Professional Documents
Culture Documents
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İŞLETME ANABİLİM DALI
EDİRNE
2003
İÇİNDEKİLER
ÇATIŞMANIN ANALİZİNDE 13
İZLENECEK YOLLAR
SONUÇ 18
KAYNAKÇA 19
ÖRGÜTLERDE ÇATIŞMA VE YÖNETİMİ
Çatışma sadece insanlara özgü bir olay değildir.Tüm canlılar yaşamlarını devam ettirebilmek
için sürekli olarak çevreleri ile mücadele etmek ve yeri geldiğinde çatışmak zorundadırlar.Bir
canlı organizma yaşamsal nitelikte bir ihtiyacını tatmin etmek istediği zaman bir engelle
karşılaştığında sıkıntı ve bunun doğurduğu gerginlik ve bozulma olayı meydana
gelmektedir.İnsanlar bakımından da çatışma gerek fizyolojik ve gerekse de sosyo-psikolojik
ihtiyaçlarının tatminine engel olan sıkıntıların meydana getirdiği gerginlik halleridir.
Örgütsel verimliliği etkileyen ve yönetimde önemli zaman ve enerji kaybına neden olan örgüt
içindeki çatışma da, literatürde çeşitli şekillerde tanımlanır.
Çatışma, örgütte aynı faaliyeti gösteren kişi veya örgüt birbirinin ümit ettikleri, gerçekleşmiş
veya potansiyel faydadan yoksun kalmaları sonucu oluşan, birbirine zıt olma durumu ve
davranışıdır.
Başka bir tanıma göre çatışma,örgüt içindeki bireyler veya gruplar arasında farklılıklardan
veya çeşitli kaynaklardan ortaya çıkan anlaşmazlık, zıtlaşma, uyumsuzluk veya birbirine ters
düşme durumudur.
Çatışmalar çok değişik ortamlarda ve seviyelerde ortaya çıkmaktadır.Ülkelerarası savaşlardan
grevlere, rekabetten basit kızma ve nefret etme olayına kadar çok çeşitli çatışmalar söz
konusudur.Bu nedenle farklı bir tanımda da çatışma, iki veya daha fazla kişi grup arasındaki
çeşitli kaynaklardan doğan anlaşmazlıklar olarak tanımlanmaktadır.Nasıl tanımlanmış olursa
olsun, anlaşmazlık, zıtlaşma, uyumsuzluk, birbirine ters düşme çatışmanın temel
unsurlarıdır.Bu unsurların esas olduğu bir ortamda taraflar kendi çıkarlarını gerçekleştirmek
veya kendi görüşlerini hakim kılmak peşindedirler.
Bir örgüt içinde ortaya çıkabilecek bu gibi durumlar çeşitli yönetim teorileri tarafından
değişik şekillerde ele alınmıştır.Kapalı sistem anlayışını esas alan ve rasyonellik ve etkinlik
kriterlerini vurgulayan klasik ve neo-klasik yaklaşımlara göre çatışmalar, organizasyonun
ahenkli ve etkin işlemesini etkileyen ve bozan durumlardır.Bu sebeple bunların ortaya
çıkmasının önlenmesi ve kısa sürede ortadan kaldırılmaları gerekmektedir.Bir başka deyişle
yöneticinin temel görevi çatışmayı ortadan kaldırmaktır.Esasında yönetim ve organizasyon
ilkelerini uygulayan bir organizasyonda çatışmanın olmaması gerekir.
Modern yaklaşımlar ise, çatışmayı doğal bir olay olarak görüp kabullenmekle kalmayıp,etkili
bir iş başarımı için belli bir dereceye kadar çatışmanın gerekli olduğuna inanırlar ve bu
nedenle çatışmayı teşvik etme taraflısıdırlar.Çünkü, modern yönetim bilimcilere göre uyuşum,
barış ve işbirliği içindeki sakin gruplar durağan, vurdumduymaz ve tepkisiz olduğundan
örgütsel gelişme ve yenilikte katkıları yok denecek kadar azdır.
