You are on page 1of 212

!

"#
1
Karin sessizligi
KARS'A GIDIS
Karin sessizligi, diye dsnyordu otobste soIrn hemen arkasinda oturan adam. Bu bir
siirin baslangici olsaydi iinde hissettigi seye karin sessizligi derdi.
Onu Erzurum'dan Kars'a gtrecek otobse son anda yetismisti, Istanbul'dan iki gn sren
karli Iirtinali bir otobs yolculugundan sonra Erzurum garajina varmis, kirli ve soguk
koridorlarda elinde antasi, kendisini Kars'a gtrecek otobslerin nereden kalktigini
grenmeye alisirken biri, bir otobsn hemen kalkmakta oldugunu sylemisti.
Yetistigi Magirus marka eski otobsn muavini, kapattigi bagaji yeniden amak istemedigi
iin "Acelemiz var," demisti. Bu yzden simdi bacaklarinin arasinda duran koyu visne rengi
Bally marka byk el antasini yanina almisti. Pencere kenarinda oturan yolcunun zerinde
bes yil nce FrankIurt'ta bir KauIhoI'tan aldigi kl rengi kalin bir palto vardi. Kars'ta
geirecegi gnlerde bu yumusacik tyl, gzel paltonun kendisi iin hem utan ve
huzursuzluk, hem de gven kaynagi olacagini simdiden syleyelim.
Otobs yola iktiktan hemen sonra, cam kenarinda oturan yolcu "belki yeni bir sey grrm"
diye gzlerini drt aip Erzurum'un kenar mahallelerini, kck ve yoksul bakkal
dkknlarini, Iirinlari, kirik dkk kahvehanelerin ilerini seyrederken kar serpistirmeye
baslamisti, Istanbul'dan Erzurum'a yol boyunca yagan kardan daha gl ve iri taneliydi. Cam
kenarinda oturan yolcu yol yorgunu olmayip gkten kus tyleri gibi inen iri tanelere biraz
daha dikkat etseydi yaklasmakta olan gl kar Iirtinasini sezebilir, belki de btn hayatini
degistirecek bir yolculuga ikmis oldugunu ta bastan anlayip geri dnebilirdi.
Ama geri dnmek aklinda yoktu hi. Aksam kerken yeryznden daha aydinlik grnen
gge gzlerini dikmis, gittike irilesen ve rzgrda savrulan kar tanelerini yaklasmakta olan
bir Ielaketin belirtileri olarak degil, ocuklugundan kalma bir mutluluk ve saIligin en sonunda
geri gelen isaretleri olarak seyrediyordu. Cam kenarinda oturan yolcu, ocuklugunu ve
mutluluk yillarini yasadigi sehre, Istanbul'a on iki yildan sonra ilk deIa bir haIta nce
annesinin lm zerine dnms, orada drt gn kalmis, hi hesapta olmayan bu Kars
yolculuguna ikmisti. Yagan olaganst gzellikteki karin onu yillar sonra grebildigi
Istanbul'dan bile daha mutlu kildigini hissediyordu. Sairdi ve yillar nce yazdigi ve Trk
okuyucusunun pek az tanidigi bir siirinde karin hayatta bir kere ryalarimizda da yagdigini
yazmisti.
Kar ryalarda yagdigi gibi uzun uzun, sessizce yagarken cam kenarinda oturan yolcu yillardir
tutkuyla aradigi masumiyet ve saIlik duygulariyla arindi ve kendini bu dnyada evinde
hissedebilecegine iyimserlikle inandi. Biraz sonra da uzun zamandir yapmadigi ve aklindan
hi gemeyen bir seyi yapti ve koltugunda uyuyakaldi.
Uyumasindan yararlanip onun hakkinda sessizce biraz bilgi verelim. On iki yildir Almanya'da
siyasi srgn hayati yasiyordu, ama hibir zaman siyasetle Iazla ilgilenmis degildi. Asil
tutkusu, btn dsncesi siirdi. Kirk iki yasindaydi, bekrdi ve hi evlenmemisti. Kivrildigi
koltukta Iark edilmiyordu ama Trkler iin uzunca sayilabilecek bir boyu, yolculukta daha da
solan aik bir teni, kumral salari vardi. Yalnizliktan hoslanan sikilgan biriydi.
Uyuyakaldiktan biraz sonra basinin otobsn sarsintisiyla yanindaki yolcunun omzuna, sonra
da ggsne dstgn bilseydi ok utanirdi. Gvdesi komsusunun zerine dsen yolcu iyi
niyetli, dogru dzgn bir insandi ve bu zellikleri yznden zel hayatlarinda hareketsiz ve
basarisiz olan ehov kahramanlari gibi kederliydi hep. Keder konusuna daha sonra ok
dnecegiz. Bu rahatsiz oturusu ile daha Iazla uyuyamayacagini anladigim yolcunun adinin
Kerim Alakusoglu oldugunu, ama bundan hi hoslanmadigi iin kendisine adinin ilk
harIleriyle Ka denmesini tercih ettigini, bu kitapta da yle yapacagimi hemen syleyeyim.
Kahramanimiz daha okul yillarindayken dev ve sinav kgitlarina adini inatla Ka diye yazar,
niversitede yoklama kgidini Ka diye imzalar, bu konuda gretmenleri ve devlet
memurlariyla her seIerinde kavga ikarmayi gze alirdi. Annesine, ailesine, dostlarina kabul
ettirdigi bu adla siir kitaplarini da yayimladigi iin Ka adinin Trkiye'de ve Almanya'daki
Trkler arasinda kk ve esrarli bir n vardi. Simdi, Erzurum garajindan ayrildiktan sonra
yolculara iyi seyahatler dileyen soIr gibi ben de ekleyeyim: Yolun aik olsun sevgili Ka...
Ama sizi kandirmak istemem: Ka'nin eski bir arkadasiyim ve Kars'ta basina gelecekleri daha
bu hikyeyi anlatmaya baslamadan biliyorum ben.
Horasan'dan sonra otobs kuzeye Kars'a dogru sapti. Kivrilarak ykselen yokuslarin birinde
birdenbire bir at arabasi belirip soIr siki bir Iren yapinca Ka hemen uyandi. Otobsn iinde
olusan o birlik beraberlik havasina katilmasi ok vakit almadi. Dnemelerde, kayalik uurum
kenarlarinda otobs yavasladika, soIrn hemen arkasinda oturmasina ragmen o da arkadaki
yolcular gibi yolu daha iyi grebilmek iin ayaga kalkiyor, bugulanan n cami soIre yardim
sevkiyle silen bir yolcuya gzden kaan bir kseyi parmagiyla isaret edip gstermeye
alisiyor (yardimi Iark edilmemisti), tipi azitinca bir anda bembeyaz kesen n cama silecekler
yetisemeyince soIr gibi o da artik hi gzkmeyen asIaltin nereye dogru uzandigini
ikarmaya alisiyordu.
Yol isaretleri kar tuttugu iin okunmuyordu. Tipi iyice bastirinca soIr uzak isiklarini kapatti
ve yan karanlikta yol daha belirginlesirken otobsn ii karanliklasti. Korkular iindeki
yolcular birbirleriyle hi konusmadan karlar altindaki Iakir kasabaciklarin sokaklarina, kirik
dkk tek katli evlerin soluk lambalarina, uzak kylerin simdiden kapanmis yollarina ve
lambalarin belli belirsiz aydinlattigi uurumlara baktilar. Konusurlarsa Iisildasarak
konusuyorlardi.
Kucagina dserek uyuyakaldigi koltuk komsusu Ka'ya byle bir Iisiltiyla Kars'a ne amala
gittigini sordu. Ka'nin Kars'in yerlisi olmadigini anlamak kolaydi.
"Gazeteciyim," diye Iisildadi Ka... Bu dogru degildi. "Belediye seimleri ve intihar eden
kadinlar iin gidiyorum." Bu dogruydu.
"Kars'ta belediye baskaninin ldrldgn ve kadinlarin intihar ettigini btn Istanbul
gazeteleri yazmislar," dedi koltuk komsusu, Ka'nin gurur mu utan mi oldugunu ikaramadigi
kuvvetli bir duyguyla.
gn sonra, Kars'ta karlar altindaki Halitpasa Caddesi'nde gzlerinden yaslar akarken tekrar
karsilasacagi bu ince, yakisikli kylyle Ka yolculuk boyunca ara ara konustu. Kars'taki
hastane yeterli olmadigi iin annesini Erzurum'a gtrdgn, Kars yakinlarindaki kynde
hayvancilik yaptigini, zarzor geindiklerini ama isyanci olmadigini, kendisi iin degil Ka'ya
aiklamadigi esrarengiz nedenlerden lkesi iin zldgn, Ka gibi okumus yazmis birinin
Kars'in dertleri iin ta Istanbul'dan gelmesine memnun oldugunu grendi. Yalin szlerinde,
konusurkenki magrur halinde Ka'da saygi uyandIran soylu bir yan vardi.
Adamin varliginin kendisine huzur verdigini hissetmisti Ka. Almanya'da on iki yil boyunca
hissetmedigi trden bu huzuru Ka kendinden gsz birisini anlayip ona seIkat duymaktan
hoslandigi zamanlardan hatirliyordu. Byle zamanlarda, dnyaya acima ve sevgi duydugu
adamin gzyle bakmaya alisirdi. Ka bunu yapinca bitip tkenmeyen kar Iirtinasindan daha
az korktugunu, uuruma yuvarlanmayacaklarini, ge de olsa otobsn Kars'a varacagini
anladi.
Otobs karlar altindaki Kars sokaklarina saat onda, saat gecikmis olarak girdiginde Ka
sehri hi taniyamadi. Yirmi yil nce raya buharli trenle geldigi bahar gnnde karsisina ikan
istasyon binasinin da, arabacinin onu btn sehri dolastirdiktan sonra gtrdg her odasi
teleIonlu Cumhuriyet Oteli'nin de nerede olgunu ikaramadi. Karin altinda her sey silinmis,
kaybolmus gibiydi. Garajlarda bekleyen biriki at arabasi gemisi hatirlatiyordu ama sehir
yillar nce Ka'nin grdgnden ve hatirladigindan ok daha kederli ve yoksuldu. Ka otobsn
buz tutmus pencerelerinden son on yilda Trkiye'nin her yerinde benzerleri yapilmis beton
apartmanlari, her yeri birbirine benzeten pleksiglas panolari ve sokaklarin bir yanindan br
yanina gerilmis iplerin zerine asilmis seim aIislerini grd.
Otobsten inip ayagi yumusacik kara deger degmez pantolonunun paalarindan keskin bir
soguk girdi, Istanbul'dan teleIon edip yer ayirttigi Karpalas Oteli'ni sorarken otobsn
muavininden bavullarini alan yolcular arasinda tanidik yzler grd ama kar altinda bu
kisilerin kim olduklarim ikaramadi.
Otele yerlestikten sonra gittigi Yesilyurt Lokantasi'nda yeniden grd onlari. Yipranmis,
yorgun, ama hl yakisikli ve havali bir erkekle, onun hayat arkadasi oldugu anlasilan sisman
ama hareketli bir kadin. Ka onlari Istanbul'dan, 1970'lerin bol sloganli siyasal tiyatrolarindan
hatirliyordu: Adamin adi Sunay Zaim'di. Dalgin dalgin onlan seyrederken kadinin ilkokuldan
siniI arkadasi bir kiza benzedigini de ikardi. Ka tiyatrocu evrelerine zg solgun ve l teni
masadaki diger erkeklerde de grd: Bu karli Subat gecesinde, bu unutulmus sehirde, bu
kk tiyatro kumpanyasinin ne isi vardi? Yirmi yil nce kravatli memurlarin devam ettigi bu
lokantadan ikmadan nce Ka bir baska masada 1970'lerin eli silahli solcu kahramanlanndan
birini de grdgn sandi. Yoksullasip soluklasan Kars ve lokanta gibi, hatiralari da kar
altinda silinmis gibiydi.
Sokaklarda kar yznden mi kimse yoktu, yoksa bu donmus kaldirimlarda zaten hibir zaman
mi kimse olmazdi? Duvarlardaki seim aIislerini, dersane ve lokanta ilanlarini ve valiligin
yeni astigi, zerinde "insan Allah'in Bir Saheseridir ve intihar Bir KIrdr" yazan intihar
karsiti posterleri dikkatle okudu. Pencereleri buz tutmus yari dolu bir ayhanede televizyon
seyreden erkekler kalabaligini grd Ka. HaIizasinda Kars'i zel bir yer yapan Rus yapisi eski
tas binalari grmek biraz olsun iini rahatlatti.
Karpalas Oteli Baltik mimarisiyle yapilmis zariI Rus yapilarindan biriydi, iki katli, ince, uzun
yksek pencereli binaya bir avluya ailan bir kemerin altindan geilerek giriliyordu. Yz on
yil nce at arabalari rahata gesin diye yksek yapilan bu kemerin altindan geerken Ka belli
belirsiz bir heyecan duydu, ama o kadar yorgundu ki zerinde durmadi bunun. Gene de bu
heyecanin Ka'nin Kars'a gelis nedenlerinden biriyle ilgili oldugunu syleyeyim: gn nce
Ka Istanbul'da Cumhuriyet gazetesini ziyarete gittiginde genlik arkadasi Taner'i grms, o da
Ka'ya, Kars'ta belediye seimleri yapilacagini, ayrica tipki Batman'da oldugu gibi Kars'ta da
gen kizlarin tuhaI bir intihar hastaligina yakalandiklarini anlatmis, bu konularda yazmak ve
on iki yildan sonra gerek Trkiye'yi grp tanimak istiyorsa Kars'a gitmesini, baska
kimsenin hevesli olmadigi bu is iin ona geici bir basin karti verilmesini nermis ve ayrica
niversite arkadaslari gzel Ipek'in de Kars'ta oldugunu eklemisti. Muhtar'dan ayrilmis
olmasina ragmen Ipek orada Karpalas Oteli'nde babasi ve kizkardesiyle yasiyordu.
Cumhuriyette politik yorumlar yapan Taner'in szlerini dinlerken Ka Ipek'in gzelligini
hatirladi.
Otelin yksek tavanli lobisindeki televizyona bakan ktip Cavit`in anahtarini verdigi ikinci
kattaki 203 numarali odaya ikip kapiyi kapattiktan sonra Ka rahatladi. Kendini dikkatle
dinlemisti yol boyunca korktugunun aksine ne akli ne de yregi Ipek'in otelde olup
olmamasiyla ilgiliydi. Asik olmaktan, sinirli ask hayatlarini yalnizca bir dizi aci ve utan
olarak hatirlayanlarin kuvvetli igdsyle lesiye korkardi Ka.
Gece yarisi, zerinde pijamalari, karanlik odasinda yatagina girmeden nce, perdeyi haIiIe
araladi. Karin kocaman tanelerle durmadan yagisini seyretti.
2
Sehrimiz huzurlu bir yerdir
UZAK MAHALLELER
Kar sehrin kirinin, amurunun ve karanliginin, rtlerek unutuldugu bir saIlik duygusu
uyandirirdi hep onda ama Ka Kars'ta geirdigi ilk gn kar ile ilgili bu masumiyet duygusunu
kaybetti. Burada kar yorucu, biktirici, yildirici bir seydi. Btn gece yagmisti. Ka sabah
sokaklarda yrr, issiz Krtlerle dolu kahvehanelerde oturur, hevesli bir gazeteci gibi elinde
kgit kalem semenlerle grsr, yoksul mahallelerin dik ve buzlu yollarini tirmanir, eski
belediye baskani, vali muavini ve intihar eden kizlarin yakinlariyla grsrken kar hi
dinmedi. ocuklugunda, Nisantasi'ndaki gvenli evlerinin penceresinden ona bir masalin
parasiymis gibi gelen karli sokak grntleri simdi yillardir hayallerini iinde son bir siginak
olarak tasidigi bir orta siniI hayatinin ve hayal bile etmek istemedigi sonu umutsuz bir
yoksullugun baslangici gibi gzkyordu.
Sabah daha sehir yeni uyanirken yagan kara aldirmadan Atatrk Caddesi'nden asagiya,
gecekondu mahallelerine, Kars'in en Iakir semtlerine, Kalealti Mahallesi'ne dogru hizli hizli
yrd. Dallari kar tutmus igde ve inar agalarinin altindan hizli hizli ilerlerken,
pencerelerinden disariya soba borulari ikan eski ve yipranmis Rus binalarina, odun
depolariyla elektrik traIosu arasinda ykselen bin yillik bos Ermeni kilisesinin iine yagan
kara, buz tutmus Kars ayinin zerindeki bes yz yillik tas kprden her geene havlayan
kabadayi kpeklere, kar altinda iyice bos ve terk edilmis gzken Kalealti Mahallesi'nin
kk gecekondularindan tten incecik dumanlara bakip ylesine kederlendi ki gzlerinde
yaslar birikti. Derenin karsi yakasina erkenden Iirina yollanmis biri erkek biri kiz iki ocuk
kucaklarinda sicak ekmekler aralarinda itiserek yle bir mutlulukla glsyorlardi ki Ka da
onlara glmsedi. Yoksulluk ya da aresizlik degildi iine bu kadar isleyen; sehrin her
yerinde, IotograIi dkknlarinin bos vitrinlerinde, kgit oynayan issizlerle tikis tikis
kalabalik ayhanelerin buzlu camlarinda, karla kapli bos meydanlarda daha sonra hep
grecegi tuhaI ve gl bir yalnizlik duygusuydu. Sanki burasi herkesin unuttugu bir yerdi ve
kar sessizce dnyanin sonuna yagiyordu.
Sabah Ka'nin talihi yaver gitti ve herkesin merak edip elini sikmak isteyecegi Istanbullu nl
bir gazeteci gibi karsilandi; vali muavininden en yoksuluna kadar herkes ona kapisini aip
konustu. Ka'yi Karslilara yz yirmi satisli Serhat Sehir Gazetesi'ni ikaran, bir zamanlar
Cumhuriyet gazetesine yerel haberler yollayan (ogu yayimlanmazdi) Serdar Bey tanitti. Ka
sabah otelinden ikar ikmaz ilk is "yerel muhabirimiz" diye Istanbul'dan adi verilen bu eski
gazeteciyi gazetesinin kapisinda bulmus, btn Kars'i tanidigini hemen anlamisti. Kars'ta
geirecegi gn boyunca Ka'ya yzlerce kere sorulacak soruyu Serdar Bey sordu ilk.
"Serhat sehrimize hosgeldiniz stat. Ama burada ne isiniz var?"
Ka seimleri izlemeye ve intiharci kizlar hakkinda belki bir yazi yazmaya geldigini syledi.
"Intiharci kizlar Batman'daki gibi abartiliyor," dedi gazeteci, Emniyet Mdr Yardimcisi
Kasim Bey'e ikalim. Ne olur ne olmaz, geldiginizi bilsinler."
Kasabaya gelen yabancilarin gazeteci de olsalar polise bir grnmeleri ta 1940'lardan gelen
bir tasra aliskanligiydi. Yillar sonra lkesine geri dnen bir siyasal srgn oldugu ve hi
konusulmasa da PKK'li gerillalarin varligi bir sekilde hissedildigi iin Ka karsi ikmadi.
Agir agir yagan karin altinda Yemis Hali'nden, sira sira nalburlarin ve yedek paracilarin
dizildigi Kzim Karabekir Caddesi'nden, hznl issizlerin televizyona ve yagan kara baktigi
ayhanelerin, kocaman kasar peyniri tekerlerinin sergilendigi mandira dkknlarinin nnden
yryp btn sehri aprazlamasina on bes dakikada getiler.
Serdar Bey yolda durup Ka'ya eski belediye baskaninin vuruldugu kseyi gsterdi bir ara. Bir
sylentiye gre basit bir belediye sorunu, kaak bir balkonun yikilmasi yznden vurulmustu
baskan. Katil, cinayetten sonra katigi kyndeki evinin samanliginda silahiyla birlikte
olaydan gn sonra yakalanmisti. Bu gn boyunca o kadar ok dedikodu yapilmisti ki
suu onun isledigine nce kimse inanmamis, cinayet nedeninin bu kadar basit olmasi hayal
kirikligi yaratmisti.
Kars Emniyet Mdrlg Ruslardan ve Ermeni zenginlerinden kalan ve ogu devlet binasi
olarak kullanilan eski tas yapilarin siralandigi Faikbey Caddesi boyunca uzanan katli, uzun
bir binaydi. Emniyet mdr yardimcisini beklerlerken Serdar Bey Ka'ya islemeli yksek
tavanlari gsterip binanin 18771918 Rus dnemi sirasinda zengin bir Ermeni'nin kirk odali
konagi, daha sonra da bir Rus hastanesi oldugunu syledi.
Bira gbekli Emniyet Mdr Yardimcisi Kasim Bey koridora ikip onlari odasina aldi. Ka
onun, Cumhuriyet gazetesini solcu buldugu iin okumadigini, Serdar Bey'in birisini sairligi
yznden vmesinin onda olumlu bir etki yapmadigini, ama Kars'in en ok satan yerel
gazetesinin sahibi oldugu iin ondan ekindigini de hemen anladi. Serdar Bey'in sz bitince
"Koruma ister misiniz?" dedi Ka'ya.
"Nasil?"
"Yaniniza bir sivil adamimizi veririm. Rahat edersiniz."
"Buna ihtiyacim var mi?" dedi Ka doktorun artik bastonla yrmesini nerdigi hastanin
telasiyla.
"Sehrimiz huzurlu bir yerdir. Blc terristleri kovaladik. Ama ne olur ne olmaz."
"Kars huzurlu bir yerse ihtiyacim yok," dedi Ka. iinden emniyet mdr yardimcisinin sehrin
huzurlu bir yer oldugunu bir kere daha belirtmesini istedi, ama Kasim Bey bu sz
tekrarlamadi.
Ilk olarak sehrin kuzeyindeki en yoksul mahallelere, Kalealti'na ve Bayrampasa'ya gittiler.
Hi durmamacasina yagan karin altinda erdar Bey tas, briket ve oluklu kaplama malzemesiyle
yapilmis gecekondularin kapilarini vuruyor, aan kadinlara evin erkegini soruyor, kendisini
tanirlarsa gven verici bir edayla bu nl gazeteci arkadasin seim vesilesiyle Istanbul'dan
Kars'a geldigini, ama yalniz seimleri degil, Kars'in sorunlarini, kadinlarin neden intihar
ettiklerini de yazacagini, dertlerini anlatirlarsa Kars iin de iyi olacagini sylyordu. Bazilari
onlari ayiek yagi dolu tenekeler, kutu kutu sabunlar, ya da biskvi ve makarna kolileriyle
gelen baskan adaylari sanip seviniyorlardi. Merak ve misaIirperverlikle onlari ieri almaya
karar verenler nce Ka'ya havlayan kpekten korkmamasini sylyorlardi. Bazilari da bunu
yillardir sren polis baskinlarinin, aramalarin bir yenisi sanip kapiyi korkuyla aiyor,
gelenlerin devletten olmadigina hkmedince de sessizlige brnyorlardi, intihar eden
kizlarin aileleri ise (Ka kisa srede alti vakayi grenebilmisti) kizlarinin hibir sikyeti
olmadigini, olaya ok sasirip ok zldklerini sylyorlardi hep.
Toprakla veya makine halisiyla kapli, avu ii kadar, buz gibi odalarda eski divanlarin, egri
sandalyelerin zerinde, evden eve getike sayilari artiyormus gibi gelen ve hepsi kirik plastik
oyuncaklar (arabalar, tek kolu kopmus bebekler), siseler ve bos ila ve ay kutulariyla itiserek
oynayan ocuklarin arasinda, isinsin diye srekli karistirilan odun sobalarinin, kaak
cereyanla beslenen elektrik sobalarinin ve sessiz ama srekli aik televizyonlarin karsisinda
Kars'in bitip tkenmeyen dertlerini, yoksullugunu, isten atilanlarin ve intiharci kizlarin
hikyelerini dinlediler. Ogullarinin issiz olmasina, hapise dsmesine aglayan analar, gnde on
iki saat hamamda alisip sekiz kisilik ailesini zor doyuran tellaklar, ay masraIi yznden
ayhaneye gidip gitmemek konusunda takintili issizler, talihlerinden, devletten, belediyeden
yakinarak kendi hikyelerini, memleketin ve devletin derdi gibi anlattilar Ka'ya. Btn bu
hikyelerin ve Ikenin bir noktasinda, pencerelerden ieri vuran beyaz isiga ragmen, Ka girip
iktigi evlere sanki bir esit alacakaranligin ktgn, esyalarin biimlerini ayirdetmekte
zorlandigini hissediyordu. Dahasi gzlerini disarida yagan kara evirmeye zorlayan ayni
krlk, sanki bir tl perde, bir esit kar sessizligi seklinde beynine iniyor, akli ve haIizasi artik
yoksulluk ve seIalet hikyelerine direniyordu.
Gene de dinledigi intihar hikyelerinin hibirini lmne kadar aklindan ikaramadi.
Hikayelerdeki yoksulluk, aresizlik, anlayissizlik degildi Ka'yi bu kadar sarsan. Kizlarini
srekli dverek ezen, sokaga ikmasina bile izin vermeyen ana babalarin anlayissizligi,
kiskan kocalarin baskisi ve parasizlik da degildi. Ka'yi asil korkutan ve sasirtan sey
intiharlarin siradan gnlk hayatin iine, habersiz, trensiz, birdenbire girivermesiydi.
Yasli bir ayhane sahibi ile zorla nisanlandirilmak zere olan bir kiz mesela, her aksam
yaptigi gibi annesi, babasi, kardesi ve babaannesiyle birlikte aksam yemegini yemis, kirli
tabaklari kardesleriyle her zamanki gibi glsp ve ekiserek topladiktan sonra, tatli getirmek
iin gittigi mutIaktan baheye ikmis, pencereden annesiyle babasinin odasina girip babasinin
av tIegiyle kendini vurmustu. Silah sesinden sonra yatak odasinda mutIakta sandiklari
kizlarinin kanlar iinde kivranan gvdesini bulan anne babasi onun neden intihar ettigini hi
anlayamadiklari gibi, mutIaktan yatak odasina gemesine de akil erdirememislerdi. On alti
yasindaki bir baska kiz, her aksamst yaptigi gibi, televizyonda hangi kanal izlenecek ve
kumanda aletini kim tutacak diye iki kardesiyle sasaa basbasa kavga etmis, onlari ayirmaya
gelen babasindan iki sert tokat yedikten sonra, odasina girip koca bir sise tarim ilaci Mortalin'i
gazoz ier gibi kaIasina dikmisti. Bir baskasi on bes yasinda severek evlendigi, alti ay nce
bir ocugunu dogurdugu issiz ve ezik kocasindan yedigi dayaklardan ylesine yilmisti ki,
olagan bir kavga sonrasi mutIaga girip kapisini kilitlemis, ieride ne yaptigini anladigi iin
kapiyi kirmaya alisan kocasinin bagirislarina ragmen daha nceden hazirladigi kanca ve iple
bir hamlede kendisini asmisti.
Btn bu hikyelerde hayatin siradan akisi ile lm arasindaki geisin Ka'yi byleyen bir
hizi ve umutsuzlugu vardi. Tavana akilan kancalar, kursunlari nceden yerlestirilen silahlar,
yan odadan yatak odasina getirilen ila siseleri intiharci kizlarin intihar Iikrini uzun zamandir
ilerinde tasidiklarini kanitliyordu.
Kizlarin, gen kadinlarin birdenbire intihar etmeye baslamalari Kars'tan yzlerce kilometre
uzakliktaki Batman'da ortaya ikmisti ilk. Btn dnyada erkek intiharlari kadin intiharlarinin
drt kati olmasina ragmen Batman'da intihar eden kadinlarin erkeklerden kat Iazla
olmasi ve intihar oraninin dnya ortalamasinin drt katina ikmasi nce Ankara'da Devlet
Istatistik Enstits'ndeki aliskan bir gen memurun dikkatini ekmis, onun bir gazeteci
arkadasinin Cumhuriyet gazetesinde yayimladigi kk haberle ise Trkiye'de kimse
ilgilenmemisti. Olayi gazeteden okuyup ilgilenen Alman ve Fransiz gazetelerinin Trkiye
temsilcileri Batman'a gidip yaptiklari rportajlari lkelerinde yayimlayinca Trk gazeteleri de
intiharlari nemsemis, yerli yabanci pek ok gazeteci sehre gelmisti. Olayla ilgilenen devlet
grevlilerinin grsne gre bu ilgi ve yayinlar kimi kizlari intihara daha da ok zendirmisti.
Ka'nin konustugu vali muavini Kars'taki intiharlarin istatistiksel olarak Batman dzeyine
ulasmadigini, intiharci kizlarin aileleriyle grslmesine "simdilik" karsi olmadigini syledi
ve onlarla konusurken "intihar" kelimesini ok sik kullanmamasini, olayi da Cumhuriyet
gazetesinde abartarak vermemesini rica etti. Intiharlar konusunda uzmanlasmis psikolog,
polis, savci ve Diyanet Isleri grevlilerinden olusan bir heyet Batman'dan Kars'a gelmek iin
hazirliklara baslamis, Diyanet Isleri'nin bastirdigi "Insan Allah'in Bir Saheseridir ve Intihar
Bir KIrdr" yazan intihar karsiti aIisler simdiden asilmis, ayni baslikli dini brosr de
dagitilmak zere valilige gelmisti. Ama vali muavini bu nlemlerin Kars'ta yeni baslayan
intihar salginini durduracagindan emin degildi; "nlemlerin" tam tersi bir sonu vermesinden
korkuyordu. nk pek ok kizin intihar kararini intihar haberleri kadar, intihara karsi
devletin, babalarinin, erkeklerin, vaizlerin srekli verdikleri derslere tepkiyle aldigini
dsnyordu.
"Elbette ki intiharlarin sebebi bu kizlarimizin asiri mutsuzlugu, bundan bir sphe yok,"
demisti vali muavini Ka'ya. "Ama mutsuzluk gerek bir intihar nedeni olsaydi Trkiye'deki
kadinlarin yarisi intihar ederdi." Fira biyikli, sincap suratli vali muavini, kendilerine "intihar
etme!" telkini yapan devletin, ailelerin ve dinin erkeksi sesine kadinlarin Ikelendiklerini
sylemis, bu yzden intihar karsiti propaganda yapmak iin yollanan heyetlere en azindan bir
de kadin konulmasi gerektigini Ankara'ya yazdigini Ka'ya gururla aiklamisti.
Intiharin tipki veba gibi bulasici oldugu Iikri intihar etmek iin Batman'dan Kars'a gelen bir
kizdan sonra ortaya atilmisti ilk. Kizin gleden sonra Atatrk Mahallesi'nde, karla kapli igde
agalarinin altinda bir bahede (onlari evlerine almamislardi) sigara ierek Ka'nin konustugu
dayisi, yegeninin iki yil nce gelin gittigi Batman'da sabahtan aksama kadar ev isi yaptigini,
ocugu olmuyor diye kayinvalidesi taraIindan srekli azarlandigini Ka'ya anlatmis, ama
bunlarin yeterli intihar nedeni olmadigini, kizin bu Iikri btn kadinlarin kendini ldrdg
Batman'da kaptigini, hele burada Kars'ta ailesinin yanindayken merhumenin ok mutlu
gzktgn, bu yzden tam Batman'a dnecegi sabah basucunda iki kutu uyku hapi aldigi
yazili bir mektupla yatakta lsn bulmalarinin kendilerini ok sasirttigini aiklamisti.
Intihar Iikrini Batman'dan Kars'a getiren bu kadini bir ay sonra teyzesinin on alti yasindaki
kizi taklit etmisti ilk. Ka'nin gz yasli anne babaya olayi gazeteye btn ayrintilariyla
yazmaya sz verdigi bu intiharin nedeni kizin bir gretmeninin siniIta onun bakire olmadigini
sylemesiydi. Sylentinin kisa srede btn Kars'a yayilmasindan sonra kizin szls
nisandan vazgemis, gzel kizi istetmek iin daha nceleri eve gelenlerin de ayagi kesilmisti.
Kizin anneannesi ona bu sirada "nasil olsa sen evlenmeyeceksin," demeye baslamis, bir
aksam televizyondaki dgn sahnesini hep birlikte seyrederlerken sarhos babasi aglamaya
baslayinca kiz anneannesinin kutusundan alip biriktirdigi uyku haplarini bir seIerde yutup
uyumustu (intiharin Iikri kadar, yntemi de bulasiciydi), intihar eden kizinin bakire
oldugunun otopside anlasilmasi zerine babasi dedikoduyu yayan gretmen kadar Batman'dan
gelip intihar eden akraba kizini da sulamisti. Ka'dan gazetede ikacak haberinde sulamanin
asilsiz oldugunu duyurmasini ve bu yalani ikaran gretmeni teshir etmesini istedikleri iin
kizlarinin intiharini btn ayrintilariyla anlatmislardi.
Btn bu hikyelerde Ka'yi tuhaI bir umutsuzluga dsren sey intiharci kizlarin intihar iin
kendilerine gerekli mahremiyet ve zamani ancak bulabilmeleriydi. Uyku hapiyla intihar eden
kizlar gizlice lrlerken bile odalarini bir baskalariyla paylasiyorlardi, Bati edebiyati
okuyarak, Istanbul'da Nisantasi'nda yetisen Ka, kendi intiharini her dsnsnde bunu
yapmak iin bolca zamani, yeri, kapisini gnlerce kimsenin almayacagi bir odasi olmasi
gerektigini hissederdi. Bu zgrlkle ve uyku hapi ve viskiyle agir agir icra edecegi kendi
intiharinin hayallerine her dalisinda Ka oradaki sinirsiz yalnizliktan yle korkardi ki, hibir
zaman intihari ciddi olarak dsnmezdi bile.
Intihariyla Ka'da bu yalnizlik duygusunu uyandIran tek kisi bir ay bir haIta nce kendini asan
"trbanci kiz" oldu. Baslarindaki rty ikarmadiklari iin nce derslere, sonra Ankara'dan
gelen bir emirle okul binalarina sokulmayan egitim enstitl kizlardan biriydi bu. Ailesi
Ka'nin konustugu aileler iinde en az yoksul olaniydi. Kederli babanin sahibi oldugu kk
bakkal dkkninin buzdolabindan ikarip aip uzattigi CocaCola'yi ierken Ka kizin kendini
asmadan nce intihar Iikrini hem ailesine, hem de arkadaslarina atigini grendi. Basrts
takmayi annesinden, ailesinden grmst belki kiz, ama bunu siyasal Islam'in bir simgesi
olarak benimsemeyi okuldaki yasaki yneticilerle direnisi arkadaslarindan grenmisti. Anne
ve babasinin baskilarina ragmen basrtsn ikarmayi reddettigi iin polislerce kapisindan
geri evrildigi egitim enstitsnden devamsizliktan atilmak zereydi. Bazi arkadaslarinin
direnisten vazgeip baslarini atiklarini, bazilarinin basrtsn ikarip peruk taktiklarini
grdke babasina ve arkadaslarina "hayatta hibir seyin anlami olmadigini", "yasamak
istemedigini" sylemeye baslamisti. O gnlerde hem devlete bagli Diyanet Isleri, hem
Islamcilar intiharin en byk gnahlardan biri oldugunu artik Kars'ta da el ilanlari ve aIislerle
durmadan tekrarlayip yaydiklari iin bu dindar kizin kendisini ldrebilecegi kimsenin aklinin
ucundan gememisti. Teslime adli kiz, son gecesinde Marianna adli diziyi sessizce seyretmis,
ay yapip anne ve babasina ikram etmis, kendi odasina ekilmis, abdestini alip, namazini
kilip, uzun bir sre kendi kendine dsncelere dalip dua okuduktan sonra kendisini
basrtsyle lamba kancasina asmisti.
3
Oyunuzu Allah'in partisine verin
YOKSULLUK VE TARIH
ocuklugunda Ka iin yoksulluk, avukat baba, ev kadini anne, seker kizkardes, sadik
hizmeti, mobilyalar, radyo ve perdelerin olusturdugu Nisantasi'ndaki kendi orta siniI
hayatinin ve "ev"in sinirlarinin bitip disaridaki teki dnyanin basladigi yerdi. Elle
dokunulmaz ve tehlikeli bir karanligi oldugu iin bu teki lkenin Ka'nin ocukluk
hayallerinde metaIizik bir boyutu vardi. Bu boyut hayatinin geri kalan kisminda ok Iazla
degismemesine ragmen, Istanbul'da aniden karar verdigi Kars yolculuguna ikarken neden bir
esit ocukluga dns drtsyle hareket ettigini aiklamak zor. Ka Trkiye'den uzak
olmasina ragmen Kars'in son yillarda lkenin en yoksul, en unutulmus blgesi oldugunu
biliyordu. On iki yil yasadigi FrankIurt'tan dnnce ocuklugunu paylastigi arkadaslariyla
yrdg btn o Istanbul sokaklarinin, dkknlarin, sinemalarin bastan asagi degistiklerini,
yok olduklarini, ruhlarini kaybettiklerini grmenin kendisinde ocukluk ve saIligi baska bir
yerde arama istegi uyandirdigi, bu yzden Kars yolculuguna, ocuklugunda biraktigi sinirli
bir orta siniI yoksulluguyla karsilasmak iin iktigi da sylenebilir. Nitekim ocuklugunda
kullanip bir daha Istanbul'da hi grmedigi Gislaved marka jimnastik ayakkabilariyla, Vezv
marka sobalarla, Kars hakkinda ocuklugunda grendigi ilk sey olan alti gen paradan
olusan yuvarlak Kars peyniri kutulariyla arsidaki dkknlarin vitrinlerinde karsilasinca
ylesine mutlu oluyordu ki, intihar eden kizlari bile unutup Kars'ta oldugu iin bir huzur
duyuyordu.
gleye dogru, Ka gazeteci Serdar Bey'den ayrilip Halklarin Esitligi Partisi'nin ve Alevi
Azerilerin nde gelenleriyle grstkten sonra iri taneli karin altinda sehirde tek basina
dolasti. Atatrk Caddesi'nden yryp kprleri geip, en yoksul mahallelere dogru kederle
yrrken, kpek havlamalari disinda hi bozulmayan sessizlikte uzaktaki gzkmeyen sarp
daglara, Seluklular zamanindan kalma kalenin ve tarih yikintilardan ayrilamayacak
gecekondularin zerine sanki sinirsiz bir zamana yayilarak yagan kari kendinden baska hi
kimse Iark etmiyormus gibi hissedince gzleri doldu. YusuI Pasa Mahallesi'nin salincaklari
kopuk, kaydiraklari kirik parkinin yanibasindaki bos bir alanda, bitisikteki kmr deposunu
aydinlatan yksek lambalarin isiginda Iutbol oynayan lise agindaki genleri seyretti.
ocuklarin karda hizi kesilen bagirismalarini, kIrlesmelerini dinlerken, yksek lambalarin
soluk sari isigi ve yagan karin altinda dnyanin bu ksesinin her seyden uzakligini ve
inanilmaz issizligini ylesine gle hissetti ki, iinde Allah dsncesi belirdi.
Bu ilk anda bir dsnceden ok bir resimdi, ama bir mzede aceleyle odalari gezerken
dsncesizce bakip, sonra hatirlamaya alistika gzlerinin nnde bir trl
canlandiramayacagi bir resim gibi belirsizdi. Bir resimden ok bir an belirip kaybolan bir
duyumdu ve Ka'nin bunu ilk yasayisi degildi.
Ka, Istanbul'da cumhuriyeti laik bir ailede yetismis, ilkokuldaki din derslerinin disinda hibir
Islami egitim almamisti. Son yillarda ara ara iinde simdikine benzer hayaller belirince ne
telasa kapiliyor, ne de kipirtinin pesinden gitmek iin sairce bir drt duyuyordu. En Iazla,
dnyanin seyredilecek gzel bir yer oldugu dsncesi iyimserlikle iine doguyordu.
Isinmak ve biraz kestirmek iin dndg otel odasinda Istanbul'dan getirdigi Kars tarihiyle
ilgili kitaplari bu mutluluk duygusuyla karistirdi ve gn boyunca dinledikleriyle,
ocuklugunun masallarini hatirlatan bu tarih aklinda birbirine karisti.
Bir zamanlar Kars'ta, Ka'ya uzaktan da olsa kendi ocukluk yillarini hatirlatan konaklarda
balolar veren, gnler sren davetler dzenleyen zengin bir orta siniI yasamisti. Bu insanlar
glerini Kars'in bir zamanlar Grcistan, Tebriz, KaIkaslar ve TiIlis yolu zerinde
olmasindan, ticaretten, sehrin son yzyilda yikilan iki byk imparatorlugun Osmanli
Devleti'nin ve arlik Rusyasi'nin nemli bir u noktasi olmasindan ve daglar arasindaki bu
yeri korusunlar diye imparatorluklarin yerlestirdigi byk ordulardan aliyorlardi. Osmanli
zamaninda esit esit milletin, mesela bin yil nce diktikleri kiliselerin bazilari hl btn
hasmetiyle duran Ermenilerin, Mogollardan ve Iran ordularindan kaan Acemlerin, Bizans ve
Pontus devletinden kalma Rumlarin, Grclerin, Krtlerin, her tr erkez kavminin yasadigi
bir yerdi burasi. 1878'de bes yz yillik kalenin Rus ordularina teslim olmasindan sonra
Mslmanlarin bir kismi srlms, ama sehrin zenginligi ve karmasasi srmst. Rus
dneminde kale yamalarindaki Kalealti Mahallesi'ndeki pasa konaklari, hamamlar ve
Osmanli yapilari gerilerken Kars ayinin gneyindeki dzlkte arin mimarlari birbirlerine
paralel bes ana caddeyle onlari hibir Dogu sehrinde grlmeyecek bir dzenle dimdik kesen
sokaklardan olusan ve hizla zenginlesen yeni bir sehir yapmislardi. ar III. Aleksandr gizli
sevgilisiyle bulusup ava ikmak iin geldigi bu sehir Ruslarin gneye, Akdeniz'e inme ve
ticaret yollarini ele geirme tasarilarina uygun olarak byk mali desteklerle yeniden
kurulmustu. Yirmi yil nce Kars'a geldiginde Ka'yi byleyen; sokaklari, iri parke taslari ve
Trkiye Cumhuriyeti'nce dikilmis igde ve kestane agalariyla bu hznl sehir olmustu;
milliyetilik ve kabile savaslariyla ahsap yapilan tamamen yakilip yikilmis olan Osmanli sehri
degil.
Bitip tkenmez savaslar, kiyimlar, toplu katliamlar ve isyanlardan, sehrin Ermeni, Rus ve
hatta bir ara Ingiliz ordularinin eline gemesinden, kisa bir dnem Kars'in bagimsiz bir devlet
olmasindan sonra, Istasyon Meydani'na heykeli dikilecek olan Kzim Karabekir
ynetimindeki Trk ordusu 1920 Ekim'inde sehre girmisti. Kars'i kirk yil sonra yeniden ele
geiren Trkler sehrin ar yapisi bu yeni planini benimseyip buraya yerlesmisler, arlarin
sehre getirdigi kltr de Cumhuriyet'in Batililasmaci heyecanina uygun dstg iin ilk
basta benimsemisler ve Ruslarin atigi bes caddeye, askerden baska byk bilmedikleri iin
Kars tarihindeki bes byk pasanin adini vermislerdi.
Halk Partili eski belediye baskani MuzaIIer Bey'in gururla ve Ikeyle anlattigi Batililasmaci
yillardi bunlar. Halkevlerinde balolar verilir, Ka'nin sabah zerinden geerken yer yer
paslanip rdgn grdg demir kprnn altinda buz pateni yarismalari yapilir, Kral
Oedipus'un trajedisini oynamak iin Ankara'dan gelen tiyatrocular daha Yunanla savasin
zerinden yirmi yil gememesine ragmen Kars'in cumhuriyeti orta siniIi taraIindan coskuyla
alkislanir, krk yakali paltolar giyen eski zenginler gller, yaldizlarla sslenmis saglikli
Macar atlarinin ektigi kizaklarla gezintilere ikar, Iutbol takimina destek olmak iin Millet
Bahesi'nde akasya agalarinin altinda verilen balolarda, piyano, akordeon ve klarnetler
esliginde en son danslar yapilir, yazlari kisa kollu elbiseler giyen Kars kizlari sehrin iinde
bisikletleriyle rahatlikla gezebilir, genler kislari buz pateniyle liseye giderken ceketlerinin
iine cumhuriyet heyecani tasiyan pek ok lise grencisi gibi papyon kravat takarlardi.
Avukat MuzaIIer Bey lise yillarinda taktigi o papyon kravati yillar sonra belediye baskan
adayi olarak geri dndg Kars'ta seim heyecani sirasinda yeniden takmak isteyince partili
arkadaslari bu "zppe" seyinin oy kaybina neden olacagini sylemisler, ama o dinlememisti.
Bitip tkenmez kislarin ekip gitmesiyle sehrin kmesi, Iakirlesmesi, mutsuzlasmasi
arasinda bir iliski vardi sanki. Eski belediye baskani gemis gzel kislar hakkinda bu yorumu
yaptiktan ve Ankara'dan gelen ve Yunan oyunlari sahneleyen yzleri pudrali yari iplak
tiyatroculardan sz ettikten sonra sz 1940'larin sonunda aralarinda kendisinin de yer aldigi
genlerce Halkevi'nde sahnelenen bir inkilapi piyese getirmisti. "Bu eserde kara arsaI
ierisindeki bir gen kizimizin uyanisi ve sonunda basini aip sahnede arsaIini yakmasi
anlatiliyordu" demisti. 1940'larin sonunda piyes iin gerekli bir kara arsaIi btn Kars'ta her
yere haber saldiklari halde bulamadiklan iin teleIon edip Erzurum'dan getirtmislerdi.
"Simdiyse arsaIlilar, basrtller, trbanlilar dolduruyor Kars sokaklarini," diye eklemisti
MuzaIIer Bey. "Baslarinda siyasal Islam'in simgesi o bayrakla derslere giremedikleri iin
intihar ediyorlar."
Ka siyasal Islam'in ykselisi ve trbanci kizlar konusuyla Kars'ta her karsilasmasinda oldugu
gibi iinde ykselen sorulari sormadan sustu. Tipki 1940'ta Kars'ta tek bir arsaIli kadin
olmamasina ragmen atesli genlerin arsaI karsiti bir msamere oynamasinin zerinde
durmadigi gibi. Gn boyunca sehrin sokaklarinda gezerken grdg basrtl ya da arsaIli
kadinlara da dikkat etmemisti Ka, nk sokaklardaki basrtl kadinlarin sikligina bakip
hemen siyasal sonular ikarabilen laik aydinlarin bilgi ve aliskanliklarini bir haItada
edinememisti. stelik ocuklugundan beri sokaklardaki basrtl, kapali kadinlara dikkat
etmezdi hi. Ka'nin ocuklugunu geirdigi Istanbul'un Batililasmis evrelerinde basrts
takan bir kadin ya mahalleye zm satmak iin Istanbul'un civarindan, mesela Kartal'daki
baglardan gelen biri olurdu, ya stnn karisi, ya da asagi siniIlardan bir baskasi.
Ka'nin yerlestigi Karpalas Oteli'nin eski sahipleri konusunda ise ben daha sonra ok hikye
dinledim: arin Sibirya yerine daha haIiI bir srgne yolladigi Bati hayrani bir niversite
proIesr, sigir ticareti yapan bir Ermeni, Rumlar iin yetimler evi... Ilk sahibi kim olursa
olsun, bu yz on yillik bina dnemin diger Kars yapilari gibi, duvar ilerine yerlestirilen ve
drt cephesi ayni anda drt odayi isitabilen pe denen sobalar kurularak yapilmisti. Ama
Cumhuriyet dneminde Trkler bu Rus sobalarinin hibirini alistiramadigi iin evi otele
eviren ilk Trk sahibi, avluya ailan giris kapisinin nne kocaman pirin bir soba
yerlestirmis, daha sonra da odalara kaloriIer takilmisti.
Ka yatagina uzanip hayallere dalmisken kapisi vuruldu, paltosuyla yattigi yerden kalkip ati.
Btn gnn sobanin karsisinda televizyon seyrederek geiren katip Cavit, Ka'ya anahtarini
verirken unuttugu seyi sylyordu.
"Demin unuttum, Serhat Sehir Gazetesi sahibi Serdar Bey acele sizi bekliyor."
Birlikte lobiye indiler. Ka tam ikiyordu ki bir an durakladi: Ipek tezghin yanina ailan
kapidan ieri girmisti ve Ka'nin hayal ettiginden ok daha gzeldi. Ka kadinin niversite
yillarindaki gzelligini hatirladi hemen. Bir telasa kapildi. Evet, tabii, bu kadar gzeldi,
Istanbullu birer Batililasmis burjuva gibi nce el sikistilar ve haIiI bir kararsizliktan sonra
baslarini ileri uzatip vcutlarinin alt kisimlarini birbirlerine yaklastirmadan sarilip pstler.
"Gelecegini biliyordum," dedi Ipek gvdesini biraz uzaklastirip Ka'yi sasirtan bir aiklikla.
"Taner teleIon edip syledi." Gzlerinin iine dogrudan bakiyordu Ka'nin.
"Belediye seimleri ve intiharci kizlar iin geldim."
"Ne kadar kalacaksin?" dedi Ipek. "Asya Oteli'nin yaninda Yeni Hayat Pastanesi var.
Babamla mesgulm simdi. Bir buukta orada oturup konusalim."
Istanbul'da mesela Beyoglu'nda degil de Kars'ta cereyan ettigi iin btn bu sahnede bir
tuhaIlik oldugunu hissediyordu Ka. Telasinin ne kadari Ipek'in gzelligindendi ikaramadi.
Sokaga ikip kar altinda bir sre yrdkten sonra Ka, iyi ki bu paltoyu almisim, diye
dsnd.
Gazeteye yrrken duygularin ayni sasmaz kesinligiyle yregi, aklinin asla itiraI etmeyecegi
iki seyi daha syledi ona: Birincisi: Ka FrankIurt'tan Istanbul'a, annesinin cenazesine
yetisebilmek kadar on iki yalniz yildan sonra evlenecegi bir Trk kizi bulmak iin de gelmisti,
ikincisi; Ka Istanbul'dan Kars'a bu evlenilecek kizin Ipek olduguna gizli gizli inandigi iin
gelmisti.
Bu ikinci dsnceyi sezgisi kuvvetli bir dostu ona syleseydi Ka onu hibir zaman
aIIetmeyecegi gibi, bu ihtimalin dogrulugu yznden hayati boyunca kendini utanla sulardi
da. Ka kisisel mutlulugu iin insanin hibir sey yapmamasinin en byk mutuluk olduguna
kendini inandirmis ahlakilardandi. stelik ok az tanidigi birisini evlenmek niyetiyle
aramakla Batili sekin okuryazarligini bagdastiramazdi hi. Bunlara ragmen Serhat Sehir
Gazetesi'ne geldiginde bir huzursuzluk duymuyordu. nk, Ipek ile ilk karsilasmalari,
Istanbul'dan gelirken otobste kendine bile Iark ettirmeden hayal ettiginden de iyi gemisti.
Serhat Sehir Gazetesi Ka'nin otelinden bir sokak asagida Faik Bey Caddesi'ndeydi ve yazi
isleri ve matbaanin kapladigi toplam alan Ka'nin kk otel odasindan biraz bykt. zerine
Atatrk resimleri, takvimler, kartvizit ve dgn davetiyesi rnekleri, Kars'a gelmis devlet
bykleri ve nl Trklerle Serdar Bey'in ektirdigi IotograIlar, ve gazetenin kirk yil nce
ikarilmis ilk sayisinin ereveli resminin asildigi bir tahta blmeyle kk oda ikiye
ayrilmisti. Arkada yz on yil nce Leipzig'de Baumann Iirmasinca yapilmis, Hamburg'da
eyrek yzyil alisip ikinci mesrutiyetten sonraki nesriyat zgrlg dneminde 1910'da
Istanbul'a satilmis, orada kirk bes yil alistiktan sonra hurdaya ayrilacakken 1955'te Serdar
Bey'in rahmetli babasinca trenle Kars'a getirilmis sallama pedalli, elektrikli bir tipo makine
hos bir grltyle alisiyordu. Bir parmagini tkrkledigi sag eliyle makineyi bos kgitla
besleyen Serdar Bey'in yirmi iki yasindaki oglu basilmis gazeteyi toplama sepeti on bir yil
nce bir kardes kavgasinda kirildigi iin sol eliyle hnerle topluyor, bu arada kasla gz
arasinda Ka'ya bir selam bile verebiliyordu. Kardesi gibi babasina degil, Ka'nin ninda
hayalinde canlandirdigi ekik gzl, ay yzl, kisa boylu ve sisman anneye benzeyen ikinci
ogul boyadan simsiyah bir tezgha yzlerce gze blnms sayisiz kk ekmecenin basina
boy boy kursun harIler, kaliplar, kliseler arasina oturmus, gn sonrasinin gazetesi iin bu
dnyadan vazgemis bir hattatin sabri ve zeniyle elle reklam diziyordu.
"Dogu Anadolu basininin ne sartlarda yasama mcadelesi verdigini gryorsunuz," dedi
Serdar Bey.
Ayni anda elektrikler kesildi. Matbaa makinesi durup dkkn sihirli bir karanliga gmlnce
Ka disarida yagan karin gzel beyazligini grd.
"Ka tane olmustu?" diye sordu Serdar Bey. Mumu yakip Ka'yi n kisimdaki yazihanenin bir
sandalyesine oturttu.
"Yz altmis baba."
"Elektrik gelince yz kirk yap, bugn tiyatrocu misaIirlerimiz var."
Serhat Sehir Gazetesi Kars'ta yalnizca bir yerde, Millet Tiyatrosu'nun karsisinda, gnde yirmi
kisinin ugrayip aldigi bayide satiliyordu, ama Serdar Bey'in gururla syledigi gibi aboneler
sayesinde toplam satis yz yirmiydi. Bu abonelerin iki yz Serdar Bey'in arada bir
basarilari yznden vmek zorunda oldugu Kars'taki devlet daireleri ve isyerleriydi. Geri
kalan seksen abone ise Kars'i terk edip Istanbul'a yerlestikleri halde sehirle ilgisini kesmemis,
devlette szleri dinlenir "nemli ve namuslu" kisilerdi.
Elektrikler geldi ve Ka, Serdar Bey'in alninda disari Iirlamis Ikeli bir damar grd.
"Bizden ayrildiktan sonra yanlis insanlarla grstnz, serhat sehrimiz hakkinda yanlis
bilgiler aldiniz," dedi Serdar Bey.
"Nerelere gittigimi nasil biliyorsunuz?" dedi Ka.
"Polis tabii sizi takip ediyordu," dedi gazeteci. "Biz de meslek icabi bu telsizden polisin
konusmalarini dinleriz. Gazetemizde ikan haberlerin yzde doksanini bize Kars Valiligi ve
Emniyet verir. Herkese Kars'in neden bu kadar geri ve Iakir kaldigini, kizlarimizin neden
intihar ettigini sordugunuzu btn emniyet biliyor."
Ka, Kars'in neden bu kadar Iakir dstg konusunda pek ok aiklama dinlemisti. Soguk
savas yillarinda Sovyetler'le olan ticaretin azalmasi, gmrk kapilarinin kapatilmasi,
1970'lerde sehre hakim olan komnist etelerin zenginleri tehdit edip kairmasi, biraz
sermaye biriktiren btn zenginlerin Istanbul'a Ankara'ya gitmesi, devletin ve Allah'in Kars'i
unutmasi, Trkiye'nin Ermenistan ile bitip tkenmez kavgalari gibi...
"Ben size isin dogrusunu sylemeye karar verdim," dedi Serir Bey.
Yillardir hissetmedigi bir akil berrakligi ve iyimserlikle Ka asil konunun utan oldugunu
anladi hemen. Almanya'da kendisi iin de yillarca asil konu bu olmustu hep, ama utancini
kendinden saklamisti Ka simdi iindeki mutluluk umudu yznden bu geregi kabul
edebiliyordu.
"Biz burada eskiden hepimiz kardestik," dedi Serdar Bey bir sir verir gibi. "Fakat son yillarda
herkes ben Azeriyim, ben Krt'm, ben Terekemeyim, demeye basladi. Elbette burada her
milletten insan vardir Terekemeler, Karapapak da deriz, Azerilerin kardesidir. Krtler, biz
asiret deriz, eskiden Krtlgn bilmezdi. Osmanli'dan kalma yerli de 'ben yerliyim!' deyip
gururlanmazdi, Trkmenler, PosoIlu Lazlar, arin Rusya'dan srdg Almanlar, hepsi vardi
da kimse kim olduguyla gururlanmazdi. Btn bu gururu Trkiye'yi blp yikmak isteyen
komnist TiIlis radyosu yaydi. Simdi herkes daha Iakir ve daha gururlu."
Ka'nin etkilendigine karar verince Serdar Bey bir baska konuya geti. "Dinciler kapi kapi
dolasiyorlar, takimlar halinde evinize misaIir geliyorlar, kadinlara, kap kaak, tencere,
portakal sikma makinesi, kutularla sabun, bulgur, deterjan veriyorlar, yoksul mahallelerinde
hemen dostluklar, kadin kadina yakinliklar kuruyorlar, ocuklarin omuzlarina engelli igneyle
altin takiyorlar. Oyunuzu Allah'in partisi dedikleri ReIah Partisi'ne verin, diyorlar, basimiza
gelen bu yoksulluk, bu seIalet Allah'in yolundan uzak dstgmz iindir, diyorlar.
Erkeklerle erkekler, kadinlarla kadinlar konusuyor. Gururu kirik, Ikeli issizlerin gvenini
kazaniyorlar, aksam tencerede ne kaynatacagini bilmeyen issiz karilarini sevindiriyor, sonra
yeni hediyeler vaat edip kendilerine oy vermeye yemin ettiriyorlar. Yalniz sabah aksam
asagilanan en yoksullarla issizlerin degil, karinlarina gnde ancak bir sicak orba giren
niversite grencilerinin, amelelerin, hatta esnaIin bile saygisini kazaniyorlar, nk
herkesten daha aliskan, drst ve alakgnlller."
Serhat Sehir Gazetesi'nin sahibi, ldrlen eski baskanin "modern degil" diye Iaytonlari
kaldirmaya kalktigi iin degil, (ldrldg iin bu girisimi yarida kalmisti sadece), asil
rsvet ve yolsuzluk yznden herkesin neIretini ektigini syledi. Ama eski kan davalari,
etnik ayrimcilik ve milliyetilik yznden blnen ve birbirleriyle yikici bir rekabete giren
sag ve sol cumhuriyeti partilerin hibiri belediye baskanligi iin gl bir aday
ikaramiyordu. "Bir tek Allah'in partisinin adayinin namusuna gveniliyor," dedi Serdar Bey.
"O da otelinizin sahibi Turgut Bey'in kizi Ipek Hanim'in eski kocasi Muhtar Bey'dir. Biraz
akilsizdir, ama Krt'tr. Krtler burada nIusun yzde kirki. Belediye seimini Allah'in partisi
kazanacak."
Daha da yogunlasarak yagan kar Ka'da gene bir yalnizlik duygusu uyandiriyor, Istanbul'da
yetisip yasadigi evrelerin ve Trkiye'deki Batililasmis hayatin sonuna gelindigi korkusu bu
yalnizliga eslik ediyordu, Istanbul'dayken btn ocuklugunu geirdigi sokaklarin tahrip
edildigini, kiminde arkadaslarinin oturdugu yzyil basindan kalma btn o eski ve zariI
binalarin yikildigini, ocuklugunun agalarinin kuruyup kesildigini, sinemalarin on yilda
kapatilip sira sira dar ve karanlik konIeksiyoncu dkknlarina evrildigini de grmst. Bu
yalniz btn ocuklugunun degil, bir gn tekrar Istanbul'da yasama hayalinin de sonu
anlamina geliyordu. Trkiye'ye kuvvetli bir seriati iktidar yerlesirse kizkardesinin basini
rtmeden sokaga bile ikamayacagi da geldi aklina. Ka Serhat Sehir Gazetesi'nin neon
lambalarindan vuran isiginda bir masaldaki gibi iri tanelerle yavas yavas yagan kara bakip
Ipek ile FrankIurt'a dndklerini hayal etti. Simsiki sarindigi kl rengi paltoyu satin aldigi
KauIhoI'ta kadin ayakkabilarinin oldugu ikinci katta birlikte alisveris ediyorlardi.
"Her sey Trkiye'yi Iran'a benzetmek isteyen uluslararasi Islamci hareketin bir parasi.
"Intiharci kizlar da mi yle?" dedi Ka.
"Onlarin da ne yazik ki kandirildigi konusunda ihbarlar aliyoruz, ama kizlar daha da tepki
duyar da intiharlar daha da artar diye, sorumlulugumuz geregi yazmiyoruz bunlari. Namli
Islamci terrist Lacivert sehrimizde diyorlar. Trbanci, intiharci kizlara akil vermek iin."
"Islamcilar intihara karsi degil mi?"
Serdar Bey cevap vermedi buna. Matbaa makinesi durup odada bir sessizlik baslayinca Ka
disarida yagan inanilmaz kari seyretti. Az sonra Ipek'i grecegi iin gittike artan huzursuzluk
ve korkuya karsi Kars'in dertleriyle dertlenmek birebirdi. Ama Ka simdi artik yalnizca Ipek'i
dsnerek pastanedeki bulusmaya kendini hazirlamak istiyordu, nk saat biri yirmi
geiyordu.
Serdar Bey byk ve iri oglunun getirdigi yeni basilmis gazetelerin birinci sayIasini zene
bezene hazirladigi bir hediyeyi sunar gibi Ka'nin nne serdi. Ka'nin yillarca edebi dergilerde
kendi adin arayip bulmaya alisik gzleri kenardaki haberi hemen Iark etti:
nl Sairimiz KA Kars'ta
Btn Trkiye'ce taninan sairimiz KA dn serhat sehrimize geldi. Kller ve Mandalina ve
Aksam Gazeteleri adli kitaplariyla btn lkenin takdirini kazanmis olan Behet Necatigil
dl sahibi gen sairimiz Cumhuriyet gazetesi adina belediye seimini izleyecek. Sair KA
uzun yillardir Almanya'nin FrankIurt sehrinde Bati siirini tetkik ediyordu.
"Adim yanlis dizilmis," dedi Ka. "A kk olacak." Bunu der demez pisman oldu. "Gzel
olmus," dedi bir borluluk duygusuyla.
"stat, biz de adinizdan emin olmadigimiz iin sizi aradik," dedi Serdar Bey. "Oglum, bak
oglum, siz sairimizin adini yanlis dizmissiniz," diye hi de telasli olmayan bir sesle ogullarini
azarladi. Ka bunun dizgi yanlisinin ilk Iark edilisi olmadigini sezdi. "Simdi hemen dzeltin..."
"Ne gerek var," dedi Ka. Bu seIer adinin dogru dizilmisini en byk haberin son satirinda
grd:
MILLET TIYATROSU'NDA SUNAY ZAIM GRUBUNUN ZAFER GECESI
Halki, Atatrk ve aydinlanmaci piyesleriyle, btn Trkiye'de taninan Sunay Zaim Tiyatro
Kumpanyasi'nin dn gece Millet Tiyatrosu'ndaki gsterisi byk bir ilgi ve heyecanla
karsilandi. Gece yarisina kadar sren ve vali muavini, belediye baskan vekili ve Kars'in diger
nde gelenlerin katildigi msamereler yer yer coskulu tezahrat ve alkislarla kesildi. Uzun
zamandir bylesi bir sanat slenine susamis olan Karslilar, piyesi tiklim tiklim doldurduklari
Millet Tiyatrosu'nun yanisira evlerinde de seyredebildiler. nk Serhat Kars Televizyonu iki
yillik tarihinin ilk canli yayinini gereklestirerek bu sahane gsteriyi btn Karslilara ninda
sundu. Bylece Kars'ta ilk deIa Serhat Kars Televizyonu stdyolarinin disinda canli TV
yayini yapilmis oldu. Henz bir canli yayin arabasi olmadigi iin Serhat Kars
Televizyonu'nun Halitpasa Caddesi'ndeki merkezinden Millet Tiyatrosu'ndaki kameraya kadar
iki sokak uzunlugunda bir kablo dsendi. Kardan zarar grmesin diye yardimsever Karslilar
kabloyu evlerinin ilerinden de geirdiler. (Mesela dis doktorumuz Fadil Beyler, kordonu n
balkon penceresinden alip, ta arka bahelerine vermislerdir.) Karslilar bu basarili canli
yayinin baska Iirsatlarla da tekrarlanmasini istiyorlar. Serhat Kars Televizyonu yetkilileri,
stdyo disinda yapilan bu ilk canli yayin sayesinde Kars'taki btn isyerlerinin kendilerine
reklam verdigini belirttiler. Btn serhat sehrimizin hep birlikte seyrettigi gsteride Atatrk
piyeslerden, Bati aydinlanmasinin rn tiyatro eserlerinin en gzel sahnelerinden,
kltrmz kemiren reklamlarin elestirildigi oyuncaklardan, nl milli kaleci Vural'in
maceralarindan, vatan ve Atatrk siirlerinden, sehrimizi ziyaret eden meshur sairimiz Ka'nin
bizzat okudugu "Kar" adli en son siirinden baska bir de Cumhuriyet'in ilk yillarindan kalma
Vatan yahut arsaI adli aydinlanmaci baseser yeni bir yorumla "Vatan yahut Trban" adiyla
sahnelenmistir.
"Kar adli bir siirim yok, aksam da tiyatroya gitmeyecegim. Haberiniz yanlis ikacak."
"O kadar emin olmayin. Daha olaylar gereklesmeden haberini yazdigimiz iin bizi
kmseyen, yaptigimizin gazetecilik degil, kehanet oldugunu dsnen pek ok kisi daha
sonra olaylarin tami tamina bizim yazdigimiz gibi gelismesi zerine hayretlerini
gizleyememistir. Pek ok olay sirI biz nceden haberini yaptigimiz iin gereklesmistir.
Modern gazetecilik de budur. Siz de bizim Kars'ta modern olma hakkimizi elimizden
almamak, kalbimizi kirmamak iin eminim nce 'Kar' diye bir siir yazacak, sonra gelip
okuyacaksiniz."
Seim mitinglerinin duyurulari, Erzurum'dan gelen asinin liselerde tatbik edilmeye baslandigi,
belediyenin su borlarinin tahsilini iki ay erteleyerek Karsliya bir kolaylik daha yaptigi gibi
haberler arasinda ilk anda Iark edemedigi bir baska haberi okudu Ka.
KAR YOLLARI KESTi
Iki gndr srekli yagan kar sehrimizin dnyayla btn ulasimini kesmistir. Dn sabah
kapanan Ardahan yolundan sonra gleden sonra da Sarikamis yolu tikandi. Yolgemez
mintikasinda asiri kar ve buz nedeniyle ulasima kapanan yol yznden Erzurum ynne giden
Yilmaz sirketinin otobs Kars'a geri dnd. Meteoroloji Sibirya'dan gelen soguklarin ve iri
taneli karin gn daha dinmeyecegini duyurdu. Kars, eski kislarda oldugu gibi gn kendi
yagiyla kavrulacak. Bu kendimize ekidzen vermek iin de bir Iirsattir.
Ka kalkmis ikiyordu ki Serdar Bey yerinden Iirladi, son syleyeceklerini dinletebilmek iin
kapiyi tuttu.
"Turgut Bey ve kizlari da kimbilir size kendilerine gre neler anlatacak!" dedi. "Aksamlari
dostluk ettigim gnlden insanlardir onlar, ama unutmayin: Ipek Hanim'in eski kocasi
Allah'in partisinin belediye baskan adayidir. Burada okusun diye babasiyla getirdikleri
kizkardesi KadiIe iin trbanci kizlarin en militani diyorlar. Babalari da eski komnist! Drt
yil nce Kars'in en kt gnlerinde buraya neden geldiklerini bugn btn Kars'ta tek kisi
anlayabilmis degildir."
Kendisini huzursuz edecek pek ok yeni seyi bir anda isitmesine ragmen Ka hi renk vermedi.
4
Gerekten buraya seim ve intiharlar iin mi geldin?
Ka ILE IPEK YENI HAYAT PASTANESI'NDE
Kar altinda Faikbey Caddesi'nden Yeni Hayat Pastanesi'ne yrrken grendigi kt haberlere
ragmen Ka'nin yznde belli belirsiz olsa da niye bir glmseme vardi? Kulaklarinda Peppino
di Capri'nin "Roberta"si, kendini bir Turgenyev romaninin yillardir hayalini kurdugu kadinla
bulusmaya giden romantik ve kederli kahramani gibi gryordu. Bitip tkenmez
sorunlarindan, ilkelliginden yorulup kmseyerek terk ettigi lkesini Avrupa'dan zlemle ve
sevgiyle dsleyen Turgenyev'i ve zariI romanlarini Ka severdi, ama dogruyu syleyelim:
Ipek'in hayalini Turgenyev'in romaninda oldugu gibi yillarca kurmamisti, Ipek gibi bir
kadinin hayalini kurmustu yalnizca; belki arada bir onu aklindan geirmisti. Ama kocasindan
ayrildigini grenir grenmez Ipek'i dsnmeye baslamis, simdi de Ipek'le daha derin ve
gerek bir iliski kurabilmek iin, onu yeterince hayal etmemis olmasinin eksikligini duydugu
mzik ve Turgenyev romantizmiyle kapatmak istiyordu. Ama pastaneye girip onunla ayni
masaya oturur oturmaz kaIasindaki Turgenyev romantizmini kaybetti, Ipek otelde
grdgnden de, niversite yillarinda gzktgnden de daha gzeldi. Gzelliginin gerek
olmasi, haIiIe boyanmis dudaklari, teninin solgun rengi, gzlerinin parlakligi ve insanda
hemen bir yakinlik uyandiran iten hali Ka'yi telaslandiriyordu, Ipek bir an o kadar iten
gzkt ki Ka tabii olamamaktan korktu. Kt siirler yazmaktan sonra Ka'nin hayattaki en
byk korkusu buydu.
"Yolda Serhat Kars Televizyonu'ndan Millet Tiyatrosu'na amasir ipi gerer gibi canli yayin
kordonu eken isileri grdm," dedi bir konu ama endisesiyle. Ama tasra hayatinin
eksikliklerini kmser gzkmekten ekindigi iin glmsemedi hi.
Bir sre birbirleriyle anlasmaya iyi niyetle kararli iItler gibi huzurla konusabilecekleri ortak
konular aradilar. Bir konu bitince Ipek yaraticilikla glmseyerek yenisini buluyordu. Yagan
kar Kars'in yoksullugu, Ka'nin paltosu, birbirlerini karsilikli pek az degismis bulmak, sigarayi
birakamamak, ikisinin de uzak oldgu Istanbul'da Ka'nin grdg kisiler... Ikisinin de
annesinin lms ve Istanbul'da Feriky Mezarligi'na gmlms olmasi onlari istedikleri gibi
birbirlerine yaklastirdi. Ayni burtan olduklarini anlayan kadinla erkegin birbirine yapay da
olsa duydugu yakinligin verdigi geici bir rahatlikla annelerinin hayatlarindadaki yerinden
(kisaca), Kars'in eski tren istasyonunun neden yikildigindan (daha uzun bir sre); bulustuklari
pastanenin yerinde 1967'ye kadar bir Ortodoks kilisesi oldugundan ve yikilmis kilisenin
kapisinin mzede saklanmasindan; mzedeki Ermeni katliami zel blmnden (bazi turistler
burasinin Trklerin katlettigi Ermeniler hakkinda oldugunu sanip sonra tersi oldugunu
anliyorlarmis) pastanenin yari sagir, yari hayalet tek garsonundan; Kars ayhanelerinde
issizler pahali diye iemedikleri iin kahve satilmamasindan; Ka'yi gezdiren gazetecinin ve
diger yerel gazetelerin siyasi grslerinden (hepsi askerleri ve mevcut hkmeti
destekliyorlardi); Serhat Sehir Gazetesi'nin Ka'nin cebinden ikardigi yarinki; sayisindan sz
ettiler.
Ipek gazetenin birinci sayIasini pr dikkat okumaya baslayinca Ka tipki Istanbul'da grdg
eski arkadaslari gibi onun iinde tek geregin Trkiye'nin iler acisi, seIil siyasal dnyasi
olmasindan, Almanya'da yasamayi aklinin ucundan bile geirmeyeceginden korktu. Ka
Ipek'in kk ellerine, kendisine hl sasirtici derecede gzel gelen zariI yzne uzun uzun
bakti.
"Sen hangi maddeden ka yila mahkm olmustun?" diye sordu daha sonra Ipek seIkatle
glmseyerek.
Ka syledi. Yetmislerin sonuna dogru Trkiye'de kk siyasi gazetelerde her sey
yazilabiliyor, herkes yargilanip ceza kanunundaki bu maddeden mahkm olup bundan gurur
duyuyor, ama kimse hapise girmiyordu, nk polis isi sikiya alip adreslerini degistiren
yaziisleri mdrlerini, yazarlan, evirmenleri aramiyordu. Daha sonra askeri darbe olunca ev
degistirenler de yavas yavas yakalanmaya baslamis, kendi yazmadigi ve aceleyle okumadan
yayimladigi bir siyasi makale yznden mahkm olan Ka Almanya'ya kamisti.
"Almanya'da zorlandin mi?" diye sordu Ipek.
"Beni koruyan sey Almanca grenememem oldu," dedi Ka. "Vcudum Almanca'ya direndi ve
sonunda saIligimi ve ruhumu korudum."
Birden her seyi anlatip gln olmaktan korkarak, ama Ipek'in kendisini dinlemesinden
mutlu, Ka iine gmldg sessizligin, son drt yildir siir yazamamasinin kimsenin bilmedigi
hikyesini anlatti.
"Aksamlari istasyona yakin ve FrankIurt'un damlarina bakan bir penceresi olan kk kira
dairemde geride biraktigim gn bir esit sessizlikle hatirlardim ve bu bana siir yazdirirdi.
Daha sonra Trkiye'de sair olarak biraz nlendigimi isiten Trk gmenler ve Trkleri
ekmek isteyen belediyeler, ktphaneler, nc siniI okullar, ocuklarinin Trke yazan bir
sairle tanismasini isteyen cemaatler beni siir okumaya agirmaya basladilar."
Ka FrankIurt'tan dakiklik ve dzenlerine hep hayran oldugu Alman trenlerinden birine biner,
pencerenin dumanli aynasindan cra kasabalarin narin kilise kuleleri, kayin ormanlarinin
kalbindeki karanlik ve sirtlarinda okul antalariyla evlerine dnen saglikli ocuklar geerken
gene ayni sessizligi duyar, bu lkenin dilinden hi anlamadigi iin kendini evinde hisseder,
siir yazardi. Eger siir okumak iin baska bir sehre gitmiyorsa her sabah sekizde evden ikar,
Kaiserstrasse boyunca yryp, Zeil Caddesi'ndeki belediye ktphanesine gider kitap
okurdu. "Orada bana yirmi mr yetecek kadar Ingilizce kitap vardi." Bayildigi 19. yzyil
romanlarini, Ingiliz romantik sairlerini, mhendislik tarihi ile ilgili kitaplari, mze
kataloglarini, caninin istedigi her seyi lmn ok uzak oldugunu bilen ocuklar gibi huzurla
okurdu. Belediye ktphanesinde sayIalar, evirir, eski ansiklopedilere bakar, resimli
sayIalarin nnde duraklar, Turgenyev'in romanlarini yeniden okurken kulaklarinda bir sehir
ugultusu duymasina ragmen iinde trenlerdeki sessizligi isitirdi Ka. Aksamlari yolunu
degistirip Yahudi mzesinin nnden Main Nehri boyunca ilerlerken de, haIta sonlarinda
sehrin bir ucundan br ucuna yrrken de ayni sessizligi isitirdi.
"Bu sessizlikler bir sre sonra hayatimda o kadar ok yer tutmaya basladi ki siir yazmak iin
arpismam gereken o huzursuz edici grlty artik duymaz oldum," dedi Ka. "Almanlarla
zaten hi konusmuyordum. Beni ukala, entellektel ve yari deli bulan Trklerle de aram iyi
degildi artik. Kimseyi grmyor, kimseyle konusmuyor, siir de yazmiyordum."
"Ama gazete bu aksam en son siirini okuyacagini yaziyor."
"En son siirim yok ki okuyayim."
Pastanede kendilerinden baska bir tek ta br uta pencerenin kenarindaki karanlik bir
masada oturan uIak teIek genten bir adamla ona sabirla birseyler anlatmaya alisan orta
yasli, ince ve yorgun biri vardi. Hemen arkalarindaki kocaman pencereden karanligin iine
lapa lapa yagan kara, pastanenin neonla yazilmis adindan pembemsi bir isik vuruyor,
kendilerini pastanenin uzak bir ksesinde yogun bir sohbete kaptirmis diger iki kisiyi siyah
beyaz kt bir Iilmin parasiymis gibi gsteriyordu.
"Kizkardesim KadiIe niversite imtihanlarinda ilk yil basarili olamadi," dedi Ipek. "Ikinci yil
da buradaki egitim enstitsn kazanabildi. Orada benim arkamda en uta oturan ince adam
enstitnn mdrdr. Kizkardesimi ok seven babam, annemin traIik kazasinda lmnden
sonra yalniz kalinca bizlerin yanina buraya gelmeye karar verdi. Babam yil nce buraya
geldikten sonra ben de Muhtar'dan ayrildim. Hep birlikte oturmaya basladik. llerin i
ekmeleri ve hayaletlerle kaynasan otel binamiz akrabalarimizla ortak. odasinda biz
yasiyoruz."
Ka ile Ipek arasinda niversite ve solcu rgt yillarinda herhangi bir yakinlasma olmamisti.
On yedi yasinda edebiyat Iakltesinin yksek tavanli koridorlarinda yrmeye basladiginda
Ka da pek oklari gibi Ipek'i gzelligi sayesinde hemen Iark etmisti. Ertesi yil onu ayni
rgtten sair arkadasi Muhtar'in karisi olarak grmst: ikisi de Karsliydilar.
"Muhtar, babasinin Arelik ve Aygaz bayiligini devraldi," dedi Ipek. "Buraya dndkten
sonraki yillarda ocugumuz olmadigi iin beni Erzurum'a, Istanbul'a doktorlara gtrmeye
basladi, olmadigi iin de ayrildik. Ama Muhtar yeniden evlenmek yerine dine verdi kendini."
"Niye herkes dine veriyor kendini?" dedi Ka.
Ipek bir cevap vermedi, bir sre duvardaki siyah beyaz televizyona baktilar.
"Niye bu sehirde herkes intihar ediyor?" dedi Ka.
"Herkes degil gen kizlar, kadinlar intihar ediyor," dedi Ipek. "Erkekler kendini dine veriyor,
kadinlar intihar ediyor."
"Niye?"
Ipek yle bir bakti ki, Ka sorusunda ve acele bir cevap arayisinda saygisiz, kstaha bir yan
oldugunu hissetti. Biraz sustular.
"Seim rportajim iin Muhtarla grsmeliyim," dedi Ka.
Ipek hemen kalkip kasanin yanina gitti, bir teleIon etti. "Saat bese kadar partisinin il
merkezinde," dedi dnp otururken. "Seni bekliyor."
Bir sessizlik olunca Ka telasa kapildi. Yollar kapanmamis olsaydi simdi ilk otobsle buradan
kaardi. Kars sehrinin aksamstlerine ve unutulmus insanlarina derin bir acima duydu.
Gzleri kendiliginden kara dnmst, ikisi uzun bir sre kari seyrettiler ve bunu vakitleri olan
ve hayata aldirmayan insanlar gibi yaptilar. Ka kendini ok aresiz hissediyordu.
"Gerekten buraya bu seim ve intihar yazisi iin mi geldin?" diye sordu Ipek.
"Hayir," dedi Ka. "Muhtar'dan ayrildigini Istanbul'da grendim. Seninle evlenmek iin geldim
buraya."
Bir an Ipek bu hos bir sakaymis gibi gld ama ok gemeden yz kipkirmizi kesildi. Uzun
bir sessizlikten sonra Ipek'in gzlerinden onun her seyi oldugu gibi grdgn hissetti.
"Niyetini biraz olsun saklayip bana zaraIetle yaklasacak ve benimle incelikle kiristiracak
kadar bile sabrin yok," diyordu Ipek'in gzleri. "Beni sevdigin ve zel olarak dsndgn iin
degil, bosandigimi grendigin, gzelligimi hatirladigin ve Kars'ta yasiyor olmami da bir
zayiIlik olarak grdgn iin geldin buraya."
Artik iyice utandigi arsiz mutluluk istegini cezalandirma azmiyle Ka, Ipek'in ikisi hakkinda
acimasiz bir sey daha dsndgn hayal etti: "Bizi birlestiren sey hayat hakkindaki
beklentilerimizin dsms olmasi." Ama Ka'nin hayal ettiginden bambaska bir sey syledi
Ipek.
"Ben senin iyi bir sair olacagina hep inandim," dedi. "Kitaplarin iin tebrik ederim."
Kars'taki btn ayhaneler, lokantalar ve otel salonlarinda oldugu gibi burada da duvarlara
Karslilarin vndkleri kendi daglarinin degil, Isvire Alpleri'nin manzaralari asilmisti. Az
nce onlara ay getiren ihtiyar garson yaglari ve yaldizli kgitlari soluk lambanin isiginda
parlayan rek ve ikolata dolu tepsiler arasina, kasanin yanina, yz onlara, sirti arkadaki
masalara dnk oturmus duvara asili siyah beyaz televizyonu mutlulukla seyrediyordu. Ka,
Ipek'in gzlerinden baska her seye bakmaya hazir televizyondaki Iilme odaklandi. Filmde
sarisin ve bikinili bir Trk oyuncu bir kumsalda kaiyor, iki biyikli erkek onu kovaliyordu.
Derken pastanenin ucundaki karanlik masadaki uIak teIek adam ayaga kalkti ve elindeki
silahi egitim enstitsnn mdrne tutup Ka'nin isitemedigi birseyler sylemeye basladi.
Mdr de ona cevap verirken tabancanin ates aldigini anladi sonra Ka. Bunu silahin belli
belirsiz duydugu sesinden ok, mdrn gvdesine saplanan kursunun siddetiyle sarsilarak
sandalyeden dsmesinden anladi.
Ipek de dnms Ka'nin seyrettigi sahneyi seyrediyordu simdi.
Ka'nin demin onu grdg yerde ihtiyar garson yoktu. UIak teIek adam yerinden kalkmis ve
yere dsen mdre dogru silahini tutmustu. Mdr de ona birseyler diyordu. Televizyonun
sesi aik oldugu iin ne dedigi anlasilmiyordu. UIak teIek adam mdrn gvdesine el
daha ates ettikten sonra bir anda arkasindaki bir kapidan ikip yok oluverdi. Ka onun yzn
hi grmemisti.
"ikalim," dedi Ipek. "Durmayalim burada."
"Yetisin!" diye bagirdi Ka ciliz bir sesle. "Polise teleIon edelim," dedi sonra. Ama yerinden
kipirdamamisti. Hemen sonra Ipek'in arkasindan kostu. Yeni Hayat Pastanesi'nin iki kanatli
kapisinda hizla indikleri merdivenlerde de kimse yoktu.
Bir anda kendilerini karli kaldirimda buldular ve hizla yrmeye basladilar. Ka "oradan
iktigimizi kimse grmedi" diye dsnyor, bu da onu rahatlatiyordu, nk cinayeti kendisi
islemis gibi hissediyordu. Dile getirdigi iin utan ve pismanlik duydugu evlilik istegi sanki
hak ettigi cezayi bulmustu. Kimseyle gzgze gelmek istemiyordu.
Kzim Karabekir Caddesi'nin ksesine geldiklerinde Ka pek ok seyden korkuyordu ama Ipek
ile paylastiklari bir sirlari oldugu iin aralarinda dogan sessiz yakinliktan mutluluk
duyuyordu. Halil Pasa Hani'nin kapisindaki portakal ve elma sandiklarini aydinlatan ve
hemen bitisikteki berberin aynasinda yansiyan iplak ampuln isiginda onun gzlerinde yas
grnce Ka telaslandi.
"Enstit mdr trbanli grencileri derslere sokmuyordu," dedi. "Onun iin ldrdler
zavalli adamcagizi."
"Polise anlatalim," dedi Ka bir zamanlar bunun solcularin neIret ettigi bir cmle oldugunu
hatirlayarak.
"Nasil olsa her seyi anlayacaklar. Belki de simdiden biliyorlardir bile her seyi. ReIah
Partisi'nin il merkezi yukarida ikinci katta." Ipek hanin girisini isaret etti. "Grdklerini
Muhtar'a anlat ki MIT stne gelince sasirmasin. Ayrica sunu da sylemeliyim: Muhtar
benimle yeniden evlenmek istiyor, bunu unutma onunla konusurken."
5
Hocam, bir soru sorabilir miyim?
KATIL ILE MAKTUL ARASINDA ILK VE SON KONUSMA
Yeni Hayat Pastanesi'nde uIak teIek adamin Ka ve Ipek'in bakislari arasinda, ggsne ve
basina ates ettigi egitim enstits mdrnn zerinde kalin bantlarla baglanmis gizli bir ses
kayit araci vardi. Grundig marka bu ithal cihazi egitim enstits mdrnn gvdesine Milli
Istihbarat Teskilati'nin Kars subesindeki dikkatli memurlar yerlestirmisti. Basrtl kizlari
niversiteye ve derslere sokmadigi iin gerek mdrn son zamanlarda kisisel olarak aldigi
tehditler, gerek Kars'taki sivil istihbarat memurlarinin dinci evrelerden edindigi bilgiler bir
koruma tedbiri gerektirmis, ama laik olmasina ragmen kadere iyi bir dindar kadar inanan
mdr, yaninda ayi gibi dikilecek bir koruma grevlisindense, kendisini tehdit eden kisilerin
sesini kaydedip sonra onlari tutuklattirmanin daha caydirici olacagini hesaplamis, ok sevdigi
cevizli ayreklerinden yemek iin hi hesapta olmadan giriverdigi Yeni Hayat Pastanesi'nde
bir yabancinin kendisine yaklastigini grnce, bu gibi durumlarda yaptigi gibi, zerindeki ses
kayit aracini alistirmisti. zerine isabet eden iki kursuna ragmen mdrn hayatini
kurtaramayan cihazdan zarar grmeden ikarilan banttaki konusmalarin dkmn rahmetli
mdrn gzleri yillar sonra hl yasli dul esiyle nl bir manken olan kizindan aldim.
"Merhaba hocam, beni tanidiniz mi?" / "Hayir, ikaramadim."
"Ben de yle dsnmstm hocam. Hi tanismadik nk. Dn aksam ve bu sabah sizinle
grsebilmek iin birer tesebbste bulunmustum. Dn okulun kapisindan polisler geri
evirdiler. Bu sabah ieri girmeyi basardiysam da sekreteriniz beni sizinle grstrmedi. Ben
de dersaneye girmeden nce kapida nnze ikmak istedim. Beni o sirada grdnz.
Hatirliyor musunuz hocam?" / "Hatirlayamadim." / "Beni grdgnz m
hatirlamiyorsunuz, beni mi?" / "Ne grsmek istiyordunuz benimle?" / "Aslinda sizinle
saatlerce, gnlerce, her konuda grsmek isterim. ok muhterem, okumus, mnevver bir
insan, bir ziraat proIesrsnz. Biz maaleseI okuyamadik. Ama bir konuda ok
okumusumdur. Sizinle konusmak istedigim konu da odur. Hocam, aIedersiniz, vaktinizi
almiyorum degil mi?" / "EstagIurullah." / "AIedersiniz, izninizle oturabilir miyim hocam?
EtraIli bir konudur nk." / "Buyrun, rica ederim." (Sandalye ekme ve oturma sesi.) /
"Cevizli rek yiyorsunuz hocam. Bizim Tokat'ta ok byk ceviz agalari vardir. Hi
Tokat'a geldiniz mi?" / "Ne yazik ki hayir." / "ok zldm hocam. Gelirseniz ltIen bende
kalacaksiniz. Btn mrm, otuz alti yilim Tokat'ta gemistir. Tokat ok gzeldir. Trkiye de
ok gzeldir. (Bir sessizlik) Fakat ne yazik ki memleketimizi tanimiyoruz, insanimizi
sevmiyoruz. Hatta bu lkeye, bu millete saygisizlik etmek, ihanet etmek mariIet bile sayiliyor.
Hocam aIedersiniz, bir soru sorabilir miyim, siz ateist degilsiniz degil mi?" / "Degilim." /
"yle diyorlar, ama ben de sizin gibi okumus bir adamin Allah'i, hs inkr edebilecegine hi
ihtimal vermiyorum. Sylemeye gerek yok, Yahudi de degilsiniz degil mi?" / "Degilim." /
"Mslmansiniz." / "Mslmanim elhamdlillah." / "Hocam glyorsunuz ama, o zaman
ltIen su sorumu ciddiye alarak cevap verin bana. nk bu soruma sizden bir cevap
alabilmek iin karda kista Tokat'tan geldim buraya." / "Tokat'ta beni nereden duydunuz?" /
"Hocam dinine, kitabina bagli tesettrl kizlarimizi Kars'ta okula sokmadiginizi Istanbul
gazeteleri yazmiyor. Onlar Istanbul'daki manken kizlarin rezaletleri ile mesgul. Ama gzel
Tokat'ta Bayrak diye Mslman bir radyomuz vardir, memleketin neresinde mminlere
haksizlik ediliyor, haberini verir." / "Ben mminlere haksizlik etmem, ben de korkarim
Allah'tan." / "Hocam, iki gndr karli, Iirtinali yollardayim; otobslerde hep sizi dsndm,
inanin bana 'ben Allah'tan korkarim!' diyeceginizi de ok iyi biliyordum. O zaman aklimda
size su soruyu soracagimi da hep hayal ettim. Eger Allah'tan korkuyorsan sayin ProIesr Nuri
Yilmaz ve Kurani Kerim'in Allah'in sz olduguna inaniyorsan sayin hocam, o zaman bana
Nur suresinin o gzelim otuzbirinci ayeti kerimesi hakkinda ne dsndgn de syle
bakalim." / "Bu ayette, evet, kadinlar baslarini rtsn, hatta yzlerini de gizlesin diye ok aik
bir sekilde belirtilir." / "ok gzel drste syledin, sagol hocam! O zaman bir soru sorabilir
miyim. Allah'in bu emrini basi rtl kizlarimizi okula almamakla nasil bagdastiriyorsun?" /
"Basi rtl kizlarin dersanelere ve hatta okullara sokulmamasi laik devletimizin emridir." /
"Hocam, aIedersiniz bir soru sorabilir miyim: Devletin emri Allah'in emrinden byk mdr,
hocam?" / "Gzel bir soru. Ama bunlar laik bir devlette ayri seylerdir." / "ok dogru
sylediniz hocam, elinizi peyim. Korkmayin hocam verin, verin, bakin doya doya pecegim
elinizi. Oh. Allah razi olsun. Size ne kadar saygi duydugumu anladiniz. Simdi hocam ltIen
bir soru sorabilir miyim?" / "Buyrun, rica ederim." / "Hocam, peki laiklik dinsizlik mi
demektir?" / "Hayir." / "O halde dinlerinin geregini yerine getiren mmin kizlarimiz niye
laiklik bahanesiyle derslere alinmiyor?" / "Vallahi oglum, bu konulari tartismakla bir yere
varilmiyor. Btn gn Istanbul televizyonlarinda bu konular konusuluyor da ne oluyor? Ne
kizlar basrtlerini ikariyor, ne de devlet onlari o haliyle derslere aliyor." / "Peki hocam, bir
soru sorabilir miyim? AI buyurun ama, baslarini rten kizlarin, bizim binbir emekle yetismis
o aliskan, o terbiyeli, o itaatkr kizlarimizin egitim haklarinin ellerinden alinmasi
Anayasamiza, egitim ve din zgrlgne hi uyuyor mu? Sizin vicdaniniza sigiyor mu
syleyin ltIen hocam?" / "O kizlar o kadar itaatkrsa baslarini da aarlar. Oglum senin adin
nedir, adresin, isin nedir?" / "Hocam ben Tokat'ta meshur Pervane Hamami'nin hemen
bitisiginde Senler ayevi'nde ocakiyim. Ocaklar, demlikler orada benden sorulur. Adim
nemli degil. Btn gn de Bayrak Radyosu'nu dinlerim. Mminlere islenmis bir haksizlik
bazan kaIama takilir ve hocam demokratik bir lkede yasadigim ve kaIasina uydugu gibi
yasayan zgr bir insan oldugum iin, Trkiye'nin neresinde olursa olsun otobse biner,
kaIama takilan kisiye gider, yzne karsi bu haksizligi sorarim. Bu yzden ltIen soruma
cevap verin hocam. Devletin buyrugu mu byktr, Allah'in buyrugu mu?" / "Bu tartismayla
bir yere varilmaz oglum. Sen hangi otelde kaliyorsun?" / "Polise mi ihbar edeceksin? Korkma
hocam benden. Hibir din rgte mensup degilim. Terrden neIret ederim ve Iikir
mcadelesine ve Allah sevgisine inanirim. Zaten bu yzden, o kadar sinirli biri olmama
ragmen, Iikir mcadelesi sonunda kimseye Iiske vurmus degilim. Yalniz su soruma cevap
vermeni istiyorum. Hocam, aIedersiniz, Allah'in sz olan Kurani Kerim'in Ahzap ve Nur
surelerinde ok aik bir sekilde belirtildigi halde niversite kapilarinda zulmettiginiz bu
kizlarin ilesi vicdaninizi sizlatmiyor mu?" / "Oglum, Kurani Kerim hirsizin elini de kesin
diyor, ama devletimiz kesmiyor. Buna niye karsi ikmiyorsun?" / "ok gzel bir cevap
hocam. Elinizi perim. Ama hirsizin koluyla, kadinlarimizin namusu ayni sey midir?
Amerikali Mslman zenci proIesr Marvin King taraIindan yapilan istatistige gre
kadinlarin tesettrl oldugu Islam lkelerinde irza geme vakalari yok denecek kadar
azalmakta, taciz olayina ise neredeyse hi rastlanmamaktadir. nk arsaI iinde tesettrl
bir kadin, kiyaIetiyle erkeklere nce syle der: 'LtIen beni taciz etmeyiniz.' Hocam, ltIen bir
soru sorabilir miyim: Basini rten kadini egitimsiz birakip toplum disina srmekle, ailip
sailani da bastaci etmekle kadinlarimizin namusunu seks devrimi sonrasindaki Avrupa'da
oldugu gibi iki paralik etmek, kendimizi de aI buyurun pezevenk durumuna mi dsrmek
istiyoruz?" / "Oglum ben regimi yedim, kusura bakma ben gidiyorum." / "Otur yerine
hocam, otur da bunu kullanmayayim. Bu nedir hocam gryor musun?" / "Tabanca." / "Evet
hocam, kusura bakmayin, ben sizin iin bu kadar yol gelmisim, aptal biri degilim, belki beni
dinlemezsiniz bile diye dsndm, tedbirimi aldim." / "Oglum, sizin adiniz nedir?" / "Vahit
Szme, Salim Fesmekn, ne nemi var hocam. Ben bu laik, materyalist lkede imanlari iin
mcadele eden ve haksizliga ugrayan adsiz kahramanlarin adsiz bir savunucusuyum. Hibir
rgte mensup degilim. Insan haklarina saygiliyim ve siddetten hi hoslanmam. Bu yzden
tabancami cebime koyuyorum ve sizden yalnizca bir soruma cevap vermenizi istiyorum." /
"Peki." / "Hocam, yetistirilmesi yillar sren, analarinin babalarinin gzbebegi, o akilli, o
aliskan, hepsi siniIinin birincisi o kizlara Ankara'dan gelen bir emirle nce yok muamelesi
yaptiniz. Yoklamada adini yazmissa, basrtl diye sildiniz. Biri basrtl yedi grenci
hocasiyla oturuyorsa, tesettrly yok sayip ocaktan onlara alti ay istediniz. Yok sayilan
kizlari aglattiniz. Bu da yetmedi. Ankara'dan gelen yeni bir emirle nce onlari siniIa almayip
koridora attiniz, sonra koridordan da kapi disari ettiniz. Direnen, basini amayan bir avu
kahraman kiz dertlerini duyurmak iin okul kapisinda soguktan titreyerek beklerken teleIon
edip polis agirdiniz." / "Polisi biz agirmadik." / "Hocam, cebimde tabanca var diye korkup
yalan syleme bana. Polisin kizlari srkleyerek gzaltina aldigi gnn aksami sen hangi
vicdanla uyuyabiliyordun, sorum budur." / "Tabii basrt meselesinin bir simge, siyasi bir
oyun haline getirilmesi kizlarimizi daha mutsuz etti." / "Ne oyunu hocam, okuluyla namusu
arasinda kalan, bunalima kapilan bir kiz da ne yazik ki intihar etti. Bu oyun mu?" / "Oglum,
ok Ikelisin, ama bu trban meselesinin byle siyasi bir hale gelmesinin altinda Trkiye'yi
ikiye blp zayiI dsrmek isteyen,dis glerin oldugu hi aklina gelmedi mi?" / "Sen bu
kizlari okula alsan hocam trbanci kiz mi kalir!" / "Yalniz benim istegimle mi oglum? Bunlar
Ankara'nin istegi. Benim karim da rtldr." / "Hocam bana yaltaklanma da deminki soruma
cevap ver." / "Hangi soruna?" / "Vicdanin sizlamiyor mu?" / "Ben de babayim evladim, tabii
ki bu kizlar iin zlyorum." / "Bak ben kendimi tutmasini ok iyi bilirim, ama asabi
adamimdir. Tepem bir atti mi artik Iilm kopar. Hapiste esnerken agzini kapamiyor diye adam
dvdm ben; btn kogusu adam ettim, hepsi kt aliskanliklarindan kurtuldular, namaza
basladilar. Simdi sen kivirtma da soruma cevap ver bakalim. Ben ne dedim demin?" / "Ne
dedin oglum, indir o tabancayi." / "Senin kizin var mi, zlyor musun, bunu sormadim." /
"AIedersiniz oglum, ne sordun?" / "Tabancadan korkup bana yag ekme simdi. Ne
sordugumu hatirla..." (Bir sessizlik.) / "Ne sormustunuz?" /"Vicdanin sizliyor mu diye
sormustum imansiz." / "Sizliyor tabii." / "O zaman niye yapiyorsun, sereIsiz." / "Oglum ben
sizin babaniz yasinda bir hocayim. Kurani Kerim'de bygnze tabanca tutup hakaret ediniz
diye bir buyruk mu var?" / "Sen Kurani Kerim'i agzina hi alma, tamam mi. Sagina soluna da
bakma yle yardim dilenir gibi, bagirirsan da acimam vururum. Anladin mi simdi?" /
"Anladim." / "O zaman su soruma cevap ver: Basi rtl kizlarin baslarini amalarinin bu
memlekete ne Iaydasi olacak; iine, vicdanina sindirdigin bir neden syle, mesela de ki basini
aarsa Avrupalilar onu daha bir insan yerine koyuyor, hi olmazsa maksadini anlayacagim,
seni vurmayacagim, koyuverecegim." / "Sayin evladim. Benim de bir kizim var, basi aiktir.
Basi rtl anasina nasil hi karismiyorsam, ona da hi karismadim." / "Kizin niye ati basini,
artist mi olmak istiyor?" / "Bana hi yle bir sey sylemedi. Ankara'da halkla iliskiler okuyor.
Bu trban meselesinde ne yazik ki boy hedeIi oldugum, ok sikinti ekip zldgm,
iItiralara, tehditlere, sizin gibi hakli olarak Ikelenenlerin ve dsmanlarimin kizginliklarina
muhatap oldugum zamanlar kizim bana ok destek olmustur. Ankara'dan teleIon edip..." /
"Aman baba disini sik da ben de artist olayim mi der?" / "Hayir oglum, yle demez.
Babacigim, ben btn kizlarin basrtl oldugu bir siniIa kendim de rtsz girmeye cesaret
edemez, istemeden rtnrdm, der." / "Ne zarari olur peki istemeden rtnrse?" / "Valla
ben bunlari tartismam. Siz bana bir gereke syle dediniz." / "Yani, sereIsiz, Allah'in emrine
uyan tesettrl, imanli kizlari sen kendi kizinin keyIi olsun diye mi kapida polislere
coplatiyor, zulmedip intihar etmelerine yol aiyorsun." / "Kizimin gerekesi, ayni zamanda
baska pek ok Trk kadininin da gerekesidir." / "Trkiye'deki kadinlarin yzde doksani
rtnrken baska hangi artistin gerekesi oluyor anlayamadim. Kizinin soyunmasiyla
gururlaniyorsun, seni sereIsiz zalim, ama sunu kaIana koy, ben proIesr degilim, ama bu
konuda senden ok okudum." / "BeyeIendi, silahinizi ltIen bana dogru tutmayin,
sinirleniyorsunuz, sonra patlarsa belki zlrsnz." / "Niye zlecegim, ben karda kiyamette
iki gnlk yolu bir kaIiri temizlemek iin almisim zaten Kurani Kerim inanana zulmedenin,
zalimin katli vaciptir der. Gene de acidigim iin son bir sans verdim sana: Bana tesettrl
kizlarin ailip sailmasinin vicdanina sigan tek bir gerekesini syle, bak o zaman yemin
ediyorum vurmayacagim seni." / "Kadin basrtsn ikarirsa, toplum iinde daha rahat, daha
saygin bir yer edinir." / "Senin artist olmak isteyen kizin iin belki. Ama tesettr, bilakis
kadini tacizden, irza geme ve asagilanmadan korumus ve daha rahat toplum iine ikar hale
getirmistir. Aralarinda eski gbek dansz Melahat Sandra'nin da oldugu, sonradan
arsaIlanan pek ok kadinin da belirttigi gibi, tesettr kadim sokakta erkegin hayvani hislerine
hitap eden ve diger kadinlarla ekici olma rekabetine giren ve bu yzden srekli makyaj
yapan zavalli bir nesne durumundan ikarmistir. Amerikali zenci proIesr Marvin King'in de
belirttigi gibi, "nl artist Elizabeth Taylor son yirmi yilda arsaI iine girseydi,
sismanligindan utanip akil hastanelerine dsmeyecek, mutlu olacakti. AIedersiniz hocam, bir
soru sorabilir miyim: Niye glyorsun hocam, laIim ok mu komik? (Bir sessizlik.) Sylesene
ulan sereIsiz ateist, niye glyorsun?" / "Sayin evladim, inanin glmyorum, gldysem de
sinirden glmsmdr!" / "Hayir, inanarak gldn!" / "Sayin evladim, iim bu memleketin
senin gibi, trbanci kizlar gibi, davalarina inandigi iin aci eken gen insanlarina seIkatle
dolu." / "Bosuna yaltaklanma. Ben hi aci ekmiyorum. Ama intihar eden kizlara gldgn
iin sen simdi ekeceksin. Gldgne gre nedamet getirecegin de yok. O zaman ben hemen
sana durumunu bildireyim, Islamci Mcahit Adaleti seni oktan lme mahkm etti, karar bes
gn nce Tokatta oylama sonucu ittiIakla alindi, beni de inIaza yolladilar. Glmeseydin,
pisman olsaydin belki aIIederdim. Al su kgidi idam kararini oku bakalim .. (Bir sessizlik.)
Kari gibi aglamadan yksek sesle oku, hadi sereIsiz, yoksa hemen vururum seni." / "Ben
ateist proIesr Nuri Yilmaz, sayin evladim ben ateist degilim..." / "Hadi, oku." / "Evladim,
okuyunca beni vuracak misiniz?" / "Okumazsan vuracagim. Hadi. oku." / "Dinine bagli,
imanli kizlara, baslarini amiyorlar, Kurani Kerim'in sznden disari ikmiyorlar diye, laik
T.C. Devleti'nin Mslmanlari Bati'nin klesi haline getirme, onursuzlasma, dinsizlestirme
gizli planina alet olarak yle zulmettim ki, en sonunda bir mmin kiz aciya dayanamayarak
intihar etti... Sayin evladim, burada izninizle bir itirazim var; sizi yollayan heyete de bildirin
ltIen. O kizimiz okula alinmadigi iin ya da babasinin baskilari yznden degil, Milli
Istihbarat Teskilati'nin bizlere bildirdigi gibi, ne yazik ki ask acisindan kendini asmistir." /
"lrken biraktigi mektupta yle demiyor." / "Hatta aIIiniza siginarak sylyorum evladim;
ltIen indirin o tabancayi daha evlenmeden nce bu cahil kizimiz, bekretini kendinden yirmi
bes yas byk bir polise dsncesizce verdikten sonra adamin ne yazik ki evli oldugunu ve
kendisiyle evlenmeye hi niyeti olmadigini syleyince..." / "Sus rezil. O isi senin orospu kizin
yapar." / "Yapma evladim, yapma ocugum. Beni vurursan senin de gelecegin kararir." /
"Pismanim de!" / "Pismanim ocugum, ates etme." / "A agzini, tabancayi sokacagim... Simdi
benim parmagimin zerinden tetigi sen ek. Bir imansiz gibi, ama hi olmazsa sereIinle
geberirsin." (Bir sessizlik) / "Evladim, bak ne hallere dstm, bu yasta agliyorum,
yalvariyorum, bana degil kendine aci. Senin de genligine yazik, katil olacaksin." / "O zaman
tetigi kendin ek! Intihar nasil bir aciymis bir de sen gr." / "Evladim, ben bir Mslmanim,
intihara karsiyim!" / "A agzini. (Bir sessizlik.) Aglama yle... Bir gn hesap sorulacagi daha
nce hi mi aklina gelmedi. Aglama, yoksa vururum." / (Uzaktan yasli garsonun sesi.)
"EIendim, ayinizi bu masaya getireyim ister misiniz?" / "Yok, istemez. Simdi kalkiyorum." /
"Garsona bakma, idam kararinin devamini oku." / "Oglum, aIIedin beni." / "Oku diyorum." /
"Btn yaptiklarimdan utaniyorum, lm hak ettigimi biliyorum ve yce Allah'in beni
aIIetmesi iin..." / "Hadi oku..." / "Saygideger evladim, birak aglasin bu ihtiyar adam biraz.
Birak son kere karimi, kizimi dsneyim." / "Zulmettigin gen kizlari dsn. Biri sinir krizi
geirdi, drt tanesi nc siniIta okuldan atildi, biri intihar etti, okul kapisinda tir tir
titremekten hepsi ateslenip yataga dst, hepsinin hayati kaydi." / "Ben ok pismanim sayin
evladim. Ama sen de benim gibi birini ldrp katil olmaya deger mi, onu dsn." / "Peki."
(Bir sessizlik) "Ben dsndm hocam, bakin aklima ne geldi." / "Ne?" / "Ben seni bulmak ve
cezani inIaz etmek iin iki gn bu seIil Kars sehrinde eli bos dolastim. Tam kismet degilmis
diye Tokat'a dns biletimi almis, son bir ay iiyordum ki..." / "Evladim, beni vurup son
otobsle Kars'tan kamayi dsnyorsan, yollar kardan kapandi, alti otobs kalkmayacak,
sonra pisman olma." / "Tam dnyordum ki, Allah seni su Yeni Hayat Pastanesi'ne yolladi.
Yani seni Allah aIIetmiyor, ben mi edecegim. Son szn syle, tekbir getir." / "Otur
sandalyene oglum, bu devlet hepinizi yakalar, hepinizi asar." / "Tekbir getir." / "Sakin ol
evladim, dur otur, bir daha dsn. ekme onu, dur." (Silah sesi, bir sandalyenin grlts.)
"Yapma evladim!" (iki el silah sesi daha. Sessizlik, bir inilti, televizyonun sesi. Bir silah sesi
daha. Sessizlik.)
6
Ask, din ve siir
MUHTAR'IN HAZIN HIKYESI
Halil Pasa Hani'nin kapisinda Ipek onu birakip otele dnnce Ka iki kat merdiveni hemen
ikip ReIah Partisi'nin il merkezine gitmedi de han koridorlarindaki issizler, iraklar, aylaklar
arasinda oyalandi. Vurulan egitim enstits mdrnn hl can ekismekte oldugu gznn
nnde canlaniyor, bir pismanlik ve sululuk duyuyor, sabah konustugu emniyet mdr
yardimcisina, Istanbul'a, Cumhuriyet gazetesine, herhangi bir tanidiga teleIon etmek
geliyordu iinden, ama ayhaneler ve berber dkknlariyla kaynasan handa teleIon
edilebilecek herhangi bir kse bulamiyordu.
Kapisinda "Hayvanseverler Dernegi" levhasi asili yere byle girdi. Burada teleIon vardi ama
mesguld. TeleIon etmek isteyip istemediginden o kadar emin de degildi artik. Dernegin te
yanindaki yari aik kapidan geince duvarlarinda horoz resimleri, ortasinda kk bir dvs
ringi olan bir salona girdi. Ka horoz dvs salonunda Ipek'e sik oldugunu, hayatinin geri
kalan kismini bu askin belirleyecegini korkuyla hissetti.
Horoz dvstrmeye merakli zengin hayvanseverlerden biri o gn o saatlerde Ka'nin dernege
girip ring kenarindaki bos seyir banklarindan birine dsnceler iinde oturdugunu ok iyi
hatirliyordu. Ka orada bir ay imis ve iri harIlerle yazilip duvara asilmis dvs kurallarini
okumustu.
Ringe gelen horoz sahibinden izinsiz ele alinmaz.
Yatan horoz deIa pespese yatar, gaga atmazsa tam kayiptir.
Mahmuz kirildiginda 3, tirnak kirildiginda 1 dakika pansuman yapilir.
Dvste yere dsen horozun rakibi boynuna basarsa, horoz kaldirilir, dvs devam eder.
Elektrik kesilmelerinde 15 dakika beklenir, gelmez ise dvs iptal edilir.
Saat ikiyi eyrek gee Hayvanseverler Dernegi'nden ikarken Ka, Ipek'i kapip bu Kars
sehrinden nasil kaabilecegini dsnyordu. ReIah Partisi'nin il merkezi ayni katta, Halk
Partili eski belediye baskani MuzaIIer Bey'in simdi lambalari sndrlms avukatlik
yazihanesine iki dkkn uzaktaydi. (Arada Dostlar ay Evi'yle Yesil Terzi vardi.) Sabah
avukata yaptigi ziyaret Ka'ya o kadar uzak bir gemiste kalmis gibi geliyordu ki ayni binanin
ayni koridorunda olduguna sasarak girdi partiye.
Ka Muhtar'i en son on iki yil nce grmst. Sarilip pstkten sonra gbeklendigini,
salarinin kirlasip dkldgn Iark etti, ama bu kadarini tahmin ediyordu zaten. niversite
yillarinda oldugu gibi Muhtar'in hibir zelligi yoktu ve agzinin kenarinda o zamanlar da hep
itigi bir sigara vardi.
"Egitim enstits mdrn ldrdler," dedi Ka.
"lmemis, simdi radyo syledi," dedi. "Sen nereden biliyorsun?"
"O da bizim gibi Ipek'in sana teleIon ettigi Yeni Hayat Pastanesi'nde oturuyordu," dedi Ka.
Olayi yasadiklari gibi anlatti.
"Polisi aradiniz mi?" dedi Muhtar. "Sonra ne yaptiniz?"
Ka, Ipek'in eve dndgn, kendisinin de dogrudan buraya geldigini syledi.
"Seime bes gn kaldi, kazanacagimiz iyice anlasildika devlet basimiza bir orap rmek iin
her seyi deniyor," dedi Muhtar. "Trbanli kizkardeslerimize sahip ikmak partimizin btn
Trkiye'de siyaseti. Simdi o kizlari egitim enstitsnn kapisindan sokmayan seIil vuruluyor
ve olay yerinde bulunan tanik polise bile haber vermeden dogru buraya bizim parti merkezine
geliyor." Nazik bir hava takindi: "LtIen simdi buradan polise teleIon et ve her seyi anlat,"
dedi. TeleIonun ahizesini ikramiyla gururlanan bir ev sahibi gibi Ka'ya uzatti. Ka ahizeyi
eline alinca Muhtar bir deItere bakip numaralari evirdi.
"Emniyet Mdr Yardimcisi Kasim Bey'i taniyorum," dedi Ka.
"Nereden taniyorsun?" dedi Muhtar Ka'yi sinir eden belirgin bir sphecilikle.
"Gazeteci Serdar Bey beni ilk ona gtrd sabah," diyordu ki Ka, santraldaki kiz Ka'yi bir
anda emniyet mdr yardimcisina bagladi. Ka Yeni Hayat Pastanesi'nde tanik oldugu seyleri
yasadigi gibi anlatti. Muhtar aceleci ve sakar iki tuhaI adim atti ve acemice kiritip kulagini
yaklastirip Ka ile birlikte konusmayi dinlemek isledi. Ka da o iyi duyabilsin diye ahizeyi
kendi kulagindan onunkine yaklastirdi. Birbirlerinin neIesini yzlerinde duyuyorlardi simdi.
Ka onu emniyet mdr yardimcisiyla yaptigi konusmaya niye ortak ettigini bilmiyor, ama
byle yapmasinin daha iyi olacagini seziyordu. Saldirganin hi gremedigi yzn degil ama
uIak teIek gvdesini emniyet mdr yardimcisina iki kere daha tariI etti.
"Bir an evvel buraya gelin de iIadenizi alalim," dedi komiserin iyi niyetli sesi.
"Ben ReIah Partisi'ndeyim," dedi Ka. "ok gecikmeden gelirim."
Bir sessizlik oldu.
"Bir saniye," dedi komiser.
Ka ve Muhtar komiserin agzini teleIondan uzaklastirip Iisiltiyla birileriyle bir sey
konustugunu duydular.
"Kusura bakmayin, nbeti arabayi sordum," dedi komiser. "Bu kar hi dinmeyecek. Biz
birazdan araba yollayalim, alsinlar sizi partiden."
"Burada oldugunu sylemen iyi oldu," dedi Muhtar teleIon kapaninca. "Nasil olsa
biliyorlardir. Her yeri dinliyorlar. Demin de seni sular gibi konusmami yanlis anlamani
istemiyorum."
Bir zamanlar kendisini Nisantasli bir burjuva gibi gren siyaset meraklilarina duydugu cinsten
bir Ike geti Ka'nin iinden. Lisede bu adamlar pandikleserek srekli birbirlerini ibne
durumuna dsrmeye alisirlardi. Bu Iaaliyetin yerini daha sonraki yillarda birbirlerini ve
daha ok da siyasal dsmanlarini polis ajani durumuna dsrme oyunu almisti. Ka bir polis
arabasindan, basilacak evi isaret eden muhbir durumuna dsrlme korkusu yznden
siyasetten hep uzak kalmisti. Simdiyse, Muhtar dinci seriati partiden aday olmak gibi on sene
nce kendisinin de kmseyecegi bir isi yapmis olmasina ragmen mazeret ve bahane
yetistirmekle ykml taraI gene Ka olmustu.
TeleIon aldi, Muhtar sorumlu bir pozla ati ve beyaz esya dkkninin bu aksamki canli
yayinda yayinlanacak reklaminin Iiyati iin bir Serhat Kars Televizyonu yetkisiliyle siki bir
pazarlik etti
TeleIon kapanip ne konusacaklarini hi bilemeyen kskn ocuklar gibi ikisi de susunca on
iki yildir aralarinda konusulmayan her sey Ka'nin hayalinde konusulmus oldu.
nce birbirlerine hayallerinde syle dediler: "Simdi ikimiz de bir esit srgn hayati
yasadigimiza ve yle ok basarili, muzaIIer ve mutlu olamadigimiza gre zor bir seymis
hayat! Sair olmak da yetmiyormus... Siyasetin glgesi bu yzden zerimize bu kadar vurdu."
Bu bir kere dendikten sonra, ikisi de hayallerinde sunu da demeden edemediler' "Siirde
mutluluk yetmeyince, siyasetin glgesine ihtiya oldu." Ka simdi Muhtar'i biraz daha
kmsyordu.
Ka Muhtar'in simdi bir seim zaIeri ncesinde oldugu iin memnun oldugunu, kendisinin de
Trkiye'deki orta karar sair nnden hi yoktan iyi oldugu iin azicik memnun oldugunu
hatirlatti kendine. Ama ikisi de bu memnuniyetlerini asla itiraI edemeyecekleri gibi, asil
byk konuyu, yani hayata ksknlklerini de hi aamazlardi birbirlerine. Yani en kts
olmus, hayatla yenilgiyi kabul edip dnyanin acimasiz haksizligina alismislardi. Bu durumdan
ikmak iin ikisinin de Ipek'e ihtiya duymasi Ka'yi korkuttu.
"Bu aksam sehir sinemasinda en son siirini okuyacakmissin," dedi Muhtar belli belirsiz
glmseyerek.
Ka bir zamanlar Ipek ile evli olan bu adamin ileri hi glmeyen gzel ela gzlerinin iine
dsmanca bakti.
"Fahir'i grdn m Istanbul'da?" dedi Muhtar, bu seIer daha belirgin bir glmseyisle.
Ka da onunla birlikte glmseyebildi bu seIer. Glmseyislerinde seIkatli, saygili bir yan da
vardi. Fahir onlarin yasindaydi: yirmi yildir modernist Bati siirinin taviz vermez bir
savunucusuydu. Saint Joseph'de okumustu, saraydan iktigi sylenen deli ve zengin
babaannesinden aldigi paralarla her sene bir kere Paris'e gider, Saint Germain'deki
kitapilardan aldigi siir kitaplarini bavuluna doldurup Istanbul'a getirir, kendi ikardigi
dergilerde, kurup kurup batirdigi yayinevlerinin siir dizilerinde bu kitaplarin Trke
evirilerini, kendi siirlerini, diger modernist Trk sairlerini yayimlardi. Herkesin saygi
duydugu bu yanina karsilik Fahir'in yapay ztrkeye evirdigi sairlerden etkilerle yazdigi
kendi siirleri ilhamdan yoksun, kt ve anlasilmazdi.
Ka Istanbul'da Fahir'i gremedigini syledi.
"Bir zamanlar siirlerimi Fahir begensin ok isterdim," dedi Muhtar. "Ama o benim gibileri saI
siirle degil, Iolklorla, 'yerel gzelliklerle' ugrasiyor diye ok kmserdi. Yillar geti, asker
darbeler oldu, herkes hapse girdi ikti, ben de herkes gibi oradan oraya sersem gibi
savruldum. Kendime rnek aldigim insanlar degismis, kendimi begendirmek istediklerim
kaybolmus, hayatta da siirde de istediklerimin hibiri gereklesmemisti, Istanbul'da mutsuz,
huzursuz, parasiz yasamaktansa Kars'a dndm. Babamin eskiden utandigim dkknini
devraldim. Bunlar da beni mutlu etmedi. Buradaki insanlari kmsyor, Fahir'in benim
siirlerime yaptigi gibi, onlari grnce yzm burusturuyordum. Kars'ta sehir de insanlar da
sanki hakiki degildi. Burada herkes ya lmek ya da ekip gitmek istiyordu. Ama benim
gidecek yerim de kalmamisti. Sanki tarihin disina srlms, uygarliklarin disina atilmistim.
Uygarlik o kadar uzaktaydi ki, onu taklit bile edememistim. Benim yapamadiklarimi
yapacagini, bir eziklik tasimadan bir gn Batili, modern ve kisilik sahibi olacagini hayal
edecegim bir ocuk da vermiyordu Allah bana."
Muhtar'in arada bir sanki iinden gelen bir isikla haIiIe glmseyerek kendisiyle alay
edebilmesi Ka'nin hosuna gidiyordu.
"Aksamlari iiyor, gzelim Ipek'im ile kavga etmemek iin eve ge geliyordum. Her seyin,
uan kuslarin bile dondugu Kars gecelerinden biriydi. Ge vakit Yesilyurt Meyhanesi'nden en
son ben ikmis, o zamanlar Ipek ile oturdugumuz Ordu Caddesi'ndeki eve yryordum. On
dakikadan Iazla srmez bu yol ama Kars'a gre uzun bir mesaIedir. Rakiyi Iazla kairdigim
iin olacak iki adim yolda kayboldum. Sokaklarda kimsecikler yoktu. Soguk gecelerde hep
oldugu gibi Kars terk edilmis bir sehre benziyordu, kapisini vurdugum evler ya iinde seksen
yildir kimsenin yasamadigi Ermeni evleriydi, ya da iindekiler kat kat yorganlar altinda, kis
uykusuna yatmis hayvanlar gibi gizlendikleri deliklerinden ikmiyorlardi."
"Birden btn sehrin bu terk edilmis, kimsesiz hali hosuma gitti, ikiden ve soguktan btn
vcuduma tatli bir uyku yayiliyordu. Ben de sessizce bu hayati terk etmeye karar verdim,
bes adim yrdm yrmedim bir agacin altina buzlu kaldirima uzanip uykuyu ve lmeyi
beklemeye basladim. O sogukta ikili kaIayla donup lmek bes dakikanin isidir.
Yumusacik bir uyku damarlarima yayilirken gzmn nnde bir trl olmayan ocugum
belirdi. ok sevindim: Erkekti, byms, kravat takmisti; hali bizim kravatli memurlar gibi
degil, Avrupalilar gibiydi. Tam bana bir sey syleyecekti, durdu, bir ihtiyarin elini pt. O
ihtiyar adamdan her yere bir nur yayiliyordu. Derken yattigim yerde bir isik tam gzmn
iine vurup beni uyandirdi. Bir pismanlik ve umut ile ayaga kalktim. Baktim az tede aydinlik
bir kapi ailmis, birileri girip ikiyor, iimden gelen sesi dinleyerek onlarin pesinden gittim.
Beni aralarina aldilar ve aydinlik, sicacik bir eve soktular. Burada Karslilar gibi hayattan
umudu kesmis bezgin insanlar degil, mutlu insanlar vardi, stelik onlar da Karsli, hatta
tanidikti. Bu evin, sylentilerini isittigim Krt Seyhi Saadettin EIendi Hazretleri'nin gizli
tekkesi oldugunu anlamistim. Memur arkadaslardan, seyhin sayisi her gn artan zengin
mritlerinin daveti zerine dagdaki kynden Kars'a inip zavalli Iakir, issiz ve mutsuz
Karslilari tekkedeki ayinlere ektigini isitmistim ama polis bu cumhuriyet dsmanligina izin
vermez diye aldirmamistim. Simdi gzlerimden yaslar akarken ben bu seyhin merdivenlerini
ikiyordum. Yillardir gizli gizli korktugum, ateistlik yillarimda bir zayiIlik ve gerilik olarak
grdgm sey olmustu: Islam'a dnyordum. Karikatrleri yapilan bu ember sakalli, cppeli,
gerici seyhlerden ben aslinda korkardim, simdi merdivenleri kendi istegimle ikarken
hikirarak aglamaya baslamistim. Seyh iyi bir adamdi. Bana neden agladigimi sordu. Elbette
ki, 'gerici seyhlerin, mritlerin arasina dstm diye agliyorum,' diyecek degildim. stelik
agzimdan baca gibi tten raki kokusundan da ok utaniyordum. Anahtarimi kaybettigimi
syledim. lmek iin uzandigim yerde anahtarligimi dsrdgm aklima gelivermisti.
Yanindaki dalkavuk mritler hemen atilip anahtarin mecazi anlamlarina isaret ederlerken o,
sokaga anahtarlarimi aramaya yolladi onlari. Yalniz kaldigimizda bana tatlilikla glmsedi.
Onun az nce ryamda grdgm iyi yrekli ihtiyar oldugunu anlayarak rahatladim."
"Iimden yle geldigi iin bana bir evliya gibi gzken bu ulu kisinin elini ptm. ok
sasirdigim bir sey yapti. O da benim elimi pt. Yillardir duymadigim bir huzur yayildi iime.
Onunla her seyi konusabilecegimi, btn hayatimi anlatacagimi hemen anladim. O da bana
ateistlik yillarimda varligini zaten iin iin bildigim yce Allah'in yolunu gsterecekti. Bu da
pesinen beni mutlu ediyordu. Anahtarimi bulmuslardi. O gece evime dnp uyudum. Sabah
btn bu tecrbeden utandim. Basimdan geenleri hayal meyal hatirliyor, hatirlamak da
istemiyordum. Bir daha tekkeye gitmeyecegime yeminler ettim kendime. O aksam beni
tekkede gren mritlerle bir yerde karsilasir miyim acaba diye korkuyor, bunaliyordum. Ama
gene bir gece Yesilyurt Meyhanesi'nden dnerken ayaklarim beni kendiliginden oraya
gtrd. Gndzleri duydugum btn pismanlik buhranlarina ragmen bu daha sonraki
gecelerde de srd. Seyh beni en yakinina oturtuyor, dertlerimi dinleyip yregime Allah
sevgisi yerlestiriyordu. Hep agliyor, bundan ok huzur duyuyordum. Gndzleri sir gibi
sakladigim tekke ayinlerini gizlemek iin en laik gazete bildigim Cumhuriyet'i elime alip
cumhuriyet dsmani dincilerin her yere yayildigindan sikyet eder, Atatrk Dsnce
Dernegi'nde niye toplantilar yapilmiyor diye sagda solda sylenirdim."
"Bu ikili hayat bir gece Ipek'in bana 'Baska bir kadin mi var?' diye sormasina kadar srd.
Aglayarak her seyi itiraI ettim. O da Dinci mi oldun, basimi mi baglatacaksin?' diye agladi.
Byle bir talebim olmayacagina yeminler ettim. Basimiza gelenlerin bir esit Iakir dsme gibi
bir sey oldugunu hissettigim iin dkknda her seyin iyi gittigini, elektrik kesilmelerine
ragmen yeni Arelik elektrik sobalarinin ok iyi sattigini anlattim ki rahatlasin. Aslinda evde
namaz kilabilecegim iin mutluydum. Kitapidan bir namaz hocasi aldim kendime. nmde
yeni bir hayat basliyordu."
"Biraz kendime gelir gelmez bir gece ani bir ilhamla byk bir siir yazdim. Btn bu
buhranimi, utancimi, iimde ykselen Allah sevgisini, huzuru, seyhimin mbarek
merdivenlerini ilk ikisimi, ve anahtarin gerek ve mecazi anlamlarini anlattim. Hibir kusuru
yoktu. Fahir'in evirdigi en son ve en moda Batili sairin siirinden yemin ederim asagi degildi.
Ona bir mektupla beraber hemen postaladim. Alti ay bekledim, o sirada ikarmakta oldugu
Akhilleus'un Mrekkebi dergisinde yayimlanmadi. Bu bekleyis sirasinda siir daha
yazmistim. Onlari da ikiser ay arayla postaladim. Bir yil sabirsizlikla bekledim, gene hibiri
yayimlanmadi."
"O dnem hayatimdaki mutsuzluk ne hl ocugumun olmamasi, ne Ipek'in Islam'in
gereklerine direnmesi, ne de laik ve solcu eski arkadaslarimin dinci oldum diye beni
kmsemeleriydi. Benim gibi heyecanla Islam'a dnen zaten pek ok rnek oldugu iin Iazla
da aldirmiyorlardi bana. Beni en ok Istanbul'a yolladigim bu siirlerin yayimlanmamasi sarsti.
