sahip bir "eksiklikler varligi" olan insan, bu eksikligi gidermek iin hayvandan farkli olarak davranilarini "etikletirmek" ve "rasyonelletirmek" yoluyla ruhsal ya da psikolojik ynn devreye sokar ve bir "kltr" ortaya koyar. Mengoglu bu noktada Gehlen'i, Kantin, "Insanin dogal donatim bakimindan savunmasiz bir varlik oldugu dncesinden kalkip "metafizik sonulara varmasi" ve insanin tm yapip etmelerini biyolojik bir temele dayandirmasi nedeniyle eletirir. Mengoglu'na gre bu baki tarzi, "Insanin yapip etmelerini yneten degerleri anlamada yetersiz kalir. Insanin "problemlerle dolu olan bu yanini hemen ve kolayca zveren bu "teori, insanin gerekligini - "fenomenlerini- dogru ekilde grp kavrayamaz. nk Takiyettin Mengoglu'na gre insan, "biyopsiik" bir varliktir. Yani, insanin bir "bios"u ve bir de "psyche"si vardir. Fakat insanin "bios"u ve "psyche"si arasindaki iliki bir eklenti degil, bir btnlk arz eder ve insan, bu iki genin bir toplami degil, bilakis birbirinden ayrilamaz bir btnlgnden ibarettir. Ona gre yzyillar boyunca insan, kaynaklari ve varlik - nitelikleri bakimindan, birbiriyle ilgisi olmayan iki heterojen alandan oluan bir varlik olarak degerlendirilmitir ve bunlardan birisine "ruh", bir digerine de "beden" adi verilmitir. Sonrasinda da "ruh ve beden"in zellikleri ya da ilevleri gsterilmeye aliilmitir, ama bir btn olarak "insan"in degerlendirilmesi eksik birakilmitir. Insanin kendi varligi zerine dnmeye balamasi, felsefi dnce tarzinin ilk rneklerini tekil etmektedir mutlaka ki. Bu anlamda insanin kendi varligi ve kendisini btnleyen/tamamlayan yapilar zerinde dnmesi, "insan" olgusu kadar eskidir ve kkleri "ilk insan"in varligina kadar dayanmaktadir. Bu anlamda biz gnmz insani olarak, bilindigi zere kendimizi "uygar insan" olarak nitelendirmekteyiz ve oklukla da bizden nceki her dnemde yaayan insani da "bizden daha az uygar" ya da "ilkel insan" olarak nitelendirme egilimine sahibiz, yanli bir yarginin israrindan bir nebze bile phe duymadan. Ancak yine gnmz insaninin ya da bizlerin, "kendisi ya da kendi varligi" zerinde sorgulama dzeyinin neredeyse dibe vurdugu gerekliginden yola ikarak, "kim daha ilkel ya da kim daha uygar" noktasinin tartimaya ailmasinin gerekliligi kainilmaz olmalidir. Mengoglu, insanin dalizm baglaminda degerlendirilmesine ilikin olarak, "nsan Felsefesi"nde yle der: "Bu baglamda, yani felsefe alaninda "dal" grn ve koutulugun tarihsel babasi Descartestir. Ilk kez Descartes yalniz insani ontik olarak iki alana ayirmakla kalmami; ayni zamanda, varolan dnyayi da iki total heterojen alana ya da iki heterojen "substans"a blmtr. Descartes, bunlardan birine "res extensa", digerine de "res cogitans" adini verir. "Res extensa"dan Descartes, maddesel ve organik dnyayi anlar ve "res extensa" mekanik yasalar tarafindan ynetilir. Bylece beden ya da insan organizmasi da, mekanik yasalar tarafindan degerlendirilen bir alanin kapsami ierisinde yer alir. Ancak "insani insan yapan" ge, insanin ruhudur, yani "res cogitans"tir. Descartestan sonra, "res cogitans" kavrami yerine, "geist ya da akil" kavramlari kullanilmaya balanmitir. Fakat Descartes, "ruh - beden" ilikisinin koutlugunda ve bununla ilintili olan dalitede, byk glklerle karilatigini kendisi de dile getirmitir. Husserl de, bedensel - zihinsel yaamin, bir btn ya da "anonim" oldugunu sylemitir. Bununla anlatmak istedigi ey, bir btn olarak zihinsel yaamin, "etkin benlik" tarafindan Page 3 of 6 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html retilmedigidir. Benlik, daha kapsayici nitelikteki, "anonim" zihinsel yaamin ierisine yerlemitir ve onun, yalnizca bir parasini etkin olarak retir. Diger bir anlatimla; "Ben"in (ego) iinde yaadigi, zihinsel yaamdir. Yaantilarin bu birleik btn, "Ben"in onun bir parasi olmasi anlaminda "benimki"dir. O, birlemi bir btndr ve "Ben" bu btnn bir parasi olarak, onunla btnlemi durumdayimdir. Fakat zihinsel yaam, bu i zaman sreleriyle kendisini birletirmesine ek olarak, bir bedenin varligiyla kendi varliginin bireimini yapar. Zihinsel olaylar; grsel, iitsel, dokunsal, kokusal ve tatsal algisal yneliler araciligiyla gelen, eitli bedensel fenomenlerle bireime sokulurlar. Bylece, kolumu hareket ettirme ynndeki kararim, hareket eden kol ve elimdeki "devinduyusal (kinestetik)" yaantilarla ve hareket eden kol ve elimin grsel algisiyla birletirilir. "Kendilik" kavrami, anlailmasi zor bir kavramdir ve "kendisini kavrama ve anlama" abalarinin her zaman iin bir adim nndedir. Manfred Spitzer, "Felsefe Ve Psikopatoloji" adli kitabinda yle der: "Kendilik, airtici bir ekilde "kendini yansitma sreci ile ortaya ikan bir ruhsal yapi olarak tanimlanabilir. Yani kendilik, ayni zamanda hem zne, hem de nesnedir. Buradaki paradoks, kendiligin taniminda gz ardi edilebilecek bir ey degildir. Dngsellik, dolaysiz bir biimde kendilik fenomeninin zne yneliktir ve kendiligin kendisi, kendine dnl, yineleyici ve kendi zerinde katlanan bir sretir. Kendilik - farkindaliginin kendiligi, srekli bir biimde varlik bulur. Bylesi bir sre, kimi zaman psikopatolojik bir hal alabilir. Mesela Descartes, epistemolojik temelini "Dnyorum." da bulmutur. Bylesi temel geleri sorguladigimiz zaman, zeminin altimizdan kaydigini hissetmek sz konusu olabilir. Bylesi bir durumun yarattigi psikozla, yaantimizin iyeligini kaybetmek de olasidir, yani tm bunlar bedenimde karincalanmalarin olumasina neden oluyor gibi. Yani soru, "Ben kimim?" sorusu degil, "Duyumsadigim gerekten ben miyim?" gibi sorgulamalarin temelini oluturmaya aday olabilir: "Kendimle nasil eduyum yapabilirim ve benim bir blmmn bana ait olmayabilir ya da olamaz oluu durumunda neler hissetmekteyim? Sonuta ruhla ilgili olarak, kiinin yaantiladigi ve ilikilendirdigi ve ruhunu etkileyen, di kaynakli molekllerce degitirilen anlamlara ilikin karmakariik yan etkileri, onu nasil etkiler? Kendilik, iki farkli yabanci - yaanti trn ayirt etmektedir: Birisi psikoz iindeki kendilik yapisi iinde yabanci, ama tanidik; digeri, yabanci ve yeni trdr. Bu aamada unu sorabiliriz: "Kendilik spirali iine alinan yabanci bir sre, gerekten de kendiligini istermi gibi arzu edilebilir mi?" Tm bunlarla birlikte, insanin "gerekte" kim oldugunu merak ediinde, kavramsal olarak belirsiz ya da paradoksal herhangi bir sorun yoktur aslinda: Insan ya da kii, tam olarak kendisindeki egilimler, dnceler, duygular, eylemler vs. hakkinda bildiklerine gnderimde bulunma isteminde ve arayiinda olan bir varliktir ve bunu, genel degerlendirmelerde bulunarak yapmasi da en dogrusudur mutlaka ki. Nasil ki, ellerimi grsem ve onlar hakkinda dnsem de dnmesem de, iki elim var olmaya devam edecektir ki, onlar benim kendilerini dnmemle ya da dnmememle, duyumsamamla ve duyumsamamla var olmayacaklardir ya da var olmaya devam etmeyeceklerdir, kendiligim ve btnlg de, ben onu dnsem de, dnmesem de vardir ve var olmaya devam edecektir. Kukusuz, bana ait bu zellikleri degerlendirme yoluyla bazi dzeltmelere gitme ynnde kararlar verebilirim; fakat bu degiimler, "dnl (refleksif)" edimlerin sonucu olsalar da, bu edimler aisindan zgl ya da znde sorunsallik taiyan herhangi bir lt bulunmamaktadir. Sonuta, salt bylesi bir problemde/sorunsalda degil, baka sorunlardan tr sikinti duydugum anlarda da, ayni eyi yapma ve tutarsizliklari saptama ve dzeltme ynnde bazi abalar harcarim. Hegel, bu soruna yle bir yaklaimda bulunmaktadir: "Deneysel (empirical) psikoloji, genel olarak ruhu ele aldigi kadar, gzler nne serebilmek iin, blmlenmi olan zel yetileri de incelemektedir. Deneysel Psikolojideki, ruhun blmlendigi ve birbirinden kati bir biimde farkli tutulan zel kisimlar (particularizations) bunlardir. Ruh, her biri ancak karilikli bir biimde yerleen ve bu nedenle digeriyle disal iliki gsteren, bagimsiz glerden kurulu ve yalin bir birleik yapi olarak ele alinmaktadir. "Derinlik inversiyonu" fenomeni, Disneylanddaki "Perili Kk"de, arpici bir ekilde sergilenmeye devam etmektedir ve ziyaretileri, kendileri yrdke btnyle dner grnen bir ift insan yzyle kari kariya birakmaktadir. Gerekte bu yzler, yanli olarak normal yzler eklinde algilanan boyutlu i - di maskelerdir. Binokler "derinlik inversiyonu"nun yarattigi bu yanilsama, 19. Yzyilda Helmholtz ve Mach tarafindan aratirilmitir. Temel mekanizmalara ilikin sorunlar, Gregory tarafindan da tekrar ele alinmitir. zellikle Yellottun deneylerinde, grsel yaantilarin ve grsel yaantilarla deneyimlenen srelerin, "Nesnelerin, gzn agtabakasindaki imgelerin sagladigi kanitlar Page 4 of 6 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html ilemin sonucu oldugu ortaya konulmutur. "Binokler derinlik inversiyonu", ters - yz boyutlu nesnelere ilikin olarak, tm koullarda ortaya ikmaz. Sadece, "Yalnizca derinlikte ters - yz grndg zaman, normal grnen son derece inanilmaz bir gerek biimin sz konusu oldugu durumlarda gerekleir. Yani aslinda gerek problem u olmali: "Her ey ne kadar gerek! Tm bu zerinde dnce retme abasinda oldugumuz alan ya da konu da dhil." Peki, bu sreten/karmaadan kurtulmanin/siyrilmanin yolu nedir/ne olmalidir? Felsefe desem, tm alternatiflerin zerinde yer alan felsefeyi bu noktada sunmak, ne denli felsefenin hakkini veren bir sylem olur, bilemiyorum aslinda. Tm bunlarin bir yolculuk oldugunu siklikla hatirlatma abasinda olan Jaspers, unu syler bize bu noktada da ve "Niin felsefe? sorusunu sordugumuzda: "Ne bilinir ve bu nasil bilinir ve bilinmeyen nedir?" dediginiz vakit, cevap biliniz ki felsefedir." Adger Allan Poe ve llerin Ruhlari: I Karanlik dnceleri iinde, gri mezar tainin Ruhun, yapayalniz bulacak kendisini Bir tek kii bile kalabaliktan Izlemeyecek senin, gizlilik saatini. II Ses ikarma o issizlikta Bir yalnizlik degil bu - nk yaamda nn sira Duran llerin ruhlari lmde de yine evreni alir ve onlarin Istekleri glgeler seni - ses ikarma. III Kalarini atacak gece, berrak da olsa Ve yildizlar gkteki tahtlarindan Iiklariyla, lmllere verilen umut gibi Bakmayacaklar aagiya. Hlbuki piriltisiz kipkirmizi gzlerin Sonsuza dek tenine yapiacak, Bir ate ve humma gibi Grnecek, bikkin ruhuna. ..... Steven Mithen, "Aklin Tarihncesi" adli kitabinda yle der: "Gemiimizi Agatha Christienin ya da Jeffrey Archerin yazdigi bir roman olarak degil, bir Shakespeare tiyatrosu olarak dnmelisiniz ve onu, oyunun sonunu nceden bilmenin, onunla ilgili anlayiinizi ve ondan aldiginiz zevki zenginletiren bir yk olarak degerlendirmelisiniz. Bylece, bundan sonra "ne olacagi konusunda endielenmenize gerek kalmayacaktir. Bunu yerine, olaylarin neden meydana geldigi konusuyla, yani aktrlerin akilsal durumlariyla ilgilenebilirsiniz. Macbethi, onun Duncani ldrp ldrmeyecegini grenmek iin seyretmeyiz ya da Hamlet'in, yaayip yaamayacagi zerine bahse girmeyiz. Onun yerine, yani onlarin neler yapip yapmadiklariyla ilgilenmek yerine; onlarin davranilarinin, akilsal durumlari konusunda bize neler anlattigiyla ilgilenmek, mutlaka ki daha yerinde olacaktir. Felsefenin ilevleri arasinda, mutlaka ki "sevgi, dostluk, vefa" kavramlarinin anlamini kavramak ve baglarini glendirmek yer almaktadir. Bu erevede, felsefenin vesile oldugu bu anlamlari yine/yeniden kavramama yardimci olan Felsefe Ekibi Dergisine ve editrmz Selma Hanima, gemi yillarda grencim olma ansina sahip oldugum ve bugn bunu zellikle hissedebildigim Gkhan Beye ulama konusunda bana yardimci olmalari adina teekkr etmek isterim. Felsefe, benim yaam amacim. Yaam amacimi seviyorum. Felsefeyle birlikte yaamimi/varoluumu anlamli ve beni gl kilan tm dostlara ve tm sevgimle. Ve her yazimin sonunda belirttigim gibi, benim hala umudum var! Page 5 of 6 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 6 of 6 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
nsan Felsefesi Baglaminda: Gereklik, mge ve Gsterge Olarak Beden
Mustafa GNAY Beden zerine konumak hem kolay hem de zordur. Beden hem gereklik hem de imge/kavram olarak ele alinabilecek bir eydir. Bedeni tanimlama konusunda Patocka unlari syler: "Beden anatomik ya da fizyolojik aratirmanin degil, ama znel bir fenomen olarak, insan bedeni, yaama deneyiminin konusu olan ve yaadigimiz bir eydir. Yaayan beden anatomik ve fizyolojik bedenin farkinda oldugumuz varligini varsayar. Bylece znel beden nesnel bedenin yalnizca bir refleksiyonu degildir. O zneldir, ama ayni zamanda zorunlu bir yaama koulu/yaama deneyimi anlaminda nesneldir.1 Barthesa gre, bir degil, birok bedenden sz etmek gerekir: "ok basit bir eymi gibi grnyor insan gvdesi, ok nesnel, ok fizikselmi gibi geliyor ilk bakita -bu konuda herhangi bir anlamazliga debilecegimiz kimsenin aklinin ucundan bile gemiyor-, oysa, birbirinden ok ayri bilimlerin, bilim dallarinin kendilerine gre birer gvde setikleri, bu gvdelerin de, nasil diyeyim, kendi aralarinda iletiim kurmakta zorluk ektikleri bir gerek.2 Bedeni inceleyen, belli blmleri zerine odaklanan pek ok bilimsel disiplin vardir. Tarih boyunca bedenin bilimsel bir nesne haline dnm sz konusudur. Farkli baki ailari ve anlayilar diinda, bilimler de insani belli yanlariyla, yani parali olarak ele alirlar. Bu nedenle, biyokimyadan ekolojiye, anatomiden paleontropolojiye, dilbilimden tarihe, arkeolojiye kadar insana ilikin sz olan her bilim, aratirmalari geregi paralara blerek anlamaya alitiklari insani, btnyle yeniden anlamak iin felsefi bir insan kavramina gereksinim duyarlar. Insana ilikin tek yanli belirlemelerden olabildigince uzak durmaya alian insan ve kltr felsefesi ise, bilim verilerini ekleyici degil, ayiklayici bir tutumla birletirir ve anlamlandirir.3 Elbette beden kavrami her zaman ruh kavramiyla birlikte dnlm ve ele alinmitir. yle ki ogunlukla ruh kavraminin glgesinde kaldigini ve ancak modernlikle birlikte bedenin ruhun glgesinden ikarak gereklik, imge ve gsterge olarak kendini ortaya koydugunu syleyebiliriz. Bu ortaya ikiin izlerini felsefi ve edebi metinlerde bulmak mmkndr. Varolmanin Dayanilmaz Hafifliginde Kundera unlari syler: "ok uzun zaman nce, insanoglu ggsndeki dzenli vurularin sesini akinlik iinde dinler, ne olduklarini aklina bile getiremezdi. Kendisini beden gibi yabanci, tanidik olmaktan uzak bir nesneyle zdeletirmek gelmezdi elinden. Beden bir kafesti ve bu kafesin iinde bakan, dinleyen, korkan, dnen ve hayretlere den bir ey vardi; bu bir ey, beden ikarildiktan sonra geriye kalan, ruh idi. Gnmzde, beden tanidik olmaktan uzak bir ey degil artik hi kukusuz; ggsmzdeki vuruun kalp oldugunu, burnun akcigerlere oksijen gtrmek zere bedenden diari firlayan bir hortum agzi oldugunu biliyoruz. Yz, bedenin tm ileyilerini kaydeden bir alet tablosundan baka bir ey degil; sindirim, greme, duyma, terleme, dnme. Insanoglu bedeninin her bir parasina bir ad vermeyi grendi greneli, beden giderek daha az Page 1 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html dert oldu baina. Ruhun eylem halindeki gri beyin hcrelerinden baka bir ey olmadigini da grendi. Eskinin ruh ve beden ikiligi bilimsel terimlere brndrld, imdi artik buna yalnizca modasi gemi bir nyargi diyerek glp geiyoruz.4 Felsefe tarihine baktigimizda ruh-beden ikiliginin ve sz konusu ikiligi/dualizmi ama giriiminin pek ok rnegini bulmak mmkndr. Modern felsefenin karitlikla, "dnyorum, yleyse varim szckleriyle baladigini ve bunun kendini onaylayan dnce oldugunu belirten Patockaya gre, "Modern felsefe (Descartes), Benle balar. Descartes, z- bilinle, benin bilinci ile balar. ve bu felsefe, "onlarin bedenlerinin kiisel karakterini henz kefetmemiken, insanlarin kiiligini kefetmitir.5 Insan bedeninin ve tarihinin bir digerini (tekini) varsaydigini belirten6 Gatens, modern dnemin nemli filozoflarindan Spinozaya ilikin olarak unlari syler: "Spinozanin bedenin imgesi olarak zihin nosyonu, bireysel bedenlerin seiciliginden ayrilmi olarak entelektel etkinlik konumuna ynelik bir reddi temsil eder. Beden/zihin karitliginin bozulmasi, bireysel ahlaktan ok, toplumsal olanin vurgulanmasiyla bagintilidir.7 Aristotelesden Descartesa kadar pek ok filozofun varlik anlayilarindaki dualizm, insan anlayilarini da etkilemi ve giderek insanin dual bir varlik olarak grlmesine yol amitir. Felsefedeki dualizm dinsel greti ve sylemlerde de karimiza ikar. rnegin, birok dinler, zellikle Hristiyanlik ve Islamiyet de insani "dual bir varlik olarak grrler. Insan beden ve tutkulariyla gelip geici; kt olan; ruhu ile iyi ve lmsz olan bir varlik olarak ele alirlar. Bu nedenle insan ve kltr felsefesinin, "paralayici gr ailarini terkederek insani bir btn olarak grmesi gereklidir.8 Insan ve kltr felsefesinin balica probleminin "insan nedir? sorusudur. Ancak bu sorunun ok farkli biimlerde ele alinmi olmasi, zerinde durulmasi gereken yeni sorunlara ve tartimalara da yol amaktadir. nk insani konu edinen btn baki ailari bir bakima onu blmekten yana grnrler. Bylesi yaklaimlarda, insana ya kendinde bulunan niteliklerinden tr iki yani olan bir varlik gzyle bakilir ya da yapip etmelerinden yalnizca birine agirlik verilir ve dolayisiyla onun btnlg byk lde gzden kairilir.9 Insani bir btn olarak grebilmek, insana ynelen btn felsefi, bilimsel ve sanatsal/edebi disiplinlerin yerine getirmesi gereken en nemli ilev ve amalaridir. Ancak bu kolay bir ey degildir. nk insani tanima ve anlama konusundaki ogu giriimin/denemenin tek yanlilik ve indirgemecilik ikmazina saplanmasina tanik oluruz. Bu noktada dalist yaklaimlarin eletirel okumasinin, insana baki ailarimizi ve ufkumuzu genilettigini sylemek mmkndr. Felsefi, bilimsel ve dinsel sylemlerin birbirine etkisi de yadsinamaz. Aydinlanma ve dnyevilemenin gerek insan anlayiini gerekse insanin beden kavrayiini radikal biimde degitirmesi sz konusudur. Ancak modern dnya grleri iinde, dinsel gelenek ve inanlarin kendilerini gncelleyerek srdrebildikleri de unutulmamalidir. Beden konusunda artik sz ve iktidari bilim(ler) almi grnse de, gemiten/gelenekten gelen egilimler biim degitirerek de olsa, varligini srdrmektedir. Barthes, kutsal ile ilikisi bakimindan beden konusunda unlari syler: "Geleneksel byk dinlerde, rnegin Hiristiyanlikta fiziktesi ve ahlaksal bir sorun olarak ele alinir gvde; ama yalniz bu dinlerde degil, irek gretiler gibi, zellikle de simya gibi dinin yan grnmlerinde insan gvdesi betimlemeleri stne ok derin dncelere rastliyoruz.10 Bedenin kutsalligi sorunu, Barthesa gre, modern yaamda farkli grnmlerle karimiza ikmaktadir: "Gvdenin kutsalligi sorunu, yaantimizin ok laik, ok agda grnmlerinde de su yzne ikiyor imdilerde: gvdemizin bilinli olarak, yani iten gelitirilmesini amalayan jimnastik gibi, yoga gibi, beden egitimi gibi giriimlerde; gvdemizi yalniz alitirmakla yetinmeyip gvdemiz stnde dnmemizi saglamaya ynelik abalarda, dinsel bir dncenin laik alana aktarilmasini gryorum ben: sz konusu olan, derin fizyolojisi bakimindan insan gvdesi ile kabaca doga diye adlandirabilecegimiz o ey arasinda bir eit uyuma, bir eit dengeye varmak.11 Insanin belli yanlariyla ele alinmasi gibi, bedenin belli yanlarinin ele alinmasi ya da belli yanlari zerinde odaklanilmasi sz konusudur. Tarihsel-kltrel degimeler hem insanin bedene bakiini hem de beden imgesini/tasarimini etkilemitir. Gnmzde bir tr "genlik irkiliginin yayginlatigini belirten Barthesa gre, ince, krpe insan bedeninin rnek gsterilmesi, yalilari dilayan agda toplumun yarattigi tehlikeli bir lmszlk ddr. Yzyillar boyunca lmszlg ruhta, ruh bakiminda arayan insan, artik lmszlk dn ya da daha uzun yaama arzusunu bedeninde, bedeni araciligiyla gerekletirmeye alimaktadir. Bir ideolojiye ve endstriye dnen saglikli yaama stratejileri, beden zerinde hegemonyalarini kurmu durumdadirlar. Sz konusu lmszlk dnn yol atigi ayrimcilik konusunda Barthes unlari syler: "agda gvdenin ayirt edici zelliklerini yakalamak ok zor, ama hi degimeyen, hi amayan bir zelligi var: gen gvde ile yali gvde arasindaki karitlik ve yali gvdenin toplumca dilanmasi. Bali baina bir d (mit) bu, agda bir d. Gnmz toplumunda yalniz gen gvdelere yer var. Reklamcilik, sinema ya da fotograf -bunlara kltr teknikleri diyorum ben- ne zaman insan gvdesini ele alsalar, Page 2 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html insanoglunu lmsz bir yaratik olarak grmek istercesine ille de krpe gvdeleri seiyor, degerlendiriyorlar.12 agda yaamda kltr endstrisin gen beden imgesini dayanmasi ve bu imgeyi hayatin her alaninda bir ideal olarak sunmasi, kiilerin kendi bedenleriyle ilikilerinin sorunsallamasina yol amakta ve sosyal-psikolojik vb. problemler yaanmasina da zemin hazirlamaktadir. Bu noktada bedenin "i tedirginliginden sz eden Barthesa gre, "agda toplumda, sinema, dans ya da reklam araciligiyla tam bir huzur iindeymi gibi grntleniyor insan gvdesi, ama znel dzeyde ogumuzun kendi gvdesiyle bariik olmadigi bir gerek. Gvdenin bu i tedirginligi, kendi gvdemizin bizde kt bir grnt duyumunun uyandirmasi birok sinircenin kaynagidir, bu yzden de gvdenin evresinde birok iblis dolanir durur: gln olmak, gvdemiz yznden gln dmek korkusu, bakasinin gvdesine ktlk yapabilme olanagi.13 Insanin bedeni yznden gln duruma dmesine bir rnegi, Kunderanin romaninda buluruz. Terezanin Tomas ile bulumasinda karninin guruldamasi, zneler arasi ilikilerde bedenin ihmal edilemeyecek bir gereklik oldugunu gsterir. "Tomasnin evine ilk gidiinde, karni guruldamaya baladi Terezanin. Bunda ailacak bir yan da yoktu stelik; sabah kahvaltisindan beri, trene binmeden nce alelacele yedigi bir sandviten baka bir ey girmemiti midesine. Aklini tmyle kendisini bekleyen gzpek yolculuga vermiti; yemek yemeyi unutmutu. Oysa bedeni gz ardi ettigimizde, onun kurbani olmamiz daha da kolaylair. Tomasnin nnde durmu, midesinin ektigi sylevi dinlerken baindan aagi kaynar sular boaldi. Aglamak geldi iinden.14 Beden insan ilikilerinde ve gnmz tketim kltrnde bir gsterge haline gelmitir. Birbiriyle karilaan, yz yze gelen insanlar, ayni zamanda bir gstergeler topluluguyla da karilamakta ve bu gstergeler araciligiyla iletiim kurmakta ve diyalog kurmaktadirlar. Ancak buradaki en nemli sorun, insanin/insan bedeninin bir gsterge taiyicisi durumuna gelmesi, arasallamasi ve tketim kltrnn bir unsuruna dnmesidir. Insan bedenine sahip olan tketim kltrnn, onun ruhuna/tinine de sahip olmadigini syleyebilir miyiz?
Dipnotlar:
1 Jan Patocka, Body, Community, Language, World, Open Hourt, s. 3, 1997. 2 Roland Barthes, "Insan gvdesi stne balikli sylei, ev. Adnan Benk, agda Eletiri, Ocak 1984. 3 Ulug Nutku, "Insanlar Insanliktan Ne Ister, Arti dergisi, Aralik 1992. 4 Milan Kundera, Varolmanin Dayanilmaz Hafifligi, ev. Fatih zgven, s. 50, 1986, Iletiim Yayinlari. 5 Jan Patocka, age., s. 9-10. 6 Moira Gatens, "Power, Bodies and Difference, Continental Feminism Reader iinde, Edit: Ann J. Cahill and Jennifer Hansen, Rowman and Littlefield, s. 269, 2003. 7 Moira Gatens, age., s. 256. 8 Takiyettin Mengoglu, Felsefeye Giri, Remzi Kitabevi, s.267, 1983. 9 Betl otuksken, Felsefeyi Anlamak Felsefe ile Anlamak, Kabalci Yayinlari, s.12, 1995. 10 Roland Barthes, age. 11 Roland Barthes, age. 12 Roland Barthes, age. 13 Roland Barthes, age. 14 Milan Kundera, age., s. 49.
Page 3 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 4 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Iindekiler Editrden Insan Felsefesi Baglaminda: Gereklik, Imge ve Gsterge Olarak Beden Dr. Mustafa Gnay Tango: Bedenin Dans Hali Berkay Dibek Beden: Estetikten Arzuya Gken Yaayan Beden zerine Sylei akir zdogru, Gken Yaayan Ben-Beden-Evren Yetkin Iik Insan Bedeni Nejdet Evren Spinoza, Etika ve Bedenin Bilgisi Oyunbaz Insan Bedeni: Massa Confusa Nilsun Uralli Bir Hikaye Neleri Degitirebilir? Melda Gngl Dilin Bedeni Ferda Page 1 of 2 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/
Dogan zlem ve Evrenselci Aklin Eletirisi Dr. Mustafa Gnay Yabanci Gl zge Algisal Inan Zeynep Savain Iktidar ve Beden Michel Foucault ik Bir Ambalaj Kagidi Olarak Insan Derisi Yaar ubuku Diaridan Grnen Insan M. Merleau-Ponty Descartes'da Zihin ve Beden Felsefe Ekibi Beden Felsefe Ekibi Biyo-Iktidar Felsefe Ekibi Paralanmi Beden Felsefe Ekibi Ruh-Beden Felsefe Ekibi
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 2 of 2 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Paralanmi Beden Felsefe Ekibi (.) Tm insanlar, diye hatirlatir bize Lacan, vaktinden erken dogarlar. Tam bir motor denetim saglamalari ve baariyla istemli hareketlerde bulunma yetenegine erimeleri uzun zaman alir. Bir "Ben serabi olan ayna-imgesi, bireyin gizil egdmleme yetisinin zamanla gerekleecegini vaat eder ve gerekten de, bu yetinin geliimini tetikleyen bir role sahiptir. Buraya kadar gayet iyi. Ancak `Benin `yabancilatirici menzili yle bir eydir ki birey srgit kendisiyle uyumsuzdur: `Ben hi durmaksizin dondurulamaz bir znel sreci dondurmak, insan arzusunun hareketli sahasina durgunluk getirmek gayretindedir. te yandan, insan trnn giderilemez yabancilamasinin yks sadece melez bir felsefe diliyle degil, Gotik bir masali andiran bir tonda anlatilir. Prgnance (g, potansiyel, anlam ya da ima ykl olma) szcg -Ingilizce pregnancy [gebelik] szcgne bulaarak olsa gerek - dogurmakla ilgili bir ey olup ikmitir. Daha kendisi yeni dogmu olan ocuk bir canavar dogurur: bir model, biri otomaton, yapma bir ey. Freudcu kuram `egonun `kurulmulugundan, onun kuruldugu yer olarak atimali bir gler alanindan ve korunmasi iin gerekli savunma aygitindan uzun uzadiya sz etmiti; fakat burada o szler Dr. Frankensteina tanidik gelecek terimlerle ilenerek sunulmaktadir. Insan znesinin iinde, yedek paralardan mamul, kendine zg kt alikanliklar ve yikici begeniler gelitiren zirhlarla donatilmi, mekanik bir yaratik retilmektedir. Freuda gre ilk kez ryalarda aiklik kazanan bireyin z blnmlg imdi Lacan tarafindan yeniden dnlmekte ve stelik bir kbus olarak tasavvur edilmektedir. Psikanalizin mutat dilinden daha keskin bir kopuu, Lacanin `paralanmi beden (corps morcel) kavramini ileyiinde grmek mmkndr. Bireyin ilk fiziksel uyumsuzluk algisinin hatirasini canli tutmaya ara olmasi bakimindan, bu fantezinin `benin `yabancilatirici kimligiyle belirgin bir yapisal ilikisi vardir. Bir kere paralarina ayrilmi, darmadagin bir halde grlm olan beden ve bu aninin agritirdigi endie, bireyin gvenli bir bedensel `benin sahibi ve mukimi olma arzusunu ateler. `Bene ynelik bu tasarimlar srekli olarak geriye bakili, paralanmaya dnk bir ekimin tehdidi altindadir; benin zirhinin sertligi birey zerinde bir zorlama olarak ileyip onun `disjecta membrasini [paralarini] darmadagin edebilir. Lacan burada sz konusu olanin, gerek bedensel uzuvlarla ilgili basit bir anilar kmesinden ok, fantezinin Janus-yzl yapisi oldugunda israrlidir. zne ister ileriye, yani bene dogru, isterse geriye, yani 'corps morcelye dogru ynelmi olsun, dndg ey bir inadir - degiik aamalariyla hep ayni ina. Fakat Lacan bu yapisal karilikli bagimliligi betimlerken bile iin ogunu imgelere yikar. Beden morcel [paralanmi] haldeyken paralarina ayrilan ey, bir fiziksel organizmadan ok, `degiik paralardan oluan bir manken, Barok tarzda bir oyuncak bebek, kollari bacaklari olan bir ganimettir (Family Copmplexes, 60). Dr. Frankensteina Profesr Spalanzi katilmitir -E.T.A Hoffmannin The Sandman masalinin ilgin oyuncakisi Profesr Spalanzi. Lacanin burada bir araya getirdigi tuhaf szel figr metne sapkin bir haz [jouissance] havasi getirir: sade bir kuramsal kavram, karanlik bir arzu nesnesi olarak kendini gsterir. Lacana gre, `paralanmi beden hibir yerde Hieronymus Boschun resimlerinde oldugu kadar unutulmaz biimde resmedilmemitir; insan imgelemini taciz eden bedensel felaketlere ilikin Lacanin szl anlatilari da -`hadim etme, iktidarsizlama, yaralama, uzuvlarin kopmasi, yerinden ikmasi, bagirsaklarin deilmesi, bedenin yutulmasi ve patlayarak iinin diina ikmasi imgeleri -bilinli olarak Boschun resim motiflerini yankilamaktadir: Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y16.html sirasinda belli bir dzeyde saldirgan bir zlmeyle karilaildigi noktada ve genellikle ryalarda kendini gsterir. Kanatlanip uan, bagirsak demek iin silah kuanmi kopuk uzuvlar ya da eksoskopide resmedildigi gibi bytlm, yerinden ikmi organlar, tipki hayalperest Hieronymus Boschun onbeinci yzyildan modern insanin imgeleminin doruguna ikiini resimlerinde kalici biimde sabitletirdigi eyin ta kendisi olarak grnrler. stelik bu biim, daha elle tutulur bir biimde, fantezinin anatomisini tanimlayan `kirilganlama hatlariyla, histerinin izoid ve kasilmali belirtilerinde grldg gibi organik dzeyde de gsterir kendini. Boschun resimlerinde cehennemin gzenekli bir yapisi vardir: tek tek azap ve ikence sahneleri bir mozaik halinde bir araya getirilir ve bir st anlatiyla degil de resim motiflerinin iyi tasarlanmi bir karilikli etkileimi sayesinde btnletirilir. Lacanin tmyle saldirganliga ayirdigi bir yazisinda, paralanmi beden insan yikiciliginin balica timsali haline gelir ve birok degiik baglamda tamamen yeniden tasavvur edilir. Histerigin muhayyel bedeni, ocuk oyunlarinin sembolizmi, dvme, snnet, vcuda kesik atmak gibi ilkel riteller, btn bunlarin yani sira modanin `ekle emale sokucu [Procrustean] keyfiligi, btn bunlarin bu rahatsiz edici ve derine kksalmi fantezi aisindan anlailmasi gerekir. Ancak, bu klinik ve toplumsal olgularin sunumunda tartimaya yer verilmez. Ne dengeleyici herhangi bir bulgu ne de alternatif aiklama yntemleri degerlendirilir: temel ruhsal btnleme ve paralanma diyalektigi Lacanin tartimakta oldugu fantezilerin aynini okurda harekete geiren gzenekli bir imge rgsn destekler. Bu da Lacanin Dnyevi Zevkler Bahesidir. Aldatici btnlk ve cehennemi paralani arasinda sikiip kalmi olan ben bahtsiz bir hayat srer. `Bene olagan neesini veren ve kiinin bir plan yapip uygulamasi gibi basit eyler yapmasina olanak taniyan her ne varsa kuramsal resmin kenarlarina itilmitir. Gerek Freud, gerekse Lacan kuramlarini Sokrates-ncesi filozoflarin kozmolojik kurgularinda oktan belirtilmi eyler olarak sunar. Freud, Analysis Terminable and Interminable (1937) balikli alimasinda Empedoklesten alinti yaparak kendi ileri srdg ilksel gler olan Eros ve lm igdsnn Empedoklesi atian ilkeler Sevgi ve Kavga olarak zaten bilinen eyler oldugunu teslim ederken, Lacan Kavganin ncelligini ilan etmi biri olarak Herakleitos u anar. Kendi fikirlerini desteklemek iin Antikagdan kehanet degerinde kanitlar arayan Lacan iin Empedokles de pekl ve belki ok daha iyi i grebilirdi. nk Empedoklesi fizik sisteminde, canlilarin nce bir morcellement [paralanma] srecinden getigi evrimin ilk aamasi imgeleri bakimindan Boschun dnyasiyla airtici bir benzerlik iindedir: "Ite boynundan kopup firlami nice yzler, omuzlarindan ayrilmi dolaan kollar ve alinlarini yitirmi, yerinden ugrami gzler. Bylesi imgelerin Antik dnyanin yazilarinda yer almasi pek kuku gtrmeyen bir eyi, yani paralanma fantezilerinin farkindaligi olan uzuvlu her canlinin taidigi bir yk oldugunu ve insan bedeninde yaayan herkesin o bedenin iine `kirilganlama hatlari ektigini dogrulama egilimindedir. Kaynak Malcolm Bowie -Lacan Dost Kitabevi
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir. Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y16.html
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y16.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
RUH - BEDEN Felsefe Ekibi Descartes (.) zce birbirinden ayri olan ruh ile cisim arasindaki baglantiyi nasil kurmali? Ruhun temel- niteligi "dnme idi, cisimdeki de "yer kaplama. Bunlar da bir araya gelemeyen, birbiriyle bagdaamayan nitelikler: Bilinli olan yer kaplamaz, yer kaplayanin bilinci yoktur. Ancak, insanda bu iki cevher bir arda bulunurlar. Biri tekinde olupbitenlerin nedeni olmayan, bali balarina ayri birer gerek alani iki tzn burada aralarinda herhalde bir baglanti olacak. Bu baglantiyi ne olarak dnmeli? Kendisinden sonraki felsefeyi ok ugratiracak olan bu "ruh ile beden arasindaki baglantiyi Descartes, iki ayri ey arasindaki bir alimabirligi olarak tasarlar. Bunlar, srekli olan bir karilikli etki bagi ile birbirine baglilar: Ruh, bedenin bir takim uyarmalarini dogrudan dogruya duyar ve onlara birtakim duyumlarla tepkide bulunur; ruhun birtakim egilimlerini, yani isten edimlerini de beden bazi hareketler olarak gerekletirir. Buna gre, ruh ile beden birbiri karisinda, hem etkin hem de edilgin olabilen birer etmen durumundadirlar. Ruh ile beden birbirini nasil etkiliyorlar? Descartesa gre, insan bedeninin her yani ruhla karilikli etki halinde degil; yalniz bu etkilere aracilik eden beyin, dogrudan dogruya ruh ile degme halindedir. nk duyu organlarina gelen etkilerin ruhta bir renk, ses, koku vb. duyumu olabilmeleri iin, beyne ulatirilmalari gerekir; bedenin istenli hareketleri de, beyinden ikan sinirlerin getirdikleri itiler (impulsus) ile olabilir. Descartes beden ile ruhun beyindeki karilamalarini aiklamak iin, beynin merkezini, daha dogrusu bu karilamanin oldugu tek bir noktayi arar ve ararken de yle dnr: Ruh uzamsizdir, blnemez bir btndr; ruhun etkide bulunmasi ve etki almasi bu yapisi ile iliikli olacaktir; dolayisiyla ruhun beyin zerinde etkileri beynin tek bir noktasindan olabilir; bedenden gelen uyarmalar da ruha ancak bu tek noktadan geebilirler; bu yle bir nokta olacak ki, isten edimlerinin itilerini eitli organlara gtren sinirler de buradan balayacak, uyarmalari beyne ulatiran sinirler de burada bitecek. Descartes bu noktayi, bildigine gre, beynin biricik ift olmayan organi "kozalaksi bez (glans pinealis) de bulmu olduguna inanir. Burasi ruhun "yeridir, ruh burada yerlemitir. Ancak, buradaki "yer szn dildeki anlamiyla almalidir; nk Descartesa gre ruh uzamsizdir, bir yer kaplamaz, dolayisiyla ruhun yeri olamaz; ruh herhangi bir yerde, beyinde filan bulunamaz. Burada Descartes "yer derken, ruhun etkilerinin kendisinden iktigi, ruha gelen etkilerin kendisine ulatigi beynin bir noktasini anlamaktadir. Ruhun dogrudan dogruya kendi ileyii ve grevleri konusunda Descartes, ruhun grevlerini actionlar (eylemler) ve passionlar (edilgiler) diye ikiye ayirir. Actionlari dogrudan dogruya kendimizden ikan haller olarak yaariz. Passionlar ise bir yandan ruhla, br yandan da bedenle ilikili olan olaylardir; passionlarin nedeni bir kismiyla bedendedir. Descartes ruh gretisinde zellikle duygulanimlar (affection) zerinde durmutur. Bunlarin asli ve ikinci derecede olanlari var. Temel duygulanimlar alti tanedir: ama, sevgi, tiksinme, iddetli istek, zgnlk ve sevin. Geri kalan btn duygulanimlar, bu temel duygulanimlarin birlemelerinden ya da birer eidinden baka bir ey degildirler. Duygulanimlar bir yandan ruhla, br yandan bedenle ilgili olaylardir. rnegin "korku, salt fizyolojik olarak, yani yalniz bedende olupbiten bir olay olarak grldkte, korku veren bir eyi grmeden dogmu olan ve kaslari bir kama hareketine gtren bir ititir (impulsus). Psiik bakimdan ise, korkan kimsenin ayni zamanda kamayi istemesidir. Burada bedenin bir egilimini ruh da bu hareketi onayliyor. Occasionalistler Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y17.html (.) Descartes felsefesinin gr ve anlayii iinde yetien baka bir takim dnrler de, bu felsefenin baka bir ana dncesini, dualizmini kendilerine iki-noktasi yapmilar, balica bu sorunu zmeye ugramilardir. Descartes geregi cismin dnyasi ve ruhun dnyasi diye ikiye blmt. Cisim ile ruh iki ayri tzdrler, yapi ve zce birbirinden kkten ayrilirlar: cisim yer kaplar, ruh dnr. Bunlar da birbirleriyle bagdaamayan niteliklerdir: bilinli olan (dnen) yer kaplamaz, yer kaplayanin bilinci yoktur. Ama bu iki ayri tz insan adini verdigimiz varlikta bir arada bulunmaktadirlar; insanin rgs bu ikisinden dokunmutur. yle ise bu iki tz arasindaki baglantiyi ne diye anlamali? Descartes kendisi bu baglantiyi empirik bir olgu diye kabul etmi, karilikli bir etki, bir ibirligi diye anlamiti. Ancak, bununla iin glg giderilmi olmuyordu; Descartesinki inandirici bir aiklama degildi. Iki tz ylesine bir kesinlikle birbirinden ayirmiti ki, bu ayrilik ailmaz bir uurum gibi grnyordu. Kendi ilerine kapali olan bu dnyalardan her birinde olup bitenleri anlamak kolaydi: Cismin dnyasindaki btn degimeler hareket yzndendi; ruhun dnyasindaki btn olular, bilincin trl haller almasi idi, bir dncenin nedeni baka bir dnce idi. Ancak, diaridaki bir hareket nasil bir duyumun nedeni olabilir? Bilincin iindeki bir isten edimi, diindaki bir hareketin nasil nedeni olabilir? Bir rengi grmemek, cisimler dnyasindaki bir olayin ruhta bir etki yaratmasi demektir. Kolumu kaldirmam da, bilin erevesinde olupbiten bir olayin (istemenin) bilin diindaki dnyada bir etki yaratmasi demektir. Oysa bu iki dnya ailmaz sinirlarla birbirinden ayrilmiti. Bu dnyadan tekine gei nasil oluyor? Descartesin aik biraktigi bu "ruh (mens) ile cisim, beden (corpus) arasindaki baglanti problemi, onun izinde yryen bir takim dnrlerin balica konusu olacaktir.
