You are on page 1of 110

hil 31 Aratrma Dizisi: 3 Birinci Bas: hil yayn, Kasm 1986 Dizgi : Civan Matbaa Bask : Gm Matbaas Kapak

Dzeni: H. Snmez TANER TMUR OSMANLI KML

hil yayn Binbirdirek meydan 5/3 Caalolu stanbul Tel: 527 79 21

NSZ Bu almamda ayr incelemeyi bir araya getiriyorum. Bu incelemelerin sunulu sralar yazl sralarndan farkl oldu. 1984 ylnda, Bat'da rk ideolojinin nasl bir kltrel taban zerinde gelitiini ve son dnem Osmanl aydnlarn dorudan ya da dolayl bir biimde nasl etkilediini aratrmtm. Bu almay, Bat'da Aydnlanma andan itibaren egemen duruma gelen aklc ve zgrlk felsefenin Douyu ve Trk nasl grdn ve bu konularda yaratt imajn geerliliini tartan aratrmam izledi. nc olarak da sosyo-ekonomik ve kltrel deiim srecine henz girilmedii dnemde, Osmanl kimliini oluturan dnya grn eitli boyutlar iinde aklamaya altm. Sanldndan ok daha yakn zamanlara kadar yaam bir zihniyeti temsil eden bir dnya gr ile ilgili ksm, bu kitabn temelini tekil ediyor. Bununla beraber, kitapta yer alan her inceleme birbirinden bamsz deiller ve kimlik sorunumuzun eitli boyutlarn tartan bir btnlk oluturuyorlar. Bu kitabmda Osmanl klasik a dnya gr konusunda daha ok iletiimcilik yaptm; klasik eserlerden bilgiler aktardm. Dar grl bir batclk ideolojisinin ya da mekanist bir tarihi maddeci yaklamn etkisiyle bu konular bizde hafifsenmiler ve aratrlmaya deer bulunmamlardr. Ben bu kanda deilim ve gstermeye altm ki, bu dnemin kltrel mirasnn kkeninde, XIX. yzyln clz yaznnda olduundan ok daha derin ve batl bir felsefe yatmaktadr. Bu yzden bizde dar bir evrenin dnda bilinmeyen Osmanl ideolojisi ile ilgili ksmlarn yararl olaca inancndaym. Bununla beraber okuyucularm grecekler ki, bu konularda da mesafeli ve kritik bir yaklamla hareket ettim. XIX. yzylla ilgili ve karlatrma niteliindeki gzlem ve deerlen-dirmelerim, dayanaklarn tekil eden somut aratrmalardan bamsz olarak
2

NDEKLER GR Gemile Uyum Kurmak BLM 1 Osmanl Kimlii zerine Dnceler Osmanllarda Hukuk lmi, Egemenlik Anlay ve Devlet Felsefesi Osmanllarda Tarih Anlay ve Tarih-Yazm BLM 2 Bat deolojisi, Irklk ve Ulusal Kimlik Sorunumuz

BLM 3 Bat Dncesi, Despotizm ve Kimlik Sorunumuz BLM 4 Sonu: Bir Tarihi Yanlg zerine Gzlemler

verildikleri iin, genel formller olarak grnebilirler. Bu konudaki monografik almalarm yeni incelemelerle tamamlayarak yaknda b-tnletirmek umudundaym. O zaman burada sunulan baz genel hkmler somut olarak temellendirilmi olacaklardr. Bu almay deerlendirmek elbette okuyucuya aittir. Fakat umarm ki, geleneksel deerlerin canllk kazand bir ortamda yanl anlamalara konu olmayacaktr. Bunun dnda, zellikle yazl biime dklm her trl eletiri, yazar sadece sevindirecektir. Nisan 1986, Paris

Gemile Uyum Kurmak F. Braudel, Fransz kimlik sorunu ile ilgili bir yazsnda bu sorunu gemile bugn arasnda bir uyum salama11 olarak gryordu. Bu szler biz Trkleri dndrmelidir. Gemile gnmz arasnda uyum nasl kurulur? Bunun iin herhalde gemii iyi bilmek gerekir. Gemii iyi bilmek ise, ona kar gnmzn rasyonel ve evrensel deerleri asndan bakabilmekle mmkndr. Baka bir deyile, gemie kar bir mesafe alabilmek ve onu objektif ve realist bir gzle deerlendirebilmek lazmdr. Byle bir yaklam, modern tarihiliin en verimli yntem ve kaynaklarna bavurmay gerektirdii gibi, psikolojik bir hazrl da kanlmaz klar. nk insanlar genellikle ocukluklarndan itibaren kendilerine gemilerini ven ve ycelten bir ideoloji iinde byrler. Gnmz dnyasnn toplumsal birimlerini tekil eden UlusDevlet'lerin kurumsal yaplar da bu eilimi besler ve glendirir. Bylece insanlar, doal ve kendiliinden bir sre iinde, toplumlarnn tarihini kendi hayatlarnn bir paras gibi grmeye alrlar. Toplumsal yaplar bireylere asgari bir hayat dzeyi ve mutluluk salad srece byle bir dnce yaps byk bir sorun yaratmaz. Doal bir korunma igdsyle insan nasl kendiyle honutluk iinde yaarsa, iinde yaad toplumu da sever ve benimser. Buhran, iktisadi elikilerden ve toplumsal sarsntlardan doar. Bu gibi durumlarda insann kendi hemcinsleriyle toplumun da d dnyayla kurduu ilikilerdeki greli ahenk bozulur. Tarih boyunca buhranlar, toplumsal ilikilere ve iktisadi altyaplara gre deiik biimler almlardr. Fakat birey asndan hepsinin yaratt duygular aa yukar
1 ) F. Braudel ile mlakat. 24-25 1985, Le Monde. (Bu tarihte yaplan Fransz kimlik sorunu ile ilgili kollokyumun

GR
3

tebli ve tartmalar iin bk. L'Identite Franaise, Paris, Espace, 1985).

ayndr: Korku, ktmserlik ve gelecee kar gvensizlik. Bu duygularla yorulmu bir psikolojik ortam insanlarda birbirine ters ynde iki trl tutum yaratr. Buhran iindeki toplumlarda insanlarn bir ksm somut tarihi gzlemlere gre ounluu baklarn ve zlemlerini gemie evirirler. Kendi toplumlarnn tarihinde insanlarn ahenk ve mutluluk iinde yaad dnemler ararlar ve bulurlar. Ayrca byle bir dnemi d alemlerinde bsbtn idealize eder ve kutsallatrrlar. Artk tm amalar sarslmaz bir inanla ve inat bir banazlkla sarldklar bu altn a yeniden yaamaktr. Bu konuda katlanmayacaklar fedakrlk, gs germeyecekleri tehlike yoktur. Toplumsal buhrann yokettii mutluluk temelini, pheci dncenin boulduu bir inan ortamnda yeniden yaratmaya alrlar. Byle regressif bir davran belki bireylerde bir lde psikolojik rahatlk salar; fakat toplumun evrimini deitirmez. Tarihte gemie dnk davranlarn ve inan sistemlerinin iktisadi ve toplumsal yapy geriye gtrmeleri pek grlmemitir. Toplum yapsnn maddi ve kendine zg deiim mekanizmalar vardr. Buhranlar bu mekanizmalarn farkl bir ekilde ilemeye balamalarndan ya da bsbtn ilemez hale gelmelerinden doarlar. Szn ettiimiz toplumsal korunma igds byle durumlarda egemen olur ve gemie dn zlemi eklinde belirse bile ancak mevcut yapy destekleyici bir rol oynar. Toplumlar insanlara benzetmek ve onlar organik bir yaklamla ele almak eski Yunan'dan beri alagelinmi bir yntemdir. Aristo, canl varlklar nasl uzuvlardan oluuyorsa ve bu uzuvlarn nitelii ve birleim ekli nasl trleri meydana getiriyorsa, insan topluluklarnn da ayn ekilde trlere ayrlabilecei kansndayd. slam dnr bn Haldun, daha da ileri giderek, toplumlara nesil srebilecek bir mr tabii2 tanmt. XIX. yzyln pozitivist felsefesi ise, A. Comte'daki toplumsal dokular teorisi gibi, insan topluluklarna ou kez uzuvcu bir yaklamla bakmtr. Btn bunlar birey4

lerdeki kendini koruma igdsnn toplumsal dzeyde de dnlmesine olanak salamaktayd. Baka bir deyile, bireylerde kendi varln devam ettirme istei nasl doutan varolan igdyse, ayn zelliin insan toplumlarnda da bulunduu farzediliyordu. Bu toplumsal korunma igdsne antropologlar etnosantrizm derler. 2 Ulus-Devlet kollektif birimlerine dayanan amz dnyasnda, etno-santrizmin egemen tezahr biimi milliyetiliktir. Hi kukusuz, gzlerimiz nnde cereyan eden baz olaylar, ada dnyada din renkler altnda somutlaan farkl etnosantrizmler olduunu bize hatrlatyor. Fakat hangi biimde ortaya karsa ksnlar, toplumsal formasyonlarda genel bir savunma igdsnden szetmek mmkndr ve bu tutum zellikle buhran durumlarnda keskinleir. XIX. yzylda toplumlarn, retim gleri ile retim glerinin btnlnden oluan iktisad altyaplarn inceleyen tarihi maddeci dnrler, btnc bir grn tayan koruyucu ideolojilerin aslnda sayca aznlkta bulunan snf ve zmrelerin karlarn koruduunu ak bir ekilde ortaya koymulardr. Bununla beraber insan toplumlarn, gnmz dnyasnda dahi, rasyonel analizler deil, maddi elikiler ve kitle hareketleri ynetiyor. Bu dzeyde doan ve keskinleen buhranlar, psikolojik planda endie ve panik yaratyor ve kolaylkla tutucu bir ideoloji grntsne brnyor. Toplumsal ilikilerin objektif bir analizinden doan deime ve ilerleme yollar, her deiiklik sanki mutlaka daha da kt bir duruma yol aacakm gibi, korkuyla reddediliyor. Freud ada dinleri kollektif bir nevroz gibi ele almt.3 Psikanaliz kurumlarnn sembolizmini unutmadan, byle bir yaklam, pratik bir ekilde 'korunma ideolojileri' olarak adlandrlabile2 bn Haldun; Al Muquaddima, Discours sar l'histoire Universelle; ev: I, s. 333. V.

Monteil, Beyrut, 1967, cilt:

cek btn dnya grlerine temil edemez miyiz? Gerekten nasl nevrozlu insanlar, psikolojik rahatszlklarnn bilincinde olduklar, hatta onu rasyonel bir biimde yorumladklar zamanlar dahi nevrotik davranlardan kurtulamyorlarsa, toplumlar da kriz dnemlerinde duygusal gdlerin bsbtn esiri olmaktadrlar. 3 Regresyon halleri buhran dnemlerinin insanlara otomatik olarak empoze ettii yeknasak bir tavr deildir. Aznlkta da olsa bir grup insan, byle durumlarda bunun tam tersi bir tutum iine girebilirler. Bunlar gemile hal arasndaki uyumun, gemii idealletirerek ve ona snarak salamann olanaksz-ln anlamlardr. Bu yzden mevcut skntlar gemiin realist bir deerlendirilmesi iinde aklamak isterler ve bu balamda gemie de kritik bir biimde bakarlar. Gncel buhran gemiin analizine oturtan bu davran gzlerini de gelecee evirmitir. Ufukta bir toplumsal paradigm vardr ve insanlar dnceleri ve eylemleri ile bunun yollarn ama kavgas iindedirler. Baarl olmalar iin sadece analizlerinin doru olmas yetmez. Bu analizin, toplumsal elikiler iinde filizlenen ilerletici gler tarafndan da benimsenmesi ve savunulmas gerekir. Bu ise, tm tarihi deneylerin gzler nne serdii gibi, otomatik bir biimde gereklemez. Aydn sorumluluu ite bu noktada ortaya kar. Aydn kavramn burada kltrl insan anlamnda kullanmyorum. Bireyin toplumsal analizle toplumsal grup, fikirle eylem arasnda ba kuran organik ilevinden szediyorum. Hi kukusuz byle bir aydn tanm, eitli aydn tanmlarndan sadece biridir ve bunun mutlak bir geerlie sahip olduunu da iddia etmiyorum. Ayrca ayn tanma gre organik aydnn tutucu bir rol oynayabileceini de dlamamak gerekiyor. Bununla beraber burada bir deer olarak ileri srdmz aydn tipi, toplumsal iler3 S. Freud, L'Avenir d'une Illusion, Paris, 1980.

lemenin temsilcisi ve kendi olanaklar ve yetenekleri erevesinde kavgacsdr. * * * Bir kriz iinde bulunuyoruz ve bunu bir kltr krizi, bir kimlik sorunu olarak yayoruz. Evrensel tarih iindeki yerimizi ve hangi uygarla mensup olduumuzu, kendi kendimizi ikna edecek lde ortaya koymu deiliz. Gzlerimizi gemie eviriyoruz ve tarihimizle hesaplamaya alyoruz. Tarihimizle ilgili ilk gzlemimiz bugnle gemiimiz arasndaki rahatsz edici kopukluk olmaktadr. Gerekten kimlik sorunumuzu yaratan husus da bu aklamasn yapamadmz kopukluktur. Denilebilir ki bu gibi kopukluklar her ulusun tarihinde vardr ve bunlar tek balarna bir kriz unsuru olamazlar. Elbette dorudur. Fakat yle sanyorum ki bizim tarihimizdeki kopukluk farkl niteliktedir. Tarihi dnemlerimizi ve bunlarn gerek birbirlerine, gerekse d dnyaya kar ifade ettikleri anlam tatminkr bir ekilde aklam ve gemile bugn arasnda bir uyum salam deiliz. Bugn tarihimize ada bir zihniyetle bakyoruz. Gnmz aydn, batl aydn nasl dnyorsa yle dnyor. Tarihi analizde, mmkn olduu kadar doru bilgiler topluyor; varsaymlar gelitiriyor ve yeni bilgiler ve farkl varsaymlarla fikrini olgunlatrarak veya deitirerek yorumlar yapyor. Btn bu dnce sreci phe ederek balyor ve cevaplarla ve ikna olma ile tamamlanyor. Batl aydnla farkmz ve kltrel geriliimiz dnce tarzmzdan domuyor. Eitim kurumlarmzn, ktphanelerimizin, yayn hayatmzn, aratrma merkezlerimizin; tek kelime ile kltrel altyapmzn yetersizliinden douyor. Bu yetersizlik ileri bir toplumda ok yzeysel ve ikna edici olmaktan uzak fikir rnlerini bizde tatminkr ve inandrc klabiliyor ve kltrel azgelimiliimiz kurumsal mekanizmalar yoluyla kendi kendini yeniden retiyor. Tarihimize rasyonel dnce tarzyla bakyoruz ve gryoruz ki aa yukar son dnemine kadar Os5

manl kltrnde egemen dnce tarz aklclk deildir. Modern dncenin aksine, Osmanl dncesinin temelinde phe deil, inan yatmaktadr. Bu inan kutsaldr ve phe insanlar klten, toplumdan uzaklatran ve cezalandrlan bir duygudur. Osmanl toplumunda XIX. yzyl sonlarna kadar sren bu dnce tarz, aslnda Bat geleneinde skolastik dnceye verilen isimdir. Bat, kendi tarihinde skolastik zihniyetle kopuu Rnesansda, daha da belirgin bir ekilde XVII. yzyln bilimsel devrimleri sayesinde salad kansndadr. Bu tarihlerin ve dnemlerin greli niteliini unutmayalm. Fakat yine de zihniyet asndan bakldnda, Osmanl ortaann ok yakn tarihlere kadar srdn kabul etmek zorundayz. Demek ki dnce tarzmz itibariyle gemiimizle kopu halindeyiz. Bununla beraber bu kesintinin mutlak olduunu ve gnmzde gemiten hibir kalnt bulunmadn syleyebilir miyiz? Sanrm bunu hikimse savunamaz. Gnmzde gemiimiz yayor; fakat rasyonel bir ekilde, bilincine varlm olarak yaamyor. Daha ziyade nesilden nesile devredilen ve bir eit kollektif bilinaltmz tekil eden bir duygu birikimi eklinde yayor. Osmanllar inan insanlaryd. Dnya grleri Kuran'a, Hadislere ve bunlar yorumlayan metinlere dayanyordu. Tarihleri boyunca kendi inanlarn paylamayan uluslara Darl Kfr ve Darl Harb gzyle bakmlardr. XIX. yzylda Bat stnl ok net olarak ortaya kt dnemde bile, Osmanllar Bat'ya takdirle ve hatta hayranlkla bakmlar; fakat onu sevememilerdir. Nasl sevsinler ki? Bat da bu dnemde Osmanly devaml olarak sava alanlarnda yenmi; diplomatik masalarda kltm ve onun toprak btnln koruduu dnemlerde bile bunun geici bir uzlama olduunu daima hatrlatmaktan geri kalmamtr. Bylece, Osmanl, adeta farkna varmad bir sre iinde, bir taraftan Bat'ya kar antipati duymaya devam ederken, te yandan da batl gibi davranmaya, batl gibi dnmeye almtr.
6

Trkiye'de Bat hayranl sk sk szkonusu olur ve eletirilir. Fakat bu hayranln bir sevgiyle birarada bulunmadnn bilincine pek varlmamtr. Bat'nn hal zihniyeti yerli yersiz ne srlr. Fakat bizzat kendi kollektif duygu mirasmzn muhasebesi yaplmamtr. Oysa yzyllarn ekillendirdii ulusal belleimiz, biraz nce szn ettiimiz ada aydnn 'rasyonel' tutumunu da saptracak bir duygu rgsyle rlmtr. Trkiye'de eitli toplumsal snf ve kategoriler ve bunlara gre az ok deien gr ve davranlar vardr. Yukarda szn ettiimiz Bat'ya kar davran biimini genelletirebilir miyiz? Toplumsal tabakalara gre derecelendirmek artyla genelletirebiliriz sanyorum. Tutucu evreler asndan durum olduka aktr. Onlarn en byk endieleri gemiimizden kopmamak, benliimizi kaybetmemek ve tarihimizi inkr etmemektir. Ne olduunu kendileri de pek anlamadan sk sk deerlerimizi kaybetmeyelim! diye haykrrlar. Bu yzden tarihimize kritik bir yaklamla eilen analizleri pheyle karlarlar ve ou kez gemiimizin ktlenmesi olarak reddederler. Trk tarihini evrensel tarihten koparp kendine zg ve kendi kendine yeten bir btn olarak ele alrlar, Tarihimizin vlmesi zorunluluunu, ulusal tarih anlaynn ba ilkesi olarak grrler. Byle bir tutum, bilim d niteliinin dnda, kendi iinde de elikilerle doludur. nk bilinen tarihimiz hereyden nce ynetici zmrelerin tarihi olduu gibi, ynetici zmreler de devaml olarak kendi ilerinde blnm ve acmasz kavgalar vermilerdir. rnein yakn tarihimize bakalm. Tanzimat devlet adam Al Paa'y m yceltip bir deer yapacaz; yoksa onun balca hasmlarndan air Namk Kemal'i mi? Bunlarn her ikisi de koyu birer mslmand. Osmanl deerlerine inanyorlard ve kendi anlaylarna gre onu yceltmeye alyorlard. Fakat bunlarn ikisini de vmek bir eliki olmaz m? Ayrca bugn benimsediimiz deerler her

ikisine de ters demez mi? Kendimizi ciddi bir eletiriden gememi bir tarih syleminin ikilemleri iine hapsetmek zorunda myz? Yukarda verdiimiz rnek, laik-liberal ve sosyalist evrelerin tarihimize yaklam konusunda karlatklar glkleri ve rahatszlklar da sergilemektedir. Bu evreler Abdlhamid dneminde ve Abdlhamid oto-ritarizmine kar filizlenen fikir akmlar geleneinde forme olmulardr. Bu fikirler, din ve devlet konularnda eitlilik arzetmekle beraber, o sralarda ekillenen Trk milliyetilii tabanna oturuyordu. Trk milliyetilii ise, Bat'ya kar Osmanl duygu mirasna sahip kmtr. 4 Aslnda bu durumun aklanmasnda bir zorluk olabileceini sanmyorum. Dnyann her yerinde milliyeti akmlar, lkelerinin dini deerlerinde yatan duygu birikimine miras olmulardr. Batl lkelerin milliyetilikleri de, son yzyllarda Bat'nn antitezi olarak kabul edilmi Osmanl Devletine kar oluan btn duygulara sahip kmtr.4 Trk milliyetilii ise tarihi bir olgu olarak bu duruma bir reaksiyon eklinde ortaya km ve bu yzden daima Bat'ya kar bir phe ve antipatiyi sinesinde barndrmtr. Ancak bu durum, Trkiye iin Bat'da szkonusu olmayan bir glk yaratmtr. Bat uygarl ve batl deerler ada dnyaya egemen olduklar iin, batl lkelerde geri kalm lkelere kar sregelen kmseme duygular pratik bir sorun dourmamtr. Bu tavr sadece Bat uygarlnn moral olarak daha iyi deerlendirilmesinde yardmc bir unsur olabilir. Ne var ki bizim Bat'ya kar duygusal tavrmz tm dnce yapmz ve uygarlk kavgamz etkilemektedir. nk batllarn bir doululama davalar yoktur; fakat Atatrk'ten beri egemen bir hedef olarak biz Trklerin bir Batllama davamz vardr. Oysa Bat'ya kar s4 Bat'daki geliimi J. B. Duroselle yle ifade ediyor: Hristiyanln gerileyii Trklerin Avrupa'ya kabuln salayabilirdi. Milliyetiliin douu bunu nledi. L'Idee d'Europe dans l'Histoire, Paris, 1965, s. 83.

lm'dan milliyetilie milliyetilikten de gnmze devredilen duygusal direnmemiz bu sorunun salkl bir biimde dnlmesine ve tartlmasna engel olmaktadr. Hemen herkes rasyonel olarak adalama anlamnda bir batllamaya taraftar olduu halde, duygusal olarak buna direnmekte ve tam ters ynde kendini zorlamaktadr. Bat'da Trkiye ile ilgili aslnda ok snrl gzlemler ve eletiriler, nereden gelirse gelsinler, byk bir hassasiyetle karlanmakta ve hiddetle reddedilmektedir. Formasyonlarnn nemli bir blmn Batl eitim kurumlarna ve batl dillere borlu olan kimi aydnlarmz, kendi lkelerinde hi szn edemedikleri baz olgular herhangi bir Bat lkesinde cereyan ederse bunlar son derece sert bir slupla eletirmektedirler. Ksaca aydnlarmz arasnda Bat'y sevmek; hele bunu ifade etmek biraz utanlacak bir eydir. 5 Hertrl anlamyla batllama ya kar olan ve geleneksel deerlerimizi savunan tutucu aydnlarmz aslnda daha tutarl bir izgi iinde bulunuyorlar. Fakat tutarl olmak mutlaka gereki olmay ve dorular dile getirmeyi gerektirmedii iin, bunlar kaybedilmi bir davann peinde kotuklarnn farknda grnmyorlar. Savunduklar idealler Osmanl devletinde yzyllar boyunca iktidarda olduu halde, bu egemen durumlarn koruyamam ve yenilmilerdir. Bundan sonra ancak tam bir umutsuzluk ve karamsarlk ortamnda ve bir irtica hareketi olarak geri dnebilirler. Ufukta imdilik byle bir olasln belirgin olmadn sylemek herhalde ar bir iyimserlik olmayacaktr. Szn ettiimiz duygusal miras, modernist aydnlarmzda nasl ortaya kyor ve rasyonel tutumu
5) Bat'da baar kazanm ve Bat'da yaayan sinema yapmcmz Tun Okan'n u szleri anlaml grnyor: Bat'y seviyorum ve bunu sylemekten utanmyorum! Yeni Gndem, 1 Nisan 1985.

nasl etkiliyor? Bunun iki ekilde ortaya kt kansndaym. Birinci olarak aydnlarmzdaki, tarihimizi devaml olarak evrensel tarihin genel izgilerinden ayrma ve onun sui generis zelliklerini n plana karma eilimini syleyebiliriz. Byle bir tutum farkl uygarlklarn bir arada yaad ve birbirlerini pek etkilemedikleri eski dnemlerde geerli olabilirdi. Fakat XIX. yzylda uluslararas kapitalizm dnyay birletirdikten ve sanayileme srecine girememi uluslar eitli ekillerde baml hale soktuktan sonra anlamn kaybetmitir. Bu dnemde sanayileemeyen dnyann tarihi de artk kapitalist Bat uygarl tarafndan yazlmaya balamtr. Tm sanayileemeyen lkeler gibi Osmanl toplumu da XIX. yzylda Bat etkisi altna girmi; bu etki giderek toplumun btn alanlarna yaylm ve Osmanl Devleti bamszln kaybetmitir. Bu sre tamamen evrensel tarih iinde cereyan eden ve bu dzeyde ele alnmas gereken bir olgudur. Osmanl Devleti sorunu, XIX. yzylda, evrensel tarih dzeyinde ark Meselesiolarak ortaya kyordu. ark Meselesi Avrupa sanayi-lemesinin uluslararas dengeyi nasl deitirdii; Osmanl Devleti'ni nasl ad kld ve eitli eliik ulusal karlarn tm XIX. yzyl boyunca Osmanl sahasnda nasl attklarnn hikyesidir. En ksa ifadesiyle Osmanl Devleti'nin kontrol altna alnmas ve zaman gelince paylalmas sorunudur. ark Meselesi konusunda yazlm saysz kitap ve makale vardr. Ulusal karlarn ve polemik duygularn en youn bir ekilde yerald bu incelemelerin ou bir kavgann rn olup, objektif olmaktan uzaktrlar. Ancak Osmanl realitesinin anlalmas ancak bu erevede ele alnmasyla mmkndr. Oysa ayn sorun sui generis gelime modelimizde Osmanl modernlemesi veya Osmanl batllamas olarak ele alnmaktadr. XIX. yzyl Osmanl toplumunun ark Meselesi deil de modernleme olarak ele alnmas, gnmz
8

gereklerini yakndan ilgilendiren son derece nemli sonular dourmaktadr. nk bu iki yaklam genel ile zel'i birletiren, tamamlayc nitelikte iki yaklam deildir. Tam tersine, deerler plannda elikili ve kltrel planda buhran yaratc nitelikte iki yaklamdr. Aklamaya alalm. Osmanl Devleti'ni ark Meselesi sorunsal iinde ele alnca, meseleyi kavramak iin XIX. yzyln temel toplumsal ve siyasal glerini analizle ie balamak gerekir. Sanayi devrimi; modern snflarn douu; devrim ve kar-devrim hareketleri; ulusal hareketlerin ortaya k; Anayasa hareketleri ve demokratik ilkeler iin verilen kavga vb. gibi sorunlar, bu balamda incelenmesi gereken sorunlardr. Bu konularda tarihi yapan dinamizm 1830, 1848 ve 1870 ihtilallerinde ifadesini bulan dzen deitirme zlemi ile Metternich, Guizot, Palmerston ve III. Napolyon gibi isimlerin temsil ettii tutucu gler ve zlemler arasndaki kavgaya dayanmaktadr. Bu evrensel kontekst iinde ele alnnca Osmanl devlet adamlar tarihin yapclar olarak deil; epeyce mtevaz figranlar olarak grnmektedirler. amzda egemen olan uygarlk bu elikili taban zerinde gelimitir ve bugnn batl insan deerlerini bu dzeyde ve bu referans erevesi iinde oluturmaktadr. ada olma iddiasndaki Trk aydn da deer ve ltlerini bu dzeyde yaratmaldr. Tarihi duygu mirasmzn bugnk yaklammz rasyonalizmden saptran ikinci etkisi kken arama sorunu eklinde ve yukarda deindiimiz sui generis tarih anlayna bal bir ekilde ortaya kyor. Gnmz aydn bugnk inanlarna ve deerlerine kken aryor. Aslnda M. Eliade'nin almalarnn gsterdii gibi kken zlemi, hatta kken saplants6 her seviyedeki inan topluluunun evrensel bir eilimidir. Bu eilim ulus - devlet biriminin egemen
6 M.Eliade, La Nostalgie des Origines; Paris, 1971, s. 91.

olduu amzda ulusal tarih yazmak zlemi eklinde ortaya kyor. Bu haliyle yaadmz tarihi dnemde ada bir zlemdir. Ancak bir toplum iin deer krizi ve giderek kimlik krizi yaratmamas iin ulusal tarih ile evrensel tarih arasnda bir eliki bulunmamas gerektir. Oysa bizim yakn tarihimizin ele alm biimi bu alanda tam bir kopu ve sonu olarak da kriz yaratyor. Bu kriz somut olarak yle ortaya kyor: Bugn aydnlarmzn ounluu zgrlk, eitliklik ve hogr gibi ada deerlere sahip kyorlar ve bunlarn gereklemesine yardm edecek ortam yaratan bir rejim olan demokrasiyi yerletirmeye alyorlar. Ayn tutumun uzants olarak da bu deerlerin kken'i aranyor ve bu kken III. Selimle balayan batllama tarihimizde bulunuyor. Oysa bu aray bize verimsiz bir aba gibi grnyor. Ne Tanzimat devlet adamlar ne de onlarn izleyicileri (ve muhalifleri) ada anlamda bir zgrlk fikrine sahiptiler. Victor Hugo gibi zgrlk bir air III. Napolyon diktatrlnden kaarken, Gen Osmanllarn, Fransz elisinin ve Fransz ajanlarnn yardmyla Fransa'ya zgrlk kavgasna gitmeleri bu fikrimizi somut bir ekilde temsil ediyor. Bu konuya tekrar dneceiz. Toplumsal planda kken araymz, daha genel dzeyde 'etnik kkenlerimiz' sorunu olarak ortaya kyor ve Trklerin kkenini saptamaya alyoruz. Batl oryantalistlerin de nemli katklaryla etnik kkenimizi in kaynaklarndaki Hiong Nou'lara ve Ergenekon destanna kadar gtryoruz. lke olarak etnik kkenimizin aratrlmas ve bilinmesi elbette eletirilecek bir husus deildir. Tm dnya uluslarnn tarihleri benzer biimde incelenmi ve yazlmtr. Bu konuda bilgi yetersizlikleri kurucu efsaneler le tamamlanm ve kollektif bir bellek yaratlmasna allmtr. Ne var ki tarihimize, etnik unsura ncelik vererek eilen ve tutucu evrelerde egemen olan yaklam yukarda ele aldmz
9

kimlik buhranmzla yakndan ilgili bir sorun yaratyor. Gerekten bu yntem rk nyarglar beslemekteya da bizzat dourmakta ve tm tarihimiz etnik sentezlere dayand halde, ayrmc klieler sosyal ve siyasal hayatmza egemen olmaktadrlar. Nihayet byle bir yaklam, yakn tarihimizi batllama perspektifi iinde grmeye alanve yukarda eletirilensylemle de elimektedir. Bylece kltr hayatmzda bir yandan Asyal kkenimize, eski tarihimize ve bunun Kanuni dnemine kadar ald slm biime; te yandan da XIX. yzyln batllama hareketlerine ncelik veren ve kanmzca her ikisi de gereki olmayaniki sylem yan yana yaamaktadr. Trkiye'de ayn insanlarn, gerekli grdkleri yerlerde ve durumlarda, her iki sylemi de benimsemeleri ve dile getirmeleri ender grlen bir husus deildir. *** ada aydnmzn ilk temsilcileri XIX. yzyln sonlar ve XX. yzyln balarndaki buhranl ortamda ekillenmilerdir. O dnem Trk romannn kahramanlar; Felatun efendiler, Efruz beyler ve Ahmet Cemil'ler, zentileriyle, endieleriyle ve umutlaryla bu yllarn rndrler. Oysa bu nesiller gemiten bilinli bir bilanosunu yapamadklar ve kendilerinin bir eit 'kollektif bilinalt'n meydana getiren bir miras devralmlardr. Kemalist dnem umutsuzluk dalgalarn datm, yeni bir heyecan ve yeni bir ruh getirmi; fakat geleneksel deerlerle ada deerleri, dnce yapmzla duygu yapmz uyum haline sokan bir kltr devrimine dnememitir. Bugn de buhrann gnlk hayatmzn her ynn kaplayan somut belirtileriyle kar karyayz. Bu konuda eletirdiimiz gr ve tutumlardan sonra, savunduumuz gr ortaya koymadan son bir hususa daha deinmek istiyoruz. adalama sorunumuz erevesinde yakn tarihimizi evrensel tarih iinde ele almamz ve nce

ark Meselesi olarak incelememiz gerektiini syledik. Byle bir yaklamn ayn dnemi bir modernleme dnemi olarak ele alan yaklamla da eliki tekil ettiini belirttik. Fakat ayn dnemi birok batl aratrc da bir reform devresi olarak incelememi midir? Bunlar ark Meselesini iyi bilecek bir durumda olduklar halde du-rumu kavrayamamlar ve elikiye mi dmlerdir? Ya da Bat smrgeciliini, Osmanl reformculuu eklinde sunarak ideolojik bir rol m oynamlardr? Bu soruya cevap vermek iin nce Bat'da XIX. yzylda Osmanl Devleti'ne kar ilginin son derece arttn, saysz incelemeler yapldn ve bu ortamda farkl zlemlere yant arayan ikili bir sylem gelitirildiini belirtelim. Bu sylemlerden birincisi uluslararas ilikiler erevesinde gelitirilmi ve devlet adamlar, diplomatlar, gazeteciler v.b. tarafndan ifade edilmitir. Bunlar Osmanl devleti hakknda bir sr bilgiye sahip olmakla beraber, zel olarak Osmanl uzman deillerdi. Bu devleti uluslararas kontekst iinde ele almakta, deiimi Avrupa dengesi asndan deerlendirmekte ve bunu temsil ettikleri grler ve karlarla badat lde olumlu bir deiiklik olarak sunmaktaydlar. Gerekten XIX. yzylda, 'aznlkta da olsalar, bir eit Osmanl rnesansna inanan baz siyaset adamlar ve yazarlar kmtr. Fakat fikirleri dikkatle incelenirse, bunlardan hibirinin Osmanl deiimini gerek bir reform olarak grmediini ve ancak Bat dnyasnn uygarlatrma misyonu erevesinde mtala edilebilecek ikinci snf bir reform hareketi olarak ele aldklar kolaylkla grlr. Bu yzden Osmanl dnmn kendi kar gruplar veya parti leriyle birlikte ele alm ve desteklemilerdir. ou kez bir lkenin karlar asndan reformcu olarak grlen bir parti, rakip bir lkenin karlar asndan tutucu ve oportnist ilan edilmitir. 7
7

Ayn dnemde Osmanl Devleti konusunda ikinci tip sylem oryantalistler, yani Osmanl uzmanlar tarafndan gelitirilmitir. Ancak o dnemin oryantalistlerinin Osmanl toplumuna baklar gnmz trkolog-larmm yaklamndan farkl idi. XIX. yzyl oryantalistleri bu toplumu uluslararas ilikilerin belirledii sorunlar ve sarsntlar iinde deil, incelenmeye deer farkl bir kltr alan olarak ele almlardr. Bylece Osmanl dili ve grameri, slam ilimler, Osmanl tarih anlay ve kronikleri, Osmanl sanat v.b. konularnda klasik eserler yazmlar ve temel Osmanl metinlerini de Avrupa dillerine evirmilerdir. O dnemin Osmanl toplumu ile ilgili almalar yapan oryantalistlerinin ou Pera'daki yabanc eliliklerde uzun sre dragomanlk (tercmanlk) yapm kimseler arasndan yetiiyordu. Bunlar elbette yukarda szn ettiim ekilde ark Sorunu konusunda da bilgi ve tecrbeleriyle hkmetlerine yardmc olmulardr. Fakat bu onlarn adeta gizlice yerine getirilen ikincil grevleriydi. Asl alma alanlar klasik anlamyla Osmanl uygarl olmutur. Gnmzde oryantalizm tartma konusudur ve baz yazarlara gre kriz iinde bulunmaktadr. Bu konuda tartmay balatan Msrl sosyolog A. Abdel - Malek 1960'larda yaynlanan bir yazsnda 8 krizin kinci Dnya Sava'ndan sonra doduunu ileri sryor ve esas itibariyle oryantalistlerin yntemlerini eletiriyordu. Yazara gre oryantalistler doulu lke ve kltrleri bir nesne gibi ele almlar ve bakalk (alterite) olarak incelemilerdir. Yazar bunu batl uzmanlarn essentialiste olarak (yani sadece z'le ilgili planda kalarak) niteledii yaklamlarnn sonucu olarak grmektedir. A. Abdl rld? Tarih ve Toplum, Haziran, 1985. 8 A. Abdel Malek; L'Orientalisme en Crise; Diogene, No: 44, 1963. Burada hatrlatalm ki yazar, eletirilerine karn, M. Rodinson ve J. Berque gibi yeni oryantalistler olarak isimlendirdii bilim adamlarn vg ile sunuyor.

Bu konuda bir rnek olay iin u makalemize baklabilir. Mustafa Reid Paa Nasl D-

10

Malek fikirlerini esas olarak oryantalizmin Arap lkeleri ile ilgili almalarna dayandrmtr. Bununla beraber diyebiliriz ki ileri srd eletiriler, yukarda anlatmaya altmz ekliyle, Osmanl Devleti iin de geerli olabilir. Gerekten oryantalistler Osmanl toplumunu Bat'dan kopuk, kendi kendine yeten baka bir nesne olarak ele almlardr. Aslnda bunda bir gerek pay vard. Ne var ki ayn dnemde, oryantalistlerin pekiyi bildikleri gibi, uluslararas ilikiler bu iki dnya arasndaki balarn niteliini deitiriyor; geleneksel kltrlerin kurumsal atlarn kryor ve yeni bir balantlar demeti gelitiriyordu. nemli olan bu ekilde ortaya kan yeni balantlarn niteliini gereki bir biimde ortaya koymakt. Bat ideolojisi aslnda smrgecilik ana ait olan bu ilikilerin yaratt kltrel ve kurumsal deiiklikleri ou kez vmtr. Bunlara ramen oryantalizmin eletirisinde ll olmak 9 , zellikle onun toparlayc ve tantc nitelikteki eserinin kendini kltrel planda yenileyememi lkeler asndan ifade ettii nemi asla kmsememek gerekir sanyorum. 10 Oryantalizm konusuna ilerde tekrar deineceiz. Bu konuda son bir gzlemle yetinelim. Osmanl Devleti kerken ve zellikle ktkten sonra oryantalizm Trklerle ilgili alanda trkolojiyi yaratm ve yeni Trk Devleti kendisiyle birlikte doan yeni disiplinin, Trkoloji'nin konusu olmaya balamtr. in ilgin taraf bu dnemde Trkler de trkolog gibi davranmaya ve Trkoloji enstitleri ve krsleri kurmaya balamlarE. W. Said'in pamphlet (tek ynl ithamname) niteliindeki eserinde bu ller alma benziyor. (L'Orientalisme, Paris, 1980). Bu biim eletiriler Trkiye'de de yaygnlaacaa benziyorlar. rnek olarak Jale Parla'nn Efendilik, arkiyatlk, Klelik (stanbul, 1985) balkl eseri gsterilebilir. Ne var ki yazarn inceledii kiilerden (Byron, Victor Hugo, Lamartine) hibirisi arkiyat deildir. 10 Okuyucularm, bu almamda oryantalistlerden ok yararlandm kolayca farkedeceklerdir.
11
9

dr.. Oysa batl trkoloji konuya dardan ve mukayeseli bir espriyle bakt halde Trklerin trkoloji snrlarna kapanmalar daha ok etnosantrizm hviyetine brnm ve geleneksel tutum ve davranlarn yaamasna yardmc olmutur. Bu genel gzlemlerden sonra kendi kendimize sorabiliriz: O halde imdi ne yapmalyz? Gemiimizle olan dnce kopukluunu ve duygu devamlln nasl zmleyebiliriz? Tarihimizle gnmz ve evrensel tarihle ulusal tarih arasnda nasl uyum salayabiliriz? Bu sorulara yant aramadan nce imdiye kadar biraz geliigzel bir ekilde kullandmz bat kavram zerinde ksaca dnmemiz ve tartmamz gerekiyor. *** Bat szc eitli fikir ve inanlara gre eitli biimlerde kullanlyor. Bu kavramn burada, ok nemli grdm iki kullanl biimi zerinde duracam. Bunlardan birincisi Bat kavramnn tekelci ve ayrmc bir biimde kullanldr. Bu anlamda Bat ileri bir uygarlk topluluu ve stn bir deerler sistemidir. Ayn balamda, eski Yunanllarn barbarlara, Beni srail'in gentillere bakt gibi, Bat da doululara kmseyerek bakmaktadr. Irklk da dahil tm gerici akmlar ve smrgecilii merulatran ideolojiler bu taban zerinde gelimilerdir. Hatta byle ayrmc bir davran, belki de farkna varlmadan, Bat'da hmanist ve ilerici evrelere bile bir lde nfuz etmitir. Tekelci kullanmyla Bat kavramnn corafi anlamda bir geree tekabl etmediini ve blc bir fantazm olduunu syleyebiliriz. Gnmzde uluslararas kapitalizm, dnyay eitsizlikler iinde birletirmi ve corafi Batdan farkl bir ada uygarlk haritas oluturmutur. Buna karlk Bat kavramnn yukardaki biimde kullanl, fiili olarak, daha ok Batl Devletlerin politikalarnn savunulmas ve merulatrlmas eklinde somutlamaktadr. Oysa bu iktidarlarn temsil ettiklerini

iddia ettikleri deerlere ters den ve onlar ineyen eylemleri ok grlmtr. Bat kavramnn yukardakinden farkl ve bizim de benimsediimiz bir kullanl tarz daha vardr. Onu da u ekilde aklayabiliriz: Yaadmz dnyaya baz deerler damgasn vuruyor. Bunlar aklc dnce, zgrlk, hogr, eitlik, hukuk devleti v.b. gibi gerek bireysel hayat, gerekse toplumsal dzenleri yakndan ilgilendiren deerlerdir. nsanlk tarihine baktmz zaman bu deerlerin ilk ekilleriyle eski Yunan Sitelerinde doduklarn, Orta a'da ortadan kaybolduklarn ve Rnesans'tan itibaren Akdeniz kylarnda yeniden ortaya karak zamanla evrensel ve egemen bir konum kazandklarn gryoruz. Byle bir yaklam bu deerlerin hereyden nce tarihi kategoriler olduunu ve insanlk tarihinin ancak ok ksa bir blmnde benimsenmi bulunduklarn bize hatrlatmaktadr. Bu geliimin insan iradesinin dnda, tarihi analizimizde ancak maddi unsurlarla ve ksmen de raslantlarla aklayabileceimiz bir sr nedeni vardr. Ancak bu evrimin rnlerini ksmlara ayrmak ve yukarda vurguladmz deerleri soyutlayarak Bat Uygarl eklinde sunmak son derece yanltcdr. Tarihi bir gerektir ki, bu deerler Bat'da domakla beraber, yine Bat'da yzyllar boyunca ezilmiler ve ancak elikili bir evrim iinde kendilerini kabul ettirmilerdir. Gnmz insan Rnesans' ve Aydnlanma an verken bu dnemlerde G. Bruno'nun yakldn, Kopernik ve Galile'nin teorilerinin mahkm edildiini ve XVIII. yzyl dnrlerinin srekli bask altnda yaadklarn ou kez unutur. Bu demektir ki, Bat bu deerleri yaratrken, ayn deerleri ezen mekanizmalar da yzyllarca etkili bir biimde altrmtr. Bununla beraber belli bir evrim sonucu bu deerler enok Bat lkelerinde yaygnlk kazanm ve kendilerini kabul ettirebilmilerdir. Gerekten Ortaa kategorilerinin dnda yeni bir aydn tipi de ilk nce Bat'da domu ve giderek evrensel bir deer kazanm12

tr. Bunun nedenleri ne olabilir? Hi kukusuz burada ilk nce Bat'da gelien ve egemen olan kapitalist retim ilikilerinin rol akla geliyor. Fakat kapitalizm, toplumsal formasyonlara egemen kld retim biimleri aracl ile bilimi ve zgrl deil; kn, sermayeyi ve bunlara dayanan iktidarlar yceltmitir. Yani kapitalizmin stn deerleri burada szn ettiimiz deerler deildir. Hatta belki de zgrlk, eitlik, demokrasi gibi deerler, paradoksal olarak, kapitalizmin smr mekanizmalar ve yaratt snf elikileri dolaysyla daha da hzl gelime drts bulmulardr. Bununla beraber kapitalizm, firma dzeyinde krn azamiletirilmesi aramalar iinde rasyonel davran da gelitirmi ve yaygnlatrmtr. Ayrca, daha sonra da deineceim gibi, matbaacl, kt sanayiini ve yayncl kapitalist biime sokarak, yani kr alan haline getirerek hem kitlelerin eitim dzeyinin artmas ynnde rol oynam; hem de yeni bir aydn tipinin yaamasna olanak vermitir. te bizim yakn tarihimizde, Bat'dan farkl olarak, egemen olamayan unsur bu kapitalist retim taban ve bu ortamda doan yeni aydn tipidir. Gnmz deerlerinin kapitalizmin gelimesi ile ortaya ktn ve evrensel bir deer kazandn syledik. Bununla beraber, bu deerleri kapitalizmin yan rn olarak grmek ve pazar ekonomisiyle birlikte savunmak zorunda deiliz. zgrl savunmak amacyla, btnyle kapitalizmi savunmak ve bu davran meru gstermek iin de pazar ekonomisini oulcu sistem olarak sunmak, bizce yanl bir ynteme dayanyor. oulcu yap, bireylerin ve ayn sosyal konumdaki insanlarn topluluundan oluan snflarn kendi zlemlerini ve kendi karlarn savunmalarndan oluur. Sistemi bir btn olarak savunmak, bu sisteme egemen olan karlar savunmaktan baka bir anlama gelemez. Modern an-lamyla aydn sorumluluu tayan herkesin en byk zlemi ve en byk kar zgrlk ve hogrdr. Aydn kendi karn, hatta kendi varln savunmak iin zgrl savunmak zorundadr. Aksi

takdirde son derece bilgili olabilir, fakat ktip ve kapkulu olarak kalmaya mahkmdur. Bat tarihi ile kendi tarihimizi karlatrrken, bizde eitli nedenlerle zgr dncenin gelimediini ve siyasal otoriteden bamsz aydn tipinin domadn syledik. Gerekten bizde ortaa skolastiinden ve devlet otoritesinden bamsz aydnlarn ortaya k ok yenidir ve ancak kinci Merutiyet ve onu douran akmlar iinde mmkn olabilmitir. Ayrca zgrlk ortamlar devaml geici kalm ve hr dnce devaml bask altnda yaamtr. zgrlkle beraber tm ada deerlerin kitlelere yaylmas da son derece yava olmu ve kltrel azgelimilik devaml olarak iktisadi azgelimilikle birarada yrmtr. Bununla beraber Trkiye'nin ulat gelime seviyesi, kimi aydnlarmzn biz bir Latin Amerika lkesi deiliz!; biz bir Ortadou lkesi deiliz! gibi bo ve temelsiz vnmelerini hakl klmasa bile, ada uygarlkla aramzdaki arpc deer sistemi farkn da gerektirmiyor. Bu fark ancak ksmen iktisadi gerikalmlkla izah edilebilir. Daha ok gemiimize realist bir ekilde bakamamamzdan; Osmanl n-yarglarn deiik biimlerde yaatmamzdan ve bu yzden ada deerlerle, geleneksel deerler arasnda bir uyum kuramaymzdan douyor. imdi o halde ne yapmalyz? diye sorabiliriz. Hereyden nce ada deerlerle gemiimiz ve geleneksel deerlerimiz arasnda bir uyum kurmalyz. Bunun iin de nce kendi analizimizi yaparak ve nyarglarmz yenerek ada deerleri kararl ve tutarl bir biimde benimsemeliyiz. Bu konuda rasyonel planda bir gln sz konusu olacan sanmyorum. Glkler daha ziyade, kollektif bilinaltmzdan geliyor ve bizi sui generis analizlere ve kken araylarna doru zorluyor. Szn ettiimiz evrensel deerlerin, baka bir uygarln deil, tm insanln eseri olduunu ve bir kltrel No Man's Land tekil ettiini unutuyoruz. Byle bir davran ise bizi, zlemimize ters bir biimde,
13

Batnm dna itiyor ve bize gre bir demokrasi ve zgrlkler istiyoruz. Rasyonel dnceyi de, kollektif savunma mekanizmalarmzn tarihimize sahip kalm formlyle somutlatrd igdlerimize baml klyoruz. Bize yle geliyor ki amzda nce iyi bir dnya vatanda olmadan iyi bir yurtta olmak da mmkn deildir. Julien Benda, 1920'lerde Bat'da ulusu akmlar keskinleirken yazd Aydnlarn haneti balkl klasik eserinde11 evrensel deerleri terkeden aydnlar suluyordu. 1930larda Bat'da ulusuluun ald ekil, yazarn ne kadar hakl olduunu gstermitir. Oysa bizim burada savunduumuz fikir ok daha snrldr. ada deerlerle uyum kurmann ikinci koulu ise tarihimizin bu deerlere gre yeniden yazlmas olacaktr. Bu ise imdiye kadar geleneksel olarak kabul edilen deerlerimizin bir ksmnn reddine, bir ksmnn da modernletirilmesine yol aacaktr. Byle bir yaklam, hereyden nce evrensel gerekleri aramamza ve bizim amzdan tarihi gerekler diye birey olamayacan kabul etmemize baldr. Trkiye'de belli bir ulusuluun nekadar gl olduu gznnde bulundurulursa, bu yndeki abalarn nasl byk bir direnile karlaacan kestirmek zor olmaz. Ancak dnyadaki yerimizi, iktisadi sorunlarmz ve demokrasimizi salkl bir ekilde dnmek istiyorsak, bir kltr devrimi olarak nitelenebilecek byle radikal bir deiimden baka bir yol olmadn kabul etmeliyiz. Bugnk kollektif bilincimizi ve davranmz belirleyen ve kltrel azgelimiliimizi yeniden reten en nemli unsur, Trkiye'de egemen olan, evrensel deerlere ters decek biimde yazlm tarihimizdir. Bu uyumsuzluu somut bir rnekle aklamaya alalm. Demokrasi tarihimizi ve bu alandaki ulusal kken lerimizi dnelim. Bu konuda ilk akla gelen isimlerden biri Birinci Merutiyetin kurucusu Midhat
11

J. Benda; La Trahison des Clercs; Paris, 1927.

Paa deil midir? imdi Midhat Paa'nn, Prens Bismark'a yollad muhtrada, radikallerin ve sosyalistlerin ykc niteliklerini ortaya koyduktan sonra, liberaller iin yazd u satrlar okuyalm: Liberaller hkmetlerin temsil ettii gerek egemenlii tekil eden dzen ve kanunlara itaati savunacaklarna; halk egemenliini ilan ederek, halklarn zihniyetini ve kavrayn bozdular! 12 imdi halk egemenlii kavram konusunda yukardaki satrlara imzasn atan ahsiyeti demokrasi tarihimizin ncs olarak grebilir miyiz? Denilebilir ki Midhat Paa'nn ahsiyetinin bir iki cmle iine sdrlamayacak ynleri vardr ve Birinci Merutiyet hareketi de tarihimizde olumlu bir admdr. Fakat demokrasi tarihini zl ve tutarl bir ekilde kavramak istersek gzlerimizi yine evrensel deerlere ve llere evirmeliyiz. Byle bir deerler erevesinde Midhat Paa ada anlamyla bir demokrat olarak deil, ark Meselesi erevesinde Osmanl Devletini kurtarmaya alan ve bu amala Bismark'n desteini arayan bir siyaset adam olarak grnecektir. Ayn balamda, ilk Anayasa' mzm neden kolaylkla rafa konulabildii de daha abuk anlalacaktr. Fakat onu demokratik deerlerimizin ncs yaparsak, bu bizi Midhat Paa'nn baz dnce ve eylemlerini sansr etmeye, ikinci snf bir tarih yazmaya ve gemiimize kar drst olmamaya srkleyecektir. Bugnk durum da ksmen byledir. Gerekten bugn Trkiye, Batl savunma sistemiyle, batl diplomasiyle ve batl iktisat siyaseti ile btnlemitir. Fakat batl deerlerle btnlememitir. Oysa tarihe bakarsak, sanldnn aksine, ada deerler ile bizim deerlerimizin birbirinden kopuunun son iki yzyln rn olduunu syleyebiliriz. Yani egemen tarih anlaymzn batllama olarak ele ald dnem, aslnda tam tersine bizim
12

evrensel deerlerden ve Bat'dan uzaklatmz bir dnemdir. XVIII. yzyl ortalarna kadar Bat lkeleri Osmanl Devleti'ne belki antipati ile, fakat mutlaka sayg ile bakyorlard. Osmanllarn temsil ettii deerler, bizzat Batllarn mutlakiyeti rejim veya daha ntr bir ekilde eski rejim olarak niteledikleri geleneksel dzenin deerlerinden ok farkl deildi. Bu dnemde Osmanllarn en ok temasta bulunduklar Fransa'da eitime teoloji egemendi. Kral ikyet zerine (lettre de cachet sistemiyle) istediini hapse atabiliyor ve onun parmayla dokunduu hastay iyi edebilecek ilahi bir gce sahip olduuna inanlyordu. 13 Aradaki en byk fark, bu dnemden itibaren, Bat'da, dzeni rasyonalist kriterlerle tahlil eden ve eletiren dnrlerin nemli bir g olmaya balamalardr. Dou lkelerini despotik olarak tanmlayan ve buradan kendi lkeleri iin dersler karan dnrler de bunlardr. Fakat unutmamak gerekir ki henz bu dneme egemen olan gler, Versailles Saray ile bu sarayn tm Avrupa merkezlerindeki kopyeleri ve buralarda oturan kral ve aristokratlard. Bat'da ykselen gler, bu siyasal gc ve deerler sistemini egemen klm ve Dou kavramn da kltc bir kavram olarak yaratmtr. Bu suretle ideolojik olarak yaratlan Dou dzenlerinin, aslnda kendi dinamii ile deil; fakat Bat basks ve giderek smrgecilik etkisi ile zlmesini ve greli deimesini de batllama olarak vmtr. Bugn bizim tarihimizde batllama olarak sunduumuz deiikliklerin benzerini, hatta bazen daha kapsamllarn ngiltere ve Fransa smrgelerinde yapmlardr. Fakat oralarda srecin nitelii apak ortada olduu iin, hibir smrge aydn bu dnemi batllama olarak vmemitir. Oysa bizde araya Tanzimat Devlet adamlar girdii ve dnemin uluslaraBu konuda Fransz tarihisi Marc Bloch'un Les Rois Thaumaturges (Paris, 1947) isimli eserinde ilgin bilgiler bulunuyor.
14
13

Midhat Paa; Memorial Adresse par Midhat Pacha au Prince Bismarck; Hamburg, 1877

ras ilikileri girift ve anlalmas g bir sistem tekil ettii iin, Osmanl deiimini ayn aklkla deerlendiremiyoruz. Bu yzden Bon pour l'Orient bir tarih anlay bizde en dikkatli evrelerde bile taraftarlar buluyor. Atatrk devrimine hedef olarak ada uygarlk zlemini semiti. ada uygarlktan geri kalm olmak, II. Merutiyet aydnlarnn ortaklaa paylatklar bir duyguydu. Bununla beraber Osmanl Devleti, klasik an tekil eden yzyllar boyunca ann iinde bir uygarlk olarak yaamt. Sonunda, tm imparatorluklar gibi, hayatiyetini kaybetmesi ve kmesi onun tarihin belli bir devresinde nemli bir uygarlk olarak yaad olgusunu ortadan kaldrmaz. Bugnk nesiller bu uygarl fetihler, askeri zaferler ve ykseli dneminin byk sultanlar dnda bilmiyorlar. Oysa bu imparatorluk dnya gr, hukuku, siyasal yaps ve sanat ile ann nemli uygarlklarndan biriydi. Temel deerlerinin slam bir renk tamas ve hemen her alanda daha nceki Arap - ran uygarlklarna ok eyler borlu olmas hakettii lde takdir edilmemesine yol amtr. Bu konuda nemli etkenlerden biri de, herhalde Bat egemen snflarnn yzyllarca sren kmseyici tavrlardr. Gerekten kk bir arkiyat -tarihi - edebiyat aznl dnda Osmanl uygarl ciddi bir uygarlk saylmam ve horlanmtr. II. Merutiyet'den itibaren salksz bir ekilde gelien batc akm da bu tutumu benimsemi ve Osmanly, batldan da daha fazla kmsemitir. Bu ortam iinde Osmanl'ya ilgi azalm ve Osmanl kltr sevgi konusu olmaktan kt gibi, bilgi konusu olmaktan da kmaya balamtr. Osmanl uygarl, sadece, yaadmz an gereklerine meydan okuyarak onu yeniden yaatmak isteyen a d bir zmrenin dnde koruduu ve yeniden canlandrmak istedii bir Kutsal Nizam olarak kalmtr. Eski trkenin yerini latin alfabesinin almas, Cumhuriyet nesilleri iin Osmanl Devleti'ni tanmay daha da zor klmtr. Oysa, gemiimizle bugnmz
15

arasnda uyum salamak iin klasik Osmanl kltrn ve dnce tarzn hi olmazsa ana hatlaryla bilmeliyiz. Bu bilgi, bize, Osmanl uygarln ada deerler erevesinde nasl savunabileceimizi gsterdii gibi, gemiimizin bugn de hangi dzeyde ve ne lde yaadn da retmelidir. Ksaca burada sz konusu olan tarihimize kar salkl bir tavrdr. Bizzat kendimizin ada olup olmad da, geni lde bu tavrn nitelii ile ilgilidir. imdi bu tavr saptamaya yardmc olabilecek bilgileri derlemeye alalm ve Osmanl Kimlii zerinde tartalm.

