Professional Documents
Culture Documents
Burjuva gericiliÛine ve
parlamenter hayallere karßÝ
devrimci sÝnÝf alternatifi!
2 Kızıl Bayrak Kızıl Bayrak’tan... Sayı:2007/21 1 Haziran 2007
İÇİNDEKİLER
Seçim aldatmacasına, gerici-saldırgan
Kızıl Bayrak’tan
politikalara karşı devrimci sınıf Komünistler 30 Mayıs tarihinde yaptıkları
mücadelesi!.... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3 açıklamayla seçimler konusundaki bağımsız devrimci
sınıf tutumunu kamuoyuna sundular.
Ordu savaş çığırtkanlığı ile düzen içi Komünistler İstanbul, İzmir, Ankara, Adana ve
çatışmada yol almaya çalışıyor! . . . . . . . 4 Bursa kentlerinde sınıfın bağımsız devrimci 9 adayıyla
Komünistler seçimlere sınıfının bağımsız seçimlere katılıyorlar. Kuşkusuz komünistler seçimlere
ilk kez katılmıyorlar. Bundan önce 3 genel ve 1 yerel
devrimci adayları ile katılıyor!.. Burjuva seçime katılmışlardı.
gericiliğine ve parlamenter hayallere Ancak bu seçim dönemi ve çalışması komünistler
karşı devrimci sınıf alternatifi!. . . . . . . . 5 cephesinden yeni bir düzeyin ifadesi olacak. Bu alanda
kazanılan birikim ve deneyim yeni ve üst bir düzeyden
Meclisteki düşman kardeşlerin son devrimci siyasal sınıf çalışmasının ilerletilmesinde
marifeti: Devlet zoruna yasal kılıf! . . . . 6 önemli bir işlev görecek.
Polisin yetkisi sınırsızca genişletiliyor! . 7 Seçimler her siyasal partinin kendi programı ve
çizgisiyle kitlelerin karşısına çıktığı bir dönemi
Düzen cephesi, “üçüncü cephe” ve işaretler. Bu açıdan seçimler, her siyasal partinin kendi
devrim cephesi. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8-9 programı ve çizgisi ile dostun-düşmanın karşısına
“Bir anarşistin kaza sonucu ölümü” çıktığı bir alandır. Böyle dönemlerde bağımsız
devrimci bir sınıf tutumu ve bu tutumun devrimci bir
yasaklandı!.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10 kitle çalışmasının zeminine dönüştürülebilmesi büyük
Ülkeyi sınırsızca ABD emperyalizminin bir önem kazanmaktadır.
kullanımına açanların ikiyüzlülüğü. . . . 11 Komünistler seçimler vesilesiyle etkin bir
kampanya örgütleyerek sermaye düzenine karşı
Cumhuriyet mitinglerinin ardından... sınıfsız, sömürüsüz bir dünya için devrim Öyleyse tüm güçlerimiz ve çalışma alanlarımız her
Mitinglerde kadın rengi!.. . . . . . . . . . . 12 mücadelesine çağrı yapacaklar, reformist-liberal solun zamanki çalışma düzeyini ve temposunu kat kat aşan bir
İşçi-emekçi hareketinden.. . . . . . . . . . . 13 yaymaya çalıştığı reformist-parlamenterist hayallere çaba ortaya koyabilmeli ve devrimci bir seferberlik içine
karşı ise devrimin ve sosyalizmin bayrağını girmelidirler. Bu çalışmanın ortaya çıkaracağı, birikim,
Sendikal anlayış tartışmaları yükseltecekler. deneyim ve sonuçları çok yönlü olarak Kızıl Bayrak
ve Birleşik Metal seçimleri üzerine 14-15 Bu seçim çalışması siyasal faaliyet kapasitesinde ve gazetesine ve kizilbayrak.net sitesinde gün gün, saat saat
yeni bir düzeye sıçratılması bakımından bir sınav yansıtmak için azami bir çaba harcanmalıdırlar.
Seçimler, sol hareket ve devrimci sınıf
olacaktır. Bu nedenle devrimci propaganda-ajitasyonun Komünistlerin seçim politikaları ve bu çerçevedeki
çizgisi (Orta sayfa) . . . . . . . . . . . . . 16-19 her zamankinden on kat daha arttırılabilmesi, kullanılan çalışmaları ile tasfiyeci-liberal solun seçim perişanlığı ile
BDSP’nin seçim çalışmalarından... . . . 20 araç ve yöntemlerde çeşitliliğin ve zenginliğin ilgili bilgi, haber ve yorumları, birbirine tezat
çoğaltılabilmesi, önderlik kapasitesi ve inisiyatifinin oluşturacak bir bakışla belirgin biçimde ve düzenli
Güne yüklenip geleceği kazanacağız!.. 21
geliştirilebilmesi, yoğun ve enerjik bir çabanın ortaya olarak vermek apayrı bir önem taşıyor... Deyim uygunsa
İLGP’nin şenlik faaliyetlerinden...... . . 22 konulabilmesi, işçi ve emekçilerin mücadele enerjisinin devrimci sınıf tutumu ile tasfiyeci oportünizm arasında
Sendikal hakları için işten atılan ve açığa çıkaralarak harekete geçirilebilmesi tayin edici bir mücadelenin kendini gösterdiği bir alan olmalıdır bu.
olacaktır. Bu seçim çalışması çok yönlü bir gelişme ve ***
direnişe geçen Esen Plastik işçilerine. . 23
büyüme sürecinin örgütlenebilmesi, politik etkinin İstanbul Liseli Gençlik Platformu tüm bir dönemi
Gençlik hareketinden..... . . . . . . . . . . . 24 derinleştirilerek kalıcı hale getirebilmesi için muazzam kapsayan kesintisiz ve etkili bir çalışma dönemini geride
Dünya işçi-emekçi hareketinden . . . . . 25 olanaklar sunmaktadır. Bu olanakların ne kadar etkili ve bırakıyor. Bu çalışmanın finali 3 Haziran günü ÖSS
sonuç alıcı bir temelde değerlendirilip karşıtı bir şenlik ve ardından 9 Haziran günü
Direnen Filistin halkıyla değerlendiremediği ise tümüyle ortaya konulacak irade gerçekleştirilecek bir mitingle tamamlanacak. Tüm
dayanışmaya!.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 26 ve çabaya bağlı olacaktır. ilerici, devrimci güçlerin katılımını bekliyoruz.
Almanya’da Uluslararası Gençlik
Festivali . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 27
Seçimler ve devrimci
yurtsever tavır / II. . . . . . . . . . . . . . . . . 28
Kentsel dönüşüm paneli.. . . . . . . . . . . . 29
Çözüm devrimde!. . . . . . . . . . . . . . . . . 30
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Sosyalizm İçin
S e s i ’ n i n
Kızıl Bayrak i l e r i n
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete Lisel ç ı k t ı ! . .
a y ı s ı
16. s
Sayı: 2007/21 1 Haziran 2007
Fiyatı: 50 Ykr
i l e r d e . . .
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.
v e b a y i
Yayın türü: Süreli Yaygın
Yönetim Adresi:
Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd. Kit a p ç ı
(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52
Fax: 0 (212) 534 95 90
e-mail: kb1@tnn.net
Web: http://www.kizilbayrak.de
http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.com
Baskı: Gün Matbaacılık Genel Dağıtım:
İSTANBUL YAYSAT
Tel: 0 (212) 426 63 30
CMYK
Sayı:2007/21 1 Haziran 2007 Kapak Kızıl Bayrak 3
Seçim sürecinin toplumsal yaşamda giderek kalmayan reformist blokun süreçlerinin güncel bir yeni
önplana çıkması, siyasal alanda bir dizi ittifak Komünistler olarak, önümüzdeki versiyonu olarak gündeme gelmiştir. Düne kadar
dönemde devrim cephesini en aktif bir
tartışmalarını ve buna denk düşen plan ve reformist bloğun asıl harcı olan DTP’nin, geçen yaz
programları gündeme getirmiş bulunuyor. Ortaya gündeme gelen “Zeytin Dalı” tartışmaları sırasında
çıkan bu ittifak arayışı ve tartışmaları doğru bir şekilde temsil etme sorumluluğu ile seçim politikasının merkezine “düzen siyaseti
değerlendirmeye tabi tutabilmek için, öncelikle
oturdukları sınıfsal zemine, buradan hareketle
karşı karşıyayız. Elbette bizler bu içerisinde” bir ittifak arayışını koyması, dahası
öncesinde yaşanan blok süreçlerine (ve blok
sundukları programatik temele ve son olarak da deneyimden ilk defa geçmiyoruz. bileşenlerine) belirgin bir mesafe koyması, reformist
hedeflerine bakmak gerekiyor.
Fakat güncel olarak misyonumuzun ve solda bir “hayal kırıklığına” yol açmıştı. Parlamentoya
yönelik hevesleri bir an için kursağında kalan reformist
Düzen siyaseti tam bir çıkmaz konumumuzun bizlere yüklediği sol, bu duruma fazlasıyla gücenmiş, acı serzenişler
içerisindedir! sorumlulukları daha güçlü bir şekilde bulunmuş, bu beklenmedik durumu kabullenmekte
güçlük çekmişti.