Geulincx (.) Ona gre, bilincin halleri (modus) iki bege ayrilirlar: Duymak, istemek, yargida bulunmak gibi bizim kendimizden treyen, kendimizin yarattigimiz (yaratiyoruz diye yaadigimiz) haller, bir de duyumlar. Bu sonuncular bilinte yaratilmi olmayip bize verilmilerdir; bunlari biz yaratmadigimiza gre nedenleri de bilincin diinda olacaktir. Insan nasil yaratildigini, nasil meydana geldigini bilmedigi eyi de kendisi yaratmi olamaz. Kendi vcudumdaki hareketleri, hele baka cisimlerdekini nasil meydana getirdigimi kesin olarak bilemiyorum; sinirlerin uyarilinca bir ruh olayini nasil yan bir takim tasarimlarin bende meydana getirildigini deneylerimle biliyorum. Ama bu deneyler de, bu etkiyi meydana getirenin kim oldugunu bana bildirmiyor; bunun zerine bir ey grenemiyorum; ben kendim burada yalniz seyirciyim, aktr degilim; vcudum da sadece bir alet. Vcudum ruhumdaki duyumun nedeni olmadigi gibi, ruhumda meydana gelen isteme de vcudumun hareketinin dogrudan dogruya bir nedeni degildir. Diimdaki uyarma ile iimdeki isteme, bunlar, ruhumda bir duyum, vcudumda bir hareket yaratmak iin yalniz birer vesile (occasio)dirler, bunlar asil nedenler degil, vesile nedenler (causa occasionales)dir. Bu olaylarin asil nedeni Tanridir. Tanri, bedenimdeki uyarma dolayisiyla, bu vesile ile ruhumda bir tasarim meydana getirir; bu isteme vesilesi ile vcudumda bir hareket yaratir. Ruh ile beden (vcut) arasindaki ilgiyi byle anlayan bu gre occasionalism, bundan yana olanlara da occasionalistler denir. Tanri her vesile ile dogrudan doguya ie kariiyor mu? Yoksa beden ile ruhun birbirine uygun ilemesini batan beri mi byle ayarlami -Bu anlayilarin ikisi de Geulincxte var. Daha dogrusu, balangilarda Tanrinin her vesile ile ie karitigini, aracilik ettigini kabul ederken, sonralari beden ile ruh arasindaki baglantiyi batan beri byk bir ustalikla birbirlerine gre ayarlanmi iki saatin birlikte ilemelerine benzetir - birinin ilemesinin nedeni teki olmadan. Malebranche (.) Geulincx gibi Malebranche iin de, ruhi tz ile maddi tzn birbiri zerinde bir etkileri olamaz; bsbtn ayri yapilari olan iki tz arasinda bir bag kuran, Tanrinin araciligidir. Bu dncenin taidigi sonucu da Malebranche tam bir kesinlikle ortaya koyar: Sonlu tzler, ne ruh ne de cisim, etkin degildirler; btn etkinligin tek nedeni sonsuz tzdr, Tanridir. Evrende eylemde bulunan tek varlik Tanridir; burada btn olupbitenlerin gerek nedeni Odur: Beden ile ruh arasindaki baglantiyi kurup dzenleyen de, cisimler arasindaki etkilere aracilik eden de Odur. Ruh da bagimsiz bir tz degildir, ruhta da olupbitenler ancak "vesile nedenlerdir (causes occasionelles). Spinoza (.) Beden ile ruhun ilgileri sorunu, Descartes felsefesinin geriye biraktigi bir glkt. Descartesin kendisi beden ile ruhu yapi ve ileyi bakimindan birbirinden bsbtn ayri olan iki tz diye ayirmi, bunlarin arasindaki baglantiyi bir "birlikte ileme, bir "karilikli etki olarak anlamiti. Hatta beyindeki "kozalaksi bezi iki ayri ynden gelen etkilerin ayarlandigi merkez diye gstermitir. Descartesin bu aiklamasi, daha nce birbirinden kesin olarak koparilip ayrilmi olan bu iki tz birbirine yeniden baglamak iin inandirici bir zm degildi. Descartestan sonra bu sorunun glgn kendilerine balica bir kaygi edinen occasionalistler (Geulincx ile Malebranche) glg yenmek iin iin iine Tanrii karitirmilardi. Onlara gre beden ile ruhun birbirleriyle dogrudan dogruya bir baglantilari Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y17.html
yoktur, bunlar kendi balarina aralarinda bir baglanti kuramazlar; onlari birbirine baglayip birlikte ilemelerini saglayan Tanrinin araciligidir. Ancak, byle demekle occasionalistler de sorunu zm olmuyorlardi. Ruh ile bedeni bylesine birbirinden ayirinca, iin iine Tanri da karisa, bunlarin ibirligi etmelerini anlamak gtr. Descartesinkinden de, occasionalistlerinkinden de baka olan "tz gretisi ile Spinoza bu sorunu kolaylikla zer. Descartesin balibaina birer tz saydigi ruh ile cisim onun felsefesinde tz olmaktan ikip tek, sonsuz tzn (Tanrinin) birer z-niteligi (attributum) olmulardi. Ama her attributum da, iindeki moduslarla kendi iine kapali bir baglanti idi; onun iindir ki uzamin bir modusu dncenin bir modusuna -ya da tersine - baglanamazdi. Ancak, birbirine kapali birer sistem gibi olan attributumlar sonunda Tanrisal tzde birleiyorlardi. Her attributum -ruh olsun, madde olsun -kendi moduslari sistemiyle, Tanrinin znden zorunlulukla ikmiti. Tanrinin z de her eyde ayni kalip ayni olduguna gre attributumlardaki moduslarin sistemi birbirine paralel olacaklardir; baka bir deyile: Bir attributumdaki her bir modusa teki attributumdaki bir modus paraleldir. Attributumlardan birindeki moduslarin oluuna teki attributumdaki moduslarin oluu da paraleldir; Spinozanin deyiiyle: "Gerek dnyanin (nesnelerin) dzeniyle ideal dnyanin (idelerin) dzeni birdirler. Ruh ile bedenin grnrde birbirleri zerine etkileri var: nk bunlar zorunlu olan olularinda birbirlerini her an karilarlar, her an birbirlerine paralel bulunurlar. Bu paralelizm yznden maddi dnyadaki her fenomen, ruhta kendisini karilayan bir temsilci bulur. Bir igdy duydugumuzda, ya da bir karar verdigimizde madde dnyasinda hareket ve durgunluk yasalarina gre bir eyler olur. Yalniz, bu arada olanlar, hep ayni bir tzde olupbiten ayni eylerdir -Ama baka baka attributumlar aisindan, yani eitli bakimlardan grlmektedirler. Aralarinda -Descartesta oldugu gibi -karilikli bir etki degil de, yalniz bir paralelizm olan insanin fizik ynyle psiik yn, Spinozaya gre, gidileri bakimindan birbirlerine tamamiyla uygundurlar; birincisinin yetkin ya da eksik olmasi, tekisini de yetkin ya da eksik yapar; fizik organizma saglam ve gl ise ruhi hayat da buna uygun bir nitelik kazanir vb. Leibniz (.) Ruh ile beden arasindaki baglantiyi da Leibniz "nceden kurulmu uyum teorisi ile aiklar: Ruhun monadlari ile bedenin monadlari arasinda hibir nedensellik (causalit) baglantisi yoktur; ama ruh her an bedende olupbiten ayni eyleri tasarimladigindan bedeni etkiliyor ve bedenden birtakim etkiler aliyormu gibi grnr. Beden ile ruh arasindaki ilikileri aydinlatmak iin Leibniz, Geulincxde de buldugumuz birbirine paralel ileyen iki saat rnegini ele alir: Bu iki saat, ya ilemelerinde birbirine karilikli olarak baglidirlar; ya ilemelerini bir usta boyuna dzenliyorlardir; ya da daha balangita birbirine paralel olarak kurulmulardir ve bundan byle de hep paralel olarak ileyeceklerdir. Birinci olasiligi Descartes ileri srmt: Ruh ile beden karilikli etki halindedirler. Ikincisi occasionalistlerin dncesi idi: Ruh ile beden arasindaki baglantiyi her an kurup dzenleyen Tanridir. ncs de Leibnizindir: Bu iki saatin batan beri ayarlari birdir; bylece aralarinda nceden kurulmu bir uyum vardir. Tanri yalniz beden ile ruhu degil, btn varliklari, srekli bir uyum iinde bulunacak gibi dzenlemitir. Bundan dolayi Tanri ikide-birde evrenin dzenine karimak zorunda kalmaz. Kaynak: Felsefe Tarihi -Prof. Macit Gkberk
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y17.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
SPNOZA, ETKA ve BEDENN BLGS Oyunbaz Spinoza 17.yy. felsefesinin tam merkezinde durur. Rnesansin sagladigi birikimi derleyip toparlayarak, bundan birligi btnlg olan bir dnce baglantisi gelitirir. Felsefesi pratige dayali olup, verdigi rnekler gnlk yaama aittir. Spinozanin tm yazdiklari sanki bir eit hayat tecrbesine dayaniyor gibidir. O her eyi olua bagli olarak dnr, kendi duygulanilarinin uuruna sahiptir. Bir Bedeni oldugunu ve Beden hayatinin hangi artlarda aktigini gzlemleriyle destekleyerek ortaya koyar. Etikayi benzersiz kilan da tam budur: Ortada olan salt ahlaka dair yazilmi bir kitap degil, bir doga felsefesinin, fizigin, bir davrani biliminin, siyaset, din felsefesinin, varlikbilimin harmanlandigi, kendini ve dnyayi anlama kilavuzu vardir. Spinoza, `Etikayi felsefeye dair bilgiler ieren bir kitap olarak degil, bir sanat eseri, hayatin geometrisi olarak tasarlamitir. Be ayri blm halinde yazilan Etika; bu dnya ve sonsuzluk iinde var olan insan hayatinin geni, sonsuz bir arka planini veren nermeler ile ie balar. Spinoza tmelden, Tanridan balayarak tm bilgileri tmdengelimli bir yol olan geometrik yntem ile bu temelden retir. Ikinci blmde mekanik olan bir tabiat anlayii gelitirir. Insan bilgisinin incelenmesine, zihin-beden ilikisine geer. "Zihnin kaynagi nedir? sorusuna cevap verebilmek iin dnen ile dnlenin ne olduklarini incelemeye giriir. eylerle fikirlerin mnasebetlerine dair sarih kurallari ortaya koymaya aliir. nc blmde ise duygularin, tutkularin dogasini inceler. Amaci ruh adini verdigi duygulari ve hisleri saglam bir nedensellik zincirine baglamaktir. Arzu, sevin ve keder ilk nedenler bakimindan temel duygulardir. tekiler bu duygulanitan gelmektedir (Spinoza, s.140). Duygularin nefsi koruma egilimi ile mnasebetlerini, fikirlerin etkisi ile onlarin nasil ekil degitirdiklerini gsterir. Son iki blm ise insan varoluunun klece hallerine ve buradan kurtulmanin yollarina aittir. nszde Spinoza nce duygularimiz ve vcudumuz verili oldugunda "iyi" ila "kt"nn, yetkin olmayi ve yetkinlik arasindaki farkin reel bir fark olmadigina, yani greli olduguna dair nermelerini siralar. Spinoza der ki; biz her eyden nce tutkularimizin tutsagiyiz: Ama tutku tutsakligi demek, insanlarin dnyasinda, insanin sinirli olan kuvvetinden gelir; biz ogu varliktan daha "iyi" durumda olsak bile yine de greli olarak "gszz", nk sonlu varliklariz. stelik pasif duygularimiz (nefret, korku, fke, acima) bizi dnyadan yabancilatirirlar 'biz de bu yabancilama yznden yanli iyiliklerin ve dogru ktlklerin peine deriz ve bunlar bizim iin en gl tutkular haline gelebilirler' Byle bir karmaada Spinoza tek arenin "erdem" denen eyin doga tarafindan zaten saglanmi olan temelini formle edebilmek ve ona uygun yaamak oldugunu syler: `Mutlak olarak erdem ile ilemek bizde aklin ynetimi altinda asil faydalinin aranmasi ilkesine gre varligini korumak, ilemek ve yaamaktan baka bir ey degildir(Spinoza,s.216).
Beinci kitapta, sadece istemekle aklin bizi kt duygulardan, tutkulardan kurtaramayacagini, insanin kendi nefsine, evresine ve Tanriya kari sevin-saadet iinde olmasini mmkn kilan yollari, aralari siralamaya balar. Bedenini tanimak, yetilerini gelitirmek ve zerinde denetim kurabildigin bir hayal etme tarzina sahip olmakla.Her kimin ok sayida eyleri yapma yetisinde olan bir Bedene sahipse, o kimse kt olan duygulanilarin pek az hkm altinda kalir ve bylece onda zihin iin geerliligi olan bir dzene gre bedenin duygulanilarini dzenlemek ve zincirlemek gc vardir. (Spinoza, s. 289). BR BEDEN NELERE MUKTEDRDR? Spinoza her trl dnmenin, duygulanmanin, arzuyu hissetmenin bedensel oldugunu Page 1 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html dnr. Bedensel varolu bir muktedirlik halidir, arzular ve duygulanimlar retebilme yetenegidir. Bedenin ruha boyun egecegini, onun iradesine tabi olacagini syleyen Descartesin tersine ruh ile maddeyi zdeletiren Spinoza iin `ne beden ruhu, ne de ruh bedeni dnmek bakimindan gerektirmez(Spinoza, s.132) den ibarettir. Insan ruhunu meydana getiren fikrin objesi bir beden ise, bu bedende ruh tarafindan kavranmayan hibir ey olmayacaktir. Ruhumuzun objesi varolan bedenden ibarettir ve baka bir ey degildir. Insan can ve tenden ibarettir ve insanin teni onun hakkindaki duygumuza uygun olarak vardir(Spinoza, s.89). Beden ve ruhun birbirlerine olan stnlkleri yerine paralelliklerini savunur Spinoza. Spinoza net bir dille beden hakkinda unu syler; "imdiye kadar kimse bedenin gcn tespit edemedi; Bedeni Ruhtan bagimsiz olarak ortaya ikaran bir deney ortada mevcut degildir. Beden yalniz kendi tabiat kanunlariyla Ruhu hayrete drecek bir ok eyler yapabilir.Henz hi kimse btn fonksiyonlarini anlayabilecek derecede yetkin olarak bedenin yapiliini anlami degildir. (s.133) Sonra hi kimse Ruhun ne, hangi tarzda aralarla bedene hareket getirdigini, ona hangi derecede hareketler verebildigini, ne de onu hangi hizla kimildatabildigini bilmektedir. Ardindan Ruhta dnmek zelligi oldugunu, susmanin, szn, ve Bedene dair bir ok etkileimin de ruhun iradesine bagli oldugunu syleyenlere kari, "Beden uykuya daldigi zaman Ruhun btn yetkileri bolukta degil midir ve uyanikken ki gibi dnme gcne sahip midir? Onlar, Bedenin ne yapabilecegini ve yalniz onun tabiatindan hangi akil yrtmelerin ikabilecegini bilmiyorlar (Spinoza, s.134) der. Spinoza temsil edici olmamasi kaydiyla her dnme tarzina `duygu adini verir. Duygu bir idea-fikir varsayar. Idea, bir ey temsil eden ya da temsil edici bir dnme tarzidir. Ancak bir eyi temsil ettigi lde nesnel gereklige sahiptir. Spinoza aimladigi geometrik grnm iinde yaam iinde fikirlerimizin srekli olarak birbirini izledigini anlatir. Spinoza varolmak kavramini, varolma kuvvetine (Vis extendi) ya da eyleme kudretine (potentia agendi) eitler. Bazi idealar varolma kudretini artirir bazilari ise azaltir. Bir fikir bir bakasinin yerini aldiginda ve bu degiim srekli oldugunda durmadan bir yetkinlik derecesinden bir bakasina geilir. Bu anlamda bir fikir bir duygudan ncedir. Tabiatin iinde, sokaklarda, insanlar arasinda dolatigimizda Spinoza bize srekli bir duygulanim degiikligi iinde olacagimizi syler. Ama fikir ve duygu dogalari bakimindan farkli iki eydir. Duygu (affectus) idealarin-fikirlerin akil yolu ile karilatirilmasina indirgenemez. DUYGU bir yetkinlik derecesinden bir bakasina fikirlerle belirlenmi yaanmi bir geile oluturulur, ancak duygunun kendisi asla bir fikir degildir. Sonu olarak bizde bir tarafta di eyleri temsil eden fikirler varken, te tarafta bu fikirlerin belirledigi ruhsal haller yani duygular vardir. Burada mesele duygulari ve hisleri nedenleri bakimindan kavramaktir. Spinoza ncelikle duygularin dogrudan ve ilk nedenlerini aratirmaya giriir; bir duygu hem zihnin hem de bedenin aktifligi ya da pasifligidir. Spinoza eyleme kudretimizi azaltan her tutkuya keder (znt), artiini saglayan her tutkuya da sevin adini verir. Insan bedeninin gcn arttiran ya da eksilten daha pek ok sayida duygulaniin varligini kabul eden Spinoza rnegin, fkenin bizi tahrik ettigini, kederin bizi engelledigini ifade eder. Ayrica tm duygularin niha olarak haz ve aciya dayali olarak tanimlanabilecegini de ekler. Sevgi bir di nedenin fikri ile birlikte olan sevinten baka bir ey, kin de bir di neden fikriyle birlikte olan kederden baka bir ey degildir. (Fikirler yalnizca farkli kuvvetlere sahip olmakla kalmazlar, ayni zamanda, Spinoza'nin deyiiyle "belirledikleri" "duygulanilar" da srekli bir degiim hali yaratirlar. Bu evrensel insanlik durumunu Spinoza "fluctuatio animi", canin (ruhun) dalgalanilari terimiyle ifade eder.(Baker, U. Etikanin sunuluu) Spinoza `bir cisim neye muktedirdir? diye sorar. Ruh ve zihin hakkinda o kadar gevezelik ederiz ama bir bedenin ya da cismin neler yapabilecegini bilmiyoruz der. Bir beden onu oluturan bagintilarin toplamiyla ve ayni kapiya ikmak zere duygulanma, etkilenme kudretine gre tanimlanmalidir. Bir bedenin etki alma kudretini bilmediginiz srece, bunu yalnizca tesadf karilamalarda grenebilecek durumda kaldiginiz srece, bilgece bir hayatiniz olamaz, bilge olamazsiniz.Bedende tek mesele bu etki alma kudretidir. Bir kurbagayi bir maymundan ayiran nedir? Spinozaya gre bu asla tre ya da cinse ait karakterler degildir. Ayni duygulanilara muktedir olamayilaridir (Deleuze, s.32). SPNOZA'DA BLME BMLER Spinoza iin btn fikirler bir bilgidir. Insan ruhu yalniz Bedenin duygulanilarini degil, ayni zamanda bu duygulanilarin fikirlerini de algilar.(Spinoza, s.102). Spinoza trl bilme biimi oldugundan sz eder. - Duygulani (Affectio) bilgileri - Mevhumlar (Notion) bilgileri - ze dair bilgiler. Page 2 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html Sokakta karidan gelen ik oldugum kiiyi grdgmde bu benim bedenim zerinde olumlu bir etki yaratirken ruhumda da bir sevin uyandirir. Bu durum sevdigim kiinin beni ho bir biimde duygulandirdigi anlamina gelir. Burada bedenlerin birbirini etkilemesi, ruhlarin kariimi sz konusudur. "Bir cismin baka bir cisimle duygulanmi oldugu btn tarzlar, hem duygulanmi cismin tabiatindan hem de onu duygulayan cismin tabiatindan ikarlar (Spinoza, s.92). Sevdigim kii ile karilamalara bagli olarak bir etkilenme yaadigimda ya zntyle (kederle) ya da sevinle duygulanmiimdir. Duygulani bir duyguyu kuatir. Sevinle duygulandigimda, bedenim, beni kuatan bagintilara ya da artlara uygun olarak etkilenmitir. znt ile duygulandigimda, (belki akimiz kisa bir sre nce sona ermi ya da aramizda iimi zntyle dolduracak bir olay vuku bulmutur), Bedenim bana uygun bagintilar erevesinde etkilenmemitir. "Ruh elinden geldigi kadar, Bedenin etki gcn arttiran ya da onu tamamlayan eyi hayal etmeye aliir, yani Bedenin sevdigi eyi hayal etmeye aliir. Yani sevdiginin yok oldugunu hayal eden kederlenecektir. Tersine, onun var olarak kaldigini hayal eden sevinecektir(Spinoza, s.146) Kabaca sylemek gerekirse; sevinle duygulandigimda eyleme kudretim artarken, zntyle duygulandigimda eyleme kudretim azalacaktir Aslinda kendi bedenimi ancak baka cisimler tarafindan etkilendiginde kavramaya balarim. Yani diyelim ki sevgilinin bende konuan imaji yoluyla. "Bedenimizde onun etki gcn arttiran ya da eksilten, tamamlayan ya da tutan her eyin fikri Ruhumuzda dnme gc zerine ayni etkiyi yapar (Spinoza, s.139) (Burada sanki g istenci erevesinde bir Nietzsche ailimi var). imdiye kadar ortaya konan eyleme gcm arttiran ya da azaltan duygulanimin bir tutku oldugunun altini izmek gerekir. Sevinli tutkular ya da kederli tutkular. Hayat, ak, ilikiler bu tutkular iinde cereyan eder. Bazi sinirlar iinde olmak kaydiyla, sahip oldugum duygulani biimlerine bagli olarak, eyleme kudretimin varyasyonlarinda (sevin-znt) gezinirim. Etki alma kudretim her an gereklemi, ilemi olur. Bunlar etkilenme, duygulani bilgileri, bilme biimleridir ve Spinozaya gre sebebin bilgisini vermezler.
Spinoza'nin Ethika'da yaptigi ayrima gre ikinci trden bilgi, akil (ratio) bilgisidir. Akil bilgisi btn eylerde ortak olan ve tekil eyin zn oluturana ilikin btn insanlarda var olan ortak kavramlara (notiones communes) dayanir (Spinoza, s.114). Bu ortak mefhumlar, duygulanilarin bilgisiyle ayni anlama gelmemektedir. Birinci guruptaki genel fikirler hayal gcmn eseridirler ve bunlar upuygun degildirler. Oysa akil bilgisi olan ortak kavramlar upuygundur. ogunlukla hayatimiz sevin ve zntnn srekli birbirini izledigi duygusal varyasyonlara kapatilmi gibidir. Peki, bu duygulani biimlerinin bize verdigi eyleme kudretimizin artmasi ya da azalmasindan mteekkil olan pasif duygulardan nasil ikabiliriz? Duygusal ilikiler alani kararsiz bir hayat alanidir. Tek yapabilecegimiz, duygularin ilk nedenlerini tanimaya alimak olmalidir. Nedenler konusunda uygun bir fikrimiz oldugunda o zaman sevinli duygulari kendimizin bilinli bir biimde retme ansimiz olabilir. Spinoza buna `aktif duygular, `aktif sevinler diyor. zntler ise her zaman pasiftirler. Spinoza yle der; "duygulani deyince Bedenin etkileme (tesir etme) gcnn artmasina veya eksilmesine, tamamlanmasi ya da indirilmesine sebep olan bu Beden duygulanilarini, ayni zamanda bu duygulanilarin fikirlerini anliyorum. Bu duygulanilardan birinin upuygun bir sebebi olabildigimiz zaman, duygulani deyince bir etki (action); baka durumlarda bir edilgi (passion) anliyorum (Spinoza, s.131)" Edilgi olan bir duygulani, onun hakkinda aik seik bir fikir edinir edinmez, bir edilgi, bir pasif hal olmaktan ikar. Diyelim ki sevdigimle aramizda hi bir sorun yok, bu karilamadan sevinle duygulandim. "Sevgi bir di nedenin fikriyle birlikte bulunan bir sevintir (Spinoza, s.182) Bu durumda sevdigimin bedeni kendi bagintisini benimki ile birletirerek etki eder. O andan itibaren, her ey benim bedenimle sevdigimin bedeni arasinda ortak olan bir eyin mefhumunu oluturur. `Bir MEFHUM ideasi artik bir cismin bedenim zerindeki etkisiyle ilgili degildir. Iki cismin karakteristik bagintilari arasindaki uygunluk ya da uygunsuzlukla ilgilenen ve bunu konu alan bir ideadir(Deleuze, s.37). Sevin duygulari ruhumuzda bir sirama zemini yaratir. Sadece zntler olsaydi kendimizi sinirladigimiz iin aamayacagimiz bir eyin tesine geebilmemizi saglar. Etki alan bedenle, etki eden beden arasinda ortak olan bir eyin mefhumunu oluturmaya, gelitirmeye tevik eder. znt etkisi aldigimda ik oldugum kiinin bedeni benim bedenim zerinde bana ve bagintima uygun olmayan bir tarzda, koullar altinda eyliyor demektir. Bu durumda hibir ey bizi ortak bir mefhum oluturmaya gtrmez. "Bu yzden znt sinirlayicidir, znt balayinca ak hapi yutmutur.
Bir bedeni anlamak demek, onun baka bedenlerle iine girecegi temaslari ve karilamalari kavrayabilmek demektir. Cinsel iliki arzusu ister ll olsun, ister olmasin, ona ehvet deriz. "ehvet dknlg de bedenlerin birlemesi arzusu ve sevgisidir (Spinoza, s.194). Page 3 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html Spinoza iin sevgi gibi ehvet de airi olabilir. nk bunlar her eyden nce bir beden etkileimi, etki-tepki meselesidir. "Eylem her durumda erdemdir. Sz konusu olan sevimek bile olsa, eylem bir erdemdir. Neden? nk bu bedenimin yapabilecegi bir eydir; Vcudumun kudreti dhilindedir. yleyse bir erdemdir nk bir kudretin ifadesidir(Deleuze, s.52). Sevginin kiilerarasi dogasinin farkindadir Spinoza. nk sevgi farkli bir bedenin etkisi altinda yaanan bir duygudur ve btn insan toplumsalliginin kaynaginda yer alir. Spinoza, yz yildan daha uzun bir sre nce, cinsel aki hangi anlamda ciddiye alabilecegimizi kesin bir ekilde ortaya koymutur. "Vcudun ve zihnin baka etkileimlerine ket vurmayan, airiya varmayan bir efkat ilikisi. efkati analiga, burjuva aile degerlerine ykleyip yok eden bir dnem Spinoza felsefesini unutturdu. (Baker, U. Akin Diyalektigi). Spinozada semek, birletirmek yani hangi bagintilarin benimkilerle birleebilecegini deneyim yoluyla bulmak ve bundan sonular ikarmak. Bir beden ne yapabilir sorusunun cevabi sanki tam da buradadir. "Kabiliyeti tecrbe etmeye alimak ve tecrbe ederken ayni zamanda oluturmaya alimak (Deleuze, s.81) Sinir durumlar ve aliildik durumlar arasindaki bir farka iaret etmektedir. (Tam da Batailleye gei noktasi sanki). Semeye ynelik bu egilime, birleecek ve birleemeyecek bagintilari grenme egilimine Spinoza, aklin gayreti, bireyin iinde taidigi isel g. CONATUS der. (Spinoza, s.137) Spinoza buna bir sre olarak grdg her zaman daha iyi olma abasini ekler. Srecin iinde olan tasarlanmi yetkin insani engelleyen ne varsa ktdr, tersi iyidir. Aklin nderliginde zgr ve yetkin bir hayat srme esas hedef oldugu iin, zgrlgn kaybolmasi yetkinligin kaybolmasi demektir. Yetkinligin olmazsa olmazi olan zgrlgn kaybolmasina yol aan imgesel ya da ideolojik klelikleri de reddeder Spinoza. Bilinli oldugu srece arzu bata olmak zere diger duygulanimlar da `conatus' dur der. Bir eyi nc trden, z itibariyle bilme abasi duygulanilar bilgisi ile degil, ortak mefhum, akil araciligiyla olan bilme trnden treyebilir. (Spinoza, s.283). Yani tek tek varliklarin meydana getirdigi sistemli btn top yekn kavramak anlamina gelir. Ancak bu tr bir bilgi insani erdemli ve mutlu kilar. Insanin duyabilecegi sevinci saadete evirir. "Spinoza nc bilgi tryle eyleri bilmekle erdem ve mutluluk arasinda kurdugu baglantinin yaninda, kiinin yetkinligini (perfectio) de buna baglamitir (Trkyilmaz, .). Bu bilgi ayni zamanda, bizim eyler ya da duygular karisinda etkin olmamizi, onlar karisinda edilgin kalmamamizi saglar Bu anlamda anlailan etkinligi saglayan ey ise nedenlerin tam bilgisidir. Bu bilgiye eritikten sonra en yksek mutluluga (beatitudo) da erimisiniz demektir : "Bu sezgiyle bilmek demektir 'her eyi ve kendini ebediyetin baki aisindan kavramak, tanimak. O zaman Tanriya kari "zihinsel" bir sevgi dogacaktir (Amor Dei intellectualis) ve bu aslinda hem kendini seven Tanrinin sevgisidir, hem de kendimizi "Onun" bizi sevdigi gibi sevmektir. Bu artlar altinda zihnimiz ve ruhumuz korkulardan, vcudun kisitliliklarindan kurtularak kendi zn gerekletirmeye zgr olarak giriecektir. Spinoza'nin kitabini bitirirken yaptigi son uyari felsefesinin dorugudur: Mutlu ve erdemli olabilmek iin balangita "yetkin" olmaniz gerekmez; nk "erdem" mutlulugu verecek bir dl degil, mutlulugun ta kendisidir... (Baker, U. Spinozanin Ethikasinin sunuluu) SCOLIE
ok kimse gerekten, ehvet duygularina boyun egmelerine yol verildigi derecede hr olduklarini ve tanrisal kanunun emirlerine gre yaamayi kabul ettikleri nispette de haklarindan vazgemi olduklarini zannediyorlar. yle ise Ahlak ve Din ve mutlak olarak sylenince Ruh kuvvetine ait olan her eyin, kleliklerinin (yani ahlak ve dinin) mkfatini almak iin lmden sonra zerlerinden atacaklari ykler oldugunu zannediyorlar ve i kklkleri ve gszlklerinin imkn verdigi kadar Tanrisal kanunun emirlerine gre yaamaya onlari ikna eden yalniz bu umut degil, ayni zamanda lmden sonraki korkun ikencelerle cezalandirma korkusudur ve eger, insanda bu umut ve korku bulunmasaydi, tersine ruhlarin bedenle birlikte mahvolduguna inansalardi, bu umutlari ve korkulari olmayacakti ve ahlakin yk altinda ezilmi olan mutsuz insanlarin nlerinde hibir gelecek hayat olmayacak, kendi yaradililarina ve bnyelerine dnecekler, her eyi ehvet arzularina gre yneltmek ve kendilerinden ziyade kadere boyun egmek isteyeceklerdir. Bana bunlardan daha az sama grnmeyen bir ey de bir kimsenin bedenini ezeli lemde iyi gidalarla besleyebilecegine inanmadigi iin zehirler ve ldrc maddelerle ya da ruhun ezeli ve lmez olduguna inanmadiklari iin bunak olmayi ve akilsiz yaamayi daha ok sevmeleridir; bunlar ortaya konmaya pek de degmeyen samaliklardir( Spinoza, s.292). KAYNAKA BAKER, Ulus Spinoza ve Akin Diyalektigi Internet makalesi Page 4 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html
BAKER, Ulus Spinozanin Ethikasinin Sunuluu Internet makalesi DELEUZE, Gilles Spinoza zerine Onbir Ders Kabalci yayinlari 2004 SPINOZA, Baruch ETIKA, ev: H.Z.lken Dost yayinlari 2006 TRKYILMAZ, etin Spinozada zgrlk Zorunluluk Baglantisi, Internet makalesi
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 5 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
ik Bir Ambalaj Kgidi Olarak nsan Derisi Yaar UBUKU Gnmzde bireyin doga ve diger insanlarla arasindaki siniri oluturan derisi, "di yzeyi" uzak bir gemite ok farkli bir nitelige sahipti. Ilksel topluluklarda insan derisi yerkrenin derisinden, kabugundan henz kopmamiti. Bugn "bitki rts" olarak adlandirilan ey ok eskiden insan derisiyle benzer anlamlara gelen kelimelerle ifade ediliyordu. Biddle'in da belirttigi gibi (Thinking Through the Skin'in iinde) yerliler iin deri, zerinde yaadiklari toprak parasiydi, atalarinin adlarini taiyan agalardi, hayvanlardi. Bedenle doga arasindaki sinirlarin belirsizligine canlilarla ller arasindaki sinirlarin belirsizligi elik ediyordu. Le Breton'un da dikkat ektigi gibi lm baka bir varolu ekliydi; l, kabilenin dsel hayatinin, ryalarinin bir parasi olarak varligini srdryor, lnn hayvan ya da aga eklinde yaamina devam edebildigi varsayiliyordu. Bireysel kiilik, beden "yoktu." Beden "kalinligini," hacmini, "dolulugunu" diger kabile yeleriyle birlikte kolektif bir varolu hali iinde kazaniyordu, dogaya ve diger insanlara karimi, onlarin iinde erimiti. Yerliler bedenlerinin, derilerinin, di yzeylerinin "farkinda degillerdi." Ancak smrgeci Bati'yla (tekiyle) karilatiklarinda bir derileri oldugunu "anlayacak" ve onlara "bedeni bize siz getirdiniz" diyeceklerdi. Bedene ve deriye "sahip olmayan" yerliler Bati'nin "icat ettigi" yze de "sahip degildi." Baudrillard'in bahsettigi "benim her yerim yzmdr" diyen Hintli, Bati'dakinden farkli olarak yzn bedenin geri kalan kismi karisinda ayricalikli kilinmadigi, dnyanin yzyle bedenin yznn henz ayrimadigi, dogaya ve birbirlerine temas eden, bakan vcutlarin bir btnn paralari oldugu bir gerekligi dile getirmekteydi. te yandan dnyanin bedeninin bir parasi olan ilksel beden, modernligin gszletirilmi bedeninden farkli olarak byk bir anlam zenginligine sahipti. Bugnn antropolojisinin diliyle ifade edildiginde, ilksel insanin vcudunda onlarca "bedensel emanin yazili oldugu" gzlemlenmekteydi, ilksel beden zerine yapilan izler, iaretler, dvmeler, yariklar, kabartmalar, bugnn eitlerin mbadelesine dayali bir sistemden beslenen bedensel gstergelerinden ok farkliydi, ilksel bedensel izler tanrilarla ve kabile yeleri arasinda gerekleen sembolik degi tokuun, tek tarafli vermeye dayali "armagan ekonomisinin" bir parasiydi. Baudrillard'in da belirttigi gibi o dnemde bugnden farkli olarak gsteren/gsterilen emasi mevcut degildi, ilksel beden zerine kazman, boyanan bu "ocuksu" izler bedenin erojen duyarligini ogaltmanin, zenginletirmenin aralariydi ayni zamanda. Postmodernligin dz, przsz, kaygan bedeninin aksine ilksel beden kesiklerle, yariklarla, kabuklarla, eritlerle, oyulan "deliklerle", "dolgularla" bir "engebeli araziye" dntrlmt. Bu bedensel cografya-harita vcudu dogadakine benzer bir biimde "przl bir yzey" olarak dzenlemekteydi. Bylece bedenin yzeyi "artirilmakta," beden cinsel yogunluklarin olutugu, dolatigi, aktigi bir blgeler oklugu olarak kurulmaktaydi. Gndelik hayatin tm izlerini taiyordu bu beden; acilari, nazlari, sevinleri neredeyse dogrudan bir biimde ifade ediyordu. Agizlarin, dudaklarin "ogaltildigi," terleyen, kanayan, kabuk baglayan bir delikler okluguna dntrlmt. Bedenin izleri bireysel gstergeler degildi, onu, kolektifin bir parasi kilan yogunluk noktalariydi; kolektif transin, airiligin, ritellerin, ihtiyalarin ifade buldugu bir tr iddet blgeleriydi. Page 1 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html Modernligin bedene, onun di yzeyine, deriye yaklaimi yukarida anlatilanlardan tamamen farkliydi. Modernlik bedenin diger blgeleri karisinda yz ne ikardi. Buna elik eden ikinci bir hiyerari bu kez yz zerinde oluturuldu. Hayvaniligi agritiran agiz degerden drlerek gzlere nem kazandirildi. Le Breton'un da belirttigi gibi baki modernligin, onun kltrl insaninin en nemli zelliklerinden biri haline geldi. Yz, vcudun en fazla bireysellemi blmyd. XVII. yzyildan sonraki modernleme, uygarlama srecinde portre ve yze dayali kimlik glendi. Bireysel bedene gelince, artik o bir kolektifin, kaynami bir sosyal bedenin ayrilmaz bir parasi degildi; kendi derisi, sinirlari iine sikitirilmi, kendi farkliligini nemseyen, izole bir bedendi, insanin di yzeyi, derisi onun diger insanlarla arasinda sinir oluturan bir bariyer haline geldi. Yeni bedenin ayirt edici zelligi eskisinden farkli olarak dokunma degil bakiti. Eski bedenin teri, kokusu, salgilari doganin, yerkrenin kokularina, sivilarina karimi, onlarla i ie gemiti. Modernlik iinse bedenin kokusu, salgilari, dikilari rahatsizlik verici, bastirilmasi gereken olgulardi. Modernlik "muglk, ele avuca sigmayan, istikrarsiz" bedeni disiplin altina almak iin elinden geleni yapacakti. Descartes'in bedeni bir makine olarak ele alan yaklaimi, tenin yalanmasina, kirimasina, lmllgne, kirilganligina tahamml edemeyen modernligin bedeni teknikletirme yolundaki abalarinin bir ncsyd. Modernlik kadavralari aarak, bedeni rntgen iinlarina maruz birakarak bakiini onun iine, derinliklerine yneltecek, onun iindeki esrari zmeye, onu effaf kilmaya aliacak, tip vasitasiyla onu tamiri mmkn bir makineye dntrmek isteyecekti. Batili modern beden diger bedenlerden net izgilerle ayrilmi, kendi derisinin sinirlari iinde gven altina alinmi dzenli bir bedendi. Shildrick'in de belirttigi gibi (Thinking Through the Skin'in iinde) koruyucu bir zar olarak dnlen Batili deri, bedenler arasindaki geilere izin vermemekteydi. Geirgenlige, yaralanabilirlige kari bir kalkan olarak tasarlanan modern deri ayni zamanda eitli ayrimciliklara temel oluturacakti. Bunlardan birincisi derinin rengine bagli olarak gerekleen irksal ayrimcilikti. Irkilik modern Batili beyaz derinin "ilkel, hayvani, renkli" deriyi aagilamasina dayaniyordu. Ikinci ayrimcilik cinsiyet ayrimciligiydi; bu kez "tekinsiz" sivilar salgilayan, "sinirlarini koruyamayan" kadin bedeni sz konusuydu. ncs, sinif ayrimciligiydi; "kokan, terleyen, kirli" yoksul derisi modernligin fkesine maruz kalacakti. Drdncs, ya ayrimciligina zemin hazirlayan, kirian, buruan yali derisiydi. Ve elbette tr ayrimciliginin kaynaklandigi hayvan derisi. Bu ayrimciliklar daha da ogaltilabilir, ancak neredeyse hepsinde ortak bir eksen var: Kltrle eletirilen modern bedene kari dogayla eletirilen "ilkel" beden. Modernligin sylemi, Foucault'nun da belirttigi gibi, bedenlerin zerine kltrn iktidarini yazacak, kaziyacak, onlari disiplin altina almaya aliacakti. Dokunmayi degerden drerek bakii ycelten modernlik derinin, yzeyin algilanma biimini de degitirdi. Egemen bakiin iselletirildigi lde yalanma duygusu "diaridan gelen" bir boyut kazandi ve katlanilmasi ok daha zor bir durum haline geldi. Benzer bir durum Fanon'un dile getirdigi siyah olma konumu iin de geerliydi. "Dogaya ait olanin" eskiden "fark etmedigi" z yzeyi modernligin kltrel (ayrimci) basinci altinda katlanilmasi zor bir agirliga dnt. Farkin sylemsel inasi srecinde siyahlik teki olarak tanimlandi; vcuda yapimi bir niformaya dntrld. Fanon'un da ifade ettigi gibi beyazlarin laboratuvarlari derinin rengini aacak serumlar retmeye ynelmilerdi. Siyahlik bedenin zerine ikmaz boyayla boyanmi bir lanet haline getirilmeye aliilmaktaydi. Eski Yunan'da kleler, "sulular" nasil damgalanip dilaniyorsa irkilikta da siyahlar derilerinin yzeyine, rengine indirgenip damgalaniyor, aagilaniyordu. Modernligin bakiina elik eden yadirgatici/yabancilatirici mesafe duygusu sadece bedenin yzeyini degil, doganin ve eylerin yzeyini de "dzletirdi," seyirlik hale getirdi, her ey dia "gstermek zorunda oldugu" bir yz, cephe kazandi. Bu bazen bir fotograf, bazen bir ekran, bazen bir binanin di cephesi, bazen de dzenlenmi bir parkti. Mimari, dnyanin dogal derisini "bozup" onu "baki Page 2 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html kltrnn" gereksinimlerine gre ekillendirdike yeryznn kabugu "bysn" kaybetti, insanin derisiyle dnyanin derisi arasindaki dogrudan iliki koptu. Dogrudan temasla, aciyla, iddetle, tinsellikle, sihirle, sevin ve cokuyla buluamayan insansal-dogasal yzey eyleti. Modernligin gdkletirdigi bedene yeniden hayatiyet kazandirmak isteyen muhalifler yok degildi. Marquis de Sade bedeni girintili, ikintili bir arazi olarak grecek, onun tm deliklerine iddet ve cinsellik dolayimiyla girmeye aliacakti. Beckett'in Adlandirilamayan adli kitabinda dile getirdigi ekilsiz, biimsiz, "yzsz" beden modernligin dzgn, sinirlari izilmi bedenine kari bir tepkiyi ifade ediyordu. Insanin bedenine "vahetin dolayimiyla yaklamaya alian" Artaud soyut, uysal, temsili bir figr haline getirilen modernligin bedenini bozmaya, ona aci ve dehet vasitasiyla dirimsellik kazandirmaya alimaktaydi. Ilksel topluluklarda bedenin tinselligi sadece onun kendi yzeyiyle, derisiyle olan ilikisinden kaynaklanmiyordu. Henz di ve i olarak ayrimami bedenin ruhu, doganin ve tanrilarin ruhuyla i ieydi ve kolektif tinselligin bir parasiydi. Cerrahi ve iinsal aralarla bedenin yzeyini delip onun iine giren modernligin tibbi onun ruhunu da bilim araciligiyla kavrayip aikliga kavuturmak istiyordu. Her ne kadar uygarligin huzursuzlugundan bahsettiyse de Freud uygarliktan yanaydi; ilksel bedeni gelimemi bulmakla kalmiyor, kadin bedenini "kara kita" olarak adlandiriyordu. Freud "Ego ve Id" adli yazisinda bedenin yzeyindeki algisal uyarimlarin etkisi araciligiyla egonun kendini yava yava id'den ayirdigini syleyecekti. Ego bedenin yzeyinden kaynaklanan duyumlara bagli olarak olumaktaydi, bedenin yzeyinin zihinsel projeksiyonuydu, bir tr isel perdeydi. ok daha sonra Anzieu, Freud'un bu konudaki grlerinden yola ikarak "deri egosu" kavramini gelitirecekti. Anzieu'ye gre znellik, bir deriye sahip olundugunun hissedilmesiydi; deriye yapilan psiik bir yatirimdi. Bilinalti bir beden gibi rgtlenmiti. Bylece deri egosu psieyle beden arasinda, kendi ile teki arasinda bir ara yz oluturuyordu. Beden ve yzeyi modernlik iin bir tekinsizlik kaynagiydi ve bu nedenle tibbi, bilimsel sylem ve pratiklerce disiplin altina alinmasi gerekmekteydi. Ama ten, Balzac'in Tilsimli Deri'si gibi, bilimin hamlelerini boa ikariyor, insana lmllgn, kirilganligini hatirlatmaya devam ediyordu. te yandan bedenin yzeyini sarsici bir yaralanabilirlik olarak kuran da modernligin kendisiydi. Piyasanin atomize edici gcne karin bireysel hayatlar dogumdan lme kadar sren lineer bir devamlilik, "ie kapali bir biyografi" olarak ina edilmekteydi. I/di, ben/teki vb. karitliklar "kovulmu, lanetlenmi" olanin gcn "eytani" kiliyordu. mr boyu ayni ii, ayni evliligi, ayni eglenceleri srdren, hayatini izgisel, isel btnlg olan bir biyografi olarak yaayan biri derisinin burumasini, kirimasini, sarkmasini grp de nasil dehete dmez? Benzer bir yaam izgisini srdren eski arkadalarinin ayni akibetini ve lmlerini izleyip nasil sarsilmaz? Tenin knn yol atigi deheti azaltmanin yolunu postmodernlik bulacakti! Basit bir "zmd" bu. Bireysel hayat ylesine fragmanlara ayrilsin ki hibir an -gemi- bir diger anin izini, agirligini, iddetini, acisini taimasin, gelecek anlara kendi dehetini bulatirmasin. Her an hafiflesin. Yaam boyu sren biyografiyi, dostluklari, kaliciliklari paralamak; her ani ntr, keyif verici bir ekilde yaamak; teni, deriyi, di yzeyi gemiten bu yana gelen bir devamlilik olarak algilamaktan vazgemek; sadece bedenin derisinin degil, mahallenin derisinin de "yalanmasina" kari "renovasyon" alimalarina hiz vermek; eger nostalji yaanacaksa bunu aci verici bir duygulanma olarak degil, keyif verici tketimsel bir hafiflik olarak yaamak; sadece bedenin yzeyinin tanidikligini degil, uzunca bir sre iinde yaanan meknin, mahallenin yzeyinin tanidikligini da yok etmek; tm yzeyleri dzletirmek, ntrletirmek, acisiz ve sevinsiz kilmak. Bedeni ve teni her anin degien koullarina kolayca uyarlanabilecek bir fitness durumu iinde tutmak. Postmodernlik modernligin "bedeni yok etme" ynndeki hareketini hizlandirdi. Ulaim aralarinin ulatigi hiz, bedeni bir yerden baka bir yere vakit kaybetmeden nakledilmesi gereken bir hacme dntrd. Beden aliverii kalabaligin hareketini zorlatiran, hizli ve evik bir ekilde hareket ederek yzeyini kltmesi beklenen bir otomat haline geldi. Postmodern toplumun ideal bedeni gen, esnek, bronzlami, siki tenli, hijyenik, formda bir bedendi. Deriye gelince, dz ve parlak olmali, kiisel biyografiyi yansitan izler, kiriikliklar, lekeler taimamaliydi. Postmodernlik bir yandan sanal ortami yayginlatirarak tenin gerekliligini neredeyse yok ederken; te yandan, onu ticari gstergelerle donatarak yceltiyordu. Artik beden ve yzeyi oklu piyasa kimliklerini yansitan bir metne, sayfaya, ekrana, gstergeler toplamina dnmt. Modernligin gizlemeye alitigi hamile kadinin iplak karni bir reklam degeri kazanmiti. Deri dvmelerle, piercing ile, bronzlamayla, makyajla, kozmetikle srekli olarak bireyselletirilmeye, ticariletirilmeye aliiliyordu. Baudrillardin da belirttigi gibi Page 3 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html
piyasanin erotik kilmaya alitigi ten, dzgn hatlara sahip olan, kaygan, saydam, przsz, kusursuz ve hatasiz bir grnm sergileyen tendi. Bacaklara yapian effaf oraplar, vcuda yapian etek ve giysiler bu agdali ve bakimli tene adeta ikinci bir deri kazandirmakta, bedene bir vitrin grnts veren saydam bir eride benzemekteydi. Ten kokmayan, terlemeyen, przsz, "klimatize edilmi" taze bir ten olmaliydi. Deliklerden, yariklardan, benlerden, sivilcelerden, lekelerden azade, kaygan bir deriydi bu. ik bir ambalaj kgidiydi, her dem taze kalmasi, lmsz olmasi beklenen soyut bir yzeydi. Bu deri zerine yazilan, yapitirilan izler ona bir degiim ve gsterge degeri kazandiriyor, bedeni fetiletiriyordu. Postmodern toplumda bedenin yzeyine yazilan kltrel gstergeler ilksel topluluklarin yelerinin bedenlerinde oluturduklari izlerden tamamen farklidir, ilksel bedenin izleri kolektif yaamin, tinselligin, topragin, bitkilerin, hayvanlarin, suyun, tanrilarin izlerini taiyordu. Postmodern toplumda ise bedenin taidigi izler yerkrenin ve canlilarin teninden kopuk, soyut, ticari gstergelerdir. Dogrudan bedenin yaamsalligina, enerjisine, cinselligine iaret eden gstergeler bile teni "canlandiramamakta," deri nakli ve ticareti protezlerden oluan mekanik bir beden imgesini glendirmektedir. te yandan deriyi bir tr tahribata maruz birakan, onun zerine yazili egemen adlandirmalari silerek, yirtarak bozan (Punk, Orlan vb) kari ikilar vardir. nemli olan tenin acisini dnyanin geri kalaninin acisiyla yzletirmektir. Bu yzleme Lingis'in de bahsettigi gibi bazen gzlerin bir bakiiyla, ellerin bir jestiyle, bazen de bir selamlama szyle gerekleir. Insanlarin birbirlerine bedenlerini bir istirap yzeyi olarak atiklari yer, tenin yaralanmaya aik kirilgan yogunluklari, yaklaan lmn basincinin kaydedildigi kiriikliklar derinin hakikatinin, tilsiminin iinde yattigi yerlerdir. Toplumsalin Sinirinda Beden, Kanat Kitap, 2004
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 4 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
TANGO: BEDENN DANS HAL Berkay DIBEK EPOS Tango ehvete meyillidir. bedeni iaret eder. Kendisine bedenler arasi bir zemin yaratir ve o zemin zerinde; bakmanin ve bakilmanin, hazzin ve arzunun zihinsel mekni oluur. Bu mekn dz, yekpare ve statik degildir. Her beden kirikliklar, kopukluklar arasinda kendi merkezini aramakta, dansin meknini uzak bir kutsallikla ilikilendirmektedir. br tutkular gibi Tango da kendini ierden tanitir. Bedende bir merkezden tekine sirayan, u ya da bu organi tetikte tutan, yaamin tm enerjisini o merkeze odaklayan bir duru gerektirir. Bedenler`Orthosun dnyasinda devinirler. Balangita her ey bir diyalog sreci gibi grnse de her beden kendine dokunmanin hazzina ve utancina gmlr kisa srede. Tek bir figr iinde sikian bedenler kendini tekinde erittiginde kendisine yabancilair. Eger doga ve kltr arasinda bir ayrim mevcutsa aralarindaki sinir noktasi bedendir. Sinir noktalarinda ve bedende ortaya ikan erotizm, bedenin varolula ilikisinin gerilimini yansitir. Tango, her zaman bir ilk anlama sahiptir; ekiciligin ve tutkunun. hayret ettiren oyunun. solugu kesen ve baari arzusunun ynettigi, alimayla kari kariya gelen ve anlami her eyden nce arzuya boyun egme, tutkuya yanit verme olan oyunun ilk anlamina. Oyunun adi `Kazanan Kaybeder, temel stratejisi `Batan ikarmadir. Tangoyu bir tren, bir ritel, bir strateji ve bir iktidar olarak kuran bu oyunun kazanani tarihsel ataerkil dzen iinde erkek gibi grnse de sonu ancak biten bir tangonun sonunda ortaya ikar. Erkek ynetir. kadin uyar. Grnrde tangonun dzeni budur. Ama bedenlerin ilikisine sizmi olan erotizm her zaman dzen iinde kurulmu olan biimlerin yikiliina yol aar. Erkek fanteziyi kuran, iktidar ise bu fantezinin zeminidir. Bu zeminde ortaya ikan fanteziler kadini tekiletirir, bedenini erkegin fantezisinin nesnesi haline getirir. Ama kadin direnir.erkege teslim ettigi bedenini bir bakila geri alir. Iktidar bedenden bakia, erkekten kadina gemitir. Hayal gc danstaki dzenin dmanidir ve tango da asil yaraticilik teslimiyetin aik masumiyetinde degil, yasak olanin gizli gnahkrligindadir. Zihin kendisini tekinin bakiinda kurar. tekinin gzlerinde aranilan kendi bedeninin yansimasidir. nk atilan her adim, balatilan her figr; ahlki ve adb-i muaereti yok sayarak digerinin bedenine bir saldiri balatir. Dans esnasinda ortaya ikan erotizmin kaynagi bedenlerin zorlanmasidir. Bedenlerin i ielik ilikisine gizlenmi olan erotizm iddeti grnr kilar. Bu saldiriyi izleyen ve karilik veren bedene yol gsterense GZdr. Saldirinin farkindaliginin hatta meydan okumanin taiyicisi baki. ancak tekinin bakiiyla karilatiginda amacina ulair. Sz gerekli degildir. dil, zihin ile beden arasinda bir yerlerde durur, beden dili rter, gerilimi yaratir, yogun bir dogrudanlik etkisi retir ve evresindeki her eyi zamanin diina ikarir. Her dokunu bedenin zirvesi ve yalnizligidir. Dogdugunda btnlkten koparilmi olan insan, bedenlerin temasinda eksikligini tamamlar ve o btnlge geri dndgn hisseder. Ak zamana kari gl bir savunma olsa da, varoluun sakincalarindan korumaz bizleri. Ak da erotizm de cinsellikle beslenir. Erotizm zamana ve pornografiye yenik der ama ak da alikanligin ve rekabetin saldirisina aiktir.
