Professional Documents
Culture Documents
Bu Şiirde Yoksun
Bu Şiirde
Yoksun!
Bu Şiirde Yoksun
Gökhan Atmaca
iletişim: atmaca@kuark.org
web sitesi : http://www.gokhanatmaca.net
Okuyucu,
“Bu şiirde yoksun” isimli kitabımda sevgiliye ve
sevgiliden uzak kalmış duygulara dair şiirlerden
oluşan bir bütüne yer vermeye çalıştım. Kimi
zaman bir melodi kimi zaman da yaşanmış bir düş
bu şiirlere ilham olurken gönül dilinden derdi
olanların, gönülden sevenlerin ve tabii ki
birçoklarımızın sesi oldu. Şimdi bu kitap vesilesi ile
bu şiirlerimin sizler için daha kolay ulaşılabilir
olmasını sağlayarak yakın çevremdeki istekleri de
kırmamış oldum. Yeni ve bizden şiirlerle buluşmak
dileğiyle...
Gökhan Atmaca
Bu Şiirde Yoksun
Öyle zor ki
öyle zor ki
bilemezsin
kalbimin senin varlığını hissettiğinde
yaşadığım heyecanı anlatabilmek
her karşılaşmamızda,
o güzel gözlerine bakabilmek için
neler yaptığımı dile getirmek
sadece göz göze gelebilmek için
seni sevdiğimi söyleyebilmek için
neler yapamadığımı görmek
öyle zor ki
Bu Şiirde Yoksun
Bu şiirde yoksun
Bu şiirde yoksun
Vefa nedir bilmeyen sen?
Hasret nedir bilmeyen sen?
Aşkın zulmü nedir bilmeyen sen?
Bir sen için yanmış da kor olmuş bu yüreği bilmeyen sen?
Yalanı bana reva görmüş sen?
Ne diye bu şiirde olacaksın?
Bu şiirde yoksun!
Adın aşk defterinde kaldı sır
Can yakışın kaldı ebediyen bir yük
Vefasızlığın bu canda dağlandı kaldı sen diye!
Bir ben kaldı
Senden uzaklarda
Aşkın en güzel hayallerinden ırak bu şiirde.
Bu Şiirde Yoksun
Sor kendine
Bu gönül derdinden
Orada kal
Sensiz
Hangi
Suskunluk
Yeri gelir
Zamanı gelir
Onca neden vardır
Konuşmaya, aşka söylenmeye
Sevilmek için sevmeye
Onca neden vardır
Şimdi ne susarsın be aşık!?
Onca nedenin var iken
Bu susuşlar nedendir?
Yeri gelir
Zamanı gelir
Susmuşuzdur
Öyle sessizce tedirgin bakışlar arasında
Sadece susmuşuzdur
Gönül haykırıyor
Feryat ediyor
Feryadıma imdad edecek yok…
Dile gelmeliydi
Nice sevgiler nice aşk kelamları
Sevgilinin kalbine girmeliydi o sözler
Sevgili el üstünde olmalıydı
Mesut ve mutlu
Ey aşık nedendir bu susuşlar
Dile gelmemeli midir?
O ay parıltısı güzellik dile gelmemeli miydi?
Bu Şiirde Yoksun
Kadere sordum
Şu gecenin karanlığında ay ışığına eş olan kimdir?
Baharın ilk zamanlarında beklenmedik bu soğukta güneş gibi içimi ısıtan
kimdir?
Ömrümde bir daha görebilir miydim? Hissedebilir miydim? Adı aşk mıdır?
Bir daha görsem bilir miydi beni? Kalbinden bir kez olsun geçmiş miydim?
Bu Şiirde Yoksun
Kalp ağrısı
sen eşsiz misin?
şu garip dünyada aradığım eş misin?
