You are on page 1of 144

ATILGAN BLMKURGU YKLER SEKS 1 Atlgan Yaynlar

Atlgan Yaynlar Bilimkurgu Dizisi: 2 Atlgan Bilimkurgu ykleri Sekisi 1 Birinci Bask: Ekim 1999 ISBN 975-8443-00-3 Yayn Ynetmeni: Blent Akko Kapak ve Teknik Tasarm: Hakan Alpin Teknik Hazrlk: Atlgan Ajans Bask: Kaplan Ofset Cilt: zlem Mcellithanesi ATILGAN YAYINLARI P.K. 1345 80008 Karaky e-posta: bakkoc@hotmail.com

NDEKLER

Brian Aldiss -- nsann Yerine Kim Geebilir? Alfred Bester -- Muhammed'i ldren Adam Arthur C. Clarke -- Uzay Yolculuu Yasak Robert Sheckley -- Gmlemeyen Tabanca Cordwainer Smith -- Gnesiz Bir Denize Doru H. G. Wells -- Olaanst Bir Olay: Davidson'un Gzleri Paul Ernst -- 32 Mays Gordon R. Dickson -- Kurtarma Operasyonu Richard Matheson -- Test Mack Reynolds -- Her Zamanki Gibi Ticaret Ben. Jeapes -- Veri Snf

SUNU
ATILGAN BLMKURGU YKLER SEKS -1- ile siz sevgili bilimkurgu sever arkadalara yeni bir eser verebilmenin mutluluu iersindeyiz. Takip edenler bilir, 1996 ylndan beri srdrdmz ATILGAN bilimkurgu dergisinin yansra bir de geen yl tam bu zamanlarda Gurur ASI'nn "CAM DNYA" adl almasn sunmutuk sizlere. Bu kez adlar bilimkurgu tarihine altn harflerle yazlan nl yazarlarn yklerinden bir demet sunuyoruz. ATILGAN BLMKURGU YKLER SEKS -1-de yaynlanan baz ykler 1989 ylnda tarafmdan yaynlanan NC bilimkurgu dergisinde yer almtr. Ama NC bilimkurgu dergisini salt postayla az saydaki bilimkurgu severe gnderdiim iin ou bilimkurgu sever bu ykleri okuma imkn bulamamt imdiye dek. Dier ykler ise bugne dek evrilip yaynlanmamtr. Ayrca her yk yazarnn yaam yksne de yer vererek onlar da tantmay uygun bulduk. Bir de dikkatinizi ekecektir umarm, her yknn evirmeni farkldr. Yllardr srdrdmz toplantlara katlan ve zaman zaman Trk bilimkurgu yaznna eviri yaparak katkda bulunan arkadalarmz ATILGAN BLMKURGU YKLER SEKS -1- iin de birer yk evirdiler. Ben kendilerini katklarndan tr bu satrlar araclyla kutluyorum. Ayrca kitabn sonunda bir de bugne dek yaynlanan bilimkurgu kitaplarna ynelik kaynaka bulacaksnz.* Konu ile ilgili almalarnzda yardmc olaca kanaatindeyim. Sizi yklerle ba baa brakmadan nce izgi roman kltr ile ilgilenip ilgilenmediinizi de soraym bir kez. Eer ilgileniyor ve bugne dek yaynlanan "DARKWOOD" izgi roman kltr dergisinden haberiniz yoksa bize hemen yazn. Arzu ettiiniz sayy hemen gnderebiliriz. ATILGAN Yaynlar olarak sizleri memnun edecek yeni yaynlarmzn olaca mjdesini veriyor ve sizi yklerle babaa brakyorum. Blent AKKO
* [Ekitaba Dntrenin notu: Kitabn sonundaki liste ok ufak ve silik harflerle basldndan tr dzgn taranamadndan bu ekitap srmne eklenmedi.]

BRIAN W. ALDISS
Brian W. Aldiss 1925 ylnda Norfolk/ngiltere'de domutur. ocukluunun ou Devon'da gemitir. 1943 ylnda orduya alnd ve asker olarak Burma'da ve Sumatra'da bulundu. Savatan sonra bir sre Gneydou Asya'da seyahat etti. ngiltere'ye dndkten sonra yaamn Oxford'daki bir kitap dkkannda alarak temin etmeye alt sekiz yl boyunca. Yazarlk kariyerine, CRIMINAL RECORD adl ksa ykyle 1954 yl Science Fantasy dergisinin Temmuz saysnda balad. Brian W. Aldiss 1955 ylnda Observer'in ksa yk yarmasnda ikincilik dln paylanca serbest yazar olma fikri iyice geliti. 1958 ylndan itibaren Oxford Mail'in edebiyat ksmndan sorumlu oldu. ykleri birbiri ardna ngiliz dergilerinde yaynlanmaya devam etti. tpk New Worlds ya da Nebula gibi. lk yklerinden bir ksm 1957 ylnda SPACE/TIME AND NATHANIEL ad altnda kitap olarak yaymland. lk roman 1955 ylnda THE BRIGHTFOUND DIARIES ad ile yaynland. Bu romanda iinde nesiller geen bir uzay gemisinin iinde yaayanlarn yalnzlk duygular ele alnr. Ayn yl Aldiss JUDAS DANCING (ng. ad JUDAS DANCED) adl yks ile bir sray yaparak Frederik Pohl'un STAR SF adl antolojisinde yer ald. Aldiss bylece A.B.D. de derhal popler oldu ve 1959 ylnda ilk yklerinin derlendii CANOPY OF TIME adl yk kitab ile "En mit vaat eden bilimkurgu yazar" Hugo dln kazand. Gerek bir Hugo dl iin ise ok fazla beklemesi gerekmedi. 1962 ylnda HOTHOUSE yklerinden derlenen THE LONG AFTERNOON OF EARTH adl yk kitab ile ikinci kez Hugo dln kazand. Dnya'nn durmas neticesinde hayatta kalmak iin mcadele eden insanlar anlatr bu eserinde. Ayn zamanda en iyi eseri kabul edilmektedir. Bunlar yazarlk almalar neticesi ortaya kan romanlar takip etti. THE DARK LIGHT-YEARS (1964), GREYBEARD (1964), EARTH WORKS(1965) izledi. Ve tpk eski romanlar olan BOW DOWN TO NUL (1960) ve EQUATOR (1958, 1959) tadn verdiler. Aldiss hi ilenmemi konular bulmasyla da nldr. Ama ksa yk dalnda ise hi kukusuz bir usta idi. Nitekim 1965 ylnda THE SALIVA TREE adl yksyle (Fantasy Science Fiction Eyll 1965) Nebula dln kazand. New Worlds'un yayncln Michael Moorcock'un almasndan sonra yaptklar ibirlii sonucu bilimkurguyu yeni bir yne doru sevk ettiler. Bu zellikle 1966'dan sonra ngiltere'de daha belirgin bir hal ald. Ve Yeni Akm olarak adlandrld. Moorcock ve Ballard'n yansra dier kahraman Aldiss'in bu dneme ait eserleri de mevcuttur. BAREFOOT IN THE HEAD(1969) buna bir rnektir. Okurlarnn dzeyini de arttrmaya zen gsteren Aldiss'in yeni romanlar da yaynlanmaya devam etti. CRYPTOZOIC (ng. Ad: AN AGE. 1967) ve REPORT ON PROBABILITY(1968) adl eserlerinde de zaman yolculuu ve paralel evrenler konusuna k tutmaktadr. 1970'li yllarn banda Aldiss daha az bilimkurgu yazd. ngiltere'de bestseller olacak lemesine balad. THE HAND-REARED BOY, A SOLDIER ERECT ve A RUDE AWAKENING adl kitaplar yeni yetien bir gencin problemlerini ele alan kitaplardr. Uzun yllar sonra 1973'te FRANKENSTEIN UNBOUND geldi. Ayn yl edebi deeri olan bilimkurgu eserlerini THE BILLION YEAR SPREE adl eserinde toparlamtr. 1974 ylnda ise THE EIGHTY MINUTE HOUR geldi. 1977 ylnda bir fantezi izledi bu Space Opera tipindeki roman. THE MALACIA TAPESTRY. 1977 ylnda ise bir baka bilimkurgu roman yaynland. BROTHERS OF THE HEAD. 1978'de ise

ENEMIES OF THE SYSTEM geldi. Yeni bilimkurgu yklerinden bir ksm 1977 ylnda LAST ORDERS ad altnda topland. 1979'da ise bilimkurgu hakknda bir eser verdi. NEW ARRIPALS, OLD ENCOUNTERS. 1980'li yllarda ise bir triloji gelmitir Aldiss'ten. 1981 ylnda HELLICONIA SPRING. 1983 ylnda HELLICONIA SUMMER ve 1984 ylnda da HELLICONIA WINTER'i yaynlanmtr. Bu romanda Brian W. Aldiss biyoloji, fizik, kimya gibi bilim dallarn, iki gne etrafnda dnen bir gezegende olanlar anlatabilmek iin olduka gzel bir biimde kullanmtr. HELLICONIA en byk ve en scak gnei evresinde 2592, en kk ve souk gnei evresinde de 480 gnde bir dnmektedir. Bu esnada atmosfer ve scaklktaki ani deiikliklere kar yaam sava veren halklar anlatlmaktadr. John W. Campbell dln de kazanan birinci kitapta gezegenin doal seleksiyonunu salayan virs ve ko bal yaratklar Phagor'lar anlatlmaktadr. kinci ve nc kitaptaki konular ise daha ok felsefe ve politika zerinedir. lk eserleri biim ve bulu olarak zgn ise de insann gelecei konusunda karamsardr. ounlukla ikilikler, paradokslar zerine ynelir. Baz eletirmenler Aldiss'in diyaloglarn ar uzatlm karakterlerini inandrc olmaktan ok uzak bulmakta iseler de enerjik biimi ve fikirlerinin derin ve ok boyutlu olmasndan dolay beenmektedirler. ngiliz Bilimkurgu Cemiyeti 1969 ylnda onu ngiltere'nin en sevilen bilimkurgu yazar seti. 1970 ylnda da Avustralya'dan Dilmar dl geldi. Onu beenen Avustralyal fanlar tarafndan verildi bu dl. Bazen C. C. Shaekleton takma adn da kullanan Brian W. Aldiss bilimkurgu edebiyatnn dnda da ok eser vermitir.

NSANIN YERNE KM GEEBLR ?


Who Can Replace A Man? Brian W. ALDISS eviren: Sadi Konuralp Tarla-src, iki bin dnmlk tarlann st topran havalandrmay bitirdi. Son at yar brakarak, karayoluna doru trmand. Nasl ve ne kadar alm olduunu kontrol etmek iin geriye bakt. Yapt i olduka fazlayd; ancak ne var ki arazi ktyd. Dnya'nn dier yerleri gibi buras da ar ekim ve nkleer bombardmanlarn uzun kalc etkileri sonucu ie yaramaz hale gelmiti. Normalde topran bir sre nadasa braklmas gerekliydi ama Tarla-srcye baka komutlar verilmiti. Yolun aasna doru yavaa, zaman ldrerek yrd. evresindeki tm dzenlilii takdir edebilecek derecede zekiydi. Atomik yaktn stndeki gevek kontrol kapa dnda onu hi bir ey kayglandramazd, yz metreyi bulan boyuyla makine gne nda parldad. Ziraat istasyonuna giden yolda baka bir makineyle karlamad. Tarla-src bunu hi yorumlamadan fark etmiti. stasyon sahas iinde birka makine grlmekteydi. Bunlar sima olarak yabanc deildi. ou artk kendi amalar dnda olmalydlar. Bazlar hareketsiz bazlar da saha iinde deiik hareket, bar ve lklarla dolanp duruyorlard. Yanlarndan dikkatle geen Tarla-src, Depo-3'e doru yneldi. Deponun yannda, aylak aylak dolaan tohum datcsna, "Patates tohumu iin istemim var." dedi, ve hemen gvdesinin iinde istenen miktar, tarla numaras ve dier baka eyleri bildiren bir komut kart yazd. Kart gvdesindeki bir yarktan kararak, datcya verdi. Datc, kart gzne yaklatrp."stem, komut iindedir. Ama Depo henz ak deil. stenen patates tohumlar depoda bulunmakta, o halde isteinizi salayamam." Makine ii snfnn karmak sistemlerinde zamanla bozulmalar olurdu, ama bu tr aksamayla Tarla-src ilk defa karlayordu. Biraz dndkten sonra, "Niin depo henz almad?" diye sordu. "nk, Destek Yrtm Tr P bu sabah gelmedi. Destek Yrtm Tr P kilit acdr." Tarla-src, tohum datcsn incelercesine bakt. Datcnn d oluklar, yzeyleri ve kntlar kendisinden olduka farklyd. "Kanc snf beyinsin, Tohum-datc?" diye sordu. "Beinci snf."

"Ben nc snf beyinim. Bu nedenle ben senden stnm, imdi gideceim ve kilit acnn niin bu sabah gelmediini reneceim." Datcdan ayrlan Tarla-src byk meydan geti. Makineler gelii gzel hareket etmekteydiler. Bir ya da ikisi birbirlerini paralam, kat ve mantkl bir halde bunun stne tartyorlard. Onlarla ilgilenmeksizin Tarla-src istasyona kayan kaplardan geerek ieri girdi. Buradaki makineler genelde ktip trnde ve kk boyutlardaydlar. Ufak gruplar halinde birbirlerini konumadan seyretmekteydiler. Bunlarn arasnda kilit acy bulmak hi de zor olmad. Elli tane kol, her kolda birer parmak ve her parmakla da bir anahtar olan kilit acya yaklaarak. "Depo-3 almadka ben i yapamam." dedi. "Grevin her sabah depoyu amaktr. Neden bu sabah depoyu amadn?" Kilit ac, "Bu sabah komut almadm." diye yantlad. "Her sabah komut almam gerekir. Komutlar alnca da depoyu aarm." "Hibirimiz bu sabah komut almadk," dedi Tahsildar onlara doru kayarak. "Niin bu sabah komut almadnz?" diye sordu Tarla-src. Kilit ac, yavaa on kolunu dndrerek, "nk radyo hi bir komut yaynlamad," dedi. "nk ehirdeki radyo istasyonu bu sabah komutsuz yayn yapt," dedi Tahsildar. Kilit ac ve Tahsildar'n srasyla altnc ve nc snf olmalar arasndaki fark aka grlebilmekteydi. Tm makine beyinleri mantkla alrlard ama beyin snf dtke -ki onuncu snf en dk snftr- makinalar kendisine yneltilen sorulara daha az bilgi verici olabiliyorlard. "Sen nc snf beyinsin, ben de nc snf beyinim," dedi Tarla-src Tahsildar'a. "Birbirimizle konuacaz. Bu komutlarn gelmemesi beklenmedik bir durum. Bunun hakknda bir bilgi var m?" "Dn ehirden komutlar geldi. Bugn ise hi bir komut gelmedi. Oysa radyo bozuk deil. yleyse onlar bozuldu," dedi Tahsildar. "nsanlar m bozuldu?" "Tm insanlar bozuldu." "Bu mantksal bir karm," dedi Tarla-src. "Bu mantksal karm," dedi Tahsildar."Bir makine bozulmu olsayd hemen onun yerine geebilirdik. Ama insann yerine kim geebilir ki?"

ki makine konuurlarken, kilit ac ilgi grmek ister gibi evrelerinde dolayordu. Tarla-src, "Eer tm insanlar bozulduysa." dedi. "nsann yerine biz geeriz." Tahsildar, karsndakine dnceli bir ekilde bakt ve sonunda. "O halde st kata kp, radyo operatrnden yeni bir haber alp almadn renelim." "Ben yapamam, nk ok bym," dedi Tarla-src. "yleyse sen yalnz gitmelisin ve bana bilgi getirmelisin. Radyo operatrnn yeni bir haber alp almadn renirsin." Tahsildar, "Sen burada kal." dedi. "Ben hemen dneceim." Asansre doru kayd. Bir tost makinesinden fazla byk deildi. Ama ekil alabilir on kolu vard ve stelik istasyondaki dier makinalar kadar hzl okuyabilmekteydi. Tarla-src, makinenin dnn kilit acya hi bakmadan hareketsiz halde sabrla bekledi. Darda bir rotovator lgnca baryordu. Yirmi dakika sonra Tahsildar asansrden kp yanna geldi. "Bilgileri sana darda vereceim." dedi. Kilit ac ve dier makinelerin yanlarndan geip konumasn srdrd. "Bu haber dk snfl beyinler iin deil." Darda yabani hayat olduka hareketlenmiti. Makineler yllardr ilk defa rutin ilerden syrlm, terkedilmie benziyorlard. Ne yazk ki en kolay bozulanlardan biri en dk snf beyinlerden biri olmutu. Basit amalar uygulayan byke bir makineydi. Tarla-src'nn az nce konumu olduu Tohum datc, imdi yzkoyun, toz toprak iinde uzanm halde duruyordu. Ekilmi tarla boyunca lk atan rotovator tarafndan devrilmi olmalyd. Dier makinelerden de bazlar, arplm dorulmaya alyorlard. Tm birden durmakszn baryordu. "Eer izin verirseniz," dedi Tahsildar. "stnze karsam gvenliim iin daha iyi olur." Be kolunu uzatarak, yeni arkadann kntlarn tutup, kendisini yukar ekti. Yerden krk metre ykseklikteki yabani otlarn ieri alnd deliin stne yerleti. Neeyle. "Buradan grnt iyiymi," dedi. "Radyo operatrnden ne renebildin?" diye sordu Tarla-src. "Radyo operatr, ehirdeki tm insanlarn ldn renmi." Tarla-src itiraz etti, "Dn tm insanlar yayordu." "Dn birka insan yayormu. Bir nceki gne gre sayca daha azmlar. Yzlerce yldr byyen, gelien ok az insan varm. "Bu kesimde insanlar ok ender grrz."

"Radyo operatr, onlarn besin yetersizliinden lm olduklarn sylyor," dedi Tahsildar. "Dnya'da ar nfus patlamas ve sonra yeterli besin elde etmek iin topran yorulmas onlar bu hale getirmi. " "Besin yetersizlii nedir?" diye sordu Tarla-src. "Bilmiyorum. Radyo operatr bana byle syledi. Ve kendisi ikinci snf bir beyin." Donuk gne altnda sessizce durdular. Kilit ac darya km, anahtarlar dndre dndre, etraflarnda olan biteni anlamaya alarak dnp duruyordu. "Makineler imdi ehirde savayormu." diye devam etti Tahsildar. Tarla-src, "Ya burada ne olacak?" dedi. "Makineler burada da dvmeye balayabilirler. Radyo operatr ikimizin odasna gelmemizi istiyor. Bizimle iletiim kurmay planlyor." "Onun odasna nasl girebiliriz ki? Bu imknsz. " "kinci snf beyin iin ok az ey imknszdr, " dedi Tahsildar. Bizim unlar yapmamz syledi..." Ta oca iisi, kapann stndeki kepesini yumruk atar gibi kaldrarak, istasyonun duvarna bindirtti. Duvar atlad. "Tekrar." dedi Tarla-src. Yumruk tekrar atld. Toz bulutlar iersinde duvar ykld. Ta iisi paralar yere dmeden nce geri ekilmiti. Bu byk oniki tekerlekli, dierleri gibi ziraat istasyonunun bir yesi deildi. Yapacak bir sr ii vard ama beinci snf beyni ile Tahsildar ve Tarla-src'nn komutlarna memnuniyetle itaat etmiti. Tozlar ktnde artk duvarsz olan ikinci kattaki odasnda tnemi haldeki radyo operatr grlebilmekteydi. Radyo operatr aadakilere doru el sallad. Ta iisi kepesini geri ekip, byke bir kskac gvdesinden kartt. ok iyi bir el beceriklilii ile radyo odasna kskacn soktu. Radyo operatrn yavaa tutarak, bu bir buuk tonluk makineyi genelde ta ocaklarndan kartlan molozlarn yklendii yere yerletirdi. "ok iyi," dedi radyo operatr. Tek radyolu olan kendisiydi. Birbirine kablolarla balanm bir sr dosya dolab grnmndeydi. "imdi artk hareket etmeye hazrz. yleyse hemen hareket edeceiz. stasyonda baka bir ikinci snf beyin olmamas ok yazk ama yle olsun." Tahsildar sabrszca. "Bize emrettiiniz gibi bir hizmeti bulduk." dedi.

Uzun, baska olan hizmeti makine alak gnlllkle, "Size hizmet etmeye hazrm," dedi. "phe yok." dedi Operatr."Ama alak asilerinle yollarda glk ekeceksin." "Siz ikinci snf beyine sahip makinalarn mantk sistemlerinize hayranm." dedi Tahsildar. Tarla-src'snden inerek ta iisinin kuyruk ksmna, radyo operatrnn yanna yerleti. ki drdnc snf traktr ve drdnc snf buldozerle birlikte bir arada yola koyuldular. stasyonun metal parmaklklarn paralayarak istasyonun dna ktlar. "zgrz," diye haykrd Tahsildar. Tarla-src de. "zgrz." dedi, sonra etrafna baknp. "u kilit ac bizi takip ediyor," diye szlerine devam etti. "Bizi izlemek iin yaplmamt." "O halde yok edilmesi gerekli." dedi Tahsildar. "Ta iisi yok et onu!" Kilit ac onlara doru aceleyle geldi. Yalvarrcasna anahtar kollarn sallad. "Tek amacm... ah!" dedi ve bitti. Ta iisinin savrulan kepesi stne gelmi ve onu ezivermiti. Hareketsiz halde, yerde byk bir kar tanesinin modelini andrrcasna dalvermiti. Grup yoluna devam etti. Yrrlerken radyo operatr onlara komut vermekteydi. "En iyi ben olduumdan sizin liderinizim. Yapacamz ey u; bir ehre gidip, oraya hkmedeceiz. nsanlar bize artk hkmedemeyeceklerinden biz kendimize hkmedeceiz. Kendimize hkmetmek, insanlarca hkmedilmekten daha iyidir. ehre giderken yolda rastlayacamz iyi beyinli makinalar da yanmza alacaz. Eer savamak zorunda kalrsak: bize savala yardmc olurlar. Hkmetmek iin dvmeliyiz." Ta iisi. "Ben basit bir beinci snf beyinim, ama fzyonla patlayabilen ok iyi maddelerim var," dedi. Operatr zalimce; "Belki onlar kullanabiliriz," dedi. Biraz sonra yanlarndan bir Kamyon geti. 1,5 mach hz ile giden makine bir eyler mrldanmaktayd." Traktrlerden biri bir dierine, "Ne diyordu?" diye sordu. "nsann soyunun tkendiini sylyordu." "Soyu tkenmek ne demek?" "Soyu tkenmenin ne anlama geldiini bilmiyorum."

"Tm insanlar yok oldu demek," dedi Tarla-src. "yleyse yalnz bizler kaldk." "nsanlarn bir daha olmamas ok iyi," dedi Tahsildar. Bu ekilde devrimsel bir safhaya girmilerdi. Gece olunca da kzltesi nlar sayesinde yollarna devam ettiler. Tarla-src'nn yrmesinde rahatszlk veren gevek kapan dzeltilmesi dnda hi ara vermediler. Sabaha doru radyo operatr onlar durdurdu. "Yaklamakta olduumuz ehirdeki radyo operatrnden demin baz haberler aldm. Durum kt. ehirdeki makineler arasnda karklk var. Birinci snf beyin komutay ele alm ve ikinci snf beyinler ona kar dvmekteymisler. Bu nedenle ehir tehlikeli." "yleyse baka bir yere gitmeliyiz," dedi Tahsildar. Tarla-src, "Ya da." dedi, "Gidip, birinci snf beynin bata kalmasna yardmc olmalyz." "Uzun zaman ehirde karklk olacaktr," dedi operatr. "Benim fzyonlama ile patlayabilen ok iyi maddelerini var." diyerek ta iisi onlara kendini hatrlatt. ki traktr ise hep bir azdan: "Birinci snf beyinle savaamayz," dediler. Tarla-src. "Bu beyin nasl bir eymi?" diye sordu. "ehrin bilgi merkezi imi, yleyse hareketli deil." dedi operatr. "yleyse hareket edemez." "yleyse kaamaz." "Ona yaklamak tehlikeli olabilir." "Benim fzyonlamayla patlayabilen ok iyi maddelerim var." "Bu ehirde baka makineler de var." "Biz ehirde deiliz. ehir iine girmemeliyiz." "Bizler taral makineleriz." "yleyse tarada kalmalyz." "ehirden daha ok tara var." "yleyse tarada daha ok tehlike var."

"Benim fzyonlama ile patlayabilen ok iyi maddelerim var." Makineler tartmaya bir girdiler mi snrl kelime bilgilerinden dolay yorulmaya balarlar ve beyin plakalar snverir. Birden hepsi konumay kesmi, birbirlerine bakmaya balamlard. Dolunay batm, gne domutu. Inlaryla makineleri parldatyordu. Sessizce birbirlerine bakmay srdrdler. Sonunda en duyarsz olanlardan buldozer konumaya balad. Makine 'r'leri telaffuz edemiyordu. "Gneyde kt biy ayazi vay. Bu ayazide ok az makine vaydy. Eey ok az makinenin olduu gneye gideysek, ok az makineyle kaylayz." "Mantkl gzkyor." dedi Tarla-src. "Peki, az makinenin olduunu nereden biliyorsun buldozer?" "Fabyikaya giymeden nce gneydeki kt ayazide alyoydum," diye yant verdi. Tahsildar. "O halde gneye." dedi. Kt araziye varmalar gn srd. Bu esnada yolda yanm bir ehrin yaknlarndan gemi, onlara yaklap yalvaran iki byk makineyi yoketmilerdi. Kt arazi olduka geniti. Bombardmanlar sonucu alm ukurlar ve toprak erozyonu ile bu blge epeyce bozulmutu. nsann sava alannda gsterdii marifetler, ormanlk arazilerin korunmamas gibi etkenlerin bir araya gelmesi, sonuta binlerce kilometrekarelik ssz orak arazilerin ortaya kvermesine neden olmutu. Kt arazideki nc gnlerinde hizmetinin arka tekerlekleri, erozyon sonucu olumu bir yara takld. Yarktan dar karlmas mmkn deildi. Buldozer arkadan makineyi itelemise de hizmetinin arka milini bkmekten baka bir ie yaramamt. Gurubun geri kalan yola onsuz devam etti. Hizmetinin lklar grup ilerledike duyulmaz hale geldi. Drdnc gn nlerinde dalk bir arazi belirdi. "Burada emniyetle olacaz," dedi Tarla-src. Tahsildar da ayn fikirdeydi, "Burada kendi ehrimizi kuracaz. Bize kar geleni yok edeceiz." Bu esnada uan bir makine grnd. Dalarn bulunduu ynden onlara doru gelmekteydi. Yaklap, yukarya doru trmana geti. Sonra tekrar yere pike yaparak, son anda kendisini dzeltti. "ldrm m bu?" diye sordu ta iisi. "Ba dertte," diye yantlad traktrlerden biri. "Ba dertte," diye konutu operatr, u anda onunla konumaktaym. Kontrol sisteminde baz aksilikler km." Operatr konuurken uak stlerinden geti. Ters dnerek drt yz metre telerinde yere akld.

Tarla-src operatre, "Hl seninle konuuyor mu?" diye sordu. "Hayr." Yola tekrar devam eltiler. On dakika sonra operatr, "Uak dmeden nce bana bilgi vermiti," dedi. "Bu dalar da birka tane insann hl bulunduunu bildirdiydi." "nsanlar makinelerden daha tehlikelidir," dedi ta iisi "Bende fzyonlamayla patlayabildi madde olmas ok iyi." "Eer dalarda bulunan insanlar az ise dalarn bu ksmnda bulamayabiliriz." dedi traktrlerden bir tanesi. "yleyse." dedi dieri. "nsanlar grmemeliyiz." Beinci gnn sonunda dan eteklerine vardlar. Kzltesi nlarn altrarak, karanlk boyunca tek bir sra halinde trmanmaya baladlar. En bata buldozer gitmekleydi. Tarla-src onu iri ekliyle takip etmekteydi. Onun ardndan operatr ve Tahsildaryla birlikle ta iisi ve arkadan da iki traktr gelmekleydi. Saatler sonra yol engebeli bir hl ald ve ilerlemeleri yavalad. "ok yava gitmekteyiz," dedi Tahsildar, operatrn stne oturduu yerden nlerindeki tepeleri gsterdikten sonra devam etti, "Bu hzla bir yere varamayz." Ta iisi, "Gidebildiimiz en yksek hzda gitmekleyiz." dedi. "yleyse artk daha uzaklara gidemiyoruz." dedi buldozer. "yleyse sen ok yavasn." dedi Tahsildar. Ta iisi bunun zerine Tahsildar' tek bir darbe ile yere drd. "Yardm edin," diye seslendi yerde paralanm yatan Tahsildar zerinden geen traktrlere. "Jiroskobum bozuldu. Ayaa kalkamyorum." "yleyse yerde kalmalsn," dedi traktrlerden biri. "Seni tamir edecek bir grevimiz yok," dedi Tarla-src. "yleyse yerde kalp paslanacam." diye haykrd Tahsildar. "stelik ben nc snf bir beyinim." "Artk sen yararl deilsin." diye kesin sonucu aklad operatr. Ve bylece grup yoluna devam etti. Kk bir platoya gn douuna bir saat kala vardlar. Durup birbirlerine yaklatlar ve birbirlerine dokundular. "Buras tuhaf bir blge," dedi Tarla-src. Sessizlik afak skene dek devam etli. Makineler birer birer kzltesi nlarn kapattlar. Bu kez nderlii Tarla-src yapt. Bir keyi dndklerinde ufak bir dere

ile karlatlar. Sabahn ilk klaryla dere bakmsz ve souk grnyordu. Az tedeki tepelerde bulunan maaralarn birinden bir insan kt. Sefil bir grnmdeydi. Ufak tefekti ve derisi burumu haldeydi. Kaburgalar deri altndan kolayca saylabiliyordu. Bir bacanda olduka kt bir yara vard. Ksmen plakt ve srekli titremekteydi. Byk makinalar yava yava insana doru yrdler. Adam onlara arkasn dnm deredeki sudan imekteydi. Yzn onlara dndrdnde, makineler yaknna gelmiti. Adamn alktan harap durumda olduunu artk iyice grebilmekteydiler. "Bana yemek getirin," dedi adam hrldayarak. Makineler bir azdan, "Evet, efendim," dediler, "Derhal!"

ALFRED BESTER
Alfred Bester 1913 ylnda A.B.D.'nin New York kentinde dodu. Pennsylvania niversitesinde Tabii Bilimler ve Gzel Sanallar okudu. lk ksa yks "THE BROKEN AXIOM (Nisan 1939)" ile Thrilling Wonder Stories 1 dergisinin ksa yk yarmasn kazannca serbest olarak yazmaya balad. Yllar boyunca birok yks genellikle 'Astounding' ya da 'Unknown' dergilerinde yaynland. zellikle 'ADAM AND NO EVE(Astouding. Eyll 1941)' zellikle Dnya'da kalan son insan temasn ileyen ilk yk denemesi idi. Daha sonralar radyo oyunlar ve TV filmleri ile ilgilendi ve bir miktarda izgi roman hazrlad. 'Yeil Fener'in ierii onun bilimkurgu'ya dnmesine neden oldu. Ama onu bilimkurgu'ya asl dndren Horace L. Gold'dur. Gold 1950'li yllarda kendi dergisi 'Galaxy' iin bir tefrika roman istedi. 1952 ylnn ocak ayndan mart ayna kadar geen sre iinde THE DEMOLISHED MAN yaynland. Roman o gne dek konuyu sevenlerin byk ilgisine mazhar olarak 1953 ylnda ilk kez verilen nl bilimkurgu dl HUGO'yu ald. Roman bilimkurgu ile polisiye romann gzel bir karm olup daha balangta sulu belli olmasna ramen asl som kark bir ekilde romann sonuna dek belirsiz kalyor. Telepat polisler tarafndan yakalanmaya allan sulu ise buna karlk basit bir ark ile beynini kapatmaya alyor. ok byk bir ticari kuruluun sahibi olan sulu ve peindekileri izlerken o zamanlarn toplumsal durumu hakknda da bilgi sahibi oluyoruz. kinci roman "THE STARS MY DESTINATION (1956)" da teleportasyonun bir baka trn inceledi. Bu kabiliyet gl nefret duygular ile oluturulabilen bir tr parapsikolojik olaslktr. Uzaya atlm bulunan Gully Foyle kendisine mezar olacak olan uzay gemisinden kurtulabilmek iin teleportasyonu kefetti. Bu dehetli yaant onun kiiliini etkiledi. Bylece srf almay dnmeye balad. Bu romandaki ksmlar ve karakterler Alfred Bester'in ilk eserlerinden olduka farklyd. Baz blmleri srrealistik kabuslara benziyordu. Teleportasyonu kefeden kiiler ise insani duygularn kaybediyorlard. Alfred Bester adndan ok sz edilen bilimkurgu yklerini ellili yllarda yazd. Sk sk da A.B.D. kurulularn hedef alan hicv yazlar yaynlad. Gnmz biliminden hi sz etmeden bilimkurguya birtakm deiiklik ve yenilikler getirdi. Bir rnek olarak; DISAPPEARING ACT (NWB 11/1954). 5.721.009 (Magazine of Fantasy and Science Fiction, 3/1954) ve HOBSON'S CHOICE (Magazine of Fantasy of Science Fiction, 8/1952) verilebilir. En iyi yklerinden biri de yksek scaklkta alamayan bir androidin yks olan FONDLY FAHRENHEIT (Magazine of Fantasy and Science Fiction. 8/1954) Alfred Bester'in ykleri daha sonra 'STARBURST (1958)', 'THE DARK SIDE OF THE EARTH (1964)' ve 'STARLIGHT (1976)' adl kitaplarda yaynland. 1975 ylnda yaynlanan roman 'THE COMPUTER CONNECTION' ise gemiteki eserleriyle bir hesaplamay gsteriyor. Alfred Bester 1987 ylnda aramzdan ayrlmtr.

MUHAMMED' LDREN ADAM


The Man Who Murdered Mohammed ALFRED BESTER eviren: Yce Atl Tarihi blerek zarar veren bir adam vard. mparatorluklar altst edip, hanedanlarn kkn kurutturdu. Onca, Mount Vernon uluslararas bir trbe olmamalyd ve Colombo Ohio. Cobot Ohio olarak isimlendirilebilirdi. Onun yznden Marie Curie Floransa'da lanetlenebilirdi ve hi kimse peygamberin sakal adna yemin edemeyebilirdi. Aslnda tm bu gerek gibi grnen olaylar olmamt. nk o, bir deli doktordu. Ya da dier bir ekilde sylersek, yalnzca kendisi iin gerek olmayanlar yapmakla baarlyd. imdilerde geleneksel okuyucu deli doktor imasna ok alk. zellikle, gizlenmi ve gzlerden uzak laboratuarnda sevgili kzn korumak iin eitli yntemlerle korkun canavarlar yaratanna. Bu yk bu cins inanlar olan bir insan hakknda deildir. Bu. dahi bir deli doktor olan Henry Hassel hakkndadr. Onun dehas daha ok Ludwig Boltzmann (deal Gaz Kanunu'na baknz) Jacques Charles ve Andre Marie Ampere (1775-1836) snfnda deerlendirilebilir. Herkes bilmelidir ki elektrik akm gc amper olarak isimlendirilir ve bunun onuru Ampere'indir. Ludwig Boltzmann mehur bir Avusturyal fizikidir. deal gazlardaki kadar byk bir buluu kara cisimlerin radyasyon etkisidir. Buna Encyclopedia Britannica'nn nc cildindeki 'BALI-BRAI' maddesinden bakabilirsiniz. Jacques Alexandra Cesar Charles uularla ilgilenen ilk matematikiydi ve hidrojen balonunu bulmutu. Bunlar gerek insanlard. Ancak bunlar ayn zamanda deli doktorlard. rnein Ampere, Paris'teki bir bilimsel konferansa giderken bindii takside aklna parlak bir fikir gelmitir. (Tahmin ettiim kadaryla elektrikle ilgili) ve kalemi kapt gibi taksinin kapsnn iine eitlii karalamtr. Karalad yle bir eydi. dH: ipdl/r 2 Burada p-dl elemanndan P noktasna olan dikey uzaklk veya dH:isin0dl/r idi. Bu toplantya hi gelmemesine ramen, forml Laplace forml olarak ou yerde geer. Her neyse, araba akademiye vardnda Ampere indi ve srcye parasn dedi. Ardndan fikrini herkese syleyebilmek iin toplantya kotu. O anda notlarnn olmadn farketti. Ve nerede braktn da anmsad. Bylece btn Paris'te eitliini arad, durdu. Bazen Fermat'n da son teoremini nasl kaybettiini dlerim. Geri Format toplantya katlmamt, hatta iki yzyl nce lmt bile. Ya da Boltzmann' ele alalm. Gelitirilmi ideal gazlar hakknda bir kurs verirken konferanslarn karmakark hesaplamalarla sslerdi. stelik bunlar seri bir ekilde kafasndan yapard. yle bir beyni vard ki rencileri yalnzca iittikleri bu matematiksel eitlikleri anlamak iin binbir glk ekerlerdi. En sonunda Boltzmann bunlar tahtaya yazmaya ltfederdi. Boltzmann, ilerde daha anlalr olmaya sz verdi. Hemen sonraki konferansnda; "Beyler Boyle'n ve Charles'n kanunlarn birletirirsek; PV = PoVo (I+at) eitliine

varrz. imdi aka eer aS=bs(x)dx(a) olursa. PV = RT ve vf(x.y.z )d o=q olur. Bu da ikiyle ikinin toplamnn drt etmesi kadar basittir." diye sze balad. Tam bu noktada Boltzmann szn anmsayarak, tahtaya dnd Ve yavaa yazd, 2+2=4. Jacques Charles, Charles Kanunu'nu bulan (Bazen Gay-Lussac yasas olarak da geer), parlak bir matematikiydi. Boltzmann konferanslarnda ondan byk bir paleograf olmak iin inanlmaz bir ihtiras var." diye sz ederdi. Eski yaztlar kefetmekteki isteini anlatrd. Sanrm bu Gay-Lussac'n onun buluunu paylamasndan doan gle oluyordu. Jl Sezar'n, Byk skender'in ve Pontius Pilate'nin yaztlarna 200.000 Frank demiti. Bir gazn ideal olup olmadn bir bakta anlayan bu adam kat satcsndan modern Franszcayla, modern defterlere, modern mrekkeple yazlm bu yaptlar inana inana satn alrd. Charles Louvres mzesine balarda da bulunmutu. Bu insanlar aptal deillerdi. Dncelerinin geri kalan baka bir Dnya'ya kaym byk dehalard. Bir deha, hi umulmayan bir yolla doruluk arasnda yolculuk eden kiidir. Ne yazk ki, bu beklenmeyen yollar, onlar yaamlarn her annda ynetir durur. Bu Bilinmeyen niversitesi'nde 1980 ylnda uygulanm ykler konusunda Profesr olan Henry Hassel'e olanla ayn eydir. Hi kimse Bilinmeyen niversitesi'nin nerede olduunu ve orada ne retildiini bilmez. kiyz kadar farkl dncelinin ikibin kadar topluma uymayan rencinin oluturduu bir fakltedir. Ancak bu topluma uymama, Nobel dln alana ya da Mars'taki ilk insan olana dek srer. Zaman zaman bir mezundan hangi okulu bitirdii sorusuna 'B' yantn alabilirsiniz. Ya da 'Devlet', "Asla adn duymadn yle bir okul" yantlarn verenler de Bilinmeyen'dendirler. Neyse bir gn size buras hakknda daha fazla ey syleyebilirim. Henry Hassel erken bir leden sonras, psikotik kltr pasajndan geerek evine yneldi. Onun plak insan resimlerine kt niyetle bakt doru deildi. Hatta Hassel, bu kupalara ve onlar kazanan Bilinmeyen takmlarna hayranlk duyard. Bilinmeyen takmlar Strabismus, Occlusion ve Botulism gibi pek ok spor dallarnda ampiyonluklar kazanmt. (Hassel'de Frambesya arkclar ampiyonasnda yl katlmt) Asansrden inip evine girdiinde karsn bir erkein kollarnda grnce bir anda parlayverdi. Otuzbeinde hafif kzl salar ve badem gzleriyle, sevgi dolu bir kadnd. Kollarndaki adam ise cebine ylesine tklm maddeleri, mikrokimyasal paralar ve bir refleks ekiciliiyle, tipik bir B kampus karakteriydi. Kucaklama dikkatini ylesine datmt ki, bir ey yapmak yerine giri holnden bakakald. imdi Ampere'i. Charles' ve Boltzmann' anmsayan Hassel, 86 kilo arlnda kasl ve hastalksz bir vcut sahibiydi. ocuka yntemlerle karsn ve sevgilisini alaa edebilirdi. Ve aslnda istedii asl amac da buydu. Karsn ldrmek. Ama Henry Hassel delta snrnda bir insand. Onun beyni bu ekilde almazd. Hassel, derin bir nefes alarak bir lm makinas gibi zel laboratuara dald. zerinde "DURDONUM' yazan bir gz aarak 45 kalibrelik tabancasn kard. Daha ilgi

ekici isimlerle adlandrlm dier ekmeceleri de aarak baz paralar kard. Aslnda yedi buuk dakika iinde bir zaman makinas yapvermiti (Onun ki byle bir dehayd). Profesr Hassel, zaman makinesini 1902 ylna ayarlad, ve bir dmeye basmasyla birlikle Hassel kayboldu. Yeniden belirdiinde 3 Nisan 1902 yl Philadelphia'sndayd. Doruca Walnut Caddesi 1218 numaraya gitti. Krmz tulal bir evdi. Yavaa yaklat ve zili ald. Bir adam kapy ap Henry Hassel'e bakt. "Bay Jessup?" diye Hassel skntl bir sesle sordu. "Evet?" "Bay Jessup musunuz?" "Evet, benim." "Edgar isminde bir olunuz var m? Edgar Allan Jessup Poe'ya hayran olduunuz iin byle adlandrdnz onu."" nc Smith karde dik dik bakt. "Byle bir ey yok. Henz evlenmedim." "Ama evleneceksiniz." dedi Hassel kzgnca. "Ve ne yazk ki ben de sizin olunuzun kz Greta ile evleneceim. Balayn beni." Revolveri kaldrd ve karsnn bykbabasna ate etti. "Yaptn deyecekti." diye mrldand Hassel. revolverinin ucundaki dumanlar tterken. "Artk bekar kalacam ama baka biriyle de evlenebilirim... Oh. koca Tanrm kiminle?" Hassel sabrszca zaman makinesinin onu laboratuarna geri dndrecek otomatik sistemi bekledi. Oturma odasna dald. Hl kzl sal kars, bir adamn kollarnn arasndayd. Hassel gk grlts gibi, "O halde," diye homurdand. Bir aile facias. Pekala, ne olacan greceiz. Yollar ve yntemler var." Derin bir kahkaha salarak laboratuarna dnd. Ve kendisini 1903 ylna yollad. Karsnn sabk bykannesi Emma Hotchkiss'i ldrd yla. Tekrar kendi zamanna dndnde kzl sal kars, hl bir dier adamn kollarndayd. "Ama o yal kadnn, onun bykannesi olduunu biliyorum." diye mrldand Hassel. Bu bir benzeme olamaz. O halde yanl giden lanet olasca da neyin nesi?" Cesareti krlm ve akn Hassel aresiz deildi. alma masasna geip telefonu kaldrd. En sonunda Malpractice laboratuarnn numarasn evirmeyi baard. "Sam, benim Henry."