Tangonun iindeki her ey uzlaimlara dayanir. Ama Tangonun agritirdigi, gizledigi iddet uzlaimlara aykiridir. Erkegin kadinin bedenini ynetmesi, ona kendi zihninde dahi egemen olmasi, kadinin bedenini erkegin arzusuna teslim etmesi, bedenleri iddetin patlamali, inili yokulu mstehcen srecine dhil eder. Dansin temelindeki uzlaim ancak, kadinin kendisine erotik bir iddet uygulanmasina riza gstermesiyle saglanir. Page 1 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html Tango erotik bir oyundur. oynayanlar iin kapali bir dnya yaratirken, izleyenlerin algisina kendisini aar. Izleyiciler tangonun icrasi esnasinda bedenlerin ifade ettigi ANLAMIN bir parasi olma noktasinda, bakilariyla dansa katilirlar ve ancak onlarin katilimi, tangoyu gerek varligiyla grnr kilar. Bu btnleme tangoyu bir sinirlari zorlama oyununa dntrr. Tabularin, bedensel dilin, g gsterilerinin, baskinin. direniin sinirlarinda erevelenen bir oyuna. bir dansa. belki de bir ayine. Insan gnlk yaaminin iinde birden bir sinir olguyla karilaip varoluunun ne oldugu hakkinda ipulari elde eder. Ite varligin yaadigi bu olaylara Bataille `i deneyim adi verir. Sinir aimi bir tabuya iaret eder. nk tabu olarak bir sinir kavraminin ortak bakiin zeminin de ortaya ikmasi sadece ailmasi ve zorlanmasi durumunda mmkn olabilir. Ailmayan bir sinir varsa, orada toplumsal kurallar geerlidir ve siniri korumanin baskisini bir iktidar sylemi olarak ortaya koyarlar. Bu anlamda tango sadece bir dans degil; beden politikalarinin iktidar baglaminda tartiilabilecegi bir zemindir. MTOS Kadim aglarda by, kader, tapinmalar, riteller; bedene ait olan hazlarin eylem iinde yaanilan dnyayi evreleyen bir kutsalda eriyiini ortaya koyarlardi. Mitoslar grkemli anlatilarla bu kutsalin tezahr ediini anlatiyor, imgelem de belirsiz bir karilikli iliki oyununa gre doganin byk evrimlerinden edindigi yaama ve lme dair simgeleri, bedenin hazlarini yansitan cinsel simgelere dntrrlerdi. Bu dnyanin temel edimi olan yknmenin kkeninde, yknen bir zne degil, varligin kendini dile getirme istegi belirmekte olup, varligin kendisini dile getirme istegi karisinda yknen znenin edilginleerek, kendi znelliginden feda etmesi gerekirdi. Uzun bir ryanin sonunda tek tanricilik ile iyilik ve ktlk tanrilarinin insan dncesinin diina atilmasi, bedeni dogadan, cinselligi kutsal znden arindirdi.
Dans, insanin yarattigi kutsal evrenin bir yansimasidir. Bedenlerden yayilan g, kozmik nesnelerle temsili zdelik, kutsalla ilikili anlam, simgesel degerlerle ykldr. `Dnya insanla konuur, bu dili anlamak iin de mitleri bilmek, simgeleri zmek gerekir. Sonunda ortaya ikan dnya, artik rastlantisal olarak bir araya gelmi, dnyaya firlatilip atilmi nesnelerden oluan bir yigin degil; yaayan, eklemli bir btnlg olan ve anlam taiyan bir kozmostur. Sonuta dnya dil olarak belirir. Insan ile kendi z varolma biimi, kendi yapilari, kendi ritimleri araciligiyla konuur.(ELIADE, 1993, s.135). Dnyanin merkezinde yer alan bir dag, bir aga, bir temel diregi simgesi hemen tm kltrlerde grlr. Merkez simgeciliginin en yaygin eidi, evrenin merkezinde bulunan ve dnyayi (yeraltini, yeryzn ve gkyzn ) bir eksen zerinde birletiren kozmik hayat agacidir. Yani simgesel olarak bir dinsel tren esnasinda kutsallatirilan tm ayinsel agalarin, direklerin ya da ona yknen bedenlerin(amanin) bysel olarak dnyanin merkezine uzandiklari kabul edilmektedir. Bir merkezin evresinde dnen dansilar, `merkeze uzanan mistik bir yolculuga ikarlar. Bu yolculukta aynen amanlarda oldugu gibi, kutsal mekni, bedenler ve mzigin ritmi kullanilmaktadirlar. Atilan her adim, bedenin her devinimi ok zengin bir simgeciligin taiyicisi olmaktadir ve bir var olu tarzindan baka birine geii mmkn kilan dzey kopmasini biimsel olarak temsil etmektedir. ember hem bir merkeze sahiptir hem de kaosla logosu ayiran bir sinirdir. emberin iinde evrimsel zaman hkm srer. emberin dii bilinmeyendir. Ii by araciligiyla ve bedenin kullanimiyla dzenlenmeye aliilmaktadir.. Ortaya ikan oyun bizleri, hayatin ve lmn dogrusalligindan kurtarir. Kutsal yer bir mikro kozmostur, kozmik peyzaji tekrarlar. Temel olarak, meknda kutsalin tezahr etmesi dnyayi ontolojik olarak kurmaktadir.
Tm kltrlerde merkezi bir objenin ya da zn kutsanmasi ve ona tapinma amacini gden bir `byl ember dansi vardir. Bir merkez etrafinda dnerek dans, dansilarin yogunlamasi ve dnya zerinde kendi merkezlerini bulmalari iin gereklidir. Ama ayni zamanda emberin iinde, kendi bedenini kozmik hayatla kesime noktasinda bir mikro kozmos olarak kurma olanagina sahiptir. emberin iinde ayni hayatin iinde oldugu gibi geilmesi gereken noktalar vardir her zaman. Insan bedeni tm ynleri iinde tair ama bunlari hissetmek iin ember zerindeki degiik noktalardan gemesi olasiliklari tketmesi gerekmektedir. Her dansi emberi kendi enerjisine uygun bir hizda dolair. Birlikte bir ember izerlerken ayni zamana da kendi balarina da bir ember-daire hareketi yaparlar ve her zaman saat ynnde, dnyanin dn ynnde dnerler.(Tango gney Amerika kkenli oldugu iin Arjantinde saat ynnde dnen dans, kuzey yarimkrede tersine dnmek durumunda kalmitir) Dansilar emberin iinde hareketsiz durmazlar, durduklarinda mikro- makro kozmos arasindaki enerji akii, engellenir, ember kirilir. Kutsalligin gemite kaldigini dnmemiz, onun uzak ve akin olmasi anlamini taimaz. Eliadenin kutsali; bugnk gndelik yaamimizda kutsallikla ilikisini kuramadigimiz pek ok eyi ierir, yaam alanimizi doldurur. Kutsal ister bir tata ya da bir agata ya da bir insanda tezahr ederek grnsn, her zaman ayni eylem; dogal dnyamizdan tamamen farkli, fakat orada bulunan dogal bir nesnede apaik ve belirgin olan bir gerekligin yani kutsalin ortaya Page 2 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html ikiini ifade eder.
Modernleen insanin kesintisiz biimde kutsal olanla ve uzak gemiiyle arasina mesafe koymu olsa da hayal gcnn matrislerini kiramamitir. Gnlk yaamin her alaninda devasa bir mitolojik yigin yeni olanin iinde varligini srdrmektedir., Eliadeye gre; Modern insan.bir antropo-cosmos olan bedenin simgeciligini yeniden bulabilir. Yapilmasi gereken onlari yeniden canlandirmak ve bilincin eigine getirmektir. Modern insan kendi antropo- kozmik simgeciliginin bilincine vararak yeni bir varolusal boyut elde edebilir.(ELIADE, 1993, s.14).
Simgeler dzeninin bir ayagini kutsal oluturuyorsa diger ayagini oyun oluturur.Dans ile kutsal, dans ile oyun arasindaki baglanti bir katilmaya degil, bir kaynamaya, esasa dair bir zdelige ilikindir.dans, kelimenin tam anlamiyla en mkemmel oyun, oyunsal biimlerin en saf ve tam olanlarindan birinin ifadesi olarak kabul edilebilir.(HUIZINGA, s.209) Huizingaya gre dans; hareket ve ritim unsurlarina dayandigi iin mzikaldir ama yine de insan bedeninin oluturdugu malzemeye bagli oldugu iin plastiktir.Dansin gzelligi bedene ait olmasindadir.. (HUIZINGA, s.211) Dans eden bir bedene baktigimizda her eyden nce iki degimez ve zorunlu ge buluruz onda; bir imgeler karmaasi ve bu imgeleri canlandiran bir duygu. Bu iki ge dans esnasinda bedende btnleir.Bedenden yansiyan duygular imgelere dnr.. Bu yzden dnlen, zlen ve ailan bir duygudur bu. Bu nedenle, ne duygu, ne imge ne de ikisinin toplamidir dans. duygunun dnlmesidir. Ama Tangoda sadece oyun olan ey nemli degildir, orada oynayan, dans eden birey zne degil, bizatihi oyunun kendisidir. Bu anlamda `oyuncular oyunun zneleri degildir, tersine OYUN, temsiline(darstellung) oyuncular vasitasiyla ulair sadece( GADAMER, s.143). Oyun hakiki varligini, oynayan kiiyi degitiren bir tecrbe olmasinda bulur. Bunun da nedeni oyunun kurallarinin keyfi olmasi, bir hakikati gizlememesidir. ORTHOS Antik dnem Atinalilarina gre bir erkegin kendi bedenini tehir etmesi bir yurtta olarak sahip oldugu vakarin toplumsal alanda gsterimidir. Bedenin bir g kaynagi olarak, iktidar baglami iinde konumlanmasi gnmze degin eril kltrn en nemli yapitalarindan biri olagelmitir. Bedenden duyulan gururun kaynagi, Antikitede sahip olunan vcut isisi ile ilgili inanlarda yatar. Sicak vcut, soguk ve miskin bir vcuda gre bakalarina daha rahat tepki verebiliyordu ve daha ateliydi; tepki verdigi kadar harekete geebilecek isiya sahip olan sicak vcutlar glyd. ( SENNET, s.27) Kadinlarin, klelerin, kyllerin beden sicakliklarinin farkli oldugu dnlr, Atinali yurtta erkegin bedeninin de en sicak beden oldugu varsayilirdi. Her zaman iki beden arasinda arzulanan ey bedensel srtnmenin sonucu olan isiydi. Hatta Pagan tanrilarin bile birbirlerini, insanlari batan ikarmalarinin, batan ikarilmalarinin temelinde yatan ey buydu. Bedensel ilikilerin yarattigi enerji araciligiyla kltrlerini btnlkl hale getirirler, simgesel dnyalarini dengede tutarlardi.
Yunanca'da "dans ederim" anlamina gelen "koro" szcg ilk olarak, sahnede dans eden, syledikleri arkilarla oyunu aiklayan ve yorumlayan bir grup oyuncuyu tanimlamak iin kullanildi. Danslari tasarlamak ve dzenlemek anlamina gelen koreografi szcg de buradan gelir. Dans uygar olmanin gstergesi olarak grlrken, bedenin egitiminin de nemli bir parasiydi. Ge Antik ag dnrlerinden Lukianosun duygu, tutku ya da eylemin davranilarla canlandirilii olarak grdg dans ile konuma sanatinin(retorik) arasindaki ortak paydanin karakter ve tutkulari canlandirmak oldugunu belirtirken, gerek bir mimesis yaratabilen dans sanatilarinin felsefe, etik gibi bir dizi baka bilgi dallarinda da yetkin olmalari gerektiginin altini iziyordu.( NALBANTOGLU) Grekler iin dans dinsel ritellerin nemli bir parasiydi. Bununla birlikte onlar iin dansin anlami; bedenin tm hareketlerini, ifadelerini, taklit gelerini, akrobasiyi hatta zel tarzda yry biimlerini iermesi zihinsel yaraticiligi artirmasiydi. Festivallerde usta dansilar dllendirilir, tm yurttalar katilmaya tevik edilirdi. Her dinsel kltn kendi ritellerini ieren farkli danslari vardi. Anthema, Bookholos, Epicredros gibi. obanlar, kyller, her blge kendi kltrel zelliklerini taiyan, gnlk hayatin bedensel ritimlerini ieren danslara sahipti. Antik aglardan gnmze 200'den fazla dans ve isimleri kalmitir.
Eski Yunanda Appolonian dans ile Dyonisionian dans arasinda kesin bir ayirim vardir. Appolonian dans, lyres, lutes ve kitharos denilen bir grup algi eliginde yapilirdi. Bu dini festivallerde yapilan klt danslara gre daha yava, trensi zellikleri agir basan bir dansti. Dionysian ya da Bacchanalian adi verilen dans ise, Dionisos klt ile ilgili olup, tutkulu, cokulu ve bedende gizlenen arzuyu dia vuran bir dansti. Amaci, dans edenleri kutsal olana ve birbirine baglamak olup,z olarak trajikti. Ayni zamanda erotikti, esritici bir dzensizlik iinde erotikti.(BATAILLE, 1997, s41) Bu iki dans arasindaki gerilim sanatin evriminde nemli bir adim olup, tragedyanin dogumunda ve antik tiyatronun ortaya ikiinda nemli bir rol oynadi.
Yunanlilar beden isisi kavramini cinsiyetle ilikilendirmeyi Misirlilardan hatta belki de Page 3 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html Smerlerden grenmi olmalilar. Misirlilardan kalma bir papirste `kemikler eril, et de dii ilkeye atfedilir ."Aristoteles, erkegi hareket ve yaratim ilkesine, kadini ise madde ilkesine sahip olarak niteliyordu; bu da bedendeki aktif ve pasif gler arasindaki karitligin rnyd. (SENNETT, s.34) Antikite diil ve eril olanin bedensel bir srekliligin iki kutbunu temsil ettigine inanmaktaydi.
Agorada bedensel davranilari orthos ynlendirirdi. Bir yurtta diger bedenlerin oluturdugu kalabalik iinde dik yrr, beden dili yolu ile kiisel dinginligini dia vurmaya aliirdi. Bir Yunanli erkek toplum iinde tehir ettigi bedenini bir hayranlik nesnesi haline getirmiti ama kadinlar ehirde iplak olarak boy gstermiyor, bedenlerini bir erkek gibi sergileyemiyorlardi; stelik sanki iiksiz i meknlar onlarin fizyolojilerine aik gneli alanlardan daha uygunmu gibi ogunlukla ev ilerine kapaniyorlardi. Beden ile politik durum arasindaki iliki kadim zamanlardan beri kurulan bir bagdir. Yurtta erkek, orthosun simgeler dnyasina ait iken geriye kalan `digerleri pathosun dnyasina aittirler.
Antik dnemin bu vcut isisi anlayii insanlar arasindaki utan ve erefle ilgili bazi kaliplar da retmitir. Diil soguk, pasif ve zayiftan, eril sicak, gl ve girikene uzanan bir izgi zerinde insani degerin aagidan yukariya dogru arttigi bir yapiyi merulatiriyordu. Eski Yunan sanatlari arasinda hitabet, teatral aki, metaforlarin ve dil oyunlarinin zihinlerde yarattigi derin inlemeler, mimlerin ve pantomimlerin enerji ykl beden kasilmalari orthosun temsil alanindadir. Tragedyada ise, acinin egip bktg bedenler ve zengin bir ritel toplami, pathosun karmaik simge dnyasini oluturur.
Yunan tragedyasi, insan bedenini "gllk ve btnlk idealinden en uzaga dtg zamanlarda dogal olmayan bir pathos hali iinde gsteriyordu. Bu anlamda pathos, orthosa kariydi.( SENNETT, s. 51) Aci eken beden Antikitede grsel sanatlarin ilgi alanina ok girmeyen bir imgedir ` Gzellikle haysiyetin el ele verdigi o arzulanan o soylu yalinlik ve sessiz ycelik, aci, rk, dehet, tiksinti, ksnllk gibi sinir sistemini bire bir uyaran duyarliliklarin ve duygularin gsterilmemesi, en ok st rtk bir biimde hissettirilmesiyle mmkndr. Bu yzden estetigin ilk kurali dnyayi amasizca gzelletirmek ve sslemek degil, toplumun iinde ortaya ikabilecek dman duyu ve duygulari estetik olarak grnrlge kavuturmamak, denetime almaktir. `Gzellik buyrugu, niha olarak ahlki bir buyruktur (SAYIN 2000, s. 164-165).
PATHOS Pagan toplumlarin insani, duyulariyla yaadigi Aisthesis uzaminda yer alir. Fenomenleri duyulara ve duygusalliga gdml kilar. Aisthesisin alaninda yaantilanan bir beden, kendi degerini bedenselligi zerinden kurdugu iin pathosa aittir. Pathos, tutku, iddet, ihtiras, dknlk ve arzu anlamina gelir. Vurgusu degitiginde ise; grm geirmi kii, hayatta bedel demi, tecrbe kazanmi kii anlamina gelir. Bedeni bedensellige mahkm kilan pathostur. Aci, ehvet, vahet ve elbette arzu. bunlarin tm insan bedeniyle ilikilidir. Tragedya kahramanlari lmszlg arzulayarak siniri aarlar. Ancak sinirin te yaninda insanin lml oldugu bilgisinden baka bulunacak bir ey yoktur. O halde Pathos kainilmazdir. Atinalilar insan hayatinin karanligini ve kirilganligini bildikleri halde bedenin gcn yceltmilerdir Bir yandan yce, insanin erefinin taiyicisidir, te yandan, hastalikli, lml oldugu iin Pathosa aittir. Paradoksu gren filozoflar, iki zit eyin ayni anda var olacagini, hatta varlik iin bunun kainilmaz oldugunu dnerek, bu durumu tanimlamak iin Harmonia dncesini gelitirmilerdir. Romalilar ise insan bedeninde kefetmi olduklarini dndkleri simetriler ve grsel dengeler sistemine dayali bir toplumsal tahayyle sahiptiler. Romalilar bu bedensel geometriyi hkm srdkleri dnyaya dzen getirmek iin kullanirlardi. Hiristiyanlar ise glerini, bedeni hor grmekten alirlardi. `noli mi tangere Isanin Mecdeli Meryeme grndgnde syledigi `bana dokunma(bedenime dokunma) sz hem nemli bir iman degeri ls olur hem de antik agin sahip oldugu beden imgesinden nemli bir kopuu ifade eder. Antik aglarin bedenini sergilemekten gurur duyan, dokunmaktan ve dokunulmaktan haz alan "bak ve inan, ya da `bak ve itaat et ` mottosuna sahip insani, Hiristiyanligin bedenden duyulan bir utan hissine sahip olan, dokunmadan, grmeden, sadece duyumsayarak inanmayi tercih eden bir insana dntrd. Pagan dnyasinda bedensel aci insanin olgunlamasinin bir lt sayilmazdi. Insanlar istirapla karilaabilirler, ondan bir eyler grenebilirlerdi ama onu aramaya da kalkimazlardi. Hiristiyanlikla birlikte bedensel istirap yeni bir manevi deger kazandi. Amalanan; bedenin yarattigi zilletten uzaklaip, Tanriya daha ok yaklamakti. Kilise Babalarina gre; bedenin artik arzulamamasi, dokunmamasi, gzel eylerin tadini ve kokusunu almamasi iin her trl duyumsal uyarinin kesilmesi gerekiyordu. Kisacasi beden gnahkrdi ve gnahin bedenden temizlenebilmesi iin bedenin ve hazlarinin terk edilmesi artti. `Hiristiyanlik dnyayi ynettigi lde onu erotizmden kurtarmaya alimitir. anlik zevke bir sululuk anlamindan baka bir ey birakmamitir`( BATAILLE, 1997, s48). Din iin eytan batan ikarmanin simgesiydi. eytan bu stratejiyi bir byc ya da ik olarak tasarlar, bedenleri gnaha sokar, ruhlari Page 4 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html cehenneme gnderirdi. Hiristiyan bedenleri bir melankoli sarmiti ve bu melankoli insanlari, aci ekmelerine neden olan ktlkler ve gnahlar ile kilisenin vaat ettikleri zerinde dnmeye itiyordu. Hiristiyanlik Pathosla yine beden zerinden bir iliki kuruyordu ama bu iliki Kadim dnyada grlmemi bir iliki biimiydi. Genel olarak Pathos evreninde, politik olmayan bir dnyada smrye, baskiya isyan etmek yerine insanlarin kendi sessizliklerine gmlmesi ve tepkilerini farkli biimlerde oluturulmasi gelenegi vardir. Kadim dnya Pathosun bu dnyadan yok olacagina asla inanmamitir. Zaten tam da bu yzden aciyi tainabilir kilan yollar aranmitir. Riteller, mistik ve panteist ailimlar bu yolun konaklama yerleridir. Ritel, toplumun alt tabakalarinin kari kariya kaldiklari aagilama, hor grme,, disipline edilme siyasetine kari tepki verme biimlerinden biridir; riteller daha genelde bedeni zgrletirerek yaamanin ve lmenin getirdigi acilari katlanabilir kilarlar.Ritel bir toplumsal form oluturur; insanlar bu form iinde reddedilmeyle pasif kurbanlar olarak degil aktif failler olarak baa ikmaya aliirlar ( SENNETT, s. 69). Mzik, sz ve dans, Pathosun dnyasinin beden zerinden resmedilmesinin aralaridir. Beden simgelerin taiyicisi beden iktidarin merkezindedir. Pathos dnyasinin balica stratejisi batan ikarmadir. `Batan ikartma simgeler evrenine hkmetmeyi temsil eder; oysa iktidar, gerek evrene hkmetmeyi temsil etmekten ibarettir(BAUDRILLARD, s.17). Batan ikarilmak, kendi arzunuzdan vazgemeyi gerektirir. Batan ikarmak tekini kendi arzusunun diina ittirmektir. ETHOS Erken modern dnem iki karit tutumu iinde barindirir. Bir yanda Hiristiyanliktan gelen bedene olan gvensizlik, onu ktlkle, gnahla, dle, lmle zdeletiren bir baki aisi varken, bedenin grn ve cinselligi konusunda erdem taslayiciligi revatayken, te yanda, Rnesans bedenin iplakligini yeniden kefedilmesini ve fiziksel gzellik kavraminin yeniden itibar kazanmasini saglar. Dnya zerindeki kltrlerin ogunda pre-modern ethos (Cemaat ethosu) beden zerinden kurar kendini. Bedenin gndelik alikanliklari, riteller, bunlarin yani sira treler, `namus kavrami zellikle kadinin bedeni zerinden grnr olurken, `eref erkegin taidigi ve gcnn kaynagi oldugunu varsaydigi bedeniyle toplum iinde grnr kildigi bir kavramdir ve elbette ki bedenin kendi evresinde kurdugu iktidarla ilikilidir. Aydinlanma dncesi, Pathos zerinden kazanilan erefin yerine, Pathostan kurtulmayi hedefleyen bir haysiyet anlayiini yerletirdi. Akil ve bilim, insan istirabi karisinda zm retme vaadinde bulunuyor, Pathosun evreninde mevcut ritellerin sagaltici, aciyla aktif olarak ilgilenmesi yerine, ona kari zafer kazanmayi istemekteydi. Kanta gre haysiyetli olan ey, her trl greceligin tesinde yer alan bir eydir. `Kiinin btn disal belirlenimlerin tesinde kendini isel olarak gerekletirerek kendi mutlak degerini oluturmasina baglidir ve iselligi denetimsiz biimde etkileyen btn duyular, bu mutlakligin oluturulmasina engeldir. Kiinin kendini isel olarak gerekletirebilmesi ise, kendi iindeki haysiyetli ve evrensel insanlik merkezini bulmasi ve kavramasi anlamina gelir.(SAYIN 2000, s.165). Bu haysiyet dncesi bir yandan Orthosa (dik yrme, dogru dnme) gnderme yaparken, te yandan kiinin kendi iindeki genellik merkezini kefetmesini ifade eder. Beden zerinden kurulan bir eref anlayiinin yerini genel bir haysiyet anlayiinin almasi sz konusudur. Haysiyet artik eref gibi kazanilan bir ey degil, isel bir keif sonucu herkesin dahil olabilecegi genellemi bir algidir. Bu baki Kant ahlakinda ilgin bir sonuca yol aar: "Haysiyetlilik ugruna bedeni duyumsalligindan etmeli ve kiinin bedene dair duygusalligi hor grlmelidir. Haysiyet, duruma msait yanardner bir degikenlik olmadigi iin, bedenin duruma msait olan yaninin, aistihesis uzamina bagli grngselliginin bilinli olarak yenilmesi gerekir. nk kii, duyulariyla yer aldigi aistihesis uzaminda grnglere kendi tasavvurlari erevesinde yaklamakta ve haysiyet gibi mutlak bir degeri, duyusalliga ve duygusalliga gdml kilmaktadir. Oysa aisthiesis alaninda yaantilanan bir beden, bedenselligi ailmadigi ve kiiye mutlak bir deger bahetmedigi srece `pathosa ilikin ve patetiktir. Haysiyet ugruna patolojik nesnenin apatikletirilerek `pathostan indirgenmesi, znenin mesafeye davet edilmesi gerekir. bedeni ona bakan zneye dair her trl `pathostan erkin kilmak gereklidir haysiyetlilik adina. ( SAYIN 2000, s.173) Bedeni bedensel zelliklerinden siyirarak, kiiyi `pathosa bagli her eyden uzaklatirarak, bedenin tesinde var olan bir eye ulamaya alian Kant, bedensel arzuyu da buna dahil eder. "Arzu, diger bedeni, en yce ve haysiyetli ey olan insan bedenini `zevk alinabilir. bir eye, zevk alma zelligi ile de dogaya aykiri bir eye yani tiksinti verici bir nesneye dntrmektedir. Arzulayan insan bedeni -Kant yle der-, kendini dayatir. Kendi tesinde bir eye gnderme yapacagina kendi zevki ve ikari iin kendini dayatan bir beden ise tiksinti uyandiricidir. Itahini denetleyemeyen ve apatikleemeyen bir bedendir bu; oysa estetik uzlaim ugruna bedeni zneye gdml bir `pathostan kurtarmak gerekir. ( SAYIN 2000, Page 5 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html s.174) nk Pathos bedeni egip bker, bata ifadesi olmak zere gzel olani paralar. Bedensel btnlgn ortadan kalkmasi bedenin haysiyetini zedeleyen bir eydir. Hiristiyanlikla, Antik Yunani harmanlayan Aydinlanma tasavvurunda beden, tam eklini almi, btnlgne kavumu bir ey oldugu iin ve oldugu srece gzel ve haysiyetlidir. Burada, tamamlanmi, sinirlari belirlenmi, diaridan bir birey olarak grlen bir beden bulunur ve bu bedenden taanlar, fikiranlar, sizanlar yok edilmi, gizlenmi veya terbiye edilmitir. Kltr tarihinin nemli bir blmnde, moderniteye kadar; fizyolojisi ok soguktan ok sicaga, ok kadinsidan ok erkeksiye uzanan tek bir beden imgesi zerinde az ya da ok bir uzlama sz konusudur. Modernite ile birlikte kesin olarak kadin erkek beden imgeleri birbirinden ayrilmi, kadinlar ve erkekler neredeyse ayri trler olarak grlmeye balanmitir. Bunun nedeni Aydinlanmanin filozoflarinin beden zerinde ikili bir sylem gelitirmeleridir. Erkekler zerine erkek ve kadinlar zerine erkek sylemi. Bylece kadin ve erkek iin ` iki ayri konuma, betimleme ve tanimlama tarzi ortaya ikti. Bu sylemin znesi elbette, znel duruundan vazgemeksizin kendisini kendi syleminin nesnesi olarak da alan erkekti. Kadin disal bir stratejik noktayi muhafaza ederken onu siniflandiran bir sylemin nesnesiydi ( DUBY-PERROT, s.306) Cinsiyet hibir zaman yalnizca maddi, biyolojik farkliliklarin bir sonucu degil, sylemsel pratiklerle biimlenen ve iaretlenen bir eydir. Insanin toplumsal varoluuna btn ynleriyle ekil verir ve tm eitsiz g ilikilerine model oluturur. COSMOS Simgeselligin egemen oldugu bir dnyada yaayan pre-modern toplumlarda mevcut sistemin iinde st siniflara ait olan, ancak iktidar ilikileri erevesinde kendini kuran ve tamamen toplumsal stat zerinde konumlanan bir EREF grnn yani sira; kavgaci, gururlu, sik sik hapse giren; yari kyl ya da rnegin Buenos Airesin kenar mahallelerinde yetimi bir `portenoolan kabadayi Gaucho veya Compadrelerin beden zerinden deklare ettikleri bir EREF algisi daha vardir. Gmenlerle tika basa dolu pansiyonlarinda yasalara aykiri ilerin dndg, sokaklarinda arap ve eker kamii rakilarinin iilip ya erkek erkege dans olan Bailetesin ya da sonu lmle bitebilen kavgalarin yapildigi, muhabbet tellali `cafishio nun, ya da kenar mahalle dilberi `milonguitalarin boy gsterdigi sokaklarda ve aci, tutku ve eglencenin birbirine yarattigi batakhanelerde Italyanca, Fransizca ve Almanca szcklerin kariimiyla ve bazen de uydurma szcklerle oluan, olduka kfrl bir dil olan `Lunfardo ile, buna elik eden ve gcn kaynagi olarak beden gsterimi biiminde bir dans ortaya ikar. Tm durular, hareketler, ifadeler kendi cosmosunu kuran bir tr mzikli mim tiyatrosu gibidir. Batan ikarma, meydan okuma ve oyun. her figrn iine sizmi, bedenin acisini, tutkusunu, cinselligini edepsizce dia vurmaktadir. Tango bir yaniyla erosun, te yaniyla thanatosun arasinda bir yerlerdedir. Erotizm; ritel, batan ikarici, kikirtan bir eylem olarak ortaya ikarken, lm de meydan okumanin tamamlaniinin alameti farikasidir. Tangonun ethosu, Goucho, compadre nin ya da milongueranin pathosudur. Tango etik, estetik ve adalet duygusuna degil, ikar, g, atimaya dayanan bir ethosa sahiptir. Tangonun tek nesnesi tm simgeselligi iindeki insan bedenidir.
Tangonun kkenlerine baktigimizda orada Ispanyol kkenli mzigin, yerli dans ve ritimleriyle kariimi eklinde ortaya ikmi olan Habanerayi grrz. Orada, gnmzde hala varligini srdren milongayi buluruz. `Milonga, o devirde Montevideo ve Buenos Airesde bulunan zencilerin (Afrika'nin ve Gney Amerika'nin yerlilerinden sz ediyor) Candombe adli kareografik gsterilerinin ritmiyle Habaneranin melodik yapisinin birlemesinden oluan dans ve mzik trdr. (AKGN, s.9) Ilk dneminde tangonun folklorik bir yapisi vardir. Bu yapi iinde MAUSSun deyiiyle teknik eylem, fiziksel eylem ve bysel- dinsel eylem ajan (dansi) aisindan birbirine kariir.Eylemin geleneksel ve etkili olmasi gerekir. Eger gelenek yoksa hibir teknik ya da hibir aktarim sz konusu degildir. (MAUSS s.474) Bu anlamda Tangonun ilk dneminde ortaya ikan, bedenin ayinsel davranii ve belli bir zihinsel duruma baglanabilecek psikolojik momentumdur. Bedenin ve ahlki ya da zihinsel sembollerin akitigi bir zeminde tango, kendini hem kutsalin, hem oyunun iinden, bedenlerin arzusunu yansitacak figrler araciligiyla var eder. Tangonun modernleme srecinde ilk dnm, melez bir kalabaligin oluturdugu byk Latin Amerika kentlerinde ortaya ikar. Bedenin geleneksel anlatim olanaklarindan fazla uzaklamamakla beraber ok daha erotik bir yapiya kavuacaktir. Burada ortaya ikan erotizm, hala bedenin varolula ilikisinin gerilimidir. Bir alt kltrn temsilcileri, bedenleri araciligiyla varliklarini grnr kilma arzusundadir. Genelev dnyasinda, sokaklarda balayan ve erotik ve saldirgan yapisiyla orta ve st siniflari rahatsiz eden bu dans kisa zaman iinde kk burjuva ailelerinin ragbet ettigi aik hava eglence gazinolarinda biraz daha edepli haliyle artik yadirganmamaktadir.( AKGN, s.7) Bedene yklenen anlam biraz farklilami, Page 6 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html pornografik ve saldirgan figrler yerlerini batan ikartmaya ve sinir olgusunu ihlal etmeye agiran hareketlere birakmitir. 15-16. yy.lar iinde, bedensel kodlari yava yava ortaya ikmaya balayan sosyal danslar; kurulmakta olan yeni bir dnyanin ilk gstergelerindendir. 15. yy.da dans hakkindaki ilk kilavuzlar grlmeye balanir. Bu metinler dans esnasinda duygularin bastirilmasi, bedenin hareketlerinin disipline edilmesi, bedenin farkli duruu ve hareket teknikleri hakkinda ilk prensipleri ortaya koyuyorlardi. Kuralli dans, ynetici siniflarin alt tabakalarla aralarina izdikleri siniri belirleyen ritellerdendi. Bu danslar daha dik bir postrle ve daha az belden aagi hareketlerle icra ediliyordu. (ERTEM,) Hareketi tamamlamaya, btnlemeye agirlik veren bu danslar, popler danslarin temelini tekil eden belli duygulari canlandiran hareketlerden, mimiklerden, dansin iinde hareketin ynlendiricisi olan evren imgelerinden, kltrel gelenegin iinde yer alan byden arindirilmi, byk lde seklarize edilmeye balanmitir.
Modernletirilen dansin tarihi, kapitalist rasyonelletirme ve dzenleme srecinin beden zerindeki tasarrufudur. Ayni zamanda bir asli insan faaliyeti olarak oyunun da terbiye edilmesini ieren bir sretir bu. Tangoda bati merkezli uygarlatirilma, rasyonelletirilme srecinden kurtulamamitir. Bu srete etnik-folklorik, otantik niteliklerinden uzaklami, evrensel bir nitelik kazanmitir. Tango egitimi bir dans tekniginin bedeni nasil oluturdugunu, dntrdgn, ekillendirdigini bize hikye eder. Tekrara dayali alitirmalarin bedeni nasil etkiledigini, bedeni her bakimdan yeniden yaratmak zere dzenledigini ve bunlarin sonucunda bedeni tarif etmeye yarayan imgeler, simgeler toplaminin da nasil degiebilecegini bize anlatir. Bedeni gelitirme yntemleri, yani bedeni kaliba dken, ekillendiren, dntren ve aslinda yeniden yaratan tm disiplinler; duruu, davrani tarzini, grg kurallarini, eyleme biimlerini, bedeni gsterme ekillerini. tm pratikleri etkiler ve kapsar. Insan davranilarinin kltrler arasi farkliliklarina ve grenilmiliklerine dikkat eken M.MAUSS olmutur. (MAUSS, s.471). Bize dogal gelen genellikle neden ve nasil yaptigimizin farkinda olmadigimiz ama gndelik hayatimizi srdrmemizi mmkn kilan birok hareketin dogal ve kendiliginden degil, grenilmi oldugunu syler. Sonraki dnemlerde Foucault ve Bordieunun yaptigi bedensel disiplinler ve tekniklerle ilgili alimalara nclk eder. Yeni teknolojilerin yedeklemesiyle ivmesi artmi bulunan kltr endstrisi, dansi da pek ok diger yaam etkinligi gibi seri retim dzeninin ileyiine tabi kilmitir. Dansilarin bedenlerinin ve ruhlarinin(bodysoul) bir makine gibi algilanarak mkemmellik kazanmasi iin alitirilmasidir. Sadece bedenin devinim biimine odaklanan bu yntemi dansilarin da rahatlikla kabullenmesidir. "Kendi bedencanlarina yabancilaarak, onlari kuatan koullari, nesnel durumu bilmeden kaniksar, dahasi iselletirirler. (NALBANTOGLU, s.4) Bedeni tainilan giysi, kullanilan aksesuar gibi salt maddeye indirgeyerek, hareketi de niceliksel olarak llebilir ve standartlatirilabilir bir izgiye ekerek kurulan yeni bir beden imgesinde, beden bir retilebilir malzemeye, bir yap-boz meknina dnmektedir. Anin tesinde bir etki birakmayan, bir gz boyama. bir sahte etkinlikten teye geemeyen makinebedenlerin sergiledikleri salt teknik beceriklilik, gsteriden ok gsterie ynelik tavrinin oldugu yerde, bedenini tikir tikir ileyen bir makine, kullanilabilir bir malzeme gibi grmek yerine" kendi bedencanini ayni bedenin dirimgcnn dansa zg biimde vcd bulmasina izin verecek ekilde algilayip hissederek, gereken duyarlilikla hazirlamak (NALBANTOGLU, s.11) gerekir. Tango bir ekilde balangita sahip oldugu otantik yapiyi terk edip, kltr dii bir eye- modaya, mamul bir rn baariyla taklit etmeye alian insanlarin abalarina dnt. Bu gnn tangosu, figrlerinin kariikligina ragmen olduka monotondur. Her adim her hareket amacindan sapmadan, pathosun dnyasindan etkilenmeden, kendini birakip sinirlari ihlal etmeden mkemmellik iinde yapilmalidir dncesinin egemenligi sz konusu. nk tango yapanlar yaptiklarinin ancak seyredildigi lde bir deger kazandiginin farkindalar. Bakilanla kurulan iliki aslinda bir seyir ilikisidir. Birok eyin gsterildigi iin grndg, grldg kadariyla var oldugu, sergilendigi iin seyredildigi ve izlenildigi kadariyla deger kazandigi bir toplumu iaret eder. Bu durum da bedenle ve bedenler arasinda kurulabilecek bir yakinlik ilikisinin tm imknlarini ortadan kaldirmakta. Tango ne glnn enerjisi, ne zayifin tepkisidir. zerlerinde birbirlerine kari yrdkleri ve birinin, digerine yenik dtg, teslim olmaya hazirlandigi bir sahnedir grnen. Bedenlerin arasinda ailan mesafelerin simge ykl oldugu, dansilarin birbirine karilikli tehditler savurduklari, bedenin tekinin bakiina sunuldugunda, bakii tatmin etmek ya da kikirtmak iin rgtlendiginde engebeli. zor, fakat bedenlerin birbirine yaslandiginda sevecenligin iiltisi gzlerde yansidiginda da dz ve kolay bir hayali mekndir tango. Ama onu eitler arasi bir mcadelenin gerekletigi kapali bir alan olarak grme hatasina da dmemek gerekir. EROS "Nesne burada olsa da, olmasa da, istek her zaman ayni degil midir? Nesne her zaman uzakta degil midir? Kendinden geme bir degildir, iki szck vardir: Pothos, burada olmayan varliga Page 7 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html duyulan istek bir de Himeros, buradaki varliga duyulan istek, daha yakicisi." (Barthes,s22) Platonun Kratylos diyalogunda; Pothos ve Himeros Erosun ogullari olarak geer. Yani Eros, erotizmin oyunlarinin ve akin sevecenliginin ifte olanagidir. Eros, uzun devirler nce kayiplara karimi bir kutsalin tehlikeli ve yasak gcnden kalma bir eyler taimaktadir kendinde. Kutsalin iinden dogmu erotizm, dil ncesi yaamla ilintilidir. Erostur o, logostan ncedir. Eros okunu atar ve bedeni yaralar. Iinde bulundugumuz agda bir trl kabuk baglayamayan bir yaraya sebep olur. Szden, Tanridan, imgeden ayrilmaz bir bedenin varligini unuttugumuzu, bu unutmanin bir bedeli oldugunu derinlerde bir yerde hatirlatir bize. Siyasal yasayla, toplumsal kurallarla beden zerinden bir ethos yaratmi olan akin kutsal (tek tanrili dinler), Erosu haysiyetli bir bedensel ahlkin etkisiyle evlilik yasasina uymaya zorladi. Bedensel olanin bastirilip arzunun eksik kaldigi bir izgide Erosun toplumsallatirilmasinin bedelleri ise agir oldu (Ricoeur,). Erosun ogullarindan Himeros gzetim altina alinirken, Pothos gklere ikarildi. Bu durum gnmzde birbiriyle atian iki ayri davrani gzerghi yaratti. Birincisi akin kutsallatirilmasi, digeri bedenin kutsallatirilmasi. Ak kendi kutsalini, kurumsallik kltr iinde sevecenlik, adanma (AGAPE) baglami iinde eritmeyi denerken, evlilik yoluyla hiyerarik olmayan cinsel arzu, hiyerarik ilikilere uygun efkate dayali bir sevgiye dnt. Beden; alikanliklarin, bastirmalarin, ikiyzl baglilik sisteminin nesnesi haline geldi. Bedenin kutsallatirilmasi ise bir beden fetiizmine dnerek bir yaniyla porno endstrisini yaratti, teki yaniyla anlamsizligi reten medya dnyasini besleyen bir imge retme merkezi haline geldi. Her iki durumda da beden yogunlugunu ve aurorasini yitirdi. daraldi ve saydamlati. 1960lardaki feminist hareketler kadini erkek karisinda kleletiren, ona kendinden vazgeme ethosunu ailayan basmakalip romantik aki eletiriyorlardi. Vurgu aktan arzunun tatminine, engelsiz haz duymaya dogru kayiyor, ama bu durum cinsellikle duyguyu eskiden beri ayri olgular olarak ele alan erkeklerin tketme arzusuyla birleince baka trl bir smrye yol aiyor; kadin bedeninin nesnelemesi hizlaniyordu. Ardindan eve kapalilik ve kendini adama syleminden siyrilmi bir ak ve sevgi anlayiina yaklaan kadin hareketleri, yakinlik, samimiyet, sreklilik, iten bir iletiim gereksinmesi gibi degerlere nem veriyor bedenlerin erotik etkilenme srecine vurgu yapiyorlardi. Psikolojik kltrn n plana ikmasiyla birlikte ak bireyselci kltrel niteliklerle, zerklikle, mahrem mutlulukla, duygusal yogunlukla, tekine dogru kendini amayla bir arada dnlyordu. Ama bireyselci kltr kadinlari ve erkekleri farkli biimlerde etkiliyor, kadindan farkli olarak erkegin batan ikarma yaklaiminda bir kendisi iin tketmek arzusu, bir gnen hedonizmi yatiyor. Gnmzde her iki cinsiyetin konumlarindaki yapisal ayrilik devam etmekle birlikte, serbestlik marjlari, rollerdeki dalgalanmalar artik sistemin bir parasi oldu. Batan ikarma bir tutku olarak yaanmiyor, sadece talep ediliyor, arzuya bavuruluyor ve gerekletiriliyor;. bir degiim degeri gibi iliyor ve toplumsal ilikilerin cilalanmasinda kullaniliyor. (BAUDRILLARD, s.215) Tango, bedenin sinirlarini tenin tesine tair. tenin sinirlarini yeniden izer. Burada bedenin btnselligi, bu btnlgn limitleri, bedenin nerede balayip nerede bittigi, bedenin teki bedenle ve dnya ile ilikileri farklilair. Salt bir birlikte hareket etme, uyum gsterme estetigi olmayip daha ok bedenler arasi bir yogunlama ilikisine dikkat eker. Bir tango sahnesinin etkili olmasini saglayan, yce ile i ieligi ve bundan kaynaklanan yogunlugudur. Eger dansin iindeysek gerekletirmekte oldugumuz ya da ardimizda biraktigimiz her figrn iine sizmi, yce ile ilikisi olan ve bizi alt st eden o duyguyla iletiim kurabildigimiz birka saniye vardir. Gzel sinirli ve belirli yargilari ifade ederken, YCE sinirsizligi ifade eden yargidir. Gzellik hayal gcmz ve anlama yetenegimizin uyumu sonucu ortaya ikarken ycelik bu iki yetinin uyumsuzlugu ile ortaya ikar. Yce iddetin estetigi ve erotizmini ierir. airtir, rpertir. Isel bir cokudan kaynaklanir, isel bir gcn kendini dilatirmasi, gstermesi ve bedenden yansimasidir. Erotik tutku, bir bakasina teslim olmayi, bedenlerin bulumasinin yaratici boyutuna kapilarini amayi ierir. Varligi kuatan edep duygusu bir sreligine askiya alinir. Bagimsiz bir zne olarak zlenen, ideal bir ben gizlendigi yerden sahne iiklarinin altinda durur, arzu tm hametiyle gelir ve bedenin tm savunma tertibatlarini ele geirir. zne yeniden olumayla, yitip gitme arasinda, kendini hazza birakmayla denetimi tekrar ele alma arasinda, yargilamaktan ve aklin gzetiminden vazgemekle bedenin ve zihnin sinirlarini yeniden kefetme arasinda tereddtte kalir. Aliildik olanin rahatligina dnmek yerine, hayal gcnn karanlik dehlizlerinde savrulmaya balar. Bataillede `esrime ile birlikte insan iin en nemli i deneyim olan erotizm, birey olarak varoluun yadsinmasi olayidir. isel bir paralanma vardir. Erotizmde ve esrimede varolu bir sinir noktaya gelir, ayriir, ayni anda bilin kaybolur, sreklilik gerekleir.(BATAILLE 1995, s. 15). Bilimin rasyonel paradigmasinin algi kapilarindan geriye evrilen o `yakici. `lmcl deneyim hemen orada, bedenin iinde gerekleir. Tangonun ortaya koydugu deneyim sinirlari ortaya ikaran bir arzuya ailir. Her trl ince ve buyurgan bir iktidar karisinda ksnllk arkilari syler. Page 8 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html Birini arzulamak, kendinden vazgeile, tekinde varolmak arasinda bir yerlerde kalmak anlamini tair. Arzunun karmaik ve bazen paradoksal yapisini tanimak ve znde iddet ieren dogasini zmek gerekir. Bir tutkuyu yaayan her birey, bir bakasinin bedenine sahip olmak ve bakasi tarafindan sahip olunmak ya da bakasini ynetmek ve bakasi tarafindan ynetilmek arasinda gidip gelir. Bu itkisel yapi, itkiler ve yarattigi iddet tarafindan ele geirilme ihtimalini de mmkn kilar. iddet, dogamizin bir parasini oluturmakla beraber, hayatimiz sresince az ok ynetmeyi grendigimiz, denetim altina almaya alitigimiz ama asla tam anlamiyla ondan kurtulamadigimiz bir itkidir. `Evrensellik iddiasinda bulunan her cinsel etigin gz nne almasi gereken ey udur: Bakasiyla erotik ilikinin ierdigi tensel duyarlik, jest, etkilenme ve etkileme iinde kii kendisi iin daha evvelden izdigi erotik sinirlari aabilir, yeni sinirlar icat edebilir. Bedensel sinirlarimiz zamansaldir ve bakasiyla erotik karilama bu sinirlarin dnmesi imknini iinde tair (DIREK, s.6).