Bu yaklaşımların yanı sıra çatışmanın hem olumlu, hem de olumsuz sonuçlarının olabileceği,
ancak belli bir düzeyde tutulursa veya yönetilirse olumsuz sonuçlarının yıkıcı etkisinin azalıp,
olumlu sonuçların fırsatlarını yakalamanın mümkün olabileceği temeline dayanan dengeleyici
yaklaşımlar bulunmaktadır.Şunu belirtmek gerekir ki, çoğu çatışmalar iyi yönetildikleri
taktirde yıkıcı olmaktan çok örgütlerde çeşitli davranış biçimleri ve karar alternatiflerinin
ortaya çıkarılması açısından esneklik sağlar, bireylerin zihinsel çabalarını artırarak yaratıcılığı
güçlendirir, modern örgütlerin yaşaması için gerekli uzmanlık alanlarının artıp yayılmasına
yardımcı olur.Bu nedenle,çatışmanın tamamen ortadan kaldırılması yararlı değildir.Hatta iyi
yönetilip yönlendiren çatışmaların örgütler açısından öneminin çok büyük olduğunu yeniden
vurgulayabiliriz
Çatışmanın önemini daha ayrıntılı olarak belirtmek için çatışmanın örgütlere sağlayacağı
olumlu sonuçlara kısaca değinmek gerekirse,bunları maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:
2- Sadece bireysel yaratıcılık değil, aynı zamanda, yeni buluş ve yaklaşımlar için araştırma
yapma eğilimleri artacak ve yeni yaklaşımları destekleyecek bulgular elde edilebilecektir.
3- Uzun süredir sürüncemede kalan ve bir türlü çözüme kavuşturulmamış örgütsel ve bireysel
sorunlar incelenip ve çözüm için enerji ve dikkat bu sorunlar üzerine çekilerek sonuç elde
edilecek ve gerilim azalacaktır.
5- Örgütsel etkinliği ve verimliliği uzun süredir olumsuz ölçüde etkileyen veya tehdit eden
birçok sorunlar su yüzüne çıkacak, tansiyon, ilgi ve çözüm üçlüsü bir araya gelerek
güdülemeyi artıracaktır.Böylece,sıkıntı hallerinden kurtulmanın bireyleri harekete geçirici bir
güç veya dürtü olması gerçekleşecektir.
6- Çatışan bireyler veya taraflar çatışma ile kendi bilgi, yetenek ve kapasitelerini değerleme
şanslarına da sahip olabileceklerdir.Bu değerleme sonucu, eksik yanlarını saptama ve bunları
gidermek için gerekli önlemleri alma fırsatlarına da kavuşacaklardır.
3- Tarafları yıpratan bir mücadele işyerinde vaktin ve paranın boşa gitmesine yol açar.
6- Çatışma, çatışan tarafların kendi amaçlarını, sistem bütününe ait amaçlardan üstün
görmelerine yol açabilir.
B) ÇATIŞMA TÜRLERİ
Ortaya çıkış şekillerine göre çatışmalar konusuna ilk değinen kişi Louis Pond’dur. Pond’a
göre bu çatışmalar:
a) Potansiyel Çatışma,
b) Algılanan Çatışma,
c) Hissedilen Çatışma,
Algılanan Çatışma: Çatışmaya konu olan tarafların olayları ve durumu algılama tarzları ile
ilgilidir.Algılanan çatışmada, tarafların tamamı yada bir kısmı, çatışmanın gizli koşullarının
varlığını farketmiştir. Bireyin, kendisine yönelik tehdit edici durumları; “Baskı” ya da
“dikkatini başka bir yere yoğunlaştırma” gibi savunma mekanizmaları yoluyla bastırmaya
çalışması, algılanan çatışmanın varlığını ortaya koyar.Bazen, bazı durumlarda da,
çatışmaların potansiyel çatışma koşulları olmadığı hallerde de algılanması mümkündür.
Örgütteki bu çatışma türüne en çok rol alanında rastlanmaktadır.
Bu çatışma türü, çatışmaların organizasyon içindeki yerleri ile ilgilidir. Bunlara göre
çatışmalar:
a) Dikey Çatışma
b) Yatay Çatışma
c) Emir Komuta – Kurmay Çatışması şekillerinde olabilir.
