You are on page 1of 167

T.C.

SELUK NVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTS TEMEL SLM BLMLER ANABLM DALI TASAVVUF BLM DALI

TASAVVUFA GAYR- SLM VE GAYR- SNN KAYNAK ARAMA ALIMALARI

YKSEK LSANS TEZ

Danman Yrd. Do. Dr. Hlya KK

Hazrlayan Mehmet Sami SAYAR

Konya - 2005

NDEKLER

NSZ................................................................................................................................... ii
KISALTMALAR .......................................................................................................................... v BLM I: ................................................................................................................................... 1 TASAVVUF VE MSTSZM.................................................................................................... 1 A. TASAVVUF VE MSTSZM................................................................................................. 1 A.I. MSTSZM ........................................................................................................................... 1 A.II. TASAVVUF VE MSTSZM ARASINDAK BENZERLKLER FARKLILIKLAR....... 5 B. TASAVVUFUN KAYNAI KONUSUNA METODOLOJK YAKLAIM ....................... 10 B.I. KAVRAM KARGAASININ GDERLMES ................................................................... 10 B.II. SOSYAL BLMLERDE YNTEM PROBLEMNN MESELEYE UYARLANMASI . 16 B.III. ORYANTALSTLERN TAVRININ TAHLL .............................................................. 21 B.IV. DOULU BLM ADAMLARININ MESELEYE BAKIININ GENEL EREVES 28 B.V. TASAVVUFA YABANCI KAYNAKLAR ARAYAN TRK ARATIRMACILAR VE BUNLARIN GRLERNN TAHLL......................................................................... 42 BLM: II ................................................................................................................................ 62 TASAVVUFUN SLML VE SNNL .................................................................... 62 A. TASAVVUFUN SLAM KAYNAI .................................................................................. 65 B. TASAVVUFUN SNNL ................................................................................................ 70 C. TASAVVUFUN DER SLAM LMLER ARASINDAK YER .................................... 78 D. SUFLERN SLAM ADINA VERDKLER MCADELELER......................................... 84 E. SFLERN SNNLK ADINA VERDKLER MCADELELER................................... 93 BLM: III............................................................................................................................... 98 TASAVVUFA ZFE EDLEN GAYR- SLAM VE GAYR- SNN KAYNAKLAR. 98 A. TASAVVUFUN YABANCI KAYNAKLARI MESELES ............................................... 104 B. TASAVVUFA YABANCI KAYNAKLARDAN GET DDA EDLEN BAZI MESELELER....................................................................................................................... 115 C. TASAVVUFLA LKLENDRLEN BAZI HETEDEROKS GRUPLAR ...................... 124 D. TASAVVUFA HETEREDOKS GRUPLARDAN GET DDA EDLEN BAZI DNCELER ........................................................................................................................ 132 SONU..................................................................................................................................... 143 BBLYOGRAFYA................................................................................................................. 148

NSZ

Tasavvuf, Trk-slam kltrnn ayrlmaz bir parasdr. Bu yzden her kesimden insann tasavvuf hakknda olumlu veya olumsuz muhakkak syleyecek bir eyleri vardr. Ne var ki her sylenen doru olmamakta, bazen kabul edilemez tavrlarn rn olan szler sarf edilmektedir. te bu durum, tasavvuf metodolojisi asndan; konu hakkndaki tavrlarn sistematik bir kritiini gerekli klmaktadr. nemle belirtmek gerekir ki tasavvufta d kaynakl olduu ileri srlen unsurlarn, klasik tasavvuf kaynaklarnda nasl getiini tesbit edip bunlar dier din ve felsefelerdeki paralel unsurlarla karlatrmak, engin bir dinler tarihi ve felsefe bilgisi gerektirdii iin buna girimee cesaret edemedik ve dolays ile elinizdeki alma, tasavvufa gayr-i slam ve gayr-i Snn kaynak isnd eden almalardan rnek vererek, bunlarn daha ok mantksal elikilerine iret etmekte ve ancak zaman zaman klasik tasavvuf kaynaklarna inebilmekterdir. Tasavvufa gayr-i slm ve gayr-i Snn kaynak arama almalarn deerlendirebilmek iin herhalde ilk nce tasavvuf ve mistisizm kavramlarn ve bunlarn birbirleriyle olan ilikisini incelemek gerekmektedir. Zira ancak bu ekilde tasavvufun ftr, slam ve Snn niteliini ortaya koyabilmek mmkn olacaktr. Yine ancak bu ekilde tasavvufa yabanc kaynak arayan dncelerin yanlglar ortaya konabilecektir. Dolaysyla almann birinci blmnde tasavvuf ve mistisizm ilikisi ftr ve slam ynden ele alnacak, bylece tasavvufun slam yn vurgulanmaya allacaktr. kinci blmde metodolojik bir yaklam denemesine giriilerektir. Bu balamda ilk nce mevzu hususunda geerli olan kavram kargaas giderilmeye allacak; daha sonra sosyal bilimlerde yntem problemi meseleye uyarlanmaya allacaktr. Burada hususiyetle belirtmek gerekmektedir ki; ne bu kk almann ve ne de bendenizin ciddi bir metodolojik yaklam ortaya koyamayaca aikrdr. Ancak tasavvufun kayna meselesinde hkm sren bir kavramsal kargaann, yntem eksikliinin ve birok metodolojik yanlln varl ortadadr. Binaenaleyh tasavvufa

ii

yabanc kaynaklar arayan dncelerin yanllarnn ve elikilerinin tespiti andan genel bir metodolojik giri olduka nemlidir. Tasavufa gayr-i slam ve gayr-i Snn kaynak arayan dnceleri her ne kadar temelde amalar ve meteotlar birbirine benzese de farkl gruba ayrmak meselenin tahllini kolaylatracaktr. Bu yzden szkonusu tavr; oryantalist dnce, Dou dncesi ve Trk dncesi balamnda ele alnacak, tasavvufa yabanc kaynaklar tayin etmeye alan dnceleri tahll edilmeye allacaktr, bu yaplrken mmkn olduka objektif olunmaya allacaktr. Ancak ama tasavvufun kayna konusundaki menfi grleri ortaya koymak olduundan; zaman zaman tasavvuf tarihi aratrmalar konusunda hakl ve byk bir ne sahip muhterem larmza haddimiz olmadan baz eletiriler getirmemiz icap edecektir. almann nc blmnde yabanc kaynaklar iddialarna kar dile getirilen eletirilerin daha net anlalmas adna tasavvufun slam kayna ve Snnlik nitelii zerinde durulacaktr. Bu balamda sfiliin slamlii ve Snnliinin yan sra tasavvufun dier slam ilimler arasndaki mstesn yerine deinilecektir. Bylece tasavvufun slam bir dnce sistemi olduu zerinde durulacaktr Ne var ki; tm bu hususlar meselenin teorik ynne delalet eder. yleyse tasavvufun ana kaynaklarnn ve esas niteliinin daha inandrc bir dille ifade edilmesi iin konunun pratik ynne de ayrca deinmekte yarar vardr. Bu sebeple sfilerin slam adna ve Snnlik adna gerekirse canlar pahasna giritikleri fikr ve ameli mcadeleler, baz tarih veriler nda ortaya konularak; almann ispatlamay hedefledii tez somut delillerle glendirilmeye allacaktr. Tasavvufa izafe edilen slam-d kaynaklar incelemeyi hedefleyen Drdnc blm, szkonusu yabanc kaynaklarn tek tek ve genel olarak deerlendirilmesiyle balayacaktr. Daha sonra ise tasavvufa yabanc kaynaklardan getii iddia edilen baz hususlar sfilerin grleri eliinde vuzuha kavuturulmaya allacaktr. Bu blm, zellikle sfilerin iddetle tenkit ettikleri baz dncelerin onlara nasl yaktrlmaya alldnn ortaya konulmas ve tamamen slam ve ftr gerekliliklerin sonucu olan baz hususlarn kaynann bile yabanc din ve dncelere nasl dayandrlmaya gayret edildiinin grlmesi asndan son derece nemlidir.

iii

Drdnc blm, sfilikle ilikilendirilen heteredoks gruplarn ve gayr-i Snn dncelerin tahlline ayrlmtr. Ayn zamanda Snn olmayan kklere dayandrlmaya allan baz dncelerin, esasnda tamamen Ehl-i Snnet vel-Cemaat itikad erevesinde ortaya kt zerinde durulacaktr. Bu almann her aamasnda desteini esirgemeyen danman hocam Sayn Yrd. Do. Dr. Hlya KK Hanmefendiye en kalb teekkrlerimi bildirmek istiyorum. Ayrca eitli vesilelerle grlerinden faydalandm hocam Do. Dr. Dilaver GRER Beyefendiye de minnettar olduumu bildirmekten mutluluk duyarm.

Mehmet Sami SAYAR Konya, 2005

iv

KISALTMALAR

age agm an. A ay Bas. bkz: brl byb C db DA DB EF Ens. FEF Gaz. Haz: A F Kit. Kom. KTB Klt. Mat.

Ad geen eser Ad geen makale Anonim Ankara niversitesi Ayn yer Basmevi Baknz Birletirilmi Basm Yeri Belirtilmemi Cilt Dipnot Bilgisi slam Ansiklopedisi ( Trkiye Diyanet Vakf ) Diyanet leri Bakanl Eitim Fakltesi Enstit, Enstits Fen Edebiyat Fakltesi Gazete, Gazetesi Hazrlayan slm Ansiklopedisi (Milli Eitim Bakanl) lhiyat Fakltesi Kitabevi Komisyon Kltr ve Turizm Bakanl Kltr Matbaa, Matbaas

MEB MersinNe. Ns. . s. S Sad: sb ss AA Tah: TDV Terc: TKA Trl Trs TTK TTV niv. vd. Yay.

Milli Eitim Bakanl Neriyat Nsha, Nshas lm Sayfa Say Sadeletiren Serbest Basm Sayfalar amil slam Ansiklopedisi Tahkik Trkiye Diyanet Vakf Tercme Trk Kltrn Aratrma Tarihli Tarihsiz Trk Tarih Kurumu Trk Tarih Vakf niversite, niversitesi Ve Dierleri Yaynlar, Yaynclk ( Tek eserinden yararlanlan yazarlarn eserleri ilk kullanmdan sonra ( a.g.e. ) ile gsterilirken; birden fazla eserinden yararlanlan yazarlarn dipnot gsterimlerinin tamamnda eser ad yazlmtr. )

vi

BLM I: TASAVVUF VE MSTSZM A. TASAVVUF VE MSTSZM Tasavvufu ksaca slm mistisizmi olarak tanmlayabiliriz. Tasavvufla ilgili meseleleri etd etmeden nce nasl tasavvufu tanmlamaya ihtiya duyuyorsak; tasavvufu tanmlamadan nce de mistisizmi kavramaya ylece ihtiya duyarz. Ayrca mistisizmi tanmak, tasavvufun slm dncesi iinde beliren evrensel ynn anlamamz salar. Mistisizmin ftr din duygusundan kaynakland aktr. Dinin yerine geerek baka bir sistem bulunamam olmasndan1 ve her ne kadar dind ksmnn bulunduu sylense de mistisizmin dinin ftriliinden kaynaklanm bulunmasndan tr mistik dnce varln insanln varlyla paralel bir ekilde srdrecektir. te tam da bu yzden tasavvuf farkl ekiller iinde de olsa varln slm dnce dnyasnn hkimiyet sahasnda srdrmeye namzettir. Vcudu itibariyle evrensel nitelii haiz slm dncesinin; mistik dncenin evrensel ynlerini kapsamasndan mteekkil fikr oluuma biz tasavvuf diyoruz. imdi bu tabirleri biraz aalm:

A.I. MSTSZM Mistisizm kelimesi Latince kaynakldr.2 Dilsiz olmak, gizli olmak, dudaklar kapamak, gzleri yummak3 ve konumamak4 anlamlarna gelen bu kelime genel olarak bir gizlilii ifade etmektedir. Her ne kadar mistisizm din ve dind olarak iki gruba ayrlsa da5, genel olarak bu kelimeyle din mistisizm yani herhangi bir dinin snrlar iine giren mistik dnce kastedilmektedir. Mistisizm, btn varlklarn sebebi ve sahibi olan Gerek Varlkla dorudan ilikinin mmkn olduuna inanmak ve bu ilikiyi kurmak istemek6 olduuna

1 2

Erol Gngr, slmn Bugnk Meseleleri, tken Yay. , stanbul, 1983, s. 56. Hasan Kmil Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, Ensar Ne. , stanbul, 2000, s. 12. 3 Mustafa Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, Dergh Yay. , stanbul, 1990, s. 11. 4 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 12. 5 Hayati Hkelekli, Din Psikolojisi, TDV Yay. , Ankara, 2001, s. 314; Mustafa Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 13. 6 Hlya Kk, Tasavvuf Tarihine Giri, Nkte Kit.,Konya, 2004, s. 11- 12.

gre; din-d mistisizm kavram, haliyle alt oyulmu, bo bir sylem haline gelmektedir. Mistisizmin din ile olan ilikisini daha da ileri gtrerek onu sadece vahiy kaynakl dinlere mnhasr klabilir. Zira mistisizm; bir tek olan yce varln aknl dncesine ihtiya duyar. Deizm, ateizm ve panteizmin tanr tasavvurlarn geersiz klan bu dncenin temelini ise vahiy kaynakl dinlerde buluruz. Mistisizmi insan ahlken ycelten, ruh saadete erdiren, zndeki hakikati kavratan, grnen dnyann stnde ve tesinde grnmeyenin uuruna erdiren1 bir etkinlik olarak dnrsek sylenmek istenilen daha iyi anlalr. Mistik, kendisine ilahi eyler hakknda bir takm Batni bilgiler verilmi olup bunlar hususunda kimseye bir ey sylememesi gereken kii olduuna gre2; mistisizmin kayna din -daha akas ilahi din- olmaldr. Gerek mistisizm btn dinsel hislerin temelinde bulunan mteal duygunun uyanmas demektir. 3 Dinsiz bir toplum olmad gibi, mistik taraf bulunmayan bir din de yoktur.4 Dolaysyla beeriyetin ruh dnyasnn derinliklerindeki ftr duygulardan beslenen mistisizm, esas olarak insanln bilinaltndaki din hislerin bitmek bilmeyen ilahi membandan beslenmektedir. Her dinde mistisizm dediimiz bir vadinin bulunmas5 bu hususu destekler niteliktedir. Tasavvufun kayna hakknda ortaya atlan iddialarn geerliliini

deerlendirebilmek iin mistisizm ve din kavramlarnn birbirleriyle olan ilikisini irdelememiz ne kadar lzumlu ise; mistisizmin kaynan tespit etmek de o kadar gereklidir. Mistisizmin kaynan kavramak; tasavvufun kaynan kavramak zere edinilen bir n bilgi olsa gerektir. Mistisizmin din ile olan ilikisi ve onun aada ele alacamz- evrensel nitelii, mistik dncenin kayna hakknda bir nsezi oluturmaktadr. Buna gre mistisizmin esaslarn ve kaynan insan ftratnda arayan grlerin geerlilii kuvvet kazanmakta; buna mukabil bu dnceye ana kaynak olarak herhangi bir kltrel ekillenmeyi gsteren grler geerliliini yitirmektedir.

1 2

Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 1213. Erol Gngr, slm Tasavvufunun Meseleleri, tken Yay. , stanbul, 1982, s. 17. 3 Cavit Sunar, Mistisizmin Ana Hatlar, AF Yay. , Ankara, 1966, s. 101. 4 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 13. 5 Kk, a.g.e., s. 12.

Bu balamada mistisizmin kayna; dinlerin, felsefelerin, iirin, sanatn, mziin v.s. ilhamlarn aldklar ayni kaynak; yani bu grnen dnyann stnde ve tesinde grnmeyenin uurudur.1 Mistisizm, fikir tarihi gelimelerinin dnda bulunan, her zaman ve her yerde muteber olan bir hakikatin akidesi olmasna ramen2; yine de ona farkl kltrel deerlerin kaynak olarak gsterilmesi oka karlatmz bir husus olagelmitir. Bu balamada mistik dnceyi Hint medeniyetine balayan dnce3 n plana kar. Hatta bu dnceyi in medeniyetine4, Yunan dncesine, Turana, Kabbalizme balayanlar bile olmutur. Mistikliin dikkatimizi eken en nemli zellii, onun evrensel oluudur.5 urada veya burada, u zamanda veya bu zamanda insanolunun tekil ettii hibir kltr yoktur ki; mistik bir yan bulunmasn. Hakeza din ve ahlki yan bulunmayan bir toplum olmad gibi mistik gr olmayan bir medeniyet de yoktur.6 nsanla yat olan mistik dnceyi7 herhangi bir topluma mal etmek veya bir toplumdaki mistik oluumun kkenini bir baka topluma balamak, insan ftratn tanmamay ve mistikliin evrenselliini bilmemeyi gerektirir. Mistisizmin evrenselliini ortaya koyan en ikna edici delil, bu dncenin farkl zamanlarda ve meknlarda varln insanolu ile paralel bir ekilde devam ettirmesidir. Zira mistisizm dounun ve batnn en eski felsefesidir.8 Mistisizm bizzat insann yaatt ve gelitirdii ruh hayat olduundan9; birbirlerini grme ve fikir teatisinde bulunma imkn bulunmayan birok mistik; manada birbirinin ayns szler sylemiler, birbirini andran davranlarda bulunmulardr. Mistik dnce insan dncesi kadar eskidir ve onun kadar da sreklilie adaydr. Sanki bu dnceyi yaatan da mistik bir enerjidir.10 Mistik dncenin
1 2

Sunar, a.g.e. , s. 4. Peyami Safa, Mistisizm: Tasavvuf, Babli Yay. , stanbul, 1961, s. 73. 3 Safa, a.g.e. , s. 39. 4 Abdulbari en-Nedv, Tasavvuf ve Hayat, Terc: Mustafa Ate, slm Ne. Yay. , stanbul 1967, s. 8. 5 Turgut Akpnar, Trk Tarihinde slamiyet, letiim Yay. , stanbul , 1993, s. 84. 6 Mustafa Kara, Din, Hayat, Sanat Asndan Tekkeler ve Zaviyeler, Dergh Yay. , stanbul , 1977, s. 41. 7 Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 11. 8 Yaar Duru, Anadolu Trk Edebiyatnda Din ve Tasavvuf Dncesi, Trk Dnyas Aratrmalar Dergisi, S 4, Uluda Mat. , stanbul , 1980, ss 31-54:34. 9 mer Rza Dorul, slamiyetin Gelitirdii Tasavvuf, Ahmet Halit Kit. , stanbul , 1948, s. 3. 10 Safa, a.g.e. , s. 1415.

kendisine ulamak iin rpnp durduu Mutlak Varlk, peygamberi Yce Muhammed ile bir yandan din mefhumunun evrensel slm dini ekline girmek suretiyle en son halini almasn murat etmi; te yandan adeta yine bu vesileyle mistik dncenin tasavvuf eklinde kemale ermesini salamtr. Mistisizmin evrensel oluundan baka zellikleri de vardr: Mistisizm belli bir eitimi gerektirir ve onun pratik yn her zaman teorik ynnden nde gelir.1 Mistik tecrbede hedefe, akl veya duyular ile deil dorudan doruya, sanki varln merkezinden fkran bir hal iinde ulalr.2 Mistisizm akn olan hedefler ve belirli tecrbeleri gerektirir.3 Mistik dncenin zelliklerinden birisi de vecdi barndrmasdr. Geri vecd kavramnn illa da din veya mistik bir motiften kaynaklanmas gerekmez.4 Ancak btn mistiklerde vecd hali grlr.5 Mistik hallerin banda gelen vecd halinin de mistik dnce gibi baz genel geer zellikleri vardr. Bu hal tanmlanamaz, his ve bilgi halidir, uzun srmez, zaman ve mekn d bir haldir.6 Mistisizmin tanmn, dinle ilikisini, kaynan, evrenselliini ve zelliklerini incelediimizde grrz ki; mistisizm bizzat insan varlndan kaynaklanr. Ancak yine de kabul etmek gerekir ki; btn insanlarn mistik dnceyi hissetmesi gerekmez. Zaten baz insanlarn mistik dnceyle alakasnn olmad baz insanlarn da mistik dnceye her eyden daha fazla kar olduklar vakidir ve grlmektedir. Hatta mistik dnceyi yaayan insanlarn says umum insanlarn yannda devede kulak mesabesinde kalmaktadr. Bazen mistik oluumlarla ilikisi olan insanlarn bile mistik kavraytan yoksan bulunduklar byk mistikler tarafndan dorudan veya dolayl bir ekilde dile getirilmitir. Kanmzca bu durum tabii karlanmaldr. Zira her insann ftratnda bir tanr tasavvuru olmasna ramen tanry inkr eden insanlar olduu gibi; her insann varlnn derinliinde bir mistik his varolmasna ramen bunu

1 2

Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 1314. Safa, a.g.e. , s. 1112. 3 Sunar, a.g.e. , s. 12. 4 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 148. 5 Gngr, a.g.e. , s. 147. 6 Sunar, a.g.e. , s. 99100.

alglayamayan insanlar bulunabilir. Mistik tecrbeye istidat ahstan hsa, kavimden kavime deiir.1 Mistik tasavvur ahs ve anlatlamaz olduundan bir bakasnn mistik tecrbesine kar duyulan sonsuz gven, hakikati arama yolunda engelleyici bir tavr olabilir. Buna karn bakalarnn ahs tecrbelerini inkr yolu ise saduyu ile pek badamadndan mistik dnceye kar gdlen dmanlk pek tasvip edilebilir gibi deildir. Mistik hadise karsnda en makul hareket tarz pheci bir saduyu ile itimat eden bir zeknn birlemesinden doan anlaytr.2

A.II. TASAVVUF VE MSTSZM ARASINDAK BENZERLKLER FARKLILIKLAR3 Tasavvuf Ve mistisizm arasndaki ilikiyi ksa ve z olarak Tasavvuf, slam mistisizminin addr4 cmlesiyle zetlemek mmkndr. Dolaysyla tasavvufu dier mistik oluumlardan ayran en nemli fark, onun Kuran ve snnet kaynakl oluudur. Tasavvufun temsilcisi olduu dengeli, hayata kolayca tatbik edilebilir, bir o kadar da idealist mistisizmin kayna; slamn kendine has yapsdr. Zira slam, yeni bir dnya gr ve yeni bir sosyal nizam getirirken insan cemiyetinin yaps ve ileyiini daima hesaba katm, hem idealist hem gereki olmutur.5 Dier mistisizmlerde ise ya tamamen dnyevlemi veya dnyadan tamamen midini kesmi ve tamamen uhrevlemi dnce sistemlerinin yaatldn grrz. Tasavvufu dier mistisizmlerden ayran en nemli fark ise, kendini Kuran ve Snnetle kaytl grmesi, bunlarn dna kmamaya gayret gstermesidir.6 Bu nedenle tasavvuf ve mistisizm arasndaki fark bir doktrin meselesine indirgenebilir.7 Buna gre mistisizm, teorik olarak sonsuz bir bireysellii barndrd

1 2

Safa, a.g.e. , s. 28. Safa, a.g.e. , s. 127. 3 Tasavvuf ve mistisizm fark iin bkz: Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 1720; Titus Burckhardt, slam Tasavvuf Doktrinine Giri, Terc: Fahrettin Arslan, Ribat Yay. , stanbul, 1982, ss 23-32; Hkelekli, a.g.e. , s. 314-315. 4 Duru, a.g.m. , s. 34; Safa, a.g.e, s. 8; Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 17. 5 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 62. 6 Kk, a.g.e., s. 15. 7 Burckhardt, a.g.e. , s. 26.

iin tasavvuftan ayrlr.1 Nitekim tasavvuf, sbjektiflii Kuran ve snnet gibi iki nemli kaytla snrlandrmtr. Tasavvuf ve mistisizm farkn sadece teorik adan ifade etmek mecburiyetinde deiliz. Zira bu iki kuram arasnda uygulamaya taalluk eden meselelerde de birok farkllk vardr. Bir kere sfi, kanaatlerinin yan sra davranlarn da slamn kati izgileriyle snrlar. Pratikte tasavvuf, dier mistik hareketlerin aksine insan kendinden uzaklatrmak yerine, kendine dndrmtr.2 Tasavvuf ad yalnzca belli bir doktrini ieren, mridden mride geii zorunlu klan, dzenli bir seyr-u sluk ieren tariklere verilen bir ad olduundan3 mistisizmden ayrlr. Pratik adan tasavvuf ve mistisizm farkn daha iyi grebilmek iin; tarihte tasavvufun kalb olan sfi tarkatlarnn doktrinlerinin hayata geirildii yer olan tekkelere bakmak gerekir. Psikolojik, pedagojik ve tbbi meselelere varncaya kadar geni bir hizmet sahas olan tekkeler, ne Uzakdou mistisizminde, ne de Avrupa manastr hayatnda grlebilir. gstergelerindendir. Sfizm ve mistisizm benzerliinin ifade ettii anlamn birok dnce tarafndan yanl yorumland grlmektedir. Bu benzerlik, adeta tasavvufun tamamyla slam d kaynaklardan beslendii tezine dayanak yaplmak istenmektedir. Hlbuki bu benzerliin temelini mistisizmin ve slamn evrenselliinde aramalyz. Nitekim hakikatler ortaktr, ilahidir, dinidir.5 nsann insan olarak sahip bulunduu ortak zelliklerden doan birtakm neticeler vardr ki bunlarn bakalarndan kopya edilmesi gerekmez. Mesela din olaynn bir yerde doup oradan yayldn syleyemeyiz; din dnce evrensel bir olaydr.6
4

Bu, slam mistisizmi demek olan tasavvufun, dier

mistisizmlerden olduka farkl ve orijinal bir ekilde hayata geiriliinin en bariz

1 2

Burckhardt, a.g.e. , s. 23. Kk, a.g.e., s. 15. 3 Burckhardt, a.y. 4 Mustafa Kara, Din, Hayat, Sanat Asndan Tekkeler ve Zaviyeler, Dergh Yay. , stanbul, 1977, s. 128. 5 Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 95. 6 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 62.

te bu yzden; insan toplumlarnda deiik zaman ve yerde benzer kltr unsurlarna rastlanmas, ou zaman insan olmann gereinden baka bir sebebe dayanmaz.1 ki farkl kltr arasndaki benzerliklerin bir etkileim sonucu mu, yoksa ftr gerekliliklerden mi kaynaklandn etd etmenin, gerekletirilmesi pek de kolay olmayan bilimsel gereklilikleri vardr. Bir tarihi, bu gereklilii yle dillendirir: Trl noktalar arasndaki illi balardan netice karrken; yalnz insanlarn yaptklarna genel olarak benzeyen ynlere gre deil, bilginin ierisinden kt; olagelenlerin, durumlarn zel artlarna gre hkm vermeli.2 Tasavvufa gayri slam kaynak tayin etme kararllnda olan dncenin, bu bilimsel gereklilie pek de riayet etmediini sylemek gereklidir. Hatta Mevlevilerin sema esnasnda beyaz elbise giymesini, ateperestlerin ayinlerinde beyaz elbise giymesine aynen benzeterek3 bunu, tasavvufun slam dlna delil addeden dnrlere bile rastlayabiliyoruz. Bu rnekte de grdmz zere; herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde grlen bir kltr unsuruna baka bir zamanda ve baka bir yerde de rastlandnda; bu ikisinin bir kltr difzyonu yoluyla birbirine balantl olduunu iddia etmek bizi ok defa gereksiz zorlamalara gtrebilir.4 Hlbuki kltr benzerlikleri arasnda illiyet ba aramann, her zaman geerli bir yol olmadn5 ve farkl inan ve kltrler arasndaki benzerliklerin, mutlaka birinin dierinden etkilenmi olduunu gstermediini6 unutmamalyz. Tasavvuf ve mistisizm benzerliinin ifade ettii anlam yanl yorumlayanlara verilebilecek en gzel cevap; birbirini hi grmeyen hatta birbirleriyle hibir ekilde temas etmeleri mmkn olmayan, farkl zaman ve yerlerde yaam mistiklerin, insan hayrete drecek bir biimde birbirine benzer tavrlar taknmasnda, ayn eyleri dnmesinde7, birbirine ok benzeyen szler sylemesinde8 gizli olsa gerektir. Bu

1 2

Osman Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, Seha Ne. , stanbul , 1998, s. 51. E. Bernheim, Tarih lmine Giri: Tarih Metodu ve Felsefesi, Terc: M. kr Akkaya, Devlet Bas. , stanbul , 1936, s. 169. 3 Tahir Harimi Balcolu, Trk Tarihinde Mezhep Cereyanlar, Kanaat Kit. , Ankara , Trs, s. 83. 4 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 62. 5 Gngr, a.y. 6 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 51. 7 Kk, a.g.e., s. 33. 8 Dorul, a.g.e. , s. 46.

ilgin benzerlik tamamen ftr gerekliliklerden kaynaklanr. Zira insanlarn ocuklarn terbiye tarzlar birbirine benzedii gibi, nefisleri terbiye tarzlar da birbirine benzer.1 Btn bu sylediklerimiz, tasavvufun dier mistik oluumlardan katiyetle ve hibir surette etkilenmediini savunmak babnda alnmamaldr. Bilakis, yan yana yaayan, birbirleriyle ilikisi olan btn kltrler birbirlerinden bir eyler alrlar. Bu, inkr edilemez bir gerektir. Ancak hibir kltr dardan ald unsurlar olduu gibi brakmaz, kendi potasnda yourur.2 Hele hele slam kltr gibi nevi ahsna mnhasr birok hususiyeti barndran orijinal bir dncenin herhangi bir unsurunun, dozu ne olursa olsun yabanc kltrlerden gelen hususlar iselletirmeden benimsemesi dnlemez. Yabanc kltrlerden alnan baz unsurlarn orijinaliteyi zayi ettii sav pek bir insafsz grnmektedir. lim; bir milletin, bir devrin veya bir blgenin mal deildir, insanln ortak maldr.3 Bir ilkel kabile kltrnn dardan hi etkilenmeden varln srdrebileceini kabullenebiliriz. Ancak brakn insanlk tarihinin akn deitiren slam medeniyetini, tarih sahnesinde varl pek hissedilmeyen milli bir kltr bile, mutlak etkileimsizlik iddiasnda bulunamaz. Kltrel geliim biraz da kltrel etkileime bal olsa gerektir ve byme srecindeki kltrlerin kendi bnyesine uyum salamas artyla taze kana ihtiyac vardr. Bu duruma, bizatihi iinde yaadmz hayatta karlatmz birok gereklilik sayesinde ahit oluruz. Kullandmz birok aracn, kelimenin, dncenin, bilimin yabanc kltrlerden alndn grmezden gelemeyiz. Ancak kullandmz eylerin balangc nerede olursa olsun; bunlar bizim hayatmz iinde birbiriyle kaynaarak belli bir hviyet kazanmlardr. Hi kimse bizi iskarpin giydiimiz veya felsefe okuduumuz iin Trklkten ve Mslmanlktan km sayamaz.4 Kendisine yabanc kaynak atfedilmesi suretiyle orijinallii gz ard edilen yegne dnce tasavvuf deildir. slam medeniyeti de ayn hakszla maruz kalmtr. slama ait birtakm hkmlerin Hristiyanlk ve Yahudilikteki hkmlere benzemesi, nasl bunlarn oradan alndn gstermezse; tasavvufi hayat ve

1 2

Kk, a.g.e., s. 33. Kk, a.g.e. , s. 30. 3 smail Cerraholu, Oryantalizm ve Batda Kuran ve Kuran limleri zerine Aratrmalar, AF Dergisi, c 21, 1989, ss 95136:95. 4 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 63.

dncelerdeki benzerliklerin de byle bir takm d kltrlerden aktarlm olmas anlamn tamaz.1 Ayrca tasavvufi dncenin bir felsefi sistem olarak vasflandrlmas da pek geerli bir betimleme deildir. Her ne kadar slam fikir hayatnda mistik dncenin snrlarna dhil olan felsefi ekoller var olmusa da; bunlar teorik ve pratik birok ciddi farkllklar nedeniyle kesinlikle tasavvufi oluumlar olarak deerlendirilemez. Zira tasavvuf slamliinden olsa gerek; dnce ve onu hayata geirme aamalarnda Kuran ve snneti n plana karmak suretiyle mistik tecrbeden ziyade dinsel tecrbeyi baka bir anlatmla dinsel tecrbenin snrlar iinde kalan mistik tecrbeyi- yaamay esas kabul etmitir. Dinsel tecrbe ile mistik tecrbe; her ne kadar ikisi arasnda kuvvetli bir mnasebet bulunsa da, ayr ayr eylerdir.2 Bu itibarla felsefi mistisizm ile din mistisizm birbirinden farkl anlamlara taalluk eden iki kavramdr.3 Bu fark, felsefi sistemlerinin temellerini mutlak varlk olarak tanrya dayandran baz filozoflarn bile dindar olmamasn rnek gstererek daha anlalr klabiliriz. Ne var ki mistisizm ve din kavramlar arasndaki bu ince farktan doan mesafe tasavvuf iin geerli deildir. nk tasavvuf teorik ve pratik olarak varln slam dinine dayandrmtr. Bu itibarla tasavvuf bir felsefi sistem olarak varln srdrmeye raz olmam, kendini bir slam yaant tarz olarak kabul ettirmitir. Bu yzden slam filozoflarndan birounda tasavvuf meyli olmasna ramen; onlar, daima kendi sistemleriyle tasavvufu ayrmlar ve mistik dnya grnn hududunda kalmlardr.4 zellikle belirtmek gerekir ki; felsefi sistemler bazen kendilerini hem dinden hem mistisizmden soyutlam olsalar da; mistisizm ve din kavramlarn birbirinden tamamen ayrmak olanakszdr. Bu sayede dinin snrlarn aan felsefi dnceler mistisizmin de kapsama alan dna kmlardr. Her ne kadar mistik gre benzetilerek; din ve mistisizm kavramlarnn arasnn ayrlmasnda vesile olarak

Hasan Kamil Ylmaz, slam Tasavvufu: Soru ve Cevaplar, slam Tasavvufu, Ebu Nasr es-Serrac etTusi, Terc: Hasan Kamil Ylmaz, Altnoluk Yay. , stanbul , 1996, ierisinde, ss 441-561:448. 2 Sunar, a.g.e. , s. 136. 3 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 18. 4 Hilmi Ziya lken, slam Felsefesi, Seluk Yay. , Ankara , Trs, s. 239.

kullanlsa da; panteizmin tamamen mistik grn dnda olmas1 bu tezi desteklemektedir.

B. TASAVVUFUN KAYNAI KONUSUNA METODOLOJK YAKLAIM Tasavvufa slam d ve heteredoks kaynaklar tayin eden grlerin geerliliinin tespiti iin konuya metodolojik adan yaklamak bir gereklilik olsa gerektir. Ancak byle yapmak suretiyle, bu grlerin sylediklerini gerek manada tespit ve tahll edebiliriz. Yine ancak bu sayede dile getirilen rneklerin ve kullanlan akl yrtme ekillerinin geersizliini ispat etmek mmkn olabilecektir. Bazen, baz dncelerin mulk kavramlar ardna snlmak suretiyle savunulduuna ahit oluruz. Bazen, geersiz rneklerden dogmalara ulaldn grrz. Bazen, bilimsel bir aratrmann satrlar arasnda, bir dnce sistemine duyulan lmne kini sezinleriz. Ancak btn bunlarn tam olarak ne anlama geldiini kavramak, metodolojik bir yaklamla mmkn olacaktr ve hakikatlere kar giriilen suikastlarn mahiyeti ancak bu yolla anlalabilecektir. Ne yazk ki bu suikastlarn failleri bazen, bilimsel olduu savunulan dnceler, hatta bazen zerinde tm insanlarn anlat farz edilen kavramlar olabilmitir.

B.I. KAVRAM KARGAASININ GDERLMES B.I.a. Tasavvuf Kavram zerindeki Anlamazlklar nsanlar arasnda yaygn halde kullanlan baz terim ve eya isimlerinin hakikatlere kar iledikleri cinayetler vardr. Bu terim ve eya isimleri gerein dnda yeni bir kavram ortaya koyar. Bundan da pheler doar ve bu isimlerin etrafnda dmanlkla oalr.2 Esasnda kabahati kavramlara m yoksa insanlara m yklemenin daha doru olduu konusu zerinde durulmaya deer bir husustur. Farkl dnceleri savunan insanlarn braknz asgari mterekleri, bilimlerin ortak dili olan literatrler zerinde,
1 2

Sunar, a.g.e. , s. 128. Ebul-Hasen Ali el-Hasen en-Nedv, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir Ruhbanlk Deil, Terc: smet Ersz, slm Ne. Yay. , stanbul , 1974, s. 12.

10

hatta bazen bilimlerin genel kabul grm isimleri zerinde bile anlaamamalarna armamak mmkn deildir. Bu balamda, tasavvufla ilgili meselelerdeki anlamazlklarn tasavvuf kavramna kadar uzandna ahit oluruz. Tasavvuf kavramnn etimolojik kkeni bir yana; bu kavramn ifade ettii anlam bile tartma konusu edilmitir. Hatta tasavvuf konusunda en nemli sorunun tanmlama gl olduunu1 syleyenler dahi olmutur. Zira herkes tasavvuf diyor, fakat bu kelime ile yekdierinden farkl, hatta birbirine zt manalar kast ediyor.2 Kimi zaman btn tezkiye yollarnn tasavvuf kavramna dhil edildiine, kimi zaman ise tasavvuf kavramnn kapsamnn slm tezkiye yollarn bile kapsayamayacak derecede daraltldna ahit olmaktayz. Hlbuki bir kavramn ifade ettii anlam belirlenirken ya da baka bir syleyile bir terimin anlam aklanrken uyulmas gereken ilk kural; yaplan almn efradn cami ayarn mani olmasdr. Yani bir kavramn anlam aklanrken kendi fertlerini kapsayacak, buna karn dier fertleri darda brakarak bir ereve izilmelidir. imdi tasavvufun bir ayarn mani olmayan (yani olduka geni), bir de efradn bile cami olmayan (yani olduka dar) iki tanmlamasn bu hususa rnek gsterelim: Baz byk bilginler, bugn revata olan tezkiye yollarn aynen tasavvuf saymakla ok byk hataya dmler ve phelere yol amlardr. Bu hatal grten dolay; umumiyetle rak filozoflar, zellikle Brahman papazlar mutasavvflar zmresine girmi bulunuyor.3 Abdulbar en-Nedv tasavvufun ok geni anlamda alnmasna hakl olarak kar karken; tasavvufi hakikatin varln ve lzumunu en gzel bir ekilde kavrayanlardan biri olan Ebl-Hasen en-Nedv ise tasavvuf kavramn o denli daraltr ki; hatta bu kavramn gereksizliine hkmeder: Yaplmas gereken nefis terbiyesine ihsan; tezkiye ve fkh- batn isimlerini vermemizdir. Eer Mslmanlar bunu yaparlarsa ihtilaf denebilerek anlamazlk zail olacaktr. Aralarn kullanlan stlahlarn tefrik ettii ve yaygn istimallerin birbirinden
1 2

Ahmet zalp, Tasavvuf, AA, c VII, ( stanbul, 2000 ), ss 395397:395. Sleyman Uluda, bn Haldunun Tasavvuf Grleri ve ifas-Sail, Tasavvufun Mahiyeti, bn Haldun, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , stanbul , 1998, ierisinde, ss. 1776, s. 36. 3 Abdul-Bari en-Nedv, a.g.e. , s. 33.

11

uzaklatrd zahir ve batn frkalar da bylece anlam olacaktr.1 Ben tezkiye mevzuunda Mslmanlarn bir ksmnn zerinde durduu ve son zamanlarda tasavvuf diye hret bulan zel bir usulde katiyen srar etmek istemiyorum. Esasen buna ihtiya da yoktur. nk kitap ve snnetin ihtiva ettii kelimeler ve bunlarn stlahlar bizi bundan mstani klmaktadr.2 Aslnda bu konuda Said Havvann dile getirdikleri daha mantkl grnmektedir: Halk arasnda yleleri vardr ki; tasavvuf ve Sofiyye isimlerini duymaya bile raz deillerdir. Bylelerine yava olun diyorum. Aramzda tarih hakem olsun. Asrlardan beri kimse tasavvuf ismini inkr etmi deildir. nk Nahiv, Bedi, Mean, Fkh ve baka ilim dallarnda olduu gibi bu bir stlahtr. limlerin de ifade ettii gibi stlahlarda srtme olmaz.3 Grld zere tasavvufun kayna konusunda deil, hatta tasavvuf kelimesinin kayna konusunda deil, tasavvuf kelimesinin anlam konusunda bile srtmeler olmaktadr. Anlamazlk bu kelimeyle snrl kalmamakta mevzu ile ilgili dier kavramlara da sramaktadr.

B.I.b. Tarkat Kavramnn Mahiyeti Tarkat Arapada yol anlamna gelir.4 Tasavvuf literatrnde tarkat, Allahu Tealaya yaklamak ve Onun honutluunu kazanmak maksadyla takip edilmesi gereken yol 5, veya daha ksa bir anlatmla Allaha ulamak iin tutulan yol 6, sfiyi Allaha ulatran yol 7 anlamlarna gelmektedir. Tarkat tasavvuf dncesinin hayata uygulanmasdr. Zira slam tasavvufu sadece nazari planda kalmayp tarkatlar yoluyla pratik hayatta da uygulama sahasna geirilmitir.8 Ancak burada tarkat kavramyla neyin kastedildii gerekten ok

Ebul-Hasen Ali el-Haseni en-Nedv, Takdim, Tasavvuf ve Hayat, Abdul-Bari en-Nedv, Terc: Mustafa Ate, slm Ne. Yay. , stanbul , 1967, ierisinde, ss 920:12. 2 Ebul-Hasen en-Nedv, a.g.e. , s. 16. 3 Havva, a.g.e. , s. 14. 4 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 98. 5 Trer, a.y. 6 Ahmet zalp, Tarkat, AA, c VII, ( stanbul, 2000 ), ss. 391393, s. 391. 7 Louis Massignon, Tarkat, A, c XII-I, ( stanbul, 1974 ), ss 117:1. 8 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 97.

12

nemlidir. Konuyu deerlendirmeden nce tasavvuf ve tarkat kavramlar arasndaki ilikiye bir gz atmak faydal olacaktr: Tarkat dnemi tasavvuf tarihinin bir dnemini ifade etmekle beraber tarkat kelimesi tasavvufun kendisi kadar eskidir; ancak ilk dnemlerde Allaha giden yol manasna gelmekteydi. Tasavvuf dncesinin varolmas ve tasavvuf felsefesinin ekillenmesi byk tarkatlarn ortaya kmasndan ncedir. Byk tarikatlar tasavvuf dncesinin ve tasavvuf dncenin ngrd yaam tarznn geni halk kitlelerine ulatrlabilmesi ve benimsetilebilmesi amacyla kullanlan bir rgtlenme biimidir. Dolaysyla tarkatlar tasavvufun hayata intibakn salam ve tasavvufun toplumsal hayattaki etkinliini artrmtr. Tarkat kavramnn tasavvuf kavramn aan geni bir kullanm sahasna sahip olduu grlmektedir. Uzakdou kkenli mistik oluumlarn, bat dnyasnda rastladmz birok din grubun, Anadoludaki heteredoks yaplarn, dnyann hemen her yerinde karmza kan, az veya ok tehlikeli, kk veya byk, herhangi bir mistik veya din dncesi olan btn gizli cemiyetlerin hepsi tarkat kavramnn mulne ald oluumlardan sadece bir ksmn ifade etmektedir. slam dnce tarihini incelerken karlatmz tarkatlar ise tm bu oluumlardan farkldr. Sz konusu farkllk, tasavvuf dncenin yapsndan kaynakland kadar, tasavvuf tarkatlarn amalarndan ve bu tekilatn slam dnce dnyas iinde ifade ettii durutan kaynaklanmaktadr. Hal byle olunca; aynen tasavvuf kavram hususunda olduu gibi, tarkat kavram da efradn cmi ayarn mni bir tanmlamaya ihtiya duyar. Her ne kadar mutasavvflara gre Allaha ulaan yollar saysz olsa da;1 tasavvuf tarkatlar saysz deildir ve birtakm ortak zelliklere sahiptir. Bir kere tasavvuf konusu ortadayken eer tarkat kavramnda bahsediliyorsa, bu tasavvuf bir tarkattan bahsediliyor anlamna gelir veya en azndan gelmelidir. Yoksa insanlarn intihar ederek sonsuz mutlulua ulaacaklarn savunan bir Japon tarkatn slam tasavvufuyla ilikilendirmek fevkalade hakszlk olacaktr. Bu ve

zalp, Tarkat, s. 391.

13

benzeri sebeplerden tr tasavvuf tarkatlarn ortak zellikleri ortaya koymak bir gereklilik haline gelmektedir.

B.I.c. Aleviliin Kavramsal erevesi Konusundaki htilaflar Eer lkemizde herhangi bir ekilde tasavvuf ve frka kavramlar bir arada kullanlyorsa mevzu bir yerinden Alevilie dayandrlr. Ancak Aleviliin zerinde mutabk olunan bir kavramsal erevesi olmadndan bu durum ancak kavram kargaasnn derinlemesine hizmet etmektedir. Zira konu hakknda bilgisine gvendiimiz bilim adamlar bile daha kavramsal erevenin belirlenmesinde ihtilafa derler. Kimi Alevilie hibir zaman bir tarkat diyemeyiz.1 derken; kimi Alevi dailerini Alevi-Trkmen dervileri
2

olarak niteler.

Bazen Alevilikten mezhep olarak 3 bahsederken; bazen hatta ibtida bir din olduundan4 sz edilir. yleyse terim olarak kullanlan kelimelerin anlamlar belirlenirken bile; herkesin kavramlarn anlamn ulamak istedii tez balamnda belirlediini kavramak; konumuz olan kavramsal kargaann derinliini fark etmemize yardmc olacaktr.

B.I.d. Heteredoks Frkalarn Tasavvufla likilendirilmesinin Tetkiki Tasavvuf tarkatlar ne mezhep, ne de frka deildir. nk bu kavramn her birinin delalet ettii anlamlar birbirinden farkl hususlara taalluk etmektedir. Tasavvuf slm bir ilim olduundan tarkat ve mezhep kavramlar arasnda bir iliki kurabilsek de tarkat ve frka kavramlarn kesinlikle birbirleriyle ilikili olarak gremeyiz. Buna ramen birok frkann tarkat olarak isimlendirildiine ve zellikle bundan tasavvuf tarkatlarn kastedildiine ahit oluyoruz. Bunlardan en ok karmza kanlarndan biri Batniyedir. Hlbuki Batnilii bir tarkat olarak deil bir mezhep/frka5 hatta yeni bir din olarak
6

grmek daha

dorudur. Ayn ekilde Batniyenin kolu olan smailiyye, Karamita ve Mellihe gibi
1 2

Abdulbaki Glpnarl, Alevi-Bektai Nefesleri, Remzi Kit. , stanbul , 1963, s. 4. Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 191. 3 Ahmet Yaar Ocak, Alevi, DA, c II, ( stanbul, 1989 ), ss. 368369, s. 369. 4 Glpnarl, Alevi-Bektai Nefesleri, s. 4. 5 Sleyman Uluda, iilikte Tasavvuf, Milletleraras Tarihte ve Gnmzde iilik Sempozyumu, lmi Ne. , stanbul , 1994, s. 211. 6 Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 247.

14

zmreleri de tasavvuf hareketler olarak deil, birer mezhep/frka olarak grmeliyiz.1 lkemizde konu hakknda sz dinlenen baz aratrmaclarmzn Anadoludaki hemen hemen btn tasavvuf tarkatlarn oca olduunu savunduklar Babaiyye de kesinlikle bir tasavvuf tarkat deildir.2 slm rt altnda olmak slm olmak ve Snn rt altnda olmak Snn olmak olmad gibi tasavvuf tarkat rts altnda olmak; tasavvuf tarkat olmak anlamna gelmemektedir ve doru netice elde edebilmek iin olaya bu adan bakmak gerekmektedir. Tarihen artk anlalmtr ki; zamanla baz zmreler, tasavvuf grnm altnda, slmn tikad prensipleriyle badamayan bir tutum ierisine girmilerdir.3 Ehl-i Snnet tasavvufu bir yandan geliip kurumlarken; br yandan Kalenderi, Haydar gibi ia frkalar tasavvuf rt ile faaliyet gstermilerdir.4 Bir yandan baz bilim adamlar bu trl zmrelerin tasavvuf tarkat kisvesine brnmelerine ramen aslnda tasavvuf tarkatlarla dorudan ya da dolayl hibir alakalarnn olmadn belirtirken; garip bir ekilde dier baz bilim adamlar bu zmreleri hem slama kar bir hareket (frka) hem de tarkat olarak vasflandrmaktadrlar. Hurufiliin kurucusu olan Fazlullahn, ( . 797 / 1394 ) kendisini peygamber olarak ilan ettiini belirtip; ardndan Hurufilii, tasavvufta Ber (Ortodoks) Tarikatlar, Ber (Heteredoks) Tarkatlar ayrmna dikkat ekmeden bir tarkat olarak nitelemek, 5 hayli anlalmaz bir tavrdr. Bir dier nemli aratrmacmz olan Fuad Kprl slam Sfi Tarkatlarna Trk-Mool amanlnn Tesiri isimli kitabnda yle der: Trk-Mool amanlnn baz slam tarkatlarna etkileri olmutur. Bu szmalarn etkisi zellikle Kalenderiler, Haydariler, Bektailer, Torlakiler gibi Ehl-i Snnet d teekkller arasnda takip edilebilmektedir.6 Aslnda Yukarda ismi geen taifelerden hibirisi Ber Tarkat olarak kabul edilmemitir.

1 2

Uluda, iilikte Tasavvuf, s. 208. Fuad Kprl, Osmanl Devletinin Kuruluu, TTK Yay. , Ankara , 1988, s. 98. 3 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 101. 4 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 132. 5 A, Hurufilik, c V-I, ( stanbul, 1964 ), ss 598600:598. 6 Fuad Kprl, slam Sufi Tarkatlarna Trk-Mool amanlnn Tesiri, AF Dergisi, S 18, Ankara, 1972, ss 141-152:152.

15

B.II. SOSYAL BLMLERDE YNTEM PROBLEMNN MESELEYE UYARLANMASI B.II.a. Kltrel Benzerliklerin Deerlendirilmesi Tasavvufa gayr- slm ve gayr- Snn kaynak tayin etme abasnda olduunu grdmz dncelerin yapt bilimsel yanlglarn en nemlilerinden birisi de hi phesiz, btn kltrel benzerliklerde illa ki bir illiyet ba aramalardr. Hlbuki birbirine benzeyen eylerin mutlaka birinin dierinden alnm olmas gerekmez. Ayr ayr kltr ve medeniyete mensup kiiler ayn eyleri dnebilir, ayn noktaya varm olabilirler.1 Ayrca bir takm d benzeyilere aldanarak, birbirinden bsbtn ayr menelerden gelen ve ok defa mahiyetleri de birbirinden ayr olan eylerin ayniyetine hkmederek, bundan yanl ve umumi neticeler karmamak icap eder.2 Hlbuki yaplan hi de yle olmam; ilgin benzetmeler, insan hayrete dren zorlamalar ve geersiz genellemelerle tasavvufa olmadk kaynaklar tayin edilme yoluna gidilmitir. Sosyal hayattaki baz benzerlikleri bir cemiyetin veya bir milletin veyahut bir dinin dierine tesiri olarak dnmek ve deerlendirmek nasl ou kere yanl neticelere sebebiyet vermise;3 ayn ekilde baz basit benzerliklerden yola karak tasavvufa alakasz kaynaklar tayin edilmesi de yanl neticelere ulalmasna sebebiyet vermitir. Hibir zaman unutmamalyz ki; trl noktalar arasndaki illi balardan netice karrken, yalnz insanlarn yaptklarna genel olarak benzeyen ynlere gre deil, bilginin ierisinden kt, olagelenlerin, durumlarn zel artlarna gre hkm verilmelidir4 ve kltr benzerlikleri arasnda illiyet ba aramann her zaman geerli bir yol olmad5 unutulmamaldr. Kald ki herhangi bir zamanda herhangi bir yerde grlen bir kltr unsuruna baka bir zamanda ve baka bir yerde de rastlandnda, bu ikisinin bir kltr difzyonu yoluyla birbirine balantl olduunu iddia etmek, insan ok defa gereksiz zorlamalara gtrebilir.6
1 2

Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 96. M. Fuad Kprl, Bekta-Hac Bekta- Veli, A, c II, ( stanbul, 1970 ), ss. 461464, s. 463. 3 Seluk Eraydn, Tasavvuf ve Tarkatlar, Marifet Yay. , stanbul , 1990, s. 64. 4 Bernheim, a.g.e. ,s. 169. 5 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 62. 6 Gngr, a.y.

16

Tasavvufa yabanc kaynak arama abasnda olan grleri incelerken de greceimiz zere, bazen srf ftr gerekliliklerden doan benzerlikler yabanc kaynak tezlerine delil olarak kullanlabilmektedir. Hlbuki insann insan olarak sahip bulunduu ortak zelliklerden doan birtakm neticeler vardr ki; bunlarn bakalarndan kopya edilmesi gerekmez.1 Birbirinden ayr zaman ve yerlerde yaayan, birbirlerine temas etme imkn olmayan mistiklerin birbirine ok benzeyen szler sylemeleri2 herhalde sz konusu ftr gerekliliklerin ve ilk insandan bugne deimeyen insan doasnn tezahrnden ibarettir. Kltrel benzerliklerden karlamayacak olan sonular karma yoluna giden grlerin, gz nne alnmas gereken en nemli yanlglarndan birisi de; hi phesiz sosyal olaylar arasnda ortaya kan, olduka kompleks ve tahlli neredeyse imkansz ilikilerden; ngrlerine mutabk neticeler elde etmeleridir. Muzaffer Sencer bu karmakl yle dillendirir: Olgular arasndaki iliki, ou durumlarda bir nedensellik zinciri iinde belirir. Baka bir deyile bir ilikide bamsz deiken konumunda olan olay ya da durum, bir baka ilikide baml deiken konumunda olabilir. Kimi durumlarda da birbiriyle bantl grn iki deiken arasnda baka baml deikenler yer alabilir. Bu durumlarda bamsz deikenlerin etkisi dorudan deil bir baka deiken araclyladr.3

B.II. b. Tarihin Mesele Hakkndaki Yol Gstericilii Sosyal bilimlerle ve hele hele kltrel meselelerle ilgili tartmalarda bir tezin doruluk bakmndan ne kmasnn garantili yolu; onun, tarihin tanklna bavurmasnda gizlidir. Ortaya atlan bir sav, eer tarihin tanklk ettii bir vukuatla rneklendirilebilirse; bilimsel adan geerlilik kazanmay neredeyse garantiledi demektir. Ancak ne var ki; tarihi olaylarn ilenmesi demek olan tarihilik, sosyal bilimlerin apriori bilgiler ortaya koyamamas olarak adlandrabileceimiz bilimsel

1 2

Gngr, a.y. Dorul, a.g.e. , s. 46. 3 Sencer, a.g.e. , s. 46.