Bedene ynelen iddetin bir tahrik ve arzu unsuru oldugunu, znde cinsel bir nitelik taidigi fikrini savunmak farklidir, tutkunun ierdigi, consensusa bagli iddeti kabul etmek farklidir. nk bakasinin arzusu bizim arzumuzun dilatirilmasiyla ortaya ikar. Her tutkulu ilikide bireyler arzunun hem znesi, hem de nesnesi konumundadir. Ama taraflardan biri digeriyle ayni haklara ve ayni konuma sahip oldugunu inkr ettigi takdirde ilikinin zemininde dz iddet ortaya ikmaya balar. Bedenin kullaniminda grnr olan tek ahlki lt RIZA kavrami gibi grnyor olmasina ragmen rizanin temeli olan karar verme yetisinin zgr olup olmadigini nasil bilebiliriz? Herhangi bir nedenle paraya ihtiyacimiz oldugunda, kazanmak iin bir seim yaptigimizda rizamiz zgr mdr? Kendisine herhangi nitelikte bir tazminat denen her birey bedenini nesneletirmekte degil midir? Bedenin nesnelemesi, kimligin de nesnelemesi anlamina gelir mi? Bununla birlikte bedeni sahip oldugumuz bir nesneymi gibi dnmek, bir ev, giysi gibi ele almak, ona btnyle yabancilamanin nn aiyormu gibi grnmektedir. Her trl insan ilikisinin sadece bedenden getigini ve ancak beden araciligiyla retilebildigini ama her bireyin tabi oldugu var olusal engellerin mevcudiyetini unutmamaliyiz. Mutlak bir zgrlge ancak bedensiz ruhlar sahip olabilir. Erosun ilgisi bedenin iine ynelikse, logos bedenin diiyla ilgilenir. Di beden bir sinirlilik degildir ama normatif ve temsiliyettir. kamusal alandadir. KAOS `Erkek ynetir, kadin uyar, grnrde tangonun dzeni budur. Bu bir iktidar ilikisinin, dzen adina dans eden bedenler arasinda kendisine bir yer bulmasidir. Iktidar, taraflar arasindaki herhangi bir iliki biimi degildir. Erkegin kadina. birilerinin tekilerine ynelik eylemlerinin tarzidir. Elbette srekli yapisal bir olanaklar uzami iinde yer alir ama iktidar ancak edimler olarak vardir, birileri tarafindan digerlerine uygulanan bir eylemdir. Bir iktidar ilikisini tanimlayan ey, teki beden zerinde dolaysiz olarak etkide bulunan edimlerden ziyade, bakalarinin davranilarini, eylemlerini etkileyen, ekillendiren, ynn tayin eden bir eylem tarzi olmasidir. Beden zerinde, eyler zerinde eyleyen bir iddet ilikisidir. Bir tango figrnde oldugu gibi, zorlar, egip bker, tekinin tm olanaklarini elinden alir ya da daha en batan izin vermez. Kari kutbu ancak edilgenlik olabilir. Her dzeyde grnrlg olan oyun-dans bir sreklilik iinde ortaya ikar gibidir. Yneten erkek ve ynetilen kadin tarafindan gerekletirilen figrler; mekna iaretlerini koyar, bedenlere eril bir bellegin izlerini kazir, tarihin iinde olumu bir syleme srekli gndermeler yapar. ve tm bunlar byk oranda gsterge retimi ve degi tokuu yoluyla ilerler. Fakat kesinlikle iletiim ilikilerine indirgenemez. Iktidarin kendine zg bir niteligi vardir. Belli terbiye teknikleri, tahakkm sreleri, itaat elde etme biimleri gibi amali etkinlikleri de ierir ( FOUCAULT 1998, s.160). Iktidar, riza zerinde kurulu bir iliki degildir. `Kendi iinde iktidar zgrlkten feragat, bir hakkin aktarilmasi, tek tek herkesin sahip olup vekletini birka kiiye verdigi bir ey olarak tanimlanamaz. Bununla beraber bu, rizanin iktidar ilikisinin var olmasi ve kendisini srdrmesi iin bir koul olamayacagi anlamina da gelmez. Iktidar ilikisi nceden beri var olan ya da srekli bir rizanin sonucu olabilir. Ancak dogasi geregi bir mutabakatin ifadesi degildir (FOUCAULT 1998, s.161). Ama kendini gizleyen her iktidar ilikisi bir mutabakat grntsnn altina saklanir. Elbette, iktidar ilikisinin oldugu yerde mutabakat saglamak kadar iddet kullanmak da vardir. nk bunlarin olmadigi yerde iktidarin varligindan sz etmek gtr. `Ynlendirme terimi bir dansin mekni iinde yuvalanmi iktidar ilikilerini daha iyi anlayabilmemizi saglar. `Ynlendirme, ayni zamanda hem digerlerini (u ya da bu derecede kati olan zor mekanizmalariyla) istenilen yere srkleme edimi, hem de u ya da bu lde aik olanaklar alaninda davranma biimi demektir. Iktidar uygulamasi `ynlendirmeleri ynlendirmeyi ve olasiliklari dzene koymayi ierir.(FOUCAULT 1998, s.162) Aslinda hayatta da tangoda da iktidar olgusu belli bir zemin zerinde karilama ve taraflarin birbirine cephe almasindan ziyade bir ynetim dzenlemesinin iinde ortaya ikar. Burada artik ynetim bedenler arasindaki uzlaima dayanan basit bir egemenlik ilikisini degil de, zerinde nceden dnlm, hesaplanmi, tekilerin davrani rgtlemesini ynlendirmeye uzanan bir eylem kilavuzu niteligi taimaya baliyordu.Bu anlamda ynetmek, bakalarinin eylem alanlarini yapilandirmaktir. (FOUCAULT 1998,s.162). Tam bu noktada iin iine zgrlk dncesi Page 9 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html adimini atmaktadir. Modern iktidar ancak `zgr zneler zerinde ve `zgr olduklarini dndkleri srece uygulanabilir. Yani bir anlamda zgrlk ve iktidar bir dilama ilikisi iinde olmayip, birbirine ihtiya duyan ve ayni zeminde beslenen iki kavramdir. zgrlk sadece iktidarin n koulu olmakla kalmayip, iktidarin tm katmanlara yayilabilmesinin de nedenidir. Ama ayni zamanda sinirlarini belirlemeye alian iktidar uygulamasina kari ikmadan varligini grnr kilamaz. Aslinda zgrlk ne sinirlilikla ne de sinirsizlikla ilgilidir. Heideggerin deyimiyle `zgrlk, varligin kendisini gerekletirmesine izin vermektir. Ama ancak sinirlara ulailinca her ey mmkn hale gelir. Iktidarin temel sorunu da gnll olarak bedenin tekine teslim edilmesi degildir. zgrlk iktidarin ileyebilmesi iin gereklidir, zgrlg iktidar ilikisinden ektiginiz anda bu salt ve kaba bir iddet, tahakkm ilikisine dner ve o noktada iktidardan sz edilemez. Bu yzden zgrlk, iktidarin bir n kouludur ve ona ikindir. Direnme, kainma, kurtulma ihtimalinin bulunmadigi bir iktidar ilikisinden sz edilemez. Iktidar ilikisi, iktidarin sahip oldugu aik ya da rtk iddet ve zgrlgn sinirlari ama arzusu ayni potada erimek durumunda kalir Iktidar ve zgrlk bu noktada kendilerini kabullenme ya da atima ilkesi zerinde degil, kikirtma zerinde kurmaktadirlar. Tangonun varliginin nedeni olan batan ikarma post-modern tketim toplumlarinda simgesel niteligini kaybetmi ve bir tr ayartma srecine dnmtr. Cinselligin diina tairilip, yaamin tm alanlarina bir sel gibi yayilarak siglatirilmi bir batan ikarma replikasina ya da Baudrillardin deyimiyle simulakrina dnerek, hayati dzenlenmi bir vitrin olarak ve Disneyde geen bir eglence gibi tahayyl eden insanlar iin, tm bir hayati kaplayan zihinsel bir srece dnmtr. Sistemin daha nceki simgesel degi toku evrenine ait bir sre olan batan ikarma adli meydan okuma biimi salt bir ekonomik olguya indirgendiginde, beden geri plana itilmi, nesneletirilmitir. Beden nesneleirken, nesne kiiselletirilmektedir. Modacilarin, reklamcilarin, medyanin ve her alana zg tasarimcinin nesneyle zne arasinda ve onlarin evresinde kurduklari apraik ilikiler agi, ieriginden koparilmi nesnelere ve elbette bedenlere, stat, prestij, biriciklik algisi yklemektedir. Tangoda erkegin iktidarini tehirinin ve kadinin iktidarin grnrlgn kirmasinin ya da paralamasinin ve tekrar retmesinin gerekletigi zemin kikirtmadir. Kikirtmanin kendisi kaotik bir yapidadir ama bir yandan erosa (tutku),diger yandan Logosa(sylem) ailir. Kikirtma, kendini doguran batan ikartmanin hem tetikleyicisi hem sonucudur. Hem arzusu, hem su ortagidir, tekini sizin gl oldugunuz alana ekme stratejisidir. LOGOS Logos grnr kilma demek oldugundan dogru veya yanli olabilmektedir. Heidegger Antik tiyatroda, eylemi ifade eden sz-Logos, aklin, bilginin, l, denge ve uyumun genelde `anlamin kurucu gesidir. Modern zamanlarda ise bilimsel sayilanin szclgne soyunan Logos, hem dzeni kurarken, hem rasyonel akli kurumlatirirken, hem de agda moral degerlerin kaynagi olarak, kendisini artik neredeyse beden ve onun uzantisi olarak cinsellikle birlikte tanimlamaya balamitir. Dans bedenin sanatsal bir formudur; toplumsal cinsiyet farkliliklari da bedenden dogar. Dansa dair temel yaklaim; beden imgelerinin temsil ve sunum biimleri ve bu imgelerle bireylerin toplum iindeki rolleri ve konumlari arasindaki ilikinin iaret edilmesidir. Beden bir kurgudur. Iktidar ve arzu odagi, toplumsal olanin ve biyolojik olanin birbirine karitigi, birbirini belirledigi bir mekndir. Eril ya da dii bedenle dogariz. Ama toplumsal cinsiyet(gender) biyolojik cinsiyetle rtmez, kendini onunla sinirlamaz. rnegin erkegin toplumda bir erkek olarak tanimlanmasi salt onun bedeninin zelliklerinden ortaya ikmi bir ey degildir. Bu srete beden, iktidar rejimleri tarafindan dzenlenen, kurgulanan ana gedir. Foucault bu noktada `sylemsel zne kavramini gelitirir. zne sylemler araciligiyla ina edilir ve bir sylem biimi olarak insan bedeni yalnizca fizyolojik bir kendilik degil, ama kltrel bir kendiliktir. Bu ynyle de o, gstergesel bir nitelik sergiler. Beden, sylemin maddilemesi, sessiz dilidir.
Farkli ideolojilerin insan tasarimi ve dnya gr, oluturduklari beden imgesinde ve bu imgenin somut belirileri olan gndelik var olu ve eylemlerinde disallair, grnr hale gelir. Insan bedeninde ideoloji sanki elle tutulur gzle grlr bir form kazanir. Bu duyusallik ve algilanabilirlik formu iinde dnsel atima bedensel atimaya dnr. Duru, oturu biiminiz, giyini stiliniz, yz ifadeleriniz. beden dilinin bir parasi olur ve karit ideolojilere bir mesaj iletir: Ite, temsil ettigim sylem tm somutlugu ile karinda. Ben buradayim diyen bir mesaj.
Her ne kadar Tango tek bir figre sigan iki bedene ait gibi grnse de, anlamlari herkes kendi iinde bulur, kendi tekilliginden ikarir. Taraflardan birinin dilatirdigi anlam tekince bastirildiginda dans; bir bedenin ve rettigi, rettigi anlamlarin tutuklanmasina, bastirilmasina yol aar. Tango iinde bedenler bir temsil srecinde kendi sylemlerini kurarlar. Bedenlerin duruu, yz ifadeleri, erkegin kadinin bedenini egip bkmesi. toplumsal cinsiyete anlamini veren bu jestler, hareketler ve temsillerdir. Bu kurgu sylemler iinden ve Page 10 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html onun vasitasiyla olur. Ama toplumsal cinsiyetin kendisi de zdeleme sreleri de retilmitir, imalttir. Burada sylem, sylemsel pratikleri belirleyen kurallara gre oluurken bir zne iin konumlar amakta ve bireyler bu konumlarin iini doldurmaktadir. Bu cinsiyet kurgusu sadece bir norm olarak ilev grmez. Ayni zamanda hkmettigi bedenleri de retir. Onu ayirir, dagitir ve farklilatirir. Bu normatif beden dzenlemeleri beden zerinde tekrarlamalarla zorla damgalanir. Yani toplumsal cinsiyet kltrel anlamda ina edilip tketilen bir sre olmayip, insanin tm yaami sresince beden zerinde ileyen iktidar ve ona elik eden sylem iinde kurulur. Izleyen ve izlenenin konumunu -biyolojik cinsiyet fark etmeksizin- toplumsal cinsiyet ekillendirir. Izlenen pasif bir konumda olup geleneksel olarak kadindir. Izleyen ise, sergilenen imgeyi tketen, ona sahip olma hakki oldugunu dnen, iktidar konumundaki erkektir. Erkekler kadinlari seyreder, kadinlar ise seyredililerini seyrederler. Bu durum yalnizca kadin-erkek ilikilerinde degil, kadinlarin kendileriyle, kendi bedenleriyle olan ilikilerini de belirler. Kadinin iinde yer etmi olan erkek bakii, srekli olarak kadini gzlemektedir. Bylece kadin kendisini seyirlik, grsel bir nesneye dntrm olur. Bu tr bir seyir ilikisi; birok eyin gsterildigi iin, grldg kadariyla var oldugu, sergilendigi iin deger kazandigi bir toplumu iaret eder. Bir gsteri olarak vuku bulan tangoda da, merkezi unsur tehirdir. Kadinin giysileri bile bakilacak olani iaret eder. Giysiyle bedenimizi de giyeriz ya da bedensizleiriz. Ama burada vurgulanan bir zne olarak dansi degil, bir seyir nesnesi olarak kadin bedenidir. Tango da toplumsal cinsiyet, iktidarin yayildigi mekn olarak da grlebilir. Bedenin hareketi, bulundugu mekn ve zamanin iyeligini ele geirmeye ilikin rtk bir talep ierir. Bedenlerin atimasi, bylece toplumsal pratiklerin gerekletigi somut meknlarin (yerlerin) ve zamanlarin egemenligini kazanmaya ynelik bir atimaya dnr. Konunun merkezinde temsil/sunum meselesi durmaktadir. Kadin bu sisteme cinsiyet farkligindan, kadinligindan vazgeerek, erkek olarak girer - sistem iinde ancak erkege greli bir bakaligi olabilir. Bu hikyenin temel eksenini kuran heterosekselliktir - onun ilksel kildigi ikiligin ortadan kaldirildigi, cinsiyet farkliliklarinin ogaldigi durumda, greli dii bakaligin klasik belirleniminin biricikliginden kurtulmak mmkn olabilir.(DIREK s.5). Tangoda kadin, tarihsel sylemin zerine yiktigi ileyi stlenir ve bunu bedeninin en kk hcrelerine dek yaar. Erkekse bedenini kendi arzusuna eitler. Kadin bedenini bir imge retecine dntrerek cevap verebilirse erkegin kaba arzusuna kari incelikli bir erotizm gelitirerek iktidarin varligini grnmez kilabilir. Beden ve onun geleriyle, onun yzeyleri, hacimleri ve yogunluklariyla disipline edilmemi bir erotizm bulmak gerekiruan ve yzen durumdaki bedenin rastlantisal bulumalarini ve hesaba kitaba gelmez hazlarini barindiran bir erotizm (FOUCAULT 1992, s.137). Burada sz konusu olan bedenin ogullamasi, en kk blmlerinin, paraciklarinin barindirdigi en kk olanaklarin, bir lde zerk bir tavirla, sinirlari belirsiz kilma yaklaimiyla vurgulanmasidir. Iktidarin onu aradigi yerde bulunmamak, arzu edildigi yerde olmamak..iktidarin kurdugu zihinsel mekani terk etmek. Bu bedende gerekletirilen hiyerarilerin, yerletirmelerin, adlandirmalarin sorgulanmasina, ortaya ikarilmasina ve giderek yikimina yol aan bir yaklaim olabilir. Figrlere hkim olan, farkli figrleri tek bir anlamin birbirini takip eden biimleri olarak degil, yerini pozisyon ali, mesafe koyma ve anlam kaydirilari, beklenmedik yaklaimlari ve alt st edileri olarak kullanan, onlari keyfilikleri iinde ters yz ederek yaraticilarina-uygulayicilarina kari evirebilmek iin kilik degitirebilenler logosun tesinde erosun iinde bir tango-dans ilikisini kurabilirler. TELOS "btn aiga ikmalar telosa olduklari ey olduklari iin borlanirlar Heidegger Bu yazi, tango gibi simgeselliklerle ykl bir dansin arka planinda belirli gzerghlara bagli kalmadan kendi keyfince dolaan bir `meraklinin notlari olarak okunmali. Batan sona dogru okundugunda bedenin tarih iinde kurulma ve anlamlandirilma srelerini kabaca izlemeye aliiyor. Okunduktan sonra sondan geriye dogru dnldgnde ise bugnden balayarak bir dansin, tangonun; toplumsal, kltrel, bedensel yapitalarini ortaya koymayi amaliyor. Bati sanati perspektifi kefettiginde dnya kuruldugundan beri ilk kez farkli grlmeye balanir. Merleau Pontye gre dnyamizin iindeki nesneler e zamanliligi yitirmitir. Ayni zamanda dnyanin uyumu da yitmitir, nk dnyaya bakita uyumlu bir dzen iinde olmasi gereken nesneler birbirleriyle atiir, rekabet eder, birbirlerinin nne gemek ve benim gzme daha iyi, degerli grnmek, beni batan ikarmak iin mcadele eder olmulardir. Bu yzden birbirleriyle rekabet eden farkli nesneleri perspektif sayesinde uyumlu bir uzamda dile getiren klasik Bati sanati asla nesnellik ve gerekilik arz etmemekte, tersine perspektif sayesinde nesnelerin aslinda sahip olmadiklari bir uyum yanilsamasini dile getirmektedir (SAYIN 1998, s.15) Bu baki dnyanin oldugu gibi olmasina yknen bir baki degildir. Artik insani merkeze alan, nesneleri ona gre ayritirdigi, siniflandirdigi ve hiyerarik Page 11 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html bir yapida dzenledigi bir bakitir bu.diger bir deyile grntlenen dnya zerinde egemenlik kurma isteginden baka bir ey degildir perspektif (SAYIN 1998, s. 15). Artik dnyanin iinde olup evresiyle birlikte dnyayi temaa eden bir insan yerine dnyanin diinda, ona bir pencerenin ardindan bakarak pencerenin diindaki nesneleri istedigi gibi dzenlemekte, dnyayi kurmakta olan bir insan vardir. Ancak bu sayede kendini dnya karisinda emniyette hissetmekte nk bakiin sahibi olarak iktidar olmaktadir. Perspektif insani, bedenini, bakiini; iinde yaamakta oldugu dnyadan almi, kendi tasarladigi, temsili bir dnyayla ba baa birakmitir. Kartezyen felsefe dnyayi ve dogayi insana gre ayarlamayi dnmse ardindan gelen bilim `eylerle, onlarla ilikiye girmeden yaklamakta (MERLEAU-PONTY, s.13), ise, perspektif de dnyanin ezamanliligini, dz izgisel bir ardiikliga dntrmekte, nesneyi gzden ayirmakta ve nesneyi insan iin anlailir olmaktan ikararak, tanimlanabilirlige srklemitir. yknmeyle temsil arasinda ortaya ikan bir ayrimin nedenidir perspektif. Dnya zerinde pek ok degiimin, bu arada tangoda ortaya ikan degiimin de kirilma noktasi budur. Tango da oyun ve kutsalla ilikisinden kaynaklanan yknmeci yanini, yeni bir dnyaya uyum saglamak iin trplemi ve bir temsile dntrmtr. Bylelikle modernleebilmi, evrenselleebilmitir. Ama elbette o eski simgeler evreninden pek ok eyi de birlikte yaninda getirerek. Bedenin zmleme alimasi tek kiinin gze alamayacagi, sinirlari muglk, hatta sonu olmayan bir alima gibi grnmektedir. Bylesine bir ie girien biri tek bir analiz erevesi ile yetinemez. Evrensel olarak bilinen ve sinanmi zmleme yntemleri dagarcigina sahip olmanin tesine gemesi gerekir. unu da eklemek gerekir ki bedeni bir metin olarak okumak, zmlemek ok da dogru olmayabilir. rnegin dildeki neden sonu ilikisini tango- dans zemininde beden zerinde kurmak mmkn degildir. nk "dansi ortaya ikaran bedenler basit bir gsterge vericisi gibi yorumlanamazlar. Dansilarin bedeninde enerji, arzu ynlendirmesi, itkilerin ykselii, yogunluk ya da ritim olarak adlandirilan etkiler ortaya ikar ( PAVIS, s.89) Bedenin hareketinin iinde ortaya iktigi meknin atmosferi de nemlidir. Dans eden bir beden metnin tesinde bir deneyimdir. KAYNAKA AKGN Fehmi, Yillar Boyunca Tango, Pan yayincilik 1993 BARTHES Roland, Bir ak syleminden Paralar, Metis yayinlari 1992 BATAILLE Georges I deney, YKY 1995 BATAILLE Georges, Erosun Gzyalari, Gebe yayinlari 1997 BAUDRILLARD Jean, Batan ikarma zerine, Ayrinti yayinlari 2001 DIREK Zeynep , Sinirlar ve ufuklar, Internet makalesi DUBY G., PERROT M. Kadinlarin Tarihi C.3, T.I Bankasi Kltr yayinlari 2005 ELIADE Mircae, Imgeler simgeler, Gece yayinlari 1992 ELIADE Mircae, Mitlerin zellikleri, Simavi yayinlari 1993 ERTEM Gurur, Dansistan, Blogspot Internet makalesi FOUCAULT Michel, Dostluga Dair, Telos yayinlari 1992 FOUCAULT Michel, zne ve Iktidar Defter dergisi s.34 1998 GADAMER, H.G Hakikat ve Yntem, Paradigma yayincilik 2008 HUIZINGA Johan, Homo Ludens, Ayrinti yayinlari 1995 MAUSS Marcel, Sosyoloji ve Antropoloji, DoguBati yayinlari 2006 NALBANTOGLU H.. Trkiyede bir dans sosyolojisi iin perev, Internet makalesi. MERLEAU-PONTY M, Gz ve Tin, Metis yayinlari 1996 PAVIS Patricia, Gsterimlerin zmlenmesi, Dost Kitabevi yayinlari 2000 RICOEUR Paul, Cinsellik, Esizlik, Yanilgi, Bilmece, Internet makalesi SAYIN Zeynep, Bedenin temsiliyetinde haysiyet ve zillet, Defter Dergisi s.39 2000 Page 12 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html
SAYIN Zeynep, yknme ve temsil-imge ve benzeim, Defter dergisi S.34 1998 SENNETT Richard, Ten ve Ta, Metis yayinlari 2001
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 13 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
"#$#%&' M. Gl ZGE hepsi gitti islakliginda yellerin ani suskun yalnizliklar biz de gittik, satkinligin gemii yabanci artik herkes orada... sustur susturabildigince bilinci bir kr bir sagir bir dilsiz renginde tadimlik duyular sisli ayriliklar... adsiz bahelerde dolatika dilcensin su inleten kuyular bir karanlik bir islak yitirdim rahmimi yitirttiler bilgimi... hepsi gitti islakliginda ellerin...
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 1 of 1 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y18.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
ktidar ve Beden
Michel FOUCAULT "Pouvoir et corps", Quel Corps?, no 2, Eyll-Ekim 1975, s. 2-5 (Haziran 1975 tarihli sylei) - Gzetleme ve Cezalandirma'da kralin bedeninin temel bir rol oynadigi siyasi bir sistemi aikliyorsunuz... - On yedinci yzyil toplumu gibi bir toplumda kralin bedeni bir metafor degil, siyasi bir gereklikti: Kralin fiziksel varligi monarinin ileyii iin gerekliydi. Peki ya "blnmez bir btn" olan cumhuriyet? - Bu, Girondenlere kari, Amerikan tarzi bir federalizme kari dayatilan bir formldr. Ancak asla kralin bedeninin monari koullarinda taidigi ileve sahip degildir. Cumhuriyetin bedeni yoktur. Buna karilik, on dokuzuncu yzyil boyunca yeni ilke haline gelen ey, toplumun bedenidir. Neredeyse tibbi bir biimde korunmasi gerekecek olan ey bu bedendir: Monarkin bedensel btnlgnn yeniden canlandirildigi ritueller yerine, hastalarin ortadan kaldirilmasi, bulaici hastaliklarin kontrol edilmesi, sulularin dilanmasi gibi tedavi yollan, reeteler uygulanacaktir. Ikence yoluyla ortadan kaldirmanin yerini de mikropsuzlatirma yntemleri almitir: Kriminoloji, soyaritimi, "soysuzlami" olanlarin ayri tutulmasi... Farkli kurumlar dzeyinde bedensel bir fantasma sz konusu mudur? - Saniyorum ki en byk fantasma, istenlerin evrenselligiyle oluturulan toplumsal bir beden fikridir. Oysa, toplumsal bedeni ortaya ikaran ey konsenss degildir, bizzat bireylerin bedenleri zerindeki iktidarin maddiligidir. On sekizinci yzyil, zgrleme aisindan ele alindi. Siz ise onu gvenlik blgelerinin yerletirilmesi olarak tarif ediyorsunuz. Biri, digeri olmadan olabilir mi? - Iktidar ilikilerinde hep oldugu gibi, diyalektigin Hegelci biimine uymayan karmaik fenomenlerle kari kariyayiz. Bedene hkim olma, beden bilinci, ancak iktidarin bedeni kuatmasiyla elde edilebilmitir: Jimnastik, idmanlar, kas gelitirme, iplaklik, gzel bedenin yceltilmesi... tm bunlar, ocuklarin, askerlerin bedeni zerinde, saglikli beden zerinde iktidarin uyguladigi kararli, / inati, titiz bir alimayla insani kendi bedenini arzulamaya gtren hattadir. Ancak, iktidar bu etkiyi yaratir yaratmaz, bizzat iktidarin bu kazanimlariyla ayni hatta iktidara kari bedenin talep edilmesi, ekonomiye kari sagligin talep edilmesi, cinselligin, evliligin, erdemin ahlki normlarina kari zevkin talep edilmesi kainilmaz olarak ortaya ikar. Iktidarin glenmesine neden olmu olan ey, \ ayni anda, saldiriya ugramasinin da nedeni olur... Iktidar bedenin iinde mesafe katetmitir, yine bedenin iinde saldiriya ugrami bulur kendini... Toplumsal beden kurumlarinin (doktorlar, politikacilar) serbest iliki ya da krtaj fikri karisinda duyduklari panigi hatirlayin... Aslinda, iktidarin kararsizlik gsterdigi izlenimi yanlitir, nk iktidar geri ekilebilir, yer degitirebilir, baka yeri kuatabilir... ama sava srer. Bedenin pornografi tarafindan, reklm tarafindan, u pek mehur "geri alinmasi"nin aiklamasi bu olmali. - "Geri alinma"dan sz etme konusunda tamamen hemfikir degilim. Bu, bir mcadelenin normal stratejik geliimidir... Belirgin bir rnek olarak oto-erotizmi ele alalim. Mastrbasyon denetimleri Avrupa'da ancak on sekizinci yzyil boyunca balamitir. Aniden, panik yaratan bir tema ortaya ikti: Genler mastrbasyon yapiyor. Bu korku adina ocuklarin bedeni zerinde - Page 1 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html aileler araciligiyla; ama kaynaginda aileler yoktu- bir denetim oluturuldu, cinsellik gzetlenmeye, bedenlere ikence edilmesi yoluyla nesnellik altina alinmaya balandi. Fakat gzetim ve denetimin hedefi olarak, bir kaygi ve analiz nesnesi haline gelen cinsellik, ayni zamanda, herkesin kendi bedeni iin, kendi bedeninde ve kendi bedeni zerinde duydugu arzularin yogunlamasina yol ati... Beden, ocuklarla aileler arasinda, ocukla denetim mercileri arasinda bir mcadele konusu haline geldi. Cinsel bedenin isyani bu gelimenin kari-etkisidir. Iktidarin buna yaniti nedir? Erotiklemeyi, bronzlama rnlerinden porno filmlere kadar iktisadi (ve belki de ideolojik) olarak smrmek... Hatta bedenin isyanina yanit olarak, artik denetim-baski biiminde degil, denetim-tevik biiminde kendini gsteren yeni bir kuatmayla karilairsiniz: "iriliplak soyun... ama zayif, gzel, bronz tenli ol!" Iki rakipten her birinin hareketine digerinin hareketi yanit verir. Ancak, solcularin szn ettigi anlamda bir "geri alma" degildir bu. Mcadelenin tanimsizligini kabul etmek gerekir... Bu, bir gn sona ermeyecegi anlamina gelmez... ktidari ele geirmeye ynelik yeni bir devrimci strateji, bir beden siyasetinin yeni tanimindan gemez mi? - Beden sorunu, giderek daha israrci bir ekilde, siyasi bir srecin -bu, devrimci bir sre mi, bilmiyorum- akii iinde ortaya ikti. 1968'den beri olup bitenlerin -ve yle grnyor ki, 1968'i hazirlami olanlarin- son derece anti-Marksist oldugu sylenebilir. Avrupa'daki devrimci hareketler "Marx etkisi"nden, on dokuzuncu ve yirminci yzyila zg kurumlardan nasil kurtulacaktir? Bu hareketin ynelimi buydu. "Marksizm = devrimci sre" zdeliginin, bir tr dogma oluturan bu zdeligin yeniden sorgulanmasinda beden temel nemde degilse de, nemli paralardan biridir. Kitlelerle devlet aygiti arasindaki bedensel ilikinin evrimi nedir? - ncelikle, burjuva ve kapitalist toplumlarimizda iktidarin, ruh, bilin, ideallik adina bedenin gerekligini yadsidigi eklindeki ok yaygin bir tezden uzaklamak gerekir. Gerekten de, iktidarin uygulanmasindan daha maddi, daha fiziksel, daha bedensel hibir ey yoktur... Bizimki gibi bir kapitalist toplumun ileyii iin gerekli ve yeterli olan bedensel kuatma tr nedir? On sekizinci yzyildan yirminci yzyil baina kadar iktidarin bedeni agir, etkili, sabit, titiz bir ekilde kuatmasi gerektigine inanildigi kanisindayim. Okullarda, hastanelerde, kilalarda, atlyelerde, sitelerde, konutlarda, ailelerde rastlanan bu korkun disipline edici rejimler buradan kaynaklanir... sonra, altmili yillardan itibaren, bu kadar zahmetli bir iktidarin sanildigi kadar elzem olmadiginin, sanayi toplumlarinin beden zerinde ok daha gevek bir iktidarla yetinebileceginin farkina varildi. Bundan byle, cinsellik zerindeki denetimlerin yumuatabilecegi ve baka biimler alabilecegi kefedildi... Geriye, gnmz toplumunun hangi bedene ihtiya duydugunun incelenmesi kaldi... Sizin bedene gsterdiginiz ilgi gncel yorumlardan ayriliyor mu? - Ben, hem Marksist perspektiften hem de Marksizm yanlisi perspektiften yeterince ayrildigim kanisindayim. Marksist perspektifle ilgili olarak, iktidarin etkilerini ideoloji dzeyiyle sinirlandirmaya alianlardan degilim. Gerekten de, ideoloji sorununu ortaya atmak yerine, beden ve iktidarin beden zerindeki etkileri sorununu inceleyerek daha fazla materyalist olunabilecegini dnyorum. nk, ideolojiye ayricalik taniyan bu analizlerde beni rahatsiz eden ey, modelini klasik felsefenin sundugu ve iktidarin ele geirecegi bir bilinle donanmi insan znesinin her zaman varsayiliyor olmasidir. Fakat Marksist perspektif, iktidarin alima ortamindaki beden zerindeki etkisinin bilincindedir. - Elbette. Fakat hak taleplerinin cretlilikle olmaktan ok cretli bedenle ilgili oldugu gnmzde bu tr szler pek iitilmemektedir... Sanki, Marksist analizlere gnderme yapan ritel temalar "devrimci" sylemlere nfuz etmi gibi cereyan etmektedir her ey. Ve, Marx'ta beden zerine ok ilgin eyler olsa da -tarihsel gereklik olarak- Marksizm bilince ve ideolojiye ayricalik taniyarak bunu fena halde glgede birakmitir... Baski kavramina abartili bir rol bien Marcuse gibi Marksizm yanlilarindan da uzak durmak gerekir. nk, iktidarin tek ilevi bastirmak olsaydi, iktidar byk bir st-ben tarzinda, yalnizca sansr, dilama, engel, ie atma kipiyle iliyor olsaydi, yalnizca negatif bir biimde uygulaniyor olsaydi, ok dayaniksiz olurdu. Iktidar eger glyse, arzu dzeyinde -bu da artik anlailmaya balanmitir- ve bilgi dzeyinde pozitif etkiler rettigi iin byledir. Iktidar, bilmeyi engellemek bir yana, onu retir. Beden zerine bir bilginin retilebilmi olmasi, askeri ve egitsel disiplinler btn sayesindedir. Fizyolojik, organik bir bilgi ancak beden zerindeki iktidardan yola ikarak mmkn olmutur. Iktidarin kk salmasi, iktidardan kurtulma konusunda hissedilen glkler tm bu baglardan kaynaklanir. Bu nedenle, iktidar mekanizmalarinin genel olarak indirgendigi baski nosyonu bana pek yetersiz ve hatta tehlikeli gelmektedir. Siz zellikle gndelik yaam dzeyinde uygulanan mikro-iktidarlari Page 2 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html inceliyorsunuz. Devlet aygitini gz ardi etmi olmuyor musunuz? - Gerekten de, on dokuzuncu yzyil sonundan beri Marksist ve Marksizan devrimci hareketler, mcadelenin hedefi olarak devlet aygitini ne ikardilar. Bu durum, sonu olarak, neye yol ati? Yalnizca bir hkmetten ibaret olmayan devlete kari mcadele edebilmek iin devrimci hareketin kendini politik-askeri terimlerle devletin eiti kilmasi gerekir, dolayisiyla parti halini almasi, devletle ayni disiplin mekanizmalariyla, ayni hiyerarilerle, ayni iktidar rgtlenmesiyle bir devlet aygitini -ieriden- model almasi gerekir. Bu agir bir sonutur. Ikinci olarak, devlet aygitinin ele geirilmesi muhtemel degiimlerle birlikte devlet aygitinin basite igal edilmesi olarak mi kabul edilmeli, yoksa devlet aygitinin ortadan kaldirilmasinin vesilesi olarak mi? Bu sorun, Marksizm iinde bile byk bir tartima yaratti. Bu sorunun sonuta nasil zme baglandigini biliyorsunuz: Devlet aygitini kertmek gerekir, ama sonuna kadar degil, nk sinif mcadelesi proletarya diktatrlg kurulur kurulmaz bitmeyecektir... Dolayisiyla, devlet aygitinin sinif dmanlarina kari kullanilabilecek kadar saglam olmasi gerekir. Bylece ikinci sonuca varilir: Devlet aygiti, en azindan belli bir noktaya kadar, proletarya diktatrlg sresince varligini srdrmelidir. Nihayet, nc sonu: Igal edilecek ama paralanmayacak bu devlet aygitlarini alitirmak iin teknisyenlere ve uzmanlara agri yapmak uygun olur. Ve bu aygitlari alitirmalari iin, bunlara aliik olan eski sinif, yani burjuvazi kullanilir. SSCB'de olup biten kukusuz budur. Devlet aygitinin nemsiz oldugunu asla ne sryor degilim, fakat bence Sovyet deneyimine yeniden balamamak iin, devrimci srecin tikanmamasi iin bir araya getirilmesi gereken tm koullar arasinda, ilk kavranmasi gereken ey, iktidarin yerinin devlet aygiti olmadigi ve devlet aygitlarinin diinda, stnde, yaninda ok daha kk dzeyde ilev gren iktidar mekanizmalarinda degiiklik yapilmadigi takdirde toplumda hibir eyin degimeyecegidir. Tam da insan bilimlerine, zellikle psikanalize geliyoruz... - Psikanalizin durumu gerekten de ilgintir. Psikanaliz, belli bir psikiyatri trne (yozlama, soyaritma, soyaekim psikiyatrisine) kari olumutur. Psikanalizin nemli lde zemzemle yikanmi olmasi, -Fransa'da Magnan'in temsil ettigi- bu pratik ve bu teoriden kaynaklanir. Bu durumda, gerekten de, (zaten gnmz psikiyatrlarinin psikiyatrisi olmaya devam eden) bu psikiyatri karisinda psikanaliz zgrletirici bir rol oynadi. Ve hl bazi lkelerde (aklima Brezilya geliyor) psikanaliz, psikiyatrlar ile iktidar arasindaki su ortakligini tehir edici, pozitif bir siyasal rol oynuyordu. Dogu lkelerinde olup bitene bakin. Psikanalizle ilgilenenler, psikiyatrlarin en disiplinlileri degildir... Ne var ki, bizim toplumlarimizda sre devam etmektedir ve gcn baka trl ynlendirmektedir... Psikanalizin, bazi sonulari aisindan, denetim ve normalletirme kapsamina giren etkileri vardir. Bu ilikileri degitirmek ya da bunlardan yayilan iktidar etkilerini kabul edilemez kilmak baarilirsa, devlet aygitlarinin ileyii ok daha g kilinir... En kk dzeydeki ilikilerin eletirisini yapmanin bir diger avantaji udur: Devrimci hareketlerin iinde devlet aygitinin imgesi yeniden ina edilmemi olur. Delilik ve hapishane zerine incelemeleriniz yoluyla giderek daha disiplinci bir toplumun inasina tanik olmaktayiz. Bu tarihsel evrim neredeyse kainilmaz bir mantigin rehberliginde sanki... - Sanayi toplumlarinin ortaya ikiinda cezalandirici bir aygitin, normallerle anormaller arasinda siniflandirici bir dispositifin nasil yerletigini analiz etmeye aliiyorum. Daha sonra, on dokuzuncu yzyilda olup bitenin tarihini yapmam, bir dizi saldiri ve kari-saldiri, etki ve kari-etki arasindan, u anki ok karmaik gler ilikisine ve mcadelenin mevcut profiline nasil gelindigini gstermem gerekecek. Bagdaiklik, bir projenin gn iigina ikarilmasinin degil, birbirine karit stratejilerin mantiginin sonucudur. Insan bilimlerinin arkeolojisini, bedenleri, tavirlari, davranilari kuatmi olan iktidar mekanizmalarinin incelenmesinde kurmak gerekir. Ayrica, bu arkeoloji ortaya ikiinin koullarindan birini de burada bulur: On dokuzuncu yzyilin gsterdigi byk normalletirme ve disipline etme abasi. Freud bunun farkindaydi. Normalletirme konusunda digerlerinden daha gl oldugunun bilincindeydi. O halde, psikanalizin normalletirmeyle hi ilikisinin olmadigini syleyen bu kutsallatirici utan neyin nesi? Militan pratikte entelektelin rol nedir? - Entelektel artik gt vericilik rol oynayamaz. Proje, taktikler, saptanmasi gereken hedefler; bunlari bulmak iin irpiniyorlar ve bunlar iin mcadele ediyorlar. Entelektelin yapabilecegi ey, analiz aralari vermektir ve gnmzde bu esasen tarihinin roldr. Gerekten de, imdiki zaman hakkinda, dayaniksizlik izgilerinin nerede oldugunu, gl noktalarin nerede oldugunu, -bu-yz elli yillik olan bir rgtlenmeye gre- iktidarlarin nelere bagli oldugunu, nereye yerletiklerini ortaya ikarmayi saglayan yogun, uzun bir algi gerekmektedir. Baka deyile, mcadelenin topografik ve jeolojik bir lmn yapmak gerekmektedir... Entelektelin rol budur. Ama "sizin yapmaniz gereken budur", demek degildir kesinlikle. Beden siyaseti faillerinin eylemini koordine eden kimdir? - Bu, son derece karmaik bir btndr; bu btn tek baina dnebilecek kimse yokken, Page 3 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html
sonu olarak, nasil bu kadar incelikli bir dagitima, mekanizmalara, karilikli denetime ve ayarlanmaya sahip olabildigini kendi kendimize sormak zorundayiz. Arapsaina dnm bir mozaiktir bu. Bazi dnemlerde, baglanti failleri ortaya ikar... On dokuzuncu yzyil baindaki insanseverlik rnegini ele alin: Insanlar bakalarinin yaamlarina, sagliklarina, beslenmelerine, barinmalarina karimaya balarlar... Daha sonra, kiiler, kurumlar, bilgiler... kamu sagligi, denetiler, sosyal danimanlar, psikologlar bu karmakariik ilevden tremitir. Daha sonra da, imdi, sosyal grevliler kategorisinin yayginlamasina tanik olmaktayiz... Dogal olarak, tip ortak payda olarak temel bir ilev grd... Tip sylemi kiiden kiiye geiyordu. Evlerin nasil ina edildigine tip adina bakildi, ama ayni zamanda bir deli, bir sulu, bir hasta da tip adina fileniyordu... Fakat, tm bu "sosyal grevliler"in mozaigi -gerekten de- insanseverlik gibi karmaik bir ana kaliptan yola ikarak olumutur... Ilgin olan ey, tm bunlara nclk eden projeyi degil, paralarin nasil yerine yerletigini strateji terimleriyle grmektir.' Michel Foucault, Iktidarin Gz, Seme Yazilar 4, eviri Iik Ergden, Ayrinti Yayinlari
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 4 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y7.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
"#$%# &'('#" Nejdet EVREN