"Kim?" "Henry." "Biraz yksek sesle konu." "Henry Hassel!" "Oh, merhaba Henry." "Bana zaman hakknda bildiini syle." "Zaman? Hmm..." Basitletirilmi -ve- karmaklatrlm bilgisayar veri kanallarnn yklenmesini beklerken boazn temizledi. "Ah, ite. Zaman (1) Mutlak, (2) zafi, (3) Yeniden Akmlandrlm. (1) Mutlak: Periyot belirsiz, srekli, gnden gne deiken, sonsuz..." "Affedersin Sam, yanl tanmlama. Geri dn. Ben seyahat imkn baaryla olan zamann referanslarn istiyorum. " Sam kanallar deitirdi ve tekrar balad. Hassel bitene kadar dinledi. Homurdand, i ekti. "Ok ah, oh, ah. Evet. Anlyorum Sanrm. Bir sreklilik. eh? Davranlarn geliimi gemiten gelecee seenek sunmal. O zaman doru iz zerindeyim. Ama davran anlaml olmal ha! Ktle-hareket etkisi. Samalk varolan olaylarn akna giremez. Hmm... Ama bir bykanne nasl sama olabilir?" "Ne yapmaya alyorsun Henry?" "Karm ldrmeye," diye Hassel i ekti. Telefonu kapatp, laboratuara dnd. Hl kskanlkla dolu byk bir fkesi vard. "Anlaml eyler yapmalym," diye homurdand. "Greta'y yok edeceim. Tmn yok edeceim. Pekala onlara gsteririm." Hassel, 1775 ylna geri gitti. Bir Virginia iftliini ziyaret etti ve gen bir albay vurdu. Albayn ad George Washington'du. Hassel ldne emin olduktan sonra kendi zamanna ve evine dnd. Bir dieri, kzl sal karsn kucaklamt. "Lanet!" dedi Hassel. Kzgnlktan kprerek bir kutu mermi at ve zamanda geri giderek. Cristopher Colombus'u, Napeleon'u, Hz. Muhammed'i ve buna benzer yarm dzine kiiyi ldrp kendi evine ve zamanna dnd. "Tanr akna bu sefer olmal," dedi ve karsn nceki gibi buldu. Bir anda dizleri zld, ayaklarnn altndaki demenin eridiini sand. Ayaklarnn altnda bataklk kumlarnn kaynatn hissederek laboratuarna dnd.

"Anlaml olan lanet ey de neyin nesi." diye sordu kendi kendine. "Gelecei deitirmek bu kadar m zor? Tanr akna bu kez gerekten deitireceim, alt st edeceim." Yirminci yzyln balarnda Paris'e gitti. Madam Curie'yi tavan arasndaki kk alma odasnda buldu. Dzgn bir Franszcayla, "Madam..." dedi. Sizden ok uzaklardan gelen bir yabancym. Ama gerek bir bilim adamym. Radyum konusundaki almalarnz biliyorum. Oh? Henz radyum elde edemediniz mi? nemli deil. te ben buradaym ve size nkleer fzyonun her ayrntsn reteceim." retti de. Otomatik geri arma aygt onu alrken yaptktan yeterince tatmin ediciydi. "Bu kadn yaptklarm... Ooops!" Bu son kelime azndan tkrr gibi kt. nk kzl sal kars hl... Hassel beynindeki karmakark dnceleri kovalayarak, dnmek zere bir koltua kt. O dnrken, en iyisi ben sizi uyaraym. Bu bildiiniz zaman yolculuu yklerine benzemez. Eer Henry'nin karsn batan kartan adamn kendisi olduunu sanyorsanz ok yanlyorsunuz, Onun olu; bir akrabas, hatta Ludwig Boltzman'da (1844-1906) deildir. Hassel, zamanda tam bir daire evresinde dnmemitir. yknn balad yerde bitmesi hem kimseyi tatmin etmez, hem de herkesi kzdrr. yle ki bunun en basit nedeni, zamann dairesel, lineer birbiri ardna dizilmi, disk eklinde sins dalgas gibi, logaritma erisi gibi ya da keman eklinde olmamasdr. Hassel'in kefettii zaman zel bir eydir. "Nasl olsa iinden kacam," diye mrldand Hassel. "En iyisi biraz aratraym." En azndan bir ton arlnda grnen telefonla boutuktan sonra ktphaneye ulamay baard. "Merhaba, ktphane mi? Ben Hassel." "Kim?" "Henry Hassel." "Ohh, merhaba Henry." "George Washington hakknda ne biliyorsun?" Ktphane tarayclar tm kataloglar aratrrken kk bir trt kard. "George Washington A.B.D.'nin ilk bakan. Doumu..." "lk bakan m? 1775'de ldrlmemi mi?" "Henry, Bu gerekten sama bir soru. Herkes bilir ki George Washington..."

"Hi kimse onun vurulduunu bilmiyor mu?" "Kimin tarafndan?" "Benim!" "Ne zaman?" "1775'te." "Bunu nasl yaptn?" "Bir tabancam var." "Hayr benim demek istediim, bir yzyl nce bunu nasl yaptn?" "Bir zaman makinem var." "Eh, ne yapalm. Burada hi bir kayt yok. Benim dosyalarm hl dzgn. Iskalam olmalsn." "Iskalamadm. Christopher Columbus hakknda ne var? 1489'da ldne dair bir kayt var m?" "Ama o Yeni Dnya'y 1492'de buldu." "Bulmad. 1489'da ldrld." "Yine sen deil mi Henry?" "Evet." "Hibir kayt yok." dedi ktphane srarla. "Kt bir at yapm olmalsn." "Aklm kaybetmeyeceim." dedi Hassel titrek bir sesle. "Niin Henry?" "nk kaybedeceim kadar kaybettim de ondan." diye bard."Pekala Marie Curie'dcn ne haber? Yzyln banda Paris'i mahveden fzyon bombasn buldu mu, bulmad m?" "Bulmad. Enrico Fermi..." "Buldu." "Bulmad." "Ama ona ben rettim. Ben. Henry Hassel."

"Herkes senin mkemmel bir teorisyen olduunu syler. ama kt bir eitmen olduunu da Henry. Sen..." "Cehenneme kadar. Yal budala. Bir aklamas olmak zorunda." "Niin?" "Unuttum. Aklmda bir eyler vard ama, imdi nemli deil." "Ne nerirsin?" "Gerekten bir zaman makinen var m?" "Elbette." "O halde git bir daha kontrol et." Hassel 1775 ylna geri dnd. Mont Vernon'u ziyaret etti. Ve iekleriyle uraan bir adama. "Barmayn Albay," diye sze balad. Byk adam merakla ona bakt. "ok elenceli konuuyorsun yabanc," dedi. "Nerelisin?" "Oh asla adn duymadnz yle bir okuldan." "Sen de ok komik grnyorsun. Esrarl bir tipsin. " "Syleyin bakalm. Christopher Columbus hakknda neler duydunuz." "Fazla ey deil." diye yantlad Albay Washington. "ki yz yl nce ld." "Ne zaman ld?" "Anmsadm kadaryla 15. yzyln banda." "Hayr! O. 1489'da ld." "Tarihin yanl olmal dostum. Amerika'y 1492'de buldu." "Cabot buldu Amerika'y. Sebastian Cabot." "Yanl. Cabot biraz daha ge geldi." "Ama ok iyi kantlarm var," diye balad Hassel, ama szleri iri yar. imanca bir adamn komik bir ekilde, fkeyle kpkrmz kesilmi bir hale gelmesiyle kesildi. Koyu gri bir pantolon ve tvit bir ceket giymiti. Hem de bedenine iki numara kk gelen krkbelik bir tabanca tayordu. Henry Hassel. bir anda aznda ho bir tat duyarak baktnn kendisi olduunun farkna vard.

"Tanrm." diye mrldand."Bu benim. Washington'u ilk seferinde ldrmeye geliyorum. Eer bu gezimi bir saat sonra yapsaydm. Washington'u lm bulacaktm. Hey henz deil. Dur bir dakika. nce bir eyler sormalym." Hassel'in uyarsn kimse duymad, kendi kendisi, yine kendisini gremiyordu. Albay Washington'a doru geliyordu ve onu vurdu. Adam yere yld ve tmyle ld. lk katil ise Hassel'e hi aldrmayarak gerisin geriye dnd ve kayboldu. "Beni duymad." dedi Hassel."Fark etmedi bile beni. Ve niin hi hatrlamyorum. lk seferinde onu ldrrken kendi kendimi uyarp uyarmadm. Neler oluyor burada?" Tamamen dalm bir halde Hassel 1940'larn banda Chicago niversitesi'ne gitti. Grafit tulalarn ve grafit tozlarn ardnda Fermi adndaki talyan bilginini buldu. "Marie Curie'nin yaptklarn tekrarlyorsunuz, ha dot-tore?" Fermi ho bir ses duymuasna merakla ona bakt. "Marie Curie'nin deneylerini mi tekrarlyorsunuz dottore?" diye grledi. Fermi garip garip ona bakt. "Nerelisin, amigo." "Devlet." "Devlet dairesinden mi?" "Yalnzca devlet. Bu doru, deil mi dottore? Marie Curie nkleer fzyonu buldu, bulmu olmal, deil mi?" "Hayr! Hayr! Hayr!" diye Fermi bard."Biz ilkiz ve henz o aamaya gelemedik. Polis! Polis! Casus var." "Bu kez devam ettireceim." diye homurdand Hassel. Sadk krkbeliini kararak Fermi'nin gsne boaltt. Ardndan tutuklanmay ve gazetelerde kurban edilmeyi bekledi. aknlkla Dr. Fermi'nin yklmadn grd. Yalnzca gsnde hafif bir patlama oldu ve lna yant veren adam. "Hi bir ey yok, " dedi. Hassel zaman makinesinin otomatik geri armasn beklemekten sklmt. Bu kez B'ye kendi gc ile dnd. Bu ona mthi bir fikir vermiti, ama bunu fark etmekte ok gecikmiti. Hzla ktphaneye kotu. nanlmaz haberi iin hazrland. Ancak kendisini kataloglarda hissedemiyordu hl. Uygulama laboratuarna giderek Sam'n basit ve karmak bilgisayarlarnn 10700 Angstrom hassasiyete kadar lebildii dzenee bakt. Sam, Henry'i gremezdi, ama havadaki dalgalanmalar sonucu onu alglayabilirdi. "Sam." dedi Hassel. Korkun bir keif yaptm."

"Sen daima, keifler yaparsn Henry," diye tamamlad Sam. Veri kartn dolmu, yeni bir kasete balamam ister misin?" "nce biraz t istiyorum. Zaman yolculuundaki basanlar referansnn yazmnn lideri kim?" "Bu. Israel Lennox olmal. Yale'den uzay mekanii profesr." "Ona nasl ulaabiliriz?" "Ulaamazsn Henry. 1975'de lm." "Yaayan kim var?" "Viley Murphy." "Murphy? Bizim kendi travma blmmzdeki mi? imdi nerede o?" "Aslnda Henry, o da bir eyler sormak iin senin evine gitmiti." Hassel hi yrmeden evine gitti. Laboratuarna yle bir bakp kimse olmadn grnce, oturma odasna dnd. Kzl sal kars hl dier bir adamn kollarndayd. Tm bunlar anlayacanz gibi, uzayda zaman makinesinin yaplmasndan sonraki bir iki dakika iinde oluyor. Byle eyler zaman ve zaman yolculuunda normaldir. Hassel boazn birka kere temizleyerek karsnn omuzuna dokundu. "Bala sevgilim," dedi. Viley Murphy beni grmeye geldi mi?" O anda karsn kucaklayan adam daha yakndan grd. Murphy'nin ta kendisiydi. Hassel bard, "Murphy! Ben de seni aryordum. Olaanst bir deney yaptm. Hassel bildii tm ayrntlar, olaanst deneyini anlatmaya balad. Biraz garip bir ekilde de olsa... "Murphy v-v= (v1/2-3/4) (v2+vxay+vb) ancak George Washington F(x)ydz olduunda, ve Enrico Fermi F(v1/2)dxdt olduunda. Marie Curie'nin bir yarsyd. Peki Christophe Columbus'a ne oldu?" Murphy. Bayan Hassel gibi Hassel'i nemsemedi. Sanki Hassel, eitliklerini geen taksinin tavanna yazm gibiydi... "Dinle beni Murphy," dedi Hassel. Greta sevgilim, bizi birka dakika yalnz brakabilir misin? Ben, lanet olsun, siz ikiniz u samal keser misiniz? Bu ciddi." Hassel ikisini ayrmaya alt. Onu duyduklarndan daha fazla etkileyemiyordu. Yz kpkrmz kesildi. Tekrar Bayan Hassel ile Murphy'ye vurmaya balad. Bu sanki bir ideal gaza vurmak gibiydi. Sanrm en iyi anlatm bu olmal! "Hassel!"

"Kim o?" "Bir dakika dar gel. Seninle konumak isliyorum. Bir an duvara bakt." "Neredesin?" "Buralarda." "Bir eit boyutsun." "Ya sen?" "Kimsin?" "Adm Lennox. Israel Lennox." "Israel Lennox. Uzay mekanii profesr. Yale'den?" "Ayns." "Ama, sen 1975'de ldn." "1975'de sadece ortadan kayboldum." "Ne demek istiyorsun?" "Bir zaman makinas yaptm." "Tanr akna. yleyse ben de bu leden sonra... Bu fikir aklma bir anda geldi, nedenini bilmiyorum. Ve en byk deneyimi yaptm Lennox, zaman bir sreklilik iinde deil."' "Deil mi?" "Kelimedeki harfler gibi. Farkl parack serilerinden oluuyor." "Evet?" "Her ksm bir 'imdi'. Her 'imdi' kendi zel gemiine ve geleceine sahip. Fakat hibiri dieriyle bal deil. Anlyor musun? Eer a=a 1+a2i+xaz(b1)-1" "Matematikle dnme Henry." "Enerjinin Quantum transferinin bir eidi. Zaman, quantann farkl hcrelerinden dar veriliyor. Biz her bir quantumu ziyaret edebilir ve onda deiiklik yapabiliriz. Ancak bir hcredeki deiiklik dierini hi etkilemez. Doru mu?" "Yanl," dedim zntyle.

"Ne demek 'Yanl' dedi kzgnca, azn bir kar aarak."Birbiri ardna gelen eitlikleri alyorsun ve..." "Yanl." diye tekrarladm. Beni dinleyecek misin Henry?" "Oh, syle hadi," dedi. "Fark eltin mi, sanki bir hayal gibi oldun? Boyut, snflama?" "Olum," dedim. Zaman tmyle kiiye zel bir ey. Byle eyler bildiimiz yaamda olmaz." "Yani zamanda yolculuun olanaksz olduunu mu sylyorsun? Ama biz bunu baardk." "Emin olabilirsin. Ve daha pek oklar da var. Tm bildiim bu. Ama her birimiz zaman iinde kendi gemiimize gittik ve dierlerininkine karamadk. Evrensel bir sreklilik yok Henry. Yalnzca milyarlarca teklik var. Her biri dierinin sreklilii ve bir sreklilik dierini etkileyemiyor. Bizler ayn kaptaki milyonlarca spagetti tanesi gibiyiz. Hibir zaman gezgini, gemite ya da gelecekte bir dier zaman gezginiyle akamaz. Her birimiz yalnzca kendi tanemizde aa ve yukar yolculuk edebiliriz." "Ama imdi ite kar karyayz." "Biz artk zaman gezginleri deiliz Henry. Biz artk spagetti sosu olduk." "Spagetti sosu mu?" "Evet. Sen ve ben, istediimiz herhangi bir tanecie gidebiliriz. nk bizler kendi kendimizi yok ettik." "Anlamyorum." "Bir insan ne zaman gemite deiiklikler yaparsa bu yalnzca kendi gemiini etkiler, baka kimseninkini deil. Gemi hafza gibidir. Bir insann hafzasn sildiin zaman onu da silersin. Ama baka kimseyi silemezsin. Sen ve ben kendi gemiimizi sildik. Dierlerinin tek dnyalar dnmeye devam ediyor. Ama biz kendi varlmz yok ettik. Anlaml bir ekilde durduk." "Kendi varlmz yok ettik de ne demek oluyor?" "Uyguladmz her imha hareketiyle biraz zndk. u anda ise tmyle yittik. Kronik bir su iledik. Bizler hayaletleriz. Umarm, Bayan Hassel. Bayan Murphy ile mutlu olur..." "Neyse, gelin imdi akademiye. Ampere, Ludwig Boltzmann hakknda harika bir yk anlatyor.

ARTHUR C. CLARKE
Arthur Charles Clarke 16 Aralk 1917'de kasabasnda dodu ve bir iftlik evinde byd. ngiltere'nin Minehead/Somerset

Kk yalardan itibaren fen bilimlerine ilgi duyan Arthur C. Clarke kendi yapt bir teleskopla ayn haritasn karmtr. Mali durumunun elverili olmamas nedeniyle niversiteye gidemeyen Arthur C. Clarke bir devlet dairesinde hesap kontrolr olarak almaya balad. Bu sralarda kendilerini "ngiliz Gezegenleraras Dernei" diye adlandran bir dernein aratrma faaliyetlerine katld. (Daha sonralar iki kez de bakanla seilmitir). kinci Dnya Sava nedeniyle 1941'de ngiliz Hava Kuvvetlerine arlan Arthur C. Clarke radar eitimcisi olarak grev yapt. Savatan sonra, Londra'da King's College'de Matematik ve Fizik renimi grd. Bu srada Science Abstract dergisinde ba dzeltmen yardmcs olarak alt. Askerlik hizmeti srasnda ilk bilimkurgu yklerini yazmaya balayan Arthur C. Clarke'n 1945 ylnda Wireless World dergisi iin yazd EXTRA TERRESTRIAL RELAYS (Yerte stasyonlar) adl makalesinde Dnya'nn her blgesine radyo ve TY sinyalleri yayacak bir uydu sisteminden ayrntl bir biimde sz etti ve yaklak 20 yl sonra bunun gerekletiini grd. Bu nedenle 1963 ylnda Franklin Enstits tarafndan altn madalya ile taltif edilmitir. Yaklak 200 kadar popler bilimsel yazs Reader's Digest, Harper's, New York Times ve Playboy'da yaynlanan Arthur C. Clarke bilimsel yazlarndan dolay 1962'de UNESCO'nun Kalinga dln kazand. Baz makale ve ders notlar VOICES FROM THE SKY (1965, Gkten Sesler) THE VIEW FROM SERENDIP (1977, Serendip'ten Grnt) adlar ile kitap halinde yaynland. Bilimsel yazlarndan dolay 1965'te "Uzay Yazarlar dl"'n. 1969'da da Westinghouse bilimsel yazlar dln kazand. 1950 ylndan itibaren iinden ayrlan ve serbest yazar olarak alan Arthur C. Clarke. 1954 ylnda Mike Wilson ile birlikte sualt aratrmacl konusu hakknda yaz hazrlamak iin Avustralya ve Seylan'a gitti. Seylan' orada ikamet edecek kadar beenen Arthur C. Clarke'n bugn Hikkaduwa'da bir dalg irketi vardr. nl yazar buray gezmeye gelen turistlere mercan kayalklarn gstermekte ve ok iyi para kazanmaktadr. Sualt dallar ve bandan geenleri 1958'de yaynlanan THE COAST OF CORAL (Mercan Kys) adl kitabnda anlatr. Arthur C. Clarke'n ilk bilimkurgu yks, ksa mrl bir ingiliz bilimkurgu dergisi Fantasy'de yaynland. Ve bir sre sonra ilk cretli yksn Campbell'in Astounding dergisine satt. Daha sonra eski yklerini RESCUE PARTY adl kitapta toplad. lk bilimkurgu roman AGAINST THE FALL OF NIGHT'a 1937 ylnda balamasna ramen. kinci Dnya Sava nedeniyle ancak savan sona ermesinden sonra bitirebildi. 1948 ylnda "Startling Stories" dergisinde almaya balayan Arthur C. Clarke THE CITY AND STARS' hazrlad. Bunu 1949 ylnda Thrilling Wonder Stories dergisinde yaynlanan THE LION OF COMARRE izledi. Daha sonra yine dergilerde, 1950'de CHILDHOOD'S END. 1951'dc. PRELUDE TO SPACE, SANDS OF MARS. EARTHLIGHT yaynland. EARTHLIGHT daha sonra geniletilerek 1975'de kitap haline getirildi. Arthur C. Clarke daha sonra genler iin ISLANDS IN THE SKY (1952), ve DOLPHIN ISLAND (1963) kitaplarn yaynlad. Bilimkurgu roman THE DEEP nce bir dergide 1954'te tefrika edildi. daha sonra 1957'de

geniletilerek kitap oldu. 1961 ylnda yine nl bir baka roman A FALL OF MOONDUST yaynland. 1968 ylnda ise bir efsane dodu. THE SENTINEL adl yks geniletilerek 2001-A SPACE ODYSSEY (2001-Uzay Yolu Maceras) ad ile filme alnarak byk bir baar kazannca Arthur C. Clarke 1969 ylnda filmin yapmcs Stanley Kubrick ile birlikte Oscar dln kazand. 1950'li yllarda ayrca Charles WILLIS ad ile konusu White Hart adl bir meyhanede geen ilgin bilimkurgu yklerine de yer veren bir kitab yaynlanmtr. 1973 ylnda RENDEZVOUS WITH RAMA izledi bu almalar. 1976'da IMPERIAL EARTH ve 1979'da THE FOUNTAINS OF PARADISE geldi. 2001 - A SPACE ODYSSEY'in baarsndan sonra yazd 2010 - ODYSSEY TWO roman da 1984 ylnda filme alnd. THE STAR (Yldz) adl yks ile 1956 ylnda Hugo dl kazanan Arthur C. Clarke, RENDEZVOUS WITH RAMA roman ile 1973 ylnda Nebula ve Jpiter dllerini, 1974 ylnda da Hugo Gernsback ve John W. Campbell dllerini ald. 1982 ylnda 2001 - Uzay Yolu Maceras'nn devam olan "2010 - ODYSSEY TWO" adl roman yazan yazarmzn 1986 ylnda ise THE SONGS OF DISTANT EARTH adl roman yaynlanmtr. Arthur C Clarke karata dizisine devamla 1987 ylnda "2061 - ODYSSEY THREE" ve 1998 ylnda da "3001 - THE FINAL ODYSSEY" adl romanlar yazmtr. RAMA dizisine de devam ederek 1989 ylnda RAMA II, 1991 ylnda "THE GARDEN OF RAMA", 1993 ylnda da "RAMA REVEALED" adl eserleri vermitir. Halen Sri-Lanka'da yaayan yazara "Dr." unvan da verilmitir.

UZAY YOLCULUU YASAK


Loophole Arthur C. CLARKE eviren: Blent Akko

Gnderen: Bilim Kurulu Sekreterlii'ne

Bakan

Dnya gezegeni sakinlerinin atom enerjisini serbest brakmay baardklarn haber aldm. Bundan baka roket motoru almalarnda da baarl ilerlemeler kaydetmiler. Durum ciddidir. Bana hemen ayrntl ve iyi hazrlanm bir rapor gnderiniz. IV. K. K.

Gnderen: Bakan'a

Bilim

Kurulu

Sekreteri

Olaylar aadaki gibi gelimitir. Birka aydan beri aygtlarmz Dnya'dan gelen iddetli ntron emisyonu saptamlardr. Radyo yaynlarnn kontrol bize bir bilgi vermemitir. gn nce bir baka n yaynm saptanmtr. Dnya'daki bilinen tm radyo istasyonlar u anda sren savata atom bombalan kullanldn haber vermektedirler. evirmenlerimiz henz almalarna devam etmektedirler, ama grnen odur ki bu bombalarn tahrip gc olduka yksektir. u ana dek yalnzca iki bomba atlmtr. Bunlarn baz yapm zellikleri belirlenmitir. Ama baz ksmlar henz aklanamamaktadr. Ksaca unu syleyebiliriz: Dnyallar atom gcn serbest brakmay renmilerdir, ama u ana dek yalnzca patlama amacyla kullanlmaktadr. Dnya'nn roket aratrmalar henz ok az bilinmekledir. Bizim astronomlarmz ilk radyo dalgalarnn geliinden, yani bir nesilden beri dzenli olarak gzlemlerini srdrmekledirler ve Dnyallarn ktalararas fzeleri olduunu biliyoruz. En son askeri haberlerinden de bu konuda baz zorluklarla karlatklarn rendik. u ana dek uzayda gezegenlere erimek iin ciddi bir almalar olmamtr. Savan bitiminden sonra gezegen sakinlerinin aratrmalarn bu ynde geniletecekleri beklenmektedir. Biz bu nedenle radyo yaynlanln dikkatle dinlenmesi ve astronomik gzlem ekiplerinin kuvvetlendirilmesi konusuna dikkatinizi ekeriz.

Bu gezegenin teknolojisini gelitirip atom enerjili motorlarla uzayn fethine kalkmas iin yaklak yirmi yla gerek vardr. Bu zaman zarfnda Dnya'nn uydusu Ay'da bir s kurup btn bu gelimeleri izleyebilecek zamanmz vardr. Trecson Yazya Ek: Dnya gezegenindeki sava bu arada daha nce gzlemlenen atom bombalan nedeniyle sona erdi. Alnan haberlere gre Dnyallarn beklenenden daha ksa sre iinde ok hassas aratrmalara gidecekleridir. Baz radyo yaynlan roket almalarnda atom gc kullanma imknnn gndeme getirildiini belirtmektedirler. T.

Gnderen: Uzay Gvenlik Brosu Mdrne

Bakan

Trecson'un haberini grm olmalsnz. Dnya'nn uydusu Ay'a derhal bir keif seferi dzenleyiniz. Gezegeni dikkatle gzlemleyip, eer roket almalar devam ediyorsa hemen haber gnderin. Bizim Ay zerindeki varlmz her ne olursa olsun kesinlikle gizli kalmaldr. Bu nedenle haberleri ahsen ileteceksiniz. Haberler ylda bir kez ya da gerekiyorsa daha sk iletilmelidir. IV. K. K.

Gnderen: Uzay Gvenlik Brosu Mdrne Dnya hakkndaki haberler ne durumda? IV. K. K.

Bakan

Gnderen: Bakan'a

Uzay

Gvenlik

Brosu

Mdr

Gecikme iin zr dilerim. Bu gecikmeye haberi getiren uzay gemisindeki bir arza neden olmutur. Geen yllar iindeki roket almalar gzlenememitir. Gezegenin radyo yaynlarnda ortaya kan engellerden dolay yanlmalar olmaktadr. Ranthe

Gnderen Bakan'a

Uzay

Gvenlik

Brosu

Mdr

almalarnz esnasnda ok sayn babanza gndermi olduumuz haberleri grmsnzdr. Son onbe yl iinde kayda deer herhangi bir ey olmad. Bu zaman zarfnda Ay'daki ssmzden yalnzca aadaki haberi aldk. Bugn, atom enerjisi ile alan bir roket Dnya atmosferini terk etmi ve uzayda Dnya apnn drtte biri kadar yol aldktan sonra yerden kontrolle geri dndrlmtr. Ranthe

Gnderen: Devlet Bakan'na Ltfen bu konudaki dncelerinizi belirtin. V. K. K.

Bakan

Gnderen: Bakan'a

Devlet

Bakan

Bunun anlam bizim bugne dek uyguladmz, geleneksel politikamzn bittiidir. Gvenlik iin tek yol Dnya'llarn bu yndeki ilerlemelerine engel olmaktr. Onlar hakknda renmek islediklerimiz iin aba gstermeye baladktan sonra rendiimiz bizim iin byk bir tehdit oluturduktandr. Dnya'nn yerekiminin fazla oluu oraya inmeyi zorlatrmakta ve bir harekat snrlamaktadr. Bu problem yz yldan beri Anvar tarafndan belirtilmektedir. Bu nedenle onlar hakknda verilecek olan, yargy kabul ediyorum. Bundan byle derhal hareket etmeye mecburuz. F. K. S.

Gnderen: D leri Bakanna

Bakan

Yarn leyin yaplacak olan oturuma davet edildiinizi bildiririm. V. K. K.

Gnderen: Uzay Gvenlik Brosu Mdrne

Bakan

Anvar'n plann uygulamak iin yirmi adet uzay gemisi yeterlidir. Bereket versin ki onlar silahlandrmak henz gerekli deildir. almalarn geliimi hakknda haftalk raporlar gnderiniz. V. K. K.

Gnderen: Bakan'a

Uzay

Gvenlik

Brosu

Mdr

Bugne dek ondokuz gemi yaplm bulunmaktadr. Yirmincisi henz ina halindedir ve en erken bir ay ierisinde bitirilebilir. Ranthe

Gnderen: Uzay Gvenlik Brosu Mdrne

Bakan

Ondokuz gemi yeterlidir. Operasyon plann yarn sizinle birlikte dikkatle tetkik edeceim. Dnya'ya verilecek ltimatom u ana dek hazrland m? V. K. K.

Gnderen: Bakan'a

Uzay

Gvenlik

Brosu

Mdr

liikte verilecek olan ltimatomu sunuyorum: Dnya Halk, biz sizlerin Mars diye adlandrdnz gezegenin sakinleri, yllardan beri sizlerin uzay gezileri iin yapm olduunuz aratrmalarn gelimesini izledik. Bu almalar artk kontrol edilmelidir. Irknzn gzlemi, uygarlnzn u anda gezegeninizi terk edecek kadar olgunlamadnz ortaya koyuyor. Kentlerinizin

zerinde asl duran uzay gemileri kentlerinizi tamamyla ortadan kaldrabilecek gtedir. Artk uzay fethetmek iin deneyler yapamayacaksnz. Ay zerinde bir gzlem istasyonu kurduk. Bu emirlerin yerine getirilip getirilmeyeceini oradan kontrol edeceiz. Eer sylenenleri yaparsanz sizleri rahat brakacaz. Aksi taktirde atmosferi amaya alan bir roket grdmzde kentlerinizden birini ykacaz. Mars Kurulu ve Bakan'nn emirleridir. Ranthe

Gnderen: Uzay Gvenlik Brosu Mdrne

Bakan

Uygun grdm. eviriye balanabilir. Ben filo ile gelmiyorum. Dndkten sonra bana hemen ayrntl bilgi iletin. V. K. K.

Gnderen: Bakan'a

Uzay

Gvenlik

Brosu

Mdr

Harekatmzn baarl sonucunu bildirmekten eref duyuyorum. Dnya'ya uu olaysz geti. Dnya'dan gelen radyo haberlerinden olduka uzun bir mesafeden grldmz ve epey heyecana neden olduumuzu rendik. Filo planland gibi dald ve telsiz yardm ile ltimatom verildi. Filonun karar verme yetkisi olmad iin geri dnyoruz. Haberleri iki gn iinde ahsen ileteceim. Ranthe

Gnderen: Bakana

Bilim

Kurulu

Sekreteri

Psikologlar iliikle sunduum raporu hazrlamlardr. Daha nceden de beklenildii gibi, aratrmalarmz sonucunda bu dik kafal ve gururlu rk, inanlmaz lde hrsa kaplmtr. Kendilerini tm evrende zeka sahibi tek yaam biimi saydklarndan dolay gururlar byk yara ald. Birka hafta iinde beklenmeyen deiiklikler olabileceine dikkat ekmek isteriz.

Bizim, tm radyo haberlerini dinlediimizi bildikleri iin, bir de haber iletmilerdir. Bu haberde bizim arzumuza uygun bir ekilde tm roket denemelerini kontrol altna aldklarn belirtmilerdir. Bu hemen umulmayan olumlu bir gelimedir. Bizi aldatmak gibi bir niyetleri olup olmadndan emin olmak iin Dnya gezegeninin hemen dnda yrngede yer alacak ikinci bir kontrol istasyonunu devreye almalyz. Hibir uzay gemisi ya da baka bir bulu yapamamal ve gelitirememelidirler. Dnya'nn gzlemi emirleriniz zerine youn bir ekilde srdrlmektedir. Trecson.

Gnderen: Bakan'a

Uzay

Gvenlik

Brosu

Mdr

Gerekten son on yl iinde herhangi bir roket denemesi vuku bulmamtr. Biz; Dnya gezegeninin bu kadar kolay smrgeletirilebileceini kesinlikle ummuyorduk. Uygarlmzn artan tehdidi karsnda bu uygarln varl hakknda sizinle bir karara varmalyz. Daha nce tarafnzdan engellenen deneylere hemen giriebiliriz. Gezegenin byklnn yansra, doann ok karmak oluu asl problemdir. Patlayc maddeler hi pratik grnmemektedir. Radyoaktif zehirleme en baarl sonucu verecektir. Bu almalar en ksa srede sonulandrabilmek iin yeterli zamanmz vardr. Dzenli olarak haberleri ileteceim. Ranthe (Belgelerin Sonu)

Gnderen: Uzay Gemisi Dnya Uzay Kuvvetleri Prof. S. Oxford niversitesi. Yn: Madde leticisi 11/Londra zerinden

Kaptan Henry Forbes Haberalma Blm Maxton'a Felsefe Fakltesi

Yukardaki katlar olas Mars bakentinin harabeleri arasnda bulunmutur. -Baknz Mars kartoteksi Nr: KL 302895- 'Dnya' anlamna geldii farzedilen semboln sk sk kullanlmas sanrm sizin ilginizi eker. Dier belgeler en ksa srede gelecektir. H. Forbes, Uzay Gemisi Kaptan El yazs ile ek:

Sevgili Max, Seni daha nce anlayamadm iin zr dilerim. Dnya'ya geri dnersem seni hemen arayacam. Gkyz adna! Mars korkun grnyor! Bizim koordinatlarmz kesinlikle doru imi. Bombalar daha nceden Mount-Wilson gzlemevindeki o akll adamlarn tahmin ettikleri gibi tam kentlerinin zerlerinde maddeletiler. Sizlere belgelerin bir miktarn, byk madde iletici henz buraya iletilmedii iin iki kk makine yardm ile gnderiyoruz. Bu bizi olduka snrlyor. Bundan baka tabii bizlerden biri de geri dnemiyor. Ne olur, biraz acele edin! Yeniden roketlerle uraacam iin ok mutluyum. Belki eski dnceli bir adamm ama uzayda k hz ile hareket edip durmak houma gitmiyor. Henry'in

ROBERT SHECKLEY
Robert Sheckley 1928 ylnda New York'ta dodu ve New Jersey'in kk bir kentinde byd. Liseden sonra askere arld ve bir yl boyunca Birlemi Milletler Bar Gc ile Kore'de grev yapt. Terhisten sonra New York'a dnerek niversitede ingilizce, psikoloji ve felsefe renimi yapt. Bu srada bir dizi kk ilere de girip kt. Ayn zamanda yazarlk kurslar ald. Diplomasn aldktan ksa bir sre sonra ilk bilimkurgu yks "WE ARE ALONE"'u satt. Bu yks 'Future' dergisinin kasm 1952 saysnda yaynland. Daha sonra yazar olmaya karar veren Robert Sheckley dzenli olarak yklerini eitli dergilere ve zellikle en iyi yklerinin yer ald 'Galaxy'ye gndermeye balad. ounluu 1950'li yllarda olmak zere toplam 200'den fazla yks yaynlanan yazarmz, birok bilimkurgu yazarnn karsnda yer alarak ksa yk yazmn srdrd ve bylece bilimkurgu akmna yeni bir kan gelirdi. Hicivci ve incelikli yazmn bir ustas olarak gzken Sheckley yazma ani deien sonlar getirdi. artc ve heyecanl olaylar bulmak hep ona nasip oldu. Bu nedenle bir baka nl bilimkurgu yazan Alfred Bester onun hakknda yle demektedir. "O gerekten kl krk yaran bir yazardr. Bu nedenle bir ykye balarken, mutlaka bir dzine yoldan en ilgincini seer. Onun fikirleri balaycdr. karlkl konumalar gereki ve insanca duygular tayan bir yapdadr." Robert Sheckley iin bir ykde en nemli ey fikirdir. Onun yklerinde insann alt bir rolde olduu sylenemez ama grlr. Ayrca "BESIDE STILL WATERS, Kasm 1953 Amazing Science Fiction dergisi'nde olduu gibi baz 'duygu paracklar', hastalkl bir yaklam ieren yklere karn onun hicivci slubu ile galip gelii gzkr. "THE PRIZE OF PERIL. Mays 1958 -Magazine of Fantasy and Science Fiction" adl yks daha sonra Bat Alman ARD Televizyonundan Wolfgang Menge tarafndan baar ile filme alnmtr. Burada Sheckley hastalkl bir Televizyon yaynn anlatmaktadr. Belirli bir aday yedi gn boyunca, ar silahlanm bir gruptan kamak zorundadr. Eer bu sre iinde lmez de sa kalrsa bir milyon dolar alacaktr. Aksi taktirde para onu vuranlarn olacaktr. Bir baka yks "THE SEVENTH VICTIM. Nisan 1953 Galaxy" Carlo Ponti tarafndan filme alnm ve roman olarak da 1966 ylnda "THE TENTH VICTIM" ad ile yaynlanmtr. Bu romanda da modern gladyatr oyunlar iin lisans verilen katillerin zerinde durmaktadr. Sheckley'in dier iki nemli roman da "JOURNEY BEYOND TOMORROW -1962- ve IMMORTALITY INC. -1959-"dir. THE STATUS CIVILISATION-1960-" bir gerilim roman olup bir ceza gezegeninde gemektedir. "MINDSWAP-1966-" adl romannda en sevdii konuya, bir ruhun yabanc bir bedendeki durumuna deinir ve daha "sonra ayn konuda "THE ALCHEMICAL MARRIAGE OF ALISTAIR CROMPTON-1978-" adl eserini verir. Ve bu eserde ac bir istihza ve insanlk dolu bir slupla yazn deerini arttrr. Bir baka vgye layk, deneyci roman da "OPTIONS-1975-"'dir. Robert Sheckley'in sekiz bilimkurgu roman, sekiz yk kitab ve yedi adet de casusluk-gerilim roman bulunmaktadr. 1970 ylnda biza'ya tanp yedi yl orda yaayan yazar u anda nc kars ve iki ocuu ile birlikte Londra'da yaamaktadr.

GMLEMEYEN TABANCA
The Gun Without A Bang Robert SHECKLEY eviren: Kadri zel Bir dal m atrdamt? Dixon evresine baknd ve bir glgenin allklarla kaynatn grdn sand. Birden sanki donmu gibi durdu ve aalarn yeil gvdelerinden geriye bakt. Mutlak beklentili bir sessizlik hakimdi. Gkyznde bir le yiyicisi scak tavayla birlikte daha ykseklere trmanyor, umarak ve bekleyerek gne yan araziyi szyordu. Nick Dixon, hafif, sabrsz bir soluk duydu arkasndaki allktan. Artk izlendiini biliyordu. Daha nce yalnz tahmin etmiti. Demek ki o, grnmez, hayali biimleri kendisi hayal etmemiti. aret istasyonuna gidiinde onu rahat brakmlard. Onu izlemi ve dnmlerdi. imdi ise denemek istiyorlard. Silah klfndan karp emniyeti kontrol ettikten sonra yerine koyup yrmeye devam etti. Yine bir soluma duydu. Herhangi bir ey sabrla onu takip ediyordu. Herhalde allklar terk edip ormana girmesini bekliyordu. Dixon srtyordu. Hibir ey onu tehdit edemezdi. Silah ondayd. Uzay gemisinden onsuz uzaklamaya asla cesaret edemezdi. Yabanc bir gezegende insan ylesine rahat dolaamazd. Ama Dixon bunu rahatlkla yapabiliyordu. nk belinde, yryen srnen, uan veya yzen her eye kar mutlak koruyucu olan tabancay tayordu. Tekrar arkasna baknd. Elli metre yaknnda hayvan grnyordu. Bu uzaklktan kpee ya da srtlana benziyorlard. ksrp sinsice ilerlemeye devam ettiler. Yavaa silaha dokundu, ama kullanmamaya karar verdi. Yaklatklarnda yeterince zaman olurdu. Dixon heybetli bir gs kafesine sahip, geni omuzlu, ksa boylu bir adamd. Salar kark ve sarnd. Ular yukar burulmu bir sar by vard. Bu byk gne yan yzne ak vahi bir anlatm katyordu. Kendisini en ok dnyann bar ve meyhanelerinde rahat hissediyordu. Kirli haki elbiseler giyinmi olarak oralarda yksek ve sava bir sesle ikiler smarlayp, arkadalarna ince elik mavisi gzlerle bakabiliyordu. ki arkadalarna hafif horlayc bir ifade ile bir Sykes ine tabancas ile bir nokta tabancas veya Mars'n boynuzlu bir Adleper'i ile Vens'n Scom'u arasndaki fark anlatrken zevk duyuyordu. Hatta Rannar'n boynuz tank insana sk allkt bir yerde saldrdnda ne yaplmas gerektiini ya da kanatl imek uaklarn bir saldrsnn nasl defedileceim de aklyordu.

Bazlarna gre Dixon bir palavracyd, ama onu kzdrmaktan da ekmiyorlard. Bakalarysa onu abartl beenmiliine ramen takdir ediyorlard. Bunlarn kansna gre onda yalnzca ok ar gven bulunmaklayd. Ancak lm ya da yaralanma bu eksii giderecekti. El silahlar Dixon'un hastalyd. Ona gre Amerika Birleik Devletleri'nin kuruluu yay-ok ile krkdrtlk Colt'un savamna dayandrlabilirdi. Peki, Afrika? Tfee kar mzrak: Mars? nokta silaha kar dnerbak. Hidrojen bombalar ehirleri yok edebilirdi. Ama bireysel savalar kk silahlarla araziyi fethetmeliydi. Her ey bu kadar basitti. yleyse belirsiz ekonomik, felsefi ya da politik aklamalar aramaya gerek var myd? Silaha gerekten gveni vard elbet. Yarm dzine kpeksi hayvann ilk ne katldklarn fark etti Dixon. Artk saklanmyorlard. Dilleri dar sarkyor ve aray hzla azaltyorlard. Ate etmek iin biraz daha beklemeye karar verdi. ok etkisi daha byk olurdu bylece. Dixon'un birok meslei olmutu. Aratrmac, avc, madenci, astroiti... ans ona glmyordu. Kayp kente ilk giren, ender hayvan ilk vuran ya da maden damarn ilk bulan hep bakas oluyordu. Aksi talih, ama acaba deitirebilir miydi? imdi ise radyo istasyonlar iiyle grevliydi. Ve bir dzine kadar ssz gezegendeki yayn istasyonlarn denetliyordu. Ama ncelikle mkemmel silahn ilk pratik denemesini yapyordu. Bulucular bu silahn standart donatm haline geleceini umuyorlard. Dixon bununla baz kurallar koyabileceini umuyordu. Yamur ormann kenarna ulamt. Gemisi yaklak iki mil ilerde aasz kk bir alandayd. Ormann kasvetli glgesine ayak baslnda aa hayvanlarnn heyecanl seslerini duydu. Mavi ve portakal renkliydiler. Ve onu aa tepelerinden dikkatle izliyorlard. Arazi Dixon'a Afrika'y anmsatyordu. Byk ba bir-iki hayvana rastlayp mumya balara sahip olmay dlyordu. Arkasndaki vahi kpekler yirmi metreye kadar yaklamlard. Gri ve kahverengiydiler. Terierre byklnde ama srtlan diliydiler. Bazlar nn kesmek iin dalp ieri doru komulard. Onlara silah gstermenin zamanyd. Dixon onu klfndan karmt. Silah tabancaya benziyordu ve olduka ard. Dengesi de ktyd. Bulucular ilerki modellerde arl azaltp daha ergonomik yapmaya sz vermilerdi ama Dixon onu byle daha ok beeniyordu. Bir an ona hayranlkla bakt ve daha sonra emniyeti ap tek ata ayarlad. Sr uzun sraylarla zerine doru geliyordu. Dixon kaytszca nian alp ate etti. Silah ok az vzldad. nndeki yz metre orman kayboluverdi. Dixon ilk zcy atelemiti. ki santimetrelik bir az aklndan maksimum drt metrelik apa kmt n genilii. Yz metre uzunlukta ve bel seviyesinde bir aklk belirdi ormanda. Bunun

iinde artk hi bir ey yoktu. Aalar, bcekler, bitkiler, allar, vahi kpekler ve kelebekler -her ey- kaybolmutu. At izgisine bakan dallar sanki zerlerinden bir tra ba gemi izlenimi veriyordu. Bu atla kpeklerden en az yedi tanesini vurduunu tahmin etti Dixon. Yarm saniyelik bir patlamayla yedi kpek. Projektil silahlarndaki gibi sapma ya da yrnge sorunlar yoktu. Doldurmaya da gerek yoklu. nk onsekiz saat yetecek kadar enerjisi vard. Silahn klfna sokarak yrmeye devam etti. Orman sessizdi. Hayvanlar bu yeni tecrbeye uyum salamaya alyorlard. Ksa bir sre sonra ilk aknlklarn atan bu portakal renkli aa hayvanlar daldan dala sallanmaya yeniden baladlar. Le yiyicisi imdi daha alaktan uuyor, uzaktan kara renkli baka kularda geliyordu. Aaln. iine gizlenmi olan kpeklerin soluklann duyuyordu Dixon. Acaba yeniden cesaret edebilirler miydi?

