You are on page 1of 32

SayÝ: 2007/22 8 Haziran 2007 50 YKr

Sermaye dŸzeni dšrt koldan gericilik,


Ne seim, ne meclis, ne darbe, õrkõlõk, saldõrganlõk, IMF-T†SÜAD
reeteleri dayatõyor!..
AmerikancÝ-IMFÕci kokußmuß Devrimci mŸcadele aÛrõsõnõ gŸr
sesle yŸkseltmenin zamanõdõr!
dŸzen partileri!.. BDSP baÛõmsõz devrimci sosyalist
adaylarõnõ aõkladõ...
Herkes kendi
bayraÛõ altõna!

Kamuda TÜS sŸreci...


Sendika aÛalarõ bir kez daha
ihanete
hazõrlanõyor!

…SSÕye ve geleceksizliÛe mahkum


deÛiliz!
‚šzŸm iߍilerin ve emekilerin …SS duvarõnõ
yõkmak iin
devrimci mŸcadelesinde!.. 9 HaziranÕda

‚šzŸm devrimde,
KadõkšyÕe!

RostockÕda 100 bin iߍi, emeki ve gen


G8Õi protesto etti...

kurtuluß AlmanyaÕda coßkulu ve militan


G8 karßõtõ
gšsteri

sosyalizmde!
2  Kızıl Bayrak Kızıl Bayrak’tan... Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

İÇİNDEKİLER
Sermaye düzeni dört koldan gericilik,
Kızıl Bayrak’tan
darbe, ırkçılık, saldırganlık, İMF- Seçimler düzenin politika işçi ve emekçiyi programımızla
TÜSİAD reçeteleri dayatıyor!.. . . . . . . . 3 arenasını bir kez daha tanıştırdığımızla ölçülecektir. Pek çok işçi
Polis terörüne yol veren yasa meclisten aydınlatmış bulunuyor. Partiler ve emekçi, kendi sınıfının siyasal
arasındaki ittifaklar, aday programıyla ilk kez tanışma imkanı
geçti… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4
belirleme tarzları, adayların bir bulacak. Düzen partileri arasındaki
BDSP bağımsız devrimci sosyalist partiden diğerine dolaşımı, alternatif arayışının sonuçsuzluğunu,
adaylarını açıkladı... . . . . . . . . . . . . . . . . 5 düzen partilerinin tek gerçek alternatifin kendisi, kendi siyasal
Kamuda TİS süreci... . . . . . . . . . . . . . . . 6 programda bütünleştiğinin mücadelesi olduğunu görecek. Bu da,
tanığı oluyor. bölgelerdeki çalışmalarımıza sınıftan taze
Sosyal diyalog mu, katılımcı zorbalık mı, Bir bakıma sermaye kan akışı anlamına geliyor. Genel siyasal
yoksa... - Yüksel Akkaya . . . . . . . . . . . . 7 düzeni seçimlerle kendini faaliyetimizin, bu çalışmadan, genişleyip
“Sınır ötesi operasyon” tartışmaları . . . . 8 tahkim etmeye çalışırken, güçlenerek çıkması anlamına geliyor.
Rant kavgası nedeniyle DYP-ANAP aslında kendi eliyle kendi Seçim büroları bölgelerde yürütülecek
teşhirini de ediyor. faaliyetin merkezi olmakla birlikte,
birleşmesinin sonu geldi! . . . . . . . . . . . . 9 Fakat tüm bu yaşananlara kuşkusuz, çok farklı ve çeşitli imkanların
Dinar’da ortaya saçılan pislik! . . . . . . . 10 bir anlam vermek, siyasal da yaratılması ve kullanılması zorunludur.
Düzen partileri söylemde bile asgari özünü ortaya çıkarmak, işçi Seçim çalışmamızın amaç ve hedefleri
ücretin adını anmıyorlar.... . . . . . . . . . . 11 sınıfı ve emekçi kitlelerin gözönüne alındığında, en etkin biçimde
önüne sermek, sınıf kullanılması gereken araçların başında
“Öğrenci Sömürü Sınavı Kaldırılsın!” devrimcilerinin yürüteceği gazetemiz ve özellikle de günlük sitemizin
Şenliği başarıyla gerçekleştirildi!. . . . . 12 faaliyetle mümkün olacak. geldiği görülecektir. Türkiye çapında tüm
ÖSS duvarını yıkmak için 9 Haziran’da Aday çıkardığımız bölgelerdeki seçim bürolarının bu yoldaşların, çalışmaların tümünü ve zamanında siteden
Kadıköy’e! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13 ihtiyaca en ileriden yanıt verecek şekilde ve bir an önce izleyebilmesi önemlidir. Daha da önemlisi, okurlarımızın
faaliyete geçirilmesi gerekiyor. Her büro kendi ve genel kitlenin çalışmayı izleyebilmesidir. Ancak bunun
İşçi ve emekçi hareketinden... . . . . . . . 14 bölgesindeki seçim çalışmasının merkezi haline yolunun tüm faaliyetin anında ve hızla günlük siteye
Direnişçi Esen Plastik işçisiyle getirilmelidir. Bu bürolarda düzenlenecek çeşitli aktarılması ile mümkün olduğu unutulmamalıdır.
konuştuk... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15 etkinliklerle, işçi ve emekçilerin dikkati seçim çalışmamıza ***
Ne seçim, ne meclis, ne Amerikancı- çekilebilir. Liseli gençlik başta İstanbul olmak üzere bir dizi
Seçim bürolarının en etkin kullanımı yanında, bu kentte, 9-10 Haziran tarihlerinde ÖSS karşıtı miting, eylem
İMF’ci kokuşmuş düzen partileri!.. çalışmalara katılan işçi ve emekçilerin düzen partilerinin ve etkinlik düzenleyecek. Kuşkusuz İstanbul’da 9 Haziran
Çözüm işçilerin ve emekçilerin devrimci tekleşmiş programıyla işçi sınıfının devrimci programı günü gerçekleştirilecek olan “ÖSS duvarını yıkalım!” şiarlı
mücadelesinde!.. Çözüm devrimde, konusunda eğitilmesi de özel bir önem taşıyor. Düzen mitingi bir ilki ifade ediyor. Bir dizi liseli gençlik grubunun
kurtuluş sosyalizmde! (Orta sayfa). 16-19 partilerinin İMF-TÜSİAD tarafından hazırlanan birlikte örgütlediği bu miting, liseli gençlik cephesinde
programları, zaten, işçi sınıfı ve emekçi kitleler tarafından uzun yıllar sonra düzenlenen bir eylem olması bakımından
İşçilerin ve devrimci öncü işçilerin birliği yaygın biçimde yaşayarak öğrenildiği için fazla bir sorun ayrı anlam taşıyor. Bu nedenle liseli gençlik güçlerinin
Seçim çalışmalarından... . . . . . . . . . . . 20 bulunmuyor. Bu nedenle, daha çok, işçi sınıfının devrimci düzenlediği bu eyleme her türlü destek ve katkıyı vermek
ÖSS protestolarından... . . . . . . . . . . . . 21 programının sermaye düzeninin yıkım programları bir gerekliliktir.
Rostock’da 100 bin işçi, emekçi ve genç karşısına konması, yaşamın her alanında yapılacakların bir Ayrıca ÖSS karşıtı eylem ve etkinlikler birçok kentte
bir sıralanması, bu konulardaki sorulara rahatlıkla yanıtlar gerçekleştirilecek. Liseli gençliğin kendi geleceğine sahip
G8’i protesto etti... . . . . . . . . . . . . . 22-23 verilebilmesi için bir eğitim ihtiyacı bulunuyor. çıkmanın mücadelesini yükseltiği bu koşullarda, bu
G8 günlüğünden... . . . . . . . . . . . . . 24-25 Yoğunlaştırılmış bir çabaya konu edildiği takdirde bunda mücadeleyi ileriye taşıyacak her türden çabanın
Artık örgütlenme zamanı fazlaca bir zorluk da bulunmuyor. sahiplenilmesi ve desteklenmesi demokratik hak ve
Mumia Abu-Jamal . . . . . . . . . . . . . . . . 26 Sonuçta, bugün için seçim çalışmamızın başarısı, işçi özgürlükler mücadelesinin kazanımlarını çoğaltıp
ve emekçilerden ne kadar oy aldığımızla değil, ne kadar büyütecektir.
Lübnan’da çatışmalar devam ediyor! . 27
Kapitalist/emperyalist düzen silahlanma
yarışını körüklüyor! . . . . . . . . . . . . . . . 28
Seçimler ve devrimci yurtsever tavır - III-
M. Can Yüce . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29
Nazım Hikmet, Orhan Kemal ve Ahmet
Arif’i anma etkinliklerinden... . . . . . . . 30
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Sosyalizm İçin

Kızıl Bayrak
Çıktı!..
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete

Sayı: 2007/22  8 Haziran 2007

l e r d e . . .
Fiyatı: 50 Ykr
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ
v e b a y ii
Kitapçı
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.
Yayın türü: Süreli Yaygın
Yönetim Adresi:
Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd.
(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52
Fax: 0 (212) 534 95 90
e-mail: kb1@tnn.net
Web: http://www.kizilbayrak.de
http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.com
Baskı: Gün Matbaacılık Genel Dağıtım:
İSTANBUL YAYSAT
Tel: 0 (212) 426 63 30

CMYK
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007 Kapak Kızıl Bayrak  3

Sermaye düzeni dört koldan gericilik, darbe, ırkçılık, saldırganlık, İMF-TÜSİAD


reçeteleri dayatıyor!..

Devrimci mücadele çağrısını gür sesle


yükseltmenin zamanıdır!
Kokuşmuş kapitalist düzenin yönetememe adaylarını seçilmeleri garanti olan sıralara
krizini derinleştiren egemenler arası çatışmada
Sömürü ve zorbalık düzeni kapitalizmin yerleştirerek tüm maskelerinden soyunan burjuva
taraflar, son günlerde “sınırötesi operasyon” adı hiçbir durumda emekçilere vaat edebileceği gericiliğinin bu cenahı, şefleri Deniz Baykal
altında Güney Kürdistan’a saldırı çığırtkanlığıyla olumlu bir şeyi yoktur. Olması da mümkün aracılığıyla, İMF-TÜSİAD programlarına tam olarak
birbirini sıkıştırmaya çalışıyor. Sermaye değildir. Emekçiler lehine en ufak bir biat edeceklerine dair garanti vermiş bulunuyorlar.
medyasının gündemleştirdiği bu ırkçı-saldırgan Bu arada sermaye parlamentosunu “bütün
açıklamaları, şovenist histeriyi olduğu kadar Kürt
gelişmenin olabilmesi için bile, kokuşmuş sorunların çözüm yeri” olarak ilan eden liberal Kürt
halkına düşmanlığı da körüklemenin bir aracına sermaye düzenine karşı yükseltilecek burjuvazisi ile peşinden sürüklenen reformist parti ve
çeviren egemenler, faşist linç güruhlarının meşru-militan bir mücadele belirleyici gruplar da, program veya ilkeleri tartışmak gibi bir
tasmalarını da çözerek sokaklarda daha sık boy önemdedir. dertleri olmadığı için, aday listelerinin düzenlenmesi
göstermelerini sağlıyor. etrafından dönen pazarlıklardan ibaret kalan
“Vuralım, kıralım, ezelim…” fetvaları, birçok liberal bile bu duruma isyan etmeye başladı. görüşmelerini tamamlamış bulunuyorlar. Pazarlığın
kuşkusuz ki, işbirlikçi kapitalist rejim bekçilerinin Zira düne kadar sağcı olanların solcu, laik olanların son aşamalarında bazı isimlerle ilgili bir takım nahoş
saldırgan niyetlerini ortaya koyuyor. Ancak niyet dinci, solcu olanların sağcı kılıklara büründüğü, kılık durumlar yaşanmış olmasına rağmen genel olarak
beyanı ile uygulama farklı şeylerdir. Hele işin içinde değiştirmenin utanmadan törenler eşliğinde ilan pazarlık süreci atlatılmış görünüyor.
Washington’daki efendiler de varsa!.. ABD edildiği, dahası “yeni” kılıklara bürünen figüranların Pazarlığın bitmesiyle propaganda sürecini başlatan
emperyalizminin desteği ile geçmişte 30’u aşkın vitrinin başköşesine yerleştirilip liste başı yapıldığı bir reformist cenahın temsilcileri, burjuva meclisin karar
“sınırötesi operasyon” düzenleyen Türk ordusu, bugün seçim hazırlığıyla karşı karşıyayız. süreçlerini kendileri belirleyecekmiş gibi vaatlerde
ABD’nin çıkarlarına ters düştüğü için saldırganlığını Vitrin düzenleme işinde düşkünlüğün ayyuka bulunmaya başladılar. Kürt sorununun çözümünden
frenlemek zorunda kalıyor. Tabii olası bir saldırının çıkmasına rağmen sermaye partilerinin bu kadar rahat demokratikleşmeye, toplumsal adaletin
fiyaskoyla sonuçlanması ihtimalinin yüksek olması olmaları, hiçbirinin herhangi bir programla toplumun sağlanmasından düşünce ve örgütlenme özgürlüğüne,
da, düzen bekçilerini bu konuda daha ihtiyatlı hareket önüne çıkmayı dert edinmemesi, tümünün aynı İMF, Dünya Bankası karşıtlığından “hakça düzen”e
etmeye zorluyor. programı uygulayacak olmasından kaynaklanıyor. Zira kadar uzanan vaatler sıralıyorlar. Parlamenter
Washington’dan yapılan açıklamalara TÜSİAD kodamanları, daha seçim tarihi avanakların bu tutumu, artık vaatlerde bulunmaktan
bakıldığında, Bush liderliğindeki savaş kundakçıları kesinleşmeden önce kurulacak hükümetin yol imtina eden düzen partilerinin boşalttıkları alanı
ile Amerikan rejiminin bazı akıl hocalarının haritasını çizmişti bile. Bu ise, malum olduğu üzere, şimdiden doldurmaya aday olduklarını gösteriyor.
Ankara’daki gelişmeleri yakından izlediği, İMF’nin emrine amade olmaktan başka bir anlama Başka bir ifadeyle, sermaye partileri bile meclisi
Pentagon’dan bağımsız herhangi bir adımın gelmiyor. Nitekim Türkiye’deki yüksek faizin emekçilerin sorunlarının çözüm yeri olarak
atılmamasını telkin ettikleri görülmektedir. Buna sağladığı rantın yağmasından pay alan yabancı gösteremezken, reformistler emekçilerin düzen
karşın Ankara kaynaklı saldırgan açıklamaların esasen sermaye spekülatörleri de, partiler arasında bir fark meclisine umut bağlamalarını sağlamak için çaba
iç politikaya dönük hesaplarla yapıldığını, Pentagon olmadığı için seçim sonrasında bir değişiklik harcıyorlar.
görevlileri de biliyor. Nitekim “Kuzey Irak”a askeri olmayacağını, bundan dolayı Türkiye piyasalarındaki Seçim sonuçlarına bağlı olarak egemenler arası
hareket düzenlemenin uygun olmadığını, Türk sermayeyi çekmeye gerek olmadığını dile getiriyorlar. çatışma faklı boyutlar alacaktır. CHP dışındaki
generallerinin de bunu bildiğini dile getiren Sermaye partilerinin artık “ne dinciyiz, ne partilerin seçim barajına takılıp, AKP’nin seçimden
Washington kaynaklı açıklamalar az değildir. solcuyuz, ne sağcıyız, hepimiz IMF’ciğiz, hepimiz galip çıkması da, AKP’nin seçimde geriletilip
Hükümetle Genelkurmay’ın kapalı kapılar ardında TÜSİAD’çıyız!” diyebilecek kadar pervasızlaşmasının koalisyon hükümetinin kurulabilmesi de mümkün.
yaptıkları görüşmelerin bir kısmını son dönemde bir nedeni kitle hareketinin verili durumdaki Ancak her iki durum da işçi sınıfının, emekçilerin ve
medya aracılığıyla açıktan kamuoyu önünde güçsüzlüğü ise, diğer bir nedeni topluma demagojik ezilen halkların tümüyle aleyhine olacaktır. Birinci
yapmaları, bunu yaparken de topu birbirlerine atmaları anlamda da olsa vaat edebilecekleri bir şeylerinin ihtimalin gerçekleşmesi ordunun namlu göstermesi
da tesadüf değil elbet. Yoksa ne Genelkurmay kalmamasıdır. Bu tablo, düzen siyaseti adına bir anlamına gelirken, ikincisinde ise polis devleti
başbakana bağlı, ne de hükümet Genelkurmay’dan iflastır. Gerici/dinci parti AKP’nin belli ölçüde oy eşliğinde İMF-TÜSİAD programlarına aynen devam
gelecek direktife hayır diyebilir. Başka bir ifadeyle alabilmesi ise sorunu çözmek bir yana, rejim krizini edilecektir. Düzen bekçilerinin, emperyalist/siyonist
eğer “sınırötesi operasyon” ABD’nin bölge daha da derinleştirecek, egemenler arası çatışmayı güçlerin bölge halklarına karşı devam eden vahşi
politikalarına uygun düşseydi çoktan yapılırdı. Ancak yeni bir safhaya taşıyabilecektir. saldırılarında daha aktif bir taşeronluk üstlenmeleri
bu durum, saldırı olasılığını ortadan kaldırmaz. Zira Gerici/dinci parti, diğer düzen partilerinin içinde her iki durumda da ihtimal dahilindedir.
ABD emperyalizminin bölgesel politikalarında Güney bulunduğu perişanlığı bildiği için, vitrinini “rejimin Görüldüğü üzere sömürü ve zorbalık düzeni
Kürdistan’a biçilen misyon değişebilir. merkez partisi benim” mesajı verecek şekilde kapitalizmin hiçbir durumda emekçilere vaat
Irkçı-şoven söylem, fiili bir saldırıya dönüşüp düzenleyerek, büyük burjuvazi ve emperyalistler edebileceği olumlu bir şeyi yoktur. Olması da
dönüşmemesinden bağımsız olarak, ülke nezdinde bir dönem daha “vazgeçilmez”liğini mümkün değildir. Emekçiler lehine en ufak bir
atmosferindeki kirliliği arttırıyor. Ordunun çatışmaları kanıtlama peşinde. Bu arada AKP’nin dizayn ettiği gelişmenin olabilmesi için bile, kokuşmuş sermaye
kışkırtmasıyla asker cenazelerinde görülen artış da, vitrinin bazı liberalleri de heyecanlandırdığı düzenine karşı yükseltilecek meşru-militan bir
egemenler tarafından şovenizmi körüklemenin aracına gözlenmektedir. mücadele belirleyici önemdedir.
çevriliyor. Egemenler, işçilerin birliğini, halkların “Laik” düzen partilerinin ise tek geçer akçesi Sınıfın bağımsız devrimci sosyalist adaylarıyla
kardeşliğini zedeleyen bu uğursuz döngünün seçim ırkçılık/şovenizm şeklinde zuhur ediyor. “Emekli” örmeye başladığımız devrimci seçim kampanyası, bu
sandıklarına yansıması için de çaba harcıyor. generalleri listelerin ilk sıralarına yerleştiren faşist gerçeklerin emekçilere taşınması açısından önemli
Her ne kadar erken seçimlerin 22 Temmuz’da parti, kirli savaş şefi Mehmet Ağar’ın başını çektiği avantajlar sağlayacaktır. Bu vesileyle işçi sınıfına,
yapılacağına şüpheyle bakanlar olsa da, düzen partileri yeni DP’deki dökülmelerden sonra ırkçı-şoven dozu emekçilere ve ezilen halklara; gerici/darbeci
bugün için seçimlere odaklanmış durumda. Vitrin yüksek propagandasına daha bir ağırlık verdi. “Sol zihniyetlere, ırkçılık ve şovenizme, saldırganlık ve
düzenleme işini son aşamaya vardıran sermayenin kılıklı” sağcılar ise, sol değerlerle hiçbir alakalarının zorbalığa, İMF-TÜSİAD programlarına ve her türden
siyaset alanındaki hizmetkârları o kadar olmadığını ispatlamak için buldukları fırsatı liberal vaatlere karşı devrimci sınıf mücadelesini
kişiliksizleşmiş durumda ki, hayalleri alt-üst olan kaçırmadı. “Sol kılıklı” olmayan sağcı devşirme yükseltme çağrısını gür bir sesle ulaştırmalıyız.
4  Kızıl Bayrak Devlet terörüne son!.. Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

Polis terörüne yol veren yasa meclisten geçti…

Demokratik hak ve özgürlükler için


mücadele bayrağını yükseltelim!
Polise sınırsız zor kullanma keyfiyeti getiren yasa sığınağıdır. Bundan dolayı meclis, işçi ve emekçilere görüşmeleriyle ilgilenmektedirler. Oy kaygısıyla bile
mecliste büyük bir hızla kabul edildi. AKP ve CHP yönelik yıkım yasalarının yanısıra baskı ve terör yasaya göstermelik bir muhalefette bulunmamışlardır.
ittifakıyla geçen yasa Cumhurbaşkanı’nın onayından yasalarını da en ivedi şekilde çıkarmaktadır. Bu cepheden durumun ne olduğunu göstermek
geçerse, polis artık uzun süredir ellerini oğuşturarak Bu terör yasasının “kavgalı” partilerin elbirliğiyle bakımından dikkat çekici bir örneği de İstanbul’dan
beklediği yasasına kavuşacak. Bu yasayla birlikte polis, çıkarılmış olması önemlidir. “Laiklik-şeriat” adı altında bağımsız aday olan Baskın Oran vermektedir. Bu
istediğini durdurup arayacak, silahını keyfince yürüyen kavganın niteliği bu vesileyle bir kez daha liberal aydın, yasanın çıktığı günlerde verdiği uzun bir
kullanacak ve milyonlarca kişinin parmak izini ayan beyan görülmüştür. Düzenin korunması uğruna röportajda yasaya dair tek kelime etmemektedir
alabilecek yetkilerle donatılmış olacak. Yani devlet her “demokrasi”den vazgeçilebileceğini açıkça ilan eden (Radikal, 4 Haziran ‘07). Dahası, konuşması boyunca
bakımdan bir polis devleti haline gelecek, baskı ve terör CHP böylece bu sözünün arkasında durduğunu AKP’nin demokratikleşme doğrultusunda ciddi
dizginlerinden boşalacak. göstermiştir. Diğer taraftan, tüm bu süreç boyunca reformlar yaptığını söyleyerek, aslında kendisinin de
Ordunun bir muhtırayla ipleri elinde toplamasının “demokrasi mücadelesinin neferi” olarak kendisini AB hukukunu istediğini belirtmektedir. Son dönemde
ardından bu yasanın çıkarılması, egemen güçlerin lanse eden AKP’nin maskesi de düşmüştür. Yasayı birçok AB ülkesinde yaygınlaşan baskı ve terör
kendilerini savaş koşullarına uygun biçimde tahkim hazırlayıp meclis gündemine getiren bizzat AKP yasalarına dikkat çekmek, Almanya’da düzenlenen G8
ettiğini göstermektedir. Bu savaşın hedefinde ise sadece olmuştur. Zirvesi sırasında Alman polisinin kullandığı şiddete
Kürt halkı değil, bir bütün olarak işçi ve emekçiler Asıl önemlisi, düzen cephesi böyle bir terör bakmak, AB konusunda kurulan hayallerin
bulunmaktadır. Düzen güçlerinin hukuksal ve askeri yasasını geçirirken herhangi bir ciddi toplumsal dayanaksızlığını göstermek için yeterlidir.
planda sınırsız baskı ve terörün zeminini hazırlaması, muhalefetle karşılaşmamıştır. Devrimci güçlerin sınırlı Tüm bu tablo göstermektedir ki, düzenin baskı ve
kendileri açısından toplumu yönetmenin başka bir tepkileri dışında, ne sendikalardan, ne kitle terör saldırısına karşı demokratik hak ve özgürlükler
olanağı kalmamış olmasındandır. Zira düzenin Kürt örgütlerinden ve ne de DTP başta olmak üzere mücadelesini yükseltebilmek için işçi-emekçilerin ve
sorunu karşısındaki siyaseti tam anlamıyla iflas reformist partilerden anlamlı bir tepki verilmiştir. Bu Kürt halkının enerjisini mücadele alanlarına taşımaktan
etmiştir. Bu iflasa alternatif bir siyaset de tutumlarının birçok nedeni olmakla birlikte, belirleyici başka yol yoktur. Bunun için seçim oyununun
oluşturulamamaktadır. Diğer taraftan servet-sefalet olan gündemlerinin seçimler olmasıdır. Bağımsız sersemletici ve aldatıcı havasını bozmak büyük önem
kutuplaşmasının her geçen gün daha da arttığı, işçi- adaylarla meclis yolunun açılabileceğini görmeleri bu taşımaktadır. Devrimci çalışma, buradan hareketle,
emekçilerin hoşnutsuzluğunun daha fazla duyulduğu güçlerin başını döndürmüştür. Düzen güçleri terör demokratik hak ve özgürlükler mücadelesini
bir ortamda düzenin bir manevra imkanı da yasasını geçirirken, bunlar seçimlerde gösterecekleri sokaklarda büyütmeye odaklanmalı ve bu aldatıcı
kalmamıştır. Bu durumda baskı ve terör onun tek adaylarla ve bu çerçevede yürüttükleri ittifak havayı kırmak doğrultusunda yoğunlaştırılmalıdır.

Polis yasasını protesto eylemlerinden...


“Polis terörü yasalaştırılamaz!”
İstanbul: “Polis yasası geri çekilsin!”
Devletin artan faşist baskı ve terörüne yasal kılıf olarak hazırlanan Polis Vazife
ve Selahiyeti Kanunu’nun meclisten geçmesi üzerine, BDSP, DHP, EHP, ESP,
Kaldıraç, SODAP, Tekstil-Sen, TUYAB ve ÖMP tarafından, yasanın geri çekilmesi için
2 Haziran günü Taksim Tramvay durağında basın açıklaması gerçekleştirildi
Eylemde “Polis terörü yasalaştırılamaz!” pankartı açıldı. Yapılan açıklamada,
yasalaştırılan bu yeni değişikliklerle polis terörünün meşrulaştırıldığı, polisi sınırsız
hakla donatan yasayla düzene muhalif olanların keyfi bir şekilde sokak ortasında
öldürülebileceği vurgulandı. Açıklama şu sözlerle sona erdi: Polis, hâkim izni olmadan, kişilerin evlerine ve işyerlerine girerek arama yapabilecek.
“Korku ve sindirme politikasıyla bir yandan kontra faaliyetleriyle hayali Toplu gösterilerin yapıldığı çevredeki binalara, oda ve sendikaların çevresindeki
düşmanlar yaratılarak -tıpkı ABD’nin Bin Laden paranoyasıyla yaptığı gibi- ve öte binalara girerek arama yapabilecek... (...) Tüm emek örgütleri, demokratik kitle
yandan da ‘güvenliği sağlama’, ‘suçları önleme’, ‘suçluları yakalama’ bahanesi ile örgütleri, devrim ve demokrasi mücadelesi veren tüm kesimleri bu baskı yasasına
emekçiler üzerinde mutlak bir denetim kurma amacıyla polisin yetkileri sınırsız hale karşı mücadele etmeye çağırıyoruz.”
getiriliyor. İHD, KESK, DTP, EMEP, ÖDP, SDP, Halkevi, Alınteri, BDSP, ESP, İşçi
Biz aşağıda imzası olan devrimci kurumlar olarak bu uygulamaları boşa Mücadelesi Partizan, TÖP, DTP Gençlik Meclisi, THAY-DER, ATAK Dergisi tarafından
çıkaracağız. 12 Eylül gibi baskı, zulüm ve işkencenin ayyuka çıktığı dönemlerde bile düzenlenen eylem basın açıklamasının okunmasının ardından sona erdi.
bunun üstesinden nasıl geldiysek bugün de geleceğiz...” Kızıl Bayrak/Adana
Eylem boyunca sık sık “Polis yasası geri çekilsin!”, “Polis terörü yasalaşamaz!”
ve “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganları atıldı. Eyleme 50 kişi katıldı.
Kızıl Bayrak/İstanbul
Kocaeli: “Faşizme karşı omuz omuza!”
Polis terörünü yasalaştıran kanun 2 Haziran’da Kocaeli İnsan Hakları Parkı
önünde gerçekleştirilen eylemle protesto edildi. Açıklamada 12 Eylül faşist askeri
Adana: “Polis devleti istemiyoruz!” darbesinin gerici, baskıcı yasalarına yenilerinin eklendiği ifade edildi. Böylece işçi
Devletin artan faşist baskı ve terörüne yasal kılıf olarak hazırlanan Polis Vazife sınıfına yönelik ağır ve yoğun bir saldırı başlatıldığı vurgulandı. Ekim Gençliği, ESP,
ve Selahiyeti Kanunu’nun meclisten geçmesi üzerine Adana’da eylem yapıldı. 1 EHP, SDP ve EMEP’in ortak örgütlediği eyleme DHP ve Halkevleri de destek verdi.
Haziran’da İnönü Parkı’nda toplanan bileşenler AKP il binasına yürüyüş düzenlediler. Yaklaşık 30 kişinin katıldığı eylemde “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Bu yasa
Saat 18:00’de İnönü Parkı’nda toplanan kitle buradan sloganlarla yolun bir meclisten geçmeyecek!”, “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!” sloganları
kısmını trafiğe kapatarak yürüyüşe geçti. Yol boyunca “Polis devleti istemiyoruz!”, atıldı.
“Yargılı-yargısız infazlara son!”, “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganları atıldı. AKP il Ekim Gençliği/Kocaeli
binası önüne gelindiğinde bileşenler adına hazırlanan basın metni okundu.
Açıklamada, AKP ile CHP’nin emekçilerin haklarının tırpanlanması sözkonusu Eskişehir’de polis yasası protesto edildi
olduğunda nasıl da birleştikleri ifade edilerek şunlar söylendi:
4 Haziran günü Eskişehir SDP binasında Polis Görev ve Yetkileri Yasası’na ilişkin
“Polis istediği kişiyi durdurup üstlerini, özel araçlarını, özel belgelerini, eşyalarını
bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Eylemi İHD, DİSK, Halkevleri, SDP, EMEP, DTP,
arayabilecek, dur ihtarına uymayanlara karşı silah kullanabilecek. Sadece suç
EHP, ÖDP, BDSP, ESP, DGH, MB, DPG ve SGD’nin birlikte örgütledi.
sebebiyle değil, diğer her türlü işlem yaptığı kişinin parmak izini ve fotoğraflarını
Kızıl Bayrak/ Eskişehir
kayda alacak, bu kişinin suçsuzluğu anlaşılsa dahi bu kayıtlar 80 yıl saklanacak.
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007 İşçi sınıfı sosyalizmin kızıl bayrağı altına!.. Kızıl Bayrak  5

BDSP bağımsız devrimci sosyalist adaylarını açıkladı...

Herkes kendi bayrağı altına!


İçerde ve dışarda önemli siyasal gelişmelerin
yaşandığı bir dönemde yeni bir seçim sürecine
giriyoruz. Burjuva sınıf düzeni yaşadığı iç bölünme ve
dalaşmayı sandığa giderek aşmaya, en azından
dengelemeye çalışıyor. Öte yandan bu bölünmeye
rağmen, sözkonusu olan işçi ve emekçilere yönelik
saldırılar ya da bölge halklarına karşı emperyalist
efendilerine hizmet olduğunda, tüm kesimleriyle tam
bir uyum ve bütünlük içinde davranıyor. Bir yandan
işçi ve emekçiler laik-şeriatçı ikilemi içerisinde karşı
karşıya getirilmeye çalışılırken, öte yandan kardeş
Kürt halkına karşı şovenizm ve ırkçılık yükseltiliyor.
İşçi ve emekçiler açlık, yoksulluk, kölece çalışma
koşullarına mahkum ediliyor. İmha ve inkar
politikalarından zerre kadar taviz verilmeyerek, Kürt
halkına bugünkü ulusal köleliğin koşulsuz devamı
dayatılıyor. Ardı arkası kesilmeyen düzenlemelerle
keyfi ve kuralsız devlet terörüne yeni yasal kılıflar
hazırlanıyor. Sağlık ve eğitim gibi temel insani hak ve
hizmetler ortadan kaldırılarak sermaye için yeni
sömürü ve rant kapıları açılıyor. Çürüyen ve kokuşan
sermaye düzeni kendisiyle birlikte tüm toplumu da bu
aynı bataklığa çekiyor.
İslamcı parti ile militarist sözde laik düzen
bekçileri arasındaki çatışma dahi, tüm düzen
partilerinin gerçekte tek bir programda birleştiği
gerçeğinin üzerini örtemiyor. Bu, işbirlikçi
burjuvaziye ve emperyalizme hizmet programıdır.
Başlayan seçim oyunu, verilen boş vaadler, bu
partilerin hepsinin Amerikancı, TÜSİAD’cı, İMF’ci,
emekçi düşmanı olduğu gerçeğini gizlemeye yetmiyor. verebilecekleri bir şey kalmamıştır. AB’ciliği ile kitlelerdeki hoşnutsuzluk ve tepkiyi parlamenter
Mevcut durum, düzenin çürümüşlüğünü her ünlenmiş burjuva liberallerinin, devrimci düşünce ve hayallere dayanak yapmaya çalıştığı bu dönemde
yönüyle ve tüm açıklığı ile ortaya koymayı; yığınlar değerlerle yakından uzaktan bir ilgisi olmayan devrim ve sosyalizm için, işçi sınıfının kendi
için yaşamı cehenneme çeviren temel sorunların ancak kişilerin “solun ortak adayı” diye yutturulmaya devrimci sınıf iktidarı için, sosyalist bir işçi-emekçi
kurulu düzenin aşılmasıyla çözülebileceğini onlara çalışılmasına kendi cephelerinden onay ve destek cumhuriyeti için mücadele bayrağını yükseltecekler.
anlatmayı; devrimin ve sosyalizmin emekçiler için vermeleri bunun ifadesidir. Bu, devrime karşı düzen Yalnızca düzen partilerinin yalanlarına değil, aynı
biricik çıkış yolu olduğunu ısrarla vurgulamayı; safında mevzilenmektir. Düzen solunun terkettiği zamanda işçi ve emekçilere parlamentoyu çözüm yeri
seçimler ve parlamento üzerine yaratılmaya çalışılan sosyal-demokrat çizgiye boylu boyunca yerleşmektir. olarak sunan her türden reformizme karşı da mücadele
her türden burjuva yanılsamanın karşısına çıkmayı; Nitekim “birleştirici ilkeler” diye ortaya koydukları edecekler.
bütün bunlar temelinde kitlelerin devrimci bilincini, muğlak platform da bunu teyid etmektedir. Tüm gerçek devrimcileri bir kez daha bu çabaya
örgütlenmesini ve mücadelesini geliştirmek için yoğun Devrim konusunda herşeye rağmen samimi olan ortak olmaya davet ederken, her milliyetten işçi ve
bir çaba göstermeyi gerektirmektedir. Kendisine parti ve grupların politikasızlığı ve bunun ürünü emekçileri, emekçi kadınları, gençliği, bugünkü baskı,
içtenlikle devrimci ve sosyalistim diyen her parti, politik edilgenliği ise meydanı büyük ölçüde sömürü ve kölelik düzenini yıkmak, eşitliğe ve gerçek
örgüt, çevre ve bireyin vazgeçemeyeceği güncel ve reformistlere bırakmakta, onların tasfiyeci çaba ve özgürlüğe dayalı bir toplum düzeni kurmak için, işçi
temel görev budur. girişimlerini ayrıca kolaylaştırmaktadır. sınıfının devrimci programı etrafında birleşmeye
Oysa reformist sol tam da böyle bir dönemde, Tüm bunlara rağmen meydan tamamıyla boş çağırıyoruz.
biraz da düzen solunun tümden sağa kayarak yarattığı değildir. Komünistler, tasfiyeci reformizmin ve onun İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!
boşluğu doldurmaya da heveslenerek, parlamentoda günümüzdeki biçimi olan parlamenter avanaklığın Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu
koltuk hesapları yapmakta, ilerici saflarda ve kitleler karşısına, devrimin ve sosyalizmin bayrağını
4 Haziran 2007
arasında en kaba türden parlamenter hayaller yükselterek çıkmakta kararlıdırlar. İşçilere ve
BDSP’nin seçimlere bağımsız girecek
yaymaktadır. Kürt hareketi tarafından kendisini emekçilere gerçekleri açıklamak, düzenin ve
engellemeye yönelik utanç verici seçim barajını aşmak parlamenter oyunun içyüzünü sergilemek, kitlelerin devrimci sosyalist adayları:
üzere gündeme getirilen bağımsız aday taktiği, seçim vesilesiyle artan politik ilgisinden devrimci sınıf İstanbul 1. Bölge: N. Şafak Özdoğan (Eğitim
bağımsız bir konum, tutum ve politikadan yoksun mücadelesini geliştirmek üzere yararlanmak için emekçisi, BDSP İstanbul temsilcisi)
durumdaki reformist sol hareketin ve onların ardından ellerinden gelen her türlü çabayı harcayacaklardır. İstanbul 2. Bölge: Fatma Ünsal (Eğitim
sürüklenen bazı devrimci grup ve çevrelerin Kendileri dışında bu doğrultuda ortaya konulacak her emekçisi, Kızıl Bayrak yazarı)
parlamenter umutlarını ayrıca depreştirmiştir. Tüm bu türden devrimci çabaya da tam destek verecek, İstanbul 3. Bölge: Hüseyin Temiz (Enerji
çevreler bir seçim döneminin vazgeçilemez devrimci devrimci çalışma ve eylemi birleştirmeye sektöründe işçi)
görevlerini tümden bir yana bırakarak, ne edip edip çalışacaklardır. Ankara 1. Bölge: Evrim Erdoğdu (Mamak
meclise üç-beş aday nasıl göndeririz sevdasına Bu çerçevede, Bağımsız Devrimci Sınıf İşçi Kültür Evi çalışanı)
kapılmışlardır. Devrimci program ve politika, buna Platformu (BDSP), daha önce de ilan edildiği gibi, İzmir 1. Bölge: Sinan Yürekli (Metal işçisi)
dayalı görevler bu çevreler için tüm anlamını işçi sınıfının devrimci programı ile seçimlere girecek İzmir 2. Bölge: Ahmet Subaşı (İzmir BDSP
yitirmiştir. Bu tablo, geleneksel solun tasfiyeci ve bu programın temsilcisi olacak komünist sınıf temsilcisi)
iflasında yeni bir ibret verici aşamadır. adaylarını destekleyecektir.
Adana: Serpil Yıldız (Eski MENSA işçisi,
Reformizmin, onun parlamentarizm girdabına Komünistler düzen partilerinin emekçi düşmanlığı
Şakirpaşa İşçi Kültür Evi çalışanı)
kapılan ilkesiz ve şekilsiz çevrelerin, devrimci üzerinden tekleştiği programlarını emekçi kitleler
mücadele açısından işçi sınıfı ve emekçilere içerisinde teşhir edecekler. Her türden reformizmin Bursa: Rıdvan Türker (Metal işçisi)
6  Kızıl Bayrak İhanete geçit verme! Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

Kamuda TİS süreci...