Yatay Çatışma: Aynı hiyerarşik kademede bulunan kişiler arasında ortaya çıkan çelişkiler,
uyuşmazlıklar ve münakaşalardır. Yatay çatışma genellikle herhangi bir bölümün, diğer
bölümleri düşünmeden kendi amaçlarını gerçekleştirmek için dayatmasıdır.Bu amaçlar,
bölümler arasında çelişkiler yaratır ve amaç çatışmasına neden olur. Örgütlerde yatay
çatışmalara verilecek en tipik örnek, üretim ve pazarlama bölümleri arasında ortaya çıkan
çatışmalardır.
Emir Komuta – Kurmay Çatışması: Otorite veya güç ilişkilerinin neden olduğu bir çatışma
türüdür.Pek çok örgütte “emir-komuta” hattında bulunanlara yardım eden “kurmay” bölümler
bulunmaktadır.Emir-komuta görevinde bulunanlar, doğal olarak işletmenin ana konusu olan
mal ve hizmetleri sorumluluğunu üstlenmişlerdir.
Kurmay görevlerde bulunanlar ise, bu faaliyetlerin nasıl yapılacağıyla ilgili teknik bilgilere
sahiptirler. Emir komuta durumunda olanlar, bu bilgileri kendilerine sağlayan kurmayların
işlerine karıştığını ve alanlarına girdiklerini vurgularlarken; kurmaylar da bilginin
kendilerinde olmasına karşılık, ellerinde herhangi bir yaptırım gücü bulunmadığından
yakınırlar ve aralarında devamlı bir sürtüşme vardır.
Geleneksel, hiyerarşik yapılanmadan kaynaklanan çatışmaların yanısıra, proje ve matris
yapılarda da “emir-komuta”, kurmay çatışmasına benzer çatışmalar yaşanmaktadır.Proje
yöneticileri ve hat yöneticileri arasında sorumluluk ve otorite konularında çatışmalar ortaya
çıkmakta, iki yöneticiyle çalışan astlar, bu durumun yarattığı karışıklık nedeniyle çatışma
yaşamaktadırlar.
Bir örgütte çatışmaya taraf olabileceklerle ilgili örgütsel çatışmaları beş temel başlık altında
incelemek mümkündür.Bunlar:
Bireylerin Kendi İçlerindeki Çatışmalar: Kişinin kendi içinde bir çatışma yaşaması; karar
vermede, hareket tarzını seçmede ya da herhangi bir fiili yerine getirmede zorlanmasını ifade
eder.Kişiyi rahatsızlığa, kızgınlığa ve baslı altında kalmaya sevk eden çatışmadır.Bu tip
çatışma bireyin çoğunlukla diğer çatışmalara nasıl tepki göstereceğini etkiler.
Bu tür çatışmaya örnek olarak , bir fakülteyi bitiren kişinin karşısına bir bankanın teftiş
kurulunda görev alması, hesap uzmanlığı sınavını kazanmış olması veya üniversitede kariyer
yapmak istemesi gibi iş alanları arasında seçim yapmakla karşı karşıya kalan birey bireysel
çatışmayı yaşayacaktır.Bu durumlar karşısında kişinin vereceği karar tamamen kendisine aittir
ve ulaşacağı bir sonuç diğerini elde etme ihtimalini ortadan kaldıracaktır.
Bireylerarası Çatışmalar: Aynı örgütteki iki veya daha fazla bireyin çeşitli fikir, duygu ve
görüş ayrılıklarına düşmesidir.Aynı ortamlarda bulunan insanların oluşan kişilikleri
doğrultusunda bilgileri, eğilimleri, benzer olaylara karşı tutumları ve değer yargılarında
farklılıklar olacaktır.Sözü edilen farklılıklar zamanla zıtlıklara, aşırı uyumsuzluklara
dönüşürse ortaya kişiler arası çatışma çıkacaktır.Bu tür çatışmalar, genellikle yöneticilerin
astlardan olan role ilişkin beklentilerinden veya bireylerin mensubu oldukları gruplar arasında
ortaya çıkan çatışmalara bakış tarz ya da açılarından kaynaklanır.Bu çatışma türüne örnek
olarak işçiler arasındaki geçimsizlikler, müdürler, şefler ve memurlar arasındaki görüş ve
çıkar ayrılıkları verilebilir.Görüldüğü gibi bireylerarası çatışma, aynı hiyerarşik seviyede veya
farklı hiyerarşik seviyelerde bulunan kişiler arasında gerçekleşebilir.