OSMANLI KML ZERNE DNCELER Tarihte uygarlklar birbirlerini daha ziyade gler, fetihler ve ticari ilikiler yollaryla etkilemilerdir. Osmanl uygarl da Trklerin yzyllarca sren gleri ve fetihleri sonunda bir yandan Arap - ran te yandan da Bizans kltrleriyle temasa gelmeleri ve bunlardan etkilenmeleri sonucunda ortaya kt. Uygarlk tarihinde Osmanl Devleti slam uygarl iinde ele alnr ve incelenir. ok eitli unsurlardan oluan bir uygarl sadece dini deerleri gznnde tutarak isimlendirmek elbette tatmin edici bir yol deildir. Ayrca kutsal deerler, insanlar ve halklar birbirinden en ok ayran deerler olduu iin byle bir isimlendirmenin burada benimsediimiz yaklama ters den bir yn de vardr. Bununla beraber Osmanl kimliini ortaya koyabilmek iin nce bu uygarln slam rengini kuvvetle vurgulamamz gerekiyor. nk Trkler mslman olduktan sonra kendilerini ve toplumsal dzenlerini tamamen slam deerler erevesinde tanmlamlar ve Hristiyan dnya gznde de XV. yzyldan itibaren slam'n en nde gelen temsilcileri olarak grlmlerdir. Osmanl uygarln slam uygarlnm bir dnemi olarak ele alrsak nce bu uygarln kuruluu ve klasik a hakknda baz genel nitelikte gzlemlerde bulunmamz gerekiyor. slam uygarl da fetihlerin ve bu fetihlerin yaratt sentezlerin rn olarak dodu. styap kurumlar asndan bu sentezde iki temel unsur vard. Bunlardan birincisi kutsal kitap ve metinler; yani Kuran, Hadisler ve bunlara dayanan tefsirlerdi. kinci unsuru ise eski Yunan dncesi ve bu gelenein skenderiye Okulu'nda ald neo - platonist

sentez biimi tekil ediyordu. Bunlara, slamlam ekilleriyle, Hint-ran etkilerini de katabiliriz. Araplar eski Yunan dncesiyle fetihler sonucu temasa geldiler. VII. yzylda Helen uygarlndan gemi Msr ve Suriye'nin fethi bu konuda barol oynamt. slam ulemas Kutsal Kitap'ta ifadesini bulan gerekleri Yunan felsefesinin terimleri ve yntemiyle dnmeye ve yorumlamaya baladlar. slam Felsefesi bu srecin rn olarak IX. yzylda ortaya kt. slam Felsefesi deyimi aslnda kendi iinde elikili bir terim gibi grnyor. nk felsefe, tanm gerei, akln ve zgr dncenin rndr. Hereyden phe etmeden, tm bilgileri akln eletirici szgecinden geirmeden felsefe yapmak sz konusu olamaz. Buna karlk din bir inan konusudur. Yaradl ve varolu karsnda insan ruhunun derinliklerinden gelen bir korkuya, evrenin gizemi karsnda duyulan bir rpertiye dayanr. Bununla beraber slam uygarl erevesinde IX. yzylda bir felsefeden szetmek mmkndr. nk bu dnemde felsefe - din ilikilerinde felsefi dnceyi belirleyen zgr dnce n plana km ve bu olgu an en stn dnce akmna olanak salamt. Ne var ki XII. yzyldan itibaren felsefe - din ikileminde din ve kutsal inanlar tekrar stnlk kazanm ve slam felsefesi giderek Ortaa skolastiine dnmtr. Skolastik dnce donmu dncedir; baz gereklerin kalplar halinde devaml tekrarlanmasdr. Bat Ortaanda da benzer bir skolastik dnce yzyllar boyunca egemen olmutu. Ancak slam skolastiini ve bunun Osmanl Devletinde ald somut biimi kavramak iin bu skolastiin biraz nce deindiimiz iki unsuruna yeniden dnelim. Kutsal Kitap ve Yunan Dncesi Antik uygarlklarda kitap hibir zaman tapnma konusu deildi ve Kutsal Kitap fikri yoktu. Hatta Yunan dnrleri fikirlerini szl olarak an16

latmay, yazl olarak anlatmaya tercih ediyorlard. Magister Dixit (usta dedi ki...) forml byle bir eilimi temsil ediyordu. Kutsal Kitap kavram tek tanrl dinlerle birlikte dodu. Kuran, Ortadou'da ortaya kan ve Ruh'l Kuds tarafndan dikte edildiine inanlan kutsal kitaplarn devam ve son halkasdr. Allahn ebedi ve ezeli yaradlmam szdr. Bununla beraber tarihiler, Kuran'n gereklerini VII. yzyl Arap llerinin ve dank airet yapsnn zelliklerinde aradlar ve bu yapdan, yz yzelli yl iinde koca bir imparatorluun ve zengin bir uygarln nasl doduunun nedenlerini bulmaya altlar. Uygarlklar tarihinde sk raslanan bir olgu vardr. Her uygarlk geliiminin zirvesine ulat bir noktada kendi temellerine eilir ve bu temelleri azok kritik bir espriyle inceler. Tarihte bu gibi kritik devreleri, eski dogmalarn daha byk bir inanla benimsendii dnemlerin izledii sk grlmtr. Bu tutucu dnemler genellikle uzun ve zahmetli k devrelerinin balangcn tekil ederler. slam uygarl zirvesine ve kendi temelleri zerinde kritik bir biimde dnmeye IX. yzylda balad. Bunun eitli belirtileri vardr. Gerekten Abbasi halifeleri zamannda ortaya kan ve balangta bizzat halifeler tarafndan da desteklenen Mutezile mezhebi akl'n stnln vurguluyor ve Kuran'n yaradlm bir eser olduu inancn yayyordu. Byle bir yaklamn zgr dnceye nekadar geni ufuklar aabileceini kestirmek zor deildir. Ayn ekilde yine bu dnemde eski Yunan klasikleri youn bir ekilde tercme edilmeye balanyordu. IX. yzylda Mutezile hareketinin iktidarca benimsenmesi ok ksa srm ve bu yzyln ortalarndan itibaren Halifeler bu kuramn taraftarlarn acmasz bir ekilde cezalandrmaya balamlardr. Bununla beraber ayn yzyl Al-Kind ile balayan, Farab ve bn Sina ile devam eden ve mam Gazali'nin

mistik krizine ve hya'ul - Ulum'una kadar sren canl bir felsefe gelenei yaratmtr. slam felsefesi IX ve XI. yzyllar arasnda eski Yunan felsefesinin klasik eserlerinin evirisi hareketi ile birlikte domutur. Bu eviriyi daha ok Nesturi ve Yakubi mezhebinden Hristiyanlar gerekletirmilerdi.14 Bu eviriler ve bunlar zerinde alan dnrler, daha sonra latinceyi de etkileyecek olan bir felsefi terminoloji gelitirdiler. Bu suretle oluan slam felsefesi iin R.Walzer Bat uygarlnn tarihinde ihmal edilemeyecek bir dnem 15 diyor. Tannm oryantalistin slam felsefesini Bat dnce tarihinin iinde ele almas artc deildir. Mezopotamya, eski Msr, in ve Hint uygarlklarnda insan akl ilahi kuvvetlerin esiriydi. nsanlk tarihinde, akln, zgr ve bamsz bir ekilde ilk kez ortaya k eski Yunan uygarlnda gerekleti. IX. yzyldan itibaren slam dnrleri, o dnemde Avrupa'nn unutmaya balad Yunan klasiklerini tekrar incelemeye balyor ve zgr dncenin bayran yeniden ykseltiyorlard. slam felsefesi XII. yzyla kadar canlln korumu ve Bat'da da XIII. yzyldan itibaren nemli bir akmn domasna yol amtr. bn Haldun XIV. yzylda Mukaddime'yi yazarken bu dnm iyiden iyiye kendisini hissettiriyordu. Arap dnr nl eserinde rendiime gre felsef ilimler frenklerin memleketinin kuzey sahillerinde ve Roma lkesinde ok rabette imiler 16 diye yazar. slam diyarnda ise giderek zgr dnce yerini skolastie; felsefe de Kelam ilmine brakyordu. Bu demektir ki Osmanllar XIV. yzylda yeni bir devlet kur14 15

Richard Walzer; Greek into Arabic; Orford, 1962, s. 6. R. Walzer; L'Eveil de la Philosophie Islamique: Paris, 1971, s. 9. 16 bn Haldun; Al - Muqaddima (Discours sur l'Histoire Universelle) ev: V. Monteil, Beyrut, 1967, cilt: III. Ayrca bk. Histoire Generale des Sciences; kollektif eser; cilt: I. s. 461, (Paris, 1966).
17

duklar zaman slam dncesi canlln ve yaratcln kaybetmiti. Bununla beraber bu tezi mutlak bir geerlilik iinde dnmemek lazmdr. Bizzat bn Haldun rneinin gsterdii gibi, slam ortodoksinin snrlarn zorlam dev bir dnrn XIV. yzylda yaam olmas da kantlyor ki tarihi dnemleri belli bir grelilik iinde ele almak zorundayz. te yandan felsefe - kelam tartmas Osmanl Devleti'nde de devam etmi ve Fahreddin Razi ile Nasreddin Tusi gibi felsefe eilimli dnrler Osmanl devletinde her zaman okunan ve yorumlanan dnrler olmulardr. Bununla beraber genellikle denilebilir ki Osmanl uygarl felsefi dnce asndan yaratc olamam ve Osmanl ulemas daima tefsirlerle ve tefsirlerin tefsirleriyle dnmlerdir. Bat'da Osmanl mparatorluu sk sk Roma mparatorluu'na benzetilmitir. K. Marks bu benzetmeyi retim ilikileri asndan yapyor ve Romallarla Trklerin eski retim biimlerini tutucu bir biimde devam ettirdiklerini yazyordu. 17 Buna karlk her iki imparatorluu st-yap kurumlar asndan karlatran yazarlar ortak zellii sosyal ve siyasal rgtlenme konusundaki stn baarda grmlerdir. Gerekten Roma mparatorluu nasl eski Yunan kltrn benimsemi ve geni bir alana yaymsa; Osmanllar da klasik slam kltrn benimsemi ve yaymlardr. Avrupa'da XIII. yzylda balayan fikri canlla, hatta Rnesansa ramen skolastik dncenin daha yzyllarca iktidarda kald dnlrse, XVII. hatta XVIII. yzyla kadar Bat sistemi ile Osmanl dzeni arasnda derin bir fark bulunduu sylenemez. Bu yzden egemen dnce formlar asndan Osmanl devleti XVIII. yzyla kadar ann iinde bir uygarlk olma niteliini korumutur.
17

K. Marx; Contribution la Critique de l'Economie Politique; Paris, 1972 (Ed. Sociales); s. 162.
18

Kuruluundan, zellikle stanbul'un fethinden XVIII. yzyl sonlarna kadar olan devrede, Osmanl toplumu, tm benzer eski tip uygarlklar gibi, az ok kast karakteri gsteren zmrelerden oluuyordu. Osmanl dzenini tekil eden zmreler hikukusuz retim ilikileri balamnda farkl yerler igal ediyorlard ve bunlar, son tahlilde, tm snfl toplumlarda olduu gibi retici snflarla art rnle yaayan snflar eklinde ikiye ayrabiliriz. Fakat Osmanl snflar kapitalizmin yaratt modern snflar deildi. stelik din temeline dayanan hukuk ve ideoloji bu ilikilere daha da karmak bir grnm veriyordu. nsanlk tarihinin evrensel eilimlerini retim biimlerinin ve retim ilikilerinin tayin ettiine inanyoruz. Fakat ayn retim biimleri, deiik toplumsal formasyonlarda deiik kltrel styap unsurlar ile btnleirler. Hikukusuz uluslararas kapitalizm dnyay eitsizlikler iinde birletirerek styap kurumlarnda da homojenlii yayma eilimindedir. Bununla beraber daha nceki yzyllarda kltrel plandaki farkllklar daha belirgin idi. Uygarlklarn yaratt insan tipi ve kimlik sorunu, kltrel bir problem olarak ortaya kar ve ou kez bamsz bir ekilde tartlr. Bunun salkl bir yntem olduunu sylemiyorum. Fakat ayn ekilde, sadece retim biimlerini inceleyerek toplumlar anlamak (ve snflamak) da yetersizdir. Bir toplumun krizi retim yapsndaki elikilere dayansa da, psikolojik ve kltrel bir sorun gibi yaanr. Kltrel styaplar da, retim biimleri gibi, uzun bir tarihi evrimin eseridirler. Bu bakmdan bu kltrleri yanstan ve oluturan eserleri de farkl nitelikte bir retim aygtnn rnleri gibi dnebiliriz. Bu retim aygtn incelemek, bir bakma asl altyapy tekil eden retim biimini incelemekten daha kolaydr. Bu balamda en nemli retim arac okul, en yaygn rn de kitaptr. Bunlar incelememiz, bir toplumun, hele Osmanl mparatorluu gibi karmak bir toplumun retim glerini, retim

tekniklerini, vergi sistemini v.b. renmemizden daha kolaydr. Bir toplumun kltrn o toplumun tm fertleri temsil ederler. Hi-kukusuz toplumda igal ettikleri yere gre dereceli ve farkl bir ekilde temsil ederler. Fakat yine de kiilikleri o toplumun bir rn olarak tayin edilmitir. Ancak her toplumda ilevi bu kltr yaratmak ve yeniden retmek olan ayr bir insan kategorisi vardr ki, bunlara aydn diyoruz. Osmanllarda bu kategoriyi Ulema oluturuyordu Osmanl Devleti'nin tarihi ilevini yitirmesi ve k srecine girmesi eitli nedenlere baldr. Bununla beraber bu kriz en canl bir ekilde Ulema kategorisinde yaanmtr. Osmanl dnya grnn bekiliini yapan bir zmre elbette ki savunduu dzenle birlikte krize girecekti. Bu kriz uzun ve zahmetli olmutur. Yeni dzeni mjdeleyen aydn tipi de tabii bir doumla domam ve iinde yaad olgularn evrensel boyutlarn kavrayacak bir gr yksekliine kavuamamtr. Osmanl ulemas, farkna varmad bir sre iinde bat dncesini kabule ve zmlemeye alrken, bunu hep kendi dnda ve kendine yabanc bir unsur olarak grmtr. Byle bir yaklam hem tutucu duygularn pekitirmi, hem de kendisine batl denilen dncenin ve deerlerin evrensel niteliini unutturmutur. Bu balamda Osmanl ulemas Farab'nin, bn Sina'nn ya da bn Haldun'un byk evrensel dnrler olduunu kavrayamamtr. Bat'y ada uygarlk haline getiren dnce akmlar, gzlerini nce gemie, sonra gemiten alnan ilhamla gelecee evirmilerdi. Rnesans dnrlerinin, Tabii hukukularn ve XVII. yzyl ngiliz dnrlerinin eserlerinin byk bir ksmn eski Yunan dnrlerinden aktarmalar tekil etmektedir. Osmanl ulemas ise XX. yzyla girerken, giderek egemen olacak yeni bir gelenek yaratm ve eskiler nasl otoriteleri naklediyorsa, ayn ekilde batl yazarlar nakletmeye balamtr. Ancak etki19

lendii yazar btn boyutlar iinde tanyabilecek bir kltrel konumda olmad iin, aslnda nakilcilii belli bir tutuculua ekilen klf olmaktan teye gidememitir. Osmanl ulemas ile ilgili yukardaki gzlemlerimizin bugn iin bir gncellii olduunu syleyebilir miyiz? Salt entellektel adan byle bir gncellikten szetmemiz belki mmkn deildir. Gnmz aydnnn ada fikir akmlarnn ve dnce yntemlerinin etkisinde ve iinde olmas elbette eletirilecek bir olgu deildir. Fakat toplum psikolojimiz ve kimlik sorunumuz asndan tarihimize yeni bir bakn son derece gncel olduu kansndaym. Bu bak, bizlere Bat'dan ayr, Bat'nn dnda bir tarihimiz olmadn ve tarihi mirasmzn ada ve hatta bazen ann en ilerisinde devreleri ierdiini anlatmaldr. Tarihe bugnn milliyeti deer-leriyle bakarsak, bu devreleri Arap - Mslman sayp kendimizden ayrabiliriz. Fakat milliyetilik fikrinin olmad bir dnemi, kendine tamamen yabanc deerlerle deerlendirmek salkl bir yol deildir. Bu yntem bizi, rnein Farab'nin Trk olmasyla vnmeye; fakat onun tm eserlerini Arapa yazd olgusunu unutmaya gtrr. Oysa Farab'yi vnlecek bir kiilik yapan unsur, onun eserleri ve iinde tad kltr ortamdr. Nasl batk dnrlerin, eserlerini XVII. yzyla kadar ncil'in dili olan latince ile yazmalar bugn Bat uluslarnda bir sorun yaratmyorsa; bizim fikir tarihimize de ayn dnemde Kuran dili olan Arapann egemen olmasnda yadrganacak bir husus yoktur. Yakn tarihimizle ilgili yanl bir analizden hareket ederek, slam kltrn bir gericilik kayna olarak grrsek, evrensel tarihin baz zirve noktalarn anlayamayacamz gibi, kendi tarihi mirasmzla da kompleks yaratc bir kopukluk iine girmi oluruz. Osmanl toplumu slam yznden geri kalmamtr. Osmanl toplumunu geri brakan unsurlar, ayn ortam iinde dini de geri brakmlardr. Eer XVI. yzyl sonlarnda ve XVII. yzylda Osmanl Devletinde Meh-

med Birgevi efendinin dar kalplar, Mslmanln gl bir akm haline gelmise, bunun dinin dnda bir sr nedeni vardr. Eer biz sonucu neden olarak grrsek Farabi'leri, bn Sina'lar, bn Haldun'lar ve bu gl dnrleri yaratan kltr ortamn hibir ekilde aklayanlayz. Aadaki satrlarda Osmanl kltr mirasn kendi ann lleri ile deerlendirmeye alacaz. Tarihimizin ann iinde, hatta baz alardan ilerisinde saydmz dnemlerine kar vc bir tutum taknmamz, elbette bu dnemlerin deerlerini ve yntemlerini bugn iin de geerli saydmz anlamna gelmemektedir. Sadece belli deerlerin kendi alarnda, bizim bugn kendi amzda olduumuzdan ok daha ada bulunduu gereini grmemiz ve kabul etmemiz anlamna geliyor. Bizim bu kltrel mirasa kar tavrmz, bugnk adalmz belirleyen unsurlardan biri olacaktr. Byle bir tutumu gelitirmek iin, nce Osmanl kltrel mirasn da aklamaya yardmc olabilecek lde slam neo-platonizm sentezini aydnlatmaya alalm. Neoplatonist Sentez Bat uygarl kendisini eski Yunan uygarlnn mirass olarak kabul etmitir. Yunan uygarl, sosyal ve ekonomik dzeniyle, din ve mitolojisiyle, siyasal rejimiyle ve sanat anlay ile kukusuz zengin bir btnlk arzediyordu. Fakat eski Yunan uygarln daha sonraki uygarlklara nder yapan en nemli unsur, zgr dnceye dayanan Yunan felsefesi olmutur. Yunan felsefesi denince akla iki byk isim gelir: Eflatun ve Aristo. Aslnda bu iki byk dnr birbirinden ok farkl iki dnya gr gelitirmilerdi. Bu yzden eski Yunan uzmanlar arasnda bu filozoflar dman kardeler olarak sunmak eilimi bile vardr. Bununla beraber daha III. yzylda skenderiye Okulu dnrleri Plotin ve rencisi Porphyre bu filozoflar uzlatrmlard. Fel20

sefe tarihinde bu uzlama neoplatonist sentez olarak isimlendirilmektedir. Eflatun'un felsefesi bir buhran iinde domu ve bu buhrana cevap aramt. Gerekten Yunan filozofunun ilk kaygs evrenin gizemini zmek deil, iinde yaad Site'nin krizine are bulmakt. Perikles devrini izleyen savalar ve sarsntlar iinde yaam ve Atina Demokrasisi'nin Sokrat' lme mahkm ediini aresizlik iinde izlemiti. Bu yzden en byk kaygs, eski toplumsal ahengi yeniden salayacak iyi vatanda oluturan deerleri saptamakt. te Eflatun'un idealizmi bu noktada ortaya kyordu. Eflatun iyi vatanda yaratacak ahlak, estetik ve entellektel deerleri Yunan Sitesi ile snrl olarak dnmedi. Bunlar evrensel ve akn (transcendental) olmalydlar. Buna karlk Aristo daha realist bir kuram gelitirdi. Eflatun'un rencisi, gzle grlmez elle tutulmaz deerlerle megul deildi. Dikkatini yaad dnya ve onun ampirik zenginlii zerinde toplamt. Doay ve onun bir parasn tekil eden insan topluluklarn btn ynleri ile inceledi ve snflara ayrd. Aristo'nun Ansiklopedi sini tekil eden ve Ortaa'a damgasn vuran eitli bilim ler bylece ortaya ktlar. Aristo bununla da yetinmedi. Organonda akln gereklere ulamak iin izlemek zorunda olduu mantk kurallarn da saptad. Eflatun'un akn - kozmogonik dnyas Tanrnn zelliklerine ynelik teolojik bir boyut ieriyordu. Bu boyut Plotin'de daha belirgin bir hale geldi ve neoplatonist sentez Tek'in felsefesi olarak ekillendi. rencisi Porphyre ise Plotin'in eserlerini tantt gibi, mehur Isagogeunda Aristo'nun nasl okunacan da anlatt. zellikle bu son eser, zaguci Risalesi ad altnda Osmanl medreselerinde XIX. yzyl sonlarna kadar okutulmutur. Araplar, fetihler sonucu VIII. yzyldan itibaren neoplatonist sentezle temasa geldiler ve daha nce szn ettiimiz tercmeler bu ortamda yapld. IX - XII. yzyllar arasndaki dneme dam-

gasn vuran slam felsefesi de bu koullarda geliti. zleyen sahifelerde, somut olarak, slam dnya grnn Osmanl Devletinde ald ekli incelemek istiyorum. Bunun iin konuyu felsefe szcnn teknik anlamnn snrlarndan karp, dnya gr ve ansiklopedi boyutlar iinde ele almamz gerekiyor. Gerek anlamyla Osmanllarda felsef dnce yoktu. nk zgr dnce yoktu. Felsefenin varlk ve bilgi teorileri ile ilgili sorunlar, Osmanl kltrnde ilahiyat bilimleri erevesinde yeralyorlard. Bunun dnda bugn doa bilimleri olarak isimlendirdiimiz ilimler, Osmanl Devletinde, Aristo'dan naklen Ortaa Avrupa'snda mevcut olduklar biimde yayorlard. Modern anlamyla bilimler XVII. yzylda ortaya kmaya balamlar ve Bat'da bu yzylda skolastik dnce ile bilimsel dnce birbirinden ayrlma yoluna girmilerdir. Osmanl Devleti bu ayrm gerekletiremedii ve skolastik zihniyeti devam ettirdii iin Avrupa ile birlikte Batllaamam ve yerinde sayarak Doululamtr. XVII. yzyla kadar, Rnesans'n getirdii taze havaya ramen, skolastik dnce btn dnyaya egemendi. XVII. yzyl dnrleri yeni bir modernizm tr yarattlar. Sonular daha sonraki yzyllarda gzle grlr hale gelse bile, Osmanl devletini a-dalktan uzaklatran olgu bu oldu. Osmanl mparatorluu, kendine zg nitelikleri olan farkl bir uygarlkt. Fakat bugn kullandmz anlamda dou-bat ayrmnn XVIII. yzyla kadar bir deeri yoktu. Osmanl toplumu doulu bir uygarlk deildi; XVII. yzyldan itibaren doululat. Osmanl Ansiklopedisi Osmanl dnya grn ve ansiklopedisini incelemek ii bavuracamz iki kymetli eser bulunuyor. Bunlar XVI. ve XVII. yzyllarda iki byk Osmanl alimi tarafndan yazlmlardr. Bu eserlerden birinci-

si bir XVI. yzyl alimi olan Ahmed Takprzade tarafndan kaleme alnmtr. Ahmed Takprzade'nin temel eseri olan Mevzuat-ul Ulum (limlerin Konular) XVI. yzyl sonlarnda Arapa olarak yazld ve daha sonra yazarn olu tarafndan Osmanlcaya evrildi. Takprzade bibliyografik ve ansiklopedik nitelikteki bu eserinde bilimleri snflyor; konularn anlatyor ve her konuda bavurulacak nemli eserleri sayyordu. Ayrca yazar, yaad ada Osmanl ilimlerinin genel durumu ile ilgili hkmler vermi ve eitim yntemleri konusunda da dncelerini belirtmitir. Takprzade, Mevzuat-ul Ulum'u yazarken Osmanl Devleti azami snrlarna ulamt ve byk bir zenginlik iinde bulunuyordu. Yazar ulemann da bu zenginliin etkisiyle gerek grevinden uzaklatn sylyor ve ilmi, mevki ve zenginlik arac olarak kullanan ulemadan ikyet ediyordu.18 Takprzade eserini yazd srada Islam ilimlerde byk bir mater-yel birikimi olmutu. Ancak bu birikimi klasik an gl eserleri deil, daha ziyade yorumlar ve onlarn yorumlar tekil ediyordu. Bu fikir geliimi belli bir tutuculuu yanstmaktadr ve bu tutuculuk Takprzade'nin eserinde felsefeye atma ve Farab'den bn Sina'ya kadar uzanan felsefe geleneini eriata aykr bularak ktleme eklinde ortaya kmaktadr. Takprzade'nin eserine, bu alma erevesinde sk sk bavuracaz. Osmanl Devleti'nde bibliyografik ve ansiklopedik nitelikte ikinci ve daha da nemlieser bir XVII. yzyl dnr olan Ktip elebi'nin Kef-lFnun'udur, Takprzade'den de ok yararlanm olan yazar, bu eserinde ilimleri tasnif etmi; ilim dallar hakknda giriler yazarak genel grler ileri
Ahmed Takprzade; Mevzuat-ul Ulum. (Eser Arapa yazlm ve yazarn olu Kemaleddin Mehmed Takprzade tarafndan Osmanlcaya evrilmitir.). stanbul, 1303. Eserin giri blm, aklayc bir sunula birlikte Almancaya evrilmitir: Takprzade's Miftah es Sade, Stuttgart, 1934.
21
18

srm ve on be binden fazla eser zikrederek, bunlardan nemli olanlar hakknda da dncelerini belirtmitir. Btn bunlar eserin nemini ve nekadar byk bir dnce abasnn rn olduunu ortaya koymaktadr. Ktip elebi'nin eseri Arapa yazlm; XIX. yzylda Avrupa'da yedi cilt halinde latinceye, yine ayn yzylda elyazmas olarak Franszcaya evrilmitir. 19 Eser, klasik Osmanl kltrnn tannmas iin en kapsaml ve en yararl fikir rndr. Sadece Osmanl toplumunun deil, tm slam uygarl tarihinin abidelerinden biridir. slami lim Snflamalar Kendi alarndaki stn deerlerine ramen gerek Takprzade'nin gerekse Ktip elebi'nin eserlerini tam bir yenilik olarak telakki edemeyiz. slam uygarlnn altn a olan Abbas hanedan devrinde eitli dnrler bilimleri snflamak iin byk bir aba gstermilerdi. Ayn dnemde bibliyografik ve ansiklopedik nitelikte kitaplar da yazlmaya balanmt. Badad'l bn-l Nedim'in X. yzylda gerekletirdii mehur Fihristi genellikle Kefl Fnun'un ncs saylmaktadr. Ayn tarihlerde Al-Harezm'nin kaleme ald Mefatih-l Ulum (limlerin Anahtarlar) balkl eseri ise, ansiklopedik karakteriyle Mevzuat-l Ulumu mjdelemektedir. 20 Klasik slam anda eski Yunan'dan evirilerle ve bunlarn din yorumlaryla byk bir bilgi hazinesi ortaya knca, ilimleri snflama abas tm gl dnrlerin ortak abas haline gelmiti. Gerekten yukarda zikrettiimiz nclerin dnda, Farab, Gazali, bn Sina, bn Haldun gibi tm byk
Latince Flgel evirisi; Lexicon, Bibliographicum et Encyclopaedicum, Leipzig, 1835-1858, 7. cilt. Franszca evirisi: P. de la Croix; Manuscrits Arabes (B. de Slane, Paris, 1893-1895) No: 4462-4464. 20 Encyclopedie de l'Islam'n Bibliographie ve Al - Kharazmi maddeleri. (Cilt: I, 1960 ve cilt: IV, 1978).
22
19

dnrler kendilerine gre bir ilim tasnifi yapmlardr. Bunlar birbirinden farkllklar arzetmekle beraber, hepsi de Aristo'nun tasnifinden esinlenen ve znde birbirlerine benzeyen snflamalard. 21 Osmanl yazarlarn en ok mam Gazali'nin ve bn Haldun'un snflamalar etkilemitir. Gazali ilimleri er'i ilimler ve akli ilimler olmak zere ikiye ayryordu. Bu iki grup da kendi ilerinde birok dallara ayrlyorlard. er'i ilimler kelam, Kuran tefsiri, fkh v.b. gibi branlardan; akl ilimler de matematik, mantk, metafizik vb. gibi dallardan oluuyordu. bn Haldun ise, ana hatlaryla Ktip elebi tarafndan izlenen tasnifinde, ilimleri nakli ilimler ve felsefi ilimler olmak zere iki blmde ele alyordu. Nakli ilimler onbir daldan ibaret olup, u balklar altnda inceleniyorlard: Kuran tefsiri, Kuran kraati, hadis, fkh, cedel, hilafiyat, faraiz, kelam, tasavvuf, rya tefsiri ve fkh usul. Buna karlk felsefi bilimler, mantk, tabii ilimler, matematik ve dallar, ilahiyat ilimlerinden oluuyordu. 22 Osmanl Devletindeki dnya gr ve ilim anlayn incelemeden nce bu konuda izlememiz gereken yntemle ilgili birka ey sylemek istiyorum. Osmanllarda ilim incelenirken, genel olarak bugnk ilim anlayndan hareket edilmekte ve Osmanl Devleti'nde bugnk ilimlerin ncs ve ilkel ekilleri saylabilecek dnce rnleri aranmaktadr. Gerekten de Osmanl medreselerinde tb, matematik, fizik, kimya gibi ilimler okutuluyordu. Ancak bu akl ilimler de geni lde nakli idiler. Unutmamak gerekir ki Osmanl zihniyeti, gnmzdeki anlamyla ilme yer vermeyen skolastik bir zihniyetti. Osmanllarda ilim ve alim kelimeleri din
21

Bu konuda en retici eser L. Gardet ve M. M. Anawati'nin ortak eserleri Introduction la Theologie Musulmane (Paris, 1948) olup, eserde bu geliimin tarihi ve nerilen snflamalar ayrntl olarak veriliyor. 22 Ayn eser; s. 123-124.

bir anlam tayorlard. lmin temeli, cehalet devrine son veren Allah'n sz Kuran'd. Tanr peygamberi aracl ile insanlara gerekleri yollam; Dnyay aydnla, nura bomutu. Bu gereklere eitli yollarla varlabilirdi. Marifa yoluyla, yani dnce ve tecrbeyle varlabilecei gibi; tanryla ruh bir birlik kurarak, tasavvuf yoluyla ve iirle de varlabilirdi. 23 Fakat bu yollarn hepsinde ortak olan nokta Gerek in nceden verilmi olmas ve Kuran'da yazl bulunmasyd. Osmanl skolstiinden elbette mutlak bir ekilde szetmiyoruz. Klasik Abbas anda olduu gibi Osmanllarda da daha mtevaz llerde olsa bile skolstik dncenin snrlar zorlanm ve astronomide, matematikte, corafyada v.b. modern yntemleri mjdeleyen almalar olmutur. 24 Fakat Osmanl kltrn incelerken, egemen ve yaygn dncenin skolstik dnce olduunu hibir zaman unutmamalyz. Osmanllarda dini dnce egemen olmakla beraber ulema arasnda, belli snrlar iinde birok yorum farklar mevcuttu. Baka bir deyile, Osmanl fikir hayatnda kendine zg bir oulculuk daima bir hayat sahas bulmutur. Hatta XVII. yzyln mehur Kadzadeler - Sufiler tartmasnda olduu gibi, doktrin tartmalar bazen siyasal hayat da derinden etkilemitir. 25 Bu bakmdan Osmanl fikir tarihi, biimsel olarak greli bir zenginlik gsteriyordu. Ne var ki, btn itibariyle giderek ad bir nitelik kazand iin, bu zenginliin bugn bir nemi olduunu syleyemeyiz. Bu yzden bu almada, Osmanl ilimleri zerinde ayrntl bir ekilde durulmayacaktr. Gerek Takprzade, gerekse
Encyclopedie de l'Islam; D. B. Macdonald'n lm maddesi, (Paris, 1927). Arap bilim adam Ahmad al - Hasan, slam dncesindeki canll XVI. yzyla kadar gtryor. Bk. L'Islam et la Science; La Recherche, Haziran, 1982, No: 134. 25 Bu konuda bir rnek olay iin. Tarih ve Toplum'daki (No: 4) Mft Bahai Efendi, Bekta Aa ve ngiliz Elisi balkl makalemize baklabilir.
24 23

Ktip elebi eserlerinde yzden fazla ilim saymlardr. Bunlarn ounun bugn ad dahi unutulmutur. Buna karlk baz ilim dallar Osmanl zihniyeti ni ve dnya grn oluturduklar iin byk bir nem tayorlard. Bunlar yarattklar dnce alkanlklar dolaysyla daha sonraki nesilleri de etkilemilerdir. Bunlar hakknda, sonradan gelitirmek zere, nce ematik bir gr vermeye alalm. Zihni Efendi Anlatyor: Nasl Alim Olunur? XVIII. yzyln ortalarna doru Osmanl ulemasndan Zihni Efendi, medreselerde ilimlerin hangi sra iinde ve nasl okutulduunu ana hatlaryla aklayan bir makale yazd. Bu makaleyi, biraz nce szn ettiimiz ematik aklama iin giri tekil edebilecei dncesiyle aada zetliyoruz. Bylece Osmanl medreselerinde alimlerin nasl forme olduklar da biraz anlalacaktr. 26 Osmanl ilimleri Kuran dili olan Arapaya dayand iin, eitim nce Arap dilinin incelenmesi ile balyor ve bu amala Arap grameri (sarf) ve sentaks (nahv) retiliyordu. Gramer konusunda yzlerce, sentaks konusunda da binlerce eser olmakla beraber, bu sahalarda be alt kitap okunarak yeterli derecede bilgi sahibi olunuyordu. Daha sonra temel slam bilim dallarndan Kelam'a hazrlk olmak zere mantk okutuluyordu. Osmanllarda mantk ilmi, tm ortaa dnyasnda olduu gibi, Aristo'ya dayanyordu. Fakat dorudan doruya Aristo'nun eserleri kullanlmyor; daha ziyade Porphiry'nin Aristo mantn aklayan sagogeu okutuluyordu. Bu eser, daha nce de sylediimiz gibi, XIX. yzyl sonlarna kadar Osmanl
26

Zihni efendinin 1739 tarihli aklamas M. Galland tarafndan Franszcaya evrilmitir. Biz bu eviriden yararlandk. eviri Recueil des Rites et des Ceremonies (Paris, 1754) balkl eserde bulunuyor.
23

medreselerinin temel eserlerinden biri olmutur. 27 Mantk'tan sonra, genel olarak, lm-i Belagatin dallarn tekil eden Mni, Beyan ve Bedii ilimleri geliyorlard. Bu konularda da ok sayda tefsir olmakla beraber yine birka eserin tetkiki ile yeterli bilgi sahibi olunuyordu. Daha sonra ise Kelam ilmi geliyordu. Kelam ilmi slam dncesinde felsefenin ald ekildir. Gerekten bu ilim dal Kuran'da yazl bulunan slam akidelerin felsefe ve mantk yoluyla kantlanmas esasna dayanyordu. Allah'n znn ve niteliklerinin saptanmas sorunu da ayn disiplin erevesinde ve ayn yntemlerle ele alnyordu. Konunun nemi ve Osmanl dnya grn temsil etmesi bakmndan Kelam ilmini ayr bir balk altnda inceleyeceiz. Kelam' Fkh, yani Osmanl pozitif hukuku izliyordu. Fkh Kuran'a, Hadislere, cma- mmet'e ve Kyas'a dayanyordu. 28 Miras ilkelerini saptayan Faraiz ilmi de Fkh'la birlikte okutuluyordu. Osmanl Devletinde yzyllar boyunca temel hukuk kitabn tekil eden Multeka'y yine zel olarak ele alacaz. Fkh ve Faraiz'den sonra Hikmet ilmi geliyordu. Hikmet ilmi Osmanl Devletinde ilm-i felasife olarak da isimlendiriliyor ve doa bilimlerinden de esinlenerek evreni tanmay amalyordu. Zihni efendi Hikmet ilmini, sayesinde ilahiyat tandmz ve konusu, insann bilebilecei lde, d varlklar ve bunlarn varolu biimleri olan bir bilim dal olarak tanmlar.
27 Cevdet Paa Tezakir'inde hayatn anlatrken, Al paa iktidarda olmad bir srada, kendisine zel ders verdiini ve bu arada Isaguci okuttuunu yazar. (Tezakir, te-timme - 40; Ankara, 1967). Mithat Cemal Kuntay'n stanbulu kahramanlarndan Tevfik Hoca, bir ara saguci ezberlemekle mrn geti Tevfik! diye ban yumruklar. (stanbul, 1967, s. 47) 28 Henri Laoust, Les Schismes dans l'Islam (Paris, 1965) isimli eserinde Msr'n Osmanllar tarafndan alnmasndan sonra Fkh'n Kelam zerine hakim olduunu ve bu olgunun yaratc zgrl azalttn yazar. s. 311.

Hikmet ilmini astronomi (lm-i Heyet) ve geometri (lm-i Hendese) izlerler. Bu konularda da binlerce kitap olmakla beraber, Zihni Efendi'nin deyimiyle, bu bilgi denizinden birka damla almak, orta derecede ilim sahipleri iin yeterli saylmaktadr. Zihni efendi buraya kadar saylan tm ilimlerin Kuran tefsiri ilmine bir hazrlk tekil ettiini belirterek, bu ilmin en g ilim olduunu syler ve bu nedenle bu ilmi temelli bir ekilde inceleme cesaretine sahip ok az alim bulunduunu 29 ilave eder. Bu konuda krk ciltlik eserlerin bile yazlm olduunu da hatrlatr. Kuran ilmini Hadislerin tetkiki, onlar da Adab ilmi izler. Adab ilmi tartma yntemlerinin retimidir. Yazarmz baz ulemann bu ilmin hemen Kelam'dan sonra okutulmas gerektiini sylediklerini hatrlatr; fakat, bu fikre katlmaz. nk lm-i Adab sayesinde Kuran ve Hadislerdeki gerekler tartlarak (!) kantlanacaklardr. Oysa bunlar incelenmeden, lm-i Adab'n okutulmas soyut kalacak ve amacna ulaamayacaktr. Sufilie inand anlalan Zihni Efendi, buraya kadar saylan nazari ilimlerin amacnn Tasavvuf lmi olduunu syler ve bu ilmin lm-i lah, lm-i hud, lm-i rfan ve lm-i Yakn gibi isimleri olduunu da belirtir. Tasavvuf sayesinde birey, dnyadan elini eteini ekerek bir ruhi coku iinde tanryla buluur ve kendini tanrya adar. Yazar yaad dnemde, gerektirdii fedakrlklar dolaysyla gerek sufilerin ok azaldn ve ancak azizlerin bu irade gcn gsterebildiklerini belirtmektedir. Zihni efendi er' ilimleri bylece tamamladktan sonra, yararl olduklar iin medreselerde okutulan yardmc ilim dallarn da anlatr. Bunlar tarih, tb, rya tefsiri, ncum ilmi, ina ve aruz ilimleri gibi eitli bilgi dallardr. Yazar risa29

M. Galland; a.g.e.; s. 91

24

lesine aklanmas mmkn olmayan daha birsr baka ilim daha vardr. 30 diyerek son verir. Zihni efendinin eseri XVIII. yzyl ortalarnda Osmanl ilim ve retim anlay hakknda bize genel bir fikir veriyor. Fakat sylediklerine elbette mutlak bir deer atfedemeyiz. Osmanl ulemas arasnda, birbirinden az ok farkllklar gsteren ilim ve retim anlaylar vard. Bununla beraber Zihni Efendi'nin ilim tasnifinin Takprzade ve Ktip elebi'nin tasniflerinden fazla farkl olmadklarn da belirtelim. Osmanl dnya gr ve lim anlay, eriat erevesi iinde greli bir zerklie sahip medreselerde baz biimsel farkllklar gstermekle beraber, znde yzyllar boyunca deimemi, ayn kalmtr. imdi bu dnya gr iinde stratejik yerler igal eden ve daha sonraki gelimeler iin de aklayc nitelikte olan baz ilim dallar hakknda biraz daha ayrntl olarak duralm. Gazali, Kelam lmi ve Tasavvuf slamiyette Kuran'n Allah'n Kelam olarak igal ettii yer dnlrse, slam dncesinin, balangcndan itibaren Kuran zerinde dnce olarak belirdii sylenebilir. Kelam ilminin bamsz bir ilim olarak ne zaman ortaya kt bilinmiyor. Bununla beraber, yukarda deindiimiz nedenle, slamiyetin henz Yunan dncesiyle temasa gelmesinden nce de bir Kelam ilminden szedilmitir. 31 Fakat bu dnce sreci ne lde zgr ve kritik olabilirdi? slam dnce tarihine baknca, bu konuda birbirinden net bir ekilde ayrlan iki dnem gryoruz. Bunlardan birincisi Mutezile mezhebi ve filozoflarda ifadesini bulan ve IX. yzyln balarndan
30

XII. yzyla kadar sren dnemdir. Bu dnemde insan aklna byk bir gven beslendiini ve dncenin olduka zgr olduunu gryoruz. Bu aa damgasn vuran Farab ve bn Sina gibi filozoflar hikukusuz samimi birer Mslmandlar. Fakat bamsz akl-din akideler ilikisinde, nce akldan hareket ederek din dogmalar kantlamaya alyorlard. Bu filozoflara gre Kuran da gerekti; felsefe de gerekti. Fakat gerek ancak bir tane olabilirdi. Bu yzden dinle felsefe uzlamalyd. Oysa btn kalpleriyle inandklar felsefe Msr ve Suriye yoluyla eski Yunanllardan gelmiti. Bu felsefeyi azok elikili bir dnce kitlesi olarak deil, bir gerek biimi halinde kabul ediyorlard. 32 Ne var ki felsefeye arlk veren bu uzlama, birok Mslman tatmin etmedi veAbbas Halifesi Mtevekkilin Mutezileleri ezdii bir sradabir inan btnl ihtiyac da kendini hissettirmeye balad. Bu ynde bir slam (Snn) ortodoksinin ilk temsilcisi, kendisi de eski bir Mutezile mezhebi mensubu olan AlAari'dir. Gelenein naklettiine gre Al - Aari Mutezile mezhebinden, bir Ramazan aynda ryasna giren Peygamberin arsna uyarak vazgemiti. 33 Balangda, Hanbeli'ler gibi, dini yorumlarnda akli delilleri ve Kelam tamamen reddetmiti. Fakat daha sonra grd bir rya sonucu olarak, slam akidelerle Kelam badatrma eilimine girmiti. Bylece slam'da yeni bir dnem balatlyordu. Bu dnemin en nemli temsilcisi mam Gazali'dir. Gazali slam tarihinin en gl dnrlerinden biridir. bn Haldun' un Mukaddime'sinde belirttii gibi, slam dncesinde yeni bir aa damgasn vurmutur. slam dogmalarn Kelam ilmiyle Aa32

Ayn eser; s. 97. 31 L. Gardet, lm al-Kalam; Encyclopedie de l'Islam, Paris, 1968.

D. B. Macdonald; Development of Muslim Theology; Jurisprudence and Constitutional Theory; Londra, 1903, s. 162. 33 W. M. Watt'n Encyclopedie de L'Islam'a yazd Al - Ashari maddesi. (Paris, 1960)
25

r'nin sentezinden ok daha temelli ve etkili bir ekilde uzlatrld bu dnem ayn zamanda felsefe alannda da itihat kapsnn kapand bir dnem olmutur. 34 mam Gazali Horasanlyd. Genliinde Nizam-l Mlk'n himayesini kazanm ve gl vezirin Badad'da at medreseye hoca olarak gnderilmiti. Ne var ki bu sralarda derin bir bunalm iine dm ve o ana kadar daha ok hukuk ynleriyle inceledii slam inanlardan ve giderek her trl bilgiden phe etmeye balamtr. mam Gazali bu buhran esnasnda slam felsefesini derinlemesine tetkik etmi; fakat sonunda tm filozoflar reddetmitir. Gazali krizini lmnden ksa bir sre nce kaleme ald otobiyografik nitelikte bir kitabnda anlatmtr. 35 Bu eserinde yazar, filozoflarn hatalarn uzun uzun aklam ve gerek Eflatun ve Aristo'yu, gerekse onlardan esinlenen Farab ve bn Sina'y inanszlkla sulamtr. 36 Gazali bu krizinden, geree ancak vecd iinde tanryla buluma sayesinde, yani tasavvuf yoluyla ulalabileceine inanarak kurtulmutur. Ancak slam felsefesini ok iyi bilen Gazali sufilii benimserken Kelam da reddetmemi ve bu ilmi slam inanc destekleyecei ve glendirecei lde kabul etmitir. Gazali temel eseri olan hya'ul Ulum ve Din'i mistik krizinden sonra yazmtr. Bu dev eser slam
A. J. "Wensink; The Muslim Creed; Cambridge, 1932, s. 97. Gazali'nin Al - Mnkid min al - Dalal (Hatadan kurtulu) balkl eserinin 1870 - stanbul basks Franszcaya evrilmi veLe Preservatif de l'Erreur (Paris, 1877) balyla yaynlanmtr. Eserin daha ayrntl bir kopyesi, 1902'de Londra'da The Confes-sions of Al - Ghazali ad altnda yaynlanmtr. 36 The Confessions, s. 27. Gazali felsefi incelemeleri srasnda iki eser kaleme almtr. nce felsefenin amalarn olduka tarafsz bir ekilde anlatm (Makasid al Falasifa); daha sonra da filozoflarn tutarszlklarn ve eriata aykr fikirlerini sergilemitir. (Tahayut al - Falasifa). Yukarda zikrettiimiz hayat hikyesinde de Tahayut'da felsefeye kar gelitirdii 20 noktay tekrar ele alyor.
35 34

akidelerin, ibadet ekillerinin ve insanlar cennete ya da cehenneme gtrecek davranlarn (muhlikat ve mnciyat) tmn aklama iddiasndadr. Bu eser hakknda, Ktip elebi'nin Kef'l Fnun'da naklettii u szler sylenmitir: Eer bu eser hari, tm slam eserler tahrib olsayd, slamiyet yine de birey kaybetmezdi. 37 Gazal'nin slam tarihindeki byk nemi Kelamla (ve felsefeyle) slam dogmalar ve bunlar da sufilikle badatrm olmasdr. Gazal'de Kelam, zellikle Aristo mantnn, slam ilkelerin savunulmas amacyla kullanlmas eklini almtr. Tasavvuf ise neoplatonist yorumlarda ifadesini bulan ve Tekden ruhun ve ruhtan da maddenin tecelli ettii (emanation) bir kozmogonik gre dayanyordu. 38 Gazali Bat'da enok kalbe ve ak a dayanan mistik ynyle sempati toplam ve daha ziyade Hristiyanlk etkisiyle yorumlanan bu mistisizm, iki dini yaklatrc bir yn olarak grlmtr. 39 Fakat bu dnrn temel kavgasnn rasyonalizme kar olduu; felsefeye ancak slam dogmalar savunmak amacyla bavurduu ve Kelam ilmini dahi kitleler (avam) asndan tehlikeli bulacak derecede obskrantist bir yol izledii unutulmamaldr. Osmanllar, Kelam ve Tasavvuf mam Gazali Osmanl ulemasnn en ok inceledii ve tand slam dnrlerinden biridir. Gerekten Gazali'nin tm eserleri klasik ada defalarca kopye edildii gibi, matbaann girmesinden sonra da sk sk baslmlardr. Gnmzde Gazali, Trkiye'de b37 38

Kef-l Fnun, Flugel evirisi, cilt: I. Bk. A. J. Wensinck; La Pensee de Ghazzali; Paris, 1940, s. 9 39 Byle bir yaklam en ok Carra de Vaux'nun eserinde gze arpyor. (Gazhali, Paris, 1902). D. Macdonald'n eserinde de Gazali iin slam tarihinin en byk ve hi kukusuz en sempatik ismi (s. 215) denilirken, dnrn mistisizmi vlyor.
26

yk slam dnrlerinden eserleri en ok yaynlananlar arasndadr. 40 Hikukusuz Gazali Osmanllar etkileyen tek dnr deildi. Belki en ok etkileyen dnr de deildi. Daha nce de belirttiim gibi Osmanl dncesinde formel bir plralizm sayesinde eitli slam alimleri bir arada incelenmilerdir. Fakat Gazali'nin nemi uradan ileri geliyor. Osmanl kltr hayat Gazali'nin balatt Kelam'la Tasavvufu uzlatran okulun mirass olmutur. Osmanllarda sufiliin meruluu, hatta Osmanl sultanlarnn birounun bir tarikat mensubu bulunmalar bu sayede mmkn olmutur. Hikukusuz Osmanllarda da zaman zaman snni katl savunan ulema ile sufler arasnda tartmalar, kavgalar kmtr. Fakat Osmanl dnya grnde suflik hibir zaman i'ilik, rafiz'lik, batini'lik gibi reddedilen bir doktrin saylmamtr. Kelam - Tasavvuf uzlamas Osmanl zihniyetini oluturmutur. Osmanl esprisi kritik akla deil, nakilcilie ve kalbe dayanyordu. 41 Aslnda slam'da felsefe gelenei, Gazal'den sonra hemen son bulmamtr. bn Rd'n Gazali'ye kar yazd rediye (Tahayut al-Tahayuf) slam dncesinin klasikleri arasndadr. Fatih Sultan Mehmed zamannda bu tartma yeniden canlanm ve bizzat sultann da arzusuyla, felsefe taraftarlaryla kartlar fikirlerini tartmlardr. XV. yzyln en gl limlerinden Hocazade Efendi, iddetle felsefeye kar tavr alm ve bir Tahayut da (bu kez bn Rd'e kar) kendisi kaleme almtr. Bundan sonra Osmanl dncesinde felsefe, ancak Fahreddin Razi ve Nasreddin Tus gibi dnrlerin eserlerinde nakledildii lde yaamtr.
40

Osmanl esprisinin kritik akla fazla yer vermemesi ve sufiliin kazand g, anlama ve ifade arac olarak iirin nemini ok artrmtr. Gerekten iir Osmanl kltrnde bugn ondan anladmzdan ok farkl ve geni bir yer igal ediyordu. Osmanl ulemasnn ve hatta sultanlarnn byk bir ksm ayn zamanda airdiler. iirle ve iirde ifadesini bulan akla kendilerini tanrya adyorlard. iirde tasavvuf egemenlii okadar mutlakd ki, aslnda tasavvufa iden inanmayan yazar ve airler bile iirlerinde suf ak dile getirmilerdir. Bununla beraber Osmanl tasavvufu tanryla insann vecd iinde birlemesine ontolojik deer atfeden Vah-det-l Vcud felsefesini ve Anal Hak doktrinini kesinlikle reddetmitir. 42 Tannm oryantalist E.J.W.Gibb, bu yzyln banda yaynlanan klasik eserinde, sufiliin Osmanl edebiyatnda nasl bir dnya gr eklini aldn somut olarak anlatr. Konunun temsili niteliini gznn-de bulundurarak, Gibb'in izdii tabloyu nakletmenin yararl olacan sanyorum. 43 Mistik airlerin ifade ettiklerine gre, Tanr yaradl dolaysyla kendini gstermeye karar verince nce ndan Nur-u Muhammed aydnlanmt. Sonra Tanr Nur'a bakm ve iinden cismani dnyay kartmt. Daha sonra ilk ruh ve giderek alalan bir sralama iinde eitli varlklarn ruhlar yaratldlar. Tanr nihayet bir krs ve byk bir kalem yaratt ve Ey kalem yaz! dedi. Ve Kuran'n ilk, ilah ekli yazld. Bundan sonra sekiz cennet yaratld. Tanr daha sonra kk krsnn altnda, dallar sekiz cennete uzanan byk bir Tuba aac yaratt. Sekiz cennetten sonra alt deniz, bundan sonra da yedi gk yaratldlar.
42

Gnmzde mam Gazali'nin hya ul - Ulum id - Dini (Bedir Yaynlar, 1975, stanbul) ve daha baz eserleri Trke olarak kitaplarda bulunuyor. 41 Gazali'nin Descartes'inkine benzeyen mistik krizi ve phecilii iin bk. brahim Agh ubuku; Gazali ve phecilik, Ankara, 1964, s. 101-104.
27

L. Massignon; Ana al-Haqq; Der Islam, 1912, cilt III, s. 248-257. Bilindii gibi Vahdet-l Vcud felsefesine inanan Osmanl airi Nesimi, bu inanc yznden ldrlmtr. 43 E. J. W. Gibb; A History of Ottoman Poetry; Londra, 1900, cilt: I, s.34-35.

Gibb Osmanllarda yaygn Yaradl teorisinin iirdeki ifadesini eserinde daha ayrntl olarak veriyor. Ancak yazarn da belirttii gibi, yaradl teorisinin bu ekli daha ok fazla okumam kimseler, avam arasnda yaygnd. Ulema ve mtekallim takm, znde pek farkl olmasa bile, daha nansl bir gr getirmilerdir. Osmanllarda Kelam ve Tefsir ilimlerine hasredilen binlerce eserde bu grler ilenmilerdir. Takprzade Ahmed efendi Mevzuat-l Ulum'da Kelam ilmini yle tanmlyor: Bu bir ilimdir ki annla iktidar olunur akaid-i diniye isbatna... Bunun mevzuu Hakk- Teali'nin zat ve sfatdr. 44 Osmanl alimi Kelam'n pheyi ortadan kaldrmak amacna yneldiine dikkati ektikten sonra filozoflara atar ve ancak inanlar salam ve trl eri ilmi zmlemi kimselerin felsefe ile uraabileceklerini ifade eder. Ktip elebi de eserlerinde Osmanl tarihinin tannm kelamclarn belirtmitir. Bunlarn Kef-l Fnun'da tam listesini verdii gibi, Mizan-al Hak'da da en nemlilerini saymtr. lmin her dalna hkim olan bu byk bilginler mam Gazali, Fahreddin Razi, Kad Baydav, Adud al - Din c, Saadeddin Tafta-zan, Seyid ve erif Crcan ve Celaleddin Davvani gibi ahsiyetlerdir. 45 Bu alimler kronolojik sra iinde, XI. yzylla XV. yzyl arasnda yaamlar ve daha ziyade birbirlerini tefsir ederek slam dnya grn akideler halinde zetleyen temel eserler vermilerdir. XV. yzyldan itibaren bayra Osmanl alimleri alm ve XVII. yzylda Ktip elebi'nin Kef-l Fnun' da ifadesini bulan bir bilgi birikimi balamtr. Osmanl dncesinin skolastik niteliini daha nce defalarca belirttim. Bu yzden yukardaki ahsiyetlerin az ok birbirine benzeyen eserlerini ve
Ahmed Takprzade, Mevzuat ul-Ulum; stanbul, 1303 (1895), s. 594. Ktip elebi, Mizan al-Hak; (ngilizce eviri: The Balance of Thuth, Londra, 1957, s. 25)
45 44

bunlarn tefsirlerini ayr ayr ele almakta byk bir yarar yoktur. Bu eserler XVII. yzyldan itibaren ad olmaya balamlardr. Bununla beraber Osmanl fikir hayatnda XIX. yzyl sonuna kadar bu dnce tarz egemen kalmtr. Bu yzden dnce hayatmzdaki kopukluu sergilemek zere, bu eserlerin en nemlilerinden birinden (ve de tefsirinden) daha ayrntl olarak szetmek istiyorum. Necmeddin Nesef ve Saadeddin Taftazan Bir zet XII. ve XV. yzyllarda yaam bu iki dnr, Kelam ve Tefsir ilimlerinin en gl temsilcilerindendiler. Her ikisi de Osmanl olmamakla beraber, tm eserleri Osmanl ulemas arasnda tannyor ve Osmanl medreselerinde okutuluyordu. D'Ohsson, XVIII. yzyln sonlarnda Osmanl mparatorluu'nun Tablosu balkl klasik eserinin ilk cildinde slam akideleri anlatrken, tamamen Nesefi'ye dayanm ve onun Akaid balkl mehur Ktip elebi'nin byk eserini zetlemitir. 46 diye bahsettii Taftazan ise, Saadeddin 47 Nesef'nin eseri hakknda en ok beenilen ve okunan tefsiri yazmtr. Bu eserlerbunlara benzer birok eserlerle birlikteOsmanl mparatorluu'nun kne kadar medreselerde okutulduklar gibi, gnmzde de slam lkelerinde inceleme konusudurlar. Taftazan'nin eseri XIX. yzylda bat dillerine de evrilmi ve slam dnya grn temsil eden klasiklerden biri olarak sunulmutur. 48 Eserin
M. D'Ohsson; Tableau General de l'Empire Ottoman; Paris, 1788, cilt: I, s. 58. 47 Ktip elebi. Mizan al-Hak; s. 24. 48 Taftazani'nin eserleri ve bunlarn eitli basklar iin Encyclopedie de l'Islamda (Paris, 1924) C. A. Storey'in yazd Taftazan maddesine baklabilir. Biz aklamamzda E. E. Elder'in evirisine dayanyoruz: A Commentary on the Creed of Islam: Saad-al Din al-Taftazani, On the Creed of Najm al-Din alNasafi, New-york, 1950. Elder, bu evirisinde 1329 (1914) Kahire basksn
28
46

ilgin yan ve burada ele almamzn nedeni klasik felsefenin temel sorunlarna dini gelenee dayanarak ve slam akideler halinde cevap vermesidir. Daha ak bi ifadeyle, Saadeddin Taftazan varlk nedir?, bilgi nedir?, nasl bilebiliriz? gibi metafizik sorulara her trl phenin ve tartmann dnda, dini dogmalarla yant vermektedir. Bu gibi sorularn insan ister istemez zgr dnceye doru zorlayaca ve bizzat dogmalarn da tartma konusu yaplabilecei beklenebilir. Gerekten byle bir eilimin Taftazani'nin eserinde de mevcut olduunu syleyebiliriz. Bu eilimin yazarmzda devaml Mutezile mezhebiyle tartma eklinde somutlatn gryoruz. Taftazani'nin, eserinde kendisinden beyz yl nce yaam bir doktrinle devaml savamas bizi artmamaldr. Ayn sava Taftazan'den beyz yl sonra da devam edecektir. nk felsef sorulara verilen yantlar birer din akide haline getirmek iin, nce Kuran' in yaratlm ve akln zgr olduunu savunanlar rtmek gerekmektedir. Bu gerei Taftazani'nin devaml olarak hissetmesi, kendisinin de zaman zaman yazdklarndan phe ettiini mi gsteriyor? Bu soruya bir yant aramak anlamszdr. Sadece insan aklnn, sonunda pheyi toptan rededen dogmatik rnler verse de, phe etmeden dnemeyeceini teslim edelim. Taftazan, eserinin giriinde, Kelam ilmini Tanrnn birliinin ve niteliinin (sfatnn) ilmi 49 olarak tanmlyor ve bu ilmin phenin ve evhamn karanlklarndan uzak olduunu belirtiyor. Yazara gre slamiyetin standart ilkeleri olan en arpc ve en deerli inciler ve cevherler 50 N.
kullanm; ayrca 1310 (1895) stanbul basksndan da yararlanmtr. Taftazani'nin fikirlerini zetlerken, her blm iin ayrca dipnotu vermeyi pratik bulmuyoruz. evirmenin naklettii Arapa kavramlar da aynen vermeyi yararl bulduk.
49 50

Nesef'nin Akaid'inde yer almtr. Taftazan bu eseri ondokuz blm iinde yaymlamaktadr. Horasanl alim yorumunda nce Kelam'n slam ilimler iindeki yerini belirtiyor. Buna gre er ilimler fer' ilimlerle asl ilimler olmak zere ikiye ayrlrlar. Kelam asli bir ilimdir. Peygamberi ilk tanyanlar (al-sahaba) ve onlarn izleyicileri (al-tabi'in) peygamber ana ok yakn olduklar ve bu yzden otoriteye dayanma olanana sahip bulunduklar iin er ilimleri yazl olarak kaydetmeye ve snflamaya gerek duymamlard. Bu durum dini liderler arasnda fikir ayrlklar, yenilik eilimleri (al-bida) ve kiisel hevesler (al-ahva) kana kadar devam etmitir. Gr ayrlklar, ulemann her durumu ayr ayr incelemesine ve nemli konularda rnek olabilecek kazai hkmler (al-fatavi) vermesine yol at. Bylece ulema arasnda bir yandan doru hkmlere varmak iin temel metinleri inceleme; te yandan da bu amala ilkeler ve yntemler gelitirme abas balad ve biriken malzemenin de tasnifi abasna giriildi. Geree ulamada kullanlan deliller sayesinde varlan hkmler Fkh ilmini; kullanlan yntemler Fkh usuln ve btn bunlardan kan temel gerekler (akideler) de Kelam ilmini meydana getirmitir. Bu aklamadan sonra Taftazan Kelam ilmini temel ilim yapan nedenleri saymakta, bu geliimde Mutezile doktrininin yerini belirtmekte ve zellikle filozoflarla tartmaktadr. Yazarmza gre felsefi eserler Arapaya evrildikten sonra Mutezile mensuplar onun et-kisiyle Kelam ilmine metafizik, fizik, matematik gibi unsurlar dahil ettiler ve sonunda onu felsefeden ayrdedilmez hale getirdiler. Bu anlay Mslmanlar arasnda byk tepkiler yaratt ve Kelam'a hcumlar balad. Aslnda bu hcumlar Kelam'n kendisine deil, slam akideleri tahrip etmek isteyenlere ve filozof olma iddiasndakilerin aresiz