17

paradoksu hemen nmze srer. Buna ramen Tarihi yansz olamaz ama nesnel olmaldr.1 kuraln ortaya srerek tarihin tanklna halel gelmesine mani olabiliriz. Tarihinin en azndan nesnel olmas ne kadar mhimse; nesnel olmamas da o denli korkuntur. Nasl kimyasal gbreleri patlayclara dntren atlyeler kurulabiliyorsa, tarih incelemeleri de kolaylkla bomba fabrikalarna dntrlebilir.2 Vereceimiz u iki rnek, bu menfi tavrn ne derece telifi imknsz bir tarafgir bak olduunu gsterecektir. Tasavvufa gayri slam kaynak aramak isteyen birtakm dnceler, baz byk mutasavvflarn Budist Patancali felsefesinden etkilendiini savunmutur. Lakin tarihen slama kesinlikle zt olan bu felsefenin bu mutasavvflarn yaad adan sonra ortaya kt sabittir.3 Tasavvufa gayr- Snn kaynak aramak isteyen baz kiiler ise; Yunusu ( . 729 / 1328 ) Hurufi bir air olara tantmak istemilerdir. Yunus Emre Hurufiliin kuruluundan nce yaam bulunduundan bu iddia esassz bir vehimden ibaret olmaktadr.4 Bir dncenin veya ahsn; kendisinden sonra tarih sahnesine kan bir dnce veya ahstan etkilenemeyecei aikr bir bilgi ve su gtrmez bir gerekliktir. Ayrca u undan etkilenmitir diyen bir kiinin sz konusu unsurlarn mahiyetini; hi deilse varolu zamann ve yaam srecini bilmesi gerekir. Tm bu hususlar gz nne alndnda, kar karya bulunduumuz tavrn pek de bilimsel ve vicdani deerleri gz nnde bulunduran bir hal iinde bulunmadn sylememiz anlayla karlanmaldr.

B.II. c. iiliin Tasavvufa Tesirleri Konusunun Deerlendirilmesi Ehl-i Snnet tasavvufu bir yandan geliip kurumlarken; br yandan Kalenderi, Haydar gibi ia frkalar tasavvufi rt ile faaliyet gstermilerdir.5 Ne var ki zaman zaman bu rt gz ard edilmek suretiyle ii ve tasavvufi unsurlar arasnda iliki kurulmaya allmtr. Bu ilikiye delil bulmak ise hi de zor deildir. Zira
1

Mete Tunay, Milliyeti Tarihiliin Eletirisi, Tarih ve Milliyetilik (I. Ulusal Tarih Kongresi Bildirileri), Mersin niv. FEF Yay. , Mersin , 1997, ss 139-142:140. 2 Tunay, a.y. 3 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 49. 4 Fuad Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, DB Yay. , Ankara , 1966, s. 284. 5 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 132.

18

sfilerin nem verdii Ehl-i Beyt sevgisi bu hususun en nemli delili olarak kabul edilmitir. Hlbuki durum byle deildir. Nitekim bizzat Snnlik Ehl-i Beyt sevgisini bir dstur olarak kabul etmektedir. Sfilerin Ehl-i Beyt sevgisi Snnliin snrlandrd izgiyi am deildir. Snnliin bu konuda izgisi ise olduka genitir: Ahmed b. Hanbel Ehls-Snne vel-Hadis taraftarlarnn Hz. Muhammedin ailesine hak ettikleri muhabbeti gsterdikleri ve Ali b. Ebi Talibin (r.a.) haklarn tandklar iin Alinin ias taraftar olduunu ifade etmektedir. Ayn tavrm mam- Azam da taknarak Abbasilere kar mam Zeydi desteklemitir.1 Nitekim mam- Azamn Emevilere kar bakaldrs srasnda mam Zeyde kendisine katlamamas konusunda mazeretini bildirdiini ve ona on bin dirhem gnderdiini biliyoruz. Bu yardm mam- Azamn Emevilerce daha sk kontrol altnda tutulmasna neden olmutur.2 Bu nevi gerekelerle sfiler ii olarak vasflandrldna gre Ehl-i Snnet imamlarnn da ii olarak nitelendirilmesi gerei ortaya kmaktadr. Bu durum ise; iinden klmaz bir paradoks dourur. Bu paradokstan kurtulmann yolu, basit gerekelerle sfilerin iiliini ortaya koyduunu savunan dncelere itiyatla yaklamaktan gemektedir. Hemen hemen btn tasavvufi oluumlar, tarkatlar ve sfiler iilik yaftasndan nasiplerini almlardr. Birka rnek verebiliriz: Tekilatta grlen baz temayllerden hareketle Ahilerin Batni-ii olduklarn ileri sren ilim adamlar varsa da Snn-afii olan Ahi Evrann ( . 660 / 1262 ) eserlerinde buna delil bulmak zordur.3 Kadiriyyenin Hz. Ali-Hz. Muaviye meselelerinde bir ii dnce kadar hassas olmasndan yola klarak Kadiriye de bir ii unsur olarak ortaya atlabilmektedir. Hlbuki Abdulkadir Geylani ( . 561 / 1165 ) tam bir ia muhalifidir.4 Tamamen Snn olduklar malum olan sfiler bile ii olarak

nitelendirilmilerdir. eyh Edebali ( . 726 / 1326 ) ve Emir Buharinin ( . 922 / 1516 ) ia-Batniye daisi olduklarn syleyen gr5 buna bir rnektir. Hatta mam

1 2

Hamdi Dndren, Alevi-Alevilik, AA. , c I, ( stanbul, 2000 ), ss. 150151, s. 150. smail Mutlu, Mezhepler Nasl Ortaya kt, Mutlu Yay. , stanbul, 1994, s. 211. 3 Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 263. 4 Kara, a.g.e. , s. 243. 5 Balcolu, a.g.e. , s. 83.

19

Gazzalinin ( . 505 / 1111 ) ii olduunu syleyenler dahi olmutur.1 Ne gariptir ki ia muhalifi olmakla mehur Snn sfiler bile ii olmak ithamndan kurtulamamlardr. Eer bu sylenenleri doru kabul edecek olursak; Snn bir sfi hatta Snn bir lim bulmak bile imknsz hale gelecektir. Sadece bu durum bile sz konusu iddialarn bilimsel adan ne denli geerli olabileceini aka ortaya koymaktadr.

B.II. d. Tasavvufun Kaynaklar Konusundaki Deerlendirmeler Tasavvufun kayna hakknda gr belirten dnceleri incelerken ok ilgin bir sonula karlarz. Zira farkl dnceler Tasavvufa olduka farkl kaynaklar tayin ederler. Buna gre tasavvufun kayna olarak gh Hint dncesi, gh Trk dncesi, gh ran dncesi, gh Hristiyan dncesi, gh Musevi dncesi gsterilir. Farzmuhal tasavvufun ok farkl kltrlerden beslendiini kabul etsek bile, bu dnceler bizzat tasavvufun doduu kaynak konusunda ihtilaf ederler. Bir dnce, tasavvufun ilk ortaya kt yer hakknda unlar syler: Tasavvuf meslei ilk olarak Filistinde ortaya kt. Kaynan ise Kabala retisi oluturur.2 Baka bir dnce ise aynen unlar syler: Tasavvuf dncesi ilk olarak Turanda ortaya km, baz kk deiikliklerle Hindistana, oradan da ine, en eski n Asya lkelerine, rana, Msra ve oradan da eski Yunana gemitir.3 Sadece bu iki iddia bile konunun pek bilimsel bir platformda tartlmadn, bilakis pein yarglarla sonuca gidilmeye alldn gstermektedir. Ayn ekilde tasavvuf ile Dou Hristiyan keilii arasnda da, pein yarg ve tarihsel geilerle bir akrabalk kurulmaya allyor,4 Tasavvufun doum yeri olarak ran gsteriliyor. Buna delil olarak da ilk mutasavvflardan hi birisinin Arap olmamas gibi5 kesinlikle tarihin dorulamad bir bilgi gsteriliyor. Tasavvufa olduka farkl kaynaklar gsteren dnceleri incelerken gzden kamayan nemli bir yanlg da mistisizm kavram yerine tasavvuf kavramnn kullanlmas dolaysyla ortaya kan kavram kargaasdr. Zira yukardaki rneklerden bazlarnda grld zere tasavvufun kayna anlatlmak istenirken mistisizmin kayna hakknda gr serdedilmektedir.
1 2

Uluda, iilikte Tasavvuf, s. 215. Balcolu, a.g.e. , s. 42. 3 Duru, a.g.m. , s. 34. 4 Burckhardt, a.g.e. , s. 19. 5 Balcolu, a.g.e. , s. 73.

20

Lakin kastedilen ister tasavvuf, ister mistisizm olsun, bir dncenin hem Yunanda, hem Hintte, hem inde, hem Turanda, hem Filistinde, hem randa vs. domu olmas imknszdr. Dolaysyla tasavvufun kaynan slam dncesinin znde aramasak bile; yukardaki dncelerden sadece birini doru kabul edebiliriz. Dolaysyla dierlerinin yanl olduu sarahaten meydana kmaktadr. Sadece bu durum bile konu hakknda ortaya atlan birok grn bilimsel adan geersizliini ispatlamaktadr. Yukardaki grlerden belki de en ilgin olan mistisizmin (tasavvuf olarak zikrediliyor) kaynan Turan olarak zikreden dncedir. Ancak hem Orfik Mistisizmin (Yunan mistisizminin ana kayna saylan Orfizm; Orfeus dini), hem Hint mistisizminin ortak bir kuzeyli kayna bulunduu, yani her ikisinin de bu kaynaktan beslendii konusunda bir iddia vardr.1 Dolaysyla mistisizmin kaynann Trk dncesi olduu tezi asla dierlerinden daha az kantlanabilir bir tez deildir. Ayrca baz dnceleri birbirine benzeyen mistik oluumlarn hangisinin dierine kaynaklk ettiini kestirmek pek zordur. Mesela her ne kadar tasavvufun kayna olarak Kabala gsterilse de; Yahudi aratrmac Paul Fenton Kabala metinlerinin baz paralarn, bn Arabnin ( . 638 / 1240 ) eserlerinden braniceye bire bir tercme eklinde alnt olduunu ispatlad.2

B.III. ORYANTALSTLERN TAVRININ TAHLL B.III. a. Oryantalistlerin slama Bak As Tasavvufun kayna konusundaki grleri etd ederken; oryantalistlerin mevzu hakkndaki dncelerini bilmek son derece nemlidir. Nitekim tasavvufa yabanc kaynaklar tayin eden dncelerin hemen hepsi, metod ve malzeme bakmndan oryantalizmden beslenmektedirler. Oryantalistlerin tasavvuf ve tasavvufun kayna konusundaki grlerini daha iyi anlamak iin ise; onlarn slam hakkndaki dncelerine bavurmak gerekmektedir. Zira oryantalistlerin slam hakknda sahip olduklar olumsuz kanlarnn aynen tasavvuf iin de geerli olduu grlmektedir. Zira

1 2

Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 52. Fatma Durmu, bn-i Arabi Khin Deil, Yeni afak Gaz. , 2 Mays 2005 tar. Ns. , s. 15. (Mehmet Erol Klla yaplan rportajdan alnmtr.).

21

Hristiyanl; slamn ruhaniyetinin kayna olarak gren kimse kukusuz tasavvufun douunu ayn kaynaa irca etme hususunda tereddt gstermeyecektir.1 Bat dnyasnn slama bakn, slam zerinde yaptklar aratrmalar ve slam hakkndaki gr ve zihniyetlerini ak ve zl bir ekilde ortaya koyabilmek iin; Batnn Dou ilim dnyas ile olan ilikilerini ortaya koymak gerekmektedir.2 Ancak onlarn tavrlarn Dou ilim dnyas ile olan ilikileri deil; zellikle slam hakkndaki nyarglar ve menfi gayeleri belirlemektedir. Onlarn slama bakn etkileyen amilleri ylece sralayabiliriz: Akide ayrl, bu dinden ve ballarndan holanmamak, Endls, Beytlmakdis ve stanbul gibi yerlerdeki ac hatralar, siyasi ve iktisadi mcadele, emperyalizm, fikr taassuplar3, slamn bir vahiy dini olmad iddias4, dncelerinin iskeletini oluturan faizm, misyonerlik almalar. Oryantalistler, sadece tasavvufu deil; btn bir slm dncesini tm ftr ve meden deerlerden ve ilmi orijinallikten soyutlamaya byk bir nem vermektedirler.5 Oryantalistler arasnda slama sempati duyan birisini bulmak ok zordur.6 Onlar, slama; Hristiyanlk ve Yahudilikle irtibatlandrabildikleri oranda nem atfederler. Bu yzden slama ve tasavvufa ynelik Hristiyan ve Yahudi tesirini mbalaa ederek incelemilerdir.7 Hatta onlardan slamn bir Musevi mezhebi olabileceini syleyenler dahi kmtr.8 Bazen slamn orijinalliini gz ard edebilmek adna o kadar ileri gidebilmilerdir ki; Hitti, slam yalnzca Yahudi ve Hristiyan kltrnn Araplatrlm, Arap ulusuluuna uyarlanm bir mirasndan ibarettir.9 diyebilmitir. Oryantalistlerin Kurana baklar da pek farkl deildir. Onlara gre Kurann insan rn olduu, yani Allahn kitab olmad eklindeki dogmatik

Ebul-l Afifi, Tasavvuf Aratrmalar ve Nicholsonun Yeri, Tasavvufun Menei Problemi, R.A. Nicholson, Terc: Abdullah Kartal, z Yay. , stanbul , 2004, ierisinde, ss 13-35:23. 2 Cerraholu, a.g.m. , s. 95. 3 Seyyid Kutub, Tarihte Dnce ve Metod, Terc: Anonim, Dnce Yay. , stanbul , 1980, s. 62. 4 Nasr, a.g.e. , s. 117. 5 Hamdi Zakzuk, Oryantalizm veya Medeniyet Hesaplamasnn Arka Plan, Terc: Abdlaziz Hatip, Ik Yay. , zmir, 1993, s. 103. 6 Hseyin Asaf, Oryantalizmin deolojisi, Oryantalistler ve slamiyatlar: Oryantalist deolojinin Eletirisi, Asaf Hseyin vd., Terc: Bedirhan Muhip, nsan Yay. , stanbul , 1989, ierisinde, ss 1534:26. 7 Safa, a.g.e. , s. 87. 8 Asaf, a.g.e. , s. 18. 9 Meryem Cemile, slam ve Oryantalizm, Terc: Faruk Ylmaz, Sekin Yay. , stanbul , 1989, s. 40.

22

bilginin doruluu asla sorgulanamaz.1 nk Kuran oryantalistlerce Hristiyan, Yahudi ve slam ncesi Araplara ait kaynaklardan birbiriyle uzlamaz bir takm unsurlarn bir araya getirilmesi olarak ele alnmtr.2 Oryantalistlerin slam, Kuran ve tasavvuf gibi konulardaki menfi tavrlarn, hemen hemen btn slm konu, ilim ve kurumlara mtemil klabiliriz. Zira mesela ekser msteriklerin slam fkhnn Roma hukukundan etkilendiini savunmalar3 bu hususa verebileceimiz saysz rnekten sadece birisidir.

B.III. b. Oryantalistlerin Tasavvufa Baknn Genel Olarak Deerlendirilmesi Oryantalizm bir bilgi tr deil, bir kavrama ve alglama biimi olduundan;4 onun bir konuyla ilgili sylediklerinden ziyade, o konuya bak daha nemlidir. Oryantalistler, ok nceden beri tasavvufa kar zel bir ilgi duymulardr.5 Hi phesiz bu ilgileri onlarn tasavvufa kar aldklar tavrla tamamen ilgilidir. Zira oryantalist bak; sz konusu menfi tavr ve ulamak istedii meum gayeleri nedeniyle isellikten sz eden her eyi dolaysyla tasavvufu gayr- slm olarak reddetmek ister.6 Dnyann yaayan byk dinler tarihisi Mircae Eliade, batl bilim

adamlarnn dinler tarihi konusunda mene aramak gayretlerini mene saplants olarak isimlendirir ve bu hususu tenkit eder.7 stadn bu tespitine katlmamak mmkn deildir. Zira oryantalistlerin tasavvufa mene arama gayretlerini de en gzel mene saplants tabiriyle ifade edebiliriz. Birok oryantalist tasavvufa kar esas baklarn gizlemeye alrken; ok az dncelerini ve yarglarn dorudan sylemekten ekinmez. Nitekim Arberrynin

1 2

Algar, a.g.m, s. 191. Algar, a.y. 3 Zakzuk, a.g.e. , s. 103. 4 Aziz el-Azmeh, Oryantalizmin Eklemlenmesi, Oryantalistler ve slamiyatlar; Oryantalist deolojinin Eletirisi, Asaf Hseyin vd., Terc: Bedirhan Muhip, nsan Yay. , stanbul , 1989, ierisinde, ss 229-268:239. 5 Derin, a.g.m. , s. 469. 6 Seyyid Hseyin Nasr, Tasavvuf Makaleler, Terc: Sadk Kl, nsan Yay. , stanbul , 2002, s. 117. 7 Mircae Eliade, Dinin Anlam ve Sosyal Fonksiyonu, Terc: Mehmet Aydn, Din Bilimleri Yay. , Konya, 1995, s. 55-58.

23

Tasavvuf devrini tamamlad.1 ifadesi bu balamda nadir rastladmz drst szlerden birisidir. Tasavvuf konular deerlendirmede, birok slam liminin takdirini kazanabilen nadir bir oryantalist olarak ise Annemarie Schimmeli zikredebiliriz.2

B.III. c. Oryantalistlere Gre Tasavvufun Menei Tasavvufa yabanc kaynak arama almalarn etd ederken oryantalistlerin zerinde zellikle durmak gerekmektedir. Zira kim tarafndan tanrsa tansn; tasavvufun kaynan yabanc kltrlerde arama kaygs, daha ok oryantalistlerin gayretleriyle ortaya kmtr.3 Bunun neticesinde zellikle oryantalistler byk ounlukla tasavvufa slamn dnda birtakm kaynaklar izafe etme yoluna gitmiler ve bu aamada baz gerekleri gz ard etmilerdir.5 Oryantalistlerin tasavvufa yabanc kaynak tayin etme uralar esnasnda pek de bilimsel, objektif ve aklc olduklarn syleyemeyiz. Onlar tasavvufun kkenini kendi uzmanlk alanlarnn doal sonucu olarak; Acem, Hindu, Yeni Efltuncu veya Hristiyan kaynaklar 6 gibi birbirinden olduka farkl kaynaklara balarlar. Hatta Babil tesirlerine hkmedenler dahi olmutur.7 Bunlardan balcalarn ylece zikredebiliriz: Hristiyan tesirini Nicholson, Nldeke, Goldziher, Kremer, Watt, Wensinck, Smith ve Palacios; Hint tesirini Nicholson, Blochet, Dozy ve Kremer; ran tesirini Brown, Gabinau ve Renan; Yeni Efltunculuk tesirini Nicholson ve Schimmel gibi oryantalistler gndeme tamlardr.8 Ksaca belirtmek gerekirse; batl almalarn byk bir ksm9 tasavvufu, dier cemiyet ve dinlerin ortaya kard grn savunmulardr.10 Dolaysyla Oryantalistlerin vurguladklar esas nokta; tasavvufun slmiyetle gerekte bir
1

A.J. Arberry, Tasavvuf: Mslman Mistiklere Toplu Bak, Terc: brahim Kapaklkaya, Gelenek Yay., stanbul , 2004, s. 131. 2 Hayat, eserleri ve tasavvufa hizmetleri hakknda geni bilgi iin bkz: Annemarie Schimmel Dosyas, Tasavvuf lmi ve Akedemik Aratrma Dergisi, S 11, Ankara, 2003, ss 485586. 3 Ylmaz, slam Tasavvufu Soru ve Cevaplar, s. 448. 4 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 48; Safa, Mistisizm; Tasavvuf, s. 84. 5 Hlya Kk, a.g.e., s. 60. 6 Burckhardt a.g.e., s. 1617. 7 Safa, a.g.e. , s. 84. 8 Gngr, slm Tasavvufunun Meseleleri, s. 50; Kk, a.g.e., s. 2930, 32. 9 Bu konudaki baz rnekler iin bkz: Kk, a.g.e., s. 2933. 10 Ahmet Suphi Furat, Giri, Tasavvufa Giri: Varlk ve nsan, Yaar Nuri ztrk, sb, stanbul , 1978, ierisinde, s. XXIX (29).

24

alakasnn olmad ve tasavvufun tamamen slam d kaynaklardan beslendii eklindeydi.1 Esefle grlmektedir ki oryantalistlerin iinde tasavvufun slam kaynan itiraf edenlerin says olduka azdr. Bunlar da safi bir slam kaynandan bahsetmemiler; dier kaynaklar yannda slam kaynana da belli bir oranda gei vermilerdir. Ne yazk ki bunlarn tezleri daha bilimsel olarak gzktnden; tasavvuf tarihi aratrmalarna dierlerinden ok daha fazla menfi tesirler yapabilmilerdir. Tm bu almalarn neticesinde artk tasavvufun slam kaynandan bahsetmek, bilimsel bir dogmaya kar kyor olmakla e tutulur bir hale gelmeye yz tutmutur.

B.III. d. Politik Amalar Cihetiyle Oryantalizm Artk herkese bilinmektedir ki Oryantalistlerin slamla ilgilenmesi pek masumane bir alma deildir.2 Dolaysyla oryantalizm baz politik gler ve politik hareketlerin retimidir3 ve batan beri sz konusu politik glerin ve din nyarglarn etkisinden kurtulamamtr.4 Oryantalizmin politik amalarn daha iyi anlayabilmek iin hal seferlerini ok iyi kavramak gerekmektedir. Oryantalizmin kayna hal seferleri olduundan;5 modern oryantalist dnceyi en iyi ifade eden tabir modern hal zihniyeti ibaresi olsa gerektir. Oryantalizmin, hal seferlerinin yan sra misyonerlik almalar ile de yakn bir alakas vardr.6 Zira zellikle hal seferlerindeki baarszlktan sonra bir disiplin olmaya doru gelime gsteren oryantalizm, Mslmanlar Hristiyanlatrmak gayesini de gtmt.7 Btn bu ilikiler iinde oryantalizmin emperyalizm ile olana ilikisi ok zel bir yere sahiptir.8 Smrgecilik, msteriklik kltrnden istifade etti 9 ve ihtiyac olan enformasyon alt yapsn oryantalizmin kendisine cmerte sunduu verilerle kurabildi.

1 2

Derin, a.g.m. , s. 472. Mehmet Zeki Karakaya, Yedinci Oturuma Genel Mzakere, Oryantalizmi Yeniden Okumak: Batda slam almalar Sempozyumu (11-12 Mays 2002, Adapazar), DB Yay. , Ankara , 2003, ss 493494:494. 3 Said, Oryantalizm: Smrgeciliin Keif Kolu, s. 344. 4 Derin, a.g.m, s. 478. 5 Selahattin Snmezsoy, Kuran ve Oryantalistler, Fecr Yay. , Ankara , 1998, s. 28. 6 Zakzuk, a.g.e. , s. 65. 7 smail Sphanda, Bat ve slam Arasnda Oryantalizm, Gelenek Yay. , stanbul , 2004, s. 122. 8 Msteriklik ve smrgecilik iin baknz; Zakzuk, a.g.e. , s. 33-38. 9 Zakzuk, a.g.e. , s. 33.

25

slam, ilk gnnden beri Yahudiler ve Hristiyanlar arasnda tehlikeli bir olgu olarak karlandndan;1 oryantalistlerin slamla ilgili herhangi bir konuya sempati ile yaklamalar bile dikkatle izlenmelidir. Sedat zden, batl yazarlarn mam amili ve hareketini2 destekleyici yazlarnn kendi karlarndan kaynaklandn ve bu tavrn dikkatli hareket edilerek deerlendirilmesi gerektiini belirtir.3 Nitekim Baddaley, bu ifadeyi hakl kartrcasna aynen unlar sylemektedir: Kafkasya mcadelesi ngiliz okuyucunun sempatisini ekmelidir. nk onlar kendi inanlar iin savarken ngilizlerin Hindistandaki gvenliini salam oldular.4 Oryantalistler konular ileme tarzlarnn yan sra konu seiminde de siyasi maksatlarn gerekletirecek tarzda davranmaya meyyaldirler. Oryantalistlerin btn eski Anadolu tarkatlar arasnda en ok Bektailii tetkik etmi olmalar5, asla siyasi gayelerden hali deildir.

B.III. e. Oryantalistlere Gre Tasavvuf ve iilik Oryantalistlerin tasavvufa gayr- slam veya gayr- Snn kaynaklar bulmaya almalarna verilebilecek en gzel rneklerden birisi hi phesiz ran kayna dolaysyla iilik ve tasavvuf konusunda syledikleridir. Oryantalistler, ranllar Ari rk kabul etmi ve tasavvufu bunlara dayandrmak istemilerdir.6 Dolaysyla oryantalistlere gre tasavvuf dncesi Ari ruhun Sami ruha kar tam bir galebesi demekti.7 Zira tasavvuf gibi yksek bir dnceyi Trkler ve Araplar gibi Sami rka mensup kavimler deil de; olsa olsa ancak Avrupallar gibi Ari rka mensup bulunan ranllar ortaya koyabilirdi. Ayrca bu faist dnceyi dillendiren oryantalistlerin says hi de az deildir: Gabinau, Browne, Horten, Delitzsch, Edgard,

1 2

Sphanda, a.g.e. , s. 117. mam amil ve hareketi iin bkz: John F. Baddaley, Ruslarn Kafkasyay stilas ve eyh amil,, Terc: Fatih Tatllolu, Kayhan Yay. , stanbul, Trs, s. 33 3 Sedat zden, Takdim, Ruslarn Kafkasyay stilas ve eyh amil,, John F. Baddaley, Terc: Fatih Tatllolu, Kayhan Yay. , stanbul, Trs, ss 13-14:14. 4 John F. Baddaley, a.g.e., s. 33. 5 Fuad Kprl, Osmanl Devletinin Kuruluu, TTK Yay. , Ankara , 1988, s. 101. 6 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 48. 7 Balcolu, a.g.e. , s. 84.

26

Blochet, Renan

bunlardan sadece birkadr. Hatta Delitzsch daha da ileri giderek;

iiliin tasavvuf perdesi altna brnerek slamiyet iine sokulduunu iddia etmitir.2 Oryantalist dncenin tasavvufun iilikten etkilendii iddialarn incelerken dikkat ekici bir dier hususla daha karlarz. O da oryantalist bakn baz vazgeilmez dogmalar olduu gereidir. Zira birok oryantalist, ran tesirini sanki aikr imi gibi bir pein hkmle kabul etmitir.3 Onlar bu tesiri apriori bir bilgi gibi kabul etmilerdir.4 Oryantalistleri ran tesiri konusuna ynlendiren bir pein yarglar daha vardr: Onlara gre Araplar, mistik dnceye kabiliyetli bulunmadklarna gre; tasavvuf onlara ancak dardan gelmi olabilirdi.5 Ayrca onlar Hint tesiri konusunda da iflah olmaz bir nyargya sahiptiler. Ancak corafi yap itibariyle Hintle dorudan bir al-veri hali tespit edemedikleri iin, rann bu hususta bir eit arac olduunu da zaman zaman savunma yoluna gitmilerdir.6 Ne var ki mantn yan sra tarih de oryantalistleri yalanlar. Zira ilk sfilerin byk bir ksm Arap idi ve akirtleri de Trkler ve Taciklerden oluuyordu.7 Ayrca mistik hareket Arap memleketlerinde geni bir ekilde gelimiti.8 Bu zamanda randa tasavvuftan sz edemeyiz. Zira tasavvuf rana daha sonralar Araplar tarafndan getirilmitir.9

Safa, a.g.e. , s. 84. Hilmi Ziya lken, Mukaddeme, Trk Tarihinde Mezhep Cereyanlar, Tahir Harimi Balcolu, Kanaat Kit. , Ankara , Trs, ierisinde, ss 5-12:6. 3 Safa, a.g.e. , s. 84. 4 Hilmi Ziya lken, slam Dncesi: Trk Dncesi Aratrmalarna Giri, lken Yay. , stanbul , 1995, s. 89. 5 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 49. 6 Gngr, a.g.e. , s. 50. 7 Safa, a.g.e. , s. 85. 8 Safa, a.y. 9 Safa, a.g.e. , s. 84.
2

27

B.IV. DOULU BLM ADAMLARININ MESELEYE BAKIININ GENEL EREVES B.IV. a. slam lemindeki Tasavvuf Aleyhtarl ve Bu Dnce Taraftarlarnn Tasavvufun Kayna Konusuna Bak Ne yazk ki tasavvuf ve tasavvufun kaynana dair menfi dnceler; sadece oryantalistlere has deildir. Baz Mslman limler de tasavvufun kaynan pheli grmler, dolaysyla tasavvuftan uzak durmaya almlardr. Grld kadaryla bu tavrn en nemli nedenlerinden birisi kavram kargaas durumunun yaratt fikr anaridir. nan ve yaay bakmndan slam dininin ngrd snrlarn dna kan baz gruplarn tasavvufi zmreler olarak lanse edilmesi; slam dnyasndaki tasavvuf aleyhtarlnn en etkili -belki de en hakl- nedenini oluturur. Tasavvuf aleyhtarlnn en nemli nedenlerinden birisi de sfilerin tarzlarn benimsemeyen; onlarn dnce, sz ve hareketlerini garip bulan kiilerin tasavvufa ve sfilere mesafeli davranmalarnda ifadesini bulur. Herkesin sfi olmasnn mmkn olmad gibi; herkesin tasavvufu benimsemesi veya sevmesi de mmkn deildir. Kendince baz gerekeler ortaya koyarak tasavvufu benimsemeyiinin nedenlerini aklayan bir ahs; tasavvufi dnceyi benimseyen kimselerce byk bir anlay ve hogr ile karlanmay hak etmektedir. Zaten tarihi vaka, tasavvufi dncenin; byle dnen insanlarla herhangi bir mcadeleye girimediini; bilakis bu tavr taknan insanlarn eletirilerini anlayla karladn gsterir. Ancak bunun yannda; sebepleri olduka karmak ve ounlukla ahs olan bir dnce tarz daha vardr ki; bu dnce, tasavvuf aleyhtarln her eyin zerinde grr. Bu dnceyi tasavvuf aleyhtarl tabiri yeterince ifade edemez; belki bu dnce tarzn tasavvuf dmanl olarak ifade etmek daha doru olacaktr. Bu dncedeki insanlar; tpk oryantalistler gibi tasavvufun kayna konusunda tam bir fikr-i sbit ierisinde bulunmaktadrlar.1 Onlara tasavvufun slm kaynandan bahsedenleri dinlemek bile istemezler. nk onlar Mslmanlarn bana gelen felaket ve skntlarn oundan tasavvufular sorumlu tutarlar.2 Hatta onlarn iinden slam
1 2

Uluda, Tasavvuf ve Eser Hakknda, s. 89. Sarm, a.g.e. , s. 204.

28

medeniyetinin yetitirdii byk mutasavvflar ya Yahudi ajan veya onlara kaplan dalalet yolcular halinde gsterenlere dahi rastlanabilmektedir.1 Bu dncenin nasl bir fayda amalad da pek anlalamaz. Aydn bir mslmann sfileri kfirlikle sulamas herhalde onlara bir zarar getirmeyecei gibi, kendisine de hibir fayda salamayacaktr.2 Tasavvufa kar olanlar umumiyetle onun dnyadan ka temsil ettiini, bu yzden slam cemaatinin dikkat ve gayretini dnyadan ziyade dnyann tesine ektiini sylerler.3 Tasavvufa aka cephe alan baz Mslman mellifler; onlarn bir takm grlerinin dine yabanc bulunduunu sylemekle birlikte, bu yabancln meneini gsterebilmi deillerdir.4 Bu mene saplantsnn ve bu saplanty ortaya karan dogmalarn kaynann oryantalist baktan kaynaklandn ve beslendiini grmek artk zor deildir. Hem, d tesirler karsnda dikkatli ve uyank olan sadece bu mellifler deildir. Birok sfi de bu konuda en az onlar kadar uyank ve dikkatli olmasn bilebilmilerdir. Bu bakmdan d tesirler konusunda uyank olma zelliini onlara inhisar ettirmek doru grnmemektedir.5 Abdul-Bari en-Nedv baz byk din limlerinin tasavvuftan nefret etmelerinin sebebini yle aklar: Tasavvuftan yalnz dnya adamlar deil, baz byk din adamlar da nefret etmektedir. Onlar tasavvufu dinden ayr bir ey gryor ve onu slam eriatna muhalif zannediyorlar. Sonra da tasavvufu bilmezlikten geliyor, ondan rkp kayorlar.6 Bir baka mellif bu konuda u farkl yorumu yapar: Din ilimlerinde yksek seviyeye km baz zatlar da tasavvuf diye bir messesenin varlna akl erdiremiyorlar. nk onlarn tefekkrleri hayattan, yaanan hayattan uzak speklatif bir tefekkrdr. Tasavvuf ise dinamik tefekkr ister. Yani yaarken ve yaayarak dnmek7 Ancak dikkat edilirse tasavvuf aleyhtarlarnn arasnda byk din bilginlerinin saysnn ok az olduu grlr. Bu dnceyi daha ok, din bilgisi yetersiz olan ve dnme yetenekleri daha kt olan insanlarn temsil ettii anlalmaktadr.
1 2

Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri,, s. 11. Gngr, a.g.e. , s. 208. 3 Gngr, slamn Bugnk Meseleleri,, s. 40. 4 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri,, s. 49. 5 Uluda, bn Haldunun Tasavvufi Grleri ve ifas-Sail, s. 22. 6 Abdulbar en-Nedv, a.g.e. , s. 51. 7 Yaar Nuri ztrk, Tasavvufa Giri: Varlk ve nsan, sb, stanbul , 1978, s. X, (10).

29

Ricall-Gayb inancnn slam dncesinde yerinin olmadn savunan ve bunu u ekilde ispat etmeye alan dnceyi, bu duruma rnek olarak gsterebiliriz; Kinat tmyle Allahn kudret ve iradesi ile ynetilir ve Allahn hi kimseye, bu kullara da asla ihtiyac yoktur.1 slam akidesine gre Allahn hibir eye ihtiyac yoktur. Dolaysyla, O, kesinlikle ama kesinlikle ve hibir ekilde; insanlarn cann almak iin Azraile, peygamberleriyle iletiim kurmak iin Cebraile, kullarn sorguya ekmek iin Kiramen Ktibin meleklerine, mminlere vahyinin ulatrlmas iin peygamberlere, salihleri dllendirmek iin cennete muhta deildir. Fakat bu durum, slam inancna gre yukarda zikredilen unsurlarn var olmadna kesinlikle delil olmaz. Binaen aleyh Allahn Ricall-Gayba ihtiyacnn olmamas bu zatlarn var olmamas anlamna gelmez ve slam inanc da kesinlikle byle bir eyi ngrmez. Mslman limler arasnda tasavvufa kar dmanlklarn ilk nce gsterenler sanld gibi Snn ulema deildir. Bu tavr ilk nce Hariciler gsterdi. Daha sonra mamiler bu durumu devam ettirenler oldular.2 Her eye ramen tasavvuf, aleyhtarlarnn kesinlikle saldramad kalelere de sahip olmutur. Abdulkadir Geylan bu durumun en gzel rneidir. slam leminde hi kimse Abdulkadir Geylanye hcum edip gidiatn tenkit etmemitir. Ancak Gulat- ia, Hariciler ve Tasavvufu temelinden inkr edenler bu hkmn haricinde kalmlardr.3 Gnmzde ise tasavvuf aleyhtarl denilince ilk akla gelen Selef dncedir. Ancak Selefliin tasavvuf aleyhtarl tahlle muhta etrefilli bir konudur. Zira her ne kadar Selefliin tasavvuf aleyhtar bir dnce olduu sylense de bu dncenin, zellikle Yeni Seleflikin kendine has bir tasavvuf anlay olduu grlmektedir.4 Kendilerini Selef olarak nitelendiren bugnn baz entelektellerinin tasavvuf aleyhtarln anlamak ise daha da zordur. Zira Selefiyecilik adna Selefe bal olan byk insanlar reddetmek, akl d olduu kadar vicdan ddr.5

1 2

AA, Ricall Gayb, c VII, ( stanbul, 2000 ), s. 39. Massignon, Tasavvuf, s. 2728. 3 Ali Arslan, Abdulkadir Geylan Hazretleri, Mzekkin-Nfus, Erefolu Rum, Terc: Ali Arslan, Arslan Yay. , stanbul , 1976, ierisinde, ss 7-23:15. 4 Kk, a.g.e., s. 2226. 5 Uluda, Tasavvuf ve Eser Hakknda, s. 17.

30

Modernistlerin tasavvuf aleyhtarl ise daha anlalrdr. nk modernistler dini, materyalist kriterlerle deerlendirirler.1 Dolaysyla tasfiyeci reformcularn fkh konularda bile taklid yani otoriteyi kabul etmediklerini dnrsek; mutasavvflarn Batni otoritesine hi itibar etmeyecekleri ve onu zararl bulacaklar imdiden bellidir.2 Zaten tasavvufa yaplan hcumlarn din reform almalar dnemlerinde bilhassa artmas, tasavvufun ferdlik ve batnilik (sbjektif ve esoterik) adn alan iki zelliinden kaynaklanr.3 Modernistler esasnda din dnceye derinlik ve genilik kazandran bu iki dncenin, dinin esasndan uzaklamaya neden olduuna inanrlar. Gnmzde tasavvuf aleyhtarln en net bir ekilde yanstan dnce; miadn dolduran Vahhabi dncedir. slam birliini temsil eden Osmanl Devletine kar ngiliz siyasetini destekleyen Vahhabiler; Mslman kamuoyunda bu davranlarndan dolay hayrla yd edilmeseler de zellikle tasavvuf aleyhtarlnn gnmze ulamasnda nemli roller stlenmilerdir. Bilgisizlik ve kltrszlk, taassup, silahl mcadeleye nem vermek, arlk gibi zelliklerinden olsa gerek;4 Vahhabiler, tasavvufi ve kelm tefekkr ve inana iddetle kar kmlar ve bu gibi ilimlerin tahsilini haram saymlardr.5 Hatta onlarn Kelm ilmine muhalefetleri tasavvuftan daha iddetli olmutur.6 Vahhabiler slam dnyasnda nadiren rastlanan ksr dncenin en dikkat ekici rneklerini vermilerdir. Onlar, bir mslmann Peygamber Efendimiz demesini bile bidat saymlardr.7 Muhtemel ki Vahhabi dncesi istikbalde, verdii mcadelelerle

hatrlanacaktr: ngiliz ajanlarn yannda Osmanl askerleri ve masum Arap halkna kar verdii siyasi mcadele Mslman kamuoyunun saf inanlarna kar verdii fikr mcadele Tasavvufun bu mcadelelerde kar taraf olmas, herhalde onun iin bir kayp olarak telakki edilemez.

1 2

Cemile, a.g.e. , s. 165. Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 11. 3 Gngr, a.g.e. , s. 10. 4 Sleyman Uluda, slamda nan Konular ve tikad Mezhepler, Marifet Yay. , stanbul , 1992, s. 431432. 5 Uluda, a.g.e. , s. 430. 6 Uluda, Tasavvuf ve Eser Hakknda, s. 9. 7 Muhammed Ebu Zehra, slamda Siyasi ve tikad Mezhepler Tarihi, Terc: Hasan Karakaya, Hisar Yay, stanbul , 1983, s. 262.

31

B.IV. c. Baz Mslman limlerin Tasavvuf ve Kayna Konusundaki Grleri 1) bn Teymiyye ( . 728/1328 ) 1

bn Teymiyye tasavvuf dman olarak bilinmesine ramen iyi bir sfi, daha dorusu kendine has bir tasavvuf anlay olan bir sfidir.2 Yine o ilk sfilerin birounu tasvip ve takdir etmektedir.3 Nitekim o, Sfyan- Sevriden ( . 161 / 777 ) bir slam by olarak bahseder.4 Amansz bir Abdulkadir Geylan hayran olan bn Teymiyye, Geylaninin Ftuhul-Gayb adl eserine erhu Kelimat min Futuhil-Gayb ismiyle bir erh yazmtr.5 bn Teymiyye byk sfilere kar hayranln u szleriyle dillendirir: Bu zatlar yle kimselerdir ki; Allahn kerim olan zatnn nurunu grmenin tadn isterler.6 bn Teymiyye tasavvuf ilmi konusunda; sadece sfilere has olan szler syler. Makam ve hl kavramlarn izah etmeden nce yle bir giri yapar: Bundan sonra u gelecekteki arz edeceim aklamalar, kalpler hakkndaki amellerle ilgili bir takm ksa ve zl szlerden ibarettir. Bu kalp amellerine makamlar ve haller de denir.7 Yine o, sfilere has bir tarzda evliyann avam ve havas ksmndan8, Allah sevgisinden9, sevginin hakikatinden bahseder.10 bn Teymiyye tasavvufi dncenin tamamen ortadan kaldrlmas gerektiine inananlara sert kar: Allah hem kalb, hem beden temizliini emretmitir. Her ikisi de Allahn emredip vacip kld dinin bir parasdr.11 Yine o, bu konuda yle syler:

bn Teymiyyenin tasavvuf konusundaki grleri iin bkz: bn Teymiyye, Takva Yolu, Terc: Muzaffer Yldz, Pnar Yay. , stanbul , 1986; Hlya Kk, a.g.e., s. 25-26. 2 Kk, a.g.e. , s. 25. 3 Sleyman Uluda, Giri: Kueyrnin Hayat ve Risalesi, Tasavvuf lmine Dair Kueyr Risalesi, Abdlkerim Kueyr, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , stanbul , 1991, ierisinde, ss 10-89:34. 4 bn Teymiyye, Takva Yolu, s. 14. 5 Uluda, bn Teymiyye, bn Teymiyye Klliyat 1,, Terc: An. , Tevhid Yay. , stanbul , 1986, ierisinde, ss 15-62:43. 6 bn Teymiyye, Takva Yolu, s. 122. 7 bn Teymiyye, a.g.e. , s. 9-10. 8 bn Teymiyye, a.g.e. , s. 11. 9 bn Teymiyye, a.g.e.s. 7189. 10 bn Teymiyye, a.g.e. , s. 91-129. 11 bn Teymiyye, bn Teymiyye Klliyat 1, s. 80.

32

Szm ona fakih ve abid birok kimse gryoruz ki; akllar, fikirleri beden temizliinden ibaret.1 bn Teymiyye taraftar olduklarn iddia edip sfilere hcum edenler, dikkat ederlerse sfilerin hcum ettikleri szlerinin aynlarn veya benzerlerini bn Teymiyyenin de sylediini greceklerdir. Hatta onlarn hcumlarna dayanak noktas edindikleri menkbe, keramet ve teberrk gibi kavramlarn bn Teymiyyenin o zamanki rencileri ve taraftarlar tarafndan kullanldna ahit olacaklardr: Talebesi el-Bezzar menkbelerini anlatmak iin, yazd eserde bn Teymiyyenin kerametlerine bir blm ayrmtr.2 Daha da ilgin olan; bn Teymiyye lnce cenazeyi ykamada kullanlan suyun artan ksmn ien cemaat, gaslda kullanlan sidr aarn da aralarnda blmlerdi.3

Osmanlnn kurulu yllarnda am blgesinde yaayan bn Teymiyyenin her nedense etkisi Osmanl lkesinde pek fazla grlmemitir.4 htimal ki bunda bn Teymiyyenin baz Snn kurumlara kar ald tavr etkili olmutur. Zira bn Teymiyye Snn kelamn hem esastan hem usul ynnden reddetmi, bunu yaparken; zellikle bn Rdden ( . 595 / 1198 ) faydalanmt.5 bn Teymiyye Allahn zatnn arn zerinde bulunduuna inandndan; bu inanc kesinlikle kabul etmeyen sfileri ve Snn limleri hull itikadna zahip olmakla sulamtr.6 Hlbuki hem btn ehl-i snnet limleri 7 hem de tm sfiler 8 hulln slam itikadna aykr olduu konusunda ittifak etmilerdir.

1 2

bn Teymiyye, a.g.e. , s. 81. Uluda, bn Teymiye, s. 33. 3 Uluda, a.g.m. , s. 31. 4 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 138. 5 Uluda, bn Teymiye, s. 39. 6 Yusuf evki Yavuz, Hull, DA, c XVIII, ( stanbul, 1998 ), ss 341344:342. 7 Yavuz, a.g.m. , s. 343.
8

Ebu Nasr es-Serrac, el-Lma, Tah: Abdulhalim Mahmud, Tah Abdulbaki Srr, Msr, 1960, s. 541 542; Ebu Hafs ihabddin mer es-Shreverdi, Tasavvufun Esaslar, Haz: Hasan Kamil Ylmaz, rfan Gndz, Vefa Yay. , stanbul , Trs, s. 100101; el-Hucvr, a.g.e. , s. 388389; brahim Hakk Erzurumlu, Marifetname, Sad: M. Fuad Baar, Kitsan Kit. , stanbul , Trs, s. 542.

33

2) bn Haldun ( . 808/1405 ) 1 Kendisi de bir dnem tasavvufa intisap eden bn Haldun, tasavvufa gayr-i Snn kaynaklar tayin eden slam limlerinin ilklerindendir. Amel tasavvufla pek ilgilenmemesine ramen sultann grevlendirmesiyle Baybars tekkesi eyhliine atanan ve bu grevi bir dnem srdren bn Haldun;2 kutb ve onunla birlikte giden meratibin, tasavvufa smailiyye mezhebinden gemi olduu eklindeki genel kanaatin mimardr.3

bn Haldun tasavvuftaki hrka giyme4, kutb ve abdala inanma dncesi


6

ve vahdet

gibi hususlarn kaynann, ia akidesi7 olduunu savunur. Hatta daha da

ileri giderek yle der: Btn bunlar ia ve Rafzlerin szlerinden ve mezheplerine dair yazdklar kitaplarndan alnmtr.8 Bata sosyoloji olmak zere birok akl ilimlerde zamannn zirvesi olan bn Haldun; tasavvuf konusundaki yukardakilere benzer birok grnden tr tenkidi hak etmektedir.9 Nitekim bir rencisi onun hakknda eri ilimlerde sfrdr, akl ilimlerde bilgisi vardr.10 demektedir. Geri bn Haldun gibi byk bir lime eri konularda bilgisizdir demek pek yakk almasa da; onun tasavvuf hakknda ortaya att yukardaki ok sert ifadeler bu tezi dorular niteliktedir. u ok aktr ki; kendisi de bir dnem Fatmlere intisap etmi bulunan bn Haldunun11 tasavvuftaki birok hususu ii inanca balamas, onun byk bir lim oluu sfatna asla yakmamaktadr.

bn Haldunun tasavvuf konusundaki grleri iin bkz: bn Haldun, Tasavvufun Mahiyeti, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , stanbul , 1998; bn Haldun, Mukaddime, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , 2 C, stanbul , 1982, c I, s. 392395, 769780, c II, s. 11131132; Sleyman Uluda, bn Haldun ve Mukaddime, Mukaddime, bn Haldun, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , 2 C, stanbul , 1982, c I, ierisinde, ss 15195:7783. 2 Uluda,a.g.m. , s. 56. 3 Gngr,slam Tasavvufunun Meseleleri,, s. 102. 4 bn Haldun, Mukaddime, c I, s. 769, c I, s. 1126. 5 bn Haldun, a.g.e. , c I, s. 769, c II, s. 1126. 6 bn Haldun, a.y. 7 bn Haldun, a.y. 8 bn Haldun,a.g.e. , c II, s. 1127. 9 bn Haldunun tenkidi iin bkz: Uluda, bn Haldun ve Mukaddime, s. 6266. 10 Uluda, a.g.m. , s. 63. 11 Uluda, a.g.m. , s. 65.

34

Geri bn Haldunun sevmedii topluluklarla ilgili olumsuz grd hususlar ar derecede genelleyerek ve abartarak aktard bilinen bir durumdur. Onun btn bir Arap milleti iin syledii u ifadeleri bu durumu aka gstermektedir: Araplar vahi bir millettir. Araplarn tabiat yama ve talandr. Araplarn ele geirdikleri memleketler, hzla harap olmaya yz tutar.1 Mlk siyasetinden en uzak olan millet Araplardr.2 3) mam evkn ( . 1250/1835 ) 3

Selef tasavvuf anlaynn, Snn tasavvuf anlayna kar getirdii eletirilerin dozunun tespiti ve gnmzde selef dncenin temsilcisi olduklarn savunan kiilerin, tasavvufun btn kurumlarna kar ynelttikleri saldrlarn dayanaklarnn ortaya konulmas asndan; mam evknnin velyet konusundaki grleri son derece nemlidir. evkn velyet ve keramet konusunda aynen yle syler: Hi kimse evliyaullahta meydana gelen geree uygun doru keifleri inkr etmemelidir. Zira bu Resulllah (s.a.v.)n am olduu bir kapdr.4 Yine evkn, kerametin hak olduu konusuna kendisi de selef bir dnr olan bn Cevzinin Sfats-Safve adl eserini delil olarak gsterir.5 Durum byle olunca, kendilerine bn Teymiyye, bn Cevzi, Ebul l Mevdud, mam evkn gibi selef dnce mensuplarn kalkan edinen ahslarn tasavvufun btn kurum ve kuramlarn reddeden, hatta onun varln bile sorgulamaya kalkan dnceleri bsbtn dayanaksz kalmaktadr. Dolaysyla tasavvufu tamamen inkr etmek isteyenlerin, kendilerine daha baka hareket noktalar bulmalar gereklilii ortaya kmaktadr.

1 2

bn Haldun, Mukaddime, c I, s. 470. bn Haldun, a.g.e. , c I, s. 473. 3 mam evknnin tasavvuf konusundaki grleri iin bkz: mam evkn, Allah Dostlar, Haz: Abdl-Vahid Metin, Tevhid Yay. , byb, Trs. 4 evkn, a.g.e.s. 22. 5 evkn, a.g.e. ,s. 31.

35

4) Hasan el-Benna( . 1949 ) 1 Kendisi de bir zaman tarkata intisap ederek tasavvuf yoluna giren 2 el-Benna eyhini hayrla yd eder ve onun hakknda unlar syler: Biz onun hakknda hayrdan baka bir ey biliyor deiliz.3 Allah bize yapt bu hizmetleri dolaysyla onu en iyi bir ekilde mkfatlandrsn.4 Hasan el-Benna daha sonra hvan- Mslimin Cemiyetine katlp katlmama hususunda eyhinden farkl dnp tasavvuf yolundan ayrlm olsa da;5 tasavvuf ve mutasavvflarn faziletlerini sylemekten hibir zaman kanmamtr. O, zellikle tasavvufun slamn pek ok yerde ve uzak blgelerdeki yaylmas hususundaki katklarna
6

ve mutasavvflarn nefisleri tedavi etmek ve onun hastalklarna uygun

ilalar vermek asndan baka eitimcilerin varamadklar bir noktaya vardklar 7 gibi hususlara deinir. Hasan el-Benna bir konumasnda; yaptklar davetin temel zelliklerinden birisinin tasavvufi bir hakikat olduunu belirtmitir.8 el-Benna tasavvuf iin yapt vglerinin yannda; ona zamanla felsefe9 ve politikann yapmaktadr.
10

kart eletirisini de

5) Ebul-l Mevdud ( . 1979 ) 11

Byk slam limi Mevdud tasavvuf kart olarak tannanlardandr. Hatta lkemizdeki tasavvuf aleyhtar birok kimse konuyla ilgili grlerini Mevdudye

Hasan el-Bennann tasavvuf konusundaki grleri iin bkz: Hasan el-Benna, Hatralarm, Terc: M. Beir Eryarsoy, Dnce Yay. , stanbul , 1981, s. 2439. 2 el-Benna, a.g.e. , s. 32. 3 el-Benna, a.g.e. , s. 33. 4 el-Benna, a.g.e. , s. 34. 5 el-Benna, a.y. 6 el-Benna, a.g.e. , s. 38. 7 el-Benna, a.g.e. , s. 34. 8 Havva, a.g.e. , s. 21. 9 el-Benna, a.g.e. , s. 37. 10 el-Benna, a.g.e. , s. 38. 11 Ebul-l Mevdudnin tasavvuf konusundaki grleri iin bkz: Ebul-l Mevdud, Meseleler ve zmleri 3, Terc: Yusuf Karaca, Risale Yay. , stanbul , 1990, s. 285287.

