You are on page 1of 4

Sultan Abdülhamid Hân niçin tahttan

indirildi?
Necip Fazıl Bey rahmetlinin ifadesiyle: “Meşrutiyet, bir takim fikirsiz
Makedonya kabadayılarının ruhuna gem takmış ve kör hamlelerini istismara
yol bulmuş teşkilâtlı Yahudilik, Masonluk ve Dönmeliğin eseridir!..” Đttihatçı
çete bu şekilde Đkinci Meşrutiyet hareketini basarmış fakat zamanın
padişahi Đkinci Abdülhamit Hân’i devirememişti!.. Hem Sultan Hamid, hem o
dönemin devlet adamları iktidarda idi!.. Halbuki gaye, ne Kanun-u Esasî’nin
(Anayasa) tekrar yürürlüğe girmesi, ne Meşrutiyet’in ilânı, ne de Meclis-i
Meb’ûsân’in açılmasıydı... Bunlar birer vasıta idi ve bu vasıtalardan istifade
ile Sultan Hamid devrilecek, Padişahîn Đslâm âlemindeki hilâfet politikası
yok edilecek, Devlet-i Aliye yağma edilecekti...
Bize düşman ser kuvvetler bu gaye
ile Đttihatçı çete efradının elinden
tutmuştu amma, Meşrutiyet’in ilânına,
Meclis-i Meb’ûsân’in açılmasına
rağmen Sultan Đkinci Abdülhamit Han
hâlâ mevkiini muhafaza ediyordu.
Üstelik millet çoğunluğuyla padişahi
seviyordu, ordu, mühim ekseriyeti ile
Padişaha bağlı idi, “Hareket Ordusu”
Kumandanı Mahmut Şevket Pasa,
Meclis-i Meb’ûsân Başkanı Ahmet
Riza Bey’e söyle diyordu: “Ben
maiyyetimdeki askeri, mesrutiyet ve
pâdisahi kaldirmak isteyenleri te’dib
edecegiz (cezalandiracagiz),
Pâdisahin ve milletin cani tehlikededir
diyerek buraya getirdim. Hal’in
(Pâdisahi tahttan indirmenin) bizim
tarafimizdan vuku’ bulacagini asker
duyarsa isyan eder, mahvoluruz.”
Milletvekilleri ise, Yildiz Sarayi’nin “Tûlânî Merasim Salonu”nda 31 Aralik
1908 Persembe günü verilen ziyafette birbirini çignercesine Pâdisahin elini
etegini öpmüslerdi, koyu bir Sultan Hamid düsmani olan o devrin ünlü
kalemsoru Hüseyin Cahid (Yalçin) hâtiratinda: “Abdülhamid ile görüsen
Avrupalilar, onun pek çekici ve baglayici bir nezaket ve sahsiyyeti oldugunu
ötedenberi yazarlardi. Bunu dalkavukluga ve menfaatperestlige hamlederek
inanmazdik. Fakat bu gece Abdülhamid’deki büyük cazibeyi ben yakindan
gördüm. Ziyafet sonunda hemen bütün mebuslarin/milletvekillerinin kalbini
kazanmisti” diyerek bu gerçegi itiraf etmistir!.. Sultan Abdülhamid Hân’in
saltanati boyunca (1876–1909) kazandigi bu muhtesem nüfuz ve itibar,