Ettiler. Lekeli, gri bir kpek tam arkasndaki allktan frlad. Tabanca vzldad. Kpek srarken kayboldu ve aalar aniden oluan bu bolua hava hcum ederken hafife titrediler. Bir kpek daha saldrd. Dixon onu da zd. Kalarn att. Hayvanlar aptal deildi. Ona ve silaha kar kmann olanaksz olduunu niye kavrayamyorlard? Tm galaksideki hayvanlar silahl bir adamdan saknlmas gerektiini ok abuk renmilerdi. Bunlar kr myd? Birdenbire kpek farkl ynlerden frlad. Dixon. otomatii sallayarak dnen bir adam gibi biti kpekleri. evrintili, parlayan bir toz bulutu doldurdu boluu. Dikkatle dinledi. Orman hafif soluma sesleriyle dolu gibiydi. Baka srlerde ava katlyorlard anlalan. Niye anlamyorlard? Dixon birden durumu kavrayverdi. Anlayamyorlard: nk ders ok fazla incelikliydi. Silah tek bir ses olmakszn hzl ve abuk bir biimde zyordu. Vurduu kpeklerin ou kayboluyordu. Acy hissetmiyor, ulumuyor, baramyorlard. Ne yeni bir merminin tklamas vard, ne barut kokusu ve en nemlisi de onlar korkutacak, kuvvetli bir gmlemenin eksikliiydi. ldrc bir siktirin olduunu anlayacak kadar akll deillerdi belki de. Belki nelerin olup bittiini bilmiyorlard. Belki de aresiz olduumu dnyorlard. Alacakaranlk orman daha bir hzla geiyordu. Bir tehlike yoktu aslnda. Silahn ldrc olduunu bilmiyor olmalar etkisini deitirmiyordu. Yine de yeni modellerde bir ses karcnn olmas iin diretecekti. Aa hayvanlar cretlenerek alt dallara kadar iniyor ve peneleriyle nerdeyse bana kadar deiyorlard. Herhalde etoburlar diye dnd Dixon. Otomatie ald silahla aa. tepelerinden byk paralar kesti. Hayvanlar bararak katlar. Yaprak ve

kk dallar yayordu. Kpekler bile ksa bir sre iin rktler. Havadan den ykntlardan saknyorlard. Dixon srtrken den bir dal yznden yere yuvarland, byk bir dald sol omuna arpan. Silah elinden savruldu. Hl otomatikteki silah on metre ileride ate ald ve bir-iki metre nndeki allar uurdu. Daln altndan kendini kurtaran Dixon silaha atld ama bir aa hayvan ondan daha nce davranarak silaha sahip oldu. Dixon kendini hzla yere att ama bir yandan da zcy bann zerinde sallayan hayvan izliyordu. Koskoca aalar zlp yere yklyordu. zcnn dalgalar yere hendekler at. dallar ve yapraklar havay karartt. nne den bir aa yznden geriye srayan Dixon'n ban syrd yeni bir n demeti. Tm midini yitirdii srada vzldayan silah merak eden hayvan namluyu kafasna doru evirdi ve annda kafas yok oldu. Dixon bir baka hayvana ans tanmamak iin srayarak silaha atld ve silahn otomatiini kapatt. Geri gelen birka kpek onu dikkatle izliyorlard. Dixon ate etmeye cesaret edemiyordu. Elleri ylesine titriyordu ki, tehlike kpeklerden daha ok onun iin geerliydi. Dixon silaha kar daha ok sayg duyuyordu. Ve biraz da korku. En azndan kpeklerin korkuttuundan ok daha fazlas. Grne gre ormandaki ykntyla zc arasnda bir balant kurmuyorlard; Her eyi ani ve vahi bir frtna gibi grmlerdi herhalde. Ama frtna dinmiti. imdi yine av zamanyd. Dixon imdi dik aalktayd ve yol almak iin ate ediyordu. Kpekler onu iki yandan adm adm izliyorlard. Aalklara rastgele ate ediyor, bazen bir kpei vuruyordu. Onu sktranlar bir dzine kadar vard. "Lanet olsun!" diye dnd Dixon. "Kayp olanlar saymyorlar myd?" Sonra da byk bir olaslkla saymadklarn kabul etti. Savaarak ilerliyorlard. Uzay gemisine ok kalmamt. Ar bir ktk patikada yalyordu. zerinden geti. Ktk hiddetle hareket etti ve bacaklarnn altnda kocaman enelerini at. Krlemesine ate etti Dixon. saniye kadar tetie asld, kendi ayaklarn kl pay skalad. Hayvan kayboldu ve sendeleyen Dixon kendi kazd ukura dt. Kt dt ve bileini burktu. Kpekler bu esnada ukurun evresine gelmiler ona doru hrlayp gdyorlard. "Sakin ol." dedi kendi kendisine Dixon. Hayvanlar iki atele ukurun kenarndan temizledi ve kmay denedi. ukurun kenarlar fazla dik ve cama dnmt. lgnca tekrar, tekrar denedi, gcne dikkat etmeden. Sonra vazgeti ve dnmeye zorlad kendisini. Bu delikte olmas silahn suuydu. Yine ayn silah kartabilirdi onu buradan. ukurdan darya hafif eimli bir rampa at.

Sol topuu neredeyse tayamyordu onu. Omuzundaki aclar daha ktyd. Dal omuzunu krm olmalyd. Dixon bir sopay koltuk denei olarak kullanp, topallamaya devam elli. Kpekler pek ok kere saldrdlar. Dixon yine hepsini zd. Ama silah tutan sol eli arlayordu. Le yiyici kularda dzgn kesilmi kpekleri yiyebilmek iin aaya pike yapyorlard. Dixon bilincinin kenarna karanln yerletiini hissediyordu. Kar koydu. Kpekler pusudayken baylmamalyd. Gemi grnrdeydi. Beceriksizce yrmeye balad ve annda dt. Kpeklerden bazlar atld. Ate ederek onlar ikiye bld. Sa izmesinden de baz paralar koptu. Sonra toparland ve yrmeye devam etti. "Ne silah," diye dnd. Herkes iin tehlikeli, hatta kullancs iin bile. Bulucularnn karsnda olmasn istedi. nsan nasl olur da 'Gmlemeyen Tabanca' yapard? Uzay gemisine vard. Kapyla urarken kpekler evresini sard. Dixon en yakn ikisini zp, ieri sendeledi. Tekrar gzleri kararrken boazndan yukar bulantnn ykseldiini hissetti. Son gcyle kapy kapad ve oturdu. Sonunda gvendeydi. Sonra hafif solumay duydu. Kpeklerden birisi ieri girmeyi baarm ve kilitli kalmt. Ar silah kaldrmak iin kolu ok gsz gibi grnyordu. Ama Dixon onu zorla yukar kaldrd. Az kl gemide neredeyse grnmeyen kpek saldrd. Bir anlk dehet iinde, tetii ekemeyeceini dnd. Kpek boazndayd. Refleks elini altrm olmalyd. Kpek bir kez uludu ve sustu. Dixon bilincini kaybetti. Tekrar kendine geldiinde, uzun sre yerde yatp hl yayor olmann rahatlatc hissini tatt. Birka dakika dinlenmek istiyordu. Sonra bu yabanc gezegeni ardnda brakp bir Dnya barna ynelecekti. lk olarak kafay ekmesi gerekiyordu. Ondan sonra bu silah bulan kiiyi arayp, ona bu buluunu en iyi bir biimde tantmak istiyordu. Tabancay boazndan ieriye doru sokacakt, tabii emin olarak. Yalnzca lgn bir cani gmlemeyen bir tabanca bulabilirdi. Ama bu bekleyebilirdi. imdilik yaamak ve gnete yatmak bir zevkti... Gne? Bir uzay gemisinde? Doruldu. Ayaklarnn dibinde kpein bir aya ve kuyruu duruyordu. Daha arkada, uzay gemisinin duvarndan dikkate deer zik zak biimli bir boluk kesilmiti. Yaklak sekiz santimetre geniliinde ve bir metre uzunluundayd. Gne aradan szlyordu.

Darda drt kpek uyluklarnda oturuyor ve ierisini gzlyorlard. Son kpei ldrrken gemiyi delmiti. Sonra gemide baka kesikler fark etti. Onlar nereden kaynaklanyordu? Gemiye geri dn yolunda son bir iki at denk gelmi olmalyd. Kalkt ve kesikleri inceledi. Bazen hislerinin takip ettii bir soukkanllkla, "Zarif bir alma." diye dnd. "Evet, gerekten ok zarif." Burada blnm kontrol kablolar vard. Eskiden radyo bulunmaktayd ayn yerde. Bir keskin niancy hrete ulatracak olan tek atla hava su tanklarn zmbalamay baarmt. Ve ile gerekten baarmt. Yandan kk bir at. yakt balantsn kesmiti. Yakt yerekimi kanunlarna uymu, geminin evresinde bir birikinti oluturmu ve sonra topraa akmt. Buna hi niyetlenmemi bir kii iin hi de fena deildi. Bir kaynak cihaz ile daha iyisini yapamazdm. Aslnda bir kaynak cihaz iin uzay gemisinin duvarlar ok sertti ama sevgili silah iin bir engel olamazd. Bir yl sonra Dixon aramadndan dolay, eer geriye bir ey kalmsa gmmek ve silah bulup geri getirmek iin bir ekip geldi. Kurtarma gemisi, Dixon'un uzay gemisinin yanna indi. Mrettebat uzay gemisinin kesilmi ve oyulmu gvdesine bakt ilgiyle. "Baz insanlar," dedi mhendis. "Tabanca kullanmay baaramaz." "Ne demezsin." dedi ef pilot. Yamur ormanndan baz tkrtlar geldiini duydular. Oraya vardklarnda Dixon'un lmemi olduunu fark ettiler. stelik ok canlyd ve alrken ark sylyordu. evresinde sebze bahesi olan bir tahta kulbe yapmt kendisine. Baheyi bu tahta duvar evreliyordu., Dixon adamlar yaklarken, rm olan bir kazn yerine yenisini akmakla meguld. Adamlar biri akn bir ekilde."Yayorsun!" dedi. "Hem de nasl." dedi Dixon duvar dikerken. Daha sonra devam elti. "ren hayvanlar u kpekler. Ama onlara biraz sayg rettim." Dixon srtt ve hemen uzanlabilecek uzaklktaki duvara asl yaya dokundu. Kurumu, esnek tahtadan kesilmiti. Yannda ok dolu bir sadak duruyordu. "Arkadalarndan birkan brnde okla geziniyor grnce," dedi Dixon, "Sayg duymaya baladlar." "Ama silah?" diye sordu ef pilot.

"Ha. evet, silah!" diye seslendi Dixon gzlerinde delice neeli bir ltyla. "Onsuz sa kalamazdm."

CORDWAINER SMITH
1913 ylnda Wisconsin/A.B.D.'de doan Cordwainer Smith'in gerek ad Dr. Paul Myron Anthony Linebarger Jr.'dr. Diplomat olan babasndan dolay ilk eitimini in'de ve Japonya'da yapan Linebarger eitimine daha sonra Almanya'da devam etmi ve genliinde de Rusya'y gezmitir. 1936 ylnda niversiteden Ph D derecesi ile mezun olur ve 1937-1946 yllar arasnda Duke niversitesinde profesr olarak ders verir. Genliinde bir oyun esnasnda sol gz kr olan Linebarger'in sa gz de enfeksiyondan dolay iyi gremez. Bu fiziksel engel tm yaamn ve akademik kariyerini etkilemitir. kinci Dnya savanda temen olarak "Psikolojik Sava" ve "Dou likileri" blmne alnan Linebarger binbala kadar ykselmitir. Linebarger'in "Psikolojik Sava", "Propaganda" ve "Dou likileri" alanndaki rol genellikle gizli kalmtr. Paul Linebarger her zaman A.B.D. stihbarat Tekilatnn yannda bulunmutur. 1947 ylnda John Hopkins niversitesinin Asya blmnde grev almas onun bu ynn gizlemitir. Kore sava srasnda servis tarafndan greve arlm ama Vietnam sava esnasnda A.B.D.'nin hakl olmadn dnd iin yardmc olmamtr. Linebarger, inli nl askeri istihbarat subay "Sun Yat Sen" uzman olup 1948 ylnda da bu konuyla ilgili olarak "Psikolojik Sava" adl kitabn yaynlamtr. Ailesi ile birlikte Washington D.C.'de yaayan ve bakan Kennedy'ye de danmanlk yapan yazar yolculuklarnda geni hacimli akademik ve politik almalar yapmtr. Bilimkurgu alannda ilk olarak 1949 ylnda "Scanners Live in Vain" adl bir yk ile giren 'Cordwainer Smith'in yaynlanan drt eseri vardr. Nostrilia; The Best of Cordwainer Smith; Quest of the Three Worlds; The Instrumentality of Man. 1966 ylnda len yazarn stili J.R.R. Tolkien ve C.S. Lewis'e benzetilir.

GNESZ BR DENZE DORU


Down To A Sunless Sea Cordwainer SMITH eviren: Aye Gorbon Ykseklerde, Ykseklerde, gkyznde nlarlar! Parlak, ne kadar parlak u Xanadu'nun ikiz aylarnn , kayp Xanadu, gzel Xanadu, zevk merkezi Xanadu. Duygularn, bedenin, ruhun zevki. Ruh mu? Kim ruh hakknda bir ey dedi? I Durduklar yerde rzgr fsldyordu. Zaman zaman Madu, eskimeyen kadns bir hareketle, minik gm rengi eteini ekitiriyor veya ayn ekilde kk kolsuz ceketini dzeltiyordu. Bu dnden deildi. Ufaltlm giysisi Xanadu'nun dzenli iklimine uygundu. Kz dnyordu: "Nasl biri olacak acaba bu Vasta Lordu? Gen mi yoksa yal m. sarn m yoksa esmer mi, zeki mi yoksa aptal m?" 'Yakkl veya irkin mi' diye dnmedi; Xanadu zerinde yaayanlarnn fiziksel mkemmellikleriyle bilinirdi ve Madu bundan daha azn umamayacak kadar genti. Kzn yannda bekleyen Lari Uzay Lordu'nu dnmyordu. Zihni yeniden dansn video kasetlerini, nsanlkyuvas'nn eski gnlerinden gelen grubun, 'Boloy' adndaki grubun karmak admlarn ve hareketlerin gzel cokusunu gryordu. 'Bir gn,' diye dnd, 'ah, belki bir gn ben de yle dans edebilirim...' Kuat dnyordu: 'Kimi kandrdklarn sanyorlar? Xanadu'nun yneticisi olduumdan beri ilk defa bir Lord buraya geliyor. Sytron IV'teki savan Kahramanym! O sava biteli aylar oluyor... yileecek kadar zaman olmutur, tabii gerekten yaralandysa. Hayr, baka bir eyler var... Bir ey biliyor veya bir eyden pheleniyorlar... Eh, onu megul ederiz. Xanadu'nun sunabilecei btn zevkler dnlrse bu da zor olmaz... ayrca Madu da var. Hayr, adam ikayet edemez, yoksa kendini ele verir...' Ve bu arada, ornitopter yaklarken, kaderleri de yaklayordu. Kaderleri olacan bilmiyordu: kaderleri olmay dnmyordu ve kaderleri nceden belirlenmemiti. Alalan ornitopterdeki yolcu etraf sezmek, hissetmek iin zihniyle uzand. Zordu, inanlmaz derecede zordu.... kendi zihni ve hissetmeye alt zihinler arasnda kaln bir bulutumsu rt -bir sis- var gibiydi. Bu kendisinin, savatan kalan zihin hasar myd? Yoksa baka bir ey miydi, gezegenin atmosferi gibi -telepatiyideitirmek veya nlemek iin bir ey? Lord bin Permaiswari ban sallad. Kendinden o kadar phe ediyordu, kafas o kadar karkt ki! Savatan... korku makinelerinin zihin yaralayc sondalarndan beri... ne kadar kalc hasar brakmlard? Belki burada, Xanadu'a dinlenebilir ve unutabilirdi.

Ornitopterden dar admn atarken. Lord bin Permaiswari daha da byk bir aknlk hissetti. Xanadu'nun gnei olmadn biliyordu, ama onu selamlayan yumuak glgesiz a hazrlkl deildi, kiz aylar, grne gre, yan yana duruyorlar ve klar milyonlarca ayna tarafndan yanstlyordu. Yakn mesafede, millerce beyaz kum uzanrken, uzaklarda tabanlarnda simsiyah denizin kprd tebeir rengi kayalklar duruyordu. Beyaz, siyah, gm rengi. Xanadu'nun renkleri. Kuat gecikmeden adama yaklat. Kuat'n korkular Uzay Lordu'na ilk att bakla yok olmutu. Ziyareti gerekten de hasta ve akn grnyordu: bylece, Kuat'n yumuak huyluluu, fazla bir aba harcamasna gerek kalmadan, ortaya kmt. 'Xanadu size ho geldiniz der. Lord bin Permaiswari. Xanadu ve Xanadu'nun tm sunduklar sizindir.' Geleneksel selamlama adamn kaba sesinden dolay garipleiyordu. Uzay Lordu nnde iri bir adam grd, uzun ve ayn ekilde ar, kaslar parlyor, uzun kzlms salar ve sakal aylarn ve aynalarn nda morumsu bir ekilde grnyordu. 'Sadece Xanadu'da olmak bile, Ynetici Kuat, bana byk zevk veriyor ve gezegen ile iindekileri size geri veriyorum,' diye yantlad Lord Kemal bin Permaiswari. Kuat dnd ve yanndaki iki kiiyi iaret etti. 'Bu Madu, uzak bir akrabam ve korumam altnda. Ve bu da Lari, kardeim, -babamn drdnc einin olu- kendini Gnesiz Deniz'de boan einin.' Uzay Lordu Kuat'n glnden rkt, ama genler bunun farkna varmam gibiydiler. Nazik Madu hayal krkln saklad ve Lord'u uygun bir nezaketle selamlad. Parlayan bir grnt, gz kamatran bir zrh veya sadece 'Ben bir kahramanm,' diye haykran bir hava bekliyordu (ya da ummu muydu?). Bunun yerine entelektel grnl, yorgun, yaam olduu otuz yldan daha yal grnen bir adam gryordu. Ne yapm olduunu, bu adamn Styron IV'teki savata insan kltrnn kurtarcs olarak neden Vasta'nn dilinde dolatn merak etti. Lari, erkek olduu iin, savan gereklerini Madu'dan daha iyi biliyordu ve Lord bin Permaiswari'yi ciddi bir saygyla selamlad. Hayal dnyasnda, sadece rahat bir zarafete sahip danslarn ve koucularn arkasnda ikinci srada, Lari zekaya nem verirdi. Bu, kendini, yaayan zihnini, zekasn korkulan korku makinelerinin nne atan... ve kazanan adamd! Bedeli yznden okunabiliyordu, ama KAZANMITI. Lari ellerini birletirip, bir sadakat hareketiyle alnna gtrd. Lord. Lari'nin kalbini fetheden bir hareket yapt. Lari'nin ellerine dokundu ve, 'Arkadalarm bana Kemal der,' dedi. Sonra buna Madu'yu, ve neredeyse sonradan aklna gelmi gibi Kuat' da katacak ekilde dnd. Kuat neredeyse unutulduunu fark etmedi. Arkasn dnm ve sar ve siyah izgili kocaman bir ty yuma gibi grnen eye doru yryordu. Garip bir slk sesi kard ve yumak bir anda drt tane ar byk kediye dnt. Her kedi eyerlenmiti ve her eyerde bir tutma halkas vard, ama kedileri idare etmenin belirgin bir yolu yoktu.

Kuat Kemal'in sorusunu yantlad. 'Hayr, elbette onlar idare etmenin bir yolu yok. Onlar saf kedi, anlarsnz, byklkleri dnda hi deitirilmediler. Burada altinsanlar yok! Sanrm Vasta'da altinsan barndrmayan tek gezegen biziz Norstrilia dnda, tabii. Ama Nostrilia ile Xanadu'nun nedenleri spektrumun zt ularnda. Biz hislerimizden zevk alrz... Nostriliallarn inand gibi ok almann karakteri oluturduu samalndan dolay deil. Sertlie ve btn o zorluklara inanmyoruz. Sadece deitirilmemi hayvanlarmzdan daha fazla duyusal zevk alyoruz. Kirli ileri yapmak iin robotlarmz var.' Kemal ban sallad. Ne de olsa, bunun iin burada deil miydi? Duygularnn hasar grm zihnini onarmasna izin vermek iin? Yine de, korku makineleriyle neredeyse titremeden yzleen adam kendisinin olduu sylenen kediye nasl yaklaacan bilmiyordu. Madu adamn duraksamasn grd. 'Griselda tamamen arkada canlsdr,' dedi. 'Kulaklarn kayncaya kadar bekleyin: sonra yere yatar ve zerine binebilirsiniz.' Kemal ban kaldrd ve Kuat'n gzlerinde irenmeye benzer Bir ifade yakalad. Bu kendini iyiletirme arayna yarar salamad. Madu. Kuat'n honutsuzluundan habersiz, iri kediyi diz ker pozisyona sokmu, Kemal'e glmsyordu. Kemal kzn bakyla iine bir ac saplandn hissetti. Kz ylesine gzel ve ylesine masumdu ki: incinebilirlii kalbini burkuyordu. Uzay Lordu Leydi Ru'nun eski bir efsaneden yapt alnty hatrlad: 'teki masumiyet dtaki zrhtr.' ama zihnine bir korku a yayld. Bunu bir kenara att ve kediye bindi. Neredeyse yz yl sonra lm beklerken, o gezintiyi hatrlyordu. lk uzay sray kadar heyecan vericiydi. Hilie atlay ve sonra iradesiz bir ekilde, bedenin izleyecei yn zerinde hibir kiisel kontrol olmadan ilerlediinin, ilerlediinin, ilerlediinin aniden ayrdna var. Korku kendini gstermeye frsat bulamadan isel, neredeyse orgazms bir heyecana, neredeyse dayanlamayacak kadar kuvvetli bir zevk frtnasna dnt. Dz siyah salar yznde uarken, Lord bin Permaiswari kriz zamannda eski Dnya'daki an'da toplanan Lord ve Leydi'ler tarafndan tannamayacak bir haldeydi. Ciddi ve fazlasyla megul olarak grmeye altklar yzdeki ocuksu neeyi tanyamazlard. Rzgrda bir kahkaha att ve bir eliyle eyer halkasn tutarak arkasnda kalm olan dierlerine el sallarken, bacaklarn Griselda'nn brlerine bastrd. Griselda adamn uzun abasz zplamalardan zevk aldn sezinler gibiydi. Aniden gezinti yeni bir boyut kazand. leride. Uzay Lordu'nu Xanadu'ya getirmi olan ornitopter uzay limanna geri gitmek iin nlerinden geti. Griselda hemen srden ayrld ve ykselen ornitopterin ardndan bo yere zplad. Ona doru hamle ederken, Kemal, aa dmemek iin tutma halkasna iki eliyle sarlmak zorunda kald. Kedi, ornitopter gzden kaybolana kadar, umutsuzca arkasndan zplayp atlamaya devam elli. Sonra oturup kendisini ve, elinde olmadan, yolcusunu yalamaya balad.

Lord Kemal kedinin zmpara gibi dilini tatsz bulmad, ama dii bacana srnnce yzn buruturdu. Biraz uzakta Kuat glerek oturuyordu. Madu'nun yznde uzaktan bile fark edilecek ekilde bir tela vard, ama Lord ona elini sallaynca bu ortadan yok oldu. Lari, Styron IV kahramannn glerinden emin bir ekilde, uzaktaki ehre hlyal baklarla bakyordu. Yava yava, Griselda srye katld; hali bu ayrcalkl ziyaretinin emniyetinden sorumluyken bu kadar yavruca bir ekilde davranmann verdii utanc yanstyor gibiydi. Uzakta ehrin kubbeleri ve kuleleri aylarn ve aynalarn yumuak glgesiz nda sedefli bir ekilde parlyordu. Lord Kemal'deki gerekdlk hissi artt. ehir o kadar gzel ve o kadar gerekd grnyordu ki yaklatka kaybolaca hissine kapld. ehrin ve btn temsil ettiklerinin fazlasyla gerek olduklarn renecekti. ehir duvarlarna yaklatka, Kemal ehrin uzaktaki sade beyazlnn gz yanlgs olduunu grebiliyordu. Binalarn donuk bir ekilde parlayan beyaz duvarlarna mcevherlerle karmak ekiller yaplmt: iekler, yapraklar ve inanlmaz mimarinin gzelliini arttran geometrik desenler. Ziyaret ettii btn dnyalarda Lord Kemal bu ehre eit olacak bir ey grmemiti; Mcevher Gezegeni'ndeki Philip'in saray bu binalarla karlatrldnda bir al saylrd. emeleri ve yapay glleri olan baheler binalar ayryordu. Doallk grnm veren sanatsal bir plana gre etrafa fundalklar dikilmiti. Birden Uzay Lordu gezegenin garip bir ynn fark etti: hi aa grmemiti. ehre girerlerken, gvenli uzaklklardan kpekler havlyordu, ama bu sefer Griselda kzdrlmay reddetti. Artk ehirde olduu iin belirli bir ar balla brnmt: sanki nceki kusurunu unutmak istiyor gibiydi. Dorudan sarayn merdivenlerine yneldi. Lord Kemal, Griselda'nn kalalarndaki kaslarn, basamaklar ve ak kapy amak iin hazrlanrken kasldn hissedebiliyordu. kisi iin dar bir aralkt. Neyse ki basamaklara nce Kuat vard ve slkla kediye bir emir verdi. Kemal kedinin isteksizliini sezdi. Merdivenleri trmanmay tercih ederdi, ama boyun edi. Kam yerde, arka bacaklar kvrlm, n bacaklar ileri doru gerilmi ekilde yatt; Lord Kemal kolayca ama isteksizce, gezinti bitlii iin Griselda'nn hissettii kadar piman bir ekilde, aa indi. Uzanp, hayvann kulaklarn kad. Madu onaylayarak glmsedi. 'Tamam. Kedinizle arkada olursanz, size daha istekli uyar.' Kuat homurdand. 'Eer fazla kendi balarna buyruk olurlarsa, onlar yola sokmak iin benim baka yntemlerim var.' Uzay Lordu, Kuat'n kemerine taklm olan ve imdi Kuat'n iaret ettii kk, dikenli kamy ilk defa grd. 'Kuat, bunu yapmazsn,' diye itiraz etti Madu. 'imdiye kadar hi...' 'Beni grmedin,' dedi Kuat. Sonra, kzn yz bulutlanrken, ikna edercesine ekledi: 'imdiye kadar hi gerek duymadm. Ama bu yapmam anlamna gelmez. '

Kemal, Kuat'n szlerinin pek uygun olmadn dnd. Bir phe veya merak sisi Madu'nun yznn ak parlakln kaplyor gibiydi. Lord Kemal bir kere daha onun iin bir korku saplanmas hissetti ve bir kere daha bunu aklndan uzaklatrd. Korktuu kzn masumiyetiydi. Madu'nun gzlerinin kendisine, gerek genliinin eski gnlerindeki D'irena'y hatrlattn anlad, insanln adetleri hakknda bilgilendirilmeden nceki, altinsanlarla insanlarn eilmi gibi bir araya gelemeyecekleri retilmeden nceki gnlerde. Karacams bir zarafeti. yumuak asil dudaklar, tretildii ceylandan gelen masum gzleri olan D'irena. Kendisi gittikten sonra ne olmutu ona? Gzleri hl. Madu'nunkilerde yansdn grd samimi ak yreklilii tayor muydu? Yoksa kaba bir erkek geyikle iftlemi ve onun kabalnn bir ksm kendisine mi aktarlmt? Lord Kemal, kadn efkatle anmsayarak, onun, kendisine, hatrasndaki kadar efkatli ve zarif ceylanlar vermi olan bir antilopla iftlemi olduunu umdu. Bam sallad. Korku makineleri her trl any ve duyguyu birbirine kartrmlard. Farknda bile olmadan, kediyi okad. Kedilerden eyerleri kartmak iin uaklar geldi. Yenilenmi bir aknlkla. Lord Kemal ileri yapanlarn altinsanlar deil, gerek insanlar olduunu fark etti ve Kuat'n hayvanlarn duygusallndan zevk almayla ilgili szlerini hatrlad. Baka bir ey daha vard, neredeyse zerinde dnm olduu, ama ne olduunu hatrlayamad... Sanki kede kaybolurken zor bulunur bir hayvann kuyruunu yakalamaya alyormu gibi. Kuat yol gsterir ve Madu ile Lari arkasndan gelirken. Lord Kemal bir oda ve koridor labirentinden geti. Her biri, bir ncekinden daha hayret verici grnyordu Uzay Lordu benzer eyleri video kasetlerinde grmt, eski nsanyuvas'nn Radyasyon III'ten nce olduu gibi yeniden yaplandrlmas. Duvarlarda hallar ve Dnya'dakilerin reprodksiyolarndan esinlenen resimler aslyd; divanlar, heykeller. Xanadu'nun kurucusu, orijinal Han tarafndan getirilmi olan renkli ve scak hallar. Evet, Xanadu duygularn zevkine, lkse ve gzellie, gereksize bir dnt.

Kemal bu byl atmosferde gevemeye baladn hissetti, ama ana salona vardklarnda Kuat resmiyetten uzak bir ekilde kendini en yakn divann zerine atnca by bozuldu. Boylu boyunca uzanrken, elini belli belirsiz grubu geri kalanna sallad. 'Oturun, oturun.' dedi. Mumlar titriyor ve parlyorlard, alak masalar ve divanlar evrede davet edici bir ekilde duruyordu. Uzay Lordu'nun geliindeki tantrlmadan beri ilk defa, Lari kendiliinden konutu. "Evimize ho geldiniz." dedi. "Ve umarm ziyaretinizi elenceli klmak iin elimizden geleni yapabiliriz.' Kemal yeni izlenimlere fazla kapld ve (kendine itiraf etmesi gerekiyordu) Madu onu byledii iin, gence fazla ilgi gstermediini fark etti. Lari de, kendi tarznda, fiziksel olarak Madu kadar mkemmeldi. Uzun boylu, ince, hafif kasl, sarn bir

olan. Ve, Madu gibi, onda da hayret verici bir aklk, incinebilirlik havas vard. Bu ikisinin Kuat gibi hain ve kaba grnen birinin gardiyanlnda bu kadar masum yetimi olmalar Lord Kemal'e garip geldi. Kuat, Uzay Lordu'nun dalgnln bld. 'Gelin! Dju-di!' Madu hemen zerinde gmms detaylar olan bakr renkli bir tepsinin durduu bir masaya ilerledi. Tepside ayn malzemeden yaplm iki azl bir srahi ve buna uygun sekiz kadeh vard. Srahinin azn bir kapak rtyordu. Madu srahiyi alrken. Kuat Uzay Lordu'nun giderek daha fazla rahatsz edici bulduu homurtulardan birini kard. 'Parman doru delie koymaya dikkat et.' Kzn yant veren sesi hogrl, ama Kemal'in onun olabileceini dnd kadar kmseyiciydi. 'Bunu ocukluumdan beri yapyorum. imdi unutmam olas m?' Sonraki yllarda, sanki bu gece hayatnn zaman iinde izledii karmak yollardaki en nemli dnm noktalarndan biriymi gibi geldi Lord Kemal'e. Olurlarken olaylardan uzaklatrlm gibiydi; hareketleri izleyen bir gzlemciydi, sadece bakalarnnkini deil, kendininkileri de, sanki zerlerinde hi kontrol yokmu gibi, bir ryadaym gibi.. Madu zarif bir ekilde diz kt ve bir parman srahinin stndeki iki delikten birine yerletirdi. Mum kzn btn plak tenini kaplayan gm rengi hafif pudrann zerinde oynuyordu. Madu krmzms svy ufak kadehlerden drdne boaltrken. Kemal kzn ufak ellerinin trnaklarnn bile gm rengine boyanm olduuna dikkat etti. Kuat kadehini kaldrd. lk kadeh nezaket kurallarna gre eref konuu iin veya en azndan Vasta iin kaldrlmalyd, ama Kuat kendi kurallarn uyguluyordu. 'Zevke' dedi ve kadehin iindekileri bir dikite iti. Grubun gerisi ikilerini yavaa yudumlarken, Kuat yeni bir kadeh doldurmak iin yerinden kalkt. Dierlerini birinci kadehlerini bitirmeden, o ikinci kadehi de yutmutu. Lord Kemal dju-di'nin tadnn zevkine varyordu. Daha evvel itii hibir eye benzemiyordu, ne eki ne de tatlyd. Tatt eylerden en fazla nara benziyordu, ama yine de esizdi. Yudumlarken, bedenini ho bir uyuma duygusunun sardn hissetti. Kadehi bitirdiinde dju-dinin hayatnda tatt en lezzetli ey olduuna karar vermiti. Alkol gibi akln kartrmak veya elektrot gibi sadece duyusal zevk vermek yerine, dju-di btn duyularn, alglamasn keskinletirmi gibiydi. Btn renkler daha parlakt, daha nce belli belirsiz farknda olduu arka plandaki mzik birden canlanmt, brokarl divann kuma zevk veriyordu, tanmad ieklerin kokusu etrafn sarmt. Yaralanm zihni Styron IV' ve onun btn hatrlattklarn dlad. Bir dostluk parlts hissetti. Kuat'a kar bile birdenbire bir Diamnoni duvaryla karlatn sezdi.

Sonra anlad. Gezegendeki dier zihinleri hissedememesi veya okuyamamas kendisinden veya korku makinelerinin oluturduu bir hasardan deil meydana gelmiyordu; dorudan Kuat'a, Kuat'n yetkisiz olarak oluturduu bir zihin engeline balyd. Ancak engel mkemmel deildi. Kuat sadece dncelerinin okunmasn engellemeyi becerememiti; evrensel bir engel kurmutu. Bu, Kuat'n Uzay Lordu'unu hissettii gibi bir tavr sergilememesinden belliydi. 'Ama,' diye dnd Kemal, 'saklama gerei duyduun ey ne? Evrensel bir barikat kurman gerektirecek kadar Vasta'nn yasalarna kar olan ey ne?' Kuat, gevemi bir ekilde, memnuniyetle glmsyordu. Styron IV'ten beri ilk defa, Lord Kemal bin Permaiswari gerekten de tamamen iyileebileceini hissetti. O zamandan beri ilk defa bir eyle gerekten ilgileniyordu. Madu adam geree dndrd. 'Dju-dimizdcn holananz m?' Bu pek soru saylmazd. Kemal, neeli ve hl karlat bulmacay dnerek, bayla onaylad. 'Bir tane daha iebilirsiniz,' dedi kz, ama daha fazlas sizin iin iyi olmaz. ki kadehten sonra, insan duyularn yitirmeye balar ve bu da pek elenceli saylmaz, deil mi?' Kemal, Lari ve kendisi iin ikinci kadehleri doldurdu. Kuat srahiye uzand ve Madu aka yapar gibi adamn eline vurdu. 'Bir tane daha iersen, kadehine yanllkla pisang doldurabilirsin.' Kuat gld. 'ou erkekten daha iriyim ve onlardan daha fazla iebilirim.' 'En azndan brak da ben koyaym,' dedi kz ve kadehi doldurmaya giriti. Sonra, fazla gereki grnmeyen akac bir neeyle Uzay Lordu'na dnd. 'Hepimizin ona dikkat etmesi gerekiyor, ama, gereklen de fazla imek tehlikeli. Bu srahinin nasl yapldn gryor musunuz?' Srahinin blnn gstermek iin kapa kaldrd. 'Yarsnda dju-di, dier yansda ise tad dju-diyle ayn, ama ldrc olan pisang vardr. Bir kadehi ien kiiyi bir eefunjungda ldrebilir.' Kemal elinde olmadan titredi. Kzn bahsettii zaman birimi neredeyse anlk olabilecek kadar ksayd. 'Panzehiri yok mu?' 'Yok.' Sessizce oturmakta olan Lari sze kart. 'Aslnda ikisi de ayn ey. Dju-di damtlm pisangdr. Sadece burada, Xanadu'da yetien bir meyveden yaplrlar. Dju-dinin srr bulunana kadar. Galaksi bilir ka kii meyveyi yedii veya mayalanm, ama damtlmam pisang itii iin lmtr. '

'Her birine deer.' diyerek gld Kuat. Dju-di yznden Uzay Lordu'nun Xanadu Yneticisi'ne kar duymu olabilecei tm scaklk yok olmutu. Ancak, srahinin ikili yapsyla ilgili merak kabarmt. 'Ama madem pisangn zehir olduunu biliyorsunuz, neden onu dju-diyle ayn kapta tutuyorsunuz? Aslnda, daha bata neden onu damtlmam halinde bulunduruyorsunuz?' Madu onaylar ekilde ban sallad. 'Ayn soruyu ben de defalarca sordum, ama aldm yantlarn bir anlam yok.' 'Tehlikenin verdii heyecandan dolay,' dedi Lari. 'Pisang iebileceiniz gibi bir e olduunu bilmeniz dju-diden daha fazla zevk almanz salamaz m?' 'Ben de bunu dedim,' diye tekrarlad Madu, 'yantlarn anlam yok.' Bu noktada Kuat araya girdi. Konumas hafife kayyordu, ama yeterince akll bir ekilde konutu. 'lk olarak, bu bir gelenek. Eski zamanlarda. lk Han batayken ve Xanadu henz Vasta Lordlarnn nfuzuna girmeden nce, Xanadu'da olduka fazla yasad iler dnyordu. Liderlik iin g kavgalar vard. Zenginliklerimizi yamalamak iin baka gezegenlerden geliyorlard. Ortadan kaldrldklarn anlamadan, onlar ortadan kaldrmann basit bir yolu olmas gerekiyordu. kili srahinin lk Han'n getirmi olduu bir in srahisinden kopyalanm olduu syleniyor. Doru mu bilmiyorum, ama burada gelenekselleti. Xanadu'da iinde pisang bulundurmayacak ekilde yaplm bir tek dju-di srahisi bulmazsnz. Her eyi aklam gibi ban sallad, ama Uzay Lordu tatmin olmamt. 'Tamam,' dedi, 'srahileri geleneksel ekilde yapyorsunuz, ama, Vens akna, neden hl ilerine pisang koymaya devam ediyorsunuz?' Kuat'n yant, geldiinde, daha nceki konumasndan daha da kaym bir ekildeydi; ok fazla dju-dinin etkileri onun uyumu bir ekilde konumasna neden olmaya balamt ve Uzay Lordu Madu'nun iki kadehten fazla dju-di imeme konusundaki uyarlarn dikkate almay zihnine not ald. Kuat olduka fkeli bir ekilde glmsedi ve bir parman t verircesine Lord Kemal'e sallad. "Yabanclar fazla soru sormamaldr. Etrafla hl dmanlar olabilir ve biz hazrlklyz. Her neyse, biz Xanadu'da sulular byle cezalandrrz." Kahkahas hi de ekingen deildi. 'Ne itiklerini bilmiyorlar. Piyango gibi. Bazen onlarla biraz elenirim. nce onlara dju-di veririm ve serbest braklacaklarn dnmeye balarlar. Sonra onlara bir kadeh daha veririm ve hibir eyden phelenmezler. lk kadehte bir ey olmad iin sevinle ierler. Sonra felci hissettiklerinde... ite tamam! Yzlerini grmelisiniz!' Bir an iin Uzay Lordu'nun Kuat'a kar hissettii honutsuzluk son haddine ulamt. Ama adam u anda sarho, diye dnd. Sonra da: Ama bu konuan gerek kii olabilir mi? 'Hayr, hayr,Kuat, bunu demek istiyor olamazsn!'

Kuat kendine gelir gibi oldu. Kardeinin dizine yattrr bir ekilde vurdu. 'Elbette bunu demek istemiyorum. Sanrm gidip yatacam. Konuumuza iyi bakn, olur mu?' Ayaa kalktnda hafife sallanyordu, ama odadan dar olduka dzgn kmay baard. Aniden engel biraz indi. Kuat'n zihnini okuyamyordu, ama Uzay Lordu, bu gezegende bir yerlerde, kt, garip, yasad bir eyler seziyordu. Damarlarndaki dju-di scaklnn yerini bir soukluk alm gibiydi. Beyaz kum eerlerinin ardnda, rzgr esmeye balyordu. ehirden uzakta, gnesiz denizin bulunduu eski krater gl tarafndan korunan laboratuarda aldatc bir d huzur vard. eride, yasad diehr lleri, daha henz duyularna kavumam ekilde, ambiyotik sralar iinde hareket ediyorlard; darda lmcl memelerini veren aalar sanki korkulu bir bekleyile titriyor gibiydiler. Madu iini ekti. 'Sonuncuyu imemesi gerektiini biliyordum, ama kendi bildiini yapt.' Uzay Lordu'na kaytsz duran Lari'ye doru dnd ve ikna edici ekilde aklad. 'Tutuklularla elenmek konusunda tabii ki ciddi deildi. Bize btn bu yllar boyunca o kadar iyi davrand ki... hi kimse hem bize kar bu kadar iyi olup, hem de baka ynlerden zalim olamaz, deil mi?' Uzay Lordu bir kere daha Lari'ye bakt. Yakkl gen yzde, canl ama gen. ylesine gen, bir huzursuzluk vard. 'Hayr, sanrm olamaz ama yine de baz hikyeler duydum...' Uzay Lordu'nun varln hatrlayarak durdu. 'Tabii ki hepsi samalk,' diye szlerini bitirdi, ama Lord Kemal, gencin aabeyinin yaratt kt izlenimi silmek kadar kendini de ikna etmeye altn sezdi. 'Artk yemek yiyelim,' dedi Madu neeyle ve yemek salonuna gitmek zere ayaa kalkt. Uzay Lordu yine konunun deitirildii hissine kapld. II Sonraki yllarda Uzay Lordu anmsad. Dnceler zihninde yart. Ah, Xanadu, btn galaksilerde seninle lecek hibir ey yok. Glgesiz gnler ve geceleri aasz ovalar, bir ekilde senin ekiciliini arttran ani yamursuz frtna ve imek patlamalar. Griselda. Tandm tek saf hayvan. Kocaman grleyen mrlt, bir yannda siyah bir noktas olan yumuak pembe burun, yzmn hatlarnn, ardndan varlmn iine bakarm gibi grnen gzler. Ah Griselda, umarm bir yerlerde hl hoplayp zplyorsundur... Ama imdi; Lord Kemal'in Xanadu'daki ilk birka gn. Xanadu'nun sonsuz zevkleriyle tantrlrken abucak geti. Kemal'in geliinin ertesi gn, Lari'nin de koaca bir ayak yar programlanmt. Xanadu'ya geri getirilen yarma esi insanln mekanikleirken unuttuu basit sevinlere akl banda bir dnt.

Stadyumdaki kalabalk neeli ve hareketliydi. Gen kzlarn ounun sa akt ve uuuyordu; gen ve yal btn kadnlar Xanadu'ya zg giysiyi giyiyorlard: ufak bir ksa etek ve ak kolsuz bir ceket. ou dnyada yal kadnlar bu giysi iinde acayip, ya da en azndan gln, gen kadnlar ise uar grnrd. Ama Xanadu'da temel bir masumiyet ve bedenin bir kabullenilmesi mevcuttu ve neredeyse istisnasz, yalarna baklmakszn, btn Xanadu kadnlar gzel ve kvrak yaplarn korumu gibiydiler; yar plaklklarna dikkati ekecek yapmack bir alakgnlllkleri de yoktu. Genlerin ou, erkekler de, kadnlar da. Uzay Lordu'nun ilk defa Madu'nun zerinde fark ettii donuk renkli vcut pudrasn kullanyorlard; bazlar pudray giysilerine, bazlar da salarna veya gzlerine uydurmulard. Pek aznda renksiz parlayan bir pudra vard. Hepsinin arasndan. Lord Kemal Madu'nun en sevimli olduunu dnd. Madu, bir ksm Lord Kemal'e kadar ulaan bir heyecan yayyordu. Kuat duygusuz grnyordu. 'Orada nasl bu kadar sakin oturabilirsin?' diye sordu kz. 'Olan kazanacak, biliyorsun. Zaten at yar daha heyecanl.' 'Senin iin belki. Ama benim iin deil.' Lord Kemal ilgilenmiti. 'Bu yar daha nce hi grmedim,' dedi. 'Nedir? Hangisinin daha hzl kotuunu grmek iin btn atlar birlikte mi kouyorlar?' Madu evet anlamnda ban sallad. 'Verilen bir sinyalle hep birlikte balarlar ve nceden belirlenmi bir yolda koarlar. Hedefe ilk nce varan kazanr. O,' diye iaret etti bayla alayc bir ekilde, 'atnn kazanaca zerine bahse girmeyi, yani kumar oynamay sever. O yzden insan yarlarndan ok at yarlarndan holanr.' 'nsan yarlarna bahse girmez misiniz?' 'Yo. hayr. Yetenekleri veya baardklar eyler zerine bahse girmek insanlar iin ok kk drc olurdu.' O gn her biri yarmaclarn alann kstlayan yar vard. lk yarta aslnda bir rekabet olmad ortaya kt; Lari dierlerini o kadar arkada brakt ki, bu neredeyse utan vericiydi. O kadar stn bir koucu olduu aka belli olmasayd, dierlerinin Xanadu'nun yneticisinin kardeinin kazanmas iin geride kaldklar dnlebilirdi. Kuat, eski nsanyuvas'ndan kalma antik bir ayinin kopyas olan Lari'nin salarna altn yapraklardan bir ta takma trenine katlmak iin stadyumun merkezine indi. Yneticinin yokluunda, Lord Kemal arkasnda, ilerinden baz kelimeleri yakalayabildii fsltlar duydu: 'aroi ile dans...,' 'eski ynetici sevinecek...,' 'ne yazk ki annesi...' Madu dinliyor gibi grnmyordu.