Ayn eser; s. 3 Ayn eser; s. 3


29

bir ekilde karanla srkledii kimselere kar 51 idi. Oysa slam ilimler iinde en asil ilim olan Kelam, dini akidelerin bilinmesi ve benimsenmesi iin kanlmaz bir arat. Kelam ilminin asl ilimler iindeki yerini bylece belirttikten sonra, Saadeddin Taftazan varlk ve bilgi kuramlarnn aklanmasna girer. Yazar bu konudaki fikirlerini sofist (sufasta) olarak niteledii dnce ekilleriyle polemik yaparak ortaya koymaktadr. Gerekten dnrmze gre trl sofist kuram (veya safsata) mevcuttur. Bunlardan birincisi inatlar (al-inadiya) olup, bunlar eyann gereini evham ve hayalet olarak reddedenlerdir. Burada felsefi bir yaklam olarak pheciler in kasdedildii aktr. kinci tip sofistler ise rlativistler (al-indiya) olup, bunlar gerein insanlarn dncelerine ve inanlarna gre deiebileceini savunmaktadrlar. Baka bir deyile herkes iin ayn, objektif bir gerek olmadn; gerein znel olduunu ileri srmektedirler. Nihayet nc bir sofizm ekli vardr ki o da gerein bilinemeyeceini iddia eden agnostikler (alla'adriya) tarafndan temsil edilmektedir. Taftazani bu gr de iddetle reddederek slam ortodoksinin temel ilkesini hatrlatr: Eyann z gerekten de mevcuttur ve buna ait bilginin doruluu saptanabilir. Yazarn Nesefi'den naklettii bu temel ilke ne anlama gelmektedir. Taftazani'ye gre her eyin bir gerek z (al-hakika) ve bir de gerek nitelii (almahiya) vardr ki, bu ey ancak bunlar sayesinde zel bir ey (al-hviya) haline gelebilir. rnein insan akll hayvan, glen hayvan veya yaz yazan hayvan gibi eitli ekillerde ifade edebiliriz. Ancak bu niteliklerden sadece bir tanesi (akll olmak) hayvan insan yapan gerek zdr. Bu gerek z nasl bilinebilir? Bu konuda bazen bir
51

eyi iki taneymi gibi grdmz dnlrse, duyularmz bizi yanltamazlar m? Veya bize ok ak (al-badihiyat) grnen baz eyler, bakalarnca farkl bir ekilde kavranamazlar m? Nihayet teorik olarak ulalan gerekler de (al-nazariyat) ou kez hareket noktasn tekil eden nerilerin salkszl yznden, yanl olamazlar m? Yazarmz safsata sayd btn bu fikirleri yle yantlyor: 1) Duyularmz bizi bazen yanlgya sevkediyorlarsa bunun zel nedenleri vardr. Bunlarn olmad normal durumlarda gerek kavranabilir. 2) Gerekle ilgili fikir ayrlklar da, kimilerinin bilgi ve tecrbe eksiklii veya incelenen konu hakknda ak bir fikir sahibi olmada karlat glklerle ilgilidir. Bu da zel bir durumdur. 3) Nazari muhakeme yoluyla varld sanlan gerekler, eer yanl nerilerden hareket edildii iin gerek deillerse; bunu da dzeltmenin yolu gerek nerileri bulmak ve hakikati ona dayandrmaktr. Taftazan bilgi teorisi nin polemik ksmn bylece tamamladktan sonra, doru bilgilerin nasl salandnn aratrlmasna geer ve bunun yolu olduunu ileri srer. Bunlardan birincisi salkl duyu organlar (al-havas al-salima); ikincisi doru veriler (al-habar al-sadk) ve ncs de akldr. Doru veriler de iki ekilde elde edilirler. Bunlardan birincisi eski zamanlardanberi nakledilegelmi (mtevatir) haberler olup, bunca insann bukadar zamandr yanlm olabilmesi zor olacana gre, bu gibi bilgileri doru kabul etmek lazmdr. Bu bilgiler gemi zamanlar, uzak lkeler ve krallklar hakknda bizi aydnlatrlar. Burada, ok genel ekliyle, slam dncesinde tarih ilminin felsef temellerini gryoruz. Bu konuyu biraz ilerde daha ayrntl olarak ele alacaz. kinci
30

Ayn eser; s. 10

tip doru haberleri de Allah'n szclerinin (alrasul) baz mucizelerle kantladklar haberler tekil ederler. Akl yoluyla elde edilen bilgilerimiz ise ya (rnein 'btn, paralardan byktr' gibi) bir bedahat halinde; ya deliller yoluyla sebepten sonuca giderek (al-istidlal); ya da dnce ve muhakeme yoluyla kazanlarak (iktisab) elde edilirler. Taftazan, yukarda ana hatlaryla zetlediimiz bilgi kuramn eitli konularda yaplan (ve yaplabilecek) itirazlar ve bunlarn yantlaryla birlikte polemik bir biimde sunmaktadr. Yazarmz bundan sonra evren (al-alam) ile ilgili grlerini sergiliyor. Taftazan'ye gre evren, Allah'n dnda var olan hereyden al-mav-cudat) meydana gelmektedir ve zaman iinde ihdas edilmitir. Evren, zle ilgili (ayan) ve ikincil (araz) olmak zere iki tip unsurdan meydana gelmektedir. zle ilgili unsur, kendi kendine yeten bir unsur (kaim bizatihi) olup, bunun dndaki herey arazdr. z' tekil eden unsurlar karmak, yani birka maddeden meydana gelmi olabilecekleri gibi, basit ve blnemez (alcavhar) de olabilirler. Burada Taftazan, gnmzdeki atom fikrine benzeyen al-cavhar kavramn, karaca teorik zorluklar dolaysyla yumuatyor ve cevher gibi ifadesini kullanyor. nk karmak olmayan unsurlar arasnda, hammadde (hayuli), biim (al-sura) v.b. gibi unsurlar da vardr. Nitekim filozoflar blnemez al-cavhar kavramn reddetmekte ve her cismin hammadde (hayuli) ve biimden (al-sura) olutuunu ileri srmektedirler. Evren'in arz unsurlar, kendi kendilerine yeten unsurlar deildir. Bunlar renk, tad, koku ve varolu biimleri (akvan) halinde, cisim ve cevherlerde hdus ederler. Yazarmz bunlar da, yaplan itirazlarla birlikte, polemik bir biimde sunuyor. Evrenle ilgili grlerini de tamamladktan sonra Taftazan, sz alemin yaratcs (muhdsi) Allah'a getirir ve Allah'n sfatlarn
31

incelemeye balar. Yazarn naklettii temel slami akideye gre Tanr'da z ile varlk birlemilerdir. Tanr tektir ve ebedidir, (al-kadim). Tanr'nn znde mevcut ve ne kendinden olan ne de kendinden baka birey olan eitli sfat lar (al-ilm, alkudra, al-hayat, al-sam, al-basar, al-irada, alfiil, al-tahlik, al-tarzig) vardr. Tanrnn sz (Kelam) da onun sfatlarndan biri olup, seslerden ve kelimelerden meydana gelmemektedir. nk sesler ve kelimeler yaradlm (halkedilmi) eylerdir. Oysa Kuran Allah'n yaradlmam szdr. Kalbimizde mevcut olan, kitap halinde yazlm olan, dilimizin syledii ve kulamzn iittii; bize emirler veren, yasaklar koyan ve bilgiler nakleden Sz, Allah'n Sz nn bizzat kendisi deildir. Taftazan Tanr'nn sfatlarn ve bunlardan biri olan Kelam uzun uzun anlattktan sonra sz Tanr ile yaratklar, zellikle insanlar arasndaki ilikilere getirir. slam siyasal felsefesinin ve idare anlaynn temelini tekil eden baz ilkeleri burada formle edilmi olarak buluyoruz. Bunlara gre Allah, Mslman olsun olmasn, herkesin her trl davranlarnn yaratcsdr. Mutezile mezhebinden olanlar bu kanda deillerdi. Onlara gre yaratlanlar, kendi eylemlerinin yaratclar saylyorlard. Bu yzden yaratc (al-halik) szcnden ziyade mucid szcn kullanyorlard. Taftazan bu grn yanlln Kuran ayetlerine ve ilk Kelam'clara (al-avvalun) dayanarak uzun uzun anlattktan sonra, insanlarn her trl eyleminin Allah'n arzu ve iradesine (al-mai'a v'al irada), hkmne (al-hkm), kararna (al-kaza) ve deerlendirmesine (al-takdir) tabi olduunu yine Mutezile mensuplaryla polemik yaparak anlatr. Fakat byle bir gr koyu bir determinizme ve kadercilie gtrmez mi? nsanlarn bir sr kt davranlar olduuna gre, bunlar da Tanr'nn iradesine balamak yanl olmaz m? Tam bir mkemmellik demek olan Tanr kt birey isteyebilir mi? Taftazan, Nesef' nin izinde, bu ksr dngden in-

sanlarn seim yeteneinden (al-ihtiyar) szederek kmaktadr. Gerekten, yazarmza gre, insanlarn tanrnn iradesine itaat eden (al-taa) eylemleri olduu gibi, kar kan (al-isyan) eylemleri de vardr. Bunlardan birinci tip davranlar mkfatlandrrken, ikinci tip davranlar cezalandrlrlar. Bu dnce insann kendi davranlarndan ne lde ve hangi durumlarda sorumlu olaca sorununu ortaya karyor. Taftazan'nin naklettiine gre, insanlarn sorumluluklar (al-taklif), ancak eylemlerine yetenekleri (al-isti-ta'a) olduu durumlarda mevcuttur. Byle bir yetenein bulunmad hallerde (al-acz), insanlarn yaptklarndan sorumlu olmamalar esastr. Elbette ki bu yetenek de Allah'n eseridir. Ayrca insanlarn sorumlu olduklar eylemlerinin bakalarnda yaratt sonular da Allah'n eseridir. rnein bir insan kendi iradesi ve sorumluluu ile bir bakasn dvebilir. Fakat dvlenin duyduu strab Allah'n eseridir. Ayn ekilde lm de Allah'n eseridir ve bir insan baka biri tarafndan ldrlse bile yine Allah'n iradesi ile ve Allah'n tayin ettii anda (acal) lm olacaktr. Bireylerin eylemleri ve sahip olduklar yetenek ve sorumluluklarn tartmasndan sonra Taftazan, sz insanlar br dnyada bekleyen akbete getirir ve eskatoloji ilkelerini, yani fertleri cennete ya da cehenneme gtrecek gnah ve sevaplar anlatr. Daha sonra Hazreti Adem'den Hazreti Muhammed'e kadar peygamberler, kutsal kitaplar ve melekler hakknda bilgi verdikten sonra, yazarmz Peygamberin miran, evliyay ve bunlarn kerametlerini anlatr ve Hilafet ve mamlk bahsine geer. Taftazan'ye gre gerek Hilafet sadece ilk drt halifenin (al Hlafa ul-Raidun) zamannda yaayabilmiti. Otuz yl sren bu dnemden sonra, slam toplumlarna saltanat (mlk) veya emirlik (imara) ilkeleri egemen olmutur. Peygamber de bir Hadis'te Benden sonra otuz yl hilafet olacak ve
32

ondan sonra bir zulm ynetimi gelecektir. demiti. Drdnc halife Hazreti Ali'nin Peygamberin lmnden otuz yl sonra ehit edilmesi bu hadisi dorulamt. Bu bakmdan Muaviye ile birlikte Hilafet a bitmi, mamlk a balamtr. Bu noktadan itibaren Taftazan, slam topluluklarnda bir imamn varlnn zorunlu olduunu belirtir ve imamn niteliklerini belirtmeye balar: mam, slam cemaatini kararlaryla yneten, snrlarn koruyan, ordusunun bakmn salayan, zekt toplayan, asayii salayan, bayram ve Cuma gnleri namaz kldran, meru haklar koruyan ve ganimeti paylatran kimsedir. ii'lerin iddiasnn aksine, imam, gizli ve beklenen (muntazar) biri olamaz. Kendisi Kurey hanedanndan olmaldr; fakat Hazreti Ali'nin nesebinden veya Beni Haim'den olmas art deildir. mamn hata yapmayan, kendi halknn en mkemmel insan olmas art deildir. Ancak tam bir otoriteye sahip olmas, adalet datmas ve Dar'l slam'n snrlarn korumas lazmdr. mam ktlk, hatta zulm (alcavr) yapsa bile yerinden azledilemez. Yukardaki dnce nasl savunulabilmitir? Bu dnce Batllarn Doulu despotizm dedikleri zulm idarelerini de meru klmyor mu? Taftazan, bunu Hilafet devrinden sonraki dnemlerde grlen kt ynetimleri, halkn bunlara alkn olduunu ve isyan etmeyi dnmediini hatrlatarak merulatrmaya almaktadr. Ayrca yukarda anlatlan mamlk teorisine gre, esas olan ynetimin adalete dayanmasdr. Halkn isyan okadar kt bireydir ki, mam'n zulm halinde bile bu yola bavurmamak lazmdr. Bu fikir Abu Hanife'den itibaren slam dncesine egemen olmu ve sadece Al - afi ve izleyicileri tarafndan reddedilmitir. Gerekten Al-afi'ye gre, zulm yaptklar takdirde bizzat mam'lar da herhangi bir kad veya kumandan gibi azledilebilmeliydiler. Taftazan, Hilafet ve mamlk teorilerinden sonra, kyamet gn, mtehitler v.b. hakknda baz slam akideleri naklederek yorumuna son verir.

Saadeddin Taftazan'nin, Nesef'nin Akaidi zerindeki yorumunu zetlemi bulunuyorum. Bununla okuyucularma Osmanl dnce tarz ve Osmanl dnya gr hakknda somut ve en st dzeyde bir rnek vermek istedim. Hikukusuz Osmanl ulemas arasnda eitli konularda Taf-tazani'den farkl dnenler vard. Fakat belli bir dnya gr ve skolastik yaklam hepsine ortakd. Ayrca Osmanl ulemas yorumlar tekrar tekrar yorumlayarak dnceyi daha da basitletirmi ve kalplar haline sokmutur. Bu konuda bir XVI. yzyl alimi olmakla beraber, eserleri Osmanl Devletinin sonuna kadar defalarca yaynlanan ve gnmzde dahi okunan Mehmed Birgevi efendinin eserlerini hatrlatrm. 52 Kelam ilmi slam dncesinde temel bir ilim olmakla beraber, slam dnya grn btn boyutlaryla kavramak iin dier baz ilimleri de ana hatlaryla gzden geirmemiz gerekiyor. Daha nce belirttiim gibi, Takprzade ve Ktip elebi gibi Osmanl alimleri ansiklopedik eserlerinde yzden fazla eser saymlardr. Bunlardan yine Osmanl ideolojisinin olumasnda stratejik nem tayan bazlarn anlatmak istiyorum.

OSMANLILARDA HUKUK LM, EGEMENLK ANLAYII VE DEVLET FELSEFES

52 M. Birgevi efendi iin K. Kfrevi'nin slam Ansiklopedisine yazd maddeye baklabilir. Bu alimin slam akideleri ile ilgili eseri XIX. yzylda bat dillerine evrilmitir. (Franszca eviri: Exposition de la Foi, Paris, 1828.) Birgevi'nin yorumu da Ka-dzade Ahmed efendi tarafndan yaplmtr. Birgevi gnmzde de slamclar tarafndan okunan bir yazardr.

Siyasal felsefe ve hukuk alannda da Osmanllar daha nceki slam uygarlnn mirass idiler. Ancak bu miras kendi evrimlerinin zgl koullar ile yourdular ve biimlendirdiler. Gnmzde Osmanl hukuk sistemi XVI. ve XVII. yzyllardaki klasik ekli iinde bilinir. Osmanl devletinin tablo sunu izen eserler genellikle bu yzyllar ele almlardr. Oysa her alanda olduu gibi hukuk alannda da Osmanl Devleti, kurulu dneminin kurumsal belirsizliinden daha sonraki yzyllarn zgl yapsna doru bir evrim geirmitir. ada tarihilerimiz bu evrimde rf ve er unsurlarn birarada bulunduunu ve klasik Osmanl hukukunun bu unsurlarn birlemesinden olutuunu belirtiyorlar. Aslnda din, gelenek ve hukuk ilikilerinde byle bir birleim evrensel bir nitelik tamaktadr ve dier uygarlklarda da her-zaman mevcut olmutur. Bu yzden Osmanl ncesi slam; toplumlarnda ve bizzat Osmanl uygarlnda din hukukla, rfi hukukun bir arada bulunmasnda sosyolojik adan yeni bir taraf yoktu. Ancak soruna bir topluma egemen olan dnya gr ve bir uygarla zg zihniyet asndan bakarsak byle bir ayrm yapabilir miyiz? Bugn baz tarihilerin Osmanl toplumunda laik hukuk alan olarak grdkleri kanunlar ve kaideler btn, acaba adalarna da din d bir hukuk alan olarak grnyorlar myd? Bunlar iddia etmenin zor olaca kansndaym. Bu konuda salkl bir gre varmak iin, kendimizi yukardaki ayrm ieren ada ideolojilerden syrmamz ve soruna, bata bizzat sultan olmak zere Osmanl yneticilerinin ve Osmanl ulemasnn gzleriyle bakmaya almamz gerekiyor. Gerekten Trk tarih-yazm asndan Osmanl tarihine bakta, milliyeti ideolojinin, yukardaki ayrmn bugn en
33

etkili savunucusu hatta bir lde yaratcs olduu kansndaym. Yakn tarihimiz slam kimliinden Trk kimliine gei tarihidir. Bu geite Trk milliyetiliinin ortaya kmas ve egemen ideoloji haline gelmesi doald. Ancak Trk milliyetiliinin ilk biimi olan Trklk akm, Trklere kar nyarglarla dolu bir ortamda gelitii iin daima, kendisini uygarlk tarihinde Trklerin slamlk dnda da mevcut olduunu kantlamak zorunda hissetmitir. Byle bir zorunluluk iki ynde yaplan aratrmalarda ifadesini bulmutur. Bunlardan birincisi Kemalist dnemin son yllarnda ortaya atlan ve tarihimizi eski uygarlklara balamaya alan aratrmalardr. kincisi ise tarihimizi Orta Asya Trk uygarlklarna dayandran tezlerdir. Bu iki grten en etkilisi ve en uzun mrls tarihimizi slam ncesi Trk devletlerine ve geleneklerine ba-layan milliyeti tez olmutur. Bu baarda sz konusu tezin, milliyeti akmlarn doduu bir dnemin beklentilerine cevap vermesi dnda, bu tezi gelitiren tarihilerimizin eitli dillerde ilk kaynaklara ulama, mmkn olan yerlerde arivlerden yararlanma ve ada yntemler kullanma gibi modern tarih-yazmnn kriterlerine uygun formasyonlar da rol oynamtr. Cumhuriyet tarih - yazmnn en gl ve etkili temsilcisi Dr. Fuad Kprl'y, tm almalarnda eski Trk uygarlklarnn srekli etkilerini vurgulayan yaklamyla bu tezin kurucusu olarak gryoruz. Gerekten Bat'daki menfi telakkiler le devaml sava halinde olan F. Kprl, Gktrklerden ve Ouzlardan itibaren Trk adet ve geleneklerinin, sonunda Seluk messeseleri dediimiz complexus' meydana getirdiini ve Anadolu Seluklularnn kurumlarna miras olan Osmanllarn, lhanler ve Memlklerden de etkilenerek XV. asrda Avrupa'nn ilk mutlakiyeti Devlet (Kprl altn iziyor.) tipini tekil etmi ve yeni zaman tarihinin siyas

tekml farikasn tekil eden bu rejimin Avrupa'da ilk rnei olduunu ileri srmtr.53 Fuad Kprl bu gryle Trk organizatrlnn uygarlk tarihindeki yerini ve stnln belirtmek istemitir. Fakat ada toplumsal bilimlerin kavramlarndan hareketle byle bir gr onaylayabilir miyiz? Gnmzde mutlakiyeti devlet kavram, Bat'da feodalizmin k sreci iinde gerekleen, burjuvaziler. tarafndan desteklenen ve kapitalizmi gelitiren bir devlet tipini ifade etmektedir. Aktr ki Osmanl merkeziyetilii, bu tr bir rgtlenme biimi deildi. Osmanl Devlet yaps Sasanler ve Bizans gibi henz feodalizmin zlmemi olduu bir merkeziyetilii temsil ediyordu. Modern anlamyla merkeziyetilik Osmanllarda Tanzimat'dan sonra ve o da bamllk sreci iinde gereklemeye balamtr. Ksaca ilk mutlakiyeti devleti biz kurduk! diyen ve gnmzdeki militan ekliyle Ortaa Trk devletleriyle vnen gr bilimsel bir dayanaktan yoksundur. Fakat bizim bu konuda asl aklamaya altmz husus daha geneldir. Bu bakmdan hukuk ve devlet anlay alarndan egemen grn gnmzde nasl ifade edildiini saptamaya alalm. Sanrm, girite de belirttiimiz gibi, sadece kamu alann deil tm hukuk sistemini kapsayan bu tezi yle zetleyebiliriz: Osmanl devleti, hukuku ve sosyo - politik rgtlenmesi itibariyle ikili bir yapya sahipti. Bir yandan rf kurum ve kaidelere, te yandan da er kanun ve ilkelere dayanyordu. Fakat XIV. yzylla XVII. yzyl arasndaki evrim, er hukuk ve messeselerin lehine olmutur. Prof. .L.Barkan bu evrimi yle anlatyor: Osmanl Devletinde rfi hukukun ve laik messeselerin erlemek lzumunu duymadan hkmran olduklar saha, biroklarnn zannettiklerinin aksine olarak,
53

Fuad Kprl; Ortazaman Trk Hukuki Messeseleri; slam Amme Hukukundan Ayr bir Trk Amme Hukuku Yok mudur? 1937, Ankara. (kinci Trk Tarih Kongresi).
34

vaktiyle ok daha geni iken zamanla er hukukun lehine daralm ve amme hukuku sahasnda slam denen h-kmlerin bilhassa eklen daha byk bir sarahat ile hakim olmaya balamas bilhassa XVII. yzHikukusuz yldan itibaren vukua gelmitir. 54 Prof. Barkan dar milliyeti bir grle hareket etmemi ve laik hukuk sahasn sadece eski Trk rf ve adetlerine dayanan kurumlarla snrl grmemitir. Laik messeselerin nemli bir blmn tekil eden Osmanl Kanunnamelerinin tannmasnda byk bir katks olan Prof. Barkan, bunlarn fethedilen lkelerden kaynaklanan kkenlerine de dikkati ekmitir. Bu konuda unlar yazmtr: Osmanl mparatorluu'nda her kanun, zerindeki tarih ne olursa olsun, ok defa dier daha eski kanunlarn ve bu arada da fetih ve igali mteakip mahallinde yaplan tahkikata gre derlenmi olan en eski nizamn ve ananelerin devamndan baka birey deildir. 55 Osmanl Hukuku'nun ikili bir nitelie sahip olduu iddias bir bakma yeni birey deildir. Byle bir gr, XIX. yzyln balarnda, D'Ohsson'un daha sonra szkonusu edeceimiz nemli eserine kar, Hammer tarafndan ileri srlmtr. Gerekten Avusturya'l tarihi, Osmanl kurumlar ile ilgili eserinin daha ilk cmlesinde Barkan'a temel tekil eden ayrm yapmaktadr. Fakat XIX. yzylda oryan54 Prof. mer Ltfi Barkan; stanbul Hukuk Fakltesi Mecmuas; Cilt: XI, say: 3-4, s.212 55 Prof. mer Ltfi Barkan: XV. ve XVI. Asrlarda Osmanl mparatorluunda Zirai Ekonominin Hukuk ve Mal Esaslar; stanbul, 1943, s. LXVI. Bu ayrm Halil nal-ck'n almalarnda daha da net bir ekilde gryoruz. Prof. nalck, klasik a Osmanl Devlet yapsn incelerken, ran etkisini vurgulamakla beraber, egemenlik telakkisini tamamen eski Trk gelenei olan treye balam ve er hukukun yerini ok kmsemitir. Hatta Sultanic Law (Kanun) and Religeous Law (eriat) balkl blmde sadece Kanunnameler anlatlmaktadr. Bk. The Ottoman Empire: The Classical Age 1300-1600; Londra, 1975, s. 65-75. Yazar bu konuda Kprl ve Barkan' zikretmekte; fakat asl grn XV. yzyl alimlerinden Tursun Bey'in Tarih-i Abu'l Fath isimli eserine dayandrmaktadr.

talistler daha ziyade byle bir ayrm reddeden D'Ohsson'u izlemilerdir. 56 Cumhuriyet yllarnda Hammer'in tezinin yeniden canlanmas ok farkl nedenlerden domutur. Sanyorum ki laik Trkiye Cumhuriyeti'nin tarihi yazlrken, biraz da kendiliinden bir ekilde, bir yandan Osmanl Devleti ile ideolojik kesintileri yumuatmak, te yandan da slam ncesi Trk devletleri ile balant kurmak gibi amalarla hareket ediliyordu. Daha genel bir ifade ile, dou halindeki Trk milliyetilii, Osmanl kltrndeki Arap - Mslman etkinin yerini daraltarak kendi zglln vurgulamak istiyordu. Fakat byle bir davran, adalama gayretlerimiz asndan, ilerde ele alacamz nemli bir saknca dourmutur. Bu konuya gemeden, Osmanl hukuk sistemine atfedilen ikili yapnn, aslnda slam uygarlnn dou srecinde mevcut bir olgu olduunu ve Osmanl Devleti'nin douunda ayn srecin zgl bir biimde yinelendiini belirtmek gerekir. Daha ak bir ifadeyle denilebilir ki tarihilerimizin, milliyeti ideolojinin etkisiyle, kendi tarihimize zg bir geliim gibi gsterdikleri eriat-rf ikilemi, aslnda ok daha genel ve bizzat slam uygarl nn dou srecinde mevcut bir ikilemdir. imdi daha nceki tarihi dnemlere eilerek, bu konuda aklayc olacan sandmz bir giri yapacaz. slam Hukuku Nasl Dodu? slam Hukuku'nun temeli ve ilk kayna Kuran'dr. Kuran'da aile, miras ve ceza hukukuyla ilgili birok hkm bulunmaktadr. Fakat genel olarak Kamu Hukuku dediimiz geni alan ilgilendiren konularda, birka genel forml dnda hibir ilke bulunmamak56

Dr. Worms; Recherches sur la Constitution de la Propriete Territoriale dans les Pays Musulmans; Journal Asiatique; cilt: 14, 1842.

35

tadr. Kutsal kitapdaki kamu hayatnn dzenlenmesi ile ilgili bu boluk, zellikle Mslmanln hzla yaylmas, siyasal bir varlk olarak rgtlenmesi ve fetihlerle bymesi srecinde kendini gstermiti. Byle bir toplumsal geliim, ister istemez kendi ihtiyacna cevap verebilecek nitelikteki slam d unsurlara bavuracakt. slamiyetin doduu Mekke ve Medine ehirleri, o dnemin koullan iinde epeyce gelimi ticaret merkezleriydi. Ticari ilikiler kanunsuz ve kaidesiz yrmeyecei iin, bu blge hukuki sistem asndan da ilkel olmaktan uzakt. Bu sistem ihtilaflarn, genellikle airet reislerinin hakem -ligi ile zlmesi sayesinde olumu, geleneksel nitelikte bir hukuk sistemiydi. slam hukuku bu laik ve geleneksel temel zerinde, slam d unsurlarla beslenerek geliti. 57 Emeviler devrinde, merkezi rgtlenme abalar iinde, adalet datma mekanizmas da kurumsallat ve kadlk ilevi yaratld. Balangda her trl hukuk ihtilafa bakan kadlar zamanla uzmanlatlar ve Abbasi dneminde, muhtemelen Sasan'lerden naklen bir de Ba kad grevi yaratld. Ayn dnemde, yine ran etkisiyle, kad kararlarna itiraz inceleyecek st mahkemeler rgtlendi. 58 slam hukukunda sistemletirme abalar Hicret'in ikinci yzylnda balad ve bu konuda geleneki davran en yaygn yntem oldu. Balangda bu yaklamla slam hukukuna kuramsal bir temel aranrken, mmkn olduu kadar gerilere gidilerek bir limin otoritesine dayanlyordu. Fakat daha sonra ken57 slam Hukukunun geliimi iin bk. J. Schacht. Esquisse d'une Histoire du Droit Mu-sulman; Paris, 1953. Yazar baka bir incelemesinde slam d unsurlar drt balk altnda (Roma, Sasan, Talmud etkileriyle, Dou Hristiyan kiliselerinin kanon-lar etkisi) toplam ve Roma hukukunun en etkili olduu grn ileri srmtr. Bk. Foreign Elements in Ancient Islamic Law; The Journal of Comparative Legisla-tion and International Law; 1950, No: 3. 58 Hukuki rgtlenme sreci iin bk. E. Tyan; Histoire de l'Organisation Judiciaire en Pays d'Islam; Paris, 1938.

dini kabul ettiren ve giderek yaygnlaan bir gr, peygamber Snnasn geerli saymaya balad. Abbasiler devrinde, Emevlerin balatt kadln uzmanlamas sreci tamamland ve bu dnemde kadlar eitli dallarda fkh bilginleri haline geldiler. Abbasi kadlar, uzmanlk dereceleri dolaysyla, siyasal iktidardan da greli bir bamszlk kazandlar. Bununla beraber slam hukuku gitgide kompleksleen bir toplum yapsnn tm ihtiyalarna yine de cevap veremiyordu. Boluklar zellikle devlet ynetimi, mali konular ve toprak rejimi konularnda ortaya kyordu. Bunlar ise Halife'nin yetkileri erevesinde somutlayor-lard. Hikukusuz Halife de eriat'la balyd. Fakat boluklar, pratikte Halife'ye eriat' tamamlayc ynde bir tanzim yetkisi salyorlard. slam limleri siyasal otoritelerin iktidarn eriat'la badatrmak iin ok aba sarfettiler. Abbasiler dneminde bn Mukaffa, Halifelere tam yetki tannmas lehineydi. Bylece eriat ile Siyaset arasndaki kopukluk, siyaset lehine zlm olacakt. Fakat gerek gelime byle olmad ve temelleri Hicret'in ikinci yzylnda atlan Hukuk okullar, nc yzyln ortalarna doru klasik ekillerini aldlar. J.Schacht'n belirttii gibi bn Mu-kaffa'nm Halife Mansur'a risalesini sunmasndan krk yl sonra Ebu Yusuf, Halife Harun Reid iin bir kitap yazyordu ve bu anda artk slam hukuku z itibariyle kesin eklini alm bulunuyordu. 59 Ebu Hanefi'nin rencilerinden ve Hanefi okulunun en nde gelen temsilcilerinden olan Ebu Yusuf, Kitab el Hara da toprak ve vergi sisteminin slam esaslarn koyuyor ve eriat'la Siyaseti uzlatryordu. 60 Ebu Yusuf'un kamu hukukuyla ilgili olarak gelitirdii ilkeler IX. yzyln ikinci yarsndan itibaren yaylmaya baladlar ve XI. yz59 60

J. Schacht; a.g.e.; s. 50 Ebu Yusuf'un Franszca evirisi iin bk. Le Livre de l'Impot Foncier (Kitab el Kha-radj). ev: E. Fagnan, Paris, 1921.
36

ylda Maverdi'nin gelitirdii Hilafet Teorisi ile tamamlandlar. Gerekten Maverdi, El Ahkm es Sultaniye isimli eserinde Halife-Sultanin iktidarnn meruluunu salayacak ilkeleri saptyordu. 61 Maverdi'ye gre, velayet erevesinde 62 peygamberi temsil eden halife - sultan belli niteliklere sahip kimselerden oluan bir slam cemaati tarafndan seiliyordu. Bizzat hilafete aday kimsenin de teker teker saylan yedi nitelie sahip olmas gerekiyordu. Bu nitelikler salk, bilgelik ve s-lam ilimlere hakimiyet gibi genel vasflard. Bunlarn dnda, Halife'nin Kurey hanedanndan gelmesi gerei de zel bir art olarak ngrlmtr. Nihayet Halife Cihad' yrten kumandan olacana gre, bunun iin gerekli cesarete de sahip olmalyd. Maverdi'nin hilafet kuram, slam hukukunu egemenlik anlay asndan tamamlyor ve bugnk dille ifade edilmek istenirse bu konularda birtakm Anayasa ilkeleri getiriyordu. Bylece Hukuk Okullar nn geliimi de noktalanyordu. Hukuk okullarnn teekkl slam hukukunu pratik kayglardan teorik nceliklere doru yneltti ve artk hukuk alannda otoriteler ve bunlarn kitaplar ile yorumlar egemen olmaya baladlar. slam Hukukunda tihat kapsnn kapanmas sreci byle balad. Artk ulema fkh alannda bamsz dnme yeteneini kaybediyor ve ortodoksiyi izleyen her Mslman mevcut drt okuldan birine mensup olma durumunda bulunuyordu. Bu dnemde sadece klasik kitaplar ve bunlar tamamlayan fetva kolleksiyonlar vard ve adalet, bu teorik ereve iinde salanacakt.

Osmanllarn slamiyeti zmlemesi Egemenlik Anlay Osmanl Devletinin st-yap kurumlarn incelerken, slam hukuk ve egemenlik anlaynn, yukarda anahatlaryla vermeye altmz oluum srecini gzden uzak bulundurmamak gerekir. Osmanl Devleti XIV. yzyl balarnda Bizans snrlarnda kk bir u beylii olarak dodu ve iki, yzyl iinde byk bir imparatorluk halini ald. Kurucu ve ynetici zmresi Mslman olan devletin, bu sre iinde yeni bir dnya gr ve kltr yaratmas sz konusu deildi. Sz konusu olan klasik slam kltrnn zmlenmesi ve yaylmasyd. Bu konuda ise Osmanllar, dorudan doruya Abbasi halifelerinin deil, kendilerinden nce Anadolu'da egemen olmu Seluklu Devletinin mirass oldular. Gerekten Osmanl fetihleri ve Anadolu'da siyasal birliin yeniden kurulmas, Seluklu cami, medrese ve vakflarnn yaatlmas ve aktif ibirlii sayesinde mmkn oldu. Seluklular ise ran'daki kandalar gibi, aralarnda birok Horasan'l snni hanefi ulema bulunduruyorlard. 63 Mool istilas da durumu deitirmedi. Orhan Bey zamannda znik'te ilk Osmanl medresesi kurulduu zaman, bana tahsilini Msr'da yapm bir alim getirilmiti. 64 Ayrca Osmanllar yeni vakflar kurarken, eskilerini de devam ettirdiler. 65

61 62

Maverdi; El - Ahkam es - Sultaniye; L. Ostrorog evirisi; Paris, 1910. Bu konuda, Ostrorog'un evirisine koyduu giri blm ok aydnlatcdr.
37

63 Claude Cahen; Pre-Ottoman Turkey; Londra, 1968, s. 249. Anadolu'daki Medreselerin devamll iin bk. Aptullah Kuran; Anadolu Medreseleri; Ankara, 1969. 64 Bursal Mehmet Tahir Efendi; Osmanl Mellifleri; cilt: I, s. 85. Ayrca Badad'dan gelmi alimler de vard. Cilt: I, s. 567. 65 . H. Uzunarl; Osmanl Devletinin lmiye Tekilat; Ankara, 1965, s. 1. Vakflarla ilgili en eski bilgiler iin bk. Irene Beldiceanu - Steinherr; Recherches sur les Actes des Regnes des Sultans Osman, Orkhan, Murad I. Monachii, 1967.

Osmanl tarihinde ilk sultanlarn ynetimindeki dneme ait somut bilgiler azdr. Bu bakmdan Osmanllarn slam kltrn nasl zmlediklerini pratik olarak betimlemek olanamz snrldr. Gnmzdeki rf hukuka arlk veren grler de bu boluktan yararlanyorlar. Bununla beraber ilk Osmanl sultanlarnn Dar-l Harp snrlarnda cihad yapan gaziler olduklar unutulmamaldr. Gerekten Osmanl padiahlarnn slam davasna kendilerini nasl adadklar ve slamla nasl zdeletikleri bugn genellikle kabul edilen bir olgudur. Bu konuya tekrar dneceiz. Egemenlik Anlay Osmanllar slam hukukuyla nce egemenlik ve meruiyet anlay ve genel olarak kamu hukuku sorunlar dzeyinde karlatlar. Bu alanda ilk Osmanl sultanlar zaten cihad yoluyla belli bir uygulama iindeydiler. Kendilerinin Kurey kkenli olmamalar elbette ki Maverdi'nin koyduu ekliyle, klasik Hilafet teorisini Osmanllar iin ksmen geersiz klyordu. Bununla beraber Hilafet-saltanat uyumu, pratikte Osmanllardan ok daha nce zlmt. Gerekten ranllarn ve Trklerin Mslman olmalarndan sonra Orta-Dou'da yeni birok slam devleti kurulmaya balam ve Hilafet-Saltanat ilikileri teorik bir sorun yaratmt. Yine ayn dnemde Badad'daki halifeler giderek glerini kaybetmiler ve zellikle Mool istilasndan sonra, zorla alman iktidarlara meruluk kazandran semboller haline gelmilerdi. Hilafet'e kar Saltanat ilkesi, bu sre iinde, X. yzylda Buveyhi idaresinden itibaren kendini kabul ettirmiti. Aslnda sultan ve saltanat kelimeleri Abbasi dneminde de kullanlyordu ve baz Abbasi halifeleri kendile-

rini yeryznde Allah'n sultan 66 ilan etmilerdi. Trk hkmdarlar da Seluklu Devletinden itibaren daha ok bu sfat kullanmlar ve sultanln simgesi olan tura y yaratmlard." Grlyor ki 67 zamanla Hilafet ve Saltanat kelimeleri uyumlu ve adeta eanlaml kelimeler haline gelmilerdi. Cihad en etkin bir ekilde uygulayan Osmanl Sultanlarnn ayrca bir meruiyet aramalarna gerek yoktu. Bununla beraber tarihi geliimdeki kesintiyi kuramlatrmak zere, bir peygamber hadisine bavuruldu. Bu hadise gre, peygamber, Hilafet benden sonra otuz sene srecek; bu sreden sonra, sadece kuvvetle, gaspla ve zulmle kurulmu iktidarlar olacak 68 demiti. Bu ilke, daha nce de belirttiimiz gibi, Nesef ve yorumcular kanalyla Osmanl dncesine de girmiti. Bylece gelenee gre, ilk drt slam halifesi gerek halifeler olarak anlyorlar ve Hilafet-i Kmile yi temsil ediyorlar; sonradan gelenler ise Hilafet-i gayri kmile saylyorlard. Bu yaklam zellikle Abbasi devletinden sonraki istikrarszlk dneminde ok aydnlatc oluyordu. Osmanl egemenliinin meruiyet ilkesi, slam meruiyet idi. Bu konuda eski Trk geleneklerinin yerini ve nemini abartmamak lazmdr. Coraf ve iktisad koullarn sonucu olan Trk saval, slam inanc iinde yeni bir ruh ve yeni bir kimlik kazand. B. Lewis'in dedii gibi, Osmanl Trkleri belki de daha nceki slam toplumlarnn hepsinden de fazla Mslmanlkla zdelemilerdi ve kimliklerini slamla donatmlard. 69 J. Schacht'n da ayn yndeki grlerini nakledelim: Osmanl sultanlar,
E. Tyan; Institutions du Droit Public Musulman; Sultanat et Califat; Paris, 1956, s. 13 67 Ayn eser; s. 30 68 T. W. Arnold'un da belirttii gibi, bu konuda Osmanllar da ok etkileyen eser Nec-meddin Nesefi'nin Akadi oldu. Bk. T. W. Arnold; The Caliphate; Londra, 1965, s. 163. D'Ohsson, a.g.e., cilt: I, s. 212. 69 B. Lewis; The Emergence of Modern Turkey; Londra, 1961, s. 13.
38
66

zellikle I. Selim ve Kanuni Sleyman dindar bir hkmdar olma arzularnda ilk Abbasi halifelerinden ok daha ciddi idiler ve slam hukukuna Hanefilik ekli altnda, Abbasilerin ilk dnemlerinden itibaren yksek bir maddi uygarla ulam bir toplumda sahip olabilecei en stn etkinlik derecesini saladlar. 70 Osmanl sultanlar halife sfatndan ok sultan sfatn kullanyorlard. Bunun dnda padiah, ehinah, han, hakan, hdavendigr gibi hamet ifadesi olan ve ou ran etkisiyle benimsenmi sfatlar da tayorlard. 71 Yukardaki aklamamzla gstermeye altk ki Osmanl sultanlar, kendiliinden bir sre iinde saltanat - hilafet ikilemini zmlerdi ve Kahire'de yaayan gsz ve itibarsz bir halifeden devralacaklar yeni bir meruiyete ihtiyalar yoktu. Bununla beraber XVIII. yzyln sonlarndan itibaren tarih - yazmna egemen olan kaynaklar, Yavuz Sultan Selim'in Kahire'yi fethettikten sonra halife Mtevekkil'den Hilafet'i devraldn ve o tarihten itibaren Osmanl sultanlarnn halife - sultan haline geldiklerini kaydederler. Daha nceki Osmanl kroniklerinin ve batl kaynaklarn szn etmedii bu rivayetin anlam nedir? Bu rivayetler ilk defa olarak XVIII. yzyln sonlarnda D'Ohsson'un eserinde ortaya kmtr. Gerekten bugn tarihi incelemeler ortaya koyuyor ki, Osmanl sultanlar iin bu sfat resmi olarak Kk Kaynarca antlamas ve bunu tamamlayan 1779 tarihli konvansiyondan itibaren sreklilik kazanmtr. 72 Buna neden, Osmanl iktidarnn ilk kez
J. Schacht; a.g.e.; s. 79. Osmanl sultanlar, zellikle diplomatik yazmalarda ve dokmanlarda kendileri hakknda ok zengin bir terminoloji kullanyorlard. Arnold'un diplomatik metinlerden verdii rnekler iin bk. a.g.e., s. 164. 72 Bu anlamada d'Ohsson'un rol oynamas, eserinde aktard rivayeti de aklyor. D'Ohsson'un bu iddias daha sonra bizzat Osmanl kroniklerinde bir gerekmi gibi nakledilmitir. Hatta Namk Kemal Evrak- Perianca bir de Ayasofya Camiinde hilafetin devri merasimi icad etmitir. Hilafetin devri (?) ko71 70

kendi snrlar iinde Mslman halkn yaad bir eyaleti kaybetmesi olmutu. Gerekten Krm 1774'de bamsz olduktan sonra, Osmanl sultanlar, politik alanda hibir mdahale hakkna sahip olmamakla beraber, Krm zerinde dini bir otorite iddiasnda bulunmulard. Krm'n 1783'de Rusya tarafndan ilhak zerine bu iddiann hibir dayana kalmamtr. Bununla beraber Osmanl sultanlar, kendilerini slam dnyasnn halifesi olarak ilan etmeye devam etmiler; hatta bu sfat 1876 Kanun-u Esasi'sine de sokulmutur. Fakat II. Abdlhamid'in hilafetiliinin, uluslararas politikann gereksinmelerinden doduu ve klasik an slamc egemenlik anlayndan farkl birey olduu aktr. Osmanl Pozitif Hukuku: Multeka el - Ebhur. Osmanl Devletinde slami ilimler ve bu arada Fkh ilmi kurulutan XVII. yzyla kadar idari ve askeri rgtlenmeye paralel bir gelime sreci iinde bulunmutur. Bu sre, daha nce de vurguladmz gibi, bir ksm laik nitelikli kanun ve kaidelerin zamanla erilemesi veya Mslmanlamas olarak grlemez. Sadece fkh ilminin ve kuramnn daha ayrntl ve kapsaml bir ekilde ilenmesi ve Osnusunda Osmanl, Arap ve Avrupa kaynaklarna dayanan en aydnlatc inceleme W. Barthold tarafndan yaplmtr. (Kalif und Sultan; Mir Islama, 1912, cilt: I) Biz bu incelemenin C. H. Becker tarafndan yaplan ok geni (yazara gre makalenin 3/4') bir zetini gzden geirdik. (Barthold's Studien ber Kalif und Sultan; Der Islam, 1916, cilt: IV) Burada belirtildiine gre, Yavuz Sultan Selim, Msrl halifeyle grmekle beraber, asl Mekke erifine nem vermi ve ondan iki kutsal ehrin hizmetkr (Hadim-l Haremeyn el - Muhtemereyn) sfatn almtr. Msrl halife Mtevekkil, (bn yas'a gre) kuzenleriyle miras kavgas yapmas ve hafif yaants dolaysyla Y. Sultan Selim'in gznden dm ve yaknlar kat iin kamamas iin Yedikule'de gzaltna alnmtr. Daha sonra Msr'a dnmesine izin verilmi ve tekrar halife ol-mutur. 1543'de lmyle Msr'daki hilafet sorunu kesin olarak bitmitir. Barthold, Becker ve Arnold'un belirttikleri gibi, baz Osmanl sultanlar, Msr seferinden bamsz olarak halife sfatn kullanmlardr.
39

manl fakihlerinin baz temel kitaplar ve fetva kolleksiyonlar erevesinde hemen her sorunun cevabn aram olmalar sz konusudur. Bu klasik kitaplar Kuran- Kerim ve peygamber hadisleri erevesinde tm kamu hukukunun ve zel hukukun tm sorunlarn ele almaya alyorlard. Osmanllar Hanefi mezhebine mensup idiler. Hanefilik de, dier mezhepler gibi, hereyden nce Kuran ve Hadislere dayanyordu. Kuran- Kerim, her Mslman rencinin daha ocukluunda ezberlemesi (hfzetmesi) gereken kutsal kitapt. Onu peygamberin sz ve fiillerinin nakli olan Hadis (veya Snnet) ler tamamlyordu. Hadis kolleksiyonlar slamiyetin ilk devirlerinden itibaren peygamberi ilk tanyanlar (Sahabe) ve onlarn rencileri (tabiin) tarafndan toplanmlard. Zamanla bunlara birok yeni hadisler ilave edilmi ve bylece drt snf hadis ortaya kmt. Bunlar eskilik ve gvenilirlik srasna gre Hadis-i Mtevatire, Hadis-i Mehure, Haber-i Vahid ve Hadis-i Mrsel olarak isimlendiriliyorlard. 73 Hadisleri toplayan alt ayr alim tarafndan meydana getirilmi alt nemli kitap (Ktb- Sittei Mutebere) mevcuttu. En nemlisi Buhar tarafndan ha-zrlanm olan bu kitaplar, slam hukukunun Kuran' tamamlayan temelini tekil ediyorlard. Buna karlk Hadisler de Peygamberin yaknlarnn ve zellikle ilk drt halifenin eitli ilahiyat, ahlak, zel hukuk ve devlet idaresi konularndaki yorumlar, hkmleri ve kararlarndan oluan c-ma- mmet ile tamamlanyorlard. Nihayet bunlar da slam hukukunun drdnc kaynan tekil eden ve Islamiyetin ilk asrlarnda dini nderlerin veya mtehidlerin yukarda zikredilen kaynaklardan ilham alarak kyas yoluyla aldklar kararlar ve verdikleri hkmler tamamlyordu. Bylece slam hukuku, Kuran, Hadis, cma- mmet ve Kyas olmak zere drtl bir temele oturuyordu. Bu drt brann ilk
73

M. D'Ohsson; a.g.e.; cilt: I, s. 6-8


40

ikisi Kat'iye, dierleri ise itihadiye niteliinde idiler. te pozitif Osmanl hukuku bu temel zerinde gelimi ve daha nce szn ettiimiz klasik eserler btn bu slami ilke, hkm ve itihatlarn toplanmasyla gerekletirilmitir. Bunlarn ilk nemli rneini Fatih devrinde gryoruz. Gerekten II. Mehmed dneminin gl alimlerinden Molla Hsrev efendi 1470 ylnda saysz slami kanun ve itihatlar bir araya getirerek Drer al-Hkkam adl mehur kitabn yazmtr. Fakat Osmanl hukukunda en kapsaml, en gvenilir ve bu zellikleri dolaysyla da en ok bavurulan hukuk kitab XVI. yzylda yazlmtr. Bu kitap eyh brahim Haleb'nin Kanuni Sultan Sleyman devrinde Arapa olarak kaleme ald Multeka el-Ebhur isimli eserdir. Eser daha sonra Mehmed el-Mevkufati tarafndan Trkeye de evrilmi ve gerek Arapa asl gerekse Trke evirisi daha sonraki yzyllarda defalarca kopye edilmi ya da baslmlardr. brahim Halebi'nin Multeka'snn gerek neminin gnmzde laykyla bilinmedii kansndaym. zellikle Osmanl mparatorluu'nun felsefi tefekkrden ok, hukuki dzen ve organizasyona nem veren bir devlet olduunu gznnde bulundurursak eserin nemi daha iyi ortaya kar. Bu eseri uygulamayla ilgili bilgilerle de donatarak Bat'ya tantan yazar M. D'Ohsson olmutur. D'Ohsson'un Osmanl mparatorluu'nun Genel Tablosu 1784'de yaynlanmaya baland zaman Bat'da, Osmanl Devleti'nde toprak mlkiyeti olup olmad ve despotizm sorunlar tartlyordu. Dou lkelerini ok yzeysel bir ekilde tanyan baz seyyahlar ve bunlara dayanan baz dnrlere kar, arkiyatln kurucularndan Anquetil Duperron 1778'de Legislation Orientale isimli eserini yazm ve Osmanl Devletinde toprak mlkiyetinin varln Multeka'ya dayanarak savunmutu. D'Ohsson'un eseri konuyu ok daha kapsaml bir ekilde ele alm ve Multeka'y tercme ve aklama suretiyle Bat kltrne kazandrmt. Hammer de Osmanl Devleti'nin kurumsal yapsyla ilgili

eserinde, Kanunnamelerin alan ve anlam konusunda D'Ohsson'dan ayrlmakla beraber, bu yazarn eserini mkemmel olarak nitelemitir. 74 Multeka el - Ebhur Osmanl Devletinin son gnlerine kadar klasik hukuk kitab olarak kalmtr. XVIII. yzyl sonlarnda Osmanl terimleriyle ilgili bir szlk hazrlayan bir Alman yazar, Multeka'y Corpus Juris Turcicum olarak niteliyordu. 75 Bu eserin XIX. yzyl boyunca pek ok defalar basklar yaplmtr. Son dnem Osmanl tarih - yazmnn nde gelen isimlerinden Ahmed Cevdet Paa, hayat hikyesinde bu eserden yle szediyor: Haleb ve Multeka okurken henz sinn-i bulua varmam olduumdan mesele-i ihtilam zihnimde tasavvur edemezdim. 76 Bu szler, zerinde durduumuz eserin, nasl bir kutsal kitap gibi skolastik yntemle zihinlere sokulduunu pek iyi ifade ediyor. Ayrca Cumhuriyet devrinde bile Multeka'nn defalarca yaynlanm olduunu belirtelim. 77 Osmanl Devletinde tm mahkemelerde kadlarn elinin altnda birer Multeka bulunuyordu. Bununla beraber Osmanl kadlarnn birounun Multeka'ya hkim olacak derecede birer hukuk bilgini olduunu tasavvur etmek zordur. Ayrca Osmanl Devletinin karmak toplumsal hayatnda her an Multeka'nn ngrmedii durumlarn da ortaya ktn unutmamak lazmdr. Bu yzden Osmanl kadlar, hem karlatklar sorunlar daha kolay zmek, hem de bilgi yetersizliinin yaratt sakncalar ortadan kalJ. V. Hammer; Osmanischen Reichs Staatsverfassung und Staatsverwaltung; cilt: I, s. 2. Yazarn Osmanllarda toprak mlkiyeti ile ilgili grleri iin bk. s. 338-342. 75 Johann Trangott Plant; Turkisches Staats Lexicon; Hamburg, 1789, s. 135. 76 Cevdet Paa; Tezakir, (40. Tetimme); Ankara, 1967, s. 4. 77 Cumhuriyet Devrinde Yaynlanan slami Eserler Bibliyografyasna gre, son basklar 1965, 1968 ve 1973 yllarnda yaplmtr. (Diyanet leri Yaynlar, Ankara, 1975) Ayrca Hanefi Okulunun grlerinin ayrntl bir takdimi iin bk. mer Nasuhi Bilmen; Hukuku slamiye ve Istlahat Fkhiye Kamusu; 6 cilt, stanbul, 1950-1952.
41
74

drmak iin Fetva Kolleksiyonlarna bavuruyorlard. D'Ohsson bu fetva kolleksiyonlarnn amac sadece halk eitmek ve adalet datmnda kadlara yol gstermek olduu iin, mparatorluun btn mahkemelerinde Multeka'nn yan sra iki fetva kolleksiyonu, zellikle Behed Abdullah efendinin kolleksiyonu bulunuyordu demektedir. 78 Ayn yazar XVII. yzyln en nemli fetva kolleksiyonlar arasnda Zekeriya Yahya efendi, Yeniehirli Al efendi, Ankaravi Mehmed Emin efendi ve Esseyid Feyzullah efendinin hepsi de Trke yazlm olan fetva koleksiyonlarn kaydetmektedir. Yukardaki satrlarda hukuk ilminin Osmanl ideolojisindeki yerini ve nemini belirtmeye altm. Osmanl hukuku, her alanda olduu gibi, kurulu dneminin ampirizminden, klasik an otoritelerine, temel kitap-larna ve fetva kolleksiyonlar na giden bir evrim geirmitir. Bu evrim milliyetilie gei dneminde, yar laik bir hukuk sisteminden, tamamen eri bir hukuk sistemine gei olarak, sanki gerilemeymi gibi sunulmutur. Oysa soruna bir uygarlk ve bu uygarln yaratt bir kimlik sorunu olarak bakarsak, bu evrimin bir gerileme deil, tam tersine szkonusu uygarln kendi mant iinde ilerlemesi olduunu syleyebiliriz. Osmanl uygarl Rnesansn ve XVII. yzyln bilimsel atlmlarnn dnda kaldysa, bunun Bat'da da egemen olan skolastik zihniyete indirgeyemeyeceimiz birok nedeni vardr. Buna karlk Osmanl uygarln eski tip ve kendine zg nitelikleri olan bir uygarlk olarak ele alrsak, onun en yksek deerlerine XVI. ve XVII. yzyllarda, Ktip ve Evliya elebilerin, Levni'lerin, Itri'lerin ve Mimar Sinan'larn devrinde ulatn unutabilir miyiz? te Osmanl Hukuku da XVI. yzylda en stn eklini alm ve bu uygarln en arpc gstergelerinden biri olmutur.
78

D'Ohsson; a.g.e., cilt: I, s. 53.

Osmanl Devlet Felsefesi Egemenlik ve egemenlii meru klan ilkeler dnda Osmanllar hayli ilenmi bir devlet felsefesine sahiptiler. Bu alanda da mirass olduklar uygarlklarn klasik kitaplaryla kendi alimlerinin tefsirlerinden oluan geni bir referans ereveleri vard. Bu yzeydeki dnce birikimini kken itibariyle iki temel grupta toplayabiliriz. Bunlar Hint - ran devlet felsefesi ile neoplatonist sentez eklinde Araplara ulaan eski Yunan felsefesi tekil ediyorlar. slamiyetin yaylmasyla birlikte, Abbasi Devleti dneminde bu dnce gelenekleri Kuran ve Hadis ilkeleri erevesinde zmlendi, gelitirildi ve kutsallatrld. Osmanllar, uygarlklarnn dier alanlarnda olduu gibi Devlet felsefesinde de klasik a slamnn mirass oldular. Bu konuda da yaratc deil, toparlayc ve yayc bir ilev yklendiler. Takprzade Ahmed Efendi, Mevzuat- Ulum'da devlet ynetimi ile ilgili ilimleri lm-i Siyaset, lm-i Adab-l Mlk, lm-i Adab-l Ve-zaret gibi ilimler olarak saymtr. 79 Ayrca lm-i Ahlakda sadece bireysel tutumlarla ilgili olarak deil, vatandalk grevleriyle ilgili alanda da eitli ilkeler ieriyordu. Ktip elebi Kef-l Fnun'da bu ilimlerle ilgili ok sayda kitap ismi vermitir. Klasik slam uygarl, balang dneminde, ynetim felsefesi ve rgtlenme ilkeleri itibariyle ran - Sasan devlet sistemine dayanyordu. Ne var ki Sasan devlet gelenei de eski Hint felsefesinden esinlenmiti. Bu iletiim, muhtemelen nc yzylda sanskrite kaleme alnm ve hkmdarlara akl veren bir masal kitab sayesinde gereklemiti. Kelile ve Dimne baln tayan bu masallar

Beydeba adl Hintli bir filozofa atfedilmitir. 80 Eser Farsaya daha slamiyet domadan evrilmiti. Bu konuda gelenein naklettii bir de ilgin yk Buna gre Hint kral Daba-lim, vardr. 81 Beydeba'nn masallarn okadar beenmiti ki; onlar sadece ocuklar okusun diye bir kasada sr gibi saklyordu. Fakat ran kral Hsrev Nuirvan, Hint sarayna hekim grn altnda bir casus yollayarak sonunda bu eseri elde etmeyi baarmt. Eser IX. yzylda bn Mukaffa tarafndan Arapaya; Arapadan da nce dou Trkesine ve sonra da, Aydnolu Umur beyin istei zerine, eski Osmanlcaya evrilmiti. Bu eviri I. Murat devrinde manzum ekle sokulmu ve sultana takdim edilmitir. Fakat Osmanllar Kelile ve Dimne'yi asl XVI. yzylda, Kanuni Sultan Sleyman devrinde benimsemilerdir. Bu dnemde Ali elebi adl bir yazar Anvar- Sheyl balkl Farsa eviriyi esas alarak, Kelile ve Dimne'yi Hmayunname ad altnda Osmanlcaya kazandrmtr. 82 Eser Osmanl Devleti'nin sonuna kadar defalarca baslm ve okunmutur. Kelile ve Dimne'nin ierdii devlet felsefesi, eitli versiyonlar ve prenslerin aynalar genel bal altnda epeyce zengin bir yazna yol amtr. Eserde eitli ahlaki erdemler ve kusurlar baz hayvanlarla sembolletiriliyordu. Fakat Beydeba'nn hikyelerinin ynetim felsefesi asndan en nemli ksm, gl in hkmdar Hu - enk'in Hint kral Dabalim'e ondrt maddede toplanan vasiyetidir. Antik devlet felsefesini ok iyi temsil eden bu siyaEser ve eitli evirileri hakknda bk. Encyclopedie de l'Islam; Kalila va Dimna maddesi. (C. Brockelmann, Paris, 1978) 81 Bk. Les Contes et Fables Indiennes de Bidpai et Lokman (Traduites d'Ali Tchelebi -Ben Salah, Auteur Turc). (Franszca eviri: M. Galand.) Paris, 1724. Franszca evirmen bu eviriyi yapt tarihte (1724) Hmayunnamenin stanbul ulemas tarafndan ok beenildiini de not etmitir. 82 C. Brockelmann, a.g.m. Anvar- Sheyli balkl Farsa eviri Hseyin Baykara'nn nazr Ahmed Sheyli'ye takdim edilmek zere Hseyin Kaifi tarafndan yaplmtr.
42
80

79

Takprzade; a.g.e., s. 435-438

sal vasiyetnameyi ksaca zetlemeyi yararl gryorum. 83 Vasiyetnameye gre hkmdar lkesini kendi setii danmanlarla birlikte adil bir ekilde ynetecekti. Nazrlar ve dier devlet yneticileri arasnda tam bir uyum salayacak ve bunlarn aleyhindeki szlere kulak vermeyecekti. Hibirzaman etrafnda dalkavuklarn toplanmasna olanak salamayacak ve bylelerini evresinden kovacakt. lkesini ve yapt fetihleri korumak iin her trl nlemi alacakt. Devlet sorunlarn hi aceleye getirmeden, uzun uzun inceleyerek ve olgunlatrarak zecekti. htiyat hi elden brakmayacak ve kskanlklara kar dikkatli olacakt. Buna karlk hogrden de uzaklamayacak ve devaml affetme eiliminde bulunacakt. Kimseye ktlk yapmayacak ve ktln mkfat ktlktr ataszn unutmayacakt. Yumuak kalpli olacak, sarayna tehlikeli kimseleri almayacak ve kendini ilgilendirmeyen ilerin iine girmeyecekti. Nihayet talihsiz ve keder verici olaylar Devlet ynetimini etkilemeyecekti. Grld gibi doulu hkmdarn tledii ilkelerin ou bugn iin de geerlidir ve bunlarn despotizm fikriyle pek bir ilikisi yoktur. Biraz da bu nedenledir ki Hint kkenli bu felsefe, ran aracl ile Araplara gemi ve slam felsefesinin douu dneminde eski Yunan dncesiyle kolayca btnleebilmitir. 84 Siyasal alanda eski Yunan felsefesi Arap dncesine IX. yzylda al-Kindi ile girmiti. Eflatun'un ve Aristo'nun eserlerinin Arapa evirilerinden yararlanan al - Kindi, devlet ynetimi ile ilgili bir dzine risale yazmt. Bununla beraber slam uygarlnda siyaset felsefesinin kurucusu olarak Farab bilinir.
83 84

Farab, devlet felsefesi ile ilgili temel dncelerini Fusul al-Madan, Medine-i Fadla ve Kitab es - Siyaset balkl eserlerinde ortaya koymutur. 85 Bu eserlerinde dnr, devleti Aristo gibi uzuvcu bir yaklamla ele alm ve nasl insan vcudu belli organlardan oluuyorsa, eitli dzeydeki toplumlarn da belli organlardan oluan bir yapya sahip olduklarn ileri srmtr. Farab bu konuda, Eflatun'un Cumhuriyet inden esinlendii anlalan, be tabakal bir Medine-i Fadla (Erdemli ehir) tablosu izmitir. Bu siyasal birimin banda bir filozof - hkmdar bulunacak, eer byle biri yoksa devleti ya bir grup, ya da kanun ve gelenekleri iyi bilen biri ynetecektir. Toplumun tabakalar birbirlerine sevgi ile bal olacaklar ve toplumun ynetimine adalet ilkesi egemen klnacaktr. Farab, devlet hayat ile ilgili ilkeleri sayarken, ilk olarak adaleti zikretmekte ve adalet, toplum mensuplarnn paylatklar btn iyi eylerin banda gelir 86 demektedir. Burada Prenslerin aynas geleneini oluturan dou felsefesi ile eski Yunan siyasal dncesini birletiren temel bir ilke ile kar karyayz. Farab'nin dncesi, kendisinin lmnden yzyllarca sonra dahi etkisini srdrm, Osmanl ulemas tarafndan da okunan ve sk sk zikredilen eserlerden biri olmutur. Bu etkileme zincirinin en nemli halkalarn, Sasani devlet ilkelerini de Emevi dneminden itibaren zmleyen Arap devletleriyle, Seluklu Devleti tekil etmitir. XVII. yzylda Ktip elebi Kef-l - Fnun'u yazarken Osman-

Les Contes et Fables..., s. 59-71 Bk. Gustav Richter; Studien Zur Geschichte der Alteren Arabischen Frstenspiegel; Leipzig; 1932, s. 93-110
43

Farab'nin Fusul al-Madansi, M. Dunlop'un ok ok aydnlatc bir giriiyle beraber ngilizceye evrilmitir. (Aphorisms of the Statesman, Cambridge, 1961). Medine-i Fadla'da Franszcaya evrilmitir: Idees des Habitants de la Cite Vertueuse, Kahire, 1949. Farab'nin siyasal dncesinin, genel felsefesi iindeki yeri iin bk. E. I. J. Rosenthal; The Place of Politics in the Philosophy of Al - Farab; Islamic Culture, cilt: XXIX, 1955. 86 Farab, Fusl al - Madan, s. 53-54.