"Insan bedeni nedir sorusu, "bedensiz insan mi olur kari sorusunu agritirmaktadir. Beden ve canli, ekil ve ierik olarak ayritirilamayacagina gre, insan tanimi baka bir noktaya dmektedir. "Insan denilen canli trn her eyden nce bu ayrima noktasinda "insan olmayan tanimindan ekip ikartmak gerekir. Hayvanlarin ve bitkilerin de bir bedenleri vardir. Evrimleme srecinde elini alet gibi kullanmaya baladigi andan itibaren insan trnn dil ve beyin kapasitesindeki gelimeye bagli olarak diger trlerden ayrimaya baladigi bilinen bir olgudur. Ilkin izgiler ile balayan soyutlama yeteneginin giderek harfler ve kavramlar ile ekillenmeye baladigi da bir gerektir. Gn ve gece, karanlik ve aydinligi temsil ediyorlardi. Gnn koruyuculugu ve sicakligina karin, gecenin vahi ve sogugu ikili ve zitlarin dngsyd. Soyutlama yetenegi gelitike insan tr hem kendisini hem de diger canli trlerini ve ayrica iinde bulundugu evreni tm sirlariyla anlamak, zmlemek, ondan yararlanmak iin gzlemlemeye baladi ve bunlari not etti. Buldugu keifler ve aletler ile evresindeki olgu ve canlilari degitirebilecegini, ynetebilecegini fark edince de kendisini onlardan ayirdi. "Insan artik bir st kategoriydi ve efendiydi. Aydinlik ve karanlik onda dalist bir dncenin soyutlamasina neden olmutur. nceleri korku ve koruyucu tanrilarini yer-gk, kitlik-bereket, savai-barii, kisir-retken, kt-iyi olarak tanimlami olmasina neden oldu. Kendisini algilayan homo/insan duygulanmalarinin, algilamalarinin ve hislerinin gzlemcisi, aratirani ve tanimlayani da oldu. Soyutlayarak yarattigi tanrilar ile kendisini, kendisi ile soyutladigi geregi ayritirdi. Dncesini, duygularini ve hislerini kendisinden ayritirdiginda ise, "beden diina ikarak tm digerlerine "tin/ruh dedi. Yok olmayi bir dnm olarak grmek istemediginden olsa gerek bedensel rmenin/yok olmanin aresizligi karisinda "ruh unu srdrme dncesi ile onu/tin-i kendisinden ayritirmak suretiyle lmszletirmek istedi. Bu durum ona, mutlak bir huzur vermekteydi. Duyumsadigi iin "beden var olmamaktaydi oysa. "Beden duyumsadigi iin "bedendi. Biyo/kimyasal olarak bedenin varligi atom-alti paraciklarin devinimlerine bagli geliirken duyumsama ve algilama yetisi canli trleri arasinda farklilamaktadir. Soyutlama yetisi diger trlere gre daha ok gelime olanagi bulan insan trnn algilamasinin farkli olmasi kainilmazdir. (-Bu durum trler arasi bir hiyerari gerektirmemektedir. Yoksa beyin kapasiteleri insan beyin kapasitesinin yaklaik 1/3 olan maymun trlerinin sosyolojik-koruma duygularinin daha gelikin olmasi nasil aiklanabilir ki? rnegin sokaklarda yaamaya terkedilmi, sokaklarin tm elikilerinden fazlasiyla nasiplenen milyonlarca ocuk vardir. Oysa hibir maymun toplulugunda terkedilmi bir ye/ocuk bulunmaz. Tm yeler yek- digerini sahiplenir ve korurlar.-) Bu gelimeye bagli olarak beyin hcreleri ve kapasitesi artan insan artik tarihsel bir bellege sahiptir. Kalitim yolu ile sadece fizyo/biyolojik zellikler aktarilmaz, yaninda tarihsel bir bellek de her dlte, hem de olumaya baladigi andan itibaren aktarilir. Bu nedenle, insanin tinsel zenginliginin, yaam periyodundan ve grdklerinden ok te olmasi yadirganamaz, anlailamaz da degildir. Tin/ruh birleerek oluumunu srdrdg bedenle bir var olur; ondan ayrilamaz. Ancak yine ayni sreteki algilama eitliligi, farkliligi, boyutlarina bagli olarak nronlar arasi elektriklenmeye bagli olarak dnce dzleminde farkli grntler ortaya ikartirlar. Kiilerin farklilamasi buna baglidir. Elbette yetitigi evrenin ve koullarinin kiiler zerindeki etkilemeleri hibir zaman yok sayilamaz. Ruh/tin bedene sikitirilmi bir olgu, bedeni de onu kapsayan ekil olarak yorumlamamak gerekir. Aslinda, toplumsal genel algilama biiminin kiinin tarihsel ve zengin bellegi ile akimasindan/zitlamasindan kaynaklanan bastirilma tin ve beden arasindaki elikinin temel taini oluturur. Tm dncelerin eylem pratigine dklmemesi bu Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y13.html geliirmi oldugu esnek yapisini ortaya koyar. Tm organlardan ayritirilmi salt beyin dokusu hibir eyi algilayamaz. Beyin dokusundan arindirilmi dokular da ayni ekilde hibir ey algilayamazlar. Demek ki, tm duygularin, algilarin, degerlendirmelerin toplandigi, ilenerek kategorize edildikleri, eitli blgelerinde kayitlarin tutuldugu dncenin/dinin/ruhun laboratuari konumundaki beyin ile bunlarin oluumunu saglayan, ileten diger tm organlar/beden bir btndr. Bedenin fizyolojik/kalitimsal yapisinin ve var olma biiminin devinim yetisi d/duygularin devinim yetisinden daha sinirli olmasi beden ile d ve tinin ayri olduklarina kanit gsterilemez. Tm insanlarin dil organlarini bir an iin yok sayalim. O zaman sinirli sayidaki harf dizgelerinden sinirsizlaan szckler, kavramlar asla yaratilamazdi. Beden ve ruh/tin birlikte dogar, birlikte yaar ve birlikte dnrler; bir digeri bir digerinden ayritirilamaz. Beden, tinin kendisini gerekletirdigi olgudur. Tinin zlem ve istekleri beden tarafindan karilanir. Biimsel olan beden tin ile sonsuz z-n znesi, belirleyeni, etkiyeni haline gelir. Beden ve tin srekli birbirlerine yansiyan, bir-birlerini gerekletiren z-devinim alaninin rten tamlayanlaridirlar. Bir ceketin nndeki dgmeler ile kollarindaki dgmelerin farkli olmasi gibi. Koldaki dgmeler ilevsiz ancak grntsel bir deger tairlar. Oysa ndeki dgmeler ilik ile bir araya deldiklerinde biimde/grntde bir farklilik yaratirlar. Dgmeler ilikler ile bir araya gelmeden nceki biim onlarin bir araya gelmesi ile degimektedir. Ite tam da bunun gibi insan bedeni tin-i ile rttgnde ortaya koyduklari yeni ekil toplumsal olarak insan trnn znel yapisi, kiiligidir. Beden ve tinin tamamen rten birlikteliginden zgr bir yapi ortaya ikar. Tam anlamiyla bir rtme yoksa o zaman sosyo-ekonomik yapiya gre tanimi degise bile klelik kainilmazdir. Ilik geniligi yeterli olmadiginda dgmeleme aninda yaanan zorluk ya da kumain paralanmasi gibi ya o dgmeyi iliklemekten vazgeilmesi ya da dar kaliplarin yikilmasi gibi iki farkli sonucu zorunlu kilar. Tarihin ve sosyal yapinin znesi olan kii en gl, en zor ve en sessiz savai kendisi ile yapar. Beden ve tinin gerek anlamda bariikligi saglanamaz ise zgrlk kapisi asla aralanmaz. zgrlk firtinasi bedene arpmadika ruhlarin hep kle kalmasi bundandir. Sonsuzlaan z biimsizdir. Beden ve tin birlikteligi z-n sinirlari belirlenen durumudur. z ve biim ayni anda vardirlar ve birinin varligi digerini zorunlu olarak iinde barindirir. Byle olunca sonsuz z-n biimsiz olmasi kendi biimi olarak biim ile rtmektedir. Ayni ekilde sinirlari belirli maddeler de z-n sinirsiz ve sonsuz biimlerinden olmakla sonsuz dnm ile z-le rtmektedir. z ve biimlerin rttkleri, ayrimadiklari grlmektedir. Biimlerin z- yok etme olasiligi yoktur. Maddenin temel talari ekil degitirseler de z olarak ayni kalirlar. Isiya dnen enerji kimyasal tepkime ile suyu buhara dntrdgnde oksijen ve hidrojen elementleri aiga ikar, serbest kalirlar, ekil degitirseler de z olarak aynidirlar. Biimler yalnizca biim olarak yok olabilirler. ekilsiz olan sonsuz z bilinten bagimsiz olarak var-olandir. Genel "zn ekilsiz olmasi onun "ey olarak bilinmez oldugu anlamina gelmez. Baka bir deyile genel z bir "ey degildir. "zn belirginletirdigi ve birlikte sonsuzlatigi zamanla rten "biimler de tanimlanabildikleri iin bir "ey degildirler. Buradan hareketle ne "z n ne de "biim in bir "ey olmadigi sonucu rahatlikla ikartilabilmektedir. Ve tersinden hareketle -ki buna zit kavrami da diyebiliriz- "ey aslinda gereklik degildir. ey bir "hitir. Dilin devinimine bagli olarak gelitirilen bir soyutlama tm algilanabiliri kapsayan geni aidan bir kullanim olsa bile tanimlamakta zorlanilani aiklamak iin yaratilmi bir dil oyunudur. Bu dil oyunu tmden kaldirildiginda algilanabilen her sre artik "ey olmaktan ikacaktir. yle ise kii bedeni bir "ey degildir. Beden sadece biyolojik bir biim de degildir. Insan/kii bedeni denildigi zaman ona bir atif yapilmi bir deger yklenmi olunur. Bu atif onun tarihin znesi olmasina ynelik bir atiftir. Demek ki tin ve bedenin birlikteligi zneyi belirginletirmekle kalmaz, onun var-olu ekline gre tarihsel bir yer edinmesini de saglar. Tarihsel bellek olarak aktarilan tinsel yapi bedeni geriye dnmsz bir ekilde biimlendirir. Australopitecus Africanus-larin vcutlarini di etmenlerden koruyan tylenme artik gereklemez. Ayrica geliimin getirmi oldugu gnen ilkel zor koulu benimsemez ve istemez. Canli trlerinin beden biimlerine gre tinsel yapilari, tinsel yapilarina gre de beden biimleri farklilamazlar. Btn canli trlerinde duyumsama ve algilama boyutlari var-olduguna gre bunlarin nicelik ve niteliklerindeki farklilamaya gre gelitirdikleri ve gelitirecekleri biimsel degimelerin fazla bir nemi yoktur. Canli trleri arasinda hiyerari yapilamaz. Buradan hareketle tm canlilarin ortak bir tin-in biimlenmeleri olduklarini rahatlikla syleyebiliriz. Bu son tanimlanmaya bakilarak bir ilk olandan sz edilemez. Sonsuzluk z-n biimsiz ekli olduguna gre ilk ve son, ncesiz nce yoktur. Tm canlilarin ortak bir tin-i taimi olmalari da ite tam bu noktada sonsuzlugun z-n ortaya koyar. Insanin/kiinin ve tm canli-doganin bir-btn olarak korunmasi tm bedensel-tin-lerin ortak paydasidir. 24 Aralik 2008 Kksu Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y13.html
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y13.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
NSAN BEDEN: MASSA CONFUSA* Nilsun URALLI
(Massa Confusa* - Latince: Karmakariik ktle) "Sorgulayan akil, yaamda bir kiinin sahip olabilecegi en degerli hazinelerden biridir. Bu nedenle, Aristo'nun gdne kulak vermek akillica olacaktir: Bir kii kendisini egitmek isterse, ilk i olarak kuku duymalidir. nk gerek, ancak kuku duyularak bulunabilir." Charles M. Wynn - Arthur W. Wiggins HANIUWELE. Yeni Gineye ait adalardan biri olan Ceramda, E. Jensen tarafindan kaydedilen bir yk. Mitsel zamanlarda, Ameta adinda bir adam, avdayken bir hindistancevizi bulur. O gece ryasinda da, ayni hindistancevizini grr ve ryasinda kendisine, onu ekmesi iin emir verilir. O da ertesi gn buyrugu yerine getirir. gn ierisinde bir hindistancevizi agaci yetiir, bundan gn sonra da aga iek aar. Ameta, ieklerden koparmak ve kendisine bir iecek hazirlamak iin agaca ikar. Ama parmagini keser ve kani da iegin zerine damlar. Dokuz gn sonra iegin zerinde bir kiz ocugunun durdugunu fark eder. Ameta bu kizi, hindistancevizi agalarinin yapraklarina sarip sarmalar ve bytr. gn ierisinde kk kiz, gelinlik aga gelir. Ameta bu kiza, Haniuwele (hindistancevizi agacinin dali) adini verir. Byk festival sresince Haniuwele, dans edilen alanin merkezine yerletirilir ve dokuz gece boyunca, dans eden erkeklere armaganlar dagitir. Ancak dokuzuncu gn erkekler, dans alaninin ortasina bir ukur kazarlar ve Haniuweleyi iine atarlar ve ukurun stn kapatip, zerinde dans etmeye balarlar. Ertesi gn Haniuwele'nin eve dnmedigini gren Ameta, onu arar, ama ancak cesedini bulur. Cesedi topraktan ikarir ve her bir parasini farkli yerlere gmer ve btn bu paralar da, insanlarin beslenmesini saglayan bitkilere dnr. Ameta, Haniuwelenin sadece kollarini gmmez ve onlari, tanrisal bir varlik olan Sateneye gtrr. Satene, dans alaninin zerine dokuz burgulu bir sarmal yerletirir ve Haniuwelenin kollariyla buraya bir kapi yapar ve festivalde dans eden btn erkekleri de buraya toplar ve tanrisal bir varlik olmasina ragmen yle der: "Mademki size bunca degerli besinler sunan Haniuwele'yi ldrdnz, o halde ben de artik burada yaamak istemiyorum. Hatta hemen bugn gidecegim. Aranizdan bu kapidan gemeyi baaranlar, insan olarak yaamaya (bir bedene ve ruha sahip olmaya) hak kazanacaklar, geemeyenler ise hayvan (sadece bedene sahip olmak anlaminda) olacaklardir." Ve Satene, tm bunlari syledikten sonra, insanlara bir daha onlarla ancak ldkten sonra (yani sadece bir ruha sahiplerken) rastlaabileceklerini haber verir ve Yeryzn terk eder. Page 1 of 6 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html Insan, evrende bilinen akil sahibi tek varlik olmakla birlikte, diger tm gelimi canlilar gz nnde bulunduruldugunda grlmektedir ki, fiziksel olarak dogadaki en gsz varliktir da aslinda. Bu anlamda bir kedi ya da kpek yavrusunun, dogdugu andan itibaren yaamini idame ettirebilecek fiziksel ve igdsel donatiya sahip oldugunu bilmekteyiz. Ancak yine bilindigi zere insan; ne bebeklik dneminde, ne ocukluk, ne genlik ve dahi ne de yetikinlik dnemlerinde, temel fiziksel/bedensel ihtiyalarinin karilanmasi gerekliligi dolayisiyla, bakalarina bagimli olmadan yaamini srdremez. Yetikin bir insan olarak, ben, diger insanlarla birlikte degil de, tek baima ve bir dag bainda yaamak istiyorum, desek bile bugnden sonrasi iin, o aamaya kadar gelebilmek ve sonrasinda yaamimizi devam ettirebilmek adina, yine diger insanlara ihtiya duymamiz sz konusu olacaktir. Bu, insanin akil sahibi olmakla birlikte, bir bedene sahip olmasinin ve bedenin kainilmaz kildigi ihtiyalarin ve bugn birogumuz iin yaam amaci haline gelen "zaaflarin bir sonucu olarak grlp; "beden - ruh" msabakasini -grnen ky kilavuz istemez misali- daha ilk saniyelerde "ruh" kazanacak grdgnz zere gibi bir yanli yargiya ya da yargiya kapilmaya neden olmamali mutlaka ki. Degil mi ki u noktada yol gsterici olarak kendimize Aristoyu setik, o halde yazdigimiz ya da syledigimiz, yazacagimiz ya da syleyecegimiz her eyden kuku duymak gibi bir gerekliligi de devre dii birakmamiz sz konusu olamaz/olmamalidir. Geri ayni baki aisiyla, ayni kukucu yaklaima da kukuyla bakip, sonuta ruh bedenden evla oldugu iin Tanri cennetine bedenlerimizi degil, ruhlarimizi alacaktir da denilebilir. Neticesinde zellikle gnmz insaninin, birakin "ruh - beden" sorgulamasinda bulunup kendinde derinlemesini; kendi bedenini, diger bedenlerle ilikilerinde hangi noktaya oturtmasi gerektigini bilmesi bile sz konusu olamamitir, hatta bylesi bir gerekliligin dahi ayriminda degildir ne yazik ki. Gnmz "popler kltr ve popler sanat(!)" anlayiinin dayattigi "zorunlu - karamsar baki aisiyla grnen tablo bu ynde ne yazik ki, degilse i dnyama ilikin bunaltilarimin/bulantilarimin, vesile bulmuken aiga ikartilmasi abalari degil tm bunlar mutlaka ki. EVREN AGACI. Yakutlara gre "Evren Agaci", yaayan ve yaatan bir aga olarak tasarlanir. Bu aga, "yerin gbegi"nde ykselen sekiz dalli bir agatir ve bir tr "ilk Cennet"tir. Zira ilk insan orada dogmu ve yari yariya agacin gvdesinden ikan bir "Kadin"in style beslenmitir. Holmberg, bylesi bir imgenin, Kuzey Asyanin sert ikliminde yaayan Yakutlardan ziyade, prototiplerine Antik Doguda, Hintte ve Iranda rastlanan mitlere dayandigini ileri srer. (Rig Veda: Ilk insan Yama, mucizeli bir agacin dibinde, Tanrilarla birlikte imektedir./Hint & Yasna Ve Videvdat: Yima, Evren Agacinin zerinden, insanlara ve hayvanlara lmszlk dagitir./ran) Tunguzlar, dogumdan nce ocuklarinin ruhlarinin, kk kular gibi "Evren Agaci"nin dallarinda beklediklerini ve amanlarin gidip oradan onlari getirdiklerini sylerler. aman adaylarinin "sirra erme" ryalarinda grlen bu mitsel motif, bununla birlikte sadece Kuzey Asya'ya zg de degildir, rneklerine Afrika'da ve Endonezya'da da rastlamak sz konusudur. Trklerin Orta Asyada yaarlarken, "Yazgilar Kitabi" inaniini temel almalari dogrultusunda da, benzer temelleri grmek mmkndr. Bu mite gre de, "Hayat Agaci"nin bir milyon yapragi olup, her birisinin zerinde bir insan yazgisi bulunmaktadir ve her bir insanin lmnde, agatan bir yaprak eksilmektedir. Ve aman, toplulugun gelecegini ve "insan yazgisi"ni sorgulama hakkina sahiptir. Bu baglamda Mircea Eliade, ruhun bedenden nce var oldugu ya da "z olanin varolutan nce geldigi" dncesinin/anlayiinin, salt eski mitlere zg olmadigini belirtir "Mitlerin zellikleri" adli kitabinda. Ona gre "Homo Religiosus (dindar insan)" iin, hangi zamanda ya da hangi yerde yaanildigindan bagimsiz olarak, "z olan varolutan nce gelir" dncesi hkimdir. Mircea Eliade'ya gre bu gr, "ilkel insan ve Dogulu toplumlar iin oldugu kadar; Yahudi, Hiristiyan ve Mslman olanlar iin de geerlidir. Insan ncesinde nasil belirlenmi ise, sonrasinda da o olacaktir o halde, bu anlayi temelinde bir baki aisiyla degerlendirmede bulunursak. Yani belirlenmilikler (!) temelinde yaamak ya da yaadigini dnmek, insanin iine gelmektedir demek ki. Neden iine gelmektedir? nk yaadiklarinizin/yaadiklarimizin bizim haricimizde bir tanri ya da tanrilar tarafindan belirlenmi olmasi, yapip-etmelerimizin veya yapamayip-edemediklerimizin sorumlulugunu da bizden alip, o tanriya ya da tanrilara yklemektedir. zellikle gnmzde yaadiklarindan/gemiinden ikyet etmeyi temel dstur edinmi insanin, hatalari ya da olumsuz olarak nitelendirdigi yaanmiliklari iin, "Neden yaptim?" sorusunu sormasinin gerekliligi kalmaz bu anlayila. Aslinda bu noktada sorumlulugunu Page 2 of 6 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html stlenmesi gereken, ama bir o kadar da sorumsuz yaamayi temel sorumluluk (!) olarak algilama egiliminde olan kii; yaptiklari/yapamadiklari, yaadiklari/ yaayamadiklari, sevdikleri/sevemedikleri, birlikte olduklari/kavuamadiklari, istedikleri/ istemedikleri/isteyemedikleri vs. erevesinde, agirligi taiyamaz hale gelir ki, bu da onu ya akli dengesini yitirmesine veya lmne srkler. nk Sophoklesin de syledigi gibi, "En zoru tm yaptiklarimizin bizden kaynaklandigini kabul etmektir." Ama bu noktada, nceden Tanri tarafindan bir anlamda "formatlanarak yeryzne gnderilen ruhlarin, bedenden nce var oldugunu kabul etmek iin kolay tarafidir ki, Tanri da sanki durmadan insanlarin baina ne tr olumsuzluklar getirebilirim diyen ve bu tr belirlemelerde bulunan bir varlikmi gibi. Mircea Eliade'ye gre "Homo religiosus"un grevi, kendisinden nce gelen bu "z olan" belirlenimleri, bedeni vasitasiyla ya da davranilarla ortaya ikarmaktir. Ancak mitsel zamanlarda kararlatirilmi bu nsel belirlenimlerin ieriginin, bir dinsel anlayitan digerine degitigini grmek/sylemek mmkndr. Bu durumdan bir iki arayan A. Gehlen, "irk antropolojisine kari ve biyolojik temele dayanan bir gr ortaya atmitir. Kisaca belirtmek gerekirse bu gre gre, "Biyolojik yapisi bakimindan "organ ilkelligine" sahip bir "eksiklikler varligi" olan insan, bu eksikligi gidermek iin hayvandan farkli olarak davranilarini "etikletirmek" ve "rasyonelletirmek" yoluyla ruhsal ya da psikolojik ynn devreye sokar ve bir "kltr" ortaya koyar. Mengoglu bu noktada Gehlen'i, Kantin, "Insanin dogal donatim bakimindan savunmasiz bir varlik oldugu dncesinden kalkip "metafizik sonulara varmasi" ve insanin tm yapip etmelerini biyolojik bir temele dayandirmasi nedeniyle eletirir. Mengoglu'na gre bu baki tarzi, "Insanin yapip etmelerini yneten degerleri anlamada yetersiz kalir. Insanin "problemlerle dolu olan bu yanini hemen ve kolayca zveren bu "teori, insanin gerekligini - "fenomenlerini- dogru ekilde grp kavrayamaz. nk Takiyettin Mengoglu'na gre insan, "biyopsiik" bir varliktir. Yani, insanin bir "bios"u ve bir de "psyche"si vardir. Fakat insanin "bios"u ve "psyche"si arasindaki iliki bir eklenti degil, bir btnlk arz eder ve insan, bu iki genin bir toplami degil, bilakis birbirinden ayrilamaz bir btnlgnden ibarettir. Ona gre yzyillar boyunca insan, kaynaklari ve varlik - nitelikleri bakimindan, birbiriyle ilgisi olmayan iki heterojen alandan oluan bir varlik olarak degerlendirilmitir ve bunlardan birisine "ruh", bir digerine de "beden" adi verilmitir. Sonrasinda da "ruh ve beden"in zellikleri ya da ilevleri gsterilmeye aliilmitir, ama bir btn olarak "insan"in degerlendirilmesi eksik birakilmitir. Insanin kendi varligi zerine dnmeye balamasi, felsefi dnce tarzinin ilk rneklerini tekil etmektedir mutlaka ki. Bu anlamda insanin kendi varligi ve kendisini btnleyen/tamamlayan yapilar zerinde dnmesi, "insan" olgusu kadar eskidir ve kkleri "ilk insan"in varligina kadar dayanmaktadir. Bu anlamda biz gnmz insani olarak, bilindigi zere kendimizi "uygar insan" olarak nitelendirmekteyiz ve oklukla da bizden nceki her dnemde yaayan insani da "bizden daha az uygar" ya da "ilkel insan" olarak nitelendirme egilimine sahibiz, yanli bir yarginin israrindan bir nebze bile phe duymadan. Ancak yine gnmz insaninin ya da bizlerin, "kendisi ya da kendi varligi" zerinde sorgulama dzeyinin neredeyse dibe vurdugu gerekliginden yola ikarak, "kim daha ilkel ya da kim daha uygar" noktasinin tartimaya ailmasinin gerekliligi kainilmaz olmalidir. Mengoglu, insanin dalizm baglaminda degerlendirilmesine ilikin olarak, "nsan Felsefesi"nde yle der: "Bu baglamda, yani felsefe alaninda "dal" grn ve koutulugun tarihsel babasi Descartestir. Ilk kez Descartes yalniz insani ontik olarak iki alana ayirmakla kalmami; ayni zamanda, varolan dnyayi da iki total heterojen alana ya da iki heterojen "substans"a blmtr. Descartes, bunlardan birine "res extensa", digerine de "res cogitans" adini verir. "Res extensa"dan Descartes, maddesel ve organik dnyayi anlar ve "res extensa" mekanik yasalar tarafindan ynetilir. Bylece beden ya da insan organizmasi da, mekanik yasalar tarafindan degerlendirilen bir alanin kapsami ierisinde yer alir. Ancak "insani insan yapan" ge, insanin ruhudur, yani "res cogitans"tir. Descartestan sonra, "res cogitans" kavrami yerine, "geist ya da akil" kavramlari kullanilmaya balanmitir. Fakat Descartes, "ruh - beden" ilikisinin koutlugunda ve bununla ilintili olan dalitede, byk glklerle karilatigini kendisi de dile getirmitir. Husserl de, bedensel - zihinsel yaamin, bir btn ya da "anonim" oldugunu sylemitir. Bununla anlatmak istedigi ey, bir btn olarak zihinsel yaamin, "etkin benlik" tarafindan Page 3 of 6 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html retilmedigidir. Benlik, daha kapsayici nitelikteki, "anonim" zihinsel yaamin ierisine yerlemitir ve onun, yalnizca bir parasini etkin olarak retir. Diger bir anlatimla; "Ben"in (ego) iinde yaadigi, zihinsel yaamdir. Yaantilarin bu birleik btn, "Ben"in onun bir parasi olmasi anlaminda "benimki"dir. O, birlemi bir btndr ve "Ben" bu btnn bir parasi olarak, onunla btnlemi durumdayimdir. Fakat zihinsel yaam, bu i zaman sreleriyle kendisini birletirmesine ek olarak, bir bedenin varligiyla kendi varliginin bireimini yapar. Zihinsel olaylar; grsel, iitsel, dokunsal, kokusal ve tatsal algisal yneliler araciligiyla gelen, eitli bedensel fenomenlerle bireime sokulurlar. Bylece, kolumu hareket ettirme ynndeki kararim, hareket eden kol ve elimdeki "devinduyusal (kinestetik)" yaantilarla ve hareket eden kol ve elimin grsel algisiyla birletirilir. "Kendilik" kavrami, anlailmasi zor bir kavramdir ve "kendisini kavrama ve anlama" abalarinin her zaman iin bir adim nndedir. Manfred Spitzer, "Felsefe Ve Psikopatoloji" adli kitabinda yle der: "Kendilik, airtici bir ekilde "kendini yansitma sreci ile ortaya ikan bir ruhsal yapi olarak tanimlanabilir. Yani kendilik, ayni zamanda hem zne, hem de nesnedir. Buradaki paradoks, kendiligin taniminda gz ardi edilebilecek bir ey degildir. Dngsellik, dolaysiz bir biimde kendilik fenomeninin zne yneliktir ve kendiligin kendisi, kendine dnl, yineleyici ve kendi zerinde katlanan bir sretir. Kendilik - farkindaliginin kendiligi, srekli bir biimde varlik bulur. Bylesi bir sre, kimi zaman psikopatolojik bir hal alabilir. Mesela Descartes, epistemolojik temelini "Dnyorum." da bulmutur. Bylesi temel geleri sorguladigimiz zaman, zeminin altimizdan kaydigini hissetmek sz konusu olabilir. Bylesi bir durumun yarattigi psikozla, yaantimizin iyeligini kaybetmek de olasidir, yani tm bunlar bedenimde karincalanmalarin olumasina neden oluyor gibi. Yani soru, "Ben kimim?" sorusu degil, "Duyumsadigim gerekten ben miyim?" gibi sorgulamalarin temelini oluturmaya aday olabilir: "Kendimle nasil eduyum yapabilirim ve benim bir blmmn bana ait olmayabilir ya da olamaz oluu durumunda neler hissetmekteyim? Sonuta ruhla ilgili olarak, kiinin yaantiladigi ve ilikilendirdigi ve ruhunu etkileyen, di kaynakli molekllerce degitirilen anlamlara ilikin karmakariik yan etkileri, onu nasil etkiler? Kendilik, iki farkli yabanci - yaanti trn ayirt etmektedir: Birisi psikoz iindeki kendilik yapisi iinde yabanci, ama tanidik; digeri, yabanci ve yeni trdr. Bu aamada unu sorabiliriz: "Kendilik spirali iine alinan yabanci bir sre, gerekten de kendiligini istermi gibi arzu edilebilir mi?" Tm bunlarla birlikte, insanin "gerekte" kim oldugunu merak ediinde, kavramsal olarak belirsiz ya da paradoksal herhangi bir sorun yoktur aslinda: Insan ya da kii, tam olarak kendisindeki egilimler, dnceler, duygular, eylemler vs. hakkinda bildiklerine gnderimde bulunma isteminde ve arayiinda olan bir varliktir ve bunu, genel degerlendirmelerde bulunarak yapmasi da en dogrusudur mutlaka ki. Nasil ki, ellerimi grsem ve onlar hakkinda dnsem de dnmesem de, iki elim var olmaya devam edecektir ki, onlar benim kendilerini dnmemle ya da dnmememle, duyumsamamla ve duyumsamamla var olmayacaklardir ya da var olmaya devam etmeyeceklerdir, kendiligim ve btnlg de, ben onu dnsem de, dnmesem de vardir ve var olmaya devam edecektir. Kukusuz, bana ait bu zellikleri degerlendirme yoluyla bazi dzeltmelere gitme ynnde kararlar verebilirim; fakat bu degiimler, "dnl (refleksif)" edimlerin sonucu olsalar da, bu edimler aisindan zgl ya da znde sorunsallik taiyan herhangi bir lt bulunmamaktadir. Sonuta, salt bylesi bir problemde/sorunsalda degil, baka sorunlardan tr sikinti duydugum anlarda da, ayni eyi yapma ve tutarsizliklari saptama ve dzeltme ynnde bazi abalar harcarim. Hegel, bu soruna yle bir yaklaimda bulunmaktadir: "Deneysel (empirical) psikoloji, genel olarak ruhu ele aldigi kadar, gzler nne serebilmek iin, blmlenmi olan zel yetileri de incelemektedir. Deneysel Psikolojideki, ruhun blmlendigi ve birbirinden kati bir biimde farkli tutulan zel kisimlar (particularizations) bunlardir. Ruh, her biri ancak karilikli bir biimde yerleen ve bu nedenle digeriyle disal iliki gsteren, bagimsiz glerden kurulu ve yalin bir birleik yapi olarak ele alinmaktadir. "Derinlik inversiyonu" fenomeni, Disneylanddaki "Perili Kk"de, arpici bir ekilde sergilenmeye devam etmektedir ve ziyaretileri, kendileri yrdke btnyle dner grnen bir ift insan yzyle kari kariya birakmaktadir. Gerekte bu yzler, yanli olarak normal yzler eklinde algilanan boyutlu i - di maskelerdir. Binokler "derinlik inversiyonu"nun yarattigi bu yanilsama, 19. Yzyilda Helmholtz ve Mach tarafindan aratirilmitir. Temel mekanizmalara ilikin sorunlar, Gregory tarafindan da tekrar ele alinmitir. zellikle Yellottun deneylerinde, grsel yaantilarin ve grsel yaantilarla deneyimlenen srelerin, "Nesnelerin, gzn agtabakasindaki imgelerin sagladigi kanitlar Page 4 of 6 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html ilemin sonucu oldugu ortaya konulmutur. "Binokler derinlik inversiyonu", ters - yz boyutlu nesnelere ilikin olarak, tm koullarda ortaya ikmaz. Sadece, "Yalnizca derinlikte ters - yz grndg zaman, normal grnen son derece inanilmaz bir gerek biimin sz konusu oldugu durumlarda gerekleir. Yani aslinda gerek problem u olmali: "Her ey ne kadar gerek! Tm bu zerinde dnce retme abasinda oldugumuz alan ya da konu da dhil." Peki, bu sreten/karmaadan kurtulmanin/siyrilmanin yolu nedir/ne olmalidir? Felsefe desem, tm alternatiflerin zerinde yer alan felsefeyi bu noktada sunmak, ne denli felsefenin hakkini veren bir sylem olur, bilemiyorum aslinda. Tm bunlarin bir yolculuk oldugunu siklikla hatirlatma abasinda olan Jaspers, unu syler bize bu noktada da ve "Niin felsefe? sorusunu sordugumuzda: "Ne bilinir ve bu nasil bilinir ve bilinmeyen nedir?" dediginiz vakit, cevap biliniz ki felsefedir." Adger Allan Poe ve llerin Ruhlari: I Karanlik dnceleri iinde, gri mezar tainin Ruhun, yapayalniz bulacak kendisini Bir tek kii bile kalabaliktan Izlemeyecek senin, gizlilik saatini. II Ses ikarma o issizlikta Bir yalnizlik degil bu - nk yaamda nn sira Duran llerin ruhlari lmde de yine evreni alir ve onlarin Istekleri glgeler seni - ses ikarma. III Kalarini atacak gece, berrak da olsa Ve yildizlar gkteki tahtlarindan Iiklariyla, lmllere verilen umut gibi Bakmayacaklar aagiya. Hlbuki piriltisiz kipkirmizi gzlerin Sonsuza dek tenine yapiacak, Bir ate ve humma gibi Grnecek, bikkin ruhuna. ..... Steven Mithen, "Aklin Tarihncesi" adli kitabinda yle der: "Gemiimizi Agatha Christienin ya da Jeffrey Archerin yazdigi bir roman olarak degil, bir Shakespeare tiyatrosu olarak dnmelisiniz ve onu, oyunun sonunu nceden bilmenin, onunla ilgili anlayiinizi ve ondan aldiginiz zevki zenginletiren bir yk olarak degerlendirmelisiniz. Bylece, bundan sonra "ne olacagi konusunda endielenmenize gerek kalmayacaktir. Bunu yerine, olaylarin neden meydana geldigi konusuyla, yani aktrlerin akilsal durumlariyla ilgilenebilirsiniz. Macbethi, onun Duncani ldrp ldrmeyecegini grenmek iin seyretmeyiz ya da Hamlet'in, yaayip yaamayacagi zerine bahse girmeyiz. Onun yerine, yani onlarin neler yapip yapmadiklariyla ilgilenmek yerine; onlarin davranilarinin, akilsal durumlari konusunda bize neler anlattigiyla ilgilenmek, mutlaka ki daha yerinde olacaktir. Felsefenin ilevleri arasinda, mutlaka ki "sevgi, dostluk, vefa" kavramlarinin anlamini kavramak ve baglarini glendirmek yer almaktadir. Bu erevede, felsefenin vesile oldugu bu anlamlari yine/yeniden kavramama yardimci olan Felsefe Ekibi Dergisine ve editrmz Selma Hanima, gemi yillarda grencim olma ansina sahip oldugum ve bugn bunu zellikle hissedebildigim Gkhan Beye ulama konusunda bana yardimci olmalari adina teekkr etmek isterim. Felsefe, benim yaam amacim. Yaam amacimi seviyorum. Felsefeyle birlikte yaamimi/varoluumu anlamli ve beni gl kilan tm dostlara ve tm sevgimle. Ve her yazimin sonunda belirttigim gibi, benim hala umudum var! Page 5 of 6 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 6 of 6 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y19.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
nsan Felsefesi Baglaminda: Gereklik, mge ve Gsterge Olarak Beden
Mustafa GNAY Beden zerine konumak hem kolay hem de zordur. Beden hem gereklik hem de imge/kavram olarak ele alinabilecek bir eydir. Bedeni tanimlama konusunda Patocka unlari syler: "Beden anatomik ya da fizyolojik aratirmanin degil, ama znel bir fenomen olarak, insan bedeni, yaama deneyiminin konusu olan ve yaadigimiz bir eydir. Yaayan beden anatomik ve fizyolojik bedenin farkinda oldugumuz varligini varsayar. Bylece znel beden nesnel bedenin yalnizca bir refleksiyonu degildir. O zneldir, ama ayni zamanda zorunlu bir yaama koulu/yaama deneyimi anlaminda nesneldir.1 Barthesa gre, bir degil, birok bedenden sz etmek gerekir: "ok basit bir eymi gibi grnyor insan gvdesi, ok nesnel, ok fizikselmi gibi geliyor ilk bakita -bu konuda herhangi bir anlamazliga debilecegimiz kimsenin aklinin ucundan bile gemiyor-, oysa, birbirinden ok ayri bilimlerin, bilim dallarinin kendilerine gre birer gvde setikleri, bu gvdelerin de, nasil diyeyim, kendi aralarinda iletiim kurmakta zorluk ektikleri bir gerek.2 Bedeni inceleyen, belli blmleri zerine odaklanan pek ok bilimsel disiplin vardir. Tarih boyunca bedenin bilimsel bir nesne haline dnm sz konusudur. Farkli baki ailari ve anlayilar diinda, bilimler de insani belli yanlariyla, yani parali olarak ele alirlar. Bu nedenle, biyokimyadan ekolojiye, anatomiden paleontropolojiye, dilbilimden tarihe, arkeolojiye kadar insana ilikin sz olan her bilim, aratirmalari geregi paralara blerek anlamaya alitiklari insani, btnyle yeniden anlamak iin felsefi bir insan kavramina gereksinim duyarlar. Insana ilikin tek yanli belirlemelerden olabildigince uzak durmaya alian insan ve kltr felsefesi ise, bilim verilerini ekleyici degil, ayiklayici bir tutumla birletirir ve anlamlandirir.3 Elbette beden kavrami her zaman ruh kavramiyla birlikte dnlm ve ele alinmitir. yle ki ogunlukla ruh kavraminin glgesinde kaldigini ve ancak modernlikle birlikte bedenin ruhun glgesinden ikarak gereklik, imge ve gsterge olarak kendini ortaya koydugunu syleyebiliriz. Bu ortaya ikiin izlerini felsefi ve edebi metinlerde bulmak mmkndr. Varolmanin Dayanilmaz Hafifliginde Kundera unlari syler: "ok uzun zaman nce, insanoglu ggsndeki dzenli vurularin sesini akinlik iinde dinler, ne olduklarini aklina bile getiremezdi. Kendisini beden gibi yabanci, tanidik olmaktan uzak bir nesneyle zdeletirmek gelmezdi elinden. Beden bir kafesti ve bu kafesin iinde bakan, dinleyen, korkan, dnen ve hayretlere den bir ey vardi; bu bir ey, beden ikarildiktan sonra geriye kalan, ruh idi. Gnmzde, beden tanidik olmaktan uzak bir ey degil artik hi kukusuz; ggsmzdeki vuruun kalp oldugunu, burnun akcigerlere oksijen gtrmek zere bedenden diari firlayan bir hortum agzi oldugunu biliyoruz. Yz, bedenin tm ileyilerini kaydeden bir alet tablosundan baka bir ey degil; sindirim, greme, duyma, terleme, dnme. Insanoglu bedeninin her bir parasina bir ad vermeyi grendi greneli, beden giderek daha az Page 1 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html dert oldu baina. Ruhun eylem halindeki gri beyin hcrelerinden baka bir ey olmadigini da grendi. Eskinin ruh ve beden ikiligi bilimsel terimlere brndrld, imdi artik buna yalnizca modasi gemi bir nyargi diyerek glp geiyoruz.4 Felsefe tarihine baktigimizda ruh-beden ikiliginin ve sz konusu ikiligi/dualizmi ama giriiminin pek ok rnegini bulmak mmkndr. Modern felsefenin karitlikla, "dnyorum, yleyse varim szckleriyle baladigini ve bunun kendini onaylayan dnce oldugunu belirten Patockaya gre, "Modern felsefe (Descartes), Benle balar. Descartes, z- bilinle, benin bilinci ile balar. ve bu felsefe, "onlarin bedenlerinin kiisel karakterini henz kefetmemiken, insanlarin kiiligini kefetmitir.5 Insan bedeninin ve tarihinin bir digerini (tekini) varsaydigini belirten6 Gatens, modern dnemin nemli filozoflarindan Spinozaya ilikin olarak unlari syler: "Spinozanin bedenin imgesi olarak zihin nosyonu, bireysel bedenlerin seiciliginden ayrilmi olarak entelektel etkinlik konumuna ynelik bir reddi temsil eder. Beden/zihin karitliginin bozulmasi, bireysel ahlaktan ok, toplumsal olanin vurgulanmasiyla bagintilidir.7 Aristotelesden Descartesa kadar pek ok filozofun varlik anlayilarindaki dualizm, insan anlayilarini da etkilemi ve giderek insanin dual bir varlik olarak grlmesine yol amitir. Felsefedeki dualizm dinsel greti ve sylemlerde de karimiza ikar. rnegin, birok dinler, zellikle Hristiyanlik ve Islamiyet de insani "dual bir varlik olarak grrler. Insan beden ve tutkulariyla gelip geici; kt olan; ruhu ile iyi ve lmsz olan bir varlik olarak ele alirlar. Bu nedenle insan ve kltr felsefesinin, "paralayici gr ailarini terkederek insani bir btn olarak grmesi gereklidir.8 Insan ve kltr felsefesinin balica probleminin "insan nedir? sorusudur. Ancak bu sorunun ok farkli biimlerde ele alinmi olmasi, zerinde durulmasi gereken yeni sorunlara ve tartimalara da yol amaktadir. nk insani konu edinen btn baki ailari bir bakima onu blmekten yana grnrler. Bylesi yaklaimlarda, insana ya kendinde bulunan niteliklerinden tr iki yani olan bir varlik gzyle bakilir ya da yapip etmelerinden yalnizca birine agirlik verilir ve dolayisiyla onun btnlg byk lde gzden kairilir.9 Insani bir btn olarak grebilmek, insana ynelen btn felsefi, bilimsel ve sanatsal/edebi disiplinlerin yerine getirmesi gereken en nemli ilev ve amalaridir. Ancak bu kolay bir ey degildir. nk insani tanima ve anlama konusundaki ogu giriimin/denemenin tek yanlilik ve indirgemecilik ikmazina saplanmasina tanik oluruz. Bu noktada dalist yaklaimlarin eletirel okumasinin, insana baki ailarimizi ve ufkumuzu genilettigini sylemek mmkndr. Felsefi, bilimsel ve dinsel sylemlerin birbirine etkisi de yadsinamaz. Aydinlanma ve dnyevilemenin gerek insan anlayiini gerekse insanin beden kavrayiini radikal biimde degitirmesi sz konusudur. Ancak modern dnya grleri iinde, dinsel gelenek ve inanlarin kendilerini gncelleyerek srdrebildikleri de unutulmamalidir. Beden konusunda artik sz ve iktidari bilim(ler) almi grnse de, gemiten/gelenekten gelen egilimler biim degitirerek de olsa, varligini srdrmektedir. Barthes, kutsal ile ilikisi bakimindan beden konusunda unlari syler: "Geleneksel byk dinlerde, rnegin Hiristiyanlikta fiziktesi ve ahlaksal bir sorun olarak ele alinir gvde; ama yalniz bu dinlerde degil, irek gretiler gibi, zellikle de simya gibi dinin yan grnmlerinde insan gvdesi betimlemeleri stne ok derin dncelere rastliyoruz.10 Bedenin kutsalligi sorunu, Barthesa gre, modern yaamda farkli grnmlerle karimiza ikmaktadir: "Gvdenin kutsalligi sorunu, yaantimizin ok laik, ok agda grnmlerinde de su yzne ikiyor imdilerde: gvdemizin bilinli olarak, yani iten gelitirilmesini amalayan jimnastik gibi, yoga gibi, beden egitimi gibi giriimlerde; gvdemizi yalniz alitirmakla yetinmeyip gvdemiz stnde dnmemizi saglamaya ynelik abalarda, dinsel bir dncenin laik alana aktarilmasini gryorum ben: sz konusu olan, derin fizyolojisi bakimindan insan gvdesi ile kabaca doga diye adlandirabilecegimiz o ey arasinda bir eit uyuma, bir eit dengeye varmak.11 Insanin belli yanlariyla ele alinmasi gibi, bedenin belli yanlarinin ele alinmasi ya da belli yanlari zerinde odaklanilmasi sz konusudur. Tarihsel-kltrel degimeler hem insanin bedene bakiini hem de beden imgesini/tasarimini etkilemitir. Gnmzde bir tr "genlik irkiliginin yayginlatigini belirten Barthesa gre, ince, krpe insan bedeninin rnek gsterilmesi, yalilari dilayan agda toplumun yarattigi tehlikeli bir lmszlk ddr. Yzyillar boyunca lmszlg ruhta, ruh bakiminda arayan insan, artik lmszlk dn ya da daha uzun yaama arzusunu bedeninde, bedeni araciligiyla gerekletirmeye alimaktadir. Bir ideolojiye ve endstriye dnen saglikli yaama stratejileri, beden zerinde hegemonyalarini kurmu durumdadirlar. Sz konusu lmszlk dnn yol atigi ayrimcilik konusunda Barthes unlari syler: "agda gvdenin ayirt edici zelliklerini yakalamak ok zor, ama hi degimeyen, hi amayan bir zelligi var: gen gvde ile yali gvde arasindaki karitlik ve yali gvdenin toplumca dilanmasi. Bali baina bir d (mit) bu, agda bir d. Gnmz toplumunda yalniz gen gvdelere yer var. Reklamcilik, sinema ya da fotograf -bunlara kltr teknikleri diyorum ben- ne zaman insan gvdesini ele alsalar, Page 2 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html insanoglunu lmsz bir yaratik olarak grmek istercesine ille de krpe gvdeleri seiyor, degerlendiriyorlar.12 agda yaamda kltr endstrisin gen beden imgesini dayanmasi ve bu imgeyi hayatin her alaninda bir ideal olarak sunmasi, kiilerin kendi bedenleriyle ilikilerinin sorunsallamasina yol amakta ve sosyal-psikolojik vb. problemler yaanmasina da zemin hazirlamaktadir. Bu noktada bedenin "i tedirginliginden sz eden Barthesa gre, "agda toplumda, sinema, dans ya da reklam araciligiyla tam bir huzur iindeymi gibi grntleniyor insan gvdesi, ama znel dzeyde ogumuzun kendi gvdesiyle bariik olmadigi bir gerek. Gvdenin bu i tedirginligi, kendi gvdemizin bizde kt bir grnt duyumunun uyandirmasi birok sinircenin kaynagidir, bu yzden de gvdenin evresinde birok iblis dolanir durur: gln olmak, gvdemiz yznden gln dmek korkusu, bakasinin gvdesine ktlk yapabilme olanagi.13 Insanin bedeni yznden gln duruma dmesine bir rnegi, Kunderanin romaninda buluruz. Terezanin Tomas ile bulumasinda karninin guruldamasi, zneler arasi ilikilerde bedenin ihmal edilemeyecek bir gereklik oldugunu gsterir. "Tomasnin evine ilk gidiinde, karni guruldamaya baladi Terezanin. Bunda ailacak bir yan da yoktu stelik; sabah kahvaltisindan beri, trene binmeden nce alelacele yedigi bir sandviten baka bir ey girmemiti midesine. Aklini tmyle kendisini bekleyen gzpek yolculuga vermiti; yemek yemeyi unutmutu. Oysa bedeni gz ardi ettigimizde, onun kurbani olmamiz daha da kolaylair. Tomasnin nnde durmu, midesinin ektigi sylevi dinlerken baindan aagi kaynar sular boaldi. Aglamak geldi iinden.14 Beden insan ilikilerinde ve gnmz tketim kltrnde bir gsterge haline gelmitir. Birbiriyle karilaan, yz yze gelen insanlar, ayni zamanda bir gstergeler topluluguyla da karilamakta ve bu gstergeler araciligiyla iletiim kurmakta ve diyalog kurmaktadirlar. Ancak buradaki en nemli sorun, insanin/insan bedeninin bir gsterge taiyicisi durumuna gelmesi, arasallamasi ve tketim kltrnn bir unsuruna dnmesidir. Insan bedenine sahip olan tketim kltrnn, onun ruhuna/tinine de sahip olmadigini syleyebilir miyiz?