ömrüme yazık ettiğim tek misin?
yoksa koca bir hiç misin?
sorarım sana sen eşsiz misin?
ben mi?
eşsizliğine zaten erişemeyeceğini bilen ben mi?
kalbi yaralı, kalbi kırık ben mi?
bedeni karanlık gecelere sığmayan ben mi?
senden bir tek haksızlığı gören ben mi?
kalp ağrısını bu bedende taşıyan ben mi?
sana neden aşık olduğunu bile bilemeyen ben
yokluğunu ve varlığını aynı anda hissedebilen ben
senin gözlerinden haksızlığa uğrayarak düşen ben
suskunluğun kalpleri kırdığı bir kabusta ben
kırık düşlerin, parçalanmış hayallerin enkazındayım
son noktası konulmamış tüm mektupların imzasındayım
senin söyleyebileceğin sevgi sözcüklerinin çok uzağında kara bir lekedeyim
ben işte oradayım senin gözlerinin içindeyim, kalbinin bir köşesindeyim
o kara leke, o enkaz...
gözün görmez, kalbin duymaz
sana canım feda olsa ruhun umursamaz
ben işte bir kalp ağrısında
senin sevgisizliğe yüz tutmuş baharında
tutuşmuş bir yangında umursanmaz bir kıvılcımdım
şimdi yokluğa ses, yalnızlığa şiir oldum
sen bana bir kalp ağrısı bıraktın...
Bu Şiirde Yoksun
Duy beni
Öyledir ya kimi zaman insanlarda, hayatlarda gelgitler yaşanır. Öyle ya biri severmiş, sevdiğini
düşlermiş, sevdiğini bilirmiş biri de sevmezmiş, biri de kör bir kalbe tutunurmuş dört elle ki
görmezmiş eğriyi doğruyu… Öyle ya aşk varmış yine de bu devirde değersiz kalırmış. Öyle ya
yokmuş dürüst olmak oysa var olan ‘çıkar’larmış, nefes alırken bile ‘çıkar’larını gözetmek varmış şu
üç günlük dünyada… Öyle büyük ki şu kahrolası üç günlük dünya öyle büyük ki sevgiye yer
kalmazmış o dünyada. Ne diyeyim yazık olsun bencilliğine ey zalim dünya! Zalimsin ya peşi sıra
gelmeli vefasızlığın değil mi? Öyle ya kör bir kalbe tutunmak neye işarettir. Nelere işarettir? Ustaca
oynanan oyunlarda kapış kapış kapılan rollerin arasında en revaçta olanları zaten elindeymiş be
dünya neye hikmetmiş acaba? Nelere işaretmiş..? Bir garip sevgiyi ezdin ya hangi oynadığın rol
seni bu gerçekten kurtaracaktır sormak gerek o dört elle tutunduğun kör kalbine… Çıkarlar
dünyasındaki ey zalim dünya, sen hakettiğin yeri bulmuşsun bile en güzel oynadığın rolünle
beraber. Hem de fazlasıyla haketmişsin!
İşte o zalim dünyada görülen odur ki hissetmeyen kalp körmüş, görmek istemeyen göz de o kalbe
sahipmiş. Bu yüzden yazıkmış bu yüzden hakettiğiymiş; o bencillikle o vefasızlıkla hakettiğiymiş
kendisi hem de fazlasıyla haketmiş kendini!
Benmişim
Sevgi
Sevgi dediler
Yalandır, yoktur kim kaybetti de sen bulacaksın dediler
Hele de ilk görüşte bulacaksın, inanmayız dediler
Sonra yok dediler, sevgi, sana yakışmaz dediler
Sevgi dediler, bana beğendiremediler
Gel sen vazgeç dediler
Yükü ağırdır, bu yükün altında ezilirsin, taşıyamazsın dediler
İnanmadım, inandıramadılar ama onca engel aştım
Bildim sonunda vardır sevgi, kıymet ister
Gördüm sonunda sevgiye değer verdiğinde sevgi kazanılır
Sevgi önce sevilene sonra sevmeyi bilene aslında sevginin hakkını verene
yakışırmış
Bunu da bildim, gördüm
Ne bilmek yetti ne de görmek
Vazgeçtim
ya şimdi?