Sermaye cephesi seçim sürecine “laiklik-şeriat”
bilince çıkarmak ve deneyimlerimizden Komünistler o günkü tartışmalar içinde bu
ekseninde yaşanan ve ordu-AKP şahsında gelişen daha etkin bir şekilde faydalanmak şaşkınlığın ve serzenişlerin yersizliğini şöyle ortaya
koymuşlardı: “... Oysa Kürt hareketinin kendisi bu
gericilik yarışı ile girdi. Gelinen yerde ise burjuva
siyasetinde oluşan ittifaklar ve konumlanışlar
zorundayız. konuda son derece gerçekçidir ve giderek daha açık
kendisini büyük oranda bu atmosfer üzerinden ortaya konuşmaktadır. Şu sıra Kürt hareketinde ‘Şeytanın
koydu. Bu süreç içerisinde ipleri sermayenin elinde şansı olmadığı için CHP ile kol kola girmiştir. Bu Avukatı’ rolünü oynayanlardan biri olan Orhan
bulunan düzen partileri, yine sermayenin istemleri ve birlikteliğin tek umudu, ordu eli ile yürütülen “postallı Doğan’ın, ayakları yerden kesik biçimde kendilerine
dayatmaları doğrultusunda “seçim birliktelikleri” demokrasi”nin yarattığı faşist-şovenist atmosferdir. olmayacak roller atfedenlere nezaketi de elden
gerçekleştirdi. Emperyalist-kapitalist sistemin bu tescilli uşaklarının bırakmayarak hatırlatmaya çalıştığı da bu olmuştu. Aynı
Burada esas olarak vurgulanması gereken nokta, gelinen yerde kitlelerin huzuruna alternatif olarak şeyi daha diplomatik bir dille ve yine nezaketi elden
gerçekte “tek bir programa” sahip olan düzen partilerinin çıkabilecekleri “laiklik elden gidiyor”dan başka bir bırakmayarak şu son günlerdeki röportajlarında DTP
kitlelerin beklentilerine yönelik hiçbir çözüm önerisi argümanı da kalmamıştır. Bunu yine en iyi şekilde Genel Başkanı Ahmet Türk de döne döne dile
ortaya koyamadıklarıdır. Zira Türkiye kapitalizminin “…ekonomik programda bir değişiklik yapmamız söz getirmektedir. DTP yöneticileri, tam da seçime yönelik
yapısal sorunları ve emperyalizmle olan bağımlılık konusu değildir. Ekonomiye ülkenin istikrarını bozacak ittifaklar çerçevesinde, düzen partileri içinden Kürt
ilişkileri buna olanak tanımamaktadır. Liberalinden bir müdahale yapmayacağız” vb. sözleriyle bu ittifakın sorununda bir parça esneklik gösterebilecek muhataplar
islamcısına, ulusalcısından sol-sosyal demokratına kadar sözcüsü Deniz Baykal itiraf etmektedir. aramaktadırlar kendilerine. Bunu da bilinçli bir tutumla
mevcut tüm düzen partileri bunun bilincindedir ve Düzen siyasetinin öteki partileri açısından da durum ‘sol ittifak’ yerine ‘geniş bir demokratik cephe
gelinen yerde hepsi de umudunu, sürekli akıtılan çok farklı değildir. Hemen hepsi AKP karşısında oluşturma’ formülünü tercih ederek dile
gericilik ve şovenizm zehri üzerinden prim elde etmeye kendilerini parlatacak herhangi bir söylemden yoksun getirmektedirler.” (Reformist solda ‘zeytin dalı’
bağlamıştır. Ordunun başını çektiği “laik cephe” durumdadır. DYP-ANAP kırması DP adına tek yenilik heyecanı ve sıkıntısı, Kızıl Bayrak, 2006/26, 8 Temmuz
tarafından kitleleri fazlasıyla sersemleten şovenist- ise “ittifak eylemleri”dir. 2006)
milliyetçi atmosferden nasiplenmeyi “öteki uçtaki” AKP Düzen cephesinde sermayenin müdahaleleri ile Süreç içerisinde Kürt hareketinin bu arayışının
dahi ihmal etmemiş, öyle ki “M. Kemal’in izinde, gelişen bu ittifaklar, ayrışmalar vb. aslında sermayenin pratik olarak boşa düşmesi, dahası Kürt halkına ve
burjuva cumhuriyetin bekçiliğini” yaptıklarını ifade siyaset alanında yaşadığı çözümsüzlüğü ifade özelde DTP’ye yönelik düşmanlığın ve saldırganlığın
etmek için seçim mitinglerini Erzurum, Amasya gibi etmektedir. Burjuva siyaset alanında yaşan bu gelişmeler düzen tarafından kolektif biçimde tırmandırılması, seçim
burjuva, yani Kurtuluş Savaşı’nı simgeleyen illerden kendisini seçimlerin yaklaşması ile birlikte daha da sürecine bağımsız adaylarla girmeye zorunlu kıldı.
başlatmıştır. belirginleştirecektir. Süreç içerisinde Kürt hareketinin bağımsız adaylarla
Sistemin temel bazı sorunlarına yönelik yaklaşımını seçime gireceğini duyurması, dahası “üçüncü cephe”ye
emperyalist merkezlerin politikaları ve sermayenin Blok arayışı, parlamentarist hayaller ve yeşil ışık yakması, bu çevrelerde meclis düşünü yeniden
hareketlendirmeye yetti. Ahmet Türk’ün “Türkiye’de
çıkarları üzerinden belirleyen ve esasta düzenin bekası “üçüncü cephe” tartışmaları bulunan iki cephenin karşısına üçüncü cephe olarak
için omuz omuza hareket eden bu partiler arasındaki
kavga temelde artı-değerin bölüşülmesi, iktidar ortaya çıkmak istiyoruz. DTP olarak Türkiye’deki
Seçim sürecinde bir başka tartışma süreci ise ufku Kürtler arasında birlikteliği önemsediğimiz gibi
rantından en büyük payı kapma temelinde parlamentarizme hapsolmuş liberal-reformist solun
yaşanmaktadır. Aralarındaki tüm öteki sorunlar buna demokratik güçler arasında da birlikteliği önemsiyoruz.
gündeme getirdiği “Üçüncü Cephe”de yaşanıyor. İrademiz, beynimiz neyi emrediyorsa öyle
tabidir ve bu temelde bir anlam taşımaktadır. Dolayısıyla Liberal-reformist solda, isminden de anlaşılacağı üzere,
seçim sürecinde bu partilerin, kurulan ittifakların ve davranmalıyız” sözleri, aslında güncel olarak ortaya
güncel seçim sürecinde zeminini ve konumunu düzen içi çıkan “üçüncü cephe” tartışmasının hangi zemin
bütün olarak sermaye düzeninin topyekûn olarak teşhiri kutuplaşmadan “esinlenerek” şekillendiren bir blok
büyük önem taşımaktadır. Gericilik üzerinden hesap üzerinde şekillendiğini de açıklayıcı niteliktedir.
oluşturma süreci başlamış bulunuyor. Aslolarak “sınıfa Adı geçen “üçüncü cephe” önceki seçim
yapan, işçi ve emekçilere sömürü ve açlıktan başka bir karşı sınıf” tutumunun belirleyici olduğu seçimler gibi
alternatif sunmayan bu partilerin ittifakları da süreçlerinde gerçekleştirilen reformist blokun
bir gündemde, oluşturulmaya çalışılan “üçüncü cephe” güncellenmiş halinden başka bir şey değildir. Tek farkı
ayrışmaları da, kitlelerin yaşamında yıkımdan öte bir ayaklarını nereye basıyor sorusunu sormak anlamlı
sonuç yaratmayacaktır. Zira tümünün hizmet ettikleri yer bağımsız adaylarla seçime girilmesi ve “meclis
olacaktır. Düzen siyasetinde yaşanan taraflaşma kapılarının bir nebze aralanmasıdır”, o kadar. Bu kadarı
tek ve aynıdır. karşısında kendisini “üçüncü bir cephe” olarak
Öte taraftan mevcut “seçim evlilikleri” düzen bile reformist çevreleri ve bunun etrafında
tanımlayanlar öncelikle bunun yanıtını vermelidirler. konumlananları heyecanlandırmaya yetmiştir. Bunu en
siyasetinin bir başka çözümsüzlüğünü işaret etmektedir. Zira seçim döneminde bir iddia ortaya koyan her siyasal
Adı geçen partiler defalarca kitlelerin gözünde yalın hali ile Atılım gazetesinin başyazısında görebiliriz:
çizgi, arka planında bir sınıf tutumuna ve onun temsil “… Kuşkusuz programatik yönelim, temel talepler için
yıpranmış/yıpratılmış, birçoğu son seçimlerde sandığın edildiği bir programa sahiptir.