36

dayandrmaya alrlar. Hlbuki Mevdud her szn tasavvuf aleyhtarlna dayandran kiilerin slubunu asla benimsemez ve ok az yerde dorudan tasavvufla ilgili eletirilere yer verir. Bu eletirilerinde ise asla sayg snrn amaz. Onun u ifadeleri bu durumu sarahaten ortaya koymaktadr: Sema etmeyi Allaha yaknlamann yolu olarak kabul edenlerin itihadna ben inanamam. Mesela eyhi gyabnda gz nnde canlandrmay benimseyenlerin itihatlarnda isabetli olduklarn da kabul edemem. Bunlar ben yanl kabul ediyorum. Bunlara katlmamay ve bu gibi kimselerden uzak durmay tavsiye etmeyi gerekli gryorum. Ama bununla birlikte, bu yollarn kendilerine bal olduu o byk tasavvuf erbab hakknda kstahlk etmeyi doru bulmuyorum.1 6) Sid Havva ( . 1989 ) 2

Sid Havva da selef bir tasavvuf anlay iin mcadele edenlerdendir. Ancak o dier selef tasavvuf savunucularndan farkl olarak tarkat sisteminin gerekliliini kabul etmektedir. Bu amacn yle aklar: Selef bir tasavvuf eklinin gelimesi iin alyorum. lim ve zikir meclisleri, eyh ve halkalar olan selef bir tasavvuf. Bundan baka bir tasarm yoktur.3 O, bu dncesinde iki tarafa da ayn mesafede olduunu belirtir: Sofu olsun, selef olsun kimseden ekinmeden ve alerji duymadan herkesten gelecek hakl sze barmz aktr.4 Havva, baz selef tasavvuf savunucularnn yapt gibi; tartmay tasavvuf kavramnn bizzat kendisine kadar tanmasna kar kar: Halk arasnda yleleri vardr ki, tasavvuf ve sofiye isimlerini duymaya bile raz deildir. Bylelerine yava olun diyorum. Aramzda tarih hakem olsun. Asrlardan beri kimse tasavvuf ismini inkr etmi deildir. nk nahiv, bedi, mean, fkh ve dier ilim dallarnda olduu gibi bu bir stlahtr. limlerin de ifade ettii gibi stlahlarda srtme olmaz.5

1 2

Mevdud, a.g.e. , s. 287. Said Havvann tasavvuf konusundaki grleri iin bkz: Said Havva, Ruh Terbiyemiz: slam Tasavvufu. 3 Havva, a.g.e. , s. 20. 4 Havva, a.g.e. , s. 18. 5 Havva, a.g.e. , s. 14.

37

Sid Havvann tasavvuf ve sfilerin niteliklerini belirtmek zere sarf ettii szlerden bazlar unlardr: slam hareketin ayn anda tasavvufla ruhi eitim hakknda ak bir nazariyeye ihtiyac vardr.1 Her eyi bir tarafa braksak bile eyh amilin Trkistanda hareketini, mam Rabbaninin Hindistanda hareketini, Senusilerin Libyada ve Dervilerin Sudanda hareketlerini unutmamz mmkn deildir.2 Muhtelif asrlar boyunca slam mmetinin yzde doksannn tasavvufla ilikisi olmutur.3 Tasavvuf ve erbab bakalarnn ulaamad yerlere ve muhitlere ulamaktadr.4 ok denedim ok grdm, ama slam esaslarna uygun temiz bir tasavvuf terbiye alm kiiler dnda; nefiste kemal, slukta ihsan ve akllca muamele gcne sahip nadir kimseler grebildim.5 Sid Havva zaman zaman tasavvufa ve bu ilimle uraanlara ynelik eletirilerde de bulunmutur. Bunlardan bazlarn ylece zikredebiliriz: Tasavvuf konusunda kitap yazanlarn ou, bu ilmi belirli bir zmreye hasretmilerdir.6 Bu ilimle uraanlarn ounun slam tasavvurlar ksr ve anlaylar dardr.7 Ehl-i Snnet vel-Cemaat akidesi ile fkh mezhepleri nda yazlarn tasavvuf kitaplar azdr.8 Cahil sofularla cahilce tasavvufun cihat davasnn unutulmasnda rolleri olduu devirler artk gelip gemitir.9 Havvann bir yandan tasavvufa vgler yadrrken; br yandan bu ilimle uraan bazlarn eletirmesi bir tenakuz olarak grlmemelidir. Zira onun vd tasavvuf, slam yaantnn bir rn olana tasavvufken; onun yerdii, tasavvuf adna yaplan ve slam yaam tarzyla badatrlamayacak olan menfi hareketlerdir. Yine onun vd, peygamberlerinin izinden giden byk sfiler iken; onun yerdii, tasavvuf kisvesine brnp slam dininin kesinlikle ho grmeyecei iler yapanlardr.

1 2

Havva, a.g.e. , s. 7. Havva, a.g.e. , s. 10. 3 Havva, a.g.e. , s. 12. 4 Havva, a.g.e. , s. 1213. 5 Havva, a.g.e. , s. 27. 6 Havva, a.g.e. , s. 7. 7 Havva, a.g.e. , s. 9. 8 Havva, a.g.e. , s. 7. 9 Havva, a.g.e. , s. 10.

38

Netice olarak unu syleyebiliriz ki; Havva, kendisine tasavvuf taraftarlaryla kartlar arasnda bir yer tayin edip, iki tarafn arlaryla da mcadele etmeyi kendine vazife telakki etmektedir.1

7) Ebul-Hasen en-Nedv ( . 1999 ) 2

en-Nedv tasavvuf konusundaki fikir ve dncelerini belirtmek zere mstakil kitap yazan slam limlerinden biridir. O, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir, Ruhbanlk Deil ismiyle Trkeye tercme edilen kitabnda slam leminin sfilere duyduu ihtiyac yle dile getirir: Mslmanlarn Kuran ve Kuran ayetlerini retmenin yannda hikmet ve nefis tezkiyesini de at ba yrten kuvvetli ahsiyet ve davetilere ihtiyac vardr.3 Ebul-Hasen en-Nedv ayn eserinde sfiler hakknda u pe pee sralayacamz vglerde bulunur: Eer onlar olmasayd; cemiyetin ahlak balar kopar, hayatn ruhla olan mnasebeti kesilir; kalplerin Allaha olan ball zayflard. Onlar olmasayd kalplerden ihls kaybolur, manevi ceza korkusu vicdanlardan ekilirdi. Onlar olmasayd Batni hastalklar ortal kasp kavururdu.4 Bu zevatn, slam ordularnn savamad veya fethedemedii uzak lke ve ehirlerde bile slamn yaylmasnda byk rol olmutur. Onlarn sayesinde slam dini; Hindistanda, Hint Okyanusu adalarnda, inde, Endonezyada ve Siyah Afrikada yaylmtr.5 Meayh ve mutasavvflar; makam ve mansba iltifat etmedikleri gibi; emir ve krallar tarafndan hediye edilmek istenen arazi, gelir ve ihsanlar da reddetmilerdir.6 Bu meayh- kiram; iyi ahlak ve drst gidiata, namuslu alverie, hak hukuka riayet ve borlarn denmesine son derece nem verirlerdi.7 Fakat en-Nedv tasavvufular ve tasavvuf kartlar arasndaki anlamazln kaynan tasavvufulara balar. Ona gre bu anlamazln nedeni tasavvufularn
1 2

Havva, a.g.e. , s. 12. Ebul-Hasen en-Nedvnin tasavvuf konusundaki grleri iin bkz: Ebul-Hasen en-Nedv, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir Ruhbanlk Deil, Ebul-Hasen en-Nedv, Takdim. 3 Ebul-Hasen en-Nedv, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir, Ruhbanlk Deil, s. 33. 4 Ebul-Hasen en-Nedv, Takdim, s. 15. 5 Ebul-Hasen en-Nedv, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir, Ruhbanlk Deil, s. 37. 6 Ebul-Hasen en-Nedv, a.g.e. , s. 109. 7 Ebul-Hasen en-Nedv, a.g.e. , s. 101.

39

tasavvuf isminde srarl olmalardr. O, bu durumu yle izah eder: Eer mutasavvflar; insan karakterinin ve onlar kuatan corafi artlarn, daha dorusu zemin ve zamann deimesiyle usul ve metodlarn da tavrdan tavra gireceini hesaba katarak bu ana gayeye ulamak iin tezkiye, ihsan ve fkh- batn tabir olunan ameli zel bir metoda kar ayak diremei brakrlar da; vasta da deil de mnhasran gayede srar ederlerse, bu iki kaziyede atma olmayacak, bu iki meselede taraflar cidale tutumayacaktr.1 Yine o, bu durumun zm olarak; tasavvuftan farkl bir ismin kullanlmasn nerir. Ona gre bu isim ihsan, tezkiye veya fkh- batn kavramlarndan birisi olmaldr.2 Tabiidir ki en-Nedvnin bu nerisi kabul grmemitir ve tasavvuf kavram kullanlmaya devam etmektedir.

8) Abdulbar en-Nedv 3

Abdulbar en-Nedv Tasavvuf ve Hayat isimli eserinde zellikle Snn tasavvufun niteliklerini ve kendisine gre nasl olmas gerektiini belirtir, tasavvufa mal edilen yanllklar aklar. Yanl yaptklarna inand tasavvufular da, ar giden tasavvuf dmanlarn da eletirmekten ekinmez. Abdulbar en-Nedvye gre kmil bir eyhte u zellik bulunmaldr: Yeterli derecede ilim sahibi olmal; akidesinde, amelinde, ahlknda tamamen eriat llerini muhafaza etmeli; dnyaya ve dnya metana kar haris olmamal.4 en-Nedv tasavvuf sempatizanlar ve dmanlar arasndaki mcadelenin, tasavvufa baz olumsuz unsurlarn girmesine neden olduunu dnr: Tasavvufun dostlaryla dmanlar, sevenleriyle sevmeyenleri arasnda kopan fitne marekesi uzun zaman devam etmi ve bu malum fitne sebebiyle cahil sofular, bilgisiz taraftarlar iin bhyye ve ilhadn tasavvufa hull yollar almtr.5

1 2

Ebul-Hasen en-Nedv, Takdim, s. 12. Ebul-Hasen en-Nedv, a.y. 3 Abdulbar en-Nedvnin tasavvuf konusundaki grleri iin bkz: Abdulbar en-Nedv, a.g.e. 4 Abdulbar en-Nedv, a.g.e. , s. 214. 5 Abdulbar en-Nedv, a.g.e. , s. 157.

40

Abdulbar en-Nedv halk arasnda tasavvuf ve sfilere dair kani olunan yanl dncelere de kar kar. Anlatt u olay gerekten dikkat ekici niteliktedir: Bir gn bana; Haydarabadda namaz ve orucuna mdavim, bunlar zerine titreyen bir memur yle demiti: Allahn veli kullarndan niin kimse kalmamtr? Falan yerden merkeze nakledilmem iin Dekkan dolatm, Hindi aradm; eyhler arasnda arzumu gerekletirecek bir kimse bulamadm.1 unu hemen sylemelidir ki Abdulbar en-Nedv, bu ve benzeri yanl dnceler nedeniyle kesinlikle tasavvufu ve sfileri sulamaz. O, sadece bu misli yanl dncelere sahip olanlar eletirmekle yetinir.

9) Macid Fahri 2

Oryantalist bir evrede yetien Mslman dnrlerden olan Macid Fahri; tasavvuf ve onun kayna konusunda adeta bir oryantalist gibi dnr. Massignon, Nicholson ve Arberry gibi lml oryantalistlerin yapt zere o da; tasavvufun ilk halini ve ilk sfileri daha ziyade slam yaantya yaktrr. Bu konuda unlar syler: Bizim tetkikimiz gstermitir ki ilk sfi hayat rneklerinde Kuran ve hadiste bulunmayan esas hemen hemen yok gibidir.3 lk mutasavvflar umumiyetle sk skya snnete bal kaldlar.4 Ne var ki neticede o da, tasavvufu gayr-i slam olarak nitelendirecek bir yn bulmadan duramaz: Tasavvufun gayr-i slam bir unsur olarak grlmesine imkn veren ey, ilk sfilerin eserlerinde ve uygulamalarnda eriatn ibadet ynnn tesine geme ve onu tamamen aan bir Hakikate ulama eilimidir.5 Macid Fahrinin ancak bir oryantalistin ifadelerinde bulabileceimiz yukardaki birbirine zt szlerini, u iddial

1 2

Abdulbar en-Nedv, a.g.e. , s. 123. Macit Fahrinin tasavvuf konusundaki grleri iin bkz: Macit Fahri, slam Felsefesi, Kelam ve Tasavvufuna Giri, Terc: ahin Filiz, nsan Yay. , stanbul , 2000, s. 101113, 149159; Macid Fahri, slam Felsefesi Tarihi, Terc: Kasm Turhan, klim Yay. , stanbul , 1992. 3 Fahri, a.g.e. , s. 218. 4 Fahri, a.g.e. , s. 219. 5 Fahri, a.g.e. , s. 218.

41

teziyle birlikte deerlendirsek; onun konuya bakn daha net bir ekilde anlarz: Tasavvuf, slam dininin birok talimleriyle badamaz.1

B.V. TASAVVUFA YABANCI KAYNAKLAR ARAYAN TRK ARATIRMACILAR VE BUNLARIN GRLERNN TAHLL 1) Fuad Kprl ( . 1966 ) 2

Ord. Fuad Kprl, zellikle Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar isimli eseriyle Avrupa ilim evrelerinde byk bir n kazanmtr.3 Bu durumda phesiz onun tasavvufun kayna konusunda oryantalist tezlerle dar da olsa belli bir erevede uzlam olmas ciddi bir amildir. Ayrca kendisi ounluunu oryantalist mihraklardan ald drt fahri doktorluk ve sekiz muhabir veya eref yelii payelerine sahiptir.4 Kendisinin slam Ansiklopedisinin tercmesinde yklendii nclk grevi ve dileri bakanl dneminde Trkiyede dzenlenen oryantalist konferanslarda yapt organizatrlk hizmeti herkese bilinmektedir. Ancak Fuad Kprl btn konularda oryantalist tezlere katlmaz.

Oryantalistlerin, Kuran ve Hadis konusunda yaptklar eletirilere iddetle cevap verip; tasavvuf konusunda yaptklar eletirilere hak veren baz Mslman limler5 gibi; o da Trk tarihi hakknda oryantalist tezlere iddetle cevap verirken onlarn tasavvufun menei konusundaki grlerine katlm grnmektedir. Fuad Kprl ok doru bir tespitle oryantalistleri Trk tarihi konusunda yanl neticelere gtren en byk amilin, onlarn Trkler hakknda besledikleri yanl fikirler olduunu syler.6 Yine oryantalistlerin tasavvufun yabanc kaynaklar meselesini ispat edilmesi gereken bir husus olarak deil de adeta bir doma olarak kabul ettikleri zerinde
1 2

Fahri, a.g.e. , s. 213. Fuad Kprlnn tasavvuf konusundaki grleri iin bkz: Fuad Kprl, slam Sufi Tarkatlarna Trk-Mool amanlnn Tesiri, AF Dergisi, S 18, Ankara , 1972, ss 14152; Fuad Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar; Mehmed Fuad Kprl, Kprlden Semeler; Orhan Fuad Kprl, Fuad Kprl, KTB Yay. , Ankara , 1987; M. Fuad Kprl, Bekta-Hac Bekta Veli. 3 Orhan Fuad Kprl, Fuad Kprl, s. 15. 4 Orhan Fuad Kprl, a.g.e. , s. 9. 5 Derin, Msteriklerin Tasavvufa Bak As ve Bu Sahada Yaptklar Aratrmalar, s. 486. 6 Kprl, Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Tesiri, tken Yay. , stanbul , 1981, s. 23.

42

hassasiyetle durularak belirtilmiti. Fuad Kprl onlarn ayn tavrlarnn Osmanl kurumlarnn menei konusunda da geerli olduunu u ok isabetli tespitiyle aka ortaya koymaktadr: Bugne kadar Bizans messeselerinin Osmanl messeseleri zerindeki derin tesirinden bahsedenler, itiraf etmeli ki bunu ispat lazm bir dava eklinde deil, ispat edilmi bir mesele hatta bir mtearife eklinde ortaya srmlerdir.1 Fuad Kprl slam ve tasavvuf konusundaki oryantalist tezleri, Trk tarihindeki oryantalist tezlere kar taknd savunucu sluba benzer bir tavrla deil; bilakis kabullenici bir slupla deerlendirir. Bu balamda slamiyetin hicri ikinci asrdan itibaren eski haline gre mhim farklar gsterdiini2 ve Tasavvuf mesleinin slamiyetin ilk asrlarnda hi yok iken sonralar ran, Hint, Yunan fikirlerinin ve ksmen de seviliin tesiriyle teekkl ettiini3 syleyerek slam ve tasavvuf konusunda oryantalist tezlere katldn ortaya koyar. Fuad Kprl, aada ele alacamz Ahmet Yaar Ocak ve Abdulbaki Glpnarl gibi Trk sfiliinin heteredoks bir kkten geldiini ispatlamaya alma konusunda byk gayret gstermitir. Bu balamda Geni grl Mslman sfiler Ehl-i Snnetin pek kat kaidelerinden kendilerini kurtarmlard.4 gibi ifadelerle, hem sfileri heteredoks olarak tantma gayretine giriir ve hem de kendi metoduyla onlar temize karmaya alr. Kprl, Elmaldaki Abdal Musa tekkesinde oturan Dervilerin Ehl-i Snnetten olduklarn syleyen Evliya elebiye sert bir ekilde kar kar ve onun detinin byle olduunu syler.5 Yine, Ahmet Yaar Ocakn birok keramet motifine Kitab- Mukaddesi kaynak gstermesine benzer bir tavrla; hayvanlara binme kerametlerine ismini vermedii bir kaynakta geen bilgiyi mene olarak gsterir. Buna gre bir amann ata binerek ge ykseldii kaydedilmektedir. Bu durum hayvanlara binme kerametleriyle ilikilidir. Buradan da sfiliin amanizmden etkilendii ortaya kmaktadr.6 Ne var ki Kprl de Ocak da, slam Tarihini ve Hz. Muhammedin mucizelerini gz ard ettiini aka gstermektedir. Zira Hz. Muhammedin
1 2

Kprl, a.g.e. , s. 19. Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, s. 10. 3 Kprl, a.g.e. , s. 11. 4 Kprl, slam Sufi Tarkatlarna Trk-Mool amanlnn Tesiri, s. 147148. 5 Kprl, Kprlden Semeler, s. 117. 6 Kprl, slam Sufi Tarkatlarna Trk-Mool amanlnn Tesiri, s. 151.

43

mucizelerinin iinde bir Burak Hadisesi vardr ki; Hz. Muhammed bu ata benzetilen yaratkla Mekkeden Kudse gtrlmtr.1 Burak hadisesini aradan karp; hayvanlara binme kerametlerini amanizme dayandrma Fuad Kprl gibi byk bir Trk aratrmacya deil ancak bir oryantaliste yakr. Ne var ki Kprlnn sz konusu ifadesinin getii slam Sfi Tarkatlarna Trk-Mool amanlnn Tesiri isimli on iki sayfalk makalesinde tam krk adet yabanc dipnot bilgisi (oryantalist veri, M.S.S.) bulunmas;2 onun bu konuda oryantalist tavrdan etkilendiini gsterir. Fuad Kprl Yunus Emreyi gayr-i Snn olarak tantan grlere kar kar ve onu yle savunur: slam tasavvufunun pek ince birtakm tevilleri ve baka birok hususiyetleri bilinmeyecek olursa ancak o vakit Yunusun akideleri Ehl-i Snnet akaidine aykr saylabilir.3 Yine o, Yunus Emrenin Hurufi bir air olarak tantlmasn asla kabul etmez: Yunusun Hurufiliin kurucusundan nce yaamasna ramen onu Hurufi bir air olarak tantmak esassz ve vehimden ibaret olan bir iddiadr.4 Kprlnn tasavvuf tarihi konusunda aratrma yapan birok bilim adammzn gremedii baz incelikleri grmek ve bunlar gn yzne karmak gibi ok nemli bir zellii vardr. Mesela o, Yunusun ilahilerindeki vahdet-i vcuddan kaynaklanan motiflerin hibir zaman hull ve ittihad olarak deerlendirilemeyeceini ortaya koymutur.5 Gerekten de vahdet-i vcud dncesi ile hull ve ittihad inanlar arasndaki fark grmek ok ince bir tahll gerektirmektedir.6 Fakat yine Fuad Kprlnn, Yunusun panteizm mesleine (hem de) iddetle mensup bulunduunu sylemesi,7 yukardaki tavryla hi uyumaz. Zira ok ince bir tahll yaplnca grlecei zere; panteizm ile vahdet-i vcud arsndaki fark, inan ile inanszlk arasndaki farkn ayndr.8

Burak hadisesi iin rnek olarak bkz: mer Nasuhi Bilmen, Byk slam lmihali, Sad: Ali Fikri Yavuz, Ota Yay. , Ankara , Trs, s. 505; mer Nesef, slam nancnn Temelleri, Haz: M. Seyyid Ahsen, Ota Yay. , stanbul , 1971, s. 173. 2 u makaledeki dipnotlara dikkatle bkz: Kprl, slam Sufi Tarkatlarna Trk-Mool amanlnn Tesiri 3 Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, s. 280, db. 4 Kprl, a.g.e. , s. 284. 5 Kprl, a.g.e. , s. 271. 6 Byk Mslman dnr Ferit Kamn vahdet-i vcud ve hulul-ittihat dnceleri arasndaki fark ortaya koymak zere yapt aklamalar iin bkz: Kam, Vahdet-i Vcud, s. 8283. 7 Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, s. 267. 8 Kam, a.g.e. , s. 5354.

44

Fuad Kprlnn bir sfiden bahsederken onu vmek adna, dier baz sfileri eletirmek gibi bir deti daha vardr. Yunus Emreyi vmek adna u ifadeleri kullanr: Yunus, Muhyiddin Arab ile Celaleddin Rumide tesadf edilen ve ulemay rsumun byk bir ksm tarafndan bile -isterse tevil yolu ile olsun- eri hkmlere aykr grlmeyen esaslarn dna kmad iin onu Batniyyeden yani akaid-i resmiyeye uygun olmayan mezhepler erbabndan saymak tamamyla yanltr.1 Fakat yine Kprlnn bu sefer Ahmed Yeseviyi ( . 562 / 1166 ) vmek adna Yunus Emreyi eletirmesi hi anlalabilir bir tavr deildir. Yunus Emrenin yetmi iki millete bir bakmay ngren geni telakkisini, Mevlanann panteist felsefesini hatrlatan eyler Divan- Hikmette hibir surette yer bulamamtr.2 Fuad Kprlnn Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar isimli eserinde, her eye ramen ve genel olarak Trk sfiliinin Snnlik ynn n plana kard; fakat zamanla bu grnden vazgetii bilinmektedir. Yeni grlerini ise zellikle slam Sfi Tarkatlarna Trk-Mool amanlnn Tesiri isimli eserinde aklamtr. Dolaysyla daha nce Snnliini ne kard Ahmed Yesevinin, heteredoks bir ahsiyet olduunu iddia etmitir. Lakin onun bu duruma delil olarak gsterdii hususlar, Kprlnn bilimsel aratrmalar sonucu deil de deien konjonktr icab grlerinden vazgetiini sezdirmektedir. Nitekim onun, Ahmed Yesevinin meclislerinde rtsz kadnlar bulunduuna dair ortaya atlan iddialar desteklemek zere getirdii delil ok artcdr. Buna gre, bir Nakibend derviinin menakpnamesinde Ahmed Yesevinin meclislerinde rtsz kadnlar bulunduuna dair ona iftira edilmitir. denilmektedir. Bu durum bize Ahmed Yesevinin meclislerinde rtsz kadnlar bulunduunu gsterir.3 Geri her ne kadar Fuad Kprl grn deitirse de Yeseviliin tarihi deimemitir ve Yesevilik Snn bir tarkattr.4 Kprl, Bektailik konusundaki fikrini ise hemen hemen hi deitirmemitir. O, Bektailiin sonradan heteredoks bir hviyet kazand grne kar kar5 ve yle der: Bektai tarkatnn daha ilk kurulu anlarnda bile ona intisap edenler, btn

1 2

Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, s. 280. Kprl, a.g.e. , s. 132. 3 Kprl, slam Sufi Tarkatlarna Trk-Mool amanlnn Tesiri, s. 143. 4 Uluda, iilikte Tasavvuf, s. 210. 5 Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, s. 9596.

45

haram olan eyleri mbah gren zndklar gibi telakki edilmi yahut Hurufiyye taifesinden addolunmak suretiyle eriat-d saylmtr.1 Hlbuki durum hi de yle deildir ve Bektailiin heteredoks bir kkten geldiine dair ileri srlen grler iddia olmaktan te bir anlam ifade etmemektedir.2 Daha da mhim olan Yunus Emrenin Hac Bekta- Veliden sonra yaad ortadayken; yine Kprlnn kendi deyimiyle Hurufiliin kurucusu Fazlullah Hurufnin Yunus Emreden sonda yaad3 bilinirken Hac Bektan ve ilk Bektailerin Hurufi olarak nitelenmesi alken, mantken ve tarihen imknsz olmaktadr. Kprl her eye ramen Trk sfiliini heteredoks bir kkene balama konusunda grlerini biraz sonra inceleyeceimiz Ahmet Yaar Ocak ve Abdulbaki Glpnarl gibi ok kat olmamtr. O, en azndan Babailerin bir tasavvuf tarkat deil, bir Alevi taifesi olduunu itiraf etmitir.4

2) Abdulbaki Glpnarl ( . 1982) 5

Abdulbaki Glpnarl Mevlevi bir muhitte yetitiini ve yazlarndaki metodun ana hatlarn yle anlatr: Takdir bizi bu potada yourdu. Doar domaz bu havay almaya baladk. Gzmz Mevlevi yzlerine, kulamz ayin ve naat namelerine ald. nandk, inandrdk. Grdk, belledik. Duyduk, cotuk. Aladk, alattk. Nihayet zaman gzlerimizdeki buuyu kaldrd, bizi dnce sahasna att. nancmz aklla tahlle, duygumuzu gerekle tenkide imkn bulduk ve ancak bu yzdendir ki yazlarmzda tarafsz bir incelemenin sonular var. Hsl yazlarmzn bir ksm tarihe, bir ksm grgmze dayanmaktadr.6

1 2

Kprl, a.g.e. , s. 95. Uluda, iilikte Tasavvuf, s. 211. 3 Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, s. 284. 4 Kprl, Osmanl Devletinin Kuruluu,, s. 98. 5 Abdulbaki Glpnarlnn tasavvuf konusundaki grleri iin bkz: Abdulbaki Glpnarl, Yunus Emre ve Tasavvuf, Remzi Kit. , stanbul , 1961; Abdulbaki Glpnarl, Mevlanadan Sonra Mevlevilik; Abdulbaki Glpnarl, Mevlana Celalettin, nklp Kit. , stanbul , 1985; Abdulbaki Glpnarl, Mevlevi Adap ve Erkn, nklp ve Aka Yay. , stanbul , 1963; Abdulbaki Glpnarl, Alevi Bektai Nefesleri; Abdulbaki Glpnarl, Hurufilik Metinleri Katalou, TTK Yay. , Ankara , 1973; Abdulbaki Glpnarl, Yunus Emre, Varlk Yay. , stanbul , 1952; Abdulbaki Glpnarl, Oniki mam, Emek Bas. , Ankara , Trs. 6 Glpnarl, Mevlanadan Sonra Mevlevilik, s. II-III.

46

Fakat Glpnarl, durumu bu ekilde izah etmesine ramen; Mevlevilii Alevilikle bir kabul etmesi, byk sfilere ve genel olarak tasavvufa kar ar ithamlarda bulunmas, onun bu szlerine zellikle tarafszlk iddiasna glge drecek niteliktedir. Onun tarafszlk anlaynn nemli ipularndan birisi; Peygamber

Efendimizden, Muhammed olarak bahsetmesinde1 gizlidir. Kendisinin bu yabanc tarz baz isimlerin imlasnda da ortaya kar. Fatm devletinin kurucusu Ebu Ubeydullah el-Mehdinin ismini yle yazya geirir: Abu-Ubeyd-Allah-al-Mehdi.2 Tabii ki bu gibi basit rneklerden yola karak olumsuz sonulara ulamak doru deildir. Fakat onun dier grleriyle bu tavr birletirdirildiinde daha anlalr sonulara ulalabilmesi mmkn olacaktr. Glpnarl, Oniki mam isimli eserinde ii dnceyi benimsediini yle ortaya koyar: Hadislerde on iki imam tabiri geer. Eer hilafet srasyla sayarsak Yezid de dhil olur. Abbasoullarnn sonuncusuna kadar da say oktan aar.3 Dolaysyla bahsedilen on iki imam ii literatrde geen on iki imamdr. Glpnarl, Ehl-i Beyt imamlarnn tasavvufa kar olduklarn da belirtir.4 Fakat bu iddiasn delillendirme ihtiyac hissetmez. Glpnarlnn tasavvuf konusundaki bilgilerinin pek salam temellere oturmadn sylemek, haksz bir itham olarak telakki edilmemelidir. nk onun birok ifadesi bu iddiay dorular niteliktedir. O, slam tarihindeki mehdiler hakknda unlar syler: Fatmilerin kurucusu Ebu Ubeydullah el-Mehdi, Baba shak, Baba lyas, eyh Bedrettin, ah smail bu mehdilerin balcalarndandr. ou tarkat erbab olan bu mehdilerin tasavvufun yaylmasnda byk rolleri olmutur.5 Yukarda isimleri geen heteredoks, isyanc ve kan dkc insanlarn tasavvufla alakalar olmad gibi, tasavvufun yaylmasna hizmet etmedikleri de herkese bilinmektedir. Abdulbaki Glpnarl sfilerin baz bilimsel ve mantksal yanlglar olduunu savunur. Ona gre silsilelerdeki tarihi kopukluklar bunun bir delilidir. Mesela
1 2

Glpnarl, Mevlana Celalettin, s. 18. Glpnarl, a.g.e. , s. 19. 3 Glpnarl, Oniki mam, s. 3. 4 Glpnarl, Mevlanadan Sonra Mevlevilik, s. 201. 5 Glpnarl, Mevlana Celalettin, s. 19.

47

Halvetiyye, Shreverdiyye ve Mevleviyye tarkatlarnn kabul ettii silsilede Hz. Aliden sonra Hasan Basri gelir. Fakat Hz. Alinin ehadetiyle Hasan Basrinin lm arasnda tam altm sekiz yl bulunduundan bu zatn Hz. Ali ile grt gerekten phelidir.1 Lakin burada dikkate alnmayan bir nokta vardr ki; sfiler silsilelerindeki tm ahslarn birbirleriyle grtn iddia etmezler. Kimi zaman silsilede birbirini hi grmeyen, aralarnda zaman fark bulunan kiiler pe pee gelir. Bu durumda, nceki kiinin sonrakini ruhaniyetiyle eittii kabul edilir. Bu durum veysilik olarak tanmlanr.2 Glpnarl, hibir tartmaya yer vermeden tasavvuf kelimesinin Yunanca bir kelime olan sofos kelimesinden trediini savunur.3 Yine o, tasavvufun felsefeyle kartn ve smaililerin tesiri altnda Batni temaylleri benimsemeye baladn syler.4 Bu yzden eriatlar; (daha uygun bir ifade kullanlabilirdi, M.S.S.) kelama ve felsefeye olduu gibi, hatta ondan da daha iddetli bir tarzda tasavvufa kar koymaya altlar.5 Glpnarl, yabanc kaynaklara dayandrd tasavvufi unsurlar, eriat olarak isimlendirdii Snn limlerin kstaslaryla deerlendirmeye alma yoluna da bavurur. Ona gre; Ricall-Gaybn miktarn bildiren saylarda; eski dinlerin, Fisagorilerin, hatta Msr ve Hint inanlarnn tesiri aka grnmektedir. Kutba, abdala, dierlerine ve bunlarn bulunduklar yerlere, mazhar olduklar eylere dair peygambere isnat edilen hadisler uydurmadr.6 Glpnarl, sfileri sadece Snn hadis kriterlerine gre deil, ayn zamanda onlar iilerin hadis kriterlerine gre de deerlendirir ve onlar insafla asla badamayacak bir tarzda itham eder: "ii ve Snn, muteber hadis kitaplarnn hi birinde olmayan ve uydurulduu andan itibaren yine her iki mezhebin muhaddisleri tarafndan yalanlanan rivayetleri, tarkatlar phe bile duymadan kabul ederler."7 Glpnarlnn ithamlar bu kadarla snrl deildir. O, tasavvufi tarkatlarn yaam alan olan tekkenin ilk kuruluu hakknda, asla hibir tarih kitabnda bulunmayan
1 2

Glpnarl, Mevlanadan sonra Mevlevilik, s. 199. zalp, Tarkat, s. 392. 3 Glpnarl, Mevlana Celalettin, s. 17. 4 Glpnarl, a.y. 5 Glpnarl, a.g.e. , s. 18. 6 Glpnarl, a.g.e. , s. 160. 7 Glpnarl, Mevlanadan Sonra Mevlevilik, s. 199.

48

u talihsiz deerlendirmeyi nakleder: Ebu Haim-i Kuf, am gibi Roma medeniyetinin izlerini tayan bir ehirde, camiye kar ilk tekkeyi kurdu.1 Hibir tarihi veriye dayanmayan bu iddiay geerli saymak iin; medresenin de camiye kar kurulan bir kurum olduu iddiasn da doru kabul etmek ihtiyac hsl olur ki; bu durumun binlerce yl Mslmanlara hizmet edip, slam kltrnn yaanmasn ve yaygnlatrlmasn salayp, Mslmanlarn dimalarn ve ruhlarn besleyen bu kurumlara yaplabilecek en byk hakszlk olduu ortadadr. Glpnarl sfileri Kurana gre de deerlendirir ve onlarn birok dncesinin Kuran- Kerimde bulunmadn savunur. Ona gre, mesela sfilerin insana verdikleri nem, hele onun kinatn hlasas oluu inanc, insan- kmil telakkisi Kuranda hi yoktur.2 Abdulbaki Glpnarl gibi Trkiyede tasavvuf tarihi aratrmaclar konusunda yetkili olduu kabul edilen bir aratrmacnn tasavvuf ve sfiler hakknda ar ithamlarda bulunmas gerekten dikkatle izlenmesi gereken bir husustur. Onun zikredilecek u ifadeleri, insan byk bir hayrete sevk edecek niteliktedir: "Tasavvuf, zevke tapanlar halk arasnda naz ehli erenlerden gsteren anlayyla cidden menfi ve ok kt tesirler yapmtr. "3 "Tasavvuf, ehvetle karan sevgiyi gerek aka giden bir yol kabul etmi, raks ve mzii helal kabul etmi, ikiyi kadnl meclislere sokmu, hayr ve erri izafi kabul etmitir. "4 "yle sfi vardr ki; kendisini zaman sahibi, vaktin peygamberi grr. Bu inancn anlalr bir ekilde aklar. Mehdiliini ortaya atar. Ya can verir yahut zamannda saltanatn grr. "5 "yle sfi vardr ki; hayata, hayattaki zevklere pek baldr. Bu neeye sahip olunca btn sular, yaplmamas emredilen eyleri hie sayar ve zaten de inanc dolaysyla bunlar onca hitir artk ve btn buyruklar, lemin dzenini temin iindir. Kendini zevke atar, bu kaytlardan stn olduuna inanr. "6 Abdulbaki Glpnarl, Hac Bekta- Veliyi Babailer zmresine dhil eden gre destek verir ve Yunus Emreyi de bu zmreye dhil etmek suretiyle bu dnceyi bir adm daha ilerletir. Glpnarlnn Yunus Emreyi Babailer zmresine
1 2

Glpnarl, Mevlana Celalettin, s. 145. Glpnarl, a.g.e. , s. 161. 3 Glpnarl, a.g.e. , s. 167. 4 Glpnarl, a.g.e. , s. 18. 5 Glpnarl, a.g.e. , s. 166. 6 Glpnarl, a.g.e. , s. 165166.

49

ilhak ederken kulland bilimsel metod ise kabul edilebilir gibi deildir: "Bektai Vilayetnamesine gre Baba Tapduk Hac Bekta halifesidir. Hac Bektan Babailer isyan sonucunda ldrlen Baba shakn halifesi olduu muhakkak bulunduundan ve Yunus da bir iirinde, Tapduk Emreden Baba Tapduk diye bahsettiinden Yunus Emrenin Babailer zmresine mensup olduu kesin olarak anlalmaktadr. "1 Yine Glpnarlnn ifadesiyle Vilayetname yazar Uzun Firdevs emsle Mevlnay Hac Bektan halifesi sayar.2 Bu durumda zikredilen akl yrtme metodu kullanlnca Mevlna ve ems de Babai srmesine dhil olmaktadr ki, bu durum asla doru kabul edilemez. Yazar, Hac Bekta- Velinin Babai zmresinden olduunu tekid etmek zere ondan Baba Bekta olarak bahseder.3 Glpnarl Yunus Emreyi Babai zmresine ilhak etmekle kalmaz, onu AleviBektai edebiyatnn kayna olarak ilan eder.4 Bu durumu ise yle aklar: "Tarihi kaynaklar, Yunusun ve arkadalarnn Hac Bektan da mensup bulunduu Baballar zmresinden olduunu aka gstermektedir. Baballar zmresi ise sonradan kurulan ve kuruluunu ancak on altnc yzylda tamamlayan Bektailiin asldr. Bu bakmdan Yunusu Bektai airleri arasna aldk. "5 Yazarmz, Yunus Emreyi pein bir hkm ve kati bir kararla Alevi olarak kabul eder. Ancak onun ar bir Alevi olmadn yle dillendirir: Yunus, Batni inanlar, telakkileri, gelenekleri benimsemekle beraber ar bir Alevi deildir.6 Ancak burada Yunus Emrenin Alev olup olmadndan ziyade, Batni inanlar benimseyen bir kiinin nasl ar bir Alevi olmad sorusu akla gelmektedir. Abdulbaki Glpnarl, Mevlevilii ve Mevlevilikteki birok hususu yabanc kaynaklara dayandrma konusunda ciddi bir gayrete sahiptir. O, bu konudaki genel kanaatini yle ifade eder: Mevlevilikte asrlar boyunca ve nesilden nesile srp gelen birok geleneklerin izlerini bulabiliriz.7 Ona gre Hurufiliin Mevlevilik zerinde epeyce tesiri olmutur.8 Mevlevilikte yemek yenirken konuulmamas Mazdeizmden,9
1 2

Glpnarl, Yunus Emre, s. 9. Glpnarl, Mevlanadan Sonra Mevlevilik, s. 198. 3 Glpnarl, a.g.e. , s. 21. 4 Glpnarl, Alevi-Bektai Nefesleri, s. 67. 5 Glpnarl, a.g.e. , s. 21. 6 Glpnarl, Yunus Emre ve Tasavvuf, s. 182. 7 Glpnarl, Mevlanadan Sonra Mevlevilik, s. 201. 8 Glpnarl, a.g.e. , s. 311. 9 Glpnarl, a.g.e. , s. 290

50

Mevlevi mutfana balk girmemesi de Hint dinlerinden1 kaynaklanr. Yine o, Mevlevilikteki ii tesirinden2 ve Alevi temaylnden3 bahseder. Abdulbaki Glpnarl Mevlanay ve Mevlevi ahsiyetleri de olduka farkl bir ekilde tantma yoluna gitmitir. Heteredoks kaynaklardan bulduu bilgileri toplayarak Ulu Arif elebinin bandan getii iddia edilen olaylar Ulu Arif elebinin Gnl Maceralar adyla uzun uzun anlatr.4 Mevlana hakknda benzeri dokmanlar bulamaz, fakat onun hakknda da u korkun ngrde bulunur: Mevlana arap itiyse bile apak imemitir.5 Glpnarlnn Mevlevilii son dnem Bektailii ile ayn mahiyette addetmesi akla hemen oryantalistlerin konuya bakn akla getirmektedir. Nitekim Fuad Kprl oryantalistlerden Babingerin Mevlevilii Bektailikle ayn mahiyette addetmesini realiteye taban tabana zt bir iddia olarak niteler6 ve bu duruma Mevleviliin srekli heteredoks zmrelere aleyhtar oluunu, mevcut itimai ve siyasi nizamn muhafazasna almasn delil olarak gsterir.7 Abdulbaki Glpnarlnn her eye ramen gayr- slm ve gayr- Snn kaynaklara dayandramad tasavvufi kurumlar da vardr. Nakbendilik bunlardan birisidir. Fakat sz konusu sebepten olsa gerek kendisi Nakibendlikten asla hazzetmez ve Yenieri Oca kaldrldktan sonra Bektai tekkelerinin Nakibend eyhlerine devrini yanl bir hareket olarak grr.8 Onun u ifadesi, Nakbendilik hakkndaki grn, tasavvufa genel olarak bakn ve kulland bilimsel metodu en gzel bir ekilde ortaya koyacak niteliktedir: Nakbendilik, tamamyla Snn inanca sahip ve bilhassa mam- Rabbaniden sonra bsbtn softalaan bir yoldur.9

1 2

Glpnarl, a.g.e. , s. 291. Glpnarl, a.g.e. , s. 199. 3 Glpnarl, Mevlevi Adap ve Erkn, s. 147. 4 Glpnarl, Mevlanadan Sonra Mevlevilik, s. 8283. 5 Glpnarl, a.g.e. , s. 79. 6 Kprl, Osmanl Devletinin Kuruluu, TTK Yay. , Ankara , 1988, s. 95. 7 Kprl, a.y. 8 Glpnarl, Alevi-Bektai Nefesleri, s. 3. 9 Glpnarl, Mevlanadan Sonra Mevlevilik, s. 319.

51

3) Erol Gngr ( . 1983 ) 1

Erol Gngr, zellikle kltr benzerliklerinin illaki bir etkileimin neticesi olmadna dair, savunduu tezi ve bu tezi tasavvuf tarihi konusuna uygulamaktaki baars ile adndan sz edilmeyi hak eden bir Trk aratrmacdr. Erol Gngrn slam Tasavvufunun Meseleleri isimli eseri gerekten konuyla ilgilenen herkesin bakmas gerekecek kadar nemli bir eserdir. Erol Gngr, Tasavvuf slam mistisizminin addr2 ve Bektailik bile eriat esas alr3 gibi ifadelerle tasavvufun kaynan slama dayandrr. Ancak yine o, Sfilik slamiyet iinde bir cereyan olmakla birlikte, kaynak itibariyle Eski Yunan ve Hindden ok ey ald muhakkaktr.4 diyerek; tasavvufun yabanc tesirlerden etkilendiine katldn gsterir. Yine benzeri bir ifadesinde, Tasavvufun slm karakterini muhafaza etmekle birlikte, onun yabanc tesirlerle kartnn muhakkak olduunu syler.5 Elimizdeki almada Erol Gngrn grlerinden olduka fazla

yararlanlm olduundan; onun tasavvufla ilgili grlerini tekrar tekrar belirtmeye gerek yoktur. Ancak u husus da hemen belirtilmelidir ki; Erol Gngr, tasavvufa isnat edilen yabanc kaynaklar konusunda dier aratrmaclara nazaran daha lmldr. O, kltr benzerliklerinin muhakkak bir kltr difzyonu sonucu olmas gerekmediini belirtir. Tasavvufun ilk kaynann slam olduunu, fakat zamanla yabanc tesirlerle de etkileime girdiini savunur.

Erol Gngrn tasavvuf konusundaki grleri iin bkz: Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri; Gngr, slamn Bugnk Meseleleri. 2 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 17. 3 Gngr, slamn Bugnk Meseleleri, s. 39. 4 Gngr, a.g.e. , s. 38. 5 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 10.

52

4) Ahmet Yaar Ocak1

Oryantalist zihniyetin yetitirdii Trk bilim adamlarnn en mehurlarndan olan Ahmet Yaar Ocak; tasavvuf ve kayna konusundaki fikirleriyle, tasavvufa ve Trk kltrnn dier elerine slam d ve heteredoks kaynaklar arama gayretiyle hemen dikkati eker. Kendisini mehur oryantalist rene Melikoff yetitirmitir.2 Kendisi de eserlerinde, verdii cesaretten dolay hocasna teekkr etmeyi asla unutmaz.3 Ahmet Yaar Ocak hocasnn yapt almalar yle zetler: Melikoffun almalar Trkiyedeki heteretoksinin sosyal taban ve inan sistemiyle ilgili bilimsel aratrmalardan oluuyor.4 Hlbuki durum hi de yle deildir. Melikoff Trk heteredoksisinin snrlarn geniletebilmek iin gerekleri arptan bir aratrmacdr.5 Ayn tavrn Ahmet Yaar Ocaka da sirayet ettii grlmektedir. Ahmet Yaar Ocakn tarih aratrmalar metodolojisine dair geni bir bilgisi ve gl bir yorumu vardr. O, yle bir tehis koyar: slam meselesine salkl bir ekilde yaklamak isteyen Trk aydnlar on dokuzuncu asr pozitivist asnn Hristiyanlk hakknda oluturduu ablonu slam ve Mslmanla uygulamaya kalkma yanlndan vazgemelidirler.6 Yine o dikkatli aratrmalar sonucu ortaya kard bir yanll yle ifade eder: Memleketimizde son birka yldan beri (elan 1980, M.S.S.) yaplan bir ksm tarih yaynlarnda, gereklerin ideolojik amala ve maksatl olarak saptrld esefle grlmektedir.7 Ahmet Yaar Ocak sylemek istediini daha ak bir ifadeyle

Ahmet Yaar Ocakn tasavvuf konusundaki grleri iin bkz: Ahmet Yaar Ocak, Kltr Tarihi Kayna Olarak Menakbnameler; Ahmet Yaar Ocak, Trkler Trkiye ve slam; Ahmet Yaar Ocak, Trk Sufiliine Baklar, letiim Yay. , stanbul , 2002; Ahmet Yaar Ocak, Babailer syan: Aleviliin Tarihsel Altyaps Yahut Anadoluda slam-Trk Heteredoksisinin Teekkl, Dergh Yay. , stanbul , 1996 (mukayese iin ltfen 1980 basksna da bkz: Ahmet Yaar Ocak, Babailer syan, Dergh Yay. , stanbul , 1980); Ahmet Yaar Ocak, slam-Trk nanlarnda Hzr Yahut Hzr-lyas Klt, TKA Ens. Yay. , Ankara , 1985; Ahmet Yaar Ocak, Bektai Menakbnamelerinde slam ncesi nan Motifleri, Enderun Yay. , stanbul , 1983; Ahmet Yaar Ocak, Bektailik, DA, c II, ( stanbul, 1989 ), ss 373379; Ahmet Yaar Ocak, Ftvvet. 2 lyas zm, Batllarn Alevilik ile lgili Tartmalarda slam-D eleri ne karmalar, Marife, S 3, Konya, 2003, ss 143154;147. 3 Ocak Babailer syan, (1980), s. 11. 4 Ocak, Trkler Trkiye ve slam, s. 45. 5 rene Melikoffun anti bilimsel tavr iin bkz: zm, a.g.m. 6 Ocak, Trk Sufiliine Baklar, s. 87 7 Ocak, Babailer syan, (1980), s. 9.

53

dillendirmekten de ekinmez: Baz Marksistler Baba isyann Selukluya kar ilk antiemperyalist ihtilal olarak vasfeder.1 Ahmet Yaar Ocakn bu ve benzeri ifadeleriyle asl eletirdii husus, ideolojik kayglarla tarihin saptrlmasdr. Lakin onun, kzd bu tavr yanstan pek ok ifadeleri ayan- hayretle izlenmelidir. imdi srasyla Ahmet Yaar Ocakn tasavvuf ve kayna, Budizm etkisi, amanizm etkisi, Rum Abdallar-Babaler-Bektailer, Ftvvet, tasavvuftaki velyet dncesi, menakpnameler, Hzr-lyas inanc gibi konulardaki grlerine yer verilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, aratrmacmzn btn bu unsurlar nasl bir gayret ve inatla gayr-i slm ve gayr-i Snn kaynaklarla ilikilendirmeye almasnn grlmesi olacaktr. Ahmet Yaar Ocak, tasavvufun kesinlikle slm kaynaktan domadna inanr. Tarihsel perspektif iinde tasavvuf, bizzat teorik erevede slmn iinden doan bir mistik vaka olmaktan ziyade, zhd hareketinin slamn ilk yzylndan itibaren eitli dini-mistik geleneklerin yaatt sentezin rndr.2 O, tasavvufun yan sra sfileri de gayr-i slm dncelere sahip olmak zelliiyle vasfetmekten ekinmez. Ona gre birok mutasavvfn tasavvufi teorileri slmn tevhit inancna terstir.3 Ahmet Yaar Ocak, Bayezid-i Bistam, ( . 262 / 875 ) Cneyd-i Badad ( . 297 / 909 ) ve Hallac- Mansur ( . 309 / 922 ) gibi sfileri slam d ilan ederken;4 Yunus Emre5 ve Yusuf-u Hemedan6 ( . 535 / 1140 ) gibi Snn olduklar bilinen sfileri de heteredoks olarak ilan eder. Deerli aratrmacnn dnce tarzndaki bu ve benzeri temalar, onun oryantalist dnceden ne denli etkilendiini gsterir. Hatta bu etkilenme aratrmacmzn kulland kelimelere bile nfuz edebilmitir. Onun, slamn

1 2

Ocak, a.g.e. , (1980), s. 27. Ocak, Trkler Trkiye ve slam, s. 164. 3 Ocak, a.g.e. , 167. 4 Ocak, a.y. 5 Ocak, Trk Sufiliine Baklar, s. 121. 6 Ocak, a.g.e. , s. 55.

54

yaylmas iin gayret gsteren byk sfileri misyoner veliler1 kavramyla tarif etmesi hayli manidardr. Ahmet Yaar Ocak mene saplants olarak ifade edebileceimiz tavr yznden Trklerin slama girileri konusunda birbirine zt iki farkl gr de dillendirmek zorunda kalr. Bir yerde, Trklerin Mslman olmadan nce slama ok yakn din inanlara sahip olduklar bu sebeple yabanclk ekmeden ve direnmeden slam kabul ettikleri tezinin yanl olduunu sylerken;2 baka bir yerde, slamdan nceki mistik kltlerin Trklerin slam tasavvuf yoluyla kabul etmelerine neden olduunu3 savunur. Dikkatle incelenince grlecei zere; bu tezada dlmesinin nedeni Trk sfiliini slamdan nceki inanlara balama azim ve gayretidir. eliki tekil eden yukardaki tavra birok rnek bulmak mmkndr. Aratrmacmz Trklerdeki Budizm inancyla ilgili olarak unlar syler: Budizm herhalde Gktrklerde sadece hkmdar ve ynetici evrelerle yksek tabaka arasnda tutunmu olmaldr. Zira halkn Budist olduu ve eer oldu ise yaygnlk derecesi hakknda hemen hibir bilgiye rastlanmamaktadr. Nitekim hemen hemen btn aratrmaclarn bu noktada birletikleri grlyor.4 Fakat yine aratrmacmz, Trklerdeki tenash inancnn kaynann Budizm olduunu5 savunur. Ahmet Yaar Ocak, hem Orta Asyadaki en eski Trk topluluklarnn tarihleri ve din inanlaryla alakal aratrmalarda, amanizmin varln gsterebilecek herhangi bir ipucuna rastlanamadn syler;6 hem de Trklerdeki Mehdlik inancnn amanizm kalntlarna dayandn savunur.7 Olmayan bir eyin kalntsnn da olmayaca aktr. Ahmet Yaar Ocak, on nc yzyl Anadolusunda yaayan Trk sfilerinin (Abdalan- Rum, M.S.S.) iilik inancn benimseyip benimsemedikleri konusunda da birbirine zt grler savunur. Babailer syan isimli kitabnn 1980 basksnda bu zmrenin ii inana sahip bulunduunu savunurken, ayn kitabn 1996 basksnda bu konuda tam tersi grler ortaya koyar. Onun grleri yledir:
1 2

Ocak, Kltr Tarihi Kayna Olarak Menakbnameler, s. 6. Ocak, Trkler Trkiye ve slam, s. 27. 3 Ocak, a.g.e. , s. 30. 4 Ocak, Bektai Menakbnamelerinde slam ncesi nan Motifleri, s. 39. 5 Ocak, a.g.e. , s. 143. 6 Ocak, a.g.e. , s. 34. 7 Ocak, Babailer syan, (1980), s. 145.

55

ah smail Safevi divanndaki bir nefesinde Rum abdallarnn iilikle alakasna iaret etmektedir.1 On nc yzyl Anadolusunda iilik doktrininin yaygnlk nispeti konusunda pek salam bilgilere sahip deilsek de, yine de bir oranda mehdilik inancnn varln tespit etmek mmkn olduuna gre; smail iiliin mevcudiyetini kabullenmek gerekiyor.2 On nc yzyl Anadolusundaki Babailerin bugnk Bektailer ve Alevilerden en nemli ve tek farklar iilik etkileimine maruz kalmamalaryd.3 Babailerde iilik etkileimi olmadndan, onlar bugnk anlamyla Alev zmreler olarak kabul etmek yahut Aleviliin bugnk yapsyla aynen on nc yzyl Anadolusunda da mevcut bulunduunu ileri srmek byk bir tarih yanl olur.4 Bu on alt yllk sre zarfnda tarihin deimedii bir hakikattir. Binaenaleyh on nc yzyl Anadolusunda varlk gsteren sz konusu cemiyetler ya iilikten etkilenmitir veya etkilenmemitir. Bu durum asla deimez. Fakat deien on alt ylda eskiyen konjonktr olmutur. Koskoca bir devletin ve milletin kltr temellerinin atld bir dnem hakknda konjonktre gre fikir beyan etmek ise; olsa olsa Ahmet Yaar Ocakn yine kendi deyimiyle byk bir tarih yanl olur. Oryantalistlerin zellikle heteredoks zmreleri ve slam dnyasndaki i karklklar byk bir itiha ile irdeledikleri gibi; deerli aratrmacmz da benzeri konulara byk nem verir. Bu balamda Babailer isyan onun iin ok nemlidir. Zira btn bir Trk sfiliini dolaysyla Trk dncesinin ok nemli bir temelini bu olaya dayandrr. Ahmet Yaar Ocak, Anadoluya g eden byk dervi kitlesinin de heteredoks olduunu iddia eder. Bunlar Kalenderiler, Haydariler ve Yesevilerdir.5 Anadolunun evresindeki blgelerde de durum pek farkl deildir. Maverannehr, Horasan ve Azerbaycann eitli Trk boylar; mehdi, hull v.s. fikirleri samimi bir ekilde benimsedikleri iin isyan liderlerini desteklemiler ve yllarca hilafet kuvvetlerine kar koymulardr.6Aratrmacya gre bu dnce platformu Trk
1 2

Ocak, a.g.e. , s. 174. Ocak, a.g.e. , s. 142. 3 Ocak, Babailer syan: Aleviliin Tarihsel Altyaps Yahut Anadoluda slam-Trk Heteredoksisinin Teekkl, (1996), s. 215. 4 Ocak, a.g.e. , (1996), s. 214. 5 Ocak, Babailer syan, (1980), s. 4456. 6 Ocak, a.g.e. , (1980), s. 144.