Sendika ağaları bir kez daha


ihanete hazırlanıyor!
Kamuda TİS süreci devam ediyor. Yaklaşık Fakat çok geçmedi, sırf işçilere hoş görünmek için
320 bin işçiyi kapsayan TİS sürecinde hükümet yaptığı bu konuşmadaki sözlerinden dahi geri adım
ile Türk-İş arasındaki ikinci görüşme 30 Mayıs attı. Eğer birinci 6 ayda biraz daha yüksek ücret artışı
günü Ankara’da gerçekleştirildi. Toplantı söz konusu olacaksa ikinci, üçüncü ve dördüncü 6
sonunda yapılan açıklamada, bir teknik aylık dilimlerde hedeflenen enflasyon oranında (yani
komisyon kurulmasının kararlaştırıldığı, bu yüzde 4) bir ücret artışına razı olacaklarını yeni bir
komisyonun çalışmaları üzerinden görüşmelerin açıklamasında dile getirdi.
sürdürüleceği bildirildi.
Hükümet ile Türk-İş yetkilileri, TİS Kamu işçisi TİS sürecine müdahale
görüşmesinden iki gün önce bir başka toplantı etmelidir
vesilesiyle de bir araya gelmişlerdi. “Üçlü
Danışma Kurulu” adı altında yapılan bu Son birkaç aylık siyasal gelişmelerin hızı ve
toplantıya hükümet adına Çalışma Bakanı Murat kapsamı, önden yapılmış pek çok hesabın boşa
Başesgioğlu, Türk-İş adına Genel Başkan Salih çıkmasına yol açtı. Olağan bir TİS dönemi ve olağan
Kılıç, DİSK adına Süleyman Çelebi, Hak-İş bir seçim süreci söz konusu olmuş olsaydı, hem
emekçilerine yapılan yüzde 4’ler düzeyindeki ücret
adına Salim Uslu ve işveren örgütü TİSK adına da AKP’nin geçici işçileri kadroya alarak başlattığı şirin
artışı ve asgari ücrete yapılan göstermelik zam,
Genel Başkan Tuğrul Kudatgobilik katılmıştı. Çalışma görünme politikasını TİS üzerinden de belli ölçülerde
hükümetin bu konuda İMF’nin sözünden çıkmaya pek
Bakanı, toplantı öncesinde yaptığı açıklamada devam ettirmesi söz konusu olabilirdi. Hem de
de niyetli olmadığını göstermekteydi. Zaten Türk-İş
konfederasyon başkanlarını övmüş, nasıl da elele sendikal ihanet çeteleri çoktandır yolunu gözledikleri
yönetimi de bu tekliflerin hükümet tarafından kabul
vererek kölelik yasası ile sosyal yıkım yasasının seçim sürecine kendi usullerince hazırlanabilirlerdi.
görmeyeceğini bilmekteydi.
meclisten geçmesini sağladıklarını övünerek anlatmıştı. Fakat siyasal planda yaşanan gerici dalaşma ve bunun
30 Mayıs’taki ikinci toplantının sonucunda, Türk-
Bakan’a göre bunlar tarafların “sosyal diyalog”a yarattığı kamplaşmalar DİSK genel başkanı Süleyman
İş’in, taleplerinin arkasında durmak gibi bir niyetinin
verdikleri önemi göstermekteydi. Bakan’ın sözleri aynı Çelebi’nin planlarını altüst ettiği gibi, Türk-İş
olmadığı, hükümetin ise bunları pek ciddiye almadığı
zamanda konfederasyon yönetimlerinin sermayenin yönetiminin hesaplarını da belirsizliğe itti.
iyice açığa çıktı. Toplantıya hükümet adına katılan ve
hizmetinde olduklarının da “resmi” ağızdan ilanı Belirli bir süreç sonunda Türk-İş yönetimi elbette
çıkışta açıklamalarda bulunan Devlet Bakanı Mehmet
anlamına gelmekteydi. sermayenin çıkar ve ihtiyaçları doğrultusunda bir satış
Ali Şahin ücret zamlarına ilişkin bir rakam telaffuz
Güncel planda bakacak olursak, Çalışma sözleşmesine imza atacaktır. Fakat görünen o ki, Türk-
etmedi. Ancak, kamuda çalışanların işçilerden ibaret
Bakanı’nın o toplantıda konfederasyon yönetimleri İş yönetiminin AKP hükümetine yakınlaşıp
olmadığını, hükümet olarak kendilerinin kamuda
hakkında söylediklerinin, kamuda halen süren TİS yakınlaşmama konusundaki kararsızlığı, TİS üzerinden
çalışanlarla ilgili bir zam yaklaşımlarının olduğunu,
görüşmelerinin gidişatı ve sonucu hakkında da belli bir yürütülen pazarlıkların da ağırdan alınmasına yol
bundan evvel memurlar için yaptıkları önerilerin işçiler
fikir verdiğini söyleyebiliriz. Türk-İş’in sermayeye açmaktadır. Satış sözleşmesinin zamanlaması ve
için de geçerli olduğunu belirtti. Belirttiğimiz üzere,
hizmet konusunda yeminli yöneticileri tarafından kapsamı Türk-İş yönetiminin şu an çatışma halindeki
Mehmet Ali Şahin’in açıklamaları, AKP hükümetinin
sürdürülen TİS görüşmelerinden işçilerin lehine taraflarla arasındaki mesafeye bağlı olarak
İMF’nin talimatları çerçevesinde davranarak kamu
herhangi bir sonuç çıkmayacağını, TİS görüşmelerinin şekillenecektir.
işçisine yüzde 4’ler dolayında zam yapmaya
bu ihanet çetesi tarafından uygun bir zamanda satış Bu gerici hesap ve pazarlıkların işçi sınıfının
hazırlandığını, seçim nedeniyle saldırı politikalarını
sözleşmesiyle sonuçlandırılacağını öngörmek için çıkarları ile herhangi bir ilgisinin olmadığı açıktır.
askıya almak gibi bir şeyin ise söz konusu olmadığını
kahin olmak gerekmiyor. Son görüşme ve sonrasında Türk-İş yönetimi gerici çatışmada kimin kuyruğuna
ortaya koymaktaydı.
yapılan açıklamalar da işin nereye gitmekte olduğunu takılırsa takılsın, kamu işçisi ve bütün bir işçi sınıfı için
Bu küstah sermaye uşağı o gün sadece işçi sınıfına
açık bir şekilde gösteriyor. esasta değişen bir şey olmayacaktır. Sadece TİS süreci
saldırganlık konusundaki hükümet kararlılığını ortaya
koymakla kalmadı. Görüşmenin yapıldığı Türk-İş açısından değil, 22 Temmuz seçimleri açısından da
Göstermelik görüşmeler, binası önünde eylem yapan ve kadro isteyen aynı şey geçerlidir. Hangi düzen partisi hükümet olursa
ciddiyetsiz talepler özelleştirme mağduru işçileri de azarladı, onlara 4/C olsun, bunun işçi sınıfı ve emekçilere kazandıracağı bir
statüsünde iş verdikleri için pişman olduğunu söyledi. şey olmayacaktır. Yeni hükümetin temel görevi de
Türk-İş yönetimi 16 Mayıs’ta yapılan ilk Mehmet Ali Şahin tüm bu sözleri söylerken Türk- İMF-TÜSİAD saldırı programlarını kararlılıkla hayata
toplantıda kendi belirlediği talepleri karşı tarafa İş Genel Başkanı Salih Kılıç hemen yanı başındaydı. geçirmek olacaktır.
bildirmişti. En düşük işçi ücretinin 915 YTL’ye Fakat konuşma sırası kendine geldiğinde, bu Bugün hem kamu emekçileri kitlesi, hem de kamu
yükseltilmesini isteyen Türk-İş, birinci 6 ay için yüzde kaşarlanmış sermaye uşağı ne hükümetin TİS işçileri İMF-TÜSİAD saldırı programları
15 artı yüzde 5 refah payı, diğer 6 aylık dilimler için konusundaki yaklaşımı, ne de özelleştirme mağduru doğrultusunda aynı saldırıların muhatabı
ise enflasyon oranı artı yüzde 5 ücret artışı talep işçilerin azarlanması, aşağılanması konularında tek durumundalar, aynı kadere, aynı yoksulluk ve sefalete
etmişti. Türk-İş’in teklifinde ayrıca iş güvencesi, kıdem kelime etmedi. Genel geçer birkaç şey söyledikten mahkum edilmekteler. Kamudaki işçi emekçi
ve ihbar tazminatları, fazla çalışma ücreti konularıyla sonra konuşmasını tamamladı. yığınlarının tamamını kesen, ilgilendiren pek çok sorun
ilgili istekler de yer almaktaydı. Türk-İş’in bu başlıklar Mehmet Ali Şahin’in yanında dut yemiş bülbül ve uygulamadan söz etmek mümkün.
üzerinden dile getirdiği talepler işverence dayatılan gibi susan Salih Kılıç, sadece bir iki gün sonra Türkiye Madalyonun bir de diğer yüzü var. Kamudaki
esnek çalışma kural ve hükümlerini “esnetmeyi,” bir Maden-İş Sendikası’nın genel kurulunda yaptığı saldırının, sefalet ve hak gasplarının genel bir hal
başka ifadeyle sulandırmayı amaçlamaktaydı. Esnek konuşmada ise esip gürlemekteydi. Karşısında işçileri alması aynı zamanda ortak mücadele imkanlarını da
çalışma saldırısına karşı açık bir karşı koyuş ise Türk- görünce dili açılan Salih Kılıç, toplu sözleşme beslemekte, diri tutmaktadır. Sermaye kamuda çalışan
İş yönetiminin doğası gereği, söz konusu bile değildi. görüşmelerinde yüzde 4’lük bir artıştan söz edildiğini, işçi ve emekçileri yıkımda ve sefalette eşitlemeye
Seçim arifesi olsa da hiç kimse hükümetin bu Türk-İş olarak böyle bir artışı kabul etmelerinin asla çalışıyor. Fakat bizzat bunun kendisi ortak mücadele
talepleri kabul etmesini beklemiyordu. Zira daha aylar söz konusu olamayacağını üstüne basa basa söyledi. için daha uygun koşulların oluşmasına da yol açıyor.
öncesinden İMF tarafından hükümetin bu konuda Hatta hızını alamadı, 2008 yılının adil ücret, Sorun, seçim döneminin imkanlarını da kullanarak
uygulayacağı politikanın genel çerçevesi çizilmiş, örgütlenme özgürlüğü gibi konularda bir kavga yılı ortak mücadeleyi örgütleme konusunda daha faza çaba
kamuda ücretlere hangi sınırlar içinde zam olacağını ilan ederek işçileri bu “kararlı ve sıcak” sarf etmekten, sürece dönük bir müdahaleyi tabandan
yapabileceği ortaya konulmuştu. 2007 başında kamu mücadeleye katılmaya çağırdı. örgütleme iradesini ortaya koyabilmekten geçmektedir.
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007 Sendikal ihanete geçit verme, hesap sor!.. Kızıl Bayrak  7

Sosyal diyalog mu,


katılımcı zorbalık mı, yoksa...
Yüksel Akkaya

Oktay Akbal’ın “Önce Ekmekler” bozuldu diye Sakıp Sabancı onların bu tutumunu övmekten
güzel bir öyküsü vardır. Aslında bu öyküyü, “Önce TÜSİAD’dan daha saldırgan bir politika kendisini alamadı.***
Sendikacılar” bozuldu diye okumak da izleyen TİSK eski Başkanı Refik Sabancı, bu yasanın işverenlerin değil,
mümkündür. Bu topraklarda 1940’lı yılların ikinci akademisyenlerin, çok uzun süreçte uzlaşıcı tavır ve
Baydur’un işçi sendika yöneticileri ile olan
yarısına kadar sendikacılık yapanlar, ara sıra anlayışlarını sürdürüp uyuşmazlığı asgari düzeye
işbirliğine yönelseler de, bunu bugünkü kadar işbirliğinden memnuniyeti o kadar had indiren işçi ve işveren sendikaları
sistematize edip, kurumsallaştırmayı düşünmediler. safhaya ulaşmıştır ki, “Bizim Çete” diye konfederasyonlarının değerli başkanlarının ve
Yaptıkları, geçici, üç beş kuruşa tenezzülün ötesine TBMM’de milletvekillerinin çıkardığı bir yasa olarak
pek taşmadı. Zaten onlar, sosyal diyaloğu da, üçlü
kitap yazmaktan kendisini alıkoyamamıştır. değerlendirmektedir. Oysa yasaları teknokratlar,
yapıları da, korporatizmi de bilmezlerdi! Ne Tabii, bizim çete dediği TİSK ve işçi “bilim” kurulları değil, zamanın, toplumun güçlü olan
olduysa 1947 yılında kabul edilen Sendikalar sendikaları! Peki bu çete kime karşı? tarafı yapar. Bu yasa da göstermektedir ki, zamanın
Kanunu’ndan sonra oldu. 1946 yılının cevval güçlü kesimi işverenlerdir, istedikleri yasayı
sendikacılarının çürük olan kısmı, Aralık ayındaki Hükümete, sermayeye, yedi düvele mi çıkarmışlardır. Üstelik işçi kesiminden de önemli
ilk asker sopası ile hizaya gelip, dersini iyi çalıştı. yoksa emekçilere karşı mı? sayılabilecek bir tepki ile bile karşılaşmadan. Bunda
Ardından ICFTU ve CIA destekli AFL’in şaşılacak bir şey de yoktur. Kendine güvenini yitirmiş,
komünizm karşıtlığında cismanileşmiş sendikalarının yöneticileri kadar, bunlara tek bir “laf” sürekli yarın kaygısı ile yaşayan, işini korumak için
“sendikacıların” müdahaleleri ile bu toprakların edemeyen üye işçilere yakışır!.. Zira, bu çetenin herşeye razı olma isteği taşıyan işçilerden başka bir
sendikacıları hızla kirlenmeye ve soysuzlaşmaya mensupları hala genellikle sendika yöneticiliklerini şey de beklenemez. Bu işçiler R. Baydur, S. Sabancı
başladı. İhanet etme sanatını öğrenmede başarılı olan sürdürüyor. kadar işçi sendikalarının yöneticilerinin de istediği
yeni sendikacı kuşak bugünkü sendikacı torunlarına Peki bu çete ne yapmıştır? Çete’nin en iyi işlerinden işçilerdir. Bu neden bu hain ve zalim yasalara onay
baksa, sanırım ihanet ve işbirliğinde niye bu kadar biri yeni İş Yasası’dır! Yeni bir yüzyıla girerken yeni vermekte ortak hareket edip bir çete kurmuşlardır.
becerikli olamadıkları için çok üzülürlerdi. Ama, bu bir iş yasasına ihtiyaç duyulduğunu en çok dile Dün S. Sabancı ve R. Baydur gibi bugün de Çalışma
bayrak yarışında yeni kuşağın onları geçmesinden getirenler işverenler oldu. Onlara göre işçilerin ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın bundan övgü ile söz
daha doğal ne olabilirdi ki? Hele işçinin, emekçinin, edindiği yasal haklar çok fazla idi. Aslolan işçinin etmesinde şaşılacak bir yan yoktur. Şaşırmak en çok
halkın denetim sopası da sırtından eksik kalmışsa… değil işin, yani işverenin korunması idi. Türkiye çocuklara özgüdür. Zira büyük bir merakla öğrenmek
1940’lı yılların ikinci yarısındaki işçiler sendika İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Başkanı isterler, anlayamadıklarını ya da kendilerine ters gelen
yöneticisi olunca bir evrim yaşamaya başladılar. Refik Baydur bu durumu şöyle açıklamaktadır: şeyleri hızla sorgulayıp, şaşırırlar. Ne yazık ki bizim
İşyerinde önce ustabaşı, sonra müdür ve en sonunda “Günümüzde pek çok ülkede iş yasalarının temel sendikacılarımız gibi onları hala sendika yönetiminde
da patron tarafından zılgıt yemeye, azarlanmaya hedef ve amaçlarında önemli değişiklikler olduğunu tutan işçilerimiz de bu çocuk merakı ve şaşırma
“alışmış” olan bu sendikacılar bir anda bakanlarla görüyoruz. Kapitalist gelişme sürecinin ilk yeteneğini kaybetmiş durumdalar. Böyle olduğu
görüşmeye başlayınca ciddi bir kimlik ve kişilik krizi aşamalarında işveren karşısında çok zayıf konuma içinde işyerlerini birer kışlaya ve hapishaneye
ile karşı karşıya kaldılar (Ne yazık ki emek tarihi bu düşen işçi kesimini korumak ve sosyal taraflar dönüştüren yasa değişiklikleri karşısında hiçbir
süreci bize açıklayacak çalışmalardan yoksundur!). İki arasında menfaat dengesi sağlamak amacıyla şaşkınlık göstermezken, bugün Bakan’ın
seçenekleri vardı: Ya ciddi bir mücadele çıkarılan yasalardan küresel rekabet çağı sayılan açıklamalarının ne anlama geldiğini de merak edip,
sürdüreceklerdi ya da bu büyük “yükselişteki” baş bugün ülke ve firma rekabet gücünü artırmak, işsizlik sonucunu öğrenip şaşırmazlar.
dönmesi ile hükümetlere teslim olacaklardı. Ne yazık sorununu hafifletmek gibi işlevler bekleniyor. Ülkeler Böyle olduğu için de Çalışma Bakanı Murat
ki, mücadele yerine teslim olmayı seçti 1947 mevcut yasalarını bu doğrultuda değiştirme çabası Başesgioğlu ile konfederasyon yöneticilerinin
sendikacıları. Bugüne dünden kalan mirasın kaynağı veriyorlar”.* katıldığı Üçlü Danışma Kurulu toplantısında Bakan
biraz bu “işbirliği” isteğinde yatar. Bu devralınan Son yıllarda sermaye cephesi mevcut iş mevzuatının Başesgioğlu’nun adeta alay edercesine
miras o kadar köklü olarak yerleşmiştir ki, ekonomik, sosyal ve siyasal koşullara cevap konfederasyon yöneticilerine katkılarından dolayı
1970’lerdeki ciddi mücadelelere rağmen yok vermediği gerekçesi ile değiştirilmesi gerektiğini ileri teşekkürlerini sunması kimseyi rahatsız etmez!..
edilememiştir. “Sırtında işçi sınıfının, emekçilerin sürerken** emek cephesi de, cılız bir sesle de olsa, Başesgioğlu’nun şu sözleri sosyal diyalogun nasıl bir
sopasını” hissetmeyenler, hızla bu mirasın sahipleri “küreselleşme” sürecinin dayattığı ağır rekabet katılımcı zorbalık olduğunu göstermesi açısında çok
olarak ortaya çıkmışlardır. Bu öyle bir “arsızlıktır ki”, koşullarında emekçilerin sosyal politikanın gereği önemlidir: “Çok önemli yasalar çıkardık. Örneğin, İş
zaman zaman bakanlar, işverenler, işveren sendikaları olarak daha fazla korunması gerektiğini Kanunu gibi ana bir kanunu birlikte çalışarak
ve örgütlerinin yöneticileri bir övgü olarak belirtiyorlardı. İşçi ve işverenlerin bu değişim isteğini mevzuatımıza kazandırdık. Sosyal Güvenlik
“sendikacılarımızın gayet sorumlu” vatan evlatları yerine getirmek üzere korporatist bir yaklaşım Reformu’nu yine katılımcı bir anlayışla
olduklarını dile getirmekten kendilerini alıkoyamazlar. çerçevesinde, işçi-işveren-devlet şeklindeki üçlü bir parlamentodan geçirme imkanı bulduk. Bu konuda
Arsız sendikacılarımız bundan garip bir sevinç yaklaşımla, onları temsilen, iş mevzuatında değişiklik değerli kurul üyelerimizi, sosyal taraflarımızı
duyarlar, ama bir o kadar olmasa da kaygılanırlar da. yapacak bir “bilim kurulu” oluşturuldu. “Bilim kutlamak istiyorum”.
Ya devlet ve sermaye cephesi kendilerini taltif kurulu”nun ağırlıklı olarak iş hukuku profesörlerinden Kuşkusuz, bu sosyal diyalog adı altındaki ihanetin
ederken, işçiler “hoop, ne oluyor?” diye sorarsa… oluşması emek cephesi açısından bir avantaj bir de işçi sınıfınca kutlanması gerekiyor. Tabii, çocuk
TÜSİAD’dan daha saldırgan bir politika izleyen oluşturabilirdi. Ne yazık ki, beklenenin tersine, yeni merakı ve şaşkınlığını yitirmemiş olanlarca…
TİSK eski Başkanı Refik Baydur’un işçi sendika yasa, iş hukukunun felsefesine, özüne, temel ilkelerine *
R. Baydur, “Yeni İş Kanunu: Ciddî Bir Başlangıç”,
yöneticileri ile olan işbirliğinden memnuniyeti o kadar aykırı önemli düzenlemeler içermekte, sosyal İşveren, Cilt: 41, Sayı: 9, Haziran 2003, s.4.
had safhaya ulaşmıştır ki, “Bizim Çete” diye kitap politikanın da sonu anlamına gelecek yaklaşımlara **
Bu istekler için bakınız: TİSK, XIX. Olağan Genel
yazmaktan kendisini alıkoyamamıştır. Tabii, bizim sahip bulunmaktadır. Zira, en sol işçi sendikasının Kurul Çalışma Raporu, 16-17 Aralık 1995, Ankara,
çete dediği TİSK ve işçi sendikaları! Peki bu çete temsilcisi bile bu yasayı hararetle savundu ve ne yazık 1995; TİSK, XX. Olağan Genel Kurul Çalışma Raporu,
kime karşı? Hükümete, sermayeye, yedi düvele mi ki en sol işçi sendikalarını temsil eden örgüt bu 5-6 Aralık 1998, Ankara, 1998; TİSK, XXI. Olağan
yoksa emekçilere karşı mı? Çıkan yasalar ve temsilciyi azletmek yerine ona tam yetki verdi!.. Zira Genel Kurul Çalışma Raporu, 22-23 Aralık 2001,
sonuçlarına bakıldığında, TİSK’in eski Başkanı R. önemli olan çetenin ortak hareket etmesi ve sosyal Ankara, 2001.
Baydur’un çetesinin emekçilere karşı örgütlendiği, diyalog idi! ***
S. Sabancı, “Yeni İş Kanunu’nun Çalışma Hayatı
mücadele ettiği ve başarılı olduğu görülmektedir. İşçi sendikalarını temsil eden bu mümtaz yöneticiler ve Ekonomimize Etkileri”, İşveren, Cilt: 41, Sayı: 9,
Kuşkusuz, bu utanç da bu çetenin mensubu olan işçi işbirliğinde, sosyal diyalogda o kadar başarılı idiler ki Haziran 2003, s.5.
8  Kızıl Bayrak Yaşasın halkların kardeşliği! Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

“Sınır ötesi operasyon” tartışmaları


Güney Kürdistan’a yönelik askeri Dikkat çekici olan bir nokta da, geçmişte,
operasyon konusu tam bir komediye dönüştü. katıldıkları televizyon programlarında, Güney
Hükümet topu Genelkurmay’a atıyor, Kürdistan’a operasyon yapılmasının zorunluluğundan
Genelkurmay ise hükümete. Sonuçta her iki bahseden, ellerinde çubuklar, harita üzerinde
taraf da hem sorumluluktan kaçmak, hem de vurulması gerekli hedefleri, saldırı güzergahlarını
bu konu üzerinden rakibini sıkıştırmak gösteren emekli generallerin bir bölümü, Erdoğan’ın
istiyor. ABD’nin onay vermemesinden dolayı “gerekiyorsa operasyon için herşeyi yaparız”
da kısa vadede ciddi bir sınır ötesi askeri demesinden sonra, ortalıkta pek görünmüyor
operasyon ihtimali son derece düşük. Savaş olmalarıdır. Hatta bunların bir kısmı, yapılacak
tamtamlarının fos çıkması üzerine operasyonun başarısızlığa mahkum olacağından dem
Genelkurmay ve burjuva medya şovenist vurmaya başladı bile.
duyguları diri tutmak için bu kez de “Kuzey Kuşkusuz ki, onların tüm kulakları sağırlaştıran
Irak’ta Türk askerine silah çekildi” kuru gürültülere rağmen kapsamlı bir operasyondan
hikayesinden medet umma yoluna gittiler. uzak durmalarının nedeni, hem efendileri ABD’nin
Genelkurmay tarafından bu konuda zehir böyle bir operasyona göstereceği tepkiden, hem de
zemberek bir açıklama yapıldı. Kürdistan girilecek maceranın tam bir bataklığa dönüşmesinden
Bölge Yönetimi’nin değişik kademelerinden duyulan korkudur.
gelen özür açıklamaları burjuva medyada Tüm bunlara operasyon ihtimali nedeniyle Güney
“nasıl da korkuttuk“ havalarında yayınlanıyor. manşetlere taşınır. Görünüşe göre, Genelkurmay ve Kürdistan ve Irak’la iş yapan işadamlarının
Hükümet ile Genelkurmay Başkanı arasında süren Mehmetçik medyanın hükümetten talebi, sadece tedirginliğini de eklemeliyiz. Örneğin, Türk-Irak İş
gerilim, bu kez Kürt sorunu üzerinden sürdürülüyor, PKK’yi değil, Güney Kürdistan’daki siyasi yapıyı da Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy, 100’e yakın üye
laiklik ve anti-laiklik ikilemi üzerinde süren kapışma hedefleyen askeri bir operasyon kararı almasıdır. firmanın pek çoğunun bekleme sürecine girdiğini ve
da şimdilik sınıra kaydırılmış görünüyor. Peki, Güney Kürdistan’da gerçekten de diken üstünde olduğunu söylüyor. Bilindiği gibi,
Uzun bir süredir gündemden hiç düşmeyen Güney peşmergeleri, hatta ABD’nin güçlerini de hedef alacak bölgede Türk müteahhitlerin 2006 yılında
Kürdistan’a yönelik operasyon tartışması, Ulus’taki bir askeri harekat yapma niyeti var mıdır? “Bir askeri gerçekleştirdikleri işin toplam tutarı ise 1,5 milyar
patlamadan hemen sonra, olay yerine giden operasyona karar verme yetkisi Türkiye’dedir, dolar. Müteahhitler Birliği’ne üye olan ve Güney
Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın, “bu tür kimseden izin beklemesi gerekmez” efelenmelerini bir Kürdistan ve Irak’a iş yapan şirketler arasında Kulak
eylemler sürecektir” buyurduktan, Güney yana bırakırsak, “Kuzey Irak’a bir askeri harekâtın İnşaat, Metiş, Yüksel İnşaat, Tepe İnşaat, Makyol, Age
Kürdistan’daki liderleri eylemin destekçileri olarak önkoşullarından birisi ABD ile uzlaşmaktır” İnşaat, Cengiz İnşaat, Yenigün İnşaat, Zafer İnşaat
ilan ettikten sonra, kamuoyu adeta operasyonla şeklindeki tespitler de göstermektedir ki, bugünkü bulunuyor. Ancak, yine Müteahhitler Birliği‘ne üye
yatıyor, operasyonla kalkıyor. Televizyon ekranlarının, siyasi konjonktürde AKP hükümetinin, Büyükanıt’ın olmayan onlarca orta ve küçük firma da Güney
gazete sayfalarının önemli bir bölümü, bu konuya tanımladığı gibi bir kararı çıkarması imkansız Kürdistan’da iş yapıyor.
ayrılmış durumda. görünmektedir. Açıktır ki bugünkü siyasi konjonktürde, AKP
Hatırlanacağı üzere, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın Kuzey Irak’ta PKK dışında Barzani hükümetinin, Büyükanıt’ın çizdiği çerçevede bir “sınır
Büyükanıt, 12 Nisan’da düzenlediği basın ve ABD’nin olduğunu hatırlatarak, “Biz sadece ötesi operasyon” kararı çıkarması mümkün değildir.
toplantısında kamuoyu önünde “Kuzey Irak’a askeri PKK’ye karşı mı Kuzey Irak’a gireceğiz, yoksa Hükümet, en fazlasından ABD ve Barzani ile anlaşıp
bir harekât düzenlenmesine ihtiyaç var mı, var! Bu Barzani ile hatta ABD ile de savaşacak mıyız? “namusu kurtarma” kabilinden sınırlı bir askeri
faydalı olur mu, evet olur!” diyerek sürecin önünü Hükümet böyle ‘hedefleri’ de gösteren bir siyasi karar harekat için karar çıkarabilir. Daha ötesi değil.
açmıştı. Arkasından hükümetin karşı hamlesi gelmiş, çıkarmalı ki biz de askeri hazırlıkları ona göre Peki, hal böyleyken, kapsamlı bir sınır ötesi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Eğer böyle bir yapalım” mealindeki sözleri, yalancı pehlivan rolünü operasyon için koşullar elverişli değilken, neden
ihtiyaç varsa, Genelkurmay yazılı izin başvurusunda sona erdirmekte, gerçek niyeti ortaya koymaktadır. bunca gürültü koparılmaktadır? Yapılan, bir “sınır
bulunsun verelim” diyerek topu yine karşı sahaya Sözlere bakarsak, Genelkurmay, hükümetten “ABD, ötesi operasyon” değil, psikolojik savaş odaklı “sınır
atmıştı. Büyükanıt, “yazılı başvuruya ne gerek var” Barzani güçlerine karşı savaşacaksınız” kararı içi bir operasyon”dur. Hükümet ve Genelkurmay,
dese de, o da “yazılı talimat” istemekten kendini çıkarmasını istemektedir! Yani hiçbir şey psikolojik savaşın bütün unsurlarının kullanıldığı bir
alıkoyamamıştı. istememektedir! Açıktır ki, hükümetten böyle bir karar mücadele yürütmektedir ve mücadelenin hedefi ise,
Yine geçtiğimiz hafta iki Amerikan F-16’sı çıkarmasını beklemek, ölüden gözyaşı beklemekle işçi sınıfı ve tüm emekçi kitlelerdir. Bu gerilim
Hakkari’de “sınır ihlali”nde bulundu. Bu, bugüne aynı şeydir. politikalarının genel amacı, geleneksel imha, inkar ve
kadar yapılan 34. ihlaldir. Ama, bu olay Kuşkusuz ki, ABD’nin onayı olmadan bir “sınır asimilasyon politikalarının devamını sağlamaktır. Kısa
Genelkurmay’ın internet sitesinde, “Genelkurmay’ın ötesi operasyonun mümkün olmadığını en başta vadede ise, birincisi, Kürtler’in meclise girmesini
tepkisi” olarak yer alınca olay büyüdü. “Milli Büyükanıt bilmektedir. Nitekim, Washington’dan önlemek veya en azından sınırlamaktır. İkincisi, AKP
hassasiyetler” üzerine günlerce propaganda yapıldı. “sınır ötesi operasyon” ile ilgili gelişmelerin nasıl hükümetini basınç altında tutarak seçimlerde AKP’nin
Bu sınır ihlalinin Türkiye’ye nasıl büyük hakaret değerlendirildiği konusunda “ABD’nin sesi” Yasemin başarısını mümkün mertebe azaltmaktır.
olduğu ve mutlaka karşılık verilmesi gerektiği Çongar, Milliyet’teki köşesinde şöyle yazmaktadır: Açıktır ki, bu iki düzen içi güç arasındaki değişik
televizyon ekranlarının ve gazete sayfalarının önemli “Bir kere, Genelkurmay Başkanı’nın bu sözleri, biçimlerde süren çatışma, işçi sınıfı ve emekçileri
bir bölümünü işgal etti. “Sınır ihlal”ini dillerine 12 Nisan’daki, ‘K. Irak’a operasyon yapılmalı mı? onların yedeğine sürükleme riskini içinde
dolayanlar, Türkiye’nin NATO üyeliği ve ABD’nin Yapılmalı. Fayda sağlar mı? Sağlar’ şeklindeki barındırmakta, bir askeri operasyon olmasa da sanki
casus uçuşlarına ihtiyacının olmayacak kadar açıklamasından bir tür ‘geri adım’ sayıldı. olmuş gibi sonuçlar elde etmek isteyen güçlerin
Türkiye’nin her sırrına vakıf olduğunu unutmuş Görüştüğüm ABD’li kaynakların çoğu, 12 Nisan’da, ellerini güçlendiren bir süreç olarak yansımaktadır. Bu
göründüler. sınır ötesi operasyon konusunu, bunun ‘ivedi bir süreci tersine döndürmenin yolu ise, işçileri,
Büyükanıt da kendi cephesinden şovenizmi askeri gereklilik’ olduğunu düşündürtebilecek sözlerle emekçileri ve Kürt halkını birleştirecek bir mücadele
kışkırtır bir şekilde sordu: “Evet Kuzey Irak’a gündeme sokan Büyükanıt’ın, 31 Mayıs’ta, böyle bir ekseni yaratmaktan geçmektedir. Bu acil görev ve
gidersek; orada sadece PKK yok, Barzani de var; operasyon için frene bastığı izleniminde. Washington, sorumluluk tüm devrimcilerin omuzlarındadır.
onunla da çatışacak mıyız? Hükümet bunu Genelkurmay Başkanı’nın, ‘Barzani de, ABD de Şu bilinmelidir ki, 80 küsur yıldır Kürt halkını
belirlemeli!” orada. Onlarla da mı savaşacağız’ sorusunun yok sayan, onları baskı altında tutan sömürgeci
Aynı günlerde Güney Kürdistan’da “görevli sivil mantıksal devamını, ‘Siyasi karar çıkarsa, Barzani ve sermaye düzeninin hiçbir demagojisi, Güney
timler”den birisinin bir trafik kontrolünde peşmergeler ABD ile de savaşırız’ diye okumaktan ziyade, Kürdistan’a yönelik saldırıyı meşrulaştıramaz. Kürt
tarafından durdurulup kimlik sorulması, özür ‘Operasyon için koşullar pek uygun değil’ diye halkına yönelik operasyon ve katliam tehditlerine
dilenmesine, “bilmeden çevirme yapılmış, kimlikler okuyor.” derhal son verilmeli, ayrı devlet kurma hakkı da dahil,
görülünce arama yapılmamıştır” denmesine rağmen Bu değerlendirme yorum gerektirmeyecek kadar Kürt halkının tüm temel ulusal hakları önkoşulsuz
aranan fırsat bulunmuştur. Hemen “peşmerge tacizi” açık değil mi? olarak tanınmalıdır.
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007 Çürüyen düzenden hesap sor!.. Kızıl Bayrak  9

Düzen siyaseti dikiş tutmuyor...