dibine gömülmüş partilerdir. DSP son seçimlerden mücadele cephesinin bayrağı olacaktır. Bununla birlikte
“Üçüncü cephe” tartışmaları esasta, düzen bayrağı seçim mücadelesinde en önde taşıyacakların;
acınacak bir sonuçla çıkmış, bugün ise gerek ordu siyasetinde yer edinmeye çalışan ve kitlelere
eksenli “laik cephenin” dayatmaları ile gerekse başka bir adayların kimler olacağı da önemlidir. Burada hemen
“parlamenter” bir çözümden öte vaadedecek bir şeyi
Sayı:2007/21 1 Haziran 2007 Herkes kendi bayrağı altına! Kızıl Bayrak 9
belirtmeliyiz ki, adayların belirlenmesinin cephede yer ilerici, devrimci hareketimiz bakımından kuşkusuz büyük bir anlam ifade etmeyecektir. Bu, siyasal açıdan tam bir
alacak güçler arasında çekişme konusu haline bir deneyim olacaktır. Şimdi burjuva politikanın kriz iflastır. Devrim iddiasını taşıyan ve bunu pratik bir
getirilmemesi, özellikle büyük bir önem taşımaktadır. içinde kıvrandığı koşullar altında, işçi sınıfı ve konumlanışa konu eden her samimi ve tutarlı siyaset bu
Bunu da ancak doğru bir yaklaşım sağlayabilir. ezilenler, halklarımız adına büyük düşünmenin ve gerçeği görmekte fazla zorlanmayacaktır. Zira düzen ve
Cephenin seçim taktiğinin bağımsız adaylar bloku büyük hesaplar yapmanın tam zamanıdır. devrim ayrımında “üçüncü cephe” diye bir şey söz
biçiminde, genel kabul gördüğü durumda, aday sayısının Evet, özelde DTP’nin bu tutumu birilerinde konusu olamaz. Bu cephe olsa olsa düzen siyasetinin
sıralanacağı gerçeği de dikkate alındığında parlamento hevesini depreştirmeye yetmiş, şimdiden tekleşen tablosunda “solda” açılan boşluğu doldurma,
Kürdistan’da seçimlerin kazanılacağı illerde, Kürt “büyük düşünen ve büyük hesaplar yapanlar” kimin düzen solunun boşalttığı yere onun dünkü çizgisinden
yurtseverleri dışında aday gösterilmesinin talep “meclise uğurlanacağı” tartışmalarını başlatmıştır. biraz daha sol bir versiyonla yerleşme çabasıdır.
edilmesi, politik olarak doğru olmayacağı gibi ahlaki de Fakat burada sorun umudunu parlamentoya bağlamış Dolayısıyla biz diğer tüm süreçlerde olduğu gibi sorunu
değildir. Diğer yandan, Batı’da kazanma iddiasının çevrelerin yaptığı küçük hesaplar değildir. Bu, iki temel sınıfsal konum ve “cephe” üzerinden ele almak
oluşturulabilmesi için de aday belirlenmesi önemli bir parlamentoyu kendisine kıble edinmiş her yapıda olağan durumundayız.
yerde durmaktadır. Bağımsız Adaylar Bloku cephesinde bir durumdur. Burada önemli olan “üçüncü cephe”nin
yer alan kuvvetlerin, ayrı ayrı her birini temsil eden kitlelerin karşısında, temel sorun alanlarına ve bunun Seçimler ve “kronik boykotçu tutum”
adaylar değil de, herkesin üzerinde birleşebileceği şu ya çözüm yollarına dair ne dediğidir. Tespitleri,
da bu parti ya da grubu vb. değil de, Cephe’yi temsil değerlendirmeleri, hedefledikleri ve Atılım gazetesinin Buraya kadar düzen cephesinde yaşanan seçim
edebilecek kapsayıcılıkta adaylar, kazanma iddia ve başyazısında da değindiği gibi “programatik hazırlıklarına ve düzenle daha da ileriden bütünleşme
motivasyonu oluşturmak bakımından da doğru yönelimi”dir. yolunda hızla yuvarlanan reformizmin “seçim
olacaktır. Adayların belirlenmesi söz konusu olduğunda Evet tekrar ediyoruz; bu yönelimin ufku politikalarına” değindik. Gelinen yerde devrimci
cepheleşme yöneliminin mantığını ve gereklerini ön parlamentodur, düzen sularına yelken açmaktır. hareketin seçim süreçlerine yönelik politik tutumuna da
plana çıkarma üzerinde birleşmek, ilerici-devrimci Tekleşmiş programı, siyaseti ve cephesiyle “krizler kısaca değinmek gerekiyor.
hareketimiz bakımından anlamlı bir kazanım olur. içerisinde kıvranan” düzen siyasetine “yeni bir çehre” Bu çerçevede öncelikle belirtilmesi gereken,
Seçimlerde izlenecek Bağımsız Adaylar Bloku/Cephesi katmaktan öteye bir geleceği de yoktur. Reformizmin devrimci hareketin büyük bir kısmına hakim olan ve
siyaseti bakımından diğer bir tamamlayıcı unsur ise, gidip gidebileceği son durak burasıdır. Zira, düzen esasta iddiasızlaşmanın bir sonucu olarak karşımıza
cepheye dahil olan bütün öznelerin ortak etkinliklerin, cephesinde işlerin daha da zora girdiği, siyasal ve çıkan “kronik boykotçu” eğilimdir. Maalesef devrimci
araçların vb. yanı sıra Blok adına kendi isimleri ve iktisadi gerilimlerin giderek tırmandığı bir süreçte, hareketin seçimler üzerinden aldığı bu “tavır”,
simgeleri ile çalışma yapma hakkının kabul edilmesidir. devletin baskı ve terörünün azgınlaştığı bir dönemde, seçimlerde devrim adına ortak bir tutum geliştirmeyi
Bu hem değişik siyasi parti ve yapıların kendilerini ifade toplumun şovenizm ile zehirlendiği, provokasyonların zorlaştıran bir etken olarak varlığını sürdürüyor. Yıllardır
etmesi bakımından demokrasinin gereğidir, hem de ve katliamların tertiplendiği koşullarda, kitlelerin yüzünü devrimci siyasal güçlerin bu iddiasızlığı ve apolitik tavrı,
böyle bir hak, her bir öznenin tam bir inisiyatif ve tüm demokratik-parlamenter yola çevirmek, dahası düzen seçim süreçlerinde ya reformist bloğun arkasından
imkanlarıyla çalışmalara katılmasını getireceği için kurumları üzerinden bir çözüm anlayışını hakim kılmak sürüklenmesine ya da sessiz-sedasız süreci izlemekle
Cephe’yi geliştirici olacaktır. Bağımsız Adaylar Bloku, gerçek anlamda reformizmin batağına saplanmaktan öte yetinmesine yolaçıyor. Sonuçta düzen karşısında devrim
cephesini parçalı ve zayıf bir tabloya mahkûm ediyor ve
reformist sola serbest bir hareket alanı açıyor.
Devrim alternatifini daha güçlü ve bütünlüklü bir
şekilde kitlelere taşımanın önünde bir engel olarak duran
TKP/ML TİKKO gerillaları uğurlandı bu “pasif boykotçu” tutumu aşma sorumluluğu devrimci
güçlerin önünde güncel bir sorumluluk olarak
27 Mayıs günü durmaktadır. İşçi ve emekçilerin karşısına devrimci bir
Dersim’in merkez olarak çıkabilmenin yolu öncelikle “bu bakış ve
Çemişgezek İlçesi sorumlulukla hareket etmeyi” gerektirir. Devrimci
Paşacık Köyü’nde hareket kendisine olan güvenini tazelemediği, güçsüzlük
TKP/ML-TİKKO ruh halinden kurtulmadığı sürece bunu gerçekleştirmesi
gerillalarıyla Türk de mümkün olmayacaktır.
ordusu arasında
çıkan çatışmada, Burjuva gericiliğine ve parlamenter hayallere
bulundukları evin karşı bağımsız devrimci sınıf çizgisi!
bombalanması
sonucu Hıdır Uğur Tüm bu tablo sınıf devrimcilerinin omuzlarına daha
ve Mahmut Polat büyük sorumluluklar yüklemektedir. Bugün komünistler
katledildi. olarak kendi bağımsız devrimci sınıf çizgimizle bir
Mahmut Polat’ın seçim çalışması başlatmış bulunuyoruz. İşçi sınıfı ve
cenazesi 30 Mayıs emekçi kitlelerin karşısına sermaye iktidarına karşı bir
günü Gazi savaşıyor TİKKO!”, “Katil devlet hesap verecek!”, savaş ilanı olan devrim programımız ve onun ortaya
Cemevi’nde yapılacak tören sonrası defnedilecekti. “Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Anaların öfkesi koyduğu mücadele çağrısı ile çıkıyoruz. Bugün her türlü
Ancak devlet DNA testi bahanesiyle cenazenin katilleri boğacak!”, “Patron ağa devletini gericiliğin ve sorunun kaynağı olan sermaye düzeni ve
İstanbul’a gelmesine izin vermedi. Buna rağmen yıkacağız, halk iktidarını kuracağız!” ve onun tüm kurumlarına karşı, yüzünü düzene dönmüş her
yoldaşları ve dostları gerçekleştirdikleri yürüyüşle “Kürdistan faşizme mezar olacak!” sloganları türlü reformist-parlamentarist anlayışa karşı, devrimin
şehitleri sahiplendiler, devletin katliamını teşhir atıldı. kızıl bayrağını güçlü bir şekilde dalgalandırıyoruz, daha
ettiler. Mahmut Polat’ın evinin önüne gelindiğinde ilk da güçlü dalgalandırmalıyız.
