You are on page 1of 32

SayÝ: 2007/21 1 Haziran 2007 50 YKr

Seim aldatmacasõna, gerici-


KomŸnistler seimlere saldõrgan politikalara karßõ
devrimci sõnõf mŸcadelesi!
sÝnÝfÝn baÛÝmsÝz
devrimci adaylarÝ ile
katÝlÝyor!.. Ordu savaß õÛõrtkanlõÛõ ile
dŸzen ii atõßmada yol almaya
alõßõyor!

Seimler, sol hareket ve


devrimci sõnõf izgisi

Burjuva gericiliÛine ve
parlamenter hayallere karßÝ
devrimci sÝnÝf alternatifi!
2  Kızıl Bayrak Kızıl Bayrak’tan... Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

İÇİNDEKİLER
Seçim aldatmacasına, gerici-saldırgan
Kızıl Bayrak’tan
politikalara karşı devrimci sınıf Komünistler 30 Mayıs tarihinde yaptıkları
mücadelesi!.... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 açıklamayla seçimler konusundaki bağımsız devrimci
sınıf tutumunu kamuoyuna sundular.
Ordu savaş çığırtkanlığı ile düzen içi Komünistler İstanbul, İzmir, Ankara, Adana ve
çatışmada yol almaya çalışıyor! . . . . . . . 4 Bursa kentlerinde sınıfın bağımsız devrimci 9 adayıyla
Komünistler seçimlere sınıfının bağımsız seçimlere katılıyorlar. Kuşkusuz komünistler seçimlere
ilk kez katılmıyorlar. Bundan önce 3 genel ve 1 yerel
devrimci adayları ile katılıyor!.. Burjuva seçime katılmışlardı.
gericiliğine ve parlamenter hayallere Ancak bu seçim dönemi ve çalışması komünistler
karşı devrimci sınıf alternatifi!. . . . . . . . 5 cephesinden yeni bir düzeyin ifadesi olacak. Bu alanda
kazanılan birikim ve deneyim yeni ve üst bir düzeyden
Meclisteki düşman kardeşlerin son devrimci siyasal sınıf çalışmasının ilerletilmesinde
marifeti: Devlet zoruna yasal kılıf! . . . . 6 önemli bir işlev görecek.
Polisin yetkisi sınırsızca genişletiliyor! . 7 Seçimler her siyasal partinin kendi programı ve
çizgisiyle kitlelerin karşısına çıktığı bir dönemi
Düzen cephesi, “üçüncü cephe” ve işaretler. Bu açıdan seçimler, her siyasal partinin kendi
devrim cephesi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8-9 programı ve çizgisi ile dostun-düşmanın karşısına
“Bir anarşistin kaza sonucu ölümü” çıktığı bir alandır. Böyle dönemlerde bağımsız
devrimci bir sınıf tutumu ve bu tutumun devrimci bir
yasaklandı!.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10 kitle çalışmasının zeminine dönüştürülebilmesi büyük
Ülkeyi sınırsızca ABD emperyalizminin bir önem kazanmaktadır.
kullanımına açanların ikiyüzlülüğü. . . . 11 Komünistler seçimler vesilesiyle etkin bir
kampanya örgütleyerek sermaye düzenine karşı
Cumhuriyet mitinglerinin ardından... sınıfsız, sömürüsüz bir dünya için devrim Öyleyse tüm güçlerimiz ve çalışma alanlarımız her
Mitinglerde kadın rengi!.. . . . . . . . . . . 12 mücadelesine çağrı yapacaklar, reformist-liberal solun zamanki çalışma düzeyini ve temposunu kat kat aşan bir
İşçi-emekçi hareketinden.. . . . . . . . . . . 13 yaymaya çalıştığı reformist-parlamenterist hayallere çaba ortaya koyabilmeli ve devrimci bir seferberlik içine
karşı ise devrimin ve sosyalizmin bayrağını girmelidirler. Bu çalışmanın ortaya çıkaracağı, birikim,
Sendikal anlayış tartışmaları yükseltecekler. deneyim ve sonuçları çok yönlü olarak Kızıl Bayrak
ve Birleşik Metal seçimleri üzerine 14-15 Bu seçim çalışması siyasal faaliyet kapasitesinde ve gazetesine ve kizilbayrak.net sitesinde gün gün, saat saat
yeni bir düzeye sıçratılması bakımından bir sınav yansıtmak için azami bir çaba harcanmalıdırlar.
Seçimler, sol hareket ve devrimci sınıf
olacaktır. Bu nedenle devrimci propaganda-ajitasyonun Komünistlerin seçim politikaları ve bu çerçevedeki
çizgisi (Orta sayfa) . . . . . . . . . . . . . 16-19 her zamankinden on kat daha arttırılabilmesi, kullanılan çalışmaları ile tasfiyeci-liberal solun seçim perişanlığı ile
BDSP’nin seçim çalışmalarından... . . . 20 araç ve yöntemlerde çeşitliliğin ve zenginliğin ilgili bilgi, haber ve yorumları, birbirine tezat
çoğaltılabilmesi, önderlik kapasitesi ve inisiyatifinin oluşturacak bir bakışla belirgin biçimde ve düzenli
Güne yüklenip geleceği kazanacağız!.. 21
geliştirilebilmesi, yoğun ve enerjik bir çabanın ortaya olarak vermek apayrı bir önem taşıyor... Deyim uygunsa
İLGP’nin şenlik faaliyetlerinden...... . . 22 konulabilmesi, işçi ve emekçilerin mücadele enerjisinin devrimci sınıf tutumu ile tasfiyeci oportünizm arasında
Sendikal hakları için işten atılan ve açığa çıkaralarak harekete geçirilebilmesi tayin edici bir mücadelenin kendini gösterdiği bir alan olmalıdır bu.
olacaktır. Bu seçim çalışması çok yönlü bir gelişme ve ***
direnişe geçen Esen Plastik işçilerine. . 23
büyüme sürecinin örgütlenebilmesi, politik etkinin İstanbul Liseli Gençlik Platformu tüm bir dönemi
Gençlik hareketinden..... . . . . . . . . . . . 24 derinleştirilerek kalıcı hale getirebilmesi için muazzam kapsayan kesintisiz ve etkili bir çalışma dönemini geride
Dünya işçi-emekçi hareketinden . . . . . 25 olanaklar sunmaktadır. Bu olanakların ne kadar etkili ve bırakıyor. Bu çalışmanın finali 3 Haziran günü ÖSS
sonuç alıcı bir temelde değerlendirilip karşıtı bir şenlik ve ardından 9 Haziran günü
Direnen Filistin halkıyla değerlendiremediği ise tümüyle ortaya konulacak irade gerçekleştirilecek bir mitingle tamamlanacak. Tüm
dayanışmaya!.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 26 ve çabaya bağlı olacaktır. ilerici, devrimci güçlerin katılımını bekliyoruz.
Almanya’da Uluslararası Gençlik
Festivali . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 27
Seçimler ve devrimci
yurtsever tavır / II. . . . . . . . . . . . . . . . . 28
Kentsel dönüşüm paneli.. . . . . . . . . . . . 29
Çözüm devrimde!. . . . . . . . . . . . . . . . . 30
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Sosyalizm İçin
S e s i ’ n i n
Kızıl Bayrak i l e r i n
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete Lisel ç ı k t ı ! . .
a y ı s ı
16. s
Sayı: 2007/21  1 Haziran 2007
Fiyatı: 50 Ykr

i l e r d e . . .
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.
v e b a y i
Yayın türü: Süreli Yaygın
Yönetim Adresi:
Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd. Kit a p ç ı
(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52
Fax: 0 (212) 534 95 90
e-mail: kb1@tnn.net
Web: http://www.kizilbayrak.de
http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.com
Baskı: Gün Matbaacılık Genel Dağıtım:
İSTANBUL YAYSAT
Tel: 0 (212) 426 63 30

CMYK
Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 Kapak Kızıl Bayrak  3

Seçim aldatmacasına, gerici-saldırgan


politikalara karşı devrimci sınıf mücadelesi!
Egemenler arası iktidar paylaşımı çerçevesinde
devam eden çatışmada taraflar yeni hamlelerle
cephelerini tahkim ederken, içe ve dışa dönük daha
kapsamlı saldırı hazırlıklarını uyum içinde yapıyorlar.
Bu hazırlıkları gerekli kılan planlar toplumdan
gizlense de, çatışan tarafların uyum içinde
çalışmasının hayra alamet olmadığını kestirmek güç
değil. Zira çatışan güçlerin uyumlu çalışması, iki
tarafın da ayırdedici nitelikleri olan işçilere,
emekçilere ve ezilen halklara düşmanlık; işbirlikçi
burjuvaziye, emperyalizme ve siyonizme
hizmetkârlıkla ilgili hazırlıklar yaptıkları anlamına
gelmektedir.
Tayyip Erdoğan ve müritlerinin hazırladığı
cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili yasa tasarısının
Necdet Sezer tarafından meclise geri gönderilmesi,
“terör koordinatörü” emekli generalin görevden
alınması, başbakan-cumhurbaşkanı görüşmesinin iptal
edilmesi, görüşmenin tatbikat izlemek üzere gittikleri
İzmir’de yapılacağı açıklandığı halde, Erdoğan-Sezer
ikilisinin yanyana oturup birbiriyle konuşmaması, son
ise, seçim sürecinin kesintiye uğrayabileceği, “savaş gibi Amerikancı devletlerden oluşacağı da söyleniyor.
günlerde iki gerici kamp arasındaki çatışmanın bazı
hali” sözkonusu olursa seçimlerin bir yıl Yani hem Irak işgalinin yükünü sırtlayacak, hem de
ayrıntıları olarak kayda geçti. “Milleti” temsil ederken
ertelenebileceği yorumlarına yolaçtı. olası bir İran saldırısında emperyalist-siyonist güçlerin
tepişen vekillerin birbirini yumruklaması ise
“Büyük kentlerde yeni patlamalar olabilir” hizmetine girecek bir “Barış Gücü”!
çatışmanın farklı görünümlerinden biriydi. Bu kaba
“kehaneti”nde bulunan generaller başta olmak üzere Tüm bölge halkları için vahim sonuçlar doğurması
görüntüler, çürümüş kapitalist rejimin yönetememe
başkentin göbeğinde patlayan bombayı “nimet” kaçınılmaz olan bu planın uygulanabilmesi halinde,
krizinin giderek derinleştiğine işaret ediyor,
sayanlar, medyadaki borazanlarının da katkısıyla, savaş aygıtı NATO’nun ikinci büyük ordusuna komuta
İktidar paylaşım savaşları devam ederken, genel
“ülke intihar bombacısı kaynıyor” havası yaratmaya eden Ankara’daki işbirlikçilere özel misyonlar
çerçevede iki kutba ayrılan düzen partilerinin şefleri,
çalıştılar. Kürt halkına düşmanlık eşliğinde sürdürülen biçilmesi olasılığı yüksektir. Bu ise sadece “Kuzey
erken seçim süreciyle birlikte inlerinden çıkarak
bu propaganda, toplumun en azından belli Irak”a değil, düpedüz Irak bataklığına girmek
toplumun karşısına çıkmaya başladılar. Aday
kesimlerinde var olan “Kuzey Irak’a bir an önce anlamına gelecektir.
pazarlıkları son aşamaya gelirken, siyasi züccaciyeci
saldıralım da bu terör belası bitsin” saplantısını daha Tam da bu planların konuşulduğu günlerde ırkçı-
esnafı da işini bitirmek üzere. Belki de ilk defa düzen
da körükledi. Böylece bilinç çarpılmasıyla şoven histerinin “laiklik/cumhuriyet muhafızlığı”ndan
partilerinin vitrinlerindeki aksesuarlar birbirine bu
sersemlemiş toplum kesimlerinin olası bir askeri “sınırötesi operasyon düzenleyelim!” aşamasına
kadar benzeyecek.
saldırıyı destekler vaziyette bekletilmesi hedefleniyor. çekilmesi bir tesadüf değil. İşbirlikçi rejimin ABD
Çankaya’ya tırmanma hevesinden vazgeçmediğini
Bu noktada “laik/anti laik” çatışması bir yana teşvikiyle Irak’a girmesi durumunda, savaş
sık sık dile getiren dinci-gerici cenahın başı AKP’nin
bırakılarak ortak dil yakalandı. “Teröre karşı” birlik çığırtkanlığı ile sersemletilen toplumun belli kesimleri
seçim sloganı, “Şimdi demokrasi zamanı” olarak
içinde hareket ettiklerini açıklayan başbakan, böylesi bir saldırıya destek verecek kıvama getirilmek
saptanmış. 27 Nisan Muhtırası’nın gösterdiği parkurda
generallerin istemesi durumunda hükümetin sınır ötesi isteniyor.
“uygun adım marş!” ilerleyen Tayyip ve müritleri,
operasyon için yetki vermeye hazır olduğunu ilan etti. Toplumsal muhalefetin verili durumda rejim
sanki muhtıraya karşı “dik” durmuş gibi “demokrasi
Yapılan tüm histerik çığırtkanlıklara rağmen ne açısından somut bir tehlike oluşturduğu söylenemez.
savunucusu” havalarına giriyorlar. Oysa, Türkiye’de
Genelkurmay böyle bir yetki istedi, ne hükümet böyle Buna rağmen polis devletinin fütursuzca tahkim
militarist güçlere karşı “dik” durmanın, sermaye
bir yasal hazırlığa girişti. edilmesi rejimin dışa dönük saldırgan bir maceraya
hizmetinde siyaset yapan tayfanın hasletleri arasında
Bilindiği gibi, böyle bir saldırının olabilmesi için atılma hazırlığı içinde olabileceğine işaret ediyor.
yer almadığı bilinmektedir. Dolayısıyla AKP’nin bu
kararın Ankara’dan önce Washington’da onaylanması Böylesi bir girişimin kısa sürede içinden çıkılmaz bir
iddiası safsatadan ibarettir. “Şimdi demokrasi zamanı”
gerekiyor. Zaten son yıllarda Türk egemenlerinin hal alacağını düzenin bazı “akıl hocaları” da dile
sloganı atmanın dinci-gerici takımını gülünç duruma
uğraşlarından biri de Beyaz Saray’daki efendilerini bu getiriyor. Dışa dönük saldırganlığın toplumsal
düşüreceğinin daha somut kanıtları da var. Zira tam da
konuda işbirliğine ikna etmekti. Ancak 1 Mart tepkilere yol açmasının kaçınılmaz olduğunu bilen
bu dönemde, rejimin diğer güçleriyle birlikte, polis
tezkeresinin kazaya uğraması bu kirli amaca gerici rejimin şefleri, polis devletini tahkim ederek,
devletini tahkim eden yasayı çıkarmış bulunuyorlar.
ulaşmalarını şimdiye kadar engellemiş oldu. Bu ilerici-devrimci hareketi ve olası toplumsal
Irkçı-şovenizmin çığırtkanlığını yapan, cuntacı
vesileyle emperyalist saldırganlık ve savaş çığırtkanı kabarmaları zor yoluyla bastırma hazırlığı yapıyor.
generallerin izinden giden partiler bir yana, muhtıraya
bazı kalemşörler, tezkereyi savunduklarını, Türk Seçim süreciyle birlikte politize olmaya başlayan
karşı demokrasiyi savunan “kahraman mücahitler”
ordusunun Irak işgaline katılması halinde Kürt emekçi kitleleri, gerici kutupların ardında
partisi AKP’nin demokrasiden söz etmesi tiksinti
sorununun bu kerteye varmayacağını yeniden sürüklenmemek, sermaye partilerinin tuzaklarına
vericidir. Zira kolluk kuvvetlerinin yargısız infaz dahil
dillendirmeye başladılar. düşmemek, düzenin bile itibar etmediği sermaye
her türlü zorbalığına yasal kılıf uyduran yasanın fikir
Halkların katledilmesinden medet uman bu soysuz parlamentosunu “çözüm platformu” olarak sunan
babası AKP’dir.
takımının tezkereyi diline dolaması boşuna değil. Bu reformist avanaklara kanmamak konusunda uyarırken,
Gerici güçler arası kutuplaşmada saf tutan toplum
uğrusuz çabaları, “ilk fırsatı kaçırdık, yeni bir fırsat işbirlikçi iktidarın içe ve dışa dönük saldırgan
kesimleri ile parlamenter avanaklığın şampiyonluğunu
doğarsa muhakkak değerlendirmek gerek” şeklinde politikaları teşhir edilmelidir. İşçi sınıfı, emekçiler ve
yapan reformistler seçime büyük bir önem atfederken,
okumak da mümkündür. Zira son dönemde ABD ezilen halklar, rejimin bu gerici-saldırgan
sermaye kalemşörleri böyle bir naiflik içinde değiller.
emperyalizminin Irak bataklığından kurtulabilmek için politikalarına karşı mücadeleye çağrılmalı, devrimci
Burjuvazinin belli kesimlerinin sözcülüğünü yapan bu
bazı planlar hazırladığı, buna göre, işgali Birleşmiş seçim kampanyamızın sunduğu tüm olanaklar bu
çevreler, endişeli görünüyor. Zira darbe tehdidi altında
Milletler bayrağı altında “Müslüman” ülke doğrultuda en iyi şekilde değerlendirilmelidir.
başlayan seçim sürecine bir de polis devletinin tahkim
ordularından oluşturulacak bir “Barış Gücü”ne havale Çözümün devrimde, kurtuluşun sosyalizmde olduğu,
edilmesi hamlesi eklenince, liberallerin endişeleri
etmek istediği söyleniyor. Bu “Müslüman” birliklerin, bu amaca ulaşmanın devrimci sınıf mücadelesini
iyice arttı. Ankara’daki kontra bombalamadan sonra
ABD’nin oluşturmaya çalıştığı İran karşıtı “ılımlı yükseltmekten geçtiği emekçi kitlelere döne döne
iyice çığırından çıkan “Kuzey Irak’a girelim” histerisi
Sünni eksen”e mensup ülkeler ile Türkiye, Pakistan anlatılmalıdır.
4  Kızıl Bayrak Düzen cephesi... Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

Ordu savaş çığırtkanlığı ile düzen içi


çatışmada yol almaya çalışıyor!
Ankara’da patlayan bombanın tümüyle ellerine almayı hedeflemektedir.
arkasından düzen cephesinden verilen Bundan dolayıdır ki, Ankara’daki bombalamanın
tepkiler neredeyse bir savaş haline ardından yaratılan savaş halinin süreklileştirilmesi ve
gelip dayandı. Bombalamanın hemen giderek seçimleri askıya alacak bir “olağanüstü
ardından Genelkurmay Başkanı’nın rejim”in yolunun açılması ciddi bir olasılık olarak
olay mahalinde boy göstererek tartışılmaktadır. Fakat bu yolda ordunun önündeki en
yaptığı açıklamayla birlikte savaş önemli engel ABD ve tekeci burjuvazidir. Ordunun 27
çığırtkanlığı ortalığı kapladı. Nisan’daki müdahalesine “taraf tutmuyoruz”
Genelkurmay Başkanı, henüz biçimindeki açıklamasıyla ses çıkarmayan, dahası
patlamanın bombadan kaynaklandığı örtülü bir destek sunan ABD emperyalizmi, daha
dahi kesin olarak saptanmamışken sonra “sandıktan tarafız” noktasına varmıştır. Bu,
hedef olarak Kandil’i ve Kürdistan ABD’nin orduya daha ileriye gitmemesi konusunda
yönetimini gösteriyordu. Onun bu yaptığı bir müdahale olarak okunabilir. Aynı şekilde
işareti üzerine düzen cephesi hep bir 27 Nisan müdahalesine sesini çıkarmayan tekelci
ağızdan, artık sabredilecek bir burjuvazi de kararlı bir şekilde ABD’nin bu tutumunu
durumun kalmadığını, ne pahasına paylaşmaktadır. Ordunun bu koşullarda konumunu
olursa olsun Irak sınırını geçerek bir anlam taşımaktadır. PKK konusunu AKP’nin güçlendirmek için kullanacağı yegane hamle
PKK’nin askeri varlığının yok edilmesi gerektiğini konumunu zayıflatmak ve yanısıra ipleri elinde kalmaktadır, o da çeşitli provokasyonlar yaratarak
vaaz etmeye başladı. Histerik savaş çığırtkanlığı toplamak için sürekli olarak kullanan ordu, bu süreci halk içerisinde şoven-milliyetçi kalkışmaları
yapmakla kalınmadı, Irak sınırına oldukça büyük de başından sonuna kadar bu amaç doğrultusunda örgütlemek ve bunu başta ABD ve tekelci burjuvazi
ölçekte bir askeri yığınak da yapıldı. Dahası bu askeri kullanmaya çalışmaktadır. Durumun böyle olduğu, üzerinde bir pazarlık öğesi olarak kullanmaktır. Bugün
güç yığınağı, sınırın bombalanması yoluyla açık bir bugünden geriye dönülüp bakıldığında çok daha açık yapılan da budur; fakat bu yöntemin gerisin geri
meydan okumaya dönüştürüldü. Ordu Güney bir şekilde görülmekte, çeşitli olgular ve tutumlar ordunun yaşadığı sıkışmayı arttırması son yaşanan
Kürdistan’a ha girdi ha girecek görüntüsü yaratıldı. arasındaki bağlantılar da günyüzüne çıkmaktadır. olayların da gösterdiği üzere yüksek bir ihtimaldir.
Ancak düzen güçlerinin bu histerik savaş Öyle ki, tüm yaşananlar ışığında bakıldığında, Diğer taraftan ise, ordunun hedefinde olan AKP
çığırtkanlığı bir kez daha kursaklarında kalmış Ankara’daki bombalamanın da, bombalamanın hemen de, baskı rejimini koyulaştırmak üzere onunla yarış
görünüyor. Çünkü ilk olarak ABD, kendi onayı akabinde olay yerinde beliren Yaşar Büyükkanıt’ın halindedir. Öyle ki, AKP ordunun savaş
dışında gerçekleştirilecek böyle bir harekete izin yaptığı konuşmanın ve sonrasındaki hemen tüm çığırtkanlığında geri kalmadığı gibi, polise sınırsız
vermeyeceğini ve bu hareketin karşısında yer gelişmelerin de bu amaçla kurulmuş bir senaryonun yetkiler kazandıran yasada olduğu gibi devlet terörünü
alacağını, savaş uçaklarını Türkiye hava sahasına gereği olduğu bugün artık çok daha net bir şekilde tırmandıracak düzenlemelere imza atarak ordudan
sokarak göstermiş oldu. Belirtmek gerekir ki, ABD görülmektedir. daha atak olduğunu da göstermiştir.
PKK’ye yönelik sınırlı bir askeri operasyona açık, Belli ki, düzen içi çatışmanın sahnesi olarak Tüm bunlar, “İşçilerin birliği halkların
fakat ordu bunu kabul etmekten uzak duruyor. seçim sahnesi seçilmekle birlikte, ordunun AKP ile kardeşliği!” şiarı ve “Düzene karşı devrim!”
Ordunun tutumu hiç de böyle bir operasyonun hesabını seçim sandığına bırakmaya niyeti yoktur. perspektifiyle devrimci bir karşı duruşun ne denli
etkinliğinden duyulan kuşkuya dayanmıyor. Zira, Çünkü birçok olgu seçim sandığında bu hesabın gerekli olduğunu bir kez daha ortaya koyan
PKK’nin askeri varlığını Kürdistan yönetimine görülmesinin ne denli zor olduğunu göstermektedir. gelişmelerdir. Emperyalist güçlerin gölgesinde
müdahalenin etkili bir malzemesi olarak kullanıyor. Zira, AKP’ye karşı bir seçenek oluşturmak amacıyla egemenlik ve ayrıcalık için çatışan düzen güçleri, bu
Diğer taraftan ise, kapsamı ne olursa olsun PKK’nin düzen partilerine yapılan makyajın tutma ihtimali son çatışmada avantaj sağlamak üzere halkları birbirlerine
askeri varlığını yok etmeye yönelik bir askeri derece zayıftır. Dahası tutsa dahi, bunun AKP’yi düşürecek kanlı provokasyonlara başvurmakta,
harekatın başarı şansı bulunmuyor. Çünkü, böyle bir tümden bertaraf edebilecek bir sonuç yaratma ihtimali çatışmalarına emekçi halkı alet etmeye
harekat sadece Kürdistan halkının değil, bir bütün neredeyse yok gibidir. 22 Temmuz seçimlerinin çalışmaktadırlar.
olarak Irak halkının direnişiyle de karşılaşacağı gibi, rejimin yaşadığı krize bir çözüm bulmak bir yana Bu yolda elde edecekleri mesafe, emekçilerin
askeri başarısı ne olursa olsun siyasal planda yaşanan krize yeni halkalar ekleyeceği ihtimali yıkımı, kırımı ve geleceğinin karartılmasından başka
yenilgiyle sonuçlanması kesindir. oldukça yüksektir. Bunun için ordu, süreci seçimlere bir sonuç yaratmayacaktır. Tüm devrimci ve ilerici
Aslında başta Genelkurmay olmak üzere düzenin endekslemek yerine oyunu kendi kurallarına göre güçler bu oyunu bozmak üzere düzene karşı mücadele
tüm güç odakları da bu gerçeğin bilincindedirler. oynamak istemekte, 27 Nisan’daki müdahaleyle önü bayrağını yükseltmek üzere çabalarını yoğunlaştırmak
Fakat bilincinde olmalarına karşın savaş çığırtkanlığı açılan olağanüstü koşulları sürdürmeyi ve ipleri zorundadırlar.
yapmaktan da geri kalmıyorlar. Çünkü şovenizm ve
milliyetçilik egemen güçlerin en önemli silahı olduğu
ölçüde, bu silahı düzen içi çatışmada kullanmak
ihtiyacı duyuyorlar. Öyle ki, mevcut savaş ÇHD: “Polis devleti kurumsallaştırılıyor!”
çığırtkanlığının gerisinde esasen iç politik ihtiyaçlar
Çağdaş Avukatlar Derneği İstanbul Şubesi olarak demokrasiyi, insan haklarını savunacaklarını
olduğu bir kez daha alanen görülmüştür. Ordu adına
meclisten geçirilmesi gündemde olan ve polis ve ezilenlerin yanında olacaklarını vurguladı.
konuşanlar, askeri bir harekatın koşullarının
devleti uygulamalarının artmasına yol açacak “Polis Yasanın en küçük muhalif sese şiddet ve terör
olduğunu, ancak harekete geçmek için siyasi karar
Vazife ve Selahiyatler Kanunu Tasarı Teklifi”nin getireceğini ifade etti.
alınması gerektiğini söyleyerek topu hükümete
yasalaşması halinde muhalif güçlerin ve tüm Av. Güray Dağ, tasarının temel hak ve
atıyordu. Fakat hükümet de sahasına atılan bu topu
toplumun karşı karşıya kalacağı antidemokratik özgürlükleri kısıtlamak amacıyla çıkarıldığını ifade
tutmaya niyetli değil; Erdoğan askerden bir talep
uygulamalara ve polis devletinin bu yasayla birlikte etti. Yasanın kendi içerisinde barındırdığı çelişkileri
gelmesi halinde hemen gereken kararı alacaklarını
kurumsallaşacağına dikkat çekti. 30 Mayıs günü örnekler vererek anlattı. TMY’nin muhalif
söyleyerek gerisin geri topu Genelkurmay sahasına
ÇHD İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirilen basın kesimlere yönelik çıkarıldığını, bu yasanın ise tüm
yolladı. Bunun üzerine emekli generaller medyada
toplantısında konuşan avukatlar, hayata geçirilmesi toplumu susturma amaçlı çıkarılmak istendiğini
boy göstererek askeri harekatın sakıncalarından ve
gündemde olan tasarının teknik ve politik olarak vurguladı. Toplantıda Av. Ebru Timtik de, tasarının
olanaksızlığından dem vurmaya başladılar.
değerlendirmesini yaptılar. yasalaşması halinde yaratacağı sonuçlara dikkat
Tüm bunlar da göstermektedir ki, mevcut
Av. Kemal Aytaç yasanın polisin ve devletin çekti.
koşullarda böyle bir askeri harekât daha çok, rejimi
elini güçlendirmek için çıkarıldığını söyledi. ÇHD Kızıl Bayrak/İstanbul
ciddi bir krize sokmuş bulunan iç mücadele ekseninde
Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 BDSP’den çağrı... Kızıl Bayrak  5

Komünistler seçimlere sınıfının bağımsız devrimci adayları ile katılıyor!..

Burjuva gericiliğine ve parlamenter


hayallere karşı devrimci sınıf alternatifi!
Komünistler İstanbul, İzmir, karşısına devrimci iddia, program ve pratikle
Ankara, Adana ve Bursa seçim çıkmayanlar, sözde “solun adayları”nı meclise
bölgelerinden gösterecekleri 9 göndermek adına devrimci ilkeleri yok sayanlar
yalnızca işçi ve emekçilere yeni tuzaklar
bağımsız devrimci sosyalist adayla örmektedirler.
işçilerin ve emekçi kitlelerin karşısına Komünistler, çürümüş kapitalist sömürü düzenini
çıkacak, kapitalist sömürü düzenini ve teşhir etmek, seçimlerden devrimci amaçlar
sermaye diktatörlüğünü teşhir ederek doğrultusunda yararlanmak, işçi ve emekçilere
işçi ve emekçileri düzen partilerinden alternatifsiz olmadığını anlatmak, gerçek çözüm
hesap sormaya çağıracaklar. Etkin bir yolunu göstermek için üç dönemdir genel seçimlere
katılıyorlar, emekçi kitlelerin karşısına bağımsız
kampanya yürüterek kapitalizmin devrimci adaylarla çıkıyorlar. Sınıfın bağımsız
sömürü ve yıkım düzenine karşı devrimci adayları ile sınıfın devrimci programını
sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için savunuyor, emekçi kitlelere devrimci alternatifi
devrim mücadelesine çağrı sunuyorlar.
yapacaklar, tasfiyeci solun yaymaya “Amerikancı düzen partilerine oy verme, hesap
çalıştığı reformist-parlamentarist sor!”, “Çözüm ne seçimde ne mecliste, çözüm
devrimde kurtuluş sosyalizmde!” şiarıyla işçi ve
hayallere karşı devrimin ve emekçileri kapitalist baskı ve sömürü düzenine
sosyalizmin bayrağını yükseltecekler. başkaldırmaya, özgürlük ve bağımsızlık için, sınıfsız
ve sömürüsüz bir dünya için mücadeleye çağırıyorlar.
Dünyada ve Türkiye’de önemli siyasal Komünistler bu seçimlerde de sermaye iktidarını
gelişmelerin yaşandığı bir süreçte yeni bir ve gerisindeki emperyalizmi hedef alan bir mücadele
seçim dönemine daha giriyoruz. Tüm programı ve bağımsız devrimci adaylarla emekçi
kurumlarıyla emperyalizmin denetiminde ve kitlelerin karşısına çıkacaklar. Bağımsız Devrimci
hizmetinde olan sermaye düzeni, seçimler Sınıf Plaftormu’nun devrimci adayları ile sömürü,
vesilesiyle bir kez daha kendini soygun, talan düzenine karşı işçi sınıfını ve emekçileri
“yenilemeye”, emekçi halklar için ölüm mücadeleye çağıracaklar, onların taleplerini
anlamına gelen saldırılarına kaldığı yerden savunacaklar.
devam etmek için “güven” tazelemeye Yoksulluk ve sefaletle boğuşan, devletin baskı ve
partileri onyıllardır bu ülkeyi “yönetiyorlar”. Sermaye
çalışmaktadır. terörü ile inletilen, köle gibi yaşamaya mahkum edilen
düzeninin tüm partileri bugüne kadar sırasıyla
Ancak ekonomisi İMF ve Dünya Bankası’na işçi ve emekçileri, çifte baskı ve sömürüye maruz
hükümet oldular. Ancak onyıllardır bu ülkede işçi ve
bağımlı, siyaseti Beyaz Saray ve AB tarafından kalan kadınları, yok sayılan Kürt halkını, geleceği
emekçiler lehine hiçbir gelişme yaşanmadı, hiçbir yasa
yönetilen, ordusu Pentagon ve NATO’nun hizmetinde çalınan gençliği ayağa kalkmaya, hak ve
çıkmadı.
olan sermaye devletine hükümet etmek isteyen düzen özgürlüklerini koparıp almaya, emperyalizme ve
Bu ülkede herşey bir avuç sömürücü asalağın
partileri emekçi kitlelere yeni bir “seçenek” işbirlikçilerine karşı mücadele etmeye, devrim ve
servetine servet katması, hak ve çıkarlarının
sunamamaktadır. Ortadoğu halklarına kan kusturan sosyalizm mücadelesini yükseltmeye çağıracaklar.
korunması için düzenlenmiştir. Ordusuyla, meclisiyle,
ABD’ye uşaklıkta, işçi ve emekçilere düşmanlıkta, Kapitalizmin sosyal yıkım ve savaş programına
hukukuyla, medyasıyla, yargısıyla, partileriyle tüm
Kürt halkını imha ve inkarda, İMF-DB-TÜSİAD karşı işçi sınıfının devrimci programını yükseltecekler.
düzen kurumları kurulu sistemin devamı için canla
sosyal yıkım programlarını uygulamakta birbirleriyle İşçi ve emekçileri bu bayrak altında birleşmeye
başla çalışmaktadırlar.
yarışan düzen partileri emperyalizme ve çağıracaklar.
Yoksulluk ve yolsuzluk batağına sürüklenen ülke
işbirlikçilerine sınırsız hizmette birleşmişlerdir. Komünistler İstanbul, İzmir, Ankara, Adana ve
tablosunun, azgın sömürü ve talanın, sefalete itilen,
Hükümet ve parti programlarını emperyalizmin ve Bursa seçim bölgelerinden gösterecekleri 9 bağımsız
yıkıma uğratılan işçi ve emekçilerin, katledilen
işbirlikçi Türk burjuvazisinin istek ve dayatmaları devrimci sosyalist adayla işçilerin ve emekçi
devrimcilerin, imha ve inkar edilen Kürt halkının,
doğrultusunda hazırlamaktan başka seçeneği kitlelerin karşısına çıkacak, kapitalist sömürü düzenini
bölge halklarına düşmanlığın, yasaklanan demokratik
bulunmayan düzen partileri, ABD emperyalizminin ve sermaye diktatörlüğünü teşhir ederek işçi ve
ve özgürlüklerin, tırmandırılan faşizmin ve
onayını almadan ve TÜSİAD’a biat etmeden meclise emekçileri düzen partilerinden hesap sormaya
şovenizmin, geleceği çalınan gençliğin, çifte baskı ve
giremeyeceklerini bilmektedirler. Sağcısından sözde çağıracaklar. Etkin bir kampanya yürüterek
sömürüye maruz kalan kadınların sorumlusu
solcusuna, milliyetçisinden islamcısına kadar tüm kapitalizmin sömürü ve yıkım düzenine karşı sınıfsız
emperyalizme bağımlı işbirlikçi burjuvazi ve onun
düzen partileri bu nedenle her seçim öncesi ve sömürüsüz bir dünya için devrim mücadelesine
iktidarıdır. Devletiyle, hükümetiyle, parlamentosuyla,
TÜSİAD’ın huzuruna çıkmaktadırlar. çağrı yapacaklar, tasfiyeci solun yaymaya çalıştığı
partileriyle onun adına ülkeyi yönetenlerdir.
Sermaye diktatörlüğünü “demokrasi” cilası ile reformist-parlamentarist hayallere karşı devrimin ve
Hangi düzen partisi veya partileri hükümet olursa
örtmeye çalışan egemenler emekçi halkların karşısına, sosyalizmin bayrağını yükseltecekler.
olsun, bugüne kadar kazanan hep emperyalistler ve
işbirlikçi sermaye sınıfının ve emperyalizmin Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu tüm işçi ve
işbirlikçi burjuvazi, kaybedenler ise işçi ve emekçi
emirlerini eksiksiz yerine getiren, emekçilere kan emekçileri, devrimcileri, Kürt halkını, kadınları,
halklar oldu.
kusturan düzen partilerini ya birleştirerek, ya gençliği, bu köhnemiş kapitalist düzeni yıkmaya,
Düzenin tablosu bu iken, seçimlere “halkın
ayrıştırarak, ya liderlerini değiştirerek, ya da hizaya yerine eşitliğe ve gerçek özgürlüğe dayalı bir toplum
adayları”nı meclise göndermek iddiasıyla giren,
çekerek çıkmaktadırlar. Bir koro halinde ABD kurmaya çağırıyor.
seçimleri ve parlamentoyu çözüm olarak sunan,
emperyalizmine ve işbirlikçilerine hizmette kusur Kahrolsun sermaye diktatörlüğü!
böylece emekçi kitleler içerisinde boş hayaller yayan
etmeyeceğini ispatlamaya çalışan düzen partilerini
reformist-liberal solun platformu, düzenle Yaşasın bağımsız sosyalist Türkiye!
halka yutturmaya çalışmaktadırlar. İşçi ve emekçilere
kendi cellatlarını seçme hakkı tanıyan egemenler bu
bütünleşmenin, onun dümenine su taşımanın Yaşasın sosyalist işçi-emekçi
platformudur. Seçimlerden devrimci ilke ve amaçlar cumhuriyeti!
yalan ve aldatmacanın adını “halkın seçme özgürlüğü”
doğrultusunda yararlanmayı temel almayanlar,
koymaktadırlar.
sermayenin sömürücü ve kan emici düzenini devam Bağımsız Devrimci Sınıf Plaftormu
Adı yolsuzluklara ve hırsızlıklara karışmış düzen 30 Mayıs ‘07
ettirmesinin bir aracı olarak kullandığı seçimlerin
6  Kızıl Bayrak Hak ve özgürlükler mücadelesini yükseltelim! Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

Meclisteki düşman kardeşlerin son marifeti: Devlet zoruna yasal kılıf!