Her ay basi yeni sayinin ikmasina dogru gnler saatler gemek bilmiyordu, her seIerinde en
sonunda bir siirimin bu ay yayimlanacagini dsnerek kendimi yatistiriyordum. Bu siirlerde
anlattiklarimin hakikiligi bir tek Bati siirlerinin hakikiligiyle karsilastirilabilirdi. Bunu da
Trkiye'de bir tek Fahir yapabilir diye dsnyordum."
"Ugradigim haksizligin ve Ikemin boyutlari Islam'in bana verdigi mutlulugu zehirlemeye
baslamisti. Artik gitmeye basladigim camide namaz kilarken Fahir'i dsnyordum; gene
mutsuzdum. Sikintimi bir gece seyhime amaya karar verdim ama modernist siirin ne
oldugunu, Rene Char'i, ortadan kirilan cmleyi, Mallarme'yi, Joubert'i, bos misranin
sessizligini anlamadi."
"Bu seyhime olan gvenimi sarsti. Zaten uzun zamandir bana 'Kalbini temiz tut,' 'Allah'in
sevgisiyle bu cendereden ikarsin insallah,' gibisinden sekiz on cmleyi tekrarlamaktan te bir
sey yapmiyordu. Hakkini yemek istemem, basit bir adam degildi; bilgisi basit bir adamdi
yalnizca. Ateistlik yillarimdan kalma, iimdeki yan akilci, yari Iaydaci seytan gene beni
drtmeye baslamisti. Benim gibiler ancak bir siyasi partide kendi benzerleriyle bir dava
ugruna didiserek huzur bulurlar. Bylece buraya partiye gidip gelmenin bana tekkedekinden
daha derin ve anlamli bir manevi hayat verecegini anladim. Marksist yillarimdan edindigim
parti tecrbesi dine, maneviyata nem veren partimde ok isime yaradi."
"Ne gibi?" diye sordu Ka.
Elektrikler kesildi. Uzun bir sessizlik oldu.
"Elektrikler kesildi," dedi sonra Muhtar esrarengiz bir havayla.
Ka ona cevap vermeden karanlikta kipirdamadan oturdu.
7
Siyasal Islamci, bizlere Batili
ve laiklerin verdigi addir
PARTI MERKEZiNDE, EMNIYETTE VE GENE SOKAKLARDA
Hibir sey konusmadan karanlikta oturmalarinda irkiltici bir yan vardi ama Ka bu tedirginligi
aydinlikta Muhtar ile iki eski dost gibi konusmanin yapayligina tercih ediyordu. Simdi
kendisini Muhtar'a baglayan tek sey Ipek'ti ve Ka hem bir sekilde ondan sz etmeyi ok
istiyor, hem de ona sik oldugunu belli etmekten korkuyordu. Korktugu bir baska sey
Muhtar'in baska hikyeler de anlatmasi, bylece onu simdi buldugundan daha da aptal
bulmasi ve Ipek'e duymak istedigi hayranligin byle biriyle yillarca evli kaldigi iin bastan
zedelenmesiydi.
Bu yzden Muhtar, bir konu sikintisi ierisinde, sz solcu eski arkadaslara, Almanya'ya
kaan siyasal srgnlere getirince Ka rahatladi. Muhtar'in bir sorusu zerine, bir zamanlar
"dergide nc dnya zerine yazilar yazan" kivircik sali, Malatyali TuIan'in delirdigini
isittigini glmseyerek syledi. Onu en son 'Stuttgart merkez istasyonunda elinde upuzun bir
sopa, sopanin ucunda islak bir bez islik alip kosarak yerleri silerken grdgn anlatti.
Szn sakinmadigi iin srekli azarlanan Mahmut'u sordu daha sonra Muhtar. Ka onun
seriati Hayrullah EIendi'nin cemaatine katildigini, bir zamanlar sol iin girdigi kavgalardaki
hirsla, simdi Almanya'da hangi camiye hangi cemaat hakim olacak kavgalarina karistigini
syledi. Bir baskasi, Ka'nin gene glmseyerek hatirladigi sevimli Sleyman ise Bavyera'da
nc dnyali siyasal srgnlere kucak aan bir kilise vakIinin parasiyla yasadigi kk
Traunstein kentinde o kadar sikilmisti ki hapise tikilacagini bile bile Trkiye'ye geri
dnmst. Berlin'de soIrlk yaparken esrarengiz bir sekilde ldrlen Hikmet'i, bir Nazi
subayindan dul kalmis yasli bir Alman kadiniyla evlenip onunla beraber bir pansiyon isleten
Fadil'i ve Hamburg'taki Trk maIyasiyla alisip zengin olan teorik Tarik'i hatirladilar. Bir
zamanlar Muhtar, Ka, Taner ve Ipek ile birlikte matbaadan yeni ikmis dergileri katlayan
Sadik simdi Alpler'den Almanya'ya kaak isi sokan bir eteye elebasilik ediyordu. Hemen
ksveren Muharrem'in Berlin'deki metro sisteminin soguk savas ve duvar yznden hi
kullanilmayan hayalet istasyonlarindan birinde ailesiyle birlikte mutlu bir yeralti hayati
yasadigi syleniyordu. Tren Kreuzberg ile Alexanderplatz istasyonlari arasinda hizla
ilerlerken vagondaki emekli Trk sosyalistleri bir an Arnavutky'den her geislerinde akintiya
bakip arabasiyla kaybolmus eIsanevi gangsteri selamlayan eski Istanbul haydutlari gibi saygi
durusunda bulunurlardi. Selam ninda vagonda bulunan siyasal srgnler birbirlerini
tanimasalar da, kayip bir davanin eIsanevi kahramanini selamlayan yoldaslarina gz ucuyla
bir bakis atarlardi. Ka solcu arkadaslarini psikolojiyle ilgilenmiyorlar diye srekli elestiren
Ruhi'ye Berlin'de iste byle bir vagonda rastlamis, en alt gelir dilimindeki gmen isilere
pazarlanmasi dsnlen pastirmali yeni bir pizza esidinin reklamlarinin etkisini lmede
denek oldugunu grenmisti. Ka'nin Almanya'da tanidigi siyasal srgnler iinde en mutlusu
Ferhat, PKK'ya katilmis, milliyeti bir heyecanla Trk Hava Yollari brolarina saldiriyor,
Trk konsolosluklarina molotoI kokteyli atarken CNN'de gzkyor ve bir gn yazacagi
siirleri hayal ederek Krte greniyordu. Muhtar'in tuhaI bir merakla sordugu baska bazi
isimleri ise Ka ya oktan unutmustu, ya da kk etelere katilan, gizli servisler iin alisan,
karanlik islere giren pek oklari gibi yok olduklarini, kaybolduklarini ve byk ihtimal
sessizce ldrlp bir kanala atildiklarini isitmisti.
Eski arkadasinin yaktigi kibritin alevinde, parti il merkezindeki hayaletimsi esyalarin, eski bir
sehpanin, gaz sobasinin yerini grnce kalkip pencereye gitti, yagan kari hayranlikla seyretti.
Kar byk, gz doyuran tanelerle agir agir yagiyordu. Yavasliginda, dolulugunda ve sehrin
neresinden geldigi belli olmayan mavimsi bir isikta iyice belirginlesen beyazliginda insana
huzur ve gven veren gl bir yan, Ka'yi hayran birakan bir zaraIet vardi. ocuklugunun
karli aksamlarini hatirladi Ka, Istanbul'da da bir zamanlar kar ve Iirtinadan elektrikler kesilir,
evde Ka'nin ocuk yregini hizlandiran korkulu Iisildasmalar, "Allah korusun!"lu temenniler
duyulur, Ka bir ailesi oldugu iin mutluluk duyardi. Karin altinda zorlukla ilerleyen bir at
arabasinin atlarini hznle seyretti: Karanlikta ancak hayvanlarin baslarini gergin bir sekilde
saga sola sallayislarini seebiliyordu.
"Muhtar, seyh eIendine hl gidiyor musun?"
"Saadettin EIendi Hazretleri'ne mi?" dedi Muhtar. "Bazan! Niye?"
"Sana ne veriyor?"
"Biraz dostluk, ok kalici olmasa da biraz seIkat. Bilgilidir."
Ama Muhtar'in sesinde bir sevin degil bir hayal kirikligi hissetti Ka. "Almanya'da ok yalniz
bir hayat sryorum," dedi inatla konusarak. "Gece yarilari FrankIurt'un damlarina bakarken
btn bu dnyanin, hayatimin bosuna olmadigini hissediyorum. Birtakim sesler duyuyorum
iimde."
"Ne gibi sesler?"
"Belki de yaslandigim, lmekten korktugum iindir," dedi Ka utanarak. "Yazar olsaydim, 'Kar
Ka'ya Allah'i hatirlatiyordu!' diye yazardim kendi hakkimda. Ama bu dogru olur muydu onu
da bilmiyorum. Karin sessizligi beni Allah'a yaklastiriyor."
"Dindarlar, sagcilar, bu lkenin Mslman muhaIazakrlari..." dedi Muhtar aceleyle yanlis bir
umuda kapilarak, "ateist solculuk yillarimdan sonra bana ok iyi geldiler. Onlari bulursun.
Sana da ok iyi geleceklerdir eminim."
"yle mi?"
"Bir deIa btn bu dindar adamlar alakgnlldrler, yumusaktirlar, anlayislidirlar.
Batililasmislar gibi halki hemen kmsemezler; seIkatli ve yaralidirlar. Seni tanirlarsa
severler, hi sivrilik etmezler."
Ka, Trkiye'de Allah'a inanmanin, insanin tek basina en yce dsnce, en byk yaraticiyla
karsilasmasi degil, her seyden nce bir cemaate, bir evreye girmek demek oldugunu bastan
biliyordu, ama gene de Muhtar'in Allah'tan ve tek bireyin inancindan hi sz etmeden
cemaatlerin yararindan sz etmesi bir hayal kirikligi yaratti onda. Muhtar'i bu yzden
kmsedigini hissetti. Ama alnini dayadigi pencereden bakarken bir igdyle Muhtar'a
bambaska bir sey syledi.
"Muhtar, Allah'a inanmaya baslarsam hayal kirikligina ugrar, hatta beni kmsermissin gibi
geliyor bana."
"Niye?"
"Batililasmis, yalnizlasmis ve Allah'a tek basina inanan birey seni korkutur, inanmayan bir
cemaat adamini, inanan bir bireyden daha gvenilir bulursun. Senin iin yalniz bir adam,
inanmayan adamdan daha seIil ve ktdr."
"Ben ok yalnizim," dedi Muhtar.
Bu sz bu kadar itenlikle ve inandirici syleyebildigi iin Ka ona bir hin ve acima duydu.
Odadaki karanligin hem kendisinde, hem de Muhtar'da bir esit sarhosluk sirdasligi yarattigini
hissediyordu simdi. "Olacagim yok ama benim bes vakit namaz kilan bir dindar olmam seni
asil neden korkutur biliyor musun? Sen dine ve cemaate ancak benim gibi laik allahsizlar
devlet ve ticaret islerini zerlerine alirlarsa satilabilirsin. Din disi isleri, Bati ile ticaret ve
siyaseti hakkiyla gtrecek bir dinsizin aliskanligina gvenemeden insan bu lkede gnl
rahatligiyla ibadet edemez."
"Ama sen o din disi devlet ve ticaret adami degilsin, istedigin zaman da seni Seyh EIendi
Hazretleri'ne gtrrm."
"Polislerimiz geldi galiba?" dedi Ka.
Ikisi yer yer bur tutmus camin araliklarindan, asagida han kapisina park etmis polis anandan
kar altinda agir agir inen iki sivile sessizce baktilar.
"Ben senden bir sey isteyecegim simdi," dedi Muhtar. "Birazdan bu adamlar yukari gelir, bizi
merkeze gtrrler. Seni gzaltina almazlar, iIadeni alir birakirlar. Oteline dnersin, aksam da
otel sahibi Turgut Bey seni yemege agirir, gidersin. Orada tabii merakli kizlari da olur. O
zaman Ipek'e sunlari sylemeni istiyorum. Dinliyor musun beni? Ipek'e onunla yeniden
evlenmek istedigimi syle! Ondan rtnmesini, Islami kurallara uygun giyinmesini istemem
bir hataydi. Ona artik dar grsl, kiskan tasrali bir koca gibi davranmayacagimi, evliligimiz
sirasinda ona yaptigim baskilardan pisman oldugumu ve utandigimi syle!"
"Sen bunlari Ipek'e daha nceden sylemedin mi?"
"Syledim, ama Iaydasi olmadi. ReIah Partisi il baskani oldugum iin bana inanmiyor belki
de. Sen Istanbul'dan, hatta Almanya'dan gelen baska trl bir adamsin. Sen sylersen inanir."
"ReIah Partisi il baskani olarak, karinin rtsz olmasi seni siyasette zorlamaz mi?"
"Drt gn sonra Allah'in izniyle seimi kazanip belediye baskani olacagim," dedi Muhtar.
"Ama ondan da nemlisi pismanligimi Ipek'e senin anlatman. O sirada ben belki hl
gzaltinda olurum. Bunu benim iin yapar misin kardesim?"
Ka bir an bir kararsizlik geirdi. "Yaparim," dedi sonra.
Muhtar Ka'ya sarilip yanaklarindan pt. Muhtar'a acimayla tiksinti arasi birseyler duydu Ka
ve Muhtar kadar saI ve aik yrekli olamadigi iin kmsedi kendini.
"Su siirimi de Istanbul'da Fahir'e kendi elinle vermeni ok rica ediyorum," dedi Muhtar.
"Demin szn ettigim siir, adi 'Merdiven'dir."
Ka karanlikta siiri cebine sokarken han odasina sivil adam girdi; ikisinin ellerinde iri el
Ienerleri vardi. Hazirlikli ve merakliydilar ve Ka ile Muhtar'in burada ne yaptiklarini ok iyi
bildikleri hallerinden anlasiliyordu. Ka onlarin MiT'ten oldugunu anladi. Gene de Ka'nin
kimligine bakarlarken burada ne isi oldugunu sordular. Ka belediye seimleri ve intihar eden
kadinlar zerine Cumhuriyet gazetesine yazi yazmak iin Istanbul'dan geldigini syledi.
"Siz Istanbul gazetelerine yazin diye intihar ediyorlar zaten!" dedi memurlardan biri.
"Hayir, o yzden degil," dedi Ka dikbaslilikla.
"Ne yzden?"
"Mutsuzluktan intihar ediyorlar."
"Biz de mutsusuz ama intihar etmiyoruz."
Bir yandan da ellerindeki lambalarin isiginda parti il merkezinin dolaplarini aiyor,
ekmecelerini ekip iindekileri masanin zerine bosaltiyor, dosyalarin iinde birseyler
ariyorlardi. Altina bakip silah aramak iin Muhtar'in masasini devirdiler, dolaplardan birini
ne ekip arkasina baktilar. Ka'ya Muhtar'a davrandiklarindan ok daha iyi davraniyorlardi.
"Mdrn vuruldugunu grdkten sonra niye polise degil de buraya geldiniz?"
"Burada randevum vardi."
"Ne iin?"
"Biz niversiteden eski arkadasiz," dedi Muhtar zr dileyen bir sesle. "Kaldigi Karpalas
Oteli'nin sahibesi de karimdir. Saldiridan az nce bana, buraya, parti merkezine teleIon edip
randevu aldilar, istihbaratilar partimizin teleIonlarini dinledigi iin bunu kontrol
edebilirsiniz."
"Bizim sizin teleIonlarinizi dinledigimizi ne biliyorsun?"
"zr dilerim," dedi Muhtar hi telaslanmadan. "Bilmiyorum, tahmin ettim. Belki
yanilmisimdir."
Muhtar'da, polis taraIindan hirpalaninca asagidan almaya, hakaretleri ve itilip kakilmayi onur
sorunu yapmamaya, polisin ve devletin acimasizligini elektriklerin kesilmesi, yollarin hep
amurlu olmasi gibi dogal bir sey olarak kabul etmeye alismis birinin sogukkanliligini ve
ezikligini hissediyordu Ka ve bu yararli esneklik ve yetenekler kendisinde olmadigi iin ona
bir saygi da duyuyordu.
Parti il merkezi uzun uzun arandiktan ve dolaplari ve dosyalari altst edilip bir kismi iplerle
baglanip torbalara doldurulduktan ve bir de arama tutanagi tutulduktan sonra bindirildikleri
polis aracinin arkasinda yanyana sulu ocuklar gibi sessizce otururlarken Ka ayni ezikligi
Muhtar'in dizlerinin zerinde sisman ve ihtiyar kpekler gibi uslu uslu duran iri ve beyaz
ellerinde grd. Polis araci Kars'in karli ve karanlik sokaklarinda agir agir ilerlerken, eski
Ermeni konaklarinin perdeleri yari aik pencerelerinden disari sizan soluk turuncumsu
isiklari, ellerinde plastik torbalar buzlu kaldirimlarda agir agir yryen ihtiyarlari, hayaletler
kadar yalniz, bos ve eski evlerin cephelerini hznle seyrettiler. Millet Tiyatrosu'nun ilan
tahtasina aksamki gsterinin aIisleri asilmisti. Canli yayin iin sokaklardan yayin kablosu
geiren isiler hl alisiyorlardi. Yollar kesildigi iin otobs garajlarinda sinirli bir bekleyis
havasi vardi.
Taneleri Ka'nin gzne kk ocuklarin "kar Iirtinasi" adini verdikleri ii su dolu
oyuncaklarin ilerindeki kar taneleri kadar iri gzken masalimsi karin altinda polis araci agir
agir ilerledi. SoIr dikkatle ve ok yavas srdg iin bu kisacik yolda bile yedi-sekiz dakika
sren yolculuk boyunca Ka'nin gzleri, yaninda oturan Muhtar'in gzleriyle bir kere karsilasti
ve eski dostunun hznl ve teskin edici bakislarindan Emniyet Mdrlg'nde Muhtar'i
dveceklerini, kendisine ise dokunmayacaklarini utanla ve ii rahatlayarak anladi.
Arkadasinin yillar sonra bile unutmayacagi bakislarindan Ka ayrica Muhtar'in az sonra
yiyecegi dayagi hak ettigini dsndgn de hissetti. Drt gn sonra yapilacak belediye
baskanligi seimlerini kazanacagina kesinlikle inanmasina ragmen gzlerinde yle bir
tevekkl ve olacaklar iin pesinen zr dileyen yle bir bakis vardi ki Muhtar'in syle
dsndgn de anladi Ka: "Dnyanin bu ksesinde yasamakta hl israr ettigim, hatta
burada iktidar hirsina kapildigim iin az sonra yiyecegim ve gururumu kirmadan geistirmeye
alisacagim dayagi hak ettigimi biliyorum ve bu yzden de kendimi senden asagi gryorum.
Sen de ltIen bakislarini gzlerimin iine dikerek utancimi yzme vurma."
Polis minibs mdrlgn karla kapli i avlusunda durduktan sonra Ka ile Muhtar'i
birbirlerinden ayirmadilar, ama ok Iarkli davrandilar onlara. Ka'ya Istanbul'dan gelen nl
bir gazeteci, aleyhlerine bir sey yazarsa baslari derde girecek etkili biri ve isbirligi yapmaya
hazir bir tanik muamelesi yaptilar. Muhtar'a davranislarinda ise asagilayici bir "gene mi sen!"
havasi vardi; hatta Ka'ya dnerek "byle biriyle sizin gibi birisinin ne isi olabilir" havasina da
girdiler. Muhtar'i asagilayislarinda onu kaIasiz (sana bu devleti teslim ederler mi saniyorsun!)
ve saskin (sen nce bir kendi hayatina sahip olsan!) bulmalarinin da payi oldugunu
dsnmst Ka saIlikla. Ama ima edilen seyin ok daha baska oldugunu daha sonra aciyla
anlayacakti.
Egitim enstits mdrn vuran uIak teIek saldirgani teshis etsin diye bir ara Ka'yi yan
odaya gtrp arsivlerden derlenmis yze yakin siyah beyaz IotograI gsterdiler. Kars ve
civarindaki siyasal Islamcilardan emniyet glerince bir kere olsun gzaltina alinmis herkesin
IotograIi vardi burada. ogu genti, Krt't, kyl ya da issizdi ama aralarinda isportacilar,
imam hatip hatta niversite grencileri, gretmenler ve snni Trkler de vardi. Emniyetin
kamerasina Ike ve kederle bakmis genlerin IotograIlarindan Ka Kars sokaklarinda geirdigi
bir gnde rastladigi iki delikanlinin yzn ikardi, ama daha yasli ve uIak teIek oldugunu
dsndg saldirgani siyah beyaz IotograIlardan ikarmasina imkn yoktu.
Diger odaya geri dndgnde hl ayni taburede kamburu ikmis olarak oturan Muhtar'in
burnunun kanadigini ve tek gzne kan oturmus oldugunu grd. Muhtar utanla bir iki
hareket yaptiktan sonra mendiliyle yzn iyice gizledi. Sessizlikte Ka bir an Muhtar'in
lkesinin yoksullugu ve budalaligi yznden ektigi sululuk duygusu ve ruhsal eziyetten
yedigi bu dayak sayesinde arindigini hayal etti. Iki gn sonra kendisini hayatta en mutsuz
eden haberi aciyla grenmeden hemen nce bu seIer kendisi Muhtar'in durumuna dsmsken
Ka, artik aptalca da bulsa bu hayali hatirlayacakti.
Muhtar'la gzgze geldikten bir dakika sonra iIadesini almak iin Ka'yi yeniden yan odaya
aldilar. ocuklugunda Ka'nin avukat babasinin eve is getirdigi aksamlar tikirdattigi
Remington marka eski daktilonun bir kardesini kullanan gen bir polise egitim enstits
mdrnn nasil vuruldugunu anlatirken Ka, Muhtar'i kendisine korkutmak iin
gsterdiklerini dsnyordu.
Az sonra serbest birakilinca da ieride kalan Muhtar'in kanli yz uzun bir sre gznn
nnden gitmedi. Eskiden, tasra sehirlerinde, muhaIazakrlar polis taraIindan byle kolay
hirpalanmazdi. Ama Muhtar ANAP gibi merkez sag partiden degildi; radikal Islamci olmaya
alisan bir grstendi. Gene de durumunun Muhtar'in kisiligiyle ilgili bir yani oldugunu da
sezdi. Kar altinda uzun uzun yrd. Ordu Caddesi'nin asagilarinda bir duvara oturdu, sokak
lambalarinin isiginda karli yokusta kizak kayan ocuklari seyredip sigara iti. Gn boyunca
tanik oldugu yoksulluk ve siddetten yorgundu ama Ipek'in sevgisiyle yepyeni bir hayata
baslayabilme umudu kipirdaniyordu iinde.
Daha sonra kar altinda yeniden yrrken Yeni Hayat Pastanesi'nin karsi kaldiriminda buldu
kendini. Cami kirilmis pastanenin nndeki polis aracinin lacivert isigi yanip snyor,
pastanedeki memurlari oluk ocuk seyreden bir kalabaligi ve btn Kars'in zerine tanrisal
bir sabirla yagan kari hos bir isikla aydinlatiyordu. Ka da kalabaligin arasina girdi ve
pastanede polislerin ihtiyar garsona hl birseyler sorduklarini grd.
Birisi rkek bir hareketle Ka'nin omuzunu drtt. "Siz sair Ka'siniz degil mi?"
Iri yesil gzl, iyi ocuksu yzl bir delikanliydi. "Benim adim Necip. Kars'a seimler ve
intihar eden kizlar hakkinda Cumhuriyet gazetesine yazi yazmak iin geldiginizi, pek ok
cemaatle grstgnz biliyorum. Ama grmeniz gereken nemli bir kisi daha var Kars'ta."
"Kim?"
"Biraz kenara ekilelim mi?"
Delikanlinin takindigi esrarengiz havayi sevdi Ka. 'Serbetleri ve Salebiyle Dnyaca Meshur'
Modern BIe'nin nne ekildiler.
"Bu grmeniz gereken kisinin kim oldugunu, size ancak onu grmeyi kabul ederseniz
sylemeye yetkiliyim."
"Kim oldugunu bilmeden onu grmeyi nasil kabul edeyim?"
"Orasi yle," dedi Necip. "Ama o kisi saklaniyor. Kimden ve neden saklandigini siz onu
grmeyi kabul etmeden syleyemem."
"Peki, onu grmeyi kabul ediyorum," dedi Ka. Resimli romanlardan ikma bir havayla ekledi.
"Umarim bu bir tuzak degildir."
"Insanlara gvenmezsen hayatta hibir sey yapamazsin," dedi Necip, gene bir resimli roman
havasiyla.
"Size gveniyorum," dedi Ka. "Grmem gereken kisi kim?" Adini grendikten sonra onu
greceksin. Ama saklandigi yeri de bir sir olarak saklayacaksin. Bir daha dsn simdi.
Syleyeyim mi kim oldugunu?"
"Evet," dedi Ka. "Siz de bana gvenin."
Necip bir eIsane kahramaninin adini anar gibi heyecanla, "O kisinin adi Lacivert'tir," dedi.
Ka'dan hibir tepki alamayinca hayal kirikligina ugradi. "Yoksa Almanya'dayken hi
duymadiniz mi onu? Trkiye'de nldr."
"Biliyorum," dedi Ka yatistirici bir havayla. "Onu grmeye hazirim."
"Ama ben nerede oldugunu bilmiyorum," dedi Necip. "Hatta hayatim boyunca onu hi
grmedim."
Bir an birbirlerini kuskuyla glmseyerek szdler.
"Seni Lacivert'e bir baskasi gtrecek," dedi Necip. "Bana verilen grev seni ona gtrecek
kisiyle bulusturmak."
Birlikte Kk Kzimbey Caddesi'nden asagi dogru kk seim bayraklarinin altindan ve
aIisler arasindan yrdler. Ka delikanlinin sinirli ve ocuksu hareketlerinde, ince gvdesinde
kendi genligini hatirlatan birseyler sezerek ona yakinlik duydu. Bir an dnyayi onun
gzleriyle grmeye alisirken yakaladi kendini.
"Lacivert hakkinda Almanya'da ne duydunuz?" diye sordu Necip.
'Trk gazetelerinden onun siyasal Islamci bir militan oldugunu okumustum," dedi Ka. "Baska
kt seyler de okudum onun hakkinda."
Necip aceleyle szn kesti. "Siyasal Islamci dini iin savasmaya hazir biz Mslmanlara
Batili ve laik basinin verdigi bir ad," dedi "Siz bir laiksiniz, ama onun hakkinda laik basinin
yazdigi yalanlara kanmayin ltIen. O kimseyi ldrmemistir. Mslman kardeslerini
savunmak iin gittigi Bosna'da ve bir Rus bombasiyla sakat kaldigi Grozni'de bile." Ka'yi bir
ksede durdurdu. "Su karsiki dkkn var ya. Teblig Kitabevi... Vahdetilerindir ama Kars'in
btn Islamcilari orada bulusur. Herkes gibi polis de bilir bunu. Tezghtarlar arasinda
casuslari vardir. Ben imam hatip lisesi grencisiyim. Bizim oraya girmemiz yasak, disiplin
cezasi verirler, ama ieri haber verecegim. dakika sonra ieriden kizil takkeli, uzun boylu,
sakalli bir gen ikacak. Onun pesine takil, iki sokak sonra, arkanizda sivil polis yoksa o sana
sokulur ve seni gtrmesi gereken yere gtrr. Anladin mi? Allah yardimcin olsun."
Yogun karin iinde Necip bir anda kayboldu. Ka iinde ona karsi bir sevgi hissetti.
8
intihar eden gnahkrdir
LACIVERT'IN VE RSTEM'IN HIKYESI
Ka, Teblig Kitabevi'nin karsisinda beklerken kar daha da hizlandi. stnde basinda biriken
karlari silkelemekten ve, beklemekten sikilan Ka oteline dnecekti ki, uzun boylu, sakalli
gencin karsi kaldirimda sokak lambasinin soluk isigi altinda yrmekte oldugunu Iark etti.
KaIasindaki kirmizi takkenin kardan bembeyaz kesildigini grnce yregi hizlanarak onu
izledi.
Anavatan Partisi belediye baskan adayinin Istanbul'u taklitle yalnizca yayalara ayirmaya sz
verdigi Kzim Karabekir Caddesi'ni boydan boya yrdler, Faikbey Caddesi'ne sapip iki
sokak asagidan saga dndler ve Istasyon Meydani'na vardilar. Meydanin ortasindaki Kzim
Karabekir heykeli kardan kaybolmus ve karanlikta bir byk dondurma sekline girmisti. Ka
sakalli gencin istasyon binasina girdigini grnce pesinden kostu. Bekleme salonlarinda
kimse yoktu. Gencin perona iktigini hissederek yrd. Peronun bittigi yere gelince
karanligin iinde delikanliyi ilerde grr gibi olup demiryolu boyunca korkuyla yrd.
Burada bir anda vurulup ldrlse cesedini bahara kadar kimsenin bulamayacagi gelmisti ki
aklina, sakalli, takkeli genle burun buruna geldi.
"Pesimizde kimse yok," dedi gen. "Ama istersen hl vazgeebilirsin. Yok benimle
geleceksen, bundan sonra eneni tutacaksin.
Buraya nasil geldigini agzindan asla kairmayacaksin. Hainlerin sonu lmdr."
Ama son sz bile Ka'yi korkutmadi, nk gln denecek kadar ince bir sesi vardi.
Demiryolu boyunca yryp, silonun yanindan geip, asker lojmanlarin hemen yanindaki
Yahniler Sokagi'na girdikten sonra ince sesli gen Ka'ya girecegi apartmani gsterdi, hangi
zili alacagini aikladi. "Usta'ya saygisizlik etme!" dedi. "Szn kesme, isin bitince de
oyalanmadan ik git."
Hayranlari arasinda Lacivert'in bir baska takma adinin "Usta" oldugunu Ka byle grendi.
Zaten Lacivert hakkinda siyasal Islamci ve meshur oldugundan baska pek az sey biliyordu
Ka. Almanya'da eline geen Trk gazetelerinden yillar nce onun bir cinayete bulastigini
okumustu. Adam ldren pek ok siyasal Islamci vardi; hibiri nl degildi bunlarin.
Lacivert'i nl yapan sey kk bir televizyon kanalinda yapilan para dll bir bilgi
yarismasinin cicili bicili renkli elbiseler giyip, aik saik ve siradan sakalar yapip "cahilleri"
de srekli asagilayan kadinsi ve zppe sunucusunu ldrdg iddiasiydi. Gner Bener adli
yz benlerle kapli bu alayci sunucu canli yayinlanan bir yarisma sirasinda yoksul ve alik bir
yarismaciyla alay ederken dil srmesiyle Hazreti Peygamber hakkinda yakisiksiz bir sz
sylemis, programi uyuklayarak seyreden birka dindar seyircinin Ikesini eken bu saka
unutulacakken Lacivert Istanbul'daki btn gazetelere mektuplar yollayip sunucu ayni
programda tvbe deyip zr dilemezse onu ldrecegi tehdidini savurmustu. Bu tr tehditlere
alisik Istanbul basini bu mektuba hi yer vermeyecekti belki; ama kiskirtici bir laik siyaset
izleyen kk bir televizyon kanali kamuoyuna eli silahli siyasal Islamcilarin ne kadar azittigi
mesajini verebilmek iin Lacivert'i programina ikarmis, o da tehditlerini abartarak
tekrarlamis, bu programin basarisi zerine baska televizyon kanallarinda da "gz dnms, eli
satirli Islamci" rolne razi olup grnmst. Savciligin "lmle tehdit" suundan kendisini
aradigi ve ilk nn yaptigi bu siralarda Lacivert gizlenmeye baslamis, olayin kamuoyunda
ilgi uyandirdigini gren Gner Bener de her gnk canli yayinda beklenmedik bir ikisla
"Atatrk ve cumhuriyet dsmani gerici sapiklardan korkmadigini" syleyerek meydan
okumus, birgn sonra programi iin gittigi Izmir'deki lks otel odasinda programda giydigi
deniz topu desenli rengrenk kravatiyla bogularak ldrlmst. Lacivert ayni gn ve
saatlerde Manisa'da trbanci kizlari destekleyen bir konIerans verdigini kanitlamasina
ragmen, olayi ve kendi nn btn lkeye yayan basindan kaip gizlenmeye devam etmisti.
O gnlerin Islamci basininin bir kismi da siyasal Islam'i eli kanli gsterdigi, laik basinin
oyuncagi oldugu, bir Islamciya yakismayacak kadar nden ve medyadan hoslandigi, CIA
ajani oldugu gibi gerekelerle laik basin kadar kendisine saldirdigi iin Lacivert uzun bir sre
ortadan kaybolmustu. Bu sirada Sirplara karsi Bosna'da, Ruslara karsi Grozni'de kahramanca
vurustugu sylentileri Islamci evrelerde yayilmisti, ama bunlarin yalan oldugunu syleyenler
de vardi.
Lacivert'in bu konularda ne dsndgn merak edenler kitabimizin "BEN KiMSENiN
AJANI DEGiLiM" baslikli "Ka ile Lacivert Hcrede" alt baslikli otuz besinci blmnn
besinci sayIasinda "Idamimin" kelimesiyle baslayan kendi kisa hayat hikyesine de
bakabilirler, ama kahramanimizin orada sylediklerinin de hepsinin dogru oldugundan emin
degilim. Hakkinda pek ok yalan sylenmesi, kimi sylentilerin bir esit eIsane dzeyine
ulasmasi Lacivert'in kendi esarengiz havasindan besleniyordu. Sonradan brnmek istedigi
sessizligin arkasinda ilk nlenis yolunun bazi Islamci evrelerde ok elestirilmesi, bir
Mslmanin laik siyonist burjuva medyada o kadar ok grlmemesi yolundaki elestirilere
Lacivert'in hak verdigi seklinde de yorumlanabilir, ama hikyemizde greceginiz gibi.
Lacivert aslinda medyaya konusmaktan hoslaniyordu da.
Kars'a geldigi konusunda ikan sylentilerin ise kk yerlerde bir anda yayilan sylentilerde
oldugu gibi ogu birbirini tutmuyordu. Bazilari Lacivert'in devletin Diyarbakir'daki ynetici
kadrosunu baskinlarla kerttigi bir Islamci Krt rgtnn Kars'taki tabanini ve kimi
sirlarini korumak iin geldigini sylyordu, ama sz konusu rgtn aslinda Kars'ta biriki
meczuptan baska taraItari yoktu. Son zamanlarda Marksist Krt milliyetileriyle, Islamci
Krtler arasinda Dogu sehirlerinde baslayip byyen atismayi yatistirmak iin geldigi her iki
taraIin barisi ve iyi niyetli militanlarinca syleniyordu, Islamci Krtler ile Marksist milliyeti
Krtler arasinda nceleri agiz dalaslari, kIrlesme, adam dvme, sokak kavgalari seklinde
baslayan srtsme, pek ok sehirde biaklamalara, satirlamalara dnsms, son aylarda ise
taraIlar birbirlerini kursunlayarak ldrmeye, birbirlerini kairip iskenceli sorgudan geirip
(her iki taraI da naylon eritip deriye damlatma, tasak sikma gibi yntemleri kullaniyordu)
bogmaya baslamislardi. Pek oklarinin "devlete yariyor!" dedigi bu savasi sona erdirecek gizli
bir arabulucu heyet iin Lacivert'in kasaba kasaba gezerek zemin yokladigi da syleniyordu,
ama dsmanlarinin dedigi gibi, gemisindeki karanlik noktalar ve gen yasi bu itibarli ve zor
grev iin uygun degildi. Gen Islamcilar onun Kars'taki yerel televizyon istasyonu Serhat
Kars Televizyonu'nun edepsiz sakalar yapan ve Islam'la st ok rtl olarak da olsa alay
eden, parlak elbiseli "parlak" sunucusu ve diskjokeyini temizlemeye geldigi sylentisini de
yaymislar, bu yzden Hakan zge adli Azeri kkenli sunucu da son programlarinda ikide bir
Allah'tan, namaz vakitlerinden sz etmeye baslamisti. Lacivert'in uluslararasi bir Islamci
terrist sebekesinin Trkiye baglantisi olarak hareket ettigini hayal edenler de vardi. Eski
Sovyet lkelerinden Trkiye'ye Iuhus yapmak iin gelen binlerce kadini yildirmak iin
bazilarini ldrmeyi Suudi destekli bu sebekenin planladigi Kars'taki istihbarat ve gvenlik
birimlerine bile duyurulmustu. Lacivert bu iddialar gibi, intihar eden kadinlar, trbanci kizlar
ya da belediye seimleri iin geldigi yolundaki sylentileri de yalanlamaya kalkismamisti.
EtraIta hi grnmemesi hakkinda sylenenlere hi cevap vermemesi ona, imam hatipli
grencilerin, genlerin hosuna giden esrarengiz bir hava veriyordu. Yalniz polisten saklanmak
iin degil, bu eIsane havasini bozmamak iin de Kars sokaklarinda hi grnmyor, bu da
sehirde olup olmadigi konusunda kuskular yaratiyordu.
Ka kirmizi takkeli gencin kendisine gsterdigi zili aldi ve apartman dairesinin kapisini aip
kendisini ieri buyur eden kisa boylu adamin bir buuk saat nce Yeni Hayat Pastanesi'nde
egitim enstits mdrn kursunlayan adam oldugunu anladi hemen. Adami grr grmez
yregi atmaya baslamisti.
"Kusura bakmayin," dedi kisa boylu adam, ellerini havaya kaldirip, avularinin iini
gstererek. "Son iki yilda Usta'mizi kere ldrmeye tesebbs ettiler, zerinizi arayacagim."
niversite yillarindan kalma bir aliskanlikla Ka aranmak iin kollarini iki yana ati. Kk
adamin kk elleri gmleginin zerinde, sirtinda bir silah arayarak dikkatle gezinirken Ka
kalbinin ne kadar hizla attiginin Iark edilmesinden korktu. Hemen sonra kalbinin atisi dzene
girdi ve Ka yanildigini hissetti. Hayir, grdg bu adam egitim enstits mdrn vuran
adam degildi hi. Edward G. Robinson'u hatirlatan bu sevimli ve orta yasli adam ne herhangi
birini vurabilecek kadar kararli ne de saglam gzkyordu.
Aglamaya baslayan bebegin hikiriklarini ve onunla seIkatle konusan bir annenin tatli sesini
isitti Ka.
"Ayakkabilarimi ikarayim mi?" dedi ve cevabi beklemeden ayakkabilarini ikarmaya
basladi.
"Biz burada misaIiriz," demisti ayni anda bir ses. "Ev sahiplerimize yk olmak istemiyoruz."
Ka kk soIada bir baskasi oldugunu o zaman Iark etti. Bunun Lacivert oldugunu
anlamasina ragmen aklinin bir yani, ok daha etkileyici bir karsilasma sahnesine hazirlandigi
iin sphede kalmisti. Lacivert'in pesinden siyah beyaz televizyonu aik, yoksul bir odaya
girdi. Burada kk bir bebek, elini bilegine kadar agzina sokmus, altini degistirirken Krte
tatli szler syleyen annesini derin bir ciddiyet ve memnuniyetle izliyordu ki nce Lacivert'e,
sonra arkasindan gelen Ka'ya takildi gz. Eski Rus evlerinde oldugu gibi koridor yoktu: Bir
ikinci odaya getiler.
Ka'nin akli Lacivert'e takiliydi. Asker titizligiyle yapilmis bir yatak, dikkatle katlanip yastigin
kenarina konmus ubuklu mavi bir pijama, zerinde Ersin Elektrik yazan bir kllk, duvarda
Venedik manzarali bir takvim, kar altindaki btn Kars sehrinin kederli isiklarina bakan
kanatlari aik genis bir pencere grd. Lacivert pencereyi kapayip Ka'ya dnd.
Gzlerinin mavisi bir Trk'te hi grlmeyecek koyu bir laciverte yaklasiyordu. Kumraldi,
sakalsizdi, Ka'nin sandigindan ok daha genti, hayret uyandiracak kadar soluk bembeyaz bir
teni ve kemerli bir burnu vardi. Olaganst yakisikli gzkyordu. Kendine duydugu
gvenden kaynaklanan bir ekimi vardi. Halinde, tavrinda, grnsnde laik basinin izdigi
bir eli tespihli, bir eli silahli, sakalli, tasrali, saldirgan seriatiya benzeyen hibir sey yoktu.
"Paltonuzu soba odayi isitana kadar ikarmayin... Gzel palto. Nereden aldiniz?"
"FrankIurt'tan."
"FrankIurt... FrankIurt," dedi Lacivert ve gzn tavana dikip dsncelere daldi.
Dine dayali bir devlet dzeni kurulmasi Iikrini yaydigi iin "bir zamanlar" 163. maddeden
mahkm oldugunu, bu yzden Almanya'ya katigini syledi.
Bir sessizlik oldu. Ka dosta davranmak iin birseyler sylemesi gerektigini hissediyor, aklina
syleyecek bir sey de gelmedigi iin telaslaniyordu. Lacivert'in kendisini yatistirmak iin
konustugunu hissetti.
"Almanya'dayken hangi sehirdeki Mslman derneklerini ziyarete gitmis olursam olayim,
FrankIurt'ta, Kln'de Dom ile istasyon arasinda, ya da Hamburg'un zengin mahallelerinde,
nerede yrrsem yryeyim bir sre sonra yolda grdgm bir Alinan'i kaIamda
kendiliginden digerlerinden ayirir ve ona yogunlasirdim. Benim onun hakkinda ne
dsndgm degildi nemli olan onun benim hakkimda ne dsndgn hayal ederek kendi
kiligimi, kiyaIetimi, hareketlerimi, yrysm, tarihimi, nereden gelip nereye gittigimi, kim
oldugumu onun gzlerinden grmeye alisirdim. Berbat bir duyguydu bu, ama alismistim;
asagilanmazdim: Kardesle-rimin nasil asagilandiklarini anlardim... ogu zaman Avrupali
asagilamaz. Biz ona bakip kendimizi asagilariz. Hicret, yalniz evdeki zalimden kamak iin
degil, ruhumuzun derinliklerine ulasmak iin de yapilir. Cesaret edemedigi iin yurdunu terk
edemeyen ve su ortagi olanlari kurtarmak iin bir gn elbette geri gelinir. Sen niye geldin?"
Ka susuyordu. Odanin yalinligi ve Iakirligi, boyasiz ve sivasi dklms duvarlar, tepedeki
iplak ampuln kuvvetli isiginin gznn iine giriyor olmasi onu huzursuz ediyordu.
"Ahret sualleriyle seni rahatsiz etmek istemem," dedi Lacivert. "Rahmetli Molla Kasim Ensari
Dicle kiyisinda asiretinin konakladigi yere kendisine ziyarete gelen yabancilara ilk syle
dermis: Tanistigimiza memnun oldum, acaba siz kimin iin casusluk ediyorsunuz?"
"Cumhuriyet gazetesi iin..." dedi Ka.
"O kadarini biliyorum. Ama buraya adam yollayacak kadar Kars ile ilgilenmeleri beni
pirelendiriyor."
"Ben gnll oldum," dedi Ka. "Eski arkadasim Muhtar ile karisinin burada olduklarini da
duymustum."
"Artik ayrildilar, bilmiyor muydun?" diye dzeltti Lacivert Ka'nin gzlerinin iine dikkatle
bakarak.
"Biliyordum," dedi Ka. Kipkirmizi oldu. Aklindan o anda geen her seyi Lacivert'in sezdigini
dsnerek bir neIret duydu ona.
"Emniyette Muhtar'i dvdler mi?" Dvdler."
"Dayagi hak ediyor muydu?" dedi Lacivert tuhaI bir havayla.
"Hayir, tabii ki etmiyordu," dedi Ka telasla.
"Seni niye dvmediler? Kendinden memnun musun?"
"Beni neden dvmediklerini bilmiyorum."
"Biliyorsun, Istanbullu bir burjuvasin," dedi Lacivert. "Teninden, bakislarindan anlasiliyor
hemen. Yukarilarda mutlaka gl tanidiklari vardir, ne olur ne olmaz demislerdir. Muhtar'in
ise byle bir iliskisi, byle bir gc olmadigi her halinden belli, biliyorlar. Muhtar da zaten
onlar karsisinda senin gibi gvenli olabilmek iin siyasete girdi. Ama seimleri kazansa bile,
makam koltuguna oturabilmesi iin, devletten yedigi dayaklari sineye ekebilecek biri
oldugunu onlara kanitlamasi gerek. Bu yzden yedigi dayaktan memnun bile kalmistir."
Lacivert hi glmyordu, hatta yznde kederli bir iIade vardi.
"Kimse yedigi dayaktan memnun kalmaz," dedi Ka ve Lacivert'in karsisinda siradan ve
yzeysel hissetti kendini.
Lacivert'in yznde simdi asil isimizi konusalim diyen bir iIade belirdi, "Intihar eden kizlarin
aileleriyle grsmssn," dedi. "Niye grstn onlarla?"
"Bu konuda belki bir yazi yazarim diye."
"Bati gazetelerinde mi?"
"Bati gazetelerinde," dedi Ka birden bir stnlk zevkiyle. Oysa herhangi bir Alman
gazetesinde yazisini yayimlayacak bir tanidigi yoktu. "Trkiye'de de Cumhuriyet iin," diye
ekledi pismanlikla.
"Trk gazeteleri Batililar ilgilenmedike kendi milletinin seIaletiyle ve acilariyla ilgilenmez,"
dedi Lacivert. "Yoksulluktan, intiharlardan sz etmek ayip, agdisi bir seymis gibi
davranirlar. O zaman sen de yazini Avrupa'da yayimlamak zorunda kalirsin. Ben de seninle
bunun iin grsmek istedim: Ne ieride, ne disarida intihar eden kizlari sakin yazma! Intihar
byk gnahtir! ilgi gsterildike de yayiliyor bu hastalik! Hele en son intihar eden kizin
'trban direnisi' yapan Mslman bir kiz oldugu sylentisi zehirden de ldrc olur."
"Ama bu dogru," dedi Ka. "Kiz intihar etmeden abdest alip namaz kilmis. Trban direnisi
yapan kizlar da simdi ok saygi duyuyorlarmis ona."
'Intihar eden bir kiz Mslman bile degildir!" dedi Lacivert. "Onun basrts iin mcadele
ettigi de dogru olamaz. Bu yalan haberi yayarsan, basrtleri iin direnen Mslman kizlarin
aralarindaki dneklerden, peruk takan zavallilardan, polisin, analarinin babalarinin
baskisindan yildigi sylentisi yayilir. Buraya bunun iin mi geldin? Kimseyi intihara
zendirme. Allah sevgileriyle, aileleri, okullari arasinda kalan bu kizlar yle mutsuz ve
yalnizlar ki, hepsi hemen bu intiharci azizeyi taklide baslarlar."
"Vali muavini de Kars'taki intiharlari abartmamami syledi."
"Vali muaviniyle niye grstn?"
"Gn boyunca beni huzursuz etmesinler diye polisle de grstm."
"Onlar 'okuldan atilan tesettrl kizlar intihar ediyor' haberini memnunlukla karsilarlar!" dedi
Lacivert. "Ben bildigim gibi yazarim," dedi Ka.
"Bu szndeki ima yalniz devletin laik valisine degil, bana da ynelik. stelik bana 'laik vali
de, siyasal Islamci da kizlarin intihar ettiginin yazilmasini istemiyor!' diye laI
dokunduruyorsun."
"Evet."
"O kiz okula alinmadigi iin degil, bir ask meselesi yznden intihar etti. Siradan bir ask
intiharini tesettrl kizin zls ve isledigi gnah diye yazarsan imam hatipli gen
Islamcilar ok kizar sana. Kars kk yer."
"Bunlari bir de o kizlara sormak istiyorum."
"ok iyi edersin!" dedi Lacivert. "Allah rizasi iin tesettr direnisi yaparken baslarina
gelenlerden yilip intihar edip bir gnahkr olarak ldklerinin Alman gazetelerinde
yazilmasini isterler mi sor bakalim kizlara."
"Sorarim!" dedi Ka dikbaslilikla, ama korkmustu da.
"Bir baska seyi daha sylemek iin agirdim seni," dedi Lacivert. "Egitim enstits mdr
az nce gzlerinin nnde vuruldu... Bu devletin tesettrl kizlara baskisinin Mslmanlarda
yarattigi Ikenin sonucudur. Ama olay da tabii devletin yaptigi bir kiskirtmadir. Zavalli
mdr nce zulmlerinde kullandilar, sonra da bir meczuba vurdurttular ki Mslmanlari
sulasinlar."
"Olayi benimsiyor musunuz, kiniyor musunuz?" diye sordu Ka bir gazeteci dikkatiyle.
"Ben Kars'a siyaset iin gelmedim," dedi Lacivert. "Ben Kars'a intiharlarin yayilmasini
durdurmak iin geldim." Birden Ka'yi omuzlarindan yakaladi, kendine ekti ve iki yanagindan
pt: "Sen yillarini siirin ilesine vermis bir dervissin. Mslmanlara, mazluma ktlk
etmek isteyenlerin aleti olmazsin. Benim sana gvendigim gibi, sen de bana gvendin, bu
karda buraya geldin. Sana tesekkr etmek iin hisseli bir hikye anlatacagim." Yari oyuncu,
yari ciddi bir havayla gzlerini Ka'nin gzlerinin iine dikti.
"Anlatayim mi?"
"Anlatin."
"ok eski zamanlarda, Iran'da essiz bir kahraman, yorulmaz bir savasi varmis. Herkes tanir
severmis. Onu sevenler gibi bugn biz de Rstem diyelim ona. Bir gn Rstem avlanirken
nce yolunu ve sonra da gece uyurken atini kaybetmis. Ati Raks'i bulacagim derken dsman
topraklarina, Turan'a girmis. Ama nami kendinden de nce gittigi iin taniyip iyi davranmislar
ona. Turan Sahi misaIir edip bir slen vermis. Yemekten sonra odasina ekilince sahin kizi
ieri girip Rstem'e askini anlatmis. Ondan ocugu olmasini istedigini sylemis. Gzelligi ve
diliyle onu kandirmis; sevismisler. Sabah Rstem dogacak ocuga kendinden bir isaret, bir
bileklik birakip lkesine geri dnms. Dogan ocuk Suhrab demisler ona, biz de yle diyelim
yillar sonra anasindan babasinin eIsanevi Rstem oldugunu grenince demis ki: 'Iran'a
gidecegim, zalim Iran Sahi Keykavus'u tahttan indirip yerine babami geirecegim... Sonra
buraya Turan'a dnecegim ve Keykavus gibi zalim Turan Sahi EIrasiyab'i indirip yerine
kendim geecegim! O zaman babam Rstem ve ben Iran'i ve Turan'i yani btn cihani adilane
ynetecegiz!' Byle demis saI ve iyi kalpli Suhrab, ama dsmanlarinin kendinden daha sinsi
ve kurnaz oldugunu anlayamamis. Iran ile savasacak diye Turan Sahi EIrasiyab niyetini
bilmesine ragmen onu desteklemis, ama babasini tanimasin diye casuslar da katmis ordusuna.
Hilelerden, desiselerden, kt kaderin oyunu ve yce Allah'in gizli rastlantilarindan sonra,
eIsane Rstem ile oglu Suhrab arkalarinda askerleri, savas alaninda zirhlar iinde olduklari
iin birbirlerini taniyamadan karsi karsiya gelmisler. Zirhlar iindeki Rstem, karsisindaki
cengaver btn gcn toplamasin diye kim oldugunu zaten hep saklarmis. Gz babasini
Iran tahtina oturtmaktan baska bir sey grmeyen ocuk kalpli Suhrab da zaten kiminle
savasacagina dikkat bile etmiyormus. Bylece bu iki iyi ruhlu, byk savasi babaogul,
askerleri arkada onlari seyrederken ne atilip kililarini ekmisler."
Lacivert sustu. Ka'nin gzlerinin iine bakamadan syle dedi bir ocuk gibi: "Yzlerce kere
okumama ragmen bu hikyenin burasina gelince bir rpertiyle kalbim atmaya baslar. Neden
bilmiyorum, nce' babasini ldrmek zere olan Suhrab ile zdeslestiririm kendimi. Kim ister
babasini ldrmeyi? Hangi ruh bu suun acisina, bu gnahin ykne dayanabilir! Hele
kendimle bir tuttugum ocuk yrekli Suhrab! O zaman babayi ldrmenin en iyi yolu onu
Iarkinda olmadan ldrmektir."
"Ben byle dsnrken zirhlar iindeki iki cengaver dgse tutusur ve saatlerce bogustuktan
sonra, birbirlerini yenemeden kanter iinde geri ekilirler. Bu birinci gnn gecesinde aklim
Suhrab kadar babasina da takilir artik ve hikyenin devamini okurken, sanki ilk deIa
okuyormusum gibi heyecanlanip yenisemeyen babayla ogulun bir sekilde bu isin iinden
ikacaklarini iyimserlikle hayal ederim."
"Ikinci gn gene ordular karsilikli siralanir, gene zirhlar iindeki baba ogul ne atilip
birbirlerine acimasizca girisirler. Uzun dvsten sonra o gn talih ya da talih bu mudur?
Suhrab'a gler ve Rstem'i atindan dsrp altina alir. Hanerini ekmis, ldrc darbeyi
yakindan babasina vurmak zeredir ki yetisip syle derler: Iran'da, dsman cengaverin
kellesini ilk seIerde almak gelenek degildir. ldrme onu, iglik olur.' Suhrab da babasini
ldrmez."
"Burayi okurken aklim karisir hep. Suhrab'a sevgi dolar iim. Allah'in baba ogul iin uygun
grdg kaderin anlami nedir? nc gn ise kavga merakla bekledigimin aksine, bir anda
biter. Rstem Suhrabi atindan dsrr ve kilicini bir hamlede ggsne daldirip ldrr onu.
Olayin hizi, dehseti kadar sasirticidir. Bilekliginden ldrdgnn oglu oldugunu anlayinca
Rstem yere diz ker, oglunun kanli cesedini kucagina alir ve aglar."
"Hikyenin bu noktasinda her deIasinda ben de aglarim: Rstem'in acisini paylasmaktan ok
zavalli Suhrab'in lmnn anlamini anladigim iin aglarim ben. Baba sevgisiyle harekete
geen Suhrab'i babasi ldrr. O noktada iyi kalpli ocuksu Suhrab'in baba sevgisine
hayranligimin yerini daha derin ve olgun bir duygu, kurallara ve gelenege bagli Rstem'in
vakur acisi alir. Hikye boyunca sevgim ve hayranligim isyankr ve kisisel Suhrab'dan, gl
kuvvetli ve sorumluluk sahibi Rstem'e gemistir."
Lacivert bir an susunca, bir hikyeyi, herhangi bir hikyeyi bylesine inanla anlatabildigi
iin Ka onu kiskandi.
"Ama ben sana bu gzel hikyeyi onunla hayatimi nasil anlamlandirdigimi gstermek iin
degil, onun unutuldugunu sylemek iin anlattim," dedi Lacivert. "En azindan bin yillik bu
hikye Firdevsi'nin Sehname'sindendir. Bir zamanlar Tebriz'den Istanbul'a, Bosna'dan
Trabzon'a milyonlarca insan bu hikyeyi bilir ve onu hatirlayip hayatlarinin anlamini
anlarlardi. Bugn Bati'da Oedipus'daki baba katilligini, Macbeth'in taht ve lm saplantisini
dsnenler gibi. Ama simdi Bati hayranligi yznden herkes unuttu bu hikyeyi. Eski
hikyeler ders kitaplarindan ikarildi. Bugn Sehname'yi Istanbul'da satin alacagin bir kitapi
bile yok! Neden?"
Biraz sustular.
"Syle dsnyorsundur," dedi Lacivert, "Insan bu hikyenin gzelligi iin adam ldrr m?
yle degil mi?"
"Bilmiyorum," dedi Ka.
"Dsn o zaman," dedi Lacivert ve odadan ikti.
9
AIedersiniz, siz ateist misiniz?
KENDINI LDRMEK ISTEMEYEN BIR INANSIZ
Lacivert odadan bir anda ikinca Ka bir sre kararsizlik geirdi. nce, Lacivert'in hemen geri
dnecegini dsnd; "dsn!" dedigi konuyu Ka'ya sormak iin geri gelecekti. Ama hemen
sonra durumun byle olmadigini anladi: Gsterisli ve biraz tuhaI bir sekilde de olsa kendisine
bir mesaj verilmisti. Bu bir tehdit miydi?
Ama Ka tehdit edilen birinden ok, bu evde yabanci gibi hissediyordu kendini. Bitisikteki
odada anne ile bebegini gremedi, kapidan kimseye grnmeden disari ikti. Merdivenleri
kosar adim inmek geliyordu iinden.
Kar ylesine yavas yagiyordu ki, Ka'ya kar taneleri havada asili kalmis gibi geldi. Zamanin
durmus oldugu izlenimini veren bu yavaslik duygusu Ka'ya nedense ok seyin degistigini, ok
vakit getigini hissettiriyordu; oysa Lacivert ile grsmesi yalnizca yirmi dakika tutmustu.
Demiryolu boyunca, karlar altinda dev ve beyaz bir glgeye benzeyen silonun yanindan geip
geldigi yoldan istasyona girdi. Kirli ve bos istasyon binasinin iinden geerken ucu kivrik
kuyrugunu dosta sallayan bir kpegin kendisine yaklastigini grd. Kara bir kpekti bu,
alninda yusyuvarlak beyaz bir de leke vardi. Ka kirli bekleme salonunda kpege simit veren
delikanli grd. Biri Necip'ti, arkadaslarindan nce kosup Ka'nin yanina geldi.
"Okul arkadaslarima buradan geeceginizi nereden bildigimi sakin aktirmayin," dedi. "En
yakin arkadasimin bir konuda size soracagi ok nemli bir sorusu var. Vaktiniz varsa ve
Fazil'a bir dakika ayirirsaniz ok mutlu olacak."
"Peki," dedi Ka, iki delikanlinin oturdugu banka dogru yrd.
Arkalarindaki posterlerde Atatrk demiryollarinin nemini hatirlatir, devlet de intihar etmek
isteyen kizlari korkuturken genler ayaga kalkip Ka'nin elini siktilar. Ama bir tutukluga
kapilmislardi simdi.
"Fazil sorusunu sormadan Mesut kendi isittigi bir hikyeyi anlatacak," dedi Necip.
"Hayir anlatamayacagim," dedi Mesut heyecanla. "LtIen benim yerime sen anlatir misin?"
Necip'in anlattigi hikyeyi dinlerken Ka bos, pis ve yari karanlik istasyon binasinda neseyle
kosturan kara kpegi seyrediyordu.
"Hikye Istanbul'daki bir imam hatip lisesinde geiyor, ben de yle duydum zaten," diye
basladi Necip. "Kenar mahallelerden birindeki derme atma bir imam hatip lisesinin mdr,
memuriyetiyle ilgili bir is iin Istanbul'da yeni yapilan ve televizyonda grdgmz o yksek
gkdelenlerden birine gitmis. Byk bir asansre binmis, yukari ikiyormus. Asansrde uzun
boylu, ondan gen bir adam varmis, yanina yaklasmis, elindeki bir kitabi gstermis mdre,
sayIalarini amak iin cebinden sedeI sapli bir biak ikarip birseyler sylemis. On
dokuzuncu kata gelince mdr inmis. Ama sonraki gnlerde kendini bir tuhaI hissetmeye
baslamis. lmden korkuyor, cani hibir sey yapmak istemiyor, hep asansrdeki adami
dsnyormus. Dinibtn bir adammis, derdine are olur diye bir Cerrahi tekkesine gitmis.
Namli bir seyh onun kalbinden geenleri sabaha kadar dinledikten sonra teshisi koymus:
'Allah'a inancini kaybetmissin' demis, 'stelik Iarkinda degilsin ama bununla da gurur
duyuyorsun! Bu illet sana asansrdeki adamdan gemis. Sen bir ateist olmussun.' Mdr
gzyaslariyla durumunu inkr etmeye kalkismissa da, yreginin hl drst olabilen bir
yaniyla seyh eIendinin dediklerinin dogru oldugunu ok iyi anlamis. Lisedeki gzel kk
grencileri sikistirirken, grencilerin anneleriyle yalniz kalmaya alisirken, kiskandigi bir
gretmenin parasini alarken yakaliyormus kendini. stelik bu gnahlari islerken
vnyormus da mdr: Btn okulu toplayip insanlarin kr inanlar ve sama treler
yznden kendisi gibi zgr olamadiklarini, her seyin serbest oldugunu sylyor, szlerinin
arasina bol bol Frenke kelime sikistiriyor, aldigi paralarla en moda Avrupa elbiselerinden
alip giyiyormus. Bunlari herkesi kmseyen ve 'geri' bulan bir tavirla yapiyormus. Bylece
okulda grenciler gzel bir siniI arkadaslarinin irzina gemisler, yasli Kuran hocasi dvlms,
isyanlar baslamis. Mdr bir yandan da evinde aglar, intihar etmek istermis, ama bunu
yapabilecek kadar cesur olmadigi iin baskalarinin kendisini ldrmesini bekliyormus. Bu
amala okulun en dindar grencilerinin yaninda Peygamberimiz Hazretleri'ne hs kIr
etmis. Ama aklini kairdigini anlayip dokunmamislar. Sokaklara ikmis, hs Allah'in
olmadigini, camilerin diskotege evrilmesi gerektigini, hepimizin ancak Hiristiyan olursak
Batililar gibi zengin olacagimizi sylemeye baslamis. Gen Islamcilar onu vurmak istemisler
ama saklanmis. Umutsuzluk ve intihar istegine bir are bulamayinca ayni gkdelene dnms,
asansrde ayni uzun boylu adamla karsilasmis. Adam ona basina gelen her seyi bildigini
gsteren bir bakisla glmsemis ve elindeki kitabin kapagini gstermis, ateizmin aresi de
oradaymis, mdr titreyen ellerle kitaba uzanmis ama uzun boylu adam asansr durmadan
nce sedeI sapli kitap aacagini mdrn kalbine saplamis."
Hikye biterken Ka bir benzerinin Almanya'daki Islamci Trkler arasinda anlatildigini
hatirladi. Hikyenin sonundaki esrarengiz kitap Necip'in hikyesinde muglak birakilmisti,
ama Mesut insani ateizme srkleyecek yazarlar olarak Ka'nin hi duymadigi Yahudi bir iki
yazarla birlikte, siyasal Islam'in bas dsmanlarindan biri yil sonra vurulup ldrlecek
birka kse yazarinin adini da andi. "Seytan taraIindan kandirilmis ateistler bu hikyedeki
mutsuz mdr gibi, mutluluk ve huzur arayarak aramizda gezerler," dedi Mesut. "Siz de bu
grse katiliyor musunuz?"
"Bilmiyorum."
"Nasil bilmiyorsunuz," dedi Mesut biraz Ikelenerek. "Siz bir ateist degilmisiniz?"
"Bilmiyorum," dedi Ka.
"Sunu syleyin o zaman bana1. Btn bu lemi, her seyi, disarida lapa lapa yagan bu kari
Allahi Teala'nin yarattigina inaniyor musunuz, inanmiyor musunuz?"
"Kar bana Allah'i hatirlatiyor," dedi Ka.
"Evet, ama kari Allah'in yarattigina inaniyor musunuz?" diye steledi Mesut.
Bir sessizlik oldu. Ka kara kpegin perona ailan kapidan Iirlayip disarida neon lambalarinin
soluk isiginda yagan karin altinda neseyle kosturdugunu grd.
"Cevap veremiyorsun," dedi Mesut, "Insan Allah'i tanir ve severse onun varligindan hi
sphelenmez. Bu da aslinda senin bir ateist oldugun, ama ekindigin iin bunu sylemedigin
anlamina geliyor. Bunu zaten biliyorduk. Bu yzden de sana Fazil adina sunu sormak
istiyorum. O hikyedeki zavalli ateist gibi acilar ekiyor musun? Kendini ldrmek istiyor
musun?"
"Ne kadar huzursuz olursam olayim intihar etmekten korkarim," dedi Ka.
"Hangi nedenden?" dedi Fazil, "Insan esreIi mahlukat diye devlet yasakladigi iin mi? Onu da
insan saheserdir diye yanlis yorumluyorlar. Neden intihar etmekten korktugunuzu syleyin
ltIen."
"Arkadaslarimin israrini hosgrn," dedi Necip. "Bu sorunun Fazil iin ok zel bir anlami
var."
"Huzursuzluk ve mutsuzluga dayanamadigin iin intihar etmek istemiyor musun yani?" dedi
Fazil.
"Hayir," dedi Ka haIiIe Ikelenerek.
"Bizden bir sey saklamayin ltIen," dedi Mesut. "Ateistsiniz diye size bir ktlk etmeyiz
biz."
Gerilimli bir sessizlik oldu. Ka ayaga kalkti. Bir korkuya kapilmakta oldugunu gstermek
istemiyordu hi. Yrd.
"Gidiyor musunuz, durun gitmeyin ltIen." dedi Fazil. Ka durunca bir sey syleyemeden
tutulup kaldi.
Onun yerine ben anlatacagim," dedi Necip. "Bizler mz de imanlari iin btn hayatlarini
ortaya koyan 'trbanci kizlara' sigiz Trbanci kizlar' laIini laik basin kullaniyor onlar iin.
Bizler iin onlar Mslman kizlardir ve btn Mslman kizlar da imanlari iin hayatlarini
ortaya koymalidirlar."
"Erkekler de yle," dedi Fazil.
"Tabii," dedi Necip. "Ben Hicran'a sigim, Mesut Hande'yi seviyor, Fazil ise Teslime'ye sikti
ama Teslime ld. Ya da intihar etti. Ama bizler imani iin btn hayatini Ieda etmeye hazir
bir Mslman kizin intihar edebilecegine inanmayiz."
"Belki ektigi acilar ona dayanilmaz gelmistir," dedi Ka. "Ailesi de ona basini asin diye
baski yapiyormus, okuldan atilmis."
"Hibir baski gerekten inanan bir kisinin gnah islemesi iin yeterli degildir," dedi Necip
heyecanla. "Bizler sabah namazini kaiririz da gnaha gireriz diye geceleri heyecandan
uyuyamiyoruz. Her seIerinde daha erkenden camiye kosuyoruz. Bylesine bir heyecanla
inanan biri gnah islememek iin her seyi yapar, gerekirse diri diri derisinin yzlmesine bile
razi olur."
"Biliyoruz, siz Teslime'nin ailesiyle de grstnz," diye atildi Fazil. "Onlar intihar ettigine
inaniyorlar mi?"
"Inaniyorlar. nce annesi ve babasiyla Marianna'yi seyretmis, sonra abdest almis, namaz
kilmis."
"Teslime dizi seyretmez hi," dedi Fazil sessizce.
"Siz onu taniyor muydunuz?" dedi Ka.
"Kisisel olarak hi tanismadik, konusmadik," dedi Fazil utanarak. "Bir kere uzaktan grdm,
zaten iyice rtlyd. Ama bir ruh olarak tabii ki taniyorum onu: insan en ok sik oldugu
kisiyi tanir. Kendim gibi ieriden hissediyordum onu. Benim tanidigim Teslime intihar
etmez."
"Belki de onu yeterince tanimiyordunuz."
"Belki de seni buraya Teslime'nin katlini rtbas et diye Batililar yolladi," dedi Mesut
kabadayica.
"Hayir, hayir," dedi Necip. "Biz size gveniyoruz. Byklerimiz sizin bir dervis, bir sair
oldugunuzu sylemisler. Size gvendigimiz iin de bizi ok mutsuz eden bir konuda size soru
sormak istedik. Fazil sizden Mesut adina zr diliyor."
"zr diliyorum," dedi Fazil. Surati kipkirmiziydi. Gzleri bir anda nemlenmisti.
Mesut barisma nini sessizce geistirdi.
"Biz Fazil ile kan kardesiyizdir," dedi Necip. "Pek ok zaman ayni anda ayni seyi dsnr,
birbirimizin ne dsndgn de biliriz. Benim aksime, Fazil siyasetle ilgilenmez hi. Simdi
onun da benim de sizden bir ricamiz var. Aslinda ikimiz de annesinin, babasinin, devletin
baskilari sonucu Teslime'nin bir gnah isleyip intihar ettigini kabul edebiliyoruz. ok aci
ama, Fazil bazan, 'sik oldugum kiz gnah isledi ve kendini ldrd' diye dsnyor. Ama
Teslime aslinda gizli bir ateistse, hikyedeki gibi, ateist oldugunu bilmeyen bahtsiz bir
ateistse ve ateist oldugu iin intihar etmisse, iste bu Fazil iin bir yikim olur. nk o zaman
bir ateiste sik olmus oluyor, iimizdeki bu byk kuskunun cevabini da ancak siz verebilir,
Fazil'i siz rahatlatabilirsiniz. Anladiniz mi ne dsndgmz?"
"Siz bir ateist misiniz?" diye sordu Fazil yakaran gzlerle. "Ateistseniz kendinizi ldrmek
istiyor musunuz?"
"Ateist oldugumdan en emin oldugum gnlerde bile intihar drts duymuyorum hi," dedi
Ka.
"Bize drst cevap verdiginiz iin ok tesekkr ediyorum," dedi Fazil, rahatlayarak. "Kalbiniz
iyilik dolu, ama Allah'a inanmaktan korkuyorsunuz."
Ka, Mesut'un dsmanca baktigini gryor, uzaklasmak istiyordu. Akli sanki uzaklarda bir
yere takilmisti, iinde derin bir istegin ve ona bagli bir hayalin kipirdandigini hissediyor, ama
etraIindaki hareket yznden bu hayale yogunlasamiyordu. Daha sonra bu dakikalar zerinde
ok dsnecek, aklindaki hayalin lmek ve Allah'a inanamamak kadar Ipek'in zlemiyle de
beslendigini anlayacakti. Bunlara son anda Mesut bir baskasini ekledi.
"LtIen yanlis anlamayin bizi," demisti Necip. "Bizim bir insanin ateist olmasina hibir
itirazimiz yok. Islam toplumunda ateistlerin yeri hep vardi."
"Yalnizca mezarliklar ayri olmalidir," dedi Mesut. "Bir Allahsizla ayni mezarlikta yatmak
mminlerin ruhunu taciz eder. Allah'a inanamadigi halde durumunu btn hayati boyunca
basariyla saklayan bazi ateistler yalniz bu dnyada degil, inananlari mezarlarinda bile
huzursuz etmeyi kendilerine is edinmislerdir. Kiyamete kadar ayni mezarlikta yatmanin azabi
yetmiyormus gibi, kiyamet gn mezarlarimizdan kalktigimizda karsimizda ugursuz bir ateist
grmenin dehsetiyle basedecegiz... Sair Ka Bey, siz bir zamanlar ateist oldugunuzu artik
saklamiyorsunuz. Belki hl ylesiniz. Syleyin o zaman bu kari yagdiran kim, bu karin sirri
ne?"
Hep birlikte bir an bos istasyon binasindan disariya, neon lambalarinin isiginda bos raylara
yagan kara baktilar.
Bu dnyada ne yapiyorum? diye dsnd Ka. Kar taneleri uzaktan ne kadar zavalli
gzkyor, ne kadar zavalli benim hayatim, insan yasiyor, yipraniyor, yok oluyor. Bir yandan
yok oldugunu, bir yandan var oldugunu dsnd: Kendisini seviyordu, bir kar tanesi gibi
hayatinin aldigi yolu sevgi ve kederle izliyordu. Babasinin bir tiras kokusu vardi, onu
hatirladi. O kokuyu koklarken mutIakta kahvalti hazirlayan annesinin terliklerinin iindeki
soguk ayaklarini, bir sa Iirasini, gece ksre ksre uyandiktan sonra kendisine iirilen
pembe renkli sekerli ksrk surubunu, agzindaki kasigi, hayati yapan btn o kk seyleri,
hepsinin birligini, kar tanesini...
Bylece Ka hayatta ancak ilham anlarinda mutlu olabilen gerek sairlerin duydugu o derin
agriyi duydu. Drt yildan sonra ilk deIa aklina bir siir gelmisti: Siirin varligindan,
havasindan, edasindan ve gcnden o kadar emindi ki ii mutlulukla doldu. gence acelesi
oldugunu syleyerek bos ve yari karanlik istasyon binasindan ikti. Yagan kar altinda
yazacagi siiri dsnerek hizli hizli oteline dnd.
10
Bu siir neden gzel?
KAR VE MUTLULUK
Otel odasina girer girmez Ka paltosunu ikardi. FrankIurt'tan aldigi yesil kapli kareli bir
deIteri ati ve aklina kelime kelime gelmekte olan siiri yazmaya basladi. Bir baskasinin
kulagina Iisildadigi bir siiri yazar gibi rahat hissediyordu kendini ama yazdigi seye kendini
btn dikkatiyle vermisti de. Daha nce bylesine bir ilhamla ve hi duraklamadan siir
yazmadigi iin yazdigi seyin degerinden aklinin bir ksesiyle kusku duyuyordu. Ama
misralari yazdika siirin her seyiyle mkemmel oldugunu mantigiyla da gryor, bu da
iindeki heyecani ve mutlulugu arttiriyordu. Bylece pek az duraklayarak, birka yerde sanki
iyi isitemedigi bazi kelimeler iin bosluklar birakarak Ka otuz drt dize yazdi.
Siir az nce aklindan ayni anda geen pek ok seyle yapilmisti: Yagan kar, mezarliklar,
istasyon binasinda neseyle kosturan kara kpek, pek ok ocukluk anisi ve otele dns
yolunda adimlari hizlandika mutluluk ve telas arasi bir duyguyla gznn nnde canlanan
Ipek. Siirin adini "Kar" koydu. ok sonralari bu siiri nasil yazdigini dsndgnde aklina bir
kar tanesi gelecek, o kar tanesi kendi hayatini bir sekilde gsteriyorsa bu siirin de onun
merkezine yakin bir yerde ve hayatin mantigini aiklayan bir noktada yer almasi gerektigine
karar verecekti. Tipki bu siir gibi bu kararlarin da ne kadarini o anda aldigini, ne kadarinin
onun - bu kitabin sirlarini zmeye alistigi - hayatinin gizli simetrisi sonucu oldugunu
sylemek zor.
Ka siiri bitirmek zereyken pencereye gitti, disarida iri tanelerle ve zaraIetle yagan kari
sessizce seyretmeye basladi. Kari seyrederse siiri tam gerektigi gibi bitirecegi duygusu vardi
iinde. Kapi vuruldu, Ka ati ve siirin aklina gelmek zere son iki dizesini Kars'ta bir daha hi
hatirlamamak zere unuttu.
Kapidaki Ipek'ti. "Sana bir mektup var," deyip uzatti.
Ka mektubu alip hi bakmadan bir kenara atti. "ok mutluyum," dedi.
Ancak bayagi insanlarin "ok mutluyum!" diyebileceklerine inanirdi ama simdi hi
utanmamisti. "ieri gir," dedi Ipek'e. "ok gzelsin."
Ipek otelin odalarini evi gibi bilen birinin rahatligiyla ieri girdi. Arada geen zaman onlari
birbirlerine daha da yakinlastirmis gibi geldi Ka'ya.
"Nasil oldu bilmiyorum," dedi Ka. "Belki de senin yznden geldi bu siir bana."
"Egitim enstits mdrnn durumu agirmis," dedi Ipek.
"ld sandigin birinin yasamasi iyi haberdir."
"Polis baskinlar dzenliyor. niversite yatakhanelerine, otellere. Bize de gelip deIterlere
baktilar, otelde kalanlari tek tek sordular."
"Benim hakkimda ne dedin? Evlenecegimizi syledin mi?"
"ok sevimlisin. Ama aklim orada degil. Muhtar'i gzaltina almislar, dvmsler. Sonra da
birakilmis."
"Sana bir mesaj yolladi benimle: Seninle yeniden evlenmek iin her seyi yapmaya hazir.
rtn diye sana baski yaptigi iin bin pisman."
"Muhtar bunlari bana zaten her gn sylyor," dedi Ipek. "Polis seni biraktiktan sonra ne
yaptin?"
"Sokaklarda gezindim..." dedi Ka. Bir an bir kararsizlik geirdi.
"Evet, syle."
"Lacivert'e gtrdler beni. Bunu kimseye sylememeliymisim."
"Sylememelisin," dedi Ipek. "Ona da bizlerden, babamdan hi bahsetmemelisin."
"Onu tanidin mi hi?"
"Bir zamanlar Muhtar ona hayrandi, bizim eve girip ikmisligi vardir. Ama Muhtar daha
ilimli ve demokratik bir Islamcilikta karar kilinca ondan uzaklasti."
"Buraya intihar eden kizlar iin gelmis."
"Ondan kork ve hi sz etme," dedi Ipek. "Byk bir ihtimalle kaldigi yerde de polisin
mikroIonu vardir."
"Niye yakalamiyorlar o zaman?"
"Islerine gelince yakalarlar."
"Biz seninle bu Kars sehrinden kaalim," dedi Ka.
ocukluk ve genliginde olaganst mutlu oldugu zamanlarda hissettigi sey, mutsuzlugun ve
umutsuzlugun da ok yakin bir yerde oldugu korkusu ykseliyordu iinde.
Ka, daha sonra gelecek mutsuzluk byk olmasin diye, mutluluk anlarina telasla son vermek
isterdi. Bu yzden, tam o sira asktan ok bu telasla sarildigi Ipek'in kendisini itecegini,
aralarindaki yakinlik ihtimalinin bir anda tuzla buz olacagini ve hak etmedigi mutlulugun hak
ettigi bir reddedilme ve asagilanmayla sonulanip rahatlayacagini saniyordu.
Tam tersi oldu. Ipek de ona sarildi. Birbirlerini tutmaktan, kucaklamaktan zevk alarak
merakla pstler ve yatagin zerine yanyana devrildiler. Kisa bir srede Ka o kadar sarsici
bir cinsel heyecan duymaya basladi ki, az nceki ktmserliginin tam tersi sinir tanimaz bir
istek ve iyimserlikle birbirlerinin elbiselerini ikarip uzun uzun seviseceklerini hayal etmeye
basladi.
Ama Ipek ayaga kalkti. "ok hossun, seninle sevismeyi ben de istiyorum ama yildir
kimseyle birlikte olmadim, hazir degilim," dedi.
Ben de drt yildir kimseyle sevismedim, dedi Ka iinden. Ipek'in bunu yznden okudugunu
hissetti.
"Hazir olsam bile," dedi Ipek, "babam bu kadar yakindayken, ayni evdeyken sevisemem ben."
"Benimle iplak yataga girmen iin babanin otelden ikip gitmesi mi lazim?" dedi Ka.
"Evet. Otelden de pek az ikar. Kars'in buzlu sokaklarini sevmez nk."
"Peki, simdi sevismeyelim, ama birka kere daha pselim," dedi Ka.
"Peki."
Ipek yatagin kenarinda oturan Ka'ya egildi ve yaklasmasina izin vermeden uzun uzun ve
ciddiyetle pt onu.
"Sana siirimi okuyayim," dedi Ka sonra bir daha psmeyeceklerini sezince. "Merak ediyor
musun?"
"Su mektubu oku nce, kapiya gen bir adam getirmis."
Ka mektubu ati ve yksek sesle okudu:
"Ka eIendi bey oglum. Size oglum demem uygun degil ise aIIediniz. Ben dn gece sizi
ryamda grdm. Ryamda kar yagiyordu ve her bir tanesi leme bir nur olarak iniyordu.
Hayirdir, derken gleden sonra, ryamda grdgm bu kar penceremin nnde yagmaya
basladi. Baytarhane Sokak 18 numaradaki Iakirhanemizin kapisinin nnden getiniz. Cenabi
Allah'in bir imtihandan geirdigi Muhtar BeyeIendi sizin bu kara ne mana verdiginizi bana
nakletti. Yolumuz ayni yoldur. Bekliyorum eIendim, imza: Saadettin Cevher."
"Seyh Saadettin," dedi Ipek. "Hemen git ona. Aksam da babamla bize yemege gelirsin."
"Kars'taki btn atlaklarla niye grsmem lazim?"
"Lacivert'ten kork dedim, ama hemen atlak deme ona. Seyh de kurnazdir, aptal degildir."
"Hepsini unutmak istiyorum. Siirimi okuyayim mi sana simdi?"
"Oku."
Ka sehpanin basina oturup yeni yazdigi siirini heyecanla ve gvenle okumaya basladi ve
hemen durdu. "Suraya ge," dedi Ipek'e. "Okurken yzn grmek istiyorum." Gz ucuyla
Ipek'e bakarak yeniden okumaya basladi. "Gzel mi?" diye sordu az sonra Ka. "Evet, gzel!"
dedi Ipek. Ka daha okudu, gene "Gzel mi?" diye sordu, Ipek "Gzel," dedi. Okumasi bitince:
"Nesini gzel buldun?" diye sordu Ka. "Bilmiyorum," dedi Ipek. "Ama ok gzel buldum."
"Muhtar sana byle siir okumaz miydi?" "Okumazdi." Ka siiri yeniden heyecanla okudu ve
gene "Gzel mi?" diye ayni yerlerde sordu. Birka kere de "ok gzel degil mi?" dedi. "Evet,
ok gzel!" dedi Ipek.
Ka ylesine mutluydu ki erken dnem bir siirinde bir ocuk iin yazdigi gibi sanki "evresine
hos ve tuhaI bir isik" yayiyor, bu isigin bir kisminin da Ipek'te yansidigini grerek mutlu
oluyordu. Bu "yerekimsiz zamanin" kurallarina uyarak Ipek'i yeniden kucakladi, ama kadin
zariIe uzaklasti.
"Dinle simdi: Derhal Seyh EIendi'ye git. Burada ok nemli bir kisidir o, senin sandigindan
nemli: Sehirde pek ok kisi gider ona, laikler de. Tmen komutaninin, valinin karisinin da
ona gittigi syleniyor, zenginlerden, askerlerden gidenler de var. Devlet yanlisidir.
niversiteli ve tesettrl kizlarin derslerde baslarini amalari gerektigini syleyince ReIah
Partililer ona ses ikaramadilar. Kars gibi bir yerde, byle gl bir adam seni agirinca onu
reddedemezsin."
"Zavalli Muhtar'i da ona sen mi yolladin?"
"Iindeki Allah korkusunu kesIedip seni korkuta korkuta dindar yapmasindan mi
endiseleniyorsun?"
"ok mutluyum simdi, dine hi ihtiyacim yok," dedi Ka. "Bunun iin de gelmedim
Trkiye'ye. Beni tek bir sey gtrebilir oraya: Senin askin... Evlenecek miyiz biz?"
Ipek yatagin kenarina oturdu. "Git o zaman oraya," dedi. Sihirli ve hos bir bakisla Ka'ya bakti.
"Ama dikkat de et. Ruhunda kirilgan, zayiI bir nokta bulup hemen cin gibi insanin iine
girmekte onun stne yoktur."
"Ne yapacak bana?"
"Seninle konusacak ve birden kendini yere atacak. Syledigin siradan bir szde ne kadar
byk bir bilgelik oldugunu, senin bir ermis oldugunu iddia edecek. Bazilari nce kendileriyle
alay edildigini bile sanir! Ama Seyh EIendi Hazretleri'nin kudreti de buradadir. Bunu yle bir
yapar ki senin bilgeligine gerekten inandigina inanirsin, gerekten de btn kalbiyle inanir
da. Senin iinde senden ok yksek bir baska biri varmis gibi davranir. Bir sre sonra iindeki
bu gzelligi sen de grmeye baslarsin: Senin iindeki gzelligin, sen onu nceden Iark
edemedigine gre Allah'in gzelligi oldugunu sezer, mutlu olursun. Dnya da gzeldir aslinda
onun yanindayken. Seni bu mutluluga yaklastiran Seyh EIendi'ni seversin. Btn bu sre
boyunca, aklinin bir baska yani da btn bunlarin Seyh EIendi'nin oyunu, senin de aslinda
seIil, zavalli bir budala oldugunu sana Iisildar. Ama Muhtar'dan anladigim kadariyla, artik o
kt ve seIil yanina inanacak gcn kalmamistir. O kadar zavalli ve mutsuzsundur ki seni
ancak Allah'in kurtaracagini dsnrsn. bu arada ruhunun isteklerini hi tanimayan aklin
nce biraz direnir. Bylece seyhinin sana gsterdigi yola bu dnyada bir tek yle ayakta
kalabilecegin iin girersin. Karsisindaki seIile kendisini oldugundan ok daha yce biriymis
gibi hissettirebilmek Seyh EIendi Hazretleri'nin en byk hneridir, nk bu Kars sehrinin
erkeklerinin ogu Trkiye'de kendilerinden daha seIil, daha Iakir, daha basarisiz kimse
olamayacagini ok iyi bilirler. Bylece sonunda nce seyhine inanirsin, sonra sana
unutturulan Islam'a inanirsin. Bu da Almanya'dan gzktg ve entellektel laiklerin iddia
ettikleri gibi kt bir sey degildir. Herkes gibi olursun, halkina benzersin, mutsuzluktan biraz
olsun kurtulursun."
"Ben mutsuz degilim," dedi Ka.
"Bu kadar mutsuz olan kimse mutsuz degildir aslinda. nk siki sikiya sarildiklari bir
tesellileri, bir umutlari vardir buradaki insanlarin. Burada Istanbul'daki alayci inansizlar yok.
Burada isler daha basit."
"Sen istedigin iin simdi gidiyorum. Baytarhane Sokagi hangisiydi. Orada ne kadar kalayim?"
"Iin rahat edene kadar kal!" dedi Ipek. "Inanmaktan da korkma." Paltosunu giyen Ka'ya
yardim etti. "Islam bilgilerin haIizanda taze mi?" diye sordu, "Ilkokulda grendigin dualari
hatirliyor musun? Sonra mahcup olma."
"ocuklugumda hizmeti kadin beni Tesvikiye Camii'ne gtrrd," dedi Ka. "Ibadet
etmekten ok diger hizmeti kadinlarla bulusup grsmek iin. Onlar namaz saatini bekleyip
uzun uzun dedikodu ederlerken ben ocuklarla halilarin zerinde yuvarlanip oynardim.
Okulda, bizi tokatlayarak, peremimizden tutup kaIamizi tahta siranin zerinde aik duran
'din' kitabina vurarak Iatihayi ezberleten hocanin gzne girmek iin btn dualari ok iyi
ezberledim, Islam hakkinda okullarda gretilen her seyi grenmistim, ama hepsini
unutmusum. Bugn sanki Islam hakkinda tek bildigim sey, Anthony Quinn'in basroln
oynadigi agri adli Iilm," dedi Ka glmseyerek. "Geenlerde Almanya'da Trk kanalinda
nedense Almanca olarak gsterdiler. Aksam buradasin degil mi?"
"Evet."
"Sana bir kere daha siirimi okumak istiyorum nk," dedi Ka deIteri paltosunun cebine
koyarken. "Gzel mi sence?"
"ok gzel gerekten."
"Nesi gzel?"
"Bilmiyorum, ok gzel," dedi Ipek, kapiyi amis ikiyordu.
Ka ona hizla sarildi, agzindan pt.
11
Avrupa'da baska bir Allah mi var?
Ka SEYH EFENDI'YLE
Otelden iktiktan sonra Ka'nin karin ve seim propaganda bayraklarinin altinda Baytarhane
Sokagi'na dogru kosarak gittigini grenler var. O kadar mutluydu ki ocuklugundaki asiri
mutluluk anlarinda oldugu gibi hayal gcnn sinemasi heyecandan ayni anda iki Iilm
gstermeye baslamisti. Birincisinde, Almanya'da bir yerde FrankIurt'taki evinde degil Ipek ile
sevisiyorlardi. Bu hayali srekli gryordu ve bazan sevistikleri yer Kars'taki otel odasi
oluyordu. Aklinin diger sinemasinda "Kar" siirinin son iki dizesine iliskin kelimeler ve
hayaller oynuyordu.
Yesilyurt Lokantasi'na nce adres sormak iin girdi. Sonra duvardaki Atatrk resminin ve
karli Isvire manzaralarinin hemen yanindaki raIlarda duran siseler ilham verdigi iin bir
masaya oturup ok acelesi olan birinin kararliligiyla bir duble rakiyla beyaz peynir ve leblebi
istedi. Televizyondaki sunucu yogun kar yagisina ragmen bu aksam gereklesecek olan Kars
tarihinin stdyo disinda yapilacak ilk canli yayini iin btn hazirliklarin tamamlanmak zere
oldugunu sylyor, bazi yerel ve ulusal haberleri zetliyordu. Vali muavini is bymesin,
dsmanliklar daha da kiskirtilmasin diye, vurulan egitim enstits mdrnden haberlerde sz
edilmesini teleIon edip yasaklatmisti. Ka btn bunlara dikkat edene kadar iki duble rakiyi su
ier gibi hizla iti.
nc bardak rakiyi itikten sonra drt dakikada yrdg tekkenin kapisi yukaridan
otomatikle aildi. Ka dik merdivenleri ikarken Muhtar'in hl ceketinin cebinde tasidigi
"Merdiven" adli siirini hatirladi. Her seyin iyi geeceginden emindi, ama kendini igne
yapilmayacagina emin olmasina ragmen doktorun muayenehanesine girerken rperen bir
ocuk gibi hissetti. Yukari ikar ikmaz geldigine pisman oldu: Rakiya ragmen derin bir
korku sarmisti iini.
Seyh EIendi Ka'yi grr grmez yregindeki bu korkuyu hemen hissetti. Ka da korkusunu
Seyh'in grdgn anladi. Ama Seyh'te yle bir sey vardi ki Ka korkusundan utanmadi.
Merdivenlerin iktigi sahanlikta duvarda cevizden erevesi oymali bir ayna vardi. Seyh
EIendi'yi ilk o aynanin iinde grd. Evin ii balik istiIi kalabalikti. Oda neIesten, insan
sicakligindan isinmisti. Ka bir anda kendisini Seyh EIendi'nin elini perken buldu. Btn
bunlar kasla gz arasinda olmus, Ka ne evresine ne odadaki kalabaliga dikkat etmisti.
Odada sali aksamlari yapilan basit bir ayine katilmak, Seyh'in sohbetini dinlemek ve dertlerini
amak iin toplanmis yirmi ksur kisilik bir kalabalik vardi. Her Iirsatta seyh eIendilerinin
yaninda olmayi mutluluk bilen mandira sahipleri, esnaItan, ayhane isletenlerden bes alti kisi,
yari Ielli bir gen, bir otobs sirketinin sasi yneticisiyle ihtiyar arkadasi, elektrik
kurumunun gece bekisi, Kars Hastanesi'nin kirk yillik kapicisi ve birka baska kisi...
Seyh, Ka'nin btn kararsizliklarini yznden bir bir okuduktan sonra gsterisli bir hareketle
onun elini pt. Bir saygi iIadesi kadar kk bir ocugun sevimli elini pen biri gibi de
yapmisti bunu. Seyh'in byle yapacagini ok iyi tahmin etmesine ragmen hayret etti Ka.
Herkesin bakislari altinda ve herkesin dikkatle dinledigini bilerek konustular.
"Davetime icabet ettigin iin nurol," dedi seyh. "Seni ryamda grdm. Kar yagiyordu."
"Ben de sizi ryamda grdm EIendi Hazretleri," dedi Ka. "Buraya mutlu olmak iin geldim."
"Mutlulugun burada oldugunun iine dogmasi bizleri mutlu etti," dedi Seyh.
"Burada bu sehirde bu evde korkuyorum," dedi Ka. "nk sizler bana ok yabancisiniz.
nk byle seylerden hep rktm. Kimsenin elini pmek istemezdim ve kimse de benim
elimi psn istemezdim."
"Muhtar kardesimize iindeki gzelligi amissin," dedi Seyh. "Yagmakta olan bu mbarek kar
sana neyi hatirlatiyor?"
Seyh'in oturdugu sedirin sag ucunda, pencerenin hemen kenarinda oturan adamin Muhtar
oldugunu Iark etti Ka. Alninda ve burnunda birer yara bandi vardi. Gzlerinin evresindeki
morluklari gizlemek iin, iek hastaligindan kr olmus ihtiyarlar gibi genis camli kara
gzlkler takmisti. Ka'ya glmsyordu ama hi de dostane gzkmyordu.
"Kar bana Allah'i hatirlatmisti," dedi Ka. "Bu lemin ne kadar esrarengiz ve gzel oldugunu,
yasamanin aslinda bir mutluluk oldugunu hatirlatmisti kar."
Bir an susunca odadaki kalabaligin gzlerinin zerlerinde oldugunu grd. Seyh'in de
durumdan ok memnun olmasi sinirlendirdi onu. "Beni buraya niye agirdiniz?" diye sordu.
"EstagIurullah," dedi Seyh. "Muhtar Bey'in anlattiklarindan gnlnz aip sohbet etmek
isteyeceginiz bir dost aradiginizi dsndk."
"Peki, sohbet edelim," dedi Ka. "Ben buraya gelmeden nce korkumdan kadeh raki itim."
"Bizden niye korkuyorsunuz?" dedi Seyh, ok sasirmis gibi yaparak gzlerini kocaman
kocaman ati. Sisman ve sevimli bir adamdi, etraIindakilerin de itenlikle glmsediklerini
grd Ka. "Bizden niye korktugunuzu sylemeyecek misiniz?"
"Sylerim, ama alinmanizi da istemem," dedi Ka.
"Alinmayacagiz," dedi Seyh. "Buyrun. yanima oturun. Sizin korkunuzu grenmek ok nemli
bizim iin."
Seyh'in, mritlerini her an gldrmeye hazir yari ciddi yari oyuncu bir havasi vardi. Ka
hosuna giden bu havayi oturur oturmaz taklit etmek istedigini hissetti.
"Ben lkemin kalkinmasini, insanlarinin zgrlesmesini, modernlesmesini bir ocuk gibi iyi
niyetlerle istedim hep," dedi "Ama dinimiz bana hep bunlara karsiymis gibi gzkt. Belki
yaniliyordum. AIedersiniz. Belki simdi ok ikiliyim de o yzden bunlari itiraI
edebiliyorum."
"EstagIurullah."
"Istanbul'da, Nisantasi'nda sosyetik bir evrede bydm. Avrupalilar gibi olmak istiyordum.
Kadinlari arsaIin iine sokup, yzlerini rttren bir Allah ile Avrupali olmaya ayni anda
inanamayacagimi anladigim iin dinden uzak geti hayatim. Avrupa'ya gidince sakalli, irticai,
tasrali tiplerin anlattigindan bambaska bir Allah olabilecegini hissettim."
"Avrupa'da baska bir Allah mi var?" dedi Seyh sakaci bir havayla, Ka'nin sirtini oksayarak.
"Huzuruna ikmam iin ayakkabilarimi ikarmam, birilerinin elini pp dizlerimin zerine
kmem gerekmeyen bir Allah istiyorum ben. Benim yalnizligimi anlayacak bir Allah."
"Allah tektir," dedi Seyh. "Her seyi gryor, herkesi anliyor. Senin yalnizligini da. Ona
inansaydin ve yalnizligini grdgn bilseydin, yalniz hissetmezdin kendini."
"ok dogru Seyh EIendi Hazretleri," dedi Ka, btn odadakilere konustugunu da hissederek.
"Yalniz oldugum iin Allah'a inanamiyorum, Allah'a inanamadigim iin de yalnizliktan
kurtulamiyorum. Ne yapayim?"
Sarhos olmasina ve iinden geenleri gerek bir seyhe cesaretle sylemekten hi beklemedigi
kadar derin bir haz almasina ragmen aklinin bir baska yaniyla tehlikeli blgelerde dolastigini
ok iyi hissettigi iin Seyh'in sessizliginden korktu.
"Benden gerekten akil istiyor musun?" dedi Seyh. "Bizler sizin sakalli, irticai, tasrali
dediginiz kisileriz. Sakalimizi kessek bile tasraliligimizin aresi yok."
"Ben de tasraliyim, daha da ok tasrali olmak, dnyanin en bilinmeyen ksesinde zerine kar
yagarken unutulmak istiyorum," dedi Ka. Seyh'in elini pt yeniden. Bunu yaparken kendini
hi zorlamadigini Iark etmek hosuna gitti. Ama aklinin bir yaninin hl Batili, bambaska biri
olarak isledigini, durumundan dolayi kendisini kmsedigini hissetti.
"Kusura bakmayin, buraya gelmeden nce itim," dedi yeniden. "Btn hayatim boyunca
egitimsizlerin, basi rtl teyzelerle eli tespihli amcalarin inandigi yoksullarin Allah'ina
inanmadigim iin sululuk duydum, inansizligimin magrur bir yani vardi. Ama simdi
disaridaki su gzel kari yagdiran Allah'a inanmak istiyorum. Dnyanin gizli simetrisine dikkat
kesilmis, insani daha uygar, daha ince kilacak bir Allah var."
"Var tabii evladim," dedi Seyh.
"Ama burada sizin aranizda degil o Allah. Disarida, bos gecenin, karanligin, garibanlarin
kalbine yagan karin iinde."
"Allah'i tek basina bulacaksan git, gecenin iinde kar yregini Allah sevgisiyle doldursun. Biz
senin yolunu kesmis olmayalim. Ama unutma ki ancak kendini begenmis magrurlar tek basina
kalir. Allah magrurlari hi sevmez. Seytan magrur oldugu iin Cennet'ten kovuldu."
Daha sonralari utanacagi ayni korkuya kapildi Ka. Buradan ikarsa arkasindan
konusulacaklardan da hoslanmiyordu hi. "Ne yapayim Seyh EIendi Hazretleri?" dedi.
Yeniden elini pecekti, caydi. Kararsizliginin ve sarhoslugunun iyice Iark edildigini,
kmsendigini hissetti. "Sizlerin inandigi Allah'a inanip sizler gibi basit bir vatandas olmak
istiyorum, ama iimdeki Batili yznden kaIam karisiyor."
"Bu kadar iyiniyetli olman da iyi bir baslangi," dedi Seyh. "Sen nce alakgnll olmayi
gren."
"Onun iin ne yapayim?" dedi Ka. Gene de alayci bir seytan vardi iinde.
"Aksamlari iItardan sonra sohbet etmek isteyen herkes sedirin seni oturttugum su ksesine
oturur," dedi Seyh. "Herkes herkesin kardesidir."
Ka sandalyelerde, minderlerde oturan kalabaligin aslinda sedirin ksesine oturmak iin siraya
girmis oldugunu sezdi. Seyh'in kendisinden ok, bu hayali siraya saygi duydugu, bir Avrupali
gibi bu siranin en arkasina girip sabirla beklerse en dogru seyi yapmis olacagini hissettigi iin
kalkti, Seyh'in bir kere daha elini pp en kenardaki mindere oturdu.
Yaninda Inn Caddesi'nde bir ayhane isleten kisacik boylu, yan disleri altin kaplama sirin
bir adam vardi. Adam o kadar kk, Ka'nin kaIasi da o kadar karisikti ki onun Seyh'e kendi
uIakligina bir are bulsun diye geldigini dsnd Ka. ocuklugunda Nisantasi'nda ok kibar
bir cce vardi, her aksamst Nisantasi meydanindaki ingenelerden bir demet menekse ya da
tek bir karanIil alirdi. Yanindaki uIak teIek adam onu bugn ayhanesinin nnden geerken
grdgn, ama Ka'nin ne yazik ki ieri girmedigini, yarin bekledigini syledi. Derken otobs
sirketinin sasi yneticisi de sohbete katildi; o da Iisildayarak kendisinin de bir kiz meselesi
yznden bir zamanlar ok mutsuz oldugunu, kendini ikiye verdigini, Allah'i tanimamak
derecesinde isyankr oldugunu, ama sonra hepsinin geip gidip unutuldugunu syledi. Ka
"Kizla evlendiniz mi?" diye sormadan, sasi ynetici "Kizin bize gre olmadigini anladik,"
dedi.
Seyh intihar aleyhine konustu sonra: Hepsi sessizce, bazilari baslarini sallayarak dinlediler ve
aralarinda gene Iisildasarak konustular: "Baska bazi intiharlar daha var," diye anlatti
kk adam, "ama devlet tipki meteorolojinin havanin daha soguk oldugunu moral bozmasin
diye saklamasi gibi sakliyor: Kizlari para iin yasli memurlara, sevmedikleri adamlara
veriyorlar." Otobs sirketinin yneticisi "Karim da beni taniyinca basta hi sevmemisti," dedi.
Issizlik, pahalilik, ahlaksizlik, imansizlik intihar nedenleri olarak sayildi. Ka her sylenene
hak verdigi iin kendini ikiyzl buluyordu, ihtiyar arkadasi uyuklamaya baslayinca sasi
ynetici onu uyandirdi. Uzun bir sessizlik oldu, Ka iinde bir huzurun ykseldigini hissetti:
Dnyanin merkezinden o kadar uzaktilar ki kimse oraya gitmeyi sanki aklindan bile
geiremiyor, bu da disarida havada asili durur gibi yagan kar tanelerinin de etkisiyle, insanda
yerekimi disinda yasadigi izlenimini uyandiriyordu.
Kimse kendisiyle ilgili degilken Ka'ya yeni bir siir daha geldi. DeIteri yanindaydi, birinci
siirden edindigi deneyimle btn dikkatini iinde ykselen sese verdi ve bu seIer siirin otuz
alti dizesini hi kairmadan bir hamlede yazdi. KaIasi rakidan dumanli oldugu iin siire Iazla
gveni yoktu. Ama yeni bir ilhamla ayaga kalkip, Seyh'in iznini isteyip, kendisini disari atip
tekkenin yksek basamakli merdivenlerine oturup deIterini okumaya baslayinca birincisi
kadar kusursuz oldugunu grd.
Siir Ka'nin az nce yasadigi, tanik oldugu malzemeyle yazilmisti: Drt dizede bir seyh ile
Allah'in varligi hakkinda karsilikli konusma vardi, Ka'nin "yoksullarin Allahi"na sululuk
dolu bakisi, yalnizlik ve dnyanin gizli anlami ve hayatin yapisi zerine akil yrtmeler, altin
disli bir adam, sasi bir adam ve eli karanIilli beyeIendi bir cce ile birlikte ona btn hayatini
hatirlatarak siirde yerini almisti. "Btn bunlarin anlami ne?" diye dsnd kendi yazdigi
seyin gzelligine sasarken. Siiri baskasinin yazdigi bir siir gibi okuyabildigi iin onu gzel
buluyordu. Gzel buldugu iin de, malzemesini, kendi hayatini sasirtici buluyordu. Siirde
gzelligin anlami neydi?
Merdivenlerin otomatigi tak etti ve her yer kapkaranlik oldu. Dgmeyi bulup lambalari yakip
elindeki deItere bir daha bakinca siirin adi geldi aklina. "Gizli Simetri" diye tepesine yazdi.
Daha sonra bu adi bu kadar erken bulmasini btn bu siirlerin tipki lem gibi kendi tasarimi
olmadiginin kaniti olarak gsterecek, siiri de Mantik dalinin zerine ilk siir gibi
yerlestirecekti.
12
Allah yoksa yoksullarin ektigi onca acinin anlami nedir?
NECIP'IN HICRANLI HIKYESI
Seyh Hazretleri'nin tekkesinden oteline kar altinda dnerken biraz sonra Ipek'i yeniden
grecegini dsnyordu. Halitpasa Caddesi'ndeyken nce Halk Partisi'nin seim kalabaligina,
sonra da niversite sinavina hazirlik kursundan ikan grencilerin arasina dst: Aksam
televizyon seyretmekten, kimyacinin kerizliginden sz ediyor, tipki o yasta Ka ve benim
yaptigimiz gibi birbirlerini gaddarca igneliyorlardi. Bir apartmanin kapisinda, yukaridaki disi
muayenehanesinden gzyaslariyla ikan kk bir kizla onu ellerinden tutan anne babasini
grd. KiyaIetlerinden kit kanaat geindiklerini ama zerine titredikleri kizlarini devlet
dispanserine degil, canini daha az yakacagina inandiklari zel doktora gtrdklerini hemen
anladi. Aik bir kapidan, kadin oraplari, makaralar, boya kalemleri, pil ve kaset satan bir
dkknin iinden ocuklugunda kis sabahlari amcasinin arabasiyla Bogaz'a gezmeye gittikleri
vakit radyodan dinledigi Peppino di Capri'nin bir sarkisini, "Roberta"yi isitti ve iinde
ykselen duygusalligi yeni gelen bir siir zannederek nne ikan ilk ayhaneye girdi, ilk bos
masaya oturup kalemini deIterini ikardi.
Bos sayIaya elinde kalem nemli gzlerle bir sre baktiktan sonra bir siir gelmeyecegini anladi
Ka, ama iyimserligini hi bozmadi. Issizler ve grencilerle tikis tikis dolu ayhanenin
duvarlarinda Isvire manzaralarindan baska tiyatro aIisleri, gazetelerden kesilmis karikatr ve
haberler, memur almak iin yapilacak bir sinava katilma sartlarinin duyurusu ve Karsspor'un
bu sene yapacagi karsilasmalarin cetvelini grd. Oynanmis malarin ogu yenilgiyle bitmis
sonulari degisik kalemlerle isaretlenmis, 6-1 yenilgiyle biten Erzurumspor mainin yanina,
birisi ertesi gn Talihli Kardesler ayhanesi'nde otururken Ka'nin yazacagi "Btn insanlik ve
Yildizlar" adli siirine oldugu gibi girecek su misralari yazmisti:
Anamiz ikip gelse Cennet'ten bizi kollariyla sarsa,
Imansiz babamiz onu bir aksamcik dayaksiz biraksa,
Gene de para etmez, bokun donar, ruhun kurur, umut yok!
ek siIonu gitsin kisi dstyse sehri Kars'a.
Sakaci bir iyimserlikle bu drtlg deIterine yazarken arka masalarin birinden Necip,
yznde Ka'nin onda grebilecegini hi sanmadigi bir sevin iIadesi, gelip masasina oturdu.
"Seni grdgme ok sevindim," dedi Necip. "Siir mi yaziyorsun? Sana ateist diyen
arkadaslarim iin zr dilerim. Hayatlarinda ilk deIa bir ateist gryorlar. Ama aslinda sen
ateist de olamazsin, nk ok iyi bir insansin." Ka'nin ilk basta birbirleriyle
iliskilendiremedigi baska seyler de syledi: Aksamki tiyatroyu seyretmek iin arkadaslariyla
okuldan kamislardi, ama arka siralarda oturacaklardi, nk televizyonda canli yayin
yapilirken mdrlerinin kendilerini "tespit etme"sini tabii ki istemezlerdi. Okuldan katigi
iin ok mutluydu. Arkadaslariyla Millet Tiyatrosu'nda bulusacaklardi. Ka`nin orada siir
okuyacagini biliyorlardi. Kars sehrinde herkes siir yaziyordu ama Ka hayatinda tanidigi
siirleri yayimlanmis ilk sairdi. Ona ay ikram edebilir miydi? Ka acelesi oldugunu syledi.
"O zaman bir tek soru, son bir soru soracagim sana," dedi Necip. "Arkadaslarim gibi amacim
sana saygisizlik etmek degil. ok merak ediyorum."
"Evet."
Sinirli ellerle bir sigara yakti nce:
"Allah yoksa Cennet de yok demektir. O zaman hayati yokluklar, Iakirlik ve ezilerek geen
milyonlarca kisi Cennet'e bile gidemeyecek. O zaman yoksullarin ektigi onca acinin anlami
nedir? Ne iin yasiyoruz ve bunca aciyi bosu bosuna neden ekiyoruz?"
"Allah var. Cennet de var."
"Hayir, bunu beni teselli etmek iin sylyorsun, bize acidigin iin. Almanya'ya geri dnnce
gene eskisi gibi Allah'in olmadigini dsnmeye baslayacaksin."
"Yillardan beri ilk deIa ok mutluyum," dedi Ka. "Senin inandigina ben niye inanmayayim?"
''nk sen Istanbullu bir sosyetiksin," dedi Necip. "Onlar hibir zaman Allah'a inanmazlar.
Avrupalilarin inandigi seylere inandiklari iin kendilerini milletten stn grrler."
"Istanbul'da bir sosyetiktim belki," dedi Ka. "Ama Almanya'da kimsenin metelik vermedigi
bir garibandim. Eziliyordum orada."
Necip'in gzel gzleri ie dnk bakislarla bakinca, Ka delikanlinin kaIasinda kendi zel
durumunun bir an gzden geirilip irdelendigini hissetti. "O zaman niye devleti kizdirip
Almanya'ya katin?" dedi. Ka'nin mahzun oldugunu grnce, "Her neyse!" dedi. "Zaten ben
zengin olsaydim, halimden utanir, Allah'a daha da ok inanirdim."
"Bir gn hepimiz zengin olacagiz insallah," dedi Ka.
"Senin benim dsndgm sandigin kadar basit degil hibir sey. Ben de o kadar basit
degilim ve zengin de olmak istemiyorum. Sair, yazar olmak istiyorum. Bir bilimkurgu romani
yaziyorum. Kars'taki gazetelerden birinde, Mizrak'ta belki yayimlanacak, ama ben romanimin
yetmis bes satan bir gazetede degil, binlerce satan Istanbul gazetelerinde yayimlanmasini
istiyorum. Romanimin zeti yanimda. Sana okusam, Istanbul'da yayimlanabilir mi, bana
syleyebilir misin?"
Ka saatine bakti.
"ok kisa!" dedi Necip.
Tam o anda elektrikler kesildi ve btn Kars karanliga gmld. Necip ocagin isiginda
kosarak tezghtan mum aldi, yakip bir tabaga damlatip mumu yapistirdi ve masaya koydu.
Cebinden ikardigi burusuk kgitlari titreyen bir sesle ve arada bir heyecanla yutkunarak
okudu.
3579 yilinda, bugn daha bilinmeyen Gazzali gezegeninde insanlar ok zengin, hayat da
bugn bizim yasadigimizdan ok daha rahatti, ama materyalistlerin sandiginin aksine "artik
zenginiz" diye insanlar maneviyatlarina bosvermemislerdi. Tam tersi varlik ve yokluk, insan
ve lem, Allah ve kullari konusunda herkes ok merakliydi. Bu yzden, bu kizil gezegenin en
cra ksesinde en zeki ve aliskan grencilerin alindigi bir Islam Ilimler ve Hitabet Lisesi
ailmisti. Bu lisede iki candan arkadas vardi: 1600 yil nce yazilmis, ama ayni Dogu-Bati
meselesiyle hl taptaze kitaplarini hayranlikla okuduktan Necip Fazil'dan ilhamla kendilerine
Necip ve Fazil takma adlarini veren bu iki sirdas, byk stadin en byk eseri Byk
Dogu'yu deIalarca okur, geceleri yatakhanede Fazil'in en st ranzasinda herkesten gizli
bulusur, yorganin iine girip yanyana uzanip stlerindeki kristal dama yagdika yok olan
mavi kar tanelerinin her birini yok olan bir gezegene benzeterek seyreder ve birbirlerinin
kulaklarina hayatin anlamini ve ileride yapacaklari seyleri Iisildarlardi.
Kt yreklilerin kiskan sakalarla lekelemeye alistiklari bu saI dostluk bir gn glgelendi.
cra kente isinlanan Hicran adli bir bakireye ayni anda sik oldular. Hicran'in babasinin ateist
oldugunu grenmeleri de bu aresiz asktan kurtarmadi onlari, tam aksine tutkularini daha da
siddetlendirdi. Bylece kizil gezegenin ikisinden birine Iazla oldugunu, birisinin lmesi
gerektigini btn kalpleriyle hemen anladilar ve nce birbirlerine su sz verdiler: Kim lrse
lsn, br dnyaya gittikten bir sre sonra ka isik yili uzakta olursa olsun geri gelecek ve en
ok merak ettikleri seyi, lmden sonraki hayati, bu dnyada kalana anlatacakti.
Kimin nasil lecegine ise hi karar veremediler, nk ikisi de tekinin mutlulugu iin
kendini Ieda etmenin asil mutluluk oldugunu biliyordu. Birisi, mesela Fazil, iplak elle ayni
anda elektrik akimina sarilalim diyorsa Necip, bunun Fazil'in kendisini Ieda ederek lmek iin
buldugu kurnaz bir hile oldugunu, nk kendi taraIindaki Iisin az elektrik ektigini hemen
ikariyordu. Aylar sren ve her ikisine de byk aci veren bu trden kararsizliklar bir gece bir
anda sona erdi: Gece dersinden dnen Necip, sevgili arkadasinin acimasizca kursunlanmis
cesedini ranzasinda buldu
Ertesi yil Necip, Hicran ile evlendi ve dgn gecesi ona arkadasi ile yaptiklari anlasmayi, bir
gn Fazil'in hayaletinin geri gelecegini anlatti. Hicran da ona, kendisinin aslinda Fazil'a sik
oldugunu, onun lm zerine gzleri kan anagina dnene kadin gnlerce agladigini,
kendisiyle de sirI onun arkadasi oldugu ve Fazil'a benzedigi iin evlendigini syledi. Bylece
birbirleriyle sevismediler ve Fazil br dnyadan geri gelene kadar kendilerine aski
yasakladilar.
Ama yillar geince nce ruhlari, sonra da gvdeleri siddetle birbirlerini arzulamaya basladi.
Dnya'daki kk Kars sehrine bir denetim iin isinlandiklari bir aksam kendilerini
tutamadilar ve deliler gibi sevistiler. Vicdanlarini dis agrisi gibi sizlatan Fazil'i unutmuslardi
sanki. Yalniz yreklerinde gitlike byyen bir sululuk duygusu vardi ve bu onlari korkuttu.
Bir an ikisi de korkuyla karisik tuhaI bir duygudan bogulacaklarini sanip yatakla dogruldular.
O anda karsilarindaki televizyon ekrani kendiliginden aydinlandi ve orada Fazil'in piril piril
ve berrak grnts bir hayalet gibi belirdi. Alninda ve alt dudaginin altinda ldrldg gn
yedigi kursunlarin hl taze, kanli yaralari vardi
"Acilar iindeyim," dedi Fazil. "br dnyada gitmedigim yer, grmedigim kse kalmadi.
(Bu yolculuklari Gazzali'nin Ftuhati Mekkiye'sinden ve Ibni Arabi'den ilhamla btn
ayrintilariyla yazacagim, dedi Necip.) Allah'in meleklerinin en byk iltiIatlarina mazhar
oldum ve arsin en erisilmez sanilan yerlerine iktim ve kravatli ateistlerin ve halklarinin
inanlariyla alay eden magrur ve kolonyalist pozitivistlerin Cehennem'de arptirildiklari
korkun cezalari grdm, ama gene de mutlu olamadim, nk aklim burada sizinleydi."
Kari koca hayret ve korkuyla dinliyorlardi mutsuz hayaleti.
"Yillarca beni mutsuz eden sey, bir gn ikinizin bu gece grdgm gibi mutlu olmasi degildi.
Bilakis Necip'in mutlu olmasini, kendi mutlulugumdan daha ok istiyordum. Birbirimizi, iki
arkadas olarak bu kadar ok sevdigimiz iin de bir trl ne kendimizi ne de birbirimizi
ldrebiliyorduk. Sanki birbirimizin hayatina, kendi hayatlarimizdan daha ok deger
verdigimiz iin ikimiz de bir lmszlk zirhina brnmstk. Ne mutlu bir duyguydu bu.
Ama lmm bu duyguya inanmakla hata ettigimi bana hemen kanitladi."
"Hayir!" diye bagirdi Necip. "Hibir zaman kendi hayatima seninkinden Iazla deger
vermedim."
"Bu dogru olsaydi hi lmezdim ben," dedi Fazil'in hayaleti. "Sen de gzel Hicran ile
evlenemezdin hi. Benim lmm, gizliden gizliye, hatta kendinden bile saklayarak istedigin
iin ldm ben."
Necip gene siddetle karsi iktiysa da hayalet dinlemedi onu.
"Yalniz lmm istedigin kuskusu degil, gece karanliginda ranzamda uyurken alnimdan ve
buramdan kallese vurulmamda da parmagin oldugu dsncesi, seriat dsmanlariyla isbirligi
yaptigin korkusu te dnyada bana hi huzur vermedi," dedi hayalet. Necip susmus itiraz
etmiyordu artik.
"Benim bu huzursuzluktan kurtulup Cennet'e girebilmem, senin de bu korkun suun
sphesinden kurtulabilmen iin tek bir yol var!" dedi hayalet. "Katilim kimse bul onu. Yedi
yil yedi aydir tek spheli bulamadilar. lmmde parmagi hatta niyeti olana kisas istiyorum.
O alak cezalandirilmadika bana bu dnyada, sizlere de asil dnya sandiginiz su geici
dnyada huzur yok artik."
Hayretler ve gzyaslari iindeki kari koca itiraz edemeden hayalet bir anda ekrandan yok olup
gitti.
"E sonra ne olmus?" diye sordu Ka.
"Devamina karar veremedim daha," dedi Necip. "Bu hikyeyi yazsam sence satar mi?" Ka'nin
sustugunu grnce hemen ekledi: "Ama ben zaten her satirina btn kalbimle inandigim
seyleri yaziyorum. Sence bu hikye ne anlatiyor? Ben okurken ne hissettin?"
"Bu hayatin br hayata yalnizca bir hazirlik olduguna btn kalbinle inandigini rpererek
anladim."
"Evet, inaniyorum," dedi Necip heyecanla. "Ama bu yetmez. Allah bizim bu dnyada da
mutlu olmamizi istiyor. Bu ise ne kadar zor!"
Bu zorlugu dsnerek sustular.
Ayni anda elektrikler geldi, ama ayhanedekiler sanki karanlik sryormus gibi hi ses
ikarmadilar. ayhane sahibi alismayan televizyonunu yumruklamaya basladi.
"Yirmi dakikadir oturuyoruz," dedi Necip. "Bizimkiler meraktan patliyordur."
"Bizimkiler kim?" dedi Ka. "Fazil da aralarinda mi? Bunlar sizin hakiki isimleriniz mi?"
"Elbette hikyedeki Necip gibi benim adim da takma. Polis gibi sorular sorma! Fazil ise byle
yerlere hi gitmez," dedi Necip esrarengiz bir havayla. "En Mslmanimiz Fazil'dir, hayatta
en gvenecegim kisi de. Ama siyasete bulasirsa siciline geeceginden, okuldan atilacagindan
korkuyor. Almanya'da amcasi var, onu aldiracak, biz de hikyedeki gibi birbirimizi ok
severiz ve biri beni ldrse cm alacagindan eminim. Biz aslinda hikyede anlattigimdan
da yakinizdir birbirimize ve birbirimizden ne kadar uzak olursak olalim o anda digerinin ne
yaptigini syleyebiliriz?"
"Ne yapiyor simdi Fazil?"
"Himmm," dedi Necip. TuhaI bir poz yapti. "Yatakhanede okuyor."
"Hicran kim?"
"Bizler gibi onun da hakiki adi baskadir. Ama Hicran onun kendine verdigi bir ad degil, bizim
ona verdigimiz bir ad. Bazilari srekli ask mektuplari, siirler yazarlar ona, ama korkudan
yollayamazlar. Bir kizim olsaydi onun gibi gzel, akilli ve cesur olsun isterdim. Trbanci
kizlarin lideridir o, hibir seyden korkmaz, ok kisiliklidir. Aslinda baslangita, ateist
babasinin etkisiyle o da dinsizmis, Istanbul'da mankenlik yapiyormus, televizyona ikip kiini
bacaklarini gsteriyormus. Buraya televizyonda gsterilecek bir sampuan reklami iin gelmis.
Kars'in en Iakir ve pis ama en gzel caddesi olan Gazi Ahmet Muhtar Pasa Caddesi'nde
yrrken birden kameranin karsisinda duruyor, basinin bir hamlesiyle beline kadar uzanan
harika kumral salarini bayrak gibi sallayip aiyor ve 'Gzel Kars sehrinin pisligine ragmen
salarim Blendax sayesinde her an piril piril,' diyormus. Reklam btn dnyada gsterilecek,
btn dnya da bize glecekmis. O sirada basrts mcadelelerinin henz basinda olan
egitim enstitl iki kiz onu televizyondan ve Istanbullu zengin ocuklariyla yasadigi
rezaletleri yazan dedikodu gazetelerindeki resimlerinden taniyor, gizliden gizliye hayranlik
duyuyorlarmis; bir ay imeye davet etmisler. Hicran alay olsun diye gitmis. Orada da
kizlardan hemen sikilmis ve syle demis: 'Madem dininiz evet, dinimiz degil, sizin dininiz
diyormus salarin gzkmesini, devlet ise rtmeyi yasakliyor, siz de yleyse Iilanca gibi
yabanci bir rock yildizinin adini sylemis burada salarinizi kknden kaziyin ve burnunuza
da demirden bir halka takin! O zaman btn dnya sizinle ilgilenir!' Kizlarimiz o kadar
zavalli bir haldeymisler ki onun bu alaylarina onunla birlikte glmsler! Bundan cesaretlenen
Hicran 'Sizi ortaagin karanligina gtren bu bez parasini gzel baslarinizdan ikarin!'
diyerek kizlarin en saskininin basrtsne elini atip ekmeye yeltenmis ve o el o anda
hareketsiz kalmis. Hemen kendini yere atip kizdan akilsizin akilsizi kardesi bizim siniItadir
zr dilemis. Ertesi gn, gene gelmis, daha ertesi gn gene ve onlara katilip bir daha
Istanbul'a dnmemis. Trbani ezilen Mslman Anadolu kadininin siyasal bayragi haline
getiren bir azizedir o, inan bana!"
"O zaman hikyende niye bakire olmasindan baska ondan hi sz etmedin?" diye sordu Ka.
"Necip ile Fazil niye onun ugruna kendilerini ldrmeden nce Hicran'a bir Iikrini sormayi
akil edemediler?"
Necip'in iki saat dakika sonra biri kursunla paralanacak gzel gzlerini yukariya, sokak
hizasina kaldirip karanligin iinden yavasa akan bir siir gibi yagan kara dalgin dalgin baktigi
gergin bir sessizlik oldu. "iste o. O iste!" diye Iisildadi sonra Necip.
"Kim?"
"Hicran! Sokakta!"
13
Dinimi bir ateistle tartismam
KAR ALTINDA KADIFE ILE BIR YRYS
Sokaktan ieri giriyordu. zerinde mor bir pardes, yznde onu bir bilimkurgu kahramanina
benzeten kara gzlkler, basinda da siyasal Islam'in simgesi trbandan ok Ka'nin
ocuklugundan beri binlerce kadinin taktigini grdg zelliksiz bir basrts vardi. Gen
kadinin kendisine dogru geldigini Iark edince Ka siniIa gretmen girince ayaga kalkan
grenci gibi ayaga kalkti.
"Ben Ipek'in kardesi KadiIe'yim," dedi kadin, haIiIe glmseyerek. "Aksam yemegi iin sizi
bekliyor herkes. Babam sizi getirmemi istedi."
"Burada oldugumu nereden biliyordunuz?" dedi Ka. "Kars'ta herkes, her an, her seyden
haberdardir," dedi KadiIe hi glmeden. "Yeter ki bu sey Kars'ta olsun."
Yznde bir aci iIadesi belirmisti: Ka hi anlayamadi bunu. ."Sair ve romanci arkadasim!"
diyerek Necip'i tanistirdi Ka. Birbirlerini bir szdler, ama el sikismadilar. Ka bunu
gerginlige yordu. ok sonra olup bitenleri yeniden kurarken "tesettr" yznden iki
Islamcinin el sikismadiklari sonucunu ikaracakti. Necip bembeyaz olmus bir yzle uzaydan
gelmis Hicran'a bakar gibi bakiyordu ona, ama KadiIe'nin hali tavri o kadar aleladeydi ki,
kahvedeki erkekler kalabaligindan kimse dnp ona bakmamisti bile. Ablasi gibi gzel de
degildi.
Ama onunla kar altinda Atatrk Caddesi'nde yrrken kendini ok mutlu hissetti Ka.
Basrtsnn ereveledigi, ablasi kadar gzel olmayan sade ve temiz yzne, ablasi gibi ela
gzlerinin ta iine bakarak rahat rahat konusabildigi iin de onu ekici buluyor, simdiden
ablasina ihanet ettigini dsnyordu.
nce, Ka'nin hi beklemedigi bir sekilde meteorolojiden bahsettiler. Gnlerini ancak
radyodan haberleri dinleyerek blp doldurabilen ihtiyarlarin bilebilecegi ayrintilardan bile
haberdardi KadiIe. Sibirya'dan gelen alak basinli soguk hava dalgasinin iki gn daha
srecegini, bu yagis devam ederse yollarin iki gn daha ailmayabilecegini, Sarikamis'ta kar
yksekliginin 160 santimetreye ulastigini, Karslilarin meteorolojiye inanmadigini, devletin
halkin morali bozulmasin diye hava sicakligini hep 5-6 derece dsk gsterdiginin burada en
ok konusulan dedikodu oldugunu (ama Ka'ya kimse amayacakti bu konuyu) anlatti.
ocukluklarinda, Istanbul'da Ipek ile kar hep daha ok yagsin isterlerdi: Kar onda hayatin
gzelligi ve kisaligi duygusunu uyandiriyor, btn dsmanliklara ragmen aslinda insanlarin
birbirlerine benzedigini, lemin ve zamanin genis, insanin dnyasinin dar oldugunu
hissettiriyordu. Bu yzden kar yaginca insanlar birbirlerine sokuluyorlardi. Kar sanki
dsmanliklarin, hirslarin, Ikelerin stne yagarak onlari birbirlerine yaklastiriyordu.
Biraz sustular. Btn dkknlari kapanmis Sehit Cengiz Topel Sokagi'nda sessizce
yrrlerken kimseciklere rastlamadilar. KadiIe ile kar altinda yrmekten hoslandigi kadar
telaslandigini da hissetti Ka. Sokagin ucundaki bir vitrinin isiklarina dikti gzlerini: Dnp
KadiIe'nin yzne daha ok bakarsa ona da sik olmaktan korkuyordu sanki. Ablasina sik
miydi? Delice sik olmak iin akillica bir istek vardi iinde, bunu biliyordu. Sokagin sonuna
vardiklarinda, zerindeki deIter kgidinda "Aksamki tiyatro mnasebetiyle Hryurt Fanisi
baskan adayi sayin Zihni Sevk'n toplantisi ertelenmistir" yazan isikli vitrinin arkasindaki
kk ve dar Nese Birahanesinde, basta Sunay Zaim olmak zere btn tiyatro takiminin
oyunun baslamasindan yirmi dakika nce, hayatlarinin son ikisini ier gibi hararetle itigini
grdler.
Birahanenin vitrinine asilmis seim ilanlari arasinda sari kgida basilmis "Insan Allah'in Bir
Saheseridir ve Intihar Bir KIrdr" duyurusunu grnce Ka KadiIe'ye Teslime'nin intihari
hakkinda ne dsndgn sordu.
"Teslime'yi Istanbul gazetelerinde, Almanya'da ilgin bir hikye olarak anlatirsin artik," dedi
KadiIe haIiI bir Ikeyle.
"Kars'i yeni taniyorum," dedi Ka. "Tanidika da burada olup bitenleri disarida kimseye
anlatamayacagimi hissediyorum, insan hayatinin kirilganligi ve ekilen acilarin
bosunaligindan gzlerim doluyor."