Demek ki vazgeçmek de yetmemiş
Ne kaldı şimdi?
Bana neleri yakıştıramıyorsunuz başka başka?
Neleri beğendiremiyorsunuz?
Biraz
Biraz dinlensem
Biraz bu diyardan uzak kalsam
Mesela bu şehirden
Ankara’nın egzoza batmış havasından
Yahut bu şehrin ötesinde, kendimden
İşte uzak kalsam
ve biraz dinlensem
Dünyaya tıpkı hayata yaptığım gibi diklenmesem
Kendimi en uzun düşüncelerimin arasında arasam, bulsam
Biraz olsun tüm üzerime yüklenmiş yüklerin arasında yalnız kalsam, hür
kalsam
Ama gitsem bu şehirden, uzaklaşsam, uzak kalsam
Bir an olsun beni bıraksam
Biraz dinlensem
Yorgunluk kahvelerinin yerini sessizlik alsa
Gözlerimdeki yorgunluğu başka bir şehir alsa
Engin bir denize açılsam ve kaybolsam
Yıkık dökük hayatlardan uzaklaşsam
Sahte dünyaların yalan insanlarını unutsam
Biraz olsun kendimi düşünsem
Biraz olsun dinlensem
Biraz da nefes alabilsem
Bu Şiirde Yoksun
Aşk ki
zamana kendini vurarak ufukta yer edinirken
bugüne ne haktır ki
yokluk, yalnızlık!
Bu Şiirde Yoksun
Sızı
kalbimin içinde bir sızı,
her an benimle beraber
her nefes alışımda onu soluyorum
yalan bile olsa yine de
kalbimden gözlerime yansıyana inanırım
ben şu kalbimdekine inanırım
bazen
hesapsız bir zamanda
suskunluğun kendini parçaladığı bir anda
yokluğun kendini ele verdiği bir yalnızlıkta
şaşırıyorum neye inandığıma
ansızın kendimden şüphe ediyorum karanlıkta kalmış gibi
o an beliriyor işte kalbimdeki sızı
o ki karanlığın içinde ışık oluyor
o ışık yoluma düşüyor
yol önümde beni bekliyor
işte tek ışık o kaldığında
bir tek yol önümde beliriyor
kalbimdeki sızı beni nereye savuruyorsa
oraya, o yola gidiyorum
çünkü şu kalbimdekine inanıyorum
Bu Şiirde Yoksun
ve sevgi
ve sevgi
sevgi nedir dostlar?
devirden devire değişebilir mi ki?
Yunus Emre'den bu yana
Mevlana'dan, Mustafa'dan bu yana
Aslı ile Kerem, Leyla ile Mecnun'dan bu yana
sevgi değişebilir mi?
sevebilme anlayışı değişebilir mi?
eğer ki değişirse dostlar
ben bu dünyaya yüzyıllar önce gelmeliymişim
çünkü
bu dünyaya yüzyıllar kadar uzağım
sevgi anlamını yitirmiş dostlar
seven de sevilen de aşkın çirkinliğinde kaybolmuşlar
kalbim hiç mi hiç kabul edemiyor dostlar
sevgi dostlar
şimdi ayaklar altında
sanarlar ki bir dokunuş, bir duyuş
sanarlar ki bir çift söz bir kaç damla gözyaşı
bilmezler ki ömür, ömür dediğin yetmez sevgiye
tükenmez içinde büyüdükçe büyür
eşeledikçe acır daha da büyür
bilmezler ki sevgi gündelik, bir gecelik değil
işte aşk kimlerin eline düştü
katiller ne kadar da çoğaldı dostlar
aşkın kanlı katilleri...
değişiyormuş devirden devire sevgi
bir gün sevdiğini söyleyip de
yarın kaçanlar da oluyormuş
ah yalancılar da çoğaldı...
aşkın katilleri de çoğaldı...
sevgiye verilmesi gereken değeri veremeyenler de çoğaldı...
kalpten gelenleri duyamayanlar da çoğaldı...
hepsi bir hiç..
ve sevgi
sen iyi ki varsın
ve sen ey yâr
sen de iyi ki varsın deniz gözlüm
sen de iyi ki varsın bu sevgiye sebep olan
sevgi kendini yitirirken yeni bir umut olan
sen ey yâr iyi ki varsın...