Gelişecek toplumsal mücadeleyi baskı ve


terörle boğmak istiyorlar!
Düzen siyasetindeki kolluk güçlerinin yetkilerin azlığı gibi bir sorunu
tabloya dışardan bulunmadığını göstermekteydi.
bakıldığında, toz duman Politik çalışma yürüten devrimcilere, temel hak ve
arasında iktidar özgürlüklerini kullanmak isteyen emekçilere, gene
savaşlarından, gerici meşru ve demokratik haklarını kullanmak isteyen Kürt
dalaşmalardan başka bir halkına vahşice saldırma konusunda kolluk güçlerinin
şey görmek pek de elini tutan yok. Fakat buna rağmen AB yasalarının
mümkün değil. Siyasal polisin elini kolunu bağladığı, bu nedenle suça karşı
partilerin yanı sıra mücadelede yetersiz kalındığı ifade edilmekte, yetkileri
ordudan yargıya kadar genişletmeye dönük adımlar atılmaktadır.
tüm düzen kurumlarının Bunun bir yanı elbette ki devrimcilere, Kürtler’e,
içinde olduğu bir “savaş hak arayışındaki işçi ve emekçilere karşı saldırılara
hali” gündeme hakim. Ve daha ilerden bir hukuksal kılıf sağlamaktır. Fakat
bu savaş hali mesele sadece bununla sınırlı da değildir. Sermaye
kamuoyuna, işçi ve düzeni, sadece bu andığımız güçlere değil, toplumun
emekçilere öyle bir çok daha geniş bir kesimine karşı daha uzun vadeli plan
yansıtılıyor ki, gazete ve ve hazırlıklar içerisindedir. İçerde sömürü ve yıkım
televizyonlara bakarak politikaları, dışarıda emperyalizmin savaş ve saldırı
bu durumu planlarında daha ilerden yer almaya yönelik hesaplar,
değerlendirmeye tüm toplumun denetim altında tutulmasını sermaye için
yeltenenler, savaşa giderek daha önemli ve yaşamsal bir ihtiyaç haline
katılan tüm tarafların birbirlerinin kanına susamış Vazife ve Selahiyet Kanunu’nda getirmektedir.
olduğuna hükmedebilirler. kapsamlı değişim Toplumu her an denetim altında tutma yönündeki
Fakat akıp giden yoğun politik gündem içerisinde çabalar yeni değil kuşkusuz. Bundan önce de insanları
göze çarpan bazı gelişmeler durumun pek de öyle AB ile tam üyelik süreci başladıktan sonra, gerek değişik yol ve yöntemlerle fişlemek, onlara dair her
olmadığını, kanlı bıçaklı olarak yansıtılan tarafların, Ecevit hükümeti, gerekse AKP hükümeti döneminde türlü bilgiyi gelişmiş veri depolama sistemleriyle el
kurumların, partilerin kimi durumlarda tam bir uyum “demokratikleşme ve uyum” adı altında bir takım yasal altında bulundurmak, her yaptığını izlemek amacıyla
içerisinde davranabildiklerini, ortak icraatlara imza değişiklikler yapılmıştı. İddia edildiği üzere, bu yeni çeşitli sistemler geliştirilmişti. Bu sistemler insanlarda
atabildiklerini gösteriyor. yasal düzenlemelerden bazıları kolluk güçlerinin kimi her hareketinin, her yaptığının izlendiği duygusunu
AKP ve CHP’nin pratikleri bu konuda fazlasıyla yetkilerini sınırlayan, “kişi hak ve özgürlüklerini” uyandırmayı amaçlamaktaydı.
aydınlatıcı. Hemen her konuda birbirine saldıran, genişleten bir nitelik taşımaktaydı. Şimdi polise dönük yetkilerin genişletilmesiyle,
birinin “ak” dediğine diğerinin mutlaka “kara” dediği Bu değişikliklerin pratikte fazla bir anlamının insanlar sadece izlendiklerini düşünmeyecekler, aynı
bu iki güzide düzen partisi, bazen öyle sıkı bir işbirliği olmadığı, kağıt üzerinde kaldığı, yaşanan pratik zamanda her an çevrilip sorgulanma, gözaltına alınma
içerisinde öyle işler kotarıyorlar ki, görenlerin gözleri üzerinden defalarca ispatlandı. Sermaye sınıfı bu yasal ya da kafasına cop yeme beklentisiyle yaşamaya
yaşarıyor. düzenlemeler olmadan da söz konusu hak ve mahkum edilecekler.
Son zamanlarda bunlardan en çok bilineni 22 özgürlükleri zaten sınırsızca kullanmaktaydı. Emekçiler Bu yasal düzenleme çabasının ve benzer adımların
Temmuz’da yapılacak seçimlere katılacak bağımsız ve Kürt halkı ise ne bu düzenlemelerden önce, ne de gerisinde sermayenin önümüzdeki döneme dair
adayların isimlerinin ortak oy pusulasında yer alması sonra demokratik hak ve özgürlüklere sahip olamadı. korkularının yattığı kesindir. İnsanların yaşamını tam
konusunda sergilemiş oldukları işbirliğiydi. Kürt Bu yöndeki talep ve çabaları ise her seferinde baskı ve anlamıyla ablukaya almayı hedefleyen sermaye, bu
hareketinden adayların bağımsız milletvekili zorbalıkla yanıtlandı. Yetkilerinin daraltıldığı iddia olağanüstü “ güvenlik” çemberiyle kendine, kendi sınıf
seçilmelerini önlemeye dönük olduğu herkesçe bilinen, olunan kolluk güçleri, hiç de bu yetki sınırlamalarına iktidarına yönelecek tepkileri sindiremediği noktada
hiçbir hukuksal dayanağı ve meşruiyeti olmayan bu takılmaksızın, gerek duydukları her durumda Kürt ezmeyi hesaplamaktadır.
yasa değişikliğini meclisten geçirmek için TBMM’deki halkına, işçi ve emekçilere, devrimcilere karşı baskı ve Hem tarih hem de bugün yaşanmakta olan
tüm partiler tek vücut oldular. Bu işbirliği geçtiğimiz zor uygulamaktan sakınmadılar. Söz, basın, gösteri, gelişmelerin akışı bize sermayenin korkularının boşuna
hafta yeni örnekler üzerinden bir istisna olmaktan çıktı. örgütlenme gibi en temel demokratik haklarını olmadığını göstermektedir. Fakat en az bunun kadar
Bunlardan ilki düzenin Kürt halkına dönük saldırı kullanmaları dahi zorbalıkla engellenmek istendi. gerçek olan bir diğer şey, bütün bu polis devleti
politikalarının hayata geçirilmesine önemli bir işlevleri Yetkilerinin azlığından şikayet eden kolluk güçleri uygulamalarının faşizan baskı ve terör yöntemlerinin,
bulunan korucuların ücret ve sosyal haklarının daha bundan bir ay öncesinde 1 Mayıs’ı Taksim’de sermaye iktidarına karşı gelişecek toplumsal
arttırılmasına dönük yasal düzenlemelerde sergilenen kutlamak isteyenleri bu alana sokmamak için bütün bir mücadeleyi, işçi sınıfının iktidar yürüyüşünü ancak bir
AKP-CHP birlikteliği idi. İkincisi ise, Polis Vazife ve kenti ablukaya alabildi, her türlü baskı ve zor yöntemini dönem için geciktirebileceğidir. Hesaplaşma anı
Selahiyetleri Kanunu’nda köklü bir değişiklik için özgürce kullanabildi. 1 Mayıs 2007’de yaşananların geldiğinde, bu baskı ve terör yöntemleri, sermayeyi
yürütülen çalışmalar oldu. Bu iki yasal düzenlemede herhangi bir hukuksal soruşturmaya konu edilmemesi, tarihsel akıbetinden kurtarmaya yetmeyecektir.
de AKP ve CHP milletvekilleri tüm tartışmaları,
dalaşmaları bir yana bıraktılar ve söz konusu
değişiklikleri meclisten geçirmek için kafa kafaya
vererek canla başla çalışmaya koyuldular. “Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’ndaki değişiklikler...
Bu yaşananlar, kendi aralarında kıyasıya tepişen
düzen siyasetçilerinin, sermayenin çıkarları * Suçun önlenmesi amacıyla kişileri, araçları durdurma, kimlik sorma ve bu sırada soru sorma, sorgulama.
gerektirdiğinde, yani işçi ve emekçilere, Kürt halkına * Parmak izi alma yetkilerinin yanında fotoğraf yoluyla kişisel kayıtların tutulması ve saklanması.
yönelik saldırı politikaları söz konusu olduğunda, * Kişilerin üstlerini, araçlarını, özel eşyalarını ve belgelerini arama.
aralarındaki tüm ayrımları bir kenara bıraktıklarını, * Her türlü cop, kelepçe, basınçlı su, göz yaşartıcı gaz veya toz, fiziksel engel gibi araçlarla zor yöntemine
tam bir sınıf bilinciyle davrandıklarını, dahası bunun başvurma
düzen partileri için temel bir davranış özelliği * Silah kullanma ve meşru savunma hakkı kapsamında duraksamadan ateş etme.
olduğunu net bir biçimde göstermektedir. * Adli görevleri sırasında teşhis yaptırma.
Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 Sermaye düzeninde zorbalıkta sınır yok! Kızıl Bayrak  7

Sermaye iktidarı sınırsız keyfiyet ve zorbalığa yasal kılıf hazırlıyor!

Polisin yetkisi sınırsızca genişletiliyor!


Bugüne kadar ağırlıklı olarak işçilerin, “durdurma” başlığı taşıyor. Polis artık yolda yürürken olacak ki, bu adımları baştan ve korkutarak kesmek
emekçilerin, devrimcilerin, demokratların ve dilediği insanı durdurabilecek. Durdurma kimlik istiyor.
Kürt halkının karşı karşıya kaldığı keyfi kontrolü ile sınırlı, üst araması vb. yapamayacak. Aslında önleme araması, gerçekten önlemek amaçlı
Ancak bu bile başlı başına yeterli. Böylesi bir ve ancak eylem/etkinlikte ortaya çıkabilecek bir
uygulama ve zorbalık, artık bütün bir değişikliğin anlamı, üniformalılarla üniformasızların sorunu değil. Amaçlanan, bir korku toplumu yaratarak
toplumun karşısına ve “yasal” olarak karşı karşıya geldiği her yerde, üniformalı olanların o eylem ve etkinliğin kendisini önlemek!
çıkartılıyor. yasal olarak soru sorma hakkına sahip olduğudur. Yine aynı başlık içerisinde polisin “saldırıyorum”
Elbette yasalar bu noktada bir sınır getiriyor, ama demeden saldırabileceği durumlar düzenlenmiş. Buna
TBMM Başkanlığı’na sunulan bir teklifle Polis getirilen sınır burjuva hukuku açısından bile gülünç göre, polis karşısındaki direnmenin “mahiyeti ve
Vazife ve Selahiyet Kanunu’nda bütünlüklü bir denecek ölçüde subjektif. Polisin tecrübesi ve içinde derecesine” göre ihtarsız saldırabilecek. Aslında bu
değişim süreci başlatılmış oldu. Ulus’ta yaşanan bulunulan durumdan edindiği izlenim durdurma çerçevede değişen kimi zaman gaz bombalarından
patlama kullanılarak, birkaç yıldır sürekli gündeme yetkisini kullanmasını yasal kılmak için yeterli olacak. birkaç saniye önce duyduğumuz “dağılmazsanız
getirilen “polisin yetkisinin genişletilmesi” konusu da Buradaki yenilik ancak şöyle tanımlanabilir; artık müdahale edeceğiz” sesini duymayacak olmamız. Ama
böylece çözümlendi. polisin önüne geleni durdurabilmesi için yerel idari burada önem taşıyan asıl nokta, keyfi bir şekilde
Bugün Emniyet, toplumunun geniş kesimleri kararlara ya da olağanüstü ilan edilmiş dönemlere saldırıya uğradığınızda ya da gözaltına alınmaya
nezdinde en güvenilmeyen kurumların başında geliyor. ihtiyacı yok. Örneğin bu değişiklik tartışmalarından çalışıldığınızda, karşı koyuş biçimlerinin hangilerinin
Konu bu kurumun yetkisinin genişlemesi olunca, önce de İstiklal Caddesi volta atan çeviklerle doluydu direnişten sayıldığı, mahiyetinin ve derece kriterlerinin
doğal olarak toplumun geniş kesimlerinde tedirginlik ve onlar keyfi olarak, hatta kimi zaman taciz etmek neyle ölçüldüğüdür. Ki bu konuda herhangi bir
baş gösteriyor. Zira söz konusu kurumun tarihi amacıyla ya da can sıkıntısından insanları tanımlama yapılmamıştır. Bu konuda da polislerin
toplumsal olaylarda şiddet, ölçüsüz zor kullanma, durduruyordu. Ya da 1 Mayıs gibi çeşitli dönemlerde “deneyimi” sorunu çözmeye muktedir olacaktır!
işkence, gözaltında kayıp ve daha onlarca “hukuksuz” birçok noktada emniyet pusu kurardı. İşte bu
uygulamayla dolu. Ve tabii ki Ogün Samast’la çekilmiş değişiklik; siz bakkala giderken herhangi bir kolluk Parmak izi ve fotoğraf kaydı…
hatıra fotoğraflarından Uğur Kaymaz’ın delik deşik gücünün dilerse sizi kimlik kontrolünden geçirebilecek
bedenine kadar onlarca “vaka” hafızalarda hala canlı. bir yetkiye kavuşturulması sonucunu doğuracaktır. Bu başlık bütün diğer başlıklardan farklı bir özellik
Polisin bu ülkede “yetkisiz”ken uyguladığı terör Yine aynı önemde başka bir değişiklik tartışması taşıyor. Zira sürekli vurguladığımız gibi, değişiklik
toplumun geniş kesimleri tarafından biliniyor. Ve ise eylem, etkinlik, şenlik, konser, spor müsabakaları olarak lanse edilen “önleme araması”, “durdurma”,
şimdi yeni yasal düzenlemelerle sınısız keyfiyetin önü vb. alanlara ilişkin. Burada polise verilen bir yetkiden “zor kullanma yetkisi” vb. zaten var olanın yeniden
düzleniyor. öte, farklı meslek gruplarının haklarının ortadan yeniden düzenlenmesi, yasal güvenceye alınması. Yani
kaldırılması söz konusu. Örneğin avukatların polise polis teşkilatının, devletin baskı ve zor aygıtının
Polisin yetkisi hangi yönde genişliyor? mahkeme/hakim kararı olmadığı ölçüde kimlik tahkim edilmesi. Ancak parmak izi ve fotoğraf kaydı
göstermek zorunlulukları yoktur. Ancak söz konusu uygulaması değişiklik önerisi yasalaşırsa Türkiye’de
Şu an meclisin gündemine alınan yasal değişikler yasal değişikliklerle beraber avukatların demin yeni bir uygulamaya geçileceğini gösteriyor. Bunun
polis uygulamalarının niteliğine ilişkinmiş gibi lanse sıralanan alanlara girişi-çıkışı polis denetiminde önceli olarak da MOBESE’leri ve TC kimlik No’larını
ediliyor. Ama değişiklik metninde öngörülenleri olacak. örnek gösterebiliriz.
okuyan birçok kişi “bunlar zaten uygulanmıyor Avukatlık gibi meslekleri kapsayan bu uygulama Artık bütün bir toplum korku duvarları içine
muydu?” sorusunu aklından geçiriyor. Değişen, doğal olarak herkes için geçerli olacak. Üst aramaları, hapsedilmek isteniyor. Pasaport alırken, ehliyet
uygulamaların niteliği değil uygulama alanı. Bugüne kimlik kontrolleri vb. uygulanacak ve bunun adına da alırken, yurtdışına çıkarken ya da yurt içine girerken
kadar ağırlıklı olarak işçilerin, emekçilerin, “önleme araması” denilecek. (Yasal değişiklik parmak izi alınacak ve bu izler 80 yıl saklanacak. Yani
devrimcilerin, demokratların ve Kürt halkının karşı talebinde böyle formüle edilmiş.) bizden bile çok yaşayacak. Dahası aynı şekilde
karşıya kaldığı keyfi uygulama ve zorbalık, bugün Ancak bu alanlara ilişkin düzenlemelerle asıl fotoğraf kayıtlarımız da biriktirilecek.
bütün bir toplumun karşısına ve “yasal” olarak hedeflenen, eylem/etkinlik anları değil, tersine eylem Bandrollü bir toplum ütopyası bu! Bu toplumun
çıkartılıyor. öngünleridir. Kitlesel katılıma konu olabilecek bir dizi seri üretim hatalarına karşı geliştirilen bir yöntemler
Yine de, yapılacak değişikliklerin bazı maddelerini alanda -polisin saldırıp saldırmamasından bağımsız bütünüyle karşı karşıyayız. Kısacası bizleri bir bütün
bir bütün olarak Türkiye’nin içine girdiği süreçle olarak- geniş kesimler o alana gittiklerinde polisle olarak korkutmayı hedefliyorlar ama bu, bizim
bağlantısı içinde tartışmak gerekiyor. muhatap olmak zorunda kalacaklarını bilerek adım korkumuzdan değil bizden duydukları korkudan
İlk ve öncelikli olarak öne çıkan değişiklik atmak zorunda kalacaklar. İşte değişiklik; bu alanlara kaynaklanıyor.
yönelen adımların son günlerde çoğaldığı fark edilmiş Gelinen yerde bu yetki artırımı ile beraber bir
dolgu malzemesine dönüşen vitrin süsü demokrasiden
de vazgeçildiği anlaşılıyor. 11 Eylül sonrası batılı
İstanbul’da polis terörü! emperyalistlerin içine girdikleri sürecin bir benzerini
yaşıyoruz. 11 Eylül sonrası, “terör” edebiyatı ile
Polisin terörüne yasal olarak da yetki veren
hayata geçirilen polis devleti uygulamaları ve
“Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu”nun meclisten
Ortadoğu’da katliamlar sürecidir. İnternet sitelerinde
geçtiği bugünlerde, 26 Mayıs’ta polisin saldırısına
polisin yetki artırımı ile ilgili haberlerin hemen
uğrayan Ferhat Yalçınkaya, 29 Mayıs günü İHD’de
yanında yer alan sınır ötesi operasyon haberleri ister
basın açıklaması yaptı.
istemez belleklerimizi geriye sarıyor.
26 Mayıs günü sabah saat 7.00’de Galatasaray
Bu ülkede artık kimsenin “bana dokunmayan yılan
Postanesi önünden geçerken polis tarafından
bin yıl yaşasın” deme şansı kalmadı. Bu yasal
durdurulduğunu, kimlik sorduklarını, kimliğinin
değişimler öncelikle bu coğrafyanın devrimci ve ilerici
üzerinde olmadığını söylemesi üzerine küfür ve
kesimlerini hedef almıyor. Zira onlar zaten değişiklik
hakarete maruz kalarak polis aracına bindirildiğini
olarak ifade edilen bütün bu uygulamalarla sürekli
ifade etti. Arabada MP5 otomatik silah
karşı karşıya kalıyor. Burada namlunun ucuna
dipçikleriyle ve sopalarla dövüldüğünü, bu sırada
konulan, cesareti kırılmak, adımlarının önü kesilmek
bayıldığını ifade etti. Yedikule surlarının oraya
istenen, bir bütün olarak bu toplumun işçi ve
götürüldüğünü ve burada da dövdükten sonra yola
emekçileridir. Sermaye düzeni denilen yılan bugün
atıldığını belirtti. Saldırının ardından hastaneye
ayrımsız şiddetin, zorbalığın, sınırsız bir keyfiyetin
gittiğini ve savcılığa suç duyurusunda
önünü açmaktadır. Artık bu yılanın başını ezmek
bulunduğunu söyledi.
Kızıl Bayrak/İsanbul gerekiyor.
8  Kızıl Bayrak Herkes kendi bayrağı altına! Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

Düzen cephesi, “üçüncü cephe” ve


devrim cephesi
R. Yaren

Seçim sürecinin toplumsal yaşamda giderek kalmayan reformist blokun süreçlerinin güncel bir yeni
önplana çıkması, siyasal alanda bir dizi ittifak Komünistler olarak, önümüzdeki versiyonu olarak gündeme gelmiştir. Düne kadar
dönemde devrim cephesini en aktif bir
tartışmalarını ve buna denk düşen plan ve reformist bloğun asıl harcı olan DTP’nin, geçen yaz
programları gündeme getirmiş bulunuyor. Ortaya gündeme gelen “Zeytin Dalı” tartışmaları sırasında
çıkan bu ittifak arayışı ve tartışmaları doğru bir şekilde temsil etme sorumluluğu ile seçim politikasının merkezine “düzen siyaseti
değerlendirmeye tabi tutabilmek için, öncelikle
oturdukları sınıfsal zemine, buradan hareketle
karşı karşıyayız. Elbette bizler bu içerisinde” bir ittifak arayışını koyması, dahası
öncesinde yaşanan blok süreçlerine (ve blok
sundukları programatik temele ve son olarak da deneyimden ilk defa geçmiyoruz. bileşenlerine) belirgin bir mesafe koyması, reformist
hedeflerine bakmak gerekiyor.
Fakat güncel olarak misyonumuzun ve solda bir “hayal kırıklığına” yol açmıştı. Parlamentoya
yönelik hevesleri bir an için kursağında kalan reformist
Düzen siyaseti tam bir çıkmaz konumumuzun bizlere yüklediği sol, bu duruma fazlasıyla gücenmiş, acı serzenişler
içerisindedir! sorumlulukları daha güçlü bir şekilde bulunmuş, bu beklenmedik durumu kabullenmekte
güçlük çekmişti.
Sermaye cephesi seçim sürecine “laiklik-şeriat”
bilince çıkarmak ve deneyimlerimizden Komünistler o günkü tartışmalar içinde bu
ekseninde yaşanan ve ordu-AKP şahsında gelişen daha etkin bir şekilde faydalanmak şaşkınlığın ve serzenişlerin yersizliğini şöyle ortaya
koymuşlardı: “... Oysa Kürt hareketinin kendisi bu
gericilik yarışı ile girdi. Gelinen yerde ise burjuva
siyasetinde oluşan ittifaklar ve konumlanışlar
zorundayız. konuda son derece gerçekçidir ve giderek daha açık
kendisini büyük oranda bu atmosfer üzerinden ortaya konuşmaktadır. Şu sıra Kürt hareketinde ‘Şeytanın
koydu. Bu süreç içerisinde ipleri sermayenin elinde şansı olmadığı için CHP ile kol kola girmiştir. Bu Avukatı’ rolünü oynayanlardan biri olan Orhan
bulunan düzen partileri, yine sermayenin istemleri ve birlikteliğin tek umudu, ordu eli ile yürütülen “postallı Doğan’ın, ayakları yerden kesik biçimde kendilerine
dayatmaları doğrultusunda “seçim birliktelikleri” demokrasi”nin yarattığı faşist-şovenist atmosferdir. olmayacak roller atfedenlere nezaketi de elden
gerçekleştirdi. Emperyalist-kapitalist sistemin bu tescilli uşaklarının bırakmayarak hatırlatmaya çalıştığı da bu olmuştu. Aynı
Burada esas olarak vurgulanması gereken nokta, gelinen yerde kitlelerin huzuruna alternatif olarak şeyi daha diplomatik bir dille ve yine nezaketi elden
gerçekte “tek bir programa” sahip olan düzen partilerinin çıkabilecekleri “laiklik elden gidiyor”dan başka bir bırakmayarak şu son günlerdeki röportajlarında DTP
kitlelerin beklentilerine yönelik hiçbir çözüm önerisi argümanı da kalmamıştır. Bunu yine en iyi şekilde Genel Başkanı Ahmet Türk de döne döne dile
ortaya koyamadıklarıdır. Zira Türkiye kapitalizminin “…ekonomik programda bir değişiklik yapmamız söz getirmektedir. DTP yöneticileri, tam da seçime yönelik
yapısal sorunları ve emperyalizmle olan bağımlılık konusu değildir. Ekonomiye ülkenin istikrarını bozacak ittifaklar çerçevesinde, düzen partileri içinden Kürt
ilişkileri buna olanak tanımamaktadır. Liberalinden bir müdahale yapmayacağız” vb. sözleriyle bu ittifakın sorununda bir parça esneklik gösterebilecek muhataplar
islamcısına, ulusalcısından sol-sosyal demokratına kadar sözcüsü Deniz Baykal itiraf etmektedir. aramaktadırlar kendilerine. Bunu da bilinçli bir tutumla
mevcut tüm düzen partileri bunun bilincindedir ve Düzen siyasetinin öteki partileri açısından da durum ‘sol ittifak’ yerine ‘geniş bir demokratik cephe
gelinen yerde hepsi de umudunu, sürekli akıtılan çok farklı değildir. Hemen hepsi AKP karşısında oluşturma’ formülünü tercih ederek dile
gericilik ve şovenizm zehri üzerinden prim elde etmeye kendilerini parlatacak herhangi bir söylemden yoksun getirmektedirler.” (Reformist solda ‘zeytin dalı’
bağlamıştır. Ordunun başını çektiği “laik cephe” durumdadır. DYP-ANAP kırması DP adına tek yenilik heyecanı ve sıkıntısı, Kızıl Bayrak, 2006/26, 8 Temmuz
tarafından kitleleri fazlasıyla sersemleten şovenist- ise “ittifak eylemleri”dir. 2006)
milliyetçi atmosferden nasiplenmeyi “öteki uçtaki” AKP Düzen cephesinde sermayenin müdahaleleri ile Süreç içerisinde Kürt hareketinin bu arayışının
dahi ihmal etmemiş, öyle ki “M. Kemal’in izinde, gelişen bu ittifaklar, ayrışmalar vb. aslında sermayenin pratik olarak boşa düşmesi, dahası Kürt halkına ve
burjuva cumhuriyetin bekçiliğini” yaptıklarını ifade siyaset alanında yaşadığı çözümsüzlüğü ifade özelde DTP’ye yönelik düşmanlığın ve saldırganlığın
etmek için seçim mitinglerini Erzurum, Amasya gibi etmektedir. Burjuva siyaset alanında yaşan bu gelişmeler düzen tarafından kolektif biçimde tırmandırılması, seçim
burjuva, yani Kurtuluş Savaşı’nı simgeleyen illerden kendisini seçimlerin yaklaşması ile birlikte daha da sürecine bağımsız adaylarla girmeye zorunlu kıldı.
başlatmıştır. belirginleştirecektir. Süreç içerisinde Kürt hareketinin bağımsız adaylarla
Sistemin temel bazı sorunlarına yönelik yaklaşımını seçime gireceğini duyurması, dahası “üçüncü cephe”ye
emperyalist merkezlerin politikaları ve sermayenin Blok arayışı, parlamentarist hayaller ve yeşil ışık yakması, bu çevrelerde meclis düşünü yeniden
hareketlendirmeye yetti. Ahmet Türk’ün “Türkiye’de
çıkarları üzerinden belirleyen ve esasta düzenin bekası “üçüncü cephe” tartışmaları bulunan iki cephenin karşısına üçüncü cephe olarak
için omuz omuza hareket eden bu partiler arasındaki
kavga temelde artı-değerin bölüşülmesi, iktidar ortaya çıkmak istiyoruz. DTP olarak Türkiye’deki
Seçim sürecinde bir başka tartışma süreci ise ufku Kürtler arasında birlikteliği önemsediğimiz gibi
rantından en büyük payı kapma temelinde parlamentarizme hapsolmuş liberal-reformist solun
yaşanmaktadır. Aralarındaki tüm öteki sorunlar buna demokratik güçler arasında da birlikteliği önemsiyoruz.
gündeme getirdiği “Üçüncü Cephe”de yaşanıyor. İrademiz, beynimiz neyi emrediyorsa öyle
tabidir ve bu temelde bir anlam taşımaktadır. Dolayısıyla Liberal-reformist solda, isminden de anlaşılacağı üzere,
seçim sürecinde bu partilerin, kurulan ittifakların ve davranmalıyız” sözleri, aslında güncel olarak ortaya
güncel seçim sürecinde zeminini ve konumunu düzen içi çıkan “üçüncü cephe” tartışmasının hangi zemin
bütün olarak sermaye düzeninin topyekûn olarak teşhiri kutuplaşmadan “esinlenerek” şekillendiren bir blok
büyük önem taşımaktadır. Gericilik üzerinden hesap üzerinde şekillendiğini de açıklayıcı niteliktedir.
oluşturma süreci başlamış bulunuyor. Aslolarak “sınıfa Adı geçen “üçüncü cephe” önceki seçim
yapan, işçi ve emekçilere sömürü ve açlıktan başka bir karşı sınıf” tutumunun belirleyici olduğu seçimler gibi
alternatif sunmayan bu partilerin ittifakları da süreçlerinde gerçekleştirilen reformist blokun
bir gündemde, oluşturulmaya çalışılan “üçüncü cephe” güncellenmiş halinden başka bir şey değildir. Tek farkı
ayrışmaları da, kitlelerin yaşamında yıkımdan öte bir ayaklarını nereye basıyor sorusunu sormak anlamlı
sonuç yaratmayacaktır. Zira tümünün hizmet ettikleri yer bağımsız adaylarla seçime girilmesi ve “meclis
olacaktır. Düzen siyasetinde yaşanan taraflaşma kapılarının bir nebze aralanmasıdır”, o kadar. Bu kadarı
tek ve aynıdır. karşısında kendisini “üçüncü bir cephe” olarak
Öte taraftan mevcut “seçim evlilikleri” düzen bile reformist çevreleri ve bunun etrafında
tanımlayanlar öncelikle bunun yanıtını vermelidirler. konumlananları heyecanlandırmaya yetmiştir. Bunu en
siyasetinin bir başka çözümsüzlüğünü işaret etmektedir. Zira seçim döneminde bir iddia ortaya koyan her siyasal
Adı geçen partiler defalarca kitlelerin gözünde yalın hali ile Atılım gazetesinin başyazısında görebiliriz:
çizgi, arka planında bir sınıf tutumuna ve onun temsil “… Kuşkusuz programatik yönelim, temel talepler için
yıpranmış/yıpratılmış, birçoğu son seçimlerde sandığın edildiği bir programa sahiptir.
dibine gömülmüş partilerdir. DSP son seçimlerden mücadele cephesinin bayrağı olacaktır. Bununla birlikte
“Üçüncü cephe” tartışmaları esasta, düzen bayrağı seçim mücadelesinde en önde taşıyacakların;
acınacak bir sonuçla çıkmış, bugün ise gerek ordu siyasetinde yer edinmeye çalışan ve kitlelere
eksenli “laik cephenin” dayatmaları ile gerekse başka bir adayların kimler olacağı da önemlidir. Burada hemen
“parlamenter” bir çözümden öte vaadedecek bir şeyi
Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 Herkes kendi bayrağı altına! Kızıl Bayrak  9

belirtmeliyiz ki, adayların belirlenmesinin cephede yer ilerici, devrimci hareketimiz bakımından kuşkusuz büyük bir anlam ifade etmeyecektir. Bu, siyasal açıdan tam bir
alacak güçler arasında çekişme konusu haline bir deneyim olacaktır. Şimdi burjuva politikanın kriz iflastır. Devrim iddiasını taşıyan ve bunu pratik bir
getirilmemesi, özellikle büyük bir önem taşımaktadır. içinde kıvrandığı koşullar altında, işçi sınıfı ve konumlanışa konu eden her samimi ve tutarlı siyaset bu
Bunu da ancak doğru bir yaklaşım sağlayabilir. ezilenler, halklarımız adına büyük düşünmenin ve gerçeği görmekte fazla zorlanmayacaktır. Zira düzen ve
Cephenin seçim taktiğinin bağımsız adaylar bloku büyük hesaplar yapmanın tam zamanıdır. devrim ayrımında “üçüncü cephe” diye bir şey söz
biçiminde, genel kabul gördüğü durumda, aday sayısının Evet, özelde DTP’nin bu tutumu birilerinde konusu olamaz. Bu cephe olsa olsa düzen siyasetinin
sıralanacağı gerçeği de dikkate alındığında parlamento hevesini depreştirmeye yetmiş, şimdiden tekleşen tablosunda “solda” açılan boşluğu doldurma,
Kürdistan’da seçimlerin kazanılacağı illerde, Kürt “büyük düşünen ve büyük hesaplar yapanlar” kimin düzen solunun boşalttığı yere onun dünkü çizgisinden
yurtseverleri dışında aday gösterilmesinin talep “meclise uğurlanacağı” tartışmalarını başlatmıştır. biraz daha sol bir versiyonla yerleşme çabasıdır.
edilmesi, politik olarak doğru olmayacağı gibi ahlaki de Fakat burada sorun umudunu parlamentoya bağlamış Dolayısıyla biz diğer tüm süreçlerde olduğu gibi sorunu
değildir. Diğer yandan, Batı’da kazanma iddiasının çevrelerin yaptığı küçük hesaplar değildir. Bu, iki temel sınıfsal konum ve “cephe” üzerinden ele almak
oluşturulabilmesi için de aday belirlenmesi önemli bir parlamentoyu kendisine kıble edinmiş her yapıda olağan durumundayız.
yerde durmaktadır. Bağımsız Adaylar Bloku cephesinde bir durumdur. Burada önemli olan “üçüncü cephe”nin
yer alan kuvvetlerin, ayrı ayrı her birini temsil eden kitlelerin karşısında, temel sorun alanlarına ve bunun Seçimler ve “kronik boykotçu tutum”
adaylar değil de, herkesin üzerinde birleşebileceği şu ya çözüm yollarına dair ne dediğidir. Tespitleri,
da bu parti ya da grubu vb. değil de, Cephe’yi temsil değerlendirmeleri, hedefledikleri ve Atılım gazetesinin Buraya kadar düzen cephesinde yaşanan seçim
edebilecek kapsayıcılıkta adaylar, kazanma iddia ve başyazısında da değindiği gibi “programatik hazırlıklarına ve düzenle daha da ileriden bütünleşme
motivasyonu oluşturmak bakımından da doğru yönelimi”dir. yolunda hızla yuvarlanan reformizmin “seçim
olacaktır. Adayların belirlenmesi söz konusu olduğunda Evet tekrar ediyoruz; bu yönelimin ufku politikalarına” değindik. Gelinen yerde devrimci
cepheleşme yöneliminin mantığını ve gereklerini ön parlamentodur, düzen sularına yelken açmaktır. hareketin seçim süreçlerine yönelik politik tutumuna da
plana çıkarma üzerinde birleşmek, ilerici-devrimci Tekleşmiş programı, siyaseti ve cephesiyle “krizler kısaca değinmek gerekiyor.
hareketimiz bakımından anlamlı bir kazanım olur. içerisinde kıvranan” düzen siyasetine “yeni bir çehre” Bu çerçevede öncelikle belirtilmesi gereken,
Seçimlerde izlenecek Bağımsız Adaylar Bloku/Cephesi katmaktan öteye bir geleceği de yoktur. Reformizmin devrimci hareketin büyük bir kısmına hakim olan ve
siyaseti bakımından diğer bir tamamlayıcı unsur ise, gidip gidebileceği son durak burasıdır. Zira, düzen esasta iddiasızlaşmanın bir sonucu olarak karşımıza
cepheye dahil olan bütün öznelerin ortak etkinliklerin, cephesinde işlerin daha da zora girdiği, siyasal ve çıkan “kronik boykotçu” eğilimdir. Maalesef devrimci
araçların vb. yanı sıra Blok adına kendi isimleri ve iktisadi gerilimlerin giderek tırmandığı bir süreçte, hareketin seçimler üzerinden aldığı bu “tavır”,
simgeleri ile çalışma yapma hakkının kabul edilmesidir. devletin baskı ve terörünün azgınlaştığı bir dönemde, seçimlerde devrim adına ortak bir tutum geliştirmeyi
Bu hem değişik siyasi parti ve yapıların kendilerini ifade toplumun şovenizm ile zehirlendiği, provokasyonların zorlaştıran bir etken olarak varlığını sürdürüyor. Yıllardır
etmesi bakımından demokrasinin gereğidir, hem de ve katliamların tertiplendiği koşullarda, kitlelerin yüzünü devrimci siyasal güçlerin bu iddiasızlığı ve apolitik tavrı,
böyle bir hak, her bir öznenin tam bir inisiyatif ve tüm demokratik-parlamenter yola çevirmek, dahası düzen seçim süreçlerinde ya reformist bloğun arkasından
imkanlarıyla çalışmalara katılmasını getireceği için kurumları üzerinden bir çözüm anlayışını hakim kılmak sürüklenmesine ya da sessiz-sedasız süreci izlemekle
Cephe’yi geliştirici olacaktır. Bağımsız Adaylar Bloku, gerçek anlamda reformizmin batağına saplanmaktan öte yetinmesine yolaçıyor. Sonuçta düzen karşısında devrim
cephesini parçalı ve zayıf bir tabloya mahkûm ediyor ve
reformist sola serbest bir hareket alanı açıyor.
Devrim alternatifini daha güçlü ve bütünlüklü bir
şekilde kitlelere taşımanın önünde bir engel olarak duran
TKP/ML TİKKO gerillaları uğurlandı bu “pasif boykotçu” tutumu aşma sorumluluğu devrimci
güçlerin önünde güncel bir sorumluluk olarak
27 Mayıs günü durmaktadır. İşçi ve emekçilerin karşısına devrimci bir
Dersim’in merkez olarak çıkabilmenin yolu öncelikle “bu bakış ve
Çemişgezek İlçesi sorumlulukla hareket etmeyi” gerektirir. Devrimci
Paşacık Köyü’nde hareket kendisine olan güvenini tazelemediği, güçsüzlük
TKP/ML-TİKKO ruh halinden kurtulmadığı sürece bunu gerçekleştirmesi
gerillalarıyla Türk de mümkün olmayacaktır.
ordusu arasında
çıkan çatışmada, Burjuva gericiliğine ve parlamenter hayallere
bulundukları evin karşı bağımsız devrimci sınıf çizgisi!
bombalanması
sonucu Hıdır Uğur Tüm bu tablo sınıf devrimcilerinin omuzlarına daha
ve Mahmut Polat büyük sorumluluklar yüklemektedir. Bugün komünistler
katledildi. olarak kendi bağımsız devrimci sınıf çizgimizle bir
Mahmut Polat’ın seçim çalışması başlatmış bulunuyoruz. İşçi sınıfı ve
cenazesi 30 Mayıs emekçi kitlelerin karşısına sermaye iktidarına karşı bir
günü Gazi savaşıyor TİKKO!”, “Katil devlet hesap verecek!”, savaş ilanı olan devrim programımız ve onun ortaya
Cemevi’nde yapılacak tören sonrası defnedilecekti. “Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Anaların öfkesi koyduğu mücadele çağrısı ile çıkıyoruz. Bugün her türlü
Ancak devlet DNA testi bahanesiyle cenazenin katilleri boğacak!”, “Patron ağa devletini gericiliğin ve sorunun kaynağı olan sermaye düzeni ve
İstanbul’a gelmesine izin vermedi. Buna rağmen yıkacağız, halk iktidarını kuracağız!” ve onun tüm kurumlarına karşı, yüzünü düzene dönmüş her
yoldaşları ve dostları gerçekleştirdikleri yürüyüşle “Kürdistan faşizme mezar olacak!” sloganları türlü reformist-parlamentarist anlayışa karşı, devrimin
şehitleri sahiplendiler, devletin katliamını teşhir atıldı. kızıl bayrağını güçlü bir şekilde dalgalandırıyoruz, daha
ettiler. Mahmut Polat’ın evinin önüne gelindiğinde ilk da güçlü dalgalandırmalıyız.
Sabah saat 10.00’da Gazi Cemevi önünde önce Mahmut Polat ve Hıdır Uğur şahsında tüm Komünistler olarak, önümüzdeki dönemde devrim
toplanmaya başlayan kitle saat 11.15’te yürüyüşe devrim şehitleri için saygı duruşunda bulunuldu. cephesini en aktif bir şekilde temsil etme sorumluluğu
geçti. En önde şehit düşenlerin resimleri taşındı. Ardından Partizan adına konuşma yapıldı. Şehit ile karşı karşıyayız. Elbette bizler bu deneyimden ilk
Arkasında “Gerillalar ölmez, yaşasın halk düşen gerillaların içinde olduğu evin lav defa geçmiyoruz. Fakat güncel olarak misyonumuzun ve
savaşı!/Partizan” imzalı pankart açıldı. Peşisıra silahlarıyla yakıldığı, devletin bu katliamları ilk konumumuzun bizlere yüklediği sorumlulukları daha
eyleme destek veren kurumlar yürüdü. “Daima kez yapmadığı, iki yıl önce 17’lerin, geçen sene ise güçlü bir şekilde bilince çıkarmak ve deneyimlerimizden
bizimlesiniz, daima sizinleyiz!/ESP” ve “Devrimci Aşkın ve iki yoldaşının katledildiği vurgulandı. daha etkin bir şekilde faydalanmak zorundayız.
irade teslim alınmaz!/KÖZ” pankartları açıldı. Ardından KÖZ, ESP ve Mücadele Birliği adına Sınıf devrimcileri olarak bugün tek ve tutarlı çizgiye
Mahmut Polat’ın ailesinin olduğu yere kadar birer açıklama yapıldı. sahip olmanın bilincini pratik bir çaba ile maddi bir
sloganlarla yüründü. Anma boyunca Gündoğdu ve Çav Bella zemine oturtmalıyız. Sınıfı devrime kazanmak için bu
Yol boyunca “Hıdır Uğur yaşıyor!”, “Mahmut marşları söylendi. dönemi daha etkin ve yoğun bir şekilde değerlendirmek
Polat yaşıyor!”, “Gerillalar ölmez yaşasın halk Eyleme BDSP, HÖC, DHP, Mücadele Birliği, zorundayız. Bunu gerçekleştirecek bir devrimci
savaşı!”, “Devrim şehitleri ölümsüdür!”, “ Bedel Odak, Alınteri, DTP destek verdi. programa, buna dayanan taktik politikaya, büyük bir
ödedik bedel ödeteceğiz!”, “Devrimci irade teslim Anmaya 400 kişi katıldı. birikim ve deneyime sahibiz. Daha önemlisi, bu iddiaya
alınamaz!”, “Marx, Lenin, Mao, önderimiz İbo Kızıl Bayrak/İstanbul ve özgüvene fazlasıyla sahibiz.
10  Kızıl Bayrak Düzen cephesi... Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