"Acilarin bosubosuna ekildigini hi aci ekmemis ateistler dsnr yalnizca," dedi KadiIe.
"Birazcik aci eken ateistler bile inansizliga uzun bir sre dayanamayip iman eder nk
sonunda."
"Ama Teslime acinin son noktasinda intihar ederek inansizca ld," dedi Ka ikinin verdigi
bir inatilikla.
"Evet, Teslime intihar ederek lmsse bu onun gnah isleyerek ldg anlamina gelir. nk
Nisa suresinin yirmi dokuzuncu ayeti kerimesi intihari ok aik bir dille yasaklar. Ama
arkadasimizin intihar etmis ve gnah islemis olmasi ona kalbimizde duydugumuz neredeyse
aska denk derin sevginin eksildigi anlamina gelmez."
"Dinin lanetledigi bir isi yapan bahtsizi gene de kalbimizle sevebiliriz mi? diyorsun," dedi Ka
KadiIe'yi etkilemeye alisarak. "Allah'a artik ona ihtiyaci olmayan Batililar gibi kalbimizle
degil, mantigimizla inaniyoruz mu demek istiyorsun?"
"Kurani Kerim Allah'in buyrugudur, kesin ve aik buyruklar biz kullarin tartisabilecegi seyler
degildir," dedi KadiIe kendine gvenle. "Bu dinimizin tartisilacak bir yeri yoktur anlamina
gelmez elbette. Ama ben dinimi degil bir ateistle, bir laikle bile tartismak istemem, ltIen
kusuruma bakmayin."
"Haklisiniz."
"Laiklere Islam'in laik bir din oldugunu anlatmaya alisan yalaka Islamcilardan da degilim,"
diye ekledi KadiIe.
"Haklisiniz," dedi Ka.
"Ikidir hakli oldugumu sylyorsunuz, ama buna gerekten inandiginizi sanmiyorum," dedi
KadiIe glmseyerek.
"Gene haklisiniz," dedi Ka glmsemeden.
Bir sre sessiz yrdler. Ablasi yerine ona sik olabilir miydi? Ka basrts takan bir kadina
cinsel ekim duyamayacagini ok iyi biliyordu, ama gene de bu gizli dsnceyle bir an
oyalanmaktan alamadi kendini.
Karadag Caddesi'nin kalabaligina iktiklarinda sz nce siire getirdi, acemice bir geisle
Necip'in de sair oldugunu ekledi ve imam hatip lisesinde ona Hicran adiyla tapinan pek ok
hayrani oldugundan haberi olup olmadigini sordu.
"Ne adiyla?"
Hicran hakkinda anlatilan diger hikyeleri de zetledi Ka.
"Bunlarin hibiri dogru degil," dedi KadiIe, "imam hatipten tanidigim grencilerden de hi
isitmedim." Birka adim sonra "Ama sampuan hikyesini daha nceden isittim," dedi
glmseyerek. Trbanci kizlara, Bati medyasinin dikkatini ekmek iin salarini kazitmayi ilk
olarak Istanbul'da neIret edilen zengin bir gazetecinin nerdigini hatirlatti, kendisine
yakistirilan seyin kaynagini gstermek iin. "Tek bir sey dogru bu hikyelerde: Evci, trbanci
denilen arkadaslarimi ilk ziyaretimde alay etmek iin gitmistim oraya! Merak da vardi iimde.
Peki: Alayci bir merakla gitmistim."
"Sonra ne oldu?"
"Buraya, puanim egitim enstitsne tuttugu ve ablam zaten Kars'ta oldugu iin gelmistim.
Sonuta o kizlar benim siniI arkadaslarimdi ve inanmasan bile seni evlerine agirdiklarinda
gidersin. O zamanki bakisimla bile hakli olduklarini hissettim. Analari babalari yle
yetistirmis onlari. Hatta din egitimi veren devlet de onlari desteklemis. Yillarca 'rtn basinizi'
dedikleri kizlara 'ain basinizi, devlet byle istiyor' diyorlardi. Ben de sirI siyasal bir
dayanisma olsun diye bir gn basimi rttm. Yaptigim seyden korkuyor, bir yandan da
glmsyordum. Belki de devlete ezeli muhaliI ateist babamin kizi oldugumu hatirladigim
iin. Oraya giderken bu isi bir gnlgne yaptigimdan ok emindim: Yillar sonra bir saka gibi
hatirlanacak tatli bir siyasal hatira, bir 'zgrlk jesti'. Ama devlet, polis, buranin gazeteleri
yle bir zerime geldiler ki, isin alayci, 'haIiI yanini ne ikarip bu isten siyrilamadim.Izinsiz
gsteri yaptigimiz bahanesiyle ieri aldilar bizi. Bir gn sonra hapisten ikinca 'Vazgetim,
zaten ben bastan beri inanmiyordum!' deseydim btn Kars yzme tkrrd. Simdiyse
btn o baskilari Allah'in bana dogru yolu bulayim diye yolladigini biliyorum. Bir zamanlar
ben de senin gibi ateisttim, bakma bana yle, bana acidigini hissediyorum."
"Sana yle bakmiyorum."
"Bakiyorsun. Kendimi senden gln hissetmiyorum. Senden stn de hissetmiyorum, bunu
da bil."
"Btn bunlara baban ne diyor?"
"Durumu idare ediyoruz. Ama durum da idare edilemez bir yere dogru srkleniyor ve ok
korkuyoruz, nk biz birbirimizi ek seviyoruz. Babam basta benimle iItihar etti, basimi
rtp okula gittigim gn bu ok zel bir baskaldiri usulyms gibi davrandi. Benimle birlikte
annemden kalma pirin ereveli aynaya bakarak basrtmn basimin zerinde durusunu
seyretti ve biz aynanin karsisindayken pt beni. Aramizda ok az konusulmasina ragmen
surasi kesindi: Benim yaptigim Islamci bir hareket oldugu iin degil, devlete karsi bir hareket
oldugu iin saygidegerdi. Babamda 'benim kizima bylesi yakisir' havasi vardi, ama gizliden
gizliye o da benim gibi korkuyordu. Bizi ieri aldiklarinda korktugunu, pisman oldugunu
biliyorum. Siyasi polisin benimle degil hl kendisiyle ugrastigini ileri srd. Bir zamanlar
buralarda haril haril solculari, demokratlari Iisleyen MIT elemanlari, simdi dincilerin
etelesini tutuyordu; ise eski tIegin kizindan baslamalari anlasilir bir seydi Iilan. Btn
bunlar benim geri adim atmami zorlastiriyor, babam da benim her adimima destek vermek
zorunda kaliyordu, ama gittike zorlasiyordu bu. Hani bazi ihtiyarlar vardir, evin iindeki
kimi sesleri, sobanin patirtisini, karisinin kimi konulardaki hi bitmeyen dirdirini, kapinin
gicirdayan mentesesini kulaklari duyar duymasina da akillari hi Iark etmez ya: Benim
trbanci kizlarla mcadeleme de byle yapiyor artik babam, intikamini o kizlardan biri bazan
eve gelirse ona hinzirca ateistlik ederek aliyor, ama isler sonunda o kizlarla bir esit devlet
karsiti cilvelesmeye dnsyor. Kizlarin da altta kalmadan babama laI yetistirebilmelerini bir
olgunluk olarak grdgm iin evde toplantilar yapiyorum. Bu aksam da o kizlardan biri,
Hande gelecek. Hande, Tcslime'nin intiharindan sonra ailesinin baskilari sonucu basini
amaya karar verdi, ama kararini uygulayamiyor. Babam btn bunlarin kendisine eski
komnistlik gnlerini hatirlattigini sylyor bazan. Iki trl komnist vardir: Halki adam
etmek, lkeyi kalkindirmak iin bu ise giren magrurlar; bir adalet ve esitlik duygusuyla bu ise
giren masumlar. Magrurlar iktidar dskndr, herkese akil verirler, yalnizca ktlk gelir
onlardan. Masumlar ise yalnizca kendilerine ktlk ederler: Ama tek istedikleri de budur
zaten. Yoksullarinin acisini sululuk duygulariyla paylasmak isterken daha da ktsn
yasarlar. Babam gretmendi, memurluktan attilar, iskence yapip bir tirnagini ektiler,
hapislerde yatirdilar. Yillarca annemle bir kirtasiyeci dkkni isletti, Iotokopi yaptilar,
Fransizca'dan romanlar evirdigi de oldu, kapi kapi dolasip taksitle ansiklopedi pazarladigi
zamanlar da. ok mutsuz oldugumuz, yokluk ektigimiz gnlerde ya da bazan durup
dururken bize sarilir aglar. Bizim basimiza kt bir sey gelecek diye ok korkar. Egitim
enstits mdr vurulduktan sonra otele polisler gelince korkmaya basladi. Onlara da
sylendi. Lacivert'i grdgnz kulagima geldi. Babama sylemeyin bunu."
"Sylemem," dedi Ka. Durup stndeki basindaki karlari sildi. "Bu taraIa, otele dogru
yrmyor muyduk?"
"Buradan da gidilir. Ne kar diniyor, ne de konusacak seyler bitiyor. Size Kasaplar Sokagi'ni
da gsteririm. Lacivert ne istiyormus sizden?"
"Hi."
"Bizden, babamdan, ablamdan sz etti mi hi?"
KadiIe'nin yznde endiseli bir iIade grd Ka. "Hatirlamiyorum," dedi.
"Herkes korkar ondan. Biz de korkuyoruz. Bu dkknlarin hepsi buranin namli kasaplaridir."
"Babaniz gnn nasil geirir?" diye sordu Ka. "Otel-evinizden hi ikmaz mi?"
"Oteli o ynetir. Herkese, khyaya, temizlikiye, amasirci kadina, komilere emir verir. Biz
de bakiyoruz ablamla. Babam ok az ikar disari. Siz hangi burtansiniz?"
"Ikizler," dedi Ka. "Ikizler ok yalan sylermis, ama ben bilmiyorum."
"ok yalan sylediklerini mi bilmiyorsunuz, yoksa hi yalan sylediginizi mi
bilmiyorsunuz?"
"Yildizlara inaniyorsaniz benim iin bugnn ok zel bir gn oldugunu bir yerden
ikarabilmeniz gerekir."
"Evet, ablam syledi, bugn siir yazmissiniz."
"Ablaniz her seyi sylyor mu size?"
"Bizim burada iki eglencemiz vardir. Her seyi konusmak ve televizyon seyretmek. Televizyon
seyrederken de konusuruz. Konusurken de televizyon seyrederiz. Ablam ok gzel degil mi?"
"Evet, ok gzel," dedi Ka saygiyla. "Ama siz de gzelsiniz," diye terbiyeyle ekledi. "Simdi
bunu da ona syleyecek misiniz?"
"Sylemeyecegim," dedi KadiIe. "Aramizda kalan bir sir olsun, iyi bir arkadaslik iin
sirdaslik en iyi baslangitir."
Mor ve uzun yagmurlugunun zerinde biriken karlari sildi.
14
Nasil siir yaziyorsunuz?
AKSAM YEMEGINDE ASK, RTNMEK VE INTIHAR ZERINE
Millet Tiyatrosu'nun nnde az sonra baslayacak olan "gsteri" iin kapida bekleyen bir
kalabalik grdler. Hi durmamacasina yagan kara ragmen bir sey olsun da eglenelim diye
toplanan issiz gszler, yatakhanelerinden, evlerinden ikip gelmis gmlekli, ceketli genler,
evden kamis ocuklar yz on yillik binanin kapisinda, kaldirimlarinda toplanmislardi. oluk
ocuk gelen aileler de vardi. Ka, ailmis siyah bir semsiye grd Kars'ta ilk deIa. KadiIe
programda Ka'nin da bir siiri oldugunu biliyordu ama Ka oraya gitmeyecegini, zaten vakit
olmadigini syleyerek konuyu kapatti.
Yeni bir siirin gelmekte oldugunu hissetmisti. Otele kadar hi konusmamaya alisarak hizli
hizli yrd. Yemekten nce stne basina ekidzen verme bahanesiyle hemen odasina ikti,
paltosunu ikardi ve kk masaya oturup hizli hizli yazdi. Siirin ana temasi arkadaslik ve
sirdaslikti. Kar, yildizlar ve zel mutlu gn motiIleri ve KadiIe'nin agzindan ikan bazi
iIadeler siire oldugu gibi giriyordu ve Ka misralarin alt alta dizilisini bir resmi seyreder gibi
zevkle, heyecanla seyrediyordu. KadiIe ile konustuklari seyleri akli gizli bir mantikla
gelistirmis, "Yildizlarin Arkadasligi" adli siirde her insanin bir yildizi, her yildizin bir
arkadasi ve her insanin da yildizi kendisininkine benzeyen bir benzeri oldugunu, bu benzeri
de bir sirdas gibi iinde tasidigini isliyordu. Siirin mzigini ve mkemmeliyetini btnyle
iinde duymasina ragmen yer yer bazi misra ve kelimelerin eksik kalmasini, daha sonra
aklinin Ipek'te ve ge kaldigi yemekte olmasiyla ve bir de asiri mutlulukla aiklayacakti.
Siir bitince aceleyle lobiden otel sahiplerinin kk dairesine geti. Burada yksek tavanli
genis bir odanin ortasina kurulmus soIranin basinda, iki yaninda kizlari KadiIe ve Ipek,
Turgut Rey oturuyordu. Masanin bir kenarinda basindaki sik, mor rtden KadiIe'nin arkadasi
Hande oldugunu Ka'nin hemen anladigi bir nc kiz vardi. Onun karsisinda gazeteci Serdar
Bey'i grd. Birlikte olmaktan ok mutlu gzken bu kk kalabaligin nndeki soIranin
daginikligi ve tuhaI gzelliginden, hizla arkadaki bir mutIaga gidip gelen Krt hizmeti
Zahide'nin mutlu ve becerikli hareketlerinden Turgut Bey ve kizlarinin aksamlari bu soIrada
uzun uzun oturmayi aliskanlik haline getirdiklerini hemen hissetti.
"Btn gn sizi dsndm, btn gn sizi merak ettim, nerede kaldiniz?" dedi Turgut Bey
ayaga kalkarak. Birden Ka'ya ylesine yakinlasarak sarilmisti ki Ka onu aglayacak sandi.
"Her an ok kt seyler olabilir," dedi trajik bir edayla.
Turgut Bey'in kendisine gsterdigi yere, masanin onun tam karsisindaki teki ucuna
oturduktan, nne konan sicak mercimek orbasini heyecanla kasikladiktan ve soIradaki diger
iki erkek raki imeye basladiktan sonra kalabaligin ilgisi bir an kendisinden hemen
arkasindaki televizyon ekranina kayinca Ka uzun zamandan beri yapmak istedigini yapti ve
Ipek'in gzel yzne doya doya bakti.
O anda hissettigi genis, sinir tanimaz mutlulugu daha sonra deIterine ayrintilariyla yazdigi
iin ne hissettigini tami tamina biliyorum: Kollari bacaklari mutlu ocuklar gibi durmadan
oynuyor, az sonra Ipek ile onu FrankIurt'a gtrecek trene yetismek zorundaymislar gibi
sabirsizlikla kipirdaniyordu. Turgut Bey'in kitaplar, gazeteler, otel deIterleri ve Iaturalarla
karmakarisik alisma masasinin zerindeki abajurdan vuran isigin bir benzerinin, ok yakin
gelecekte Ipek'in yzne FrankIurt'ta birlikte mutlulukla oturacaklari kk dairedeki kendi
alisma masasinin zerindeki abajurdan vuracagini hayal etti.
Hemen sonra KadiIe'nin kendisine baktigini grd. Ka ile gzgze gelince ablasi kadar gzel
olmayan yznde bir an bir kiskanlik iIadesi belirir gibi oldu, ama KadiIe sirdasa bir
glmseyisle bunu bir anda saklamayi basardi.
SoIradakiler, ara ara aik televizyona gz ucuyla bakiyorlardi. Millet Tiyatrosu'ndaki gecenin
naklen yayinina yeni baslanmis, Ka'nin ilk gece otobsten inerken grdg tiyatro
kumpanyasindan upuzun boylu, degnek gibi bir oyuncu, bir saga bir sola egilerek geceyi
sunmaya baslamisti ki birden Turgut Bey elindeki kumanda aletiyle grnty degistirdi. Ne
oldugu anlasilamayan, beyaz benekli, bulanik, siyah beyaz bir grntye uzun uzun baktilar.
"Baba," dedi Ipek. "Niye simdi bunu seyrediyorsunuz?"
"Kar yagiyor burada..." dedi babasi. "Hi olmazsa dogru bir grnt, gerek bir haber.
Herhangi bir kanala uzun uzun bakmanin gururumu kirdigini da biliyorsun."
"Kapatin o zaman televizyonu ltIen baba," dedi KadiIe. "Burada hepimizin gururunu kiran
bir baska sey yasaniyor."
"MisaIirimize anlatin," dedi babasi mahcubiyetle. "Onun bilmemesi beni huzursuz ediyor."
"Beni de," dedi Hande. Ikeli, olaganst gzel, kocaman kara gzleri vardi. Hepsi bir an
sustular.
"Sen anlat Hande," dedi KadiIe. "Bunda utanilacak bir sey yok."
"Tam tersi, utanilacak ok sey var ve bu yzden anlatmak istiyorum," dedi Hande. Bir an
yz tuhaI bir neseyle isidi. Hos bir hatirayi anar gibi glmseyerek, "Bugn arkadasimiz
Teslime'nin intiharinin kirkinci gn," dedi. "Teslime aramizda dini iin, Allah'in sz iin
mcadele eden en imanli kizdi. Onun iin basrts yalniz Allah sevgisi degil, kendi imani ve
onuru da demekti. Kimsenin aklina gelmezdi onun intihar edecegi. Okulda hocalari, evde
babasi ona basini asin diye acimasizca baski yapiyorlardi " ama Teslime direniyordu.
yildir okudugu ve bitirmek zere oldugu okuldan atilmak zereydi. Bir gn emniyetten
adamlar bakkal babasini sikistirmislar ve 'Kizin basini aip okula gelmezse dkknini
kapattirir, seni de Kars'tan kovariz' demisler. Bunun zerine babasi Teslime'yi evden atmakla
tehdit etti nce, bu para etmeyince kirk bes yasindaki dul bir polisle evlendirmeyi planladi.
Hatta polis elinde ieklerle bakkal dkknina gidip gelmeye baslamisti. Teslime 'Maden
gzl ihtiyar' dedigi bu adamdan yle tiksindi ki bizlere onunla evlenmemek iin basini
amaya karar verdigini syledi, ama bu kararini da bir trl uygulayamiyordu. Bazimiz
maden gzlyle evlenmesin diye kararini onayladik, bazilarimiz da 'Babani intihar ile tehdit
et!' dedik. Bu akli da en ok ben verdim. nk Teslime'nin basini amasini hi
istemiyordum. Ka kere ona, Teslime, intihar etmek, insanin basini amasindan iyidir,' dedim.
LaI olsun diye sylyordum bunu. Gazetelerde okudugumuz kadin intiharlarinin
imansizliktan, maddi hayata bagliliktan ve ask umutsuzlugundan oldugunu dsnp intihar
sz babasini korkutur saniyorduk, imanli bir kiz oldugu iin Teslime'nin intihar edecegine
hi ihtimal vermiyordum. Ama onun kendini astigini isitince herkesten nce ben inandim.
Teslime'nin yerinde olsaydim benim de intihar edebilecegimi hemen hissettim nk."
Hande aglamaya basladi. Herkes sustu, Ipek Hande'nin yanina gitti, onu pp oksadi. KadiIe
de katildi ona: Kizlar birbirlerine sarildilar, elinde uzaktan kumanda aletini tutan Turgut Bey
de tatli szler syledi, aglamamasi iin hep birlikte sakalar yaptilar. Turgut Bey kk bir
ocugu oyalar gibi ekranda beliren zraIalara dikkat ekti, dahasi, oyalanmaya hazir bir ocuk
gibi Hande de yasli gzlerle bakti ekrana: ok uzaklarda bir yerde, belki de AIrika'nin
gbeginde, glgeler iinde agali bir arazide agir ekim bir Iilmdeki gibi memnun mesut
ilerleyen bir zraIa iItini hepsi uzun bir sre, kendi hayatlarini neredeyse btnyle unutarak
seyrettiler.
"Teslime'nin intiharindan sonra, Hande annesini babasini daha Iazla mutsuz etmemek iin
basini amaya, okula girmeye karar verdi," dedi daha sonra KadiIe Ka'ya. "Onu ne
zorluklarla, yokluklar iinde tek erkek ocugu yetistirir gibi yetistirdiler. Annesi babasi ileride
kizlarinin kendilerine bakacagini dslerler hep, ok akillidir Hande." Tatli bir sesle, Iisildar
gibi, ama Hande'nin isitecegi bir sesle konusuyor, gz yasli kiz da herkesle birlikte ekrana
bakarken onu dinliyordu. "Biz rtl kizlar mcadelemizi birakmasin diye nce onu ikna
etmeye alistik, ama basini amasinin intihardan daha iyi oldugunu anlayinca Hande'ye
yardim etmeye karar verdik. Basrtsn Allah'in emri bilmis ve bir bayrak gibi benimsemis
bir kizin, daha sonra onu basindan ikarip insan iine ikabilmesi ok zordur. Hande gnlerdir
evine kapanmis bu kararina konsantre olmaya alisiyordu."
Ka da tekiler gibi bir sululuk duygusuyla bzlmst, ama kolu Ipek'in koluna degince
iine bir mutluluk yayildi. Turgut Bey hizli hizli kanal degistirirken Ka ayni mutlulugu
arayarak kolunu Ipek'inkine dayadi, Ipek de ayni seyi yapinca soIradaki hzn unuttu.
Televizyon ekraninda Millet Tiyatrosu'ndaki gece belirdi. Uzun boylu degnek gibi adam Kars
tarihindeki ilk canli yayinin parasi olmanin gururunu anlatti. Gecenin programi okunurken
hisseli hikyeler, milli kalecinin itiraIlari, siyasal tarihimizin utan verici sirlari,
Shakespeare'den, Victor Hugo'dan sahneler, beklenmedik itiraIlar, rezaletler, Trk tiyatro ve
sinema tarihinin unutulmaz ve emektar isimleri, sakalar, sarkilar ve korkun srprizler
arasinda Ka, "yillardan sonra sessizce lkemize dnen en byk sairimiz," olarak kendi adinin
okundugunu isitti. Masanin altindan Ipek Ka'nin elini tuttu.
"Aksam oraya gitmek istcmiyormussunuz," dedi Turgut Bey.
"Burada ok memnunum, ok mutluyum eIendim ben," dedi Ka kolunu Ipek'e daha da
dayayarak.
"Aslinda ben mutlulugunuzu hi bozmak istemem," dedi Hande. Hepsi bir an neredeyse
korktular ondan. "Ama bu aksam buraya sizin iin geldim. Hibir kitabinizi okumadim ama
Almanya'lara kadar gitmis, dnyayi grms bir sair olmaniz bana yeter. Syleyin ltIen, son
zamanlarda siir yazdiniz mi?"
"Kars'ta pek ok siir geldi bana," dedi Ka.
"Bir konuya nasil konsantre olacagimi bana siz anlatabilirsiniz diye dsndm. Bana sunu
syleyin ltIen: nasil siir yaziyorsunuz? Konsantre olarak degil mi?"
Almanya'daki Trk okurlarla yapilan siir gecelerinde kadinlarin sairlere en ok sordugu
soruydu bu ama Ka her seIerinde oldugu gibi ok zel bir soru sorulmus gibi irkildi. "Siirin
nasil yazildigini bilmiyorum," dedi. "Iyi siir sanki disaridan uzak bir yerden geliyor."
Hande'nin spheyle baktigini grd. "Konsantre olmaktan ne anliyorsunuz, syleyin ltIen."
"Btn gn abaliyorum, ama gzmn nnde canlanmasini istedigim sey, basrtsz halim
canlanmiyor. Onun yerine unutmak istedigim seyler geliyor gzmn nne."
"Mesela ne?"
"rtl kizlarin sayisi artinca bizi basimizi amaya ikna etsin diye Ankara'dan bir kadin
yollamislardi. Bu 'iknaci kadin' bir odada hepimizle tek tek saatlerce grsmst. Bize 'Baban
anneni dver miydi? Ka kardessiniz? Baban ayda ka lira kazaniyor? Trbandan nce baska
ne giydin? Atatrk' seviyor musun? Evinin duvarlarinda ne resimler asili? Ayda ka kere
sinemaya gidiyorsun? Sence kadinla erkek esit midir? Allah mi byktr, devlet mi? Ka
ocugun olsun istersin? Aile ii tacize ugradin mi?' gibi yzlerce soru sormus, cevaplarimizi
kgitlara yazmis, hakkimizda Iormlar doldurmustu. Dudaklari, salari boyali, basi aik, moda
dergilerindeki gibi ok sik, ama nasil sylesem, aslinda ok da sadeydi. Sorulari bazilarimizi
aglatmasina ragmen aslinda onu sevmistik de... Kars'in pisligi amuru ona bulasmamistir
insallah diye dsnenlerimiz vardi. Daha sonra ben onu ryalarimda grmeye basladim, ama
nemsemedim nce. Simdiyse ne zaman basimi aip salarimi ortaya dkp insanlar arasinda
gezinecegimi hayal etmeye alissam, kendimi bu 'iknaci kadin' olarak gryorum. Ben de
onun gibi sik olmusum, ince topuklu ayakkabilar, onunkilerden de aik elbiseler giyiyorum.
Erkekler bana ilgi gsteriyor. Bu hem hosuma gidiyor, hem de ok utaniyorum."
"Hande utancini anlatma istersen," dedi KadiIe.
"Hayir anlatacagim. nk hayallerimde utaniyorum, ama hayallerimden utanmiyorum.
Basimi aarsam erkekleri kiskirtmak isteyen, sehvet dskn bir kadin olacagima aslinda hi
inanmiyorum. nk yaptigim seye hi inanmadan aacagim basimi. Ama insanin inanmadigi
halde, hatta hi istemedigini sandigi anda sehevi hislere kapilabildigini de biliyorum. Kadin
erkek hepimiz geceleri ryalarimizda gnlk hayatimizda hi istemedigimizi sandigimiz
canlarla gnah isliyoruz. Dogru degil mi bu?"
"Yeter Hande," dedi KadiIe.
"Dogru degil mi?"
"Degil," dedi KadiIe. Ka'ya dnd. "Bundan iki yil nce Hande ok yakisikli bir Krt
delikanlisiyla evlenecekti. Ama ocuk siyasete bulasti, ldrdler onu..."
"Basimi aamamanin bununla hi ilgisi yok," dedi Hande Ikelenerek. "Basimi aamamanin
nedeni, konsantre olup basi aik halimi gzmn nne getiremememdir. Her konsantrasyon
denememde hayalimde ya 'iknaci kadin' gibi kt bir yabanciya dnsyorum, ya da sehvet
dskn bir kadina. Basim aik olarak okulun kapisindan ieri girdigimi, koridorlarda
yrdgm ve dersaneye girdigimi bir kerecik gzmn nne getirebilirsem, bu isi
yapabilecek gc kendimde bulacagim insallah ve zgr olacagim o zaman. nk basimi
kendi iradem ve istegimle amis olacagim, polis zoruyla degil. Ama o na konsantre
olamiyorum."
"O ni nemseme o kadar," dedi KadiIe. "O an yikilsan bile sen bizim her zamanki canimiz
Hande'mizsin."
"Degilim," dedi Hande. "Sizlerden ayrildigim ve basimi amaya karar verdigim iin beni iten
ie suluyor, kmsyorsunuzdur." Ka'ya dnd. "Bazan gzmn nnde canlanan bir kiz,
basi aik olarak okula giriyor, koridorlarda ilerliyor, ok zledigim bizim siniIa giriyor, hatta
o an koridorlarin kokusunu, dersanenin agir havasini hatirliyorum. Tam o anda siniIi
koridordan ayiran camda o kizi gryorum ve grdgmn ben degil bir baskasi oldugunu
anlayarak aglamaya basliyorum."
'Herkes Hande gene aglayacak sandi.'
"Bir baskasi olmaktan o kadar Iazla korkmuyorum," dedi Hande. "Simdiki halime hi
dnememek, hatta onu unutmak korkutuyor beni. Insan asil bu ynden intihar edebilir." Ka'ya
dnd. "Hi intihar etmek istediniz mi?" dedi kiristiran bir havayla.
"Hayir, ama insan Kars'taki kadinlardan sonra bu konuyu dsnmeye basliyor."
"Bizim durumumuzdaki pek ok kiz iin intihar istegi, kendi vcudumuza sahip olmak
anlamina gelir. Aldatilip bekretini kaybeden kizlar, istemedigi adamla evlendirilecek
bakireler hep bu yzden intihar eder. intihari bir masumiyet ve saIlik istegi olarak grrler,
intihar zerine hi siir yazdiniz mi?" Bir igdyle Ipek'e dnd. "MisaIirinizi ok mu siktim?
Peki, Kars'ta 'gelen' siirlerin nereden geldigini sylesin, onu rahat birakacagim."
"Siirin gelmekte oldugunu hissettigim zaman onu gnderene skranla doluyor iim, nk
ok mutlu oluyorum."
"Sizi siire yogunlastiran da o mu? Kim o?"
"Siiri inanmadigim halde bana onun gnderdigini hissediyorum."
"Allah'a mi inanmiyorsunuz, yoksa siiri size onun yolladigina mi?"
"Siiri bana Allah yolluyor," dedi Ka bir ilhamla.
"Burada dinci hareketin nasil ykseldigini grd," dedi Turgut Bey. "Belki tehdit de ettiler
onu... Korkup Allah'a inanmaya basladi."
"Hayir, iimden geliyor," dedi Ka. "Burada herkes gibi olmak istiyorum."
"Korktunuz, sizi kiniyorum."
"Evet, korkuyorum," diye bagirdi ayni anda Ka. "ok korkuyorum hem de."
Kendisine yneltilmis bir tabanca varmis gibi ayaga kalkti. SoIradakileri de bir telasa
srkledi bu. "Nerede?" diye bagirdi Turgut Bey sanki kendilerine yneltilen bir silahi sezmis
gibi. "Korkmuyorum, hibir seye aldirmiyorum," dedi Hande kendi kendine.
Ama o da tekiler gibi tehlikenin ynn kestirebilmek iin Ka'nin yzne bakiyordu. Yillar
sonra gazeteci Serdar Bey bana, o an Ka'nin yznn kire gibi oldugunu, ama korkudan ya
da basdnmesinden Ienalik geiren birinin iIadesi yerine yznde derin bir mutluluk
belirdigini syleyecekti. Hizmeti kadin daha da ileri giderek odaya bir isik dogdugunu, her
seyin nura battigini bana israrla anlatti. Ka onun gznde, daha o gnden bir aziz
mertebesindeydi. Odadakilerden birisi o anda, "Siir geldi," demis, herkes bunu kendilerine
yneltilmis bir silahtan daha da heyecan ve korkuyla karsilamisti.
Daha sonra tuttugu bir deIterde olup bitenleri degerlendirirken Ka, odadaki bekleyis
gerginligini ocuklugumuzda tanik oldugumuz ruh agirma seanslarinda grlen o korkulu
bekleyis anlarina benzetecekti. Yirmi bes yil nce, Nisantasi'nin bir arka sokagindaki evinde
bir arkadasimizin gen yasta dul kalmis iyice sisman annesinin dzenledigi bu gecelere diger
mutsuz ev kadinlari, parmaklari Iel olmus bir piyanist, bizim, "o da geliyor mu?" diye
sordugumuz orta yasli ve asabi bir Iilm yildizi ve onun ikide bir bayilan kizkardesi, gekin
Iilm yildizina "kur yapan" emekli bir pasa ve bizi arka odadan sessizce salona alan
arkadasimizla birlikte Ka ile ben de katilirdik. Gerilimli bekleyis anlarinda, "ey ruh geldiysen
ses ver!" derdi birisi ve uzun bir sessizlik olur, sonra belli belirsiz bir tikirti, sandalye gicirtisi,
bir inilti ya da bazan masanin bacagina atilan kaba bir tekme duyulur ve birisi "ruh geldi"
derdi korkuyla. Ama Ka ruhla karsilasan biri gibi degildi, mutIak kapisina dogru yryordu.
Yznde mutlu bir iIade vardi.
"ok iti," dedi Turgut Bey. "Evet, yardim edin ona."
Ka'nin yanina kosan Ipek'i sanki kendi yolluyormus gibi yapmak iin sylemisti bunu. Ka
mutIak kapisinin yanindaki bir sandalyeye kt. Cebinden deIterini, kalemini ikardi.
"Byle, hepiniz ayaga kalkmis beni seyrederken yazamiyorum," dedi.
"Ieride bir odaya gtreyim seni," dedi Ipek.
Ipek nde Ka arkada Zahide'nin ekmek kadayiIina surup dktg hos kokulu mutIaktan ve
soguk bir odadan geip, arkada yari karanlik bir odaya girdiler.
"Burada yazabilir misin?" dedi Ipek, lambayi yakti.
Temiz bir oda, dzenli yapilmis iki yatak grd Ka. Kizkardeslerin komodin ve masa niyetine
kullandigi bir sehpanin zerindeki krem tplerini, dudak boyalarini, kk kolonya,
bademyagi ve iki siselerinden olusan iddiasiz bir kolleksiyonu, kitaplari, Iermuarli bir
antayla ii Iiralar, kalemler, nazar boncuklari, kolye ve bileziklerle dolu bir Isvire
ikolatasi kutusunu grd; buz tutmus camin kenarindaki yataga oturdu.
"Burada yazabilirim," dedi. "Ama beni birakip gitme."
"Niye?"
"Bilmiyorum," dedi nce Ka. "Korkuyorum," dedi sonra.
ocuklugunda amcasinin Isvire'den getirdigi bir ikolata kutusunun tasviriyle baslayan
siirini bu sirada yazmaya basladi. Kutunun zerinde Kars ayhanelerinin duvarlarinda oldugu
gibi Isvire manzaralari vardi. Daha sonra Ka'nin Kars'ta kendisine "gelen" siirleri anlamak,
siniIlandirmak ve bir dzene sokmak iin tuttugu notlara gre, siirdeki kutunun iinden
Ipek'in ocuklugundan kaldigini iki gn sonra grenecegi bir oyuncak saat ikmisti ilk. Ka bu
saatten yola ikarak ocuklugun zamani ve hayatin zamani zerine birseyler syledigini
dsnecekti...
"Yanimdan ayrilmani hi istemiyorum," dedi Ka Ipek'e, "nk sana ok Iena sik oldum."
"Beni tanimiyorsun bile," dedi Ipek.
"Iki trl erkek vardir," dedi Ka egitici bir havayla. "Birincisi, sik olmadan nce kizin nasil
sandvi yedigini, salarini nasil taradigini, hangi samaliklari dert edindigini, babasina neden
kizdigini, onun hakkinda anlatilan diger hikye ve eIsaneleri bilmelidir, ikincisi ise, ki ben
onlardanim, kiz hakkinda pek az sey bilmelidir ki sik olsun."
"Yani bana hi tanimadigin iin mi siksin? Gerekten ask midir sence bu?"
"Insanin her seyini verecegi ask byle olur," dedi Ka.
"Nasil sandvi yedigimi ve kaIayi nelere taktigimi grdkten sonra askin sona erecek."
"Ama o zaman aramizdaki yakinlik derinleserek vcutlarimizi saran bir istek, bizi birbirimize
baglayan mutluluk ve anilara dnsecek."
"Kalkma otur yatagin kenarina," dedi Ipek. "Babamla ayni ati altinda kimseyle psemem
ben." Ka'nin pslerine ilk basta karsi koymadi ama "Babam evdeyken hosuma gitmiyor,"
dedi Ka'yi iterek.
Ka bir kere daha zorlayarak agzindan pt onu ve yatagin kenarina oturdu. "Bir an nce
evlenmemiz ve birlikte buradan kaip gitmemiz lazim. FrankIurt'ta ne kadar mutlu oluruz
biliyor musun?"
Bir sessizlik oldu.
"Hi tanimadigin halde bana nasil sik oldun?"
"Gzel oldugun iin... Seninle mutlu olacagimizi hayal ettigim iin... Sana her seyi utanmadan
syleyebildigim iin. Durmadan sevistigimizi hayal ediyorum."
"Almanya'da ne yapardin?"
"Yazamadigim siirlerle mesgul olurdum ve otuz bir ekerdim hep,.. Yalnizlik bir gurur
sorunudur; kendi kokusunun iine magrur bir sekilde gmlr insan. Gerek sairin sorusu hep
aynidir. Uzun bir sre mutlu olursa bayagi olur. Uzun bir sre mutsuz olursa da siirini diri
tutacak gc kendinde bulamaz... Mutlulukla gerek siir ok kisa bir sre birlikte olur. Bir
sIe sonra ya mutluluk siiri ve sairi bayagilastirir ya da gerek siir mutlulugu bozar.
FrankIurt'a dnp mutsuz olmaktan artik ok korkuyorum."
"Istanbul'da kalirsin," dedi Ipek.
Ka dikkatle bakti, "Istanbul'da mi yasamak istiyorsun?" diye Iisildadi. Ipek'in kendisinden bir
sey istemesini ok istiyordu simdi.
Kadin da sezdi bunu: "Hibir sey istemiyorum," dedi.
Ka acele ettigini hissediyordu. Kars'ta pek az kalabilecegini, kisa bir sre sonra burada neIes
alamayacagini, acele etmekten baska aresi olmadigini da hissediyordu, ieriden belli belirsiz
gelen konusma seslerine ve kan ezerek pencerenin nnden geen bir Iaytona kulak verdiler,
Ipek kapi esiginde ayakta duruyor, dalgin dalgin elindeki sa Iirasina takilmis salari
ayikliyordu.
"Burada her sey o kadar yoksul ve umutsuz ki insan senin gibi bir sey istemeyi bile
unutabilir," dedi Ka. insan burada, yasamayi degil, lmeyi dsleyebilir yalnizca... Benimle
gelecek misin?.." Ipek cevap vermedi. "Kt bir cevap vereceksen syleme hibir sey," dedi
Ka.
"Bilmiyorum," dedi Ipek gz Iirada, "ieride bizi bekliyorlar."
"Ieride bir dolaplar dnyor, seziyorum ama ne olup bittigini anlayamiyorum," dedi Ka.
"Sen anlat bana."
Elektrikler kesildi, Ipek hi kipirdamayinca Ka ona sarilmak istedi, ama Almanya'ya
yapayalniz dnecegi korkusu her yerini sarmisti; kipirdayamadi.
"Siir yazamazsin bu karanlikta," dedi Ipek. "Gidelim."
"Beni sevmek iin en ok ne yapmami istersin?"
"Kendin ol," dedi Ipek. Kalkip odadan ikti.
Ka orada oturmaktan ylesine mutluydu ki glkle kalkti. MutIaktan nceki soguk odada bir
anda oturdu ve oradaki titrek mumun isiginda aklindaki "ikolata Kutusu" adli siiri yesil
deIterine yazdi.
Ayaga kalktiginda Ipek'in arkasindaydi, ona sarilmak, basini salarina gmmek iin bir hamle
yapinca birden kaIasinin iinde her sey karanlikta oldugu gibi birbirine girdi.
MutIaktaki mumun isiginda Ka, Ipek ile KadiIe'nin birbirlerine sarildiklarini gryordu.
Kollarini birbirlerinin boyunlarina dolamis, birbirlerine sevgililer gibi sarilmislardi.
"Babam size bakmami istemisti," dedi KadiIe.
'Peki canim."
"Siir yazmadi mi?"
"Yazdim," dedi Ka karanliktan ikarak. "Ama simdi size yardim etmek isterdim."
Titreyen mumun isiginda girdigi mutIakta kimseyi gremedi. Kasla gz arasinda bir bardaga
raki doldurup su koymadan iti. Gzlerinden yaslar akinca aceleyle bir bardak su doldurdu
kendine.
MutIaktan ikinca bir an tekinsiz bir ziIiri karanlikta buldu kendini Bir mumla aydinlanan
yemek masasini grp yrd. SoIradakilerle birlikte, duvarlardaki iri glgeler de Ka'ya
dndler.
"Siiri yazabildiniz mi?" dedi Turgut Bey. nce birka saniye sessiz kalip Ka'yi
nemsemiyormus gibi yapmak istemisti.
"Evet."
"Tebrik ederim." Ka'nin eline bir raki bardagi tutusturdu, doldurdu. "Ne hakkinda?"
"Burada kiminle grsr konusursam ona hak veriyorum. Almanya'dayken disarida
sokaklarda gezen korku, simdi iime girdi."
"Sizi ok iyi anliyorum," dedi Hande bilmis bir havayla.
Ka minnetle glmsedi ona. "Basini ama gzelim" demek geldi iinden.
"Kiminle grsrseniz ona inandiginiz iin Seyh EIendi'nin yaninda da Allah'a inandiginizi
sylediyseniz bunu dzeltmek isterim. Kars'ta Allah'i Seyh EIendi temsil etmiyor!" dedi
Turgut Bey.
"Kim temsil ediyor Allah'i burada?" diye diklendi Hande.
Ama Turgut Bey Ikelenmedi ona. Inati ve kavgaciydi, ama taviz vermez bir ateist
olamayacak kadar yumusak kalpliydi. Ka Turgut Bey'in kizlarinin mutsuzlugundan
endiselendigi kadar, kendi dnyasinin aliskanliklarinin yikilip gitmesinden korktugunu da
hissetti. Bu siyasal bir telas degil, hayatinin tek eglencesi her aksam kizlari ve misaIirleriyle
birlikte saatlerce siyasetten ve Allah'in varligindan ve yoklugundan sz ederek didismek olan
bir adamin masanin merkezindeki yerini kaybetme telasiydi.
Elektrikler geldi, oda birden aydinlandi. Sehirde elektrigin gidip gelmesine o kadar alisilmisti
ki, Ka`nin ocuklugunda Istanbul'da oldugu gibi elektrik gelince neseli igliklar atilmiyor,
aman amasir makinesine bak bozulmasin, ya da mumlari ben Ileyecegim gibilerinden mutlu
bir telas da olmuyor, insanlar hibir scy olmamis gibi davraniyordu. Turgut Bey televizyonu
alistirip kumanda aletiyle kanallari degistirmeye basladi. Ka Kars'in olaganst sessiz bir yer
oldugunu kizlara Iisildayarak syledi.
"nk biz burada kendi sesimizden bile korkuyoruz," dedi Hande.
"Bu, karin sessizligi," dedi Ipek.
Bir yenilgi duygusuyla hepsi agir agir kanal degistiren televizyona baktilar uzun sre.
Masanin altinda Ipek ile elele tutusunca Ka burada gndzleri kk bir iste pinekleyip,
aksamlari bu kadin ile elele tutusarak anak antene bagladigi televizyonu seyredip btn
hayatini mutlulukla geirebilecegini dsnd.
15
Hepimizin hayatta istedigi asil bir sey vardir
MILLET TIYATROSU'NDA
Ipek ile btn hayatini Kars'ta geirip mutlu olabilecegini dsnmesinden tam yedi dakika
sonra Ka kar altinda, tek basina bir savasa gider gibi Millet Tiyatrosu'ndaki geceye katilmaya
kosarken, yregi kt kt atiyordu. Bu yedi dakikada her sey aslinda ok anlasilabilir bir hizla
gelismisti.
nce Turgut Bey ekrana Millet Tiyatrosu'ndaki canli yayini getirmis, duyduklari byk
grltden hepsi orada olaganst birseyler oldugunu sezmislerdi. Bu onlarda hem bir gecelik
olsun tasra hayatinin disina ikma istegi uyandiriyor, hem de kotu bir sey olabilecegi
ihtimaliyle onlari korkutuyordu. Orada sabirsiz bir kalabaligin alkis ve igliklarindan sehrin
n siralarda oturan ileri gelenleriyle, arka siralardaki genler arasinda bir gerginlik oklugunu
hepsi sezmislerdi. Kamera salonun btnn gstermedigi iin hepsi orada ne oldugunu ok
merak ediyordu.
Sahnede bir zamanlar btn Trkiye'nin tanidigi bir milli kaleci vardi. On bes yil nceki trajik
bir milli mata Ingilizlerden yedigi on bir goln daha ancak birincisini hikye edebilmisti ki,
geceyi sunan degnek gibi ince adam ekranda belirdi ve milli kaleci tipki ulusal televizyondaki
gibi bir reklam arasi verildigini anlayip sustu. MikroIonu eline alan sunucu birka saniyelik
sreye elindeki kgittan okudugu iki reklam sigdirmis (Fevzi Pasa Caddesi'ndeki Tadal
Bakkaliye'ye Kayseri'den pastirma gelmis ve Bilim Dersanesi niversiteye hazirlik gece
kurslari iin kayitlara baslamisti), gecenin zengin programini tekrarlayip siir okuyacak diye
Ka'nin adini saymis ve kameraya kederli bir iIadeyle bakip eklemisti.
"Fakat ta Almanya'lardan serhat sehrimize gelen byk sairimizi hl aramizda grememek
Karslilari gerekten ok zyor."
"Artik bundan sonra gitmemeniz ok ayip!" demisti Turgut Bey hemen.
"Ama geceye katilir miyim diye bir sormadilar," dedi Ka.
"Burada det byledir," dedi Turgut Bey. "Sizi agirsalar gitmezdiniz. Simdi onlari kmser
duruma dsmemek iin gitmelisiniz."
"Buradan sizi seyrederiz," dedi Hande hi beklenmedik bir hevesle.
Ayni anda kapi ailmis ve geceleri resepsiyona bakan ocuk "Egitim enstits mdr
hastanede lms," demisti.
"Zavalli budala..." demisti Turgut Bey. Sonra Ka'ya dikmisti gzlerini. "Dinciler hepimizi
teker teker temizlemeye basladilar. Caninizi kurtarmak istiyorsaniz bir an nce Allah'a daha
da ok inansaniz iyi edersiniz. nk Kars'ta kisa bir sre sonra korkarim ilimli bir dindarlik
eski bir ateistin paasini kurtarmasina hi yetmeyecek."
"Haklisiniz," demisti Ka. "Ben de btn hayatimi yregimde derinden hissetmeye basladigim
Allah sevgisine sonuna kadar amaya karar vermistim zaten."
Bunu alayci bir sekilde syledigini hepsi anlamislardi anlamasina ama iyice sarhos
oldugundan emin olduklari Ka'nin bu hazircevapligi masadakileri onun bunlari daha nceden
de dsnms olabileceginden sphelendirmisti.
O sirada Zahide bir elinde hnerle tuttugu iri bir tencere, brnde sapi lambanin isigini
yansitan alminyum bir kepe masaya seIkatli bir anne gibi glmseyerek sokulurken demisti
ki:
"Dibinde bir kisilik orbam var, yaziktir atilmasin; hangi kiz ister?"
Ka'ya Millet Tiyatrosu'na gitmemesini, korktugunu syleyen Ipek de Hande ve KadiIe'yle
birlikte Krt hizmetinin glmsemesine bir an dnp katilmisti.
"Ipek 'Ben!' derse, benimle FrankIurt'a gelecek ve evlenecegiz," diye dsnmst Ka o an. "O
zaman Millet Tiyatrosu'na gidip 'Kar' adli siirimi de okuyacagim."
"Ben!" demisti hemen sonra Ipek ve hi de neselenmeden ksesini uzatmisti.
Disarida iri tanelerle yagan karin altinda Ka bir ara Kars'in yabancisi oldugunu, ayrilir
ayrilmaz sehri unutabilecegini hissetti, ama ok srmedi bu. Bir kader duygusuna kapildi;
hayatin mantigini zemedigi gizli bir geometrisi oldugunu kuvvetle seziyor, bu mantigi
zp mutlu olmak iin derin bir zlem duyuyor, ama bu mutluluk istegine yetecek kadar
gl hissetmiyordu kendini o anda.
nnde Millet Tiyatrosu'na kadar uzanan ve zerinde seim propaganda bayraklari
dalgalanan karla kapli genis sokak bombostu. Ka bir zamanlar burada birilerinin (TiIlis'te
ticaret yapan Ermeniler?, mandiralardan vergi toplayan Osmanli pasalari?) mutlu, huzurlu,
hatta renkli bir hayat yasadigini eski binalarin buz tutmus saaklarinin genisliginden,
kapilarin, duvar kabartmalarinin gzelliginden, binalarin agirbasli ama gngrms
cephelerinden hissediyordu. Sehri alakgnll bir uygarlik merkezine eviren btn o
Ermeniler, Ruslar, Osmanlilar, erken Cumhuriyet dnemi Trkleri, herkes ekip gitmisti ve
sanki yerlerine kimse gelmedigi iin de sokaklar bombostu, ama terk edilmis bir sehrin aksine
bu kimsesiz sokaklar insanda korku uyandirmiyordu. HaIiI turuncumsu ve solgun sokak
lambalarindan, buz tutmus vitrinlerin arkasindaki soluk neonlardan vuran isigin igde ve inar
agalarinin dallarindaki kar yiginlarina, kenarlarindan iri buz paralari sarkan elektrik
direklerine yansiyisina Ka hayranlikla bakti. Kar sihirli, neredeyse kutsal bir sessizlik
ierisinde yagiyor, kendi belirsiz ayak seslerinden ve hizla soluk alip vermesinden baska
hibir sey duymuyordu. Hibir kpek havlamiyordu. Sanki dnyanin sonuna gelinmis, su
anda grdg her sey, btn lem karin yagisina dikkat kesilmisti. Ka soluk bir sokak
lambasinin evresindeki kar tanelerini, bazilari agir agir asagiya inerken birka tanenin kararli
bir sekilde yukariya karanliga dogru ykselisini izledi.
Aydin Foto Sarayi'nin saaginin altina girdi ve kenarlari buz tutmus ilan levhasinin iinden
gelen kirmizimsi bir isikta pullusunun koluna konan bir kar tanesini bir an prdikkat seyretti.
Bir rzgr esti, bir hareket oldu ve Aydin Foto Sarayinin ilmi levhasinin kirmizi isigi birden
snnce karsisindaki igde agaci da sanki karardi. Millet Tiyatrosu'nun kapisindaki kalabaligi,
az te de bekleyen polis minibsn, karsidaki kahvehanenin yari aik kapisiyla esik arasina
siginip kalabaligi seyredenleri grd.
Tiyatro salonuna girer girmez, ierideki grlt ve hareketten basi dnd. Yogun bir alkol,
neIes ve sigara kokusu vardi havada. Kenarlarda pek ok kisi ayaktaydi; bir ksede bir ay
tezghinda gazoz ve simit satiliyordu. Ka les kokulu helanin kapisinda Iisildasarak konusan
genleri grd, bir kenarda bekleyen mavi niIormali polislerin ve daha tede ellerinde
telsizle dikilen sivillerin yanindan geti. Bir ocuk, babasinin elinden tutmus, sisedeki
gazozun iine attigi leblebilerin hareketlerini grltye hi aldirmadan btn dikkatiyle
seyrediyordu.
Ka kenarda dikilenler arasinda birisinin telasla el salladigini grd, ama kendisine mi emin
degildi.
"Ta uzaktan, paltonuzdan sizi tanidim."
Ka Necip'in yzn yakindan grnce iinden derin bir sevgi geti. Siddetle kucaklastilar.
"Biliyordum geleceginizi," dedi Necip. "ok sevindim. Hemen bir sey sorabilir miyim size?
ok nemli iki sey var aklimda."
"Bir sey mi, iki sey mi?"
"ok akillisiniz, stelik aklin her sey olmadigini da anlayacak kadar," dedi Necip. Ka'yi daha
rahat konusabilecekleri sakin bir kseye ekti. "Hicran ya da KadiIe'ye ona sik oldugumu,
hayatimin tek anlaminin o oldugunu sylediniz mi?"
"Hayir."
"Onunla ayhaneden birlikte ikip gittiniz. Benden hi mi bahsetmediniz?"
"Senin imam hatipli oldugunu syledim."
"Baska? O hibir sey sylemedi mi?"
"Sylemedi."
Bir suskunluk oldu.
"Benim hakkimda gerekten baska bir sey konusmamanizi anliyorum," dedi Necip byk bir
gayretle. Yutkundu. "nk KadiIe benden drt yas byk, beni Iark etmemistir bile. Belki
de onunla mahrem seyler konusmussunuzdur. Hatta gizli siyasal konular da ailmis olabilir.
Bunlari sormuyorum. Tek bir seyi merak ediyorum ve bu benim iin simdi ok nemlidir.
Hayatimin geri kalani buna bagli. KadiIe beni hi Iark etmese bile ki byk ihtimal beni Iark
etmesi yillar alir ve o zamana kadar da evlenir vereceginiz cevap yznden ona hayatim
boyunca sik olabilirim ya da su anda onu unutabilirim. LtIen hemen ve hi duraksamadan
dogruyu syleyin."
"Sorunuzu bekliyorum," dedi Ka resm bir havayla.
"Yzeysel seylerden bahsettiniz mi hi? Televizyondaki samaliklardan, kk, nemsiz
dedikodulardan, parayla alabileceginiz kk seylerden. Anliyor musunuz? Grndg gibi
yzeysel kklklere metelik .vermeyen derin bir insan mi KadiIe, yoksa ben ona bosuna mi
sik oldum?"
"Hayir, yzeysel bir sey konusmadik," dedi Ka.
Verdigi cevaplarin Necip'te yikici bir etki yaptigini gryor, delikanlinin insanst bir
gayretle gcn hemen toparlamaya alistigini da yznden okuyordu.
"Ama onun olaganst bir insan oldugunu grdnz."
"Evet."
"Sen de ona sik olabilir misin? ok gzel nk. Hem ok gzel, hem de hibir Trk
kadininda grmedigim kadar basina buyruk."
"Ablasi daha gzel," dedi Ka. "Eger mesele gzellikse."
"Nedir peki mesele?" dedi Necip. "Ulu Allah'in bana srekli KadiIe'yi dsndrtmesindeki
hikmet nedir?"
Biri elli bir dakika sonra paralanacak iri yesil gzlerini Ka'da hayretler uyandiran bir
ocuksulukla sonuna kadar amisti.
"Bilmiyorum," dedi Ka.
"Hayir biliyorsun, ama sylemiyorsun."
"Bilmiyorum."
"nemli olan her seyi syleyebilmek," dedi Necip yardim eder gibi. "Yazar olabilseydim,
sylenmemis seyi syleyebilmek isterdim. Bir kere olsun bana her seyi syleyebilir misin?"
"Sor."
"Hepimizin hayatta istedigi bir sey, bir asil sey vardir degil mi?"
"Dogru."
"Nedir seninkisi?"
Ka susup, glmsedi.
"Benimkisi ok basit," dedi Necip gururla. "KadiIe ile evlenmek, Istanbul'da yasamak ve
dnyadaki ilk Islamci bilimkurgu yazari olmak istiyorum. Bunlarin imknsiz oldugunu
biliyorum, ama gene de istiyorum. Sen seninkisini syleyemiyorsun diye de alinmiyorum,
nk seni anliyorum. Sen benim gelecegimsin. Simdi benim gzlerimin iine bakisindan da
anliyorum bunu: Sen de bende kendi genligini gryorsun ve bu yzden seviyorsun beni."
Dudaginin kenarinda mutlu, kurnaz bir glmseyis belirdi ve Ka korktu bundan.
"O zaman sen de benim yirmi yil ncem gibi mi oluyorsun?"
"Evet. Bir gn yazacagim bilimkurgu romaninda tami tamina byle bir sahne olacak.
AIedersin, elimi alnina koyabilir miyim?" Ka haIiIe basini ne egdi. Necip, daha nce bu
hareketi yapmis birinin rahatligiyla avucunun iini Ka`nin alnina dayadi:
"Simdi sana yirmi yil nce ne dsndgn syleyecegim."
"Fazil'la yaptigin gibi mi?"
"Onunla ayni anda ayni seyi dsnrz. Seninle ise aramizda zaman var. LtIen dinle simdi:
Bir kis gn, lisedeydin, kar yagiyordu ve dsnceler iindeydin, iinde Allah'in sesini
duyuyordun, ama unutmaya alisiyordun O'nu. Her seyin bir btn oldugunu hissediyor, ama
onu sana hissettirene gzlerini kaparsan daha mutsuz ve daha zeki olacagini dsnyordun.
Hakliydin. nk ancak zeki ve mutsuzlarin iyi siir yazabilecegini biliyordun, iyi siir
yazabilmek iin inansizligin acilarini kahramanca gze almistin, iindeki o sesi kaybedince
btn lemde yapayalniz kalabilecegin henz aklina gelmiyordu."
"Peki, haklisin, byle dsnyordum," dedi Ka. "Simdi sen de mi yle dsnyorsun?"
"Hemen bunu soracagini biliyordum," dedi Necip telasla. "Sen de Allah'a inanmak istemiyor
musun? Istiyorsun degil mi?" Ka'yi rperten soguk elini alnindan ekti birden. "Sana bu
konuda ok sey syleyebilirim, iimde 'Allah'a inanma' diyen bir ses de duyuyorum. nk
bir seyin varligina bu kadar askla inanmak ancak onun yoklugu konusunda bir sphe, bir
merak duymakla olur anliyor musun? Gzel Allah'imin varligina inanla hayatta kalabildigimi
anladigim zamanlar tipki ocuklugumda annem babam lseydi ne olurdu diye dsndgm
gibi bazan acaba Allah olmasaydi ne olurdu diye dsnyorum. O zaman gzmn nnde
bir sey canlaniyor: Bir manzara. Bu manzaranin Allah sevgisinden kuvvet aldigini bildigim
iin korkmuyor, onu merakla seyrediyorum."
"Anlat bana o manzarayi."
"Siirine mi koyacaksin? Siirinde benim adimi vermene de gerek yok. Karsiliginda tek bir sey
istiyorum senden."
"Evet!"
"Son alti ayda KadiIe'ye tane mektup yazdim. Hibirini poslalayamadim. Utandigim iin
degil; postanedekiler aip okuyacaklari iin. Kars'in yarisi sivil polistir nk. Buradaki
kalabaligin yarisi da yledir. Hepsi bizi izliyorlardir. Dahasi bizimkiler de bizi izliyorlardir."
"Bizimkiler kim?"
"Kars'in btn gen Islamcilari. Seninle ne konusacagimi ok merak ediyorlar. Buraya olay
ikarmaya geldiler. nk bu gecenin laiklerin ve askerlerin bir gvde gsterisine
dnsecegini biliyorlar. O malum arsaI adli eski oyunu oynayacaklar, trbanci kizlari
asagilayacaklarmis. Ben aslinda siyasetten neIret ediyorum, ama arkadaslarim isyanda hakli.
Onlar kadar atesli olamadigim iin spheleniyorlar benden. Mektuplari sana veremem. Yani,
bu ara, herkes bakarken. Onlari KadiIe'ye vermeni istiyorum."
"Simdi kimse bakmiyor. Hemen ver bana, sonra manzarayi anlat."
"Mektuplar burada, ama zerimde degil. Kapidaki aramadan korktum. Arkadaslarim da
zerimi arayabilir. Tam yirmi dakika sonra sahnenin kenarindaki kapidan girilen koridorun
ucundaki helada gene bulusalim."
"Manzarayi o zaman mi anlatacaksin?"
"Onlardan biri buraya geliyor," dedi Necip. Gzn kairdi. "Taniyorum onu. Hi bakma o
yana, Iazla samimilesmeden normal konusuyormus gibi yap."
"Peki."
"Btn Kars senin buraya neden geldigini ok merak ediyor. Buraya gizli bir grevle
devletimiz taraIindan, hatta Batili gler taraIindan gnderildigini dsnyorlar.
Arkadaslarim beni buraya sana bunlari sorayim diye yolladi. Dogru mu sylentiler?"
"Degil."
"Ne diyeyim onlara? Ne iin geldin buraya?"
"Bilmiyorum."
"Biliyorsun, ama utantan gene syleyemiyorsun." Bir sessizlik oldu. "Buraya mutsuz
oldugun iin geldin," dedi Necip.
"Nereden anliyorsun bunu?"
"Gzlerinden: Senin kadar mutsuz bakan birini grmedim hi... Simdi ben de hi mutlu
degilim; ama gencim ben. Mutsuzluk bana g veriyor. Bu yasta mutsuz olmayi, mutlu
olmaya tercih ederim. Kars'ta ancak aptallar ve ktler mutlu olabilir Ama senin yasina
geldigimde sarilacak bir mutlulugum olsun isterim."
"Mutsuzlugum beni hayata karsi koruyor," dedi Ka. "Benim iin dertlenme."
"Ne gzel. Kizmadin degil mi? Yznde yle iyi bir sey var ki aklima gelen her seyi, en
sama seyi bile sana syleyebilecegimi anliyorum. Byle seyleri arkadaslarima sylesem,
hemen alay etmeye baslarlar."
"Fazil bile mi?"
"Fazil baska. O bana ktlk edenden intikam alir ve benim ne dsndgm bilir. Simdi
biraz da sen konus. Adam bize bakiyor."
"Hangi adam?" dedi Ka. Oturanlarin arkasinda birikmis kalabaliga bakti: Armut kaIali bir
adam, sivilceli iki gen, atik kasli, yoksul giyimli delikanlilar, hepsi sahneye dnktler
simdi ve bazilari sarhos gibi sallaniyordu.
"Bu aksam tek ien ben degilim," diye mirildandi Ka.
"Onlar mutsuzluktan iiyorlar," dedi Necip. "Siz iinizde sakli mutlulugunuza dayanabilmek
iin imissiniz."
Sznn sonuna dogru birden kalabaliga karisti. Ka onu dogru isittiginden emin olamadi.
Ama kaIasinin ii salondaki btn grlt patirtiya ragmen hos bir mzik dinliyormus gibi
rahatti. Biri ona el salladi, seyirciler arasinda, "sanatilardi ayrilmis birka bos yer vardi,
tiyatro takimindan yari kibar yari kabadayi bir set isisi Ka'yi oturttu.
O gece Ka'nin sahnede grdklerini ben yillar sonra Serhat Kars Televizyonu'nun
arsivlerinden ikarttigim video bantlarindan seyrettim. Bir banka reklamiyla alay eden kk
bir "vinyet" oynaniyordu sahnede, ama Ka yillardir Trkiye'de televizyon seyretmedigi iin
neyin hiciv, neyin taklit oldugunu anlayamiyordu. Gene de para yatirmak iin bankaya giren
adamin asiri Bati taklitisi bir kibar zppe oldugunu ikarabildi. Kars'tan da kk ve cra
kimi kasabalarda, kadinlarin ve devlet erkninin ugramadigi ayhanelerde Sunay Zaim'in
Brechti ve Bakhtinci tiyatro kumpanyasi bu oyuncugu daha edepsiz bir vurguyla oynar,
"bankamatik" karti alan zppenin kibarligi seyircileri kahkahalara bogan bir ibnelige
dnsrd. teki "vinyette" salarina Kelidor Sampuani ve Sa Kremi dken kadin
kiligindaki biyikli erkegin Sunay Zaim oldugunu son anda Iark etti Ka. Kadin kiligindaki
Sunay cra erkek ayhanelerindeki Ikeli ve yoksul kalabaliklari "antikapitalist bir katharsis"
ile rahatlatmak istedigi zamanlardaki gibi bir yandan edepsiz kIrler ederken bir yandan da
Kelidor Sampuani'nin uzun sisesini arka deligine sokar gibi yapti. Daha sonra Sunay'in karisi
Funda Eser sevilen bir sucuk reklamini taklit ederken eline aldigi kangali "At mi, esek mi?"
diyerek edepsiz bir neseyle biraz tartti, daha ileri gtrmeden sahneden kati.
Arkasindan sahneye 1960'larin nl kalecisi Vural ikip Istanbul'da bir milli mata
Ingilizlerden nasil on bir gol yedigini ayni gnlerde nl artistlerle yasadigi asklarla ve
yaptigi sikelerle karistirarak anlattiklari ve aci ekme zevki ve Trk'n eglenceli zavalliligi
havasiyla glserek izlendi.
16
Allah'in olmadigi yer
NECIP'IN GRDG MANZARA VE Ka'NIN SIIRI
Yirmi dakika geip Ka serin koridorun ucundaki helaya girince hemen arkada, Necip'in de
pisuvarlara iseyenlerin yanina gelmis oldugunu grd. Bir sre birbirlerini hi tanimayan iki
kisi gibi, arkadaki blmelerin kilitli kapilari nnde beklediler. Ka helanin yksek tavanina
yapilmis kabartma gl ve yapraklarini grd.
Bir hela bosalinca ieri girdiler. Ka yasli ve agzi dissiz bir ihtiyarin kendilerini grdgn
Iark etti. ieride srgy ektikten sonra Necip, "Grmediler," dedi. Sevinle Ka'ya sarildi.
Becerikli hareketlerle blmenin duvarindaki bir ikintiya spor ayakkabisiyla basip bir anda
ykseldi ve elini uzatip siIon haznesinin zerindeki zarIlari buldu. Yere indi, zarIlarin
zerlerindeki tozu zenle Ileyip temizledi.
"KadiIe'ye bu mektuplari verirken bir sey sylemeni istiyorum," dedi. "ok dsndm bunu.
Onlari okudugu andan itibaren hayatta KadiIe ile ilgili hibir umudum ve beklentim
kalmayacaktir. Bunu KadiIe'ye ok aik bir sekilde sylemeni istiyorum."
"Senin askindan haber aldigi an, hibir umut olmadigini da grenecekse, neden onu bundan
haberdar ediyorsun?"
"Senin gibi hayattan ve tutkularimdan korkmuyorum ben," dedi Necip. Ka'nin
kederlenmesinden endiselendi. "Bu mektuplar benim iin tek aredir: Birisini, bir gzelligi
tutkuyla sevmeden yasayamiyorum. Bir baskasini mutlulukla sevmem lazim. Ama nce
KadiIe'yi aklimdan ikarmaliyim. KadiIe'den sonra btn tutkumu kimi sevmeye verecegim
biliyor musun?"
Mektuplari Ka'ya verdi.
"Kimi?" diye sordu Ka onlari paltosunun cebine yerlestirirken.
"Allah'i."
"Bana grdgn o manzarayi anlat."
"nce su pencereyi a! ok kt kokuyor burasi."
Ka pasli mandalini zorlayarak kk hela penceresini ati. Karanligin iinde agir agir ve
sessizce yagan kar tanelerini bir mucizeye tanik olur gibi hayranlikla seyrettiler.
"Alem ne kadar gzel!" diye Iisildadi Necip.
"Sence hayatin en gzel yani neresi?" dedi Ka.
Bir sessizlik oldu. "Hepsi!" dedi Necip sir verir gibi.
"Ama hayat bizi mutsuz etmiyor mu?"
"Ediyor, ama o bizim kabahatimiz. lemin ya da onu yaratanin degil."
"Bana o manzarayi anlat."
"nce elini alnima koy ve benim gelecegimi syle," dedi Necip. Yirmi alti dakika sonra birisi
beyniyle birlikte paralanacak gzlerini iyice ati. "ok uzun ve ok dolu yasamak istiyorum
ve biliyorum basimdan pek ok gzel sey de geecek. Ama yirmi yil sonra ne dsnecegim,
bilemiyorum ve bunu ok merak ediyorum."
Ka sag elinin avucunu Necip'in alninin narin derisine dayadi. "Ahli, aman Allahim!" ok
sicak bir seye dokunmus gibi elini sakaciktan ekti. "ok hareket var burada."
"Syle."
"Yirmi yil sonra yani otuz yedi yasina bastigin o gnlerde dnyadaki btn ktlklerin, yani
yoksullarin bu kadar yoksul ve akilsiz olmalarinin ve zenginlerin bu kadar zengin ve akilli
olmalarinin, kabaligin, siddetin ve ruhsuzlugun, yani sende lme istegi ve sululuk duygulari
uyandiran her seyin nedeninin herkesin herkes gibi dsnmesi oldugunu en sonunda anlamis
olacaksin," dedi. "Bu yzden herkesin ahlakli gzkerek aptallastigi ve ldg bu yerde, sen
ancak kt ve ahlaksiz olarak iyi olunabilecegini seziyorsun. Ama bunun da korkun bir
sonucu olacagini anliyorsun. Titreyen elimin altinda hissediyorum nk bu sonucu da..."
"Nedir o?"
"Sen ok akillisin ve bunun ne oldugunu bugn de biliyorsun. Ve bu yzden senin sylemeni
istiyorum ilk."
"Nedir?"
"Yoksullarin seIaleti ve mutsuzlugu iin ektigini syledigin sululuk duygusunu aslinda bu
yzden ektigini de biliyorum."
"Hs Allah'a inanmayacak miyim?" dedi Necip. "O zaman ben lrm."
"Asansrde ateist olan zavalli mdr gibi bir gecede olmayacak bu! yle yavas olacak ki sen
bile Iark etmeyeceksin. Yavas yavas ldg iin, yillardir teki dnyada oldugunu bir sabah
rakiyi Iazla kairinca Iark eden adam gibi olacak."
"Sen misin o?"
Ka elini onun alnindan ekti: "Tam tersi. Ben yillardir yavas yavas Allah'a inanmaya
baslamisim. Bu o kadar yavas olmus ki, ancak Kars'a gelince anladim. Burada bu yzden
mutluyum ve siir yazabiliyorum."
"Simdi bana o kadar mutlu ve akilli gzkyorsun ki," dedi Necip, "sana sunu soracagim.
Gerekten gelecegi bilebilir mi insan? Bilmese bile, gene de bildigine inanip huzur duyabilir
mi? Bunu ilk bilimkurgu romanima koyacagim."
"Bazi insanlar biliyor..." dedi Ka. "Serhat Sehir Gazetesinin sahibi Serdar Bey; bak bu aksam
ne olacagini yazip gazetesini oktan yayimlamis." Ka'nin cebinden ikardigi gazeteye birlikte
baktilar: "...msamereler yer yer coskulu tezahrat ve alkislarla kesildi."
"Mutluluk denen sey bu olmali," dedi Necip. "Basimiza neler gelecegini gazetelere nce biz
yazsaydik ve sonra yazdigimiz gzel seyleri hayretle yasasaydik, kendi hayatimizin sairleri
olurduk. Gazete son siirini okudugunu yaziyor. Hangisi o?"
Blmenin kapisi vuruldu. Ka Necip'ten "o manzarayi" hemen anlatmasini istedi.
"Anlatacagim simdi," dedi Necip. "Ama benden isittigini kimseye sylemeyeceksin. Seninle
Iazla samimi olmam hoslarina gitmiyor."
"Kimseye sylemeyecegim," dedi Ka. "Anlat hemen."
"Allah'i ok seviyorum," dedi Necip heyecanla. "Bazan hs Allah olmazsa ne olurdu diye
kendime hi istemeden soruyorum ve gzmn nne beni korkutan bir manzara geliyor."
"Evet."
"Bu manzaraya bir gece, karanlikta, bir pencereden bakiyorum Disarida kale duvarlari gibi
yksek ve kr iki beyaz duvar var. Sanki iki kale karsi karsiya! Ben aralarindaki dar dehlize,
bu dehlizin bir sokak gibi nmde uzanisina korkuyla bakiyorum. Allah'in olmadigi yerde
sokak Kars'taki gibi karli ve amurlu ama rengi mor! Sokagin ortasinda bana 'dur' diyen bir
sey var arna ben sokagin ucuna, bu dnyanin sonuna bakiyorum. Bir aga var orada,
yapraksiz, iplak bir son aga. Birden ben baktigim iin kipkirmizi kesiliyor ve yanmaya
basliyor. O zaman Allah'in olmadigi yeri merak ettigim iin sululuk duyuyorum. Bunun
zerine kizil aga birden eski karanlik rengine dnyor. Bir daha bakmayayim derken gene
kendimi tutamayip bakiyorum ve dnyanin sonundaki yalniz aga yeniden kipkizil kesilip
yanmaya basliyor. Sabaha kadar sryor bu."
"Niye seni bu kadar korkutuyor bu manzara?" diye sordu Ka.
"nk bazan seytanin drtmesiyle bu manzaranin bu dnyaya ait olabilecegi de geliyor
aklima. Ama gzmn nnde canlanan sey benim hayal ettigim bir sey olmali. nk
anlattigim gibi bir yer bu lemde olsaydi, o zaman hs Allah'in olmadigi anlamina gelecekti.
Bu dogru olamayacagina gre, geriye kalan tek ihtimal artik benim Allah'a inanmadigimdir.
Bu ise lmden de beter."
"Anliyorum," dedi Ka.
"Bir ansiklopedide baktim, ateist kelimesinin kaynagi Yunanca athos imis. O kelime de
Tanri'ya inanmayan kisiyi degil, tanrilar taraIindan terk edilen yalniz kisiyi anlatiyormus. Bu
da insanin burada hibir zaman ateist olamayacagini gsterir. nk Allah bizi burada istesek
bile terk etmez. Ateist olmasi iin kisinin nce Batili olmasi gerekir."
"Ben hem Batili olup, hem de inanabilmek isterdim," dedi Ka.
"Allah'in terk ettigi kisi her aksam kahveye gidip arkadaslariyla glsp kgit oynasa, her gn
siniIta arkadaslariyla kahkahalarla glp eglense, btn gnlerini dostlariyla sohbet ederek de
geirse yapayalnizdir."
"Gene de gerek bir sevgili, bir teselli olabilir," dedi Ka.
"Onun da seni, senin onu sevdigin gibi sevmesi gerekir." Kapi gene vurulunca Necip Ka'ya
sarildi, onu yanaklarindan bir ocuk gibi pp ikti. Ka bekleyen birisi oldugunu grd ama
tam o sira teki helaya kostu. Ka helanin kapisini yeniden srgledi ve disarida yagan harika
kara bakarak bir sigara iti. Necip'in anlattigi manzarayi, bir siiri hatirlar gibi kelime kelime
hatirladigini, Porlock'tan kimse gelmezse, Necip'in grdg manzarayi bir siir gibi deIterine
yazabilecegini hissediyordu.
Porlock'tan gelen adam! Lisenin son yillarinda Ka ile gece yarilarina kadar edebiyattan
konustugumuz gnlerde ok sevdigimiz bir konuydu bu. Ingiliz siirini biraz taniyan herkes
Coleridge'in "Kubla Khan" (Kubilay Han) adli siirin basina yazdigi notu bilir. Alt basligi
"Rya'da Grlen Bir Hayal, Bir Siir Parasi" olan bu siirin basinda Coleridge, hastaligi
yznden aldigi bir ilacin (aslinda keyiI iin aIyon ekmistir) etkisiyle uyuyakaldigini,
uykuya dalmadan nce okumakta oldugu bu kitabin cmlelerinin derin uykuda grdg bir
harika ryada sanki birer nesneye ve bir siire dnstgn anlatir. Hibir zihn aba
harcanmadan sanki kendi liginden olusan harika bir siir! Dahasi, uyanir uyanmaz Coleridge
bu harika siirin btnn kelime kelime hatirlamaktadir. Kgit, kalcin, mrekkep ikarir ve
merakla misra misra siiri hizla yazmaya girisir. nl siirin bildigimiz misralarini yazmistir ki
kapi vurulur, kalkip aar: Yakindaki Porlock sehrinden bir bor para isi iin gelen biridir bu.
Adami savdiktan sonra Coleridge masasina hizla geri dndgnde siirin geri kalanini
unuttugunu, yalnizca havasinin ve tek tk bazi kelimelerin aklinda kaldigini anlar.
Porlock'lan gelen hi kimse dikkatini dagitmadigi iin Ka sahneye agirildiginda siiri hl
aklinda tutabiliyordu. Sahnede boyu herkesten uzundu. zerindeki kl rengi Alman paltosu
onu oradaki herkesten ayiriyordu.
Salondaki ugultu bir anda kesildi. Bazilari, azgin grenciler, issiz gszler, protestocu
siyasal Islamcilar, neye gleceklerini, neye tepki gstereceklerini bilemedikleri iin
susuyorlardi. n siralarda oturan memurlar, btn gn Ka'yi izleyen polisler, vali muavini,
emniyet mdr yardimcisi ve gretmenler onun sair oldugunu biliyorlardi. Uzun boylu
sunucu sessizlikten rkmst. Televizyonlardaki "kltr programlari"ndan ikma bir soru
sordu Ka'ya. "Sairsiniz, siir yaziyorsunuz. Siir yazmak zor mu?" Video kasedi her
seyredisimde unutmak istedigim hu kisa, zoraki konusmanin sonunda salondakiler siir
yazmanin zor olup olmadigini degil, Ka'nin Almanya'dan geldigini anlamislardi.
"Gzel Kars'imizi nasil buldunuz?" diye sordu daha sonra sunucu.
Bir kararsizliktan sonra "ok gzel, ok Iakir, ok kederli," dedi Ka.
Arkalardan iki imam hatip grencisi buna gldler. "Fakir senin ruhun," diye bagirdi bir
baskasi. Bundan cesaretlenen alti yedi kisi ayaga kalkip bagirdi. Yarisi alay ediyordu,
yarisinin ne dedigini kimse anlayamadi. Daha sonra Kars'a gittigimde Turgut Bey bana otelde
televizyon basinda Hande'nin bu sz zerine aglamaya basladigini anlatti. "Almanya'da Trk
edebiyatini temsil ediyordunuz," dedi sunucu.
"Buraya neden geldigini sylesin," diye bagirdi biri.
"Geldim, nk ok mutsuzdum," dedi Ka. "Burada daha mutluyum. LtIen dinleyin, simdi
siirimi okuyacagim."
Bir an bir saskinlik ve bagirismadan sonra Ka siirini okumaya basladi. Yillar sonra o gecenin
video kaydini elime geirince arkadasimi hayranlik ve sevgiyle izledim. Onu ilk deIa bir
kalabalik nnde siir okurken gryordum. Dikkatle ve sakin sakin yryen biri gibi, kaIasi
mesgul ilerliyordu. Yapmacikliktan ne kadar uzakti! iki kere bir sey hatirlar gibi
duraklamasinin disinda, siirini hi kesintisiz ve zorlanmadan okudu.
Siirin az nce kendi anlattigi "manzara"dan kaynaklandigini "Allah'in olmadigi yer"e iliskin
sylediklerinin kelime kelime siire girdigini Iark edince Necip oturdugu yerden bylenmis
gibi ayaga kalkti ama Ka karin yagisini hatirlatan hizini kesmedi. Bir iki alkis isitildi. Arka
siralardan birisi ayaga kalkip bagirdi, baskalari da katildi ona. Siirin misralarina mi cevap
veriyorlardi, canlari mi sikilmisti anlasilmiyordu. Az sonra yesil bir Ion zerine dsecek
silueti sayilmazsa bu benim yirmi yedi yillik arkadasimin tanik olabildigim son grntleri
olacakti.
17
"Vatan yahut Trban"
ARSAFINI YAKAN KIZ HAKKINDA BIR OYUN
Ka'nin siirinden sonra sunucu oynanacak oyunu abartili hareketlerle ve gecenin en byk
gsterisi olarak kelimeleri yaya yaya sundu: Vatan yahut Trban.
Imam hatipli grencilerin oturdugu orta ve arka siralardan birka itiraz, biriki islik, yuh eken
birka kisinin ugultusu ve n siralardaki memurlar arasindan onaylayici biriki alkis duyuldu.
Salonu tiklim tiklim dolduran kalabalik ise ne olacak beklentisiyle, yari merak, yari saygiyla
seyrediyordu. Tiyatro toplulugunun nceki "haIiIlikleri", Funda Eser'in edepsiz reklam
taklitleri, lzumlu lzumsuz gbek dansi yapmasi, Sunay Zaim'lc birlikte eski bir kadin
basbakanla rsveti kocasini canlandirmalari, onlari n siradaki bazi memurlar gibi geceden
sogutmamis, aksine eglendirmisti.
Vatan yahut Trban da kalabaligi eglendirdi, ama imam hatipli grencilerin satasmalari,
srekli seslerini ykseltmeleri can sikiyordu. O zaman sahnedeki diyaloglar da hi
anlasilmiyordu. Ama bu yirmi dakikalik ilkel ve "demode" oyunun yle saglam bir dramatik
yapisi vardi ki sagir ve dilsizler bile her seyi anlardi.
1. Kapkara bir arsaI iinde bir kadin sokaklarda yryor, kendi kendine konusuyor,
dsnyordu. Bir nedenden mutsuzdu.
2. Kadin arsaIini ikararak zgrlgn ilan ediyordu. Simdi arsaIsiz ve mutluydu.
3. Ailesi, nisanlisi, yakinlari, sakalli ve Mslman erkekler bu zgrlge esitli
nedenlerle karsi ikip kadina yeniden arsaI giydirmek istiyorlardi. Bunun zerine kadin bir
Ike ninda arsaIini yakiyordu.
4. Bu diklenmeye eli tesbihli ember sakalli yobazlar siddetle karsilik veriyor,
salarindan srdkleri kadini tam ldreceklerken.
5. Onu Cumhuriyet'in gen askerleri kurtariyordu.
Bu kisa oyun 1930'larin ortasiyla Ikinci Dnya Savasi arasinda kadinlari arsaItan, din
baskilardan uzak tutmak isteyen Batililasmaci devletin tesvikiyle Anadolu'da liselerde ve
Halkevleri'nde pek ok kere oynanmis, 1950'den sonra demokrasiyle Kemalist devrimin
siddeti zayiIlayinca unutulmustu. arsaIli kadini oynayan Funda Eser, yillar sonra Istanbul'da
onu buldugum bir seslendirme stdyosunda bana annesinin de ayni rol l948 yilinda Ktahya
Lisesi'nde oynamasindan gurur duydugunu, daha sonra ikan olaylar yznden kendisinin
ayni hakli mutlulugu Kars'la ne yazik ki yeniden yasayamadigini anlatti bana. Uyusturucularla
yipranmis, yorgun ve yilgin sahne sanatilarinda grlen o her seyi unutmus haline ragmen, o
geceyi bana oldugu gibi anlatsin diye onu ok zorladim. Geceye tanik olan baska pek ok
kisiyle de konustugum iin ayrintilara giriyorum:
Birinci tabloda Millet Tiyatrosu'nu dolduran Karsli seyirci saskinlik iindeydi. Vatan yahut
Trban adi onlari gncel ve siyasal bir oyuna hazirlamisti, ama bu eski kisa oyunu hatirlayan
biriki ihtiyar disinda kimse arsaIli bir kadin beklemiyordu. Siyasal Islamcilarin simgesi
trbandi akillarindaki. arsaI iindeki esrarengiz kadin bir asagi bir yukari kararlilikla
yrrken pek ok kisi onun yrysndeki o gururlu hatta magrur havaya takildi Din
kiyaIetleri kmseyen "radikal" memurlar bile saygi duydu ona. arsaIin iinde kim
oldugunu tahmin eden imam hatipli uyanik bir gen ise n siralari Ikelendirecek bir kahkaha
atti.
Ikinci tabloda arsaIli kadin bir aydinlanma ve zgrlk hamlesiyle kara rtsn amaya
baslayinca ilk anda herkes korktu bundan! Bunu Batililasmaci laiklerin bile kendi Iikirlerinin
sonularindan korkmalariyla aiklayabiliriz. Aslinda, siyasal Islamcilardan korktuklari iin
Kars'ta her seyin eskisi gibi srp gitmesine oktan raziydi onlar. Cumhuriyetin ilk yillarinda
oldugu gibi arsaIlilari devlet zoruyla arsaIsizlastirmayi simdi akillarindan bile geirmiyor,
yalnizca "arsaIsizlar Islamcilarin zoru ve korkusuyla Iran'daki gibi arsaIlanmasin yeter"
diye dsnyorlardi.
"Aslinda n siradaki btn o Atatrkler, Atatrk degil, korkak!" demisti Turgut Bey daha
sonra Ka'ya. arsaIli bir kadinin sahnede gstere gstere soyunmasinin yalniz dincileri degil,
salondaki issizleri ve ayak takimini da galeyana getirmesinden herkes korkuyordu. Gene de
tam o sirada nlerde oturan bir gretmen ayaga kalkmis, arsaIini zariI ve kararli hareketlerle
ikarmakta olan Funda Eser'i alkislamaya baslamisti. Ama bazilarina gre modernlesmeci bir
siyasal eylem degildi bu; kadinin iplak ve tombul kollari, gzel gerdani ikiden zaten
dumanli olan basini dndrdg iin yapmisti bunu. Bu kimsesiz ve yoksul gretmeni arka
siralardaki bir avu gen Ikeyle cevapladi.
Durumdan n siralardaki cumhuriyetiler de hoslanmamislardi. arsaIin iinden gzlkl,
aydinlik yzl, okumaya azimli saI bir kyl kizi yerine Funda Eser'in, kivrak bir gbek
dansznn ikmasi onlarin da aklini karistirmisti. Ancak orospular, ahlaksizlar arsaIini
ikarir anlamina mi geliyordu bu? Bu Islamcilarin mesajiydi o zaman. Vali muavininin
"Yanlis is bu, yanlis" diye bagirdigi isitildi n siralarda. Baskalarinin belki de dalkavukluktan
ona katilmasi da Funda Eser'i ikna etmedi. n siralar kendi zgrlgn savunan aydinlanmis
Cumhuriyet kizini takdir ve endiseyle izlerken imam hatipli genler kalabaligindan bir iki
tehdit sesi duyuldu, ama kimsenin gzn korkutmadi bu. n siralardaki vali muavini,
zamaninda PKK'lilara kk sktrms aliskan ve cesur Emniyet Mdr Yardimcisi Kasim
Bey, diger yksek memurlar, tapu kadastro il mdr, isi Krte mzik kasetlerini toplatip
Ankara'ya yollamak olan kltr mdr (karisi, iki kizi, kravat taktirdigi drt oglu ve erkek
yegeniyle gelmisti), sivil giyinmis bazi subaylarla karilan olay ikarmaya niyetli imam hatipli
birka kendini bilmez gencin grltsnden hi korkmuyorlardi. Salonun her yerine
dagitilmis sivil polislere, kenardaki niIormali polislere, sahne arkasinda bekledikleri
sylenen erlere gcendikleri de sylenebilir. Ama daha nemlisi gecenin tclevizyondan
naklen yayinlaniyor olmasi, bu bir yerel yayin olmasina ragmen, onlarda bulun Trkiye'nin ve
Ankara'nin kendilerini seyrediyor oldugu duygusunu uyandirmisti. n siradaki devlet erkni
da salondaki btn kalabalik gibi, akillarinin bir ksesiyle sahnede olup biten olaylari
televizyonun verdigini dsnerek seyrediyor, sirI bu yzden sahnedeki bayagiliklar, siyasal
satasmalar ve samaliklar onlara oldugundan daha zariI ve byl gzkyordu. Televizyon
kamerasinin hl alisip alismadigini denetlemek iin ikide bir dnp kameraya bakanlar,
arka siralardan el sallayanlar oldugu gibi, "aman bizi seyrediyorlar!" korkusuyla salonun en
cra ksesindeki yerlerinde bile hi kipirdamadan duranlar da vardi. Gecenin yerel
televizyondan "veriliyor" olmasi Karslilarin ogunda evlerinde oturup sahnede olanlari
televizyondan izleme isleginden ok, tiyatroya gidip "ekim" yapan televizyonculari seyretme
istegi uyandirmisti.
Funda Eser az nce ikardigi arsaIini sahnedeki bakir legenin iine amasir gibi yerlestirmis,
zerine benzini amasir suyu dker gibi titizlikle dkp itilemeye baslamisti. Benzin, bir
rastlantiyla Karsli ev hanimlarinin o sirada ok kullandigi AkiI amasir Suyu sisesine
kondugu iin yalniz btn salon degil btn Kars isyanci zgr kizin Iikir degistirip uslu uslu
arsaIini itiledigini dsnp tuhaI bir sekilde rahatladi.
"Yika kizim, iyice itile!" diye bagirdi biri arka siralardan. Glsmeler oldu, ndeki memurlar
alindi bundan, ama btn salonun grsyd bu. "Hani bunun Omo'su," diye bagirdi bir
baskasi.
Bunlar imam hatipli genlerdi, salonu huzursuz ettikleri kadar gldrdkleri iin onlara Iazla
kizilmadi. n siralardaki devlet memurlari kadar salonun ogu da bu demode, Jakoben ve
kiskirtici siyasal oyunun bir tatsizliga varmadan geistirilmesini istiyordu. Yillar sonra
konustugum pek ok kisi de ayni duygulari tasidigini syledi bana: memurundan yoksul Krt
grencisine, o gece Millet Tiyatrosu'ndaki Karslilarin ogu bir tiyatroda yapilacagi gibi
degisik bir deney yasamak, biraz da eglenmek istiyordu, imam hatipli Ikeli bazi grenciler
gecenin tadini kairmaya niyetliydiler belki, ama o na kadar ok da korkulmuyordu
onlardan.
Funda Eser de reklamlarda sik grdgmz amasiri eglence haline getirmis ev kadini gibi isi
uzatti. Vakti gelince islak kara arsaIi legenden ikardi, amasir ipine asacak gibi seyircilere
gsterip bayrak gibi ati. Ne olacak diye anlamaya alisan kalabaligin saskin bakislari
arasinda cebinden ikardigi akmakla kara arsaIi ucundan tutusturdu. Bir an bir sessizlik
oldu. arsaIi patlar gibi saran alevlerin solugu isitildi. Btn salon tuhaI ve korkutucu bir
isikla aydinlandi.
Pek ok kisi dehsetle ayaga kalkti.
Hi kimse beklemiyordu bunu. En dn vermez laikler bile korkmuslardi. Kadin alevler
iindeki arsaIi yere atinca bazilari sahnenin yz on yillik dsemelerinin, Kars'in en zengin
yillarindan kalma kirler iindeki yamali kadiIe perde'lerinin alev almasindan korktular. Ama
salonun ogunlugu okun yaydan iktigini dogru olarak sezdigi iin dehsete kapilmisti. Her sey
olabilirdi artik.
Imam hatipli grencilerin arasindan bir ugultu, bir grlt patlamasi geldi. Yuhalamalar,
bagirismalar, Ikeli igliklar isitildi.
"Allahsiz din dsmanlari!" diye bagirdi biri. "imansiz ateistler."
n siralar hl saskinlik iindeydi. Gene ayni yalniz ve cesur gretmen ayaga kalkip "Susun
seyredin!" dediyse de kimse dinlemedi. Yuhalamalarin, bagirislarin, sloganlarin dinmeyecegi,
olaylarin byyecegi anlasilinca bir telas rzgri esti. Il saglik mdr Dr. Nevzat, kravat
ceketli ogullarini, rgl sali kizini ve en iyi kiyaIeti olan tavuskusu rengi krep robunu
giymis karisini bir anda kaldirip ikis kapisina dogru srkledi. Sehirdeki islerini grmek iin
Ankara'dan gelen eski Karsli zenginlerden deri tccari Sadik Bey ile ilkokuldan siniI arkadasi
Halk Partili avukat Sabit Bey birlikte kalktilar. n siralarin bir korkuya kapildigini grd Ka,
oturdugu yerde kararsiz kaldi: ikacak olaylardan ok grlt patirti yznden hl yesil
deItere yazmadigi aklindaki siiri unutmaktan korktugu iin kalkmayi geirdi aklindan. Ayrica
tiyatrodan ikip Ipek'in yanina dnmek istiyordu. Ayni anda btn Kars'in bilgisine,
eIendiligine saygi duydugu teleIon idaresi mdr Recai Bey dumanlar iindeki sahneye
yanasti.
"Kizim," diye seslendi. "Atatrk piyesinizi ok begendik. Ama yetisir artik. Bakin herkes
huzursuz, halk da galeyana gelecek."
Yere atilan arsaI kisa srede snmst ve dumanlar iindeki
Funda Eser tam metnini 1936'da ikan Halkevleri yayimlari ierisinde bulacagini Vatan yahut
arsaI'in yazarinin en ok gurur duydugu monologu okuyordu simdi. Olaylardan drt yil
sonra Istanbul'da doksan iki yasinda ve hl zinde buldugum Vatan yahut arsaI'in yazari bir
yandan zerine sirayan yaramaz torunlarini (aslinda torunlarinin ogullarini) azarlarken bir
yandan da bana. btn eserleri (Atatrk Geliyor, Liseler iin Atatrk Piyesleri, O'ndan
Hatiralar vs.) ierisinde ne yazik ki simdi unutulmus olan (Kars'taki sahnelemeden ve
olaylardan haberi yoktu hi) bu oyunun bu noktasina gelindiginde 1930'larda liseli kizlarin ve
memurlarin ayaga kalkip gzyaslariyla alkisladiklarini anlatti bana.
Simdiyse imam hatipli grencilerin yuhalamalarindan, tehdit ve Ikeli igliklarindan baska bir
sey duyulmuyordu. Salonun nndeki sulu ve korkulu sessizlige ragmen pek az kisi Funda
Eser'in szlerini isitebildi. Ikeli kizin neden arsaIini attigini, yalniz insanlann degil,
milletlerin de cevherlerinin kiyaIetlerinde degil, ruhlarinda oldugunu, simdi, ruhumuzu
kararlari ve geriligin simgesi arsaI, trban, Ies ve sariktan kurtulup uygar ve modern
milletlerin yanina Avrupa'ya kosmanin gerektigini anlatisi pek isitilmedi belki, ama gene de
arka siralardan duruma uygun Ikeli bir cevap btn salondan duyuldu.
"Sen de iplak kos Avrupa'na, iriliplak kos!"
Salonun nlerinden bile kahkahalar, onaylayici alkislar isitildi. Bu, n siralari her seyden ok
hayal kirikligina ugratarak korkuttu. Pek ok kisiyle birlikte Ka da bu sirada yerinden kalkti.
Her kaIadan bir ses ikiyor, arka siralar Ikeyle bagiriyor; bazdan kapiya dogru ilerlerken
arkalara bakmaya alisiyor; Funda Eser pek az kisinin dinledigi siirini hl okuyordu.
18
Ates etmeyin, tIekler dolu!
SAHNEDEKI IHTILAL
Ondan sonra her sey ok abuk oldu. Sahnede ember sakalli, takkeli iki yobaz belirdi.
Ellerinde bogma ipi ve biaklar vardi ve rtsn ikarip yakarak Allah'in buyruguna meydan
okuyan Funda Eser'i cezalandirmak istedikleri her hallerinden anlasiliyordu.
Funda Eser onlarin eline dsnce kurtulmak iin i giciklayici, yari cinsel hareketlerle
kivrandi.
Aslinda bir aydinlanma kahramani gibi degil, gezgin tasra tiyatrolarinda ok sik canlandirdigi
"irzina geilecek kadin" gibi davraniyordu. Aliskanlikla bir kurban gibi boynunu bkp
yalvaran bakislariyla erkek seyircinin cinselligine seslenisi bekledigi kadar bir heyecan
uyandirmadi. ember sakalli yobazlardan biri (az nceki baba acemice makyaj yapmisti)
salarindan srkleyerek onu yere sermis, digeri Hazreti Ibrahim'in oglunu kurban edisini
gsterir Rnesans resimlerini de hatirlatan bir pozla haneri girtlagina dayamisti. Btn bu
tabloda Cumhuriyetin ilk yillarinda Batililasmis aydinlar ve memurlar arasinda yayilan "gerici
ve dincilerin isyaninin" korkulu hayallerinden ok sey vardi. n siralardaki yasli memurlarla
arkalardaki muhaIazakr ihtiyarlar korkmuslardi ilk.
Funda Eser ile "iki seriati" aldiklari nemli pozu hi bozmadan tam on sekiz saniye kipirtisiz
durdular. Salondaki kalabalik bu srede ileden iktigi iin, daha sonra konustugum pek ok
Karsli bana o nn ok daha uzun bir sre yle kipirdamadan kaldiklarini syledi, imam
hatipli grencileri Ikelendiren sey, sahneye ikan "dinci yobazlarin" irkinligi, ktlg,
birer karikatr olmalari ya da trban takan kizlarin yerine arsaIini ikaranin derdinin
resmedilmesi degildi yalnizca. Btn bu oyunun cesurca sahnelenmis bir kiskirtma oldugunu
da sezmislerdi. Bunun zerine bagirip agirarak, sahneye birseyler Iirlatarak yarim bir
portakal, bir minder Ikelerini disa vurduklarinda kendilerine ynelmis bu tuzagin iine daha
da dstklerini anliyor, aresizlikle daha ok Ikeleniyorlardi. Bu yzden aralarinda siyasi
deneyimi en yksek olan kisa boylu, genis omuzlu bir son siniI grencisi Abdurrahman z
( gn sonra Sivas'tan oglunun cesedini almaya gelen babasi asil adini baska yazdirmisti)
arkadaslarini yatistirmaya, susturup yerlerine oturtmaya alisti, ama hi basarili olamadi.
Salonun diger kselerinden, siradan meraklilar arasindan gelen alkislar, yuhalamalar Ikeli
grencileri iyice cesaretlendirmisti artik. Daha nemlisi: Kars'in evre illere kiyasla hl
"etkisiz" olan gen Islamcilari, o gece ilk deIa hep bir agizdan ve cesaretle seslerini
duyurabilmis. n siralardaki devlet erkni ve askerler arasinda bir korku yaratabildiklerini
hayret ve mutlulukla grmslerdi. Simdi televizyon olayi btn sehre gsterirken bu gvde
gsterisini tadini ikarmadan birakamazlardi artik. Bylece hizla artan bu grlt patirtinin
arkasinda bir eglence isteginin de yattigi sonralari unutuldu. Video bandini deIalarca
seyrettigim iin, kimi grencilerin sloganlar, kIrlcr atarken bile gldklerini, onlari
cesaretlendiren alkislarin, yuhalamalarin da anlasilmaz bir "tiyatro" gecesinin sonunda biraz
eglenmek, biraz da sikildiklarini duyurmak isteyen siradan vatandaslardan geldigini grdm.
"n siralar bu kuru grlt ve patirtiyi Iazla ciddiye alip telaslanmasaydi daha sonra olanlarin
hibiri olmazdi." diyenleri de isittim, "o on sekiz saniyede telaslanarak kalkan yksek
memurlarin ve zenginlerin zaten olacaklari bildigini, bu yzden ailelerini toplayip
kalktiklarini, her seyin nceden Ankara'da planlandigini" syleyenleri de.
Grlt patirtidan aklindaki siiri unutmakta oldugunu korkuyla anlayan Ka bu sirada salondan
ikmisti. Ayni anda Funda Eser'i ember sakalli "gerici" saldirganlarin elinden alacak
beklenen kurtarici sahnede belirdi: Sunay Zaim'di bu; basinda Atatrk'n ve Kurtulus Savasi
kahramanlarinin giydigi cinsten bir kalpak, zerinde 1930'lardan kalma asker bir niIorma
vardi. Sahneye emin adimlarla (haIiI aksadigini hi belli etmeden) ikar ikmaz, ember
sakalli iki dinci gerici korkup kendilerini yere attilar Ayni yalniz ve yasli gretmen ayaga
kalkip Sunay'i btn gcyle alkisladi. "Yasa, varol!" diye bagirdi biriki kisi. zerine
kuvvetli bir isik dsnce Sunay Zaim btn Karslilara bambaska lemlerden gelmis bir harika
gibi gzkt.
Herkes onun gzelligini, aydinligini Iark etti. 1970'li yillarda Che Guevera, Robespierre,
ihtilalci Enver Pasa rolleriyle onu solcu grenciler arasinda ekici yapan o sert, kararli ve
trajik havayla, kirilgan, hatta haIiI kadinsi gzelligi ayagini sakat birakan kahredici Anadolu
turnelerinde bsbtn yipranip tkenmemisti. Beyaz eldivenli sig elinin isaret parmagini
dudaklarina degil, ama enesinin altina zariI bir hareketle yaklastirip, "Susun," dedi.
Buna gerek yoktu, nk hem metinde yoktu bu sz, hem btn salon zaten susmustu.
Ayaktakiler de hemen oturdular ve baska bir sz isittiler.
"Acilar iinde!"
Galiba yarim sylenmisti bu sz, nk kimin acilar iinde oldugunu kimse anlayamadi.
Eskiden bu szle halk, millet akla gelirdi; simdiyse Karslilar btn gece seyrettikleri seylerin
mi, kendilerinin mi, Funda Eser'in mi, yoksa Cumhuriyet'in mi acilar iinde oldugunu
anlamadilar. Gene de szn ima ettigi duygu dogruydu. Btn salon korkuyla karisik ili bir
sessizlige gmlmst.
"SereIli ve aziz Trk milleti," dedi Sunay Zaim. "Aydinlanma yolunda iktigin o byk ve
soylu yolculuktan kimse seni dndremez. Merak etme. Tarihin tekerine gericiler, pislikler,
rmcek kaIalilar asla omak sokamaz. Cumhuriyet'e, zgrlge, aydinliga uzanan eller
kirilir."
Necip'in iki koltuk yaninda oturan cesur ve heyecanli bir arkadasinin verdigi alayci bir cevap
ancak isitildi. Oysa salonda derin bir sessizlik, hayranlikla karisik bir korku vardi. Herkes hi
kipirdamadan mum gibi oturuyor, sikici geceyi anlamlandiran kurtaricinin tatli sert biriki sz,
aksam evlerinde konusacaklari bilgece biriki hikye anlatmasini bekliyordu ki sustu o. Ayni
anda perdenin iki yanindan birer asker belirdi. Derken arka kapidan girip koltuklar boyunca
yryp sahneye ikan tanesi daha katildi onlara. Modem oyunlarda oldugu gibi aktrlerin
seyirciler arasin da yrmesi Karslilari nce korkuttu, sonra eglendirdi. Ayni anda, kosarak
sahneye ikan gzlkl bir haberci ocugu seyirciler hemen taniyip glstler. Millet
Tiyatrosu'nun karsisindaki gazete genel bayiinin, her gn dkknda durdugu iin btn
Kars'in tanidigi cingz ve sevimli yegeni Gzlk't bu. Sunay Zaim'e yaklasti, o egilince,
kulagina birseyler Iisildadi.
Isittiklerinden Sunay Zaim'in ok zldgn btn Kars grd.
"Egitim enstits mdrnn hastanede veIat ettigini grendik," dedi Sunay Zaim. "Bu alak
cinayet Cumhuriyet'e, laiklige Trkiye'nin gelecegine son saldiri olacaktir!"
Salon bu kt haberi daha hazmedemeden sahnedeki erler tIeklerini omuzlarindan indirdiler,
kurdular ve kalabaliga dogru tuttular. Hemen byk bir grltyle birer el ates ettiler.
Bunun tatli bir korkutmaca oldugu da dsnlebilirdi, oyunun iindeki hayali lemden
hayattaki aci habere yollanan bir isaret oldugu da. Tiyatro deneyimi kisitli Karslilar bunun
Bati'dan gelen moda bir sahneleme yeniligi oldugunu hissettiler.
Gene de, siralar arasindan kuvvetli bir hareket, bir sarsinti geldi. Silahlarin grltsnden
korkanlar bu sarsintiyi baskalarinin da korkmasina yordular. Biriki kisi yerinden kalkar gibi
oldu, sahnedeki "ember sakalli gericiler" daha da sindiler.
"Kimse kipirdamasin!" dedi Sunay Zaim.
Ayni anda erler tIeklerini yeniden kurup kalabaliga dogru bir kere daha nisan aldilar.
Necip'in iki koltuk yanindaki kisa boylu cesur grenci tam bu sirada ayaga kalkip slogan atti:
"Kahrolsun Allahsiz laikler, kahrolsun imansiz Iasistler!"
Erler tIeklerini yeniden ateslediler.
Patlamalarla birlikte salonda yeniden bir sarsintinin ve korkunun rzgri hissedildi.
Hemen sonra, arka siralarda oturanlar az nce slogan atan grencinin koltuguna ktgn ve
ayni hizla ayaga kalkip, dengesiz el kol hareketleri yaptigini grdler. Gece boyunca imam
hatipli grencilerin muzirlik ve tuhaIliklarina glen birka kisi hem buna, hem daha da tuhaI
bir hareketle grencinin siralar arasina gerek bir l gibi dssne gldler.
Salonun bazi yerlerinde gerekten zerlerine ates edildigi duygusu nc yaylim atesinde
uyandi. Kurusiki atislarda oldugunun aksine insan yalniz kulagiyla degil, askerlerin
sokaklarda terrist kovaladigi gecelerde oldugu gibi midesiyle de isitiyordu nk. Kirk drt
yildir salonu isitan Alman mali iri bohem sobadan tuhaI bir ses ikmis, teneke borusu
delindigi iin dumanlar Ikeli bir aydanligin agzindan ikar gibi ttmeye baslamisti. Orta
siralarda ayaga kalkip sahneye dogru yryen birinin kanlar iindeki kaIasi da Iark edilmisti
artik, barut kokusu da. Bir telasin baslangici hissediliyordu, ama salondakilerin ogu hl put
gibi sessiz ve hareketsizdi. Salona insanin korkulu bir rya grrken hissettigi yalnizlik
duygusu sinmisti. Gene de Ankara'ya her gidisinde Devlet Tiyatrosu'nun btn oyunlarini
grmeyi aliskanlik edinmis edebiyat gretmeni Nuriye Hanim tiyatro eIektlerinin hakikiligine
hayran oldugu iin n siradaki yerinden ilk deIa ayaga kalkti ve sahnedekileri alkislamaya
basladi. Necip de tam bu sirada, sz isteyen telasli bir grenci gibi ayaga kalkmisti.
Hemen sonra erler drdnc deIa tIeklerini ateslediler. Daha sonralari olaylari arastirmasi
iin Ankara'dan yollanan mIettis binbasinin zerinde titizlik ve gizlilikle haItalarca alistigi
rapora gre bii ates sirasinda sikilan kursunlarla iki kisi lmst. Bunlardan biri alnina ve
gzne saplanan kursunlarla dsen Necip'ti ama bu konuda baska sylentiler de isittigim iin
onun tam o anda ldgn syleyemeyecegim. Orta ve n siralarda oturan herkesin birlestigi
bir nokta varsa o da Necip'in de nc atistan sonra havada uan kursunlari Iark etmesi ve
bunu bambaska yorumlamasiydi. Vurulmadan iki saniye nce ayaga kalkmis ve pek ok
kisinin isitecegi (ama video kaydina gemeyen) bir sesle syle demisti:
"Durun, ates etmeyin, silahlar dolu!"
Salondaki herkesin artik yregiyle bildigi ve akliyla kabul etmek istemedigi sey de iste
bylece dile dklms oldu. Silahlarin ilk ateslenisindc harekete geen bes kursundan biri
eyrek yzyil nce Kars'in son Sovyet baskonsolosunun kpegiyle birlikte Iilm seyrettigi
locanin zerindeki alidan deIne yapraklarina isabet etmisti. Silahi atesleyen Siirtli Krt
kimseyi ldrmek istememisti nk. Bir baska kursun gene benzeri bir endiseyle ve bu seIer
biraz da acemilikle tiyatronun tavanina isabet etmis ve oradan dktg yz yirmi yillik kire
ve boya paralari asagidaki telasli kalabaligin zerine kar gibi yagmisti. Bir baska kursun en
arkada, naklen yayin kamerasinin kuruldugu ykseltinin altina, bir zamanlar yoksul ve hlyali
Ermeni kizlarinin Moskova'dan gelen tiyatro gruplarini, cambazlari ve oda orkestralarini ucuz
biletle ayakta seyrederken tutunduklari ahsap korkuluga saplanmisti. Drdnc kursun ekim
kamerasindan uzakta bir ksede bir koltugun arkaligini delip gemis, arkada karisi ve dul
baldiziyla oturan traktr ve tarim aletleri yedek paracisi Muhittin Bey'in omuzuna saplanmis,
ilk anda o da az nceki kire paralarinin etkisiyle tavandan zerine bir sey dstgn
sanarak yukari bakmisti. Besinci kursun, Islamci grencilerin biraz arkasinda oturan ve
Trabzon'dan Kars'ta askerlik yapan torununu grmeye gelen bir dedenin sol gzlk camini
paralamis, beynine girmis, zaten uyuklamakta olan ihtiyari ldgn bile Iark ettirmeden
sessizce ldrp ensesinden ikmis, koltugun arkaligini geip lavas ve yumurta satarken sira
arasina bozuk para uzatan on iki yasindaki Krt ocugun torbasindaki lop yumurtalardan
birinin iinde kalmisti.
Bu ayrintilari zerlerine ates edilmesine ragmen Millet Tiyatrosu'ndaki kalabaligin ogunun
niye hi kipirdamadigini aiklayabilmek iin yaziyorum. Askerlerin ikinci atisinda sakagina,
boynuna ve yreginin az stne isabet alan grenci daha nceden de Iazla cesaret gsterdigi
iin korkutucu oyunun eglenceli bir parasi olarak grlmst. br iki kursundan biri arkada
oturan ve Iazla ses ikarmayan (teyzesinin kizi sehrin ilk "intiharci kizi"ydi) baska bir imam
hatip grencisinin ggsne, digeri de projeksiyon makinesinin iki metre zerinde, duvarda
altmis yildir hi alismadan duran saatin toz ve rmcek aglariyla kapli kadranina isabet
etmisti. Ayni yere nc atislarda saplanan bir kursunun varligi aksam st seilen keskin
nisanci erlerden birinin Kuran zerine ettigi yemine bagli kalmadigini, birini ldrmekten
kaindigini mIettis binbasiya kanitlamisti. Binbasi raporunda benzer bir mesele olarak da,
nc atislarda ldrlen atesli Islamci bir baska grencinin, ayni zamanda MIT Kars
subesine bagli aliskan ve grev sever bir ajan olmasini ele almis, devleti dava eden ailesine
tazminat verilmesinin ise hukuki bir gerekesi olmadigini bir parantez iinde belirtmisti. Son
iki kursunun, Kars'in btn muhaIazakr ve dindarlarinca sevilen ve Kaleii Mahallesindeki
esmeyi yaptirmis Riza Bey ile artik zor yryen ihtiyara bir esit bastonluk eden usagini ayni
anda ldrmesine ve bu iki can yoldasinin salonun ortasinda can ekiserek inlemesine ragmen
kalabaligin ogunun tIeklerini yeniden kuran askerlere hi kipirdamadan bakmasini
aiklamak zor. "Biz arka siralarda oturanlar, korkun bir sey oldugunu anlamistik," dedi yillar
sonra adinin aiklanmasina hl izin vermeyen bir mandira sahibi. "Yerimizden kipirdar,
dikkati ekersek, ktlgn bizi de bulacagindan korktugumuz iin olup bitenleri hi ses
ikarmadan seyrediyorduk!"
Drdnc atislarda sikilan kursunlardan birinin nereye isabet ettigini mIettis binbasi da
saptayamamisti. Bir kursun taksitle ansiklopediler ve salon oyunlari pazarlamak iin
Ankara'dan Kars'a gelen gen bir saticiyi yaralamisti (iki saat sonra kan kaybindan lecekti).
Bir baska kursun 1900'lerin basinda deri tccari Ermeni zenginlerinden Kirkor izmeciyan'in
tiyatroya geldigi gecelerde krkler iindeki ailesiyle yerlestigi zel locanin asagi bakan
duvarinda kocaman bir delik amisti. Necip'in yesil gzlerinden birine ve genis ve temiz
alninin ortasina giren diger iki kursun abartili bir iddiaya gre onu hemen ldrmemis,
sonradan anlatilanlara gre delikanli bir an sahneye bakarak "Gryorum!" demisti
Kapilara kosanlar, igliklar atanlar, bagirip agiranlar bu son atislardan sonra iyice
sinmislerdi. Canli yayini yneten kameraman da kendini bir duvarin dibine atmis olmaliydi;
srekli saga sola kipirdayan kamerasi hareketsizdi artik. Kars seyircisi ekranda sahnedeki
kalabalikla, n siralardaki sessiz ve saygili seyircileri grebiliyordu yalnizca. Gene de sehrin
byk ogunlugu ekrandan isitilen silah seslerinden, igliklardan, grlt patirtidan. Millet
Tiyatrosu'nda tuhaI birseyler oldugunu anladi. Gece yarisina dogru sahnedeki oyunu sikici
bulup uyuklamaya baslayanlar bile son on sekiz saniyedir patlayan silahlarin sesinden sonra
gzlerini ekranlarina dikmislerdi.
Sunay Zaim bu ilgi nini sezecek kadar tecrbeliydi. "Kahraman askerler, grevinizi
yaptiniz," dedi. ZariI bir hareketle hl yerde yatmakta olan Funda Eser'e dnd, abartili bir
sekilde egilerek ona elini uzatti. Kadin da kurtaricisinin elini tutup ayaga kalkti.
n siradaki emekli memur ayaga kalkip alkisladi onlari. nlerden birka kisi daha katildi ona.
Korkudan ya da her alkisa yetisme aliskanligindan arkalardan da birka alkis sesi geldi.
Salonun gerisi buz gibi sessizdi. Herkes bir sarhosluktan ayiliyor gibiydi; bazilari can
ekismekte olan gvdeleri grmelerine ragmen hor seyin sahnedeki dnyanin bir parasi
olduguna karar vermenin rahatligiyla belli belirsiz glmsemeye baslamislar, bazilari da
kendilerini attiklari kselerden baslarini ikarmislardi ki Sunay'in sesi korkuttu onlari.
"Bu bir oyun degil, baslayan bir ihtilaldir," dedi azarlayici bir sesle. "Her seyi vatanimiz iin
yapacagiz. SereIli Trk ordusuna gvenin! Askerler gtrn bunlari."
Iki asker sahnedeki iki ember sakalli "gericiyi" gtrd. Diger erler tIeklerini yeniden
kurup seyirciler arasina inerken arkadan tuhaI biri Iirladi sahneye. TuhaIti, nk asker
olmadigi gibi oyuncu da olmadigi sahneye hi yakismayan aceleci ve gzellikten yoksun
hareketlerinden hemen anlasiliyordu. Pek ok Karsli her seyin bir saka oldugunu sylesin diye
umutla bakti ona.
"Yasasin Cumhuriyet!" diye bagirdi o. "Yasasin ordu! Yasasin Trk milleti! Yasasin
Atatrk!" Perde agir agir kapanmaya baslamisti. O da Sunay Zaim'le birlikte iki adim ne
ikip perdenin salon taraIinda kaldi. Elinde Kirikkale yapisi bir tabanca, zerinde sivil
kiyaIetlerle asker izmeleri vardi. "Kahrolsun yobazlar!" dedi ve merdivenlerden seyirciler
arasina indi. Arkasinda eli tIekli iki kisi daha belirdi. Askerler imam hatipli grencileri
gzaltina alirken silahli bu kisi korkulu gzlerle kendilerine bakan seyircilere hi ilismeden
ikis kapisina dogru sloganlar atarak kararlilikla kostular.
ok mutlu, ok heyecanliydilar. Kars'in kk ihtilaline, bu oyuna katilmalarina, uzun
tartismalardan, pazarliklardan sonra son anda karar verilmisti nk. Kars'a geldigi ilk gece
onlarla tanistirilan Sunay Zaim, sahnelemek istedigi "sanal eserini" byle karanlik islere
karismis eli silahli maceracilarin kirletecegini dsndg iin btn bir gn direnmis, ama
sanattan anlamayacak ayak takimina karsi silah kullanabilen adam gerekebilecegi yolundaki
hakli karsi ikmalara son anda karsi koyamamisti. Daha sonraki saatlerde bu kararindan ok
pisman oldugu, bu serseri kilikli adamlarin kan dkmesinden vicdan azabi duydugu
sylenecekti, ama pek ok sey gibi bunlar da sylentiydi yalnizca.
Yillar sonra Kars'a gittigimde, yarisi yikilan yarisi da Arelik bayiinin deposuna dnstrlen
Millet Tiyatrosu'nu bana gezdiren dkkn sahibi Muhtar Bey, o gece ve sonraki gnlerin
dehseti hakkindaki sorularimi geistirmek iin, ta Ermeniler zamanindan bugne Kars'ta pek
ok cinayetler islendigini, ktlkler ve kiyimlar yapildigini syledi. Ama ben burada
yasayan yoksul insanlari biraz mutlu etmek istiyorsam, Istanbul'a dndgmde Kars'in
gemisteki gnahlarini degil temiz havasinin gzelligini, insanlarinin iyi yrekliligini
yazmaliydim. Karanlik ve kIl bir depo binasina dnsms tiyatro salonunda buzdolabi,
amasir makinesi ve soba hayaletleri arasindan bana, o geceden kalan tek izi gsterdi: Kirkor
izmeciyan'in tiyatro seyrettigi locanin duvarina isabet etmis kursunun atigi kocaman delikti
bu.
19
Ne kadar da gzel yagiyordu kar
IHTILAL GECESI
Tiyatronun perdesi kapandigi sirada ellerinde tabancalar ve tIeklerle kalabaligin korkulu
bakislari arasindan bagira agira disari kosan mutlu adamdan en nde gideni takma adi Z.
Demirkol olan eski bir komnist gazeteciydi. 1970'lerde Sovyet yanlisi komnist rgtlerde
yazar, sair ve en ok da "koruma" olarak grnmst, iri kiyimdi. 1980'deki askeri darbeden
sonra Almanya'ya kamis, Berlin Duvari'nin yikilmasindan sonra zel bir izinle modern
devleti ve Cumhuriyet'i Krt gerillalara ve "seriatilara" karsi savunmak iin Trkiye'ye
dnmst. Yanindaki iki kisi Z. Demirkol'un 1979-80 yillarinda geceleri Istanbul
sokaklarinda silahli atismaya girdigi Trk milliyetisi takimindandilar, ama devleti savunma
Iikriyle maceracilik ruhu simdi onlari birlestirmisti. Bazilarina gre hepsi bastan beri devlet
ajaniydi. Millet Tiyatrosu'nu bir an nce terk etmek iin merdivenlerden korkuyla hizli hizli
inenler ise kim olduklarindan hi haberleri olmadigi iin yukarida hl sren oyunun bir
parasi gibi davrandilar onlara
Z. Demirkol sokaga ikip karin ne kadar ok tuttugunu grnce bir ocuk gibi tepinerek
sevindi, havaya iki el ates etti. "Yasasin Trk milleti, yasasin Cumhuriyet!" diye bagirdi. Kapi
nnde dagilmakta olan kalabalik kenarlara ekildi. Bazilari korkuyla glmseyerek baktilar
onlara. Bazilari erkenden evlerine dndkleri iin zr diler gibi durdular. Z. Demirkol ve
arkadaslari Atatrk Caddesi'nden yukari dogru kostular. Sloganlar atiyor, sarhos gibi neseyle
bagira bagira konusuyorlardi. Karda bata ika birbirlerine yaslanarak ilerleyen ihtiyarlar ve
birbirlerine iyice sokulmus ocuklu ailelerin babalari bir kararsizlik iinde onlara alkis
tuttular.
Neseli l Kk Kzimbey Caddesi'nin ksesinde Ka'ya arkadan yetisti. Kendilerini Iark
ettigi iin Ka'nin bir arabaya yol verir gibi kaldirima, igde agalarinin altina ekildigini
grmslerdi.
"Sair bey," diye seslendi Z. Demirkol. "Onlar seni ldrmeden sen onlari ldreceksin.
Anladin mi?"
Hl yazamadigi ve daha sonra "Allah'in Olmadigi Yer" adini verecegi siiri Ka bu sirada
unuttu.
Z. Demirkol ve arkadaslari Atatrk Caddesi'nden yukari dogru yryorlardi. Ka peslerinden
gitmek istemedigi iin saga, Karadag Caddesi'ne sapti, aklinda artik siirden hibir sey
kalmadigini Iark etti.
Genliginde siyasal toplantilardan ikarken hissettigi utan ve sululuk duygusu vardi iinde.
O siyasi toplantilarda, yalnizca Nisantasi'nda yasayan zengince bir burjuva ocugu oldugu
iin degil, konusmalarin ogu asiri ocuksu abartmalarla dolu oldugu iin de utanirdi Ka.
Unuttugu siir aklina gelir umuduyla dogrudan otele dnmeyip, yolunu uzatmaya karar verdi.
Televizyonda seyrettiklerinden telaslanarak pencerelere ikmis birka merakli grd.
Tiyatroda olup biten korkun seylerden Ka'nin ne kadar haberdar oldugunu sylemek g.
Tiyatro binasindan ikmadan nce silah atislari baslamisti, ama bu atislari da, Z. Demirkol ve
arkadaslarini da oyunun bir parasi sanmasi mmknd.
Btn dikkati unuttugu siirdeydi. Onun yerine bir baska siirin geldigini hissedince gelisip
olgunlassin diye onu aklinin bir ksesinde bekletti.
Uzaklardan iki el silah sesi geldi. Karin iinde yankilanmadan kayboldu.
Ne kadar da gzel yagiyordu kar! Ne kadar iri tanelerle, ne kadar kararli, hi durmayacakmis
gibi ve sessiz! Genis Karadag Caddesi dizboyu kar altinda karanlik gecenin iine dogru
kaybolarak giden bir yokustu. Beyaz ve esrarli! Ermenilerden kalma katli gzel belediye
binasinda kimsecikler yoktu. Bir igde agacindan sarkan buzlar, altindaki grnmez bir
arabanin zerinde yiikselen bir kar yigimyla birlesmis, yari buzdan, yari kardan tl bir perde
yapmisti. Tek katli, bos bir Ermeni evinin tanrilar akilmis kr pencerelerinin nnden geti
Ka. Kendi soluk alisverislerini ve ayak seslerini dinlerken hayatin ve mutlulugun ilk deIa isitir
gibi oldugu agrisina kararlilikla sirt evirebilecegi bir g hissediyordu iinde.
Vali konaginin karsisindaki Atatrk heykelli kck parkta kimsecikler yoktu. Ruslar
zamanindan kalan ve Kars'in en sataIatli binasi olan deIterdarlik binasinin nnde de hi
hareket gremedi Ka. Yetmis yil nce Birinci Dnya Savasi'ndan sonra arin ve padisahin
askerleri blgeden ekildigi zaman Kars'ta Trklerin kurdugu bagimsiz devletin merkezi ve
meclisiydi burasi. Karsida ayni batik devletin baskanlik sarayi oldugu iin Ingiliz askerlerince
basilan eski Ermeni binasi vardi. Bugn vali konagi oldugundan ok siki korunan binaya hi
sokulmadan saga, parka dogru kivrilip ilerledi Ka. tekiler kadar gzel ve hznl bir baska
eski Ermeni binasinin nnden biraz asagi inmisti ki, yandaki bos arsanin kenarinda bir
ryadaki gibi sessizce ve agir agir uzaklasan bir tank grd. Daha ilerde imam hatip okulunun
yakininda bir asker kamyon vardi. zerindeki karin azligindan kamyonun oraya yeni
geldigini anladi Ka. Bir el silah atildi. Ka geri dnd. Vali konaginin nndeki camlari buz
tutmus kulbenin iinde isinmaya alisan polislere hi gzkmeden Ordu Caddesi'nden
asagiya indi. KaIasindaki yeni siiri ve ona bagli bir hatirayi ancak bu kar sessizliginden hi
ikmadan otel odasina dnerse koruyabilecegini anlamisti.
Yokusun ortasindaydi, karsi kaldirimdan bir grlt geldi, Ka yavasladi, iki kisi teleIon
idaresinin kapisini tekmeliyordu.
Karin iinde bir arabanin lambalari belirdi, sonra zincirli tekerleklerinin hos sesini duydu Ka.
TeleIon idaresine yanasan siyah sivil arabadan Ka'nin az nce tiyatroda kalkmayi dsnrken
grdg oturakli biri ile silahli, yn bereli bir adam ikti.
Hepsi kapinin nnde biriktiler. Bir tartisma basladi. Ka seslerinden ve sokak lambasinin
isigindan kapidakilerin Z. Demirkol ve arkadaslari oldugunu anladi.
"Nasil anahtarin yok!" dedi biri. "Sen teleIon basmdr degil misin? Seni buraya teleIonlari
kes diye getirmediler mi? Anahtarini nasil unutursun?"
"Sehrin teleIonlari buradan degil, Istasyon Caddesi'ndeki yeni santralden kesilir," dedi
basmdr.
"Bu bir ihtilaldir ve biz buraya girmek istiyoruz," dedi Z. Demirkol, "teki yere de biz
istersek gidilir. Tamam mi? Anahtar nerede?"
"Evladim, bu kar iki gn sonra diner, yollar ailir, sonra devlet hepimizden hesap sorar."
"O korktugun devlet biziz," dedi Z. Demirkol sesini ykselterek. "Aiyor musun hemen?"
"Yazili bir emir olmadan kapiyi amam!"
"Grrz simdi," dedi Z. Demirkol. Tabancasini ikardi, havaya iki el ates etti. "Alin bunu
dayayin duvara, israr ederse kursuna dizecegiz," dedi.
Kimse inanmadi szne, ama gene de Z. Demirkol'un eli tIekli adamlari Recai Bey'i teleIon
idaresinin duvarina srklediler. Kursunlar arkadaki pencerelere zarar vermesin diye biraz
saga iteklediler onu. Kar o ksede ok yumusak oldugu iin mdr bey yere dst. zr
dilediler, elinden tutup ayaga kaldirdilar. Kravatini zp ellerini arkadan bagladilar. Bu
arada, aralarinda konusuyor, sabaha kadar Kars'taki btn vatan hainlerinin temizlenecegini
sylyorlardi.
Z. Demirkol'un emir vermesi zerine tIeklerini kurdular ve bir idam mangasi gibi Recai
Bey'in karsisina dizildiler. Tam o sira uzaktan silah sesleri geldi. (Imam hatip lisesi
yatakhanesinin bahesindeki erlerin atigi korkutma atesiydi bu.) Hepsi susup beklediler.
Btn gn yagan kar sonunda neredeyse dinmisti. Olaganst gzel, sihirli bir sessizlik vardi.
Bir sre sonra biri, son bir sigara imesinin ihtiyarin (ihtiyar degildi hi) hakki oldugunu
syledi. Recai Bey'in agzina bir sigara koydular, akmakla yaktilar, mdr ierken de canlari
sikildigi iin tIeklerinin dipikleri ve postallariyla teleIon idaresinin kapisini kirmaya
basladilar.
"Devlet malina yazik," dedi mdr kenardan. "zn beni aacagim."
Onlar ieri girerken Ka yoluna devam etti. Arada tek tk silah sesleri isitiyordu ama bunlara
kpek ulumalarindan daha Iazla aldirmiyordu. Kipirtisiz gecenin gzelligine btn gcyle
dikkat kesilmisti. Eski ve bos bir Ermeni evinin nnde durdu bir sre. Sonra bir kilise
yikintisiyla, bahesindeki aga hayaletlerinin dallarindan sarkan buzlari saygiyla seyretti.
Sehrin soluk sari sokak lambalarinin l isiginda her sey ylesine kederli bir ryadan ikmis
gibi grnyordu ki Ka bir sululuk duydu. te yandan iini siirle dolduran bu sessiz ve
unutulmus lkeye skranla doluydu ii.
Az tede, kaldirimda "Ne oluyor gidip bakacagim," diyen bir ogulla, pencereden onu
azarlayarak eve agiran Ikeli bir anne vardi. Ka aralarindan geti. Faikbey Caddesi'nin
ksesinde bir ayakkabici dkknindan telasla ikan kendi yaslarinda, biri irice, teki ocuk
gibi ince iki adam grd. On iki yildir, haItada iki kere karilarina "ayhaneye gidiyorum,"
diyerek bu zamk kokulu dkknda gizlice bulusan iki sevgili, sokaga ikma yasagi
kondugunu st kat komsusunun hep aik televizyonundan grenerek telasa kapilmislardi.