85

l medreseleri ilm-i siyaset alannda kitaplarla doluydu. Yukardaki satrlarda, Osmanllarn miras olduklar siyaset felsefesine, kkeni bir yandan Hint - ran geleneklerine, te yandan da neo - plato-nist senteze giden iki akmn egemen olduunu syledim. Bunlar adalete dayanan ve birbiriyle uyum halinde tabakalardan oluan bir devlet yapsnda ifadelerini buluyorlard. Osmanl yazarlar bu konularda bir yandan klasik eserleri kullanrken, te yandan da kendi deneyimlerini de yanstan kitaplar yazmlardr. Bunlarn oundan szetmek olanamz olmad gibi, byle bir eyi, eserlerin ou kez birbirlerine tekrarlamalar yznden, ok yararl da grmyoruz. Aadaki satrlarda nemli bulduumuz baz eserleri zikretmekle yetineceiz. Osmanllarn devlet ynetimi ve yurttalk grevleri ile ilgili konularda deer verdikleri eserlerin bir ksm XI. ve XII. yzyllarda Gazneli Mahmud' un ve Seluklu hkmdarlarnn' istekleri zerine yazlm Siyasetname ve Nasihatnamelerdir. Bunlardan Keykavus bn Kabus'un Kabusnamesi II. Murat'n arzusu zerine Mercimek Ahmed tarafndan Trkeye evrilmi ve sultana takdim edilmitir. 87 Yine ayn dnemde Melikah'n nl veziri Nizam-l-Mlk'n Siyasetnamesi de Osmanl ulemas tarafndan bilinen ve incelenen bir eserdi. Bunlara Feridun al - Attar'n XII. Yzylda yazd Pendnameyi de ilave edebiliriz. Eser Kanuni Sultan Sleyman zamannda Trkeye'de evrilmi ve sadece XIX. yzylda sekiz kez baslmtr. 88 Bu eserlerden Siyasetname daha ok devlet ynetimine arlk verirken ve ikta gibi yeni ilkeler nerirken, dierleri ahlaki ilkeleri n planda inceliyorlar ve biKabusname iki kez (1743 ve 1886'da) Franszcaya evrilmitir. (Cabousname ou Livre de Cabous). Bu evirileri kullandk. 88 Pendname'nin stanbul basklarndan nn 1837, 1838 ve 1839 yllar oluu Tanzimat asndan dndrcdr. Eserin Franszca evirisi: Pendnameh, ou le Livre des Conseils; Paris, 1819. (ev: S. de Sacy)
44
87

reysel erdemleri sralyorlard. Bu Nasihatnameler zellikle iktisad felsefeleri itibariyle tutucu bir dnya gr iermektedirler. Pendname sadelii ve fakirlii verken, Kabusname meru kazanlm servetleri savunuyor; fakat borcu ve faizi iddetle eletirdikten sonra fertlere fazla paralarn gmmelerini neriyordu. Bu fikirler eserlerin yazldklar tarih gznnde bulundurulursa bir lde normal karlanabilirler. Fakat bunlarn Osmanl ulemas tarafndan XIX. yzylda bile beenildikleri ve benimsendikleri dnlrse sz edilen tutuculuun anlam anlalr. Osmanl Devletinde siyaset felsefesi asndan daha ok eski Yunan dncesini nakleden yazarlardan da Nasreddin Tusi ile Celaleddin Davvan zellikle zikredilmeye deerler. Bunlardan Nasreddin Tusi'nin XIII. yzylda kaleme ald Ahlak-i Nasr isimli eseri 89 , Davvani'nin XV. yzylda Akkoyunlu hkmdar Uzun Hasan'a sunduu Ahlak-i Celalisine temel tekil etmitir. 90 Her iki yazar da eserlerini blmde gelitiriyorlard. nce bireysel planda ahlaki erdemleri ve kusurlar inceliyorlar, sonra o dnemin iktisadi grlerini temsil eden ilkeleri (tedabir-i menazil) ele alyorlard. Asl siyasal dzenle ilgili ilkeleri ise nc blmde ortaya koyuyorlard. Bu blmde N. Tusi ve onun izinde C. Davvani zellikle Farab'nin Medine-i Fadla'sndan yararlanmlardr. Siyaset blmnde yazarlarmz adalete dayanan erdemli toplumun zelliklerini saydktan sonra, bunun kart olan toplum tiplerini (Medine-i Gayri Fadla) sralyorlard. Bu konuda Aristo'nun snflamalarndan yararlanan N. Tusi, iddete ve despotizme dayanan toplumlar (Medine-i

Bk. Nasir ad - Din Tusi; The Nassirean Ethics, Londra, 1964. (ev. G. M. Wickens) 90 Celaleddin Davvani; Ahlak- Celal, Practical Philosophy of the Muhammadan People, Londra; 1839, ev: W. F. Thompson.

89

cabbaran) yeriyor 91 ve adaleti savunuyordu. Yazara gre adalet herkesin toplumdaki yerini korumasn ve onu amamasn gerektiriyor du 92 Grld gibi, burada da katmanlara ayrlm, hiyerarik bir devlet anlay ile kar karyayz. Bu konuya Osmanl yazarlarndan szederken tekrar dneceiz. Tusi ve Davvani'nin eserleri hakknda son olarak unu da belirtelim ki, yazarlarmz kitaplarn Eflatun ve Aristo'dan siyasal ilkeler ve tler naklederek bitirmektedirler. Gerek N. Tusi gerekse C. Davvani Osmanl ulemas tarafndan ok iyi biliniyorlard. Fatih devri limlerinden Tursun Bey, sultanla tebaas arasndaki ilikilerin niteliini aklarken zellikle Farab ve Tus'den yararlanmtr. 93 Celaleddin Davvani de Takprzade tarafndan Trkeye evrilmi ve nalck'n belirttiine gre Osmanl ulemas arasnda ok rabet grmt. 94 Osmanl Yazarlar imdiye kadar Osmanl devlet felsefesinin Hint ran ve eski Yunan kaynaklarna ve bunlar yanstan klasik eserlere deindik. Osmanllar bu eserleri dorudan doruya deil; fakat slamlam ve Arapa ifade edilen versiyonlar iinde benimsemiti. Bunlara ran damgas tayan ve Farsa ifade edilmi olan iir ve destan geleneini de katabiliriz. Fakat bu sonuncu unsuru, Osmanl tarih anlay erevesinde ele almay daha uygun gryoruz. imdi tarihi kkenleri hakknda genel bir fikir verdiimiz Osmanl kamu felsefesi ile ilgili olarak bizzat Osmanl ulemasnn neler yazm olduklarn grelim.
N. Tusi; a.g.e.; s. 223 92 Ayn eser; s. 217 93 Prof. Halil nalck; Osmanl Padiah; Siyasal Bilgiler Fakltesi Dergisi, 1958, cilt: XIII/4 s. 76 94 Ayn makale; s. 77
45
91

Osmanl yazarlar, zellikle XVI. yzylda, bir yandan Osmanl dzenini oluturan toplum katlarn belirtirken ve Devletin (Mlkn) temelini tekil eden adalet ilkesinin, herkesin toplumdaki yerini korumasyla gerekleeceini dnrken; te yandan da devlet arknn dzenli bir ekilde ilemesi iin gerekli nlemleri anlatmlardr. Kanuni Sultan Sleyman'n vezirlerinden Ltfi Paa'nn Asafname'sinde vezirlerin haslarnn ka ake olacandan, salkl mali ynetim ilkelerine ve yneticilerin tebaaya kar nasl davranmas gerektiine kadar eitli konular ilenmitir. 95 Fakat Osmanl dzeninin hiyerarik yapsn ve dayand adalet anlayn ematik bir ekilde en iyi anlatan ve bu yzden de en ok bavurulan yazar Knalzade olmutur. Knalzade daha ziyade Tusi ve Davvan'ye dayanarak ve Ktip elebi'ye gre onlar bir yl iinde gzel ilavelerle ta-mamlayarak ve mkemmelletirerek, hi kukusuz btn dierlerinden daha iyi bir kitap haline getirmitir. 96 Knalzade'nin eseri, zellikle, Devlet'e egemen adalet anlayn daire-i adliye eklinde ematik aklamasyla nldr. Buna gre Devlet, eriat'a dayanarak reayay koruyacak; huzur iinde bulunan reaya zenginlikler retecek; bu zenginliklerden pay alan devlet daha ok asker toplayacak ve koruyucu grevini daha iyi yapacak ve bunun sonucu olarak da reaya daha ok zenginlikler yaratacaktr. 97 Bu ema eski ran klasiklerinden, Kutadgu Bilik'ten itibaren Trklere gemi ve daha sonraki dnemlerde yazlan tm siyasetname ve nasihat-namelerde ifadesini bulmutur. Ayn konuda eserini Knalzade'den ksa bir sre sonra, XVI. yzyln sonlarnda kaleme alan
Das Asafname des Lutfi Pascha, (R. Tschudi evirisi. Berlin, 1910). Eser iin bk. Ali Amr'allah Knalzade; Ahlak Alai; Bulak, 1248 (1833). Ktip elebi (Kef el-Fnun, Flgel evirisi, cilt: I, No: 280) Eser talyancaya ve ksmen Almancaya evrilmitir. (R. Peiper; Stimmen aus dem Morgenlande, Hirschberg, 1850, s. 403). 97 Knalzade, a.g.e., ikinci ksm, s. 49.
96 95

Akhisari'nin Uss-l Hikemini de zikredebiliriz. Akhisari eserinde Daire-i Adliyeyi Sasan hkmdar Ardeir'e dayandrarak savunmakta ve toplumun drt snfna da girmeyen isiz gszlerin ldrlmelerini nerecek kadar kat bir biimde sunmaktadr. 98 Burada, XVI. yzyl sonlarnda Celali syanlar toplumu sarsarken, Osmanl Devlet felsefesine giren yeni bir unsurla kar karyayz. Gerekten Akhisari eserini III. Mehmed'e sunarken, toplumun karklk ve adaletsizlik iinde olduunu yazmakta ve bunlarn nedenlerini eletirici bir gzle aklamaktayd. 99 Buna gre Osmanl toplumunda adaletsizlik alm yrm ve devlet yneticileri kendini beenmilik iinde meveret ilkesini bir kenara brakmlard. Ayrca orduda disiplin bozulmu ve komutanlar byk bir hrsla servet biriktirmeye balamlard. Akhisari bu toplumsal hastalklarn nasl giderilecei konusunda da neriler gelitirmi ve zellikle meveret (danma) ilkesi zerinde uzun uzun durmutur. Yazara gre nedenle Kuran- Kerim'in nerdii meveret ilkesi ilemez hale gelmitir. Bunlar, ok fazla sayda danman kullanlmas; bu danmanlarn kendi aralarnda kskanlk duygularyla blnm olmalar ve danmanlarn seiminde son zamanlarda hi uzmanla nem verilmemesi eklinde zetlenmektedirler. 100 Osmanl dzeninin geleneksel kurumlar XVI. yzyln sonlarndan itibaren bozulmaya balaynca bu konuda eletirici bir yaklam da ulema arasnda gitgide yaygn olmaya balamtr. Ancak bu tip bir eletirinin, Bat Rnesans'ndan farkl olarak, ilhamn yeni tip bir toplum modelinden, farkl bir paradigmden almadn hemen belirtelim. Osmanl
El Akhisari; Usul Hikem fi Nizam-l Alem; Bibliotheque Nationale; Manuscrits Turcs, Sup. No: 891. (Eser Franszca evirisiyle birlikte sunulmaktadr.) Ayrca bk: G. de Tassy evirisi: Journal Asiatique, 1824, No: 4. 99 Yazar bir gece kalbini ve ruhunu tanrya ykselttiini ve tanrnn da kendisine toplumdaki ktlklerin nedenlerini akladn belirtiyor, a.g.e., s. 10. 100 Akhisari, a.g.e.; s. 97.
46
98

ulemas XVII. yzyldan itibaren giderek artan toplumsal dzensizlikler karsnda gzlerini gemie evirmi ve Fatih Sultan Mehmet'le Kanuni Sultan Sleyman arasndaki dnemi adeta kurumsal yapsyla dondurmak istemitir. Byle bir yaklamn en arpc iki rneini XVII. yzylda Koi Bey'in mehur Risale si ile Defterdar Sar Mehmed Paa'nn Kitab- Gldeste sinde gryoruz. 101 Her iki eserde de timar sisteminin nasl bozulduu; zulm ve rvetin nasl yaygnlat; tm grevlerin nasl alnp satlmaya balad v.b. k alametleri uzun uzun anlatlmtr. Siyasetname, Kabusname gibi klasik eserlerin izinde giden bu kitaplar eletirilerini geleneksel dzen ideali zerine oturtmakta ve yeni bir sylem getirmemektedirler. XVIII.vezellikleXIX.yzylda Osmanl devlet felsefesinde kkl bir deiiklik olmu mudur? Bu dnemde giriilen reformlarm, kkeni Aydnlanma ana giden evrensel bir felsefeden kaynakland sylenebilir mi? Bu nemli sorunun tartlmas, bu almamzn boyutlarn ayor. Bununla beraber bu konudaki yaygn grlere ters den temel inancm ksaca belirtmek isterim. XIX. yzyl boyunca Osmanllarn kendi toplum dzenlerine inanlar sarslm; fakat Osmanl devlet adamlar ve ulemas, Bat'da olduu gibi, birey ve toplum zerinde zgr bir dnceye dayanan yeni bir zmleme gelitirememilerdir. Bu dnemde Osmanl kltr dnyasnn snrlarn izen eriat tartma d kalm ve Osmanl aydnlar, en fazla, batltemsili kurumlarn eriat'a ters dmediini ileri srmlerdir. Glhane Hatt (1839), Islahat Ferman (1856) ve Kanun-u Esasi (1876) gibi reform belgeleri, ciddi bir zgrlk ve laik dncenin rn olmaktan ziyade ark Meselesi ad altnda
101

Koi Bey risalesinin Z. Danman tarafndan latin harfleriyle yaynlanmtr. Sar Mehmed Paa'nn Kitab- Gldestesinin ngilizcesinden yararlandk. ev. J. W. Wrights, Ottoman Statecraft, Princeton, 1971.

zetlenen diplomatik buhrann sonucu olmulardr. Bu yzden de ne zihniyetlerde ne de sosyo - politik dzeyde kkl bir deiiklik nermemiler ve II. Abdlhamid, Kanun-u Esasi'yi bizzat ihtiva ettii baz hkmlere dayanarak yrrlkten kaldrabilmitir. Diyebiliriz ki XIX. yzyln son eyreini dahi, 1876 Anayasas'ndan ok Mehmed Said Efendinin Ahlak- Hamidi temsil etmitir. Mehmed Said efendinin 1882'de yaynlanan eseri, baz klasik nasi-hatnamelerden esinlenmi geleneksel bir ahlak kitabdr. Yazar zellikle Ahlak Azdiye'nin Takprzade tefsirinden ve mam Gazal'nin hya-ul-Ulum'undan yararlanm ve bunlar kendi gzlemleriyle tamamlamtr. 102 Eserde, bu konudaki klasik Nasihatnamelerde olduu gibi, nce bireysel erdemler ve kusurlar saylyor; daha sonra aile ii ilikiler ve sorumlu-luklar sergileniyor; nihayet Devletin (padiahn) grevleri szkonusu edilerek adaletin toplumsal katlar arasnda ahenk salanarak gerekletirilecei belirtiliyordu. XIX. yzyl, farkl bir yaklamla, baka bir almada ele alacaz. Bu konuya son verirken, bu yzylda Osmanl aydnlarn etkileyen batl eserlerin banda gelen kitabn da, doulu nasihatnamelere benzeyen Te-lemak olduunu hatrlatalm.

OSMANLILARDA TARH ANLAYII VE TARH-YAZIMI XX. yzyln balarnda Osmanl tarihi zerinde bir eser veren Mehmed Murad Efendi Tarihi Osman henz yazlmamtr diyor ve o ana kadar yazlm tarihlerin vukuat cetvellerinden ibaret 103 olduunu ileri sryordu. Bizzat Murat efendinin eserinin bu boluu ne lde doldurduu sorununu bir yana brakarak kendi kendimize sorabiliriz. Bugn tarihimiz gereki bir ekilde yazlm mdr? Osmanl ideolojisini oluturan ilimlerden hemen hepsi XIX. yzyln sonlarndan itibaren etkinliklerini kaybettiler ve giderek unutuldular. Buna karlk tarih ilmi cumhuriyet aydnlarnn formasyonunda ve ada Trkn kimliinin olumasnda ilk planda rol oynamtr. Gerekten cumhuriyet nesilleri Nesef ve Taftazan'nin metafiziini, Tus'nin ve Davvani'nin devlet felsefesini, bn Haldun'un tarih sosyolojisini, Halebi'nin Multeka'sn pek bilmezler. Fakat Osmanl tarihinin tm aamalar ile ilgili bilgileri ok byk bir ksm itibariyle Osmanl vakayinamelerinden kaynaklanmaktadr. Felsefi dnce geleneinin olmad bir toplumda belli bir tarih anlay toplumsal bir har rol oynam ve Trk milliyetiliinin de temelini oluturmutur. Osmanl tarih anlayn biim, ierik ve yntem olmak zere eitli alardan inceleyebiliriz. Hi kukusuz Osmanllar byle ayrmlar yapmyorlard ve hatta ilm-i tarihi asl ilimlerden bile saymyorlard. Bu konuda Arap - ran gelenei aracl ile Aristo'nun bilim tasnifinin mirass saylabilirler. Gerekten nasl Aristo'da tarih zgl vurgulayan nitelii dolaysyla ilim saylmyor ve daha

Eserin Franszca evirisiyle birlikte sunulan bir basksndan yararlandk. Bk. Mehmed Said Efendi; Ahlak- Hamide; La Morale Musulmane, Paris, 1888.
47

102

103

Mehmed Murat (Mizanc); Tarihi Osmaniye, 1325 (1909), s. 5

genel planda iir'in iinde dnlyorsa, 104 Osmanllarda da ilk tarih eserleri destan karakteri tayorlard. Bu konuda izlenen model, ranl yazar Firdevs'nin bayapt ahname olmutur. 105 lk Osmanl tarih eserleri XIV. yzyln sonlarnda ortaya ktlar ve XV. yzyln sonlarna kadar efsanelerle gereklerin kart epeyce geri bir dzeyde kaldlar. Bu eserlerin ilk iki rnei Yahi Fakih'in asl bulunamayan, fakat daha sonraki yazarlarn kopyeleri sayesinde tannan Me-nakb- Al Osman ile Ahmed'nin skendernamesi olup, bunlar Osmanl tarih yazmnn iki dzeyini ok iyi temsil etmektedirler. Gerekten Yahi Fakih'in eseri daha sonraki Osmanl vakayinamelerine temel tekil ederken; skendername, evrensel tarihin bir blmn oluturuyordu. 106 Aslnda, gnmzde stnde pek durulmamasma ramen, Osmanl tarih felsefesini evrensel nitelikli tarihler ok daha iyi temsil ediyorlard.

Aristo; Poetique, Paris, 1975. Arfisto: iir tarihe nisbetle daha felsefi ve daha yksek dzeydedir; nk iir daha ok geneli, tarihse zeli anlatyor. s. 42. F. Rosenthal. slam ilim snflamalarnn da helenist tasnifler gibi tarihe ilmi bir stat tanmadklarm; ancak Farab'nin tasnifinin bir istisna olduunu belirtiyor. Ancak Farab' de tarihin zevk ve hovakit geirme iin efsaneler ve masallar eklinde sunulduunu belirtiyor. Bk. A History of Muslim Historiography, Leiden, 1968, s. 31-32. slam ilim anlaynn evriminde tarih X. yzyldan itibaren bamsz bir disiplin olmaya balayacak, Fahreddin Razi'nin ansiklopedisine girecek ve bn Haldun'dan sonra, XIV. ve XV. yzyllarda tarihilik bir ayr meslek olarak ortaya kacaktr. Al - Makrizi bunun en iyi temsilcisi olmutur, s. 33-41. 105 ahname, bir dnya imparatorluu eklinde, aslnda Sasan tarihim anlatyor ve Byk skender'i de ranllatrarak bu tarihin iinde ele alyordu. Eser tarihi gereklerin bir ifadesi olmaktan ziyade, eski ran dini geleneklerini ve Hrmz'le Ehri-man'n kavgasn ieren bir felsefe iinde sunulmutur ve daha ok prenslerin aynalar esprisi iinde yazlmtr. 106 Osmanl tarihyazm konusunda temel kaynak olarak, Babinger'in Die Geschichts-schreiber der Osmanen und Ihre Werke (Leipzig, 1927) balkl eserini neririz.
48

104

skendername'nin yazar tarihin snrlarn am ve tm ilimleri kapsayan bir eit ansiklopedi ortaya koymutu. 107 Fakat bizi asl ilgilendiren tarihi ksmnda, Ahmed, skender'in hayatn ana hatlaryla Firdevs'nin ahname'de anlatt biimde sunmaktadr. Bu tarih anlay giderek daha da genileyecek, X. yzyln Tabar ve Mesud gibi byk Arap tarihilerinin evrensel tarihleri izinde kutsallaacak ve bn Haldun'un tarih sosyolojisini zmlemeye alacaktr. Bu konuya tekrar dneceiz. Yahi Fakih'in Menakbma gelince, biraz nce belirttiimiz gibi, bu eser de Akpaazade'den Hoca Saadeddin'e giden zincir iinde kopye edilerek klasik-leecek ve Osmanl kurulu dnemine efsanelerle dolu bilgilerle k tutacaktr. Bu geliim Hoca Saadeddin'in Tac-t-Tevarihi ile talanm ve halktan tamamen kopuk, Trkeden ok Arapaya benzeyen ssl bir uslpda Osmanl kurulu dnemi iirsel ifadesini bulmutur. Kurulu anda Osmanl tarih yazcl resmi bir kurum deildi. Vakanvislik Kanuni Sultan Sleyman zamannda kurumsallatrld ve her dnemin tarihi ahnameci ad verilen belli bir kii tarafndan yazlmaya baland. 108 Bunlar, isimlerinin de artrd gibi, Firdevs'nin klasik eserinin izinde, azok iirli bir dille vekayinamelerni yazyorlard. Osmanl siyasal sistemi bandan itibaren iktidarn aka eletirisine olanak verecek nitelikte deildi. Bu yzden ahnamecilik grevinin resmiletirilmesinin fiili durumu ok deitirdiini dnmek zordur. XVII. yzyln ortalarna kadar Osmanllarn yararlandklar ve bizzat yazdklar tarihi eserlerin listesini Kef-l Fnun'da buluyoruz. Gerekten
E. J. W. Gibb; A History of Ottoman Poetry, Londra, 1900. cilt: I, s. 266. Ayn eser; cilt: III, s. 3-4. Ahmet Cevdet Paa, Tarihi Cevdet'de u bilgiyi veriyor: 1000 tarihlerine kadar ahnameci ve bade (sonra) vakanvis unvanyla her asrda eshab maariften biri zabt vekaiye memur buyurulagelmi olmasiyle... stanbul, 1309, cilt: I, s. 4.
108 107

Ktip elebi, klasik eserinde 300 kadar tarihi yapt sayarak Osmanllarn bu alanda zengin bir referans erevesine sahip olduklarn ortaya koymutur. 109 Takprzade de, Mevzuat-l Ulum'da tarih ilmini; milletlerin durumlarn, adetlerini, sanayi ve mali sistemlerini ve eitli alanlardaki nemli kiilerinin hayatlarn anlatan bir ilim olarak tanmlyordu 110 Pragmatik amalar gden bu tanm Ktip elebi tarafndan da benimsenmi; hatta XIX. yzylda bile pek bir deiiklie uramamtr. Osmanl yazarlar, daha nce de belirttiimiz gibi, tarih kitaplarn ierik ve biim itibariyle snflara ayrmyorlard. Bununla beraber Selimname, Sleymanname gibi isimlerle belli bir dnemin destann yazan eserlerin yan sra, Yaradl teorisiyle ve evrensel tarihle balayan ve yazarn ann kroniini ayrntl bir ekilde yapan eserler de mevcuttu. Bir sava veya sava sahnesini, ya da baka zel nitelikteki olaylar anlatan eserler ise daha ok ahbar (haberler) baln tayordu. Bunun dnda Osmanl mverrihleri, Osmanl limlerinin, airlerinin, molla ve kadlarnn v.b. eitli tabakalarn anlatan bir sr eser (tabakat) yazmlardr. Osmanl Tarih Sorunsal ada tarih-yazm asndan Osmanl devleti ile ilgili aratrmalarn problematik etrafnda evrelendiini syleyebiliriz. Bunlar: 1) Osmanl Devleti'nin kuruluu ve bymesi; 2) Klasik ada retim biimi ve kurumsal yaps; 3) Dnemleri (periodisation) ve zellikle XIX. yzylda urad dnmn nitelii olarak sralanabilirler. Byle
Ktip elebi, Kef-el Fnun; Flgel evirisi, cilt: II, 2065 ile 2357 numaralar arasndaki eserler. Ktip elebi, tarih ilminin tanmnda Takprzade'ye dayanmtr. Ktip elebi hakknda ayrntl bilgi iin Orhan aik Gkyay'n Ktip elebi (Ankara, 1982) balkl eserine bavurulabilir. 110 Ahmed Takprzade; Mevzuat-ul Ulum; s. 281-282.
49
109

bir yaklamn temelinde iki varsaymn bulunduunu yadsyamayz. Bunlardan birincisi tarihin bir anlam olduu ve birbiriyle ilikisiz, tesadfi bir olaylar ynndan olumaddr. kincisi ise tarihin belli bir zgrle ve sorumlulua sahip insanlar (ve insan kitleleri) tarafndan yaplddr. Hemen belirtelim ki bu iki varsaym da Osmanl tarih konsepsiyonuna yabancyd. Osmanllarda tarih ilmi, toplumsal konular ilgilendiren tm disiplinlerde olduu gibi, kutsal nitelikteydi ve kutsal tarih'i anlatyordu. Bu demektir ki tarih, insan tarafndan deil, Allah tarafndan yaplyordu ve fertler bunun sonucuna kader eklinde katlanyorlard. nsanlar zgr ve sorumlu bir ekilde tarihin yaplmasna katlmyorlard. Bu yzden tarihi geliimi de dorudan doruya ve rasyonel bir ekilde anlayamyorlard. Bununla beraber fertler tarihin anlamn ve hatta gelecek olaylar dolayl bir ekilde bilebilirlerdi ve bunlarn oluumuna bir lde katlabilirlerdi. Bunun iin Osmanllar, kkeni eski Yunan'a kadar giden iki ilim dalma sahiptiler. Bunlardan birincisi ryalarn tefsirine; ikincisi ise yldzlarn hareketlerinin yorumuna dayanyor ve srasyla ilm-i tabir-l rya ve ilm-i ahkm l-ncum 111 olarak isimlendiriliyorlard. Gerekten ryalarn ve gk cisimlerinin hareketinin tefsiri ile Tanr'nn niyetlerini anlamak mmknd. rnein ada tarih-yazmnn Osmanl tarihi ile ilgili temel sorunlarndan birini, Osmanl Devleti'nin kuruluu sorununu ele alalm. Bizzat Osmanllar iin byle bir sorun yoktu. Tanr byle istemiti ve Tanr'nn bu iradesi daha Osman Gazi zamannda onun bir ryasn yorumlayan eyh Edebali tarafndan anlalmt. Gelenein naklettii bu rivayet, daha sonra birbirini kopye eden ve devam ettiren Osmanl vakanvisleri tarafndan kaydedilmi-

111

Ayn eser; s. 360, 363.

tir. 112 Rya tefsirinin bir ara olarak tarihyazmnda kullanl elbette Osmanllara, hatta slam uygarlna zg bir-ey deildi. Gerek eski uygarlklarda, gerekse Ortaa Avrupa'snda da ryalarn ve yldzlarn tefsiri, tarihi gelimeleri ngrmek iin kullanlyordu. 113 Osmanllarda rya tabiri ve mneccimlik XIX. yzylda bile rabet grmtr. Kk Kaynarca anlamasna giden ac yenilgiler srasnda tahtta bulunan ve Osmanl tarihinde ark Meselesi ad altnda k dnemini balatan III. Mustafa'nn lm-i Ncuma zel bir dknl olduu tarihilerin kaydettii bir olgudur. 114 Osmanllarda nasl tarihi anlamak Allah'n arzu ve iradesini kefetmek eklinde gerekleiyorsa, olaylar etkilemek ve tarihe katlmak da Allah'n sevgisini ve yardmn kazanmakla mmkn oluyordu. Bunun ise balca yolu bol bol Tanrya yalvarmak ve dua etmekti. Gerekten Osmanllar, zellikle sava yllarnda asker ve idar hazrlklar kadar duaya da nem vermilerdir. Osmanl vakayinamelerinde bu konuda yer yer ok ilgin bilgiler vardr. rnein Karaelebizade'nin Girit savayla ilgili eserinde, hibir savata o andaki kadar dua edilmedii; aylarca camilerde yer bulunmad ve zafer iin dua etmek isteyenlerin gece yarlar gelerek yer kaptklar yazlmtr. 115 Hatta Osmanl Devletinde bazen cephelere, dualar kabul edildii inanc ile ihtiyarlam ve emekli olmu mftler bile yeniden arlmlar-

dr. 116 Ksaca her konuda, zellikle savalarda Allah'n inayetini kazanmak iin youn bir biimde dua etmek ve Allah'a yalvarmak arttr. Bununla beraber. Osmanl vakanisleri-nin rya, gk cisimleri ve gaipten haberler gibi irrasyonel unsurlara eserlerinde bol bol yer vermelerine ramen, olaylarn izahnda neden - sonu balantlarn ortaya koyan aklc bir yntemi de ihmal etmediklerini ve devlet ynetimindeki baarlar ya da hatalar Allah'n iradesinin dnda, beeri nedenlerle de izah ettiklerini unutmayalm. Zaten baka trlsn dnmek gtr ve belli bir uygarlk dzeyine ulam bir toplumda insan aklnn tamamen tl kalmas mmkn deildir. Bu yzdendir ki Osmanl vakayinameleri, verdikleri bilgilerin ksm ve tarafgir olmasna ramen, Osmanl tarihinin balca kaynaklarndan biri olmulardr. Bununla beraber modern bir deiim teorisinden yoksun olduklar iin, son derece nemli iki sorun karsnda tamamen ksr kalmlardr. Bu sorunlar Osmanl Devleti'nin Ortaa yapsndan ada bir devlet yapsna geme sanclaryla birlikte ortaya kmlar ve modern Trk aydnnn kimlik sorunu ile ilgili glkler yaratmlardr. Bu yzden bu iki problematii ayr ayr ele almakta yarar gryoruz. Osmanllarda Kken ve Kimlik Sorunu: Yafes'in Torunlar XIX. yzyln sonlarna doru Mehmed Tevfik Paa, ders kitab niteliinde bir tarih yazd. Telhisi Tarihi Osman baln tayan bu eser byk bir baar kazand ve ksa zamanda ikinci ve nc basklarn yapt. 117 Mehmed Tevfik Paa, geleneksel OsB. N. Fonds Turcs; Supp: 928, Relation de la Prise de Bagdad par le Saltan Murad en 1047. (ev: F. Fornetti) s. 3. 117 Mehmed Tevfik Paa; Telhis-i Tarih-i Osman; stanbul, 1302 (1884) ve 1305 (1887) (iki kez.) Yazar nsznde, eserinin renciler dnda halka da ynelik olduunu belirtiyor.
50
116

Hammer bu efsaneleri eserinde Osmanl kroniklerine dayanarak anlatyor. L'Histoire de l'Empire Ottoman, cilt: I, s. 65-68. 113 Bilindii gibi ryalarn tefsiri gnmzde psikanalizin temel aralarndan biridir ve bireylerin bilinaltn aklamada kullanlr. Yani bireysel gemie dnktr. Oysa eski uygarlklarda, tam tersine gelecei grmek iin kullanlyordu. Bu konuda ilgin bir inceleme: G. Steiner; Les Reves Participent - Ils de l'Histoire? Le Debat, Mays, 1983, No: 25. 114 III. Mustafa, Encyclopedie de l'Islam, (Paris, 1928). Madde J. H. Kramers tarafndan yazlmtr. 115 Karaelebizade; B. N. Fonds Turcs, Supp: 868, s. 71.

112

manl konsepsiyonuna uygun bir ekilde tarihi geliimi evrensel tarih ve zel tarih olmak zere iki aamada inceliyordu. 118 nce ana hatlaryla Yaradldan itibaren kutsal tarihi anlatyor ve sonra Osmanl tarihini de bu kutsal tarihin iine yerletiriyordu. Tevfik Paa'ya gre Allah, gnei, yldzlar ve dnyay yarattktan sonra eitli mahlklar ve nihayet Adem ile Havva'y yaratmt. nsanlar Adem ile Havva'dan treyip ksa zamanda oalmlard. Allah insanlara zaman zaman, kendine kar dini grevlerini hatrlatmak ve medeni ihtiyalar telkin ve talim etmek iin peygamberler gnderiyordu. Bu peygamberlerden Nuh'un zamannda byk bir tufan meydana geldi ve btn yeryzn sular kaplad. Hazreti Nuh ve ona inananlar bir gemiye binerek tufandan kurtuldular ve Frat ile Dicle arasndaki El Cezire de Ararat dana ktlar. Dier insanlar ise yokoldular. Nuh'un Ham, Sam ve Yafes adlarnda olu oldu. Bunlarn ocuklar oalarak ve dnyann her tarafna yaylarak milletleri meydana getirdiler. Bu milletlerin en mehurlar inliler, Moollar (Trk ve'Tatar nesli), Hintliler, Acemler, Araplar, braniler (Yahudi), Asur ve Babilliler, Fenike ve Kartacallar, Msrllar, Yunanllar, Romallar ve Avrupai Garbi akvam (Cermen, Frank, Got v.s. gibi) idi. 119 Bu milletlere Allah peygamberler gndermeye devam etti ve bylece Musevilik ve Hristiyanlk dinleri dodu. Nihayet Allah peygamberlerin cmlesinin efzali ve ikmali olan Hazreti Muhammed'i yol-lad ve Kaffeyi edyan mtekaddimenin ahkamn ibtal ile sonuncu ve gerek dini yaratt. Tevfik Paa bylece kutsal tarihi Mslmanla baladktan sonra, Arap ve ranl yazarlarn izinde
118

Ltfi Paa, ayn dnemde, tarihi seyri enbiya ve menakb evliyadan bahseden kutsal tarih ile Ahval- Mluk ve dvelden bahseden tarih olmak zere ikiye ayryordu. Bk. Tarih-i Ltfi; stanbul, 1291 (1875), cilt: I, s. 3. 119 M. Tevfik Paa; a.g.e., s. 11
51

slam hanedanlarn anlatr ve sz Osmanl tarihine getirir. Bu konuda kkeni Yahi Fakih'e kadar giden bilgileri ve efsaneleri nakleden yazarmz, Moollarn istilay dehetengizi saikiyle Trkistan- Kebir imalinden Asyay Vusta ve Garb'ye doru baz kabaili etrakn (Trk kabilelerinin) muhacerat sonucunda namn kemali eref ve iftiharla tamakta olduumuz Devleti Osmaniye Anadolu'da zuhura gelmitir. diye ilave eder. 120 Okuyucularm, bugn ismini herkesin unutmu olduu Tevfik Paa' nn eserine gereinden fazla nem verdiimi dnebilirler. Aslnda ders kitab olarak kullanlan bu eseri, o tarihlerde hl egemen olan tezleri nakletmesi dnda, baka bir nedenle daha ele aldm. Gerekten Tevfik Pa-a'nn eseri, Osmanl tarihinde bir gei dneminin ve bir kimlik buhrannn elikilerini ok iyi yanstyor. Osmanl insannn kimlii yzyllar boyunca slam kimlii olarak yaanm ve uzun sre Bat'da doan milliyeti akmlardan etkilenmemiti. Bu akmlarn ilk etkilerini Mslman olmayan ve bu yzden ynetici zmrenin dnya gr ile zdelemeyen Osmanl uluslar arasnda gstermesi son derece doaldr. Bununla beraber Osmanllar iin de byle bir akmn etkisi dnda kalmak sz konusu olamazd. XIX. yzyln ulusal akmlar rk ve etni kavramlar erevesinde geni bir aratrma balatmlard. Bu aratrmalar, Sinoloji ve Trkoloji almalar erevesinde XIX. yzyln ikinci yarsnda Osmanllara da' ulamt. Bununla beraber Osmanllarn slamc kimlikten ulusal kimlie geileri, imparatorluun zel koullarndan doan glklerle doluydu. Aslnda, paradoksal olarak, kutsal tarih ve din kimlik Osmanllar Bat'ya; rksal ve etnik kimlik ise Dou'ya doru yaklatryordu. te Mehmed Tevfik Paa'nn kitabnda bu iki eilim elikili bir ekilde bir arada bulunuyorlar. Gerekten Telhis'te
120

Ayn eser; s. 14.

Osmanllar bir yandan Bat'y yaratan MuseviHristiyan Kutsal tarihi oluturan efsanelerle Yafes'e ve Hazreti Nuh'a balanrken; te yandan da Moollara ve Dou'lu rklara balanmaktadrlar. Bu konuyu biraz amakta yarar gryoruz. Daha nceki blmlerde gstermeye altmz gibi, slam uygarl, felsefi konsepsiyonu itibariyle geni lde eski Yunan'dan kaynaklanyordu. Hatta IX. ve X. yzyllarda eski Yunan felsefesini canlandrarak Batnm da en ileri kolu haline gelmiti. Elbette ozamanlar, bugnk ekliyle bir Bat-Dou ayrm yoktu. Veya olsa bile, bu kavramlar bugnknn tersi bir deer le yklydler ve daha ziyade Bat, Dou'ya hayranlkla bakyordu. Ancak bugn egemen olan deerler erevesinde uygarlk tarihine eilirsek sembolik olarak Rnesans ve Reform'a; fakat fiilen Aydnlanma ama kadar bu iki tarihi ayn uygarln blmleri olarak grebiliriz. Bunun nedeni, felsefi kken ortakl dnda, tarihi kken birlii ile de aklanabilir. Mslmanlk dini Musevilik ve Hristiyanlk dinlerinin devam olan son ve gerek din; Hazreti Muhammed de son ve gerek peygamber olarak ortaya ktlar. Byle bir anlay, kolaylkla slam ykseli anda, Musevi - Hristiyan kutsal tarihle kaynamay salad. X. yzyln byk Arap tarihisi Mesud'de bu sentezi btn unsurlaryla birlikte gryoruz. Daha sonra Osmanl ulemas tarafndan da dikkatle incelenecek olan bu yazara gre Trkler, kutsal tarih iinde Yafes'e balanan ecere iinde yer alyorlard. 121 Hazreti Nuh ve Yafes'le balayan silsile, aa yukar btn Osmanl vakayinamelerine evrensel bir giri olarak ilave edilmilerdir. Klasik ada Tac-t-Tevarih'de zirvesine ulaan Osmanl tarih-yazmnn, XIX. yzyln sonlarna kadar ayn efsaneleri nakletmi ol-

mas ilgintir. 122 Ancak yine ayn dnemde, Bat uygarlnn sars-d ve etkiledii Osmanl toplumunda kimlik sorunu yeni bir boyut kazanyor ve etnik bir problem olarak ortaya kyordu. Bu yeni yaklam bir yandan geleneksel Osmanl kaynaklarnn farkl bir ekilde deerlendirilmesini gerektirirken, te yandan da daha ok Bat'da retilen yeni bilgi ve bulgulardan yararlanmaya yol ayordu. Geleneksel Osmanl kaynaklarnda Trkler iki ekilde ele alnmlardr. Bunlardan birincisi Kutsal Tarihi tekil eden silsilenamenin bir halkas olulardr. Bu anlamda slam uygarl tarihinde onurlu bir yer igal etmiler ve slamn klc olarak daima vg konusu olmulardr. Osmanllar da bu balamda Trk kkenli olduklarn hibir zaman unutmamlardr. Bununla beraber Osmanl toplumu klasik an kurumsal istikrarna kavuurken, Trklk sorunu ikinci bir ekilde daha ortaya kmtr. O da yerleik bir uygarln geri kalm, gebelik halini korumu unsurlar olularyla ilgilidir. Burada szkonusu olan elbette ki Trklerin bir ksmdr; Trkmen ve Yrk airetleridir. Fakat ynetici zmre hem eitli karmlarla etnik safln kaybettii; hem de daha nemlisikendini dini terimlerle tanmlad iin Osmanllarda Trk terimi giderek kltc bir anlam kazanmaya balamtr. Gerekten XVI. yzyldan itibaren Osmanl vakayinameleri Trkleri aalayc sfatlarla doludur. Kaba Trk, cahil Trk, idraksiz Trk v.b. nitelemeler Osmanl kroniklerinde bol bol raslanan ifadelerdir. Ancak tekrarlayalm ki bu sfatlar gebe ve yar gebe hayat tarzndan yerleik uygarlklara gei srecinde ortaya km ve geie uyum salayamam unsurlar iin kullanlmlardr. Uygarlk geliiminin ortaya kard bu horlayc davran daha nceki devletlerde de kendini hissettirmilerBk. Hoca Sadeddin; Tac't Tevarih; Ankara, 1979, cilt: I, s. 27. (Yayna hazrlayan: t. Parmakszolu).
52
122

Al - Maoud (Mesud), Les Prairies d'Or. (Mruc al - Zahab ve Ma'adin al Cavahir) Paris, 1861-1877, cilt: III, s. 66.

121

di. rnein Mevlana Celaleddin Rumi ve Nizami'nin eserlerinde grld gibi 123 , Seluklu uygarlnda da Trkler kyl ve cahil olarak horlanmaktadrlar. Ancak byle bir yaklam sadece Trklere kar deildi. Airet balarn koparamam ve yerleik dzene geememi tm halklar byle bir kmsemenin konusudurlar. Bu yzden Osmanl devleti gibi bir slam uygarlnda bedevi Araplarla Arnavut ve Krt airetlerinin de ayn tip kmsemelere hedef olmalar sk sk grlmtr. 124 Osmanl toplumunda kimlik sorununun, tm ortaa uygarlklarnda olduu gibi, dini bir renk kazanmas ve etnik boyutunun ancak kltc bir ekilde varln srdrmesi XIX. yzyla kadar devam etmitir. 125 Bylece Osmanllar milli akmlarla Trk szcnn pejoratif bir anlam kazand bir ortamda karlamlardr. XIX. yzylda dini duygularn tm uluslarda zayflamakta olduu ve Osmanllarn rk bakmndan son derece karm bir toplu123 Celaleddin Rum; Mesnevi, stanbul, 1966. Cilt: V. s. 241-242; cilt: VI, s. 134-138. (ev: V. zbudak). Nizam, Le Roman de Chosroes et Chirin (Hsrev ile irin) Paris, 1970, s. 184.(ev: H. Masse). 124 Szn ettiimiz ayrm baka bir incelemenin konusu olmaldr. Bu ayrmc yaklamn, daha genel planda, ynetici zmre ile halk ayran elitist bir yaklam olarak da kullanld yer yer gze arpyor, rnein A. Takprzade'nin u cmlesini ak taralm: Agbiya- Trk (Trk kafaszlar) ve eclaf- Arab (Arap rezilleri), mukte-zay cebelet ve tabiatlar zere (doalar gerei) ilerinden meayih ve kibare (ileri gelenlere) ziyade tevkin ederler. (ok iyi davranrlar.) Zira kesreti tecrbe (tecrbe bolluu) sebebiyle onlarda nevi ulum (eitli ilimler) hasl olup, akranlarndan te-veffuka (stnle) vasl olmulardr. Mevzuat- Ulum; s. 36. Burada grld gibi, Takprzade, Trk ve Arap halklar iin, bir yandan ok kltc sfatlar kullanyor; te yandan da bunlar ynetici zmreye itaatde kusur etmedii iin dier halklardan stn tutuluyorlar. 125 D'Ohsson XVIII. yzyl sonlarnda yaynlanan eserinde unlar yazar: Osmanllar Trk terimini kaba ve cahil bir insan iin kullanrlar. Onlara gre Trk kelimesi, sadece Trkistan halkna ve Horasan llerinde durgun bir hayat yaayan babo srlere yneliktir. mparatorluun btn halk 'Osmanl' ismiyle arlr ve bunlar Avrupallarn kendilerine neden Trk dediini bir trl anlamazlar. Bu kelimeyi en ar bir hakaret saydklar iin, imparatorluktaki yabanclar kimseye Trk diye hitap etmez. Tableau General..., cilt: IV, s. 373.

luk tekil ettikleri gznnde bulundurulursa, ulusal hareketin Osmanllarda rk ve etni temellerinden baka bir dayanak aramas gerekirdi diye dnlebilir. Bununla beraber, ken slam uygarlnn sarsntlar iinde yeni kimlik araylar, Osmanl Devletinde tamamen etnik temellere dayanm ve Trklk eklinde, tarihteki saf Trk uygarlklarnn kefedilmesine allmtr. Hi kukusuz bu akm kkenini Bat'dan almtr. Fakat batl uluslar, bu yaklam belli bir gelime evrimi iinde aarak kendilerini uygarlk, kltr ve zgrlk kavramlar ile tanmlarken, Osmanllar etnik bir kimliin boyutlarn aamamlardr. Bylece koskoca Osmanl uygarl slam damgas tad iin kmsenmiveya sadece askeri zaferler asndan vlm ve baklar slam ncesi Trk topluluklarna ya da hi olmazsa Osmanl devletinde yaamakta olan slam ncesi, Trk unsurlara evrilmitir. Kutsal Tarihide bu sre iinde, Bat'da olduu gibi, laik bir evrensel uygarlk tarihine dnmemi ve hatta baz tezlere gre evrensel tarih, Trk tarihinin uzants ve eitlenmesi olarak sunulmutur. Oysa Osmanl tarihyazmnda, sadece tarih konsepsiyonunu deil, tm dnya grn ve bilim anlayn deitirecek ve modernletirecek baka bir temel daha vard. Yalnz slam leminin deil, ann btn fikir rnlerinin en ileri abidesini tekil eden bu dnce kaynan bn Haldun'un eserleri, zellikle Mukaddima tekil ediyordu. Osmanllar Mukaddima zerinde dnerek ve tartarak Bat'da deimeye balayan zihniyetle verimli bir diyalog kurabilirler ve Rnesans'a etkin bir ekilde katlabilirlerdi. Fakat gerek gelime farkl oldu. Osmanllar ve bn Haldun'un Tarih Sosyolojisi Zeki Velidi Togan tarihilikte yntem sorununu inceleyen eserinde Tarihte usul bizde Tanzimat'dan nce

53

bn Haldun'vari dncelerden ibaretti 126 der ve bilimsel yntemin daha sonralar Yusuf Akura ve Fuat Kprl'nn eserleriyle girdiini ilave eder. Byle bir ifade biimi bn Haldun'u kmsyor ve ilmin karsna koyuyor gibi grnyorsa da bizzat Togan'n bu dnr hakkndaki vgleri durumun aslnda daha farkl olduunu bize gsteriyor. Gerekte bn Haldun Osmanllarda, yazarn sylediinden de te, Tanzimat'a kadar deil, imparatorluun sonuna kadar etkili olmu ve rnek bir tarihi olarak gsterilmitir. Osmanl Devleti'nin son vakanisi Abdurrahman eref Efendi, bn Haldun'un bu fende at r elyevm Avrupallar nezdinde gayetle mergup ve 'mekteb tarihi' ismiyle maruftur. 127 demektedir. Ayn yazara gre byle bir tarih anlay sadece olaylar nakil ve hikye ile yetinmeyip, bunlarn esbab ve netayicini (sebep ve sonularn) da inceliyordu. bn Haldun, Endls kkenli bir aileden gelmekle beraber Tunus'ta domu ve temel eserini orada yazmt. Dnr, Mukaddima'y XIV. yzyln sonlarna doru, Osmanl Devleti bir beylikten mparatorlua doru geliirken kaleme almtr. Osmanllar bu sre iinde, klasik slam uygarlnn tm dnce ve deerleri konusunda olduu gibi, Mukaddima'y da tand ve benimsedi. Hatta bn Haldun, Osmanllarn devir aldklar kltr miras iinde en ok etkili olan birka dnrden biri haline geldi. Andre Miquel'in belirttii gibi, nce Trkiye, daha sonra da Avrupa sayesinde bn Haldun tannd ve kendisini douran uygarla iade edildi. 128 Gerekten Osmanllarn uygarlktaki toparlayc ve koruyucu ilevleri bn Haldun rneinde ok iyi ortaya kyor. Bu bakmdan, sadece tarih gibi
126

bir disiplini deil, btn ilim dallarn temsil edici nitelii bakmndan bu konuda biraz durmak istiyoruz. Osmanl limlerinin bn Haldun'u nezamandan itibaren tandklarn sarih olarak bilmiyoruz. Bununla birlikte, bizzat mehur dnrn elyazmalar Trkiye'de bulunduuna gre 129 , bu tanmann epeyce eskilere uzandn tahmin edebiliriz. Osmanl klasik andan itibaren bn Haldun tm ulemann en ok beendii ve zikrettii eserlerden biri olmutur. Gerekten Takprzade'den Ktip elebi ve Naima'ya; onlardan da Namk Kemal ve Abdurrahman erefe kadar birok ileri gelen Osmanl dnr bn Haldun'u vgyle anm ve rnek tarihi olarak sunmutur. 130 Osmanl ulemas bn Haldun'u Arapa aslndan okuyordu. Bununla beraber Mukaddima'nn ilk kez tercme edildii dil de Trke olmutur. Bu eviri iki aamada tamamlanmt. Eserin ilk ksmn 1730'da Pirizade Trkeye kazandrdktan sonra uzun sre tamamlayc bir giriim yaplmam ve ancak XIX. yzylda tarihi Cevdet Paa eserin ikinci ksmn da evirmiti. 131

129 F. Rosenthal; Mukaddima'y tantrken, bn Haldun'un en eski drt elyazmasnn Trkiye'de bulunduu gibi, daha birok elyazmasnn da bulunduuna dikkati ekerek, bunlarn Trkiye'de Mukaddima'ya verilen byk nemi yansttn belirtiyor. (The Muqaddimah, New - York, 1953, cilt: I, S. LXXXVIII, XC) 130 Naima, Tarih'inin giriinde bn Haldun'u kendine gre zetledii gibi, Knalzade'nin Daire-i adliyesinin kkeninin de bn Haldun'da olduunu belirtir. (stanbul, 1967, cilt: I, s. 32-33) Namk Kemal de Osmanl Tarihinde bn Haldun'u Tarih ilminin bir nevi kurucusu sayyor. (stanbul, 1971, s. 17). Fuat Kprl de Sosyolojinin ilk byk kurucularndan sayd bn Haldun hakkndaki vglere katlyor. (Bk. W. Barthold; slam Medeniyeti Tarihi; Ankara, 1963, s. 169).

A. Zeki Velidi Togan; Tarihte Usul; stanbul, 1950, s. 11. Abdurrahman eref; Tarih-i Devlet-i Osmaniye; stanbul, 1315, Giri ksm. 128 Andre Miquel; L'Islam et sa Civilisation; Paris, 1968, s. 303.
127

Hammer, 1822'de yazd bir makalede Pirizade'nin evirisi iin mkemmel dedii gibi, eserin kendisi iin de Dou'da bn Haldun'un eseri gibi tamamiyle evrilmeye layk az eser vardr diyordu. Journal Asiatique, 1822, s. 267-278.
54

131

bn Haldun Bat dnyasnda da byk bir ilgi grm ve eitli ekillerde yorumlanmt. Irklk kokan akmlar iinde bn Haldun'u da kullanmak isteyen baz anssz giriimler 132 dnda yazarmz esas itibariyle dncesindeki din ve rasyonel unsurlarn ikilii asndan tartma konusu olmutur. Daha ak bir ifade ile bn Haldun'un dogmatik bir ilahiyat m, yoksa dini maske olarak kullanan rasyonalist bir dnr m olduu sorusuna yant aranmtr. Hikukusuz bn Haldun ann slam dogmalarna inanla balyd ve dini ortodoksi iindeydi. Byk dnr tamamen laik ve rasyonel bir grnm iinde sunan yazarlara, Gibb, bu noktay ikna edici bir biimde hatrlatmtr. 133 Ne var ki burada yine klasik teokrasi-laiklik tartmasna dnyoruz. Nekadar kapsaml olursa olsunlar, kutsal kitaplarn ve bunlarn yorumlarnn toplum hayatn her ynyle aklamas ve aydnlatmas pratik olarak olanakszdr. Bu yzden skolastik dncenin en yaygn olduu alarda bile, rasyonel analizler tamamiyle ortadan kalkmamlar; sadece egemen dogmalarla aka elikiye dmemek kouluyla kullanlmlardr. bn Haldun bu rasyonalizm marjn, adeta skolastik dncenin snrlarn zorlayacak derecede baaryla kullanmtr. Bu yzdendir ki baz yazarlar tarafndan, aslnda tam bir rasyonalist olduu halde, slam dogmalar ihtiyatl bir biimde, fakat inanmadan yineleyen bir yazar olarak sunulmutur. nsanlarn gerek inanlar zerinde speklasyona dayanan byle iddialarn pozitif tarih asndan bir deeri olmadn biliyoruz. Bu bakmdan A. Toynbee'nin insan aklnn btn alarda ve btn lkelerde yaratt bu tip eserlerin en by 134 diyebildii Mi132

kaddima'da temel slami dogmalarn da ifade edilmi olmas, eserin deerini azaltmamaktadr. bn Haldun eitli tarihlerde ve eitli yazarlar tarafndan modern tarihiliin, siyasal bilimlerin veya sosyolojinin kurucusu olarak grlmtr. Daha yakn bir gemite ise, bir Fransz bilim adam tarafndan azgelimilik olgusunun tarihi nedenlerini ilk olarak objektif bir ekilde aklayan dnr olarak selamlanmtr. 135 Bu yazara gre bn Haldun, Marks'n Asya tipi retim biimi ni haber veren bir ekilde sorunu ele alm ve ehirlilerin iktisad ve siyasal planda zaaf ve yeteada gerikalneksizliklerini vurgulayarak 136 mln tarihi kkenine inmitir. Bu sorunun tartlmas konumuz dnda kalyor. Bununla beraber, Yves Lacoste ile birlikte tekrarlayalm ki bn Haldun rnei rasyonalizmin (slam dnyasnda) XIV. yzylda dahi henz boulmadn gsteriyor. Ve bn Haldun'u incelemek amza srt evirmek deil, gnmzn byk sorunlarnn en ciddisinin derin nedenleriyle ilgili analizi ilerletmektir. 137 Burada sz Osmanllarn ne yazk ki kullanamadklar tarihi anslarna getiriyoruz. nce dnrn baz temel fikirlerini anmsayalm. bn Haldun airet hayatndan yerleik dzene geii, baka bir deyile hanedan devletlerinin kurulu srecini anlatyordu. Yazar davla szcn hem hanedan, hem de devlet anlamnda kullanmaktadr. bn Haldun bu evrim srecini ilerici bir felsefeye oturtuyor ve uygarln (mran) geliimi olarak gryordu. Bu geliimde dayanma ruhu olarak evirebileceimiz asabiye kavramna zel bir

135

rnein E. F. Gautier; Le Passe de l'Afrique du Nord, Paris, 1952. 133 H. A. R. Gibb; The Islamic Backround of Ibn Khaldoun's Political Theory; Bulletin of the School of Oriental Studies, Vol: VII., 1933-35, s. 23-31. 134 Arnold J. Toynbee; A Study of History, Londra, 1934, cilt: III, s. 322.