“Bir anarşistin kaza


sonucu ölümü” Çamurdan“orta direk/sınıf”
yasaklandı! ve siyaseti üzerine...
Yüksel Akkaya
“Bir anarşistin kaza
Şimdi, 12 Eylül 1980’de ölmüş AP veya CHP’ye gönül vermiş herhangi sıradan
sonucu ölümü”,
bir insan -ister köylü, ister kasabalı, ister şehirli farketmez- kalkıp gelse, oy
Emniyet’in 4. katından
kullanacağım dese, inanın kafası karışır. Zira, ne bir AP ne de bir CHP bulabilir!
atılan anarşistin
1960’larda TİP’e gönül veren, daha düne kadar CHP’den vekil olmak için kırk
ölümünün örtbas
takla atan, Anayasa “pürofüsürü”, Mersin Üniversitesi’nin eski “solcu” rektör
edilmesini anlatır. Oyun,
yardımcısı Zafer Üskül AKP’den milletvekili adayı! Ne adına? Hırs, ihtiras ve
düzenin bekçileri ve ona
öfkeden başka bir gerekçesi var mı? Alevi “cemaatinin” mümtaz çocuğu çamuroğlu
bekçilik etmekle akıllılık
Reha büyük hikmetler bulduğu AKP’de “kemale” eriyor!.. Ne adına? Saymakla
ettiklerini sananlar ile
bitmez…
“deli” sanılanın karşı
Ama bu isimlere kapı açıp, “dik” durduğunu ileri süren saralı lider, bize bir itirafta
karşıya gelmesi üzerine
bulunuyor: Ayar dediyseniz, işte ayarımız. Daha önce de dile getirmiştik, “esnek
kuruludur. Sahne “derin
darbe” bir ayar girişimidir. Nitekim, başta E. Günay, Z. Üskül, R. Çamuroğlu gibi bir
devleti”, faili meçhul
“balta”ya sap olamamış garibanlar grubunu devşirerek AKP yönetimi ayara ne kadar
cinayetleri, faillerini-
“sıcak” olduğunu göstermiştir. Kuşkusuz, sorun bu “ayar” işinde kim salak, kim
katilleri ortaya koyar.
uyanık, onu anlamakta. Sanırım bir “andıç” ile olmasa bile bir gün tarih yazıcıları
Seyirci izler,
bunu ilgili yerlerin notu olarak bize aktaracaklardır.
karşılaştırma yapar,
Bizim ise bu nota ihtiyacımız yok. Sınıfa ihanet edenler ile “demokrasicilik”
yaşanılan anda varolan ama keşmekeş içinde anımsanmayan, gözden yiten
oyununa girenlerin kişisel ve sınıfsal konumlarını yeni bir “aşama” olarak kaydetmek
kimi gerçekleri sahnede görür, gerçekliğine ayna tutulmuşçasına sarsılır.
ve buna göre gardımız almak gerektiğini farkediyoruz. Belli ki önümüzdeki yıllar çok
İtalya’da geçen oyun başka ülkelerde defalarca sahnelendi. Türkiye’de
daha sancılı olacak.
de devlet tiyatroları dahil olmak üzere yüzlerce kez izleyici karşısına çıktı.
Eskiden bir Milliyet, Cumhuriyet, Tercüman gazetesi alanların tarafı belli olurdu,
Her sahneleniş izleyicinin konumuna ya da kimler için yapıldığına göre
Hürriyet biraz karışık giderdi. 12 Eylül’den sonra bu gazeteler her kesimin gazetesi
değişti. Kimileri oyunu siyasi içeriğinden tamamen sıyırıp komediye,
oldu, tıpkı Özal’ın partisi gibi. Şimdi ise bu gazeteler kimliksiz, omurgasız birer kağıt
kimileri deli üzerinden oyunculuk gösterisine dönüştürdü. Ama, az da olsa,
yığınına döndü. Ne var ki, bütün partiler de 12 Eylül’ün ANAP’ı oldu. CHP’nin
sorunun muhataplarına kendilerine dıştan bakma olanağı veren sahneleme
AKP’den AKP’nin CHP’den bir farkı kalmadı…
deneyimleri de var.
Ve, asıl tehlike de buradan kaynaklanıyor. Beş yıl öncesinin hızlı “sosyal
İşte Teatre Jiyana Nu (Yeni Yaşam Tiyatrosu) bu sonuncusunu yapmaya
demokrat”ı Zafer Üskül’ü bugün AKP’den aday oluyorsa, eski namlı sağcı damat
çalışıyor. Oyun hala yasaklı olan Kürtçe’yle ve politik bir içerikle
İlhan Kesici CHP’den aday oluyorsa, sermaye cephesi ülkeye koşulsuz egemen
sahneleniyor.
olmuştur demektir. Bu “orta direk/sınıf” adı altında sermaye cephesinin darbesinden
Kızıltepe Kültür ve Sanat Festivali kapsamında sahnelenmek istenen
başka bir şey değildir. Öyleyse, emekçiler, kent ve kır yoksulları bu seçimleri bir sınıf
oyuna Kaymakamlık tarafından “Halkın huzur ve güvenliği” gerekçe
mücadelesinin önemli cephesi olarak kabul edip ona göre davranmak zorundadır!..
gösterilerek izin verilmedi. Kızıltepe Kaymakamlığı ve halkın
Bir: Anlaşılan odur ki, “esnek darbe” umulandan çok daha etkili olmuştur. “Dik”
huzuru/güvenliği birbirleriyle nasıl bağdaşır? Halkın güvenliğinden
durduğunu göstermek isteyenler, bugüne kadar sırt çevirdikleri ve tek itibarlı yere
anladıkları nedir? Halkı güvenli bir biçimde yok etmek, yok edilmenin
getirmeyi düşünmedikleri Aleviler’e çamuroğlu Reha üzerinden bir “yem” atarak işi
görülmesi, duyulması ama görülmemiş duyulmamış gibi yapılması mı?
“yumuşatmaya” çalışıyorlar. Yenilirse!.. Bu aslında sermaye cephesinin bir darbesidir.
Görüntü ile öz farklıdır.
Kızıltepe ve Uğur Kaymaz İki: Anlaşılan odur ki, “esnek darbe” öyle bir sarsıntı yaratmıştır ki, kendine
gelemeyen AKP yöneticileri denize düşenin yılana sarılması gibi E. Günay’a
21 Kasım 2004 Kızıltepe’yi hatırlamak, ne denilmek istendiği sarılmıştır. Kuşkusuz, olan e. günay gibi “mümtaz” bir “sosyal demokrat” ile yola
konusunda yeterli olacaktır. 12 yaşında babasına yardım eden Uğur Kaymaz çıkan m. bekaroğlu’na olmuştur. Zira, E. Günay, Bekaroğlu ile yola çıktığı “yeşil
vücuduna boşaltılan 13 kurşunla, babasıyla birlikte öldürüldü, kamyonun solculuk” meselesinde orta sınıf denen bu güruhun ne kadar omurgasız ve güvenilmez
yanı başında. Yanına bir kaleşinkof konuldu ve “terörist” olduğu ilan edildi. olduğunu ortaya koymuştur. Kuşkusuz bu da sermaye cephesinin bir darbesidir.
“Bu küçücük çocuk bu silahı taşıyabilir mi?” sorusuna “karanlıkta kocaman Üç: Sağın eski kurtarıcısı namlı “yiğit” kesici İlhan da CHP’den adaydır. Bu da
adam gibi göründü” cevabı verildi. Öldürenler aleyhine açılan dava uzun bir sermaye cephesinin darbesidir.
sürüncemenin ardından, Uğur’u unutmadıklarını söyleyenler tartaklandıktan, Dört: Türkiye’de tek etkili parti vardır: TÜSİAD! AKP, CHP, DP vs. bunun
çocuk katillerini savunanlar tarafından linç edilmeye çalışıldıktan sonra, 18 “fraksiyonlarıdır”. Bu da emek ile sermaye arasındaki çelişkinin derinliğinin
Nisan’da sona erdi. Karar: Yargılanan dört polisin beratine... boyutunu gösterir. Şimdi emekçiler ile TÜSİAD arasında bir seçim vardır.
Uğur’a isabet eden 13 kurşundan dokuzu yakından ateş edilmişti, ve Peki, emekçiler, kır ve kent yoksulları ne yapacak? TÜSİAD’ın ayar verdiği
dokuzu da sırtından. Cinayete kaza süsü verilmedi, çoktandır bu topraklarda Çamurlara, yamukluklara inat gerçeği daha iyi görmelidir. Zira, çamuroğlu Reha ve
buna da gerek duyulmuyor. 12 yaşındaydı ama “terörist”ti denildi. Bu Günay Ertuğrul gibiler önemli bir gerçeği göstermektedir, tıpkı kesici İlhan gibi. Bu
topraklarda doğan çocuklar “terörist” doğar zaten. nedenle, bu “orta sınıf” hikayesi emekçilerin, sosyal demokrat olmayı bile
‘90’lı yıllara damgasını vuran faili meçhulleri hatırlayalım... Kontr- becerememiş partiler bir yana sosyal demokrat bile olmayı becerememiş insanların
hizbu tarafından ensesinden tek kurşunla vurularak öldürülen yüzlerce kişi, yaşadığı bir ülkede devrimciliği ve sosyalizmi anlaması için daha iyi bir fırsat
kontrgerilla tarafından öldürülen Musa Anter, Vedat Aydın, Diyarbakır yaratamaz.
Kulp’da 1993 yılında kaybedilen ve yol işçileri tarafından 2003 yılında toplu Şimdi “orta direk/sınıf” safsatasının ne kadar anlamsız olduğunu göstermenin
mezarları bulunan 13 köylü ve daha niceleri... ötesinde, ne kadar emek düşmanı olduğunu göstermenin en elverişli zamanıdır. Bu
Kaza süsü verilmedi çünkü “terörist”tiler. Kürt olmak, bunu yüksek nedenle, çamuroğlu Reha’nın AKP’den, kesici İlhan’ın CHP’den aday olması çok
sesle dillendirmek de bu ülkede yeterince büyük bir suçtur. münasip olmuştur. Zira, her iki parti de TÜSİAD partisidir. Böyle olduğu için de
*** emekçilere sınıf düşmanlarının ortaklığını başka hiçbir seçim döneminde bu kadar iyi
Kızıltepe’de “Bir anarşistin kaza sonucu ölümü” yasaklandı. Bu anlatma olanağımız olamazdı. TÜSİAD’ın orta sınıfçıları orta yolcu iken şimdi solcu
yasaklamanın arkasında oyunun Kürtçe olması kadar, ondan da öte, yolu daha açık ve iyi anlatabiliriz. Seçimlerde orta sınıfçılara, dünün ortanın
gerçekliğin sahnelenmesinden, dışardan izlenmesinden duyulan korku var. solcularına karşı verilen mücadelenin daha iyisinin verileceği bir ortam oluşmuştur.
Halkın kendi gerçekliğiyle yüzleşmesinden, bunun bir kez daha ortaya Dün ortanın solu ile yola çıkanlar solun oylarını istiyorlardı. Şimdi orta sınıf diye yola
dökülmesinden korkulmaktadır. Amaç, faili meçhullerle yüklü tarihin çıkanlar sağa kaymayı teklif ediyorlar. Öyleyse söylenecek tek şey var: merkezleşmiş
anımsanmasının önünü almaktır. Oysa acı kendini unutturmaz, acı anımsatır. TÜSİAD omurgasızlığına karşı devrimci, sosyalist duruş!..
Bundandır ki unutmaktan-unutturmaktan medet ummaları boşunadır!
Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 İşbirlikçiler emperyalizmin hizmetinde! Kızıl Bayrak  11

Ülkeyi sınırsızca ABD emperyalizminin


kullanımına açanların ikiyüzlülüğü
Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde, bir süredir kendi aralarında sürdürdükleri kavgada bile bulunmasına rağmen Genelkurmay’ın olayı internet
iki ABD F-16’sının 24 Mayıs’ta ülke hava sahasını tarafların her durumda kafalarını kaldırıp ilk baktıkları sitesinden duyurmasına hiçbir anlam veremedikleri
dört dakika boyunca ihlal ettiğine dair bir haber yer ABD olmakta, Washington’un bu konuda neler yönünde olmuştur. Öte yandan ABD’nin Ankara
yayınlandı. Bunun üzerine hükümet tarafından yapılan söylediği dikkate alınmaktadır. Hükümeti ve Büyükelçisi Ross Wilson; durumun pilotaj hatasından
açıklama; ilgili raporun Genelkurmay’dan kendilerine ordusuyla sermaye devletinin Amerika’yla bağımlılık kaynaklandığını ifade ederek, gündemden düşürülmesi
ulaştırıldığı takdirde gerekli girişimlerde ilişkilerinin iyice teşhir olduğu bir süreçte, normal yönünde de gerekli mesajı sermaye devletine
bulunacakları yönündeydi. Nitekim kısa bir süre sonra koşullarda gündeme dahi gelmeyecek böyle bir olayın, iletmiştir. Bu açıklama, sermaye devletinin bu konuyu
da Dışişleri Bakanlığı nezdinde ABD’ye hava ihlali “ABD’ye nota verilerek” kamuoyuna yansıtılmış düzenin iç siyaset malzemesi olarak kullanılmasına
üzerine “nota verildiği” bilgisi medyadan zafer olması, teşhir olan bu imaja bir çeki düzen verme ABD tarafından izin verilmediğini göstermektedir.
edasıyla yansıtıldı. ihtiyacından başka bir şey değildir. Zamanlama Her ne kadar sermaye devleti bu olayı bir iç
Yaşanan olayın sermaye devleti için tamamen bir açısından da yine bir iç siyaset malzemesi olarak siyaset malzemesi olarak kullanmak istese de, efendisi
iç siyaset malzemesi olarak kullanıldığı su götürmez kullanılan “Amerika’ya rağmen sınır ötesi operasyon” ABD’nin öfkesine uğramamak için oldukça temkinli
bir gerçekliktir. Zira olay tam da sınır ötesi operasyon tartışmalarının revaçta olduğu bir döneme rastgelmesi, hareket etmeye çalışmıştır. Örneğin hava ihlalinin
tartışmalarının yoğunlaştığı bir dönemde gündeme sahte bir “bağımsızlık” iddiasının bedelinin en düşük yaşandığı süre boyunca Türk uçaklarınca önlem
gelmiştir. Önce Genelkurmay’ın internet sitesi, daha ve en az risk taşıyacağı bir konu üzerinden pratiğe uçuşunun yapılmadığı açıklanmıştır. Bunun gerekçesi
sonra da medya üzerinden servis edilen bu haberle, geçirilmesine vesile olmuştur. olarak da, NATO uyumlu, dost ve düşman uçaklarının
ABD emperyalizminin sadık bir uşağı olan sermaye Elbette bu durum sermaye devleti açısından böyle ayırt edilmesinde kullanılan IFF kodlarının işlevselliği
devleti, son dönemde iyice açığa çıkan uşaklık değerlendirilirken, efendisi ABD tarafından olaya hiç öne sürülmüştür. Oysa söz konusu olay Hakkari’de
görüntüsünü kurtarabileceğini umuyor olmalıdır. de aynı şekilde yaklaşılmadığı hemen ardından değil Ege’de yaşanmış olsaydı ve de ABD’nin yerine
Böyle bir ihtiyacın yakıcı bir hal aldığı, son yapılan açıklamalardan görülmüştür. Olayın Yunan F-16’ları tarafından gerçekleştirilmiş olsaydı,
yaşanan siyasal gelişmelerle bir kez daha açığa duyulmasının ardında ABD’li yetkililerin yaptığı ilk günlerce propagandası yapılacaktı.
çıkmıştır. Zira Cumhurbaşkanlığı seçimleri ekseninde açıklama; güçlü ve hızlı iletişim kanallarının Hükümet de bu olayın sorumluluğunun
kendilerine yıkılmasını engellemek için durumu
geçiştirmeye çalıştı. Konunun gündeme taşınmasından
sonra formalite icabı “nota” vermek zorunda kaldı.
Amerikan uşağı ordunun Ama “nota”, ABD’nin öfkesini çekmemek için,
Büyükelçi Ross Wilson yerine alt düzey bir ABD’li
diplomata iletildi.
“hava sahası ihlali” komedisi Sermaye devleti bu tür haberler üzerinden
toplumu manipüle etmeye çalışsa da, onun bir bütün
ABD uçaklarının Türkiye hava sahasını ihlal olduğu ülke yönetenlerinin onayı ile olarak tüm kurumlarıyla ABD’nin emrinde ve
ettiği haberi ilk olarak Genelkurmay’ın sitesinde kullanmaktadır. Irak halkının başına inen hizmetinde olduğu apaçık ortadadır. Dört dakikalık
yer almıştı. Bu habere göre ABD F-16 savaş bombaların önemli bir bölümü Türkiye üzerinden hava ihlali üzerinden fırtına kopartanlar ve bunu
uçakları Türk hava sahasını geçerek 4 dakika gitmektedir. Hava sahası konusunda pek titiz “siyasal bağımsızlığın” vazgeçilemez bir unsuru
kadar ihlal etmişti. Olay “flaş” haber burjuva olan ordu ve diğer düzen güçlerinin tüm bunlara
medyada yer alırken, Dışişleri Bakanlığı da ABD diyecekleri bir şey yoktur, olamaz da. Çünkü,
olarak sunanlar, CİA uçaklarının her zaman Türk hava
elçiliği ile temasa geçerek bilgi istedi. Bununla da Amerikan emperyalizmine bu hizmetin sahasını kullandığını, birçok havalimanında ikmal
yetinilmedi, ABD’ye nota verildiği duyuruldu. ABD sağlanmasında hepsinin imzası bulunmaktadır. yaptığını, bunların ne tür gizli anlaşmalar ve
cephesinden olaya ilişkin yapılan açıklamalarda, Nitekim, emekçi halkın gösterdiği büyük tepki pazarlıklar sonucunda yapıldığını çok çabuk
hava sahası ihlalinin bir pilot hatasından karşısında geçirilemeyen 1 Mart tezkeresinin unutuyorlar. Yaşanan tezkere kazasından sonra
kaynaklandığı ve durumun araştırıldığı söylendi. ardından ordu ve AKP el ele vererek, jet hızıyla efendileri ABD’ye kendilerini affettirebilmek için kırk
Bununla birlikte, daha dolaylı yollardan, olayın yeni tezkereler çıkararak, Amerika’nın Irak işgali
takla atanların aklına, hava sahasının, her türlü liman
sık sık yaşanan sıradan bir olay olduğunu ve için ülke topraklarını ve hava sahasını
konunun Genelkurmay’ın sitesinden kamuoyuna açmışlardır. Tüm bunlar yanında İncirlik gibi
ve üslerin kullanıma açılması söz konusu olduğunda
açıklanmasını şaşkınlıkla karşıladıklarını Amerikan üsleri ortada duruyorken, ordu ve nedense “siyasal bağımsızlık” gelmiyor. Hatta
duyurdular. hükümetin hava sahasının ihlali üzerinden ordunun en tepesindeki kişi zamanında, İncirlik
Doğrusu ABD’nin bu tavır karşısında gösterdikleri tavır onlar payına tek kelimeyle Üssü’nden kalkan ABD uçaklarının yaptığı sortileri
şaşkınlığına söylenecek bir şey yok. Çünkü bu acınası bir durumdur. dile getirdikten sonra, en rezil bir şekilde efendisinin
ülkede ordu ABD egemenliğinin stratejik Eğer Genelkurmay bir parça onur sahibi ise, huzurunda af dileyebilmişti. O İncirlik Üssü ki, kendi
dayanağı durumundadır. Bu ordu, uzun yıllardır öncelikle İncirlik Üssü’nü kapatmakla işe
ülkelerinde kendi askerlerinin ABD’li askerler
NATO üzerinden ABD’nin kumandası altındadır başlamalı ve hemen Türk hava sahasını
ve ülkenin Amerikan boyunduruğu altında Amerikan ordusuna kapatmalıdır. Elbette bunun
tarafından her türlü aşağılamaya maruz kaldığı bir
tutulmasının ana güvencesi olarak hareket lafı dahi edilmemektedir, edilmesi de mümkün üstür. Bir pilot binbaşısı eşiyle birlikte İncirlik
etmektedir. değildir. Çünkü generaller sadık Amerikan Üssü’nde ABD askerlerince yerlerde sürüklenerek,
Elbette ordunun durup dururken efendisine uşaklarıdır ve bu uşaklıktan vazgeçmeleri üstleri köpeklere aratılırken, “bağımsızlığın teminatı
karşı böyle bir tavır almasının bir nedeni vardır. mümkün değildir. Kitleler karşısında “ABD’den ordu” kendi binbaşısına bile sahip çıkamadığı için
Böyle davranarak AKP hükümetine karşı bağımsızlık” görüntüsü çizme ihtiyacı, onları olayın üstünü örtmeye çalışmıştır. Ama bu aynı ordu,
mücadelede efendisinin desteğini almak böyle gülünç oyunlara başvurmaya itmektedir.
İncirlik Üssü’nün kapatılması için eylem yapanlara
istemekte, ABD’nin AKP’ye arka çıkan söylemleri Türkiye işçi ve emekçileri, bu gerçeklerin
karşısındaki rahatsızlığını ifade etmektedir. Yani bilinciyle, Amerikan uşaklarının tam bir azgınca saldırarak, ABD’ye kölece bağımlı olduğunu
Genelkurmay’ın tepkisi efendisinden vefa ikiyüzlülükle sahneledikleri oyunlara prim sergilemekten hiçbir zaman çekinmemiştir.
bekleyen bir uşağın davranışından başka bir şey vermemelidir. Bu ülkede Amerikan Tek başına bu örnekler bile sermaye devletinin
değildir. emperyalizmine ve onun ülkedeki dayanaklarına tüm kurumlarıyla ABD emperyalizminin sadık bir
Tüm bunlar bir yana, ordunun hava sahası karşı mücadele bayrağını devrimciler uşağı olduğunu ispatlamaya yeter de artar bile. ABD
konusundaki bu titizliği, mevcut durumda taşımaktadır. Bundan dolayı da yıllardır ordunun uçaklarının hava sahasını ihlal ettiğine ve de buna
Amerikan uşaklığının almış olduğu düzey ile başında olduğu devletin terörüne hedef olmakta,
karşı gösterilen “tepkilere” dair haberler ise, bu utanç
birlikte düşünüldüğünde, trajikomik bir durumu Amerikan patentli darbelere maruz
ifade etmektedir. Zira, bırakınız 4 dakikalık hava kalmaktadırlar. İşçi ve emekçiler bu nedenle her verici uşaklığın toplum tarafından görülmesini
sahası ihlalini, ABD yıllardır bu ülkenin türlü emperyalist kölelik ilişkisini kesip atmak engellemek için yapılan maksatlı haberlerdir.
topraklarını, karasularını, havalimanlarını, üzere devrimci mücadele bayrağı altında Bağımsızlık ancak ABD emperyalizmine ve içerdeki
kaynaklarını bizzat başında Genelkurmay’ın toplanmalıdırlar. dayanaklarına karşı mücadeleyle mümkündür.
12  Kızıl Bayrak Kadınlar devrimci mücadele saflarına! Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

Cumhuriyet mitinglerinin ardından...

Mitinglerde kadın rengi!..


Geçtiğimiz ay, cumhurbaşkanlığı krizinin vb.) meydanlara dökülen milyonların varlığı idi. işaret etmiş, kadınların örgütlediği, kadınların
yaşanmasının ardından, Tandoğan, Çağlayan, ve İzmir, Medyanın, gerisinde ordunun ve düzenin tüm sürüklediği vurgusunu tekrarlamıştır. Aynı şekilde, son
Samsun ve Manisa’da Cumhuriyet mitingleri kurumlarının seferberliğiyle, hemen hemen her ilde süreçte daha da yoğunlaşan “türban” tartışmalarıyla
gerçekleşti. Sözde “sivil kuruluşlar” tarafından yapılan mitinge genciyle-yaşlısıyla, kadınıyla-erkeğiyle birlikte kadınların gericilikten etkilenen yanlarını öne
mitinglerin ordunun yönlendirmesi ile gerçekleştirdiği yüzbinlerce insan katıldı. çıkarmıştır. Böylesi vurgular kadınların katılımını
tümüyle ortadaydı. Düzenin kendi kliklerinin etkilemiştir.
çatışmasında, ordu destekçisi-AKP karşıtı kürsüye Kadınlar neden ağırlıkta? İkincisi ise mitingin talepleridir. Miting AKP ve
dönüşen mitingler, yine seçimin yaklaşmasıyla şeriat karşıtlığı temelinde şekillenmiştir. Dolayısıyla
ilerleyen günlerde, İzmir’de yaşandığı üzere, CHP’nin Mitinglerin kendinden en fazla söz ettiren şeriattan öncelikle etkilenecek olanlar kadınlardır.
seçim mitinglerine dönüştü. yanlardan biri, gerek kürsüde gerekse de katılım Mitingi düzenleyenlerin öne çıkardıkları, mitinge
Gerçekleşen mitinglerin özünde düzen içi planında kadınların ağırlığı olmuştur. Bunun birkaç katılan kadınların sahip çıktığı nokta da burasıdır.
çatışmalar ve iç hesaplar, yanısıra ordu ve devletin nedeni var. Temelde yaşam anlayışlarına, değerlerine ve
yüceltilmesi vardı. Ama en tehlikelisi de, sözde şeriat İlkin, 4. kuvvet olarak tanımladığımız medyanın kültürlerine yönelmesi, giyim-kuşam türü
karşıtlığı için (hatta emperyalizm, ABD, AB karşıtlığı gücü. Medya günler boyunca kadınların katılımına özgürlüklerine müdahale edilecek olmasıdır.
Üçüncüsünü ise, taleplerle bağlantılı tarzda
mitinge katılan kadınların sınıfsal karakterinde aramak
gerekir. Ağırlıklı olarak orta katmanlardan kadınların
Kadınların AKP’den görebileceği tek şey yer aldığını, bu kadınların burjuva yaşam sınırları
içinde “standartlara” sahip olduğunu, “şeriat”
ezilme ve aşağılanmadır! tehlikesine karşı tepkiyi geliştirenin de en çok da
yaşam alışkanlıkları olduğunu görmek gerekir.
Seçime iki ay gibi bir süre kala burjuva partiler Kuşkusuz mitinglere katılanlar içinde emekçi
hazırlıklarını hararetli bir şekilde sürdürüyor. “Kadın mal mı ki kota konsun!” kadınlar da vardır. Ama katılımcılara asıl rengini veren
Hazırlıklarının en önemli yanını milletvekili bu sınıfsal kesimdir.
adaylarının belirlenmesi oluşturuyor. Sorulan sorulara pervasızca yanıt vermeyi
Hükümet olma ve yerel yönetimleri elinde alışkanlık haline getiren Tayyip Erdoğan’ın, KA- Ordunun mayın temizleyicisi kadınlar!
tutma avantajlarına sahip olan AKP’nin “aday DER’in (Kadın Adayları Destekleme Derneği)
adayları” günlerdir burjuva basında boy gösteriyor. geçtiğimiz ay yürüttüğü kampanyaya ile ilgili Mitinglerde kadın renginden bahsedildiğinde, söz
Bu adayların bir kısmını kadınlar oluşturuyor. sorulara verdiği yanıt, bilinç altında saklananların konusu edilen yalnızca kürsünün önündeki kadınlar
Türbansız “vizyon sahibi”, orta katmanların kaba bir dışavurumu oldu. Siyasete kadınların değildi kuşkusuz. Bir diğer nokta da kürsünün başını
temsilcisi kadın adaylar AKP’nin vitrinine katılımının arttırılması için siyasal partilerin kota tutan kadınlar... En az katılımcı kadınlar kadar öne
çıkartılmış durumda. Kadınların siyasette aktif bir uygulaması gerektiğini söyleyenlere Tayyip’in çıkarılan, mitingte kürsüyü kullanan, konuşan, mitingi
şekilde yer alması gerektiğini söyleyen AKP, bu yanıtı “Kadın mal mı ki kota konsun” oldu. sürükleyen kadınlar...
seçimlerde 25 kadın milletvekilini meclise sokmayı Böylelikle bir yandan “kota”ya bakışını, öbür Şunu öncelikle belirtelim ki, mitingin muhtevası,
hedefliyor. Bu oranı kadına verdiği değerin yandan “kadına” bakışını veciz bir ifadeyle ortaya kadınların bu toplumdaki yaşadığı sorunlar, ezilmişlik,
göstergesi olarak lanse ediyor. koydu. Gelen tepkiler karşısında Tayyip’in baskılar vb. değildir. Hele de asıl düzenleyenin,
Programlarında da, kadına yönelik şiddetin, desteğine koşan AKP’nin kadın milletvekillerinin konuşmacıların savunuculuğunu yaptıkları ordunun
cinsel ve ekonomik istismarın önlenmesini, ev kıvırma çabaları ise evlere şenlikti. Tayyip, kendisi olduğu düşünüldüğünde, bu kadınların rolü ne
kadınlarına sosyal güvence sağlanmasını, ev içi sözleriyle kadını yüceltmiş, o kota, ticari metalar diye sormak gerekiyor.
emeğin saygınlığını koruyarak kadınlar için için konulan bir terim imiş… Kürsüdeki bu kadınlar ordu şakşakçılığı için
istihdam alanları açılmasını öncelikli politikaları Anlaşılan o ki, kadını değersiz bir varlık olarak oradaydılar. Bu kadınlar, kadın kimlikleriyle vitrin
olarak ifade ediyorlar. görmek, ne Tayyip’e ne de AKP’deki erkek oluşturmak için yerlerini aldılar. Darbecilerin üstünü
AKP, kadınlara ne denli değer atfettiğini millevekilerine has bir durum. örten, onlara kadın kimlikleriyle “sivil” görünüm
söylerse söylesin, kadınların “yılların ihmali sonucu
veren, yanısıra da bir nevi ordunun “mayın
biriken” sorunlarına çözüm olacağını ne kadar iddia “Kadınlar ve kitleler yoktan anlamazlar” temizleyicileri” işlevini üstlenen bir rol oynadılar.
ederse etsin, ait olduğu burjuva düzen gibi gericidir
Sonuçta, bilinçli bir politikanın ürünü olarak kadın
ve emekçi kadına verebileceği hiçbir şey yoktur. 5 Bir diğer aşağılayıcı sözün sahibi ise Erol kimliği politik bir araca dönüştürüldü.
yıllık AKP iktidarının uygulamalarında bunu Olçak oldu. 7 yıldır AKP’nin danışmanlığını yapan Peki, kimdir bu kadınlar? Birkaç bildiğimiz
gösteren yeterince veri vardır. bu şahıs, kadınları ve kitleleri birbirine benzeterek isim… Nur Serter, Türkan Saylan, Necla Arat...
şunları söylüyor. Bu kadınlar, hiç de oraya akan yüzbinler gibi,
Gericilik yaşamın her alanında! “Kitlelerin ve kadınların davranışları ortaktır. şeriata karşı kadın duyarlılığını taşımıyorlardı. Bu
Şunun gibi, kadınlara her gün iltifat etseniz, her kadınlar, bu iç çatışmaların, bu çatışmada ordu
AKP hükümete geldiği andan itibaren gün isterler. Topluma her gün bir şey verirseniz, her şakşakçılığının, burjuva devlet savunuculuğunun
sermayenin politikalarına harfiyen uyguladı. Bu gün isterler. Kadınlar yoktan anlamaz, kitleler de bilinçli aktörleri olarak yer aldılar. Onların kitabında
zaman diliminde çıkartılan iş yasasının barındırdığı yoktan anlamaz!” emekçi kadınlar başta olmak üzere (ki kadın sorunu ile
kölelik hükümlerinden ise en fazla kadınlar Erol Olçak’ın sözü, kendisine ait değil. ilgili çalışmaları mevcuttur bu kadınların) emekçi
etkilendi. Kadınların istihdam oranları düşerken, Olçak’ın ifadesi ufak-tefek nüans farklarıyla kitlelerin gerçek sorun ve talepleri yer almaz. Onlar
çalışanlar ise geleceksiz ve güvencesiz çalışmaya Hitler’e ait. Dolayısıyla kendilerine referans çatışmanın gerisindeki sermaye güçlerine tek söz
mahkum edildi. aldıkları kişinin dünyayı kana bulamış, kitlelere en söylemezler. Emperyalistlere toz kondurmazlar. Onlar
Gericilik toplumun en geniş kesimlerine nüfuz ağır faşizm uygulamaları ile hükmetmiş olan Hitler kendi deyimleriyle “devleti savunmak ve orduyu
ederken, bundan önce kadınlar etkilendi. Artan olması, bu gericilerin kimlikleri düşünüldüğünde yüceltmek” için o kürsüdedirler. Ve kuşkusuz
türban oranı, çoğalan Kur’an kursları, yerel şaşırtıcı değil, oynadıkları bu talihsiz rolün karşılığını almak için de
yönetimlerin çıkarttığı gerici yayınlarda dile AKP bu seçimlerde, modern kadın adaylarla sırada beklemektedirler. Yaptıklarının ödülü
getirenler, bu gerici takımının kadını ikinci sınıf kadın emekçilere gidecek. Onlara verdiği değeri milletvekili adaylığıdır. Bugünden CHP listelerinden
olarak gördüklerinin somut göstergesidir. anlatacak, vaatlerde bulunacak. Ama bu gerici baş sıralarda aday gösterilmektedirler. Sahte
Tüm bunlar bir yana, son dönemde AKP’lilerin partinin kadınlara verebileceği tek şey, yoksulluk, kutuplaşmalarda safları çok açık ve nettir. Yerleri de
sarfettiği sözler bile bu gerici partinin kadına nasıl sefalet, aşağılanma ve eşitsizlikten başka bir şey savundukları burjuva düzenleri gibi, çöplüğün kendisi
yaklaştığını göstermeye yeter. olmayacak... olacaktır.
İşçi-emekçi hareketinden...
Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 Sınıf hareketi... Kızıl Bayrak  13

TÜMTİS Bursa Şube için gerekli risk haritalarını çıkarması, gerekli

Genel Kurulu yapıldı


planlamaları ve eğitimleri koordine etmesi, ilgili
yasa ve yönetmelikleri tekrar gözden geçirerek
Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri sahanın ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden
Sendikası (TÜMTİS) Bursa Şubesi 5. düzenlemesi ve iş güvenliği kültürünün
Olağan Genel Kurulu 27 Mayıs günü geliştirilmesi için çalışmalar yapması
yapıldı. Kongreye direnişteki Horoz gerektiğini söyledi.
Lojistik işçileri, Genel Başkan Kenan Tüm maden işletmelerinde maden
Öztürk, Genel Sekreter Gürel Yılmaz üretiminin, mutlaka en az bir maden mühendisi
ve sendikanın İzmir, Adana, Ankara, nezaretinde yapılması gerektiğini belirten
İstanbul, Gaziantep ve Samsun MMO, işyerinde daimi olarak maden mühendisi
şubelerinden temsilcilerin yanısıra bulundurmayan işletmelere üretim izni
Türk-İş, KESK ve SHP temsilcileri verilmemesi gerektiğini vurguladı.
katıldı.
300 işçinin katıldığı kongrede
TÜMTİS adına Genel Başkan Kenan
MEB hukuk tanımıyor!
Öztürk ve Genel Sekreter Gürel Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama
Yılmaz birer konuşma yaptılar. Konuşmalarda birlik seçildi. Genel Sekreterliğe Tufan Sertlek, Yönetim Yönetmeliği’nin atamaya ilişkin hükümlerinin
ve beraberlik çağrısı yapıldı. Türk-İş ve KESK Kurulu üyeliklerine ise Zeynep Çelik Koç, Mehmet iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle
temsilcilerinin yanısıra delegeler de konuşma yaptılar. Tok, Zuhal Tekin İzoğlu getirildi. aralarında Eğitim-Sen’nin bulunduğu üç sendikanın
Kongreye Şube Başkanı Ahmet Güllü tek başkan Danıştay’a açtığı davada yönetmeliğin iptali için karar
adayı olarak katıldı. Yönetim kurulu içinse çarşaf Öğretmenevi grevi kazanımla çıktı. Karar 9 Mayıs’ta hem sendikaya hem de
Bakanlığa tebliğ edildi.
sonuçlandı
listeyle seçime gidildi. Coşkulu geçen kongrede
verilen arada işçiler halay çekerek birlik vurgusu Yönetici atama yönetmeliği sınav gibi objektif
yaptılar. DİSK’e bağlı Türkiye Otel, Lokanta ve Eğlence ölçütlere göre atama yapılmasını sağlayacak hükümler
Üç adayın yarıştığı kongrede şube başkanlığını Yerleri İşçileri Sendikası (OLEYİS)’e üye Körfez içermediği, yönetici olarak atanmak isteyenlere
Ahmet Güllü kazandı. Genel Sekreterliğe Özdemir Öğretmenevi çalışanları 56 gündür sürdürdükleri grevi duyuru yapılmasını gerekli görmediği, yönetimlere
Aslan, Mali Sekreterliğe Yaşar Dündar yönetim kazanımla sonuçlandırdılar. Öğretmenevi yönetiminin kurum yöneticisi atama konusunda neredeyse sınırsız
kuruluna Metin Şahin, Lütfü Akın, Hasan Yeten ve toplu sözleşme masasına oturmayı kabul etmesi serbestlik tanıdığı, bu serbestliğin de nesnelliği
Hüseyin Korsan seçildi. üzerine yapılan görüşmelerde şu talepler kabul edildi: ortadan kaldırdığı, açıkça hukuka aykırı olduğu için
Kızıl Bayrak/Bursa “- İlk kez imzalanan toplu sözleşme 1 Ocak 2007 - iptal edilmesine rağmen, MEB kararı tanımıyor.
31 Aralık 2008 tarihleri arasında geçerli olacak. Eğitim-Sen konuyla ilgili yaptığı açıklamada,