Bu Şiirde Yoksun
işte sevgili
sevgi kolay değil, sevebilmek hiç de kolay değil
bu gözden kayboluşlarımın sebebi de budur
sevgiyi hakkıyla taşıyabilmek bu devirde çok zor
kalbinde susarak, dile getirmeyerek
seni sevebilmek zor
yüzyılların yükü üzerime binmiş sanki
sana olan sevgimde o sevgi bir umut bulmuş sanki
gel ey yâr
sevgiye hakkını verelim
kurtaralım yitmişlikten...
yitirmeyelim yâr, yitirme beni...
Bu Şiirde Yoksun
Neden
Unuttun mu yâr?
Hani hatırlar mısın?
Bir zamanlar sevgimin yalan olduğunu söylemiştin
Sevgime gelip geçici bir eda ile bakmıştın
Şimdi yâr!
Gelip geçti mi bu aşk, bu sevda?
Bu sevgi yalandı senin gözünde
İnanmamıştın
Seni sevemem sanmıştın
Ya şimdi yâr?
Umut vermedin yine de sevdim
Aramıza duvarlar kurdun, aşamadım
Yine de sevdim
Sevgimi, zaman içinde yitirmedim
Zamana karşı direndim
Yine de sevdim
Ey sevgili,
Hâlâ mı inanmıyorsun bu kalbimin seslerine
Hâlâ mı bu gözlere inanmıyorsun?
Ben yalancı değilim yâr
Seviyorum seni ey yâr!
Yıllar geçse de bu böyle kalacak...
Ya şimdi yâr
Neden inanmıyorsun?
Neden bakmıyorsun gözlerimin içine?
Neden bana güvenmiyorsun?
Neden dostluğuma değer vermiyorsun?
Neden?!
Hatırlıyor musun?
Bir zamanlar sen bana nedenler sorardın?
Ya şimdi yâr?
Ben sana soruyorum o nedenlerden...
Ben sana soruyorum şimdi
Sevgime neden değer vermiyorsun?
Bu Şiirde Yoksun
Beceremedim
Şimdi yâr
İzin ver
Umut ver
Gözlerini bırak bana
Şimdi yâr
Bildim seni sevmeyi
Şimdi yâr izin ver bana
Seninle işlenmiş ruhumu sana adayım
İzin ver bana
Sana bu kadar yakınken uzak olmayayım
Ey yâr umut ver bana...
Bu Şiirde Yoksun
Beni bekle
diyebilir misin?
Bu Şiirde Yoksun
Aşk
Uzun uzun anlatmak gerek idi aşkı,
Soluksuzca dinlemek,
Sonsuzluk tadında bir o an’da yaşamak
Aslında doyamamak vardı aşka…
Izdırap
Canımız yanıyor
Ruhumuz inciniyor
Adeta kendimize ızdırap ediyoruz
İstiyoruz…
Yine canımız yanıyor
Yine ruhumuz inciniyor
Ve yine ızdırap bizi bekliyor…
Çünkü istiyoruz…
Bazen ne istediğimizi bile bilmiyoruz
Ve sadece istemek için istediğimizin farkına varıyoruz
İrkiliyoruz, yalnızlaşıyoruz
Sonunda istemenin anlamsızlığı,
Bizi acıtıyor, incitiyor
Adeta içimizi yakıyor
Yine umutsuzluk esir alıyor
Sanki unutmuşçasına
Tekrar ve tekrar yaşanıyor
Yakıp yıkıyoruz
Izdırap çekiyoruz
Bazen de sus pus oluyoruz
Yine de darma duman ediyoruz
Çünkü hayat darma duman diyoruz
Tekrar kırıp parçalıyoruz
Kalp denen şeyi bir cam gibi kırıyoruz
Cam kırıntıları gibi de kalbimizin kırıntıları ellerimize batıyor
Canımız acıyor
Ruhumuz inciniyor
Ve ızdırap çekiyoruz…
Sarılmıyoruz kendimize
Unutuveriyoruz ışığı…
Unutma kendini
Acıtma kendini
İncitme kendini
Işığını, seni unutma!
