You are on page 1of 5

10.03.

2009
YENİ EKONOMİ / 3. DERS
*Toplumun her alanında yaşanan bir dönüşüm var. Bu dönüşüm sadece bireyler
üzerinde gelişmiyor. Küreselleşme, teknolojinin değişmesiyle beraber bu
dönüşüm hayatın her alanında kendini hissettirmeye başlıyor. Genel olarak
sadece toplumsal değişim toplumsal ilerleme anlamında baktığımızda bugüne
geldiğimiz süreçte 4 farklı dönüşümden geçtiğimiz görülüyor.
*İLKEL TOPLUM-TARIM TOPLUMU-SANAYİ TOPLUMU-BİLGİ/TEKNOLOJİ TOPLUMU

*İlkel Toplumda avcılık toplayıcılık var. Toplumu komüne eden o dönemki


toplumun hayatta kalmasına bir anlamda ölçüt olan ana etken avcılık ve
toplayıcılıktır.

*Sonraki süreçte Tarım Toplumu geliyor. Tarım toplumuyla yerleşik hayata


geçildi. Bu aşamada toprağın işlenmesi ve emek önem kazandı.

*Sanayi Toplumu arkasından geliyor.


*Sanayi toplumunda üç dinamik göze çarpıyor. Bunlar ekonomik alanda,
politik alanda ve sosyal alanda sanayi toplumunu hızlandıran ortaya
çıkaran faktörlerdir.
*Ekonomik alanda sanayi toplumunun en önemli belirteci Adam Smith'in
1776’da Milletlerin Zenginliği (Wealth of Nations) kitabının
yayınlanmasıdır.
*Bu kitapta der ki tarım toplumu ekip biçer ve bir emek harcar bunun
karşılığında çalışanlar kol gücünü, emeğini sarf ederek maaş karşılığı
emeklerinin karşılığını alırlar. Bir de kâr üzerinden para kazanan kitle
vardır.
*Adam Smith aslında liberalizmin kurucusu değildir. Sadece liberal
öğretiyi ortaya çıkaran kapitalist toplumun altını ilk kez çizen, paranın
kârı üzerinden zenginleşebilen toplum içinde bir grup olduğunun altını
çizen ilk adamdır. O yüzden Adam Smith önemlidir!
*1776’da Adam Smith, kapitalizmin kurucusu olarak Sanayi Devrimi’nde
ekonomik boyutun hazırlanmasında önemli bir rol üstlendi.
1756'da James Watt buhar makinesini icat etti. Buhar makinesinin icadı o
dönem için teknoloji sayılmaktadır. Buhar makinesini icat ederek teknolojk
devrime yol açtı.
*1789'da Fransız İhtilali oldu. Fransız İhtilali de politik hayatta sanayi
devrimini hazırlayan en önemli süreçtir. Sanayi devrimi noktasına
gelindiğinde önemli süreçler:
*Ekonomik olarak Adam Smith’in Wealth of Nations’ı yayınlaması,
*Buhar makinesinin James Watt tarafından icat edilmesi,
*1789'da Fransız İhtilali çok önemli bir süreç oldu.
*Sanayi toplumu teorisi o dönemde yerleşmeye başladı. Sanayi toplumu
teorisi şöyle diyor: “Büyük fabrikaların buhar makinesinin icadıyla
teknolojik anlamda gelişme başladı. Büyük fabrikaların kurulması bu
fabrikalarda fordist üretimin başlaması, çalışanların sabah işlerine gelip
akşam evlerine giden makineleşmiş bir hayat içine girmesi ve tek önemli
olan kar marjıyla çalışan bir kapitalist toplumun ortaya çıkması o noktada
sanayi devrimi teorisini güçlendirmeye başladı.

1
*Fordist üretim modelleri: İlk seri üretim Henry Ford tarafından 1920lerde
T modelinin ortaya çıkmasıyla başladı. Seri üretime geçilmesiyle birlikte
artık işçiler üretim bandı üzerinde sadece kendi ilgileri olan parçalarla
ilgileniyorlar. Asıl ortaya çıkardığı önemli olay otomatikleşme ve üretim
bandının hızlanması) Artık daha hızlı üretim bandından araçlar ve ürünler
ortaya çıkmaya başladı.
*Sanayi toplumu teorisinde büyük fabrikalarla beraber fordist üretim
kalıntılarının ortaya çıkmasıyla otomatikleşme başladı. Toplumda bu süreç
(otomatikleşme) uzun yıllar bilginin iletilmeye başladığı ana kadar devam
etti.
*Bilginin yayılabileceği, aktarılabileceği, bir yerden diğer yere
nakledilebileceğinin ortaya çıkmasına kadar devam eden süreçtir.