MEDER: “KPSS kaldırılsın!” -Toplu sözleşmeyle, ücretlere, birinci yıl için önce MEB’in bu tutumunu kınadı.
yılbaşındaki asgari ücret zammı yansıtıldı, ücretler
Mağdur Öğretmenler ve Eğitim Emekçileri daha sonra da yüzde 15 artırıldı. İkinci yıl ücretlerine Türk Telekom halkı soyuyor!
Derneği (MEDER) üyesi öğretmenler, 26 Mayıs günü ise gerçekleşen enflasyon oranında zam yapılacak. Özelleştirme saldırısının hem çalışanlar hem de
Taksim Tramvay Durağı’ndan Galatasaray Lisesi’ne -İşçilere aylık ücret tutarında 2 ikramiye verilecek. emekçi halk açısından nasıl bir yıkım olduğu her
yaptıkları yürüyüşle, diplomalı köle olmayacaklarını İşçiler, yemek, çocuk, eğitim, ölüm, doğum, yakacak geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Türk Telekom’un
haykırdılar, iş güvencesi istediler. “Kadro istiyoruz!” gibi adlar altında yapılacak yardımlardan da özelleştirilmesinin üzerinden bir yıl geçmişken
pankartı açan öğretmenler yürüyüş boyunca “Savaşa yararlanacak. vaadedilen “iyileşme”lerin sağlanmadığı, aksine
değil eğitime bütçe!”, “Diplomalı işsiz olmayacağız!”, Ayrıca, işlerine son verilen 3 işçi işlerine yeniden telefonla görüşme ücretlerinin kontör bazında
“Eşit işe eşit ücret!”, “KPSS kaldırılsın!” sloganları başlatıldı, 2 işçi ise işe dönüş davalarının lehlerine tahakkuk ettirilmesi nedeniyle tüketiciden yüzde 35
attılar. “İMF’ye değil eğitime bütçe!”, “Diplomam sonuçlanması durumunda yeniden işlerine daha fazla bedel tahsil edildiği, haksız yere alınan bu
var, işim yok!” dövizleri taşıdılar. başlatılacaklar.” bedellerin toplamının yıllık 3 milyar dolar olduğu
Galatasaray Lisesi önünde yapılan açıklamada; Kızıl Bayrak/İstanbul ortaya çıktı.
devletin kamu personelini istihdam etmek üzere ‘99
Tüketiciler Birliği konuyla ilgili 27 Mayıs günü bir
MMO: İş cinayetleri durmak
yılından itibaren uygulamaya soktuğu KPSS’nin artık
açıklama yaptı. Açıklamada Türk Telekom’un sabit
bir gelir aracına dönüştüğü vurgulandı.
bilmiyor!
hat görüşmelerini kontör bazında ücretlendirdiği, bir
Kızıl Bayrak/İstanbul
kontörün altmış saniye görüşmeye tekabül ettiği ifade
27 Mayıs’ta Konya’nın Beyşehir ilçesine bağlı edildi. Bu durumda tüketicinin, bir saniye dahi
Dev Sağlık-İş 7. Genel Kurulu Yeşildağ beldesinde bir mermer ocağında meydana konuşsa, altmış saniye parası ödediği, altmışbir saniye
yapıldı gelen iş kazası sonucu hayatını kaybeden 3 işçi ile
ilgili açıklama yapan Makine Mühendisleri Odası,
konuşan tüketicinin iki kontör parası ödediği belirtildi.
Dolayısıyla, tüketicinin kullanmadığı hizmetin
Sağlık-İş Sendikası’nın Genel Kurulu 19-20 Mayıs madencilik sektöründe yaşanan iş kazalarının artarak bedelini ödemek zorunda kaldığı vurgulandı.
2007 tarihlerinde gerçekleştirildi. Kurula Türkiye devam ettiğini söyledi. 2007 yılının ilk 5 ayında 20 Uzmanlar tarafından görüşme ücretlerinin kontör
genelinde 200 delege katıldı. işçinin hayatını kaybettiğini belirten MMO, pek çok bazında tahakkuk ettirilmesi nedeniyle tüketiciden
Kurulun ilk günü DİSK Genel Başkanı Süleyman işçinin de sakat kaldığını ya da uzuv kaybına yüzde otuzbeş daha fazla bedel tahsil edildiği, haksız
Çelebi Genel Kurul Başkanlık Kurulu’na seçildi. uğradığını vurguladı. yere alınan bu bedellerin toplamının yıllık üç milyar
Konuşma yapan Çelebi, sendikanın gelişimine dikkat Kazaların oluş nedenlerini tam olarak dolar olduğu belirtildi.
çekti. İlk gün Dev Sağlık-İş Genel Başkanı Doğan belirlemeden çözüm bulmanın olanaklı olmadığını Açıklamada, “Türk Telekom, en kısa sürede süre
Halis de bir konuşma yaptı ve özelleştirmeye değindi. ifade eden MMO, kâr hırsının öne çıktığı, bazında ücretlendirme sistemine geçmeli, daha
Ekonomik ve sosyal hakların gaspını vurguladı. Gece denetimlerin yeterince yapılmadığı, eğitimin önemlisi bu sektörde tüketici hak ve yararını
geç saatlere kadar süren birinci gün bir takım kararlar önemsenmediği, teknolojinin kullanılmadığı bir gözetmekle yükümlü olan Telekomünikasyon Kurulu,
alındı. Tüzük, sendikanın yeni yapısına uygun bir ortamda kazaları önlemenin de mümkün olmayacağını yasadan kaynaklanan görev ve yetkisini yerine
şekilde yeniden düzenlendi. dile getirdi. getirmelidir.
Süleyman Çelebi’nin tavsiyesi ve çok sayıda Kazaların oluşmasına neden olan etkenlerin, ilgili Ülkemiz tüketicisi adına dile getirdiğimiz bu talep
delegenin istemi sonucu Doğan Halis oy birliğiyle kurum ve kuruluşların koordinasyonu ile birlikte en ve uyarının ardından, makul bir süre sonunda süre
sendikanın onursal genel başkanı seçildi. kısa zamanda masaya yatırılması ve bazında ücretlendirmenin sağlanmaması halinde
20 Mayıs’ta yapılan seçimlerle ise tek liste çözümlenebilmesi için acil olarak eylem planı Telekomünikasyon Kurulu yetkilileri hakkında suç
yönetime aday oldu. Seçimlerin sonucunda Dev hazırlanması gerektiğini vurgulayan MMO, ulusal duyurusunda bulunacağımızı ifade ediyoruz...”
Sağlık-İş Genel Başkanlığı’na Arzu Çerkezoğlu ölçekte oluşturulan bu yapının; kazaların önlenmesi denildi.
14  Kızıl Bayrak Sendikal anlayış ve BMİS seçimleri... Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

Sendikal anlayış tartışmaları


ve Birleşik Metal seçimleri üzerine
Türkiye sendikal hareketi içerisinde kökleşmiş
olan bürokratik anlayış işçi sınıfını bir adım ileri
götürme niyet ve iddiasından yoksundur. Çürümüş
yönetici kimlikleri, icazetçi ve teslimiyetçi
mücadelesizlik anlayışı, işçi sınıfının tarihsel-maddi
gücüne ve haklılığına olan inançsızlık, birkaç şube
dışında bütün bir sendikal hareketi boydan boya kesen
karakteristik bir özelliktir. En can alıcı sorunlarda bile
mücadeleden kaçış, en iyi mücadele olarak
patronlardan ve düzen politikacılarından medet umma,
sendikacı takımının gündelik refleksleri halini almış
bulunuyor. Bu öylesine kökleşmiştir ki, kimi zaman
işçileri aptal yerine koyarak ve gözünün içine baka
baka satabilmekte, adeta bizlerle dalga geçmektedirler.
Sendikamız Birleşik Metal sonbahar aylarına
kadar uzanan bir seçim sürecine giriyor. Yeni bir
gelişme olmazsa, bu süreç bu yılın sonlarında veya
önümüzdeki yılın başlarında DİSK Genel Kurulu’nun
toplanması ile son bulacaktır. Genel kurul sürecine
girmiş olmanın doğal bir sonucu olarak bir dizi
işyerinde çeşitli tartışmalar başlamış bulunuyor.
Hemen belirtmeliyiz ki, tartışmaların odağında kimin
seçileceği veya kimin seçilemeyeceği bulunuyor. Her
dönem olduğu gibi bu dönemde de ayak oyunlarını ve
koltuk hesaplarını iyi kıvıranın kazanacağı bir seçim
süreci yaşayacağımız üzerine bugünden tartışmalar

Söylediklerimizi özetleyecek ve somutlayacak olursak; seçimler


yapılıyor. Halihazırda şube yöneticileri ve yönetime
aday olacağını resmen açıklamamış olsalar bile aday
olmak isteyenler, oy avcılığına ve hayal yayıcılığına sürecinde bir taraflaşma yaşanmaktadır. Ancak bu taraflaşma bugünkü
haliyle ne sağlılıklıdır ne de sendikamızın ve işçilerin geleceği açısından
girişmiş bulunuyorlar. Deyim yerindeyse, burjuva
siyasal partilerin seçim sürecindeki kirli pratiklerinin
daha karikatürize edilmiş bir hali sendikamız ilerici bir yan taşımaktadır. Gerçekten bir taraflaşma olacaksa, hakim
seçimlerinde sahnelenmeye başlandı. Bizim kabul
edemeyeceğimiz bu durum sendika tabanında kimi
anlayışa ve bu anlayışın sürdürücüsü olan kesimlere karşı bütünlüklü bir
zaman tepkilere ya da eleştirilere konu olsa da, bu tür mücadele programına sahip, devrimci sınıf mücadelesine inanan
pratikler karşısında anlamlı bir tepki ortaya
konulamadı. Ya da koyanlar diğerleri tarafından yalnız
anlayışların arasında yaşanacak bir taraflaşma olmalıdır. Yoksa
bırakıldı. Dışarıdan bakıldığında, sendikamız geçtiğimiz iki-üç seçim sürecinde olduğu gibi bir kez daha tepkili
mücadele ve sendikal anlayış açısından diğer delegelerin kurula katılmadığı, herhangi bir listeyi destekleyenin niçin
sendikalardan pratik planda temelden farklılıklar
taşımasa da yine de ayrı bir yere konuluyor. desteklediğini bilmediği ya da karşılıklı kişisel çıkarlara dayalı bir seçim
Sendikamızın üyeleri arasında da Birleşik Metal’in süreci bizlere bir dönemi daha kaybettirecektir.
diğerlerinden farklı olduğuna dair güçlü bir inanç
bulunuyor. Ancak diğer sendikaların anlayışlarından
gelişmedir ve bu haliyle bile olumludur kuşkusuz. gerektirdiği hiçbir yerde de başarı sağlanamamıştır.
ve pratiklerinden farkının (kısmi bir demokratik iç
Gelgelelim ki bir de örgütlenememe gibi bir sorun var Başarılı olan yerler ancak uluslararası bağlantının
işleyişin dışında) ne olduğuna dair bir tespiti açık açık
sendikamızda. Şube yöneticileri “siyasi çevreler” olduğu ve böylece kimi Avrupa sendikalarının basınç
ortaya koyanını da henüz göremedik.
tarafından altının oyulduğu düşüncesi ve koltuğunu yapma şansının bulunduğu yerlerdir.
Başta da belirttiğimiz gibi, sendikamız Genel
kaybetme korkusuyla devrimci işçilerin öncülüğünde Bu olumsuz pratikleri daha da uzatmak ve daha
Kurul girmiş bulunuyor. Bizler de bu vesileyle
örgütlenen işyerlerini ya bin türlü bürokratik ve kötü olanları da somut olarak ortaya koymak
sendikamızın gerçek tablosu hakkında düşüncelerimizi
hukuksal bahane bularak örgütlemeyi kabul etmiyorlar mümkündür. Zaten sendikal süreçleri takip eden
ifade etmek ve seçim sürecini ortaya koyduğumuz
ya da çıkar yolu yoksa öncü devrimci işçileri duyarlı üyeler ve başka güçler bu süreçleri bütün
düşünceler çerçevesinde değerlendirmek istiyoruz.
budayarak örgütleme yolunu gidiyorlar. açıklığıyla biliyorlar. Bu nedenle işin bu kısmını
Bizler için seçimler; sendikamızın örgütlülük düzeyi
Örgütlenme süreçlerinin yaşandığı yerlerde uzatma niyetinde değiliz. Ancak bundan da önemlisi,
ve taban bilincinin gelişimi, sendikal anlayışın ne
inisiyatif eğer şube yöneticilerinin elindeyse, işler (hiç bu pratiklerin yaşanmasına neden olan anlayış ve
yönde seyrettiği vb. açılardan seçilen yönetimler
değilse prosedürün gerektirdiği işler) yürüyor. Fakat tutumların yanısıra bunlardan rahatsız olanların tüm
şahsında bir sınanmasıdır.
patron dişli çıkmış ve örgütlenmek için çetin bir bu gelişmelere duyarsız ve tepkisiz kalmalarıdır.
Son birkaç yıldır 4857 sayılı yasanın ürettiği
mücadele gerekiyorsa, herhangi bir yöneticiyi Elbette suçu tek başına şu ya da bu kişiye hatta bu
sonuçlar, genel olarak ülkedeki yoksullaşmanın varmış
kendilerinin ihtiyaç duyması dışında işçilerin yanında pratiklerin asıl sahibi olan yöneticilere atmak
olduğu boyut ve perişan edici yaşam şartlarından
ya da arasında görmek neredeyse imkansız hale niyetinde değiliz. Ne olursa olsun, gelinen aşamada
dolayı işçilerin genel olarak bir sendikalaşma
gelmiştir. Bildiğimiz kadarıyla son yıllarda örgütlenen genel olarak sendikal harekette olduğu gibi
eğilimine girdikleri çokça ifade ediliyor. BMİS’in
ne kadar işyeri varsa, işçilerin bizzat kendileri sendikamızda da bir tıkanma yaşanmaktadır. Bu
%35’lik büyüme iddiası da bu tespitleri başka bir
sendikaya gelip örgütlenme taleplerini iletmişlerdir. tıkanıklığın işçi sınıfının bugünü ve geleceği açısından
yönden doğruluyor. Hemen belirtelim ki, genel olarak
Bunun dışında sendikacıların çabasıyla ortaya aşılması zorunludur. Bunun için ise bir sorgulama ve
bakıldığında %35 fena sayılmayacak bir oranı ifade
çıkarılmış ve örgütlenmiş hiçbir işyeri yok gibidir. hesaplaşma artık kimsenin kaçamayacağı bir
etse de, toplam üye sayısının düşüklüğü bize başka bir
Kaldı ki örgütlenmenin keskin bir mücadele sorumluluktur.
tabloyu gösteriyor. Herşeye rağmen bu artış bir
Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 Sendikal anlayış ve BMİS seçimleri... Kızıl Bayrak  15

Nasıl bir seçim, nasıl bir sendikal anlayış? bağımsız olarak, kendi adımıza ölümden korkup * Elde olanla yetinmek ve yeni mevziler
sıtmaya razı olmayacağız. Kötünün iyisini seçmek kazanmaktan kaçınmak ve böylece mevcut statükoyu
Şu sıralar bizlerin de üyesi olduğu şubelerde durumunda değiliz. Esas olan tek başına kötü olandan korumak,
seçim hazırlıkları hız kazanmış bulunuyor. Geçmiş ve hainlerden kurtulmak değil, aynı zamanda nasıl bir * Grev ve direnişlerden kaçınmak, kendilerine
dönemin yukarıda ana hatları verilen tablosu tabanda sendika ve sendikal anlayış istediğimizi de ortaya rağmen ve bizzat işçilerin çabasıyla gelişen direnişleri
önemli bir rahatsızlık yaratmıştır. Bu rahatsızlıklar TİS koymaktır. Bu çerçevede en sıradan ve sendikal sahipsiz bırakıp yalnızlığa terketmek,
döneminde ve TİS’i izleyen sonraki süreçlerde daha süreçlerimize ilgisiz işçilerin bile mevcut pratiğin tersi * Kendi denetimi ve yönlendirmesi dışında olan
açıktan hissedildi. Kimi fabrikalarda ise bu tepkiler bir düşünceyi ortaya koyması, bu en geri sınırlar bile öncü işçilerin tırpanlanması, kimi işyerlerinde bunun
oldukça sert tartışmalara yolaçtı. Gelinen aşamada sıtmaya razı olmaktan daha iyidir. Ancak bu bir çıkış bizzat sendikacı ve patron işbirliğiyle yapılması,
şube üyesi işçilerin önemli bir bölümü bu tablonun arayışında olanlar için hiç de yeterli değildir. İlkeli ve * En iyi durumda ücret sendikacılığı yapmak...
sorumlusu olan yönetimden kurtulmak istemektedir. mücadeleci bir çizgi ortaya koyabilmek için öncelikle Bu saydıklarımız ve bunlara eklenebilecek
Fakat bu istemin kendini nasıl ifade edeceği henüz mevcut pratiklere yön veren anlayışın ciddi bir olanlar, mevcut yöneticilerin davranış çizgisidir. Bu
belirsizdir. Belirsiz olması bir yana, halihazırdaki sorgulanmaya ihtiyacı vardır. Bu sorgulamayı en genel pratikler ise bizzat bu yöneticilerin kendi
tabloda ölümden korkup sıtmaya razı olma eğilimi hatlarıyla ifade edecek olursak; ayrıcalıklarını ve koltuklarını kaybetmemek adına
belirgindir. Mevcut hali ile bu eğilim bizim altını * İşçi sınıfının üretimden gelen gücüne, tarihsel sergilenmektedir. Kimi yerde bu gerçeğin üstünün
çizdiğimiz sorgulama ya da hesaplaşma ihtiyacını haklılığına olan inançsızlık, kapatılması için patronlarla karşı karşıya gelmek, grev
karşılamaktan uzaktır. * Mücadeleci değil müzakereci bir anlayışla ve direnişlere başvurmak, nasıl oluyorsa bu beylere
Alacağımız tutumun ne sonuç vereceğinden gelişmelerin ele alınması, göre sendikaya güç kaybettiriyor ve sendikayı var
olma sorunuyla başbaşa bırakıyor. Onlardaki egemen
düşünce patronlarla karşı karşıya gelmemektir.
Deri-İş’ten eylem İşçilerin ya da temsilcilerin patronlarla arası iyi olmalı
ki işyerlerinde sorun yaşanmasın ya da yaşanan
Deri-İş Sendikası Tuzla
sorunlar, arası iyi olanlar aracılığıyla çözülebilsin.
Şubesi, 15 Mayıs’ta
İşçilerin üretimden gelen gücünün kullanılması, grev
yaşanan iş kazası sonucu
ve direnişler bunlar tarafından unutulmuş, yeni üye
Hüseyin Güneri’nin
işçilere sendikanın geçmişini anlatırken dile getirilen
yaşamını kaybetmesi ve
anılara dönüşmüş bulunuyor.
sonuçlanan toplu
Biz mücadeleci bir sendikal çizgi ve mücadeleci
sözleşmelere ilişkin 24
bir sendikal anlayışını savunuyoruz. İcazetçi,
Mayıs günü Tuzla Organize
bürokratik ve işbirlikçi anlayışın kesinlikle
Deri Sanayi’nde Eski
sendikamızdan silinip atılmasını savunuyoruz. Seçim
Traktörcüler Durağı’nda bir
süreçlerinin, geçtiğimiz seçimlerde olduğu gibi, oldu
açıklama gerçekleştirdi.
bittiye getirilmesine, yangından mal kaçırırcasına
Burada toplanan sendika
yapılmasına göz yumulmamalıdır. Sürekli demokratik
üyesi işçiler 15 Mayıs’ta iş
bir iç işleyişe sahip olduğu söylenen sendikamızda,
kazası sonucu yaşamını
delege seçimleri kimi yerlerde işçilerin zoruyla
yitiren Hüseyin Güneri için
gerçekleştirildi, kimi yerde ise aday olmak isteyen
eylem yaptılar, sendika
işçilerin önü kesilerek ya da ayak oyunlarıyla önüne
yetkilileri toplu iş
geçilerek engellendi. Sınırlı bu örnekler bile
sözleşmeleri hakkında bilgi
sendikamızın ne halde bulunduğuna dair yeterli bir
verdiler. Ada Deri’de gece
açıklık getirmektedir.
bekçiliği yapan fakat patron
Oysa bizim ihtiyacımız olan gerçek bir sendikal
tarafından üretimde çalıştırılan Güneri, geçirdiği kaza sonucu yaşamını yitirirken, sendika yetkilileri,
demokrasi, yani işçi demokrasisidir. Delegelerin oy
işverenlerin yasadışı davrandığını belirterek olayı kınadılar.
deposu olarak gürülmediği, seçimler vesilesiyle
Eylemde konuşan Deri-İş Tuzla Şube Başkanı Binali Tay, sermaye sınıfının gücüne güç katmak için her
tabanın sendikal sorunlara duyarlı hale getirildiği ve
yolu denediğini söyledi. Alkoç ve Şarteks Deri’de direnişin sürdüğünü, işverenin çeşitli oyunlarla işçileri
bizzat işçilerin söz söyleyebileceği zeminlerin
kandırmaya çalıştığını belirten Tay, sözleşmelere ilişkin “Pek tatmin edici değil fakat bugün Türkiye’de
yaratıldığı bir sendikal anlayıştır.
imzalanan toplu iş sözleşmelerinin en iyisi olduğunu söylemek istiyorum” dedi.
Şimdiye kadar söylediklerimizi özetleyecek ve
Deri-İş Genel Başkan Vekili Musa Servi de bir konuşma yaptı. İşçilerin ve bekçilerin günde 7.5 saatten
somutlayacak olursak; seçimler sürecinde bir
fazla çalıştırılması ile bekçilerin üretimde çalıştırılmasına karşı işçileri dikkatli olmaya çağırdı. Servi,
taraflaşma yaşanmaktadır. Ancak bu taraflaşma
“İmzaladığımız sözleşme, içinde bulunduğumuz duruma göre iyi bir sözleşmedir ancak bizi tatmin edecek
bugünkü haliyle ne sağlılıklıdır ne de sendikamızın ve
düzeyde değildir. Ama biz bu şekilde sermayenin saldırılarını boşa çıkarttık” diye konuştu. Servi,
işçilerin geleceği açısından ilerici bir yan taşımaktadır.
Ankara’daki bombalı eylemi de kınayarak, eylemin ülkedeki insanların birarada yaşamasını engellemeye
Gerçekten bir taraflaşma olacaksa, hakim anlayışa ve
dönük provokatif bir eylem olduğunu dile getirdi. İşçilerin, işveren sınıfının yasadışı uygulamalarına karşı,
bu anlayışın sürdürücüsü olan kesimlere karşı
işyerlerinde mücadele etmesi, sözleşmenin uygulanması için çaba göstermeleri gerektiğini sözlerine ekledi.
bütünlüklü bir mücadele programına sahip, devrimci
Eylemde “İşçilerin katili patron-ağa devleti!”, “Birlik, mücadele, zafer!”, “Bedel ödedik, bedel
sınıf mücadelesine inanan anlayışların arasında
ödeteceğiz!” sloganları atıldı.
yaşanacak bir taraflaşma olmalıdır. Yoksa geçtiğimiz
Kızıl Bayrak/İstanbul
iki-üç seçim sürecinde olduğu gibi bir kez daha tepkili

Esen Plastik direnişi sürüyor!


delegelerin kurula katılmadığı, herhangi bir listeyi
destekleyenin niçin desteklediğini bilmediği ya da
karşılıklı kişisel çıkarlara dayalı bir seçim süreci
5 Nisan’dan bu yana eylemde olan Esen Plastik işçileri olumsuz hava koşullarına rağmen 28 Mayıs günü
bizlere bir dönemi daha kaybettirecektir.
de fabrika önünde direnişlerine devam ettiler.
Önümüzde yukarda sıraladığımız kangrenleşmiş
Çiğli İşçi Platformu olarak düzenli biçimde fabrika önünde bekleyen Esen Plastik işçilerini ziyaret ettik.
sorunlardan kurtulmak ve başka bir süreç başlatmak
Esen Plastik işçilerinin kararlı ve coşkulu olmaları organizede çalışan işçilere moral veriyor. Çevredeki
için bir fırsat bulunmaktadır. Bu fırsatın nasıl
fabrikalardan büyük destek görüyorlar. Esen Plastik işçilerinin kazanımı organizedeki birçok fabrikada
değerlendirileceğinin sorumluluğu Birleşik Metal’e
kıvılcım etkisi yaratacak. Direnen işçiler bunu bildikleri için mücadelelerinde kararlılar. Direnişçi işçiler
üye işçilerin omuzlarındadır. Bütün üye ve delege
vardiya değişimi sırasında protesto eylemi yapıyorlar. İçeride direnişe destek vermeyen işçilere ve patrona
arkadaşlarımız bu sorumluluğun kendi omuzlarında
yönelik “İzmir Esen’den hesap soracak!”, “Sendika buraya mutlak girecek!”, “İşçi arkadaş sendikalı ol!”
olduğunun bilincinde olmalı, süreci bir kez de bu
“Kahrolsun işçi düşmanları!”, “Her gün burada direnişteyiz!”, “Kahrolsun patron yalakaları!” sloganlarını
gözle değerlendirmelidir. Deyim yerindeyse artık,
haykırıyorlar. Direnişlerine duydukları güvenle kararlılıklarını “Direne direne kazanacağız!”, “Kurtuluş yok
sendikal alanda ayak oyunlarında kaşarlanmış
tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Yaşasın işçilerin birliği!” sloganlarıyla ifade ediyorlar.
bürokratların oyunlarından sıyrılmalı, kişisel hiçbir
Çiğli İşçi Platformu işçileri olarak bulunduğumuz her fabrikada Esen Plastik işçilerine destek çalışmaları
hesap ya da koltuk peşinde koşmadan sendikamızı
yürütüyoruz. Ama en büyük desteğin kendi fabrikalarımızda örgütlenmek olduğunu biliyoruz. Bu bilinçle
yenilemeye tabandan başlanmalıdır.
iddia ediyoruz ki, Çiğli Organize’de örgütsüz işçi sendikasız fabrika kalmayacak!
Anadolu Yakası’ndan BMİS üyesi BDSP’li
Çiğli İşçi Plaftormu
metal işçileri
16  Kızıl Bayrak  Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 Seçimler, sol hareket ve

Seçimler, sol hareket v


Erken seçimler ve geleneksel sol

Gündemde erken genel seçimler var. Burjuva


Son iki seçimde olduğu gibi gündemdeki yeni seçimlerde de solda
gericiliği iç bölünme ve dalaşmanın rejimin işleyişinde üç ana tutum var. Bunlardan ilki liberal solun parlamentarist
yarattığı kilitlenmeyi seçimlerle aşmaya çalışıyor ve
halen bunu başarabileceği çok şüpheli görünüyor. hesaplara ve hayallere dayalı ilkesiz ve şekilsiz “bağımsız adaylar
Bunun başarılabilmesi, iç dalaşmanın taraflarından biri bloku”dur. İkincisi geleneksel devrimci-demokrat grupların
apolitik, pasif boykotçu tutumudur. Üçüncüsü ise TKİP’de temsil
durumundaki dinci partinin parlamentodaki ezici
üstünlüğünün sona ermesi ile olanaklı ancak. 5 yıla
yaklaşan hükümet dönemi boyunca kusursuzca yerine edilen, marksist ilkelere ve devrimci amaçlara dayalı bağımsız
devrimci sınıf tutumudur.
getirdiği uşakça hizmetlerinin bir karşılığı olarak halen
emperyalist odaklar ve işbirlikçi büyük burjuvazi
tarafından desteklenen dinci partinin seçimlerden
bugünkü konumuna yakın bir başarıyla çıkması
Partimiz her konuda olduğu gibi seçimlere ve burjuva temsili
durumunda ise, rejimin halen yaşamakta olduğu krizin kurumlara yaklaşım konusunda da daha en baştan, ilk çıkışından
yeni boyutlar kazanarak daha da derinleşmesine kesin
gözüyle bakılabilir. Bunun seçimleri hemen izleyecek
itibaren geçmişin yanlış ve çarpık küçük-burjuva anlayışlarıyla
evrede olması da gerekmez. Muhtemelen taraflar, hesaplaşan bir gelişme çizgisinin ürünü ve temsilcisidir.
ortak efendilerinin de müdahaleleriyle bir dönem
karşılıklı olarak birbirlerini idare edecekler, fakat bir
süre sonra, bu geçici evrenin de biriktirdiği gerilimin sonuç almaya çalışmakta, bu arada olanaklı grubun gerçek konumunun, bilincinin ve yöneliminin
basıncı altında, karşılıklı olarak harekete geçecekler. oluduğunca dinci partinin yarattığı sıkıntıyı ne olduğunu daha açık, somut ve kesin biçimde
Dinci parti devlet ve kamu yaşamı alanlarında parlamento içi güç dengelerindeki değişimle berteraf anlamak istiyorsanız, seçimler dönemindeki tutum ve
varlığını ve etkisini güçlendirmeye yönelik yeni etmeye çalışmakta, bu çerçevede mevcut seçimleri de politikasına bakınız, o parti ya da grubun gerçeğini
hamleler deneyecek, düzen ve “laiklik” bekçileri ise fazlasıyla önemsemektedir. Zira parlamenter zeminden bütün açıklığı ile görebilirsiniz.
onun hakkından gelmenin öteki yollarına bakacaklar. umduklarını bulamazlarsa bu parlemento dışı Bu düşünce ilk bakışta biraz şaşırtıcı görünebilir,
Bu, burjuva sınıf düzeninin bugünkü büyük müdahaleleri zaruri hale getirecek, buna yönelik seçimler ve burjuva temsili kurumlara ilişkin tutum ve
açmazıdır. Zira emperyalist odaklar ve işbirlikçi büyük olarak düzenin iç ve dış efendilerinden gerekli desteği politikanın bir siyasal parti ya da grubun gerçek
burjuvazi payına kısa dönem için kusursuz hizmet ve alamadıkları bir durumda ise işler iyice sarpa saracak, konum ve yönelimini anlamanın temel ölçütü haline
siyasal istikrar gibi görünen muhtemel bir sonuç, çatışma çok daha karmaşık hale girecektir. getirilmesi abartılı bulunabilir. Oysa bu, devrimcilik
rejimin yerleşik dengelerinde ciddi bir değişim tehdidi Bu çatışmanın tarafları, anlamı, sınıfsal-siyasal ile her türden oportünizmi ayırmada gerçekten de
anlamına geldiği ölçüde, gerçekte kurulu düzen payına içeriği üzerinde burada yeniden durmayacağız. Bu, temel önemde ve şaşmaz bir ölçüttür. Bunu
ciddi bir kriz etkeni de olmaktadır. 22 Temmuz bugünkü gelişmelere de ışık tutacak kapsamda anlayabilmek için, II. Enternasyonal partilerinin ve
seçimleri parlamento içi dengeleri daha makul Ekim’de daha önce yapılmıştır (Bkz., Sermaye onların modern izleyicileri olarak çoğu çağdaş
sınırlara çekerse kriz hafifleyecek, burjuva düzen Düzeninin Zor Yılı, Sayı: 246, Şubat 2007) ve işlerin revizyonist partilerin, tam da, burjuva legalitesinin
payına işlerin parlamenter işleyiş örtüsü/görüntüsü bir rejim krizine tırmandığı ve böylece erken genel esiri olmanın yanısıra burjuva parlamentarizm
altında sürdürülmesi kolaylaşacaktır. Aksi durumda, seçimlerin gündeme girdiği günlerden beri de öteki batağına battıkları için zaman içinde devrim ve
27 Nisan muhtırası ile deklare etmiş bulundukları gibi, parti yayınlarımızda sürekli biçimde ayrıca sosyalizm düşüncesi ve pratiği ile her türlü bağlarını
düzen bekçileri rejimin yerleşik yapı ve dengelerinin yapılmaktadır. yitirdiklerini akılda tutmak gerekir. Ve bunu daha da
korunabilmesi için yeni güdümlü kitle hareketleriyle Bizi burada iç dalaşma içinde bir erken genel iyi anlayabilmek için, Marksizm’in burjuva düzen
de beslenecek bir ortamda farklı boyutlarda kaba seçime sürüklenen düzen cephesi değil, fakat bu altında seçimlerin ve burjuva temsili kurumların ele
müdahalelerle devreye girme yolunu tutacaklardır. Bu seçimler karşısında devrimci ve reformist kanatlarıyla alınışına ilişkin temel ilke ve yaklaşımlarına bakmak
müdahalelerinin hangi boyutlara varabileceği, açık bir sol hareket, özellikle de, düzen cephesindeki iç gerekir.
askeri darbe halini alıp almayacağı konusunda bölünmeden hareketle kendini şaşaalığı ölçüsünde içi Solda tasfiyeci oportünizmin en kaba ve
bugünden kesin bir şey söylemek kolay değildir. Zira boş bir söylemle “3. cephe” ilan eden ilkeden yoksun yontulmamış parlamenter hayallerle kendini bir kez
bu, büyük ölçüde içte ve özellikle de dışta, bugünün tasfiyeci ve kuyrukçu sol gruplar yığını, onların bir daha ortaya koyduğu yeni bir seçim evresinde bu ilke
dünyasında olayların seyrinin düğüm noktası haline süredir her yeni seçimde bir öncekini aratan ideolojik ve yaklaşımları ana çizgileriyle özetlemek bu açıdan
gelmiş bulunan Ortadoğu’da meydana gelecek ve pratik perişanlığı ilgilendirmektedir. Seçimler özellikle yararlı ve gereklidir. Bu bize, artık iyiden
gelişmelerin, büyük efendi Amerikan emperyalizminin gündeme girdiğinden beri sergiledikleri tutum ve iyiye düzen zeminine yerleşmiş bulunan 12 Eylül
tutumunu ne yönde etkileyeceği, onu Türkiye’nin iç davranışlar, bu şekilsiz tasfiyeci yığına karşı ilkeli bir ürünü tasfiyeci oportünizm ile onun bir dönemdir
siyasetinde hangi tercihlere iteceği ile de sıkı sıkıya ideolojik mücadelenin önemini bir kez daha ardından sürüklediklerinin durumunu olduğu kadar,
bağlantılı bir durum. göstermektedir. Bu mücadele kesintisiz olarak bugün herşeye rağmen devrimcilikte ısrar eden
Bütün bunlar gündemdeki parlamento seçimlerine verilmeli, kendini “sosyalist hareket” olarak sunmaya çevrelerin bu aynı konulardaki kaba tutarsızlıklarını da
düzen payına alışık olmadığımız türden bir önem çalışan, ama seçimler gibi temel önemde bir siyasal görme olanağı verecektir.
kazandırmış bulunmaktadır. Zira parlamento içi olay karşısında devrim ve sosyalizm şiar ve Yapacağımız bu özet daha çok, konunun en can
dengelerin yeni tablosu olayların seyrinde önemli bir kavramlarını lafız düzeyinde bile ağzına almayan bu alıcı yönlerini, bizzat bilimsel devrimci teorinin
rol oynayabilecektir. Dinci parti emperyalizmin ve tasfiyeci tortunun iç yüzü tabandaki samimi kurucularının en özlü pasajları üzerinden sunmaktan
işbirlikçi büyük burjuvazinin verdiği mevcut desteğin devrimciler ve devrime yakınlık duyan kitleler önünde ibaret olacaktır.
de sağladığı bir güvenle gücünü yenilemek ve bunu teşhir edilmelidir.
ikinci bir hükümet döneminde olanaklı olduğunca *** Burjuva parlamentosu ve
kendi özel amaçları için değerlendirmek istemektedir.
Ordu eksenli militarist-şovenist cephe ise düzenin
Son yıllarda seçimler solun tablosunu daha iyi burjuva düzen altında genel oy
anlayabilmek, kimin gerçekte ne olduğunu ve nerede
efendilerinin rejimin işleyişine kaba bir askeri durduğunu daha açık biçimde görebilmek için paha
müdahaleye bugün için açık destek vermemelerinin Konuya burjuva parlamentosu ve onun
biçilmez veriler sunmaktadır. Şu veya bu parti ya da
yarattığı handikap nedeniyle daha dolaylı yöntemlerle oluşumunun temel aracı olarak genel oyun ele