56

sfilerinin merkezi otoritelere kar srekli mcadelesinin temel nedenidir. Babailer isyan bunun bir sonucudur. Abdalan- Rum zmresinin faaliyetleri de Babai hareketinin fikr alanda bir devamndan ibarettir.1 Bektailik de bu Babai akmnn tarkat ekline dnm halidir.2 Hac Bekta- Veli de, Babai isyan liderlerinden hem Baba Resuln3 hem de Baba shakn4 halifesidir. Ahmet Yaar Ocak, yukarda zetlediimiz tezini Trk sfiliine heteredoks kaynaklar bulmak adna ortaya koymaktadr. Ancak bu tez hemen her aamasnda ispat imknsz bilgilere dayanmaktadr. Zira bizzat Ahmet Yaar Ocak, Baba Resul isyan gibi hakknda yeteri kadar kaynak bulunmayan karmak bir olay zerine kesin birtakm hkmlere varmak ok zordur,5 der. Hele hele byk bir fikr akm bu olaya dayandrmak imknszdr. Konu hakkndaki bilgi azl aratrmacy yabanc kaynaklardan (Quentin, Barhebraus gibi, M.S.S.) yararlanmaya sevk eder. Hatta Ocak, srf yabanc tarihilere dayanarak; Seluklu ordusunun Babai isyannn Franklar sayesinde bastrdn6 syleme durumuna bile der. Konu hakknda kesin hkmlere varmann zorluuna deinen yazar, te yandan mesele hakknda u ok iddial hkmleri ortaya atmaktan da ekinmez. Abdalan- Rum ad altnda on drdnc ve on beinci yzyl Anadolusunun bat ularn dolduran Babai hareketine bal bu ahsiyetler, nihayet on beinci yzylda Bektailiin teekklne ortam hazrlayarak tarihi en byk rollerini oynamlardr.7 Ocakn onlara ykledii misyon burada bitmez: syandan sonra Anadolunun muhtelif blgelerine dalan Baba lyasn ( . 637 / 1240 ) halife ve mritleri asl Babai hareketi diyebileceimiz fikr bir hareket meydana getirmiler ve (lkenin) bat ucunda teekkl eden Trkmen beyliklerinde; zellikle Osmanl Beyliinde byk bir etkinlik kazanarak fetih hareketlerinin yrtlmesine bilfiil katlmlardr.8

1 2

Ocak, a.g.e. , (1980), s. 171. Ocak, Bektai Menakbnamelerinde slam ncesi nan Motifleris. 2. 3 Ocak, Babailer syan, (1980), s. 163. 4 Ocak, a.g.e. , (1980), s. 166. 5 Ocak, a.g.e. , (1980),s. 179. 6 Ocak, a.g.e. , (1980),s. 131132. 7 Ocak, a.g.e. , (1980),s. 180. 8 Ocak, a.y.

57

Ne kadar ilgintir ki yine konjonktr; aratrmacmza, heteredoks olarak vasflandrd, hilafet gleriyle uzun zaman savatklarn ve merkezi otoritelerin uzun zaman ban arttklarn syledii bir zmreye fetihi sfatn layk grmesini gerekli klmtr. Ne var ki isyanc heteredoks zmrelerle, Snn dnceye mensup fetihi sfiler asla ve asla ayn kefeye konamazlar. Tarih kesinlikle bize bu trl bilgiler vermedii gibi, gelecek de bu tavr asla affetmeyecektir. Tam bir oryantalist edayla; Anadolu ve Balkanlar slam ordusu gelmezden nce gnl sava ile fetheden sfileri, heteredoks zmrelerle irtibatlandran aratrmacmz, ayn tavrla Hac Bekta- Veliyi de heteredoks olarak vasflandrmak gayretine giriir. Bu amala onu isyan liderlerinin halifesi olarak tantma yoluna gider. Onun bu byk sfiyi de ayn anda hem Baba shak ( . 637 / 1240 ) ve hem de Baba Resuln ( Baba lyas ) halifesi olarak tantmak iin ortaya att deliller ok ilgintir: Elvan elebi, Edebalinin Baba lyasn halifesi olduunu kaydetmekten baka bir ey sylemez. Fakat yazarn onu bizzat Hac Bekta ile birlikte zikretmesi ve bu ikisinin Baba lyasn ileri gelen halifelerinden bulunduunu haber vermesi bu konuda bir pheyi gerektirecek durumda deildir.1 Ne var ki bu iddia tarihen kesinlikle doru olmad gibi pheyi gerektirecek ok ciddi bir husus dahi vardr: Zira Elvan elebi, ( . 761 / 1360 ) Baba lyasn torunudur. Aratrmacnn Hac Bekta, Baba Resuln halifesi olarak ilan ederken kulland metod, daha da rktr. Bu durumu onun zetleyerek alacamz u ifadeleri sarahaten ortaya koymaktadr: Baba Resuln en ileri gelen halifesi Hac Bektatr. Hakknda devrinin kaynaklarnda pek tatmin edici bilgi yoktur. Btn bilinenler Vilayetnameye dayanr. Vilayetname mehul bir yazar tarafndan Hac Bektan ( . 606 / 1271 ) vefatndan bir asr sonra yazlmtr. Aslnda bu eser Hac Bekta tam olarak ortaya koyabilecek nitelikte deildir.2 Yazarn Yesevilikten Bektailie uzanan bir izgide btn bir Trk sfiliini heteredoks sayma abalar gerei yanstmamaktadr. Zira Yesevilik Snn bir tarkattr3 ve Trklerin Anadoluyu yurt edinmelerini salad gibi slamiyetin Anadolu ve
1 2

Ocak, a.g.e. , (1980),s. 163 Ocak, a.g.e. , (1980),s. 166. 3 Uluda, iilikte Tasavvuf, s. 210.

58

Balkanlarda yaylmasn salayan1 Ahmed Yesevi dini btn bir Hanefidir.2 Ayrca Bektailiin heteredoks bir kkten geldiine dair ileri srlen grler iddia olmaktan te bir anlam ifade etmemektedir.3 Ahmet Yaar Ocak, Ftvvet kavramn da eski ran kltrne dayandrarak;4 Abdulbaki Glpnarl5 ve Fuad Kprlnn6 de kendisiyle ayn dncede olduunu savunur. Ahmet Yaar Ocak, tasavvuftaki velyet kavramn da slama yaktramaz. O, velyet dncesinin kkenini putperest kltlerde arar: Mslmanlktaki veli kltnn mene itibariyle slamiyetle bir ilgisinin olmad rahata sylenebilir. Dikkatle baklrsa Mslmanlktaki veli kltnn slamdan nceki putperest kltlerle yakn alakas grlecektir.7 Bununla yetinmeyen aratrmac bu kuruma slamdan nceki unsurlarn yan sra slamdan sonraki gayr-i slam unsurlar da kaynak gsterir: Veli ve velyet kavramnn gelimesi srf slam kklere dayal olmayp; sonraki baz mistik etkilerin mesela Yeni Eflatunculukun ve Gnostisizmin rolne mutlaka iaret etmek gerekir.8 Yani Ahmet Yaar Ocaka gre slam tasavvufundaki velyet dncesi slamdan nceki unsurlardan etkilenmi, slamdan sonraki unsurlardan etkilenmi fakat slamdan asla etkilenmemitir. Peki, aratrmacnn slam hakkndaki bu ve benzeri iddial tezlerinde ona altyap salayacak yeterli slam kltr birikimi var m? sorusuna verilebilecek en gzel cevap; yine onun evliya menkbeleri konusundaki grlerinde gizlidir. Ahmet Yaar Ocak, menakpnamelerde geen yiyeceklerin bereketlenmesi olayna Kitab- Mukaddesteki rneklerin kaynak olduunu syler9 ve yine Hac Bekta Veliye izafe edilen benzeri kerametleri de Kitab- Mukaddese dayandrr.10 Hlbuki din tahsiline yeni balayan Mslman renciler bile yiyeceklerin bereketlenmesine
1 2

Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, , s. 243. Ylmaz, a.y. 3 Uluda, iilikte Tasavvuf, s. 211. 4 Ocak, Ftvvet, s. 262. 5 Ocak, a.y. 6 Ocak, a.y. 7 Ocak, Kltr tarihi Kayna Olarak Menakbnameler, s. 6. 8 Ocak, a.g.e. , s. 4. 9 Ocak, a.g.e. , ek III. 10 Ocak, Bektai Menakbnamelerinde slam ncesi nan Motifleri, s. 205.

59

dair slam peygamberi Hz. Muhammedin birok mucizesinden haberdardrlar.1 Yazar menakpnamelerdeki lmeden nce ge ekilmek, lleri diriltmek ve krleri grdrmek gibi hususlar Kitab- Mukaddese dayandrr.2 Hlbuki bu hususlar Hz. sann mucizeleridir ve hem Kuran- Kerimde,3 hem de peygamberler tarihi kitaplarnda4 zikredilir. Yine yazar suyu kana evirmek, tatan su fkrtmak ve denizi yarp gemek gibi hususlar da Kitab- Mukaddese dayandrr.5 Hlbuki bu hususlarda Hz. Musann mucizeleridir ve hem Kuran- Kerimde,6 hem de peygamberler tarihi kitaplarnda7 zikredilmektedir. Yazarmz yine anlalmaz bir tavrla Lut kavminin helakini da Kitab- Mukaddese (Tekvin XIX, 2425) dayandrr.8 Bu olay da hem Kuran- Kerimde9 hem de peygamberler tarihi kitaplarnda10 aklanan olaylardandr. Ahmet Yaar Ocakn, Lut kavminin helaki gibi bir meselede dahi slam kaynaklar atlayarak Kitab- Mukaddesi kaynak gstermesi hayli manidardr. Ahmet Yaar Ocak, evliya menakpnamelerindeki inan motiflerinin yzdelerini yle aklar: Yzde on tabiat kltleri, yzde yirmi be amanizm; yzde otuz Uzakdou ve ran dinleri, yzde otuz iki Kitab- Mukaddes.11 Sz konusu oranlarn toplam yzde yz ediyor. Demek ki deerli aratrmacmza gre bu menakpnamelerde Kuran- Kerime, Hadis-i eriflere ve slm kltrnn dier kaynaklarna dayanan hibir unsur yoktur.

Yiyecek ve ieceklerin bereketlenmesine dair Hz. Muhammedin mucizeleri iin rnek olarak bkz: Muhammed Fuad Abdulbaki, mam- Buhari ve mam- Mslimin ttifak Ettikleri Hadisler, Terc: smail Kaya, smail Hakk Uca, Tekin Kit. , 3 C, byb, Trs, c 3, s. 117; Mustafa Asm Kksal, slam Tarihi: Hz. Muhammed ve slamiyet, amil Yay. , 11 C, stanbul , 1981, c 5, s. 193194. 2 Ocak, Bektai Menakbnamelerinde slam ncesi nan Motifleri, s. 195218. 3 Hz. sann sz konusu mucizeleri iin Kuran- Kerime bkz: Meryem, 19 / 2223; Nisa, 4 / 157158; Maide, 5 / 110 (ge ekilmek); Al-i mran, 3 / 49 (krleri grdrmek); Al-i mran, 3 / 5455 (lleri diriltmek). 4 Hz. sann sz konusu mucizeleri iin ayrca bkz: Mustafa Asm Kksal, Peygamberler Tarihi, TDV Yay. , 2 C, Ankara , 2005, c 2, s. 315, 316, 319321, 322, 325, 330331, 333334. 5 Ocak, Bektai Menakbnamelerinde slam ncesi nan Motifleri, s. 195218. 6 Hz. Musann sz konusu mucizeleri iin Kuran- Kerime bkz: Bakara, 2 / 60; Bakara, 74; Araf, 7 / 160 (tatan su fkrtmak); Araf, 7 / 133 (suyu kana evirmek); Yunus, 10 / 90; Taha, 20 / 7778; uara, 26 / 63 (denizi yarmak). 7 Hz. Musann sz konusu mucizeleri iin ayrca bkz: Kksal, Peygamberler Tarihi, c 2, s. 42, 6164, 80. 8 Ocak, Bektai Menakbnamelerinde slam ncesi nan Motifleri, s. 201. 9 Lut Kavminin helaki olay iin Kuran- Kerime bkz: Kamer, 54 / 3739; Hicr, 15 / 7374; Hud, 11 / 8283; Araf, 7 / 84; Tahrim, 66 / 10. 10 Lut Kavminin helaki olay iin ayrca bkz: Kksal, Peygamberler Tarihi, c 1, s. 256257. 11 Ocak, Bektai Menakbnamelerinde slam ncesi nan Motifleri, s. 220.

60

Ahmet Yaar Ocak Hzr-lyas inancn da slam-d kaynaklara dayandrr: Hzr klt her ne kadar slm bir temelden kaynaklanyor grnse de, iyice ve derinliine incelendiinde gerekte ona yabanc ve deiik bir mahiyet arz etmektedir.1 Aratrmacmz bu konuda da her ne kadar bahsettii konu slm itikadyla ilgili olsa da kesinlikle slm kaynaklardan yararlanmaz. Onun slm inancyla ilgili verdii hkmlerde dayand kaynaklar bile oryantalist verilerdir. Nitekim o, oryantalistlerin Hzr-lyas kltn u kaynaa dayandrdklarn syler: Glgam Destan, skender Efsanesi, Yahudi Efsanesi.2 Deerli aratrmacmzn gayr- slm ve gayr- Snn kaynaklara dayandrd tasavvuf kurum, oluum, unsur, dnce ve ahslar yukarda zikredilenlerdir. Kendisinin gayr- slm ve gayr- Snn kaynaklara dayandrmad tasavvufi kavramlar hakknda gr serdetmedii kavramlardr.

1 2

Ocak, slam-Trk nanlarnda Hzr Yahut Hzr-lyas Klt, s. 203. Ocak, a.g.e. , s. 53.

61

BLM: II TASAVVUFUN SLML VE SNNL

Tasavvufa taalluk eden meselelerle ilgili merkezi sorular belki de u kelimelerle ifadesini bulur: Tasavvufun slmdaki yeri nedir? Tasavvufi dnce slma yabanc doktrinlerden mi gelmi, yoksa onun iinde mi teekkl etmitir? Tasavvufta d tesirler varsa bunlar nelerdir ve bunlar slm doktrini ile ne derece telif edilmitir?1 Bu sorulara kim nasl cevap verirse versin ve bu konuda kim ne sylerse sylesin u bir gerektir ki; tasavvuf slmn ruhudur ve onsuz slm dnlemez. Dolaysyla tasavvufun kaynann bizzat kendisi olduu2 ve bu durumun phe gtrmez bir hakikati ifade ettii3 konuyla ilgilenen herkes tarafndan dikkate alnmaldr. Her eyden nce, slm tasavvufu, slmiyetin idealini ykseltmitir.4 slm ve onun barndan kan tasavvufi dnce birbirine tam olarak mutabktr. kisi de mutlak karsnda teslimiyeti ifade eder.5 Btn bunlarn teorik olarak ispat elbette nemlidir. Ancak daha da nemli olan, bu hususun pratik bir gereklik ifade etmesidir. Muhtelif asrlar boyunca slm mmetinin yzde doksannn tasavvufla ilikisi olmutur.6 Ayrca bin yldan daha fazla bir sredir btn slm memleketlerinde hemen her ehirde cami ile beraber bir tekkenin bir zaviyenin kuruluuna ahit oluyoruz.7 Btn bunlarn slm toplumunun pek mhim bir din ihtiyacndan kaynaklanmadn sylemek ok zordur. Asr- saadette tarkat, eyh, mrit gibi kavramlarn bulunmamasndan yola karak; tasavvufu slm kaynandan tamamen soyutlayan dnceye armamak kabil deildir. Bu dncenin savunucularna kar sylenebilecek pek ok sz vardr. Geri onlarn, Deiiklik ve yenilik; gelime, byme ve ilerleme srecinde olan cemiyetler iin kanlmazdr.8 hkm-i umumisini kabullenmek istemeyen kaba
1 2

Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 16. Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 2. 3 Dorul, a.g.e. , s. 39. 4 lken, slam Dncesi: Trk Dncesi Aratrmalarna Giri, s. 27. 5 lken, a.g.e. , s. 86. 6 Havva, a.g.e. ,s. 12. 7 Mahir z, Tasavvuf, Rahle Yay. , stanbul , 1969, s. 13. 8 Uluda, Tasavvuf ve Eser Hakknda, s. 7.

62

zihniyetleri, onlar sylenecek btn szleri pein bir hkmle reddetmeye ynlendirmektedir. Buna ramen gerekleri ifade etmede yine de fayda vardr. Zira hakikatler sylemekle eskimezler. Evrensellik iddiasnda bulunan hibir dncenin belli kalplar iinde kalarak deimeme lksne sahip olmad daha nce belirtilmiti. Dolaysyla evrensellii phe gtrmeyen slm dini de hayata intibak asndan; Allahn deimeyen snneti kabilinden olan bu sosyal vakadan nasibini almtr. Bu, bir bakma slmn zamanlara ve meknlara hkmetmesinden kaynaklanr. Zira muhit ve iklimin ahlak ve seciye zerinde ok derin tesirleri olduundan; herhangi bir inan doumundaki vahdet ve insicam yaylmas esnasnda katiyen muhafaza edememitir.1 Binaenaleyh eer slm, Harici zihniyetin tasavvurlarndaki slm olsayd, hicr birinci asrn ilk yars ve Arabistan yarmadas zaman ve meknyla snrl kalmak mecburiyetinde olurdu ki, bu durum asla evrensel slm dininin nitelii ve gayesiyle badamaz. Bu yzden Mslmanlar devaml deimekte olan zamann ihtiyalarn gz nnde bulundurmak, bu ihtiyalarn giderilmesi iin dinlerini daha yksek ve daha verimli bir tarzda tefsir ve tatbik etmekle mkelleftirler.2 Zaten snnetullah deimeyen yzn gstermi; on drt asrdan beri pek ok kltr ve medeniyetle komu olan slm dnyas, zaman zaman dier medeniyetlere ipucu vermi, k tutmu, yol gstermi, zaman zaman da belli noktalarda onlarn tesirine girmitir.3 Bu durum neticesinde baka sistemlerden birtakm unsurlarn slm cemiyeti bnyesi iinde yer almas hem sosyal bir zaruret, hem din bir cevazn neticesidir.4 Zaten ounlukla bu unsurlar, balanglar nerede olursa olsun, bizim hayatmz iinde birbirleriyle kaynaarak belli bir hviyet kazanmlardr.5 slm dncesinin bnyesiyle uyumayan unsurlar ise; genellikle Mslman cemaatin esiz saduyusuyla bertaraf edilmek akbetine mahkm olmulardr. Yukardaki grlerden, her yeniliin makbul olmas gerektii gibi bir sonu asla karlmamaldr. Zira slm dnyas; Mslman memleketleri, kana susam canilerin insafna terk eden Batni dnce gibi yeniliklerin, slmn saf tevhit inancn
1 2

Balcolu, a.g.e,, s. 106. Eraydn, a.g.e. , s. , 18. 3 Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 95. 4 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 63. 5 Gngr, a.y.

63

baltalamaya alan Mseccime gibi yeniliklerin, etkileri gemiten gnmze kadar uzanan ve Mslmanlarn canlarn helal sayan Haric tavrlar gibi yeniliklerin varlna da ahit olagelmitir. Mslman toplum iinden btn haramlar helal sayan, filozoflar peygamberlerden stn gren, ahireti inkr eden, hatta hatta kendi peygamberlerinin hanmlarna, ocuklarna ve arkadalarna hakaret eden, kfreden hatta ikence edip ldrenler bile kmtr. Herhalde yenilik ve gelime tabirlerinden anlalan mana bu meyanda olmamaldr. Tasavvufun slm niteliinin belki de en ilgin gstergesi, onun eletiriler karsnda slma olan benzerliinde ifadesini bulur. Nitekim tasavvufa kar yneltilen eletirilerin hemen hepsinin bir ekilde slma da yneltildii grlmektedir. Bu eletiriler neticesinde ise farkl tavr ortaya kmaktadr: Birinci tavr, hem slma ve hem tasavvufa kar yaplan eletirilere katlan grtr ki; oryantalistler bu tavrn en nemli temsilcileridir. kinci tavr ise hem slma ve hem de tasavvufa yneltilen ve aslnda mahiyetleri ayn olan eletirilere prim vermeyen insanlarn tavrdr. nc tavr, bu tavrlar arasnda ayanen en tutarsz olandr. Bu tavra gre ayn mahiyette bulunsa bile slm hakkndaki ithamlar katiyetle yanl iken; tasavvuf hakknda ortaya atlan tm ithamlar kabul edilmeye mazhardr. Genel olarak tm dinlerin, zel olarak slmn, insanlarn gayretini br dnyaya celp etmek suretiyle terakkiye mani bulunduunu syleyen grle; tasavvufun Mslmanlarn dikkatini dnyadan ziyade dnyann tesine ekerek Mslmanlarn geri kalmasna neden olduunu syleyen gr1 birbirine benzemektedir.

Gngr, slamn Bugnk Meseleleri, s. 40.

64

A. TASAVVUFUN SLAM KAYNAI1

A.I. Tasavvufun Kaynann slm Olduunu Belirten Grler

Her ne kadar tasavvuf, birbirinden olduka farkl birok kaynaa izafe edilmeye allsa da; ortada bir slm tasavvufun bulunduu muhakkaktr.2 Seyyid Hseyin Nasr, tasavvufu bir meyveye benzetir ve onun slm dininden kaynaklanm olduunu u tasvirle ortaya koyar: Meyvenin varl aacn kklerini; onu besleyen topran iine doru uzatm olduunu ispat eder. Manevi meyve de ancak; kkleri vahy edilmi bir hakikate doru uzanm bir aa zerinde gzkebilir.3 emsettin Yeil; tasavvufun slm kaynan, Hz. Muhammedin tebli ettii slm dininin Hz. demden bu gne ulaan evrensel slm dininin telkin ettii hakikatleri inkr etmemesinden yola karak ispatlamaya alr ve yle der: nsanlar neslen nasl yekdierine mensup ve muttasl ise, ite fikren de yledir. Lakin tasavvufta vahdet-i vcud var, esrar var diye onu Hindden yok randan, uradan, buradan istiane edilmi farz etmek katiyyen doru olmaz. Esasen slamiyet din-i hakikinin slmiyetten nceki mevcudiyetini inkr etmiyor. Bilakis bununla beraber tasavvufun memba- hakikisi yine slamiyet iken bu hakikati inkr ancak araz ile mmkn olur.4 Esasen tasavvufun slm kaynan ortaya koyabilmek asndan yaplmas gereken en nemli i, Tasavvuf nedir? sorusunu sormaktr. Zira bu soruya verilecek cevaplar, tasavvufun kaynan aka ortaya koyacaktr. rnein tasavvufu kalb ve ruh eitimi ve temizlii olarak ele aldmz ve onu slmn iinde incelediimiz zaman yeri ve kayna kendiliinden ortayla kacaktr.5 Tasavvuf, slm dininin z ve ruhu demektir.6 Tasavvuf, Allahn rzasna ermek iin yine kendisinin gsterdii yolda Ona doru seyretmektir.7 Tasavvuf yolu,
1

Tasavvufun slam kayna iin bkz: Eraydn, a.g.e., s. 64-72; Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 4790; Dorul, a.g.e., s. 6-16; Kk, a.g.e., s. 33-60; Burckhardt, a.g.e., s. 22; z, a.g.e., s. 18-22; Esad Sahmeran, Tasavvuf: Menei ve Istlahlar, Terc: Muharrem Tan, z Yay., stanbul , 2000, s. 55-92. 2 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 50. 3 Nasr, a.g.e. , s. 118. 4 emsettin Yeil, Kitbt-Tasavvuf, sb. , stanbul , 1955, s. 80. 5 Kara, Din, Hayat, Sanat Asndan Tekkeler ve Zaviyeler, s. 44. 6 Uluda, Tasavvuf ve Eser Hakknda, s. 11. 7 Havva, a.g.e. , s. 107.

65

sf metodlaryla Allaha yaknlamay semek anlamna gelir.1 Doaldr ki, tasavvuf bu anlamda ele alndnda kaynann slm olduu hususu katiyetle ortaya kmaktadr. Erol Gngr bu balamda yle syler: Tasavvuf, dini sadece kaideler olarak almayp, onun derun manasna nfuz etmeye almak ve dolaysyla manevi hayat maddi hayata stn klmak, Allahla kul arasndaki mnasebeti iyice deruniletirmek eklinde alnrsa, slm ile tasavvuf hemen hemen ayn manaya gelir.2 Tasavvuf eriata ve nassa dayanan bir sezgiciliktir. Ancak burada ok dikkat edilmesi gereken nemli bir husus vardr ki; kef ve ilham tamamen hr ve mstakil deildir, naslara baldr.3 Tasavvufun snrlarn belirleyen ve onun slm niteliini gsteren en nemli zelliklerden birisi de budur. Bu snr sadece dnce baznda geerli deildir. Ayn zamanda bir sfinin davranlarnn da slm izgi ierisinde yer almas tasavvufun zorunluluklarndandr. Zira eriatn btn emirlerini yerine getirmeden hakikate erimek mmkn deildir.4 Sfilerin slm kaynak olarak en nemli dayanaklar hi phesiz Kuran- Kerimdir. Sfilerin bir konuyu ilerken ilk nce o konuyla ilgili ayet-i kerimeleri zikredip; konuya o balamda yorumlar getirmeleri bir teamldr (leriki blmlerde bu hususa dair baz rnekler verilecektir, M.S.S.). Bir aratrmac tasavvufun Kuranla olan ilikisini yle aklar: Btn hakikatler semavi dinlerde, semavi dinlerin btn hakikatleri Kuranda, Kurann btn hakikatleri de tasavvufta zetlenmitir.5 Tasavvufi dnceyi Kuran- Kerimin zerine bina eden sfiler zamanla bu mukaddes kitab kendi dnceleri ve yaadklar haller dorultusunda izah ve tefsir etmeye balamlardr. Bu tefsirlere ar tefsirler ad verilmektedir.6 Ancak tasavvufun slm nitelii balamnda ar tefsirler de naslarn zahir anlamna zt olmama gibi nemli bir kaytla snrlandrlmlardr.

1 2

Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 98. Gngr, a.g.e. , s. 66. 3 Uluda, Giri: Kueyrinin Hayat ve Risalesi, s. 24. 4 Sleyman Ate, slam Tasavvufu,sb, Ankara , 1972, s. 128. 5 ztrk, a.g.e. , s. IX, (9). 6 Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 61.

66

Hi phe yok ki tasavvufun birinci menei Kurandr.1 Fakat Hz. Peygamberin ve ashabnn yaam tarz da tasavvufun nemli bir kaynadr.2 Mutasavvflar zellikle nefis terbiyesi ve tezkiyesi metodlarn Resulullahtan (s.a.v.) miras almlardr.3 Dolaysyla mutasavvflarn yaay Hz. Peygamberin, ondan sonra ashabn terennm etmi olduklar lahuti ve semav namelerin tekrarndan baka bir ey deildir4 ve tasavvufun temeli itibariyle Hakikat-i Ahmediyyenin z olduunda phe yoktur.5 Tasavvufa sadece Kuran ve sadece snneti kaynak gstermek, olduka yetersiz bir tavr olurdu. nk temiz ehl-i snnet yolu slm tarihindeki dier birok bidati frkadan Kuran ve snnete ayn anda uyarak ve hatta ashabn yaayn da bu nemli kaynaklarn yanna koyarak ayrlabilmitir. Nitekim Ehl-i Snnet vel-Cemaat tabirindeki Cemaat lafz ashabn yoluna ve Mslmanlarn icmana delalet eder. Tasavvuf da slm kaynana ve Snnlik niteliine binaen ayn tavr benimsemitir. Tasavvuf konusunda aratrmalar yapan birok bilim adam tasavvufun Kuran- Kerime ve Snnet-i Nebevye dayandn belirtirken;6 bir ksm da ayrca ashabn yolunu bu iki kaynaa ilave eder.7 Tasavvufun bu zellii gz nne alnnca aka ortaya kmaktadr ki; Kurann ve snnetin rehberliinden uzak bir ekilde tasavvuftan bahsedenler kendilerine baka isimler ve haklarnda baka hkmler aramak zorunda olduklarn bilmelidirler.8

1 2

lken, slam Dncesi: Trk Dncesi Aratrmalarna Giri, s. 88. Ate, a.g.e. , s. 9-37. 3 Havva, a.g.e. , s. 27. 4 Dorul, a.g.e. , s. 16. 5 Zaman Gaz., Menei tibariyle Tasavvuf. 6 Abdulvahhab e-aran, Tabakatl-Kbra, Terc: Abdlkadir Akiek, Cmle Yay. , stanbul , 1985, s. 21; Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 97; Dorul, a.g.e. , s. 18; Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 38-39; Kk, a.g.e., s. 15; Titus Burckhardt, a.g.e. , s. 17; Furat, Giri, s. XXIX, (29); Fahri, slam Felsefesi Tarihi, s. 218. 7 Kk, a.g.e., s. 33; Ate, a.g.e. , s. 40; zalp, Tasavvuf, s. 395. 8 erafettin Glck, slam Akaidi, Esra Yay. , stanbul , 1977, s. 193.

67

A.II. Tasavvufun slm Kaynana Dair Sf Szleri

Tasavvufun kayna hakknda sylenen szlerin en ehemmiyetli olanlar phesiz; bizzat sfilerin bu konuda syledikleri szlerdir. Douundan itibaren tasavvuf kendisini slm izgiden kartmaya alan dnce ve gruplarla ciddi bir mcadele verdii gibi, ayn zamanda tasavvufu slmn dnda grmeye alan dnce ve gruplarla da srekli bir mcadele halinde bulunmutur. Bu yzden sfiler tasavvufun slma olan balln mtemadiyen tekrar mecburiyetinde kalmlardr. Onlarn bu konudaki szlerini bir araya getirmek; belki de binlerce ciltlik bir eserin tekiline meydan verecektir. Ancak onlarn konuyla ilgili birka szn nakletmek meselenin daha iyi anlalabilmesi iin olduka gereklidir. Zaten tasavvufun asl kaynann slm olduunu ilk syleyenler,

mutasavvflarn bizzat kendileridir.1 Tasavvufu ve sfileri olduundan olduka farkl bir ekilde tasvir edenler bulunmasna ramen; tarihin tanklna ve vicdann hkmne danlarak daha gereki bir betimleme yaplmak istenirse zihinlerde canlanacak tablo aa yukar bellidir. Erol Gngr bu tasviri yle yapar: Byk mutasavvflar dndmz zaman hatrmza gelen ey; onlarn ahlak, Allaha kar samimi duygu ve ballklar ve sahip olduklar birtakm kerametlerdir.2 Her ne kadar sfilerin kerametleri hemen zihinlerde canlansa da; onlara gre gerek keramet eriata uymaktr.3 Sfilerin slma ballklar konusunda sylenecek sz onlarn ifadeleri ile vermek gerekir. Cneyd-i Badad tasavvuf yoluna sa elde Kuran sol elde snnet olduu halde girileceini syler.4 Yine o yle demitir: Bir ahsn eri emirler ve yasaklara bal olmad halde semada bada kurup oturduunu grseniz dahi ona iltifat etmeyiniz.5 Bayezid-i Bistam onun bu szn u ekilde geniletir: Bir adam suyun zerine seccade serse, gkyzne bada kurup otursa, eriatn emir ve nehiy izgisindeki tavrn grmedike ona aldanmayn.6 Sehl b. Abdullah, ( . 283 / 896 )

1 2

Dorul, a.g.e. , s. 18. Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 20. 3 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 312. 4 Eraydn, a.g.e. , s. 94. 5 Muhammed b. Abdullah Han, db, Terc: Abdlkadir Akiek, stanbul , 1976, s. 211. 6 Ebu Nasr es-Serrac, el-Luma: slam Tasavvufu, Haz: Hasan Kmil Ylmaz, Altnoluk Yay. , stanbul , Trs, s. 316-317.

68

Kitap ve snnetin kabul etmedii her trl vecd ve keif batldr.1 diyerek nemli bir hassasiyete dikkat eker. Tasavvuf klasiklerinin yazar olan byk sfiler de slm hassasiyetlere ok ciddi bir tarzda riayet etmilerdir. Nefsini sorgulama (=muhasebe) konusuna verdii nemden dolay Muhasibi lakabyla anlan Haris b. Esed2, ( . 243 / 857 ) muhasebe konusunu anlatmaya yle balar: Bu konuda Kitap ve Snnetteki deliller unlardr: 3 u da Muhasibinin sylediklerindendir: Sana iki farz birden zorunlu klnd zaman vaktin ikisi birden girmise; sen, Kitap ve Snnette sana en uygun olanla ie bala.4 Ktl-Kulb adl tasavvuf klasiinin yazar olan byk sf Ebu Talib elMekk, ( . 386 / 996 ) Kitap ve snnetin teyit etmedii fikirleri reddetmek icap eder5 der. Bu fikirlerden balcalarn yle zikreder: Seleften nakledildii zere bidatlarn en bykleri u altsdr: Kaderiyye, Mrcie, Rafzlik, badiye, (Haricilerin bir koludur) Cehmiye ve arya kaan atahat ehlinin iddialar.6 Kitbl-Lumann yazar Ebu Nasr es-Serraca ( . 388 / 998 ) gre tasavvufun esas unlardr: Byk ve kk btn haramlardan kanmak; kolay ve zor olan btn farzlar ifa etmek; zaruri olan mstesna dnyaya meyletmemek.7 mam Gazzaliye gre tasavvuf, dinin hakikatlerine nfuz edebilmek iin tutulacak en iyi yoldur.8 Peki, bu hakikatlerin slm dininin belirledii izginin dnda olduu dnlebilir mi? Tabii ki hayr. Zira yine Gazzaliye gre esas olan, Peygamberin (s.a.v.) getirdii teblidir. Yani, Kuran ve snnettir. Tasavvufun kendine mahsus ayr bir hakikatler lemi mevcut deildir.9

es-Serrac, a.g.e. ,( Terc. ), s. 105. ahin Filiz, Muhasibinin Hayat, er-Riaye, Haris el-Muhasib, Terc: ahin Filiz , Hlya Kk, nsan Yay., stanbul, 2004, ierisinde, ss 29-34:30. 3 Haris b. Esed el-Muhasib, er-Riaye: Nefs Muhasebesinin Temelleri, Terc: ahin Filiz - Hlya Kk, nsan Yay. , stanbul , 2004, s. 200-206.
2 4

Haris el-Muhasib, er-Riye li Hukukillah, Tah: Abdulkadir Amed At, Beyrut, Trs, s. 102. Ebu Talib el-Mekk, Ktl-Kulub: Kalplerin Az, Terc: Muharrem Tan, z Yay., 4C, stanbul, 1999, C. II, s. 115. Ebu Tlib el-Mekk, Ktl-Kulb, 2 C, Beyrut,1997, c I, s 339.

6 7 8

es-Serrac, a.g.e. , s. 516. Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 84. 9 Gngr, a.y..

69

Klasik yazarlarnn, tasavvufun slm kaynan ortaya koymak adna sarf ettikleri szlerin ard arkas kesilmez. Son olarak Avrifl-Marif yazar ihabddin es-Shreverdinin u keskin szlerini zikretmek konunun anlalmasn salayacaktr: Kitap ve snnete uygun olmayan, bu ikisinden istifade etmeyen, grlerinde bu ikisinden yardm almayan ve onlara dayanmadan olduu gibi tek bana ortaya kan her ilim faziletli deil rezilanedir. Bu gibi ilimlerle insan dnya ve ahirette hafif, aalk ve rezil olur.1

B. TASAVVUFUN SNNL2

B.I. Tasavvufun Snnliini Belirten Grler Tasavvufun Snnlik nitelii en az onun slm kayna kadar nemlidir. Zira bu durum onun slm tarihinde oka rastlanlan ve Snn erevenin dnda kalan gruplardan kolaylkla ayrlabilmesini salar. Nitekim tasavvuf ve sfiyye deyimleri ilk defa Snnler tarafndan ve saf slm ruhani hayatn ifade etmek iin kullanlmtr.3 Mslman ulema arasnda tasavvuf hakkndaki dmanlklarn ilk defa gsterenler ise Hariciler; daha sonra mamiler olmutur.4 slm tarihi boyunca tasavvufi tarkatlar zellikle Snn Mslmanln hkim olduu blgelerde Snn slm akidesine sk skya bal kalmlardr.5 Bu sahann dndaki blgelerde yaama ans bulan ve Snnlik izgisinden sapma eilimine giren tasavvufi tarkatlar ise Snn sfilerin dzeltme faaliyetlerine muhatap olmulardr. Bu faaliyetlere cevap vermeyen oluumlar ise Snnlik niteliinin yan sra tasavvufilik niteliini de kaybetmek durumunda kalmlardr ki; Safevilik bu durumun en dikkat ekici rneidir. Tasavvufun Snn niteliini ortaya koymak adna en nemli mcadeleyi verenlerden birisi hi phesiz mam Gazzalidir. Onun Snn tasavvuf anlayn (Geri Snn olmayan tasavvuf anlay diye bir ey zaten sz konusu deildir.) yerletirmek
1 2

Ebu Hafs ihbddin mer es-Shreverd, Avrifl-Merif, Beyrut, 1966, s. 30. Tasavvufun Snnlik nitelii iin bkz: Eraydn, a.g.e., s. 64-72; Uluda, Giri: Kueyrinin Hayat ve Risalesi, s. 20-24; Burckhardt, a.g.e. , s. 15-22; Dorul, a.g.e. , s. 6-16; Uluda, Tasavvuf ve Eser Hakknda, s. 14-17. 3 Uluda, a.g.m. , s. 23. 4 Massignon, Tasavvuf, s. 2728. 5 Gngr, slamn Bugnk Meseleleri, s. 39.

70

zere alan dier ahsiyetlerden farkl ve orijinal taraf; slamda Snnlik ve tasavvuf veya eriat ile tarkat diye iki ayr cereyan uzlatrmas deil: bu ikisinin bir olduunu gstermesidir.1 Snn sfilerin heteredoks dncelerle ilikilendirilmesinden rahatsz olan sadece mutasavvflar deildir. Baz Snn limler de zaman zaman tasavvufun Snnlik niteliinin zellikle belirtilmesi gereine inanmlardr. Mesela bunlardan biri olan mer Nesef Kitb fi Mezhibil-Mutasavvfa isimli kk eserinde Snn sfilerin zelliklerini anlatr.2 Bunun ardnda, tasavvufun Snnlie duyduu snrsz ihtiyacn yan sra Snnliin de tasavvufa belli bir noktada ihtiya duymas gizlidir. Zira tasavvuf Snnlie teorik ve pratik adan ok nemli iki fayda salamtr. Gerekten tasavvuf, iman salam bir temele oturtmak isteyenler iin ok faydal bir vasta olmu, hakikati akln tesinde ve onun kavrayamayaca bir leme aktarmak suretiyle kelamclarn ve felsefecilerin yaratt zihin karkln kknden halletmitir.3 Daha da nemli olan; Snnliin taarruzlara cevap veremez bir hale gelip gszletii zaman ve meknlarda mam Gazzali, Abdulkadir Geylan ve mam Rabbani gibi ahsiyetler sahneye kp Snnlii savunmak adna zerlerine den vazifeyi hakkyla yerine getirmilerdir. Tasavvuf eriata smsk sarlmay ve edep snrn gzetmeyi ngrmektedir.4 Dolaysyla salam bir tasavvuf izgisinin zelliklerinin unlar olduu ortaya kmaktadr: Ehl-i Snnet itikadna bal bir inan; snnete uygun bir ibadet hayat.5 Bu yzden ilk sfiler ve sonraki mutasavvflar ekseriyetle eriata ve zahir ahkma yksek seviyede ballk gstermilerdir.6 Sfiler dinin emir ve yasaklarna kesinlikle uygunluk iinde ve srekli ibadet durumunda olmulardr.7 ddialarn aksine tasavvufun kesinlikle kendine zg bir eriat yoktur.8 Tasavvuf Snnlik mezhebinin en ak tespiti ve en beli ifadesi saylr.1 Belki de bu

1 2

Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 80. mer Nesef, Kitab f Mezahibil-Mutasavvfa, Dou Devrinde Tasavvuf, Ebubekir Muhammed elKelabaz, Haz: Sleyman Uluda, Dergah Yay. , stanbul, 1992, ierisinde, ss 257-263:262. 3 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 195. 4 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 36. 5 Ylmaz, slam Tasavvufu: Soru ve Cevaplar, s. 443. 6 Uluda, Tasavvuf ve Eser Hakknda, s. 14. 7 Burckhardt, a.g.e. , s. 25. 8 Nasr, a.g.e. , s. 120.

71

yzden birok byk Snn lim tasavvufa intisap etme yoluna gitmitir. rnein Nakibend erknn anlatan db isimli eserde drt byk Snn mezhebin nemli limlerinden bu yola ittiba edenlerden yirmi tanesinin ismi zikredilir.2 Sfilerin Snnliinin en nemli gstergelerinden birisi de onlarn, Hz. Muhammedin (s.a.v.) arkadalarna kar besledikleri hisleridir. Zira sfiler sahabenin hepsinin veli olduuna inanr ve kendilerine gnlden balanrlar.3 Ameli tasavvufa ilikin birok mesele hakknda da Snnlik nitelii aranmtr. rnein mridin eriat hkmlerine vakf olmas gerekliliktir.4 yle ki kerametlerde bile eriata uygunluk aranr.5 Mutasavvflarn beyat da bu minval zeredir. Ebul-Hasen en-Nedv bu durumu yle tasvir eder: Mutasavvflarn beyat; Tevhit, hls, Snnete uyma, gnahlardan tevbe, Allah ve Resulne uyma zerine oluyordu.6

B.II. Tasavvufun Snnlik Niteliine Dair Sf Szleri

Cneyd-i Badad der ki; Bizim u ilmimiz Resulullahn (s.a.v.) ilmiyle ayakta duruyor.7 eriatn edeplerine son derece bal olan Bayezid-i Bistam bir eyh hakknda unlar syler: Bu kii Cenab- Peygamberin adabndan birisini dahi tam manasyla koruyucu deildir. Nasl iddia ettii makam muhafaza edici olabilir.8 brahim b. Muhammed en-Nasrabaz der ki: Tasavvufun esas, Allahn kitabna, Resulnn (s.a.v.) snnetine yapmaktr.9 Yine tannm mutasavvflardan birisi olan eyh Mahmud ebuster ( . 725 / 1324 )yle der: eriattan bir an gaflete dersen iki cihanda da dinsiz kalrsn.10
1

Sleyman Uluda, Hucviri ve Kefl-Mahcub, Kefl-Mahcub: Hakikat Bilgisi, Ali b. Osman Cllab el-Hucvir, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , stanbul , 1982, ierisinde, ss 13-71:25. 2 Han, a.g.e. , s. 15. 3 Uluda, Tasavvuf ve Eser Hakknda, s. 18. 4 Nasrullah Efendi, ah- Nakibend Muhammed Bahaeddin Buhari, Haz: A.Faruk Meyan, ile Yay., stanbul , trs, s. 32. 5 Ylmaz, slam Tasavvufu: Soru ve Cevaplar, s. 526. 6 Ebl-Hasen en-Nedv, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir, Ruhbanlk Deil, s. 101. 7 Abdlkerim el-Kueyr, Risale-i Kueyr, Terc: Ali Arslan, Arslan Yay. , stanbul , 1980, s. 71; Abdlkerim el- Kueyr, er-Risale, Tah: Abdulhalim Mahmud, Mahmud b. E-erif, Msr, 1966, C. I, s. 107. 8 el- Kueyr, er-Risale, C. I, s. 81. 9 el- Kueyr, er-Risale, C. I, s. 182. 10 Cem, a.g.e. , s. 43.

72

u sz Abdullah b. Menazile aittir: Bir kimse herhangi bir farz zayi ederse; Cenab- Hak onu birok snnetin zayi edilmesiyle dener. Snnetlerin zayi olmasyla herhangi bir kimse denenirse, bidatlerle denenmesinden korkulur.1 Yine Abdullah b. Menazile ait olan bu anlamdaki u sz, sfilerin Snnlie ve slm ahkmna kar hissettikleri derin ball gsteren ilgin bir rnek ve olduka sert bir ifadedir: Her kim Peygamberin (s.a.v.) snnetini terk ederse, bil ki; o kimse farzlar da terk eder. nk snneti terk eden bidatidir. Bidati cehennemin ba kpei olur.2

B.III. Tasavvuf Klasiklerinde Tasavvufun Snnliine Dair Verilen Bilgiler Erol Gngr, tasavvuf klasiklerinin ilki olan er-Riayenin yazar Haris elMuhasibi hakknda unlar sylemektedir: Onun Kuran ve snnet dnda hibir rehber tanmad aka grlyor. Nitekim bir eit biyografi mahiyetinde olan Kitbl-Vesayasnda kendi zamannn inan kargaalklarndan uzun uzadya bahsettikten sonra; insan selamete ulatracak yolun ancak eriata tam manasyla uymak; emir ve nehiyleri sk bir ekilde takip etmek ve Peygamberi (s.a.v.) rehber edinmek olduunu sylyor.3 Kaderiyyeye mensup olduu iin babasnn bile yakasna yapacak derecede Snnlie bal bulunan Muhasibi,4 Kaderiyye, Cehmiyye, Rafziyye ve Mutezile gibi bidati frkalarn isimlerini enaatle zikrederek onlar sert bir ekilde eletirir.5 et-Taarruf li Mezhebi Ehlit-Tasavvuf adl eserini, eriat-d mistik akmlara kar Snn tasavvufu savunmak amacyla kaleme alan Ebubekir Muhammed elKelebaz,6 ( . 380 / 990 ) mam- Azam Ebu Hanifenin el-Fkhl-Ekber adl risalesindeki tikad konular, ayn zamanda sfilerin akideleri olarak takdim eder.7 Ayrca kendisi, Taarrufun ba ksmnda itikada dair birok konunun sfilere gre

1 2

el- Kueyr, er-Risale, C. I, s. 152. Feridddin Attar, Tezkiratl-Evliya, Terc: An. , Erkam Yay. , stanbul , 1984, s. 190. 3 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 72. 4 Filiz, a.g.m. , s. 30. 5 el-Muhasib, a.g.e. ,s. 244. 6 Uluda, Kelabaz ve Taarruf, s. 19. 7 Uluda, a.g.m. , s. 34.

73

durumunu aklar ve sfilerin bu konulardaki tm grlerinin Ehl-i Snnet itikadna uygunluunu detaylaryla ispatlar.1 Ktl-Kulb adl klasiiyle kendisinden sonraki eser sahibi mutasavvflar ok ciddi anlamda etkileyen Ebu Talib el-Mekk, sz konusu eserinde yz akn yerde selef ismini zikreder ve iledii konularda onlarn grne ncelik verir.2 Kendisi sz konusu kitabnda ehl-i snnetin faziletlerini anlatmak zere bir blm ayrmtr.3 Snnlik kriterlerine son derece nem veren Ebu Talib el-Mekk Kuran ve snneti nemsemeyen atahat ehli sfileri (daha dorusu sf geinenleri) gvenilmez kiiler olara vasfeder.4 Kuran ve snnete ittibay sadece Snnliin deil ayn zamanda Mslmanln bir gstergesi olarak kabul eden Mekkiye gre bir kii Mslman olabilmek iin bidatlere inanmamaldr.5 Kitabul-Luma yazar Ebu Nasr es-Serrac da eriat ilmine bal bir sf idi.6 Serrac sfilerin Hz. Peygambere (s.a.v) uymalar konusuna zel bir blm ayrmtr.7 Serraca gre hakiki sfilerle sahtelerini ayrmak zere u kriterler kullanlmaldr: haramlardan kanmak, farzlar ifa etmek, dnya perest olmamak.8 Abdulkadir Geylaniye gre frka-i Naciye ehl-i snnet vel-cemaattir.9 Yine ona gre tasavvuf yoluna giren kimseye, nce salam bir itikat sahibi olmak lazmdr.10 Ahmed Yesev ( . 562 / 1166 ) Divan- Hikmetinde Snnliini yle izhar eder: Snnetlerini muhkem tutup mmet oldum11 Muhyiddin bn Arab ( . 638 / 1240 ) Fususul-Hikemine balarken u szleri sarf eder: Allahtan dileim, Onun yardmndan kuvvet alarak bakalarn da kuvvetlendirmek ve Hazreti Muhammedin (s.a.v.) temiz eriatna balanmakla beraber
1 2

el-Kelabaz, a.g.e. , s. 61-125. el-Mekk, a.g.e. , C.I-II. 3 36. Fasl (Ehl-i Snnet ve Tarkatn Faziletleri ve Selef mamlarnn Yollar Hakkndadr), bkz: elMekk, a.g.e. , C. II, s. 232244. 4 el-Mekk, a.g.e. , C.I, s. 263. 5 el-Mekk, a.g.e. , C. II, s. 246. 6 Hasan Kmil Ylmaz, Ebu Nasr es-Serrac ve el-Luma, slam Tasavvufu, Ebu Nasr es-Serrac et-Tus, Terc:Hasan Kmil Ylmaz, Altnoluk Yay. , stanbul , 1996, ierisinde, ss IX-XVI:X. 7 Drdnc blme bkz: es-Serrac, a.g.e. , s. 130-146. 8 Ylmaz, slam Tasavvufu: Soru ve Cevaplar, s. 444. 9 Abdlkadir Geylan, unyett-Talibin, (brl 2C), Terc: Abdlkadir Akiek, Salam Yay. , byb, 1991, s. 263. 10 Geylan, a.g.e. , s. 1060. 11 Hoca Ahmed Yesev, Ahmed Yesev Hikmetler, Terc: Erhan Sezai Toplu, MEB Yay. , stanbul , 1995, s. 58.

74

dindalarm da bu hkmlere balamak ve bizi Muhammed (s.a.v.) mmetinden kld gibi onun has mmetleri zmresi arasnda har olunmaktr.1 Snnliin muhalifleriyle mcadelesinde zorland bir dnemde tarih sahnesine karak Snn mcadeleye byk bir ivme kazandran mam- Rabban, kurtulu yolunu ehl-i snnet vel-cemaate tabi olmaya balar.2 Mektubtnda toplanan mektuplaryla eitli memleketlerdeki sevenlerine nasihatlerini esirgemeyen mam- Rabbannin tlerinden birisi udur: Bata lazm olan ehl-i snnet vel-cemaat tarafndan tespit edilen itikat esaslarna uygun ekilde itikad dzeltmektir.3 Bir baka nasihatinde yle der: Bilmi olasn ki, mutlaka lazm olan udur: Ehl-i snnet ulemasnn grne gre itikadn dzeltmek; fkhi hkmler iktizasnca amel ilemek.4 mam- Rabban bir duasnda u szlere yer verir: Allah-u Teala bizlere snnet-i seniyye-i Mustafaviyeye (s.a.v.) tabi olmakla sslenip gzellemek nasip eylesin.5 Tarkat- Aliyyeyi (Nakibendlik) ashab- kiramn yolu olarak tavsif eden mam- Rabban6, tm kemlatlar Resulullah Efendimize (s.a.v.) uymaya balar.7 eriata uygunluk konusunda ok titiz olan mam Rabban, tarkatlarn amacn yle aklar: Hakikat ve tarkat tahsilinden maksat eriatn tamam olmasdr, eriatn dnda bir baka ey iin deildir.8 Mceddid-i Elf-i Sni (ikinci bin yln yenileyicisi) sfatyla maruf olan mam- Rabban vahdet-i vcd konusundaki keiflerinden bahsederken yle der: Keiflerin tm, eriata mutabk olarak geldi. eriatn zahirine kl kadar aykr bir durum yoktur.9 mam Rabbannin ehl-i snnet ulemasnn baz tasavvuf ehlinden daha faziletli olduunu belirten u szleri, tasavvufun Snnlik niteliine dil uzatanlara verilebilecek en gzel cevap olsa gerektir: Ehl-i snnet vel-cemaat saylan zahir limleri, baz amellerde kusurlu olabilirler. Ama itikat cihetinden, da nurlu sahih itikat yayarlar.

1 2

Muhyiddin bn Arab, Fususul-Hikem, Terc: Nuri Gencosman, MEB Yay. , stanbul , 1990, s. 20-21. mam Rabban Ahmed Faruk Serhend, Mektubt- Rabban, Terc: Abdlkadir Akiek, Akit Yay. , 3 C, stanbul , 1998, C.I, s. 214. 3 mam Rabban, a.g.e. , C. II, s. 89. 4 mam Rabban, a.g.e. , C. I, s. 264. 5 mam Rabban, a.g.e. , C. I, s. 146. 6 mam Rabban, a.g.e. , C. II, s. 60. 7 mam Rabban, a.g.e. , C. I, s. 95. 8 mam Rabban, a.g.e. , C. I, s. 137. 9 mam Rabban, a.g.e. , C. I, s. 61.

75

Onlarn ortaya attklar bu nurlu grleri, tasavvuf ehlinin ounda bulunmaz. undan ki; riyazetleri, mcahedeleri olmasna ramen zat ve sfat zerine salam itikatlar yoktur.1 Gerekten, mam Rabbannin ehl-i snnet itikadna sahip olmay, btn tasavvufi unsurlarn zerinde grmesi hayli manidardr. Erzurumlu brahim Hakk hazretleri ( . 1186 / 1772 ) Marifetname isimli nemli eserinde yle der: Hak Teala kendi Resulne (s.a.v.) uymanz ve Onun (s.a.v.) eriat caddesiyle eserine gitmemizi emretmi, habibinin snnetine aykr bidatlerden herkesi menetmitir.2 Gmhaneli Ahmed Ziyaddin ( . 1311 / 1891 ) hazretleri ise tasavvuftarkat adap ve erknn anlatt Camiul-Usul adl kitabnda unlar kaydeder: Kim ki eriatsz hakikate balanmaktan sz ediyorsa, o kimse sapklk iindedir.3 Son dnem Trk mutasavvflarndan birisi olan Mehmed Zahid Koktu, drt fkh imamn (mam- Azam, mam afi, mam Ahmed b. Hanbel, mam Malik) ve iki itikat imamn (mam Maturid, mam Ear) zikrettikten sonra yle der: Bunlardan baka gerek amelde ve gerek itikatta uyulacak kimseler yoktur.4

B.IV. Tarkat Pirleri ve Snnlik Tasavvufun hayata geirilmesinin yolu olan tarkatlarn kurucusu kabul edilen pirleri de, Snnlie duyduklar derin ball syleyip durmaktan asla imtina etmemilerdir. Bu zatlar; Snn ulemann mehurlarndan mer Nesefinin, haklarnda Bunlar (Snn sfileri) sevmek Allah ve Resuln (s.a.v.) sevmektir.5 diye bahsettii taifenin nderleridir. mam Nakbendi, (. 791 / 1389 ) Nakliin kazancnn itikad salamlatrdktan, emirlere uyduktan, yasak ve irkinliklerden kandktan sonra elde edilebileceini, syler.6 Yine o, kendisine verilen vazifeleri anlatrken unlar belirtir: Resulullahtan (s.a.v.) bize ulaan haberleri aramak ve Sahabe-i Kiramn izinde
1 2

mam Rabban, a.g.e. , C. I, s. 42. brahim Hakk Erzurumlu, Marifetname, Sad: M. Fuad Baar, Kitsan Kit. , stanbul , Trs, s. 175. 3 Ahmed Ziyaddin Gmhanev, Veliler ve Tarkatlarda Usul, Terc: Rahmi Serin, Pamuk Yay., stanbul , 1987, s. 266. 4 Mehmed Zahid Kotku, Tevbe, Seha Ne. , stanbul , 1992, s. 42-43. 5 Nesef, Kitab fi Mezahibil-Mutasavvfa, s. 262. 6 Erzurumlu, a.g.e. , s. 526.