Sabah saat 10.00’da Gazi Cemevi önünde önce Mahmut Polat ve Hıdır Uğur şahsında tüm Komünistler olarak, önümüzdeki dönemde devrim
toplanmaya başlayan kitle saat 11.15’te yürüyüşe devrim şehitleri için saygı duruşunda bulunuldu. cephesini en aktif bir şekilde temsil etme sorumluluğu
geçti. En önde şehit düşenlerin resimleri taşındı. Ardından Partizan adına konuşma yapıldı. Şehit ile karşı karşıyayız. Elbette bizler bu deneyimden ilk
Arkasında “Gerillalar ölmez, yaşasın halk düşen gerillaların içinde olduğu evin lav defa geçmiyoruz. Fakat güncel olarak misyonumuzun ve
savaşı!/Partizan” imzalı pankart açıldı. Peşisıra silahlarıyla yakıldığı, devletin bu katliamları ilk konumumuzun bizlere yüklediği sorumlulukları daha
eyleme destek veren kurumlar yürüdü. “Daima kez yapmadığı, iki yıl önce 17’lerin, geçen sene ise güçlü bir şekilde bilince çıkarmak ve deneyimlerimizden
bizimlesiniz, daima sizinleyiz!/ESP” ve “Devrimci Aşkın ve iki yoldaşının katledildiği vurgulandı. daha etkin bir şekilde faydalanmak zorundayız.
irade teslim alınmaz!/KÖZ” pankartları açıldı. Ardından KÖZ, ESP ve Mücadele Birliği adına Sınıf devrimcileri olarak bugün tek ve tutarlı çizgiye
Mahmut Polat’ın ailesinin olduğu yere kadar birer açıklama yapıldı. sahip olmanın bilincini pratik bir çaba ile maddi bir
sloganlarla yüründü. Anma boyunca Gündoğdu ve Çav Bella zemine oturtmalıyız. Sınıfı devrime kazanmak için bu
Yol boyunca “Hıdır Uğur yaşıyor!”, “Mahmut marşları söylendi. dönemi daha etkin ve yoğun bir şekilde değerlendirmek
Polat yaşıyor!”, “Gerillalar ölmez yaşasın halk Eyleme BDSP, HÖC, DHP, Mücadele Birliği, zorundayız. Bunu gerçekleştirecek bir devrimci
savaşı!”, “Devrim şehitleri ölümsüdür!”, “ Bedel Odak, Alınteri, DTP destek verdi. programa, buna dayanan taktik politikaya, büyük bir
ödedik bedel ödeteceğiz!”, “Devrimci irade teslim Anmaya 400 kişi katıldı. birikim ve deneyime sahibiz. Daha önemlisi, bu iddiaya
alınamaz!”, “Marx, Lenin, Mao, önderimiz İbo Kızıl Bayrak/İstanbul ve özgüvene fazlasıyla sahibiz.
10 Kızıl Bayrak Düzen cephesi... Sayı:2007/21 1 Haziran 2007
MEDER: “KPSS kaldırılsın!” -Toplu sözleşmeyle, ücretlere, birinci yıl için önce MEB’in bu tutumunu kınadı.
yılbaşındaki asgari ücret zammı yansıtıldı, ücretler
Mağdur Öğretmenler ve Eğitim Emekçileri daha sonra da yüzde 15 artırıldı. İkinci yıl ücretlerine Türk Telekom halkı soyuyor!
Derneği (MEDER) üyesi öğretmenler, 26 Mayıs günü ise gerçekleşen enflasyon oranında zam yapılacak. Özelleştirme saldırısının hem çalışanlar hem de
Taksim Tramvay Durağı’ndan Galatasaray Lisesi’ne -İşçilere aylık ücret tutarında 2 ikramiye verilecek. emekçi halk açısından nasıl bir yıkım olduğu her
yaptıkları yürüyüşle, diplomalı köle olmayacaklarını İşçiler, yemek, çocuk, eğitim, ölüm, doğum, yakacak geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Türk Telekom’un
haykırdılar, iş güvencesi istediler. “Kadro istiyoruz!” gibi adlar altında yapılacak yardımlardan da özelleştirilmesinin üzerinden bir yıl geçmişken
pankartı açan öğretmenler yürüyüş boyunca “Savaşa yararlanacak. vaadedilen “iyileşme”lerin sağlanmadığı, aksine
değil eğitime bütçe!”, “Diplomalı işsiz olmayacağız!”, Ayrıca, işlerine son verilen 3 işçi işlerine yeniden telefonla görüşme ücretlerinin kontör bazında
“Eşit işe eşit ücret!”, “KPSS kaldırılsın!” sloganları başlatıldı, 2 işçi ise işe dönüş davalarının lehlerine tahakkuk ettirilmesi nedeniyle tüketiciden yüzde 35
attılar. “İMF’ye değil eğitime bütçe!”, “Diplomam sonuçlanması durumunda yeniden işlerine daha fazla bedel tahsil edildiği, haksız yere alınan bu
var, işim yok!” dövizleri taşıdılar. başlatılacaklar.” bedellerin toplamının yıllık 3 milyar dolar olduğu
Galatasaray Lisesi önünde yapılan açıklamada; Kızıl Bayrak/İstanbul ortaya çıktı.
devletin kamu personelini istihdam etmek üzere ‘99
Tüketiciler Birliği konuyla ilgili 27 Mayıs günü bir
MMO: İş cinayetleri durmak
yılından itibaren uygulamaya soktuğu KPSS’nin artık
açıklama yaptı. Açıklamada Türk Telekom’un sabit
bir gelir aracına dönüştüğü vurgulandı.
bilmiyor!
hat görüşmelerini kontör bazında ücretlendirdiği, bir
Kızıl Bayrak/İstanbul
kontörün altmış saniye görüşmeye tekabül ettiği ifade
27 Mayıs’ta Konya’nın Beyşehir ilçesine bağlı edildi. Bu durumda tüketicinin, bir saniye dahi
Dev Sağlık-İş 7. Genel Kurulu Yeşildağ beldesinde bir mermer ocağında meydana konuşsa, altmış saniye parası ödediği, altmışbir saniye
yapıldı gelen iş kazası sonucu hayatını kaybeden 3 işçi ile
ilgili açıklama yapan Makine Mühendisleri Odası,
konuşan tüketicinin iki kontör parası ödediği belirtildi.
Dolayısıyla, tüketicinin kullanmadığı hizmetin
Sağlık-İş Sendikası’nın Genel Kurulu 19-20 Mayıs madencilik sektöründe yaşanan iş kazalarının artarak bedelini ödemek zorunda kaldığı vurgulandı.
2007 tarihlerinde gerçekleştirildi. Kurula Türkiye devam ettiğini söyledi. 2007 yılının ilk 5 ayında 20 Uzmanlar tarafından görüşme ücretlerinin kontör
genelinde 200 delege katıldı. işçinin hayatını kaybettiğini belirten MMO, pek çok bazında tahakkuk ettirilmesi nedeniyle tüketiciden
Kurulun ilk günü DİSK Genel Başkanı Süleyman işçinin de sakat kaldığını ya da uzuv kaybına yüzde otuzbeş daha fazla bedel tahsil edildiği, haksız
Çelebi Genel Kurul Başkanlık Kurulu’na seçildi. uğradığını vurguladı. yere alınan bu bedellerin toplamının yıllık üç milyar
Konuşma yapan Çelebi, sendikanın gelişimine dikkat Kazaların oluş nedenlerini tam olarak dolar olduğu belirtildi.
çekti. İlk gün Dev Sağlık-İş Genel Başkanı Doğan belirlemeden çözüm bulmanın olanaklı olmadığını Açıklamada, “Türk Telekom, en kısa sürede süre
Halis de bir konuşma yaptı ve özelleştirmeye değindi. ifade eden MMO, kâr hırsının öne çıktığı, bazında ücretlendirme sistemine geçmeli, daha
Ekonomik ve sosyal hakların gaspını vurguladı. Gece denetimlerin yeterince yapılmadığı, eğitimin önemlisi bu sektörde tüketici hak ve yararını
geç saatlere kadar süren birinci gün bir takım kararlar önemsenmediği, teknolojinin kullanılmadığı bir gözetmekle yükümlü olan Telekomünikasyon Kurulu,
alındı. Tüzük, sendikanın yeni yapısına uygun bir ortamda kazaları önlemenin de mümkün olmayacağını yasadan kaynaklanan görev ve yetkisini yerine
şekilde yeniden düzenlendi. dile getirdi. getirmelidir.
Süleyman Çelebi’nin tavsiyesi ve çok sayıda Kazaların oluşmasına neden olan etkenlerin, ilgili Ülkemiz tüketicisi adına dile getirdiğimiz bu talep
delegenin istemi sonucu Doğan Halis oy birliğiyle kurum ve kuruluşların koordinasyonu ile birlikte en ve uyarının ardından, makul bir süre sonunda süre
sendikanın onursal genel başkanı seçildi. kısa zamanda masaya yatırılması ve bazında ücretlendirmenin sağlanmaması halinde
20 Mayıs’ta yapılan seçimlerle ise tek liste çözümlenebilmesi için acil olarak eylem planı Telekomünikasyon Kurulu yetkilileri hakkında suç
yönetime aday oldu. Seçimlerin sonucunda Dev hazırlanması gerektiğini vurgulayan MMO, ulusal duyurusunda bulunacağımızı ifade ediyoruz...”
Sağlık-İş Genel Başkanlığı’na Arzu Çerkezoğlu ölçekte oluşturulan bu yapının; kazaların önlenmesi denildi.