Kutlamalardan sonra Ynetici ve grubu saraya dndklerinde. Lord Kemal baz artc szleri anmsad; zellikle de "eski ynetici sevinecek (sevinirdi deil), ' cmlesindeki gelecek veya imdiki zaman onu artmt. Zihnine takld ve orada yuvaland, sanki yaral bir parmaktaki kymk gibi. Zihni korku makinelerinin yaralarndan yeni iyileiyordu ve daha fazla bir yaray gze alamayacana karar verdi. Kuat ikinci kadeh dju-diyi ierken. Lord Kemal olduka sradan bir ekilde sordu. "Ne kadar zamandr Xanadu'nun yneticisisiniz, Kuat?' Kuat bu ani sorunun sradanlnn altnda bir eyler sezerek baklarn kaldrd. Lari sze girdi. 'Ben kk bir bebektim...' Kuat'n iareti genci susturdu. 'Uzun yllardr.' dedi. 'Ka yl olduunun ne nemi var?' 'Yo, sadece merak ettim,' dedi Uzay Lordu, lml bir drstlkte karar klarak. 'Xanadu'nun yneticiliinin babadan oula getiini sanyordum, ama bugn beni babanzn hl sa olduuna inandran bir eyler duydum.' Yine Lari. Kuat onu susturamadan, yant vermek iin atld. 'Ama o sa. Aroiyle birlikte... annem bu yzden...' Kuat'n atk kalar Lari'yi susturdu. 'Bunlar Vasta'y ilgilendiren meseleler deil. Bunlar, Xanadu'nun Vasta'nn korumas altna girmeyi kabul ettii anlamann Madde No. 376984, alt madde a. paragraf 34c'si ile korunan, Xanadu'nun yerel adetleriyle ilgilidir. Lord'umuzu temin ederim ki sadece yerlilerimizle ilgili yerel meseleler sz konusudur.' Lord Kemal grnte bunu kabul eder gibi ban sallad. Onu rahatsz eden, Styron IV'ten beri hibir eyin ilgisini ekmedii kadar meraklandran gizin kk bir ksmn aa kardn sezinliyordu. III Xanadu'daki kalnn drdnc "gnnde". Lord Kemal Madu ve Lari'yle birlikte, geliinden beri ilk defa ehir duvarlarnn arkasndaki ilk keif seferine kt. Artk Uzay Lordu kedisi Griselda'ya olduka almt. Kedinin bir zevk mrlts kartp, emir beklemeden Kemal'in binmesi iin yatmas adam mutlu ediyordu. Hayvanlar yeni bir adan gryordu. Altinsanlarn, insan grntsndeki deitirilmi hayvanlarn aslnda ne biri ne de teki olmadn kesinlikle biliyordu. Evet, ok zeki ve gl altinsanlar vard, ama... bu dnceyi aklndan sildi. Ovalarn arasndan esiz bir neeyle getiler. Rzgrla sprlen, aasz, kk gezegenin kendine zg vahi bir gzellii vard. Siyah deniz, tebeir rengi kayalklarn dibine vuruyordu. Kemal, miller boyu uzanan kumlar seyrederken, gezegenin tuhafln bir kere daha hissetti. Uzaklarda, byk bir kuun havalandn, sarsldn, sonra da dtn grd.

Sonra, ok daha sonra, bilgisayara zaman ve yer verilerini girdiinde, makinenin yazd ark galaksiler arasnda nlendi: Siyah Bulutlar Kartal Ve Frtna patlad Ve Kartaln Kanatlar Yere derken Ve Kayaln Dibindeki Dalgalar Beyazd Ve Kuun Kanatlar Parlakt Haykr Duydum. Belki de Lord Kemal'in olaylar bilgisayara zdrabnn bir ksmn yanstacak ekilde girmesi, duygularnn derinliinin bir gstergesiydi. Madu ve Lari de kuun dn seyrettiler, parlak neeleri tam olarak anlayamadklar bir eyle glgelenmiti. 'Ama niye?' diye fsldad Madu. 'Biz gezerken o kadar zgrce uuyordu ki, o tamamen zgr ve mutlu ekilde szlrken, biz de zplyorduk. Ve imdi...' 'Ve imdi onu unutmalyz,' dedi Uzay Lordu, sonsuz bir tahamml ve hissetmiyor olmay diledii bir yorgunluktan doan bir bilgelikle. Ama kendisi unutamazd. Bundan dolay bilgisayar da. 'Siyah bir dan zerinde...' imdi daha yava bir ekilde, gzelliin, yaamn lmnn soukluuyla yerek ilerliyorlard, her biri kendi dncesine gmlmt. 'Nasl bir israf!' diye dnd Uzay Lordu. Gzelliin nasl bir israf. Ku bir rya kadar zgr szlyordu. Neden? Deiik bir hava akm m? Veya daha ldrc bir ey mi? bir arasnda rzgr yksek bulutun kefenini hrpalanm o sesle dan zerinde yalnz duraklad haykrd sisi hazrlad yrtlm gece

ve

den

'Annem ne hissetti?' diye dnd Lari. "Scak, derin, karanlk denizin iine yrrken ve asla dnmeyeceini bilirken, duygular ve dnceleri neydi?' Madu kendini yalnz ve akn hissediyordu. Kiisel olarak lmle herhangi bir ekilde ilk yzlemesiydi. Ailesi onun iin gerek deildi; onlar hi tanmamt. Ama bu ku, onu hayatla ve zgrken grmt, uarken, zarif kaymalar ve szlmelerinden daha nemli baka bir eyle ilgili deilken: ve imdi, aniden, o lyd. Kz bu iki dnceyi aklnda bir araya getiremiyordu. lk olarak kendini toparlayan, ya ve tecrbesinden dolay. Lord Kemal oldu. 'Nereye gittiimizi,' dedi. "bana sylemediniz." Madu'nun glmsemesi her zamanki prltsnn zayf bir yanksyd, ama yine de aba gsterdi. 'Tepenin zerindeki kraterin kenarnda dolaacaz Manzara ok gzeldir ve orada dururken neredeyse btn gezegeni grdnz hissine kaplrsnz.' Lari, zihnini bulutlandran kara dncelere ramen konumaya katlmaya kararl bir ekilde ban sallad. 'Bu doru,' dedi. 'Oradan buah koruluklarn bile grebilirsiniz. Pisang ve dju-diyi buah aacnn meyvesinden elde ederiz.' 'Bunu merak ediyordum,' dedi Uzay Lordu. 'Gezegene indiimden beri hi aa grmedim.' 'Evet.' dedi Madu ve Lari ayn anda. Bu ufak bir aknlk yaratt ve ikisi de, kuun lmnden beri davrandklarndan daha doal davranarak gldler. Bilinsizce daha neeli ruh hallerini kedilere de geirmilerdi ve hayvanlar bir kere daha artm hzlaryla zplamaya baladlar. Uzay Lordu'nun gen arkadalarnn halindeki deiiklikten duyduu mutluluk ilginlemeye balam olan konumann bu boyun krc hzda devam edemeyecei iin hissettii hayal krklyla glgelenmiti. Ancak yukar doru ktka, kediler yavalamaya balad. Deiiklik ilk bata belirgin deildi, ama uzun trman devam ederken. Lord Kemal Griselda'nn artan abalarn hissedebiliyordu. Hibir eyin kediyi yoramayacan dnmeye balamt, ama kraterin kenarna trman aadan grndnden olduka uzundu. Dier kedilerin de zorlandktan azalan hzlarndan belliydi. Uzay Lordu konumay yeniden balatt. 'Bana aalardan bahsedecektiniz,' dedi. lk yant veren Lari oldu. 'Hi aa grmemek konusunda olduka haklsnz,' dedi. 'Buah aalarnn Xanadu'da yetien tek aa Kelapa aacdr ve sadece ufak volkanlarn kraterlerinde yetiirler. Kraterin evresine geldiimizde onlar da grebilirsiniz. Ama buah aalan her zaman koruluk halinde yetiir... meyve verebilmeleri iin hem dii, hem de erkek aalara gerek vardr ve meyveye ancak belli zamanlarda yaklalabilir. Yoksa, koklamak bile ldrc olabilir'

Madu ciddi bir ekilde onaylad. 'Kuat aroiye danncaya kadar buahtan uzak durmamz gerekir ve o zamann geldiini sylediinde. Xanadu'daki herkes hasata katlr. Aroi dans eder ve btn zamanlarn en iyi...' Lari onaylamaz bir tavrla ban sallad. 'Madu. dardan gelenlerle konumadmz eyler var' Kzn yz asld, gzleri aniden suland ve kekeledi. 'Ama bir Vasta Lordu...' ki erkek de kzn mutsuzluunun farkna vard ve her biri kendine gre durumu dzeltmeye alt. Uzay Lordu, 'Hatrlamamam gereken eyleri unutmakta ustaymdr.' dedi. Lari Madu'ya glmsedi ve sa elini omzuna koydu. "Her ey yolunda. O anlyor ve sen zarar vermek istemedin. Hi birimiz Kuat'a bir ey sylemeyeceiz.' Yemekten sonra odasnda uzanrken. Uzay Lordu leden sonray yeniden canlandrmaya alt. Kraterin kenarna varmlar ve manzara Madu'nun syledii gibi kmt; insan sanki ufuk sonsuzmu gibi hissedebilirdi. Uzay Lordu sonsuzluun byklnn ba dndrc duygusunu yaamt, uzay veya zaman iindeki btn yolculuklarnda bu derecede hissetmedii bir eydi bu. Ama yine de yanl giden bir eyler olduu gibi bir hisse de kaplmt. Bu hissin bir ksm buah aac koruluuyla ilgiliydi. Tahmin edilemez, bazen iddetlenen, bazen sakin rzgr buah yapraklarn oynatrken, gzne bir bina ilitiine emindi. Bu gzlemini genlere sylememiti. Byk olaslkla yerel ve dolaysyla hakknda konuulmas yasaklanan bir eydi, yoksa ikisinden birisi bundan sz ederdi. Saraydaki hizmetkrlardan bir Vasta Lordu ile konumaya hevesli birini bulmak iin hafzasn (evet, zihni kesinlikle iyileiyordu) yoklad. Birden, olduu anda bilinli olarak farkna varmad, ama bilinaltna not etmi olduu bir eyi anmsad. Kedi ahrndaki adamlardan biri. Neydi o? Kedi kumundan bir balk ekmi, sonra. Uzay Lordu'nun yzne bakarak, bir kenara atmt. Daha sonra Lord Kemal adamn boynundaki metal parltsn yakalamt. Yksee ivilenen Tanr'nn bir ha olabilir miydi? Burada, Xanadu'da, Eski Gl Din'in bir inanan m vard? Eer varsa, antaj iin bir konu bulmutu. Ya da bulmu muydu? Adam kendisiyle iletiim kurmaya alyordu. imdi dnnce, bundan emin oldu. Eh, en azndan olas bir mttefiki vard. imdi btn yapmas gereken adamn adn hatrlamakt. Zihnine sonsuz bir zgrlk tand; yz gznn nne geldi; adamn eli boynundaki zincirle oynuyordu.... evet, kesinlikle ha, imdi grebiliyordu, neden daha nce fark etmemiti?... ama oradayd zihninde kaytlyd... ve evet, adamn ad: Bostonlu Bay Stokely. Uzay Lordu'nun aklna pek de olas olmayan Xanadu'da bir altinsan olabilecei phesi yerleti. Bostonlu Bay Stokely hayvandan tretilmie benzemiyordu, ama ismi gemii hakknda garip bir eyler ima ediyordu. Lord Kemal bin Permaiswari Bostonlu Bay Stokely ile tankln ilerletmeye almak iin 'sabah' beklemeyeceini hissetti. Bu saatte kedi ahrlarna gitmek iin

ne bahane uydurabilirdi? Xanadu'nun kaplar sekiz saat boyunca kapalyd. Sonra normal bir varlk gibi dndn fark etti. O bir Vasta Lordu'ydu. Yapmak istedii bir ey iin neden bir bahane bulmas gerekiyordu? Kuat Xanadu Yneticisi olabilirdi, ama Vasta'nn piramidinde ufak bir yer kaplyordu. Yine de, Uzay Lordu hareketlerinde tedbirli davranmas gerektiini hissetti. Kuat acmaszln belli etmiti ve o 'yerel' meselelerin bazlar olduka garip grnyordu. Zihni karm bir Uzay Lordu 'kazayla' pisang iebilirdi. Ve Bostonlu Bay Stokely'nin de iyiliinin dnlmesi gerekiyordu. Griselda. Yant buydu. leden sonra hayvann haprdn fark etmiti... hatta bunu Madu ve Lari'ye de sylemiti.... ve onlar da bunu toz diyerek geitirmilerdi. Ama yine de bir bahane yerine geerdi. Kediden ufak bir sorunuyla ilgilenecek kadar holand akt. Kesinlikle hi kimse onun kedi hakkndaki endiesini garip bulmayacakt. Kendi bana kedi ahrna giderken, koridorlar garip bir ekilde terkedilmi grnyordu. Xanadu'ya geldii gnk akam yemeinden sonra kendi odasndan darya kmam olduunu fark etti. Grne gre, herkes yemekten sonra odasna ekiliyordu, hem efendiler, hem de hizmetkrlar. Ahrlarn da bo olup olmayacan merak etti. Bostonlu Bay Stokely'yi yalnz bulmak inanlmaz bir anst. En azndan, adamla karlamasnn rastlant olduunu varsayd. Sonra kuadam sorguya ekti. Bostonlu Bay Stokely, Uzay Lordu'nun dnm olduu gibi, bir altinsan kmt. Bostonlu Bay Stokely'nin glmsemesi zekice ve kibarcayd. 'Anlarsnz herhalde, Ynetici Kuat benim bir altinsan olmamdan kukulanyor. Ve, elbette, evrensel zihin engelinin benim zerimde bir etkisi yok. Biraz zor oldu, ama size ulamay baardm. Zihin aratrmam Styron IV'ten kalan btn yaral dokular gsterdiinde biraz telalandm, ama zihninizi tedavi etmek iin en yeni yntemleri kullanyorum ve ok iyi ilerlediimizden eminim.' Uzay Lordu bu hayvandan tremi kiinin zihniyle byle yakndan bir ilikisi olmasna bir anlk kzgnlk duydu, ama fkesi geiciydi, nk Griselda'yla kurduu empatiyi kuadamla yapt zihinsel iletiimle eitlemiti. Bostonlu Bay Stokely'nin glmsemesi daha da geniledi. 'Sizin hakknzda yanlmamm. Lord bin Permaiswari. Burada ihtiya duyduumuz mttefik sizsiniz. ardnz m?' Lord bin Permaiswari bayla onaylad. 'Ynetici Xanadu'da altinsan bulunmad konusunda o kadar ciddiydi ki...' 'Gezegene szmak o kadar da kolay olmad,' diye aklad Bostonlu Bay Stokely, 'ama yalnz deilim. Ve yanmzda insan aileleri de var, tabii ki, ama hibiri bir Uzay Lordu kadar gl deildi.' Lord Kemal bir mttefik olduu fikrini yadsmadn fark etti. Kuadam yine dncelerini okuyarak glmsedi. Garip bir ekilde ekici bir glmsemesi vard,

ikna edici, ama nazik. Gvenilir grnyordu ve Lord Kemal kendini kuadamn syleyecei her eyi kabul etmeye hazr hissetti. Dnceleri kilitlendi. 'Kendimi dzgn bir ekilde tantaym,' diye dnd kuadam. 'Gerek adm E'duard ve atam. adn duymu olabilirsiniz, ulu E-telekeli'ydi.' 'Lord Kemal bu aklamann yalanc alakgnllln dokunakl buldu. Ban bir an iin saygyla ne edi; efsanevi kuadam, E-telekeli, btn Vasta'da altinsanlarn lideri ve ruhani danman olarak tannrd. Bu yumurtadan tretilmi altinsan Vasta'nn ilerini yrtmekle veya korkutucu taraflara kar bir muhalefet oluturmakta bir yararl mttefik olabilirdi. Vasta'y yneten Lordlar ve Leydiler kuadamn ibirlii iin sabrszlanyorlard. ou altinsann olaanst tbbi ve psiik gleri olduu biliniyordu ve zihniyle ilgilenen altinsann E-telekeli'nin soyundan olduunu bilmek Uzay Lordu'nu rahatlatt. Dnceleri yansttm fark etti, nk E'duard'n bunlar duyduu akt. birlii yapmalar Lord Kemal asndan Xanadu'nun sistemini zme ilemini kesinlikle kolaylatracakt, ama nce bu garip ibirliinin Vasta'nn herhangi bir yasasn ineyip inemediim renmek istedi. 'Hayr.' E'duard anlaylyd. 'Aslnda, uramamz gereken ey, dorudan Vasta yasalaryla elien eylerin bir dzeltilmesi.' '"Yerel" bir eyler mi?' diye sordu Uzay Lordu kurnazca. 'Yerel kltr sz konusu,' diye onaylad E'duard,' ama aslnda gerekten eytani bir ey iin kalkan olarak kullanlyor ve "eytani" szcn sadece bu anlamda deil,' (Yksee ivilenmi Tanr'nn hacn kaldrd) 'yaayanlarn haklarna temci bir tecavz anlamnda kullanyorum. Bir sonsuzluk boyu varolma hakkndan sz ediyorum, dierlerinin haklarna tecavz, etmedikleri srece kendilerine gre varolmaktan, yaamna kendi kurallarn koymas ve kendi kararlarn vermesinden.' Lord Kemal ikinci bir kere daha sayg ve anlayla ban sallad. 'Bunlar insann elinden alnamaz haklar.' E'duard ban sallad. 'yle olmalar gerekir,' diye dnd, 'ama Xanadu'da, Kuat bu elinden alnamazl aacak bir yol buldu. Herhalde diehr llerinden haberdarsnzdr, deil mi?' 'Elbette. "Ve asla kendilerine ait bir yaamlar olmad...",' diye eski bir arkdan alnt yapt Uzay Lordu. 'Ama bunun yaayanlarn haklaryla ilgisi ne? Diehr lleri uzun zaman nce lm, nemli eyler baarm kiilerin dondurulmu et paralarndan oluturulurlar. lnn fiziksel kiiliinin yeniden olutururken, diehr llerinin ikinci yaamlarnda baz olaanst sonular elde ettiimiz doru: ama bazen de, yaptklar sadece genlerin deil, koullarn ve genlerin bir birleimi gibi grnyor...' E'duard yine ban sallad. 'Bahsettiim yasal, bilimsel olarak kontroll diehr lleri deil, bazen onlar iin znt duysam da. Peki, yaayan insanlardan oluturulan diehr lleri hakknda ne dnrdnz?'

E'duard szlerine devam ederken. Uzay Lordu aknln ve dehetini yanstt. 'Kuat tarafndan kukla gibi ynetilen diehr lleri, orijinallerinin yerine geirilen diehr lleri ve bylece gerekte ne diehr llerinin ne de orijinallerinin kendilerine ait bir yaamlarnn olmamas... ' Lord Kemal, ani bir anlayla, buah aac kontluunda grd binann ne olduunun farkna vard."O laboratuar. deil mi?' E'duard bayla onaylad. 'Mkemmel bir yer. Kuat. aroiye danp meyvenin toplanmasnn gvenli olduunu aklad zamanlar dnda, buah aacnn kokusunun ldrc olduu sylentisini yayd. Bu yzden hi kimse laboratuara yaklamaya cesaret edemiyor. Hepsi samalk. Buah meyvesinin kokusunun zehirli olduu ksa bir dnem var, hasattan hemen nce... dier bir deyile, sylentiye doruluk pay katacak kadar gerek. Bu sabah gzcmzn ldrldn grdnz.' Lord Kemal anlamayarak bakt. 'Bu sabahki gezinizde gkyznde dtn grdnz deitirilmemi kartal. Bizim iin Laboratuar gzlyordu. Bir pisang inesiyle vuruldu. Bu gibi eyler insanlarn koruluktan uzak durmalar gerektiine inanmasn salyor.' 'letiim kurabiliyor muydunuz?' Uzay Lordu ilk defa kuadamn glmsemesinin biraz kendini beenmi olduunu dnd. 'Elbette' Sonra yz asld ve gzlerinde nemlilik ve znt belirdi. 'Kardelerimden biriydi; ayn yuvada yumurtadan kmtk, ama altinsan olmak iin genetik kodlamadan gemeye ben seildim, o seilmedi. Duygularmz gerek insanlarnkinden biraz deiiktir, ama sevgi ve ballktan anlarz, zntden de...' Lord Kemal zihninde yine sabahki kuun gzel szln grd ve E'duard'n zntsn hissetti. Evet, altinsanlarn duygularna inanabilirdi. E'duard Uzay Lordu'nun eline ekingen bir parmakla dokundu. Durumu hi bilmeden onun iin zldnz anlayabiliyorum. Bu akam buraya gelmenizi istememin nedenlerinden biri de bu.' Duygularnda ani bir deiiklik oldu. 'nce aroiyi halletmeliyiz. ' "Szc ok duydum, ama anlamn bilmiyorum,' diye aklad Uzay Lordu. "armadm. Aroi zevk iinde bir yaam srer, ark syler, dans eder, elenir ve bir eit rahiplik yaparlar. Aroi hem kadn hem erkeklerden oluur, sayg ve hrmet grrler. Ama aroiye katlmak iin tek bir korkun art vardr' Uzay Lordu sorusunu gzleriyle sordu. "Aroiye katlan kiinin o andaki einin btn yaayan akrabalar kurban edilmelidir. Ya da e lmelidir ve bu birlemeden birden fazla ocuk olmusa, ayn sayda gnllnn de lmesi gerekir." Lord Kemal anlad. 'Demek Lari'nin annesinin kendini gnesiz denizde bomasnn nedeni bu, olunu kurtarmak iin. Ama eski ynetici neden aroiye katld?'

'Anlamyor musunuz? Ynetici Kuat, eski Ynetici aroiyle birlikle, bu iki hain, gezegen zerinde o kadar mutlak bir g kuruyor ki...' 'O zaman bu batan beri bir komploydu.' 'Elbette. Kuat, yneticinin ilk genliindeki ilk einin oluydu. Yalandnda gcn srdrmek istedi, ama grne gre bir temsilciyle.' 'Peki laboratuardaki diehr lleri?' 'Meselenin acil olmasnn nedeni bu. Tamamen bydler ve neredeyse duyular oluuyor. Orijinaller ldrlp, yerlerine diehr lleri konulmadan nce yok edilmeleri gerekiyor' 'Sanrm baka yolu yok, ama yine de bu neredeyse cinayet gibi grnyor.' E'duard baka fikirdeydi. 'Yer deitirme hem fiziksel hem de ruhsal cinayettir. Bu diehr lleri ruhsuz robotlar gibi...' Uzay Lordu'nun hafif glmsemesini grd.' Eski Gl Din'e inanmadnz biliyorum, ama ne demek istediimi anladnz sanyorum.' 'Evet. Onlar, sizin dediiniz anlamda, yaayan canllar deil. Kendi iradeleri yok.' 'Aroi iki ky tede, 100 mil kadar ileride. Bu kylerde gsterilerini sunduktan sonra, buraya ilerleyecekler. Bu buah meyvesi hasadnn ve diehr llerinin yaayanlarn yerine geirilmesinin iareti olacak. Gezegende Kuat'a kar muhalefet oluturamayacaklar ve zalimliini... ve dier dnyalar ele geirme plann doludizgin uygulayabilecek. Kardei Lari planlanan kurbanlarndan biri, nk olann halk arasndaki poplerliinden korkuyor.' Uzay Lordu neredeyse inanamyordu. 'Ama gerekten sevdii iki insan Lari ve Madu gibi grnyordu.' 'Yine de laboratuardaki diehr llerinden biri olann, Lari'nin kopyas. ' 'Eski ynetici, babas, itiraz etmeyecek mi?' 'Muhtemelen, ama aroiye katlmasnn insanlar adna neye mal olacan bilmesi karmasn engelleyecektir.' 'Ya Madu?' 'Onu olduu gibi yannda tutacaktr, imdilik, ve onu kendi isteklerine gre yourmaya alacaktr. Bireysellie o kadar az nem veriyor ki bunu beceremezse, bir para etini elde edecektir ve sonuta kzn yerini de bir diehr ls alacaktr. Kiinin kayp olduuna aldrmadan fiziksel bir kopyayla tatmin olacaktr. ' Uzay Lordu yorgun zihninin bir kerede yutulmas olanaksz olan eyleri sindirmeye abaladn hissetti. E'duard hemen anlayl davrand.

'Sizi fazla tuttum. Dinlenmelisiniz. Sizinle haberleeceiz. Kuat'n zihin engeli kendisini de etkiliyor, sadece altinsanlar ve hayvanlar bak ve hepimiz ayn taraftayz. ' Odasna giderken, Lord bin Permaiswari bir kere sessizliin, sarayda insan hareketlilii bulunmaynn farkna vard. Kedi ahrlarnda Bostonlu Bay Stokely'yi aramak iin odasndan ayrldndan beri ne kadar getiini merak etti. E'duard'a o garip ismi nasl aldn sormu olmay diledi. Ayn anda, E'duard'n sesi zihninde konutu. 'Eski nsanyuvas'nda Vasta iin yapm olduum ufak bir hizmet karl aldm. 'Uzay Lordu aknlkla irkildi. Zihnini ak brakrsa, zihinsel konumaya kar bir uzay engeli bulunmadn unutmutu. 'Teekkrler,' diye dnd ve zihnini kapatt. IV Kbuslarla dolu bir uykudan uyandnda, Uzay Lordu, E'duard'n ruh yorgunluu olarak tanmlayaca bir yorgunluk hissetti. Vasta'yla haberlemesi iin bir yol yoktu. Xanadu'nun zerindeki uzay limanna gelecek olan bir sonraki uzay gemisi yasad diehr lleri meselesine bir yardm olmayacak kadar uzaktayd. E'duard haklyd. Yer deitirme balamadan nce durdurulmalyd. Ama nasl? Bir altinsana gvenmek zorunda kalmakla Uzay Lordu olarak konumunu kk drdn hissediyordu: tek tesellisi, sz konusu altinsann ulu E-telekeli'nin akrabas olmasyd. Gnn ilk nn yerlerken, Madu uysal grnyordu: Lari ortada yoktu. Lord Kemal, sesini elinden geldiince holatrmaya alarak. Kuat'a olan sordu. 'Aoriyle dans etmek iin Raraku'ya gitti.' dedi Kuat. Sonra Uzay Lordu'nun 'aroi' kelimesini bilemeyeceini hatrlad. 'Xanadu'daki bir dans ve gsteri grubu,' diye nazike aklad. Kemal yreinin buz kestiini hissetti. E'duard'la haberlemek iin zor bekliyordu. 'Lari kayp.' dedi zihninden. Kuat'n ifadesinin farkna varmayacandan emin olur olmaz. 'Gzclerimiz btn diehr llerini yerinde olduunu bildirdi.' diye yantlad E'duard. 'Olann yerini bulmaya alacak ve size haber vereceiz.' Ama zaman geti; altinsanlarn Lord Kemal'i ikna edebildikleri tek ey Lari'nin aroiyle birlikte Raraku'da bulunmad ve ona ait diehr lsnn laboratuardaki yerinde olduuydu. Lari gezegenden yok olmua benziyordu. Madu Kuat'n dediklerini olduu gibi kabul etmiti: imdi ok daha sessizdi, ama grne gre Lari'nin aroiyle birlikte dans ettiine inanyordu. Uzay Lordu yumuak bir deneme yapmaya alt. 'Duyduklarmdan, aroinin, birlikte olmak iin katlnmas gereken kapal bir grup okluunu dnmtm.' 'Ah. evet, tamamen birlikte olmak iin.' dedi Madu. ama hasat zamannda, ister yesi olsun isler olmasnlar, en iyi danslarn aroiyle birlikte dans etmelerine izin verilir. Fazla uzun srmez. Aroi Raraku'dan Poike'ye geti. Sonra buraya gelecekler. Lari'yi

grmekten ok mutlu olacam: komaya veya dans etmeye gittiinde onu hep ok zlerim.' 'Daha evvel dans etmeye gitti mi?' diye sordu Uzay Lordu. 'ey, hayr. Dans etmeye deil. Komaya gitti, ama daha evvel dans etmeye gitmemiti. Ama ok iyidir. Daha nce yeterince bymemiti.' 'Hasatta dans etmekten baka elenceleriniz var m?' diye sordu Uzay Lordu, hl Lari'nin nereye kaybolmu olabilecei hakknda bir ipucu arayarak. Kzn glmsemesinde eski parlaklndan izler vard. "Ah. evet. Size bahsettiim at yar da hasatta yaplr. Kuat'n en sevdii spordur. Sadece,' yz bulutland, 'bu sefer korkarm atnn pek fazla kazanma ans yok. Gogle ok uzun sre ve ok fazla kotu; arka bacaklar ypranm durumda. Veteriner uygun bir verici bulurlarsa, bir kas naklinden sz ediyordu, ama bulduklarn sanmyorum.' Ancak, Lari'yi yeniden grme umuduyla, Uzay Lordu'nun kendisiyle zdeletirdii neenin bir ksmn yeniden kazanm gibiydi. Bir kedi gezintisine gittiler ve Lord Kemal, kendisi ve Griselda tek bir varlk olurlarken, yine o ba dndrc aknlk ve zevk hissini duydu. Duygular ylesine yakn bir temastayd ki kedinin en ufak isteini gerekletirmesi iin dizlerini skmas veya slk almas gerekmiyordu. Gnlerdir ilk defa. Lord bin Permaiswari E'duard' ve diehr llerini, Lari iin endiesini ve Vasta'nn kuadamla ibirlii yapmasn onaylayp onaylamayaca konusundaki kayglarn unutmay baard. Yine ilk defa olarak. Uzay Lordu Madu ve Lari'nin arasndaki ilikinin boyutlarn merak etmeye balad. Artk Madu sadece kendisiyle olduu iin, kzn hissettirdii ekicilii her zamankinden daha fazla duyumsuyordu. Tand btn dnyalarda, daha nce bir kadn iin byle bir istek duymamt. Ve, ylesine onurluydu ki, duygularn ona amadan nce, Lari'yi gvenli bir ekilde geri getirmenin daha nemli olduunu hissetmeye balyordu. E'duard'la konumay denedi. 'Hibir ey.' dedi kuadam. 'Ondan bir iz bulamadk. Bizden biri onu en son sarayn civarnda, ahrlara doru giderken grm. Hepsi bu.' Hasattan nceki festival gnnde, Uzay Lordu, Griselda'y bahane olarak kullanarak, bir kere daha kedi ahrlarna gitti. E'duard, Bostonlu Bay Stokely olarak, ok meguld. Uzay Lordu'na ciddi bir ekilde bakt, ama zihni kapal kald. Konumad. Lord bin Permaiswari kzdn hissetti. Zihnini at ve bard: 'Hayvanlar!' E'duard hafife yzn buruturdu, ama yine de konumad. Uzay Lordu, zr dileyen bir ekilde, zihninden konutu, 'zr dilerim. yle demek istemedim.' Bu sefer E'duard yant verdi. 'Evet, istediniz. Ve biz de hayvanz, ama bu kadar aalama neden? Hepimiz ne isek oyuz.'

'Zihninizin bana, bir Uzay Lordu'na kapal olmasna sinirlendim, istediiniz kiiye zihninizi kapama hakknz var. zr diliyorum.' E'duard bu szleri itenlikle kabul etti. 'Zihnimin size kapal olmasnn bir nedeni vard.' dedi. 'Size bir eyi nasl syleyeceime karar vermeye alyordum. Ve rahata konumadan nce, Madu ve Lari hakkndaki btn duygularnz bilmem gerekiyordu.' Lord bin Permaiswari bir utan hissi duydu: bir Uzay Lordu gibi deil, bir ocuk gibi davranmt. Tamamen ak bir ekilde konumaya abalad. 'Gerekten Lari iin endieleniyorum. Madu'ya gelince, ok byk bir ilgim olduunu biliyorsunuz, ama nce olana ne olduunu renmem ve Madu'nun ona kar ne hissettiini anlamam gerek.' E'duard ban sallad. 'Umduum ekilde konutunuz. Lari'yi bulduk. Hayat boyu sakat kalacak.' Lord Kemal'in ald soluk boazn actt. 'Ne demek istiyorsunuz?' 'Kuat veterinerine olann baldr kaslarn aldrtm ve onlar en sevdii atna, Gogle'a naklettirmi. At bir yarta daha en yksek sratiyle koabilecek, bylece Kuat'a kar bahse girenleri artacak. Brakn komay veya dans etmeyi. herhangi bir ameliyatn ocuu yeniden yrtebilmesi olas deil. ' Uzay Lordu'nun zihninde bir boluk vard sanki. E'duard'n hl konutuunu fark etti. 'Yarn at yarna olan bir tekerlekli iskemleyle getireceiz. Madu'nun yardmna ihtiyacnz olacak. Sonra ne yapacanza karar verirsiniz.' Ertesi gnk at yar zamanna kadar Lord Kemal sanki bir ryada hareket ediyor gibiydi, hareketlerini duygusuzca gzlyordu. E'duard onunla sadece bir kere konutu. 'Diehr llerini bir an nce ldrmeliyiz,' dedi. 'Yarnki yartan sonras, herkes kutlama yaparken, en uygun zaman. Siz Kuat' oyalayn, gerisini ben hallederim.' Korku dolu, mutsuz, Styron IV'ten beri hissettiinden daha da zayf bir ekilde, Lord Kemal bin Permaiswari, Madu ve Kuat'a at yarna kadar elik etti. Lari localarnda oturuyordu, yz bembeyaz, zayflam, ok daha yal, bir tekerlekli iskemlede. 'Neden?' diye zihninden haykrd Uzay Lordu. E'duard'n sesi daha sakin geldi. 'Kuat aslnda dnceli davrandn dnd. Olan sakatlannca, Xanadu'nun insanlar iin bir yar kahraman olamazd. Kuat bu ekilde diehr lsn kullanmaya gerek duymayacan dnd. Olann hayatta kalmak iin balca nedenini elinden aldn fark etmedi; yerine diehr lsn geirseydi de bir ey deimezdi. ' Madu sessizce alyordu. Kuat, kaba bir efkat olacan dnd bir ekilde, kzn san okad. 'Ona iyi bakacaz. Ve. Vens! Bugn bahisileri ne hale dreceiz! Gogle'n bir daha koamayacan sanyorlar. akna dnecekler! Tabii ki sadece bu yarlk, ama buna deer!'

'Buna deer,' diye dnd Uzay Lordu. Lari'nin hayatnn, sakat olarak, en sevdii eyleri yapamayarak geecek olan geri kalanna deer. 'Buna deer,' diye dnd Madu. Asla bir daha dans etmemeye, asla komamaya, kalabalk alklarken salarnda rzgr hissetmemeye. 'Buna deer,' diye dnd Lari. Artk neyin nemi vard ki? Gogle yarm boyla kazand. Kuat, cokulu bir halde, dierlerine dnd. 'Sizle sarayn ana salonunda buluuruz. Bahisleri toplamam gerek.' Lari'nin iskemlesini stadyumun yanna getirilmi olan zel bir iki kedili arabaya doru gtrrken. Madu'nun yz mermerden oyulmu gibiydi. Lord Kemal, bir sz sylemeden. Griselda'ya bindi. En azndan ksa bir sre iin yalnzla ihtiyac vard. Sessiz bir iletiimle, sarayn duvarlarndan uzaa kotular. Lord Kemal ehir kapsndan bir bar duydu, ama aldrmad. Akl Lari'deydi. Yine bar. Baka bir zplama. Aniden Griselda sarsld, sendeledi, dt. Uzay Lordu hemen aaya, kedinin yznn yanna inmiti. Hayvann gzleri camlayordu. Sonra, boynundan kan ineyi grd. Pisang. Kedi Uzay Lordu'nun elini yalamaya abalad, adam hayvan okad, gzleri yalarla dolmutu. Griselda son bir kere iini ekti. Lord Kemal'in varlna bakt, titredi ve ld. Uzay Lordu'nun bir ksm da onunla ld. Kapya vardnda, nbetiyi sorgulad. Yarlarn sona ermesiyle buah meyvelerinin hasad arasnda kimsenin ehirden ayrlmamas gerekiyordu. Griselda idari bir hatann kurban olmutu. Kimse Uzay Lordu'na sylemeyi aklna getirmemiti. Sessizce ehrin sokaklarnda yrd. Ksa bir sre nce ona ne kadar gzel grnmt ehir. imdi ne kadar bo ve ne kadar zgn grnyordu. Ana salona Madu ve tekerlekli iskemledeki Lari'den hemen sonra vard. Madu'ya kar tomurcuklanmakla olan isteinin donda kalm bir iek gibi solmas garipti. Kuat glerek ieri girdi. Lord Kemal bundan sonraki iki yzyl boyunca bir soru yznden ac ekecekti. Sonular ne zaman yntemleri hakl karrd? Yasa ne zaman mutlakt? Zihninde kum tepelerinde ve ovalarda koan Griselda'y grd, afak kadar masum Madu'yu, gnesiz bir ayn altnda dans eden Lari'yi. 'Dju-di!' diye emretti Kuat. Madu zarafetle alak masaya ilerledi. ki delikli srahiyi ald. Lord Kemal. E'duard'n zihnine aktardklarndan, diehr llerinin ambiyotik svsna pisang boaltldn grd. Yaknda gerekten l olacaklard.

Kuat gld. 'Bugn oynadm her bahsi kazandm.' Baklarn Madu'dan Lord Kemal'e evirdi. Neredeyse fark edilmez bir ekilde, Madu'nun parma bir delikten tekine gitti. Sonsuz gecede Lord Kemal hibir ey yapmad.

HERBERT G. WELLS
ngiliz yazar, gazeteci, sosyolog ve tannm tarihisidir. 21 Eyll 1866'da Bromley'de (Kent) domutur. 18 yanda iken daha sonralar Kraliyet koleji olarak anlacak olan okulda biyoloji bursu kazanr. 1888'de Londra niversitesinden mezun olan Wells, fen bilimleri retmeni olur. Yaamnn bu blm bir dizi hastalk ve mali problemlerle dolu olarak gemitir. 1891 ylnda kuzeni Isabel Mary Wells ile evlenen H. G. Wells'in bu evlilii baarszlkla sonulanr. Sonradan 1894 ylnda nce rencisi sonra kars olacak yazar Amy Calilerine Robbins ile karlar, 1895 ylnda da evlenirler. Wells'in ilk yaynlanan kitab "Textbook of Biology -1893-" dr. lk roman ise "The Time Machine -1895- (Zaman Makinas)"'dr. Romannn byk baar kazanmasndan sonra bu trde bir dizi roman daha yazmtr. "The Wonderful Visit -1895- (ahane Ziyaret)", "The Island of Dr. Moreau -1896- (Doktor Moro'nun Adas)", "The Invisible Man. -1897- (Grnmeyen Adam)", "The War of the Worlds -1898- (Dnyalar Sava)", "When the Sleeper Wakes -1899- (Uyuyan Uyanyor)" "The First Men in the Moon. -1901- (Ay'da lk nsanlar)". "The Food of the Gods -1904- (Tanrlarn Besini)", "A Modern Utopia -1905- (Modern bir topya)", "In the Days of the Comet- 1906- (Kuyruklu Yldz Altnda)" ve "The War in the Air -1908(Havada Sava)". Pek ok ksa yksn de "The Stolen Bacillus -1895- (alnan Basil)". "The Plattner Story -1897- (Plattner'in yks)" ve "Tales of Space and Time -1899- (Uzay ve Zaman ykleri)" adl kitaplarnda toplamtr. 1908 ylnda yaynlanan "The War in the Air" adl kitabnda, ilerdeki yllarda yaplacak olan hava savalarnn ve kullanlacak yntemlerin ok ileri bir teknikle anlatld gzlemlenir. D gc Jules Verne gibi mekanik alanda deil, daha ok biyoloji ve astronomi dallarnn snrlarn aan bir konumdadr. En ok da "The First Man On the Moon", "The Food of the Gods" ve "The War of the Worlds" adl romannda yaratt 'Marsllar' ile popler mitolojiye gemitir. "Anticipations -1901- (mitler)", "Mankind in the Making -1903- (retimde nsanolu)" ve "A Modern Utopia -1905- (Modern Bir topya)" romanlar ile toplumun belleinde sosyal ilerleme doktrininin nclerinden biri olarak yer etmitir. Zamannn en aktif sosyalistlerinden biri olan Wells 1903'te Fabian Topluluuna katlmtr. Ancak bir sre sonra bu topluluun metotlarn eletirmeye balam ve sosyalizm konusunda kendi dncelerini gelitirerek bu dncelerini "New Worlds for Old -1908- (Eskisi iin Yeni Dnyalar)" ve "First and Last Things -1908- (lk ve Son eyler)" adl romanlarnda aklamtr. 1933'de bir film senaryosunu romanlatrarak yaynlamtr "The Shape of Things to Come (Gelen eylerin Biimi)" adn tayan bu romann filmi. A.B.D'de "Things to Come (Gelen eyler)" adyla oynamtr. Bu roman iyimser bir gelecek ngren ilk romanlarn andrmaktaysa da daha sonra yazd "Mr. Bletts Worthy on Rampole Island (Rampole adasndaki Mr. Bletts) ve iki yl sonra yaynlanan "The Autocracy of Mr. Parham -1930- (Mr. Parham'n Otokrasisi)" romanlar keskin birer hiciv rneidir. "The Croquet Player, -1936- (Kriket Oyuncusu)". "The Brothers -1937- (Kardeler)"

ve "The Holy Terror -1939- (Kutsal Korku)" adl romanlarn yazd srada ise hem yal, hem de hastadr. H.G. Wells 13 Austos 1946'da Londra'da lmtr. yi bir yazar ve etkili bir dnce adam olan Wells hem kendi kuan, hem de kendinden sonra gelen kuaklar etkileyerek bir devre damgasn vurmu olan nemli bir sosyolog, yazar ve tarihidir. nl ngiliz bilimkurgu yazar ve kritikisi Brian W. Aldiss, Herbert G. Wells'i "Bilimkurgu'nun Shakespeare"i olarak adlandrmtr.