Bireyler ve Gruplararası Çatışmalar: Çalışma gruplarının kendi norm ve standartlarının
üyelerine benimsetmek ve itirazsız kabul ettirmek için onlar üzerinde uyguladıkları
baskılardan kaynaklanan çatışmalardır.Grubun norm ve standartlarını, amaçlarını ve bu
amaçlara ulaşmak için izlenen yöntemleri benimsemeyen ya da bunları kendi özgür iradesiyle
çelişir gören bireyler grup ile çatışma içine gireceklerdir.Grupta belirlenen üretkenlik hedefin
gerisinde kalan veya üzerine çıkan bir birey gruba kızıp onunla çatışma içine girebilir.
Grupların Kendi İçlerinde ve Gruplararası Çatışmalar: Esasında bireysel çatışma gibidir,
ancak ondan daha önemlidir ve bireysel çatışmaların toplamından daha büyüktür.Bireysel
çatışmada bireyin içsel çatışması veya grup içindeki biriyle çatışması söz konusuyken, grup
içi çatışma da tüm grup üyelerinin birbirleriyle çatışmasını kapsar.
Gruplararası çatışma ise en güzel şekliyle “farklı örgütsel amaçlara yönelik iki ya da daha
fazla grubun çeşitli örgütsel nedenlerden dolayı sürtüşme, uyumsuzluk ya da zararlı rekabet
ilişkisine girmek şeklinde” tanımlanabilir.Bu çatışma sonucunda, örgütün amaç, verimlilik ve
etkinliği olumlu veya olumsuz yönde etkilenmektedir.Gruplararası çatışmalar, bir “kazanma-
kaybetme” mücadelesine dönüştüklerinde, örgütsel etkinlik ve verimlilik üzerinde pek çok
olumsuz etkide bulunacaktır.Ancak, gruplararası çatışmaları, örgütsel etkinlik ve verimlilik
açısından her zaman “olumsuz” etkiye sahip olarak görmemek gerekir.Özellikle yapıcı
rekabetten kaynaklanabilecek çatışmaların çoğu kez örgütün üst düzey yönetimince kontrollü
olarak desteklenmesi bile söz konusudur.
Örgütlerarası Çatışmalar: Bir örgütün kendi sınırları dışındaki bir örgütle çatışmasını ifade
eder.Aynı sektörde faaliyet gösteren işletmelerin birbirleriyle çatışması, çevreyi koruma
dernekleri- işletme çatışması, sendika- işletme çatışması örgütlerarası çatışmaya örnek olarak
gösterilebilir.
Şekil 2. Çatışmaya Taraf Olanlarla İlgili Çatışma Türlerinin Şematik Gösterimi
C) ÇATIŞMANIN NEDENLERİ
Örgütlerde çeşitli düzeyler ve kişiler arasında ortaya çıkan çatışmaların nedenlerini bilmek,
geliştirilecek çözüm yolları açısından önemlidir.Bu çatışmaların bazılarının kaynağı insanın
içinde, bazıları kişiler arasında, bazıları da örgütteki çeşitli birimler arasındadır.
Örgütlerde ortaya anlaşmazlıkların ve çatışmaların başlıca nedenleri şunlardır:
2- Belirli kaynakların paylaşılması: Örgütteki kişi ve grupların faaliyetleri ile ilgili olarak
belirli kaynakları paylaşmaları ve kendi paylarını artırmak için birbirleri ile rekabet
etmeleri çatışmaların ortaya çıkma ihtimalini artıran bir ortam hazırlamaktadır.
5- Yönetim alanı ile ilgili belirsizlik: Organizasyonlarda bazen kimin hangi alan ve
konularda ve ne ölçüde kime karşı sorumlu olacağı belirsiz bulunabilir.Dolayısıyla iki
ayrı kişi veya grup aynı konularla ilgilenebilir.Bu tür belirsizlikler çatışmalar için
uygun bir ortam yaratır. Bu açıdan bakılınca organik tip organizasyon yapıları
çatışmalar için en uygun organizasyon yapısı olarak belirir.