Dipnotlar:
1 Jan Patocka, Body, Community, Language, World, Open Hourt, s. 3, 1997. 2 Roland Barthes, "Insan gvdesi stne balikli sylei, ev. Adnan Benk, agda Eletiri, Ocak 1984. 3 Ulug Nutku, "Insanlar Insanliktan Ne Ister, Arti dergisi, Aralik 1992. 4 Milan Kundera, Varolmanin Dayanilmaz Hafifligi, ev. Fatih zgven, s. 50, 1986, Iletiim Yayinlari. 5 Jan Patocka, age., s. 9-10. 6 Moira Gatens, "Power, Bodies and Difference, Continental Feminism Reader iinde, Edit: Ann J. Cahill and Jennifer Hansen, Rowman and Littlefield, s. 269, 2003. 7 Moira Gatens, age., s. 256. 8 Takiyettin Mengoglu, Felsefeye Giri, Remzi Kitabevi, s.267, 1983. 9 Betl otuksken, Felsefeyi Anlamak Felsefe ile Anlamak, Kabalci Yayinlari, s.12, 1995. 10 Roland Barthes, age. 11 Roland Barthes, age. 12 Roland Barthes, age. 13 Roland Barthes, age. 14 Milan Kundera, age., s. 49.
Page 3 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 4 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y1.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
Paralanmi Beden Felsefe Ekibi (.) Tm insanlar, diye hatirlatir bize Lacan, vaktinden erken dogarlar. Tam bir motor denetim saglamalari ve baariyla istemli hareketlerde bulunma yetenegine erimeleri uzun zaman alir. Bir "Ben serabi olan ayna-imgesi, bireyin gizil egdmleme yetisinin zamanla gerekleecegini vaat eder ve gerekten de, bu yetinin geliimini tetikleyen bir role sahiptir. Buraya kadar gayet iyi. Ancak `Benin `yabancilatirici menzili yle bir eydir ki birey srgit kendisiyle uyumsuzdur: `Ben hi durmaksizin dondurulamaz bir znel sreci dondurmak, insan arzusunun hareketli sahasina durgunluk getirmek gayretindedir. te yandan, insan trnn giderilemez yabancilamasinin yks sadece melez bir felsefe diliyle degil, Gotik bir masali andiran bir tonda anlatilir. Prgnance (g, potansiyel, anlam ya da ima ykl olma) szcg -Ingilizce pregnancy [gebelik] szcgne bulaarak olsa gerek - dogurmakla ilgili bir ey olup ikmitir. Daha kendisi yeni dogmu olan ocuk bir canavar dogurur: bir model, biri otomaton, yapma bir ey. Freudcu kuram `egonun `kurulmulugundan, onun kuruldugu yer olarak atimali bir gler alanindan ve korunmasi iin gerekli savunma aygitindan uzun uzadiya sz etmiti; fakat burada o szler Dr. Frankensteina tanidik gelecek terimlerle ilenerek sunulmaktadir. Insan znesinin iinde, yedek paralardan mamul, kendine zg kt alikanliklar ve yikici begeniler gelitiren zirhlarla donatilmi, mekanik bir yaratik retilmektedir. Freuda gre ilk kez ryalarda aiklik kazanan bireyin z blnmlg imdi Lacan tarafindan yeniden dnlmekte ve stelik bir kbus olarak tasavvur edilmektedir. Psikanalizin mutat dilinden daha keskin bir kopuu, Lacanin `paralanmi beden (corps morcel) kavramini ileyiinde grmek mmkndr. Bireyin ilk fiziksel uyumsuzluk algisinin hatirasini canli tutmaya ara olmasi bakimindan, bu fantezinin `benin `yabancilatirici kimligiyle belirgin bir yapisal ilikisi vardir. Bir kere paralarina ayrilmi, darmadagin bir halde grlm olan beden ve bu aninin agritirdigi endie, bireyin gvenli bir bedensel `benin sahibi ve mukimi olma arzusunu ateler. `Bene ynelik bu tasarimlar srekli olarak geriye bakili, paralanmaya dnk bir ekimin tehdidi altindadir; benin zirhinin sertligi birey zerinde bir zorlama olarak ileyip onun `disjecta membrasini [paralarini] darmadagin edebilir. Lacan burada sz konusu olanin, gerek bedensel uzuvlarla ilgili basit bir anilar kmesinden ok, fantezinin Janus-yzl yapisi oldugunda israrlidir. zne ister ileriye, yani bene dogru, isterse geriye, yani 'corps morcelye dogru ynelmi olsun, dndg ey bir inadir - degiik aamalariyla hep ayni ina. Fakat Lacan bu yapisal karilikli bagimliligi betimlerken bile iin ogunu imgelere yikar. Beden morcel [paralanmi] haldeyken paralarina ayrilan ey, bir fiziksel organizmadan ok, `degiik paralardan oluan bir manken, Barok tarzda bir oyuncak bebek, kollari bacaklari olan bir ganimettir (Family Copmplexes, 60). Dr. Frankensteina Profesr Spalanzi katilmitir -E.T.A Hoffmannin The Sandman masalinin ilgin oyuncakisi Profesr Spalanzi. Lacanin burada bir araya getirdigi tuhaf szel figr metne sapkin bir haz [jouissance] havasi getirir: sade bir kuramsal kavram, karanlik bir arzu nesnesi olarak kendini gsterir. Lacana gre, `paralanmi beden hibir yerde Hieronymus Boschun resimlerinde oldugu kadar unutulmaz biimde resmedilmemitir; insan imgelemini taciz eden bedensel felaketlere ilikin Lacanin szl anlatilari da -`hadim etme, iktidarsizlama, yaralama, uzuvlarin kopmasi, yerinden ikmasi, bagirsaklarin deilmesi, bedenin yutulmasi ve patlayarak iinin diina ikmasi imgeleri -bilinli olarak Boschun resim motiflerini yankilamaktadir: Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y16.html sirasinda belli bir dzeyde saldirgan bir zlmeyle karilaildigi noktada ve genellikle ryalarda kendini gsterir. Kanatlanip uan, bagirsak demek iin silah kuanmi kopuk uzuvlar ya da eksoskopide resmedildigi gibi bytlm, yerinden ikmi organlar, tipki hayalperest Hieronymus Boschun onbeinci yzyildan modern insanin imgeleminin doruguna ikiini resimlerinde kalici biimde sabitletirdigi eyin ta kendisi olarak grnrler. stelik bu biim, daha elle tutulur bir biimde, fantezinin anatomisini tanimlayan `kirilganlama hatlariyla, histerinin izoid ve kasilmali belirtilerinde grldg gibi organik dzeyde de gsterir kendini. Boschun resimlerinde cehennemin gzenekli bir yapisi vardir: tek tek azap ve ikence sahneleri bir mozaik halinde bir araya getirilir ve bir st anlatiyla degil de resim motiflerinin iyi tasarlanmi bir karilikli etkileimi sayesinde btnletirilir. Lacanin tmyle saldirganliga ayirdigi bir yazisinda, paralanmi beden insan yikiciliginin balica timsali haline gelir ve birok degiik baglamda tamamen yeniden tasavvur edilir. Histerigin muhayyel bedeni, ocuk oyunlarinin sembolizmi, dvme, snnet, vcuda kesik atmak gibi ilkel riteller, btn bunlarin yani sira modanin `ekle emale sokucu [Procrustean] keyfiligi, btn bunlarin bu rahatsiz edici ve derine kksalmi fantezi aisindan anlailmasi gerekir. Ancak, bu klinik ve toplumsal olgularin sunumunda tartimaya yer verilmez. Ne dengeleyici herhangi bir bulgu ne de alternatif aiklama yntemleri degerlendirilir: temel ruhsal btnleme ve paralanma diyalektigi Lacanin tartimakta oldugu fantezilerin aynini okurda harekete geiren gzenekli bir imge rgsn destekler. Bu da Lacanin Dnyevi Zevkler Bahesidir. Aldatici btnlk ve cehennemi paralani arasinda sikiip kalmi olan ben bahtsiz bir hayat srer. `Bene olagan neesini veren ve kiinin bir plan yapip uygulamasi gibi basit eyler yapmasina olanak taniyan her ne varsa kuramsal resmin kenarlarina itilmitir. Gerek Freud, gerekse Lacan kuramlarini Sokrates-ncesi filozoflarin kozmolojik kurgularinda oktan belirtilmi eyler olarak sunar. Freud, Analysis Terminable and Interminable (1937) balikli alimasinda Empedoklesten alinti yaparak kendi ileri srdg ilksel gler olan Eros ve lm igdsnn Empedoklesi atian ilkeler Sevgi ve Kavga olarak zaten bilinen eyler oldugunu teslim ederken, Lacan Kavganin ncelligini ilan etmi biri olarak Herakleitos u anar. Kendi fikirlerini desteklemek iin Antikagdan kehanet degerinde kanitlar arayan Lacan iin Empedokles de pekl ve belki ok daha iyi i grebilirdi. nk Empedoklesi fizik sisteminde, canlilarin nce bir morcellement [paralanma] srecinden getigi evrimin ilk aamasi imgeleri bakimindan Boschun dnyasiyla airtici bir benzerlik iindedir: "Ite boynundan kopup firlami nice yzler, omuzlarindan ayrilmi dolaan kollar ve alinlarini yitirmi, yerinden ugrami gzler. Bylesi imgelerin Antik dnyanin yazilarinda yer almasi pek kuku gtrmeyen bir eyi, yani paralanma fantezilerinin farkindaligi olan uzuvlu her canlinin taidigi bir yk oldugunu ve insan bedeninde yaayan herkesin o bedenin iine `kirilganlama hatlari ektigini dogrulama egilimindedir. Kaynak Malcolm Bowie -Lacan Dost Kitabevi
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir. Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y16.html
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y16.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
RUH - BEDEN Felsefe Ekibi Descartes (.) zce birbirinden ayri olan ruh ile cisim arasindaki baglantiyi nasil kurmali? Ruhun temel- niteligi "dnme idi, cisimdeki de "yer kaplama. Bunlar da bir araya gelemeyen, birbiriyle bagdaamayan nitelikler: Bilinli olan yer kaplamaz, yer kaplayanin bilinci yoktur. Ancak, insanda bu iki cevher bir arda bulunurlar. Biri tekinde olupbitenlerin nedeni olmayan, bali balarina ayri birer gerek alani iki tzn burada aralarinda herhalde bir baglanti olacak. Bu baglantiyi ne olarak dnmeli? Kendisinden sonraki felsefeyi ok ugratiracak olan bu "ruh ile beden arasindaki baglantiyi Descartes, iki ayri ey arasindaki bir alimabirligi olarak tasarlar. Bunlar, srekli olan bir karilikli etki bagi ile birbirine baglilar: Ruh, bedenin bir takim uyarmalarini dogrudan dogruya duyar ve onlara birtakim duyumlarla tepkide bulunur; ruhun birtakim egilimlerini, yani isten edimlerini de beden bazi hareketler olarak gerekletirir. Buna gre, ruh ile beden birbiri karisinda, hem etkin hem de edilgin olabilen birer etmen durumundadirlar. Ruh ile beden birbirini nasil etkiliyorlar? Descartesa gre, insan bedeninin her yani ruhla karilikli etki halinde degil; yalniz bu etkilere aracilik eden beyin, dogrudan dogruya ruh ile degme halindedir. nk duyu organlarina gelen etkilerin ruhta bir renk, ses, koku vb. duyumu olabilmeleri iin, beyne ulatirilmalari gerekir; bedenin istenli hareketleri de, beyinden ikan sinirlerin getirdikleri itiler (impulsus) ile olabilir. Descartes beden ile ruhun beyindeki karilamalarini aiklamak iin, beynin merkezini, daha dogrusu bu karilamanin oldugu tek bir noktayi arar ve ararken de yle dnr: Ruh uzamsizdir, blnemez bir btndr; ruhun etkide bulunmasi ve etki almasi bu yapisi ile iliikli olacaktir; dolayisiyla ruhun beyin zerinde etkileri beynin tek bir noktasindan olabilir; bedenden gelen uyarmalar da ruha ancak bu tek noktadan geebilirler; bu yle bir nokta olacak ki, isten edimlerinin itilerini eitli organlara gtren sinirler de buradan balayacak, uyarmalari beyne ulatiran sinirler de burada bitecek. Descartes bu noktayi, bildigine gre, beynin biricik ift olmayan organi "kozalaksi bez (glans pinealis) de bulmu olduguna inanir. Burasi ruhun "yeridir, ruh burada yerlemitir. Ancak, buradaki "yer szn dildeki anlamiyla almalidir; nk Descartesa gre ruh uzamsizdir, bir yer kaplamaz, dolayisiyla ruhun yeri olamaz; ruh herhangi bir yerde, beyinde filan bulunamaz. Burada Descartes "yer derken, ruhun etkilerinin kendisinden iktigi, ruha gelen etkilerin kendisine ulatigi beynin bir noktasini anlamaktadir. Ruhun dogrudan dogruya kendi ileyii ve grevleri konusunda Descartes, ruhun grevlerini actionlar (eylemler) ve passionlar (edilgiler) diye ikiye ayirir. Actionlari dogrudan dogruya kendimizden ikan haller olarak yaariz. Passionlar ise bir yandan ruhla, br yandan da bedenle ilikili olan olaylardir; passionlarin nedeni bir kismiyla bedendedir. Descartes ruh gretisinde zellikle duygulanimlar (affection) zerinde durmutur. Bunlarin asli ve ikinci derecede olanlari var. Temel duygulanimlar alti tanedir: ama, sevgi, tiksinme, iddetli istek, zgnlk ve sevin. Geri kalan btn duygulanimlar, bu temel duygulanimlarin birlemelerinden ya da birer eidinden baka bir ey degildirler. Duygulanimlar bir yandan ruhla, br yandan bedenle ilgili olaylardir. rnegin "korku, salt fizyolojik olarak, yani yalniz bedende olupbiten bir olay olarak grldkte, korku veren bir eyi grmeden dogmu olan ve kaslari bir kama hareketine gtren bir ititir (impulsus). Psiik bakimdan ise, korkan kimsenin ayni zamanda kamayi istemesidir. Burada bedenin bir egilimini ruh da bu hareketi onayliyor. Occasionalistler Page 1 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y17.html (.) Descartes felsefesinin gr ve anlayii iinde yetien baka bir takim dnrler de, bu felsefenin baka bir ana dncesini, dualizmini kendilerine iki-noktasi yapmilar, balica bu sorunu zmeye ugramilardir. Descartes geregi cismin dnyasi ve ruhun dnyasi diye ikiye blmt. Cisim ile ruh iki ayri tzdrler, yapi ve zce birbirinden kkten ayrilirlar: cisim yer kaplar, ruh dnr. Bunlar da birbirleriyle bagdaamayan niteliklerdir: bilinli olan (dnen) yer kaplamaz, yer kaplayanin bilinci yoktur. Ama bu iki ayri tz insan adini verdigimiz varlikta bir arada bulunmaktadirlar; insanin rgs bu ikisinden dokunmutur. yle ise bu iki tz arasindaki baglantiyi ne diye anlamali? Descartes kendisi bu baglantiyi empirik bir olgu diye kabul etmi, karilikli bir etki, bir ibirligi diye anlamiti. Ancak, bununla iin glg giderilmi olmuyordu; Descartesinki inandirici bir aiklama degildi. Iki tz ylesine bir kesinlikle birbirinden ayirmiti ki, bu ayrilik ailmaz bir uurum gibi grnyordu. Kendi ilerine kapali olan bu dnyalardan her birinde olup bitenleri anlamak kolaydi: Cismin dnyasindaki btn degimeler hareket yzndendi; ruhun dnyasindaki btn olular, bilincin trl haller almasi idi, bir dncenin nedeni baka bir dnce idi. Ancak, diaridaki bir hareket nasil bir duyumun nedeni olabilir? Bilincin iindeki bir isten edimi, diindaki bir hareketin nasil nedeni olabilir? Bir rengi grmemek, cisimler dnyasindaki bir olayin ruhta bir etki yaratmasi demektir. Kolumu kaldirmam da, bilin erevesinde olupbiten bir olayin (istemenin) bilin diindaki dnyada bir etki yaratmasi demektir. Oysa bu iki dnya ailmaz sinirlarla birbirinden ayrilmiti. Bu dnyadan tekine gei nasil oluyor? Descartesin aik biraktigi bu "ruh (mens) ile cisim, beden (corpus) arasindaki baglanti problemi, onun izinde yryen bir takim dnrlerin balica konusu olacaktir.
Geulincx (.) Ona gre, bilincin halleri (modus) iki bege ayrilirlar: Duymak, istemek, yargida bulunmak gibi bizim kendimizden treyen, kendimizin yarattigimiz (yaratiyoruz diye yaadigimiz) haller, bir de duyumlar. Bu sonuncular bilinte yaratilmi olmayip bize verilmilerdir; bunlari biz yaratmadigimiza gre nedenleri de bilincin diinda olacaktir. Insan nasil yaratildigini, nasil meydana geldigini bilmedigi eyi de kendisi yaratmi olamaz. Kendi vcudumdaki hareketleri, hele baka cisimlerdekini nasil meydana getirdigimi kesin olarak bilemiyorum; sinirlerin uyarilinca bir ruh olayini nasil yan bir takim tasarimlarin bende meydana getirildigini deneylerimle biliyorum. Ama bu deneyler de, bu etkiyi meydana getirenin kim oldugunu bana bildirmiyor; bunun zerine bir ey grenemiyorum; ben kendim burada yalniz seyirciyim, aktr degilim; vcudum da sadece bir alet. Vcudum ruhumdaki duyumun nedeni olmadigi gibi, ruhumda meydana gelen isteme de vcudumun hareketinin dogrudan dogruya bir nedeni degildir. Diimdaki uyarma ile iimdeki isteme, bunlar, ruhumda bir duyum, vcudumda bir hareket yaratmak iin yalniz birer vesile (occasio)dirler, bunlar asil nedenler degil, vesile nedenler (causa occasionales)dir. Bu olaylarin asil nedeni Tanridir. Tanri, bedenimdeki uyarma dolayisiyla, bu vesile ile ruhumda bir tasarim meydana getirir; bu isteme vesilesi ile vcudumda bir hareket yaratir. Ruh ile beden (vcut) arasindaki ilgiyi byle anlayan bu gre occasionalism, bundan yana olanlara da occasionalistler denir. Tanri her vesile ile dogrudan doguya ie kariiyor mu? Yoksa beden ile ruhun birbirine uygun ilemesini batan beri mi byle ayarlami -Bu anlayilarin ikisi de Geulincxte var. Daha dogrusu, balangilarda Tanrinin her vesile ile ie karitigini, aracilik ettigini kabul ederken, sonralari beden ile ruh arasindaki baglantiyi batan beri byk bir ustalikla birbirlerine gre ayarlanmi iki saatin birlikte ilemelerine benzetir - birinin ilemesinin nedeni teki olmadan. Malebranche (.) Geulincx gibi Malebranche iin de, ruhi tz ile maddi tzn birbiri zerinde bir etkileri olamaz; bsbtn ayri yapilari olan iki tz arasinda bir bag kuran, Tanrinin araciligidir. Bu dncenin taidigi sonucu da Malebranche tam bir kesinlikle ortaya koyar: Sonlu tzler, ne ruh ne de cisim, etkin degildirler; btn etkinligin tek nedeni sonsuz tzdr, Tanridir. Evrende eylemde bulunan tek varlik Tanridir; burada btn olupbitenlerin gerek nedeni Odur: Beden ile ruh arasindaki baglantiyi kurup dzenleyen de, cisimler arasindaki etkilere aracilik eden de Odur. Ruh da bagimsiz bir tz degildir, ruhta da olupbitenler ancak "vesile nedenlerdir (causes occasionelles). Spinoza (.) Beden ile ruhun ilgileri sorunu, Descartes felsefesinin geriye biraktigi bir glkt. Descartesin kendisi beden ile ruhu yapi ve ileyi bakimindan birbirinden bsbtn ayri olan iki tz diye ayirmi, bunlarin arasindaki baglantiyi bir "birlikte ileme, bir "karilikli etki olarak anlamiti. Hatta beyindeki "kozalaksi bezi iki ayri ynden gelen etkilerin ayarlandigi merkez diye gstermitir. Descartesin bu aiklamasi, daha nce birbirinden kesin olarak koparilip ayrilmi olan bu iki tz birbirine yeniden baglamak iin inandirici bir zm degildi. Descartestan sonra bu sorunun glgn kendilerine balica bir kaygi edinen occasionalistler (Geulincx ile Malebranche) glg yenmek iin iin iine Tanrii karitirmilardi. Onlara gre beden ile ruhun birbirleriyle dogrudan dogruya bir baglantilari Page 2 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y17.html
yoktur, bunlar kendi balarina aralarinda bir baglanti kuramazlar; onlari birbirine baglayip birlikte ilemelerini saglayan Tanrinin araciligidir. Ancak, byle demekle occasionalistler de sorunu zm olmuyorlardi. Ruh ile bedeni bylesine birbirinden ayirinca, iin iine Tanri da karisa, bunlarin ibirligi etmelerini anlamak gtr. Descartesinkinden de, occasionalistlerinkinden de baka olan "tz gretisi ile Spinoza bu sorunu kolaylikla zer. Descartesin balibaina birer tz saydigi ruh ile cisim onun felsefesinde tz olmaktan ikip tek, sonsuz tzn (Tanrinin) birer z-niteligi (attributum) olmulardi. Ama her attributum da, iindeki moduslarla kendi iine kapali bir baglanti idi; onun iindir ki uzamin bir modusu dncenin bir modusuna -ya da tersine - baglanamazdi. Ancak, birbirine kapali birer sistem gibi olan attributumlar sonunda Tanrisal tzde birleiyorlardi. Her attributum -ruh olsun, madde olsun -kendi moduslari sistemiyle, Tanrinin znden zorunlulukla ikmiti. Tanrinin z de her eyde ayni kalip ayni olduguna gre attributumlardaki moduslarin sistemi birbirine paralel olacaklardir; baka bir deyile: Bir attributumdaki her bir modusa teki attributumdaki bir modus paraleldir. Attributumlardan birindeki moduslarin oluuna teki attributumdaki moduslarin oluu da paraleldir; Spinozanin deyiiyle: "Gerek dnyanin (nesnelerin) dzeniyle ideal dnyanin (idelerin) dzeni birdirler. Ruh ile bedenin grnrde birbirleri zerine etkileri var: nk bunlar zorunlu olan olularinda birbirlerini her an karilarlar, her an birbirlerine paralel bulunurlar. Bu paralelizm yznden maddi dnyadaki her fenomen, ruhta kendisini karilayan bir temsilci bulur. Bir igdy duydugumuzda, ya da bir karar verdigimizde madde dnyasinda hareket ve durgunluk yasalarina gre bir eyler olur. Yalniz, bu arada olanlar, hep ayni bir tzde olupbiten ayni eylerdir -Ama baka baka attributumlar aisindan, yani eitli bakimlardan grlmektedirler. Aralarinda -Descartesta oldugu gibi -karilikli bir etki degil de, yalniz bir paralelizm olan insanin fizik ynyle psiik yn, Spinozaya gre, gidileri bakimindan birbirlerine tamamiyla uygundurlar; birincisinin yetkin ya da eksik olmasi, tekisini de yetkin ya da eksik yapar; fizik organizma saglam ve gl ise ruhi hayat da buna uygun bir nitelik kazanir vb. Leibniz (.) Ruh ile beden arasindaki baglantiyi da Leibniz "nceden kurulmu uyum teorisi ile aiklar: Ruhun monadlari ile bedenin monadlari arasinda hibir nedensellik (causalit) baglantisi yoktur; ama ruh her an bedende olupbiten ayni eyleri tasarimladigindan bedeni etkiliyor ve bedenden birtakim etkiler aliyormu gibi grnr. Beden ile ruh arasindaki ilikileri aydinlatmak iin Leibniz, Geulincxde de buldugumuz birbirine paralel ileyen iki saat rnegini ele alir: Bu iki saat, ya ilemelerinde birbirine karilikli olarak baglidirlar; ya ilemelerini bir usta boyuna dzenliyorlardir; ya da daha balangita birbirine paralel olarak kurulmulardir ve bundan byle de hep paralel olarak ileyeceklerdir. Birinci olasiligi Descartes ileri srmt: Ruh ile beden karilikli etki halindedirler. Ikincisi occasionalistlerin dncesi idi: Ruh ile beden arasindaki baglantiyi her an kurup dzenleyen Tanridir. ncs de Leibnizindir: Bu iki saatin batan beri ayarlari birdir; bylece aralarinda nceden kurulmu bir uyum vardir. Tanri yalniz beden ile ruhu degil, btn varliklari, srekli bir uyum iinde bulunacak gibi dzenlemitir. Bundan dolayi Tanri ikide-birde evrenin dzenine karimak zorunda kalmaz. Kaynak: Felsefe Tarihi -Prof. Macit Gkberk
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 3 of 3 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y17.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
SPNOZA, ETKA ve BEDENN BLGS Oyunbaz Spinoza 17.yy. felsefesinin tam merkezinde durur. Rnesansin sagladigi birikimi derleyip toparlayarak, bundan birligi btnlg olan bir dnce baglantisi gelitirir. Felsefesi pratige dayali olup, verdigi rnekler gnlk yaama aittir. Spinozanin tm yazdiklari sanki bir eit hayat tecrbesine dayaniyor gibidir. O her eyi olua bagli olarak dnr, kendi duygulanilarinin uuruna sahiptir. Bir Bedeni oldugunu ve Beden hayatinin hangi artlarda aktigini gzlemleriyle destekleyerek ortaya koyar. Etikayi benzersiz kilan da tam budur: Ortada olan salt ahlaka dair yazilmi bir kitap degil, bir doga felsefesinin, fizigin, bir davrani biliminin, siyaset, din felsefesinin, varlikbilimin harmanlandigi, kendini ve dnyayi anlama kilavuzu vardir. Spinoza, `Etikayi felsefeye dair bilgiler ieren bir kitap olarak degil, bir sanat eseri, hayatin geometrisi olarak tasarlamitir. Be ayri blm halinde yazilan Etika; bu dnya ve sonsuzluk iinde var olan insan hayatinin geni, sonsuz bir arka planini veren nermeler ile ie balar. Spinoza tmelden, Tanridan balayarak tm bilgileri tmdengelimli bir yol olan geometrik yntem ile bu temelden retir. Ikinci blmde mekanik olan bir tabiat anlayii gelitirir. Insan bilgisinin incelenmesine, zihin-beden ilikisine geer. "Zihnin kaynagi nedir? sorusuna cevap verebilmek iin dnen ile dnlenin ne olduklarini incelemeye giriir. eylerle fikirlerin mnasebetlerine dair sarih kurallari ortaya koymaya aliir. nc blmde ise duygularin, tutkularin dogasini inceler. Amaci ruh adini verdigi duygulari ve hisleri saglam bir nedensellik zincirine baglamaktir. Arzu, sevin ve keder ilk nedenler bakimindan temel duygulardir. tekiler bu duygulanitan gelmektedir (Spinoza, s.140). Duygularin nefsi koruma egilimi ile mnasebetlerini, fikirlerin etkisi ile onlarin nasil ekil degitirdiklerini gsterir. Son iki blm ise insan varoluunun klece hallerine ve buradan kurtulmanin yollarina aittir. nszde Spinoza nce duygularimiz ve vcudumuz verili oldugunda "iyi" ila "kt"nn, yetkin olmayi ve yetkinlik arasindaki farkin reel bir fark olmadigina, yani greli olduguna dair nermelerini siralar. Spinoza der ki; biz her eyden nce tutkularimizin tutsagiyiz: Ama tutku tutsakligi demek, insanlarin dnyasinda, insanin sinirli olan kuvvetinden gelir; biz ogu varliktan daha "iyi" durumda olsak bile yine de greli olarak "gszz", nk sonlu varliklariz. stelik pasif duygularimiz (nefret, korku, fke, acima) bizi dnyadan yabancilatirirlar 'biz de bu yabancilama yznden yanli iyiliklerin ve dogru ktlklerin peine deriz ve bunlar bizim iin en gl tutkular haline gelebilirler' Byle bir karmaada Spinoza tek arenin "erdem" denen eyin doga tarafindan zaten saglanmi olan temelini formle edebilmek ve ona uygun yaamak oldugunu syler: `Mutlak olarak erdem ile ilemek bizde aklin ynetimi altinda asil faydalinin aranmasi ilkesine gre varligini korumak, ilemek ve yaamaktan baka bir ey degildir(Spinoza,s.216).
Beinci kitapta, sadece istemekle aklin bizi kt duygulardan, tutkulardan kurtaramayacagini, insanin kendi nefsine, evresine ve Tanriya kari sevin-saadet iinde olmasini mmkn kilan yollari, aralari siralamaya balar. Bedenini tanimak, yetilerini gelitirmek ve zerinde denetim kurabildigin bir hayal etme tarzina sahip olmakla.Her kimin ok sayida eyleri yapma yetisinde olan bir Bedene sahipse, o kimse kt olan duygulanilarin pek az hkm altinda kalir ve bylece onda zihin iin geerliligi olan bir dzene gre bedenin duygulanilarini dzenlemek ve zincirlemek gc vardir. (Spinoza, s. 289). BR BEDEN NELERE MUKTEDRDR? Spinoza her trl dnmenin, duygulanmanin, arzuyu hissetmenin bedensel oldugunu Page 1 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html dnr. Bedensel varolu bir muktedirlik halidir, arzular ve duygulanimlar retebilme yetenegidir. Bedenin ruha boyun egecegini, onun iradesine tabi olacagini syleyen Descartesin tersine ruh ile maddeyi zdeletiren Spinoza iin `ne beden ruhu, ne de ruh bedeni dnmek bakimindan gerektirmez(Spinoza, s.132) den ibarettir. Insan ruhunu meydana getiren fikrin objesi bir beden ise, bu bedende ruh tarafindan kavranmayan hibir ey olmayacaktir. Ruhumuzun objesi varolan bedenden ibarettir ve baka bir ey degildir. Insan can ve tenden ibarettir ve insanin teni onun hakkindaki duygumuza uygun olarak vardir(Spinoza, s.89). Beden ve ruhun birbirlerine olan stnlkleri yerine paralelliklerini savunur Spinoza. Spinoza net bir dille beden hakkinda unu syler; "imdiye kadar kimse bedenin gcn tespit edemedi; Bedeni Ruhtan bagimsiz olarak ortaya ikaran bir deney ortada mevcut degildir. Beden yalniz kendi tabiat kanunlariyla Ruhu hayrete drecek bir ok eyler yapabilir.Henz hi kimse btn fonksiyonlarini anlayabilecek derecede yetkin olarak bedenin yapiliini anlami degildir. (s.133) Sonra hi kimse Ruhun ne, hangi tarzda aralarla bedene hareket getirdigini, ona hangi derecede hareketler verebildigini, ne de onu hangi hizla kimildatabildigini bilmektedir. Ardindan Ruhta dnmek zelligi oldugunu, susmanin, szn, ve Bedene dair bir ok etkileimin de ruhun iradesine bagli oldugunu syleyenlere kari, "Beden uykuya daldigi zaman Ruhun btn yetkileri bolukta degil midir ve uyanikken ki gibi dnme gcne sahip midir? Onlar, Bedenin ne yapabilecegini ve yalniz onun tabiatindan hangi akil yrtmelerin ikabilecegini bilmiyorlar (Spinoza, s.134) der. Spinoza temsil edici olmamasi kaydiyla her dnme tarzina `duygu adini verir. Duygu bir idea-fikir varsayar. Idea, bir ey temsil eden ya da temsil edici bir dnme tarzidir. Ancak bir eyi temsil ettigi lde nesnel gereklige sahiptir. Spinoza aimladigi geometrik grnm iinde yaam iinde fikirlerimizin srekli olarak birbirini izledigini anlatir. Spinoza varolmak kavramini, varolma kuvvetine (Vis extendi) ya da eyleme kudretine (potentia agendi) eitler. Bazi idealar varolma kudretini artirir bazilari ise azaltir. Bir fikir bir bakasinin yerini aldiginda ve bu degiim srekli oldugunda durmadan bir yetkinlik derecesinden bir bakasina geilir. Bu anlamda bir fikir bir duygudan ncedir. Tabiatin iinde, sokaklarda, insanlar arasinda dolatigimizda Spinoza bize srekli bir duygulanim degiikligi iinde olacagimizi syler. Ama fikir ve duygu dogalari bakimindan farkli iki eydir. Duygu (affectus) idealarin-fikirlerin akil yolu ile karilatirilmasina indirgenemez. DUYGU bir yetkinlik derecesinden bir bakasina fikirlerle belirlenmi yaanmi bir geile oluturulur, ancak duygunun kendisi asla bir fikir degildir. Sonu olarak bizde bir tarafta di eyleri temsil eden fikirler varken, te tarafta bu fikirlerin belirledigi ruhsal haller yani duygular vardir. Burada mesele duygulari ve hisleri nedenleri bakimindan kavramaktir. Spinoza ncelikle duygularin dogrudan ve ilk nedenlerini aratirmaya giriir; bir duygu hem zihnin hem de bedenin aktifligi ya da pasifligidir. Spinoza eyleme kudretimizi azaltan her tutkuya keder (znt), artiini saglayan her tutkuya da sevin adini verir. Insan bedeninin gcn arttiran ya da eksilten daha pek ok sayida duygulaniin varligini kabul eden Spinoza rnegin, fkenin bizi tahrik ettigini, kederin bizi engelledigini ifade eder. Ayrica tm duygularin niha olarak haz ve aciya dayali olarak tanimlanabilecegini de ekler. Sevgi bir di nedenin fikri ile birlikte olan sevinten baka bir ey, kin de bir di neden fikriyle birlikte olan kederden baka bir ey degildir. (Fikirler yalnizca farkli kuvvetlere sahip olmakla kalmazlar, ayni zamanda, Spinoza'nin deyiiyle "belirledikleri" "duygulanilar" da srekli bir degiim hali yaratirlar. Bu evrensel insanlik durumunu Spinoza "fluctuatio animi", canin (ruhun) dalgalanilari terimiyle ifade eder.(Baker, U. Etikanin sunuluu) Spinoza `bir cisim neye muktedirdir? diye sorar. Ruh ve zihin hakkinda o kadar gevezelik ederiz ama bir bedenin ya da cismin neler yapabilecegini bilmiyoruz der. Bir beden onu oluturan bagintilarin toplamiyla ve ayni kapiya ikmak zere duygulanma, etkilenme kudretine gre tanimlanmalidir. Bir bedenin etki alma kudretini bilmediginiz srece, bunu yalnizca tesadf karilamalarda grenebilecek durumda kaldiginiz srece, bilgece bir hayatiniz olamaz, bilge olamazsiniz.Bedende tek mesele bu etki alma kudretidir. Bir kurbagayi bir maymundan ayiran nedir? Spinozaya gre bu asla tre ya da cinse ait karakterler degildir. Ayni duygulanilara muktedir olamayilaridir (Deleuze, s.32). SPNOZA'DA BLME BMLER Spinoza iin btn fikirler bir bilgidir. Insan ruhu yalniz Bedenin duygulanilarini degil, ayni zamanda bu duygulanilarin fikirlerini de algilar.(Spinoza, s.102). Spinoza trl bilme biimi oldugundan sz eder. - Duygulani (Affectio) bilgileri - Mevhumlar (Notion) bilgileri - ze dair bilgiler. Page 2 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html Sokakta karidan gelen ik oldugum kiiyi grdgmde bu benim bedenim zerinde olumlu bir etki yaratirken ruhumda da bir sevin uyandirir. Bu durum sevdigim kiinin beni ho bir biimde duygulandirdigi anlamina gelir. Burada bedenlerin birbirini etkilemesi, ruhlarin kariimi sz konusudur. "Bir cismin baka bir cisimle duygulanmi oldugu btn tarzlar, hem duygulanmi cismin tabiatindan hem de onu duygulayan cismin tabiatindan ikarlar (Spinoza, s.92). Sevdigim kii ile karilamalara bagli olarak bir etkilenme yaadigimda ya zntyle (kederle) ya da sevinle duygulanmiimdir. Duygulani bir duyguyu kuatir. Sevinle duygulandigimda, bedenim, beni kuatan bagintilara ya da artlara uygun olarak etkilenmitir. znt ile duygulandigimda, (belki akimiz kisa bir sre nce sona ermi ya da aramizda iimi zntyle dolduracak bir olay vuku bulmutur), Bedenim bana uygun bagintilar erevesinde etkilenmemitir. "Ruh elinden geldigi kadar, Bedenin etki gcn arttiran ya da onu tamamlayan eyi hayal etmeye aliir, yani Bedenin sevdigi eyi hayal etmeye aliir. Yani sevdiginin yok oldugunu hayal eden kederlenecektir. Tersine, onun var olarak kaldigini hayal eden sevinecektir(Spinoza, s.146) Kabaca sylemek gerekirse; sevinle duygulandigimda eyleme kudretim artarken, zntyle duygulandigimda eyleme kudretim azalacaktir Aslinda kendi bedenimi ancak baka cisimler tarafindan etkilendiginde kavramaya balarim. Yani diyelim ki sevgilinin bende konuan imaji yoluyla. "Bedenimizde onun etki gcn arttiran ya da eksilten, tamamlayan ya da tutan her eyin fikri Ruhumuzda dnme gc zerine ayni etkiyi yapar (Spinoza, s.139) (Burada sanki g istenci erevesinde bir Nietzsche ailimi var). imdiye kadar ortaya konan eyleme gcm arttiran ya da azaltan duygulanimin bir tutku oldugunun altini izmek gerekir. Sevinli tutkular ya da kederli tutkular. Hayat, ak, ilikiler bu tutkular iinde cereyan eder. Bazi sinirlar iinde olmak kaydiyla, sahip oldugum duygulani biimlerine bagli olarak, eyleme kudretimin varyasyonlarinda (sevin-znt) gezinirim. Etki alma kudretim her an gereklemi, ilemi olur. Bunlar etkilenme, duygulani bilgileri, bilme biimleridir ve Spinozaya gre sebebin bilgisini vermezler.
Spinoza'nin Ethika'da yaptigi ayrima gre ikinci trden bilgi, akil (ratio) bilgisidir. Akil bilgisi btn eylerde ortak olan ve tekil eyin zn oluturana ilikin btn insanlarda var olan ortak kavramlara (notiones communes) dayanir (Spinoza, s.114). Bu ortak mefhumlar, duygulanilarin bilgisiyle ayni anlama gelmemektedir. Birinci guruptaki genel fikirler hayal gcmn eseridirler ve bunlar upuygun degildirler. Oysa akil bilgisi olan ortak kavramlar upuygundur. ogunlukla hayatimiz sevin ve zntnn srekli birbirini izledigi duygusal varyasyonlara kapatilmi gibidir. Peki, bu duygulani biimlerinin bize verdigi eyleme kudretimizin artmasi ya da azalmasindan mteekkil olan pasif duygulardan nasil ikabiliriz? Duygusal ilikiler alani kararsiz bir hayat alanidir. Tek yapabilecegimiz, duygularin ilk nedenlerini tanimaya alimak olmalidir. Nedenler konusunda uygun bir fikrimiz oldugunda o zaman sevinli duygulari kendimizin bilinli bir biimde retme ansimiz olabilir. Spinoza buna `aktif duygular, `aktif sevinler diyor. zntler ise her zaman pasiftirler. Spinoza yle der; "duygulani deyince Bedenin etkileme (tesir etme) gcnn artmasina veya eksilmesine, tamamlanmasi ya da indirilmesine sebep olan bu Beden duygulanilarini, ayni zamanda bu duygulanilarin fikirlerini anliyorum. Bu duygulanilardan birinin upuygun bir sebebi olabildigimiz zaman, duygulani deyince bir etki (action); baka durumlarda bir edilgi (passion) anliyorum (Spinoza, s.131)" Edilgi olan bir duygulani, onun hakkinda aik seik bir fikir edinir edinmez, bir edilgi, bir pasif hal olmaktan ikar. Diyelim ki sevdigimle aramizda hi bir sorun yok, bu karilamadan sevinle duygulandim. "Sevgi bir di nedenin fikriyle birlikte bulunan bir sevintir (Spinoza, s.182) Bu durumda sevdigimin bedeni kendi bagintisini benimki ile birletirerek etki eder. O andan itibaren, her ey benim bedenimle sevdigimin bedeni arasinda ortak olan bir eyin mefhumunu oluturur. `Bir MEFHUM ideasi artik bir cismin bedenim zerindeki etkisiyle ilgili degildir. Iki cismin karakteristik bagintilari arasindaki uygunluk ya da uygunsuzlukla ilgilenen ve bunu konu alan bir ideadir(Deleuze, s.37). Sevin duygulari ruhumuzda bir sirama zemini yaratir. Sadece zntler olsaydi kendimizi sinirladigimiz iin aamayacagimiz bir eyin tesine geebilmemizi saglar. Etki alan bedenle, etki eden beden arasinda ortak olan bir eyin mefhumunu oluturmaya, gelitirmeye tevik eder. znt etkisi aldigimda ik oldugum kiinin bedeni benim bedenim zerinde bana ve bagintima uygun olmayan bir tarzda, koullar altinda eyliyor demektir. Bu durumda hibir ey bizi ortak bir mefhum oluturmaya gtrmez. "Bu yzden znt sinirlayicidir, znt balayinca ak hapi yutmutur.