Bu Şiirde Yoksun
Kalbimdesin
Ki güzelim kalbimi ben, ben kalbimi hiç görülmemiş bir cennete eş değer bir
dünyaya benzetsem de
Yine de yine de seni güzelim, bu kalbe sığdıramam, sığdıramam.
Çünkü eyleyemem seni kalbime bir sultan, o kadar güzelsin işte…
Yine de yine de senin lütfettiğin kadar kalbimdesin, kalbimdesin…
Yansa da gönlüm, düşse de sızı bu bedene, acım dinmese de
Kalbimdesin senin bana lütfettiğin kadar işte…
Kalbimdesin…
Bu Şiirde Yoksun
Garip insanlar
Anlayamamak
Anlayamıyorum ey sevgili?
Nasıl olur? Nasıl oldu? Nasıl olacak?
Bilemiyorum, anlayamıyorum dipsiz bir kuyu sanki
Sana kendimi yakın ediyorum
Olmuyor
Seni kendime ırak ediyorum
Kıvrılıyorum sensizliğin bana verdiği sızı ile
Yanıyorum gözlerinin kalbime bıraktığı kor ateş ile
Yine de olmuyor!
İşte hâl budur ey sevgili
Şimdi bilir misin anlayamamak nasıl olur?
Bu Şiirde Yoksun
Aşk, mevsimini beklermiş; bilemedik beklemeyi. Zaman istermiş aşk; bilemedik sevmeyi. Aşk, iki
gönül istermiş; aynı duyguları taşıyan. Aşk… Aşkı bu dünyaya sığdıramazsın; delilik, çocukluk,
heyecan, belki de çoğu zaman tanımsız çoğu şey. Bu şiiri son defa yazma umuduyla burada
yayınlıyorum. Umarım son kez yazmışımdır…
Aşk mı?
Son dize yazıldı yazılmasına da bu şiir böyle eksik kalmalı her zaman…
Bu Şiirde Yoksun
Gözlerin
Gözlerin gözlerin
Maviye çalan yeşil gözlerin
Kalbimde yer bulan gözlerin
Sevgime neden olan gözlerin
Ah gözlerin gözlerin
Maviye çalan yeşil gözlerin
Aşktır gözlerin,güzel gözlerin…
Beni sana mecbur kılan gözlerin
Seviyorum demek ne de zordu, önce kabul edememek sonra hayal kırıklığında kaybolma
korkusu ama en nihayetinde yine sevgine sonuna kadar sahip çıkmak!
İlk fırsatta
Ahh dayanamayacağım
İlk fırsatta söyleyeceğim
Seviyorum
İçim içimi yiyor, çünkü seviyorum
Sonu belli değil
Güzel bir hayal
Bahar daha bir güzel şimdi
Çünkü seviyorum
Artık bülbül ile gülün hikayesi daha bir anlam buluyor ben de
Mecnunun deliliği bana da mı geçiyor ne?
Aşk artık kanıma işliyor
Hissediyorum iliklerime ramak kaldı
Ah vuslata az kaldı
İlk fırsatta söyleyeceğim
Seviyorum seni seviyorum
Yalandın ya
Yalandın ya
Bu kadar mıydın?