8- Yöneticilik tarzları arasındaki farklılıklar: Her yöneticinin kendine has bir yönetimi
vardır. Karar verme sürecinden zamanın kullanılmasına kadar her yönetici değişik
yollar izleyebilir. Eğer yönetici ile astları arasında bu konularda önemli farklılıklar
varsa bunlar birer çatışma nedeni olabilir. Özellikle çalışma düşkünü olarak
adlandırılan yöneticilerle astları arasında çatışma çıkması muhtemeldir.
9- Çıkar farklılıkları: Belirli konularda kişiler veya gruplar farklı çıkarlara sahip
olabilirler. Alınacak herhangi bir karar veya bir grubun aldığı karar, karşı tarafın
çıkarlarını etkileyebilir. Bu tür farklılıklar da önemli bir çatışma kaynağı olabilir.
10- Kişilik farklılıkları: Kişiler değerleri, amaçları, yetenekleri, eğilimleri, beklentileri,
kişilikleri ve algıları itibariyle farklılık gösterir. Kişilik farklılıkları, birim üyeleri
arasındaki dostça münasebetleri azaltır. Her insan farklı amaçlara sahip olduğundan
olaylar karşısında davranış ve tutumları da değişiktir. Bazen bir bireyin amaç ve
değerleri diğer şahısların amaç ve değerlerine ters düşebilir. Bireysel amaç ve arzular
kişiden kişiye farklılıklar gösterir. Bu durum kişilerin değişik kültür ortamlarında
yetişmiş olmalarının bir sonucudur.Bireyler farklı amaçlara sahip oldukları için olaylar
karşısında farklı tutum ve davranışlar gösterirler. Bazen bu amaçlar ve değerler,kişiler
arasında zıtlık oluşturabilir ve çatışmaya yol açabilir.
11- Değişen koşulların öngördüğü yeni nitelikler: Bunlar da bir çatışma nedeni olabilir.
Özellikle kişilerin değişen koşullar nedeniyle farklı roller oynamalarının gerekli
olması halinde bunlar bir çeşit rol çatışması hissedebilirler. Yeniden yapılanma ve
reorganizasyon çalışmaları sonucunda bu tür çatışmalar ortaya çıkabilir. Aynı durum
bir üst kademeye yükselen yöneticiler için de söz konusu olabilir.
13- Örgüt içi güç mücadelesi: Organizasyon mensuplarının, çeşitli nedenlerle, sahip
oldukları güç alanını genişletmek istemeleri, kendilerini başkaları ile çatışma
durumuna getirebilir. Burada önemli olan başkalarının böyle bir olayı algılamalarıdır.
Dolayısıyla gerçeğin ne olduğundan çok, bir yöneticinin davranışlarının güç artırma
davranışı olarak algılanması daha önemlidir.Çünkü davranışları belirleyecek olan
algıdır.
b) Problem çözme yaklaşımı: Bu yöntemde tarafların birbirleri ile olan ilişkilerinin çok
önemli olduğu vurgulanır. Taraflar arasında oluşturulacak açık iletişimle taraflar
arasındaki farklılıkların ve çatışmaların çözüleceğine inanılır.Problem çözmede soruna
doğrudan bakılır veya yüzleşilir. Doğrudan yüzleşmenin amacı, çatışmayı ortaya çıkarma
ve ona taraf olanlarca incelenip değerlendirilmesini sağlamaktır. Ancak bu şekilde,
çatışma nedenleri incelenip değerlendirilebilir. Dolayısıyla çatışma çözüm koşulları içinde
olanlar tarafından tartışılabilir. Problem çözme her iki tarafın gereksinimlerini uzlaştıran
ya da bütünleştiren bir anlaşma çabasıdır. Problem çözmede, çatışma karşılıklı tatmin
edici bir çözüm aramada işbirliği yaparlar. Bu işbirliği sırasında taraflar arasında
gerçekler, gereksinimler ve duygular konusunda açık ve dürüst bir bilgi alışverişi olur.Her
iki taraf çatışmayı diğer tarafın gözüyle değerlemeye ve herhangi bir anlaşma ile karşı
tarafın gereksinimlerini keşfetmeye çalışır.Bu tür açık bir alışveriş iki taraf birbirine
tamamen güvenmedikçe mümkün değildir.