14 Kızıl Bayrak Sendikal anlayış ve BMİS seçimleri... Sayı:2007/21 1 Haziran 2007
Nasıl bir seçim, nasıl bir sendikal anlayış? bağımsız olarak, kendi adımıza ölümden korkup * Elde olanla yetinmek ve yeni mevziler
sıtmaya razı olmayacağız. Kötünün iyisini seçmek kazanmaktan kaçınmak ve böylece mevcut statükoyu
Şu sıralar bizlerin de üyesi olduğu şubelerde durumunda değiliz. Esas olan tek başına kötü olandan korumak,
seçim hazırlıkları hız kazanmış bulunuyor. Geçmiş ve hainlerden kurtulmak değil, aynı zamanda nasıl bir * Grev ve direnişlerden kaçınmak, kendilerine
dönemin yukarıda ana hatları verilen tablosu tabanda sendika ve sendikal anlayış istediğimizi de ortaya rağmen ve bizzat işçilerin çabasıyla gelişen direnişleri
önemli bir rahatsızlık yaratmıştır. Bu rahatsızlıklar TİS koymaktır. Bu çerçevede en sıradan ve sendikal sahipsiz bırakıp yalnızlığa terketmek,
döneminde ve TİS’i izleyen sonraki süreçlerde daha süreçlerimize ilgisiz işçilerin bile mevcut pratiğin tersi * Kendi denetimi ve yönlendirmesi dışında olan
açıktan hissedildi. Kimi fabrikalarda ise bu tepkiler bir düşünceyi ortaya koyması, bu en geri sınırlar bile öncü işçilerin tırpanlanması, kimi işyerlerinde bunun
oldukça sert tartışmalara yolaçtı. Gelinen aşamada sıtmaya razı olmaktan daha iyidir. Ancak bu bir çıkış bizzat sendikacı ve patron işbirliğiyle yapılması,
şube üyesi işçilerin önemli bir bölümü bu tablonun arayışında olanlar için hiç de yeterli değildir. İlkeli ve * En iyi durumda ücret sendikacılığı yapmak...
sorumlusu olan yönetimden kurtulmak istemektedir. mücadeleci bir çizgi ortaya koyabilmek için öncelikle Bu saydıklarımız ve bunlara eklenebilecek
Fakat bu istemin kendini nasıl ifade edeceği henüz mevcut pratiklere yön veren anlayışın ciddi bir olanlar, mevcut yöneticilerin davranış çizgisidir. Bu
belirsizdir. Belirsiz olması bir yana, halihazırdaki sorgulanmaya ihtiyacı vardır. Bu sorgulamayı en genel pratikler ise bizzat bu yöneticilerin kendi
tabloda ölümden korkup sıtmaya razı olma eğilimi hatlarıyla ifade edecek olursak; ayrıcalıklarını ve koltuklarını kaybetmemek adına
belirgindir. Mevcut hali ile bu eğilim bizim altını * İşçi sınıfının üretimden gelen gücüne, tarihsel sergilenmektedir. Kimi yerde bu gerçeğin üstünün
çizdiğimiz sorgulama ya da hesaplaşma ihtiyacını haklılığına olan inançsızlık, kapatılması için patronlarla karşı karşıya gelmek, grev
karşılamaktan uzaktır. * Mücadeleci değil müzakereci bir anlayışla ve direnişlere başvurmak, nasıl oluyorsa bu beylere
Alacağımız tutumun ne sonuç vereceğinden gelişmelerin ele alınması, göre sendikaya güç kaybettiriyor ve sendikayı var
olma sorunuyla başbaşa bırakıyor. Onlardaki egemen
düşünce patronlarla karşı karşıya gelmemektir.
Deri-İş’ten eylem İşçilerin ya da temsilcilerin patronlarla arası iyi olmalı
ki işyerlerinde sorun yaşanmasın ya da yaşanan
Deri-İş Sendikası Tuzla
sorunlar, arası iyi olanlar aracılığıyla çözülebilsin.
Şubesi, 15 Mayıs’ta
İşçilerin üretimden gelen gücünün kullanılması, grev
yaşanan iş kazası sonucu
ve direnişler bunlar tarafından unutulmuş, yeni üye
Hüseyin Güneri’nin
işçilere sendikanın geçmişini anlatırken dile getirilen
yaşamını kaybetmesi ve
anılara dönüşmüş bulunuyor.
sonuçlanan toplu
Biz mücadeleci bir sendikal çizgi ve mücadeleci
sözleşmelere ilişkin 24
bir sendikal anlayışını savunuyoruz. İcazetçi,
Mayıs günü Tuzla Organize
bürokratik ve işbirlikçi anlayışın kesinlikle
Deri Sanayi’nde Eski
sendikamızdan silinip atılmasını savunuyoruz. Seçim
Traktörcüler Durağı’nda bir
süreçlerinin, geçtiğimiz seçimlerde olduğu gibi, oldu
açıklama gerçekleştirdi.
bittiye getirilmesine, yangından mal kaçırırcasına
Burada toplanan sendika
yapılmasına göz yumulmamalıdır. Sürekli demokratik
üyesi işçiler 15 Mayıs’ta iş
bir iç işleyişe sahip olduğu söylenen sendikamızda,
kazası sonucu yaşamını
delege seçimleri kimi yerlerde işçilerin zoruyla
yitiren Hüseyin Güneri için
gerçekleştirildi, kimi yerde ise aday olmak isteyen
eylem yaptılar, sendika
işçilerin önü kesilerek ya da ayak oyunlarıyla önüne
yetkilileri toplu iş
geçilerek engellendi. Sınırlı bu örnekler bile
sözleşmeleri hakkında bilgi
sendikamızın ne halde bulunduğuna dair yeterli bir
verdiler. Ada Deri’de gece
açıklık getirmektedir.
bekçiliği yapan fakat patron
Oysa bizim ihtiyacımız olan gerçek bir sendikal
tarafından üretimde çalıştırılan Güneri, geçirdiği kaza sonucu yaşamını yitirirken, sendika yetkilileri,
demokrasi, yani işçi demokrasisidir. Delegelerin oy
işverenlerin yasadışı davrandığını belirterek olayı kınadılar.
deposu olarak gürülmediği, seçimler vesilesiyle
Eylemde konuşan Deri-İş Tuzla Şube Başkanı Binali Tay, sermaye sınıfının gücüne güç katmak için her
tabanın sendikal sorunlara duyarlı hale getirildiği ve
yolu denediğini söyledi. Alkoç ve Şarteks Deri’de direnişin sürdüğünü, işverenin çeşitli oyunlarla işçileri
bizzat işçilerin söz söyleyebileceği zeminlerin
kandırmaya çalıştığını belirten Tay, sözleşmelere ilişkin “Pek tatmin edici değil fakat bugün Türkiye’de
yaratıldığı bir sendikal anlayıştır.
imzalanan toplu iş sözleşmelerinin en iyisi olduğunu söylemek istiyorum” dedi.
Şimdiye kadar söylediklerimizi özetleyecek ve
Deri-İş Genel Başkan Vekili Musa Servi de bir konuşma yaptı. İşçilerin ve bekçilerin günde 7.5 saatten
somutlayacak olursak; seçimler sürecinde bir
fazla çalıştırılması ile bekçilerin üretimde çalıştırılmasına karşı işçileri dikkatli olmaya çağırdı. Servi,
taraflaşma yaşanmaktadır. Ancak bu taraflaşma
“İmzaladığımız sözleşme, içinde bulunduğumuz duruma göre iyi bir sözleşmedir ancak bizi tatmin edecek
bugünkü haliyle ne sağlılıklıdır ne de sendikamızın ve
düzeyde değildir. Ama biz bu şekilde sermayenin saldırılarını boşa çıkarttık” diye konuştu. Servi,
işçilerin geleceği açısından ilerici bir yan taşımaktadır.
Ankara’daki bombalı eylemi de kınayarak, eylemin ülkedeki insanların birarada yaşamasını engellemeye
Gerçekten bir taraflaşma olacaksa, hakim anlayışa ve
dönük provokatif bir eylem olduğunu dile getirdi. İşçilerin, işveren sınıfının yasadışı uygulamalarına karşı,
bu anlayışın sürdürücüsü olan kesimlere karşı
işyerlerinde mücadele etmesi, sözleşmenin uygulanması için çaba göstermeleri gerektiğini sözlerine ekledi.
bütünlüklü bir mücadele programına sahip, devrimci
Eylemde “İşçilerin katili patron-ağa devleti!”, “Birlik, mücadele, zafer!”, “Bedel ödedik, bedel
sınıf mücadelesine inanan anlayışların arasında
ödeteceğiz!” sloganları atıldı.