76

gitmekle memurdum. Anlatlan sebepledir ki; ulemaya devaml gittim, hadis-i erif okudum, Sahabe-i Kiramn yolunu izlemeyi rendim.1 Nakliin esaslar unlardr: Snnete uymak, azimetle amel etmek, bidatten saknmak, kullua devam etmek, Allah sevmek ve Allahn (c.c.) muhabbeti cezbesi ile kendini olgunlatrmak.2 Abdulkadir Geylan, eriatn emirlerini tatbik ettii gibi, slam akaidinin en ince meselelerini bile gzden karmazd.3 Desukiyye tarkatnn piri Seyyid brahim Burhaneddin Desuk, ( . 676 / 1277 ) eriata son derece kuvvetle yapmtr. Bu sebeple tarkatnda eriattan ayrlmamay esas ittihaz etmitir.4 Nitekim ona gre; eriat asl, tarkat da feridir.5 Zaten Desukiyye tarkatnda da eriata ballk en nemli prensiptir.6 Her ne kadar bir takm evrelerce Snnlii tartmaya almak istense de; Yesevilikin piri Ahmed Yesevi, Snn bir mutasavvftr hatta kendisi bir Hanefi fakihidir.7 Onun eserlerinde kesinlikle eriata mugayir olan ve halkn itikadn pheye sokan unsurlar bulunmaz.8 azeliyye tarkatnn be ilkesi vardr. Bunlardan birisi, sz ve fiillerde snnete tabi olmaktr.9 Bedeviyye tarkatnn piri Ahmed Bedevinin ( . 675 / 1202 ) Vesaya isimli manevi vasiyetnamesi mahiyetindeki kitabnda iledii esas konu Kuran ve snnete sk skya balanma nasihatidir.10

1 2

Han, a.g.e. , s. 533. Nasrullah Efendi, a.g.e. , s. 23. 3 Arslan, a.g.m. , s. 10. 4 z, a.g.e. , s. 163-164. 5 z, a.g.e. , s. 164. 6 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 194. 7 Ethem Ruhi Flal, amzda tikadi slam Mezhepleri, Seluk Yay. , stanbul , 1995, s. 237. 8 Hayati Bice, Hoca Ahmed Yesev ve Divan- Hikmet zerine, Divan- Hikmet, Ahmed Yesev, Haz: Hayati Bice, TDV Yay. , Ankara , 1993, ierisinde, ss. IX-XVIII, ( 9-18 ), s. XII, ( 12 ). 9 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 191. 10 z, a.g.e. , s. 162.

77

C. TASAVVUFUN DER SLAM LMLER ARASINDAK YER 1

C.I. Genel Olarak Tasavvuf ve slam limler Kavramlar Arasndaki liki

Tasavvufa, slam ilimlerden birisi olmas cihetiyle bakldnda; ona tayin edilen yabanc kaynaklar bsbtn muallkta kalmaktadr veya en azndan etkisini yitirmektedir. Hadis ilmindeki uydurmaclk; tefsir ilmindeki srailiyat; slam tarihindeki kssaclk; fkh ilmindeki Roma hukuku etkisi iddialarn, bata oryantalistler olmak zere abartanlar bulunmaktadr. Ancak bu kurumlarn her eyden nce bir slam ilim olmalar; sz konusu iddialardan kaynaklanan hasar en aza indirmektedir. Dolaysyla bu nevi iddialardan payn fazlasyla alan tasavvufun bir slam ilim olmas ynnn srarla ortaya konulmas bir gereklilik haline gelmektedir. Bu durum gerekletirilmeden yaplan savunmalarn genellikle etkisiz kald grlmektedir. Dier slam ilimler gibi ihtiyaca mebni zuhur eden tasavvuf;2 slam ilimler mozaiinin bir parasdr.3 Tasavvuf, btn slam ilimleriyle i iedir.4 Dolaysyla tasavvufu slam ilim ve sanat ubelerinin hibirinden ayr olarak dnemeyiz.5 Zira bu dnce, slam dncesinin btnlne hcum etmek anlamna gelir. Tefsire kar kan bir fkh, hadisi inkr eden bir kelam olamayaca gibi; tasavvufu reddeden bir slam ilim ve tasavvufun kabul etmedii bir slam ilim bulunmaz. Bunlar birbirinin yerine de ikame edilemez. nk mesela her trl ilimden arnm srf tasavvuf diye bir eyden sz edilemez. Tasavvuf fkhla, hadisle ve dier slam ilimlerle birlikte vardr. Bunlar birbirini btnleyen ilimlerdir.6 Tasavvufun slam bir ilim olduunu reddeden baz dnce sahipleri, Hz: Peygamber (s.a.v.) zamannda tasavvuf adyla bir kurumun bulunmamas hususunu bu
1

Tasavvufun slm ilimler arasndaki yeri iin bkz: Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 5863; Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 20-26; Uluda, Tasavvuf ve Eser Hakknda, s. 8-10; Abdulbari en-Nedv, a.g.e. , s. 36-39. 2 Eraydn, a.g.e. , s. 34. 3 Ylmaz, slam Tasavvufu: Soru ve Cevaplar, s. 445. 4 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 58. 5 Kara, Din, Hayat, Sanat Asndan Tekeler ve Zaviyeler, s. 42. 6 Ylmaz, slam Tasavvufu: Soru ve Cevaplar, s. 454.

78

iddialarna delil olarak gstermeye almaktadrlar. Mustafa Kara bu iddialara yle kar kar: slam ilimler ilk yllarda bir btnd. Fkh, kelam, tefsir, tasavvuf gibi blmlere ayrlm deildi. Bu tasnifler daha sonraki yllarda ortaya kmtr. Bu adan meseleye baknca Tasavvuf Hz. Peygamber devrinde yoktu, batldr, bidattir. eklinde ileri srlen tez kendiliinden rmektedir. nk bugnk ekliyle bir tefsir, bir kelam, bir hadis de asr- saadette yoktu, kelam ve fkh mezhepleri mevcut deildi.1 Abdulbar en-Nedv tasavvufun o dnemdeki durumunu yle izah eder: Tasavvuf da o vakit iptidai bir merhalede idi, mmeyyiz bir vasf, ak bir durumu yoktu. Konular henz tespit edilmi deildi, zel bir isim de verilmemiti. Belki mteaddit ilimler arasna girmi, onlarn iinde yaygn bir halde bulunuyordu. Kuran- Kerimin naslar bunu mtemil, Hadis-i Nebeviler bunu muhtevi idi. Halk ihtiyalar nispetinde onunla mstefit oluyordu.2 Tasavvufun dier slam ilimlerle olan benzerlii asr- saadetle snrl deildir. Daha sonraki aamalarda da ayn benzerlik dikkati ekmektedir. Nitekim tasavvuf da, dier slam ilimleri gibi hicri ikinci, nc asrlarda teekkl etmitir.3 Tasavvufi dnce, sistemletikten sonra belli bal kaideler ortaya km ve tasavvuf dier btn ilimler gibi slam bir ilim haline gelmitir.4 Kurumlama aamasnda da, tasavvuf ve dier slam ilimler arasndaki paralellik devam etmi; fkhi ve tikad mezheplerde olduu gibi tarkatlar da, kendileri tarkat kurma niyetleri olmad halde byk mutasavvflarn etraflarna toplanan insanlar sayesinde kendiliinden teekkl etmitir.5 Tasavvuf isminin kayna da, tasavvufun slam bir ilim olup olmad tartmalarnda hep ne srlr. Sleyman Uluda bu ismi Snn limlerin verdiini belirterek yle syler: Tm Mslmanlar zhidane yaam takdir ettiinden ia, Hariciye, Mutezile gibi gayr- Snn mezhepler de zhd tabirini kullanmaya baladlar. Bunun zerine Snn limler Tasavvuf ve sfiyye deyimlerini kullanmaya baladlar.6 Abdulbar en-Nedv de bu konuda unlar syler: Tasavvuf ismine gelince; bu, eitli slam ilim ve fenlere ait vazolunan dier isimler gibi bir isimdir. Onlardan
1 2

Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 20. Abdulbari en-Nedv, a.g.e. , s. 37. 3 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 33. 4 Hayran Altnta, Tasavvuf Tarihi, AF Yay. , Ankara , 1986, s. 152. 5 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 98. 6 Uluda, Tasavvuf ve Eser Hakknda, s. 23.

79

ayr bir taraf yoktur. Tefsir, hadis, fkh ve dier ilimlerin hepsinin birer isimleri olduu gibi tasavvuf ilminin de bir isim ve lakab vardr.1 Tasavvuf ilminin dier slam ilimlerinden birisi olduu anlaldna gre; onun slam ilimler arasndaki yerinin belirlenmesi gerekmektedir: phe yok ki hadis ve tefsir ilimleri ok zel bir yere sahiptir. nk bu ilimler slam retisinin esas malzemesini tekil ederler. slam doktrininin esasn oluturan ilimler ise; kelam, fkh ve tasavvuftur.2 Baka bir tasnife gre eri ilimler drt eittir: Rivayet ilmi (hadis), dirayet ilmi (fkh), kyas ilmi( kelm), hakaik ilmi (tasavvuf).3 Tasavvufa dier slam ilimleri arasnda farkl yerler tayin edilir. Bir dnr, slam tasavvufu slam dininin belli bir yorumudur, derken;4 bir dieri, tasavvuf slam ilimlerin zirve noktasdr, demektedir.5 Dier slam ilimlerde olduu gibi tasavvufta da yabanc unsurlar bulmak mmkndr.6 Ancak bu unsurlarn dier ilimlerdeki oranlarda ve belki de daha az bir oranda tasavvufu etkilemitir. Olaya btncl bir bak yneltmeden; tasavvuftaki birka unsura gz dikmek ve bunlar olabildiince abartmak pek doru sonulara ulalmasn salamamtr. rnein bu bakn sonucu olsa gerek; Kueyri, ( . 465 / 1072 ) eriata son derece bal olduu halde bn Cevzinin tenkidinden yine de kurtulamamtr.7 Tasavvuf, -daha sonraki blmlerde belirtilecei zere- slam ve Snn dnce adna zerine den vazifeleri ve bu konudaki mcadeleleri hakkyla yerine getirmitir. Bu durumun grlmesi tasavvufun yabanc tesirler karsndaki tavrnn daha iyi anlalmasn salar. Binaenaleyh Sleyman Uluda bu durumu yle izah eder: D tesirler karsnda dikkatli ve uyank olan sadece zahir ulemas deildir. Birok sfi de bu konuda en az onlar kadar uyank ve dikkatli olmasn bilebilmilerdir. Bu bakmdan d tesirler konusunda uyank olma zelliini zahir ulemasna inhisar ettirmek doru grnmemektedir.8
1 2

Abdulbari en-Nedv, a.g.e. , s. 37. lken, slam Dncesi: Trk Dncesi Aratrmalarna Giri, s. 86. 3 es-Serrac, a.g.e. , s. 456. 4 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 22. 5 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 17. 6 Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 95. 7 Uluda, Giri: Kueyrnin Hayat ve Risalesi, s. 51. 8 Uluda, bn Haldunun Tasavvufi Grleri ve ifas-Sail, s. 22.

80

C.II. Tasavvuf ve Fkh lmi Arasndaki liki

Tabiin ve tebe-i tabiin dnemlerinde henz slam ilim dallar tam olarak ekillenmediinden fkh kelimesi mutlak ilim anlamnda kullanlyordu. Daha sonra ilim dallar ortaya kmaya balaynca; fkh ilmi ana dala ayrlmtr: elFkhl-Ekber (Akaid), el-Fkhz-Zahir (Fkh), el-Fkhl-Batn (Tasavvuf).1 Dolaysyla nihai anlamda tasavvuf, fkh ilmini tamamlayan bir ilim daldr.2 Bu yzden tasavvufu olmayan fakih, fask; fkh olmayan mutasavvf, zndk saylmtr. Bu ikisini birletiren tahkik ehli kabul edilmitir.3 Nitekim slam tarihi boyunca ilmi ile amil limler ve muhakkik mutasavvflar fkh ve tasavvufu birletirmilerdir.4 Genelde sfiler bata fkh ve fkh usul olmak zere din - er ilimlerin renilmesini art olarak grmlerdir.5 Zaten tasavvufun srarla zerinde durduu esaslar, kesinlikle fkhn ve fukahann mesleinden ok farkl deildi.6 Tasavvufa kar ok sert ithamlarda bulunan baz aratrmaclarn, fkh konusunda da benzer ifadeleri dillendirmeleri hayli manidardr. Tasavvuf konusundaki grleri daha nce zikredilen brahim Sarm, fkh ilmi hakknda unlar syler: Mezheplerin ve banaz fkh kltrnn alabildiine geniledii (bir zamanda), bir mezhep fkhn renmenin yllar alabildii yaygn bir kanaat haline gelmitir.7 Sfiler, inan konusunda hadisiler ve fakihlerle ayn gr paylaan, onlarn ilimlerini benimseyerek esaslarna kar kmayan kimselerdir.8 Nitekim bu konudaki saysz rnekten birka unlardr: Ebu Talib el-Mekk ulemann en gveniliri olarak fkh ehlini sonra da muhaddisleri gsterir.9 Ameldeki mezhebi itibariyle Hanefi olan Kelebaz hadis ve fkh

1 2

Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 61. Havva, a.g.e. , s. 97. 3 Havva, a.g.e. , s. 98. 4 Havva, a.g.e. , s. 101. 5 Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 24. 6 Zaman Gaz., Mene tibariyle Tasavvuf. 7 Sarm, a.g.e. , s. 342. 8 es-Serrac, a.g.e. , s. 28. 9 el-Mekk, a.g.e. , C. I, s. 265.

81

ilimleriyle geni lde megul olmutur.1 Geri bu durum dier birok sfi iin de geerlidir. Onlardan biri olan ihabddin Shreverdi; fkh, hadis, tasavvuf ve dier ilimlerde zamannn en nemlileri arasnda bulunuyordu.2 Bu durumda olan btn sfilerin isimlerini zikretmek ok fazla yer tutacandan verilen bu bir iki rnekle yetinmek faydal olacaktr. mam Rabbani bir nasihatinde yle der: Her ne zaman bir mecliste tasavvufa dair kitap mzakeresi olursa, orada fkha ait kitaplarnda bulunmas gerekir.3 Bu dncede, tasavvuf ve fkh ilimlerinin birbirinin tamamlaycs olduu inancnn nemli amil olduu aktr.

C.III. Tasavvuf ve Hadis lmi Arasndaki liki

Hadis ilmi dinin esasdr.4 Dier btn slam ilimler ondan yararlanrlar. Tasavvuf da dier temel slam bilimlerinde olduu gibi Kuran ve snneti azami derecede kullanmaya riayet etmi ve onu kendi prensiplerine gre yorumlamtr.5 Mutasavvflar zellikle ibadetlerin faziletleri ve benzeri konularda; fkhlarn kullanmaktan imtina ettikleri hadisleri kullanmaktan ekinmemilerdir. Ne var ki bu durum onlarn aklamaya altklar konularla yakndan ilgilidir. Yoksa onlar da fkh ve akait gibi konularda bu nevi hadislere pek yer vermezler. mam Malik bu durumdan olsa gerek yle der: eyhlerin arasnda baz kiiler var ki; kendisi ile istiska yaptm halde (yamur duas iin kendisine bavurduum halde) onlarn hadislerini kabul etmiyorum6 Bu durumun mam Malikin hadis konusunda ok titiz olmasndan kaynakland ortadadr. Yoksa bu durum mutasavvflarn hadis konusundaki zaafndan kaynaklanmaz. Aksine mesela tasavvuf klasii yazarlarndan Kueyri uzun yllar hadis hocal

1 2

Uluda, Kelabaz ve Taarruf, s. 9. z, a.g.e. , s. 151. 3 mam Rabban, a.g.e. , C. I, s. 106. 4 es-Serrac, a.g.e. , s. 24. 5 Kk, a.g.e., s. 59. 6 Said Havva, a.g.e. , s. 330.

82

yapmtr1 ve Kelebaz bir hadis limi ve hafzdr. Zaten onun eserlerinin ou hadis ilmine dairdir.2 Daha sonraki yollardan rnek vermek gerekirse, Bahuddin Nakbend, hadis ilmine kar duyduu ball yle dillendirir: Resulullahtan (s.a.v.) bize ulaan haberleri aramak ve sahabe-i kiramn izinde gitmekle memurdum. Anlatlan sebepledir ki; ulemaya devaml gittim, hadis-i erif okudum, sahabe-i kiramn yolunu izlemeyi rendim.3

C.IV. Tasavvuf ve Kelam lmi Arasndaki liki Tasavvuf kelamdan ziyade Fkh- Ekber tabir olunan Akaid ilmine yakn olmutur. Zira genel olarak kelam deyince, Snn akidenin dnda kalan mutezile, Hariciye vb. frkalarn grleri de bu ilmin snrlarna dhil olmaktadr. Nitekim tasavvuf bu anlamdaki kelam ilmine souk durmu ve hatta onu geersiz klmtr. Burada hemen mam Gazzalinin tavr hatrlanmaldr. Erol Gngr bu durumu yle izah eder: Tasavvuf iman salam bir temele oturtmak isteyenler iin ok faydal bir vasta olmu, hakikati akln tesinde ve onun kavrayamayaca bir leme aktarmak suretiyle kelamclarn ve felasifenin yaratt zihin karkl kknden halledilmitir.4 Sfiler ancak, Snn ulemann dillendirdii daha sonra mam Maturid ve mam Ear tarafndan sistematize edilen akait grlerinden mteekkil bir kelam ilmine taraftar olmulardr. Bu anlamda rnein Kueyri, kelam ilminde farkl usulleri birletirerek bu ilimde ok yksek bir dereceye ulamtr.5 Fakat baz dnrler; rnein bn Teymiyye, Snn kelamn da reddetmilerdir.6

1 2

Uluda, Giri: Kueyrinin Hayat ve Risalesi, s. 52. Uluda, Kelebaz ve Taarruf, s. 14. 3 Han, a.g.e. , s. 333. 4 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 195. 5 Uluda, Giri: Kueyrnin Hayat ve Risalesi, s. 12. 6 Uluda, bn Teymiye, s. 39.

83

C.V. Tasavvuf ve Tefsir lmi Arasndaki liki

Btn vahiy metinlerinde olduu zere Kurann her sznn birok anlam vardr.1 Dolaysyla mutasavvflar kendi ilimlerinin gerei olan baz Kuran- Kerim ayetlerine dier Snn ulemann vermedii baz anlamlar vermiler ve bu yorumlarna Kurann Batni anlamlar yani iari tefsir ismini vermilerdir: Ancak bu iin bir kural ve snr vardr. Bu noktada belki de en nemli kural, yaplan yorumlarn Kurann zahir manasna ve Snn akideye zt bir durum tekil etmemesidir. Mahir z ( . 1974 ) bu konuda u yorumu yapar: Dirayet tefsirlerinde bir reye saplanp, dierlerini ihmal veya inkr etmek, ilmi bir tutum deildir. Bu itibarla byk mutasavvf ulemadan tefsir sahiplerinin muttefegun aleyh sarahatin aleyhinde olmayan mcmelata mteallik tevil ve tefsirleri hrmetle karlanmaldr.2 Mutasavvflar, ir tefsire dair mstakil eserler vcuda getirmilerdir. Geri btn bir tasavvuf retisini de Kurann bir nevi tefsiri kabul edebiliriz. Zira tasavvuf, slamn i yzn temsil ettiine gre, doktrini de z olarak, Kurann tasavvufi bir yorumudur.3

D. SUFLERN SLAM ADINA VERDKLER MCADELELER4

D.I. Teorik Adan Sfilerin slam Mcadelesi

Sfilerin gerek teorik adan, gerekse pratik adan slam adna verdikleri mcadeleleri tanmak, tasavvufun slm ynn anlamak ve onun slm kaynan grmek asndan son derece nemlidir. Oryantalistlerin tasavvufa gayr-i slm kaynak

1 2

Titus Burckhardt, a.g.e. , s. 51. Mahir z, a.g.e. , s. 15. 3 r tefsir hakknda geni bilgi iin bkz. Sleyman Ate, r Tefsir Okulu, Ankara, 1974. 4 Sufilerin slm mcadelesi iin bkz: Baddeley, a.g.e; B.G. Martin, Smrgecilie Kar Afrikada Sf Direni, Terc: Fatih Tatllolu, nsan Yay. , stanbul, 1998; Kara, Din, Hayat, Sanat Asndan Tekkeler ve Zaviyeler, s. 5256, 152165; Barkan, Kolonizatr Trk Dervileri; Vincent Monteil, Afrikada slam, Terc: zzet Tanju, Pnar Yay. , stanbul, 1992; Osman etin, Anadoluda slamiyetin Yayl, Marifet Yay. , stanbul, 1990, s. 183190; Ebl-Hasen en-Nedv, a.g.e. , s. 116131.

84

tayin etmesinin amalarndan belki de en nemlisi, sfilerin slm adna verdikleri mcadeleyi etkin olmaktan karmaktr. Mslman tasavvuf aleyhtarlarnn tasavvuf ve kayna konusundaki tezlerinin rtlmesi asndan; sfilerin slm mcadelesinin ortaya konulmas son derece nemlidir. Zina onlar sfilerin cihattan katn ve hatta nefret ettiini sylerler.1 Onlardan biri bu tezlerini yle dillendirir: Hal seferlerinin slm lemini kasp kavurduu, Mool srlerin slm lemini ayaklar altnda ezdii ve son iki asrda Bat dnyasnn slm lemini boyunduruu altna ald dnemlerde Mslmanlarn hayatnda tasavvufun ahtapot gibi kk sald, hurafeleriyle insanlar uyuturduu, zhd ve inziva safsatalaryla insanlar hayat meydanlarndan uzaklatrd grlmektedir.2 Geri, tasavvufun genel olarak Mslmanlarn birlik ve kuvvetinin azald dnemlerde kuvvetlendii bir gerektir. Ancak bu durum kesinlikle tasavvufun sz konusu gerilemenin msebbibi olduunu gstermez. Bilakis tasavvuf, slm dnyasndaki din doktrin birliinin iddetle sarsld bir zamanda bu birlii salamak gayretini temsil etmektedir.3 Yani tasavvuf, knt zamanlarnda bu zlmeye kar bir manev reaksiyonu temsil etmektedir.4 Her cihad ve mcadele hareketinin banda maneviyat kuvvetli bir ahsiyet vardr,5 diyen Ebl-Hasen en-Nedv, tasavvufun knt zamanlarnda icra ettii fonksiyonu yle ifade eder: phesiz ki; bu tezkiye edilmi nefis sahipleri olmasayd; Mslmanlar, iman ve ruh bakmndan oktan ker; zalim ve azgn materyalizm dalgas mmet-i Muhammedin imanndan kalan kalnty ve ball oktan yutard.6 En-Nedv gibi kendisini slm mcadelesine adayan ada bir dnrn; Mslmanlarn Kuran ve Kuran ayetlerini retmenin yannda hikmet ve nefis tezkiyesini de at ba yrten kuvvetli ahsiyet ve davetilere ihtiyalarnn olduunu sylemesi,7 ayn zamanda gnmz slm mcadelesi asndan da alt izilmesi gereken yerinde bir tespittir. nk sfilerin slmlatrma metodlar, denenmi ve olumlu sonular grlm tekniklerdir. Gerektiinde slm hamiyeti adna olduka
1 2

Sarm, a.g.e. , s. 207. Sarm, a.g.e. , s. 201. 3 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 196. 4 Gngr, a.g.e. , s. 198. 5 Ebul-Hasen en-Nedv, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir, Ruhbanlk Deil, s. 118. 6 Ebul-Hasen en-Nedv, a.g.e. , s. 19. 7 Ebul-Hasen en-Nedv, a.g.e. , s. 33.

85

sertleebilen sfiler, genellikle slmlatrma faaliyetleri esnasnda msamahakr bir tutum taknmlardr. Bu durum onlarn telkinlerinin tesirini olduka etkinletirmitir.1 Sfilerin teorik adan verdikleri slm mcadelesinin rnekleri pek oktur: Haris b. Esed el-Muhasibi; kfirlerin dman olduunu,2 belirtir. Yine ona gre; anne ve babas bir kiiyi, mrikler Mslmanlara sava aarak stnlk salamak zere iken harbe itirakten men ederlerse, o kiinin anne-babasnn szlerine uymayp savaa katlmas gerekir.3 Kueyrinin Risalesinde belirtildii zere, Hatem-i Esamm, ( . 237 / 852 ) akik-i Belh ( . 174 / 790 ) ile birlikte katld bir savataki hatralarn anlatr.4 mam- Gazzaliye gre; harb ehli kfirlere dmanlk yapmak farzdr.5 ihabddin es-Shreverdi, Refun-Nasayihil-maniyye ve Keful-FadayhlYunaniyye adl eserini, Yunan felsefesine ve onu benimseyen slm filozoflarna kar yazmtr. zellikle bu konuda Gazzaliyi izleyen Shreverdi, sz konusu eseriyle slm eriatn savunmay amalamt.6 Mevlna Celaleddin Rum yle der: Gaziler, savaa pek gitmediler mi kfirler yrrler, saldrrlar.7 Yine o, Hz. Peygamberin (s.a.v.) klla gnderildiini belirterek; mmetini de saflar yaran er bir mmet olarak tavsif eder.8 mam- Rabbannin Mektubtndaki birok mektup; Mslmanlarn zaafna ve kfirlerin galebesine zlmek, Mslmanlar ve yneticileri bu durumun dzelmesine almak zere tevik etmek, gibi konular muhtevidir.9 Sfilerin bu amaca matuf yazd eserler, syledikleri szler ve yrttkleri mcadeleler tabii ki bu kadarla snrl deildir. Ancak konuyu fazla uzatmamak
1 2

etin, a.g.e. , s. 186. el-Muhasibi, a.g.e. , s. 195. 3 el-Muhasibi, a.g.e. , s. 107. 4 el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 56. 5 Ebu Hamid el-Gazzal, Kimya-y Saadet, Terc: Mehmed A. Mftolu, elik Yay. , stanbul , 1981, s. 246. 6 Hasan Kmil Ylmaz, Shreverd: Hayat ve Eserleri, Tasavvufun Esaslar, Ebu Hafs ihabddin mer es-Shreverd, Haz: Hasan Kmil Ylmaz, rfan Gndz, Vefa Yay. , stanbul , Trs, ierisinde, ss IX-XXXII, (9-32), s. XXX, (30). 7 Mevlna Celleddin Rum, Mesnevi, Terc: Veled zbudak, MEB Yay. , 6 C. , stanbul , 1990, C. IV, s. 198. 8 Mevlna, a.g.e. , C. IV, s. 42. 9 mam Rabbannin benzer meselelerle ilgili mektuplar iin bkz: 47. Mektup, C. I, s. 169172; 65. Mektup, C. I, s. 205208; 81. Mektup, C. I, s. 251252; 165. Mektup, C. I, s. 384387; 193. Mektup, C. I, s. 435439; 195. Mektup, C. I, s. 440442.

86

kabilinden, verilecek bir rnekle mesele noktalanacaktr. Hint fatihi Gazneli Mahmudun manevi yardmcs Hucvr, ( . 470 / 1077 ) bir kere Hind filozoflarndan biri ile Sultan Mahmudun huzurunda mnakaa etmi ve onu susturmutu.1

D.II. Pratik Adan Sflerin slm Mcadelesi

Sfilerin slm mcadelesi, sadece teorik ynle snrl kalmam, bilakis onlarn pratik ynden de byk gayretleri ve baarlar olmutur. Tasavvuf ve erbab, bakalarnn ulaamad yerlere ve muhitlere ulatndan;2 onun, pek ok yerde slmn yaylmasnda ve o uzak blgelere ulamasnda olduka byk etken olduunda phe yoktur.3 Ebul-Hasen en-Nedv, sfilerin slm mcadelesinin pratik yn hakknda unlar syler: Bu zevatn, slm ordularnn savamad veya fethedemedii uzak lke ve ehirlerde bile slmn yaylmasnda byk rol olmutur. Onlarn sayesinde slm dini; Hindistanda, Hint Okyanusu adalarnda, inde, Endonezyada ve Siyah Afrikada yaylmtr.4 Yine o, Hal seferlerine kar koyanlarn ierisinde slm hamiyeti ve kfre gazap gibi hasletlerinden dolay, birok meayh ve mutasavvfn bulunduunu,5 syler. Nedvye gre slm lemini arktan garba kadar istila ederek Mslmanlar boyun emeye mecbur eden Moollarn, bir mddet sonra slm dinini benimsemesini salayan yine sfiler olmutur.6 Said Havva da meseleye ayn cihetten yaklaarak, slm dnyasndaki tasavvufla ilgili tartmalara hangi zaviyeden baklmas gerektiini yle belirtir: Her eyi bir tarafa braksak bile, eyh amilin Trkistanda (Kafkasya demek istiyor, M.S.S.) hareketini, mam Rabbaninin Hindistanda hareketini, Senusilerin Libyada ve Dervilerin Sudanda hareketlerini unutmamz mmkn deildir.7

1 2

Uluda, Hucvir ve Kefl-Mahcub, s. 17. Havva, a.g.e. , s. 12-13. 3 el-Benna, a.g.e. , s. 38. 4 Ebl-Hasen en-Nedv, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir, Ruhbanlk Deil, s. 37. 5 Ebl-Hasen en-Nedv, a.g.e. , s. 121-122. 6 Ebl-Hasen en-Nedv, a.g.e. , s. 38. 7 Havva, a.g.e. , s. 10.

87

Tasavvuf yalnz bir nazariye olmayp, ayn zamanda bir hayat ekli ve aksiyon olduundan,1 ona taalluk eden birok meselenin slm mcadelesinde yklendikleri nemli grevler olmutur. rnein ribat kelimesi; slm lkesini dmana kar korumak ve savunmak iin, serhadlerde ve hudut boylarnda sava derviler iin ina edilen zaviye anlamna gelmektedir.2 Btn tarkatlardaki cihad faaliyetlerinin ve ribatlarn yan sra; srf cihad yapmak iin kurulan ve mesaisinin byk bir ksmn bu ie ynelten Kazenuriyye gibi tarkatlara bile rastlanabilmektedir.3 Tasavvufun hayata geirilmesinin en nemli aralar olan tarkatlarn, slm mcadelesine ok nemli katklar olmutur. Bunlardan birka unlardr: Mcahitlerin fethettikleri blgelerin slamlatrlmas, halknn gnlnn slma almas, seyyah derviler vastasyla slmn yabanc lkelere yaylmas, tarkat mensuplarnn igale urayan slm memleketlerinde direni cepheleri oluturmalar, dervilerin bizzat savalara itirak etmeleri, mcahitlerin ulaamad uzak blgelere slmn yaylmas v.s.4 bu faaliyetlerden her birini ispatlayacak binlerce rnek bulmak mmkndr. Bedeviye tarkatna mensup bulunan derviler, Hal seferleri esnasnda slm lemi adna byk yararllklar gstermilerdir.5 Daha sonraki dnemde, sf tarkatlarn eyhleri Abdlhamitin Pan-slamist politikasnn yaylmasna hizmet etmilerdir.6 Btn bu faaliyetler, sfilerin slmn ne pahasna olursa olsun korunmas gerektiine ilikin kanaatlerinin bir neticesidir. Olaylara bu adan bakldnda oryantalistlerin tasavvufu mecrasndan karmaya ynelik gayretlerinin asl nedeni daha bariz bir ekilde grlmektedir. Zira Batl igal gleri, birok slm lkesinde karlarnda organize yerel g olarak; daha ok tarkat olarak isimlendirilen tasavvufi gruplar buldular.7 Hatta bu direni rgtlerinden bazlar etkilerini gnmze kadar srdrebilmeyi baarmtr. te Kafkasya bunun en gzel rneidir.8

1 2

lken, slam Dncesi: Trk Dncesi Aratrmalarna Giri, s. 27. Sleyman Uluda, Tasavvuf Terimleri Szl, Marifet Yay. , stanbul , 1995, s. 437. 3 Kara, Din, Hayat, Sanat Asndan Tekkeler ve Zaviyeler, s. 146147. 4 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 238239. 5 Ylmaz, a.g.e. , s. 253. 6 Martin, a.g.e. , s. 16. 7 Derin, a.g.m. , s. 471. 8 zden, a.g.m. , s. 14.

88

Sfiler, sanldnn aksine miskin ve uyuuk kimseler deildirler. Onlar gerektiinde cesaretleri ve savalklar ile de nam salmay bilmilerdir. rnein Kueyri; cesareti binicilii ve silahorluu ile de tannmt. Kendisi faal, cevval ve hareketli bir ahst.1 Tasavvuf, slm adna ilerin kt gittii zamanlarda byk kahramanlar karmasn bilmitir. Ekber ahn slm dinini tahribe yeltendii bir zamanda tarih sahnesine kp, slmn safln koruyan mam- Rabban bunlardan biridir. Snn slmn kurtarcs mam Gazzali de bunlardandr. Ondan sonra, onun ortaya koyduu dsturlar, Douda ve Batda milyonlarca insann ksa zamanda Mslman cemaatine katlmasnda byk rol oynamtr.2 Mslmanlarn yozlamaya yz tuttuu bir zamanda sahneye kan Abdulkadir Geylaninin faaliyetleri de son derece nemlidir. Zira onun faaliyetlerinin etkisi de kendi zamann amtr. Nitekim Abdulkadir Geylan hazretlerinden sonraki asrda slm ruhunun korunmasnda, iman mealesinin yanmasnda, davet ve cihad heyecannn ayakta durmasnda, heva ve hevese kar gelme gcnn btn iddetiyle devam etmesinde en byk rol; onun rencilerine, nefis tezkiyesi ve davet hususunda onun yolundan giden muhterem zevata aittir.3

D.III. Sfilerin slm Mcadelesinin Baz rnekleri

a) Anadolu ve Trkistan

Trklerin slmiyeti benimsemelerinde byk Trk mutasavvf Ahmed Yesev ve onun piri olduu Yeseviyye tarkatnn byk rol olmutur.4 Ayrca ayn zamanda gebe Trkler arasnda, onlara anladklar bir lisanla hitap ederek slm akidelerini ve ananelerini onlar arasnda yaymaya alan dervilerin faaliyetleri de bilinmektedir.5

1 2

Uluda, Giri: Kueyrnin Hayat ve Risalesi, s. 17. Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 185. 3 Ebul-Hasen en-Nedv, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir, Ruhbanlk Deil, s. 3637. 4 Kamil Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 129, 243; Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 300; Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 175. 5 Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, s. 14.

89

Sfilerin Anadolunun Trklemesi ve slmlamas konusunda da byk emekleri olmutur. Trk dervilerinin telkinat ordularla birlikte ve hatta ordulardan evvel ftuhata km ve kar taraf daha evvel manen fethetmi bulunmaktadr.1 Bu Trkletirme ve slmlatrma faaliyetleri daha sonraki zamanlarda tekke ve zaviyeler tarafndan kurumsal olarak srdrlmtr.2 Ayrca Anadolunun Trkletirilmesi ve slmlatrlmas esnasnda ihtiya duyulan din birlii derviler ve tarkatlar sayesinde salanabilmitir.3 Sfilerin Anadoludaki slm mcadelesi sadece bu zamanla snrl kalmamtr. Malazgirt zaferinden ve ilk fetih yllarndan sonra, zaman zaman Anadoluyu tazyik eden Hallara kar cihad yapmak iin de, Dou slm leminden Anadoluya dervi gruplar gelmitir.4

Zaten, dikkatle incelenince grlecei zere bizim tarihimizde Snn tarkatlar -heteredoks oluumlarn aksine- Trk devletinin birlii ve stnl yolunda gayret gstermilerdir.5 Anlaldna gre sf dnceyi benimseyen kiiler, Anadolunun Trkl ve slml konusundaki mcadelelerine devam edeceklerdir.

b) Endonezya ve Hindistan

slm Hindistana harp yoluyla deil, sfiler ve tarkatlar vastasyla girmitir.6 Ayn ey Uzakdou ve Gney Asya iin de geerlidir.7 zellikle Endonezya ve Hindistan topraklarnda slmn yaylmas, Cetiyye,8 Kbreviyye, Nakbendiye,9 Kadiriyye
1 2

ve

azeliyye10

gibi

tarkatlar

sayesinde

gereklemitir.

Bilhassa

Barkan, a.g.e. , s. 13. etin, a.g.e. , s. 183. 3 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 187. 4 etin, a.g.e. , s. 184. 5 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 190. 6 z, a.g.e. , s. 87; Ebul-Hasen en-Nedv, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir, Ruhbanlk Deil, s. 99; Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 49. 7 Kara, Din, Hayat, Sanat Asndan Tekkeler ve Zaviyeler, s. 52. 8 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 202. 9 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 239. 10 Kara, Din, Hayat, Sanat Asndan Tekkeler ve Zaviyeler, s. 52.

90

Hindistanda tasavvuf ve cihad kavramlar birbiriyle birleip btnlemitir.1 Ali b. Osman el-Hucvirnin Gazneli Sultan Mahmudun Hint seferlerini destekleyen, glendiren ve bu seferlerin etkisini artran manev seferleri de unutulmamaldr. Zira Sultan Mahmud Hind topraklarn slm adna fethetmi, Hucvir ise ayn topraklarda slmlk tohumlarn ekmitir.2 Ebul-Hasan Ali el-Hasen en-Nedv, mam Rabbaninin Hindistandaki muhteem mcadelesini yle anlatr: Hindistanda Ekber [Ekber ah] hkmeti aka dinsizlie sapt. slm dinine ait ne varsa hepsini elindeki btn g ve imknla yok etmek istedi. Byle bir zamanda Cenab- Hak kullarndan birini slah ve yenilemeye hazrlad. Bu Allah yiidi tek bana hikmet ve meviza ile kaleyi iten fethetmek zere sanca at. Neticede Mool tahtna oturan her hkmdar bir ncekinden daha iyi olmaya balad. Sonunda bu tahta faziletli Evrengzip Han oturdu. Bu; sessiz, kansz ve grltsz inklbn lideri mceddidiyye tarkatnn eyhi Ahmed Serhend idi.3

c) Kafkasya ve Sibirya

Ruslar 1836 ylnda Dastana saldrp buray istila edince; karlarna kan sadece Nak meayh oldu.4 Bunlarn banda gelen eyh amil Rusyaya kar otuz be yla yakn bir zaman kar koymaya devam etti. Pek ok atmada da parlak zaferler elde etti.5 Onun bu mcadelesi; sadece Kafkasya ile snrl kalmam, neredeyse btn Mslmanlarn emperyalistlerin boyunduruuna girdii bir devrede tm slm lemine bir umut getirmi ve onlarn zgvenlerini yenilemitir.6 Ayrca slmn Sibiryaya ulamas ve Rus Tatarlarnn slmlamas, Yesevi dervileri vastasyla gereklemitir.7

1 2

Ebl-Hasen en-Nedv, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir, Ruhbanlk Deil, s. 128129. Uluda, Hucvir ve Kefl-Mahcub, s. 15. 3 Ebl-Hasen en-Nedv, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir, Ruhbanlk Deil, s. 120121. 4 Ebl-Hasen en-Nedv, a.g.e. , s. 123. 5 Ebl-Hasen en-Nedv, a.g.e. , s. 124. 6 zden, a.g.m. , s. 14. 7 Kamil Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 239.

91

d) Afrika

Bir Batlnn sylemiyle; slm, Afrikay erzak torbalar ve kitaplaryla o darack etin yollar tepen naiz murabtlarn, o isimsiz havarilerin cesareti ve fedakrl sayesinde kazand.1 Sfiler, Afrikay slma kazandrmakla yetinmemi, daha sonraki aamalarda Afrikann en cra kelerine ulalmas ve gerektiinde smrgecilie kar Afrikann savunulmas adna ellerinden geleni yapmlardr. Nitekim slmiyetin Afrikann ortalarna kadar ilerlemesi Tican ve Kadir dervileri vastasyla gereklemitir.2 azeliyye de slmn Afrikada yaylmas hususunda ve hatta smrge halindeki Kuzey Afrika lkelerinin istiklal mcadelelerinde aktif bir rol oynamtr.3 Yukarda zikredilen rneklerden de anlald zere, emperyalist gler eitli slm beldelerine saldrnca karlarna ilk olarak organize dervi kitleleri kmtr. rnein bu durum Kafkasyada byle olduu gibi Afrikada da ayn ekilde gereklemitir. Afrikada talyanlara en byk zarar veren fakir Senusiler ve onlarn eyhi Seyyid Ahmed erif olmutur.4 Franszlara kar istiklal bayran aan ve ilk kvlcm tututuran dahi, tarkat eyhi mcahit Emir Abdulkadir idi.5 Sfiler Afrikada istiklal mcadeleleri esnasnda bile slm yayma gayretinden bigane kalmamlardr. Monteil, Afrikada slm adyla Trkeye evrilen eserinde sfilerin bu gayretini yle ifade eder: eyhin kutsal grevi, payenlere slm kabul ettirmek ve Masinann mnafk Pllerini hak yoluna dndrmektir.6

1 2

Monteil, a.g.e. , s. 118. Kamil Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 239. 3 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 191. 4 Ebl-Hasen en-Nedv, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir, Ruhbanlk Deil, s. 125. 5 Ebl-Hasen en-Nedv, a.g.e. , s. 122. 6 Monteil, a.g.e. , s. 96.

92

E. SFLERN SNNLK ADINA VERDKLER MCADELELER

E.I. Genel Olarak Sfiliin Snnlik Mcadelesi

Tasavvufa izafe edilen slm-d kaynaklar tezinin geersizlii nasl sfilerin slm mcadelesine bakarak ispatlanabiliyorsa; ayn ekilde tasavvufa izafe edilen gayri Snn kaynaklar tezinin geersizlii de, sfi lerin Snnlik mcadelesine bakarak ispatlanabilir. Tasavvuf iddia edilenin aksine heteredoks oluumlarla mspet bir iliki iinde olmam, bilakis srekli onlarla mcadele halinde bulunmutur. Onlar devaml bir surette devlet ynetimlerinden veya bidat frkalardan Snnlie yneltilen hcumlara karlk vermilerdir. Earlie ynelik cereyan eden korkun saldrlara kar mam Kueyrnin taknd tavr bu konudaki saysz rnekten birisidir. Kueyr; mam Ear aleyhine hutbe okunmasna iddetle kar km, mam Earnin snnet ehlinin byk bir imam olduu ve kelam sahasndaki grlerinin snnet ehlininkilere tamamen benzediine dair bir fetva vermek sorunda kalmtr. Earlerin maruz kaldklar bu thmetler devam edince, Kueyr de slm dnyasnn btn lkelerindeki limlerine hitaben, iinde snnet ehlinin urad hakszlklar dile getirdii bir mektup yazmtr.1 manc felsefenin (kelamn) kurucusu olan mam Gazzal,2 insanlar bidat ve dalalete aran bidatilere dmanlk gstermek de mhim ilerdendir3 der. Zaten Gazzal bahsettii bu dmanl laykyla yerine getirmi ve Snn slmn kurtarcs lakabn kazanmay hak etmitir. Ancak onun btn bidat frkalara kar yrtt amansz mcadelesinde, Batnyyenin zel bir yeri vardr. Mslman devletlerin Batnyyeye kar yrttkleri fiili mcadelenin yanndaki en nemli teorik destek Gazzalnin yrtt abalarda ifadesini bulur. Onun zellikle Fadaihl-Batniyye isimli eseri kendi anda zorbalara ve terristlere kar hkmetin yrtt
1

Ahmet Suphi Furat, Devrin lim ve Kltr Hayat, Dalaletten Hidayete, mam Gazal, Terc: Ahmet Suphi Furat, amil Yay. , stanbul , Trs, ierisinde, ss 15-18:17-18. 2 lken, slam Felsefesi, s. 120. 3 Gazzali, Kimya-y Saadet, s. 246.

93

mcadelede Snn slm destekleyen en byk hizmeti grd gibi, kendisinden birka asr sonra dahi misyonunu srdrmekteydi.1 Abdulkadir Geylan de Snn slmn korunmas adna zerine den grevleri hakkyla yerine getiren byk sfilerdendir. Kendisi unyett-Talibin isimli eserinde Ehl-i Snnet itikadnn dnda kalan frkalar ve zelliklerini anlatarak onlar ktler.2 Bu konudaki baka bir byk mcadelenin kahraman olan mam Rabbaniye gre; bidatinin sohbetinin fesad, kfirin sohbetindeki fesattan daha oktur.3 On sekizinci miladi asr sfilerinden Erzurumlu brahim Hakk, baz heteredoks gruplarn tasavvufi tarkat olarak lanse edilmesinden son derece rahatszdr. O, bu konudaki rahatszln Marifetnme isimli eserinde dile getirmitir. Bu eserinde brahim Hakk tasavvuf adyla anlan on bir bidat yolu zikreder ve onlardan yle bahseder: Bunlar bidate dm ve sapk yollarda mahvolup gitmilerdir. Bunlarn hepsi fitne ve fesat ocaklardr4 Son devir Anadolu sfilerinden Mehmed Zahid Koktu da eserlerinde fsid akidelerden korunma zerinde nemle durur.5 zellikle belirtmek gerekir ki; slm leminin hemen her zamannda ve meknnda bidat frkalarn ve heteredoks gruplarn korkulu ryalar arasnda Snn sfiler hep n saflarda yerlerini almlardr. Bu durum bizim tarihimiz iin de geerlidir. Zira Anadoludaki senkretik yapdaki heteredoks oluumlar devaml bir surette Ortodoks mutasavvflarn iddetli tenkitlerine maruz kalmlardr.6

Avni lhan, mam Gazali ve Fedaihul-Batniyye, Batniliin yz, mam Gazal, Terc: Avni lhan, TDV Yay. , Ankara , 1993, ierisinde, ss IX-XII, (9-12), s. XII, (12). 2 Geylan, a.g.e. , s. 260-292. 3 mam Rabban, a.g.e. , c I, s. 183. 4 Erzurumlu, a.g.e. , s. 541. 5 Kotku, a.g.e. , s. 42. 6 Kprl, Osmanl Devletinin Kuruluu, s. 98.

94

E.II. Sfilerin ia ve Batnyyeye Kar Yrttkleri Mcadele

Tasavvuf; Batnilik ve iiliin Snn dnyaya nfuz etmesine byk oranda engel olmutur.1 Bu, etkisizletirme faaliyetlerinde zellikle mam Gazzal, Abdulkadir Geylan ve mam Rabban ne kar. Gazzal eriata aykr tavr ve inanlarndan tr Batniye ile mcadele etmitir.2 Hemen hemen tm eserlerinde Batniliin etkisizletirilmesine ynelik gayret gsteren Gazzali, bu amacna zellikle -daha nce zikredilen- Fedaihul-Batniyye isimli eseriyle ulamtr. Sfilerin byklerinden olan Abdulkadir Geylan tam bir ia muhalifidir.3 Kendisi iiliin yan sra Batnilik ile de hassaten mcadele etmitir. nk o, her bidatten daha fazla Batnilik merebini reddetmitir.4 iilikten ve iilerden pek hazzetmeyen ve Mektubtndaki baz mektuplarn bu taifenin etkisizletirilmesi iin kaleme alan mam- Rabban, zaman zaman bu grup hakknda ok sert ifadeler kullanr. u ifadeler onun iilik hakknda syledii szlerdendir: Bu azp kuduran tayfa, bu gnlerde pek galeyana geldiler; ii iyice azttlar. evre kenarlara daldlar. Bu sebepledir ki, onlarn fesadn birka cmle ile yazdk.5 Byk sfiler, iilik ve onun trevi olan Batnilik ile mcadele ederken; baz tarkatlar da onlarn yan sra sistematik olarak bu gruplarla mcadelelerini srdrmlerdir. phesiz bu konuda ilk akla gelen tarkatlardan ikisi Yesevilik ve Nakbendliktir. Nakbendlik mcadeleleriyle asla ia-i Batniye dailerinin peini brakmamtr.6 Ayrca, Nakbendlikin Mezopotamya ve rann baz blgelerinde Snn fikirlerin yaylmasnda byk bir rol oynad bilindiinden,7 bu tarkatn iilii kska altna alma gayretleri grmezden gelinmemelidir. Kkeni itibariyle Nakilikin kardei saylan Yesevilik de; Snn slm adna iilik ve Batnilikle mcadele hususunda zerine deni laykyla yerine getirmitir.

1 2

Trer, Anahatlaryla Tasavvuf tarihi, s. 276. Yaar Kutluay, Tarihte ve Gnmzde slam Mezhepleri, Pnar Yay. , stanbul , 2003, s. 130. 3 Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 243. 4 Arslan, a.g.m. , s. 9. 5 mam Rabban, a.g.e. , c I, s. 184. 6 Balcolu, a.g.e. , s. 81. 7 Kk, a.g.e., s. 106.

95

Snn Yesevilik, Badat Alev mbeirleri ve Msr Fatm dailerinin yaptklar telkinlerin nne bir set olarak dikilmitir.1 Olaylar dikkatle izlenirse bu mcadelenin bugne kadar sregeldii grlecektir. rnein Siirtli eyh Musa Kazm Ehl-i Snnet ve iilik arasndaki nemli farkllklara dikkat ekerek blge insannn din dncesini muhafaza etmesine katk salamtr.2

E.III. Sfilerin Mutezileye Kar Yrttkleri Mcadele

Gazzaliden nceki dnem sfilerinin; Ehl-i Snnet asndan birinci tehdit olarak grp mcadele gerei duyduklar grup; zellikle kadere iman konusunda Snn dnceye ters den Muteziledir. Tasavvuf klasiklerini ilki kabul edilen er-Riayenin yazar Haris el-Muhasibinin Kaderiyyeye kar ald tavr ok ilgintir. Muhasibi, babasndan kendisine kalan ykl miktardaki miras, babasnn Kaderi olduunu gereke gstermek suretiyle kabul etmemitir.3 Muhasibi; zamanndaki Kaderiyye, Mutezile, Cehmiyye, Mebbihe gibi batl frkalarn adlarn zikrederek; bu frkalar aka reddeder.4 Ebu Talib el-Mekk de, eserinde Kaderiyyeyi eitli ayetleri delil gstermek suretiyle eletirir ve reddeder.5 mam Kueyr, sfilerin Mutezileye kar ald tavr; sen dilediini yaparsn szne balar. Zira ona gre, Mutezilenin Kaderiyye ubesi bu szyle gizlice Rablik iddiasnda bulunmutur.6

1 2

Balcolu, a.g.e. , s. 84. Abdullah Muradolu, Etnik Milliyetilie Nak Barikat, Yeni afak Gaz. , 8 Austos 2004 trl ns., s. 9. 3 Attar, a.g.e. , s. 87; Filiz, a.g.m. , s. 30-31; el-Kelabaz, a.g.e. , s. 207; el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 72. 4 el-Muhasibi, a.g.e. , s. 96-97 / Terc: . Filiz, stanbul, 2004, s. 243;. 5 el-Mekk, a.g.e. ,( Terc. ), c I, s. 347. 6 el - Kueyr, a.g.e. ,( Terc. ), s. 34.

96

E.IV. Sfilerin Dier Gayr-i Snn Frkalara Kar Yrtt Mcadele

imdi, tasavvufun ilk dnemlerinden Osmanl devleti dnemine kadar geen srede yer alan birka sfinin, bidat frkalara dair ald tavrlarla ilgili rnekler verilerek meselenin zaman szgecinden nasl grnd ortaya konulmaya allacaktr. Umulur ki yukarda birok rnekten sonra verilecek bu birka rnek, konunun daha net anlalmasna hizmet eder. Ebu Talib el-Mekk, Hariclerin slm cemaatinden ayrldklarn belirtir.1 Hucvir, hull hulliyyeden bahsederken, bunlar son derece ar bir dille itham eder.2 ihabddin es-Shreverd, hulul dncesine kar hissettii antipatiyi yle dile getirir: Hallcn veya Bistamnin szlerinde gizli bir hull fikrinin bulunduunu bilseydik; Hululleri reddettiimiz gibi onlar da reddederdik.3 Mceddidiyyenin kurucusu kabul edilen mam Rabban vahdet-i vcud dncesini heteredoks anlamda yorumlayan Vcudiyye oluumlaryla ok sert mcadele etmitir. Daha sonraki aamalarda ise Mceddidiyye; Vcudiyye hareketlerine kar en kuvvetli tepkiyi vermitir. Mceddidiyyenin panteist dnceden doan isyan ve ihtilal zihniyetine kar mcadele iin yapt abalarla, devletin faydasna birok hizmetleri olmutur.4 Aziz Mahmud Hday; (. 1038 / 1628 ) eyh Bedrettinin ( . 823 / 1420 ) Varidat isimli kitabnda bedenlerin dirilmesi ve kyamet hallerini inkr edip ilhat ve lahlie saptn, halkn itikadn bozduunu, Ehl-i Snnete muhalefet ettiini, Kzlbalarla bir olup isyan ettiini v.s. belirtir.5 Aziz Mahmud Hday, eyh Bedrettine kar taknd bu tavrla, belki de takriben bin yldr sren bir mcadelenin (sfiliin Snnlik mcadelesi) mmessili olduunu gstermitir. Artk, sfiliin; ftr, slm ve Snn yn ortaya konulduuna gre; tasavvufa izafe edilen slm-d ve heteredoks kaynaklarn tetkiki iin yeterli altyap hazrlanm kabul edilmelidir.