Rant kavgası nedeniyle DYP-ANAP


birleşmesinin sonu geldi!
Seçim oyununda adayları belirleme aşaması, dönüşmesi 27 Nisan’dan hemen sonra yaşandı. Ordu değerli olduğunu açıklayarak, kendilerine DP
düzen partilerini karıştırdı. Amaç koltuk paylaşmak ve muhtırasının hemen ardından DYP-ANAP arasındaki yönetiminden daha fazla pay verilmesini talep ettiler.
koltuk sayısı üzerinden elde edilecek ranttan başka bir birlik görüşmeleri başladı. Kısa sürede birleşmenin Sonuçta, Susurlukçu kirli savaş şefi Ağar’ın
şey olmayınca kıyamet koptu. Partiler arası transfer ve biçimi ve zemini belirlenerek şatafatlı törenlerle ilan DYP’si ile Özal’ın köhne ANAP’ından isteklerini
istifalar yoğunlaşırken, düzen siyaseti tam manasıyla edildi. karşılayacak bir sonuç elde etmek isteyen düzen
pazar yerine döndü. Bu rant kavgasının en çarpıcısı İlk zamanlarda, birleşme sonucu kurulacak olan güçleri bir kez daha hüsrana uğradılar. Böylelikle
düzenin sağ kulvarında “merkez”i tuttuğu iddia edilen DP, ordunun başını çektiği cephe tarafından AKP’yi anlaşıldı ki, kullanıla kullanıla tutar yeri kalmamış
DYP ile ANAP arasındaki birleşme sürecinin sona güçten düşürmek üzere önemli bir dayanak olarak olan bu kumaşlar dikiş tutmuyor. Dahası ne kadar
ermesiyle sergilendi. Güya “merkez sağda birlik” görülüyordu. Tekelci burjuvazi de geçmişte kendisine cilalanırsa cilalansın, ne kadar yamalanırsa
adına karşılıklı büyük “özveriler”le biraraya gelen bu en dolaysız biçimde hizmette bulunmuş bu iki partinin yamalansın bu partiler, diğer tüm düzen partileri gibi
partiler, iş adayların belirlenmesine gelince birleşmesiyle ortaya çıkacak yeni partinin AKP varlıklarını esasen rant paylaşımı üzerine
birbirlerine girdiler. DP adı altında sağlanacak birliğin karşısında güçlü bir seçenek haline gelme ihtimali dayandırdıkları için, seçilme umudu taşıdıkları her
seçimlerde barajı geçme olasılığı belirince, daha önce nedeniyle başlangıçta bu girişimi heyecanla karşıladı. durumda şiddetli bir kavganın adayıdırlar. Bunun için
kimsenin itibar etmediği bu partilerin kapısında büyük Fakat çok geçmeden görüldü ki, yeni kurulacak parti özveri timsali olarak gösterilen DYP-ANAP
kuyruklar oluşmaya başladı. Başlangıçta köhnemiş iki AKP’ye bir alternatif oluşturmadığı gibi düzen birleşmesi kısa zamanda en bayağısından bir rant
eskici dükkanının birleşmesi çok kolay olmuş, fakat siyasetindeki parçalanmayı arttırmak dışında bir sonuç dalaşının sahası haline geldi.
birleşen dükkanlara “nur” yağacağı beklentisi da yaratmayacaktır. Diğer taraftan AKP karşısında Bu durum, egemen güçlerin basit piyonları olarak
oluşunca dükkancıların kavgası da kaçınılmaz CHP ve MHP’nin meclise sokulmasıyla sağlanacak tekleşmiş düzen partilerinin ve düzen siyasetinin
olmuştur. tablo, egemen güçlere hem AKP karşısında aradıkları yapısal sorunlarını bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Bu iki parti arasındaki birleşme süreci herşeyden seçeneği, hem de işlerin yolunda yürütülmesi için Bundan dolayı işçi ve emekçiler, hepsi de dikiş
önce ordunun 27 Nisan müdahalesinin ürünüydü. Öyle gerekli siyasi imkanı sağlayacaktır. İşte bundan dolayı, tutmayacak kadar çürümüş olan bu düzen partilerine
ki, iki parti arasında birlik olasılığı en ciddi biçimde egemen güçler DP’ye başlangıçta verdikleri hararetli ve bu partilerin oyuncusu oldukları seçim oyununa
bu askeri müdahalenin hemen arkasından gündeme desteği geri çektiler. Böylelikle DYP-ANAP itibar etmemelidirler. Bunun yerine, çürümüş ve
geldi. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin ilk birleşmesindeki ilk kriz belirtileri de görülmeye kokuşmuş bu düzeni ve onun çeteleşmiş devletini
günlerinde bu iki partiden de verilen görüntü, başladı ve bunun üzerine gelen rant paylaşımı kavgası yerle bir edecek toplumsal bir devrimi hazırlamak
seçimlerde AKP’nin önünü kesecek bir hareket da yolların ayrılmasına neden oldu. Bu rant paylaşımı üzere seferber olmalıdırlar. Seçim sürecinde “Çözüm
içerisinde bulunulmayacağı biçimindeydi. Fakat o denli belirgin biçimde cereyan etti ki, iki parti ne seçimde ne mecliste, çözüm devrimde kurtuluş
ordunun müdahaleleriyle birlikte bu tutumlarından arasındaki ilk ayrılık sinyali ANAP’ın değerli mal sosyalizmde!” şiarını yükselten Bağımsız Devrimci
vazgeçtiler ve aralarındaki ilk ciddi yakınlaşma da bu varlıklarının devri üzerindeki anlaşmazlık üzerine Sınıf Plaftormu’nun seçim programı bu seferberliğin
noktada başladı. Ancak bu yakınlaşmanın birleşmeye verildi. ANAP yöneticileri mal varlıklarının ne denli adresidir.

Bursa’da Mahmut Polat sonsuzluğa uğurlandı!


kontrgerilla Hıdır Uğur ve Mahmut Polat 27 Mayıs günü
Dersim’in Çemişgezek İlçesi Paşacık Köyü’nda TSK
tarafından katledilmişti.
saldırıları Mahmut Polat’ın cenazesi 30 Mayıs günü Gazi
30 Mayıs günü, bir İşçi-Köylü Cemevi’nde yapılacak tören sonrası defnedilecekti.
okurunun babası ve Tuncelililer Ancak devlet DNA testi bahanesiyle cenazenin
Derneği üyesi olan Hüseyin Arslan, İstanbul’a gelmesine izin vermedi. Buna rağmen
TİT tarafından kaçırıldı. 4 gün sonra yoldaşları ve dostları gerçekleştirdikleri yürüyüşle
serbest bırakılan Arslan’ın şehitleri sahiplenerek devletin katliamını teşhir
yaşadıklarını bildirmek ve artan etmişlerdi.
saldırıları protesto emek amacıyla 6 1 Haziran günü Gazi Cemevi’ne sabah saat
Haziran saat 18.00’de Heykel-AVP 10.30’da Mahmut Polat’ın cenazesi geldi. Cenaze
önünde yaklaşık 30 kişinin katıldığı işlemlerinden sonra saat 11.30’da Gazi Mezarlığı’na
bir basın açıklaması gerçekleştirildi. doğru yürüyüşe geçildi.
Açıklamada demokratik ve En önde Mahmut Polat’ın cenazesi omuzlarda
muhalif kimliğiyle bilinen işçi taşındı. Arkasında “Gerillalar ölmez, yaşasın halk
emeklisi Hasan Arslan’ın oturduğu savaşı!/Partizan” pankartı açıldı. Yürüyüşe DHP de
Teleferik semtinde 3 kişi tarafından “Halk savaşçıları ölümsüzdür!/DHP” pankartı ile katıldı.
silahla kaçırıldığı ifade edildi. Gazi Mezarlığı’na gerçekleştirilen yürüyüş
boyunca ve defin sırasında “Mahmut Polat yaşıyor!”, “Hıdır ise teröre ve katliamlara karşı bugün daha fazla direndikleri
“Baskılar bizi yıldıramaz!”, ifade edildi. Emperyalistler ve yerli işbirlikçilerinin ise içerde
“Kahrolsun MGK, MİT, CİA, Uğur yaşıyor!”, “Gerillalar ölmez, yaşasın halk savaşı!”,
“Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Faşizmi döktüğü kanda TMY ile işçi ve emekçilere baskı uyguladığı belirtildi.
kontrgerilla!” sloganları atıldı. Konuşma “Halk ve devrim için yaşayanlar, savaşanlar
Eyleme Tuncelililer Derneği, boğacağız!”, “Bedel ödedik bedel ödeteceğiz!”, “Devrimci
irade teslim alınamaz!”, “Marx, Lenin, Mao, önderimiz İbo, ve silah elde toprağa düşenler bizim sahiplendiğimiz ve
İHD, ESP, Partizan, DHP, SDP, DTP, sahipleneceğimiz büyük değerlerdir. O değer ki binbir
EMEP, Halkevleri ve BDSP katıldı. savaşıyor TİKKO!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Yaşasın
devrimci dayanışma!”, “Anaların öfkesi katilleri boğacak!”, emekle kanlı gözyaşıyla yaratılmıştır. Hıdır Uğur ve Mamut
Bursa’da bundan bir süre önce Polat şahsında tüm devrim şehitlerini bir kez daha saygıyla
de Özgür Halk Dergisi eski Bursa “Patron-ağa devletini yıkacağız, halk iktidarını kuracağız!”
ve “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganları atıldı. anıyoruz. Anıları ve ideallerine bağlı kalacağımıza söz
temsilcisi Edip Meriç kaçırılarak, veriyoruz” sözleriyle son buldu.
darp edilip yol kenarına bırakılmıştı. Mahmut Polat ‘94 yılında şehit düşen abisi İsmet
Polat’ın mezarının yanına defnedildikten sonra tüm devrim DHP, Mücadele Birliği Platformu, KÖZ ve Odak
Meriç’i kaçıranların elinde liste dergisinin yaptığı konuşmalardan sonra mezar anması sona
olduğu, dövüldükten sonra isminin şehitleri için saygı duruşunda bulunuldu. Daha sonra
Partizan adına bir konuşma yapıldı. Yapılan konuşmada, erdi. BDSP, HÖC ve ESP’nin de destek verdiği anmaya 500
üzerinin çizildiği bizzat kendisi kişi katıldı.
tarafından görülmüştü. emperyalistlerin son dönemde Irak, Afganistan ve
Filistin’den sonra tüm Ortadoğu’da terör estirdiği, halkların Kızıl Bayrak/İstanbul
Kızıl Bayrak/Bursa
10  Kızıl Bayrak Susurluk düzeninden hesap soralım! Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

Dinar’da ortaya saçılan pislik!


2 Haziran günü Afyonkarahisar’ın Riyad Bank antetli biri 27 milyon, diğeri 64 milyon
Dinar ilçesinde bir trafik kazası dolarlık iki senetin Suudi Arabistan vatandaşı Mahmut
meydana geldi. İlginç sonuçları ile El Yusuf Muhammet tarafından Saynur Tarım Ürünleri
ortaya çıkan bu kaza, yıllar önce İhracat ve İthalat Sanayi Ltd. Şirketi adına yazıldığı
Susurluk’ta meydana gelen o ünlü belirlendi. Bununla birlikte araçta Seyfettin Taş ve
kazayı ve ardından söylenenleri İbrahim Demirhan isimli şahısların yazdığı 20 bin ve
hatırlattı: “Artık hiçbir şey eskisi gibi 17 bin YTL’lik çekler dikkat çekti. Banka
olamayacak!...” dekontlarından da, 89 bin euronun uluslararası bir
bankaya havale edildiği belirlendi. Jandarma ayrıca,
Her şey eskisi gibi! Lara’daki bir plajın işletme ortağı olarak gözüken ve
kazada ölen Turan Balık adına 26 Nisan ‘07 tarihinde
Dinar’daki kaza göstermiştir ki her açılan hesaba, aynı gün 50 bin YTL’nin girdiğini tespit
şey eskisi gibi devam ediyor. Bu düzen etti.
yıkılıncaya kadar pislik üretmeye, yeni Bunlar çeteleşmiş ve mafyalaşmış düzen
Susurluklar, Şemdinliler, Sivaslar, gerçeğine ışık tutuyor. Ortaya dökülen pisliklerden
Maraşlar yaşanmaya devam edecek. tek tek çete/mafya elemanları değil, toplamında tüm
Kazada cipin içindeki 4 kişi öldü. kurumları, temsilcileri ile birlikte düzen sorumludur.
Birisi, özel harekat dairesinde yıllarca Bu pislik onu üreten düzene fatura edilmeli ve hesabı
görev yapmış ve “hizmetleri” karşılığı bir bütün olarak ondan sorulmalıdır.
madalyalar almış bir emekli başkomiser. Diğer üçü, Ardında bıraktıkları ile birlikte Dinar’da hurdaya Kazada ölen Turan Balık’ın Trabzon’un Of
farklı sektörlerde faaliyet yürüten “işadamları”! Ve dönen cip aynı gerçeği tekrarlıyor. Burjuvazinin ilçesine bağlı Çataldere Köyü’nde gerçekleşen
aracın içinden çıkan iş malzemeleri: Baretta marka çürüyen ve çeteleşen iktidarı sürüyor. Susurluk cenazesindeki görüntüler de dikkate değerdi.
otomatik tüfek ve tabanca, Hector Koch marka sermaye iktidarının gerçek yüzüydü, dün Şemdinli’de Cenazeye eski Trabzonspor Başkan Yardımcısı
tabanca ve hayalet silah olarak bilinen Glock, bu patlayan bombada, bugün Afyon’da bir trafik İbrahim Hacıosmanoğlu ile bazı kulüp yöneticileri de
silahlara ait şarjör ve çok sayıda mermi ile esrar, biber kazasında, bu gerçek tekrar tekrar karşımıza çıkıyor. katıldı. Yaşanan kazaya yönelik ‘Susurluk’
gazı. Bütün bunlarla birlikte aracın içinden, benzetmesine karşı, Turan Balık’ın yakın arkadaşı,
muhtemelen bu dörtlüyü biraraya getiren “vatan Çürüyen düzen ve temsilcileri SHP Of İlçe Başkanı Adem Çakır, “Çok değerli bir
hizmeti”nin belgesi olan 100 milyon doları aşkın işadamıydı” dedi.
meblağ tutarında senet çıktı. Cipten kafaları karıştıran iki adet senet çıktı. Ağır silahlar, özel harekatçılar, uyuşturucu ve
milyon dolarlık dökümanın çıktığı bir cip ile “namuslu
işadamları”!!!

“Kentsel/rantsal dönüşüme hayır!” Bu pisliği devrim temizleyecek!

Sermayenin “Kentsel Dönüşüm Projesi” Bundan sonra bu katilleri ve sırlarını taşıyan


çerçevesinde İstanbul’da yıkım saldırısıyla araçların kamyonlara değil, öfkeleri ile büyüyen ve
karşı karşıya olan çeşitli mahallelerin örgütlenen kitlelerin barikatlarına çarpmaları
Güzelleştirme ve Yardımlaşma Dernekleri, 3 gerekmektedir. Bu gerçekleştirilmediği sürece,
Haziran’da Kadıköy Caferağa Spor sermaye basınında iki sütunluk haber bile olamayan
Salonu’nda bir araya gelerek, “Mahalleler bu skandallar sürecek. Emekçilerin ürettiği değerleri
konuşuyor, kentsel/rantsal dönüşüme hayır!” çalarak lüks ve şatafat içinde yaşayan bu “vatan
başlıklı bir sempozyum gerçekleştirdiler. kahramanları”nın saltanatı sürecek. Boğazlarına kadar
Yıkım tehdidi altındaki 24 mahalleden kana batmış bu katillerin kan üzerine kurulu iktidarları
20’ye yakın kurumun katıldığı sempozyum, var olacak. Ve işçi ve emekçileri kandırmak, onları
sabah saat 11.00’de başladı. Sempozyumda laiklik-dindarlık, demokrasi-ulusal bütünlük yalanları
yapılan konuşma ve sunumlarda yıkım ile kendi peşlerine takmak için, aynı nakaratları
tehlikesiyle karşı karşıya olan mahallelerin tekrarlayacak yeni yüzler mutlaka bulunacak.
yıkılmak istenmesinin gerisinde rant Bütün bunlara dur demek biz işçilerin ve
sağlama amacı olduğuna dikkat çekildi. emekçilerin elinde. Kendi ürettiğimiz ekmeğe sahip
Saygı duruşu ve açılış konuşmasının çıkmak, bizi, çocuklarımızı ve kardeşlerimizi sokak
ardından başlayan sempozyumda, ortasında vuran, bombalayan bu elleri kırmak bizlerin
İstanbul’un çeşitli mahallelerinin dernek elinde. Gözümüzün önünde tezgahlanan bu oyunun
temsilcileri konuyla ilgili sunumlar yaptılar. bölümde Gülsuyu, Gülensu, Başıbüyük, sahnesini dağıtmak bizlerin elinde.
TMMOB adına İnşaat Mühendisi Murat Hacıhüsrev, Sarıyer, Derbent, Maden, Reşitpaşa, Bu seçim sürecinde biz sınıf devrimcileri, tam da
Gökdemir, kentsel dönüşüme karşı alternatif Emirgan, Kazım Karabekir mahalleleri buna cüret edeceğiz. Tepeden tırnağa çürümüş,
bilimsel bir çalışmayı proje olarak önlerine güzelleştirme dernekleri başkanları söz aldılar. çeteleşmiş sermaye düzeni bizi peşine takmak
koyduklarını ve yaklaşık üç aydır Konuşmalardan sonra belirlenen sorunların istediğinde, düzen partileri bütün bu pisliklere paravan
gerçekleştirdikleri etkinliklerle seslerini değerlendirilmesi yapılarak sonuç bildirgesi taslağı olup bizi kandırmak istediklerinde, parlementarist-
duyurmaya çalıştıklarını belirtti. TMMOB olarak oluşturuldu. Mahalle derneklerinin 8 Haziran günü reformist hareketin ufuksuz çizgisi bizi oyalayıp,
yağmacılığa ve hırsızlara karşı halkın yanında MMO İstanbul Şubesi’nde yapacakları toplantıyla çözümden uzaklaştırmak istediğinde, biz tam da bunu
olacaklarını vurguladı. sonuç bildirgesi kamuoyuna açıklanacak. yapacağız.
Sempozyum, Yakacık, Başıbüyük, Kartal, Sempozyumda ayrıca Sarıyer Maden Mahallesi Sermaye düzenine karşı, “düzene karşı devrim!”
Karanfilköy mahallelerinin güzelleştirme dernek halkının 4 Haziran günü içme suyu talebiyle şiarı ile mücadeleyi güçlendireceğiz. Bu pisliği
yöneticilerinin yaptıkları konuşmalarla devam etti. yapacakları eyleme ve 6 Haziran’da Başıbüyük temizleyecek devrimin kızıl bayrağı altında birleşip,
Konuşmaların ardından sempozyumun birinci Mahallesi için TOKİ ile yapılacak ihaleye karşı bütün işçi ve emekçileri bu bayrak altına çağıracağız.
bölümü sona erdi. yapılacak eyleme destek verilmesi kararlaştırıldı. Bu kez de Dinar’da ortaya saçılan bu pislikleri
Sempozyumun ikinci bölümü dernek Sempozyuma İstanbul’un çeşitli unutmayacağız, unutturmayacağız. Çürüyen düzen
temsilcilerinin kendi mahallelerindeki yıkım mahallelerinden yaklaşık 400 kişi katıldı. çözümünü ararken, biz kendi çözümümüz olan
süreçlerine ilişkin sunumlarıyla devam etti. Bu Kızıl Bayrak/İstanbul devrimin saflarını örgütleyeceğiz.
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007 İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret! Kızıl Bayrak  11

Düzen partileri söylemde bile asgari ücretin adını anmıyorlar...

İnsanca yaşamaya yeten,


vergiden muaf asgari ücret!
Önümüzdeki Temmuz ayında asgari ücrete, ikinci “asgari geçim indirimi”nin asgari ücretlinin aylığına kişi üzerinden hesap edildiği de düşünüldüğünde,
altı ay için belirlenen yüzde 4’lük artış ek kazanç olarak yansıtılması da patronların asgari ücretlilerin aileleriyle birlikte nasıl bir sefalete
gerçekleştirilecek. İlk altı ay için belirlenen yüzde inisiyatifine bırakılmış durumda. Dolayısıyla bu mahkum edildiği daha iyi anlaşılacaktır.
6’lık artış daha ilk üç ayda erirken, ikinci altı ay için indirim patronların üzerindeki “vergi yükünü” Yine Birleşik Metal Sendikası’nın yaptığı
verilecek zam da ancak birinci altı ayın kayıplarını hafifletmekten başkaca bir amaca hizmet etmiyor. araştırmaya göre, 2007 Nisan ayı verilerine göre açlık
telafi edebilecek. Dolayısıyla, asgari ücret için AKP hükümeti dört yıl boyunca asgari ücrette ve yoksulluk sınırı bir önceki aya göre yüzde 1,2
belirlenen yüzde 10’luk artış, 2007 yılı sonu itibariyle artış oranını belirlemiştir. Ancak bu oran hiçbir zaman, artarak, dört kişilik bir aile için açlık sınırı 602,
gerçekleşen enflasyonun çok altında kalacak. TÜİK’in (her zaman hükümetin hizmetinde olan bir yoksulluk sınırı 2.190 YTL’ye ulaşmıştır. Böylece,
Türkiye’de kayıtlı olarak çalışan ücretlilerin kurumun) belirlediği “asgari geçim haddine” bile açlık sınırı 403 YTL’lik asgari ücretten yüzde elli daha
yüzde 44’ünü asgari ücretliler oluşturuyor. Kayıt dışı erişememiştir. Aşağıdaki tablodan da görüleceği gibi, fazla iken, yoksulluk sınırı asgari ücretin 5 katı
istihdamla birlikte bu oranın gerçekte çok daha yüksek belirlenen asgari ücretin asgari geçim haddini düzeyine çıkmıştır.
olduğu biliniyor. Peki, kayıtlı verilere göre aileleriyle karşılama noktasına yüzde 75 oranıyla en fazla Asgari ücretin yirmi katı kadar bir maaşla, sekiz
birlikte 13-14 milyona ulaşan, yaklaşık 3,5 milyon yaklaşıldığı yıl 2004’dür. AKP hükümetini böyle bin YTL ile geçinemediklerinden şikayet eden
asgari ücretli için önümüzdeki seçimler ne anlam ifade bonkör davranmaya iten, 28 Mart yerel seçimleri milletvekilleri işçi ve emekçilerle alay etmektedirler.
ediyor? öncesinde seçimlere dönük yatırım ihtiyacıdır. Öyle ki 22 Temmuz seçimleri vesilesiyle düzen
Hatırlanacağı gibi, 2002 partileri artık söylemde bile asgari ücretten
seçimleri öncesinde AKP’nin temel bahsetmemektedir. Zira hepsi sermayenin hizmetinde
seçim vaadlerinden biri, vergiden tek bir programda birleşmiştir. Meclise girebilme ve
muaf ve insanca yaşamaya yeten bir hükümet olabilmenin tek yolunun sermayenin tam
asgari ücretti. Ancak AKP hizmetinde hizaya girmekten geçtiğinin bilinciyle
hükümetinin 4,5 yıllık icraatları işçi hareket etmektedirler.
ve emekçilerin yaşamlarında en ufak Asgari ücretle çalışan işçi ve emekçiler
bir düzelmeye yolaçmadığı gibi hayat yaşadıkları bu sefalete bir çözüm bulmak istiyorlarsa,
standartlarının daha da gerilemesini herşeyden önce bu gerçeğin farkında olmalıdırlar.
getirdi. Çıkarılan iş yasasından Seçimler işçi ve emekçilerin sorunlarına çözüm için
sendikal örgütlerin dağıtılmasına, değil, bu sorunların kaynağı sömürü düzeninin daha
sosyal hakların tırpanlanmasından iyi işletilmesi için gündeme gelmektedir. Vergiden
işten çıkarmalara, işsizliğin muaf, insanca yaşamaya yetecek düzeyde bir asgari
artmasından ücretlerin gerilemesine ücreti kazanmak, hükümete hangi düzen partisinin
kadar birçok örnek sıralanabilir. geleceğine değil, işçi ve emekçilerin bu talep uğrunda
Asgari ücret sorununda da AKP ne ölçüde mücadele edeceklerine bağlıdır. Bugün
hükümeti sermayenin yüzünü asgari ücret açlık sınırının bile altında belirleniyorsa,
güldürürken, işçi ve emekçilere adeta bunun temel nedeni işçi ve emekçiler bu pervasızlığı
kan kusturdu. Asgari ücretin insanca sessizce sineye çekmesidir. Bugün düzen partileri
yaşamaya yetecek bir düzeye çıkması demagojik bir tarzda dahi olsa asgari ücreti vaatleri
şöyle dursun, vergiden muaf arasında anmıyorlarsa, bunun nedeni işçi ve
tutulması bile gündeme getirilmedi. emekçilerin tepkisizliğidir.
Asgari ücret üzerinden en çok gelir Asgari ücretli olsun olmasın, tüm işçilerin 22
vergisi alınan bir “kazanç” türü Temmuz’da gerçekleşecek seçimlerde olacakları
olmayı sürdürdü. Seçim yatırımı çerçevesinde uygulanan bu tutum, kendi sınıf çıkarlarını savunmak olmalıdır. Bu
Bu noktada AKP hükümetinin tek örnek politikadan istediği sonucu elde eden AKP, 2005 ve ise, asgari ücret de dahil, taleplerimiz doğrultusunda
verebileceği icraatı, ilk uygulaması 2008’de 2006 yıllarında bu artışı sermaye lehine telafi etmiştir. sınıf mücadelesinin yükseltilmesi demektir. İnsanca
başlayacak olan vergi iadelerinin kaldırılmasıyla Asgari geçim haddi 2005’de yüzde 20 oranında yaşamaya yetecek asgari ücret talebinin yanısıra,
gündeme gelen “asgari geçim indirimi”dir. Ancak artarken, asgari ücret yüzde 10 artış göstermiştir. asgari ücret üzerindeki her türlü verginin devlet ve
nasıl ki bugüne kadar KDV’de uygulanan indirimlerin Aradaki yüzde 10 kayba 2006’da 4 puan daha işverenlerce ödenmesini, asgari ücret tespit
ürünlerin fiyatına yansıtılıp yansıtılmaması mal eklenince, iki yılda yüzde 14’lük bir kayıp komisyonunun işçilerin denetime açılmasını talep
sahiplerinin inisiyatifine bırakıldıysa, aynı şekilde yaşanmıştır. Belirlenen bu asgari geçim haddinin tek etmeliyiz.

FIJ Türkiye’deki örgütlenme çalışma yapılması benimsendi.


Kongrede patronların, çalışanların TİS hakkını
kampanyaları koordine etmesinin önemine dikkat
çekildi.
çabalarına destek verdi kabul etmemesi üzerine FIJ’in bölgesel düzeyde
somut eylemler geliştirmesi ve seminerler
Kongrede alınan bir diğer karar ise, sendikaların
üye kampanyaları düzenlemeleri ve karşılaştıkları
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (FIJ) düzenlemesi istendi. İş güvencesiz ve zor çalışma tehditlerle mücadele edebilmeleri için ortak stratejiler
Moskova’da gerçekleştirdiği Dünya Kongresi’nde koşullarının yanı sıra medya evliliklerinin ve artan geliştirebilmek amacıyla uluslararası bir konferans
aldığı kararlarda, sendikaların örgütlenme ve rekabetin yayın kalitesinde, özellikle gazeteciliğin düzenlenmesi oldu.
bağımsız gazetecilik çabalarına destek çağrısı yaptı. statüsünün düşmesinde çok önemli etkisi olduğu FIJ Dünya Kongresi’ne katılan Türkiye
5 gün süren kongrede 2007-2010 Çalışma vurgulandı. Dijital televizyon, cep telefonu Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı ,Avrupa
Programı altında gazetecilerin etik ve mesleki haberciliği, internet ve ücretsiz gazete gibi Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkanı ile görüşerek,
standartlarda sürdürülebilir sosyal güvenlik ve gelişmelerin yaşandığı bir atmosferde gazetecilerin bu ATV ve Sabah gazetesindeki örgütlenme faaliyeti
çalışma koşullarına sahip olmasının yanısıra bağımsız değişim karşısında ayakta durabilmesi için özgür, hakkında bilgi verdi. Yapılan görüşmede Türkiye’deki
gazeteciliğin korunması için çaba gösteren bağımsız, güçlü ve iyi donanımlı sendikalarda genel seçimlerden sonra gazetecilerin çalışma
sendikaların desteklenmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca örgütlenmelerinin bir zorunluluk olduğu kaydedildi. koşulları ve basın özgürlüğüyle ilgili hakların
çokuluslu medya tekellerinde çalışanlar arasında Bu çerçevede, FIJ’in üye örgütlere düzenleyecekleri incelenmesi için EFJ’nin bir heyet göndermesi, eğitim
uluslararası çalışma konseyleri oluşturulması ilkesi kampanyalar için yardımda bulunması, uluslararası semineri düzenlenmesi konularında fikir alışverişinde
kabul gördü. “Global Sözleşmeler” hazırlanması için işçi hareketini de içine alan global ölçekli bulunuldu.
12  Kızıl Bayrak Gençlik gelecek... Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

ÖSS’ye ve geleceksizliğe karşı Liselilerin Sesi yükseliyor!

“Öğrenci Sömürü Sınavı Kaldırılsın!”


Şenliği başarıyla gerçekleştirildi!
İstanbul Liseli Gençlik Platformu’nun Ardından etkinliğe 20 dakika ara verildi.
hazırlıklarını 1 Mayıs’ın hemen ardından Etkinliğin ikinci bölümü “Hasan Hüseyin’in
başlattığı “Öğrenci Sömürü Sınavı Haziran’da ölmek zor” şiirinden bir bölüm ile başladı.
Kaldırılsın!” Şenliği başarıyla Ardından 3 Haziran günü Nazım Hikmet’in ölüm
gerçekleştirildi. yıldönümü olduğu için “Şiirlerle Nazım Hikmet”
Ön çalışması süresince İstanbul’un başlıklı bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Ardından
dört bir yanında afişler yapılarak, el devrim ve sosyalizm davasında şehit düşmüş tüm
ilanları kullanılarak, ÖSS’nin kaldırılması devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşunda
talebiyle 3 bine yakın imza toplanarak bulunuldu.
duyurusu yapılan şenlik, 3 Haziran günü Saygı duruşu sonrası eski bir Kavel işçisi ve şu an
Muammer Karaca Tiyatrosu’nda 300’e Emekli-Sen üyesi olan Ramazan Ergezer, Nazım
yakın bir katılımla gerçekleşti. Hikmet’in üç şiirini okudu. Ayakta alkışlanan
Etkinlik saat 12.00’de, Yaşar Ergezer’in ardından Bağımsız Devrimci Sınıf
Kemal’in “Merhaba” şiirinin Platformu adına eski bir ALGP’li konuşma yaptı.
okunmasıyla başladı. Sunucuların Konuşmada seçim süreci ve düzen partilerinin iç yüzü
şenliğin anlam ve önemine ilişkin teşhir edildi. Liseli gençliğin işçi sınıfının yanında saf
konuşmalarının ardından etkinliğin açılış tutması çağrısı yapıldı.
konuşmasını yapmak için bir İLGP’li söz BDSP konuşmasının ardından 9 Haziran’da
aldı. Açılış konuşmasında liselilerin ÖSS No’lu Şubesi adına Hasan Toprak bir konuşma yaptı. gerçekleşecek olan “ÖSS duvarını yıkalım!” şiarlı
geleceksizliğine mahkum olmadığı, ancak bu tabloyu ÖSS’ye karşı verilecek mücadelenin tek başına mitinge katılmaya çağıran bir konuşma yapıldı.
değiştirebilecek tek şeyin gelecek için mücadele etmek yetersiz kalacağını, mücadelenin bir bütün olarak İLGP’li bir yoldaşın yaptığı konuşmada mitinge
olduğu vurgulandı. ÖSS’yi de yaratan sistemi hedef alması gerektiğini katılımın önemi vurgulandı, mitingin içeriği aktarıldı.
İLGP’nin açılış konuşmasının ardından Ekim vurguladı. Öğrenci ve öğretmenlerin birleşik Ardından Hasan Sağlam sahneye çıktı. Zazaca
Gençliği adına şenliği selamlayan bir konuşma yapıldı. mücadelesinin öneminden söz etti. türkülerin yanısıra Kazım Koyuncu’dan da bir türkü
Konuşmada eğitim alanında yaşanan dönüşümlerin Hasan Toprak’ın konuşmasından sonra lise ve seslendirdi. Liseliler Hasan Sağlam’ı ayakta
bütünlüklü çerçevesi çizildi ve liseli gençliğin dershanelilerin oluşturduğu müzik gruplarına geçildi. alkışladılar. Zazaca Çav Bella’yı söyleyerek
sorunları ile üniversiteli gençliğin sorunlarının İlk olarak Grup GÖÇ sahneye çıktı. Üç parça programını bitiren Hasan Sağlam’ın ardından salonda
kökeninin aynı olduğu vurgulandı. Ekim Gençliği seslendiren grup oldukça iyi program sahneledi. Böyle “Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm”, “Yeni Ekimler
adına yapılan konuşma birleşik ve örgütlü mücadele bir şenlikte yer almanın kendileri için ciddi bir anlam için ileri” sloganları atıldı.
çağrısı ile son buldu. taşıdığını vurgulayan grup, son parça olarak Ulucanlar Hasan Sağlam’dan sonra Hasan Hüseyin’in
Ardından Yersiz Oyuncular sahneye çıktı. şehitleri için kendilerinin sözlerini yazdığı ve Kızılırmak şiiri ile Grup Kızılırmak sahneye çıktı.
Doğaçlama tiyatro yapan bu grup, salondaki bestelediği bir parçayı söylediler. Grup 20 dakika kalabileceğini söylemişti. Ancak
izleyicileri de oyuna katarak oldukça canlı bir Ardından sahneye Grup Meyman çıktı. Yine üç salondaki atmosferin de etkisiyle 40 dakika sahnede
performans sergiledi. Üç ayrı kısa bölümden oluşan parça söyleyen Grup Meyman, Kartal İLGP adına bir kaldılar. Birçok türkü söyleyen Kızılırmak halay
doğaçlama oyunun özellikle ilk bölümü ilgi çekiciydi. konuşma yaparak etkinliği selamladı. parçası çalmaya başladığında salonun fiziki
Seyircilerin yönlendirmesiyle ÖSS’yi oyunlaştıran Vefa Anadolu Lisesi müzik grubu ise dershanede koşullarına karşın liseliler halaya durdular. Ardından
tiyatrocular, doğaçlama sahneledikleri oyunun ÖSS denemeleri olduğu için etkinliğin ilk kısmına Çav Bella’nın Türkçe versiyonu ile programlarını
sonunda ÖSS’ye karşı örgütlü mücadele çağrısında yetişemedi. İlk bölümde son olarak sahneye Grup bitirdiler. Çav Bella bütün bir salon tarafından ayakta
bulundular. Keops çıktı. Farklı dillerden şarkılar söyleyen Grup ve gözle görülür bir coşkuyla söylendi. Marş bitiminde
Yersiz Oyunculardan sonra Eğitim-Sen İstanbul 2 Keops da katılımcılar tarafından ilgi ile izlendi. “Yaşasın devrim ve sosyalizm” sloganları atıldı.
Kızılırmak’ın sahneden inmesinin ardından bir
İLGP’li tarafından kapanış konuşması yapıldı.
İÜ Bahar Şenliği gerçekleşti Konuşmada İLGP’nin aylardır sürdürdüğü faaliyet
vurgulandı ve “önümüzde 2 sınav vardı. Bugün hep
Senelerdir kapatılmak istenen İÜ Öğrenci Grubu ve Grup Yorum türkü ve marşlarıyla beraber birincisini başarıyla vermiş olduk. Şimdi 9
Kültür Merkezi’ne (ÖKM) geçen dönem aramızdaydılar. Halkoyunları ekipleri Diyarbakır Haziran’da olacak ikinci sınava hazırlanmamız
provokatif bir saldırı gerçekleşmişti. Polis ve idare ve Antep yöresi oyunlarını sunarken, ÖKM gerekiyor!” dendi.
destekli faşistler tarafından ÖKM tahrip edilmişti. Sahnesi Dario Fo’nun Japon Kuklası oyununu Kapanış konuşmasının ardından etkinlik sona erdi.
Arkasından ÖKM uzunca bir süre kapatılmış, sergiledi. Tiyatro ve halkoyunları kitle tarafından İstanbul’un dört bir yanından, 40’tan fazla dershane ve
kulüp faaliyetleri durdurulmuştu. ilgiyle izlendi. Öğrenciler tüm türkülere, marşlara liseden öğrencilerin katıldığı etkinliğe Grup Fırtına ve
Sene başında ise valilik, muhalif şenlikleri ve halaylara coşkuyla katıldılar. Tersane İşçileri Birliği mesaj gönderdi. 250’yi aşkın
yasaklamış, öğrencilere kendi yoz şenliklerini Oldukça coşkuyla geçen şenlikte, İstanbul katılımın tamamına yakınının liseli olması, etkinliğin
alternatifsiz bir seçenek olarak sunmuştu. Ülke Üniversitesi’nde yaşanan fakülteler arası geçiş coşkusunu gözle görülür bir biçimde artırdığı gibi,
genelinde de öğrencilerin düzenledikleri yasağının son bulması için sürdürülen kampanya başarısının da temel belirleyeni oldu.
şenliklerde terör estirilmişti. anlatılarak, destek çağrısı yapıldı. Şenliğin bu Şimdi İstanbul Liseli Gençlik Platformu olarak 9
Öğrenci şenliklerine yapılan saldırılara karşı 1 coşkulu ve politik atmosferi şenlik alanına girmeye Haziran’da gerçekleşecek olan mitinge yürüyoruz!
Haziran günü ÖKM’nin düzenlediği şenlikle çalışan faşistler ve bunu bahane eden güvenlikler Bugün liselilerin sesi ÖSS’ye karşı türkülerle,
anlamlı bir yanıt vermiş olduk. 29 ve 30 Mayıs tarafından provoke edilmek istendi. Fakat faşistler marşlarla yükseltildi. ÖSS’ye karşı birlik ve
günleri çeşitli etkinliklerle başlayan şenlik 31 devrimci öğrenciler tarafından alandan çıkartıldı. beraberliğimizin gücünü ve coşkusunu açıkça
Mayıs günü Biyoloji Bölümü bahçesinde yapılan Provokasyon devrimci ve demokrat öğrencilerin hissettik. Yarın bu gücü ve coşkuyu alanlara
konser ve etkinliklerle sona erdi. kararlı tutumuyla boşa düşürüldü. taşıyacağız. 9 Haziran’da Liselilerin Sesi ÖSS’ye karşı
Cahit Berkay, Yasemin Göksu, Erdal Şenliğe yaklaşık 500 kişi katıldı. atılan sloganlarla yükselecek!
Bayrakoğlu, YTÜ Bağlama Ekibi, Perküsyon İstanbul Üniversitesi Ekim Gençliği İstanbul Liseli Gençlik Platformu
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007 Gelecek sosyalizm! Kızıl Bayrak  13

ÖSS’ye ve geleceksizliğe mahkum değiliz!