Yves Lacoste; Ibn Khaldoun, Naissance de l'Histoire Passe du TiersMonde, Paris, 1966. Trke yaznda mit Hassan'n bn Haldun: Metodu ve Siyaset Teorisi (Ankara, 1982) balkl almas hatrlatlr. 136 Y. Lacoste; a.g.e.; s. 263. 137 Ayn eser; s. 8.
55

nem veriyor ve balang-da kan birliine dayandrd asabiyanm geliimini aklyordu. Yazara gre asabiya dardan katlmalarla (izleyiciler istina; kleler-ibidda; yabanclar-mavali) deiik ekiller alabiliyordu. 138 Hatta yazarmz byk hanedanlar din kkenlidir 139 diyerek asabiyann slam devletlerinde ald ekle de k tutmutur. bn Haldun, aydnlatmaya alt evrensel geliimin ne gibi siyasalara dayanacan da tardiyen tmtr. Siyasetsiz uygarlk olmaz 140 yazarmz iki tip siyasa saptamtr. Bunlardan birincisi Eflatun'un Cumhuriyet'inde ifadesini bulan meden siyasa; ikincisi ise realist bir yaklamn rn olan akl siyasa idiler. Yazar akl siyasay da slam n-cesi ran biimi ve slam dogmalarla birlikte uygulanan biimi olmak zere iki ekilde ele alyordu. 141 bn Haldun, eski Yunan dncesi ve prenslerin aynalar gelenei izinde, siyasetin temelinin adalet olmas gerektiini vurgulam ve Osmanl siyaset felsefesini zetleyen daire-i adliye yi dile getirmitir. 142 Bu dnce tarznda bir devlet dzenini en fazla tehdit eden ey zulmdr. Bu ise Mlk n (yani devletin) eitli hakszlklar, dayanlmaz vergiler, angaryalar ve msaderelerle yozlatrlmasna yol amaktadr. Burada yazarmzn modernizme ak ve aydnlanma gelenei ynndeki dnceleriyle karlayoruz. Gerekten bn Haldun zulm ynetimini knarken zel mlkiyeti, ticareti ve sermayedarlar (mutamavvil) hararetle

bn Haldun, Al - Muqaddimah (ev: V. Monteil), Beyrut, 1987, cilt: I, s. 268. bn Haldun Gl bir hanedan kan balarndan vazgeebilir diyor. Cilt: I, s. 304. 139 Ayn eser; cilt: I, s. 310. 140 Ayn eser; cilt: II, s. 614 141 Ayn eser; cilt: II, s. 614-615. 142 Ayn eser; cilt: I, s. 79
56

138

savunmu 143 , msadereleri de eletirmitir. Batda feodalizmin zlmeye balad ve kapitalist ilikilerin uverdii yzyllarda bu fikirler Osmanllar iin ilham verici olmalyd. Bununla beraber, Osmanl ulemas bn Haldunu daha ok tutucu bir biimde yorumlamtr. bn Haldun'un yukarda hatrlattmz baz temel fikirleri bize Osmanllar tarafndan neden ilgiyle karlandn da aklyor. Mukaddime yazar Osmanl Devleti'nin kuruluunun ve bymesinin ada olmu ve onu adeta bir fotoraf somutluu iinde sergilemitir. Bu yzden, toplumlarn hayatlarn insan hayat gibi dnemde ele alan yazar, Osmanllara genlik ve olgunluk alarn anlatan bir yazar gibi grnmtr. Ancak XVII. yzyldan itibaren evrimle ilgili tezleri gncelliini kaybediyor ve zel mlkiyet ve varlkl snflarla fikirleri n plana kyordu. Osmanllar asndan anakronizm XVII. ve XVIII. yzyllarda bagstermitir. Bu dnemde, zellikle Naima rneinin gsterdii gibi, Osmanl ulemas bn Haldun'u tutucu bir biimde kullanm ve n yarglar yererek tenkiti dnceyi ven 144 byk dnrn gerisinde kalmtr. Osmanl fetihlerinin bitmesi; fakat savalarn devam etmesi devlet harcamalarn artrmt. Bu yzden XVII. ve zellikle XVIII. yzylda msadereler artm ve zel hukukun koruduu mlkiyet dzeni siyasal saldrlarn konusu olmaya balamt. Osmanl tarihileri XIX. yzylda dahi bn Haldun'u vmeye ve onun baz fikirlerini aktarmaya devam etmiler; fakat onu ada bir ekilde yorumlayarak gelitirememilerdir. Bu konuda Bat'daki gelime ile yaplacak bir karlatrma, bize Giambattista Vico'yu hatrlatyor. Gerekten XVIII. yzylda yaayan talyan dnr kapsaml bir tarih felsefesi gelitiriyor ve toplumlarn tarihini, bireylerinki gibi aa ayryor143 144

Ayn eser; cilt: II, s. 759 Ayn eser; cilt: I, s. 69

du. bn Haldun, tarih anlayn nasl, son tahlilde, dini dogmalara da-yandryor ve ilahi irade ile aklyorsa, G. Vico da tarih felsefesinde Hristiyan bir konsepsiyondan kurtulamyordu. Ancak Batllar G. Vico'yu, Osmanllarn bn Haldun'u deerlendirmelerinden ok farkl bir ekilde ele alm ve modernletirmilerdir. Gerekten XIX. yzylda Fransz tarihisi Michelet, Vico'yu dinci terminolojisinden soyutluyor, rasyonel ve ada bir tarih anlatmna temel yapyordu. 145 Byle bir geliim neden Osmanl toplumunda da gereklememitir? Byle bir soruya cevap verebilmek iin nce sorunun kapsamn genileterek, onu, insan dncesinin btn dallarn ierecek ekilde ifade etmek gerekiyor sanyoruz. Bylece soru, Osmanllarda dnya gr neden skolastik biiminden kurtularak laik ve rasyonel bir biim almad? ekline dnecektir. Uygarlk tarihimiz ve kimlik sorunumuzla ilgili bu temel soruya bugn de yant verilmedii kansndaym. Bununla beraber, hiolmazsa bu yantn baz unsurlarn su yzne karma umuduyla, Osmanl toplumunda din ve ilim ilikilerinin baz zelliklerini, Bat'yla mukayeseli bir ekilde gstermeye alacam. Toplum, Ekonomi ve Kltr: Bat'da ve Osmanlda Aydn retimi XVIII. ve XIX. yzyllarda Osmanl gerikalmln aklamak iin, iki yntem bazen eliik bazen de tamamlayc bir biimde kullanlyor. Bunlar ok genel bir ekilde alt-yap ve st-yap yaklamlar olarak niteleyebiliriz. Bu yaklamlardan birincisine gre Osmanl gerikalml, kapitalizm ncesi retim ilikilerinin dar ve donmu kalplar knlamad ve bir sanayi devrimi yaratlamad
145

iin domutur. Sivil Toplum un ve Ulusal burjuvazinin gelimemi bulunmalar, bu grn balca dayanaklarn tekil ediyor. styap yaklam ise Osmanl kn bir kltr ve zihniyet sorunu olarak ele almakta ve Bat'da Rnesans'tan itibaren gerekleen kltr devriminin Osmanl Devletinde karlnn bulunmadn vurgulamaktadr. Bu iki bak asnn somut planda kesime noktalar yok mudur? Maddi retim eksiklii, hangi durumda ayn zamanda kendini manevi retim eksiklii olarak da hissettirebilir? Sanyorum ki bu sorulara yant aramak, Osmanl gerikalmlnn imdiye kadar pek incelenmemi boyutlarn grmeye ve aklamaya yol aacaktr. Rnesanstan itibaren Bat gelimesi ile Osmanl gelimesini karlatrmal bir ekilde ele alrsak, arada birok formel benzerliklere ramen, Osmanl toplumunda Avrupa'da ortaya kan ve giderek Bat dzenine damgasn vuran bir unsurun bulunmadn grrz. Bu unsur bamsz aydn kategorisidir. Bu kavramla, siyasal iktidardan bamsz, kritik espri sahibi ve zgr dnceli bireyleri kastediyoruz. Uygarlk tarihi, imdiye kadar daha ziyade siyasal olgular ve manevi deerler tarihi olarak incelenmitir. Bu balamda her uygarlk belli bir aydn kategorisi ile temsil edilmi ve kendi ideolojisini yapan bir aydn tipini retmitir. Burada kullandmz aydn kelimesinin belirsizliini hemen syleyelim. Gerekten eitli uygarlklarda ve bizzat bu uygarlklarn belli geliim aamalarnda bugn aydn dediimiz kategori deiik ekilde isimlendirilmitir. Geleneksel Osmanl kltrnde bugnk aydn yerine alim ve ulema szckleri kullanlyordu. XIX. yzyl sonlarnda Bat etkisiyle, Aydnlanma geleneinden esinlenilerek mnevver kelimesi kullanlmaya balanmtr. yle grnyor ki gnmzdeki aydn szc mnevver kelimesinin Trkeletirilmesinden baka bir ey deildir.

J. Michelet; Oeuvres Completes, Paris, 1971, cilt: I, s. 286-298.


57

Modern alara kadar aydmlarm bata gelen ilevi, iinde yaadklar toplum dzeninin meruluunu ve ilerliini salayacak dnya gr genellikle dini bir karakter tad iin okullar da daha ok ibadet yerleriyle bir arada bulunuyordu. Smer'de tarihin kaydettii ilkokullar bu amala ve mabedlerin iinde kurulmutu. Antik uygarlklarda, inli mandarinlerin durumunda grld gibi, bu gibi ktib - ideologlara zabta grevleri bile veriliyordu. 146 Eski Yunan'da da milattan beyz yl nce ortaya kan sofistler, iktisadi bir giriim nitelii tayan okullarnda yneticilerin ve zenginlerin ocuklarna hereyden nce nasl iyi bir vatanda olunabileceini retiyorlard. Ortaa'da ise okullar feodal dzenin iinde korporasyonlar halinde rgtleniyorlar ve skolastik bir felsefeyle bu feodal yapy hem temsil etmeye hem de yeniden retmeye katkda bulunuyorlard. Osmanl devlet ve eitim dzenini, biraz sonra anlatacamz gibi, ok uzun srm bir Ortaa eklinde dnebiliriz. Bu bakmdan Bat'da Ortaa kurumlar yklp, kapitalist dzen kurulduu ve bu dzenle birlikte yeni bir aydn tipi ortaya kt dnemde bile Osmanl toplumu geleneksel alimlerini retmeye devam etmitir. ki uygarlk arasndaki bu kesinti, bir ynyle kapitalizmin temel bir zellii ile aklanabilir. Bu zellii kapitalizme damgasn vuran mal bolluu simgeliyor. Konumuz asndan bu mal bolluu, kitap bolluu eklinde ortaya kyor. Gerekten kitap retimi ve onunla ilgili olarak basn ve yayn faaliyetleri kapitalist iletme eklini alnca, kltr de kitle boyutlar kazanm ve aydn iin yeni olanaklar, yeni ilevler domutur. Bat'da Aydnlanma an yaAydn kelimesinin tarihesi ve ierdii eitli ilevler (yazc - uzman sanat vb.) ve bunlarn evrimi konularnda zl bir aklama iin bk. L. Bodin, Les Intellectuels, Paris, 1964. Regis Debray bu konudaki eserinde (Le Scribe, Paris, 1980) Aydnlarn zellikle iletiim ilevini vurguluyor.
146

ratan yeni aydn tipi bu ortamda ve bu evrim iinde ortaya kmtr. Gerekten ideolojilerin retilmesinde ve aydnlarn formasyonunda balca aralardan biri kitap olduuna gre, kitapln krl bir retim dal halini almas ve kitle boyutlar kazanmas, Ortaa korporatif sisteminin dnda hayat hakk kazanm yeni bir aydn tipinin ortaya kmasna olanak vermitir. Osmanl devletinde kapitalizmin gelimemesiyle birlikte, kltrel geriliin de devam ve ortaa skolastiinin egemenliini korumas aslnda ayn srecin iki deiik grnmdr. Bu konuyu daha iyi aklayabilmek amacyla, nce geleneksel aydn ve eitim sorunlarn Osmanl ve Bat toplumlarndaki konumlaryla ve karlatrmal olarak ele alalm. Bat Ortaa, Osmanl Ortaa ve Okul Bat'da da Osmanl Devletinde de Ortaa boyunca okul ve eitim dini sistemin bir parasyd. Avrupa'daki Kilise - Okul ikilisine Osmanllarn Cami Medrese ikilisi tekabl ediyordu. Bat'da Germen fetihleri, Roma mparatorluunu yktktan sonra ortaya kan anarik yapda Kilise, Roma kltrnn taycs olmu ve moral bir btnlk salamt. Karolenj hanedan zamannda, imparator Charlemagne, eitimde devrim yaparak bir Saray Okulu kurmu ve retime hiyerarik bir yap vermiti. Bu okulda, tipik rneini sidore de Seville'in eserinde bulan ve Saint-Augus-tin'den itibaren neoplatonist sentez esprisi iinde verilen ansiklopedik bilgiler aktarlyordu. 147 Bu balamda, Aristo'nun tasnifinden yararlanlarak ilimler yedi brana (Septem Artes Liberales) ayrlyor ve dini dogmalarla uyum halinde sunuluyorlard. Kilise okullarna Scolae denil147

Bat eitim tarihi ile ilgili aklamalarmda zellikle u eserden yararlandm: E. Durkheim; L'Evolution Pedagogique en France; Paris, 1938. (Ayrca bk. Histoire Mondiale de l'Education. Kollektif eser; 4 cilt. P.U.F. Paris, 1981.)
58

dii iin, byle din bir eitim yntemine de skolastik ad verilmitir. Hal seferlerinin yaratt sosyal ve ekonomik canllk kltr hayatnda da kendini gstermi ve Paris Notre-Dame Kilisesi XII. yzylda Avrupa'nn kltr merkezi haline gelmiti. Bu dnemde Paris, eitli lkelerden akn eden binlerce renciyi barndrmtr. Ortaada Avrupa'da okullar Kilise bnyesinde ve korporatif esaslara gre rgtleniyorlard. Baz retmenlere zel okul kurma yetkisi verilebiliyor; fakat bunlar da Kilise civarnda kurularak, onun kontrol altnda bulunuyorlard. renciler, retmenlerle usta-rak ilikisi iinde yayorlar ve be ila yedi senelik bir eitimden sonra bir ustalk belgesi alyorlard. Usta, eski rann ilk dersinde bulunuyor ve dersten sonra onu kucaklayarak takdis ediyordu. Bu merasim daha sonralar deneme dersi (inceptio) eklini almtr. Bat'da fikir ve eitim zgrl bir ynyle yzyllarca sren Kilise -Okul atmas iinde gelimitir. niversiteler, beynelmilel nitelikleri ile Ortaan en ok feodal karakter tayan kurumlar idiler. Bu yzden Kilise ile kavgalarnda bulunduklar lkelerin krallarndan ok, Papalk makamna dayanmlardr. Papa'lar da uluslarst glerini kabul ettirmek iin bu kavgay desteklemitir. Bat ortaa niversitelerinde eitim, Hristiyan dogmalarla neoplato-nist yntem ve grlerin birlikte yer aldklar bir ierie sahipti. Yntemle ilgili temel eserleri Aristo'nun Organon'u ve onun kategorilerini aklayan, Porphyres'in Isagoge'u (Osmanllarn izagucisi) tekil ediyorlard. Her konudaki temel kitaplar ya expositio edilerek ya da diyalektik yntemle ve mnazara yoluyla retiliyorlard. zellikle Ortaan mnazaralar (Osmanllarn ilm-i cedeli) ok nlyd. retmenler bir neriyi kantlamak iin nce kendi kendileriyle mnazara yapyorlar; sonra haftada bir gn de baka retmenlerle tartyorlard. Bunun dnda rencilere de ekipler halinde mnazara hakk tann59

mt. Ne var ki renci mnazaralar ok hararetli geiyor ve yaralananlar, hatta bazen lenler oluyordu. 148 Bu yzden Rnesans dnrleri Ortaa niversitelerini eletirirken en ok bu mnazaralar zerinde durmulardr. Ortaa skolastii Rnesanstan itibaren sarslmaya balamakla beraber, kurumsal yapsn daha uzun sre devam ettirdi. Rnesansn douu ve eitim asndan nemine deinmeden nce, Osmanl skolastiini de kurumsal ereve iinde zetlemeye alalm. Osmanl Skolastiinin eleri Osmanl Devleti fetihler yoluyla kurulmutur. Bu fetihler Osmanl gazilerine ksmen kendi aralarnda paylalan ksmen de kamu fonu tekil eden topraklar ve ganimetler salyordu. Bu ganimetler sadece altn, gm paralardan, kymetli eyalardan ve esirlerden olumuyordu. Osmanl fetihileri, zellikle slam kltr merkezlerini ele geirdikleri zaman, buralardaki alim ve sanatkrlar da ganimet olarak almlar ve lkeye getirmilerdir. Bunun dnda Osmanl Devletinin hzla bymesi ve bu balamda alim ve sanatkrlara salad gvenlik ve refah da Osmanl merkezlerini Arap, ranl ulemaya ok cazip klyor ve kendiliinden glere yol ayordu. Bylece nasl Roma uygarl, Yunan dnr ve sanatkrlarndan ve Fransa, talya seferleri sayesinde talyan Rnesansndan yararlandysa; Osmanllar da klasik alarnn olumasnda d katklardan bol miktarda faydalandlar. Bu olgu Osmanl kurumlarile klasik slam kurumlar arasnda belli bir devamllk salad. Osmanl dzenini snrlarda daha ok kl temsil ederken, merkezde ve ehirlerde cami-medrese ikilisi simgeliyordu. zellikle stanbul'un fethi
148

E. Durkheim; a.g.e., s. 181-182

ile Kanuni ynetimi arasndaki dnemde Osmanl kurumlar klasik biimlerini aldlar. Fatih Sultan Mehmed'in kendi adna yaptrd cami, her cephesinde yer alan drder medrese ile Sahn- Semaniyeyi oluturuyor ve Osmanl eitiminin en mkemmel rneini veriyordu. Daha sonra II. Bayazt ve Kanuni Sultan Sleyman'n yaptrd nl camiler de, medreseler ve 600 - 700 rencinin hergn yemek yedii imaretler ihtiva ediyorlard. 149 Osmanllarda ulema eitli ilevleriyle, ortaa anlamnda bir zmre tekil ediyordu. Bu durum daha nceki slam uygarlklarnn yeni bir konumda tekrarlanmasndan baka birey deildir. Bununla beraber Osmanl Medreseleri statlerini ve derecelerini ayrntl bir ekilde dzenleyen nizamata ancak Kanuni zamannda kavutular. Osmanl ulemas, daha nceki slam uygarlklarnda grld gibi, El - Akhisar'nin naklettii bir hadise gre peygamberin miraslar 150 saylyorlard. Tannm Osmanl alimlerinden Ayn Al, XVII. yzyl balarnda Sultan Ahmed I'e sunduu eserde ulemann toplumdaki yerini yle belirtiyordu: Osmanl Devletinde bilgileriyle tannm ulemadan daha saygn, daha drst ve daha ok beenilen insanlar, nceki slam devletlerinde bile yoktu 151 Bu bakmdan Osmanl ulemas toplumun en ayrcalkl zmresini oluturmu; XVII. ve XVIII. yzyllarn msadere salgnndan en az zarar grm ve bu haliy-

Klasik dnem Osmanl cami ve medreseleri iin Sultan I. Ahmed zamannda yazlm anonim bir elyazmasnda epeyce bilgi verilmektedir. Eser (Franszca evirisiyle beraber) iin bk. B. N. Fonds Turc; Supp. No: 881. 150 El Akhisari; Usul Hikem fi Nizam-l Alem; B. N. Fonds Turc, Supp. No: 891. s. 58. (Eser Franszca evirisiyle sunuluyor). 151 Ayn Al; Risale-i Kavanin-i Ali Osman; B. N. Fonds Turcs, Supp. No: 885. fadenin Osmanlcas yledir: Hakikaten Devlet-i Aliyeyi Osmaniyenin ulemay azam ve fa-zlay kirama olan izaz ikram ve... ihtiram dvali selefinden vaki olmu deildir. s. 25
60

149

le Bat'daki aristokrasiye benzetilen sosyal kategoriyi tekil etmitir. 152 Osmanl ilim ini eitli ynleriyle daha nce anlatm bulunuyoruz. slami akidelerle neoplatonist yntem ve nerileri birletiren Osmanl skolastii, formel olarak Avrupa skolastiine benziyordu. imdi Osmanl eitimine egemen yntemle ilgili baz verileri aktaralm. Osmanl medreselerine sadece ulema kategorisine girmeye aday olan renciler devam ediyordu. 153 Bu rencilere suhtenin bozulmu ekli olan softa ya da mrid, muid, talib gibi adlar veriliyordu. Bunlar camilerde saylar 12 ile 30 arasnda deien hcrelerde eitim' gryorlard. Medreselerde eitimin gerek sorumlular mderrisler olmakla beraber, asl dersi yardmc hocalar yapyor ve zellikle bozulma dnemin-demderrisler ayda ancak birka kez medreseye uruyorlard. Softalar baz medreselerde dersleri ortak olarak, bazlarnda ise zel olarak izliyorlard. Ulemann st kademeleri zamanla gl kad ve mderris ailelerinin ocuklarnn tekeline girmiti. Evlerinde, zel hocalarn nezaretinde zel bir eitim alan bu ocuklar, stn bir yetenekten yoksun olsalar da yksek mevkileri dktryorlard. Osmanl medreselerinde hoca ile renci ilikileri baba-oul ilikileri modeli zerine oturtulmutur. Ahmed Takprzade Efendi, nl eserinde medrese eitimine egemen olmas gereken ilkeleri belirtmi ve mderrisliin deontolojisini yapmtr. Yazara gre retmen her bir fnundan haberdar olmal ve akran ile mzakere ve mbahese ve mnazara 154 eylemeliydi. Ayn ekilde stad akirdini
152

D'Ohsson; a.g.e., cilt: II, s. 464-487, Hammer; l'Histoire..., cilt: III, s. 320 ve devam. (Gibb ve Bowen'de de ayn gr buluyoruz.) 153 Buna karlk mekteplere okuma yazma renmek ve genel bilgiler iin herkes giriyordu. 154 A. Takprzade; Mevzuat- Ulum, s. 55, 63.

evlad mesabesinde itibar eylemeli ve rfk (yumuaklk) ve tevazu ve muhabbet ile talim-i fazl kemal eylemeli 155 idi. Muallim kkleri tahsili ilme tahriz etmeli (kkrtmak) ve tilmize emir ettii ef'al ile evvela kendisi amil olmal (yd) 156 Osmanl klasik anda nl mderrislerden birou bu ilkelere uymulardr. Fatih devrinin en ileri gelen alimlerinden Molla Hsrev, Ayasofya camiinde mderris iken rencilerini evinde kabul ediyor; le yemeini onlarla paylayor ve daha sonra yine onlarn refakatinde Cami'ye gidiyordu. 157 Osmanl eitim sistemi stad-akird ilikileri erevesinde icazet sistemine dayanyordu. renciler stadlarnn kurlarna yeterli derecede devam edip, onun gvenini kazandklar zaman bugnk diploma yerini tutan ve icazetname denilen bir belge alyorlard. Bir icazetname blmden oluuyordu. 158 Birinci blmde renci tantlyor ve erdemleri anlatlarak vlyordu. kinci blmde mderrisin hocalar belirtiliyor, hangi alimlerden icazet ald sralanyordu. Ancak hocalarn hocalar ve onlarn da hocalar saylarak bir aristokratik ulema zinciri oluturuluyordu. 159 Bylece icazet alan renci de bu ilim aristokrasisine katlm oluyordu. nl alim Takprzade de akayik'de hayat hikyesini anlatrken, hangi mderrislerden mecaz olduunu belirtmi
155 156

ve alimlik eceresini aklamtr. lk nce babasndan icazet alan yazar, ilm eceresini be alt nesil gerilere kadar gtryordu. 160 cazetnamenin nc blmnde ise renciye nasihat ediliyor; Tanrnn ycelii ve mkemmellii karsnda insanlarn hilii anlatlyor ve tm ilimlerin amacnn insanlar Tanrnn hizmetine hazrlamak olduu hatrlatlyordu. Bireyci felsefenin toptan inkrna dayanan bu eitim sistemi, laik eitim ynnde atlan baz admlara ramen, XIX. yzyl sonlarna kadar egemen pozisyonunu korumutur.161 XIX. yzylda, bugnk sistemletirme abalarnn sunduu tablonun aksine, batl anlamda bir fikir uyan olmad gibi, byk slam kaynaklarndan da gitgide uzaklalmtr. Bu konuya tekrar dnmek zere, imdi Bat'daki gelimeye ve bu gelimenin baz zelliklerine dikkati ekelim. Bat: Rnesans'tan Aydnlanma'ya... Bat'da Rnesans'tan itibaren zgr ve kritik dncenin geliimi ve Aydnlanma anda egemen hale gelii ok incelenmi bir konudur. Fakat bu evrimi, Osmanl durgunluu asndan deerlendirmek istersek, Bat geliiminde Osmanllarda benzeri bulunmayan baz unsurlara dikkati ekmemiz gerekecektir. unu kastediyoruz: Bat Rnesans'n, ortaada kltr tekelini elinde bulunduran Kilise - Okul aygtnn dnda yer alan yeni unsurlar salamlardr. Bu unsurlar ise, kapitalizmin gelimesi, matbaann 161 icad ve basn-yayn faaliyetlerinin nce
Ahmed Takprzade unlar yazmtr. ... mellifi akayk (yani yazarn kendisi) pederinden mecazdr ve dahi mevlana seydi Mahmud'dan onlar dahi Fenar Hasan elebi'den, onlar dahi Talamizi bn Hacir'den. Mellifi akayk bu silsile ile dahi mecazdr ve bilcmle mellifi akayk be alt silsile ile mecazdr. akayk- Numaniye Tercmesi, stanbul, 1269 (1852), s. 525.
161 160

Ayn eser; s. 76-83.

F.Babinger; Mehmet II, Le Conquerant;s.584 157 rnek olarak M. Belin'in yaynlad, XVIII. yzyln sonlarnda verilmi bir icazetnameyi inceliyoruz. Bk. Idjaze; Journal Asiatique; 1855, No: 8. 158 rnein yukarda sz edilen ve XVIII. yzylda verilmi icazetnamede mderrisin kendi hocalar IX. yzyl alimi nl Buhari'ye kadar uzanyordu. Mderris Gazali, Kazvin, Crcan ve Davvan gibi nl alimleri de icazet silsilesi iinde sayyordu, (a.g.m., s. 16). 159 rnein yukarda sz edilen ve XVIII. yzylda verilmi icazetnamede mderrisin kendi hocalar IX. yzyl alimi nl Buhari'ye kadar uzanyordu. Mderris Gazali, Kazvin, Crcan ve Davvan gibi nl alimleri de icazet silsilesi iinde sayyordu, (a.g.m., s. 16).
61

manifaktr, daha sonra da kapitalist iletme biiminde rgtlenmeleri ile ortaya kabilmilerdir. Fransz tarihisi R.Mandrou'nun belirttii gibi Matbaacln hzla teknik ilerlemeler salamas yeni tip aydnlar ortaya kard. 162 Genel olarak hmanistler denilen bu aydnlar, basn-yayn mteebbislerinin himayesinde ve bir lde de hizmetinde yayorlard. Bunlardan Erasme ve Bude gibi en nlleri, belli bir sre matbaalarda tashihi olarak almay k-ltc bulmamlardr. 163 Bu hmanistler, Ortaan korporatist yaps dnda yeni dayanma mekanizmalar gelitirmiler ve Avrupa apnda bir mektuplama a kurarak ve birbirlerine ziyaretler yaparak bunu pekitirmilerdir. Bu durum kendileri iin de greli bir gvence yaratm ve Kilise ya da rencilere muhta olmadan yaayabilir hale gelmilerdir. Yine R. Mandrou belirtiyor: XVI. yzyln sonlarnda Erasme dnyada yaynlaryla hayatn kazanmay baaran ilk aydn olmutur. 164 Bu nokta bize son derece nemli grnyor. Osmanl toplumunda bu ortam yaratabilecek bir sosyo-ekonomik evrime tank olamadmz iin bu gibi yeni aydnlara rastlayamyoruz. Oysa iktisadi refahn ve bamszln dnce zgrl asndan nemini baz slam dnrleri de biliyorlard. bn Haldun unlar yazmtr: Bilimler yerleik hayatn ve uygarln gelitii yerlerde ykselir. Cemiyet haline gelmi insanlar, emekleriyle yaamaya gerekli olandan fazlasn retmeye balaynca gzlerini daha uzak amalara yneltirler ve bilim ve sanat gibi insan doasna daha yakndan bal konularla uramaya balarlar. 165 Byk dnrn daha XIV. yzylda bilimle
162

art - rn arasnda iliki kurmas gerekten artcdr. Ortaa okullarnn lonca biiminde rgtlenmesi onlar alma koullar ve eitim kalitesi asndan iktidarn kontrolne balyordu. Ayrca rencilerden alnan para yetmedii iin, okullar ehir idarelerine ve krallara da bavuruyorlard. Bu ise kendilerini daha da gsz klyordu. Byk merkezlerde biriken renci kalabalklar, bu ehirlerde beslenme sorununu daima canl tutmutur. Bu bakmdan Ortaa niversitelerinde adil fiyat etrafnda cereyan eden hararetli tartmalarn bu renci ynlarnn karlarna hizmet ettii de iddia edilmitir. 166 Gerekten Ortaan feodal yapsyla, eitim ekli ve iktisad dncesi uyumlu bir btn tekil ediyorlard. Kapitalizmin gelimesi feodal dzenle birlikte eitim yapsn da sarsm ve Rnesans aydnlarn yaratmtr. Rnesanstan itibaren artan refaha paralel olarak, Batl merkezlerde zihniyetler ve adetler deimeye ve zevkler incelmeye balamtr. Bu dnemde halka ve ocuklara uygarca davranlar retmek amacyla birok adab muaeret kitaplar yazlmtr. Lks ihtiyalarn artt ve sanat zenginletirdii bir ortamda Rnesans aydnlar insan, sslenmesi gereken bir sanat eseri 167 168 gibi ele almaya
166

Jacques le Goff; Les Universites et les Pouvoirs Publics au Moyen Age et la Re-naissance. (Pour un antre Moyen Age; Paris, 1977, s. 207). E. Durkheim; a.g.e., cilt: II, s. 58. Bat toplumlarnda rf ve adetlerin geliimim psikanaliz yaklamyla inceleyen ilgin bir alma iin bk. Norbert Elias; La Civilisa-tion des Moeurs; Paris, 1973. 168 Fransz tarihisi P. Chaunu bu konuda, paradoksal olarak, Hristiyan imana ncelik veriyor ve Ortaa skolastiinin tm sorumluluunu Aristo'ya yklyor. (Bk. Aux Origines de l'Esprit Scientifique, Paris, 1970) Oysa, bize gre, tam tersine Eflatun ve Aristo'yu skolastikletiren, Hristiyan banazlk olmutur. Eski Yunan dncesine dn ile balayan Rnesans, bu banazln zayflamas sonucu ortaya kmtr. Bu konuda M. de Certeau'nun psikanalitik yaklam iin bk. L'Operation Historique, kol-lektif eser, Paris, 1974, cilt: I.)
62
167

Robert Mandrou; Des Humanistes aux Hommes de Sciences; Paris, 1973, s. 22 163 Ayn eser; s. 23 164) Ayn eser; s. 50
164 165

L. Buret naklediyor. Bk. Un Pedagogue Arabe du XIV. Siecle; bn Khaldoun, Revue Tunisienne, cilt: LV, 1934, s. 25

balamlardr. Bylece kapitalizm kltr ve sanat, bunlar da kapitalizmi destekleyen aralar olmulardr. Bu srecin ayn zamanda yeni toplumsal smr mekanizmalarnn ve modern snflarn domasna yol amas, evrimin ilerici ynnn gzden kamasna neden olmamaldr. Bat'da Rnesansla balayan sre XVII. yzylda bilimin dinden bamszlamasn salayan byk bir devrime yol am ve Aydnlanma andan itibaren topluma egemen olmutur. Gerekten XVII. yzylda Keplerin, Galile'nin, Newton'un bulgular modern bilimin temellerini atarken, Descartes da matematik bir ekilde kavrad fizik dnyasyla modern rasyonalizmi kuruyordu. Bat'da bilimi teolojik kabuundan ayran ve bamszlatran sre eitli ekillerde aklanmtr. Bu konuda oulcu bir yaklam gerektiini kabul etmekle beraber, sosyo-ekonomik evrime arlk verme eiliminde olduumuzu saklamayalm. Bu eilim, daha nce de belirttiimiz gibi, ortaan feodal korporatif yapsn krm ve yeni bir aydn tipi yaratmtr. Osmanl devletinde kapitalizmin geliememesi ise ortaa yaplarnn srp gitmesinde balca neden olmutur. Bununla beraber, kapitalizmin basn, yayn ve kt sanayii branlaryla gerekleen bu srecin pek uzun srd ve ancak XIX. yzyln sanayi devrimi ile gnmzdeki grnmn ald unutulmamaldr. Osmanl Devletinin gerikal nedenleri arasnda matbaann kabulndeki gecikme sk sk ileri srlr. Bu gecikme ise genellikle slam banazlkla aklanmak istenir. Bu ikinci nerinin kabul iin Osmanl ynetici zmresinin XVI. ve XVII. yzyllarda, XVIII. yzylda olduundan daha banaz olduunun kantlanmas gerekmektedir. Bunun yapldn (ve yaplabileceini) sanmyorum. Buna karlk Osmanllarda matbaacln gecikmesinde iktisadi etkenlerin

roln belirtmek nisbeten daha kolaydr ve bu ynde dikkate deer aklamalar yaplmtr. Sorunun bu ynne gemeden Bat'da kitap retiminin kapitalist ereve iinde geliiminin baz zelliklerine dikkati ekmek istiyorum. Batda matbaa daha XV. yzylda icad edilmekle beraber, yaynclkta kitle retimine geilmesi ok daha sonradr. XV. yzyldan XVIII. yzyla kadar bir kitabn tiraj bini (balangta yz, ikiyz) pek gemiyor, ancak en byk yaynclar binbeyzlk tirajlara ulayorlard. 169 XVII. yzylda Paris gibi bir kltr merkezinde drtten fazla pres kullanan ve on kiiden daha ok ii altran matbaaclar parmakla gsterilecek kadar azd. 170 XVIII. yzylda bile baslan kitaplarn ounun tiraj 2000'in altnda idi. Bununla beraber Aydnlanma yzylnda, bu alanda fikir hareketlerine paralel bir kprdanma olduu gzden kamamaktadr. Bunu dnemin Voltaire, Diderot gibi popler aydnlarnn yaynlarndan izleyebiliriz. Gerekten dnemin nl Ansiklopedi'si ilk basksnda 4250lik bir tiraja ularken, Voltaire'in rf ve Adetler zerine Denemesi 7000 basarak bir rekor kryordu. 171 Rnesans aydnlarna nasl daha ziyade hmanist ler deniliyorsa, Aydnlanma dnemi aydnlarna da filozof lar denilmitir. Burada filozof szc, bilgi ve varlk sorunlaryla ilgili zgl dnceleri olan uzmanlara verilen bir isim deildi. Her trl nemli sorunu zgr bir ekilde tartan kimselere filozof deniliyordu. 172 zgr dnce,
Lucien Febvre, Henri-Jean Martin; L'Apparition du Livre; Paris, 1971, s. 312. 170 Ayn eser; s. 188. 171 Ayn eser; s. 312-313. 172 Fransz filozofu M. Serres bu konuda unlar yazyor: XVIII. yzylda felsefe kelimesi, genellikle niversite dnda belli bir yerde, mekaniki d'Alembert'in, romanc Diderot'nun, hukuku Linguet'nin, doktor Bordeau'nun bir araya gelmesi ve byk sorunlardan szetmeleriydi. Bu ok ynl konumalar felsefe adn alyordu. (Bir mlakatdan; Le Monde, 27 Eyll, 1984)
63
169

mutlakiyeti rejimde, hogryle karlanan bir dnce tarz olmad iin filozoflar ykc saylmlar, takibata uramlar, hatta bazen Diderot'nun durumunda olduu gibi hapse atlmlardr. Bununla beraber Aydnlanma a' nn dnrleri glenen burjuvazinin en iyi temsilcileri olmular ve bazen Voltaire'in durumunda olduu gibi kendileri de tam bir kapitalist gibi davranmlardr. 173 Aydnlanma ann bu en popler ve en gl dnrnn ayn zamanda bir saat ve mcevher ihracats ve fonlarn en rasyonel bir biimde kullanan bir sermayedar olduunu unutabilir miyiz? Bu, durum elbette ki kendilerine belli bir gvence salam ve toplumdaki etkilerini giderek artrmtr. XVIII. yzyln dnce ve sanattaki atlmnn kapitalist gelimeye paralel olduunu belirtmitik. Bu geliim, ayn yzyl sonlarnda, kt sanayiindeki devrimle de desteklenmi ve XIX. yzyln sanayi devrimi ile kitlelere malolmutur. Osmanl devletinin Bat'dan radikal bir ekilde uzaklamas da bu yzylda gereklemitir. Osmanl dzeninde ulema korporatif rgtlenme iinde, mustanzih (kopist), mcellit, mzehhip vb. zanaatkarlarla yan yana ve dayanma iinde yayorlard. Matbaaclk yeni tip bir rgtlenmeyi gerektirdii iin bu kategorilerin, zellikle elyazmalarn kopye eden esnafn durumunu tehdit ediyordu. Bu yzden matbaa byk bir direnle karlanm ve hatta baz iddialara gre, ayaklanmalar olmutur. 174 Oysa matbaa sayesinde maliyet fiyatlarn dren BaDaniel Roche, Ansiklopedi yelerinin ounun burjuva olduklarn ortaya koyuyor. Bk. Encyclopedistes et Academiciens'nin Livre et Societe dans la France du XVIII. Siecle, Paris, 1970) 174 Bu konuda en doyurucu aratrmay F. Babinger'e borluyuz: Stambuler Buchwesen im 18. Jahrhundert; Leipzig, 1919. Yazar bu konuda Osmanl vakayinamelerinin suskunluuna iaret ettikten sonra, batl baz kaynaklar ihtiyatla naklediyor. Bu arada matbaa yznden durumlar sarslan 6000 kopistin ayaklanmasndan szediyor. s. 19. (Osmanllarn mstanzihler dedii kopistler loncalar halinde rgtlenmilerdi.)
64
173

tllar, Osmanl Devleti'ne bu alandan da nfuz etmeye alyorlard. 175 Bu bakmdan banazln m matbaay nledii, yoksa kar gruplarnn m banazl krkledii ayrca incelenmesi gereken bir konudur. Ayrca Batllar daha XVII. yzyldan itibaren koruyucu yntemlerle kt sanayiini destekledikleri halde 176 Osmanl devletinde bu alanda da yzyllar boyunca bir durgunluk hakim olmutur. 177 Ksaca Osmanllarda iktisadi gerikalla, kltrel gerikal ayn toplumsal evrimin iki ayr grndr. Hi kukusuz Bat'da da kitap retimini kitle retimi haline getirecek olan kapitalist yntemlere, feodal kurumlar erevesinde rgtlenen reticiler iddetle direnmilerdir. Fakat neden onlarn direnci, Osmanllarda olduundan ok daha nce krlabilmitir? Burada sorunu ok daha genel bir problematik iine, Bat'da kapitalizmin douu problematii iine oturtuyoruz. Bu konuyu, Osmanl devletiyle ilgili olarak, ayr bir almada ele almay dnyoruz.

rnein, Babinger'in yazdna gre, bir ngiliz stanbul'da Kuran'n ok pahal olduunu grerek ngiltere'de bastryor ve stanbul'a yolluyor. Fakat Sultan bunlar denize attryor, s. 8. 176 Rene Bouvier; Le Voyage du Papier autour du Monde, Paris, 1931 177 F. Babinger; Papierhandel und Papierbereitung in der Levante (in Wochenblatt fr Papierfabrikation, 1931, No: 52). Prof. M. Ali Kt da, batl seyahatnameleri zikrederek, stanbul'un alnd srada kthanenin altn; fakat sonradan XVIII. yzyla kadar kapandn belirtiyor. Bk. Historique de l'Industrie Papetiere en Trquie, Paris, 1976. 96

175

BATI DEOLOJS, IRKILIK ve ULUSAL KMLK SORUNUMUZ


Bu yaz Yapt dergisinin 1984 Haziran saysnda yaynlanmtr.

SUNU amz toplumu bugn hl XIX. yzyldaki byk deimelerin yaratt sorunlara cevap aryor. Bu sorunlar elbette ok ynldr. Ne var ki, bunlarn hepsinin de Bat'da gerekleen Sanayi Devriminin yaratt toplumsal alkantlardan kaynaklandn ileri srmek yanl olmaz. Bat lkeleri Sanayi Devrimini, uluslama, zgrleme ve snf kavgalarn yumuatc toplumsal nlemler arama sreciyle birlikte yaadlar. Ancak bu araylar, iktisad sistemlerinin mantk sonucu olan byk smrge imparatorluklarnn kurulmasn nleyemedi. XX. yzylda ise, iki byk dnya savandan sonra, smrge imparatorluklar tasfiye oldu ve insanln, iktisad azgelimilii yenememi byk bir ksm, yepyeni: koullar iinde kendi kimlikleri zerinde dnmeye baladlar. Trkiye bu adan Bat dnyasndan da, eski smrgeler topluluundan da farkl bir deneyim yaad. XX. yzyl balarna kadar bir imparatorluk kadrosu iinde yaamas, onu Bat sistemine yaklatryordu. Oysa Osmanl mparatorluu, eski tip bir imparatorluktu. Kapitalizmin rn olan ve bir metropol ile periferiden oluan modern imparatorluklara benzemiyordu. te yandan Osmanl devletinin, giderek iktisad ve siyas bamszln kaybetmesi, onu smrge lkelere yaklatryordu. Trklerin uluslama sorunu, objektif koullarn yaratt bu elikili durum iinde geliti. Bugn kimlik sorunumuz ve dnyadaki yerimizle ilgili deerlerimiz, hl k noktasndaki bu elikiden doan sorunlar yenmi deildir.

Osmanl devleti iktisad ve siyas bamszlkla beraber, kltrel bamszln da kaybetti. Bu yzden, kendi kimliimizle ilgili dnce ve duygularmz, Bat kltrnn yaratt disiplinler ve ideolojiler ortamnda ekillendi. Bugn aydnlarmz arasnda uluslama srecimizin aklanmas ile ilgili almalara sk sk rastlyoruz. Ancak bu almalar daha ok kendi kaynaklarmzn incelenmesine ve deerlendirilmesine dayanyor. Ben, bu makale erevesinde, nce Batnn son yzyllarda rk ve ulus konularnda neler dndn; bu dncelerin yeni kurulan disiplinlerle ne gibi ilikiler iinde olduunu ve zellikle Trklerin Bat yaznnda nasl ele alndn zetlemek istiyorum. Bu dnceler, Batdaki rkln da temellerini tekil ettii iin bir eit rkln bilanosu biiminde sunulacaktr. Daha sonra ise, Trkln douunun, pek iyi bilmediimiz bu ortam iinde ne biimde gerekletii sorunu zerinde dnceler ileri sreceim. Bu yazm bir tarih aratrmas deildir. Sadece, bu konularda dnrken, tarih referans erevemizin tesbiti abasdr. Kimlik sorunumuza yaklarken, metodolojik olarak hangi discourslar dzeylerinde dnmemiz gerektii konularnda sorulan sorulardr. Aydnlarmz, ulusal sandmz birok dnce ve duygularmzn yabanc kkenleri konusunda dnmeye davettir. Irkln ikili kkeni: Brakisefaller... Bugn rk olarak nitelenebilecek dnce ve yarglarn kkeni ok eskilere gider.178 Ancak gerek anlamyla rk dnce yapsnn douu, paradoksal olarak, Aydnlk ann eseridir. Gerekten XVII. yzyl Av-rupas, baz zellikleri itibariyle rkln gelimesi asndan ok elverili bir ortam tekil ediyordu. Bunlar iki ana grupta toplayabiliriz. Birincisi, doa bilimlerinde XVII. yzylda
178

Bkz. L. Poliakov, Ch. Delacampagne, P. Gerard, Le Racisme (Paris, 1976).

65

gerekleen devrimin, XVIII. yzylda kendini kabul ettirmesi ve giderek toplumsal bilimleri de etkilemeye balam olmasdr. Bu etkileyi, natralizm aracl ile oldu. Gerekten, seyahatlerle btn ktalarn ve eitli kltrlerin tannmaya baland bir dnemde, hayvanlar ve bitkiler ile ilgili snflamalar, giderek insanlara da uygulanmaya balanmtr. Bu konuda nc bilginin, sveli natralist Lin-ne olduunu syleyebiliriz. Gerekten Linne, ilk defa 1735'te yaynlanan Doa Sistemi adl mehur kitabnda, canl lemi snflara bldkten sonra, insanlar da fizik ve moral zelliklerine gre trlere ayryordu. Yazarn Avrupal, Amerikal, Asyal ve Afrikal insan olarak niteledii bu trler, farkl coraf ortamlarn ve kltrlerin rn biiminde sunuluyordu. Linne'ye gre sar sal, mavi gzl, yaratc ve becerikli bir tip olan Avrupal insan, deta XIX. yzyl tartmalarna damgasn vuracak olan aryan tipini mjdeliyordu. 179 Buna karlk Asyal insan (asiaticus), sar derili, melankolik, acmasz ve cimriydi. Ayrca, kanunla idare edilen Avrupalnn aksine, Asyal sadece gelenekle ynetiliyordu. Dikkat edilirse bu fikirlerde, Montesquieu'nn ksa bir sre sonra mehur klaca baka bir fikrin, doulu despotizmin temellerini gryoruz. Ne var ki, rk olarak, Osmanllar bu srada daha ok Avrupalya yakn kabul edilmektedirler. Linne'nin trleri, Buffon'dan itibaren rk diye isimlendirildiler. Buf-fon, eitli ktalarda yaayan insanlarn pekiyi tannmad bir dnemde, seyahatnamelere dayanarak, rklarla ilgili gzlemler yapt. Thevenot ve Pierre Belon gibi Osmanl devletini gezmi Franszlarn gzlemlerinden yararlanarak, Trklerin, beyaz, iyi yapl ve gzel bir rk olduunu ileri srd. 180
179 180

Linne ve Buffon'la balayan rklarla ilgili gzlemler, ksa bir sre sonra, bilim evrelerinde, insanla ilgili daha salam fizik kriterlerin aranmasna yol at. Bu yolda dikkatler ok gemeden insann yz ve kafa yaps zerinde topland ve iki yeni disiplin ortaya kt. Bunlardan birincisi, svireli doktor J. C. Lavater'in 1775'te yaynlanan eserinde ifadesini bulan fizyonomi ilmi idi. Buna gre insan karakterini yz hatlarna gre anlamak mmknd ve rklarla fizyonomiler arasnda yakn bir iliki vard. Lavater, Buffon'un fikirlerine katlarak Trkleri vyor, fakat onlar en asil Kk Asya kan ile, Tatar rknn madd ve kaba unsurlar karm 181 olarak gryordu. Daha sonra, baka bilginleri aktararak, fizik betimlemeler ve fizyonomi analizleri yapyordu. 182 kinci disiplin, aa yukar ayn tarihlerde Pierre Camper'in gelitirdii, kafatas bilimi (craniologie) idi. Camper, dier fizik zellikleri de gznnde bulundurmakla beraber, rk tayininde asl nemi kafatas yapsna veriyor ve bu konuda ller saptyordu. Trklerle ilgili olarak da, Buffon'un fikirlerine katlyor ve bunlar tekrarlyordu. 183 XVIII. yzyl sonunda ise Blumenbach, kafatas zellikleri hakknda yeni tezler ileri sryor, kafatasn tiplere ayryor ve insanl da be rk halinde ele alyordu. Blumenbach'in XIX. yzyl antropo-lojisini ok megul eden snflamasna gre, insan rklar unlard: Kafkas rk; Moollar; Habeler; Amerikallar; Ma-

Charles de Linne, Systeme de la Nature (Bruxelle, 1973), s. 33. Buffon, Varietes dans l'Espece Humaine (Paris, 1811), s. 134-135.
66

J. C. Lavater, La Physiognomonie (Paris, 1854), s. 164. Lavater, fizyonomi asndan Trkler hakknda olumlu, Tatarlar hakknda ok sert eyler sylemitir. Yazara gre Tatar fizyonomisi, hilik ve her trl metafizik dnceden yoksunluk ifade ediyordu. Burada ilimle beraber, rkln baladn gryoruz. Bk. A. Ysabean, Physiognomonie et Phrenologie (Paris, 1909), s. 262. 183 Pierre Camper, Dissertation sur les Varietes Naturelles qui Caracterisent la Physio-nomie des Hommes des Divers Climats et des Differents Ages (Paris, 1791).
182

181

laylar. 184 Bu tasnifte Trkler, ok olumlu olarak grlenve Batl etnii oluturanKafkaslar iinde yer alyorlard. XIX. yzyl balarndan itibaren, Batl antropoloji, rgtlenme abalarna giriti. Fakat yzyln ilk eyrei sava yllaryd ve antropologlar insann fizik zellikleriyle ilgili bilgileri zenginletirecek seyahatlerden ve verilerden bir sre yoksun kaldlar. Aslnda 1800'de doktor ve bilim adamlarnn kurduu nsan Gzlemcileri Dernei antropolojiye bir disiplin getirme amacn tayordu. Ne var ki, somut bilgilerde ciddi bir artn olmay, dernei dnemin politik kavgalar iine itti. Yunan ihtilli yllarnda, dernek Yunan taraftarlaryla doldu. 185 Yunan buhrannn bitii ve Avrupa'da bir bar dneminin kurulmas, bilimsel seyahatlere yeni bir hz verdi. Yeni dernekler kurulmaya baland ve dnyann drt bir yanndan kafataslar toplanarak, mzeler kuruldu. Artk kafatas dnemine girilmiti ve Ethnica Crania incelemeleri, antropoloji almalarna egemen oldu. Bu almalarn en ilginlerinden biri, Amerikal antropolog S.G.Morton'un, 1839'da yaymlanan Crania Americana'sdr. Morton, insanlar, Blumenbach gibi be rka ayryor ve her rk da alt blmler eklinde inceliyordu. Ancak, Blumenbach'dan farkl olarak, Trkleri Mool rknn bir dal olarak kabul ediyordu. Bununla beraber Morton, Trklerin epeyce eski tarihlerde erkez, Grc, Rum ve Araplarla kararak fizik zelliklerini deitirdiklerini ve gzel bir halk olduklarn 186
J. F. Blumenbach, The Anthropological Treatises (Londra, 1865), s. 300304. 185 Paul Broca, Histoire des Progres des Etudes Anthropologiqnes (Paris, 1870). Ayrca, P. Topinard, Historique de l'Anthropologie (Paris, 1877). 186 S. G. Morton, Crania Americana (Philadelphia, 1839), 5-6. Yazar Trkleri yle anlatyor: Orta boy ve atletik yap, ll dudaklar, yuvarlak kafa, koyu ve canl gzler, zek ve anlaml bir yz. Son derece kibar, fakat ayn zamanda sert, zlim ve intikamc bir karaktere sahipler. Zek ve her trl bilgiyi kolaylkla
67
184

yazyordu. Crania Americana'y eitli Crania'lar izlediler. Bunlardan, iki ngiliz antropologunun 1865'te yaynladklar Crania Britannica'da, Britanya adalarnn en eski halklar kefedilmeye allyordu. Yazar, brakisefal kafal olduuna inand bu halkn, skandinav etnologlarna gre Turan kkenli olduunu sylyor ve Kayser'in bu konuda kesin bir kanya sahip olduunu ilave ediyordu. 187 Kendisi ise, ayr bir tton kkeni teorisi gelitiriyordu. 1859'da Paris Antropoloji Dernei'nin kurulmas ve bunu ok gemeden dier lkelerdeki Dernek'lerin izlemesi, antropoloji almalarna yeni bir hz kazandrd. 1870'lerde eser veren bir bilim adam, gerek antropoloji ve rklk tarihi bakmndan, gerekse yakn tarihimizde tartlan baz tezler bakmndan son derece nemlidir. Bu bilim adam, Fransz antropologu G. de Mortillet'dir. Mortillet, kafatas tipleri asndan uygarlk tarihine eiliyor ve bu adan iliki saptamaya alyordu. Bu yazara gre, insanlk tarihinde ilk byk devrim olarak kabul edilebilecek neolitik devrim, brakisefal kafal insanlarn eseriydi. Mortillet'yi igal eden byk sorun, insanlarn tarma getii, hayvanlar ehliletirdii, mlekilii balatt bu byk atlm gerekletiren brakisefallerin kimler olduu ve nereden geldikleriydi. Yazar, ehliletirilmi hayvanlarn mukayeseli tarihini inceleyerek, bunlarn Kafkasya'dan, Kuzey Bat ran'dan ve Hazar kylarndan geldii sonucuna vard. 188 Mortillet almalarn yapt yllarda, Macar asll baka bir lim de ilk gler ve ilk uygarlklar zerinde dikkatini toplamt. Gerekten Ujfalvy, asl ncelii kafatas zelliklerine vermekle beraber, karlatrmal dil almalarndan
elde etmeye hazrlar. Banazla dmedikleri zaman, yksek bir edeb seviyeye hemen ykseliyorlar. (s. 43). 187 J. Barnard David, J. Thurnam, Crania Britannica (Londra, 1865), s. 55. Keyser'in eserini bulup inceleyemedik. 188 G. de Mortillet, Sur l'Origine des Animaux domestiques (Paris, 1879), s. 15.

da esinlenerek yeni bir gr ortaya atmt. Orta Asya seyahatlaryla toplanan kafataslar zerindeki incelemelerinin sonucu olarak, Ujfalvy unlar sylyordu, Dnyada ilk gler, Orta Asyal rklar ve zellikle onlarn Mool ve Turan kollar tarafndan balatld 189 Bunlar Germen, hatta Keltlerden nce Avrupa'ya yerleerek Avrupa'nn ilk halkn oluturdular. ada filologlara dayanarak eski Mezopotamya dilleri ile Turan dilleri arasndaki benzerliklere dikkati eken Ujfalvy, Varabery'nin bulgularn da deerlendirerek, aryanlarm beiini bulmaya alt. 190 Hi kukusuz, bu fikirler daha ok varsaymlar halindeydi ve tm antropologlarn onayn salamyordu. Bununla beraber bu dnem antropolojisine kafatas bilimi egemendi ve bu tezler hararetle tartlyordu. Bu tartma iinde, svireli antropolog Eugene Pittard'n fikirleri, Trkler iin zel bir nem tayordu. Mortillet ve Ujfalvy gibi, Pittard da brakisefallere byk bir nem veriyor ve neolitik devrimin brakisefallerin eseri olduuna inanyordu. E. Pittard, Balkanlar'da ve Anadolu'da yaplan kazlarda elde edilen kafataslar ile ilgili bulgular, Asya'daki bulgularla karlatryordu. 1911'de Balkan Trklerini inceleyen Pittard, onlarn brakisefalle dolikosefal aras bir kafatas biimi olan mezatisefal olduklar sonucuna vard. 191 Oysa Asya Trkleri ile ilgili incelemeler, onlarn brakisefal olduklarn ortaya koyuyordu. Bunun dnda, Pittard, en eski zamanlarda n Asya'da bir yerde 192 yaam olan, ak tenli, mavi gzl bir halkn var189 Charles - Eugene de Ujfalvy, Aperu General sur les Migrations des Peuples et Influence Capitale Exercee sur ces Migrations par la Race de la Haute Asie (Paris, 1874), s.7. 190 Ch-E. de Ujfalvy, Les Aryens au Nord et au Sud de l'Hindou - Kouch (Paris, 1896). 191 E. Pittard, Les Races et l'Histoire (Paris, 1953; ilk bask 1924), s. 392. 192 Ayn eser, s. 397.

ln ileri srerek, bunlarn kim olduunu soruyordu. E. Pittard, dikkatli ve titiz bir aratrcyd. Devaml ihtiyatl ifadeler kulland ve kesin hkmlerden kand. Kafatas almalar, onda Trklere kar byk bir ilgi uyandrmt. Bu ilgiye yeni kurulmu Trkiye Cumhuriyeti'ni de ortak etmek istedi. Gerekten 1924 tarihini tayan eserinde u satrlar okuyoruz: Kurulmakta olan Yeni Trkiye'nin, etnik unsurlarnn byle bir analizine ilgi duyaca mit edilir. 193 Biliniyor ki, yeni Trkiye 1930'larda bu ynde bir ilgi duydu. Hem de kuvvetle duydu. Fakat imdilik bu ilginin biimini ve tartmasn ileriye brakarak, Bat'da rkln ikinci gelime izgisine eilelim. ...Ve Aryanlar Doa bilimlerine paralel olarak gelien rk yaklamn dnda, XVIII. yzyl Avrupasn daha da nemli baka bir sorun igal ediyordu. Bu da olumakta olan uluslarn kimlik sorunu ve daha genel planda da Bat'nn uygarlk sorunu idi. Gerekten XVIII. yzylda, bir yandan gelien kapitalizm ve ulusal akmlar Avrupa'da halklarn kkeni ile ilgili tartmalara yol ayor; te yandan da Bat kavram stn bir deer kazanarak, uygarlk sorununa karlatrmal bir biimde yaklalyordu. Aydnlk a, stnln aka ortaya koyan Bat uygarln Greko-Romen uygarla balyordu. Fakat kltrel planda bir sorun yaratmayan bu balant, sosyal ve etnik planda nasl gereklemiti? Bu konuda Batl dnrler barbar fetihleri zerinde dnmeye baladlar. Gerekten, IV, ve V. yzyllarda kuzey ormanlarndan inen Germen kavimleri, Roma mparatorluunu ykm ve Avrupa'ya egemen olmutu. Ne var ki, Germenler Hristiyan olduktan sonra, eski ve yeni halklar arasnda bir dmanlk kalmam ve Kilise kanal ile Roma kltr
193

Ayn eser, s. 399.

68

yeniden egemen olmaya balamt. Ancak, XVIII. yzyln sosyolojik gelime dzeyi ve fikr araylar ortamnda, sorunu tekrar ele alan dnrler, yeni bir durumla kar karya olduklarn hemen farkettiler. XVIII. yzyl, en klasik biimini Fransa'da bulduu gibi, toplumun tm katmanlarnn aristokratik ayrcalklara kar birletii bir dnemdi. Oysa Avrupa tarihini etnik adan ele alan yazarlar, Aristokrasi-Tiers Etat kavgasnn aslnda fetihi kavimlerle (Germenler) eski halklar (Gallo - Romenler, Keltler, vs.) arasndaki bir kavga olduu kansna vardlar. Bylece Ortaada unutulduu sanlan bir kavga, yepyeni kavramlarla ve yepyeni boyutlar iinde tartlmaya baland. XVIII. yzylda Frank kkenli aristokrasiye byk bir sempati duyan Boulainvilliers'nin balatt bu tartma, asl teorisyenlerini XIX. yzylda F. Guizot ve A. Thierry gibi tarihilerde buldu. Tarih aratrmalarna byk bir hz kazandran bu tarihiler, Fransa ihtillinde ortaya kan byk kapmay, aslnda fetihler srasndaki kapmann tekrar olarak gryorlard. Bunlara gre Fransa ihtilli, eski halklarn, yani Gallo-Romenlerin, fetihi aristokrasi Franklara kar bir intikamyd. Ancak yeni girilen ulusal dnemde, bu eliki nasl zlecekti ve nasl bir senteze varlacakt? Bu ynde iki gelime oldu. Birinci gr, Fransz tarihilerinin adalar olan Marx ve Engels tarafndan gelitirildi. Tarih maddeciliin kurucular, Fransz yazarlarn etnik ynn vurguladklar kavgann snfsal ynne arlk verdiler. Buna gre, son derece ematik bir ekilde, Franklar aristokrasiyi, eski halklar ise burjuvaziyi ve onun mttefiki olan dier snflar tekil ediyorlard. Sorunun bu biimde sunulmas, rk ve etni kayglarn ikinci plana itiyor ve analiz yntemini tamamen deitiriyordu. Bu analiz erevesinde, retim ilikileri ve retim gleri gibi yeni kavramlar gelitirilerek, iktisad alt-yapya ncelik verildi. kinci gelime izgisi, sentezi yeni bir sosyal d69

zende deil, fetihi kavimlerle eski haklarn ortak atalar olan ok eski bir etnik grupta aryordu. Bu aray, baka bir ynden de stn Bat uygarlna saf bir etnik temel bulma abasyd. Ne var ki, Avrupa'daki etnik karm gznn-de bulundurulursa, byle bir yaklamn pratik glkleri ortadayd. Bununla beraber, bu glkler, bu konudaki geliimleri engelleyemedi. Bat'nn etnik temelini tekil eden saf bir rk teorisi en ok Almanya' da kabul buldu. Bunun, Almanya'nn o zamanki sosyopolitik adan zel koullaryla ilgisi olsa gerektir. Daha XIX. yzyln balarnda, J.G.Fichte, Alman Ulusuna Sylevinde, Almanlarn rk safln en ok korumu ulus olduunu ileri sryor ve Alman karakterinin erdemlerini sayyordu.194 Bu dnce XIX. yzyl ortalarnda byk mesafeler kazand: Germen airet efleri ilhlatrld; Arminius'un ansna abideler dikildi, Siegfried'in Niebelungen'e zaferi zerine arklar, operalar bestelendi. Ayn tarihlerde bir Fransz diplomat ve edebiyats Irklarn Eitsizlii zerine Denemesinde, beyaz rkn en asil kolu olan Aryanlar vyor ve bunlarn kkenini aryordu. 195 Gobineau, eserlerinin edeb nitelii dolaysyla ok yaygn bir kitleye ulam ve rkln babas saylmtr. Oysa aslnda rklk bilim adamlar tarafndan gelitiriliyordu. Gobineau gibi yazarlar, bu gibi fikirlerin yaylmasna hizmet etmilerdi. Ayrca belirtelim ki, Gobineau kendine zg ve stn rkn gelecei asndan ktmser yorumlar getirmitir. Bununla beraber, ok popler olmu ve Fransz olmasna ramen, eserleri en ok Almanya'da okunmutur.