http://vasetuge.blogspot.com/
Ittihatçilari korkutmus ve iste onlar, bütün gayretlerine ragmen sekiz buçuk
aydir Pâdisahi devirmeye muvaffak olamamislardi!..
Halbuki, Ittihad ve Terakki adli çetenin basindakilerin ekserisi masondu ve
bu masonlarin kayitli bulundugu loca Sultan Abdülhamid Hân’in tahttan
indirilmesine çoktan karar vermisti!.. Masonlar bu kararla Ittihatçilara
yardimci olmuslar, tiyatro oyununu andiran bir merasimle (tekris) yemin
ettirmislerdi!..
Gizli anlasma!..
Sevr’e kadar, düsmanlarimizin aleyhimize yaptiklari –elimizde bulunan bes
gizli antlasmaya göre– gayeleri: Milletin ve devletin haklarini titizlikle
koruyan, düsmanin bütün mel’anetlerini en ince teferruatina kadar bilen ve
aldigi fevkalâde tedbirlerle, bu arada bizzat elindeki “Yildiz Istihbarat
Teskilâti” çalismasiyle koskoca Osmanli Imparatorlugu’nu (Adriyatik’ten
Bagdat’ta, Kuzey Karadeniz sahillerinden Orta Afrika’ya kadar) bütün iç ve
dis düsmanlara ragmen ayakta tutan Sultan Ikinci Abdülhamid Hân
devrilecek ve sonra... Ve sonra Yahudi Filistin’e yerlesecek, Pâdisahin
Islâm âlemindeki taa Çin’e kadar uzanan büyük nüfuz ve itibari yok edilip
Ingiliz emperyalizmasi hâkim olacak, Moskof, gözünü diktigi “Bogazlar”i alip
Akdeniz’e inecek, “Türkiye’nin mirasi üzerinde Almanya’nin haklari”ndan
bahseden Almanlar, Ingilizleri alt edip Anadolu ve Mezopotamya ile beraber
Hindistan ve Misir’a sahip olacak, biri surayi, digeri burayi zaptedecek...
Velhasil muhtesem Imparatorlugumuz yikilip gidecekti!..
Asirlardan beri bu gaye pesinde kosan düsman, Tanzimâtçisini da, Yeni
Osmanlisini da, Ittihatçisini da zaman zaman hep bu gaye ugruna besleyip
bagrina basmis bu gaafilleri veya hainleri kendi usullerince ayni gaye
ugruna yetistirmistir!..
Tanzimâtçidan Yeni Osmanli’ya, ondan da Ittihatçi’ya intikal eden bu gaflet
veya ihanet nihayet netice vermis, tarihimize “irticâ” diye geçen Rumi: 31
Mart 1325, Milâdî 13 Nisan 1909 olayi sonunda Sultan Ikinci Abdülhamid
Hân al-asagi edilmis, kendi ifadesiyle: “........ fimabaad (bundan sonra) ne
pâdisahligin ve ne de hilâfetin ehemmiyeti kalmayacaktir. Zannedersem
ben, hateme-i müluk (pâdisahlarin sonu) olacagim” demis ve gerçekten
ondan sonra gelen kardeslerinden Suldan Resad (1909–1918) Ittihatçilar
elinde esâretten bir saltanat sürmüs; Sultan Vahideddin (1918–1922) ise
bahtsiz bir Osmanoglu olarak yurt disina hicret edip hayatini gurbette
tamamlamistir!..
Ve sonrasi...
91 yil evvel 27 Nisan 1909 Sali günü “Meclis-i Millî” denilen içlerinde pek
çok hainin de bulundugu Âyan/Senatör ve meb’ûsanin/milletvekillerinin
bulundugu topluluk “tamamen uydurma, iftira, yalan, efsane saheseri” bir
fetvâ ile Abdülhamid Hân’i tahtindan indirdi!.. Böylesine bir fetvâya Fetvâ
Emini Haci Nuri Efendi bütün tehdit ve tazyike ragmen muhalefet ederek
meslek-i ilmiyyenin haysiyyetini korumustur. Mevlâ râhmet eyleye...
Sultan Ikinci Abdülhamid Hân’i tahtindan indirenlerin basinda Talât Pasa
vardir. Mason, hem de Üstad-i-a’zam derecesinde mason olan bu Talât

http://vasetuge.blogspot.com/
Pasa için Falih Rifki Atay:
“Imlâsini bizim düzeltecegimiz
kadar Türkçesi vardi” der!.. Iste
bu masonun basinda
bulundugu çete, “tamamen
uydurma bir fetvâ” ile
Abdülhamid Hân’i devirdikten
sonra, yeni bir “afvolunmaz
hatâ”, “silinmez leke” ile,
içlerinde ünlü bir Yahudi’nin, bir
Ermeni’nin ve iki de karanlik
islerin adamindan kurulu bir
heyeti, “Osmanli tarihinde tek
bir misli olmayan fâcia” ile
Müslümanlarin Halifesi olan alti
yüz yillik Osmanli devletinin
hâkanina göndererek tahttan
indirildigini bildirmekten
utanmadilar!.. Ve sonra da ayni
günün gecesinde alelacele bir
kararla Selânik’e gönderdiler!..
Yirmi dört kisilik maiyyetiyle çok zor sartlar içindeki bu yolculugun ne
müdhis bir eziyet içinde geçtigine dair pâdisahin kizlarindan Sadiye Sultan
(1886–1977) ile Ayse Sultan’in (1887–1960) yayinlanmis hâtiralarinda
ibretle okunacak sayfalar vardir!..
O tarihe kadar pek çok pâdisah hal’ edilmis/tahtindan indirilmis, hattâ Ikinci
Osman/Genç Osman (1618–1622) ve Abdülaziz Hân (1861–1876) gibi
öldürülenler olmus, fakat Istanbul disina sürgün edilen pâdisah olmamisti!..
Hareket Ordusu basinda Istanbul’a giren ve Abdülhamid Hân’in “büyüklügü”
sayesinde müdhis bir lüpçülükle zafer (!!!) kazanip tam bir diktatör kesilen
Mahmud Sevket Pasa bu sürgün isini plânlayan kimsedir!.. Sultan Hamid bu
nankörün tertibi, oyunu ile Selânik’e giderken, Istanbul’da korkunç bir
soygun baslamis, daha evvel kaydettigimiz bu korkunç soygun tarihimize
“Yildiz Yagmasi” diye geçmis ve bu “yagma”dan kurtulabilen yalniz Yildiz
Kütüphânesi olmustur!..
91 yil evvel 27 Nisan 1909 Sali günü baslayan Abdülhamid Hân’in
Selânik’deki sürgün hayati 1912 yilinin 1 Kasim Cuma gününe kadar üç
sene, alti ay, üç gün devam etmistir!.. Bu üç buçuk yillik sürgün hayatinin
zorluklari, istirabi, hüznü ve üstelik servet gasbi basta Mahmud Sevket
Pasa olmak üzere, Ittihatçi çete basindaki sergerdelerin yüz karasidir!..
Bu haftaki yazimizi Ali Riza Alp’in bir cümlesiyle noktalayalim: “Abdülhamid’i
kötülemek cehalettir.”

Kaynak: Milli gazete, 28.04.2000

http://vasetuge.blogspot.com/
VASETÜGE

mailto:vasetuge@gmail.com

http://vasetuge.blogspot.com/

You might also like