ÖSS duvarını yıkmak için


9 Haziran’da Kadıköy’e!
Bir ÖSS daha yaklaşıyor… İki milyona yakın Kazananlar yarışa girmeden önce bellidir.
genç yeni hayaller kuruyor… Bir avuç asalak Belirleyici olan başarı değil hangi sınıfsal kesime ait
yüzbinlerce gence pembe gelecek yalanları olunduğudur. Parası olmayanın okuyamayacağı,
dağıtıyor… Ve bir kenarda tüm bu olanları denetleyen üniversiteyi kazanmak bir yana, bu eşitsiz yarışın bir
asalaklar yeni hayaller kuruyor… Yani koca bir sistem parçası dahi olamayacağı bir düzenektir karşımızda
hayaller üzerinden dönüyor. duran.
Liseli gençliğin tamamı için geleceksizlik Kaldı ki “büyük bir başarı” sonucunda
anlamına gelen ÖSS, 17 Haziran günü üniversiteye girebilen, hatta mezun olabilen emekçi
gerçekleştirilecek. Her sene olduğu gibi bu sene de sınıflara mensup bir öğrenci de bu geleceksizlik
sınava girenlerin büyük çoğunluğu elenecek, yine kıskacından kurtulabilmiş değildir. Sonuçta onu
yüzlerce okul birincisi açıkta kalacak. bekleyen diplomalı işsizlik ya da en fazla sömürü
Özünde eşitsizlik olan bu sistem, tümüyle haksız çarklarının arasında öğütülen bir yaşam olacaktır.
ve adaletsizdir. Daha işin en başından binler bu ÖSS’nin ve bir bütün olarak sınav sisteminin bir
sınavın dışına itiliyor. Dershanelere milyarlar diğer yansıması ise toplamda eğitim sürecine yaptığı
dökemeyen, okullarda toplanan paraları veremedikleri etkilerdir. Zaten eğitim sisteminin her alanında
için sınıfları temizleyen annelerin, çatıyı aktarırken hakim olan anti-bilimsel ve ezberci eğitim anlayışı
ölen babaların çocuklarıdır dışarı itilenler… Anadilini ÖSS’de doruk noktasına ulaşmıştır. Biz öğrenciler
konuşması yasaklanarak yabancı bir dilde düşünmesi başlayan, azgın sömürü çarkları arasında büyüyen eğitim almak yerine belirlenmiş kalıpları
ve anlaması beklenen, sınav sonrasında ise utanmadan genç işçilerdir dışarı itilenler… Kısacası toplumun ezberlemeye mecbur bırakılıyoruz. Örneğin bir
en başarısız ilan edilenlerdir dışarı itilenler… Çocuk aylık geliri 1.600 YTL’nin altında kalan %80’idir matematik probleminin çözümü için, konuya hakim
sayılacak yaşta fabrikalarda, atölyelerde sabahlamaya dışarı itilenler. olup farklı çözüm yolları geliştirebilmek yerine,
çoktan seçmeli sınav tipinin bir getirisi olan
kısaltılmış formüllerle edinmemiz gereken bilgilerin
üzerinden atlıyoruz. Bunun gibi örnekler
“Öğrenci Sömürü Sınavı Kaldırılsın!” çoğaltılabilir.
Ezberci eğitimin ve anti-bilimsel bir metod olan
Şenliği’nin ardından… sınav sisteminin doğal sonucu öğrenmeye
yabancılaşma, körüklenen rekabet duygusu,
ÖSS karşıtı kampanya çalışmaları dershanelerimizde, sokaklarımızda mümkün yalnızlaşma ve asosyalleşmedir. Sınav, belirgin
olduğunca çok imza toplayarak, hem liselilerin olarak gelecek kaygısı taşımayan, ekonomik sıkıntı
İLGP olarak “Öğrenci Sömürü Sınavı kendi sorunlarının çözümü için bir adım atmasını çekmeyen liseliler için salt bir sosyal statü belirleme
kaldırılsın!” şiarı ile örgütlediğimiz şenliği 3 sağladık hem de bu sayede daha fazla liseliyle aracı olarak bile yoğun bir baskı anlamına
Haziran günü gerçekleştirdik. Şenlik tanışarak, ÖSS karşıtı kampanyamızı ve gelmektedir.
çalışmalarından önce dönem başından beri devam örgütlediğimiz şenliği anlatma imkanı bulduk. Ekonomik ve sosyal planda sıkıntı çeken emekçi
eden ÖSS karşıtı kampanyamız referandumla Özellikle açtığımız imza standları bu noktada sınıflara mensup liselilerde ise bu, sistemin tek
başlamıştı. 2 bine yakın referandum sonucuna göre fazlasıyla anlamlı oldu. Standda tanıştığımız alternatif olarak göstermesiyle birlikte, açık bir
liselilerin azımsanamayacak çoğunluğunun birçok liseli ÖSS üzerine yaptığımız tartışmalar varlık-yokluk ikilemine dönüşmektedir.
ÖSS’ye karşı olduğu ortaya çıktı. Referandum sonucunda şenliğimize katılmak ve Kısacası; ÖSS geleceksizliktir; sömürüdür;
çalışması sırasında liselilerle ÖSS ve ÖSS’nin kampanyamıza destek vermek istediklerini yabancılaşmadır; yalnızlaşmadır; ticari eğitimdir;
getireceği “gelecek” üzerine tartışmalar yaptık. belirttiler. Aynı zamanda şenliğin ön hazırlığını intihardır; baskıdır; bugünün olmayan, geleceğin
ÖSS’ye karşı olmanın, özünde eşitsizliğe, paralı yaparken bütün bölgelerde yaygın afiş kullanarak olamayacak yanıdır… Tüm bunları tuğla edip
eğitime ve geleceksizliğe karşı koyuş anlamına şenlik çağrımızı daha geniş kitlelere ulaştırmaya karşımıza dikilen duvardır.
geldiğini görmüş olduk. Referandum çalışması çalıştık. Bu duvarı aşmanın yolu ise yüzyıllardır
film gösterimleri, söyleşiler vb. etkinliklerle değişmedi: Sesini yükseltmek! Bugün, geleceğimize
devam etti. “Öğrenci Sömürü Sınavına Hayır!” ördükleri sömürü duvarının üzerine yürüyoruz; harcı
yabancılaşma, baskı, yalan olan; sınav stresi altında
“Öğrenci Sömürü Sınavına hayır!” 300’e yakın kişinin katıldığı şenlik başından ezilen arkadaşlarımızın kanıyla büyüyen bu korku
şenliği ön hazırlıkları sonuna kadar büyük bir coşkuyla sürdü, şenliğin duvarının… Ve biz bu duvarı yıkmaya talibiz!
ön hazırlıklarını yaparken hedeflediğiz ÖSS karşıtı
3 Haziran’daki şenliği gerçekleştirme kararı tepkinin dışavurulması somutlanmış oldu. ÖSS 9 Haziran’da Kadıköy’deyiz!
alırken, ÖSS karşıtı tepkinin güçlü bir şekilde karşıtı mücadelenin salt eğitim sistemine değil
açığa çıktığı, bizlerin ÖSS’ye ve temelde bu aslında bu eğitim sistemini yaratan ve işçi-emekçi ÖSS karşısındaki duyarlılığı güce dönüştürmek,
sisteme neden karşı çıktığımızı ifade edebilmeyi kesimden gelen liselilerin eğitim almasını düzenin pervasız saldırılarının karşısına liselilerin
hedefliyorduk. ÖSS’nin liselileri geleceksizliğe zorlaştıran düzene karşı mücadele ile birlikte dinamizmi ile çıkabilmek çabasıyla örgütleyici
mahkum eden, özünde toplumsal yapıdaki düşünülmesi gerektiği vurgusu güçlü bir şekilde bileşenlerinden biri olduğumuz “ÖSS Duvarını
eşitsizlikten beslenen bir sistem olduğunu yapıldı. Şenlik esnasında “Gençlik gelecek, Yıkalım!” mitingi 9 Haziran günü saat 14:00’te
anlatmak, bu sisteme karşı örgütlü mücadelenin gelecek sosyalizm!”, “Yaşasın devrim ve Kadıköy’de gerçekleşecek.
önemine ve gerekliliğine vurgu yapmak hedefiyle sosyalizm!”, “Yeni Ekim’ler için ileri!” sloganları Öğrenci Sömürü Sınavı karşısında tutum alan,
davrandık. Bu yanıyla şenliği ÖSS karşıtı büyük bir coşkuyla atıldı. bu sınava karşı olan tüm liselileri İLGP pankartının
kampanyamıza soluk kazandıracak bir araç olarak Şenlik İLGP olarak verdiğimiz mücadelede arkasında Liselilerin Sesi’ni yükseltmeye davet
gördük ve ÖSS karşıtı mücadeleyi daha kitlesel bir anlamlı bir araç oldu, yeni bir soluk kazandırdı. ediyoruz! Biz sesimizi yükselttikçe engelleri
hale getirebilmek için kampanya hazırlıkları Kazandığımız deneyim ve birikimi gelecek dönem aşacağız! Biz sesimizi yükselttikçe umut dolu
çerçevesinde çeşitli araçlar kullandık. mücadelemizde basamak yapacak, mücadelemizi yarınlara bir adım daha yaklaşacağız! Biz sesimizi
Bu çerçevede ÖSS karşıtı bir imza daha ileriye taşıyacağız. yükselttikçe kazanacağız!
kampanyası başlattık. Okullarımızda, İstanbul Liseli Gençlik Platformu İstanbul Liseli Gençlik Platformu
14  Kızıl Bayrak Sınıf hareketi Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

İşçi ve emekçi hareketinden...


Genel-İş 2 No’lu Şube Tahsildaroğlu patronu
Kurulu gerçekleşti sendikalaşmayı engelliyor!
DİSK/Genel- İş Sendikası Anadolu Yakası 2 Çanakkale Bayramiç’te kurulu bulunan
No’lu Şube 5. Olağan Genel Kurulu 2 Haziran Tahsildaroğlu Süt Ürünleri Sanayi ve Tic. A.Ş. işçileri
günü gerçekleştirildi. Beykoz, Taşdelen ve Tek Gıda-İş’e üye olunca patronun saldırısı ile
Sarıgazi Belediyeleri’ne üye işçilerin katıldığı karşılaştı. TİS hakkını engellemek amacıyla işçileri
genel kurulda iki liste yarıştı. Genel kurul tehdit eden patron, şirketi muvazaalı bir şekilde
salonunda, “İşçiyiz haklıyız kazanacağız!”, “Her bölerek ve yakınlarına devrederek yetkiye ilişkin
yerde sınıf kardeşliği!”, İşçi iradesine saygı çoğunluğun elde edilmesini engellemeye çalıştı.
istiyoruz!”, “Yaşasın Türkiye işçi sınıfının Patron sendikaya üye olan işçileri yeni işyerine
birliği!” pankartları yer aldı. kendi rızalarıyla geçtiklerine dair belge imzalatmaya
Saygı duruşunun ardından konukların zorladı. İşçilerin sendikalaşmadaki ısrarı üzerine 10
konuşmalarıyla devam eden genel kurulda; kadın, 6 erkek işçinin sözleşmesi hiçbir hukuki nedene
Beykoz Belediye Başkanı Muharrem Ergül, dayandırılmadan keyfi bir şekilde feshedildi.
Genel-İş Sendikası Örgütlenme Daire Başkanı Atılan işçiler fabrika önündeki eylemlerini
Erol Ekici söz aldı. Ekinci emperyalizmin sürdürüyorlar. İşçiler sendikalaşma haklarından
saldırılarına değindi. Sendikanın geçirdiği vazgeçmeyeceklerini ifade ediyorlar.
süreçlere ilişkin bilgi verdi. Sorunların temenniyle
değil mücadeleyle aşılacağını söyledi.
Yer yer muhalif listeyle kürsü üzerinden yaşanan
sonra yazılı açıklama yapan Danone-Tikveşli patronu Eğitim-Sen: “4/C statüsünde
çalışanlar kadroya
“çalışma hukuku”na bağlı kaldıklarını, “işçilerin
tartışmalar sendikal anlayış üzerinden değil 28 Nisan sendikay üye olmak hakkını engellemediklerini” vb.
tarihinde yapılması gereken genel kurulun neden 2
Haziran’da yapıldığı üzerinden yürüdü. Başkan
yalanlarını yayıyor. geçirilmelidir!”
Bu yalanlar karşısında bir açıklama yapan Tek
adaylarının konuşmalarının ardından oy kullanımına Eğitim-Sen yaptığı açıklama ile, Türkiye’de en
Gıda-İş Yönetim Kurulu, patronların sendikal haklara
geçildi. yaygın kamu hizmeti alanlarından birisi olan eğitim
saygılıyız ifadesinin gerçekle bağdaşmadığını söyledi
479 delegeden 306’sı oy kullandı. Seçim sektöründe kadrolu, sözleşmeli, geçici, vekil, 4-B, 4-C
ve bugüne kadar sırf sendikaya üye oldukları
sonucunda Genel-İş Sendikası 3 No’lu Bölge Başkanı vb. statülerde çalıştırılan eğitim emekçilerinin
gerekçesiyle işten atılan üyelerinin isimlerini açıkladı.
Veysel Demir’in açık destek verdiği ve şube ekonomik, sosyal ve özlük hakları bakımından farklı
Patronun işçileri işten çıkarmakla yetinmediğini
başkanlığı görevine devam eden Nevzat Karataş 272 statülerde konumlandırılarak, böylece birbirine rakip
vurgulayan sendika yönetimi, TİS için gerekli olan
oyla yeniden şube başkanlık görevine seçildi. Selamet haline getirilmeye çalışıldığını ifade etti.
çoğunluğu elde etmeyi engellemek amacıyla kapsam
Biçer’in listesi ise 33 oy aldı. İş güvencesinden yoksun, geleceği hem belirsiz
dışı personel sayısını yeni alımlarla artırarak, yetki
Kızıl Bayrak/İstanbul hem de amirinin iki dudağı arasında olan eğitim
sürecini baltalamaya çalıştığını dile getirdi. Bu
emekçilerinin sağlıklı bir eğitim hizmeti
uygulamanın yıllardan beri toplu sözleşme düzenine
Danone-Tikveşli patronu yalan set çekme taktiği olarak sürdürüldüğünü söyledi.
veremeyeceğini, bakanlığın 4-C statüsünde iş
güvencesiz olarak çalıştırdığı emekçileri kadroya
söylüyor!
“Kamuoyunun demokratik hassasiyetinin, böylesi
alması gerektiğini vurguladı.
çarpıtılmış ve içi boşaltılmış ifadelerle suistimal
Bakanlığın sözleşmeli istihdamın nedeni olarak
Tek Gıda-İş Sendikası’na üye olmak isteyen edilmesine izin vermemek; daha da ötesi, sosyal
öğretmen açığını göstermesi üzerin, bu ihtiyacın
Danone-Tikveşli işletmelerinde patronlar projelere katkıda bulunarak halka sempatik görünme
“mevsimlik işçilik” benzeri geçici çözümlerle değil,
sendikalaşmaya engel olmak istiyor. Bu durumu çabalarının, aslında neyi örttüğünü açığa çıkarmak, bir
kadrolu istihdam yoluyla giderilmesi, sözleşmeli ve
İstanbul ve İzmir’in merkezi noktalarında başka asli görevimizdir” diyen sendika yönetimi,
geçici statüde çalışan tüm öğretmenlerin kadrolu
gerçekleştirdikleri eylemlerle protesto eden sendika ve Danone-Tikveşli patronunu işçilerin toplu sözleşmeli
olarak atanması gerektiğini savundu.
işçiler, patronun yalanlarıyla karşılaştılar. Eylemlerden çalışma düzenine saygılı olmaya davet etti.

OLEYİS Olağanüstü Genel


Kurulu yapıldı
HABAŞ’ta bir iş cinayeti daha! Genel Kurul delegelerinin talebi doğrultusunda
Olağanüstü Genel Kurul’a giden OLEYİS, kurulu 26-
29 Mayıs günü Bakırçay havzasında bulunan
27 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşti. 30 Mayıs
HABAŞ Demir Çelik ve Liman Tesisleri Fabrikası
tarihinde toplanan yönetim kurulunda yapılan görev
çelikhane bölümünde, 3. ocak planlı bakımı
dağılımı sonucu Genel Başkanlığa Kamer Aktaş
esnasında meydana gelen arızaya bakmak için
yeniden seçildi.
yükseğe çıkan elektrik bakım işçisi Fahrettin
Olağanüstü kurulda Manavgat Bölgesi Şubesi’nin
Köylü aşağıya düşerek yaşamını kaybetti.
kapatılarak Antalya Bölge Şubesi’ne bağlanması,
Köylü’nün emekliliğine üç ay kalmıştı. Köylü
Nevşehir Şubesi’nin kapatılarak İç Anadolu Bölge
düştükten sonra acil müdahalede bulunacak
Şubesi’ne bağlanması karar altına alındı. Gaziantep’de
personel olmadığından dolayı zaman kaybı
faaliyet gösteren Güney Doğu Anadolu Bölge Şubesi
yaşandı. Ambülans geldiği halde revirde bulunan
ve Adana’da faaliyet gösteren Doğu Akdeniz Bölge
sağlık personeli olay yerine gelmemişti.
Şubelikleri ise temsilik haline getirildi. Sendikanın
Özellikle Bakırçay havzasında iş
yaşadığı ekonomik ve idari sorunlar nedeniyle bu
cinayetleriyle gündeme gelen Habaş Demir-Çelik
kararların alındığı açıklandı.
Fabrikası ölüm saçmaya devam ediyor. İşçiler, son
Ayrıca Genel Merkez’in İstanbul’a taşınması karar
5 ay içerisinde 4 işçinin yaşamını yitirdiği
altına alındı. Kararla ilgili tartışmalarda sendikanın
Habaş’ta ortak tepki gösterilememesinin işçilerin “yıpranmışlık payı, erken emeklilik,
örgütlü olduğu işyerlerinin ve üye sayısının
nedenlerinden birinin fabrikada örgütlü olan hain ücret artışı” gibi haklarını vermek durumunda
çoğunluğunun İstanbul’da olması ve bu şehirde büyük
Türk Metal Sendikası’nın tutumu olduğunu kalacak. İşçiler, sözkonusu haklarını kazanmak ve
bir örgütlenme potansiyeli bulunması, DİSK’in Genel
söylüyorlar. Habaş patronu, özellikle vergiden ölümlere dur demek için bir toplantı yapacaklarını
Merkezinin ve DİSK’e bağlı sendikaların çoğunun
kaçmak için fabrikayı ağır sanayi sektöründe ifade ediyorlar.
genel merkezinin İstanbul’da olması gerekçe
göstermiyor. Çünkü göstermesi durumunda, Kızıl Bayrak/İzmir
gösterildi.
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007 Sınıf hareketi Kızıl Bayrak  15

Direnişçi Esen Plastik işçisiyle konuştuk...

“Sonuna kadar mücadele edeceğim!”


Yaklaşık 2 aydır her gün fabrika önünde eylem sendikalaştığımız içindi.
yapan Esen Plastik işçileri haklı davaları uğruna - Şu an içerideki durum nedir?
direnmeyi sürdürüyorlar. Düzenli olarak destek İçerisi hakkında net bilgimiz yok. Sendika
ziyaretine gittiğimiz Esen plastik işçileriyle yönetimi ilgileniyor. İçeride baskı vardı ve daha da
röportaj yaptık... arttı. Bir yandan da vaadler var. Fabrikada bir günlük
- Kendinizden bahseder misiniz? istirahat 3 günlük üretime mal oluyor. Biz
12 yaşından beri işçilik yapıyorum. Çeşitli sendikalaşınca bizi “fabrikayı kapatırım” diye tehdit
illerde çalıştım. Ama ilk fabrika olarak çalıştığım ediyor. Şimdi de bizim direnişimizden dolayı fabrika
yer Esen Plastik. 38 ay çalıştım. hafta sonu iki günlük tatil yapıyor, işçileri sendikadan
- Esen Plastik’te çalışma koşullarından biraz uzaklaştırmak için. Bayramlarda, resmi tatillerde
bahseder misiniz? çalışılıyordu. Şimdi cumhuriyet mitinginde tatil yaptı,
38 ay çalıştım. Bir işçi, bir insan muamelesi fabrikaya bayrak astı.
görmedim. Yemekleri çok kötü, tozun içinde - Direnişte son durum nedir?
çalışıyoruz. İşyeri doktoru dahi işyerindeki çayı 1 Haziran’dan itibaren çeşitli tarihlerde
içmiyor. Çok yoğun çalışıyoruz. Aldığımız ücret mahkemelerimiz var.
asgari. İzin günü de yok. İzin kullanılırsa 3 - Mahkemeden sonra neler olabilir?
yevmiye kesiliyordu. Şu an içeridekiler göz göre Bizim düşüncemiz bizi işe almaz. Parayı öder. Bizi
göre, ezile ezile çalışıyorlar. Çalışırken ellerimiz içeriye almayı göze alamaz. Salih Esen içerideki
hakkını yiyorlar. Sömürüyü kabullenmek iyi bir şey
nasırlaşıyor. İş kazaları oluyor. Bir işçi iş kazası işçilere “onların yeri belli” diyormuş. “İşe aldıktan
değil. Ben alınterimi veriyorsam hakkımı verecek. Biz
sonucu öldü. İş kazalarına dikkatsizlik raporu sonra verimsizlikten çıkartacağım” diyerek tehdit
üretmezsek onlar hiçbir şey. Ona ben kazandırıyorum.
veriliyor. Makinelerin hatalarını bize yüklüyorlar. ediyor. Biz şunu biliyoruz bugün biz içeriye giremesek
- Sendikal çalışmalara nasıl başladınız?
Boruları onlar için daha önemli. Bizim elimizdeki de yarın sendika kesin girecek.
1.5 yıl önce sendikal faaliyet başladı. Duyulunca
yarayı ya da başka bir sorunu önemsemiyorlar. Bir - Direnişte çözülmeler oldu mu?
birkaç kişi işten çıkarıldı, çalışma durdu. Bekledik,
boru 160 kilo. Bunu 2 kişiye taşıttırıyorlar. O derece Birkaç işçiyi vaadlerle kandırdı. Ama sendikadan
Nisan’ın 5’inde sendika için imzalar atıldı. O gün ben
kötü ve ağır koşullarda asgari ücrete çalışıyorduk. 3 istifa için imza alınca az bir miktarda ödeme yaptı.
3:00-11:00 vardiyasındaydım. Saat 17:00’ye doğru
senedir eziyet çektim. Sonunda bu davaya girdik. Dönenler pişmanlar ama iş işten geçti. Bizi satanlara
sendika önderi birkaç kişi çıkarıldı. 21:00’de ben de
Amacımız para değil. Ama bana 25/2 maddeden diyecek sözüm yok. Ezilmeye katlanmak istiyorlarsa
çıkarıldım. Parça parça işçi çıkarımı oldu. Toplam 26
(hırsızlık vb. yüz kızartıcı suçlardan) bir damga ezilsinler. Eğer sendika olmazsa Kasım ayında hepsi
işçi çıkarıldı. Bizler 25/2. maddeden çıkarıldık. Farklı
vurdular. Bunun için de dava açtım. Bizim haklarımızı çıkartılacak zaten. İşler yavaşlıyor. İlk elden
gerekçelerle çıkarılanlar da oldu. Esas neden
çalıyorlar. Asıl onların yaptığı hırsızlık. İşçinin çıkartılacak olanlar bu geri dönenler olacak.
- Direnişin size kazandırdıklarından biraz
bahseder misiniz?
İlk defa yaşıyorum. Hakkımı aramayı, söz sahibi
Türkter Tersanesi’nde direniş kazandı! olabileceğimi öğrendim. İlk zamanlar korku vardı.
Tuzla Tersaneler cehenneminde ücret Şimdi hakkımı öğrendim. Güvenim geldi. İşten
gasplarının ardı arkası kesilmiyor. Hemen her çıkarılma korkusuyla boyun eğdim. Ezildikçe ezildim.
gün Tersane İşçileri Birliği Derneği’ne ücret Bundan sonra değişecek. İnsanların nasıl değiştiğini
alacakları için başvuran işçiler, derneği umut öğrendim. Büyük bir deneyim oldu. Şunu da gördüm
olarak görüyorlar. ki, direnişte kadınların desteği daha çok oluyor.
En son Türkter Tersanesi’nde AVEG Dışardan ve diğer fabrikalardaki kadın işçilerin
isimli taşerondan uzun süredir ücretlerini desteği çok anlamlı.
alamayan 5 işçi, haklarını istedikleri için kapı - Son olarak söylemek istedikleriniz var mı?
dışarı edildiler. Bunun üzerine işçiler Tersane Salih Esen bizi 25/2 maddeden attığına
İşçileri Birliği‘ne başvurdular. Dernek ile üzülmüyormuş, biz “Esen işçisi köle değildir!” diye
AVEG firması arasında yapılan görüşmelerde slogan attığımıza üzülüyormuş. Sendikadan ben
taşeron firma ücretlerin sadece bir kısmını kendim yararlanamasam bile başkaları yararlansın.
ödeyebileceğini söyledi. Dernek bu öneriyi Ben sonuna kadar bu mücadeleyi destekleyeceğim.
kabul etmedi. Sonrasında işçilerle yapılan Başka bir işyerine girsem de yine sendika için
toplantıda 2 Haziran sabahı direnişe başlama mücadele ederim.
kararı alındı. 2 Haziran sabahı Tersane önünde - Söyleşiyi yaptığımız sırada direnişçi işçinin
toplanan dernek üyeleri ile işçiler ajitasyon annesi de bize katıldı. Anne direniş hakkında şunları
konuşmaları eşliğinde direnişe destek çağrısı bu kadar net özetlenebilirdi. söyledi:
yaptılar. “Direne direne kazanacağız!”, “İşçilerin Direniş ücretlerin eksiksiz ödenmesinden “Oğluma destek için ben de her gün fabrika önüne
birliği sermayeyi yenecek!”, “Ücret hakkımız sonra kazanımla sonuçlandı. Bu arada tersane gitmek istiyorum, ama sağlık problemlerim var. Ben 3
gaspedilemez!” sloganlarını coşkuyla haykırdılar. önünde başka bir taşeronda çalışan iki işçi, direnişi aydır kira ödeyemiyorum. Oğlumun çalıştığı yeri
Bir süre sonra polis tersaneyi ablukaya aldı. duyarak ücret alacaklarını talep etmeye geldiler. bilmiyorum ama eve her gün kan ter içinde geliyordu.
Daha sonra Tersane’nin İdari Müdürü Salim Bu işçiler de direniş üzerinden paralarını eksiksiz Oğlumu destekliyorum. Evdeki tek sigorta onun.
Öztürk direnişe geçen işçilere tehditler savurarak aldılar. Sağlığım onun üzerinde. Ne yapayım, dilencilik mi
uzaklaştırmaya çalıştı. Ancak sert ve kararlı bir Ücret gasplarının yoğun olarak yaşandığı bu yapayım? Sendika kazansın diye dua ediyorum.
tutumla karşılaşınca, bu kez orada bulunan özel dönemde TİB-DER’e başvurular sürüyor. Bu Çocuğumun alınteri, ödediği bedel boşuna gitmesin.
güvenlikleri devreye soktu. Güvenlikle yaşanan direnişin örgütlendiği sırada başka bir işçi grubu Ben çocuğumu Salih Esen’e köle olsun diye
arbede sırasında dernek üyeleri ve işçiler kararlı da ücretlerini alamadıkları için Birlik’e başvuruda doğurmadım. Kendisinin lüks arabaları var. Bizler 3
bir tutum gösterdiler. Bu arada olaya pek bulundular. yıl önce Malatya’dan geldik. Ben ev hanımıyım. Biz
“bulaşmayan” polisler Salim Öztürk tarafından Hak gasplarına ve kölece çalışmaya karşı ezilmeyiz. Oğlum hırsızlık yapmadı. Alnım açık. İşçi
azarlandı. Öztürk’ün “Her gün buranın ekmeğini izlenmesi gereken yol birleşik direniş olmalıdır. parasını yiyen Salih Esen asıl hırsız. Onlar utansın.
yiyorsunuz, bunları buradan uzaklaştıramadınız” Tersane İşçileri Birliği ise bunun öncüsü Zorluklara göğüs gereceğiz. Ama en sonunda biz
sözlerine karşı polisler sessiz kalmayı tercih etti. konumundadır. kazanacağız. Sabredeceğiz. Direne direne
Tersane patronlarıyla polisin sıkı fıkı ilişkisi ancak Tersane İşçileri Birliği kazanacağız!”
16  Kızıl Bayrak  Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

Ne seçim, ne meclis, ne Amerikancı-İMF’ci kokuşm


Çözüm devrimde, ku

devrimci mücadelesinde!..