194

J. G. Fichte, Diseonrs la Nation Allemande (Paris, 1895; ilk bask 1807), s. 86, 111. 195 A. de Gobineau, Essai sur l'Inegalite des Races Humaines (Paris, 1853 1855.)

Gobineau'un aryan teorisinin XIX. yzyl sonlarnda pangermen doktrini ad altnda nasl yaygnlatn 196 ve bu teorinin desteiyle, junkerlerin ve bankerlerin nasl dnyay paylamaya kalktklarn anlatmak, konumuz iinde bulunmuyor. Ne var ki, Birinci Dnya Sava'nda bu fikirler yenilmekle beraber, ok gemeden Nazi doktrini olarak ok daha kaba bir biimde yeniden iktidara gelmilerdir. Nazizm konusuna ilerde tekrar dneceim. imdi aryan rklnn bilimsel temelleri zerinde baz bilgiler vermek istiyorum. nsanlarn fizik zelliklerinden (kafatas, renk, vs.) hareket eden rklk, nasl bilime dayanma iddiasnda idiyse, Bat halklarnn kkenini arayan rklk da bilimsel bir taban aramtr. Tarih aratrmalarnn byle bir nc rk ortaya koyamamas, ilgi sahasn dilbilim almalarna yneltmitir. Daha XVIII. yzyln sonlarnda, ngiliz filologu W. Jones, Bat dillerini yapsal olarak karlatryor ve bunlarn kkenini en eski Hint dili olan Sanskrite'de buluyordu. 197 Daha sonra Alman filologu F. Bopp ve baka birok dilbilgini bu almalar gelitirmi ve mukayeseli dil almalar, dil gruplar nn ortaya kmasna yol amtr. Bunlardan Bat uluslarnn dilleri HintAvrupa dilleri olarak tanmlanm ve bu sfat, baz alt-gruplarla birlikte, Bat uygarlnn kltrel temeli olarak kabul edilmitir. Bu grubun dnda Ural-Altay, semitik vb. baka dil gruplar da saptanm ve bu konularda son derece zengin bir edebiyat ortaya kmtr. Ancak bu almalar, dorudan doruya stn bir rk ortaya koymuyor; sadece bu ynde speklasyonlara ortam hazrlyordu. Irk gzlemler, bilimsel verilerin yokluunda, efsaneler ve
196

destanlarla beslenmi ve aryan fantazm bylece ortaya kmtr. 198 imdi bu yar-bilimsel, fakat daha ok ideolojik gelimenin, Trkleri nasl grdn saptamaya alalm. stn rk saylan aryanlarla ilgili almalar iki noktada toplanyordu. Bu rkn ilk yurdu neresiydi? Ve karlatrmal dilbiliminin verilerine gre nasl gelimi ve kollara ayrlmt? Gobineau, aryanlarn ilk beii olarak Orta Asya'y. Hazar Denizi ile Altay dalar arasndaki blgeyi ve Turan iaret ediyordu. Ancak unu da hatrlatyordu: Turan denilen lkede, en eski alarda, sanlann aksine sadece sar rktan deil, aryan halklar da oturuyordu. 199 Ksaca Gobineau Trkleri sar rktan sayyor ve onlarla ilgili farkl dzeyde fikirler gelitiriyordu. Gobineau'ya gre, drt yzyl iinde Osmanl Trkleri, devirme usul ve kle ticareti yoluyla son derece karm ve beyaz rka zg bir grnm kazanmt. 200 Tannm ngiliz dilbilimcisi A. H. Sayce, bu konuda deiik fikirler ileri srd. Mezopotamya uygarlklar uzman olan bu yazar, 1874'te yaymlanan eserinde, dil yaplarndan hareketle Frat ile Dicle arasnda kurulan en eski uygarln Turan rknn eseri olduunu ileri sryor, Smerce ile bu diller arasnda benzerlikler buluyor ve giderek Avrupa'da en eski halkn Turanlar olabilecei tezini ortaya atyordu. 201 Baka birok filolog tarafndan da paylalan Sayce'n bu tezi, karlatrmal dilbilim
Leon Poliakov, Le Mythe Aryen (Paris, 1971). J. P. Demonle, Les Indo Europeens ont-il Existe?, L'Histoire, Novembre, 1890 (No: 28). 199 Gobineau, a.g.e., cilt: II, s. 107. 200 Gobineau, bu konuda rakamlara dayanan varsaymlar da yapyor. Ona gre drt yzyl iinde Osmanl nfusu iinde Trklerin says 12 milyonu gemedi. Buna karlk 500,000 kadar Hristiyan aile efi, Mslmanla geti. Bu rakamlar karmn younluunu anlatyor. A.g.e., s. 221 (cilt: II).
201 198

Bu konuda bk: Charles Andler, Les Origines du Pangermanisme: 18001888 (Paris, 1915). 197 W. Jones bu fikri ilk kez 1789'da, Royal Asiatic Society'de verdii bir konferansta savunuyordu.
70

A. H. Sayce, Principes de Philologie Comparee (Paris, 1884; ilk bask 1874).

almalarnn rklk asndan kmazn gzler nne sermektedir. nk dil aratrmalar, uygarlk tarihine, uygarlk tarihi ise Smerlere gtryordu. Oysa Smer dili Hint - Avrupa dil grubundan deildi ve sonu olarak Smerlerin de aryan olmalar sz konusu olamazd. 202 Bu durum rk ideolojinin geliimini nlemedi. Sadece onu cidd aratrmalardan daha da uzaklatrd. Almanya'da Nazi doktrini halinde ortaya kt zaman, tam bir hezeyan halini almt. Bu makale erevesinde Nazi ideolojisini btn ynleriyle anlatmak elbette sz konusu deildir. Fakat onun, Trkleri yakndan ilgilendiren iki zelliine dikkati ekeceim. Bunlardan birincisi, Nazizmin sadece Almanya adna gelitirilmi bir doktrin olmayp, tm Bat adna gelitirilmi bir ideoloji olmasdr. Gerekten Nazizme gre, Bat uygarl rk temeline dayanlarak yceltiliyor ve Almanlar da bu rkn en saf kolunu tekil ediyordu. Dier Batl uluslar, aryan rknn karm ve bozulmu dallar idiler. Daha nce de belirttiim gibi, aryan teorisinin gelimesinde Almanlar kadar Alman olmayan yazarlar da rol oynam; hatt ngiliz asll H.S.Chamberlain gibi, rk fikirleri yznden Almanl seen yazarlar da kmtr. 203 Fransa'da da rkln kurucusu G.Vacher de Lapouge, aryan rkn vmtr. 204 Ksacas Nazi rejimine temel tekil eden fikirler Avrupa' da domu, Avrupa'da yaylm ve ancak birtakm zgl nedenlerle Almanya'da iktidara gelmitir.
Gnmzn en nemli Smeroloji uzmanlarndan Samuel Noah Kramer, unlar yazyor: Smerce, baz yap ve gramer zellikleri bakmndan Trke ve Macarcaya benzemektedir (Encyclopedia Americana). Kramer bu konudaki bulgunun kkenini Jules Oppert'in 1860'lardaki almalarna balyor. Bu sonucu iin bk: S. Oppert, Etudes Sumeriennes (Paris, 1876). 203 H. S. Chamberlain bir ngiliz amiralinin oluydu. Gobineau'nun etkisi ile rk olmu ve Alman vatandalna gemitir. Smrgecilii rk asndan savunmutur. Temel eseri: Die Grundlagen des Neunzehnten Jahrhunderts (1899). 204 G. Vacher de Lapouge, L'Aryen. Son Rle Social (Paris, 1899).
71
202

Nazizmin ikinci zellii, bu sylediklerimizin sonucu olarak ortaya kmaktadr ve yle zetlenebilir: Irk temeline dayanan Bat uygarl bir yandan Yahudilerin, te yandan da Bolevizmin tehdidi altndadr ve bu tehlikelerin bertaraf edilmeleri gerekir. Nazizmin Yahudilere kar tutumu ve bunun trajik sonular herkes tarafndan biliniyor. Bu konuda bizim syleyebileceimiz yeni birey yoktur. Buna karlk Nazilerin, Bolevik dmanln rk temellere dayandrmas ve merulatrmas, zerinde fazla durulmam bir konudur. Aslnda Sovyetler Birlii gerek enternasyonalist felsefesi, gerek sosyal sistemi itibariyle, Nazilerin dnya egemenlii zlemine byk bir engel tekil ediyordu. Fakat Naziler Rus halkn, komnist olmaktan nce, karm ve melezlemi bir rk olmakla; daha ak bir ifadeyle Mool, Tatar ve Trk kan tamakla sulamlardr. yle grnyor ki, onlar iin byle bir mantk sistemi daha tutarl ve daha ikna edici idi. Nazizmin bir numaral teorisyeni A. Rosenberg, 1930'da yaymlanan temel eserinde, Bolevizmi Moollarn Kuzey kltrne isyan ve step zlemi olarak tanmlyor ve Lenin'i bir komnist lider olmaktan nce, bir Tatar-Kalmuk bozuntusu olmakla kltyordu. 205 Ayn fikirler, daha ak bir biimde, Nazizmin baka nde gelen bir teorisyeni ve Hitler'in tarm bakan R. Walter Darre tarafndan ilendi. "Walter Darre'ye gre, Bolevizm, doktrininin temeli itibariyle, Marksizmin Tatar fikirlerine uygulanmas, baka bir deyile gebeliin modern bir biimidir. Amacna varmak iin farkl aralar kullanmakla beraber, Hunlarn, Macarlarn, Tatarlarn, Trklerin Germen Avrupasna ebed hcumlarndan hibir ekilde farkl deildir. 206 Grld gibi, Nazi teorisyenleri,
205

A. Rosenberg, Der Mythus des 20. Jahrhunderts (Munich, 1932; ilk bask 1930), s. 128 ve 630. 206 R. Walter Darre, La Race, Nouvelle Noblesse du Sang et du Sol (Paris, 1939; ilk bask 1930), s. 70.

Sovyet Rusya'ya ikinci bir ark Meselesi gibi yaklamlar ve rk karm kanalyla da bunu birinci ark Meselesine balamlardr. Bununla beraber, Trkiye, yaklaan sava asndan sahip olduu byk stratejik nem dolaysyla, sistematik bir kampanya konusu olmam, hatt baz Alman trkologlar Turancl vm ve Trkiye'de ibirliki evreler yaratmaya almlardr. 207 Irkln Nazi doktrini biiminde Almanya'da iktidara gelmesi, dnyay savaa srklemesi ve iledii crmler, rklk tarihinde yeni bir dnemin almasna yol amtr. O zamana kadar kendisine az ok bilimsel bir grnt vermeye alan rklk, btn irenlii ile ortaya km ve tm itibarn kaybetmitir. 208 Alimler, deologlar ve Trkologlar Daha nceki sayfalarda anlattklarmn ortaya koyduu gibi, rk konusundaki aratrmalarda daima iki trl kayg bir arada bulunmutur: Bilimsel kayg ve ideolojik kayg. Bilim adamlar, doa kanunlarn izleyerek, u sorulan sormulardr: nsanlar biyolojik zelliklerine dayanlarak rklara ayrlabilirler mi? Eer ayrlabilirlerse hangi rklar vardr? Irklar eit midirler? Tarihte uygarlklarla rklar arasnda bir iliki kurulabilir mi? Bu sorulara aratrclar hibir zaman kesin cevap verememiler, daha ziyade varsaym nitelii tayan tezler gelitirmiBu konuda bk: Johannes Glasneck ve Inge Kircheisen, Trker und Afghanistan - Brenn-punkte der Orientpolitik im Zweiten Weltkrieg (Berlin, 1968). Alman Trkologu olarak zellikle G. Jaeschke sulanmaktadr: s. 102. Bu kitabn Trkiye'yle ilgili blm dilimize evrilerek Trkiye'de Faist Alman Propagandas'na eklenmitir (Ankara; Onur Yay., t.y.), Jaeschke hakknda bkz: s. 198. 208 Gnmzde sanayilemi lkelere almaya giden yabanc iilerin yeni bir rklk trne hedef olduklar, Trkiye'de ok iyi bilinen bir gerektir. Bunun dnda, teorik planda, Yeni Sa'n tezleri ve biyo-sosyoloji (!) taraftarlarnn grleri de burada hatrlatlr.
72
207

lerdir. Buna karlk, ideologlar, belli bir inanc, bilimsel bir kisve altnda kabul ettirmeye ve yaymaya almlardr. Bu inan udur: Bat uygarlnn stnl, birtakm coraf koullarn ve tarih rastlantlarn sonucu deil, fakat tayin edici biyolojik zelliklerin sonucudur. Yani Batllar rk itibariyle stn olduklar iin, uygarlkta da stn olmulardr. Bu tez, edebiyat, iir ve mzikle kark bir halde geni bir yaylma alan bulmu ve giderek Batl olmayan insanlarn da farkna varmadan kafalarna yerlemitir. Okuyucularm farketmilerdir ki, bu yaz erevesinde, bizde pek bilinmeyen birok yazar ve eser ismi zikretmi bulunuyorum. Aslnda bu konulardaki literatr, elbette burada aktardklarmzdan kyaslanamayacak kadar fazladr. Sadece en nemlilerini aktarmakla yetindim. Zamanlarnda ok nemli isimler olan bu yazarlarn ou, bugn Avrupa'da bile tamamen unutulmulardr. Ne var ki, yazarlarn ve eserlerin unutulmasna ramen, rk nyarglar hl yaamasayd ve bir eit kollektif bilinalt meydana getirmeseydi, birtakm kitaplarn ktphane raflarndan karlmas zahmete demezdi. Oysa rkla ilgili tartmalar ve rk tezler, XIX. yzyl dncesini ve ulusal hareketlerini derinden etkilemiler ve ac faizm deneyine ramen, bu etkiler gnmze kadar gelmitir. Gerekten, XIX. yzyl sonlarnda rklar ve uluslarla ilgili tartmalarn, antropoloji ve filoloji kanalyla ok geni bir alan etkilediini gryoruz. Bu dnemde, rnein H. Spencer'in rk-evrimci felsefesi, Fransa'da H.Taine'in kiiliinde tarih analizlerine temel tekil ediyor; Gustave Le Bon'un sosyal-psikoloji analizleri tm dillere evriliyordu. Bu fikir ortam Osmanl devletini ve Trkleri arkiyatlk ve zellikle Trkoloji kanalyla etkilemitir. Osmanl devletinin son dneminde ulusal bilincin gelimesi, balangtan itibaren arkiyatln bir dal olarak gelien Trkolojinin etkisi altnda kalmtr. Trkoloji ise, XVII. yzylda Cizvit

papazlarnn balatt Sinoloji (in aratrmalar) disiplinine baml olarak gelimitir. Gerekten in uygarl ile ilgili bilgilerin art ve in kaynaklarnn tannmas, Orta Asya Trkleri ve bunlarn tarihi ile ilgili birok bilginin ortaya kmasna yol amt. te, kendisi de sinolog olan ve bu konudaki bilgileri deerlendiren Deguignes, XVIII. yzyl ortalarnda eski Trklerle ilgili ilk eseri yazmtr. Deguignes eserinde Hiong-nou'lardan balayarak, daha sonra birok eserde yer yer dzeltilerek tekrarlanan bilgileri vermitir. Deguignes, zalim ve acmasz 209 olarak niteledii Trklerin, hangi isimler altnda anldklarn ve gelimelerini anlatm ve Ergenekon destannn in kaynaklarna dayanan ilk versiyonunu vermitir. 210 Deguignes'in eseri, Osmanllarn dikkatini yz yldan fazla bir sre sonra ekecektir. 1822'de Asya Derneini (Societe Asiatique) kuran ve 1828'de Journal Asiatique'i kararak arkiyat almalara hz kazandran iki lim, J. Klaproth ve R.Remusat, Trkoloji bakmndan ayr bir nem tayorlard. Bu yazarlar, ada antropologlarn Trkleri Kafkas rkndan sayan tasniflerini kabul etmemekle beraber, onlar Moollardan ve Tatarlardan da ayryorlard. Klaproth bu adan Eblgazi Bahadr Han'n ecere-i Trk nde dahi, Trklerin beyaz tatarlar ad altnda ayr ele alndna dikkati ekmitir. 211 A. Remusat da Rus yazarlarn Trkleri yanl olarak Tatar saydn ileri srm ve fizyolojik kriterlerle tamamlanmas gereken dil tasnifleri ileri srmtr. 212 Trklerin kkeni ve
209

Mool - Tatar kavimleriyle ilikileri, Osmanl mparatorluunda da ilgi yaratan birtakm baka eserlerde tekrar ele alnmtr. 213 Fakat bu konuda en popler olan ve Osmanl devletinde Trkln douunu en ok etkileyen eser, Leon Cahun'un 1896'da yaynlanan eseri olmutur. Leon Cahun gerek anlamyla bir Trkolog deildi. Fransz kaynaklar da kendisini edebiyat olarak tanmlamaktadr. 214 Eserinin etkisinin byklnde, herhalde orijinalliinden ok, slbu ve yaynlanma zaman rol oynamtr. Gerekten XIX. yzyl sonlarnda Trkln, kltrel plandan politik bir hareket haline dnmesi iin ortamn hazr olduu grlyor. Ziya Gkalp Trkln Esaslar'nda Trklk tarihini anlatrken, Leon Cahun'un eseri hakknda unlar yazmaktadr: 1896' da stanbul'a geldiim zaman, ilk aldm kitap, Leon Cahun'un tarihi olmutu. Bu kitap adeta pantrkizm mefkresini tevik etmek zere yazlm gibidir. 215 Avrupa'daki Osmanl muhalefeti ile uzun temaslar olan ve onlar etkilemeye alan L.Cahun'n siyasal bir misyonu var myd? Bu ayrca incelenmesi gereken bir konudur. Elimizde bu konuyla ilgili somut bilgiler bulunmuyor. Fakat sadece eserinin incelenmesi ve Trkln dousundaki etkisinin ortaya konulmas dahi, herhalde bir miktar dndrc ve aydnlatc olacaktr. Leon Cahun'n eseri sadece eski Trkler hakknda bilgi veren bir eser deildir. Yazar, ayn zamanda deerlendirmeler yapmakta, hkmler vermekte ve adeta yn gstermektedir. Cahun, Trkleri slam ncesi ve slam sonras olmak zere iki dnemde inA. Lumley Davids, Grammaire Turke (Paris, 1836). Stanislas Julien, Les Tou-Kioue (Turcs), Journal Asiatique, (1864) No: 4. 214 Bkz: Dictionnaire de Biographie Franaise (Paris, 1956), cilt: 7. Buna karlk L. Cahun, The Jewish Encyclopedia'da Fransz arkiyats diye tantlyor. 215 Ziya Gkalp, Trkln Esaslar (Ankara, 1339), s. 12. 112
73
213

Deguignes, Memoire Historique sur l'Origine des Huns et des Turks (Paris, tarihsiz), s. 4 210 Deguignes, Histoire Generale des Huns, des Turcs, des Mogols et des Autres Tartares Occidentaux (Paris), Cilt: I. s. 371-732. 211 J. Klaproth, Memoirs Relatifs l'Asie, Paris, 1826-1828, cilt: I, s. 475. 212 A. Remusat, Recherche sur les langues Tartares (Paris, 1820), s. XXXVI.

celemekte ve Trklerle ilgili olarak pek de olumlu eyler dnmemektedir. Yazara gre Trkler ve Moollar, bir uygarlk yaratmaktan ziyade, in ve ran uygarlklar arasnda araclk: yapmlar ve amalar bunlardan hemen yararlanmak olduu iin, bu uygarlklar bile tam olarak benimseyememilerdir. 216 Biyolojik anlamda rkln samalna deinen yazar, yine de yer yer bir Trk karakteri izmekten kendini alamamtr. Buna gre Trkler, kafa deil gnl insanlardr. Trkler, anlay bakmndan, insanlar iinde sonuncudur... nanmaktan daha fazlasn istemezler ve anlamaya hi almazlar. 217 Yazar Trklerin bu manevi zellikleri dnda, fizik zellikleri ile ilgili olarak da baz olumsuz bilgiler verdikten sonra, unlar yazmaktadr: Hunlar, Trkler, Moollar, ince ve uzun Avrupallara korkun ve ekilsiz cceler gibi grnyorlard. 218 Bu satrlarn yazarnn, Trkln kuruluunda ilk planda ad geen bir ahsiyet oluu bugn artc grlebilir. Fakat unutmayalm ki, ulusuluun yeni doduu bir dnemde, bu gibi deta kendine kar rk fikirler Osmanllar arasnda bile yaygnd. Ziya Gkalp, Trkln Bana Gelenleri anlatrken, bu konuda eitli rnekler verir. 219 Bu yzden stanbullu Trkler, Cahun'n eserinin daha ok olumlu ynleri zerinde durmulardr. Bu olumlu ynler nelerdir? L.Cahun, anlama kapasitesi ve uygarlk yetenei bakmndan Trkleri kk grmekle beraber, onlarn sava ruhlarn, cesaret, itaat, doruluk, aklselim gibi erdemlerini vm ve drst idare216

ciler, kararl yneticiler oldular 220 diye ilave etmitir. Yazara gre, ... Ordu, gerek Trk iin, ahs haline gelmi ulustur. 221 Ancak Trklerin slamn etkisi altna girmesi, yazara gre, ulusal dehalar asndan olumlu sonular vermemitir. Mslmanlkla beraber Trk, farkna bile varmadan, Mslmanlam Asya'nn, Hristiyan Avrupa'ya kar temsilcisi oldu. Herkesten yrekli, herkesten inat, rklarndan gurur duyan bu insanlar, arzu ve enerjilerini, yabanclarn hizmetinde, tesadflere ve maceralara bal bir ekilde harcadlar. 222 L. Cahun, u nemli gzlemi de ilave ediyor: Araplar silahla Trklerin hakkndan gelemediler. ok iyi bildikleri bir ynteme, iftiraya bavurdular. 223 L. Cahun'un fikirlerinin nemi ve Trklere mesaj burada yatmaktadr. Yazara gre, Mslmanlk gerek Trk dehasna ters dmt. Seluklulardan itibaren Trkler bozulmaya balamtr. Trkler, zellikle ran devlet gelenekleri etkisine kaplm ve slam bu yar - inlilerden (Trkler kastediliyor - T. T.) ok kat ranllar oluturmutur. 224 Yazar, Nizamlmlk'n Siyasetname'sinde ifadesini bulan bozulu srecini, iki nemli madde halinde, aklamaktadr: Dinin (hayatta) ok yer kaplamas ve kadnlarn, eski Trklerde olan yce yerini kaybetmesi. Bu konuda Siyasetname'nin kart olarak Kutadgu Bilig'i ele almakta ve gerek Trk ruhunun rneklerini oradan vermektedir. L. Cahun bu fikri ok sistemli bir biimde gelitirmemitir. Ancak mesaj son derece aktr ve Trklere gerek Trk ruhunun slam'n dnda, Orta Asya'da olduunu sylemektedir.

L. Cahun, Introduction l'Histoire de l'Asie, Turcs et Mongols, des Origines 1405 (Paris, 1896), s. VII.

220 221 222 223

217 218

Ayn eser, s. 72 Ayn eser, s. 38. 219 Ziya Gkalp, Trklemek, slmlamak, Muasrlamak (stanbul, 1976), s. 46.
74

L. Cahun, a.g.e., Giri Blm, s. IX. Ayn eser, s. 181.

Ayn eser, s. 120.

Ayn eser, s. 137. 224 Ayn eser, s. 182.

Osmanl devletinin son dneminde, Trkleri etkileyen baka bir arkiyat da, Yahudi asll bir Macar olan ve Osmanl devletinde uzun yllar geiren A. Vambery'dir. Vambery de, L. Cahun gibi, Orta Asya Trklerine byk bir ilgi duymu, Ruslara kar ngiliz karlarn savunmu ve bu amala, sahte bir dervi kyafetiyle Orta Asya'ya seyahatler yapm ve Trklerle ilgili bir sr bilgi toplamtr 225 . Trke ile Macarcann ilikisine ilk defa dikkati eken bu yazar, Yahudi davasn da desteklemi ve Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl'i 1901'de Abdlhamid'le grtrmtr. 226 Bu karmak ahsiyetin Osmanl devletindeki roln ortaya koyacak bir monografi de, yakn tarihimiz iin ok aydnlatc olmaldr. Trkologlarn Trkleri nasl inceledikleri, ne gibi sorular sorduklar veya deerlendirmeler yaptklar konusundaki bu zeti, son bir noktay belirterek tamamlamak istiyorum. XIX. yzylda, Trklerin in kaynaklarndan karlan kkenleriyle ilgili bilgiler egemen gr haline gelene kadar, Osmanl tarihini yazan arkiyatlar, daha ziyade Osmanl, ran, Arap ve Grek kaynaklarna eiliyorlard. XVIII. yzylda, Bat'da ok ilgi uyandran Dimitri Kantemir'in eserinde de bunu gryoruz. Kantemir'in eserini beenmeyen Hammer de, mehur eserinde ayn yolu izlemitir. Buna karlk, Hammer'den sonra Osmanl tarihini yazan W. Zinkeisen'in bu konularda in kaynaklarn aktaran Trkologlara dayandn gryoruz: Klaproth, Remusat ve Deguignes gibi... 227 Bu yaklam, giderek Trk tarihilerinin de benimsedii egemen gr haline gelmitir.
A. Vambery, kendi hayatn A. Vambery, his Life and Adventures (Londra, 1884)'da anlatmtr. Orta Asya Trkleri ve Osmanl devleti ile ilgili birok kitab vardr. 226 Bkz: Encyclopedia Judaica, Vambery maddesi (Jerusalem, 1971). 227 J. W. Zinkeisen, Geshichte des Osmanischen Reiches in Europa (Hamburg, 1840), cilt: I, s. 17
75
225

Osmanl, Trk ve Trk Osmanl dnya grnde rk ve ulus kavramlar yoktu. Emevler devrinde Araplarda olduu gibi, Arap kkenli olmayan Mslmanlar Mevali sfat ile klten bir ayrm, Osmanllara yabanc idi. 228 er' ilimlerden ve yardmc disiplinlerden oluan kapal bir manevi dnya, Osmanl dzeninde XIX. yzyl ikinci yarsna kadar egemen olmutur. Osmanllarda tarih anlay, silsilenameler eklinde hikye edilen kutsal bir tarihti. Bu anlay iinde ecerelerini Hazreti Nuh'un olu Yasefe kadar gtryorlard 229 Modern alarn rk ve ulus tartmalar iinde Hazreti Nuh'un olu, ayr rkn atalar haline geldiler. Ham (ve hamiler) siyahlar; Sam (ve samler) semitleri; Yasef ise beyazlar temsil eder oldular. Bylece Osmanllar, deta farkna varmadan, kendilerini Batllarla birletirmilerdir. Osmanllarda Kutsal Tarihi, vakanvisler, alarnn somut kronikleri ile devam ettiriyorlard. Bu anlatm iinde Trk sfat, daha ok kyller ve Trkmen airetleri iin kullanlan ve ou kez yanna kaba, cahil gibi kltc szckler ilave edilen bir sfatt. Hristiyan ve Yahudi topluluklar iin kullanlan millet kelimesi ise, modern ulus anlamna deil, din cemaat anlamna geliyordu. Osmanllarda kimlik sorununun ortaya k, XVIII. yzyl sonlarndan itibaren Osmanl dzeninin varln devam ettirebilmekte karlat cidd sorunlarla ilgilidir. Osmanllarn savalarda yenilmeye ve bamszlkt'daki ulusal hareketlerin etkisiyle kprdamaya balamlard. Osmanl btnl asndan tehlikeli olan bu hareketleri, Osmanllar ksmen bask ile, ksmen de baz reform
228 229

Bernard Lewis, The Arabs in History (Londra, 1950), s. 71. Hayrullah Efendi, Tarih-i Devlet-i Aliye-i Osmaniye'sinin giriinde, Osmanl tarihlerini bu adan incelemekte, eitli grleri ortaya koymaktadr. Bkz: Cilt: I (stanbul, 1217 = 1854).

larla nlemeye almlardr. Bununla beraber, ayn zamanda, Osmanllarn etnik kkeni ile ilgili bir dnce sreci de balamtr. Biraz nce deindiim blc nitelii dolaysyla, uzun sre siyasal akm haline gelemeyen bu eilim, Trklerin asl, Trklerin tarihi, Trklerin dili gibi sorunlar etrafnda younlamtr. Gerekten yzyllk bir sreden beri Trklerin tarihini yazmaya alyoruz ve Trklerin asln aratryoruz. Aslnda sorunun bu biimde konulmu olmas, kendi irademiz ve seeneklerimiz dnda belli cevaplar da beraberinde getirmitir. nk bu yaklam biimi, daha nce sorulmas gereken temel bir soruyu hasralt etmitir. O da XIX. yzylda kendini Osmanl ve Mslman olarak tanmlayan bir topluluun, ne gibi somut koullarda ve ideolojik ortamda Trk olmay setii ve Trklemeyi benimsediidir. Eer felsef bir terim kullanmak gerekirse, Trkln fenomenolojisidir: Trkle temel tekil eden somut toplum tabanyla, Trk olma bilinci arasndaki ilikinin, zgl koullarn da deerlendirilmesi yaplarak, ortaya konulmasdr. Bu yaplmad srece, Trklerin tarihi sadece etnik adan yazlmaya mahkmdur ve bu tarihe verilecek deerler de yarattmz deerler deil, Bat ideolojisinin ona atfettii deerler olacaktr. Osmanllar, kimlik sorunu zerinde dnmeye baladklar zaman, kltrlerinde bu konuda kendilerine yardmc olabilecek dnce aralar yoktu. Oysa Bat, ktphane ve kataloglaryla, bilimsel dernek ve kurumlaryla, uzmanlam yaynlaryla btn dnyaya egemen olacak bir dnce arsenali yaratmt. Sosyo-ekonomik azgelimilikle birarada giden kltrel bir azgelimilik iinde bulunan Osmanl aydnlar, bu kltr ktasnda dnmeye baladlar. Eer sabrl bir alma ile Bat kltrn zmleyebilseler ve buna kritik bir biimde bakabilselerdi, sorun ok daha ileri bir zme kavuabilirdi. Oysa bunun nkoullar yoktu. Osmanl aydnlar devletten bamsz deildiler ve hepsinin de ortak amac devleti kurtarmak idi. Bu yzden Bat dncesine
76

selektif bir biimde ve savunma igdsyle baktlar. Osmanl devletinde Trk hareketi balatanlar ksmen Bat'daki antropoloji ve filoloji almalarndan yararlandlar; fakat daha ziyade Trkoloji aratrmalarna dayandlar. Daha 1869'da, Mustafa Celleddin Paa, Eski ve Yeni Trkler balkl eserinde, filolojik verilere dayanarak, Trklerin Turo - Aryan (!) bir rk olduunu kantlamaya alyordu. 230 M.Celleddin Paa'nn bu konularda salam bir formasyonu yoktu ve tezi ikna edici deildi. Yusuf Akura, eserin, yle byle Avrupa metotlar kullanlarak... Avrupa kaynaklarndan alnp... 231 yazlmasn, yine de vgye deer bulmutur. Celleddin Paa'nn yaklam, Trk aydnlar arasnda fazla taraftar bulmad. Son dnem Osmanl tarihilerinde aryan - turan sentezi konusunda bir aba gremiyoruz. Mizanc Murat Efendi dahi, eserinde Trk cinsi, Hint-Avrupa eczasndan biridir 232 diye yazd halde, Trkleri Moollarla birlikte ele alyordu. Gerekten Trkln douuna daha ziyade Trkologlar egemen oldular. Ziya Gkalp, Trkln. Esaslar'nda, Trkln ilk dneminde Deguignes'in nemini belirtir ve bu akmn kurucularndan Sleyman Paa iin unlar yazar: ...Memleketimizde ilk defa olarak in menbalarna istinaden Trk tarihi yazan Sleyman Paa, bu eserde bilhassa Deguignes'i mehaz eylemitir. 233 Ancak Trkl asl etkileyen eser, yzyln sonuna doru yaynlanan L.Cahun'un eseridir. Eser hemen Necib Asm tarafndan Trkeye evrilmi ve hakknda Osmanl basnnda vgler kmaya balamtr. Cahun'un eseri hakknda daha nce bilgi
M. Djelaleddin, Les Turcs: Anciens et Modernes (stanbul, 1869). Yusuf Akura, Trkln Tarih Geliimi (stanbul 1978; ilk bask 1928), s. 53. 232 Mehmet Murad Efendi, Tarih Osmani (stanbul, 1325), s. 7. 233 Ziya Gkalp, a.g.e., s. 7.
231 230

verdim. Trkler hakknda epeyce ar yarglar veren 234 ve cidd bir Trkolog tarafndan roman gibi 235 diye nitelenen bu eserin baar srr nerededir? Buna cevab, Trk hareketin tmyle deerlendirilmesi iinde arayalm. Osmanl son dneminde, ulusal bir bilin yaratma konusundaki fikir abalarna bakarsak, bunlarn Bat'da ayn konulardaki kltrel rnlere gre hazin bir fakirlik iinde olduklarn grrz. Osmanl aydnlar bu dnemde Bat kltrnn stnln kabul etmelerine ve Bat dillerini bilmelerine ramen, bu kltre niversalist bir biimde yaklaamamlar, savunma kompleksi ile hareket etmiler ve farkna varmadan Batnn en kt ideolojisinin etki alanna dmlerdir. Cahun'da temel ilkeleri bulunan bu Trklk, siyasal program halini alarak Alman pan-germen hareketinin bir arac olmu; Parvus gibi Alman militarizminin ajanlar Trklere yol gstermiler, 236 Osmanl ordusu Alman komutanlara teslim edilmitir. Bunun dnda, Osmanl son dneminde ald biimiyle Trklk, Trk tarihine de yanl bir yaklam getirmitir. Trklerin tarihte ulatklar en uygar seviye, beenelim veya beenmeyelim, XV. - XVIII. yzyllar aras Osmanl devleti olduu halde, gzler eski Trk tarihine evrilmi ve saf bir Trk uygarl aranmaya balanmtr. Bir ksm Bat ideologlarnn cevab bile gerektiremeyecek rk yarglar ciddiye alnm ve bunlarn rtlmesi iin kalemler seferber olmutur. Osmanl ykl dneminin yaratt siyasal sorunlar iinde, ayn yaklam, slama ve Araba kar kuku, gvensizlik ve hatta dmanlk yaratm ve bylece hem
Trkiye'de milliyetiliin douu konusunda cidd bir eser veren David Kushner, Cahun'un eseri Trkler iin yeni ve olumlu k getirdi diyor. Takdiri okuyucuya brakyoruz. The Rise of Turkish Nationalism (Londra, 1977), s. 30. 235 Jean Deny, Ziya Gkalp, Revue du Monde Musulman; Cilt: 61, (1925). 236 Paul Dumont, Un Economiste Social - Democrate au Service de la Jeune Turquie, Memorial mer Ltfi Barkan, (Paris, 1980), s. 75-86.
77
234

kendi tarihimizle hem de yaadmz blgeyle balanty koparan bir sre balamtr. Burada u soru sorulabilir: Her lkede byle romantik bir dnem olmam mdr? Bu yaklam tarih evrimin zorunlu bir aamas deil midir? Ayrca tarih kkenlerimizle ilgili bilgilerimizi artrarak yararl olmam mdr? Cevaplara sonuncu sorudan balayalm. Trk hareket, eski Trklerle ilgili bilgileri in kaynaklar ile takviye etmise de, o dneme ok byk bir k tutmamtr. Bu husus eski Trk toplumlarnn niteliklerinden doan bir glkten kaynaklanyor. Kendi tarihlerini yazmayan, uygarlklarnn bol miktarda nesnel rnlerini geriye brakmayan uluslarn tarihini, baka uluslarn tarihine dayanarak yazmak gtr. Bu yzden Orta Asya tarihimiz, efsaneler ve destanlarla kark bir biimde bilinmeye devam etmitir. Ziya Gkalp, mehur Turan iirinde, lim iin mphem kalan Ouz Han, kalbim tanr tamamiyle 237 diyordu. Oysa birok tarihi, efsaneleri bilimsel gereklermi gibi aktarmlardr. Romantizmin zorunlu bir dnem olduuna gelince, burada u gerei gzden uzak tutmamak gerekir: Bat romantizminin aksine, Trk ulusuluunun romantik safhas, yerli bir kltr rn olmamtr. Batnn, uluslararas buhran koullarnda, politik amalarla Osmanl aydnlarna rnga ettii bir programdr. Bu politik program ve bunun iletili mekanizmasn, bugn bile btn ynleriyle ortaya karm deiliz. Fakat biliyoruz ki, ynetici ulus, asker ulus diye Trkleri venler (!) ve onlara Orta Asya'y gsterenler, ayn zamanda Trkleri anlay kt, uygarla yeteneksiz olarak gryorlard. Bizim romantiklerimiz, bunlarn fikirleri-

237

Ziya Gkalp, Kzl Elma (Ankara, 1976), s. 5.

nive tabii sansr ederekalmlar ve asker ulusla vnmlerdir. 238 Bu konuda, tarih frsat karlm olan, fakat yine de gncelliini koruyan doru yaklam saptamak iin, Batya bakmak gerekir. Modern rkl yaratan Avrupa, antropoloji, filoloji, arkeoloji gibi yine kendi kltr rn olan disiplinlerle kendi tarihini incelemitir. Irkla ilgili aratrmalar, Avrupa uygarlna bir rk temeli salayamam, Batl uluslarn son derece karm bir etnik tabana sahip olduu ortaya kmtr. Irklk hereye ramen devam etmise de, egemen gr olamam ve ciddi bir ekilde eletirilmemitir. 239 Bunun istisnasn tekil eden Nazi Almanya'snda, rk fikirler, manevi glerinden deil, zgl siyasal ve ekonomik koullardan kaynaklanan bir zafer kazanmlardr. Irkla ilgili almalar yapan birok antropolog ve filozof, Avrupa uluslarn nasl bir etnik sentez rn olarak gryorsa, Trkleri de yle grmlerdir. Irk te-meli bulamayan Bat, kendi uygarln kltr temelinde savunmaya balam ve dier uygarlklarla farkn orada grmtr. Gerekten XVIII. yzylda, bir yandan rklk icad edilirken, te yandan da halk egemenlii, kuvvetler ayrm ve fikir zgrl gibi ilkeler gelitiriliyordu. Bat, egemen dnce olarak Dou'yu, dk bir rka mensup olduu iin deil, halk egemenliine dayanmad, zgr olmad, ksaca despotik olduu iin eletirmitir. ElDnya kamuoyunda asker ulus diye bilinen baka bir ulus, hep rnek almaya altmz Japonlardr. kinci Dnya Sava'ndan sonra Japonlar, ulusal kimlikleri ile ilgili 577 eser yazmlardr. Bunlar inceleyen bir Fransz yazan, hepsinde u ortak noktay bulmutur: Yazarlarn hepsi, Japonlarn, yumuak, bar, anti-militarist bir ulus olduu tezinde birlemektedirler. Bkz: J. Pigeot, L'Identite Japonaise, Le Debat (Ocak, 1983), No: 23. 239 Bu yzyln balarnda, Fransz yazar Jean Finot, ada Franszn, ilk akla gelenler diye sayd 50'den fazla etnik unsurdan olutuunu yazyordu. Bkz: Le Prejuge des Races (Paris, 1905). Ayrca bkz: A. Firmin, De l'Egalite des Races (Paris, 1885).
78
238

bette bu dnce her zaman objektif ve drst bir ekilde ifade edilmemitir. Fakat, Bat'nn resm felsefesi bu olmutur. te Osmanl aydnlar, kendilerine bu felsefeyi muhatap alarak, Osmanl toplumunu demokrasi ve zgrlk asndan eletireceklerine, rklar muhatap almlar ve tarihte Trklerin, her trl etkinin dnda, birok uygarlklar kurduklarn kantlamaya almlardr. Bunun eitli nedenleri vardr ve bu makalenin konusuna girmeyen birtakm sosyo-ekonomik etkenlerle, Osmanl aydn devletten bamsz hareket edememi, Kap Kulu olmu ve muhalefeti de hemen daima ynetici zmre iinde hizip muhalefeti olmutur. Kemalizm ve Yeni Araylar Osmanl devletinin k ve Trk ulusunun bamszlk kavgasna girii, ulusal bilin ve kimlik sorunu konusunda yepyeni koullar yaratt. Yeni imparatorluk hayalleri ile birlikte, ynetici ulus saplantlar da savrulup gitmi ve onlarn yerini mazlum ulus bilinci almt. Gerekten Mill Kurtulu Sava nderinin, Trk ulusunu dnya kamuoyuna maz-lum ulus olarak takdimi ve bu sfatla haklarnn savunulacann ilan, gerek bir zihniyet deiikliine yol aacak bir kltr devrimi yaratabilirdi. Bunun iin de, bu fikrin tutarl bir tarih ve toplumsal analiz iine oturtulmas ve savunulmas gerekti. Nitekim Ulusal Kurtulu Sava yllarnda Atatrk bu analizin temellerini gelitiriyordu. Trk ulusunu mazlum ulus olarak ortaya koyunca, ona zulmedenleri de ortaya karmak gerekti. Atatrk bunlar, birbiriyle ittifak halinde i ve d gler olmak zere iki balk altnda gryordu. D gler, ulusal bamszlk savan bomak ve Trkiye'yi yoketmek isteyen emperyalizmdi. Bu konu son derece akt ve herkesin gzlerinin nnde serili olan bir durumun ifadesiydi. Buna karlk i gler hangileriydi? Atatrk bu konudaki grlerini, Trk tarih anlaynda bir devrim ifade edecek biimde, zmir ktisat Kongresini ak konumasnda dile getirdi. Bu konumasnda Atatrk, Osmanl dev-

letinin k nedenlerini akladktan sonra unlar sylyordu: Milletin dar olduu bu hazin hal ve sefaletin esbabn arayacak olursak dorudan doruya Devlet mefhumunda buluruz. 240 Demek ki, i zulmedici kuvvet de bizzat Osmanl devleti idi. Atatrk ayn konumada, Osmanl devletinin bamszlk srecini nasl kaybettiini anlatmtr: Tanzimat devrinden sonra ecnebi sermayesi mstesna bir mevkie malikti. Devlet ve hkmet ecnebi sermayesinin jandarmalndan baka birey yapmamtr. 241 Bunun sonucu olarak da bamszln kaybetmitir. Bir Devlet ki, kendi tebasna koyduu vergiyi ecnebilere koyamaz; bir Devlet ki, gmrkleri iin rsum muamelesi vesaire hakkndan menedilir; bir Devlet ki, ecnebiler zerinde kaza hakkn tatbikten mahrumdur. O Devlet'e mstakil denemez. 242 Bu fikirler, kurulmakta olan yeni devletin ancak tam istikll ilkesine dayanacan ifade etmektedir. Atatrk'n Osmanl devletine ynelttii eletiriler Tanzimat dnemiyle snrl kalmamtr. Osmanl devletinin zulmedici nitelii, hamet devri iin de geerlidir. Baka bir konumasnda Atatrk, sultanlarn, ihtiraslar uruna halk nasl pelerinden diyar diyar srklediklerini anlatarak unlar syler: Osmanl tarihinde btn gayretler, btn mesi, milletin arzusu, emelleri ve hakiki ihtiyalar noktai nazarndan deil, belki unun bunun hususi emellerini, ihtiraslarn tatmin noktai nazarndan vukubulmutur. 243 Osmanl tarihi ise, halk asndan, gereki bir biimde yazlacana, sultanlar ve ynetici zmreler asndan yazlmtr: Osmanl tarihi, batan nihayetine kadar hakanlarn, ahslarn, en nihayet zmrelerin hal ve hareketini
240 Derleyen: A. Gndz kn. Trkiye ktisat Kongresi 1923 - zmir (Ankara, 1968), s. 247 241 Ayn eser, s. 253. 242 Ayn eser, s. 248. 243 Atatrk'n Sylev ve Demeleri, cilt: II (Ankara, 1954), s. 100.

kaydeden bir destandan baka birey deildir. 244 Gnmzde Osmanl tarihiliinin, hl byk lde Osmanl kaynaklarn deifre etmek ve aktarmak olduu dnlrse, bu grlerin ann ne kadar ilerisinde bulunduu inkr edilebilir mi? Bu grleri bugn Kemalizmin ifadesi olarak ifade edebilir miyiz? Bunu iddia etmek zordur. Bu grler Kemalizmin ilk aamasnn, Ulusal Kurtulu Sava'nn felsefesidir. Ulusun bir yandan emperyalizmle, te yandan da onun yerli ortaklaryla, yani Osmanl devletiyle hayat kavgas verdii bir srada, baka trl bir lisan zaten kullanlamazd. Ne var ki, Cumhuriyetin ilnndan sonra bu grler giderek unutulmu ve artk ne emperyalizmden, ne mazlum ulustan, ne de devlet aygtnn toplumsal ieriinden ve ilevinden sz edilir olmutur. Kemalizmin radikalizme giden itihat kaps kapanmtr. 1930'larda Kadro'cular, 1960'larda Yn'cler, bu kapybounazorlayacaklardr. Cumhuriyet dnemine geilirken Atatrk, Yeni Trkiye'nin eski Trkiye ile hibir alkas yoktur. Osmanl Hkmeti tarihe gemitir. imdi yeni bir Trkiye domutur 245 diyordu. Bununla beraber, yeni ynetici kadrolar, ulusuluk konusunda geni lde sava ncesi yllarnn etkisi altndaydlar. Bu dnem fikir hayatna damgasn vuran Ziya Gkalp, Cumhuriyetle birliktebyk bir uyum kabiliyeti gstererek Turanc hayallerini terketmi ve (Trklk fikrine) resmiyet veren ve onu fiilen tatbik eden ancak Gazi Mustafa Kemal Paa Hazretleridir 246 diyerek Trkln programn yazmaya balamtr. Trkln tarihisi Fuad Kprl ise, Batl arkiyatlar imrendirecek formasyonunu polemik bir biimde kullanyor ve Ortaa uygarlna zbez Trk katklarn saptamaya alyordu. Ksacas
244 245

Ayn eser, s. 104. Ayn eser, Cilt: III, s. 50. 246 Ziya Gkalp, Trkln Esaslar (1955 basks) s. 59.
79

Cumhuriyetin ilk yllarnda, ttihat Trkl hl etkindi. Ergenekon destanlar syleniyor; bozkurt resmi tayan pullar, banknotlar baslyordu. 1930'da 257 ubesi olan Trk Ocaklar ise, sava ncesi ideoloji ile sava sonras ideoloji arasnda bir halka tekil ediyordu. Bununla beraber 1920'lerin sonunda, tarih kkenimiz ve ulusal kimliimiz konusunda yeni bir grn ilk ifadelerine rastlyoruz. Gerekten 1929'da Budapete'de bir konferans veren Reid Safvet (Atabinen) Bey, Atatrk'le Trkln tam bilin aamasna ulatn ve Anadolu Trkleri iin somut bir program halini aldn sylyordu. Konferans, artk bilimin kabul ettii gibi in'de, Msr'da, Mezopotamya'da vb. kurulan en eski uygarlklarn temellerini Trklerin attn ileri sryor ve bu ulusun baz dejenere hanedanlarn mirasna layk olmadn ilave ediyordu. 247 Gerekten bu fikirlerde, tarihteki yerimiz ve ulusal kimliimiz ile ilgili yeni bir grn ifadesini buluyoruz. Bu gr, Trk Ocaklarndan, Trk Tarih Kurumuna gei eklinde rgtleniyor 248 ve 1937'de toplanan kinci Trk Tarih Kongresinde btn akl ile ifade ediliyordu. Prof. fet nan, en zl bir biimde, bu tezi yle ifade etmitir: Dnyadaki yksek kltrn ilk beii Orta Asya'daki Trk ana yurtlar ve o kltr kuranlar ve btn dnyaya yayanlar da Trklerdir. 249 Dilde de Gne -Dil Teorisi ile tamamlanan bu gr ne gibi delillere dayanyordu?

Trk Tarih Tezi'ne yol aan varsaymlar, daha nce zetlemi olduum, rk ve dille ilgili Batl almalarn rn olarak ileri srld. Fakat bu almalardan zellikle Eugene Pittard'nki en etkili oldu. 250 1924'te yeni kurulan Trkiye Cumhuriyetine Trklerin etnik kkenleriyle uramalarn neren svireli antropolog, 1931'de, Trk Tarih Kurumu'nun Trk Tarihi Tetkik Cemiyeti adyla kurulduu ylda, Trkiye'nin Yeni Grnm isimli yeni bir kitap yaynlyordu. 1937'de toplanan kinci Trk Tarih Kongresine ise fahr bakan olarak katlyordu. E.Pittard, bu Kongreye sunduu raporda, eski bir tezi canlandrarak, neolitik devrimi yapan en eski bir rkla Anadolu halk arasnda bir iliki kuruyor ve Anadolu'yu tm uygarlklarn kkeni olan iln ediyordu. Ancak, kutsal bir toprak 251 Pittard'n tm almalar deerlendirilirse, aslnda Trk Tarih Tezi'nden farkl bir ey syledii grlr. svireli antropolog, varsaym olarak, Kk Asya'da en eski bir uygarl yaratan bir rkn mevcudiyetine dikkati ekiyor ve blge halk iin bir sentez ve devamllktan sz ediyordu. Yani Pittard Smerlerin ve Hititlerin Trk olduklarndan ziyade, bugn Anadolu'da yaayan Trklerin, kkeni Smerlere ve Hititlere kadar giden bir sentezin rn olduunu sylyordu. Blgede brakisefal kafa biiminin ar basmas, eski ve yeni halklar arasnda rk fark olmadn ortaya koyuyordu. Pittard'n kafatas aAslnda Trk Tarih Tezine gtren fikirlerin, yakn tarihimiz fikir geliimi asndan incelenmesi ilgin olmaldr. Mete Tuncay, bu konuda, Mill Kurtulu Sava'nn son ylnda Matbuat Umum Mdrl'nn yaynlad Pontus Meselesi adl kitab rnek veriyor. Bkz: Trkiye Cumhuriyeti'nde Tek-Parti Ynetiminin Kurulmas 1923-1931 (Ankara, 1981), s.300. Merutiyet aydnlarn etkileyen ve baz eserleri A. Cevdet ve F. Kprl tarafndan Trkeye evrilen G. Le Bon da, Smer'lerin Turan kkenli olduuna inanma eiliminde idi. Bkz: Les Premieres Civilisations (Paris, 1889), s. 470. 251 E. Pittard, Neolitik Devirde Kk Asya ve Avrupa Arasnda Antropolojik Mnasebetler; kinci Trk Tarih Kongresi, s. 80.
250

Konferans Franszca yaymlanmtr. Bkz: Reid Savfet, Les Turks Odjaghis (Ankara, 1930). 248 Bu rgtleniin anlatm iin bkz: kinci Trk Tarih Kongresi. stanbul 20-25 Eyll 1937 (stanbul, 1943), Giri blm. Trk Ocaklar hakknda ayrntl bir inceleme iin bkz: Franois Georgeon, Les Foyers Turcs l'Epoque Kemaliste (1923 -1931), Turcica, cilt: XIV, 1982. 249 Prof. nan, bu gr 1935'te Dil ve Tarih Corafya Fakltesinin al dersinde ifade etmitir. Ayn eser, s. 85.
80

247

lmalar, bu tezi ikna edici bir biimde kantlayacak verilere ulaamad. Ancak Pittard'da varsaym niteliini amayan grler, Trk Tarih Tezinde mutlak gerek statsne kavuturuldu. Prof. A.nan, Pittard'n tezini, u ekilde Trk tarihine uyguluyordu: Anadolu biroklarnn zannettii gibi XI. asrdan itibaren Trklemeye balam deildir. Anadolu ayn etnik mevcudiyetine yeni elemanlarn, ayn kkten kopan dalgalarla XI. asrda tazelemitir. 1071 tarihi slam olan Trklerin Anadolu kardelerine kavumalarn gsterir. 252 Bu haliyle, Trk Tarih Tezi, birtakm cidd antropologlarn desteini kazanan 253 ve Anadolu halknn etnik devamlln ve sentezini savunan ilgin bir gre, ttihat Trkl klf giydirmi ve tm evrensel uygarln balangta Trkler tarafndan kurulduunu iddia etmitir. Ne Bat ve ne de bir heyecan dalgasndan sonra Trkiye'de fazla benimsenmeyen ve ksa bir sre sonra zaten unutulan Tarih Tezini ve Gne Dil teorisini ayrntl bir ekilde anlatmayacam. Fakat 1930'larda ynetici kadrolar bu gibi araylara srkleyen etkenler hakknda biraz dnmemiz gerekmez mi? R.Eref naydn, Dil ve Tarih Kurumlan ile ilgili anlarnda, gemiimizde tarih nazariyesi olduunu sylyor ve bunlar yle anlatyordu: nce, mparatorluk devrinde, Ouz Han nesline dayanan ve Namk Kemal'in cihangirane bir Devlet kardk bir airetten diye vd bir anlay vard. 254 Ziya Gkalp, pergeli biraz daha aarak, daireyi Turan dleri ile Brteene, Alagonya efsanelerine dediAfet nan, Osmanl Tarihine Umumi Bir Bak ve Trk nklb. lk, Say: 55, (1937) 253 Trk Tarih Tezi arkiyatlar arasnda ok souk karlanmtr. Bat'nn nemli arkiyat dergilerinde bu konuda hibir yorum yaplmamtr. Buna karlk Antropoloji evrelerinde, Kongre nemli bir baar diye vlmtr. Bkz: H. V. Vallais, Le Deuxieme Congres de la Societe Turque d'Histoire, L'Anthropologie, cilt: 48, (1938). 254 R. E. naydn, Atatrk, Tarih ve Dil Kurumlar, Hatralar (Ankara, 1954).
81
252

recek kadar geniletici bir Trklk nazariyesi 255 gelitirdi. nc ve son aamada ise, Atatrk pergeli sona kadar aarak, Trklerin Avrupa'da bir snt deil, en eski uygarlklar yaratan kavim olduunu, en yeni ve ilm Bat aratrmalarna, Bat bulgularna ve kazlara dayanan modern kavramlarla 256 gstermek istedi. Kanmca R.E,naydn, tarihi anlaymzdaki geliimi doru koymamtr. Osmanl'da tarih anlay, Osmanl mparatorluunu aan bir evrensel ve kutsal tarih anlay idi. Bu gr MuseviHristiyan kutsal tarih anlayna balanyor ve onu ileriye doru devam ettiriyordu. Osmanl devleti Cihan Devleti, Osmanl sultan padiah- lem idi. XIX. yzylda, geri kalma ve yenilgilerle beraber, bu tarih anlaynn yerini, Osmanl -slam tarih anlay ald. Kutsal tarih giderek anlamn byk lde kaybetti ve Osmanl sultan da slam halifesi haline geldi. XIX. yzyl sonlar ve XX. yzyl balarnda ise, Hilfet tarihinin yerini Trk tarihi ald ve gzler Orta Asya'ya evrildi. Yani R. E. naydn'n iddiasnn aksine, 1930'lara kadar pergel devaml olarak kld. Oysa, Trk Tarih Tezi ile, pergel yeniden sonuna kadar alyor, tm evrensel uygarlk Trklerin eseri olarak grlyordu. Bu radikal deiimi nasl aklayabiliriz? yle sanyorum ki, 1930'larda yeni tarih araylarn hazrlayan psikolojik ortam, Atatrk ve yakn evresinin uygarlk anlayndan kaynaklanyordu. Ziya Gkalp'in aksine, Atatrk hars ve medeniyet ayrm yapmyor, Bat uygarl iyi ve kt taraflaryla bir btn olarak gryordu. Osmanl Devletinden tamamen ayr temellere dayanmas istenen Yeni Trkiye, tm Batl kurumlar benimseyecekti. Gerekten 1930'lara gelene kadar gerekletirilen reformlarla, devlet aygt Batl bir grnm ka255 256

Ayn eser, s. 56. Ayn eser, s. 56.

zanmt. Ancak bu yeni durum, tutarl bir tarih anlayndan yoksundu. Tam aksine, merutiyeti Trklk, Bat modelini benimseyen Yeni Trkiye'ye uymuyordu. Orta Asya efsaneleri ile Moollarla ve Tatarlarla rk balan kurarak Avrupa'ya yaklaamazdk. Oysa Bat antropolojisinde ve filolojisinde, Trkleri evrensel uygarla sokacak baz tezler vard. Zaten Avrupa' nn rn, olan bu tezleri benimsemek ve btn dnyaya iln etmek yeterdi. Oysa, yaplan ey bunlar ok at. Tm rk ve uluslarn kkenini Trk sayan yeni yaklam, yeni Cumhuriyeti yakn tarihinden de koparyor ve Osmanl devletine realist bir yntemle eilmeye olanak vermiyordu. Atatrk'n destekledii, fakat imzalamad bu gr, kinci Dnya Sava'ndan sonra terkedildi. 1946'da ok partili hayata gei ve Bat'ya dnk reformlarn son halkasnn tamamlanmasyla yeni bir dnem alyor ve ulusal kimlik sorununa yeni bir zm olana beliriyordu. Artk Trk insan Batl kurumlarda kimliini bulmutu. Avrupa da Trkiye'yi kendi rgtlerine kabul etmi, kendi arasna almt. Bu dnm, tarih bir srecin, Batllama srecinin sonucuydu. arkiyatlarn da byk katksyla, Kemalizmi ve demokrasiyi hazrlayan Batllama hareketleri ne ncelik ve arlk veren yeni bir tarih yazld. te yandan merutiyet Trklnn rn olan ynetici ulus, asker ulus iddias da, Batl ulus savyla birarada yaamaya devam etti. Yeni dnem ve yeni tez, kimlik sorunumuzu zd m? Bunu herhalde kimse iddia edemez. Fakat bu baka bir konudur ve ayr bir incelemede ele alnmaldr. Diyelim ki, Trk insan tarihteki yerini, herhalde kendi tarihini realist ve tutarl bir biimde deerlendirerek alacaktr.