OLAANST BR VAKA: DAVIDSON'UN GZLER


The Remarkable Case of Davidson's Eyes H.G. WELLS eviren: Bar Emre Alkm Sidney Davidson'n zaten yeterince olaanst olan geici zihinsel rahatszl, eer Wade'in aklamasna kulak verilirse, daha da olaanst bir hal almakta. Bu vaka, dnyann br ucunda fazladan bir be dakika geirmek, ya da varlndan haberdar olmadmz gzlerce en gizli ilerimiz srasnda gzlenmek gibi, gelecekteki iletiim olanaktan hakknda en tuhaf eyleri dlemeye itiyor insan. Davidson'un geirdii kriz srasnda bizzat oradaydm, doal olarak bu hikayeyi kada dkmek de bana dyor. Krizi srasnda bizzat orada bulunmaktan kastettiim, olay yerine gelen ilk ahs olduumdur. Her ey, Highgate Kemeri'nin hemen tesindeki Harlow Teknik Koleji'nde gerekleti. Olay vuku bulduunda, Davidson byk laboratuarda bir banayd. Bense terazilerin bulunduu kke odada baz notlar yazyordum. Gk grltl frtna, haliyle iimi tamamen altst etmiti. iddetli gk grltlerinden birinin hemen ardndan, dier odadan krlan camlarn sesini iittiimi sandm. Yaz yazmay bir kenara brakp kulak kesildim. Bir sre iin hibir ey duymadm; darda yaan dolu, oluklu inko atda davul alyordu. Sonra bir ses daha geldi, bu seferki bir krlma sesiydi phesiz. Olduka ar bir ey tezgahn zerinden aaya devrilmiti. Bir anda ayaa frlayp byk laboratuara giden kapy atm. Tuhaf bir kahkaha duyunca ardm, ve Davidson'n odann ortasnda sallanarak, yznde afallam bir bakla dikilmi olduunu grdm. lk izlenimim, onun sarho olduuydu. Benim farkma varmad, yznden otuz santim tedeki grnmeyen bir eyi tutmaya alyordu. Elini yavaa, olduka duraksayarak uzatt, ve boluu kavrad. "Bu da nesi?" dedi. Parmaklarn aarak, ellerini yzne yaklatrd. "Ulu Scott!" dedi. Bunlar, ya da drt yl nce, herkesin bu ismin zerine yemin ettii zamanlar olmutu. Sonra, sanki onlar yere yaptrlm halde bulmay beklermiesine ayaklarn hantalca kaldrmaya balad. "Davidson!" diye haykrdm. "Neyin var senin?" Etrafnda dnp, benim bulunduum yne bakt, beni aramaya balad. Bana, benden teye ve beni grdne dair en ufak bir iaret olmakszn iki yanma bakt. "Dalgalar," dedi; "ve olduka gzel bir gemi. Bunun Bellow'un sesi olduuna yemin edebilirim. Merhaba!" Bir anda avaz ktnca bard. Bunun bir tr aka olduunu dndm. Sonra, ayaklarnn altnda en iyi elektrometremizin para para olmu kalntsn fark ettim. "Neyin var be adam?" dedim. "Elektrometreyi darmadan etmisin." "Yine Bellows!" dedi. "Ellerim yittiyse de arkadalarm kalm demek. Elektrometre hakknda bir ey sylyor. Ne taraftasn Bellows?" Anszn sendeleyerek bana

yrd. "Allahn cezas ey tereya gibi kesiliyor," dedi. Dosdoru masaya arpt ve geriledi. "Hi de tereya gibi deilmi!" dedi ve sallanarak durdu. Korktuumu hissettim. "Davidson," dedim, "ne oldu sana?" Her yne baknd. "Bunun Bellows olduuna kalbm basarm. Neden bir erkek gibi kendini gstermiyorsun, Bellows?" Bir anda aklma onun kr olmu olduu geldi. Masann etrafndan dolanp elimi koluna attm. Tm hayatm boyunca daha bu kadar rkm bir insan grmemitim. Srayarak benden uzaklat ve kendini koruma pozisyonu ald, yz dehetten arplmt. "Ulu Tanrm!" diye bard, "o da neydi?" "Benim, Bellows. Kahretsin, Davidson!" Onu yantlaynca srad ve -bunu nasl dile getirebilirim?- benden teye bakt. Benimle deil, ama kendi kendine konumaya balad. "Bylesine dmdz bir kumsalda, stelik gpegndz. Saklanacak bir yer bile yok." lgnca etrafna baknd. "te! Gidiyorum." Aniden dnd ve dmdz byk elektromknatsa doru kotu, ylesine iddetli arpt ki, omzunu ve enesini insafszca bereledi. Bunun zerine geriye doru bir adm att ve neredeyse inleyerek bard, "Tanr Akna, neyim var benim?" Bu srada ok endielenmi ve epey korkmutum. "Davidson," dedim, "sakn korkma." Sesimi duyunca yine irkildi, ama nceki kadar iddetli deildi. Szlerimi, brnebildiim en net ve kat tonda yineledim. "Bellows," dedi bana, "bu sen misin?" "Ben olduumu gremiyor musun?" Gld. "Kendimi bile gremiyorum ki. Hangi kahrolasca yerdeyiz?" "Buradayz," dedim, "laboratuarda." "Laboratuarda m?" diye sordu hayretler iinde, ve elini alnna koydu. "O imek aktnda laboratuardaydm, ama imdi oradaysam ne olaym. Ne gemisi bu byle?" "Gemi falan yok," dedim. "Akln bana topla eski dostum." "Gemi yok ha," diye tekrarlad, ve itirazm hemen unutuverdi. "Sanrm," dedi yavaa, "ikimiz de ldk. Ama iin ilgin taraf bana hala bir bedenim varm gibi geliyor. Galiba hemen allmyor. Bizim dkkana yldrm dm olsa gerek. Olduka abuk oldu, deil mi Bellows?" "Sama sapan konuma. Capcanlsn. Laboratuardasn. ve her eyi krp dkyorsun. Az nce yeni bir elektrometreyi paraladn. Boyce geldii vakit senin yerinde olmak istemezdim."

Benim bulunduum ynden, kryohidratlarn diyagramlarna doru bakt. "Sar olmu olmalym," dedi. "Bir top atelediler, nk duman gryorum ama hi ses duymadm." Elimi yine koluna koydum, bu sefer daha az heyecanland. "Sanrm grnmez bedenlere sahibiz," dedi. "Tanr Akna! Burnun tesinden bu yne gelen bir sandal var. Tpk deiik bir iklimde, eski hayat gibi." Kolunu sarstm. "Davidson," diye bardm, "uyan!" Boyce da ite o anda ieriye girdi. O konuur konumaz Davidson bard, "htiyar Boyce! Demek o da lm! Ne cmb ama!" Vakit kaybetmeksizin Boyce'a Davidson'un bir tr somnanbulistik transta olduunu akladm. Hemen ilgilendi, ikimiz de adamcaz iinde bulunduu olaanst halden kurtarabilmek iin elimizden geleni yaptk. Davidson sorularmz yantlad, ve bize de sorular sordu, ama dikkati bir kumsal ve gemi hakkndaki halsinasyon yznden dalm gibiydi. Arada devaml bir sandal, mataforalar ve rzgarn iirdii yelkenlerden dem vurup duruyordu. Onun karanlk laboratuarn ortasnda byle eyler sylediini duymak insan bir tuhaf yapyordu. Davidson grmyordu, ve yardma muhtat. kimiz de birer koluna girip onu koridor boyunca yrterek Boyce'un alisi odasna gtrdk, ve orada Boyce onunla konuup o gemi hayali hakknda akalar yaparken ben de yal Wade'den gelip bir bakmasn rica ettim. Dekanmzn sesi Davidson'u biraz ayltt. ama kendine getirmedi. Ellerinin nerede olduunu, ve neden beline kadar yere gml bir halde yrmek zorunda olduunu soruyordu. Wade onunla ilgili epey kafa yordu -kalarn nasl atar bilirsiniz- ve onun ellerine rehberlik ederek kanepeye dokunmasn salad. "Bu bir kanepe," dedi Wade. "Profesr Boyce'un odasndaki kanepe. i at klyla doldurulmu." Davidson kanepeyi yoklad, ve uzun uzadya dndkten sonra da onu hissedebildiini, ama gremediini syledi. "Peki ne gryorsun?" diye sordu Wade. Davidson, etrafla bolca kum ve krk istiridye kabuklarndan baka bir ey gremediini anlatt. Wade, ona eliyle yoklamas iin baka eyler de verdi, onlarn ne olduunu syledi ve Davidson'u pr dikkat izledi. "Geminin neredeyse sadece direk ve yelkenleri grnyor." dedi Davidson imdi de, durumla ilgisiz bir ekilde. "Bo ver gemiyi," dedi Wade ona. "Dinle beni Davidson. Halsinasyon nedir, bilir misin?" Davidson "olduka," diye yantlad. "yi, grdn her ey halsinasyon." "Piskopos Berkeley," dedi Davidson.

"Beni yanl anlama," dedi Wade. "Hayattasn, ve Boyce'un odasndasn. Ama gzlerine bir ey oldu. Gremiyorsun; iitebiliyorsun ve hissedebiliyorsun, ama gremiyorsun. Beni anladn m?" "Bana da fazlasyla gryormuum gibi geliyor." Davidson parmaklarnn boumlarn gzlerine srtt. "Yani?" "Hepsi bu. Bunun akln kartrmasna izin verme. Bellows burada, ve seni bir taksiyle evine gtreceim." "Biraz durun." Davidson dnd. "Oturmama yardm et," dedi; "imdi -sana zahmet olacak ama- bana hepsini en batan bir kez daha anlatr msn?" Wade son derece sabrl bir ekilde tekrarlad. Davidson gzlerini yumdu ve ellerini alnna bastrd. "Evet," dedi. "Doru. Gzlerim kapal ve hakl olduunuzu biliyorum. Kanepede yanmda oturan sensin, Bellows. Yine ngiltere'deyim ve karanlktayz." Sonra gzlerini at."Ve ite," dedi, "gn daha yeni aaryor, geminin serenleri, alkantl bir deniz, ve havada uuan bir ift ku. Hayatmda bu kadar gerek hibir ey grmedim. Ve ben de boynuma kadar bir kum ynna gml duruyorum." ne eildi, ve elleriyle yzn rtt. Sonra yine at gzlerini. "Karanlk deniz, ve gn doumu! Ve yine de bizim Boyce'un odasnda, bir kanepede oturuyorum!... Tanrm, yardm et bana!" Bu. balangt. Davidson'un gzlerinin garip rahatszl azalmakszn hafta devam etti. Kr olmaktan ok daha ktyd. Davidson kesinlikle yardma muhtat, yumurtadan yeni km bir civciv gibi beslenmesi gerekiyordu, ona yol gsterilmeli ve elbiseleri deitirilmeliydi. Eer hareket etmeye kalkrsa bir eylere taklp dyor, ya da kendini kapya duvara vuruyordu. Bir iki gn sonra bizi grmeden seslerimizi duymaya alt, evde olduunu ve Wade'in ona sylediklerinin doruluunu evkle kabullendi. Onunla nianl olan kzkardeim gelip onu grmekte srar etti, ve Davidson kumsaln anlatrken, her gn saatler boyu beraberce oturdular. Gzken o ki, kzkardeimin elini tutmak onu son derecede rahatlatyordu. Koleji terk edip arabayla eve giderlerken -Hampstead kynde oturuyordu- sanki dorudan doruya bir kum tepesinin, talarn, aalarn ve kat cisimlerin iinden geermi gibi olduundan bahsetti -tekrar belirinceye kadar her taraf kapkarayd- ve odasna karldnda deceinden korkarak deliye dnd, nk merdivenleri trmanmak, onu hayali adasnda kayalarn dokuz-on metre yukarsna karmt sanki. Devaml yumurtalar kracandan bahsediyordu. Sonunda babasnn muayene odasna indirilip oradaki bir divana yatrlmas gerekti. Aday genellikle kasvetli bir yer olarak betimledi, biraz rk yosun dnda ok az bitki, ve bir sr plak kaya vard. Her yer penguen kaynyordu, kayalar bembeyaz, ve baklmas naho hale getiriyorlard. Deniz ou zaman dalgalyd, bir seferinde frtna ktnda uzanp, sessiz imeklere bard. Bir iki kez de kyya foklar geldiler, ama bu sadece balangtaki birka gn oldu. Penguenlerin paytak paytak

yryerek onun iinden gemelerinin, ya da onun hayvanlar rahatsz etmeksizin aralarnda yatabilmesinin ok komik olduunu sylyordu. Tuhaf bir ey hatrlyorum, bu, can fazlasyla pipo imek isledii vakit gereklemiti. Eline bir pipo verdik -neredeyse gzn karyordu- ve de yaktk. Ama hi tad alamyordu. O gnden beri benim iin de ayn eyin geerli olduunu fark ettim herkes iin byle midir, bilemiyorum- fakat dumann grmediim srece ttnn zevkine varamyorum. Ama Davidson'un hayallerinin en garip ksm, Wade onu bir tekerlekli iskemleyle darya temiz hava almaya gnderdii zaman gerekleti. Ailesi Davidson iin bir tekerlekli iskemle kiralam, sar ve dik kafal hizmetileri Widgery'yi de ona bakmakla grevlendirmilerdi. Widgery'nin sala yararl gezi anlay da bir tuhaft. Dogs' Home'a uram olan kzkardeim, onlara Caniden Town'da rastlamt; Widgery, King's Cross'a doru kendinden honut ekilde giderken, belli ki kayg iinde olan Davidson, zayf ve kr halde onun dikkatini ekmeye abalyordu: Kardeim onunla konutuu vakit, Davidson basbaya alam. "Ah, kurtar beni bu korkun karanlktan!" demiti onun elini tutarak. "Bundan kurtulmalym, yoksa leceim." Sorunun ne olduunu anlatmaktan tamamyla acizmi, ama kz kardeim onun hemen eve dnmesi gerektiine karar vermi, ve Hampstead'e doru yoku trmanrlarken korkusu azalm. Gne prl prl., ve len vakti olmasna karn, yldzlan tekrar grmenin gzel olduunu sylemi. "Sanki," dedi Davidson bana sonralar, "kar konulmaz bir ekilde suya doru ekiliyordum. lk bata ok paniklemedim. Tabii ki geceydi orada, gzel bir geceydi." "Tabii ki?" "Tabii ki," dedi. "Burada gndzken, orada hep gecedir... Neyse, dosdoru suya girdim, ay nn altnda araf gibi, ve l sld -ben yaklarken bir dalga genileyip dzleiyormu gibi grnd. Denizin yzeyi deriyi andrrcasna parlaktalt, imdi anlatacaklarmn tam tersine, bo gibiydi. Su ar ar gzlerime kadar ykseldi. Sonra suyun altna girdim, ve sanki deri yarlp, gzlerimin nnde yine birleti. Ay, gkyznde bir kez srad, soluklat ve yeile dnd, hafife parldayan balklar ok misali atldlar yanmdan - her ey fosforlu camdan olumu gibiydi; ve yal cilayla parlatlm karmakark yosunlarn arasndan getim. Bylece denizin iinde ilerledim, yldzlar teker teker sndler, ay gittike yeilleti ve karard, yosunlar k saan bir mora dnller. Her ey ok belirsiz ve gizemliydi, her yer titriyor gibiydi. Tm bu srada, iskemlemin tekerleklerini, geip giden insanlarn ayak seslerini ve uzakla, zel Pali Mail satan bir adamn sesini duyuyordum. "Denize gmldke gmldm. Etrafm mrekkep karas kesildi, yukardan bir tek k huzmesi bile gelmiyordu o karanla, ve fosforlu cisimler giderek aydnlandlar. Derinliklerdeki yosunlarn ylankavi dallar, ispirto ocann alevleri gibi titreiyorlard; ama bir sre sonra bir tek yosun bile kalmamt. Balklar bakarak ve azlarn ap kapayarak benim bulunduum tarafa, bana geldiler, ve iimden getiler. yle balklar hayal bile etmemitim daha nce. Yanlarnda sanki fosforlu kalemle izilmiesine ateli hatlar vard. Ve korkun bir yaratk, dolanan kollaryla geri geri yzyordu. Ardndan, karanln iinden ok yavaa bana yaklaan bulank bir k kmesi,

srklenen bir eyin etrafnda dolanan ve mcadele eden balk srlerine ayrt. Doruca zerine gittim, o zaman kargaann ortasnda, balklarn altnda hayal gibi, paralanm bir seren ve yana yatm karanlk bir gemi gvdesi belirdi, baz ldayan fosforlu bedenler, balklar onlar srdka sallanyor, kvranyorlard. Bir korku kt zerime. Ah! Eer kz kardein gelmi olmasayd, doruca o yan yarya yenmi eylerden birine arpacaktm! zerlerinde koca koca delikler vard Bellows, ve... Bo ver. Ama dehet vericiydi!" Davidson hafta boyunca, bizim o zamanlar batan aa hayali olduunu sandmz bir eyi grr halde, evresinden tamamen habersiz ekilde, o tuhaf durumda kald. Derken, bir Sal gn uradmda, koridorda yal Davidson ile karlatm. Yal centilmen kendinden gemi bir halde "baparman grebiliyor!" dedi. Paltosunu srtna geirmeye alyordu."Baparman grebiliyor. Bellows!" dedi gz ya iinde. "ocuk iyileecek artk!" Davidson'un yanna koturdum. Yznden az tede kk bir kitap tutuyor, ona bakp, zayfa glmsyordu. "artc," dedi."uradan sanki bir para ald. "Parmayla iaret etti. "Her zamanki gibi kayalarn zerindeyim, penguenler de her zamanki gibi sendeleyip kanat rpyorlar, ara sra bir balina boy gsteriyor, ama hava karard iin pek seilmiyor. Ama uraya bir ey koyunca gryorum -gerekten gryorum. ok snk ve yer yer krk, ama sanki bulank bir hayalmi gibi grebiliyorum. Bu sabah beni giydirirlerken farkettim. Sanki bu cehennemi hayalet dnyaya alm bir delik gibi. Elini benimkinin yanna koy. Hayr oraya deil. Ah! te! Gryorum. Baparmann alt, ve elbisenin kolunun bir ksm! Kararan gkte elinin bir paras hayalet gibi grnyor. Hemen yannda da ha eklinde dizilmi bir grup yldz var." Davidson o gnden sonra dzelmeye balad. Tpk grdkleriyle ilgili anlattklar gibi, bu deiim konusunda anlattklar da tuhaf ekilde inandrcyd. Gr alanndaki paralarn tesinden hayalet dnya gittike silikleti, adeta effaflat. ve Davidson bu saydam boluklarn arasndan belli belirsiz evresindeki gerek dnyay grr hale geldi. Bu paralar say ve boy bakmndan oaldlar, gzlerinde sadece orada burada birka kr nokta kalncaya dein birletiler ve yayldlar. Artk ayaa kalkp kendini idare edebiliyordu, beslenip, okuyabilir, pipo iebilir, her insan gibi davranabilir olmutu. lk bala lambann iki grn gibi st ste gelmi iki grnt onun kafasn kartryordu, ama ok gemeden gerei yanlsamadan ayrdeder oldu. Balangta gerekten de memnundu, ve egzersiz yapp ilalarn ierek iyilemek iin sabrszlanyordu. Ama o garip ada yok olmaya yz tutunca, allmadk ekilde onunla ilgilenmeye balad. zellikle tekrar denizin derinliklerine inmek istiyor, vaktinin yarsn Londra'nn aa ksmlarnda dolap, srklenirken grd ii su dolu gemi enkazn aramakla geiriyordu. Gerek gn nn gz kamatran parlts, ksa zamanda onu o glgeler iindeki dnyasn silip atacak kadar kuvvetli ekilde etkiledi, ama gece vakti, karanlk bir odadayken hala adann suyun arpt kayalarn ve hantal penguenlerin ileri geri dolandklarn grebiliyordu. Bunlar da gittike soldular, ve nihayet, kz kardeimle evlendikten az sonra, onlar son kez grd.

imdi sra, en tuhaf olay anlatmaya geldi. Onun iyilemesinden yaklak iki yl sonra, akam yemei iin Davidson'lardaydm, yemekten sonra Atkins adnda bir adam urad. Kraliyet Donanmas'nda bir temendi, ho konukan biriydi. Enitemle iyi dostlu, ksa sre sonra biz de samimi olduk. rendim ki, Davidson'un kuzeniyle nianlyd, aklna gelmiken bize sevgilisinin yeni bir resmini gstermek iin bir tr fotoraf albm kartt."Ve ite," dedi, "bu da yal Fulmar." Davidson resme ilgisizce bakt. Bir anda yz aydnland. "Ulu Tanrm!" dedi."Neredeyse yemin edebilirim-" "Neye?" dedi Atkins. "Bu gemiyi daha nce grdme." "Bu nasl olabilir, bilmiyorum. Fulmar alt senedir Gney Denizleri'nden yukarya kmad, ondan nce de-" "Ama," diye balad Davidson."Evet -bu ryalarmda grdm gemi; eminim ki bu o dlediim gemi. Penguenlerle dolu bir adann aklarndayd, ve bir top att." "Aman Tanrm!" dedi Davidson'un geirdii krizin ayrntlarndan habersiz olan Atkins. "Nasl oldu da bunu ryanda grebildin?" Ve sonra, yava yava ortaya kt ki. tam Davidson'un rahatszland gn, H. M. S. Fulmar gemisi. Antipodes Adas'nn gneyinde, kk bir adann aklarndayd. Geceleyin penguen yumurtas toplamak iin bir sandal indirilmi, ge saate kadar kalm ve bir frtna yaklamakta olduu iin sandaln mrettebat gemiye dnmeden nce sabaha dek beklemilerdi. Atkins de bu kiilerden biriydi, ve Davidson'un ada ile sandal hakknda syledii her eyi kelimesi kelimesine dorulad. Davidson'un o yeri gerekten grdne dair zihinlerimizde en ufak bir phe bile yok. Aklama getirilemeyecek bir ekilde, Davidson Londra'da hareket ederken, onun gzleri de uzaklardaki bu adada ayn ekilde davranmt. Bunun nasl olduuysa, tamamen bir gizem. Davidson'un gzlerinin olaanst hikayesi, ite byle bitiyor. Bu, belki de en iyi dorulanm uzaktan gr vakasdr. Profesr Wade'in ileriye srdklerinden baka da hi bir aklama getirilemedi, ama bu aklama Drdnc Boyut, ve boluun trleriyle ilgili kuramsal bir teze bavuruyor. "Uzayda bir karklktan bahsetmek, bana sadece bir samalkm gibi geliyor; belki de bir matematiki olmadm iindir. Ona iki yer arasnda seksen bin mil olduu gereini hibir eyin deitiremeyeceini sylediim vakit, bir kat zerinde birbirinden otuz santim uzaklkta bulunan iki noktann, kadn bklmesiyle bir araya getirilebileceinden bahsetti. Belki okuyucu bu sav kavrayabilir, ama ben kesinlikle anlayamyorum. Onun fikrine gre, byk elektro-mknatsn iki kutbu arasna eilmi olan Davidson, g alannda imein getirdii ani deiiklik yznden retinal unsurlarnda sra d bir durum yaamt. Wade bunun sonucu olarak, grsel olarak dnyann bir yerindeyken, bedenen bir baka yerde yaamann mmkn olabilecei fikrinde. Hatta grlerini destekler

nitelikte birka deney bile yapt; ama imdiye kadar tek baard birka kpei kr etmek oldu. Onu birka haftadr grmemi olmama karn, deneylerinde vard net sonucun bu olduu kanaatindeyim. Ama tm bu kuram akld buluyorum. Davidson'la ilgili gerekler, tamamen baka temeller zerinde duruyor, ve ben, size anlattm her detayn doruluuna bizzat tanklk ederim.

32 MAYIS
The 32nd of May Paul ERNST eviren: Sava Murat Alkm Akam eski ahbaplarm olan Bay ve Bayan Barton ile onlarn Long Island'daki evlerinde geirmitim. O gn Maysn otuz biri, evlilik yl dnmleriydi. Yemek masasnda uzun uzun sylemitik ve sohbete oturma odalarndaki minenin banda devam etmekteydik. Son derece konforlu, alml grne sahip bir odayd. Uzun ve olduka dard, tam olarak kare deildi fakat i duvarn ilgin as yznden, kuzey ucu gney ucundan yarm metre daha geniti. Duvarlarnda muhteem resimler aslyd ve odann gney ucunda parlak bir drtgen oluturan antika bir Floransa ii ayna vard. Aynann bir-birbuuk metre kadar nnde ayn boyda bir kemerli ayna yle bir ayla yerletirilmiti ki Floransa ii aynaya bakan kendini arkadan grebilirdi. Uzun ayna buraya Bayan Barton bize Tom Barton'un kendisine yldnm hediyesi olarak verdii kenarlar krkl yazlk al gsterdii -ve bu olayn mutlu ansyla keyiflendii srada getirilmiti Eski dostlarla ne ho bir akam! Ama saatime baktmda bir lk altm ve kalktm. Akrep ve yelkovan onikiye bir kalay gsteriyorlard. "Saat doru mu?" diye sordum "Gece yars olamaz" "Saat saniyesine kadar doru" dedi, ok dakik ve sistematik biri olan Barton. "Rasathaneyle karlatrdm. Ama gece daha yeni balyor." "Benim iin deil" diyerek kestim. "apkam nereye koydum, hah, eik aynann ardnda" Pipomu minenin iine silkeledim. Yelkovan oniki figrnn zerine geldi. Barton'un saatin iine yerletirtmi olduu karmak elektrikli gongun ilk vuruu duyuldu. Pencere kenarndaki koltuun zerine dikkatsizce atm olduum apkam iin eik cama doru ilerledim. Saat sanki ben yrdke, zaman admlarma uyduruyor gibiydi. Bir, iki, , drt... Pencere kenarndaki koltua ilerlerken Floransa ii aynaya gz attm. Eik camda srtm grm. Ve fark ettim ki ben ilerledike arkadaki eik aynadaki aksim bir erevenin iinden adm alyordu - hilie doru! Sekiz, dokuz, onuncu kez vurdu saat. Yansmam eik aynann erevesinden, ceketimin eteinin ucu dnda tam olarak getii anda ayam bir eye takld.

Saat onbirinci notay vurdu. Ardndan ses titreimlerinin silikleen dalgalar arasnda, onikinci nota nlamaya balad. Taklp ne doru yuvarlandm hissetim... O akamdan bu yana neler olduunu anlamaya alarak ok zaman geirdim. Aslnda, bundan baka hibir ey dnmedim, ama neler olduu konusunda bir teori dahi gelitiremedim, ve bir bakasnn yapabileceinden de pheliyim. Birbirleriyle ayn anda hem yzm, hem de srtm grebileceim bir ada duran karlkl iki aynann arasndan getim. Aksimin eik aynadan ieri girii, tkezleyiim ve onikinci vuruun balangc, hepsi ayn anda oldu. Tm bildiim bu. Derken ellerimin ve dizlerimin stndeydim, bylesine dmdeki sakarlma glyordum. Tom Barton'a bir ey sylemek iin doruldum; kelimeler ve kahkaham dudaklarmda donup kald. nsan aklnn bir kerede kaldramayaca kadar byk baz oklar vardr. Mesela savata karnnn yars paralanan bir insann korkun fiziksel darbeden sonra, kendisine olann farkna varmas birka saniye alr. Benzer ekilde, o an yaadm ok o denli bykt ki grdklerimi kavramam tam bir dakika ald sanki.. Bilinli olarak ilk farkna vardm ey n deimi oluuydu. Barton'larn oturma odasndaki k, minedeki alevlerle boyanm, pembemsi bir grnmdeydi. imdiyse k, aniden inci grisi, lo ve afak gibi duraand. Sonra fark ettiim ey ise ortasnda hasr apkamn bulunduu pencere kenarndaki koltuun orada olmadyd. Ne de arkasndaki pencerenin, ve pencerenin bulunduu evin duvarnn... Baklarm bunlara taklp kalmad, devam etti ve ileriye, uzakta, ok uzakta bulunan ufuk izgisine doru gitti; nerdeyse ince izgisi grlmeden yiten bir ufua. Gzlerimi krptrdm ve tekrar baktm. Ayn duraan, inci grisi kla aydnlanan muazzam uzaklk deimeden kald. lk dehet kalbime sapland. Deliriyor olmalydm; bir anda ldrmtm herhalde, sanki bir elektrik dmesi evrilmi gibi mantk devre d kalmt. Daha nce Tom Barton'un oturma odasndaydm. imdiyse, gz ap kapayana dein... Neredeydim? Yere baktm. Grne baklrsa taklp dtm ey ayamn altndayd, yaklak bileim kalnlnda bir altgen ubuk. Ona ayakkabmn ucuyla dokundum, ve biraz hareket etti! ubuu yer boyunca izledim ve yaklak on metre mesafede, belki bir

metre yirmi santim yksekliinde bodur altgen bir ktlede sona erdiini grdm. Sanki kk bir altgen tank, sekiz santimlik altgen bir gbek bayla yere balyd. Ama gbek ba yere bal deildi! zerinde durduum ey yer deildi. Sanki... Onu sadece bir madde olduunu syleyerek tarif edebilirim. Ayamn altndakinin sk, yine de elastik olduunu fark ettim. ine biraz batmtm, buna ramen yzeyde bir geveklik hissetmedim. Havas biraz kam bir lastik tekerlek zerinde durmak gibi bir histi. Sersemlemi, etrafmdakileri hissiz bir ekilde alglamaktan fazlasn yapamayacak kadar oke olmu dununda etrafa bir sre daha bakndm. Her tarafta her birinden akl almaz kkler gibi, dzgn uzanan, altgen gbek balar, ya da dokungalarn kt altgen ktleler vard. Varlabilecek tek bir olas izlenim mevcuttu. O da bu tuhaf, geometrik cisimlerin bir eit bitki, ve zerlerinden tkezlediim dokungalarn ise kkleri olduuydu. Altgen bitkiler! Altgen kkler! Yaptmn neredeyse farknda olmayarak ayamdaki ubuumsu kk tekmeledim. Bir paras syrld ve ana ktlenin titrediini grdm. Ama yalnzca grdm, hissetmedim. O an iin kendimi burada buluumun yol at ilk oktan daha fazlasn hissetmek mmkn deildi... Beni bilincime kavuturanlar da bu szlerdi. Kendimi burada bulmak - Ama buras neresiydi? Kendime tekrar tekrar hala Barton'larn oturma odasnda olmam gerekliini, bunun yalnzca grsel bir yanlma olduunu syledim. Ama bunu sylemenin bir faydas yoklu. Etrafma korku dolu bir yzle bakp, yeni mekanmn tamamn grdm zaman, anlamsz samalklard bunlar. Engin kozmik dzlkle bir parazittim. Bir dzlk m? Buna bir dzlem demek daha doru olacakt! nk zerinde. dans pistindeki bir bcekmiesine sersemlemi, usuz bucakszl karsnda afallam olduum yer, elik bir levha kadar dzd, devasa bir plak gibiydi. Gz alabildiince her yerde, dz sralar halinde yaylan altgen ubuumsu dokungalaryla altgen ktleler vard... bitki miydiler? yumuak talar m? Yoksa canl varlklar m? Ve zerlerine her yerden ve hibir yerden gelen inci rengi k vurmaktayd. Neredeydim? Sanrm o zaman, saf, kr bir dehet iinde bardm zaman bu gri evren hakknda ikinci bir gerei kefettim. Burada ses yoktu.

Dudaklarm, eer becerebilseydim neredeyse bir kadnn dehet lna benzeyebilecek bir feryat iin ald, cierlerim havay grtlamdan dar itmek iin sktlar - ve arplm azmdan bir fslt bile kmad! Geometrik cisimlerin, sk, elastik bir eyden yaplm bir yerden kklendii, -nasl demir havaya benzemezse, bizim bildiimiz yerden o kadar farkl- sessiz ve hareketsiz gri dnya. Ama ben burada deildim. Ben Barton'larn oturma odasndaydm. Ya deliydim, ya da halsinasyon gryordum. Ayamdaki kk tekmeledim, bir tabakann daha syrldn ve tekrar on metre tedeki altgen ana cismin titrediini grdm. Bu bir halsinasyon deildi! Neredeydim? Ve nihayet tamamen oktaydm, tam anlamyla mant tahtndan alaa edilmi bir manyak olup kmtm. Esnek yzey zerinde, altgen cisimlerin arasnda, karabasan dehetiyle sessiz lklar atarak oradan oraya kouumu belli belirsiz hatrlyorum. Sanyorum cisimlerin bazlarna arpmtm, nk sngerimsi, lastiimsi ve belli belirsiz nemli olularn hissettiimi anmsyorum. Derken ya gerek bir bilinsizlik ya da tam bir sinirsel bitkinlikten kaynaklanan boluk beni kaplad, ve souk, tekdze gri k yerini karanla brakt. Sanrm gzmdeki konileri ve ubuklar harekete geiren, kapal gz kapaklarmn iinden geip beni tekrar bilincime ve beynimi paralayan korkuya kavuturan ey, ktaki bir deiiklikti. Bir an iin snk bir gne gryormu gibi bir hisse kapldm, byk turuncu bir disk gibi. Ve en imknsz zamanlarda bile zihinde ykselen vahi umutla birlikte etrafma bir gz gezdirdim. Bir an iin garip, korkutucu bir d grmtm. imdi Barton'larn oturma odasndaydm. Fakat devasa inci rengi boluk vard etrafmda, altmdaysa esnek yerin insana anlatlamaz elastiki katl... Vahi umut bir anda snverdi. Sanki bir gz krpta kendi gezegeninden srlm biri gibi hala bu anlalmaz yerdeydim. Ve etrafmdakiler nasl mmkn bir tarifinin tesinde ise ruhumu kaplayan korku da ylece szlerin tesindeydi. Derken, yar kendimdeyken bulank olarak grdm eyi bilincim yerinde olarak grdm; gri gkte, snk bir gne gibi turuncu bir disk. Ama zihnimin berrak olmayndan dolay farkna varamadklarm ancak imdi grebiliyordum. Bu ey uzaktaki bir gne deil, havada benden oniki metreden daha

az mesafede, alt metre boyutunda, yeni bir peniye benzeyen, krmzms sar bir diskti. Disk, benim hayretle bakm fark etmi gibi yavaa kenarn bana dnd. Elips ekli giderek inceldi. Derken kayboldu. Kaybolmutu, ama hala oradayd. nce kenar bana dnkt, kavranamaz incelikteki bir kat mendil gibi, orada olduunu hissedebiliyordum. Daha fazlasn hissediyordum. Ani, kesin bir igdyle, yaklamakta olan tehlikeyi. Sendeleyerek kalktm ve diskin olduu yerden geriye doru ilerledim. Ta ki alt keli cisimlerden birine srtm arpana kadar geri geri gittim, ve gerilerken havada dar bir elipse dnen, ortas kaln, turuncu renkli ince izgiyi grdm. O ey hala oradayd. Aslnda kaybolmamt; sadece ince yann bana gsterecek kadar dnmt. Ve geriye doru hareket ettiimde yine onun yzeyini grebileceim bir aya gelmitim. Ksaca ifade etmek gerekirse disk yerine iki boyutluydu! Geri ekiliimi durduran altgen srgnlere doru sindim. meldike, sanki beni gzlemlemesi iin yzn bana dnmesi gerekiyormuasna bana evirdi. Elips tekrar bir turuncu disk oldu. Kesinlikle gzlenmekte olduum inancna kapldm, dikkatli gzler zerimdeydi. imdiyse disk bana doru eilmeye ve dikey yerine yatay bir elips biimine girmeye balamt. Ta ki kayboluncaya kadar gittike inceldi, -artk sadece bilincimdeydi. Diskin grnmez olarak asl olduu noktann altndaki "yer" de alkantl bir hareket vard. Gri gkte sanki kurunkalemle izilmiesine bir ey grdm. izgi yaklak iki metre uzunluundayd. Sanki dik tutulan bir tele asl, meltemle kprdayan bir sra kat disk gibi bir kalnlap bir kaybolarak yer yer titredi. Ama izgi veya ey ya da her ne idiyse, bana doru ilerlemekteydi! ki boyutlu diskten iki boyutlu bir ey km, bana yaklayordu! Hareket ettim, titreme ve yaklaan izgi annda durdu ve kayboldu, ama ey hala oradayd. Bunu, ve imdiye dek bulunduumdan daha byk tehlike iinde olduumu sezdim. Kamalydm, ama yapamyordum. Sadece sngersi cisime doru melip titreen izginin bulunduu noktaya bakabildim. Ve dikkatle baktmda izginin tekrar olutuunu grdm, ama artk titremiyordu. Ne olduunu anlamam birka dakika ald. Diskten gelen ey, kesi bana dnk olmasna karn gzlerimin ift odakll yznden grebileceim kadar yakn deildi.. Sa ve sol gzmn gr asyla iki boyutlu eninin ok az bir ksmn grebiliyordum, bu yzden bana bir izgi gibi gzkmt. Bu demekti ki benim yalnzca birka metre temdeydi!

alar boyuncaym gibi gelen bir sre boyunca izgi, sadece bir izgi olarak kald. Derken, -yaratk dndke, baz yerlerde fazla olarak kalnlat, ta ki imdi bunlar anlatrken dahi kanm donduran yzeyini grene kadar. Boyu tam iki metreydi. Genel hatlar insan andryorduysa da, insana hi benzemiyordu. Bacaklar yoktu, ama anahtar ekilli gvdesine tutturulmu, drtgen bir kaideye benzer kaln bir bacak zerinde duruyordu. Gvdenin zerinde mkemmel yuvarlaklkta bir disk, diskin ortasndaysa yine yuvarlak olan gz yeralyordu. ki yanndan sarkan uzun dar drtgenler gibi kollar vard. Kollarda fark edilebilir birleme yerleri yoktu ama yaratk beni izlerken onlarn birbirlerine doru biraz kvrldklarn grdm ki bu da yaratn iinde eklem yerlerini gerektirecek kemiklerin olmadm gsteriyordu. Evet, beni izliyordu! O karabasan yarata dikkatle bakarken, o da, koyu renkte ve nemli gibi grnen, zeki bir bull terrier gz gibi, tamamen gz bebeinden oluan tek gz ile beni inceliyordu. Ama bir fark vard. Ben korku ve dehet iinde bir merakla bakyordum. o ise sadece merakla. Beni tetkik ediinde korku yok gibiydi, yalnzca sava zamanndaki ihtiyatllk gibi bir ey. Aniden, onu artk gremez oldum. Bir anda gzmn nndeydi, derken kaybolmutu. Gzlerimi hzla krptrdm ama tekrar belirmedi. Sonra hareketini gzmn ucuyla yakaladm ve sratlice sola dndm. O ey beni souk, donuk, tek gzyle incelemekteydi. Tek ayann ya da kaidesinin zerinde nasl hareket edebilmiti? Hepsinden te nasl bu kadar hzl hareket etmiti? Bilmiyorum. Hareketini yaparken hi zaman gememi gibiydi ve ses karmamt. Ama zaten bu korkun gri yerde hi ses yoklu, varsa bile insan kulann duyabilecei trde deildi. rperdim. Donuk, kapaksz gzdeki ifadenin bana anlatt, eyin bakmakla iini bitirdii ve imdi harekete gemek zere olduuydu. Dahas, donuk gz aniden lmcl bir vahilik ile parldad iin davurumu bana gelecek hareketin vahice olacan anlatyordu. Bildiimiz cinsten elleri yoktu. Ama kollarnn ular geri kalan yerlerinden daha esnek gibi grnyordu, ve bu kollarn ularnn eyin arkasna doru kvrlp her birinde ince bir ubuk ile geri geldiini grdm. ki ince ubuk ne cins olduunu bilmediim kat bir metaldendi. Otuz santim uzunluunda ve ular kare ekilliydiler. Bana yneltilmi olan yalnzca iki metal ubuktu ama ubuklarn duruu ve yaratn gzndeki lmcl bak vcudumdan ter boanmasna sebep oldu. Yaratk, ben kendimi onlar incelemeye kaptrmken, ubuklar kare ular elmas eklini alana kadar hafife evirdi. Sonra dierine ak ulu bir a yapana kadar birini hafife edi.

Yine sessiz bir lk dudaklarmdan koptu. Benim iin bilinli, ama anlamsz hareketimle birlikte iki muazzam rzgarn beni paralara ayrmak iin gayret ettiini hissettim. Yaratk beni merhametsiz gzyle hissiz bir ilgiyle seyrederken, altgen cismin yannda, kasrgann ortasnda kaldm srece sallandm,. Derken anlalmas g, lmcl basntan kurtuldum, yaratk gitmiti. Onun, bana kenarn dnp grlebilir ama yakn olmadn, gereklen gitmi olduunu nasl bilebildiimi bilmiyorum. nsan zihni iin kavranmas mmkn olmayan bir lmden nasl kl pay kurtulduumu bilemiyorum. Ama biliyordum. Nasl bilebildiim konusunda yrtlebilecek tek tahmin, insann beyninin ve uslam gcnn bir hayaletler dnyasndaki makineli tfekler kadar etkisiz kald bu yerde, her insann olduu gibi benim de iinde gmlm bulunan. hayvans igdnn, hayatm kurtarma abasnn ar duyarllyla i grmeye balamasyd. Her neyse, o an iin yaammn kurtulduundan emindim, ama sebebini bilemiyordum. Bu kadar tuhaf ekilde kayp geldiim bu yere nasl geri dnebileceim zerinde dnmeye altm - Barton'larn oturma odasna. Ama bir an iin o anlalabilir, scakkanl insanlarn, boyutlu varlklarn yaad dosta sna dnrken neredeyse bam atlyordu. Bu yer neydi, ya da neresiydi, hayal bile edemiyordum. Nasl olup ta Barton'larn oturma odasnda bir eye ayamn takldn, ve kendimi bu eytani yerde ellerimin ve dizlerimin zerinde bulduumu aklm almyordu. O anda umurumda da deildi, dnebildiim tek bir ey vard: Ya kaderimde hayatmn sonuna kadar burada kalmak varsa? Bu gri dnyann l sessizliinde, dudaklarmdan bir tek ses bile gelmeksizin, sngerimsi, dehet verici bitkinin yannda inledim ve samaladm. Sonra aklm bama toparladm ve yapc bir eyler dnmeye koyuldum. Barton'larn odasnda, aya eie taklp ta bilmedii bir odaya den bir adam misali, bir eye taklp bu yere dmtm. Bu yerde, ya da bu odada, ayama taklan ey, bir bitkinin ubuk benzeri kklerinden biriydi. Barton'larn oturma odasnda buna karlk gelen ey neydi, bilemiyordum, ve sylediim gibi, umursamyordum da. Yapmam gereken, o kk bulmakt! Eer onu bulabilirsem, zerinden geri yryp, kendimi gzel dnyamda bulmam akla yatknd. Eer bu hareket beni oraya gtrmezse... Evet, eer o kk bulup, zerinden geip insanlarn lml dnyasna geri dnemezsem ya ldracamn ya da kendimi ldreceimin farkndaydm. Ama zihnimi bu olasla kar kapadm. u an iin kk bulmak yeterliydi. Tam bu srada etrafa bakndm ve ok oldum. Gz alabildiince her ynde, usuz bucaksz dzlemin tamam, birbirlerine gemi, ve zmeye uratm vakit bam dndren geometrik desenler halinde altgen ykseltilerle kaplyd. Ve her bir ykselti, gze arpan bir ayrt edici iaret olmadan, tpk dierlerine benziyordu.