Çözüm devrimde, ku
Gündemde yeni bir erken genel seçim var. Kimin ya da birkaçının başa geçerek, “millet iradesi” yaftası
yöneteceğine güya halkın karar vereceği bu orta oyununa altında bu sömürü ve yağma düzenini bir dönem daha
egemenler “demokrasi” diyorlar. Oysa beş yıla yakın bir sürdürmesidir.
süredir işbirlikçi sermaye sınıfının ve İMF’nin bir
dediğini iki etmeyen, böylece emekçilere kan kusturan Çözüm devrimde,
bugünkü hükümet ve parlamento gidecek, yerine emekçi
düşmanı saldırılara kalınan yerden devam edecek bir kurtuluş sosyalizmde!
yenisi gelecek. Hepsi bu! Bu demokrasi değil, fakat
rezilce bir aldatmacadır. Bugüne kadar seçim oyununda kim kazanırsa
Onyıllardır bu ülkeyi hep onlar, asalak sermaye kazansın, kaybeden hep biz işçi ve emekçiler olduk. Oysa
sınıfının temcilcileri yönetti. Sağıyla, sözde soluyla, onların sömürü ve zulüm üzerine kurdukları bu düzene hiç
faşist milliyetçisi, islamcısı ve liberaliyle, sermaye de mecbur ve mahkum değiliz. Bizim kendi devrimci
düzeninin tüm partileri, sırayla hükümetler kurdular. Peki alternatifimiz, buna dayalı devrimci çıkış yolumuz var.
bugüne kadar hangi sorunumuzu çözdüler? Emeğiyle gerçeği işte budur. Resmi rakamlara göre bile Yapmamız gereken, kendi kaderimizi ellerimize
geçinenler açlıktan, işsizlikten ve sefaletten mi kurtuldu? milyonlarca insanımız açlık, 20 milyon insanımız almaktır. Mücadele yolunu tutarak sömürücü haramilerin,
Temel demokratik hak ve özgürlüklerimiz mi tanındı? yoksulluk sınırında yaşıyor. Çalışan her iki kişiden biri soyguncuların, hortumcuların, çetelerin düzenine
Ülkemiz üzerindeki utanç verici emperyalist kölelik mi sosyal güvenceden tümüyle yoksun. İşsizlik had safhada başkaldırmaktır. Özgürlük ve bağımsızlık için, sınıfsız ve
son buldu? İktisadi krizlerler, yolsuzluk ve hırsızlık, ve bu, işi olan insanımızı da açlık sınırında ve kölece sömürüsüz bir dünya için kavgaya atılmaktır. Bu çürümüş
çürüme ve yozlaşma mı bitti? Bu düzen, bu düzenin koşullarda çalıştırmak için kullanılıyor. Eğitim, sağlık sömürü düzenini yıkıp, yerine işçi ve emekçilerin gerçek
kokuşmuş partileri, emekçilere bugüne kadar ne verdiler? gibi temel haklar sistemli biçimde gaspediliyor. “Paran anlamda söz, karar ve iktidar sahibi olduğu yeni bir düzeni,
Bundan sonra ne verebilirler? yoksa okuma, paran yoksa hasta kal ve öl” diyor sermaye sosyalizmi kurmaktır.
“Seçim”, “demokrasi”, “hür parlamenter rejim” iktidarı bize. İşçilerin ve memurların gerçek ücret ve Bunun için, mevcut düzeni tüm kurumlarıyla
maskeleri altında oynanan bütün bu oyunlar, sömürü maaşları sürekli biçimde düşürülüyor. İMF politikalarıyla reddetmeli, işçilerin ve emekçilerin her düzeydeki
çarkını döndürmek, bu kokuşmuş düzeni ayakta tutmak ülke tarımı çökertilmiş, emekçi köylülük yıkıma iktidarını temsil edecek sosyalist bir işçi ve emekçi
içindir. Bu düzende hak ve hukuk da, özgürlük ve sürüklenmiş durumda. cumhuriyeti için savaşmalıyız! Bunun için,
demokrasi de, yalnızca bir avuç asalak sömürücü içindir. Eğitimden, sağlıktan, tarımdan, altyapı emperyalistlerin ve büyük burjuvazinin elindeki bütün bir
Herşey onların servetine servet katıp sefahat içinde hizmetlerinden, ücretlerden kıstıkça kıstılar. Bizden kapitalist mülkiyete el konulması, bu sömürücü asalaklara
yaşamasına göre düzenlenmiştir. Bu sömürü düzeninde kıstıklarıyla borç faizi ödediler, batan banka ve şirketleri ait tüm zenginliklerin halka malledilmesi ve tüm toplumun
biz işçilere ve emekçilere tanınan biricik özgürlük, köle kurtardılar. Biz yoksullaştıkça sermaye palazlandı. Biz hizmetinde kullanılması için mücadele etmeliyiz.
gibi çalışıp sefalet içinde sürünme “özgürlüğü”dür. ürettikçe tufeyli takımının kasaları doldu. Biz sefalet Bu bizim için tek gerçek seçenek, biricik gerçek
içinde acı çekerken, onlar büyüyen servetler üzerinden kurtuluş yolu ve çaresidir.
sefa sürdüler.
İşbirlikçi sermaye düzeni yoksulluğumuzu Bu düzenin çarkı işte böyle dönüyor, bu düzende Amerikancı düzen partilerinden
katmerleştiriyor! işler işte böyle yürüyor...
hesap soralım!
Tüm yaşadıklarımızın baş sorumlusu, emperyalizme Amerikancı/İMF’ci sermaye partilerinin
Bu amaçla, işçi ve emekçilerin bağımsız devrimci
göbekten bağlı işbirlikçi büyük burjuvazidir, onun programları bir ve aynıdır! sosyalist adayları; “Kokuşmuş düzen partilerine oy verme,
kokuşmuş kapitalist düzenidir. Devletiyle, hükümetiyle,
hesap sor!”; “Bizi sömürü ve sefalete mahkum edenlerden,
parlamentosuyla, partileriyle onun adına ülkeyi Emperyalizme göbekten bağlı asalak sermaye sınıfı, ülkeyi emperyalizme peşkeş çekenlerden, savaş
yönetenlerdir. Amerikancı sermaye iktidarının yarattığı bu düzenin gerçek efendisidir. Tüm devlet iktidarı onun borazanlığı yapanlardan hesap sor!”, “Çözüm ne seçimde
tablo ortadadır. Sefaletimizin vardığı boyutlar ortadadır. tekelinde ve hizmetindedir. Yönetime yön veren halkın ne mecliste, çözüm işçi ve emekçilerin devrimci sınıf
Son AKP hükümeti döneminde, tüm cumhuriyet iradesi, istek ve ihtiyaçları değil, fakat yerli ve yabancı mücadelesinde! Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!”
döneminin en büyük borç ödemleri yapılmıştır. Fakat sermayedarların istek, ihtiyaç ve çıkarlarıdır. Seçim şiarlarıyla seçimlere katılıyorlar.
buna rağmen toplam dış borç yükü bugün itibariyle 210 oyunu sonunda kim seçilirse seçilsin, onların programı Onlar oy avcılığı için değil, fakat yalnızca bu düzenin
milyar doların üstüne çıkmış durumdadır. Bu, son 16 uygulanacak, bunu hepimiz biliyoruz. Bu düzen altında içyüzünü sergilemek ve gerçek çözüm yolunu göstermek
yılda dörde ve son 6 yılda neredeyse ikiye katlanan bir bugüne kadar işler böyle yürüdü, bu düzen ayakta için seçimlere katılıyorlar. Sınıfın bağımsız devrimci
borç yükü demektir. Üstelik bu borç rakamına devlet kaldıkça da böyle yürüyecek... adayları sınıfın devrimci programını savunuyorlar; sınıfın,
bütçesinin önemli bir bölümünü faiz ödemesi olarak Burjuva siyaseti, hizmetinde olduğu asalak sermaye emekçilerin ve tüm ezilenlerin taleplerini haykırıyorlar.
yutan iç borçlar da dahil değildir. sınıfı gibi, yozlaşmış ve çürümüş çıkar çetelerinin rant Bizi bağımsız devrimci sınıf örgütlülüğü ve militan
Ödendikçe büyüyen bu borç tablosu bile kendi başına kapısına dönüşmüştür. Bu hırsız ve düzenbazların ne mücadele yoluyla bu kokuşmuş düzeni yıkmaya, yerine
Türkiye’nin kapitalist ekonomisinin iflasını gösterir. dediklerine değil, ne yaptıklarına bakın! Hepsi eşitliğe ve gerçek özgürlüğe dayalı bir toplum kurmaya
Doğrudan ve dolaylı vergi soygunuyla emekçiden Amerikancı, hepsi İMF’ci, hepsi özelleştirmecidir. Hepsi çağırıyorlar.
Kahrolsun kokuşmuş sermaye
alınanlar, borç faizi olarak düzenli biçimde yerli ve işbirlikçi burjuvazinin ve emperyalistlerin hizmetindedir.
yabancı sermayeye aktarılıyor. Bunun sonu gelmiyor, Hepsi emeğin düşmanı, hepsi sermaye uşağıdır.
gelecek gibi de görünmüyor. Bu, Türkiye’nin soluğunun
kesilmesidir. Bu, emekçilerin kanının emilmesidir.
Onların programları bir ve aynıdır. Bu, işbirlikçi diktatörlüğü!
Ülkede servet-sefalet uçurumu büyüdükçe büyüyor.
sermayenin ve emperyalist efendilerinin baskı, sömürü ve
yağma programıdır. Demokrasi adı altında sahnelenen Yaşasın sosyalist işçi-emekçi
Bir yandan yeni dolar milyarderleri, öte yandan
milyonların yoksuluğu ve sefaleti!.. Türkiye’nin bugünkü
seçim oyunuyla amaçlanan, bu çıkar çetelerinden birinin cumhuriyeti!
CMYK
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007  Kızıl Bayrak  17

muş düzen partileri!.. Çözüm işçilerin ve emekçilerin


urtuluş sosyalizmde!

urtuluş sosyalizmde!
Bu düzenin ipleri emperyalist efendilerin ellerindedir!..
Gerçek bağımsızlık için emperyalist kölelik zincirlerini kırmalıyız!
Türkiye yarım asırdan fazladır Ankara’dan değil, kaldırdıkları uçaklarla bölge halklarının tepesine günü Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu; gerçek
fakat emperyalist merkezlerden yönetiliyor. Ülkemizde birlik bomba yağdırmışlardır. bağımsızlık ve egemenlik yolunda ilerleme hedefine sıkı
iktidarın ipleri emperyalistlerin ellerindedir. Sermaye Emperyalist siyasal köleliğin temeli emperyalist sıkıya bağlı olarak, tüm işçi ve emekçileri aşağıdaki acil
devleti tüm temel kurumlarıyla emperyalist merkezlerin ekonomik ve mali köleliktir. İkincisini kırmadan talepler için derhal mücadeleye çağırır:
denetimi altındadır. Bu ülkenin ekonomisine ve birincisini gerçek anlamda kırmak olanağı yoktur. Bu √ Dış ve iç borç ödemeleri durdurulsun!
maliyesine İMF ve Dünya Bankası, siyasetine ABD ve köleliğin sınıfsal dayanağı işbirlikçi burjuvazidir, onun
AB, ordusuna Pentagon ve NATO yön vermektedir. şu ya da bu görünüm altındaki iktidarıdır. Emperyalizme Tüm borçlar geçersiz sayılsın!
Medyası onların denetiminde, kültürü onların egemenliği göbekten bağlı işbirlikçi sermaye sınıfı ve onun iktidarı √ İMF, DB, DTÖ vb. emperyalist
altındadır. MİT’i, kontr-gerillayı, sendika ağalarını, dış varoldukça ülkemizin bağımsızlığı ve egemenliği, bölge
politika ve ekonomi uzmanlarını, parti liderlerini onlar ve dünya halkları ile barış, eşitlik ve kardeşlik temeline kuruluşlarla kölece ilişkilere son!
eğitmekte, hazırlamakta, açık ya da dolaylı dayalı ilişkiler hayaldir. Onların iktidarı bölgede ve √ Emperyalistlerle açık-gizli tüm kölelik
yönlendirmelerle başa getirmektedirler. Bütün düzen dünyada halklar arasında kalıcı barışın önündeki temel anlaşmaları iptal edilsin!
partilerinin kâbesi emperyalist güç odaklarıdır; çünkü engeldir.
emperyalistlerin onayından geçmeyenler, desteğini Dolayısıyla, sermaye iktidarını ve gerisindeki √ Tüm NATO ve ABD üsleri kapatılsın!
alamayanlar bu ülkede hükümet olamaz. Hükümet emperyalizmi hedef almayan hiçbir mücadele, parti ve √ NATO, AB, AGİT vb. emperyalist
programları her zaman emperyalist güç odaklarının istek, program bağımsızlıkçı olamaz. Gerçek bağımsızlık ve
dayatma ve beklentileri gözetilerek hazırlanır. İşçinin egemenlik, ancak sermaye iktidarına son vermekle kuruluşlarla tüm ilişkilere son!
asgari ücretini, memur maaşını, buğday fiyatını, haraç mümkündür. Emperyalist kölelik ancak toplumsal bir √ Emperyalist savaşa ve saldırganlığa
mezat satılacak KİT’leri onlar tespit eder. devrimle altedilebilir.
Ülkemiz emperyalizmin bölgesel bir savaş üssü Bu topraklarda bağımsızlık bayrağı işçi sınıfının
hayır!
durumundadır. Türkiye’nin dört bir yanı ABD ve ellerindedir. İMF’nin yıkım, ABD’li haydutların savaş Kahrolsun emperyalizm!
Yaşasın bağımsız sosyalist Türkiye!
NATO’ya ait askeri üs ve tesislerle donatılmıştır. ABD’li programına karşı tek gerçek alternatif, sınıfın devrimci
haydutlar uzun yıllar boyunca topraklarımızdan partisinin sosyalizm programıdır.

Ne düzen partileri, ne seçimler, ne AB’ye uyum kriterleri!..


Hak ve özgürlüklerimiz için dişe diş mücadele!
Onyıldır bu ülkede vahşi sömürü koşullarına azgın bir ve özgürlüklerin tanınması olarak yutturmak istedi. Ama düzenini tarihe gömme mücadelesiyle birleştirmeye
devlet terörü eşlik ediyor. Ordusuyla, polisiyle, kontr- bütün bu aldatıcı AB makyajı sermaye düzeni gerçeğine çağırıyorlar.
gerillasıyla, eli kanlı sivil faşist tetikçileriyle bu ülkede birkaç yıl bile dayanamadı. Ardı arkası kesilmeyen yeni Gerçek demokrasi mücadelesinin bir devrim ve
hep devlet terörü egemendir. Her zaman baskı ve zorbalık yasal düzenlemelerle durum eskisinden beter hale iktidar mücadelesi olduğunun bilincinde olan Bağımsız
iktidardadır. Sermaye devleti hak ve özgürlük isteyenin getirildi. Baskı, terör ve yasaklar düzeni yeniden tahkim Devrimci Sınıf Platformu; işçileri ve emekçileri,
karşısına işkence ve katliamlarla çıkıyor. edildi. AB’yle birlikte ülkeye demokrasi gelecek aşağıdaki acil demokratik hak ve özgürlükler uğruna
Bu ülkede devrimci toplumsal muhalefet, işçi hareketi masalları ise artık dillerden bile düşmüş durumda. mücadeleyi yükseltmeye çağırır:
ve halkların özgürlük ve eşitlik talepleri hep baskı, İşbirlikçi burjuvaziden ve emperyalist efendilerinden √ Sınırsız söz, basın, örgütlenme ve
zorbalık ve yasaklarla bastırılmaya çalışıldı. 12 Mart ve hak ve özgürlük bahşetmelerini beklemek bile bile
12 Eylül askeri faşist darbeleri bunun için yapıldı. kendini aldatmaktır. Zira onlar sorunun çözümü olmak gösteri özgürlüğü!
Bugünkü devasa baskı ve terör aygıtı bunun için yaratıldı. bir yana bizzat kaynağıdırlar. Tüm bu baskı, terör ve √ Tüm çalışanlara grevli ve
Başta 12 Eylül anayasası olmak üzere sayısız faşist yasal yasaklar sistemi tam da onların sömürü ve talan düzeni
düzenleme bunun için yapıldı. Sistematik işkence, sayısı sorunsuzca ve engelsizce işleyebilsin diyedir.
toplusözleşmeli sendika hakkı!
binleri aşan yargısız infazlar ve gözaltında kaybetmeler, Çözüm, temel hak ve özgürlüklerimizi devrimci sınıf √ MGK, Kriz Yönetim Merkezi, DGM’ler
zindan katliamları, F tipi hücreler, hepsi bu aynı amaca mücadelesinin gücüyle söke söke almaktır. Grevlerimiz ve askeri yargı feshedilsin!
yönelikti. Sağıyla soluyla hükümet olan tüm düzen yasaklanıyorsa yasakları hiçe sayarak direnmektir.
partileri, sermayenin terör cumhuriyetinin bu kanlı Gösterilerimiz yasaklanıyorsa alanları yasaklara rağmen √ Tüm faşist-militarist kurumlar
programını uyguladılar. Onların utanmadan adına fethetmektir (son 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkılarak yapıldığı dağıtılsın!
“demokrasi” dedikleri, gerçekte bu kanlı tarihsel suç gibi). Süreklileşen baskı, terör, işkence ve katliamlara
tablosudur. karşı harekete geçmek, hesap sormaktır. Gaspedilmek √ Sıkıyönetim, Olağanüstü Hal, Anti-
Onların sözde demokrasisi derin sınıfsal eşitsizlikler istenen haklarımızı dişe diş bir mücadeleyle savunmasını terör ve İller İdaresi vb. tüm faşist yasalar
ve zorbalık üzerine kuruludur. Onların demokrasisi azgın
sömürüye ve soyguna, işsizliğe ve yoksulluğa katlanıp
bilmektir. Çözüm direnmektir, çözüm hak ve özgürlükler
için yiğitçe savaşmaktır!..
iptal edilsin!
kölece boyun eğmemizdir. Bir tarafta açlık sınırında işsiz, Demokratik hak ve özgürlüklerimizi ancak sermaye √ Katliamcılar, işkenceciler ve hırsızlar
eğitimsiz ve geleceksiz bırakılan milyonlar, diğer tarafta iktidarına karşı savaşarak kazanabiliriz. Bu mücadelenin halka açık mahkemelerde yargılansın!
herşeye el koyan bir avuç sömürücü! İşte onların kararlı ve tutarlı öncüleri işçi sınıfı devrimcileridir. Onlar,
demokrasisi budur!.. çözüm sömürücülerin iktidarına karşı işçi sınıfının √ F Tipi Hücreler yıkılsın, tutsaklara
Sermaye iktidarı bu kanlı tablonun üstünü bir devrimci iktidarıdır diyorlar. Emekçileri sınıfın komünist özgürlük!
süreliğine AB’ye uyum yasalarıyla örtmeye çalıştı. İğreti işçi partisi önderliğinde hak ve özgürlükler mücadelesini
rötuşlara dayalı bazı yasal düzenlemeleri demokratik hak yükseltmeye, bu mücadeleyi bugünkü baskı ve sömürü √ Kürt halkına özgürlük!

CMYK
18  Kızıl Bayrak Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde! Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

Ulusal baskıya, eşitsizliğe ve inkarcılığa son!

Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!


Bu düzen ulusal baskı ve eşitsizlikler üzerine ancak bu bayrak altında savaşılarak kazanılabilir.
kuruludur. Sermaye iktidarı altında bu topraklar Halkların devrimci birliği, sermaye iktidarı ve
adeta bir halklar hapishanesine dönüşmüştür. emperyalistler yenilgiye uğratılarak elde edilebilir.
Kürdüyle, Lazıyla, Ermenisiyle, Rumuyla, √ Her türlü ulusal baskı, eşitsizlik ve
ayrıcalığa son!
Çerkeziyle, Arabıyla, Gürcüsüyle, Romanıyla bu
toprakların zenginliğini oluşturan çeşitli halkların
ulusal kimlikleri, dilleri ve kültürel değerleri yok √ Kürt ulusuna kendi kaderini tayin
sayılmıştır. Irkçılık, inkarcılık, halklara düşmanlık hakkı!
ve şovenizm, sermaye düzeninin ve devletinin harcı
olmuş, halklar insanlık dışı baskı ve zorbalıklara √ Tüm dillerin tam hak eşitliği!
maruz kalmıştır. Kardeş Kürt halkının ulusal Anadilinde eğitim hakkı!
özgürlük ve eşitlik istemi her seferinde kanlı √ Tüm azınlık milliyetlere kendi
katliamlarla bastırılmıştır.
Sermaye iktidarı altında bu topraklarda halkların dillerini ve kültürlerini kullanma,
eşit ve gönüllü birliği sağlanamaz. Bu düzenin bütün sürecektir. koruma ve geliştirme hak ve olanağı.
Özgürlük ve eşitlik
partileri halklar karşısında zorbalığı, inkarcılığı, Bundan kurtulmanın yolu, tüm milliyetlerden
şovenizmi savunmaktadır. Sermaye iktidarı altında bu emekçilerin işçi sınıfının devrimci bayrağı altında
ülke halklar hapishanesi olmaya devam edecek,
inkarcılık ve asimilasyon, ulusal baskı ve zulüm
birleşmesinden geçmektedir. Bu topraklarda halkların
gerçek özgürlüğe ve tam eşitliğe dayalı gönüllü birliği sosyalizmle gelecek!

Sömürü düzeninde gençliğin geleceği Emekçi kadın bu düzende çifte baskı ve sömürü
yoktur! altında yaşıyor; eziliyor, horlanıyor, ikinci sınıf insan
Gençlik gelecek gelecek muamelesi görüyor...
sosyalizmdir!.. Kadının kurtuluşu emeğin kurtuluşu
Sermaye iktidarı emeğe olduğu kadar gençliğe de düşmandır.
Gençliği çok yönlü bir baskı ve kuşatma altında tutmaktadır. Çünkü
mücadelesinden ayrılamaz!
sömürücü asalaklar, gençliğin dinamizminden öcü gibi
korkmaktadırlar. Çünkü sermaye iktidarı, gençliğin enerjisi, Çalışma yaşamında kendilerine en az perçinlenmesi demektir. Düzen
dinamizmi ve yaratıcılığıyla toplumsal yaşama katılmasından, yer verilenler onlar... Daha düşük partilerine verilen her oy, bu
böylece devrimcileşmesinden korkmaktadır. Çünkü bu düzenin, ücretlerle çalışmak zorunda bırakılanlar aşağılamanın sürmesi demektir.
gençliğin haklı ve meşru taleplerini karşılama olanağı yoktur. onlar... Tarlada, fabrikada, evde, Kadının özgürlüğü, toplumun
Gençlik; herkese parasız, bilimsel demokratik, anadilde eğitim işyerinde ter döküp de toplumsal özgürlüğü demektir. Kadının özgürlüğü,
hakkı istiyor. Sermaye düzeni ise üniversiteleri emekçi çocuklarının yaşamın dışına itilenler onlar... Evin/ev emeğin özgürlüğü demektir. Kadın
yüzüne kapatıyor, eğitimi paralı hale getiriyor, gerici, şoven ve yoz işlerinin uysal kölesi yapılanlar onlar... ancak sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyada
bir eğitim dayatıyor. Eğitim göremeyenler içinde çoğunluk, gerçekten özgür olabilir.
Gençlik; herkese iş, herkese insanca yaşamaya yeterli ücret yönetim kademelerinde azınlık olanlar Emekçi kadınlar! Maruz kaldığınız
istiyor. Sermaye düzeni ise işşizlik ve sefalet ücreti, ağır çalışma onlar... Kendini geliştirme, söz ve karar çifte sömürü ve kölelik koşullarına
koşulları sunuyor. verme hakları ellerinden alınanlar ancak toplumsal bir devrim son
Gençlik; özgürlük, adalet, eşitlik, söz hakkı istiyor. Sermaye onlar... Sefalet ücretleriyle ve sosyal verebilir. Sizleri düzen, düzen partileri,
düzeni ise faşist terörle, baskılarla, işkence ve katliamlarla, disiplin güvenceden yoksun olarak yaşamak yasalar, vaadler değil, ancak böyle bir
cezalarıyla, YÖK’üyle, polisiyle gençliğin karşısına dikiliyor. zorunda olmanın yükünü, sıkıntısını en mücadele özgürleştirir.
Gençlik; cehaletten kurtulmak, aydınlanmak, her açıdan çok çekenler onlar... Sokakta, işyerinde Ya çifte köleliğin zincirini
özgürleşmek istiyor. Sermaye düzeni ise gerici yoz burjuva her türlü cinsel baskı ve şiddete, parçalamak için mücadelenin en ön
kültürüyle gençliği uyuşturuyor; ona bencilliği, bunalımı, ayrımcılığa maruz kalanlar onlar... saflarında yer alarak bir kişilik ve
umutsuzluğu, düşkünleşmeyi, uyuşturucu bağımlılığını ve alkolizmi Gericilerin, din tacirlerinin kapatıp kimlik kazanmak, ya da her gün daha
dayatıyor. susturarak, burjuvazinin cinsel obje ağır bedeller ödeyerek hiçleşmek!
Gençlik; özgürlük, eşitlik, barış ve kardeşlik istiyor. Amerikancı olarak pazara sürerek aşağıladığı onlar... Bizden sonraki nesillere ya özgürlüğün
sermaye iktidarı ise emperyalizmin sefil çıkarları için gençliği Bedenini bir mal gibi satmaya, fuhuş ateşini, ya da kölelik zincirlerimizi
savaşa sürüyor. bataklığına çekilmeye zorlananlar miras bırakmak!
Gençlik; sömürüsüz bir dünya, özgür bir ülke, halkların barış onlar... Savaşın yıkımı ve faşizmin Emekçi kadını bekleyen gerçek
içinde kardeşçe yaşadığı bir gelecek istiyor. Kapitalist düzen ise beyaz terörü karşında insan olarak, ana, seçim işte budur.
sömürü, savaş ve zorbalık üretmeye, böylece gençliğin geleceğini eş ve kardeş olarak en büyük acıyı √ Toplumsal hayatın tüm
alanlarında kadın-erkek
tümden karartmaya devam ediyor. yaşayanlar onlar… İşgal ordularınca
Bu düzen gençliğe barış içinde bir dünya, insanca yaşanacak bir tecavüzlere uğrayanlar, cephe gerisinin
gelecek sunamaz. yükünü çekenler onlar... eşitliği!
Gençlik, haklı taleplerine ulaşmak için kaderini kendi ellerine Onlar, ezilenler ordusunun yarısını √ Kadınlar üzerindeki her
oluşturan kadınlar... Çifte sömürünün ve
almalı, karşısına engel olarak dikilen bu köhnemiş düzeni ortadan
köleliğin prangalarını yüzyıllardır türlü baskıya, eşitsizliğe ve
kaldırmak mücadelesine kendi cephesinden katılmalıdır.
Gençlik, emperyalist haydutlara ve sömürücü asalaklara karşı işçi boyunlarında taşıyanlar... cinsel ayrımcılığa son!
sınıfının ve ezilen halkların safında yer almalı, onlarla birlikte Düzen partilerine verilen her oy, √ Eşit işe eşit ücret!
savaşmalıdır. kadınlar üzerindeki çifte köleliğin
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007 Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde! Kızıl Bayrak  19

Onlar, İMF-TÜSİAD yıkım programlarına devam etmek, yoksulluğumuzu ve köleliğimizi


katmerleştirmek, şovenizmi ve ırkçı kudurganlığı beslemek ve kardeş halklara karşı
emperyalimizmin safında savaşmak için bizden oy istiyorlar!..

Amerikancı-İMF’ci kokuşmuş düzen


partilerine oy verme, hesap sor!
Sorunlarımızı ne kokuşmuş düzen partileri, ne alma, geleceği birlikte kurma çağrısıdır. √ Herkese sağlığa ve ihtiyaca uygun
seçimler, ne hükümetler, ne parlamento çözebilir.
Sorunlarımızı ancak kendi gücümüz ve mücadelemizle
Bu çağrı, emperyalist haydutların haksız ve kirli
savaşlarına karşı emekçi halkların yanında ve işçi
ucuz konut!
çözebiliriz, insanca yaşanılır bir geleceği ancak kendi sınıfının saflarında mücadele etme çağrısıdır. √ Topraksız ve az topraklı köylüye
ellerimizle kurabiliriz. Bunun için kenetlenip sömürücü Bu çağrı, kapitalizmin yıkım ve savaş programına toprak!
asalakların saltanatına son vermekten başka bir karşı işçi sınıfının devrimci programı ve kurtuluş bayrağı √ Emekçi köylünün her türlü borç yükü
seçeneğimiz yok. altında birleşme çağrısıdır.
Bizi bekleyen seçim apaçık ortadadır: Ya, sefalet Bu çağrı, kapitalizmin savaş ve yıkım düzenine geçersiz sayılsın!
içinde ve baskı altında diz çökerek, hergün daha ağır karşı savaşsız, sömürüsüz bir dünya için, devrim ve √ Her türlü dolaylı vergi kaldırılsın!
bedeller ödeyerek köle gibi yaşayacağız. Ya da artık sosyalizm için mücadele çağrısıdır. Artan oranlı gelir ve servet vergisi!
yeter deyip ayağa kalkarak, özgürlüğümüz ve Bu çağrı, ezilen ve sömürülen milyonlara aşağıdaki
geleceğimiz için dövüşeceğiz! acil talepleri için ayağa kalkma ve devrimci şiarlar
√ Özelleştirmeye, taşeronlaştırmaya,
Başkaca bir yol, başkaca bir seçim yoktur!.. etrafında birleşme çağrısıdır. esnek üretime hayır!
İşçi sınıfının devrimci sosyalist adayları, gerçek √ Herkese iş, tüm çalışanlara iş Kahrolsun sermaye
diktatörlüğü!
çözümün yolunu göstermek, bu düzenin içyüzünü ve
kirli oyunlarını teşhir etmek için seçimlere katılıyorlar.
güvencesi!
√ 7 saatlik işgünü, 35 saatlik çalışma
Yaşasın sosyalist işçi-
Sınıfın devrimci sosyalist adayları sömürü, soygun, talan
düzenine karşı işçi sınıfının ve emekçilerin çıkarlarını haftası!
√ İnsanca yaşamaya yeterli, vergiden emekçi iktidarı!
temsil ediyor, onların taleplerini savunuyorlar. Sınıfın
bağımsız devrimci sosyalist adayları, emekçileri sınıfın
komünist partisi saflarında örgütlenmeye ve mücadele muaf asgari ücret!
etmeye çağırıyorlar. √ Tüm çalışanlar için genel sigorta İşçi sınıfı savaşacak,
Bu çağrı, asalak sermaye sınıfına karşı kesintisiz bir hakkı! sosyalizm kazanacak!
örgütlü mücadele yürüten sınıf bilinçli işçilerin ve sınıf
devrimcilerinin çağrısıdır. √ Herkese parasız sağlık hizmeti!
Bu çağrı, temel hak ve özgürlüklerimizi kopararak √ Herkese her düzeyde parasız eğitim!

Sınıfa karşı sınıf, düzene karşı devrim, Reformist solun yaydığı


kapitalizme karşı sosyalizm! parlamenter hayalleri
Geleceğimizi kendi ellerimize alalım! reddedelim!
Bu ülkede kullanabildiğimiz ne kadar hak varsa, tümü
On milyonlarca işçiyi emekçiyi sefalete, açlığa, inkar edenler, kudurgan bir şovenizmin ve de onyılları bulan fiili mücadelelerle kazanılmıştır. Bir
işşizliğe mahkum edenler, bizden oy istiyorlar! ırkçılığın bayraktarlığını yapanlar, bizden oy parça nefes almanın bile dişe diş bir mücadeleyi
Ülkeyi İMF direktifleriyle yönetip istiyorlar! gerektirdiği bu koşullarda parlamentoya girmeyi kendi
yoksulluğumuzu katmerleştirenler, ülke Halkı diri diri deprem enkazlarının altına
başına amaç olarak koyanlar, seçimleri, parlamentoyu
kaynaklarını emperyalistlere peşkeş çekenler, bu gömenler, deprem yardımlarını sermayenin
çözüm olarak sunanlar, yılmış yorulmuş devrim
ülkeyi Amerika’ın çiftliğine dönüştürenler, bizden kasasına aktarıp halkı per perişan edenler,
oy istiyorlar! beklenen İstanbul depremi için ciddi hiçbir önlem kaçkınlarıdır. Solu birleştirmek, Kürt ve Türk
“Zarar ediyor” deyip KİT’leri haraç mezat almayanlar, bizden oy istiyorlar! emekçilerinin birliğini sağlamak adına söylenenler,
satılığa çıkaranlar, bu yolla yüzbinlerce işçiyi Üniversite kapılarını milyonlarca gencin burjuva politikasının ucuz bir sol versiyonundan başkaca
işinden edenler, bizden oy istiyorlar! yüzüne kapatanlar, sağlığı, eğitimi paralı hale bir şey değildir.
İşçi sınıfını ve emekçileri ağır sömürüye ve getirenler, bizden oy istiyorlar! Bu hesaplarla yüzünü düzene dönenler, kırıntılarla
kölece çalışma koşullarına mahkum edenler, Onlar, oy değil canımızı, kanımızı, alınterimizi yetinmeyi bir program haline getirenler, sorunlarımıza
bizden oy istiyorlar! istiyorlar! çözüm olmak bir yana, önümüze yeni tuzaklar
Emperyalistler karşısında diz çöküp emekçiler Onlar, sömürü, zulüm ve talan düzeni sürsün örmektedirler. Onlarınki düzenle barışma ve bütünleşme
ve kardeş halklar karşısında cellat kesilenler istiyorlar! platformudur. Kurdukları sözde birlikler ve “ortaklık”lar,
bizden oy istiyorlar! Onlar, geleceğimizi daha da karartmak devrimci ilke ve amaçların tümden bir yana bırakılmasına
Üç kuruş karşılığında gençlerimizin kanını istiyorlar!
dayalıdır. Bu, işçi ve emekçilerden umudunu kesip,
emperyalizme pazarlayanlar, ABD uşaklığı Düzen partilerine verilen her oy, İMF-
burjuva kurumlar ve platformlar içinde çözüm arama
yolunda kardeş halkların katledilmesine alet TÜSİAD’ın sömürü ve yıkım, emperyalistlerin
olanlar, bizden oy istiyorlar! savaş programına verilmiş destek demektir. tercihidir.
Demokratik hak ve özgürlüklerimize azgınca Düzen partilerine verilen her oy, emperyalist Sermayenin kanlı ve kirli işlerinin bir örtüsü olarak
saldıranlar, insanca yaşam mücadelemizi coplarla, bağımlılığın artması, kardeş halkların katledilmesi kullandığı seçim tuzağı ancak, devrimci bir iddia, program
işkencelerle, tutuklamalarla bastırmaya çalışanlar demektir. ve pratikle parçalanır. Ancak bu devrimci kaygıyla hareket
bizden oy istiyorlar! Bu nedenledir ki; edilirse, tüm çalışma buna tabi kılınırsa, seçimlerden
Ülkeyi hapishaneye ve hapishaneleri kan Sömürü düzenine, düzen partilerine devrimci amaçlar doğrultusunda yararlanılabilir.
gölüne çevirenler, bizden oy istiyorlar! verilecek oyumuz yok, sorulacak hesabımız BDSP’de temsil edilen komünistler, tam da bu kaygı
Susurlukçuları, hortumcuları, resmi ve sivil var! ve iddiayla seçimlere sınıfın bağımsız devrimci
çeteleri el birliğiyle aklayanlar, bizden oy İşbirlikçi ve asalak sermaye sınıfının seçim platformuyla katılıyorlar. Sermayenin programı karşısına
istiyorlar! oyununu bozalım! sınıfın devrimci programı ve işçi sınıfının devrimci iktidar
Bu topraklarda yüzyıllardır kardeşçe birarada Sınıfın, devrimin ve sosyalizmin bağımsız
mücadelesiyle çıkıyorlar.
yaşayan halkların kimliğini ve meşru haklarını devrimci adaylarını destekleyelim!
20  Kızıl Bayrak Çözüm devrimde kurtuluş sosyalizmde! Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

Seçim çalışmalarından...

“Çözüm ne seçimde ne mecliste, çözüm


devrimde kurtuluş sosyalizmde!
Esenyurt’ta seçim çalışması Mahallesi’nde seçim bürosunun açılış etkinliği
gerçekleştirilecek.
Komünistler olarak düzenin seçim oyununu
Buca / BDSP
bozmak için faaliyetlerimize devam ediyoruz.