yaşanacak bir taraflaşma olmalıdır. Yoksa geçtiğimiz
Kızıl Bayrak/İstanbul
iki-üç seçim sürecinde olduğu gibi bir kez daha tepkili
CMYK
e devrimci sınıf çizgisi... Sayı:2007/21 1 Haziran 2007 Kızıl Bayrak 17
durumda temel sorunları, örneğin devleti, devrimi, dayalı ilkesiz ve şekilsiz “bağımsız adaylar bloku”dur. mücadelesini bu doğrultuda geliştirmenin bir olanağı
iktidarı, büyük mülkiyeti, hele hele de sosyalizmi, bir İkincisi geleneksel devrimci-demokrat grupların olarak yararlanmaya bakarlar. Bu çerçevede onlar
yana bırakarak, daha tali bazı siyasal-sosyal sorunlar apolitik, pasif boykotçu tutumudur. Üçüncüsü ise kitlelerin karşısına düzenin yasallık cenderesine ve
üzerinden ve her isteyenin istediği yere çekebileceği TKİP’de temsil edilen, marksist ilkelere ve devrimci seçimlere uyarlanmış güdük seçim platformları ve
muğlaklıkta bir platformla yetinmeyi gerektirir. amaçlara dayalı bağımsız devrimci sınıf tutumudur. bildirgeleriyle değil, kendi bağımsız devrimci sınıf
Peki bütün bunlar ne için? Elbette parlamentoya bir Partimiz her konuda olduğu gibi seçimlere ve programlarıyla, bunun döneme uyarlanmış ve güncel
sol grup sokabilmeyi güvenceye alabilmek için! İyi burjuva temsili kurumlara yaklaşım konusunda da devrimci görevlere bağlanmış popüler açıklamalarıyla
ama her devrimcinin anında parlamenter avanaklık daha en baştan, ilk çıkışından itibaren geçmişin yanlış çıkarlar.
olarak teşhis edebileceği şey bundan başka nedir ki? ve çarpık küçük-burjuva anlayışlarıyla hesaplaşan bir “Bu genel çerçeve, partimizin gündemdeki
Bunu EMEP payına, ÖDP payına, SDP payına, siyasal gelişme çizgisinin ürünü ve temsilcisidir. Bu konuda seçimlerde izleyeceği somut çizgiye de açıklık
yaşamda bir sıfır olan bazı ne olduğu belirsiz şekilsiz açık ve berrak bir çizgisi, bu çizginin bir dizi seçimde kazandırmaktadır. Partimiz seçimlere kendi bağımsız
çevreler payına, yani 12 Eylül’ün geride bıraktığı hayata geçirilmesinin sağladığı önemli bir pratik devrimci sınıf platformuyla katılacaktır. Seçim
tasfiyeci liberal tortu adına anlamak mümkün. Peki deneyimi vardır. Gündemdeki seçimlere de bu çizgi atmosferinden devrimci ilke ve amaçlarını yaymak,
kendilerine hala da devrimci diyenler, herşeye rağmen temelinde ve bu deneyimlerin ışığında katılmaktadır. kitleleri parlamenter yanılsamalara karşı uyarıp
şimdilik hala böyle de görülebilenler payına ne Seçimleri işçilerin ve emekçilerin devrimci bilincini devrimci sınıf mücadelesi çizgisine çekmek için en iyi
demeli? Seçimler ve burjuva temsili kurumlar geliştirmenin özel bir fırsatı olarak kullanmada şimdi biçimde yararlanmaya bakacaktır.
karşısındaki konum ve tutumun kimin gerçekte ne her zamankinden daha güçlü ve daha iddialıdır. “Mevcut koşullarda, bağımsız devrimci sınıf
olduğunun şaşmaz bir aynası olduğunu daha baştan Burada devrimci Marksizme dayanılarak yeniden adaylarıyla işçilerin ve emekçi kitlelerin karşısına
önemle vurgulamış bulunuyoruz ve şimdilik bunu özetlenen ilke ve yaklaşımlar partimiz için sindirilmiş çıkmak, bunu bağımsız devrimci sınıf tutumunu
söylemekle yetiniyoruz. bir bakışın ve kimliğin ifadesidirler ve geçmiş seçim vurgulamanın ve etkin bir seçim kampanyası
dönemlerinde de aynı açıklıkla formüle edilmişlerdir. yürütmenin bir olanağı olarak kullanmak, partinin
Solda parlamentarizmin öteki yüzü: Bu nedenle onların özlü bir sunumu için bu geçmiş seçimlerde izleyeceği davranış çizgisinin somutlanmış
Kuyrukçuluk değerlendirmelerden bazı pasajları buraya almakla biçimidir. Bu kampanyanın amacı hiç de oy toplamak
yetiniyoruz. Bu, bu seçimlerdeki yol gösterici bakış değil, fakat devrimci propaganda ve ajitasyonu normal
açısının bir sunuluşu olarak da ele alınmalıdır: dönemlerle kıyaslanamaz ölçüde güçlendirmek,
Bütün bunlarda kuşkusuz bir yenilik yok. 3 Kasım
“Komünistler seçimlere, yığınlardan oy desteği kitleleri devrimci açıdan aydınlatmak, parti programını
2002 seçimlerinden, yani soldaki tasfiyeci yıkım ve
talep etmek için değil, fakat düzenin ve onun sözde tanıtmak, onun döneme uyarlanmış stratejik ve taktik
sürüklenmenin bir kısım devrimci çevreyi de içine
temsili kurumlarının bu vesileyle etkili bir teşhirini istem ve şiarlarını kitleler içinde yaymaktır. Seçim
alarak parlamentarizme evrildiği andan itibaren durum
yapmak, yığınlar arasında temel ve taktik devrimci çalışmasında başarının ölçüsü de bu olacaktır.
budur ve her yeni seçim öncekinden daha geri bir
şiarlarını yaymak, seçim ortamını mücadelenin, “Devrimci propaganda ve ajitasyonu normal
noktaya sürüklenmek anlamına gelmektedir.
devrimin ve sosyalizmin etkili bir propagandası için dönemlerle kıyaslanamaz ölçüde güçlendirmek demek,
Burada özellikle eklenmesi gereken bir başka nokta
kullanmak üzere katılıyorlar. Bunun toplum genelinde normal dönemlerle kıyaslanamaz bir çalışma
şudur. Bu üç dönemin tüm bu tasfiyeci sol gruplar
ne kadar güçlü ve etkili yapılabildiği, yapılabileceği seferberliği içine girmek, buna uygun bir planlama ve
yığını payına ortak keseni, düzen içi bir çizgiye
değildir sorun. Sorun, bugünkü güç ve olanakları organizasyonu gerçekleştirmek demektir. Burjuva
kaydığını yüreklilikle ortaya koyan ve düzenle barışıp
sonuna kadar kullanarak bu tür bir faaliyeti düzen partilerinin siyasette rant kapılarını aralamak
bütünleşmeyi temel kaygı haline getirmiş bulunan Kürt
yürütebilmektir. Bu faaliyet içinde bağımsız kimliğini için, reformist sol partilerin burjuva siyasal sahnede
hareketinin kuyruğunda sürüklenmektir. Hatırlanacağı
ve etkinliğini geliştirebilmektir. Bu ilkesel tutuma özen kendilerine yer açmak için harcadıkları enerjiyi,
gibi, “Emek, Barış ve Demokrasi Bloku” gerçekte
gösterilerek yürütülecek bir faaliyetten güçlenerek devrimci sınıf partisi militanları işçi sınıfının bağımsız
DEHAP çatısı altında bir araya gelmekti. 28 Mart’ta
çıkabilmek ve bu güçle yarının yeni görevlerine daha hareketini geliştirmek ve devrim davasını büyütmek
“yerel iktidarlaşma” hedefiyle Karayalçın liderliğinde
etkili sarılabilmektir.” için harcayacaklardır. Bu ise onlarla kıyas kabul etmez
kurulan “Demokratik Güçbirliği”, yine tümüyle liberal
“Bu çalışmayı yürütürken, devrimci mücadele bir şevk, enerji ve yoğunlukla çalışmayı gerektirir. (...)
Kürt hareketinin bir politik tercihi idi ve solun
platformunda duran, reformist hayalleri değil devrimci “Seçim dönemi parti örgütleri ve militanlarının
kuyrukçu kesimi bu tercihe boyun eğmişti. Şimdi “3.
şiarları yayan, düzene ve devlete cepheden vuran her bunun gerektirdiği bir bilinç, enerji ve inisiyatifle
cephe” diye sunulan “bağımsız adaylar bloku” da Kürt
kişi, akım ve örgütle fiili bir dayanışma içinde hareket etmelerini gerektirmektedir. Siyasal yaşamın
hareketinin önüne örülen utanç verici seçim barajlarını
olacağız. (...) Düzen partilerini ve sahte sol yoğunlaştığı ve işçiler ile emekçilerin siyasal ilgisinin
aşmak üzere zorunlu olarak gündeme getirdiği
alternatifleri teşhir ederken, devrimin ve sosyalizmin normal dönemlere göre belirgin biçimde arttığı seçim
bağımsız adaylar politikasına bir uyum çabasından
platformuna dayalı bir çalışma yürüten bağımsız atmosferi, parti örgütleri ve militanları için gerçek bir
başka bir şey değildir. Ve çok geçmeden hep birlikte
devrimci adayları destekleyeceğiz. (Ekim, Sayı:134, 1 devrimci seferberlik dönemi olabilmelidir. (Ekim,
göreceğimiz gibi, Kürt hareketinin kendi başına
Aralık ‘95) Sayı: 229, Eylül 2002, Başyazı)
hareket etmesi durumunda bu “3. cephe” tümüyle
“Komünistler seçimlere katılmayı ve burjuva “Komünistler seçimlere katılmayı ve burjuva
boşlukta kalıp çökecek, daha seçimler bitmeden
parlamentosundan devrimci amaçlar için yararlanmayı parlamentosundan olduğu gibi yerel yönetimlerden de
unutulup gidecektir.