Bir bedeni anlamak demek, onun baka bedenlerle iine girecegi temaslari ve karilamalari kavrayabilmek demektir. Cinsel iliki arzusu ister ll olsun, ister olmasin, ona ehvet deriz. "ehvet dknlg de bedenlerin birlemesi arzusu ve sevgisidir (Spinoza, s.194). Page 3 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html Spinoza iin sevgi gibi ehvet de airi olabilir. nk bunlar her eyden nce bir beden etkileimi, etki-tepki meselesidir. "Eylem her durumda erdemdir. Sz konusu olan sevimek bile olsa, eylem bir erdemdir. Neden? nk bu bedenimin yapabilecegi bir eydir; Vcudumun kudreti dhilindedir. yleyse bir erdemdir nk bir kudretin ifadesidir(Deleuze, s.52). Sevginin kiilerarasi dogasinin farkindadir Spinoza. nk sevgi farkli bir bedenin etkisi altinda yaanan bir duygudur ve btn insan toplumsalliginin kaynaginda yer alir. Spinoza, yz yildan daha uzun bir sre nce, cinsel aki hangi anlamda ciddiye alabilecegimizi kesin bir ekilde ortaya koymutur. "Vcudun ve zihnin baka etkileimlerine ket vurmayan, airiya varmayan bir efkat ilikisi. efkati analiga, burjuva aile degerlerine ykleyip yok eden bir dnem Spinoza felsefesini unutturdu. (Baker, U. Akin Diyalektigi). Spinozada semek, birletirmek yani hangi bagintilarin benimkilerle birleebilecegini deneyim yoluyla bulmak ve bundan sonular ikarmak. Bir beden ne yapabilir sorusunun cevabi sanki tam da buradadir. "Kabiliyeti tecrbe etmeye alimak ve tecrbe ederken ayni zamanda oluturmaya alimak (Deleuze, s.81) Sinir durumlar ve aliildik durumlar arasindaki bir farka iaret etmektedir. (Tam da Batailleye gei noktasi sanki). Semeye ynelik bu egilime, birleecek ve birleemeyecek bagintilari grenme egilimine Spinoza, aklin gayreti, bireyin iinde taidigi isel g. CONATUS der. (Spinoza, s.137) Spinoza buna bir sre olarak grdg her zaman daha iyi olma abasini ekler. Srecin iinde olan tasarlanmi yetkin insani engelleyen ne varsa ktdr, tersi iyidir. Aklin nderliginde zgr ve yetkin bir hayat srme esas hedef oldugu iin, zgrlgn kaybolmasi yetkinligin kaybolmasi demektir. Yetkinligin olmazsa olmazi olan zgrlgn kaybolmasina yol aan imgesel ya da ideolojik klelikleri de reddeder Spinoza. Bilinli oldugu srece arzu bata olmak zere diger duygulanimlar da `conatus' dur der. Bir eyi nc trden, z itibariyle bilme abasi duygulanilar bilgisi ile degil, ortak mefhum, akil araciligiyla olan bilme trnden treyebilir. (Spinoza, s.283). Yani tek tek varliklarin meydana getirdigi sistemli btn top yekn kavramak anlamina gelir. Ancak bu tr bir bilgi insani erdemli ve mutlu kilar. Insanin duyabilecegi sevinci saadete evirir. "Spinoza nc bilgi tryle eyleri bilmekle erdem ve mutluluk arasinda kurdugu baglantinin yaninda, kiinin yetkinligini (perfectio) de buna baglamitir (Trkyilmaz, .). Bu bilgi ayni zamanda, bizim eyler ya da duygular karisinda etkin olmamizi, onlar karisinda edilgin kalmamamizi saglar Bu anlamda anlailan etkinligi saglayan ey ise nedenlerin tam bilgisidir. Bu bilgiye eritikten sonra en yksek mutluluga (beatitudo) da erimisiniz demektir : "Bu sezgiyle bilmek demektir 'her eyi ve kendini ebediyetin baki aisindan kavramak, tanimak. O zaman Tanriya kari "zihinsel" bir sevgi dogacaktir (Amor Dei intellectualis) ve bu aslinda hem kendini seven Tanrinin sevgisidir, hem de kendimizi "Onun" bizi sevdigi gibi sevmektir. Bu artlar altinda zihnimiz ve ruhumuz korkulardan, vcudun kisitliliklarindan kurtularak kendi zn gerekletirmeye zgr olarak giriecektir. Spinoza'nin kitabini bitirirken yaptigi son uyari felsefesinin dorugudur: Mutlu ve erdemli olabilmek iin balangita "yetkin" olmaniz gerekmez; nk "erdem" mutlulugu verecek bir dl degil, mutlulugun ta kendisidir... (Baker, U. Spinozanin Ethikasinin sunuluu) SCOLIE
ok kimse gerekten, ehvet duygularina boyun egmelerine yol verildigi derecede hr olduklarini ve tanrisal kanunun emirlerine gre yaamayi kabul ettikleri nispette de haklarindan vazgemi olduklarini zannediyorlar. yle ise Ahlak ve Din ve mutlak olarak sylenince Ruh kuvvetine ait olan her eyin, kleliklerinin (yani ahlak ve dinin) mkfatini almak iin lmden sonra zerlerinden atacaklari ykler oldugunu zannediyorlar ve i kklkleri ve gszlklerinin imkn verdigi kadar Tanrisal kanunun emirlerine gre yaamaya onlari ikna eden yalniz bu umut degil, ayni zamanda lmden sonraki korkun ikencelerle cezalandirma korkusudur ve eger, insanda bu umut ve korku bulunmasaydi, tersine ruhlarin bedenle birlikte mahvolduguna inansalardi, bu umutlari ve korkulari olmayacakti ve ahlakin yk altinda ezilmi olan mutsuz insanlarin nlerinde hibir gelecek hayat olmayacak, kendi yaradililarina ve bnyelerine dnecekler, her eyi ehvet arzularina gre yneltmek ve kendilerinden ziyade kadere boyun egmek isteyeceklerdir. Bana bunlardan daha az sama grnmeyen bir ey de bir kimsenin bedenini ezeli lemde iyi gidalarla besleyebilecegine inanmadigi iin zehirler ve ldrc maddelerle ya da ruhun ezeli ve lmez olduguna inanmadiklari iin bunak olmayi ve akilsiz yaamayi daha ok sevmeleridir; bunlar ortaya konmaya pek de degmeyen samaliklardir( Spinoza, s.292). KAYNAKA BAKER, Ulus Spinoza ve Akin Diyalektigi Internet makalesi Page 4 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html
BAKER, Ulus Spinozanin Ethikasinin Sunuluu Internet makalesi DELEUZE, Gilles Spinoza zerine Onbir Ders Kabalci yayinlari 2004 SPINOZA, Baruch ETIKA, ev: H.Z.lken Dost yayinlari 2006 TRKYILMAZ, etin Spinozada zgrlk Zorunluluk Baglantisi, Internet makalesi
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 5 of 5 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y20.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
ik Bir Ambalaj Kgidi Olarak nsan Derisi Yaar UBUKU Gnmzde bireyin doga ve diger insanlarla arasindaki siniri oluturan derisi, "di yzeyi" uzak bir gemite ok farkli bir nitelige sahipti. Ilksel topluluklarda insan derisi yerkrenin derisinden, kabugundan henz kopmamiti. Bugn "bitki rts" olarak adlandirilan ey ok eskiden insan derisiyle benzer anlamlara gelen kelimelerle ifade ediliyordu. Biddle'in da belirttigi gibi (Thinking Through the Skin'in iinde) yerliler iin deri, zerinde yaadiklari toprak parasiydi, atalarinin adlarini taiyan agalardi, hayvanlardi. Bedenle doga arasindaki sinirlarin belirsizligine canlilarla ller arasindaki sinirlarin belirsizligi elik ediyordu. Le Breton'un da dikkat ektigi gibi lm baka bir varolu ekliydi; l, kabilenin dsel hayatinin, ryalarinin bir parasi olarak varligini srdryor, lnn hayvan ya da aga eklinde yaamina devam edebildigi varsayiliyordu. Bireysel kiilik, beden "yoktu." Beden "kalinligini," hacmini, "dolulugunu" diger kabile yeleriyle birlikte kolektif bir varolu hali iinde kazaniyordu, dogaya ve diger insanlara karimi, onlarin iinde erimiti. Yerliler bedenlerinin, derilerinin, di yzeylerinin "farkinda degillerdi." Ancak smrgeci Bati'yla (tekiyle) karilatiklarinda bir derileri oldugunu "anlayacak" ve onlara "bedeni bize siz getirdiniz" diyeceklerdi. Bedene ve deriye "sahip olmayan" yerliler Bati'nin "icat ettigi" yze de "sahip degildi." Baudrillard'in bahsettigi "benim her yerim yzmdr" diyen Hintli, Bati'dakinden farkli olarak yzn bedenin geri kalan kismi karisinda ayricalikli kilinmadigi, dnyanin yzyle bedenin yznn henz ayrimadigi, dogaya ve birbirlerine temas eden, bakan vcutlarin bir btnn paralari oldugu bir gerekligi dile getirmekteydi. te yandan dnyanin bedeninin bir parasi olan ilksel beden, modernligin gszletirilmi bedeninden farkli olarak byk bir anlam zenginligine sahipti. Bugnn antropolojisinin diliyle ifade edildiginde, ilksel insanin vcudunda onlarca "bedensel emanin yazili oldugu" gzlemlenmekteydi, ilksel beden zerine yapilan izler, iaretler, dvmeler, yariklar, kabartmalar, bugnn eitlerin mbadelesine dayali bir sistemden beslenen bedensel gstergelerinden ok farkliydi, ilksel bedensel izler tanrilarla ve kabile yeleri arasinda gerekleen sembolik degi tokuun, tek tarafli vermeye dayali "armagan ekonomisinin" bir parasiydi. Baudrillard'in da belirttigi gibi o dnemde bugnden farkli olarak gsteren/gsterilen emasi mevcut degildi, ilksel beden zerine kazman, boyanan bu "ocuksu" izler bedenin erojen duyarligini ogaltmanin, zenginletirmenin aralariydi ayni zamanda. Postmodernligin dz, przsz, kaygan bedeninin aksine ilksel beden kesiklerle, yariklarla, kabuklarla, eritlerle, oyulan "deliklerle", "dolgularla" bir "engebeli araziye" dntrlmt. Bu bedensel cografya-harita vcudu dogadakine benzer bir biimde "przl bir yzey" olarak dzenlemekteydi. Bylece bedenin yzeyi "artirilmakta," beden cinsel yogunluklarin olutugu, dolatigi, aktigi bir blgeler oklugu olarak kurulmaktaydi. Gndelik hayatin tm izlerini taiyordu bu beden; acilari, nazlari, sevinleri neredeyse dogrudan bir biimde ifade ediyordu. Agizlarin, dudaklarin "ogaltildigi," terleyen, kanayan, kabuk baglayan bir delikler okluguna dntrlmt. Bedenin izleri bireysel gstergeler degildi, onu, kolektifin bir parasi kilan yogunluk noktalariydi; kolektif transin, airiligin, ritellerin, ihtiyalarin ifade buldugu bir tr iddet blgeleriydi. Page 1 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html Modernligin bedene, onun di yzeyine, deriye yaklaimi yukarida anlatilanlardan tamamen farkliydi. Modernlik bedenin diger blgeleri karisinda yz ne ikardi. Buna elik eden ikinci bir hiyerari bu kez yz zerinde oluturuldu. Hayvaniligi agritiran agiz degerden drlerek gzlere nem kazandirildi. Le Breton'un da belirttigi gibi baki modernligin, onun kltrl insaninin en nemli zelliklerinden biri haline geldi. Yz, vcudun en fazla bireysellemi blmyd. XVII. yzyildan sonraki modernleme, uygarlama srecinde portre ve yze dayali kimlik glendi. Bireysel bedene gelince, artik o bir kolektifin, kaynami bir sosyal bedenin ayrilmaz bir parasi degildi; kendi derisi, sinirlari iine sikitirilmi, kendi farkliligini nemseyen, izole bir bedendi, insanin di yzeyi, derisi onun diger insanlarla arasinda sinir oluturan bir bariyer haline geldi. Yeni bedenin ayirt edici zelligi eskisinden farkli olarak dokunma degil bakiti. Eski bedenin teri, kokusu, salgilari doganin, yerkrenin kokularina, sivilarina karimi, onlarla i ie gemiti. Modernlik iinse bedenin kokusu, salgilari, dikilari rahatsizlik verici, bastirilmasi gereken olgulardi. Modernlik "muglk, ele avuca sigmayan, istikrarsiz" bedeni disiplin altina almak iin elinden geleni yapacakti. Descartes'in bedeni bir makine olarak ele alan yaklaimi, tenin yalanmasina, kirimasina, lmllgne, kirilganligina tahamml edemeyen modernligin bedeni teknikletirme yolundaki abalarinin bir ncsyd. Modernlik kadavralari aarak, bedeni rntgen iinlarina maruz birakarak bakiini onun iine, derinliklerine yneltecek, onun iindeki esrari zmeye, onu effaf kilmaya aliacak, tip vasitasiyla onu tamiri mmkn bir makineye dntrmek isteyecekti. Batili modern beden diger bedenlerden net izgilerle ayrilmi, kendi derisinin sinirlari iinde gven altina alinmi dzenli bir bedendi. Shildrick'in de belirttigi gibi (Thinking Through the Skin'in iinde) koruyucu bir zar olarak dnlen Batili deri, bedenler arasindaki geilere izin vermemekteydi. Geirgenlige, yaralanabilirlige kari bir kalkan olarak tasarlanan modern deri ayni zamanda eitli ayrimciliklara temel oluturacakti. Bunlardan birincisi derinin rengine bagli olarak gerekleen irksal ayrimcilikti. Irkilik modern Batili beyaz derinin "ilkel, hayvani, renkli" deriyi aagilamasina dayaniyordu. Ikinci ayrimcilik cinsiyet ayrimciligiydi; bu kez "tekinsiz" sivilar salgilayan, "sinirlarini koruyamayan" kadin bedeni sz konusuydu. ncs, sinif ayrimciligiydi; "kokan, terleyen, kirli" yoksul derisi modernligin fkesine maruz kalacakti. Drdncs, ya ayrimciligina zemin hazirlayan, kirian, buruan yali derisiydi. Ve elbette tr ayrimciliginin kaynaklandigi hayvan derisi. Bu ayrimciliklar daha da ogaltilabilir, ancak neredeyse hepsinde ortak bir eksen var: Kltrle eletirilen modern bedene kari dogayla eletirilen "ilkel" beden. Modernligin sylemi, Foucault'nun da belirttigi gibi, bedenlerin zerine kltrn iktidarini yazacak, kaziyacak, onlari disiplin altina almaya aliacakti. Dokunmayi degerden drerek bakii ycelten modernlik derinin, yzeyin algilanma biimini de degitirdi. Egemen bakiin iselletirildigi lde yalanma duygusu "diaridan gelen" bir boyut kazandi ve katlanilmasi ok daha zor bir durum haline geldi. Benzer bir durum Fanon'un dile getirdigi siyah olma konumu iin de geerliydi. "Dogaya ait olanin" eskiden "fark etmedigi" z yzeyi modernligin kltrel (ayrimci) basinci altinda katlanilmasi zor bir agirliga dnt. Farkin sylemsel inasi srecinde siyahlik teki olarak tanimlandi; vcuda yapimi bir niformaya dntrld. Fanon'un da ifade ettigi gibi beyazlarin laboratuvarlari derinin rengini aacak serumlar retmeye ynelmilerdi. Siyahlik bedenin zerine ikmaz boyayla boyanmi bir lanet haline getirilmeye aliilmaktaydi. Eski Yunan'da kleler, "sulular" nasil damgalanip dilaniyorsa irkilikta da siyahlar derilerinin yzeyine, rengine indirgenip damgalaniyor, aagilaniyordu. Modernligin bakiina elik eden yadirgatici/yabancilatirici mesafe duygusu sadece bedenin yzeyini degil, doganin ve eylerin yzeyini de "dzletirdi," seyirlik hale getirdi, her ey dia "gstermek zorunda oldugu" bir yz, cephe kazandi. Bu bazen bir fotograf, bazen bir ekran, bazen bir binanin di cephesi, bazen de dzenlenmi bir parkti. Mimari, dnyanin dogal derisini "bozup" onu "baki Page 2 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html kltrnn" gereksinimlerine gre ekillendirdike yeryznn kabugu "bysn" kaybetti, insanin derisiyle dnyanin derisi arasindaki dogrudan iliki koptu. Dogrudan temasla, aciyla, iddetle, tinsellikle, sihirle, sevin ve cokuyla buluamayan insansal-dogasal yzey eyleti. Modernligin gdkletirdigi bedene yeniden hayatiyet kazandirmak isteyen muhalifler yok degildi. Marquis de Sade bedeni girintili, ikintili bir arazi olarak grecek, onun tm deliklerine iddet ve cinsellik dolayimiyla girmeye aliacakti. Beckett'in Adlandirilamayan adli kitabinda dile getirdigi ekilsiz, biimsiz, "yzsz" beden modernligin dzgn, sinirlari izilmi bedenine kari bir tepkiyi ifade ediyordu. Insanin bedenine "vahetin dolayimiyla yaklamaya alian" Artaud soyut, uysal, temsili bir figr haline getirilen modernligin bedenini bozmaya, ona aci ve dehet vasitasiyla dirimsellik kazandirmaya alimaktaydi. Ilksel topluluklarda bedenin tinselligi sadece onun kendi yzeyiyle, derisiyle olan ilikisinden kaynaklanmiyordu. Henz di ve i olarak ayrimami bedenin ruhu, doganin ve tanrilarin ruhuyla i ieydi ve kolektif tinselligin bir parasiydi. Cerrahi ve iinsal aralarla bedenin yzeyini delip onun iine giren modernligin tibbi onun ruhunu da bilim araciligiyla kavrayip aikliga kavuturmak istiyordu. Her ne kadar uygarligin huzursuzlugundan bahsettiyse de Freud uygarliktan yanaydi; ilksel bedeni gelimemi bulmakla kalmiyor, kadin bedenini "kara kita" olarak adlandiriyordu. Freud "Ego ve Id" adli yazisinda bedenin yzeyindeki algisal uyarimlarin etkisi araciligiyla egonun kendini yava yava id'den ayirdigini syleyecekti. Ego bedenin yzeyinden kaynaklanan duyumlara bagli olarak olumaktaydi, bedenin yzeyinin zihinsel projeksiyonuydu, bir tr isel perdeydi. ok daha sonra Anzieu, Freud'un bu konudaki grlerinden yola ikarak "deri egosu" kavramini gelitirecekti. Anzieu'ye gre znellik, bir deriye sahip olundugunun hissedilmesiydi; deriye yapilan psiik bir yatirimdi. Bilinalti bir beden gibi rgtlenmiti. Bylece deri egosu psieyle beden arasinda, kendi ile teki arasinda bir ara yz oluturuyordu. Beden ve yzeyi modernlik iin bir tekinsizlik kaynagiydi ve bu nedenle tibbi, bilimsel sylem ve pratiklerce disiplin altina alinmasi gerekmekteydi. Ama ten, Balzac'in Tilsimli Deri'si gibi, bilimin hamlelerini boa ikariyor, insana lmllgn, kirilganligini hatirlatmaya devam ediyordu. te yandan bedenin yzeyini sarsici bir yaralanabilirlik olarak kuran da modernligin kendisiydi. Piyasanin atomize edici gcne karin bireysel hayatlar dogumdan lme kadar sren lineer bir devamlilik, "ie kapali bir biyografi" olarak ina edilmekteydi. I/di, ben/teki vb. karitliklar "kovulmu, lanetlenmi" olanin gcn "eytani" kiliyordu. mr boyu ayni ii, ayni evliligi, ayni eglenceleri srdren, hayatini izgisel, isel btnlg olan bir biyografi olarak yaayan biri derisinin burumasini, kirimasini, sarkmasini grp de nasil dehete dmez? Benzer bir yaam izgisini srdren eski arkadalarinin ayni akibetini ve lmlerini izleyip nasil sarsilmaz? Tenin knn yol atigi deheti azaltmanin yolunu postmodernlik bulacakti! Basit bir "zmd" bu. Bireysel hayat ylesine fragmanlara ayrilsin ki hibir an -gemi- bir diger anin izini, agirligini, iddetini, acisini taimasin, gelecek anlara kendi dehetini bulatirmasin. Her an hafiflesin. Yaam boyu sren biyografiyi, dostluklari, kaliciliklari paralamak; her ani ntr, keyif verici bir ekilde yaamak; teni, deriyi, di yzeyi gemiten bu yana gelen bir devamlilik olarak algilamaktan vazgemek; sadece bedenin derisinin degil, mahallenin derisinin de "yalanmasina" kari "renovasyon" alimalarina hiz vermek; eger nostalji yaanacaksa bunu aci verici bir duygulanma olarak degil, keyif verici tketimsel bir hafiflik olarak yaamak; sadece bedenin yzeyinin tanidikligini degil, uzunca bir sre iinde yaanan meknin, mahallenin yzeyinin tanidikligini da yok etmek; tm yzeyleri dzletirmek, ntrletirmek, acisiz ve sevinsiz kilmak. Bedeni ve teni her anin degien koullarina kolayca uyarlanabilecek bir fitness durumu iinde tutmak. Postmodernlik modernligin "bedeni yok etme" ynndeki hareketini hizlandirdi. Ulaim aralarinin ulatigi hiz, bedeni bir yerden baka bir yere vakit kaybetmeden nakledilmesi gereken bir hacme dntrd. Beden aliverii kalabaligin hareketini zorlatiran, hizli ve evik bir ekilde hareket ederek yzeyini kltmesi beklenen bir otomat haline geldi. Postmodern toplumun ideal bedeni gen, esnek, bronzlami, siki tenli, hijyenik, formda bir bedendi. Deriye gelince, dz ve parlak olmali, kiisel biyografiyi yansitan izler, kiriikliklar, lekeler taimamaliydi. Postmodernlik bir yandan sanal ortami yayginlatirarak tenin gerekliligini neredeyse yok ederken; te yandan, onu ticari gstergelerle donatarak yceltiyordu. Artik beden ve yzeyi oklu piyasa kimliklerini yansitan bir metne, sayfaya, ekrana, gstergeler toplamina dnmt. Modernligin gizlemeye alitigi hamile kadinin iplak karni bir reklam degeri kazanmiti. Deri dvmelerle, piercing ile, bronzlamayla, makyajla, kozmetikle srekli olarak bireyselletirilmeye, ticariletirilmeye aliiliyordu. Baudrillardin da belirttigi gibi Page 3 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html
piyasanin erotik kilmaya alitigi ten, dzgn hatlara sahip olan, kaygan, saydam, przsz, kusursuz ve hatasiz bir grnm sergileyen tendi. Bacaklara yapian effaf oraplar, vcuda yapian etek ve giysiler bu agdali ve bakimli tene adeta ikinci bir deri kazandirmakta, bedene bir vitrin grnts veren saydam bir eride benzemekteydi. Ten kokmayan, terlemeyen, przsz, "klimatize edilmi" taze bir ten olmaliydi. Deliklerden, yariklardan, benlerden, sivilcelerden, lekelerden azade, kaygan bir deriydi bu. ik bir ambalaj kgidiydi, her dem taze kalmasi, lmsz olmasi beklenen soyut bir yzeydi. Bu deri zerine yazilan, yapitirilan izler ona bir degiim ve gsterge degeri kazandiriyor, bedeni fetiletiriyordu. Postmodern toplumda bedenin yzeyine yazilan kltrel gstergeler ilksel topluluklarin yelerinin bedenlerinde oluturduklari izlerden tamamen farklidir, ilksel bedenin izleri kolektif yaamin, tinselligin, topragin, bitkilerin, hayvanlarin, suyun, tanrilarin izlerini taiyordu. Postmodern toplumda ise bedenin taidigi izler yerkrenin ve canlilarin teninden kopuk, soyut, ticari gstergelerdir. Dogrudan bedenin yaamsalligina, enerjisine, cinselligine iaret eden gstergeler bile teni "canlandiramamakta," deri nakli ve ticareti protezlerden oluan mekanik bir beden imgesini glendirmektedir. te yandan deriyi bir tr tahribata maruz birakan, onun zerine yazili egemen adlandirmalari silerek, yirtarak bozan (Punk, Orlan vb) kari ikilar vardir. nemli olan tenin acisini dnyanin geri kalaninin acisiyla yzletirmektir. Bu yzleme Lingis'in de bahsettigi gibi bazen gzlerin bir bakiiyla, ellerin bir jestiyle, bazen de bir selamlama szyle gerekleir. Insanlarin birbirlerine bedenlerini bir istirap yzeyi olarak atiklari yer, tenin yaralanmaya aik kirilgan yogunluklari, yaklaan lmn basincinin kaydedildigi kiriikliklar derinin hakikatinin, tilsiminin iinde yattigi yerlerdir. Toplumsalin Sinirinda Beden, Kanat Kitap, 2004
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 4 of 4 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y6.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
TANGO: BEDENN DANS HAL Berkay DIBEK EPOS Tango ehvete meyillidir. bedeni iaret eder. Kendisine bedenler arasi bir zemin yaratir ve o zemin zerinde; bakmanin ve bakilmanin, hazzin ve arzunun zihinsel mekni oluur. Bu mekn dz, yekpare ve statik degildir. Her beden kirikliklar, kopukluklar arasinda kendi merkezini aramakta, dansin meknini uzak bir kutsallikla ilikilendirmektedir. br tutkular gibi Tango da kendini ierden tanitir. Bedende bir merkezden tekine sirayan, u ya da bu organi tetikte tutan, yaamin tm enerjisini o merkeze odaklayan bir duru gerektirir. Bedenler`Orthosun dnyasinda devinirler. Balangita her ey bir diyalog sreci gibi grnse de her beden kendine dokunmanin hazzina ve utancina gmlr kisa srede. Tek bir figr iinde sikian bedenler kendini tekinde erittiginde kendisine yabancilair. Eger doga ve kltr arasinda bir ayrim mevcutsa aralarindaki sinir noktasi bedendir. Sinir noktalarinda ve bedende ortaya ikan erotizm, bedenin varolula ilikisinin gerilimini yansitir. Tango, her zaman bir ilk anlama sahiptir; ekiciligin ve tutkunun. hayret ettiren oyunun. solugu kesen ve baari arzusunun ynettigi, alimayla kari kariya gelen ve anlami her eyden nce arzuya boyun egme, tutkuya yanit verme olan oyunun ilk anlamina. Oyunun adi `Kazanan Kaybeder, temel stratejisi `Batan ikarmadir. Tangoyu bir tren, bir ritel, bir strateji ve bir iktidar olarak kuran bu oyunun kazanani tarihsel ataerkil dzen iinde erkek gibi grnse de sonu ancak biten bir tangonun sonunda ortaya ikar. Erkek ynetir. kadin uyar. Grnrde tangonun dzeni budur. Ama bedenlerin ilikisine sizmi olan erotizm her zaman dzen iinde kurulmu olan biimlerin yikiliina yol aar. Erkek fanteziyi kuran, iktidar ise bu fantezinin zeminidir. Bu zeminde ortaya ikan fanteziler kadini tekiletirir, bedenini erkegin fantezisinin nesnesi haline getirir. Ama kadin direnir.erkege teslim ettigi bedenini bir bakila geri alir. Iktidar bedenden bakia, erkekten kadina gemitir. Hayal gc danstaki dzenin dmanidir ve tango da asil yaraticilik teslimiyetin aik masumiyetinde degil, yasak olanin gizli gnahkrligindadir. Zihin kendisini tekinin bakiinda kurar. tekinin gzlerinde aranilan kendi bedeninin yansimasidir. nk atilan her adim, balatilan her figr; ahlki ve adb-i muaereti yok sayarak digerinin bedenine bir saldiri balatir. Dans esnasinda ortaya ikan erotizmin kaynagi bedenlerin zorlanmasidir. Bedenlerin i ielik ilikisine gizlenmi olan erotizm iddeti grnr kilar. Bu saldiriyi izleyen ve karilik veren bedene yol gsterense GZdr. Saldirinin farkindaliginin hatta meydan okumanin taiyicisi baki. ancak tekinin bakiiyla karilatiginda amacina ulair. Sz gerekli degildir. dil, zihin ile beden arasinda bir yerlerde durur, beden dili rter, gerilimi yaratir, yogun bir dogrudanlik etkisi retir ve evresindeki her eyi zamanin diina ikarir. Her dokunu bedenin zirvesi ve yalnizligidir. Dogdugunda btnlkten koparilmi olan insan, bedenlerin temasinda eksikligini tamamlar ve o btnlge geri dndgn hisseder. Ak zamana kari gl bir savunma olsa da, varoluun sakincalarindan korumaz bizleri. Ak da erotizm de cinsellikle beslenir. Erotizm zamana ve pornografiye yenik der ama ak da alikanligin ve rekabetin saldirisina aiktir.
Tangonun iindeki her ey uzlaimlara dayanir. Ama Tangonun agritirdigi, gizledigi iddet uzlaimlara aykiridir. Erkegin kadinin bedenini ynetmesi, ona kendi zihninde dahi egemen olmasi, kadinin bedenini erkegin arzusuna teslim etmesi, bedenleri iddetin patlamali, inili yokulu mstehcen srecine dhil eder. Dansin temelindeki uzlaim ancak, kadinin kendisine erotik bir iddet uygulanmasina riza gstermesiyle saglanir. Page 1 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html Tango erotik bir oyundur. oynayanlar iin kapali bir dnya yaratirken, izleyenlerin algisina kendisini aar. Izleyiciler tangonun icrasi esnasinda bedenlerin ifade ettigi ANLAMIN bir parasi olma noktasinda, bakilariyla dansa katilirlar ve ancak onlarin katilimi, tangoyu gerek varligiyla grnr kilar. Bu btnleme tangoyu bir sinirlari zorlama oyununa dntrr. Tabularin, bedensel dilin, g gsterilerinin, baskinin. direniin sinirlarinda erevelenen bir oyuna. bir dansa. belki de bir ayine. Insan gnlk yaaminin iinde birden bir sinir olguyla karilaip varoluunun ne oldugu hakkinda ipulari elde eder. Ite varligin yaadigi bu olaylara Bataille `i deneyim adi verir. Sinir aimi bir tabuya iaret eder. nk tabu olarak bir sinir kavraminin ortak bakiin zeminin de ortaya ikmasi sadece ailmasi ve zorlanmasi durumunda mmkn olabilir. Ailmayan bir sinir varsa, orada toplumsal kurallar geerlidir ve siniri korumanin baskisini bir iktidar sylemi olarak ortaya koyarlar. Bu anlamda tango sadece bir dans degil; beden politikalarinin iktidar baglaminda tartiilabilecegi bir zemindir. MTOS Kadim aglarda by, kader, tapinmalar, riteller; bedene ait olan hazlarin eylem iinde yaanilan dnyayi evreleyen bir kutsalda eriyiini ortaya koyarlardi. Mitoslar grkemli anlatilarla bu kutsalin tezahr ediini anlatiyor, imgelem de belirsiz bir karilikli iliki oyununa gre doganin byk evrimlerinden edindigi yaama ve lme dair simgeleri, bedenin hazlarini yansitan cinsel simgelere dntrrlerdi. Bu dnyanin temel edimi olan yknmenin kkeninde, yknen bir zne degil, varligin kendini dile getirme istegi belirmekte olup, varligin kendisini dile getirme istegi karisinda yknen znenin edilginleerek, kendi znelliginden feda etmesi gerekirdi. Uzun bir ryanin sonunda tek tanricilik ile iyilik ve ktlk tanrilarinin insan dncesinin diina atilmasi, bedeni dogadan, cinselligi kutsal znden arindirdi.
Dans, insanin yarattigi kutsal evrenin bir yansimasidir. Bedenlerden yayilan g, kozmik nesnelerle temsili zdelik, kutsalla ilikili anlam, simgesel degerlerle ykldr. `Dnya insanla konuur, bu dili anlamak iin de mitleri bilmek, simgeleri zmek gerekir. Sonunda ortaya ikan dnya, artik rastlantisal olarak bir araya gelmi, dnyaya firlatilip atilmi nesnelerden oluan bir yigin degil; yaayan, eklemli bir btnlg olan ve anlam taiyan bir kozmostur. Sonuta dnya dil olarak belirir. Insan ile kendi z varolma biimi, kendi yapilari, kendi ritimleri araciligiyla konuur.(ELIADE, 1993, s.135). Dnyanin merkezinde yer alan bir dag, bir aga, bir temel diregi simgesi hemen tm kltrlerde grlr. Merkez simgeciliginin en yaygin eidi, evrenin merkezinde bulunan ve dnyayi (yeraltini, yeryzn ve gkyzn ) bir eksen zerinde birletiren kozmik hayat agacidir. Yani simgesel olarak bir dinsel tren esnasinda kutsallatirilan tm ayinsel agalarin, direklerin ya da ona yknen bedenlerin(amanin) bysel olarak dnyanin merkezine uzandiklari kabul edilmektedir. Bir merkezin evresinde dnen dansilar, `merkeze uzanan mistik bir yolculuga ikarlar. Bu yolculukta aynen amanlarda oldugu gibi, kutsal mekni, bedenler ve mzigin ritmi kullanilmaktadirlar. Atilan her adim, bedenin her devinimi ok zengin bir simgeciligin taiyicisi olmaktadir ve bir var olu tarzindan baka birine geii mmkn kilan dzey kopmasini biimsel olarak temsil etmektedir. ember hem bir merkeze sahiptir hem de kaosla logosu ayiran bir sinirdir. emberin iinde evrimsel zaman hkm srer. emberin dii bilinmeyendir. Ii by araciligiyla ve bedenin kullanimiyla dzenlenmeye aliilmaktadir.. Ortaya ikan oyun bizleri, hayatin ve lmn dogrusalligindan kurtarir. Kutsal yer bir mikro kozmostur, kozmik peyzaji tekrarlar. Temel olarak, meknda kutsalin tezahr etmesi dnyayi ontolojik olarak kurmaktadir.
Tm kltrlerde merkezi bir objenin ya da zn kutsanmasi ve ona tapinma amacini gden bir `byl ember dansi vardir. Bir merkez etrafinda dnerek dans, dansilarin yogunlamasi ve dnya zerinde kendi merkezlerini bulmalari iin gereklidir. Ama ayni zamanda emberin iinde, kendi bedenini kozmik hayatla kesime noktasinda bir mikro kozmos olarak kurma olanagina sahiptir. emberin iinde ayni hayatin iinde oldugu gibi geilmesi gereken noktalar vardir her zaman. Insan bedeni tm ynleri iinde tair ama bunlari hissetmek iin ember zerindeki degiik noktalardan gemesi olasiliklari tketmesi gerekmektedir. Her dansi emberi kendi enerjisine uygun bir hizda dolair. Birlikte bir ember izerlerken ayni zamana da kendi balarina da bir ember-daire hareketi yaparlar ve her zaman saat ynnde, dnyanin dn ynnde dnerler.(Tango gney Amerika kkenli oldugu iin Arjantinde saat ynnde dnen dans, kuzey yarimkrede tersine dnmek durumunda kalmitir) Dansilar emberin iinde hareketsiz durmazlar, durduklarinda mikro- makro kozmos arasindaki enerji akii, engellenir, ember kirilir. Kutsalligin gemite kaldigini dnmemiz, onun uzak ve akin olmasi anlamini taimaz. Eliadenin kutsali; bugnk gndelik yaamimizda kutsallikla ilikisini kuramadigimiz pek ok eyi ierir, yaam alanimizi doldurur. Kutsal ister bir tata ya da bir agata ya da bir insanda tezahr ederek grnsn, her zaman ayni eylem; dogal dnyamizdan tamamen farkli, fakat orada bulunan dogal bir nesnede apaik ve belirgin olan bir gerekligin yani kutsalin ortaya Page 2 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html ikiini ifade eder.
Modernleen insanin kesintisiz biimde kutsal olanla ve uzak gemiiyle arasina mesafe koymu olsa da hayal gcnn matrislerini kiramamitir. Gnlk yaamin her alaninda devasa bir mitolojik yigin yeni olanin iinde varligini srdrmektedir., Eliadeye gre; Modern insan.bir antropo-cosmos olan bedenin simgeciligini yeniden bulabilir. Yapilmasi gereken onlari yeniden canlandirmak ve bilincin eigine getirmektir. Modern insan kendi antropo- kozmik simgeciliginin bilincine vararak yeni bir varolusal boyut elde edebilir.(ELIADE, 1993, s.14).
Simgeler dzeninin bir ayagini kutsal oluturuyorsa diger ayagini oyun oluturur.Dans ile kutsal, dans ile oyun arasindaki baglanti bir katilmaya degil, bir kaynamaya, esasa dair bir zdelige ilikindir.dans, kelimenin tam anlamiyla en mkemmel oyun, oyunsal biimlerin en saf ve tam olanlarindan birinin ifadesi olarak kabul edilebilir.(HUIZINGA, s.209) Huizingaya gre dans; hareket ve ritim unsurlarina dayandigi iin mzikaldir ama yine de insan bedeninin oluturdugu malzemeye bagli oldugu iin plastiktir.Dansin gzelligi bedene ait olmasindadir.. (HUIZINGA, s.211) Dans eden bir bedene baktigimizda her eyden nce iki degimez ve zorunlu ge buluruz onda; bir imgeler karmaasi ve bu imgeleri canlandiran bir duygu. Bu iki ge dans esnasinda bedende btnleir.Bedenden yansiyan duygular imgelere dnr.. Bu yzden dnlen, zlen ve ailan bir duygudur bu. Bu nedenle, ne duygu, ne imge ne de ikisinin toplamidir dans. duygunun dnlmesidir. Ama Tangoda sadece oyun olan ey nemli degildir, orada oynayan, dans eden birey zne degil, bizatihi oyunun kendisidir. Bu anlamda `oyuncular oyunun zneleri degildir, tersine OYUN, temsiline(darstellung) oyuncular vasitasiyla ulair sadece( GADAMER, s.143). Oyun hakiki varligini, oynayan kiiyi degitiren bir tecrbe olmasinda bulur. Bunun da nedeni oyunun kurallarinin keyfi olmasi, bir hakikati gizlememesidir. ORTHOS Antik dnem Atinalilarina gre bir erkegin kendi bedenini tehir etmesi bir yurtta olarak sahip oldugu vakarin toplumsal alanda gsterimidir. Bedenin bir g kaynagi olarak, iktidar baglami iinde konumlanmasi gnmze degin eril kltrn en nemli yapitalarindan biri olagelmitir. Bedenden duyulan gururun kaynagi, Antikitede sahip olunan vcut isisi ile ilgili inanlarda yatar. Sicak vcut, soguk ve miskin bir vcuda gre bakalarina daha rahat tepki verebiliyordu ve daha ateliydi; tepki verdigi kadar harekete geebilecek isiya sahip olan sicak vcutlar glyd. ( SENNET, s.27) Kadinlarin, klelerin, kyllerin beden sicakliklarinin farkli oldugu dnlr, Atinali yurtta erkegin bedeninin de en sicak beden oldugu varsayilirdi. Her zaman iki beden arasinda arzulanan ey bedensel srtnmenin sonucu olan isiydi. Hatta Pagan tanrilarin bile birbirlerini, insanlari batan ikarmalarinin, batan ikarilmalarinin temelinde yatan ey buydu. Bedensel ilikilerin yarattigi enerji araciligiyla kltrlerini btnlkl hale getirirler, simgesel dnyalarini dengede tutarlardi.
Yunanca'da "dans ederim" anlamina gelen "koro" szcg ilk olarak, sahnede dans eden, syledikleri arkilarla oyunu aiklayan ve yorumlayan bir grup oyuncuyu tanimlamak iin kullanildi. Danslari tasarlamak ve dzenlemek anlamina gelen koreografi szcg de buradan gelir. Dans uygar olmanin gstergesi olarak grlrken, bedenin egitiminin de nemli bir parasiydi. Ge Antik ag dnrlerinden Lukianosun duygu, tutku ya da eylemin davranilarla canlandirilii olarak grdg dans ile konuma sanatinin(retorik) arasindaki ortak paydanin karakter ve tutkulari canlandirmak oldugunu belirtirken, gerek bir mimesis yaratabilen dans sanatilarinin felsefe, etik gibi bir dizi baka bilgi dallarinda da yetkin olmalari gerektiginin altini iziyordu.( NALBANTOGLU) Grekler iin dans dinsel ritellerin nemli bir parasiydi. Bununla birlikte onlar iin dansin anlami; bedenin tm hareketlerini, ifadelerini, taklit gelerini, akrobasiyi hatta zel tarzda yry biimlerini iermesi zihinsel yaraticiligi artirmasiydi. Festivallerde usta dansilar dllendirilir, tm yurttalar katilmaya tevik edilirdi. Her dinsel kltn kendi ritellerini ieren farkli danslari vardi. Anthema, Bookholos, Epicredros gibi. obanlar, kyller, her blge kendi kltrel zelliklerini taiyan, gnlk hayatin bedensel ritimlerini ieren danslara sahipti. Antik aglardan gnmze 200'den fazla dans ve isimleri kalmitir.
Eski Yunanda Appolonian dans ile Dyonisionian dans arasinda kesin bir ayirim vardir. Appolonian dans, lyres, lutes ve kitharos denilen bir grup algi eliginde yapilirdi. Bu dini festivallerde yapilan klt danslara gre daha yava, trensi zellikleri agir basan bir dansti. Dionysian ya da Bacchanalian adi verilen dans ise, Dionisos klt ile ilgili olup, tutkulu, cokulu ve bedende gizlenen arzuyu dia vuran bir dansti. Amaci, dans edenleri kutsal olana ve birbirine baglamak olup,z olarak trajikti. Ayni zamanda erotikti, esritici bir dzensizlik iinde erotikti.(BATAILLE, 1997, s41) Bu iki dans arasindaki gerilim sanatin evriminde nemli bir adim olup, tragedyanin dogumunda ve antik tiyatronun ortaya ikiinda nemli bir rol oynadi.
Yunanlilar beden isisi kavramini cinsiyetle ilikilendirmeyi Misirlilardan hatta belki de Page 3 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html Smerlerden grenmi olmalilar. Misirlilardan kalma bir papirste `kemikler eril, et de dii ilkeye atfedilir ."Aristoteles, erkegi hareket ve yaratim ilkesine, kadini ise madde ilkesine sahip olarak niteliyordu; bu da bedendeki aktif ve pasif gler arasindaki karitligin rnyd. (SENNETT, s.34) Antikite diil ve eril olanin bedensel bir srekliligin iki kutbunu temsil ettigine inanmaktaydi.
Agorada bedensel davranilari orthos ynlendirirdi. Bir yurtta diger bedenlerin oluturdugu kalabalik iinde dik yrr, beden dili yolu ile kiisel dinginligini dia vurmaya aliirdi. Bir Yunanli erkek toplum iinde tehir ettigi bedenini bir hayranlik nesnesi haline getirmiti ama kadinlar ehirde iplak olarak boy gstermiyor, bedenlerini bir erkek gibi sergileyemiyorlardi; stelik sanki iiksiz i meknlar onlarin fizyolojilerine aik gneli alanlardan daha uygunmu gibi ogunlukla ev ilerine kapaniyorlardi. Beden ile politik durum arasindaki iliki kadim zamanlardan beri kurulan bir bagdir. Yurtta erkek, orthosun simgeler dnyasina ait iken geriye kalan `digerleri pathosun dnyasina aittirler.
Antik dnemin bu vcut isisi anlayii insanlar arasindaki utan ve erefle ilgili bazi kaliplar da retmitir. Diil soguk, pasif ve zayiftan, eril sicak, gl ve girikene uzanan bir izgi zerinde insani degerin aagidan yukariya dogru arttigi bir yapiyi merulatiriyordu. Eski Yunan sanatlari arasinda hitabet, teatral aki, metaforlarin ve dil oyunlarinin zihinlerde yarattigi derin inlemeler, mimlerin ve pantomimlerin enerji ykl beden kasilmalari orthosun temsil alanindadir. Tragedyada ise, acinin egip bktg bedenler ve zengin bir ritel toplami, pathosun karmaik simge dnyasini oluturur.
Yunan tragedyasi, insan bedenini "gllk ve btnlk idealinden en uzaga dtg zamanlarda dogal olmayan bir pathos hali iinde gsteriyordu. Bu anlamda pathos, orthosa kariydi.( SENNETT, s. 51) Aci eken beden Antikitede grsel sanatlarin ilgi alanina ok girmeyen bir imgedir ` Gzellikle haysiyetin el ele verdigi o arzulanan o soylu yalinlik ve sessiz ycelik, aci, rk, dehet, tiksinti, ksnllk gibi sinir sistemini bire bir uyaran duyarliliklarin ve duygularin gsterilmemesi, en ok st rtk bir biimde hissettirilmesiyle mmkndr. Bu yzden estetigin ilk kurali dnyayi amasizca gzelletirmek ve sslemek degil, toplumun iinde ortaya ikabilecek dman duyu ve duygulari estetik olarak grnrlge kavuturmamak, denetime almaktir. `Gzellik buyrugu, niha olarak ahlki bir buyruktur (SAYIN 2000, s. 164-165).
PATHOS Pagan toplumlarin insani, duyulariyla yaadigi Aisthesis uzaminda yer alir. Fenomenleri duyulara ve duygusalliga gdml kilar. Aisthesisin alaninda yaantilanan bir beden, kendi degerini bedenselligi zerinden kurdugu iin pathosa aittir. Pathos, tutku, iddet, ihtiras, dknlk ve arzu anlamina gelir. Vurgusu degitiginde ise; grm geirmi kii, hayatta bedel demi, tecrbe kazanmi kii anlamina gelir. Bedeni bedensellige mahkm kilan pathostur. Aci, ehvet, vahet ve elbette arzu. bunlarin tm insan bedeniyle ilikilidir. Tragedya kahramanlari lmszlg arzulayarak siniri aarlar. Ancak sinirin te yaninda insanin lml oldugu bilgisinden baka bulunacak bir ey yoktur. O halde Pathos kainilmazdir. Atinalilar insan hayatinin karanligini ve kirilganligini bildikleri halde bedenin gcn yceltmilerdir Bir yandan yce, insanin erefinin taiyicisidir, te yandan, hastalikli, lml oldugu iin Pathosa aittir. Paradoksu gren filozoflar, iki zit eyin ayni anda var olacagini, hatta varlik iin bunun kainilmaz oldugunu dnerek, bu durumu tanimlamak iin Harmonia dncesini gelitirmilerdir. Romalilar ise insan bedeninde kefetmi olduklarini dndkleri simetriler ve grsel dengeler sistemine dayali bir toplumsal tahayyle sahiptiler. Romalilar bu bedensel geometriyi hkm srdkleri dnyaya dzen getirmek iin kullanirlardi. Hiristiyanlar ise glerini, bedeni hor grmekten alirlardi. `noli mi tangere Isanin Mecdeli Meryeme grndgnde syledigi `bana dokunma(bedenime dokunma) sz hem nemli bir iman degeri ls olur hem de antik agin sahip oldugu beden imgesinden nemli bir kopuu ifade eder. Antik aglarin bedenini sergilemekten gurur duyan, dokunmaktan ve dokunulmaktan haz alan "bak ve inan, ya da `bak ve itaat et ` mottosuna sahip insani, Hiristiyanligin bedenden duyulan bir utan hissine sahip olan, dokunmadan, grmeden, sadece duyumsayarak inanmayi tercih eden bir insana dntrd. Pagan dnyasinda bedensel aci insanin olgunlamasinin bir lt sayilmazdi. Insanlar istirapla karilaabilirler, ondan bir eyler grenebilirlerdi ama onu aramaya da kalkimazlardi. Hiristiyanlikla birlikte bedensel istirap yeni bir manevi deger kazandi. Amalanan; bedenin yarattigi zilletten uzaklaip, Tanriya daha ok yaklamakti. Kilise Babalarina gre; bedenin artik arzulamamasi, dokunmamasi, gzel eylerin tadini ve kokusunu almamasi iin her trl duyumsal uyarinin kesilmesi gerekiyordu. Kisacasi beden gnahkrdi ve gnahin bedenden temizlenebilmesi iin bedenin ve hazlarinin terk edilmesi artti. `Hiristiyanlik dnyayi ynettigi lde onu erotizmden kurtarmaya alimitir. anlik zevke bir sululuk anlamindan baka bir ey birakmamitir`( BATAILLE, 1997, s48). Din iin eytan batan ikarmanin simgesiydi. eytan bu stratejiyi bir byc ya da ik olarak tasarlar, bedenleri gnaha sokar, ruhlari Page 4 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html cehenneme gnderirdi. Hiristiyan bedenleri bir melankoli sarmiti ve bu melankoli insanlari, aci ekmelerine neden olan ktlkler ve gnahlar ile kilisenin vaat ettikleri zerinde dnmeye itiyordu. Hiristiyanlik Pathosla yine beden zerinden bir iliki kuruyordu ama bu iliki Kadim dnyada grlmemi bir iliki biimiydi. Genel olarak Pathos evreninde, politik olmayan bir dnyada smrye, baskiya isyan etmek yerine insanlarin kendi sessizliklerine gmlmesi ve tepkilerini farkli biimlerde oluturulmasi gelenegi vardir. Kadim dnya Pathosun bu dnyadan yok olacagina asla inanmamitir. Zaten tam da bu yzden aciyi tainabilir kilan yollar aranmitir. Riteller, mistik ve panteist ailimlar bu yolun konaklama yerleridir. Ritel, toplumun alt tabakalarinin kari kariya kaldiklari aagilama, hor grme,, disipline edilme siyasetine kari tepki verme biimlerinden biridir; riteller daha genelde bedeni zgrletirerek yaamanin ve lmenin getirdigi acilari katlanabilir kilarlar.Ritel bir toplumsal form oluturur; insanlar bu form iinde reddedilmeyle pasif kurbanlar olarak degil aktif failler olarak baa ikmaya aliirlar ( SENNETT, s. 69). Mzik, sz ve dans, Pathosun dnyasinin beden zerinden resmedilmesinin aralaridir. Beden simgelerin taiyicisi beden iktidarin merkezindedir. Pathos dnyasinin balica stratejisi batan ikarmadir. `Batan ikartma simgeler evrenine hkmetmeyi temsil eder; oysa iktidar, gerek evrene hkmetmeyi temsil etmekten ibarettir(BAUDRILLARD, s.17). Batan ikarilmak, kendi arzunuzdan vazgemeyi gerektirir. Batan ikarmak tekini kendi arzusunun diina ittirmektir. ETHOS Erken modern dnem iki karit tutumu iinde barindirir. Bir yanda Hiristiyanliktan gelen bedene olan gvensizlik, onu ktlkle, gnahla, dle, lmle zdeletiren bir baki aisi varken, bedenin grn ve cinselligi konusunda erdem taslayiciligi revatayken, te yanda, Rnesans bedenin iplakligini yeniden kefedilmesini ve fiziksel gzellik kavraminin yeniden itibar kazanmasini saglar. Dnya zerindeki kltrlerin ogunda pre-modern ethos (Cemaat ethosu) beden zerinden kurar kendini. Bedenin gndelik alikanliklari, riteller, bunlarin yani sira treler, `namus kavrami zellikle kadinin bedeni zerinden grnr olurken, `eref erkegin taidigi ve gcnn kaynagi oldugunu varsaydigi bedeniyle toplum iinde grnr kildigi bir kavramdir ve elbette ki bedenin kendi evresinde kurdugu iktidarla ilikilidir. Aydinlanma dncesi, Pathos zerinden kazanilan erefin yerine, Pathostan kurtulmayi hedefleyen bir haysiyet anlayiini yerletirdi. Akil ve bilim, insan istirabi karisinda zm retme vaadinde bulunuyor, Pathosun evreninde mevcut ritellerin sagaltici, aciyla aktif olarak ilgilenmesi yerine, ona kari zafer kazanmayi istemekteydi. Kanta gre haysiyetli olan ey, her trl greceligin tesinde yer alan bir eydir. `Kiinin btn disal belirlenimlerin tesinde kendini isel olarak gerekletirerek kendi mutlak degerini oluturmasina baglidir ve iselligi denetimsiz biimde etkileyen btn duyular, bu mutlakligin oluturulmasina engeldir. Kiinin kendini isel olarak gerekletirebilmesi ise, kendi iindeki haysiyetli ve evrensel insanlik merkezini bulmasi ve kavramasi anlamina gelir.(SAYIN 2000, s.165). Bu haysiyet dncesi bir yandan Orthosa (dik yrme, dogru dnme) gnderme yaparken, te yandan kiinin kendi iindeki genellik merkezini kefetmesini ifade eder. Beden zerinden kurulan bir eref anlayiinin yerini genel bir haysiyet anlayiinin almasi sz konusudur. Haysiyet artik eref gibi kazanilan bir ey degil, isel bir keif sonucu herkesin dahil olabilecegi genellemi bir algidir. Bu baki Kant ahlakinda ilgin bir sonuca yol aar: "Haysiyetlilik ugruna bedeni duyumsalligindan etmeli ve kiinin bedene dair duygusalligi hor grlmelidir. Haysiyet, duruma msait yanardner bir degikenlik olmadigi iin, bedenin duruma msait olan yaninin, aistihesis uzamina bagli grngselliginin bilinli olarak yenilmesi gerekir. nk kii, duyulariyla yer aldigi aistihesis uzaminda grnglere kendi tasavvurlari erevesinde yaklamakta ve haysiyet gibi mutlak bir degeri, duyusalliga ve duygusalliga gdml kilmaktadir. Oysa aisthiesis alaninda yaantilanan bir beden, bedenselligi ailmadigi ve kiiye mutlak bir deger bahetmedigi srece `pathosa ilikin ve patetiktir. Haysiyet ugruna patolojik nesnenin apatikletirilerek `pathostan indirgenmesi, znenin mesafeye davet edilmesi gerekir. bedeni ona bakan zneye dair her trl `pathostan erkin kilmak gereklidir haysiyetlilik adina. ( SAYIN 2000, s.173) Bedeni bedensel zelliklerinden siyirarak, kiiyi `pathosa bagli her eyden uzaklatirarak, bedenin tesinde var olan bir eye ulamaya alian Kant, bedensel arzuyu da buna dahil eder. "Arzu, diger bedeni, en yce ve haysiyetli ey olan insan bedenini `zevk alinabilir. bir eye, zevk alma zelligi ile de dogaya aykiri bir eye yani tiksinti verici bir nesneye dntrmektedir. Arzulayan insan bedeni -Kant yle der-, kendini dayatir. Kendi tesinde bir eye gnderme yapacagina kendi zevki ve ikari iin kendini dayatan bir beden ise tiksinti uyandiricidir. Itahini denetleyemeyen ve apatikleemeyen bir bedendir bu; oysa estetik uzlaim ugruna bedeni zneye gdml bir `pathostan kurtarmak gerekir. ( SAYIN 2000, Page 5 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html s.174) nk Pathos bedeni egip bker, bata ifadesi olmak zere gzel olani paralar. Bedensel btnlgn ortadan kalkmasi bedenin haysiyetini zedeleyen bir eydir. Hiristiyanlikla, Antik Yunani harmanlayan Aydinlanma tasavvurunda beden, tam eklini almi, btnlgne kavumu bir ey oldugu iin ve oldugu srece gzel ve haysiyetlidir. Burada, tamamlanmi, sinirlari belirlenmi, diaridan bir birey olarak grlen bir beden bulunur ve bu bedenden taanlar, fikiranlar, sizanlar yok edilmi, gizlenmi veya terbiye edilmitir. Kltr tarihinin nemli bir blmnde, moderniteye kadar; fizyolojisi ok soguktan ok sicaga, ok kadinsidan ok erkeksiye uzanan tek bir beden imgesi zerinde az ya da ok bir uzlama sz konusudur. Modernite ile birlikte kesin olarak kadin erkek beden imgeleri birbirinden ayrilmi, kadinlar ve erkekler neredeyse ayri trler olarak grlmeye balanmitir. Bunun nedeni Aydinlanmanin filozoflarinin beden zerinde ikili bir sylem gelitirmeleridir. Erkekler zerine erkek ve kadinlar zerine erkek sylemi. Bylece kadin ve erkek iin ` iki ayri konuma, betimleme ve tanimlama tarzi ortaya ikti. Bu sylemin znesi elbette, znel duruundan vazgemeksizin kendisini kendi syleminin nesnesi olarak da alan erkekti. Kadin disal bir stratejik noktayi muhafaza ederken onu siniflandiran bir sylemin nesnesiydi ( DUBY-PERROT, s.306) Cinsiyet hibir zaman yalnizca maddi, biyolojik farkliliklarin bir sonucu degil, sylemsel pratiklerle biimlenen ve iaretlenen bir eydir. Insanin toplumsal varoluuna btn ynleriyle ekil verir ve tm eitsiz g ilikilerine model oluturur. COSMOS Simgeselligin egemen oldugu bir dnyada yaayan pre-modern toplumlarda mevcut sistemin iinde st siniflara ait olan, ancak iktidar ilikileri erevesinde kendini kuran ve tamamen toplumsal stat zerinde konumlanan bir EREF grnn yani sira; kavgaci, gururlu, sik sik hapse giren; yari kyl ya da rnegin Buenos Airesin kenar mahallelerinde yetimi bir `portenoolan kabadayi Gaucho veya Compadrelerin beden zerinden deklare ettikleri bir EREF algisi daha vardir. Gmenlerle tika basa dolu pansiyonlarinda yasalara aykiri ilerin dndg, sokaklarinda arap ve eker kamii rakilarinin iilip ya erkek erkege dans olan Bailetesin ya da sonu lmle bitebilen kavgalarin yapildigi, muhabbet tellali `cafishio nun, ya da kenar mahalle dilberi `milonguitalarin boy gsterdigi sokaklarda ve aci, tutku ve eglencenin birbirine yarattigi batakhanelerde Italyanca, Fransizca ve Almanca szcklerin kariimiyla ve bazen de uydurma szcklerle oluan, olduka kfrl bir dil olan `Lunfardo ile, buna elik eden ve gcn kaynagi olarak beden gsterimi biiminde bir dans ortaya ikar. Tm durular, hareketler, ifadeler kendi cosmosunu kuran bir tr mzikli mim tiyatrosu gibidir. Batan ikarma, meydan okuma ve oyun. her figrn iine sizmi, bedenin acisini, tutkusunu, cinselligini edepsizce dia vurmaktadir. Tango bir yaniyla erosun, te yaniyla thanatosun arasinda bir yerlerdedir. Erotizm; ritel, batan ikarici, kikirtan bir eylem olarak ortaya ikarken, lm de meydan okumanin tamamlaniinin alameti farikasidir. Tangonun ethosu, Goucho, compadre nin ya da milongueranin pathosudur. Tango etik, estetik ve adalet duygusuna degil, ikar, g, atimaya dayanan bir ethosa sahiptir. Tangonun tek nesnesi tm simgeselligi iindeki insan bedenidir.