Faikbey Caddesi'ne sapip, iki sokak asagi yrdkten sonra Ka, sabah kapisinin nndeki
alabalik tezghina baktigi bir dkknin karsisinda bir tank oldugunu Iark etti. Sokak gibi tank
da sihirli bir sessizlik iinde o kadar hareketsiz ve l gibiydi ki bos oldugunu sandi onun.
Ama kapagi aildi, iinden bir kaIa ikip ona hemen evine dnmesini syledi. Ka Karpalas
Oteli'nin yolunu sordu ona. Ama daha asker sylemeden, karsida Serhat Sehir Gazetesi'nin
karanlik yazihanesini grp dns ynn ikardi.
Otelin sicakligi, giris lobisinin aydinligi yregini sevinle doldurdu. Ellerinde sigaralarla
televizyon seyreden pijamali msterilerin yzlerinden olaganst birseyler oldugunu
anliyordu, ama sevmedigi bir konuyu atlayan bir ocuk gibi akli her seyin zerinden zgrce
ve. haIiIe kayiyordu. Turgut Bey'in dairesine bu haIiIlik duygusuyla girdi. Btn takim,
hepsi hl masadaydilar ve televizyona bakiyorlardi. Turgut Bey Ka'yi grnce ayaga kalkti,
azarlayan bir sesle ge kaldigi iin ok merak ettiklerini syledi. Baska bir sey daha
sylyordu ki Ka Ipek ile gzgze geldi.
"Siirini ok gzel okudun," dedi Ipek. "Seninle iItihar ettim."
Ka bu ni hayatinin sonuna kadar unutmayacagini anladi hemen. O kadar mutluydu ki, teki
kizlarin sorulari, Turgut Bey'in meraktan istirap eken hali olmasaydi gzlerinden yaslar
akabilirdi.
"Askerler galiba birseyler yapiyor," dedi Turgut Bey, umutlansin mi, dertlensin mi karar
verememenin sikintisi iinde.
SoIra darmadaginikti. Birisi mandalina kabuklarinin iine sigarasinin kln serpmisti, galiba
Ipek'ti bu isi yapan. Ayni seyi, Ka'nin ocuklugunda babasinin uzak ve gen bir halasi,
Mnire Hala yapardi ve Ka'nin annesi onunla konusurken agzindan "eIendim" kelimesini hi
eksik etmemesine ragmen onu ok kmserdi.
"Sokaga ikma yasagi ilan ettiler," dedi Turgut Bey. "Tiyatroda ne oldu bize anlatin."
"Siyaset beni hi ilgilendirmiyor," dedi Ka.
Bunu iinden gelen bir sese uyarak syledigini basta Ipek, herkes anlamisti, ama gene de bir
sululuk duydu.
Simdi uzun bir sre burada hibir sey konusmadan Ipek'e bakarak oturmak istiyor, ama
evdeki "ihtilal gecesi havasi" onu huzursuz ediyordu. ocuklugunun asker darbe gecelerini
kt hatirladigi iin degil, herkes ona bir sey sordugu iin. Hande bir ksede uyuyakalmisti.
KadiIe Ka'nin seyretmek istemedigi televizyona bakiyor, Turgut Bey ilgin birseyler oldugu
iin memnun ama telasli gzkyordu.
Ka bir sre yanina oturup Ipek'in elini tuttu, ona yukariya odasina gelmesini syledi. Onunla
daha Iazla yakinlasamamak kendisine aci vermeye baslayinca odasina ikti. Tanidik bir ahsap
kokusu vardi buranin. Paltosunu kapinin arkasindaki engele zenle asti. Yataginin basindaki
kk lambayi yakti: Yorgunluk, yeraltindan gelen bir ugultu gibi yalniz btn gvdesini, gz
kapaklarini degil, odayi ve oteli de sarmisti. Bu yzden aklina gelen yeni siiri abuk abuk
deIterine hizla geirirken yazdigi dizelerin, simdi kenarina oturdugu yatagin, otel binasinin,
karli Kars sehrinin, btn dnyanin bir devami oldugunu hissediyordu.
Siire "Ihtilal Gecesi" adini verdi. ocuklugunun asker darbe gecelerinde, btn ailenin
uyanip pijamalarla radyoyu ve marslari dinleyisleriyle ailiyordu siir, ama sonra hep birlikte
yenilen bayram yemeklerine dnlyordu. Bu yzden daha sonra siirin yasanan bir ihtilalden
degil, haIizadan kaynaklandigini dsnp kar yildizina yle yerlestirecekti. Siirde nemli bir
sorun, dnyada bir Ielaket hkm srerken sairin aklinin bir kismini buna kapayabilmesiyle
ilgiliydi. Ancak bunu yapabilen sair simdiyi hayal gibi yasayabilirdi: Buydu sairin basarmasi
zor isi! Ka siiri bitirdikten sonra bir sigara yakti ve pencereden disari bakti.
20
Memlekete, millete hayirli olsun?
GECE Ka UYURKEN VE SABAH
Ka. tam on saat yirmi dakika deliksiz uyudu. Bir ara ryasinda kar yagdigini grd. Bundan
pek az nce disarida yari aik perdenin araligindan grlen beyaz sokakta kar yeniden
baslamisti ve zerinde Karpalas Oteli yazan pembe levhayi aydinlatan soluk lambanin
isiginda kar olaganst yumusak gzkyordu: Kars sokaklarinda alilan silahlarin seslerini bu
tuhaI, sihirli karin yumusakligi emdigi iin Ka btn gece belki de o kadar huzurla
uyuyabildi.
Oysa bir tank ve iki askeri kamyon esliginde basilan imam hatip lisesi yatakhanesi iki sokak
yukaridaydi. Ermeni demir zanaatkrlarinin ince ustaligini hl gsteren ana kapida degil,
ama son siniI yatakhanelerine ve toplanti salonuna ailan ahsap kapida bir atisma olmus,
askerler nce korkutma amaciyla karli baheden yukariya karanliga dogru kursun sikmislardi.
Siyasal Islamci grencilerin en militanlari Millet Tiyatrosu'ndaki geceye katildigi ve orada
gzaltina alindigi iin yatakhanede kalanlar ya acemiler, ya da ilgisizlerdi, ama televizyonda
grdkleri sahnelerden cosup kapi arkasina masalardan, siralardan bir barikat yapmis,
sloganlar alip "Allah ekber!" diye bagirarak beklemeye baslamislardi. Biriki deli grenci
yemekhaneden aldiklari atal ve biaklari hela penceresinden erlerin zerine atmaya,
ellerindeki tek tabancayla oyun oynamaya kalkistiklari iin buradaki atismanin sonunda
yeniden silahlar atildi ve alnina kursun yiyen gzel vcutlu, gzel yzl incecik bir grenci
dsp ld. ogu aglayan, pijamali ortaokul grencileri, sirI bir sey yapmis olmak iin bu
direnise katilip pisman olmus kararsizlar ve yz gz simdiden kan iinde kalmis
mcadeleciler, hep birlikte otobslere bindirilip dvle dvle emniyet mdrlgne
gtrlrken yogun kar yznden sehirde pek az kisi olup biteni Iark etmisti.
Sehrin ogunlugu ayaktaydi, ama dikkatler pencerelere ve sokaga degil, televizyona dnkt
hl. Millet Tiyatrosu'ndaki canli yayinda Sunay Zaim'in bunun bir oyun degil ihtilal
oldugunu sylemesinden sonra, askerler salondaki grltcleri toparlar, cesetler ve yaralilar
sedyelerle tasinirken, btn Kars'in yakindan tanidigi vali muavini Umman Bey sahneye
ikmis, her zamanki resm, asabi ama gven verici sesi ve biraz da ilk deIa iktigi "canli
yayin" sikintisiyla ertesi gn saat on ikiye kadar Kars'ta sokaga ikma yasagi kondugunu
duyurmustu. Onun bosalttigi sahneye kimse ikmadigi iin sonraki yirmi dakikada Karsli
seyirciler ekranlarinda Millet Tiyatrosu'nun perdesini grmsler, sonra yayinda bir kesinti
olmus, derken ayni eski perde sahnede yeniden belirmisti. Bir sre sonra perde agir agir
ailmaya ve btn "gece" yeniden televizyonda gsterilmeye baslanmisti.
Sehirde ne olup bittigini anlamaya alisan televizyonlarinin basindaki Karsli seyircilerin
ogunda bir korku yaratmisti bu durum. Uykulu ve yari sarhos olanlar iinden ikilmaz bir
zaman kargasasi duygusuna kapilmislar, bazilari da gecenin ve lmlerin tekrarlanacagini
hissetmislerdi. Olaylarin siyasi yanina ilgisiz seyircilerden bazilari bu yeniden gsterimi, tipki
benim yillar sonra yapacagim gibi, Kars'ta o gece olup bitenleri anlamalarina yarayacak yeni
bir Iirsat olarak grp dikkatle seyretmeye koyulmuslardi.
Bylece Karsli seyirci Funda Eser'in eski bir kadin basbakani taklit ederken aglayarak
Amerikan msterileri kabul edisini, ya da bir reklam Iilmiyle alay ettikten sonra iten bir
neseyle gbek atisini yeniden seyrederken Halklarin Esitligi Partisi'nin Halil Pasa Hani'ndaki
il merkezi bu iste uzman bir emniyet ekibi taraIindan sessizce basilmis, oradaki tek kisi olan
Krt hademe gzaltina alinmis, dolaplarda ve ekmecelerde ne kadar kgit deIter varsa
toplanmisti. Ayni zirhli arali polisler, daha nceki gece baskinlarindan tek tek taniyip
evlerinin yolunu da bildikleri parti il ynetim kurulu yelerini sirayla toplamis, blclk ve
Krt milliyetiligi sulamalariyla gzaltina almislardi.
Kars'in Krt milliyetileri yalnizca onlar degildi. Sabah erkenden Digor yolunun basinda zeri
karla rtlmeden nce bulunan Murat marka yanik bir taksiden ikan ceset emniyet
glerinin bildirdigine gre PKK yanlisi militanlara aitti. Sehre sizmak iin aylar nce
girisimde bulunan bu gen, aksamki gelismelerden telasa kapilarak bir taksiyle daglara
kamaya karar vermis, yolun kardan kapandigini grnce maneviyatlari bozulmus, aralarinda
kavga ikinca birinin patlattigi bombayla hepsi intihar etmisti. lenlerden birisinin saglik
evinde temizlikilik yapan annesinin, oglunun aslinda kapiyi alan eli silahli bilinmeyen
kisilerce gtrldg yolundaki dilekesiyle ve taksi soIrnn agabeyinin, kardesinin degil
Krt milliyetisi olmak, Krt bile olmadigi yolundaki dilekesi isleme konulmamisti.
Bir ihtilal oldugunu, sokaklarinda iki tankin agir ve karanlik hayaletler gibi gezindigi sehirde
en azindan tuhaI birseylerin dndgn aslinda btn Kars bu saatte anlamisti, ama her sey
televizyonda gsterilen bir oyunun ve pencerelerin nnde eski masallardaki gibi hi
durmamacasina yagan karin esliginde gereklestigi iin bir korku duygusu yoktu. Siyasetle
ugrasanlar biraz endiseleniyordu yalnizca.
Mesela, Kars'taki btn Krtlerin saygi duydugu gazeteci ve Iolklor arastirmacisi Sadullah
Bey hayati boyunca pek ok askeri darbe grdg iin televizyondan sokaga ikma yasagini
isitir isitmez, yaklastigini anladigi hapisane gnleri iin hazirlanmisti. Bavuluna, onlarsiz
uyuyamadigi mavi kareli pijamalarini, prostat ilacini ve uyku haplarini, yn takkesini ve
oraplarini, Istanbul'daki kizinin kucaginda torunuyla glmsedigi IotograIini, agir agir
topladigi Krt agitlari zerine yazdigi kitabin hazirliklarini koyduktan sonra karisiyla bir ay
iip televizyonda Funda Eser'in ikinci gbek atisini izleyerek beklemisti. Gece yarisani epey
gee kapi alininca karisiyla vcdalasmis, bavulunu alip kapiyi amis, kimseyi gremeyince
karli sokaga ikmis ve kkrt renkli sokak lambalarinin sihirli isiginda, ocuklugunda Kars
deresinde paten kayisini karla kapli sessiz sokagin gzelliginde hayretle hatirlarken,
bilinmeyen kisilerce basina ve ggsne sikilan kursunlarla ldrlmst.
Aylar sonra karlar iyice eridiginde bulunan diger cesetlerden o gece baska bazi cinayetlerin de
islendigi anlasiliyordu, ama ihtiyatli Kars basininin yaptigi gibi, ben de okuyucularimi daha
Iazla zmemek iin bu olaylardan hi bahsetmemeye alisacagim. Bu "Iaili mehulleri Z.
Demirkol ve arkadaslarinin isledigi yolundaki sylentiler ise, en azindan gecenin ilk saatleri
iin, dogru degildi. Onlar biraz ge de olsa teleIonlari kesmeyi basarmislar, Kars
Televizyonuna basip yayinin ihtilali destekledigine emin olmuslar ve gecenin sonuna dogru,
btn gayretlerini saplantili bir sekilde kaIalarina taktiklari "gr sesli bir kahramanlik ve
serhat trkcs" bulmaya vermislerdi. Bir ihtilalin gerek bir ihtilal olmasi iin radyo ve
televizyonlarda kahramanlik ve serhat trkleri okunmaliydi nk.
Kislalara, hastanelere, Ien lisesine ve sabahi ayhanelerine sorulduktan sonra en sonunda
nbeti itIaiyeciler arasinda bulunan, nce tutuklanacagini hatta kursuna dizilecegini sanan
ama dogru stdyoya gtrlen bu trkcnn lobideki televizyondan duvarlar, ali
kaplamalar, perdeler arasindan szlp gelen siirli sesini sabah uyanir uyanmaz isitti Ka. Yari
aik perdelerinden ieriye, yksek tavanli, sessiz odasina olaganst bir gle vuran tuhaI bir
kar aydinligi vardi. ok iyi uyumus, dinlenmisti, ama daha yataktan kalkmadan nce bile,
iinde gcn ve kararliligini kiran bir sululuk duygusu oldugunu biliyordu. Siradan bir cici
msterisi gibi baska bir yerde, baska banyoda olmanin tadini ikararak yzn yikadi, tiras
oldu, soyundu, giyindi, pirin bir agirliga bagli anahtarini alip otelin lobisine indi.
Televizyondaki trkcy grp otelin ve sehrin iine gmldg sessizligin derinligini
(lobide Iisiltiyla konusuyorlardi) Iark edince dn aksam neler oldugunu ve aklinin
kendisinden sakladigi her seyi bir bir anladi. Resepsiyondaki ocuga soguka glmsedi,
siddet ve siyasi saplantilarla kendini tahrip eden bu sehirde vakit kaybetmeye hi niyeti
olmayan aceleci bir yolcu gibi hemen bitisikteki yemek salonuna geip kahvaltisini etmek
istedi. Bir ksede tten bir semaverin stnde tombul bir aydanlik vardi, bir tabakta ince ince
kesilmis Kars kasari, bir ksede parlakligini kaybetmis l zeytinler grd.
Ka pencere kenarindaki bir masaya oturdu. Tln araligindan btn gzelligiyle gzken
karla kapli sokaga bakakaldi. Bos sokakta yle hznl bir sey vardi ki, Ka ocukluk ve
genligindeki sokaga ikmanin yasaklandigi nIus ve semen sayimlarini, genel aramalari ve
herkesi radyolarin, televizyonlarin basinda birlestiren asker darbeleri tek tek hatirladi.
Radyoda marslar okunur, sikiynetim bildirileri ve yasaklari duyurulurken Ka hep bos
sokaklarda olmak isterdi. Herkesin tek bir konu etraIinda toplandigi, btn teyzelerin,
amcalarin, komsularin birbirine yaklastigi asker darbe gnlerini ocuklugunda Ka, bazilarinin
Ramazan eglencelerini sevmesi gibi severdi. Ka`nin ocuklugunu aralarinda geirdigi
Istanbullu orta ve yksek burjuva aileler, hayati kendileri iin ok daha gvenli kilan askeri
darbelerden memnuniyetlerini biraz olsun gizlemek ihtiyaciyla, her darbeden sonra ortaya
ikan sama uygulamalari (btn Istanbul'un kaldirim taslarinin kisla gibi kirelenmesi, uzun
salilarin ve sakalillarin polis asker zoruyla sokakta evrilip kabaca tiras edilmesi gibi)
sessizce, glmseyerek ignelerlerdi, Istanbullu yksek Trk burjuvalari askerlerden hem ok
korkarlar, hem de geim sikintisi ve disiplinle yasayan bu memurlari gizlice kmserlerdi.
Yzlerce yil nce terk edilmis bir sehri hatirlatan sokaga asagidan bir askeri kamyon girince
Ka ocuklugunda yaptigi gibi bir an dikkat kesildi. Odaya yeni giren celep kilikli bir adam
birden Ka'ya sarildi, yanaklarindan pt.
"Gzmz aydin, beyeIendi! Memlekete, millete hayirli olsun!"
Tipki eski dini bayramlarda yapildigi gibi, askeri darbelerden sonra da hali vakti yerinde
yetiskinlerin birbirini byle tebrik ettiklerini hatirladi Ka. Adama "hayirli olsun!" gibisinden o
da birseyler mirildanmisti, utandi bundan.
MutIaga bakan kapi aildi ve Ka bir anda yznden btn kanin ekildigini hissetti. Kapidan
Ipek ikmisti. Gzgze geldiler ve Ka bir an ne yapacagini bilemedi, iinden ayaga kalkmak
gelmisti o an, ama Ipek ona glmsemis ve az nce oturan adama ynelmisti. Elinde bir tepsi
vardi, zerinde bir Iincan, bir tabak.
Ipek Iincanla tabagi adamin masasina koyuyordu simdi. Bir garson gibi.
Ka'yi bir karamsarlik, pismanlik ve sululuk duygusu sardi: Ipek'e gerektigi gibi selam
veremedigi iin kendini suluyordu, ama baska bir seydi bu, kendinden de saklayamayacagini
anladi hemen. Her sey yanlisti, dn btn yaptiklari; ona, yabanci bir kadina durup dururken
evlenme tekliI etmesi, onunla psmeleri (peki, bu gzeldi), basinin bu derecede dnms
olmasi, hep birlikte yemek yerlerken onun elini tutmus olmasi, dahasi ona duydugu
basdndrc ekimi siradan Trk erkekleri gibi sarhos olup evresindeki herkese utanmadan
gstermis olmasi. Simdi ona ne diyecegini ikaramadigi iin Ipek sonsuza kadar yan masada
"garsonluk" yapsin istiyordu.
Celep kilikli adam kabaca "ay!" diye seslendi. Elindeki tepsi bosalan Ipek aliskanlikla
semavere yneldi. Adamin ayini veren Ipek hizla masasina sokulurken Ka kalbinin atislarini
burnunun iinde hissetti.
"Ne oldu?" dedi Ipek glmseyerek, "Iyi uyuyabildin mi?"
Dn geceye, dnk mutluluklarina yapilan bu atiItan korktu Ka. "Kar hi dinmeyecek sanki,"
dedi zorlukla konusarak.
Sessizce birbirlerini szdler. Ka hibir sey diyemeyecegini, konusursa bunun yapay
olacagini anladi. Susarak ve tek yapabildiginin bu oldugunu gstererek onun haIiI sehla iri ela
gzlerinin iine bakti, Ipek Ka'nin simdi dnknden bambaska bir ruh halinde oldugunu
sezmisti, onun simdi bambaska biri oldugunu da anlamisti. Ka, Ipek'in iindeki karanligi
hissettigini, hatta onu anlayisla karsiladigini sezdi. Bu anlayisin kendisini hayati boyunca bu
kadina bagimli kilabilecegini de hissetti.
"Bu kar byle daha srer," dedi Ipek dikkatle.
"Ekmek yok," dedi Ka.
"Ah, zr dilerim." Bir anda semaverin durdugu bIeye gitti. Tepsisini birakip ekmek
kesmeye basladi.
Ka duruma dayanamadigi iin ekmek istedigini sylemisti. Simdi "aslinda ben de gidip
kesebilirdim" pozuyla kadinin arkasindan bakiyordu.
Ipek'in zerinde beyaz bir yn kazak, kahverengi uzun bir etek, ta yetmislerde moda olan ve
artik kimsenin takmadigi iyice kalin bir kemer vardi. Beli inceydi, kalalari yerindeydi. Boyu
Ka'nin boyuna uygundu. Ayak bileklerini de begendi Ka ve onunla Kars'tan FrankIurt'a
birlikte dnmezse hayatinin sonuna kadar burada onun elini tutarken, yari saka yari ciddi
perken, onunla sakalasirken ne kadar mutlu oldugunu aciyla hatirlayacagini anladi.
Ipek'in ekmek kesen kolu durunca, o dnmeden nce Ka basini yana evirdi: "Tabaginiza
peynir, zeytin koyuyorum," diye seslendi Ipek. Bir salonda baskalariyla birlikte olduklarini
hatirlatmak iin "siz" dedigini anladi Ka. "Evet, ltIen," diye teki kisilere dnk ayni sesle
cevap verdi. Gzgze gelince onun az nce arkadan seyredildiginin Iazlasiyla Iarkinda
oldugunu yznden anladi. Ipek'in kadin-erkek iliskilerini, kendisinin hibir zaman
beceremedigi o zor diplomasinin inceliklerini ok iyi bildigini dsnerek korktu. Hayattaki
tek mutluluk ihtimalinin o olmasindan zaten korkuyordu.
"Ekmegi az nce asker kamyon getirdi," dedi Ipek, Ka'nin yregini ezen o tatli bakisiyla
glmseyerek. "Zahide Hanim sokaga ikma yasagi yznden gelemedigi iin ben bakiyorum
mutIaga... Askerleri grnce ok korktum."
nk askerler Hande'yi ya da KadiIe'yi almak iin gelmis olabilirlermis. Hatta babasi iin
de...
"Millet Tiyatrosu'ndaki kanlari sildirtmek iin hastanenin nbeti hademelerini gtrmsler,"
diye Iisildadi Ipek. Masaya oturdu. "niversite yurtlarini, imam hatip okulunu, partileri
basmislar..." Oralarda da lenler olmus. Yzlerce kisiyi gzaltina almislar ama bazilarini
sabah birakmislar. Baskili siyasal dnemlere zg bir havayla Iisildayarak konusmaya
baslamasi, Ka'ya yirmi yil nceki niversite kantinlerini, hep Iisiltiyla anlatilan bu esitten
iskence ve zulm hikyelerini, bunlardan hem bir Ike ve keder, hem de tuhaI bir gururla
bahsedilisini hatirlatti. O zamanlar bir sululuk duygusu ve i kararmasiyla Trkiye'de
yasadigini unutmak, evine dnp kitap okumak isterdi. Simdiyse Ipek'in szn bitirmesine
yardim eder diye, "ok korkun, ok!" diye bir sz hazirlamisti, agzinin iindeydi, ama
sylemeye her niyetlenisinde yapmacikli olacagini hissederek cayiyor, sulu sulu peynir
ekmegini yiyordu.
Bylece Ipek, babalari imam hatipli ogullarinin cesedini teshis etsinler diye Krt kylerine
yollanan aralarin yolda kaldigini, herkese elindeki silahi devlete teslim etmesi iin bir gn
tanindigini, Kuran kurslarinin ve siyasal parti Iaaliyetlerinin yasaklandigini Iisildarken, Ka
onun ellerine bakti, gzlerinin iine, uzun boynunun gzel tenine, kumral salarinin bu
boynun zerine dssne. Onu sevebilir miydi? Bir ara FrankIurt'la Kaiserstrasse'dc
yrdklerini, aksam sinemaya gittikten sonra evlerine geri dndklerini gznn nne
getirmeye alisti. Ama karamsarlik hizla ruhuna yayiliyordu. Kadinin sepetteki ekmegi yoksul
evlerinde yapildigi gibi kalin kalin kesmesine, daha da kts, bu kalin dilimlerden bolkepe
lokantalarinda yapildigi gibi bir piramit yapmasina takiliyordu dikkati simdi.
"LtIen, baska seylerden bahset simdi bana," dedi Ka dikkatle.
Iki bina tede, arka bahelerden geerken ihbar zerine yakalanan birini anlatiyordu Ipek,
anlayisla sustu.
Bir korku grd Ka onun gzlerinde. "Dn ok mutluydum, biliyorsun, yillardan beri ilk deIa
siir de yaziyordum," diye aikladi Ka. "Ama simdi bu hikyelere dayanamiyorum."
"Dnk siirin ok gzeldi," dedi Ipek.
"Mutsuzluk her yerimi sarmadan bugn bana yardim eder misin?"
"Ne yapayim?"
"Simdi yukari odama ikiyorum," dedi Ka. "Biraz sonra gel ve basimi ellerinin arasinda tut.
Birazcik, daha Iazla degil."
Ka daha sylerken Ipek'in korkulu gzlerinden bunu yapamayacagini anlayarak kalkti.
Tasraliydi, buraliydi; Ka'ya yabanciydi ve bir yabancinin anlayamayacagi bir sey istemisti
ondan. Kadinin yzndeki anlayissizligi grmemek iin bastan bu aptalca tekliIi
yapmamaliydi. Merdivenleri hizla ikarken ona sik olduguna kendini inandirdigi iin de
suladi kendini. Odasina girdi, yataga atti kendini ve nce Istanbul'dan buraya gelmekle ne
kadar aptallik ettigini, sonra da FrankIurt'tan Trkiye'ye gelmekle yaptigi yanlisi dsnd.
Yirmi yil nce oglunu normal bir hayat yasasin diye siirden, edebiyattan uzak tutmaya alisan
annesi, kirk iki yasina gelince, onun mutlulugunun Kars sehrinde "mutIaga bakan" ve
ekmekleri kalin kalin dilimleyen bir kadina bagli oldugunu bilseydi ne derdi? Babasi oglunun
Kars'ta kyden gelme bir seyhin nnde diz kp gzyaslariyla Allah'a inancindan sz
ettigini isitseydi ne derdi? Disarida yeniden baslayan karin kederli ve iri taneleri penceresinin
nnden agir agir geiyordu.
Kapi vuruldu, Iirlayip umutla ati. Ipek'ti, ama bambaska bir iIade vardi yznde: Asker bir
aracin geldigini, iinden ikan biri asker iki kisinin Ka'yi sordugunu syledi. Onlara burada
oldugunu, haber verecegini sylemisti.
"Peki," dedi Ka.
"Istiyorsan iki dakika sana o masaji yapayim," dedi Ipek.
Ka onu ieriye ekti, kapiyi kapadi, bir kere pt, sonra yatagin basina oturttu onu. Kendisi de
yataga uzanip basini onun kucagina koydu. Byle bir sre sessizce durdular ve pencereden
disariya yz on yillik belediye binasinin atisindaki karda gezinen kargalara baktilar.
"Tamam, yeter, tesekkr ederim," dedi Ka. Kl rengi paltosunu ividen zenle alip ikti.
Merdivenlerden inerken kendisine FrankIurt'u hatirlatan paltoyu bir an kokladi ve
Almanya'daki hayatini btn renkleriyle bir an zledi. Paltoyu KauIhoI'tan aldigi gn
kendisine yardim eden, iki gn sonra paltonun boyu kisaltildiginda bir kere daha grdg
sarisin bir tezghtar vardi, Hans Hansen'di adi. Belki de Iazla Alman olan bu adi ve sarisinligi
yznden Ka onu gece uykusunun araliginda aklina getirdigini de hatirladi.
21
Ama hibirini tanimiyorum
Ka SOGUK KORKUN ODALARDA
Ka'yi aldirmak iin o zamanlar bile artik Trkiye'de az kullanilan eski cemse kamyonlardan
birini yollamislardi. Otelin lobisinde Ka'yi karsilayan gaga burunlu, beyaz tenli genten sivil
bir adam onu kamyonun nne, ortaya oturttu. Kendi de yanina, kapi taraIina geti. Sanki Ka
kapiyi aip kamasin diye. Ama olduka kibar davranmisti Ka'ya, "eIendim" demisti ve Ka
bundan adamin sivil polis degil, Milli Istihbarat Teskilati'ndan bir subay oldugu ve belki de
kendisine kt davranilmayacagi sonucunu ikarmisti.
Sehrin bombos ve bembeyaz sokaklarindan agir agir getiler. Askeri kamyonun birka
alismaz ibreyle ssl soIr yeri iyice yksekte oldugu iin Ka tek tk aik perdelerden bazi
evlerin ilerini gryordu. Televizyonlar her yerde aikti, ama btn Kars perdelerini ekmis,
iine dnmst. Bambaska bir sehrin sokaklarinda ilerliyorlarmis da, kara glkle yetisen
sileceklerin arkasindan grdkleri ryalardan ikma sokaklarin, Baltik tarzi eski Rus
evlerinin, karla kapli igde agalarinin gzelliginden, soIrle gaga burunlu adam da
bylenmis gibi geldi Ka'ya.
Emniyet mdrlgnn nnde durdular ve kamyonda iyice sdkleri iin abucak ieri
girdiler. Dne kiyasla, ierisi ylesine kalabalik ve hareketliydi ki, byle olacagini bilmesine
ragmen bir an korktu Ka. Pek ok Trk'n birlikte alistigi yerlere zg o tuhaI daginiklik ve
hareket vardi burada. Mahkeme koridorlarini, Iutbol stadyumlarinin kapilarini, otobs
garajlarini hatirladi Ka. Ama tentrdiyot kokulu hastanelerde hissettigi bir dehset ve lm
havasi da vardi. Yakinda bir yerde birisine iskence yapildigi dsncesi, bir sululuk duygusu
ve korku seklinde ruhunu sardi.
Dn aksamst Muhtarla iktiklari merdivenleri tekrar ikarken buraya hakim olan kisilerin
tavirlarini, rahatliklarini bir igdyle benimsemeye alisti. Aik kapilardan hizla alisan
daktilolarin tikirtilarini, bagira bagira telsizle konusanlari, merdivenlerden ayciya
seslenenleri isitti. Kapi nlerine konmus banklarda, birbirlerine kelepelenmis, st basi
darmadaginik ve yzleri morluklar ierisinde sorgu sirasini bekleyen genleri grd, onlarla
gzgze gelmemeye alisti.
Onu dn Muhtar ile birlikle oturdugu odanin bir benzerine aldilar ve katilin yzn
grmedigini sylemesine ragmen egitim enstits mdrnn dn resimlerden ikaramadigi
katilini belki bu seIer alt katta, gzaltindaki Islamci grenciler arasinda teshis edebilecegini
sylediler. Ka "ihtilal"den sonra polisin MIT'cilerin denetimine getigini ve bu ikisinin
arasinda bir ekisme oldugunu anladi.
Yuvarlak yzl bir istihbarat grevlisi Ka'ya dn saat drt civarinda nerede oldugunu sordu.
Bir an Ka'nin yz kl gibi oldu. "Seyh Saadettin EIendi'yi de grmemin iyi olacagini
sylemislerdi," diyordu ki yuvarlak yzl szn kesti. "Hayir, ondan nce!" dedi.
Ka'nin sustugunu grnce Lacivert ile grstgn hatirlatti. Zaten her seyi bastan bildigi ve
Ka'yi mahcup ettigi iin zlms gibi yapiyordu. Ka bunda da bir iyi niyet grmeye alisti.
Siradan bir polis komiseri olsa Ka'nin bu grsmeyi sakladigini iddia eder, polisin her seyi
bildigini bbrlenerek kabaca yzne vururdu.
Yuvarlak yzl istihbarat grevlisi "gemis olsun" diyen bir havayla Lacivert'in ne kadar azili
bir terrist, ne byk bir komplocu ve Iran'in besledigi yeminli bir cumhuriyet dsmani
oldugunu anlatti. Bir televizyon sunucusunu ldrdg kesindi ve bu yzden hakkinda
tutuklama karari vardi. Btn Trkiye'yi geziyor, seriatilari rgtlyordu. "Kim grstrd
sizi onunla?"
"Adini bilmedigim bir imam hatip lisesi grencisi," dedi Ka.
"Simdi onu da teshis etmeye alisin," dedi yuvarlak yzl istihbarati. "Iyice bakin, hcre
kapilarinin zerindeki gzetleme penceresinden bakacaksiniz. Korkmayin, sizi tanimazlar."
Genis bir merdivenden Ka'yi asagi indirdiler. Yz ksur yil nce bu ince uzun yapi bir Ermeni
vakIinin hastanesiyken burasi odunluk ve hademe yatakhanesi olarak kullanmisti. Daha sonra
1940'larda bina devlet lisesine evrilince, duvarlar yikilmis, burasi da yemekhane olmustu.
Sonraki yillarda Bati dsmani Marksist olacak pek ok Karsli gen 1960'larda,
ocukluklarinda UNICEF'in yolladigi st tozundan yapilmis ayranla hayatlarinin ilk balik
yagi tabletlerini pis kokudan mideleri bulanarak burada yutmuslardi. Bu genis bodrumun bir
kismi simdi bir koridorla ona ailan on drt kk hcreye dnsmst.
Hareketlerinden bu isi daha nce yaptigi anlasilan bir polis Ka'nin kaIasina bir subay
sapkasini zenle koydu. Ka'yi otelden alan gaga burunlu MIT grevlisi, ok bilmis bir
havayla, "Bunlar subay sapkasindan ok korkar," dedi.
Sagdaki ilk kapiya yaklasilinca polis sert bir hareketle demir hcre kapisinin zerindeki kk
pencereyi ati, btn gcyle "Dikkat, komutan!" diye bagirdi. Ka el byklgndeki
pencereden ieri bakti.
Irice bir yatak byklgnde bir hcrenin iinde bes kisi grd Ka. Belki de daha Iazlaydilar:
ststeydiler nk. Hepsi karsida ki pis duvara sikisip yaslanmis, askerlik yapmadiklari iin
acemice esas durusa gemis, daha nceden tehditle gretildigi gibi gzlerini de kapamislardi.
(Bazilarinin yari kapali gzkapaklarinin arasindan kendisine baktigini hissetti Ka.) "ihtilal"
olali henz on bir saat gemesine ragmen hepsinin sai siIir numara kesilmisti ve hepsinin
yz gz dayaktan sis iindeydi, ierisi koridordan daha aydinlikti, ama hepsini birbirine
benzetti Ka. Sersemlemisti: Bir acima, korku ve utan kapladi iini. Necip'i onlar arasinda
gremedigi iin sevindi.
Ikinci ve nc pencerede de kimseyi teshis edemedigini grnce gaga burunlu Milli
Istihbarat grevlisi, "Korkulacak bir sey yok," dedi. "Zaten yollar ailinca buradan basip
gideceksiniz."
"Ama hibirini taniyamiyorum," dedi Ka haIiI bir dikbaslilikla.
Daha sonra birka kisiyi tanidi: Birini sahnedeki Funda Eser'e laI atarken grdgn ok iyi
hatirliyordu, srekli slogan atan bir baskasini da. Bir ara onlari ihbar ederse, polisle isbirligi
yapmaya niyetli oldugunu kanitlayacagini, bylece karsilastiklarinda Necip'i grmezlikten
gelebilecegini dsnd (nasilsa bu genlerin sulari da ciddi degildi nk).
Ama kimseyi ihbar etmedi. Bir hcrede yz gz kanli bir gen, "Komutanim," diye
yalvardi Ka'ya. "Annemize duyurmasinlar."
Byk ihtimal ihtilalin ilk heyecaniyla alet kullanmadan yumruklari ve izmeleriyle
dvmslerdi bu genleri. Son hcrede de Ka, egitim enstits mdrn vuran adama benzer
birini gremedi. Necip buradaki korkulu genler arasinda da olmadigi iin de rahatladi.
Yukarida yuvarlak yzl adam ile ona emir verenlerin bir an nce egitim enstits
mdrnn katilini bulup Karslilara ihtilalin bir basarisi olarak sunmakta, belki de onu hemen
asmakta ok kararli olduklarini anladi. Odada simdi bir de emekli binbasi vardi. Sokaga
ikma yasagina ragmen bir yolunu bulup emniyet mdrlgne gelen adam, gzaltina alinan
yegeninin saliverilmesini istiyordu. En azindan iskence yapilarak gen akrabasinin "topluma
kstrlmemesini" rica ediyor, ocugun yoksul annesinin, devlet btn grencilere bedava
yn palto ve ceket dagitiyor yalanina kanarak oglunu imam hatip okuluna yazdirdigini,
aslinda ailece cumhuriyeti ve Atatrk olduklarini anlatiyordu. Yuvarlak yzl adam
emekli binbasinin szn kesti.
"Binbasim burada kimseye kt davranilmiyor," dedi ve Ka'yi bir kenara ekti: Katil ile
Lacivert'in adamlari (Ka onun bu ikisinin ayni kisiler oldugunu tahmin ettigini sezdi) belki de
yukarida veterinerlik Iakltesindeki gzaltinda tutulanlar arasindaydilar.
Bylece Ka'yi otelden alan gaga burunlu adamla gene ayni asker kamyona bindiler. Yolculuk
boyunca Ka bos sokaklarin gzelligiyle, en sonunda emniyet mdrlgnden ikabilmis
olmasiyla ve sigaranin keyIiyle mutluydu. Aklinin bir yani asker darbe oldugu, memleket
dincilere teslim edilmedigi iin sinsice sevindigini de sylyordu kendine. Bylece vicdanini
rahatlatmak iin polisle ve askerle isbirligi yapmamaya yemin etti. Hemen sonra aklina yeni
bir siir ylesine gle ve tuhaI bir iyimserlikle geldi ki, gaga burunlu MIT grevlisine "Bir
ayhanede durup ay imek mmkn m?" diye sordu.
Sehrin her iki adimda bir rastlanan issiz ayhanelerinin ogu kapaliydi, ama kenarda bekleyen
bir asker kamyonun dikkat ekmeyecegi Kanal Sokak'ta ocakisi alisan bir ayhane
grdler, ieride sokaga ikma yasaginin sona ermesini bekleyen bir irak ocuktan baska bir
ksede oturan gen vardi. Biri subay sapkali biri sivil iki kisinin kapidan girdiklerini
grnce gerilmislerdi.
Gaga burunlu adam hemen paltosunun iinden tabancasini ikardi ve Ka'da saygi uyandiran
proIesyonel bir tavirla genleri zerinde koskocaman bir Isvire manzarasi asili duran duvara
dayadi, zerlerini aradi, kimliklerini aldi. Isin ciddiye varmayacagina karar veren Ka
yanmayan sobanin hemen yanina bir masaya oturdu ve aklindaki siiri rahat rahat yazdi.
Daha sonra "Rya Sokaklar" adini verecegi siirin ikis noktasi karli Kars sokaklariydi, ama
eski Istanbul sokaklarindan, Ermenilerden kalan hayalet sehir Ani'den, Ka'nin ryalarinda
grdg bos, korkulu ve harika sehirlerden pek ok sey vardi bu otuz alti inisrada.
Ka siirini bitirince siyah beyaz televizyonda sabahki trkcnn yerini Millet Tiyatrosu'ndaki
ihtilalin aldigini grd. Kaleci Vural asklarini ve yedigi golleri anlatmaya yeni basladigina
gre yirmi dakika sonra kendisini siir okurken televizyonda grebilecekti. Unutup deIlerine
yazamadigi siiri hatirlamak istiyordu Ka.
ayhaneye arka kapidan drt kisi daha girdi, gaga burunlu MIT grevlisi onlari da tabancasini
ekip duvara dizdi. ayhaneyi isleten Krt "komutanim" dedigi MIT grevlisine bu adamlarin
sokaga ikma yasagini ignemediklerini, avludan baheye geerek geldiklerini anlatiyordu.
MIT grevlisi sezgisel bir kararla bu laIlarin dogrulugunu denetlemeye karar verdi.
Adamlardan birinin zaten kimligi yoktu zerinde, korkudan ok Iazla titriyordu. MIT
grevlisi ona ayni yoldan kendisini evine gtrmesini syledi. Duvara dayali genleri
agirdigi soIre birakti. Siir deIterini cebine koymus olan Ka da peslerine takildi, ayhanenin
arka kapisindan karla kapli buz gibi bir avluya iktilar, alak bir duvari asip, buz tutmus
basamagi ikip, zincirli bir kpegin havlayislari arasinda, Kars'taki ogu binalar gibi dknt,
boyasiz bir beton yapinin bodrumuna indiler. Pis bir kmr ve uyku kokusu vardi burada.
nde giden adam uguldayan bir kaloriIer kazaninin yaninda bos karton kutular ve sebze
sandiklariyla yapilmis bir kseye sokuldu: derme atma bir yatakta uyuyan beyaz yzl,
olaganst gzel gen bir kadin grd Ka, igdyle basini evirdi. O sirada kimliksiz adam
gaga burunlu MIT grevlisine bir pasaport verdi, Ka kaloriIer kazanindan gelen ugultu
yznden aralarinda ne konustuklarini isitemiyordu, ama yari karanlikta adamin ikinci bir
pasaport daha ikardigini grd.
alisip para kazanmaya Trkiye'ye gelmis bir Grc kari kocaydi bunlar. ayhaneye
dndklerinde MIT grevlisinin kimliklerini geri verdigi duvara dayali issiz genler hemen
onlardan sikyet ettiler: Kadin veremliydi, ama orospuluk yapiyor, sehre inen mandira
sahipleri, deri tccarlariyla yatiyordu. Kocasi da teki Grcler gibi yari Iiyatina alismaya
razi oldugu iin kirk yilda bir amele pazarinda bir is ikarsa Trk vatandaslarinin elinden isini
aliyordu. Bunlar o kadar parasiz ve pintiydiler ki otele para vermiyor, su idaresinin
hademesinin eline ayda bes Amerikan dolari toka edip bu kazan dairesinde yasiyorlardi.
Sylentiye gre memleketlerine dnnce kendilerine bir ev alacaklar, hayatlarinin sonuna
kadar is yapmayacaklardi. Kutularda burada ucuza aldiklari ve TiIlis'e geri dnnce
satacaklari deri esyalar vardi, iki kere sinirdisi edilmis, gene bir yolunu bulup bu kazan
dairesindeki "evlerine" dnmeyi basarmislardi. Rsvet yiyen polislerin bir trl
temizlemedigi byle mikroplari asker idare Kars'tan temizlemeliydi.
Bylece ayhane sahibinin misaIirlerine sunmaktan byk bir memnuniyet duydugu aylarini
ierlerken, gaga burunlu MIT grevlisinin de cesaretlendirmesiyle ekine ekine masalarina
oturan bu issiz gsz genler askeri darbeden bekledikleri, temennileri ve rms
siyasetilerden sikayetleriyle birlikte ihbar niteliginde pek ok dedikodu da anlattilar: Kaak
hayvan kesimlerini. Tekel deposunda dnen hileleri, bazi mteahhitlerin daha ucuza alisiyor
diye Ermenistan zerinden et kamyonlariyla kaak isi getirip barakalarda yatirdigini,
bazisinin adami btn gn alistirip hi para demedigini... Bu issiz genler "asker darbe"nin
belediye seimini kazanmak zere olan "dincilere" ve Krt milliyetilerine karsi yapildigini
sanki hi Iark etmemislerdi. Dn aksamdan beri Kars'ta olup bitenler sehirdeki issizlige,
ahlaksizliga son vermek ve onlara bir is bulmak iinmis gibi davraniyorlardi.
Asker kamyonda Ka, gaga burunlu MIT grevlisinin Grc kadinin pasaportunu ikarip
resmine baktigini sezdi bir ara. TuhaI bir heyecan ve utan duydu bundan.
Veteriner Iakltesinde durumun emniyet mdrlgnde grdklerinden ok daha beter
oldugunu Ka binaya girer girmez hissetti. Bu buz gibi binanin koridorlarinda yrrken
kimsenin kimseye acimaya vakti olmadigini hemen anladi. Buraya Krt milliyetileri, arada
bir saga sola bomba atip bildiri birakan sol terristlerden ele geirilenler ve daha ok da adi
MIT kayitlarinda taraItar diye geen herkes getirilmisti. Polisler, askerler ve savcilar bu iki
takimin birlikte yaptiklari eylemlere katilanlari, Krt gerillalarinin daglardan sehrin iine
sizma abalarina yardimci olanlari, esit esit sphelileri siyasal Islamcilara
uyguladiklarindan ok daha sert ve acimasiz yntemlerle siki bir biimde sorgudan
gciriyorlardi.
Uzun boylu, iri yapili bir polis Ka'nin koluna yrmekte zorlanan bir ihtiyara seIkatle yardim
eder gibi girdi ve onu iinde korkun isler yapilan derslikte gezdirdi. Arkadasimin daha
sonra tuttugu deIterlerde yaptigi gibi, o odalarda grdklerinden ok sz etmemeye
alisacagim.
Birinci derslige girip oradaki sphelilerin halini bes saniye grdkten sonra Ka
insanoglunun bu dnyadaki yolculugunun ne kadar kisa oldugunu dsnmst ilk. Sorgudan
geirilmis sphelileri grdke baska aglara, uzak uygarliklara, hi gidilmemis lkelere
iliskin kimi hayaller ve istekler bir ryadaki gibi gzlerinin nnde canlandi. Ka ve
odadakiler kendilerine verilen hayatin dibine ulasmis bir mum gibi tkenmekte olusunu
derinden hissediyorlardi. Bu odaya deIterinde Ka sari oda diyecekti.
Ikinci dersanede daha az durdugu duygusu uyandi Ka'da. Burada birileriyle gzgze gelmis,
onlari dn sehri gezerken bir ayhanede grdgn hatirlamis, gzlerini sululuk duygulariyla
kairmisti. Onlarin ok uzak bir rya lkesinde olduklarini hissediyordu simdi.
nc dersanede iniltiler, gzyaslari ve ruhunda genisleyen derin bir sessizlikle Ka her seyi
bilen bir gcn bu bilgiyi bize vermeyerek bu dnyadaki hayati bir eziyete dnstrdgn
hissetti. Bu odada kimseyle gzgze gelmemeyi basarmisti. Bakiyordu ama gznn
nndekileri degil, kaIasinin iindeki bir rengi gryordu. Bu renk en ok kirmiziya
benzedigi iin bu odaya kirmizi oda diyecekti. Ilk iki dersanede hissettigi, hayatin kisa,
insanin sulu oldugu duygusu burada birlesmis, Ka'yi grdg manzaranin korkunluguna
ragmen rahatlatmisti.
Veteriner Iakltesinde de kimseyi teshis edememesinin bir kusku ve gvensizlik yarattiginin
Iarkindaydi. Necip'e rastlamamak onu ylesine rahatlatmisti ki gaga burunlu adam bir de son
olarak, gene teshis amaciyla, Sosyal Sigortalar Hastanesi'nin morgundaki cesetlere bakmasini
istedigini syleyince Ka oraya bir an nce gitmek istedi.
Sosyal Sigortalar Hastanesi'nin bodrum katindaki morgda Ka'ya ilk olarak en spheli cesedi
gsterdiler. Askerlerin ikinci yaylim atesi sirasinda slogan atarken kursun yiyip dsen
Islamci militandi bu. Ama Ka onu tanimiyordu hi. Cesede ihtiyatla sokulmus, saygili ve
gergin bir hareketle selamlar gibi bakmisti. Mermerin zerinde sr gibi yatan ikinci ceset
kck bir ihtiyar dedenindi. Sol gz kursunla paralandiktan sonra akan kanla kapkara bir
delige dnsmst. Polis askerlik yapan torununu grmek iin Trabzon'dan geldigini
belirleyemedigi ve uIak teIekligi sphe ektigi iin gsteriyordu onu. nc cesede
sokuldugunda biraz sonra grecegi Ipek'i dsnyordu iyimserlikle. Bu cesedin de tek gz
paralanmisti. Bir an bunun morgda yatan cesetlerin basina gelen bir sey oldugunu
dsnverdi. Yaklasip l gencin beyaz yzn daha yakindan grnce iinde birseyler
yikilip gitti
Necip'ti. Ayni ocuksu yz. Soran bir ocugun ayni ne uzanmis dudaklari. Ka hastanenin
soguklugunu ve sessizligini hissetti. Ayni genlik sivilceleri. Ayni kemerli burun. Ayni kirli
grenci ceketi. Ka bir an aglayacagini sandi ve telasa kapildi. Bu telas oyaladi onu ve
gzyaslari akmadi. On iki saat nce avucunu bastirdigi alninin ortasinda bir kursun deligi
vardi. Necip'i l gibi gsteren sey yznn soluk mavimsi beyazligi degil, gvdesinin bir
tahta gibi uzanmasiydi. Sag oldugu iin bir skran duygusu geti Ka'nin iinden. Bu onu
Necip'ten uzaklastirdi. ne dogru egildi, arkasinda kavusturdugu ellerini zd, Necip'i
omuzlarindan tutup iki yanagindan pt. Soguktu yanaklari, ama sert degildiler. Yari aik tek
gznn yesili Ka'ya bakiyordu. Ka kendini toparladi ve gaga burunlu adama bu "arkadasin"
dn yolda kendisini durdurdugunu, bilimkurgu yazari oldugunu belirttigini, sonra da
Lacivert'e gtrdgn syledi. Onu pmst, nk bu "delikanli"nin ok saI bir yregi
vardi.
22
Tam Atatrk' oynayacak adam
SUNAY ZAIM'IN ASKERLIK VE MODERN TIYATRO KARIYERI
Ka'nin Sosyal Sigortalar Hastanesi'nin morgunda grdg cesetlerden birini teshis ettigi
alelacele yazilip imzalanan bir tutanaga geirildi. Ka ile gaga burunlu adam ayni asker
kamyona binerek rkek kpeklerin kenara ekilip onlari seyrettigi seim aIisleri ve intihar
karsiti posterler asili bombos sokaklardan getiler. Yol aldika kapali perdelerin aralandigini,
oyuncu ocuklarin, merakli babalarin geen kamyona bir bakis attiklarini grebiliyordu Ka,
ama akli hi orada degildi. Necip'in yz, kaskati uzanisi gznn nnden gitmiyordu. Otele
varinca Ipek'in kendisini tescili edecegini hayal ediyordu ama kamyon bos sehir meydanini
getikten sonra Atatrk Caddesi'nin asagilarina dogru indi ve Millet Tiyatrosu'ndan iki sokak
asagida, Rus dneminden kalma doksan yillik bir binanin az tesinde durdu.
Kars'a ilk geldigi aksam da gzelligi ve bakimsizligi yznden Ka'yi hznlendiren tek katli
bir konakti burasi. Sehir Trklerin eline getikten sonra ve Cumhuriyet'in ilk yillarinda,
Sovyetler Birligi'yle odun ve deri ticareti yapan nl tccarlardan MaruI Bey ve ailesi burada
asilari, usaklari, atli kizaklari ve at arabalariyla yirmi yil debdebeyle yasamisti, Ikinci
Dnya Savasi'nin sonunda, soguk savasin basladigi zamanlarda Milli Emniyet, Kars'in
Sovyetler ile ticaret yapan nl zenginlerini casusluk sulamasiyla tutuklayip ezince, onlar da
bir daha geri dnmemecesine kaybolmuslar, konak da sahipsizlik ve miras davalari yznden
yirmi yila yakin bos kalmisti. 1970'lerin ortasinda eli sopali bir Marksist Iraksiyon burayi
isgal edip merkez olarak kullanmis, bazi siyasi cinayetler burada planlanmis (belediye baskani
avukat MuzaIIer Bey yarali olarak kurtulmustu), 1980'deki asker darbeden sonra yapi
bosalmis, daha sonra yandaki kk dkkni alan uyanik bir buzdolabi ve soba saticisinin
deposuna, yil nce de Istanbul ve Arabistan'da terzilik yapip biriktirdigi parayla
memleketine dnen girisimci ve hayalperest bir terzinin overlok atlyesine dnstrlmst.
Ka ieriye girer girmez, turuncu gll duvar kgitlarinin yumusacik isiginda birer tuhaI
iskence makinesi gibi gzken bu dgme makinelerini, eski tarz byk dikis makinelerini,
duvarlardaki ivilere asili iri makaslari grd.
Sunay Zaim zerinde Ka'nin onu iki gn nce ilk grdgnde giydigi yipranmis palto ve
kazak, ayaklarinda asker izmeleri, parmaklarinin arasinda Iiltresiz bir sigara odada asagi
yukari yryordu. Ka'yi grnce eski ve sevgili bir dostu grms gibi yz isidi, kosup sarildi
ve pt onu. psnde tipki oteldeki celep kilikli adam gibi "darbe memlekete hayirli olsun!"
diyen bir yan da vardi, Ka'nin garipsedigi Iazla arkadasa bir yan da. Ka daha sonra bu
arkadasligi iki Istanbullunun Kars gibi Iakir ve cra bir yerde, zor kosullarda karsilasmasiyla
aiklayacakti ama bu kosullarin bir kismini onun yarattigini da biliyordu artik.
"Kasvetin karanlik kartali benim iimde her gn kanatlanir," dedi Sunay, esrarengiz bir
havayla gururlanarak. "Ama kendimi kaptirmam, sen de bul kendini. Her sey iyi olacak."
Byk pencerelerden ieri vuran kar isiginda Ka yksek tavanlarinin kselerindeki
kabartmalari ve koca sobasiyla bir zamanlar gngrdgn hi saklamayan genis odadaki eli
telsizli adamlardan, srekli kendisini szen iri kiyim iki korumadan, koridoru ailan kapinin
yaninda duran masadaki harita, silah, daktilo ve dosyalardan burasinin "ihtilalin" ynetim
merkezi, Sunay'in elinde de pek ok g oldugunu anladi hemen.
"Bir zamanlar, ki en kt zamanlarimizdi onlar," dedi Sunaylada asagi yukari yrrken, "en
cra, en seIil, en rezil tasra kentlerinde, degil oyunlarimizi sahneleyecegimiz bir mekn, gece
kaIamizi sokup uyuyabilecegimiz bir otel odasi bile bulamayacagimi, orada oldugu sylenen
eski dostun da sehri zaten oktan terk ettigini grendigimde keder denen kasvet iimde agir
agir kipirdamaya baslardi. Ona yakalanmamak iin kosturur, sehirde modern sanata, modern
lemden gelen biz habercilere ilgi duyabilecek birisi var mi diye doktorlari, avukatlari,
gretmenleri kapi kapi dolasirdim. Elimdeki tek adreste de kimse olmadigini grenince ya da
polisin bize gsteri yapmak iin zaten izin vermeyecegini anladigimda, ya da son bir umut
izin almak iin huzuruna ikmak istedigim kaymakam beni kabul bile etmeyince iimdeki
karanligin artik ayaklanacagini korkuyla anlardim. O zaman ggsmde uyuklamakta olan
kartal agir agir kanatlarini aar ve beni bogmak zere havalanirdi. O zaman dnyanin en seIil
ayhanesinde, o da yoksa otobs garajlarinin girisindeki ykseltide, bazan bizim oyuncu
kizlardan birine gz koyan istasyon mdr sayesinde istasyonda, itIaiye garajlarinda, bos
ilkokullarin dersanelerinde, salas lokantalarda, bir berber salonunun vitrininde, han
merdivenlerinde, ahirlarda, kaldirimlarda oyunumu oynar, kasvete teslim olmazdim."
Koridora ailan kapidan ieriye Funda Eser girerken Sunay "ben"dcn "biz"e gemisti. iItin
aralarinda yle bir yakinlik vardi ki, bu geiste yapay hibir sey hissetmedi Ka. Funda Eser o
byk gvdesini acele ve zaraIetle yaklastirip Ka'nin elini sikti, kocasiyla Iisildasarak bir sey
konustu ve ayni mesgul havayla dnp gitti.
"Onlar bizim en kt yillarimizdi," dedi Sunay. "Toplumun, Istanbul ve Ankara'daki
budalalarin gznden dssmz btn gazeteler yazmisti. Hayatimin ancak deha sahibi
talihlilere gelen en byk Iirsatini yakaladigim, evet, tam sanatimla tarihin akisina mdahale
edecegim gn birden her sey ayagimin altindan ekilince bir anda en seIil amurun iine
dstm. Orada da yilmadim ama, kasvetle arpistim. Bu amurun iine daha da dalarsam,
pisligin, rezilligin, yoksullukla cehaletin iinde, asil malzemeye, o byk cevhere
ulasacagima inancimi hi kaybetmedim. Sen niye korkuyorsun?"
Koridordan beyaz gmlekli bir doktor elinde antasiyla belirdi. Tansiyon aletini yari sahte bir
telasla ikarip takarken Sunay pencereden dklen beyaz isiga yle bir "trajik" edayla bakti ki
Ka onun 1980'lerin basindaki "toplumsal gzden dss"n hatirladi. Ama Ka Sunay'in asil
nn yaptigi 1970'lerdeki rollerini daha iyi hatirliyordu. Siyasal sol tiyatronun altin agini
yasadigi o yillarda pek ok kk tiyatro toplulugu arasinda Sunay'in adini ne ikartan sey
oyunculuk yetenegi ve aliskanligi kadar basrol oynadigi kimi oyunlarda seyircinin onda
buldugu, Allah vergisi bir nderlik niteligiydi. Gen Trk seyircisi, iktidar sahibi gl tarih
kisilikleri, Napoleon, Lenin, Robespierre ya da Enver Pasa gibi Jakoben devrimcileri, ya da
onlara benzetilmis yerel halk kahramanlarini canlandirdigi oyunlarda Sunay'i ok sevmisti.
Lise grencileri, niversiteli "ilericiler" onun acilar iindeki halki iin yksek ve etkileyici bir
sesle dertlenisini, zalimlerden bir tokat yiyorsa basini magrurca kaldirip "bir gn mutlaka
bunun hesabini soracagiz" deyisini ve en kt gnde (hapisaneye mutlaka bir dsmesi
gerekirdi) aciyla disini sikip arkadaslarina umut verisini, ama gereginde halkinin mutlulugu
iin ii paralanarak da olsa acimasizca siddet uygulayabilmesini yasli gzlerle ve alkislarla
seyrederlerdi. zellikle, oyunlarin sonunda iktidari ele geirdikten sonra ktleri
cezalandirirken gsterdigi kararlilikta aldigi asker egitimin izlerinin oldugu sylenirdi. Kuleli
Askeri Lisesi'nde okumustu. Sandalla Istanbul'a kaip Beyoglu tiyatrolarinda oyalandigi ve
"Buzlar zlmeden" adli oyunu okulda gizlice sahnelemeye kalkistigi iin son siniItayken
atilmisti.
1980'deki asker darbe btn bu siyasal sol tiyatroyu yasakladi ve devlet yznc dogum
yildnm dolayisiyla televizyonda gsterilecek byk bir Atatrk Iilmi ekmeye karar verdi.
Eskiden kimse sari sali, mavi gzl bu byk Batililasma kahramanini bir Trk'n
canlandirabilecegini dsnemez, hi ekilmeyen bu byk milli Iilmlerde basrolde hep
Laurence Olivier, Curd Jrgens, Charlton Heston gibi Batili aktrler dsnlrd. Bu seIer
Hrriyet gazetesi isin iine girip Atatrk' "artik" bir Trk'n oynayabilecegini kamuoyuna
hemen kabul ettirmisti. Ayrica Atatrk' kimin oynayacagini da kupon kesip yollayan
okuyucularinin belirleyecegini duyurmustu. Bir n jrinin belirledigi adaylar arasinda olan
Sunay'in uzun sren demokratik bir kendini tamima dneminden sonra baslayan halk
oylamasinin daha ilk gnnden aik Iarkla ne getigi anlasildi. Yillarca Jakoben rolleri
oynamis, yakisikli, heybetli, gven verici Sunay'in Atatrk' canlandirabilecegini Trk
seyircisi hemen sezmisti.
Sunay'in ilk hatasi halk taraIindan seilmeyi Iazla ciddiye almasi oldu. Ikide bir
televizyonlara, gazetelere ikip herkese seslenen demeler verdi, Funda Eser'le mutlu
evliligini sergileyen IotograIlar ektirdi. Evini, gnlk hayatini, siyasi grslerini aarak
Atatrk'e layik oldugunu, kimi zevklerinin ve huylarinin (raki, dans etmek, sik giyinmek,
kibarlik) O'na benzedigini, elinde Nutuk cilteriyle poz vererek O'nu tekrar tekrar okudugunu
gstermeye giristi. (Erken harekete geen bozguncu bir kse yazari Nutuk'un aslini degil,
kisaltilmis ztrkesini okumasiyla alay edince Sunay ktphanesindeki asil ciltlerle de poz
vermis, ne yazik ki bu IotograIlar btn gayretlerine ragmen ayni gazetede yayimlanmamisti.)
Sergi ailislarina, konserlere, nemli Iulbol malarina gidip, her zaman, herkese, her seyi
soran nc siniI muhabirlere Atatrk ve resim, Atatrk ve mzik, Atatrk ve Trk sporu
konularinda demeler verdi. Jakobenlige hi yakismayan bir herkes taraIindan sevilme
istegiyle. Bati dsmani "dinci" gazetelerle de rportajlar yapti. Bunlardan birinde, aslinda
Iazla kiskirtici olmayan bir soruyu cevaplarken "elbette bir gn, halk layik grrse Hazreti
Muhammed roln de oynayabilirim," demisti. Bu talihsiz deme ortaligi karistiran ilk sey
oldu.
Siyasal Islamci kk dergilerde kimsenin hs Peygamberimiz EIendimiz'i oynayamayacagi
yazildi. Bu Ike gazete stunlarina nce "Peygamberimiz'e saygisiz davrandi", sonra da
"hakaret etti" seklinde geti. Siyasal Islamcilari askerler de susturmayinca, yangini
sndrmek Sunay'a dst. Ortaligi yatistiririm umuduyla eline Kurani Kerim'i alip
Peygamberimiz EIendimiz Hazreti Muhammed'i ne kadar sevdigini, zaten onun da modern
oldugunu muhaIazakr okurlara anlatmaya giristi. Bu da onun "seilmis Atatrk" pozlarina
ierleyen Kemalist kse yazarlarina Iirsat verdi: Atatrk'n hibir zaman dincilere, yobazlara
dalkavukluk etmedigi yazilmaya baslandi. Elinde Kuran manevi bir havayla poz veren resmi
askeri darbe yanlisi gazetelerde tekrar tekrar yayimlaniyor, "Bu mu Atatrk?" diye
soruluyordu. Bunun zerine Islamci basin da, onunla ugrasmaktan ok bir korunma
drtsyle, karsi saldiriya geti. Sunay'in raki ierken ekilmis IotograIlarini yayimlamaya
baslayip "O da Atatrk gibi rakici!" ya da "Bu mu Peygamberimiz EIendimiz'i oynayacak?"
diye altbasliklar atmaya basladilar Bylece iki ayda bir Istanbul basininda alevlenen
Islamcilik kavgasi bu deIa da onun zerinden aildi ve ok kisa srd.
Bir haIta iinde gazetelerde Sunay'in pek ok IotograIi ikti: Yillar nce oynadigi bir reklam
Iilminde istahla bira ierken, genlik dneminde oynadigi bir Iilmde dayak yerken, orak
ekili bayrak nnde yumrugunu sikarken, karisinin baska erkek oyuncularla rol geregi
psmesini seyrederken... Karisinin lezbiyen kendisinin ise hl eskisi gibi komnist oldugu,
kaak porno Iilmlerine dublaj yaptiklari, para iin degil Atatrk', her rol oynayacaklari,
zaten Brecht'in oyunlarini Dogu Almanya'dan gelen paralarla oynadiklari, asker darbeden
sonra "Yurtdisindan inceleme yapmak iin gelen Isveli dernek kadinlarina iskence
yapiliyor," diye Trkiye'yi sikyet etlikleri ve baska pek ok sylenti sayIalarca yazildi. Ayni
gnlerde onu Genelkurmay'a agiran "yksek rtbeli bir subay" adayliktan ekilmesinin btn
ordunun karari oldugunu Sunay'a kisaca bildiriverdi. Bu adam kendini bir sey zannedip
askerlerin siyasete karismasini dolayli yoldan elestiren akli havada Istanbullu gazetecileri
Ankara'ya agirip nce siki bir azar geip, kalplerinin kirilip agladiklarini grnce de ikolata
ikram eden iyi kalpli, dsnceli adam degil, ayni "halkla iliskiler masasindan" daha kararli ve
sakaci bir askerdi. Sunay'in znt ve korkusunu grp yumusamadi, tam tersi, "seilmis
Atatrk" pozlarinda siyasi grs belirtmesiyle alay etti. Iki gn nce Siinay dogdugu
kasabaya kisa bir ziyarette bulunmus, orada sevilen bir siyaseti gibi araba konvoylari ve
binlerce issizin ve ttn reticisinin tezahratiyla karsilanmis, kasaba meydanindaki Atatrk
heykeline ikip alkislar arasinda Atatrk'n elini sikmisti. Bu ilgi zerine Istanbul'da sorulari,
"Bir gn sahneden siyasete geecek misiniz?" yolundaki bir popler magazin sorusuna "Halk
isterse" diye cevap vermisti. Basbakanlik Atatrk Iilminin "simdilik" ertelendigini duyurdu.
Sunay bu kt yenilgiden sarsilmadan ikacak kadar tecrbeliydi ama asil sonraki gelismeler
vurdu onu: Roln saglama baglamak iin bir ayda o kadar ok televizyona ikmisti ki, artik
herkes onun Iazlasiyla tanidik sesini Atatrk'n sesi olarak dinledigi iin dublaj isi vermediler
ona. Basarisiz bir Atatrk'n, elinde bir boya kutusu, duvarlari boyamasi, ya da bankasindan
ok memnun oldugunu aiklamasi da tuhaI kaacagindan iyi ve saglam rn seen makul
baba rolleri iin eskiden onu arayan televizyon reklamcilari da sirtlarini dndler. Ama asil
kts, gazetelerde yazilan her seye tutkuyla inanan halkin onun Atatrk ve din dsmani
olduguna inanmasiydi: Bazilari karisinin baska erkeklerle psmesine ses etmedigine de
inanmisti. En azindan ates olmayan yerden, duman ikmaz havasi vardi. Btn bu hizli
gelismeler oyunlarina gelenleri de azaltmisti. Pek ok kisi sokakta durdurup "Yaziklar olsun!"
dedi ona. Peygamber'e dil uzattigina inanan ve gazetelere gemek isteyen gen bir imam hatip
grencisi oyun gecesi tiyatroyu basip biak ekti, birka kisi yzne tkrd. Hepsi bes gnde
olmustu bunlarin. Kari koca ortaliktan yok oldular.
Sonrasi hakkinda pek ok dedikodu var: Berlin'e gidip Brechti Berliner Ensemble'da tiyatro
egitimi adi altinda terrizm grendikleri ya da Fransiz Kltr Bakanligi'nin bir bursuyla
Sisli'deki Fransiz Akil Hastanesi La Paix'de yattiklari gibi. Dogrusu, Funda Eserin bir ressam
olan annesinin Karadeniz kiyisindaki evine sigindiklariydi. Ancak ertesi yil, Antalya'da
siradan bir otelde "animatr" olarak is buldular. Sabahlari kumsalda Alman bakkallarla,
Hollandali turistlerle voleybol oynuyor, gleden sonralari Almanca paralayan Karagz ve
Hacivat kiliginda ocuklari eglendiriyor, aksamlari da padisah ve gbek atan harem karisi
olarak sahneye ikiyorlardi. Funda Eser'in daha sonraki on yil boyunca kk kasabalarda
gelistirecegi gbek danszlg kariyerinin baslangici buydu. Sunay, btn bu maskaraliga
ay dayanabilmis, haremli, Iesli Trk sakalarini sahnede birakmayip sabah kumsalda da devam
etmek isteyen ve Funda Eser ile cilvelesen Isvireli bir berberi dehsete kapilan turist
kalabaliginin gzleri nnde dvmst. Ondan sonra Antalya ve civarindaki dgn
salonlarinda, eglence gecelerinde sunucu, dansz ve "tiyatrocu" olarak is bulduklari biliniyor.
Sunay Istanbul'daki asillarini Ianatike taklit eden ucuz sarkicilari, ates yutan hokkabazi,
nc siniI komedyenleri sunuyor, evlilik kurumu, Cumhuriyet ve Atatrk zerine kisa bir
konusmayi takiben Funda Eser gbek dansi yapiyor, sonra ikisi gayet disiplinli bir havada
Macbeth'ten kralin ldrlmesi sahnesi gibi bir seyi sekizon dakika oynayip alkislaniyorlardi.
Daha sonra Anadolu'yu gezecek tiyatro grubunun ilk ekirdekleri vardi bu gecelerde.
Tansiyonu lldkten, bu arada korumalarinin getirdigi bir telsizle birilerine emir verdikten,
hemen nne yetistirilen bir kgit parasini okuduktan sonra Sunay yzn tiksintiyle
burusturdu: "Hepsi birbirini ihbar ediyor," dedi. Yillarca cra Anadolu kasabalarinda oyun
sahnelerken bu lkenin btn erkeklerinin kasvet duygusu yznden donup kaldiklarini
grdgn syledi. "ayhanelerde gnlerce, gnlerce hibir sey yapmadan oturuyorlar," diye
anlatti. "Her kasabada yzlerce, btn Trkiye'de yzbinlerce, milyonlarca issiz, basarisiz,
umutsuz, hareketsiz, zavalli adam. stlerine baslarina ekidzen verecek halleri, yagli ve
lekeli ceketlerini dgmeleyecek iradeleri, ellerini kollarini kipirdatacak enerjileri, bir hikyeyi
sonuna kadar dinleyecek dikkatleri, bir sakaya glecek halleri yok kardeslerimin." ogunun
mutsuzluktan uyuyamadigini, sigaradan kendilerini ldryor diye zevk aldiklarini, ogunun
basladigi cmleyi bitirmenin anlamsizligini kavrayip yarida biraktigini, televizyonu programi
sevdikleri ve eglendikleri iin degil, evrelerindeki diger kasvetlere tahamml edemedikleri
iin seyrettiklerini, aslinda lmek istediklerini ama kendilerini intihara deger bulmadiklarini,
seimlerde kendilerine hak ettikleri cezayi versin diye en seIil partilerin en rezil adaylarina oy
verdiklerini, srekli cezadan sz eden askeri darbecileri srekli umut vaad eden siyasetilere
tercih ettiklerini anlatti. Odaya giren Funda Eser de hepsinin evlerinde lzumundan Iazla
yaptiklari ocuklarina bakan ve kocalarinin nerede oldugunu bile bilmedigi bir yerde
hizmetilik, ttn isiligi, halicilik ya da hemsirelik yaparak bes kurus kazanan mutsuz
karilari oldugunu syledi. Srekli ocuklarina bagirarak ve aglayarak hayata baglanan bu
kadinlar olmasaydi btn Anadolu'yu sarmis olan ve hepsi birbirine benzeyen bu kirli
gmlekli, tirassiz, nesesiz, issiz, ugrassiz, milyonlarca erkek buzlu gecelerde ksebaslarinda
donup len dilenciler, meyhaneden ikip aik kanalizasyon ukuruna dsp yok olan
sarhoslar gibi, ya da pijama terlikle bakkala ekmek almaya yollanip, yolunu kaybeden bunak
dedeler gibi kaybolup giderlerdi. Oysa onlar, "su zavalli Kars sehrinde" grdgmz gibi
Iazlasiyla kalabaliktilar ve tek sevdikleri sey de hayatlarini borlu olduklari ve utandiklari bir
askla sevdikleri karilarina eziyet etmekti.
"Anadolu'da on yilini bu mutsuz kardeslerini bu kasvetin ve hznn iinden iksinlar diye
verdim," dedi Sunay kendini hi acindirmadan. "Komnist, Bati ajani, sapik, Yehova sahidi,
pezevenkle orospusu diye deIalarca ieri tiktilar, iskence ettiler, dvdler. Irzimiza gemeye
kalktilar, tasladilar bizi. Ama oyunlarimin ve kumpanyamin verdigi mutluluk ve zgrlg
sevmeyi de grendiler. Simdi hayatimin en byk Iirsatini elime geirmisken zayiI
davranamam."
Odaya iki adam girmis, biri gene Sunay'a bir telsiz uzatmisti. Ka aik telsizden duyulan
konusmalardan Sukapi Mahallesi'ndeki gecekondulardan birinin sarildigini, ieriden ates
edildigini, evde Krt gerillalardan birinin ve bir ailenin oldugunu isitti. Telsiz hattinda
emirleri veren ve "komutanim" diye seslenilen bir de asker vardi. Biraz sonra ayni asker, bu
seIer bir ihtilal lideriyle degil, bir siniI arkadasiyla konusur gibi Sunay'a bir konuda nce bilgi
verdi, sonra da Iikir sordu.
"Kars'ta kk bir tugay asker var," dedi Sunay Ka'nin dikkatini Iark ederek. "Devlet soguk
savas yillarinda olasi bir Rus saldirisina karsi savasacak asil gleri Sarikamis'a yigmis.
Buradakiler olsa olsa ilk saldirida Ruslari oyalamaya yarar. Simdi daha ok Ermenistan
sinirini korumak iin buradalar."
nceki gece Ka ile birlikte Erzurum otobsnden indikten sonra, Yesilyurt Lokantasi'nda
otuz ksur yillik arkadasi Osman Nuri olak'la karsilastigini anlatti Sunay. Kuleli Asker
Lisesi'nden siniI arkadasiymis. O zamanlar Pirandello kimdir, Sartre'in oyunlari nelerdir
Kuleli'de bilen tek kisiymis. "Benim gibi disiplinsizlikten kendini okuldan attirmayi
basaramadi, ama askerlige de drt elle sarilmadi. Bylece kurmay olamamis. Bazilari kisa
boylu oldugu iin pasa olamayacagini Iisildamis. Ikeli ve kederli; ama bence mesleki
nedenlerden degil, karisi ocugunu alip kendisini terk ettigi iin. Yalnizliktan, issizlikten ve
kk sehir dedikodularindan sikiliyor ama tabii en ok da o yapiyor dedikoduyu, ihtilalden
sonra el attigim kaak kasaplardan, Ziraat Bankasi kredileri, Kuran kurslari gibi
yozlasmalardan lokantada ilk o sz etti. Biraz da ok iiyordu. Beni grnce ok sevindi,
yalnizliktan yakindi. Bir zr olarak ve biraz da vnerek o gece Kars'ta emir ve komutanin
kendisinde oldugunu, ne yazik ki, erken kalkmasi gerektigini syledi. Tugay komutani
karisinin romatizmalari iin Ankara'ya gitmis, yardimcisi albay Sarikamis'taki acil bir
toplantiya agirilmis, vali Erzurum'daymis. Btn g ondaydi. Kar hl dinmemisti ve her
kis oldugu gibi yollarin birka gn kapanacagi belliydi. Bunun hayatimin Iirsati oldugunu
hemen anladim ve arkadasim iin bir duble raki daha istedim."
Olaylardan sonra Ankara'dan yollanan mIettis binbasinin sonradan yaptigi arastirmalara
gre, Ka'nin az nce telsizden sesini isittigi Sunay'in askeri liseden arkadasi Albay Osman
Nuri olak ya da Sunay'in deyisiyle, olak bu tuhaI askeri darbe Iikrine nce yalnizca bir
saka, raki masasinda kurulmus hayali bir eglence olarak katilmis, hatta iki tankla isin
bitecegini bir girgir havasiyla ilk o sylemisti. Daha sonra Sunay'in israri zerine mertlige
leke srmemek iin ve yapilacaklardan sonunda Ankara'nin da memnun olacagina
inandigindan girmisti bu ise, kisisel herhangi bir hin, Ike ya da ikar yznden degil.
(Binbasinin raporuna gre "olak" ne yazik ki bu ilkeyi de ignemis, bir kadin meselesi
yznden Cumhuriyet Mahallesindeki Atatrk bir dis doktorunun evini bastirmisti.) ihtilale
ev ve okul baskinlarinda kullanilan yarim blk asker, drt kamyon ve yedek para eksikligi
yznden ok dikkatli alistirilmasi gereken iki T-1 model tankin disinda baska bir asker g
katilmamisti. "Faili mehul vakalari" zerlerine alan Z. Demirkol ve arkadaslarinin "zel
timini" saymazsak islerin ogu zaten byle olaganst bir dnem gelir diye, yillardir btn
Kars'i Iisleyen, sehir nIusunun onda birini muhbir olarak kullanan MIT ve emniyetin bazi
aliskan memurlarinca yapiliyordu. Bu memurlar darbenin ilk planlarindan haberdar olup
Millet Tiyatrosu'nda laikler gsteri yapacak dedikodularini sehre yayarken o kadar
mutluydular ki, Kars disinda izin kullanan arkadaslarina senligi kairmasinlar diye bir an nce
geri gelmeleri iin resm telgraIlar ekmislerdi.
O sirada yeniden baslayan telsiz konusmalarindan Ka, Sukapi Mahallesi'ndeki atismanin
yeni bir asamaya geldigini anladi. nce telsizden el silah sesi geldi, birka saniye sonra
karli ovada yumusayarak gelen silah sesleri duyulunca Ka telsizin abarttigi sesin daha gzel
olduguna karar verdi.
"Zalim olmayin," dedi Sunay telsize, "ama ihtilalin ve devletin gl oldugunu, kimseye
pabu birakilmayacagini hissettirin." enesinin ucunu sol elinin basparmagiyla isaret parmagi
arasinda dsnceli bir sekilde ve yle zel bir hareketle tutmustu ki, Ka, Sunay'in ayni
cmleyi 1970'lerin ortalarinda tarihi bir oyunda syledigini hatirladi. Simdi eskisi kadar
yakisikli degildi, yorgun, yipranmis ve solgundu. Masanin zerinden 1940'lardan kalma
asker bir drbn aldi. Anadolu gezilerinde on yildir giydigi kalin ve yipranmis kee
paltosunu ve kalpagini kaIasina geirdi, Ka'yi kolundan tutup disariya ikardi. Soguk bir an
sasirtti Ka'yi, insanin isteklerinin ve hayallerinin, siyasetin ve gnlk dalaverelerin Kars'in
sogugu yaninda ne kadar da kk ve zayiI kaldigini hissetti. Ayni anda Sunay'in sol ayaginin
sandigindan da daha topal oldugunu Iark etti. Karla kapli kaldirimda yrrken bembeyaz
sokaklarin boslugu ve btn sehirde yalniz onlarin yryor olmasi iini mutlulukla
doldurmustu. Kar iindeki gzel sehrin, eski ve bos konaklarin insana verdigi yasama zevki
ve sevme istegi degildi bu sdece: Ka iktidara yakin olmaktan da zevk aliyordu simdi.
"Burasi Kars'in en gzel yeridir," dedi Sunay. "On yil iinde tiyatro kumpanyamla Kars'a
nc gelisim bu benim. Her seIerinde, aksam hava kararirken buraya, kavak ve igde
agalarinin altina gelir, kargalar ve saksaganlari dinleyerek hznlenir, kaleyi, kpry, drt
yz yillik hamami seyrederim."
Buz tutmus Kars ayinin zerindeki kprdeydiler simdi. Sunay sol karsi tepedeki tek tk
gecekondularin birini isaret etti. Onun az asagisinda, yoldan biraz yukarida bir tank, daha
ilerde bir askeri ara grd Ka. "Sizi gryoruz," diye seslendi telsize Sunay, sonra
drbnyle bakti. Az sonra nce telsizden iki el silah sesi geldi. Sonra nehrin atigi vadide
yankilanarak gelen sesi duydular. Bu onlara yollanmis bir selam miydi? Az tede, kprnn
girisinde kendilerini bekleyen iki koruma vardi. Zengin Osmanli pasalarinin Rus toplariyla
yikilmis konaklarinin yerine yz yil sonra yerlesmis yoksul gecekondu mahallesini, bir
zamanlar zengin Kars burjuvazisinin eglendigi karsi yakadaki parki ve arkalarindaki sehri
seyrettiler.
"Tarih ile tiyatronun ayni malzemeden yapildigini ilk Hegel Iark etmistir," dedi Sunay. "Tipki
tiyatro gibi tarihin de birilerine 'rol' verdigini hatirlatir. Tipki tiyatro sahnesi gibi, tarihin
sahnesine de cesurlarin ikacagini da..."
Btn vadi patlamalarla sarsildi. Ka tankin zerindeki makineli tIegin de harekete getigini
anladi. Tank da atis yapmisti ama iska gemisti. Daha sonrakiler askerlerin attigi el
bombalariydi. Bir kpek havliyordu. Gecekondunun kapisi aildi, iki kisi ikti disari. Ellerini
havaya kaldirdilar. Derken kirik pencerelerden disari ikan alev" dilimleri grd Ka. Elleri
havada disari ikanlar kara yattilar. Btn bu hareket sirasinda neseyle havlayarak etraIta
kosusturan kara bir kpek kuyrugunu sallayarak yere yatanlara sokuldu. Sonra arkada birinin
kostugunu grd ve askerlerin atigi ates seslerini duydu Ka. Adam yere dst, sonra btn
sesler kesildi. ok sonra biri bagirdi, ama Sunay'in ilgisi dagilmisti.
Peslerinde korumalar terzihaneye dndler. Eski konagin gzelim duvar kgitlarini grr
grmez Ka iindeki yeni bir siire karsi koyamayacagini anladi ve bir kenara ekildi:
"Intihar ve Iktidar" adli bu siire Ka hi ekinmeden az nce Sunay ile birlikte olmanin verdigi
iktidar zevkini, onunla arkadasliktan aldigi tadi ve intihar eden kizlara duydugu sululugu
koydu. Daha sonra Kars'ta tanik oldugu seyleri btn gleriyle ve hi degistirmeden en ok
bu "saglikli" siire koyabildigini dsnecekti.
23
Allah meselenin bir akil ve iman sorunu degil, btn bir hayat sorunu oldugunu bilecek kadar
adildir
SUNAY ILE KARARGHTA
Sunay Ka'nin siirini yazdigini grnce kgitlarla dolu alisma masasindan kalkti, tebrik etti,
topallayarak yaklasti. "Dn tiyatroda okudugun siir de ok moderndi," dedi. "Ne yazik ki
lkemizde seyirci modern sanati anlayacak dzeyde degil. Bu yzden eserlerimde halkin
anlayacagi gbek danszlerini ve kaleci Vural'in maceralarini kullaniyorum. Sonra ama hi
taviz vermeden araya hayatin iine giren en modern 'hayat tiyatrosu'nu koyuyorum. Halkla
birlikte hem seIil hem de soylu bir sanat yapmayi Istanbul'da banka destegiyle takliti bulvar
komedileri oynamaya tercih ederim. Simdi bana arkadasa syle, emniyet mdrlgnde ve
sonra veteriner Iakltesinde sana gsterilen spheli dinciler arasindaki sululari niye teshis
etmedin?"
"Taniyamadim kimseyi."
"Seni Lacivert'e gtren genci ne kadar sevdigin anlasilinca askerler seni de gzaltina almak
istediler. Bu ihtilal areIesinde Almanya'dan gelmen, okul mdr vurulurken orada olman
sphelendiriyor onlari. Seni iskenceli bir sorgudan geirip iinde ne var ne yok grenmek
istiyorlardi, ben durdurdum onlari, keIil oldum."
"Tesekkr ederim."
"Seni Lacivert'e gtren o gencin lsn neden ptgn hl anlasilamadi."
"Bilmiyorum," dedi Ka. "ok drst ve iten bir yani vardi. Yz yil yasayacagini
saniyordum."
"Senin acidigin bu Necip, ne biim Necip'mis okuyayim mi sana?" ikardigi kgittan
Necip'in geen yil mart ayinda bir kere okuldan katigini, Ramazan'da iki satiyor diye Nese
Birahanesi'nin camlarinin kirilmasi olayina karistigini, bir ara ReIah Partisi il merkezinde
ayak islerinde alistigini, ama ya asiri grsleri yznden, ya da herkesi korkutan bir sinir
buhrani geirdigi iin (parti il merkezinde birden Iazla muhbir vardi) oradan uzaklastirildigini,
hayrani oldugu Lacivert'e son on sekiz ayda Kars'a gelislerinde sokulmak istedigini, MIT
elemanlarinin "anlasilmaz" buldugu bir hikye yazip Kars'in yetmis bes satisli dinci
gazetesine biraktigini, o gazetede kse yazilari yazan emekli bir eczacinin kendisini birka
kere tuhaI bir sekilde pmesinden sonra arkadasi Fazil ile birlikte onu ldrme planlari
yaptiklarini (cinayet yerine birakmayi planladiklari gereke mektubunun MIT arsivindeki asli
alinmis, dosyaya konmustu) esitli tarihlerde Atatrk Caddesi'nde arkadaslariyla glserek
yrdgn, bunlardan birinde ekim ayinda yanlarindan geen bir sivil polis arabasinin
arkasindan isaretler yaptigini okudu.
"Milli Istihbarat Teskilati burada ok iyi alisiyor," dedi Ka.
"Seyh Saadettin, EIendi'nin mikroIonlar yerlestirilmis evine girip huzuruna ikinca elini
ptgn, gzyaslariyla Allah'a inandigini aikladigini, oradaki ayaktakiminin nnde
kendini yakisiksiz durumlara dsrdgn biliyorlar, ama btn bunlari niye .yaptigini
bilmiyorlar. Bu lkenin pek ok solcu sairi 'aman onlar iktidara gelmeden ben dinci olayim'
telasiyla saI degistirdi."
Kipkirmizi oldu Ka. Sunay'in bu utanci bir zayiIlik olarak grdgn hissettigi iin daha da
utandi.
"Biliyorum bu sabah grdklerin seni zd. Polis genlere ok kt davraniyor, zevk iin
dayak atan hayvanlar bile var aralarinda. Ama simdi o kismi bir yana birakalim..." Ka'ya bir
sigara tuttu. "Ben de genligimde senin gibi Nisantasi ve Beyoglu sokaklarinda yrrdm.
Bati Iilmlerini deli gibi seyrettim ve btn Sartre'lari ve Zola'lari okudum, bizim
gelecegimizin Avrupa olduguna inandim. Simdi btn bu dnyanin yikilmasina,
kizkardeslerinin basrt takmaya zorlanmasina, siirlerinin dine uygun degil diye Iran'daki gibi
yasaklanmasina seyirci kalabilecegini sanmam. nk sen benim dnyamdansin, Kars'ta T.S.
Eliot'un siirlerini okumus baska kimse yoktur."
"ReIah Partisi belediye baskan adayi Muhtar okumustur," dedi Ka. "Siire meraklidir ok."
"Onu tutuklamamiza bile gerek kalmadi," dedi Sunay glmseyerek. "Kapiyi alan ilk askere
belediye baskan adayligindan ekildigini bildiren bir kgidi imzalayip verdi."
Bir patlama oldu. Pencere camlari ve ereveler titredi, ikisi de sesin geldigi yne, Kars ayi
taraIindaki pencerelere baktilar, ama karla kapli kavak agalariyla yolun te yanindaki siradan
ve bos bir binanin buz tutmus saaklarindan baska bir sey gremeyince pencereye sokuldular.
Kapinin nndeki bir korumadan baska kimsecikler yoktu sokakta. Kars gle vaktinde bile
olaganst kederliydi.
"Iyi bir aktr," dedi Sunay haIiI tiyatromsu bir havayla, "tarihin iinde yillarca, yzyillarca
birikmis, bir kseye sikismis, patlayip ortaya ikmamis, dile gelmemis gleri temsil eder.
Btn hayati boyunca en cra yerlerde, en denenmemis yollarda, en sapa sahnelerde
kendisine gerek bir zgrlk bagislayacak olan sesi arar. Onu buldugunda ise korkmadan
sonuna kadar gitmesi gerekir."
" gn sonra karlar eriyip, yollar ailinca burada dklen kanlarin hesabini Ankara sorar,"
dedi Ka. "Kan dklmesinden hoslanmadiklari iin degil. Bu isi yapanin bir baskasi
olmasindan hoslanmayacaklari iin. Karslilar da neIret edecek senden ve bu tuhaI oyunundan.
Ne yapacaksin o zaman?"
"Doktoru grdn, kalbimden hastayim, hayatimin sonuna geldim, umurumda degil," dedi
Sunay. "Bak aklima geldi: diyorlar ki, bir kisiyi, mesela egitim enstits mdrn vurani
bulup hemen assak, bunu canli yayinla televizyondan versek, bundan sonra btn Kars mum
gibi olur."
"Simdiden mum gibiler," dedi Ka.
"Bombali intihar saldirilarina hazirlik yapiyorlarmis."
"Birisini asarsaniz her sey daha korkun olur."
"Avrupalilar burada yaptiklarimizi grrse mahcup olurum diye mi korkuyorsun? Onlar senin
hayran oldugun o modern dnyalarini kurabilmek iin ne kadar adam astilar biliyor musun?
Atatrk senin gibi kusbeyinli bir liberal hayalperesti daha ilk gnden sallandirirdi. Sunu da
kaIana koy," dedi Sunay. "Bugn gzaltinda grdgn imam hatipli grenciler senin yzn
haIizalarina bir daha ikmamacasina kazimislardir bile. Her yere, herkese atabilirler
bombalarini, yeter ki seslerini duyursunlar. stelik dn gece sen bir de siir okuduguna gre,
kumpasin parasi sayilirsin... Biraz Batililasmis herkesin, zellikle de halki kmseyen
burnu havada aydinlarin bu lkede soluk alabilmek iin laik bir orduya ihtiyaci vardir, yoksa
dinciler onlari ve boyali karilarini kr biakla kitir kitir keser. Ama bu ukalalar kendilerini
Avrupali zannedip, aslinda onlari kollayan askerlere zppece burun kivirirlar. Burasini Iran'a
evirdikleri gn senin gibi bir yuIka yrekli liberalin imam hatipli ocuklar iin gzyasi
dktgn kimse hatirlayacak mi saniyorsun? O gn biraz Batililasmis oldugun, besmeleyi
korkudan ekemedigin, zppe oldugun, kravat taktigin, ya da bu paltoyu giydigin iin
ldrecekler seni. Nereden aldin bu gzel paltoyu? Bunu oyunda giyebilir miyim?"
"Tabii."
"Palton delinmesin diye koruma vereyim yanina. Birazdan televizyonda aiklayacagim,
sokaga ikmak ancak gnn yarisinda serbest olacak. ikma sokaga."
"Kars'ta yle ok Iazla korkulacak bir 'dinci' terrist yok," dedi Ka.
"Olanlar yeter," dedi Sunay. "stelik bu lke ancak yreklere din korkusu salinarak hakkiyla
ynetilebilir. Her zaman bu korkunun hakli oldugu ikar sonra ortaya. Halk dincilerden
korkup devlete, ordusuna siginmazsa Ortadogu'daki, Asya'daki kimi kabile devletlerinde
oldugu gibi geriligin ve anarsinin kucagina dser."
Dimdik durup emir verir gibi konusmasi, arada bir seyircilerin zerindeki hayali bir noktaya
uzun uzun bakmasi, Sunay'in yirmi yil nce tiyatro sahnesinde yaptigi pozlari hatirlatti Ka'ya.
Ama glmedi buna; kendisini de bu modasi gemis oyunda hissediyordu.
"Benden ne istiyorsunuz onu syleyin artik," dedi Ka.
"Ben olmasam, bundan sonra bu sehirde ayakta durman zor. Dincilere ne kadar yaltaklansan
gene de paltoyu deldirirsin. Kars sehrinde tek koruyucun ve dostun benim. Benim dostlugumu
kaybedersen emniyet mdrlgnn alt katindaki hcrelerden birine tikilip iskence grecegini
de unutma. Cumhuriyet gazetesindeki dostlarin da sana degil, askerlere inanir. Bunlari bil."
"Biliyorum."
"O zaman bu sabah polisten sakladigin, sululuk duygulariyla kalbinin bir ksesine
gmdgn seyleri syle artik bana."
"Burada Allah'a inanmaya basliyorum galiba," dedi Ka glmseyerek. "Bunu hl kendimden
bile sakliyor olabilirim."
"Kendini kandiriyorsun! Inansan bile, tek basina inanmanin bir anlami yoktur. Mesele
yoksullarin inandigi gibi inanmak ve onlardan biri olmaktir. Onlarin yedigini yer, onlarla
birlikte yasar, onlarin gldgne glp kizdigina kizarsan ancak onlarin Allah'ina inanirsin.
Bambaska bir hayat yasayip ayni Allah'a inanamazsin. Allah meselenin bir akil ve iman
sorunu degil,.btn bir hayat sorunu oldugunu bilecek kadar adildir. Ama benim sordugum bu
degil simdi. Yarim saat sonra televizyona ikip Karslilara seslenecegim. Onlara bir mjde
vermek istiyorum. Egitim enstits mdrn vuran katil yakalandi diyecegim. Byk
ihtimal ayni kisi belediye baskanini da ldrmstr. Bu kisiyi senin bu sabah teshis ettigini
syleyebilir miyim onlara? Sonra sen de televizyona ikar her seyi anlatirsin."
"Kimseyi teshis edemedim ama."
Sunay hi de tiyatro kokmayan Ikeli bir hareketle Ka'yi kolundan tutup odadan disariya
ekti, genis bir koridoru geip i avluya bakan bembeyaz bir odaya soktu, ieri gz atar atmaz
Ka odanin pisliginden degil, mahremiyetinden korkup basini evirmek istedi. Pencerenin
rnandaliyla duvardaki bir ivi arasina gerilmis ipe oraplar asilmisti. Ka kenardaki aik bir
bavulun iinde bir sa kurutma makinesi, eldivenler, gmlekler, ancak Funda Eser'in
takabilecegi kadar byk bir styen grd. Hemen yanindaki sandalyede oturan Funda Eser
bir yandan makyaj malzemeleri ve kgitla kapli bir masanin zerine yerlestirdigi bir ksenin
iindekini kasikliyor hosaI diye dsnd Ka, orba? bir yandan da bir sey okuyordu.
"Biz modern sanat iin buradayiz... Ve birbirimize etle tirnak gibi bagliyiz," dedi Sunay
Ka'nin kolunu daha da sikarak.
Ka Sunay'in ne demek istedigini anlayamadigi gibi gerek ile tiyatro arasinda bocaliyordu.
"Kaleci Vural kayip," dedi Funda Eser. "Sabah ikmis, geri dnmemis."
"Bir yerde sizmistir," dedi Sunay.
"Nerede sizacak?" dedi karisi, "her yer kapali. Sokaga ikilmiyor. Askerler aramaya
baslamislar. Kairilmis olmasindan korkuyorlar."
"Kairilmistir insallah," dedi Sunay. "Derisini yzp, dilini keserler de kurtuluruz."
Grngnn ve konusulanlarin btn kabaligina ragmen kari koca arasinda yle ince bir
mizah ve yle tam bir ruh anlasmasi hissetti ki Ka, kiskanlikla karisik bir saygi duydu onlara.
Ayni anda Funda Eser ile gzgze gelince igdyle yerlere kadar egilerek kadini selamladi.
"HanimeIendi dn gece bir harikaydiniz," dedi yapmacikli bir sesle ama yrekten gelen bir
hayranlikla da.
"Askolsun eIendim," dedi kadin haIiI bir utangalikla. "Bizim tiyatromuzda mariIet
oyuncunun degil seyircinindir."
Kocasina dnd. Kari koca devlet isleriyle dertlenen aliskan bir kral ve kralie gibi hizli hizli
konustular. Ka yari hayranlik ve yari hayretle kari kocanin kasla gz arasinda az sonra
televizyona iktiginda Sunay'in hangi kiyaIeti (sivil mi - asker mi - kostm m?) giyecegini,
konusmanin yazili metninin hazirlanmasini (Funda Eser bir kismini yazmisti); bundan nceki
gelislerinde kaldiklari Sen Kars Oteli'nin sahibinin bir ihbarinin ve bir torpil istegini
(askerlerin ikidebir oteline girip arama yapmasindan huzursuz oldugu iin iki spheli gen
msterisini kendi ihbar etmisti); Serhat Kars Televizyonu'nun bir sigara paketinin zerine
yazilmis gleden sonra programini (Millet Tiyatrosu'ndaki gecenin 4. ve 5. kez yeniden
yayimlari, Sunay'in konusmasinin 3 kere yeniden yayimi, kahramanlik ve serhat trkleri ve
Kars'in gzelliklerini tanitan turistik Iilm, yerli Iilm: Glizar) okuyup karara baglayiverdiler.
"Akli Avrupa'da, gnl imam hatipli militanlarda, kaIasi karisik sairimizi ne yapacagiz?" diye
sordu Sunay.
"Yznden belli," dedi Funda Eser tatlilikla glmseyerek, "Iyi bir ocuk o. Bize yardim
edecek."
"Ama o Islamcilar iin gzyasi dkyor."
"sik da ondan," dedi Funda Eser. "Fazla duygulu sairimiz bugnlerde."
"A, sairimiz sik mi?" dedi Sunay Zaim abartili jestlerle. "Ancak en saI sairler ihtilal
zamaninda askla mesgul olabilirler."
"O saI sair degil, saI sik," dedi Funda Eser.
Kari koca bu oyunu hi hatasiz biraz daha oynayip Ka'yi hem kizdirdilar hem de serseme
evirdiler. Daha sonra terzihanedeki byk masaya karsilikli oturup ay itiler.
"Bize yardim etmenin en akillica is olduguna karar verirsen diye sylyorum," dedi Sunay.
"KadiIe, Lacivert'in metresidir. Lacivert Kars'a siyaset iin degil ask iin geliyor, iliski
kurdugu gen Islamcilari belirleyebilmek iin yakalamiyorlardi bu katili. Simdi pismanlar.
nk dn aksam yatakhane baskinindan nce kasla gz arasinda yok oldu. Kars'taki btn
gen Islamcilar ona hayran ve baglidirlar. Kars'ta bir yerdedir ve seni bir kere daha mutlaka
arayacaktir. Bize haber vermen zor olabilir: Tipki rahmetli egitim enstits mdrne
yapildigi gibi zerine bir hatta iki mikroIon koyar, paltona da bir telsiz verici baglarlarsa seni
buldugunda ok Iazla korkuya kapilman gerekmez. Sen uzaklasinca onu hemen yakalarlar."
Ka'nin yznden bu Iikri begenmedigini anladi hemen. "Israr etmiyorum," dedi. "Hi belli
etmiyorsun ama bugnk davranislarindan ihtiyatli biri oldugun anlasiliyor. Kendini
korumayi biliyorsundur ama ben gene de sana KadiIe'ye dikkat etmen gerektigini syleyeyim.
Her isittigi seyi Lacivert'e yetistirdiginden kuskulaniyorlar; evde babasiyla misaIirlerinin her
aksam yemek masasinda konustuklarini da yetistiriyor olmali. Babaya ihanet etmenin zevki
iindir biraz. Ama Lacivert'e askla bagli oldugu iindir de: Sence bu kadar hayran olunacak
ne var onda?"
"KadiIe'de mi?" diye sordu Ka.
"Lacivert'te tabii," dedi Sunay Ikeyle. "Niye herkes hayran oluyor bu katile? Niye btn
Anadolu'da eIsane bir adi var? Sen onunla konustun, syleyebilir misin bunu bana?"
Funda Eser ikardigi plastik bir tarakla kocasinin solgun salarini seIkat ve zenle taramaya
baslayinca dikkati iyice dagilan Ka sustu.
"Televizyonda yapacagim konusmayi dinle," dedi Sunay. "Kamyonla seni oteline birakalim."
Sokaga ikma yasaginin bitmesine kirk bes dakika vardi. Ka otele yryerek dnmek iin izin
istedi, verdiler.
Genis Atatrk Caddesi'nin boslugu, karlar altindaki yan sokaklarin sessizligi, karli eski Rus
evlerinin ve igde agalarinin gzelligi biraz olsun iini amisti ki, pesinde birisi oldugunu Iark
etti. Halitpasa Caddesi'ni geti, Kk Kzimbey Caddesi'nden sola sapti. Pesindeki haIiye
yumusak karda oIlaya puIlaya yetismeye alisiyordu. Onun pesine de dn istasyonda
kosturan, alni beyaz lekeli arkadas canlisi kara kpek takilmisti. Ka, YusuIpasa
Mahallesi'ndeki maniIaturaci dkknlarinin birinin iine gizlenip onlari seyretti, sonra birden
pesindeki haIiyenin nne ikti.
"Siz beni bilgi sahibi olmak iin mi izliyorsunuz, korumak iin mi?"
"Vallahi beyeIendi siz nasil alirsaniz yle."
Ama adam o kadar yipranmis ve yorgundu ki degil Ka'yi kendini koruyabilecek hali bile
yoktu. En az altmis besinde gsteriyordu, yz kiris kiristi, sesi ciliz, gzlerinin isigi gitmis,
Ka'ya bir sivil polisten ok polisten korkmus biri gibi rkek rkek bakiyordu. Trkiye'deki
btn sivil polislerin giydigi Smerbank ayakkabisinin da burnunun aildigini grnce Ka
acidi adama.
"Siz polissiniz, kimlik kartiniz varsa suradaki Yesilyurt Meyhanesi'ni atirip biraz oturalim."
Meyhane, kapisini Iazla vurmaya gerek kalmadan aildi. Adinin SaIIet oldugunu grendigi
haIiyeyle raki iip, kara kpekle de paylastiklari brekleri yiyerek Sunay'in konusmasini
dinlediler. Konusmanin asker darbelerden sonra dinledigi teki baskan konusmalarindan hi
Iarki yoktu. Sunay dis dsmanlarimizin kiskirttigi Krtlerin ve dincilerin ve semenin
oyunu almak iin her seyi yapan yoz siyasetilerin Kars'i uurumun kenarina getirdigini
sylerken Ka sikilmaya baslamisti bile.
Ka ikinci kadehini ierken haIiye saygili bir iIadeyle televizyondaki Sunay'i isaret etti.
Yzndeki zaten yarim yamalak haIiye iIadesi gitti, yerine dileke veren zavalli vatandas
bakisi geldi. "Siz onu taniyorsunuz, dahasi o size hrmet ediyor," dedi. "Bir maruzatimiz
olacak. Siz ona arz edersiniz, ben de bu cehennem hayatindan kurtulurum. LtIen beni bu
zehirleme sorusturmasindan alsinlar, baska yere versinler."
"Ka'nin sormasi zerine yerinden kalkti, lokantanin kapisini srgledi. Onun masasina oturdu
ve "zehirleme sorusturmasini" hikye etti.
Biare haIiye meramini iyi anlatamadigi, Ka'nin zaten sersemlemis kaIasi ikiden hemen
dumanlandigi iin iyice aprasiklasan hikye, ordunun ve istihbarat rgtlerinin sehir
merkezinde askerlerin ok gittigi Modern BIe adli bir sandvi-sigara bIesinde satilan
tarinli bir serbetin zehirli olmasindan sphelenmeleriyle basliyordu. Dikkati eken ilk vaka
istanbullu bir piyade yedeksubaydi. iki yil nce, ok eziyetli geecegi anlasilan bir tatbikattan
nce bu subay atesler iinde titremeye, ayakta duramayacak kadar sarsilmaya baslamisti.
Kaldirildigi revirde zehirlendigi anlasilinca lmekte oldugunu sanan asker, bir Ikeyle Kk
Kzimbcy Caddesi'yle Kzim Karabekir Caddesi'nin ksesindeki bIeden yeni bir sey diye
merakla alip itigi sicak serbeti sulamisti. Basit bir zehirlenme diye nemsenmeden
unutulacak olan bu olay, kisa araliklarla baska iki yedeksubayin ayni belirtilerle revire
kaldirilmasiyla yeniden hatirlanmisti. Onlar da tir tir titriyor, titremekten kekeliyor,
halsizlikten ayakta duramayip yere dsyor ve meraktan itikleri ayni tarinli sicak serbeti
suluyorlardi. Bu sicak serbeti, Atatrk Mahallesi'nde bir Krt teyze "ben buldum" diye evde
yapmis, herkes sevince de serbet teyzenin yegenlerinin islettigi bIede satilmaya baslamisti.
Kars asker kararghinda hemen o sirada yapilan gizli bir sorusturma sonucu elde edilmisti bu
bilgiler. Ama teyzenin serbetinden gizlice alinan rneklerin veteriner Iakltesinde incelenmesi
sonucunda bir zehir bulunmamisti. Olay bylece kapanacakken konuyu karisina aan pasa,
kadinin romatizmalarina iyi gelir diye sicak serbetten her gn bardak bardak itigini korkuyla
grenmisti. Pek ok subay karisi, evet, aslinda pek ok subay da serbetten sagliga iyi gelir
bahanesiyle ve sirI can sikintisindan bol bol iiyordu. Kisa bir sorusturma subaylarin ve
ailelerinin, arsi iznine ikan erlerin, ogullarini ziyarete gelen asker ailelerinin, gnde on kere
getigi sehir merkezinde satilan ve Kars'in tek yeni eglencesi olan bu serbetten bol bol
itiklerini ortaya koyunca, pasa elde edilen ilk bilgilerden korkuya kapilip ne olur ne olmaz
endisesiyle isi istihbarat rgtlerine ve Genelkurmay mIettislerine devretti. O gnlerde
Gneydogu'da PKK'li gerillalarla girtlak girtlaga savasan ordu bu savasta basarili olduka,
gerillaya katilmayi dsleyen issiz, gsz, umutsuz kimi Krt genleri arasinda tuhaI ve
korkutucu intikam hayalleri yayiliyordu. Bombalamak, adam kairmak, Atatrk heykelini
devirmek, sehir suyunu zehirlemek, kprleri uurmak gibi bu Ikeli hayallerden Kars
kahvelerinde pinekleyen esitli istihbarat haIiyelerinin haberi vardi elbette. Bu yzden is
ciddiye alindi, ama konunun hassasiyeti yznden bIe sahiplerinin iskenceli sorguya
ekilmesi uygun bulunmadi. Onun yerine satislari arttika keyiIlenen Krt teyzenin mutIagina
ve bIenin iine valilige bagli haIiyeler sokuldu. Dkkndaki haIiye yine teyzenin zel icadi
olan . tarinliga, cam bardaklara, teneke kepelerin kivrik saplarindaki el bezlerine, bozuk
para kutusuna, pasli deliklere, bIede alisanlarin ellerine herhangi bir yabanci toz
bulastirilmadigini belirledi nce. Bir haIta sonra da ayni zehirlenme belirtileriyle titreyerek ve
kusarak isten ayrilmak zorunda kaldi. Teyzenin Atatrk Mahallesi'ndeki evine sokulan haIiye
ise ok daha aliskandi. Eve girip ikanlardan, alinan malzemeye kadar (havu, elma, erik ve
dut kurusu, nar iegi, kusburnu, hatmi) her seyi raporlar halinde her aksam yazip
bildiriyordu. Bu raporlar kisa srede sicak serbetin vgl ve istah kabartan reetelerine
dnst. HaIiye gnde bes alti srahi iiyordu serbetten ve zararini degil Iaydasini
grdgn, hastaliklara iyi geldigini, hakiki bir "dag" ikisi ve nl Krt destani Mem u
Zin'de yeri oldugunu rapor ediyordu. Ankara'dan yollanan uzmanlar Krt oldugu iin bu
haIiyeye gvenlerini kaybettiler ve ondan grendiklerinden serbetin Trkleri zehirleyip
Krtlere islemedigi sonucunu ikardilar ama Trklerle Krtlerin birbirinden Iarksiz oldugu
yolundaki devlet grsne uymadigi iin bu grslerini kimseye aamadilar. Bunun zerine
Istanbul'dan gelen bir doktor grubu hastaligi incelemek iin Sosyal Sigortalar Hastanesi'nde
zel bir revir ati. Ama burayi da bedava muayene olmak isteyen sapasaglam Karslilar ile sa
dklmesi, sedeI hastaligi, Iitik, kekemelik gibi siradan dertlerden muzdarip hastalarin
doldurmasi arastirmanin ciddiyetine glge dsrd. Bylece gitgide byyen ve eger gerekse
simdiden binlerce askeri lmcl bir sekilde etkilemis bulunan bu serbet kumpasini kimsenin
maneviyatini bozmadan zme isi yeniden Kars'taki istihbarat servislerinin, aralarinda
SaIIet'in de oldugu aliskan memurlarina dst. Pek ok haIiye Krt teyzenin prnese
kaynattigi serbeti ienleri izlemekle grevlendirildi. Artik sorun zehirin Karslilara nasil
bulastigini belirlemek degil, Karslilarin gerekten zehirlenip zehirlenmediklerini kesin bir
sekilde anlamakti. Bylece haIiyeler teyzenin tarinli serbetini istahla seven asker-sivil btn
vatandaslari tek tek ve kimi zaman evlerinin iine kadar izliyorlardi. Ka, bu ok masraIli ve
yorucu aba sonucu ayakkabilari ailan, gc tkenen haIiydin derdini televizyonda hl
konusan Sunay'a amaya sz verdi.
HaIiye bundan yle memnun oldu ki giderken minnetle sarilip pt Ka'yi, kapinin srgsn
de kendi eliyle ati.
24
Ben, Ka
ALTIGEN KAR TANESI
Ka, pesinde kara kpek, karli bos sokaklarin gzelliginin tadini ikararak otele yrd.
Resepsiyondaki Cavit'e Ipek'e verilmek zere bir not birakti: "Acele gel." Odasinda kendini
yataga atip beklerken annesini dsnd. Ama bu ok srmedi, nk bir sre sonra hl
gelmeyen Ipek'e takti aklini. Ipek'i beklemek kisa bir sre ierisinde Ka'ya yle aci veren bir
sey oldu ki ona tutulmasinin ve aslinda Kars'a gelmesinin bir aptallik oldugunu pismanlikla
dsnmeye basladi. Ama simdi ok geti ve Ipek de bir trl gelmiyordu.
Ka'nin otele girmesinden otuz sekiz dakika sonra Ipek geldi. "Kmrcye gittim," dedi.
"Yasagin bitmesinden sonra dkknda kuyruk olur diye on ikiye on kala arka avludan iktim.
On ikiden sonra da arsida oyalandim biraz. Bilseydim hemen gelirdim."
Ka Ipek'in odaya getirdigi hayatiyet ve canliliktan bir anda ylesine mutlu oldu ki yasamakta
oldugu nin bozulmasindan d koptu. Ipek'in parlak ve uzun salarini ve hi durmadan
kipirdayan kk ellerini seyretti. (Sol eli kisa bir sre ierisinde dzelttigi salarina, burnuna,
kemerine, kapinin kenarina, gzel uzun boynuna, gene dzelttigi salarina ve yeni taktigini
Ka'nin simdi Iark ettigi yesim kolyesine dokunmustu.)
"Sana ok Iena sik oldum ve aci ekiyorum," dedi Ka.
"Bu kadar abuk alevlenen bir ask ayni hizla sner, korkma."
Ka telasla sarilip onu pmeye alisti, Ipek, Ka'nin telasinin tam tersi bir rahatlikla pst
onunla. Kadinin kk ellerinin kendi omuzlarini tuttugunu hissetmek, psmeyi btn
tatliligiyla yasamak Ka'yi serseme evirdi. Bu seIer Ipek'in de kendisiyle sevismeye niyetli
oldugunu gvdesinin sokulganligindan anladi. Derin bir karamsarliktan, coskulu bir
mutluluga hizla geebilme yetenegi sayesinde Ka simdi ylesine mutluydu ki, gzleri, akli,
haIizasi o na ve btn dnyaya ailmisti.
"Ben de seninle sevismek istiyorum," dedi Ipek. Bir an nne bakti. Hemen sehla gzlerini
kaldirip kararlilikla Ka'nin gzlerinin iine dikti: "Ama syledim, babam burada burnumuzun
dibindeyken degil."
"Ne zaman ikiyor baban disari?"
"Hi ikmaz," dedi Ipek. Kapiyi ati, "Gitmem gerek," deyip uzaklasti.
Ipek, yari karanlik koridorun ucundaki merdivenlerden inip kaybolana kadar Ka onun
arkasindan bakti. Kapiyi kapayip yataginin kenarina oturur oturmaz cebinden deIterini ikardi
ve temiz sayIaya hemen "aresizlikler, Zorluklar" adini verdigi bir siiri yazmaya basladi.
Ka siiri bitirdikten sonra yatagin kenarinda oturup Kars'a geldiginden beri ilk deIa bu sehirde
Ipek'i tavlamaktan ve siir yazmaktan baska yapacak bir isi olmadigini dsnd: Hem bir
aresizlik hem de bir zgrlk duygusu veriyordu bu ona. Simdi Ipek'i kandirip Kars sehrini
birlikte terk edebilirse hayatinin sonuna kadar onunla mutlu olacagini biliyordu. Ipek'i ikna
edebilecegi zamani ve bu isi kolaylastiracak bir mekn birligini sagladigi iin yollari tikayan
kara skran duydu.
Paltosunu giyip kimseye grnmeden sokaga ikti. Belediye taraIina dogru degil, Istiklali
Milli Caddesi'nden sola asagiya yrd. Bilim Eczanesi'ne girip C vitamini tabletleri aldi,
Faikbey Caddesi'nden sola dnd, lokanta vitrinlerine bakarak ilerleyip Kzim Karabekir
Caddesi'ne sapti. Caddeyi dn civil civil gsteren seim propaganda bayrakiklari indirilmis,
dkknlarin hepsi ailmisti. Kk bir kirtasiyeci-kaseti grltyle mzik aliyordu. SirI
sokaga ikmis olmak iin kaldirimlari doldurmus bir kalabalik birbirlerine ve vitrinlere sye
sye bakarak arsida bir asagi bir yukari yryordu. Merkez ilelerden minibslerle Kars'a
gelip gnlerini ayhanede pineklemek ve berberde tiras olmakla geiren kalabalik
gelememisti sehre; berber ve ayhanelerin bos lugu Ka'nin hosuna gitti. Sokaklardaki
ocuklar iindeki korkuyu unutturup onu iyice mutlu ettiler. Kk bos arsalarda, karla kapli
meydanlarda, devlet dairelerinin ve okullarin bahelerinde, yokuslarda, Kars nehrinin
zerindeki kprlerde kizak kayan, kartopu savasi yapan, kosusturan, kavga edip kIrlesen,
btn bu hareketi seyredip burnunu eken bir sr ocuk grd. Pek azinin paltosu vardi,
ogu okul ceketi, kaskol ve takke giyiyordu. Asker darbeyi okullar tatil oldugu iin sevinle
karsilayan bu neseli kalabaligi seyrederken Ka iyice srse, en yakindaki ayhaneye giriyor,
haIiye SaIIet karsidaki masada otururken bir ay iip tekrar disari ikiyordu.
HaIiye SaIIet'e alistigi iin Ka ondan korkmuyordu hi. Kendisini gerekten izlemek
istiyorlarsa pesine grnmeyen bir haIiye takacaklarini biliyordu. Grnen haIiye
grnmeyen haIiyeyi gizlemeye yarardi. Bu yzden bir ara haIiye SaIIet'i kaybedince Ka
telaslandi ve onu aramaya basladi. Faikbey Caddesi'nde, dn gece tankla karsilastigi ksede
SaIIet'i elinde bir plastik torba, tikneIes kendisini ararken buldu.
"Portakallar ok ucuz, dayanamadim," dedi haIiye. Bekledigi iin Ka'ya tesekkr etti, kaip
kaybolmadigi iin "iyi niyetini" kanitladigini syledi. "Bundan sonra nereye gideceginizi
sylerseniz, ikimiz de bosuna yorulmayiz."
Ka nereye gidecegini bilmiyordu. Daha sonra camlari buz tutmus bir baska bos ayhanede
otururlarken aslinda iki kadeh raki iin Seyh Saadettin EIendi'ye gitmek istedigini anladi.
Ipek'i su anda yeniden grmek mmkn degildi ve ruhu onu dsnmekle iskence korkusu
arasinda daraliyordu. Seyh EIendi'ye iindeki Allah sevgisini aip, Allah'tan ve dnyanin
anlamindan kibarca konusmak isterdi. Ama tekkeyi mikroIonlarla donatmis emniyetilerin
kendisini glerek dinleyecekleri geliyordu aklina.
Gene de Ka Seyh EIendi'nin Baytarhane Sokagi'ndaki mtevazi evinin nnden geerken bir
ara durakladi. Yukariya, pencerelere bakti.
Daha sonra Kars il ktphanesinin kapisinin aik oldugunu grd, ieri girip amurlu
merdivenleri ikti. Sahanlikta bir duyuru tahtasina Kars'in yedi yerel gazetesi tek tek dikkatle
raptiyelenmisti. Tipki Serhat Sehir Gazetesi gibi, digerleri de dn gleden sonra basildiklari
iin ihtilalden degil, Millet Tiyatrosu'ndaki aksamki gsterinin basarili getiginden, kar
yagisinin srmesinin beklendiginden sz ediyordu.
Okullarin tatil olmasina ragmen okuma salonunda bes alti grenciyle evlerinin sogugundan
kaan birka emekli memur grd. Bir kenarda okunmaktan lime lime olmus szlkler ve
yarisi paralanmis resimli ocuk ansiklopedileri arasinda, ocuklugunda ok sevdigi eski
Hayat Ansiklopedisi ciltlerini buldu. Bu ciltlerin her birinin arka kapaginin iinde st ste
yapistirilmis renkli resimlerden olusan, ie dogru ailan yapraklari evirdike bir arabanin, bir
erkegin, bir geminin organ ve paralarinin tek tek grldg bir anatomi levhasi olurdu. Ka
bir igdyle drdnc cildin arka kapaginin iindeki anneyi ve siskin karninda bir
yumurtanin iinde yatar gibi yatan bebegini aradi, ama ciltlerin iindeki bu resimler
sklmst, yirtma yerlerini grebildi yalnizca.
Ayni cildin (IS-MA) 324. sayIasindaki bir maddeyi de dikkatle okudu.
KAR. Suyun atmosIerin iinde dserken, gezinirken ya da ykselirken aldigi kati sekildir.
Genellikle altigen bir biimi olan gzel kristal yildizciklar halindedir. Her kristal tanesinin
kendine zg altigen yapisi vardir. Karin sirlari eski aglardan beri insanoglunun ilgisini ve
hayranligini ekmistir, ilk olarak Isve'in Uppsala kentinde 1555 yilinda papaz Olaus Magnus
her kar tanesinin kendine zg altigen bir yapisi oldugunu ve sekilde grldg gibi...
Ka bu maddeyi Kars'ta ka kere okumus, bu kar kristalinin resmi o sirada ne kadar iine
islemisti, bunu syleyemeyecegim. Yillar sonra Nisantasi'ndaki evlerine gidip, her zaman
huzursuz ve kuskulu babasiyla yasli gzlerle uzun uzun ondan bahsettigimiz bir gn, evdeki
eski ktphaneyi grmek iin izin istemistim. Ka'nin odasindaki ocukluk ve genlik
ktphanesi degil, oturma odasinin karanlik ksesindeki babasinin ktphanesiydi aklimdaki.
Burada sik ciltli hukuk kitaplari, 1940'lardan kalan yerli ve eviri romanlar, teleIon ve teleIon
rehberlerinin arasinda bu zel ciltli Hayat Ansiklopedisini grms, drdnc cildin arka i
kapagindaki gebe kadin anatomisine bir gz atmistim. Kitabi gelisigzel ainca 324. sayIa
kendiliginden gelmisti nme. Orada, ayni Kar maddesinin yaninda bir de otuz yillik bir
kurutma kgidi grdm.
Ka nndeki ansiklopediye bakip dev yapan grenci gibi cebinden deIterini ikardi, Kars'ta
kendisine gelen onuncu siiri yazmaya basladi. Her kar tanesinin tekilligiyle Hayat
Ansiklopedisi'nin cildi iinde bulamadigi annenin karnindaki ocuk hayalinden yola ikarak
Ka, kendisinin ve hayatinin bu dnyadaki yerini, korkularini, zelliklerini ve benzersizligini
temellendirdigi bu siire "Ben, Ka" adini verdi.
Henz siirin sonuna gelmemisti ki, Ka, masasina birisinin oturdugunu hissetti. DeIterden
basini kaldirinca sasirdi: Necip'ti bu. iinde dehset ve hayret degil, kolay lmeyecek birinin
ldgne inanmanin sululuk duygusu uyandi.
"Necip," dedi. Sarilip pmek isledi onu.
"Ben, Fazil," dedi gen. "Sizi yolda grdm, pesinize takildim." HaIiye SaIIet'in oturdugu
masaya dogru bir bakis atti. "abuk syleyin bana: Necip'in ldg dogru mu?"
"Dogru. Gzmle grdm."
"O zaman bana niye Necip dediniz? Gene de emin degilsiniz."
"Emin degilim."
Bir an yz kl gibi oldu Fazil'in, sonra kendini zorlayarak toparladi.
"Benden intikamini almami istiyor. Bundan anliyorum ldgn. Ama okul ailinca eskisi
gibi derslerimi alismak istiyorum, intikama, siyasete girmek degil."
"stelik intikam korkun bir sey."
"Gene de o gerekten istiyorsa intikamini alirim," dedi Fazil.
"Bana sizden bahsetmisti. Hicran'a, yani KadiIe'ye, yazdigi mektuplari verdiniz mi ona?"
"Verdim," dedi Ka. Fazil'in bakisindan rahatsiz oldu. "'Verecektim,' diye dzeltsem mi?" diye
dsnd. Ama ge kalmisti. stelik yalan sylemek nedense iini gvenle doldurmustu.
Fazil'in yznde beliren acidan huzursuz oldu.
Fazil iki elini yzne kapayip agladi biraz. Ama o kadar Ikeliydi ki gzyaslari bosanmadi.
"Necip ldyse intikamini kimden almam gerekir?" Ka'nin sustugunu grnce gzlerini
gzlerinin iine dikti. "Siz bilirsiniz."
"Bazan siz ayni anda ayni seyi dsnrmssnz," dedi Ka. "Sen dsnyorsan o var
demektir."
"Onun benim dsnmemi istedigi sey aciyla dolduruyor iimi," dedi Fazil. Ka ilk deIa onun
gzlerinde Necip'in gzlerinde grdg isigi grd. Bir hayaletle karsi karsiya hissetti kendini
"Nedir sizi dsnmeye zorladigi sey?"
"Intikam," dedi Fazil. Biraz daha agladi.
Ka Fazil'in aklindaki asil dsncenin intikam olmadigini hemen anladi. nk Fazil bunu
haIiye SaIIet'in onlari dikkatle seyrettigi masasindan kalkip yaklastigini grdkten sonra
sylemisti.
"Kimliginizi verin," dedi haIiye SaIIet Fazil'a sert sert bakarak.
"Okul kimligim dn verme masasinda."
Ka, Fazil'in karsisindakinin bir sivil polis oldugunu hemen anladigini ve korkusunu
bastirdigini grd. Hepsi dn verme masasina yrdler. HaIiye, her seyden korkmus
grnen bayan memurenin elinden kaptigi kimlikten Fazil'in imam hatip grencisi oldugunu
grenince "zaten biliyorduk" diyen sulayici bir bakisla Ka'ya bakti bir. Sonra bir ocugun
topuna el koyan byk edasiyla kimligini cebine koydu.
"Emniyet mdrlgne gelir, imam hatip kimligini alirsin," dedi.
"Memur bey" dedi Ka. "Bu ocuk etliye stlye karismaz, en sevdigi arkadasinin ldgn de
simdi grendi, verin kimligini."
Ama Ka'dan gleyin bir torpil istemesine ragmen SaIIet yumusayamadi.
Ka kimsenin grmedigi bir ksede SaIIet'ten kimligi alacagina inandigi iin saat altida
Demirkpr'de bulusmak iin Fazil'la szlesti. Fazil hemen ikti ktphaneden. Btn okuma
salonu huzursuz olmustu, herkes kimlik kontrolnden geirilecegini saniyordu. Ama SaIIet
orali degildi, masasina hemen geri dnms, 1960 basinin Hayat dergisi cildini karistiriyor,
Iran Sahi'na bebek doguramadigi iin bosanmak zorunda kalan mahzun Prenses Sreyya'nin
ve eski Basbakan Adnan Menderes'in asilmadan nce ekilmis son IotograIlarina bakiyordu.
Ka haIiyeden kimligi alamayacagina karar verip ktphaneden ikti. Karli sokagin
gzelligini, coskuyla kartopu oynayan ocuklarin nesesini grnce btn korkularini arkada
birakti. Kosmak geliyordu iinden. Hkmet meydaninda ellerinde kumas torbalar, iple
sarilmis gazete kgidindan paketler, bir kuyrukta syerek hznle beklesen bir erkekler
kalabaligi grd. Sikiynetim duyurusunu ciddiye alip evlerindeki silahlari kuzu kuzu devlete
teslim eden ihtiyatli Karslilardi bunlar. Ama devlet onlara hi gvenmedigi iin kuyrugun
ucunu vilayet binasinin iine almadigindan hepsi syordu. Sehrin ogu bu duyurudan sonra
geceyarilari kari aip silahlarini hi kimsenin akil edemeyecegi yerlere, buzlu topraga
gmmst.
Faikbey Caddesi'nde yrrken KadiIe ile karsilasti ve yz kipkirmizi oldu. Az nce Ipek'i
dsnyordu, KadiIe ona Ipek ile ilgili ok yakin ve olaganst gzel bir sey gibi gzkt.
Kendini tutmasaydi basrtl kiza sarilip pecekti.
"Sizinle ok acele konusmaliyim," dedi KadiIe. "Ama pesinizde bir adam var, o bakarken
degil. Otelde saat ikide 217 numaraya gelir misiniz? Sizin odanin bulundugu koridorun
ucundaki son odadir."
"Orada rahat konusabilecek miyiz?"
"Kimseye," gzlerini kocaman ati KadiIe "Ipek'e bile sylemezseniz konustuklarimizdan
kimsenin haberi olmaz." Kendilerini dikizleyen kalabaliga ynelik ok resmi bir hareketle
Ka'nin elini sikti. "Simdi aktirmadan arkama bakin, benim pesimde bir mi, iki mi haIiye var,
sonra sylersiniz."
Dudaklarinin kenariyla haIiIe glmseyerek basiyla yle bir "evet" dedi ki Ka, takindigi
sogukkanli havaya kendi bile sasti.
Oysa KadiIe ile bir odada ablasindan gizli bulusma Iikri bir anda aklini basindan almisti.
KadiIe ile bulusmadan nce bir rastlantiyla da olsa otelde Ipek ile karsilasmak istemedigini
anladi hemen. Bylece bulusmadan nce vakit ldrmek iin sokaklarda yrd. Asker
darbeden kimse sikyeti gzkmyordu; tipki ocuklugunda oldugu gibi, yeni bir baslangi
ve sikici hayatta bir degisiklik havasi vardi. Kadinlar antalarini ve ocuklarini kapmislar,
bakkal ve manav dkknlarinda meyveleri elleyip semeye, pazarlik etmeye, biyikli erkekler
kalabaligi da kse baslarinda dikilip Iiltresiz sigara ierek gelip geenlere bakmaya, dedikodu
etmeye baslamislardi. Garajlarla pazar yeri arasindaki bos bir binanin saak altinda dn iki
kere grdg kr taklidi yapan dilenci yerinde degildi. Sokak ortalarinda park edip portakal
ve elma satan kamyonetleri de gremedi Ka. Zaten seyrek olan ara traIigi iyice azalmisti,
ama bunun asker darbeden mi, kardan mi oldugunu anlamak gt. Sehirdeki sivil polis
sayisi arttirilmis (bir tanesi Halitpasa Caddesi'nin asagisinda Iutbol oynadigi gocuklar
taraIindan kaleye geirilmisti), garajlarin yaninda kerhane olarak isletilen iki otel (Pan Oteli
ve Otel Hrriyet), horoz dvstrenler ve kaak kesim yapan kasaplar karanlik Iaaliyetlerini
belirsiz bir zamana kadar ertelemislerdi. Arada bir gecekondu mahallelerinden zellikle
geceleri gelen patlama seslerine ise Karslilar zaten alisik oldugu iin kimse istiIini
bozmuyordu. Ka da bu ilgisizlik mziginin verdigi zgrlk duygusunu iinde iyice hissettigi
iin Kk Kazimbey Caddesi'yle Kzim Karabekir Caddesi'nin ksesindeki Modern
BIe'den tarinli bir sicak serbet alip keyiIle iti.