BATI DNCES DESPOTZM ve KMLK SORUNUMUZ

Batl uluslar topluluunda kimlik sorunu son yzyllarda iki dzeyde ortaya kt ve tartld. Uluslararas dzeyde, bir uygarlk sorunu olarak dnld ve tm Avrupa uluslarn birletiren Bat Uygarl kavram olumlu bir deer yargs halinde benimsenmeye baland. te yandan ayn sorun, Bat uygarln meydana getiren devletlerin tek tek ulusal kimlikleri sorunu eklinde somutlat ve ulusal akmlarn domasna ve gelimesine yol at. Aslnda bu iki sre birbirinden bamsz ve birbirini izleyen iki ayr geliim deildi. Ayn zamanda cereyan ettiler ve birbirlerini etkilediler. Bat uygarln oluturan deerler ve bu genel ereve iinde ulusal kimlikler, o zamana kadar Bat'ya ortak bir manevi temel tekil eden Hristiyan dnyagr zerine kuruldular. XVII. yzylda bilimi Hristiyan teolojiden ayran devrimci geliim Aydnlanma anda egemen izgi haline gelince, Bat dnyas dier lkeleri farkl bir ekilde deerlendirmeye balad. Gerekten XVII. yzyln son eyrei ile XVIII. yzyl bugn btn dnya tarafndan paylalmasa bile, btn dnyaya egemen olan deerlerin yaratld dnem oldu. Hi kukusuz bu deerlerin yaratlmalar ile iktidarlar tarafndan benimsenmeleri ezamanl olmad. Batl deerlerin zaferi byk kavgalar ve hatta bazen i savalarla birlikte gerekleti ve bu sre sonunda Bat, artk kendini Kutsal Devlet - Kutsal dzen olarak deil, zgr ve aklc bir dzen olarak grmeye balad. Bat kendi uygarlna evrensel bir nitelik veren deerleri yaratrken Douyu da yaratt. Baka bir deyile kendisini, antinomik bir ekilde Douya gre tanmlad. Bu ekilde Bat stn bir deer
82

olurken, Douda giderek kltc ve horlayc bir sfat haline gelmeye balad. Oysa Hal seferlerinden XVII. yzyla kadar giden bir dnem iinde Bat, baka bir dnya olarak grd Dou tarafndan etkilenmi ve hatta biraz da bylenmiti. 257 Bu dnemin byk bir ksmnda, Bat, slamn balca temsilcisi olarak Trk' grd. Trk'n, Bat gznde slamn da giderek Dou' nun temsilcisi oluu esas itibariyle Osmanl devrinde ve stanbul'un fethinden sonra gerekleti. Bu ekilde Trk, yzyllar boyunca Batl saraylara korku ve endie salan bir g oldu. Fakat Bat duyarllnn bu olumsuz yn, Trk'e kar bir sayg, hatta bazen pek de gizlenemeyen bir hayranlk duygusundan bamsz deildi. 258 Bat Trk' bu geliim sreci iinde incelenmeye ve tannmaya deer bir dman olarak grd. Osmanl, Bat'y yzyllar boyunca kmserken ve onun ne dilini, ne rf ve adetlerini ve ne de siyasal sistemini incelemeye gerek duymazken, Bat Trk' her ynyle inceledi ve bir Trk imaj yaratt. Hi kukusuz bu imaj, kat ve kesin deildi. Dou - Bat ilikilerinin seyrine ve bu iki dnyann niteliksel deimelerine paralel olarak o da deiti. Osmanllarn XIX. yzylda geleneksel kltrlerinin artk pratik sorunlar zemez hale geldiini iyice anlamaya baladklar bir srada, Bat'da da Trk imaj uygarla ve zgrle ters den, olumsuz bir ierik kazanmaya balamt. Paradoksal olarak Trkler, Bat'nn stnln kabullendikleri bu son dnemde kendi kimlikleri zerinde yeniden dnmeye baladlar. Bir lde kendilerine kar yaratlm dnceler ve deerler ortamnda Medeniyet yollaBak. Maxime Rodinson; La Fascination de l'Islam, Paris, 1988. Daha ilk Hal seferlerinden itibaren Bat Trk' tand ve btn dmanlna ramen, zaman zaman onun iin vc bir dil de kulland. Birinci Hal seferini anlatan anonim bir eserden, Fransz tarihisi R. Pernoud, u satrlar naklediyor: Trklerin yiitliklerini, sava yeteneklerini ve nfuz edici esprilerini anlatmaya cesaret edebilecek kadar bilgin ve akll biri var m? Les Hommes de la Croisade; Paris,1977, s. 223.
258 257

rn bulmaya altlar. Byle bir abann yarataca glkler ve douraca elikiler ortadayd. Bat'da Tanrnn iradesine dayanan kutsal tarih anlaynn yerini, tarih felsefesine dayanan bir yaklam aldktan sonra, Avrupa mutlak bir deer olarak ortaya koyduu uygarlnn tayin edici dnemlerini saptamaya alt. Bu konuda, bugn zerinde az ok uzlama olduunu syleyebileceimiz gre gre, Bat ada uygarla Hal Seferleri, Rnesans ve Aydnlanma dnemlerini aarak girdi. Gerekten XVIII. yzylda dini banazlk belli lde yenildikten sonra, Hal seferleri daha realist bir ekilde yorumlandlar ve insan muhayyilesinin ve azminin zaferi olarak grldler. 259 XIX. yzylda Hal seferleri konusunda Bat'da yazlan eserler, Hal ordularnn yamalarn, zulmlerini ve krmlarn da sergilemekten kanmadlar. 260 Bylece sorunu, uygarlklar aras etkileim mekanizmalarn ortaya koyucu bir ekilde ele almak mmkn oldu. Kkeni XVII. yzyla giden bu yaklam, esas itibariyle Bat uygarln tanmlamaya alyordu. Bu tanmlama abasnda temel kriteri siyasal rejimler ve zgrlkler tekil ettiler. Ne var ki bu yndeki abalar mutlak monarilerin eitli snrlamalar ve kovuturmalarna hedef oluyorlard. Gerekten XVII. ve XVIII. yzyln gl dnrleri, ou kez siyasal iktidarlarla uzlama zorunda kalmlar, ya da eserlerini imzasz olarak ve bazen baka lkelerde yaynlamaya mecbur olmulardr. Aydnlanma anda zgr dncenin ve hogrnn sembol haline gelen Voltaire bile Devlet benim! diyen XIV. Louis'yi vc bir tarih yazmtr. Bu gvensizlik ortam AyFransz tarihisi Robert Delort unlar yazyor: Kollektif belleimizde Hal seferleri, evrensel tarihin, sinema ve edebiyatla beslenen ok ynl byk destanlarndan biri olarak kalyor. L'Histoire, 1982, No: 47 (Hal Seferleri zel says). 260 Bu konuda XIX. yzylda defalarca yaynlanan ve Fransz Akademisi tarafndan dllendirilen L'Histoire des Croisades rnek gsterebiliriz. (M. Michaux).
83
259

dnlanma yzylnda mutlak monarilerin eletirisinin de dolayl bir biimde yaplmasna yol amtr. XVIII. yzylda dnrler kendi lkelerindeki mutlakiyeti rejimleri, Dou'da ideal tipini bulduklar despotizm tehlikesine gre deerlendirmilerdir. Bu despotizm in en arpc rneklerini ise Osmanl Devleti, ran ve Hindistan'da grmlerdir.' Osmanllarn Bat'ya en yakn ve Bat tarafndan en ok bilinen lke oluu, onun zerinde zellikle durulmasna yol amtr. Bu suretle XVIII. yzyl, Bat'daki Trk imaj asndan da bir dnm noktas olmutur. XVIII. yzyln ayn zamanda rkln da doduu bir dnem oluu, hi kukusuz Bat'daki siyasal rejim ve zgrlk analizlerini de etkilemitir. Bylece ou kez, despotik rejimler rk ard fikirlerle ve Doulu karakterin bir paras olarak grlm ve incelenmitir. Bununla beraber, karlkl etkileim mekanizmalarna ramen, rk teorilerle siyasal teoriler ayr yollar izlemiler ve bu sonuncular Fransa devriminden sonra egemen dnce haline gelmilerdir. Bat siyasal zgrle ve demokrasiye ynelen evriminde, yakn zamanlara kadar kendi rejimini doulu halklar iin uygun grmemi ve bunu bir model olarak ihra etmeye almamtr. Tam tersine, bu lkelerin kendi kendilerini ynetmekten aciz olduklarn dnerek, bunlar igal etmeyi ve bizzat ynetmeyi bir uygarlatrma misyonu nun gerei olarak grmtr. Bunun aslnda kapitalizmin ve onun rn olan smrgeciliin bir gereksinmesi olduunu ilaveye herhalde lzum yoktur. Gerekten Bat ancak kinci Dnya Sava'ndan sonra ve smrgeciliin tasfiyesi sreci iinde azgelimi dnyaya da demokratik rejimlerin uygulanmas abasna girmitir. Bu dnmn byk lde Bat ve Sovyet sistemlerinin ideolojik kavgasndan kaynakland ve pek de samimi olmad sylenebilir. Gerekten bu dnemde batl sosyal bilimciler, Batl demokrasinin azgelimi lkelere uyum derecesini uzun uzun tartm84

lar ve vesayet altnda demokrasi 261 gibi kavramlar gelitirmilerdir. Batl devlet aygtlarnn ve onlara bal gizli rgtlerin ise, nc Dnya'daki rtl operasyon lar bugn herkesin bildii bir husustur. Trkiye ok partili rejime kinci Dnya Sava'ndan sonra girdi. Siyasal rejim asndan gerekletirilen bu nemli deiiklik, Bat savunma sistemiyle btnlememizle beraber, Dnyadaki yerimizi ve kimliimizi de derinden ilgilendiren sonular dourdu. Hi olmazsa yirmi, yirmi be yllk bir zaman diliminde Trk aydn teorik olarak zemedii kimlik sorunumuzu uluslararas gelimenin zdn ve artk bizzat Bat'nn da kabul ettii gibi, Trkiye'nin Bat uygarlnn bir paras olduunu dnmeye balad. Bugn ayn duygularn ve ayn kannn byk bir ounluk tarafndan paylaldn syleyebilir miyiz? Sanmyoruz. Trkiye'nin snrlarn aan; fakat bize etkilerini Trkiye'nin zgl koullar iinde hissettiren bir buhran rejimimizi sarsyor ve bizi siyasal felsefemizin temelleri zerine eilmeye sevkediyor. Daha nceki ksmlarda siyasal dncemizin slam kaynaklar zerinde bilgi vermitik. imdi de Osmanl devletinin son dneminde belli bir lde belirleyici olduunu sandmz d kaynaklar ve bunlarn kkenleri zerinde duracaz. Belirtelim ki, rklkla ilgili ksm gibi, bu inceleme de dar anlamyla bir tarih aratrmas deildir. Sadece ulusal kiiliimizin aydnlanmas abasnda, nemli bir boyutla ilgili bir referans erevesinin izilmesi abasdr. Bu alanda da, yine rklk konusunda olduu gibi, gnmz dnyasna egemen deerlerin yaratcs olan Aydnlanma dnemine arlk vermem, herhalde okuyucularm artmayacaktr.

Terim tannm Amerikan sosyologu E. Shills'e aittir. Political Development in the New States, Gravenhage, 1962, s. 61.

261

Rnesans, Seyyahlar ve Dou XVII. ve XVIII. yzyllarda Avrupa'da dier ktalara ve halklara kar duyulan byk ilgiye cevap vermeye alan bir sr seyahatname yaynlanyordu. te yandan filozoflar, bu seyahatnamelerin dar ve zgl kalplarn aarak, eitli uygarlklarn dayandklar evrensel ilkeleri saptamaya alyorlard. Bu dnemde Jean Jacques Rousseau, kendi adalar olan Montesquieu, Diderot ve Condillac gibi dnrleri gznnde bulundurarak u satrlar yazd: Derim ki byle gzlemciler, bir canlnn insan bir bakasnn da hayvan olduunu ileri srerlerse onlara inanmak gerekir. Fakat bu konularda kaba seyyahlarn yazdklarna dayanmak byk bir basitlik olur. 262 Bilemeyiz Cenevre'li filozof daha sonra bu satrlar yazdna piman olmu mudur? Fakat herhalde iki adan ar bir ekilde yanlyordu. Birincisi Rousseau'nun vd filozoflar Avrupa dndaki halklarn ne dillerini, ne dncelerini ne de rf ve adetlerini bildikleri iin bu konularda ister istemez kaba seyyahlara dayanyorlard. Hikukusuz onlarn yazdklarn karlatryorlar, belli bir kritik szgecinden geiriyorlar ve bylece bir senteze ulamaya alyorlard. Fakat yine de, bizzat eserlerinde de belirttikleri gibi, bu gibi seyahatnamelerden ok yararlanyorlard. kincisi, filozoflar, d lemle yorumlarnda ayn grlere sahip deildiler. Hatta Montesquieu ile Voltaire'in daha sonra zetleyeceimiz tartmasnda olduu gibi, bazen birbirine ok ters fikirler de ileri sryorlard. Ksaca, Rousseau'nun terimleriyle, birinin insan dediine, br hayvan diyebiliyordu. Bu bakmdan, ilke olarak filozoflarn yazdklarna inanmann pratikte byk bir retici yn yoktur. Bununla beraber daha sonraki gelimeler,
J. J. Rousseau; Discours sur l'Inegalite parmi les Hommes; Paris, 1973, (Contrat Social ile birlikte) s. 419.
85
262

nemli bir noktada Rousseau'yu hakl kard: Avrupa'da Dou ve Trk imajlarn seyyahlar deil, filozoflar yarattlar. Daha dorusu bunlarn, egemen zmrelerin zlemlerine en ok hitap eden fikirleri oluturdu. Bat'da Dou ve Trk imajlar ayr dzeyde, ayr sylemde geliti. Bunlar, srayla ele almak zere, seyyahlarn, filozoflarn ve arkiyatlarn sylemleri olarak isimlendirebiliriz. Batllar daha Seluklular devrinde, Anadolu'da Hal ordular halinde Trklerle karlatklar andan itibaren onlarla ilgilenmeye ve onlar hakkndaki izlenimlerini yazmaya baladlar. 263 Fakat zel amal gezilerin rn olan ve yerinde gzlemlere dayanan seyahatnameler Rnesansla birlikte ortaya ktlar. Bat, barbar fetihlerinin istikrara kavumasndan Rnesans'a, hatta zlme halinde daha sonraki yzyllara kadar feodal an yaad. Bu dnemde skolastik dnce, kapal ve kendi kendine yeten bir dnya tekil ediyor, cismani hayata ise askeri deerler egemen bulunuyordu. Aslnda Rnesans kelimesi XIV. ve XV. yzyl Avrupa'syla ilgili olarak ok daha sonra kullanlmaya baland. Geri daha XIV. yzylda Petrark, Ortaa karanlk a olarak isimlendirmiti; fakat, Rnesans' yeni bir tarihi dnem olarak ilk kez XIX. yzylda Fransz tarihisi J.Michelet ele ald. 264 Bu demektir ki, Rnesansla ortaya kan ve uzun bir sre iinde Bat'ya egemen olan yeni yntem ve deerler, bizzat o dnemde henz yaygn ve belirgin deillerdi: Toplumun egemen deerlerini, feodal aristokrasinin askeri deerleri ve dank iktidar yapsn ayn deerler erevesinde mutlakiyeti bir yapya kavuturmaya
rnein Guillaume de Tyr; Histoire Generale des Croisades, Paris, 1879, cilt: I. 264 Bu fikri ilk kez J. Michelet 1855'de yaynlanan Histoire de France isimli eserinde ortaya koydu. (J. Burckhardt'n Rnesansla ilgili klasik eseri bundan be yl sonra yaynland).
263

alan monarik deerler tekil ediyordu. Kraln bizzat kendisi de en byk feodal senyr olarak askeri -aristokratik deerlere balyd. Bu bakmdan Rnesans Avrupa's Trklere, esas itibariyle, egemen deerleri olan askeri deerler asndan bakyordu. Oysa byle bir bak as Trkler iin epeyce avantajl bir durum yaratyordu. nk Avrupa'daki lkelerin aksine, bu srada Osmanl Devleti son derece disiplinli ve gl bir merkez orduya sahipti. Bu ordu zaferden zafere kouyor ve devaml olarak Avrupa'nn ilerine doru nfuz ediyordu. Osmanl Devleti, gcnn zirvesine ulat Kanuni Sultan Sleyman devrinde, Bat'da da en saygn bir imaja sahip oldu. Bu dnemde yazlan seyahatnamelerde gerek Osmanl sultanlar gerekse yenieriler ve sipahiler hakknda vc gzlemler yaplmtr. Kanun zamannda Osmanl Devletini gezen Baron de Busbecq, gerek sultann gerekse yenierilerin belli bir sadelikle bir arada giden ihtiamn ve manevi erdemlerini vyordu. Busbecq, yenierileri sk sk kazan kaldran bir zulm yuvas olarak deil, gszleri koruyan bir adalet ordusu olarak gryordu. Seyahatnamesinde unlar yazmtr: mparatorluun belli bir nfusa sahip her idar biriminde Hristiyanlar, Yahudileri ve dier himayesiz halk, ktlklerden ve hakaretlerden koruyan bir yenieri birlii vardr. 265 Benzer gzlemlere, XVI. yzyln baka seyahatnamelerinde de rastlyoruz. 266 Bu seyahatnameleri inceleyerek Rnesans'taki Trk imajn saptamaya alan batl bir yazarn belirttii gibi, Rnesans, tamamen objektif olmamakla beraber, eskisine nisbetle ok daha realist bir yaklaBaron de Busbecq; The Life and Letters of Ogier Ghiselin de Busbecq; Londra, 1881, cilt :I, s. 86. 266 rnein XVI. yzylda stanbul'u ziyaret eden Du Fresce - Canaye'nin Osmanl askeri sistemini ven szleri iin bk. Le Voyage du Levant; Paris, 1898, s. 63 - 64. T. Span-dugino ise eserinde, Osmanl sultannn devaml cretli bir ordu bulundurmasn batl lkelere rnek gsteriyordu. (La Geneologie du Grand Turc; Lyon, 1570, s. 60).
86
265

m getirmitir. 267 Gerekten Trk fetihlerinin Viyana kaplarna kadar uzand bir srada, Osmanl mparatorluunu Roma mparatorluu ile karlatrma, Bat'da sk rastlanan bir yaklamd. ngiliz filozofu F. Bacon, Romallar ve Osmanllar askerlie nem veren iki ulus olarak vyor ve Osman Gazi'yi Romls, Sezar ve Cyrus gibi byk devlet kurucular arasnda zikrediyordu. 268 Aslnda byle bir benzetme Osmanl yneticileri asndan da geerliydi. XVI. yzyl seyyahlarndan B.Georgevic, Kanun'nin Byk Konstantin'in ehirlerini, merkezini ve asasn elinde bulundurduu iin, Roma mparatorluunun kendisine ait olduunu kabul ettiini ve bu konuda en iddial Avrupa kral Charles V.'i Kayzer olarak deil, sadece spanya kral olarak isimlendirdiini belirtmektedir. 269 Gerekten Osmanllarla Romallar arasndaki bu benzetme XIX. yzyla kadar devam etmitir. Fakat unu da ilave etmek gerekir ki, daha XVI. yzyldan itibaren Batl yazarlar yer yer Osmanl mparatorluundaki knt eilimlerini vurgulamaktan da geri kalmamlardr. 270 Bununla beraber, XVI. yzyln son eyreine kadar Bat'daki Trk imaj sevimli deilse bile, saygn olmu ve Osmanl Devleti, yksek derecede rgtlenmi ve iyi idare edilen bir devlet 271 olarak grlmtr. Okuyucularmz yukarda szn ettiimiz Trk imajnn Bat'da ok dar bir ynetici zmreyi ilgilendirdiini ve tam bir karanlk iinde bulunan geni halk kitlelerine ulamadn herhalde hissetmilerdir. Gerekten matbaann icadndan sonra Ba267

Robert Schwoebel; The Shadow of the Crescent: The Renaissance Image of the Turk; Niewkoop, 1967. (Sonu blm) 268 Francis Bacon; Oeuvres Philosophiques; Paris, 1836, s. 529. 269 B. Georgevic; Disours Parenetique sur les Choses Turques; Lyon, 1606, s. 176. 270 rnein Bacon, Osmanl Devletinin nebaht malubiyetinden sonra zlme srecine girdiini yazmtr. a.g.e., s. 529. 271 R. Schwoebel; a.g.e., s. 211.

t'da yaynlanan kitaplarn tiraj uzun zaman ok dk olmu; Aydnlanma anda bile 2000'i aan tirajlar istisna tekil etmilerdir. 272 Bylece Trklerle ilgili bilgiler ve gzlemler Bat' da kitap sanayiinin ok yava; fakat srekli gelime srecine paralel bir yol izlemitir. XVI. yzyln son yllarnda Bat'da enok baslan iki kitaptan biri Villamont'un Trkiye seyahatnamesidir. Trklerle ilgili birok olumlu gzlemlerle dolu olan bu eser, XVII. yzyl boyunca yirmiden fazla bask yapmtr. 273 Ayn dnemde halk kitlelerinde Trk imajnn ne olduunu ise saptamak kolay deildir. Hi kukusuz Hristiyanlar Trklere kar dua ya 274 aran M. Luther ve dier Protestan liderler halk kitlelerini de etkilemilerdi. Bununla beraber Bat'da feodalizmin zld ve kapitalist smrnn ilkel, fakat en youn biimlerinin filizlendii bir dnemde, yoksul halk kitleleri, en byk dman olarak belki de kendi ynetici zmrelerini gryorlard. Bu konuda bir Fransz tarihisinin aktard anonim bir eserde; iki Venedik'li balk aralarnda konumakta ve Trklerden kurtarc olarak sz etmektedirler. 275 Bu yoksul Venediklilerin sylediklerinin genel kany temsil ettii belki de sylenemez. Fakat hi olmazsa, XV. ve XVI. yzyllarda Bat'da yaygn bir Trk dmanl olduunu sylemenin de zor olduu anlalmaktadr. Hristiyan alemini blen din ve hanedan kavgalarnda, askeri gc temsil eden Trkler, ou kez kimi ynetici zmrelere potansiyel bir mtLucien - Febvre ve Henri-Jean Martin; L'Apparition du Livre; Paris, 1958, s. 312. 273 J. Villamont; Les Voyages du Seigneur du Villamont; Paris, 1595. 274 M. Luther; L'Exhortation la Priere Contre le Turc; Oeuvres, cilt: 7, Geneve, 1962. 275 Jean Delumeau; La Civilisation de la Renaissance; Paris, 1967, s. 340. Balk Martino unlar sylyor: Tanr yeryznde tirann fazla ar basmasn istemedii iin, adaleti salamas iin Trk' ve Byk Sultan hazrlad. (Anonim eser, XVI. yzyl sonlarna aittir.)
272

tefik olarak grnm; yerel aristokrasinin ezdii fakir kyl kitleleri de yer yer onlara kurtarc olarak bakmtr. Bat'da Trklerle ilgili imajn deimesi, gerek Osmanl Devleti'nde gerekse Avrupa'daki temelli deiikliklerle ilgilidir. Bu iki dnyann ilikilerindeki deiiklii, 1683 kinci Viyana kuatmas ok iyi temsil ediyor. Gerekten Osmanl ordular Viyana'da bozguna uradktan sonra Trkler artk Bat iin bir tehlike olmaktan kyorlard. Daha da nemlisi, Rnesansn ve XVII. yzyldaki bilimsel devrimin sonucu olarak Bat'da bir zihniyet deiiklii balam ve XVII. yzyln sonlarnda bir bilin buhran domutur. Aydnlanma dnemine girii ifade eden bu buhran bir Fransz yazar 1680 -1715 yllar arasnda gryor ve dnm yle tanmlyordu: Franszlarn ounluu Bossuet gibi dnyorlard; birdenbire Voltaire gibi dnmeye baladlar. Bu bir devrimdi 276 Gerek gelime herhalde P. Hazard'n iddia ettii kadar ani olmamtr. Fakat XVIII. yzyl boyunca radikal bir dnm, btn belirtileriyle ortadadr. Artk Bossuet'nin temsil ettii kutsal dzen ve bunu yceltmeye ynelik askeri espri 277 giderek yerini aydnlk rasyonalizmine ve hogrye brakmaktadr. Byle bir zihniyet deiiklii, Bat'nn dier kta ve halklara da bakn elbette etkileyecektir. Nitekim bu dnemde Bat, dier kltrlere daha ciddi bir ekilde eilmi; dou dillerini ve edebiyatn incelemeye balamtr. XVII. yzyln sonlarnda balayan Bat buhran, Trklere kar tutumu da etkilemitir. Bat artk Osmanl Devletine gl bir asker devlet
Paul Hazard; La Crise de la Conscience Europeenne: 1680 -1715; Paris, 1935, s. V. 277 Hristiyan alemdeki kutsal sava fikri, slam dnyasnn Cihadnn karl saylabilir. Fransz tarihisi P. Rousset unlar yazyor: Cihad ile (Hristiyan) kutsal savan, mukaddes olanla olmayan ayrmay reddeden ayn bir zihniyetin ve duyarlln iki ifadesi olmas muhtemeldir. Histoire des Croisades; Paris, 1957, s. 28.
87
276

olmaktan ziyade; farkl bir uygarlk, farkl bir kltr olarak bakmaya balamtr. Yeni dnemde Batl prensler, Osmanl Saray'n, Makyavel'in nerdii gibi taklit edilmesi gereken byk bir askeri kuvvet olarak grmemektedirler. 278 Fransz tarihisi Philippe Aries bu konuda unlar yazyor: XVII. yzyln ilk yarsnda egemen olan tarih grnde Trkler ve Akdeniz Mslmanl ayr ve imtiyazl bir yer igal ediyordu. 279 Yzyln sonlarnda bu ilgi nitelik deitirmeye balamtr. Ayn yazar bu dnm, Rnesansn yaratt bir hareket olan sanat eserleri koleksiyonculuu tarihinden verdii bir rnekle yle aklyor: XVTI. yzyln ikinci yarsna kadar, Mediciler ya da IV. Henri gibi ana damgasn vurmu yneticilerin koleksiyonlarnda tm Osmanl sultanlarnn portreleri bulunurken, daha sonralar bunlar kalkmtr. 280 Artk Bat Byk Senyre ve Osmanl ordusuna deil, dou siyasal sistemine ve dou uygarlna ilgi gstermektedir. Bat'nn dier lkelere baknda asker deerlerden, kltrel deerlere gei iki ayr sylem erevesinde gelimitir. Bunlardan birincisi XVII. yzyl sonlarnda balayan ve bilimsel bir disiplin zellii tayan arkiyatlk akmdr. kincisi ise, XVIII. yzyla damgasn vuran filozoflarn gelitirdii yaklamdr. Bu iki sylem, bazen birbiriyle elierek bazen de birbirlerini tamamlayarak, seyyahlarnkinden farkl bir Trk imaj gelitirmilerdir. Fakat bunlardan daha etkili olan ve yakn aa damgasn vuran, hi kukusuz filozoflarn sylemi olmutur. Dou, Monari ve Despotizm

278 279

Bk. T. Timur; Osmanl Toplumsal Dzeni; Ankara, 1979, s. 252 - 260. Philippe Aries; Le Temps de l'Histoire; Monaco, 1954, s. 246. 280 Ayn eser; s. 196, 203, 210.
88

Aydnlanma anda filozof szc, eitli disiplinlerde skolstiin dar erevesini aan zgr dnceli yazarlar iin kullanlyordu. Bu zellikleriyle filozoflar mutlak monarklarn ve kiliselerin ba hedefi olmular ve bizzat filozof szc de ynetici evrelerde dzeni ykmaya alan tehlikeli bir insan anlamna gelmeye balamtr. zgr dnceli insanlarn bask altnda yaad bir dzende zgrlk ve siyasal rejim konular da balca tartma konusu haline gelecektir. Ancak bu alanda Batl dnrler ou kez dolayl yollar benimsemiler ve zgr bir rejimi, zgr olmayan despotik rejimler araclyla tanmlamak zorunda kalmlardr. Bylece filozoflar biraz da yapay ve zorlama bir biimde Doulu rejimleri incelemeye ynelmilerdir. zgrlk, halk egemenlii, toplumsal mukavele, despotizm gibi kavramlar esas itibariyle Aydnlk Fransa's kanalyla dnyaya yaylmtr. Bununla beraber bu ilkeler, evrimini bar yollarla gerekletiren ngiltere'de Fransa'dan epeyce nce gndeme gelmiti. Ayn ekilde mutlak monarinin en kapsaml teorisi de XVII. yzylda ngiltere' de gelitirilmitir. Burjuva dzenini en erken ve en uzlamac bir biimde gerekletiren ngiltere'nin, fikir geliiminde de nclk etmesi ve ngiliz rejiminin XVIII. yzyl Fransz dnrlerine rnek olarak grnmesi ou kez unutulmaktadr. Oysa bu olgunun konumuz asndan nemi uradadr: XVIII. yzylda dou lkelerine yaktrlan despotik rejimlerin, batda daha nce teorisi yaplan mutlak monariler den ne lde farkl olduunu kavramak iin, nce XVII. yzyl dnrlerini incelemek gerekir. zellikle Thomas Hobbes'un Leviathanm okumadan, doulu despotizm in realist bir deerlendirmesini yapmak da bize zor grnyor, te yandan ngiltere'de kapitalizmin erken geliimi, bu lkeye iktisadi dncenin gelimesi asndan da bir ncelik kazandrmtr. Oysa klasik iktisatn kurucular, siyasal rejimleri mlkiyet dzeni asndan deerlendirmiler ve onlar da doulu despotizm kav-

ramnn yaylmasna katkda bulunmulardr. imdi bu fikirlerin kkeni ve geliimi ile ilgili bir panorama izmeye alalm. Bodin ve Senyrlk Monarisi Mutlak monari teorisinin kkeni genellikle bir XVI. yzyl dnr olan Jean Bodin'de bulunur. Gerekten Fransz siyaset kuramcs, 1576'da yaynlanan eserinde, ilk defa olarak bir egemenlik teorisi gelitiriyor ve Devlet'in egemenliinin hibir snr tanmayacan ileri sryordu. 281 Bodin siyasal iktidar, her devletin kkeni ve gerek kayna 282 olarak kabul ettii aile ye dayandryor ve bir monarkn da devleti, bir aile reisinin aileyi ynettii gibi ynetmesi gerekeceini ileri sryordu. J.Bodin, aka tercihini belirttii monarik rejimlerin iki ekilde ortaya kabilecei kansndayd. Bunlar tarihi srasna gre, senyrlk monarileri ile zel mlkiyete dayanan krallk monarileri idiler. Yazar Osmanl rejimini, monarinin ilk aamas olan senyrlk rejimleri arasnda saymtr. Bu rejimlerde Byk Senyr, silah ve sava hakk 283 na dayanarak meruluk kazanyor ve tebaasnn malna da canna da hkmediyordu. Grld gibi bu fikir daha sonra aklk kazanacak olan despotizm fikrine hazrlk gibi anlalabilir. Bununla beraber Bodin, senyrlk monarisini meru ve saygn bir rejim olarak ele alyor ve Osmanl rejimini vyordu. 284 Bodin'de gnmzdeki anlamyla despotik rejimlere
Jean Bodin; Les Six Livres de la Republique; Geneve, 1629, cilt: I, s. 122. Ayn eser; cilt: II, s. 273. 283 Ayn eser; cilt: II, s. 273. 284 J. Bodin, Osmanl sultannn mutlak yetkilerine ramen, Senato grevi gren bir divann, sultann yokluunda temel kararlar aldn belirtiyor (a.g.e., s. 349) ve Sultan Sleyman ile Charles V'in alarnn en byk iki prensi olduunu sylyor. s. 558
282 281

daha ok benzeyen fikir, monarilerin bozulmasyla ortaya kan Zulm monarileri (monarchie tyrannique) idiler. Bodin bu rejimleri yle tanmlamtr: Zulm monarisi, monarkn, doa kanunlarn hie sayarak, zgr insanlar kle gibi kulland ve bireylerin mlkiyetini de kendi mlkiyeti sayd rejimlerdir. 285 Bu tanmda, farkl bir isim altnda XVIII. yzylda yaygnlaacak bir fikri buluyoruz. Thomas Hobbes ve Leviathan J.Bodin'in zulm monarisinden, Montesquien'deki doulu despotizm kavramna geerken, arada nemli bir geliim olduunu ve bu geliimi, esas itibariyle, ngiliz dnr Hobbes'a borlu olduumuzu daha nce belirtmitim. ngiliz i savalar, Kromvel'in zaferi ve Stuart hanedann temsil eden kral Charles I.'in idam gibi nemli olaylar, Hobbes'un gzlemlerinin ve fikirlerinin ilham kaynan tekil etmitir. Gerekten Hobbes'un fikirleri, o srada tm Avrupa'daki gelimelere nclk eden ngiliz toplumundaki iki temel zleme yant aryordu. Bunlardan birincisi ulusal birlii pekitirecek olan ve bunun siyasal aracn tekil eden merkeziyeti bir devlet aygt ile ilgiliydi. kincisi ise, siyasal iktidara Kilise zerinde de egemenlik tanyarak, zamanna gre daha laik ve burjuva dzenine daha uygun bir dnya gr getiriyordu. Hobbes fikirlerini, doa halinde yaarken devaml birbiriyle sava iinde bulunan egoist bir insan tehisine dayandrmtr. nsanlar, son tahlilde herkesin zarar grd bu homo homini lupus halinden ancak bir siyasal otorite oluturarak ve tm yetkileri ona vererek kurtulabiliyorlard. Yazarmza gre bu iktidarn kuruluu iki biimde olmutu. Bunlardan birincisi zora, iddete dayanarak ku285

Ayn eser, s. 273.

89

rulan iktidarlard. Bu konuda Hobbes da Bodin gibi, aile iindeki iktidarn teekklnden hareketle, ailenin byyerek bir siyasal birim haline dnmesi ya da bir topluluun sava yoluyla bakalarn itaat altna almas rneklerini vermektedir. Bu suretle paternel ve despotik 286 iktidarlar kurulmaktadr. Hobbes'un teorik katksn tekil eden ikinci siyasal rgtlenme biimi ise kurumsal iktidar diye niteledii kurululardr. Burada bireylerin bar ve refah salamak iin aralarnda anlaarak bir toplumsal mukavele yoluyla iktidar kurduklar anlatlmaktadr. Birinci yola insanlar, bir gl insandan korktuklar iin bavuruyorlar. kinci yola ise, byle bir rktc zorba yznden deil; fakat bizzat birbirlerinden korktuklar iin ynelmilerdir. Bu suretle kurulan siyasal iktidarlar, egemenliin verildii merciin nitelii bakmndan da ayr ekillerde somutlamaktadrlar. Bu alanda da demokratik, aristokratik ve monarik iktidarlar gryoruz. Eer egemenlik tek bir kiiye verilmise monarik; asillere verilmise aristokratik; burjuvalara verilmise demokratik bir rejim var demektir. Fakat her rejimin zellii egemenliin snrsz ve blnmez nitelikte oluudur. Yani iktidar, tevdi edildii birey veya topluluk tarafndan mutlak olarak uygulanacaktr. Hobbes da, Bodin gibi kiisel tercihini monarik rejimler lehine yapm ve iktidarn genel kurulu biimlerine uygun olarak monarileri de ikiye ayrmtr. ktidarn zorla alnd monarik rejimleri patrimonyal krallklar tekil etmektedir. Buna karlk iktidarn karlkl anlama ile kurulduu monariler, kurumsal monarilerdir. Ancak kurulular farkl olmakla birlikte, bu iki rejimde iktidarlar ayn yetkilere ve otoriteye sahiptir ve yazar her ikisindeki ortak zellikleri anlatmakta286

dr. 287 Grld gibi Hobbes, meruluk bakmndan iki tip monariyi farkl olarak ele almamakta, sadece patrimonyal monari ile kurumsal monariyi bir evrimin iki aamas olarak grmektedir. Patrimonyal rejimler M. Weber tarafndan bu yzyln balarnda tekrar itibara kavuturulana kadar unutulacaklar ve bunun yerini doulu despotizm denilen rejimler dolduracaktr. Kurumsal monariler ise, aada ksaca deineceim paradoksal bir gelime gstereceklerdir. Hobbes, monarik rejimin iki eklini ortaya koyarken, asl bat iin gndemde olann sivil topluma ve toplumsal mukaveleye dayanan kurumsal monari olduunu vurguluyordu. zel mlkiyetin gelimesine ve burjuva devrimine paralel olan bu fikir Kilise ve aristokrasi tarafndan ok hcuma uramtr. Fakat konumuz asndan nemi, Hobbes'da Doulu despotizm kavramnn olmay ve genel olarak da despotizm in kltc bir sfat eklinde ileri srlmeyiidir. Hobbes, eserlerinde eitli lkelerden somut rnekler vermemi, Osmanl Devleti'nden de szetmemitr. Bununla beraber, Bodin'in senyrlk monarisi kavramnda olduu gibi, Hobbes'un patrimonyal monari kavramnda da Osmanl devletinin ima edilen toplumlar arasnda bulunduunu yadsmak gtr. Ancak Hobbes'da da asl kltc kavram, monarilerin bozulmasyla ortaya kan zulm monarileridir. Bu konuda da Bodin'in dnceleriyle bir paralellik gzden kamamaktadr. Hobbes, monarik rejimleri, Tevrat'dan ald ve bir deniz canavarn temsil eden Leviathan szc ile isimlendiriyordu. Bu mutlak monarilerde bireylerin hibir hakk ve hukuku yoktur. Herey monarkn elindedir ve fertlere sadece itaat grevi dmektedir. Aslnda monark doa kanunu ve bunun Kutsal Kitap'ta yazl ifadesiyle baldr. Fakat
287

Thomas Hobbes; Leviathan; Paris, 1971, s. 207 ve devam.


90

Thomas Hobbes; De Cive on les Fondements de la Politique; Paris, 1981, s. 193.

bunlar da yorumlamak onun hakkdr. Hobbes, kurumsal monarilerde hkmdarlarn yetkilerini on iki madde halinde sralamtr. Bunlarn iinde mlkiyet hakknn tanzimi yetkisi de mevcuttur. Bu konuda Hobbes unlar yazyor: Egemenlie, herkesin hangi mallardan yararlanabilecei ve bakalar tarafndan rahatsz edilmeden bu konuda ne gibi ilemlerde bulunabileceini tayin eden kaideleri koymak hakk da eklenmitir. 288 Demek ki mutlak monaride krallar, mlkiyet dzenini oluturan temel kurallar da istedikleri gibi koymak yetkisine sahiptirler. Bu durumda Hobbes'un Leviathan', daha sonra savunulan ve rnekleri hep Doudan verilen despotik rejimlerin teorik erevesi gibi kabul edilebilir. Bununla beraber, Hobbes'un fikirleri, Bat rejimlerinin evrimi iinde bir aama tekil etmi ve tam bir diktatrl savunan tercihi sevimli bulunmasa bile, despotizm gibi aalayc bir anlam da kazanmamtr. Hobbes'un teorisi Bat'da iki trl deerlendirilmitir. Bir taraftan toplumsal mukavele fikriyle Locke'a ve giderek Aydnlanma dncesine balanmtr. Fakat unutmamak gerekir ki, Hobbes'un toplumsal mukavelesi, G.Burdeau'nun belirttii gibi, sadece bir klelik mukavelesidir. 289 Bu yzden Hobbes, Bat'da totaliter gelenein ve totaliter rejimlerin kurucusu olarak da hret yapmtr. Nitekim Almanya'da Hitler iktidara geldii zaman bu rejimin teorik temellerini, Bat gelenei iinde, Hobbes'a dayandran eserler yazlmtr. 290 Bizzat Nazi Almanyasnda da Hobbes'u vc kitaplar yaynlanmtr. 291 kinci Dnya Sava'ndan sonra ise,
T. Hobbes; Leviathan, s. 185. 289 G. Burdeau; Traite de Science Politique, Paris, 1980, cilt: II, s. 59. 290 rnein bk. J. Vialatoux, La Cite de Hobbes: Theorie de l'Etat Totalitaire; Paris, 1935, s. 204. 291 rnein Berlin niversitesinde 1933 - 45 yllar arasnda Kamu hukuku profesrl yapan Carl Schmitt'in u eseri: Der Leviathan in der Staatslehre des Thomas Hobbes, Hambourg, 1938.
91
288

Hobbes bir kez daha deerlendirilmi ve yeniden itibar kazanmtr. Bu dnemde Bat siyasal geleneine yeniden olumlu bir biimde balanm ve hatta baz yazarlara gre, Modern Devlet'in kuruluunda ve Bat felsefesinin olumasnda temel kaynaklardan bisaylmtr. Ayn ekilde Hobbes, Nazi ri 292 Almanyasnda nasl vldyse, Federal Almanya'da da vlm ve bu kez de liberalizmin (!) kurucular arasnda kabul edilmitir. 293 Amacmz Hobbes'un fikirlerini zetlemek deildi. Bu konuda sz uzattysak, bunun nedeni Dou - Bat ayrmnn ortaya knn ideolojik niteliini sergilemek iin ngiliz filozofunun ok iyi bir vesile tekil etmesiydi. Bat egemen dncesi; insan haklarn, zgrl ve demokrasiyi Batnn yarattn gururla ileri srerken rkln ve en mkemmel despotizm teorisinin de Bat'nn rn olduunu vurgulamaktan kanmtr. Hi kukusuz otoriter rejimler Dou'da da yzyllar boyunca mevcut ve meru olmutur. Fakat bu rejimler meruluklarn tanr iradesinden, dinden ve dzenin kutsallndan alan teokrasilerdi. Oysa Hobbes, modern alarda, fiilen iktidar ele geirerek egemenliini kuran her zorbay meru kabul eden ve ona itaati neren bir teori gelitirmi 294 ve bu dnce Bat siyasal felsefesinin bir halkasn tekil etmitir. Bat'da yaratt rahatszlk da buradan ileri gelmektedir. Bat Dncesinde Dnm:

Fransz profesr Raymond Polin'in, Hobbes'un De Cive tercmesine yazd girite ileri srd fikirler. (Paris, 1981, s. 27). 293 Bk. K. M. Kodalle; Thomas Hobbes, Logik der Herrschaft und Vernunft des Friedens, Mnih, 1972. (G. Burdeau bu eilimi, yazarlarn nemli eserleri yorumlarken, daima orijinal olma eilimine kaplmalar ile aklyor ve eletiriyor.) 294 Bu adan Hobbes modern polis devletinin de kurucusu saylabilir. De Cive'de casusluun vgs yle yaplyor: Halkn kurtuluu iin casuslar zorunludur. (1649 basks, s. 201).

292

Dr. Bernier, Tabii Hukukular ve Despotizm

Hobbes eserini 1651 tarihinde yazmt. Leviathan'n yaynlanmasn izleyen yllarda, Bat'da Osmanl imaj ile ilgili nemli bir deiikliin baladna tank oluyoruz. Bu dnmn ilk belirtileri Chardin, Tavernier ve Dr. Bernier gibi gezginlerin seyahatnamelerinde yer almaktadr. Chevalier Chardin, Osmanl Devletine 1665 1666 yllarnda yapt gezinin izlenimlerini yanstan eserinde Trk politikasn beeniyor ve Avrupa'nmkinden stn buluyordu. Yazar bu politikay kural ve kaideler iine hapsedilmedii ve tamamen aklselime dayand 295 iin vyordu. Hi kukusuz Kprller devrinin yaratt bar ve disiplin dnemi Chardin'in grlerini etkilemitir. Fakat hemen ayn yllarda Trkiye'den geen baka bir seyyah, J.B.Tavernier katksz bir despotizm olduunu ileri srd ran'da Trkiye'dekinden daha ince bir esprive daha ok yumuaklk 296 olduunu ileri sryordu. Bununla beraber J.B.Tavernier Osmanl Saray'n anlatt ikinci bir eserinde lkenin ynetiminden ve adaletin gerekleme biiminden daha olumlu bir biimde sz etmitir. 297 Dr.F, Berniernin Hindistan tecrbesini yanstan ve ayn yzyln sonlarnda yaynlanan eseri ise, doulu despotizm fikrine en ok katkda bulunan eser olmutur. Gerekten nasl Chardin, daha ok inceledii ran sistemi ile ilgili fikirlerini Osmanllara uyguluyorsa, Dr.F. Bernier de Hindistan'da bulduu dzeni aynen
Journal du Voyage du chevalier Chardin en Perse et aux Indes Orientales; Lyon, 1687, cilt: I, s. 121. 296 J. B. Tavernier; Les Six Voyages de J. B. Tavernier; Paris, 1677, s. 579, 582. 297 J. B. Tavernier; Nouvelle Relation de l'lnterieur du Serrail du Grand Seigneur; Paris, 1680, s. 100.
92
295

ran ve Trkiye'de de varsayyordu. Bernier, Dnya'da iyi ve gzel ne varsa hepsinin temeli olan zel mlkiyetin... 298 bulunmad bu lkelerde bir zulm rejiminin (tyrannie) hkm srdn sylyor ve bu yzden de tarmlarnn knt iinde olduunu ilave ediyordu. Hi kukusuz bu dnemde Dou lkeleri ile ilgili seyahatnameler bundan ibaret deildi. Bu dnemi inceleyen bir yazar, 1660'lar civarnda seyahatnamelerin saylarnn birdenbire iki misli arttn 299 belirtiyor. Bu ilgi art, bir perspektif deiiklii ile aa yukar ayn zamanda cereyan ediyordu. Bu dnem, Osmanl Devleti asndan, Kprller dneminden Viyana yenilgisine gei devridir. 1683 bozgunundan sonra Osmanl Devleti'nin artk Bat iin bir tehdit olmaktan k, Bat'nn Trkiye'ye bakn da etkilemeye balamtr. Gerekten yzyln sonlarndan itibaren, Bat Osmanllara artk askeri deerler asndan deil; fakat farkl bir toplum dzeni ve farkl bir uygarlk olarak bakmaya balad. Yukardaki satrlarda Bat'da Osmanllarla ilgili imaj deiikliine baz seyahatnameler ve zellikle Dr.Bernier'nin Dou izlenimlerini anlatan eseri asndan deindik. Ayn geliimin, Bat dncesinin temel eilimini temsil eden klasik eserlerdeki ifadesi ne olmutur? Bu konuda nce ksaca Bat'da tabii hukuk doktrini olarak isimlendirilen ve modern devletler hukukunun temeli saylan grlerden sz etmek istiyoruz. H. Grotius ve Tabii Hukuk
Franois Bernier; Voyages de F. Bernier; Paris, 1699, cilt: I, s. 320. P. Martino; L'Orient dans la La Litterature Franaise au XVII. et XVIII. Siecle; Paris, 1906, s. 53. Ayn tarihler Dou ticaret kumpanyalarnn kurulduu yllard. Fransa'da dou kumpanyas 1670'de kuruldu. (Ayrca bk. M. L. Dufrenoy; L'Orient Ro-manesque en France, 1704 -1799. Montreal, 1946, cilt: I, s. 18.
299 298

ada uluslararas hukukun kurucusu olarak Hugo Grotius'un ad ileri srlr. Gerekten Hollandal dnr 1625 ylnda yaynlanan Bar ve Sava Hukuku (De Jure Belli ac Pacis) isimli eserinde Roma hukuku ilkelerine dayanan zel hukukla lkelerin kendilerine zg kamu hukuku dnda bir de Devlet'lerin birbirleriyle ilikilerini dzenleyen hukuk olduunu ileri sryordu. 300 Ne var ki Grotius bu hukuku tamamen Hristiyanlk dnyasna hasrediyor; Hal seferleri sylemi iinde konuuyor ve tm Hristiyanlar Trklere kar birlemeye davet ediyordu. 301 Aslnda evrensellik iddias tayan Bat dncesinde, Uluslararas hukuk fikrinin Hal seferleri zlemi ile akmas ilgintir; fakat bu konuda asl gelime, temel eserini Grotius'dan yaklak elli yl sonra veren Pufendorf'da gereklemitir. Baron de Pufendorf'un nsan ve Doa Hukuku balkl temel eseri 1672'de yaynlanmtr. Bu tarih Bat'da, biraz nce szn ettiimiz perspektif deiiklii ile akyor. Gerekten zellikle Bernier'nin grlerinden ok yararlanan Pufendorf, Bat-Dou ayrmnda baz temel fikirler ileri sryordu. Bunlar ksaca tartalm. Pufendorf da Hobbes gibi, temel fikirlerini insan doas hakknda baz gzlemlere dayandryordu. Fakat ngiliz dnrnn Homo homini lu-pus teorisini iddetle eletiriyor ve insanlar arasndaki normal ilikilerin savaa deil, bara dayandn ileri sryordu. 302 Pufendorf, Hobbes'un mlkiyet dzenini bile kontrol altnda tutan mutlak monari fikrini reddetmitir. Alman dnr fertlerin, Hobbes'un iddiasnn aksine, hkmdarn cH. Grotius; Le Droit de la Guerre et de la Paix; Paris, 1746, cilt: I, s. 1. Ayn eser; cilt: II, s. 486. 302 Baron de Pufendorf; Le Droit de la Nature et des Gens; Amsterdam, 1706, cilt: I, s.151.
301 300

mertliinden kaynaklanmayan 303 mlkiyet biimlerine de sahip olduunu ileri srmtr. Gerekten yazar zel mlkiyet ve sivil toplum zerinde uzun uzun durmu ve rejimleri de bu adan ele almtr. Pufendorf doulu rejimleri mutlak monariler olarak isimlendirmekle beraber, bundan hemen ayn tarihlerde kendini kabul ettirmeye balayan despotizm kavramndan anlalan eyi anlamaktadr. Bu konuda yazdklar unlardr: Doas icab mutlak ve monarik hkmet isteyen halklar vardr... Her-zaman olduu gibi bugn de Dou halklar monarik hkmetlere o kadar almlardr ki baka trlsne tahamml edemezler. 304 Pufendorf, bu fikirlerinde tamamen Dr. Bernier'nin fikirlerine dayanmakta ve Dou lkelerinde zel mlkiyet bulunmad iin tarmn ktn ve hertarafn le dntn anlatmaktadr. Bylece zel mlkiyet, sivil toplum ve toplumsal mukavele gibi ilkeler ilk defa nemli bir dnrn eserinde Dou halklarna kar Bat dzeninin temel ilkeleri olarak sunulmaktadr. Pufendorf, eserinde kendisini zel mlkiyeti vmeye sevk eden btn nedenleri saydktan sonra unlar yazmtr: Btn bu nedenler Thomas More ve Campanella gibi dnrlerin kollektif mlkiyeti savunmalarn nleyememitir. 305 Ne var ki bu dnrler daha nceki bir an insanlaryd. Thomas More'un topya s 1516'da Campanella'nn Gne lkesi ise 1602'de yaynlanmtr. Oysa Pufendorf'un eseri Bat'da zel mlkiyetin ve burjuva dzeninin zaferini simgeliyordu. Bu ilkeler Aydnlanma dnrleri tarafndan daha ayrntl bir biimde ele alnm ve daha ciddi bir ekilde tartlmlardr.

303 304

Ayn eser; cilt: II, s. 409. Ayn eser; cilt: II, s. 266. 305 Ayn eser; cilt: I, s. 453.
93

Aydnlanma a: Montesquieu ve Voltaire Aydnlanma anda doulu despotizm fikrini en etrafl bir ekilde ele alan dnr Montesquieu'dr. Montesquieu Kanunlarn Ruhunda doulu despotizm olarak isimlendirdii rejimleri uzun uzun betimlemitir. Ne var ki bizzat Montesquieu'nn iinde yaad rejim de bireylerin zgrlne dayanan bir sistem olmaktan uzakt. Tam aksine, Fransz mutlak monarisi, Aydnlanma dnrlerinin despotizm olarak niteledikleri rejimlerle benzerlikler gsteriyordu. Bu yzden bu dnrler doulu rejimleri eletirirken, aslnda ou kez kendi rejimlerini gz nnde bulunduruyorlard, ngiliz filozofu David Hume Her trl geliimine kar devaml olarak dikkatli davranmazsak, despotik iktidarn farkna varmadan bizim iimize de szacandan hi kimsenin kukusu yoktur 306 diyordu. Bu kayg eserlerinin bir ksmn anonim olarak yaynlamak zorunda kalan Fransz dnrlerinde de yaygndr. Bunlarn banda, despotizm konusundaki dnceleriyle an ok etkileyen Montesquieu gelir. Montesquieu trl hkmet biimi olduu inanandayd. 307 Bunlar srasyla cumhuriyeti hkmet, monarik hkmet ve despotik hkmet idiler. Kendisini en ok ilgilendiren ve o dnem iin gncel bir deeri olan hkmetler monarik ve despotik hkmetlerdi. Btn aklamalarn daha ok bunlar zerinde toplamtr. Montesquieu tm doulu devletleri despotik devletlerin rnekleri olarak gryordu. Bununla beDavid Hume; Pensees Philosophiques; Paris, 1767; s. 269-270. (Montesquieu de Acem Mektuplarnda esas itibariyle kendi lkesinin rejimini eletiriyordu. lk basks: 1721). 307 Bu konuda daha nceki bir kitabmzdaki zeti aktaryoruz. Bk. Osmanl Toplum Dzeni; Ankara, 1979, s. 261-268.
94
306

raber somut rneklerini, hemen her zaman, en iyi bildiini sand Osmanl Devleti ile ilgili olarak vermitir. Bu yzden Kanunlarn Ruhunda Osmanl Devleti despotik devletin prototipi olarak ortaya kmaktadr. Montesquieu despotik devleti nasl tanmlamtr? Fransz dnrnn tarifini dier hkmet ekillerini de kapsayan bir btnlk iinde verelim. Montesquieu'ye gre Cumhuriyeti hkmet btn olarak halkn veya onun sadece bir ksmnn egemen gce sahip olduu; monarik hkmet yalnz bir kiinin, ancak yerleik ve sabit kanunlarla idare ettii; despotik hkmet ise yine bir kiinin; fakat kanunsuz, kaidesiz ve sadece iradesi ve kaprisine tabi olarak ynettii bir hkmet eklidir. 308 Her hkmet eklinin temel kanunlar vardr. Despotik devletle ilgili olarak Montesquieu'nn ileri srd tek temel kanun bu gibi devletlerde iktidarn bir vezire devredilmesidir. Bu devletlerde bir vezirliin teekkl temel bir kanundur. 309 Montesquieu'ye gre Cumhuriyetler erdem ilkesine, monariler eref ilkesine, despotik devletler ise sadece korkuya dayanrlar. Despotun keyfini frenleyebilecek tek olgu dindir. Fakat bu hkmetlerde bizzat din de korkuya ilave edilmi bir korkudur. 310 Montesquieu iktidar devralan vezirin despot haline geldiini, buna karlk onun da iktidar ksmen devrettii her ikincil yneticinin vizir olduunu yazar. Ancak btn bunlar byk despotun keyfine tabidirler. Halk kanunlara gre yarglanr; bykler ise sultann keyfine gre. En basit vatandan bann emniyette olmas, buna karlk paalarn bann daima tehlikede olmas gerekir. Bu canavar hkmetlerden titremeden sz etmek imknszdr. 311 Cumhuri308 309

Montesquieu; De l'Esprit des Lois; Paris, 1973, cilt: I, s. 14. Ayn eser, s. 239. 310 Ayn eser, s. 68. 311 Ayn eser, s. 33

yette olduu gibi, despotik devlette de herkes eittir. Ne var ki cumhuriyette insanlar her ey olduklar iin eittirler; despotik hkmette ise hibir ey olmadklar iin eittirler. Grld gibi Montesquieu despotik hkmetler iin son derece olumsuz dncelere sahiptir. Bu dnceler maddi gereklerden tamamen bamsz, soyut varsaymlardan m ibarettir? Bu balamda Montesquieu'nn temel fikrinin Osmanl Devleti'nde mlkiyetin statsnden kaynakland grlyor. Despotik devletlerde sultan kendini btn topraklarn sahibi ve btn tebaasnn mirass ilan eder. Bu durum daima tarmn terkedilmesine yol aar. Ayrca sultan ticaretle urayorsa, her trl sanayi de Bu temel fikirden hareketle harap olur. 312 Montesquieu, rneklerini yine hep Osmanl devletinden vererek, despotik devletin ekonomik konulara hi nem vermediini belirtir. zellikle vergi, dn verme, gmrkler gibi konularda byk ayrlklar vardr. Despotik devlet para ekonomisine deil, ayn ekonomiye dayand iin vergiyi de ok az alr. Hkmet nekadar lmlysa, zgrlk nekadar bykse ve servetler ne derece gvence altnda ise tccarn da devlete dn vermesi o kadar kolaydr... Trkiye gibi ynetilen bir lkede byle bir eyi yapmaya hangi tccar cesaret edebilir? 313 ktisat ve refaha nem vermedikleri iin bu gibi hkmetler eyaletleri dierlerinden iyice ayrarak ynetirler. Cumhuriyetler gvenliklerine birleerek; despotik hkmetler de ayrlarak, adeta yalnz kalarak kavuurlar. Memleketin bir ksmn feda ederler; snrlar tahrip edip, l haline getirirler. Dman kuvvetleri

giremez. 314 Ayrca dmanla aralarna yabanclar yerletirirler. Trkler dmanla kendi aralarna Tatarlar, Eflak ve Budanllar vedaha eskiden de Erdellileri yerletirdiler. 315 Montesquieu'nn despotizmle ilgili grleri gnmzde de egemen bir teze, mutlak monarilerle, despotik rejimler arasndaki ayrma dayanmaktadr. 316 Bununla beraber Montesquieu'nn iinde yaad monarik rejim, Hobbes'un kuramsallatrd mutlak monari deildi. Bu aradaki dnemde, Bat'da devlet aygt niteliksel bir deiim geiriyor ve merkezilemi bir feodal devlet yerini kapitalist devlete terke diyordu. Montesquieu' nn zel mlkiyet zerinde uzun uzun duruu bundandr. Fransz dnr sermayenin gvencesi asndan her iki rejimin farkn yle ortaya koyuyor: Monarilerde kazanlann gvence altnda olduuna inanldndan, daha fazla kazanmak iin her ey ortaya srlebilir; kazan aralarn tehlikeye atmak sz konusu deildir... Despotik devlete gelince onun zerinde durmak gereksizdir. Genel kaide: esarete dayanan bir ulusta yeni eyler elde etmekten ok mevcut korunmaya allr. zgr bir ulusta mevcudu korumaktan ok, yeni eyler elde edilmeye allr. 317 Grld gibi bu satrlarda Montesquieu, Osmanl toplumunda ilkel birikiAyn eser; s. 144. (Bu fikir Sezar'n Germenler iin ileri srd fikrin ayndr. Bk. La Guerre des Gaulle, 1976 basks, s. 133). 315 Ayn eser; s. 145. 316 Gnmzde batl tarihiler, doulu despotizmi, Avrupa'da egemen olan klasik mut-lakiyeti rejimlerden ayryorlar. Bu konuda R. Mousnier'nin (kendisi doulu rejimleri pek bilmedii halde) grleri pek etkili olmutur. Bk. Quelques Problemes Concernant la Monarchie Absolue (in Congres International des Etudes Historiques; Roma, 1955, cilt: 4). Bu konuda ilgi ekici baka bir yaklam psikanalizlerden geliyor. rnein Alain Grosrichard, doulu despotizmi, Bat'da egemen olan ve kendi zgl gereine sahip bulunan bir fantazm olarak inceliyor. Yazar, Lacan'n Marx'n art - deer kavramna paralel olarak gelitirdii ve Saray ile haremde simgelenen art - zevk> kavramndan yararlanyor. Bk. Structure du Serail, Paris, 1979. 317 Montesquieu; a.g.e., cilt: II, s. 11.
314

Ayn eser, s. 69. Ayn eser; s. 239. Vergi konusunda da Montesquie u ilkeyi koyuyor: Vergiler vatandalarn zgrlne oranla toplanr. Tebaa ne kadar zgrse, o kadar ok vergi alnr. Klelik arttka vergiyi de azaltmak zorunda kalnr. Montesquieu zgrln en az olduu lke olarak Trkiye'yi gstermektedir. s. 237.
313

312

95

min glklerini dile getirmektedir. Bunun dnda yazar, Osmanl Devlet sisteminin toplumsal temelleri ile ilgili baz unsurlar da isabetle tehis etmitir. Montesquieu'ye gre despotik devletlerde her ev ayr bir imparatorluktur. 318 retim biimleri kavramnn bulunmad bir ada, Montesquieu'nn Dou toplumlarndaki patriyarkal ilikilere eilmesi, sanrm ki derin ve ann ilerisinde bir grtr. Bununla beraber Montesquieu'nn analizlerinin iki zayf noktas olduu sylenebilir. Bunlardan birincisi, Montesquieu'nn toplumsal mukayeselerini tarihi bir evrime dayandrmayp Dou - Bat ayrm gibi metafizik bir tabana oturtmasdr. Bu yzden, yazar, sosyal gelimede evrensel eilimler ve dnemler yerine, blgesel ve yerel kanunlar saptamtr. Hi kukusuz Montesquieu, corafi zellikler ve iklim gibi maddi ve evrensel unsurlarn da tayin edici rollerini belirtmitir. Fakat yine de despotik rejim diye ortaya koyduu rejimlerin, Batl gelimenin de bir aamas olduunu grmemi veya iinde bulunduu koullar yznden grmek istememitir. Dnrn doulu rejimlerle ilgili gzlemlerinin ikinci zaaf da buradan kaynaklanyor. Montesquieu doulu despotizm fikrini adeta sosyal bilimlerle alay eden bir katlk iinde vermitir. Yazara gre doulu lkeler, bir hkmdarn hibir kanun tanmadan, sadece terre ve sindirmeye dayanarak, keyfine gre idare ettii rejimlerdir. Kanunlarn Ruhu yazarnn dncesinin en zayf ve en ok eletirilmi yn budur. Bu fikirler hem arkiyatlkn ncleri ve kurucular tarafndan, hem de Voltaire gibi nemli Aydnlanma dnrleri tarafndan reddedilmitir. nce Montesquieu'nn ba hasm olan Voltairei ele alalm.