*Bilgi transferinde en önemlisi İnternet! Arpanet’in kurulmasıyla beraber


başladı.
*Teknolojinin iletiminden bahsettik internetle beraber teknolojinin
iletimi ortaya çıktı. Bilgi akışının ortaya çıkmasıyla beraber talep
değişti.
*Adam Smith’den bugüne olan süreçte tüketicinin talebi üreticiye nasıl
yansımıştır nasıl değişmiştir?
*Bilginin üretime yansıması sonucu değişmiştir. Çünkü üretimi tetikleyen
arzı tetikleyen bir anlamda taleptir.
*Talebin değişmesi yeni ekonominin temellerinin atılmaya başladığının
işaretidir. Çünkü yeni ekonomi talep temelli bir ekonomidir ve talep burada
çok öne çıkan bir kavramdır.
*Her dönem tarım toplumunda da ihtiyaçlardan bahsediyoruz paranın
bulunmadığı dönemde sizin bulgulara ihtiyacınız varsa öbürünün pirince
ihtiyacı varsa değiş tokuş başlar. Sanayi toplumuna gelince üretim mantığı
ortaya çıktı ve talebe göre üretim mantığı ortaya çıktı. Buhar makinesiyle
büyük sanayi tesislerinin kurulmasıyla beraber hem üretim hem ticaret
hızlanmıştır. *Değişimin her döneminde belli bir üretim mantığı
yaşanmaktadır. Birileri sizden bir şey talep eder ve siz üretim yaparsınız.
Ama talep büyük kitlelerce ortaya çıkar. Araba talebi vardır toplumda ve
fabrikalar araba üretmeye başlarlar. Ama hep şöyle birşey ortaya atılır
ekonomistlerce, bir kavram ortaya çıktığı anda bunun bir anda sonunun
geleceği düşünülür.

*Buhar makinesi icat olduktan sonra seri üretim yapılmaya başlamıştır ve


her yerde seri üretimle çalışan fabrikalar çıkmıştır. Bir anda ABD
otomotiv sanayiinde 5 bin tane araba üreten fabrika açılmıştır. Ortak
beklentilere yanıt verme çabası içindedirler.
*Sektör ürettiğimiz kapasitede kendiliğinden yerini bulacaktır. Toplum
kendi kurallarını oturtacak ve işletecektir. Üretim talebe göre
yapılmaktadır ama kitle üretimi mevcuttur!

*Bilginin akmaya başlamasıyla birlikte kitle üretimi yerini bireysel /


kişisel üretime bırakmıştır.
*Yeni ekonominin en temel özelliği kişiselleştirmedir.
Kişiselleştirdiğiniz ölçüde yeni ekonomik düzene ve pazar rekabetine
ayak uydurabilirsiniz anlamına gelir.

2
*Kişiselleştirme tek tipleştirme değildir aksine kişiselleştirme böyle bir
toplumda size tek bir kazak tek bir gömlek üretmek yerine her birinizin
farklı beklenti ve zevklerine göre farklı gömlekler vaad edebiliyorsam;
üretim bandımı üretim koşullarımı ona göre ayarlayabilirsem bunu size
nakletmeyi başarabilirsem benim gibi diğer üretici olan insanlardan
farklılaşacağım anlamına gelir.
*Bu sizde bir farkındalık yaratacaktır. Arkadaşa özel ürettiğim gömlek
sizin için beni pazarda farklı bir yere getirecektir.
*Genel olarak bilgilinin etkileşimli hale gelmesiyle beraber bunu ortaya
koymaya çalışıyorlar.
*Sanayi toplumu teorilerinde büyük fabrikalar, fordist üretim, zor
koşullar, çalışma sistemi, Adam Smith kapitalist toplum dedik bunların
hepsinin temeli kâr. İşletme amacı kârdır. İşletme bir şeyler üretmek ve
ürettikleri karşısında kâr etme amacıyla kurulan iktisadi kuruluşlardır.
*Donn Tapsscott, 12 ayrı maddeyle yeni ekonominin temellerini ortaya
koymuştur. Bunları kişiselleştirmeden bahsettim ama genel çerçevesi
farklıdır. Şimdiye kadar işletmeler hep kâr etmeye çalışır.
*Bugün yeni ekonomide bilgiyle ve bilginin iletilmesiyle beraber yeni
ekonomik sürece geçtik. Yine kar edecekler yine kapitalist toplumda
yürüyecekler hatta küreselleşme bunu tetiklediği için daha beter bu girdaba
gireceksin. Tüketen toplum diye hep konuşuyoruz aslında üreten toplum
olmalıyız diye ama daha beter tüketen toplum olacağız!