Dünyaya benziyorsun
Yalansın keza
Vurgunsun keza
Ah defalarca yalansın
Defalarca
Yalandın ya
Bu kadar mıydın?
Bu Şiirde Yoksun
Sen yalandın ya
Ben ne idim ya
Dünyaya benziyorsun
Defalarca unutuyorsun defalarca
Yalandın ya
Bu kadar mıydın?
Zordu vesselam
Hayal ötesinde yaşamak
Gördüklerine inanmamak
Zordu vesselam ya sen
Yalandın ya
Bu kadar mıydın?
Öfke mi?
Ne kırgınlığı
Ne hiddet ne karanlık
Sevincim büsbütün beni sarıyor
ya seni
Yalandın ya
Bu kadar mıydın?
Sondu
Keza sondu
Defalarca sondu
ve İLKti
Yine de sondu
Son kezdi
İlk kezdi
Sevmiştim ya
Kazaya gelmişti de olmuştu ya
İnkara gelmişti de bulmuştu ya
Sona gelmişti de yakmıştı ya
Ben sevmiştim de olur ya
Değer mi vermiştin ya
Yalandın ya
Ne diyim sana
Bu kadar mıydın?
Bu Şiirde Yoksun
Biliyorum
Anlıyorum
Sevdiğimin
Senin
Kalbinde bana yer yok!
O deniz gözlerde ben olmadığının farkındayım
Bu sevdanın olmazla yenişemeyeceğini biliyorum
Yine de sen bana söylüyorsun
Beni Hiç Sevme
Özete vurmuyorsun
Açık açık anlatıyorsun
Kalbime söz geçiremiyorum diyorum
Kalbime anlatamıyorum diyorum
Sen yine yine söylüyorsun
Beni Hiç Sevme
Sen de haklısın
Sen de biliyorsun
Sev beni demiyorum sana
Artık beni anla da demiyorum sana
Sen de biliyorsun
Seni seviyorum
Ama beni de sev diyemiyorum
Sen de haklısın
Beni Hiç Sevme
Çünkü haklısın
Bu kördüğümün çözümü yok
Bu anlamsız yolun sonu yok
Seni sevmenin sonu yok
Kastettiğin gibi
Beni Hiç Sevme
Yine de bil
Gözlerimde, şiirlerimde
Sen olmayacaksın
Diyemem
Eğer ki bir gün
Gözlerimde yoksan
Şiirlerimde yoksan
Bil ki
Artık bu sevgiyi kalbimde saklamıyorum demektir
Yani istediğin olmuş demektir
Şimdi
Vazgeçmiyorum belki de vazgeçemiyorum ama
Sadece susuyorum
ve
Olması gerektiği gibi senden beklentim yok
Çünkü beni hiç sevme dedin.
Hiç
Hayat mı neydi o?
İzmir’in esen kavak yellerinde mi gizliydi?
Çıkar mıydı hiç meydana, hayat denen zavallı?
Haberimiz mi yok?
İlgimiz mi yok?
Çağlayan çığlıklardan, feryatlardan!
Hapsedilmiş ruhlarımız,
İlgisizliğimizde yeterince erimedi mi?
Çekilen acılar; yetmedi mi?
HİÇ…
Bu Şiirde Yoksun
Bu çocuk da sever
Zor olsa da
Anlaşılmaz bulunsa da
Küçük bir şaka gibi görünse de
Bu çocuk da sever bu çocuk da
Bu kalp de sever…
Bu Şiirde Yoksun
Bilmem ki
Bu gece
Aşka komşu
Sürgün
Yalnızlık
Sen
Sevdiğim sensin,
Aşka tutulduğum sensin,
Yaralı yüreğimde bulduğum sensin,
Sensin işte beni kor ateşlere bırakan...
Bir soğuk sonbahar akşamında gözlerine vurulduğumsun!