1 2

el-Mekk, a.g.e. , ( Terc. ), c II, s. 118. Uluda, Hucvir ve Kefl-Mahcub, s. 39. 3 es-Shreverd, a.g.e. , s. 79. 4 lken, slam Felsefesi, s. 268. 5 Bilal Dindar, Bedrettin Simav, DA, c II, ( stanbul, 1989 ), ss 331334:333.

97

BLM: III TASAVVUFA ZFE EDLEN GAYR- SLAM VE GAYR- SNN KAYNAKLAR

Mistisizm evrensel bir olgudur. Bu yzden olsa gerek, hemen her toplumun bu kavramla belli bir dzeyde ilikisi olmutur. zellikle, medeniyet seviyesinde belli bir aamay yakalamay baaran insan topluluklar kendilerine has bir mistik dnceye sahip olmulardr. Eski Yunan medeniyeti, eski Hint medeniyeti, eski ran medeniyeti hep bu durumun birer rneidirler. Bu medeniyetlerin sahip olduklar yksek mistik dnceyle, kendilerinden daha aa seviyede bulunan kltrleri etkiledikleri de bir vakadr. Bu hakikatin farknda olan baz kimseler; ayn durumu, yksek bir medeniyetin rn olan slam dncesine de mtemil klma yanlna dmlerdir. slam medeniyeti, kendinden nceki byk medeniyetlerin hibirinden daha basit deildir. Dolaysyla onlarn kendine has dnce retme yeteneklerinden de mahrum deildir. Onlarn kendilerine has bir hukuk sistemleri varsa; slamiyetin de kendine has ve daha gelimi bir hukuk sistemi vardr. Onlarn kendilerine has bir tanr tasavvurlar varsa; slamiyetin de kendine has ve daha gelimi bir tanr tasavvuru vardr. Onlarn kendilerine has bir tarih perspektifleri varsa; slamiyetin de kendine has ve daha geni bir tarih perspektifi vardr. Nihayet, onlarn kendilerine has bir mistik anlaylar varsa slamiyetin de kendine has ve daha gelimi bir mistik anlay vardr. slamiyetin mistik anlayna tasavvuf denilir. slam dininin vahiy kaynakl dinlerin sonuncusu ve en mkemmeli olmasndan mtevellit; tasavvuf, mistik dncenin zirvesidir. Kaynan bizzat, slamn kutsal kitab Kuran- Kerimden, slam peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) ve ashabnn temiz yaantsndan alan tasavvuf; slam medeniyetinin vazgeilmez bir unsuru olduu gibi, umumi beeriyet tarihinde mstesna bir mevki edinmitir. Ne var ki, slamiyetin glgesi altnda kalan dier medeniyetlerin savunucularnn slam medeniyetinin eitli unsurlarnn orijinalitesini rtbas etmeye yeltenmelerinden tasavvuf da nasibini almtr. Hatta bu iddialar yle bir aamaya gelmitir ki; tasavvufun slam ilik nitelii tamamen reddedilir olmutur. Hlbuki

98

tasavvufa ynelen bu saldrnn nihai hedefinde bizzat slam medeniyeti vardr. Bu saldrnn slam medeniyetinin btn dier unsurlarndan daha fazla tasavvufa ynelmesindeki maksat acaba nedir? Belki de bu durum, tasavvufun dier medeniyetlerin izafi cazibesine ciddi bir alternatif olmasndan kaynaklanr. Nitekim gemiten gnmze uzanan srete tasavvuf, yabanc kltr mensuplarnn slamiyeti benimsemeleri hususunda en etkin rol oynama misyonunu srdre gelmitir. Bu durumda, yabanc kltrlerin savunucularnn tasavvufu bir tehlike olarak grp, onu etkisizletirmeye almalarndan daha doal bir ey olamaz. Burada garip olan, byk bir medeniyetin yesi olup da, yabanclarn yannda kendi saflarna ve anlalmaz bir arzu ve hararet ile saldranlarn yaptdr. Peki, tasavvuf ve dier mistik geler arasnda hibir etkileim olmam mdr veya tasavvufla dier mistik hareketler arasnda ortak olan noktalar yok mudur? Yan yana yaayan, birbiriyle ilikisi olan btn kltrler tabi ki birbirinden bir eyler alrlar. Bu inkr edilemez bir gerektir. Ancak hibir kltr dardan ald unsurlar olduu gibi brakmaz, onlar kendi potasnda yourur.1 Hele slam medeniyeti gibi byk bir medeniyet iin bu durum, daha geerli bir hale gelmektedir. Kltr temaslar ve alverileri dnyann her anda ve her yerinde grlmtr, hibir cemiyet bundan kanamaz.2 Zaten slam medeniyeti de kendisini byle bir imtinaya memur klmamtr. lim; bir milletin, bir devrin veya bir blgenin mal olmayp, insanln ortak mal olduundan;3 slam, beeriyetin ilm geleneklerinden istifade yoluna gitmitir. Ancak genelde slam medeniyeti, zelde ise tasavvuf kltr; beeriyetin ilm geleneklerinden istifade etme aamasnda kendi i dinamiklerini muhafazaya son derece nem vermilerdir. Yani uursuz bir etkileim ve dolaysyla bakalama suretiyle aslndan uzaklama sz konusu olmamtr. Bunda phesiz slam medeniyetinin rakiplerine oranla daha ileri bir seviyeye sahip olmasnn ve tayiri mmkn olmayan iki nemli dayanaa istinat etmesinin rol byktr. Bu iki dayanak; slam medeniyetinin tm unsurlarnn ve dolaysyla tasavvufun fikr altyapsn ve esas dokmanlarn salayan slamn kutsal kitab Kuran- Kerim ve

1 2

Kk, a.g.e., s. 30. Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 62. 3 Cerraholu, a.g.m. , s. 95.

99

slam peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) ve arkadalarnn yaantsndan mteekkil snnettir. Dolaysyla tasavvuf doktrini iinde yer alan ve yabanc kltrlerdeki baz hususlara benzeyen olgular bu balamda ele alnmaldr. Yani birbirine benzeyen motifler ne bsbtn ihmal edilmeli, ne de her sathi benzeyi dolaysyla yanl sonulara ulalmamaldr.1 zellikle birok benzerliin ftr gerekliliklerden doduu gz nnde bulundurulmaldr. Esasnda insan ftratnn bariz zelliklerinden kaynaklanan birok benzerlik, ilgin zaman ve meknlarda zuhur ederek insan dncesini hayrete sevk etmektedir. rnein birbirlerinden ayr zaman ve yerlerde yaayan, birbirlerine temas etme imknlar olmayan mistikler birbirine ok benzeyen szler sylemilerdir.2 Herhalde bu durum insan ftratndan kaynaklanmaktadr. Ancak bata oryantalist dnce olmak zere baz grler bu durumu gz nnde bulundurmam ve tasavvufa yabanc kaynaklar arama yoluna gitmilerdir. Bu balamda tasavvufa mene aramak iin pek ok almalar yaplm, fakat kesin bir netice alnamamtr.3 Geri Batl dncenin bu gayreti birok konuya dairdir. rnein batl dnrler din kavramna da bir mene bulmak zere ar bir gayrete girimiler ve bu kavrama olmadk meneler tayin etmilerdir. Asrmzn byk dinler tarihisi Mircae Eliade batl bilim adamlarnn dinler tarihi konusunda mene aramak gayretlerini mene saplants olarak isimlendirir ve bu durumu tenkit eder.4 Artk son almalar oryantalistlerin bu konudaki grlerini eskitmitir.5 Buna ramen tasavvufa aleyhtar olanlar oryantalistlerin delillerini kullanmlardr.6 Bu konuda tasavvuf aleyhtarlar da, oryantalistlerin girdii kmaza girmilerdir. Zira tasavvufa aka cephe alan baz Mslman mellifler, tasavvufun baz grlerinin dine yabanc bulunduunu sylemekle birlikte, bu yabancln meneini gsterememilerdir.7 Bu konuda sylenecek son sz udur: slam idealine son derece bal olan saygdeer insanlar Hristiyan, Yahudi, Yunan, Hint dinlerinin itikatlarnn

1 2

Bernheim, a.g.e. , s. 110. Dorul, a.g.e. , s. 46. 3 Eraydn, a.g.e. , s. 64. 4 Eliade, a.g.e. , s. 55-58. 5 Furat, Giri, s. XXIX. 6 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 50. 7 Gngr, a.g.e. , s. 49.

100

ve felsefelerinin temsilcileri saymak herhalde cehalet ve taassuptan baka bir eyin neticesi deildir.1 Daha nce belirttiimiz zere, tasavvufun Snnlik nitelii, en az slam kayna kadar nemlidir. Zira slam tarihinde rneklerine oka rastland zere; ilk bata slam kaynaklardan besleniyor gibi gzkse de birok heteredoks grup zamanla slam dairesinden dar kmlardr. Hatta Mslmanlarn ve slamn fikr ve siyasi bazda en ok zarar grd taifeyi bu gruplar tekil ederler. Heteredoks oluumlar, beslenebilmek ve geliebilmek asndan karlarna kan her trl imkn kullanm, her trl kaynaktan yararlanmay ve bu durumu glenmeleri yolunda bir arac klmay bilmilerdir. Bu gruplarn k noktalar bazen bir ayet, bazen bir hadis, bazen slam daha iyi yaama gayreti ve bazen de ehl-i beyt sevgisi gibi tamamen msbet unsurlar olabilmekte veya en azndan yle lanse edilmektedir. te tam da bu anlamda baz heteredoks gruplar; tasavvuf hakikatleri kendi hezeyanlarna arac yapmaktan ekinmemilerdir. Onlarn bu fiillerindeki muhtemel ama; tasavvufun etkinliinden yararlanma arzusunda kendini gsterir. Onlar bylece fikirlerinin daha geni kitlelerce benimsenmesini amalamlardr. Heteredoks oluumlarn tasavvufi fikirleri kullanmalarndaki bir baka ama, kendi menfi fikirlerini daha kesin ve etkili bir ekilde gizleme amacna matuftur. Onlar bylelikle, kendi dnce ve fiillerine ynelen tepkileri, tasavvufi fikirlere ynlendirme ve zerlerindeki basky azaltma amacn gderler. Yine bylece Mslman kamuoyunun tepkisinden kurtulacaklarn veya en azndan bu tepkinin dozunu azaltabileceklerini umarlar. Heteredoks gruplarn fikr takibin yan sra, siyasi takibattan kurtulmak amacyla da tasavvufi rt altna girdikleri vakidir. te tm bunlar akla karann karmasna, tasavvuf konusunda uzun zamandr sregelen ve iinden klamayan sorunlara ve cevaplar pek kolay verilemeyen sorulara yol amtr. Yine bu durum slam dmanlarna slam itikadnn yozlatrlmasnn meru bir erevesinin bulunmas konusunda ve tasavvuf aleyhtarlarna tasavvufa lszce hcum etme hususunda esiz bir imkn bahetmitir. Oryantalistlerin ve tasavvuf aleyhtarlarnn

Uluda, Tasavvuf ve Eser Hakknda, s. 17.

101

grlerini dikkatle takip ettiimizde; marun ileyhlerin bu frsat karmadklar sarahaten anlalmaktadr. Tm bu kemekee ramen tasavvufla heteredoks oluumlarn farkn grmek ok zor deildir. Bu imkn, bizzat sfilerin szleriyle ve tasavvuf sempatizanlarnn yaptklar titiz aratrmalarla tasavvufu heteredoksiden teberri etmelerinde gizlidir. Zira tasavvuf hakikaten heteredoks gruplarla ilikili olsayd, fikirlerini aka beyan etmekten ekinmeyen tasavvufular, bu hususu da aklamaktan ekinmezlerdi. Tasavvuf ve heteredoksi arasnda bir alaka olmadnn bir nemli delili de bizzat heteredoks gruplarn tasavvufa kar aldklar tavrda gizlidir. Nitekim onlar bir yandan baz tasavvufi gr ve unsurlar kendi maks gayeleri yolunda kullanrken; te yandan asla ve kata tasavvuftan ve gerek sfilerden hazzetmezler. Kendilerine kar dmanlklarn gsterme hususunda onlar, slam dnyasndan ayrmazlar. Sfiler de onlar -velevki sfi olduklarn iddia etsinler- dmanlkta slam dmanlarndan ayrmazlar. Ebubekir Muhammed el-Kelebz, bu durumda olanlar yle tavsif eder: Nihayet mana gitti, isim kald. Hakikat kayboldu, ekil zuhur etti. Tasavvuftan anlamayanlar sfilik iddia etti; sfilik vasfn haiz olmayanlar, tasavvufla sslenmeye zendi. Tasavvufu kabul ettiklerini dil ile ikrar edenler davranlaryla bu yolu inkr etti.1 Abdulkerim el-Kueyri sahte sfilerle gerek sfiler arasndaki fark u iirle dile getirir: adrlara gelince onlarn adrlarna benziyor Fakat kabilenin kadnlarn grrm ki Onlarn hanmlarndan bakadr. 2 mam Kueyri, heteredoks gruplarn zelliklerini anlattktan sonra yle der: Tasavvufun byle olduunun ve eski sfilerin de bu sahte yolda olduklarnn sanlmasndan korktum.3 Kueyri Risalesini bu sebeple kaleme aldn anlatr.

1 2

Ebubekir Muhammed el-Kelebaz, et-Taarruf, Tah: Ahmed emseddin, Beyrut, 1993, s. 7. el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 20. 3 el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. s. 21-22.

102

Sahte sfilerden mddei ismiyle bahseden Ali b. Osman el-Hucviri1 heteredoks gruplarn tasavvufa sirayet ettirmeye altklar fitneyi u szleriyle anlatr: Allah azze ve celle bizi yle bir zamanda yaratt ki, o zamanda yaayanlar heva ve hevese eriat adn veriyorlar. Mnafkla zhd, nefsan hezeyanlara marifet, ilhada fakr, zndkla fena, Peygamberin (s.a.v.) eriatn terk etmeye tarkat ismini veriyorlar. 2 Ebu Hafs ihabddin es-Shreverdi, kitabnda Sfi Olmadklar Halde Sfi Zannedilenler ismiyle zel bir blm kaleme almtr. 3 Shreverdi bu blmde baz heteredoks frkalar tantr. mam Rabbaninin konuyla ilgili tespiti ise gerekten kayda deerdir. O, yle der: Tasavvuf neesiyle ortaya atlp, slamiyete hayli hizmetleri dokunan nice kollar, bugn yozlatrlm, slamiyete hizmet yle dursun; en byk ykm slamiyet onlardan grmtr. 4 Grld zere sfiler heteredoks oluumlar bir yana; balangta tasavvufi bir oluum iken daha sonra Snnlik niteliini kaybeden cereyanlar bile iddetle reddetmektedirler. Gnmzde de birtakm tasavvuf aratrmaclar; tasavvuf ve heteredoks gruplar arasndaki fark kolaylkla tespit edip, bunlarn birbirinden ayrlmas gerektiini belirtirler. Hasan Kmil Ylmaz bu durumu yle dile getirir: Ehl-i snnet tasavvufu bir yandan geliip kurumlarken; br yandan Kalenderi, Haydar gibi ia frkalar tasavvufi rt ile faaliyet gstermilerdir.
5

Osman Trer, benzer bir tavrla

szkonusu tasavvufi rty yle dile getirir: Zamanla baz zmreler, tasavvufi grnm altnda slamn itikadi prensipleriyle badamayan bir tutum iine girmilerdir. 6 Sleyman Uluda ise u tespitte bulunur: Tasavvufun yaylmas, sfiler arasna sahte kiilerin szmasna neden oldu. 7 Gerek sfilerin, gerekse tasavvuf tarihi aratrmaclarnn tasavvufu gayr-i Snn frkalardan teberri babnda pek ok szler sylemilerdir. Lakin umulur ki verilen birka rnek meselenin vuzuha kavumasnda yeterli hizmeti grr.

1 2

el-Hucvir, a.g.e. , s. 81-82. el-Hucvir, a.g.e. , s. 83. 3 es-Shreverd, a.g.e. , s. 77-81. 4 Gmhanev, a.g.e. , s. 97. 5 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatler, s. 132. 6 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 101. 7 Uluda, Hucvir ve Kefl-Mahcub, s. 24.

103

A. TASAVVUFUN YABANCI KAYNAKLARI MESELES

A.I. Yunan Kayna 1

Tasavvufa Yunan etkisinin olduunu savunanlar ie literatrden balarlar. Bu iddialara gre sfi kelimesi dolaysyla tasavvuf kavram, Yunanca hikmet anlamna gelen sofiadan tremitir. Bu gr zellikle msterikler dile getirirler.2 Hlbuki sfiyye ismi Yunan kitaplarndan alnm olsayd; bu isim Yunan kitaplarnn tercmesinden ve felsefe lafznn yuundan sonra olabilecekti.3 Ne var ki Yunan felsefesinin tercmeler yoluyla Mslmanlar arasnda yaylmas zhd dneminden sonradr.4 Ayrca slam filozoflarna sfi denilmez. Bilakis onlara hakm veya feylesof denir.5 Dolaysyla sfi kelimesi eer Yunan kaynakl olsayd, bu isim mutasavvflara deil de slam filozoflarna verilirdi. Sfi kelimesinin kk olarak en ok hsn- kabul gren kelime, yn anlamna gelen Arapa sftur.6 Nitekim tasavvuf klasiklerinde sfi kelimesinin kkenine dair yaplan aklamalar bu durumu dorulamaktadr.7 Yunan felsefesinin, bu mesele haricinde tasavvufu etkiledii savunulan balca meseleler ise unlardr: Sudur nazariyesi, vahdet-i vcud telakkisi, bilginin kayna meselesi ve tasavvuf literatrnde geen baz felsefi stlahlar.8 slam tasavvufunun Yunan felsefesinden etkilendii gerekten pheli bir durumdur. Ancak Bat medeniyetinin bel kemiini oluturan Yunan dncesinin doulu kaynaklardan etkilendii bir gerektir. zellikle Yunan mistisizmi ve onun son
1

Tasavvufa izafe edilen Yunan kayna meselesi iin bkz: Kk, a.g.e., s. 32-33; Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 49-50; z, a.g.e. , s. 87-88; Dorul, a.g.e. , s. 39-45; Safa, a.g.e. , s. 86; lken, slam Dncesi: Trk Dncesi Aratrmalarna Giri, s. 90-91; Sahmerani, a.g.e. , s. 38-42. 2 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, , s. 26. 3 Eraydn, a.g.e. , s. 60. 4 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 50. 5 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 26. 6 Ylmaz, a.y. 7 Sufi kelimesinin mene iin tasavvuf klasiklerine bkz: Ebubekir Muhammed b. shak Buhari elKelebz, Dou Devrinde Tasavvuf, Haz: Sleyman Uluda, Dergah Yay. , stanbul, 1992, s. 5358; es-Serrac, a.g.e. , s. 4043; Ali b. Osman el-Hucvir, Kefl-Mahcub: Hakikat Bilgisi, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , stanbul, 1982, s. 111124; es-Shreverdi, a.g.e. , s. 18. 8 Kk, a.g.e., s. 32.

104

byk rnei olan Yeni-Efltuncu felsefe d kaynaklara pek ok ey borludur.1 Zira Yeni-Efltunculuk Hint mistisizminden ve Orfeus dininden etkilenerek ekillenmitir.2 Orfeus dini ise ark tesirleri tar.3 Zaten sufilerin genel olarak felsefeye kar tavrlar bellidir. el-Kindi, ( . 253 / 867 ) Farab, ( . 339 / 951 ) bn Sina, ( . 428 / 1037 ) ve bn Rd gibi filozoflarca temsil edilen slam felsefesinin temeli slam inanc ile bata Yunan felsefesi ve ilmi olmak zere dtan gelen tesirlerin trl tarzlarda kaynamasndan olumutur.4 Bu inkr edilemez bir gerektir. slam felsefesinde zellikle Yeni-Eflatuncu mistisizmin btn izlerini aka grmek kabildir. Erol Gngrn belirttiine gre; Farab ve bn Sina gibi kendileri mistik hayata girmemi hatta belki ona muhalif bir tavr taknm olanlarda bile Yeni-Eflatuncu felsefenin kurucusu olan Plotinusun byk tesiri grlr.5 Yunan mistisizmine ilgi duyan slam filozoflarnn, tasavvufa uzak durmalarndan karlabilecek nemli bir ders vardr. nk tasavvuf; hem Yunan felsefesine, hem de Yunan felsefesi ile Avrupa felsefesi arasnda bir kpr vazifesi gren slam felsefesine6 olduka uzak bir dncedir. Felsefe, sfilerce merdd bir dnce tarzdr.7 Tasavvufun Yunan felsefesiyle ilgisi yoktur8 ve Yeni-Eflatunculukun tasavvuf zerinde herhangi bir tesiri olmamtr.9 Sfiler felsefeyi sefihlik sayar, ilahiyat konusundaki fikirlerine, zellikle aklc filozoflarn grlerine gler geerler.10 Tasavvuf dncesi vcuda getirilirken kesinlikle rakliin tesirinde kalnmamtr. Hatta bu tasavvuf dncesini vcuda getiren sfiler, rakliin varlndan bile haberdar deildiler.11 Zaten ilk mutasavvflarn yaad devirlerde slam lemine, Yunan felsefesi henz girmemiti.12 Bu tarihi gerekliin yan sra;

1 2

Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 52. Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 49. 3 Trer, a.y. 4 lken, slam Felsefesi, s. 1. 5 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 60. 6 lken, slam Felsefesi, s.1. 7 z, a.g.e. , s. 88. 8 z, a.y. 9 Safa, a.g.e. , s. 86. 10 Uluda, Tasavvuf Terimleri Szl, s. 187188. 11 Uluda, Giri: Kueyrinin Hayat ve Risalesi, s. 26. 12 z, a.g.e. , s. 88.

105

Yeni-Eflatuncu grn ve bu grn teorilerinin tasavvufla asla badamamas1 tasavvufun Yunan veya slam felsefesinden etkilenmediini yeterince gstermektedir. Ancak baz sfilerin felsefeye ilikin grlerinin zikredilmesi konunun netlemesine hizmet edecektir. Ebu Talib el-Mekkye gre; felsefe bidat ilimlerden birisidir.2 Abdlkerim elKueyri, filozoflarn ruhlarn ezeli olduu konusundaki grlerini eletirir ve: Ruhlar mahlktur. Kim ki ruhun kadim olduunu sylerse; o, byk bir hataya dmtr3 der. Ali b. Osman el-Hucviri ise bu konuda daha serttir. Ona gre ruhun kadim olduunu syleyen mlhittir.4 Hucvirinin Sofistler hakknda da bilgisi vardr ve onlar yle eletirir: Malum olsun ki, Sofistler ad verilen bir grup mlhit vardr. Bunlarn mezhebi udur: Herhangi bir ey konusunda edinilen bilgi sahih ve geerli deildir, ilmin kendisi dahi mevcut deildir5 slam leminde felsefenin belini kran mam Gazzaliye gre; Aristo, Eflatun ve Sokrat gibi Yunan filozoflaryla; onlar takip eden bn Sina ve Farab gibi filozoflar tekfir etmek gerekir.6 Yine o zikrettii meselede filozoflarn kfrne hkm vermek gerektiini7, belirtir. Bu meselelerden birisi ruhun kdemi mevzusudur. Gazzaliye gre, ruh kadimdir, diyenler yanlmaktadr. nk ruh mahlktur ve hibir mahlk kadim deildir.8 Hemen hemen btn filozoflarn grlerini ayrntlaryla bilen Gazzali, Pisagor hakknda unlar syler: Pisagorun mezhebi feylesoflarn en kt mezhepleri arasnda yer alr.9 Ebu Hafs ihabddin es-Shreverdi, Gazzalinin yolunu takip ederek; gerek Yunan filozoflarna gerekse onlar takip eden slam filozoflarna kar slam eriatn savunmak zere Refun-Nasayihil-maniyye ve Kefl-Fadayhil-Yunaniyye isimli mehur eserini kaleme almtr.10

1 2

Sunar, a.g.e. , s. 143. el-Mekk, a.g.e. ,( Tercme), c II, s. 114. 3 el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 250. 4 el-Hucviri, a.g.e. , s. 390. 5 el-Hucviri, a.g.e. , s. 94. 6 Ebu Hamid el-Gazzali, Dalaletten Hidayete, Terc: Ahmet Suphi Furat, amil Yay. , byb, Trs, s. 50. 7 Gazzali, tikatta ktisad, s. 282. 8 Gazzali, Kimya-y Saadet, s. 17. 9 Gazzali, Dalaletten Hidayete, s. 69. 10 Ylmaz, Shreverdi: Hayat ve Eserleri, s. XXX; Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 198.

106

XIII. asr Anadolu< sfilerinden biri olan Mevlna Celaleddin Rum; Cebriyyenin Kader konusundaki grnden yle bahseder: Hsl bu cebir davas sofistliktir. Onun iin de tanry inkr editen beterdir.1 Mevlna, Alem kadimdir. diyen Dehr bir filozofun grne kar kar ve ona cevap verir.2 Mevlna Celaleddin, bir hikyesinde Bir hor, hakir felsefeci; bir aalk mantk, mektep yanndan geerken bir ayeti inkr etti. Allah da o kiinin gzn kr etti der.3 mam Rabbani, bir mektubunda filozoflardan sefih felsefeciler olarak bahseder.4 Yine mam Rabbani, slam filozoflarnn durumunu yle niteler: Felsefecilerin slama bal olanlar, bozuk usullerini eri kanunlara uydurmak isterler.5 Sfilerin felsefe ve filozoflar hakkndaki -velev ki slam filozoflar olsungrleri byleyken; tasavvufun Yunan felsefesinden etkilenerek teekkl ettiini savunan tezin geerlilii tamamen kaybolmaktadr. A.II. Hint Kayna 6

Hint mistisizmi tarih itibariyle btn dierlerinden nce gelir.7 Dolaysyla eitli memleketlerdeki mistisizm hareketleri eski Hint medeniyetinden domutur.8 Tasavvufa tayin edilen Hint kayna meselesi, belki de bu yzden neet etmitir. Yani dier mistik hareketleri etkileyen Hint mistisizminin slam tasavvufunu da etkilemi olduu varsaylmtr. Ancak slam tasavvufu ile Hint mistisizmi arasndaki benzerlikler son derece sathidir.9 Bu yzden tasavvufa izafe edilen Hint tesiri iddias ok phelidir.10

1 2

Mevlna , a.g.e. , c V, s. 246. Mevlna , a.g.e. , c IV, s. 227-231. 3 Mevlna , a.g.e. , c II, s. 125-126. 4 mam Rabbani, a.g.e. , c I, s. 43. 5 mam Rabbani, a.g.e. , c I, s. 118. 6 Tasavvufa izafe edilen Hint kayna meselesi iin bkz: Kk, a.g.e., s. 30-31; Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 49; Safa, a.g.e. , s. 85; z, a.g.e. , s. 86-87; Dorul, a.g.e. , s.22-28; lken, slam Dncesi: Trk Dncesi Aratrmalarna Giri, s. 89-90; Sahmerani, a.g.e. , s. 36-38. 7 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 50. 8 Safa, a.g.e. , s. 39. 9 Kk, a.g.e., s. 31. 10 Safa, a.g.e. , s. 85.

107

Her eyden nce; Mslmanlar Hindistana sava yoluyla deil de tasavvuf yoluyla girmi olduklarndan;1 mutasavvflarn birok dncesinin Hint mistisizminden kaynakland iddialar, tarihen ve mantken geersiz bir hale gelmektedir. Tasavvufun Hint kaynandan etkilendiini en geni ekilde inceleyen Birunidir. (Belki de ilk defa, M.S.S.) Halbuki Hint dncesi slam alemine bizzat Biruninin eseriyle girmitir.2 Dolaysyla -yine tarihen- Biruninin tespit ettii hususlar bir etkileimin sonucu olamayacandan; bu hususlar olsa olsa belli bir orandaki benzerliin sonucu olabilirler. Biruninin Tahkiku ma lil-Hind adl eserine gre Tasavvuf ve Hint mistisizmi arasnda benzeen hususlar unlardr: ttihad, tenash, dnyadan kurtuluun marifet ile olaca hususu, Vedantasara okulu ve Vahdet-i Vcud okulu arasndaki benzerlik.3 Hlbuki Snn tasavvuf ekolnde ittihad ve hull gibi slam itikadna ters inanlara yer verilmez. Dnyadan kurtuluun marifet ile olacana dair inan, beeri vicdann bir eseridir. Tasavvufi dnce de bu hususa Kuran ve Snnetten kaynakland lde geit verir. Vahdet-i vcud ile panteist dncelerin birbirine benzetilmesi ise asla bir gereklii ifade etmemektedir. Zira vahdet-i vcud ile panteizm arasnda ok ciddi yapsal farkllklar vardr. mer Ferit Kam bu durumu yle dile getirir: Panteizm ile vahdet-i vcud arasndaki fark, inan ile inanszln arasndaki farkn ayndr.4 slam tasavvufu ile Hint mistisizmi arasndaki yapsal farklardan birisi de udur: slam tasavvufu eski Hintteki gibi hayat hie indirgemez. slam tasavvufunda bekaya erdikten sonra yine hayata ini vardr.5 Hint zahitlerinin en bariz inanc tenashtr.6 Ancak hem slam itikad ve hem de tasavvuf dncesi asla tenashe yer vermez. slam tasavvufunun Hint mistisizmine kar stnln ve ondan farkn ortaya koyan rneklerin arasnda phesiz byk sfi Hucvirinin zel bir yeri vardr. Gazneli Sultan Mahmuddan ald destekle Hint topraklarna slamlk tohumlar eken
1 2

z, a,g.e. , s. 87; Safa, a.g.e. , s. 85. Kk, A.g.e., s. 3031. 3 Kk, a.g.e. , s. 31. 4 Kam, a.g.e. , s. 53-54. 5 Kk, A.g.e., s. 31; Duru, a.g.m. , s. 35. 6 Sahmerani, a.g.e. , s. 37.

108

Hucviri1, bir keresinde Hint filozoflarndan biri ile Sultan Mahmudun huzurunda mnakaa etmi ve onu susturmutu.2 Burada, Hindistandaki slam mcadelesinin en byk kahramanlarndan biri olan, zellikle Ekber ahn yrtt slam yozlatrma abalarn boa karan Snn tasavvufun ylmaz savunucusu, Hindistann manevi fatihi, byk sfi mam Rabbaniyi hatrlamakta yarar vardr. A.III. ran Kayna 3

Dier birok etkileim iddiasnda olduu gibi; tasavvufa yneltilen ran tesiri meselesi de kaynan oryantalist dnceden alr. ran tesiri meselesini etd ettiimizde oryantalist dncenin bir baka hususiyetini kefederiz. Bu hususiyet oryantalizmin faistliidir. Zira oryantalistlerin, tasavvufun Araplara ranllar vastasyla getiini savunmalar, dayanan Araplarn felsefi tefekkre kabiliyetli olmadklar dncesinden alr.4 Oryantalist iddialar arasnda en zayf, ran tesiri meselesi olmasna ramen5; onlar bu tezi sanki aikr imi gibi pein bir hkmle kabul ederler6 ve bu dnceye bir apriori gzyle bakarlar.7 Hlbuki tarih, bu durumun tam aksini ortaya koymaktadr. Zira tasavvuf, rana Araplar tarafndan getirilmitir.8 Ayrca ilk sfiler Araplard. rencilerinin byk bir ksm da Trklerden ve Taciklerden olumaktayd.9 Oryantalistler; iilik ve tasavvufa ynelik iilik etkileimi iddialarna da ayn faist gzlkle bakmlardr. Onlara gre mesele hakkndaki belirleyici durum Ari rkSami rk ikileminden kaynaklanmaktadr. Halbuki; iilik de rana Araplar tarafndan

1 2

Uluda, Hucviri ve Kefl-Mahcub, s. 15. Uluda, a.g.m. , s. 17. 3 Tasavvufa izafe edilen ran kayna meselesi iin bkz: Kk, a.g.e., s. 31-32; Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 48; Safa, a.g.e. , s. 85; z, a.g.e. , s. 85-86; Dorul, a.g.e. , s. 28-31; lken, slam Dncesi: Trk Dncesi Aratrmalarna Giri, s. 89. 4 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 48. 5 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 51. 6 Safa, a.g.e. , s. 84. 7 lken, slam Dncesi: Trk Dncesi Aratrmalarna Giri, s. 89. 8 Safa, a.g.e. , s. 84. 9 Safa, a.g.e. , s. 85.

109

getirilmiti.1 Dolaysyla, oryantalistlerin faist tezlerine ramen, iilik ile Ari rk arasnda hibir ayniyet ve illiyet mnasebeti mevcut deildir.2 Oryantalistlerin ran tesiri tezini kullanmalarnn bir nedeni daha vardr. Onlar corafi yap itibariyle ve tarihsel durum mnasebetiyle slam medeniyeti ve Hint kltr arasnda dorudan bir al-veri hali tespit edemediklerinden dolay, rann bu hususta bir eit arac olduunu iddia etmektedirler.3 Zira Peyami Safann da belirttii zere; herkese bilinmektedir ki, mistisizmin menei ran deildir.4 Oryantalistlerin mesnetsiz iddialarna gre; tasavvuf ve ran dncesi arasndaki benzerlik ve iliki u hususlar ihtiva eder: Hicri ikinci asrdaki Maruf-u Kerhi ( . 200 / 815 ) ve Bayezid Bistam gibi nemli mutasavvflarn ranl olmas, zahitlik ve Mani Ruhbanl arasndaki benzerlik, kanaatkrlk ve Mazdek mezhebi retileri arasndaki benzerlik, Hull inanc ile eski Fars inanlar arasndaki benzerlik.5

Oryantalistlerin hull inanc ile kanaatkrlk ve zhd gibi slam ve ftr eleri ayn kefeye koymalar gerekten en hafif deyimiyle glntr. Ancak onlarn Maruf-u Kerhi ve Bayezid Bistam gibi, slam medeniyetinin yetitirdii byk ahsiyetleri; Eski ran dncesinin mmessilleri saymalar hakikaten korkuntur. ran tezi konusunda oryantalistlere destek veren Mslman aratrmaclarn ortaya att deliller de en az onlarnki kadar kabul edilmezdir. Bunlardan biri olan brahim Sarm, ran tezini yle delillendirmeye alr: Zhd hareketinin Irakta balamas ve Irakn ran ile yakn temas gz nnde bulundurulursa, eski ran dinlerinin (tasavvufun ortaya knda) byk rol olduu daha iyi anlalr.6

1 2

lken, slam Dncesi: Trk Dncesi Aratrmalarna Giri, s. 89; z, a.g.e. , s. 85-86. Safa, a.g.e. , s. 84. 3 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 51. 4 Safa, a.g.e. , s. 85. 5 Kk, a.g.e., s. 3132. 6 Sarm, a.g.e.s. 45.

110

A.IV. Yahudi Kayna 1

Oryantalistler hem slama ve hem tasavvufa ynelik Yahudi ve Hristiyan tesirinden hem de mbalaa ederek bahsetmilerdir.2 Geiger, Kaufmann, Merk, Asin ve Becher bunlardan birkadr.3 Esasnda, Yahudi itikad slam itikadna muhalif olduundan4; bunlarn iddialarnn geersizlii hemen anlalmaktadr. Zaten kendileri de bu benzerlii ikna edici delillerle ortaya koyamamlardr. Dolaysyla tasavvufa mteallik hibir unsur Yahudilikten kaynaklanmaz. Bu iddia zellikle sfilerin Yahudilere ve Yahudilie kar aldklar tavrla pekitirilebilir. te bu durumun birka rnei; Kutl-Kulb mellifi Ebu Talib el-Mekk Mslmanlarn Yahudilerden stn olduklarn savunur ve bu stnlkleri srasyla zikreder.5 Hccetl-slam mam Gazali, Yahudilerin ve Hristiyanlarn kfir olduklarnn Kuran- Kerimde aka getiini6 belirtir. Abdulkadir Geylani, Rafz tayfasnn gittii yolu birok ynden Yahudilerin gittikleri yola benzetir ve bu gidii ktler.7 Mevlna Celaleddin Rum mezar tavsif ederken yle der: Yahudilerin can gibi dar ve karanlktr, muhabbet ihsan eden Tanrnn zevkinden mahrumdur.8 Tm bunlara ramen; Hallacdan Mevlnaya, bn Arabye kadar slam medeniyetinin yetitirdii byk mutasavvflar ya Yahudi ajan veya onlara kaplan dalalet yolcular halinde gsterenlere rastlanabilmektedir.9 Ancak; bylesi iddialar asla gerei yanstmamakta, sadece bir dmanlk tezahr olmaktadr. Bu tr dnce sahipleri dmanlklarn delillendirme ve dncelerini aklama ihtiyac hissetmezler.

Tasavvufa izafe edilen Yahudi kayna meselesi iin bkz: Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 5052; z, a.g.e. , s. 88-89; Safa, a.g.e. , s. 87; lken, slam Dncesi: Trk Dncesi Aratrmalarna Giri, s. 91; Sahmerani, a.g.e. , s. 44-47. 2 Safa, a.g.e. , s. 87. 3 Safa, a.y. 4 z, a.g.e. , s. 88. 5 el-Mekk, a.g.e. ,( Terc. ), c II, s. 32-33. 6 Ebu Hamid el-Gazzali, tikada ktisad, Terc: Osman Zeki Soyyiit, Snmez Ne., stanbul , 1971, s. 281. 7 Geylani, a.g.e. , s. 227-228. 8 Mevlna, a.g.e. , c II, s. 240. 9 Gngr, slm Tasavvufunun Meseleleri, s. 11.

111

Yahudi etkileimi iddialar konusunda oryantalistler pek iddial olamasalar da, zaman zaman baz Trk aratrmaclar onlarn yerini doldurur. Bunlardan birisi yle demektedir: Tasavvuf meslei ilk olarak Filistinde ortaya kt. Kaynan ise Kabala retisi oluturur.1 Hlbuki bu iddia gerekten tartmaya aktr.

A.V. Hristiyan Kayna 2 Hristiyanl, slamn ruhaniyetinin kayna olarak gren kimse; kukusuz, tasavvufun douunu ayn kaynaa irca etme hususunda tereddt gstermektedir.3 Nitekim; Geiger, Kaufmann, Merk, Asin, Becher4, Goldziher, Nicholson, Nldeke5, Palacios6 gibi oryantalistler tasavvufa Hristiyan tesiri konusu zerinde durmulardr. Onlar, meseleyi -kendilerinden beklendii vehile- mbalaa ederek incelemilerdir.7 Ancak, tasavvufun Hristiyan mistisizminden etkilenmesinden ziyade,

Hristiyan mistisizminin slamdan etkilendii grlmektedir. zellikle slamdan sonraki alarn Hristiyan mistisizmi zerinde slam tesiri olduu muhakkaktr.8 Dolaysyla Hristiyanlk slam tasavvufu konusunda verici olmaktan ok alc durumundadr.9 Doduu memleketlerin din geleneklerinden ciddi ekilde etkilenen Hristiyan mistisizmi10, ark felsefesiyle birleen Yunan felsefesinin, Hristiyan inanlaryla telif edilmesinden domutur.11 phesiz gelime aamasnda ise slam dncesinin tesiri altnda kalmtr. Nihayet Hristiyan dnyasnda Yeni-Eflatuncu dncenin gelimesinde bn Rdn felsefesi ok etkili olmutur.12

1 2

Balcolu, a.g.e. , s. 42. Tasavvufa izafe edilen Hristiyanlk kayna meselesi iin bkz: Kk, a.g.e., s. 32; Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 50-52; z, a.g.e. , s. 88-89; Dorul, a.g.e. , s. 31-39; Safa, a.g.e. , s. 87; lken, slam Dncesi: Trk Dncesi Aratrmalarna Giri, s. 91; Sahmerani, a.g.e. , s. 42-44. 3 Afifi, a.g.m. , s. 23. 4 Safa, a.g.e. , s. 87. 5 Kk, a.g.e., s. 32. 6 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 51. 7 Safa, a.g.e. , s. 87. 8 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 5859. 9 Gngr, a.g.e. , s. 58. 10 Safa, a.g.e. , s. 62. 11 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 5758. 12 Gngr, a.g.e. , s. 59.

112

Ne var ki oryantalistler, bu gerek etkileimi grmek yerine; sathi benzerliklerden yola kmak suretiyle slamn ve tasavvufun Hristiyanlktan etkilendiini savunurlar. rnein Strohmannn Hristiyanln slama tesiri konusunda ileri srd delili gerekten de pek kabul edilebilir gibi deildir: slam dininin zdrap ve ilahi tecelli gibi kavramlar ortadan kaldramam olmas, Hristiyanln slama tesiri konusunda nemli bir delildir.1 Esasnda, Hristiyan itikad, slam itikadna muhalif olduundan2; Hristiyan mistisizmi ile slam tasavvufu arasndaki fark ok daha derinlerde ifadesini bulur. Her eyden nce Hristiyan mistisizmi ferd ve ferdiyeti olduu halde; slam tasavvufu her bakmdan sosyaldir, toplumcudur.3 Bu durum, slam tasavvufunun idealistliinin yan sra realiteyi gz ard etmemesinden kaynaklanr. Aslnda bu fark Hristiyanln ve slamn hayata baklarndaki farktan kaynaklanr. Hristiyan mistisizmi ile slam tasavvufu arasndaki balca farklardan birisi de, tasavvufta rehbersiz hibir ey yaplamayaca hususudur.4 Bylece slam tasavvufunun doktrini, kontrolsz ferdi yorumlarn teayyrnden kurtulmaktadr. Ayrca bylece ulalmak istenen mistik gaye en kolay yoldan ve muhafaza edilmesi gereken izgi ierisinde elde edilebilmektedir. Sfi doktrininin hayattan kopmasn da engelleyen bu dstur, slamn sosyalliinin bir sonucudur. Nitekim sfi tekkelerini Hristiyan manastrlarndan ayran en byk fark, bunlarn dnya hayatna kapal olmaylardr.5

A.VI. Budizm Kayna

Baz byk mutasavvflarn Budist Patancal felsefesinden etkilendikleri savunulmutur. Ancak tarihen, slama kesinlikle zt olan bu felsefenin bu mutasavvflarn yaad adan sonra ortaya kt ortadadr.6 Dolaysyla bir insann kendi hayatndan sonra ortaya kan bir dnce tarzndan etkilenmesi mantken imknsz olduundan; bu iddiann geersiz olduu hemen anlalmaktadr.
1 2

Strohmann, a.g.m. , s. 508. z, a.g.e. , s. 88. 3 Duru, a.g.m. , s. 35. 4 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 98. 5 Gngr, a.g.e. , s. 108. 6 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 49; Mahir z, a.g.e. , s. 86.

113

brahim Ethemin ( . 161 / 777 ) hayat Budann hayatna benzetilmektedir. Ancak bu benzerlik hibir anlam ifade etmez. Zira hibir tarihi kaytta brahim Ethemin Budadan etkilenerek tacn tahtn terk ettiine dair hibir bilgi yoktur. Eer brahim Ethem saltanat terk ettii iin Budaya benzetilirse; o zaman saltanat kabul etti diye Yavuz Sultan Selimin skendere benzetilmesi gibi bir durumu da kabullenmek gerekir. Aleyhtarlarnca bile olsa, tasavvufi bir ahsiyetin hayatnn bylesine basit bir platformda tartlmas, ciddi bir seviye dklnn gstergesidir. Dolaysyla, Budizmden hi haberi olmayan bir sfinin kanaati bile Budann kanaatine benzeyebilir1, ancak bu durum hibir anlam ifade etmez. Aslnda Budizm ile tasavvuf arasndaki fark ok esasldr.2 rnein Budizmde kabul gren, dnyadan tamamen el etek ekmek, bir tapnaa kapanmak, hi evlenmemek anlamna gelen Ruhbanlk slamda yasaktr.3 Budizmin esas olan yokluk fikri slam tasavvufunda mevcut deildir. Budizmde terk edilen ey varln glgesi deil bizzat kendisidir.4

A.VII. amanizm Kayna

Fuad Kprl Trk-Mool amanlnn slam Sfi Tarkatlarna Tesiri isimli eserinde genel olarak amanizmin slam tasavvufunu etkilediini savunur. Hlbuki yaplan aratrmalar neticesinde tasavvufun deil eski Trk topluluklarnn bile gerek Budizmden5, gerek amanizmden6 etkilendiine dair geerli ipular bulunamamtr. Fuad Kprlnn ne srd deliller ise kesinlik ifade etmekten uzaktr. Mesela Kprl, menakpnamelerde geen hayvanlara binme kerametlerine kaynak olarak eski bir kaynakta geen mulk bir bilgiyi gstermektedir. Buna gre bir amann ata binerek ge ykseldii kaydedilmektedir. Bu durum hayvanlara binme kerametleriyle ilikilidir. Buradan da sfiliin amanizmden etkilendii ortaya

1 2

Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 96. lken, slam Dncesi: Trk dncesi Aratrmalarna Giri, s. 26. 3 Ate, a.g.e. , s. 132. 4 Safa, a.g.e. , s. 85. 5 Ocak, Bektai Menakbnamelerinde slam ncesi nan Motifleri, s. 39. 6 Ocak, a.g.e. , s. 34.

114

kmaktadr.1

Ancak

hayvanlara

binme

kerametlerini

Burak

hadisesiyle

ilikilendirmek daha kolay, daha aklc ve daha geerli olsa gerektir. Burak hadisesini atlayp, bir amann ata binmesi olayna sramak zorlamadan ibarettir. Burada amanizmle ilgili zerinde durulmas gereken nemli bir nokta daha vardr: Hem Yunan mistisizminin ana kayna saylan Orfizmin, hem de Hint mistisizminin ortak bir kuzeyli kayna bulunduu savunulmaktadr.2 Binaenaleyh Orfeus adna yaplan ayinlerde en nemli hadisenin ekstaz yani ruhun bedenden kmas olduu hatrlanrsa3; slam tasavvufunun deil ama Yunan mistisizminin amanizmden etkilendii savunulabilir.

B. TASAVVUFA YABANCI KAYNAKLARDAN GET DDA EDLEN BAZI MESELELER

B.I. Zikir

Baz oryantalistler zikrin, Mslmanlarca Hristiyanlktan alnm olduunu iddia ederler.4Massignon ise zikrin Hintten alndn iddia etmitir.5 Hlbuki Allah hatrlamann Kuran ve Hadiste merkezi bir yer tuttuu gz nne getirildiinde, zikrin slam eylem ve etkinlikler iin temel tekil ettii konusunda hibir sorun kalmaz.6 Lakin oryantalistlerin bu durumu anlamalar gerekten ok zordur. Zikir eyleminin slam bir etkinlik olmas asndan nemini gsteren saysz nass vardr. Ancak u ayet-i kerime gerekten arpcdr ve meseleyi zetleyen bir tarzdadr: Kalpler ancak Allahn zikriyle mutmain olur.7 Ey man Edenler! Allah oka zikrediniz.8 Allahn zikri ok byktr.9

1 2

Kprl, slam-Sufi Tarkatlarna Trk-Mool amanlnn Tesiri, s. 151. Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 52. 3 Gngr, a.y. 4 Dorul, a.g.e. , s. 36. 5 Kk, a.g.e., s. 31. 6 William Chittick, Tasavvuf: Ksa Bir Giri, Terc: Turan Ko, z Yay. , stanbul , 2003, s. 133. 7 Rad, 13 / 28. 8 Ahzab, 33 / 41. 9 Ankebut, 29 / 45.

115

Oysa sfilerin zikir konusundaki grleri tamamen slam kaynaklardan beslenir: rnein tasavvufun ikinci byk klasii olan et-Taarrufun yazar olan Ebubekir Muhammed el- Kelebz, zikir konusunu anlatrken iki ayet, hadis, on civarnda sfi szne yer verir. Bu szlerin arasnda yer yer aklamalar yapar.1 Hsl onun bu aklamalar asla bir yabanc kaynaktan etkilenmeyi anmsatmaz. Ona gre hakiki zikir, zikir esnasnda mezkrdan bakasn unutmaktr. Nitekim ayette Unuttuunda Rabbini zikret.2 buyrulmutur.3 Ebu Nasr es-Serrac; zikrin esasnn, yaplmas istenen eyler itibariyle Hakka icabet etmek olduunu4, syler. Serraca gre zikir iki ekilde olur: Birincisi; tehlil, tesbih ve Kuran tilaveti trnden eylerdir. kincisi: Allahn birliini, esma ve sfatlarn hatrlatma, artlarna gre kalpleri uyarmadr.5 Snn tasavvufun en nemli savunucu ve temsilcilerinden birisi olan Abdlkerim el-Kueyri; zikir konusunu ayetler, hadisler ve sfi szleri nezaretinde iler.6 Hccetl-slam lakabyla maruf mam Gazali de ayn ekilde; zikrin ve zikir meclislerinin faziletini anlatrken sadece; Ayet-i Kerime, Hadis-i erif, sahabe ve tabiin szlerini kullanr.7 Gazali zikrin hakikatini yle izah eder: Btn ibadetlerin srr ve hikmeti Allah anmak ve hatrlamaktr.8 Erefolu Rum, ( . 874 / 1469 ) zikir hakknda unlar syler: Zikretmek gnl lemindeki karanlklar giderir. Basiret gzn aar.9 Erzurumlu brahim Hakk, zikir konusunu anlatrken pe pee konuyla ilgili yirmi ksur ayet zikreder.10

1 2

el- Kelebz, a.g.e. , s. 122-124. Kehf, 18 / 24. 3 el- Kelebz, a.g.e. , s. 122. 4 es_Serrac, a.g.e. , s. 291. 5 es-Serrac, a.y. 6 el-Kueyr, a.g.e. ,c II, s. 464-471; Terc: A. Arrslan, stanbul, 1980, s. 268-273
7

Ebu Hamid el-Gazzali, hyu Ulumid-Din, Terc: Ali Arslan, Arslan Yay. , 10 C, stanbul , 1981, C. III, s. 69-77; Ebu Hamid el-Gazzal, hyu Ulumid-Dn, 4 C, Kahire, Trs, c I, s. 294-303.

8 9

Gazzali, Kimya-y Saadet, s. 162. Erefolu Rum, Mzekkin-Nfus, Terc: An. , Arslan Yay. , stanbul , 1976, s. 391. 10 Erzurumlu, a.g.e. , s. 324-326.

116

Tm bunlardan anlalmaktadr ki; her ne kadar oryantalistler tutarsz bir ekilde zikir kavramn yok Hristiyan dncesine yok Hint mistisizmine dayandrm olsalar da; sfilerin zikir konusundaki grlerinin temelleri Kuran ve snnet delillerine dayanmaktadr.

B.II. Ftvvet

Ahmet Yaar Ocak, ftvvet kavramn eski ran kltrne dayandrarak1; Abdulbaki Glpnarl2 ve Fuad Kprlnn de3 kendisiyle ayn grte olduklarn belirtir. Hlbuki ftvvet kavram tamamen Snn tasavvuf erevesinde ortaya km ve gelimitir.4 Ftvvet kelimesi szlkte; genlik kahramanlk, cmertlik gibi anlamlara gelmektedir.5 Daha ak bir ifadeyle ftvvet; yiit bir delikanlda bulunan sitayie layk vasflarn mecmuu ve hususiyle cmertlik manasna delalet eder.6 Sfi stlahnda ftvvet ise; bir kimsenin srf ftr mlahazalarla bakalarnn hak ve menfaatlerini kendi haklarndan nde tutmas7, toplumun ve fertlerin kurtuluu ve mutluluu iin kendini feda etmesi8 gibi anlamlara gelir. Ebu Talib el-Mekk; Sfyan- Sevr ve Abdullah bn Mbareke ( . 181 / 797 ) atfettii baz ifadelerde ftvvetten zhdn gerei olan cmertlik anlamnda bahseder.9 Abdlkerim el-Kueyri tasavvuf klasikleri arasnda ilk defa ftvvet konusuna ayr bir bahis ayrmtr.10 Kueyri, Sehl b. Abdullahn, ftvvet snnete tabi olmaktr, dediini belirtir.11 Yine onun Muhammed b. Fazilden naklettii bir sz; zahitlerle ftvvet ehli arasndaki fark yle aklar: Zahidlerin isar ( isar : bakasn kendine

1 2

Ocak, Ftvvet, s. 262. Ocak, a.y. 3 Ocak, a.y. 4 Uluda, Ftvvet, s. 260. 5 Uluda, a.g.m. , s. 259. 6 C. Van Arendonk, Ftvvet, A, c IV, ( stanbul, 1964 ), ss 700-701:700. 7 Arendonk, a.y. 8 Uluda, Tasavvuf Terimleri Szl, s. 196. 9 el-Mekk, a.g.e. , ( Terc. ), c II, s. 382. 10 el-Kueyr, a.g.e. ,c II, s. 472-479, ( Terc: ) s. 273-278; 11 el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 474.

117

tercih etme) zenginlikleri andadr, ftyann isar muhta olduklar zamandr.1 Kueyriye gre ftvvet, kulun daima bakasnn emrinde almasdr.2 Hsl, Kueyrinin ftvvete ayrd blmden anlalan; iyi ahlak, cmertlik, misafire ikram, dostlardan kr etmemek, esirlerden para almamak gibi hususlara umumen ftvvet denildiidir.3 Ftvvet ehlinin piri olarak Ahmed b. Hadraveyh ( . 240 / 854 ) kabul edilir. Ali b. Osman el-Hucvirinin belirttiine gre; Ebu Hafs Haddad ( . 270 / 883 ) yle demitir: Ahmed b. Hadraveyh olmasayd; ftvvet ve mrvvet zuhur etmezdi.4 Ebu Hafs ihabddin mer es-Shreverdi ise; ftvvet kavramna isar konusunu anlatrken deinir.5 Shreverdi, Fudayl b. yadn ( . 187 / 802 ) yle sylediini nakleder: Ftvvet kardelerinin hatalarna msamaha gstermendir.6 Shreverdi, ftvvet kavramn daha ziyade misafire ikram balamnda deerlendirir: Bize gre ftvvet, arlama konusunda zorlanmay, allm ekilde hazrlk yapmay terk etmek, elde avuta olan ve evde bulunan ne varsa onlar ikram etmekle yetinmektir.7 Netice olarak; sfilerin yiitlik anlamna gelen ftvvet kavramn, daha ziyade sehavet (cmertlik) ve isar anlamnda yorumladklar grlmektedir. Bylesine insan anlamlara gelen ftvvet gibi bir kavram bile yabanc kaynaklara dayandrmaya alan dncenin, sert tenkitlere maruz kalmas yadrganmamaldr.