25
Kars'taki tek zgrlk zamani
Ka ILE KADIFE OTEL ODASINDA
On alti dakika sonra Ka otelin 217 numarali odasina girdiginde grlme korkusuyla o kadar
gergindi ki, eglenceli ve degisik bir konu aabilmek iin agzinda hl kekremsi tadini
hissettigi serbetten sz etti KadiIe'ye.
"Ordu mensuplarini zehirlemek iin o serbete Ikeli Krtler taraIindan zehir atildigi
sylenirdi bir zamanlar." dedi KadiIe. "Hatta bu isi arastirmak iin devlet gizli mIettisler
yollamisti."
"Siz bu hikyelere inaniyor musunuz?" diye sordu Ka.
"Kars'a gelen btn okumus ve Batililasmis yabancilar," dedi KadiIe, "bu tr hikyeleri isitir
isitmez kumpas sylentilerine inanmadiklarini kanitlamak iin bIeye gidip serbetten ierler
ve kendilerini budalaca zehirlerler. nk sylentiler dogrudur Bazi Krtler o kadar
mutsuzdur ki, onlar iin Allah yoktur artik
"Bunca zamandan sonra devlet buna nasil izin veriyor?"
'Btn Batililasmis aydinlar gibi Iarkinda olmadan en ok da devletinize gveniyorsunuz.
MIT her seyi bildigi gibi, bu isi de bilir, ama durdurmaz
"Peki bizim burada oldugumuzu bilir mi?"
"Korkmayin, simdi bilmiyordur," diyerek glmsedi KadiIe.
"Bir gn mutlaka, bilecektir ama o zamana kadar burada zgrz biz. Kars'taki tek zgrlk
zamani bu geici zamandir. Kiymetini bilin, ikarin ltIen paltonuzu."
"Bu palto beni ktlklerden koruyor," dedi Ka. KadiIe'nin yznde bir korku iIadesi grd.
"Burasi da soguk," diye ekledi.
Bir zamanlar sandik odasi olarak kullanilan kk bir odanin yarisiydi burasi i avluya bakan
daracik bir penceresi, ekinerek iki ucuna oturduklari bir kk yatagi, iyi havalandirilmamis
otel odalarina zg bogucu bir islak toz kokusu vardi. KadiIe uzanip kenardaki kaloriIerin
muslugunu evirmeye alisti, ama kt sikismisti, birakti. Ka'nin sinirli bir sekilde ayaga
kalktigini grnce glmsemeye alisti.
Ka bir anda KadiIe'nin onunla bu odada bulunmaktan bir haz aldigini anladi. Kendisi de uzun
yalnizlik yillarindan sonra gzel bir kizla ayni odada bulunmaktan hoslaniyordu, ama
KadiIe'ninki byle "yumusak" bir zevk degildi, yznden anliyordu bunu, daha derin ve
tahripkr bir seydi.
"Korkmayin, nk torbayla portakal tasiyan o zavallidan baska bir sivil polis yoktu
arkanizda. Bu da devletin aslinda sizden korkmadigini, sizi yalnizca biraz korkutmak
istedigini gsterir. Benim arkamda kim vardi?"
"Arkanizdan bakmayi unuttum," dedi Ka utanla.
"Nasil?" KadiIe bir an zehirli gzlerle bakti ona. "Asiksiniz siz ok Iena sik!" dedi. Kendini
hemen toparladi. "AIedersiniz, hepimiz ok korkuyoruz," dedi ve yz gene bambaska bir
iIadeye brnd. "Ablami mutlu edin, ok iyi bir insandir."
"Sizce o beni sever mi?" diye sordu Ka Iisildar gibi.
"Sever, sevmesi lazim; ok hos birisiniz," dedi KadiIe.
Ka'nin bu szden sarsildigini grnce, "nk siz ikizlersiniz," dedi. Ikizler erkegiyle basak
kadininin neden uyumlu olmasi gerektigi konusunda akil yrtt, ikizlerin iIt kimlikliligi
yaninda, bir haIiIligi, yzeyselligi vardi ki, her seyi ciddiye alan Basak kadini hem mutlu
olabilirdi bununla, hem de bundan igrenebilirdi. "Ikiniz de mutlu bir aski hak ediyorsunuz,"
diye ekledi teselli verir bir havayla.
"Ablanizla konusmalarinizdan benimle Almanya'ya gelebilecegi izlenimini edindiniz mi?"
ok yakisikli buluyor sizi," dedi KadiIe. "Ama size inanamiyor. Inanmasi da vakit alir. Sizin
gibi sabirsizlar bir kadini sevmeyi degil, onu elde etmeyi dsnrler nk."
"Bunu syledi mi size?" dedi Ka ve kaslarini kaldirdi. "Bu sehirde vaktimiz yok bizim."
KadiIe saatine bir gz atti. "Buraya geldiginiz iin tesekkr edeyim nce. ok nemli bir
konu iin agirdim sizi. Lacivert'in size verecegi bir mesaji var."
"Bu seIer beni izleyip onu hemen bulurlar," dedi Ka. "Hepimizi de iskenceden geirirler. O ev
basilmis. Hepsini dinlemis polis."
"Dinlendigini Lacivert biliyordu," dedi KadiIe. "O darbeden nce size ve sizin zerinizden
Bati'ya yollanmis IelseIi bir mesajdi. Bizim intiharlarimiza burnunuzu sokmayin diyordu
onlara Her sey degisti simdi. Bu yzden eski mesajini da iptal etmek istiyor. Ama daha
nemlisi: Yepyeni bir mesaji var."
KadiIe uzun uzun israr etti, Ka kararsiz kaldi. "Bu sehirde grlmeden bir yerden bir yere
gitmek imknsiz," dedi ok sonra.
"Bir at arabasi var. Her gn biriki kere Aygaz tp, kmr, sise suyu birakmak iin avludaki
mutIak kapisina gelir. Baska yerlere de dagitim yapar ve mallarini kardan yagmurdan
korumak iin her seyin zerine branda serer. Arabaci gvenilir."
"Bir hirsiz gibi brandanin altina mi gizlenecegim7"
"Ben ok gizlendim," dedi KadiIe. "Insanin hi kimse Iarkinda degilken btn sehrin iinden
gemesi ok zevklidir. Bu grsmeyi yaparsaniz Ipek konusunda size itenlikle yardim
ederim. Onun sizinle evlenmesini istiyorum nk."
"Niye?"
"Her kardes ablasinin mutlu olmasini ister."
Ka sadece hayati boyunca btn Trk kardesler arasinda iten bir neIret ve zoraki bir
dayanisma grdg iin degil, ayrica KadiIe'nin her halinde (sol kasi Iarkinda olmadan
kalkmis, Trk Iilmlerinde edinilmis bir masumiyet jesti olarak dudaklari aglayacak bir
ocugunki gibi yan ailip ileriye dogru uzamisti) bir yapmaciklik grdg iin de. bu sze hi
inanmadi, Ama KadiIe saatine bakip on yedi dakika sonra at arabasinin gelecegini syleyip
simdi hemen onunla birlikte Lacivert'e gitmeye sz verirse ona her Seyi anlatacagina yemin
edince Ka bir anda "Sz veriyorum, geliyorum," dedi. "Ama her seyden nce de bana niye bu
kadar gvendiginizi syleyin."
"Siz bir dervismissiniz, Lacivert byle diyor, Allah'in sizi dogustan lme kadar masum
kildigina inaniyor."
"Peki," dedi Ka aceleyle, "Ipek de biliyor mu bu zelligimi?"
"Niye bilsin? Bu Lacivert'in sz."
"Bana Ipek'in benim hakkimda dsndg her seyi syleyin ltIen."
"Konustuklarimizin hepsini syledim aslinda," dedi KadiIe. Ka'nin hayal kirikligina
ugradigini grnce biraz dsnd ya da dsnyormus gibi yapti Ka telastan ayiramiyordu
ikisini "Sizi eglenceli buluyor," dedi KadiIe. "Almanyalar'dan geliyorsunuz, ok sey
anlatabilirsiniz!"
"Onu ikna etmek iin ne yapayim?"
"Ilk anda olmasa bile, ilk on dakikada bir kadin, bir erkegin kim oldugunu, en azindan kendisi
iin ne anlama gelebilecegini, onu sevip sevemeyecegini derinden sezer. Bu sezdigi seyi tam
anlayip bilmesi iin biraz vakit gemesi gerekir. Bana kalirsa bu vakit geerken erkegin
yapacagi Iazla bir sey yoktur. Gerekten inaniyorsaniz, onun hakkinda hissettiginiz gzel
seyleri syleyin ona. Onu niin seviyorsunuz, neden onunla evlenmek istiyorsunuz?"
Ka sustu. KadiIe onun mahzun bir kk ocuk gibi pencereden bakisini grnce, Ka ile
Ipek'in FrankIurt'ta mutlu olabileceklerini, Ipek'in Kars'tan ikar ikmaz neselenecegini,
onlari FrankIurt sokaklarinda glserek aksam sinemaya giderken gznn nne
getirebildigini syledi. "FrankIurt'ta gidebileceginiz bir sinemanin adini syleyin bana," dedi.
"Herhangi bir sinemanin."
"FilmIorum Hchst," dedi Ka.
"Elhamra, Rya, Majestik gibi sinema adlari yok mu Almanlarin?"
"Var. Eldorado!" dedi Ka.
Kararsiz kar tanelerinin gezindigi avluya bakarlarken KadiIe, niversite tiyatrosunda oynadigi
yillarda bir kere bir siniI arkadasinin amcasinin oglunun bir AlmanTrk ortak yapiminda st
rtl olarak kendisine rol tekliI ettigini, ama onun reddettigini, simdi o lkede Ipek ile
Ka'nin ok mutlu olacaklarini, aslinda ablasinin mutlu olmak iin yaratildigini, ama bunu
bilmedigi iin simdiye kadar mutlu olamadigini, ocugu olmamasinin da onu kirdigini, ama
asil zc olanin ablasinin bu kadar gzel, bu kadar ince, bu kadar duyarli ve drst olmasina
ragmen ve belki de bu yzden mutsuz olmasi (burada sesi kirildi) oldugunu, ocukluklarinda
ve genliginde ablasinin iyiligi ve gzelliginin kendisine hep rnek oldugunu (sesi bir daha
kirildi), bu iyilik ve gzellik yaninda kendini hep kt ve irkin hissettigini, ablasinin o yle
hissetmesin diye kendi gzelligini sakladigini syledi. (Simdi, sonunda agliyordu.) Gzyaslari
ve i ekmeleri arasinda titreyerek ortaokuldayken ("Istanbul'daydik ve o kadar Iakir degildik
o zaman," dedi KadiIe ve Ka "zaten simdi de" Iakir olmadiklarini syledi. "Ama Kars'ta
oturuyoruz," diye hizla kapatti bu parantezi KadiIe) bir gn biyoloji hocasi Mesrure Hanim'in,
o sabah ilk derse ge kaldigi iin KadiIe'ye "Akilli ablan" da gecikti mi?" diye sordugunu ve
"Seni siniIa ablani ok sevdigim iin kabul ediyorum," dedigini anlatti. Tabii ki Ipek ge
kalmamisti.
At arabasi avluya girdi.
Kenar tahtalarinin zerine kirmizi gller, beyaz papatyalar ve yesil yapraklar boyanmis, eski
ve siradan bir at arabasiydi bu. Yorgun ve yasli atinin kenarlari buz tutmus burun
deliklerinden buhar ikiyordu. Genis yapili ve haIiI kambur arabacinin paltosu ve sapkasi kar
tutmustu. Ka, brandanin da karla kapli oldugunu yregi atarak grd.
"Sakin korkma," dedi KadiIe. "Seni ldrmeyecegim."
Ka, KadiIe'nin elinde bir tabanca grd, ama kendisine tuttugunu anlamadi bile.
"Sinir krizi Iilan geirmiyorum," dedi KadiIe. "Ama bana simdi bir yamuk yaparsan inan
vururum seni... Lacivert'ten deme almaya giden gazetecilerden, herkesten spheleniriz biz."
"Beni siz aradiniz," dedi Ka.
"Dogru, ama sen dsnmesen bile MITiler arayacagimizi tahmin edip zerine bir dinleyici
yerlestirmislerdir belki. Sevgili paltocugunu demin bu yzden ikarmaya kiyamadigindan
spheleniyorum. Simdi paltonu ikar ve yatagin kenarina birak abuk."
Ka denileni yapti. KadiIe ablasininki kadar kk eliyle paltonun her ksesini hizla yokladi.
Bir sey bulamayinca: "Kusura bakma," dedi. "Ceketini, gmlegini ve atletini de ikaracaksin.
Aliciyi sirtlarina, ggslerine bantlattiriyorlar nk. Kars'ta yz kisi vardir belki sabah
aksam zerinde mikroIonla gezen."
Ka ceketini ikardiktan sonra doktora karnini gsteren ocuk gibi, gmlegini ve atletini
kivirip, ta yukariya kaldirdi.
Bir bakis atti KadiIe. "Arkani da dn," dedi. Bir sessizlik oldu. "Peki. Tabanca iin de kusura
bakma... Ama alici yerlestirilmisse, aramaya karsi ikarlar, rahat durmuyorlar..." Ama
tabancasini indirmedi. "Sunu dinle simdi," dedi tehditkr bir sesle. "Lacivert'e
konustuklarimizdan, bu arkadasligimizdan sz etmeyeceksin hi." Muayeneden sonra
hastasini tehdit eden doktor gibi konusuyordu. "Ipek'ten, ona sik oldugundan hi
bahsetmeyeceksin. Lacivert byle pisliklerden hi hoslanmaz... Bahsedersen ve o canini
yakmazsa, emin ol ben yakarim. Cin gibi oldugu iin birseyler sezip agzini arayabilir, Ipek'i
biriki kere grms gibi yap, o kadar. Anliyor musun?"
"Tamam."
"Lacivert'e saygili ol. Kendini begenmis, Avrupa grms kolejli halinle sakin kmsemeye
kalkma onu. iinden byle bir budalalik gese bile sakin glme... Unutma, hayran olarak taklit
ettigin Avrupalilarin umurunda bile degilsin sen... Ama Lacivert'ten ve onun gibilerden dleri
kopar."
"Biliyorum."
"Ben senin arkadasinim, benimle samimi ol," dedi KadiIe kt Iilmlerden ikma bir havayla
glmseyerek.
"Arabaci brandayi kaldirdi," dedi Ka.
"Arabaciya gven. Geen sene oglu polisle atisirken ld. Yolculugun da tadini ikar."
nce KadiIe indi asagiya. O mutIaga girdigi sirada Ka at arabasinin eski Rus evinin i
avlusunu sokaktan ayiran kemerli geide sokuldugunu grd ve kararlastirdiklari gibi
odasindan ikip asagi indi. MutIakta kimseyi gremeyince telaslandi, ama avlu kapisinin
araliginda arabaci onu bekliyordu. Aygaz tpleri arasindaki bosluga, KadiIe'nin yanina
sessizce yatti.
Hi unutmayacagini hemen anladigi yolculuk yalnizca sekiz dakika srd, ama Ka'ya ok
daha uzunmus gibi geldi. Sehrin neresinde olduklarini merak ediyor, onlar yanlarindan
arabanin gicirtilariyla geerlerken aralarinda konusan Karslilari ve yaninda uzanan KadiIe'nin
soluk alip verislerini dinliyordu. Bir ara arabanin arkasina tutunarak kayan bir ocuk
kalabaligi telaslandirdi onu. Ama KadiIe'nin tatli glmseyisi yle hosuna gitti ki, o ocuklar
kadar mutlu hissetti kendini.
26
Allahimiza o kadar bagli olmamizin nedeni yoksullugumuz degildir
LACIVERT'IN BTN BATI'YA DEMECI
Lastik tekerlekleri kar zerinde tatli tatli sallanan at arabasinda yalarken Ka'nin aklina yeni
misralar gelmeye baslamisti ki, sarsilarak bir kaldirima iktilar ve biraz ileride durdular. Uzun
sren ve yeni misralar buldugu bir sessizlikten sonra arabaci brandayi kaldirinca otomobil
tamirhanelerinin, kaynakilarin ve bozuk bir traktrn evreledigi karla kapli bos bir avlu
grd Ka. Ksedeki zincirli kara bir kpek" de brandanin iinden ikanlari grd ve hav hav
hav dedi.
Ceviz bir kapidan getiler, Ka ikinci kapidan geince Lacivert'i pencereden karli avluya bakar
buldu. HaIiI kirmizimsi kumral salari, yzndeki iller ve gzlerinin laciverti ilk
karsilasmada oldugu gibi sasirtti Ka'yi Odanin yalinligi, bazi esyalar (ayni sa Iirasi, ayni
yari aik el antasi ve kenarlarinda Osmanli Iigrleri olan, zerinde Ersin Elektrik yazan ayni
plastik kllk) Ka'ya Lacivert'in gece ev degistirmedigi izlenimini verecekti neredeyse. Ama
yznde dnden beri olan gelismeleri simdiden kabullenmis sogukkanli bir glmseme grd
Ka ve darbecilerden katigi iin kendi kendini tebrik ettigini anladi hemen.
"Artik intihar eden kizlari yazmazsin," dedi Lacivert.
"Neden?"
"Askerler ele onlarin yazilmasini istemez."
"Ben askerlerin szcs degilim," dedi Ka dikkatle.
"Biliyorum."
Bir an gerginlikle birbirlerini szdler.
"Dn bana intihar"eden kizlar hakkinda Bati gazetelerinde yazi yazabilecegini sylemistin,"
dedi Lacivert.
Ka bu kk yalanindan utandi.
"Hangi Bati gazetesinde?" diye sordu Lacivert. "Alman gazetelerinden hangisinde tanidigin
var?"
"FrankIurter Rundschau'da," dedi Ka.
"Kim?"
"Demokrat bir Alman gazeteci."
"Adi ne?"
"Hans Hansen," dedi Ka paltosuna sarilarak.
"Hans Hansen'e asker darbe aleyhine bir demecim var," dedi Lacivert. "ok vaktimiz yok,
hemen yazmani istiyorum."
Ka siir deIterinin arkasina not almaya basladi. Lacivert tiyatro darbesinden o ana kadar en
azindan seksen kisinin ldrldgn syledi (gerek rakam tiyatroda vurulanlar dahil on
yediydi), ev ve okul baskinlarini, tanklarin iine girerek yiktigi dokuz (dogrusu drt)
gecekonduyu, iskencede len grencileri, Ka'nin bilmedigi sokak arasi atismalarini anlatti,
Krtlerin ilesinin zerinde Iazla durmadan geerken Islamcilarinkini biraz abartti, belediye
baskaninin ve egitim enstits mdrnn bu darbeye ortam yaratsin diye devlet taraIindan
vuruldugunu syledi. Ona gre btn bunlar "Islamcilarin demokratik seimleri kazanmasina
engel olmak iin" yapilmisti. Lacivert bu geregi kanitlamak iin siyasi parti ve derneklerin
Iaaliyetlerinin yasaklanmasi vs. gibi baska ayrintilari anlatirken Ka onu hayranlikla dinleyen
KadiIe'nin gzlerinin iine bakti ve sonradan siir deIterinden yirtacagi bu sayIalarin kenarina
Ipek'i dsndgn gsteren resim ve karalamalar izdi: Bir kadinin boynu ve salari, arkada
bir ocuk evinin ocuk bacasindan ocuk dumanlari ikiyor... Iyi bir sairin, dogru buldugu
ama siirini bozar diye inanmaktan korktugu kuvvetli gereklerin yalnizca evresinde dnmesi
gerektigini ve bu dnsn gizli mziginin onun sanati olacagini Ka bana ok daha nceleri
sylemisti.
Ka, Lacivert'in kimi szlerini kelimesi kelimesine deIterine yazacak kadar sevmisti de.
"Batililarin sandigi gibi, bizlerin burada Allahimiza o kadar baglanmamizin nedeni, o kadar
yoksul olmamiz degil, bu dnyada ne isimiz oldugunu ve teki dnyada neler olacagini
herkesten ok merak etmemizdir."
Lacivert bilis cmleleri olarak bu merakin kkenlerine inmek ve bu dnyadaki isimizin ne
oldugunu amak yerine Bati'ya seslendi: "Kendi byk kesIi demokrasiye Allah'in sznden
daha ok inanir gzken Bati, Kars'taki bu demokrasi karsiti asker darbeye karsi ikacak
mi?" diye sordu gsterisli bir jestle. "Yoksa nemli olan demokrasi, zgrlk ve insan haklari
degil, dnyanin geri kalaninin Bati'yi maymun gibi taklit etmesi midir? Kendisine hi
benzemeyen dsmanlarinin kazandigi bir demokrasiye Bati'nin tahamml var midir? Bir de
Bati disinda, dnyanin geri kalanina seslenmek istiyorum: Kardesler, yalniz degilsiniz..." Bir
an sustu. "Ama FrankIurter Rundschau'dan arkadasiniz bu haberin hepsini yayimlar mi?"
"Bati Bati diye, sanki bir tek kisi, tek bir grs varmis gibi konusmak sevimsiz oluyor," dedi
Ka dikkatle.
"Buna inaniyorum ama," dedi Lacivert en sonunda. "Bir tek Bati ve bir tek grsleri vardir.
teki grs biz temsil ediyoruz."
"Gene de Bati'da yle yasamiyorlar," dedi Ka. "Buradakinin aksine, insanlar herkes gibi
dsnmekle vnmyor orada. Herkes, en siradan bir kk bakkal bile kisisel grsleri var
diye bbrleniyor. Bu yzden Bati yerine, Bati'nin demokratlari desek, oradaki insanlann
vicdanlarina dajtia iyi sesleniriz."
"Peki, bildiginiz gibi yapin Yayimlanmasi iin gereken baska bir dzeltme var mi?"
"Sonundaki seslenmeyle bu bir haberden ok haber niteligi de olan ilgin bir bildiri oldu,"
dedi Ka. "Altina da sizin imzaninizi koyacaklar.. Belki de sizi tanitici birka sz..."
"Onlari hazirladim," dedi Lacivert. "Trkiye'nin ve Ortadogu'nun nde gelen Islamcilarindan
desinler yeter."
"Bu durumda Hans Hansen bunu basamaz."
"Nasil?"
"nk tek basina bir Trk Islamcisinin bildirisini sosyal demokrat FrankIurter Rundachau'da
yayimlamak taraI tutmak olur onlar iin," dedi Ka.
"Bay Hans Hansen'in isine gelmeyince byle kivirtma huyu var demek," dedi Lacivert. "Ne
yapmamiz gerekiyor onu ikna etmek iin?"
"Alman demokratlari Trkiye'deki bir asker darbeye bir tiyatro darbesine degil, geregine
karsi iksalar bile, sonunda destekledikleri kisilerin Islamcilar olmasi onlari huzursuz eder."
"Evet, bunlarin hepsi korkar bizden," dedi Lacivert.
Bunu gururla mi, yoksa bir yanlis anlamadan yakinarak mi syledigini ikaramadi Ka. "Bu
yzden," dedi, "eski bir komnist, bir liberal, bir Krt milliyetisi de imza atarsa bu bildiriye
FrankIurter Rundschau'da rahatlikla yayimlanir."
"Nasil yani?"
"Kars'ta bulacagimiz iki kisiyle ortak bir bildiriyi hemen hazirlayabiliriz," dedi Ka.
"Kendimi Batililara hos gstermek iin sarap iemem," dedi Lacivert. "Benden korkmasinlar
da isimi grsnler diye onlara benzemek iin irpinamam. Allahsiz ateistlerle birlikte bize
acisinlar diye de bu Batili Bay Hans Hansen'in kapisina yz sremem. Kim bu Bay Hans
Hansen? Niye bu kadar ok sart dayatiyor? Yahudi mi?"
Bir sessizlik oldu. Yanlis bir sey syledigini Ka'nin dsndgn sezerek bir an neIretle bakti
ona Lacivert. "Yahudiler bu yzyilin en byk mazlumlaridir," dedi. "Demecimde herhangi
bir degisiklik yapmadan nce su Hans Hansen'i tanimak isterim. Nasil tanisimiz?
"FrankIurter Rundschau'da Trkiye ile ilgili bir haber-yorum ikacagini, yazarinin bu isleri
bilen biriyle konusmak istedigini syledi bir Trk arkadas "
"Hans Hansen sorularini niye o Trk arkadasina sormuyor da sana soruyor?"
"O Trk arkadasim bu islerle benden daha az ilgiliydi..."
"Neydi o isler, ben syleyeyim," dedi Lacivert, "iskence, zulm, hapisane kosullari gibi bizi
asagilayan seylerdir."
"Galiba, Malatya'da imam hatipli grenciler bir ateisti ldrmslerdi," dedi Ka.
"Byle bir olay hatirlamiyorum," dedi Lacivert dikkatle kendini denetleyerek. "Nam yapmak
iin bir zavalli ateisti ldrp televizyona ikip gururlanan szm ona Islamcilar ne kadar
alaksa, on-on bes kisi ld diye bu haberleri dnyadaki Islamci hareketi kltmek iin
abartan oryantalistler de o kadar rezildir. Bay Hans Hansen byle biriyse unutalim onu."
"Bana Avrupa Birligi ve Trkiye hakkinda birseyler sordu Hans Hansen. Sorularini
cevapladim. Bir haIta sonra teleIon etti. Beni evine aksam yemegine davet etti."
"Durup dururken mi?"
"Evet."
"ok spheli. Ne grdn evinde? Karisini sana tanistirdi mi?"
Sonuna kadar ektigi perdelerin hemen yaninda oturan KadiIe'nin de simdi pr dikkat
dinledigini grd Ka.
"Gzel, mutlu bir aileydi Hans Hansen ailesi," dedi Ka. Bir aksamst, gazete ikisi Herr
Hansen beni BahnhoI'tan aldi. Yarim saat sonra bahe iinde gzel aydinlik bir eve vardik.
ok iyi davrandilar bana. Firinda tavukla patates yedik. Karisi patatesi nce haslamis, sonra
Iirinda kizartmisti."
"Karisi nasil biriydi?"
Ka KauIhoI'taki tezghtar Hans Hansen'i getirdi gzlerinin nne. "Hans Hansen ne kadar
sarisin, genis omuzlu ve yakisikliysa Ingeborg ve ocuklar da o kadar sarisin ve gzeldiler."
"Duvarlarda ha var miydi?"
"Hatirlamiyorum, yoktu."
"Vardir ama sen dikkat etmemissindir," dedi Lacivert. "Bizim ateist Avrupa hayranlarinin
hayallerinin aksine Avrupali btn aydinlar dinlerine, halarina siki sikiya baglidirlar. Ama
bizimkiler Trkiye'ye geri dnnce bundan bahsetmez, nk Bati'nin teknolojik
stnlgnn ateizmin bir zaIeri oldugunu kanitlamaktir dertleri... Ne grdgn, ne
konustugunuzu anlat."
"Herr Hansen FrankIurter Rundschau'da dis haberlerde alismasina ragmen edebiyatseverdir.
Konu siire geldi. Sairlerden, lkelerden, hikyelerden bahsettik. Vaktin nasil getigini
anlayamadim."
"Sana aciyorlar miydi? Trk oldugun, zavalli, yalniz ve yoksul bir siyasal srgn oldugun
iin, cam sikilan sarhos Alman genleri eglence olsun diye senin gibi kimsesiz Trkleri
yakiyor diye sana seIkat duyuyorlar miydi?"
"Bilmiyorum. Kimse zerime varmiyordu."
"Onlar zerine varip sana acidiklarini gstermeseler de, insanin iginde vardir byle bir acinma
istegi. Bu istegini ekmek parasina dnstrms on binlerce Trk-Krt aydini var
Almanya'da."
"Hans Hansen'in ailesi, ocuklari, hepsi iyi insanlardi, inceydiler, yumusaktilar. Belki de
incelikleri yznden acidiklarini hissettirmediler bana. Sevdim onlari. Acisalardi da
aldirmazdim artik."
"Yani bu durum senin gururunu hi kirmiyordu?"
"Kiriyordu belki, ama gene de o aksam onlarla ok mutluydum. Kenarlardaki masa
lambalarinin ok hos turuncu bir isigi vardi... atallari, biaklari hi grmedigim cinstendi,
ama insani huzursuz edecek kadar da yabanci degildi... Televizyon srekli aikti, arasira ona
da bakiyorlardi, bu da kendimi evde hissettiriyordu. Bazan Almancamin yetmedigini grnce
Ingilizce aikliyorlardi. Yemekten sonra ocuklar babalarina derslerini sordular, uyumadan
nce ocuklari ptler. Kendimi o kadar rahat hissettim ki, yemegin sonunda uzanip pastadan
bir ikinci dilim aldim. Kimse de Iark etmedi bunu, Iark ettilerse bile dogal karsiladilar. Bunu
sonra ok dsndm nk."
"Ne pastasiydi?" diye sordu KadiIe.
"Incirli, ikolatali Viyana pastasiydi."
Bir sessizlik oldu.
"Perdeler ne renkti?" diye sordu KadiIe. "Desenleri nasildi?"
"Beyazimsi ya da krem rengiydi," dedi Ka hatirlamaya alisir gibi yaparak. "zerlerinde
kk baliklar, iekler, ayilar ve renk renk meyvalar vardi."
"Yani ocuklar iin kumas gibi mi?"
"Hayir, nk ok ciddi bir havasi da vardi. Bunu sylemeliyim: Mutluydular, ama bizdeki
gibi lzumlu lzumsuz ikide bir glmyorlardi. ok ciddiydiler. Belki de bu yzden
mutluydular. Hayat sorumluluk gerektiren ciddi bir isti onlar iin. Bizimki gibi krne bir
ugras, bir aci imtihani degil. Ama bu ciddiyet hayat dolu, olumlu bir seydi. Perdedeki ayilar
ve baliklar gibi renkli ve ll bir mutluluklari vardi."
"Masa rts ne renkti?" diye sordu KadiIe.
"Unuttum," dedi Ka ve hatirlamaya alisiyormus gibi dsncelere daldi.
"Ka kere gittin oraya?" dedi Lacivert haIiI Ikeyle.
"O gece orada ylesine mutlu oldum ki bir daha agirsinlar ok istedim. Ama Hans Hansen
beni bir daha hi agirmadi."
Avludaki zincirli kpek uzun uzun havladi. Ka, simdi KadiIe'nin yznde bir hzn,
Lacivert'te ise Ikeli bir kmseme gryordu.
"Pek ok kereler onlari aramayi dsndm," diye anlatti inatla. "Bazan Hans Hansen'in beni
aksam yemegine agirmak iin bir daha aradigini ama bulamadigini dsnr, ktphaneden
ikip eve kosmamak iin kendimi zor tutardim. O gzel etajerli aynayi, rengini unuttugum
galiba limon sarisiydi koltuklari, soIrada ekmek tahtasinin zerinde ekmek keserken bana 'bu
iyi mi?' diye sormalarini (biliyorsunuz Avrupalilar bizlerden ok daha az ekmek yer); hasiz
duvarlardaki o gzel Alp manzaralarini, btn bunlari yeniden grmeyi ok istedim."
Ka simdi Lacivert'in kendisine aik bir tiksintiyle baktigini gryordu. " ay sonra bir
arkadas yeni haberler getirmisti Trkiye'den," dedi Ka. "Bu rezil iskence, baski ve zulm
haberlerini vermek bahanesiyle Hans Hansen'e teleIon ettim. Dikkatle dinledi beni, gene ok
ince, nazikti. Kk de bir haber ikti gazetede. O iskence ve lm haberi benim umurumda
degildi. Ben beni arasin istiyordum. Ama bir daha beni geri hi aramadi. Acaba hatam nedir,
beni bir daha niye aramadiniz diye Hans Hansen'e mektup yazmak gelir bazan iimden."
Ka'nin kendi haline glmser gibi yapmasi Lacivert'i rahatlatmadi.
"Simdi artik onu aramak iin yeni bir bahaneniz olacak," dedi alaycilikla.
"Ama haberin gazetede ikmasi iin Alman standartlarina uyup bir ortak bildiri hazirlamamiz
lazim," dedi Ka.
"Birlikte bir bildiri yazmam gereken Krt milliyetisi ile liberal komnist kim olacak?"
"Polis ikmalarindan endiseleniyorsaniz adlari siz nerin," dedi Ka.
"Imam hatip lisesindeki siniI arkadaslarina yapilanlar yreklerini Ikeyle doldurmus pek ok
Krt genci var. Hi sphesiz, Batili gazetecinin gznde Krt milliyetisinin Islamci olani
degil ateist olani daha makbuldr. Bu bildiride Krtleri gen bir grenci de temsil edebilir."
"Peki, siz ayarlayin o gen grenciyi," dedi Ka. "FrankIurter Rundschau'nun ona razi
olacagini syleyebilirim."
"Tabii, siz aramizda Bati'yi temsil ediyorsunuz ne de olsa," dedi Lacivert alaycilikla.
Ka aldirmadi hi. "Eski komnist-yeni demokrata ise Turgut Bey en uygunudur."
"Babam mi?" dedi KadiIe endiseyle.
Ka onu onaylayinca KadiIe babasinin asla evden ikmayacagini syledi. Hep birlikte
konusmaya basladilar. Lacivert btn eski komnistler gibi Turgut Bey'in de aslinda bir
demokrat olmadigini, Islamcilari sindiriyor diye asker darbeyi mutlaka memnuniyetle
karsiladigini, ama solculuga leke srmemek iin numaradan karsi ikiyor gibi yaptigini
anlatmaya alisiyordu.
"Babam numaracinin teki degildir!" dedi KadiIe.
Sesindeki titremeden ve Lacivert'in bir anda Ikeyle parlayan gzlerinden ikisi arasinda ok
kereler tekrarlanmis kavgalardan birinin esigine geldiklerini Ka hemen hissetti. Kavgadan
yorulmus iItler gibi, onu baskalarindan gizleme gayretlerinin de artik tkendigini anladi Ka.
KadiIe'de, hirpalanmis ve sik kadinlara zg bir ne pahasina olursa olsun cevap verme azmi,
Lacivert'te ise magrur bir iIadeyle birlikte olaganst bir seIkat grd. Ama bir anda her sey
degisti ve Lacivert'in gzlerinde bir kararlilik belirdi.
"Btn ateist pozcusu, Avrupa hayrani solcu enteller gibi baban da aslinda halktan neIret eden
numaracinin teki!" dedi Lacivert.
KadiIe, Ersin Elektrik'in plastik kllgn kapip Lacivert'e Iirlatti. Ama belki de bilerek iyi
nisan almamisti: Kllk duvarda asili duran takvimdeki Venedik manzarasina arpip sessizce
yere dst.
"Ayrica baban kizinin bir radikal Islamcinin gizli sevgilisi oldugunu da bilmezlikten geliyor,"
dedi Lacivert.
KadiIe Lacivert'in omzunu iki eliyle haIiIe yumrukladiktan sonra aglamaya basladi. Lacivert
onu kenardaki sandalyeye oturturken ikisi de yle yapay bir sesle konusuyorlardi ki Ka
neredeyse her seyin kendisini etkilemek iin dzenlenmis bir tiyatro olduguna inanacakti.
"Szn geri al," dedi KadiIe.
"Szm geri aliyorum,",dedi Lacivert aglayan kk bir ocugu seIkatle teselli eder gibi.
"Bunu kanitlamak iin de, babanin sabah aksam zindik sakalari yapan biri olmasina hi
aldirmadan onunla ayni bildiriye imza atmayi kabul ediyorum. Ama bu Hans Hansen'in
temsilcisinin -Ka'ya glmsedi- bize kurdugu bir tuzak olabilecegi iin ben sizin otele
gelemem. Anliyor musun canim?"
"Babam da otelden ikamaz," dedi KadiIe Ka'yi sasirtan bir simarik kiz sesiyle. "Kars'in
yoksullugu moralini bozuyor."
"Ikna edin onu da disari iksin babaniz. KadiIe," dedi Ka sesine daha nce onunla konusurken
hi vermedigi resmi br renk vererek. "Kar her seyi rtt," Gzgze geldi onunla.
Bu seIer anladi KadiIe. "Peki," dedi. "Ama babam otelden disari ikmadan nce bir Islamci ve
Krt milliyetisi ile ayni metnin altina imza koymaya da ikna edilmeli. Kim yapacak bunu?"
"Ben yaparim," dedi Ka. "Siz de yardim edersiniz."
"Nerede bulusacaklar," diye sordu KadiIe. "Ya zavalli babam bu samalik yznden yakalanir
da bu yastan sonra bir daha hapse girerse."
"Samalik degil," dedi Lacivert. "Avrupa gazetelerinde biriki haber ikarsa Ankara
buradakilerin kulagini bker, biraz dururlar."
"Mesele Avrupa gazetelerinde haber ikmasindan ok senin adinin ikmasi," dedi KadiIe.
Lacivert buna da hosgryle ve tatlilikla glmsemeyi basarinca Ka ona bir saygi duydu.
FrankIurter Rundschau'da bir demeci ikarsa Istanbul'daki kk Islamci gazetelerin bunu
vnerek ve abartarak evirecekleri aklina ilk deIa geliyordu. Bu Lacivert'in btn Trkiye'de
taninmasi demekti. Uzun bir sessizlik oldu. KadiIe bir mendil ikarmis, gzlerini siliyordu.
Ka buradan ikar ikmaz iki sevgilinin nce kavga edeceklerini, sonra da seviseceklerini
hissetti. Bir an evvel ikip gitmesini mi istiyorlardi? ok ykseklerden bir uak geiyordu.
Hepsi gzlerini yukariya pencerenin st kismindan grlen gge dikip dinlediler.
"Buradan hi uak gemez aslinda," dedi KadiIe.
"Olaganist birseyler var," dedi Lacivert, kendi evhamina glmsedi sonra. Ka'nin da
glmseyise katildigini Iark edince hirinlasti. "Sicaklik eksi yirminin ok daha altinda ama
devlet eksi yirmi diye duyuruyor diyorlar." Ka'ya meydan okur gibi bakti.
"Normal bir hayatim olsun isterdim," dedi KadiIe.
"Normal burjuva hayatini teptin sen," dedi Lacivert. "Seni bu kadar mstesna bir insan yapan
da bu..."
"Ben mstesna olmak istemiyorum. Herkes gibi olmak istiyorum. Darbe olmasaydi belki de
basimi aar herkes gibi olurdum artik."
"Burada herkes basini rtyor," dedi Lacivert.
"Dogru degil.. Benim evremde benim gibi egitimli kadinlarin ogu basini rtmyor. Mesele
herkes gibi ve siradan olmaksa, basimi rterek benzerlerimden iyice uzaklastim. Bunda
magrur bir yan var ve hoslanmiyorum."
"Aarsin O zaman yarin basini," dedi Lacivert. "Herkes de bunu asker darbenin bir zaIeri
olarak grr."
"Senin gibi herkesin ne dsndgyle yasamadigimi herkes biliyor," dedi KadiIe. Surati
zevkten kipkirmizi olmustu
Lacivert tatlilikla buna da glmsedi ama Ka bu seIer .onun yznden btn iradesini
kullandigini grd. Lacivert de Ka'nin bunlari grdgn grd. Bu da iki erkegi simdi hi de
birlikte tanik olmak istemedikleri bir yere, Lacivert ile KadiIe'nin mahremiyetinin esigine
getirdi. KadiIe'nin yari hirin bir sesle Lacivert'e diklenirken, aslinda Lacivertle olan
mahremiyetini ortaya dktgn, bylece onu zayiI yerinden yaralarken Ka'yi da
tanikligindan dolayi sulu durumuna dsrdgn hissetti Ka. Dn geceden beri cebinde
tasidigi, Necip'in KadiIe'ye yazdigi ask mektuplari niye simdi aklina gelmisti?
"Basrts yznden hirpalanan, okuldan atilan kadinlarin hibirinin gazetelerde adi
gemez;" dedi KadiIe ayni gz kararmis havayla. "Gazetelerde basrts yznden hayati,
kaydirilan kadinlarin yerine onlar adina konusan tasrali, ihtiyatli, himbil Islamcilarin resmi
ikar. Bir de Mslman kadin, eger kocasi belediye baskani Iilansa bayram trenlerinde
yaninda oldugu iin ikar ancak gazetelere. Bu yzden o gazetelere gememek degil gemek
zerdi beni. Bizler mahremiyetimizi korumak iin ile ekerken, kendilerini teshir etmek iin
irpinan bu zavalli erkeklere aciyorum aslinda, intihar eden kizlar hakkinda bu yzden yazi
yazilmasi gerektigini dsnyorum. Ayrica Hans Hansen'e bir bildiri vermeye benim de
hakkim oldugunu hissediyorum."
"ok iyi olur," dedi Ka hi dsnmeden. "Mslman Ieministleri temsilen diye imzalarsiniz."
"Hi kimseyi temsil etmek istemiyorum," dedi KadiIe. "Orada Avrupalilarin karsisinda
yalnizca kendi hikyemle, tek basima, btn gnahlarim ve kusurlarimla durmak istiyorum,
insan bazan hi tanimadigi ve bir daha da hi grmeyecegine emin oldugu birisine btn
hikyesini anlatmak ister ya, her seyi... Eskiden Avrupa romanlarini okurken kahramanlar
yazara hikyelerini sanki byle anlatmislar gibi gelirdi bana. Avrupa'da bes kisi benim
hikyemi byle okusun isterdim."
Yakinlarda bir yerde bir patlama oldu, btn ev sarsildi, camlar titredi. Biriki saniye sonra
Lacivert ve Ka korkuyla ayaga kalktilar.
"Ben gidip bakayim," dedi KadiIe. Aralarinda en sogukkanli gzken oydu.
Ka pencerenin perdesini haIiIe araladi. "Arabaci yok, gitmis," dedi.
"Burada durmasi tehlikeli," dedi Lacivert. "Giderken avlunun yan kapisindan ikarsin."
Bunu, "git artik" anlaminda syledigini hissetti Ka, ama bir beklentiyle yerinden kipirdamadi.
Karsilikli birbirlerine neIretle baktilar. Ka niversite yillarinda asiri milliyeti, eli silahli
grencilerle bos ve karanlik bir koridorda karsilastigi zaman hissettigi korkuyu hatirlamisti,
ama o zamanlar havada cinsel bir gerilim olmazdi.
"Ben biraz paranoyak olabilirim," dedi Lacivert. "Ama bu senin bir Bati casusu olmadigin
anlamina gelmez. Bir ajan oldugunu bilmemen ve byle hibir niyetinin olmamasi da bu
durumu degistirmez. Aramizdaki yabanci sensin, imani tam su kizcagizda Iarkinda olmadan
yarattigin spheler, tuhaIliklar da bunun kaniti. Kendini begenmis Batili bakislarinla bizi
yargiladin, iten ie glmsedin belki de bizlere... Ben aldirmadim, KadiIe de aldirmazdi,
ama aramiza kendi saIligin ile birlikte Avrupalinin mutluluk vaadini, dogruluk hayalini
soktun, aklimizi karistirdin. Sana kizmiyorum, nk, btn iyi insanlar gibi, ktlgn
Iarkina varmadan yapiyorsun. Ama simdi sana bunu syledigime gre, bundan sonra masum
sayilamazsin."
27
Dayan kizim Kars'tan destek geliyor
Ka, TURGUT BEY'I BILDIRIYE KATMAYA ALISIYOR
Ka, evden ikinca tamirhanelerin baktigi avludan kimseye grnmeden arsiya geti. Dn
Peppino di Capri'nin "Roberta"sini isittigi kk orapi-kirtasiyeci-kaseti dkknina girip
atik kasli soluk yzl tezghtar delikanliya Necip'in KadiIe'ye yazdigi mektuplari sayIa sayIa
vererek Iotokopilerini ektirdi. Bunun iin zarIlari yirtmasi gerekmisti. Daha sonra asil
sayIalari ayni cins soluk ve ucuz zarIlara yerlestirip Necip'in el yazisini taklit ederek
zerlerine KadiIe Yildiz diye yazdi.
Gznn nnde kendisini mutluluk iin savasmaya, yalan syleyip dolaplar evirmeye
agiran Ipek'in hayali, hizli adimlarla otele yrd. Kar yeniden iri tanelerle yagiyordu.
Sokaklarda siradan bir aksamstnn kirik dkk telasini hissetti Ka. Saray Yolu Sokak ile
Halitpasa Caddesi'nin kenarda birikmis kar yiginlarinin darlastirdigi ksesinde, yorgun bir
atin ektigi kmr ykl bir araba yolu tikamisti. Arkasindaki kamyonun silecekleri n cami
temizlemeye ancak yetiyordu. Ellerinde plastik torbalar, herkesin kendi evine, kendi sinirli
mutluluguna kosturdugu, ocuklugunun kursuni kis aksamlarina zg bir hzn vardi havada,
ama gne yeni basliyormus gibi kararli hissediyordu kendini.
Hemen odasina ikti. Necip'in mektuplarinin Iotokopilerini antasinin dibine sakladi.
Paltosunu ikarip asti. Ellerini tuhaI bir dikkatle yikadi. Bir igdyle dislerini Iiraladi
(aksamlari yapardi bu isi) ve yeni bir siirin gelmekte oldugunu sanarak pencereden disari uzun
uzun bakti. Bir yandan da, pencerenin nndeki kaloriIerin sicakligindan yararlaniyordu ve
siir yerine aklina ocuklugunun ve genliginin unuttugu kimi hatiralari geliyordu: Annesiyle
dgme almak iin Beyoglu'na iktiklari bir bahar sabahi peslerine takilan "pis adam"...
Annesiyle babasini Avrupa seyahati iin havaalanina gtren taksinin Nisantasi'nin ksesinde
gzden kaybolusu... Bykada'da bir partide tanidigi uzun boylu, uzun sali, yesil gzl kizla
saatlerce dans ettikten sonra onu bir daha nasil bulacagini bilemeyip gnlerce asktan karin
agrilari ekisi... Btn bu hatiralarin birbiriyle hi ilgisi yoktu ve Ka hayatin, sik olup mutlu
olmanin disinda, birbirleriyle iliskisiz, anlamsiz siradan bir olaylar dizisi oldugunu simdi ok
iyi anliyordu.
Asagiya indi, yillardir tasarlanmis bir ziyareti yapan birinin kararliligi ve kendisinin de sastigi
bir sogukkanlilikla otel sahibinin dairesini lobiden ayiran beyaz kapiyi vurdu. Krt
hizmetinin kendisini tipki bir Turgenyev romanindaki gibi "yari esrarli, yari saygili" bir
havayla karsiladigini hissetti. Dn aksam yemek yedikleri salona girerken arkasi kapiya
dnk uzun divanda Turgut Bey ile Ipek'in televizyonun karsisinda yanyana oturduklarini
grd.
"KadiIe, nerede kaldin, basliyor," dedi Turgut Bey.
Eski Rus evinin bu genis ve yksek tavanli odasi disaridan gelen solgun kar isiginda Ka'ya
dn aksamkinden bambaska bir yermis gibi gzkt.
Baba kiz ieri girenin Ka oldugunu Iark edince mahremiyetleri bir yabanci taraIindan
ignenen iItler gibi bir an huzursuz oldular. Hemen sonra Ka Ipek'in gzlerinin bir isiltiyla
parladigini grerek mutlu oldu. Hem baba kiza, hem de aik televizyona dnk bir koltuga
oturup Ipek'in hatirladigindan da gzel oldugunu sasirarak grd. Bu iindeki korkuyu
bytyordu, ama sonunda onunla birlikte mutlu olacaklarina da inaniyordu simdi.
"Ben kizlarimla her aksam saat drtte burada oturur Marianna'yi seyrederim," dedi Turgut
Bey biraz mahcubiyet, biraz da "kimseye hesap vermem ben" iIadesiyle.
Marianna Istanbul'daki byk televizyon kanallarindan biri taraIindan haItada bes gn
yayimlanan ve btn Trkiye'de ok sevilen melodramatik bir Meksika dizisiydi. Diziye adini
veren kisa boylu, iri yesil gzl, cana yakin, Iikir Iikir Marianna, bembeyaz tenine karsin,
asagi siniItan yoksul bir kizdi. G durumlarin, haksiz sulamalarin, karsiliksiz asklarin,
yanlis anlamalarin iine dstgnde, seyirci uzun sali, masum yzl Marianna'nin yoksul
gemisini, kszlgn ve yalnizligini iyice hatirlar, o zaman koltukta kediler gibi sokularak
oturan Turgut Bey ve kizlari birbirlerine iyice sarilir, kizlarin baslari iki yandan babalarinin
ggsne, omuzlarina yaslanirken hepsinin gzlerinden biriki damla yas akardi. Turgut Bey
melodramatik bir diziye bu kadar dskn olmaktan utandigi iin, arada bir Marianna'nin ve
Meksika'nin yoksullugunu vurgular, kapitalistlere karsi bu kizin da kendince bir savas
verdigini syler, bazan da "Dayan kizim, Kars'tan destek geliyor," diye ekrana seslenirdi.
Gzyasli kizlari haIiIe glmserlerdi o zaman.
Dizi baslayinca Ka'nin dudaginin kenarinda bir glmseme belirdi. Ama gzgze gelince
Ipek'in bundan hoslanmadigini anlayarak kaslarini atti.
Ilk reklam arasinda, Ka hizla ve gvenle ortak bildiri konusunu Turgut Bey'e ati ve kisa bir
srede konuya ilgisini ekmeyi basardi. Turgut Bey en ok nemsenmekten memnun olmustu.
Bu bildiri Iikrinin kimin oldugunu, kendi adinin ortaya nasil atildigini sordu.
Ka szkonusu karari Almanya'daki demokrat gazetecilerle yaptigi grsmeler isiginda burada
kendisinin aldigini syledi. Turgut Bey FrankIurter Rundschau'nun ka sattigini, Hans
Hansen'in bir "hmanist" olup olmadigini sordu. Ka, Turgut Bey'i Lacivert'e " hazirlamak iin
ondan demokrat olmanin nemini kavramis tehlikeli bir dinci diye sz etti. Ama teki hi
aldirmadi buna, dine sarilmanin yoksullugun bir sonucu oldugunu syledi, kizinin ve
arkadaslarinin davalarina inanmasa da saygi duydugunu hatirlatti. Ayni ruhla Krt milliyetisi
delikanliya da her kimse o saygi duydugunu, bugn Kars'ta bir Krt genci olsaydi kendisinin
de tepkiyle Krt milliyetisi olacagini aikladi. Marianna'ya destek verdigi o cosku anlarindan
birindeydi sanki. "Bunu uluorta sylemek yanlis, ama asker darbelere karsiyim," dedi
heyecanla. Ka bu bildirinin zaten Trkiye'de yayimlanmayacagini syleyerek yatistirdi onu.
Sonra bu toplantinin gvenlik ierisinde ancak Asya Oteli'nin en st katindaki salas bir odada
yapilabilecegini, otele de pasajin arka kapisindan ikip bitisigindeki dkknin arka kapisindan
geilecek bir avludan hi grnmeden girilebilecegini syledi.
"Dnyaya Trkiye'de de gerek demokratlar oldugunu gstermek lazim," diye cevap verdi
ona Turgut Bey. Dizinin devami basladigi iin aceleyle sz baglamisti. Marianna ekranda
belirmeden nce saatine bakip: "KadiIe nerede kaldi?" diye sordu.
Ka da baba kiz gibi sessizce Marianna'yi seyretti.
Bir ara Marianna ask derdiyle yana yana merdivenleri ikti ve kimsenin grmeyeceginden
emin olunca sevgilisine sarildi. psmediler, ama Ka'yi daha ok etkileyen bir sey yaptilar:
Btn gleriyle birbirlerine sarildilar. Uzun sren sessizlikte Ka bu diziyi btn Kars'in;
arsidan evlerine dnms ev hanimlariyla kocalarinin, ortaokullu kizlarla emekli ihtiyarlarin
seyrettigini, yalniz Kars'in hznl sokaklari degil, btn Trkiye'deki sokaklarin dizi
yznden bombos oldugunu da anladi ve ayni anda hayatini entellektel alaycilik, siyasal
dertler ve kltrel stnlk iddialari yznden btn bu dizinin atigi duyarliliklardan uzakta,
kupkuru yasamasinin kendi budalaligi oldugunu da kavradi. Lacivert ile KadiIe'nin de
sevistikten sonra simdi bir kseye ekilip birbirlerine sarilarak uzanip sevgiyle Marianna'yi
izlediklerinden emindi.
Marianna sevgilisine, "Btn hayatim boyunca bugn beklemisim," deyince, Ka bu szlerin
kendi dsncelerini yansitmasinin bir rastlanti olmadigini hissetti, Ipek ile gzgze gelmeye
alisti. Sevgilisi basini babasinin ggsne yaslamis hzn ve asktan bugulanmis iri gzlerini
ekrana dikmis, kendini dizinin sundugu duygulara istekle birakmisti.
"Gene de ok endiseliyim," dedi Marianna'nin yakisikli, temiz yzl sevgilisi. "Ailem birlikte
olmamiza izin vermeyecektir."
"Biz birbirimizi sevdike korkacak bir sey olmamali," dedi iyimser Marianna.
"Kizim asil dsmanin bu heriI be!" diye sze karisti Turgut Bey.
"Beni hi korkmadan sevmeni istiyorum," dedi Marianna.
Ka Ipek'in gzlerinin iine israrla bakinca onunla gzgze gelmeyi basardi, ama kadin hemen
kairdi gzlerini. Reklam arasi verilince de babasina dnd: "Babacigim," dedi. "Sizin Asya
Oteli'ne gitmeniz tehlikeli bence."
"Merak etme," dedi Turgut Bey.
"Kars'ta sokaga ikmanin hep bir ugursuzluk getirdigini yillardir siz sylersiniz."
"Evet ama oraya gitmeyeceksem bir ilke yznden gitmemeliyim, korktugum iin degil," dedi
Turgut Bey. Ka'ya dnd. "Soru da sudur: Ben simdi bir komnist, bir modernlesmeci, laik,
demokrat, yurtsever olarak nce aydinlanmaya mi inanmaliyim, halkin iradesine mi?
Aydinlanmaya ve Batililasmaya sonuna kadar inaniyorsam dincilere karsi yapilan bu asker
darbeyi desteklemem gerekir. Yok halkin iradesi her seyden ndeyse ve ben artik katiksiz bir
demokrat olmussam o zaman gidip bu bildiriyi imzalamam gerekir. Siz hangisine
inaniyorsunuz?"
"Mazlumdan yana olun ve gidip bildiriyi imzalayin," dedi Ka.
"Mazlum olmak yetmez, hakli da olmak lazim. Mazlumlarin ogu samalik derecesinde
haksizdir da. Neye inanalim?"
"O hibir seye inanmiyor," dedi Ipek.
"Herkes bir seye inanir," dedi Turgut Bey. "Anlatin ltIen ne dsndgnz."
Ka, bildiriye Turgut Bey imza koyarsa Kars'ta biraz daha Iazla demokrasi olacagini
aiklamaya alisti. Ipek'in kendisiyle FrankIurt'u gelmek istememesinin gl bir ihtimal
oldugunu simdi telasla hissediyor, Turgut Bey'i sogukkanlilikla ikna edip otelden
ikaramamaktan korkuyordu, inandigi seyleri hi inanmadan sylemenin verdigi
basdndrc zgrlk duygusunu da hissetti iinde. Bildiriden, demokrasiden, insan
haklarindan yana herkesin bildigi seyleri mirildanirken, Ipek'in gzlerinde sylediklerine hi
inanmadigini gsteren bir isik grd. Ama ayiplayici, ahlaki bir isik degildi bu; tam tersi
cinsellik ykl ve kiskirticiydi. "Btn bu yalanlari beni istedigin iin sylyorsun,
biliyorum," diyordu. Bylece Ka melodramatik duyarliligin neminden hemen sonra, hayatta
hibir zaman anlayamadigi bir baska byk geregi daha kesIettigine karar verdi: Asktan
baska hibir seye inanmayan erkeklerin de bazi kadinlar taraIindan ok ekici bulunabilecegi..
Bu yeni bilginin heyecaniyla, insan haklari, Iikir zgrlg, demokrasi ve benzeri konularda
uzun bir konusma yapti. Asiri iyi niyetten haIiIe aptallasmis kimi Avrupa aydinlarinin ve
onlari Trkiye'de taklit edenlerin tekrarlaya tekrarlaya bayagilastirdiklari insan haklari
laIlarini onunla sevisebilecek olmanin heyecaniyla tekrarlarken Ipek'in gzlerinin iine dikti
gzlerini.
"Haklisiniz," dedi Turgut Bey, reklamlar biterken. "KadiIe nerede kaldi?"
Filmin devaminda Turgut Bey huzursuzdu, Asya Oteli'ne hem gitmek istiyor, hem de
korkuyordu. Marianna'yi seyrederken genliginin siyasal hatiralarindan, hapse girme
korkularindan, insanin sorumlulugundan, hayaller ve hatiralar arasinda kaybolmus bir
ihtiyarin hznyle agir agir sz etti. Ka, Ipek'in kendisine hem onu bu huzursuzluk ve
korkuya srkledigi iin ierledigini, hem de ikna ettigi iin bir hayranlik duydugunu anladi.
Gzlerini kairmasina aldirmadi ve dizi sona erince babasina sarilip, "Gitmeyin
istemiyorsaniz, baskalari iin yeterince aci ektiniz," demesinden de alinmadi.
Ka Ipek'in yznde bir glge grd ama yeni, mutlu bir siir gelmisti aklina. Zahide Hanim'in
az nce gzyasi dkerek Marianna'yi seyrederken oturdugu mutIak kapisinin yanindaki
sandalyeye sessizce oturup gelen siiri iyimserlikle yazdi.
Adini ok daha sonra, belki de alaycilikla "Mutlu Olacagim" koyacagi siiri Ka eksiksiz
bitirirken KadiIe onu grmeden hizla ieri girdi. Turgut Bey yerinden Iirladi, kucaklayip pt
onu, nerede kaldigini, ellerinin neden bu kadar soguk oldugunu sordu. Bir damla yas akmisti
gznden. Hande'ye gittigini syledi KadiIe. Oradan ikmakta gecikmis, Marianna'yi da hi
kairmak istemedigi iin sonuna kadar orada seyretmisti. "Nasil bizim kir?" dedi Turgut Bey
(Marianna'yi kastediyordu) ama KadiIe'nin cevabini dinlemeden simdi btn vcudunu bir
huzursuzluk olarak saran teki konuya geti ve Ka'dan isittiklerini hizla siraladi.
KadiIe konuyu ilk deIa isitiyormus gibi davranmakla kalmadi odanin teki ucundaki Ka'yi
Iark edince onun burada olmasina ok hayret etmis gibi de yapti. "ok sevindim sizi burada
grdgme," dedi aik basini rtmeye alisarak, ama rtmeden televizyonun karsisina oturup
babasina akil vermeye basladi. KadiIe'nin saskinlik pozu o kadar inandiriciydi ki daha sonra
bildiriyi imzalamasi ve toplantiya gitmesi iin babasini ikna etmeye girisince Ka onun
babasina da rol yaptigini dsnd. Bildirinin yurtdisinda yayimlanacak hale gelmesini
Lacivert de istedigine gre bu sphe dogru olabilirdi, ama bir baska neden daha oldugunu Ka
Ipek'in yznde beliren korkudan anladi.
"Ben de sizinle Asya Oteli'ne gelirim babacigim," dedi KadiIe.
"Benim yzmden senin basinin belaya girmesini hi istemem," dedi Turgut Bey birlikte
seyrettikleri dizilerden ve bir zamanlar hep birlikte okuduklari romanlardan ikma bir
havayla.
"Babacigim, belki de bu ise karismaniz gereksiz bir tehlikeye girmek olacak," dedi Ipek.
Ka Ipek'in babasiyla konusurken kendisine, de birseyler syledigini, aslinda odadaki herkes
gibi hep iIt anlamli konustugunu, bakislarini kimi zaman kairip kimi zaman
yogunlastirmasinin da bu iki anlami vurgulamaya ynelik oldugunu hissetti. Kars'ta Necip
disinda karsilastigi herkesin igdsel bir ahenkle cilt anlamli konustugunu ok daha sonra
Iark edecek, bunun yoksullukla mi, korkularla mi, yalnizlikla mi, hayatin yalinligiyla mi ilgili
oldugunu soracakti kendine. "Babacigim, gitmeyin," derken Ipek'in kendisini kiskirttigini,
KadiIe'nin ise bildiriden ve babasina bagliliktan sz ederken aslinda Lacivert'e bagliligini dile
getirdigini gryordu Ka.
Bylece daha sonra "hayatimin en derin iIt anlamli konusmasi" diyecegi seye giristi. Turgut
Bey'i otelden ikmaya simdi ikna edemezse Ipek'le hibir zaman yatamayacagini kuvvetle
hissetmis, bunu Ipek'in meydan okuyan gzlerinden de okumus, mutlu olmak iin hayatinin
son Iirsatinin bu olduguna karar vermisti. Konusmaya baslayinca Turgut Bey'i ikna etmesi
iin gereken szlerin ve dsncelerin ayni zamanda kendi hayatinin bosa gitmesine yol aan
dsnceler oldugunu kavradi hemen. Bu da genliginin simdi Iarkinda bile olmadan
unutmakta oldugu solcu ideallerinden bir intikam almak istegi uyandirdi onda. Turgut Bey'i
otelden ikmaya ikna etmek iin, baskalari iin birseyler yapmaktan, lkenin yoksullugu ve
dertleri iin sorumluluk duymaktan, uygarlasma azminden ve belli belirsiz dayanisma
duygusundan sz ederken, beklenmedik bir samimiyet geti iinden. Genliginin solcu
heyecanlarini, digerleri gibi siradan ve berbat bir Trk burjuvasi olmama kararliligini, kitaplar
ve dsnceler arasinda yasama zlemini hatirlamisti. Bylelikle oglunun sair olmasina hakli
olarak karsi ikan annesini zen ve btn hayatini mahvedip en sonunda kendisini
FrankIurt'ta bir Iare deligine srgn eden inanlarini Turgut Bey'e yirmi yas heyecaniyla
tekrarladi. Bir yandan da szlerindeki siddetin Ipek iin "bu siddetle sevismek istiyorum
seninle" anlamina geldigini hissediyordu. Ugruna btn hayatini berbat ettigi bu solcu laIlarin
en sonunda bir ise yarayacagini, o laIlar sayesinde Ipek ile sevisebilecegini dsnyordu; tam
da artik onlara hi inanmadigi, hayatta gzel ve akilli bir kiza sarilip bir ksede siir
yazabilmeyi en byk mutluluk olarak grdg zamanda.
Turgut Bey "hemen simdi" Asya Oteli'ne toplantiya gidecegini syledi. Giyinip hazirlanmak
iin KadiIe'yle birlikte odasina ekildi.
Az nce babasiyla televizyon seyrederken oturdugu yerde oturan Ipek'e yaklasti Ka. Hl
babasina yaslanir gibi oturuyordu. "Odamda seni bekleyecegim," diye Iisildadi Ka.
"Beni seviyor musun?" dedi Ipek.
"ok seviyorum."
"Dogru mu bu?"
"ok dogru."
Bir sre sustular. Ka, Ipek'in bakisini izleyerek pencereden disariya bakti. Kar yeniden
baslamisti. Otelin nndeki sokak lambasi yanmisti, iri kar tanelerini aydinlatmasina ragmen
karanlik daha tam kmedigi iin sanki bosuna yaniyormus gibi gzkyordu.
"Sen odana ik. Onlar gidince gelecegim," dedi Ipek.
28
Bekleme acisiyla aski birbirinden ayiran sey
Ka ILE IPEK OTEL ODASINDA
Ama Ipek hemen gelmedi. Bu da Ka'nin hayatinin en byk iskencelerinden biri oldu. sik
olmaktan, beklemenin verdigi bu mahvedici aci yznden korktugunu hatirladi. Odaya ikar
ikmaz nce kendini yataga atmis, hemen kalkmis, stne basina ekidzen vermis, ellerini
yikamis, ellerinden kollarindan, dudaklarinin ucundan kanin ekilmekte oldugunu hissetmis,
titreyen eliyle salarini taramis, sonra camda yansiyan grntsne bakip eliyle tekrar
karistirmis, btn bunlarin pek az zaman tuttugunu grerek dehsetle pencereden disariya
bakmaya baslamisti.
Pencereden nce Turgut Bey ile KadiIe'nin gidisini grmesi gerekiyordu. Belki de Ka helaya
gittiginde gitmislerdi. Ama o sirada gitmislerse Ipek'in simdiye kadar gelmis olmasi
gerekiyordu. Belki de simdi Ipek dn gece grdg odasinda kokular ve boyalar srerek agir
agir hazirlaniyordu. Birlikte geirebilecekleri zamani bu islerle harciyor olmasi ne kadar
yanlis bir karardi! Onu ne kadar ok sevdigini bilmiyor muydu? Hibir sey su anki bekleyis
gibi dayanilmaz bir aciya degmezdi; bunu gelince Ipek'e syleyecekti, ama gelecek miydi?
Ipek'in son anda Iikir degistirdigine, gelmeyecegine her an daha ok inaniyordu.
Bir at arabasinin otele yanastigini, KadiIe'ye yaslanarak ilerleyen Turgut Bey'in Zahide
Hanim'in ve resepsiyona bakan Cavit'in yardimiyla bindirildigini, arabanin yanlarini rten
musambalarin ekildigini grd. Ama araba kipirdamadi. Sokak lambasinin isiginda her biri
daha da kocaman gzken kar taneleri tentesinde hizla birikirken ylece durdu. Zaman da
durmus gibi geldi Ka'ya, delirecegini sandi. Derken Zahide kosa kosa gelip arabanin iine
Ka'nin gremedigi bir sey uzatti. Araba hareket edince Ka'nin yregi hizlandi.
Ama Ipek gene gelmedi.
Bekleme acisiyla, aski birbirinden ayiran sey nedir? Tipki ask gibi bekleme acisi da Ka'nin
midesinin st kismiyla, karin adaleleri arasinda bir yerde basliyor, bu merkezden ggsn,
bacaklarinin st kismini ve alnini isgal ederek yayiliyor, btn gvdesini uyusturuyordu.
Otelin i tikirtilarini dinleyerek Ipek'in su anda ne yaptigini tahmin etmeye alisti. Sokaktan
geen ve ona hi benzemeyen bir kadini Ipek sandi. Kar ne kadar gzel yagiyordu! Bir an
bekledigini unutmak ne gzeldi! ocuklugunda asi olmak iin okulun yemekhanesine
indirildiklerinde, tentrdiyot ve kizartma kokulari iinde kolunu sivayip sirada beklerken de
karni byle agrir, lmek isterdi. Evde, kendi odasinda olmak isterdi. FrankIurt'ta kendi berbat
odasinda olmak istiyordu. Buraya gelmekle ne byk hata etmisti! Simdi siir bile gelmiyordu
aklina. Bos sokaga yagan kara bile acidan bakamiyordu. Gene de kar yagarken bu sicak
pencerenin nnde durmak gzeldi; lms olmaktan daha iyiydi bu durum, Ipek gelmezse
lebilirdi de nk.
Elektrikler kesildi.
Bunu kendisine yollanmis bir isaret olarak grd, Ipek elektriklerin kesilecegini bildigi iin
gelmemis olabilirdi. Gzleri kar altindaki karanlik sokakta oyalanacak bir kipirti ariyordu.
Ipek'in hala gelmemis olmasini aiklayacak bir sey. Bir kamyon grd orada, bir asker
kamyon muydu, hayir bir yanilsamaydi, simdi merdivenlerde duydugu sesler de yle. Kimse
gelmeyecekti. Pencereden ekildi, sirtst yataga atti kendini. Karninin agrisi derin kuvvetli
bir aciya, pismanlikla ykl bir aresizlige dnsmst. Btn hayatinin bosa gittigini, burada
mutsuzluktan ve yalnizliktan lecegini dsnd. FrankIurt'taki o kk Iare deligine yeniden
girecek gc de kendinde bulamayacakti, iini acitan, kendini kahreden sey bu kadar mutsuz
olmasi degil, aslinda biraz akillica davransaydi hayatini ok daha mutlu geirebilecegini
anlamasiydi. Daha korkuncu, mutsuzlugunu ve yalnizligini kimsenin Iark etmemesiydi. Ipek
Iark etmis olsaydi hi bekletmeden yukari gelirdi! Annesi bu halini grseydi dnyada bir tek o
ok zlr, salarini oksayarak onu teselli ederdi. Kenarlari buz tutmus pencerelerden Kars'in
soluk isiklari, ev ilerinin turuncumsu rengi gzkyordu. Kar bu hizla gnlerce, aylarca
yagsin, Kars sehrini kimsenin bir daha bulamayacagi kadar rtsn, uzandigi bu yatakta
uyuyakalip, annesiyle birlikte gnesli bir sabah kendi ocukluguna uyansin istedi.
Kapi vuruldu. MutIaktan biri diye dsnd Ka. Ama Iirlayip ati kapiyi ve karanlikta Ipek'in
varligini hissetti.
"Nerede kaldin?"
"Ge mi kaldim?"
Ama Ka onu duymamis gibiydi. Hemen btn gcyle sarildi ona; kaIasini boynuyla
salarinin arasina soktu; orada hi kipirdamadan durdu. O kadar mutlu hissetti ki kendini,
bekleme acisi iyice sama geldi. Gene de bu acidan yorgundu ve bu yzden gerektigi kadar
cosku duyamiyordu. Bu yzden, yanlis oldugunu bile bile, geciktigi iin Ipek'ten hesap sordu,
sikyet etti. Ama Ipek babasi gider gitmez geldigini syledi: Ha, evet, mutIaga inmis ve
Zahide'ye aksam iin biriki sey sylemisti, ama bir dakikadan Iazla srmemisti bu; bu yzden
Ka'yi bekletmekte oldugunu dsnmemisti hi. Bylece Ka, iliskinin henz basindayken
kendisinin daha hevesli ve kirilgan oldugunu gstererek g dengesinde altta kaldigini
hissetti. Bu gszlkten korkarak ektigi bekleme acisini gizlemek ise onu samimiyetsiz
durumuna dsrrd. Oysa artik her seyi paylasmak iin sik olmak istemiyor muydu? Ask
zaten her seyi syleyebilme istegi degil miydi? Bir anda btn bu dsnce zincirini Ipek'e bir
itiraI heyecaniyla hizla anlatti
"Btn bunlari unut simdi," dedi Ipek. "Buraya seninle sevismeye geldim."
pstler ve Ka'nin ok hosuna giden bir yumusaklikla yataga devrildiler. Drt yildir
kimseyle sevismemis Ka iin mucizevi bir mutluluk niydi bu. Bu yzden yasadigi nin tensel
zevklerine kendini vermekten ok, o nin ne kadar gzel olduguna iliskin dsncelerle
doluydu, ilk genlik yillarindaki cinsel deneyimlerinde oldugu gibi, aklinda sevismeden ok
kendisinin sevisiyor olmasi vardi. Bu ilk basta Ka'yi asiri heyecandan korudu. Ayni anda
FrankIurt'ta tiryakisi oldugu pornograIik Iilmlerden bazi ayrintilar, sirrini zemedigi, siirsel
bir mantikla gznn nnden hizla gemeye basladi. Ama sevisirken kendisini kiskirtmak
iin pornograIik sahneler dslemek degildi bu; tam tersi, aklinda srekli bir hayal olarak yer
alan bazi pornograIik grntlerin en sonunda bir parasi olabilme imknini kutluyordu sanki.
Bu yzden Ka yasadigi yogun heyecanin Ipek'e degil, hayalindeki pornograIik bir kadina, o
kadinin burada yatakta olmasi mucizesine yneldigini hissediyordu. Elbiselerini ekistire
ekistire ikartarak, hatta biraz vahsi bir kabalikla ve beceriksizlikle onu soyunca Ipek'in
kendisini ancak Iark etti. Ggsleri kocamandi, omuzlarinin ve boynunun evresinde teni
yumusacikti ve tuhaI ve yabanci bir sey gibi kokuyordu. Disaridan gelen kar isiginda onu
seyretti ve arada bir parlayan gzlerinden korktu. Kendinden ok emindi gzleri; Ipek'in
yeterince kirilgan olmadigini grenmekten de korkuyordu Ka. Salarini acitarak bu yzden
ekti, bundan zevk alinca inatla daha da ok ekti, kaIasindaki pornograIik grntlere uygun
seylere zorladi onu ve beklemedigi bir igdnn mzigiyle sert davrandi. Onun da bundan
hoslandigini sezince iindeki zaIer duygusu bir kardeslige dnst. Kars sehrinin
zavalliligindan yalniz kendisini degil, Ipek'i de korumak ister gibi btn gcyle sarildi ona.
Ama yeterince tepki alamadigina karar vererek uzaklasti ondan. Bu arada aklinin bir yaniyla
da cinsel akrobatigin ahengini ve gidisini kendinden hi ummadigi bir dengeyle denetliyordu.
Bylece Ipek'ten iyice uzaklastigi bir akilcilik ninda kadina siddetle yaklasti ve onun canini
yakmak istedi. Ka'nin tuttugu ve okurlarima aktarmam gerektigine inandigim bu sevisme
hakkindaki birka nota gre, bundan sonra birbirlerine siddetle yaklasmislar ve dnyanin geri
kalani artik iyice disarida kalmisti. Yine Ka'nin notlarina gre sevismelerinin sonuna dogru
Ipek pes bir sesle bagirmis, Ka da aklinin paranoya ve korkuya iyice ailmis yaniyla, otelin en
cra ksesindeki bu odanin ta bastan bu yzden kendisine verildigini dsnms, birbirlerine
verdikleri acidan karsilikli zevk aldiklarini bir yalnizlik duygusuyla hissetmisti. Derken otelin
bu cra koridoru ve odasi aklinda otelden kopmus ve bos Kars sehrinin cra bir mahallesine
yerlesmisti. Kiyamet sonrasinin sessizligini hatirlatan o bos sehirde de kar yagiyordu.
Uzun bir sre birlikte yatakta yatip disarida yagan kara hi konusmadan baktilar. Ka bazan
yagan kari Ipek'in gzlerinde de gryordu.
29
Bendeki eksiklik
FRANKFURT'TA
Ka'nin FrankIurt'ta hayatinin son sekiz yilini geirdigi kk daireye Kars'a gelisinden drt
yil, lmnden kirk iki gn sonra gittim. Subat ayinda karli, yagmurlu, rzgrli bir gnd.
Sabah Istanbul'dan uakla gittigim FrankIurt, Ka'nin bana on alti yildir yolladigi
kartpostallarda grndgnden de tatsiz bir sehirdi. Hizli hizli geen karanlik arabalarla,
hayalet gibi bir belirip bir yok olan tramvaylar ve ellerinde semsiyeler, aceleyle yryen ev
kadinlari disinda sokaklar bombostu. Hava o kadar kapali ve karanlikti ki gle vakti sokak
lambalarinin l sari isiklari yaniyordu.
Gene de yakindaki merkez istasyonu evresinde, dner kebapilarin, seyahat brolarinin,
dondurmacilarin ve seks dkknlarinin oldugu kaldirimlarda byk sehirleri ayakta tutan o
lmsz enerjinin izlerine rastlamak beni sevindirdi. Otelime yerlestikten, beni kendi istegim
zerine halkevinde bir konusma yapmam iin davet eden edebiyatsever TrkAlman genciyle
teleIonda konustuktan sonra istasyondaki Italyan kahvesinde Tarkut ln ile bulustum.
TeleIonunu Istanbul'da, Ka'nin kizkardesinden almistim. Altmis yaslarindaki bu iyi niyetli ve
yorgun adam, FrankIurt yillarinda Ka'yi en yakindan taniyan kisiydi. lmnden sonraki
sorusturma sirasinda polise bilgi vermis, Istanbul'a teleIon edip ailesiyle iliski kurmus,
cenazenin Trkiye'ye yollanmasina yardim etmisti. O gnlerde ben Ka'nin Kars'tan dndkten
ancak drt yil sonra bitirdigini syledigi siir kitabinin msvettelerinin Almanya'daki esyalari
arasinda oldugunu dsnyor, babasina ve kizkardesine ondan geri kalan seylere ne oldugunu
soruyordum. Onlar o ara Almanya'ya gidebilecek kadar gl olmadiklarindan, Ka'dan kalan
esyalari toparlamak, dairesini bosaltmak isini benden rica ettiler.
Tarkut ln FrankIurt'a altmislarin basinda gelen ilk gmenlerdendi. Trk derneklerinde,
hayir kurumlarinda yillarca gretmenlik ve danismanlik yapmisti. Almanya'da dogmus ve
niversiteye yollamakla gururlandigi ve bana hemen IotograIlarini gsterdigi biri kiz biri
erkek iki ocugu ve FrankIurt'taki Trkler arasinda saygin bir konumu vardi, ama onun
yznde bile Almanya'da yasayan birinci kusak Trklerde ve siyasal srgnlerde grdgm o
benzersiz yalnizlik ve yenilgi duygusunu grdm.
Tarkut ln bana nce, vuruldugu sirada Ka'nin yaninda bulunan kk seyahat antasini
gsterdi. Polis imza karsiligi vermisti bunu ona. Hemen aip hirsla karistirdim. Ka'nin on
sekiz yil nce Nisantasi'ndan aldigi pijamalarini, yesil bir kazagini, tiras takimiyla dis
Iirasini, bir orapla temiz i amasirlarini, benim Istanbul'dan yolladigim edebiyat dergilerini
buldum iinde ama yesil siir deIterini degil.
Daha sonra, ileride istasyon kalabaligi ierisinde glse konusa yerleri paspaslayan iki yasli
Trk' seyrederek kahvelerimizi ierken "Orhan Bey," dedi bana, "arkadasiniz Ka Bey yalniz
bir adamdi. FrankIurt'ta ben dahil, kimse onun ne yaptigini Iazla bilmezdi." Gene de bana
btn bildiklerini anlatmaya sz verdi.
nce istasyonun arkasindaki yz yillik Iabrika binalarinin ve eski askeri kislanin arasindan
geerek Ka'nin son sekiz yil yasadigi Gutleutstrasse yakinlarindaki binaya gittik. Kk bir
meydana ve ocuk parkina bakan apartmanin dis kapisini ve Ka'nin dairesini aacak olan ev
sahibesini bulamadik. Boyasi dklms eski kapinin ailmasini sulu kar altinda beklerken
Ka'nin yolladigi mektuplarda ve seyrek teleIon grsmelerimizde (Ka paranoyaka bir
spheyle dinlendigini dsndg iin Trkiye ile teleIonla grsmeyi sevmezdi) anlattigi
kk ve bakimsiz parka, kenardaki bakkal dkknina, ilerideki iki ve gazete satan dkknin
karanlik vitrinine sanki kendi hatiralarimmis gibi baktim. Ka'nin sicak yaz geceleri ocuk
parkinin salincak ve tahtirevallilerinin yaninda Italyan ve Yugoslav isilerle birlikte oturup
bira itigi banklarin zerinde simdi sicim kalinliginda bir kar vardi.
Son yillarinda Ka'nin her sabah belediye ktphanesine gitmek iin tuttugu yolu izleyerek
istasyon meydanina yrdk, islerine giden aceleci insanlar arasinda yrmekten hoslanan
Ka'nin yaptigi gibi, istasyon binasinin bir kapisindan girip yeralti arsisindan,
Kaiserstrasse'deki seks dkknlarinin, turistik esya satan yerlerin, pastanelerin ve eczanelerin
nnden geip, tramvay yolunu izleyip ta Hauptwache Meydani'na kadar yrdk. Tarkut
ln dnerci, kebapi, manav dkknlarinda grdg kimi Trk ve Krtlerle selamlasirken,
btn bu insanlarin her sabah ayni saatte buralardan geip belediye ktphanesine giden Kaya
"Gnaydin proIesr," diye seslendiklerini anlatti. nceden yerini sordugum iin meydanin
kenarindaki byk magazayi isaret etti bana: KauIhoI. Ka'nin Kars'ta giydigi paltosunu
buradan aldigini syledim ona, ama ieri girme nerisini reddettim.
Ka'nin her sabah gittigi FrankIurt Belediye Ktphanesi modern ve kimliksiz bir binaydi,
ieride bu ktphanelerin tipik ziyaretileri; ev kadinlari, vakit ldren ihtiyarlar, issizler, bir-
iki Arapla Trk, okul devi yaparken kikirdayip glsen grenciler ve bu yerlerin sasmaz
mdavimleri, asiri sismanlar, sakatlar, deliler ve geri zeklilar vardi. Agzindan tkrk sarkan
gen biri, baktigi resimli kitabin sayIasindan kaIasini kaldirip dil ikardi bana. Kitaplar
arasinda sikilan rehberimi asagidaki kahveye oturttum ve Ingilizce siir kitaplarinin oldugu
raIlara gidip arka kapak ilerindeki dn alma Iislerinde arkadasimin adini aradim: Auden,
Browning, Coleridge.. Ka'nin imzasina her rastlayisimda, bu ktphanede mr tketen
arkadasim iin gzlerim yasariyordu.
Beni yogun bir hzne srkleyen arastirmami kisa kestim Rehber dostumla ayni caddelerden
sessizce geri dndk. Kaiserstrasse'nin ortalarinda bir yerde World Sex Center sama adli bir
dkknin nnden sola kivrilip, bir sokak asagiya Mnchenerstrasse'ye yrdk. Trk
manavlari, kebapilar, bos bir berber dkkni grdm burada. Bana gsterilecek olan seyi
oktan anlamistim; kalbim kt kt atiyordu ama gzlerim manavin portakal ve pirasalarina,
tek bacakli bir dilenciye, Hotel Eden'in bogucu vitrininde yansiyan araba Iarlarina, kmekte
olan aksamin kl rengi iinde piril piril bir pembeyle parlayan neon bir K harIine takilmisti.
"Burasi," dedi Tarkut ln. "Tam burada buldular Ka'nin cesedini, evet."
Islak kaldirima bos bos baktim. Manavdan bir anda itiserek disari Iirlayan iki ocuktan biri,
Ka'nin kursun isabet etmis gvdesinin dstg islak kaldirim taslarina basarak geti gitti
nmzden. Az ileride durmus bir kamyonun kirmizi isiklan asIaltta yansiyordu. Ka bu
taslarin zerinde birka dakika aciyla kivrandiktan sonra, ambulans daha yetisemeden
lmst. Bir an basimi yukari kaldirip lrken grdg gkyz parasina baktim: Alt katlari
Trk dnercileri, seyahat sirketleri, berber ve birahane olan eski karanlik binalar ve elektrik
telleriyle sokak lambalari arasindan dar bir gkyz gzkyordu. Ka gece saat on ikiye
dogru vurulmustu. O saatlerde tektk de olsa orospularin kaldirimlarda asagi yukari
yrdgn syledi bana Tarkut ln. "Fuhus" asil, bir sokak yukarida Kaiserstrasse'de
yapiliyordu, ama hareketli gecelerde, haIta sonlari, Iuar zamanlari "kadinlar" buraya da
kayiyorlardi. "Hibir sey bulamadilar," dedi benim bir iz arar gibi saga sola baktigimi
grnce. "Alman polisi Trk polisine benzemez, iyi alisir."
Ama ben evredeki dkknlara girip ikmaya baslayinca iten gelen bir seIkatle bana yardim
etti. Berber dkkanindaki kizlar Tarkut Bey'i taniyip hatir sordular, cinayet saatinde tabii ki
dkknda yoktular, zaten olayi hi duymamislardi. "Trk aileleri kizlarina yalnizca berberlik
gretiyorlar," dedi bana disarida. "FrankIurt'ta yzlerce Trk kadin berberi var."
Manav dkkanindaki Krtler ise cinayetten de, sonraki polis sorusturmasindan da Iazlasiyla
haberdardilar. Belki de bu yzden bizden Iazla hoslanmadilar. Bayram Kebap Haus'un olay
gecesi saat on ikiye dogru simdi de elinde tuttugu ayni kirli bezle Iormika masalari silen iyi
kalpli garsonu silah seslerini duymus, bir sre bekledikten sonra disari ikmis ve Ka'nin
hayatinda grdg son kisi olmustu.
Kebapi dkknindan iktiktan sonra nme ilk gelen geide girip hizla yrdm ve karanlik
bir binanin arka avlusuna geldim. Tarkut Bey'in gstermesiyle merdivenlerden iki kat asagiya
indik, bir kapidan getik ve bir zamanlar depo oldugu anlasilan hangar byklgnde,
korkutucu bir meknda bulduk kendimizi. Binanin altindan sokagin br kaldirimina kadar
uzanan bir yeralti dnyasiydi burasi. Ortadaki halilardan ve aksam namazi iin toplanan elli
altmis kisilik bir cemaatten cami olarak kullanildigi anlasiliyordu. evresi ise Istanbul'daki
yeralti geitleri gibi pis ve karanlik dkknlarla evriliydi: Vitrini bile isildamayan bir
kuyumcu, neredeyse cce bir manav, hemen yaninda pek mesgul bir kasap, tezghtan
kahvenin televizyonuna bakan ve kangal kangal sucuk satan bir bakkal grdm. Kenarda
Trkiye'den gelmis meyva suyu kasalari, Trk makarna ve konserveleri, din kitaplar satan bir
tezgh ve camiden daha da kalabalik bir kahve vardi. KesiI sigara dumani iindeki kahvede
televizyondaki Trk Iilmine odaklanmis yorgun erkekler kalabaligi arasindan ikan tektk
birka kisi abdest almak iin kenardaki bir byk plastik bidondan beslenen esmelere dogru
yryordu. "Bayram ve cuma namazlarinda iki bin kisi doldurur burayi," dedi Tarkut Bey.
"Merdivenlerden arka avluya tasarlar." SirI bir sey yapmis olmak iin kitap-dergi tezghindan
bir Teblig dergisi aldim.
Daha sonra caminin tam stne gelen eski usl Mnih tarzi bir birahaneye oturduk. "Orasi
Sleymancilarin camiidir," dedi zemini gstererek Tarkut ln. "Dincidirler ama terre
bulasmazlar Milli Grsler ya da Cemalettin Kaplancilar gibi Trkiye Cumhuriyeti
Devleti'yle atismaya girmezler." Gene de bakislarimdaki spheden. Teblig dergisini ipucu
arar gibi karistirmamdan huzursuz olmus olmali ki Ka'nin ldrlmesi zerine bildiklerini,
polisten ve basindan grendiklerini anlatti.
Kirk iki gn nce yeni yilin ilk cumartesi saat 11.30'da Ka bir siir gecesine katildigi
Hamburg'tan dnmst. Alti saat sren tren yolculugundan hemen sonra, istasyonun gney
kapisindan ikip kestirmeden Gutleutstrasse yakinindaki evine gidecegine tam tersi yne,
Kaiserstrasse'ye girmis, bekr erkekler, turistler, sarhoslar kalabaligi ierisinde, hl aik seks
dkknlarinin ve msteri bekleyen orospularin arasinda yirmi bes dakika oyalanmisti. Yarim
saat sonra World Sex Center'dan saga sapmis, Mnchenerstrasse'de karsi kaldirima geer
gemez vurulmustu. Byk ihtimalle eve dnmeden nce iki dkkn tedeki Gzel Antalya
manavindan mandalina almak istiyordu. Civarda gece yarisina kadar aik tek manavdi burasi
ve tezghtari Ka'nin geceleri gelip mandalina aldigini hatirliyordu.
Polis Ka'yi vuran adami gren kimseyi bulamamisti. Bayram Kebap Haus'un garsonu silah
seslerini duymus ama televizyonun ve msterilerin grlts yznden ka el ates edildigini
anlayamamisti. Caminin zerindeki birahanenin bugulanmis camlarindan disarisi zor
gzkyordu. Ka'nin gittigi sanilan manavin tezghtarinin hibir seyden haberi olmadigini
sylemesi polisi pirelendirmis, tezghtar bir geceligine gzaltina alinmis ama bir sonu
ikmamisti. Bir sokak asagida sigara iip msteri bekleyen bir orospu ayni dakikalarda kisa
boylu, Trk gibi esmer, kara paltolu birinin Kaiserstrasse'ye dogru kostugunu grdgn
sylemis, ama grdg kisiyi tutarli olarak tariI edememisti. Ambulansi Ka kaldirima
dstkten sonra tesadIen evinin balkonuna ikan bir Alman agirmis, ama o da kimseyi
grmemisti, ilk kursun Ka'nin basinin arkasindan girmis, sol gznden ikmisti. teki iki
kursun kalp ve cigerlerin evresindeki damarlari paralamis, sirt ve ggs kismini deldigi kl
rengi paltosunu kan iinde birakmisti.
"Arkadan olduguna gre, onu izleyen kararli biri," demisti yasli ve geveze bir dedektiI. Belki
de onu Hamburg'dan beri takip ediyordu. Polis baska ihtimaller zerinde de durmustu: Cinsel
kiskanlik, Trkler arasinda siyasi hesaplasmalar gibi seyler. Ka'nin istasyon civarindaki
yeralti dnyasiyla bir ilgisi yoktu. FotograIina bakan tezghtarlar arada bir seks dkknlarinda
gezindigini, porno Iilm seyredilen kk odalara girdigini polise sylemislerdi. Ne dogru
yanlis herhangi bir ihbar, ne de "katili bulunsun" diye basin veya baska bir gl evreden
baski geldigi iin bir sre sonra polis isin ucunu birakmisti.
Amaci cinayeti sorusturmaktan ok unutturmakmis gibi davranan yasli ve ksrkl dedektiI
Ka'yi taniyanlarla randevu alip grsyor, sorusturma sirasinda da daha ok kendi anlatiyordu
Tarkut ln Ka'nin Kars'a gidisinden nceki sekiz yilda hayatina girmis iki kadindan bu
babacan ve Trksever dedektiI sayesinde haberdar olmustu. Biri Trk, biri Alman bu iki
kadinin teleIonlarini deIterime dikkatle yazdim, Kars'tan dndkten sonraki drt yilda Ka'nin
hibir kadinla iliskisi olmamisti.
Kar altinda hi konusmadan Ka'nin evine geri dnp iri yari, sevimli ve sikyeti ev
sahibesini bulduk. Serin ve is kokan eski binanin ati katini aarken Ikeli bir sesle evin
kiraya verilmek zere oldugunu, ierideki esyalari, btn bu pisligi biz almazsak atacagini
syleyip gitti. Hayatinin sekiz yilini geirdigi karanlik, basik ve kk daireye girip Ka'nin
ocuklugumdan beri bildigim o benzersiz kokusunu duyunca gzlerim doldu. Annesinin elde
rdg yn kazaklarindan, okul antasindan ve evlerine gittigimde odasindan ikan kokuydu
bu; markasini bilmedigim ve sormayi akil edemedigim bir Trk sabunundan geldigini
sanirdim.
Ka Almanya'daki ilk yillarinda halde hamallik, ev tasimaciligi. Trklere Ingilizce
gretmenligi, boyacilik gibi isler yapmis, kendisini resmen "siyasal srgn" olarak kabul
ettirip "mlteci maasi" almaya basladiktan sonra bu isleri buldugu Trk halkevi evresindeki
komnistlerden kopmustu. Srgndeki Trk komnistleri Ka'yi Iazla iine kapali ve "burjuva"
buluyordu. Son on iki yilda Ka'nin diger gelir kaynagi belediye ktphanelerinde, kltr evi
ve Trk derneklerinde yaptigi siir okumalariydi. Yalnizca Trklerin geldigi bu okumalardan
(sayilari nadiren yirmiyi geerdi) ayda tane yapar da bes yz mark kazanirsa, drt yz
mark da siyasal srgn maasi aldigi iin ay sonunu getirebiliyordu, ama ok seyrek oluyordu
bu. Sandalyeler, kllkler kirik dkkt, elektrik sobasi pasliydi ilk basta ev sahibesinin
sikbogaz etmesine de sinirlendigim iin arkadasimin btn esyalarini, salarinin kokusunu
tasiyan yastigi, lisede de taktigini hatirladigim kemerle kravati, burnu tirnaklariyla
delinmesine ragmen "evde terlik gibi giydigini" bana bir mektubunda yazdigi Bally
ayakkabilarini, dis Iirasini ve Iiranin iinde durdugu kirli bardagi, yz elli civarindaki
kitabi, eski bir televizyon ile bana hi bahsetmedigi videoyu, yipranmis ceketini ve
gmleklerini, Trkiye'den getirdigi on sekiz yillik pijamalarini odadaki eski bavula ve
torbalara doldurup gtrmeyi dsnyordum. Ama asil bulmayi umdugum ve odaya girer
girmez FrankIurt'a onun iin geldigimi anladigim seyi alisma masasinda gremeyince
sogukkanliligimi kaybettim.
FrankIurt'tan bana yolladigi son mektuplarinda Ka drt yillik bir abadan sonra yeni siir
kitabini bitirdigini sevinle yazmisti. Kitabin adi Kar'di. Byk ogunlugunu aniden "gelen"
ilham patlamalariyla Kars'ta yesil bir deItere yazmisti. Kars'tan dndkten sonra kitabin
kendisinin de Iarkinda olmadigi "derin ve esrarli" bir dzeni oldugunu sezmis, FrankIurt'taki
drt yilini kitabin "eksiklerini" tamamlayarak geirmisti. ile gerektiren yipratici bir abaydi
bu. nk Kars'ta sanki birisi kulagina Iisildayiveriyormus gibi kolaylikla gelen misralari
FrankIurt'ta hi duyamiyordu Ka.
Bunun iin byk ogunu Kars'ta bir ilhamla yazdigi kitabin gizli mantigini bulmaya girismis,
kitaptaki eksikleri de bu mantigi izleyerek yazmisti. Bana yolladigi son mektupta btn bu
abanin nihayet sonulandigini, siirleri kimi Alman sehirlerinde okuyarak deneyecegini, her
seyin en sonunda gerektigi gibi yerli yerine oturduguna karar verince de tek bir deIterde
tasidigi kitabi daktilo edip bir kopyasini bana, bir kopyasini da Istanbul'daki yayimcisina
yollayacagini yazmisti. Kitabin arka kapagi iin bir iki sz yazar, kitabin yayimcisi ortak
dostumuz Fahir'e yollar miydim?
Ka'nin bir sairden beklenmeyecek kadar tertipli alisma masasi karin ve aksam karanliginin
iinde kaybolan FrankIurt'un atilarina bakiyordu. zeri yesil bir uhayla kapli masanin sag
kisminda Ka'nin Kars'la geirdigi gnlerini ve yazdigi siirleri yorumladigi deIterler, solda o
sirada okumakta oldugu kitaplarla dergiler vardi Masanin tam ortasindaki hayali bir izgiye
bronz gvdeli bir lamba ve bir teleIon ayni uzaklikta yerlestirilmisti. ekmecelere, kitaplarin,
deIterlerin arasina, srgndeki pek ok Trk gibi tuttugu gazete kesikleri kolleksiyonuna,
elbise dolabina, yalaginin iine, banyo ve mutIaktaki kk dolaplara, buzdolabinin ve
amasir torbasinin iine, evde iine bir deIter sigabilecek her kseye telasla baktim. Bu
deIterin kaybolmus olabilecegine inanamiyor, Tarkut ln kar altindaki FrankIurt'u sigara
ierek sessizce seyrederken ben ayni yerlere yeniden bakiyordum. Hamburg yolculugunda
yanina aldigi el antasinin iinde degilse, burada, evde birakmis olmaliydi. Ka bir siir kitabini
btnyle bitirmeden hibir siirin kopyasini ikarmaz, bunun ugursuzluk oldugunu sylerdi,
ama bana yazdigi gibi bitmisti artik kitap.
Iki saat sonra, Ka'nin Kars'ta siirlerini yazdigi yesil deIterin kayboldugunu kabul etmek
yerine, onun ya da en azindan siirlerin elimin altinda oldugunu, ama telastan bunu Iark
edemedigime inandirdim kendimi. Ev sahibesi kapiyi vururken masada, ekmecelerde
bulabildigim btn deIterleri, zerinde Ka'nin el yazisini tasiyan btn kgitlari elime
geirdigim plastik torbalara doldurdum. Videonun yanina gelisigzel atilivermis olan (Ka'nin
evine hi misaIir gelmediginin bir kaniti) porno kasetleri de zerinde KauIhoI yazan bir
alisveris torbasina doldurdum. Uzun bir yolculuga ikmadan nce, yanina hayatinin siradan
esyalarindan bir tanesini alan yolcu gibi Ka'dan son bir hatira aradim kendime. Ama her
zamanki kararsizlik buhranlarimdan birine kapildim ve yalniz masasinin zerindeki kllg,
sigara paketini, zarI aacagi olarak kullandigi biagi, basucundaki saati, kis geceleri
pijamasinin zerine giydigi iin onun kokusunu tasiyan yirmi bes yillik lime lime yelegi,
kizkardesiyle Dolmabahe rihtiminda ekilmis IotograIini degil, kirli oraplarindan dolaptaki
hi kullanmadigi mendile, mutIaktaki atallardan p tenekesinden ekip ikardigim sigara
paketine kadar pek ok seyi bir mzeci askiyla torbalara doldurdum, Istanbul'daki son
grsmelerimizden birinde Ka bana, bundan sonra yazacagim romani sormus, ben de
Masumiyet Mzesi'nin herkesten dikkatle sakladigim hikyesini anlatmistim.
Rehberimden ayrilip otel odama ekilir ekilmez Ka'nin esyalarini karistirmaya basladim.
Oysa bana verdigi yikici hznden kurtulmak iin arkadasimi o gecelik unutmaya karar
vermistim, ilk is porno kasetlere bir baktim. Otel odasinda video yoktu ama kasetlerin zerine
kendi eliyle yazdigi notlardan arkadasimin Melinda adli bir Amerikan porno yildizina zel
ilgi duydugunu anladim.
Ka'nin Kars'ta kendisine gelen siirleri yorumladigi deIterleri bu sirada okumaya basladim.
Kars'ta yasadigi btn bu dehseti ve aski Ka benden niye saklamisti? Bunun cevabini
ekmecelerde bulup torbaya attigim bir dosyadan ikan kirka yakin ask mektubundan aldim.
Hepsi Ipek'e yazilmisti, hibiri yollanmamisti, hepsi ayni cmleyle basliyordu: "Canim,
bunlari sana yazip yazmamayi ok dsndm." Mektuplarin hepsinde Ka'nin baska bir Kars
hatirasi, Ipek ile sevismelerine iliskin aci verici, gz yasartici bir baska ayrinti, Ka'nin
FrankIurt'taki gnlerinin siradanligini zetleyen bir iki gzlem vardi. (Von-Bethmann
parkinda grdg topal bir kpegi ya da Yahudi mzesinin hzn verici inko masalarini
bana da yazmisti.) Mektuplarin hibirinin katlanmamis olmasindan Ka'nin onlari zarIa
koyacak kadar bile kararlilik gsteremedigi anlasiliyordu.
Bir mektupla "Bir sznle oraya gelirim," diye yazmisti Ka. Bir baska mektupta "Kars'a
hibir zaman dnmeyecegini, nk Ipek'in kendisini daha Iazla yanlis anlamasina izin
vermeyecegini" yazmisti. Bir mektup kayip bir siire deginiyor, bir baskasi ise okuyanda
Ipek'in bir mektubuna cevaben yazildigi izlenimini uyandiriyordu. "Ne yazik ki mektubumu
da yanlis anlamissin," diye yazmisti Ka. O aksam torbalardan ikan btn malzemeyi otel
odasinda yerlere, yatagin stne serip aradigim iin Ipek'ten Ka'ya tek bir mektup
gelmediginden emindim. Yine de haItalar sonra Kars'a gidip kendisiyle karsilasinca Ka'ya hi
mektup yazmadigini sorup grendim Ipek'ten. Yollayamayacagini daha yazarken bildigi bu
mektuplarda Ka, niye Ipek'in mektubuna cevap veriyormus gibi yapiyordu?
Belki de hikyemizin kalbine geldik. Baskasinin acisini, askini anlamak ne kadar
mmkndr? Bizden daha derin acilar, yokluklar, eziklikler iinde yasayanlari ne kadar
anlayabiliriz? Anlamak eger kendimizi bizden Iarkli olanin yerine koyabilmekse dnyanin
zenginleri, hakimleri, kenarlardaki milyarlarca garibani hi anlayabildiler mi? Romanci
Orhan, sair arkadasinin zor ve aci hayatindaki karanligi ne kadar grebilir?
"Btn hayatim yogun bir kayip ve eksiklik duygusuyla yarali bir hayvan gibi aci ekerek
geti. Belki de sana bu kadar siddetle sarilmasaydim, sonunda seni o kadar kizdirmaz,
basladigim yere, on iki yilda buldugum dengeyi de kaybederek geri dnmezdim," diye
yazmisti Ka. "Simdi iimde gene o dayanilmaz kayip ve terk edilmislik duygusu var, bu her
yerimi kanatiyor. Bendeki eksikligin bazan yalniz sen degil, btn dnya oldugunu
dsnyorum," diye yazmisti. Bunlari okuyordum, ama anliyor muydum?
Otel odasindaki mini bardan ikarip itigim viskilerden kaIayi iyice bulunca aksamin ge
saatinde ikip Melinda'yi arastirmak iin Kaiserstrasse'ye yrdm.
Byk, ok byk zeytin rengi hznl ve haIiIe sehla gzleri vardi. Teni beyaz, bacaklari
uzun, dudaklari Divan sairlerinin kiraza benzetecegi kk, ama etliydi. Yeterince nlyd:
World Sex Center'in yirmi drt saat aik video kasetler blmnde yirmi dakikalik bir
arastirmada zerinde adi olan alti kasetle karsilastim. Daha sonra Istanbul'a gtrp
seyrettigim bu Iilmlerden Melinda'nin, Ka'nin iine islemis olabilecek yanlarini hissettim.
Bacaklarinin dibine ktg erkek ne kadar irkin ve kaba olursa olsun, adam zevkten
inleyerek kendinden geerken Melinda'nin solgun yznde analara zg hakiki bir seIkat
iIadesi beliriyordu Giyimliyken (hirsli bir is kadini, kocasinin iktidarsizligindan sikyeti ev
kadini, apkin bir hostes) ne kadar kiskirticiysa iplakken o kadar kirilgandi. Daha sonra
Kars'a gidince hemen anlayacagim gibi, iri gzleri, iri saglam gvdesi, halinde tavrinda bir
sey Ipek'i ok andiriyordu.
Arkadasimin hayatinin son drt yilinda pek ok vaktini iste bu trden kasetler izleyerek
geirdigini sylememin yoksullara zg bir hayalperestlik ve menkibe dsknlgyle Ka'da
kusursuz ve aziz bir sair grmek isteyenlerde Ike uyandiracagini biliyorum World Sex
Center'da baska Melinda kasetleri bulmak iin hayaletler kadar yalniz erkekler arasinda
gezinirken dnyanin gariban erkeklerini birlestiren tek seyin, bir kseye ekilip sululuk
duygulariyla porno kaset seyretmek oldugunu dsndm. New York'ta 42. Sokak
sinemalarinda, FrankIurt'ta Kaiserstrasse'de ya da Beyoglu'nun arka sokaklarindaki
sinemalarda grdklerim, bu gariban erkeklerin utan, seIalet ve bir kaybolmusluk
duygusuyla Iilm seyrederken ve Iilm aralarinda seIil lobilerde birbirleriyle gzgze
gelmemeye alisirken btn milliyeti nyargilari ve antropolojik kuramlari sasirtacak kadar
birbirlerine benzediklerini kanitliyordu. Elimdeki kara plastik torbada Melinda kasetleriyle
World Sex Center'dan ikip bos sokaklara iri tanelerle yagan karin altinda otelime dndm.
Lobideki uydurma barda iki tane daha viski itim ve etkisini gstersin diye pencereden
disariya yagan kara bakarak bekledim. Odama ikmadan nce biraz kaIayi bulursam artik bu
aksam Melinda'ya, ya da Ka'nin deIterlerine takmam zannediyordum. Ama odaya girer
girmez deIterlerden birini gelisigzel kaptim, elbiselerimi ikarmadan kendimi yatagin
zerine attim ve okumaya basladim. drt sayIa sonra karsima iste su kar tanesi ikti.
30
Bir daha ne zaman bulusacagiz?
KISA SREN BIR MUTLULUK
Ka ile Ipek sevistikten sonra birbirlerine sarilarak bir sre hi kipirdamadan yattilar. Btn
dnya ylesine sessiz ve Ka da ylesine mutluydu ki bu ok uzun bir sreymis gibi geldi ona.
SirI bu yzden bir sabirsizliga kapildi ve yataktan Iirlayip pencereden disariya bakti. Daha
sonra o uzun sessizligin hayatinin en mutlu ni oldugunu dsnecek ve Ipek'in kollarindan
ikip bu essiz mutluluk nini neden bitirdigini soracakti kendine. Bir telas yznden diye
cevaplayacakti bu soruyu, sanki pencerenin te yaninda, kar iindeki sokakta bir sey olacakti
da ona yetismesi gerekiyordu.
Oysa pencerenin te yaninda yagan kardan baska hibir sey yoktu. Elektrikler hl kesikti
ama, alt katla, mutIakta yanan bir mumun isigi buzlu pencereden disariya siziyor, agir agir
inen kar tanelerini haIiI turuncumsu bir isikla aydinlatiyordu. Ka hayatinin en mutlu nini
Iazla mutluluga dayanamadigi iin kisa kestigini de dsnecekti sonralari. Ama ilk anda,
Ipek'in kollari arasinda yatarken o kadar mutlu oldugunu da bilmiyordu; bir huzur vardi
iinde, bu da o kadar dogal bir seydi ki, daha nceleri niye hayatini kahir ve telas arasi bir
duyguyla geirdigini unutmustu sanki. Bu huzur bir siir ncesi sessizlige de benziyordu ama
siir gelmeden nce dnyanin btn anlami iriliplak gzkr, bir cosku duyardi. Bu
mutluluk ninda iinde byle bir aydinlanma yoktu; daha basit ve ocuksu bir saIlik vardi:
Dnyanin anlamini kelimeleri yeni grenen bir ocuk gibi syleyiverecekti sanki.
gleden sonra ktphanede kar tanelerinin yapisi hakkinda okuduklari tek tek aklina geldi.
Ktphaneye kar hakkinda bir baska siir gelirse hazirlikli olmak iin gitmisti. Ama simdi siir
yoktu aklinda. Kar tanelerinin ansiklopediden okudugu ocuksu altigen yapisini kendisine kar
taneleri gibi teker teker gelen siirlerin ahengine benzetti. Siirlerin hepsinin daha derindeki bir
anlama isaret etmesi gerektigini o an dsnmst.
"Ne yapiyorsun orada?" dedi tam ayni anda Ipek.
"Kara bakiyorum, canim."
Kar tanelerinin geometrik yapisinda gzellikten te bir anlam buldugunu Ipek'in sezdigini
hissediyor, ama bunun olamayacagini da aklinin bir yaniyla biliyordu. Bir yandan Ipek Ka'nin
kendisinden baska bir seyle ilgilenmesinden huzursuz oluyordu. Ipek'e karsi kendini ok
istekli ve bu yzden Iazlasiyla silahsiz hissettigi iin Ka bundan memnun oldu ve sevismenin
kendisine biraz olsun g kazandirdigini anladi.
"Ne dsnyorsun?" diye sordu Ipek.
"Annemi," dedi Ka ve birden neden byle dedigini anlayamadi, nk yeni lmesine ragmen
aklinda annesi yoktu. Ama daha sonra o ni yeniden hatirlarken, Kars yolculugumda aklimda
hep annem vardi diye ekleyecekti.
"Annenin nesini?"
"Bir kis gecesi pencereden yagan kara bakarken salarimi oksayisini."
"ocukken mutlu muydun?"
"Insan mutluyken mutlu oldugunu bilmez. Yillar sonra, ocukken mutlu olduguma karar
verdim: Aslinda degildim. Ama sonraki yillardaki gibi mutsuz da degildim. Mutlu olmakla
ilgilenmezdim ocuklugumda."
"Ne zaman ilgilenmeye basladin?"
"Hibir zaman," diyebilmek isterdi Ka ama hem dogru degildi bu, hem de Iazla iddialiydi.
Gene de byle syleyerek Ipek'i etkilemek geti bir an iinden, ama simdi Ipek'ten bekledigi
etkilenmekten daha derin bir seydi.
"Mutsuzluktan hibir sey yapamaz olunca, mutlulugu dsnmeye basladim," dedi Ka. iyi mi
etmisti bunu sylemekle? Sessizlikle endiselendi. FrankIurt'taki yalnizligini ve yoksullugunu
anlatirsa Ipek'i oraya gelmeye nasil ikna edebilirdi? Kar tanelerini dagitiveren telasli bir
rzgr esti disarida, Ka yataktan ikarken kapildigi telasa kapildi, karnini agritan ask ve
bekleyis acisini simdi daha da siddetle hissetti. Az nce o kadar mutlu olmustu ki, simdi, bu
mutlulugu kaybedebilecegini dsnmek aklini basindan aliyordu. Bu da mutluluktan spheye
dsryordu onu. "Benimle FrankIurt'a gelecek misin?" diye sormak istiyordu Ipek'e, ama
istedigi cevabi vermez diye korkuyordu da.
Yataga dnd, arkadan btn gcyle Ipek'e sarildi, "Bir dkkn var arsida," dedi. "Peppino
di Capri'nin 'Roberta' adli ok eski bir parasini aliyordu. Nereden bulmuslar onu?"
"Kars'ta hl sehri terk edememis eski aileler vardir," dedi Ipek. "En sonunda anneyle baba da
lnce, ocuklar esyalari satip giderler ve sehrin bugnk Iakirligiyle hi uyusmayan tuhaI
seyler ikar piyasaya. Sonbaharda Istanbul'dan gelip bu eski esyalari ucuza kapatip giden bir
eskici vardi bir zamanlar. Artik o bile gelmiyor."
Ka az nceki essiz mutlulugu bir an yeniden buldugunu sandi, ama ayni duygu degildi bu
artik. O ni bir daha bulamama korkusu iinde birden hizla byd, her seyi nne katip
srkleyen bir telasa dnst: FrankIurt'a gelmeye Ipek'i asla ikna edemeyecegini korkuyla
sezdi.
"Hadi canim, kalkayim artik ben," dedi Ipek.
"Canim" demesi, kalkarken dnp onu tatlilikla pmesi bile Ka'yi yatistirmadi.
"Bir daha ne zaman bulusacagiz?"
"Babami merak ediyorum. Polis onlari izlemis olabilir."
"Ben de merak ediyorum onlari..." dedi Ka. "Ama bundan sonra ne zaman bulusacagimizi
simdi bilmek istiyorum."
"Babam oteldeyken bu odaya gelemem."
"Ama artik hibir sey ayni degil," dedi Ka. Karanlikta hnerle ve sessizce giyinen Ipek iin
her seyin ayni olabilecegini bir an korkuyla dsnd. "Baska bir otele geeyim ben, hemen
oraya gelirsin," dedi. Kahredici bir sessizlik oldu. Kiskanlik ve aresizlikten beslenen bir
telas. Ka'yi ekip iine aldi. Ipek'in baska bir sevgilisi daha oldugunu dsnd. Aklinin bir
yani bunun tecrbesiz bir sigin siradan bir kiskanligi oldugunu hatirlatiyordu, ama iindeki
daha gl bir duygu da Ipek'e btn gcyle sarilmasi, onunla arasindaki olasi engellere
hemen saldirmasi gerektigini sylyordu. Ipek'e daha Iazla ve hizla yaklasmak iin alelacele
yapacagi, syleyecegi seylerin kendini zor duruma dsrecegini sezdigi iin kararsizlikla
sessiz kaldi.
31
Biz aptal degiliz, Iakiriz biz yalnizca
ASYA OTELI'NDEKI GIZLI TOPLANTI
Turgut Bey ile KadiIe'yi, Asya Oteli'ndeki gizli toplantiya gtrecek at arabasina Zahide'nin
son anda yetistirdigi ve pencereden bakarak Ipek'i bekleyen Ka'nin ne oldugunu karanlikta
ikaramadigi sey bir iIt eski yn eldivendi. Turgut Bey toplantiya ne giyecegine karar
vermek iin gretmenlik yillarindan kalma biri siyah biri kursuni iki ceketini, Cumhuriyet
Bayrami trenlerinde ve teItis gnlerinde yanina aldigi Itr sapkasini, yillardir yalnizca
Zahide'nin oglunun oyun olsun diye taktigi kareli kravatini yataginin zerine sermis,
elbiselerine ve dolaplarinin iine uzun uzun bakmisti. Babasinin baloda ne giyecegine karar
veremeyen hlyali bir kadin gibi kararsizlik geirdigini grnce, KadiIe giyeceklerini tek tek
kendi semis, gmlegini kendi eliyle dgmeleyip ceketini, paltosunu giydirmis, kpek
derisinden beyaz eldivenlerini son anda babasinin kk ellerine zorlanarak geirmisti. Bu
sirada Turgut Bey eski yn eldivenlerini hatirlayip, "bulun" diye tutturmus, Ipek ile KadiIe
dolaplara, sandiklarin diplerine bakip btn evi telasla aramislar, bulduktan sonra da
eldivenlerdeki gve yeniklerini grnce onlari bir yana atmislardi. At arabasinda Turgut Bey
"Onlarsiz gitmem" diye tutturmus, yillar nce solculuk ettigi iin hapisteyken rahmetli
karisinin bu eldivenleri rp getirdigini anlatmisti. Babasini ondan daha iyi taniyan KadiIe bu
istekte hatiralara bagliliktan ok korku oldugunu sezmisti hemen. Eldivenler geldikten sonra
at arabasi kar altinda ilerlerken KadiIe babasinin hapisane hatiralarini (karisindan gelen
mektuplara gzyasi dkmesi, kendi kendine Fransizca grenmesi kis geceleri ellerine bu
eldivenleri giyip uyumasi) sanki ilk deIa isitiyormus gibi gzlerini aarak dinleyip "Siz ok
cesur bir insansiniz babacigim!" dedi. Bu sz kizlarindan her isittiginde (son yillarda az
isitiyordu) oldugu gibi Turgut Bey'in gzleri nemlendi ve kizina sarilip bir rpertiyle pt
onu. At arabasinin yeni girdigi sokaklarda elektrik kasilmemisti.
Arabadan indikten sonra "Buralarda ne dkknlar ailmis," dedi Turgut Bey. "Dur su
vitrinlere bir bakalim." KadiIe babasinin ayaklarinin geri geri gittigini anladigi iin Iazla
zorlamadi onu. Turgut Bey bir ayhanede ihlamur imek istedigini, peslerinde bir haIiye varsa
bylece onu da zorda birakacaklarini syleyince bir ayhaneye girip televizyondaki
kovalamaca sahnesine bakarak sessizce oturdular. ikista Turgut Bey'in eski berberiyle
karsilasinca, gene girip oturdular. "Acaba ge mi kaldik, ayip mi olacak, hi mi gitmesek?"
dedi Turgut Bey sisman berberi dinler gibi yaparken kizina Iisildayarak. KadiIe koluna
girince de arka avluya degil, bir kirtasiyeci dkknina girip, uzun uzun bir lacivert tkenmez
seti. Ersin Elektrik ve Tesisat Malzemeleri'nin arka kapisindan i avluya ikip, Asya
Oteli'nin karanlik arka kapisina yneldiklerinde KadiIe babasinin benzinin attigini grd.
Otelin arka girisi sessizdi, baba kiz birbirlerine iyice sokulup beklediler. Kimse yoktu
peslerinde. Birka adim sonra ierisi o kadar karanliklasti ki KadiIe lobiye ikan merdivenleri
el yordamiyla bulabildi ancak. "Kolumdan ikma," dedi Turgut Bey. Yksek pencereleri kalin
perdelerle kapatilmis lobi yari karanlikti. Resepsiyonda yanan solgun ve kirli bir lambadan
szlen l isik tirassiz ve hirpani bir katibin yzn zar zor aydinlatiyordu. Salonda gezinen,
merdivenlerden inen biriki kisiyi karanlikta ancak Iark ettiler. ogu ya sivil polisti bu
glgelerin, ya da hayvan ve odun kaakiligi, sinirdan kaak isi getirme gibi "gizli" islerin
adamlariydilar. Seksen yil nce zengin Rus tccarlarinin, daha sonralari Rusya ile ticaret iin
Istanbul'dan gelen Trklerin ve Ermenistan zerinden Sovyetler Birligi'ne sinirdan casus
sokan aristokrat kkenli ve iIt taraIli Ingiliz ajanlarinin kaldigi otelde simdi bavul ticareti ve
orospuluk iin Grcistan ve Ukrayna'dan gelen kadinlar kaliyordu. Kars'in kylerinden gelip
bu kadinlara nce oda aan, sonra bu odalarda onlarla bir esit yarim evlilik hayali yasayan
erkekler, aksamlari son minibslerle kylerine dnnce kadinlar odalarindan ikip otelin
karanlik barinda ayla konyak ierlerdi. Bir zamanlar kirmizi halilarla kapli ahsap
merdivenleri ikarlarken bu sarisin ve yorgun kadinlardan biriyle karsilastilar ve Turgut Bey
"Ismet Pasa'nin Lozan'da kaldigi Grand Hotel de byle kozmopolitmis," diye Iisildadi kizina,
cebinden kalemini ikardi. "Ben de Pasa'nin Lozan'da yaptigi gibi yepyeni bir kalemle
bildiriye imzami atacagim," dedi. KadiIe babasinin merdiven aralarinda dinlenmek iin mi,
gecikmek iin mi uzun uzun durdugunu ikaramiyordu. 307 numarali odanin kapisinda
"Hemen imzalar ikariz," dedi Turgut Bey.
Ierisi yle kalabalikti ki, ilk anda KadiIe yanlis bir odaya girdiklerini dsnd. Pencerenin
kenarinda Lacivert'in iki gen Islamci militanla surat asarak oturdugunu grnce babasini o
yana ekip oturttu. Tepede yanan iplak bir ampulle bir sehpanin zerindeki balik seklindeki
lambaya ragmen oda iyi aydinlanmamisti. Kuyrugu zerinde dimdik dururken ailmis agziyla
bir ampul tutan bu bakalit baligin gznde bir devlet mikroIonu gizliydi.
Fazil da odadaydi; KadiIe'yi grr grmez ayaga kalkmis, ama Turgut Bey'e saygidan ayaga
kalkan tekilerle birlikte hemen yerine oturmamis, bir sre bylenmis gibi hayran hayran
bakmisti. Odadaki birka kisi onun bir sey syleyecegini sanmisti, ama KadiIe Iark etmemisti
bile onu. Dikkati ilk anda Lacivert ile babasi arasinda beliren gerilimdeydi.
Lacivert, FrankIurter Rundschau'da yayimlanacak bildiriyi Krt milliyetisi siIatiyla
imzalayacak kisinin bir ateist olmasinin Batililari etkileyecegine ikna olmustu. Ama zorlukla
ikna edilen soluk yzl irice delikanli bildiriye konulacak iIade konusunda dernek
arkadaslariyla Iikir ayriligina dsmst. Simdi birlikte, gergin bir sekilde oturmus sz
siralarini bekliyorlardi. Dagdaki Krt gerillalara hayranlik duyan issiz, gsz ve Ikeli Krt
genlerinin toplandigi, merkezi yelerden birinin evi olan bu dernekler ikide bir kapatildigi,
yneticileri srekli tutuklanip, dvlp, iskence grdg iin bu genleri darbeden sonra
bulmak zor olmustu. Bir baska sorun da dagdaki savasilarin bu genleri sehrin sicak
odalarinda keyiI atmakla, Trkiye Cumhuriyeti Devleti'yle uzlasmakla sulamalariydi.
Dernegin artik daglara yeterince gerilla adayi ikaramadigi yolundaki bu sulamalar, hl
hapise dsmemis birka yesinin maneviyatini iyice bozmustu.
Toplantiya, bir nceki kusaktan, otuz yaslarinda iki de "sosyalist" katilmisti. Alman basinina
verilecek bir bildiri oldugunu vnmek ve biraz da akil danismak iin konuyu aan dernekli
Krt genlerden grenmislerdi. Eli silahli sosyalistler Kars'ta artik eskisi gibi gl
olmadiklari, yol kesmek, polis ldrmek, bombali paket birakmak gibi eylemleri ancak Krt
gerillalarin izni ve yardimiyla yapabildikleri iin erken yaslanmakta olan bu militanlarda bir
eziklik vardi. Avrupa'da hl pek ok Marksist oldugunu syleyip toplantiya agrilmadan
gelmislerdi. Duvar dibinde, cani ok sikiliyormus pozunda oturan eski sosyalistin yanindaki
temiz yzl, rahat grnsl arkadasi toplantinin ayrintilarini devlete bildirecegi iin de
ayrica bir heyecan duyuyordu. Kt niyetten degil, rgtlerin polis taraIindan lzumsuz yere
hirpalanmasina engel olmak iin yapardi bu isi. Kmsedigi, zaten ogunu sonradan gereksiz
buldugu eylemleri devlete biraz sikilarak ihbar eder, te yandan da yreginin isyaniyla bu
eylemde yer almaktan gurur duyar, kursunlama, adani kairip dvme, bombalama, ldrme
vakalarini bu gururla herkese anlatirdi.
Polisin odayi dinlediginden, en azindan kalabalik iine birka muhbir yerlestirdiginden herkes
o kadar emindi ki, basta kimse konusmadi. Konusanlar da pencereden disari bakip karin hl
yagmakta oldugunu sylyor, ya da "sigaralarinizi yerde sndrmeyin" diye birbirlerini
uyariyorlardi. Krt genlerinden birinin odada hi dikkat ekmeyen teyzesinin ayaga kalkip
oglunun nasil kayboldugunu (bir aksam kapiyi alip, alip gtrmslerdi) anlatmaya
baslamasina kadar sessizlik srd. Turgut Bey kayip yarim kulak dinledigi bu hikyesinden
huzursuz oldu. Krt delikanlilarin gece yarisi kairilip ldrlmesini ok igren buldugu gibi,
onun "masum" oldugunun sylenmesine de bir igdyle ierliyordu. KadiIe babasinin elini
tutarken Lacivert'in bezgin ve alayci yzn okumaya alisti. Lacivert bir tuzaga
dsrldgn dsnyor, ama ikarsa herkesin aleyhine konusacagindan endiselenerek
istemeye istemeye oturuyordu. Daha sonra: 1. Fazil'in yaninda oturan ve aylar sonra egitim
enstits mdrnn ldrlmesiyle ilgili oldugu kanitlanan "Islamci" delikanli bu cinayeti
bir devlet ajaninin isledigini kanitlamaya giristi. 2. Devrimciler hapisanedeki arkadaslarinin
alik grevine iliskin uzun uzun bilgi verdiler. 3. Dernekli Krt genci FrankIurter
Rundschau da yayimlanmazsa imzamizi ekiyoruz tehdidiyle Krt kltr ve edebiyatinin
dnya tarihi ierisindeki yerine iliskin uzunca bir metni dikkatle ve kizararak okudular.
Kayip annesi dilekesini kabul edecek "Alman gazeteci"nin nerede oldugunu sorunca KadiIe
ayaga kalkti ve Ka'nin Kars'ta oldugunu ve bildirinin "taraIsizligina" glge dsrmemek iin
toplantiya gelmedigini yatistirici bir sesle anlatti. Odadakiler bir siyasal toplantida bir kadinin
ayaga kalkip byle gvenle konusmasina alisik degillerdi; bir anda herkes saygi duydu ona.
Kayip annesi KadiIe'ye sarilip agladi. KadiIe de Almanya'daki gazetede yayimlanmasi iin
her seyi yapacagina sz verip ondan oglunun adi yazili bir kgit aldi.
Iyi niyetle muhbirlik eden solcu militan, bir deIter kgidina el yazisiyla yazdigi bildirinin ilk
taslagini bu sirada ikarip, tuhaI bir sekilde poz yaparak okudu.
Taslagin basligi "Kars'ta Olanlar Konusunda Avrupa Kamuoyuna Duyuru" idi. Bir an
herkesin hosuna gitti bu. O sirada hissettiklerini Fazil daha sonra Ka'ya "Kendi kk
sehrimin bir gn dnya tarihine katilabilecegini ilk deIa hissettim!" diye glmseyerek
anlatacak, bu da Ka'nin "Btn insanlik ve Yildizlar" adli siirine girecekti. Lacivert'in de
igdsel olarak hemen karsi iktigi sey buydu: "Avrupa'ya seslenmiyoruz," diye aikladi,
"btn insanliga sesleniyoruz. Bildirimizi Kars'ta veya Istanbul'da degil de FrankIurt'ta
yayimlatabilmemiz sasirtmasin arkadaslarimizi. Avrupa kamuoyu bizim dostumuz degil,
dsmanimizdir. Biz onlara dsman oldugumuz iin degil, onlar igdsel olarak bizi
kmsedikleri iin."
Bildiri taslagini yazan solcu bizleri btn insanligin degil, Avrupali burjuvalarin
kmsedigini syledi. Yoksullar, isiler bizim kardeslerimizdi, ama tecrbeli arkadasi dahil
kimse ona inanmadi.
"Avrupa'da kimse bizim gibi yoksul degil," dedi Krt gencinden biri.
"Oglum siz hi Avrupa'ya gittiniz mi?" diye sordu Turgut Hey.
"Henz ben Iirsat bulamadim, ama enistem Almanya'da isi."
HaIiIe glsld buna. Turgut Bey sandalyesinde dogruldu. "Benim iin ok sey iIade
etmesine ragmen ben de hi gitmedim Avrupa'ya," dedi. "Gln degil bu. Aramizda
Avrupa'ya gitmis olanlar ltIen elini kaldirsin." Almanya'da yillarca bulunmus Lacivert dahil
hi kimse elini kaldirmadi.
"Ama hepimiz de Avrupa'nin ne anlama geldigini biliyoruz," diye devam etti Turgut Bey.
"Avrupa bizim insanlik iindeki gelecegimizdir. Bu yzden beyeIendi Lacivert'i isaret etti
Avrupa yerine btn insanlik diyorsa, bildirimizin basligini yle degistirebiliriz."
"Avrupa benim gelecegim degil," dedi Lacivert glmseyerek. "Yasadigim srece onlari taklit
etmeyi, onlara benzemedigim iin kendimi asagilamayi hi dsnmyorum."
"Bu lkede yalnizca Islamcilarin degil, cumhuriyetilerin de milli onuru var..." dedi Turgut
Bey. "Avrupa yerine insanlik yazilirsa ne oluyor?"
"Kars'ta Olanlar Konusunda Insanliga Duyuru!" diye okudu metnin yazari. "Fazla iddiali
oluyor."