Bu Şiirde Yoksun
Seni sevdim
Gözlerin
Elveda busesi
Zaman
Ey akan zaman,
Tükenen ve durmak bilmeyen zaman,
Söyle bana o günden bu yana kaç ay, kaç yıl geçti?
Söyle bana ne zamandan beri yokluğa itilmişim...
Söyle de;
Duysun bu kulaklar, duysun bu belalı gönül!
Bilsin zamanı, bilsin benden arda kalan parçaları,
Şu dört duvar, şu oda dar gelir yüreğime,
Sıkar insanı bu yalnızlığımda, biçaresizliğimde,
Söyle zaman sen bilirsin geleceği söyle bana
Bu dört duvar ne zaman yıkılır, ne zaman ferahlar bu gönül!
Söyle ey zaman, susma, korkma
Merak etme delirmem ben,
Merak etme söylemem kimseye...
Yok! Senden umut yok,
Senden ses seda ne zaman çıkmış ki zaten!
Medet isterim medet! Bu biçare vuslatıma...
Bu Şiirde Yoksun
Sevmek...
Hiç sormayın nedir, nasıldır?
Gönlümdeki yaraların en büyüğünü kazırsınız.
Sormayın canımı alır, götürmüş olursunuz.
Ağlatmayın bu bedeni, ağır hastayı
Sanki komada bu gönül
Sormayın...
Bu hastanın solunum ünitesinin fişini çekersiniz!
Sevmek, yaşamayana zulüm!
Yaşamak mı o da ne?
Yürümek mi? Konuşmak mı? Gülmek mi?
Ya da ağlamak mı? Bu dünyaya geldiğine sızlanmak mı?
Ya ölmemek değil midir? Yaşamak!
Ölmemek nedir?
Oksijen mi almak?
Midemizi tıka basa doldurmak mı?
İnsanlığımıza ağlamak mı?
Ölmemek yaşamak mıdır?
Nasıl?
Aşk
Bu gece
İki yabancı
Uzaklaş
Girme ufkuma,
Girme hayallerime,
Bırak hayatımı, uzaklaş!
Yoksa kıyamet kopacak, kıyamet!
Gece
O an gelirse
O an gelirse;
Korkarım beni kandırırsın diye,
Yanarım, sızlanırım ben.
O an gelirse;
Susarım diye korkarım,
Elim eline değerse diye korkarım.
O an gelirse;
Sıcacık bir tebessümünde
Eririm diye ağlarım.
Ve o an gelirse,
Sen de kendimi bulamam diye korkarım.
Ve o an sen yoksan!
Savrulurum bu dünyanın rüzgârında
Sonbahar yaprağı misali...
Bu Şiirde Yoksun
Yokluğunda
Sen ellerdesin
Sevmek ölümse
Susamakmış bilmezcesine,
Uykusuzlukmuş sebepsizce,
Sensizlik de sır imiş,
Sevmek ölümse...
Umutsuzca bağlanmakmış,
İmkânsızlığa tırmanmakmış,
Akan akıntıya karşı durmakmış,
Sevmek ölümse...
Sana bakmakmış,
Gözlerin de hayallere dalmakmış,
Sana bakıp kahretmekmiş,
Sevmek ölümse
Bu Şiirde Yoksun
Son Noktalara
Bir umut,
Bir tebessümünde,
Gözlerindeki deryada,
Nice hayaller,
Sevgi naralarımda,
Yiten ben!
Sığmadık şu yalana,
Boğulduk hayat yalanında,
Ser oldum,
Sır oldum,
Yokluk oldum,
Yastayım her an,
Senin özleminde...
Hastayım,
Darmadağınım,
Bu riya yokuşunda,
Bir laf oldum,
Bir hiç oldum,
Senin nazarında...
Buldun beni,
Ömür törpüsünde erirken.
Yaktın beni,
Soluğu kesilmiş bir hayattan,
İtiverdin beni,
Son noktalara...