Montesquieu ile Voltaire her eyden nce Fransz toplumunda igal ettikleri toplumsal yer asndan ayrlyorlard. Montesquieu bir barondu. Yaants da ann bir aristokratna uygun bir biimde olmutur. Temel tercihlerini geni lde snfsal kkeni ve yaants belirlemitir. Montesquieu liberal bir monari yanlsyd. Eserinde cumhuriyetleri vmekle beraber, ancak kk devletler iin geerli grd bu rejimin ann gemi olduu kansndayd. Voltaire ise bir burjuva idi. Yabanc lkelere mcevher, saat vb. mallar ihra ediyor; para speklasyonu yapyor ve sermayesini tam bir kapitalist gibi ynetiyordu. 319 Fikirlerinin yumuaklnda ve Dou'ya kar nerdii hogrde bunun da rol oynadn dnebiliriz. Voltaire, Aydnlanma anda kritik dncenin ve hogrnn sembol olmutur. Aslnda Muhammed isimli eserinin ortaya koyduu gibi, Fransz dnr her zaman bu ilkelere drst bir ekilde sadk Fakat en nl eserlerinde kalmamtr. 320 Montesquieu'den ok farkl bir yol izlemi ve bu dnrn temel fikirlerini eletirmitir. Voltaire, Montesquieu'nn Kanunlarn Ruhu isimli eserini zel bir incelemede tartmtr.65 Bu incelemesinde Voltaire, Montesquieu'y cahil seyyahlarn etkisi altnda kalarak gereklerden uzaklamakla suluyordu. te yandan Voltaire, Montesquieu'de pejoratif bir anlam kazanan despot szcnn etimolojisini yapyor ve bu szcn eski Yunan'da ve Romallarda aile babas anlamna geldiini hatrlatyordu. Oysa ayn kavram XVIII. yzylda kaprisinden baka hibirey dinlemeyen vahi bir deli66 anlamna gelmeye balamt. Voltaire,
Bk. J. Jacques Donvez; De Quoi Vivait Voltaire?, Paris, 1949. Hatta tccar Voltaire, byk karlar olan Rusya, Trkiye ile sava halinde iken II. Katerina'ya unlar yazacak kadar alalmtr: Hi olmazsa birka Trk ldrerek size yardmc olmak isterdim... Bu benim ilkelerime uygun deil; fakat insanlar elikilerle dolular. (11 Austos 1770 tarihli mektuptan) Oeuvres Completes; Paris, 1878; dit: 74, s. 49.
320 319

318

Ayn eser; cilt: I, s. 40.

96

doulu lkeler hakknda gvenilir bilgilerin ok yetersiz olduunu ileri srerek bu kat tutumla alay etmitir. Voltaire konumuzla ilgili temel fikirlerini Uluslarn Zihniyeti ve rf ve Adetleri zerine Deneme balkl klasik eserinde gelitirmitir. Bu eserinde Fransz filozofu Trkler hakknda, Montesquieu'nnk ile elien lml bir dil kullanyor ve haklarndaki zalimlik iddialarn yadsyordu. Yazar Osmanl tarihiyle ilgili olarak, Trk fetihlerine kadar uzanan bir dnemi kapsayan gzlemlerde bulunmutur. Gerekten Voltaire, temel eserinde, Trk fetihleriyle Bat Roma'y ykan Germen fetihleri arasnda paralellik kurmaktadr. Bu konuda unlar yazmtr: Hatrlamak gerekir ki Trkler; Franklar, Normanlar ve Gotlar hem ilerlemelerinde hem de yenilenlerin dinini, detlerini ve kanunlarn benimsemekte taklit ediyorlard. 321 Aslnda Voltaire bu eserinde de Mslmanlktan kmseyici bir biimde sz etmektedir. Fakat Trklerden nyargsz bir ekilde bahsediyor ve Cengiz Han'n Kurultay ile ilk Fransz krallarnn saraylarnn, ortak karar mekanizmalar bakmndan benzerliine dikkati ekerek, belki de ortak bir kkenden gelindiini ileri sryordu. 322 Bat'da rkln u verdii ve bunun Trkleri ba hedefleri arasna ald bir dnemde, bu yaklamn orijinallii kabul edilmelidir. Bununla beraber Voltaire'in asl ilgin grleri despotizm konusunda yapt polemikte ortaya kmaktadr. Bu konuda Aydnlanma dnr unlar yazyor: Sanrm ki burada bir nyargyla savamak zorundaym. O da udur: Trk hkmeti despotik (Voltaire altn iziyor) denen sama bir hkmettir; tm halk sultann klesidir; bunlar hibireye malik deillerdir; hayatlar ve mallar
Voltaire; Essai sur les Moeurs et l'Esprit des Nations; Paris, 1963, cilt: I, s. 553. 322 Ayn eser; cilt: I, s. 606.
97
321

efendilerine aittir. 323 Byle bir ynetimin toplumsal bir gerek olamayacan, sadece bir hayal rn olduunu, Voltaire, hemen ilave ettii u cmlede ifade ediyor: Byle bir idare kendi kendine ker. Aslnda byle bir hayali tasary baz seyyahlarn Sz yine hatal gzlemlerine balamaktadr. 324 Voltaire'e brakalm: Baz seyyahlar btn topraklarn sultana ait olduunu sandlar. nk eski Frank krallar nasl askeri 'beneficium'lar veriyorduysa, sultanlar da hayat boyu geerli timarlar ve zeametler veriyorlard. Bu seyyahlar Trkiye'de de, baka her yerde olduu gibi, veraseti dzenleyen kanunlar olduunu dikkate almalydlar. 325 Voltaire'e gre elbette Osmanl devleti, kendisini Batl devletlerden farkl klan baz zelliklere sahiptir. Fakat bunu; her eyde keyfi, kanunun bir kiiye, kaprisine gre bir sr insan ldrme yetkisi verdii bir devlet olarak dnmemek lazmdr. 326 Daha sonra Voltaire Osmanl Devleti'ni Roma mparatorluu ile karlatryor ve bu iki fetihi devletin temel ayrln, Romallarn birletirici rolne karn, Trklerin egemenlikleri altna ald halklardan daima ayr kalmalarnda gryordu. Voltaire Osmanl Devleti'yle ilgili gzlemlerinde enok Luigi Marrsigli' nin mehur Osmanl mparatorluu'nun Askeri Durumu balkl eserine dayanyordu. 327 Yazara gre Osmanl tarihinde I. Ahmedin lmnden sonra askerler iktidara tamamen sahip olmular ve bir eit askeri demokrasi kurmulardr. Gerek kendi andaki gerekse bugnk egemen tarih grlerinden ok farkl olan bu grle, Voltaire, aslnda olumsuz bir biimde anarik bir iktidar yaAyn eser; cilt: I, s. 832. Voltaire burada hangi seyyahlar kastettiini sylemiyor. Fakat eserinde sk sk ad geen Dr. Bernier'nin ima edildii aktr. 325 Voltaire; Essai..., s. 832. 326 Ayn eser; s. 833. 327 L. F. Marsigli; L'Etat Militaire de l'Empire Ottoman; Paris, 1732.
324 323

psn kasdediyordu. 328 Bununla beraber, demokrasinin Bat'da dahi kurumsallamad bir dnemde, Voltaire'in grleri tahrik edici niteliktedir. Voltaire'le ilgili zetimizi, filozofun u temel gzlemlerini tekrarlayarak bitirelim: XVIII. yzyldan itibaren, Montesquieu'nn moda ettii biimde, tek bir kiinin keyfine dayanan despotik rejimler sosyal bir realite olarak olanakszdr ve ileri srldnn aksine, Trkiye'de de zel mlkiyeti tanyan ve koruyan kanunlar vardr. Ne yazk ki bu grlerO sralarda ilk meyvelerini vermeye balayan arkiyatlk tarafndan da doruland haldeegemen olamamlar ve ideolojik nitelikte, rkla bulam bir doulu despotizm kavram gitgide daha ok kabul grmtr Despotizm ve ktisat Kuram Despotizm kuramnn, fiziyokratlardan balayarak klasik iktisatn kurucularna kadar uzanan dnce akmnda da belirgin olduunu gryoruz. Bununla beraber fiziyokratlar soruna, bugn de gncelliini koruyan bir nans getirmilerdir. Gerekten o dnemde, daha da nce iaret ettiim gibi, mutlakiyeti rejimlerle despotik rejimler arasndaki fark fazla belirgin deildi. te yandan doulu uluslar eskisinden ok daha iyi tanmaya yardm edecek bilgiler birikiyordu. Bunlar, bu lkelerde de, iddialarn aksine yaygn bir mlkiyet sisteminin varln gsteriyordu. te bu yeni bilgileri in asndan deerlendiren F. Quesnay meru despotizm ve keyfi despotizm gibi artc bir ayrm getirmitir. Fiziyokrat okulun kurucusuna gre, eer bir lkede hkmdar, tek bana, btn stn otoriteyi elinde tutarsa 329 o lkede despotizm var demekti. in'de de durum buydu. Ancak despotizm mutlaka keyfi
328

ve kanunsuz bir rejim demek deildi. Bazen, in'de olduu gibi, bilgelik dolu ve lml kanunlara da dayanabilirdi. Bu durumdaki rejimlerin Bat'daki mutlak monarilerden bir fark yoktu ve bunlara meru despotizm ad verilebilirdi. Buna karlk bu gibi kanunlardan yoksun olan ve tamamen keyfi bir ekilde ynetilen despotizmler vard ki bunlara da meru olmayan despotizm veya keyfi despotizm demek gerekirdi. 330 Meru despotizm lerde, in rneinin gsterdii gibi, zel mlkiyet ve veraset hakk kanunlarn garantisi altndayd. Bu yzden F. Quesnay in rneinden byk bir vg ile szetmektedir. Quesnay'i izleyen dier fizyokratlar da, Fransz iktisatsnn ayrmn benimsemilerdir. 331 Bununla beraber bu yazarlarda Osmanl Devleti, in'in aksine, mlkiyet hakkn reddeden keyfi despotizm e rnek olarak dnlmektedir. Bu gr zellikle Turgot'da belirgindir. Fransz siyaset adam ve iktisats Osmanl Devletini, Montesquieu'y hatrlatan terimlerle tasvir etmi ve despotizmi korku tabanna oturtmutur. Turgot'ya gre despotik devletlerde eitim tamamen cesareti krmak amacna yneliktir. Korku ve sayg duygular muhayyileye egemen olur. 332 Osmanl Devletini Roma mparatorluu ile karlatran Turgot, bu sonuncunun eyaletlerde beled idareler sayesinde greli bir zgrlk saladn; buna karlk Osmanl Devletinde her eyalette paalarn bir despot olduunu ve kanunsuz vergilerle halk soyduunu yazmaktadr. 333 Ksaca Osmanl Devleti kanunsuzluun ve keyfiliin timsali bir despotik devlet dir.

330

Voltaire bu konuda unlar yazyor: mparatorluk, Kont Marsigli'nin dedii gibi, keyfi bir iktidardan da kt bir askeri demokrasi idi. Cilt: II, s. 753-756. 329 Bk. Ephemenides du Citoyen; 1767, No: 3-6. (F. Quesnay Despotisme de la Chine balkl makalelerini M. A. eklinde imzalamtr.
98

Ayn eser, cilt: III, s. 8 Bk. Physiocrates; Paris, 1846, s. 431 ve 747. 332 Turgot; Oeuvres de Turgot; Paris, 1844, cilt: II, s. 639. 333 Ayn eser; s. 638.
331

Fiziyokratlarn bu gr, klasik iktisadn kurucusu A. Smith'de biraz farkl bir biimde tekrar karmza kmaktadr. ngiliz iktisats, mlkiyetten ziyade sermayenin statsne dikkati ekmekte ve Trkiye, Hindistan ve hikukusuz dier Asya hkmetlerinin ounluunda 334 sermaye nin gvenlik altnda bulunmayn eletirmektedir. Ayn yzyln sonlarnda Malthus de Osmanl Devleti'nde iktisadi kntnn ve nfus azlnn nedenlerini iktidar yapsnda ve mlkiyet statsnde arayacaktr. ngiliz nfus kuramcs unlar yazmtr: Trkiye'de nfusun yzlme oranla azlnn temel nedeni hikukusuz hkmetin niteliidir. Zulm, gszlk, kt kanunlar, daha da kt bir idare ve bunun sonucu olarak zel mlkiyetin belirsizlii, tarmsal retimin ve giderek nfusun yldan yla azalmasna neden olan engelleri tekil etmektedir. 335 XVIII. yzyla damgasn vuran dnrlerin doulu rejimlerle ilgili grlerini ana hatlaryla vermi bulunuyorum. Bu zetimin ortaya koyduu gibi, Voltaire'in dnda aydnlanma dnrleri doulu lkelerde zel mlkiyetin gvensizlii, hatta yokluu ve hkmetlerin despotizmi zerinde birlemilerdir. 336 Bize yle geliyor ki bu konuda en etkili dnr, Kanunlarn Ruhu yazan Montesquieu olmutur. Doulu despotizm fikri XIX. yzyl boyunca da varln srdrecek, hatta bir dnce kalb olarak hkimiyetini artracaktr.

arkiyatln Douu Bu yzyln balarnda, bir Fransz yazar (XVII. ve XVIII. yzyllarda) Fransz Edebiyatnda Dou konusunda bir eser yazd. 337 Aratrc XVII. yzyln ortalarndan itibaren Dou'ya ve Osmanl Devleti'ne artan ilgiyi ve bir eit Dou zevkinin ortaya kn, daha ok dounun deiik nitelii ve ekzotizmi ile aklyordu. Bu fikir zamann itibarl bir dergisinin stunlarnda sert bir ekilde eletirildi. Racine'in 1672'de yazd Beyazt isimli eser, yazarlarn fikir ayrlklarn sergilemelerine vesile tekil ediyordu. P.Martino, Racine'in bu eserinde bir Trk konusu ilediini ileri srmt. Oysa eletirmeni bu fikri yadsyor ve bu eserin konusu Trkiye'de geen ve ihtiras ileyen bir dram 338 olduunu yazyordu. Daha sonra ilave ettii u satrlar konumuz asndan son derece ilgintir: Unutmamak gerekir ki Racine 1672'de Beyazt' yazd zaman, yzelli yl aan bir zaman-danberi Avrupa siyasetine dahil olan Trkiye ne artk (eski) Trkiye ve ne de zellikle Dou ve ekzotizm demekti. Polonya nasl Polonya ise, Trkiye de yle Trkiye idi: Bat sisteminin bir paras veya diplomatik satrancn bir piyonu. Ya da Cyrus zamannn ran' gibiydi: Antikitenin bir paras olan ve ismi muhayyilelerde Roma ve eski Yunan'dan ok farkl birey yaratmayan klasik ran gibi... 339 Ksaca yazar XVI. yzyldan itibaren Dou - Bat ayrmnn, hi olmazsa Trkler asndan byk bir anlam ta-madn ifade ediyordu. 1520 -1660 yllar aras Fransz yaznndaki Trk imajn inceleyen baka bir yazar ise ayn tartmaya katlarak orta337 338

A. Smith; Recherches sur la Nature et les Causes de la Richesse des Nations; Paris, 1843, cilt I, s. 344. 335 Malthus; Essai sur le Principe de la Population; Paris, 1845, s. 109. 336 J. J. Rousseau ve Diderot gibi nemli dnrler de, Montesquieu kadar stnde durmamakla beraber, Osmanl devletinin despotik bir rejim olduu kansndadrlar. Bk. Diderot; Oeuvres Completes; Paris, 1875, cilt: IV, s. 79. Rousseau iin bk. Oeuvres Completes, Paris, 1852, cilt: 2, s. 520. (Emile'den).
99

334

P. Martino; L'Orient dans la Litterature Franaise, Paris, 1906. F. Brunetiere; L'Orient dans la Litterature Franaise; Revue des Deux Mondes; 1906, No: 5. 339 Ayn eser; s. 695.

lama bir yol bulmaya alt. Gerekten C.D.Rouillard'n eserinde 340 bu dnemde Osmanl Devleti bat sisteminin bir paras olarak kabul edilmekle beraber, yine de kendine zg bir karaktere sahip olduu ve ekzotik saylabilecei ileri srlyordu. Rouillard, Racine'in Beyazt rneine karlk Tristan l'Hermite'in Osman isimli eserini rnek olarak gsteriyordu. yle grnyor ki bu sonuncu gr XVIII. yzyl sonlarnda ilk rnlerini vermeye balayan arkiyatln da hareket noktasn tekil etti. arkiyatlar doulu lkelerin uygarlklarn, kltrlerini ve bu kltrleri oluturan btn unsurlar konu edindiler. Daha nceki dnemin seyyahlarna nisbetle ok daha ciddi yntemlerle bu lkelerin dillerini, dnya grlerini, dinlerini vs kanunlarn incelediler. Ayrca bu kltrlere temel tekil eden klasik eserleri de dillerine evirdiler ve yorumladlar. Bu konularda orijinal elyazmalar kolleksiyonlar yaparak, kataloglar dzenleyerek, aratrma dernekleri kurarak ve nihayet uzmanlam yayn organlar kararak Doulu lkeler konusunda en gvenilir bilgi merkezleri haline geldiler. arkiyatlk Trkleri ve Osmanl devletini ok aan bir ilgi sahas zerine kuruldu. zellikle XVIII. yzyln son eyreinde Hint ve in uygarlklar ile ilgili bulgular ve sanskritenin okunabilmesi, kurulu halindeki disipline byk bir canllk getirdi. A. du Perron'un Franszcaya evirdii eski ran'n kutsal kitab Zend Avesta ile Savary'nin yeniden ve ok daha byk bir dikkatle evirdii Kur'an tercmesi arkiyatln ilk nemli rnleri oldular. Anquetil du Perron, 1778'de yaynlanan Legislation Orientalenda, dou toplumla-

rnda zel mlkiyeti yok sayc despotizm fikriyle alay ediyordu. 341 arkiyatlk, ilgi sahasn tekil eden lkeler ve kltrler hakknda yeni bir sylem gelitirdi. Bu sylem temel ve orijinal kaynaklarn incelenmesine dayanyor ve deiik kltrlere az ok sempatiyle yaklayordu. Gnmzde arkiyat disiplin yeniden bir deerlendirme ve tartma konusudur. Bu tartmada oryantalizme yaplan en byk itiraz, bu disiplinin smrgecilik ve emperyalizmle ezamanl olmas ve bunlar merulatrc bir ilev yklenmesi olarak ileri srlmektedir. Hikukusuz batl birok arkiyat, lkelerinin smrgeci ve emperyalist politikalarnn hazrlanmasna katkda bulunmulardr. XIX. yzyln birok Osmanl uzman oryantalisti Pera'daki batl eliliklerin dragomanlndan yetimilerdi. Elbette ki bu ahsiyetler, tercman bazen de diplomat olarak lkelerinin mdaheleci politikalarn desteklemilerdir. 342 Osmanl devletinin k srasnda, bakalarna smrgecilik dersi veren arkiyatlar da grlmtr. Bununla beraber dar ve gerek anlamyla arkiyatln smrgecilik ve emperyalizmle zorunlu bir balants olmasa gerektir. arkiyatlk, mutlaka belli bir analiz yntemine ya da bir tarih felsefesine bal deildir. arkiyatl tayin eden unsur, genel olarak, belli lkeler ve kltrler hakknda salkl bilgiler toplayacak aralar zmlemek; bu bilgilere dayanarak analizler yapmak; temel kaynaklar evirmek, deerlendirmek ve yaymaktr. 343 Bu nedenle pek
341

342

Anquetil du Perron; Legislation Orientale; Paris, 1778, s. 45. Batl lkelerin diplomatik arivlerinde bu konuda ok bilgiler bulunabilir. nl oryantalist Charles Schefer'in diplomatik rol iin (bir rnek olarak) u makalemize baklabilir. Mustafa Reid Paa Nasl Drld? Tarih ve Toplum; Haziran, 1985.

C. D. Rouillard; The Turk in French History, Thought and Litterature (15201660), Paris, 1938, s. 644.
100

340

343

Bu konuda bk. Anauar Abdel-Malek; L'Orientalisme en Crise, Diogene, 1963, No: 44.

de ikna edici olmayan nerilerle arkiyatln eletirisini yapmak bize yetersiz grnyor. 344 Buna karlk, Osmanl Devleti sahasndaki oryantalizmin tarihi adan yeniden bir deerlendirmesini yapmak bizim iin kanlmaz olsa gerektir. Gerekten arkiyat yaznn bizzat Osmanllar asndan anlam ne olmutur? Soruna bu adan bakarsak paradoksal bir durumla karlayoruz. Bat lkeleri arkiyat disiplin sayesinde Osmanl kltrn ok daha iyi bir ekilde tanmaya baladklar srada, bu kltr artk Osmanllarn gncel ihtiyalarna cevap veremez hale gelmiti. Artk bu dnemde, Osmanl kltrnn temel deerlerini, arkiyatln yapt gibi anlamak ve yorumlamak deil, radikal bir ekilde eletirmek ve amak gerekiyordu. Bir eit Osmanl rnesans, ancak bu ekilde bir kltr devriminin rn olabilirdi. Bu adan baklrsa, oryantalizmin katksnda byle tahrik edici ve yenileyici bir tarafn bulunmad sylenebilir. Ne var ki, tarihi olarak ortaya k koullar iinde, oryantalistlerin misyonu, farkl kltrleri eletirmek ve onlarn batllama sna almak deildi. Tam tersine, batl kltrn zgl ve stn karakterini ortaya koymak amacyla, deiik kltrleri de tanmak ve tantmakt. Ancak, XIX. yzyln hareketli uluslararas ilikiler ortamnda, bu disiplin Bat'nn sosyo-ekonomik gelimesi asndan da anakronik bir yn tayordu. nk kapitalizm gitgide uluslararas bir nitelik kazandka, bir dnya pazar kurulmas ynnden bask yapyor ve bu balamda farkl st-yap kurumlaryla atyordu. Bu geliimin gerektirdii diplomasi, Batl lkeler tarafndan Osmanllara bir reform program
Oryantalizmle ilgili tartmay A. Abdel - Malek'in yukarda zikrettiimiz yazs balatt. Edward Said'in bir pamphlet nitelii tayan eseri, yaknlarda bu tartmay canlandrd. (Orientalism, 1978). Jale Parla'nn Efendilik, arkiyatlk, Klelik (stanbul, 1985) balkl eseri, bu tartmann Trkiye'deki yanks saylabilir. Ne var ki bu eserde tartlan yazarlarn (Byron, Hugo, Lamartine) hibirisi arkiyat deildir.
101
344

biiminde sunulmutur. Bir sr uluslararas elikiler rgsnden oluan bu reform program sadece Bat hukukunun giderek Trkiye'ye benimsetilmesi konusunda tutarllk gstermitir. arkiyatlar ark Meselesi ad altnda beliren uluslararas krize dorudan doruya katkda bulunacak bir formasyona sahip deillerdi. ark Meselesi, kk bir publiciste ordusundan oluan kendi uzmanlarn yaratmtr. arkiyatlar da, hikukusuz dilini ve geleneksel kltrn ok iyi bildikleri Osmanl Devleti ile ilgili sorunlarda devlet adamlarna bilgiler vermiler; tavsiyelerde bulunmulardr. Fakat bu onlarn asl grevleri deildi. Baka bir deyile arkiyatlar ikili bir sylem kullanmlar; uzmanlk dallarnn dnda diplomatik danman olarak da rol oynamlar ve kendi lkelerinin karlarn korumulardr. Ancak daha ziyade bir yurtda sfatyla gerekletirdikleri bu ikincil rolleri az ok ihtiyatl bir gizlilik iinde cereyan etmi ve kiisel saygnlklarn arkiyat uzmanlklar salamtr. XIX. yzylda Osmanl ynetici zmresi ve ulemas oryantalistlerin kltrel retiminden epeyce greli bir biimde yararlandlar. Kendilerinin temel kaygs Mslmanln, Osmanlcann, slam ilimlerin ve Osmanl sanatlarnn mukayeseli uygarlk tarihi iindeki yerini saptamak deildi. Daha ziyade k halindeki devletin varln koruyabilmesine yardmc olabilecek yollar aramakt. Byle bir yaklam Osmanl ynetici zmresinde bir reaksiyon davrann egemen klmtr. Bu davran gerek diplomatik gerekse kltrel planda giriimi gl batl devletlere brakan bir pasif savunma psikozuna dayanyordu. Tanzimat devlet adamlarnn hemen hepsi geleneksel slam formasyona sahiptiler. Fakat kendilerini n plana karan husus, daha ok bat dillerini bilmeleri ve bir lde Bat'da olup bitenlerden haberdar olmalaryd. Egemen tarih anlaynn Yeni Osmanllarla balatt muhalefet hareketi de devaml slam sorunsalnn erevesi iinde kalmtr. Dikkate deer ki Osmanl ulemas tm XIX. yz-

yl boyunca Bat sistemi ve Bat kltr ile ilgili hibir ciddi eser verememitir. Bu adan sergiledikleri kltrel fakirlik, elbette ki kiisel yeteneksizliklerinden ileri gelmiyordu. Bu verimsizlik toplumsal ilikiler anda igal ettikleri mevkiden kaynaklanyordu. Glhane Hatt Hmayunu'ndan, Merutiyet anayasasna kadar tm slahat belgeleri, geleneksel Osmanl kurumlarnn vgsyle balam ve Osmanl kn bu kurumlarn bozulmasyla aklamtr. Bu demektir ki XIX. yzyln sonlarna kadar, Osmanl aydn Rnesans ve Aydnlanma dnemi aydnlar gibi zgr ve devletten bamsz olamam ve gitgide tortulamakta olan slam kalplar, el yordamyla yeni koullara uydurmaya almtr. Bu noktann tesbiti, Bat' daki siyasal gelimeyle, Osmanl devletindeki slahat hareketleri arasndaki nitelik farkn kavramak bakmndan zorunludur. Bat'da, tm XIX. yzyl boyunca devrimci ve kardevrimci atlmlar arasnda kendini kabul ettiren bir geliim, birey etrafnda erevelenen bir siyasal felsefenin oluumuna ve kamu gcne kar bireylerin haklarn ve zgrlklerini savunan bir aydn tipinin istisna olmaktan karak, kaide haline gelmesine yol amt. Oysa Osmanl devletinde buna benzer bir gelimeye raslayamyoruz. Osmanl tarihi iinde XIX. yzyl, Trk ve yabanc uzmanlar tarafndan en ok incelenmi en uzun yzyl 345 dr. Osmanl deiimini ciddiye alan ve bunu ayrntl bir ekilde inceleyen aratrclarmz ve onlarn dncelerini paylaan okurlarm yukardaki gzlemlerimi ar ve haksz bulabilirler. Bu bakmdan, analizime temel tekil eden baz kanaatlerimi biraz daha amak zorunluluunu duyuyorum. Evrensel tarihin en arpc kanunlarndan biri, herhalde insan toplumlarnn eitsiz gelimeleri olmutur. XIX. yzylda Osmanl Devleti, artk kendinin
Forml lber Ortayl'nndr. mparatorluun En Uzun Yzyl stanbul, 1983.
102
345

de kabul ettii gibi, bu eitsiz gelimenin anssz birimleri arasnda bulunuyordu. te yandan yine XIX. yzylda kapitalizmin dnyay birletirici eylemi, sanayilemi uluslarla gerikalm toplumlar diyalektik bir btnlk iine sokmutu. Bu yzden, tarihi evrime btnc bir ekilde yaklamadan, lkelerin gerikal-mlnda isel ya da dsal faktrlerin belirleyicilik derecesini arayan bir yntem, aratrmada verimli olmaktan kyordu. Daha ak bir ifade ile, XIX. yzylda Bat'daki iktisadi ve sosyal gelime ile Osmanl devletinin gerikalml ayn btnn iki parasn oluturuyorlard. Bu bakmdan Avrupa'daki gelimeyi Osmanl Devleti ile bir btnlk iinde incelemeden, Osmanl gerikalmln anlamaya da olanak yoktu. Bu srete, Bat'da kapitalizmin ve pazar ekonomisinin geliimi hikukusuz ilk planda bir rol oynamtr. Buna karlk incelememizin konusunu tekil eden kltrel geliim asndan da durumu yle aklayabiliriz: XVIII. ve XIX. yzyllarda Bat'nn stnlnn kesinlemesi, fikir hayatnda insan aklnn her trl dogma ve nyargdan arnm olarak kendini kabul ettirmesi eklinde ortaya kmtr. Osmanl Devleti ise slam skolastiinin zincirlerini kramam ve rasyonel dnceyi egemen klamamtr. Osmanl aydnlar deiik planlarda rasyonel yntemler kullanm olsalar bile, Devlet ve Toplum konularnda ilah dzen'i temel kabul eden bir dnya grn aamamlardr. Rasyonalizmleri, teokratik toplumu, analizini yapamadklar birtakm glerin zorlad ada eilimlere uydurmak amacna ynelik marjinal bir rasyonalizmden ibaret kalmtr. Bu bakmdan XIX. yzyl Osmanl toplumunu anlamak iin, yntemimizi, dncelerimizi ve deerlerimizi Osmanl-d bir tabanda aramalyz. Byle bir yaklam ulusal bir tarih yazma abasnda olanlara sakncal grnebilir. Fakat ulusal bir tarih yazmyla doru bir tarih yazm elikili olamayacana gre, bavurabileceimiz baka bir yol ve yntem de olamaz. XIX. yzylda Osmanl gerikalmlmm kltrel ifadesi,

bizzat Osmanl ulemasnn gerikalmlndan baka bir ey deildir. Bu ise kendilerinin iinde bulunduklar koullar anlayamamalar eklinde tezahr etmitir. Hikukusuz yaadklar dnemle ilgili olarak bugn de yararla okunacak bir sr bilgi vermilerdir. Fakat gemiimizi anlamakta yardmc olabilecek ve bizi ada deerlere ulatrabilecek bir yntem ve analiz getirmemilerdir. Bu yzden, sadece bunlara dayanlarak yazlacak bir tarih, Osmanl ulemasnn gerikalmlm, gnmz koullar iinde tekrar retmekten ve ikinci snf bir tarih olmaktan teye gidemez. Osmanl ulemasnn tarihi hatas, klasik Osmanl kltrn, bu kltrn artk arkaik olduu bir dnemde hl ciddiye almas ve bundan devrimci bir ekilde kopabilecek cesareti ve kapasiteyi gsterememesidir. Bugnk Trk aydn ise, ayn hatay yineleyerek, Tanzimat tarih anlayndan kopmay, bir kltr devrimine dntremezse tarihi yanlgs ve sorumluluu daha da ar olacaktr. 155

BR TARH YANILGI ZERNE GZLEMLER nce bir hikye anlatalm: Olay 1915 ylnn ilk aylarnda geiyordu. Osmanl saraynda bir Huzur dersi yaplyordu. 346 Derste bata bizzat sultan Reat olmak zere, Talat Paa, Enver Paa ve eyhlislam Musa Kzm efendi gibi dnemin en gl kiileri hazr bulunuyorlard. Dersi yapan alim Grc Abdllatif Efendi konu olarak Kuran'n Yusuf suresinin 80.Ayetini semiti. Bu Ayet' de Allah'n hkm zahir oluncaya kadar Msr diyarndan ayrlmayacaz deniliyordu. 347 Bu tarihte byle bir Ayet'in seimi anlamsz bir raslant deildi. Osmanl Devleti Birinci Dnya Sava'na girdikten sonra ngiltere, stanbul'da bulunan Hidiv Abbas Hilmi Paa'y grevinden uzaklatrm ve Prens Hseyin Kmil'i Msr Sultan ilan etmiti. Bylece lke dorudan ngiliz himayesine alnyor ve Osmanl Devleti ile ilikisi tamamen kesiliyordu. Osmanllar bu durumu kabul etmediler. Osmanl sultan, ksa bir sre sonra bir fermanla prens Hseyin Kmil'i hain ilan ediyor ve eyhlislam katlinin vacip olduuna fetva veriyordu. Cemal Paann komutasndaki kuvvetler de Msr' geri almak zere Svey Kanal'na hcuma gemilardi. Huzur dersi yaplrken Osmanl ordusunun Tih ln getii ve Kanal'a ulat syleniyordu. Ve Grc Abdllatif Efendi heyecanla konuuyordu: evketpenah! Beni sraili krk sene delalete uratan bu Tih sahrasn gei Orduyu Hmayun'umuzun ok
346 Huzur dersleri Sultan III. Mustafa'nn 1758 ylnda balatt, Padiahn huzurunda yaplan ve gncel sorunlarn Ayet'ler ve Hadis'ler erevesinde yorumland derslerdi. Burada anlattmz huzur dersi iin bk. Ord. Prof. Ebul'la Mardin, Huzur Dersleri; cilt:II - III; (Yayna hazrlayan: Dr. smet Sungurbey, stanbul, 1966, s. 765-767). 347 Ayn eser; s. 765 - 767.

SONU

103

g, fakat en anl zaferidir ve bu tarihi zafer, kati ve nihai zaferin mbeiridir. (mjdecisidir). 348 Daha sonra Osmanl limi sz edilen l Cengiz'lerin ve skender'lerin bile geemediklerini hatrlatmaktan kendini alamyordu. Herkes son derece heyecanlanmt. Sultan Reat'n, Talat ve Enver paalarn ve Musa Kzm efendinin gzleri dolmutu. 349 Huzur dersi gnllere huzur verici bir biimde sona erdi. Tam bu sralarda Avrupal diplomatlar, Anadolu'nun ve Boazlarn paylalmasn amalayan gizli anlamalar hazrlamak iin grmelere balamlard. Bu anlamalar sava bitmeden imzalandlar ve Mondros silah brakmas, paylam yrrle sokacak hkmlerle dolduruldu. Msr'a gelince, szn ettiimiz bu son Osmanl cihad ksa zamanda pskrtld ve Trk ordular, Balkanlarn ve Ortadounun her karnda olduu gibi, Msr'da da saysz halk ocuunu terkederek ekildiler. Yukarda anlattmz ibret verici hikye, tarihin nemli uygarlklarndan birinin nekadar yzkzartc koullar iinde son bulduunu gsteriyor. Bu sonun tarihimizde gerek bir kopu tekil edip etmedii hl tartma konusudur. *** Tarihimizi Saltanat ve Cumhuriyet dnemlerine; saltanat dnemini de klasik a ve k safhalarna ayrabiliriz. Cumhuriyet aydnlarnn kltr ve kimlik sorunlar; deerlerimizin neler olaca ve bu farkl dnemlerle nasl bir uyum salayabilecei konusunda ortaya kyor. Tarihi geliimin pratikte bu soruna yle bir zm sunduunu syleyebiliriz: ada deerlerimiz batllama olarak kabul edilen son dneme dayandrlyor. Bu348 349

Ayn eser; s. 765 - 767. Ayn eser; s. 767.


104

gnk toplum dzenimiz ve siyasal rejimimiz Tanzimat'la balayan modernleme hareketlerinin son halkas olarak grlyor. Ne var ki Osmanl devletinin son dnemini daha ok bir k devri olarak ortaya koyan gstergeler okadar oktur ki, batllama tezi yeteri derecede inandrc olamyor. Bunu salamak iin, bu tezin savunucular klasik a Osmanl uygarln kmsyor ve banazln, ad zihniyetin sembol olarak gryorlar. Bu incelememde bu tezin yetersizliini ortaya koymaya altm. Klasik a Osmanl uygarl elbette dinci ve skolastik bir dnya grne dayanyordu. Fakat bu dnya gr o zaman evrensel bir nitelik tayordu ve bu yzden Osmanl devleti ayla birlikte yaayan bir uygarlkt. Sanldnn aksine Osmanl devleti giderek daha liberal ve da-ha laik bir devlet haline gelmemitir. Tam tersine zamanla dini kurumlarn daha da yozlatklarn gryoruz. Tanzimat'dan itibaren bir lde kabul edilen batl kurumlar ise, gerek bir kltrel uyann ve bir Aydnlanmann rn deillerdi. Bunlar ark Meselesi diplomasisinin snrlar iinde Osmanl devlet adamlarnn, ou kez inanmadan vermek zorunda kaldklar dnlerdi. Tm XIX. yzyl boyunca hibir Osmanl aydn, o dnemde Bat'ya egemen olan fikir akmlar iinde yer alabilecek bir eser vermemitir. Osmanllar XX. yzyla kadar eriat snrlarnn dnda kalan, laik ve zgr bir dnce gelenei yaratamamlardr. Bu adan Al ve Fuat paalarla Yeni Osmanllar'n ve Abdlhamit'le Jn Trklerin benzerlikleri, farklarndan daha byktr. Bu yzdendir ki siyasal kavgalar daima lml olmu ve aralarndaki atmalar, ou kez ibirlii dnemleri izlemitir. Bu aklamalarmzla ne demek istiyoruz? Deerlerimizi yakn tarihimize deil de, klasik an slami kurumlarna m dayandrmalyz? Elbette ki hayr. Bu dnemin dnce ve deerleri ve bunlar da belirleyen alt-yap kurumlar kendilerini yenileyememiler ve tarihe mal olmulardr. Egemen konumda

iken bile durumlarn koruyamayan ve zlen bu yapy bugn yeniden canlandrmaya almak tarihle ve ilerleme ile alay eden gerici bir tutum olur. Toplumsal kriz ve umutsuzluk durumlarnda, kollektif reg-resyon durumlarnn egemen olabileceini, ne yazk ki evremizdeki baz rnekler gsteriyor. Ortaa kalntlarn temizlemek yerine, pekitiren bu gzkara atlmlarn eninde sonunda dkrklna uramayacan kim syleyebilir? Yineleyelim: Deerlerimizi klasik a dnemine de dayandranlayz. Tarihimizde ulatmz yksek bir uygarlk dzeyi olan bu dnemi iyi tanmal ve sevmeliyiz. Fakat yaadmz, yaamak zorunda olduumuz a ile bu dnem arasnda radikal bir kopu olduunu unutmamalyz. O halde? O halde deerlerimizi mutlaka Trk ya da Osmanl kkeni aramadan ve ilim in'de de olsa gider renirim esprisi iinde, ada ve zgr dnceye dayandrmalyz ve tarihimize de ancak bu tabanda oluturduumuz deerlerle bakmasn bilmeliyiz. Burada somut olarak evren ve insann anlam, adil ve zgr bir toplum dzeni ve bireyin sorumluluklar erevesindeki dnce ve deerleri kastediyorum. Ancak denilebilir ki ada Trk aydnnn yapt da zaten budur. Gnmzde egemen olan dnce akmlar ve deerler, modern dnce ve deerlerdir. Gnmz aydnlar, M.Jourdain'in bilmeden nesir yazmas gibi deil; fakat gayet bilinli olarak oulcu dzeni ve bu kontekst iinde gelitirdikleri dnce ve deerleri savunmaktadrlar. Bunlar yadsmyorum. Fakat yakn tarihimizde bu eilimi gletiren ve hatta ou kez saptran bir elikinin bugn bile etkilerini hissettirdiini dnyorum. Kabaca tarihi yanlg denilebilecek bu elikinin, imparatorluun son dneminde fikir hayatmza damgasn vuran iki akm arasndaBatclkla milliyetilik arasndaolutuu kansndaym. XIX. yzyln balarndan itibaren dini inan temeline dayanan Osmanl kurumlar giderek ilevlerini ve saygnlklarn kaybettiler. Askeri ye105

nilgiler, iktisadi ve mali kntler ve i huzursuzluklar bu geliimde balca oynad. Gerekten geen yzyln ortalarna doru, en banaz devlet adamlar ve ulema evrelerinde dahi bir deime zorunluluu kendisini hissettirmeye balamt. Bununla beraber evrensel tarihte, kkl toplumsal dnmler ve uygarlk deiimleri daima ynetici zmrelerin deimesi ile birlikte gereklemitir. Bat da geleneksel dzenden, modern toplumlara gei; evrim ya da devrim yoluyla burjuva snflarnn aristokrasiyi tasfiyesi sayesinde mmkn olmutur. Soylu snftan yeni iktidar yapsyla uzlaanlar, ancak eski ayrcalklarn kaybederek ve en iyi durumda burjuvaaarak bunu salayabilmilerdir. te Osmanl mparatorluunda modernleme denilen deiikliklerin farkl nitelii burada kendisini gsteriyor. Osmanl dzenini bata sultan ve sadrazam olmak zere, geleneksel ynetici zmre deitirmek istemitir. Geleneksel kurum ve aygtlarn rn olan bu zmrenin kendisi nerede ve nasl deimitir de, sonradan dzen deitirmek kararn alabilmitir? Bu soru pek sorulmamaktadr. Oysa, altn izerek belirtelim ki, Osmanl ynetici zmresi, tarihi ak iinde kesintisiz bir ekilde dzenle tam bir kar birlii iinde btnlemiti. XlX. yzylda, Devletin fakirlemesine ramen, Osmanl yneticilerinin Bat'da bile benzeri sk grlmeyen bir lks ve refah iinde yzdklerini unutmayalm. Saraylarda ve konaklarda yaayan ve sanayi devrimiyle eitlenen Bat retiminden en st dzeyde yararlanan bu ynetici zmre dzen deiikliinden yana olamazd ve kendi karlarna en uygun den kurumsal yapy kendi elleriyle ykamazd. Denilebilir ki bu zmre reformlara imparatorluun, dolaysyla kendi kar dzeninin kn nlemek iin srklenmitir. Byle bir neri sadece reform ad altndaki giriimlerin yetersizliini ve yapayln aklar. nk gerek reformlar, ynetici zmrenin karlarna, imparatorluun knden ok daha nce son vermeliydiler. Bu yzden imparatorluk bnyesinden ada

bir devlet karacak reformlar yerine, ynetici zmre palyatif nlemlerle yetinmitir. Szn ettiimiz gerek reformlar dan ne anlyoruz? Bunu ortaya koymak iin, nce gnmzde ok yaygn olan bir aklamann eletirisini yapmamz gerekiyor. Osmanl devletinde XIX. yzyln modernleme hareketleri konusunda en sk karlalan aklama yle zetlenebilir: Osmanl toplamnda, Bat lkelerinde olduu gibi bir sivil toplum ve bir ulusal burjuvazi ortaya kmad iin onun ilev ve grevini Devlet ve brokrasi yklenmi ve modernleme operasyonuna girmitir. Byle bir aklama iki temel eletiriyi davet ediyor. nce belirtelim ki burjuvazi ile brokrasi, zlemleri, drtleri ve karlar ok farkl olan iki ayr sosyal kategoridir. Bat'da, tarihi geliim iinde, burjuvazi iktisadi gc dolaysyla siyasal iktidar da ele geirmi ve devlet aygtna damgasn vurabilmitir. Fakat bu srecin tersine tank olunmamtr. zellikle geleneksel Osmanl devleti gibi bir iktidar yapsndan, Bat'daki sanayi devrimine Marx'n deyimiyle iktisadi ajan olarak katkda bulunmu bir devlet tipinin ilevi beklenemezdi. Nitekim Osmanl reformlar byle bir beklentinin gerekilikten uzakln aka ortaya koyuyorlar. kinci yanlg uradadr. Ulusallk kavram XIX. yzyl sonlarna kadar Osmanl ynetici zmresine yabancyd. Osmanl dzeni eriat'a dayanyor ve idareci snf kendisini dini terimlerle tanmlyordu. Osmanllarda olmayan ulusal burjuvazi deil, Mslman burjuvazi idi. Buna karlk kapitalizmin ilk koullarndan biri olan parasal sermaye sahibi Hristiyan ve Yahudi burjuvazi mevcuttu. Yzyllardr Osmanl devletinde yaayan ve ou kez Trkeyi ana dili olarak konuan bu insanlar, ynetici zmre nekadar Trkse, o kadar Trkt. Cemaatilikten ulusulua geildii ve modern uluslarn kurulduu bir dnemde reformcu kadrolar, Mslman ynetici zmre ile Hristiyan - Yahudi burjuvazinin sentezinden olumalyd. Byle bir sentez ise ister istemez Osmanl kast ayrcalklarn ortadan kald106

ran ve kanun karsnda eit bir vatanda stats yaratan laik bir hukuk dzeni gerektiriyordu. Ne var ki eriat dzeni Osmanl devletinin sonuna kadar ciddi bir tehditle karlamam ve varln korumutur. Oysa XIX. yzylda dini inanlarn eski katln kaybetmesi byle bir deiimi kolaylatryordu. te yandan szn ettiimiz sentezin rn olan ynetici zmre kkl reformlar iin gerekli motivasyona sahip olabilecekti. Oysa bu geliim ynnde baz admlar atlmsa da, bu sentez gerekletirilememitir. Neden? Burada tarihi sorumluluk derecelerini sralamann fazla bir anlam olduunu sanmyoruz. Bununla beraber, karlan tarihi frsatn ba sorumlusunun da bizzat Osmanl ynetici zmresi olduunu dnmekten kendimizi alamyoruz. Elbette Batl devletler de, Osmanl devletindeki millet sistemini kendi karlar asndan krklemi ve blc eilimleri desteklemitir. Bununla beraber ark Meselesi erevesinde atan karlar, Osmanl devlet adamlarna yine de belli bir zgrlk marj brakyordu. Bu hareket sahasn Osmanl yneticileri kullanmamlar ve yerli burjuvaziyi glendireceklerine, ou kez yabanc eliliklere dayanmay yelemilerdir. Osmanl devlet adamlar tm iktisadi ve mali skntlarn nedenini 1860'lardan itibaren kapitlasyonlarda grmler ve Batl lkelerden yaknmlardr. Oysa modern ve laik bir hukuk sisteminin kabul, kapitlasyonlarn yaratt sakncalarn ounu ortadan kaldracakt. Byle bir giriimi Bat'llar nlemek yle dursun, tam tersine kuvvetle nermilerdir. Oysa bu deiime ynetici zmre ne fikren hazrd; ne de eriat dzeni ile btnlemi kar sistemleri bu radikalizme olanak verebilirdi. Hikukusuz kapitlasyonlar Batl tccarlara ok zgr bir biimde ticaret olanaklar salyordu. Ancak ayn kapitlasyonlar, Osmanl yneticilerinin, bu ayrcalklarn daha da fazlasn yerli tccarlara salamasn nlemiyordu. Baz bat-

l yazarlar, kapitlasyonlardan ikyet eden Osmanl devlet adamlarna bu noktay hatrlatmlardr. 350 Bununla beraber, Osmanllar, devletin genel karlar ynnde bu gibi koruyucu nlemler almay hi dnmemilerdir. Neden? nk Osmanl yneticilerinde iktisad politika deil, mal politika fikri egemendi. Baka bir deyile, ticaret ve sanayiyi desteklemek; genel bteyi bu yolla arttrmak ve gelirleri zorunlu harcamalarla yatrmlar arasnda taksim etmek fikri Osmanllara yabancyd. Sadece artan harcamalar karsnda yeni vergiler koymay ya da vergileri artrmay dnyorlard. Vergicilikte kullanlan ilkel havale sistemi, imparatorluun sonuna kadar yrrlkte kalmtr. 351 Toplanan gelirler ise, ok byk bir ksm itibariyle st ynetici zmrenin tketim harcamalarna gitmekte, ou kez kk memurlarn maalar bile denememektedir. 352 Abdlaziz zamannda mcevher ve saray inaat iin milyonlar harcanm; Abdlhamit ise bendelerini ve hafiye ordusunu beslemek ve muhaliflerini, yabanc gazeteci ya da politikaclar satn almak iin ok byk paralar harcamtr. Ksaca Osmanl ynetici zmresi; palyatif baz nlemler dnda, karlaryla btnlemi eriat dzenini sonuna kadar korumutur. Bunu hereyden nce bir kar sorunu olarak gryoruz ve ou kez yapld gibi dini banazlkla aklamyoruz. nk Devlet karlar iin ticaret burjuvazisini koruyarak glendirmeyen ve sanayiye yneltmek iin nlemler almayan Osmanl yneticileri, zel karlar iin banker ve sarraflarla tam
Benoit Brunswick; Reformes et Capitulations, Paris, 1869. Bk. T. Timur, XIX. Yzyl Osmanl Maliyesi ve Ynetici Oligari zerine Notlar; Mlkiyeliler Birlii Dergisi, Ekim, 1984. 352 Memurlar buyzden okadar zor durumlarda kalyorlard ki, Devletin resmi bir temsilcisi (Nice ve Toulon konsolosu) Trkiye'yi ziyaret eden Alman mparatoru II. Guillau-me'a telgraf ekerek son derece sefalet iinde bulunan Osmanl memurlarnn maalarnn denmesi iin yardm istemiti. Konsolos Ali efik'in elyazmas Fransz Bib-liotheque Nationale'inde bulunuyor: mparatorun Yadigr; 1314 (1898).
351 350

bir uyum iinde yaamlardr. Biliyoruz ki bata bizzat sultan ve sadrazam olmak zere her Osmanl devlet adamnn bir Ermeni, bir Rum ya da bir Yahudi bankeri vard. Kiisel karlar asndan ok verimli olan bu ilikiler, hibir banazlk konusu olmamlardr. nk her Osmanl paas tayinler, iltizam ve havale beratlarnn satn alnmas, konak ve yal inaatlar gibi konularda bankerlerin kredilerine muhtat. Bu durum yerel (fakat Mslman olmayan) burjuvazide de kt alkanlklar yaratmtr. Mslman olmadklar halde, eriatn egemen olduu bir dzende yaayan ve buyz-den btn zenginliklerine ramen kendilerini tm haklara sahip bir vatanda hissedemeyen bu gruplar da ksa vadeli speklatif krlar peinde komular ve sermayelerini de en kk tehlike karsnda Avrupa'ya aktarmlardr. Gerekten Bat'da sanayi devrimi gerekleirken, Osmanl halklarnn srtndan kazanlan paralarn ne lde Avrupa'ya aktnn hesab yaplmamtr. Osmanl ynetimi XIX. yzyln ortalarndan itibaren bir Han- Yama halini ald dnemde, dinci dnya gr de zayflyor ve yerini farkl nitelikte iki ayr ideolojiye, milliyetilikle batclka brakyordu. Dzen deiiklii ynnde bir zlem de bu sralarda kendini hissettirmi ve yeni ideolojiler yaylma sahalarn, rm rejimin yksek katlarnda deil; orta snflarda, kk memur ve subay kitlelerinde ve giderek karlar Saray ve Babali'nin bitip tkenmeyen istemleriyle atan halk tabannda buluyorlard. Bu iki ideoloji belirlediimiz zmrelerde ou kez yan yana, hatta Ziya Gkalp'n mehur formlnn ifade ettii gibi lml bir slamclkla da 353 btnleerek yayorlard. Bununla beraber bu ideolojiden giderek glenen ve

Z. Gkalp'n Trklemek, slamlamak, Muasrlamak balkl incelemesini anmsyoruz. (Ankara, 1976).


107

353

etkileri itibariyle XX. yzyldaki gelimelere damgasn vuran hikukusuz milliyetilik olmutur. Aslnda batclk ad altnda, Bat'da bir ideoloji yoktur. oulcu batl yapy homojen bir blok gibi sunan byle bir yaklam ancak batl olmayan lkelere zgdr. Osmanllarn bundan anladklar, daha ziyade Bat'nn bilim ve teknikteki zaferleri ve sanayideki atlmlaryd. Ancak bunlarn benimsenmesi, belli bir sosyo-ekonomik gelime derecesine ek olarak, Aydnlanma ana damgasn vuran bilimsel ve felsefi sorunlarn tartlmasn, zmlenmesini ve gitgide byyen bir sekinler zmresi arasnda yaylmasn gerektiriyordu. yi niyetliler Yeni Osmanllar ve Jn Trkler ad altnda bu sekinleri ok aramlardr. Ne yazk ki gerek bir kltr devrimini balatabilecek byle bir nc grup Trkiye'de yetimemitir. Gnmzde XIX. yzyln muhalefet akmlar, ciddi bir dnce akm olarak ele alnyor ve inceleniyorlar. Fakat bunlar kendi alarnn bugn de canlln koruyan kkl fikir akmlar balamnda deerlendirirsek, ortada sistemletirilmeye deer bir dnce akmnn pek bulunmadn teslim etmek zorunda kalrz. Elbette bu dnem Osmanl aydnlarnn kendilerinin de geri bir kltr ortamnda ve engeller iinde yetitiklerini unutmuyoruz. Fakat, determinist bir biimde gerilii, gerilik ile aklarsak iinden kamayacamz bir ksr dngye girmi ve bu gerilii merulatrm oluruz. Kald ki XIX. yzylda Batyla yaknlmz ve younlaan temaslarmz ok daha ileri bir fikir sramasna olanak vermeliydi. Daha ok bir durgunlua benzeyen Osmanl geliiminin niteliksel yapsn somut incelemelerde tartmaya devam edeceimi umuyorum. Fakat bu almama, imdiye kadar pek sylenmediini sandm ve bence ok nemli olan bir unsuru vurgulamakla son vereceim. Burada sz, daha evvel deindiim tarihi yanlg konusuna getiriyorum.

Osmanl mparatorluunda XIX. yzylda varln kabul ettiren deime sorunu, tm deerleri itibariyle Mslman bir kltr taban zerinde ortaya kt. Bir uygarlk deiimi biimini alan bu aba, an zorunlu kld fikir erevesi iinde, iki ynl bir kimlik sorunu halini ald. Yeni dzenin insan modern olacakt. Ve Trk olacakt. an sosyoekonomik gereksinmeleri batl modernizmi, ulusal sorunun geliimi de Trkl gndeme getirmiti. Bu arada ok kkl geleneklere dayanan slami deerler de terkedilmeyeceklerdi. Bylece ortaya kan seenekli geliimde tayin edici unsur hikukusuz batl reformculuk yoluyla ada bir dzen kurmak olarak beliriyordu. nk, bu yaplmazsa, Osmanllar iin Mslman ve Trk olarak varln srdrmek de olanaksz hale geliyordu. Buyzden slamc ve Trk deerleri de kkl reformlara yol aacak modernist bir grle uyum haline sokmak gerekiyordu. Oysa gelime yle olmad. Batc akm giderek artan bir ekilde slami kmsedi ve onu bir yobazlk ve uygarla engel olarak grmeye balad. Byle yaparken slam uygarln bir tarihi dnem olarak deerlendirmediinin ve slamn son dnemdeki yozlam biimine baktnn farknda deildi. Asl banazla, tarihiyle ilgili koyu bir bilgisizlik iinde, kendisinin srklendiini bilmiyordu. Bu durum yeni doan ulusuluun da gelime biimini tayin etti. Bir ksm batl yazarlarn da eitli nedenlere dayanan katklaryla, Trklk slam d bir devinim kazand. Trk tarihyazmna damgasn vuran merutiyet tarihilii slam d Trk tarihi aratrmalarn n plana getirdi. Byle bir yaklam verimli olamazd ve olamad. Semerkant'dan Endls'e kadar eserleri hl ayakta duran bir uygarln, Farabi'den bn Haldun'a uzanan batl bir felsefenin de temsilcisi olduu dikkate alnmad. Osmanllarn da bu uygarln sahibi ve koruyucusu olduu unutuldu. Ayn uygarln kendini Bat kutsal tarihiyle zdeletirdii ve Osmanllarn Yasef'in torunlar sayd da gzlerden kat.
108

Oysa yaplacak ey, Avrupa' nn Ortaa'dan karken 354 yapt eyin aynyd. Nasl Bat skolastik dncenin kabuunu krarak, kkeni eski Yunan felsefesine giden sorunlar gncelletirdi ve derinletirdiyse, Osmanl aydn da eski Yunan kkenli slam dncesi aracl ile evrensel sorunlara ulaabilirdi. stelik XIX. yzyl Avrupa'snn muazzam bilgi birikimi, Osmanllar Bat'nn geirdii uzun ve zahmetli araylardan muaf klabilirdi. Aslnda Osmanl aydnnn yapmas gereken eyi, geni lde, XIX. yzyldan itibaren batl oryantalistler yaptlar. slam uygarlnn klasik eserlerini eitli dillere evirdiler ve aklamalarla yaynladlar. O kadar ki artk Osmanllar bile bir lde kendi tarihlerini bunlardan reniyorlard. 355 Bu bilginlerin smrgecilie ve emperyalizme katklarn tartmadan nce, bu toparlayc rnlerini itenlikle selamlamamz gerekiyor. nk bu yol, dinde reform sayesinde, manevi deerlerle modernizm arasnda uyuma salayacak, dini zel bir inan haline getirecek ve Osmanl aydnn evrensel deerlerle zdeletirecekti. Ulusal deerler ve ada Trk de bu kltrel devrim temeli zerinde yaratlacakt. Ksaca Osmanl, Trk haline gelirken, kendini, Aydnlanma andan itibaren Bat'da olduu gibi kltrel deerlerle tanmlayacak ve yaratacakt. Oysa geliim farkl oldu. slamclktan ulusulua geerken Trk, kendini etnik terimlerle tanmlad ve Yafes efsanesi yerini Ergenekon efsanesine brakt. 356 Byle bir yaklam, giderek Osmanl ynetici zmresini bile devirOsmanl deiimini Ortaadan k sreci olarak gren tek dnrmz, grdmz kadaryla etin Altan'dr. Ayn yazarn Bizde tarih kltr bir psikiyatri olaydr (Gne, Ocak 1984), fikrini de okuyucularmn dikkatine sunarm. 355 Oryantalizmin bizzat Bat'da da byk etkileri olmutur. R. Schwab bunu ikinci bir Rnesans olarak sunmutur. Bk. La Renaissance Orientale, Paris, 1952. 356 Burada eletirilen ey elbette slam ncesi Trk tarihinin incelenmesi deildir. Sadece ada kimliimizi bu dnemlerle zletirme abalardr.
109
354

melikle, Trk olmamakla sulayan hzn verici biimler ald. Bat, rk araylardan sonra kendini kltrel terimlerle tanmlarken ve Aydnlanma ann aklc ve zgrlk deerleriyle zdeleirken, Trklk zellikle tarihimizi Bat'dan ayran ynleri vurgulamak yolunu tuttu. Ve farkna varmadan, aslnda ad olmu dinci bir ideolojinin Bat dman duygu fonuna sahip kt. Ksaca, ada ve zorunlu bir aama olan ulusu akm, XX. yzyln balarndaki ortaya k biimiyle, Trkiye'de gerek bir batllamaya ters dt. Bu olguyu yakn gemiimizdeki Tarihi yanlg olarak isimlendiriyoruz. Kemalist reformlar ada ve laik bir hukuk yaps kurarak dini de zgrletirdi ve kutsal inanlarn saygn bir statye kavumalarnn temelini hazrlad. Ne var ki bu reformlar derin ve ok ynl bir kltrel mayalanma iinde olgunlatrlmadlar. XIX. yzyln tarihinden karlan zorunlu bir ders olarak yukardan aa uygulandlar. Atatrk'n derin bir sezgi ile, ada Trk' uygarlk terimleri ile tanmlama ve yaratma eilimi de ksa zamanda Trk boyutlar kazand ve en eski uygarlklar Trklere maleden tezler ortaya atld. Aradaki boluk ise, tarihimiz Batyla ilikileri iinde ve kritik bir ekilde incelenmedii iin, giderek vakanvis tarihilii ile dolduruldu. Eski Trk uygarlklar, Osmanl fetihilii, Tanzimat ve Merutiyeti batclk ve etnik dayanakl bir ulusuluk, eklektik bir biimde kollektif belleimizi oluturdular. Gnmz aydn da bu tutarsz karmn snrlarn am deildir. Bu almay saptadm bir tutarszl, bir Tarihi yanlgy belirtmekle bitiriyorum. Kat bir tarihi determinizme inananlar bu ifadeyi, ierdii zgrlk ve sorumluluk pay dolaysyla yadsyabilirler. Olabilir. Belki de dedelerimiz yaptklarndan daha iyisini yapamayacak derecede kt koullar iinde bulunuyorlard. Fakat bugn yakn tarihimize bakarken sadece aklamak deil, ayn zamanda de-

erlendirmek durumundayz. Ve az ok hesaplama niteliindeki bu deerlendirmemiz, bizi bugn ada ya da ad klacak unsurlardan biri olacaktr. Bilimsel analizlerle nceki nesillerin aresizliklerini zmlememiz, hibir ekilde bizleri verdikleri eserleri beenmeye ve vmeye zorlayamaz. Byle bir durumda, Trkiye'yi ancak bugnk geri dzeye getirebilmi bir kltrel miras meru klm ve yeniden retmi oluruz. Biz geliimimizin bu dzeyinde, ok ynl belirtilerine tank olduumuz bir kltr devrimine inanyoruz ve evrensel deerleri temel alan bir kkl deiimden yanayz. Bunun bir boyutu da gemiimizin yeni bir ekilde kavranmasna ve onun eitli dnemleriyle yeni bir biimde uyum kurulmasna baldr. !

110

You might also like