CMYK
e devrimci sınıf çizgisi... Sayı:2007/21  1 Haziran 2007  Kızıl Bayrak  17

ve devrimci sınıf çizgisi


alınışından başlıyoruz. reformist blok, bu kez İngiliz fabianlarından miras
Burjuva parlamentosu, özellikle “belediye sosyalizmi” hayalleriyle ortaya çıkmış, işi
demokratik biçim ya da görüntü aşırılığa vardırmayı bir kez daha kimseye bırakmayan
içindeki hallerde, burjuva devlet ve aynı EMEP yöneticileri, bu kez “yerel iktidarlaşma”
yönetim aygıtının temel kurumlarından ve bunu da ilk genel seçimlerde gündeme gelebilecek
biri olarak görünür ve genel oy yoluyla bir “genel iktidarlaşma”ya basamak yapma
“halkın iradesi”nin somutlanıp temsil söylemlerini kullanabilmişlerdir.
edildiği kurum olarak sunulur. Şimdi ise aynı parlamentarist tasfiyeci çizgi, artık
Görünüşe göre burjuva düzeninin her türlü ilke ve ölçünün bir yana bırakıldığı, program
yasama (ve parlamentoya dayanan ve ve politikaya ilişkin tatsız sorunların “safları böleceği”
güya onun tarafından da denetlenen kaygısıyla kategorik olarak tartışma dışı tutulduğu,
hükümet yoluyla da yürütme) tüm tartışmanın adayların nasıl saptanacağı ve
kapsamındaki işler buradan, “halkın kimlerden oluşacağı ekseninde sürdürüldüğü, buna
seçilmiş temsilcileri” eliyle yürütülür. ilişkin açık-gizli hararetli tartışma ve pazarlıkların
Burjuva parlamentosu, onun düzenin yapıldığı “bağımsız adaylar bloku” üzerinden
işleyişi içindeki yeri ve işlevi sıradan sürdürülmektedir. Bu ilkeden yoksun şekilsiz yeni
kitlelere böyle sunulur; kitlelerin “blok”ta tüm kaygılar ne edip edip meclise bir grup
bilincinde “millet iradesinin temsili”ne sokmaya endekslenmekte, “23 Temmuz sabahı yeni
dayalı parlamenter yanılsamalar bu bir Türkiye’ye uyanmak” üzerine tatlı hayaller
yolla oluşturulur ve zaman içinde kurulmakta, içlerinden bazıları işi meclise sokulacak
kökleştirilir. grubun “gölge kabine” gibi çalışarak geleceğin iktidarı
Oysa der Lenin, Devlet ve için halka güven vermek olanağı bulacağını söylemeye
İhtilal’de, Marks ve Engels’in devlet vardırabilmektedir.
ve burjuva parlamentarizmine ilişkin
düşüncelerini çözümlerken ve bu Seçimler ve parlamentodan devrimci
çözümlemeyi o günün burjuva amaçlarla yararlanmak...
dünyasının verileri ve Rusya’daki
devrimin deneyimleriyle de
Burjuva düzen altında seçimlerin ve burjuva
birleştirirken, “Amerika’dan
temsili kurumların ele alınışına ilişkin temel marksist
İsviçre’ye, Fransa’dan İngiltere’ye,
ilke ve yaklaşımların ortaya konulmasına, seçimlerden
Norveç’e vb. dek, herhangi bir
ve burjuva parlamentosundan devrimci amaçlarla
parlamenter ülkeyi düşününüz; asıl
yararlanma sorunuyla devam etmek istiyoruz.
işler hep devlet daireleri, bakanlıklar,
Bu üçüncü temel noktanın kendine özgü önemi,
kurmay kurulları tarafından yürütülür.
devrimle her türlü bağını çoktan kesmiş bulunan
Parlamentolarda, yalnızca ‘saf halk’ı
reformist solun gelinen yerde burjuva
aldatma ereğiyle, gevezelikten başka
parlamentarizmine nasıl adapte olduğunu tüm açıklığı
bir şey yapılmaz.”
ile ortaya koyması kadar, hala da devrimcilikte ısrar
Demek ki sadece Türkiye gibi gerçek bir burjuva İç Savaş). Aynı konuda Engels ise, devletin kökeni
eden bazı küçük-burjuva devrimci-demokrat akımlar
demokrasisi uygulamasını yaşamamış ve bu nedenle üzerine temel eserinde şunları söyler: “... Öyleyse,
şahsında tersinden kendini gösteren, belki daha
de parlamenter kurumların en güdük, sınırlı ve genel oy hakkı, işçi sınıfının olgunluğunu ölçmeyi
masum fakat aynı ölçüde tutarsız ve devrim davası
sakatlanmış biçimiyle varolduğu ülkelerde değil, fakat sağlayan göstergedir. Bugünkü devlet içinde bundan
için zararlı tutumuna da ışık tutmasıdır. Bir başka
bir kısmı büyük burjuva devrimlerini yaşamış en daha çok hiç bir şey olamaz ve hiç bir zaman da
ifadeyle, sözkonusu olan seçimlere ve genel olarak
demokratik cumhuriyetlerde bile parlamento, genel olmayacaktır” (Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin
burjuva temsili kurumlara yaklaşım olunca, ortadaki
oyla ortaya çıkan “millet iradesi”ne dayalı olarak Kökeni).
sorun, geleneksel solun reformist kesimleriyle ve son
devlet işlerinin yürütüldüğü temel yönetim aygıtı Burjuva düzen altında genel oy hakkına dayalı
yıllarda onların kuyruğundan ayrılmamayı bir kimlik
değil, fakat yalnızca bu yolla, bu türden bir seçimlere ve burjuva temsili kurumlara ilişkin bu
ve çizgi haline getirmiş (böylece devrimcilikleri de
yanılsamayla sıradan kitleleri aldatmanın bir aracıdır. marksist bilimsel yaklaşımların ışığında dönüp 3
giderek tartışmalı hale gelmiş) bulunan bazı küçük-
Devlet aygıtının ve yönetim işlerinin temeli her yerde Kasım 2002 seçimlerinden beri reformist solda
burjuva devrimci-demokrat kesimlerle sınırlı
militarist kurumlar ve bürokrasidir ve “devlet işleri” yaşananlara bakınız. Muhtemel bir seçim başarısı
kalmamaktadır. Geleneksel solun bugün hala
her yerde, en demokratik cumhuriyetlerde bile, bu üzerine kurulan hayaller, bu başarıya atfedilen
devrimcilikte ısrar eden kesimlerinde yaşanan, kendini
kurumlar üzerinden yürür. anlamlar üzerine düşününüz, bu size 12 Eylül’ün
düne kadar boykotçuluk olarak gösteren ve artık
İkinci temel konu, parlamenter oluşumun temel bugün artık tasfiyeci bir tortuya dönüşmüş ürünü
müzmin bir boykotçulukla da mazur gösterilemeyen,
aracı olarak genel oyun anlamı ve işlevidir. Burjuva olarak reformist soldaki ideolojik çöküş ve çürümenin
işin aslında seçimler gibi önemli bir siyasal evreyi
devletinin bürokratik ve militarist niteliğinin hiç boyutlarını verecektir.
elleri böğründe geçirmekten başka pratik bir anlamı ve
değilse o dönemin önde gelen bir kısım ülkesinde 3 Kasım 2002 seçimlerinde “Emek, Barış ve
sonucu da olmayan politikasızlık ve edilgenlik de,
henüz çağdaş dönemdeki denli kökleşmediği bir Demokrasi Bloku”unda birleşen bu tasfiyeci yığın,
sorunun öteki yüzünü oluşturmaktadır.
evrede yaşayan Marks ve Engels, burjuva düzen burjuva siyasal araneda oluşmuş boşluğun solu
Konuya ilişkin en özlü düşünce, Lenin tarafından,
altında genel oyun anlamı ve işlevi konusunda her “iktidara” çağırdığını, en azından ona hükümet ortağı
Marksizm’in temel önemde taktik ilkeleri ve
türden oportünist yanılsamayı ilelebet yıkacak denli olma şansı tanıdığını söyleyebilmiş, parlamenter
Rusya’daki devrimin deneyimleri üzerinden “sol”
açık ve kesin konuşmuşlardır. Marks, Paris Komünü hayallerle herkesten daha fazla sersemlemiş
komünistlerle tartışma içinde, şu şekilde dile
üzerine ünlü çözümlemesinde, burjuva düzen altında durumdaki EMEP temsilcileri işi “iktidara
getirilmiştir: “Burjuva parlamentosunu ve bütün öteki
genel oy hakkının temel işlevinin, “her üç ya da altı yürüyoruz!” söylemine vardırabilmişlerdi. 28 Mart
gerici kurumları dağıtmaya gücümüz yetmediği
yılda bir, parlamentoda halkı yönetici sınıfın hangi (2004) yerel seçimlerinde ise, eski bir İMF memuru ve
sürece, bu kurumlarda çalışmak zorundasınız,
üyesinin ‘temsil edeceği’ni ve ayaklar altına alacağını özel savaş suçlusu olan Karayalçın liderliğindeki
özellikle hala papaz takımının aldattığı ve kır
kararlaştırmak”tan ibaret olduğunu söyler (Fransa’da “Demokratik Güçbirliği”nde biraya gelen aynı
koşullarının aptallaştırdığı işçiler mevcut olduğu için,
CMYK
18  Kızıl Bayrak Seçimler, sol hareket ve devrimci sınıf çizgisi... Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

bu kurumlarda çalışmalısınız. Bunu yapmazsanız


gevezeden başka bir şey değilsiniz.” (“Sol”
Komünizm...)
“Partimiz kendi bağımsız faaliyetini esas almak ve bugünden bunun
Bu ortaya koyuş, her türlü kaçamağı ortadan örgütlenmesine girişmekle birlikte, olanaklı olan her durumda, öteki
kaldıracak açıklıkta, yalınlıkta ve kesinliktedir.
Lenin buna rağmen hiçbir açık kapı bırakmamak
devrimci güçlerle işbirliği için de çaba harcayacak, bu konuda
için, Rusya örneğini verir, Rusya’ya ilişkin sorumluluklarına uygun davranacaktır. Her renkten burjuva ve küçük-
burjuva reformist parti, grup ve çevrelerin emekçilerin karşısına “sol
devrimci deneyime önemle dikkat çeker.
Bolşeviklerin en ağır gericillik koşullarında bile
seçimlerden ve Çarlık Duması kürsüsünden alternatif” iddiasıyla çıktığı bir seçim döneminde, bu yönlü bir çaba
özellikle bir ihtiyaçtır. Reformist aldatmaca karşısında devrim ve
devrimci amaçlar için, yığınların devrimci bilincini
ve örgütlenmesini devrimci iktidar hedefi
doğrultusunda geliştirmek için nasıl yararlanmayı sosyalizm alternatifini öne çıkaran, kitlelere inanç ve kararlılıkla
başardıklarını örnekleyerek vurgular. O Çarlık
Duması ki, en kaba ve akıl almaz biçimde devrimci çözüm ve mücadele yolunu gösteren, bunu devrimci sınıf
kısıtlanmış ve sınırlanmış bir güdümlü burjuva
parlamentosu örneği idi. Öylesine ki, Duma
mücadelesinin geliştirilmesi somut hedefine bağlayan bir çabaya omuz
seçimleri tek dereceli genel ve eşit oya bile vermek tüm gerçek devrimcilerin görevidir.”
dayanmıyordu; bir büyük toprak ağasının oyu 3
şehir burjuvasının, 15 köylünün ve 45 işçinin
yörüngesine alabilen büyük bir tasfiyeci basınç Seçimleri Arifesinde, Temmuz 1912)
oyuna eşitti.
oluşturmakta ve bu yolla kitlelerin devrime yakınlık Demek ki, seçimler, amacı kitlelerin devrimci
Bütün bunlar yeterince açıktır ve kuşkusuz
duyan kesimlerini karışıklığa itmekte, bilinci bilincini ve eylemini devrim hedefi doğrultusunda
herkesçe de bilinmektedir. Fakat buna rağmen
bulandırmaktadırlar. Bu aynı yanlış saplantı, seçimler geliştirmek olan olağan devrimci çalışmanın bu özel
bugünün devrimci grupları büyük bir bölümüyle her
gibi politik ilginin olağan dönemlere göre katbekat politizasyon döneminden de en etkin bir biçimde
seçim döneminde olduğu gibi bugün seçim döneminde
arttığı bir özel evrede kitlelerin karşısına birleşik bir yararlanarak sürdürülmesi için bir özel fırsattan öte bir
de elleri böğründe olayları izlemek yolunu tutuyorlar.
devrimci güç olarak çıkmayı, ortak devrimci adaylarla şey değildir. TKİP, bu devrimci marksist yaklaşımı her
Düne kadar bunun gerekçesi boykot taktiği idi ve bu
etkin bir siyasal kampanya örgütlemeyi, böylece seçim seçim döneminde özellikle öne çıkarmakta, altını
sözde taktik 12 Eylül öncesinin yeni döneme
dönemlerinden devrimci amaçlarla en iyi biçimde çizmekte ve tasfiyeci opürtünizmin ideolojik teşhiri
sorgulanmamış bir kötü mirasıydı. Fakat bugün
yararlanmayı da zora sokmaktadır. eşliğinde kararlılıkla savunmakta ve son derece sınırlı
sürmekte olan apolitizm artık boykot adına bile
Bu apolitik tutumu açık yürekli bir özeleştirel olanaklarını en etkin bir biçimde kullanarak pratikte
savunulamıyor.
değerlendirme ile terketmenin zamanı çoktan uygulamaktadır. Her seçim döneminde tüm tartışmayı
Lenin, birçok yerde ve tüm Rusya deneyiminin
gelmiştir. Bugünün Türkiye’sinde bu politikasızlık ve pazarlıkları parlamentoya nasıl ve kaç kişi sokarız
genelleştirilmiş sonuçlarını da içeren yukarıda
durumunu savunmanın hiçbir olanağı kalmamıştır. eksenine kilitleyen tasfiyeci oportünizmin
andığımız eserinde, boykotun ancak geniş emekçi
Burjuva legalitesinden yararlanmayı zaaf ölçüsüne görmezlikten geldiği, onların kuyruğunda politika
yığınların devrimci atılımı ile, bu atılımın bir devrime
vardıran bu aynı kesimlerin, sıra seçimlerden ve yapmayı çizgi haline getiren ve giderek onlara daha
doğru tırmandığı bir gelişme durumu ile birlikte bir
burjuva temsili kurumlardan devrimci amaçlarla çok benzeyen sözde devrimcilerin anlamadığı ya da
anlamı olabileceğini açıklıkla vurgulamıştır. 1905’te
yararlanmaya geldiğinde rejimin “faşist” niteliğini anlamazlıktan geldiği de budur. Bu devrimci amaç bir
büyük bir fırtına halinde yükselmekte olan devrim
ileri sürmelerini ciddiye almak, inandırıcı bulmak an ve bir nebze olsun hiçbir koltuk kaygısına feda
dalgasının önünü kesmek için gündeme getirilen
mümkün değildir. Bunda ne ciddiyet, ne tutarlılık ve edilmez, edilemez. Ancak bu devrimci çizgide ve
Buligin Duması’nı boykot sorununu ortaya koyarken
ne de inandırıcılık vardır. Bunun gerisinde olsa olsa amaç doğrultusunda sürdürülen çalışma sonuçta
Lenin, “Aktif boykot... açık, kesin ve dolaysız bir
güçsüzlük duygusundan gelen bir politik edilgenlik ve kitlelerin oy desteği ile ortaya ‘koltuk’ imkanı
slogan olmadan düşünülemez. Bu slogan silahlı
iddiasızlık vardır. Meydanı anlaşılması güç bir çıkarırsa, bundan, yani parlamento kürsüsünden de
ayaklanma sloganı olabilir” diyordu. Bu sözler,
sorumsuzlukla tasfiyeci reformist akımlara bırakmak aynı devrimci amaçlar doğrultusunda, yani
boykot taktiği ile yükselen devrim ve yığınların
vardır. “proletaryanın siyasal dünya görüşünü, ilkelerini ve
iktidarı ele geçirmeye yönelik devrimci atılımı
temel isteklerini savunmak için” yararlanma yoluna
arasındaki kopmaz bağı ortaya koyuyor. Lenin aynı
konuyu aynı tarihi evre üzerinden daha sonraki Devrimci Marksizm ve liberal gidilir. Bunun ötesindeki her türlü düşünce, kaygı,
yıllarda tasfiyecilerle tartışırken de şunları söylüyordu: oportünizm arasındaki uçurum hesap ve pratik, en kaba ve iflah olmaz bir
oportünizmin, burjuva parlamantoculuğunun şu veya
“Boykot sorununun gerçek tarihsel özü şuydu:
bu biçiminin bir yansımasından başka bir şey değildir.
‘Devrimci dalganın yükselmesine yardım edilmeli ve Nihayet en can alıcı noktaya, devrimci Marksizm
Fakat dönüp 3 Kasım 2002 seçimleri ve bugünkü
bu dalga çarlığı devirmeye mi yöneltilmeliydi, yoksa ile burjuva parlamenter hayallerle sersemlemiş her
seçimler üzerinden sol alternatif adı altında toplaşan
çarlığın, danışma duması oyunuyla, yığınların türden tasfiyeci oportünizm arasında tam bir uçurum
tasfiyeci gruplar yığınına bakınız, bu devrimci amacın
dikkatini başka yöne çevirmesine izin mi demek olan temel ayrım noktasına geliyoruz.
zerresini göremezsiniz. Onlarda tüm hesap ve kaygılar
verilmeliydi?” 1905’teki bu deneyimi Sol Seçimlerden ve parlamentodan devrimci amaçlarla
koltuk hesabına, ne edip edip parlamentoya girmeye
Komünizm’de yeniden irdeleyen Lenin, bu boykot yararlanmak ne anlama gelir? Bunun somut anlamı ve
dayalıdır. Pazarlıklar buna göre yapılır, ittifaklar buna
kararının “yığın grevlerinin siyasi greve ve sonra da içeriği nedir, olmazsa olmaz gerekleri nelerdir?
göre kurulur ya da son anda bu nedenle bozulur.
devrimci greve ve en sonunda da çarlığa karşı Önce bir kez daha Lenin’e başvuruyoruz:
Pazarlıklarını buna göre yapanlar, bu kaygı ve
ayaklanmaya doğru hızla dönüştüğü objektif durumun “ (...) Sosyal-Demokratlar için seçimler, özel bir
hesabı seçim politikasının eksenine oturtanlar, doğal
doğru olarak hesap edilmiş olmasından ötürü siyasal işlem değildir, bin bir türlü vaatte bulunarak
olarak “proletaryanın siyasal dünya görüşünün
verildi”ğinin altını çizmektedir. sandalye kazanmaya çalışmak değildir, ama sınıf
ilkelerini ve temel isteklerini savunmak” türünden
Bu konu üzerinde önemle duruyoruz, zira bazı bilinci olan proletaryanın siyasal dünya görüşünün
koltuk hesabına dayalı birlik için yalnızca sıkıntı
devrimci çevrelerin ideolojik ve pratik olarak artık iler ilkelerini ve temel isteklerini savunmak için özel bir
konusu olacak sorunları bir yana bırakırlar. Böyleleri
tutar yanı kalmamış bu sözde taktiği gelinen yerde fırsattır.” (Reformcuların ve Devrimci Sosyal-
için “IMF ve patronlara karşı emekçinin yanında yer
yüksek sesle değilse bile fiili bir tutum olarak Demokratların Seçim Bildirgeleri, Kasım 1912)
almaya” maddesiyle başlayıp “Çevresel yıkıma karşı
sürdürmelerinin kendilerinden öteye sonuçları “ (...) ‘Seçim için’ bildirge değil, ama devrimci
durmaya” maddesiyle biten bulanık, muğlak, hiçbir
olmaktadır. Örneğin devrimci akımların 8 Mart’ta ve 1 sosyal-demokrat bildirgeyi uygulamak için seçimler! –
açık devrimci tanım ve anlam içermeyen, sıradan bir
Mayıs’ta birleşik bir devrimci inisiyatifle ortaya İşçi sınıfının partisi konuya böyle bakıyor. Seçimlerden
sosyal-demokratın altına rahatlıkla imzasını
çıkmayı başarmaları, reformist çevreleri geri plana bu amaçla esasen yararlandık, sonuna kadar da
atabileceği 9-10 maddelik bir sosyal-demokrat
iterek ortaya anlamlı bir devrimci müdahale koyma yararlanacağız. Rus Sosyal-demokrat İşçi Partisi’nin
“platform” koyup isteyenin istediği gibi yorumlasına
olanağı sağlıyorken, bu aynı şey geçmiş seçim devrimci bildirgesini, taktiklerini ve programını
bırakmak fazlasıyla yeterlidir. Önemli olan seçimlerde
dönemlerinde olduğu gibi bugün de yapılamamakta, savunmak için en gerici çarlık Dumasını bile
koltuk elde etmeyi kolaylaştıracak tarzda en çok
böylece meydan büyük ölçüde reformistlere kullanacağız. Gerçekten değerli olan bildirgeler, (...),
sayıda parti, grup, çevre ve kişiyi uzlaştırabilmektir.
kalmaktadır. Böyle bir boşluk ortamında reformistler hareketin tüm sorunlarına tam yanıt veren, uzun
Bu ise olanaklıysa ortaya hiçbir platform koymamayı,
sözde “sosyalist hareket” adına ortaya çıkmakta, sürmüş devrimci uyandırma çalışmalarını
eğer bu kadarı çok biçimsiz kaçıyor ve ortaya konulan
devrimci akımların bir kesimini de kendi içine ya da tamamlayan bildirgelerdir....” (Dördüncü Duma
sözde sol alternatifi gülünç duruma düşürüyorsa, bu
Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 Seçimler, sol hareket ve devrimci sınıf çizgisi... Kızıl Bayrak  19

durumda temel sorunları, örneğin devleti, devrimi, dayalı ilkesiz ve şekilsiz “bağımsız adaylar bloku”dur. mücadelesini bu doğrultuda geliştirmenin bir olanağı
iktidarı, büyük mülkiyeti, hele hele de sosyalizmi, bir İkincisi geleneksel devrimci-demokrat grupların olarak yararlanmaya bakarlar. Bu çerçevede onlar
yana bırakarak, daha tali bazı siyasal-sosyal sorunlar apolitik, pasif boykotçu tutumudur. Üçüncüsü ise kitlelerin karşısına düzenin yasallık cenderesine ve
üzerinden ve her isteyenin istediği yere çekebileceği TKİP’de temsil edilen, marksist ilkelere ve devrimci seçimlere uyarlanmış güdük seçim platformları ve
muğlaklıkta bir platformla yetinmeyi gerektirir. amaçlara dayalı bağımsız devrimci sınıf tutumudur. bildirgeleriyle değil, kendi bağımsız devrimci sınıf
Peki bütün bunlar ne için? Elbette parlamentoya bir Partimiz her konuda olduğu gibi seçimlere ve programlarıyla, bunun döneme uyarlanmış ve güncel
sol grup sokabilmeyi güvenceye alabilmek için! İyi burjuva temsili kurumlara yaklaşım konusunda da devrimci görevlere bağlanmış popüler açıklamalarıyla
ama her devrimcinin anında parlamenter avanaklık daha en baştan, ilk çıkışından itibaren geçmişin yanlış çıkarlar.
olarak teşhis edebileceği şey bundan başka nedir ki? ve çarpık küçük-burjuva anlayışlarıyla hesaplaşan bir “Bu genel çerçeve, partimizin gündemdeki
Bunu EMEP payına, ÖDP payına, SDP payına, siyasal gelişme çizgisinin ürünü ve temsilcisidir. Bu konuda seçimlerde izleyeceği somut çizgiye de açıklık
yaşamda bir sıfır olan bazı ne olduğu belirsiz şekilsiz açık ve berrak bir çizgisi, bu çizginin bir dizi seçimde kazandırmaktadır. Partimiz seçimlere kendi bağımsız
çevreler payına, yani 12 Eylül’ün geride bıraktığı hayata geçirilmesinin sağladığı önemli bir pratik devrimci sınıf platformuyla katılacaktır. Seçim
tasfiyeci liberal tortu adına anlamak mümkün. Peki deneyimi vardır. Gündemdeki seçimlere de bu çizgi atmosferinden devrimci ilke ve amaçlarını yaymak,
kendilerine hala da devrimci diyenler, herşeye rağmen temelinde ve bu deneyimlerin ışığında katılmaktadır. kitleleri parlamenter yanılsamalara karşı uyarıp
şimdilik hala böyle de görülebilenler payına ne Seçimleri işçilerin ve emekçilerin devrimci bilincini devrimci sınıf mücadelesi çizgisine çekmek için en iyi
demeli? Seçimler ve burjuva temsili kurumlar geliştirmenin özel bir fırsatı olarak kullanmada şimdi biçimde yararlanmaya bakacaktır.
karşısındaki konum ve tutumun kimin gerçekte ne her zamankinden daha güçlü ve daha iddialıdır. “Mevcut koşullarda, bağımsız devrimci sınıf
olduğunun şaşmaz bir aynası olduğunu daha baştan Burada devrimci Marksizme dayanılarak yeniden adaylarıyla işçilerin ve emekçi kitlelerin karşısına
önemle vurgulamış bulunuyoruz ve şimdilik bunu özetlenen ilke ve yaklaşımlar partimiz için sindirilmiş çıkmak, bunu bağımsız devrimci sınıf tutumunu
söylemekle yetiniyoruz. bir bakışın ve kimliğin ifadesidirler ve geçmiş seçim vurgulamanın ve etkin bir seçim kampanyası
dönemlerinde de aynı açıklıkla formüle edilmişlerdir. yürütmenin bir olanağı olarak kullanmak, partinin
Solda parlamentarizmin öteki yüzü: Bu nedenle onların özlü bir sunumu için bu geçmiş seçimlerde izleyeceği davranış çizgisinin somutlanmış
Kuyrukçuluk değerlendirmelerden bazı pasajları buraya almakla biçimidir. Bu kampanyanın amacı hiç de oy toplamak
yetiniyoruz. Bu, bu seçimlerdeki yol gösterici bakış değil, fakat devrimci propaganda ve ajitasyonu normal
açısının bir sunuluşu olarak da ele alınmalıdır: dönemlerle kıyaslanamaz ölçüde güçlendirmek,
Bütün bunlarda kuşkusuz bir yenilik yok. 3 Kasım
“Komünistler seçimlere, yığınlardan oy desteği kitleleri devrimci açıdan aydınlatmak, parti programını
2002 seçimlerinden, yani soldaki tasfiyeci yıkım ve
talep etmek için değil, fakat düzenin ve onun sözde tanıtmak, onun döneme uyarlanmış stratejik ve taktik
sürüklenmenin bir kısım devrimci çevreyi de içine
temsili kurumlarının bu vesileyle etkili bir teşhirini istem ve şiarlarını kitleler içinde yaymaktır. Seçim
alarak parlamentarizme evrildiği andan itibaren durum
yapmak, yığınlar arasında temel ve taktik devrimci çalışmasında başarının ölçüsü de bu olacaktır.
budur ve her yeni seçim öncekinden daha geri bir
şiarlarını yaymak, seçim ortamını mücadelenin, “Devrimci propaganda ve ajitasyonu normal
noktaya sürüklenmek anlamına gelmektedir.
devrimin ve sosyalizmin etkili bir propagandası için dönemlerle kıyaslanamaz ölçüde güçlendirmek demek,
Burada özellikle eklenmesi gereken bir başka nokta
kullanmak üzere katılıyorlar. Bunun toplum genelinde normal dönemlerle kıyaslanamaz bir çalışma
şudur. Bu üç dönemin tüm bu tasfiyeci sol gruplar
ne kadar güçlü ve etkili yapılabildiği, yapılabileceği seferberliği içine girmek, buna uygun bir planlama ve
yığını payına ortak keseni, düzen içi bir çizgiye
değildir sorun. Sorun, bugünkü güç ve olanakları organizasyonu gerçekleştirmek demektir. Burjuva
kaydığını yüreklilikle ortaya koyan ve düzenle barışıp
sonuna kadar kullanarak bu tür bir faaliyeti düzen partilerinin siyasette rant kapılarını aralamak
bütünleşmeyi temel kaygı haline getirmiş bulunan Kürt
yürütebilmektir. Bu faaliyet içinde bağımsız kimliğini için, reformist sol partilerin burjuva siyasal sahnede
hareketinin kuyruğunda sürüklenmektir. Hatırlanacağı
ve etkinliğini geliştirebilmektir. Bu ilkesel tutuma özen kendilerine yer açmak için harcadıkları enerjiyi,
gibi, “Emek, Barış ve Demokrasi Bloku” gerçekte
gösterilerek yürütülecek bir faaliyetten güçlenerek devrimci sınıf partisi militanları işçi sınıfının bağımsız
DEHAP çatısı altında bir araya gelmekti. 28 Mart’ta
çıkabilmek ve bu güçle yarının yeni görevlerine daha hareketini geliştirmek ve devrim davasını büyütmek
“yerel iktidarlaşma” hedefiyle Karayalçın liderliğinde
etkili sarılabilmektir.” için harcayacaklardır. Bu ise onlarla kıyas kabul etmez
kurulan “Demokratik Güçbirliği”, yine tümüyle liberal
“Bu çalışmayı yürütürken, devrimci mücadele bir şevk, enerji ve yoğunlukla çalışmayı gerektirir. (...)
Kürt hareketinin bir politik tercihi idi ve solun
platformunda duran, reformist hayalleri değil devrimci “Seçim dönemi parti örgütleri ve militanlarının
kuyrukçu kesimi bu tercihe boyun eğmişti. Şimdi “3.
şiarları yayan, düzene ve devlete cepheden vuran her bunun gerektirdiği bir bilinç, enerji ve inisiyatifle
cephe” diye sunulan “bağımsız adaylar bloku” da Kürt
kişi, akım ve örgütle fiili bir dayanışma içinde hareket etmelerini gerektirmektedir. Siyasal yaşamın
hareketinin önüne örülen utanç verici seçim barajlarını
olacağız. (...) Düzen partilerini ve sahte sol yoğunlaştığı ve işçiler ile emekçilerin siyasal ilgisinin
aşmak üzere zorunlu olarak gündeme getirdiği
alternatifleri teşhir ederken, devrimin ve sosyalizmin normal dönemlere göre belirgin biçimde arttığı seçim
bağımsız adaylar politikasına bir uyum çabasından
platformuna dayalı bir çalışma yürüten bağımsız atmosferi, parti örgütleri ve militanları için gerçek bir
başka bir şey değildir. Ve çok geçmeden hep birlikte
devrimci adayları destekleyeceğiz. (Ekim, Sayı:134, 1 devrimci seferberlik dönemi olabilmelidir. (Ekim,
göreceğimiz gibi, Kürt hareketinin kendi başına
Aralık ‘95) Sayı: 229, Eylül 2002, Başyazı)
hareket etmesi durumunda bu “3. cephe” tümüyle
“Komünistler seçimlere katılmayı ve burjuva “Komünistler seçimlere katılmayı ve burjuva
boşlukta kalıp çökecek, daha seçimler bitmeden
parlamentosundan devrimci amaçlar için yararlanmayı parlamentosundan olduğu gibi yerel yönetimlerden de
unutulup gidecektir.
ilke olarak reddetmezler. Fakat bunu yaparken, bizzat devrimci amaçlar için yararlanmayı ilke olarak
Olup bitenler, büyük bir bölümüyle 12 Eylül
bu çaba içinde parlamentarizmi en etkin biçimde teşhir reddetmezler. Fakat bunu yaparken, yerel yönetimlerin
yenilgisi ile başlayan sürecin tasfiyeci liberal bir ürünü
ederler ve bu konuda kitlelerde en ufak bir gücü, işlevi ve sorunlara çözüm olanakları konusunda
olan bugünkü reformist sol grup ve çevreler yığınının
yanılsamaya mahal vermemeye özel bir dikkat herhangi bir yanılsama yaratmamaya özel bir dikkat
bağımsız varlık iddialarını tümüyle yitirdiklerini
gösterirler. Seçimler süreci ve olanaklı olduğu ölçüde gösterirler. Dahası bu konudaki burjuva ve reformist
göstermektedir. Onlar çoktandır burjuva politikasının
parlamento kürsüsü, onlar için, temel yapısı ve aldatmacaların içyüzünü kitleler önünde teşhir etmeyi
yarattığı boşluklarda kendilerine yeni yaşam alanları
kurumlarıyla burjuva düzeni, bu arada bizzat burjuva temel önemde bir görev sayarlar.
aramakta ve bunu da parlamenter yaşama
parlamentosunun içyüzünü ve temel işlevini teşhir (...)
katılabilmekte görmektedirler. Düzen solunun sol
etmenin; devrimci ilke ve amaçları propaganda “Partimiz kendi bağımsız faaliyetini esas almak ve
söylemle biçimsel bağını kesebilecek denli
etmenin, kitlelere gerçek kurtuluş yolunu göstermenin bugünden bunun örgütlenmesine girişmekle birlikte,
gericileşmesi onları bu konuda ayrıca cesaretlendirip
bir aracından ve fırsatından başka bir şey değildir. olanaklı olan her durumda, öteki devrimci güçlerle
heveslendirmektedir. Fakat bunu bile kendi bağımsız
“Seçimler dönemi burjuva düzen partileri için, işbirliği için de çaba harcayacak, bu konuda
konumlarıyla yapabilecek bir güç ve iradeden tümüyle
hoşnutsuzluğu büyümüş ve sorunlarına çözüm sorumluluklarına uygun davranacaktır. Her renkten
yoksun olduklarını yılların olayları göstermektedir.
arayışları peşindeki kitleleri sahte vaatler ve burjuva ve küçük-burjuva reformist parti, grup ve
Kürt hareketi neyi tercih ediyorsa onun ardından
çözümlerle aldatmanın, onları kendi bağımsız çevrelerin emekçilerin karşısına “sol alternatif”
sürüklenmek bundan dolayıdır. Ne de olsa “iyi bir
güçleriyle siyasi yaşama katılmaktan alıkoymanın, iddiasıyla çıktığı bir seçim döneminde, bu yönlü bir
planla” meclise “50’den fazla” sol parlamenter sokmak
parlamento dışı sınıf mücadelesinin önünü kesmenin çaba özellikle bir ihtiyaçtır. Reformist aldatmaca
hevesi ve hayali de gerçekte tümüyle Kürt halkının
bir olanağıdır. Tersinden devrimci sınıf partisi içinse, karşısında devrim ve sosyalizm alternatifini öne
oyları üzerinden yapılan hesaplara dayalıdır.
parlamenter hayalleri darbeleyerek devrimci sınıf çıkaran, kitlelere inanç ve kararlılıkla devrimci çözüm
bilincini ve mücadelesini geliştirmenin temel önemde ve mücadele yolunu gösteren, bunu devrimci sınıf
TKİP: Bağımsız devrimci sınıf çizgisi!.. bir fırsatıdır. Bu çerçevede komünistler için seçim mücadelesinin geliştirilmesi somut hedefine bağlayan
çalışmaları tümüyle devrimci sınıf mücadelesine bir çabaya omuz vermek tüm gerçek devrimcilerin
Son iki seçimde olduğu gibi gündemdeki yeni ilişkin genel hedef ve görevlere tabidir; onlar seçim görevidir.” (Ekim, Sayı: 233, Ocak 2004, Başyazı)
seçimlerde de solda üç ana tutum var. Bunlardan ilki atmosferinden, kitleleri devrimci hedeflere
liberal solun parlamentarist hesaplara ve hayallere kazanmanın, onların birliğini, örgütlenmesini ve (Ekim, Sayı: 247, Haziran 2007, Başyazı)
20  Kızıl Bayrak Sınıfın bağımsız devrimci tutumunu güçlendirelim! Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

BDSP’nin seçim çalışmalarından...

“Sınıfın devrimci programı etrafında birleşerek


sermaye düzeninden hesap soralım!”
Küçükçekmece seçim
çalışmaları yoğunlaşarak
sürüyor!
Seçim çalışmasına ilk olarak “Seçimler ve
devrimci tutum” başlıklı seminerle başladık. İkinci
olarak “Seçimler ve sosyalist propaganda” başlıklı
seminerde sınıfın devrimci programı ve sosyalizm
üzerine bir sunum yapıldı. Çeşitli tartışmaların
yapıldığı bu seminerler oldukça işlevsel ve verimli
oldu.
Emekçinin Gündemi
1 Mayıs’ın ardından çıkan Emekçinin
Gündemi’nin ana gündemini seçimler oluşturuyordu.
Seçim çalışmasına Emekçinin Gündemi satışlarıyla
başlamış olduk. Satış yaptığımız güzergahlar ve
fabrika önlerinde düzen partilerini teşhir eden, sınıfın
bağımsız devrimci adaylarını desteklemeye çağıran
ajitasyon konuşmaları yaptık.
Afiş ve bildiri çalışması
“Çözüm ne seçimde, ne mecliste! Çözüm
devrimde sosyalizm’de!” şiarlı bin adet afişi E-5
güzergahında, Sefaköy, Beşyol ve Şahintepe “Seçimler, sosyalist propaganda-ajitasyon üzerine” gündemli seminer gerçekleştirildi. İşçi ve emekçilere
semtlerinde yaygın bir şekilde yaptık. E-5’te devletin üçüncü bir seminer yapılacak. sosyalizm alternatifinin nasıl taşınacağı ve
kolluk güçlerinin engellemesiyle karşılaştık. Seçim sürecine politik bir hazırlık kapsamında ele propaganda-ajitasyonda dikkat edilmesi gereken
Sefaköy’de ise faşistlerin sözlü tacizine maruz kaldık alınan bu seminerler ve bu temelde yapılan tartışmalar, noktalar üzerine tartışmalar yürütüldü.
ancak gerekli yanıtı verdik. Bir gün sonra afişlerimizin bayrakların karıştırıldığı bugünkü koşullarda bağımsız Seçim çalışmasının yoğunlaştırılacağı alanlar
üzerini kendi afişleriyle kapatan bu eli kanlı faşist devrimci sınıf tutumunun anlaşılması ve daha güçlü belirlenerek, buralarda seçim komisyonları oluşturma
çetelere anında yanıt verdik, her yeri tekrar bir temelde kavranması bakımından oldukça işlevsel. ve seçim bürosu açma gibi hazırlıklara başlandı.
afişlerimizle donattık. Afiş sırasında birçok işçi ve Hazırlık çalışmalarımızın bir başka alanı ise, işçi Çalışmanın bir diğer ayağını oluşturan propaganda-
emekçiyle seçimlerle üzerine konuşmalar yaptık. ve emekçilere seslenen propaganda metaryallerinin ajitasyon materyallerinden “Çözüm ne seçimde ne
Birçok emekçi çalışmamızı selamladı. kullanılmasıdır. Kartal merkez, Kartal-Esentepe, mecliste! Çözüm devrimde, kurtuluş
5 bin adet seçim gündemli bildiriyi Şahintepe, Kurfalı, Topselvi mahallelerine afişlerimizi astık ve sosyalizmde!/BDSP” şiarlı afişler Tepeüstü-Sarıgazi
İnönü Mahallesi ve çeşitli sanayi sitelerinde dağıttık. bildirilerle seslendik. Kapı kapı, fabrika önü ve hattında, İMES çevresinde, 1 Mayıs Mahallesi’nde,
Dağıtım sırasında işçi ve emekçilerle sıcak ve canlı işçilerin yürüyüş güzargahlarında dağıtımlarımız Samandıra ve Sultanbeyli’de yaygınca kullanıldı. Yine
tartışmalar yaptık. devam ediyor. işçi ve emekçileri sosyalizm mücadelesine çağıran
Emekçi Kadın Komisyonu’nun çalışmaları Anadolu Yakası BDSP bildiriler, başta sanayi bölgesi olmak üzere bölgede
Küçükçekmece Emekçi Kadın Komisyonu’nun yaygın bir şekilde dağıtıldı. Önümüzdeki günlerde
Sultanbeyli’de seçim çalışması
hazırladığı kermesin ardından Şair Rahime Henden bildiri dağıtımlarını emekçi semtlerine de taşımaya
“Yaşam, kadın ve şiir” başlıkla bir bir şiir dinletisi devam edeceğiz.
gerçekleştirildi. Çocuklar için çizgi film gösterimi Düzenin seçim oyununa karşı çalışmamızı Faaliyetimizi seçim komisyonları ile önümüzdeki
yapıldı. başlattık. Seçim gündemi üzerinden çıkardığımız afiş günlerde güçlü bir şekilde sürdüreceğiz.
Küçükçekmece BDSP ve bildirileri Sultanbeyli’nin Başaran Mahallesi’nde Ümraniye BDSP
yaygın bir şekilde kullandık.
Anadolu Yakası: “Çözüm Afişlerimizi öncelikle mahallenin merkezi
Çiğli: Devrimci seçeneği
yerlerine ve ara sokaklara yaptık. Bildirilerimizi ise
devrimde, kurtuluş sosyalizmde!” kapı kapı dağıtarak mahallenin işçi ve emekçilerine emekçilere taşıyoruz!
Burjuva düzenin seçim aldatmacasına karşı biz sesimizi ulaştırdık. Seçim çalışmasına henüz
Düzenin seçim oyununu bozmak, işçi ve
sınıf devrimcileri de hazırlıklarımıza başladık. başlamamıza rağmen yaygın bir şekilde kullandığımız
emekçilere gerçek kurtuluş yolunu göstermek için
Sermaye düzeninin seçim aldamacasının etkin bir materyallerle sınıfın bağımsız devrimci platformunu
Çiğli’de faaliyetlerimze başladık. Burjuvazinin işçi ve
teşhirini yapan bildirilerimizi ile “Ne seçim ne de işçi ve emekçilere taşımış olduk.
emekçilerin bilinçlerini bulandırmaya yönelik birçok
meclis, çözüm devrimde, kurtuluş 22 Temmuz’a kadar devam edecek seçim
aracı kullandığı böylesi bir dönemde, bizler de çeşitli
sosyalizmde!/BDSP” imzalı afişleri yaygın olarak çalışmasını yaygın ve etkin bir şekilde sürdürerek, işçi
araçlarla sınıfın bağımsız devrimci tutumunu işçi ve
kullandık. ve emekçileri seçim oyunu boşa çıkarmaya ve kendi
emekçilere ulaştırıyoruz.
Seçim çalışmasını yürütecek güçlerimizle yapılan bağımsız sınıf tutumuyla hareket etmeye çağıracağız.
İlk olarak bölgemizde bir araya gelen güçlerimizle
ilk hazırlık toplantılarının ardından çalışma programı Sultanbeyli’den BDSP’liler
çalışmayı nasıl örgütleyeceğimizi planladık ve hızla
somutlanmış oldu. Geçen hafta “Seçimler ve devrimci çalışmalarımıza başladık. “Sınıfın devrimci programı
tutum” başlıklı bir seminer gerçekleştirdik. Seminerde Ümraniye’de seçim etrafında birleşerek sermaye düzeninden hesap
erken seçimin sermaye düzeni için ne ifade ettiği, sınıf
devrimcilerinin seçimlerdeki bağımsız devrimci çalışmaları devam ediyor! soralım!” başlıklı BDSP bildirilerini Çiğli semt
pazarı, Şirintepe Mahallesi, Küçük Çiğli, Harmandalı
tutumunun ne olduğu ve bu temelde yürütülecek bir Ümraniye BDSP olarak seçim çalışmasını ve Güzeltepe pazarında dağıttık. Güzeltepe,
seçim çalışmanın önemi ve anlamı anlatıldı. Bu yoğunlaştırarak sürdürüyoruz. Geçtiğimiz hafta Harmandalı, Küçük Çiğli, Ata Sanayi Sitesi, Ayyıldız
çerçevede çeşitli tartışmalar yapıldı. Bu seminerin gerçekleştirilen “Seçimler ve devrimci tutum” başlıklı mevkiine afişlerimizi yaptık. Çiğli’nin emekçi
ardından “Seçimler ve kitle çalışmasının sorunları” seminerin ardından bu hafta programın semtlerinde kapıları çalarak ve Çiğli Organize
başlıklı ikinci bir seminer gerçekleştirildi. Bu hafta ise gerekçelendirilmesi ve kitle çalışmasının sorunları girişinde seçim bildirimizi dağıtarak çalışmalarımızın
Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 Sınıfın bağımsız devrimci tutumunu güçlendirelim! Kızıl Bayrak  21

ilk etabını bitirdik.