Bu Şiirde Yoksun
Kahrolası ben
Umudumdur gözlerin
Huzur
Gözlerimin derinliğinde
Durgun suyun ıssızlığında
Seher vaktinin sessizliğinde
Aradığımdır huzur...
Yansın bu dünya,
Ziyan olsun düşler...
Bu Şiirde Yoksun
Sevmek
Ağlar oldum
gün batımı,
gönül pencereme sinmeye başlamıştı...
batan güneşin
ardından senin geleceğini kim bilirdi ki?
aşkın bana seni fısıldayacağını kim bilirdi ki?
oysa tanımıyordum seni,
bir kere görmüştüm gözlerini sadece,
bir daha görmedim de zaten.
ben istemedim sevmeyi,
mecburi bir sevgi bu!
yalan değil,
gönlüme seni ben düşürmedim.
bu sevgi senin de değil benim de,
ikimizde sahiplenmiyoruz!
bu sevginin zehri ben de,
pan zehiri ise yok!!!
tutuklu kaldı vücudum bu zehre.
her gün biraz daha yayılıyor;
kusamıyorum ki kurtulayım.
konuşulmadan hallolmuyor hiç birşey susuyoruz,
kusamıyorum zehri eritiyor beni.
bu zehir daha çok can yakacakmış;
korkumdur bir gün içimde tutamazsam.
sadece ben yanamazsam neler olur?
korkuyorum...
niye böyle oldu?
keder,dert,sıkıntı niye buldular beni?
usanmaz aşk
beni niye buldun?
vardı hayallerim,
elbet vardı benim de dünyam,
yıkılmasaydı.
vardı güzel bir geleceğim,
umutlarım harap olmasaydı.
niye buldun beni aşk?
korkuyorum,
içimdeki bu hastalık bulaşırsa,
Bu Şiirde Yoksun
dostlarıma,sana,bana dünyama,
yanmayacağım sadece o zaman ben,
korkuyorum artık...
niye buldun beni aşk?
amaçların arasında beni yitirmek varsa,
yitirdin.
mutlu musun şimdi?
daha dün bir kıvılcım vardı,
yangın oldu peşi sıra,
bir can arkadaşımı kaybettim,
niye buldun beni aşk?
üzgünüm artık kahretmekten kendime,
yalnızım artık hiç olmadığı kadar,
suçluyum elimde olmadığı halde,
niye beni buldun aşk?
daha yeni baharlar ümit ediyordum,
asla bir sonbaharı düşlemiyordum.
bir bataklığın içinde,
o güzelliğe tutunmak isteyeceğimi düşlemiyordum;
niye buldun beni aşk?
esen rüzgarların rahatlığında,
acımasız dünyaya inat,
huzurlu bir yaşam vardı tüm bedenimde,
niye buldun ki de beni?
hüsrana uğrattın yaşamın kıyısında...
lakin düşlemiştim de bir gün aşkı,
evet sevgim şimdi olduğu gibi olurdu
biçimsiz, nefessiz, sürekli ve doyumsuz...
evet sevdam harbi sevda olurdu da,
gözlerim başkasını görmezdi,
şimdi olduğu gibi;
ne farklı olurdu biliyor musunuz?
düşlerimdeki aşk ile şimdiki zoraki aşktan...
bir kere her karesinde mutluluk vardı o biçim,
sevinçlerle dolu hatıralar bırakılıyordu hep geleceğe,
kokusu vardı bir gül kokusunun verdiği haz kadar yüce idi.
hasretlik yoktu sevgiliye,
özlem vardı hep bir an sonra yaşanacak güzel anlar için...
huzur vardı,
mutluluğun gülen yüzü huzur vardı ömrümce.
bir tatlı seda vardı sevgilinin yüreğinden gelen,
en içten tebessümler vardı ipek gibi dokunurdu kalplere,
vardı işte o zamanlar...
Bu Şiirde Yoksun
Gidiyorum