ilke olarak reddetmezler. Fakat bunu yaparken, bizzat devrimci amaçlar için yararlanmayı ilke olarak
Olup bitenler, büyük bir bölümüyle 12 Eylül
bu çaba içinde parlamentarizmi en etkin biçimde teşhir reddetmezler. Fakat bunu yaparken, yerel yönetimlerin
yenilgisi ile başlayan sürecin tasfiyeci liberal bir ürünü
ederler ve bu konuda kitlelerde en ufak bir gücü, işlevi ve sorunlara çözüm olanakları konusunda
olan bugünkü reformist sol grup ve çevreler yığınının
yanılsamaya mahal vermemeye özel bir dikkat herhangi bir yanılsama yaratmamaya özel bir dikkat
bağımsız varlık iddialarını tümüyle yitirdiklerini
gösterirler. Seçimler süreci ve olanaklı olduğu ölçüde gösterirler. Dahası bu konudaki burjuva ve reformist
göstermektedir. Onlar çoktandır burjuva politikasının
parlamento kürsüsü, onlar için, temel yapısı ve aldatmacaların içyüzünü kitleler önünde teşhir etmeyi
yarattığı boşluklarda kendilerine yeni yaşam alanları
kurumlarıyla burjuva düzeni, bu arada bizzat burjuva temel önemde bir görev sayarlar.
aramakta ve bunu da parlamenter yaşama
parlamentosunun içyüzünü ve temel işlevini teşhir (...)
katılabilmekte görmektedirler. Düzen solunun sol
etmenin; devrimci ilke ve amaçları propaganda “Partimiz kendi bağımsız faaliyetini esas almak ve
söylemle biçimsel bağını kesebilecek denli
etmenin, kitlelere gerçek kurtuluş yolunu göstermenin bugünden bunun örgütlenmesine girişmekle birlikte,
gericileşmesi onları bu konuda ayrıca cesaretlendirip
bir aracından ve fırsatından başka bir şey değildir. olanaklı olan her durumda, öteki devrimci güçlerle
heveslendirmektedir. Fakat bunu bile kendi bağımsız
“Seçimler dönemi burjuva düzen partileri için, işbirliği için de çaba harcayacak, bu konuda
konumlarıyla yapabilecek bir güç ve iradeden tümüyle
hoşnutsuzluğu büyümüş ve sorunlarına çözüm sorumluluklarına uygun davranacaktır. Her renkten
yoksun olduklarını yılların olayları göstermektedir.
arayışları peşindeki kitleleri sahte vaatler ve burjuva ve küçük-burjuva reformist parti, grup ve
Kürt hareketi neyi tercih ediyorsa onun ardından
çözümlerle aldatmanın, onları kendi bağımsız çevrelerin emekçilerin karşısına “sol alternatif”
sürüklenmek bundan dolayıdır. Ne de olsa “iyi bir
güçleriyle siyasi yaşama katılmaktan alıkoymanın, iddiasıyla çıktığı bir seçim döneminde, bu yönlü bir
planla” meclise “50’den fazla” sol parlamenter sokmak
parlamento dışı sınıf mücadelesinin önünü kesmenin çaba özellikle bir ihtiyaçtır. Reformist aldatmaca
hevesi ve hayali de gerçekte tümüyle Kürt halkının
bir olanağıdır. Tersinden devrimci sınıf partisi içinse, karşısında devrim ve sosyalizm alternatifini öne
oyları üzerinden yapılan hesaplara dayalıdır.
parlamenter hayalleri darbeleyerek devrimci sınıf çıkaran, kitlelere inanç ve kararlılıkla devrimci çözüm
bilincini ve mücadelesini geliştirmenin temel önemde ve mücadele yolunu gösteren, bunu devrimci sınıf
TKİP: Bağımsız devrimci sınıf çizgisi!.. bir fırsatıdır. Bu çerçevede komünistler için seçim mücadelesinin geliştirilmesi somut hedefine bağlayan
çalışmaları tümüyle devrimci sınıf mücadelesine bir çabaya omuz vermek tüm gerçek devrimcilerin
Son iki seçimde olduğu gibi gündemdeki yeni ilişkin genel hedef ve görevlere tabidir; onlar seçim görevidir.” (Ekim, Sayı: 233, Ocak 2004, Başyazı)
seçimlerde de solda üç ana tutum var. Bunlardan ilki atmosferinden, kitleleri devrimci hedeflere
liberal solun parlamentarist hesaplara ve hayallere kazanmanın, onların birliğini, örgütlenmesini ve (Ekim, Sayı: 247, Haziran 2007, Başyazı)
20 Kızıl Bayrak Sınıfın bağımsız devrimci tutumunu güçlendirelim! Sayı:2007/21 1 Haziran 2007
alanlara!”
28 Mayıs günü yine imza topladık ve şenliği katılma
çağırısı yaptık. Önce Sefaköy’de sabah bir okulun
Ticari eğitimin yansıması olan ÖSS, liselilere sahte girişinde imza toplamak istedik. Bu mümkün olmayınca
gelecek umutları aşılamanın aracı haline gelmiş duraklarda bekleyen ve okula giden öğrencilerden imza
bulunmaktadır. Fırsat eşitsizliğinin en somut hali olan aldık. Ardından Bakırköy’de elden imza topladık, el ilanı
ÖSS ile işçi ve emekçi çocuklarına üniversitelerin dağıttık ve Liselilerin Sesi’nin satışını gerçekleştirdik.
kapıları kapatılıyor. Standlarımızı şenlik afişlerimizle ve dövizlerimizle
Tüm bu sorunlara karşı İzmir Liseli Gençlik süsledik. Onlarca liseli ve aileleri ile sohbetler
Platformu Girişimi olarak mücadeleyi yükseltmeye gerçekleştirdik. Özellikle ailelerin paralı eğitime karşı
çalışıyoruz. İzmir’de örgütleyicileri arasında olduğumuz attığı imzalar ve gerçekleştirdiğimiz sohbetler
“Öğrenci Sömürü Sınavı”na karşı “ÖSS Duvarını anlamlıydı.
Yıkalım!” şiarlı kitlesel basın açıklamasına Geçtiğimiz günlerde yaptığımız afişler faşistler
hazırlanıyoruz. 10 Haziran Pazar günü saat 15.00’te tarafından kapatılmıştı. Bu nedenle 29 Mayıs günü
Gümrük Telekom binasının yanından başlayacak olan Sefaköy’ü bir kez daha afişlerimizle süsledik. Yanısıra
yürüyüşün ardından Sümerbank önünde ÖSS’nin liseli arkadaşlarımızla bir toplantı gerçekleştirdik.
sınıfsal, ulusal ve cinsel planda yaptığı elemeler üzerine Toplantıya ilk kez gelen liselilere İLGP’nin amaçlarını
konuşmalar yapacağız. Eylemimizi Yenikapı Tiyatro anlattık. ÖSS’ye bakışımızı, şenlik çalışmalarımızı,
Topluluğu’nun sergileyeceği oyun ve davul-zurna ile şenliğin programını ve neden böyle bir şenlik yapmayı
sokak şenliği şeklinde sürdürmeyi planlıyoruz. düşündüğümüzü ifade ettik. Arkadaşların da tartışmalara
İzmir Liseli Gençlik Platformu Girişimi olarak tüm katılmasıyla birlikte verimli bir toplantı oldu.
gücümüzle basın açıklamasına hazırlanıyoruz. Bu Sefaköy/İLGP
kapsamda Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi’nde
gerçekleştirdiğimiz toplantı sonrası ÖSS’ye karşı bir
imza kampanyası başlatacağız. Haftasonu dershanelerin
GOP İLGP şenliğe hazırlanıyor!
yoğun olduğu merkezi yerlerde Liselilerin Sesi’nin Gaziosmanpaşa İLGP olarak “Öğrenci Sömürü
istediklerini dile getirdiler. Sınavına Hayır!” şenliği çerçevesinde hazırlıklarımızı
satışını gerçekleştireceğiz. İmza standlarımızda basın
27 Mayıs günü Kadıköy dershaneler sokağı ve hızlandırmış bulunuyoruz. Şenliğin amacını ve çağrısını
açıklamasına çağrı yapacağız, davetiyelerimizi
Kadıköy’ün değişik bölgelerinde de bir saat boyunca en geniş kitlelere ulaştırmaya çalışıyoruz.
dağıtacağız. Bu süreçte çeşitli materyallerle her lisenin
Liselilerin Sesi dergisinin satışını gerçekleştirdik. Satış 23 Mayıs günü şenlik tanıtımı için çıkartılan el
özgünlüğünde araçlar belirleyip kullanacağız.
sırasında 3 Haziran’daki şenliğimize ve ÖSS mitingine ilanlarını Gazi Mahallesi’ndeki Şair Abay Lisesi önünde
İzmir Liseli Gençlik Platformu Girişimi
çağrı yaptık. Satışta dersaneli ve liseli arkadaşla dağıttık. Dağıtım kısa sürmesine rağmen liselilerin
konuştuk ve şenlik çağrımızı birçok liseliye ulaştırdık.