B.III. Zhd

Tasavvufa ynelik Hristiyan tesiri iddialar ruhbanlk8, fakr stn tutma9 gibi konularda; dolaysyla zhd konusunda odaklanr. Zhd; dnya sevgisini kalpten karmak, ilahi yasaklara son derece ihtimam gstererek btn zamann ibadetle
1 2

el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 296. el-Kueyr, a.g.e. ,c II, s. 472. 3 el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 472-479. 4 el-Hucviri, a.g.e. , s. 221. 5 es-Shreverdi, a.g.e. , s. 249. 6 es-Shreverdi, a.g.e. , s. 254. 7 es-Shreverdi, a.g.e. , s. 440. 8 Sahmerani, a.g.e. , s. 42. 9 Kk, A.g.e., s. 32.

118

geirme1 gibi anlamlara gelir. Tasavvufun yorumlad zhd anlay, Hristiyan ve Budist mistisizmlerindeki gibi bir ruhbanlk anlayna asla geit vermez. Zaten dnyadan tamamen el-etek ekmek, hatta cinsel organn kestirerek bir tapnaa kapanmak, hi evlenmemek anlamna gelen ruhbanlk slam dininde yasaktr.2 Ancak, dnya sevgisini kalpten karmak anlamna gelen zhd anlay, tamamen bata Kuran- Kerim ve Ehadis-i Nebeviye olmak zere slam kaynaklardan beslenir. Konuyla dorudan ilgili birok ayetten birisinde yle buyrulur: Srf kendilerini imtihan iin, bir ksm kfirlere dnya hayatnn ziyneti olarak faydalandrdmz eylere sakn gz dikme. Rabbinin rzk daha hayrl, daha devamldr.3 Hz. Peygamber (s.a.v.), ashab ve tabiinin bykleri, slamn zhd anlayn, yaantlar itibariyle en gzel ekilde ortaya koymulardr. Bu yaantnn inceliklerini, bata hemen hemen btn hadis kitaplarnn son ksmn oluturan Kitbz-Zhd blmlerinden ve dier slam tarihi dokmanlarndan en gzel ekilde renmek mmkndr.4 Hz. Muhammedin (s.a.v.) u duas slam zhd anlaynn karakteristiini gstermesi asndan son derece nemlidir: Allahm Muhammed ailesini sadece ayakta tutacak miktarda rzklandr.5 Hz. Peygamberin (s.a.v.) yn ve emsali sert maddelerden dokunan elbise giymesi zerine sahabe ve tabiin arasnda, bilhassa zhd ve takvalar ile hret bulmu olan zatlarn da yn ve keten gibi maddelerden dokunmu elbise giydikleri malmdur.6 Zamanla bu zhd esi olan yn elbisenin (sf), sfilerin ve onlarn yolu olan tasavvufun tesmiyesi yolunda kullanld bilinmektedir.7 Tm bu aklamalarn yannda; sfilerin zhd konusundaki tavrlar ve aklamalar, zhd kavramnn slam kklerinin daha iyi anlalmasn salayacaktr:

Ahmet Suphi Furat, Not ve Aklamalar, Dalalettin Hidayete, Ebu Hamid el-Gazzali, Terc: Ahmet Suphi Furat, amil Yay. , stanbul , Trs, ierisinde, ss 107-110:110. 2 Ate, a.g.e. , s. 132. 3 Taha, 20 / 131. 4 Zhdle ilgili hadisler iin rnek olarak bkz: Abdulbaki, a.g.e. , c III, s. 387-403. 5 Abdulbaki, a.g.e. , c III, s. 392. 6 Kasm Kufral, Hrka, A, c V-I, ( stanbul, 1964 ), ss 449450:450. 7 Sufi kelimesinin menei iin tasavvuf klasiklerine bkz: el- Kelebz, a.g.e. , s. 9-21; es-Serrac, a.g.e , s. 40-43; el-Hucviri, a.g.e. , s. 111-124; es-Shreverdi, a.g.e. , s. 18.

119

Haris el-Muhasibi, yanl yorumlanan zhd anlayn ve bu anlayta olanlar eletirir. Muhasibi, zhd yanl yorumlayp; alp kazanmas mmknken, byle yapmakla cahillik ve yordamszlk eseri Allaha tevekkl etmek isteyen kiileri de tenkit eder.1 Ayrca ona gre; aile ve ocuklarn ihmal edip, ana-babalarnn hakkn nemsemeyip, deva ve duay brakp, zhd yaptn savunan kiiler de tenkidi hak etmektedirler.2 Ebubekir Muhammed el- Kelebz; sfilere gre, bakmakla mkellef olduu kimselerin geimini salamak durumunda bulunan kimseler iin para kazanmann farz olduunu belirtir.3 Ebu Talib el-Mekk, sfilerin zhd anlaynn temellerini gsterircesine, konuyu yzden fazla ayet, yzden fazla hadis ve saysz sahabe-tabiin szne dayanarak derinlemesine tahll eder.4 Ona gre zahitlik, hell haram klp mal arur etmek deildir.5 Dnyadan zhd etmek, her trl hayr ve taatn badr diyen Ebu Nasr esSerrac6; Hulefa-i Raidin, Ashab- Suffe ve dier sahabilerin zhdn anlatmak zere zel bir blm ayrmtr.7 Dnya sevgisi btn hatalarn badr. diyen mam Gazali8 hyu UlumiDDin isimli eserinde, ayet ve hadisler nda, fakirlik ve zahidlii btn ynleriyle ayrntl bir ekilde ele almaktadr.9 Gazali, Sehl b. Abdullahn yle buyurduunu nakleder; Zahitlerin Efendisine (s.a.v.) kadnlar sevdirilmitir. O halde biz, kadnlar hakknda nasl zahitlik yaparz.10 Gazzali, ashab- kiramn zhdn anlatrken Hz. merin gmlei zerinde tam on iki tane yama olduunu belirtir.11 Gazzaliye gre zhd, ahireti dnyaya tercih

1 2

el-Muhasibi, a.g.e.,( Terc. ), s. 225. el-Muhasibi, a.g.e. , s. 97. 3 el- Kelebz, a.g.e. , s. 96. 4 el-Mekk, a.g.e. , ( Terc. ), c II, s. 353-430. 5 el-Mekk, a.g.e. , c III, s. 9 6 es-Serrac, a.g.e. , s. 72. 7 es-Serrac, a.g.e. , s. 166-193. 8 Gazzali, hyu Ulumid-Din, c IV, s. 190. 9 Gazzali, a.g.e. , c IV, s. 189-243. 10 Gazzali, a.g.e. , c IV, s. 238. 11 Gazzali, a.g.e. , c IV, s. 233.

120

etmek demektir. slam zhd anlayna son derece bal olan Gazzali, ruhbanlardan birounun zhdnn baz sebeplerden tr geersiz olduunu belirtir.1 Ahmed Yesev, bir hikmetinde; dnyaya tapan soysuzlardan yz evir, der.2 Ahmed Yesev; zhdn gerekliliini ise yle aklar: yle Resul Mustafa (s.a.v.) dnya maln sevmedi, mmet olsa Resule (s.a.v.) dnya maln sevmesin.3 Yaklak bir asr sonra, yaplan tariflerler de pek farkl deildir. Mesel, ihabddin esShreverdi, Cneyd Badadinin yle sylediini nakleder: Zhd, elde bulunmayan eyin, gnlde de bulunmamasdr. Der.4 Mevlna Celaleddin Rum; tasavvufun zhd anlaynn Hristiyan

mistisizmindekinden farkl olduunu u szleriyle aklar: Bizim dinimizde i savatadr. sa dininde maaraya, daa ekilip ibadette5 Erzurumlu brahim Hakk da zhd konusunu anlatrken dnyann deersizliine dair yirmi ksur ayeti pe pee sralar6 ve konuyu bu balamda inceler. Hsl sfilerin zhde dair ortaya dktkleri binlerce sayfa dokmandan seilen u birka rnek bile, tasavvuftaki zhd anlaynn slam kaynaklardan beslendiini yeterince ortaya koyabilecek niteliktedir.

B.V. Vecd Meselesi

Vecd kavram da, kaynann slam olmad savunulan kavramlardandr. Vecd genellikle amanizme dayandrlr. Hlbuki daha nce izah edilen kavramlar gibi vecd de tamamen slam kklerden beslenir. Hz. Peygamber ve ashabnn hayatnda vecd halinin rneklerini pek ok olduu herkese bilinir.7 Kuran- Kerimde yle buyrulur: Onlar yle kimselerdir ki, Allah anld zaman kalpleri titrer.8 Sfiler Allah anld zaman ve zellikle Kuran- Kerimi
1 2

Gazzali, a.g.e., c IV, s. 241. Yesev, a.g.e. , s. 54. 3 Yesev, a.g.e. , s. 276. 4 es-Shreverdi, a.g.e. , s. 489; Terc: H. K. Ylmaz, stanbul, Trs, s. 608. 5 Mevlna, a.g.e. , c VI, s. 42. 6 Erzurumlu, a.g.e. , s. 194-196. 7 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 204. 8 Hac, 22 / 35.

121

dinlediklerinde eitli derun hallere ve cokunluk iine girerler.1 te tasavvuftaki vecd kavramnn k noktas burasdr. Eser sahibi sfiler; yksek heyecan anlamna gelen vecd hakknda2 u tespitlerde bulunmulardr: Haris el-Muhasibi, yalanc vecd gsterisi yapanlar hakknda u tespitte bulunur: Allahtan emin olup, kalbinde korku olmamakla birlikte srf insanlara gsteri olsun diye zorla korkuyormu gibi grnd zaman Allahn hiddetleneceini hatrlasn.3 Ebubekir Muhammed el- Kelebzye gre vecd; bir korkunun, bir gamn veya ahiret halleriyle ilgili bir manann kalbe tesadf etmesi veyahut ulu ve yce Allah ile kulu arasndaki bir halin kefedilmesidir.4 Kelebz, mam iblinin yle dediini nakleder: Bana gre vecd, eer mahedeye dayanmazsa inkrclktr.5 Kelebz tevacd halinin sakinlemesini Zmer Suresi yirmi nc ayetten yola karak aklar: Kuran dinledikleri zaman, Allahtan korkanlarn tyleri rperir, sonra tenleri ve kalpleri Allahn zikrine snr.6 Ebu Talib el-Mekk vecdi nefsin hareketlilii anlamnda ele alr ve konuyla ilgili bu balamda izahlar yapar.7 O, bidat ilimlerden bahsederken unlar kaydeder: Bidat ilimlere misal olarak vecdlerini Kitap ve Snnete dayandrmakszn; din zerinde sadece vesvese ve htrlara dayanarak yaplan konumalar zikredebiliriz.8 Vecd Haktan gelen mkaefe ve ilhamlardr, diyen Ebu Nasr es-Serrac9; tasavvufu kaside dinleyip vecd ile raks olarak grenlerin yanldn belirtir.10 Ona gre; kendilerini zorlayarak vecd ehline benzemeye alan mtevacidler; oyun ve elence dkn, hibir arl olmayan kimselerdir.11 Kelebz; Ali b. Abdurrahim el-

1 2

Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 67. Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 203. 3 el-Muhasibi, a.g.e. , s. 301. 4 el- Kelebz, a.g.e. , s. 132. 5 el- Kelebz, a.g.e. , s. 133. 6 el- Kelebz, a.g.e. , s. 132. 7 el-Mekk, a.g.e. , ( Terc. ), c I, s. 292304. 8 el-Mekk, a.g.e. , ( Terc. ), c II, s. 115. 9 es-Serrac, a.g.e. , s. 375. 10 es-Serrac, a.g.e. , s. 530. 11 es-Serrac, a.g.e. , s. 377.

122

Kannadn yle sylediini nakleder: Tasavvuf bir lk, vecd gsterisi ve sahte inci oldu.1 et-Taarruf yazarnn belirttiine gre; bn Salim vecd halindeyken yle dermi: Bana imdi bir ey sormayn. Bu halde iken sylediklerimden yararlanamazsnz.2 Kelebz, Ebu Said b. Arabden unu nakleder: (Vecd halinde iken) sknet, hareketten daha stndr.3 Ebubekir Muhammed el- Kelebz, yanl yorumlanan bir vecd anlayna iddetle kar kar ve bu grn byk sfilerin szleriyle delillendirir. rnein o, Cneyd-i Badadiden u sz nakleder: Fazla ilmin yannda vecd eksiklii zarar vermez. Eksik ilmin yanndaki vecd ziyadelii ise zararldr.4 Yine onun belirttiine gre Sehl b. Abdullah yle buyurmutur : Kitap ve snnetin kabul etmedii her trl vecd ve keif batldr.5 Vecdin talib ile matlub arasnda bir sr olduunu syleyen Ali b. Osman elHucviri6; sfilerin vecdini taklit etmenin katksz haram olduunu belirtir.7 Hem hy Ulumid-Din8, hem de Kimy-y Saadet9 isimli eserlerinde vecd konusuna ayrntl bir ekilde yer veren mam Gazali; Kuran dinlemenin sonunda, onu dinlemekten tr nefiste peyda olan her eyin vecd olduunu belirtir. Binaenaleyh nefisteki itminan, rperme, korku, kalbin yumuamas; btn bunlar vecddir.10 Gazzali; vecdi kabul etmeyenlere kar kar. Ona gre; sema, vecdi ve tasavvufularn dier hallerini inkr etmek, basitlikten ileri gelmektedir.11 Abdulkadir Geylani; vecd halindeki bir insana ne yapmak gerektiini yle aklar: Fakir dervi; bir ayet ve bir iir dinlemekten tr hareket ettii grlr ise; gerekli olan onu haline brakmaktr.12 Kdirliin Anadoluda yaylmasn salayan Erefolu Rumi, vecde devaml zikir ile ulalacan belirtir.13

1 2

es-Serrac, a.g.e. , s. 47. es-Serrac, a.g.e. , s. 381. 3 es-Serrac, a.g.e. , s. 383. 4 es-Serrac, a.g.e. , s. 247. 5 es-Serrac, a.g.e. , s. 146. 6 el-Hucviri, a.g.e. , s. 567. 7 el-Hucviri, a.g.e. , s. 570. 8 Gazzali, hyu Ulumid-Din, c II, s. 268306. 9 Gazzali, Kimya-y Saadet, s. 291305. 10 Gazzali, hyu Ulumid-Din, ( Terc. ), c V, s. 195. 11 Gazzali, Kimya-y Saadet, s. 295. 12 Geylani, a.g.e. , s. 1105. 13 Rumi, a.g.e. , s. 413.

123

ihabddin es-Shreverdiye gre vecd; Allahtan kulun batnna gelen ve ona ferah veya hzn kazandran bir haldir.1 Ona gre; taatn zahiri sfatlarn srr olduu gibi, vecd de Batni sfatlarn zdr.2 Shreverdi de yalanc vecd gsterisine kzan sfilerdendir: Vecde gelmeden vecd gsterisinde bulunmak, hal sahibi olmadan hal iddia etmek sadakate yakmaz. Aksine mnafkln ta kendisidir.3 mam Rabbani, Snnlie ne derece bal olduunu ifade eden bir tarzda, ehl-i snnetin itikad ile tahakkuk etmeden hsl olan halleri ve vecdleri istidratan baka bir ey olarak kabul etmeyeceini, belirtir.4 Erzurumlu brahim Hakk ise; velinin vecd halindeyken btn kinata kar ilgisiz kaldn, belirtir.5 Anlaldna gre sfiler, vecd kavram balamnda da Snn izginin muhafazasna azami gayret gstermilerdir. Dier konularda olduu gibi bu konuda da grlerini Kuran- Kerim ayetlerine ve Hz. Peygamberin (s.a.v.) yaantsna dayandrma konusunda bir hayli titiz davranmlardr. Sfilerin birok tasavvufi konuda olduu gibi vecd konusunda da yanl anlama ve yorumlamalara, olaylarn mecrasndan saptrlarak slamilik ve Snnlik izgisinin dna tarlmak istenmesine herkesten nce ve hararetle kar ktklar grlmektedir.

C. TASAVVUFLA LKLENDRLEN BAZI HETEDEROKS GRUPLAR

C.I. Batniyye

Batn; i, z, gizli hakikat, sr gibi anlamlara gelir.

Batniye ise; nasslarn

zahiri manalarn kabul etmeyen, gerek anlamlar ancak tanr ile iliki kurabilen masum imamn bilebilecei temel grn savunan7, Kuran ve snnetin ancak tevil
1 2

es-Shreverdi, a.g.e. , s. 526. es-Shreverdi, a.g.e. , s. 184. 3 es-Shreverdi, a.g.e. , s. 199. 4 mam Rabbani, a.g.e. , c I, s. 307. 5 Erzurumlu, a.g.e. , s. 507. 6 Kara, Tasavvuf ve Tarkatler Tarihi, s. 246. 7 Avni lhan, Batniye, DA, C. II, ( stanbul, 1989 ), ss 190-194:190.

124

ile anlalabileceini iddia eden1, eri hkmlere bal olmadklarna inanan2 frkalara verilen genel addr. Bu gruba Batniye denmesinin esas nedeni, bunlarn Kuran- Kerimin ve Hadislerin zahiri manasndan baka Batni manalarnn bulunduunu idia etmeleridir. 3 Batniler, her zahirin bir batn olduunu, zahirin hibir kymet tamadn ve asl manann batnda gizli bulunduunu iddia ederek4; naslarn ak manalarn bir tarafa brakmlar ve iddia ettikleri deruni manalar alp hayatlarn buna gre tanzim etmilerdir. 5 Batniler, eriatn emirlerine uymayarak haram eyleri helal saydklar iin bahiye ve Allah, Peygamberleri, imamlar inkr edip zndklk izhar ettikleri iin Zenadka diye de adlandrlmlardr. 6 Batnilere gre, ibadetin manasn yani kendi kabul ettikleri remizleri bilen kimseden farzlar eda etmek sakt olur. 7 Tm bu bilgiler Batnilikin slam izgisinden dar ktn aka gstermektedir. Batnilikin heteredoks bir frka olduu aka bilinirken; Batni fikirlerle tasavvufi dncelerin uyutuunu sylemek, tasavvufa kar yaplan byk bir hakszlktr. Basit benzerliklerden yola karak; karmak neticelere ulamak zaten, haksz genellemelerin ortaya kmas iin yeter sebeptir. Bu meyanda Batnilikin Kuran- kerimin ve Hadis-i eriflerin sadece tevil ile anlalabilecei ynndeki inanc8 ile sfilerin baz ayet ve hadisleri tevil etmeleri birbirine kartrlmaktadr. Hlbuki Batnilerin szkonusu inanc Snn lemann tekfirini gerekli kald halde, sfilerin baz ayet ve hadisleri -zellikle mteabih ayetleri- zahiri mana ile tenakuza dmemek kaydyla tevil etmeleri Ehl-i Snnet lemas tarafndan msamaha ile karlanmtr. 9 Dolaysyla Batnilikin tevil anlay ile sfilerin iari tefsir metodunu ayn kefeye koymak tam anlamyla bir hakszlktr.

1 2

Ahmed Ate, Batniye, A, c II, ( stanbul, 1970 ), ss 339-342:339. Uluda, Tasavvuf Terimleri Szl, s. 89. 3 brahim Agh ubuku, Gazali ve Batnilik, Resimli Posta Mat., Ankara 1964, s. 30. 4 ubuku a.g.e. , s. 49. 5 Furat, Not ve Aklamalar s. 107. 6 ubuku, a.g.e. , s. 40. 7 ubuku, a.g.e. , s. 44. 8 Durak Pusmaz, Batniye AA, c I, ( stanbul, 2000 ), ss 278-279:278. 9 M. Nazif ahinolu, Tevil, A, c XII-I, ( stanbul, 1974 ), ss 215-217:216; Ltfi enel, a.g.e. ,sb. 109.

125

Abdulbaki Glpnarl, tasavvufun bir mddet sonra felsefeyle karmaya ve bilhassa smaililerin tesiri altnda Batni temaylleri benimsemeye baladn1, savunur. Hlbuki Batni tevil ve iari tefsir rneinde grld zere, Batnilik ile tasavvuf arasndaki fark ok esasldr. Haddizatnda Batnilik, tasavvuftan tamamen ayr batl bir mezheptir. 2 Hatta Batnilik slamdan ayr bir din olarak bile yorumlanabilir. 3 Hal byleyken tarihteki ilk dzenli anarist rgt olan Batnilik4 ile insanlara deil hatta hayvanlara ve hatta cansz yaratklara bile rfk ile muamelenin gereine inanp bunu bir yaam tarz haline getiren sfilerin dnce tarzn birbiriyle ilikilendirmek; belki de Batni tekilatn irtikp ettii siyasi cinayetlere tekabl edebilecek denli cretkr bir fikri yanl olarak nitelenebilir. Zira insanlk idealini yanstan bir kiiyi fiilen ldrmek ile onu cani bir tekilatn kana susam yeleriyle bir kabul etmek pek farkl olmasa gerektir. Batniler baz sfilerin kendilerinden olduunu iddia etmilerdir. 5 Geri onlar baz nemli devlet adamlarnn, etraflarnda sayg gren baz limlerin ve birok nfuzlu kiinin de kendilerinden olduunu savunmulardr. Onlarn bu iddialarndaki amac, phesiz sempatizanlar arasndaki durumlarn glendirmek ve taraftarlarnn saysn artrmak amacna matuftu. Bu amalarnda ciddi bir ekilde baarl olduklar grlmektedir. Peki ama sfilerin Batnilik ve Batniler hakkndaki grleri neydi? Ebi Talib el-Mekk, tasavvuftaki Batn lmi anlaynn, Batni telakkilerle alakasnn olmadn u szleriyle aklar: u unutulmamaldr ki; zahir de batn da birbirlerinden mstani kalamayacak ilimler olup; iman ve slam gibi birbiriyle ok yakndan irtibatldrlar. 6 Ebu Talib el-Mekk bir baka sznde maksadn daha ak bir ekilde ifade eder: Batn ilmi hakknda konuurken, zahir ilminin usul ve kaidelerine dayanmamak; eriatta inkrclk etmek, kitap ve snnetin arasna girmektir. 7

1 2

Glpnarl, Mevlana Celaleddin, s. 17. Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 151. 3 Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 247. 4 Nurdoan Taalan vd., lkalardan Gnmze Kadar Suikastler ve Ayaklanmalar Tarihi, Milliyet Yay., byb, 1973, s. 79. 5 Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 247. 6 el-Mekki, a.g.e. , ( Terc. ), c II, s. 11. 7 el-Mekki, a.g.e. , ( Terc. ), c II, s. 115.

126

lim de Kuran da Hz. Peygamberin (s.a.v.) szleri de slamda zahir ve batn olmak zere iki ynldr, diyen Ebu Nasr es- Serrac da1 zahir ve batn ikileminin bir tezat tekil etmedii kansndadr. Zaten kendisi naslarn zahir anlamlarnn en ufak tahrifine kar en sert tepkisini gstermekten ekinmeyen bir kiidir. Ebu Nasr es-Serrac zellikle zahiri manaya zt tefsirlere sert kar. rnein De ki; ben yalnzca sizin gibi bir insanm. (Kuran- Kerim, Kehf, 110) ayet-i kerimesini, Size gre ben sizin gibi bir insanm. eklinde yorumlayanlarn bu szleri hakknda unlar syler: Bu ve benzeri yorumlar hatadr. Allaha iftira ve Ona eksiklik izafe etmektir. Cehalettir gayr-i ciddiliktir. Allahn kelamn kendi yerinden alp baka tarafa gtrmektir. Tahriftir ve sakat bir dncedir. 2 Abdulkerim el-Kueyri, Ebu Said el-Harrazn ( . 277 / 890 ) yle sylediini nakleder: Zahirin muhalefet ettii batn batldr.
3

Yine mam Kueyri; Seriyy es-

Sakatinin, tasavvufun manann ismi olduunu, sylediini nakleder. Bu manalardan ikincisi udur: lmin batn hakknda Kuran ve snnetin zahiriyle zd gelen bir ekilde konumaz. 4 Snn slamn kahraman (zira kendisi Batnilerin siyasi suikastlerinden ekinmemitir) mdafii, Hccetl-slam mam Gazzalinin Batnilikin belini kran fikr mcadelesi herkesin malumudur. Onun zellikle Fadahul-Batniyye veya elMustazhri namyla maruf kitabnn5 Batnilikin menfi tesirlerinin slam dnce dnyasndan kovulmas anlamndaki etkileri unutulacak gibi deildir. Gazzali stn abalar neticesinde Batnilikin iyzn ortaya karm ve u sz gnl rahatlyla sylemeyi hak etmitir. Batnilerin ve tevillerinin birounun batl olduu apak bilinmektedir. 6

1 2

el-Mekki, a.g.e. , ( Terc. ), c II, s. 24. es-Serrc, a.g.e. , s. 86. 3 el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 129. 4 el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 65. 5 Ebu Hamid el-Gazzal, Batniliin yz, Terc: Avni lhan, TDV Yay. , Ankara , 1993. 6 Gazzal, hyu Ulumid-Din, c I, s. 37.

127

mam Rabbani ise konu hakkndaki kanaatini yle ortaya koyar: Batnla zahir arasnda hibir aykr durum yoktur. 1 (Ayrca burada sfilerin Batnilik ve Batnilere kar yrttkleri mcadeleyi hatrlamakta yarar vardr. 2) C.II. Hurufiyye Baz sfilerin harflerin esrarn ifade eden ilm-i hurufa merak saldklar bir gerektir. rnein Ebu Nasr es-Serrac; harf (Kuran- Kerim harfleri) ve isimleri (esma-i hnsa) anlamak blmnde Sehl b. Abdullahn u szn nakleder: Elif harflerin ilk ve en bydr. Elif harfinde eyay telif zellii ve eyadan ayr olan Allaha iar vardr. 3 Yine Ebu Nasr es-Serrac; Amr b. Osman Mekknin havas ilmine aid harflerle ilgili bir takm bilgilerinin olduunu belirtir.
4

Abdulkerim el-Kueyri ise bn Atann u szn

nakleder: Cenab- Hakk harfleri yaratt zaman onlar kendisi iin sr yapt. 5 Ancak u hemen belirtilmelidir ki; sfilerin harflerin esrarna inanmalar Hurufilikten tamamiyle ayrdr. 6 Geri Hurufilik de harflerin bir takm sr ve hakikatleri ihtiva ettii esasna dayanr. 7 Ancak Hurufilik; Fazlullah- Hurufinin kurup gelitirdii, harflerin esrarna dayanan Batni bir akmdr. 8 Dolaysyla Batnilerin Kuran- Kerimi, Ehadis-i Nebeviyyeyi ve tasavvufi telakkileri kendi bozuk inanlar balamnda tevil ederek, hedefinden saptrdklar gibi, Batni bir cereyan olan Hurufiler dahi harflerin esrar konusunu kendi bozuk inanlar balamnda tevil, tefsir ve tayir etmilerdir. Bu yzden her ne kadar baz sfiler ilm-i huruf ile ilgileniyor bile olsalar; tasavvufun Hurufilik ile alakas yoktur. Zira sufilerin tevil ve tefsirleri, slam esaslara uygundur. Zaten Hurufiler tarih boyunca sfilerin aleyhinde olmulardr. Snnete ve tasavvuf erbabna tariz hemen her unsurdur.
10 9

Ayrca ehl-i

Hurufi

kitabnda rastlanan iki

Dolaysyla sfilerin Hurufilerle mcadelesi tasavvufun btn Batni

cereyanlara ynelen tepkisinin bir sonucudur.

1 2

mam Rabban, a.g.e. , c I, s. 61. Sufilerin Batnilike kar verdikleri mcadele iin nc blme bkz: ( C.I: Sufilerin ia ve Batniyyeye Kar Verdikleri Mcadele ). 3 es-Serrac, a.g.e. , s. 85. 4 es-Serrac, a.g.e. , s. 401. 5 el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 42. 6 Kprl, Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, s. 283. 7 Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 249. 8 Aksu, Hurufilik, s. 408. 9 Glpnarl, Hurufilik Metinleri Katalou, s. 19. 10 Glpnarl, a.g.e. , s. 22.

128

Buna ramen baz sfiler harflerin esrarna inandklar iin Hurufi olmakla itham edilmilerdir. Mesela Yunus Emre bunlardan biridir. Hlbuki Yunus Emrenin Hurufi olmasna tarihen imkn yoktur. Zira kendisi Hurufiliin kurucusundan nce yaamtr. Fuad Kprl bu hususta yle syler: Yunusu Hurufiliin kurucusundan nce yaamasna ramen onu Hurufi bir air olarak tantmak esassz ve vehimden ibaret olan bir iddiadr. 1

C. III. bhiyye

bhlik, biz gnahtan kanma gcne sahip deiliz, diyerek Mslmanlarn mal ve namuslarn mbah sayan bir grubun dile getirdii dncedir.
2

Hicri ikinci

asrdan itibaren bu nevi dnceleri dile getiren zmrelere rastlanmtr. Ancak bu dnce zellikle Gulat- ia ile ilikilidir. Zira ar iilerin hepsi slam dininin haram kld eyleri mbah grr ve slam emirlerin kendilerini balamadn sylerler. 3 Hangi ekil ad altnda olursa olsun bhlik ve bhler, sfilerce mcadele edilmesi gereken bir dnce ve grup olarak deerlendirilmilerdir. Sfilerin bhlere kar verdikleri fikr mcadele dikkatle izlendiinde; bu mcadelenin ana noktada dmlendii grlr: eriata ballk, havf ve reca dncesi, ibadet meselesi. Sfilerin bhlere birinci taarruz noktas eriata ballk hususudur. Zira sfiler eriata balla son derece nem verirlerken; eriat nemsemeyen heteredoks zmrelerle mcadeleyi zerlerine bir bor olarak dnmlerdir. Daha nceki meselelerde bu hususa dair saysz rnek zikredilmi bulunmaktadr. Sfilerin ehl-i snnet itikadndan kaynaklanan havf ve reca dnceleri de bhlere taarruzlarnn bir baka nemli nedenidir. sfiler kulun Allaha kar srekli bir korku ve mit hali iinde bulunmasnn gereine inanrlar. Dolaysyla Allahtan korkma duygusunu bir tarafa brakan bhler, sfilerce ho grlmemilerdir. Sfilerle bhler arasndaki nc nemli mcadele alan ibadet meselesine taalluk eder. Zira sfiler, Snn dnceyi benimsemi olduklarndan ibadetin gereine
1 2

Kprl, Trk Edebiyatnda lk mutasavvflar, s. 284. Nesef, Kitab fi Mezahibil-Mutasavvfa, s. 260; Uluda, Tasavvuf terimleri Szl, s. 255-256. 3 Uluda, slamda nan Konular ve tikadi Mezhepler, s. 336.

129

ve kulun yaad srece ibadet kaydndan kurtulamayacana inanrken; bhler ibadete hi nem ve deer atfetmezler. Bilakis kendilerini ibadet kaydndan kurtulmu kabul ederler. Burada Batnilerin da benzer bir dncede olduklar hemen hatrlanmaldr. Tm bu hususlar gz nnde bulundurulduunda sfilerin bhleri reddinin iki farkl ekilde temayz ettii grlr. Birincisi sfilerin bhleri isim vererek reddetmeleridir. kinci durumda ise sfiler; bhlerin eriata ballk, havf, reca, ibadet meselesi gibi hususlara dair grlerini reddeder. Aada zikredilecek rnekler bu balamda dikkate alnmaldr. er-Riaye isimli eserinde insann nefsine ve eytana kar vermesi gereken mcadeleyi ayrntl bir ekilde anlatan Haris el-Muhasibi; tezkiye yolunda karlalabilecek bir gl yle dile getirir: Drt bazen snnet sanlan ama tmyle bidat olan eye arr. Kimi zaman insann dman; (nefis ve eytan) zhd, rza ve tevekkl halinde bidat karmaya arabilir. Bu durum mtekaddimin imamlarnn zhdne, tevekklne, rzalarna ve yakinlerine aykr der. 1 Muhasibi bylece, sfi metodlarnn kendilerini bhlie ynlendirdiini savunan kiilere kar kar. Muhasibi ayrca farzlar terk edip gya Allahla iliki kurduklarn syleyenleri eletirir.
2

Zaten ehl-i snnet itikadna gre kul, kendisinden emir ve yasaklarn

kalkaca bir duruma asla ulaamaz. 3 Ebu Nasr es-Serrac, bhlerden bhlie kail olan sapk frka olarak bahseder. 4 Havf konusuna zel bir nem veren Serrac, havf bulunmayan reca afet doludur, der. 5 Serrac havf konusunda Ebu Said Harrazn u szn nakleder: Havf ehlinin ekserisi nefislerinden korktuklarndan ve Allahn emrinden nefislerini kurtarmak iin amel etmek zere Allahtan korkarlar. 6 Risalesinde bhlie kar sistemli bir mcadele veren Abdulkerim elKueyri7; zamannda sfilik taslayanlar eletirirken unlar belirtir: slam byklerine hrmetsizlii din edindiler. badetlerin eda edilmesini hafife alp gevettiler. Kulluk
1 2

el-Muhasib, a.g.e. , s. 97. el-Muhasib, a.y. 3 Nesef, slam nancnn Temelleri,: Akaid, s. 109. 4 es-Serrac, a.g.e. , s. 429. 5 es-Serrac, a.g.e. , s. 61. 6 es-Serrac, a.g.e. , s. 58. 7 Uluda, Giri: Kueyrinin Hayat ve Risalesi s. 31.

130

zincirinden azad olduklarn iddia ettiler. 1 Abdulkerim el-Kueyri, Znnun Msrinin u szn nakleder: Korku kalplerinden kmadka halk, hak yol zerinedir. Ne zaman korku kalblerinden karsa hak yoldan saptrlar. sylediler: Sakn ha, ameli brakma. ameldir. 3 Ebu Hamid el-Gazzali, bhyyenin yanlmalarnn ve cehaletlerinin yedi husustan ileri geldiini belirterek bunlar teker teker aklar. evirip baka yne ynelmilerdir. 5 Ebu Hafs ihabddin es-Shreverdiye gre; mntehler, kendilerine lutfedilen nimetler oaldka ubudiyetlerini oaltan kimselerdir.
6 4 2

Kueyri Maruf Kerhinin yle

dediini belirtir: Davud Tainin ( . 165 / 781 ) arkadalarndan bazlar bana yle nk seni mevlann rzasna yaklatran

mam Gazali bhleri

yle tenkit eder: Bil ki hereyi mbah gren bhyye, Hak Tealann hududundan yz

Shreverdi; Cneyd

Badadinin; hrszlk yapan, zina eden bir kimsenin, bhlerin amellerin kaldrlmas ynndeki szlerini syleyen bir kimseden daha iyi olduunu, sylediini nakleder. 7 Bir tek haram helal kabul edenin dinini yitireceine inanan brahim Hakk Erzurumlu8; bhlerin, Mevlnn hkmlerinden yz evirmi ve apak din yolundan karak yanl yola gitmi olduklarn belirtir.
9

Hatta brahim Hakk Eruzrumlu

bhlere kar ynelttii eletiri oklarnn dozunu artrarak yle der: bhyyeden daha kfir ve zararl bir kol daha yoktur, bunlarn erri pek byktr. 10

1 2

el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 20-21. el-Kueyr, a.g.e. , ( Tercme), s. 179; el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 310. 3 el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 61. 4 Gazzal, Kimya-y Saadet, s. 50-54. 5 Gazzal, a.g.e. , s. 50. 6 es-Shreverd, a.g.e. , s. 539. 7 es-Shreverd, a.g.e. , s. 79. 8 Erzurumlu, a.g.e. , s. 542. 9 Erzurumlu, a.g.e. , s. 538. 10 Erzurumlu, a.g.e. , s. 542.

131

D. TASAVVUFA HETEREDOKS GRUPLARDAN GET DDA EDLEN BAZI DNCELER

D.I. Velyet Dncesi Veli, dman kelimesinin zdd anlamnda1; dost2, muhabbet eden, yardm eden, bir ii zerine alan3 gibi manalar muhtevidir. Veli kelimesi tasavvuf literatrnde ise, Allahn dostluunu kazanan kimse, Allahn gzettii kimse4, Allahn sfatlarndan bilinmesi mmkn olan miktar ile Allah-u Tealay bilen, ibadetlere devam eden kii5 gibi anlamlara gelir. Veli kelimesi hem meful hem de fail anlamnda kullanlabilir. Meful anlamda veli; ilerini Allahn grd, nefsine brakmad kimse anlamna gelirken; fail anlamda veli Allaha ibadet ve taatini yerine getiren kimse anlamna gelir. 6 Evliy kelimesi, vel kelimesinin ouludur ve veliler, dostlar, ermiler, erenler, Allah dostlar gibi anlamlara gelir. 7 Velyet ise veli kelimesiyle ayn kkten gelip; mastar anlamndadr. Dolaysyla velyet dost edinmek, yardm etmek, ii alp yrtmek gibi anlamlara gelir.
8

Tasavvuf literatrnde ise, genel anlamda Allahn

veliyi, Velinin Allah dost edinmesidir. 9 Bir baka sylemle velyet, mabud ile kul arasndaki kurb- ubudiye ve nisbet-i hubbiyeden ibarettir.10 Tasavvuf yolu, velyetin kabul edilmesi esasna dayanr.11 Belki de bu yzden tasavvufa yabanc kaynak arama cihetine giden veya tasavvufu mecrasndan saptrmak isteyen veyahut ta tasavvufu tamamen reddeden dncelerin bir ekilde velyet dncesi zerinde odaklandklar grlr. rnein gnmz aratrmaclarndan Ahmet Yaar Ocak velyet dncesini paganizme dayandrr: Mslmanlkta veli kltnn mene itibariyle bir ilgisinin
1 2

Eraydn, a.g.e. , s. 100. Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 57. 3 Mustafa Uysal, slamda Evliya Meselesi ve Harikalar, Uysal Yay. , Konya 1984, s. 44. 4 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 57. 5 Uysal, a.g.e. , s. 48. 6 Ate, slam Tasavvufu, s. 114-115. 7 Uluda, Tasavvuf Terimleri Szl, s. 180-181. 8 zalp, Velyet, AA, c VII, ( stanbul, 2000 ), ss 217-218:217. 9 zalp, a.g.m. , s. 218. 10 Nasrullah Efendi, a.g.e. , s. 119. 11 el-Hucvir, a.g.e. , s. 326.

132

olmad rahata sylenebilir. Dikkatle baklrsa Mslmanlktaki veli kltnn slamdan nceki putperest ktlerle yakn alakas grlecektir.1 Ne kadar ilgintir ki aratrmac birka sayfa sonra velyet dncesini slamdan sonra etkisinden bahsedebileceimiz kaynaklara dayandrr: Veli ve velyet kavramnn gelimesi, srf slam kklere dayal olmayp sonraki baz mistik etkilerin; mesela Yeni-Efltunculuk ve Gnostisizmin rolne mutlaka iaret etmek gerekir.2 Grld zere velyet dncesinin gh slamdan nceki, gh slamdan sonraki yabanc kaynaklara dayandrlmas hususunda zel bir gayret sarfedilmektedir. Bunun nedeni, tasavvufu yabanc kaynaklara dayandran dncelerin etkinlik kazanabilmesinin; velyet dncesini yabanc kaynaklara dayandrabilme orannda gerekleeceinin grlmesidir. Zira sf mefkresindeki ok nemli bir altyap unsuru, velyet dncesinde ifadesini bulur. Zikredilen iddialara ramen; tasavvuf dncede nemli bir yer tutan velyet kavramnn Kuran ve Hadise istinad ettii3 anlalmaktadr. Nitekim konunun almnda bu durum grlecektir. Zaten her eyden nce velyetin art Kuran ve snneti muhafazadr.4 Bunun yan sra velyet kavramnn anlam btn inananlar iine alacak denli genitir. Zira velyet iki ksma ayrlmtr ki; velyet-i amme din emirlere uyan btn Mslmanlarn velyetini, velyet-i hassa bu konuda daha da ileri geen ahslarn velyetini ifade eder.5 Yine bu dncenin bir devam olarak veliler drt ksma ayrlmtr: Birinci gruptakilerin veli olduklarn hem kendileri ve hem halk bilir; ikinci gruptakilerin veli olduklarn ne kendileri bilir ve ne de halk bilir; nc gruptakiler kendilerinin veli olduunu bilir fakat halk bu durumu bilmez; drdnc gruptakiler ise tam tersine kendilerinin veli olduunu bilmezler, fakat halk onlarn veli olduunu bilir.6 Yukarda zikredilen gerek ikili, gerek drtl taksimden anlalan; sfilerin velyeti tasavvufi metodla snrlandrmam olmalardr. Bu; geni, ince ve toleransl yorum slam dncesinde; sfi yorumun dnda kalan bir baka velyet dncesinin olumamasn salamtr. rnein burada, Selefi tabir olunan dnce

1 2

Ocak, Kltr Tarihi Kayna Olarak Menakbnameler, s. 6. Ocak, a.g.e. , s. 4. 3 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 56-57. 4 Eraydn, a.g.e. , s. 105. 5 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 200-201; Eraydn, a.g.e. , s. 106; Nasrullah Efendi, a.g.e. , s. 119. 6 Rum, a.g.e. , s. 321-322.

133

tarznn ihdas etmeye alt velyet dncesinin, son derece snk kald hemen hatrlanmaldr. slam dncesindeki velyet kavramnn dayanann Kuran- Kerim ve Snnet-i Nebev olduu ortadadr. Ancak bu kavramn geliiminin bir de sosyolojik ve psikolojik gerekeleri vardr. Tarih sahnesinde mkemmel insan; Peygamberlerin ve veli denilen kimselerin ahsnda temsilcisini bulmutur.1 Dolaysyla velyet kavramna ynelen bir saldr; psikolojik olarak insanlarn, sosyolojik olarak toplumlarn rnek alma ihtiya ve davranlarnn menfi kanalizesine tesir etmektedir. Bu tehlikeli durum ise ya topik bir model almay veya bayalam bir taklit etme durumunu dourur. Gnmzde dindar ailelerden yetien genlerin bile yozlam bir kltrn modeli olmu ve sanat tabir edilen kimseleri her ynyle benimsemelerinin veya en azndan buna meyletmelerinin acaba hangi eksiklikten kaynaklandn dnmek, gerekten nemli bir etkinlik olarak deerlendirilmelidir. Hlbuki byk mutasavvflar dndmz zaman hatrmza gelmen ey; onlarn ahlk Allaha kar samimi duygu ve ballklardr.2 Velyet meselesine taalluk eden nemli kavramlardan birisi de keramet kelimesinde ifadesini bulur. Keramet kelime olarak ikram, kerem, ltuf ve ihsan gibi anlamlara gelir.3 Istlahta keramet; Hak Tealann sevdii bir kuluna lutfettii bir kerem ve atiyedir.4 Daha mahhas bir deyimle keramet; mmin bir kulda harikulade bir halin zuhur etmesi anlamna gelir5 Keramet anlay da tpk velyet gibi tamamen Snn argmanlar erevesinde geliim gstermitir. Zaten ehl-i snnet lemas kerametin hak olduu konusunda mttefiktir.6 rnein mam- Azam bu gerei u ksa ve z cmleyle ifade eder: Evliyann kerameti haktr.7 Sfiler keramet kavramnn anlamn da tpk velyet kavramnda olduu gibi olduka geni tutarlar. Bylece bu konudaki grlerini olduka salam bir temele oturtmaktadrlar. rnein sahabilerin de birok kerametleri
1

Osman Yahya, slam ve nsan, slamn Bugnk Meseleleri, Erol Gngr, tken Yay. , stanbul, ierisinde, ss 253-280:276. 2 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 20. 3 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 310; Trer Anahatlaryla Tasavvuf tarihi, s. 227. 4 Uluda, slamda nan Konular ve tikadi Mezhepler, s. 201. 5 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 310. 6 Ylmaz, a.y. 7 Numan b. Sabit, (mam- Azam), el-Fkhl-Ekber, Dou Devdrinde Tasavvuf, Ebubekir Muhammed el-Kelebaz, Haz: Sleyman Uluda, Dergah Yay. , stanbul, ierisinde, ss 233-244:240.

134

bilinmektedir.1 Bu ve benzeri durumlar sfilerin keramet anlayn reddetmenin slamn keramet anlayn reddetme anlamna gelmesine yakn bir durum dourmutur. Baz kimseler keramet gibi bir durumun, tabiatta Allahtan baka ahslarn mutasarrf olduklar gibi bir inanca kaynaklk edeceini savunurlar. Hlbuki byle kaba bir gerekeyle elde bulunan binlerce tarihi veriyi yok saymak akl kar deildir. Ayrca evliyadan zuhur eden tasarruflar da Allahn emriyle gereklemektedir.2 Bunun aksi dnlemez. Sfilere gre keramete deil, eriata uymak esastr.3 Daha dorusu zaten gerek keramet eriata uymaktr.4 Dier kerametler de eriata tamamen ittiba etmi kmil insanlardan zuhur eder.5 Kendisinde harikulade hal zuhur eden kimse eer eriata muhalefet ediyorsa bu keramet deil istidratr.6 eyh Ebul-Kasm Crcan, bu hususta yle der: Su zerinde yrmek, havada gezmek ve gaybden haber vermek keramet deildir. Keramet eriatn emrine itaat etmektir.7 Sfilerin bu anlamdaki szleri pek oktur. Bayezid Bistam de konuyla ilgili olarak unlar sylemitir: Bir adam suyun zerine seccade serse, gkyzne bada kurup otursa, eriatn emir ve nehiy izgisindeki tavrn grmedike ona aldanmayn.8 Seriyy es-Sakat tasavvufun manann ilmi olduunu belirtmitir. Bunlardan ncs udur: Kerametler, Allahn haram kldklarnn perdelerini yrtmaya kendisini zorlayamaz.9 Velyet tartmalarnn trevlerinden birisi de, velyet-nbvvet kavramlarnn birbirleriyle ilikisinde kendisini gsterir. Bu balamda sfilerin velyeti nbvvetten efdal grdkleri savunulur. Hlbuki sfilere gre hibir veli asla peygamber derecesine ulaamaz.10 Zaten ehl-i snnetin inanc da bu meyandadr.11 Dolaysyla Snn sfiler

1 2

Ate, slam Tasavvufu, s. 120. bn Haldun, Mukaddime, c II, s. 1201. 3 Trer, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, s. 230-231. 4 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 312. 5 Abdulbar en-Nedv, a.g.e. , s. 109. 6 Nasrullah Efendi, a.g.e. , s. 126. 7 Gazzal, Kimya-y Saadet, s. 518. 8 es-Serrac, a.g.e. , s. 316-317. 9 el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 65. 10 el-Kelebaz, a.g.e. , s. 76; Erzurumlu, a.g.e. , s. 541. 11 Nesef, slam nancnn Temelleri: Akaid, s. 108.

135

veliyi peygamberin stnde grmezler.1 Sfilere gre velyet halinin sonucu nbvvetin balangcdr.2 mam Rabban bu durumu yle ifade eder: Velyet derecelerinin en yksek basamanda Resulullah Efendimizin (s.a.v) kademi vardr. 3 Veli ancak resuln risaletini tasdik eden, tam inanan ve dinin emirlerini harfiyen tatbik eden kimse olduundan;4 onun peygamberden daha stn olduu kabul edilemez. Binaenaleyh Peygambere verilmeyen bir eyin velilere verilmi olmas dnlemez.5 Zaten velyet-nbvvet tezad Snn tasavvufa tamamen zttr.6 Bayezid Bistam; peygamberlerin marifetine nisbetle dier kimselerin marifetini ve ilmini, az bal olan bir tutumdan szan az bir neme benzetir.7 Ebu Nasr es-Serrc; velilii nebilikten stn grenlerin sapttn belirtirken;8 Ali b. Osman elHucvir, evliya enbiyadan efdaldir diyen Horasan Mcessimesi mensuplarn eytann evliyas olarak kabul eder.9 Abdlkadir Geylan velyetle nbvvet arasndaki fark ok ilgin bir tespit yapmak suretiyle ortaya koyar. Buna gre; peygambere gelen vahyi inkr eden kii kfir olurken; veliye gelen kefi inkr eden kii kfir olmaz.10 Nbvvet-velyet ayrm iddialarnn bir trevi de mucize-keramet ayrmdr. Bu iki farkl kavramn birbirine karmasndan dolaysyla kerametin peygamberlii iptal edeceinden11 ekinenler kerameti inkr yoluna sapmlardr. Mucize szlkte aciz brakan 12, bakalarnn mislini yapmaktan aciz kaldklar olaanst olay anlamna gelirken;13 stlahta, peygamberlerin hak peygamber olduklarn ispat iin mmetlerine gsterdikleri fevkalade ve harikulade hadise anlamna gelir.14 Dolaysyla mucize ve keramet arasnda ekli bir benzerlik vardr. Fakat bu iki kavram birbirinden ayran ciddi farkllklar dahi mevcuttur. Nitekim harikulade olay, peygamberlerden meydana gelirse mucize, mmetinden birinden zuhur ederse keramet
1 2

Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 104. el-Kueyr, a.g.e. ,c II, s. 523; Geylan, a.g.e. , s. 1058. 3 mam Rabban, a.g.e. , c I, s. 83. 4 Nesef, slam nancnn Temelleri: Akaid, s. 109. 5 Ylmaz, slam Tasavvufu: Soru ve Cevaplar, s. 529. 6 Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 86. 7 el-Kelebaz, a.g.e. , s. 76. 8 es-Serrc, a.g.e. , s. 426. 9 el-Hucvir, a.g.e. , s. 356. 10 Geylan, a.g.e. , s. 1058-1059. 11 el-Kelebaz, a.g.e. , s. 80. 12 es-Serrc, a.g.e. , s. 311. 13 Uluda, slamda nan Konular ve tikadi Mezhepler, s. 199. 14 Uluda, a.y.

136

adn alr.1 Mucizede aslolan aklamak iken keramette aslolan sakl tutmaktr.2 Mucizeler inanmayanlara kar delil olurken; keramet sadece sahibini ilgilendirir.3 Dolaysyla mucize ve keramet arasnda bu nevi birok farkllk varken; ekl bir benzerlikten yola kp, bu benzerliin mucize kavramn geersiz klaca kaygsna kaplmak suretiyle keramet gereini inkr asla doru bir tavr deildir. Zaten ehl-i snnet ulemas hem mucizenin ve hem kerametin kabul konusunda ittifak halindedir.4 Ayrca keramet, tereddtsz tam bir sadakatle Hz. Peygambere (s.a.v) bal olan ve snnetleri titizlikle ileyen mminden zahir olur.5 Bu durum ise ancak peygamberin misyonunun glenmesine ve desteklenmesine hizmet eder. Ebu Nasr es-Serracn szlerine kulak vermekte yarar vardr: Her veli nail olduu keramete, peygamberine olan ball lsnde ular. Tabi durumda bulunann metb olana; uyann uyulana stl nasl sz konusu olabilir. Peygamberlere verilene gre velilere verilen, denize nisbetle damla kadardr.6 mam Rabbaniye gre velyet-i sura ermilerin velyeti, velyet-i kbra ise peygamberlerin velyetidir.7 Hatta mam Rabban konuyu daha da vuzuha kavuturmak ve velyetin nbvvetten daha faziletli olduunu savunanlara kar kmak zere; nebinin nbvvetinin kendi velyetinden bile daha faziletli olduunu belirtir.8 Said Havva Rufa mridlerin izhar ettikleri olaanst hadiseler hakknda yle bir ifade kullanr: Rufa tarkat mensuplarnn elinde meydana gelen bu olaylar Cenab- Hakkn bu mmete byk ihsan cmlesindendir. nk onlar mahede edenler iin bu olaylar Peygamberimizin (s.a.v.) mucizelerine ve evliyann kerametlerini ispat etmede bir delil olmaktadr.9 Nbvvet ve velyet kavramlar arasndaki ilikinin bir tezat ifade ediyormu gibi sunulmasndan kaynaklanan bir mesele daha vardr. Bu mesele masumiyet-

1 2

Ate, slam Tasavvufu, s. 117. el-Hucvir, a.g.e. , s. 337. 3 es-Serrac, a.g.e. , s. 311-313. 4 Geylan, a.g.e. , s. 246. 5 Glck, a.g.e. , s. 191. 6 es-Serrac, a.g.e. , s. 427-428. 7 zalp, Velyet, s. 218. 8 mam Rabban, a.g.e. , c I, s. 301. 9 Havva, a.g.e. , s. 327.

137

mahfuziyet konusudur ki; meseleyle ilgili tartmalar Tasavvuf ve iilik Arasndaki liki konu bal ierisinde deerlendirilecektir.

D. II. Ricll-ayb Dncesi Kutb ve onunla birlikte giden meratibin smailiyye mezhebinden tasavvufa gemi olduu hakknda genel bir kanaat vardr. Bu hususu ilk olarak ortaya atanlardan birisi de bn Haldundur.1 bn Haldun konuyla ilgili olarak unlar syler: Mutasavvflar iilikten etkilenerek zahir-batn dengesini kurmak zere mama kar kutbu, nkebaya (ii imamnn yardmclar) kar abdal ortaya kardlar.2 bn Haldun bir baka yerde ayn grn yle dile getirir: Mutasavvflar arasnda kutba ve abdala inanma hususu zuhur etti. Mutasavvflar bu kanaatleriyle Rafzlerin imam ve nkeba hakkndaki akidelerini taklit etmi gibi oldular.3 Abdlbaki Glpnarl ise; Ricll-aybin miktarn bildiren saylar hakknda u iddial szleri nakleder: Bu saylarda eski dinlerin, Fisagorilerin hatta Msr ve Hint inanlarnn tesirleri aka grnmektedir. Kutba, abdala, dierlerine ve bunlarn bulunduklar yerlere, mahzar olduklar eylere dair peygambere isnad edilen hadisler uydurmadr.4 Bir baka yerde Ricll-ayb hakknda yle bir gr serdedilir: Kinat tmyle Allahn kudret ve iradesi ile ynetilir ve Allahn hi kimseye, bu kurallara da asla ihtiyac yoktur.5 Bu ve benzeri iddialarn mantki deerlendirmeleri ilgili blmlerde yapldndan imdi dorudan Ricll-ayb konusunun ortaya konulmas ve sfilerin bu konudaki grlerinin zikredilmesi daha doru olacaktr. Rical kelimesi adam, kii anlamlarna gelirken;6 ricalullah Allah adamlar manasna gelmektedir.7 Ricallgayb kelimesi de ricalullah kelimesiyle ayn anlama gelmektedir. Tasavvufi dncede Ricll-ayb dnyay idare ettikleri kabul edilen

1 2

Gngr, slam Tasavvufunun Meseleleri, s. 102. bn Haldun, Mukaddime, c II, s. 1126-1127. 3 bn Haldun, a.g.e. , c I, s. 769. 4 Glpnarl, Mevlana Celaleddin, s. 160. 5 AA, Ricallgayb, c VII, ( stanbul, 2000 ), s. 39. 6 Uluda, Tasavvuf Terimleri Szl, s. 430. 7 Uluda, a.y.; Seyfullah Sevim, Ricalullah, AA, c VII, ( stanbul, 2000 ), ss 38-39:38.