*Eskiden alışveriş yapmak için birtakım emeklere katlanmak zorunda


kalacaktık. Şimdi adam senin ayağına geliyor. Emek harcamanı ortadan
kaldırıyor. Daha güzel bir toplum mu? Hayır. Tüketmek isteyen için daha
çok tüketmek isteyen için evet daha güzel ama bizim gibi ülkeler için daha
beter bir toplum. Bu adamlar kar edecekler ve seni oturduğun yerden
harcatacaklar.
*Marka sadakati de bunun bir parçası olarak gelir. Limited editionla
başlayan bu süreçte, marka kavramı bir yerlere sokuluyor ve hayatta
kullanılıyor olmak önemli. Aslında marka sadakati üründen gelir.
*Yeni ekonomi de bir ekonomik modeldir demeye çalışıyorum. Tamamen kötü veya
iyi demek eleştirmeden kabul etmek doğru değildir!
*Yanılgıya düşmememiz gereken nokta şudur. Ülkelerin gelişmişlik düzeyi
günümüzde demir çeliği ne kadar ürettiğiniz demir çeliği ne kadar
işlediğiniz ya da işlediğinizden ne yaptığınızla ilgili değildir. Bundan 40
yıl önce ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ürettikleri sanayi ürünüyle
ölçüyordu. Bugün ise ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ilettikleri bilgi akışı
ve enformasyonla anılmaya başladı.

*Bizim gibi ülkeler için yanılgıya kolay düşülüyor. Biz hepimiz burada,
bizler, hükümet sanayimiz, ticaret hayatımız vs. kodlanmış, dijital
ortamda var olan bilgiyi kullanabilirler. Şuan internete girince herhangi
bir kavramı arayınca karşınıza çıkan bilgiyi kullanabilirsiniz.
*Ama o bilgi kodlanmış bilgidir yani size verilen daha önceden üretilmiş
ortaya çıkarılmış bilgidir. Sizin bulduğunuz, ürettiğiniz, ortaya
çıkardığınız bilgi değildir. Yanılsama burada başlıyor. O bilgiyi, o
kodlanmış bilgiyi kullanıyor erişiyor olmak sizi bilgi toplumuna geçmiş
saymaz, saymaya yetmez.

3
*Bilgi toplumuna geçmenin tam koşulu o bilgiyi kullanabildiğiniz ölçüde
üretebilmeniz ve yayabilmenizdir. Şuan için herhangi bir kurumumuz bunu
yapamıyor.
*Türkiye olarak bilginin üretildiği bir ülke henüz değiliz. Dolayısıyla
bilgi toplumu içine girdik, Bilgi toplumunda yaşıyoruz kavramı havada
kalıyor. Çevremizde her şey bilgiyle yönetilmekte biz o bilgiye çok kolay
ulaşabilir vaziyetteyiz o bilgiyi çok rahat kullanıyoruz ama o bilgiyi
üretmiyoruz. Bu da bir anlamda Bilgi kapitalizmine gidiyor. Birileri bilgiyi
üretiyor ama iz de o bilgiyi kullanmaya katılıyoruz. Sanayi toplumuna
girmeden bilgi toplumuna geçtik!

*Adam Smith Invisable Hands (Görünmeyen El) teorisini koydu. Toplumun


ekonomik hayatında sen ekonomiye istediğin kadar devletçi müdahalelerde
bulun istediğin kadar para piyasalarını sık gevşet, faizleri düşür, kur
çapası yap bunların (Devletçi müdahalelerde, piyasaya müdahalede) hiçbiri
iyşe yaramaz. Bir invisable hands görünmeyen el gelir ve o piyasayı
istediği gibi yönetir. Bu da piyasanın kendi elidir der. Piyasa kendi
kurallarını kendi yaratır. Kendini istediği noktaya çeker. O yüzden
serbest piyasa ekonomisi diye bir kavram ortaya çıkar. Ortada görünmeyen
el varsa sen piyasayı serbest bırak, elleme diyor. Bırakınız yapsınlar,
bırakınız gezsinler Adam Smith’in ünlü sözüdür!