c) Yumuşatma: Çatışmayı çözme yöntemlerinden biri de tarafların aralarındaki
farklılıkları görmemezlikten gelmesi ve çatışmayı yatıştırma, yumuşatma
çabasıdır.Çatışmayı yumuşatma yönteminin dayandığı görüş: “Biz hepimiz arkadaşız,
böyle bir sorun arkadaşlığımızı bozmamalı, nasıl olsa, bu sorunun kedi kendine
halledileceğine inanmalıyız.” İnsanlar tatlılıkla, gönlü alınarak ve herşeyin ne kadar
güzel olduğu belirtilerek anlaşmaya yöneltilir. Görüldüğü gibi, yumuşatma yöntemi
hislerin belli edilmemesini ve ilişkilerin düzeltilmesini benimser. Çatışma kaynağının
doğrudan doğruya işle ilgili olmadığı durumlarda, yumuşatma yöntemi açığa vurulmuş
düşmanca duyguların artmasını ve iş ilişkilerinin bozulmasını önlemek için etkin bir
yaklaşım olabilir. Örneğin iki kişi eğer farklı politik, inanç, dini görüş ve ahlak
değerlerine sahipse ve bu farklılıklar üzerinde sık sık tartışmaya giriyorlarsa, en
basitinden bu konularda tartışmamak üzere karara varabilirler.
1- Tehditler
2- Ceza dizileri
3- Davada ısrar
g) Çatışmaya taraf olan kişileri değiştirme: Çatışmaya taraf olan kişilerin örgüt içinde
başka birimlere ya da yerlere tayin edilerek çatışmanın önlenmesi yoludur. Böylece bu
tayin edilen kişilerin yerine, çatışmaya girme ihtimali az olan kişiler atanacaktır. Bu
yolun diğer bir uygulama şekli de, çatışmaya taraf olan kişilerin eğitim ve geliştirme
programlarına tabi tutularak bilgi, tutum, davranış ve algılamalarını değiştirmektir. Bu
ikinci yolun zaman alıcı ve masraflı almasına rağmen uzun vadede daha iyi sonuçlar
vereceği söylenebilir.
l) Meşgul etme: Bu yöntem yöneticinin çatışan taraflara çok fazla iş vermek ve onları
meşgul etmek suretiyle çatışmaya zaman bırakmamasıdır. Bu yöntem geçici olarak
çatışmayı azaltabilir ancak, ortadan kaldıramaz. Taraflar iş dışında da birbirleriyle
çatışmalarını sürdürebilirler.
F) SONUÇ
Günümüzde, yöneticiler örgütsel faaliyetlerini yerine getirirken kaçınılmaz olarak çatışma ile
karşılaşmaktadırlar. Çatışma ile karşılaşan yöneticiler çabalarının önemli bir kısmını
çatışmaların çözümü için harcadıklarından, bu konuya daha fazla önem vermek gereğini
duymaktadırlar.
Bugün ise bu görüş değerini kaybetmiş olup çatışma, yaratıcı bir güç olarak
nitelenmektedir.Bu yeni yaklaşım, çatışmanın iyi kullanıldığında tarafları daha etkili ve
yararlı sonuçlara götürebileceği doğrultusundadır ve bu da yöneticinin organizasyon içindeki
çatışmaları iyi yönetmesi ile mümkündür. Hangi durumda olursa olsun, yönetici çatışma
olayını anlamak ve organizasyon amaçları doğrultusunda kullanmak zorundadır. Aksi halde
çatışmalar organizasyonları çalışamaz ve iş göremez hale getirecek ve organizasyonların
varlık nedeni olan amaçlar gerçekleştirilemeyecektir.
KAYNAKÇA
DİNÇER, Erol, FİDAN Kahya. İşletme Yönetimi, İstanbul: Beta Yayınları, 1996.
GORDON Thomas. Etkili Liderlik Eğitimi,çev: AKSAY, Emel, İstanbul: Sistem Yayıncılık,
1999.
PEKER, Ömer , AYTÜRK, Nihat . Etkili Yönetim Becerileri, İstanbul: Yargı Yayınevi