138

veliler topluluuna verilen genel isimdir.1 Ricll-aybin says hakknda deiik grler vardr. Bunlardan birisine gre kutb (gavs) bir kii, imaman iki kii, evtad drt kii, abdal yedi kii, nkeba oniki kiidir.2 Ricalullahn bakan kutb olarak kabul edilir. Kutb kelimesi szlkte, deirmen tann zerinde dnd mil anlamna gelmektedir.3 Tasavvuf literatrnde kutb; veliler zmresinin bakan, insan- kmil,4 lemce malum olmayan en aziz ahsiyet5 gibi anlamlara gelmektedir. oulu aktabdr ki, kutba bazen kutbul-aktab da denilir.6 Sfilerin yazdklar eserlerde ve syledikleri szlerde ricalullaha ve bu hususa mteallik meselelere dair pek ok ifadeleri vardr. Ancak konu hakkndaki geni aklamalara, ricll-aybn says ve grevleri hakkndaki bilgilere nadiren rastlanr. rnein Ali b. Osman el-Hucvir bu tr bilgi veren klasik yazarlardan biridir.7 Sfiler ricll-ayb arasnda zellikle kutba geni yer ayrrlar. Ebu Nasr es-Serrc; hadis, fkh, kelam ve tasavvuf ilminin her birini zerinde toplayan bir kiinin imam- kmil olacan ve o kiinin kutub, hccet saylp insanlar doru yola aracan belirtir.8 Ancak burada kutb kelimesine yklenen anlamn ricalullahn reisi olan kutbdan farkl olduu sezilmektedir. Mevlna Celaleddin Rum, Mesnevisinde yer yer kutb konusuna deinir ve bu konuda aklamalar yapar. Mevlnaya gre; kutb aslandr, ii de avlanmaktr. Bu halkn arta kalanlar, onun artklarn yerler.9 Yine Mevlanaya gre; cihan bir kiiden ibarettir. Geri kalanlar, hep onun tabileridir, hep onun yznden geinenlerdir.10 Mevlna, Hasan

1 2

Trer, Anahatlaryla Tasavvuf tarihi, s. 159; Kara, Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, s. 251. Uluda, Tasavvuf Terimleri Szl, s. 430. 3 Ylmaz, Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, s. 316; Uluda, Tasavvuf Terimleri Szl, s. 325-326; Tahsin Yazc, Aklama, Ariflerin Menkbeleri, Ahmet Eflki, Terc: Tahsin Yazc, 2 C, M.E.Bas., stanbul , 1964, c I, ierisinde, ss 555-629, c II, ierisinde, ss 389-424, c I, s. 598; Ahmet zalp, Kutub, AA, c V, ( stanbul, 2000 ), s. 29. 4 Sleyman Ate, Kutub, DA, c XXVI, ( stanbul, 2002 ), ss 498499:498. 5 E. W. Edemann, Kutub, A, c VI, ( stanbul, 1964 ), s. 1057. 6 Yazc, a.g.m. , c II, s. 389. 7 el-Hucvir, a.g.e. , s. 330. 8 es-Serrac, a.g.e. , s. 373. 9 Mevlana, a.g.e. , c V, s. 192. 10 Mevlana, a.g.e. , c I, s. 235.

139

Harkannin bir kssasn anlatrken yle bir ibare kullanr: Birisi dedi ki; o kutup, odun getirmek zere ormana gitti.1 Cmiul-Usul yazar Ahmed Ziyaddin Gmhanev; her topluluun manevi bynn o topluluun kutbu olduunu syler.2 Gavs dediimiz kutb ise her devirde bir tane olur.3 Sfiler ricll-aybdan sadece kutbu sz konusu etmemilerdir. Bilakis bazen abdal zmresinden,4 bazen de evtaddan5 bahsetmilerdir. Ancak tm bu ifadeler iinde ne iilik tesirine ve ne de dier yabanc kaynaklarn etkisine dair tatmin edici ipularna rastlanmaz. Anlaldna gre bu yndeki tezler geerli bilgilerden ziyade, nyarglara dayanmaktadr.

D. III. Hull ve ttihd

Hull, kelime olarak girme, nfuz etme,6 bir eyin dier bir eye girmesi7 gibi anlamlara gelirken; stlahta, ilah zatn veya sfatlarn yaratklardan birine veya tamamna intikal edip onlarla birlemesi,8 Allahn insan bedenine girmesi9 gibi anlamlar karlar. Hulliye ise; hull itikadna inanp Allahn baz sfatlar bize hull eder diyen bir grubun genel addr.10 Felsefi bir stlah olan hull kavram,11 btn kelam limleri tarafndan reddedilmitir.12 Tasavvufta da hull inancnn var olduu savunulmutur. Hlbuki sfilerce kati bir ekilde reddedilen bu inanca zellikle Hristiyanlkta ve iilikte rastlanr. Ar iiler Allahn imamlara ve dier insanlara hull ettiine inanrlar.13 Hristiyanlkta da benzer dnceler mevcuttur. Hatta bazlar tasavvufta var olduunu
1 2

Mevlana, a.g.e. , c III, s. 169. Gmhanev, a.g.e. , s. 41. 3 Gmhanev, a.y. 4 es-Serrac, a.g.e. , s. 183,314; el-Mekk, a.g.e. , ( Terc. ), c II, s. 85; Rum, a.g.e. , s. 322. 5 el-Hucvir, a.g.e. , s. 271,355; el-Kueyr, a.g.e. ,c I, s. 69. 6 Furat, Not ve Aklamalar, s. 108. 7 Uluda, Tasavvuf Terimleri Szl, s. 247. 8 Krat Demirci, Hulul, DA, c XVIII, ( stanbul, 1998 ), ss 340-341:341. 9 Ocak, Bektai Menakbnamelerinde slam ncesi nan Motifleri, s. 146. 10 Uluda, Tasavvuf Terimleri Szl, s. 247. 11 Massignon, Hulul, s. 584. 12 Massignon, a.g.m. , s. 585. 13 Uluda, slamda nan Konular ve tikadi Mezhepler, s. 336.

140

savunduklar hull inancnn Hristiyanlktan geldiini iddia ederler.1 Hlbuki tasavvufta hull itikad bulunmad gibi, sfiler Hulllere kar en sert reaksiyonu gstermilerdir. Ayrca sfilerin Allaha ulama anlamnda kullandklar vusl kelimesinin hull itikad ile hibir alakas yoktur.2 Nitekim imdi zikredilecek sfi grlerinin bu hususu dorulad grlecektir. Ebu Nasr es-Serrc; Hulllerin sapttn3 ve gerek syledikleri, gerekse iaret ettikleri hususlar yznden kfre dtklerini4 belirtir. Ali b. Osman el-Hucvir; Hulllerden bahsederken u ifadeleri kullanr: Hulllere gelince, Allahn laneti onlarn zerine olsun5 Ebu Hamid el-Gazzal, Allahn hibir cisme hull etmesinin dnlemeyeceini, kesin bir dille belirtir.6 Ebu Hafs ihbddin es-Shreverdinin u ifadeleri, sfilerin hull ve benzeri slam akaidine ters den konularda ne denli titiz, kararl ve sert olduklarn gstermesi asndan dikkate deerdir: Hallacn veya Bistaminin szlerinde gizli bir hull fikrinin bulunduunu bilseydik, Hullleri reddettiimiz gibi onlar da reddederdik.7 brahim Hakk Erzurumlu, Hullleri yle tahkir eder: Hulller bir halka oluturup dans ederek tepiirler ve bylece sapkla saplanp kalrlar.8 Hull inancnn tasavvufa nfuz ettii iddialarnn kendini gsterdii bir dier nokta ittihd kavramnda ifadesini bulur. ttihad kelime olarak birlemek, birlik olmak anlamna gelirken;9 bu kavram stlahta yaratcnn bir nesneye veya kiiye hull etmesi, anlam yklenmitir.10 Neticede de tasavvuftaki ittihad kavram hull itikadn muhtevi gibi lanse edilmitir. rnein Nicholson bu konuda yle syler: Tasavvuf stlahnda ittihad mahlkun halik ile birlemesini veyahut byle bir birlemenin mmkn olduu nazariyesini ifade eder.11 Esad Sahmeran de bu anlamdaki ittihad fikrinin tasavvufa Yahudilikten gemi olduunu savunur.12 Hlbuki vahdet-i vcud anlay ile panteizm

1 2

Sahmeran, a.g.e. , s. 42. Murtaza Mutaharr, Hayatn Hedefi, Terc: Anonim, Sekin Yay, byb, Trs, s. 71. 3 es-Serrac, a.g.e. , s. 430. 4 es-Serrac, a.y. 5 el-Hucvir, a.g.e. , s. 388. 6 Gazzal, Kimya-y Saadet, s. 89. 7 es-Shreverd, a.g.e. , s. 79. 8 Erzurumlu, a.g.e. , s. 542. 9 AA, ttihad, c IV, ( stanbul, 2000 ), s. 20. 10 AA, ttihad, c IV, s. 20 11 R.A. Nicholson, ttihad, A, c V-II, ( stanbul, 1968 ), ss 1233-1234:1234. 12 Sahmeran, a.g.e. , s. 44.

141

arasndaki farka benzer bir ekilde; tasavvufi literatrdeki ittihad dncesiyle hull itikad arasnda esasl bir fark vardr. Tasavvuftaki ittihad kavram bir ve gerek olan varln temaa edilmesi anlamna gelir. Bizatihi var olmayan, ancak bakas sayesinde var olan eyler, bu temaa esnasnda birleir ve tek olarak grlr. Esasnda burada farkl iki asl varla sahip olan eyin birlemesi sz konusu deildir.1 Tasavvufun baz basit meselelerini bile kavrayamayan oryantalistlerin ve onlarn fikr ibirlikilerinin; vahdet-i vcud gibi nisbeten anlalmas ve ifade edilmesi zor bir konuyu ve onun trevi bulunan ittihad kavramn olduu ekilden farkl bir ekilde alglamalar gayet doal karlanmaldr.

D. IV. Tenash Tenash inanc da, hull itikadyla yakndan ilgilidir. Tenash: Ruh g, ruh sramas, ruhun beden deitirmesi, len bir insann ruhunun baka bir kalba girdiine inanlmas gibi anlamlara gelir.2 rnein tenash kabul eden ar iiler, len bir adamn ruhunun, duruma gre dier bir insana ya da hayvana geerek tekrar dnya hayatna dndne inanrlar.3 Sfiler ise hull itikadn reddettikleri gibi onun bir trevi olan tenash inancn da kabul etmezler. Ruh konusundaki yanl inanlar anlatrken; ruhlarn cesetten cesede geerek tenash ettikleri inancn da zikreden Ebu Nasr es-Serrc;4 ruhlar tenash etmez, bir cesetten kp brne girmez, der.5 Ali b. Osman el-Hucvir; Hristiyanlarn, Hint, Tibet, in ve Main halknn, iilerin, Batnilerin ve Karmatilerin ruhun ezeli olduuna inandklarn belirtirken;6 Abdulkadir Geylani, Gulat- iaya mensup Tayyariye frkasnn tenash inancna kail olduunu zikreder.7

1 2

Uluda, Tasavvuf Terimleri Szl, s. 285. Uluda, slamda nan Konular ve tikadi Mezhepler, s. 336; Ocak, Bektai Menakbnamelerinde slam ncesi nan Motifleri, s. 133; Yazc, a.g.m. , c II, s. 421; Dorul, a.g.e. , s. 23; B. Cara De Vaux, Tenash, A, c XII,-I, ( stanbul, 1974 ), ss 158-159. 3 Uluda, slamda nan Konular ve tikadi Mezhepler, s. 336. 4 es-Serrac, a.g.e. , s. 438. 5 es-Serrac, a.g.e. , s. 439. 6 el-Hucvir, a.g.e. , s. 390-391. 7 Geylan, a.g.e. , s. 272.

142

SONU

Tasavvufun kayna meselesi esasnda batan beri ihtilaflara sahne olan bir konudur. Karlkl fikir ayrlklarna sebep olan btn meseleler gibi; Tasavvufun Kayna meselesi de salam bir metodolojik yaklam gerekli klmaktadr. Zira tartmalar derinlemesine incelendiinde birok ayrln temel nedeninin kavram kargaas gibi metoda dair baz hususlar zerinde odakland grlmektedir. Kavramlarn yerli yerince kullanlmas birok gerein kolayca ortaya kmasn salayacaktr. Tarihi verilerin kullanlmas srasnda takip edilecek metod da son derece nemlidir. Zira tarihi verilerin nceden belirlenmi amalara ulamak adna tahrif edilmesi ve delil tekil etmedikleri ididalar aka ortaya koyuyormu gibi gsterilmeleri; konu hakkndaki tartmalarn iinden klmaz bir hal almasna neden olmaktadr. Muhtelif ahslarn tasavvufun kayna konusunda neler sylediklerini derleme gayesinde olan bu almada bn Teymiyye, bn Haldun gibi slam alimlerinin ve gnmz ilim adamlarnn konuyla ilgili grlerini zetleme ve tahlilimiz bizi u sonulara gtrd: Aslnda her lim veya ilim adamnn kendisine zg bir tasavvuf anlay vardr. Tasavvufu tamamen kabul etmemek gibi bir tutum ierisine giren ndirdir. Tasavvufun slamlii ve Snnlii ile sz konusu olduunda, Mslman ilim adamlaryla oryantalistleri ayr ayr ele almak gerekir. Mslman ilim adamlarnn hkmlerinde bir takm ideolojik unsurlar n planda iken oryantalistlerin grleri daha ok Dou Kltr ile Bat Kltr arasnda sregelen stnlk yarnn bir devamna benzemektedir. Ama ortak olan bir ey var ki o da ortaya attklar birok iddiann zaman zaman ilm, tarih ve mantk btnlkten yoksun oluudur. Mesel bn Teymiyye, tasavvuf dman olarak bilinmesine ramen aslnda iyi bir sfi, daha dorusu kendine has bir tasavvuf anlay olan bir sfidir. Yine o ilk sfilerin birounu tasvip ve takdir etmektedir. Nitekim o, Sfyan- Sevriden bir slam by olarak bahseder. Kendisi Abdulkadir Geylaninin Ftuhul-Gayb adl eserine erhu Kelimat min Futuhil-Gayb ismiyle bir erh yazmtr. bn Teymiyye byk sfilere kar hayranln u szleriyle dillendirir: Bu zatlar yle kimselerdir ki; Allahn kerim olan zatnn nurunu grmenin tadn isterler. Ancak bn Teymiyye Allahn zatnn arn zerinde bulunduuna inandndan; bu inanc kesinlikle kabul

143

etmeyen sfileri ve Snn limleri hull itikadna zahip olmakla sulamtr. Hlbuki hem btn ehl-i snnet limleri hem de tm sfiler hulln slam itikadna aykr olduu konusunda ittifak etmilerdir. Kendisi de bir dnem tasavvufa intisap eden bn Haldun, tasavvufa gayr-i Snn kaynaklar tayin eden slam limlerinin ilklerindendir. Amel tasavvufla pek ilgilenmemesine ramen sultann grevlendirmesiyle Baybars tekkesi eyhliine atanan ve bu grevi bir dnem srdren bn Haldun; kutb ve onunla birlikte giden meratibin, tasavvufa smailiyye mezhebinden gemi olduu eklindeki genel kanaatin mimardr. Bata sosyoloji olmak zere birok akl ilimlerde zamannn zirvesi olan bn Haldun; tasavvuf konusundaki birok grnden tr tenkid edilmitir. Aslnda onun, ifus-Silinde tasavvufun bir ok eklini ok kat bir slbla reddettii halde, Mukaddimesinde daha yumuam grnmektedir. Kendisi de bir zaman tarkata intisap ederek tasavvuf yoluna giren el-Benna

eyhini hayrla yd eder ve onun hakknda unlar syler: Biz onun hakknda hayrdan baka bir ey biliyor deiliz. Allah bize yapt bu hizmetleri dolaysyla onu en iyi bir ekilde mkfatlandrsn. Hasan el-Benna daha sonra hvan- Mslimin Cemiyetine katlp katlmama hususunda eyhinden farkl dnp tasavvuf yolundan ayrlm olsa da; tasavvuf ve mutasavvflarn faziletlerini sylemekten hibir zaman kanmamtr. Hasan el-Benna bir konumasnda; yaptklar davetin temel zelliklerinden birisinin tasavvufi bir hakikat olduunu belirtmitir. el-Benna tasavvuf iin yapt vglerinin yannda; ona zamanla felsefe ve politikann kart eletirisini de yapmaktadr. Gnmzdeki tasavvuf kartlarnn kendilerine kalkan edindikleri Mevdud, her szn tasavvuf aleyhtarlna dayandran kiilerin slubunu asla benimsemez ve ok az yerde dorudan tasavvufla ilgili eletirilere yer verir. Bu eletirilerinde ise asla sayg snrn amaz. Onun u ifadeleri bu durumu sarahaten ortaya koymaktadr:Sema etmeyi Allaha yaknlamann yolu olarak kabul edenlerin itihadna ben inanamam. Mesela eyhi gyabnda gz nnde canlandrmay benimseyenlerin itihatlarnda isabetli olduklarn da kabul edemem. Bunlar ben yanl kabul ediyorum. Bunlara katlmamay ve bu gibi kimselerden uzak durmay tavsiye etmeyi gerekli gryorum.

144

Ama bununla birlikte, bu yollarn kendilerine bal olduu o byk tasavvuf erbab hakknda kstahlk etmeyi doru bulmuyorum. Sid Havva selef bir tasavvuf anlay iin mcadele edenlerdendir. Ancak o dier selef tasavvuf savunucularndan farkl olarak tarkat sisteminin gerekliliini kabul etmektedir. Bu amacn yle aklar: Selef bir tasavvuf eklinin gelimesi iin alyorum. lim ve zikir meclisleri, eyh ve halkalar olan selef bir tasavvuf. Bundan baka bir tasarm yoktur. O, bu dncesinde iki tarafa da ayn mesafede olduunu belirtir: Sofu olsun, selef olsun kimseden ekinmeden ve alerji duymadan herkesten gelecek hakl sze barmz aktr. Sid Havva zaman zaman tasavvufa ve bu ilimle uraanlara ynelik eletirilerde de bulunmutur. Bunlardan bazlarn ylece zikredebiliriz: Tasavvuf konusunda kitap yazanlarn ou, bu ilmi belirli bir zmreye hasretmilerdir. Bu ilimle uraanlarn ounun slam tasavvurlar ksr ve anlaylar dardr. Havvann bir yandan tasavvufa vgler yadrrken; br yandan bu ilimle uraan bazlarn eletirmesi bir tenakuz olarak grlmemelidir. Zira onun vd tasavvuf, slam yaantnn bir rn olana tasavvufken; onun yerdii, tasavvuf adna yaplan ve slam yaam tarzyla badatrlamayacak olan menfi hareketlerdir. Netice olarak unu syleyebiliriz ki; Havva, kendisine tasavvuf taraftarlaryla kartlar arasnda bir yer tayin edip, iki tarafn arlaryla da mcadele etmeyi kendine vazife telakki etmektedir. Ebl-Hasen en-Nedv tasavvuf konusundaki fikir ve dncelerini belirtmek zere mstakil kitap yazan slam limlerinden biridir. O, Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir, Ruhbanlk Deil ismiyle Trkeye tercme edilen kitabnda slam leminin sfilere duyduu ihtiyac yle dile getirir: Mslmanlarn Kuran ve Kuran ayetlerini retmenin yannda hikmet ve nefis tezkiyesini de at ba yrten kuvvetli ahsiyet ve davetilere ihtiyac vardr. en-Nedv tasavvufun kayna konusundaki fikir ayrlklarn kavram kargaasna balar ve bu konuda zm olarak tasavvuftan farkl bir ismin kullanlmasn nerir. Ona gre bu isim ihsan, tezkiye veya fkh- batn kavramlarndan birisi olmaldr. Tabiidir ki en-Nedvnin bu nerisi kabul grmemitir ve tasavvuf kavram kullanlmaya devam etmektedir.

145

Tasavvuf ve kayna konusundaki grlerini inceleme imkan bulduumuz Trk aratrmaclardan ilki olan Fuad Kprl, zellikle Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar isimli eseriyle Avrupa ilim evrelerinde byk bir n kazanmtr. Bu durumda phesiz onun tasavvufun kayna konusunda oryantalist tezlerle dar da olsa belli bir erevede uzlam olmas ciddi bir amildir. Ayrca kendisi ounluunu oryantalist mihraklardan ald drt fahri doktorluk ve sekiz muhabir veya eref yelii payelerine sahiptir. Kendisinin slam Ansiklopedisinin tercmesinde yklendii nclk grevi ve dileri bakanl dneminde Trkiyede dzenlenen oryantalist konferanslarda yapt organizatrlk hizmeti herkese bilinmektedir. Bir yandan tasavvufun kayna konusundaki oryantalist tezlere katlan Fuad Kprl, onlarn Osmanl kurumlarnn menei konusundaki grlerine iddetle kar karak unlar syler: Bugne kadar Bizans messeselerinin Osmanl messeseleri zerindeki derin tesirinden bahsedenler, itiraf etmeli ki bunu ispat lazm bir dava eklinde deil, ispat edilmi bir mesele hatta bir mtearife eklinde ortaya koymaktadrlar. Kprl her eye ramen Trk sfiliini heteredoks bir kkene balama konusunda grlerini biraz sonra inceleyeceimiz Ahmet Yaar Ocak ve Abdulbaki Glpnarl gibi ok kat olmamtr. O, en azndan Babailerin bir tasavvuf tarkat deil, bir Alevi taifesi olduunu itiraf etmitir. Abdulbaki Glpnarl Mevlevi bir muhitte yetitiini ve yazlarndaki metodun ana hatlarn yle anlatr: Takdir bizi bu potada yourdu. Doar domaz bu havay almaya baladk. Gzmz Mevlevi yzlerine, kulamz ayin ve naat namelerine ald. nandk, inandrdk. Grdk, belledik. Duyduk, cotuk. Aladk, alattk. Nihayet zaman gzlerimizdeki buuyu kaldrd, bizi dnce sahasna att. nancmz aklla tahlle, duygumuzu gerekle tenkide imkn bulduk ve ancak bu yzdendir ki yazlarmzda tarafsz bir incelemenin sonular var. Hsl yazlarmzn bir ksm tarihe, bir ksm grgmze dayanmaktadr. Glpnarl, durumu bu ekilde izah etmesine ramen; Mevlevilii Alevilikle bir kabul etme, byk sfilere ve genel olarak tasavvufa kar ar ithamlarda bulunmutur. Glpnarl, Oniki mam isimli eserinde ii dnceyi benimsediini yle ortaya koyar: Hadislerde on iki imam tabiri geer. Eer hilafet srasyla sayarsak Yezid de dhil olur. Abbasoullarnn sonuncusuna kadar da say oktan aar. Dolaysyla bahsedilen on iki imam ii literatrde geen on iki imamdr. Glpnarl, Ehl-i Beyt imamlarnn tasavvufa kar olduklarn da belirtir.

146

Fakat bu iddiasn delillendirme ihtiyac hissetmez. Glpnarl, hibir tartmaya yer vermeden tasavvuf kelimesinin Yunanca bir kelime olan sofos kelimesinden trediini savunur. Yine o, tasavvufun felsefeyle kartn ve smaililerin tesiri altnda Batni temaylleri benimsemeye baladn syler. Nakbendilik, tamamyla Snn inanca sahip ve bilhassa mam- Rabbaniden sonra bsbtn softalaan bir yoldur. fadesi Gpnarlya aittir. Oryantalist zihniyete yaknl gzden kamayan Ahmet Yaar Ocak; tasavvuf ve kayna konusundaki fikirleriyle, tasavvufa ve Trk kltrnn dier elerine slam d ve heteredoks kaynaklar arama gayretiyle hemen dikkati eker. Ahmet Yaar Ocak, tasavvufun kesinlikle slm kaynaktan domadna inanr. Tarihsel perspektif iinde tasavvuf, bizzat teorik erevede slmn iinden doan bir mistik vaka olmaktan ziyade, zhd hareketinin slamn ilk yzylndan itibaren eitli dini-mistik geleneklerin yaatt sentezin rndr. Burada zlerek belirtmek gerekir ki elinizdeki almann daha ok, slam tasavvufunun kaynaklar ile ilgili iddialardaki tarihsel ve mantksal elikilere dikkat ekmee alm olmasndan dolay, bu iddialar tek tek klasik tasavvuf kaynaklarnda arayarak doruluklarn irdelemek hl baka bir aratrmacy beklemektedir.

147

BBLYOGRAFYA ABDULBAK, Muhammed Fuad, mam- Buhari ve mam- Mslimin ttifak Ettikleri Hadisler, Terc: smail Kaya, smail Hakk Uca, Tekin Kit. , 3 C, byb, Trs. AFF, Ebul-Ala, Tasavvuf Aratrmalar ve Nicholsonun Yeri, Tasavvufun Menei Problemi, R.A. Nicholson, Terc: Abdullah Kartal, z Yay. , stanbul , 2004, ierisinde, ss 13-35. AKPINAR, Turgut, Trk Tarihinde slamiyet, letiim Yay. , stanbul , 1993. AKSU, Hsamettin, Hurufilik, DA, c XVIII, ( stanbul, 1998 ), ss 408412. ALGAR, Hamid, Oryantalistlerin Sorunlar, Krizdeki Oryantalizm (Eletiriler), A.L. Enver Abdlmelik, Hamid Algar, Terc: An. , Yneli Yay. , stanbul 1998, ierisinde, ss 187-198. ALTINTA, Hayrani, Tasavvuf Tarihi, AF Yay. , Ankara , 1986. ARBERRY, A.J. , Tasavvuf: Mslman Mistiklere Toplu Bak, Terc: brahim Kapaklkaya, Gelenek Yay. , stanbul , 2004. ARRENDONK, C. Van, Ftvvet, A, c IV, ( stanbul, 1964 ), ss 700-701. ARSLAN, Ali, Abdulkadir Geylani Hazretleri, Mzekkin-Nfus, Erefolu Rumi, Terc: Ali Arslan, Arslan Yay. , stanbul , 1976, ierisinde, ss 7-23. ASLAN, Hdr, slamda Yol Ayrm, Ceylan Yay. , stanbul , 1996. ATE, Ahmed, Batniye, A, c II, ( stanbul, 1970 ), ss 339342. ATE, Sleyman, Kutub, DA, c XXVI, ( stanbul, 2002 ), ss 498499. slam Tasavvufu, sb, Ankara , 1972. ATTAR, Feridddin, Tezkiretl-Evliya, Terc: Mehmed Zahid Kotku, Erkan Yay. , stanbul , 1984. el-AZMEH, Aziz, Oryantalizmin Eklemlenmesi, Oryantalistler ve slamiyatlar: Oryantalist deolojinin Eletirisi, Asaf Hseyin, Robert Olson, Cemil

148

Kurei, Terc: Bedirhan Muhip, nsan Yay. , stanbul, 1989, ierisinde, ss 229-268. BADDELEY, John F. , Ruslarn Kafkasyay stilas ve eyh amil, Terc: Fatih Tatllolu, Kayhan Yay. , stanbul , Trs. BALCIOLU, Tahir Harimi, Trk Tarihinde Mezhep Cereyanlar, Kanaat Kit., Ankara , Trs. BARKAN, mer Ltfi, Kolonizatr Trk Dervileri, Hamle Yay. , stanbul , Trs. BENDER, Cemid, Krt Uygarlnda Alevilik, Kaynak Yay. , stanbul 1991. el-BENNA, Hasan, Hatralarm, Terc: M. Beir Eryarsoy, Dnce Yay. , stanbul, 1981. BERNHEM, E., Tarih lmine Giri: Tarih Metodu ve Felsefesi, Terc: M. kr Akkaya, Devlet Bas. , stanbul , 1936. BCE, Hayati, Hoca Ahmed Yesevi ve Divan- Hikmet zerine, Ahmed Yesevi, Divan- Hikmet, Haz: Hayati Bice, TDV Yay. , Ankara, 1993, ierisinde, ss. IX-XVIII, ( 918 ). BLMEN, mer Nasuhi, Byk slam lmihali, Sad: Ali Fikri Yavuz, Ota Yay. , Ankara, Trs. BURCKHARDT, Titus, slam Tasavvuf Doktrinine Giri, Terc: Fahrettin Arslan, Ribat Yay. , stanbul , 1982. CEM, bnttayyar Semahaddin, slam lahiyatnda eyh Bedrettin, dal Ne. , stanbul , 1966. CEMLE, Meryem, slam ve Oryantalizm, Terc: Faruk Ylmaz, Sekin Yay. , stanbul , 1989. CERRAHOLU, smail, Oryantalizm ve Batda Kuran ve Kuran limleri zerine Aratrmalar, A F Dergisi, C21, Ankara 1989, ss 95-136. CHITTICK, William, Tasavvuf: Ksa Bir Giri, Terc: Turan Ko, z Yay. , stanbul , 2003. ELEN, Ahmet, Krizin Ad: Oryantalizm, Yeni afak Gaz.,7 ubat 2005 trl. ns., s. 9. ETN, Osman, Anadoluda slamiyetin Yayl,, Marifet Yay. , stanbul , 1990.

149

UBUKU, brahim Agh, Gazali ve Batnilik, Resimli Posta Mat., Ankara , 1964. DEMRC, Krat, Hull, DA, c XVIII, ( stanbul, 1998 ), ss 340341. DERN, Sleyman, Msteriklerin Tasavvufa Bak As ve Bu Sahada Yaptklar Aratrmalar, Oryantalizmi Yeniden Okumak: Batda slam almalar Sempozyumu (11-12 Mays, 2002 Adapazar), DB Yay. , Ankara , 2003, ss. 469488. DE VAUX, B. CARRA, Tenash, A, c XII-I, ( stanbul, 1974 ), ss 158-159. DNDAR, Bilal, Bedrettin Simavi, DA, c II, ( stanbul, 1989 ), ss 331-334. DORUL, mer Rza, slamiyetin Gelitirdii Tasavvuf, Ahmet Halit Kit. , stanbul, 1948. DNDREN, Hamdi, Alevi-Alevilik, AA, c I, ( stanbul, 2000 ), ss 150-151. DURU, Yaar, Anadolu Trk Edebiyatnda Din ve Tasavvuf Dncesi, Trk Dnyas Aratrmalar Dergisi, S4, Uluda Mat. , stanbul, 1980, ss 3154. EBU ZEHRA, Muhammed, slamda Siyasi ve tikad Mezhepler Tarihi, Terc: Hasan Karakaya, Hisar Yay. , stanbul , 1983. ELIADE, Mircae, Dinin Anlam ve Sosyal Fonksiyonu, Terc: Mehmet Aydn, Din Bilimler Yay. , Konya, 1995. ERAYDIN, Seluk, Tasavvuf ve Tarkatlar, Marifet yay. , stanbul 1990. ERNSAL, Ahmet Yaar Ocak, Elvan elebi ve Menakbl-Kudsiyye, MenakblKudsiyye fi Menasbil-nsiyye: Baba lyas- Horasan ve Slalesinin Menkbevi Tarihi], Elvan elebi, Haz: smail E. Ernsal, A. Yaar Ocak, Edebiyat Fakltesi Dergisi Yay. , stanbul , 1984, ierisinde, ss XIXXXXIX. ERZURUMLU, brahim Hakk, Marifetname, Sad: M. Fuad Baar, Kitsan Kit., stanbul , Trs. FAHR, Macit, slam Felsefesi Tarihi, Terc: Kasm Turhan, klim Yay. , stanbul, 1992. slam Felsefesi, Kelam ve Tasavvufuna Giri, Terc: ahin Filiz, nsan Yay. , stanbul, 2000.

150

FILALI, Ethem Ruhi, amzda tikad slam Mezhepleri, Seluk Yay. , stanbul , 1995. FLZ, ahin, Muhasibinin Hayat, er-Riaye, Haris el-Muhasibi, Terc: ahin FilizHlya Kk, nsan Yay. , stanbul, 2004 ierisinde, ss 29-34. FURAT, Ahmet Suphi Devrin lim ve Kltr Hayat, Dalaletten Hidayete, mam Gazali, Terc: Ahmet Suphi Furat, amil Yay. , stanbul, Trs, ierisinde, ss 15-18. Giri, Tasavvufa Giri: Varlk ve nsan, Yaar Nuri ztrk, sb, stanbul, 1978. Not ve Aklamalar, Delaletten Hidayete, mam Gazzali, Terc: Ahmet Suphi Furat, amil Yay. , stanbul, Trs, ierisinde, ss 107-110. GAZZAL, Ebu Hamid, Batniliin yz, Terc: Avni lhan, TDV Yay. , Ankara , 1993. Dalaletten Hidayete, Terc: Ahmet Suphi Furat, amil Yay. , byb, Trs. hyu Ulumid-Dn, 4 C, Kahire, Trs. hyu Ulumid-Din, Terc: Ali Arslan, Arslan Yay. , 10 C, stanbul, 1981. tikatta ktisad, Terc: Osman Zeki Soyyiit, Snmez Ne. , stanbul , 1971. Kimya-y-Saadet, Terc: Mehmed A. Mftolu, elik Yay. , stanbul , 1981. GEYLAN, Abdulkadir, unyett-Talibin, (brl 2C), Terc: Abdulkadir Akiek, Salam Yay. , byb, 1991. GLCK, erafettin, slam Akaidi, Esra Yay. , stanbul , 1977. GLPINARLI, Abdulbaki, Hurufilik Metinleri Katalou, TTK Yay. , Ankara , 1973. Mevlna Celalettinnklp Kit. , stanbul , 1985. Mevlanadan Sonra Mevlevilik, nklp ve Aka Yay. , stanbul , 1983. Mevlevi Adap ve Erkn, nklp ve Aka Yay. , stanbul , 1963.

151

Oniki mam, Emek Bas. , Ankara , Trs. Yunus Emre ve Tasavvuf, Remzi Kitabevi, stanbul , 1961. Yunus Emre, Varlk Yay. , stanbul , 1952. Alevi-Bektai Nefesleri, Remzi Kit. stanbul , 1963. GMHANEV, Ahmed Ziyaddin, Veliler ve Tarkatlarda Usul, Terc: Rahmi Serin, Pamuk Yay. , stanbul , 1987. GNGR, Erol, slam Tasavvufunun Meseleleri, tken Yay. , stanbul , 1982. slamn Bugnk Meseleleri, tken Yay. , stanbul , 1983. Kltr Deimesi ve Milliyetilik, Tre Devlet Yay. , Ankara , 1980. HAN, Muhammed b. Abdullah, Adab, Terc: Abdulkadir Akiek, stanbul , 1976. HAVVA, Said, Ruh Terbiyemiz: slam Tasavvufu, Terc: brahim Sarm, M. Sait imek, Davet Yay. , Konya, 1980. HKELEKL, Hayati, Din Psikolojisi, TDV Yay. , Ankara 2001. HUCVR, Ali b. Osman Cllb, Kefl-Mahcub: Hakikat Bilgisi, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , stanbul , 1982. A, Hurufilik, c V-I, ( stanbul, 1964 ), ss 598600. HSEYN, Asaf, Oryantalizmin deolojisi, Oryantalistler ve slamiyatlar: Oryantalist deolojinin Eletirisi, Asaf Hseyin, Robert Olson, Cemil Kurei, Terc: Bedirhan Muhip, nsan Yay. , stanbul 1989, ierisinde, ss 15-34. BN ARAB, Muhyiddin, Fususul-Hikem, Terc: Nuri Gencosman, MEB Yay. , stanbul , 1990. BN HALDUN, Mukaddime, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , 2 C, stanbul , 1982. Tasavvufun Mahiyeti, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , stanbul , 1998. BN TEYMYYE, bn Teymiye Klliyat 1, Terc: Kom. , Tevhid Yay. , stanbul , 1986. Takva Yolu, Terc: Muzaffer Yldz, Pnar Yay. , stanbul , 1986.

152

LHAN, Avni, Batniye, DA, c II, ( stanbul, 1989 ), ss 190-194. MAM EVKAN, Allah Dostlar, Haz: Abdul-Vahid Metin, Tevhid Yay. , byb, Trs. MAM-I AZAM, Numan b. Sabit, El-Fkhul-Ekber, Ebubekir Muhammed elKelebz,Dou Devrinde Tasavvuf, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , stanbul, 1992, ierisinde, ss 233-244. AA, ttihad, c. IV, ( stanbul, 2000 ), s. 20. Z, Mahir, Tasavvuf, Rahle Yay. , stanbul, 1969. KAM, mer Ferit, Vahdet-i Vcud, Sad: Ethem Cebeciolu, DB Yay. , Ankara , 2003. KARA, Mustafa, Din, Hayat, Sanat Asndan Tekkeler ve Zaviyeler, Dergh Yay. , stanbul , 1977. Tasavvuf ve Tarkatlar Tarihi, Dergh Yay. , stanbul , 1990. KARAKAYA, Mehmet Zeki, Yedinci Oturuma Genel Mzakere, Oryantalizmi Yeniden Okumak: Batda slam almalar Sempozyumu (11-12 Mays 2002, Adapazar), DB Yay. , Ankara , 2003, ss 493-494. el-KELEBAZ, Ebubekir Muhammed, et-Taarruf, Tah: Ahmed emseddin, Beyrut, 1993. Dou Devrinde Tasavvuf, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , stanbul , 1992. KOTKU, Mehmed Zahid, Tevbe, Seha Ne. , stanbul , 1992. KKSAL, Mustafa Asm, slam Tarihi: Hz. Muhammed ve slamiyet, amil Yay. , II C, stanbul , 1981. Peygamberler Tarihi, TDV Yay. , (Yeni afak Gaz. Kltr Hizmeti) , 2C, Ankara , 2005. KPRL, Fuad, slam Sfi Tarkatlarna Trk-Mool amanlnn Tesiri, AF Dergisi, S 18, Ank, 1972, ss 141-152. Osmanl Devletinin Kuruluu, TTK Yay. , Ankara , 1988. Trk Edebiyatnda lk Mutasavvflar, DB Yay. , Ankara , 1966. Bekta-Hac Bekta Veli, A, c II, ( stanbul, 1970 ), ss 461-464.

153

Bizans Messeselerinin Osmanl Messeselerine Tesiri, tken Yay. , stanbul , 1981. Kprlden Semeler, Haz: Orhan Fuad Kprl, MEB Klt. Yay. , stanbul , 1972. KPRL, Orhan Fuad, Fuad Kprl, KTB Yay. , Ankara , 1987. KUFRALI, Kasm, Hrka, A, c V-I, ( stanbul, 1964 ), ss 449-450. KURTKAN, Amiran, Sosyolojik Adan Tasavvuf ve Laiklik, Kutsun Yay. , stanbul , 1977. el- KUEYR, Abdlkerim, er-Risale, Tah: Abdulhalim Mahmud, Mahmud b. e-erif, 2 C, Msr, 1966. Risale-i Kueyri, Terc: Ali Arslan, Arslan Yay. , stanbul , 1980. KUTLU, Snmez, Aleviliin Din Stats; Din, Mezhep, Tarkat, Heteredoksi, Ortodoksi veya Metadoksi, slamiyat, c 6, S 3, Ankara, 2003, ss 31-54. KUTLUAY, Yaar, Tarihte ve Gnmzde slam Mezhepleri, Pnar Yay. , stanbul , 2003. KUTUB, Seyyid, Tarihte Dnce ve Metod, Terc: Anonim, Dnce Yay. , stanbul , 1980. KK, Hlya, Tasavvuf Tarihine Giri, Nkte Kit. Konya, 2004. MARTIN, B.G., Smrgecilie Kar Afrikada Sfi Direni, Terc: Fatih Tatllolu, nsan Yay. , stanbul , 1988. MASSIGNON, Louis, Hulmaniye, A, ( stanbul, 1964 ), c V-I, s. 584. Hull, A, c V-I, ( stanbul, 1964 ), ss 584-585. Tasavvuf, A, c XII-I, ( stanbul, 1974 ), ss 26-31. Tarkat, A, c XII-I, ( stanbul, 1974 ), ss 1-17. el-MEKK, Ebu Talib, Ktl-Kulb, 2 C, Beyrut,1997. Ktl-Kulb: Kalplerin Az, Terc: Muharrem Tan, z Yay. , 4 C, stanbul , 1999.

154

MEVDUD, Ebul-Ala, Meseleler ve zmleri 3, Terc: Yusuf Karaca, Risale Yay. , stanbul , 1990. MEVLNA, Celaleddin Rumi, Mesnevi, Terc: Veled zbudak, MEB Yay. , 6 C, stanbul , 1990. MONTEIL, Vincent, Afrikada slam, Terc: zzet Tanju, Pnar Yay. , stanbul , 1992. el-MUHASB, Haris b. Esed, er-Riye li Hukukillah, Tah: Abdulkadir Ahmed At, Beyrut, Trs. er-Riaye: Nefs Muhasebesinin Temelleri, Terc: ahin Filiz - Hlya Kk, nsan Yay. , stanbul , 2004. MURADOLU, Abdullah, Etnik Milliyetilie Nak Barikat, Yeni afak Gaz. , 8 Austos 2004 trl. ns. , s. 9. MUTAHARR, Murtaza, Hayatn Hedefi, Terc: Anonim, Sekin Yay. , byb, Trs. MUTLU, smail, Mezhepler Nasl Ortaya kt, Mutlu Yay. , stanbul , 1994. en-NAKBEND, el-Hac Mehmed Nuri emsddin, Miftahul-Kulub: Kalplerin Anahtar, Salah Bilir Kit. , stanbul , 1983. NASR, Seyyid Hseyin, Tasavvufi Makaleler, Terc: Sadk Kl, nsan Yay. , stanbul 2002. NASRULLAH EFEND, ah- Nakibend Muhammed Bahaeddin Buhari, Haz: A. Faruk Meyan, ile Yay. , stanbul , Trs. en-Nedevi, Ebul-Hasen, Asrmzdaki slam Tetkikleri, Terc: Abdlaziz Hatip, Ik Yay. , zmir, 1993. en-NEDV, Abdulbar, Tasavvuf ve Hayat, Terc: Mustafa Ate, slam Ne. Yay. , stanbul, 1967. en-NEDV, Ebul-Hasen Ali el-Haseni, Takdim Tasavvuf ve Hayat,Abdulbar enNedvi, Terc: Mustafa Ate, slam Ne. Yay. , stanbul, 1967, ierisinde, ss 9-20. Gerek Tasavvuf Rabbaniliktir, Ruhbanlk Deil, Terc: smet Ersz, slam Ne. Yay. , stanbul, 1974.

155

NESEF, mer, Kitab fi Mezahibil-Mutasavvfa, Dou Devrinde Tasavvuf, Ebubekir Muhammed el- Kelebz, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , stanbul, 1992, ierisinde, ss 257-263. slam nancnn Temelleri: Akaid, Haz: M. Seyyid Ahsen, Ota Yay. , stanbul , 1971. NICHOLSON, R.A. , ttihad, A, c V-II, ( stanbul, 1968 ), ss 1233-1234. Tasavvufun Menei Problemi, Terc: Abdullah Kartal, z Yay. , stanbul , 2004. OCAK, Ahmed Yaar, Alevi, DA, c II, ( stanbul, 1989 ), ss 368-369. Bektailik, DA, c II, ( stanbul, 1989 ), ss 373-379. Ftvvet, DA, c XIII, ( stanbul, 1996 ), ss 261-263. Babailer syan, Dergh Yay. , stanbul , 1980. Babailer syan: Aleviliin Tarihsel Altyaps Yahut Anadoluda slamTrk Heteredoksisinin Teekkl, Dergh Yay. , stanbul , 1996. Bektai Menakbnamelerinde slam ncesi nan Motifleri, Enderun Yay. , stanbul , 1983. slam-Trk nanlarnda Hzr Yahut Hzr-lyas Klt, TKA Ens. Yay. , Ankara , 1985. Kltr Tarih Kayna Olarak Menakbnameler, TTV Yay. , Ankara , 1992. Trk Sfiliine Baklar, letiim Yay. , stanbul , 2002. Trkler Trkiye ve slam, letiim Yay. , stanbul 1999. ZALP, Ahmed, Kutub, AA, c V, ( stanbul, 2000 ), s. 29. Tarkat, AA , c VII, ( stanbul, 2000 ), ss 391-393. Tasavvuf, AA, c VII, ( stanbul, 2000 ), ss 395-397. Velyet, AA, c VII, ( stanbul, 2000 ), ss 217-218.

156

ZDEN, Sedat, Takdim, John F. Baddaley, Ruslarn Kafkasyay stilas ve eyh amil, Terc: Fatih Tatllolu, Kayhan Yay. , stanbul Trs, ierisinde, ss 13-14. ZTRK, Yaar Nuri, Tasavvufa Giri: Varlk ve nsan, sb, stanbul, 1978. PUSMAZ, Durak, Batniye, AA, c I, ( stanbul, 2000 ), ss 278279. RABBAN, mam Ahmed Faruki Serhendi, Mektubat- Rabbani, Terc: Abdulkadir Akiek, Akit Yay. , 3 C, stanbul , 1998. RAMAZANOLU, el-Hac Mahmud Sami, Hazreti Osman ve Ali, Fatih Genlik Vakf Yay. , stanbul , 1979. Ricallgayb, AA, c VII, ( stanbul, 2000 ), s. 39. RUM, Erefolu, Mzekkin-Nfus, Terc: An. , Arslan Yay. , stanbul , 1976. SAFA, Peyami; Mistisizm: Tasavvuf, Babli Yay. , stanbul , 1961. SAHMERAN, Esad, Tasavvuf: Menei ve Istlahlar, Terc: Muharrem Tan, z Yay. , stanbul , 2000. SAD, Edward, Oryantalizm : Smrgeciliin Keif Kolu, Terc: Nezihe Urel, Pnar Yay. , stanbul , 1982. arkiyatlk: Batnn ark Anlaylar, Terc: Berna lner, Metis Yay. , stanbul , 1999. SARMI, brahim, Teorik ve Pratik Adan Tasavvuf ve slam, Yneli Yay. , stanbul , 1995. SENCER, Muzaffer, Toplum Bilimlerinde Yntem, Bota Yay. , stanbul , 1989. es-SERRC, Ebu Nasr, el-Lma, Tah: Abdulhalim Mahmud, Tah Abdulbaki Srr, Msr, 1960. el-Luma: slam Tasavvufu, Haz: Hasan Kmil Ylmaz, Altnoluk Yay. , stanbul , Trs. SEVM, Seyfullah, Ricalullah, AA, c VII, ( stanbul, 2000 ), ss 38-39. SIBA, Mustafa, Oryantalizm ve Oryantalistler: Yararlar-Zararlar, Terc: Mcteba Uur, Beyan Yay. , stanbul , 1993.

157

SNMEZSOY, Selahattin, Kuran ve Oryantalistler, Fecr Yay. , Ankara , 1998. STROHMANN, R. , ia, A, c II, ( stanbul, 1970 ), ss 502-513. SUNAR, Cavit, Mistisizmin Ana Hatlar, A F Yay. , Ankara , 1966. es-SHREVERD, Ebu Hafs ihbddin mer, Avrifl-Merif, Beyrut, 1966. Tasavvufun Esaslar, Haz: Hasan Kmil Ylmaz, rfan Gndz, Vefa Yay. , stanbul , Trs. SPHANDAI, smail, Bat ve slam Arasnda Oryantalizm, Gelenek Yay. , stanbul , 2004. AHNOLU, M. Nazif, Tevil, A, c XII-I, ( stanbul, 1974 ), ss 215-217. e-ARAN, Abdulvahhab, Tabakatl-Kbra, Terc: Abdulkadir Akiek, Cmle Yay. , stanbul , 1985. ENEL, Ltfi, slam Mezhepler Tarihisb, Konya, 2000. TAALAN, Nurdoan vd., lk alardan Gnmze Kadar Suikastlar ve Ayaklanmalar Tarihi, Milliyet Yay. , byb, 1973. TOPUOLU, Hamide, Sosyal Bilimlerde Metod Prensipleri ve Teknikleri, AEF (Ders Notlar), Haz: Mine G, Ankara , 1970. TUNAY, Mete, Milliyeti Tarihiliin Eletirisi, Tarih ve Milliyetilik (I. Ulusal Tarih Kongresi Bildirileri), Mersin niv. FEF Yay. , Mersin , 1997, ss 139-142. TRER, Osman, Anahatlaryla Tasavvuf Tarihi, Seha Ne. , stanbul , 1998. ULUDA, Sleyman, Devir, DA, c IX, ( stanbul, 1994 ), ss 231-232. Ftvvet, DA, c XIII, ( stanbul, 1996 ), ss 259-261. Giri: Kueyrinin Hayat ve Risalesi, Tasavvuf lmine Dair Kueyri Risalesi, Abdlkerim Kueyri, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , stanbul, 1991, ierisinde, ss 10-89. Hrka, DA, c XVII, ( stanbul, 1998 ), ss 373374. Hucviri ve Kefl-Mahcub, Ali b. Osman Cllb el-Hucviri,

158

Kefl-Mahcub: Hakikat Bilgisi, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay., stanbul, 1982, ierisinde, ss 13-71. bn Haldunun Tasavvufi Grleri ve ifas-Sail, bn Haldun, Tasavvufun Mahiyeti, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , stanbul, 1998, ierisinde, ss 17-76. bn Teymiye, bn Teymiye Klliyat 1, Terc: Kom, Tevhid Yay. , stanbul, 1986, ierisinde, ss 15-62. Kelebz ve Taarruf, Ebubekir Muhammed el- Kelebz,, Dou Devrinde Tasavvuf, Haz: Sleyman Uluda, Dergh Yay. , stanbul, 1992, ierisinde, ss 9-43. iilikte Tasavvuf Milletleraras Tarihte ve Gnmzde iilik Sempozyumu, stanbul , 1994. Tasavvuf ve Eser Hakknda, Mustafa Kara, Din, Hayat, Sanat Asndan Tekkeler ve Zaviyeler, Dergh Yay., stanbul,1990, ierisinde, ss. 13-46. bn Haldun ve Mukaddime, bn Haldun, Mukaddime,Haz: Sleyman Uluda, stanbul , 1982, c I, ierisinde, ss 15-195. slamda nan Konular ve tikad Mezhepler, Marifet Yay. , stanbul , 1992. Tasavvuf Terimleri Szl, Marifet Yay. , stanbul , 1995. UYSAL, Mustafa, slamda Evliya Meselesi ve Harikalar, Uysal Yay. , Konya, 1984. LKEN, Hilmi Ziya, Mukaddeme, Trk tarihinde Mezhep Cereyanlar, Tahir Harimi Balcolu, Kanaat Kit. Ankara , Trs, ierisinde, ss 5-12. Notlar, Trk Tarihinde Mezhep Cereyanlar, Tahir Harimi Balcolu, Kanaat Kit. , Ankara , Trs. , ierisinde, ss 237-268. slam Dncesi: Trk Dncesi Aratrmalarna Giri, lken Yay. , stanbul , 1995.

159

slam Felsefesi, Seluk Yay. , Ankara Trs. ZM, lyas, Batllarn Alevilik ile lgili Tartmalarda slam D eleri ne karmalar, Marife, S 3, Konya, 2003, ss 143154. WIEDEMANN, E. , Kutup, A, c VI, ( stanbul, 1964 ), s 1057. YAHYA, Osman, slam ve nsan, Erol Gngr, slamn Bugnk Meseleleri, tken Yay. , stanbul , 1983, ierisinde, ss 253-280. YAVUZ, Yusuf evki, Hull, DA, c XVIII , ( stanbul, 1998 ), ss 341-344. YAZICI, Tahsin, Aklama,Ahmet Eflaki, Ariflerin Menkbeleri, Terc: Tahsin Yazc, 2 C, M.E.Bas. , stanbul , 1964, C. I ve II, ierisinde, ss 555-629;, ss 389424. YESEV, Hoca Ahmed, Ahmed Yesevi Hikmetleri, Terc: Erhan Sezai Toplu, MEB Yay. , stanbul , 1995. YEL, emsettin, Kitbt-Tasavvuf, sb, stanbul , 1955. YILDIRIM, Ahmet, Msteriklerin Tasavvufa Bak As ve Bu Sahada Yaptklar Aratrmalar Balkl Tebliin Mzakeresi, Oryantalizmi Yeniden okumak: Batda slam almalar Sempozyumu (11-12 Mays, 2002, Adapazar), DB Yay. , Ankara , 2003, ss 489-492. YILMAZ, Hasan Kmil, Ebu Nasr Serrac ve el-Luma, 1996, ierisinde, ss IX-XVI slam Tasavvufu; Soru ve Cevaplar, Ebu Nasr es-Serrac et-Tusi; slam Tasavvufu, Terc: Hasan Kmil Ylmaz, Altnoluk Yay. , stanbul, 1996, ierisinde, ss 441-561. Shreverdi: Hayat ve Eserleri, Ebu Hafs ihabddin mer esShreverdi, Tasavvufun Esaslar, Haz: Hasan Kamil Ylmaz, rfan Gndz, Vefa Yay. , stanbul , Trs, ierisinde , ss IX-XXXII, (9-32). Anahatlaryla Tasavvuf ve Tarkatlar, Ensar, Ne, stanbul , 2000. ZAKZUK, Hamdi, Oryantalizm veya Medeniyet Hesaplamasnn Arka Plan, Terc: Abdlaziz Hatip, Ik Yay. , zmir, 1993. Ebu Nasr Serrac et-Tusi,

slam Tasavvufu, Terc: Hasan Kamil Ylmaz, Altnoluk Yay. , stanbul,

160

You might also like