*Piyasa istediğini yapar noktası nedir? Ha bire kar marjı olan sert
rekabetin döndüğü piyasadır ve büyük firmalar ha bire büyümeye eğilim
gösterirler. Ve benim bir yerde söylemiştim bir laf, “piyasalar her zaman
tekelleşme eğilimlidir. Piyasayı bıraktığınız anda yolunu tekelleşmeye
doğru yönlendirir.” Oligopol ortamda rekabetçi anlamda daha kaliteli
mallar ortaya çıkabilir, rekabetin olduğu yerde kalite vardır ama
bıraktığınız anda piyasalar kaymaya başlar.
Adam Smith'in o dönemde altını çizdiği oydu. Yeni ekonomik düzen de gelse
liberal öğreti liberal öğretidir. Liberal öğreti yeni ekonomik düzende
geldi.
*Talebin değişmesiyle beraber aslında yeni ekonomik düzeni oluşturan ana
faktör de küreselleşme faktörüdür. Küreselleşme yerelin
uluslararasılaşmasıdır. Bir analmda sınırların ortadan kalkmasıyla yerel
değerlerin ekonomik politik toplumsal kültürel değerlerin yavaş yavaş
uluslararası platforma taşınması herkes için kültür, değer, ortak bir
toplumsal değer anlamına gelmesidir.
*Küreselleşme farkında olmadan her yere yayılır!

*Küreselleşmenin asıl siyasi sebebi SSCB'nin yıkılmasıyla ortaya çıktı.


*Doğu bloku ülkelerinden küçük devletler ortaya çıktı. SSCB ve duvarın
varlığı o güne kadar küreselleşmenin bu dünya içinde var olamayacağını
gösteriyordu ama SSCB bile çöküyorsa sınırların olmayacağı bir dünya
sahiden düşünülemez. Sınırların olmayacağı bir dünya en güzel nasıl
kullanılır?
*Ekonomik anlamında birşeyleri bir yerden bir yere taşırsınız. Siyasi
ideolojileri bir yerden bir yere taşırsınız. Ve yavaş yavaş küreselleşmiş
bir ülkede bütün her şey fiberoptik kablolarla birbirine bağlıyken onu
aksini ortaya koymak mümkün değildir.
*Yerel değerlerimin uluslararasılaşmasının neresi güzel diye sorabilirsin?
*Birisinin yerel değerlerinin senin toplumunda yerelleşmesinden iyidir.

4
*Birinin yerel değeri beni bağlayacaksa buna küreselleşme açısından kötü
derim.

*Teknoloji, gelişirken maliyetleri düşen bir kavramdır.


Bununla ilgili 3 kuram vardır.
*Teknoloji gelişme trendi gösterirken teknolojik maliyetler ve harcamalar
tam tersi bir şeklide geriye iner. Bunu kanıtlayan 3 kuram ortaya
atılmıştır.
*Moore Kuralı: Moore Kuralı’na göre bir mikroçipin fiyatı hızı iki katına
çıkarken fiyatı sabit kalmaktadır.
*Gilder Kuralı: O da bant genişliğinden bahseder. Bant genişliği sabit
fiyat altında yılda kendi genişliğini her yıl ikiye katlar.
*Metcalf Kuralı: (Dell önemli çalışanlarından biridir/ Bizi bağlayan ağ)
Bir ağın değeri o ağa bağlı düğüm sayısıyla doğru orantılı olarak artar.

METCALF KURALI: Bir ağın değeri o ağa eklenen node yani düğüm sayısıyla
doğru orantılı olarak gelişir. Metcalf bunu internet ağ ortamı için
söylüyor. İki kişinin dahil olduğu bir internet ağı düşünün. Bu ağın içine
bütün sınıf katıldığı ölçüde bu ağ değerlenir. Bilginin asıl ortaya
çıktığı/ değerlendiği nokta / paylaşıldığı noktadır.
*Bilgi paylaşıldığı ölçüde verimlidir.
*O yüzden yeni ekonomi bu kadar gelişiyor. Bilginin paylaşımı artıyor.
*Küreselleşme ve ağ toplumu buna yardımcı olmaktadır.
*Metcalf de o dönem için bunu söylemektedir.
*Her internet kullanıcısı her birimiz bu ağa bağlanıyorsak o ağın değeri o
ölçüde artmaktadır.
*Ekonomik sebeplerle internetin tetiklenmesinin sebebi de odur. Hem
küresel bir kavram bütün dünyaya ulaşabiliyor.
*Aynı zamanda teknolojik anlamda hızı gelişimi ne kadar artarsa fiyatları
düşüyor. Şimdi internete bağlanmak için ödediğiniz parayla 10 sene önce
ödediğiniz para aynı değil. O ağ örgütünün içine dahil ediyorlar. Çünkü
her birimiz o ağa her girişimizde o ağ daha değerli olmaya başlıyor. Yeni
ekonomistler için değerli olmaya başlıyor.
*Size ağ üzerinden bir şey satmak isteyen kişi için her ağa girişinizde
potansiyel müşteri oluyorsunuz.
*İnterneti kullanarak ticari faaliyet yapıyorsanız o sizin için çok
değerlidir çünkü Metcalfe göre o ağa her birimizin girişi o ağı daha
değerli kılar.

You might also like