Turgut Bey'in nerisi zerine "insanlik" yerine "Bati" denmesi dsnld, ama buna da
Lacivert'in yanindaki genlerden sivilceli yzl olani karsi ikti. Krt genlerden cirlak sesli
olaninin nerisiyle yalnizca "bir duyuru" iIadesinin kullanilmasi zerine anlastilar.
Bildiri taslagi, byle durumlarda oldugunun tersine, kisacikti. Kars'ta yapilmak zere olan
seimleri tam Islamci ve Krt adaylarin kazanacagi aika ortaya ikmisken bir asker
darbenin "sahnelendiginin" anlatildigi ilk cmlelere kimse sesini ikarmamisti ki, Turgut Bey
karsi ikti: Kars'ta Avrupalilarin kamuoyu yoklamasi dedikleri seyin zerresinin olmadigini,
semenin seimden bir gece nce, hatta sabah sandiga giderken sudan bir nedenle Iikrini
degistirip aklindakinin tam tersi bir partiye oy atmasinin burada siradan bir sey oldugunu, bu
yzden kimsenin seimleri Iilanca adayin kazanacagini syleyemeyecegini anlatti.
Bildiri taslagini hazirlayan solcu muhbir militan cevap verdi ona: "Darbenin seimden nce
ve seim sonularina karsi yapildigini herkes biliyor."
"Bir tiyatro takimi en sonunda bunlar," dedi Turgut Bey. "Kar yollari kestigi iin bu kadar
basarili oldular. Birka gn iinde her sey normale dner."
"Darbeye karsi degilseniz niye buraya geldiniz?" dedi bir baska gen.
Lacivert'in yaninda oturan pancar gibi kipkirmizi yzl bu saygisizin szn Turgut Bey'in
isitip isitmedigi anlasilamadi. Ayni anda KadiIe ayaga kalkti (konusurken bir tek o ayaga
kalkiyordu ve kendi dahil kimse bunun tuhaIliginin Iarkinda degildi), babasinin siyasi
Iikirlerinden tr yillarca hapis yattigini ve devlet zulmne her zaman karsi oldugunu
syledi gzleri Ikeyle parlayarak.
Babasi hemen paltosundan ekip oturttu onu. "Sorunuza cevabimdir," dedi. "Ben bu
toplantiya Avrupalilara Trkiye'de de demokrat ve sagduyulu insanlar oldugunu kanitlamak
iin geldim."
"Byk bir Alman gazetesi bana iki satir yer asaydi ben ilk bunu kanitlamaya alismazdim
hi," dedi kirmizi yzl alayci bir sesle, baska seyler de syleyecekti galiba, ama Lacivert
kolundan tutup uyardi onu.
Bu kadari Turgut Bey'i bu toplantiya geldigine pisman etmeye yetti. Buraya geerken
ugradigina hemen inandirdi kendini. KaIasi bambaska seylerle mesgul birinin havasiyla ayaga
kalkip kapiya dogru bir iki adim atmisti ki gz disarida Karabag Caddesi'ne yagan kara
takildi ve pencereye yrd. KadiIe de sanki o destek olmazsa babasi hi yryemezmis gibi
koluna girdi. Baba kiz kar altindaki sokaktan geen bir at arabasina, dertlerini unutmak
isteyen mahsun ocuklar gibi uzun uzun baktilar.
Dernekli Krt gencinden cirlak sesli olani da merakini yenemeyip pencereye sokuldu, baba
kizla birlikte asagiya, sokaga bakmaya basladi. Odadaki kalabalik da yari saygili, yari endiseli
bir havayla onlari izliyor, bir baskin korkusu, bir huzursuzluk hissediliyordu. TaraIlar bu telas
iinde bildirinin geri kalani zerinde ok kisa srede uzlasmaya vardilar.
Bildiride askeri darbeyi bir avu maceracinin yaptigini belirten bir iIade vardi. Lacivert buna
itiraz etti. Yerine nerilen daha kapsamli tanimlar da Batililara sanki btn Trkiye'de asker
darbe yapilmis izlenimi verecek diye spheyle karsilandi. Bylece "Ankara'nin destekledigi
yerel darbe," iIadesinde anlasildi. Darbe gecesi vurulan, tek tek evlerinden alinip ldrlen
Krtlere ve imam hatip liseli grencilere yapilan zulm ve iskenceye de kisaca yer verildi.
"Halka topyekn bir saldiri" iIadesi "halka, maneviyatina ve dinine bir saldiri" seklini aldi.
Son cmlede yapilan degisiklikle artik yalniz Bati kamuoyu degil, btn dnya Trkiye
Cumhuriyeti Devleti'ni protesto etmeye agriliyordu. Turgut Bey bu iIade okunurken bir an
gzgze geldigi Lacivert'in mutlu oldugunu hissetti. Burada oldugu iin bir pismanlik geti
iinden.
"Kimsenin bir itirazi kalmadiysa ltIen hemen imzalayalim," dedi Lacivert. "nk bu
toplanti her an basilabilir." Oklarla dzeltme balonlari ve karalamalarla arap saina dnms
bildirinin altina bir an nce imzasini atip sivismak iin odanin ortasinda herkes birbirine girdi.
Birka kisi islerini bitirmis ikiyordu ki KadiIe bagirdi.
"Durun, babam bir sey syleyecek!"
Bu, telasi daha da arttirdi. Lacivert kirmizi yzl genci kapiya yollayip ikisi tutturdu. "Kimse
disari ikmasin," dedi. "Simdi Turgut Bey'in itirazini dinleyelim."
"Bir itirazim yok," dedi Turgut Bey. "Ama imzami atmadan nce bir sey istiyorum bu
delikanlidan." Bir n dsnd. "Yalniz ondan degil, buradaki herkesten istiyorum bunu." Az
nce kendisiyle tartisan, simdi de kimse kamasin diye kapiyi tutan kirmizi yzl genci isaret
etti. "nce bu delikanli, sonra hepiniz simdi soracagim soruya cevap vermezseniz bildiriyi
imzalamayacagim." Ne kadar kararli oldugunu anladi mi diye Lacivert'e dnd.
"Sorun ltIen sorunuzu," dedi Lacivert. "Cevap vermek elimizdeyse memnuniyetle
cevaplariz."
"Demin gldnz bana. Simdi hepiniz syleyin: Byk bir Alman gazetesi size iki satir yer
asa Batililara ne derdiniz? nce o sylesin.
Kirmizi yzl delikanli gl kuvvetli ve her konuda iddialiydi ama byle bir soruya hazir
degildi. Kapinin kulpuna daha da sarilirken bakislariyla Lacivert'ten yardim diledi.
"Iki satircik da olsa iinden gelen seyi hemen syle de gidelim," dedi Lacivert zoraki
glmseyerek. "Yoksa polis basacak burayi."
Kirmizi yzl gencin bakislari ok nemli bir sinavda cevabini ok iyi bildigi bir soruyu
hatirlamaya alisir gibi uzaklara bir gidip bir geliyordu.
"Ilk ben syleyeyim o zaman," dedi Lacivert. "Avrupali eIendiler bana viz geliyor... Bana
glge etmesinler yeter derdim mesela... Ama zaten glgeleri altinda yasiyoruz."
"Yardim etmeyin ona, kendi kalbinden geleni syleyecek," dedi Turgut Bey. "Siz en son
sylersiniz. " Kararsizlikla kivranan kirmizi yzl delikanliya glmsedi. "Karar vermek
zordur. Yaman bir meseledir nk bu. Kapi esiginde dikilerek zlmez."
"Bahane, bahane!" dedi arkalardan biri. "Bildiriyi imzalamak istemiyor."
Herkes kendi dsncelerine ekildi. Birka kisi pencereye gidip kar altindaki Karabag
Caddesi'nden geen bir at arabasina dalgin dalgin bakti. Bu "byl sessizlik" nini daha
sonra Fazil Ka'ya anlatirken "Sanki o an hepimiz her zamankinden daha da kardes olmustuk,"
diyecekti. Sessizligi yukarilardan, karanligin iinden geen bir uagin grlts kesti ilk.
Herkes bir an dikkatle uagi dinlerken "Bu bugn geen ikinci uak," diye Iisildadi Lacivert.
"Ben ikiyorum!" diye Bagirdi biri.
Kimsenin dikkat etmedigi otuz yaslarinda, soluk yzl, soluk ceketli bir adamdi bu. Odadaki
is g sahibi kisiden biriydi. Sigorta hastanesinde asiydi ve ikide bir saatine bakiyordu.
Ieriye kayip aileleriyle birlikte girmisti. Daha sonra anlatilanlara gre, siyasete merakli
agabeyi bir gece karakola iIadesi alinmak iin gtrlms, bir daha da geri gelmemisti.
Sylentilere gre kayip agabeyinin gzel karisiyla evlenebilmek iin devletten bir "l"
kagidi almak istemisti bu adam. Bu amala agabeyinin kairilmasindan bir yil sonra
basvurdugu emniyet, gizli istihbarat servisleri, savcilik ve askeri garnizondan kovulmus, bir
intikam isteginden ok, konuyu bir tek onlarla konusabildigi iin son iki aydir kayip ailelerine
katilmisti.
"Arkamdan korkak diyeceksiniz. Korkak sizsiniz. Korkak sizin Avrupalilariniz. Onlara yle
dedigimi yazin." Kapiyi vurup ikti.
Hans Hansen Bey'in kim oldugu bu sirada soruldu. KadiIe'nin korktugunun tersine Lacivert
bu seIer son derece nazik bir dille onun Trkiye'nin "problemleriyle" itenlikle ilgilenen, iyi
niyetli bir Alman gazeteci oldugunu syledi.
"Alman'in asil iyi niyetlisinden korkacaksin!" dedi arkadan biri.
Pencerenin kenarinda dikilen kara ceketli bir adam bildiriden baska zel demelerin de
yayimlanip yayimlanmayacagini sordu. KadiIe bunun mmkn oldugunu syledi.
"Arkadaslar, sz almak iin korkak ilkokul ocuklari gibi birbirimizi beklemeyelim," dedi
biri.
"Liseye gidiyorum," diye sze basladi dernekli diger Krt genci. "Bu syleyeceklerimi daha
nceden de dsnmstm."
"Bir gn bir Alman gazetesine deme vereceginizi mi dsn mstnz?"
"Evet, aynen yle," dedi delikanli son derece makul bir sesle, ama ok tutkulu bir hali de
vardi. "Bir gn nme bir Iirsat gelecegini ve dnyaya Iikrimi syleyecegimi hepiniz gibi ben
de gizli gizli dsnmstm."
"Ben hi dsnmyorum byle seyleri..."
"ok basit benim syleyecegim," dedi tutkulu gen. "Bunu yazsin FrankIurt gazetesi: Biz
aptal degiliz! Fakiriz biz yalnizca! Bu ayrimin yapilmasini istemek hakkimiz."
"EstagIurullah."
"Biz dediginiz kim oluyor eIendim," diye soruldu arkadan. "Trkler mi, Krtler mi, Azeriler
mi, erkezlcr mi, Karslilar mi?.. Kim?"
"nk insanoglunun en byk yanilgisi," diye devam etti dernekli tutkulu gen, "binlerce
yillik en byk aldatmaca budur: Fakir olmak ile aptal olmak hep birbirine karistirilmistir."
"Aptal olmak nedir, bunu da aiklasin."
"Geri insanligin sereIli tarihinde bu utan verici akil karisikligini Iark edip Iakirlerin de bir
bilgisi, bir insanligi, bir zeksi bir kalbi oldugunu syleyen din adamlari, ahlakli kisiler, hep
olmustur Hans Hansen Bey Iakir bir adam grrse acir ona. Bu yoksulun Iirsatlarini bosa
harcamis bir aptal oldugunu, iradesiz bir sarhos oldugunu dsnmez hemen belki."
"Hansen Bey'i bilmem ama bir yoksul grnce herkes byle dsnyor artik."
"LtIen dinleyin," dedi tutkulu Krt genci. "Fazla konusmayacagim. Tek tek yoksullara belki
acinir ama bir millet Iakir olunca btn dnya hemen o milletin aptal, kaIasiz oldugunu,
tembel pis ve beceriksiz bir millet oldugunu dsnr ilk. Onlara acinacagina, glnr.
Kltrleri, treleri, adetleri gln bulunur. Daha sonra bazan bu dsncelerinden utanirlar da
glmeyi birakip o milletten gmen isiler yerleri siliyor en berbat islerde, alisiyorsa isyan
etmesinler diye onlarin kltrlerini ilgin buluyormus. hatta esitmisler gibi bile davranirlar."
"Hangi milletten sz ediyorsa sylesin artik."
"Sunu da ben ekleyeyim," diye araya girdi teki Krt genci. "Birbirlerini ldren, katleden,
zulm edenlere insanoglu ne yazik ki glemiyor bile artik. Almanya'daki enistemin geen yaz
Kars'a gelince anlattiklarindan anladim bunu. Artik dnyanin zalim milletlere tahamml
yok."
"Yani Batililar adina bizi tehdit mi ediyorsunuz?"
"Bylece," diye devam etti tutkulu Krt genci, "bir Batili, Iakir bir milletten birine rastladi mi
nce o kisiye karsi igdsel olarak bir kmseme duyar. Aptal bir milletin mensubu oldugu
iin bu adam bu kadar Iakirdir, diye dsnr hemen. Byk ihtimal bu adamin kaIasinin ii de
btn milletini Iakir ve zavalli dsren ayni samaliklar ve aptalliklarla doludur, diye dusnr
Batili."
"Haksiz da sayilmaz hani..."
"Sen de o kendini begenmis yazar gibi bizleri aptal buluyorsan aik konus. O Allahsiz ateist
hi olmazsa lp Cehennem'e gitmeden nce, televizyonda canli yayina ikip btn Trk
milletini aptal buldugunu hepimizin gzlerinin iine bakarak cesaretle syleyebilmisti."
"AIedersiniz ama canli yayina ikan kisi televizyonda kendisini seyredenlerin gzlerinin iini
gremez."
"BeyeIendi 'grd' demedi, 'bakiyordu' dedi," dedi KadiIe.
"LtIen arkadaslar, aik oturumdaymisiz gibi birbirimizle karsilikli tartismayalim," dedi not
tutan solcu katilimci. "Ayrica yavas konusalim."
"Szn ettigi hangi millettir merte sylemedike ben susmayacagim. Bir Alman gazetesine
bizleri asagilayan bir deme verilmesinin vatan hainligi oldugunu bilelim."
"Vatan haini degilim. Ben de sizinle ayni Iikirdeyim," diyerek ayaga kalkti tutkulu Krt
genci. "Bu yzden bir gn Iirsat olsa, bana vize verseler bile Almanya'ya gitmeyecegimin
yazilmasini istiyorum."
"Kimse vermez senin gibi issiz gsze Avrupa vizesi."
"Vizeden evvel devlet ona pasaport vermez."
"Evet. vermezler," dedi tutkulu gen alakgnlllkle. "Gene de verseler ve ben de gitsem
ve sokakta karsilasacagim ilk Batili adam da iyi biri iksa ve beni asagilamasa bile, bu seIer
ben sirI Batili oldugu iin bu adamin beni kmsedigini zannedip huzursuz olacagim
Almanya'da Trkiye'den gelenler her hallerinden belli oluyormus nk... O zaman
asagilanmamak iin yapilacak tek sey, bir an nce onlara onlar gibi dsndgn kanitlamak.
Bu da hem imknsiz, hem daha da gurur kirici bir sey."
"Oglum, sznn basi ktyd, ama sonunu iyi getirdin," dedi ihtiyar Azeri gazeteci. "Gene
de Alman gazetesine yazdirmayalim bunu, bizimle alay ederler..." Bir an sustu, sonra
kurnazca soruverdi: "Szn ettiginiz millet hangisidir?'
Dernekli delikanli hi cevap vermeden yerine oturunca, ''Korkuyor!" diye seslendi ihtiyar
gazetecinin yaninda oturan oglu.
"Korkmakta hakli," "O sizin gibi devlet hesabina alismiyor," diye cevap yetistirdiler ama ne
ihtiyar gazeteci, ne de oglu bundan alindi. Hep bir agizdan konusmak, arada yapilan sakalar,
takilmalar odadakileri bir oyun ve eglence havasiyla birbirine baglamisti. Daha sonra olup
bitenleri Fazil'dan dinleyen Ka, deIterine bu tr siyasal toplantilarin saatlerce srebilecegini,
bunun iin tek sartin sigara ien atik kasli ve biyikli erkekler kalabaliginin eglendigini hi
Iark etmeden eglenmesi oldugunu yazmisti.
"Bizler Avrupali olamayiz!" dedi bir baska Islamci gen magrur bir havayla. "Bizi zorla
onlarin kalibina sokmaya alisanlar, tankla ve tIekle canimizi yaka yaka sonunda bu isi
yapabilirler belki. Ama ruhumuzu asla degistiremezler."
"Vcuduma sahip olabilirsiniz ama ruhuma asla," diyerek Trk Iilmlerinden ikan bir sesle
alay etti Krt genlerinden biri.
Herkes gld buna. Sz alan delikanli da hosgrl bir sekilde bu glsmeye katildi.
"Ben de bir sey syleyecegim," diye atildi Lacivert'in yaninda oturan genlerden biri. "Her ne
kadar arkadaslarimiz Bati taklitisi onursuzlar gibi konusmuyorlarsa da gene de burada
Avrupali olmadigimiz iin bir zr dileme, bir kusura bakmayin havasi var." Not alan deri
ceketli adama dnd. "Bu ncekileri yazma canim ltIen!" dedi nazik bir kabadayi edasiyla.
"Simdi yaz: Ben Avrupali olmayan yanimla onur duyuyorum. Avrupalinin ocuksu, zalim ve
ilkel buldugu her seyimle gururlaniyorum. Onlar gzelse ben irkin olacagim, onlar akilliysa
ben aptal olacagim, onlar akilliysa ben aptal olacagim,onlar modernse ben saI kalacagim."
Hi de onay verilmedi bu szlere. Odada sylenen her sze bir sakayla karsilik verildigi iin
glmsendi biraz. Birisi de "Zaten aptalsin!" diye araya bir laI sokusturdu, ama tam bu sirada
iki solcudan yasli olani ile kara ceketli adam yogun bir ksrk buhranina yakalandiklari iin
bunu kimin dedigi anlasilamadi.
Kapiyi tutan kirmizi yzl delikanli bu sirada atilarak bir siir okumaya hasladi: "Avrupa, ah
Avrupa / Dur bakalim orada / Kendimizle ryada / Uymayalim seytana.," diye basliyordu siir.
Devamini ksrkler, atilan laIlar ve kahkahalar yznden Fazil zar zor isitmisti. Ama gene
de siirin kendisinden degil, ona ynelik itirazlardan hatirladiklarini Ka'ya nakletmis, bu
ayrintilardan hem Avrupa'ya verilecek iki satirlik cevaplarin yazildigi kgida, hem de
Ka'nin az sonra yazacagi "Btn Insanlik ve Yildizlar" adli siirine gemisti.
1 "Korkmayalim oradan, korkulacak bir sey yok orada." diye bagirmisti orta yasa yaklasan
eski solcu militan.
2 Ikide bir "Hangi milleti kastediyorsunuz," diye soran Azeri kkenli ihtiyar gazeteci
"Trklgmzden ve dinimizden vazgemeyelim," dedikten sonra Hali seIerlerinin, Yahudi
katliaminin, Amerika'da ldrlen Kizilderililerin, Cezayir'de Fransizlarin katlettigi
Mslmanlarin uzun bir dkmn yaparken kalabaligin iindeki bozguncu, "Kars'taki ve
btn Anadolu'daki milyonlarca Ermeni'nin nerede oldugunu" sinsice sormus, not tutan
muhbir ona acidigindan kim oldugunu kgida yazmamisti
3 "Bu kadar uzun ve sama bir siiri kimse hakkiyla evirmez ve Bay Hans Hansen de
gazetesinde yayimlamaz," dedi biri. Bu da odadaki sairlerin ( taneydiler). Trk sairinin
dnyadaki bahtsiz yalnizligindan yakinmalari iin bir vesile oldu.
Kirmizi yzl delikanli samaligi ve ilkelligi konusunda herkesin anlastigi siirini ter iinde
bitirince birka kisi alayci bir sekilde alkisladi. Alman gazetesinde yayimlanirsa bu siirin
"bizimle" daha da ok alay edilmesine yarayacagi syleniyordu ki, enistesi Almanya'da olan
Krt genci sikyet etti.
"Onlar siir yazar, sarki sylerlerse btn insanlik adina konusurlar. Onlar insandir, biz ise
Mslmaniz yalnizca. Biz yapsak etnik siir olur."
"Benim mesajim sudur. Yazin," dedi kara ceketli adam. "Eger Avrupalilar hakliysa ve bizim
onlara benzemekten baska bir gelecegimiz ve kurtulusumuz yoksa, bizi bize daha da ok
benzeten samaliklarla oyalanmamiz ahmaka bir vakit kaybindan baska bir sey degildir."
"Bizi de Avrupalilara en aptal gsterecek laI budur."
"Aptal gzkecek milletin hangisi oldugunu artik merte syleyin ltIen."
"Sanki Batililardan ok akilli, ok degerliymisiz gibi davraniyoruz beyler, ama bugn
Almanlar Kars'ta bir konsolosluk aip herkese bedava vize verseler yemin ediyorum btn
Kars bir haItada bosalir."
"Yalan bu. Daha demin su arkadasimiz vize verseler de gitmeyecegini syledi. Ben de
gitmem, burada onurumla kalirim."
"Baskalari da kalir beyler, bilin bunu. Gitmeyecek olanlar" elini kaldirsin ltIen de grlsn."
Birka kisi ciddiyetle elini kaldirdi. Onlari gren bir iki gen de kararsiz kaldi. "Gidenler niye
onursuz oluyor, o aiklansin ilk " diye sordu kara ceketli adam.
"Bunu anlayamayana anlatmak zor," dedi biri esrarengiz bir tavirla.
Bu sirada KadiIe'nin bakislarinin hznle pencereden disariya yneldigini gren Fazil'in
yregi hizli hizli atmaya basladi. "Allahim, benim saIligimi koru, beni akil karisikligindan
koru" diye dsnd. KadiIe'nin bu szleri begenecegi aklina geldi. Alman gazetesi iin
yazdirmak istedi onlari, ama her kaIadan bir ses ikiyordu, ilgilenilmezdi.
Btn bu grlty ancak cirlak sesli Krt genci bastirabildi. Alman gazetesine bir ryasini
yazdirmaya karar vermisti. Zaman zaman titreyerek anlattigi ryanin basinda Millet
Tiyatrosu'nda tek basina Iilm seyrediyordu. Film bir Bati Iilmiydi, herkes yabanci bir dille
konusuyordu, ama bu onu hi huzursuz etmiyordu, nk sylenen her seyi anladigini
hissediyordu. Daha sonra bir bakiyordu, seyrettigi Iilmin iine girmis: Millet Sinemasi'ndaki
koltuk, aslinda Iilmdeki Hiristiyan ailenin salonundaymis. Derken bir byk soIra gryordu
orada, karnini doyurmak istiyor ama yanlis bir sey yapmaktan korktugu iin uzak duruyordu.
Sonra yregi hizlaniyor, ok gzel sarisin bir kadinla karsilasiyor bir anda yillardir ona sik
oldugunu hatirliyordu. Kadinda hi beklemedigi kadar yumusak ve canayakin davraniyordu
ona. Kilik kiyaIetini, hallerini vyor, onu yanagindan pyor ve salarini oksuyordu ok
mutluydu. Sonra bir anda kadin onu kucagina aliyor ve soIradaki yiyecekleri gsteriyordu. O
zaman daha bir ocuk oldugunu, bu yzden sevimli bulundugunu gzyaslariyla anliyordu.
Glsmeler, sakalasmalar kadar ucu korkuya varan bir hznle de karsilandi bu rya.
"Byle bir rya grms olamaz." diye sessizligi bozdu yasli gazeteci. "Bu Krt delikanlisi
bizleri Almanlarin gznde iyice asagilamak iin uydurmus bunu. Yazmayin onu."
Dernekli delikanli ryayi grdgn kanitlamak iinbasta atladigi bir ayrintiyi itiraI
etti.Uykudan her uyanisindaryadaki sarisin kadini hatirladigini syledi. Bes yil nce Ermeni
kiliselerini grmeye gelen turistlerle dolu bir otobsten inerken grmst onu ilk. Daha sonra
ryalarinda ve Iilmde giydigi mavi askili elbise vardi zerinde.
Buna daha da glsld. "Biz Avrupali ne karilar grdk, ne hayaller iin seytana uyduk,"
dedi biri. Bir anda Batili kadinlar hakkinda Ikeli, zlem dolu ve edepsiz bir sohbet havasi
olustu. Kimsenin o ana kadar yeterince Iark etmedigi uzun boylu, ince ve olduka yakisikli bir
delikanli bir hikyeye basladi:
Bir gn bir Batili ile bir Mslman bir istasyonda karsilasmislar Tren bir trl gelmiyormus.
Ileride peronda ok gzel bir Fransiz kadin da tren bekliyormus...
Erkek liselerine gitmis, ya da askerlik yapmis her erkegin tahmin edebilecegi gibi cinsel g
ile milliyet ve kltr arasinda bir iliski kuran bir hikyeydi bu. Edepsiz kelimeler
kullanilmamis ve kabaligin st imalarla rtlmst. Ama kisa bir srede odada Fazil'in "Iim
utanla doldu!" diyecegi bir hava da olusmustu.
Turgut Bey ayaga kalkti.
"Tamam oglum, yetisir. Getir bildiriyi imzaliyorum," dedi.
Turgut Bey cebinden ikardigi yeni kalemiyle bildiriyi imzaladi. Grltden, sigara
dumanindan yorgundu, ayaga kalkacakti ki KadiIe onu tuttu. Sonra KadiIe kendi kalkti ayaga.
"Bir dakika beni dinleyin simdi," dedi. "Sizler utanmiyorsunuz ama benim yzm kizariyor
isittiklerimden. Siz salarimi grmeyesiniz diye bunu basima bagliyorum, bu sizler iin Iazla
bir aci ekmek oluyor ama..."
"Bizim iin degil!" diye Iisildadi alakgnlllkle bir ses. "Allah iin, kendi maneviyatim
iin."
"Alman gazetesine benim de diyeceklerim var. Yazin ltIen." Yari hayret ve yari Ikeyle
izlendigini tiyatrocu sezgisiyle hissetti, "Inanlari yznden basrtsn bir bayrak gibi
benimseyen Karsli gen kiz, hayir, Karsli Mslman kiz diye yazin, birden kapildigi tiksinti
yznden herkesin nnde basini amistir. Avrupalilarin hosuna giden iyi bir haber olur bu.
Szlerimizi de artik Hans Hansen yayimlar bylece. Basini aarken de syle demistir:
Allahim sen hem aIIet, nk artik yalniz olmaliyim. Bu dnya yle igren ki ve ben de yle
Ikeli ve gszm ki senin..."
"KadiIe," diye birden Fazil Iirladi, ayaga kalkti. "Sakin ama basini. Hepimiz, hepimiz
buradayiz simdi. Necip ve ben dahil. Sonra hepimiz, hepimiz lrz."
Bir an herkes sasirdi bu szlerden. "Samalama," "Amasin tabii basini," diyenler oldu, ama
ogunluk bir yandan bir rezalet iksin, bir olay olsun diye umutla bekleyerek bakiyor, bir
yandan da olup bitenlerin nasil bir kiskirtma, kimin oyunu oldugunu ikarmaya alisiyordu.
"Alman gazetesinde benim yayimlamak istedigim iki cmlem de sudur," dedi Fazil. Odada bir
ugultu ykseliyordu. "Yalniz kendi adima degil, ihtilal gecesi gaddarca sehit edilmis rahmetli
arkadasim Necip adina da konusuyorum: KadiIe seni ok seviyoruz. Basini aarsan intihar
ederim, sakin ama."
Bazilarina gre Fazil "Seviyoruz," degil, "Seviyorum," demisti KadiIe'ye. Lacivert'in sonraki
davranisini aiklamak iin uydurulmus da olabilirdi bu.
Lacivert "Kimse bu sehirde intihardan bahsetmesin !" diye btn gcyle bagirmis, sonra
KadiIe'ye bir bakis bile atmadan otel odasindan ikip gitmis, bu da toplantiyi hemen bitirmis,
odadakiler, pek sessizce olmasa da, abucak dagilmislardi.
32
iimde iki ruh varken yapamiyorum
ASK, NEMSIZ OLMAK VE LACIVERT'IN KAYBOLUSU ZERINE
Ka, Turgut Bey ile KadiIe Asya Oteli'ndeki toplantidan dnmeden nce, saat bese eyrek kala
Karpalas Oteli'nden ikti. Fazil ile bulusma vaktine daha on bes dakika vardi; ama mutlulukla
sokaklarda yrmek istiyordu. Atatrk Caddesi'nden sola sapip ayrildi, ayhaneleri dolduran
kalabaliga, aik televizyonlara, bakkal ve IotograIi dkknlarina baka baka gezinerek Kars
ayina kadar yrd. Demir kprye, ikip soguga hi aldirmadan stste iki Marlboro ierek
FrankIurt'ta Ipek ile yasayacagi mutlulugu hayal etti. Nehrin karsi yakasinda bir zamanlar
Karsli zenginlerin aksamlari buz pateni yapanlari seyrettigi parkta simdi korkutucu bir
karanlik vardi.
Demir kprye gecikerek gelen Fazil'i karanlikta bir an Ne cip'e benzetti Ka. Birlikte Talihli
Kardesler ayhanesi'ne girdiler ve Fazil Asya Oteli'ndeki toplantiyi en kk ayrintilarina
kadar Ka'ya anlatti. Kendi kk sehrinin tarihinin dnya tarihine katildigini hissettigi yere
gelince, Ka bir radyoyu bir sreligine kapatir gibi susturdu onu ve "Btn Insanlik ve
Yildizlar" adli siirini yazdi.
Daha sonra tuttugu notlarda Ka bu siiri unutulmus bir sehirde tarihin disinda yasamanin
kederinden ok ocuklugunda grdg bazi Hollywood Iilmlerinin her deIasinda ok sevdigi
baslangilariyla iliskilendirecekti. Jenerik biterken kamera nce ok uzaktan agir agir dnen
dnyayi gsterir, yavasa ona yaklasir, derken bir memleket gzkr. Ka'nin ocuklugundan
beri hayalinde ektigi kendi Iilminde, bu lke tabii Trkiye'dir; derken Marmara Denizi'nin
mavisi, Karadeniz ve Bogaz belirir, kamera daha da yaklastika Istanbul, Ka'nin ocuklugunu
geirdigi Nisantasi, Tesvikiye Caddesi'ndeki traIik polisi, Sair Nigr Sokak, damlar ve agalar
(onlari yukaridan grmek ne hostur!), sonra asili amasirlar, Tamek konservesi ilani, pasli
yagmur oluklari ziItle sivanmis yan duvarlar ve agir agir Ka'nin penceresi gzkr.
Pencereden ieri giren kamera kitaplar, esyalar, toz ve halilarla dolu odalari syle bir
taradiktan sonra obur pencerenin nnde bir masada oturup yazi yazan Ka'yi gsterir,
nndeki kgida son harIleri koyan dolmakaleminin ucuna gelir ve yaziyi okuruz.. SIIR
DNYA TARIHINE KATILDIGIM ADRESIMDIR: SAIR Ka. SAIR NIGR SOK. 16/8
NISANTASI, ISTANBUL, TRKIYE. Siirde de yer aldigini sandigim bu adresin kar tanesi
zerinde mantik aksinda, yukarilarda, hayal gcnn ekiminde bir yerde bulunacagini
dikkatli okurlar tahmin edeceklerdir.
Fazil hikyesinin sonunda asil derdini ati: KadiIe'ye basini aarsa intihar edecegini sylemis
olmaktan simdi son derece huzursuzdu, "Intihar etmek, bir insanin Allah'a olan inancini
kaybetmesi anlamina geldigi iin degil yalnizca, bu benim inancim olmadigi iin de
huzursuzum. Niye inanmadigim seyi syledim" KadiIe'ye basini aarsa kendisini ldrecegini
syledikten sonra "tvbe!" demis Fazil, ama kapida onunla gzgze gelince karsisinda yaprak
gibi titremisti.
"KadiIe, ona sik oldugumu dsnms mdr?" diye sordu Ka`ya.
"Sen KadiIe'ye sik misin?"
"Sen de biliyorsun, ben rahmetli Tcslime'ye siktim Benim rahmetli arkadasim da KadiIe'ye.
Daha arkadasimin lm zerinden bir gn gemeden ayni kiza sik olmaktan utaniyorum.
Ve bunun tek aiklamasi oldugunu da biliyorum. Bu da beni korkutuyor. Bana Necip'in
ldgnden nasil emin olabildigini anlat! "
"Omuzlarindan tuttum ve alnina kursun girmis lsn ptm."
"Bir ihtimal Necip'in ruhu benim iimde yasiyor," dedi Fazil. "Dinle: Dn aksam ben ne
tiyatroyla ilgilenmis, ne de televizyon seyretmistim. Erkenden yatip uyudum. Necip'in basina
korkun seyler geldigini uykumda anladim. Askerler bizim yatakhaneyi basinca bundan hi
kuskum kalmadi. Seni ktphanede grdgmde Necip'in ldgn biliyordum artik, nk
ruhu benim gvdeme girmisti. Sabah erkenden oldu bu. Yatakhaneyi bosaltan askerler bana
ilismediler, ben de geceyi Pazar Yolu'nda babamin Vartolu bir askerlik arkadasinin evinde
geirdim. Necip'in ldrlmesinden alti saat sonra, sabah erkenden, onu iimde hissettim.
MisaIir oldugum yatakta bir an basim dnd, sonra tatli bir zenginlik, bir derinlik hissettim;
arkadasim yanimda, iimdeydi. Eski kitaplarin dedigi gibi insanin lmnden alti saat sonra
ruh bedeni terk eder. Suyuti'ye gre ruh o zaman civa gibi oynak bir seydir, kiyamete kadar
Berzah'ta beklemesi gerekir. Ama Necip'in ruhu benim iime girdi. Eminim bundan.
Korkuyorum da, byle bir seyin Kuran'da yeri yoktur nk. Ama KadiIe'ye de baska trl bu
kadar abuk sik olamam. Onun iin intihar etmek ise benim kendi dsncem bile degildir.
Sence Necip'in ruhunu", bende yasadigi dogru olabilir mi?"
"Sen buna inaniyorsan," dedi Ka dikkatle.
"Bunu bir tek sana sylyorum. Necip kimseye sylemedigi sirlarini sana sylerdi.
Yalvariyorum, bana dogruyu syle: Necip iinde ateizm kuskusunun dogdugunu bana hibir
zaman sylemedi. Ama sana bu konuda ailmis olabilir. Allah'in varligindan hs kusku
duydugunu Necip hi sana syledi mi?"
"Dedigin kuskuyu degil, baska bir seyi syledi, insanin annesinin, babasinin lmn
dsnp gzlerinin sulanmasi ve bu kederden zevk almasi gibi, kendisinin de ok sevdigi
Allah'in yoklugunu ister istemez dsndgn syledi."
"Simdi bana da yle oluyor iste," diye atildi Fazil. "Ve bu kuskuyu iime Necip'in ruhunun
soktugundan hi sphem yok."
"Ama bu sphe ateizm demek degildir."
"Ama intihar eden kizlara da hak veriyorum artik," dedi Fazil kederle. "Az nce kendimin de
intihar edebilecegini syledim.
Rahmetli Necip'e ateist demek istemem. Ama simdi iimde bir ateistin sesini duyuyorum ve
ok korkuyorum bundan. Siz yle misiniz bilmiyorum, ama Avrupa'da bulundunuz, aydinlari,
iki ien, uyusturucu kullanan btn o insanlari da tanimissinizdir. LtIen bir kere daha
syleyin, bir ateist ne hisseder?"
"Insan srekli intihar etmek ister diye bir sey yok."
"Srekli olarak degil, ama bazan intihar etmek istiyorum."
"Niye?"
"nk srekli KadiIe'yi dsnyorum ve aklimda baska hibir sey yok! Durmadan
gzlerimin nne o geliyor. Ders alisirken, televizyon seyrederken, aksamin olmasini
beklerken, en ilgisiz yerde, her sey bana KadiIe'yi hatirlatiyor ve ok aci ekiyorum. Bunlari
Necip lmeden nce de hissederdim. Aslinda ben Teslime'yi degil, hep KadiIe'yi seviyordum.
Ama arkadasimin aski diye iime gmerdim her seyi. KadiIe'den bahsede bahsede bu aski
iime Necip atti. Askerler yatakhaneyi basinca Necip'i ldrms olabileceklerini anladim ve
evet, sevindim. KadiIe'ye askimi disa vurabilirim diye degil, bu aski benim iime dktg iin
Necip'e kinlendigimden. Simdi Necip ld, artik zgrm, ama KadiIe'ye daha Iazla sik
olmamdan baska bir sonu vermedi bu. Sabahtan beri onu dsnyorum ve gittike de baska
bir sey dsnemez oluyorum, ne yapmaliyim Allahim."
Fazil iki eliyle yzn kapadi ve hikirarak aglamaya basladi. Ka bir Marlboro yakti, bencilce
bir ilgisizlik geti iinden. Uzun uzun Fazil'in basini oksadi.
Bir gz televizyonda, bir gz onlarda olan haIiye SaIIet o sirada yaklasti. "Aglamasin
delikanli, kimligini merkeze gtrmedim, yanimda," dedi. Hl aglayan Fazil ilgilenmeyince,
cebinden ikarip uzattigi kimligi, Ka uzanip aldi. "Niye agliyor?" dedi haIiye yari mesleki
yari insani bir merakla. "Asktan," dedi Ka. Bir an ok rahatlatti bu haIiyeyi. ayhaneden ikip
gidene kadar Ka onun arkasindan bakti.
Daha sonra Fazil KadiIe'nin ilgisini nasil ekebilecegini sordu. Ka'nin KadiIe'nin ablasi Ipek'e
sik oldugunu btn Kars'in bildigini de syledi bu ara. Fazil'in tutkusu Ka'ya ylesine
umutsuz ve imknsiz gzkt ki, bir an kendisinin Ipek'e duydugu askin da bu kadar umutsuz
olabileceginden korktu. Hikiriklari dinen Fazil'a, Ipek'in nerisini ilhamsizca tekrarladi:
"Kendin ol."
"Ama iimde iki ruh varken bunu yapamiyorum," dedi Fazil. "stelik Necip'in ateist ruhu
yavas yavas beni ele geiriyor. Yillarca siyasetle ugrasan gen arkadaslarin yanlis yaptigini
dsndkten sonra, simdi ben de Islamcilarla birlikte bu asker darbeye karsi birseyler
yapmak istiyorum. Ama bunu KadiIe'nin gzne girmek iin yapacagimi hissediyorum.
Aklimda KadiIe'den baska bir sey olmamasi beni korkutuyor. Onu hi tanimadigim iin degil.
Tipki bir ateist gibi, artik asktan ve mutluluktan baska hibir seye inanamadigimi grdgm
iin."
Fazil aglarken Ka ona KadiIe'ye olan askini herkesin nnde aiklamamasini, Lacivert'ten
korkmasi gerektigini syleyip sylememekte kararsizdi, Ipek ile aralarindaki iliskiyi bildigine
gre. Lacivert KadiIe iliskisini de biliyordur diye dsnyordu. Ama biliyorsa, siyasal
hiyerarsi yznden asla KadiIe'ye sik olmamasi gerekliydi.
"Fakir ve nemsiziz, btn mesele bu," dedi Fazil tuhaI bir hirsla. "Bizim zavalli
hayatlarimizin insanlik tarihinde hibir yeri yok. En sonunda su zavalli Kars sehrinde yasayan
hepimiz bir gn geberip gidecegiz. Kimse hatirlamayacak bizi, kimse ilgilenmeyecek bizimle.
Kadinlar baslarina ne rtsn diye birbirini bogazlayan, kendi kk ve sama kavgalari iinde
bogulan nemsiz kisiler olarak kalacagiz. Herkes unutacak bizleri. Bu dnyadan byle aptal
hayatlar srerek hibir iz birakmadan geip gittigimizi grnce hayatta asktan baska bir sey
olmadigini da hirsla anliyorum. O zaman KadiIe'ye duydugum sey, bu dnyada yalnizca ona
sarilarak teselli olabilecegim geregi bana daha da aci veriyor ve o gzmden hi gitmiyor."
"Evet, bunlar bir ateiste yakisan dsnceler," dedi Ka acimasizlikla.
Fazil gene agladi. Ka ise daha sonra konustuklarini ne hatirladi, ne de herhangi bir deItere
yazdi. Televizyondaki kamera sakalarinda Amerikali kk ocuklar sandalyelerden
devriliyor, akvaryumlari atlatiyor, suya dsyor, eteklerine basip yere kapaklaniyor, btn
bunlar da yapay bir kahkaha sesiyle veriliyordu.ayhanedeki kalabalikla birlikte Fazil ve Ka
da her seyi unutup glmseyerek Amerikali ocuklari uzun uzun seyrettiler.
Zahide ayhaneye girdiginde Ka ile Fazil televizyonda bir ormanda esrarengiz bir sekilde
ilerleyen bir kamyonu seyrediyorlardi. Zahide, Fazil'in hi ilgilenmedigi sari bir zarI ikarip
verdi Ka'ya. Ka aip iindeki notu okudu: Ipek'tendi. KadiIe ile Ipek yirmi dakika sonra, saat
altida, Ka'yi Yeni Hayat Pastancsi'ndc grmek istiyorlardi. Zahide, Talihli Kardesler
ayhanesi'nde olduklarini SaIIet'ten grenmisti.
Zahide'nin arkasindan "Yegeni bizim siniIta," dedi Fazil "Kumara korkun meraklidir. Horoz
dvslerini, bahisli kpek kavgalarini hi kairmaz."
Ka ona polisten aldigi grenci kimligini verdi. "Beni otelde yemege bekliyorlar," deyip kalkti.
"KadiIe'yi grecek misin?" diye umutsuzlukla sordu Fazil. Ka'nin yzndeki bikkinlik ve
seIkat iIadesinden utandi. "Kendimi ldrmek istiyorum." Ka ayhaneden ikarken
arkasindan bagirdi. "Onu grrsen syle, basini aarsa kendimi ldrecegim. Ama bunu
basini atigi iin degil, onun iin kendimi ldrme zevki iin yapacagim."
Ka pastanedeki randevuya daha vakit oldugu iin yan sokaklara sapmisti. Kanal Sokak'ta
yrrken sabah "Rya Sokaklar" adli siiri yazdigi ayhaneyi grnce ieri girdi, ama aklina
istedigi gibi yeni bir siir degil, sigara dumanli, yari bos ayhanenin arka kapisindan disari
ikmak geldi. Karla kapli avluyu geti, karanlikla nndeki alak duvari asti, basamak
ikip ayni zincirli kpegin havlayislari arasinda bodruma indi.
Soluk bir lamba yaniyordu burada, ieride kmr ve uyku kokusundan baska raki kokusu da
aldi Ka. Uguldayan kaloriIer kazaninin yaninda birka kisiyle glgeleri vardi. Karton kutular
arasinda gaga burunlu MIT grevlisi ve veremli Grc kadinla kocasinin raki iip
oturduklarini grnce hi sasirmadi. Onlar da Ka'dan sasirmisa benzemiyorlardi. Hasta
kadinin kaIasinda kirmizi ve sik bir sapka grd Ka. Kadin Ka'ya haslanmis yumurta ile lavas
ikram etti, kocasi bir kadeh raki da Ka iin hazirlamaya basladi. Ka lop yumurtasinin
kabuklarini tirnaklariyla soyarken gaga burunlu MIT grevlisi bu kazan dairesinin Kars'in en
sicak ksesi, bir cennet oldugunu syledi.
Sonraki sessizlikte Ka'nin hibir kazaya ugratmadan ve tek bir kelimesini kairmadan yazdigi
siirin adi "Cennet"ti. Kar tanesinin merkezine uzak bir yere hayal aksinin tam stne
yerlestirilmis olmasi cennetin hayal edilen bir gelecek oldugu anlamina degil; Ka iin cennet
hatiralarin ancak hayal edilerek canli kalabilecegi anlamina geliyordu. Ka sonraki yillarda bu
siiri hatirlarken bazi hatiralarini tek tek saymisti: ocuklugunun yaz tatilleri, okuldan katigi
gnler, kizkardesiyle birlikte annesinin babasinin yattigi yataga girisleri, ocukken yaptigi
bazi resimler, okul partisinde tanidigi kizla sonradan bulusup onu pmesi.
Yeni Hayat Pastanesi'ne yrrken Ipek kadar bunlar da vardi aklinda. Pastanede Ipek ile
KadiIe'yi kendisini beklerken buldu, Ipek o kadar gzeldi ki, Ka bir an a karnina itigi
rakinin da etkisiyle mutluluktan gzlerinin sulanacagini sandi, iki hos kizkardesle birlikte bir
masaya oturup konusmak Ka'ya mutluluktan baska gurur da verdi: FrankIurt'ta her gn
kendisine glmseyerek selam veren ii gemis Trk saticilar onu bu iki kadinla grsn
isterdi Ka, ama dn egitim enstits mdrnn ldrldg pastanede simdi ayni yasli
garsondan baska kimsecikler yoktu. Yeni Hayat Pastanesi'nde KadiIe ve Ipek ile otururken
biri basrtl de olsa iki gzel kadinla birlikte bir masada oturusunun disaridan ekilmis bir
IotograIi, srekli arkadaki arabayi gsteren bir dikiz aynasi gibi, Ka'nin kaIasinin bir
ksesinden hi gitmedi.
Ka'nin tersine masadaki iki kadin da hi huzurlu degildi. Ka, Asya Oteli'ndeki toplantida ne
olup bittigini Fazil'dan grendigini syledigi iin Ipek kisa kesti.
"Lacivert toplantiyi Ikeyle terk etmis. KadiIe de simdi orada syledigi seyden ok pisman.
Saklandigi yere Zahide'yi yolladik, orada yokmus. Lacivert'i bulamiyoruz." Kizkardesinin
derdine are arayan abla gibi sze baslamisti Ipek, ama simdi kendi de Iazlasiyla tasali
gzkyordu.
"Bulursaniz ne isteyeceksiniz ondan?"
"Onun yasadigindan, yakalanmadigindan emin olmak istiyoruz nce," dedi Ipek. Dokunsan
aglayacak gibi gzken KadiIe'ye bir bakis atti. "Bize ondan bir haber getir. Ona KadiIe'nin
ne isterse yapacagini syle."
"Kars'i siz benden ok daha iyi biliyorsunuz."
"Aksamin karanliginda biz iki kadiniz," dedi Ipek. "Sen sehri grendin. Halilpasa
Caddesi'ndeki imam hatipli ve Islamci grencilerin gittigi Aydede ve Nurol ayhaneleri'ne
git. Simdi sivil polis kayniyordur orasi, ama onlar da dedikoducudur, Lacivert'in basina kt
bir sey gelmisse grenirsin."
KadiIe mendilini ikarmisti, burnunu silecekti. Ka bir an aglayiverecek sandi onu.
"Bize Lacivert'ten haber getir," dedi Ipek. "Ge kalirsak babam bizi merak eder. Seni de
aksam yemegine bekliyor."
"Bayrampasa Mahallesi'ndeki ayhanelere de bir bakin!" dedi KadiIe kalkarken.
Kizlarin endise ve hznnde yle kirilgan, yle ekici bir sey vardi ki Ka onlardan
ayrilamadigi iin pastaneden Karpalas Oteli'ne kadar olan yolun yarisini yrd. Ipek'i
kaybedebilecegi korkusu kadar, hissettigi esrarengiz su ortakligi birlikte babalarindan gizli
bir sey yapiyorlardi da Ka'yi onlara bagliyordu. Bir gn Ipek ile FrankIurt'a gidecekleri,
KadiIe'nin de gelecegi, nn birlikte, Berliner Caddesi'ndeki kahvelere gire ika, vitrinlere
bakarak yryecekleri geti aklindan.
Kendisine verilen grevi yapabilecegine hi inanmiyordu. ok zorlanmadan buldugu Aydede
ayhanesi o kadar siradan ve yavandi ki Ka buraya neden geldigini neredeyse unutup uzun
bir sre tek basina televizyon seyretti. grenci yasinda birka gen vardi etraIta, ama bir
sohbet ama gayretine televizyondaki Iutbol mai hakkinda konusmustu ragmen kimse ona
sokulmadi. Oysa Ka hemen ikram etmek iin sigara paketini hazirlamis, birisi kullanmak iin
izin istesin diye akmagini masaya koymustu. Sasi tezghtardan da bir sey grenemeyecegini
anlayinca ikip yakindaki Nurol ayhanesi'ne gitti. Burada da siyah beyaz televizyonda ayni
Iutbol maini seyreden birka gen grd. Duvarlardaki gazete kesiklerini ve Karsspor'un bu
seneki karsilasma cetvelini Iark etmeseydi Necip ile dn burada Allah'in varligindan ve
dnyanin anlamindan sz ettiklerini hatirlayamazdi. Dn aksam okudugu siirin yanina baska
bir sairin bir nazire yazip astigini grnce onu da deIterine geirmeye basladi:
Belli artik, Anamiz ikip gelmeyecek Cennet'ten, bizi kollariyla sarmayacak
Babamiz onu hibir zaman dayaksiz birakmayacak
Ama gene de iimiz isinacak, ruhumuz canlanacak.
Kaderdir nk; batacagimiz bokta sehri Kars bile cennet gibi hatirlanacak
"Siir mi yaziyorsun?" diye sordu karsidan tezghtar ocuk.
"AIerin sana," dedi Ka. "Sen tersinden okumasini biliyor musun?"
"Yok agabey ben dznden de okuyamam. Ben okuldan katim. Okumayi zemeden yasim
ilerledi, hepsi geti gitti iste."
"Duvardaki bu yeni siiri kim yazdi?"
"Buraya gelen genlerin yarisi sairdir."
"Niye bugn yoklar?"
"Dn asker toplamis hepsini. Kimi hapiste kimi de saklandi. Suradakilere sor istiyorsan, onlar
sivil polistir, bilir."
Atesli atesli Iutboldan sz eden iki gen vardi gsterdigi yerde, ama Ka onlara yaklasip bir
sey sormadan ayhaneden ikti.
Karin yeniden basladigini grmek hosuna gitti. Bayrampasa Mahallesi'nin ayhanelerinde
Lacivert'in izini bulacagina inanmiyordu hi. Iinde Kars'a geldigi aksam hissettigi hznle
birlikte bir mutluluk da vardi simdi. Yeni bir siirin gelmesini bekleyerek, irkin ve yoksul
beton binalarin, kar altindaki otoparklarin, buz tutmus ayhane, berber ve bakkal vitrinlerinin,
Ruslar zamanindan beri iinde birtakim kpeklerin havladigi avlularin, traktr yedek parasi,
at arabasi levazimati ve peynir satilan dkknlarin nnden ryada gibi agir agir geti.
Grdg her seyin, Anavatan Partisi'nin seim aIisinin, perdeleri siki sikiya ekilmis kk
bir pencerenin, Bilim Eczanesi'nin buzlu vitrinine aylar nce yapistirilmis "Japon Gribi Asisi
Geldi" ilaninin ve sari kgida basilmis intihar karsiti aIisin hayatinin sonuna kadar aklindan
ikmayacagini hissediyordu. Yasadigi nin ayrintilarina duydugu bu olaganst algi aikligi,
"su an her seyin her seyle iliskili, kendisinin ise bu derin ve gzel dnyanin ayrilmaz bir
parasi oldugu" duygusu iinde yle bir gle ykseldi ki, yeni bir siirin gelmekte oldugunu
dsnerek Atatrk Caddesi'nde bir ayhaneye girdi. Ama siir gelmedi aklina.
33
Kars'ta bir Allahsiz
VURULMA KORKUSU
ayhaneden ikar ikmaz, kar altindaki kaldirimda Muhtar ile gzgze geldi. Dalgin dalgin
bir yere yetisen Muhtar onu grms, ama yogun, iri taneli karin altinda bir an sanki Ka
oldugunu Iark etmemis, Ka da nce ondan kamak istemisti, ikisi de ayni anda hamle edip
ok eski dostlar gibi birbirlerine sarildilar.
"Sylediklerimi Ipek'e naklettin mi?" dedi Muhtar.
"Evet."
"Ne dedi? Gel su ayhanede oturalim, anlatirsin."
Asker darbeye, poliste yedigi dayaga, belediye baskanliginin suya dsms olmasina ragmen
Muhtar hi de ktmser gzkmyordu. "Beni niye tutuklanmadilar? Kar dinsin, yollar
ailsin, askerler ekilsin, belediye seimleri yapilacak da ondan, bunu Ipek'e syle!" dedi
ayhanede otururlarken. Ka syleyecegini belirtti. Lacivert'ten bir haberi olup olmadigini
sordu.
"Onu Kars'a ilk ben agirdim. Eskiden buraya her gelisinde bende kalirdi," dedi Muhtar
gururla. "Ama Istanbul basini adini terriste ikarttigindan beri partimize zarar vermemek iin
gelince bizi aramaz artik. Ne yaptigindan en son ben haberdar olurum. Sylediklerime Ipek ne
dedi?"
Ka, Muhtar'in yeniden evlenme tekliIine Ipek'in zel olarak bir cevap vermedigini syledi.
Muhtar da bu ok zel bir cevapmis gibi anlamli bir iIade takinarak eski karisinin ne kadar
duygulu, ne kadar ince, ne kadar anlayisli bir kadin oldugunu Ka'nin bilmesini istedigini
syledi. Hayatinin buhranli bir dneminde, ona yanlis davrandigi iin ok pismandi simdi,
"Istanbul'a dnnce sana verdigim siirleri Fahir'e kendi elinle teslim edeceksin degil mi?"
dedi sonra. Ka'dan onay alinca, seIkatli, zntl bir amca iIadesi geldi yzne. Muhtar'a
duydugu mahcubiyetin yerini acimayla tiksinti arasi bir duygu aliyordu ki Ka adamin
cebinden bir gazete ikardigini grd. "Ben olsam senin yerinde sokaklarda bu kadar rahat
dolasmam," dedi Muhtar zevkle.
Ka onun elinden kaptigi Serhat Sehir Gazetesi'nin daha mrekkebi kurumamis yarinki sayisini
yutar gibi okudu: "Tiyatrocu Ihtilalcilerin Basarisi... Kars'ta Huzur Gnleri, Seimler
Ertelendi. Vatandas Ihtilalden Memnun..." Birinci sayIada Muhtar'in parmaginin isaret ettigi
haberi okudu sonra:
KARS'TA BIR ALLAHSIZ
SZDE SAIR KA'NIN BU KARISIK GNLERDE SEHRIMIZDE NE ARADIGI MERAK
KONUSU
Bu Szde Sairi Tanitan Dnk Yayinimiz
Karslilarca Tepkiyle Karsilandi
Dn gece byk sanati Sunay Zaim ve arkadaslarinin halkin coskulu katilimi esliginde
basariyla sahneledigi, btn Kars'a baris ve huzur getiren Atatrk oyunun orta yerinde
anlasilmaz ve zevksiz bir siirini okuyarak halkin keyIini kairan szde sair Ka hakkinda pek
ok sylenti isittik. Yillardir ayni ruhu paylasarak, iice yasayan biz Karslilarin dis glerce
kardes kavgasina srklendigi, laik ve dinci ve Krt, Trk ve Azeri ayrimiyla toplumumuzun
yapay bir sekilde ikiye blndg, artik unutmamiz gereken Ermeni katliami iddialarinin
canlandirildigi bugnlerde, Trkiye'den kaarak yillardir Almanya'da yasayan bu saibeli
kisinin birden bir casus gibi aramizda belirmesi halk arasinda sorulara yol amistir. Imam
hatip lisemizin her trl kiskirtmaya ne yazik ki aik olan genleriyle tren istasyonumuzda iki
gn nce bulusup "Ben ateistim, Allah'a inanmam, ama intihar da etmem, zaten hs Allah
yoktur" dedigi dogru mudur?" Bir entellektelin isi milletin mukaddesatina dil uzatmaktir,"
diyerek Allah'i inkr etmek midir Avrupa'daki Iikir zgrlg? Alman parasiyla besleniyor
olmak sana bu milletin inanlarini ayaklar altina alma hakkini vermez! Yoksa bir Trk
olmaktan utandigin iin mi asil adini gizliyor da ecnebi taklidi uyduruk Ka ismini
kullaniyorsun? Okurlarimizin gazetemize ettigi teleIonlarda eseIle belirttikleri gibi. Bati
taklitisi bu imansiz su zor gnlerimizde aramiza Iitne sokmak maksadiyla sehrimize gelip
gecekondu mahallelerimizdeki en yoksul kapilari alip halki isyana tesvik etmis, hatta bize bu
vatani, bu Cumhuriyet'i veren Atatrk'e dahi dil uzatmaya yeltenmistir. Karpalas Oteli'nde
kalan bu szde sairin sehrimize neden geldigini btn Kars ok merak ediyor. Allah'i ve
Peygamberimiz'i (S.A.S.) inkr eden kIrbazlara Karsli genler haddini bildirir!
"Yirmi dakika nce ben geerken Serdar'in iki oglu gazeteyi daha yeni basiyorlardi," dedi
Muhtar, Ka'nin korkularini ve derdini paylasmaktan ok, eglenceli bir konu aildigi iin
keyiIlenen biri gibi.
Ka kendini yapayalniz hissetti ve haberi yeniden dikkatle okudu.
Bir zamanlar ilerideki parlak edebi kariyerini dslerken Trk siirine (simdi bu milliyeti
kavram Ka'ya ok gln ve zavalli geliyordu) getirecegi modernist yeniliklerden dolayi pek
ok elestiri ve saldiriya ugrayacagini, bu dsmanlik ve anlayissizliklarin kendisine bir hava
verecegini dsnrd Ka. Sonraki yillarda biraz nlenmesine ragmen bu saldirgan elestiriler
hi yazilmadigi iin Ka bu "szde sair" iIadesine takilmisti simdi.
Muhtar yle ortalikta hedeI gibi dolasmamasini syleyip onu ayhanede yalniz biraktiktan
sonra ldrlme korkusu Ka'nin iine isledi. ayhaneden ikti, agir ekim bir Iilmi hatirlatan
sihirli bir hizla dsen iri kar tanelerinin altinda dalgin yrd.
Ilk genlik yillarinda entellektel ya da siyasi bir ama ugrana lmek, insanin yazdiklari iin
hayatini vermesi Ka iin ulasilabilecek en yksek manevi mertebelerden biriydi. Otuzlarina
dogru budalaca hatta ktcl ilkeler ugruna iskencede can veren, siyasi eteler taraIindan
sokaklarda katledilen, banka soyarken atismada ldrlen, daha da kts hazirladigi bomba
elinde patlayan pek ok arkadas ve tanidigin hayatlarinin samaligi Ka'yi bu dsnceden
uzaklastirdi. Almanya'da, artik hi inanmadigi siyasi nedenler yznden yillarca srgn
olmasi Ka'nin kaIasinda siyasetle, insanin kendini Ieda etmesi arasindaki iliskiyi iyice kesip
atmisti. Almanya'dayken Trk gazetelerinde Iilanca kse yazarinin siyasi nedenlerle -byk
ihtimalle- siyasal Islamcilarca ldrldgn okudugunda olaya Ike, lye bir saygi duyardi
Ka, ama len yazara zel bir hayranlik hi gemezdi iinden.
Gene de, Halitpasa Caddesi'yle Kzim Karabekir Caddesi'nin ksesinde, kr bir duvardaki
buzlu delikten uzatilan hayali bir namlunun kendisini hedeIledigini, bir anda vurulup karli
kaldirimda ldgn hayal etti ve Istanbul gazetelerinin ne yazacagini ikarmaya alisti.
Byk ihtimalle valilik ve yerel MIT olay bymesin, kendi sorumluluklari ortaya ikmasin
diye siyasi boyutu rtbas eder, sair olduguna dikkat etmeyen Istanbul gazeteleri de haberi ya
yayimlar ya yayimlamazlardi. Sair arkadaslari ve Cumhuriyet gazetesindekiler sonradan
olayin siyasi boyutunu ortaya ikarmaya alissalar bile, bu, ya siirleri hakkinda ikacak genci
bir degerlendirme yazisinin (kim yazardi bu yaziyi? Fahir? Orhan?) nemini azaltir, ya da
lmn kimsenin bakmadigi sanal sayIasina tikardi. Hans Hansen diye bir Alman gazeteci
gerekten olsaydi ve Ka da onu tanisaydi haberi FrankIurter Rundschau belki verirdi ama
baska hibir Bati gazetesi vermezdi. Bir teselli olarak belki siirlerinin Almanca'ya evrilip
Akzent dergisinde yayimlanacagini hayal etmesine ragmen Ka, Serhat Sehir Gazetesi'nde
ikan bu yazi yznden ldrverilirse bunun tam bir "bok yoluna gitmek" olacagini btn
aikligiyla gryor, lmden ok, tam da Ipek ile FrankIurt'ta mutlu olma umudu belirmisken
lmekten korkuyordu.
Gene de son yillarda siyasal Islamcilarin kursunlariyla ldrlen bazi yazarlar canlandi
gzlerinin nnde: Sonradan ateist olup Kuran'daki "tutarsizliklari" gstermeye alisan eski
bir vaizin (kaIasina arkadan bir kursun sikmislardi) pozitivist coskusunu, kse yazilarinda
trbanci kizlara ve arsaIli kadinlara "karaIatmalar" diyerek alaycilikla satasan basyazarin
Ikesini (onu sabah soIryle birlikte taramislardi), ya da Trkiye'deki Islamci hareketle Iran
arasindaki baglari gsteren kse yazarinin azmini (kontagi evirince arabasiyla birlikte
havaya umustu) iinden gzlerini yasartan bir sevgi gese de saIa buldu Ka. Bu atesli
yazarlarin ya da benzer nedenlerle cra tasra sehirlerinde bir ara sokakta kaIalarina kursun
sikilan gazetecilerin hayatlarina hibir ilgi duymayan Istanbul ve Bati basinindan ok,
kimvurduya giden btn yazarlarini kisa bir sre sonra sonsuza kadar unutan bir kltrden
gelmesine Ike duyuyor, bir kseye ekilip mutlu olmanin ne kadar akillica bir is oldugunu
hayretle gryordu.
Serhat Sehir Gazetesi'nin Faikbey Caddesi'ndeki yazihanesine vardiginda yarinki gazetenin
buzlari temizlenmis vitrinin bir ksesine ieriden asildigini grd. Kendisi hakkindaki haberi
yeniden okudu, ieri girdi. Serdar Bey'in iki aliskan oglundan byg basilmis gazetelerin
bir kismini naylon bir iple bagliyordu. Fark edilmek drtsyle sapkasini ikardi, paltosunun
kar tutmus omuzlarina vurdu.
"Babam yok!" dedi elinde makineyi sildigi bir bezle ieriden gelen kk oglan. "ay ister
misiniz?"
"Yarinki gazetede benim hakkimda ikan haberi kim yazdi?"
"Sizin hakkinizda haber mi var?" dedi kk oglan kaslari kalkarken.
"Var ya," dedi ayni kalin dudakli agabeyi dostluk ve memnuniyetle glmseyerek. "Btn
haberleri bugn babam yazdi."
"Sabah o gazeteyi dagitirsaniz," dedi Ka. Bir an dsnd. "Benim iin kt olabilir."
"Niye?" dedi byk oglan. Yumusacik bir teni, iten bir saIlikla bakan inanilmayacak kadar
masum gzleri vardi.
Ka ancak son derece dostane bir havada ocuk gibi basit sorular sorarsa onlardan bilgi
alabilecegini anladi. Bylece tosun ogullardan simdiye kadar yalnizca Muhtar Bey'in,
Anavatan Partisi il merkezinden gelen bir ocugun ve her aksam ugrayan emekli edebiyat
gretmeni Nuriye Hanim'in parasini verip gazeteyi aldiklarini, yollar aik olsaydi Ankara ve
Istanbul'a yollanmak zere otobse teslim edecekleri gazetelerin simdi dnk paketlerle
birlikte bekleyecegini, geri kalaninin da yarin sabah iki ogul taraIindan Kars'ta dagitilacagini,
babalari isterse sabaha kadar yeni bir baski elbette yapabileceklerini, babalarinin az nce
gazeteden iktigini ve aksam yemegine eve gelmeyecegini grendi. ayini imek iin
bekleyemeyecegini syleyip, bir gazete alip soguk ve ldrc Kars gecesine ikti.
ocuklarin dertsiz ve susuz hali Ka'yi yatistirdi biraz. Yavasa inen kar tanelerinin arasindan
yrrken Iazla mi korkaklik ettigini sordu kendine ve bir sululuk duydu. Ama aklinin bir
ksesiyle de, ggs ve beyni kursunlarla doldurulan ya da postadan ikan bombali paketi
hayran okurlardan gelen lokum kutusu sanip hevesle aan pek ok bahtsiz yazarin aynen
byle bir gurur ve cesaret amazina girdikleri iin dnyaya veda etmek zorunda kaldiklarini
da biliyordu. Mesela bu gibi konularla Iazla ilgisi olmayan Avrupa hayrani sair Nurettin,
yillar nce din ve sanat konusunda yazdigi yari "bilimsel", daha ok da sama bir yazi siyasal
Islamci bir gazete taraIindan tahriI edilip "dinimize kIr etti!" diye yayimlaninca sirI korkak
durumuna dsmemek iin eski Iikirlerini hayretle sahiplenmis, bu atesli Kemalistligi asker
destekli laik basin taraIindan onun da hosuna giden abartmalarla bir kahramanlik kariyerine
dnstrlms, bir sabah da arabasinin n tekerlegine baglanan bir naylon torbadaki
bombanin patlamasiyla sayisiz kk paraya ayrildigi iin kalabalik ve gsterisli cenaze
alayi bos tabutunun arkasindan yrmst. Ka kk tasra kentlerinde bu tr cesaret
kiskirtmalarina, "aman korkak demesinler telaslarina "belki Salman Rsd gibi dnyanin
ilgisini ekerim" hayallerine kapilan eski solcu yerel gazeteciler, materyalist doktorlar, iddiali
din elestirmenleri iin, degil byk sehirlerdeki gibi ince tasarlanmis bir bomba, siradan bir
tabanca bile kullanilmadigini, Ikeli ve gen dindarlarin kurbanlarini karanlik bir sokakta
iplak elleriyle bogduklarini ya da biaklayiverdiklerini FrankIurt'ta ktphanede karistirdigi
Trk gazetelerinin arka sayIalarindaki kk ve heyecansiz haberlerden biliyordu. Bu yzden
Serhat Sehir Gazetesi'nde cevap Iirsati verilirse hem postu deldirmemek, hem de onurunu
kurtarmak iin ne diyecegini (ateistim ama elbette Peygamber'e kIretmedim? -inanmiyorum
ama dine saygisizlik etmem?) ikartmaya alisirken bir an arkasindan kara bata ika yaklasan
birinin ayak seslerini duyunca rpererek dnd; dn bu vakit ziyaret ettigi Seyh Saadettin
EIendi'nin tekkesinde grdg otobs sirketi yneticisiydi bu. Adamin kendisinin ateist
olmadigina taniklik edebilecegini dsnd Ka ve utandi.
Bir esit siradan ve sihirli bir tekrar duygusu vererek yagan iri taneli karin inanilmaz
gzelligine hayran olarak, kaldirimlarin buz tutmus kselerinde iyice yavaslayarak agir agir
Atatrk Caddesi'nden asagi indi. Daha sonraki yillarda Kars'ta karin gzelligini, sehrin karli
kaldirimlarinda asagi yukari yrrken grdg manzaralari (asagilarda ocuk bir kizagi
yokus yukari iterken. Aydin Foto Sarayi'nin karanlik vitrininde Kars'in tek traIik lambasinin
yesil isigi yansiyordu) kederli ve unutulmaz kartpostallar gibi niye hep iinde tasidigini
soracakti kendine.
Sunay'in s olarak kullandigi eski terzihanenin kapisinda bir asker kamyonla iki nbeti
asker grd. Kardan korunmak iin esikte dikilen askerlere Sunay'i grmek istedigini
tekrarlaya tekrarlaya sylediyse de Genelkurmay Baskani'na dileke vermek iin kyden
gelen garibani itekler gibi uzaklastirdilar Ka'yi. Aklinda Sunay ile grsp gazetenin
dagitilmasini durdurmak vardi.
Sonra kapildigi telasi ve Ikeyi bu hayal kirikligiyla degerlendirmek lazim. Karda kosa kosa
otele dnmek geliyordu iinden ama daha ilk ksebasina gelmeden soldaki Birlik
Kiraathanesine girdi. Soba ile duvardaki ayna arasindaki masaya oturdu ve "Vurularak
lmek" adli siirini yazdi.
Esas izleginin "korku" oldugunu not ettigi bu siiri Ka altigen kar tanesinin haIiza daliyla hayal
kolu arasina yerlestirecek ve ierdigi kehaneti alakgnlllkle geistirecekti.
Ka siiri yazdiktan sonra Birlik Kiraathanesi'ndcn ikip Karpalas Oteli'ne dndgnde saat
yediyi yirmi geiyordu. Kendini yataga atip sokak lambasinin ve pembe K harIinin isiginda
agir agir dsen iri kar tanelerini seyredip Ipek ile Almanya'da ne kadar mutlu olacaklarinin
hayallerini kurarak iindeki telasi yatistirmaya alisti. On dakika sonra Ipek'i bir an nce
grmek iin dayanilmaz bir istek duyarak asagiya inince btn ailenin bir misaIirle birlikte
evresinde toplandigi soIranin ortasina Zahide'nin orba tenceresini yeni yerlestirmekte
oldugunu ve Ipek'in kumral salarinin pariltisini mutlulukla grd. Kendisine gsterilen yere
Ipek'in yanina otururken Ka aralarindaki aski btn soIranin bildigini bir an gururla hissetti ve
tam karsisinda oturan misaIirin Serhat Sehir Gazetesi sahibi Serdar Bey oldugunu Iark etti.
Serdar Bey yle dostane bir glmseyisle uzanip elini sikti ki Ka cebindeki gazetede
okuduklarindan bir an kuskuya dst Ksesini uzatip orbasini aldi, masanin altindan elini
Ipek'in kucagina koydu, basini onun basina yaklastirarak kokusunu ve varligini hissetti,
kulagina ne yazik ki Lacivert'ten hibir haber alamadigini Iisildadi. Hemen sonra Serdar
Bey'in yaninda oturan KadiIe ile gzgze geldi ve bu kisa sre iinde Ipek'in ona haberi
verdigini anladi. Ii Ike ve hayretle doluydu, ama gene de Turgut Bey'in Asya Oteli'nde
yapilan toplanti hakkinda sikyetlerini dinleyebildi: Btn toplantinin bir kiskirtma oldugunu
syledi Turgut Bey, polisin elbette her seyin Iarkinda oldugunu ekledi. "Ama bu tarih
toplantiya katilmaktan hi pisman degilim," dedi. "Kars'ta siyasete merakli yasligen insan
malzemesinin ne kadar dsk oldugunu kendi gzlerimle grmekten memnunum. Sehrin bu
en sersem, en akilsiz ve en gariban tabakasiyla siyaset miyaset yapilamayacagini, darbeye
karsi ikmak iin gittigim bu toplantida aslinda askerlerin Kars'in gelecegini bu apulculara
birakmamakla iyi ettigini hissettim. Basta KadiIe, hepinizi bu lkede siyasetle ilgilenmeden
nce bir kere daha dsnmeye agiriyorum. Ayrica arkiIelek'te arki eviren grdgnz su
boyali ve gekin sarkicimizin idam edilmis eski disisleri bakani Fatin Rst Zorlu'nun metresi
oldugunu otuz bes yil nce Ankara'da herkes bilirdi."
Ka cebinden ikardigi Serhat Sehir Gazetesi'ni soIradakilere gsterip aleyhine bir yazi
oldugunu sylediginde yemege oturali yirmi dakikadan Iazla olmustu ve aik televizyona
ragmen soIrada bir sessizlik vardi.
"Ben de onu syleyecektim, ama yanlis anlar alinirsiniz diye karar veremiyordum," dedi
Serdar Bey.
"Serdar. Serdar, gene kimden ne emir aldin?" dedi Turgut Bey. "Yazik degilmi misaIirimize.
Verin ona okusun yedigi halti."
"Yazdigim seyin tek kelimesine inanmadigimi bilmenizi isterim," dedi Serdar Ka'nin uzattigi
gazeteyi alirken, "Inandigimi dsnrseniz beni kirarsiniz. LtIen bunun sahsi bir sey
olmadigini, Kars'ta bir gazetecinin siparis zerine byle yazilar yazmak zorunda kaldigini sen
de syle ona Turgut Bey."
"Serdar valilikten emir alip birilerine hep amur atar," dedi Turgut Bey. "Oku sunu bakalim."
"Ama hibirine de inanmam," dedi Serdar Bey gururla "Hatta okurlarimiz da inanmaz. Onun
iin korkulacak bir sey yok."
Serdar Bey yazdigi haberi, kimi yerlerde dramatik ve alayci vurgular yapip glerek okudu.
"Grldg gibi korkacak bir sey yok!" dedi sonra.
"Siz ateist misiniz?" diye sordu Turgut Bey Ka'ya.
"Baba, konu bu degil," dedi Ipek Ikeyle. "Bu gazete dagitilirsa yarin sokakta onu vururlar."
"Hibir sey olmaz eIendim," dedi Serdar Bey. "Kars'taki btn siyasal Islamcilari, gericileri
asker topladi." Ka'ya dnd. "Alinmadiginizi, sanatinizi ve insaniyetinizi ok takdir ettigimi
bildiginizi gzlerinizden anliyorum. Avrupa'nin bize hi uymayan bazi kurallariyla bana
haksizlik etmeyin! Kars'ta kendini Avrupa'da sanan aptallar, Turgut Bey de iyi bilir, burada
gn iinde bir ksede vurulup unutulurlar. Dogu Anadolu basini byk bir sikinti iindedir.
Bizi Kars'taki vatandas satin alip okumuyor. Gazeteme devlet daireleri abonedir. Elbette ki
abonelerimizin okumak istedigi cinsten haberler koyacagiz. Dnyanin her yerinde,
Amerika'da bile gazeteler nce okurlarinin istedigi haberi koyar. Okur sizden yalan haber
istiyorsa, dnyanin hibir yerinde kimse dogrulari yazarak satisini dsrmez. Gazetemin
satisini arttiracaksa ben dogruyu niye yazmayayim! Ayrica dogrulari yazmamiza polis de izin
vermez. Ankara ve Istanbul'da Karsli yz elli okurumuz var. Onlarin da oralarda ne kadar
basarili ve zengin olduklarini abartiyor, ballandiriyor, yaziyoruz ki aboneliklerini yenilesinler.
Ha, bu yalanlara sonra kendileri de inanirlar, o baska." Bir kahkaha atti.
"Bu haberi kim siparis etti, onu syle," dedi Turgut Bey.
"EIendim, malum Bati gazeteciliginde en nemli kuraldir, haberin kaynagi saklanir!"
"Benim kizlarim bu misaIiri sevdiler," dedi Turgut Bey. "Yarin bu gazeteyi dagitirsan seni hi
aIIetmezler. Ya arkadasimizi gz dnms dinciler vururlarsa, sorumluluk hissetmeyecek
misin?"
"O kadar korkuyor musunuz?" diye glmsedi Serdar Bey Ka'ya. "O kadar korkuyorsaniz
yarin hi ikmayin sokaga."
"O etraIta grnmeyecegine gazeteler grnmesin," dedi Turgut Bey. "Gazeteleri dagitma."
"Bu abonelerimi, kstrr."
"Peki," dedi Turgut Bey bir ilhamla. "Kim ismarladiysa bu gazeteyi ona ver. Geri kalanlar
iin misaIirimiz hakkindaki bu yalan ve kiskirtici haberi ikarip yeni bir gazete yap."
Ipek ve KadiIe de bu Iikri desteklediler. "Gazetemin bu kadar ciddiye alinmasi beni
gururlandiriyor," dedi Serdar Bey. "Ama bu yeni baskinin masraIlarini kim karsilayacak,
bunu da sylemelisiniz o zaman."
"Babam, siz ve ogullarinizi Yesilyurt Lokantasi'nda bir aksam yemegine gtrr," dedi Ipek.
"Sizler de gelirseniz olur," dedi Serdar Bey. "Yollar ailip bu tiyatrocu kalabaligi basimizdan
gittikten sonra! KadiIe Hanim da gelecek. KadiIe Hanim, bos kalan yere yapacagim yeni
haber iin bana tiyatro darbesini destekleyen bir deme verebilir misiniz, okurlarimiz ok
begenir bunu."
"Vermez, vermez," dedi Turgut Bey. "Sen benim kizimi tanimadin mi hi?"
"Tiyatrocularin darbesinden sonra Kars'ta intiharlarin azalacagina inandiginizi syleyebilir
misiniz KadiIe Hanim? Bu da okuyucularimizin hosuna gider. stelik siz Mslman kizlarin
intiharlarina karsiydiniz."
"Artik intiharlara karsi degilim!" diye kesip atti KadiIe.
"Ama bu sizi ateist durumuna dsrmez mi?" diye Serdar Bey yeni bir tartisma amaya
alistiysa da soIradakilerin kendisine hos bakmadigini anlayacak kadar ayikti.
"Peki sz veriyorum, gazeteyi dagitmayacagim," dedi.
"Yeni bir baski mi yapacaksiniz?"
"Buradan ikip evime gitmeden nce!"
"Tesekkr ederiz," dedi Ipek.
Uzun, tuhaI bir sessizlik oldu. Ka hoslandi bundan: Yillardir ilk deIa bir ailenin parasi
oldugunu hissediyordu; aile denen seyin mutsuzluk ve sorunlara ragmen birliktelikte aresizce
inat etmenin zevki zerine kurulu oldugunu anliyor, hayatta bunu kairmis oldugu iin
hayiIlaniyordu, Ipek ile hayatinin sonuna kadar mutlu olabilir miydi? Mutluluk degildi
aradigi, nc kadeh rakidan sonra bunu ok iyi hissetti, mutsuzlugu tercih ettigi bile
sylenebilirdi nemli olan o umutsuz birliktelikti, btn dnyanin disarida kalacagi iki kisilik
bir merkez kurmakti. Bunu da Ipek ile aylarca hi durmadan seviserek kurabilecegini
hissediyordu. Bu aksamst biriyle sevistigi bu iki kizkardesle bir masada oturmak, onlarin
varligini, tenlerinin yumusakligini hissetmek, aksam eve dndgnde yalniz olmayacagini
bilmek, btn bu cinsel mutluluk vaadi ve gazetenin dagitilmayacagini inanmak Ka'yi
olaganst mutlu ediyordu.
Asiri mutluluktan soIrada anlatilan hikye ve sylentileri Ielaket haberleri gibi degil, eski bir
masalin korkulu satirlari gibi dinledi: MutIakta alisan ocuklardan biri, Zahide'ye kar
yznden kalelerin ancak yarisinin gzktg Iutbol stadyumuna pek ok tutuklu
getirildigini, ogunun kar altinda hastalanip, hatta donup lsnler diye btn gn disarida
tutuldugunu, birka tanesinin tekilere ibret olsun diye soyunma odalarinin girisinde kursuna
dizildigini isittigini anlatmisti. Z. Demirkol ve arkadaslarinin btn gn sehirde estirdikleri
terrn taniklari belki de abartili hikyeler anlatiyorlardi: Krt milliyetisi bazi genlerin
"Iolklor ve edebiyat" alismalari yaptigi Mezopotamya Dernegi basilmis, burada kimse
bulunamadigi iin dernegin ayciligini yapan ve geceleri de orada uyuyan siyasetle alakasiz
ihtiyar Iena halde dvlmst. Alti ay nce Atatrk Ishani'nin girisindeki Atatrk heykeline
boyali ve lagimli su atildigi iddiasi zerine haklarinda sorusturma ailan ama gzaltina
alinmayan iki berberle, bir issiz sabaha kadar dvldkten sonra sularini ve sehirdeki diger
Atatrk dsmani eylemlerini (endstri meslek lisesinin bahesindeki Atatrk heykelinin
burnunu ekile kirmak, Onbesliler Kiraathanesi'nin duvarina asili Atatrk posterinin zerine
irkin yazilar yazmak, hkmet konaginin karsisindaki Atatrk heykelini baltayla tahrip
etmek iin planlar yapmak) itiraI etmislerdi. Tiyatro darbesinden sonra Halitpasa Caddesi'nde
duvarlara slogan yazdigi ne srlen iki Krt gencinden biri vurulup ldrlms, bir digeri
tutuklandiktan sonra bayilana kadar dvlms, imam hatip lisesinin duvarlarindaki sloganlari
silsin diye getirilen issiz bir gen de kainca bacaklarindan vurulmustu. Askerler ve
tiyatrocular hakkinda irkin szler syleyenlerle asilsiz dedikodular yayanlar ayhanelerdeki
ihbarcilar sayesinde toplanmisti, ama gene de byle Ielaket ve cinayet zamanlarinda hep
oldugu gibi abartili sylentiler de dolasiyor, ellerindeki bombalari patlatarak len Krt
genlerinden darbeyi protesto etmek iin intihar eden trbanci kizlardan, ya da Inn
Karakolu'na yaklasirken durdurulan dinamit ykl bir kamyondan sz ediliyordu.
Patlayici ykl bir kamyonla intihar saldirisindan sz edildigini daha nce de isittigi iin Ka
bir ara dikkatini bu konuya vermenin disinda gece boyunca Ipek'in yaninda huzurla
oturdugunu hissetmekten baska bir sey yapmadi.
Ge saatte gazeteci Serdar Bey'in arkasindan Turgut Bey ve kizlari odalarina ekilmek iin
kalkarken, Ka'nin aklindan Ipek'i odasina agirmak geti. Ama reddedilip mutluluguna glge
dsrmemek iin Ipek'e bir ima bile yapmadan odasina ikti.
34
KadiIe de kabul etmez
ARABULUCU
Ka odasinda pencereden disari bakarak sigara iti. Artik kar yagmiyordu; sokak lambalarinin
soluk isigi altinda karla kapli bos sokakta insana huzur veren bir hareketsizlik vardi. Ka
duydugu huzurun karin gzelliginden ok askla ve mutlulukla ilgili oldugunu ok iyi
biliyordu Dahasi, burada, Trkiye'de kendisine benzer, esiti oldugu insanlarin kalabaligiyla
sarilmak da rahatlatmisti onu. Hatta rahatliginin Almanya'dan veya Istanbul'dan geldigi iin
bu insanlara kendiliginden duydugu bir stnlk duygusuyla glendigini de simdi kendine
itiraI edecek kadar mutluydu.
Kapi aldi, karsisinda Ipek'i grnce Ka sasirdi.
"Hep seni dsnyorum, uyuyamiyorum," dedi Ipek ieri girince.
Turgut Bey'e aldirmadan sabaha kadar seviseceklerini Ka hemen anladi, inanilmaz gelen sey,
nceden hibir bekleme acisi ekmeden Ipek'e sarilabilmekti. Gece boyunca Ipek ile
sevisirken Ka mutluluktan da te bir yer oldugunu, simdiye kadarki hayat ve ask deneyiminin
zaman ve tutku disi bu blgeyi hissetmesine yetmedigini anladi. Hayatta ilk deIa kendini bu
kadar rahatlamis hissediyordu. Daha nce kadinlarla sevisirken aklinin bir ksesinde hazir
tuttugu cinsel hayalleri, pornograIik yayin ve Iilmlerden grenilmis kimi istekleri unutmustu.
Gvdesi Ipek ile sevisirken, Ka'nin daha nceden iinde barindirdigini bilmedigi bir mzik
bulmus, onun ahengiyle ilerliyordu. Arada bir uyuyakaliyor, bir yaz tatilinin cennet havasini
tasiyan ryalarinda kostugunu, lmsz oldugunu, dsmekte olan bir uakta bitmez tkenmez
bir elmayi yedigini gryor, Ipek'in elma kokulu ve sicacik tenini hissederek uyaniyor,
disaridan gelen kar rengi ve haIiI sarimsi isikta Ipek'in gzlerinin iine ok yakindan bakiyor,
kadinin uyanik oldugunu, sessizce kendisini seyrettigini grnce sig bir suda yanyana
dinlenen iki balina gibi uzandiklarini hissediyor, ellerinin iie oldugunu o zaman Iark
ediyordu.
Bir ara uyanip gzgze geldiklerinde "Babamla konusacagim," dedi Ipek. "Seninle
Almanya'ya gidecegim."
Ka uyuyamadi. Btn hayatini sanki mutlu bir Iilm olarak seyrediyordu.
Sehrin iinde bir patlama oldu. Yatak, oda, otel bir an sallandi. Uzaktan makineli tIek sesleri
duyuldu. Sehri rten kar grlty haIiIletiyordu. Birbirlerine sarildilar ve sessizce beklediler.
Daha sonra uyandiginda silah sesleri kesilmisti. Ka sicak yataktan iki kere ikip pencereden
gelen buz gibi havayi terli teninde hissederek sigara iti. Aklina hi siir gelmiyordu.
Hayatinda hi olmadigi kadar mutluydu.
Sabah kapinin vurulmasiyla uyandi, Ipek yaninda yoktu. En son ne zaman uyudugunu, Ipek
ile en son ne konustuklarini, silah seslerinin ne zaman kesildigini hatirlayamadi.
Kapidaki, resepsiyona bakan Cavit'ti. Bir subayin otele geldigini, Sunay Zaim'in Ka'yi
karargha davet ettigini bildirdigini ve simdi asagida bekledigini syledi. Ka acele etmedi,
tiras oldu.
Kars'in bos sokaklarini dn sabahkinden de byl ve gzel buldu. Atatrk Caddesi'nin
yukarilarinda bir yerde kapisi paralanmis, camlari kirilmis, cephesi delik desik bir ev grd.
Terzihanede Sunay o eve bir intihar saldirisi yapildigini syledi. "Yanlislikla buraya degil,
yukaridaki binalardan birine girmeye kalkmis zavalli," dedi. "Para para olmus, Islamci mi,
PKK'li mi, hl anlayamadilar."
Ka, Sunay'da, oynadigi rolleri Iazla ciddiye alan nl aktrlerdeki o ocuksu havayi
gryordu. Tiras olmustu, temiz pak ve zinde gzkyordu. "Lacivert'i yakaladik," dedi
Ka'nin gzlerinin iine bakarak.
Ka haberden duydugu mutlulugu igdyle saklamak istedi, ama Sunay'in gznden kamadi
bu. "Kt bir insandir." dedi. "Egitim enstits mdrn onun ldrttg kesin. Bir yandan
intihara karsi oldugunu yayar, bir yandan da bir intihar saldirisi dzenlemek iin akilsiz,
zavalli delikanlilari rgtler. Milli Emniyet onun btn Kars'i havaya uuracak miktarda
patlayiciyla buraya geldiginden emin! Ihtilal gecesi izini kaybettirdi. Kimsenin bilmedigi bir
yere saklanmis. Dn aksamst Asya Oteli'nde yapilan o gln toplantidan haberin vardir
tabii."
Ka bir oyundaymislar gibi yapmacikli bir havayla basini salladi.
"Benim hayatta derdim bu sululari, gericileri, terristleri cezalandirmak degil," dedi Sunay.
"Yillardir sahnelemek istedigim hir oyun var ve simdi onun iin buradayim. Thomas Kyd adli
bir Ingiliz yazar vardir. Shakespeare Hamlet'i ondan araklamistir. Kyd'in Ispanyol Trajedisi
diye hakki yenmis, unutulmus bir oyununu kesIettim. Bir kan davasi ve intikam trajedisidir ve
oyunun iinde oyun vardir. Funda ile bu oyunu oynamak iin byle bir Iirsati on bes yildir
kolluyoruz."
Ka odaya giren Funda Eser'e iki bklm egilerek yapmacikli bir selam verdi ve upuzun bir
agizlikla sigara ien kadinin bundan hoslandigini grd. Ka sormadan kari koca oyunu
zetlediler.
"Oyunu halkimizin zevk ve terbiye alacagi bir sekilde degistirip basitlestirdim," dedi sonra
Sunay. "Yarin Millet Tiyatrosu'nda oynarken seyirciler ve canli yayinda btn Kars
izleyecek."
"Ben de grmek isterdim," dedi Ka.
"Oyunda KadiIe'nin de oynamasini istiyoruz... Funda onun kt yrekli rakibesi olacak...
KadiIe, sahneye basi rtl ikacak. Sonra kan davasina neden olan samasapan trelere
baskaldirip birden herkesin nnde basini aacak." Sunay basindaki hayali bir rty
gsterisli bir jestle ve heyecanla atar gibi yapti.
"Gene olaylar ikar!" dedi Ka.
"Sen onu merak etme! Asker idaremiz var simdi."
"KadiIe de zaten kabul etmez," dedi Ka.
"KadiIe'nin Lacivert'e sik oldugunu biliyoruz," dedi Sunay.
"KadiIe basini aarsa onun Lacivert'ini ben hemen biraktiririm. Birlikte herkesten uzak bir
yere kaar, mutlu olurlar."
Funda Eser'in yznde yerli melodram Iilmlerinde birlikte kaan gen asiklarin
mutlulugundan sevin duyan iyi niyetli teyzelere zg o koruyucu seIkat iIadesi belirdi. Ka
kadinin Ipek ile kendisinin askina da ayni sevgiyle yaklasabilecegini hayal etti bir an.
"KadiIe'nin canli yayinda basini aabileceginden ben gene de spheliyim." dedi sonra.
"Durumundan tr onu bir tek senin ikna edebilecegini dsndk." dedi Sunay. "Bizimle
pazarlik etmesi, en byk seytanla pazarlik etmesi demek olur. Oysa senin trbanci kizlara da
hak verdigini biliyor. Ablasina da asiksin."
"Yalniz KadiIe degil Lacivert de ikna edilmeli. Ama nce KadiIe ile konusmali." dedi Ka.
Ama akli, "ablasinada asiksin" sznn basitligine ve kabaligina takilmisti.
"Btn bunlari sen istedigin gibi yaparsin." dedi Sunay. "Sana her trl yetkiyle beraber bir
de askeri ara veriyorum. Benim adima istedigin gibi pazarlik da edersin."
Bir sessizlik oldu. Sunay Ka'nin dalginligini Iark etmisti.
"Bu ise girmek istemiyorum." dedi Ka.
"Niye?"
"Belki de korkak oldugum iin. ok mutluyum simdi. Dincilerin boy hedeIi haline gelmek
istemem. KadiIe'nin basini amasini, grencilerin onu seyretmesini bu ateist heriI ayarlamis
derler. Almanya'ya da kasam, bir gn beni bir gece bir sokakta vurup ldrrler."
"nce beni vururlar." dedi Sunay gururla. "Ama korkak oldugunu sylemen de hosuma gitti.
Ben de korkagin tekiyim, inan bana. Bu lkede yalniz korkaklar ayakta kalir. Ama insan
btn korkaklar gibi bir gn ok kahramanca bir sey yapacagini da hayal eder hep, degil mi?"
"Ben ok mutluyum simdi. Kahraman olmak istemiyorum hi. Kahramanlik ds,
mutsuzlarin tesellisidir. Zaten bizim gibiler kahramanlik yapiyorum diye ya birilerini ldrr,
ya da kendilerini."
"Peki aklinin bir ksesiyle de bu mutlulugun ok srmeyecegini bilmiyor musun?" dedi
Sunay inatla.
"Niye korkutuyorsun misaIirimizi?" dedi Funda Eser.
"Hibir mutluluk uzun srmez, bunu biliyorum." dedi Ka ihtiyatla. "Ama bu pesin mutsuzluk
ihtimali yznden kahramanlik edip kendimi ldrtmeye niyetim yok."
"Bu ise girmezsen, Almanya'da degil burada ldrecekler seni! Bugnk gazeteyi
grdnm?"
"Bugn lecegimi mi yaziyorlar?" dedi Ka glmseyerek.
Sunay, Ka'ya Serhat Sehir Gazetesi'nin dn aksamst grdg son sayisini gsterdi.
"Kars'ta bir Allahsiz!" diye okudu Funda Eser abartili bir havayla.
"O dnk ilk basim." Dedi Ka gvenle."Serdar Bey yeni bir basim yapip durumu dzeltmeye
karar verdi sonra."
"Bu kararini uygulamadan ilk basimi bu sabah dagitmis." dedi Sunay. "Gazetecilerin szne
gvenmeyeceksin hi. Ama biz seni koruruz. Askerlere gleri yetmeyen dinciler, ilk is Bati
usagi ateisti vurmak isterler."
"Serdar Bey'den o haberi yazmasini sen mi istedin?"diye sordu Ka.
Sunay hakarete ugramis sereIli biri gibi dudaginin kenarini bkp kaslarini kaldirip alingan
bir bakis atti, ama Ka onun kk dolaplar eviren uyanik bir siyaseti konumundan ok
mutlu oldugunu grebiliyordu.
"Beni sonuna kadar korumaya sz verirsen arabuluculuk yaparim." Dedi Ka.
Sunay sz verdi. Jakoben saIlara katildigi iin sarilarak Ka'yi kutladi ve iki adaminin Ka'nin
yanindan hibir zaman ayrilmayacaklarini syledi.
"Gerekirse seni sana karsi da koruyacaklardir!" diye ekledi heyecanla.
Arabuluculuk ve ikna isinin ayrintilarini konusmak iin oturup mis gibi kokan bir sabah ayi
itiler. Funda Eser tiyatro takimina, nl ve parlak bir oyuncu katilmis gibi memnundu.
Ispanyol Trajedisi'nin gcnden sz etti biraz, ama Ka'nin akli hi orada degildi, terzihanenin
yksek pencerelerinden ieri vuran harika beyaz isiga bakiyordu.
Terzihaneden ayrilirken Ka yanina iri yari iki silahli erin verildigini grnce hayal kirikligina
ugradi. En azindan birinin subay ya da sivil ve sik olmasini isterdi. Bir zamanlar televizyona
ikip Trk milletinin aptal oldugunu, Islam'a da hi inanmadigini syleyen nl bir yazari,
hayatinin son yillarinda devletin ona verdigi sik ve terbiyeli iki koruma arasinda grmst bir
kere. Yalnizca antasini tasimiyorlar, Ka'nin nl ve muhaliI bir yazarin hakettiginc inandigi
bir tantanayla kapisini tutuyor, merdivenlerde koluna giriyor ve asiri merakli hayranlardan ve
dsmanlardan uzak tutuyorlardi onu.
Asker arala Ka'nin yaninda oturan erler ise, onu korur gibi degil, gzaltinda tutar gibi
davraniyorlardi.
Ka otele girer girmez sabah btn ruhunu saran mutlulugu yeniden hissetti, iinden hemen
Ipek'i grmek gelmesine ragmen ondan bir sey saklamak asklarina kk de olsa ihanet
anlamina gelebilecegi iin nce bir yolunu bulup KadiIe ile yalniz konusmak istiyordu. Ama
lobide Ipek'le karsilasinca bu niyetini unuttu.
"Hatirladigimdan da gzelsin!" dedi Ipek'e hayranlikla bakarak. "Sunay beni agirtti,
arabulucu olmami istiyo.."
"Ne konuda?"
"Dn aksamst Lacivert yakalanmis!" dedi Ka. "Niye dnyor yzn: Bizim iin tehlikeli
bir sey yok. Evet, KadiIe zlecek. Ama benim iim rahat etti inan bana." Sunay'dan
duyduklarini hizli hizli anlatti, gece duyduklari patlamayi, silah seslerini aikladi. ''Sabah beni
uyandirmadan gitmissin. Korkma, her seyi halledecegim, kimsenin burnu kanamayacak.
FrankIurt'a gidip mutlu olacagiz. Babanla konustun mu?" Bir pazarlik olacagini, bu yzden
Simav'in kendisini Lacivert'e yollayacagini, ama nce KadiIe'yle konusmasinin sart oldugunu
syledi. Ipek'in gzlerinde grdg asiri endise, onun kendisi iin meraklandigi anlamina
geliyor, bu da hosuna gidiyordu.
"KadiIe'yi birazdan odana yollarim," deyip Ipek gitti.
Odasina ikinca yataginin yapilmis oldugunu grd. Dn gece iinde hayatinin en mutlu
gecesini geirdigi esyalar, sehpanin soluk lambasi, solgun perdeler simdi bambaska bir kar
isigi ve sessizlik iindeydi ama sevismeden kalan kokuyu hl iine ekebiliyordu. Kendini
yataga sirtst atip tavana bakarken KadiIe ile Lacivert'i ikna edemezse basinin ne kadar
derde girebilecegini ikarmaya alisti.
KadiIe ieri girer girmez "Lacivert'in yakalanisi hakkinda ne biliyorsun anlat," dedi. "Onu
hirpalamislar mi?"
"Hirpalasalardi beni ona gtrmezlerdi," dedi Ka. "Birazdan gtrecekler. Oteldeki
toplantidan sonra yakalamislar, daha Iazlasini bilmiyorum."
KadiIe pencereden disari, karli caddeye bakti. "Simdi sen mutlusun ve ben mutsuzum artik,"
dedi. "Sandik odasindaki bulusmamizdan sonra her sey ne ok degisti."
Ka dn gleden sonra 217 numarali odada bulusmalarini, odadan ikmadan nce KadiIe'nin
silahini ekip kendisini soyusunu, onlari birbirine baglayan ok eski ve tatli bir ani gibi
hatirladi
"Hepsi bu degil KadiIe," dedi Ka. "evresindekiler Sunay'i Lacivert'in egitim enstits
mdrnn katlinde parmagi olduguna inandirmislar. Ayrica Izmirli televizyon sunucusunu
ldrdgn kanitlayan bir dosya da Kars'a gelmis."
"Kim bu evresindekiler?"
"Kars'taki birka Milli istihbarati... Onlarla iliskisi olan biriki asker... Ama Sunay btnyle
onlarin etkisi altinda degil. Sanatsal amalari var. Bunlar onun kelimeleri. Bu aksam Millet
Tiyatrosu'nda bir oyun sahnelemek ve sana da rol vermek istiyor. Surat yapma, dinle.
Televizyon da canli yayin yapacak, btn Kars seyredecek. Sen oynamaya razi olursan.
Lacivert de imam hatipli grencileri ikna eder, onlar da gelip oyunu, oturup sessizce, kibarca,
gerektigi yerde alkislayarak seyrederlerse, Sunay Lacivert'i saliverecek. Her sey unutulacak,
kimsenin burnu kanamayacak. Beni arabulucu seti."
"Oyun ne?"
Ka, Thomas Kyd'i ve Ispanyol Trajedisi'ni anlatti, Sunay'in oyunu degistirip uyarladigini
syledi. "Yillar boyunca Anadolu turnelerinde Corneille, Shakespeare ve Brecht'i gbek dansi
ve edepsiz sarkilarla birlestirdigi anlayisla."
"Ben de kan davasi baslasin diye canli yayinda irzina geilen kadin olacagim herhalde."
"Hayir. Bir Ispanyol hanimi gibi basin kapaliyken kan davasindan bikip, bir Ike ninda
basrtsn atan isyanci kiz olacaksin."
"Burada isyancilik basrtsn atmayi degil, takmayi gerektiriyor."
"Bu oyun KadiIe. Oyun oldugu iin de aabilirsin basini."
"Benden ne istendigini anladim. Oyun da olsa, oyun iinde oyun da olsa amayacagim
basimi."
"Bak KadiIe, iki gn sonra kar diner, yollar ailir, hapisteki mahkm da acimasizlarin eline
geer. O zaman Lacivert'ini hayatinin sonuna kadar bir daha gremezsin, iyi dsndn m
bunu?"
"Dsnrsem kabul ederim diye korkuyorum."
"Ayrica basrtnn altina peruk takarsin. Kimse grmez salarini."
"Peruk takacak olsaydim, bazilari gibi niversiteye girmek iin yapardim o isi."
"Simdi sorun niversite kapisinda onurunu kurtarmak degil. Lacivert'i kurtarmak iin
yapacaksin bunu."
"Benim basimi aarak ona saglayacagim kurtulusu Lacivert isteyecek mi bakalim?"
"Isteyecek," dedi Ka. "Senin basini aman Lacivert'in onurunu zedelemez, iliskinizi kimse
bilmiyor nk."
KadiIe'nin zayiI noktasina dokunabildigini gzlerindeki Ikeden anladi, tuhaI bir sekilde
glmsedigini grd sonra Ka ve korktu bundan, iini bir korku ve kiskanlik sardi.
KadiIe'nin kendisine Ipek hakkinda yikici bir sey sylemesinden korkuyordu. "ok vaktimiz
yok KadiIe," dedi ayni tuhaI korkuyla. "Bu isin iinden tatlilikla ikacak kadar akilli ve
duyarli oldugunu biliyorum. Yillarca siyasal srgn hayati yasamis biri olarak sylyorum.
Dinle, beni: Hayat ilkeler iin degil, mutlu olmak iin yasanir."
"Ama ilkesiz ve inansiz da kimse mutlu olamaz," dedi KadiIe.
Dogru Ama bizimki gibi insana deger verilmeyen zalim bir lkede inantan iin kendini
mahvetmek akilsizliktir. Byk ilkeler, inanlar, onlar zengin lkelerin insanlari iin."
"Tam tersi. Fakir bir lkede insanin inanlarindan baska sarilacak hibir seyi olmuyor."
Aklina geldigi gibi Ka "ama inandiklari seyler dogru degil!" demedi. "Ama sen yoksullardan
degilsin KadiIe," dedi. "Sen Istanbul'dan geliyorsun."
"Bu yzden neye inaniyorsam yle yaparim. Takiyye yapamam. Basimi aarsam gerekten
aarim."
"Peki suna ne diyorsun: Tiyatro salonuna kimse alinmasin. Karslilar olayi televizyondan
seyretsinler yalnizca. O zaman kamera nce bir Ike ninda senin elini basrtne attigini
gsterir. Sonra kurgu yapariz ve sana benzeyen bir baskasinin salarini zsn arkadan
gsteririz."
"Bu da peruk takmanin daha kurnazcasi," dedi KadiIe. "Sonuta herkes askeri darbeden sonra
basimi atigimi dsnecek."
"nemli olan dinin buyrugu mu, yoksa herkesin ne dsndg m? Bu yolla salarini asla
amamis oluyorsun. Yok derdin herkesin ne dedigi ise, btn bu samaliklar sona erince
bunun bir Iilm kurgusu oldugu herkese anlatilir. Lacivert'i kurtarmak iin btn bunlari
yapmaya razi oldugun ortaya ikinca imam hatipli o gen insanlar, daha da saygi duyarlar
sana."
"Birisini btn gcnle ikna etmeye alisirken," dedi KadiIe bambaska bir havayla. "Aslinda
hi de inanmadigin seyleri sylemekte oldugunu dsndgn olur mu hi?"
"Olur. Ama simdi yle hissetmiyorum."
"O zaman en sonunda o kisiyi inandirmayi basardiginda onu kandirmis oldugun iin sululuk
duyarsin degil mi? Onu aresiz biraktigin iin."
"Grmekte oldugun sey aresizligin degil KadiIe. Akilli bir insan olarak yapacak baska sey
kalmadigini gryorsun. Sunay'in evresindekiler elleri hi titremeden Lacivert'i asarlar ve
sen buna razi olamazsin."
"Diyelim ki herkesin nnde atim basimi, yenilgiyi kabul ettim. Lacivert'i birakacaklari ne
malum? Ben bu devletin szne neden inanayim."
"Haklisin. Bunu onlarla konusayim."
"Kiminle ne zaman konusacaksin?"
"Lacivert ile grstkten sonra tekrar Sunay'a gidecegim."
Ikisi de bir sre sustular. Bylece KadiIe'nin sartlari kabaca kabul ettigi iyice ortaya ikmis
oldu. Gene de Ka bundan emin olmak iin KadiIe'ye gstererek saatine bakti.
"Lacivert MIT'in mi, askerlerin mi elinde?"
"Bilmiyorum. Fazla bir Iark da yoktur herhalde."
"Askerler iskence yapmayabilir," dedi KadiIe. Biraz sustu. "Bunlari ona vermeni istiyorum."
SedeI kaplamali, tasli eski usl bir akmakla bir paket kirmizi Marlboro uzatti Ka'ya.
"akmak babamindir. Onunla sigarasini yakmaktan hoslanir Lacivert."
Ka sigarayi aldi, akmagi almadi. "akmagi ona verirsem, Lacivert nce sana ugradigimi
anlar."
"Anlasin."
"O zaman seninle konustugumuzu da anlar ve senin kararini merak eder. Oysa ben nce seni
grdgm, senin onu kurtarmak iin bir sekilde basini amaya razi oldugunu ona
sylemeyecegim."
"Bunu kabul etmeyecegi iin mi?"
"Hayir. Lacivert lmden kurtulmak iin senin basini aiyormus gibi yapmani kabul edecek
kadar akilli, mantikli biridir, bunu sen de biliyorsun. Kabul edemeyecegi sey, bu konunun
nce kendisine degil, sana sorulmasidir."
"Ama bu yalnizca siyasal bir konu degil, ayni zamanda benimle ilgili kisisel bir konu.
Lacivert bunu anlar."
"Anlasa da ilk kendisinin sz sahibi olmak isteyecegini sen de biliyorsun KadiIe. O bir Trk
erkegi. stelik de siyasal Islamci. Ona gidip 'sen serbest kal diye KadiIe basini amaya karar
verdi' diyemem. Karari kendisinin verdigini dsnmeli. Senin peruk takacagin takiyyeli,
televizyon montajli o ara zm ona da aacagim. Senin onurunu kurtaracagina, bunun bir
zm olduguna hemen kendini inandiracaktir. Senin numara kabul etmez onur anlayisinla
onun pratik onur anlayisinin uyusmadigi o karanlik blgeleri gznn nnde canlandirmak
bile istemeyecektir. Basini aarsan, drste, numarasiz aacagini da isitmek istemez hi."
"Lacivert'i kiskaniyorsun, ondan neIret ediyorsun," dedi KadiIe. "Onu bir insan olarak bile
grmek istemiyorsun. Batililasmamislari ilkel, ahlaksiz, asagi bir siniI olarak grp dayakla
adam etmeyi kuran laikler gibisin. Benim Lacivert'i kurtarmak iin asker gce boyun egmem
mutlu etti seni. Bu ahlaksiz mutlulugunu gizleyemiyorsun bile." Bir neIret belirdi gzlerinde.
"Madem bu konuda nce Lacivert karar vermeliymis, bir baska Trk erkegi olan sen,
Sunay'dan sonra niye dogrudan Lacivert'e gitmedin de nce bana geldin, syleyeyim mi?
nk benim kendi rizamla boyun egdigimi grmek istiyordun nce. Bu da korktugun
Lacivert karsisinda sana bir stnlk verecekti."
"Lacivert'ten korktugum dogru. Ama diger dediklerin haksiz KadiIe. nce Lacivert'e gidip
onun basini aman gerektigi yolundaki kararini sana bir emir gibi getirseydim sen bu karara
uymazdin."
"Bir arabulucu degilsin artik, zalimlerle isbirligi yapan birisin."
"Bu sehirden sag salim ikmaktan baska hibir seye inanmiyorum ben KadiIe. Artik sen de
inanma hibir seye. Zeki, gururlu ve cesur oldugunu btn Kars'a yeterince kanitladin. Biz
buradan kurtulur kurtulmaz ablanla FrankIurt'a gidecegiz. Orada mutlu olmak iin. Sana da
mutlu olmak iin ne gerekiyorsa onu yap derim. Lacivert ile buradan kurtulup bir Avrupa
sehrinde siyasal srgn olarak pekala mutlu olabilirsiniz. Baban da eminim gelir pesinizden.
Bunun iin nce bana gvenmen gerekiyor."
Mutluluktan sz ederken KadiIe'nin gzn dolduran bir damla yas yanagina akiverdi. Ka'yi
korkutan bir sekilde glmserken KadiIe gzyasini avucunun iiyle abucak sildi. "Ablamin
Kars'tan ayrilacagindan emin misin?"
"Eminim," dedi Ka hi de emin olmadigi halde.
"akmagi vermende ve nce beni grdgn Lacivert'e sylemende israr etmiyorum," dedi
KadiIe magrur ve hosgrl bir prenses edasiyla. "Ama basimi ainca Lacivert'in serbest
birakilacagindan kesinlikle emin olmak istiyorum. Sunay'in ya da bir baskasinin keIaleti
yetmez. Trk Devleti'ni hepimiz biliriz."
"ok akillisin KadiIe. Kars'ta mutlulugu en ok hak eden insan sensin!".dedi Ka. Bir an "bir
de Necip'ti" demek geldi iinden, ama hemen unuttu onu. "akmagi da ver bana. Belki bir
punduna getirirsem Lacivert'e veririm. Ama gven bana."
KadiIe ona akmagi uzatirken beklenmedik bir sekilde birbirlerine sarildilar. KadiIe'nin
ablasininkinden ok daha narin ve haIiI gvdesini ellerinin iinde bir an seIkatle hissetti Ka,
onu pmemek iin kendini tuttu. Ayni anda kapi hizla vurulunca "iyi ki tuttum kendimi" diye
dsnd.
Kapidaki Ipek'ti, bir asker aracin Ka'yi almak iin geldigini syledi. Odada olup bitenleri
anlamak iin Ka ile KadiIe'nin gzlerinin iine yumusacik ve dsnceli bakislariyla uzun
uzun bakti. Ka onu pmeden ikti. Koridorun sonunda sululuk ve zaIer duygulariyla geri
dnp baktiginda iki kardesin birbirine sarildiklarim grd.
35
Ben kimsenin ajani degilim
Ka ILE LACIVERT HCREDE
Koridorun ucunda birbirine sarilmis KadiIe ile Ipek'in hayali Ka'yi uzun bir sre terk etmedi.
SoIrn yaninda oturdugu asker ara Atatrk Caddesi'yle Halitpasa Caddesi'nin ksesinde,
Kars'taki tek traIik isiginin karsisinda durunca Ka, yksek koltugundan, hemen az tedeki
eski Ermeni evinin ikinci katinda temiz havaya ailmis boyasiz bir pencere kanadiyla, haIiI
rzgrda kipirdanan bir perdenin araligindan ieride yapilan gizli bir siyasi toplantinin btn
ayrintilarini bir anda siki bir rntgenci gibi grd ve telasli ve beyaz bir kadin eli perdeyi
ekip pencereyi Ikeyle kaparken aydinlik odada ne olup bittigini sasirtici bir dogrulukla
tahmin etti: Kars'taki Krt milliyetilerinin nde gelen iki tecrbeli militani, agabeyi dn
geceki baskinlarda ldrlms ve simdi vcuduna sarilan Gazo marka sargi bezleri nedeniyle
sobanin yanibasinda buram buram terlemekte olan bir ayci iragini Faikbey Caddesi'ndeki
emniyet mdrlgne yan kapidan girip zerindeki bombayi patlatmasinin ok kolay
olacagina ikna etmeye alisiyorlardi. Ka'nin tahminlerinin aksine ne szkonusu emniyet
mdrlgne ne de daha ilerideki Milli Emniyet'in Cumhuriyet'in ilk yillarindan kalma
gsterisli merkezine sapan asker kamyon Atatrk Caddesi'nden hi ayrilmadan, Faikbey
Caddesi'ni geip sehrin tam merkezindeki asker karargha girdi. 1960'larda sehrin
merkezinde byk bir park olmasi tasarlanan bu arazi, 1970'teki asker darbeden sonra
duvarlarla evrilmis, sikintili ocuklarin ciliz kavak agalari arasinda bisiklete bindigi askeri
lojmanlara, yeni kumandanlik binalari ve egitim sahalariyla kapli bir merkeze dnstrlms,
bylece Puskin'in Kars yolculugunda kaldigi ev ile, ondan kirk yil sonra arin Kazak
svarileri iin yaptirdigi ahirlar da askerlere yakin Hryurt gazetesinin de yazdigi gibi
yikimdan kurtulmustu.
Lacivert'in tutuldugu hcre bu tarih ahirlarin hemen bitisigindeydi. Askeri kamyon, Ka'yi,
ihtiyar bir igde agacinin karin agirligiyla esnemis dallari altindaki eski ve sevimli bir kagir
binanin nnde birakti, ieride Ka'nin MIT grevlisi olduklarini dogru olarak sezdigi iki kibar
adam, ellerindeki Gazo sargi bezi rulosuyla Ka'nin ggsne 1990'li yillara gre ilkel sayilacak
bir ses kayit araci sardilar ve alisma dgmesini gsterdiler. Bir yandan da, asagidaki
tutuklunun buraya dsmesine zlyormus da ona yardim etmek istiyormus gibi hareket
etmesini, isledigi, rgtledigi cinayetleri itiraI ettirip teybe kaydetmesini hi de alayci
olmayan bir edayla tembihliyorlardi. Ka bu adamlarin kendisinin buraya yollanmasindaki asil
nedeni bilmedigini hi dsnmedi.
ar zamaninda Rus svarilerinin kararghi olarak kullanilan kk kagir yapinin tastan soguk
bir merdivenle inilen alt katinda, disiplinsizlik yapanlarin cezalandirildigi penceresiz, byke
bir hcre vardi Cumhuriyet dneminde bir ara kk bir depo, 1950'lerde de atom saldirisinda
kullanilacak rnek bir siginak olarak degerlendirilen bu hcreyi Ka tahmin ettiginden ok
daha temiz ve rahat buldu.
Oda, blge basbayii Muhtar'in iyi geinmek iin bir zamanlar askeriyeye hediye ettigi
elektrikli bir Arelik isiticiyla ok iyi isitilmasina ragmen Lacivert uzanip kitap okudugu
yatakla zerine temiz bir asker battaniyesi ekmisti. Ka'yi grnce yataktan ikti, baglari
allamis ayakkabilarini giyip resm bir havayla ama gene de glmseyerek elini sikti ve is
konusmaya hazir birinin kararliligiyla kenardaki Iormika masayi isaret etti. Kk masanin
iki ucundaki iki sandalyeye oturdular. Ka masanin zerinde agzina kadar izmaritle dolu inko
bir kllk grnce cebinden Marlboro'yu ikarip Lacivert'e verdi, rahatinin yerinde
gzktgn syledi. Lacivert iskence grmedigini syledi ve kibritiyle nce Ka'nin, sonra
kendi sigarasini yakti. "Bu seIer kimin iin casusluk ediyorsunuz eIendim?" diye sordu
sevimli bir sekilde glmseyerek.
"Casuslugu biraktim," dedi Ka. "Artik arabuluculuk ediyorum."
"O daha da beter. Casuslar para karsiliginda ogu ise yaramaz ivir zivir bilgi tasir.
Arabulucular ise taraIsizlik pozuyla islere ukalaca burnunu sokar. Senin ikarin nedir?"
"Bu berbat Kars sehrinden sag salim ikmak."
"Bati'dan casusluk etmeye gelmis bir ateiste bu gvenceyi bugn ancak Sunay verebilir."
Bylece Lacivert'in Serhat Sehir Gazetesinin son sayisini grms oldugunu anladi Ka.
Lacivert'in biyik altindan glsnden neIret etti. Acimasizligindan o kadar sikyet ettigi Trk
Devleti'nin eline stelik de iki cinayet dosyasiyla birlikte dstkten sonra bu seriati militan
nasil bu kadar neseli ve sakin olabiliyordu? Ka stelik simdi KadiIe'nin neden ona bu kadar
sik oldugunu da anlayabiliyordu. Lacivert'i bu seIer her zamankinden daha yakisikli
bulmustu.
"Arabuluculuk konusu ne?"
"Senin serbest birakilman," dedi Ka ve sakin bir sekilde Sunay'in nerisini zetledi.
KadiIe'nin basini aarken peruk takabilecegini ya da diger canli yayin hilelerini pazarlik payi
birakmak iin hi amadi. Sartlarin agirligini anlatirken ve Sunay'i sikistiran acimasizlarin
Lacivert'i ilk Iirsatta asmak isteyeceklerini sylerken bir zevk aldigini hissettigi ve bu yzden
bir sululuk duydugu iin Sunay'in atlagin teki oldugunu, karlar eriyip yollar ailinca her
seyin normale dnecegini ekledi. Daha sonra bunu MIT grevlilerinin hosuna gidecek bir sey
olsun diye syleyip sylemedigini soracakti kendine.
"Gene de benim tek kurtulus aremin Sunay'in kaIasindaki atlak oldugu anlasiliyor," dedi
Lacivert.
"Evet."
"Syle ona o zaman: nerisini reddediyorum. Sana da buraya kadar gelip zahmet ettigin iin
tesekkr ediyorum."
Ka bir an Lacivert'in ayaga kalkip, elini sikip kendisini kapi disari edecegini sandi. Bir
sessizlik oldu.
Lacivert sandalyesinin arka ayaklari zerinde huzurla yaylaniyordu. "Arabuluculuk isini
basaramadigin iin bu berbat Kars sehrinden sag salim kurtulamazsan bu benim yzmden
degil, senin bosbogazlik edip ateistliginle vnmen yznden olacak Bu lkede insan ancak
arkasina askerleri alirsa ateistligiyle gururlanabilir."
"Ateistligiyle gururlanan biri degilim."
"Iyi o zaman."
Gene sustular ve sigaralarini itiler. Ka ekip gitmekten baska yapacak hibir seyi olmadigini
hissetti. "lmden korkmuyor musun?" diye sordu sonra.
"Bu bir tehditse: Korkmuyorum. Arkadasa bir meraksa: Evet korkuyorum. Ama bu zalimler
ne yapsam beni asar artik. Yapacak bir sey yok."
Lacivert Ka'yi kahreden tatli bir bakisla glmsedi. Bakislari, "bak, ben senden ok daha zor
bir durumdayim, ama gene de senden daha rahatim!" diyordu. Ka kendi telas ve
huzursuzlugunun Ipek'e sik oldugundan beri karninda tatli bir agri gibi tasidigi mutluluk
umuduyla iliskili oldugunu utanla hissetti. Lacivert'in hi mi byle bir umudu yoktu?
"Dokuza kadar sayacagim ve kalkip gidecegim," dedi kendine. "Bir, iki..." Bese gelince eger
Lacivert'i kandiramazsa, Ipek'i de Almanya'ya gtremeyecegine karar vermisti.
Bir ilhamla bir sre havadan sudan sz etti. ocuklugunda grdg bir siyah beyaz Amerikan
Iilmindeki bahtsiz arabulucudan, Asya Oteli'nde yapilan toplantidan ikan bildirinin
ekidzen verilirse Almanya'da yayimlanabi-leceginden, insanlarin hayatlarinda bir inat, anlik
bir tutku ugruna yanlis kararlar alip sonra ok pisman olabileceklerinden, mesela kendisinin
de lisedeyken byle bir Ikeyle basketbol takimini terk edip bir daha geri dnmediginden, o
gn Bogaz kiyisina inip uzun uzun denizi seyrettiginden, Istanbul'u ne kadar da ok
sevdiginden, bahar aksamstleri Bebek koyunun ne kadar gzel oldugundan, baska pek ok
seyden sz etti. Sogukkanli bir iIadeyle kendisine bakan Lacivert'in bakislarindan ezilmemeye
ve hi susmamaya alisiyor, bu da btn bu grsmeyi idamdan nceki son grsmeye
benzetiyordu.
"Istedikleri en olmadik seyleri yapsak bile verdikleri sz tutmaz bunlar," dedi Lacivert.
Masanin zerindeki bir deste kgitla kalemi gsterdi. "Btn hayat hikyemi, sularimi,
anlatmak istedigim her seyi yazmami istiyorlar benden. O zaman iyi niyet grrlerse
pismanlik yasasiyla belki beni aIIederlermis. Bu yalanlara kanip son gnlerinde davalarindan
dnen, btn hayatlarina ihanet eden budalalara hep acidim. Ama madem lyorum, benden
sonrakiler hakkimda dogru biriki sey grensin isterim." Masanin zerindeki yazili kgitlardan
birini ekti. Yzne Alman gazetelerine deme verirken gelen asiri ciddi iIade geldi:
"Idamimin szkonusu oldugu yirmi subat tarihinde bugne kadar siyaset geregi yaptigim
hibir seyden pisman olmadigimi sylemek isterim, Istanbul DeIterdarligi'ndan emekli, ktip
bir babanin ikinci ocuguyum. ocuklugum ve genligim gizlice bir Cerrahi tekkesine devam
eden babamin alakgnll ve sessiz dnyasinda geti. Genligimde ona isyan edip dinsiz bir
solcu oldum, niversitedeyken militan genlerin pesine takilip Amerikan uak gemisinden
ikan denizcileri tasladim. O sirada evlendim, ayrildim; bir buhran geirdim. Yillarca kimseye
gzkmedim. Elektronik mhendisiyim. Bati'ya duydugum Ike yznden Iran devrimine
saygi duydum. Tekrar Mslman oldum, Imam Humeyni'nin 'bugn Islam'i korumak, namaz
kilmak ve oru tutmaktan ok daha nemlidir' Iikrine inandim. Frantz Fanon'un siddet zerine
yazdiklarindan, Seyyid Kutub'un zulmn karsisinda hicret etmek ve yer degistirmek
konusundaki Iikirlerinden ve Ali Seriati'den ilham aldim. Askeri darbeden kamak iin
Almanya'ya sigindim. Geri dndm. Grozni'de eenlerle birlikte Ruslara karsi savasirken
aldigim yaradan dolayi sag ayagim aksar. Sirp kusatmasi sirasinda Bosna'ya gittim, orada
evlendigim Bosnak kizi Merzuka benimle birlikte Istanbul'a gelmistir. Siyasi Iaaliyetlerim ve
hicret Iikrine inancim yznden hibir sehirde iki haItadan uzun kalamadigim iin ikinci
karimdan da ayrildim. Beni eenistan ve Bosna'ya gtren Mslman gruplarla iliskimi
kestikten sonra Trkiye'yi karis karis dolastim, Islam dsmanlarinin gerekirse ldrlmesine
inanmama ragmen bugne kadar kimseyi ne ldrdm ne de ldrttm. Kars eski belediye
baskanini sehirdeki Iaytonlari kaldirmak istemesine kizan meczup bir Krt arabaci
ldrmstr. Ben Kars'a intihar eden gen kizlar yznden geldim, intihar en byk gnahtir.
lmmden sonra siirlerim benden yadigr kalsin, yayimlansin isterim. Hepsi Merzuka'dadir.
Bu kadar."
Bir sessizlik oldu.
"lmek zorunda degilsin," dedi Ka. "Ben bunun iin buradayim."
"O zaman bir baska sey anlatacagim," dedi Lacivert. Dikkatle dinlendiginden emin, yeni bir
sigara yakti. Ka'nin bgrnde hamarat bir ev kadini gibi sessiz sessiz alismakta olan kayit
cihazinin Iarkinda miydi?
"Mnih'teyken cumartesi geceleri saat on ikiden sonra ucuza iIt Iilm gsteren bir sinema
vardi, oraya giderdim," dedi Lacivert. "Cezayir'de Fransizlarin yaptigi zulm gsteren Cezayir
Savasi diye bir Iilm ekmis bir Italyan vardir, onun son Iilrni Queimada'yi gsterdiler. Film
Atlantik'te sekerkamisi yetistirilen bir adada Ingiliz smrgecilerin evirdigi dmenleri,
ayarladigi devrimleri gsteriyor. nce bir zenci lider bulup Fransizlara karsi bir isyan
ikartiyorlar, sonra da adaya yerlesip duruma el koyuyorlar. Siyahlar ilk isyanin basarisizligi
zerine bir kere daha, bu seIer Ingilizlere karsi ayaklaniyor, ama Ingilizler btn adayi
yakinca yeniliyorlar. Bu iki isyanin zenci lideri yakalanmis, bir sabah asilmak zere. Tam o
sirada ta bastan onu bulan, isyana kiskirtan, yillar boyunca her seyi ayarlayan, en son da
Ingilizlerin hesabina ikinci isyani bastiran Marlon Brando zencinin tutsak edildigi adira
giriyor ve iplerini kesip onu serbest birakiyor."
"Niye?"
Biraz sinirlendi Lacivert. "Niye olacak... Asilmasin diye! Eger asilirsa zencinin bir eIsane
olacagini, yerlilerin yillarca onun adini isyan bayragi edeceklerini ok iyi biliyor. Ama zenci,
Marlon'un ipleri bu yzden kestigini anladigi iin serbest birakilmayi reddediyor ve
kamiyor."
"Astilar mi onu?" diye sordu Ka.
"Evet ama asilisi gsterilmiyor," dedi Lacivert. "Onun yerine senin simdi bana yaptigin gibi,
zenciye zgrlk neren ajan Marlon Brando'nun tam adayi terk etmek zereyken yerlilerden
biri taraIindan biaklanarak ldrls gsteriliyor."
"Ben ajan degilim!" dedi Ka denetleyemedigi bir alinganliga srklenerek.
"Ajan kelimesine takilmasin aklin: Ben de Islam'in ajaniyim."
"Ben kimsenin ajani degilim," dedi Ka alinganligindan bu seIer sikilmadan.
"Yani bu Marlboro'nun iine, beni zehirleyecek, irademi gevsetecek zel bir ila bile
koymadilar mi? Amerikalilarin dnyaya verdikleri en iyi sey kirmizi Marlboro'dur. Hayatimin
sonuna kadar Marlboro iebilirim."
"Makul davranirsan, bir kirk yil daha Marlboro iebilirsin!"
"Ajan derken iste bunu kastediyorum," dedi Lacivert. "Ajanlarin bir isi de insanin aklini
elmektir."
"Yalnizca sana burada, bu eli kanli, gz dnms Iasistlerce ldrlmenin ok akilsizca
oldugunu sylemek istiyorum. Ayrica adin kimse iin bayrak Iilan da olmaz. Bu kuzu millet
dinine baglidir ama en sonunda dinin degil devletin buyurdugunu yapar. Btn o isyanci
seyhlerin, din elden gidiyor diye ayaga kalkanlarin, Iran'da yetismis militanlarin, eger Saidi
Nursi gibi biraz namlari yrmsse geriye mezarlari bile kalmaz. Bu lkede adi bir gn
bayrak olabilecek din nderlerin cesetleri bir uaga konur ve belirsiz bir yerden denize
atiliverir. Bilirsin btn bunlari. Batman'da Hizbullahilarin ziyaretgha dnsen mezarlari
bir gecede kayboldu. Nerede simdi o mezarlar?"
"Milletin kalbinde."
"Bos laI, bu milletin yalnizca yzde yirmisi Islamcilara oy veriyor. O da ilimli bir partiye."
"Ilimliysa niye korkup asker darbe yapiyorlar, bunu da syle o zaman! Senin taraIsiz
arabuluculugun iste bu kadar."
"Ben taraIsiz bir arabulucuyum." Ka igdyle sesini ykseltti.