Tangonun kkenlerine baktigimizda orada Ispanyol kkenli mzigin, yerli dans ve ritimleriyle kariimi eklinde ortaya ikmi olan Habanerayi grrz. Orada, gnmzde hala varligini srdren milongayi buluruz. `Milonga, o devirde Montevideo ve Buenos Airesde bulunan zencilerin (Afrika'nin ve Gney Amerika'nin yerlilerinden sz ediyor) Candombe adli kareografik gsterilerinin ritmiyle Habaneranin melodik yapisinin birlemesinden oluan dans ve mzik trdr. (AKGN, s.9) Ilk dneminde tangonun folklorik bir yapisi vardir. Bu yapi iinde MAUSSun deyiiyle teknik eylem, fiziksel eylem ve bysel- dinsel eylem ajan (dansi) aisindan birbirine kariir.Eylemin geleneksel ve etkili olmasi gerekir. Eger gelenek yoksa hibir teknik ya da hibir aktarim sz konusu degildir. (MAUSS s.474) Bu anlamda Tangonun ilk dneminde ortaya ikan, bedenin ayinsel davranii ve belli bir zihinsel duruma baglanabilecek psikolojik momentumdur. Bedenin ve ahlki ya da zihinsel sembollerin akitigi bir zeminde tango, kendini hem kutsalin, hem oyunun iinden, bedenlerin arzusunu yansitacak figrler araciligiyla var eder. Tangonun modernleme srecinde ilk dnm, melez bir kalabaligin oluturdugu byk Latin Amerika kentlerinde ortaya ikar. Bedenin geleneksel anlatim olanaklarindan fazla uzaklamamakla beraber ok daha erotik bir yapiya kavuacaktir. Burada ortaya ikan erotizm, hala bedenin varolula ilikisinin gerilimidir. Bir alt kltrn temsilcileri, bedenleri araciligiyla varliklarini grnr kilma arzusundadir. Genelev dnyasinda, sokaklarda balayan ve erotik ve saldirgan yapisiyla orta ve st siniflari rahatsiz eden bu dans kisa zaman iinde kk burjuva ailelerinin ragbet ettigi aik hava eglence gazinolarinda biraz daha edepli haliyle artik yadirganmamaktadir.( AKGN, s.7) Bedene yklenen anlam biraz farklilami, Page 6 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html pornografik ve saldirgan figrler yerlerini batan ikartmaya ve sinir olgusunu ihlal etmeye agiran hareketlere birakmitir. 15-16. yy.lar iinde, bedensel kodlari yava yava ortaya ikmaya balayan sosyal danslar; kurulmakta olan yeni bir dnyanin ilk gstergelerindendir. 15. yy.da dans hakkindaki ilk kilavuzlar grlmeye balanir. Bu metinler dans esnasinda duygularin bastirilmasi, bedenin hareketlerinin disipline edilmesi, bedenin farkli duruu ve hareket teknikleri hakkinda ilk prensipleri ortaya koyuyorlardi. Kuralli dans, ynetici siniflarin alt tabakalarla aralarina izdikleri siniri belirleyen ritellerdendi. Bu danslar daha dik bir postrle ve daha az belden aagi hareketlerle icra ediliyordu. (ERTEM,) Hareketi tamamlamaya, btnlemeye agirlik veren bu danslar, popler danslarin temelini tekil eden belli duygulari canlandiran hareketlerden, mimiklerden, dansin iinde hareketin ynlendiricisi olan evren imgelerinden, kltrel gelenegin iinde yer alan byden arindirilmi, byk lde seklarize edilmeye balanmitir.
Modernletirilen dansin tarihi, kapitalist rasyonelletirme ve dzenleme srecinin beden zerindeki tasarrufudur. Ayni zamanda bir asli insan faaliyeti olarak oyunun da terbiye edilmesini ieren bir sretir bu. Tangoda bati merkezli uygarlatirilma, rasyonelletirilme srecinden kurtulamamitir. Bu srete etnik-folklorik, otantik niteliklerinden uzaklami, evrensel bir nitelik kazanmitir. Tango egitimi bir dans tekniginin bedeni nasil oluturdugunu, dntrdgn, ekillendirdigini bize hikye eder. Tekrara dayali alitirmalarin bedeni nasil etkiledigini, bedeni her bakimdan yeniden yaratmak zere dzenledigini ve bunlarin sonucunda bedeni tarif etmeye yarayan imgeler, simgeler toplaminin da nasil degiebilecegini bize anlatir. Bedeni gelitirme yntemleri, yani bedeni kaliba dken, ekillendiren, dntren ve aslinda yeniden yaratan tm disiplinler; duruu, davrani tarzini, grg kurallarini, eyleme biimlerini, bedeni gsterme ekillerini. tm pratikleri etkiler ve kapsar. Insan davranilarinin kltrler arasi farkliliklarina ve grenilmiliklerine dikkat eken M.MAUSS olmutur. (MAUSS, s.471). Bize dogal gelen genellikle neden ve nasil yaptigimizin farkinda olmadigimiz ama gndelik hayatimizi srdrmemizi mmkn kilan birok hareketin dogal ve kendiliginden degil, grenilmi oldugunu syler. Sonraki dnemlerde Foucault ve Bordieunun yaptigi bedensel disiplinler ve tekniklerle ilgili alimalara nclk eder. Yeni teknolojilerin yedeklemesiyle ivmesi artmi bulunan kltr endstrisi, dansi da pek ok diger yaam etkinligi gibi seri retim dzeninin ileyiine tabi kilmitir. Dansilarin bedenlerinin ve ruhlarinin(bodysoul) bir makine gibi algilanarak mkemmellik kazanmasi iin alitirilmasidir. Sadece bedenin devinim biimine odaklanan bu yntemi dansilarin da rahatlikla kabullenmesidir. "Kendi bedencanlarina yabancilaarak, onlari kuatan koullari, nesnel durumu bilmeden kaniksar, dahasi iselletirirler. (NALBANTOGLU, s.4) Bedeni tainilan giysi, kullanilan aksesuar gibi salt maddeye indirgeyerek, hareketi de niceliksel olarak llebilir ve standartlatirilabilir bir izgiye ekerek kurulan yeni bir beden imgesinde, beden bir retilebilir malzemeye, bir yap-boz meknina dnmektedir. Anin tesinde bir etki birakmayan, bir gz boyama. bir sahte etkinlikten teye geemeyen makinebedenlerin sergiledikleri salt teknik beceriklilik, gsteriden ok gsterie ynelik tavrinin oldugu yerde, bedenini tikir tikir ileyen bir makine, kullanilabilir bir malzeme gibi grmek yerine" kendi bedencanini ayni bedenin dirimgcnn dansa zg biimde vcd bulmasina izin verecek ekilde algilayip hissederek, gereken duyarlilikla hazirlamak (NALBANTOGLU, s.11) gerekir. Tango bir ekilde balangita sahip oldugu otantik yapiyi terk edip, kltr dii bir eye- modaya, mamul bir rn baariyla taklit etmeye alian insanlarin abalarina dnt. Bu gnn tangosu, figrlerinin kariikligina ragmen olduka monotondur. Her adim her hareket amacindan sapmadan, pathosun dnyasindan etkilenmeden, kendini birakip sinirlari ihlal etmeden mkemmellik iinde yapilmalidir dncesinin egemenligi sz konusu. nk tango yapanlar yaptiklarinin ancak seyredildigi lde bir deger kazandiginin farkindalar. Bakilanla kurulan iliki aslinda bir seyir ilikisidir. Birok eyin gsterildigi iin grndg, grldg kadariyla var oldugu, sergilendigi iin seyredildigi ve izlenildigi kadariyla deger kazandigi bir toplumu iaret eder. Bu durum da bedenle ve bedenler arasinda kurulabilecek bir yakinlik ilikisinin tm imknlarini ortadan kaldirmakta. Tango ne glnn enerjisi, ne zayifin tepkisidir. zerlerinde birbirlerine kari yrdkleri ve birinin, digerine yenik dtg, teslim olmaya hazirlandigi bir sahnedir grnen. Bedenlerin arasinda ailan mesafelerin simge ykl oldugu, dansilarin birbirine karilikli tehditler savurduklari, bedenin tekinin bakiina sunuldugunda, bakii tatmin etmek ya da kikirtmak iin rgtlendiginde engebeli. zor, fakat bedenlerin birbirine yaslandiginda sevecenligin iiltisi gzlerde yansidiginda da dz ve kolay bir hayali mekndir tango. Ama onu eitler arasi bir mcadelenin gerekletigi kapali bir alan olarak grme hatasina da dmemek gerekir. EROS "Nesne burada olsa da, olmasa da, istek her zaman ayni degil midir? Nesne her zaman uzakta degil midir? Kendinden geme bir degildir, iki szck vardir: Pothos, burada olmayan varliga Page 7 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html duyulan istek bir de Himeros, buradaki varliga duyulan istek, daha yakicisi." (Barthes,s22) Platonun Kratylos diyalogunda; Pothos ve Himeros Erosun ogullari olarak geer. Yani Eros, erotizmin oyunlarinin ve akin sevecenliginin ifte olanagidir. Eros, uzun devirler nce kayiplara karimi bir kutsalin tehlikeli ve yasak gcnden kalma bir eyler taimaktadir kendinde. Kutsalin iinden dogmu erotizm, dil ncesi yaamla ilintilidir. Erostur o, logostan ncedir. Eros okunu atar ve bedeni yaralar. Iinde bulundugumuz agda bir trl kabuk baglayamayan bir yaraya sebep olur. Szden, Tanridan, imgeden ayrilmaz bir bedenin varligini unuttugumuzu, bu unutmanin bir bedeli oldugunu derinlerde bir yerde hatirlatir bize. Siyasal yasayla, toplumsal kurallarla beden zerinden bir ethos yaratmi olan akin kutsal (tek tanrili dinler), Erosu haysiyetli bir bedensel ahlkin etkisiyle evlilik yasasina uymaya zorladi. Bedensel olanin bastirilip arzunun eksik kaldigi bir izgide Erosun toplumsallatirilmasinin bedelleri ise agir oldu (Ricoeur,). Erosun ogullarindan Himeros gzetim altina alinirken, Pothos gklere ikarildi. Bu durum gnmzde birbiriyle atian iki ayri davrani gzerghi yaratti. Birincisi akin kutsallatirilmasi, digeri bedenin kutsallatirilmasi. Ak kendi kutsalini, kurumsallik kltr iinde sevecenlik, adanma (AGAPE) baglami iinde eritmeyi denerken, evlilik yoluyla hiyerarik olmayan cinsel arzu, hiyerarik ilikilere uygun efkate dayali bir sevgiye dnt. Beden; alikanliklarin, bastirmalarin, ikiyzl baglilik sisteminin nesnesi haline geldi. Bedenin kutsallatirilmasi ise bir beden fetiizmine dnerek bir yaniyla porno endstrisini yaratti, teki yaniyla anlamsizligi reten medya dnyasini besleyen bir imge retme merkezi haline geldi. Her iki durumda da beden yogunlugunu ve aurorasini yitirdi. daraldi ve saydamlati. 1960lardaki feminist hareketler kadini erkek karisinda kleletiren, ona kendinden vazgeme ethosunu ailayan basmakalip romantik aki eletiriyorlardi. Vurgu aktan arzunun tatminine, engelsiz haz duymaya dogru kayiyor, ama bu durum cinsellikle duyguyu eskiden beri ayri olgular olarak ele alan erkeklerin tketme arzusuyla birleince baka trl bir smrye yol aiyor; kadin bedeninin nesnelemesi hizlaniyordu. Ardindan eve kapalilik ve kendini adama syleminden siyrilmi bir ak ve sevgi anlayiina yaklaan kadin hareketleri, yakinlik, samimiyet, sreklilik, iten bir iletiim gereksinmesi gibi degerlere nem veriyor bedenlerin erotik etkilenme srecine vurgu yapiyorlardi. Psikolojik kltrn n plana ikmasiyla birlikte ak bireyselci kltrel niteliklerle, zerklikle, mahrem mutlulukla, duygusal yogunlukla, tekine dogru kendini amayla bir arada dnlyordu. Ama bireyselci kltr kadinlari ve erkekleri farkli biimlerde etkiliyor, kadindan farkli olarak erkegin batan ikarma yaklaiminda bir kendisi iin tketmek arzusu, bir gnen hedonizmi yatiyor. Gnmzde her iki cinsiyetin konumlarindaki yapisal ayrilik devam etmekle birlikte, serbestlik marjlari, rollerdeki dalgalanmalar artik sistemin bir parasi oldu. Batan ikarma bir tutku olarak yaanmiyor, sadece talep ediliyor, arzuya bavuruluyor ve gerekletiriliyor;. bir degiim degeri gibi iliyor ve toplumsal ilikilerin cilalanmasinda kullaniliyor. (BAUDRILLARD, s.215) Tango, bedenin sinirlarini tenin tesine tair. tenin sinirlarini yeniden izer. Burada bedenin btnselligi, bu btnlgn limitleri, bedenin nerede balayip nerede bittigi, bedenin teki bedenle ve dnya ile ilikileri farklilair. Salt bir birlikte hareket etme, uyum gsterme estetigi olmayip daha ok bedenler arasi bir yogunlama ilikisine dikkat eker. Bir tango sahnesinin etkili olmasini saglayan, yce ile i ieligi ve bundan kaynaklanan yogunlugudur. Eger dansin iindeysek gerekletirmekte oldugumuz ya da ardimizda biraktigimiz her figrn iine sizmi, yce ile ilikisi olan ve bizi alt st eden o duyguyla iletiim kurabildigimiz birka saniye vardir. Gzel sinirli ve belirli yargilari ifade ederken, YCE sinirsizligi ifade eden yargidir. Gzellik hayal gcmz ve anlama yetenegimizin uyumu sonucu ortaya ikarken ycelik bu iki yetinin uyumsuzlugu ile ortaya ikar. Yce iddetin estetigi ve erotizmini ierir. airtir, rpertir. Isel bir cokudan kaynaklanir, isel bir gcn kendini dilatirmasi, gstermesi ve bedenden yansimasidir. Erotik tutku, bir bakasina teslim olmayi, bedenlerin bulumasinin yaratici boyutuna kapilarini amayi ierir. Varligi kuatan edep duygusu bir sreligine askiya alinir. Bagimsiz bir zne olarak zlenen, ideal bir ben gizlendigi yerden sahne iiklarinin altinda durur, arzu tm hametiyle gelir ve bedenin tm savunma tertibatlarini ele geirir. zne yeniden olumayla, yitip gitme arasinda, kendini hazza birakmayla denetimi tekrar ele alma arasinda, yargilamaktan ve aklin gzetiminden vazgemekle bedenin ve zihnin sinirlarini yeniden kefetme arasinda tereddtte kalir. Aliildik olanin rahatligina dnmek yerine, hayal gcnn karanlik dehlizlerinde savrulmaya balar. Bataillede `esrime ile birlikte insan iin en nemli i deneyim olan erotizm, birey olarak varoluun yadsinmasi olayidir. isel bir paralanma vardir. Erotizmde ve esrimede varolu bir sinir noktaya gelir, ayriir, ayni anda bilin kaybolur, sreklilik gerekleir.(BATAILLE 1995, s. 15). Bilimin rasyonel paradigmasinin algi kapilarindan geriye evrilen o `yakici. `lmcl deneyim hemen orada, bedenin iinde gerekleir. Tangonun ortaya koydugu deneyim sinirlari ortaya ikaran bir arzuya ailir. Her trl ince ve buyurgan bir iktidar karisinda ksnllk arkilari syler. Page 8 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html Birini arzulamak, kendinden vazgeile, tekinde varolmak arasinda bir yerlerde kalmak anlamini tair. Arzunun karmaik ve bazen paradoksal yapisini tanimak ve znde iddet ieren dogasini zmek gerekir. Bir tutkuyu yaayan her birey, bir bakasinin bedenine sahip olmak ve bakasi tarafindan sahip olunmak ya da bakasini ynetmek ve bakasi tarafindan ynetilmek arasinda gidip gelir. Bu itkisel yapi, itkiler ve yarattigi iddet tarafindan ele geirilme ihtimalini de mmkn kilar. iddet, dogamizin bir parasini oluturmakla beraber, hayatimiz sresince az ok ynetmeyi grendigimiz, denetim altina almaya alitigimiz ama asla tam anlamiyla ondan kurtulamadigimiz bir itkidir. `Evrensellik iddiasinda bulunan her cinsel etigin gz nne almasi gereken ey udur: Bakasiyla erotik ilikinin ierdigi tensel duyarlik, jest, etkilenme ve etkileme iinde kii kendisi iin daha evvelden izdigi erotik sinirlari aabilir, yeni sinirlar icat edebilir. Bedensel sinirlarimiz zamansaldir ve bakasiyla erotik karilama bu sinirlarin dnmesi imknini iinde tair (DIREK, s.6).
Bedene ynelen iddetin bir tahrik ve arzu unsuru oldugunu, znde cinsel bir nitelik taidigi fikrini savunmak farklidir, tutkunun ierdigi, consensusa bagli iddeti kabul etmek farklidir. nk bakasinin arzusu bizim arzumuzun dilatirilmasiyla ortaya ikar. Her tutkulu ilikide bireyler arzunun hem znesi, hem de nesnesi konumundadir. Ama taraflardan biri digeriyle ayni haklara ve ayni konuma sahip oldugunu inkr ettigi takdirde ilikinin zemininde dz iddet ortaya ikmaya balar. Bedenin kullaniminda grnr olan tek ahlki lt RIZA kavrami gibi grnyor olmasina ragmen rizanin temeli olan karar verme yetisinin zgr olup olmadigini nasil bilebiliriz? Herhangi bir nedenle paraya ihtiyacimiz oldugunda, kazanmak iin bir seim yaptigimizda rizamiz zgr mdr? Kendisine herhangi nitelikte bir tazminat denen her birey bedenini nesneletirmekte degil midir? Bedenin nesnelemesi, kimligin de nesnelemesi anlamina gelir mi? Bununla birlikte bedeni sahip oldugumuz bir nesneymi gibi dnmek, bir ev, giysi gibi ele almak, ona btnyle yabancilamanin nn aiyormu gibi grnmektedir. Her trl insan ilikisinin sadece bedenden getigini ve ancak beden araciligiyla retilebildigini ama her bireyin tabi oldugu var olusal engellerin mevcudiyetini unutmamaliyiz. Mutlak bir zgrlge ancak bedensiz ruhlar sahip olabilir. Erosun ilgisi bedenin iine ynelikse, logos bedenin diiyla ilgilenir. Di beden bir sinirlilik degildir ama normatif ve temsiliyettir. kamusal alandadir. KAOS `Erkek ynetir, kadin uyar, grnrde tangonun dzeni budur. Bu bir iktidar ilikisinin, dzen adina dans eden bedenler arasinda kendisine bir yer bulmasidir. Iktidar, taraflar arasindaki herhangi bir iliki biimi degildir. Erkegin kadina. birilerinin tekilerine ynelik eylemlerinin tarzidir. Elbette srekli yapisal bir olanaklar uzami iinde yer alir ama iktidar ancak edimler olarak vardir, birileri tarafindan digerlerine uygulanan bir eylemdir. Bir iktidar ilikisini tanimlayan ey, teki beden zerinde dolaysiz olarak etkide bulunan edimlerden ziyade, bakalarinin davranilarini, eylemlerini etkileyen, ekillendiren, ynn tayin eden bir eylem tarzi olmasidir. Beden zerinde, eyler zerinde eyleyen bir iddet ilikisidir. Bir tango figrnde oldugu gibi, zorlar, egip bker, tekinin tm olanaklarini elinden alir ya da daha en batan izin vermez. Kari kutbu ancak edilgenlik olabilir. Her dzeyde grnrlg olan oyun-dans bir sreklilik iinde ortaya ikar gibidir. Yneten erkek ve ynetilen kadin tarafindan gerekletirilen figrler; mekna iaretlerini koyar, bedenlere eril bir bellegin izlerini kazir, tarihin iinde olumu bir syleme srekli gndermeler yapar. ve tm bunlar byk oranda gsterge retimi ve degi tokuu yoluyla ilerler. Fakat kesinlikle iletiim ilikilerine indirgenemez. Iktidarin kendine zg bir niteligi vardir. Belli terbiye teknikleri, tahakkm sreleri, itaat elde etme biimleri gibi amali etkinlikleri de ierir ( FOUCAULT 1998, s.160). Iktidar, riza zerinde kurulu bir iliki degildir. `Kendi iinde iktidar zgrlkten feragat, bir hakkin aktarilmasi, tek tek herkesin sahip olup vekletini birka kiiye verdigi bir ey olarak tanimlanamaz. Bununla beraber bu, rizanin iktidar ilikisinin var olmasi ve kendisini srdrmesi iin bir koul olamayacagi anlamina da gelmez. Iktidar ilikisi nceden beri var olan ya da srekli bir rizanin sonucu olabilir. Ancak dogasi geregi bir mutabakatin ifadesi degildir (FOUCAULT 1998, s.161). Ama kendini gizleyen her iktidar ilikisi bir mutabakat grntsnn altina saklanir. Elbette, iktidar ilikisinin oldugu yerde mutabakat saglamak kadar iddet kullanmak da vardir. nk bunlarin olmadigi yerde iktidarin varligindan sz etmek gtr. `Ynlendirme terimi bir dansin mekni iinde yuvalanmi iktidar ilikilerini daha iyi anlayabilmemizi saglar. `Ynlendirme, ayni zamanda hem digerlerini (u ya da bu derecede kati olan zor mekanizmalariyla) istenilen yere srkleme edimi, hem de u ya da bu lde aik olanaklar alaninda davranma biimi demektir. Iktidar uygulamasi `ynlendirmeleri ynlendirmeyi ve olasiliklari dzene koymayi ierir.(FOUCAULT 1998, s.162) Aslinda hayatta da tangoda da iktidar olgusu belli bir zemin zerinde karilama ve taraflarin birbirine cephe almasindan ziyade bir ynetim dzenlemesinin iinde ortaya ikar. Burada artik ynetim bedenler arasindaki uzlaima dayanan basit bir egemenlik ilikisini degil de, zerinde nceden dnlm, hesaplanmi, tekilerin davrani rgtlemesini ynlendirmeye uzanan bir eylem kilavuzu niteligi taimaya baliyordu.Bu anlamda ynetmek, bakalarinin eylem alanlarini yapilandirmaktir. (FOUCAULT 1998,s.162). Tam bu noktada iin iine zgrlk dncesi Page 9 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html adimini atmaktadir. Modern iktidar ancak `zgr zneler zerinde ve `zgr olduklarini dndkleri srece uygulanabilir. Yani bir anlamda zgrlk ve iktidar bir dilama ilikisi iinde olmayip, birbirine ihtiya duyan ve ayni zeminde beslenen iki kavramdir. zgrlk sadece iktidarin n koulu olmakla kalmayip, iktidarin tm katmanlara yayilabilmesinin de nedenidir. Ama ayni zamanda sinirlarini belirlemeye alian iktidar uygulamasina kari ikmadan varligini grnr kilamaz. Aslinda zgrlk ne sinirlilikla ne de sinirsizlikla ilgilidir. Heideggerin deyimiyle `zgrlk, varligin kendisini gerekletirmesine izin vermektir. Ama ancak sinirlara ulailinca her ey mmkn hale gelir. Iktidarin temel sorunu da gnll olarak bedenin tekine teslim edilmesi degildir. zgrlk iktidarin ileyebilmesi iin gereklidir, zgrlg iktidar ilikisinden ektiginiz anda bu salt ve kaba bir iddet, tahakkm ilikisine dner ve o noktada iktidardan sz edilemez. Bu yzden zgrlk, iktidarin bir n kouludur ve ona ikindir. Direnme, kainma, kurtulma ihtimalinin bulunmadigi bir iktidar ilikisinden sz edilemez. Iktidar ilikisi, iktidarin sahip oldugu aik ya da rtk iddet ve zgrlgn sinirlari ama arzusu ayni potada erimek durumunda kalir Iktidar ve zgrlk bu noktada kendilerini kabullenme ya da atima ilkesi zerinde degil, kikirtma zerinde kurmaktadirlar. Tangonun varliginin nedeni olan batan ikarma post-modern tketim toplumlarinda simgesel niteligini kaybetmi ve bir tr ayartma srecine dnmtr. Cinselligin diina tairilip, yaamin tm alanlarina bir sel gibi yayilarak siglatirilmi bir batan ikarma replikasina ya da Baudrillardin deyimiyle simulakrina dnerek, hayati dzenlenmi bir vitrin olarak ve Disneyde geen bir eglence gibi tahayyl eden insanlar iin, tm bir hayati kaplayan zihinsel bir srece dnmtr. Sistemin daha nceki simgesel degi toku evrenine ait bir sre olan batan ikarma adli meydan okuma biimi salt bir ekonomik olguya indirgendiginde, beden geri plana itilmi, nesneletirilmitir. Beden nesneleirken, nesne kiiselletirilmektedir. Modacilarin, reklamcilarin, medyanin ve her alana zg tasarimcinin nesneyle zne arasinda ve onlarin evresinde kurduklari apraik ilikiler agi, ieriginden koparilmi nesnelere ve elbette bedenlere, stat, prestij, biriciklik algisi yklemektedir. Tangoda erkegin iktidarini tehirinin ve kadinin iktidarin grnrlgn kirmasinin ya da paralamasinin ve tekrar retmesinin gerekletigi zemin kikirtmadir. Kikirtmanin kendisi kaotik bir yapidadir ama bir yandan erosa (tutku),diger yandan Logosa(sylem) ailir. Kikirtma, kendini doguran batan ikartmanin hem tetikleyicisi hem sonucudur. Hem arzusu, hem su ortagidir, tekini sizin gl oldugunuz alana ekme stratejisidir. LOGOS Logos grnr kilma demek oldugundan dogru veya yanli olabilmektedir. Heidegger Antik tiyatroda, eylemi ifade eden sz-Logos, aklin, bilginin, l, denge ve uyumun genelde `anlamin kurucu gesidir. Modern zamanlarda ise bilimsel sayilanin szclgne soyunan Logos, hem dzeni kurarken, hem rasyonel akli kurumlatirirken, hem de agda moral degerlerin kaynagi olarak, kendisini artik neredeyse beden ve onun uzantisi olarak cinsellikle birlikte tanimlamaya balamitir. Dans bedenin sanatsal bir formudur; toplumsal cinsiyet farkliliklari da bedenden dogar. Dansa dair temel yaklaim; beden imgelerinin temsil ve sunum biimleri ve bu imgelerle bireylerin toplum iindeki rolleri ve konumlari arasindaki ilikinin iaret edilmesidir. Beden bir kurgudur. Iktidar ve arzu odagi, toplumsal olanin ve biyolojik olanin birbirine karitigi, birbirini belirledigi bir mekndir. Eril ya da dii bedenle dogariz. Ama toplumsal cinsiyet(gender) biyolojik cinsiyetle rtmez, kendini onunla sinirlamaz. rnegin erkegin toplumda bir erkek olarak tanimlanmasi salt onun bedeninin zelliklerinden ortaya ikmi bir ey degildir. Bu srete beden, iktidar rejimleri tarafindan dzenlenen, kurgulanan ana gedir. Foucault bu noktada `sylemsel zne kavramini gelitirir. zne sylemler araciligiyla ina edilir ve bir sylem biimi olarak insan bedeni yalnizca fizyolojik bir kendilik degil, ama kltrel bir kendiliktir. Bu ynyle de o, gstergesel bir nitelik sergiler. Beden, sylemin maddilemesi, sessiz dilidir.
Farkli ideolojilerin insan tasarimi ve dnya gr, oluturduklari beden imgesinde ve bu imgenin somut belirileri olan gndelik var olu ve eylemlerinde disallair, grnr hale gelir. Insan bedeninde ideoloji sanki elle tutulur gzle grlr bir form kazanir. Bu duyusallik ve algilanabilirlik formu iinde dnsel atima bedensel atimaya dnr. Duru, oturu biiminiz, giyini stiliniz, yz ifadeleriniz. beden dilinin bir parasi olur ve karit ideolojilere bir mesaj iletir: Ite, temsil ettigim sylem tm somutlugu ile karinda. Ben buradayim diyen bir mesaj.
Her ne kadar Tango tek bir figre sigan iki bedene ait gibi grnse de, anlamlari herkes kendi iinde bulur, kendi tekilliginden ikarir. Taraflardan birinin dilatirdigi anlam tekince bastirildiginda dans; bir bedenin ve rettigi, rettigi anlamlarin tutuklanmasina, bastirilmasina yol aar. Tango iinde bedenler bir temsil srecinde kendi sylemlerini kurarlar. Bedenlerin duruu, yz ifadeleri, erkegin kadinin bedenini egip bkmesi. toplumsal cinsiyete anlamini veren bu jestler, hareketler ve temsillerdir. Bu kurgu sylemler iinden ve Page 10 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html onun vasitasiyla olur. Ama toplumsal cinsiyetin kendisi de zdeleme sreleri de retilmitir, imalttir. Burada sylem, sylemsel pratikleri belirleyen kurallara gre oluurken bir zne iin konumlar amakta ve bireyler bu konumlarin iini doldurmaktadir. Bu cinsiyet kurgusu sadece bir norm olarak ilev grmez. Ayni zamanda hkmettigi bedenleri de retir. Onu ayirir, dagitir ve farklilatirir. Bu normatif beden dzenlemeleri beden zerinde tekrarlamalarla zorla damgalanir. Yani toplumsal cinsiyet kltrel anlamda ina edilip tketilen bir sre olmayip, insanin tm yaami sresince beden zerinde ileyen iktidar ve ona elik eden sylem iinde kurulur. Izleyen ve izlenenin konumunu -biyolojik cinsiyet fark etmeksizin- toplumsal cinsiyet ekillendirir. Izlenen pasif bir konumda olup geleneksel olarak kadindir. Izleyen ise, sergilenen imgeyi tketen, ona sahip olma hakki oldugunu dnen, iktidar konumundaki erkektir. Erkekler kadinlari seyreder, kadinlar ise seyredililerini seyrederler. Bu durum yalnizca kadin-erkek ilikilerinde degil, kadinlarin kendileriyle, kendi bedenleriyle olan ilikilerini de belirler. Kadinin iinde yer etmi olan erkek bakii, srekli olarak kadini gzlemektedir. Bylece kadin kendisini seyirlik, grsel bir nesneye dntrm olur. Bu tr bir seyir ilikisi; birok eyin gsterildigi iin, grldg kadariyla var oldugu, sergilendigi iin deger kazandigi bir toplumu iaret eder. Bir gsteri olarak vuku bulan tangoda da, merkezi unsur tehirdir. Kadinin giysileri bile bakilacak olani iaret eder. Giysiyle bedenimizi de giyeriz ya da bedensizleiriz. Ama burada vurgulanan bir zne olarak dansi degil, bir seyir nesnesi olarak kadin bedenidir. Tango da toplumsal cinsiyet, iktidarin yayildigi mekn olarak da grlebilir. Bedenin hareketi, bulundugu mekn ve zamanin iyeligini ele geirmeye ilikin rtk bir talep ierir. Bedenlerin atimasi, bylece toplumsal pratiklerin gerekletigi somut meknlarin (yerlerin) ve zamanlarin egemenligini kazanmaya ynelik bir atimaya dnr. Konunun merkezinde temsil/sunum meselesi durmaktadir. Kadin bu sisteme cinsiyet farkligindan, kadinligindan vazgeerek, erkek olarak girer - sistem iinde ancak erkege greli bir bakaligi olabilir. Bu hikyenin temel eksenini kuran heterosekselliktir - onun ilksel kildigi ikiligin ortadan kaldirildigi, cinsiyet farkliliklarinin ogaldigi durumda, greli dii bakaligin klasik belirleniminin biricikliginden kurtulmak mmkn olabilir.(DIREK s.5). Tangoda kadin, tarihsel sylemin zerine yiktigi ileyi stlenir ve bunu bedeninin en kk hcrelerine dek yaar. Erkekse bedenini kendi arzusuna eitler. Kadin bedenini bir imge retecine dntrerek cevap verebilirse erkegin kaba arzusuna kari incelikli bir erotizm gelitirerek iktidarin varligini grnmez kilabilir. Beden ve onun geleriyle, onun yzeyleri, hacimleri ve yogunluklariyla disipline edilmemi bir erotizm bulmak gerekiruan ve yzen durumdaki bedenin rastlantisal bulumalarini ve hesaba kitaba gelmez hazlarini barindiran bir erotizm (FOUCAULT 1992, s.137). Burada sz konusu olan bedenin ogullamasi, en kk blmlerinin, paraciklarinin barindirdigi en kk olanaklarin, bir lde zerk bir tavirla, sinirlari belirsiz kilma yaklaimiyla vurgulanmasidir. Iktidarin onu aradigi yerde bulunmamak, arzu edildigi yerde olmamak..iktidarin kurdugu zihinsel mekani terk etmek. Bu bedende gerekletirilen hiyerarilerin, yerletirmelerin, adlandirmalarin sorgulanmasina, ortaya ikarilmasina ve giderek yikimina yol aan bir yaklaim olabilir. Figrlere hkim olan, farkli figrleri tek bir anlamin birbirini takip eden biimleri olarak degil, yerini pozisyon ali, mesafe koyma ve anlam kaydirilari, beklenmedik yaklaimlari ve alt st edileri olarak kullanan, onlari keyfilikleri iinde ters yz ederek yaraticilarina-uygulayicilarina kari evirebilmek iin kilik degitirebilenler logosun tesinde erosun iinde bir tango-dans ilikisini kurabilirler. TELOS "btn aiga ikmalar telosa olduklari ey olduklari iin borlanirlar Heidegger Bu yazi, tango gibi simgeselliklerle ykl bir dansin arka planinda belirli gzerghlara bagli kalmadan kendi keyfince dolaan bir `meraklinin notlari olarak okunmali. Batan sona dogru okundugunda bedenin tarih iinde kurulma ve anlamlandirilma srelerini kabaca izlemeye aliiyor. Okunduktan sonra sondan geriye dogru dnldgnde ise bugnden balayarak bir dansin, tangonun; toplumsal, kltrel, bedensel yapitalarini ortaya koymayi amaliyor. Bati sanati perspektifi kefettiginde dnya kuruldugundan beri ilk kez farkli grlmeye balanir. Merleau Pontye gre dnyamizin iindeki nesneler e zamanliligi yitirmitir. Ayni zamanda dnyanin uyumu da yitmitir, nk dnyaya bakita uyumlu bir dzen iinde olmasi gereken nesneler birbirleriyle atiir, rekabet eder, birbirlerinin nne gemek ve benim gzme daha iyi, degerli grnmek, beni batan ikarmak iin mcadele eder olmulardir. Bu yzden birbirleriyle rekabet eden farkli nesneleri perspektif sayesinde uyumlu bir uzamda dile getiren klasik Bati sanati asla nesnellik ve gerekilik arz etmemekte, tersine perspektif sayesinde nesnelerin aslinda sahip olmadiklari bir uyum yanilsamasini dile getirmektedir (SAYIN 1998, s.15) Bu baki dnyanin oldugu gibi olmasina yknen bir baki degildir. Artik insani merkeze alan, nesneleri ona gre ayritirdigi, siniflandirdigi ve hiyerarik Page 11 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html bir yapida dzenledigi bir bakitir bu.diger bir deyile grntlenen dnya zerinde egemenlik kurma isteginden baka bir ey degildir perspektif (SAYIN 1998, s. 15). Artik dnyanin iinde olup evresiyle birlikte dnyayi temaa eden bir insan yerine dnyanin diinda, ona bir pencerenin ardindan bakarak pencerenin diindaki nesneleri istedigi gibi dzenlemekte, dnyayi kurmakta olan bir insan vardir. Ancak bu sayede kendini dnya karisinda emniyette hissetmekte nk bakiin sahibi olarak iktidar olmaktadir. Perspektif insani, bedenini, bakiini; iinde yaamakta oldugu dnyadan almi, kendi tasarladigi, temsili bir dnyayla ba baa birakmitir. Kartezyen felsefe dnyayi ve dogayi insana gre ayarlamayi dnmse ardindan gelen bilim `eylerle, onlarla ilikiye girmeden yaklamakta (MERLEAU-PONTY, s.13), ise, perspektif de dnyanin ezamanliligini, dz izgisel bir ardiikliga dntrmekte, nesneyi gzden ayirmakta ve nesneyi insan iin anlailir olmaktan ikararak, tanimlanabilirlige srklemitir. yknmeyle temsil arasinda ortaya ikan bir ayrimin nedenidir perspektif. Dnya zerinde pek ok degiimin, bu arada tangoda ortaya ikan degiimin de kirilma noktasi budur. Tango da oyun ve kutsalla ilikisinden kaynaklanan yknmeci yanini, yeni bir dnyaya uyum saglamak iin trplemi ve bir temsile dntrmtr. Bylelikle modernleebilmi, evrenselleebilmitir. Ama elbette o eski simgeler evreninden pek ok eyi de birlikte yaninda getirerek. Bedenin zmleme alimasi tek kiinin gze alamayacagi, sinirlari muglk, hatta sonu olmayan bir alima gibi grnmektedir. Bylesine bir ie girien biri tek bir analiz erevesi ile yetinemez. Evrensel olarak bilinen ve sinanmi zmleme yntemleri dagarcigina sahip olmanin tesine gemesi gerekir. unu da eklemek gerekir ki bedeni bir metin olarak okumak, zmlemek ok da dogru olmayabilir. rnegin dildeki neden sonu ilikisini tango- dans zemininde beden zerinde kurmak mmkn degildir. nk "dansi ortaya ikaran bedenler basit bir gsterge vericisi gibi yorumlanamazlar. Dansilarin bedeninde enerji, arzu ynlendirmesi, itkilerin ykselii, yogunluk ya da ritim olarak adlandirilan etkiler ortaya ikar ( PAVIS, s.89) Bedenin hareketinin iinde ortaya iktigi meknin atmosferi de nemlidir. Dans eden bir beden metnin tesinde bir deneyimdir. KAYNAKA AKGN Fehmi, Yillar Boyunca Tango, Pan yayincilik 1993 BARTHES Roland, Bir ak syleminden Paralar, Metis yayinlari 1992 BATAILLE Georges I deney, YKY 1995 BATAILLE Georges, Erosun Gzyalari, Gebe yayinlari 1997 BAUDRILLARD Jean, Batan ikarma zerine, Ayrinti yayinlari 2001 DIREK Zeynep , Sinirlar ve ufuklar, Internet makalesi DUBY G., PERROT M. Kadinlarin Tarihi C.3, T.I Bankasi Kltr yayinlari 2005 ELIADE Mircae, Imgeler simgeler, Gece yayinlari 1992 ELIADE Mircae, Mitlerin zellikleri, Simavi yayinlari 1993 ERTEM Gurur, Dansistan, Blogspot Internet makalesi FOUCAULT Michel, Dostluga Dair, Telos yayinlari 1992 FOUCAULT Michel, zne ve Iktidar Defter dergisi s.34 1998 GADAMER, H.G Hakikat ve Yntem, Paradigma yayincilik 2008 HUIZINGA Johan, Homo Ludens, Ayrinti yayinlari 1995 MAUSS Marcel, Sosyoloji ve Antropoloji, DoguBati yayinlari 2006 NALBANTOGLU H.. Trkiyede bir dans sosyolojisi iin perev, Internet makalesi. MERLEAU-PONTY M, Gz ve Tin, Metis yayinlari 1996 PAVIS Patricia, Gsterimlerin zmlenmesi, Dost Kitabevi yayinlari 2000 RICOEUR Paul, Cinsellik, Esizlik, Yanilgi, Bilmece, Internet makalesi SAYIN Zeynep, Bedenin temsiliyetinde haysiyet ve zillet, Defter Dergisi s.39 2000 Page 12 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html
SAYIN Zeynep, yknme ve temsil-imge ve benzeim, Defter dergisi S.34 1998 SENNETT Richard, Ten ve Ta, Metis yayinlari 2001
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 13 of 13 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y14.html
Sayi :12 Yil: 2009 Ana Sayfa Kitaplik Ariv forum site sanat iletiim
"#$#%&' M. Gl ZGE hepsi gitti islakliginda yellerin ani suskun yalnizliklar biz de gittik, satkinligin gemii yabanci artik herkes orada... sustur susturabildigince bilinci bir kr bir sagir bir dilsiz renginde tadimlik duyular sisli ayriliklar... adsiz bahelerde dolatika dilcensin su inleten kuyular bir karanlik bir islak yitirdim rahmimi yitirttiler bilgimi... hepsi gitti islakliginda ellerin...
Felsefe Ekibi SOLIS'in saglami oldugu hosting hizmeti ile sizlere ulamaktadir. 2001-2008 Felsefe Ekibi Tm haklarini sakli tutar... Yayimlanan yazilar kaynak gsterilerek alinti yapilabilir. Yazilarin her trl sorumlulugu yazarlara aittir.
Page 1 of 1 :::FELSEFE EK!B! DERG!S!::: 17.03.2009 http://www.felsefeekibi.com/dergi/s12_y18.html