Bu süreçte gazetemizi de etkin bir şekilde kullanıyoruz.
İşçi ve emekçilerin faaliyetlerimize ilgisi oldukça yüksek.
Çoğu emekçi bu düzene olan tepkisini çeşitli şekillerde
ifade ediyor. Bu tepkileri devrimci bir seçenekle
Güne yüklenip geleceği
buluşturmak görevi ise bizleri bekliyor. Çalışmalarımızı
daha yoğun biçimde ve çeşitli araçlarla sürdüreceğiz.
Çiğli BDSP
kazanacağız!
İzmir’de Öğrenci

Menemen’de seçim çalışmamız


Sömürü Sınavı’na
karşı 10 Haziran’da
başladı bir eylem
örgütlenecek. Liseli
Düzen partilerinin toplumu laik-şeriat ekseninde
gençlik çalışmamızla
kutuplaştırmalarına ve reformistlerin kurtuluş adresi olarak
ve ÖSS karşıtı
işçi ve emekçilere parlamentoyu göstermelerine karşın,
eylemlerle ilgili
bizler de Menemen BDSP çalışanları olarak, sınıfın
değerlendirme
bağımsız devrimci programını ve bayrağını Menemen’de
yapmadan önce Ocak
yükseltiyoruz.
2006 tarihli bir
Bu doğrultuda ilk olarak belirlediğimiz işçi ve emekçi
değerlendirmemizden
semtlerinde gazete satışı ve bildiri dağıtımıyla birlikte seçim
şu cümleleri
çalışmamıza başladık. Kapı kapı dolaşarak insanlara
hatırlamak istiyoruz:
seçimlere nasıl yaklaştığımızı anlatıyoruz. Uzun bir aradan
“Bugün
sonra devrimci faaliyetin yürütüldüğü bu emekçi
toplumsal muhalefet
semtlerinde olumlu tepkiler alıyoruz. Özellikle gazete satışı
içerisinde liseli
sırasında insanlarla birebir yaptığımız konuşmalar
gençliğin tuttuğu
çalışmamızın verimliliği konusunda umut verici imkanlara
yerin son derece dar
işaret ediyor..
olmasının nedeni
Şimdiden kısa bir zaman dilimi içinde bölgedeki işçi ve
liseli gençlerin duyarsızlığı değildir. Evet, verili olacaktır. Basın açıklaması öncesinde yapılacak
emekçilerin gündemine seçimleri sokmayı başardık.
durumda duyarsız olduğu bir gerçektir. Ancak çalışmalar ise bunu besleyecektir.
Menemen servis güzergahlarını ve mahalleleri seçim
bir diğer gerçek, bu duyarsızlığın hızla Katılımcıların kendi pankartlarıyla katılacakları
afişlerimizle donattık. Bundan sonra seçim büromuzu açıp
kırılabileceği kesimlerin başında liseli bu eylemliliğe biz de İzmir Liseli Gençlik
faaliyetimizi güçlendirerek ilerleyeceğiz.
gençliğin geldiğidir. Zira liseli gençlik bir dizi Platformu Girişimi pankartıyla katılacağız.
Menemen BDSP
sorunla dolaysız bir biçimde ve oldukça erken
ÖSS eylemlilikleri üzerine
Adana: “İşçi sınıfının mücadele
bir dönemde tanışmanın yarattığı doğal bir
açıklığa sahiptir. Onun verili duyarsızlığının
bayrağını sahiplenelim!” gerisinde, bu duyarsızlığı kırma noktasında İzmir’de iki haftaya yayılan süreç boyunca,
politik müdahalelerin eksikliği yatmaktadır.” İstanbul’da süren ÖSS tartışmaları ve miting
Burjuva siyasetinde yaşanan tıkanma üzerinden Politik müdahalenin eksikliği bugün liseli kararı üzerinden tartışmalar yapıldı ve İzmir’de
gündeme gelen 22 Temmuz erken genel seçimleriyle birlikte gençliği apolitizmden çıkaramamaktadır. Liseli de ÖSS karşıtı bir eylemlilik süreci başlatıldı.
düzen partileri işçi ve emekçilerin desteğini almanın gençliğin örgütsüzlük tablosu bu olguyla ÖSS’ye üç hafta kala dar bir bileşenin
hesabını yapıyor. Küçük-burjuva reformist çevreler ise işçi birleşince, liseli gençliğin toplumsal katılımcısı ve örgütleyicisi olduğu eylemlilik,
ve emekçileri parlamenter hayallerle oyalayarak muhalefetteki yerinin sınırlı olduğu İzmir yerelinin özgül koşullarında ilk elden bir
yedeklemeye çalışıyor. görülmektedir. Liseli gençliği apolitizmden yürüyüş, ardından kitlesel basın açıklaması ve
Böylesi bir dönemde işçi sınıfının bağımsız tutumunu kurtarmak için sadece liseli gençliğin apolitik daha sonra sokak şenliği olarak planlandı.
ortaya koyabilmek, işçi ve emekçileri işçi sınıfının devrimci unsurlarına yönelmek değil, kapsamlı bir genel Önümüzdeki süreçlerde liseli gençliğin
programı altında mücadele kazanmak hayati bir önem politik faaliyet örebilmek gerekmektedir. Biz de taleplerini ve mücadelesini yükseltecek bir
taşıyor. Adana BDSP olarak burjuvazinin seçim oyununu İzmir Liselilerin Sesi olarak, bulunduğumuz ve miting, etkinlik vb. örgütlenmesi kararlaştırıldı.
bozmak ve işçi sınıfını sosyalizm mücadelesine kazanmak seslendiğimiz liselerde politik bir faaliyet İstanbul ve İzmir’de liseli gençliği yönelik
amacıyla çalışmalarımıza başladık. Geçtiğimiz hafta örebilmek amacıyla bir dizi adım attık. Gerek çalışmaların sürdürülmesi, liselilerin talepleri
yaptığımız ilk toplantıda süreci ve seçimi ortaya çıkaran “Savaşa değil, eğitime bütçe!” kampanyası, etrafında bir miting örgütlemeyi hedeflemeleri,
koşulları tartıştık. Çeperimizdeki tüm güçleri harekete gerekse 1 Mayıs sürecinde ve şu sıralar bir basın açıklaması düzenlemeleri önemli bir
geçirerek güçlü bir siyasal faaliyet başlatma kararı aldık. Bu yürüttüğümüz ÖSS kampanyasıyla sesimizi adımdır. İstanbul’da başlatılan bu sürecin
amaçla 26 Mayıs günü bir toplantı gerçekleştirdik. liseli gençliğe duyurmaya çalışıyoruz. Bazı İzmir’e de taşınmış olması yetmemelidir. Bu
Toplantıda ilk olarak parlamentonun işlevini anlattık. eksikliklerden kaynaklı arzuldağımız düzeyde süreç taşralara doğru yaygınlaştırılmalıdır.
Burjuva partilerin tablosunu ifade ettik. Erken seçimi ortaya bir politik faaliyet örgütleyememiş olsak da,
çıkaran koşulları tartıştık. Parlamentonun burjuvazi
açısından bir asma yaprağı işlevini gördüğünü, burjuva
yaz dönemi boyunca, özellikle seçim Sonuç olarak
döneminde yer alacağımız çalışmalardan
partilerin emperyalizme uşaklıkta sınır tanımadığını, İMF- kazanacağımız deneyim ve birikimler ışığında
TÜSİAD programlarını uygulamakta kararlı olduklarını Önümüzde örgütleyeceğimiz ÖSS karşıtı
önümüzdeki döneme daha güçlü gireceğiz. bir basın açıklaması durmaktadır. Biz liseli
söyledik. Bu doğrultuda tüm düzen partilerinin tekleştiğini
vurguladık. Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden yaşanan güçlere düşen, bu basın açıklamasıyla başlatılan
İzmir Liseli Gençlik Platformu’na süreç boyunca liseli gençliğin mücadelesini
tıkanma ve erken seçimi ortaya çıkaran koşulları anlattık.
Reformistlerin parlamenterist hayallerinin işçi ve emekçiler doğru büyütmektir. Ayrıca yaklaşmakta olan bir seçim
üzerinde yaratacağı yanılsamaya işaret ettik. Devrimci süreci var. Liseliler olarak seçim sürecinin
demokrasinin boykot tutumunun gerisinde yatan nedenler Halihazırda liseli gençliğin geniş yarattığı politik atmosferde dahil olacağımız
üzerine tartıştık ve boykot tutumunun ortaya çıkardığı kesimlerini çatısı altında toplamayı hedefleyen, çalışmalar içerisinde bizlere düşen bir başka
sonuçlar üzerinde durduk. İşçi sınıfının bağımsız tutumunun en geniş liseli gençlik kesimine seslenen ve bu görev de liseli gençliği düzenin oyunlarına
ortaya çıkarılmasının önemini vurguladık. Komünistlerin alanlara dönük politikalar üreten karşı devrimin ve sosyalizmin tarafı yapmak ve
seçimlerden devrimci amaçlar için faydalanacağını ifade platformlarımız mevcut örgütsüzlük tablosunu bu süreci kendi çalışmamız açısından bir
ettik. aşmada önemli araçlardan birisidir. İzmir’de de avantaja dönüştürmektir.
İşçiler, kamu emekçileri, lise, dershane ve üniversite ihtiyaç duyulan platformumuza doğru somut Güne yüklenerek geleceği kazanmak için
öğrencilerinden oluşan toplantıda işçi sınıfının mücadele adımlar atmaya başladık. İzmir’de 10 önümüzde uzun soluklu bir çalışma dönemi
bayrağının sahiplenilmesi gerektiğini vurguladık. Toplantı Haziran’da yapılacak “ÖSS duvarını yıkalım!” durmaktadır ve bizler bunun bilinciyle geleceği
mücadele çağrısıyla sona erdi. başlıklı kitlesel basın açıklaması platform kazanacağız!
BDSP Adana girişim çalışmalarımızın somut bir yansıması Liselilerin Sesi/İzmir
22  Kızıl Bayrak 3 Haziran şenliğinde buluşalım! Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

İLGP’nin şenlik faaliyetlerinden...

“Öğrenci Sömürü Sınavı Kaldırılsın!”


İzmir: “10 Haziran’da standlarımızı açtık.

alanlara!”
28 Mayıs günü yine imza topladık ve şenliği katılma
çağırısı yaptık. Önce Sefaköy’de sabah bir okulun
Ticari eğitimin yansıması olan ÖSS, liselilere sahte girişinde imza toplamak istedik. Bu mümkün olmayınca
gelecek umutları aşılamanın aracı haline gelmiş duraklarda bekleyen ve okula giden öğrencilerden imza
bulunmaktadır. Fırsat eşitsizliğinin en somut hali olan aldık. Ardından Bakırköy’de elden imza topladık, el ilanı
ÖSS ile işçi ve emekçi çocuklarına üniversitelerin dağıttık ve Liselilerin Sesi’nin satışını gerçekleştirdik.
kapıları kapatılıyor. Standlarımızı şenlik afişlerimizle ve dövizlerimizle
Tüm bu sorunlara karşı İzmir Liseli Gençlik süsledik. Onlarca liseli ve aileleri ile sohbetler
Platformu Girişimi olarak mücadeleyi yükseltmeye gerçekleştirdik. Özellikle ailelerin paralı eğitime karşı
çalışıyoruz. İzmir’de örgütleyicileri arasında olduğumuz attığı imzalar ve gerçekleştirdiğimiz sohbetler
“Öğrenci Sömürü Sınavı”na karşı “ÖSS Duvarını anlamlıydı.
Yıkalım!” şiarlı kitlesel basın açıklamasına Geçtiğimiz günlerde yaptığımız afişler faşistler
hazırlanıyoruz. 10 Haziran Pazar günü saat 15.00’te tarafından kapatılmıştı. Bu nedenle 29 Mayıs günü
Gümrük Telekom binasının yanından başlayacak olan Sefaköy’ü bir kez daha afişlerimizle süsledik. Yanısıra
yürüyüşün ardından Sümerbank önünde ÖSS’nin liseli arkadaşlarımızla bir toplantı gerçekleştirdik.
sınıfsal, ulusal ve cinsel planda yaptığı elemeler üzerine Toplantıya ilk kez gelen liselilere İLGP’nin amaçlarını
konuşmalar yapacağız. Eylemimizi Yenikapı Tiyatro anlattık. ÖSS’ye bakışımızı, şenlik çalışmalarımızı,
Topluluğu’nun sergileyeceği oyun ve davul-zurna ile şenliğin programını ve neden böyle bir şenlik yapmayı
sokak şenliği şeklinde sürdürmeyi planlıyoruz. düşündüğümüzü ifade ettik. Arkadaşların da tartışmalara
İzmir Liseli Gençlik Platformu Girişimi olarak tüm katılmasıyla birlikte verimli bir toplantı oldu.
gücümüzle basın açıklamasına hazırlanıyoruz. Bu Sefaköy/İLGP
kapsamda Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi’nde
gerçekleştirdiğimiz toplantı sonrası ÖSS’ye karşı bir
imza kampanyası başlatacağız. Haftasonu dershanelerin
GOP İLGP şenliğe hazırlanıyor!
yoğun olduğu merkezi yerlerde Liselilerin Sesi’nin Gaziosmanpaşa İLGP olarak “Öğrenci Sömürü
istediklerini dile getirdiler. Sınavına Hayır!” şenliği çerçevesinde hazırlıklarımızı
satışını gerçekleştireceğiz. İmza standlarımızda basın
27 Mayıs günü Kadıköy dershaneler sokağı ve hızlandırmış bulunuyoruz. Şenliğin amacını ve çağrısını
açıklamasına çağrı yapacağız, davetiyelerimizi
Kadıköy’ün değişik bölgelerinde de bir saat boyunca en geniş kitlelere ulaştırmaya çalışıyoruz.
dağıtacağız. Bu süreçte çeşitli materyallerle her lisenin
Liselilerin Sesi dergisinin satışını gerçekleştirdik. Satış 23 Mayıs günü şenlik tanıtımı için çıkartılan el
özgünlüğünde araçlar belirleyip kullanacağız.
sırasında 3 Haziran’daki şenliğimize ve ÖSS mitingine ilanlarını Gazi Mahallesi’ndeki Şair Abay Lisesi önünde
İzmir Liseli Gençlik Platformu Girişimi
çağrı yaptık. Satışta dersaneli ve liseli arkadaşla dağıttık. Dağıtım kısa sürmesine rağmen liselilerin
konuştuk ve şenlik çağrımızı birçok liseliye ulaştırdık.
İLGP: Şenlik çalışmalarımız
ilgisini çekti. 24 Mayıs günü ise Gaziosmanpaşa
Kartal’ı şenliğimizin afişleriyle donattık. Meydanı’nda ÖSS karşıtı imza kampanyası için stand
engellenemez! Etkinlik çalışmaları kapsamında Gülsuyu’nda da
yaygın afişleme çalışması yapıldı. Afiş çalışması
açtık. Standda imza toplarken bir yandan da şenlik
ilanlarını dağıtarak çağrı yaptık. Faaliyetimiz birçok
3 Haziran günü gerçekleştireceğimiz “Öğrenci öğrenciler tarafından ilgiyle karşılandı. Anadolu Yakası liseli tarafından ilgi gördü. Liseliler şenliğe katılmak
Sömürü Sınavı Kaldırılsın!” şenliğinin çalışmalarına İLGP olarak şenlik hazırlıklarımızı günden güne istedikleri belirttiler. Liselilerin yanı sıra aileler de şenlik
devam ediyoruz. büyüterek sürdürüyoruz. ve imza kampanyasına ilgi gösterdiler. Çocuklarının da
28 Mayıs günü Avcılar’da açtığımız standa zabıtalar İstanbul Liseli Gençlik Platformu bu tarz etkinliklere katılmalarını istediklerini söylediler.
müdahale ederek kaldırmak istedi. Saldırıya rağmen Çalışmalarımızdan dolayı bize teşekkür ettiler.
standımızı açık tuttuk. Ajitasyon konuşmaları yaparak,
materyallerimizle kampanyamızı ve şenliğimizi liselilere
Esenyurt’ta İLGP’nin şenlik 25 Mayıs günü de şenlik afişleri kullanmaya
çalışması
başladık. Gazi Mahallesi ve Alibeyköy çevresine yaygın
anlatmaya devam ettik. Bugüne kadar kararlılıkla ve afiş yaptık. Afişlerimiz ilgiyle karşılandı.
kesintisiz olarak sürdürdüğümüz çalışmamızı tüm ÖSS’ye, paralı eğitime, geleceksizliğe karşı Gaziosmanpaşa İLGP
engellemelere rağmen devam ettireceğiz. başlattığımız ÖSS kampanyamıza şenlik çağrısı ve imza
İLGP’nin şenlik faaliyetini
İLGP standlarıyla devam ediyoruz.
Esenyurt İLGP olarak 26 Mayıs günü şenlik için
Anadolu Yakası: “ÖSS’ye Hayır çıkardığımız afişleri kullanmaya başladık. Kuruçeşme, Bakırköy’e taşıdık
Şenliği’nde buluşuyoruz!”
Kıraç ve Esenyurt çevresine afiş yaparken öğrencilerle İLGP’nin gerçekleştireceği Öğrenci Sömürü Sınavı
ve emekçi ailelerle sohbet etme imkanı yakaladık. Kaldırılsın Şenliği’nin tanıtım ve propoganda
İstanbul Liseli Gençlik Platformu olarak Yanısıra imza kampanyamız devam ediyor. çalışmalarına üniversiteli güçler olarak destek
referandumlarla başlattığımız ÖSS karşıtı Kampanya çerçevesinde 23 Mayıs günü Avcılar’da sunuyoruz. 24 Mayıs günü Liselilerin Sesi’ni, şenliğe
kampanyamıza imzalarla devam ediyoruz. Bu stand açtık. Standa ilgi oldukça yoğun oldu. Özellikle çağrı yapan el ilanlarını, davetiyeleri ve Meslek
kampanyanın bir parçası olarak 3 Haziran günü lise ve üniversite öğrencilerini şenliğimize davet ettik. Liselilerin Sesi’ni Bakırköy’de kitlelere ulaştırdık.
“Öğrenci Sömürü Sınavına Hayır!” şenliği Standımızda imza topladık, şenliğe çağrı ilanlarımızı Kendi olanaksızlıklarımızdan kaynaklı stand
çalışmalarımız sürüyor. dağıttık. Liselilerin Sesi’ni gençlere ulaştırdık. açamamış ve imza toplayamamış olmamıza rağmen
Bu kampanyayla birlikte birçok liseliye ulaştık. Esenyurt’un emekçi mahallelerinde ve liselerde hedefli bir şekilde kullandığımız materyallerimizle
Onlara ÖSS’nin geleceksizlik ve eşitsizlik demek şenlik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kafeleri dolaşıp Bakırköy’deki liselilere ulaşmış olduk. Meslek
olduğunu anlattık. Eğitim sisteminin gençleri nasıl afişlerimizi asıyoruz. Bilet satışı gerçekleştiriyoruz. liselilerden imam hatiplilere kadar çok geniş bir
uyuşturduğunu ve bizlerin düşünmesinden dahi Okullarda Liselilerin Sesi’ni kullanmaya devam bileşenle -yaklaşık 750 kişi- ÖSS’yi tartışma ve
korkulduğunu anlattık. ediyoruz. Şimdiye kadar 40 dergi kullandık. kampanyamızı anlatabilme olanağı bulduk.
Çalışmalarımızın bir parçası olarak 27 Mayıs günü Esenyurt/İLGP Liselilerin yoğun ilgisini çeken faaliyetimiz sırasında
Taksim’de imza stantı açtık ve Liselilerin Sesi satışı birçok kişi fazladan el ilanı isteyerek okulunda
yaptık. Tünel’de açılan imza standımızın yanısıra İstiklal
Caddesi’nde de imza topladık ve Liselilerin Sesi’ni
Sefaköy İLGP çalışmalarından dağıtabileceğini söyledi. Özellikle imam hatip öğrencisi
ÖSS’ye karşı başlattığımız imza kampanyasını olduğunu söyleyen ve bir tarikat dershanesine giden bir
birçok liseliye ulaştırdık. Dergi satışı ile birlikte gençle yaptığımız sohbet oldukça anlamlıydı ve etraftaki
yaptığımız ajitasyon konuşmaları ilgiyle karşılandı. Bir devam ettiriyoruz. 24 Mayıs’ta Sefaköy’de, 25 Mayıs’ta
İnönü Mahallesi’nde, 26 Mayıs’ta Bakırköy’de bir dizi liselinin ilgisini çekti.
kısım liseli bu konuşmalardan sonra dergimizi okumak İstanbul Ekim Gençliği
Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 Zafer direnen emekçinin olacak! Kızıl Bayrak  23

Sendikal hakları için işten atılan ve direnişe geçen Esen Plastik işçilerine…

İşçi sınıfının kurtuluşu kendi eseri


olacaktır!
Çocuklarının geleceği, onurları, sosyal hakları ve ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve patronlar buna karşı ortak hareket ederler. Geçmişte
köle gibi boyun eğmemek için mücadele ateşini yakan benzerleri üzerinden suçlanarak tazminatsız, ihbarsız yaşanan birçok sendikal deneyimde bunu defalarca
Esen Plastik işçileri kardeşlerim, merhaba! işçinin işine son verilmesi! gördük. Saf Plastik, Altınyağ, birçok tekstil ve metal
Öncelikle hepinizi mücadelenizden ve Esen patronlarının hangi “ahlak”ına sığıyor bu fabrikalarında bunu defalarca yaşadık. Bir fabrikada
kararlılığınızdan dolayı sevgiyle kucaklıyor ve suçlama? Sen işçileri köle gibi çalıştırarak robottan yürütülen sendikal mücadele başarıya ulaşırsa bütün
kutluyorum. Fabrika önünde direnişe başlamanızın farksız hale getir, kanlarını emerek sırtlarından devasa işçiler kazanacak, kaybedilirse bütün işçiler
üzerinden iki ay geçti. Sosyalist basında sizinle ilgili servetler kazan, ancak işçiler bu sömürüyü biraz kaybedecektir.
çıkan haberleri okuduğumda ne kadar sevindiğimi azaltmak isteyince de “suçlu” ilan ederek, (üstelik en Bu deneyimler defalarca göstermiştir ki,
anlatamam. Ben Esen Şirketler topluluğunun eski bir ahlaksız bir gerekçeyle ) işlerine son ver! “belirsizlik ve kararsızlık” ruhhali, direnişin ve
çalışanıyım. Esen Plastik’in eski bir çalışanı olarak İşte Esen kardeşler şahsında bütün patronların işçilerin direnme gücünün üzerinde ölümcül bir etki
sizlere dayanışma duygularımı iletmek, Çiğli Organize “ahlak” anlayışının özü-özeti budur. yaratır. Somut “planlama ve hedeflerin” olmadığı,
işçileri şahsında bütün işçilerin yüreğinin sizlerle sürekliliği olan ve ses getiren eylem ve etkinliklerin
birlikte attığını belirtmek için bu mektubu kaleme Geçmiş deneyimlerden ders çıkartmak yapılmadığı bir direniş mevzisi zamanla yerini
aldım. belirsizlik, kararsızlık, uzağı görememe ruhhaline
11 Mayıs tarihli Kızıl Bayrak gazetesinde bırakır. Bu “belirsizlik” ruhhali işçilerin mücadele
İşçinin kanı ve canı üzerinden büyüyen 31 yayınlanan röportajınızda bir işçi arkadaş “Ortalığı isteğini ve direnme gücünü öldüren en büyük
yaşındaki fabrika karıştıran kişi içeride vardiya amiri. İçerideki işçilere etmendir.
sürekli baskı yapıyor. Aleyhimize delil olarak Sınıf dayanışması, bir direnişin başarıya ulaşması
Patronların tüm saldırılarına rağmen Esen Plastik kullanabileceği şeyler elde etmek için patron kapıda için çok önemlidir. Direnişçi işçilerin soluklarına
işçilerinin mücadelesi hiç bitmedi. Esen işçileri bir kameraman ve bir fotoğrafçı görevlendirmiş” soluk, güçlerine güç katar. Ancak bu dayanışmanın
şahsında tüm işçi sınıfının mücadele azmi, gelecek diyor! büyütülmesi ve süreklileştirilmesi de, direnişçi
güzel günlere olan inancı ve mücadelesi bu köhne 1990’lar Türkiye’sinde yaşanan sendikal işçilerin ortaya koyacağı direnme gücü ve
düzen yıkılana kadar devam edecektir. örgütlenme ve genel olarak yaşanan hareketliliğin de eylemliliklerle yakından bağlantılıdır. Örneğin
Ağır ve uzun çalışma saatleriyle, kölece çalışma etkisiyle fabrika işçileri sendikal süreç başlattılar. O geçmişte İzmit-Seka işçileri, Seydişehir Alüminyum
koşullarıyla Esen Plastik Şirketler topluluğunun dönemde Lastik-İş Sendikası’na üye olunmuştu. ya da hemen yanı başımızda yaşanan İZSU işçilerinin
büyüme serüveni, aslında sermaye düzeninin aynası Ancak çoğunluk sağlanamadan patronun kulağına ortaya koyduğu direnme kararlılığı, haklı
gibidir. gitmişti. Daha doğrusu işçiler arasındaki hain ve mücadelelerini tüm ülkede ve dünyanın birçok
Esen Plastik, 1976’da Karabağlar’da 150 metrekarelik yalaka bir tip olan “Ahmet Yarıcı” adındaki kişiliksiz ülkesinde ilgi odağı haline getirdi. Dayanışmanın
bir yerde ikinci el iki makineyle üretime başladı. patrona ispiyon etmişti. Patronun saldırıya geçmesiyle güçlenmesinde etkin bir rol oynadı. Bu deneyimlere
1978’de Bornova’da 550 metrekarelik yeni yere geçti. birkaç gün fabrika önünde süren direniş, ne yazık ki dönüp daha iyi bakmamız gerekiyor.
1982 yılında Pınarbaşı’nda bin 550 metrekarelik bir sessiz sedasız bitirildi. Aliağa şubesi Petrol-İş’in en ileri şubesidir. Bu zor
yerde üretime devam etti. Pınarbaşı’ndaki yere de artık Dahası var. Bu örgütlenme sürecinin kıyısından dönemde yaptığı eylem ve etkinlikler çok önemlidir.
sığmayınca 1990’larda şimdiki yerine taşındı. Önce 5 köşesinden yer alan “Mehmet Uyar” adındaki bir Ancak direnişi başarıya götürmek için yapılan
bin metrekarelik bir yerle başlandı, ardından 10 bin, başka kişiliksiz de patronun saldırıya geçmesiyle karşı eylemlerin yetersiz olduğunu düşünüyorum. Daha
sonra da 20 bin metrekarelik bir arsa... Sonra da cephede yer aldı ve kraldan daha da kralcı oldu. Bu başka ne yapılabilir?
hemen yanındaki 25 bin metrekarelik arsa satın alındı süreçten sonra vardiya amirliğine terfi eden bu Örneğin, direniş komitesi var mı, yok mu? Yoksa
ve 45 bin metrekarelik Esen Şirketler topluluğu işbirlikçi hain, patronlara uşaklıkta, işçilere bir direniş komitesinin kurulması, sürekli toplantılar
“karargâhını” kurdu. düşmanlıkta sınır tanımadı. İşçiler arasında sürekli yaparak önüne hedefler koyması, bu konuda görevleri
Ancak büyüme burada da durmadı. Türkiye’nin ve güvensizlik yaydı, istenen bilgileri sürekli patronlara tanımlaması ve iş bölümü yapması gerekmektedir.
dünyanın dört bir tarafına üretim ve ihracat yapan rapor etti. Vampir patronların sömürücü yüzlerini teşhir eden,
Esen Şirketler Topluluğu “2007’de 110 milyon Her ne kadar örgütlenme başarısızlıkla sonuçlansa direnişin haklılığını önplana çıkaran ve diğer işçileri
dolarlık ciro ile üretimlerini 50 bin tona yükseltmek, da, bu süreçte kazanılan erzak ve ikramiyeler de, dayanışmaya çağıran büyük boy afişler çıkarılarak,
Türkiye’nin ilk 500 sanayi kuruluşu arasına girmek, ücretlere yansıtılacak denilerek, ‘99’un sonlarında başta Çiğli Organize bölgesi olmak üzere İzmir’in dört
10 yıl sonra girilen her sektörde Türkiye’nin önde gaspedildi. bir tarafında asılmalıdır. Aynı içerikte bildiriler
gelen ilk üç firmasından biri olmak ve dünyaca ünlü çıkartılıp başta sendikalı işyerleri olmak üzere çok
markalar yaratmak” hedefinde olduğunu belirtiyor! “Belirsizlik ve kararsızlık” ruhhalinin yaygın bir şekilde sanayi bölgelerinde ve semtlerde
dağıtılmalıdır. Geniş katılımlı ve değişik yerlerde
1990’larla birlikte artan özelleştirme saldırısı, direniş üzerindeki ölümcül etkisi
ekonomik ve sosyal yıkım politikaları, 5 Nisan (Çiğli Organize meydanı, organize girişi, şehrin
paketlerinin ardından Esen Plastik patronları 30 kat merkezi meydanları) basın açıklamaları, yol kesme
‘90’larla birlikte başarısızlıkla sonuçlanan
büyüdü! Esen Şirketler Topluluğu dev adımlarla eylemleri gerçekleştirilmeli, yerel radyo ve basına
deneyimin ardından, ‘98’de bir araya gelen bazı işçiler
holdingleşmeye doğru büyüyedursun, Esen Plastik sürekli demeçler verilmeli, sendika, parti ve devrimci
kıyımdan geçirildi. 2006’da başlatılan sendikal
işçileri cephesinden süreç sürekli tersten yaşandı: Esen kurumlar sürekli ziyaret edilmelidir. Dayanışma
çalışmanın açığa çıkmasıyla patronlar tekrar saldırıya
Plastik işçilerinin açlığı, sefaleti, yorgunluğu, geceleri düzenlemek vb. birçok yol ve yöntem
geçti. Tüm bu saldırılara, işçilerin birleşmesini
sömürüsü büyüdü. Adım adım büyüyüp devleşen bu düşünülebilir.
önlemek için uygulanan tüm oyunlara, patron uşakları
fabrikada Esen Plastik işçilerinin sadece teri değil, eti, Böylece hem işçilerin direnme kararlılığı hep
ve yalakalarına rağmen sizler mücadelenizi kararlıca
kemiği, kanı ve canı da bulunuyor. yüksekte tutulmuş olacak, hem direniş birçok kesime
yürüttünüz. Mücadeleniz açığa çıkınca da patronun
Peki Salih ve Önder Esen kardeşler hangi maddeye ulaşıp ilgi odağı haline gelecektir, hem de taleplerin
saldırısına direnişle yanıt verdiniz. İşçilerin bu köhne
dayanarak sizlerin işine son veriyor? İş Kanunu’nun kabul edilmesinde asalak patronlar üzerinde daha çok
düzene asla boyun eğmeyeceğini bir kez daha
25-2 maddesine! Bu madde ne anlama geliyor? basınç oluşturulmuş olacaktır.
göstermiş oldunuz. Bu onur sizlerin ve Çiğli organize
“İşçinin işverenin başka bir işçisine tacizde Mücadele kararlılığınızdan dolayı hepinizi tekrar
işçileri şahsında bütün Türkiye işçi sınıfınındır.
bulunması. İşçinin işyerinde içki ve uyuşturucu madde kutluyor ve başarılar diliyorum. Zafer, direnen Esen
Ancak direnişin daha da ses getirmesi ve kazanımla
kullanması. İşçinin işyerinde hırsızlık yapması. Plastik işçilerinin, İzmir işçilerinin, Türkiye işçi
sonuçlanması için geçmiş deneyimlere bakmakta
İşverenden izinsiz ardı ardına iki iş günü veya bir ayda sınıfının olacak.
fayda var. İşçiler bir hak arayışına girdiklerinde bütün
iki ya da üç iş günü işine devam etmemesi” vb. Yani Eski bir Esen Plastik işçisi
Gençlik hareketinden...
24  Kızıl Bayrak Eylem ve etkinlikler... Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

Cebeci’de polis ablukasına


son!
29 Mayıs günü Cebeci Antifaşist Birlik, son
zamanlarda kampüs çevresindeki polis ablukasını ve
“güvenlik” terörünü protesto etti. Çeşitli demokratik
kitle örgütlerinin ve sendika temsilcilerinin de
katıldığı basın açıklaması saat 13.00’te Cebeci
Kampüsü önünde gerçekleşti. “Faşizme karşı omuz
omuza!”, “Polis defol, üniversiteler bizimdir!”,
“Faşizmi döktüğü kanda boğacağız!” sloganları ile
başlayan eylemde geçtiğimiz günlerde yaşanan İP
provokasyonu ile üniversitelerde devrimci faaliyeti
bitirme provalarının yapıldığı ifade edildi. İP
tarafından başlatılan ve medyanın da katıldığı
dezenformasyon çalışmasının iç yüzü teşhir edildi.
Sınav döneminde gerçekleştirilen açıklamaya 30
kişi katıldı. Eyleme DİSK, KESK Ankara Şubeler
Platformu temsilcisi, İHD gibi demokratik kurum
temsilcileri de destek verdi.
Ekim Gençliği/Cebeci

Avcılar ÖKM Öğrenci Şenliği


nasıl oluştu?” başlıklı oyunuyla başladı. Sonra ÖKM yürümeyeceksin!/Genç-Sen” ve DİSK pankartlarının
Dans Topluluğu tango gösterisi gerçekleştirdi. asılı olduğu şenliğe yaklaşık 200 kişi katıldı.
Üniversitelerimizde şirketlerin gölgesi altında Ardından Burhan Berken Kürtçe ezgileriyle sahne Saat 17.00’de başlayan şenlik geç saatlere kadar
geçen sponsorlu şenliklere alternatif olarak Öğrenci aldı. ÖKM müzik topluluklarından Grup Tanura sürdü. Şenlik boyunca YTÜ Satranç Atelyesi, resim
Kültür Merkezi Kulüp ve Toplulukları’nın düzenlediği Karadeniz’in hırçın dalgalarını Avcılar’a taşıdı. Son atelyesi çalışmalar yürüttü. Cansız geçen şenlikte
şenlik 29 Mayıs günü gerçekleşti. Düzenin yoz olarak İlkay Akkaya türkü ve marşlarıyla şenliğe çeşitli müzik grupları sahne aldı. Şenlikte Grup Efsun,
kültürünün gençliği cendere altına aldığı, kampüsün katıldı. Grup Vardiya, Dinar Bandosu, ÖKM Müzik
arka bahçesinin sermayenin arka bahçesine çevrildiği, Avcılar Ekim Gençliği Topluluğu, Hariçten Gazelciler, Grup Yakup ve Ego
üniversite yönetimlerinin öğrencilerin kültürel ve Fugal seslendirdikleri farklı tarz müziklerle yer aldılar.
sosyal alanlarına da saldırdığı bir dönemde, kulüp ve
toplulukların düzenlediği sponsorsuz şenlikle anlamlı İstanbul’da Genç Sen Şenliği Şenliğin en coşkulu anları Grup Vardiya’nın sahne
almasıyla yaşandı. Şenliğe gelenler Vardiya’nın
bir alternatif oldu. DİSK’in öncülüğünde kurulan Öğrenci Gençlik
söylediği türkü ve marşlarla halaylar çektiler.
Şenlik saat 17:30’da Tiyatro Simurg’un “Tiyatro Sendikası Genç-Sen, 27 Mayıs günü Maçka Parkı’nda
Kızıl Bayrak/İstanbul
bir şenlik gerçekleştirdi. “Asla yalnız