"Degilsin. Sen bir Bati ajanisin. Avrupalilarin azat kabul etmez klesisin ve btn gerek
kleler gibi kle oldugunu bile bilmiyorsun. Nisantasi'nda biraz Avrupalilasip halkin dinini ve
gelenegini itenlikle kmsemeyi grendigin iin kendini bu milletin eIendisi gibi
gryorsun. Sence bu lkede iyi ve ahlakli olmanin yolu dinden, Allah'tan, milletin hayatini
paylasmaktan degil, Bati'yi taklit etmekten geiyor, Islamcilara ve Krtlere yapilan zulme
karsi bir iki sz edersin belki, ama yregin gizliden gizliye askeri darbeye onay veriyor."
"Sunu da ayarlayabilirim sana: KadiIe basrtsnn altina peruk takar, bylece basini ainca
kimse salarini grmez."
"Bana sarap iiremezsiniz!" diye sesini ykseltti Lacivert. "Ben ne Avrupali olacagim, ne de
taklitisi. Ben kendi tarihimi yasayacagim ve kendim olacagim, insanin Avrupalilari taklit
etmeden onlarin klesi olmadan da mutlu olabilecegine inaniyorum. Bati hayranlarinin bu
milleti kmsemek iin sik sik syledikleri bir laIi vardir ya hani: Batili olmak iin kisinin
nce birey olmasi lazim ama Trkiye'de birey yok derler ya. idamimin anlami da budur. Ben
birey olarak Batililara karsi ikiyorum, bir birey oldugum iin onlari taklit etmeyecegim."
"Sunay bu oyuna o kadar inaniyor ki, sunu da ayarlayabilirim Millet Tiyatrosu bos olacak.
Canli yayin kamerasi KadiIe'nin basrtsne uzanan ellerini gsterecek ilk. Sonra bir montaj
hilesiyle, basini aan baska birinin salari gzkecek."
"Beni kurtarmak iin bu kadar ok irpinman da spheli."
"ok mutluyum ben," dedi Ka yalan syleyen biri gibi sululuk duyarak. "Hayatimda hi bu
kadar mutlu olmamistim. O mutlulugu korumak istiyorum."
"Nedir seni mutlu eden sey?"
Daha sonra ok dsnecegi gibi: "nk siir yaziyorum," demedi Ka. "nk Allah'a
inaniyorum," da demedi. Bir hamlede "nk sik oldum!" dedi. "Sevgilim benimle
FrankIurt'a gelecek." Askini ilgisiz birine aabildigi iin bir an sevin duydu.
"Sevgilin kim?"
"KadiIe'nin ablasi Ipek."
Lacivert'in yznn karistigini grd Ka. Bir an coskuya kapildigi iin hemen pisman oldu.
Bir sessizlik basladi.
Lacivert bir Marlboro daha yakti, "Insanin idama giden biriyle paylasmak isteyecek kadar
mutlu olmasi Allah'in bir ltIudur. Farzet ki ben bu mutlulugun zedelenmeden sehirden
kurtulasin diye getirdigin tekliIleri kabul ettim, KadiIe de ablasinin mutlulugu bozulmasin
diye onurunu zedelemeyecek mnasip bir sekilde oyunda yerini aldi; szlerini tutup beni
serbest birakacaklari ne malum? "
"Bunu syleyecegini biliyordum!" dedi Ka heyecanla. Bir an sustu. Parmagini dudaklarina
gtrp Lacivert'e "sus ve dikkat" anlaminda bir isaret yapti. Ceketinin dgmelerini zd,
kazaginin zerinden gstere gstere ses kayit aracini durdurdu. "Ben keIil olurum, nce seni
birakirlar," dedi. "KadiIe de sen saklandigin yerden kendisine serbest birakildigin haberini
gnderdikten sonra ikar sahneye. Ama durumu KadiIe'ye kabul ettirebilmek iin nce senin
bu anlasmaya razi oldugunu syleyen bir mektubu yazip bana teslim etmen gerek." Btn bu
ayrintilari o anda dsnyordu, "Istedigin kosullarda ve istedigin yerde birakilmani
saglayacagim," diye Iisildadi. "Yollar ailincaya kadar kimsenin bulamayacagi bir yerde
gizlenirsin. Bunun iin de bana gven."
Lacivert masanin zerindeki kgitlardan birini uzatti. "Buraya KadiIe'nin sereIini lekelemeden
basini aip sahneye ikmasi karsiliginda benim serbest birakilmam ve Kars sehrinden salimen
ikabilmem iin sen Ka'nin arabulucu ve keIil oldugunu yaz. Szn tutmazsan ve ben de
oyuna getirilirsem keIilin cezasi ne olsun?"
"Senin basina ne gelirse, benim basima da o gelsin!" dedi Ka.
"yle yaz o zaman."
Ka da ona bir kgit uzatti. "Sen de bu syledigim anlasmaya razi oldugunu, KadiIe'ye
anlasma haberinin benim taraIimdan iletilecegini, karari KadiIe'nin verecegini yaz. KadiIe
razi olursa, oldugunu bir kgida yazip imzalar ve sen de o basini amadan nce uygun bir
sekilde serbest birakilirsin. Bunlari yaz. Nerede ve nasil serbest birakilacagini ise benimle
degil, bu is iin daha ok gvenecegin bir baskasiyla z. Bu konuda rahmetli Necip'in
kankardcsi Fazil'i neririm."
"KadiIe'ye sik olup mektuplar yollayan ocuk mu?"
"O Necip'ti, ld. Allah'in yolladigi zel bir insandi," dedi Ka. "Fazil da onun gibi iyi bir
insan."
"Sen yle diyorsan gvenirim," dedi Lacivert ve nndeki kgida yazmaya basladi.
Ilk Lacivert bitirdi yazisini. Ka kendi keIalet yazisini bitirince Lacivert'in o haIiI alayci
bakisiyla glmsedigini grd ama aldirmadi, isleri yoluna koydugu, sehirden Ipek ile
ikabilecegi iin olaganst mutluydu. Sessizce kgitlari degistirdiler. Ka verdigi kgidi
Lacivert'in okumadan katlayip cebine koydugunu grdg iin kendisi de yle yapti ve
Lacivert'in grecegi bir hareketle dgmesine basip ses kayit aletini yeniden alistirdi.
Bir sessizlik oldu. Ka teybi kapamadan en son syledigi szleri hatirladi. "Bunu syleyecegini
biliyordum," dedi. "Ama taraIlar birbirlerine karsi bir gven beslemezlerse hibir anlasma
yapilamaZ.Devletin sana verecegi sze sadik kalacagina inanman lazim."
Birbirlerinin gzlerinin iine bakarak glmsediler. Daha sonra, yillar boyunca o ni her
dsnsnde Ka kendi mutlulugunun Lacivert'in Ikesini grmesine engel oldugunu
pismanlikla hissedecek, bu Ikeyi sezseydi su soruyu sormayacagini dsnecekti:
"KadiIe bu anlasmaya uyar mi?"
"Uyar," diye cevap verdi Lacivert gzlerinden hiddet Iiskirarak.
Biraz daha sustular.
"Madem beni hayata baglayacak bir anlasma yapmak istiyorsun, bana mutlulugundan sz et,"
dedi Lacivert.
"Hayatta hi kimseyi byle sevmedim," dedi Ka. Szlerini saI ve budalaca buluyordu ama
gene de syledi. "Benim iin hayatta Ipek'ten baska mutluluk imkni da yoktur."
"Mutluluk nedir?"
"Btn bu yoklugu, ezikligi unutabilecegin bir dnya bulmak. Birisini btn bir dnya gibi
tutabilmek..." dedi Ka. Daha syleyecekti ama Lacivert ayaga kalkti birden.
"Satran" adli siir Ka'nin aklina o an gelmeye basladi. Ayaktaki Lacivert'e bir bakis atti,
cebinden deIterini ikardi ve hizla yazmaya basladi. Siirin mutluluk ve iktidardan, bilgelik ve
hirstan sz eden misralarini kaleme alirken Lacivert ne olup bittigini anlamaya alisarak
Ka'nin omuzunun zerinden kgida bakiyordu. Ka bu bakisi iinde hissetti, daha sonra bu
bakisin ima ettigi seyi siire koymakta oldugunu grd. Siiri yazan kendi eline bir baskasinin
eli gibi bakiyordu. Lacivert'in bunu Iark edemeyecegini anladi; hi olmazsa elini hareket
ettiren bir baska g oldugunu hissetsin istedi. Ama Lacivert, yatagin kenarina oturmus,
gerek bir idam mahkmu gibi, asik suratla sigara iiyordu.
Daha sonra sik sik dsnecegi, anlayamadigi bir ekime kapilarak Ka ona gene yregini
amak istedi.
"Yillardir siir yazamadim," dedi. "Simdi Kars'ta siire giden btn yollar aildi. Burada iimde
hissettigim Allah sevgisine bagliyorum bunu."
"Seni kirmak istemem ama seninkisi Bati romanlarindan ikma bir Allah sevgisi," dedi
Lacivert. "Burada Allah'a bir Avrupali gibi inanirsan gln olursun. O zaman inandigina da
inanamaz insan. Bu lkeye ait degilsin, sanki Trk degilsin. nce herkes gibi olmayi dene,
sonra inanirsin Allah'a."
Ka sevilmedigini derinden hissetti. Masadaki kgitlardan birka tanesini katlayip aldi.
KadiIe'yi ve Sunay'i bir an nce grmesi gerektigini syleyerek hcrenin kapisini vurdu. Kapi
ailinca Lacivert'e dnp KadiIe'ye zel bir mesaji olup olmadigini sordu. Lacivert
glmsedi: "Dikkat et," dedi. "Kimse ldrmesin seni."
36
Gerekten lmeyeceksiniz degil mi eIendim?
HAYAT ILE OYUN, SANAT ILE SIYASET ARASINDA PAZARLIK
Yukari kattaki MIT grevlileri kayit cihazini ggsne yapistiran bandajlari killarini kopararak
agir agir zerlerken Ka bir igdyle onlarin alayci ve isbilir havalarina uydu ve Lacivert'i
kmsedi. Bylelikle onun kendisine karsi takindigi dsmanca tavir zerinde durmadi hi.
Askeri kamyonun soIrne otele gidip kendisini beklemesini syledi. Yaninda iki koruma eri,
garnizonu boydan boya yryerek geti. Subay lojmanlarinin aildigi karlar altindaki genis
meydanda, kavak agalarinin altinda grltc erkek ocuklari kartopu oynuyorlardi. Kenarda
Ka'ya ilkokul teyken alinan kirmizi siyah ynl paltoyu hatirlatan bir palto giymis incecik
bir kiz, az tede iri bir kartopunu yuvarlayan iki arkadasiyla kardan adam yapiyordu. Hava
piril pirildi ve gnes yorucu Iirtinadan sonra ilk deIa etraIi biraz olsun isitmaya baslamisti.
Otelde hemen Ipek'i buldu. MutIaktaydi, zerinde bir zamanlar Trkiye'deki btn liseli
kizlarin giydigi bir jile ve nlk vardi. Ka mutlulukla bakti ona, sarilmak istedi ama yalniz
degillerdi: Sabahtan beri olup bitenleri zetledi, hem kendileri iin, hem de KadiIe iin islerin
iyi gittigini anlatti. Gazete dagitilmisti, ama ldrlmekten korkmadigini syledi! Daha da
konusacaklardi ki Zahide mutIaga girdi ve kapidaki iki koruma erinden sz etti.
Ipek onlari ieri almasini ve ay vermesini syledi. Ka ile kasla gz arasinda yukarida
odasinda bulusmak iin szlestiler.
Ka odasina ikar ikmaz paltosunu asip, tavana bakarak Ipek'i beklemeye basladi.
Konusmalari gereken pek ok sey oldugundan Ipek'in hi naz yapmadan gelecegini ok iyi
bilmesine ragmen kisa sre iinde ktmserlige kaptirdi kendini. nce Ipek'in babasiyla
karsilastigi iin gelemedigini hayal etti; daha sonra gelmek istemedigini korkuyla dsnmeye
basladi. Karnindan btn gvdesine zehir gibi yayilan o agriyi gene duydu. Baskalarinin ask
acisi dedigi sey buysa eger, mutluluk verici hibir sey yoktu onda. Ipek'e olan aski
derinlestike bu gvensizlik ve ktmserlik buhranlarinin daha da abuk basladiginin
Iarkindaydi. Ask diye szn ettikleri seyin bu gvensizlik duygusu, bu aldatilma ve hayal
kirikligina ugrama korkusu oldugunu dsnd, ama herkes bundan bir yenilgi Ve seIalet gibi
degil de, olumlu, hatta zaman zaman gurur duyulan bir sey gibi sz ettigine gre kendi
durumu biraz degisik olmaliydi. Daha kts, bekledike paranoyaka dsncelere (Ipek
gelmiyor, Ipek aslinda zaten gelmek istemiyor, Ipek bir dolap evirmek ya da gizli bir ama
iin geliyor, hepsi KadiIe, Turgut Bey ve Ipek aralarinda konusuyorlar ve Ka'yi dislanmasi
gereken bir dsman gibi gryorlar) kapilmasi kadar, bu dsncelerin hastalikli ve
paranoyaka oldugunu da dsnyor olmasiydi. Ayni anda hem paranoyaka bir dsnceye
kendini kaptiriyor, mesela simdi Ipek'in bir baskasinin sevgilisi oldugunu karni agriyarak
dsnp, gznn nnden aciyla geiriyor, hem de aklinin bir baska yaniyla dsndg
seyin hastalikli oldugunu biliyordu. Bazan acisi dinsin, gznn nndeki kt sahneler
(mesela Ipek simdi Ka'yi grmekten ve FrankIurt'a gelmekten caymis olabilirdi) silinsin diye
btn gcyle aklinin askla dengesizlesmemis en mantikli yanini harekete geirip (beni
seviyor tabii, sevmese niye yle coskulu olsun ki) gvensizlikten ve korkutucu dsncelerden
kurtuluyor, ama bir sre sonra yeni bir endiseyle tekrar zehirleniyordu.
Koridordaki ayak seslerini duyunca bunun Ipek degil, Ipek'in gelemeyecegini sylemeye
gelen biri oldugunu dsnd. Kapida Ipek'i grnce hem mutlulukla hem de dsmanca bakti
ona. Tam on iki dakika beklemisti ve beklemekten yorgundu, Ipek'in makyaj yaptigini, ruj
srdgn mutlulukla grd.
"Babamla konustum, ona Almanya'ya gidecegimi syledim," dedi Ipek.
Ka aklindaki ktmser resimlere kendini ylesine kaptirmisti ki ilk anda bir kirginlik duydu;
Ipek'in sylediklerine kendini veremedi. Bu da Ipek'te getirdigi haberlerin sevinle
karsilanmadigi sphesini dogurdu; dahasi bu hayal kirikligi Ipek'in geri ekilmesine yol ati
Ama aklinin bir baska yaniyla da, Ka'nin kendisine ok sik oldugunu, simdiden kendisine
annesinden asla ayrilamayacak bes yasinda aresiz bir ocuk gibi baglandigini biliyordu.
Ka'nin kendisini Almanya'ya gtrmek istemesinin bir nedeninin artik kendini mutlu hissettigi
evin FrankIurt'ta olmasi kadar, hatta daha ok, orada btn gzlerden uzakta Ipek'e btnyle
ve gvenle sahip olabilme umudu oldugunu da biliyordu.
"Canim senin neyin var?"
Ka daha sonraki yillarda ask acisiyla kivranirken Ipek'in bu soruyu sorusundaki yumusakligi
ve tatliligi binlerce deIa hatirlayacakti. Aklindaki btn endiseleri, terk edilme korkusunu,
gznn nnden geirdigi en korkun sahneleri Ipek'e tek tek anlatti.
"Ask acisindan pesinen bu kadar korktuguna gre bir kadin sana ok aci ektirmis olmali."
"Biraz aci ektim ama senin bana ektirebilecegin aci simdiden korkutuyor."
"Hi ektirmeyecegim sana aci," dedi Ipek. "Sana sigim, seninle Almanya'ya gelecegim, her
sey ok iyi olacak."
Btn gcyle Ka'ya sarildi ve Ka'ya inanilmaz gelen bir rahatlikla sevistiler. Ka ona sert
davranmaktan, btn gcyle ona sarilmaktan ve teninin narin beyazligindan zevk aldi, ama
ikisi de sevismelerinin dn geceki kadar derin ve siddetli olmadiginin Iarkindaydilar.
Ka'nin akli arabuluculuk planlarindaydi. Hayatinda ilk deIa mutlu olabilecegine, biraz akilli
davranir Kars'tan sevgilisiyle sag salim ikarsa bu mutlulugun srekli olabilecegine
inaniyordu. Akli hesap kitapta, pencereden bakip sigara ierken yeni bir siirin gelmekte
oldugunu hissedince sasirdi, Ipek sevgi ve hayretle izlerken siiri aklina geldigi gibi hizla
yazdi. "Ask" adli bu siiri Ka daha sonra Almanya'da yaptigi okumalarda alti kere okumustu.
Dinleyenler, bana siirde anlatilan askin sevgiden ok huzur ve yalnizlik ya da gven ve korku
arasindaki gerilimlerden, bir kadina duyulan zel ilgi kadar (bu kadinin kim oldugunu daha
sinira yalnizca bir kisi sordu bana) Ka'nin hayatinin anlayamadigi karanliklarindan
kaynaklandigini sylediler. Oysa Ka'nin daha sonra bu siiri hakkinda tuttugu notlarin ogu
Ipek ile hatiralarindan, ona duydugu zlemden, onun kiyaIetleri ve hareketlerinin kk yan
anlamlarindan sz ediyordu. Onu ilk grsmde Ipek'ten bu kadar etkilenmemin bir nedeni de
bu notlari deIalarca okumus olmamdir.
Ipek aceleyle giyinip kardesini yollayacagini syleyip iktiktan hemen sonra KadiIe geldi. Ka
iri gzleri ailmis KadiIe'nin telasini yatistirmak iin merak edilecek bir sey olmadigini,
Lacivert'e kt davranilmadigini anlatti. Lacivert'i anlasmaya ikna edebilmek iin ok dil
dktgn, onun ok cesur biri olduguna inandigini syledi ve daha nceden hazirladigi bir
yalanin ayrintilarini ani bir ilhamla gelistirmeye basladi: Daha zorunun Lacivert'i KadiIe'nin
bu anlasmayi kabul ettigine ikna etmek oldugunu syledi ilk. Lacivert'in kendisiyle yapilan
anlasmanin KadiIe'ye yapilmis bir saygisizlik oldugunu, ilk KadiIe ile konusulmasi
gerektigini syledigini anlatti, ve KadiIecik kaslarini kaldirirken bu yalana derinlik ve
hakikilik verebilmek iin Lacivert'in bu sznn samimi olmadigini dsndgn syledi. Bu
noktada, numaradan da olsa KadiIe'nin onuru iin Lacivert'in kendisiyle uzun bir sre
ekistigini, "anlasmayi yan cebime koy" havasiyla yapiyor bile olsa bunun (yani bir kadinin
kararina gsterdigi sayginin) Lacivert iin olumlu bir sey oldugunu ekledi. Ka hayatta tek
geregin mutluluk oldugunu ge de olsa grendigi bu aptal Kars kentinde, kendilerini
samasapan siyasi kavgalara vermis bu bahtsiz insanlara bu yalanlari zevkle kivirdigi iin
simdi memnundu. Ama bir yandan da kendisinden ok cesur ve Iedakr buldugu KadiIe'nin
bu yalanlari yuttugunu, sonunda mutsuz olacagini sezdigi iin de kederleniyordu. Bu yzden
son bir zararsiz yalanla hikyesini kesti: Lacivert'in KadiIe'ye Iisildayarak selam syledigini
ekledi ve anlasmanin ayrintilarini ona bir kere daha tekrarlayip Iikrini sordu.
"Basimi bildigim gibi aacagim," dedi KadiIe.
Ka bu konuya hi deginmezse yanlis yapacagini hissederek Lacivert'in KadiIe'nin peruk
takmasi ya da benzeri yollara basvurmasini rnakul karsiladigini syledi, ama KadiIe'nin
Ikelendigini grnce sustu. Anlasmaya gre nce Lacivert saliverilecek, emin bir yere
saklanacak, bundan sonra da KadiIe kendi slubunda basini aacakti. KadiIe bunlari bildigine
iliskin bir kgidi hemen yazip imzalayabilir miydi? Ka, dikkatle okusun ve rnek alsin diye
Lacivert'ten aldigi kgidi KadiIe'ye uzatti. Lacivert'in el yazisini grmenin bile KadiIe'yi
duygulandirdigini grnce bir sevgi geti ona iinden. KadiIe mektubu okurken bir an Ka'ya
gstermemeye alisarak kgidi kokladi. Onun bir kararsizlik geirdigini hissettigi iin Ka
kgidi Sunay'i ve evresindeki askerleri Lacivert'i serbest birakmaya ikna etmek iin
kullanacagini syledi. Askerler ve devlet trban meselesi yznden KadiIe'ye Ikeliydiler
belki, ama btn Kars gibi onun mertligine ve szne inanirlardi. Ka'nin uzattigi temiz kgida
KadiIe hevesle yazmaya baslayinca Ka bir an onu seyretti. Kasaplar Sokagi'nda birlikte
yryerek yildiz Ialindan sz ettikleri nceki geceden beri KadiIe yaslanmisti.
KadiIe'den aldigi kgidi cebine indirdikten sonra Ka Sunay'i ikna ederse nlerindeki sorunun
serbest birakilinca Lacivert'in gvenle saklanacagi bir yer bulmak oldugunu syledi. Lacivert'i
saklamak iin KadiIe yardima hazir miydi?
KadiIe vakur bir "evet" isareti yapti.
"Merak etme," dedi Ka. "Sonunda hepimiz mutlu olacagiz."
"Dogru olani yapmak her zaman insani mutlu etmiyor!" dedi KadiIe.
"Dogru bizi mutlu edecek olandir," dedi Ka. Yakin zamanda KadiIe'nin FrankIurt'a gelip
ablasiyla kendisinin mutlulugunu grecegini hayal ediyordu, Ipek, KauIhoI'tan KadiIe'ye sik
bir pardes alacak, hep birlikte sinemaya gidecekler, sonra da Kaiserstrasse'deki lokantalardan
birinde sosis yiyip bira ieceklerdi.
KadiIe'nin hemen arkasindan Ka paltosunu giyip asagi indi, asker araca bindi, iki koruma eri
hemen arkasinda oturuyordu. Ka tek basina yrrse bir saldiriya ugrayacagini dsnmenin
Iazla korkaklik olup olmadigini sordu kendine. Kamyonun soIr yerinden seyrettigi Kars
sokaklari hi de korkutucu degildi. Ellerinde Iileleri arsiya ikmis kadinlari grd; kartopu
oynayan ocuklara, kaymamak iin birbirlerine tutunarak yryen ihtiyarlara bakip Ipek ile
FrankIurt'ta sinemada elele tutusarak Iilm seyredeceklerini hayal etti.
Sunay, darbeci arkadasi Albay Osman Nuri olak ile birlikteydi. Ka onlarla mutluluk
hayallerinin verdigi iyimserlikle konustu: Her seyi ayarladigini, KadiIe'nin oyunda rol almaya
ve basini amaya razi oldugunu, Lacivert'in de bunun karsiliginda serbest birakilmaya can
attigini syledi. Sunay ve albay ile aralarinda genliklerinde ayni kitaplari okumus makul
insanlara zg bir anlayis oldugunu hissetti. Dikkatli, ama hi de ekingen olmayan bir dille
eldeki meselenin ok kirilgan oldugunu syledi. "nce KadiIe'nin gururunu oksadim, sonra
da Lacivert'in," dedi. Onlardan aldigi kgitlari Sunay'a verdi. Sunay kgitlari okurken Ka
onun daha glen olmadan imis oldugunu sezdi. Bir an basini Sunay'in agzina yaklastirarak
raki kokusundan emin oldu.
"Bu heriI KadiIe sahneye ikip basini amadan nce serbest birakilmak istiyor," dedi Sunay.
"ok uyanik."
"KadiIe de ayni seyi istiyor," dedi Ka. "ok ugrastim, ama pazarligi buraya kadar
getirebildim."
"Devlet olarak biz niye inanalim ki onlara?" dedi Albay Osman Nuri olak.
"Onlar da devlete inanlarini kaybetmisler," dedi Ka. "Bu gvensizlik srerse hibir sey
olmaz."
"Ibret olsun diye asilabilecegi, sonra bunun bir sarhos tiyatrocu ile kirgin bir albayin darbesi
diye bizlerin zerine yikilabilecegi Lacivert'in hi aklina gelmiyor mu?" dedi albay.
"lmden korkmuyormus gibi davranmayi ok iyi biliyor. Bu yzden gerek dsncesinin ne
oldugunu anlayamiyorum. Asilarak bir aziz, bir bayrak insan olmak istedigini de ima etti."
"Diyelim ki nce Lacivert'i serbest biraktik," dedi Sunay. "KadiIe'nin szn tutup oyunda
oynayacagina nasil gvenelim?"
"Bir zamanlar hayatini onur ve bir davaya baglilik zerine kurup berbat etmis Turgut Bey'in
kizi oldugu iin KadiIe'nin szne en azindan Lacivert'in sznden daha ok inanabiliriz.
Ama simdi ona Lacivert'i serbest biraktigini sylesen, aksam sahneye ikip ikmayacagini
kendisi bile bilmeyebilir. Anlik Ike ve kararlarla yasayan bir yani var."
"Ne neriyorsun?"
"Bu asker darbeyi yalnizca siyaset iin degil, gzelligi ve sanati iin de yaptiginizi
biliyorum," dedi Ka. "Sunay Bey'in sanat iin siyaset yaptigini da btn hayatindan
ikariyorum. Simdi yalnizca siradan siyaset yapmak istiyorsaniz Lacivert'i serbest birakip
tehlikeye girmemeniz gerekir. Ama KadiIe'nin btn Kars'in nnde basini amasinin hem
sanat hem de ok derin bir siyaset olacagini da hissediyorsunuzdur."
"Basini aacaksa Lacivert'i birakiriz," dedi Osman Nuri olak. "Aksamki oyun iin de btn
sehri toparlariz."
Sunay sarilarak eski askerlik arkadasini pt. Albay iktiktan sonra "Btn bunlari karima da
sylemeni istiyorum!" diyerek Ka'yi elinden tutup ierideki bir odaya gtrd. Bir elektrik
sobasiyla isitilmaya alisilan soguk ve esyasiz odada Funda Eser gsterisli bir tavirla elindeki
metni okuyordu. Ka ile Sunay'in aik kapidan kendisini seyrettiklerini grd, ama istiIini hi
bozmadan okumaya devam etti. Gzlerinin evresine srdg boyalar, kalin ve agir ruju, iri
ggslerinin stn gsteren aik kiyaIeti ve abartili jestlerine takilan Ka, sylediklerine hi
dikkat edemedi onun.
"Kyd'in Ispanyol Trajedisi'nde irzina geilen intikamci kadinin trajik nutku!" dedi Sunay
gururla. "Brecht'in Sezuan'in Iyi Insani'ndan ve daha ok da benim hayal gcmden katkilarla
degistirilmistir. Funda aksam bunu okurken KadiIe Hanim, henz ikarmaya cesaret
edemedigi basrtsnn kenariyla gzlerindeki yaslari silecektir."
"KadiIe Hanim hazirsa hemen provalarimiza baslayalim," dedi Funda Eser.
Kadinin istekli sesi yalniz bir tiyatro askini degil, bir zamanlar Sunay'in elinden Atatrk
roln almak isteyenlerin tekrarladigi lezbiyenlik iddiasini da hatirlatti Ka'ya. Sunay ihtilalci
bir askerden ok, gururlu bir tiyatro prodktr havasiyla KadiIe'nin "rol almasinin" henz
zme kavusmadigini belirttikten sonra ieriye giren emireri Serhat Sehir Gazetesi sahibi
Serdar Bey'in getirildigini syledi. Adami karsisinda grnce Ka en son yillar nce
Trkiye'deyken kapildigi bir drtye kapildi ve yzne bir yumruk atmak geti bir an iinden.
Ama ok daha nceden zenle hazirlandigi belli olan rakili beyaz peynirli bir soIraya buyur
edildiler ve baskalarinin kaderine hkmetmeyi dogal bir sey olarak grmeyi basarmis iktidar
sahiplerine bulasan bir gven, i rahatligi ve acimasizlikla iki iip yemek yiyerek dnya
islerinden sz ettiler.
Sunay'in istegi zerine Ka, az nce sanat ve siyaset zerine sylediklerini Funda Eser'e
tekrarladi. Gazeteci Funda Eser'in heyecanla karsiladigi bu szleri gazetesinde yazmak iin
not almak isteyince Sunay kabaca azarladi onu. nce gazetesinde Ka hakkinda ikan yalanlari
dzeltmesini istedi. Serdar Bey de bir an nce Ka hakkindaki yanlis izlenimini unutkan Kars
okuruna unutturacak ok olumlu bir haber hazirlayip birinci sayIadan yayimlamaya sz verdi.
"Ama mansette bu aksam oynanacak oyunumuz yer almali," dedi Funda Eser.
Serdar Bey gazetesinde haberi istenildigi gibi yazip, istenildigi boyutta elbette verecegini
syledi. Ama klasik ve modern tiyatro konusunda bilgisi kit biriydi. Bu aksam oyunda neler
olacagini, yani haberi Sunay Bey'in kendisi simdi yazdirirsa yarinki birinci sayIanin yanlissiz
olacagini syledi. Gazetecilik hayati boyunca pek ok haberi, daha gereklesmeden kaleme
almayi bildigi iin en dogru sekilde verebildigini kibarca hatirlatti. Gazetenin makineye
verilis saati ihtilal kosullari yznden gleden sonra drde alindigina gre bu is iin daha drt
saat vardi.
"Bu aksam olacaklar iin ok bekletmeyecegim seni," dedi Sunay. Ka onun soIraya oturur
oturmaz bir kadeh rakiyi yuvarladigini Iark etmisti. Bir yenisini daha hizla ierken gzlerinde
bir aci ve tutku grd.
"Gazeteci, yaz!" diye bagirdi sonra Sunay, Serdar Bey'e tehdit eder gibi bakarken. "Manset:
SAHNEDE LM. (Biraz dsnd.) Alt manset: (Biraz dsnd) NL OYUNCU
SUNAY ZAIM DN GECEKI GSTERI ESNASINDA VURULARAK LDRLD. Bir
alt manset daha."
Ka'da hayranlik uyandiran bir yogunlukla konusuyordu. Ka hi glmsemeden saygiyla
Sunay'i dinlerken, anlamadigi yerlerde gazeteciye yardim etti.
Sunay'in mansetlerle birlikte haberin tamamini yazdirabilmesi kararsizlik ve raki aralariyla
birlikte bir saate yakin zaman aldi Yillar sonra gittigim Kars'ta haberin tamamini Serhat Sehir
Gazetesi'nin sahibi Serdar Bey'den aldim:
SAHNEDE LM
NL OYUNCU SUNAY ZM
DN GECEKI GSTERI ESNASINDA
VURULARAK LDRLD
Dn Gece Millet Tiyatrosu'ndaki Tarih Gsteri Sirasinda Trbanci Kiz KadiIe Aydinlanma
Atesiyle nce Basini Ati, Sonra da Kt Adami Canlandiran Sunay Zaim'e Dogrulttugu
Silahini Atesledi. TV'deki Canli Yayindan Olayi izleyen Karslilar Dehset iinde Kaldilar.
Sehrimize gn nce gelerek sahneden hayata geen ihtilalci ve yaratici oyunlariyla btn
Kars'a aydinlanma isigi ve dzen getiren Sunay Zaim ve tiyatro kumpanyasi dn geceki ikinci
oyunlarinda Karslilari bir kere daha sasirtti. Shakespeare'i bile etkilemis, ama hakki yenmis
Ingiliz yazar Kyd'den uyarladigi bu eserinde Sunay Zaim yirmi yildir Anadolu'nun unutulmus
kasabalarinda, bos sahnelerinde ve ayhanelerinde canlandirmaya alistigi aydinlanmaci
tiyatro askini en sonunda mutlak bu sonuca ulastirdi. Fransiz Jakobenlerinden ve Ingiliz
Jacobean tiyatrosundan izler tasiyan bu modern ve sarsici dramin heyecaniyla trbanci
kizlarin inati lideri KadiIe ani bir kararla sahnede basini ati ve btn Kars'in hayret dl
bakislari arasinda elindeki silahi kt adami oynayan, tipki Kyd gibi hakki yenmis byk
tiyatro insani Sunay Zaim'in zerine bosaltti, iki gn nceki gsteride ateslenen silahlarin
hakiki oldugunu hatirlayan Karslilar bu seIer de Sunay Zaim'in gerekten vuruldugu
duygusunu dehsetle yasadilar. Byk Trk tiyatrocusu Sunay Zaim'in sahnede lm bylece
hayatin kendisinden de byk bir siddetle yasandi. Piyeste insanin gelenekten ve dinin
baskilarindan kurtulusunu ok iyi kavrayan Kars seyircisi, vcuduna kursunlar saplanirken
bile, kanlar iinde oynadigi oyuna sonsuz inanan Sunay Zaim'in gerekten lp lmedigini bir
trl kavrayamadi. Ama tiyatrocunun lmeden nceki son szlerini, sanatina hayatini verisini
asla unutmayacaklarini anladilar.
Serdar Bey Sunay'in dzeltmeleriyle son seklini alan haberi soIradakilere bir kere daha
okudu. "Ben bunu emriniz zerine yarinki gazetede oldugu gibi yayimlarim elbette," dedi.
"Ama gereklesmeden nce yazip yayimladigim onca haberin iinde ilk deIa birinin dogru
ikmamasi iin dua edecegim! Gerekten lmeyeceksiniz degil mi eIendim?"
"Gerek sanatin en sonunda ulasmasi gereken yere, eIsaneye varmaya alisiyorum," dedi
Sunay. "Ayrica yarin sabah karlar eriyip yollar ailinca benim lmmn Karslilar iin hibir
nemi kalmayacak."
Bir an karisiyla gzgze geldi. Kari koca yle derin bir anlayisla birbirlerinin gzlerinin iine
baktilar ki Ka kiskandi onlari. Kendisi de Ipek ile ayni derin anlayisi paylasarak mutlu bir
hayat srecek miydi?
"Gazeteci bey, siz artik gidiniz ve gazetenizi yayima hazirlayiniz," dedi Sunay. "Emirerim bu
tarih sayi iin bir de IotograIimin klisesini versin size." Gazeteci gider gitmez Ka'nin asiri
rakiya yordugu alayci dili birakti. "Lacivert ve KadiIe'nin sartlarini kabul ediyorum," dedi.
Kasini kaldiran Funda Eser'e KadiIe'nin oyunda basini aacagi yolundaki sz zerine nce
Lacivert'in birakilacagini aikladi.
"KadiIe Hanim ok mert biri. Provalarda onunla hemen anlasacagimizi biliyorum," dedi
Funda Eser.
"Ona birlikte gidersiniz," dedi Sunay. "Ama nce Lacivert'in serbest birakilip bir yere
saklanmasi ve izini kaybettirdigini KadiIe Hanim'a duyurmasi gerekir. Bu da vakit alir."
Sunay bylece Funda Eser'in KadiIe ile hemen provalara baslama istegini Iazla ciddiye
almadan Lacivert'in serbest birakilmasinin yollarini Ka ile tartismaya basladi. Bu noktada,
Ka'nin notlarindan Sunay'in samimiyetine bir lde inandigini ikariyorum. Yani Ka'ya gre
Sunay'in Lacivert'i serbest biraktiktan sonra izletmek, gizlenecegi yeri belirlemek, KadiIe
sahnede sahnede basini atiktan sonra da yeniden yakalatmak gibi bir plni yoktu. Bu saga
sola yerlestirdikleri mikroIonlar ve iki taraIli casuslariyla olup biteni anlamaya, Albay Osman
Nuri olak'i kendi yanlarina ekmeye alisan istihbaratilarin, olaylardan haberdar olduka
gelistirdikleri bir dsnceydi. Istihbaratilarin Sunay, kskn albay ve beraberindeki birka
subay arkadasindan ihtilali devralacak askeri gleri yoktu; ama her yerdeki adamlari
araciligiyla Sunay'in "sanatsal" ilginliklarina bir sinir getirmeye de alisiyorlardi. Serdar Bey
raki masasinda not aldigi haberi gazetesinde dizdirmeden nce MIT'in Kars subesindeki
dostlarina telsizle okudugu iin Sunay'in akil sagligi ve gvenilmezligi konusunda
telaslanmislardi. Sunay'in Lacivert'i serbest birakma niyetinden ne kadar haberdar olduklarini
ise son ana kadar kimse bilmiyordu.
Ama bugn bu ayrintilarin hikayemizin sonucunda ok nemli bir etkisi olmadigini
dsnyorum. Bu yzden Lacivert'in serbest birakilmasi planinin uygulamadaki ayrintilarina
uzun uzun girmeyecegim. Sunay ile Ka bu isin Sunay'in Sivas'li emireri ile Fazil arasinda
halledilmesine karar verdiler. Adresini istihbaratilardan aldiktan on dakika sonra Sunay'in
yolladigi askeri kamyon Fazil'i getirdi. Biraz korkuyor gibi gzken ve bu seIer Necip'i
hatirlatmayan Fazil, Sunay'in emireriyle birlikte merkez garnizonuna giderken peslerindeki
haIiyelerden kurtulmak iin terzihanenin arka kapisindan ikti. Milli Istihbaratilar Sunay'in
bir samalik yapabileceginden kuskulanmalarina ragmen, her yere adamlarini dikecek kadar
hazir degillerdi. Daha sonra Lacivert'in merkez garnizonundaki hcresinden alinip Sunay'in
"bir numara olmasin" uyarisi esliginde askeri bir kamyona bindirildigini, Sivasli emirerinin
kamyonu Fazil'in daha nce belirledigi gibi Kars ayi zerindeki demir kprnn kenarinda
durdurdugunu, Lacivert'in kamyondan inip ona sylenildigi gibi vitrininde lastik toplar,
deterjan kutulari ve sucuk reklamlari sergilenen bir bakkala girdigini , hemen arkasindan
bakkalin yanina gelen at arabasinin zerindeki Aygaz tplerini rten brandanin altina yatarak
basariyla gizlendigini grenecekti Ka. At arabasinin Lacivert 'i nereye gtrdg konusunda
ise Fazil disinda kimsenin bilgisi yoktu.
Btn bu isin ayarlanip yapilmasi bir buuk saat srmst. Saat buuk civarinda igde ve
kestane agalarinin glgeleri belirsizlesir, bos Kars sokaklarina aksamin ilk karanligi
hayaletler gibi kerken Fazil KadiIe 'ye Lacivert 'in gvenli bir yerde saklandigi haberini
getirdi. Otelin arkaya ailan mutIak kapisinda KadiIe'ye uzaydan gelmis birine bakar gibi
bakiyordu, ama KadiIe tipki Necip'i Iark etmedigi gibi onu da Iark etmedi. KadiIe bir an
sevinle irkildi ve odasina kostu. Bu sirada Ipek bir sattir yukarida Ka'nin odasindaydi ve
disari ikiyordu. Sevgili arkadasimin daha sonra mutlulugun vaadiyle mutlu oldugunu
dsndg bu bir saati yeni bir blmn basinda ele almak istiyorum.
37
Bu aksamki tek metin KadiIe'nin salaridir
SON OYUN IIN HAZIRLIKLAR
Ka'nin daha sonra aci ekebilirim diye mutluluktan korkan insanlardan olduguna
deginmistim. Bu yzden mutlulugu yasadigi anda degil kaybolmayacagina inandigi
zamanlarda daha ok hissettigini biliyoruz. Sunay'in raki masasindan kalkip arkasinda iki
koruma eriyle yryerek Karpalas Oteli'ne geri dnerken Ka hl her seyin yolunda gittigine
inandigi ve Ipek'i yeniden grecegi iin mutluydu ama iinde bu mutlulugu kaybetme korkusu
da gle kipirdaniyordu. yleyse arkadasimin persembe gn otel odasinda saat civarinda
yazdigi siirden sz ederken bu iki ruh halini gznnde bulundurmaliyim. "Kpek" adini
verdigi siiri Ka terzihaneden dns yolunda bir kere daha grdg kmr renkli kpek ile
iliskilendirmisti. Kpegi grdkten drt dakika sonra odasina girmis, byk bir mutluluk
beklentisiyle kaybetme korkusu arasinda gvdesine zehir gibi ask acisi yayilirken siiri
yazmisti. ocuklugunda kpeklerden nasil korktugundan, daha alti yasindayken Maka
Parki'nda kendini kovalayan bir boz kpekten, kpegini herkesin zerine saliveren berbat bir
mahalle arkadasindan izler vardi siirde. Ka kpek korkusunu ocuklugun mutlu saatlerine
verilen bir ceza gibi grdgn dsnmst daha sonra. Ama buradaki bir paradoks da
ilgisini ekmisti: Sokak arasinda Iutbol oynamak, dut toplamak ya da ikletten ikan Iutbolcu
resimlerini biriktirip kumar oynamak gibi ocukluk zevkleri, onlari tattigi yerleri cehennem
eden kpekler yznden daha ekiciydi.
Ipek Ka'nin otele geldigini grendikten yedi sekiz dakika sonra onun odasina ikmisti. Ipek'in
kendisinin dndgn bilip bilmedigini ikaramadigi, ona haber yollamayi kurdugundan bu
Ka iin ok makul bir sreydi ve ilk deIa onun ge kaldigini, belki de kendisini terk etmeye
karar verdigini dsnmeye Iirsat bulamadan bulusabildikleri iin daha da mutlu oldu. stelik
Ipek'in yznde kolayca bozguna ugramayacak bir mutluluk iIadesi vardi. Ka ona her seyin
yolunda gittigini syledi, o da Ka'ya Ipek'in sormasi zerine bir sre sonra Lacivert'in
saliverilecegini de syledi Ka. Bu da baska her sey gibi Ipek'i memnun etti. Baskalarinin
zlmesinden, mutsuz olmasindan, bu ktlkler kendi mutluluklarini zedeler diye bencilce
korkan asiri mutlu iItler gibi bir anda kendilerini yalniz her seyin yoluna girecegine
inandirmakla kalmadilar, kendi mutluluklari glgelenmesin diye ekilen onca aciyi ve
dklen kani da hemen unutmaya hazir olduklarini utanmasizca hissettiler. Pek ok kere
birbirlerine sarilip sabirsizca pstler, ama yataga devrilip sevismediler. Ka Istanbul'da
Ipek'e bir gnde Almanya vizesi alabileceklerini, konsoloslukla bir tanidigi oldugunu, vize
iin hemen evlenmelerine gerek olmadigini, FrankIurt'ta istedikleri gibi evlenebileceklerini
syledi. KadiIe ve Turgut Bey'in de buradaki islerini ayarlayip FrankIurt'a gelmesinden,
onlarin orada hangi otelde kalabileceklerine kadar sz ettiler. Fazla hayal oldugu iin
dsnmekten bile utandigi kimi ayrintilari gemi aziya almis bir mutluluk aligi ve
basdnmesiyle konusuyorlardi ki Ipek babasinin siyasi endiselerinden, intikam iin birilerinin
bir yere bomba ativerebilecegindcn, artik Ka'nin sokaga hi ikmamasi gerektiginden sz etti,
sehirden ayrilan ilk arala birlikte gitmeye birbirlerine sz verdiler. Elele tutusup pencereden
karli dag yollarina bakacaklardi.
Ipek bavulunu yapmaya basladigini da anlatti. Ka nce hibir sey almamasini syledi ona,
ama Ipek'in ocuklugundan beri yaninda tasidigi ve onlardan uzak dserse kendini eksik
hissedecegi pek ok esya vardi. Pencerenin nnde dikilip karli sokaga bakarlarken (siirin
ilham kaynagi kpek bir gzkp bir kaybolmustu) Ka'nin israriyla Ipek vazgeemedigi bu
esyalarin bazilarini saydi: Annesinin, Istanbul'dayken kizlarina aldigi ve KadiIe
kendisininkini kaybettigi iin Ipek'in gznde daha da nemli olan oyuncak kol saati; bir
zamanlar Almanya'da bulunan rahmetli dayisinin getirdigi, esnek ve ok dar oldugu iin
Kars'ta bir trl giyemedigi iyi cins angora ynden buz mavisi kazak; annesinin onun eyizi
iin yaptirdigi ve daha ilk kullanista Muhtar zerine reel damlattigi iin bir daha hi
sermedigi gms telkari islemeli masa rts; amasizca biriktirmeye basladigi ve sonra
kendisini koruyan bir esit nazar boncugu dizisine dnstg iin vazgeemeyecegi on yedi
kk iki ve parIm sisesi, babasinin ve annesinin kucagindayken ekilmis (ve Ka'nin o anda
ok grmek istedigi) ocukluk IotograIlari; Istanbul'da birlikte aldiklari ama sirti ok aik
oldugu iin Muhtar'in yalnizca evde giymesine izin verdigi iyi kadiIeden siyah gece
elbisesiyle elbisenin dekoltesini rter de Muhtar'i ikna eder diye aldigi kenarlari igne oyali
Ipek saten sal, Kars'in amuru bozar diye kiyip giyemedigi set ayakkabilar ve o sirada
yaninda oldugu iin ikarip gsterdigi iri, yesim bir gerdanlik.
O gnden drt yil sonra, Kars belediye baskaninin verdigi bir aksam yemeginde Ipek tam
karsimda otururken, boynundaki siyah saten kordonda bu iri yesim tasi asiliydi dersem konu
disina iktigim sanilmasin. Tam tersi, konunun kalbine asil simdi giriyoruz: Ipek o ana kadar
ne benim, ne de benim araciligimla bu hikyeyi izleyen sizlerin hayal edemeyecegi kadar
gzeldi. Onu ilk deIa o yemekte karsimda grdm ve iimi bir kiskanlik, saskinlik sardi,
aklim karisti. Sevgili arkadasimin kayip siir kitabinin blk prk hikyesi bir anda
gzmde derin bir tutkuyla isildayan bambaska bir hikyeye dnst. Elinizdeki bu kitabi
yazmaya o sarsici anda karar vermis olmaliyim. Ama o an ruhumun bu karari verdiginden
habersiz, Ipek'in inanilmaz gzelligine kapilmis bir yerlere dogru srkleniyordum.
Olaganst gzel bir kadinin karsisinda insanin iini saran o aresizlik, eriyip gitme ve
gerekstclk duygusu btn gvdemi sarmisti. SoIradaki kalabaligin, sehirlerine gelmis
romanciyla bir iki laI ya da bu bahaneyle aralarinda dedikodu etmek isteyen Karslilarin
hepsinin numara yaptiklarini, btn o bos konusmalarin asil ve tek konu olan Ipek'in
gzelligini kendilerinden ve benden gizleyebilmek iin yapildigini ok iyi anliyordum. Bir
yandan da bir aska dnsmesinden korktugum yogun bir kiskanlik kemiriyordu iimi: Kisa
bir sre iin de olsa ben de byle gzel bir kadinla len arkadasim Ka gibi bir ask
yasayabilmek isterdim! Ka'nin hayatinin son yillarinin bosa gittigine iliskin gizli inancim bir
anda "insan ancak Ka gibi derin bir ruha sahip olursa byle bir kadinin askini kazanir!"
dsncesine dnsmst. Ipek'i kandirip Istanbul'a gtrebilir miydim? Evlenecegimizi
sylerdim, her sey berbat olana kadar gizli sevgilim olurdu, ama ben onunla birlikte lmek
isterdim! Genis, kararli bir alni vardi, iri, bugulu gzleri, Melinda'ninkine tipatip benzeyen,
bakmaya kiyamadigim zariI bir agzi... Benim hakkimda acaba ne dsnyordu? Ka ile hi
benden konusmuslar miydi? Daha bir kadeh imeden kalbim alip basini gitmisti. Bir an az
tede oturan KadiIe'nin hirsli bakislarinin zerimde oldugunu grdm. Hikyeme
dnmeliyim.
Pencerenin nnde dururlarken Ka yesim gerdanligi alip Ipek'in boynuna asmis, onu gzelce
pms, Almanya'da ok mutlu olacaklarini dsncesizce tekrarlamisti, Ipek Fazil'in hizla avlu
kapisindan girdigini bu sirada grd, bir an bekleyip asagi indi ve mutIak kapisinda
kizkardesine rastladi: KadiIe orada ona Lacivert'in saliverilmis oldugu mjdesini vermis
olmaliydi, iki kardes odalarina ekildiler. Aralarinda ne konustuklarini, ne yaptiklarini
bilmiyorum. Ka yukarida odasinda yeni siirleri ve artik gven duydugu mutluluguyla ylesine
doluydu ki iki kizkardesin Karpalas Oteli'ndeki traIigini aklinin bir ksesiyle izlemeyi ilk deIa
birakti.
Daha sonra meteoroloji kayitlarindan bu siralarda havanin belirgin bir sekilde yumusadigini
grendim. Gnes btn gn boyunca saaklardan, dallardan sarkan buzlari gevsetmis, havanin
kararmasindan ok daha nce sehirde bu gece yollarin ailacagi, tiyatrocu ihtilalinin sona
erecegi sylentileri yayilmisti. Yillar sonra olaylarin ayrintilarini unutmayanlar ayni
dakikalarda Serhat Kars Televizyonu'nun Karslilari bu aksam Millet Tiyatrosu'nda Sunay
Zaim Toplulugu'nun oynayacagi yeni piyese agirmaya basladigini bana hatirlattilar, iki gn
nceki kanli hatiralarin Karslilari yeni oyundan uzak tutacagini dsndkleri iin seyircilere
ynelik hibir taskinliga izin verilmeyecegi, gvenlik glerinin sahnenin kenarinda tedbir
alacagi, bilet kesilmeyecegi ve Karslilarin ailece bu gretici oyuna gelebilecekleri
televizyonun en sevilen gen sunucusu Hakan zge taraIindan duyuruluyordu, ama sehirde
korkulan arttirmaktan, sokaklarin erkenden tenhalasmasindan baska bir sonu vermedi bu.
Herkes Millet Tiyatrosu'nda gene bir siddet ve ilginlik olacagini hissediyor, ne olursa olsun
orada olup olaylara tanik olmak isteyecek kadar gz dnmslerin disinda (issiz gsz
genlerin, siddete egilimli ii sikilan solcularin, adam ldrlrken ne olursa olsun seyretmek
isteyen tutkulu ve takma disli ihtiyarlarin ve televizyonda ok izledikleri Sunay'a hayran
Atatrklerin olusturdugu bu kalabaligin kmsenemeyecegini sylemeliyim burada)
Karslilar geceyi yapilacagi duyurulan canli yayindan izlemek istiyorlardi. Bu saatlerde Sunay
ile Albay Osman Nuri olak yeniden bulustular ve Millet Tiyatrosu'nun gece bos
kalabilecegini hissederek imam hatipli grencilerin toplanip asker kamyonlarla getirilmesini,
liselerden, gretmenevi ve devlet dairelerinden belirli sayida grenci ve memurun kravat ve
ceketle tiyatro binasina gelmelerinin mecbur tutulmasini emrettiler.
Daha sonra Sunay'i grenler terzihanedeki kk ve tozlu bu odada kumas kirpintilari, paket
kgitlari ve bos karton kutular zerine serilip sizdigina tanik olmuslar. Ama ikiden degildi
bu, Sunay yumusak yataklarin gvdesini yozlastiracagina inandigi iin ok nem verdigi
byk oyunlardan nce kendini sert ve kaba bir dsege atip uyumayi yillardir aliskanlik
edinmisti. Uyumadan nce oyunun hl son seklini veremedigi metni konusunda karisiyla
bagira bagira konusmus, sonra provalara baslasinlar diye onu asker kamyonla Karpalas
Oteli'ne KadiIe'ye yollamisti.
Funda Eser'in Karpalas Oteli'ne girer girmez btn dnyayi kendi evi bilmis bir hanimeIendi
edasiyla dogrudan iki kizkardesin odasina ikmasini, in in sesiyle abucak senlibenli bir
kadin muhabbeti tutturmasini onun sahne disinda daha da gelisen oyun yetenegiyle
aiklayabiliyorum. Kalbi ve gz elbette ki Ipek'in duru gzelligindeydi, ama akli KadiIe'nin
bu aksamki rolne takilmisti. Bu roln nemini kocasinin ona verdigi degerden ikardigina
hkmediyorum. nk yirmi yildir Anadolu'da mazlum ve irzina geilmis kadin rollerine
ikan Funda Eser'in sahnede tek bir hedeIi vardi: Kurban pozuyla erkeklerin cinselligine
seslenmek! Kadinin evlenmesini, bosanmasini, basini amasi ya da kapatmasini onu ezik ve
ekici duruma dsrmek iin siradan bir ara olarak grdgnden, oynadigi Atatrk ve
aydinlanmaci rolleri btnyle anladigi da sylenemez belki ama, bu basmakalip rollerin
erkek yazarlari da aslinda kadin kahramanlarinin erotizmi ve toplumsal grevleri konusunda
ondan daha derin ve ince Iikirlere sahip degillerdi. Funda Eser erkek yazarlarin bu roller iin
nadiren tasarladigi bir duygusalligi igdyle sahne disi yasamina katardi. Nitekim, odaya
girisinden ok gemeden KadiIe'ye gzel salarini aip aksam iin prova yapmayi nerdi.
KadiIe Iazla nazlanmadan salarini ainca nce bir iglik atti, sonra salarinin ok parlak ve
canli oldugunu, onlardan gzlerini alamadigini syledi. KadiIe'yi aynanin karsisina oturtup
Iildisi taklidi mika bir tarakla uzun uzun salarini tararken tiyatroda asil konunun kelimeler
degil grntler oldugunu aikladi. "Birak salarin istedigi gibi konussun, erkekler ildirsin!"
dedi ve kaIasi iyice karisik olan KadiIe'nin salarini perek rahatlatti onu. Bu pcgn
KadiIe'nin iindeki gizli ktlk tohumlarini hareketlendirdigini grecek kadar zeki ve bu
oyuna Ipek'i de ekecek kadar tecrbeliydi: antasindan bir cep konyagi ikarip Zahide'nin
getirdigi ay Iincanlarina dkmeye basladi. KadiIe karsi ikinca "Ama bu aksam basini da
aiyorsun!" diyerek kiskirtti onu. KadiIe aglamaya baslayinca da yanaklarina, boynuna,
ellerine israrla kk pckler kondurdu. Sonra iki kizkardesi eglendirmek iin "Sunay'in
bilinmeyen saheseri" dedigi Masum Hostes'in Tiradi'ni okudu, ama kizkardesleri
eglendirmekten ok hznlendirdi bu. KadiIe "Metin zerinde alismak istiyorum," deyince,
bu aksamki tek metnin Kars'in btn erkeklerinin hayranlikla bakacaklari KadiIe'nin uzun ve
gzel salarinin isiltisi olacagini syledi. Daha nemlisi, kadinlar kiskanlik ve askla
KadiIe'nin salarina dokunmak isteyeceklerdi. Bir yandan da Ipek'in ve kendi Iincanina az az
konyak dolduruyordu. Ipek'in yznde bir mutluluk okudugunu, KadiIe'nin bakislarinda ise
cesaret ve hirs grdgn syledi, iki kizkardesten hangisinin daha gzel oldugunu ise
ikaramiyordu. Funda Eser'in bu coskusu Turgut Bey'in ali al moru mor odaya girmesine
kadar srd.
"Televizyon az nce, trbanci kizlarin lideri KadiIe'nin bu aksamki oyun sirasinda basini
aacagini duyurdu," dedi Turgut Bey. "Dogru mu bu?"
"Bakalim suna televizyonda!" dedi Ipek.
"EIendim, kendimi tanitayim," dedi Funda Eser. "Ben nl tiyatrocu ve yeni devlet adami
Sunay Zaim'in hayat arkadasi Funda Eser. Bu iki sekin harika kizi yetistirdiginiz iin sizi
nce kutluyorum. KadiIe'nin cesur kararindan dolayi da hi korkmamanizi gtlyorum."
"Bu sehrin yobaz dincileri kizimi asla aIIetmez!" dedi Turgut Bey.
Hep birlikte televizyona bakmak iin yemek odasina getiler. Burada Funda Eser, Turgut
Bey'in elini tuttu ve btn sehire hakim kocasi adina her seyin yolunda gidecegine iliskin sz
verdi ona. Yemek salonundaki grlty duyan Ka iste bu sirada asagiya indi ve Lacivert'in
serbest birakilmis oldugunu mutlu KadiIe'den grendi. Ka sormadan KadiIe ona sabah verdigi
sze bagli kalacagini, Funda Hanim'la aksamki oyun iin alisacaklarini syledi. Funda Eser
kizinin aksam sahneye ikmasina engel olmasin diye Turgut Bey'i tatlilikla tavlarken,
odadakilerin aik televizyona bakip hep bir agizdan konustuktan sonraki sekizon dakikayi Ka
hayatinin en mutlu dakikalari arasinda sayip deIalarca hatirlayacakti. Mutlu olacagina hibir
sphe duymadan iyimserlikle inaniyor ve kendini kalabalik ve eglenceli bir ailenin parasi
olarak hayal ediyordu. Saat daha drt degildi, ama duvarlari eski ve koyu renk kgitlarla kapli
yksek tavanli yemek odasina huzur verici bir ocukluk hatirasi gibi inerken Ka Ipek'in
gzlerinin iine bakip bakip glmsyordu.
MutIaga ailan kapida iste tam bu siralarda Fazil'i grnce Ka kimsenin nesesini kairmadan
onu mutIakta sikistirip agzindan laIi almak istedi. Ama delikanli Ka'nin onu tutup
srklemesine izin vermedi: Aik televizyondaki bir grntye dalmis gitmis pozu yaparak
mutIak kapisinin araliginda dikildi ve ierideki neseli kalabaligi yari hayret yari tehdit eden
bakislarla szd. Ka daha sonra onu mutIaga srebildiginde Ipek de grms, arkadan gelmisti.
"Lacivert sizinle bir kere daha konusmak istiyor," dedi Fazil belirgin bir oyunbozan zevkiyle.
"Bir konuda Iikir degistirmis."
"Hangi konuda?"
"Onu size syleyecek. Sizi gtrecek at arabasi on dakika sonra avluya gelecek," deyip
mutIaktan avluya ikti.
Ka'nin yregi hizla atmaya basladi: Yalniz bugn artik otelden disari adini atmak istemedigi
iin degil, korkakligi yznden de korkuyordu.
"Sakin gitme!" dedi Ipek, Ka'nin da dsncelerini seslendirerek. "Zaten artik arabayi
belirlemislerdir. Her sey berbat olur."
"Hayir, gidecegim," dedi Ka.
Hi de gitmek istemedigi halde neden gidecegini sylemisti? Hocanin cevabini bilmedigi
sorusuna parmak kaldirdigi, asil almak istedigi kazagi degil, ayni paraya bile bile daha
ktsn aldigi ok olmustu hayatinda. Meraktan belki, mutluluk korkusundan belki. Durumu
KadiIe'den gizleyip birlikte odaya ikarken Ipek yle bir sey sylesin, yle yaratici bir sey
yapsin ki vazgeip gnl rahatligiyla otelde kalabilsin istedi Ka. Ama odada beraber
pencereden bakarlarken Ipek asagi yukari ayni Iikri, asagi yukari ayni kelimelerle tekrarladi
yalnizca: "Gitme, artik bugn otelden ikma, mutlulugumuzu tehlikeye atma, vs. vs."
Ka dslere dalmis bir kurban gibi onu dinleyerek disari bakti. At arabasi avluya girince,
talihsizligine kalbi ezilerek sasti, Ipek'i pmeden, ama sarilip vedalasmayi da ihmal etmeden
odadan ikti, lobide gazete okuyan iki "koruma erine" grnmeden mutIaktan geip neIret
ettigi at arabasinin stndeki brandanin altina girip yatti.
Bu girisle, okuyuculari Ka'nin iktigi araba yolculugunun btn hayatini geri dnssz bir
sekilde degistirecegine, Lacivert'in agrisini kabul etmesinin onun iin bir dnm noktasi
olduguna hazirladigim sanilmasin. Hi de bu dsncede degilim: Ka'nin nnde Kars'ta
basina gelenleri tersine evirebilecegi ve "mutluluk" dedigi seyi bulabilecegi pek ok Iirsat
daha belirecekti Ama olaylar kainilmaz, ve son seklini aldiktan sonra olup biteni yillarca ve
pismanlikla kendi kendine degerlendirirken eger Ipek Ka'nin odasinda, pencerenin nnde
dogru sz syleyebilseydi Lacivert'e gitmekten cayacagini yzlerce deIa dsnmst. Ipek'in
sylemesi gereken sz konusunda ise hibir Iikri yoktu.
Bu da at arabasinda gizlendigi yerde Ka'yi kaderine boyun eymis biri gibi dsnmemizin
yerinde olacagini gsteriyor. Orada olmaktan pismandi ve kendine ve dnyaya kizgindi.
syor, hasta olmaktan korkuyor ve Lacivert'ten iyi hibir sey beklemiyordu. ilk araba
yolculugundaki gibi aklini sokaklarin ve insanlarin seslerine iyice amisti ama arabanin
kendisini Kars'in neresine gtrdgyle hi ilgili degildi.
At arabasi durunca arabacinin drtmesiyle brandanin altindan ikti, nerede oldugunu hi Iark
etmeden eskilik ve yipranmisliktan renksizlesmis ve benzerlerini ok grdg berbat bir
binaya girdi. Daracik ve egri bgr merdivenlerden iki kat yukari iktiktan sonra (nnde
ayakkabilar dizili bir kapinin araligindan cingz bir ocugun gzlerini grdgn
hatirlayacakti neseli bir zamaninda) ailan bir kapidan ieri girdi ve karsisinda Hande'yi
grd.
"Kendim olan o kizdan hi kopmamaya karar verdim," dedi Hande glmseyerek.
"Mutlu olman nemli."
"Burada istedigimi yapmak mutlu ediyor beni," dedi Hande. "Artik ryalarimda bir baskasi
oldum diye korkmuyorum."
"Burada olman biraz tehlikeli degil mi?" dedi Ka.
"Evet ama insan ancak tehlike oldugu zaman hayata konsantre olabiliyor," dedi Hande "Ben
inanmadigim seye, basimi amaya konsantre olamayacagimi anladim. Simdi Lacivert Bey ile
burada bir davayi paylasmaktan ok mutluyum. Siz burada siir yazabiliyor musunuz?"
Iki gn nce onunla tanisip konustuklari yemek soIrasi belleginde simdi o kadar uzaklara
gitmisti ki, Ka bir an her seyi unutmus biri gibi bakti ona. Hande, Lacivert ile aralarindaki
yakinligi ne kadar vurgulamak istiyordu? Kiz bitisikteki odanin kapisini ati, Ka ieri girdi ve
siyah beyaz bir televizyona bakan Lacivert'i grd.
"Geleceginden sphem yoktu," dedi Lacivert memnuniyetle.
"Neden geldigimi bilmiyorum," dedi Ka.
"Iindeki huzursuzluk yznden," dedi Lacivert ok bilmis bir havayla.
Birbirlerine neIretle baktilar. Lacivert'in belirgin bir sekilde memnun, Ka'nin da pisman
oldugu ikisinin de gznden kamadi. Hande odadan ikip kapiyi kapatti.
"KadiIe'ye bu aksamki rezaletlere ikmamasini sylemeni istiyorum," dedi Lacivert.
"Bu haberi Fazil araciligiyla da yollayabilirdin?" dedi Ka. Lacivert'in yznden Fazil'in kim
oldugunu ikaramadigini anladi. "Beni buraya getiren imam hatipli ocuk."
"Ha," dedi Lacivert. "KadiIe onu ciddiye almazdi. Senden baska kimseyi ciddiye almazdi.
KadiIe benim bu konuda ne kadar kararli oldugumu ancak senden isitirse anlar. Belki de
basini amamasi gerektigine kendisi karar vermistir. En azindan bunu televizyonda igren bir
sekilde kullanip ilan ettiklerini grdkten sonra."
"Ben otelden ayrilirken KadiIe provalara baslamisti bile," dedi Ka saklayamadigi bir zevkle.
"Buna ok karsi oldugumu sylersin ona! KadiIe basini ama kararini kendi zgr iradesiyle
degil benim hayatimi kurtarmak iin aldi. Siyasi tutukluyu rehin alan bir devletle pazarlik
yapti, ama artik o sze bagli kalmak zorunda degil."
"Sylerim bunlari," dedi Ka. "Ama o ne yapar bilemem."
"KadiIe kendi bildigini okursa bundan senin sorumlu olmayacagini sylyorsun, degil mi?"
Ka sustu. "KadiIe aksam tiyatroya ikar da basini aarsa bundan sen de sorumlu olacaksin. Bu
pazarligi yapan da sensin."
Kars'a geldiginden beri vicdaninda ilk deIa bir haklilik ve huzur hissetti Ka: Kt adam en
sonunda kt adamlar gibi kt kt konusuyordu ve bu kaIasini hi karistirmiyordu artik.
Lacivert'i yatistirmak iin "Seni rehin aldiklari dogru!" dedi Ka ve onu Ikelendirmeden
buradan ikip gitmek iin nasil davranmasi gerektigini ikartmaya alisti.
"Bu mektubu da ver ona," diyerek bir zarI uzatti Lacivert. "Belki KadiIe benim mesajima
inanmaz." Ka zarIi aldi. "Bir gn yolunu bulur da FrankIurt'una geri dnersen, onca insanin o
kadar tehlikeye girerek imzaladigi o bildiriyi de Hans Hansen'e mutlaka yayimlatacaksin."
"Tabii."
Lacivert'in bakisinda bir doymamislik, bir tatminsizlik grd. Sabah idamlik mahkm gibi
hcredeyken daha huzurluydu. Simdiyse hayatini kurtarmisti, ama bu hayatin geri kalaninda
Ikelenmekten baska hibir sey yapamayacagini bilmenin pesin mutsuzlugu vardi zerinde.
Ka bu mutsuzlugu Iark ettigini Lacivert'in sezdigini ge grd.
"Ister burada, ister sevgili Avrupa'nda, onlari taklit ederek bir siginti gibi yasayacaksin," dedi
Lacivert.
"Mutlu olmak bana yetiyor."
"Git hadi, git," diye bagirdi Lacivert. "Mutlu olmakla yetinen mutlu olamaz, bil bunu."
38
Niyetimiz sizi zmek asla degil
ZORUNLU BIR MISAFIRLIK
Ka, Lacivert'ten uzaklasmaktan memnun oldu ama, hemen sonra onu kendine baglayan lanet
bir bag oldugunu hissetti: Basit bir merak ve neIretten daha derin bir bagdi bu ve Ka odadan
ikar ikmaz Lacivert'i zleyecegini pismanlikla anladi, iyiliksever ve pek dsnceli bir
havayla kendisine yaklasan Hande'yi simdi dpedz saI ve akilsiz buluyordu ama bu gurur
hali ok srmedi. Hande gzlerini kocaman amis KadiIe'ye selam sylyor, bu aksam
televizyonda (evet tiyatro degil, dogrudan televizyon demisti) basini ister asin ister amasin
kalbinin hep onunla birlikte oldugunu bilmesini istiyor, ayrica apartman kapisindan iktiktan
sonra sivil polislerin dikkatini ekmemek iin Ka'nin nasil bir yol izlemesi gerektigini de
anlatiyordu.
Ka alelacele ve telasla daireden ikti, bir kat asagida bir siir gelince sira sira ayakkabilarin
dizildigi giris kapisinin nndeki ilk basamaga oturdu, cebinden deIterini ikarip yazdi.
Ka'nin Kars'ta yazmaya basladigi on sekizinci siirdi bu ve hayatinda bu trden ask ve neIret
iliskilerine girdigi esitli adamlara gndermeler oldugunu onun kendi kendine yazdigi notlar
olmasa kimse anlayamazdi: Sisli Terakki Lisesi'nde ortaokuldayken ok zengin mteahhit bir
ailenin konkurhipiklerde Balkan sampiyonu olan simarik, ama Ka'yi cezbedecek kadar
bagimsiz bir oglu vardi; annesinin Beyaz Rus bir lise arkadasinin babasiz, kardessiz byms
ve lisedeyken uyusturucu kullanmaya baslamis, hibir seyi iplemeyen ve bir sekilde her seyi
bilen beyaz yzl esrarengiz bir oglu vardi; Tuzla'da askerlik egitimini yaparken yan
blkteki sirasindan ikip Ka'ya kk zalimlikler (kasketini saklamak) yapan yakisikli,
sessiz ve kendi kendine yeterli bir heriI vardi. Btn bu insanlara gizli bir ask ve aik bir
neIret ile bagli oldugunu, bu iki duyguyu birlestiren ve siirin adi olan "Kiskanlik"
kelimesiyle aklindaki karmasayi yatistirmaya alistigini, ama sorunun daha derin oldugunu
zmlyordu siirde: Bu insanlarin ruhunun, seslerinin, bir zamandan sonra kendi iine
girdigini hissederdi Ka.
Apartmandan ikarken Kars'in neresinde oldugunu anlayamadi ama bir sre bir yokustan
inince Halitpasa Caddesi'ne geldigini grd ve igdyle geri dnp Lacivert'in saklandigi
yere bir bakis atti.
Otele dnerken yaninda koruma erleri olmadigi iin bir huzursuzluk hissetti. Belediye
binasinin nnde kendisine sokulan bir sivil arabanin kapisi ailinca durdu.
"Ka Bey, korkmayin biz emniyetteniz, binin sizi otelinize birakalim."
Ka polis denetiminde otele dnmenin mi, sehrin ortasinda bir polis arabasina bindiginin
grlmesinin mi daha gvenli oldugunu hesaplamaya alisiyordu ki arabanin kapisi aildi.
Ka'nin bir an bir yerden gznn isirdigi (Istanbul'daki uzak amca, evet Mahmut Amca) iri
yari bir adam az nceki nezaketine hi uymayan kaba ve gl bir hamleyle Ka'yi arabanin
iine ekti. Ara hemen hareket ederken Ka'nin kaIasina iki yumruk indi. Yoksa arabaya
girerken kaIasini mi vurmustu? ok korkuyordu; arabanin iinde de tuhaI bir karanlik vardi.
Mahmut Amca degil, nde oturan bir tanesi, ok Iena kIr ediyordu. ocukken, Sair Nigr
Sokak'ta bir adam vardi, bahesine top kainca byle kIr ederdi ocuklara.
Ka sustu ve bir ocuk oldugunu dsnd. Araba da (hatirliyor du simdi: Kars'taki sivil polis
arabalari gibi bir Renault degil, gsterisli ve genis bir Chevrolet 56 idi) kskn ocuga bir
ceza vermek iin Kars'in karanlik sokaklarina daldi, ikti, syle bir gezindi ve bir i avluya
girdi. "nne bak," dediler. Kolundan tutup iki merdiven ikardilar. Yukariya vardiklarinda
Ka soIrle birlikte bu kisinin Islamci olmadiklarindan (onlar byle bir arabayi nereden
bulsunlar) emindi. MIT'ten de degildiler, nk onlar en azindan bir kismi Sunay ile isbirligi
iindeydiler. Bir kapi aildi, bir kapi kapandi, Ka kendini yksek tavanli eski bir Ermeni
evinin Atatrk Caddesi'ne bakan pencerelerinin nnde buldu. Odada aik bir televizyon
grd, kirli tabaklar, portakallar ve gazetelerle dolu bir masa; daha sonra elektrikli iskence
yapmak iin kullanildigini anlayacagi bir manyeto, biriki telsiz, tabancalar, vazolar, aynalar...
zel timin eline dstgn anlayip korktu ama odanin br ucundaki Z.Demirkol ile gzgze
gelince rahatladi: Katil de olsa asina bir yz.
Z.Demirkol iyi polis rolndeydi. Ka'yi buraya byle getirdikleri iin ok zgnd. Ka iriyari
Mahmut Amca'nin da kt polis olacagini tahmin ettigi iin Z.Demirkol'a ve sorularina kulak
kesildi.
"Sunay ne yapmak istiyor?"
Kyd'in Ispanyol Trajedisi dahil en hurda ayrintilara kadar Ka ballandirarak anlatti.
"O atlak Lacivert'i niye serbest birakti?"
KadiIe'nin canli yayinda ve oyunda basini atirmak iin, diye anlatti Ka. Bir ilhama kapilip
ukalaca bir satran terimi kullandi: Belki bir nlem gerektiren Iazla cesur bir "Ieda"ydi bu.
Ama, Kars'taki siyasal Islamcilarin da maneviyatini bozacak bir hamleydi de!
"Kizin szn tutacagi ne malum?"
Ka, KadiIe'nin sahneye ikacagini syledigini, ama bundan kimsenin emin olamayacagini
syledi.
"Lacivert'in yeni saklandigi yer neresi?" diye sordu Z.Demirkol.
Ka bir Iikri olmadigini syledi.
Araba onu aldiginda Ka'nin yaninda neden koruma erlerinin olmadigini ve nereden
dndgn de sordular.
"Aksam yrysnden," dedi Ka ve bu cevapta israr edince bekledigi gibi Z.Demirkol
sessizce odayi terk etti ve Mahmut Amca kt bakislariyla karsisina geti. O da arabada nde
oturan adam gibi yakasi ailmadik pek ok kIr biliyordu. Bu kIrleri Ka'nin yabancisi
olmadigi siyasi zmlemelerin, lkenin yksek ikarlarinin ve tehditlerin arasina, tipki
ocuklarin tatlituzlu aldirmadan her lokmanin zerine dsncesizce dktkleri ketap gibi bol
bol dkyordu.
"Iran'dan para alan eli kanli bir Islamci terristin yerini saklayarak ne yaptigini saniyorsun?"
dedi Mahmut Amca. "Iktidara gelirlerse senin gibi Avrupa grms yuIka yrekli liberallere
neler yapacaklarini biliyorsun degil mi?" Ka aslinda bildigini syledi, ama Mahmut Amca
gene de Iran'da mollalarin iktidara gelmeden nce isbirligi yaptiklari demokratlari ve
komnistleri sonra nasil yakip kebap ettiklerini ballandirarak anlatti: Gtlerine dinamit sokup
onlari havaya uurduklarini, orospulari, ibneleri kursuna dizdiklerini, din kitaplari disinda
btn kitaplari yasakladiklarini, Ka gibi zppe emellerin nce salarini kazidiklarini, sonra da
samasapan siir kitaplarini alip .... edepsiz seyler syledi gene burada ve bikkin bir yzle
Ka'ya Lacivert'in saklandigi yeri, aksam vakti nereden dndgn bir daha sordu. Ka ayni
yavan cevaplari verince Mahmut Amca ayni bikkin iIadeyle Ka'nin ellerine bir kelepe takti.
"Bak simdi ne yapacagim sana," dedi ve tutkusuz ve Ikesiz bir sekilde yzne yumruk ve
tokat atarak biraz dvd onu.
Daha sonra tuttugu notlarda bu dayagin Ka'yi ok zmedigini gsteren bes nemli neden
buldugumu drste yazmam umarim okurlarimi Ikelendirmez.
1. Ka'nin kaIasindaki mutluluk kavramina gre basina gelebilecek iyilik ve ktlgn toplam
miktari ayniydi ve su an yedigi dayak, Ipek ile FrankIurt'a gidebilecekleri anlamina geliyordu.
2. Hakim siniIlara zg yerinde bir sezgiyle Ka, zel tim sorgucularinin kendisini Kars'taki
ayaktakimi, sulu ve garibanlardan ayirdigini, zerinde kalici izler ve Ikeler birakacak daha
Iazla dayak ve iskenceye maruz kalmayacagini tahmin ediyordu.
3. Yedigi dayagin Ipek'in kendisine duydugu seIkati arttiracagini hakli olarak dsnyordu.
4. Iki gn nce, sali aksamst emniyet mdrlgnde Muhtar'in kanlar iindeki yzn
grdgnde polisten yenilen dayaklarin insani lkesinin seIaleti iin ektigi sululuk
duygusundan arindirabilecegini budalaca hayal etmisti.
5. Dayaga ragmen sorguda saklanan kisinin yerini sylemeyen siyasi tutuklu durumunda
bulunmak iini gururla dolduruyordu.
Bu son neden, yirmi sene nce daha Iazla memnun ederdi Ka'yi, simdiyse modasi getiginden
durumunun biraz aptalca oldugunu seziyordu. Burnundan sizan kan da dudaginin kenarindaki
tuzlu tadiyla ocuklugunu hatirlatiyordu. Burnu en son ne zaman kanamisti? Mahmut Amca,
tekiler, kendisini odanin bu yari karanlik ksesinde unutup televizyonun basinda
toplanirlarken Ka ocuklugunda burnunun zerine kapanan pencereleri, arpan Iutbol
toplarini, askerde bir itis kakis esnasinda burnuna inen bir yumrugu hatirladi. Hava kararirken
Z.Demirkol ve arkadaslari televizyonun evresinde toplanmis Marianna'yi izliyorlardi ve Ka
orada burnunda kan, dvlms, asagilanmis, bir ocuk gibi unutulmus olmaktan memnundu.
Bir ara zerini ararlar da Lacivert'in notunu bulurlar diye telaslandi. Uzun bir sre, tekilerle
birlikte, sessizce ve sululuk duygulariyla ve Turgut Bey ve kizlarinin da ayni anda
seyrettigini dsnerek Marianna'yi seyretti.
Bir reklam arasinda Z.Demirkol sandalyesinden kalkti, masanin zerinden manyetoyu aldi,
Ka'ya gsterdi ve ne ise yaradigini bilip bilmedigini sordu, cevap alamayinca syledi ve
ocugunu sopayla korkutan bir baba gibi sustu biraz.
"Marianna'yi niye seviyorum biliyor musun?" diye sordu dizi yeniden baslayinca. "nk ne
istedigini biliyor. Senin gibi aydinlar ise ne istediklerini hi bilmedikleri iin beni hasta
ediyorlar. Demokrasi diyorsunuz, sonra seriatilarla isbirligi yapiyorsunuz, insan haklari
diyorsunuz, terrist katillerin pazarliklarini yrtyorsunuz... Avrupa diyorsunuz, Bati
dsmani Islamcilara yag ekiyorsunuz... Feminizm dersiniz, kadinlarin baslarini rten
erkekleri desteklersiniz. Kendi Iikrinle vicdaninla davranmiyorsun da, burada bir Avrupali
nasil davranirdi onun gibi yapayim diyorsun! Ama Avrupali bile olamiyorsun! Avrupali ne
yapar biliyor musun? Sizin o aptal bildirinizi Hans Hansen yayimlasa, Avrupalilar da ciddiye
alip Kars'a bir heyet yollasalar, lkeyi siyasal Islamcilarin eline teslim etmediler diye o heyet
nce askerlere tesekkr eder. Ama tabii Avrupa'ya dnnce de Kars'ta demokrasi yok diye
sikyet eder ibneler. Sizler de hem ordudan sikyet edersiniz, hem de Islamcilar sizi kitir kitir
kesmesin diye askere gvenirsiniz. Bunlari grdgn iin iskence etmeyecegim sana."
Ka artik siranin "iyilige" geldigini, birazdan serbest birakilacagini, Turgut Bey ve kizlarina
yetisip Marianna'nin sonunu onlarla seyredecegini dsnyordu.
"Ama seni oteldeki sevgiline geri yollamadan nce pazarligini yrttgn, korudugun o
terrist katil hakkinda kulagina kpe olsun diye biriki sey sylemek istiyorum." dedi
Z.Demirkol. "Ama nce sunu sok aklina: Bu yazihaneye hi gelmedin. Biz de zaten bir saate
kadar bosaltiyoruz burayi. Yeni yerimiz imam hatip lisesi yatakhanesinin en st katidir. Seni
oraya bekleriz. Lacivert'in nerede gizlendigini, az nce nerede 'aksam yrys' yaptigini
belki hatirlarsin da bu bilgiyi bizimle paylasmak istersin. Senin o yakisikli, lacivert gzl
kahramaninin Peygamberimiz'e dil uzatan kus beyinli bir televizyon spikerini acimasizca
ldrdgn, egitim enstits mdrnn kendi gzlerinle grmek zevkine eristigin
vurulusunu da onun rgtledigini akli daha basindayken Sunay sana sylemistir. Ama MIT'in
aliskan dinleme memurlarinca ayrintili olarak belgelenmis ve belki de kalbin kirilmasin diye
simdiye kadar sana sylenmemis bir sey var, bunu da bilsen iyi olur diye dsndk."
Daha sonraki drt yil boyunca Ka'nin tipki bir sinema Iilmini geri saran makinist gibi,
hayatini geri geri akitip, bundan sonrasi baska trl olsaydi dedigi noktaya geldik simdi.
"Birlikte FrankIurt'a kaip mutlu olmayi kurdugun Ipek Hanim, bir zamanlar Lacivert'in de
metresiydi," dedi Z.Demirkol yumusacik bir sesle. "Bu nmdeki dosyaya gre iliskileri
bundan drt yil nce basladi. O zamanlar Ipek Hanim, nceki gn belediye baskan
adayligindan kendi istegiyle ekilen Muhtar Bey ile evliydi ve o yarim akilli, eski solcu ve
sair aIedersin Kars'taki gen Islamcilari rgtleyecek diye hayranlikla evinde agirladigi
Lacivert'in kendisi beyaz esya dkkninda elektrik sobasi satarken karisiyla evde ok siki bir
iliski yasadiginin ne yazik ki hi, Iarkinda degildi."
"Daha evvel hazirlamis bu cmleleri, dogru degil," diye dsnd Ka.
"Bu gizli askin Iarkina ilk -tabii istihbaratin dinleme memurlarindan sonra- KadiIe Hanim
vardi. Kocasiyla arasi iyi olmayan Ipek Hanim da, niversiteye yeni baslayacak kizkardesinin
gelisini bahane ederek onunla ayri eve ikmisti. Lacivert gene arada bir 'gen Islamcilari
rgtlemek' iin sehre geliyor, gene ona hayran Muhtar'da kaliyor, KadiIe okula gidince de
gz donmus siklar bu yeni evde bulusuyorlardi: Turgut Bey'in sehre gelmesine, baba ve iki
kizinin Karpalas'a yerlesmesine kadar srd bu. Ondan sonra ablasinin yerini trbanci kizlara
katilan KadiIe aldi. Bu arada lacivert gzl Kazanova'mizin iki kizkardesi ayni anda idare
ettigi bir geis dnemi olduguna iliskin kanitlar da var elimizde."
Ka sulanan gzlerini btn iradesini kullanarak Z.Demirkol'un gzlerinden kairip oturdugu
yerden boylu boyunca grebildigini simdi Iark ettigi karlar altindaki Atatrk Caddesi'nin
hznl ve titrek sokak lambalarina dikti.
"Bunlari, bu canavar katilin yerini sirI yuIka yrekliliginden dolayi saklamanin ne kadar
yanlis olduguna seni ikna etmek iin sylyorum," dedi btn zel timciler gibi ktlk
ettike dili ailan Z.Demirkol. "Niyetim asla seni zmek degil. Ama buradan iktiktan sonra,
btn bu sylediklerimin son kirk yilda Kars'i mikroIonlarla donatan dinleme servisinin
emegiyle elde edilmis bilgiler degil, benim uydurdugum samaliklar oldugunu dsneceksin
belki. Belki FrankIurt'taki mutlulugunuza leke dsmesin diye Ipek Hanim hepsinin yalan
olduguna inanmaya zorlayacak seni. YuIka yreklisin, kalbin dayanmayabilir, ama bu
sylediklerimin dogrulugundan hi sphen olmasin diye, devletimizin onca masraIla kaydedip
sonra ktiplere daktilo ettirdigi ask konusmalarindan da inandirici bir miktar okuyacagim
izninle."
"Canim, canim, sensiz geen gnler yasamak degil, " demis mesela Ipek Hanim, drt yil nce
16 Agustos'ta sicak bir yaz gn, belki de ilk ayriliklarinda... Iki ay sonra 'Islam ve Mahrem'
konulu bir konIerans vermek iin sehre geldiginde Lacivert onu bakkallardan, ayhanelerden,
bir gnde tam sekiz kere aramis, birbirlerini ne kadar sevdiklerini sylemisler, iki ay sonra
Ipek Hanim onunla kamayi dsnp karar veremedigi bir ara ona 'hayatta herkesin aslinda
tek sevgilisi oldugunu ve kendisininkinin de o oldugunu' sylyor. Bir baska seIer
Istanbul'daki karisi Merzuka'yi kiskandigi iin babasi evdeyken sevisemeyecegini belirtiyor
Lacivert'e. Bir de son olarak su son iki gnde kere daha teleIon etmis! Belki bugn de
etmistir. Bu son konusmalarin dkm yok simdi, ama nemli degil, ne konustuklarini sen
sorarsin Ipek Hanim'a. ok zr diliyorum, bu kadarinin kaIi oldugunu gryorum, ltIen
aglamayin, arkadaslar kelepenizi zsnler, yzn yika, istersen seni oteline biraksinlar."
39
Birlikte aglamanin zevkleri
Ka ILE IPEK OTELDELER
Ka dns yolunu yrmek istedi. Burnundan dudaklarina ve enesine akan kani, btn
yzn bol suyla yikamis, kendi rizasiyla misaIirlige gelmis biri gibi dairedeki haydutlara ve
katillere iyi niyetle bir "Allahaismarladik" deyip ikmis, Atatrk Caddesi'nin lgn isiklari
altinda bir sarhos gibi yalpalayarak yrmeye baslamis, Halitpasa Caddesi'ne dsncesizce
sapip tuhaIiyeci dkkninda Peppino di Capri'nin "Roberta"sinin gene aldigini isittikten
hemen sonra hngr hngr aglamaya baslamisti. gn nce Erzurum-Kars otobsnde
yanina oturdugu ve uyurken kaIasinin kucagina dstg ince yakisikli kylyle iste bu sirada
karsilasti. Btn Kars hl Marianna'yi seyrederken Ka Halitpasa Caddesi'nde nce avukat
MuzaIIer Bey ile, daha sonra saptigi Kzim Karabekir Caddesi'nde de Seyh Saadettin
Tekkesi'ne ilk gidisinde grdg otobs sirketi yneticisi ve yasli arkadasiyla burun buruna
geldi. Gzlerinden hl yaslar aktigini bu insanlarin bakislarindan anliyor, gnlerdir bu
sokaklarda bir asagi bir yukari yrrken nnden getigi buzlu vitrinleri, agzina kadar dolu
ayhaneleri, sehrin bir zamanlar gngrdgn hatirlatan IotograIi dkknlarini, titrek sokak
lambalarini, kasar peyniri tekerleri sergilenen bakkal vitrinlerini. Kzim Karabekir
Caddesi'yle Karadag Caddesi'nin ksesindeki sivil polisleri artik grmese de taniyordu.
Otele girmeden hemen nce karsilastigi iki koruyucu eri her seyin yolunda oldugunu
syleyerek yatistirdi. Kimselere grnmemeye alisarak odasina ikti. Kendini yataga atar
atmaz hikirarak aglamaya basladi. ok uzun bir sre agladiktan sonra kendiliginden sustu.
Sehrin seslerini dinleyerek yattigi ve ocuklugun bitip tkenmeyen bekleyisleri kadar uzun
gelen biriki dakika sonra kapi vuruldu; Ipek'ti. Ktip ocuktan Ka'da bir tuhaIlik oldugunu
grenmis, hemen gelmisti. Bunu sylerken yaktigi lambanin isiginda Ka'nin suratini grnce
korkup sustu. Uzun bir sessizlik oldu.
"Lacivert ile iliskini grendim," diye Iisildadi Ka.
"Kendi mi syledi?"
Ka lambayi sndrd. "Z.Demirkol ve arkadaslari beni kairdilar," diye Iisildadi. "Drt yildir
teleIon konusmalariniz dinleniyormus." Kendini tekrar yataga atti. "lmek istiyorum," dedi
ve aglamaya basladi.
Ipek'in salarini oksayan eli daha da aglatti onu. Bir kayip duygusuyla birlikte zaten hibir
zaman mutlu olamayacagina karar verenlerin rahatligi da vardi iinde, Ipek yataga uzanip ona
sarildi. Bir sre birlikte agladilar ve bu onlari birbirlerine daha da bagladi.
Ipek odanin karanliginda Ka'nin sorulariyla birlikte hikyesini anlatti. Her seyin Muhtar'in
kabahati oldugunu syledi: Lacivert'i Kars'a agirip evinde agirlamakla kalmamis, karisinin
ne harika bir yaratik oldugunu hayran oldugu siyasal Islamci onaylasin istemisti. stelik o
siralarda Muhtar Ipek'e ok kt davranir, ocuklari olmadigi iin onu sulardi. Ka'nin da
bildigi gibi, agzi laI yapan Lacivert'te mutsuz bir kadini oyalayacak, basini dndrecek pek
ok sey vardi, iliskileri basladiktan sonra Ipek kt duruma dsmemek iin ok ugrasmisti!
nce, ok sevgi duydugu ve zlmesini hi istemedigi Muhtar durumu Iark etmesin diye.
Sonra, gittike alevlenen askindan kurtulmak iin. Ilk baslarda, Lacivert'i ekici yapan sey
Muhtar'a olan stnlgyd, hi bilmedigi siyasi konularda Muhtar abuk subuk konusmaya
baslayinca Ipek utanirdi ondan. Lacivert'in yoklugunda da durmadan onu ver; Kars'a daha
sik gelmesi gerektigini syler, ona daha iyi ve daha candan davranmasi iin Ipek'i azarlardi.
KadiIe ile ayri eve iktiktan sonra da Muhtar durumu Iark etmemisti; eger Z.Demirkol gibiler
hl ona bir sey sylememisse hibir zaman da Iark etmeyecekti. Oysa cingz KadiIe her seyi
daha Kars'a geldigi ilk gnden anlamis, sirI Lacivert'e yakin olabilmek iin de trbanci kizlara
yanasmisti, Ipek, KadiIe'nin ta ocuklugundan beri ok iyi tanidigi hirsi yznden Lacivert'e
ilgi duydugunu sezmisti. Lacivert'in de bu ilgiden hoslandigini grnce sogumustu ondan.
Lacivert KadiIe ile ilgilenirse ondan kurtulacagini dsnms, babasi geldikten sonra ise
ondan uzak durmayi basarmisti. Ka, Lacivert ile Ipek arasindaki iliskiyi gemiste kalmis bir
hataya indirgeyen bu hikyeye inanacakti belki, ama Ipek bir ara cosup "Lacivert aslinda
KadiIe'yi degil, beni seviyor!" demisti. Ka hi duymak istemedigi bu szden sonra bu "berbat
heriI" hakkinda simdi ne dsndgn sormus, Ipek artik bu konuda konusmak istemedigini,
her seyin geride kaldigini, Ka ile Almanya'ya gitmek istedigini sylemisti. Lacivert ile bu son
gelisinde de teleIonla konustugunu Ka o zaman hatirlamis, Ipek de byle bir konusma
olmadigini, Lacivert'in teleIon ederse yerinin belli olacagini dsnecek kadar siyasi tecrbesi
oldugunu sylemisti. "Hibir zaman mutlu olamayacagiz!" demisti o zaman Ka. "Hayir,
FrankIurt'a gidecegiz ve orada mutlu olacagiz!" demisti Ipek ona sarilarak. Ipek'e gre Ka o
an bu szlere inanmis, sonra gene aglamaya baslamisti.
Ipek de ona daha siki bir sekilde sarildi ve birlikte agladilar. Daha sonra Ka sarilarak
aglamanin, yenilgi ile yeni bir hayat arasindaki bu kararsizlik blgesinde birlikte gezinmenin
insana aci kadar zevk de verdigini o sirada belki Ipek'in de hayatinda ilk deIa kesIettigini
yazacakti. Birbirlerine sarilarak aglayabildikleri iin ona daha da sik olmustu. Ka bir yandan
btn gcyle Ipek'e sarilip aglarken, bir yandan da aklinin bir ksesiyle, bundan sonra
yapmasi gereken seyi bulmaya alisiyor, igdyle otelin iinden ve sokaktan gelen seslere
dikkat ediyordu. Saat altiya geliyordu: Serhat Sehir Gazetesi'nin yarinki sayisinin basilmasi
tamamlanmis, Sarikamis yolunda kar makineleri yolu amak iin Ikeyle alismaya
koyulmus, Funda Eser'in tatlilikla asker kamyona bindirip Millet Tiyatrosu'na gtrdg
KadiIe orada Sunay ile provalara baslamisti.
Lacivert'in KadiIe'ye bir mesaji oldugunu Ka Ipek'e yarim saat sonra syleyebildi ancak. Bu
sre boyunca birbirlerine sarilarak aglamislar ve Ka'nin baslattigi bir sevisme denemesi
korkular, kararsizliklar ve kiskanlik nbetleri arasinda yanda kalmisti. Ka bu sirada Ipek'e
Lacivert'i en son ne zaman grdgn sormaya, onun her gn Lacivertle gizlice konustugunu,
bulustugunu, her gn onunla sevistigini saplantili bir sekilde tekrarlamaya baslamisti. Bu
sorulara ve iddialara Ipek'in ilk basta kendisine inanilmadigi iin Ikeli cevaplar verdigini,
daha sonra Ka'nin szlerinin mantiksal ierigini degil, duygusal etkisini hesaba katarak daha
seIkatli davrandigini, kendisinin de bir yandan bu seIkatten zevk alirken, bir yandan da
iddialari ve sorulariyla Ipek'in canini yakmaktan hoslandigini hatirlayacakti Ka. Hayatinin son
drt yilinda pismanlik ve kendini sulamakla ok vakit geiren Ka, szle can yakma huyunu
bir kimsenin ona duydugu sevginin gcn lmenin bir yolu olarak btn mrnce
kullandigini da kendi kendine itiraI edecekti. Ipek'e, Lacivert'i daha ok sevdigini, aslinda
Lacivert'i istedigini takintili bir sekilde sylerken ve sorarken, Ka aslinda Ipek'in verecegi
cevaplardan ok, kendisine ne kadar sabir gsterebilecegini merak ediyordu.
"Onunla bir iliskim oldugu iin bu sorularinla beni cezalandiriyorsun!" dedi Ipek.
"Beni onu unutabilmek iin istiyorsun!" dedi Ka ve Ipek'in yznden bunun dogru oldugunu
korkuyla grd, ama aglamadi. Belki de Iazlasiyla agladigindan iinde bir g toplandigini
hissetti. "Lacivert'in saklandigi yerden KadiIe'ye bir mesaji var," dedi. "KadiIe'nin verdigi
szden dnmesini, sahneye ikmamasini, basini amamasini istiyor. ok israrli."
"Biz bunu KadiIe'ye sylemeyelim," dedi Ipek.
"Niye?"
"Hem bylece Sunay bizi sonuna kadar korur. Hem de KadiIe iin iyi olur. Kardesimi
Lacivert'ten uzaklastirmak istiyorum nk."
"Hayir," dedi Ka. "Onlarin arasini amak istiyorsun." Kiskanliginin onu Ipek'in gznde
daha da dsrdgn gryor, ama gene de kendini tutamiyordu.
"Benim Lacivert ile hesabim oktan kesildi."
Ka Ipek'in dilindeki kabadayi havanin iten olmadigini dsnd. Ama kendini tuttu ve bunu
Ipek'e sylememeye karar verdi Ama bir an sonra bunu da sylerken ve pencereden disari
bakarken buldu kendini. Kiskanliginin ve Ikesinin denetimi disinda, kendine ragmen
harekete getigini grmek daha da kederlendirdi Ka'yi. Aglayabilirdi, ama akli Ipek'in
verecegi cevaptaydi.
"Evet, bir zamanlar ona ok siktim," dedi Ipek. "Ama simdi ogu geti, iyiyim artik. Seninle
FrankIurt'a gelmek istiyorum."
"Ona nasil ok siktin?"
"ok siktim," dedi Ipek ve kararlilikla sustu.
"Anlat nasil ok sik oldugunu." Sogukkanliligini kaybetmis olmasina ragmen Ka, Ipek'in
dogruyu sylemek ile Ka'yi avutmak, iindeki ask acisini paylasmak ile Ka'yi hak ettigi kadar
zmek arasinda kararsizlik geirdigini hissetti.
"Ona kimseye sik olmadigim kadar siktim," dedi sonra Ipek gzlerini kairarak.
"Belki de kocan Muhtar'dan da baska birini tanimadigin iin," dedi Ka.
Daha sylerken pisman olmustu. Yalniz onu kiracagini bildigi iin degil, Ipek'in sert bir cevap
verecegini sezdigi iin de.
"Belki bir Trk kizi oldugum iin erkeklerle Iazla yakinlasma imknim olmadi hayatta. Ama
herhalde sen Avrupa'da pek ok zgr kiz tanimissindir. Onlarin hibirini sormuyorum sana.
Ama onlar sevgilinin eski sevgililerini kaldirmayi sana gretmislerdir zannediyordum."
"Ben Trk'm," dedi Ka.
"Trk olmak ogu zaman ktlk iin ya bir zr olur, ya da bahane."
"Bu yzden FrankIurt'a dnecegim," dedi Ka dedigine inanmadan.
"Ben de seninle gelecegim ve orada mutlu olacagiz."
"FrankIurt'a onu unutmak iin gelmek istiyorsun."
"Birlikte FrankIurt'a gidebilirsek bir sre sonra sana sik olacagimi hissediyorum. Ben senin
gibi degilim; iki gnde kimseye sik olamam. Bana sabredersen, Trk kiskanliklarinla
kalbimi kirmazsan seni ok severim."
"Ama simdi sevmiyorsun," dedi Ka. "Hl Lacivert'e asiksin Onu o kadar zel yapan sey
nedir?"
"Bunu gerekten bilmek istemen hosuma gidiyor, ama verecegim cevaba tepkinden
korkuyorum."
"Korkma," dedi Ka dedigine inanmadan. "Seni ok seviyorum."
"Ben de bu sylediklerimi dinledikten sonra beni hl sevebilecek bir erkekle yasayabilirim
ancak." Ipek bir an sustu ve bakislarini Ka'dan karli sokaga dikti. "ok seIkatlidir Lacivert,
ok dsnceli ve cmerttir," dedi simsicak bir sesle. "Kimsenin ktlgn istemez. Bir
keresinde annesi len iki kpek yavrusu iin btn bir gece gzyasi dkmst, inan bana, hi
kimseye benzemez."
"O bir katil degil mi?" dedi Ka umutsuzlukla.
"Onu benim tanidigimin onda biri kadar taniyan biri bile bunun ne kadar sama bir dsnce
oldugunu anlar, glerdi. Kimseye kiyamaz o. Bir ocuktur. Bir ocuk gibi oyundan,
hayallerden hoslanir, taklitler yapar, Sehnameden, Mesneviden hikyeler anlatir, iinden arka
arkaya esit esit insan ikar. ok iradelidir, akillidir, kararlidir, ok gldr; ok da
eglencelidir... Ah, zr dilerim, aglama canim, yeter artik aglama."
Ka bir ara aglamayi kesti ve birlikte FrankIurt'a gidebilecekleri ne artik inanmadigini syledi.
Odada arada bir Ka'nin hikiriklariyla kesilen uzun, tuhaI bir sessizlik oldu. Ka yatagina yatti,
pencereye sirtini dnp bir ocuk gibi iki bklm kivrildi. Az sonra Ipek de yanina yatti,
arkasindan sarildi ona.
Ka nce "birak" demek istedi Ipek'e. Sonra "daha siki saril!" diye Iisildadi.
Yastigin gzyaslariyla islandigini yanaklarinda hissetmek Ka'nin hosuna gidiyordu. Ipek'in
kendisine sarildigini hissetmek de gzeldi. Uyuyakaldi.
Uyandiklarinda saat yediydi ve ikisi de bir an mutlu olabileceklerini hissettiler. Birbirlerinin
yzne bakamiyorlardi, ama ikisi de yeniden uzlasmak iin bahane ariyordu.
"Bosver canim, hadi, bosver," dedi Ipek.
Ka bir an bunun umutsuzlugun mu, yoksa gemisin unutulacagina duyulan bir gvenin mi
isareti oldugunu ikaramadi. Ipek'in gitmekte oldugunu sandi. Kars'tan FrankIurt'a Ipek'siz
dnerse eski mutsuz gnlk hayatina bile baslayamayacagini ok iyi biliyordu.
"Gitme, biraz daha otur," dedi telasla.
TuhaI, huzursuz edici bir sessizlikten sonra birbirlerine sarildilar.
"Allahim, Allahim, ne olacak!" dedi Ka.
"Her sey iyi olacak," dedi Ipek. "Inan, gven bana."
Ka bu kbustan ancak Ipek'in szlerini bir ocuk gibi dinleyerek ikabilecegini hissediyordu.
"Gel sana FrankIurt'a gtrecegim antaya koyacagim seyleri gstereyim," dedi Ipek.
Odadan ikmak Ka'ya iyi geldi. Merdivenlerden inerken tuttugu Ipek'in elini, Turgut Beyler'in
dairesine girmeden nce birakti, ama lobiden geerken, ikisine bir "iIt" gibi baktiklarim
hissederek gururlandi. Dogrudan Ipek'in odasina gittiler, Ipek Kars'ta giyemedigi buz mavisi
dar kazagi ekmecesinden ikardi, aip naItalinlerini silkeledi, aynanin karsisina geip
gvdesine yasladi.
"stne giy," dedi Ka.
Ipek zerindeki ynl ve bol kazagi ikardi, bluzunun zerine dar kazagi giyince Ka onun
gzelligine yeniden hayran oldu.
"Hayatinin sonuna kadar beni sevecek misin?" dedi Ka.
"Evet."
"Simdi Muhtar'in yalnizca evde giymene izin verdigi kadiIe gece elbisesini giy."
Ipek dolabi ati, siyah kadiIe elbiseyi askidan ikardi, naItalinlerini silkeledi, zenle ati ve
giymeye basladi.
"Bana yle bakman ok hosuma gidiyor," dedi aynada Ka ile gzgze gelince.
Ka kadinin uzun gzel sirtina, ensesinde salarin seyreldigi o hassas yere ve az asagida
omuriligin izine, poz vermek iin ellerini salarinin zerinde birlestirince omuzlarinda beliren
gamzelere iini coskuyla dolduran bir heyecan ve kiskanlikla bakti. Hem ok mutlu, hem de
ok kt hissediyordu kendini.
"Ooo, bu elbise nedir!" diyerek odaya girdi Turgut Bey. "Bu hangi baloya hazirlik?" Ama
yznde nese yoktu hi. Ka bunu baba kiskanligiyla aikladi ve hosuna gitti.
"KadiIe gittikten sonra televizyondaki duyurular daha da saldirganlasti," dedi Turgut Bey.
"KadiIe'nin bu oyuna ikmasi ok yanlis olacak."
"Babacigim, KadiIe'nin basini amasini neden istemediginizi bana da anlatin ltIen."
Hep birlikte salona, televizyonun karsisina getiler. Az sonra ekranda beliren spiker gece
canli yayinda toplumsal ve manevi hayatimizi ktrm eden bir trajediye son verilecegini,
bizi modernlikten ve kadin erkek esitliginden uzak tutan din nyargilardan Karslilarin bu
aksam dramatik bir hareketle kurtulacagini duyurdu. Sahnede hayat ile tiyatroyu birlestiren o
byleyici ve essiz tarih anlardan biri daha yasanacakti. Karslilarin bu seIer endiselenmesine
hi gerek yoktu, nk girisin bedava oldugu oyun sirasinda Emniyet Mdrlg ve
Sikiynetim Komutanligi tiyatroda her trl nlemi almisti. Daha nceden yapildigi belli olan
bir rportajda Emniyet Mdr Yardimcisi Kasim Bey belirdi ekranda, ihtilal gecesinde
darmadaginik olan salari taranmisti, gmlegi tl, kravati yerli yerindeydi. Karslilarin bu
aksamki byk sanat gsterisine hi ekinmeden gelebileceklerini syledi. Gece iin simdiden
pek ok imam hatip grencisinin Emniyet Mdrlg'ne geldigini ve medeni lkelerde ve
Avrupa'da oldugu gibi oyunun gerekli yerlerinde disiplin ve coskuyla alkislamak iin emniyet
glerine sz verdiklerini, "bu seIer" hibir taskinliga, kabaliga, bagirip agirmaya izin
verilmeyecegini, binlerce yillik bir kltr birikimini temsil eden Karslilarin bir tiyatro eserinin
nasil seyredilecegini elbette bildiklerini syleyip yok oldu.
Arkasindan beliren ayni spiker bu aksam oynanacak trajediden sz etti, basoyuncu Sunay
Zaim'in bu oyun iin nasil yillarca hazirlandigini anlatti. Sunay'in yillar nce oynadigi
Napoleon'lu, Robespierre'li, Lenin'li Jakoben oyunlarin burusuk aIisleri, Sunay'in siyah beyaz
IotograIlari (Funda Eser bir zamanlar ne kadar zayiIti!), Ka'nin oyuncu iItin bir bavulda
tasidigini sandigi diger baska bazi tiyatro hatiralari ile birlikte (eski biletler, programlar,
Sunay'in Atatrk roln oynamayi dsndg gnlerden kalma gazete kesikleri ve Anadolu
kahvelerinden acikli grntler) ekranda beliriyordu. Bu tanitma Iilminin devlet
televizyonlarinda gsterilen sanat belgesellerini andiran sikici bir yani vardi, ama Sunay'in
ekranda ikide bir beliren ve yeni ekildigi anlasilan havali bir IotograIi demirperde lkelerinin
baskanlarinin, AIrika ve Ortadogu diktatrlerinin kirik dkk ama iddiali havasini veriyordu.
Kars'ta oturanlar simdiden sabahtan aksama kadar televizyonda grntlerini seyrettikleri
Sunay'in sehirlerine huzur getirdigine inanmislar, kendilerini onun vatandasi gibi hissetmeye
ve geleceklerine esrarli bir sekilde gven duymaya baslamislardi. Seksen yil nce Osmanli ve
Rus ordulari sehirden ekildikten sonra Ermenilerin ve Trklerin birbirlerini katlettikleri
gnlerde sehirde Trklerin ilan ettigi devletin nereden bulundugunu kimsenin bilmedigi
bayragi da artik arada bir ekranda beliriyordu. Gve yenigi dolu, bu lekeli bayragin ekranda
grnmesi Turgut Bey'i her seyden ok huzursuz etti.
"Deli bu adam. Hepimizin basina bela getirecek, KadiIe sakin sahneye ikmasin!"
"ikmasin, evet," dedi Ipek. "Ama bunu sizin Iikriniz olarak sylersek, KadiIe'yi biliyorsunuz
babacigim, bu seIer inadina ikip aar basini.
"Ne olacak peki?"
"Ka hemen tiyatroya gitsin ve KadiIe'yi sahneye ikmamasi iin ikna etsin!" dedi Ipek Ka'ya
dnp kaslarini kaldirarak.
Uzun bir sredir televizyonu degil, Ipek'i seyreden Ka, bu Iikir degisikliginin neyin
sonucunun oldugunu anlayamadan telaslandi.
"Basini amak istiyorsa olaylar yatistiktan sonra evde asin," dedi Turgut Bey Ka'ya. "Sunay
mutlaka bu aksam tiyatroda bir kiskirtma daha yapacak. Funda Eser'e kanip KadiIe'yi o
delilere teslim ettigim iin ok pismanim."
"Ka tiyatroya gider ve KadiIe'yi ikna eder babacigim."
"KadiIe'ye artik bir tek siz ulasabilirsiniz, nk Sunay size gveniyor. Burnunuza ne oldu
kuzum?"
"Buzda dstm," dedi Ka sululukla.
"Alninizi da vurmussunuz. Orasi da morarmis."
"Ka btn gn sokaklarda yrms," dedi Ipek.
"Sunay'a belli etmeden KadiIe'yi bir kenara ekin..." dedi Turgut Bey. "Bu Iikri bizden
aldiginizi sylemeyin KadiIe'ye, KadiIe de sizden byle bir Iikir geldigini kairmasin
agzindan. Sunay ile tartismasin hi, bir mazeret uydursun. En iyisi 'hastayim' desin, 'basimi
yarin evde aacagim' desin, sz versin. Syleyin ona hepimiz ok seviyoruz KadiIe'yi.
Yavrum benim."
Turgut Bey'in gzleri bir anda yaslandi.
"Babacigim ben bir de yalniz konusabilir miyim Ka ile?" diyerek Ipek Ka'yi yemek masasina
ekti. Zahide'nin yalnizca rtsn serdigi aksam soIrasinin bir kenarina oturdular.
"KadiIe'ye Lacivert'in zorda kaldigi, g durumda oldugu iin byle bir sey istedigini syle."
"Fikrini niye degistirdigini anlat nce bana," dedi Ka.
"Ah canim, kuskulanacak hibir sey yok, inan bana, yalnizca babamin sylediklerine hak
verdim, o kadar. KadiIe'yi bu aksamki beladan uzak tutmak, simdi bana da her seyden nemli
geliyor."
"Hayir," dedi Ka dikkatle. "Bir sey oldu ve Iikrini degistirdin."
"Korkacak bir sey yok. KadiIe basini aacaksa, sonra evde de aar."
"KadiIe basini bu aksam amazsa," dedi Ka dikkatle, "evde babasinin yaninda hi amaz.
Bunu sen de biliyorsun."
"Kizkardesimin nce sag salim eve dnmesi daha nemli."
"Bir seyden korkuyorum," dedi Ka. "Benden sakladigin bir sey oldugundan."
"Canim, yok byle bir sey. Seni ok seviyorum. Beni istiyorsan, seninle FrankIurt'a
gelecegim hemen. Orada zaman iinde sana ne kadar baglanip sik oldugumu grnce
bugnleri unutacak, beni gvenle seveceksin."
Elini Ka'nin nemli ve sicak elinin zerine koydu. Ka Ipek'in bIenin aynasinda yansiyan
gzelligine, askili kadiIe elbise ierisinde sirtinin olaganst ekiciligine, iri gzlerinin kendi
gzlerine bu kadar yakin olmasina inanamadan bekliyordu.
"Kt bir sey olacagindan eminim sanki," dedi sonra.
"Niye?"
"nk ok mutluyum. Hi beklemedigim bir sekilde, Kars'ta on sekiz tane siir yazdim. Bir
yenisini daha yazarsam kendiliginden bir kitap yazmis olacagim. Benimle birlikte Almanya'ya
gelmek istemene de inaniyorum ve nmde daha da byk bir mutluluk oldugunu
hissediyorum. Mutlulugun bu kadari bana Iazla geliyor ve mutlaka bir ktlk olacagini da
seziyorum."
"Ne gibi bir ktlk?"
"KadiIe'yi ikna etmek iin ben buradan ikar ikmaz senin Lacivert ile bulusmandan."
"Ah, ok sama," dedi Ipek. "Yerini bile bilmiyorum onun."
"Onun yerini sylemedigim iin dayak yedim."
"Kimseye de sakin syleme," dedi Ipek kaslarini atarak. "Korkularinin samaligini da
anlayacaksin."
"Ee ne oldu, KadiIe'ye gitmiyor musunuz?" diye seslendi Turgut Bey. "Bir saat on bes dakika
sonra oyun basliyor. Televizyon yollarin da ailmak zere oldugunu duyurdu."
"Tiyatroya gitmek istemiyorum, buradan ikmak istemiyorum," diye Iisildadi Ka.
"Arkamizda KadiIe'yi mutsuz birakarak kaamayiz, inan," dedi Ipek. "O zaman biz de mutlu
olamayiz. Hi olmazsa git ve ikna etmeye alis, iimiz rahat olsun."
"Bir buuk saat nce Fazil Lacivert'ten bana haber getirdiginde," dedi Ka, "bana disari ikma
diyordun sen."
"Sen tiyatroya gittiginde buradan kamayacagimi nasil kanitlayabilirim, abuk syle," dedi
Ipek.
Ka glmsedi. "Yukariya benim odama gelirsin, kapini kilitler, yarim saatligine anahtari da
yanima alirim."
"Peki," dedi Ipek neseyle. Ayaga kalkti. "Babacigim, ben yarim saatligine yukariya odama
ikacagim, Ka da, merak etmeyin, simdi tiyatroya KadiIe'yle konusmaya gidiyor... Hi
kalkmayin yerinizden, yukarida da bir isimiz ve acelemiz var."
"Hay Allah razi olsun," dedi Turgut Bey ama telasliydi.
Ipek Ka'yi elinden tuttu, lobiden geerken de hi birakmadan merdivenlerden yukari ikardi
onu.
"Cavit bizi grd," dedi Ka. "Ne dsnmstr?"
"Bosver," dedi Ipek neseyle. Yukarida Ka'dan aldigi anahtarla odanin kapisini ati, ieri girdi,
ieride geceki sevismelerinin hl belli belirsiz bir kokusu vardi. "Burada seni bekleyecegim.
Dikkat et kendine. Sunay ile takisma."
"Sahneye ikmamasini KadiIe'ye babasinin ve bizim istegimiz olarak mi syleyeyim,
Lacivert'in istegi olarak mi?"
"Lacivert'in istegi olarak."
"Niye?" diye sordu Ka.
"KadiIe Lacivert'i ok seviyor da ondan. Kizkardesimi tehlikeden korumak iin gidiyorsun
oraya. Lacivert'i kiskanmayi unut."
"Unutabilirsem."
"Almanya'da ok mutlu olacagiz," dedi Ipek. Kollarini Ka'nin boynuna doladi. "Hangi
sinemaya gidecegiz, syle bana."
"Film Mzesi'nde cumartesi aksamlari ge saatte dublajsiz Amerikan sanat Iilmleri gsteren
bir sinema vardir," dedi Ka. "Oraya gidecegiz. Gitmeden nce istasyon civarindaki
lokantalarda dner ve tatli tursu yiyecegiz. Sinemadan sonra evde televizyon karistirip
eglenecegiz. Sonra da sevisecegiz. Benim siyasal srgn maasim ve bu son siir kitabim iin
yapacagim okumalarda alacagim para ikimize de yetecegi iin ikimizin de birbirimizi
sevmekten baska bir isi olmayacak."
Ipek ona kitabinin adini sordu, Ka syledi.
"Gzel," dedi Ipek. "Hadi canim, git artik, yoksa babam meraklanarak ve kendi dsecek
yollara."
Ka paltosunu giydikten sonra Ipek'e sarildi.
"Artik korkmuyorum," diye yalan syledi. "Ama ne olur ne olmaz bir karisiklik ikarsa
sehirden ayrilan ilk trende seni bekleyecegim."
"Bu odadan ikabilirsem," diye gld Ipek.
"Ben kseden kaybolana kadar pencereden bak olur mu?"
"Olur"
"Seni bir daha grememekten ok korkuyorum," dedi Ka kapiyi kaparken.
Kapiyi kilitleyip anahtari paltosunun cebine koydu.
Sokakta geri dnp Ipek'in penceresine rahata bakabilmek iin kendini koruyan iki eri birka
adim nden yollamisti. Ipek'i Karpalas Oteli'nin birinci katindaki 203 numarali odanin
penceresinden hi kipirdamadan kendisine bakarken grd. KadiIe elbisesinin iinde artik
soguktan rperen bal rengi omuzlarina kk masa lambasindan Ka'nin bir daha hi
unutmayacagi ve hayatinin geri kalan drt yilinda kaIasinda mutlulukla iliskilendirecegi
turuncumsu bir isik vuruyordu. Ka bir daha Ipek'i hi grmedi.
40
Iki taraIli casusluk zor olmali
YARIM KALAN BLM
Ka Millet Tiyatrosu'na yrrken sokaklar bosalmis, bir iki lokanta disinda btn kepenkler
indirilmisti. ayhanelerin son msterileri sigara ve ayla geirdikleri uzun gnn sonunda
yerlerinden kalkarlarken televizyondan gzlerini hl alamiyorlardi. Millet Tiyatrosu'nun
nnde isiklari yanip snen polis aracini ve yokusun asagilarindaki igde agalarinin altinda
bir tankin glgesini grd Ka. Aksam ayazi bastirmisti, saaklardan sarkan buzlarin ucundan
kaldirimlara sular akiyordu. Atatrk Caddesi'nin bir yanindan teki yanina gerilmis naklen
yayin kablosunun altindan geip tiyatro binasina girerken cebindeki anahtari avucunun iine
aldi.
Kenarlarda dzenle siralanmis polisler ve askerler sahnede yapilan provanin bos salonda
yankilanisini dinliyorlardi. Ka da koltuklardan birine oturdu ve gr sesli Sunay'in tane tane
syledigi kelimeleri, basi rtl KadiIe'nin kararsiz ve zayiI cevaplarini ve sahnedeki dekoru
(bir aga, aynali bir makyaj masasi) yerlestirirken arada bir provaya karisan (daha iten syle,
KadiIecigim!) Funda Eser'in szlerini izledi.
Funda Eser ile KadiIe bir ara kendi aralarinda prova yaparlarken Ka'nin sigarasinin isigini
gren Sunay gelip yanina oturdu. "Hayatimin en mutlu saatleri bunlar," dedi. Agzi raki
kokuyordu, ama sarhos degildi hi. "Ne kadar prova yapsak da her sey sahnede o an
hissettiklerimizle belirlenecek. Zaten KadiIe'nin de tuluata yetenegi var."
"Babasindan ona bir mesaj ve bir de nazar boncugu getirdim," dedi Ka. "Bir kenarda onunla
konusabilir miyim?"
"Bir ara korumalarini atlatip kayboldugunun Iarkindayiz. Karlar eriyormus, demiryolu
ailmak zereymis. Ama tm bunlardan nce biz oyunumuzu sahneleyecegiz," dedi Sunay.
"Lacivert iyi bir yere gizlenmis mi bari?" diye sordu glmseyerek.
"Bilmiyorum."
Sunay KadiIe'yi yollayacagini syleyerek gitti ve sahnedeki provaya katildi. Ayni anda sahne
isiklari yandi. Ka sahnedeki kisi arasinda yogun bir ekim oldugunu hissetti. KadiIe'nin
basinda rtyle bu disa dnk dnyanin mahremiyetine hizla girivermesi Ka'yi korkuttu. Basi
aik olsa, rtl kizlarin giydigi o berbat pardeslerden birini giymeyip ablasininki gibi uzun
bacaklarina birazini sergileyen bir etek giyse KadiIe'ye daha ok yakinlik duyacagini hissetti,
ama KadiIe sahneden inip yanina oturunca bir an Lacivert'in niye Ipek'i birakip ona sik
oldugunu da sezdi.
"KadiIe, Lacivert'i grdm. Onu birakmislar, o da bir yere gizlenmis. Bu gece ikip sahnede
basini amani istemiyor. Bir de mektup yolladi sana."
Ka'nin Sunay'in dikkatini ekmemek iin, sinavda kopya verir gibi el altindan uzattigi
mektubu KadiIe gstere gstere aip okudu. Bir kere daha okudu ve glmsedi.
Ka sonra KadiIe'nin Ikeli gzlerinde yas grd.
"Baban da byle dsnyor KadiIe. Basini amaya karar vermen ne kadar dogruysa, bunu bu
aksam Ikeli imam hatip grencilerinin nnde yapman o kadar sama. Sunay gene herkesi
kiskirtacak. Bu aksam burada durmana hi gerek yok. Hasta oldugunu sylersin."
"Bahaneye gerek yok. Sunay istersem eve dnebilecegimi syledi zaten."
KadiIe'nin yznde grdg Ike ve hayal kirikliginin okul piyesine ikmasina son anda izin
verilmeyen gen kizinkinden ok daha derin oldugunu Ka kavradi.
"Burada mi kalacaksin KadiIe?"
"Burada kalip oyunda oynayacagim."
"Bu babani ok zecek biliyor musun?"
"Bana yolladigi nazar boncugunu ver."
"Seninle yalniz konusabilmek iin boncugu ben uydurdum."
"Iki taraIli casusluk zor olmali."
KadiIe'nin yznde bir hayal kirikligi da grd Ka, ama kizin aklinin bambaska bir yerde
oldugunu aciyla hissetti hemen. Omuzundan ekip KadiIe'ye sarilmak istedi, ama hibir sey
yapamadi.
"Ipek bana Lacivert ile eski durumlarini anlatti." dedi Ka.
KadiIe sessizce ikardigi paketten bir sigarayi agir hareketlerle agzina yerlestirip yakti.
"Sigarani ve akmagini ona verdim," dedi Ka beceriksiz bir havayla. Biraz sustular. "Bunu
Lacivert'i ok sevdigin iin mi yapiyorsun? Onda bu kadar ok sevdigin sey ne KadiIe, syle
bana."
Ka bosuna konustugunu, konustuka da battigini anladigi iin sustu
Funda Eser sahneden KadiIe'ye seslenerek sirasinin geldigini syledi
KadiIe yasli gzlerle Ka'ya bakip kalkti. Son anda birbirlerine sarildilar. KadiIe'nin varligini
ve kokusunu hissederek bir sre sahnedeki oyunu seyretti Ka, ama akli orada degildi; hibir
sey anlayamiyordu. Iinde kendine olan gvenini, mantigini darmadagin eden bir eksiklik,
kiskanlik ve pismanlik vardi. Neden aci ektigini asagi yukari ikariyordu da, acinin neden
bu kadar yikici ve siddetli oldugunu anlayamiyordu.
Ipek'le FrankIurt'ta geirecegi yillarin tabii eger onunla FrankIurt'a gitmeyi basarirsa bu ezici,
kahredici aciyla damgalanacagini hissederek bir sigara iti. Akli karmakarisikti, iki gn nce
Necip ile bulustuklari tuvalete gitti, ayni kk blmeye girdi. Yksekteki pencereyi aip
karanlik gge sigara ierek bakti.
Disarida yeni bir siirin gelmekte olduguna inanamadi ilk. Bir teselli ve umut olarak grdg
siiri heyecanla yesil deIterine geirdi. Ayni kahredici duygunun hla btn gcyle iine
yayildigini anlayinca telasla Millet Tiyatrosu'ndan ikti.
Karli kaldirimlarda yrrken soguk havanin kendisine iyi gelecegini dsnd bir an. Iki
koruma eri yanindaydi ve akli daha da karisikti. Bu noktada hikyemizin daha iyi
anlasilabilmesi iin bu blm bitirip bir yenisine baslamaliyim. Ama bu, Ka'nin bu blmde
anlatilmasi gereken baska seyler yapmadigi anlamina gelmiyor. nce Ka'nin zerinde
durmadan deIterine yazdigi "Dnyanin Bittigi Yer" adli bu son siirin Kar adli kitaptaki yerine
bakmaliyim.
41
Herkesin bir kar tanesi vardir
KAYIP YESIL DEFTER
"Dnyanin Bittigi Yer" Ka'ya Kars'ta gelen on dokuzuncu ve son siirdi. Ka'nin bu siirlerin on
sekizini bazi eksiklerle de olsa yaninda hep tasidigi yesil bir deItere aklina gelir gelmez
yazdigini biliyoruz, ihtilal gecesi sahnede okudugu siiri yazamamisti bir tek. Ka daha sonra
FrankIurt'tan Ipek'e yazdigi ve hibirini postalamadigi mektuplarin ikisinde "Allah'in
Olmadigi Yer" adini verdigi bu siirini bir trl hatirlayamadigini, kitabini bitirebilmek iin bu
siiri mutlaka bulmasi gerektigini, bunun iin Ipek Serhat Kars Televizyonu'ndaki video
kayitlarina bir bakarsa ok mutlu olacagini yazmisti. FrankIurt'taki otel odamda okudugum bu
mektubun havasindan Ka'nin Ipek'in video ve siir bahanesiyle kendisine ask mektubu
yazdigini dsnebilecegini hayal edip huzursuz oldugunu da hissetmistim.
Ayni gece elimde Melinda kasetleriyle dndgm odamda haIiIe kaIayi bulduktan sonra
gelisigzel atigim bir deIterde grdgm kar tanesini bu romanin yirmi dokuzuncu
blmnn sonuna koydum. Daha sonraki gnlerde deIterleri okuduka Ka'nin Kars'ta
kendisine gelen siirleri kar tanesinin zerindeki on dokuz noktaya yerlestirerek ne yapmak
istedigini biraz olsun anladigimi saniyorum.
Ka daha sonra okudugu kitaplardan alti kollu bir yildiz biimindeki kar tanesinin gkte
kristallesmesine yeryzne inip biimini kaybederek yok olmasi arasinda ortalama sekiz on
dakika getigini, her kar tanesinin rzgr, sogukluk, bulutlarin yksekligi gibi etkenlerin
yaninda anlasilamayan esrarengiz pek ok nedenle de biimlendigini grenince kar taneleriyle
insanlar arasinda iliski oldugunu sezmisti. "Ben, Ka" adli siirini bir kar tanesini dsnerek
Kars Ktphanesi'nde yazmis, daha sonra Kar adli siir kitabinin merkezinde de ayni kar
tanesinin yattigini dsnmst.
Daha sonra ayni mantikla hareket ederek "Cennet", "Satran", "ikolata Kutusu" adli
siirlerinin de hayali kar tanesinin zerinde bir yeri oldugunu gstermisti. Bunun iin kar
tanelerinin sekillerini yayimlayan kitaplardan yararlanarak kendi kar tanesini izmis, Kars'ta
kendisine gelen siirlerin hepsini bu tanenin zerine yerlestirmisti. Bylece yeni siir kitabinin
yapisi kadar, kendisini Ka yapan her seyi de bir kar tanesi zerinde isaretlemis oluyordu. Her
insanin btn hayatinin isel bir haritasi olan byle bir kar tanesi olmaliydi. Siirlerin kar
tanesinin zerinde yerlestigi haIiza, hayal ve mantik dallarini Ka, Bacon'in insan bilgisini
siniIlandirdigi agatan almis, altigen kar yildizinin dallari zerindeki noktalarin ne anlama
geldigini Kars'ta yazdigi siirleri yorumlarken uzun uzun tartismisti.
Bu yzden Kars'ta yazdigi siirler zerine FrankIurt'ta tuttugu deIter dolusu notun byk
ogunlugunu kar tanesinin anlami kadar Ka'nin kendi hayatinin anlami zerine bir tartisma
olarak da grmek gerekir. Sz gelimi, "Vurularak lmek" adli siirin kar tanesi zerindeki
yerini tartisiyorsa nce siirde ele aldigi korkuyu aikliyor, bu siirin ve korkunun neden hayal
dalina yakin yerlestirilmesi gerektigini irdeliyor, neden haIiza dalinin tam zerindeki
"Dnyanin Bittigi Yer" adli siirin yakininda ve ekim alaninda oldugunu yorumlarken, esrarli
pek ok seyin de malzemesini verdigine inaniyordu. Ka'ya gre herkesin hayatinin arkasinda
byle bir harita ve bir kar tanesi vardi ve uzaktan birbirlerine benzeyen insanlarin aslinda ne
kadar degisik, tuhaI ve anlasilmaz oldugu herkesin kendi kar yildizinin zmlemesi
yapilarak kanitlanabilirdi.
Ka'nin siir kitabinin ve kendi kar yildizinin yapisi hakkinda tuttugu sayIalar dolusu ("ikolata
Kutusu" adli siirin hayal dalinda olmasinin anlami neydi? "Btn Insanlik ve Yildizlar" siiri
Ka'nin yildirim nasil biimlendirmisti? vs.) not hakkinda romanimizin gerektirdiginden Iazla
sz sylemeyecegim. Kendilerini asiri nemseyen, yazdiklari her samaligin ileride bir
arastirma konusu olacagina inandigi iin kasila kasila daha yasarken kendi kendilerinin
kimsenin bakmadigi bir heykeli haline gelen sairlerle Ka genliginde alay ederdi.