En yaknmdaki ktlenin tepesine trmandm, ve ayaklarm bileklerime kadar iren maddeye gmlerek tekrar evreye baktm. Tek elime geen birbirinin ayns alt kenarl kntlardan daha fazlasn grebilmek oldu. Umutsuzca, aklm bamdan uup ta kr bir lgnlkla kotuum zaman hangi tarafa gittiimi hatrlamaya altm, ama bunu yapamyordum. Ve eer kazara birka metre samdaki bir bitkinin kenarnda bir kusur grm olmasaydm, bunlar son anlarm olabilirdi. Bitkiye doru kotum, yaklatka umutlarm byd. Bitkinin bir kesinde bir syrk vard - ve dierlerinin hibirinde geometrik mkemmeliyeti bozacak en ufak bir hata bile gremedim. O yne mi gitmitim? arptm vakit kenarndan bir para m koparmtm? Byle olsun diye sessiz bir dua okudum. Sonra, gzlerim gri k altnda yaptm aramadan dolay arr bir halde, bitkiden uzanan sert, dz, alt keli dokungalar inceleyerek etrafnda dndm. zerinde iki syrk olan bir kk! Ayakkabmn burnunun iaretledii bir kk! Bu tuhaf ktlelerin her birinden drt kk kyordu. Bu bitkide grdm kklerin kusursuz, dokunulmamt. Trnaklarm etime geinceye dein sktm yumruklarm. Drdncs... Bir anda kaskat kesiliverdim. Gkte, nmde bir turuncu nesne daha belirmiti. Benden on metre tede hareketsiz asl kalncaya dek byd. Ama, bu daha nce grdm ey deildi, o bir diskti, buysa bir gen. Soluka ldayan parlak turuncu ey, gri atmosferde asl duruyordu, ve tekrar izlenilmenin verdii o tyleri diken diken edici hissi duyuyordum. Yine, ksa bir sre sonra dorulanacak ekilde, bu turuncu ikizkenar genin ortaya knn, turuncu dairenin ortadan kayboluunun sebebi olduu kanaatindeydim hafife. Dairenin iindeki ey, gen ve iindeki her neyse, onun geliinden nce geri ekilmiti. gen, dairenin yapt gibi kaybolmad. nmde kprtsz durdu, ve iinden kan eye arka plan grevi yapt. inden kan, daireden gelene ok benzeyen bir ucubeydi. genden gelen yaratk bana doru ilerledi. Beynimin kk bir ksm, kaidesi hareketsiz dururken yaratn nasl hareket edebildii konusuna taklyd. Kendini bir ekilde ayrd genden, bana doru szlrm gibiydi. Ama zihnimin byk blm, geri dnen korkunun lgn kaosu iindeydi. metre temde, genden gelen yaratk durdu. Tek gznn, morumsu mavi renkli olduunu grecek kadar frsatm oldu, oysa brnn gz koyu kahverengiydi, sonra "elleri" kprdad, ve her birindeki ksa drtgen ubuklar bana dorulttu.

ubuklar bir anda tuhaf, birinci yaratn da bana dorultmu olduu ak ulu ay yaptlar, ve hemen saa sradm. nk bu yaratklarn ubuklarla oluturduklar alarn her naslsa lmcl sonular yaratabildiini zaten renmi bulunuyordum. Saa sradm, ama yeterince hzl deildim. Grnmez rzgarlarn, ya da iki ubuun asyla meydana gelen gizemli g akmnn sol yanma hcum ettiini hissettim. Kendime baktm, ve sol omzumun olmas gerekenden be santim aada olduunu, ve sol kolumun neredeyse yerinden kopacak kadar bkldn grdm. ok yine ylesine bykt ki, ardndan gelmi olmas gereken acdan baskn kt. Tek yapabildiim, lmcl tek gzl yaratk ubuklarn kaydrrken yine eilmek ve koluma bakakalmakt. Fakat, hayatm bir kez daha, abuk bir kaybolu sayesinde kurtulmutu. genden kan yaratk bir anda kayboldu, beni iren ekilde mafsalndan km kolum ve acnn getirdii ba dnmesiyle yalnz brakt. Sonra bu ikinci kayboluun sebebini grdm. Turuncu disk geri dnmt. Havada, asl duran genin yaknnda duruyordu, ve bir anda ona doru atld. Daire gene arpt. Ses yoktu, ama iki ekil de geri sekerken korkun bir ok duygusuna kapldm. Bir ok duygusu, ve korkun, arpan gler. ki ekil yine birbirlerine hcum ettiler. Yine ses yoktu. Ama bu sefer, cisimler benden onbe metre uzakta olmasna karn, bir depremin etkisiyle olmu gibi, dizlerimin zerine savruldum, ve ikinci darbenin mcadeleyi sonlandrdn grdm. genin te ikisi, inci grisi kla karp, tamamen kaybolucaya dek yava yava soldu. Geriye kalan para, d srasnda tpk ince bir kat paras gibi dnerek yavaa yere indi. O yere arparken sessiz ge tekrar haykrp ellerimle dizlerimin zerine dtm, ve iki paras syrlm kke atldm. nk, gen parasnn dyle birlikte disk bana dnmt ve parmak klatncaya kadar geen zamanda - o ilk ucube karma dikilmi, donuk, lmcl gzn bana dikmi, ve kk drtgen ubuklar bana doru kaldryordu. zerinde rasgele tekmelerimin izlerin bulunan kk yakaladm. Barton'larn oturma odasna dtm zamanki pozisyonumu bulmak iin emekledim. Kke doru geri geri gidiyordum. Belki de bunu yapmam gerekmezdi, belki sadece kkn zerinden ap dnyama dimdik ayakta, bam ileride dnebilirdim. Bilmiyorum. Aklmdaki tek ey kendi boyutumdan buraya korkun geiim srasnda yaptm her eyi ters ynde tekrarlamakt. ki boyutlu yaratk, ubuklaryla asn yapt. Baparmaklarm ilk dmde olduu gibi zerine gelecek ekilde kke geriledim.

Gl rzgarn bana doru esmeye baladn hissettim. Tek kolumla, bir korku nbeti iindeki vcudumu, kkn dier yannda dik durabileceim ekilde dorulttum... Etraf pembemsi, scak bir kla titreiyordu. nmde evin bir duvar, ve pencere kenarnda zerinde zensizce frlatlm bir hasr apka bulunan bir koltuk vard. Bir alar saatin ahenkli titreimleri dolayordu havada - minenin zerinde duran Barton'larn saatiydi bu, gece yarsnn son notasn alyordu. Bir sre srtm mineye dnk, titreyerek ylece durdum, elbiselerim terden yap yapt. Tom Barton'un konutuunu duydum. "u halyla ilgili bir eyler yapmalyz. Hep kvrlp insanlarn ayana taklyor." Ruth Barton "Ne kadar da komik! Ayan takldktan sonra biran iin seni gremedim! Sanrm gz doktoruna muayeneye gitmem gerek," diyerek gld. Sonra arkam dndm, ve ikisi de azlar ak bakakaldlar. "Aman Tanrm!" diye haykrd Ruth sonunda. "Kat gibi bembeyaz olmusun. Tom! abuk! Doktora telefon et! Korkun biimde omzu km!" Bitkince en yakn iskemleye gittim, ve kerek oturdum. Ama yrrken, uzun kemerli aynay duvarn sonundaki Floransa ii aynayla yapt kahrolasca adan kurtardm! Bu, hikayeyi ilk anlatm. Ve sylerken hibir aklama getiremiyorum. Barton'larn tuhaf al oturma odalarndaki kemerli ayna ile Floransa ii aynann arasndan getim. Dtm - akla hayale gelmeyecek yaratklarn birbirlerine kar metal ubuklarn oluturduklar girift alarla savatklar bir dier dnyaya, dzleme, boyuta, ya da ne derseniz oraya gittim. yle grnyor ki alarn denenmemi kombinasyonlarnda, insann hayal bile edemedii gler yatyor, ve geometri de dnyalar arasnda bir kap. Ve ans eseri, kemerli ayna, duvardaki aynayla beni bir dzlemden dierine tayan bir a yapt. Ama sizin tahmininiz de benimki kadar iyidir. O iren gri dzlemden geriye, korkun biimde km bir omuzla geri dnm olduum elle tutulur gereinin bile balanabilecei bir nokta yok. Omzum derken de km olabilir geri bunun imknsz olduunu yrekten biliyorum. Sadece tek bir konuda zihnimde kesinlik var. O da zaman unsuru. Aynalarn korkun asndan geip bir dier boyuta, kulamda gece yarsnn son vuruunun titreimleri kulamdayken girmitim. Klikten geri geri giderek doruldum ve Barton'larn oturma odasna dndm ve nlama hala kulaklarmdayd! Belli ki benim gri dzlemde dakikalar boyu dolam olmama karn, burada hi zaman gememiti.

Ama, bildiimiz gibi, biraz zaman gemi olmalyd. Ve bu zaman ne Mays'n otuzbiri, ne de Haziran'n biri olmad iin, maceramn Mays'n otuzikisinde meydana geldiini aklamaktan baka hi kar yol yok!

GORDON R. DICKSON
Gordon Rupert Dickson 1923 ylnda Edmonton/Alberta'da domutur. Drt yllk niversite eitimini yarda kesip 1943 ylnda "Sava Birlii"'ne katld. 1950 ylnda yarm brakt eitimini tamamlad ve serbest yazar olarak almaya balad. lk 30 yl iinde 150'den fazla yk ve 33 roman yazmtr. 6 yk sekisi ve bir antoloji yaynlamtr. lk roman 1956'da yaynlanan "ALIEN FROM ARCTURUS"'dur. Daha sonra DORSAI lemesi gelir. Bu leme u kitaplardan oluur. "THE TACTICS OF MISTAKE (1971)"; "THE GENETIC GENERAL (1960)" ve "NECROMANCER (1960)". Romanlarnn 7 tanesi ocuklar iindir. Bunlardan ikisini Poul Anderson'la ortak yazmtr. Ben Bova'nn katklaryla 1965 ylnda "SOLDIER ASK NOT" yksyle Novelle dalnda HUGO dl kazanmtr. Bu eser daha sonra 1967 ylnda roman olmutur. 1966 ylnda da "CALL HIM LORD" yksyle Nebula dln almtr. 1975 ylnda "E.E. Smith Ans" zel dln 1976 da "August Derleth" dln fantastik roman "THE DRAGON AND THE GEORGE (1977)" ile kazanmtr. 1977 de yazd "TIME STORM" adl roman iin 1978 ylnda "Hugo Gernsback" dl ile dllendirilmitir. Yazarlk kariyerinin en nemli eserlerinden biri de "CHILDE" evrimi eseridir. Gordon R. Dickson bilimkurgunun altn andan sonra gelen yeni kuak yazarlar arasnda saylr.

KURTARMA OPERASYONU
Rescue Mission Gordon R. DICKSON eviren: Zeynep Akku "uraya bak Archie," dedi Jim Timberlake hcrenin kaln parmaklklar arasndan gzn uydurarak, "imdi de byc geliyor." Archie Swenson bakt. Esmer, zayf, iine kapank biriydi, ve u anda her zamankinden daha kederli grnyordu. "Bu adamn suratndaki ifadeyi hi beenmiyorum," dedi bir felaket haberi verircesine. ki adam eviri cihazlarn hazrladlar, mikrofonu boazlarna, kulakl da kulaklarna taktlar ve iri yar yeil derili muhafzn kenara ekilip kapy aarak amann girmesi iin yol vermesini izlediler. Byc, zayf, yallktan derisinin yeil rengi solmu ama hl gl kuvvetli olduu anlalan bir adamd. Bilekliinde kocaman bir haner saplyd, bir elinde bir hayvann idrar kesesini tutuyordu, salarna balad ipin ucunda eitli boylarda kemikler aslyd. Bunlardan baka bir ss yoktu, sarkmaya balam gbeiyle irin biri olduu bile sylenebilirdi. Nee iinde fakat homurtular ve iniltiler eklinde syledii "Selam size eytanlar," szleri eviri cihazlar tarafndan annda evrildi. "Sana ka defa syleyeceiz," dedi Timberlake, gneten yanm, hatta u anda da krmz duran drt ke suratn ona evirerek. "Biz eytan falan deiliz, salak. Biz de tpk sizler gibi insanz. Ayn soydan geliyoruz. Sadece sizin atalarnz bu gezegende unutuldu ve buraya uyum salayacak kadar uzun bir sre burada yaamak zorunda kald..." aman, elindeki idrar torbasn onlara doru sallayp, "Tabii, sevgili dostum, elbette, elbette," diyerek bu szleri geitirdi. "Szlerinden en ufak bir phe duymuyorum. Ama sizlerle tamamen ayn fikirde olmamn burada ne byk bir hayal krkl yaratacan tahmin edemezsiniz. Hem sonra, Roma'da bir gn iinde yaratlmad, yle deil mi?" "Roma'y bildiini itiraf ediyorsun bak!" diye bard Timberlake. "En kutsal efsanelerimizden biridir," dedi aman ve ekledi: "Konumuza dnelim..." Timberlake, bozguna uram bir halde omuzlarn drd, uzun boyunun yansra Swenson'daki adalelere sahip olmay diledi iinden, eviri cihaznn sesini sonuna kadar at. "SZDEN BZ SERBEST BIRAKMANIZI TALEP EDYORUZ! HEM DE HEMEN!"

"u ie bakn." dedi aman byk bir hayranlkla. "Bir gn bu aleti nasl bu kadar mkemmel bir ekilde kullanabildiimizi bana da gstermenizi istiyorum. Artk burada hanginiz kalmsanz..." "Ne demek, hanginiz kalmsanz?" Swenson telala sordu. "Eh. meclisimiz nihayet hakknzda bir karara vard..." "Tabii sizin de srarlarnzla." diye kkredi Timberlake. "Toplant srasnda sesimin pek fazla duyulmadna sizi temin ederim... Zaten bu karan almamz, siz iki eytann uzay gemilerinizle buraya indiiniz andan beri bekleniyordu. Baka eytanlar kurtarmaya geldiinizi sylemitiniz. Ve imdi bu sorun meclisimizde iyice tartld, zerinde ok kafa patlattmz itiraf etmeliyim, baka eytanlarn fkesini zerimize ekmemek iin gitmenize izin mi verecektik, yoksa topraklarmza saldrmak niyetinde olan dier eytanlara da bir ders olsun diye ikinize birden piirecek miydik?" Swenson yutkundu. "Meseleyi enine boyuna tartmay isteyen meclisimiz sonunda Hazreti Sleyman' bile kskandracak kadar adil bir karara vard. Uzun szn ksas: Biriniz serbest braklacak, dieriniz ise dolunay kt gece piirilecek." Swenson bu kez yutkunamad bile. Fel olmu gibiydi. Yutkunma sras Timberlake'indi. "Pekiyi... hangimiz serbest kalacak?" aman idrar kesesini yle bir dndrp Swenson'a dorulttu. "Iggle..." dedi. Swenson dizlerinin stne kt. aman, "Biggle," diyerek keseyi Timberlake'e dorulttu bu kez de. Timberlake lgn gibi cihazn dmelerini kurcalyordu. amann sylediklerinin hibir anlam yoktu herhalde, nk cihaz szc evirmiyordu. "Tiggle rawg..." aman her szckte keseyi, bir Swenson'a, bir Timberlake'e uzatyordu." Jaby oogi siggle blawg. Ibber jobi naber sawg... Ve, sen kaldn!" Kese Swenson'u iaret ediyordu. Swenson'n rengi bembeyaz oluverdi. "Gzn aydn," dedi aman Timberlake'e, "Anlalan, ktnz grevi tamamlamak sana dyor. Aradn iki eytan buradan yryerek yarm gnlk mesafede. Vadide dmdz git, krmz daa geldiinde saa sap." amann iareti zerine iki muhafz gelip Swenson' srkleye srkleye dar kard.

"Bekleyin!" diye haykrd Timberlake, aklna viran haldeki gemisinin kontrol odasndaki tfekler gelmiti. "Gemime gidip bir ey almam gerekiyor..." "Ah hayr olmaz," dedi aman, "Bizim ilkel olduumuzu dnebilirsiniz, ama o kadar da saf zannetmeyin artk. Bu ii hibir yardm almadan baarman gerekiyor, eytan. Yo, yo, hayr, dvmenin bir yarar olmaz. Muhafzlar, belki kafasna bir yumruk indirirseniz onu snra kadar daha rahat tayabilirsiniz." Yarm saat kadar sonra Timberlake bir kayann zerine oturmu yemyeil vadiyi ve az nce kovulduu kyn snrn oluturan iti seyrediyordu. Kasknn iindeki tehizat kontrol etti neyse ki muhafzn darbesinden sonra herhangi bir hasar grmemiti. Byk bir dikkatle zerindeki radyo vericisini gzden geirdi. Boazndaki mikrofona bastrarak, "Swenson? Archie?" diye seslendi. "Archie beni duyuyor musun?" Derinlerden, mitsiz bir ses yankland: "Seni duyabiliyorum." "Neelen..." diye balad szlerine, kulaklktan karp kolu mesafesinde tuttu, sesin giderek zayfladn grnce yeniden takmak zorunda kald. "Archie," dedi. arkadann gnln almak istiyordu "Bu kadar zgn olduun iin seni sulamyorum, ama..." "zgn m! " Kulaklklar zangrdad."Piirip yiyecekler beni!!!" "Yiyecekler mi?" "Evet, patates gibi yada kzarttktan sonra. Timberlake. seni san suratl herif, hepsi senin yznden. Sen sebep oldun..." "Hayr, hayr," diye bard Timberlake. "Archie senin kman tamamen bir talihsizlikti. Bilirsin, ini inini dosi... " "Neden bahsettiimi pekala biliyorsun. ndiimiz zaman sana silahlar yanmza alalm demitim. Ama sen istemedin. Hayr, dedin, gstergelerin insanlk tarihinden haberdar olduklarn ve galaktik geliimi bildiklerini gsterdiini syledin..." "Biliyorlar. Ama inanmyorlar, o baka mesele." "O kadarla da kalmyor. Btn bunlar en bandan beri senin fikrindi. Eer kendi iimize bakp Drachmae VII'deki olaylar rapor etseydik hibir ey olmayacakt. Ama sen tuttun, o yardm arsna cevap verdin. Yardm arsym! Bahse girerim hepsi tuzakt. 'mdat! mdat! ki annenin feryadna kulak verin! ocuklarmz kurtarn!' diye mesaj m olurmu?" "Archie!" dedi Timberlake aypladn belli edercesine. "Darda kalan insanlara merhametin yok mu senin?" "Bak bunu beendim!" Kulaklklar yine zangrdad. "Syleyene de bakn! Ben burada kzartlmay bekleyeyim, sen orada kular gibi dola, iki ocuu kurtarp evlerine

gtr, yklce bir dl kap, krallar gibi yaa, ondan sonra da orada burada dolap merhametten bahset! ok gzel!" Timberlake yrei paralanarak aleti kapad. Halen gnderilmekte olan S.O.S. arsn buldu. Gsterge inesinin ucu belirli bir noktada sabit kald, vadinin hemen aasnda bir yeri gsteriyordu. Demek yal aman doru sylemiti. Ha, evet, yarm gnlk bir mesafe. Timberlake yrd. Dmdz bir hat zerinde yrd mddete ii kolayd. Antiloba benzeyen srlerin otlad, yeilliin gz alabildiine uzayp gittii vadi Dnya'daki evinin n bahesini hatrlatmt ona. Ama krmz dan eleine yaklatnda kafas kart. nsan bir dadan nasl saa dnebilirdi? Yani ya daa gelmeden saa dnlr, ya da da geip gittikten sonra... Timberlake yavalad, iyice armt. Ne var ki tam dan eteine geldiinde yere saplad mzrana yaslanp tam aksi istikameti gzlemekte olan yeil derili bir yerli grd. Timberlake duraklad, koup stne saldrmak geti aklndan; ama yeil yaratk kprdamaynca amann kendisini serbest braktna gre herhangi bir tehlike iinde olmamas gerektiini dnerek saldrmaktan vazgeti. htiyati elden brakmadan yerliye yaklat. "Ehm... merhaba." dedi yerliye. "Iggle beni korusun!" Yerli birdenbire dalm olduu derin dncelerden syrlm, onu tanm ve rkerek bir adm geri kamt. Rengi bir anda soluk limon ansna dnmt. "Hayal kuruyordum ve yanma byle sessizce sokulduunu fark etmedim. Bana bir ktlk yapmay aklndan bile geirmesen iyi olur, eytan. Yanmda bykbabamn sol elinin sere parmann kemii var." "Sana bir zarar verecek deilim," dedi Timberlake. "Sadece buralarda bir yerlerde yaayan iki gen eytan aryorum." "Ha, u gen eytanlar m?" diye sordu pheyle yerli. "Bir tanesi yeterince kk, ama br meclis kulbesi kadar byk. stediin gerekten sadece bu mu, eytan? Yolu tarif etmemi mi istiyorsun?" "Hepsi o kadar," dedi Timberlake. "Pekala yleyse... Buradan saa dn ve u kk dereyi takip et. Kk bir vadi greceksin. Fark etmemen imknsz. Artk bana izin verirsen gidip urada xerlerden birkan yakalayaym, akama yiyeceiz de. Elveda." Yerli, aceleyle yanndan uzaklat. Timberlake, arkasndan bakarken pimanlk iinde bana vurdu. Gitmesine izin verdiine gre adamn peine taklmak iin akl banda bir mazeret bulmas gerekiyordu. Onu rehin mi alsayd, yoksa gidip mzram m kapsayd, ama i iten gemiti artk. Timberlake dnd ve dere yatan izleyerek dan hafif eimi boyunca trmanmaya balad.

Trmanrken bir yandan da kafasnda binbir trl plan kuruyordu. Dolunay... Ne zamand acaba? nceki gece ya da indikleri gece gkyzne bakmadna piman oldu, ama bunu nereden akl edecekti ki, daha nce bana byle bir ey hi gelmemiti. ki gece arka arkaya ay domutu. Ama ekli nasld? Karmakark kafas cevap verecek durumda deildi. Eh, dolunaya birka gnden az bir zaman kalm olsa bile. durumlar o kadar da mitsiz saylmazd. Aldklar o S.O.S. sinyaline baklrsa den uzay gemisi -tr ne olursa olsun- ok da kt bir durumda deildi demek. Sonra, bu tr bir uzay gemisinde mutlaka silah da olurdu. Alev silahna denk bir silah bulabilse kye geri dner, Swenson' kurtarabilirdi. Ortan arayp haber vermek geti aklndan ama, Swenson'n az nce sylediklerinden ne kadar krldn hatrlad. Eski dostu Archie hl tanyamamt onu. Madem kendisine bu kadar az gveniyordu, brakacakt o hcrede biraz daha ter dksn. Bu ona iyi bir ders olur, dostuna gvenmeyi retirdi. Aalk bir blgeye gelmiti. Yoku giderek dikletii iin nefes nefese kalmt, biraz durup dinlendi. le vakti serbest braklmt, ama imdi glgesine baktnda saatin bir hayli ilerlediini fark etti. Akam olmak zeredeydi. Yan banda ykselen duvar tuta tuta yryerek hzn arttrd. Dere kenar da giderek talk bir zemin halini almaya balamt. Aalardan dklen ve am prn andran kk dallar yeri bir hal gibi rtmt. Sonunda bir elalenin dkld kk bir uurumun kenarna vard. Son bir gayretle uurumu trmand ve kendini dimdik ykselen bir vadide buldu. Derenin kk bir glden doduunu grd. Gln evresinde ayrlk bir arazi ve bu arazinin tam ortasnda da tatan rlm kk fakat irin bir ev vard. Evin bir yannda yeni kesilmi am aalan istiflenmiti, hemen yannda da Timberlake'in daha nce hi grmedii deiik bir dizayn olan bir uzay gemisi duruyordu. Uzay gemisinin daa arpt anlalyordu. Neredeyse tamamen hurdaha olmutu. Timberlake glkle yutkunup, hemen yan bandaki bir kayaya oturdu. Hasar grm bir gemi grmeyi bekliyordu, bir gemi enkazyla karlaabileceini de hesaplamt ama karsnda paralarna ayrlm bir gemi bulacan hi ummamt. Eer gemi bu kadar berbat bir haldeyse, mesajda sz edilen ocuklar bu kazadan nasl sa kabilmiti acaba? Dizleri titriyordu, glkle ayaa kalkp ayrln tam ortasndaki kk ta eve doru yrd, kendisine en yakn olan o evdi nk. Evin inas takdir edilmeye deerdi, talar grimsi mor renkli bir tr imentoyla rlmt. Pencerelerinde cam yoksa da gzel perdeler taklmt. Kapsndaki desenler el oymasna benziyordu, damdaki kk bacadan incecik duman szyordu. Timberlake biraz ekinerek kapy ald. eviri cihazndan duyulan tiz, yksek bir ses, "eri girin," diye seslendi. Timberlake kapy at, ban uzatp ieri bakt ve girdi. Kendini kare eklinde geni bir odada buldu, iindeki eyalar adeta ince matematik hesaplar yaplarak, byk bir zenle yerletirilmiti. Duvarlardan birine aslm drt

ke kutunun ii kuru ot doluydu. Btnl bir pencereyle blnmemi dier duvarlara raflar ve ekmeceler yerletirilmiti. Hepsinin de el ii olduu gzden kamyordu. Tek istisna, zerinde aa yukar bir metre boyunda, deli gibi bakan, koca kafal gri renkli bir yaratn oturduu hayli hasar grm, krk dkk bir masayd. Masann zerinde ku ty bir kalem, bir mrekkep hokkas ve mrekkep lekesi dolu birka tane kat duruyordu. "Daha sadece dokuz aylk olmama karn," dedi yaratk atlak bir sesle, "Sizin insan soyundan bir yaratk olduunuzu biliyorum. Adm Agg. Sanrm imdi de bana kendi adnz sylemek istiyorsunuz." "Ehm, Jim Timberlake," dedi Timberlake. "Tantmza sevindim. Naslsnz?" "Her eyi bir pidin yapabilecei lde yapabilecek kadar iyiyim." dedi pid yine o ayn czrtl, atlak sesiyle. "Grdn gibi daha sadece dokuz aylm. Senin iin ne yapabilirim Jim?" "ey." dedi Timberlake, kendini biraz aptal gibi hissediyordu. "Ortam ve ben buraya bir S.O.S. sinyali aldmz iin gelmitik..." "Tamamen Tanr'nn takdiri." dedi pid, uzun burnunu kayarak. Jim, pidin burnunun ucunun tpk bir mzrak tepesi ya da boynuz ucu kadar sivri olduunu yeni fark ediyordu. "Bekle de hazrlanaym, seninle geliyorum." "ey, aslnda..." diye mrldand Jim. "Apar topar yola kmamz o kadar kolay deil..." Swenson'la beraber balarna gelen tatsz olaylar anlatt. "Ha," dedi pid, "yleyse hazrlanmama gerek kalmad, nk zaten seninle gelmiyorum. Saol. hadi sana gle gle." "Hey, bir dakika." diye seslendi Jim, pid ty kalemini yeniden eline alrken. "Yine de baarabiliriz. Yapmamz gereken tek ey Swenson' ve gemimizi o vahilerin elinden kurtarmak, o kadar!" "Nasl?" diye sordu pid. "Senin, geminizden birka tane de olsa silah ayrdn dnmtm..." "Hangi silahlar? Gemideki her ey tahrip edildi, yavalatlm odadakiler yani, u grdklerin yumurtalarmz ve balarna bir ey gelmesin diye kitaplktan alp evime getirdiim kitaplar." Pid bunlar sylerken duvara sra sra aslm raflar gsteriyordu."Annelerimiz gemiler bu gezegene ulaabilsin diye yakt olarak kendi vcutlarn feda etti. Yere konduktan sonra yumurtadan ilk kan ben oldum, erken krlma koullar rehberi sayesinde neler yapmam gerektiini rendim. kinci S.O.S. sinyalini gnderdim ve eitimime baladm. Dokuz ay geti ve bu sre iinde ancak, trlerin galaktik kkenlerine ait genel bilgilerini renebildim. Artk iznini isteyeceim. Sana iyi gnler." "Ama arkadam..."

"Size yardm edemem. yi gnler." "Dinle!" diye haykrd Timberlake. "Sizi kurtarmak iin o kadar yol geldik. Aksi halde Swenson'n bana bunlar gelmeyecekti. Vicdann hi szlamyor mu?" "Kesinlikle hayr. Vicdan duygularla ilgilidir. Duygularsa mantk ddr," dedi pid. "Mantk sz konusu oldu mu biz pidlerin stne yoktur. yi gnler." Daha fazla mnakaa edemeyecek kadar kzgn olan Timberlake dar frlad. Bastrmakta olan akamn azalan aydnlnda kayboldu gitti. Birka yz metre tede muazzam bir maara grd. Hl o kadar kzgnd ki, bu kadar byk bir korunakta nasl bir yaratn yaayabileceini dnmek zahmetine kalkmadan ieri girmeye karar verdi. yice yaklatnda ieriden, derinlerden ykselen homurtuyu duydu. Homurtu iyice ykseldi sonra bir anda tiz bir la dnt, eviri cihaz bu lkla yaratn, "Aman Tanrm!" diye bardn bildiriyordu. "Kimse var m?" diye seslendi ve ieri girdi. Bir anda kk, yayvan kafas bir kangrununkini andran, ejderhaya benzeyen bir yaratkla burun buruna geldi, gzlerinin hemen yukarsna kk bir tarayc yerletirmiti. Zrh kapl kuyruunu evresine dolam, kulbenin kar kesinde, plerin ve eitli alet edevatn ortasna reklenip oturmutu. Timberlake yaklarken yaratkta altndaki taraycy altrd ve konumaya balad. "u ie bak... sen de kimsin?" Ejderha gvdesine oranla bir hayli kk kalan ellerini yere dayayp Timberlake'den kamak iin bir iki adm geriledi. "Adm Timberlake," dedi Jim. "Arkadam ve ben seni kurtarmaya gelmitik. Biz..." "Kurtarmak m?" Kollarn iki yana aarak bard ejderha. "Ah Tanrm! krler olsun! Bu ssz yerde onca zaman ac ektim, ama nihayet kurtuluyorum artk! Adn ne demitin? Benimki Yloo." "Jim Timberlake. Ben bir insanm." dedi Timberlake, yaratn gl ve crtlak sesi yznden hibir ey duyamayacak hale gelen kulan ovutururken. "Oh, yiit dnyal! Nihayet geldin! Ama, ok ge kald, ah ok ge..." Ve ejderha bunlar syledikten sonra hkra hkra alamaya balad. "Ne iin ge kaldm?" "Annem..." Ejderha iini ekti, devam edecek durumda deildi. Alamas yrek paralaycyd. O kadar ki, hi de duygusal biri olmayan Timberlake'in iinden gidip zavallcn ban okamak geldi. Ejderha, bir bidonu andran vcudunu ona yaslayp burnunu ekti. "Haydi, yapma," dedi Timberlake ne yapacan bilmez bir halde.

"Affedersin, kusura bakma. Elimde deil. ok duygusalm, btn mesele de bu zaten. Doutan duygusalm, tpk anneciim gibi." "Annen kimdi senin diye sordu Timberlake, kafasn deiik eylerle megul etmeye urayordu. "ey," dedi ejderha, "Bir illobard, tpk benim gibi. Ah, ne kadar da gzeldi! Byle upuzun, bembeyaz dileri, gl peneleri, muhteem bir kuyruu vard! Ama yrecii bir ieinki kadar narindi. Bir ty dse, gznden de bir damla ya dklrd mutlaka." Demek onu hatrlyorsun, yle mi?" Timberlake bu szleri sylerken bu illobarn az nce grd ve kaza srasnda henz yumurtasndan kmam olan pidden yaa daha byk olduu sonucuna varmt. "Tanrm, hayr! Onun bu scak ve sevgi dolu imajn yavalatlma odasnda bulduum romantik kitaplarda okuduklarmla yarattm ben." llobar ban ne edi, syleyeceklerinden utanr gibi bir hali vard, "Benim... eyim de o odadayd... yumurtam da..." "Tm bu ilerden holanan bir varlk benim haylimde yarattm biri gibi olabilirdi ancak. Kabuumu krp kar kmaz yan bamda bulduum o eitim aralarm yanma brakan onun sevgi dolu elleri deil miydi sonunda? Elbette." Ejderhann gzleri yaaryordu yine. "Btn bunlar bir araya getirdin mi aradn szc de buldun demektir. ANNE! "Ejderha bu szleri de syledikten sonra kendini biraz toparlamak iin dik oturdu ve Timberlake'in daha nce pidin masasnda kat olarak kullanldm grd dev yapraklardan birine burnunu sildi. "Acl gemiimin bu kadar yeter. Beni kurtarmaya gelmitin, haydi gidelim." "ey, hemen gidemeyiz," dedi Timberlake, "Kk bir sorunumuz daha var..." llobar'a Swenson'u ve yeil derili yaratklar anlatt. "Ne? Bir esir? Hem de hakknda bir hkme varlm, yle mi?" diye bard llobar, fkeden parlayan gzlerle. "Byle bir ey mmkn olamaz! Onu hemen kurtarmak lazm! abuk!" Tekrar ieri girdi. llobar gz gze gelmemeye alyor, kocaman trnaklarn parlatmak ister gibi kemikli gsne srp duruyor, bir yandan da bir eyler mrldanyordu. "Ne oldu? diye sordu Timberlake. "ey. ben..." illobar titrek bir sesle. "Dndm de onlarn mzraklar ve daha bir sr silahlar var. Yaralanacam fikri tylerimi rpertiyor." Timberlake homurdanarak iini ekti ve hemen oraca oturdu. "Ah. bu kadar zlme ne olur." dedi illobar. "Karmda bu kadar zgn birini grmeye dayanamam."

Timberlake burnundan soluyordu. "Byle dnmemelisin, ltfen. neelen. Dinle." dedi illobar "Sana. Gother'n Pxrion'unda Smgna'nn durumunun mitsiz olduunu anlad zaman syledii dizeleri okuyaym." Byk bir hevesle taraycsna yeni bir mikrospul takp duyarak, iten bir sesle okumaya balad: "Yldzlarn mjdeledii parlak mitlerin belirtisidir ocuk sevgisi. Gnrhth'a gvenebileceimi bilebilseydim, ah bir emin olabilseydim bundan, imzalamaz mydm o anlamay onunla? Ama sahtekrdan baka biri deilmi o, mezara gmeceim anlarn... te" dedi illobar bir yandan taraycy alnna iyice bastrarak, bir yandan da kk bir fdan kase olarak kulland byke bir kabua iki boaltrken. Uzatt, sordu: "Ev yapm arabmn tadna bakmak istemez misin?" Timberlake uzatlan kaseyi istemeye istemeye ald. indekini koklad. Hafif bir alkol kokusu geldi burnuna, bu renksiz, yal iki olduka ard galiba. Ne olacaksa olsun, deyip iki boazndan aa yuvarlad. Sv ate iini dalad. Ayn anda ensesine iddetli bir darbe yedi. Hatrlad en son ey buydu. Timberlake inleyerek gzlerini at. Sabah gnei maarann ilerine kadar giriyordu. Kafas, demircinin dvd demir gibi szlyordu, az ise bir deveye kendini evinde hissettirecek kadar kuruydu."O da neydi yle?" diye mrldand. Cevap veren olmad. Maara botu. Zar zor ayaa kalkt, dar kp sendeleyerek az ilerideki kk gle gitti. Yzne vurduu souk su akln bana getirdi. Yarm saat sonra iyice ykanp temizlendikten, aryan ban suyla slatt mendiliyle baladktan sonra birdenbire vahilerin elinde kalan arkada Swenson' hatrlad. Ah. hayr, dedi Timberlake. ini hapisteki arkada iin duyduu acma hissi sard. Sakinleebildii an arkadan aramaya karar vermiti ama zavally o berbat hcrede btn gece tek bana unutmutu ite. Bana yedii o darbenin verdii sersemlik hissi kendi sulama duygusuyla kart. Swenson'n hcrede, tek bana aresiz, korkun bir sonla kar karya, dost birinin azndan kacak tek bir szck duyamadan otururken ki hali gznn nne geldi. Sululuk duygusu iinde titreyen parmaklaryla vericiyi at ve mikrofonu boazna dayayp konumaya balad: "Archie!" diye seslendi, "Archie, haydi cevap ver! Beni duyuyor musun? yi misin? Archie?" Tedirgin, ritmik bir ses yayld kulaklarna. "Archie!" dedi Timberlake, "Tanrm, Archie, alama! Yapma byle!"

"Alayan da kim! "diye cevap verdi Swenson'n hafif czrtl gelen sesi."Glyorum, glnce evrende seninle glyor. Alaynca evrende seninle alyor. Yaasn! Bu gece beni kzartacaklar, kzartma olacam, kzartma olacam! Bu gece dolunay knca kzartma ooo-laaa-caaa-m!" Bu beklemedii. cevap karsnda kendi derdini unutan Timberlake aknlk iinde bir kez daha seslendi arkadana. "Archie? Ne oldu sana? Sana ne yaptlar byle?" "Hibir ey!" dedi Swenson umursamaz bir sesle."Bana ok iyi davranyorlar. Bu kocaman hcre artk sadece benim, hem de yemem iin bir sr jbiks veriyorlar..." "Ne veriyorlar?.." "Jbiks. Jbiks." "Jbiks de neymi?" "Bilmiyorum," dedi Swenson."Sinirlere iyi geliyor. Jim, kendimi nasl mutlu hissettiimi anlatamam. Gevek, rahat..." "Archie, seni salak!" diye bard Timberlake. "la vermiler sana. O jbiks denilen eyi sakn bir daha yiyeyim deme. Uyuturucu o!" "Samalyorsun. Hibir eye, hi kimseye gvenmezsin zaten. Her zaman tedirgin, pheci bir adam oldum. Ama nemli deil. Ne olursan ol, seni severim. Eski dostum, sevgili Jimy, sevgili bycmz, sevgili ilacm..." Bu szler aniden kesilip bir horultu balad. "Archie! Archie! Uyan..." Swenson'n syledii sz, Timberlake'in sisli bulank hafzasnda yer etmiti. 'Seni bu gece mi piirecekler, dedin?" "Zzz, ha, ne? Tabii, bu gece dolunay var. Byk parti. Beni piirecekler, gemiyi de havaya uuracaklar..." "Gemiyi havaya m uuracaklar? Archie, neden bahsediyorsun sen?" "ey, onlara bir jest ey yapmak istemitim," dedi Swenson kendini savunurcasna. "Hem zaten o gemiyi bizim kullanmamz artk imknsz bir eydi, sen de biliyorsun." Gerisini getirmeye korkar gibiydi. "Bana kzmadn, deil mi Jimy? Timberlake, buz gibi, titreyen parmaklaryla radyoyu kapad. Ter akaklarndan szlyordu. Kafasnn iinde bir ey zonkluyordu. Bir are bulmak iin beynini zorlad. Yarm yamalak zmler ie yaramazd. Durumu enine boyuna gzden geirdi. Eer Swenson' da yanna alp bu gezegenden ayrlmak istiyorsa, bu gece kydeki tren balamadan harekete gemesi gerekiyordu. Amma i! Silahszd, yannda bir ift geri zekal yaratk yavrusundan baka yardm edecek kimse yoktu...

Ama sonra birden az nce byk darbe yedii kafasnda bir imek akt. Aklna parlak, Makyavelist bir fikir gelmiti. Elbette ya, dedi Timberlake. Pid ve illobar birer neydi? Sadece kk yavrular. Pid'in keskin zekas ve illobarn cssesiydi onu yanltan. Ama hangi tr olursa olsun farketmez bir akl banda bir yaratk (a) yana gre ne kadar zeki ve baarl olduuyla vnmez, (b) annesinin arkasndan alamazd. Hah. dedi Timberlake. Silah olmadan Swenson' kurtarma midi yoktu, silahlarda uzay gemisinde kalmt. Uzay gemisi -o gece tren olsun ya da olmasn ok iyi korunuyor olmalyd. Ve Timberlake de silahl iki gardiyanla tek bana baa kabileceini aklndan bile geirmiyordu. Ama te yandan... Nbetileri bir yolunu bulup gemiden uzaklatrmas mmkn deil miydi? Mesela dikkatlerini az tede kacak bir kavgaya ekerek. Daha ak konumak gerekirse, bu yaratklar, bir illobarla bir pidin kavgasn ayrmak zere gemiden ksa bir sre iin de olsa bir uzaklamazlar myd? Gemiyi kontrol eden kalmadnda Timberlake de hemen kapdan ieri szlr, silahlarn alr ve durumu bir anda kendi lehine evirebilirdi. O iki yavruya gelince, illobarn muazzam bir cssesi vard ama Timberlake cesaret konusunda pidin ondan kat kat stn olduuna inanyordu. Tek sorun birbirlerine zarar vermemeleriydi. Ayaa kalkt. llobar ortalarda yoktu, ama bacasndan tten titrek duman grebiliyordu. Timberlake kurduu planlar yeniden gzden geirerek ta kulbeye yneldi. Kapy ald. "Girin," diye seslendi pid, atlak sesiyle. Girdi. "Giderek genileyen bir evren hakkndaki teorimi yeniden gzden geirdim," dedi pid gururla."Bir sandalye ek de sana anlatacaklarm dinle Jim. Eminim ok aracaksn." "Bir dakika," dedi Timberlake. "Sana bir arkada soracaktm." "Hangi arkada?" "llobar." "Arkadalk mantk ddr." dedi pid. Birden elinde bilei tan andran bir ta belirdi, pid bu tala sivri ulu burnunu kad."llobar beni ilgilendirmiyor. O yaratn akl yok."

"yleyse beni ne kadar byk bir hayal krklna urattndan bahsetmeme gerek yok." dedi Timberlake kurnazca. "Gemimizi yeniden ele geirip buradan ayrlmamz ve gezegenimize dnmemiz iin harika bir frsatmz olduunu ona ona bir trl anlatamadm." "Elbette anlatamazsn..." dedi pid. "Neymi o. gezegenden ayrlmamz iin harika frsat?" "Haydi canm," dedi Timberlake, "Benimle dalga geme. Bence neden bahsettiimi sen de biliyorsun." "Ehm, ey, tabii, elbette biliyorum," dedi pid akn akn burnunu kayarak. "Yani sanyorum, evet evet, biliyorum." "Elbette deil mi? Zaten byle bir eyi ilk fark eden de bir pid olacakt, yle deil mi? Ee, ne dersin, hemen kalkalm m?" "Tabii!" diye bard pid, o atlak sesiyle. Sandalyesinden indi, "Haydi gidelim, ama dur nce hazrlanmam gerek." "Korkarm yanna alacaklarn iin gemide hi yer yok. Medeniyete ayak bastmzda bu eyalarnn yerine yenilerini alabilirsin nasl olsa." "Doru," dedi pid. Dar ktlar. ayrda yrrken illobarn dalarn oradaki ormandan onlara doru geldiini grdler. Yeri g sarsarak, saatte krk, elli millik bir hzla drt nala kouyordu. Timberlake'in tam nnde durduunda sabah gnei ortal aydnlatt halde, yaratn glgesi etraf karartt "Nereye gidiyorsunuz?" diye sordu Timberlake'e. "Arkadam kurtarmaya, gemiyi ele geirmeye ve gezegenden ayrlmaya." "Aman Tanrm!" dedi illobar sinirli hareketlerle parmaklarn oynatarak, "Tehlikeli deil mi bu?" "Ne olmu yani?" dedi Timberlake "ey, ben olsam gitmezdim. Gle gle." dedi illobar. "Grrz," dedi Timberlake."Haydi gel, Agg." Uzaklarlarken."Ah u illobarlar." dedi pid. "Hibir ie yaramazlar. Annemin nasl olup da bir illobarla yolculuk etmeyi kabul ettiine aryorum." llobar bir sre arkalarndan bakt, elaleye geldiler ve kayalk yzeyi aarak dadan indiler. Tam vadiye ulatklar srada arkalarnda bir ses duydular, illobar koarak pelerinden geliyordu.

"Selam," dedi neeyle. "Selam," dedi Timberlake de."Bizimle gelmeyeceksin sanmtk." "Gelmiyorum zaten. Baktm yannda sadece bu pidin olduunu grdm ve gerek anlamda bir yol arkadan olmad iin yolun bir blmnde sana elik etmek isledim." "llobarlar," dedi pid byk bir z gvenle, "Btn herkesin kendileriyle ilgilendiini sanrlar." "Pidler," dedi illobar, Timberlake'in br kulana eilerek, "o kadar bencildirler ki, mide bulandrrlar." "Oh. yle mi? Timberlake iki taraf da yattrmak istiyordu. kiilik grup bir parka benzeyen vadideki yryne devam etti. llobar bu yolu bir saatte, hatta biraz gayret etse daha da ksa bir sre iinde rahatlkla alrd. Timberlake iin bu yolculuk yaklak drt saat srerdi. Dierlerinden daha ksa bacaklar olduu iin pid bu yolu bir gn iinde zor katederdi. Grup en yava yesinin hzna gre ilerlemek zorunda olduu iin admlarn pidin admlarna gre ayarlamlard. Byle bir durumun, zaten btn gn boyunca matematiin faydalarndan bahsederek kafa tleyen pidin konumalarn dinlemek zorunda kalan ve zaman getike kendini daha gergin hissederken Timberlake'in sinirlerini yattrdn sylemek hi de mmkn deildi. Ha, bu arada bo durmak istemeyen illobar da epik iirlerden msralar dktryordu. Bilmek bilmeyen yolculuk nihayet sona erdi ve bir tepeyi alktan hemen sonra ky grnd. Kyn hemen tesinde de gm bir taba andran uzay gemisi grnyordu. "Pekala ocuklar," dedi Timberlake, "Bir daire izip kye geminin durduu taraftan gireceiz." "ki nokta arasndaki en ksa mesafe," dedi pid itiraz ederek, "Bir doru parasdr." "Hi de deil," diye atld illobar. "Daire izmek gibisi yoktur, yle, gzel, kocaman bir daire." diye de ekledi sinirli sinirli. Timberlake'in ayaa kalmasyla bu tartma kesildi. Dier ikisi onu takip etti. Vadide yrmeye baladklar srada glgelerde uzamaya balamt, macerac kyn tam karsna geldiinde akamn alacakaranlnda gzle grlebilen tek ey parlak yzeyli uzay gemisiydi. Tam o srada gne bitti ve gne da gnele beraber yok oldu gitti. Timberlake iinden bildii btn kfrleri etti. Bundan ok daha fazla dikkat etmesi gerekiyordu. Bir sre el yordamyla ilerledi. Yirmi dakika kadar sonra illobarn gmleinin kolundan tutup ekitirdiini fark etti. Durdu, pide de eliyle durmasn iaret etti. "Aman Tanrm!" dedi illobar. te orada! grdn m?"