DTCF’de faşist saldırı... İÜ’de baskılara karşı eylemler sürüyor


15 Mayıs günü ÖGB’ler eski İÜ öğrencisi olan Fakültesi’ne doğru döndük. İletişim Fakültesi
“Faşizme karşı omuz ve diplomasını almaya gelen bir kadına saldırmış, bahçesinde olayı teşhir eden konuşmalar yaptık.
bu saldırıya müdahale eden öğrencileri de küfürler Bahçede bulunan tüm öğrenciler alkışlayarak bize
omuza!” eşliğinde dövmüştü. Bu saldırının ardından destek verdiler. Son olarak Fen Fakültesi’ne doğru
öğrenciler fakülte dekanını bahçeye çağırarak yürüdük. ÖGB’lerin tüm kapıları kapatması
30 Mayıs günü Dil Tarih Coğrafya açıklama yapmasını istemişlerdi. Edebiyat üzerine sloganlarımızla kapıyı zorlayarak içeri
Fakültesi’nde sınavına giren bir Kürt Fakültesi bahçesine gelen dekan yardımcısı, girdik.
öğrenci faşistlerin satırlı saldırısına uğradı. taleplerimizi dilekçe ile bildirmemizi istemişti. 28 Mayıs günü İÜ Edebiyat Fakültesi bahçesi
Ağır yaralanan öğrenci Ankara Numune 24 Mayıs günü İÜ’de, ÖGB terörünü teşhir ve kantininde konuşmalar yaparak dekanlığa
Hastanesine kaldırıldı. Saldırının ardından eden bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın çıktık. Dekan yardımcısı yanımıza gelerek;
faşistlere müdahale eden devrimci- açıklamasının ardından eylem yaklaşık bir saat dekanlığın önünde bekleyemeyeceğimizi, bunun
demokrat öğrenciler ise polisin saldırısına daha devam etti. Basın açıklamasından sonra, yasadışı olduğunu söyledi. Bizler ise buranın kendi
uğradılar, 3 kişi gözaltına alındı. Saldırının ÖGB’ler hala okulda bulundukları ve dekan üniversitemiz olduğunu dile getirerek hiçbir yere
ardından üniversitenin etrafına çok sayıda sözünü tutmadığı için dekanlık koridoruna ayrılmayacağımızı açıkladık. Ardından 5
çevik kuvvet yığınağı yapıldı. sloganlarla yürüdük. Dekanlık odası önünde yarım arkadaşımız dekanın yanına giderek baskıcı
Faşistlerin polis koruması altında saat oturduk. Yanımıza gelmeye cesaret edemeyen uygulamalardan rahatsız olduğumuzu dile getirdi.
okuldan çıkarılmasının ardından DTCF’li dekan, bize 28 Mayıs günü için randevu verdi. Dekan, hiçbir yetkisinin olmadığını, kendisinin bu
öğrenciler okuldan toplu çıkış yaptılar. Daha sonra öğrencilere küfürler eşiliğinde konuyla ilgilenmediğini ve bizlerin de
Fakülte önünde bekleyen diğer öğrencilerle dayak atan ÖGB’lerin merkez kampüste ilgilenmemesi gerektiğini söyledi.
birleşen DTCF’liler, alkış ve sloganlarla görevlendirildiğini kitleye duyurduk. ÖGB’leri Dekanla görüşmenin ardından bundan sonrası
Yüksel Caddesi’ne yürüdüler. üniversiteden kovmak için merkez kampüse doğru için ne yapacağımızı konuştuk. Fakülteler arası
300’ü aşkın öğrenci “Dil-Tarih yürüyüşe geçtik. Önce İktisat Fakültesi ek binasına geçiş yasağına ve dayakçı özel güvenliklere karşı
faşizme mezar olacak!”, “Faşizme karşı gittik. ÖGB’nin engellemeye çalışması üzerine imza kampanyasını sürdürmeye karar verdik.
omuz omuza!”, “Yaşasın halkların “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganıyla içeri girdik. Dört gündür stant açarak yaklaşık bin imza
kardeşliği!” sloganları eşliğinde Yüksel Öğrencilere ÖGB terörünü teşhir ettik ve merkez topladık. 6 Haziran gününe kadar imza toplamayı
Caddesi’nde bir basın açıklaması kampüs yan kapıya doğru yürüyüşe geçtik. sürdüreceğiz. Ayrıca 29 Mayıs günü kantin girişine
gerçekleştirdi. Yapılan açıklamada, okulda Kitlenin merkez kampüse yürümesi üzerine, dövizler ve devrimci tutsaklardan gelen
yaşanan faşist saldırı lanetlendi ve bu iki gün önce öğrencileri döven ÖGB’ler karikatürlerle pano yaptık. Kampanyamızı 6
saldırıya karşı omuz omuza mücadele kampüsten uzaklaştırılmıştı. 20-25 kişiyle yan Haziran günü rektörlüğe yapacağımız yürüyüşle
çağrısı yapıldı. kapıyı kapatan ÖGB ve sivil polislere yaptıklarının bitireceğiz.
Ekim Gençliği/Ankara hesabının soracağımızı söyleyerek İletişim İÜ Edebiyat Fakültesi/ Ekim Gençliği
Dünya işçi-emekçi hareketinden...
Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 Dünyadan emekçi eylemleri... Kızıl Bayrak  25

Arjantin’de otoban işgali baskılarını yoğunlaştırıyorlar. günü bir milyon kişi hükümetin eğitim alanındaki
Arjantin’de 23 Mayıs günü Terrabusi işçisi 200 Arjantin’de 2006 yılında enflasyon oranı politikalarını ve ABD ile serbest ticaret anlaşmasını
kişi Buenos Aires’in kuzeyinde Panamerikan 12,3’lerde seyrederken, 2007 yılında İMF yüzde 15’e protesto etmek için sokağa çıktı. Protesto yürüyüşüne
otobanını işgal etti. İşçiler başkente giden yolu iki saat çıkacağını tahmin ediyor. işçiler ve sendikalar, orta ve yüksek okul öğrencileri,
kapatarak ücret artışı ile ilgili taleplerine dikkat öğretmenler, köylüler ve yerli halk katıldı. Devlet
çektiler. Terrabusi’de mücadeleci bir sendikal çalışma Kolombiya’da bir milyon kişi okullarında çalışan öğretmenler, eğitim ve sağlık
yürütülüyor. Enflasyon nedeniyle ücret artışı talebiyle yürüdü alanında kısıtlama öngören yasa tasarısı geri çekilene
kadar grevlerini sürdüreceklerini ifade ediyorlar.
ilgili mücadeleler giderek artıyor. Metro ve hava Kolombiya’nın başkenti Bogota’da 23 Mayıs
yollarında çalışanlar Kirchner hükümeti üzerinde
Lübeck’te liman işçilerinin
dayanışma eylemi
23 Mayıs günü 800 liman işçisi işyerlerini tehdit
Hamburg’da G8 karşıtı yürüyüş eden özelleştirme saldırısı ve sonuçları ile ilgili
toplantı yaptılar. İşçiler Telekom çalışanlarının maruz
kaldığı sonuçların benzeriyle karşılaşmaktan
korkuyorlar. Toplantıda sürmekte olan Telekom
emekçilerinin grevi için dayanışma mesajı yazdılar ve
gönderdiler.
Liman işçileri Lübeck istasyonu önünde en işlek
alanda buluşarak alanı 20 dakika boyunca işgal ettiler.
Daha sonra şehir merkezine doğru yürüdüler.

Bangladeş’te devlet terörü


İnsan hakları örgütü Odhika geçtiğimiz günlerde
Bangladeş ile ilgili bir rapor açıkladı. Raporda
Bangladeş’te sıkıyönetimin ilan edildiği 11 Ocak’tan
itibaren devlet terörü sonucu 96 kişinin katledildiği
bildirildi. Bu katliama katılan polis, ordu, acil saldırı
birlikleri ve diğer devlet organlarının 193.329 kişiyi de
gözaltına aldığı belirtiliyor.

Çek Cumhuriyeti’nde radar


protestosu
ABD’nin Doğu Avrupa’da kurmak istediği füze
kalkanı projesi 26 Mayıs günü 4 bin kişi tarafından
Prag’da protesto edildi. Yürüyüş çağrısını “Askeri
üslere hayır örgütü” yaptı. Yapılan anketlere göre,
halkın yüzde 60’ı Amerikan radar sisteminin kendi
8 Haziran’da Rostock’da gerçekleştirilecek Daha sonra İLPS, Roter Oktober, Hamburg topraklarına yerleştirilmesini reddediyor. Yürüyüşe
G8 Zirvesi için Hamburg’da biraraya gelen G8 Forumu ve otonom gruplar, Young Struggle, katılanlar arasında gençler çoğunlukta.
karşıtları (Atak, Sol Parti, anti-faşist gençlik göçmen örgütlerinden AGİF, ATİK, HÖC, DİDF,
grupları, otonom gruplar ve Hamburg Forumu) Halkevleri ve BİR-KAR yürüdü. Nepal’de öğretmen grevi sona erdi
bir dizi eylem yapılması doğrultusunda karar Yürüyüş sırasında “Yaşasın enternasyonal Nepal’da öğretmenlerin iki haftadan beri süren
aldılar. Çeşitli toplantılar, tiyatro ve film dayanışma!”, “Kahrolsun emperyalizm!”, grevleri sona erdi. Öğretmenler hükümetin asgari
gösterimleri, Asya ve Avrupa’daki dışişleri “Yaşasın sosyalizm!” sloganları haykırıldı. ücreti gözden geçirecekleri sözünü vermesi üzerine
bakanlarının buluştuğu gün protesto amaçlı bir Megafonla yapılan G8 karşıtı ajitasyon işbaşı yaptılar. Öğretmenler sendikası, öğretmenlerin
yürüyüş yapılması alınan kararlar arasında konuşmalarında Heiligendamm’da gerçekleşecek Eğitim Bakanlığı önündeki eylemlerini, şartlarının
bulunuyordu. olan zirvenin yaptırılmayacağı ifade edildi. kabul edilip uygulamaya konması durumunda
Eylemciler 28 Mayıs günü yürüyüş için Polis yürüyüş boyunca kitleyi ablukaya alarak, bitireceklerini açıkladı.
sabahın erken saatlerinden itibaren St. çevrede terör estirerek provokasyon yaratmaya
Reeperbahn İstasyonu’nda toplanmaya başladı. çalıştı. Ancak kitle provokasyona izin vermedi.
Kanada’da 3 bin inşaat işçisi grevde
Yürüyüş için gelenler polis noktalarından geçerek Zaman zaman yürüyüşçülerle kolluk güçleri
23 Mayıs günü 3 bin kepçe sürücüsü ve ağır
alana yerleştiler. Kolluk güçleri yürüyüş için arasında arbede yaşandı.
inşaat makinaları sürücüleri Kanada eyaleti Ontario’da
gelenlerin etrafını çevirerek abluka altına aldı. Yürüyüşün sonunda 8 Haziran’da Rostock’da
daha fazla ücret ve daha az çalışma saatleri talebiyle
Ana kavşaklar ve sokaklar silahlı polisler yapılacak büyük yürüyüşe katılım çağrısı yapıldı.
greve gittiler. Grev birçok inşaatın durmasına neden
tarafından tutuldu. Eylemciler engellenmeye Eylem bitiminde otonom gruplar tekrar dışişleri
oldu. Bunların en önemlileri North Bay’daki hastane
çalışıldı. bakanlarının buluştuğu yere doğru yürümek
ve Woodstock’ta Toyota işletmeleri.
Dışişleri bakanlarının bulunduğu merkezdeki istedi. Polisin izin vermemesi üzerine
otele yürümek isteyen kitleye polis izin vermedi. otonomgruplarla kolluk güçleri arasında çatışma
Bunun üzerine polisle yürüyüş komitesi arasında çıktı. Polis merkeze yürümek isteyenlere tazyikli Nijerya’da petrol işçilerinin grevi sona
uzun süren tartışmalar yaşandı. Görüşmeler su sıktı, sis bombaları kullandı. Otonom gruplar erdi
sonucunda Altona tarafına doğru yürüme kararı yollara çöp bidonlarıyla ve tahtalarla barikatlar Nijerya’da devlete ait petrol ocaklarında çalışan
alındı. Merkeze yapılmak istenen yürüyüşün kurarak sokakları ateşe verdiler. Çatışmalar gece işçiler 24 Mayıs günü grev gittiler. Büyük bir
engellenmesi sonucunda kitle uzun süre geç saatlere kadar devam etti. Birçok kişi rafinerinin özelleştirilmesine karşı çıkan ve sosyal
bekletildi. gözaltına alındı. Kolluk güçleri sokak aralarında ödemelerin yapılması talebini içeren grev nedeniyle
Yürüyüş gecikmeli de olsa saat 13:00’te terör estirdi, karşısına çıkan herkese şiddet rafinerilere petrol gitmedi. En önemli petrol limanı
başladı. En önde “Sınırsız özgürlük!” şiarının uyguladı. olan Port Harcourt’ta tankerlerden uzun kuyruklar
yeraldığı pankart taşındı. Arkasında anti faşist Eyleme yaklaşık 8 bin kişi katıldı. oluştu. Grev, 26 Mayıs günü hükümetin ücret artışını
gençlik grupları pankartlarıyla yerlerini aldılar. Kızıl Bayrak/Hamburg ve diğer ödemeleri kabul etmesi üzerine bitirildi.
26  Kızıl Bayrak Direnen Filistin halkı kazanacak! Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

Siyonist zorbalar işbaşında, dünya seyrediyor!

Direnen Filistin halkıyla dayanışmaya!


İki hafta önce bir kez daha saldırılarını müttefikleri siyonistleri “el üstünde” tutuyorlar.
yoğunlaştıran İsrail savaş makinesi 50’yi Filistin’deki iç çatışmaların peşi sıra hızlanan İsrail
aşkın Filistinli’yi katledip, yüzlercesini saldırganlığı, Arap devletleri tarafından da sessizlikle
yaraladı. Savaş uçaklarıyla evleri, atölyeleri, karşılandı. ABD emperyalizminin güdümünde hareket
döviz bürolarını, arabaları bombalayan İsrail eden Suriye dışındaki bölge ülkeleri, İran’a karşı
ordusu, gerçekleştirdiği vahşi katliamın “ılımlı Sünni eksen” oluşturmakla meşgul olurken,
yanısıra büyük bir yıkıma da yolaçtı. Filistin’le ilgilenecek zaman bulamıyorlar. Bu
Ehud Olmert başkanlığındaki siyonist koşullarda gündeme gelen İsmail Haniye’nin yardım
cellat takımına bakılırsa, bu fütursuz talebine karşılık veren olmadı.
saldırganlık, Filistinli direnişçilerin İsrail’e Filistin halkının korkunç bir katliamla karşı karşıya
füze fırlatmalarını engellemeye dönükmüş. bulunduğunu, işgal kuvvetlerinin sivilleri hedef
Tabii siyonizmin borazanlığını yapan gerici aldığını, tesisleri yerle bir ettiğini belirten İsmail
medya da, İsrail saldırganlığını bu aynı sahte Haniye, Arap Birliği ülkeleri ile BM Güvenlik
gerekçeye dayandırarak vahşi katliamları Konseyi’nin İsrail saldırılarına karşı harekete
meşrulaştırmaya çalışıyor. geçmesini istemişti. Ancak bu isteğe pek kulak asan
Oysa Filistinli direnişçiler İsrail ile yapılan olmadı. Bu tutum İsrail vahşetinin gerici Arap
ateşkese uzun süre uydular. İsrail’e Kassam devletleri tarafından da onay gördüğünü ortaya koydu.
füzelerinin fırlatılması, siyonistlerin ateşkesi Başını ABD emperyalizmin çektiği “uluslararası
hiçe sayan saldırılarının ardından başladı. Yani bu suikastlar düzenlemesi “uluslararası toplum”u pek toplum”dan Filistin’e yarar değil, olsa olsa zarar
iddia iğrenç bir yalandan ibarettir. Irkçı-siyonistler ve ilgilendirmiyor. Kapitalist-emperyalist düzenin gelebilir. Zaten 20. yüzyılın başından beri
onların borazanlığını yapan medyadaki uzantılarının efendileri ırkçı-siyonist rejime “özel muamele”yi emperyalistlerin Filistin’e dönük politikası hep bu
çarpık zihniyetine göre, işgalci İsrail ordusu istediği uygun buluyor. Bu ayrıcalığın da sağladığı rahatlıkla yönde olmuştur. Emperyalist-siyonist güçlere karşı
zaman saldırır, yakıp yıkar, dahası katliam da hareket eden siyonist rejim, Filistin Başbakanı İsmail irade gösterebilme güç ve iradesinden yoksun olan
yapabilir. Ancak Filistinli direnişçiler bu saldırılara Haniye dahil, tüm Hamas liderlerinin vurulabileceği gerici Arap devletlerinden de Filistin sorununa çözüm
karşılık vermemelidir. Ancak bu türden argümanlara tehdidini ulu orta savuruyor. Bu arada aralarında beklemek ham bir hayaldir.
rağmen halkların direnişi meşrudur. Bu gerçeğin bakan, milletvekili ve belediye başkanlarının da Siyonist barbarlığa karşı Filistin halkıyla
üzerini hiçbir çarpıtma ve demagoji karartamaz. bulunduğu onlarca Filistinli’yi İsrail zindanlarına dayanışma, doğal olarak bölge ve dünya halklarından
Yaklaşık iki haftadır hava akınlarıyla Gazze kapatan siyonist ordu, İsrail’e füze fırlatmaya son gelebilir. Zira siyonizmin yenilgiye uğratılması tüm
Şeridi’ni bombalayan İsrail ordusu, bir süre önce ara verilse de, Filistinli liderleri katletmeye devam bölge halklarının geleceği açısından önemlidir. Elbette
verdiği suikastlara yeniden başladı. Filistin direnişinin edeceğini ilan etti. verili durumda yeterli olmaktan uzak olan bu
bazı liderlerini katleden siyonistler, ölüm listesini “Terörle mücadele” söyleminin ortalığı kirlettiği dayanışma ağının daha yaygın ve işlevsel olabilmesi
İsrail basınında yayınlayacak kadar pervasızlar. Zira bir dönemden geçtiğimiz halde, İsrail devlet terörünü için, Filistinli örgütler arasındaki iç çatışmaların da bir
BM sözleşmelerine aykırı olsa da, İsrail ordusunun mahkum etmek bir yana, ABD emperyalizmi ile batılı çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

Sadr hareketini etkisizleştirme saldırısı boşa düştü


Irak bataklığında çırpınan eşlik etti. “Amerika’nın çekilme için takvim
emperyalist orduların geliştirdiği belirlemesini istiyoruz. Irak Hükümeti işgalin bir
“güvenlik planları”nın hiçbiri şu gün bile uzatılmasına imkan vermemeli” diyen
ana kadar hedefine ulaşamadı. Sadr, işgal karşıtı bir tutum sergiledi.
İşgalci asker sayısını sürekli Hutbenin ardından Sadr hareketini hedef alan
artıran savaş kundakçılarının şefi saldırıları yoğunlaştıran işgal orduları, yeniden
Bush, bir kez daha Irak’a takviye Sadr’a girdi. Bu arada Basra’daki işgalci İngiliz
güçler gönderileceğini bildirdi. Bu askerleri de Sadr hareketinin kentteki güçlerine
arada 100 milyar dolarlık “Irak karşı saldırıya geçti. Saldırılara karşılık veren
işgal bütçesi”ni kongreye Mehdi ordusu, hem Bağdat hem de Basra’da işgal
onaylatan Bush, işgal güçlerinin güçleriyle çatıştı. İşgal güçlerinin saldırılarında
saldırılarını bu yaz Mehdi ordusu bazı kayıplar vermekle birlikte
yoğunlaştıracağını ilan etti. hareketin zayıflaması gibi bir durumun sözkonusu
Geliştirilen son “Bağdat olmadığı belirtiliyor.
güvenlik planı” ile Irak İşgalcilerin Sadr hareketini baştan beri hedef
başkentinde işgal karşıtı direnişi tahtasına çakmaları tesadüf değil. Zira Şii güçler
bitirmeyi hedefleyen savaş içerisinde işgal karşıtlığını açıkça dile getiren
kundakçılarının öncelikli ikinci bir hareket yok. Bu tutum, hareketin
hedeflerinden biri, Sadr hareketine özellikle Şii emekçiler üzerindeki etkisini
bağlı Mehdi ordusunu tasfiye pekiştiriyor. Sadr hareketini hedef alan işgalciler
etmekti. Zira bu hareket, inişli çıkışlı bir seyir Hareketin lideri Mukteda Sadr’ın İran’a kaçtığı de, hareketin Şii emekçiler üzerindeki etkisini
izlemekle birlikte, işgal karşıtı tutumunu yönünde spekülasyonlar yapılmış, hareketin kırmayı da amaçlıyor.
sürdürüyor. Buna karşın silahlı kanadını tasfiye bundan dolayı zayıflayacağı iddia edilmişti. Ancak İşgalcileri bataklığa sürükleyen direnişin temel
ederek hareketi zayıflatmayı hesaplayan işgal Sadr’ın halkın karşısına çıkıp Cuma namazında zaaf alanlarından biri, halen Irak halklarını işgal
orduları amaçlarına ulaşamadı. Hareketin üssü hutbe vermesi, sözkonusu spekülasyonların karşıtı bir direniş cephesinde buluşturamamış
sayılan Bağdat’taki Sadr bölgesini hedef alan çok temelden yoksun olduğunu ortaya koydu. olmasıdır. Bu zaaf giderilmediği ölçüde, işgalcileri
yoğun saldırılar halen devam etmekle birlikte, Amerikan askerlerinin Irak’tan çekilmesini yenmek kolay olmayacaktır. İşgal güçlerini Irak
ortada işgalcilerin başarıya ulaşacağına dair bir isteyen Sadr, “Şeytana hayır, Amerika’ya hayır, bataklığında boğmak için, halkların birleşik
belirti henüz yok. işgale hayır, İsrail’e hayır” şiarlarını yükseltti. direnişinin örülmesi şarttır.
Hutbeyi dinleyen binlerce kişi de bu sloganlara
Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 Eylem ve açıklamalar... Kızıl Bayrak  27

Almanya’da Uluslararası Gençlik Festivali


MLPD’nin gençlik örgütü REBELL’in enternasyonal mücadelesinin her zamankinden daha Sözünü ettiğimiz zayıflıkta havanın yağışlı
öncülüğünde organize edilen 13. Uluslararası yakıcı hale geldiğinin altını çizdi. Çözümün devrim, olmasının etkisi olsa da, esas neden bu değildi.
Gençlik Festivali 26-27 Mayıs 2007’de Almanya’nın kurtuluşun sosyalizm olduğunu vurguladı. Mitingin Zayıflığın gerisinde, organizasyonu
Gelsenkirchen kentinde gerçekleştirildi. ardından yürüyüşçüler topluca festivalin yapıldığı gerçekleştirenlerin festivalin politik yönünü zayıf
İki yılda bir geleneksel olarak gerçekleştirilen alana geldiler. tutmaları vardı.
festival 26 Mayıs sabahı saat 10.30’da festival Parti olarak bu festivali her zaman önemsedik ve
yürüyüşüyle başlatıldı. Ezici çoğunluğunu gençlerin Katılımı düşük, politik atmosferi belli bir katılım gerçekleştirdik. Hedeflediğimiz
oluşturduğu yürüyüşe yaklaşık 4 bin kişilik bir kitle zayıf bir festival! düzeyde olmasa da bu yıl da benzer bir tutum içinde
katıldı. olduk. Festivalin ikinci günü anlamlı etkinlikler
Yürüyüşçüler kısa bir güzergahtan geçerek şehir Bu yılki festival hazırlık, coşku ve politik açıdan gerçekleştirdik. Politik ve kültürel alanda
merkezindeki müzik tiyatrosunun önüne geldiler. geçmiş yıllarda düzenlenenlere göre zayıflık gerçekleştirdiğimiz bu etkinlikler alandaki yerli ve
Burada yapılan mitingte çeşitli gençlik örgütlerinin taşıyordu. Katılımda ve ziyaretçi sayısında da belirgin göçmen insanlar tarafından ilgiyle izlendi, yoğun bir
temsilcileri kapitalizmi eleştiren ve öfkelerini dile bir zayıflık vardı. Küresel ısınma, antifaşist mücadele sempatiyle karşılandı. Bunu çadırımızın önünde
getiren, gençliğin gelecek ve geleceğin sosyalizm ve sorunları, MLPD’nin 25. kuruluş yılı başlıklı çektiğimiz halaylarımıza bizzat katılarak dışa
olduğunu belirten anlamlı konuşmalar yaptılar. politik etkinlikler nispeten kitlesel katılımın vurdular.
Dikkate değer en anlamlı konuşmayı MLPD gerçekleştiği toplantılar oldu. Bunun dışında kültürel Gecenin geç saatlerine dek çeşitli kültürel
başkanı Stefan Engel yaptı. Engel bir sömürü ve ve sportif etkinlikler ağırlıkta idi. Festivale bu yıl etkinliklerle devam eden 13. Uluslararası Gençlik
zulüm düzeni olan kapitalizmin sert ve tok bir Türkiyeli parti ve örgütler de sınırlı ve zayıf bir Festivali, 28 Mayıs sabahı alanda kurulan çadırların
eleştirisini yaptı. Bugün uluslararası sermayenin çok katılım gerçekleştirdi. kaldırılması ile sona erdirildi.
yönlü ve birleşik saldırısına karşı işçi sınıfının TKİP Yurtdışı Örgütü

İzmir’de gözaltı terörü “Kaybedenler açığa çıkarılsın!”


Ege Üniversitesi’nde dönemin Polis bizi ekip arabasına bindirebilmek
sonuna yaklaşırken seçim gündemli için üst üste biber gazı sıktı.
afişleri kampüse yaptık. Mühendislik Gözaltına alındıktan sonra iki saat
fakültelerine yaptığımız afiş Bornova Merkez Karakolu’nda
çalışmasının ardından Bornova bekletildik. Bir arkadaşımız üstünü
metroda afiş yaptığımızı öne süren iki aratmadığı bahanesiyle kaba kuvvete
polis ekibi tarafından zorla gözaltına maruz kalınca, sloganlarımız ve
alındık. 15 polis, bizleri gözaltına müdahalelerimizle gereken yanıtı
alırken yüz bölgemize özellikle gözlere verdik. İki saatin sonunda para cezası
biber gazı sıkarak direnişimizi kırmaya kesilerek bırakıldık. Karşı karşıya
çalıştı. Polisin terörüne karşı uzun bir kaldığımız baskılar ve gözaltılar bizleri
süre direndik. Bu ardebe sırasında yıldıramayacak.
Metro civarında onlarca insan toplandı. Ekim Gençliği/İzmir

KESK: “Çözüm demokrasinin sınırlarının İHD İstanbul Şubesi, Kayıplarla Mücadele Haftası çerçevesinde
Galatasaray Lisesi önünde 26 Mayıs günü sembolik beyaz eylem
genişletilmesidir” gerçekleştirdi. İHD üyeleri eylemde gözaltında kaybedilenlerin
bulunmasını, sorumluların yargılanmasını talep ettiler. Eylemde
Polisin yetkilerini genişleten, keyfi çalışıldığını; tüm insanlara potansiyel kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı.
uygulamalarını artıran, devlet terörünü suçlu gözüyle yaklaşan bu anlayışın, Gözaltında kaybedilenleri simgelemek için ayakkabılarını çıkaran
yasallaştıran “Polis Vazife ve toplumda güvensizliği ve zorbalığı İHD üyeleri “Kaybedenler kaybedecek!”, “Anaların öfkesi katilleri
Selahiyetleri Kanunu” ile ilgili hakim kılacağını dile getirdi. Sokakta boğacak!”, “Kaybedenlerin listesini istiyoruz!” sloganları attılar.
açıklama yapan KESK, 1 Mayıs’ta sorgulama, kimlik tespiti yapılmaksızın Eylemde konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Ankara’da yaşanan
yaşanan ölçüsüz polis şiddetinin tutuklama, herkesin parmak izini alarak bombalamayı kınadı ve gözaltında kaybedilenlerin sorumlularının
hafızalarda canlılığını koruduğu bir fişleme, sınırsız arama yapma yetkisi, yargılanması gerektiğini belirtti. Ardından kayıp yakınları, Susurluk’tan
süreçte, AKP’li bir grup milletvekilinin sendika ve kitle örgütlerini keyfi olarak Şemdinli’ye kaybedenlerin listesini istediklerini vurguladılar.
önerisiyle, polisin yetkilerinin basma ve ihtar yapmadan zor kullanma Kızıl Bayrak/İstanbul
arttırılması doğrultusunda yapılan yasal gibi demokrasiyle bağdaşmayan pek
düzenlemenin emekçilere ve demokrasi çok uygulamayı kapsayan bu
güçlerine yönelik saldırının yeni bir değişikliğin asla yasallaşmaması
hamlesi olduğunu ifade etti. gerektiğini vurgulayarak, “Alınteri susmadı susmayacak!”
11 Eylül sonrasında ABD’nin tüm “Demokrasiye, insan hak ve
dünyada estirdiği türden bir baskı ve özgürlüklerine sahip çıkan tüm Alınteri gazetesinin Ankara çalışan ve okurlarının geçtiğimiz
zor uygulamasının ülkemizde de türlü toplumsal kesimleri, bu yasaya karşı günlerde gözaltına alınıp tutuklanması İzmir’de yapılan bir eylemle
gerekçelerle uygulamaya konulmaya durmaya” çağırdı. protesto edildi.
27 Mayıs günü Konak Kemeraltı girişinde gerçekleştirilen eylemde
İzmir Cezaevi İnisiyatifi’nden eylem “Baskılar, gözaltılar, tutuklamalar bizi yıldıramaz! Alınteri okurları
serbest bırakılsın!/Alınteri” imzalı pankart açıldı. Eyleme BDSP,
İzmir Cezaevi İnisiyatifi Tekirdağ ve Kandıra F tipi hapishanelerinde gerçekleşen Partizan, Kaldıraç, Mücadele Birliği ve Köz de katılarak destek verdi.
saldırılarla ilgili bir basın açıklaması yaptı. 26 Mayıs günü Konak eski Sümerbank önünde Son dönemlerde yaşanmakta olan gelişmelerin ve devletin
yapılan açıklamada “İçerde, dışarıda hücreleri parçala!” şiarının yeraldığı pankart açıldı. uyguladığı baskı ve terörün dile getirildiği eylemde; “Gözaltılar,
“Devrimci tutsaklar yalnız değildir!”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “Kurtuluş yok tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!”, “Alınteri susmadı,
tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganları atıldı. Eylemde devrimci tutsaklara susmayacak!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Yaşasın devrim ve
yönelik saldırılar protesto edildi. sosyalizm!”, “Tutuklular serbest bırakılsın!” sloganları atıldı.
Kızıl Bayrak/İzmir Kızıl Bayrak/İzmir
28  Kızıl Bayrak Seçimler ve devrimci tutum... Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

Seçimler ve devrimci yurtsever tavır / II


M. Can Yüce

İlk yazımızda Kürdistan açısından seçimlerin, röportaja yeniden bakmak yeterlidir. Fakat gelişmeler terör ile sinerek geri adım attılar. Bir de bunlar, “en
partilerin herhangi bir meşruiyetlerinin olmadığını; Öcalan’a rağmen Öcalan’ı aşan boyutlar kazanmıştır. radikalleri” olarak görülüyordu. Sonra bu sinik ve
seçimlerin gayrı-meşruiyeti ve Kürdistan halkının kendi Devrimci mücadele büyümüş, şehir serhildanlarıyla “kendilerini bile taşımaktan aciz”, gerçekten hiçbir
kaderini özgürce belirleme hakkını savunma ekseninde yeni bir aşamaya sıçramıştır. Öte yandan devlet, politik ciddiyetleri olmayan milletvekillerinden kimileri
seçimlere girilebileceğini, ancak seçim kazanan Öcalan’ın mesajlarını hiçbir zaman muhatap almamış, geldikleri düzen partilerine gitti, kimisi tutuklandı,
yurtsever adayların kendilerini inkâr eden Meclis tersine bunları, ciddi bir zaaf, çözülmenin bir işareti kimisi yurtdışına kaçmak durumunda kaldı.
yeminini etmemeleri ve Meclis çalışmalarına olarak değerlendirmiştir. Devlet gerçekten tam bir terör estirdi. Bu terör bu
katılamamaları gerektiğini vurgulamıştık. Devrimci Kurulan yasal partiler, HEP, DEP, HADEP ve en kişilerin şahsından çok, Kürt halkını ve onun devrimci
yurtsever tavrın bu olduğunu belirtmiştik. Yine bugünkü son DTP Kürtler’in temel haklarını yasal zeminde bağımsızlık mücadelesini hedefliyordu. Açık ki devlet,
verili koşullarda bu devrimci yaklaşımın pratik bir savunmak, bu konuda başı dik, ciddi ve tutarlı bir duruş düzen içi arayışlara çok sert yanıt vermiş, hiçbir
karşılığının olmadığını, çünkü Kürdistan devrimci sergilemek için değil, düzenle uzlaşma, daha doğrusu biçimde Kürt ve Kürdistan adını çağrıştıracak hiçbir
dinamiklerinin teslimiyetçi ve düzen içi arayışların düzen tarafından kabul edilme amacına göre ele alınmış gelişmeye izin vermeme çizgisindeki kararlılığını çok
kontrolü altında olduğunu özetlemeye çalışmıştık. ve kullanılmıştır. Bu partilerin hemen hemen her net olarak vurgulamıştır. 1991 DEP ve SHP ile yapılan
Aslında bugüne kadar devrimci yurtsever bir seçim, düzeydeki yöneticileri de bu politik çizgiye uygun, seçim ittifakı, bununla devlete verilmek istenen mesaj
Meclis ve yasal parti çizgisi izlenmedi. Bunun arka onun yasal temsilcisi rolüne soyunmuşlardır. ve bu mesajın ardındaki düzen içi çizgi iflas etmiştir.
planını uzun uzadıya tartışmak mümkün, ancak biz 1991 seçimlerinde SHP ile yapılan ittifak, Öcalan Özünde devrimci olan ve gerilla ve serhildan
kısaca satır başlıklarını ortaya koymakla yetineceğiz. için düzene ulaşmanın, onunla ilişki geliştirmenin bir dinamikleriyle bunu pratik olarak kanıtlayan Kürdistan
Devrimci taktikler, ancak devrimci program ve aracı olarak değerlendirilmiştir. Esas amaç bu olunca devrimci hareketi, ne yazık, yine kendi içindeki orta ve
stratejilerin varlığı ile geliştirilebilir. Eğer kafanızdaki gösterilen adaylar da bu amaca uygun seçilmiştir. egemen sınıflardan kaynaklanan düzen içi anlayışlar
program ve strateji bazı kırıntılar karşılığında düzene Milletvekili seçilen kadrolara bakıldığında, içlerinde tarafından engellenmiş, ortaya çıkardığı potansiyel ve
kabul edilmek ve onunla bütünleşmekse, kuşkusuz, devrimci, sömürgeci düzene cepheden tavır alan ve olanaklar çarçur edilmiş, yanlış hedefler için
izleyeceğiniz taktikler bu hedefe yönelik olur; yaşamını buna göre şekillendiren kadronun sayısı 1-2 kullanılmıştır.
geliştireceğiniz bütün araçlar bu amaca hizmet kişiyi geçmez. Bunlar da sonradan erimiş ve diğerlerine 1991 seçimlerinde izlenen çizgi ve sonuçları çok
temelinde şekillendirilir. Ama amacınız ülkenizin benzemiştir. Listeler hazırlanırken yerel halk net olarak göstermiştir ki, inkâr ve imha sitemi ile
bağımsızlığı ve halkınızın özgürlüğü ise, düzen içi önderlerinin, bu mücadelenin ağır yükünü çekmiş Kürdistan sorunu en geri noktalarıyla bile yan yana
taktik hesaplar yapmanız düşünülemez, tersine attığınız emekçilerin düşüncelerine ve önerilerine olamıyorlar. Kürdistan sorunu bu düzene sığmadığı
her adım devrimci hedefinize dönük olur, ona hizmet başvurulmamış, adaylar tepeden ve vurguladığımız gibi, TC de inkâr ve imha sisteminde milim şaşma,
eder... amaca uygun seçilmişlerdir. Kürt orta ve egemen esneme eğiliminde olmadığını sayısız kez göstermiştir.
PKK’ye, III. Kongre süreciyle birlikte bütün sınıflarından seçilen unsurların düzene cepheden tavır Dün de öyleydi, bugün de öyle… “Ne mutlu Türküm
yönleriyle Öcalan tarafından el konulmuştur. Bu alma gibi bir duruşları olmamıştır. Gerilla ile de karşı diyene” demeyenlerin sürekli ve baş düşman ilan
tarihten sonra Öcalan’ın yaptığı, ele geçirdiği parti karşıya gelememeye özen göstermişlerdir. Çünkü esas edilmesinin başka bir anlamı olabilir mi?
iktidarını korumak, derinleştirmek, giderek bunu güçlerini ondan aldıklarını biliyorlardı. Yani bir elleriyle Kürt halkı ve onun en sıradan istemi bile bu düzene
dokunulmaz bir “kutsal”a dönüştürmek olmuştur. Aynı devrimci mücadelenin içinde, ama başları ve sığmıyor. Bu çok açık ve sayısız kez kanıtlandı. Peki,
zamanda bu iktidar süreciyle birlikte partinin devrimci gövdeleriyle düzenin içinde olmuşlardır. SHP buna rağmen hala kendini bu düzene kabul ettirme
çizgisini de tasfiye etmek, her şeye ve kendisine rağmen listelerinde yirminin üstünde seçilen DEP çabalarını nasıl okumalı, nasıl anlamalı?
ortaya çıkan devrimci değerleri ve devrimci etkileri milletvekilinin hangisi bu sistem ve onun temsilcileri İmralı çizgisi de, kısaca özetlemeye çalıştığımız,
kendi iktidarı için kullanmak ve düzen için tehlike karşısında “em küm” etmeden tutarlı, ciddi ve saygın düzen içi arayışın açık teslimiyet ve tasfiye çizgisine
boyutlarını sınırlandırmak, Öcalan için başka temel bir bir duruş sergilemiştir? Meclisin yemin töreninde esas sıçramasıdır. Bu çizgi temelinde yapılan yasal parti
uğraş alanı olmuştur. Yine bunlarla birlikte devlete de yazılı metindekileri okuyan ve sonra bunu Kürtçe çalışmaları, girilen seçimler, yapılan seçim ittifaklarının
“tek iktidar benim, ben de sizinle uzlaşmak istiyorum” tekrarlayan ve bu andı iki halkın kardeşliği için özü aynıdır. En yumuşak deyimle; kendini düzene kabul
mesajını göndermiştir. Bunun böyle olduğunu yaptıklarını söyleyen L. Zana ve H. Dicle, bu yarım ettirmek, düzenle ilişkide bir köprübaşı yaratmak! Ama
hatırlamak için 1988 yılında M. Ali Birand ile yapılan yamalak tutumlarını bile sürdüremediler ve estirilen bunda başarılı olamadıkları gibi sürekli bastırılma
operasyonlarına muhatap olmaktan kurtulamadılar!
Şimdi bağımsız adaylarla bu hedeflerini
Mamak İKE: “Baskılar bizi yıldıramaz!” gerçekleştirmek istiyorlar. Ama bunun önünde devletin
ciddi engellemeleri var. Bunlar anlaşılırdır. Peki, DTP
Mamak İşçi Kültür Evleri (MİKE) olarak bir dizi 27 Mayıs Pazar günü Natoyolu Caddesi’nde
eliyle izlenen seçim çizgisi Kürtler açısından bir anlam
gündemi birarada işleyen yoğun bir faaliyet süreci pikniğe çağrı afişlerimizi yaygın bir şekilde
örgütlüyoruz. Daha yoğun bir şekilde kitlelere kullanırken TEM ve bölge karakol polisleri tarafından ifade ediyor mu? Bu sorunun yanıtını bir sonraki
yöneldiğimiz böylesi bir süreçte devletin faaliyetimize durdurulduk. Bu keyfi müdahale karşısında karakola yazımızda tartışmaya çalışacağız. Ancak bitirmeden
yönelik saldırıları da sistematik bir şekilde sürüyor. götürülmeyi reddederek yürümeye başladık. Bize “eğer”li bir kurgudan söz etmemiz gerekir:
Devletin baskı ve terörünün tırmandığı, burjuva saldırmaya başlayan düzenin kolluk kuvvetlerine Gerilla ve serhildan dinamikleriyle gelişen
gericiliğinin zincirlerinden boşaldığı böylesi bir “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “Faşizme karşı mücadele, yasal zeminde önemli bir çalışma olanağı
süreçte, Mamak İşçi Kültür Evleri olarak işçi ve omuz omuza!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, yaratmıştı. Bu alan devimci hedefler doğrultusunda
emekçileri bir kez daha faşizme, şovenizme ve “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganlarıyla yanıt verdik.
değerlendirilseydi, bu alan orta sınıf temsilcilerine
emperyalizme karşı yanyana getirmeyi hedefliyoruz. Bizleri bir süre araçlara bindiremeyen polis, 2
6. Geleneksel Birlik ve Dayanışma Pikniği’nin ön arkadaşımızı kelepçeleyerek zorla araçlara bindirdi. değil emekçi yerel önderlere bırakılsaydı, bunların
çalışmasına güçlü bir şekilde başladık. Yaygın Sloganlar ve fiili direnişimizle saldırıya yanıt inisiyatifi de köreltilmeseydi, seçimler devrimci ölçüler
kullandığımız afişlerimiz ve el ilanlarımızda büyük bir vermeye devam ettik. Toplam 5 çalışanımız ve ilkeler doğrultusunda değerlendirilseydi, bu alanda
kardeşlik sofrası daha kuracağımız pikniğimize gözaltına alındı. Tuzluçayır Karakolu’na götürülen ortaya çıkan sonuç böyle mi olurdu? Kuşkusuz tarih,
Mamaklı işçi ve emekçileri davet ediyoruz. çalışanlarımız burada da sloganlarını haykırmaya “eğerler”, “keşkeler” ile yazılmıyor. Ama bu soruların,
Kurulduğumuz günden bu yana düzenin devam ettiler. yaşanan tarihi daha kapsamlı ve derinlemesine
bekçilerini rahatsız eden devrimci faaliyetimiz Yaklaşık 5 saat keyfi olarak karakolda tutulan
anlamak için epey bir zihin açıklığı yarattığına
sırasında bir dizi saldırıya maruz kaldık. Yakın çalışanlarımız, “kimlik göstermemek ve kabahatler
dönemde 8 Mart’tan 1 Mayıs’a kitlelere ulaşmaya kanununa göre çevreyi kirletmek” gerekçesi ile para inanıyoruz.
çalıştığımız süreçlerde gözaltı terörü estiren devletin cezası kesildikten sonra serbest bırakıldılar. Kısacası ‘90’li yıllardan sonra Kürdistan’da doğru
saldırıları her seferinde kararlılığımız karşısında Hiçbir güç sesimizin emekçilere ulaşmasına devrimci bir yasal alan, yasal parti, seçimler politikası
boşa düşürüldü. Devletin azgın saldırılarına bir engel olamaz. Sesimizi boğmaya kimsenin gücü izlenmedi. Dolayısıyla bu alanda ortaya çıkan
yenisi daha eklendi. Piknik gündemi ile yetmez. Mamak İşçi Kültür Evleri olarak sınıfı olanaklar, devrimci değerlerin tasfiyesinde kullanıldı,
yürüttüğümüz afiş faaliyetimiz sırasında bir kez daha devrime kazanmak için faaliyetimizi kesintisiz olarak kullanılıyor...
sermayenin bekçi köpeklerinin engelleme girişimiyle sürdürmeye devam edeceğiz.
(Devam edecek…)
karşı karşıya kaldık. Mamak İşçi Kültür Evleri çalışanları
29 Mayıs 2007
Sayı:2007/21  1 Haziran 2007 Kapitalist yıkıma karşı mücadeleye! Kızıl Bayrak  29