Seçim çalışmasına polis engeli


Seçimlerin bir oyun, çözüm mekanizması
olarak gösterilen meclisin ise kitleleri
aldatmanın bir aracı olduğunu bildirilerimizle, Ankara Balgat’ta tekstil atölyelerine 1 Haziran
afişlerimizle, toplantılarımızla, eğitim günü bildiri dağıtan BDSP çalışanları polisin keyfi
seminerlerimizle işçi ve emekçilere anlatıyoruz. engellemesi ile karşılaştı. Bildiri dağıtmaya
Seçim çalışmalarımıza öncelikle kendi başladıkları andan itibaren sivil polisler tarafından taciz
çevre-çeper güçlerimizle yaptığımız bir edilen çalışanlarımız 50. Yıl Polis Karakolu’ndan gelen
toplantıyla başladık ve seçimlere politik ekipler tarafından fiilen engellendi. BDSP çalışanları
yaklaşımımızı anlattık. Seçim politikamızın “bildirinin yasal olup olmadığının kontrol edilmesi”
hayata geçirilmesi için neler yapılması bahanesiyle zor kullanılarak karakola götürüldü.
gerektiğini geniş bir şekilde tartıştık. Karakolda bildirinin yasal olduğu anlaşılmasına
Çalışmalarımıza “Seçimler ve devrimci tutum” rağmen bu sefer de keyfi bir şekilde kimlik kontrolü
konulu bir seminerle devam ettik. dayatıldı. Kimlik göstermeyi reddeden iki
Seminerimizde seçimlerin kapitalist düzende burjuva kapitalizmin onulmaz çelişkileri ve sosyalizmin arkadaşımızın kimlikleri zorla alındı. Yere yatırılan
partiler için ne ifade ettiğini anlattık, reformist gerekliliği üzerine kapsamlı tartışmalar yapılırken, arkadaşlarımıza fiziki ve sözlü saldırıda bulunuldu.
partilerin seçimlere parlamentarist hayallerle baktığını ikinci seminer sosyalizm programı üzerinden zengin Tehdit ve küfürlerle geçen birbuçuk saatlik alıkoyma
dile getirdik. Son olarak da seçimler ve devrimci tutum tartışmalara konu oldu. işlemi bir avukat dostumuzun gelmesiyle son buldu.
üzerine tartışma yürüttük. Komünistlerin seçimlere Propaganda materyallerimizi de son hafta 1 Mayıs Yıllardır bildiri dağıttığımız bölgede yaşanan keyfi
ilişkin tutumunu ve bu çerçevede yürütülecek Mahallesi, Sarıgazi ve Dudullu pazarlarında ajitasyon uygulamanın nedeni açıktır. Devletin devrimci
çalışmanın önemini tartıştık. Oldukça verimli ve konuşmaları eşliğinde emekçilere ulaştırdık. faaliyetimizi engellemeye dönük saldırıları bizleri
doyurucu tartışmalara konu olan seminerlerimize Çalışmamız bir yandan seçim bürolarının tutulması, yıldıramaz. Tüm bu saldırılara ve keyfi uygulamalara
“Seçimler, sosyalist propaganda ve ajitasyon” ve diğer yandan komisyon çalışmalarının hızlandırılması karşı bir kez daha yineliyoruz: Baskılar bizi
“Seçimler ve kitle çalışmasının sorunları” konulu şeklinde devam ediyor. Seçim bürolarının tutulması yıldıramaz!
seminerlerle devam edeceğiz. konusunda anlamlı mesafeler alınırken, geçtiğimiz Kızıl Bayrak/Ankara
Seminerin ardından çevre-çeper güçlerimizle ikinci hafta çalışmayı yoğunlaştıracağımız alanlardan birinde,
bir toplantı gerçekleştirdik. Seçim çalışması üzerinden
yürüteceğimiz faaliyetin hangi araç ve yöntemlerle
çalışmaya katılacak güçlerimiz ile geniş bir toplantı
yaptık. Seçim politikamızın tartışılmasının yanısıra, Tersanelerde seçim çalışması
hayata geçirileciği üzerine tartışmalar gerçekleştirdik. alandaki seçim bürosu hazırlığının hızlandırılması, Tuzla tersaneler cehenneminde seçim çalışmaları
Bu çerçevede çalışmanın asıl olarak oluşturacağımız ihtiyaçlarının karşılanması, alta doğru komisyonların başlamış bulunuyor. Geçtiğimiz hafta Tersane İşçileri
seçim komisyonları üzerinden yürütülmesini, Esenyurt toplantılarını gerçekleştirmesi, seçim sürecine yönelik Birliği olarak seçim sürecini tartışmış ve Bağımsız
merkez, Depo ve Parseller olmak üzere üç ayrı yerde maddi desteğin örgütlenmesi doğrultusunda kararlar Devrimci Sınıf Platformu‘nun bağımsız sosyalist
seçim bürolarının tutulmasını kararlaştırdık. Seçim aldık. adaylarını destekleme kararı almıştık. 2 Haziran günü
büroları üzerinden çalışma yürütecek güçlerin Seçim bürolarının hazırlıklarını tamamladığımızda, dernek binasında seçim süreciyle ilgili bir toplantı
belirlenmesinin ardından toplantımızı sonlandırdık. yeni mevzilerimizle çalışma tempomuz ve faaliyet gerçekleştirdik.
İşçi ve emekçilere seslenme faaliyetimiz de devam kapasitemiz artarak devam edecek. Toplantı güncel siyasal tabloyu değerlendiren
ediyor. Merkezi olarak hazırlanan afiş ve bildirilerimizi Ümraniye / BDSP konuşmayla başlandı. Konuşmada egemenlerin seçim
işçi ve emekçilere ulaştırıyoruz. “Çözüm ne seçimde üzerinden yeni bir oyun hazırlığında olduğu ifade
ne mecliste, çözüm devrimde kurtuluş Buca’da seçim çalışması edildi ve bu oyuna işçi ve emekçilerin kanmaması
gerektiği vurgulandı. Ayrıca parlamentoya hangi parti
sosyalizmde!/BDSP” şiarlı yaklaşık bin adet afişimizi
Seçim çalışmamız planlı ve kesintisiz bir şekilde gelirse gelsin sorunlarımızı çözemeyeceği, işçi ve
bölgemizde yaygın bir şekilde kullandık. Ayrıca 5 bin
sürüyor. İlk olarak çalışmayı yürütecek güçlerimizle emekçilerin gerçek kurtuluşunun sosyalizmde olduğu
adet bildirimizi sabah servis güzergahlarında,
seçim gündemli bir toplantı gerçekleştirdik ve bu ifade edildi. Sosyalizm için mücadeleye çağıran
akşamları ise fabrika çıkışlarında dağıttık. Her hafta
temelde çeşitli tartışmalar yaptık. Bu tartışmalar devrimci adaylara destek çağrısı yapıldı.
düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz gazete satışları
neticesinde seçim çalışmasını pratik olarak somutladık. Ardından Tersane İşçileri Birliği Derneği Başkanı
üzerinden seçim politikamızı kitlelere taşıyoruz.
Bu planlama çerçevesinde “Çözüm ne seçimde ne Zeynel Nihadioğlu bir konuşma yaptı. Nihadioğlu
Önümüzdeki süreçte çalışmadaki eksikliklerimizi
mecliste, çözüm devrimde kurtuluş sosyalizmde!” konuşmasında şunları söyledi: “Bizleri iş cinayetlerine
hızla tamamlayarak faaliyetimizi daha da
şiarlı afişlerimizi Kuruçeşme, Gediz, Üçkuyular, maruz bırakanlar, sigortasız çalıştıranlar, ücretlerimizi
yoğunlaştıracağız ve güçlendireceğiz. İşçi ve
Gaziemir ve Çamlıkule semtine yaptık. Seçim dahi gaspetmeye çalışanlar bizlerden utanmadan oy
emekçilerin karşı karşıya kaldığı emek sömürüsünden
bildirimizi Çamlıkule semti ve çevresinde yaygın bir isteyecekler. Sermaye sol ve sağ ittifaklar oluşturarak
emperyalist savaşa, kadının çifte ezilmişliğine kadar
şekilde dağıttık. Çam-Der’de 26 Mayıs günü film bizleri ayrıştırmaya çalışıyor. Oysa asli çelişki emek-
yaşanan temel sorunların burjuva kapitalist sistemin
gösterimi yaptık. 3 Haziran günü ise Nazım Hikmet sermaye çelişkisidir. Sermaye bu ayrılığın üzerini örten
niteliğinden kaynaklandığını ve çözümün devrimde ve
anması gerçekleştirdik. Anma öncesinde kapı kapı tutumunu seçim üzerinden de devreye sokuyor.
sosyalizmde olduğunu, işçi sınıfının iktidarı
gezerek bir yandan anma çağrısı yaptık diğer yandan Dolayısıyla emek cephesi olarak bizler, işçilerin ve
kurulmadığı koşullarda bu sorunların artarak devam
son dönemi ve seçimleri tartıştık. emekçilerin gerçek kurtuluş çizgisi olan sosyalizmi
edeceğini güçlü bir tarzda işleyeceğiz.
Önümüzdeki günlerde “Sosyalist propaganda ve savunmalıyız. Seçimleri devrimci mücadelenin bir
Esenyurt/BDSP
kitle faaliyeti” başlıklı bir semineri gerçekleştireceğiz aracı olarak değerlendiren BDSP’nin sosyalist
ve ardından 15-16 Haziran direnişinin yıldönümünde
Ümraniye’de seçim çalışması
adaylarını destekliyoruz.”
iki günlük bir etkinlik düzenleyeceğiz. Etkinliğin ilk Konuşmaların ardından işçilere söz verildi. İşçiler
Seçim çalışmalarımızı planladığımız biçimde günü Çam-Der’de 15-16 Haziran ile ilgili bir düzen partilerine olan öfkelerini dile getirdiler, birlik
yürütüyoruz. Seçimler ve sosyalist propaganda sinevizyon gösterimi ile “İşçi sınıfı ve seçimler “ çağrıları yaptılar.
konusunu iki ayrı seminer olarak ele aldık. İlkinde başlıklı bir panel yapılacak. İkinci gün ise Kuruçeşme Tersane İşçileri Birliği
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007 Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm! Kızıl Bayrak  21

ÖSS protestolarından...

“Öğrenci Sömürü Sınavı’na Hayır!”


Öğrenci Sömürü Sınavı’na Ulus Alanı’nda imza standı açarak başladık. İki gün liselilere ÖSS’nin eşitsiz ve adaletsiz yapısını anlattık.

karşı sesimizi yükselttik!


açtığımız imza standımıza gençlikten ve ailelerinden Ajitasyon konuşmalarıyla tüm geleceğimizin 3 saat 15
olumlu tepkiler geldi. Stand boyunca ajitasyon dakikalık bir sınavla belirlenemeyeceğini ve ÖSS’nin
2 Haziran günü Taksim’de ÖSS’ye karşı sesimizi konuşmaları eşliğinde “Öğrenci Sömürü Sınavı”nın 5 seçeneğine karşı tek seçeneğimizin mücadelede
yükselttik. İstiklal Caddesi’nde “Öğrenci Sömürü neden kaldırılması gerektiğini anlattık. 9 Haziran’da olduğunu haykırdık. Yanısıra Liselilerin Sesi’nin
Sınavı’na Hayır” şenliğine çağrı yapan yapacağımız ÖSS karşıtı eyleme çağrıda bulunduk. yaygın satışını gerçekleştirdik, basın açıklamasının
davetiyelerimizi dağıttık, ÖSS’ye karşı imza topladık. Kampanyamız Liselilerin Sesi’nin militan satışı, anket çağrı bildirilerini dağıttık. Standımız ve faaliyetimiz
Birçok liseli ile ÖSS ve eğitim sisteminin yarattığı ve değişik araçlarla devam edecek. kolluk kuvvetlerinin dikkatini çekmiş olmalı ki, sivil
eşitsizlik ve paralı eğitim üzerine sohbet ettik. İmza Liselilerin Sesi/Antakya polis masamıza gelerek provokasyon yaratmaya
istemenin yanısıra ÖSS’nin kalkması için örgütlü çalıştı. Amaçlarını başaramayacaklarını anlayınca
mücadeleyi yükseltmek gerektiğini vurguladık.
Liselilerin Sesi ve Ekim Gençliği okumak isteyenlere
İzmir: “ÖSS duvarını defolup gittiler. Önümüzdeki hafta ÖSS karşıtı
çalışmamızı yaygın pul ve bildiri dağıtımı ile daha da
dergilerimizi ulaştırdık. yıkalım!” güçlendireceğiz.
Yaklaşık 200 imza topladık. İzmir Liseli Gençlik Platformu Girişimi olarak İzmir Liseli Gençlik Pltaformu Girişimi
İstanbul Ekim Gençliği tüm enerjimizle 10 Haziran’da yapılacak olan “ÖSS
duvarını yıkalım!” şiarlı kitlesel basın açıklamasına Öğrenci Sömürü Sınavı
Antakya’da ÖSS karşıtı hazırlanıyoruz. Geçen hafta yaptığımız ÖSS
söyleşisinde alınan kararlara göre çalışma takvimimizi kaldırılsın!
çalışma belirlemiş, kullanacağımız araçları tartışmıştık. Paralı eğitime, geleceksizliğe, eğitimde fırsat
Antakya’dan Genç Komünistler olarak eğitim İlk olarak Konak Kemeraltı girişinde, daha sonra eşitsizliğine ve ÖSS’ye karşı başlattığımız kampanya
sistemindeki çarpıklığı, adaletsizliği, eşitsizliği liseli Karşıyaka çarşısında masamızı açarak ÖSS’ye karşı çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz “Öğrenci Sömürü
ve dershaneli gençliğe anlatmak için kampanyamıza imza topladık. Faaliyetimiz sırasında sohbet ettiğimiz Sınavı kaldırılsın!” şenliği çalışmalarında liseli
arkadaşlarımıza ulaşıp ÖSS sorununu anlattık.
31 Mayıs’ta Bakırköy’de imza standı açtık.
Standın etrafına “ÖSS kalksın, 4 yanlış bir hayatı
İstanbul Üniversitesi’nde protesto elemesin!”, “Paralı eğitime, geleceksizliğe, eğitimde
fırsat eşitsizliğine, ÖSS’ye karşı 3 Haziran’da
şenlikteyiz!”, “ÖSS’ye karşı bir imza da sen at!” yazılı
dövizlerimizi astık. Gerek bu dövizler gerekse
ajitasyon konuşmalarımız insanlarda olumlu etki
yarattı. Bu konuşmalardan sonra birçok liseli
standımıza gelerek bizimle tartıştı. Tartışmalarda
sorunun kaynağının bu düzen olduğu konusunda
ortaklaştık.
Standımızda Liselilerin Sesi, Meslek Liselilerin
Sesi, el ilanı ve davetiyelerimizi kullandık. Toplam
450 imza topladık.
Sefaköy/İLGP

Kadıköy’de ÖSS protestosu...


İstanbul Üniversitesi öğrencileri 6 Haziran etmektedir. Bugün bu yasağın kalkması için Demokratik Liseli Gençlik’li öğrenciler 4 Haziran
günü Merkez Kampüs’e yaptıkları yürüyüşle topladığımız binlerce imzayı fakülte dekanlıklarına günü, ÖSS’nin adaletsizlikler üzerine kurulu bir
fakülteler arası geçiş yasağının kaldırılmasını teslim ettik. Haklı ve meşru taleplerimizin yerine sistem olduğunu Kadıköy Halitağa Caddesi’nde
istediler. Edebiyat Fakültesi’nden saat 13.30’da getirilmesini istiyoruz. İstanbul Üniversitesi’ni yaptıkları eylemle dile getirdiler.
yürüyüşe geçen 200’ü aşkın öğrenci, “Fakülteler YÖK’ün yöneticilerine sermayeye ve faşist çetelere Dersanelerin yoğun olduğu caddenin girişinde
arası geçiş yasağına son!”, “Biz üniversiteliyiz, bırakmaya hiç niyetimiz yok.” toplanan öğrenciler, “Yarış atı olmak istemiyoruz!”,
eğitim hakkımızı kısıtlayamazsınız!” pankartlarını Merkez Kampüs kapısından toplu olarak “Susma haykır, ÖSS’yi kaldır!” sloganlarıyla
açarak, Beyazıt Merkez Kampüsü Girişi önünde üniversiteye girmek isteyen öğrenciler, giriş kapısı yürüyüşe geçtiler.
bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. önüne barikat kurarak saldırıya hazırlanan polisi Eylemde DLG adına yapılan konuşmada, 17
Üniversite öğrencileri adına yapılan ve polisle işbirliği yapan üniversite yönetimini Haziran’da yaklaşık 2 milyon öğrencinin gireceği
açıklamada, öğrencilerin baskı altına almayı ve tek attıkları sloganlarla protesto ettiler. Öğrenciler, ÖSS’nin öğrenciler arasında eşitsizlikler ve
tipleştirmeyi hedefleyen uygulamalarla karşı çevik polisin engellemesini öğrenci kimliklerini dengesizlikler yarattığını söylendi. ÖSS’nin özel
karşıya oldukları belirtildi. Üniversiteler arası kaldırarak yanıtladılar. eğitim alanlar ve alamayanlar olarak öğrencileri ikiye
geçiş yasağına son verilerek, öğrencilerin “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Güvenlik dışarı, böldüğü belirtildi ve “Azalan kamu eğitiminin işlevini
fakülteleri, yemekhaneleri ve sosyal alanları ile bir üniversiteler bizimdir!”, “ F Tipi üniversite kaybetmesiyle buradan mezun olan yoksul aile
bütün olan üniversitenin her yerine rahat istemiyoruz!”, “Fakülteler arası geçiş yasağına çocukları haksız rekabete ve fırsat eşitsizliğine dayalı
girebilmelerinin istendiği açıklamada, fakülteler son!”, “Üniversiteler bizimdir, bizimle bu sınavın doğal mağlupları olmaktadırlar” denildi.
arası geçiş yasağının Türkiye’de sadece İstanbul özgürleşecek!” sloganlarının atıldığı eylemde, Bölgesel eşitsizliğin eğitimin kara bir lekesi olduğu,
Üniversitesi’nde olduğu söylendi. Öğrencilerin basın açıklamasının ardından Eğitim Fakültesi’ne yükseköğretime yerleşmede, mesleki liseler ve genel
biraraya gelmesinin üniversite yönetimini sloganlarla yüründü. Burada hep bir ağızdan liseler arasında ayrım yapıldığı dile getirildi.
korkuttuğuna dikkat çekilen açıklama şu sözlerle Beyazıt marşı söylendi. Üniversiteyi kazanan gençliği işsizliğin beklediği
son buldu: Coşkulu geçen eylemde fakülteler arası geçiş ifade edildi.
“Fakülteler arası geçiş yasağının son bulması yasağının kaldırılması, antidemokratik Eylem sırasında öğrenciler at maskeleri takarken,
öğrencilerin büyük çoğunluğunun talebidir ve uygulamalara son verilmesi istenerek, önümüzdeki çevredeki dershane öğrencileri eyleme alkışlarla
bugüne kadar sürdürdüğümüz mücadele sonucu dönemde mücadelenin süreceği vurgulandı. destek verdi.
Fen-Edebiyat arasındaki geçiş yasağı kalkmıştır, Kızıl Bayrak/İstanbul
ancak diğer fakülteler arası yasak devam Kızıl Bayrak/İstanbul
22  Kızıl Bayrak G8 protestoları Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

Rostock’da 100 bin işçi, emekçi ve genç G8’i protesto etti...

Almanya’da coşkulu ve militan


G8 karşıtı gösteri

Empreyalist G8 zirvesine karşı aylardır


G8 protestolarından... hazırlıkları yapılan protesto eylemlerinden ilki 2
Haziran günü Rostock’ta gerçekleşti.
130’un üzerinde ilerici ve devrimci kurumun
Almanya’nın Rostock kentinde 4 Haziran Öğleden sonra sayıları 5 bini bulan kitle iltica organize ettiği protesto eylemine, ezici çoğunluğu
günü gerçekleştirilen G8 Zirvesi karşıtı eylem ve kampı önünde “Küresel hareket özgürlüğü!” Almanya’dan olmak üzere, dünyanın çeşitli
protestolar 5 Haziran’da da “küresel hareket, sloganı altında yürüyüşe başladı. Ama yürüyüş ülkelerinden 100 bine yakın işçi, emekçi, genç, ilerici
özgürlük ve herkese eşit haklar” başlığı altında kolu polisin müdahaleleri sonucu hızlı ve devrimci katıldı.
yapıldı ve birçok alanda değişik biçimlerde sürdü. ilerleyemedi. Yürüyüş kolu şehir merkezinde G8 zirvesi son bir aydır Almanya’nın değişmez
Sabahki ilk eylem saat 10:00’da Rostock’taki mitingin yapılacağı alana doğru ilerlerken polis gündemi oldu. Alman devleti protesto gösterilerine
yabancılar dairesi önünde başladı. Eyleme 2 bin eylemcilerin önünü kesti ve onları saatlerce burada katılımı sınırlamak için elinden gelen herşeyi yaptı.
kişi katıldı. İş günü olmasına rağmen yabancılar tutarak alana girmelerini engellemeye çalıştı. Alman polisi provokasyonlarına haftalar öncesinden
dairesi kapalıydı. Kapalı olmasının gerekçesi Ancak buna rağmen binlerce kişi alana girmeyi başladı. “Radikal sol teröre karşı önlemler” aşağılık
bilgisayarlarda yaşanan bir hata olarak söylendi. başardı. Miting kültürel programla devam etti. yalanı ile, ilerici ve antifaşist güçlere ait çok sayıda ev,
Ancak gerçek nedeni G8 protestolarıydı. Eylem Eylemlerde polisin artan saldırganlığı dikkat işyeri ve kurum basılarak onlarca insan gözaltına
katılımcıların renginden çalınan müziğe, taşınan çekiyordu. Tüm şehirde aramalar, gözaltılar, alındı. Özellikle, komşu ülkelerden Almanya’ya
pankartlara kadar çok renkli ve çeşitliydi. çatışmalar sürdü. girişlere yönelik kontroller sıklaştırıldı, sokaklarda
Kitle buradan Rostock-Lichtenhagen’deki Bu arada küreselleşme karşıtları İçişleri rastgele kimlik kontrolleri yapıldı. Bu arada, polisin
Sonnenhaus’a (Ayçiçeği Evi) doğru yürüyüşe Bakanlığı’nın zirve alanına yakın bir alanda eylem yetkileri arttırılarak, Almanya tarihinde ilk kez
geçti. yapma yasağını aşmak amacıyla Anayasa gösterilerde polise silah kullanma yetkisi tanındı. 2006
Burada 1992 yılında Nazi artıklarının Mahkemesi’ne başvurdu. G8 karşıtları Dünya Kupası sırasında oluşturulan 500 kişilik özel
Vietnamlı işçilere yönelik saldırısı protesto sınırlamanın demokratik hakları ihlal ettiğini polis birliklerine 1500 kişi daha eklenerek Münih’te
edilecek, katledilenler anılacaktı. Duvarın savunuyorlar. aylarca eğitildi.
yıkılışından hemen sonra gerçekleşen bu saldırıda Yürüyüş yasağının bulunduğu Bad Devlet terörü öylesine artırıldı ki, G8 zirvesine
sayıları 1500’ü bulan faşist, Vietnamlı işçilerin Doberan’da polis tüm bölgeyi kapattı. Seyahat hazırlık çalışmaları dahi yasaklanmaya çalışıldı, çeşitli
kaldığı işçi yurduna, binlerce izleyicinin alkışları eden kişiler kontrol edildi ve 9 Haziran’a kadar yaptırımlar ileri sürüldü. Örneğin, sözde demokrasi ve
arasında, taşlarla ve molotof kokteylleriyle buraya girilemeyeceği söylendi, ellerinde harita özgürlüklerle basın özgürlüğünün kalesi Almanya’da,
saldırmış, ateşe vermişti. Saldırı günlerce sürmüş, taşıyanların haritaları alındı. “G8 karşıtı” olabilecekleri düşüncesiyle ilerici 20
polis günlerce yardıma gelmemişti. Daha sonra Polonya sınırında Polonyalı anarşistleri gazeteciye zirveyi izleme yasağı getirildi.
tutuklanan 3 kişi ise yaşları 18’in altında olduğu taşıyan bir tren durduruldu. Sınırı geçmek isteyen Dahası, zirvenin yapılacağı Rostock-
iddiasıyla serbest bırakılmıştı. kişilerin tutuklanacağı söylendi. Anarşistler Heiligendamm’ı 12 km uzunluğunda tel örgülerle ve
Rostock-Lichtenhagen’deki mitingle 1992 protesto etmek için treni işgal ettiler ve yakın çevresinde inşa ettikleri yüksek demir
yılında yaşananlar anıldı, sığınmacıların pankartlarını pencerelere astılar. parmaklılıklarla adeta yarı açık bir cezaevine
koşullarının giderek daha da kötüleştiğine bir kez Soruşturma-Tahkikat komisyonunun yaptığı çevirdiler. Bütün bu “güvenlik” önlemleri için 100
daha vurgu yapıldı. açıklamalara göre, 2 Haziran gününden bu yana milyon Euro’nun üzerinde para harcandı.
Bu eylemde de polis yine provokasyon gözaltına alınanların sayısı 315’e ulaştı. Gözaltına Alman devleti ve polisi, yasakçı, saldırgan ve
yaratmaya çalıştı. Kitleden birkaç kişiyi gözaltına alınanlar toplanma yasası ve yüzünü kapatma provokatif tutumunu eylem günü de sürdürdü. 2
aldı, saldırılarda bazı eylemciler yaralandı. yasalarını ihlal etmekten gözaltına alındılar. 10 Haziran günü, diğer Avrupa ülkelerinden takviye
Bunlardan biri de Kamerun’lu bir gençti. kişi hakkında tutuklama kararı verildi. edilenlerle birlikte 20 bin polis ve 1000 jandarma
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007 G8 protestoları Kızıl Bayrak  23

seferber etti. Tekelci medya aracılığıyla önden platforma dönüştü. Dağıtılan bildirilerde, taşınan
yaydığı yalan ve demagoji dolu propagandaya pankart ve dövizlerde, atılan sloganlarda açık bir
inandırıcılık kazandırmak için her yola başvurdu. kapitalizm teşhiri vardı. Kürsüden yapılan
Öyle ki, 2 Haziaran’da, eylemin yapıldığı kentte tam konuşmaların hemen hepsi antikapitalist içerikteydi.
bir terör estirdi. Kimlik kontrollerini sıklaştırdı, Çok açık ifadelerle dile getirilmese de, “Bir başka
insanları tartaklayıp taciz ederek, adeta fiili bir dünya” özlemi şahsında sosyalizm işaret ediliyordu.
sokağa çıkma yasağı yarattı. Bu arada, protesto Özellikle Brezilya’dan ve İtalya’dan gelen
eylemini güçten düşürmek için aynı gün Rostock’a temsilcilerin yaptıkları konuşmalar bu açıdan oldukça
yakın Schverin kasabasında polisin koruması altında tok ve anlamlıydı.
bir Nazi yürüyüşü düzenlendi. Polis buradaki Nazi Ancak gösterinin geneline antikapitalizm
karşıtı gösteriye de sert müdahalelerde bulundu. damgasını vursa da, kapitalizmin tek alternatifi olan
Ne var ki, Alman devleti ve polisi, aldığı tüm sosyalist söylem ve semboller konusunda belli bir
önlemlere ve estirdiği teröre rağmen 2 Haziran günü zayıflık vardı. Sözgelimi orak-çekiçli kızıl
yaklaşık 100 bin kişinin, geçmişte sosyalizmin bayrakların, sosyalizmi hedef olarak gösteren
toprağı ve şirin bir kuzey sahil kenti olan Rostock’ta sloganların yazılı olduğu pankartların sayısı azdı.
edilen bu kitlesel ve coşkulu eyleme net bir biçimde
sel olup akmasını engelleyemedi.
antikapitalist bir ruh ve bilinç damgasını vurdu.
Yürüyüş için, biri Rostock merkezindeki tren “G8’e ve kapitalizme karşıyız, sizin için
“Bir başka dünya mümkün!” istasyonu, diğeri de buraya 10 km uzaklıkta bir yer buradayız!”
ya da “Kapitalizme karşı sosyalizm!” olmak üzere, iki ayrı noktada toplanıldı. Kitlenin
büyük kısmı, Türkiyeli devrimci parti ve örgütlerin de İki toplanma yerinde yapılan mitinglerden sonra,
Almanya’daki DKP, Sol Parti, Attack gibi siyasal içinde yer aldığı, “Enternasyonal anti-emperyalist her iki yürüyüş kolu aynı anda, saat 13.00’ten itibaren
parti ve gruplar başta olmak üzere, Ver.di Sendikası, blok”un bulunduğu Rostock’un merkezi tren harekete geçti. Uzun bir güzergah boyunca
çeşitli antifaşist otonomcu gruplar, MLPD ve istasyonunda toplandı. Burdaki yürüyüş oldukça gerçekleştirilen yürüyüş sırasında, yaratıcılık ürünü
Türkiyeli devrimci grupların da içerisinde yer aldığı coşkulu geçti. binlerce pankart, bayrak ve döviz taşındı,
130’un üzerinde kurum ve kuruluş tarafından organize G8 karşıtı gösteri, başından itibaren antikapitalist antiemperyalist ve antikapitalist sloganlar hiç susmadı.
Yürüyüşü, Rostock halkı yol kenarlarında ve
pencerelerden sempati ile izledi. Kimi pencerelerde

G8 protestoları ve polis devleti uygulamaları eski Doğu Almanya bayrağı ve orak-çekiçli kızıl
bayrakların asılı olması dikkat çekiciydi.
G8 karşıtları bir yandan Rostocklulara yürüyüşe
2 Haziran günü 100 bin civarında kişinin kısıtlanması için yeni önerilerde bulunuyorlar. katılma ve destek olma çağrısı yaparken, öte yandan
katıldığı görkemli gösteri sırasında polisin Öneriler bununla da sınırlı değil. Göstericilerin onların yanında olduklarını göstermek üzere burada
gerçekleştirdiği provokasyonlar sonucu çıkan çantalarında polise atmak üzere taş getirdikleri olduklarını, polisin iddiasının tersine, Rostock’a terör
çatışmalar günlerdir Almanya’da geniş yankı gerekçesiyle aranması ve polisin plastik mermi estirmek için değil, kapitalizmi teşhir etmek için
uyandırıyor. Öyle ki, bu eylemin üzerinden 4 kullanması öneriliyor. geldiklerini haykırdılar.
gün geçmesine ve bu arada bir dizi eylem Ayrıca, gözaltına alınanlar arasında diğer İki koldan saatlerce süren yürüyüşün ardından,
yapılmasına rağmen, gazeteler 2 Haziran günkü Avrupa ülkelerinden gelenlerin de olması, kitle Rostock limanında biraraya gelerek burada
“sol şiddet” üzerine sayfalar dolusu yazılar sınırların daha sıkı kontrol edilmesini gündeme büyük bir miting gerçekleştirdi.
yazıyor, boy boy resimler basıyor. getirdi. G8’e karşı çıkan olayların bir daha Henüz kitlenin tamamı alana girmemişken, bu
Partiler şiddete karşı alınması gereken yaşanmaması için gösteri ve yürüyüş hakkında görkemli kitle karşısında daha fazla tahammül
önlemleri tartışıyor. bazı değişikliklerin yapılması önümüzdeki edemeyen polis, Alman otonomcu gruplarının da
Hıristiyan Birlik Partileri SPD’ye atıfta günlerde gündeme getirilecek. polisi kışkırtmasıyla birlikte, kitleye saldırmaya
bulunarak solculara da sağcılar kadar sert başladı. Oldukça sert müdahalede bulunan polis, panik
davranmasını, SPD ise, Sol Parti’den militan Eylemler devam ediyor havası da yaratarak, kitleyi dağıtmaya çalıştı. Fakat
solculardan kendilerini ayırmasını, Yeşiller, kitlenin, aynı kararlılık ve militanlıkla, taşlı-sopalı
militan solcuların görevini yapan polise Rostock’ta polisin yoğun arama ve karşı koyuşu karşısında bu amacına ulaşamadı.
saldırmasını kınadığını, Sol Parti milletvekilleri saldırılarına, onlarca kişiyi gözaltına almasına Saldırının olduğu bölgede ilk şaşkınlıkla bir dağınıklık
ise bu eylemlere karşı olduklarını açıkladılar. rağmen Rostock’ta G8 ülkelerine ve yaşansa da, protestocular tekrar toparlandı ve polis
Attac ve benzeri gruplara militan solcuları politikalarına karşı gösteriler devam ediyor. kısmen geri püskürtüldü. Özellikle Türkiyeli devrimci
eylemlere almamaları için çağrılar yapıyorlar. 3 Haziran günü kent merkezinde bir araya grupların kortejlerinin olduğu bölgeye yapılan saldırı
Bununla “iyi” ve “kötü” gösterici ayrımı gelen 5 bini aşkın çevreci, iklim konusunda sonucu, bazıları ağır olmak üzere onlarca devrimci
derinleştiriliyor, solculara “sıfır tolerans” ile yaşanan sorunlara dikkat çekti. yaralandı. Bu sırada, Alman otonomcularından çok
yaklaşılması gerektiği vurgulanıyor. Alman 5 Haziran günü ise, 10 bini aşkın bir kitle sayıda kişi de gözaltına alındı.
hükümeti ve emniyet güçleri tarafından yapılan gerçekleştirdiği çeşitli gösterilerle göçmen Başta sadece otonomculara yönelikmiş gibi
açıklamalarda, küreselleşme karşıtı hareketlere, politikasını protesto etti. görünen polis saldırısı karşısında kayıtsız kalan kitle,
“olay çıkaran eylemcilerle aralarına mesafe 5 Haziran günü militarizm, savaş, polisin gittikçe pervasızlaşması karşısında tepki
koymaları” çağrısı yapıldı. Attac yöneticileri de silahlanma ve işkenceye karşı eylem günü göstrmeye başladı. Attack temsilcisi bile saldırıyı
bazı açıklamalarında, otonomcu gruplardan nedeniyle çeşitli eylemler gerçekleşti. Sabah mikrofondan “Polis buradan defol!” sözleriyle
“eylemlerine katılmamalarını” istedi. saatlerinde İsrail’in Filistin’i işgali ve duvara protesto etti. Bu tavır giderek genel kitleye hakim
Ayrıca yaralı ve ağır yaralı polislerin sayıları karşı yapılması planlanan yürüyüş, polisin yoğun oldu.
abartılarak polis mağdur, eylemciler ise suçlu aramaları ve aramalardan sonra eylemin sadece Komünistler olarak yürüyüşe iki ayrı pankartla
olarak gösterilmeye çalışılıyor. Polis 15 kişi tarafından yapılması dayatması üzerine katıldık. “Emperyalist savaşa ve saldırganlığa;
Heiligendamm çevresinde 7 kilometrelik bir yürüyüş iptal edildi. kapitalist sömürüye karşı bütün ülkelerin işçileri
güvenlik çemberi oluşturdu. Zirvenin yapılacağı Daha sonra İsrail’de Filistinler’e ait evleri birleşiniz!/TKİP” diğeri “Yaşasın proletarya
alan 14 kilometre uzunluğunda, 2.5 metre ve tarlaları dümdüz etmeye yarayan enternasyonalizmi, yaşasın sosyalizm!/TKİP” imzalı
yüksekliğinde ve 13 milyon euroya mal olan bir buldozerlerin yapıldığı fabrika önünde miting pankartlarımız, oraklı-çekiçli kızıl bayraklarımızla
çitle çevrildi. Halen Rostock ve çevresinde 16 gerçekleşti. Öğleden sonra ise 1000 kişinin eylemdeki yerimizi aldık. Eylem boyunca TKİP/YDÖ
bin resmi polis ve 1100 asker bulunmakta. Yani katıldığı militarizme, savaşa, silahlanma ve imzalı binlerce bildiriyi yaygın olarak dağıttık. Miting
her protestocuya 1 polis düşüyor, ancak polis işkenceye karşı bir protesto yürüyüşü alanında polisin provokatif saldırısına karşı kararlı ve
yetkililerinin açıklamalarına göre bu sayı yine de düzenlendi. militan bir duruş sergiledik.
yeterli değil. Ayrıca akşam saatlerinde baskıları protesto G8 karşıtı gösteriler 8 Haziran’a kadar çeşitli
Özünde tüm bunlar demokratik hak ve etmek için bir yürüyüş gerçekleşti. Bini aşkın bir eylem ve etkinliklerle devam edecek. Bunun için
özgürlüklerin kısıtlanması için bahane olarak kitle, Bush’un Prag’dan havaalanına indiği Rostock’ta binlerce kişinin kaldığı çadır kamplar
kullanılıyor. haberi üzerine kitle Bush’un gelişini sloganlarla kuruldu.
Daha şimdiden federal ve eyalet içişleri protesto etti.
bakanları, gösteri hakkının daha fazla Kızıl Bayrak/Almanya
24  Kızıl Bayrak Eylem günlüğü Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

G8 günlüğünden...

“Direniş verimlidir!”