Modernist eIsanelere kanarak zor anlasilir siirler yazan sairleri yillarca kmsedikten sonra
hayatinin son drt yilinda kendi yazdigi siirleri kentli kendine yorumluyor olmasinin gene de
birka haIiIletici zr var. Notlarini dikkatli okuyunca anlasildigi gibi, Kars'ta kendisine
gelen siirleri Ka btunyle kendi yazmis gibi hissetmiyordu. Bu siirlerin kendi disinda bir
yerden ''geldigini", kendisinin onlarin yazilmasi bir rnekte oldugu gibi sylenmesi iin
yalnizca bir ara olduguna inaniyordu. Ka notlarini kendisinin bu "edilgenlik" durumunu
degistirmek, yazdigi siilerin anlamini ve gizli simetrisini zmek iin tuttugunu birka yerde
yazmisti. Kanin kendi siirlerinin yorumunu yapmasinin ikinci zr de buradaydi. Ka ancak
Kars'ta yazdigi siirlerin anlamini zerse kitabinin eksikliklerini, yarim kalan dizeleri ve
kaydetmeden unuttugu "Allah'in Olmadigi Yer" adli siiri tamamlayabilirdi. nk FrankIurt'a
dndkten sonra hi siir "gelmemisti'' Ka'ya.
Ka'nin drt yilin sonunda gelen siirlerin mantigini zp kitabini bitirmis oldugu notlarindan
ve mektuplarindan anlasiliyor. Bu yzden dairesinden aldigim kgitlari, deIterleri
FrankIurt'taki otelde iki ierek sabaha kadar karistirirken, arada bir Ka'nin siirlerinin
buralarda bir yerde olmasi gerektigini hayal edip kendi kendime heyecanlaniyor, elimdeki
malzemeyi yeniden karistirmaya basliyordum. Sabaha karsi arkadasimin deIterlerini karistira
karistira onun eski pijamalari, Melinda kasetleri, kravatlari, kitaplari, akmaklari (KadiIenin
Lacivert'e yolladigi ama Ka'nin ona vermedigi akmagi da daireden almis oldugumu byle
Iark ettim) arasinda kbuslar ve zlemlerle dolu dsler ve hayaller grerek ryamda Ka bana
"yaslanmissin" diyordu, korkuyordum) uyuyakaldim.
Ancak gle vakti uyandim ve gnn geri kalanini karli ve islak FrankIurt sokaklarinda Tarkut
ln'n yardimi olmadan Ka hakkinda bilgi toplamakla geirdim. Ka'nin Kars'a gelisinden
nceki sekiz yilda iliski kurdugu iki kadin da benimle grsmeye arkadasimin biyograIisini
yazdigimi sylemistim hemen razi oldu. Ka'nin ilk sevgilisi Nalan, degil son siir kitabindan,
Ka'nin siir yazdigindan bile haberdar degildi. Evliydi, kocasiyla birlikte iki dnerci dkkni
ve bir seyahat brosu isletiyordu. Basbasa konusurken bana Ka'nin zor, kavgaci, huysuz ve
asiri alingan biri oldugunu syledikten sonra biraz agladi. (Ka'dan ok, solcu hayallere Ieda
ettigi genligi iin zlyordu.)
Bekr olan ikinci sevgili Hildegard'in da tahmin ettigim gibi Ka'nin ne yazdigi son siirlerinde
ne de Kar adli siir kitabindan haberi vardi. Ka'yi ona Trkiye'de oldugundan ok daha nl bir
sairmis gibi tanitmaktan duydugum sululugu haIiIleten oyuncu, Ilrt bir havayla bana
Ka'dan sonra yaz tatillerinde Trkiye'ye gitmekten vazgetigini, Ka'nin ok sorunlu, ok zeki,
yapayalniz bir ocuk oldugunu, aradigi anne-sevgiliyi huysuzlugu yznden hibir zaman
bulamayacagini, bulursa bile kairacagini, ona sik olmak ne kadar kolaysa, onunla birlikte
olmanin o kadar zor oldugunu anlatti. Ka ona benden hi sz etmemisti. (Bu soruyu ona niye
sordugumu ve burada niye bahsettigimi bilmiyorum.) Bir saat on bes dakika sren
grsmemiz sirasinda Iark etmedigim seyi, ince bilekli uzun parmakli gzel sag elinin isaret
parmaginin ilk ekleminin olmadigini Hildegard son anda el sikisirken bana gsterdi ve Ka'nin
bir Ike ninda bu eksik parmakla alay ettigini glmseyerek ekledi.
Kitabini bitirdikten sonra Ka, bir deItere el yazisiyla yazdigi siirleri daktilo edip ogaltmadan
nce, bundan nceki kitaplarinda da yaptigi gibi bir okuma turuna ikmisti. Kassel,
Braunschweig, Hannover, Osnabrck, Bremen, Hamburg. Ben de, beni agiran halkevinin ve
Tarkut ln'n yardimiyla, bu sehirlerde alelacele "okuma geceleri" dzenlettim. Tipki
Ka'nin bir siirinde anlattigi gibi ben de dakikligine, temizligine ve Protestan konIoruna hayran
oldugum Alman trenlerinde pencerenin kenarina oturur, camda yansiyan ovalari, uurumlarin
dibinde uyuklayan kk kiliseli sirin kyleri ve kk istasyonlardaki sirt antali, renk renk
yagmurluklu ocuklari hznle seyreder, agizlarinda sigara istasyonda beni karsilayan
dernekli iki Trk'e Ka'nin yedi haIta nce buraya okuma iin geldiginde yaptigi seylerin
aynisini yapmak istedigimi syler ve her kentte, tipki Ka'nin yaptigi gibi kk ucuz bir otele
kaydimi yaptirdiktan, beni agiranlarla bir Trk lokantasinda siyasetten ve Trklerin ne yazik
ki kltrle ilgilenmediginden konusup ispanakli brek ve dner yedikten sonra sehrin soguk
ve bos sokaklarinda gezer, Ipek'in acisini unutmak iin bu sokaklarda yryen Ka oldugumu
hayal ederdim. Aksam siyasete, edebiyata ya da Trklere merakli on besyirmi kisinin katildigi
"edebi" toplantida, en son romanimdan ruhsuzca biriki sayIa okuduktan sonra birden konuyu
siire getirir, kisa zaman nce FrankIurt'ta ldrlen byk sair Ka'nin ok yakin arkadasim
oldugunu aiklar, "acaba yakin zaman nce burada okudugu son siirlerinden birseyler
hatirlayan var mi" diye sorardim.
Toplantiya katilanlarin byk ogunlugu Ka'nin siir gecesine gelmemis olurdu, gelenlerin ise
siyasi sorular sormak iin veya rastlantiyla geldiklerini, siirlerini degil zerinden hi
ikarmadigi kl rengi paltosunu, soluk tenini, daginik salarini, sinirli hareketlerini
hatirlamalarindan anlardim. Kisa bir sre iinde arkadasimin en ilgi eken yani, hayati ve
siirleri degil, lm olmustu. Onu Islamcilarin, Trk gizli servislerinin, Ermenilerin, Alman
dazlaklarinin. Krtlerin veya Trk milliyetilerinin ldrdgne dair pek ok kuram dinledim.
Yine de kalabalik iinde Ka'ya gerekten dikkat etmis, akilli, zeki, duyarli birileri her zaman
ikardi. Edebiyatsever ve dikkatli bu kisilerden Ka'nin yeni bir siir kitabini bitirdiginden,
"Rya Sokaklar". "Kpek", "ikolata Kutusu" ve "Ask" adli siirlerini okudugundan ve bu
siirleri ok, ok tuhaI bulduklarindan baska pek Iazla yararli bir sey grenemedim. Ka siirleri
Kars'ta yazdigini birka yerde belirtmis, bu da memleket hasreti eken dinleyicilere de
seslenmek istedigi seklinde yorumlanmisti. Okuma gecesinden sonra Ka'ya (sonra da bana)
sokulan tek ocuklu, dul otuz yaslarinda esmer bir kadin Ka'nin "Allah'in Olmadigi Yer" adli
bir siirinden de bahsettigini hatirliyordu. Ona gre byk ihtimalle Ka tepki ekmemek iin
bu uzun siirden yalnizca bir drtlk okumustu. Ne kadar zorladiysam da bu dikkatli siirsever
okur "ok korkun bir manzara" demekten baska bir sey hatirlayamadi. Hamburg'taki
toplantida n sirada oturan bu kadin Ka'nin siirlerini yesil deIterden okudugundan emindi.
Gece Hamburg'tan FrankIurt'a Ka'nin dndg trenle dndm. BanhoItan ikip onun gibi
Kaiserstrasse'de yrdm ve sex shoplarda oyalandim. (Bir haItada Melinda'nin yeni bir
kaseti gelmisti.) Arkadasimin vuruldugu yere gelince durdum ve Iarkinda olmadan kabul
ettigim seyi ilk deIa aika kendi kendime syledim. O yere dstkten sonra katili Ka'nin
antasindan yesil deIteri alip kamis olmaliydi. Bir haItalik Almanya seyahatimde her gece
saatlerce Ka'nin bu siirler iin tuttugu notlari, Kars anilarini okumustum. Simdi tek avuntum
kitaptaki uzun siirlerden bir tanesinin Kars'ta bir televizyon stdyosunun video arsivinde beni
bekledigini hayal etmekti.
Istanbul'a dndkten sonra bir sre her gece devlet televizyonunun kapanis haberlerinde
Kars'ta havanin nasil oldugunu dinledim, sehirde nasil karsilanabilecegimi hayal ettim.
Ka'ninkine benzer bir buuk gnlk bir otobs yolculugundan sonra bir aksam st Kars'a
geldigimi, elimde anta, rkek rkek Karpalas Oteli'nde bir odaya yerlestigimi (ne esrarli
kizkardesler vardi ortalikta ne de babalari), Ka'nin drt yil nce yrdg karli kaldirimlarda
onun gibi uzun uzun yrdgm (drt yilda Yesilyurt Lokantasi seIil bir birahaneye
evrilmisti) sylemem, bu kitabi okurlarina benim de agir agir onun bir glgesi olmaya dogru
gittigimi dsndrmesin. Ka'nin da arada bir ima ettigi gibi benden siir ve hzn eksikligi
yalniz bizi birbirimizden degil, onun kederli Kars sehrini, benim grdgm yoksul Kars
sehrinden de ayiriyordu. Ama bizi birbirimize benzeten ve baglayan kisiden sz etmeliyim
simdi.
Ipek'i o aksam belediye baskaninin benim iin verdigi yemekte ilk grdgmde duydugum
basdnmesinin rakidan kaynaklandigina, ipin ucunu kairip ona sik olma ihtimalimin bir
anda Ka'ya o gece hissetmeye basladigim kiskanligin da gereksiz olduguna gnl
rahatligiyla inanabilmeyi ne ok isterdim! Ka'nin anlattigindan ok daha az siirsel olan sulu
bir kar, gece yarisi Karpalas Oteli'ndeki penceremin nnden amurlu kaldirimlara yagarken
arkadasimin tuttugu notlardan Ipek'in bu kadar gzel oldugunu neden ikaramadigimi
kendime kimbilir ka kere sordum. Bir igdyle ve o gnlerde iimden sik sik geen iIadeyle
"tipki Ka gibi", ikardigim bir deItere yazdiklarim okudugunuz kitabin baslangici olabilir:
Ka'dan ve onun Ipek'e duydugu asktan kendi hikyemmis gibi sz etmeye alistigimi
hatirliyorum. Dumanli aklimin bir ksesiyle de kendimi bir kitabin ya da yazinin i
sorunlarina kaptirmanin asktan uzak durmanin tecrbeyle edinilmis bir yolu oldugunu
dsnyordum. Sanildiginin aksine, insan isterse asktan uzak durabilir.
Ama bunun iin hem aklinizi elen kadindan, hem de sizi o aska kiskirtan nc kisinin
hayaletinden kurtulmaniz gerekir. Oysa ben Ipek ile ertesi gn gleden sonra Yeni Hayat
Pastanesi'nde Ka'dan sz etmek iin oktan szlesmistim.
Ya da Ka'dan sz etmek istedigimi ona atigimi saniyordum. Bizden baska kimsenin
oturmadigi pastanede ayni siyah beyaz televizyon Bogaz Kprs'ne karsi kucaklasan iki
sigi gsterirken, Ipek bana Ka'dan sz etmesinin hi de kolay olmadigini anlatti, iindeki
aciyi ve hayal kirikligini ancak onu sabirla dinleyecek birisine aabilirdi ve bu kisinin Ka'nin
siirleri iin ta Kars'a gelecek kadar yakin bir dostu olmasi iini rahatlatiyordu. nk Ka'ya
haksizlik etmedigine beni ikna ederse iindeki huzursuzluktan biraz olsun kurtulacakti. Ama
benim anlayissizligimin onu zecegini de ihtiyatla syledi. zerinde "ihtilal" sabahi Ka'ya
kahvalti verirken giydigi kahverengi uzun etek ve yine kazagin stnden takilmis eski moda
kalin kemer (Ka'nin siir notlarinda okudugum iin onlari hemen taniyordum), yznde ise
Melinda'yi hatirlatan yari hirin, yari kederli bir iIade vardi. Onu dikkatle, uzun uzun
dinledim.
42
Bavulumu hazirlayacagim
IPEK'IN GZNDEN
Iki koruma erinin arkasindan Millet Tiyatrosu'na giderken Ka'nin durup son bir kere daha
kendisine baktigi sirada Ipek onu ok sevecegine iyimserlikle inaniyordu, Ipek iin bir erkegi
sevebilecegine inanmak, onu gerekten sevmekten, hatta sik olmaktan da olumlu bir duygu
oldugu iin, kendini yeni bir hayatin ve uzun srecek bir mutlulugun esiginde hissediyordu.
Bu yzden Ka'nin gidisinden sonraki ilk yirmi dakikada hi endiselenmedi: Kiskan sevgili
taraIindan bir odaya kilitlendigi iin huzursuz olmaktan ok, memnundu. Akli bavulundaydi;
onu bir an nce hazirlar, hayatinin sonuna kadar yanindan ayirmak istemedigi esyalariyla
oyalanirsa hem babasini ve kizkardesini daha kolay birakabilir, hem de bir an nce Kars'tan
Ka ile birlikte kazasiz belasiz ikabilirmis gibi geliyordu ona.
Gittikten yarim saat sonra Ka hl dnmeyince Ipek bir sigara yakti. Her seyin yolunda
gidecegine kendini inandirdigi iin budala gibi hissediyordu kendini: Bir odaya kilitlenmis
olmak bu duyguyu arttiriyor, kendine ve Ka'ya ierliyordu. Resepsiyona bakan Cavit'in
otelden ikip bir yere dogru kostugunu grnce bir an pencereyi aip ona seslenmek istedi,
ama kararini verene kadar delikanli kosup gitti, Ipek, Ka'nin her an geri gelebilecegini
dsnerek oyaladi kendini.
Ka'nin gitmesinden kirk bes dakika sonra Ipek odanin donmus penceresini zorlayarak ati ve
kaldirimdan gemekte olan bir gence Millet Tiyatrosu'na gtrlmemis imam hatipli saskin
bir grenciye 203 no.lu odada kilitli kaldigini, asagiya otelin girisine haber vermesini rica etti.
Delikanli onu spheyle karsiladi, ama ieri girdi. Az sonra da odadaki teleIon aldi:
"Ne isin var orada?" dedi Turgut Bey. "Kilitli kaldiysan niye teleIon etmiyorsun?"
Bir dakika sonra babasi yedek anahtarla kapiyi ati. Ipek, Turgut Bey'e kendisinin de Ka ile
birlikte Millet Tiyatrosu'na gitmek istedigini, ama Ka'nin onu tehlikeye atmamak iin odasina
kilitledigini, sehirdeki teleIonlar kesildigi iin oteldekilerin de alismadigini sandigini syledi.
"Sehirde teleIonlar alisiyor artik," dedi Turgut Bey.
"Ka gideli ok oldu, merak ediyorum," dedi Ipek. "Tiyatroya gidelim, KadiIe ile Ka'ya ne
oldu bakalim."
Btn telasina ragmen Turgut Bey'in otelden ikmasi vakit aldi. nce eldivenlerini bulamadi,
sonra da kravat takmazsa bunun Sunay taraIindan yanlis anlasilabilecegini syledi. Yolda
hem gc yetmedigi, hem de gtlerini daha dikkatli dinlemesi iin Ipek'e yavas yrmesini
sylyordu.
"Sunay ile sakin zitlasma," dedi Ipek. "Onun eline ok zel bir g gemis bir Jakoben
oldugunu unutma!"
Turgut Bey tiyatronun kapisinda meraklilarin, otobslerle getirilen grencilerin, uzun
zamandir bu tr kalabaliga hasret kalmis saticilarin ve polislerle askerlerin olusturdugu
kalabaligi grnce genliginde bu tr siyasal toplantilarda duydugu heyecani hatirladi.
Kizinin koluna daha bir gle sarilirken, evresine kendisini bu hareketin bir parasi yapacak
bir tartisma Iirsati, ucundan tutacagi bir hareket arayarak yari mutluluk yari korkuyla bakindi.
Kalabaligin Iazlasiyla yabanci oldugunu hissedince, itiserek kapiyi tikayan genlerden birini
kabaca itti ve yaptigindan hemen utandi.
Salon henz tam dolmamisti ama btn tiyatronun az sonra anababa gn olacagini, tanidik
herkesin kalabalik bir ryadaki gibi orada oldugunu hissetti Ipek. KadiIe ile Ka'yi
gremeyince huzursuz olmustu. Bir yzbasi onlari kenara ekti.
"Basroldeki KadiIe Yildiz'in babasiyim," diye atildi Turgut Bey sikyeti bir sesle. "Onunla
bir an nce grsmem gerek."
Turgut Bey lise piyesinde basrol oynayacak kizina son anda mdahale eden baba gibi
davranmis, yzbasi da babaya hak veren yardimci gretmen gibi telaslanmisti. Duvarlarinda
Atatrk'n ve Sunay'in resimleri asilmis bir odada biraz bekledikten sonra Ipek KadiIe'nin
ieriye tek basina girdigini grnce ne yaparlarsa yapsinlar, kizkardesinin bu aksam sahneye
ikacagini hemen anladi.
Ipek Ka'yi sordu. KadiIe onun kendisiyle konustuktan sonra otele dndgn syledi, Ipek
yolda rastlasmadiklarini syledi, ama bu konunun zerinde durulmadi. Turgut Bey yasli
gzlerle sahneye ikmamasi iin KadiIe'ye yalvarmaya baslamisti nk.
"Bu saatten, bu is bu kadar ilan edildikten sonra sahneye ikmamak, ikmaktan daha tehlikeli
babacigim," dedi KadiIe.
"Basini ainca imam hatiplilerin nasil Ikelenecegini, herkesin ne kadar kinlenecegini
biliyorsun degil mi KadiIe?"
"Aikasi babacigim, yillar sonra, sizin bana 'basini ama' demeniz, bir sakaymis gibi
geliyor."
"Bunun sakasi yok KadiIecigim," dedi Turgut Bey. "Onlara hasta oldugunu syle."
"Hasta degilim ki..."
Turgut Bey agladi biraz, Ipek babasinin, bir konunun duygusal yanini bulup ona
yogunlasabildigi zamanlarda hep yaptigi gibi, aklinin bir yaniyla dktg gzyaslarina
kendisinin de inanmadigini hissetti. Turgut Bey'in acisini yasayisinda yle yzeysel ve iten
bir yan vardi ki Ipek onun tam tersi bir nedenle de itenlikle gzyasi dkebilecegini
hissedebiliyordu. Babalarini iyi ve sevimli yapan bu zellik simdi iki kardesin asil konusmak
istedikleri konu yaninda utanilacak kadar "haIiI kaliyordu.
"Ka ne zaman ikti?" diye sordu Ipek Iisildar gibi.
"oktan otele dnms olmaliydi!" dedi KadiIe ayni dikkatle.
Birbirlerinin gzlerinin iine korkuyla baktilar.
Ipek drt yil sonra, Yeni Hayat Pastanesi'nde bana o an ikisinin de Ka'yi degil, Lacivert'i
dsndklerini, birbirlerinin bakislarindan bunu anlayip korktuklarini, babalarina ise hi mi
hi aldirmadiklarini syledi. Ipek'in bu itiraIlarini bana gsterilmis bir yakinlik olarak
yorumluyor, hikyemin sonunu artik kainilmaz olarak onun bakis aisindan grecegimi
hissediyordum.
Iki kizkardcs arasinda bir sessizlik olmustu.
"Lacivert'in de istemedigini syledi degil mi?" dedi Ipek.
KadiIe babam duydu," diyen bir bakisla bakti ablasina, ikisi babalarina bir gz attilar ve
Turgut Bey'in gzyaslari arasinda kizlarinin Iisildasmalarini dikkatle izledigini ve Lacivert
szn isittigini anladilar.
"Babacigim biz surada abla kardes iki dakika konussak."
"Sizin ikinizin akli benimkinden her zaman stndr," dedi Turgut Bey. Odadan disari ikti
ama arkasindan kapiyi kapamadi
"Iyi dsndn m KadiIe?" dedi Ipek.
"Iyi dsndm," dedi KadiIe.
"Biliyorum iyi dsnmssndr," dedi Ipek. "Ama onu bir daha gremeyebilirsin."
"Sanmiyorum," dedi KadiIe dikkatle. "Ona ok da kiziyorum."
Ipek, KadiIe ile Lacivert arasinda Ikeler, barismalar, kizginliklar, inis ikislarla dolu uzun ve
mahrem bir tarih oldugunu gznn nne aciyla getirdi. Ka yildir? Bunu tam ikaramiyor,
Lacivert'in kendisiyle KadiIe'yi birlikte idare ettigi srenin ne kadar oldugunu kendine artik
bir daha hi sormak istemiyordu. Ka'yi Almanya'da kendisine Lacivert'i unutturacagi iin bir
an sevgiyle dsnd.
KadiIe de iki kardes arasindaki gelisen o zel sezgi anlarindan birinde ablasinin ne
dsndgn hissetti. "Ka, Lacivert'i ok kiskaniyor," dedi. "Sana ok sik."
"Bu kadar kisa srede beni byle sevebilecegine inanmiyordum," dedi Ipek. "Ama simdi
inaniyorum."
"Onunla Almanya'ya git."
"Eve dner dnmez bavulumu hazirlayacagim," dedi Ipek. "Ka ile Almanya'da mutlu
olabilecegimize gerekten inaniyor musun?"
"Inaniyorum," dedi KadiIe. "Ama gemisteki seyleri Ka'ya syleme artik. Simdiden ok Iazla
biliyor, daha Iazlasini da seziyor."
Ipek KadiIe'nin hayati ablasindan daha ok taniyan o muzaIIer havasindan neIret etti. "Sanki
oyundan sonra eve hi dnmeyecekmissin gibi konusuyorsun," dedi.
"Ben dnecegim tabii," dedi KadiIe. "Ama sen hemen gidiyorsun saniyordum."
"Ka'nin nereye gitmis olabilecegi hakkinda bir Iikrin var mi?"
Birbirlerinin gzlerine bakarlarken Ipek ikisinin de akillarindan geen seyden korktuklarini
hissetti.
"Artik gitmeliyim," dedi KadiIe. "Makyaj yapmam lazim."
"Basini amandan ok, mor yagmurlugundan kurtulacagin iin seviniyorum," dedi Ipek.
Ta ayaklarina kadar bir arsaI gibi inen eski yagmurlugunun eteklerini KadiIe iki dans
hareketiyle havalandirdi. Bunun kapi araligindan kizlarini seyreden Turgut Bey'i
glmsettigini grnce iki kizkardes birbirlerine sarilip pstler.
Turgut Bey KadiIe'nin sahneye ikmasini oktan kabullenmis olmaliydi. Bu seIer ne gzyasi
dkt, ne de gt verdi. Sarilip kizini pt ve tiyatro salonundaki kalabaligin iinden bir an
nce ikmak istedi.
Tiyatronun kalabalik kapisinda ve dns yolunda Ipek Ka'ya veya onu sorabilecegi birisine
rastlarim diye gzlerini drt amisti, ama kaldirimlarda hibir sey dikkatini ekmedi. Daha
sonra bana "Ka, olur olmaz nedenlerle nasil ktmser olabiliyorsa, ben de galiba ayni
samaliktaki baska nedenlerle ondan sonraki kirk bes dakika boyunca ok iyimserdim," dedi.
Turgut Bey dogrudan televizyonun basina geip artik srekli canli yayimlanacagi duyurulan
oyunu beklerken Ipek Almanya'ya gtrecegi bavulunu hazirladi. Ka'nin nerede oldugunu
dsnecegine Almanya'da nasil mutlu olacaklarini hayal etmeye alisarak dolabindan esyalar,
elbiseler seiyordu. Daha nceden yanina almayi kurduklarindan baska bavuluna
"Almanya'da ok daha iyilerinin" oldugunu tahmin etmesine ragmen alacaklarini, belki de
Almanya'dakilere hi alisamayacagini dsnerek oraplarini ve i amasirlarini da
tikistirirken igdyle bir an pencereden bakti ve Ka'yi almak iin birka kere gelen asker
kamyonun otele yanastigini grd.
Asagi indi, babasi da kapidaydi, ilk deIa grdg iyi tirasli, gaga burunlu sivil bir memur
"Turgut Yildiz," dedi ve babasinin eline kapali bir zarI tutusturdu.
Turgut Bey kl gibi bir yz ve titreyen ellerle zarIi ainca bir anahtar ikti iinden. Okumaya
basladigi mektubun kizina oldugunu anlayinca sonuna kadar okuyup Ipek'e verdi.
Ipek drt yil sonra hem kendini savunmak hem de benim Ka hakkinda yazacaklarimin geregi
yansitmasini drste istedigi iin bu mektubu bana verdi.
Persembe, saat sekiz
Turgut Bey, bu anahtarla Ipek'i odamdan ikarip bu mektubu ona ltIen verirseniz hepimiz
iin ok iyi olacak, eIendim. Kusuruma bakmayin. Saygiyla.
Canim. KadiIe'yi ikna edemedim. Askerler beni korumak iin buraya istasyona getirdiler.
Erzurum yolu ailmis, beni dokuz buuktaki ilk trenle buradan zorla uzaklastiriyorlar. Senin
de, benim antami yapip, kendi bavulunu alip gelmen lazim. Asker araba dokuzu eyrek gee
seni alacak. Sokaklara sakin ikma. Gel. Seni ok seviyorum. Mutlu olacagiz.
Gaga burunlu adam saat dokuzdan sonra tekrar geleceklerini syleyip gitti.
"Gidecek misin?" diye sordu Turgut Bey.
"Ona ne oldugunu ok merak ediyorum," dedi Ipek.
"Askerler koruyor, ona bir sey olmaz. Sen bizi birakip gidecek misin?"
"Onunla mutlu olacagima inaniyorum," dedi Ipek. "KadiIe de yle dedi."
Mutlulugunun kaniti da oradaymis gibi elindeki mektubu yeniden okumaya, arkasindan da
aglamaya basladi. Ama neden gzyasi dktgn de tam ikaramiyordu. "Belki de babamla
kizkardesimi birakmak bana agir geldigi iin," dedi bana yillar sonra, Ipek'in o an hissettigi
her seye btn ayrintilariyla ilgi duymamin onu kendi hikyesine bagladigini gryordum.
"Belki de aklimdaki teki seyden korkuyordum," dedi sonra.
Ipek'in gzyaslari dindikten sonra babasiyla birlikte odasina gitmisler ve birlikte bavuluna
konacak seyleri son bir kere daha gzden geirmisler, sonra Ka'nin odasina girip btn
esyalarini visne rengi byk el antasina doldurmuslardi. Bu seIer ikisi de gelecekten umutla
sz ediyor, Ipek gittikten sonra KadiIe'nin okulu insallah artik abucak bitirecegini, Turgut
Bey'in de kiziyla birlikte FrankIurt'a Ipek'i ziyarete gelecegini anlatiyorlardi birbirlerine.
Bavul tamamlaninca ikisi de asagiya indiler ve KadiIe'yi seyretmek iin televizyonun basina
getiler.
"Insallah oyun kisadir da trene binmeden nce isin kazasiz belasiz bittigini grrsn!" dedi
Turgut Bey.
Baska bir sey konusmadan televizyonun karsisina oturdular ve Marianna seyrederlerken
yaptiklari gibi birbirlerine iyice sokuldular, ama Ipek aklini televizyonda grdklerine
veremedi hi. Canli yayimlanan oyunun ilk yirmi bes dakikasi boyunca seyrettiklerinden
yillar sonra aklinda bir tek KadiIe'nin basi rtl ve kipkirmizi bir uzun elbise ierisinde
sahneye ikip "Siz nasil isterseniz babacigim!" demesi kalmisti. O sirada ne dsndgn
itenlikle merak ettigimi anladigi iin "Aklim tabii baska yerlerdeydi," dedi. Bu yerlerin
nereleri oldugunu deIalarca sorunca Ka ile yapacaklari tren yolculugundan sz etti. Sonra da
korktugundan. Ama neden korktugunu kendine tam syleyemedigi gibi, yillar sonra bana da
tam aiklayamayacakti. Aklinin pencereleri btnyle ailmis, karsisindaki televizyon ekrani
disinda her seyi derinden algiliyor, uzun bir yolculuktan geri dnnce evlerini, esyalarini,
odalarini ok tuhaI, kk, degisik ve eski bulan gezginler gibi, evresindeki esyalara,
sehpaya, perdelerin kivrilisina sasarak bakiyordu. Hayatinin o geceden itibaren bambaska bir
yere gitmesine izin verdigini, kendi evine bir yabanci gibi bakmasindan anladigini syledi
bana. Bu, bana Yeni Hayat Pastanesi'nde dikkatle anlattigi gibi, Ipek'e gre o aksam Ka ile
FrankIurt'a gitmeye karar verdiginin kesin bir kanitiydi.
Otelin kapisi alinca Ipek kosup ati. Onu istasyona gtrecek asker ara erken gelmisti.
Korkuyla kapidaki sivil memura birazdan gelecegini syledi. Kosa kosa gidip babasinin
yanina oturdu ve btn gcyle sarildi ona.
"Araba mi geldi?" dedi Turgut Bey. "Bavulun hazirsa daha vakit var.
Ipek ekrandaki Sunay'a bir sre bos bos bakti. Yerinde duramayip ieri kostu, terliklerini ve
pencerenin iinde duran Iermuarli kk dikis antasini da bavulunun iine attiktan sonra
birka dakika yataginin kenarina oturup agladi.
Daha sonra bana anlattigina gre, geri dndgnde artik Ka ile Kars'i terk etme kararini
kesinlikle vermisti. Sphenin ve kararsizliklarin zehirini iinden attigi iin ii rahatti ve
sehirdeki son dakikalarini sevgili babacigi ile televizyon seyrederek geirmek istiyordu.
Resepsiyona bakan Cavit kapida birinin oldugunu syleyince Ipek telaslanmamisti hi. Turgut
Bey de kizina buzdolabindan bir sise Coca-Cola getirmesini, blsmek iin de iki bardak
ikarmasini sylemisti.
Ipek mutIak kapisinda grdg Fazil'in suratini hibir zaman unutamayacagini syledi bana.
Bakislari hem bir Ielaket oldugunu sylyor, hem de Ipek'in daha nceden hi hissetmedigi
bir seyi, Fazil'in kendisini aileden biri, ok yakin bir kisi olarak grdgn anlatiyordu.
"Lacivert'i ve Hande'yi ldrdler!" dedi Fazil. Zahide'nin verdigi bir bardak suyun yarisini
iti. "Onu bir tek Lacivert caydirabilirdi."
Ipek hi kipirdamadan seyrederken Fazil biraz agladi, iinden gelen bir sese uyarak oraya
gittigini, Lacivert'in Hande ile saklandigini, bir ihbar zerine baskin dzenlendigini bir takim
askerin katilmasindan anladigini syledi. Bir ihbar olmasa askerler bu kadar kalabalik
gitmezlerdi. Hayir, kendisini izlemis olamazlardi, nk Fazil oraya vardiginda her sey
oktan olup bitmisti. Fazil evre evlerden gelen ocuklarla birlikte askeri projektrlerin
isiginda Lacivert'in cesedini de grdgn syledi.
"Burada kalabilir miyim?" dedi sonra. "Baska bir yere gitmek istemiyorum."
Ipek bir bardak da ona ikartti. Yanlis ekmeceleri, ilgisiz dolaplari aip kapayarak sise
aacagini aradi. Lacivert'i ilk grsn, o gn giydigi iekli bluzunu bavula koydugunu
hatirladi. Fazil'i ieri aldi, Ka'nin sali gecesi sarhos olduktan sonra herkesin bakislari altinda
siir yazmak iin oturdugu mutIak kapisinin yanindaki sandalyeye oturttu. Sonra iine zehir
gibi yayilan aciyi bir an durup bir hasta gibi dinledi: Fazil uzaktan sessizce ekrandaki
KadiIe'yi seyrederken Ipek nce ona, sonra babasina birer bardak Coca-Cola verdi. KaIasinin
bir yani btn bu yaptiklarini bir kamera gibi disaridan gryordu.
Odasina geti. Karanlikta bir dakika durdu.
Yukaridan Ka'nin antasini aldi. Sokaga ikti. Soguktu disarisi Kapi nnde beklemekte olan
askeri arataki sivil memura sehirden ayrilmayacagini syledi.
"Sizi alip trene yetistirecektik," dedi memur.
"Vazgetim, gelmiyorum, tesekkr ederim. Bu antayi Ka Bey'e verin ltIen."
Ieride, babasinin yanina oturduktan hemen sonra giden askeri aracin grltsn duydular.
"Onlari ben yolladim," dedi Ipek babasina. "Gitmiyorum."
Turgut Bey sarildi ona. Bir sre daha ekrandaki oyunu pek bir sey anlamadan seyrettiler.
Birinci perdenin sonu yaklasiyordu ki "KadiIe'ye gidelim!" dedi Ipek. "Ona anlatacaklarim
var."
43
Kadinlar gurur iin intihar eder
SON PERDE
Sunay, Thomas Kyd'in Ispanyol Trajedisi adli oyunundan ilhamla ve baska pek ok etkiyle
yazip sahneledigi seyin adini da son anda Kars'ta Trajedi'ye evirmis, bu yeni adi
televizyonda srekli yapilan duyurularin ancak son yarim saatine yetistirmisti. Bir kismi asker
denetiminde otobslerle getirilen, bazilari televizyondaki duyurulara, askeri ynetimin
gvencesine inanan ya da her ne pahasina olursa olsun olacaktan kendi gzleriyle grmek
isteyen (nk "canli" yayinin aslinda banttan verildigi, bu bandin da Amerika'dan geldigi
sylentileri de vardi sehirde) meraklilarla ogu mecburiyet zerine gelen memurlardan (bu
seIer ailelerini getirmemislerdi) olusan seyirci kalabaligi bu adin Iarkinda degildi. Farkinda
olsalar bile btn sehir gibi, hi kimsenin pek bir sey anlamadan seyrettigi "oyun" ile iliskisini
kurmalari da zordu zaten.
Ilk ve son oynanisindan drt yil sonra Serhat Kars Televizyonu'nun video arsivinden ikartip
seyrettigim Kars'ta Trajedi'nin ilk yarisinin konusunu zetlemek g. "Geri, yoksul ve akilsiz"
bir kasabada bir kan davasi sz konusuydu ama insanlarin neden birbirlerini ldrmeye
basladigi, paylasilamayan seyin ne oldugu hi anlatilmiyor, ne katiller ne de sinek gibi lenler
bu konuda bir soru soruyordu. Bir tek Sunay halkinin kan davasi gibi geri bir seye
kapilmasina Ikeleniyor, bu konuda karisiyla tartisiyor ve anlayisi ikinci ve gen bir kadinda
(KadiIe) ariyordu. Sunay zengin ve aydin bir iktidar sahibi grnmndeydi ama yoksul
halkla da dans ediyor, sakalasiyor, hayatin anlamini bilgece tartisiyor ve bir esit oyun iinde
oyun havasiyla onlara Shakespeare, Victor Hugo ve Brecht'ten sahneler oynuyordu. Ayrica
sehir traIigi, soIra adabi, Trklerin ve Mslmanlarin vazgeemedikleri zellikleri, Fransiz
ihtilalinin coskusu, asinin, prezervatiIin ve rakinin Iaydalan, zengin orospunun gbek dansi,
sampuan ve kozmetiklerin boyali sudan baska bir sey olmayisi gibi konularda gretici ve kisa
sahneler de oyunun surasina burasina dogal bir dzensizlik ierisinde serpistirilmisti.
Sik sik tuluat ve dogalamanin araya girmesiyle iyice karisan bu oyunu toplayan, Karsli
seyirciyi sahneye baglayan tek sey Sunay'in tutkulu oyunculuguydu. Oyunun agirlastigi
yerlerde sahne hayatinin en iyi anlarindan hatirladigi jestlerle birden Ikeleniyor, lkeyi, halki
bu hale dsrenlere verip veristiriyor, trajik bir edayla topallayarak sahnenin bir kenarindan
digerine yrrken genlik hatiralarini, Montaigne'in arkadaslik zerine yazdiklarini ya da
Atatrk'n aslinda ne kadar yalniz oldugunu anlatiyordu. Yz ter iindeydi. Tiyatroya ve
tarihe dskn, iki gece nceki oyunda da onu hayranlikla izleyen gretmeli Nuriye Hanim
yillar sonra bana Sunay'in agzindan gelen raki kokusunun en n siradan ok iyi alindigini
anlatti. Ona gre bu byk sanatinin sarhos degil, coskulu oldugu anlamina geliyordu, iki
gn iinde, onu yakindan grebilmek iin her trl tehlikeyi gze alacak kadar ona hayran
olan Kars'in orta yasli devlet memurlari, dul kadinlar, televizyondaki grntlerini simdiden
yzlerce kere seyretmis gen Atatrkler, maceraya ve iktidara merakli erkekler n siralara
ondan bir isik, bir isin yayildigini, uzun bir sre onun gzlerinin iine bakmanin imknsiz
oldugunu sylemislerdi.
Askeri kamyonlarla zorla Millet Tiyatrosu'na gtrlen imam hatipli grencilerden Mesut
(ateistlerin mminlerle ayni mezarliga gmlmesine karsi olan) da yillar sonra bana
Sunay'dan gelen bu ekimi hissettigini syledi. Drt yil Erzurum'da silahli eylemler yapan
kk Islamci bir grup iinde alisip hayal kirikligina ugradiktan sonra Kars'a dnp bir
ayhanede alismaya basladigi iin itiraI edebiliyordu belki bunu. Ona gre imam hatipli
genleri Sunaya baglayan aiklanmasi zor bir sey vardi. Sunay'in onlarin istedigi mutlak
iktidara sahip olmasiydi belki bu. Ya da koydugu yasaklarla onlari isyan etme gibi tehlikeli
bir dertten kurtarmasiydi. "Btn askeri darbelerden sonra aslinda herkes gizlice sevinir," dedi
bana. Ona gre Sunay'in o kadar g sahibi olmasina ragmen sahneye ikip kendini btn
itenligiyle kalabaliga sunmasi da genleri etkilemisti.
Yillar sonra Serhat Kars Televizyonu'nda o gecenin video kaydini izlerken ben de salonda
baba ile ogul, iktidar ile sulu arasindaki gerilimin unutulup herkesin derin bir sessizlik iinde
kendi korkulu anilarina ve hayallerine gmldgn ve ancak baski dolu asiri milliyeti
lkelerde yasayanlarin anlayabilecegi o byleyici "biz" duygusunun varligini hissettim.
Sunay sayesinde sanki salonda "yabanci" kimse kalmamis, herkes ortak bir hikyeyle
birbirine umutsuzca baglanmisti.
Bu duyguyu Karslilarin bir trl sahnedeki varligina alisamadiklari KadiIe bozuyordu. Naklen
yayin kameramani da bunu hissetmis olmali ki cosku anlarinda Sunay'a odaklanip KadiIe'ye
hi sokulmuyor, Kars seyircisi onu bulvar komedilerindeki hizmetiler gibi olaylari yapan
glere hizmet ederken grebiliyordu ancak. Oysa gle saatlerinden itibaren KadiIe'nin
aksamki oyun sirasinda basini aacagi duyuruldugu iin seyirci onun ne yapacagini ok merak
ediyordu. KadiIe'nin bu isi asker zoruyla yaptigi, sahneye ikmayacagi ya da benzeri pek ok
dedikodu yayilmis, trbanci kizlarin mcadelesini isitmis ama onun adini hi duymamis
olanlar bile yarim gnde KadiIe'yi tanimislardi. Bu yzden ilk baslarda da sahnedeki silikligi,
kirmizi ve uzun bir elbiseyle de olsa basi rtl ikmasi hayal kirikligina yol amisti.
KadiIe'den birseyler beklenecegi oyunun yirminci dakikasinda Sunay ile aralarinda gelisen bir
diyalogdan anlasildi ilk: Sahnede yalniz kaldiklari bir ara, Sunay ona "kararli olup
olmadigini" sormus, "Baskalarina kizip kendini ldrmeni kabul edilmez buluyorum,"
demisti.
"KadiIe "Bu sehirde erkekler birbirlerini hayvanlar gibi ldrr ve bunu sehrin mutlulugu iin
yaptiklarini sylerlerken benim kendimi ldrmeme kim karisabilir?" deyip sahneye giren
Funda Eser'den kaar gibi sivismisti.
Drt yil sonra Kars'ta o aksam olup bitenleri konusabildigim herkesten dinler, elimde saat,
olaylari dakika dakika siralamaya alisirken KadiIe'nin bunu syledigi sahnede Lacivert'in
onu son deIa grdgn hesaplamistim. nk baskini bana anlatan komsularin ve hl
Kars'ta grev yapan emniyet grevlilerinin syledigine gre evin kapisi alindiginda Lacivert
ile Hande televizyon seyrediyorlardi. Yapilan resmi aiklamaya gre Lacivert karsisinda
emniyet glerini ve askerleri grnce ieri kosup silahini almis, ates etmeye baslamis,
komsularin ve kisa zamanda onu bir eIsane yapan gen Islamcilardan bazilarinin anlattigina
gre ise "ates etmeyin!" diye bagirarak Hande'yi kurtarmak istemis, ama daireye dalan
Z.Demirkol komutasindaki zel tim bir dakika iinde yalniz Lacivert ile Hande'yi degil, btn
daireyi delik desik etmisti. Kopan byk grltye ragmen komsu evlerdeki birka merakli
ocuktan baska kimse olayla ilgilenmemisti. Bu yalnizca Karslilar geceleri bu tr baskinlara
alisik olduklari iin degil, o sirada sehirde kimsenin Millet Tiyatrosu'ndan verilen canli
yayindan baska bir seyle ilgilenecek hali kalmadigi iindi de. Btn kaldirimlar bos, btn
kepenkler inik, birka tanesi disinda btn ayhaneler kapaliydi.
Sehirde btn gzlerin kendisinin zerinde oldugunu bilmek Sunay'a olaganst bir gven ve
g vermisti. KadiIe sahnede ancak Sunay'in izin verdigi kadar yer bulabilecegini hissettigi
iin ona daha Iazla sokuluyor, yapmak istedigi seyi ancak Sunay'in sunacagi Iirsatlardan
yararlanarak gereklestire-bilecegini hissediyordu. Daha sonra, ablasinin aksine, benimle o
gnler hakkinda konusmaktan kaindigi iin aklindan ne geirdigini bilmem imkansiz.
KadiIe'nin intihar etme ve basini ama konusundaki kararliligini oyunun bundan sonraki kirk
dakikasinda kavrayan Karslilar yavas yavas ona hayran olmaya baslamislardi. Oyun,
KadiIe'nin ne ikmaya baslamasiyla birlikte Sunay ile Funda Eser'in yari egitici yari girgir
Ikesinden daha agir bir drama dogru evriliyordu. Seyirci KadiIe'nin erkeklerin baskisindan
yildigi iin her seyi yapmaya hazir gzpek birini canlandirdigini hissetmisti. "Trbanci kiz
KadiIe" kimligi tamamen unutulmamasina ragmen o gece sahnede canlandirdigi yeni kisiligin
de Karslilarin yreginde kabul grdgn sonradan konustugum, yillarca KadiIe iin zlms
pek ok kisiden dinledim. Artik KadiIe sahneye ikinca derin bir sessizlik oluyor, evlerde
oluk ocuk televizyon izleyenler o konustuktan sonra "ne dedi ne dedi?" diye birbirlerine
soruyorlardi.
Bu sessizliklerin birinde drt gn sonra sehirden ayrilacak ilk trenin ddg isitildi. Ka
askerlerin onu zorla bindirdigi bir vagondaydi. Geri gelen asker aratan Ipek'in ikmadigini,
yalnizca antasinin geldigini gren sevgili arkadasim, kendisini koruyan askerlere onunla
grsebilmek iin ok israr etmis, bu izni alamayinca onlari asker araci otele bir kere daha
yollamaya onlari ikna etmis, ara yeniden ve bombos gelince subaylara treni bes dakika daha
tutmalari iin yalvarmis, Ipek yine gzkmeyip kalkis ddg alinca Ka aglamaya
baslamisti. Tren hareket ederken yasli gzleri hl perondaki kalabaligin iinde, istasyon
binasinin Kzim Karabekir heykeline bakan teki kapisinda, kendisine dogru yrrken
grecegini hayal ettigi eli antali uzunca boylu bir kadini ariyordu.
Hizlanmakta olan tren, ddgn bir kere daha ttrd. O sirada Ipek ile Turgut Bey Karpalas
Oteli'nden, Millet Tiyatrosu'na dogru yrmeye baslamislardi. "Tren gidiyor," dedi Turgut
Bey. "Evet," dedi Ipek. "Yollar yakinda ailir. Vali ve alay komutani sehre dner." Bu sama
askeri darbenin bylece sona erecegi, her seyin normale dnecegi konusunda da birseyler
syledi, ama bu szleri nemli buldugu iin degil, susarsa babasinin onun Ka'yi dsndgn
sanacagini hissettigi iin sylemisti. Akli ne kadar Ka'da, ne kadar Lacivert'in lmndeydi,
bunu kendisi de tam bilmiyordu, iinde kairilmis bir mutluluk Iirsatindan ok gl bir aci,
Ka'ya karsi da yogun bir Ike vardi. Duydugu Ikenin nedenlerinden pek az spheleniyordu.
Drt yil sonra Kars'ta bu nedenleri benimle isteksizce tartisirken sorularim ve kuskularim
zerine huzursuz olacak ve o geceden sonra Ka'yi bir daha sevmesinin neredeyse imknsiz
oldugunu hemen anladigini bana syleyecekti. Ka'yi gtren tren ddgn alip Kars'i terk
ederken Ipek'te ona karsi yalnizca bir kalp kirikligi vardi; belki biraz da hayret duyuyordu.
Asil derdi simdi acisini KadiIe ile paylasmakti.
Turgut Bey kizinin sessizlikten rahatsiz oldugunu hissetmisti. "Btn sehir sanki terk
edilmis," dedi.
"Hayalet sehir," dedi Ipek bir sey sylemis olmak iin.
asker aralik bir konvoy kseyi dnerek nlerinden geti. Turgut Bey bu aralarin yollar
aildigi iin gelebildiklerini syledi. Baba kiz nlerinden geip karanlikta kaybolan konvoyun
isiklarina oyalanmak iin baktilar. Daha sonra yaptigim arastirmalara gre, ortadaki cemsenin
iinde Lacivert ve Hande'nin cesetleri vardi.
Turgut Bey az nce en arkadan gelen jipin arpik lambalarinin isiginda Serhat Sehir Gazetesi
brosunun vitrinine yarinki gazetenin asildigini grmst; durup okudu: "Sahnede lm.
nl Trk oyuncusu Sunay Zaim dn geceki gsteri esnasinda vurularak ldrld."
Haberi iki kere okuduktan sonra hizli hizli Millet Tiyatrosu'na yrdler. Tiyatronun
kapisinda gene ayni polis aralari ve asagida, uzakta ayni tankin glgesi vardi.
Ieri girerlerken stleri arandi. Turgut Bey "bas kadin oyuncunun babasi" oldugunu syledi,
ikinci perde baslamisti, en arka sirada iki bos yer bulup oturdular.
Bu perdede Sunay'in gelistirmek iin yillarini verdigi sakalardan, eglenceli sahnelerden hl
birseyler vardi: Funda Eser kendi yaptigiyla alay eder bir havayla biraz gbek bile atti. Ama
oyunun havasi iyice agirlasmis, tiyatroya bir sessizlik kmst. KadiIe ile Sunay artik sik sik
yalniz kaliyorlardi.
"Gene de bana ne iin intihar edeceginizi aiklamalisiniz?" dedi Sunay.
"Insan bunu tam bilemez," dedi KadiIe.
"Nasil?"
"Insan tam neden intihar ettigini bilebilse, o nedeni aika ortaya koyabilseydi intihar
etmezdi," dedi KadiIe.
"Yoo, hi de yle degil," dedi Sunay. "Bazilari ask yznden ldryor kendini, bazilari
kocasinin dayagina dayanamiyor ya da yoksulluk biak gibi kemige dayaniyor."
"Hayata ok basit bakiyorsunuz," dedi KadiIe. "Ask yznden kendini ldrecegine, insan
biraz bekler ve askin etkisi azalir. Yoksulluk da intihar iin yeterli neden degildir, insan
kendini ldrecegine kocasini terk eder ya da nce gider bir yerden para almayi dener."
"Peki nedir asil neden?"
"Tabii ki btn intiharlarda asil neden gururdur. En azindan kadinlar bunun iin intihar eder!"
"Askta gururu kirildigi iin mi?"
"Hi anlamiyorsunuz!" dedi KadiIe. "Bir kadin gururu kirildigi iin degil, ne kadar gururlu
oldugunu gstermek iin intihar eder."
"Arkadaslariniz bu yzden mi intihar ediyor?"
"Onlar adina konusamam. Herkesin kendi nedenleri vardir. Ama kendimi ldrmeyi her
dsnsmde onlarin da benim gibi dsnms olacaklarini hissediyorum, intihar ni
kadinlarin yalniz olduklarini ve kadin olduklarini en iyi anladiklari zamandir."
"Arkadaslarinizi bu szlerle mi intihara srklediniz?"
"Onlar kendi zgr kararlariyla intihar ettiler."
"Burada Kars'ta hi kimsenin zgr karari olmadigini, herkesin dayaktan kamak, bir cemaate
girip korunmak iin hareket ettigini herkes biliyor. Onlarla gizlice anlasarak kadinlari intihara
srklediginizi itiraI edin KadiIe."
"Ama nasil olur?" dedi KadiIe. "Onlar intihar ederek daha da yalniz kaldilar, intihar etti diye
bazilarinin babalari onlari reddetti, bazilarinin cenaze namazi bile kilinmadi."
"Yalniz olmadiklarini, bunun toplu bir hareket oldugunu kanitlamak iin mi simdi siz de
kendinizi ldreceksiniz? KadiIe, susuyorsunuz... Ama neden yle yaptiginizi sylemeden
kendinizi ldrrseniz, vermek istediginiz mesaj yanlis anlasilmayacak mi?"
"Intiharimla bir mesaj vermek istemiyorum," dedi KadiIe.
"Gene de bu kadar kisi sizi seyrediyor, merak ediyor. Hi olmazsa su an akliniza gelen bir
seyi syleyin."
"Kadinlar kazanma umuduyla intihar eder," dedi KadiIe. "Erkekler ise kazanma umudu
kalmadigini grnce."
"Bu dogru," dedi Sunay ve cebinden Kirikkale bir tabanca ikardi. Btn salon silahin
isiltisina dikkat kesildi. "Tamamen yenildigimi anlayinca bununla beni vurur musunuz?"
"Hapsi boylamak istemem."
"Ama nasil olsa sonra siz de intihar etmeyecek misiniz?" dedi Sunay. "Kendinizi ldrnce
zaten Cehennem'e gideceginize gre artik ne bu, ne de teki dnyadaki cezadan korkmuyor
olmaniz gerekir."
"Iste bir kadin tam da bunun iin ldrr kendini," dedi KadiIe. "Her trl cezadan
kaabilmek iin."
"Yenildigimi anladigim an sonumun byle bir kadinin elinden olmasini isterim!" dedi Sunay
gsterisli bir havada seyircilere dnerek. Biraz ssl. Atatrk'n apkinliklariyla ilgili bir
hikye anlatmaya basladi, seyircinin sikilmaya basladigini tam zamaninda sezmisti.
Ikinci perde sona erdiginde Turgut Bey ile Ipek kulise ikip KadiIe'yi buldular. Bir zamanlar
Moskova'dan, Petersburg'dan gelen cambazlarin, Moliere oynayan Ermeni oyuncularin,
Rusya turnesine ikmis danszlerle mzisyenlerinin hazirlandigi genis oda simdi buz gibiydi.
"Senin gidecegini saniyordum," dedi KadiIe Ipek'e.
"Seninle iItihar ediyorum canim, harikaydin!" diyerek Turgut Bey KadiIe'yi kucakladi. "Beni
vur diye eline silahi verseydi, ben ayaga kalkip oyunu kesip 'KadiIe, sakin ates etme' diye
bagiracaktim."
"Niye?"
"Silah dolu olabilir de ondan!" dedi Turgut Bey. Serhat Sehir Gazetesi'nin yarinki sayisinda
okudugu haberi anlatti. "Serdar'in gereklesir umuduyla nceden yazdigi haberler dogru
iktigi iin korkuyor degilim," dedi. "ogu yanlis ikar o haberlerin. Ama byle iddiali bir
haberi Sunay'in onayi olmadan Serdar'in asla yazamayacagini bildigim iin endiseleniyorum.
Belli ki haberi Sunay yazdirmis. Bu bir reklam olmayabilir. Belki de sahnede kendini sana
ldrtmek istiyor. Canim kizim, sakin bos oldugundan emin olmadan silahini sikma ona!
Sakin bu adam yznden de basini ama. Ipek gitmiyor. Bu sehirde daha ok yasayacagiz,
dincileri bosu bosuna Ikelendirme."
"Ipek niye gitmekten vazgeti?"
"Babasini, seni, ailemizi daha ok sevdigi iin," dedi Turgut Bey KadiIe'nin ellerini tutarak.
"Babacigim, biz yalniz konusabilir miyiz gene!" dedi Ipek. Bunu syler sylemez de
KadiIe'nin yzn bir korkunun kapladigini grd. Turgut Bey yksek tavanli, toz iindeki
odanin diger ucundan ieri giren Sunay ile Funda Eser'e sokulurken Ipek btn gcyle
sarilip KadiIe'yi kucakladi. Bu hareketinin kizkardesinde bir korku uyandirdigini grd ve
onu elinden tutup perdeyle ayrilmis bir zel blme ekti. Elinde bir konyak sisesi ve
bardaklarla Funda Eser ikti buradan.
"ok iyiydin KadiIe," dedi. "Rahatiniza bakin siz."
Ipek gittike umutsuzlasan KadiIe'yi oturttu. Gzlerini gzlerinin iine ekip kt bir haberim
var diyen bir bakisla bakti "Hande ile Lacivert baskinda ldrlmsler," dedi sonra.
KadiIe'nin bakislari bir an iine ekildi. "Ayni evde miymisler? Kim syledi?" dedi. Ama
Ipek'in yzndeki kararli iIadeyi grnce sustu.
"Imam hatipli ocuk Fazil syledi, hemen inandim. Kendi gzleriyle grms nk..." Yz
simdiden bembeyaz olan KadiIe haberi kabul etsin diye bir an bekleyip aceleyle devam etti.
"Ka Lacivert'in yerini biliyordu, seni en son grdkten sonra otele dnmedi. Lacivert ile
Hande'nin saklandigi yeri zel timcilere Ka'nin syledigini saniyorum. Bu yzden onunla
Almanya'ya gitmedim."
"Ne biliyorsun?" dedi KadiIe. "Belki de o degil, baskasi bildirmistir."
"Olabilir, bunu dsndm. Ama yregimle Ka'nin ihbar ettigini o kadar iyi hissediyorum ki,
ihbar etmedigine aklimla kendimi inandiramayacagimi anladim. Onu sevemeyecegimi
anladigim iin gitmedim Almanya'ya."
KadiIe Ipek'i dinlemek iin harcadigi gcn sonuna gelmisti artik, Ipek kizkardesinin
Lacivert'in lmn ancak simdi btnyle algilayabildigini grd.
KadiIe ellerini yzne kapayip hikirarak aglamaya basladi, Ipek de sarildi ona, o da agladi,
Ipek sessizce aglarken aklinin bir ksesiyle kizkardesiyle ayni nedenden aglamadigini
hissediyordu, ikisinin de Lacivert'ten vazgeemedigi, birbirleriyle kiyasiya rekabet edip
utandiklari zamanlarda da bir iki kere byle aglamislardi. Ipek simdi btn kavganin bittigini
hissediyordu: Kars'tan ayrilmayacakti. Bir an yaslanmis hissetti kendini. Uzlasarak
yaslanmak, dnyadan bir sey istemeyecek kadar akilli olmak: Bunlari yapabilecegini hissetti.
Simdi siddetle aglayan KadiIe iin endiseleniyordu daha ok. Kizkardesinin kendisinden
derin, yikici bir aci ektigini gryordu. Onun durumunda olmadigi iin bir skran duygusu
ya da intikam tadi geti iinden ve hemen utandi. Millet Tiyatrosu'nu isletenler Iilm aralarinda
gazoz-leblebi satisini arttiriyor diye seyircilere hep dinlettikleri ayni mzik kasetini
koymuslardi: Ilk genlik yillarinda Istanbul'da dinledikleri "Baby come closer, closer to me"
adli sarki aliyordu. O zamanlar ikisi de iyi Ingilizce grenmek isterlerdi; ikisi de
yapamamislardi bunu. Ipek kizkardesinin mzigi duyunca daha da ok agladigini hissetti.
Perdenin araligindan babasiyla Sunay'in yari karanlik odanin diger ucunda bir sohbet
tutturduklarini, elinde kk bir konyak sisesi onlara sokulan Funda Eser'in kadehleri
doldurdugunu grd.
"KadiIe Hanim ben Albay Osman Nuri olak," dedi perdeyi kabaca aralayan orta yasli bir
asker, Iilmlerden ikma bir hareketle yerlere kadar egilerek bir selam verdi. "HanimeIendi,
zntnz nasil haIiIletebilirim? Sahneye ikmak istemiyorsaniz size su mjdeyi
verebilirim: Yollar ailmis, askeri kuvvetler sehre birazdan girer."
Daha sonra askeri mahkemede Osman Nuri olak bu szlerini sehri bu sama askeri
darbecilerden korumaya alistigina kanit olarak kullanacakti.
"Her bakimdan iyiyim, tesekkr ederim eIendim," dedi KadiIe.
Ipek, KadiIe'nin hareketlerine Funda Eser'in yapmacikli havasindan birseylerin simdiden
bulasmis oldugunu hissetti. Bir yandan da onun toparlanmak iin gsterdigi abaya hayran
oluyordu. KadiIe kendini zorlayarak ayaga kalkti; bir bardak su iti, genis kulis odasinda
asagi yukari bir hayalet gibi yrd.
nc perde baslarken Ipek babasini KadiIe ile grstrmeden uzaklastiracakti ama Turgut
Bey son anda sokuldu: "Korkma," dedi Sunay ve arkadaslarini kastederek, "onlar modern
insanlar."
nc sahnenin basinda Funda Eser irzina geilmis kadinin trksn syledi. Bu da oyunu
yer yer Iazla "entellektel" ve anlasilmaz bulan seyirciyi sahneye bagladi. Funda Eser her
zaman yaptigi gibi, bir yandan gzyasi dker, erkek milletine sverken, bir yandan da basina
gelenleri ballandirarak anlatmisti, iki sarki ve daha ok ocuklari gldren bir kk reklam
parodisinden (Aygaz'in osurukla yapildigi gsteriliyordu) sonra sahne karartildi, iki gn
nceki oyunun sonunda sahneye silahlariyla ikan askerleri hatirlatan iki er belirdi. Sahnenin
ortasina bir idam sehpasi getirip koydular, btn tiyatroda sinirli bir sessizlik oldu. Belirgin
bir sekilde topallayan Sunay ile KadiIe idam sehpasinin altina yrdler.
"Olaylarin hi bu kadar abuk gelisecegini sanmiyordum," dedi Sunay.
"Bu yapmak istediginiz seyi basaramadiginizin itiraIi mi, yoksa artik yaslandiniz da sik bir
sekilde lmek iin bahane mi ariyorsunuz?" dedi KadiIe.
Ipek, roln oynayabilmek iin KadiIe'nin byk bir aba sarIettigini hissetti.
"ok zekisiniz siz KadiIe," dedi Sunay.
"Bu sizi korkutuyor mu?" dedi KadiIe gerilimli, Ikeli bir havayla.
"Evet!" dedi Sunay apkinca.
"Zekmdan degil, bir kisilik sahibi olmamdan korkuyorsunuz," dedi KadiIe. "Sehrimizde
erkekler kadinlarin zeksindan degil, baslarina buyruk olmalarindan korkarlar nk."
"Tam tersi," dedi Sunay. "Siz kadinlar, Avrupalilar gibi kendi basiniza buyruk olun diye
yaptim bu ihtilali. Bu yzden simdi basinizi amanizi istiyorum."
"Basimi aacagim," dedi KadiIe. "Bunu ne sizin zorunuzla ne de Avrupalilari taklit etmek iin
yapmadigimi kanitlamak iinde sonra kendimi asacagim."
"Ama bir birey gibi davranip intihar ettiginiz iin Avrupalilarin sizi alkislayacagini da ok iyi
biliyorsunuz degil mi KadiIe? Asya Oteli'ndeki o szm ona gizli toplantida da Alman
gazetesine deme vermek iin pek hevesli davrandiginiz gzlerden kamamis intihar eden
kizlari, tipki basrtl kizlar gibi, sizin rgtlediginiz syleniyor."
"Basrts mcadelesi yapan ve intihar eden tek bir kiz vardir. o da Teslime'dir."
"Simdi siz de ikincisi olacaksiniz..."
"Hayir, ben kendimi ldrmeden nce basimi aacagim."
"Iyi dsndnz m?"
"Evet," dedi KadiIe. "ok iyi dsndm."
"O zaman sunu da dsnms olmalisiniz, intihar edenler Cehennem'e gider. Beni, nasil olsa
sonra Cehennem'e gidiyorum diye mi gnl rahatligiyla ldreceksiniz."
"Hayir," dedi KadiIe, "Intihar edince Cehennem'e gidecegime inanmiyorum. Seni de millet,
din ve kadin dsmani bir mikrop temizlensin diye ldrecegim!"
"Cesur ve aikszlsnz KadiIe. Ama intihar dinimizde yasaktir."
"Kurani Kerim'in Nisa suresi 'kendinizi ldrmeyiniz' buyurmustur, evet," dedi KadiIe. "Ama
bu intihar eden gen kizlari her seye kadir Allah'in aIIetmeyecegi ve onlari Cehennem'e
yollayacagi anlamina gelmez."
"Demek ki byle bir tevil yoluna gidiyorsunuz."
"Hatta tam tersi dogrudur," dedi KadiIe. "Kars'taki bazi gen kizlar baslarini istedikleri gibi
rtemedikleri iin ldrdler kendilerini. Yce Allah adildir ve onlarin ektigi ileyi grr.
Yregimde bu Allah sevgisi varken bu Kars sehrinde bir yerim olmadigi iin ben de onlar
gibi, kendimi yok edecegim."
"Bunun yoksul Kars sehrinin aresiz kadinlarini intihardan caydirmak iin karda kista buraya
gelip vaaz veren din byklerimizi kizdiracagini da biliyorsunuz degil mi KadiIe... Oysa
Kuran...
"Ne ateistlerle ne de korkudan inaniyormus gibi yapanlarla dinimi tartismam. Ayrica bu
oyunu bitirelim artik."
"Haklisiniz. Ben de sizin maneviyatiniza karismak iin degil, Cehennem korkusundan beni
gnl rahatligiyla vuramazsiniz diye konuyu amistim."
"Hi merak etmeyin, sizi gnl rahatligiyla ldrecegim."
"Gzel," dedi Sunay alingan bir havayla. "Ben de yirmi bes yillik tiyatro hayatimdan
ikardigim en nemli sonucu syleyeyim size. Bizim seyircimiz hibir eserde bundan uzun bir
diyaloga sikilmadan tahamml edemez, isterseniz laIi uzatmadan harekete geelim."
"Peki."
Sunay ayni Kirikkale tabancayi ikarip hem KadiIe'ye hem de seyircilere gsterdi. "Simdi siz
basinizi aacaksiniz. Sonra bu silahi size verecegim ve beni vuracaksiniz... Ilk deIa canli
yayinda byle bir sey oldugu iin bunun anlamini seyircilerimize bir kere daha..."
"Uzatmayalim," dedi KadiIe, "Intihar eden gen kizlarin neden intihar ettiklerini syleyen
erkeklerin szlerinden biktim."
"Haklisiniz," dedi Sunay elindeki silahla oynayarak. "Gene de iki sey sylemek istiyorum.
Gazetelerde yazan haberleri okuyup dedikodulara kananlar ve bizi canli yayindan izleyen
Karslilar korkmasinlar diye. Bakin KadiIe, bu tabancamin sarjr. Grdgnz gibi bostur."
Sarjr ikarip KadiIe'ye gsterdi ve yerine takti. "Bos oldugunu grdnz m?" dedi usta bir
gzbagci gibi.
"Evet."
"Gene de iyice emin olalim!" dedi Sunav Sarjr bir daha ikardi ve sapkayla tavsan gsteren
gzbagci gibi seyirciye de bir kere daha gsterip takti. "Son olarak kendi hesabima
konusuyorum: Demin beni gnl rahatligiyla vuracaginizi sylediniz. Asker darbe yapip,
Batililara benzemiyorlar diye halka ates eden biri oldugum iin benden igreniyorsunuz
herhalde, ama bunu millet iin yaptigimi da bilmenizi isterim."
"Peki," dedi KadiIe. "Simdi ben de basimi aacagim. Herkes baksin ltIen."
Bir an yznde bir aci belirdi ve basindaki rty ok basit bir el hareketiyle ikardi.
Salonda it yoktu simdi. Bu hi beklenmedik bir seymis gibi Sunay bir an alik alik KadiIe'ye
bakti, ikisi de bundan sonraki szlerini bilemeyen acemi oyuncular gibi seyircilere dndler.
Btn Kars uzun bir sre hayranlikla KadiIe'nin uzun, kumral, gzel salarini seyretti.
Kameraman btn cesaretini toplayip ilk deIa objektiIini KadiIe'ye odaklayarak yaklasti.
KadiIe'nin yznde kalabalik iinde elbisesi ailmis bir kadinin utanci belirdi. ok aci ektigi
her halinden belli oluyordu.
"Silahi verin ltIen!" dedi KadiIe sabirsizlikla.
"Buyrun," dedi Sunay. Namlusundan tutarak tabancayi KadiIe'ye uzatti. "Tetigi buradan
ekeceksiniz."
KadiIe tabancayi eline alinca Sunay glmsedi. Btn Kars konusmanin daha uzayacagini
saniyordu. Galiba Sunay da bu inanla, "Salariniz ok gzel KadiIe. Ben de onlari teki
erkeklerden kiskanirdim," demisti ki KadiIe tetigi ekti.
Bir silah sesi isitildi. Btn Kars sesten ok Sunay'in gerekten vurulmus gibi sarsilarak yere
dsmesine sasti.
"Hepsi ne kadar aptalca" dedi Sunay. "Modern sanattan anladiklari yok, modern olamazlar!"
Seyirci Sunay'dan uzun bir lm monologu bekliyordu ki KadiIe tabancayi iyice yaklastirarak
drt el daha ates etti. Her seIerinde Sunay'in gvdesi bir an titreyip ykseldi ve, sanki daha da
agirlasmis olarak yere dst. Bu drt el ok hizli atildi.
Ondan lm taklidinden te, anlamli bir lm tiradi bekleyen seyirci drdnc atistan sonra
Sunay'in yznn kan iinde kaldigini grerek umudunu kesti. Tiyatroda metin kadar
olaylarin ve eIektlerin sahiciligine nem veren Nuriye Hanim yerinden kalkmis Sunay'i
alkislamak zereyken kanlar iindeki yzden korktu ve yerine oturdu.
"Onu ldrdm galiba!" dedi KadiIe seyircilere.
"Iyi ettin," diye bagirdi arka siralardan bir imam hatip grencisi.
Gvenlik gleri sahnedeki cinayete kendilerini o kadar kaptirmislardi ki sessizligi bozan
grencinin ne yerini belirlediler, ne pesinden gittiler, iki gndr Sunay'i televizyonda
hayranlikla seyreden ve her ne pahasina olursa olsun onu yakindan grmek iin en n siraya
oturan gretmen Nuriye Hanim hikirarak aglamaya baslayinca yalniz salondakiler degil,
btn Kars sahnedeki olaylarin Iazla gerek oldugunu sezdi.
TuhaI ve gln adimlarla birbirlerine dogru kosan iki er sahnenin perdesini eke eke
kapattilar.
44
Bugn burada kimse Ka'yi sevmez
DRT YIL SONRA KARS'TA
Perde kapandiktan hemen sonra Z.Demirkol ve arkadaslari KadiIe'yi tutukladilar ve "kendi
gvenligi iin" onu Kk Kzimbey Caddesi'ne ailan arka kapidan kairarak asker bir
araca koyup Lacivert'in de son gn misaIir edildigi merkez garnizonundaki eski siginaga
gtrdler. Birka saat sonra Kars'a ulasan yollar btnyle ailinca, sehirdeki bu kk
"asker darbe"yi bastirmak iin harekete geen ordu birlikleri Kars'a; hibir direnme
grmeden girdiler. Olaylarda ihmali grlen vali muavini, tmen komutani ve diger
yneticiler hemen aiga alindi, "darbecilerle" isbirligi yapan bir avu asker ve MIT grevlisi
de bu isi "devlet ve millet" iin yaptiklari yolundaki itirazlarina ragmen tutuklandilar. Turgut
Bey ile Ipek KadiIe'yi ancak gn sonra ziyaret edebildiler. Turgut Bey olay sirasinda
Sunay'in sahnede gerekten ldgn anlamis, kahrolmus, gene de KadiIe'ye bir sey olmaz
umuduyla daha o aksam kizini alip eve dnmek iin harekete gemis, basarili olamayinca
gece yarisindan ok sonra byk kizinin kolunda bos sokaklardan eve dnms, o aglarken
Ipek de bavulunu aip iindekileri dolaplara geri koymustu.
Sahnede olup bitenleri izleyen Karslilarin ogu Sunay'in pek az can ekistikten sonra hemen
gerekten ldgn olayi ertesi sabah Serhat Sehir Gazetesi'nde okuyunca anladilar. Millet
Tiyatrosu'nu dolduran kalabalik perde kapandiktan sonra sphe iinde ama sessiz sedasiz
dagilmis, televizyon ise son gnde olup bitenlere bir daha deginmemisti. Devletin ya da
zel timlerin sokaklarda "terrist" kovalamasina, baskinlar dzenleyip duyurular yapmasina
sikiynetim zamanlarindan aliskin Karslilar kisa bir sre sonra o gn ok zel bir zaman
olarak dsnmeyi biraktilar. Zaten ertesi sabahtan itibaren Genelkurmay Baskanligi idari
sorusturma baslatmis, Basbakanlik TeItis Kurulu harekete gemis, btn Kars da "tiyatro
darbesi"ni siyasal ynyle degil, sahne ve sanat olayi boyutuyla tartismaya baslamisti. Sunay
Zaim herkesin gz nnde tabancasina bos bir sarjr takmasina ragmen KadiIe onu ayni
tabancayla nasil vurup ldrebilmisti?
Hayatin normale dnmesinden sonra Kars'taki "tiyatro darbesi"ni sorusturmak iin
Ankara'dan yollanan mIettis binbasinin ayrintili raporu, kitabimin pek ok yerinde oldugu
gibi, elabuklugu degil gzbagcilik gibi gzken bu konuda da bana yardimci oldu. O
geceden sonra KadiIe olaylari ne kendisini ziyarete gelen ablasi ve babasiyla, ne savcilarla, ne
de mahkemede kendisini savunmak iin bile olsa avukatiyla tartismayi reddettiginden
mIettis binbasi geregi bulabilmek iin tipki drt yil sonra benim de yapacagim gibi pek ok
kisiyle konusmus (daha dogru bir deyisle iIadesini almis), bylece btn ihtimalleri ve
sylentileri gzden geirmisti.
MIettis binbasi, KadiIe'nin Sunay Zaim'i, Sunay Zaim'e ragmen, bilerek ve isteyerek
ldrdg yolundaki grsleri rtmek iin ilk olarak gen kadinin kasla gz arasinda
cebinden ikardigi baska bir silahla, ya da silaha yerlestirdigi dolu bir sarjrle ates ettigi
yolundaki sylentilerin gerege uymadigini gstermisti. Her ne kadar vurulunca Sunay'in
yznde bir hayret iIadesi belirmisse de, daha sonra emniyet glerince yapilan aramalar,
KadiIe'nin zerinden ikanlar ve gecenin video kaydi olay sirasinda tek bir silah ve sarjr
kullanildigini dogruluyordu. Ayni anda Sunay Zaim'e bir baskasi taraIindan baska bir aidan
ates edildigi yolundaki Karslilarca da pek sevilen grs de, Ankara'dan yollanan balistik
raporunda, yapilan otopsi sonucu aktrn vcudundaki kursunlarin KadiIe'nin elindeki
Kirikkale tabancadan iktiginin belirtilmesiyle rtlmst. KadiIe'nin Karslilarin ogu
taraIindan hem bir kahraman hem de bir kurban olarak eIsanelestirilmesine yol aan son
szlerini (onu ldrdm galiba!) mIettis binbasi onun cinayeti taammden islemediginin bir
kaniti olarak grms, bu noktada daha sonra davayi aacak savciya yol gsterir bir havayla,
taammden cinayet ve kt niyet gibi hukuki ve IelseIi iki kavrami ayrintilariyla irdelemis,
oyun sirasinda daha nceden kendisine ezberlettirilen ya da esitli manevralarla sylettirilen
szlerin aslinda KadiIe'nin degil, btn olayin planlayicisi olan mteveIIa aktr Sunay
Zaim'in oldugunu anlatmisti. Sarjrn bos oldugunu iki kere syledikten sonra silaha takan
Sunay Zaim hem KadiIe'yi hem de btn Karslilari aldatmisti. Yani, yil sonra erken emekli
edilen ve Ankara'daki evinde grsrken radardaki Agatha Christie'leri isaret etmem, zerine
bana kitaplarin zellikle adlarini ok begendigini syleyen binbasinin iIadesiyle "sarjr
doluydu!" Dolu sarjr bos gibi gstermek de bir tiyatro adaminin incelikle yaptigi bir
gzbagcilik rnegi degildi: gndr Baticilik ve Atatrklk bahanesiyle Sunay Zaim ve
arkadaslarinin uyguladigi acimasiz siddet (l sayisi Sunay ile birlikte yirmi dokuzdu)
Karslilari o kadar yildirmisti ki, bos bir bardagi dolu sanmaya hepsi hazirdi. Bu bakimdan
yalniz KadiIe degil, Sunay'in kendi lmn daha nceden ilan etmesine ragmen onun
sahnede kendisini ldrtmesini, bunun bir oyun oldugu bahanesiyle ve zevkle seyreden
Karslilar da olayin bir parasiydilar. Binbasi raporunda KadiIe'nin, Sunay'i Lacivert'in
intikamini almak iin ldrdg yolundaki bir baska dedikoduyu da, eline bos diye dolu silah
verilen kisinin baska bir bahaneyle sulanamayacagini, KadiIe'yi kurnaz davranip Sunay'i
ldrdg ama kendisi tabii ki intihar etmedigi iin ven Islamcilarin ve sulayan
cumhuriyeti laiklerin iddialarini da, sanatla geregin karistirilmamasi gerektigini belirterek
cevaplamisti. KadiIe'nin Sunay Zaim'i intihar bahanesiyle kandirip ldrdkten sonra
intihardan vazgetigi yolundaki grs, sahnedeki sehpanin karton oldugunun hem Sunay hem
KadiIe taraIindan bilindiginin kanitlanmasiyla rtlmst. Genelkurmayin yolladigi
aliskan mIettis binbasinin ayrintili raporunu Kars'taki asker savci ve hakimler de asiri
saygiyla degerlendirdiler. Bylece KadiIe siyasal nedenlerle adam ldrmekten degil,
tedbirsizlik ve dikkatsizlikten lme sebebiyet vermekten yil bir ay ceza aldi, yirmi ay
hapis yatip ikti. Albay Osman Nuri olak ise Trk Ceza Kanunu'nun 313 ve 463.
maddelerinde belirtilen adam ldrmek iin ete kurmak ve Iaili belli olmayan adam ldrme
sularindan ok byk cezalara arptirildi ve alti ay sonra ikarilan bir aI yasasiyla tahliye
oldu. Olaylari kimseye anlatmamasi iin gz korkutulmasma ragmen sonraki yillarda
orduevlerinde eski askerlik arkadaslariyla bulusup iyice itigi gecelerde kendisinin her
Atatrk askerin iinde yatan seyi yapmaya "hi olmazsa" cesaret ettigini syler, Iazla ileri
gitmeden arkadaslarini dincilerden korkmakla, himbillik ve korkaklikla sulardi.
Olaylara karistirilan diger subaylar, erler ve baska bazi memurlar emir kulu ve vatansever
olduklari yolundaki itirazlarina ragmen asker mahkemede ayni sekilde ete kurmaktan, adam
ldrmekten devlet malini izinsiz kullanmaya kadar esitli sulardan hkm giydikten sonra
ayni aItan yararlanip tahliye oldular. Bunlardan, daha sonra Islamci olacak gen ve akli
havada bir astegmenin hapisten iktiktan sonra Islamci Ahit gazetesine teIrika ettigi
hatiralarinin ("Ben de bir Jakoben idim") yayimi, orduya hakaretten durduruldu. Kaleci
Vural'in zaten ihtilalden hemen sonra yerel MIT iin alismaya basladigi ortaya ikmisti.
teki tiyatrocularin "basit sanati" olduklarini mahkeme de kabul etti. Funda Eser kocasinin
ldrldg gece sinir krizi geirip Ikeyle herkese saldirdigi, herkesi herkese sikyet ve
ihbar ettigi iin Ankara'daki askeri hastanenin psikiyatri blmnde drt ay msahade altinda
tutuldu. Taburcu olduktan yillar sonra, sesinin popler bir ocuk dizisinde seslendirdigi cadi
karakteriyle btn lkede tanindigi gnlerde, bir is kazasinda sahnede veIat eden kocasinin
kiskanliklar ve iItiralar yznden Atatrk roln alamamasina hl zldgn, tek
tesellisinin son yillarda pek ok Atatrk heykelinde model olarak kocasinin durus ve
pozlarinin alinmasi oldugunu syledi bana. MIettis binbasinin raporunda olaylardaki payi
belirtildigi iin askeri hakim hakli olarak Ka'yi da tanik olarak davaya agirmis, gelmedigi ilk
iki celseden sonra iIadesinin alinabilmesi iin hakkinda bir tutuklama karari ikarilmisti.
Turgut Bey ile Ipek cezasini Kars'ta eken KadiIe'yi her cumartesi ziyarete gittiler. Havalarin
gzel oldugu bahar ve yaz gnlerinde hosgrl mdrn izniyle hapisanenin genis
avlusundaki byk dut agacinin altina beyaz bir rt serip Zahide'nin yaptigi zeytinyagli biber
dolmalarini yer,kadinbudu kItelerden birer tane teki mahkmlara ikram eder, kabuklarini
soymadan nce lop yumurtalarini tokustururlarken Turgut Bey'in tamir ettirdigi Philips
portatiI kasetalarda Chopin'in preldlerini dinlerlerdi. Turgut Bey kizinin mahkmiyetini bir
utan olarak yasamamak iin hapisaneye her onurlu vatandasin gitmesi gereken bir yatili okul
gibi bakiyor, arada bir gazeteci Serdar Bey gibi bir tanidigi da getiriyordu. Bir ziyaretlerinde
onlara katilan Fazil'i KadiIe baska seIerler de grmek istedi ve tahliye olduktan iki ay sonra
kendinden drt yas kk bu genle evlendi.
Ilk alti ay, Fazil'in resepsiyonunda alistigi Karpalas Oteli'nin bir odasinda kaldilar. Ben
Kars'a geldigimde ise bebekleriyle birlikte ayri bir yere tasinmislardi KadiIe her sabah alti
aylik ocugu mercan'la Karpalas Oteli'ne gidiyor, Ipek ve Zahide bebegi besler, Turgut Bey
de torunuyla oynarken kendisi biraz otel ile ugrasiyor, Fazil ise kayinpederinden bagimsiz
olmak iin hem Aydin Foto Sarayi'nda alisiyor, hem de Serhat Kars Televizyonu'nda bana
glmseyerek "adi program asistanligi ama aslinda ayak isleri" dedigi bir is yapiyordu.
Sehre gelisimin ve belediye baskaninin benim iin verdigi yemegin ertesi gn, gle vakti,
Hulusi Aytekin Caddesindeki yeni dairelerinde Fazil ile bulustuk. Ben kaleye ve Kars ayina
byk tanelerle agir agir yagan kara bakarken Fazil iyiniyetle Kars'a niye geldigimi sorunca
belediye baskaninin dn aksam verdigi yemekte basimi dndren Ipek konusunu atigini
zannederek telaslanip, ona Ka'nin Kars'ta yazdigi siirleri ve belki bu siirler hakkinda bir kitap
yazmak istedigimi abartarak anlattim.
"Siirleri ortada yoksa onlar hakkinda nasil bir kitap yazabilirsin ki?" dedi dosta.
"Ben de bilmiyorum," dedim. "Televizyon arsivinde bir siir olmali."
"Onu aksam bulup ikaririz. Ama sen btn sabah Kars'i sokak sokak gezdin. Belki de bizler
hakkinda bir roman yazmayi dsunyorsundur."
"Ka'nin siirlerinde sz ettigi yerlere gittim hep," dedim tedirgin olarak.
"Ama yznden anliyorum, bizim ne kadar yoksul, senin romanlarini okuyan insanlardan ne
kadar degisik oldugumuzu anlatmak istiyorsun. Ama beni yle bir romana koymani istemem."
"Niye?"
"Beni tanimiyorsun ki! Taniyip oldugum gibi anlatabilsen bile senin Batili okurlarin
yoksulluguma acimaktan benim hayatimi gremezler. Mesela benim Islamci bilimkurgu
romani yaziyor olmam onlari glmsetir. Kmseyerek glp sevecekleri biri gibi
anlatilmak istemem."
"Peki."
"Biliyorum zldn," dedi Fazil. "LtIen laIlarimdan alinma. sen iyi bir insansin. Ama
arkadasin da iyi bir insandi, bizleri de sevmek istedi belki, ama sonra en byk ktlg
yapti."
Fazil, KadiIe ile Lacivert ldrldg iin evlenebildigi iin Ka'nin onu ihbar ettigi
iddiasindan kendisine de yapilmis bir ktlk gibi sz edebilmesini drst bulmadim ama
sustum.
"Bu iddianin dogru oldugundan nasil emin olabiliyorsun?" dedim ok sonra.
''Bunu btn Kars biliyor," dedi Fazil yumusacik, neredeyse seIkatli bir sesle, Ka'yi da beni
de hi sulamadan.
Gzlerinin iindeki Necip'i grdm. Bana gstermek istedigi bilimkurgu romanina bakmaya
hazir oldugumu syledim: Yazdiklarina bakip bakamayacagimi sormus, ama yazdigi seyi
bana veremeyecegini, okurken yanimda olmak istedigini belirtmisti. Aksamlari KadiIe'yle
yemek yiyip televizyon seyrettikleri masaya oturduk ve Necip'in drt yil nce hayal ettigi
bilimkurgu romaninin Fazil taraIindan yazilmis ilk elli sayIasini sessizce birlikte okuduk.
"Nasil, iyi mi?" diye sordu Fazil yalnizca bir kere ve zr diler gibi. "Sikildiysan birakalim."
"Hayir, iyi," dedim ve istekle okudum.
Daha sonra kar altindaki Kzim Karabekir addesi'nde birlikte yrrken romani ok hos
buldugumu bir kere daha itenlikle syledim.
"Belki de beni sevindirmek iin byle sylyorsun," dedi Fazil mutlulukla. "Ama bana bir
iyilik yaptin. Ben de sana yapmak istiyorum. Bir roman yazmak istiyorsan benden de
bahsedebilirsin. Okurlarina benim de dogrudan bir sey sylemem sartiyla."
"Nedir o?"
"Bilmiyorum. O sz sen Kars'tayken bulabilirsem sylerim."
Serhat Kars Televizyonu'nda aksamst bulusmak zere szlesip ayrildik. Fazil kosa kosa
Aydin Foto Sarayi'nin dkknina giderken arkasindan baktim, iindeki Necip'i ne kadar
gryordum? Ka'ya dedigi gibi Necip'i hl iinde hissediyor muydu? Insan bir baskasinin
sesini ne kadar duyabilir iinde?
Sabah sokak sokak Kars'i gezer, Ka'nin konustugu insanlarla konusur, ayni ayhanelerde
otururken, kendimi Ka gibi hissettigim ok olmustu. Erkenden onun "Btn insanlik ve
Yildizlar" adli siirini yazdigi Talihli Kardesler ayhanesi'nde oturmus, sevgili arkadasim gibi
ben de lemdeki yerimi hayal etmistim. Karpalas'in resepsiyonundaki Cavit de anahtarimi
"tipki, Ka Bey gibi" aceleyle aldigimi sylemisti bana. Ara sokaklardan birinde yrrken
"Istanbul'dan gelen yazar siz misiniz?" diye beni ieri agiran bakkal, kizi Teslime'nin drt yil
nceki intihari ile ilgili gazetelerde ikan haberlerin hepsinin yanlis oldugunu yazmami
isterken benimle Ka ile konustugu gibi konusmus, bir Coca-Cola da bana ikram etmisti.
Bunlarin ne kadari rastlanti, ne kadari benim kurgumdu? Bir ara Baytarhane Sokagi'nda
yrdgm anlayinca Seyh Saadettin'in tekkesinin pencerelerine bakmis, Ka'nin tekkeye
gelisinde ne hissettigini anlamak iin Muhtar'in siirinde anlattigi dik merdivenleri ikmistim.
Muhtar'in ona verdigi siirleri FrankIurt'taki kgitlari arasinda bulduguma gre Ka bunlari
Fahir'e yollamamisti. Oysa Muhtar tanismamizin daha besinci dakikasinda Ka'nin "ne
muhterem bir insan!" oldugunu syledikten sonra Kars'tayken siirlerini ok begendigini ve
Istanbul'daki burnu byk bir yayimciya vgyle
yolladigini anlatmisti, islerinden memnundu, gelecek seimlerde yeni kurulan Islamci
partiden (eskisi ReIah Partisi kapatilmisti) belediye baskani seileceginden umutluydu
Muhtar'in herkesle iyi, geinen, yumusak, uzlasmaci kisiligi sayesinde emniyet mdrlgne
(en alt kata inmemize izin vermediler) ve Ka'nin Necip'in cesedini ptg Sosyal Sigortalar
Hastanesine kabul edildik. Muhtar Millet Tiyarosu'ndan geri kalan ve beyaz esya deposuna
evirdigi odalari bana gsterirken yz yillik binanin yikimindan "biraz" sorumlu oldugunu
kabul etti ama "Trk degil, Ermeni yapisiydi zaten," diyerek beni teselli etmeye alisti. Bana
Ka'nin bir gn Ipek'i ve Kars'i yeniden grme zlemiyle hatirladigi btn o yerleri, kar
altindaki yemis halini, Kzim Karabekir Caddesindeki sira sira nalburlari tek tek gsterdi ve
beni Halil Pasa Hani'ndaki siyasi muhaliIi avukat MuzaIIer Bey'le tanistirip gitti. Eski
belediye baskaninin, tipki Ka'ya yaptigi gibi bana da anlattigi Cumhuriyeti bir Kars tarihini
dinledikten sonra hanin karanlik ve kasvetli koridorlarinda yrrken Hayvanseverler
Derneginin kapisindaki zengin bir mandira sahibi, "Orhan Bey," diyerek beni ieri aldi ve
sasirtici haIizasiyla drt yil nce egitim enstits mdrnn vuruldugu siralarda Ka'nin nasil
buraya girdigini, horoz dvs salonunda nasil bir ksede oturup dscelere daldigini anlatti.
Ipek'i grmeden nce Ka'nin ona sik oldugunu anladigi nin ayrintilarini dinlemek bana iyi
gelmedi. Yeni Hayat Pastanesi'ndeki bulusmamiza gitmeden nce zerimdeki gerginligi alsin,
beni bir aska srklenme korkusundan kurtarsin diye Yesilyurt Birahanesi'ne girip bir raki
itim. Ama pastanede Ipek'in karsisina oturur oturmaz tedbirlerimin beni daha da korumasiz
biraktigini anladim hemen. A karnina itigim raki beni rahatlatmaktan ok kaIami
karistirmisti. Kocaman gzleri, sevdigim gibi uzunca bir yz vardi. Dnden beri srekli
hayal ettigimden de derin buldugum gzelligini anlamaya alisirken, aklimi basimdan alan
seyin onun Ka ile yasadigi ve btn ayrintilarini bildigim ask olduguna bir daha umutsuzca
inandirmak istedim kendimi. Ama bu da bana baska bir zayiI yanimi, Ka'nin iinden geldigi
gibi, kendi olarak yasayabilen gerek bir sair olmasina karsilik, benim her sabah, her gece
belirli saatlerde bir katip gibi alisan daha basit ruhlu bir romanci oldugumu aciyla
hatirlatiyordu. Belki de bu yzden Ka'nin FrankIurt'ta pek dzenli bir gnlk hayati oldugunu,
her sabah ayni saatte kalkip, ayni sokaklardan geip, ayni ktphanenin, ayni masasinda
oturup alistigini sevimli renkleriyle hikye ettim.
"Onunla FrankIurt'a gitmeye ben zaten karar vermistim," dedi Ipek ve bu kararini kanitlayan
pek ok kk ayrintiyi, bavulunu hazirlayisina kadar aikladi. "Ama simdi Ka'nin ne kadar
hos bir insan oldugunu hatirlamak bana zor geliyor," dedi. "Oysa, dostlugunuza saygi
duydugum iin yazacaginiz kitaba yardim da etmek istiyorum."
"Ka sizin sayenizde Kars'ta harika bir kitap yazdi," diye onu kiskirtmak istedim. "Bu gn
dakika dakika hatirlayip deIterlerine yazmis, bir tek sehirden ayrilmadan nceki son saatler
eksik."
Sasirtici bir aiklikla, hibir seyi saklamadan, mahremiyetini ortaya dktg iin zorlanarak
ve beni hayran birakan bir drstlkle Ka'nin Kars'tan ayrilmadan nceki son saatlerini dakika
dakika yasadigi ve tahmin ettigi gibi anlatti.
"FrankIurt'a gitmekten vazgemek iin saglam hibir kanit yoktu elinizde," dedim onu
sulamamaya alisarak.
"Bazi seyleri insan kalbiyle hemen anlar."
"Kalpten ilk siz sz ettiniz," dedim ve zr diler gibi, kendisine yollamadigi ama benim
kitabim iin okumak zorunda kaldigim mektuplarinda Ka'nin onu dsnmekten uyuyamadigi
iin Almanya'da ilk bir yil boyunca her gece iki uyku hapi aldigini, zilzurna oluncaya kadar
itigini, FrankIurt sokaklarinda yrrken her bes on dakikada bir, uzaktaki bir kadini Ipek
sandigini, onunla yasadigi mutluluk anlarini hayatinin sonuna kadar her gn saatlerce agir
ekim bir Iilm izler gibi gznn nnde yeniden canlandirdigini, onu bes dakikacik olsun
unutabildigi zamanlarda kendini ok mutlu hissettigini, lmne kadar baska hibir kadinla
iliski kurmadigini, onu kaybettikten sonra kendini "gerek bir insan gibi degil, bir hayalet
gibi" grdgn anlattim ve yzndeki seIkatli, ama "ltIen yeter!" diyen bakisi ve kaslarinin
esrarli bir soru karsisindaymis gibi kalktigini Iark edince btn bunlari, Ipek arkadasimi degil,
evet, beni kabul etsin diye naklettigimi korkuyla anladim.
"Arkadasiniz beni ok seviyordu belki," dedi. "Ama Kars'a bir kere daha gelmeyi deneyecek
kadar degil."
"Hakkinda tutuklama karari vardi."
"O nemli degildi. Mahkemeye gelir konusurdu, basi da derde girmezdi. Yanlis anlamayin,
gelmemekle iyi etti, ama Lacivert yillarca hakkinda Vur emri olmasina ragmen beni grmek
iin pek ok kereler gizlice Kars'a geldi."
"Lacivert" derken ela gzlerinde bir isilti, yznde hakiki bir keder belirdigini iim
burkularak grdm.
"Ama arkadasinizin korkusu mahkemeden degildi," dedi beni teselli eder gibi. "Asil suunu
bildigimi, bu yzden istasyona gelmedigimi ok iyi anlamisti."
"Bu suu hibir zaman kanitlayamadiniz," dedim.
"Onun yznden sizin sululuk duymanizi ok iyi anliyorum," dedi zekice ve grsmemizin
sona erdigini gstermek iin sigarasini ve akmagini antasina koydu. Zekice: nk bu sz
syler sylemez Ka'yi degil, asil Lacivert'i kiskandigimi bildigini bir yenilgi duygusuyla
anlamistim. Ama sonra Ipek'in bunu im etmedigine, yalnizca benim sululuk duygusuna
Iazlaca batmis olduguma karar verdim. Ayaga kalkti, boyu uzuncaydi, gzeldi her seyi,
paltosunu giydi.
Aklim karmakarisikti. "Bu aksam yine grsecegiz degil mi?" dedim telasla. Hi gerek yoktu
bu sze.
"Tabii, babam bekliyor," deyip gitti kendine zg tatli yrysyle.
Ka'nin "sulu" olduguna kalpten inanmasi zyor beni dedim kendi kendime. Ama kendimi
kandiriyordum. Asil istedigim sey "ldrlms sevgili dost" sylemiyle Ka'dan tatli tatli sz
etmek, yavas yavas onun zayiIliklarini, saplantilarini ve "suunu" ortaya ikarmak, bylece
onun aziz hatirasina karsi ayni gemiye binip birlikte ilk yolculugumuza ikmakti, ilk gece
kurdugum Ipek'i benimle Istanbul'a getirmek ds simdi ok uzaklardaydi ve iimde
arkadasimin "susuz" oldugunu kanitlama drts vardi.
Bu, iki lden Ka'yi degil, Lacivert'i kiskandigim anlamina ne kadar geliyordu?
Hava kararirken karli Kars sokaklarinda yrmek beni daha da kederlendirdi. Serhat Kars
Televizyonu Karadag Caddesi'ndeki benzincinin karsisinda yeni bir binaya tasinmisti.
Karslilarin bir kalkinma isareti olarak grdkleri katli bu beton ishaninin koridorlarina
sehrin kirli, amurlu, karanlik ve eskimis havasi iki yil iinde Iazlasiyla islemisti.
Ikinci kattaki stdyoda beni neseyle karsilayan Fazil, televizyonda alisan sekiz kisiyle tek tek
ve iyimserlikle tanistirdiktan sonra "Arkadaslar bu aksamki haberler iin kk bir sylesi
istiyorlar," deyince bunun Kars'ta islerimi kolaylastirabilecegini dsndm. Banda alinan bes
dakikalik ekim sirasinda benimle rportaj yapan genlik programlari sunucusu Hakan zge,
belki de Fazil bunu ona syledigi iin, "Kars'ta geen bir roman yaziyormussunuz!"
deyiverince sasirip birseyler geveledim. Ka hakkinda tek bir sz konusmadik.
Mdrn odasina girip duvarlardaki raIlarda kanun geregince saklanan video kasetlerin
zerlerindeki tarihlerden Millet Tiyatrosu'ndan yapilan ilk iki canli yayinin kaydini bulup
ikardik. Kk, havasiz bir odadaki eski bir televizyonun karsisina geip, ay ierek nce
KadiIe'nin sahneye iktigi Kars'ta Trajedi'yi izledim. Sunay Zaim ile Funda Eser'in "elestirel
vinyetlerine", drt yil nce pek sevilen bazi reklam klipleriyle alay edislerine hayranlik
duydum. KadiIe'nin basini aip gzel salarini gsterdigi ve hemen sonra Sunay'i vurdugu
sahneyi ise geri alip birka kere dikkatle seyrettim. Sunay'in lm gerekten oyunun bir
parasi gibi gzkyordu. Sarjrn dolu ya da bos oldugunu n siradakiler disinda seyircinin
grmesine imkn yoktu.
teki kasedi seyrederken Vatan Yahut Trban'daki pek ok sahnecigin, taklidin, kaleci
Vural'in maceralarinin, sevimli Funda Eser'in gbek danslarinin, tiyatro grubunun her oyunda
tekrarladigi eglencelikler oldugunu anladim ilk. Salondaki bagirislar, atilan sloganlar ve
ugultu, bu eskimis kayittaki konusmalari iyice anlasilmaz hale getirmisti. Ama gene de bandi
deIalarca geri sarip dinleyerek Ka'nin okudugu ve daha sonra "Allah'in Olmadigi Yer" adini
verecegi siirin byk bir blmn elimdeki kagida yazdim. Fazil, Ka o an gelen siiri
okurken Necip'in neden ayaga kalkip birseyler syledigini soruyordu ki, kgida
geirebildigim kadarini okumasi iin siiri ona verdim.
Askerlerin seyircilere ates etmesini iki kere izledik.
"Kars'i ok gezdin," dedi Fazil. "Ben de sana bir yer gstermek istiyorum simdi." HaIiI
utanga, ama biraz da esrarli bir havayla, belki kitabima Necip'i de koyacagimi, onun
hayatinin son yillarini geirdigi simdi kapatilmis olan imam hatip lisesi yatakhanesini bana
gstermek istedigini syledi.
Gazi Ahmet Muhtar Caddesi'nde kar altinda yrrken kmr renkli bir kpegin alnindaki
yusyuvarlak beyaz bir lekeyi grp bunun Ka'nin hakkinda siir yazdigi kpek oldugunu
anlayinca bir bakkaldan ekmek ve lop yumurta alip abucak soyup ucu kivrik kuyrugunu
mutlulukla sallayan hayvana verdim.
Kpegin pesimizden ayrilmadigini gren Fazil, "Bu istasyonun kpegidir," dedi. "Belki
gelmezsin diye demin sylemedim. Eski yatakhane bostur, ihtilal gecesinden sonra terr ve
irtica yuvasi diye kapatildi. O zamandan beri kimse yoktur ieride, onun iin televizyondan bu
Ieneri aldim." Bir el Ienerini yakip pesimizdeki kara kpegin hznl gzlerine tutunca
hayvan kuyrugunu salladi. Bir zamanlar bir Ermeni konagi, daha sonra Rus konsolosunun
kpegiyle birlikte yasadigi konsolosluk binasi olan eski yatakhanenin bahe kapisi kilitliydi.
Fazil elimden tutup beni alak duvardan atlatti. "Geceleri biz buradan kaardik," diyerek
gsterdigi kirik camli yksek bir pencereden ieri hnerle girdi ve Ieneriyle etraIi aydinlatip
beni ieri ekti. "Korkmayin, kuslardan baska kimse yoktur," dedi. Camlari kirden ve buzdan
isik geirmeyen, bazi pencereleri de tahtalarla kapatilmis binanin ii ziIiri karanlikti, ama
Fazil buraya daha nce de geldigini gsteren bir rahatlikla merdivenleri ikiyor,
sinemalardaki yer gstericiler gibi arkaya tuttugu lambasiyla benim yolumu aydinlatiyordu.
Toz ve kI kokuyordu her yer. Drt yil nceki ihtilal gecesinden kalma kirik kapilardan
getik, duvarlardaki kursun izlerine, st katin yksek tavanlarinin kselerine, soba borusunun
dirseklerine yuva yapmis gvercinlerin telasli kanat vuruslarina dikkat ederek bos ve pasli
demir ranzalar arasindan yrdk. "Bu benimkisi, bu da Necip'inki," dedi Fazil yanyana iki
ranzanin st yataklarini isaret ederek. Fisiltimizdan uyanmasinlar diye geceleri bazan ayni
yatakta yatip gkyzn seyrederek konusurduk."
Yukaridaki kirik bir camin araligindan, bir sokak lambasinin isiginda, agir agir yagan karin iri
taneleri gzkyordu. Saygiyla, dikkatle seyrettim.
ok sonra, "Bu da Necip'in ranzasindan gzken manzara. dedi Fazil, asagidaki daracik bir
dehlizi isaret ederek. Bahenin hemen disinda Ziraat Bankasi binasinin kr yan duvariyla bir
baska yksek apartmanin penceresiz arka duvari arasina sikismis metre genisliginde sokak
bile denemeyecek bir geit grdm amurlu zeminine bankanin ilk katindan mor bir
Iluoresans isik vuruyordii. Dehlizi kimse sokak sanmasin diye ortasina bir yere kirmizi bir
"girilmez" isareti konmustu. Fazilin Necipten ilhamla "bu dnyanin sonu" dedigi sokagin
ucunda ise yapraksiz ve karanlik bir aga vardi ve tam biz bakarken bir an yanar gibi
kipkirmizi kesildi. "Aydin Foto Sarayi'nin kirmizi ilan lambasi yedi yildir bozuktur," diye
Iisildadi Fazil. "Kirmizi isigi arada bir yanar sner ve her seIerinde oradaki igde agaci
Necip'in ranzasindan bakinca sanki alev alip tutusmus gibi gzkr. Necip bazan bu
manzarayi sabaha kadar hayaller iinde seyrederdi, Grdg seye 'bu dnya' adini vermisti ve
uykusuz gecelerinin sabahinda bazan bana 'btn gece bu dnyayi seyrettim!' derdi.
Arkadasin sair Ka Beye anlatmis demek ki. o oda siirine koymus Kaseti seyrederken
anladigim iin seni getirdim buraya. Ama arkadasinin siirine 'Allah'in Olmadigi Yer' demesi
Necip'e saygisizlik.
"Rahmetli Necip bu grdg manzarayi Ka'ya 'Allahin Olmadigi Yer' diye anlatmis." Dedim.
'Bundan eminim.'
"Necip'in bir ateist olarak ldgne inanamiyorum" dedi Fazil dikkatle. "Byle kuskulari
vardi yalnizca."
"Iinde Necip'in sesini duymuyor musun artik?" diye sordum. "Bunlar sende hikyedeki adam
gibi yavas yavas ateist oldugun korkusunu uyandirmiyor mu hi?
Ka'ya drt yil nce anlattigi kuskularindan benim de haberdar olmam Fazil'in hosuna gitmedi
"Ben artik evliyim, ocugum var," dedi. "Bu konularla eskisi gibi ilgili degilim." Bana
Bati'dan gelen ve kendisini ateizme ekmeye alisan biriymisim gibi davrandigi iin zld
hemen. "Sonra konusuruz," dedi tatli bir sesle. "Kayinpederim bizi yemege bekliyor, ge
kalmayalim olmaz mi?"
Gene de asagi inmeden nce bir zamanlar Rus konsolosunun yazihanesi olan genis odanin bir
ksesindeki masayi, raki sisesi kiriklarini, sandalyeleri gsterdi. "Z.Demirkol ve zel tim
yollar aildiktan sonra burada birka gn daha kalip Krt milliyetilerini ve Islamcilari
ldrmeye devam ettiler."
O ana kadar unutmayi basardigim bu ayrinti korkuttu. Hem. Ka'nin Kars'taki son saatlerini hi
dsnmek istemedim.
Bahe kapisinda bizi bekleyen kmr renkli kpek otele dnerken pesimize takildi.
"Senin nesen kati," dedi Fazil. "Neden?"
"Yemekten nce odama gelir misin? Sana bir sey verecegim.'
Cavit'ten anahtarimi alirken Turgut Bey'in dairesinin aik kapisindan, ierideki isil isil havayi,
hazirlanmis soIrayi grdm, misaIirlerin konusmalarini isittim ve Ipek'in orada oldugunu
hissettim. Bavulumda Necip'in KadiIe'ye drt yil nce yazdigi ask mektuplarinin Ka'nin
Kars'ta ektirdigi Iotokopileri vardi, onlari odada Fazil'a verdim. Bunu, onun da lms
arkadasinin hayaletinden benim kadar huzursuz olmasini istedigim iin yaptigimi ok sonra
dsndm.
Yatagimin kenarinda oturan Fazil mektuplari okurken bavuldan Ka'nin deIterlerinden birini
ikardim ve FrankIurt'ta ilk deIa grdgm kar yildizina bir daha baktim. Bylece aklimin bir
ksesiyle oktan bildigim seyi bir de gzlerimle grdm. Ka "Allah'in Olmadigi Yer" adli
siirini haIiza dalinin tam stne yerlestirmisti. Z.Demirkol'un kullandigi bosaltilmis
yatakhaneye gittigi, Necip'in penceresinden baktigi ve Necip'in "manzarasinin" gerek
kaynagini Kars'tan ayrilmadan nce kesIettigi anlamina geliyordu bu. HaIiza dali etraIina
yerlestirdigi siirler Ka'nin yalnizca Kars'ta ya da ocuklugunda yasadigi kendi hatiralarini
anlatiyordu. Bylece btn Kars'in bildigi seyden, arkadasimin Millet Tiyatrosu'nda KadiIe'yi
ikna edemeyince, Ipek otel odasinda kilitliyken,
Lacivert'in yerini sylemek iin Z.Demirkol'un kendisini bekledigi yatakhaneye gittiginden
emin oldum.
Yzmde o sirada Fazil'in allak bullak yznden daha iyi bir iIade yoktu herhalde. Asagidan
misaIirlerin belli belirsiz konusmalari, sokaktan da hznl Kars sehrinin i ekmeleri
geliyordu. Fazil da ben de bizden daha tutkulu, daha karmasik ve daha gerek asillarimizin
karsi ikilmaz varligiyla hatiralarimiz arasinda sessizce kaybolup gitmistik.
Pencereden disariya, yagan kara baktim ve Fazil'a artik yemege gitmemiz gerektigini
syledim. nce Fazil bir su islemis gibi sklm pklm gitti. Yataga uzanip drt yil nce
Ka'nin Millet Tiyatrosu kapisindan yatakhaneye yrrken neler dsndgn, Z.Demirkol'la
konusurken gzlerini nasil kairdigini, bilmedigi adresi tariI edebilmek iin nasil baskincilarla
ayni arabaya binip, nasil "iste surasi" diyerek Lacivertle Hande'nin saklandigi binayi uzaktan
gsterdigini aciyla hayal ettim. Aciyla? Sair arkadasimin dssnden ben "katip yazar" gizli,
ok gizli bir zevk aliyorum diye kendime kizip bu konulari dsnmemeye alistim.
Asagida Turgut Bey'in davetinde Ipek'in gzelligi beni daha da perisan etti. TeleIon idaresinin
kitap ve hatira okumaya merakli kltrl mdr Recai Bey'in, gazeteci Serdar Bey'in, Turgut
Bey'in, herkesin bana ok iyi davrandigi ve benim asiri sarhos oldugum bu uzun geceyi kisaca
geistirmek istiyorum. Karsimda oturan Ipek'e her bakisimda iimde birseyler yikiliyordu.
Haberlerde benimle yapilan rportaji, sinirli el kol hareketlerimi utanla seyrettim. Kars'ta
hep yanimda tasidigim kk ses kayit cihazina Kars tarihi, Kars'ta gazetecilik, drt yil
nceki ihtilal gecesi hatiralari gibi konularda ev sahipleri ve konuklarla yaptigim konusmalari
isine inanmayan uykulu bir gazeteci gibi kaydettim. Zahide'nin mercimek orbasini ierken
kendimi 1940'larda geen eski bir tasra romaninin parasi gibi hissettim! Hapisanenin
KadiIe'yi olgunlastirip sakinlestirdigine hkmettim. Kimse Ka'dan lmnden bile
bahsetmiyordu; bu iimi daha paraliyordu. KadiIe ile Ipek bir ara ierideki odada uyuyan
kk mercan'a bakmaya gittiler. Ben de peslerinden gitmek istedim ama "sanatilar gibi
ok itigi" sylenen yazariniz ayakta duramayacak kadar sarhostu.
Gene de geceden ok iyi hatirladigim bir sey var. ok ge bir saatte Ipek'e Ka'nin kaldigi 203
numarali odayi grmek istedigimi syledim. Herkes susup bize dnd.
"Peki," dedi Ipek. "Buyrun."
Resepsiyondan anahtari aldi. Pesinden yukari iktim. Ailan oda. Perdeler, pencere, kar.
Uyku, sabun ve haIiI bir toz kokusu. Soguk, Ipek kusku ve iyimserlikle beni szerken
arkadasimin hayatinin en mutlu saatlerini onunla seviserek geirdigi yatagin kenarina
oturdum. Burada lsem mi, Ipek'e ilani ask mi etsem, pencereden disari mi baksam? Herkes,
evet, masada bizi bekliyor. Ipek'i eglendiren bir iki sama sz syleyip onu glmsetmeyi
basardim. Bana bir an tatli tatli glmseyince de daha nceden hazirlamis oldugumu
sylerken hatirladigim o utan verici szleri syledim.
Hibir sey mutlu etmiyordu insani hayatta asktan baska ne yazdigi romanlar ne grdg
sehirler ok yalnizim hayatta burada bu sehirde sizin yakininizda hayatimin sonuna kadar
yasamak istiyorum desem ne dersiniz bana?
Orhan Bey," dedi Ipek. "Muhtar'i sevmeyi ok istedim, olmadi; Lacivert'i ok sevdim, olmadi;
Ka'yi sevebilecegime inandim, olmadi; bir ocugum olsun ok istedim, olmadi. Bundan sonra
kimseyi askla sevebilecegimi sanmiyorum. Artik yegenim mercan'a bakmak istiyorum
yalnizca. Tesekkr ederim, ama zaten siz de ciddi degilsiniz."
Ona "arkadasiniz" degil, ilk deIa "Ka" dedigi iin ok tesekkr ettim. Yarin gle vakti
yalnizca Ka'dan sz etmek iin gene Yeni Hayat Pastanesi'nde bulusabilir miydik?
Ne yazik ki mesguld. Ama iyi bir ev sahibesi olarak, beni zmemek iin yarin aksam
herkesle birlikte istasyona gelip beni geirmeye sz veriyordu.
ok tesekkr ettim, yemek masasina dnecek gcmn kalmadigini itiraI ettim (aglamaktan
da korkuyordum) ve kendimi yataga atip hemen sizdim.
Sabah kimseciklere gzkmeden sokaklara ikip nce Muhtar'la sonra gazeteci Serdar Bey ve
Fazil'la btn gn Kars'i gezdim. Aksam haberlerinde televizyonda gzkms olmam
Karslilari biraz olsun rahatlattigindan hikyemin sonu iin gerekli pek ok ayrintiyi kolayca
topluyordum. Muhtar beni Kars'in 75 satisli ilk siyasal Islamci gazetesi Mizrak'in sahibiyle ve
gazetenin toplantiya biraz ge gelen basyazari emekli bir eczaciyla tanistirdi. Onlardan
Kars'taki Islamci hareketin antidemokratik nlemler sonucunda geriledigini, zaten imam hatip
okuluna eskisi gibi ragbet olmadigini grendikten az sonra Necip ile Fazil'in, Necip'i iki kere
tuhaI bir sekilde ptg iin bu ihtiyar eczaciyi ldrmeyi planladiklarini hatirladim. Sunay
Zaim'e msterilerini ihbar eden Sen Kars Oteli'nin sahibi de simdi ayni gazetede yaziyordu ve
konu gemis olaylardan aildiginda bana neredeyse unutmakta oldugum bir ayrintiyi da o
hatirlatti: Drt yil nce egitim enstits mdrn ldren kisi skr ki Karsli degildi. Tokatli
bu ayhane isletmecisinin kimligi, cinayet sirasinda kaydedilen banttan baska ayni silahla
baska bir cinayet islendigi ve silahin asil sahibi yakalandigi iin Ankara'da yapilan balistik
incelemelerden anlasilmis, Lacivert'in kendisini Kars'a davet ettigini itiraI eden adam
mahkeme esnasinda akli dengesinin bozuk oldugu yolunda bir rapor alinca yil Bakirky
Akil Hastanesi'nde yatip ikmis, daha sonra yerlestigi Istanbul'da Sen Tokat Kahvehanesi'ni
amis ve Ahit gazetesinde trbanci kizlarin haklarini savunan bir kse yazari olmustu.
Basrtl kizlarin drt yil nce KadiIe'nin basini amasiyla kirilan direnisi yeniden baslar gibi
olmussa da, davalarina bagli olanlarin okuldan atilmalari ya da baska sehirlerdeki
niversitelere gitmeleri yznden bu hareket Kars'ta Istanbul'da oldugu kadar kuvvetli degildi
artik. Hande'nin ailesi benimle grsmeyi reddetti. Gr sesli itIaiyeci ihtilal sonrasi syledigi
trklerin ok sevilmesinden sonra Serhat Kars Televizyonu'ndaki haItalik "Serhat
Trklerimiz" programinin yildizi olmustu. Yakin dostu, Seyh Saadettin EIendi'nin
mdavimlerinden, Kars Hastanesi'nin mziksever kapicisi, her sali gecesi banda alinip, cuma
aksamlari yayinlanan programda ritm sazla ona eslik ediyordu. Gazeteci Serdar Bey beni
ihtilal gecesi sahneye ikan kkle de tanistirdi. Babasinin o gnden sonra okul piyeslerinde
bile sahneye ikmasina izin vermedigi "gzlk" artik yetiskin koca bir adamdi, ve hl gazete
dagitiyordu. Onun sayesinde Kars'in Istanbul'da ikan gazeteleri okuyan sosyalistlerinin ne
yaptigini grenebildim: Hl Islamcilarla Krt milliyetilerinin devletle lmne atismasina
kalben saygi duyuyor, kimsenin okumadigi kararsiz bir bildiri yazmakla, gemislerindeki
kahramanliklar ve Iedakrliklarla vnmenin disinda etkili bir sey yapamiyorlardi. Issizlikten,
yoksulluktan, yolsuzluklardan ve cinayetlerden hepimizi kurtaracak kahraman ve Iedakr
insan bekleyisi benimle konusan herkeste vardi ve biraz taninan bir romanci oldugum iin
btn sehir beni bir gn gelecegi hayal edilen bu byk adamin hayali lleriyle
degerlendiriyor, Istanbul'da alisip gittigim pek ok kusurumdan, dalginlik ve daginikligimdan,
aklimi kendi isime ve hikyeme takmis olmamdan, aceleciligimden hoslanmadiklarini
hissettiriyorlardi. Birlik ayhanesi'nde oturup btn hayat hikyesini dinledigim terzi
MaruIun bir de evine gidip yegenleriyle tanisip iki imeli, gen Atatrklerin arsamba
gecesi dzenledikleri konIerans iin sehirde iki gn daha kalmali, bana dostlukla sunulan
btn sigaralari tttrmeli, btn aylari imeliydim (ogunu yaptim da). Fazil'in babasinin
Vartolu askerlik arkadasi bana drt yilda daha pek ok Krt milliyetisinin ya ldrldgn
ya da hapse tikildigini anlatti: Kimse artik gerillaya da katilmiyordu, Asya Oteli'ndeki
toplantiya giden gen Krtlerin de hibiri sehirde degildi artik. Zahide'nin kumarbaz ve
sevimli yegeni pazar aksamst yapilan horoz dgsnn kalabaligina beni de soktu ve ay
bardaklarinda sunulan rakidan bir anda zevkle iki kadeh itim.
Aksam ilerlemisti, kimseye grnmeden otelden ikmak iin tren saatinden ok nce kar
altinda yapayalniz ve mutsuz bir yolcu gibi agir agir yryerek odama dndm, bavulumu
yaptim. MutIak kapisindan ikarken Zahide'nin hl her aksam orba verdigi haIiye SaIIet ile
tanistim. Emekli olmustu, dn aksam televizyona iktigim iin beni taniyordu, bana
anlatacaklari vardi. Birlik Kiraathanesine oturdugumuzda emekliligine ragmen hl devlete
parabasi is yaptigini anlatti bana. Kars'ta bir haIiye hibir zaman emekli olamazdi; sehirdeki
istihbarat servislerinin neleri kurcalamak iin buraya geldigimi pek merak ettiklerini (eski
"Ermeni" olaylari, Krt isyancilari, dinci gruplar, siyasal partiler?) ona bu bilgiyi verirsem
bes kurus kazanabilecegini drste glmseyerek syledi.
ekinerek Ka'dan sz ettim, drt yil nce arkadasimi bir ara adim adim izledigini hatirlattim
ve onu sordum.
"Insanlari, kpekleri seven ok iyi bir insandi," dedi. "Ama akli Almanya'daydi, ok iine
kapanikti. Bugn burada kimse onu sevmez."
Uzun bir sre sustuk. Belki bir bildigi vardir diye ekinerek ona Lacivert'i sordum ve tipki
benim Ka iin gelmem gibi, bir yil nce birilerinin Istanbul'dan onu sormaya Kars'a geldigini
grendim! SaIIet, devlet dsmani bu gen Islamcilarin Lacivert'in mezarini bulmak iin ok
ugrastiklarini anlatti. Byk ihtimal mezar ziyaretgh olmasin diye naas bir uaktan denize
atildigi iin elleri bos dnmslerdi. Masamiza oturan Fazil da ayni sylentileri duydugunu, o
gen Islamcilarin Lacivert'in bir zamanlar "hicret" ettigini hatirladiklari Almanya'ya kaip,
Berlin'de gittike byyen radikal Islamci bir grup kurduklarini ve Almanya'da ikardiklari
Hicret adli derginin ilk sayisinda Lacivert'in lmnden sorumlu olanlardan intikam
alacaklarini yazdiklarini imam hatipli eski arkadaslarindan duydugunu anlatti. Ka'yi da
onlarin ldrms olduklarini tahmin ettik. Arkadasimin Kar adli siir kitabinin tek
elyazmasinin Berlin'deki Laciverti Hicretilerin birinin elinde oldugunu bir an hayal ederek
disarida yagan kara baktim.
Bu sirada masamiza oturan baska bir polis, hakkinda ikarilan btn dedikodularin yalan
oldugunu anlatti bana. "Ben maden gzl degilim!" dedi. Maden gzlnn de ne anlama
geldigini bilmiyordu. Rahmetli Teslime Hanim'i askla sevmisti ve intihar etmeseydi onunla
elbette evlenecekti. SaIIet'in de drt yil nce ktphanede Fazilin grenci kimligine el
koydugunu ben o sirada hatirladim. Ka'nin deIterlerine yazdigi bu olayi belki onlar oktan
unutmuslardi.
Fazil ile ben kar altindaki sokaklara ikinca iki polis arkadaslik mi, mesleki merak mi
oldugunu ikaramadigim bir drtyle bizimle birlikte yryp hayattan, hayatin boslugundan,
ask acilarindan ve yasliliktan yakindilar, ikisinin de bir sapkasi bile yoktu ve kar taneleri ak
ve seyrek salarinin zerinde hi erimeden kaliyordu. Drt yilda sehrin daha da mi
yoksullasip bosaldigini sormam zerine, Fazil son yillarda herkesin daha ok televizyona
baktigini, issizlerin ayhanelere gitmektense evlerinde oturup anak antenden dnyanin btn
Iilmlerini bedavaya seyrettiklerini syledi. Herkes para biriktirip penceresinin kenarina
tencere byklgndeki beyaz anaklardan bir tane takinmisti ve drt yilda sehrin
dokusundaki tek yenilik buydu.
Yeni Hayat Pastanesinden egitim enstits mdrnn hayatina mal olan cevizli harika ay
reklerinden birer tane alip aksam yemegi niyetine yedik, istasyona yrdgmz anlayan
polisler bizden ayrildiktan sonra kapali kepenklerin, bos ayhanelerin, terk edilmis Ermeni
evlerinin, buz tutmus aydinlik vitrinlerin nnden, dallari karla kapli kestane ve kavak
agalarinin altindan geip, tek tuk neon lambalarinin aydinlattigi hznl sokaklarda ayak
seslerimizi dinleyerek yrdk. Polisler pesimizde olmadigi iin ara sokaklara saptik. Bir ara
diner gibi olan kar gene hizlanmisti. Sokaklarda kimsecikler olmadigi ve Kars'tan ayrildigim
duygusu aciyla iime isledigi iin bos sehirde sanki Fazil'i tek basina birakarak gidiyormusum
gibi bir sululuk hissediyordum. Uzakta kuru dallariyla, dallarindan sarkan buzlari birbirine
karismis iki igde agacinin yaptigi tl perdenin iinden bir sere Iirladi ve agir agir inen iri kar
tanelerinin arasindan, zerimizden geip gitti. Yepyeni ve yumusacik bir karin rttg bos
sokaklar o kadar sessizdi ki, ayak seslerimiz ve yorulduka artan soluk alis verislerimiz
disinda hibir sey isitmiyorduk, iki yanina evler ve dkknlar dizilmis bir sokakta bu sessizlik
insanda bir ryada oldugu etkisi birakiyordu.
Bir an sokagin ortasinda durdum ve yukarilarda bir yerde gzme kestirdigim bir kar tanesini
yere dsnceye kadar izledim. Ayni anda Fazil, Nurol ayhanesi'nin girisinde, ykseke bir
yere asildigi iin drt yildir ayni yerde duran soluk bir aIisi isaret etti:
INSAN ALLAH'IN BIR SAHESERIDIR
ve
INTIHAR BIR KFRDR
"Bu ayhaneye polisler geldigi iin kimse aIise dokunamadi!" dedi Fazil.
"Kendini bir saheser gibi hissediyor musun?" diye sordum.
"Hayir. Bir tek Necip Allah'in saheseriydi. Allah onun canini aldiktan sonra ben iimdeki
ateizm korkusundan da, Allah'imi daha ok sevme askimdan da uzaklastim. Allah beni
aIIetsin artik."
Havada asili gibi duran kar tanelerinin arasindan hi konusmadan istasyona kadar yrdk.
Kara Kitap'ta szn ettigim erken cumhuriyet yapisi, tastan gzelim istasyon binasi yikilmis,
yerine irkin ve beton bir sey yapilmisti. Muhtar'i ve kmr renkli kpegi bizi beklerken
bulduk. Trenin kalkmasina on dakika kala gazeteci Serdar Bey de geldi ve Serhat Sehir
Gazetesi'nin Ka'nin haber oldugu eski sayilarini verip benden kitabimda Kars'tan ve
dertlerinden, sehri ve insanlarini ktlemeden bahsetmemi rica etti. Onun hediyesini
ikardigini gren Muhtar da plastik bir torba iinde bir sise kolonya, bir kk teker Kars
kasari ve kendi parasiyla Erzurum'da bastirdigi ilk siir kitabinin imzali bir nshasini su isler
gibi elime tutusturdu. Sevgili arkadasimin siirinde anlattigi kmr renkli kpekige bir
sandvi, kendime bir bilet aldim. Kivrik kuyrugunu dostlukla sallayan kpegi beslerken
Turgut Bey ile KadiIe kosarak geldiler. Benim gittigimi son anda Zahide'den grenmisler.
Kisa cmlelerle biletten, yoldan, kardan sz ettik. Turgut Bey hapisane yillarinda
Fransizca'dan evirdigi bir Turgenyev romaninin (Ilk Ask) yeni baskisini utanarak uzatti.
KadiIe'nin kucagindaki mercan'i oksadim. Annesinin sik bir Istanbul esarbiyla rtl
salarinin kenarlarina kar taneleri dsyordu. Karisinin gzel gzlerinin iine daha Iazla
bakmaktan korktugum iin Fazil'a dnp bir gn Kars'ta geen bir roman yazarsam okura ne
demek isteyecegini sordum.
"Hibir sey," dedi kararlilikla.
Kederlendigimi grnce zayiI davrandi, 'Bir sey var aklimda ama begenmezsiniz..." dedi.
"Beni Kars'ta geen bir romana koyarsaniz, benim hakkimda, bizler hakkinda sylediklerinize
okuyucunun hi inanmamasini sylemek isterdim onlara. Kimse uzaktan bizi anlayamaz."
"Kimse de yle bir romana inanmaz zaten."
"Hayir, inanirlar," dedi heyecanla. "Kendilerini akilli, stn ve insancil grmek iin bizim
gln ve sevimli oldugumuza, bu halimizle bizi anlayip bize sevgi duyabildiklerine inanmak
isteyeceklerdir. Ama benim bu szm koyarsaniz akillarinda bir sphe kalir."
Szlerini romanima koymaya sz verdim.
KadiIe bir an istasyonun giris kapisina baktigimi grnce sokuldu. "Rya adinda kk, gzel
bir kiziniz varmis," dedi. "Ablam gelemedi, ama kiziniza selam sylememi istedi. Ben de size
yarida kalmis tiyatro kariyerimden su hatirayi getirdim." Sunay Zaim ile kendisini Millet
Tiyatrosu'nun sahnesinde gsteren kk bir IotograI verdi.
Hareket memuru ddgn ttrd. Galiba trene benden baska binen yoktu. Hepsiyle teker
teker sarilip kucaklastim. Fazil son anda elime iinde video kasetlerin kopyalariyla, Necip'in
tkenmez kalemi olan bir torba tutusturdu.
Ellerim hediye paketleriyle dolu, hareket eden vagona zorlukla bindim. Hepsi peronda durmus
bana el salliyordu, ben de pencereden sarkip onlara el salladim. Kmr renkli kpegin,
pembemsi koca dili disarida, neseyle hemen yanimda peron boyunca kostugunu son anda
grdm. Sonra gittike koyulasarak yagan iri taneli karin ierisinde hepsi kayboldular.
Oturdum, kar taneleri arasindan gzken kenar mahallelerdeki son evlerin turuncumsu
isiklarina, televizyon seyredilen kirik dkk odalara, karla kapli damlardaki dsk bacalardan
tten ince, titrek ve narin dumanlara bakip aglamaya basladim.
Nisan 1999 Aralik 2001
KAR YILDIZINDAKI YERLERINE GRE SIIRLER
Mantik
(1) Kar
(2) Gizli Simetri
(3) Yildizlarin Arkadasligi
(9) aresizlikler, Zorluklar
(12) Btn Insanlik ve Yildizlar
(15) Satran
HaIiza
(5) Allah'in Olmadigi Yer
(6) Ihtilal Gecesi
(7) Rya Sokaklar
(14) Vurularak lmek
(17) Kpek
(19) Dnyanin Bittigi Yer
Hayal
(4) ikolata Kutusu
(8) Intihar ve iktidar
(11) Mutlu Olacagim
(13) Cennet
(16) Ask
(18) Kiskanlik
Merkez
(10) Ben, Ka
kutupyildizi kitapligi }
43

You might also like