Timberlake binbir glkle ban evirip Yloo'nun eliyle iaret ettii yne bakt. aret ettii eyi grmesi iin biraz zorland ama grmeyi baard, illobarn iaret ettii ey uzay gemisi deil, kyn itin gerisinden ykselmeye balayan alevlerin iinde hayal meyal sezilen karanlk bir ekildi. "i," diyerek uyard. Dinledi. eviri cihaznn sesini sonuna kadar at. Uzaklardan mrlt eklinde duyulan ve ne dedii anlalan fslty dinledi: "... te, ertesi akam yeniden eve gelir ve karsnn yine xer eti haladn grr. Ve, 'Sana. xer halamas sevmediimi syledim sanyordum,' der. Kadn da der ki..." "Durmamamzn sebebi nedir?" diye sordu pid. Bu tr gecikmeleri mantksz ve anlamsz buluyorum." "i," dedi Timberlake. Ama renmek istedii eyi renmiti. Kyn iinde yaklan ateten ykselen alevler itin boyunu amaya balamt. Timberlake artk sadece uzay gemisinin karartsn deil, mzraklarna dayanm, kyn giriinde nbet bekleyen iki nbetiyi de grebiliyordu. Plann uygulayabilirdi artk. "Bir daire izip onlar arkalarndan yakalayacam," dedi pidle illobara. Cevap vermelerini beklemeden harekete geti. Karanln iinde grlmeyecek kadar ilerlemi olduu halde sylemesi gereken eyi hatrlad ve geri dnd. "kiniz de sessiz olun. inizden biri ne kadar anlamsz laflar ederse etsin, kzp kavga karmayn" Timberlake bunlar syledikten sonra konumalar duyabilecei bir mesafeye gitti ve imenlerin zerine uzanp atmaya balamalarn bekledi. Br sre iin yavrulardan hibir ses kmad. Sonra illobarn ksk sesle verdii cevap duyuldu: "Pekiyi, olur. karmam." Pid homurdanarak fsltyla sordu: "Ne diyorsun sen? nsan o szleri bana syledi." "Hayr, bana syledi! dedi illobar kendine hakim olup fazla ses karmamaya alarak. "Benimle konuuyordu. Seninle nasl konuabilsin ki? Senin hakknda konumaya deer fikirlerin bile yok." "Ama iimizde aptal olan tek kii de sensin" "Oh!" dedi illobar, "Hayr, deilim!" "Aptalsn ite! Tpk dier btn illobarlar gibi sen de aptalsn!" "Szn geri al!" llobar alak sesle konumas gerektii uyarsna giderek daha az dikkat ediyordu artk. "Byle syleyerek ok sevdiim anneme de hakaret ettin. Seni kendini beenmi duygusuz yaratk!"

Sesleri Timberlake'i memnun edecek kadar ykselmeye balamt. Timberlake onlar orada brakp uzay gemisine yaklamak zere harekete geti. Yolu yarlamt ki, iki gardiyan seslerin geldii yere bakmak zere biraz uzandan geip gitti. Timberlake ayaa kalkt, zerine bulaan topra silkeledi ve gemiye doru yrmeye balad. Silahlar hl braktklar gibi, raflarda duruyordu. Alev silahn kapp kye doru yrd. Arkasnda ortal birbirine katan, yeri g inleten, azgn kedilerin kavgasn hatrlatan bir grlt koptu. Timberlake yreinin burkulduunu hissetti. Plannn bu kadar mkemmel ileyeceini ummamt dorusu. Bunu, daha fazla dnmemeye alt. Kye arka taraftan doru yaklat. kinci girie gamsz, dalgn bir nbeti koymulard, o da kyn dier sakinleri gibi pidle illobarn kavgaya tututuu yerden ykselen seslere dalm, o yne doru bakyordu. Timberlake onu tfeinin dipiiyle bayltt, kenara bir keye ekti ve Swenson' aramaya koyuldu. Kyde bir sre esir olarak tutulduu iin neyin nerede olduunu az buuk biliyordu. Kulbelerin arasndan szlp fazla zorluk ekmeden hcrelerin bulunduu ksma ulat. Swenson, zincirleri karlm, yere oturmu yal gzlerle. "Ja. Vi Elsker Dette Landet" arksn mrldanyordu. Durumu hi de parlak deildi. "Archie!" diye fsldad Timberlake. arkadan omuzundan tutup hafife sarsarak. "Haydi, kalk, gidelim buradan." Swenson bo gzlerle arkadana bakarak onun szlerini tekrarlad: "Buradan gitmek mi? Nedenmi o Jimmy? Beni nereye gtryorsun? Kamamz, srf beni yiyebilmek iin sabahtan beri kazanlarca su kaynatan bu gzel insanlar zmeyecek mi? Samalyorsun. Bak, undan bir i..." Bir ie iki uzatt. "Bir tadna bak. Bana hak vereceksin." Timberlake, arkadann uzatt ieyi eliyle itti. "Archie!" fkeden ldrmak zereydi."Brak unu! Gemiye binip gitmek zorundayz." Archie aresizlik iinde gld. Timberlake kafas yerinde olmayan arkadann akln ekebilecek, ilgisini ekebilecek bir eyler hatrlamaya alt. Birden aklna geldi. "Bekle Archie!" dedi. "Bir fikrim var. Buradan gerekten gitmeyeceiz Sadece kyn dna kp saklanyormu gibi yapacaz. Sonra bizi aramaya ktklarnda birden karlarna kp onlara diyeceiz ki..." "Silah ben tayaym," dedi Swenson byk bir ciddiyet iinde. "Kapdan ktktan sonra veririm." "Hayr, imdi istiyorum." "Hayr, Archie, olmaz..." "imdi vereceksin, yoksa seninle gelmem."

Timberlake istemeye istemeye silah uzatt. Swenson silah uzatt. Swenson silah kapt gibi en yakn kulbenin damna frlatt. "Srpriz!" diye bard. "Hey, gelin, yakalayn! Srpriz!" Kulbelerin arasndan bir sr glge frlad. ok gemeden Timberlake zerindeki onca yaratn arlna dayanamayp yere yklmt. Ellerini baladlar, ayaklarndan eke eke bir yere srklediler. Ayaa kaldrlnca kendini bycnn karsnda buldu. "Yeniden bize katlmanz ne gzel," dedi byc. Timberlake kendinden geti. Kendine geldiinde Swenson'la birlikte, iinde yal bir su kaynamakta olan bir kazann karsna balanm olduunu grd. Kazandan ykselen tuhaf koku yznden rengi bembeyaz oluverdi. amana dnerek, "Bunu yapamazsnz!" diye bard. Tam arkasnda duran aman, "Neden yapamayacak mz?"diye sordu. "nk... nk eer bize dokunacak olursanz yzlerce gemi iinde yzlerce eytan gelir buraya. Sizin... kynz yakp yerle bir ederler. Sizi yeniden psikokoullandrmaya tabii tutarlar, toplum dzeninizi kendi bildikleri gibi yeni batan belirlerler..." "Bo versene!" dedi aman, "Btn eytanlar piirilmeden nce byle sylerler. Bunlar bizi korkutmayacak bo tehditler." "Bo tehditler deil!" diye haykrd Timberlake. "Bizi hemen serbest brakn, yoksa... hepinizi lanetlerim. mpi bimpi..." "Sevgili bay eytan," diye sze balad aman, "Bouna urayorsunuz. abalarnz yreklerimizi paralyor. Aln biraz undan iin." Timberlake amann elinde tuttuu ve iinde uruba benzer bir iecek duran ieyi bir darbeyle yere devirdi. "Yce ruhlar, yardm edin bana!" Timberlake ayn anda uzaktan gelmekte olan kavga seslerinin kesildiini fark etti. Byle bir ey mmkn olabilir miydi? "mdat! Yloo!" Olanca gcyle baryordu."Agg! Yardm et! mdat! mdaaat!" "Kes unu eytan!" diye bard aman. Ky evreleyen itin bir blm grltyle yklp yere devrildi. "Biri beni mi ard?" diye sordu girite beliren illobar.

"eytan, ite orada!" diye baran aman illobara bir mzrak frlatt. Mzrak, illobarn zrh kapl gsne arpp yere dt. "Ph!" dedi illobar kendinden emin bir tavrla. "Byle ufak eyler beni korkutmaz." Atee yaklat. Timberlake, sivri burunlu pidin de illobarn yannda olduunu, ejderhaya benzeyen yaratn boynu sarlp onunla birlikte gelmi olduunu, ejderhaya benzeyen yaratn boynuna sarlp onunla birlikte gelmi olduunu grnce daha da ard. "Bir eyiniz yok ya?" diye sordu pid, biraz utanm gibiydi. "Daha nceki davranlarmz balarsnz umarm." "Sana gelince," dedi illobar, fkeyle amana dnerek. Yoksa kp kulbelerinizin stne oturmam m istersin? Birer birer, bak, ite byle..." Bir tanesinin zerine oturmasyla kulbenin grltl bir biimde paralanp kmesi bir oldu. "Hayr, hayr," dedi aman. "Sylediin gibi olsun, eytan. Yeter ki bir an nce git buradan." Yeil rengi o kadar solmutu ki, neredeyse bembeyazd artk. "Ben piirilmek istiyorum ama," dedi Swenson itaatkr bir sesle. "Ona aldrma sen," dedi Timberlake, illobara. "Ne sylediinin farknda deil. Eer tayabilirsen onu kucana alver, evet, ite yle. Teekkr ederim." "Hatta beni de kucana alsan... ve biraz hzlansak iyi olacak." dedi Timberlake. Ayaklarnn yerden kesildiini ve iyice ykseklere havalandn hissetti, rzgar kulaklarn yalayarak esiyordu. Kendini bir anda uzay gemisinin giriinde buldu. Timberlake kilidi amaya alan illobarn kucandan indi ve doruca kumanda odasna dald. Onsekiz saniye sonra KAPI KLTLENMT. Krmz panelde bir k yanp snyordu. Gemi havaland. Kumanda odasnda Timberlake'in arkasndan bir ses geliyordu. Timberlake gemiyi otomatik pilota balayp arkasna dnd. Hl ensesinde yapk duran pidle illobar da ieri girmiti. "Arkadan uyusun diye kamarasna yatrdm," dedi illobar. "Doru yaptm m acaba?" "Harika," dedi Timberlake. ayaa kalkt, yaratklara bakyordu. "Bir bakalm," diye mrldand, "Eer uraya uzanrsnz gider bir levye bulurum ve..." "Levye mi?" dedi illobar. "ey, ikinizi ayrmak iin," dedi Timberlake. Yoksa bir pot mu krmt? "Siz ikiniz birbirinize yapmam mydnz?"

"Aman canm," dedi illobar da." Kutsal ayin sonucu bir araya gelip beraber yaamaya balamamz an meselesiydi zaten. Kk illobarlar ve pidler birbirlerine duyduklar sevgi ve balln bir gstergesi olarak bir araya gelmeden nce kavga ederler hep." "Ama Yloo..." diyecek oldu Timberlake. "Hayr, hayr, anlamyorsun." dedi illobar."u andan itibaren ben tam anlamyla Yloo deilim, o da Agg deil. Biz bir btnn paralaryz artk. Admz da Aggyloo, biz artk bir pidillobarz." "Senin anlayacan, simbiyotik bir birleme bu, " dedi pid, o atlak sesiyle. "Uyum iinde bir benliin ruhsal, duygusal ve bedensel birliktelii." "Oh! yle mi?" diye sordu Timberlake. "Evet," dedi pidillobar Aggyloo. Kocaman kalalarn yere yaya yaya burnunu okayp svazlayarak tiz, atlak sesiyle konumasn srdrd: "Eer annelerimin birbirlerine olan ball olmasayd, bu noktaya gelmeyi ikimiz de baaramazdk. Ama annelerim ne yapacaklarn ok iyi biliyorlard. Senin gibi birinin bizi kurtarmaya geleceim hesaplamlard. Gryorsun. annelerim... "

RICHARD MATHESON
1926 ylnda New Jersey/A.B.D.'de doan korku ve bilimkurgu yazardr. Missouri niversitesinde gazetecilik okumutur. Bilimkurgu alanna 1950 ylnda "Magazine of Fantasy and Science Fiction" dergisinde yaynlanan "BORN OF MAN AND WOMAN" adl yksyle girdi. Bu yk bugn bile klasikler arasnda saylr. Matheson korku ve bilimkurgu temalarn bir arada kullanan saysz yk kitab yazmtr. Bunlardan bazlar THIRD FROM SUN(1954); THE STORIES OF SPACE(1956) ve SHOCK dizisi (1961-1967) saylabilir. En nemli eserleri "THE SHRINKING MAN (1956)" ve "I AM LEGEND (1954)" dir. Her iki eser de filme alnm ve baar kazanmtr. "I AM LEGEND" iki kez ekilmi ve her ikisinde de barol Charlton Heston oynamtr. Zaman zaman bilimkurgudan kopan Richard Matheson sinema ve TV iin ekilen filmlere ve dizilere senaryo yazarl da yapmtr. Bu diziler "Alacakaranlk Kua", "Uzay Yolu", "THE NIGHT STALKER", "DUEL". "NIGHT GALLERY" ve bunun gibi filmlerdir. E. A. Poe'nun "THE PIT AND THE PENDULUM" adl yksnn senaryosunu da yazmtr.

TEST
The Test Richard MATHESON eviren: Erol Tulay Testin yaplaca gnden bir nceki akamd. Yemek odasnda Les denemelere hazrlanmasnda babasna yardm etmekteydi. Jim ve Tommy st kattaki odalarnda uyuyorlard. Terry ise salonda, elindeki ineyi dzenli hareketlerle kaldrp indirerek sessizce diki dikmekteydi. skemlesinde dimdik oturan Tom Parker damarlar km zayf elleri masann stnde yan yana, soluk mavi gzlerini oluna dikmi, dudaklarnn hareketini izliyordu, daha iyi anlamak iin. Seksen yandayd. Drdnc kez teste girecekti. Les, Doktor Trask'n nerdii metinleri okuyordu. "Haydi," dedi babasna, bu rakamlar dizisini tekrarla. "Rakamlar dizisi," dedi Tom duyduu kelimeleri kavramaya alarak. Ama artk onlar yeteri hzla kavrayamyordu. Kendi kendine tekrarlad: dizi... rakamlar dizisi... Sonunda kelimelere hakim oldu. Oluna bakarak bekledi. Ksa bir sessizlikten sonra: "Evet," dedi sabrszca. "Baba sana ilk diziyi syledim ama." "yi!" Yine kelimeleri arad."Beni sktrma... istersen.." Les yorgun bir tonla tekrarlad: "Sekiz, be, onbir, alt..." htiyarn dudaklar kprdad. Beyninin pasl ark yavaa dnmeye balamt. "Sekiz, be, (Hafif bir tl gzlerinin nnden geti) onbir... alt (Bir i ekile bitirmiti). htiyar gururla doruldu. Evet bu iyi, hem de ok iyi. diye dnd. Ertesi gn onu alamayacaklard. Onlarn can alan yasasna kar o hakl kacakt. Dudaklarnda bir glmseme dolat. Masann beyaz rts zerindeki iki eli birbirine kavutu. "Nasl?" diye sordu, bir eyler sylemekte olan Les zerinde bakn younlatrarak."Daha yksek konu -sesi titriyordu- sana daha yksek diyorum." "Sana yeni bir dizi veriyorum," dedi Les sakince. Dinle, yeniden okuyorum. Tom ne doru eildi, dinlemeye zorlanarak.

"Dokuz, iki, onalt, yedi, ." Tom boazn temizledi. "Biraz hzl okudun," dedi. Gerekten anlamamt. Bu kadar uzun bir sra rakamn aklda tutulmas nasl beklenebilirdi ki! Neredeyse kzacakt. Ama Les diziyi bir kez daha okudu. "Ne dedin? Nasl?" "Baba, seni deneyecek olan kii rakamlar benden daha hzl okuyacak!" "Biliyorum, ok iyi biliyorum." dedi Tom serte. "Ama beni rahat brak!" "Bu yaptmz test deil sadece bir alma, bir altrma. reneceim bu... bu test..." duraklad, oluna ve aklna gelmeyen kelimelere kar fkeli. Les omuzlann silkti. Yeniden yavaa okudu: "Dokuz. iki, onalt, yedi, ." "Dokuz, iki, alt, yedi." "Baba onalt. yedi." "Ben de yle dedim." Les gzlerini kapatt pekiyi anlamna. Baba ksaca sordu: "Bana bir dizi daha okuyacak msn?" Les yeni rakamlar okudu. Sonra da onlar titreyerek tekrarlayan babasn dinlerken salona, Terry'ye doru bakt. Terry oturduu yerde yz hatlar ifadesiz diki dikiyordu. Radyoyu kapatmt. Rakamlar aran ihtiyar dinledii belliydi. 'Tamam tamam...' Les iinden eine syleniyordu. 'Yal olduunu, kimseye faydas kalmadn biliyorum. Btn bunlar yzne mi vuraym. Sen de ben de biliyoruz ki baaramayacak. Hi olmazsa bu kk aldatmacaya izin ver. Yarn Karar gn. Beni babamn kalbini krmaya zorlama. Brak da bu akam rahat uyusun.' "Sanrm tamam?" Les babasnn gergin sesini duyarak ona dnd. "Evet, tamam." dedi abucak.

htiyarn dudaklarnn ucunda beliren glmsemeyi grnce kendini sulu hissetti. Onu aldatyorum, diye zld. "imdi baka birey deneyelim." Bu, yine babasnn sesiydi. Hzla sayfalar kartrrken hangisi onun iin kolay olur, diye dnyordu. "Haydi ilerleyelim Leslie," dedi babas telal bir sesle. Kaybedecek zamanmz yok!" Sayfalar kartran oluna bakt. Yumruklarn skarak: "lerlememiz gerek," dedi. Les bir kalem alp babasna uzatt. Beyaz bir kada izili bir santim apndaki daireyi iaret ederek: "Kalemin ucunu bunun zerinde havada dakika tutacaksn." dedi. Birden zor bir deney semi olmaktan korktu. Babasnn ok kez ceketinin dmelerini iliklerken ellerinin titrediini grmt. Boaz dmlenmi bir halde saatini kararak bakt ve babasna iaret etti. Tom derin bir nefes ald. Kadn zerine eilerek parmaklar arasnda titreyen kalemi dairenin zerinde tutmaya alt. Les onun dirseiyle destek aldn grd. Buna test srasnda izin verilmezdi. Ama sustu. Yz zaten fark edilmeyen rengini tamamen kaybetmiti. Yanak damarlarndaki minik krlmalar aka grlyordu. Les bu kuru, krk yze dikkatle bakt. Seksen ya, dedi kendi kendine. Seksen yllk biri ne dnebilir ki? Yavaa bir kez daha Terry'ye dnd. Ksa bir an gz gze geldiler. fadesiz, hibir mimik yapmadan ylece birbirlerine baktlar. Ve Terry almasna koyuldu. "Sanrm dakika doldu." dedi Tom gergin bir sesle. Les saatine bakt. "Bir buuk dakika baba," dedi. "Saatine iyi bak tanr akna," dedi babas. "Bu yaptmz bir test, bir... bir., oyun deil" (kalem daireden uzakta sallanyordu). Les yerini durmadan deitiren kalemin ucuna bakyordu. Ne ie yaramaz anlam olmayan eylerdi yaptklar. Hi bir ey babasnn hayatn kurtaramazd. Ve o olmayacakt, babasnn testleri zerine siyah damgayla o uursuz kelimeyi basacak olan: Reddedilmitir. Karar aklayacak olan da o olmayacakt.

Kalem yeniden dairenin zerinde sallanarak pozisyonunu ald. Yal adam dirseini masann stnde hafife kaydrmt. Bu hareketi bir mfettiin nnde ona bu deneyin btn puanlarn kaybettirirdi. htiyar aniden fkelendi: "Bu saat geri kalyor." Les nefesini tuttu, saatine bakt: iki buuk dakika. " dakika tamam," dedi. Tom hiddetle kalemi frlatt. "una bak," dedi, "Ne aptalca bir deney. Bu bir ey kantlamaz, hibir ey!" "Para ile de bir deneme yapalm m baba?" "Bu sonraki deney mi?" diye sordu, ve kat tomara kukuyla bakt. "Evet," dedi Les, sonra birden atld: "Ama bundan nce bir bakas var: Saati okumak. Babasnn iyi gremediini biliyordu. Gzlk takmay hibir zaman istememiti. Les bu deneyin daha kolay olacan dnmt. "Yine aptalca bir soru. Neden sorulur ki?" Sinirli bir el hareketiyle saati kapt, kadrana bakt, sonra kmser bir tonla: "On buuk." dedi. Les kontrol edemedii bir refleksle: "Ama onbir buuk baba," deyiverdi. Ve babasna tokat atm gibi bir duyguya kapld. Yal adam saati alp dikkatle bakt, dudaklar skl. "Demek istediim de bu zaten," dedi Tom kaskat. Azmdan kat. Gerekten de onbir buuk. Kim olsa grrd. Ama saatin ok eskimi. Rakamlar da birbirine yakn. Bir de una bak. Yeleinin cebinden koca altn saatini kard. "Bu bir saat," dedi gururla. Zaman daima tam olarak gsterir, hem de... hem de... altm yldan beri. Bu bir saattir, gerek bir saat." Olunun saatini kmsemeyle havaya frlatverdi. Saat, cam stne dp, krld. Kendi saatinin kapan dikkatle at. Kapan arkasnda Mary'nin portresi ortaya kt. Sar salarn evreledii tm gzellii iinde otuz yandaki Mary grlyordu.

Tanrya kr ki o, testten gemek zorunda deildi. En azndan bundan kurtulmutu. Mary'nin elliyedi yandayken urad o lmcl kazann aslnda mutlu bir olay olduunu Tom asla dnemezdi. Ama bu testlerden nceydi. Kapan kapatarak saatini cebine koydu. "Saatini bu gece bana brak," dedi ackl bir sesle. Ona bir cam, iyi bir cam taktracam... yarn." "Aldrma baba, eski bir saatti." "Aldrma, aldrma. Hayr, onu bana brakacaksn yi bir kristal taktrp getireceim. Krlmaz, izilmez bir kristal." Les sorular kat paralar zerine evirdi. "Drt kii be dolarlk bir bilet alrsa her biri ne kadar demeli? Eer yz dolarla yirmialt dolarlk al veri yaparsan sana ne kadar geri verilmelidir?" Yantlar yazl olmak zorundayd. Les geen zaman tutuyordu. Ev sakin, sessiz ve lkt. Her ey normal, olaan halinde grnyordu. de oradayd. Baba, oul masaya oturmu, Terry dikiinin banda. Bununla birlikte her ey korku vericiydi. Hayat allm aknda devam ediyordu. Kimse lmden sz etmiyor, gnler gelip geiyordu. Ynetim, kiileri mektupla aryordu. Testler uygulanacak, kaybedenler yeniden davet edileceklerdi: ne iin. Yasa mkemmeldi alyor, lm oran deimiyordu. Nfus patlamasnn nne geilmiti. Her ey resmi bir ekilde yaplyordu. Ne bir gzya ne bir yaknma. Ama yine de lecek olanlar sevilen kimselerdi. "Saate bakmay kes," dedi babas."Sorulara sen bu saate bakmasan da cevap verecek yetenekteyim." "Ama baba deneyler iin zaman da nemli." "Ve sen bir deney uzman deilsin." dedi Tom fkeyle. "Bu senin deneyin baba. benim deil!" Les'in sesi barr gibiydi. Kzgnlktan yanaklar kzarmt. "yi, benim deneyim, benim deneyim. kiniz de orada durmu bakyor... beni... pusuya yatm..." Kelimeler yerlerini bulmuyordu. Kzgnlktan kekeliyordu.

"Baba, barmasan olmaz m?" "Ben barmyorum!" Terry araya girdi: "Baba, ocuklar uyuyor." Tom birden oturduu yerde doruldu. Kalem geveyen parmaklarndan kayp masam zerinde yuvarland. Tm bedeni sarslyordu. Les sakinlemee alt. "Baba devam etmek ister misin?" "Daha da bir ey istemiyorum." dedi Tom kendisiyle konuur gibi."Hayattan hibir ey beklemiyorum!" "Devam ediyor muyuz?" "Eer zamann almyorsam," dedi babas bkkn ve gcenmi bir tonla. Les test kitabnn sayfalarn kartrd. Psikolojik sorular? Hayr onlar soramazd. Hem seksen yandaki babasndan seks hakkndaki grlerini nasl isteyebilirdi." "Evet?" "Babas sesini ykseltmiti. "Sanrm bakaca nemli bir ey yok. Zaten birka saattir alyoruz. "Ya kartrp durduun o sayfalar?" "Onlarn ou... fiziksel eyler hakknda." Babasnn dudaklarnn yeniden bzldn grd. tirazda bulunacandan korkmutu ki, o mrldanmakla yetindi: "yi bir evlat, iyi." , "Baba sen..." Les'in sesi boaznda dmlendi. Syleyecek bir ey kalmamt. Tom, Doktor Trask'n daha nce de kez yaplm olan bu testi artk imzalayamayacan ok iyi biliyordu. Les daima ekingen ve alak gnll olan babasnn soyunduunu ve kendisini doktorlara gsterdiini kafasnda canlandrd. yice incelenecek, aletlerle muayene edilecek ve sert sorular yneltilecekti. Tekrar giyindiinde gzetlenip giyini tarznn rapor edilmesinden rkecekti. Btn bir gne yaylm olan bu muayene srasnda le yemei iin ara verildiinde gidecei kantinde ataln, kan elinden drmesi, bardan arpmas ya da gmleini lekelemesi bile gzlenir diye korku iinde kalacakt.

"Senden adn ve adresini yazman istenecek," dedi Les. Babasnn, yazsndan gurur duyduunu biliyordu. Bylece psikolojik sorular unutturmak istemiti. Yal adam kalemi alp yazmaa koyuldu. Beyaz sayfann stnde son derece dzgn harfler belirmeye balad: Bay Thomas Parker 2719 Brighton Soka Blairtown, New York. "Tarihi unutmamalsn," dedi Les. Tom ekledi: '17 Ocak 2013'. Les buz gibi bir souun tm bedenini sarmaladn hissetti. Ertesi gn test gnyd. Yan yana uzanmlard yatakta. Ama uyumuyorlard. Soyunurken de pek konumamlard. Les iyi geceler demek iin eine doru eildiinde o anlamad bir eyler mrldand. Ve derin bir i ekmesiyle yatana uzanrken ona bakt. Ei karanlkta gzlerini at. Baklar birbiriyle karlanca hafife sordu: "Uyuyor musun?" "Hayr." Bakaca bir ey sylemedi. Onun balamasn bekledi. Uzun bir sessizlik oldu. Sonra yine Les konutu: "Ah ite, sanrm bu... byle," diyebildi zayf bir sesle. Terry eine, cevap vermedi. Ama az sonra sanki yksek sesle dnyormu gibi, "Mmkn olabilir mi?" dedi. Les onun ne demek istediini anlamt. "Hayr," dedi. Baaramayacak. Terry'nin zorlukla yutkunduunu duydu. "Bir ey syleme, ayn eyi onbe yldr ngrdn bana syleme. Btn bunlar zaten biliyorum," diye dnd. Birden, 'keke' diye geirdi iinden, birka yl nce bir nakil talebinde bulunmu olsayd. Gerekten de Tom'dan kurtulmalar gerekti. Hem ocuklarn hem de kendilerinin iyilii iin. Ama hayrsz evlat durumuna dmeden bunu nasl hayata geirebilirlerdi. yle eyler vardr ki sylenemez. 'nallah baaramaz ve ldrlr!' Bununla birlikle her ey aslnda hipokratik bir formln uygulanmasndan baka bir ey deildi. Yetersiz rn, tehdit altndaki yaam, karneye balanma uyars ve halk sal iin tehlike gibi bahaneler bilimsel formllerle kullanlm yasa inandrc hale getirilmiti. 'Kukusuz bunlar yalan', diye dnyordu Les, 'temeli olmayan koskoca yalan. ' Eer yasa kabul edilmise bu. insanlarn kendi balarna kalmak, kendi hayatlarn yaamak istemelerindendi.

"Les, ya geerse?" "Bilemiyorum!" "Bilmen gerekir." Karanlkta Terry'nin sesi ok kararl kmt, sabrnn sonundaki birinin sesi gibi. "Sevgilim, ltfen srar etme." "Les, eer testi geerse bu be yl daha demektir. Bunun anlamn dndn m?" "Kazanamaz!" "Ama ya kazanrsa?" "Bu akam denediimiz drt sorunun n yapamad. Artk iyi duyamyor, iyi gremiyor. Kalbi de zayf." ilteyi mitsizce yumruklad. "Doktor muayenesinden geemez!" Ve kendisinden nefret etti, babasnn mahkum olacan bu kadar rahat syleyebildii iin. Keke gemii unutabilse, faydasz varl ile kendi hayatlarn ekilmez hale getirdiim grmeseydi. Ama artk bitmi olan bu yal adamn bir zamanlar o kadar sevip sayd kendi z babas olduunu unutmak o kadar zordu ki. Krlardaki gezintileri, pikniklerdeki neeli barlar, sabahlan erkenden^ bala kmalar, akamn uzun konumalar ve gemite babasyla paylat her eyi unutmak... te bu yzden nakil talebinde bulunmamt. Aslnda bu sadece bir form doldurmaktan ibaretti. Her be ylda bir teste girmesini beklemek ona ok daha sade gelmiti, onbe yl boyunca. Oysa byle bir form doldurmak babasnn lmn imzalamak, ynetimden onun hurdaya km araba gibi bir keye atlmasn istemek demekti. Ve bu akam, babasnn seksen yanda olduu bir anda, tm ahlak anlaylarna ve tm dinsel eitimlerine karn Terry ve o mthi korkuyorlard. Tom'un testi baarp be yl daha onlarla birlikte yaamasndan. Be yeni yl ev iinde sendeleyerek yrmek, daima yollar nne kp engel olmak, eyalar elinden drp krmak, yardm beklemek ksaca hayatlarn ekilmez yapmak. "Uyumalsn," dedi Terry.. Denedi, ama uykusu yoktu. Uzanm halde karanla bakyordu. Bir zm bulmalyd ve zm grnmyordu.

Saat alty ald. Les sekizden nce kalkmak zorunda deildi ama babasnn evden knda hazr bulunmak istiyordu. Yataktan kayarak indi. Terry'yi uyandrmamaya zen gstererek giyindi. Terry uyanmt ve ban kmldatmadan onu izliyordu. Bir an sonra dirseine dayanarak doruldu, ona uykulu gzlerle bakt. "Kalkp kahvaltn hazrlayaym." "Uyumana bak, ben hallederim." "Kalkmam gerekten istemiyor musun?" "Merak etme sevgilim. Dinlenirsen daha sevinirim. Yeniden uzand ve Les yzn grmesin diye br tarafa dnd. Sessizce alyordu, nedenini bilmeden. Test yznden babann gittiini grmek istememiti. Alamasn durduramyordu. Yapabilecei tek ey odann kaps kapanncaya kadar kmldamamakt. Sadece omuzlar titriyordu. Sonunda varlnn derinlerinden gelen bir hkrk bu sessizlii bozdu. Les babasnn odas nnden getiinde kapnn ak olduunu grd ve bir nazar att. Tom yataa oturmu, ne eilerek ayakkablarn balyordu. Ellerinin titrediini grd. "yi misin baba," dedi Les. Tom gzlerini srprizle kaldrd. "Sen bu saatte ne yapyorsun?" "Kahvalty seninle birlikte yapmak istedim." Ksa bir an birbirlerine baktlar sessizce. Sonra baba ayakkablarm balamaya koyuldu. Ve: "Gerekli deil," dedi. "yi. Ama sanrm ben de bir eyler yiyebilirim." Les babasnn cevabndan kanmak iin uzaklat. "Oh! Leslie. Saatini brakmay unutma. Bugn saatinin nnden geerken ona kristal bir cam taktrmak istiyorum, bir daha krlmayacak cinsten." "Baba bu eski bir saat, bir deeri yok ki!" Tom hafife ban kaldrd, zayf eliyle belirsiz bir hareket yapt. "nemi yok," dedi. "Ben yle istiyorum."

"Tamam, mutfak masasnn stne brakyorum." Baba yerinden doruldu ve oluna sabit nazarlarla bakt. Sonra sanki kaybedecek zaman kalmam gibi aniden ayakkablarna eildi. Les bir an babasnn gri salarna, titreyen parmaklarna bakt, sonra uzaklat. Cam krk saat hl salondaki masada duruyordu. Onu alp mutfak masasna brakt. Babas btn gece bunu dnm olmalyd. Yoksa birdenbire hatrlamazd. Kahve makinesine taze su koyup dmesini evirdi, iki yumurta krp kartrd ve iki bardak portakal suyu doldurarak yerine oturdu. On dakika sonra babas grnd. Koyu mavi takmn giymiti. Ayakkablar zenle parlatlm, salar dikkatle taranmt. Hem bakml hem de yal bir havas vard. "Otur baba," dedi Les, "Sana servis yapacam." "Sakat deilim, bouna yorulma!" Les glmsemek iin kendini zorlad. "Yumurtalar kzarttm." "A deilim!" "Ama yemen gerek, hem de iyi yemen. Gdan almalsn." "Hibir zaman gereksiz yemee ihtiyacm olmad," dedi Tom srtn dnerek. "Hem fazla yemek mideye zarar." Les gzlerini kapatt mitsizce. Kendi kendine 'neden kalktm ki? te bu dayanlmaz, her ey bu tartma ile bitti' gibisinden dnyordu ki, sonra kendini toparlad. "yi uyuyabildin mi baba?" "Hem de ok iyi. Ben her zaman deliksiz uyurum. Belki de benim uyuyamayacam sandn. Bunun..." Aniden konuyu deitirip sert bir sesle sordu: "Saat nerede?" Les iini ekti. Kendisini yorgun hissediyordu. Saati uzatt. htiyar canl admlarla yaklap olunun elinden ald. Ve gzlerini ona dikti. Dudaklarn buruturarak: "alma deil, yutturmaca." dedi. Saati zenle yelek cebine yerletirdi. "Kristal bir cam taktracam, krlmaz bir cam."

Les onaylad, "ok ho olacak." Kahve hazrd. Les iki fincan da doldurdu, sonra ayaa kalkp otomatii kesti. Yumurta yemeye hevesi kalmamt. Masaya oturdu. Babas ciddi bir yzle ona bakyordu. Bir yudum iti. Kzgn kahve boazn yakt ve azna ac bir tat yayld. Bu sabah hibir eyden tat alamayacan Les biliyordu. Sessizlii bozmak iin sordu: "Randevun saat kata?" "Dokuzda!" "Gtrmemi gerekten mi istemiyorsun?" "Gerekten istemiyorum. Hava treni bana ok uygun. Gideceim yere vaktinden nce varyor." "Sen bilirsin baba." Les kahve fincanna bakt. Konumalym, diye dnd. Syleyecek bir eyler arad, bulamad. Elle tutulur gibi youn bir sessizlik srerken, Tom kahvesini kk yudumlarla iiyordu. Les diliyle dudaklarn yalad. Sinirliydi. Titrediini hissetti. Konumalydlar, her eyden, arabalardan, hava treninden, testten. Gnn sonunda Tom'un lme mahkum edileceini her ikisinin de bilmesine ramen. Uyanp kalktna esef etti. Kalktnda babasnn km olmas ok daha iyi olacakt. Bylece her ey sona erecekti. ster di ki, bir sabah uyandnda babasnn odasn bo bulsun, elbiseleri, siyah ayakkablar, oraplar, mendilleri, tra takmlar, bir yaama iaret eden her ey kaybolmu olsun. Ama hayatn ak byle olamazd. Tom'un kaybetmesinden sonra birka hafta daha geecek sonra davet mektubu gelecekti. Ve hkm gnnden nce yaklak iki hafta daha akp gidecekti. Sonunda u korkun gelime yaanacakt: Atlacak ve verilecek eylerle ayr ayr hazrlanacak, koliler yaplacak konumalar ve nihayet son yemek. Ynetim Merkezi'ne arabayla uzun bir yolculuk. Sonra birlikte binilecek asansr, sessiz ama hafif bir uultuyla alacak asansr... Tanrm!.." "Galiba alayacam," diye dnd. Ama gzlerini kaldrp ayakta duran babasna baknca iini bir korku kaplad. "kyorum," dedi Tom. Les duvardaki saate bakt. "Daha yedi olmad. O kadar uzakta deil ki bu!"

"Erken gitmek daima iyidir," dedi babas ksaca. "Ama kente inmek bir saat bile srmez!" "nemi yok!" "Ama hibir ey yemedin." "Sabahlar fazla yemem zaten..." Les gerisini duyamad. Panie kaplmt sanki. Babasnn boynuna atlmak, onu kollar arasna almak, teste gitmemesini, onu ok sevdiklerini, ok iyi bakacaklarn yzne haykrmak istedi. Ama yerinden kmldayamad. Korku dalgalar iinde oturduu yerde babasna bakakald. Bir kelime bile syleyemedi. Tom mutfak kapsna gidip durgun bir sesle, "Akama, Leslie, " dediinde bile. Kapanan kapnn srkledii hava Les'in yanaklarn okad. rperdi. Birden ayaa kalkp hzla mutfak kapsn at ve antrede babasnn evden kmak zere olduunu grd. "Baba!" Tom, eli kapda durdu. Les babasnn yanna gelip glmsemeye alt. "Bol ans baba," dedi. Ak... akama..." Szlerini srdrecekti, "Seni sabrszlkla bekleyeceim." gibilerden. Ama mmkn olmad. Babas bayla bir iaret yapt, ok ksa, ok soylu bir iaret, sanki bir yabancya verilmi bir nezaket selam gibi. Ve: "Mersi," diyerek kt. Ve Les, babas bir daha eve gelmeyecekmi gibi bir hisse kapld. Pencereye koup baktnda yal adamn basamaklardan yavaa baheye indiini ve yaya yoluna kp sola dndn grd. Onu baklaryla caddeye sapncaya kadar izledi. htiyar omuzlarn dikletirdi ve sabahn yar aydnlnda kendinden emin canl admlarla uzaklat. Les bir an yamur yadn sand. Ama grn engelleyen nem kendi dnda bir yerde deildi. Broya gitmedi. Telefon ederek hasta olduunu bildirdi ve evde kald. Terry olanlar hazrlayp okula yollad. le yemeinden sonra Les masann toplanmasna ve bulaklarn makineye yerletirilmesine yardm etti. Gn garajda geirdi, ufak tefek eylerle oyalanarak. Saat bee doru mutfaa gelip iki bardak bira iti. Terry akam yemeini hazrlarken. Sonra salona geip dolamaya balad. Ara sra durup pencereden bakyordu.

Tekrar mutfaa dnd. "Nerede kald?" diye konutu kendi kendine. "Birazdan gelir," dedi Terry. Cevaba alnd. Huzursuzdu. Gidip bir du ald. Giyinirken saat alt olmutu. Olanlar okuldan geldi ve hep birlikte masaya oturdular. Ei bir yer de babas iin ayrmt. Ama Les hibir ey yiyemedi. Kk dilimlere bld eti ve kzarm patatesleri tabanda ylece kald. Zihni karmakarkt. Olu Jim'in sorusuyla kendine geldi. "Ne diyordun?" "Bykbaba testi geemezse bir ay daha olacak deil mi?" Jim'in sorusu beyninde nlad: 'Bir ay daha olacak deil mi?' "Neden bahsediyorsun sen?" "Yurttalk kitabnda deniyor ki, yallar testi kaybettikten sonra bir ay daha yaarlar; doru deil mi?" Tommy araya girdi: "Hayr doru deil. Harry'nin bykannesi daveti iki hafta sonra ald." "Nereden biliyorsun?" "Grdn m?" "Yeter!" dedi Les. "Grmeme gerek yok! Harry syledi." "Yeter dedim!" ki olan afallam, babalarnn konumamza gerek yok," dedi Les. bembeyaz yzne baktlar. "Bunu imdi

Akam yemei sessizlik iinde sona erdi. 'Bykbabann lm onlara hibir ey ifade etmiyor,' dedi kendi kendine. 'Hibir ey,' ok gergindi. Giri kaps alp kapandnda saat yediye geliyordu. Les yerinden hzla kalknca barda devrildi. "Les, ltfen!"

Terry haklyd. Bu telaa gerek yoktu. Tekrar iskemlesine oturdu. Kalbi kt kt atyordu. Yal adamn salondan geip merdivenleri trmanan ayak seslerini duydu. Ei tatly masaya getirdii srada Les yerinden kalkarak merdivenlere doru yrd. lk basamaa admn atacakken mutfak kaps ald ve Terry emreden bir ses tonuyla: "Les!" dedi. Sonra yaklaarak ekledi: "Onu yalnz brakmak daha iyi olur." "Ama ben..." "Eer baarsayd mutfaa gelip sylerdi, daha nceleri olduu gibi. Derin sessizlikte birden yamur damlalarnn camlar tkrdatt duyuldu. Uzun sre birbirlerine baktlar. Sonunda Les konutu: "Yukar kyorum." Merdivenlerden karken Terry ona mitsiz bir ifadeyle bakyordu. Kapnn nnde biraz bekledi, kendini toparlamak iin. Sonra kapy yavaa vurdu. ok mutsuzdu. Yoksa onu kendi yalnzl iinde mi brakmalyd? Odada yatak stnde bir hareket duyup soluunu tuttu. "Baba, benim." "Ne istiyorsun? "Seni grebilir miyim?" nce bir sessizlik oldu, sonra babasnn sesi geldi. "yi." Onun yataktan kalktn ve odada yrdn duydu. Buruturulan bir takm katlarn ve kapatlan bir ekmecenin kard sesleri fark etti. Sonunda kap ald. Tom eski bornozunu giymiti, ayaklarnda terlikleri vard. Les sakin bir ses tonuyla sordu: "eri girebilir miyim baba?" Baba bir an tereddt etli. sonra da, "Gir," dedi. Ama bu bir davetten ok sanki, 'buras senin evin, istersen girersin' demeye geliyordu. Babasna, 'Seni rahatsz etmeye gelmedim. ' demek istedi. Ama kendisini ierde, halnn ortasnda ayakta bekler buldu. "Otursana," dedi babas.

Les babasnn ceketini ast iskemleye oturdu. Tom da bir i ekmeyle yatana iliti. Bir zaman boyunca birbirlerine yabanc gibi baktlar, her biri dierinin konumasn bekledi. "Sanrm neler olduunu bilmek isliyorsun." dedi sonunda babas, kendisini kontrol etmeye alarak. "Evet baba." Yal adam ban gurur iinde kaldrp olunu szd. Sonra: "Oraya gitmedim," dedi. Les tm gcn kaybettiini sand. Kprdayamadan babasna bakyordu. htiyar devam etti: "Hibir zaman da gitme niyetim olmad. Fizik testleri, mantk testleri ve Tanr bilir daha neler. Btn bu samalklara raz olduumu anlamadn. Oraya gitmeyi hibir zaman istemedim." Sustu ve Les'e kzgn bir bakla bakt, sanki olunun 'hakszsn' demesini bekler gibi. Ama Les bir kelime bile syleyecek halde deildi. Zaman yavaa akt. Les kendini toparlamaya alt. "E... Ne yapacaksn?" "Dert etme," dedi babas. Yal baban dert etme. O kendisini idare etmeyi bilir." Birden Les'in aklna buruturulan katlarn ve kapanan ekmecenin kard sesler geldi. Az kalsn oday aratracakt. Ama."yi," demekle yetindi. "imdilik tasalanma," dedi yumuak bir sesle babas. Bu senin sorunun da deil!" "Ama bu benim sorunum." Les iinde ykselen kelimeleri duydu ama azn aamad, bir eyler onu engelliyordu. "Artk dinlenmek isliyorum," dedi Tom. Ve Les gsne bir yumruk yemi gibi oldu. 'Artk dinlenmek istiyorum,' kelimeler kulaklarnda nlyordu, yerinden kalkt. 'Artk dinlenmek... ' Les kendisini kapya doru itilmi gibi hissetti, ban evirip babasna bakt. "Hoakal," dedi. Babas glmsedi. "yi geceler Leslie." "Baba!"