Kentsel dönüşüm paneli


Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul Kentsel dönüşümün normal şartlarda isanların sağlıklı
Şubesi TMMOB’un 13-14-15 Eylül tarihlerinde koşullarda yaşabileceği bir sistem olduğunu ancak
MSGÜ Oditoryumu’nda gerçekleştireceği İstanbul bugün yapılanın bu çerçevede uygulanmadığını ifade
Kent Sempozyumu’na hazırlık çalışmaları kapsamında etti.
26 Mayıs günü Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde bir Kentsel dönüşüm projesi kapsamında İstanbul’a
panel-forum düzenledi. dönük istatistiki bilgilerle konuşmasına başlayan
Etkinliğe Prof. Dr. Fuat Ercan, TMMOB Mimarlar Beşiktepe, İstanbul’un ekonomik olarak önemine
Odası Büyükkent Şubesi CED Danışma Kurulu Üyesi dikkat çekti. Kentsel dönüşüm tartışmalarına yasal
Mücella Yapıcı, MSGÜ Öğretim Üyesi Sosyolog düzeyde bakmamaya çalıştığını kaydeden Beşiktepe,
Şükrü Aslan ile Harita ve Kadastro Mühendisleri insanlığın gelecek projesi olması gerektiğini ileri
Mustafa Demirdöven ve Celal Beşiktepe konuşmacı sürerek insanlığın “ya yalıtılmış alanlarda yaşamaya
olarak katıldılar. devam etme ya da kapitalizmin merkezlerine göç etme
Panel-forumda ilk sözü Prof. Fuat Ercan aldı. ikilemiyle” karşı karşıya kaldığını belirtti.
Konuşmasını sermayenin birikim mantığı üzerine Sosyolog Şükrü Aslan ise, sistem açısından
kuran Ercan; kentsel dönüşüm sorununun Türkiye’de yıkılmak istenen bölgelerin çeşitli sebeplerle
gittikçe yasal prosüdür haline geldiğini söyledi. Ercan, yıkılmasının amaçlandığını ifade etti. Projelerin
ilk olarak Türkiye’de kapitalizmin 1950’lerden sonra altında küresel ve yerel sermayenin beklentilerinin
gelişmeye başlamasıyla birlikte kentsel sorunun da yürütülmesi gerektiğini belirtti. yattığını vurguladı. Bu projelerin önüne geçilmesinin
kendisini gösterdiğini, bunun sebebinin sermayenin Mücella Yapıcı, İstanbul’da kentsel dönüşüm tek yolunun yıkım saldırısıyla karşı karşıya kalan
emek gücüne olan ihtiyacı olduğunu ifade etti. Bu konusunda yaşanan gelişmelere ve bu konuda mimar mahalle sakinlerinin örgütlü mücadelesi olduğunun
dönemde ucuz barınma ihtiyacının ortaya çıktığını ve ve mühendislerin düştüğü çelişkilere değindi. Kentsel altını çizdi.
bu ihtiyacın emekçiler kamu arazilerine yerleştirilerek dönüşümün sadece mahallelerde barınma hakkının Panelin ikinci bölümünde İstanbul’un çeşitli
çözmeye çalıştığını söyleyen Ercan, Türkiye’de elden alınarak yaşanmayacağını, bunun başka birçok mahallelerinde kurulmuş ve Kentsel Dönüşüm
‘90’ların ikinci yarısından itibaren büyük sermaye alanla bağlantısı olduğunu belirtti. Burada yaşanan Projesi’ne karşı mücadele veren derneklerin
gruplarının yüzlerini kente neden döndüğü sorusunu çelişkileri resmi belgelerle açıkladı. “Küresel kent temsilcileri kürsüden yaşadıkları sorunları dile
Derbent deneyimi üzerinden örnekledi. Dönüşüm yaratma” söyleminin sermayenin ihtiyaçları getirdiler. Bu bölümde Başıbüyük, Derbent başta
hakkında konuşmak için birikim üzerinden doğrultusunda şekillendiğini vurguladı. olmak üzere yıkım tehdidiyle karşı karşıya kalan
konuşmanın gerekli olduğunu belirten Ercan, bu Sermaye gruplarının kentsel topluluklara göz mahallelerin süreçlerine ilişkin bilgi verildi. Panel,
birikimin dalga dalga yayılacağını vurguladı. Kentsel dikmesini kapitalist gelişmenin doğal bir süreci konuşmacıların kendilerine yöneltilen soruları
dönüşüm sorunuyla karşılaşmış olanlarla, olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Harita ve yanıtlamalarıyla devam etti.
karşılaşmamış olanları ortak bir platforma taşıma Kadastro Mühendisi Demirdöven, kentsel dönüşümün Serbest kürsü ve soru cevapların ardından panel
gerekliliğine işaret eden Ercan, buradaki mücadelenin insanların barınma ve diğer kent sorunlarının sona erdi. Panele yaklaşık 70 kişi katıldı.
mülkiyet hakkı değil “barınma hakkı” üzerinden halledilmesiyle ilgili problemlerle geliştiğini söyledi. Kızıl Bayrak/İstanbul

“Halkın barınma hakkı var!” Deprem Hoca karanfillerle uğurlandı


Ankara Yenimahalle Mustafa Kemal
Ankara’da kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde yıkım kararı Lisesi öğretmenlerinden, aynı zamanda
alınan ve bir süredir farklı biçimlerde direnişlere sahne olan Eğitim-Sen işyeri temsilcisi olan Deprem
mahallelerin katılımıyla 27 Mayıs günü “Halkın barınma hakkı Sarıkaş’ın silahlı saldırı sonucu katledilmesi
var!” mitingi gerçekleştirildi. üzerine, Eğitim-Sen’in çağrısıyla 25 Mayıs
Öğlen Abdi İpekçi Parkı’nda toplanmaya başlayan kitle saat günü, Mustafa Kemal Lisesi önünde bir
14:00’te Kolej kavşağına doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca basın açıklaması gerçekleştirildi.
kentsel dönüşüm projelerine karşı sloganlar coşkuyla atıldı. Saygı duruşunun ardından Eğitim-Sen
Kortejin önünde “Halkın barınama hakkı var!” pankartı arkasında adına bir konuşma yapıldı. Öğrencilerin,
demokratik kitle örgütleri temsilcileri yürüdü. Ardından “Eğitim eğitim emekçilerinin ve ailelerin yoğun
ve sağlığımızı satanlardan, kondumuzu başımıza yıkanlardan, katılımıyla gerçekleştirilen açıklamada,
toprağımıza zehir katanlardan hesap soracağız!” pankartıyla öğrenciler ellerinde “Deprem hocayı
İstanbul Sarıyer Barınma Hakkı platformu, “Alınterimizle kurduk, unutturmayacağız!”, “Katiller bulunsun, hesabı sorulsun!” yazılı dövizler ve karanfiller
rantçılara bırakmayacağız!” pankartıyla Dikmen halkı, “Söz, taşıdılar. Açıklamanın ardından Karşıyaka Mezarlığı’na gidildi. Tabutuna Eğitim-Sen bayrağı
yetki, karar!” pankartıyla Mamak halkı yürüdü. Eylemde ayrıca sarılan Deprem Hoca öfke ve karanfillerle uğurlandı.
Şirintepe, Eski Çöplük-Ege, Akşemsettin, Tepecik-Dostlar- Kızıl Bayrak/Ankara
Araplar-Derbent Yenimahalle ve Altındağ Halkı imzalı pankartlar “Katiller bulunsun hesap sorulsun!”
taşındı. Eğitim-Sen İstanbul Şubeleri, katledilen Deprem Sarıkaş’ın faillerinin bulunması için 25
Saygı duruşuyla başlayan mitingte tertip komitesi adına Mayıs günü İstanbul İl Mili Eğitim Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
konuşmayı Av. Ender Büyükçulha konuşma yaptı. Kentsel Deprem Sarıkaş’ın ölümünden iki gün önce de satırlı-bıçaklı saldırıya uğradığı;
dönüşüm projesinin yoksulları evinden atma, şehrin dışına sürme öğrencileri, arkadaşları ve çevresi tarafından sevilen ilerici, demokrat ve yurtsever birisi
ve yoksulların yaşadığı mekanları rant alanına dönüştürme olduğu, bu özelliklerinden dolayı saldırıya uğrayabileceği dile getirildi. Faillerin yakalanması
operasyonu olduğunun altı çizdi. Ardından Dikmen Yıkım İrtibat için yetkililer göreve çağırıldı. Eylem boyunca “Katiller bulunsun hesap sorulsun!”, “Gerici
Bürosu, Dikmen’den yıkıma direnen bir kadın, Mamak Yıkım eğitime son!”, “Susma, sustukça sıra sana gelecek!” ve “Ek ders genelgesi geri çekilsin!”
İrtibat Bürosu, Sarıyer Barınma Hakkı Platformu sözcüleri sloganları atıldı. Eyleme 60 eğitim emekçisi katıldı
konuştular. Kızıl Bayrak/İstanbul
Mitingde “Söz, yetki, karar gecekondu halkına!”, “Gün
gelecek, devran dönecek, Gökçek halka hesap verecek!”, İzmir’de Eğitim-Sen eylemi
“Barınma hakkımızı söke söke alırız!”, “Barınma hakkımız Deprem Sarıkaş’ın öldürülmesi, ek ders ücretleri, AKP’nin kadrolaşmasına ilişkin olarak
engellenemez!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya 25 Mayıs günü Konak eski Sümerbank önünde bir eylem gerçekleştirildi. Açıklamada “Bu
hiçbirimiz!”, “İşgalci değil hak sahibiyiz!”, “Direne direne saldırıyı nefretle kınıyor, ölümlere, şiddete artık yeter diyoruz. Konuya kayıtsız, sessiz
kazanacağız!” sloganları atıldı. Eyleme 1500 emekçi katıldı. kalmayacağımızın bilinmesini istiyoruz. Faailin yakalanması ve olayın aydınlatılması için
Konuşmaların ardından Grup Günyüzü’nün konseriyle miting yetkilileri göreve çağırıyoruz“ denildi. Ek ders ücreti konusunda da yeni bir gelişme
sona erdi. olmaması ve atamalarda siyasi kadrolaşma yapılması eleştirildi.
Kızıl Bayrak/Ankara Kızıl Bayrak/İzmir
30  Kızıl Bayrak Sermayenin seçim oyununu bozalım! Sayı:2007/21  1 Haziran 2007

Sermayenin seçim oyununu boşa düşürmek için


işçi sınıfının programı etrafında birleşelim!
23 Mayıs’ta patlatılan bombayı nasıl daha çok orta katmanlar olsa da, yine de tırmandırılan aygıtını meclisten ibaret göstermekte ve insanların
değerlendirmek gerekiyor dersiniz? Komünistlerin faşist kudurganlık esasta işçi-emekçileri zehirlemekte düzenin dışına çıkmalarını engellemektedirler. Bu
yılın başında yaptığı “Sermaye düzeninin zorlu yılı” ve tıkanan düzen kanallarının önünün açılmasını anlamda sermayeye hizmet etmektedirler. Bu partilerin
başlıklı değerlendirme önümüzdeki döneme ışık tutar hedeflemektedir. Şimdilerde artık “cumhuriyet” programlarını da sert bir şekilde eleştirmeli ve teşhir
nitelikte: “Bugünün Türkiye’sinin genel durumunu mitingleri bir kenara bırakıldı ve Güney Kürdistan’a faaliyetimizin bir parçası haline getirebilmeliyiz.
sermaye düzeni yönünden en özlü ama aynı ölçüde en saldırı söylemleri öne çıkmaya başladı. Faşist TC Bu anlamda seçimlere çok kısa bir süre kalmışken
kapsayıcı biçimde ifade eden kavram krizdir. Bu ordusu zaten uzun bir süredir Kürdistan topraklarına tüm çabamızla emekçilere yönelmeli, esasında düzen
ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yaşam alanlarını askeri yığınak yapmakta idi. Artık bu saldırının toplum partileri ve tüm düzen kurumlarının sömürü ve baskı
kapsayan, birarada kesen, çok yönlü ve çok boyutlu bir nezdinde daha çok meşrulaştırılması hedeflenmektedir. sisteminin devam etmesi için çabaladığını
krizdir. Uzun yılların ürünü ve uzantısı olan bu kriz İşte Ankara’nın göbeğindeki kontrgerilla anlatmalıyız. Düzenin tüm kurumları ile ortadan
güncel görünümler içinde halen de sürmektedir ve provokasyonu da bu amaca hizmet etmektedir. kaldırılmasını hedefleyen devrimin ve sosyalizmin
ortada aşılabileceğine ilişkin herhangi bir belirti de Bu provokasyon eyleminin hemen arkasından gerçek kurtuluş yolu olduğunu döne döne
görünmemektedir. Tersine, özellikle dış gelişmelerin de polisin elini güçlendirmek için hazırlanan yasa tasarısı anlatabilmeliyiz. Bu süreçte ne kadar çok emekçiye
bunaltıcı etkisi altında, durum gitgide daha karmaşık, mecliste hızla görüşülüp onaylandıktan sonra politikalarımızı taşır ve bu politikalarımız etrafında
içinden daha zor çıkılır bir hal almaktadır.” cumhurbaşkanlığına gönderildi. kenetlenmelerini sağlayabilirsek, seçimler
Yazının girişinde değinilen düzenin debelendiği Seçimler öncesinde emekçilere dönük başlatılan sonrasındaki süreçte de birçok alanda kazanımla
kriz bugün kendini seçimler öncesinde tırmandırılan bilinç bulanıklığını boşa düşürmeliyiz. Bu saldırıların çıkabiliriz. Hem yeni çalışma alanları açabilir, hem de
faşist dalga ile ortaya koymaktadır. Sosyal yıkım bir yönünü de reformizmin emekçiler üzerindeki etkisi faaliyet içerisindeki güçlerimizi politik, teorik ve
programlarını harfiyen uygulayan düzen partileri oluşturmaktadır. Kendilerinin meclisi aşamayan pratik olarak geliştirebiliriz.
emekçilere dönük ekonomik bir vaatte bulunamadığı ufuklarını emekçilere çözüm platformu olarak sunan Düzen partilerine oy vermeyelim, hesap
için siyasal atmosfer buna göre şekillendirilmektedir. reformist çevreler de bazı sorunların düzen sınırlar soralım!
Her ne kadar cumhuriyet mitinglerine katılanlar içinde çözülebileceğini söylemekte, mevcut iktidar Mamak’tan Kızıl Bayrak okuru

Yine yeni bir seçim oyunu Çözüm mücadelede!


Bir kez daha düzenin seçim oyunu ile karşı
Düzen içi iktidar dalaşmaları kalmayacağını yenileyen ve daha uşak olacağını
karşıyayız. Her seçim dönemi sermaye devleti ve onun
cumhurbaşkanlığı seçimiyle alevlenmişti. söyleyen CHP. Neticede onlar bir bütün olarak
uşağı düzen partileri karşımıza çıkıyorlar. Bu çıkmaz
AKP’nin hizmetlerinden dolayı arkasına aldığı İMF-TÜSİAD programını uygulayacak, yine
içerisinde biz işçi-emekçileri kendi oyunlarına
ABD ve TÜSİAD desteğiyle savaşlarda masum halkların katledilmesine ortak
yedeklemeye çalışıyorlar. Bu seçimlerde de bizleri
cumhurbaşkanlığında ısrarcı olması ordunun olacak, bizleri açlığa, yoksulluğa, sefalete
kendi oyunlarının bir parçası yapmaya çalışıyorlar.
muhtıra vermesiyle sonuçlandı. Böylece ipler mahkum edecekler.
Sınıfsal olarak baktığımızda, bizi hiç ilgilendirmeyen
iyice gerildi ve iktidarın asıl sahipleri olan büyük İşçi-emekçiler olarak bu oyuna gelmemeliyiz.
“laik-şeriat” tartışmasına çekmek istiyorlar. Bu düzenin
patronların her iki tarafı “tatlı dil”le uyarması Çözümü mecliste aramamalıyız. Zaten bizleri bu
laikliğe nasıl baktığı ortada iken, bunun düpedüz işçi ve
sonucu erken seçime gidildi. kötü yaşam koşullarına mahkum edenler
emekçilerin kafasının karıştırmak ve asıl sorunlarından
Erken seçim kararıyla tüm düzen partileri bu sermayenin partileri değil mi? Bizlere açlığı,
uzaklaştırmak için bir oyun olduğunu görebiliriz.
sürece hazırlanmaya başladılar. Kimileri birleşti, işsizliği, sefaleti, yozlaşmayı dayatanlar, köleliğe
Kapitalist sistemin işçi ve emekçilerin sorunlarını
kimileri ittifak yaparak seçim hesapları yapmaya mahkum edenler oy isteyecekler. Bizleri sadece
çözmek gibi bir dertlerinin olmadığı/olamayacağı
başladı. Ama düzen, medyasıyla işçi-emekçileri seçimlerde hatırlayanlara verecek oyumuz yok!
aşikar.
kendi saflarına yedeklemek için iki sermaye Kendi sınıf çıkarlarımız doğrultusunda bunun
Asıl önemli olan biz işçi-emekçilerin bu oyunlara
partisini öne çıkarıyor: AKP ve CHP. bilincine olmalı ve buna göre hareket etmeliyiz.
kanmamasıdır. Biz bu tür oyunlara kandığımızda,
Sonuçta kendilerince bizlerin karşısına iki Bizlerin umut ettiği güzel günler ne seçimle ne de
bunun en büyük bedelini çalıştığımız işyerlerinde
seçenek koydular. Bir tarafta başa geldiğinden beri meclisle gelebilir. Onların düzeninin yıkılmasıyla,
yaşıyoruz. Gündemimizi bu türden yapay ayrımlar
tüm İMF-TÜSİAD programlarını azgınca işçi-emekçilerin hakları için mücadele sahnesine
meşgul ettiği oranda, bölünüyor ve patronlar sınıfının
uygulayan, özelleştirmelerde büyük mesafe çıkmasıyla, kendi iktidarlarını kurmasıyla
saldırılarına tok bir cevap veremiyoruz. Tekil örnek
kateden, emperyalistlerin bir dediğini iki etmeyen mümkün olur.
vermek gerekir ise, çalıştığımız fabrikada bizler bu suni
AKP; diğer tarafta her defasında AKP’den aşağı Küçükçekmece’den bir işçi
ayrımlarla meşgul olurken ya çalışma koşullarımız
ağırlaşıyor ya da ücretlerimiz, mesailerimiz geç
ödeniyor. Yalan değil de ne?
Bizler, kapitalist sistemin ne menem bir pislik 22 Mayıs tarihli Milliyet gazetesinde Hasan Cemal’in yazısı ilişti gözüme. Ve yazının bütününde de
olduğunun farkındaysak (ki farkında olmamak için söylenenlerin doğruluğu. Yazının başlığı “Bizde siyaset yalanla yaşamak mı?” Cemal, yazı boyunca düzen
yaşamımızın her anında 3 maymunu oynamamız solunda CHP-DSP birleşmesini, sağda ise ANAP ve DYP birleşmesini değerlendiriyor. Bunun Türkiye’ye bir
gerek), yapmamız gereken en temel şey yaşadığımız yenilik getirmeyeceğini söyleyerek yazının başlığında sorduğu “mı” ekini kaldırarak sorusunu kendisi cevaplıyor.
bütün sorunların kaynağının kapitalist sistem olduğu Ama asıl mesele Doğan Grubu’na ait bir gazetede böyle bir yazının yer alması değil. Hoş, haberin içerisinde
göz önünde bulundurarak, kendi sınıf çıkarlarını ait olduğu zümrenin burjuva basın olduğunu düşünürsek bu, gazeteci için ileri bir adım. Ama asıl önemlisi burjuva
savunan, devrimci bir program ekseninde hareket medyanın kalemşörlerinin bile seçimlerden artık bir şey beklemediğini dolaysız olarak yazması.
etmektir. “Çözümün ne seçimde, ne mecliste, çözümün Bu yazının devamını biz tamamlayacak olursak; tabii ki kapitalist bir ülkede kapitalistlerin yaptığı siyaset yalan
devrimde ve kurtuluşun sosyalizmde” olduğunu olacak. Başka türlüsü düşünülemez. Ötesi burjuva kimliklerine ihanet olur ki, bunu da hiçbir zaman yapmazlar.
anlatmaktır. Bu birleşmelerle kitle karşısına çıkan düzen partileri, düzenlerini ayakta tutmak söz konusu olduğunda sağı,
Ya her zaman ki gibi gözümüzü kapatıp “O olmadı, “solu” ve kendi aralarındaki it dalaşını bir kenara bırakmaktadırlar. İşçi ve emekçilere topyekûn saldırıda hem fikir
bu olsun. Onu denedik, bu seferde bunu deneyelim” olmaktadırlar. Bu birleşmelerin temel sebebi düzen içinde var olan partilerin hiçbirinin işçi ve emekçilerin
tarzında şans oyunu oynar gibi davranacağız. Ya herbiri sorununu çözemeyeceğini kendilerinin de bilmesidir. Böylece emekçi kitleleri, sağ-sol, laiklik-şeriat ekseninde
İMF’ye, ABD’ye, hizmette sınır tanımayan kokuşmuş bölerek hem kendi iktidarlarını garantiye almış, hem de emekçiler arasında suni gündemler yaratarak işçi ve
düzen partilerinin peşinden sürekleneceğiz ya da sınıf emekçilerin kendi sorunları çerçevesinde örgütlenmesinin önüne geçmiş oluyorlar. Ta ki bizler bunların oyununu
bilinciyle hareket ederek, “yeter artık bu oyuna bir son bozmak için sınıf kardeşlerimizle bir araya gelerek örgütlenene, “Sınıfa karşı sınıf, düzene karşı devrim,
vermek gerekir” diyerek “sınıfa karşı sınıf” kapitalizme karşı sosyalizm!” şiarını yükseltene kadar. Diğer türlü biz de bu yalanların bir parçası oluruz.
perspektifiyle kapitalistlerin seçim oyununu bozacağız. Ümraniye’den bir sınıf devrimcisi
Ümraniye’den bir işçi
Mücadele AvEG-KON 2. Konferansı gerçekleşti
Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu raporunun okunması; kadın komisyonu raporunun
Postası (AvEG-KON) 2. Kongresi 26-27 Mayıs tarihlerinde okunması; AvEG-KON tüzüğünün
Hollanda’nın Den Haag kentinde gerçekleşti. görüşülmesinden oluşan gündemler okundu.
Kongre öncesi hazırlanan dosya delegelere Delegeler konuşmalarla ilgili lehte ve aleyhte
dağıtıldı. Kongreye 70 delege katıldı. düşüncelerini belirttiler. Gündem maddeleri üzerine
Kongre dünyada devrim, sosyalizm, demokrasi yapılan konuşmaların ardından her madde
ve özgürlük mücadelesinde şehit düşenler anısına oylamaya sunuldu.
bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Açılış İki gün süren kongre boyunca gündemler
konuşmasının ardından Divan seçimi yapıldı. Daha üzerine canlı tartışmalar yapıldı. İkinci günün
sonra kongre çağrısı; kongre çalışma planı; sonunda yeni yönetim için adaylar belirlendi ve

İşçi olmak ya da “işçi”


emperyalist sermayenin sömürü, yayılma ve seçim yapıldı.
güvenliği için gericilik, işgal, savaş ve yeni “kanlı ATİK ve BİR-KAR temsilcileri de kongreyi

olmak!
sınırlar”; görünen gelecek ve Avrupa’da göçmen izlediler ve mesajlarını ilettiler.
kurumlarının birlikte çalışma sorunları; AvEG- Bir-Kar/Hollanda
KON’un mücadele perspektifi; AvEG-KON çalışma

Ümraniye Tuncelililer Derneği’nde Kaypakkaya paneli


Ümraniye Tuncelililer Derneği’nde 27 Mayıs
günü İbrahim Kaypakkaya’nın ölüm yıldönümü
vesilesiyle bir panel gerçekleştirildi.
Panel tüm devrim şehitleri adına
gerçekleştirilen saygı duruşuyla başladı. Ardından
TUDEF temsilcisi konuştu. Kaypakkaya’nın
devrimci hareketin mihenk taşlarından biri
Merhaba arkadaşlar. Ben 16 senedir çeşitli olduğunu, halka yaklaşırken onları ikna etme
sektörlerde işçi olarak çalışmaktayım. Çalıştığım gücünün çok güçlü olduğunu vurguladı. Daha
sektörler farklı olsa da sorunlar özünde hep aynı, ya sonra DHP temsilcisi, İbrahim’in Marksist-Leninist-
ücretler ödenmiyor, ya mesailer, ya da uzun çalışma Maoist ideolojinin Türkiye topraklarında hayat
koşullarıyla karşı karşıya kalıyoruz. Patronların keyfi bulmasının sağladığını belirtti. Son sözü Ümraniye
uygulamaları da cabası. Tuncelililer Derneği temsilcisi aldı. İbrahim’den
Bu sorunlardan sonra, bir işçi olarak, benim kafama nasıl mücadele edileceğini öğrendiğini, yaşadığı
farklı şeyler takılmaya başladı. Biz bu yaşananları bir örnekle anlattı.
hakedecek ne yapıyoruz? Ya da haketmiyorsak buna ne Panel sohbet şeklinde devam etti. İzleyicilerin
için tepki göstermiyoruz? Aslında kimse bize bu konuşmalarında İbrahim ve ‘68 kuşağı önderlerinin
haksızlıkları hak ettiğimizi söyleyemez. Ama işin özüne ilk kıran önderlerden biri olduğu vurgulandı.
en önemli özelliklerinin reformizm ve
baktığımızda ses çıkarmamanın kabullenmek olduğunu İbrahim’in ser verip sır vermeme geleneğinin
parlementarizmden kopuş olduğu söylemi öne
görürüz. Bizler susarak bu haksızlıkları kabulleniyoruz. yaratıcısı olması ise diğer öne çıkan yandı.
çıktı. Ayrıca Kaypakkaya’nın ulusal sorunda
Böyle bakınca bütün saldırıları hakediyoruz diye de Türkiye devrimci hareketinde şovenizm kabuğunu
Kızıl Bayrak/Ümraniye
düşünüyorum. Çünkü biz işçinin ne olduğunu bilmiyoruz.
Bu soruyu aramızda kendisine soran pek azdır.
Bu soruyu şimdi kendimize soralım ve cevabını Yaşasın devrimci dayanışma!
bulmaya çalışalım. ‘İşçi nedir?’ İşçi sadece geçinmek
için çalışmak zorunda olduğu için mi çalışır ve onu
ilgilendiren sadece, aldığı ücret midir? Bir boyutu olsa Merhaba dostlar...
da işçi sadece bu değildir. İşçiler yeryüzünde dili, dini, Öncelikle bu demir parmaklar arkasında beni unutmayıp Kızıl Bayrak dergisini ulaştırdığınız için, devrimci
rengi ne olursa olsun hepsi aynı sınıfın bir parçasıdır. Bu duyarlılığınızdan dolayı tüm Kızıl Bayrak emekçilerini devrimci duygularımla selamlıyorum.
sınıf aynı zamanda, yeryüzünde bütün güzellikleri Emperyalizmi öncelikle tüm medya, basın, sinema ve televizyonla, kısacası hayatın her alanında görmek
yaratandır. Kendisi bu güzelliklerde faydalanamasa da mümkün. İnsan beynine psikolojik baskı uyguluyorlar. Olguları, olayları kendi düzenlerinin ihtiyaçları
bu böyledir. Yani işçi sınıfından bahsediyorum. doğrultusunda çarpıtarak sunuyorlar. Başta ABD emperyalizmi olmak üzere, diğer emperyalist haydutlar dünya
Bunun karşısında bir de patronlar sınıfı vardır. Bu halklarının gözlerinin içine bakarak Irak’taki işgali özgürlük olarak göstermeye çalışıyorlar. Bugün Irak’ta ölü sayısı
sınıf ise sadece üretim araçlarını elinde bulunduran yüzbinleri aşmış, milyonlarca yaralı ve yine milyonlarca insan açlık sınırında...
sınıftır. Yani kapitalistler. Ama bu sınıfla işçi sınıfının Bugün bu saldırılar zindan cephesinde daha kapsamlı bir şekilde uygulanıyor. Bu anlamda Fransa
arasında en azından şimdilik temel bir fark var, o da cezaevindeki tüm siyasi tutsaklar, terör kapsamında değerlendiriliyor ve tüm insani hakları gaspedilmiş. 11
patronların bir sınıf olmanın bilinciyle hareket ediyor Eylül’den sonra “terör” adı altında keyfi uygulamlar yapıyorlar ve yasalaştırıyorlar. Birkaç örnek verecek olursak;
olmasıdır. Ve onun içindir ki işçiler üzerinde istedikleri 1- Eğer politikseniz, dosyanız 3 yıl açık kalabilir ve bu süreç içinde ailenizle görüşme koşulu savcılığa verilmiş.
gibi baskı kurabiliyorlar. Bunun karşısında yapılması En az bir yıl birinci derece akrabalarla görüşmeniz yasak.
gereken asıl noktaya geliyoruz. Başlangıçta 2- Eğer hastaysanız, hastaneye gitmeniz gerektiğinde ellerinize kelepçe ayağınıza da pranga vurulur. Bu
sorduğumuz sorunun cevabı olarak iki seçenek var. durumu kendilerine göre “güvenlik” olarak açıklıyorlar.
Birincisi; işçiyi sadece karnını doyurmak için çalışan bir 3- Tek kişilik hücrelerde kalma, izolasyon, yalnızlaştırma, bunların adı da güvenlik... Başkalarına zarar
zümre olarak mı göreceğiz (ki bu gidişle ileride karnını vermemek için. Bu tür örnekleri daha da çoğaltabilirz. Adli mahkumlar için geçerli değil. Hükümlülerin %92’si
doyuramayacağı da kesin.) İkincisi ise işçiyi, işçi hırsızlık ve uyuşturucu vs. Türkiyeliler ve adli mahkumların eğitim durumları çok düşük.
sınıfının bir parçası olarak görerek, bir sınıf olmanın Her türlü baskı ve yasaklara rağmen yönü bellidir pusulamızın. Bu karanlık hücremizde karanlığa inat cılız da
bilinciyle mi hareket edeceğiz? Bizler sermayedarlara olsa, o cılız ışıkla karanlığı aydınlata çabasını gösteriyorum. İsterdim ki dostlarımın koşulları ne olursa olsun yayın
karşı örgütlenerek hakkımızı aramadığımız sürece, yollamak konusunda unutkan olmasaydılar. Ve unutmayalım ki belki bizler sınırsız, sömürüsüz o altınçağı
ezilmeye, sömürülmeye, ücretli köleler olarak yaşamaya görmeyebiliriz. Yalnız bizler bugün gelecekte açacak olan güzel çiceklerin tohumunu ekiyoruz. Ondandır, ister
devam ederiz. Yani işin özeti; sözde mi işçi olmak, ya da içerde ister dışarda hayatın her alanında bu güzel çiceklerin tohumunu ekmeliyiz ki, dünyamıza ölümün inmesine
özde işçi olmak ve bunun bilinciyle hareket etmek. izin vermeyelim. Saygılar...
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek! Yaşasın devrimci dayanışma!
Ümraniye’den sınıf bilinçli bir işçi Fransa Flori Hapishane’sinden Devrimci Demokrasi okuru Reşo

EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!
Üsküdar (İstasyon) Cad. Pınar İşhanı 853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710
Adı : .......................................................................
Soyadı :........................................................................
No: 5 Kat: 4 Daire: 52 Kartal/İstanbul (0 216 353 35 82) Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23 Adresi : .......................................................................
Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24
........................................................................
Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3
Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44
Tel : .......................................................................
No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
6 Aylık Yurt içi 30.000 000 TL Yurt dışı 100 Euro
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cumhuriyet Mah. Tennur Sok. Cumhuriyet İşhanı 1 Yıllık Yurt içi 60.000 000 TL Yurt dışı 200 Euro
Tel: 0 (224) 220 84 92 Kat: 3/45 KAYSERİ Tel-fax: 0 (352) 2326671
Gülcan Ceyran adına,
Silifke Cd. Çavdaroğlu Çarşısı 2/93 Saadetdere Mah. Fırın Sok. No: 37/25 (Depo durağı) * TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3
* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094
MERSİN Esenyurt/İSTANBUL No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.

CMYK
ÇuyarÝna gelirse
Ê Ê Ê tepemde bir de ÝnarÈ
demißti on yÝl šnce
demek ki on yÝl sonra
demek ki sabah sabah
demek ki Çmanda gšnŸÈ
demek ki Çßile beziÈ
demek ki Çyeßil biberÈ
bir de memet'in yŸzŸ
bir de gŸzel istanbul
bir de Çsaman sarÝsÝÈ
bir de šzlem kÝrmÝzÝsÝ
demek ki gštŸ usta
kaldÝ yŸrek sÝzÝsÝ
Ê Ê Ê Ê Ê Ê Êgeride kalanlara
Hasan HŸseyin Korkmazgil

Ahmet Arif, Orhan Kemal,


NazÝm Hikmet...
Devrimci
sanatÝlarÝmÝzÝ
saygÝyla
anÝyoruz...

You might also like