3 Haziran Mahkemesinde görüşülecek olan Heiligendamm ve önünde toplandı. Samba grubu müzik çaldı ve sokak
çevresindeki yürüyüş için bir savunma hazırladı. tiyatroları oynandı. Protestocular buradan Rostock-
* 08:30 / Soruşturma ve tahkikat komitesi 164
* 19:20 / Rostock’ta “Tutsakları toplama Lichtenhagen’da bulunan Ayçiçeği binasına doğru
kişinin gözaltına alındığını, bunların 17’sinin
merkezi” önüne yeni bir polis birliği geldi. Polis ve yürüyüşe geçtiler. Burada 1992 Ağustos’unda Nazi
tutuklama kararı ile mahkemeye çıkarıldığını açıkladı.
orada bekleyen eylemciler arasında alanın terkedilip saldırıları sonucu yaşamını yitiren bir sığınmacı anıldı.
* 12:00 / 3 bin kişi Rostock’un şehir merkezinde
edilmemesi üzerine pazarlıklar yapıldı. * 10:50 / Lichtenhagen’daki miting başladı. 1500
tarım ve ziraat eylem günü için gösteri yaptı.
* 20:40 / Groß Lüsewitz’de 150 kişi deney kişi ‚92 yılında Vietnamlı işçilerin kaldığı yurtlara
Protesto gösterisine katılım giderek arttı. “Direniş
tarlasında dans etti. Polis tarlada dans eden kişileri yapılan ve Sivas olayları benzeri manzaraların
verimlidir!” sloganı altında toplanan protestocular,
yakalamaya çalıştı, bu ana kadar tutuklanan olmadı. yaşandığı, günlerce süren saldırılarda ölenleri anarak
hazırladıkları maketler ile “patent canavarları”nı
* 20:50 / Rostock’da McDonalds önünde eylem Naziler’in bu saldırısını protesto ediyorlar.
canlandırdılar. Uluslararası pankartlarla gen
yapan Alman palyaçolar saatlerce gözaltında Katılımcılar giderek artıyor.
teknolojisi protesto edildi.
tutulduktan sonra serbest bırakıldı. * 11:00 / Polis Lichtenhagen’ta protesto
* 12:00 / Rostock’da 60-70 kişi “Tutsakları
* 21:20 / Serbest kalan üç Alman palyaço yeniden gösterisi yapan kişileri saldırdı. 3 kişi gözaltına alındı.
toplama merkezi” önünde buluşarak gözaltına
Mc Donalds’a geri döndü. Palyaçolar, orada bulunan Bu kişilerin yüzlerini kapattıkları için gözaltına
alınanlarla dayanışma eylemi yaptı. Polisler, köpekleri
ve Almanca bilmeyen diğer palyaçolara tercümanlık alındığı sanılıyor. (Almanya’da eylemlerde yüzünü
ile oradaydı.
yapmak üzere dönmelerinin ardından tekrar gözaltına örtmek yasak.)
* 15:00 / Tüm şehirde, her caddede ve kampların
alındılar. * 11:40 / Rostock Lichtenhagen’daki eylem sona
çevresinde polis kontrolleri yapıldı. Özellikle de dış
* 23:00 / 2 Haziran günü tutuklananlarla ilgili bir erdi. Kamerunlu bir eylemci polis tarafından
görünüşleriyle siyah bloktan olabileceklerinden
açıklama yapıldı. Açıklamaya göre dün mahkeme yaralandı. Bu kişi bir grup otonom ile birlikte
şüphelenilenler arandı.
önüne çıkarılan 10 kişiden 2’si hakkında tutuklama duruyordu ve polis vahşice saldırılarak onu grubun
* 15:30 / “Direniş verimlidir!” sloganı altında
kararı verildi. 3 Haziran günü yine Rostock ve arasından çekip aldı. Kamerunlu protestocu hastaneye
yapılan tarım ve ziraat eylem günü mitingi sona erdi.
çevresindeki eylemlerde 34 kişi gözaltına alındı. kaldırıldı.
Eyleme 5 bin kişi katıldı. Mitingde Brezilya, Mali ve
Bunlardan 5 veya 6’sı gen teknolojisine karşı deney * 12:00 / Bir otobüs durdurularak arandı. Polis
Nikaragua’dan gelen delegeler konuşmalar yaptılar.
tarlasında yapılan eylemlerde gözaltına alınanlar. silah ve saldırılarda kullanılabilcek alet aradığını
Çok sayıda polis sırt çantalarını kontrol etti.
Tutuklanan diğer kişiler, “tutsakları toplama söyledi. Şu ana kadar 3 kişi gözaltına alındı.
Yürüyüşçüler hassas davranarak sık sık aralarına giren
merkezi”den serbest bırakılanlar, yeniden izinsiz * 12:30 / Camp Reddelich’ten gelen eylemcilerin
polise provokasyon ortamı yarattırmadılar.
gösteri ve toplantı yaptıkları gerekçesiyle gözaltına Thierfelder Str. (Rostock)’deki istasyonda polis
* 15:30 / Groß Lüsewitz bir tarla ve burada gen
alındılar. (Alman yasalarına göre bir kişi 24 saat tarafından önleri kesildi. Önce geri dönmeleri için
teknolojisi araştırmaları yapılıyor. Bu araştırmaları
gözaltında tutulabiliyor. Daha sonra savcılığa çağrıda bulunuldu, ama daha sonra geçmelerine izin
yapan Agro-Bio-Teknikum ve gen teknolojik
çıkarılması gerekiyor veya serbest bırakılması verildi. Eylemciler göçmenlerin yürüyüşüne gitmek
araştırmaları protesto mitingi burada yapıldı.
gerekiyor. Polis onları serbest bırakıp yeniden için ayrıldılar. Yürüyüş saat 13:00’te sığınmacı
Katılımcılar arasında Rostock halkı çoğunluktaydı. 50
gözaltına alarak yeniden 24 saat tutabiliyor.) kampının önünde başladı.
aktivist de mitinge katıldı. Bisikletlerle yola çıkan
* 23:15 / Gece konser dönüşü Rostock Kampı’na * 14:00 / Amsterdam’dan gelen Tiyatrosokağı
protestocular miting alanına geç ulaştı.
giden kişilere polis nedensiz saldırdı, bir kişi aldığı eylemcilerinin otobüsü sabah durduruldu ve 3 saat
* 16:15 / Mahkeme önünde korsan bir gösteri
cop darbeleri ile ağır yaralandı ve hastaneye kaldırıldı. boyunca bekletildi. Değişik ülkelerden 8 kişi gözaltına
gerçekleşti. 150 kişinin katıldığı eylemde, eylemciler
Bir kişi de gözaltına alındı. Tesadüfen yakında alındı ve bu kişiler tutsakları toplama merkezine
mahkeme önüne oturarak barikat kurdular.
bulunan bir gazeteci olay yerine zorlukla girebildi. gönderildiler. Bu kişiler “yanlarında şapka, eldiven ve
* 17:00 / Tarım ve ziraat eylem günü “rally“si
limon bulundurmaları” nedeniyle gözaltına alındılar.
Groß-Lüsewitz önüne ulaştı. Bunlar bisikletli 300
Tutsakları toplama merkezi önünde kısa bir dayanışma
eylemciydi. Bu kez atlı polisler köpekleri ile 4 Haziran eylemi yapıldı.
eylemcileri izledi. * 09:00 / 200-300 kişilik bir grup Reddelich’teki * 14:10 / “Herkese küresel hareket özgürlüğü
* 17:15 / “Tutsakları toplama merkezi” önünde kamptan Rostock istasyonuna gittiler ve burada 100 ve eşit haklar!” yürüyüşü başladı. Miting alanında şu
protesto gösterisi yapan eylemcileri polis çembere kadar polisle karşılaştılar. Polis gruptaki kişileri aradı ana kadar 2-3 bin kişi toplandı. Birçok kişi kontrol
aldı. Polis 2.5 saat boyunca çember içinde kalan ve birçoğunun kimliklerini alarak kayıt etti. Polis daha nedeniyle tutuldu. Aralarında uluslararası
kişileri video kameraları ile çekti. önce istasyonu boşaltmıştı. Böylece hiçbir tanık yoktu. konuşmacılar da bulunuyor. Kitlenin moralı buna
* 17:30 / Yıldız Yürüyüşü Birliği yarın Anayasa * 10:00 / 2 bin kişi Rostock’taki göçmen dairesi
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007 Kızıl Bayrak  25

rağmen yüksek. Caterpillar İsrail devletinin Filistinliler’in evlerini 6 Haziran


* 15:00 / Yürüyüş kolunun yürümesi engellendi. yıkmak ve tahrip etmek için kullandığı buldozerleri
* 10:05 / Reddelich’de 5 bin kişi toplandı ve
Polis engellemeye gerekçe olarak yürüyüşçülerin imal eden firma. Diğer protestocular ise
yürüyüşün yasak olduğu bölgeye yaklaştı. Tarlalara
içinde 500 militan bulunduğunu söyledi. Warnemünde’de antimilitarist yürüyüşe katılmak için
girilerek polis barikatı aşılmaya çalışıldı.
* 16:05 / 5 bin kişiye ulaşan kitle yürüyüşe yola çıktılar.
* 10:30 / Admannshagen’daki miting alanında
başladı. Ama polis tarafından sık sık durduruldu. Polis * 12:50 / Bugün bir Alman eylemci hızlandırılmış
1500 kişi toplandı. Protestocuların morali yüksek.
şiddet kullanmaya hazır 2.500 kişiden söz etmeye bir duruşma ile 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Wichmannsdorf Kampından da göstericiler yola çıktı.
başladı. Başka bir caddede 200-300 kişilik korsan bir Kefaletle serbest kalan bu kişi evine gönderildi.
Polis ortalıkta gözükmüyor.
gösteri başladı ve yürüyüş koluna doğru yürüdü. * 13:00 / Warnemünde: Militarizme karşı
* 10:50 / Admannshagen’deki sayıları 2 bine
* 17:15 / Yürüyüş kolunun şehir merkezine yapılacak miting için EADS önünde 500 kişi toplandı.
ulaşan kitle tarlaların arasından yürüyüş yasağının
girmesi polis tarafından engellendi. Polisin gerekçesi İstasyonlarda ve ana yolda aramalar, kimlik kontrolleri
olduğu bölgeye doğru yürüyor. Polis şaşkın
yürüyüş kolunun kalabalık olmasıydı. sürüyor.
görünüyor. 30 araç Rostock-Laage otobanında
* 18:10 / Yürüyüş komitesi yürüyüşü dağıttı. * 13:30 / Warnemünde: Militarizme karşı
durduruldu, geçmelerine izin verilmiyor.
Komite, polisin eylemcileri kendi belirledikleri yürüyüş başladı. 800 kişi militan bir havada
* 11:40 / Galopprennbahn yakınındaki 4 bin kişi
güzargahlarda yürümelerine izin vermeyerek, protesto yürüyüşlerini sürdürüyor.
çite yaklaştı. 2 bin kişi başka bir yola barikat kurmak
yürüyüşünü başka bir yöne yönlendirmeye çalışmasını *14:50 / Militarizme karşı yürüyüşün kapanış
için ayrılıyor. Polis bazı kişileri gözaltına alıyor.
kabul etmedi. Polis yürüyüşçüleri önden ve arkadan su mitingi istasyon önünde sona erdi. Mitingde 2 bin kişi
Helikopterler geziyor.
panzerleri ile sıkıştırmaya çalıştı. Yürürüş komitesi vardı. Konuşmalar yapıldı.
*12:00 / Admannshagen yakınında 2 bin kişiye
mitingi limanda yapmak için çağrı yaptı. Polis korsan * 15:05 / Rostock’a 11 km uzaklıktaki bir
polis gözyaşartıcı bomba ve su panzerleri ile saldırdı.
gösterilere kesinlikle izin vermeyeceğini söyledi. kasabada bulunan cezaevi önüne gelen bir grup
Birçok kişi yaralandı. Polis eylemin düzenleyicileri ile
* 19:00 / Binlerce gösterici Rostock’ta tutsaklarla dayanışma eylemi yaptı.
görüşmeleri reddediyor. 105 numaralı yol halen polis
limandaki Kroepeliner kapısına saldırarak limana * 16:15 / Rostock-Laage Havaalanı’nın
tarafından kapatılmış durumda.
girmeye çalıştı. Başka bir caddede bin kişilik diğer güneyindeki Weitendorf’’ta yüzlerce kişi toplanmaya
* 12:55 / Admannshagen’den çıkan ilk grup
yürüyüş kolu izinli gösterilere devam etti. başladı. Megafon ve hopörlerin bulunduğu araba
Rethwisch’deki yasak bölgeye ulaştı.
* 19:35 / Polisin tüm oyunlarına rağmen binlerce arandı, pankartlar gözden geçirildi. Rostock
*13:20 / 10 bin kişi G8’i bloke ediyor. 5 bin kişi
gösterici kapanış mitingi için 2 Haziran günü mitigin istasyonunda yoğun aramalar sürüyor
barikat kurarak 2 numaralı çıkışı işgal etti.
yapıldığı şehir limanına ulaştı. Müzikler çalındı. * 17:00 / Rostock-Laage Havaalanı yönüne giden
*13:30 / 2 Numaralı kapıda barikat eylemi
Protestocuların morali polisin kendilerini saatlerce araçlar polis tarafından kontrol ediliyor. “Amsterdam
sürüyor. Bazı eylemciler telleri kesmeye başladı.
Media Otobüsü” de durdurularak uzunca bir süre
engellemesine rağmen yüksekti. Heiligendamm’a giden tüm yollarda ya protestocular
tutuldu ve içindekiler tek tek kimlik kontrolünden
ya da polis barikatları var. Delegelerin içeri
geçerek fotografları çekildi. Ana ve ara istasyonların
girebelicekleri tek bir yol dışında her yer kapalı.
5 Haziran hepsinde polis yoğun bir şekilde aramayı sürdürüyor.
* 13:35 / Admannshagen’daki barikat başarılı
* 02:00-04:30 / Rostock Kampı’nda çok sayıda * 18:00 / Weitendorf: 1000 kişi protesto gösterisi
oldu. Burada 500 kişi var. Çitin doğusundaki kapıda
kişi iki saat boyunca polis tarafından kontrol edildi, için toplandı. Rostock Kampı’ndan çıkan bir otobüs şu
yürüyüşçüler telleri toplamaya başladılar.
eşyaları arandı. Aramalarda suç teşkil ettiği an kontrol ediliyor. Çok sayıda basın mensubu var.
*13:40 / Doberaner Caddesi’nde 200 kişilik bir
gerekçesiyle telsiz ve radyolara el konuldu. Aranan Polis biraz geriden seyrediyor. Beklenen katılımcıların
barikat kuruldu. Polis oldukça kalabalık. Su panzerleri
kişilerin yüzleri kapatılarak fotoğrafları çekildi. gelmesi ile eylem başlayacak ve Bush’un bulunduğu
de hazır.
* 11:40 / Vorder Bollhagen: İsrail işgaline karşı helikopterin havalanmasına değin sürecek..
*14:00 / Boergerende’de üç barikatta 4 bin kişi
yapılması planlanan gösteri iptal edildi. Saat 11:00’de * 18:30 / Rostock-Laage: 40 kişilik bir grup şehir
eylem yapıyor. Rethwisch’teki oturma eylemi
40 yıl İsrail işgaline ve duvara karşı yapılması otobüsü içinde durduruldu ve kontrol edildi. Grup
dağıtıldı. Eylemciler bu kez Küstenstrasse’ye doğru
düşünülen miting, polisin kimlik kontrolu yapıldıktan Weitendorf’ta mitinge ulaşmak için yeniden yola çıktı.
koşuyorlar.
sonra gösteriye izin verme koşulu nedeniyle * 19:05 / George Bush Rostock-Laage * 14:20 / 2 Numaralı kapı (Bad Doberan):
yapılmadı. Havaalanı’na biraz önce indi. Weitendorf’daki Barikatta yüzlerce eylemci var. 50 kişi kapının önünde
* 12:00 / Vorder Bollhagen: İsrail işgaline karşı miting alanında toplanan kitle “George Bush- oturma eylemi yaparak kapıyı tutuyor. Polis bunlara
yapılacak yürüyüşün iptal edilmesi üzerine eylemciler terörist!” sloganlarını haykırıyor. 300 metre uzaklaşmalarını diğer büyük grubun olduğu
Caterpillar firmasının önündeki eyleme gittiler. yere gitmelerini dayatıyor. Polis ile arbede yaşanıyor.
26  Kızıl Bayrak Eylem günlüğü... Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

* 14:35 / Rostock-Laage havaalanı çevresindeki tüm


eylemler bitirildi. Saat 10:00’dan beri 1000 kişilik bir grup
burada eylem yapıyordu. 19 Numaralı otoban işgali polis Artık örgütlenme zamanı
tarafından dağıtıldı. Burada 60 kişi gözaltına alındı.
*14:55 / Boergerende-Rethwisch yolu halen 2 bin gösterici
Mumia Abu-Jamal
tarafından kurulan barikat ile kapalı.
*15:30 / Bugün hızlandırılmış 8 duruşma vardı. 4 kişi 9 ile 11 Bundan 40 yıl önce Benno Ohnesorg Seale, Newton’u, Karibik doğumlu
ay arasında hapis cezası, 1 kişi 6 ay hapis cezası istemiyle öldü. Birkaç ay öncesinde devrimci Franz Fanon’un “Bu Dünyanın
yargılanıyor. Kara Panterler Partisi (Black Panther Lanetlileri” adlı kitabıyla tanıtır. Bu iki genci
* 15:40 / Boergerende’de barikattaki protestocular polis ile Party) kuruldu. sadece Fanon’un anti-sömürgeci, anti-
değiş-tokuş yaptılar. Protestocular rehin tuttukları 8 polis emperyalist perspektifi değil, aynı zamanda
arabasını bırakmalarına karşılık megafon ve hoperlörlerin 2 Haziran 1967 yılında Batı-Berlin’de insan hakları savunucusu ulusalcı siyah
bulunduğu arabalarını geri aldılar. Benno Ohnesorg polis tarafından vurularak Malcolm X’in militan tutumu da etkilemiştir.
* 16:15 / Rethwisch doğu barikatında 2 bin kişi bulunuyor. öldürüldü. Kendi halkını vahşi bir biçimde Newton, Malcom X’in daha Nation of
1 km’lik alana dağılmış durumdalar. Protestocuların morali baskı altında tutan, ama Almanya’da devlet İslam’ın (NOI) genç bir vaizi iken, bir
yüksek. Su panzerleri de geldi. misafiri olarak ağırlanan Petrol hükümdarı konuşma yaptığı Oakland’ın McClymond
* 16:25 / 2 Numaralı kapıya polis su panzerleri ile Şah Rıza Pehlevi’yi barışçıl şekilde protesto yüksek okulunda gerçekleştirdiği bir
yaklaşıyor. Ortam gergin. Barikat kuran grup yavaş yavaş geri etmişti. etkinliğini ziyaret eder. Malcom X’e eşlik
çekiliyor. Benno Ohnesorg’u katleden kurşun, edenler arasında Muhammed Ali adını alan
* 16:50 / Hollhagen’de batı kapısında 30 palyaço siyah devletin dünya genelinde yükselmekte olan Cassius Clay adlı bir genç de vardır.
üniformalı BFE-birlikleri tarafından bulundukları yeri gençlik hareketine karşı zorbalığının Fanon’un analizi, Malcom X’in toplumun
terketmeleri için ikaz aldılar. Polis refakatında alanı terketmek göstergesiydi. Yeni gelişmekte olan taban üst tabakasına karşı konuşmalarına
zorunda kaldılar. Batı kapısı açıldı. hareketleri dünya genelinde kokuşmuş, uymaktadır. Bu çifte etki, Newton ve
* 18:00 / Ön Bollhagen’dan ayrılan büyük bir grup Arka kapalı ve karanlık toplumsal odalara temiz Seale’in anti-emperyalist ve radikal bir
Bollhagen kapısına ulaştı. 100 kişilik bir grup kapıyı tutarak hava estiriyordu ve isyan, direniş ve dünya perspektif geliştirmelerini sağlar.
oturma eylemlerine başladılar. devriminin baştan çıkartıcı kokusunu Newton sonradan “Revolutıonary
* 18:05 / 1000 kişilik bir grup çitin bulunduğu arka ve Ön yaymaktaydı. Berlin’deki dramatik Suicide” adlı kitabında şunları yazmıştır:
Bollhagen’in güneyinde dolaşıyor. gelişmelerden yaklaşık 8 ay önce ABD’de “Malcom X’in düşüncesi ve bizim yerinde
* 18:20 / Boergeren’de polis barikatın önündekileri Kara Panterler Partisi (Black Panther Party) yaptığımız analizlerin sonucunda bir örgüt
coplamaya başladı. kuruldu. kurma düşüncesi ortaya çıktı. Biz bir gün,
* 18:35 / 1 Numaralı kapıya yakın Arka Bollhagen’da 100 Daha yeni kamu okul sistemi geride neredeyse tesadüfen bir isim bulduk. Benim
kişilik oturma eylemi polis tarafından dağıtıldı. Polis su bırakıldığında, Bobby Seale ve Huey P. elime Mississippi’deki seçmenlerin
panzerleri ve coplarla saldırıyor. Newton adlı nispeten fakir iki siyah, kaydedildikleri ve oradaki insanların siyah
*19:00 / Polis barikatlarda bulunan eylemcilere yiyecek- Kaliforniya’nın Batı-Oakland’daki Meritt- bir panteri sembol olarak kullandıklarının
içecek verilmesini yasakladığını açıkladı. Sağlıkçıların College’e kayıtlarını yaparlar. 1962 yılındaki yazılı olduğu bir broşür geçmişti.”
eylemcilere gece için battaniye vermek istemelerini de reddetti. Küba krizi orada sert tartışmalara neden Newton ve Seale tarafından 1966’da
* 19:15 / 1 Numaralı kapıya yakın Arka Bollhagenda’ki olmuştu. ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki kurulan örgüt hızlı bir şekilde güç kazandı ve
oturma eylemi polisin vahşice saldırması sonucu dağıldı. nükleer savaş tehlikesi SSCB’nin Küba’daki ABD’nin 40’ta fazla kentinde Parti büroları
Göstericiler geri çekiliyor. Biber gazı ile ve coplarla hafif roketleri geri çekmesiyle ortadan ya da kendilerini “Faşizme karşı ulusal
yaralananlar var. kaldırıldıysa da, nükleer savaş tehlikesi cephe” olarak adlandıran enformasyon
* 19:25 / Boergerende’ki barikatta hava gergin. Polis gerçekten mevcuttu. Dönemin uluslararası merkezleri açan taraftarlar buldu. “Black
göstericileri çembere almaya çalışıyor. Coplarla saldırıyor. 1500- gerginlikleri ve Küba devrimine karşı Panther Party for Self-Defense” artık
2000 kişi barikatı terketmiyor. Polis bir kişiyi gözaltına aldı. kampanya öğrencileri dünyanın mevcut kurulmuştu ve militarist polis aygıtının
* 19:50 / 2 Numaralı kapı (Bad Doberan yakınındaki) durumu üzerine tartışmaya itmişti. ABD’nin kurşunlarına hedef olmaları da fazla sürmedi.
barikatta halen binlerce protestocu bulunuyor. Polis sık sık güneyindeki insan hakları harekatı kamuoyu Çeviri: J. Özgür
kitleye saldırıp yeniden geri çekiliyor. Şu ana değin tutuklama önündeki tartışmalara ateşleyici ek etki (Junge Welt’in 2-3 Haziran 2007 tarihli
olmadı. yapmaktaydı. sayısında alınmıştır...)
*20:00 / Amsterdam Medya otobüsüne polis saldırdı.
Aramadan sonra da el koydu. Polis neden olarak otobüste korsan

Portekiz’de genel Güney Afrika’da grev


radyo yayını yapıldığını gerekçe gösteriyor.
*19:55 / Rostock Kampı önünde 100 polis arabası ve iki su

grev
panzeri duruyor.
Barrio der Hedonistischen Internationale’de 100 ve
çevresinde 400 polis dolaştığı söyleniyor. 30 Mayıs günü Portekiz’de José Sócrates
*20:30 / Rostock Kampı: Polis halen duruyor. Legal Tim hükümetinin politikalarına karşı genel greve
polis şefi ile konuştu. Polis kampı aramak istiyor. Ama ellerinde gidildi.
arama emri yok, sadece bir dilekçe var. Kampta şu an 3 bin kişi Özellikle sağlık, ulaşım, posta
bulunuyor. sektöründe ve belediye çalışanları arasında
* 21:05 / Rostock Kampında durum sakin. Polis geri greve katılım yüksekti. Bir gün boyunca
çekildi. Lizbon’da metrolar çalışmadı ve feribot
* 22:03 / Boergeren’de halen 1500 kişi Galopprennbahn’da seferleri durdu.
2 numaralı kapıda da 1000 kişi barikat eylemindeler. 2 Genel grev, geçen ay gerçekleşen
Numaralı kapıdaki (Bad Doberan) barikatta halen 800-1000 protesto gösterilerinin ve iş bırakma
kişi bulunuyor. Protesto oturma eylemi şeklinde sürüyor. Çok eylemlerinin doruk noktası oldu. Genel grev
sayıda insan kampa geri döndü veya ormana doğru dağıldı. çağrısını CGTP-Intersindical Sendikalar Avustralya Maden Şirketi BHP Billton’a
* 22:15 / Günün bilançosu: Şu ana değin 200 kişinin Birliği ve 140 grubun yanında, UGT’ye üye ait iki manganez maden ocağında işçiler
gözaltına alındığı, bunlardan 60-70 kişinin Rostock-Laage bazı sendikalar, “Komünist” Partisi ve Sol greve gitti.
Havaalanı’nda barikat kuran eylemciler olduğu bildirildi. İki Blok yaptı. Greve gitmenin ana nedeni artan Smancor’daki manganez ocağında
avukatın olay yerine girmesi engellendiği gibi alanı işsizlik ve iş güvencesinin olmamasıydı. çalışan işçilerin yüzde 75’i, Matmawan’daki
terketmezlerse gözaltına alınacakları tehditleri savruldu. CGTP sendikası, kamu alanında yapılması madende çalışanların ise yüzde 30’u grevde.
Rostock’taki tutukluları toplamak için hazırlanan iki yerde düşünülen tasarruf politikalarına, toplu Bu madende çalışan siyah işçiler
avukatlar odadan atılmak durumuyla karşılaştılar. Media sözleşmelere yapılan saldırıya, işten renklerinden dolayı işletme yönetimi
otobüsüne el konuldu. atılmaları kolaylaştıran yasa tasarısına karşı tarafından aşağılandıkları için greve
Kızıl Bayrak/Almanya grev çağrısı yaptı. gittiklerini açıkladılar.
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007 Emperyalizm Ortadoğu’dan defol Kızıl Bayrak  27

Lübnan’da çatışmalar devam ediyor!

Gerici çatışmanın bedelini Filistinli


mülteciler ödüyor!
Lübnan’ın Trablus kentindeki Nehr el milletvekillerinden Ulusal Diyalog Partisi Lideri Fuad
Barid Filistin mülteci kapında üslenen Feth- Mahzumi de, dinci örgüt militanlarının Lübnan’a
el İslam adlı dinci örgüt ile Lübnan ordusu geçtiğimiz Şubat ayında getirildiklerini, önce Sayda
arasındaki çatışmalar, arabuluculuk kentinin güneyindeki Ayn el- Hilve mülteci kampına
girişimlerine rağmen devam ediyor. Bir yerleştirildiklerini, oradan da Nehr el Barid kampına
kısmı Filistinli ve Lübnanlı sivillerden taşındıklarını belirtti. Örgüt militanlarının Lübnan’a
oluşan yüzü aşkın kişinin ölümüne, taşınmasında Hariri ailesinin doğrudan rol oynadığını
yüzlerce kişinin yaralanmasına yol açan kaydeden Mahzumi, bu süreçteki mali koordinasyonu
çatışmalar ikinci haftayı geride bıraktı. Refik Hariri’nin kız kardeşi ve Sayda milletvekili
El Kaide’nin “Lübnan kolu” olarak Behiye Hariri’nin gerçekleştirdiğini, Behiye Hariri’nin
tanımlanan dinci örgütün, “Suriye karşıtı” örgütün liderleriyle de temas halinde olduğunu belirtti.
gerici cephenin başını çeken Saad Çatışmaların başlamasından bir süre sonra ateşkes
Hariri’nin El Müstakbel Partisi ile bazı talep eden örgüt militanlarına, “teslim olmak dışında
gerici Arap rejimlerinin Beyrut’taki bir alternatifiniz yoktur” yanıtını vererek çatışmaların
büyükelçileri tarafından Filistin mülteci bitmesini engelleyen hükümet, bu bahaneyle ABD’den
kamplarına yerleştirildiği belirtiliyor. askeri “yardım” almaya başladı. Bu arada gerici/dinci
Bilindiği gibi Saad Hariri ile gerici Arap örgütü finanse eden Saad Hariri ile diğer “14
rejimlerinin kıblesi Washington’dur. Bu Martçılar”, çatışmaların başladığı gün Suriye’yi
açıdan bakıldığında, adı geçen dinci örgütün Lübnan’a taşıyanın bizzat Hariri’nin partisi olduğunu suçlayıp emperyalist/siyonist güçlere hedef
Filistinli mültecilerin başına musallat edilmesinde ortaya koyan veriler, Amerikancı Hariri’nin göstermeye başladılar. Birleşmiş Milletler Güvenlik
ABD emperyalizminin dolaysız olarak rol aldığı Hizbullah’a karşı Filistinliler’i kullanma taktiği Konseyi ise, eski başbakanlardan Refik Hariri’nin
anlaşılmaktadır. izlediğini gösteriyor. Lübnanlı güvenlik yetkilileri, öldürülmesiyle ilgili “uluslararası mahkeme”
Dinsel/mezhepsel çatışmaların kışkırtılmasına tutuklanan örgüt militanları ile bazı televizyon ve kurulmasına karar vererek, Hizbullah ve Suriye’yi
müsait olan Lübnan’daki siyasi atmosferin farkında gazeteler, Hariri ailesinin adını vererek, sözkonusu hedef alan baskıların arttırılmasına yeni bir gerekçe
olan emperyalist/siyonist güçlerle işbirlikçilerinin örgütün mülteci kamplarına yerleştirilmesinden sundu. Savaş çetesinin şefi Bush’un Fuad Sinyora
“Sünni” bir örgüt olduğu için Feth el İslam’ı silahlanmasına ve lojistik desteğe kadar doğrudan başkanlığındaki Lübnan hükümetinin arkasında
desteklemeleri, Suriye-Lübnan-Filistin halklarına Hariri ailesi tarafın finanse edildiğini dile getiriyorlar. olduğunu ilan etmesi bu tabloyu tamamlıyor.
kurulan tuzakların bir parçasıdır. Dinci örgütü Konuyla ilgili açıklamalar yapan eski Sünni Dinci örgüt ile Lübnan ordusu arasındaki çatışma
hem emperyalist/siyonist güçlerle işbirlikçilerinin
işine yaramış, hem de çatışmaların ortaya çıkardığı
faturanın önemli bir kısmını zaten kamplarda ağır
Türk ordusu Kosova’daki işgalci NATO güçlerinin şartlar altında yaşayan Filistinli mülteciler ödemiştir.
Belirtildiğine göre, dinci örgüt ile El Müstakbel
komutasını üstlendi Partisi arasında baş gösteren anlaşmazlıktan dolayı
başlayan çatışmalar, hem Filistinli mültecilerin
Halklara düşmanlık temeli üzerinde inşa Komutası, bir yıllığına Alman Silahlı Lübnan’daki varlığını tartışma konusu etmiş (ki
edilen savaş aygıtı NATO, yıllardan beri eski Kuvvetleri’nden Türk Silahlı Kuvvetleri’ne onyıllardan beri ırkçı-siyonistlerin temel hedeflerinden
Yugoslavya topraklarının önemli bir kısmını işgal geçince konu yeniden gündeme geldi. Türk işgal biri Filistinli mültecileri Lübnan’dan sürmektir), hem
altında bulunduruyor. Halkları birbirine birliğinin komutanı Tuğgeneral Uğur Tarçın, devir de gerici Lübnan hükümeti ile ABD emperyalizmi
kırdırdıktan sonra ülkeyi çok sayıda parçaya töreninde yaptığı konuşmada “Güvenlik ve arasındaki işbirliğinin daha da pekişmesine vesile
ayıran ABD ile batılı müttefikleri, onlarca yıl istikrarın sağlanması ve geliştirilmesinde duvara olmuştur. Dahası, çatışmaların devam etmesi
kardeşçe yaşayan halkları birbirine boğazlattıktan bir tuğla da biz koymuş olacağız. Çok uluslu durumunda olayın farklı boyutlar alması ihtimali de
sonra, bir “kurtarıcı” edasıyla gelerek bu komutanlığın bütün askerleri bir tim olarak omuz yüksektir.
coğrafyaya yerleşmiştiler. omuza çalışacaktır” dedi. Bu örnekte de görüldüğü gibi, dinsel veya
Akıl almaz vahşetlere sahne olduktan sonra, 1999’dan beri işgal güçlerinin emrine birlik mezhepsel temeller üzerinde inşa edilen örgütler, her
işgalci güçlerin namluları gölgesinde hayatta sunan Türk ordusunun Kosova’da halen 757 an emperyalist/siyonist güçlerle işbirlikçilerinin
kalmaya çalışan Kosovalılar da, savaş aygıtı askeri bulunuyor. 4 bin askerin bulunduğu Kosova kullanabileceği bir araca dönüşebiliyor. Yazık ki,
NATO tarafından “kurtarılanlar” arasında yer Çok Uluslu Güney Görev Kuvveti’nin komutasını çelişkilerin giderek şiddetlendiği Ortadoğu ikliminde
alıyor. ilk defa üstlenen Türk birliğinin komutanı general, genç kuşaklar, bu tür gerici örgütlerin etrafında
Emperyalist güçlerin taşeronu olarak Kosova NATO sancağını kuşanarak işgale daha aktif öbeklenmeye hazır durumdalar. Oysa bu genç kuşaklar
işgaline katılan Türk ordusu, bu yağmadan hizmetlerde bulunmaya hazır olduklarını gösterdi. hem emperyalistlerle işbirlikçilerinin ulusal/mezhepsel
nasiplenme girişimini “Müslüman Boşnaklara Farklı sermaye grupları arasındaki iktidar ve bakısı altında, hem de kapitalizmin dayattığı işsizlik
yardım” olarak lanse etmiş, uzun yıllar bunun yağma çatışmasında içe dönük propagandayla ve koyu yoksulluk belasıyla karşı karşıyalar.
propagandasını yapmıştı. Ancak savaş aygıtı ırkçı-şoven histeriyi körükleyen militarist güçler, Gerçekte bu genç kuşakların yeri;
NATO komutasında işlenen ağır suçlara ortak Kosova’nın yanısıra Afganistan’daki işgal gücü emperyalist/siyonist güçlerle işbirlikçilerini bölgeden
olmayı “Müslümanlara yardım” şeklinde ISAF’ın da Kabil bölge komutanlığını atmanın, her türlü sınıfsal, ulusal, dinsel, mezhepsel
yutturmak pek kolay değil. Nitekim yıllardan beri üstleniyorlar. Lübnan’daki işgal gücü INIFIL’e bakıya son vermenin yegâne yolu olan devrim ve
“Bosnalı Müslümanlara yardım ediyoruz” 993 askerle katılan Türk ordusu, Kabil’deki sosyalizm mücadelesidir. Ancak verili durumda
teranesini hatırlayan yoktur. NATO gücü ISAF bünyesinde de halen 1150 asker devrimci alternatifin zayıf olması bu gücün yanlış
Türk ordusunun Kosova’daki NATO bulunduruyor. Farklı cephelerde emperyalist mecralarda akmasına neden oluyor. Ortadoğu’da
işgalcileri arasında yer aldığı neredeyse saldırganların hizmetine giren Türk ordusu, dışa devrimci-sosyalist direniş odaklarının, ezilen halkların
unutturulmuştu. Ancak Kosova’daki işgal gücü dönük bu saldırgan politikaya paralel olarak, emekçi kesimleri önüne güçlü bir taraf olarak
KFOR’a bağlı Çok Uluslu Güney Tugay içeride de darbe tehditleri savuruyor. çıkmadan bu sorunu çözmek olası görünmüyor.
28  Kızıl Bayrak Kurtuluş sosyalizmde! Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

Kapitalist/emperyalist düzen silahlanma yarışını körüklüyor!