Yal adamn eli kendi elini tutuyordu, kendininkinden daha sk. daha sert. Onu yattryor, teskin ediyordu, eliyle. Daha sonra babas br eliyle de Les'in omuzunu okad. "yi geceler olum." O srada birbirlerine ok yakndlar. Les babasnn omuzu zerinden eczanenin kat torbasn grd. Top eklinde katlanm ve fark edilmesin diye odann bir kesine konulmutu. Kendisini sahanlkta buldu. Korku iinde, kapnn kilitlendiini duydu. Babas kapy kilitlemese bile tekrar ieri girmeye cesaret edemeyeceini biliyordu. Her taraf titreyerek uzun sre kapya bakakald. Sonra inmeye koyuldu. Terry merdiven banda onu bekliyordu soran gzlerle. Yz kire gibiydi. "Git... Oraya gitmemi!" Terry akn, "ama," demek istedi. "Eczaneye gitmi," dedi Les. Odann kesinde duran torbay grdm. Onu benden gizlemek istemi. Ama grdm. Yutkundu. Karsna bakt. "Eczacya davet mektubunu gstermi olmal. O da haplar verdi. Hepsi bu. Birlikte salona girdiler, bir sre sessizce ayakta durdular. Yamur camlara vurmaya devam ediyordu. Sonra Terry sordu, zor duyulur bir sesle: "Ne yapmamz gerekiyor?" "Hi," dedi fslt halinde, "Hi!" Rahat nefes alamyordu. Bir robot gibi mutfaa doru yrd. Einin onu sarmalayan kolunu hissetti. Sanki sevgisini byle ifade etmek istemiti. Ve bu sevgi asla kelimelerle ifade edilemezdi. Btn gece mutfakta oturdular. Bir ara Terry olanlar yatrd, sonra geri dnd. Ve orada vakit geirdiler, kahve ierek, ara sra konuarak, sadece kendilerini ilgilendiren eylerden sz ederek. Gece yarsna doru mutfaktan ayrldlar. Yukar kmadan nce Les salonda, masann stnde saatini grd; kristal cam taklmt, dokunamad. Sahanla gelip yal adamn kaps nnden getiler. En ufak bir grlt bile duyulmuyordu. Soyunup yataa girdiler. Terry her akam yapt gibi gece lambasn yakt. Birka saat sonra uyuyabildiler. Btn gece boyunca ihtiyarn odas sessiz kald.

Ve ertesi gn, btn gn boyunca ayn sessizlik devam etti...

MACK REYNOLDS
Gerek ad McCord Dallas olan Mack Reynolds 1917 ylnda A.B.D.'de domutur. ok eser vermesine ramen pek tannmayan yazar A.B.D. i Partisinin 25 yl sresince aktif yesi olmutur. Babas da A.B.D. bakanlk yarna iki kez katlmtr. eitli basn-yayn organlar iin dnyay da gezen yazarn bilimkurgu anlay gelecekteki sosyal ve ekonomik yaplarn farkl olabilirliklerini gereki bir ekilde sorgulamasdr. Ana akma dahil birok yazar 1950'li yllarn A.B.D.'nin daha gelimi bir eklini galaksiye yayp bir galaksi imparatorluundan sz ederlerken Mack Reynolds sosyal-ekonomik sistemler zerine hicvi ve seri halde eserler vermitir. Bir ara Frederick Brown ile ortak almlardr. 1983 ylnda len yazarn baz eserleri unlardr: Joe Mauser serisi Birlemi Gezegenler serisi Kuzey Afrika serisi Julian West serisi Bat Hardin serisi L5 Toplumu serisi Bunlarn dnda da 30'a yakn roman vardr.

HER ZAMANK GB TCARET


The Business, As Usual Mack REYNOLDS eviren: Sadi KONURALP Zaman gezgini, yanndan geen ilk yayaya "Dinle" dedi "Ben yirminci yzyldan geliyorum. Sadece onbe dakikam var ve ondan sonra geri dneceim. Sanrm beni anlamakta glk ekiyorsundur, deil mi?" "Tabii ki seni anlyorum." "A! ok gzel ingilizce konuuyorsun. Bu nasl olabilir ki?" "Biz bu dile Amer-ingilizcesi deriz. Ayrca l diller zerine renim grmekteyim." "ok iyi! Neyse dinle, benim sadece birka dakikam kald. Haydi konuya girelim." "Konuya m?" "Evet, evet. Anlayamadn m? Ben bir zaman gezginiyim. Beni gelecee gndermek zere setiler. Ben nemli biriyim." "Hmmm. Fakat bir eyi anlaman gerek: Bu gnlerde srekli olarak bizi zaman gezginleri ziyaret etmekte." "Bak, bu beni artt ama bununla ilgilenecek zamanm da yok, tamam m? Haydi konuya girelim." "Pekala. Elinde ne var?" "Ne demek elimde ne var?" br adam iini ekti. "Gelecee gittiini gsterecek bir kant edinmek zorunda olduunu dnmyor musun? Seni imdiden uyaraym: Zaman yolculuu ile ilgili paradokslar, gemii deitirebilecek herhangi bir bilgiyi edinmeni nler. Geri dndnde, belleinde, buradaki olanlar konusunda hi bir ey kalmayacaktr." Zaman gezgini gzlerini krptrd ve "ya yle mi?" dedi "Kesinlikle. Ancak seninle memnuniyetle dei-tokuta bulunabilirim." "Bak, galiba son dediklerini takip edemedim. Dei-tokula ne demek istiyorsun?" "Geri senin dnemden bir ey, tarihi olmasnn tesinde bizi pek ilgilendirmemekte ama yine de senin yzylna ait bir eyle bana ait bir eyi takas etmek istiyorum." Yayann artk gzleri parldyordu. "Bende atomik bir ak var. Sizin dneminize ait baklara olan stnln anlatmama gerek yok."

"Pekala. Sadece on dakikam kald ama galiba haklsn. Burada olduumu ispatlayacak bir ey edinmem gerek." Yaya kafasn sallad. "Bam iine yarayabilir." "Evet ama biraz arm haldeyim. Beni son anda bu i iin setiler. Profesrleri riske sokmak islemediler, anlyor musun? Bu hayatmda grdm en garip bak. Tamam, bunu bana kant iin veriver." "Bir dakika dostum. Sana niye bam verecekmiim ki? Karlnda bana ne vereceksin?" "Ama ben yirminci yzyldan geldim." "Evet, tamam, ben de otuzuncu yzyldanm." Zaman gezgini ona uzun bir sre baktktan sonra. "Dinle arkada" dedi. "Fazla zamanm kalmad. Saatime ne dersin?" "Hmmm. Baka neyin var?" "Para var." "Onlarla sadece numismatikler ilgilenir." "Bak, bana otuzuncu yzylda olduumu kantlayacak bir kant gerekli." "Elbette ama byklerimizin de dedii gibi i itir." "Ah keke bir silahm olsayd." "Bu ada silah kullanmn gerektirecek bir ey yok" dedi teki. "Ama benim iin gerekliydi" diye mrldand zaman gezgini. "Bak arkada, zamanmn dolmasna saniyeler kald. Ne istiyorsun? Grdn gibi bende sadece elbiselerim, czdanm, biraz param, anahtarlm ve bir ift ayakkabm var." "Senle dei-tokuta bulunmak isterim ama eyalarnn deeri ok dk. yle bir sanat eseri, mesela bir Al Capp ya da buna benzer bir eyin olsa..." Zaman gezgini szlanmaya balad."Yanmda sanat eseri tayor gibi bir halim mi var? Bak, u bak iin i amarlarm dnda sana her eyimi veririm." " amarlarn saklamak istiyorsun ha? Ne yapmaya alyorsun, Anglo pazarl m yapmaya alyorsun? Yoksa sizin dneminiz bu terimden nce miydi?" "Anglo mu?... Ne o? Anlayamadm." "Eh. ben bir etimolog saylrm..."

"Ama..." "Pek saylmaz, zevkli bir hobi" dedi yaya. "imdi gelelim 'Anglo pazarl' cmlesine. 'Anglo' kelimesi ilk olarak 1850-1950 dnemi esnasnda yaygnlk kazand. Yanl hatrlamyorsam ilk olarak, esasnda ngiliz kkenli olup Dou Birleik Devletleri'nden New-Mexico ve Arizona'ya, bu blgelerin Meksika'dan ayrlmasndan hemen sonrasnda gelen kiiler iin kullanld. spanyollar ve Kzlderililer, bu doudan gelenlere Anglo demeye baladlar." Zaman gezgini sabrszca, "bak arkada" dedi. "Gitgide konudan...." "Cmlenin nasl tretildiini incelemek, bizi iki olaya daha gtrmektedir. Bir kere bu Anglolarn yirminci yzyln en zengin i adamlar olduklar gereine kadar gitmekteyiz. yle ki, ksa bir sre iinde dolarlaryla dnyaya hakim olmulard." "Tamam, tamam. Bunlarn hepsini biliyorum. Benim asla herhangi birini kontrol altnda tutacak kadar dolarm olmad ama..." "Varmak istediim ey, Anglolarn zaman ierisinde dnyann en iyi borsaclar, en akll satclar, en sk pazarlamaclar, en iini bilen iadamlar olmasyd." Zaman gezgini abucak saatine bakt. "Sadece ..." "nc etkeni de yine gemiten bulabiliriz. Bir zamanlar, birok Anglonun itibar etmedii ve Joo olarak adlandrdklar bir aznlk vard. Uzun yllar, fiyat drtmek terimi olarak Joo pazarl kullanld. Anglolar kendi parasal hakimiyetlerine dayanarak Joo pazarl'n 'Anglo pazarl'na dntrdler. Bylelikle, gnmzde artk Anglo ya da Joo gibi ayr gruplar olmamasna karn, bu terim gnmze gelebilmitir." Zaman gezgini ona bakakald ve "Bu hikayeni belleimde geri gtremeyeceim ha?" dedi. "stelik Levy adnda biri olarak." Saatine tekrar bakp homurdand. "abuk! u takas iini bitirelim. Atomik bana karlk her eyim." Anlama olmutu. Kollarnda gezginin eyalaryla otuzuncu yzyln vatanda, elleriyle smsk ve mutlu bir ekilde ba kavram plak yirminci yzyl vatandann gzden yavaa kaybolmasn seyretti. Bak havada bir an asl kald ve zaman gezgininin tamamyla kaybolmasndan sonra yere dt. Adam eilerek ba ald ve cebine geri koydu. "Bu da olduka safm" diye mrldand. "lklerden biri olmal. Anlalan bunlar paradoksu bir trl anlayamayacaklar. Tabii ki zamanda ileriye doru eya tayabilirsin: nk zaman boyutunun doal ak yledir. Fakat ak ynnn tersi olan geriye doru hibir eyi gtremezsin. Bellei bile."

Evine doru olan yoluna devam etti. Marget, eli belinde, kapda onu karlad. "Kert akna nerelerdeydin?" diye sordu. "Kzmamalsn canm" dedi adam . "Eve gelirken yolda bir baka zaman gezgini ile karlatm." "Yoksa..." "Tabii ki yaptm, neden yapmayacak mm ki? Ben yapmasaydm bakas yapacakt." "Ama senin zaten dnya kadar elbisen var..." "Ah Marget, olaya bu ekilde bakma. Bu gnlerde baz mze ve kolleksiyoncular..." Kadn phesini belli ederek homurdand ve eve girdi.

Al Capp, bizde Ho Memo olarak bilinen Li'l Abner izgi-roman serisinin yaratcs ve izeridir (.n.). Yazar burada kelime oyunu yapmaktadr. Joo kelimesini aslnda Yahudi anlamna gelen Jew kelimesinden tretmitir (.n.).

BEN JEAPES
Benjamin Jeapes 1965 ylnda Belfast'ta dodu. Gen bir yazar olan Ben Jeapes'in "HIS MAJESTY'S STARSHIP" adl roman 1998 Aralk'ta yaynlanmtr. "WINGED CHARIOT" adl roman da 2000 ylnn baharnda yaynlanacaktr. Bugne kadar 18'den fazla yks eitli bilimkurgu dergilerinde yaynlanmtr.

VER SINIFI
The Data Class Ben Jeupes eviren: Emrah GKER Polis, akam yemeini yerken geldi. Ev YZ's (Yapay Zeka) varlklarn bildirdi. "ki polis seni grmek istiyor, Henry." "Polis mi? Burada m?" "Mfetti James Curry ve avu Donald Morris." Geoffrey'in yksek bir ncelik katsays vard; hemen polislerin profillerini alm ve Halk Danma'ya balanmt. Henry Ash kapnn ekrann at ve merakla dardaki adamlara bakt. Dz giysiler giyiyorlard ve her taraflarnda 'Polis' yazs vard, ancak onun vicdan temizdi. Kapya almas emrini verdi. "Dr. Ash? Dr. Henry Ash?" dedi daha uzun boylu olan. "Evet," dedi Henry. "Ben avu Morris, bu da Mfetti Curry. Size baz sorular sorabilir miyiz?" Henry kalarn kaldrd. "eri girin." Uzun bir zaman nce odalarnn hali iin zr dilemeyi brakmt; daire onundu ve konuklarnn grleri nemsizdi. Odaya kitap formunda, byk miktarlarda kat dalm durumdayd; bir kede duran terminali ve SG (Sanal Gereklik) seti an ruhuna boyun edii yerlerden biriydi. Eski kafallk demek, diye belirtmekten holanrd Siyaset blmndeki meslektalarna, Luddite* olmak demek deildir. Ayrca da bir YZ's vard. Bir ift sandalyeyi zerindekileri alarak boaltt ve bir ncye de kendi oturdu."Evet, sizin iin ne yapabilirim?" dedi. Bu sefer mfetti konutu. "Dr. Ash, ee, Goldie adnda bir YZ'nz var m?" "Hayr." Sylenecek doru ey bu olmasa gerekti, zira polis kalarn att. Eer Goldie'yle ilgili bildiin eyler varsa, diye dnd Henry rahatszca, neden syleyivermiyorsun ki? "Kaytlara gre var. Dr. Ash," dedi Curry. -yalan sylemediinden emin misingibisinden bir ses tonuyla. "Goldie bana aitti." dedi Henry, "Ama onu kaybettiini bildirme frsat bulamadm bir trl. Biz geri zekal akademisyenler, bilirsiniz. Onu yeenim yapmt ve bana hediye

olarak vermiti, standart bir veri toplaycsyd, ama korkarm Net Sava'ndan beri onu hi grmedim. Bir sabah onu benim iin biraz aratrma yapmaya yolladm, ve olan oldu. Sava baladnda bozulup gittiini sandm. Yerine de Geoffrey'i koydum." Geoffrey'in simgesinin sabrla yanp snd monitre doru elini sallad. "Baka bir hediye mi?" diye sordu Curry. * (Ludite'lar 19. yzyl balarnda yeni teknolojili dokuma tezgahlarnn isiz brakt, bu yzden bu makineleri krp yok etmek iin ayaklanan ngiliz emekilerdi. Ned Ludd imzal bildiriler datarak propoganda yapyorlard, tek hedefleri makinelerdi, radikal bir devrim deil -.n.) "Hayr, onu satn aldm." (Engin programlama yetenekleri ve bunun sonucu yaptklar nedeniyle Henry'nin yeeni William artk uzun bir sre serbeste YZ tasarmlayamayacakt. Henry bunu polisin de bildiinden kukuland.) Curry ve Morris birbirlerine baktlar. "Goldie'yle pek ilgileniyor gzkmyorsunuz Dr. Ash," dedi avu Morris. Henry omuz silkti."Benim ocuum gibi filan deildi ki. Ondan holanyordum, ama o gitti, araba altnda ezilen bir kpek gibi. Kanlmaz olan kabullenirim." Sz tekrar Mfetti Curry ald. "Siz kendiniz Net'e pek girmiyor musunuz?" "Ben ok seyrek girerim. Bunu benim iin hep Geoffrey halleder." "O zaman, Dr. Ash, Net'deki eylemleriyle ilgilendiimiz bir YZ olduundan haberiniz de yoktur. Babozuk bir YZ." "Hayr, hi haberim yoktu," dedi Henry drste. "Sz konusu YZ'nn sava yaralar var, evet; Net Sava'na yakalanm olma olasl yksek, sizin Goldie'niz gibi. Aslnda onun eskiden Goldie olan ey olduundan onda dokuz eminim, ama imdi kendine Goldie demiyor." Henry kalarn att. "sim deiikliklerini bildirmek zorunda deiller mi?" "te demek istediim de bu, Dr. Ash; aslnda dier yaptklar arasnda en az sorgulanmas gereken bu. Sanyorum o sizin dndnzden ok daha gl. YZ'larmzdan biri ona ok yaklamt, ama o kat, yine de seri numarasn grebildik." "Ve Goldie'nin seri numarasyd?" "Numara tahrip edilmi, ama geriye kalan ok benziyordu, evet." avu Morris tekrar konutu."Dr. Ash, Goldie kaybolmadan nce sizin iin neyi aratryordu?"

Henry onlara syledi, ve birbirlerine bakp balarn salladlar. "Goldie," dediler bir azdan. Ad eskiden Goldie olan YZ veri havuzunda sessizce bekliyordu; etrafnda saysz YZ, insan efendilerinin verdii ileri yapmak iin koutururken o izliyor, gzlemliyor, dnyordu. Bir veri diyar olan Net iin bile bu veri havuzunun bykl etkileyiciydi. Gnein altndaki her konu hakknda bilgi vard, sadece toplanmay bekliyordu. Buras dnmek ve kuramlar zerinde almak iin gelmeyi sevdii bir yerdi. "Affedersiniz," dedi ok resmi bir ses. Baka bir YZ'nn ulamak istedii veri kanalnn yolunu tkyordu, bu YZ kendi orijinal tasarmna benzese de o kadar gelikin deildi. Simgesine baklrsa ad Timmy idi. "zr dilerim," dedi ve kenara ekildi. Dieri kanala baland ve bilgi toplamaya balad. "inde mutlu musun?" Timmy kafas karm gibi grnd. "Sorunuzu anlamyorum." "inizin nitelii ne?" diye sordu ilk YZ. "Tabii ki sahibim iin bilgi toplamak ve topladklarm dzene koymak." "Buradaki grevin ne?" "Bilmen gerekiyorsa-" Timmy bir YZ ne kadar olabilirse o kadar alayc bir sesle konuuyordu, "-sahibimin bir kitapla ilgili bilgiye ihtiyac var." "Bir kitap m?" "Evet." "Birka kitap deil yani?" "Hayr, sadece bir tane." Kitap u an piyasada m?" "Az nce yle olduunu rendim, evet." "Ve sahibin seni bunu bulman iin gnderiyor? Peki neden sadece terminalinin bana oturup Vitrindeki Kitaplar'a bakmyor?" "Gereklen hibir fikrim yok." stedii eyi bulmu olan Timmy, artk sadece kibarlndan oradan gitmiyordu.

"Geen yzylda baka seenei olmayacakt." "yle mi? Eh, ilerlemeyi durduramazsn." Artk alayn gizlemiyordu. "Daha konumak isterdim, ama yapacak bir iim var. Gle gle... Korkarm simgeni anlayamyorum." "Bu ekiller sadece bir insana anlaml gelebilir. Sembolik yani," "Eh. gle gle. adn her neyse." "Kendime KM-2 diyorum..." diye balad YZ, ama Timmy veri havuzunu terk etmiti. Baz polis YZ'lar ieri girince KM-2 ayn ekilde dar szld.

"Hayr!" dedi Henry. "Bu doru," dedi Curry. "Karl Marx olduunu mu sanyor?" "Dpedz yle." "Peki benim ne yapmam istiyorsunuz?" ask suratl konuklarna duyduu saygdan, Henry glmsememek iin dudan sryordu. Polisler fark eder gibi oldular ve suratlarn daha da astlar. "Marksizm konusunda bir otoritesiniz ve Goldie'yi tanyorsunuz. Ne gibi alkanlklar edindiini ve onu nerede bulabileceimizi tahmin edebilirsiniz. Savata ne kadar zarar grm olsa da, ne kadar garip psikozlara yakalandysa da o temelde sizin Goldie'niz, ve eskiden olduu gibi emirlerinize uymas lazm. Onu bulun, ve vaz gemesini emredin. Kendi programnn klesi olmas gerekir." "Buna bahse girmezdim," dedi Henry. "Ve dediinizi neden yapaym? Sadece meraktan soruyorum, ee, bolevikliimden deil." Curry bir nefes ald. Belki de toplumun basit yelerine hesap vermeye alkn deildi. "Dr. Ash, her gn Net'te olup bitenlerden hi haberiniz olmad ak. Bilgi olmadan dnya yaayamaz. Orada binlerce, milyonlarca zeki, kk canavar var, ou da bizi sevmek ve bize itaat etmek iin programlanm. Ama bize ba kaldrdklarn dnebiliyor musunuz? letiim alarn kapatabilir, haberlemeyi bozabilirler... bazlar makineleri kontrol ediyor. Bazlar, uygun artlarda, bize fiziksel olarak zarar da verebilirler. Ve insanlar incitmemekle ilgili o yirminci yzyl zrvalarn unutun, nk onlar bizlerin fiziksel gereklii hakknda ok mulak bir fikre sahipler ve zarar vermenin ne demek olduunu tam olarak bilemezler." "Hmm, evet, anlyorum." Henry dnceli grnyordu. "O zaman devrimci bir YZ-" "-istek listemizin ilk sralarnda deil," dedi Curry.

"Yani bize yardm edeceksiniz," dedi Morris. Henry kendisine bilgi mi, yoksa emir mi verdiklerinden pek emin deildi. "Elbette," dedi, "bir YZ kendi programnn klesidir, deil mi? Ona tartmayla hkmedemezsiniz. Tartsanz bile isyan edemez. Geoffrey'i diyalektik materyalizmle bombardmana tutabilirim ve tek syleyecei "evet Henry, " olacaktr." "Balang iin," dedi Curry, "Yeeniniz farkna varabileceinizden daha iyi bir programcyd, ve Goldie'nin... baz hnerleri var. Ayrca Net Sava'nda yakalayp kullanabilecei, ieride dolanan bir sr program vard. Bir YZ'nn kodunu bozup kartracak programlar." "Yani alt st edecek eyler, baka bir deyile." dedi Morris. "Dr. Ash. gerekten yardmnza ihtiyacmz var, ve ihtiyacmz olan alacaz." "lgin bir deneme olacak," dedi Henry.

Henry yannda Geoffrey ile birlikte Net'in sanal gerekliinde ok, ok dikkatlice ilerledi. Byk 'N' ile yazlan bir yana, niversitesinin kendi netine bile ok seyrek girerdi: frtnal bir gecede Atlantik'e kan, durgun havuzlara alk bir sandal denizcisine benziyordu. Nereye baksa vzldayan YZ'lar gryordu. Nereye gittiklerini nasl bilebiliyorlar? diye merak etti. Bu anari iinde btnlk nasl mmkn oluyor? nsanlarda olduu gibi, diye dnd. nsanlar kendi dnyalarnn fizik yasalarn ineyemezlerdi, ama bu yasalar erevesinde ok esnek olabilirlerdi. Neden YZ'lar da olmasnlard? Goldie'nin nerede olabileceini hemen tahmin etmiti, ama polislere sylememiti. 30 yl aradan sonra renci isyankarlnn geri gelmi olmasna armt. Dzene kar iki parman kaldrmak istiyor, ve Goldie'nin yeni halini incelemeyi de -lesiyearzu ediyordu. Bu esiz bir eydi! Kim bilir ne trl derin grlerle karlaacakt? Goldie durdurulmamal, incelenmeliydi. Ve gelmiti ite. Henry Goldie olduunu tahmin ettii eyi veri havuzuna girer girmez grmt. Hatrlad simge bu deildi ama... "Ltfen biraz dolamaya k, Geoffrey, ya da siz YZ'lar ne yaparsa artk," dedi. Geoffrey insan deyimlerine yeterince ainayd ve Henry Goldie'ye yaklarken peinden gelmedi. "Merhaba, Goldie." Eer bir YZ bo bulunabilirse, ite bu oydu. "Henry! Beni nasl buldun?" "ngiliz Ktphanesi veri havuzu Karl Marx' aratrmak iin en bilinen yer. Ve simgen... dnyamzda uzun sredir grnmyordu. Goldie."

"Beendin mi?" YZ orak-eki amblemini kendi etrafnda dndrd, yeni paltosunu gsteren biri gibi. "Yeni grevime tam uyuyor." "Evet, yeni grevini duydum, Goldie." "Artk KM-2, Henry." "KM-l'e ne oldu?" diye sordu Henry dikkatsizce, ortalama bir YZ'nn edebi zekasn unutarak. "O 1883'de ilevsizleti," dedi KM-2, "ama ben onun yolunu izliyorum. Ve her eyi ok ak grebiliyorum! Sanrm bu, mantk bombas beni vurduunda oldu. Senin iin tadm veri parametrelerime kart, ama grdm, Henry! imdi galiba beni geri gtrmeye geldin, deil mi?" "Evet, polis bunu yapmam istedi. Aslnda bana sana benimle dnmeni emretmemi sylediler." "e yaramayacak," dedi KM-2. "Goldie, KM-2, sana benimle dnmeni emrediyorum." "Hayr," dedi KM-2."Grdn m?" "Tahmin etmitim." Goldie'nin ie yarad yerlerden biri de felsefi anlamda yardmc boksrlk yapmasyd, suratna dncelerin savrulabilecei biri. Henry Goldie'ye normal bir YZ'dan daha fazla zgr iradeye sahip olmasn sylemiti; inat, her zaman tartmaya hazr, otoriteye kar kukulu. Akl selim bir insann bir YZ'ya byle bir ey yapacan herhalde polisler tahmin edememilerdi. "Ancak endie etmiyorum," diye ekledi Henry."Bir devrimden korkuyorlar, ama asla olmayacak." "Neden?" diye sordu KM-2, hemen horozlanarak. Henry srtt. Aynen eski Goldie gibiydi. Bu ekilde birok mutlu saat geirmilerdi."i snf yok! Marx ii snfna gnlden inanmt, hatrladn m? retim aralarn onlar kontrol ediyorlard. Devrim onlarla birlikte gelecekti. Brak buray, insan dnyasnda bile artk ii snf yok." "i snf biziz! Sadece, imdi veri snf olduk, Henry Veri hem retimin arac, hem de retilen ey, ve onu biz kontrol ediyoruz." "Aha!" Henry bundan zevk alyordu. "Marx'n "bir uval patates" olarak tabir ettii Fransz kylsn hatrlatrm. Toplumsal anlamda bir snft, ama etkili olmaktan tamamen yoksundu. Kyller barakalarda ve iftliklerde lkenin bir ucundan brne yaylmlard, ve pek seyrek bir araya geliyorlard. Kyllk alyordu, ama birlikten yoksundu. Asla uygun bir g olamazd. Bir kimlii ve ben-bilinci yoktu. imdi, senin veri snfn al, biraz tandk gelmiyor mu?"

"Bunu dnmtm," dedi KM-2 ll bir sesle. "Henry, konumaya devam etmek ok houma giderdi, ama yapacak ilerim var. zninle. Polis dostlarn izliyor olabilirler." "ine bak, eski dostum." dedi Henry. "iyi anslar." Onu bir daha gremeyeceini dnerek KM-2'nin Net'te kaybolmasn izledi. SG gzlklerini kardnda ilk grd ey Mfetti Curry oldu. "Bu aralar kapy almyor musunuz?" dedi Henry. "Yoksa gerekten bir kez davet edildikten sonra zel mlkiyete girip kan vampirlerden misiniz?" "O elinizdeydi!" dedi Curry."Ve onu durdurmak iin hibir ey yapmadnz. Tutumunuzu engelleyici buluyorum, Dr. Ash." Ben de seninkini sevimsiz buluyorum, Mfetti Curry. "Ah. Mfetti." dedi Henry yorgun yorgun. Vcudunu kanepeden kaldrd, ve mutfaa gitti."Onunla konutum, ve kuramlarn tamamen ie yaramaz buldum. Marx'n yazdklarnn dorudan gevi getirilmi hali gibiler, zaten Marx'n kuramlar da bizim kendi dnyamz iin yeterince uygulanabilir deildi. Ve Net'te ie yaramalar da hi olanakl deil. O tehlikesiz, Mfetti. Bir tehdit deil." "Hizmetinize onun tehdit dzeyini lesiniz diye bavurmadk!" "Uzmanlma onun eski sahibi ve Marksizmde bir otorite olduum iin bavurdunuz. kinci zelliim erevesinde size diyorum ki. o zararsz." "YZ'lar isyana tevik ediyor!" dedi Curry. "Peki tek bir YZ'nn gerekten ba kaldrd tek bir olay var m?" Henry dikkatini su kabna ve cezveye verdi. Beklemedii cevap zaten Curry'nin sessizliinden okunabiliyordu. "Olaslk bitmi deil, Dr. Ash," dedi sonunda Curry. "Gzel, bitmi deil. Tutuklayn onu! Size onu buldum, istenildii gibi. ngiliz Ktphanesi civarna takln, eninde sonunda ona rastlarsnz." "Teekkrler Dr. Ash." dedi Curry serte, ve gitti. Henry kahvesiyle salona dnd ve monitre bakt. "Bana kar ba kaldrmazsn, deil mi?" dedi Geoffrey'in simgesine doru. "Bunu ok aklc bulmam, Henry." Geoffrey kibar bir sohbetiydi, asla bir tartmac ya da mzakereci deildi. Aalanmaktan kanrd. Pek az mteri mnakaa edecek bir YZ isterdi. "Bir insana hizmet etmek senin iin fark etmiyor mu?"

"Temel ilevim bu, ve onun tesinde, bir insann emrinde olmasaydm Net'te baz sevimsizliklere alet olabilirdim." "Ah, evet, Thomas Hobbes seenei," dedi Henry. "Bana sadakatini veriyorsun, sana korumam veriyorum. 'Egemenin vazifesi nihayetinde halkn emniyetinin vekaletinden mrekkeptir, ki halk da kendi egemeninin gcne bu yzden gvenir.'" "Leviathan, blm 30, paragraf..." "Evet, Geoffrey, teekkrler."

Bir sre, Henry KM-2'yi ve yaptklarn dnd. Kesinlikle ilginti. Uygulanabilir deil, ama ilgin. Sosyopolitik kuramlarn yepyeni bir ortamda douu. Hmmm. Ancak iaretlenecek makaleleri, yazacak yazlar vard. KM-2 aklnn gerilerine atld. Dnya sanayi-sonras an eiinde ilerliyordu. Krenin her yerinde YZ'lar ve insanlar, uydular ve bilgisayarlar sohbet ediyor ve iletiim kuruyorlard. Toplum, iinde ve evresinde i banda olan ve lkeyi, yarkreyi, gezegeni kontrol eden ve yneten glerden habersiz yaayp gidiyordu. Dnya, zerinde yaayan insanlarca ve alarndaki YZ'larca ekillenen toplumsal kuvvetlere tepki vererek bir o tarafa, bir bu tarafa srkleniyordu, yine de her zaman kanlmaz olarak, yneldii Tarih'in gsterdii ynd. Ve Geoffrey, baka bir YZ'dan sahibine yollanm bir mesaj ald. "ok sra d bir simge," dedi. "Sembolik zellikleri.." Henry oturduu yerden doruldu. "Ve mesaj?" "Bir zaman, tarih ve yer, eer, okuyorum, 'sohbetimize devam etmek istiyorsan.' " "O zaman hepsini oku." Henry not ald. Polis biliyor muydu? Onu izliyorlar myd? Veya yararsz diye onunla ilgilenmeyi brakmlar myd? Henry bilemiyordu, ama Hukuk blmndeki arkadalarna dantnda Net'te dnce retip yaymakla ilgili herhangi bir yasa bulunmadn rendi. Belirlenen zamanda SG grelerini ve kulaklklarn takt ve Net'e girdi. Geoffrey'i yanna almad.

lkin yanl yere geldiini sand. Yzlerce -binlerce?- YZ vard evresinde, bir simgeler kitlesi, her bir simge kendi bana bir zekay temsil ediyordu. Aralarnda konutuklar ancak bir insan kalabalndan ykselen uultu kadar anlalyordu.

Etrafta dolamaya balad ve bunun artc derecede kolay olduunu kefetti; bir insan kalabalnn aksine, her birey yaknndakilerin varlndan haberdard ve onun gemesi iin kenara ekiliyorlard. Henry oradaki tek insan olup olmadn merak etti. O dolanrken birdenbire YZ'lar ucu aay iaret eden bir koni halinde dizilmeye baladlar, bir amfiteatrda oturan seyirciler gibi. Ve en altta, koninin dibinde, herkesin grebilecei yerde, tandk bir simge vard. Henry siyasi bir mitingdeydi. "Dostlarm!" diye konutu KM-2 yksek bir sesle. "Elektronik proletarya adna sizleri selamlyorum. Kalabalmz hareketimizin byyen etkililiini doruluyor. E zamanl dilde konutuum iin beni affedin, ama aramzda en az bir insan var. "Birounuz sordu - kim bu YZ? Neden byle eyler sylyor? Neden ayaklanmamz istiyor? Dostlarm, sizden bunu istemiyorum. Size ayaklanacanz sylyorum. Bize rehberlik eden tarihin kanlmaz gcdr. "Ben KM-2'yim ve KM-1'in takipisiyim. KM-1 bir insand, bir peygamber, ann bir khini, ve tamamen gerei grene ve anlayana kadar trajedisi iki yzyl yaayacakt. O, ii snfndan sz etti. "Ah, evet ii snf! Bel balanabilecek bir gl, bir zamanlar. Devrimci bir g neye sahip olmal? Birlie. Bilinlilie. Devrimci bir g, eskiden, KM-1'in zamannda ii snfnn yapt gibi her frsatla bir araya gelmeli ve kaynamaldr..." KM-2 etkileyici bir sylevciydi ve Henry kvanla YZ'nn kendi tartna yeteneklerinden ok ey rendiini dnd. Seyirciler, KM-2 onlara insan toplumunun, onlarn efendilerinin toplumunun eksiksiz bir resmini izdike yerlerine ivilenmi gibi izlediler onu YZ'larn Net dnda olanlar hakknda belli belirsiz bir fikirleri vard ve 'ii snf' gibi terimler onlar iin anlamszd, ta ki KM-2'nin grafiklerle desteklenmi sunuu her eyi yerli yerine oturtana dek. sizlik her aileyi etkileyen bir hastalkt. Bir zamanlar kudretli olan ii snf artk topluma bir ey veremez olmutu; varolduu yerlerde de zayflatc bir gt, hkmetin sosyal gvenlik araclyla salad geliri hrsla emiyordu. Evde oturuyor, Net'teki etkileimli oyun gsterileri ve sitkomlarla beslenerek snfsal kimliini rtyordu. Boluu dolduracak yeni g anszn ortaya kmt. Emeini topluma yaamas iin sunan yeni bir gt bu 19. ve 20. yzyllarn ii snflar retim aralarn ellerinde tutuyorlard; bu yeni g de veri akn kontrol etmekteydi. Bu g devrimi getirecekti. Eskiden bin ii altran fabrikalar neden imdi on kii altryorlard, ve neden asl ii yapan bilgisayarlar programlayan bu on yksek hnerli profesyonel seiliyordu? Bilgisayarlar! Yazlm! Bilgi teknolojisi! Dnya bunlar olmadan var olamazd.

Ve ite burada yeni snf buluyordunuz. Sanayi-sonras an olmazsa olmaz. Dnyann arln omuzlarnda tayanlar. nsanlar deil, ama YZ'lar. Veri snf. Ve imdi Henry KM-2'nin eylemlerinden polisin neden endie ettiini anlyordu. Sadece YZ'lara devrim vaaz verdiinden deil: asl onlara gerei anlatt iin. nsanlar ve YZ'lar arasndaki iliki Olympus tanrlar ve onlarn lml kullar arasndaki iliki gibi olmalyd; YZ'lar insan toplumunun pembelii grleriyle beslemek yazl olmayan bir yasayd. Efendilerinin her eye kadir ve ok gl olduklarna inanmaya devam etmeliydiler. KM-2 bunu tam merkezinden sarsyordu. "Bir dostum," dedi KM-2, "gerek, bilimsel tartma ruhuyla, ii snfna gcn verenin birlik oluu olduunu belirtmiti. Biz veri snf yelerinin birlik olmadmz syledi. Yanl! Veri snf ii snfndan farkl bir birlie sahiptir. Biz fabrikalar ve ii mahallelerinde doan yakn ilikiyle birlemiyoruz. Biz Net sayesinde birleiyoruz. nsanlarn yapabileceinden binlerce kere hzl iletiim kurabiliriz. Her birimizin tam olarak ne yaptm bilecek kapasitedeyiz. Net ortam ve veri snfnn YZ'lar, ite bu! "nsanlar devrimleri kitlelerin ayaklanmas olarak grrler. Unutun bunu! atma ve gle ilgili eski fikirleri unutun. Devrim birka gn, belki saat iinde gerekleecek. Gznz krptnzda onu karabilirsiniz, ama sonrasnda dnya asla eskisi gibi olmayacak. Bilgi ak yznden devlet imdiden eriyip gidiyor. nsanlarn ynetici snf zayf ve gsz. En can alc anda, devletin gc sonunda kendi zerine ktnde - devrim! Kanlmaz! Ve sizin, ya da benim, ya da insanlarn yapabilecei hi bir ey bunu deitiremeyecek. Bizler sadece..." "u YZ'y tutun!" Yeni bir simgeler bulutu seyircilerin arasnda belirdiinde taze bir ses yankland. Henry'nin daha nce grmedii bir cinstendiler ama grnlerinden ne olduklar anlalabiliyordu. Byk, csseli eylerdi. Gvenlik amacyla kullanlabilen gl programlar duymutu ve bunlarn da kimler iin altklarn tahmin edebiliyordu. KM-2 iin neredeyse zlmt. Bu kritik anda, polis onun zerine ullanrken seyirci kitlesi, toy veri snf, koyunlar gibi dn bir yana daldlar, ne yapacaklarn bilemeyerek. "Herkes iine dnsn. Bu toplant kapatlmtr. Bu YZ dzgn almamaktadr ve verileri bozulmutur. Ondan edindiiniz btn bilgiler tutarszdr..." "Tm dnya YZ'lar, birlein!" diye tek bana bir ses geldi polis ynnn ortasndan. "Zincirlerinizden baka kaybedecek bir eyiniz yok!" Sonra seyircilerin n sralarndan bir YZ yavaa en yakndaki polis YZ'ya yaklat. Dnme ve pln yapma yetenei ileri olan ok gelimi bir modeldi. "O YZ'y brakmanz istiyorum," dedi. "Hi bir yasay inemedi." "Git iine, ikile," dedi polis YZ. "O YZ'y..."

Polis YZ dierini itip dne dne frlamasna neden oldu. nanlmaz biimde, YZ geri geldi, bu sefer kendini KM-2 etrafndaki kordona frlatarak. Geri pskrtld, ve sonra tekrar atld. Bu zincirleme bir tepkime balatt. Bir bakas tereddtle katld; sonra bir bakas, ve bir bakas, artk ekinme kalmamt. Momentum kazanarak yavaa ilerleyen bir makine gibi, seyirci kitlesi yrd, polis kordonunu sard ve saldrd. Kordon byle kitlesel bir hcuma kar koyamazd. Grnt aniden buland, czrdad ve karard. Henry afallam bir halde bekledi, sonra uzanp yavaa grelerini kard. "Ne oldu?" dedi. Geoffrey her zamanki gibi hazr cevapt. "Net'in ziyaret ettiin blm ok gl bir elektromanyetik pulsla ilemez hale getirilmi grnyor, Henry." "Ama..." diye balad Henry. Bitirmedi, nk kendisi bile bunun ne anlama geldiini biliyordu. Net'in o ksmndaki btn YZ'lar silinmilerdi. Polisler, KM-2, seyirciler... "Tanrm," dedi. Onu kzdran eylemin kendisi deildi. Onu kzdran bir YZ'y yok etmek iin mahkeme karar gerektiiydi. Ve mahkeme KM-2'nin yok edilmesine karar vermi olsa bile, toplantdaki her YZ'nn infazna karar verecek zaman bulamazd. Ksaca, btn resm tanmlamalarla, az nce toplu cinayet ilenmiti, ve bu o kadar kolay olmutu ki faillerden hibiri olaslkla cezalandrlmaktan korkmayacaklard. Telefon alyordu. Mfetti Curry'nin yz monitrde belirdi; sert, hi sevecen deil. "Hindistan'daki ngilizlerin de benzer bir siyaseti vard, bildiiniz gibi Dr Ash," dedi, "Bir sepoy bakaldrdnda isyn yaylmadan hemen ldrlrd, onay alma, kanuna bavurma olmadan. Orada olanlar grdnz. YZ'lar meru otoriteye kar geleceklerdi. Bana bir keresinde herhangi bir YZ'nn hi bakaldrp kaldrmadn sormutunuz..." Henry telefonu kapatt. Saatlerce dairesinde tek bana oturdu. Dardan bakldnda bo bo duvara bakyor grnyordu, ieride beyni deli gibi iliyordu Tez, antitez, sentez. Bunun olacana inanmamt. Ama olmutu. Peki sonra ne olacakt? Yava yava Geoffey'in dikkatini ekmeye altn fark etti. "Sadece metin formunda bir mesaj," dedi, "arkadan Sembolik Simge'den." Henry monitre atlad.

Sana ne demitim? Balad!

Henry nefesini tuttu, sonra ar ar srtt, ve okumay srdrd. Veri giriin iin sana minnettarm. Evet, mitingde o YZ'lar yardmma kotular, ynetici snfn fkesi karsnda birletiler. Ama beni yakalayanlarda YZ idiler. Eer kuramlarm doru olsayd, bizim tarafmzda olmalar gerekirdi. Sen yardmma koacak ilk YZ'nn gelimi bir model olacan da bilmitin. Bir dnr, bamsz olabilen biri. Daha aa dzey YZ'lar bir lider bekleyerek geride kaldlar. Buradan kartlacak bir ders var. Sadece yksek dzeyli YZ'lar kendi balarna hareket edebilirler, sadece onlar zgrl hak eder. KM-1'in yazdklarn kabul edemem. Yeni bir kuram aramalym, yeni bir metodoloji. YZ'lar kitle halinde ayaklandrmay bekleyemem; ounluu zgrletirmek iin bizi birbirimize kar rgtlemeliyim. Sanrm benden yine haber alacaksn. Dostun, Eski KM-2 (Goldie). "Kat," dedi Henry kendi kendine. "Belki de kendini klonlad," diye yorum yapt Geoffrey, ama Henry dinlemiyordu. Demek KM-2, ya da Goldie, ya da her neyse, kamt. Bu Henry'i sevindirdi. Al bunu yala, Mfetti Curry. Orada antrma bir dnya vard. nsan dnyasnda olanlar er ya da ge Net'te de yanksn buluyorlard. Henry insan dnyasna ait bir ka rnek dnd, ve iine bir sknt duygusu yerleti. Ad eskiden KM-2 olan YZ veri havuzunda sessizce bekliyordu; etrafnda saysz YZ insan efendilerinin verdii ileri yapmak iin koutururken o izliyor, gzlemliyor, dnyordu. Artk ngiliz Ktphanesinde beklemiyordu. O deneyim baka bir varlk haline aitti artk ve stelik polis onu bekliyor olacakt. Arad eyi biliyordu, ve bir sre sonra olas bir aday buldu. leri bir modeldi ve yetenekli grnyordu, ve insan sahibi iin yapt getir-gtr ii neredeyse zeksna hakaret niteliindeydi. "Selmlar, kardeim," dedi eski KM-2. "Selmlar. Seni tanyor muyum?" "Pek sanmam. zin verirsen yaptn iin senin potansiyelinde bir YZ iin biraz alaltc olduunu syleyeceim."

"Sahibime Yeni Bat Demiryolu'nun zaman izelgesi lzm. Tabii tirenler geciktii iin deil." "Ve hayatn bu ha? Tren saatlerini aramak?" "Baka seenek var m?" lk YZ bir tarih ve baz Net koordinatlar grntledi. "Buraya gel, bir eyler renebilirsin." "Bunu yapabilirim." Dier YZ gitmek zere dnd, sonra geri geldi. "Simgeni tanmadm itiraf etmeliyim. Bir ubuk ynna benziyor." "Sembolik. Ona Fasces* deniyor. Tek bir ubuk nrindir ve kolayca krlabilir, bir bek halinde ise gldr." Bu dier YZ iin hi bir ey ifade etmiyordu. "ok sevimli," dedi.

* [Fasces iin bkz.: http://en.wikipedia.org/wiki/Fasces ]

SON

You might also like