ABD’den “füze kalkanı”, Rusya’dan


kıtalararası “balistik füze”
Rusya’nın sert tepkisine rağmen ABD önlemeyi amaçlıyor.
emperyalizminin Doğu Avrupa ülkelerine füze ABD emperyalizminin kirli emellerini çok iyi
kalkanı yerleştirme planında ısrar etmesi, zaten akıl bilen Rus yetkililer, Amerikan savaş makinesinin
almaz bir hızla devam eden silahlanma yarışına yeni kapılarına dayanması anlamına gelen bu girişime
boyutlar ekledi. ABD’ye “Füzeleriniz kapımıza sert tepki gösterdiler. Füze kalkanının hem
dayandı. Buna seyirci kalamayız” diyen Rusya uluslararası hem de Avrupa ile tüm ilişkilerde “yeni
yönetimi, yeni bir silahlanma hamlesi başlattı. ve gereksiz” riskler oluşturacağını belirten Rusya
Kapitalist-emperyalist düzenin dünya devlet başkanı Vladimir Putin, “Burada mevcut
halklarının başına musallat ettiği en büyük tehdit olmayan bir şeye karşı koruma duvarı
olan emperyalist ABD rejiminin ve bu rejimin savaş oluşturulmaya çalışılıyor. Amerikan hükümetinin
makinesinin şefleri, kendilerine “Doğu Avrupa’yı planları Moskova’yı tepki göstermeye zorluyor”
koruma misyonu” biçerek füzelerini bu kıtaya diyerek, ülkesinin buna karşı gerekli önlemleri
yerleştirme hazırlığını sürdürüyor. Çek alacağını ilan etmişti.
Cumhuriyeti’ne bir radar üssü, Polonya’ya ise ABD’nin silahlanma hamlesinde ısrar etmesine
füzelerin yolunu kesen roketlerden yerleştireceğini kıtalararası balistik füze denemesiyle yanıt veren
açıklayan savaş kundakçılarının, bu silahlanma Putin, “Ortaklarımız Doğu Avrupa’yı yeni silahlarla
hamlesine gösterdikleri gerekçeler gülünçtür. ABD dolduruyor. Bulgaristan’da yeni bir üs, Romanya’da
savaş makinesinin Doğu Avrupa’ya konuşlanması bir tane daha, Polonya’da bir merkez, Çek
anlamına gelen bu girişim, güya İran ya da Kuzey Cumhuriyeti’nde radar. Biz ne yapalım? Bütün
Kore gibi ülkelerden gelebilecek füze saldırılarını bunlara seyirci kalamayız” sözleriyle silahlanma
hamlesini gerekçelendirdi.
Rusya’nın, ABD savunma sahasına ulaşabilecek

TMMOB’tan Çevre ÇMO’dan çevre paneli


kapasitede, kıtalararası balistik füzesini başarıyla
test etmesinden sonra da basın toplantısı düzenleyen
Günü’nde açıklama... TMMOB Çevre Mühendisleri Odası
Putin, denemenin ABD’nin Anti-Balistik Füze
Anlaşması’ndan çıkmasına bir tepki olduğunu
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, 5 İstanbul Şubesi “5 Haziran Dünya Çevre Günü” söyledi. “Bütün dünya üzerinde bir emperyalizm
Haziran Dünya Çevre Günü’ne ilişkin Mimarlar etkinlikleri çerçevesinde Küba’dan gelen Çevre oluşturma çabalarının tehlikeli ve sağlıksız
Odası Büyükkent Şube binasında bir basın Bakanları’nın katılımıyla bir panel olduğu”nu vurgulayan Rus lider, yeni bir silahlanma
açıklaması gerçekleştirdi. gerçekleştirdi. YTÜ Oditoryumu’nda yarışının başladığını, ancak bunun sorumlusunun
Yapılan açıklamada; çevre cephesinde olumlu gerçekleştirilen panele, Küba Çevre Ajansı Rusya değil ABD olduğunu belirtti.
bir gelişmenin olmadığı, yönetenlerin tercihlerinin Başkanı Gisela Alonso ve Bilim Teknoloji Çevre Amerikan savaş makinesinin Doğu Avrupa’ya
kenti ve kentliyi öldürdüğü ifade edildi. Geçtiğimiz ve Dış İlişkiler Uzmanı Yadira Gonzales katıldı. yerleşme hazırlığı ile dışa vuran iki emperyalist güç
yıl meydana gelen önemli çevre olayları slayt 4 Haziran günü saat 14.00’te başlayan arasındaki çatışma, yeni olmamakla birlikte ilk kez
eşliğinde anlatıldı. panelin açılış konuşmasını yapan ÇMO İstanbul bu kadar aleni bir hal almıştır. Bu çatışmanın altında
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ö. Eylem yatan temel nedenler, ABD emperyalizminin eski
Sekreteri Tores Dinçöz, yaptığı konuşmada, nükleer Tuncaelli, Türkiye’de kurulmak istenen nükleer Sovyet cumhuriyetlerini sömürgeleştirmek, Rusya’yı
santraller istemediklerini belirterek, “Nükleer yasa santrallere dikkat çekti. Hükümetin nükleer kuşatmak, Hazar petrol ve doğalgaz rezervlerini
çıkartmak için zaman harcayanlar, yenilenebilir lobilerden yana değil halktan yana saf tutmasını yağmalamak için yıllardır sürdürdüğü pervasız
enerji kaynaklarının kullanımı, teşviki için kafa istedi. Açıklamada su havzalarının saldırgan girişimlerdir.
yormalıdır. Nükleer lobilerden yana değil halktan korunamaması ve yönetilememesi dile getirildi. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra
yana saf tutmalıdır” dedi. Nükleer santrallerin atık Suyun kamu malı olduğu ve korunması gerektiği ABD’nin küçük düşürücü yaklaşımlarını sineye
sorununun çözülemediğini, santrallerin yeni belirtildi. çeken Rus yöneticiler, rejimin kendini
facialar yaratabileceğini savunan Dinçöz, Çernobil Basın açıklamasının ardından ilk sözü Küba toparlamasının ardından emperyalist bir odak olma
kazası nedeniyle onkoloji servisinde tedavi Çevre Ajansı Başkanı Gisela Alonso aldı. yolunda katettiği mesafenin de verdiği bir özgüvenle
görenlerin %90’ının Karadenizli olduğunu ve her Alonso, Küba’nın jeopolitik konumu ve coğrafi artık ABD’ye kafa tutabiliyor. Dahası Çin’le
Karadenizli aileden birinde troid bezi kanserine özellikleri üzerine bilgilendirme yaptı ve 1959 ekonomik, siyasi ve askeri işbirliğini geliştiren
rastlandığını ifade etti. Küba Devrimi’nin kazanımları üzerine kurdu. Rusya’nın bu aşamadan sonra Washington’daki
Su havzalarının korunmaması, su hizmetlerinin Devrimden bugüne halk yararına uygulanan savaş kundakçılarının küstahlıklarına sessiz kalması
sunumundaki politik bakış açısı nedeniyle ülkenin çevre politikalarını somut veriler ve değişimlerle olası görünmüyor. Bu ise emperyalist güç odakları
su sıkıntısı çektiği belirtilerek, “Türkiye su kıtlığı örnekledi. Küba’da çevre politikalarını arasındaki rekabet ve çatışmanın daha da
çeken bir ülke değildir. Ancak, su kaynaklarının ekonomik gelişim, sosyal adalet ve ivmelenmesine yolaçabilir. Zira ne ABD’nin
yönetimi ve planlanmasına dair yaşanan sorunlar, sürdürülebilir gelişim olmak üzere üç başlık yayılmacı ve yağmacı emellerinden vazgeçmeye, ne
son 10 yılda Dünya Bankası ve uluslararası su altında ele aldıklarını belirtti. Alonso, Rusya-Çin ikilisinin bu girişimlere seyirci kalmaya
tekellerinin ülkemiz su yönetimini belirleyen ticari konuşmasının sonunda Küba’nın yükselişini niyeti var.
girişimleri, sanayileşme ve kentleşme süreçlerinin Fidel Castro’nun devrimden sonra ortaya Tarihsel deneyimlerin de gösterdiği gibi,
plansız seyri, yenilenebilir su miktarında olumsuz koyduğu politikalara bağladı. Yaşadıkları tüm emperyalist güç odakları arasındaki çatışmaların
değişmelere yol açmıştır” denildi. ilerlemeleri ABD ambargosuna rağmen insanlığın karşısına çıkardığı ağır faturalar, esas
Kentsel alt yapı hizmetlerinin neoliberal gerçekleştirdiklerini belirtti. Panelde Küba Bilim olarak işçilere, emekçilere, ezilen halklara
politikalar çerçevesinde belediye ve özel şirketlere Teknoloji Çevre ve Dış İlişkiler Uzmanı Yadira ödetilmiştir. Emperyalistler arası olası yeni
devredildiği ve bunun denetimsizliği arttırarak Gonzales ve Prof. Dr. İlhan Tanımlı da söz çatışmaların öncekilerden de yıkıcı sonuçlara yol
ölümlere yol açtığı ifade edilerek Kentsel Dönüşüm alarak çevre politikalarına ilişkin düşüncelerini açacağını tahmin etmek güç değil. Bu ise, dünya
Projesi eleştirildi. ifade ettiler. proletaryası ile ezilen halklarının anti-
Kızıl Bayrak/İstanbul Kızıl Bayrak/İstanbul emperyalist/anti-kapitalist mücadeleye daha sıkı
sarılmalarının taşıdığı hayati önemi göstermektedir.
Seçimler ve devrimci yurtsever tavır - III-
Sayı:2007/22  8 Haziran 2007 Kızıl Bayrak  29

M. Can Yüce

Türkiye sayısız siyasal belirsizlik içinde 22 Bugün ise Kürt egemen ve orta sınıflarının sonucudur. Bunların düzen tarafından kabul görmek,
Temmuz seçimlerine doğru yol alıyor. bu kabul karşısında Kürt devrimci dinamiklerini
Seçimlerin yapılıp yapılmayacağı bile tartışma
önemli bir bölümü, düzen içinde kendi kimlik tasfiye etmek dışında bir söz ve pratikleri olacak mı?
konusu... TC, Güney Kürdistan’a kapsamlı bir kırıntılarıyla ve örgütlü olarak yer almak Elbette kendilerini düzene kabul ettirmenin
askeri işgal hareketi geliştirmenin hazırlıklarını istiyorlar. Ortak kabulleri yine aynıdır. kendilerine, ailelerine kazandıracağı önemli rantlar
yapıyor. Genelkurmay’dan yapılan Cumhuriyetin temellerini savunmakta, ama var. Bu kısa özetin şimdilik yeterli olduğunu
açıklamalardan, ordunun Güney Kürdistan ve iç düşünüyoruz. Ancak tamamlamadan şunu da
iktidar konularında son derece kararlı olduğu, bu bağlam içinde eğreti de olsa bazı belirtmek gerekiyor: Reformist, düzen içi sol
sonuna kadar gitme eğiliminde olduğu kırıntıların kabulünü de gerekli temsilcilerinin bu çizgiye yamanması, kendi kişilikleri
anlaşılıyor. Hatta kimileri bu yaklaşımı, ABD görmektedirler. İmralı Partisi ve DTP’nin ve politik duruşları için tam bir ayna işlevi görmüştür.
ve AB’ye rağmen Türk ordusunun yeni bir duruşu ve durumu budur! Bu işin bir boyutu Yani “kapak-tencere” meselesi... Umarız hayrını
doktrine yöneldiği biçiminde yorumluyor. görürler... Bu duruşlarıyla “parlamentarizm” gibi
Yapılan yorumlar ne olursa olsun, Türk ve eksenlerinden biri, ama yaptıkları bundan politik bir hedeften bile uzak olduklarını, bireysel ve
ordusunun iç ve dış koşulları uygun ve elverişli öte bir şeydir. Kürdistan devrim dinamiklerini küçük grup hesaplarının önde olduğunu kanıtlamış
hale getirir getirmez Güney’e saldıracağı, her tasfiye etmek, devrimci yurtsever bilinci oluyorlar...
olayı ve gelişmeyi bu amaç için kullandığı, Üç bölüm halinde yayınladığımız yazıların genel
katletmek, devletin resmi tezlerini yeniden
kullanacağı açıkça görülmektedir! bir toparlamasını yapmak gerekirse;
Türkiye özel savaş cephesinde bunlar Kürt halkına yedirmek! Bir: Seçimler, düzen partileri, Meclis ve hükümet,
olurken, İmralı Partisi ve onun “yasal” işaretler vermektedirler. yani Türk siyaset kurumu, Kürdistan açısından meşru
temsilcileri “Türkiye’ye sözümüz var” sloganıyla Öte yanda Kuzey’de Kürdistan ulusal hareketini ve değildir. Anılan kurum, Kürdistan için inkâr ve imha
bağımsız adaylarla seçimlere hazırlanıyor. DTP “Eş potansiyelini ağırlıklı olarak kontrol eden İmralı sistemini meşrulaştırma aracıdır. Seçimlerin ve onun
başkanlarından” Aysel Tuğluk, Kürt halkının onurunu Partisi’nin tutumu ilginçtir, ama şaşırtıcı değildir. da içinde bulunduğu Türk siyaset kurumunun bu
rencide eden, TC’nin resmi tezlerini en gerici ve ırkçı “Yeniden çatışma” sürecinin neden başlatıldığı niteliklerini reddetmeden seçimlere katılmak, ulusal
Türk milliyetçisinden daha geri bir noktada savunan bilinmektedir. “Ateşkes” ilan etmişlerdi, ama kurutuluş ve yurtseverlik bilincine büyük bir darbe
bir yazıyı yayınlıyor. Gericiliğin, ırkçılığın, faşizmin, çatışmaların yeniden başlayacağını, bu açıklamalarının anlamına gelmektedir.
özel savaş saldırılarının en üst boyuta tırmandığı ve hemen sonrasında Öcalan’ın ağzından duyurmuşlardı. İki: Seçimlere bağımsız adaylarla katılabilir, ama
aynı zamanda dönekliğin-ihanetin bu kadar Bir yandan da seçimlere hazırlanmaktadırlar. Bu bir bu katılımın ekseninde seçimlerin gayrı meşruiyetinin
pervasızlaştığı bir dönemde seçimleri bütün bu çelişki mi? Görünürde “evet” denilebilir. Ancak vurgulanması ve Kürt halkının kendi kaderini özgürce
gelişmelerden ayrı olarak ele almanın bir anlamı var sadece görünürde... Özünde ise çatışma ve seçimlere belirleme hakkı ilkesi olmak durumundadır. Bu ekseni
mı? katılım birbirini tamamlıyor, her ikisi de aynı politik tamamlayan başka bir unsur ise Meclis yeminini
Kuşkusuz hayır! özden kaynağını alıyor. Bu öz şudur: etmemek ve Meclis çalışmalarını yürütmemektir. Tabii
Var olan tablonun en kaba özeti şudur: Kendisini devlete ve bu düzene kabul ettirmek! bunu bugünden taahhüt etmek bir zorunluluk
Bir: Türk Genelkurmay’ı, Güney Kürdistan’a Şiddet ve savaş tek başına bir anlam ifade etmiyor. olmaktadır...
saldırmak, Güney’i işgal etmek ve bugüne kadar elde Şiddet ve savaş, politik bir hedefle, politik bir program Üç: Daha önceleri politik olarak iğdiş edilmiş Kürt
edilen kazanımları bütünüyle yok etmek için hummalı ve stratejiyle bir anlam kazanır. Şimdi süren şiddet egemen sınıfları bireysel, ailesel ve aşiretsel çıkarları
bir seferberlik başlatmış bulunmaktadır. İç ve dış eylemlerinin Kürtler ve Kürdistan açısından politik bir gereği düzen partileri içinde yer alır ve kendi
politikalarının odağında bu hedef var. Bu hedefi hedefi, politik bir programı ve stratejisi var mı? çıkarlarını öyle savunmaya çalışırlardı. Bunların bir
TC’nin varlığı ve geleceği için temel ve yaşamsal Kürtler’in bağımsızlığı, özgürlüğü, özerkliği gibi bir Kürt sorunları ve bu temelden beslenen talepleri
önemde görmektedirler. hedefi var mı? Peki, açıklanan hedefler nedir? “Barış yoktu. Bugün ise Kürt egemen ve orta sınıflarının
İki: AKP hükümeti üzerinde kurdukları baskının istiyoruz, silahlarımızı bırakmak istiyoruz. Buna önemli bir bölümü, düzen içinde kendi kimlik
en önemli boyutlarından biri de bu hedeftir. İçte ve karşılık af edilmek, yasal olarak siyaset yapmak kırıntılarıyla ve örgütlü olarak yer almak istiyorlar.
dışta, iç ve dış politikada güçlü bir iktidarı, anılan istiyoruz.” Evet, bu sözlerden başka bir hedef duyan, Ortak kabulleri yine aynıdır. Cumhuriyetin temellerini
çizgiyi savunabilecek kararlı bir iktidarı, bu hedefleri okuyan var mı? Kendini düzene ve özel savaş aygıtına savunmakta, ama bu bağlam içinde eğreti de olsa bazı
için zorunlu görmektedirler. Bu süreçte polisin belli kırıntılar karşılığında kabul ettirmek için kan kırıntıların kabulünü de gerekli görmektedirler. İmralı
yetkilerini artıran yasanın geçmesi bu çerçeveye dökmek bir cinayet değilse nedir? En az bunun kadar Partisi ve DTP’nin duruşu ve durumu budur! Bu işin
oturuyor. önemli olan başka bir şey var: bir boyutu ve eksenlerinden biri, ama yaptıkları
Üç: Bu dönemde bütün politik olayları olduğu gibi, Duruşun ve şiddet pratiğinle Kürdistan ve halk için bundan öte bir şeydir. Kürdistan devrim dinamiklerini
meydana gelen eylemleri, asker kayıplarını da bu ciddi bir şey istemiyorsun, ama bu duruşun ve tasfiye etmek, devrimci yurtsever bilinci katletmek,
amaç için kullanmaktadırlar. eylemlerinle özel savaş aygıtına iç ve dış politikada, devletin resmi tezlerini yeniden Kürt halkına
Dört: ABD ve AB, Güney’e askeri bir müdahaleye Güneye karşı stratejisini hayata geçirmede zemin yedirmek!
karşı olduklarını açıklamışlardır. Özellikle ABD’ye sunuyorsan, bunun adı nedir? Nesnel olarak hiçbir Bundan dolayı DTP ve gösterdiği bağımsız
rağmen böyle bir saldırıya başlayabilirler mi? Bu, Kürdistanî talebi olmayan şiddet eylemlerinin adaylara oy vermek, tasfiyeciliğe, İmralı tezlerine,
önemli bir sorudur ve yanıtı tartışmaya açıktır. düşmanın değirmenine su taşıdığı çok açıktır! dolayısıyla resmi çizgiye oy vermekten başka bir şey
Beş: Dersim’deki karakol baskından sonra sınıra Öte yanda “Türkiye’ye sözümüz var” sloganıyla değildir! Bu kadar eğilip bükülmelerine,
tank ve top gibi ağır silahların kaydırıldığı haberleri seçimlere hazırlanıyorlar. Türkiye’ye ne sözü var? yalvarmalarına rağmen TC’nin tavrı ise bastırmak,
gelmektedir. Yine Güney’deki dağların bombalandığı Misak-ı Milli sınırları içinde görülen Güney cezalandırmak ve aşağılamaktan başka bir şey
da duyurulan başka haberlerdir. Kürdistan’ı TC’ye peşkeş sözü mü? Kürtlerin var olan değildir. Bunlar elbette Kürt halkı adına yapılıyor.
Bütün bu gelişmeler birlikte değerlendirildiğinde, ulusal ve toplumsal bilinçlerini katletme operasyonunu Kürt halkı bu kadar aşağılanmayı sinesine çekecek
savaş rüzgârlarının estirildiği, bir saldırı ve işgal sonuna kadar götürme sözü mü? Verilen sözün özü ve mi? Bütün bunlara “müstahak” mı?
hareketinin elinin kulağında olduğu söylenebilir. Bu ana çerçevesi, Aysel Tuğluk’un Radikal gazetesinde Devrimci yurtsever tavır, bir yandan seçimlerin
koşullarda seçimlerin kaderinin de belirsizliğe gireceği yayınlanan iğrenç ve utanç belgesi yazısı mı? gayrı meşruiyetini, TC’nin inkâr ve imha sitemini
öteden beri tartışılmaktadır. Adayların çoğu için “sağ, feodal, aileci ve aşiretçi teşhir etmek olmalı; bir yandan da İmralı
Peki, bu ciddi gelişmeler yaşanırken “Kürt dengelerin etkili olduğu” (Nurettin Demirtaş, DTP tasfiyeciliğinin her yansımasını ve uzantısını
Cephesi” neler yapıyor? Genel Başkan Yardımcısı, 5 Haziran 2007 Y. Özgür halkımıza göstermek olmalıdır. Halkı boş vaatlerle
Güney Kürdistan hükümeti ve liderleri, bir işgal Politika) değerlendirmesi kendileri tarafından kandıranlara karşı gerçek kurtuluş yolunu göstermek
hareketine karşı direneceklerini, sorunların diyalog yapılmaktadır. Adayların bu konumu, DTP’nin Kürt de devrimci yurtsever duruşun belkemiğini
yoluyla çözülmesi gerektiğini söylemektedirler. Bu orta ve egemen sınıfların partisi olma ve örgütlü oluşturmaktadır!
çizgilerinde direnç gösterecekleri yönünde kararlı olarak bu düzen içinde yer edinme çizgisinin doğal bir 5 Haziran 2007
30  Kızıl Bayrak Sayı:2007/22  8 Haziran 2007

Nazım Hikmet, Orhan Kemal ve Ahmet Arif’i


Etkinliklerden...

anma etkinliklerinden...

ŞİKE: “Devrimci devrime ve işçi sınıfına malolmuş eserlerini Nazım’ın vatandaşlıktan çıkartılmasına ve uzun

sanatçıları unutmadık!”
unutmadık, unutturmayacağız. yıllar boyunca yasaklı kalmasına rağmen şiirlerinin ve
Şakirpaşa İşçi Kültür Evi/Adana mücadelesinin sonraki kuşaklar boyunca dilden dile
dolaştığı belirtildi Yaşamının büyük bir kısmı
Nazım Kayseri’de anıldı
3 Haziran günü Şakirpaşa İşçi Kültür Evi’nde
hapislerde ve yurtdışında geçmesine, ölümünün
devrimci sanatçılarımızdan Nazım Hikmet, Ahmet
üzerinden 44 yıl geçmesine rağmen, egemenlerin
Arif ve Orhan Kemal’i anma etkinliği gerçekleştirdik. Daima ezilenlerin, haksızlığa karşı dövüşenlerin korkusunun bugün de devam ettiği üzerinde duruldu.
Etkinlik açılış konuşmasıyla başladı. Ardından bir yanında yer alan komünist şair Nazım Hikmet, 3 Burjuvazinin Nazım’ın mücadeleci yanını,
arkadaşımız komünist şair Nazım Hikmet için Haziran günü Kayseri İşçi Kültür Evi’nde anıldı. komünistliğini unutturmaya çalışarak sadece
yazılmış “Altın dişler ve çelik mermiler” yazısını Etkinlik Nazım şahsında tüm devrim ve aşklarını, yurt sevgisiyle dolu yönlerini öne çıkarttığı
okudu. Daha sonra devrimci şairlerin yaşamlarını sosyalizm şehitleri için saygı duruşu ile başladı. söylendi. Oysa onun unutulmaması ve
anlatan metinler okundu. Şiir grubu sunduğu Yapılan konuşmada, Nazım’ın yaşadığı hayata, unutturulmaması gereken yanının komünistliği
programla etkinliğimize coşku kattı. hayatın getirdiklerine karşı tarafsız kalmadığına, olduğu vurgulandı.
Yapılan konuşmalarda işçi sınıfının ve toplumsal sorunlara karşı duyarlı olmayı, işçi sınıfını Nazım’ın şiirlerinden bestelenmiş şarkı ve
komünizmin sanatçılarının eserleri ile mücadeleye ve emekçileri aydınlatmayı bir görev kabul ettiğine, türkülerle devam eden anma etkinliği, coşkulu bir
katkı sundukları ifade edildi. Devrimci onun durduğu tarafın idealleri uğruna mücadeleye havada sona erdi.
sanatçılarımızın eserlerinin bugün de büyük ilgi girenlerin tarafı olduğuna vurgu yapıldı. Kaderini işçi Kızıl Bayrak/Kayseri
gördüğü, ancak düzenin kirli ellerinin onlara da sınıfıyla birleştiren Nazım’ın, şiirleri ve yazılarıyla bu

İzmir Çam-Der: Devrimci


uzandığı dile getirildi. Komünist sanatçılarımızın kimliği ortaya koymaktan geri durmadığına, zorlu
miraslarını yalnızca biz komünistlerin günler yaşamasına rağmen umudunu ve inancını
sanatçılarımızı andık
sahiplenebileceği vurgulandı. koruduğuna dikkat çekildi
Kavgamızın devrimci sanatçılarını, onların
Komünist şair Nazım Hikmet ölümünün 44.
yılında İzmir Çamlıkule Kültür Sanat ve Dayanışma
Derneği’nin (Çam-Der) düzenlediği bir etkinlikle
Burjuva düzende bir hayatın bedeli 820 YTL! anıldı. Etkinliğe 60 kişi katıldı.
Etkinlik sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için
Kadınlara dönük her türlü eşitsizliğin, Özel’in ismi de töre cinayetine kurban giden şehit düşenlerin anısına saygı duruşuyla başladı.
baskının ve şiddetin yaşandığı burjuva düzeninde kadınlar arasına katıldı. Neşe Dicle Açılış konuşmasında yaşamıyla, kimliğiyle, yeni bir
töre ve namus cinayetlerine kurban edilen Üniversitesi’ne sevkedilirken yolda yaşamını dünya yaratmak için verdiği mücadeleyle, bıraktığı
kadınların sayısı gün geçtikçe artıyor. Yasalarca yitirdi. devrimci kültürel mirasla Nazım Hikmet’in ayrılmaz
da herhangi bir güvenceye alınmayan bu Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir bütün olduğu vurgulandı. Nazım’ın yanısıra yine
hayatların katilleri burjuva düzeninin yasaları görülen davada 12 yıla kadar hapis cezası Haziran ayında kaybettiğimiz Ahmet Arif ve Orhan
tarafından korunuyor, hafif cezalarla affediliyor istemiyle yargılanan E.Ö., tutuksuz yargılandığı Kemal’in de devrimci kimliklerine vurgu yapıldı.
ve nice kanın dökülmesine göz yumuluyor. duruşmaya katılmadı. Savcı, toplanan delillere Sömürü ve talan düzeninin biz işçi ve emekçilere
Cezalar trajikomik bir biçimde takside dahi göre, sanığın bıçakla ablasını yaraladığı, yaraların dayattığı yoz kültürü parçalamak için devrimci
bağlanabilirken, asıl katiller sokakta geziyor! vücutta bulunduğu yer ve bıçaklama sayısı kültürün ve sanatın taşıyıcıları olan sanatçılarımıza
Diyarbakır’da ailesinin zoruyla nişanlandığı dikkate alındığında suçun adam öldürmeye hak ettikleri değerin verilmesi gerektiği dile getirildi.
kişinden ayrıldığı için kardeşi tarafından teşebbüs olmadığı, kasten yaralama niteliğinde Açılış konuşmasının ardından üniversiteli bir
bıçaklanan, yaralı haldeyken babası tarafından kaldığından, sanığın bir yıl hapsini istedi. arkadaşımız Ahmet Arif’in “Anadoluyum Ben” isimli
kurşunlanarak öldürülen 24 yaşındaki Neşe Özel’i Mahkeme, olay tarihinde 15-18 yaş grubunda şiirini okudu. Ardından Nazım Hikmet’in ‘Tanya’
yaralayan kardeşi E.Ö. 820 YTL para cezasına olan sanığı, ablasını kasten yaralamaktan ve şiirinden esinlenerek Çam-Der’in kendi bünyesinde
çarptırıldı. Baba Faruk Özel ise henüz ekonomik durumu göz önüne alınarak 6 eşit hazırladığı tiyatro oyunu sergilendi. Etkinliğe
bulunamadı. Genç kızın mezar taşına “Aile taksitte ödenmek üzere 820 YTL para cezasına katılanların ilgiyle izlediği oyun “Bu sömürü devam
namusuna leke getirdiği” gerekçesiyle sadece adı çarptırdı. Mahkeme, sanığın olumsuz ettikçe Tanyalar hiç bitmeyecek” vurgusuyla kitle
yazıldı, soyadı ise yazılmadı. davranışlarda bulunmaması, yeniden suç üzerinde büyük bir etki yarattı. Oyun sonrasında
Diyarbakır’da geçen yıl babası tarafından işlemeyeceği hususunda mahkeme heyetinde Nazım Hikmet’in “Yaşama dair” ve “Vatan haini”
istemediği biriyle nişanlanan, ardından nişanı kanaat oluşması nedeniyle lehine olan bütün şiirleri bir işçi arkadaşımız ile bir liseli arkadaşımız
bozduğu için, “Aile namusuna leke getirdiği” hükümlerin uygulanmasına, hakkında hapis cezası tarafından okundu. Nazım’ın şiirlerinden bestelenen
gerekçesiyle önce 17 yaşındaki kardeşi tarafından verilmesine yer olmadığına oy birliğiyle karar şarkılarla devam eden etkinlik, “Nazım Hikmet vatan
defalarca bıçaklanan, ardından babası tarafından verdi. Kızını tabancayla öldüren baba Faruk Özel hainliğine devam ediyor hala” isimli sinevizyon
kurşunlanan Kız Meslek Lisesi Mezunu Neşe ise, halen yakalanamadığı için yargılanamadı. gösterimi ile sona erdi.
Çam-Der/İzmir
Mücadele ESP Bilderberg toplantısını protesto etti
ESP İstanbul’da yapılacak olan Bilderberg Eylem boyunca “Emperyalistler, işbirlikçiler
Postası toplantılarını 2 Haziran günü gerçekleştirdiği 6. Filo’yu unutmayın!”, “Yaşasın halkların
açıklama ile protesto etti. “Emperyalist birleşik mücadelesi!”, “Yaşasın devrim ve
küreselleşmeye ve işgale karşı yaşasın halkların sosyalizm!”, “Katil ABD Ortadoğu’dan defol!”,
birleşik mücadelesi!” pankartının açıldığı “Emperyalizm yenilecek direnen halklar
eylemde yapılan açıklamada, bu toplantılara kazanacak!” sloganları aıldı.
uluslararası silah tekelleri, finans oligarşisi ve Kızıl Bayrak/İstanbul
kurmaylarının katıldığı vurgulandı.

“Öldürmeyi reddetmek suç “Susurluk hukuku sürüyor!”


değildir!” Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği önüne çıkarılmaması “hukuksuzluk” olarak
5 Haziran günü üyeleri, 4 Haziran günü Taksim Tramvay nitelendirildi. Eylemde “Komplolarla
İngiltere, Durağı’nda, 7 Aralık 2006 tarihinde kurumlarına tutuklananlar serbest bırakılsın!”, “Komploları
Yunanistan, İtalya, yapılan polis baskınları sonucu tutuklanan ve 7 boşa çıkardık, çıkaracağız!” sloganları atıldı.
ABD ve Türkiye’de ay geçmesine rağmen yargı önüne çıkarılmayan “Uyuşturucu çeteleri serbest, karşı çıkanlar
“Vicdani retçilere ve üyelerinin yargı önüne çıkarılması ve serbest tutuklandı!”, “Fuhuş yaptıranlara karşı çıkanlar
savaşmayı bırakılması talebiyle bir açıklama yaptı. tutuklandı!”, “Komplolarla tutuklananlar serbest
reddedenlere “Yozlaşmaya karşı mücadele ettikleri için bırakılsın!” yazılı dövizler taşındı.
zulmetmeyi tutuklananlar serbest bırakılsın!” pankartının Kızıl Bayrak/İstanbul
durdurun!” açıldığı eylemde, 7 ay önce tutuklananların yargı
başlığıyla yapılan
eylemlerin Türkiye ayağı Galatarasay Lisesi önünde
gerçekleştirildi. Vicdari Ret Platformu üyeleri, “Munzur onurdur onuruna sahip çık!..”
öldürmeyi reddetme hakkının ve vicdani reddin
tanınmasını istediler. “Türkiye, vicdani retçileri Tunceli Dernekleri Federasyonu
görmemekte ısrar ediyor!” pankartının açıldığı (TUDEF), 5 Haziran Dünya Çevre günü
eylemde, pankart üzerinde vicdani retçileri savaşmayı vesilesiyle çeşitli eylem ve etkinlikler
reddenleri simgelemek amacıyla kafasını kuma gerçekleştiriyor.
gömmüş devekuşu fotoğrafı kullanıldı. 3 Haziran günü saat 12.30’da
Platform adına yapılan açıklamada, 1995 yılında Galatasaray Postanesi önünde bir araya
vicdani reddini açıklayan Osman Murat Ülke’nin, gelen kitle, ‘Başka bir enerji mümkün, başka
gördüğü işkence ve baskıların ardından AİHM’in Munzur yok!’ pankartı ve ‘Geleceğimiz için
2006 yılı kararıyla Türkiye’yi 11 bin Euro tazminat Munzur’uma dokunma!’, ‘Küresel şirketler
ödemeye mahkum ettiği belirtildi. Mehmet Tarhan, Munzur’dan defolun!’, ‘Munzur’da 8 baraja,
Halil Savda, ve Mehmet Bal’ın vicdani ret taleplerinin dünyada G-8’e karşıyız!’ ve ‘Hilmi Güler
kabul edilmesi istendi. istifa!” dövizleri açtı.
Eylemde; “Savaş’ın insan kaynağını kurutun!”, Yürüyüş boyunca ‘Munzur özgürdür,
“Ya sev, ya sev, ya sev!”, “Şiddeti reddetmek haktır, özgür akacak!’, ‘Munzur onurdur, onuruna
Halil haklı!” dövizleri taşındı. sahip çık!’, ‘Munzur’da baraja hayır!’,
Kızıl Bayrak/İstanbul ‘Munzur’a uzanan eller kırılır!’ sloganlarını Munzur’da baraj yapılması durumunda binlerce
atan 250 kişilik kitle Taksim Tramvay durağına yıllık tarih ve kültürün yok edileceği ifade edildi.
30 yıl 30 gün sonra 1 Mayıs... kadar yürüdü. Burada basın açıklamasına Şen, askeri operasyonlarla yüzlerce hektarlık
geçilmeden önce ‘Dersim dört dağ içinde’ ormanların yakıldığını vurguladıktan sonra
Reflex Eylem Grubu, 1 Mayıs 2007 Taksim eyleminin
türküsü söylendi. ‘Sağlıklı çevrede yaşama hakkı, hukukun
amatör kamera kayıtlarından oluşan görüntülerini
Basın açıklamasını TUDEF adına Munzur üstünlüğü ilkesi gereğince kamu yararına aykırı
toparlayarak, 31 Mayıs akşamı “30 yıl 30 gün sonra 1
Vadisi ve Çevresini Koruma Kurulu üyesi Hasan olan bölgemizdeki altın madenlerinin
Mayıs” başlıklı bir gösterim gerçekleştirdi.
Şen yaptı. Yapılan açıklamada, küresel iklim faaliyetlerine, baraj yapımına ve orman
1 Mayıs’ın ardından çalışmalarına başladığı gösterimi
değişikliği karşısında hükümetin Kyoto yangınlarının çıkarılmasına hemen son
izleyiciyle buluşturan REG’in etkinliği 31 Mayıs akşamı
Protokolü’nü imzalamadığı, alınması gereken verilmelidir’ dedi.
MMO İstanbul Şubesi Bodrum Katı’nda gerçekleştirildi.
önlemlerin vatandaşın sırtına yıkıldığı ve Kızıl Bayrak/İstanbul
Gösterimin yapılacağı salonu alışılmışın dışında
düzenleyen REG aktivistleri, salonun farklı noktalarına
projeksiyon makineleriyle İstanbul’un farklı yerlerindeki
1 Mayıs görüntülerini yansıttılar. Taksim, Beşiktaş, “Tutuklananlar serbest bırakılsın!”
Okmeydanı, Kabataş-Dolmabahçe, Kazancı’daki 1 Mayıs Ezilenlerin Sosyalist Platformu, 5 Haziran’da, 8 Eylül tarihinde çeşitli illerde yapılan baskınlar
kutlama ve eylemlerini farklı perdelerde gösterildiği sonucu tutuklanan 23 kişi için istenen toplam 3 bin yıl cezaya ilişkin bir açıklama yaptı, tutuklananların
etkinlikte 1 Mayıs gününü anlatan fotoğraflar da serbest bırakılmasını istedi. Taksim ESP Bürosu’nda yapılan açıklamada, 8 Eylül 2006 tarihinde
sergilendi. tutuklananların dava dosyaları hakkında 9 aydır gizlilik kararı bulunduğu ve hazırlanan iddianamede
Reflex Eylem Grubu’nun gösterimleri 2-3 Haziran toplam 3 bin yıl ceza istendiği ifade edildi. Tüm işçi ve emekçilere çağrı yapılarak, 23 gazeteci ve yazarın
tarihlerinde yapılan iki gösterimin ardından sona erdi. duruşmasına katılması istendi.
Kızıl Bayrak/İstanbul Kızıl Bayrak/İstanbul

EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!
Üsküdar (İstasyon) Cad. Pınar İşhanı 853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710
Adı : .......................................................................
Soyadı :........................................................................
No: 5 Kat: 4 Daire: 52 Kartal/İstanbul (0 216 353 35 82) Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23 Adresi : .......................................................................
Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24
........................................................................
Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3
Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44
Tel : .......................................................................
No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
6 Aylık Yurt içi 30.000 000 TL Yurt dışı 100 Euro
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cumhuriyet Mah. Tennur Sok. Cumhuriyet İşhanı 1 Yıllık Yurt içi 60.000 000 TL Yurt dışı 200 Euro
Tel: 0 (224) 220 84 92 Kat: 3/45 KAYSERİ Tel-fax: 0 (352) 2326671
Gülcan Ceyran adına,
Silifke Cd. Çavdaroğlu Çarşısı 2/93 Saadetdere Mah. Fırın Sok. No: 37/25 (Depo durağı) * TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3
* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094
MERSİN Esenyurt/İSTANBUL No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.

CMYK
Kahrolsun sermaye
diktatšrlŸÛŸ!

YaßasÝn sosyalist
iߍi-emeki iktidarÝ!

You might also like