İLGP: Şenlik çalışmalarımız
ilgisini çekti. 24 Mayıs günü ise Gaziosmanpaşa
Kartal’ı şenliğimizin afişleriyle donattık. Meydanı’nda ÖSS karşıtı imza kampanyası için stand
engellenemez! Etkinlik çalışmaları kapsamında Gülsuyu’nda da
yaygın afişleme çalışması yapıldı. Afiş çalışması
açtık. Standda imza toplarken bir yandan da şenlik
ilanlarını dağıtarak çağrı yaptık. Faaliyetimiz birçok
3 Haziran günü gerçekleştireceğimiz “Öğrenci öğrenciler tarafından ilgiyle karşılandı. Anadolu Yakası liseli tarafından ilgi gördü. Liseliler şenliğe katılmak
Sömürü Sınavı Kaldırılsın!” şenliğinin çalışmalarına İLGP olarak şenlik hazırlıklarımızı günden güne istedikleri belirttiler. Liselilerin yanı sıra aileler de şenlik
devam ediyoruz. büyüterek sürdürüyoruz. ve imza kampanyasına ilgi gösterdiler. Çocuklarının da
28 Mayıs günü Avcılar’da açtığımız standa zabıtalar İstanbul Liseli Gençlik Platformu bu tarz etkinliklere katılmalarını istediklerini söylediler.
müdahale ederek kaldırmak istedi. Saldırıya rağmen Çalışmalarımızdan dolayı bize teşekkür ettiler.
standımızı açık tuttuk. Ajitasyon konuşmaları yaparak,
materyallerimizle kampanyamızı ve şenliğimizi liselilere
Esenyurt’ta İLGP’nin şenlik 25 Mayıs günü de şenlik afişleri kullanmaya
çalışması
başladık. Gazi Mahallesi ve Alibeyköy çevresine yaygın
anlatmaya devam ettik. Bugüne kadar kararlılıkla ve afiş yaptık. Afişlerimiz ilgiyle karşılandı.
kesintisiz olarak sürdürdüğümüz çalışmamızı tüm ÖSS’ye, paralı eğitime, geleceksizliğe karşı Gaziosmanpaşa İLGP
engellemelere rağmen devam ettireceğiz. başlattığımız ÖSS kampanyamıza şenlik çağrısı ve imza
İLGP’nin şenlik faaliyetini
İLGP standlarıyla devam ediyoruz.
Esenyurt İLGP olarak 26 Mayıs günü şenlik için
Anadolu Yakası: “ÖSS’ye Hayır çıkardığımız afişleri kullanmaya başladık. Kuruçeşme, Bakırköy’e taşıdık
Şenliği’nde buluşuyoruz!”
Kıraç ve Esenyurt çevresine afiş yaparken öğrencilerle İLGP’nin gerçekleştireceği Öğrenci Sömürü Sınavı
ve emekçi ailelerle sohbet etme imkanı yakaladık. Kaldırılsın Şenliği’nin tanıtım ve propoganda
İstanbul Liseli Gençlik Platformu olarak Yanısıra imza kampanyamız devam ediyor. çalışmalarına üniversiteli güçler olarak destek
referandumlarla başlattığımız ÖSS karşıtı Kampanya çerçevesinde 23 Mayıs günü Avcılar’da sunuyoruz. 24 Mayıs günü Liselilerin Sesi’ni, şenliğe
kampanyamıza imzalarla devam ediyoruz. Bu stand açtık. Standa ilgi oldukça yoğun oldu. Özellikle çağrı yapan el ilanlarını, davetiyeleri ve Meslek
kampanyanın bir parçası olarak 3 Haziran günü lise ve üniversite öğrencilerini şenliğimize davet ettik. Liselilerin Sesi’ni Bakırköy’de kitlelere ulaştırdık.
“Öğrenci Sömürü Sınavına Hayır!” şenliği Standımızda imza topladık, şenliğe çağrı ilanlarımızı Kendi olanaksızlıklarımızdan kaynaklı stand
çalışmalarımız sürüyor. dağıttık. Liselilerin Sesi’ni gençlere ulaştırdık. açamamış ve imza toplayamamış olmamıza rağmen
Bu kampanyayla birlikte birçok liseliye ulaştık. Esenyurt’un emekçi mahallelerinde ve liselerde hedefli bir şekilde kullandığımız materyallerimizle
Onlara ÖSS’nin geleceksizlik ve eşitsizlik demek şenlik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kafeleri dolaşıp Bakırköy’deki liselilere ulaşmış olduk. Meslek
olduğunu anlattık. Eğitim sisteminin gençleri nasıl afişlerimizi asıyoruz. Bilet satışı gerçekleştiriyoruz. liselilerden imam hatiplilere kadar çok geniş bir
uyuşturduğunu ve bizlerin düşünmesinden dahi Okullarda Liselilerin Sesi’ni kullanmaya devam bileşenle -yaklaşık 750 kişi- ÖSS’yi tartışma ve
korkulduğunu anlattık. ediyoruz. Şimdiye kadar 40 dergi kullandık. kampanyamızı anlatabilme olanağı bulduk.
Çalışmalarımızın bir parçası olarak 27 Mayıs günü Esenyurt/İLGP Liselilerin yoğun ilgisini çeken faaliyetimiz sırasında
Taksim’de imza stantı açtık ve Liselilerin Sesi satışı birçok kişi fazladan el ilanı isteyerek okulunda
yaptık. Tünel’de açılan imza standımızın yanısıra İstiklal
Caddesi’nde de imza topladık ve Liselilerin Sesi’ni
Sefaköy İLGP çalışmalarından dağıtabileceğini söyledi. Özellikle imam hatip öğrencisi
ÖSS’ye karşı başlattığımız imza kampanyasını olduğunu söyleyen ve bir tarikat dershanesine giden bir
birçok liseliye ulaştırdık. Dergi satışı ile birlikte gençle yaptığımız sohbet oldukça anlamlıydı ve etraftaki
yaptığımız ajitasyon konuşmaları ilgiyle karşılandı. Bir devam ettiriyoruz. 24 Mayıs’ta Sefaköy’de, 25 Mayıs’ta
İnönü Mahallesi’nde, 26 Mayıs’ta Bakırköy’de bir dizi liselinin ilgisini çekti.
kısım liseli bu konuşmalardan sonra dergimizi okumak İstanbul Ekim Gençliği
Sayı:2007/21 1 Haziran 2007 Zafer direnen emekçinin olacak! Kızıl Bayrak 23
Sendikal hakları için işten atılan ve direnişe geçen Esen Plastik işçilerine…
Arjantin’de otoban işgali baskılarını yoğunlaştırıyorlar. günü bir milyon kişi hükümetin eğitim alanındaki
Arjantin’de 23 Mayıs günü Terrabusi işçisi 200 Arjantin’de 2006 yılında enflasyon oranı politikalarını ve ABD ile serbest ticaret anlaşmasını
kişi Buenos Aires’in kuzeyinde Panamerikan 12,3’lerde seyrederken, 2007 yılında İMF yüzde 15’e protesto etmek için sokağa çıktı. Protesto yürüyüşüne
otobanını işgal etti. İşçiler başkente giden yolu iki saat çıkacağını tahmin ediyor. işçiler ve sendikalar, orta ve yüksek okul öğrencileri,
kapatarak ücret artışı ile ilgili taleplerine dikkat öğretmenler, köylüler ve yerli halk katıldı. Devlet
çektiler. Terrabusi’de mücadeleci bir sendikal çalışma Kolombiya’da bir milyon kişi okullarında çalışan öğretmenler, eğitim ve sağlık
yürütülüyor. Enflasyon nedeniyle ücret artışı talebiyle yürüdü alanında kısıtlama öngören yasa tasarısı geri çekilene
kadar grevlerini sürdüreceklerini ifade ediyorlar.
ilgili mücadeleler giderek artıyor. Metro ve hava Kolombiya’nın başkenti Bogota’da 23 Mayıs
yollarında çalışanlar Kirchner hükümeti üzerinde
Lübeck’te liman işçilerinin
dayanışma eylemi
23 Mayıs günü 800 liman işçisi işyerlerini tehdit
Hamburg’da G8 karşıtı yürüyüş eden özelleştirme saldırısı ve sonuçları ile ilgili
toplantı yaptılar. İşçiler Telekom çalışanlarının maruz
kaldığı sonuçların benzeriyle karşılaşmaktan
korkuyorlar. Toplantıda sürmekte olan Telekom
emekçilerinin grevi için dayanışma mesajı yazdılar ve
gönderdiler.
Liman işçileri Lübeck istasyonu önünde en işlek
alanda buluşarak alanı 20 dakika boyunca işgal ettiler.
Daha sonra şehir merkezine doğru yürüdüler.
KESK: “Çözüm demokrasinin sınırlarının İHD İstanbul Şubesi, Kayıplarla Mücadele Haftası çerçevesinde
Galatasaray Lisesi önünde 26 Mayıs günü sembolik beyaz eylem
genişletilmesidir” gerçekleştirdi. İHD üyeleri eylemde gözaltında kaybedilenlerin
bulunmasını, sorumluların yargılanmasını talep ettiler. Eylemde
Polisin yetkilerini genişleten, keyfi çalışıldığını; tüm insanlara potansiyel kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı.
uygulamalarını artıran, devlet terörünü suçlu gözüyle yaklaşan bu anlayışın, Gözaltında kaybedilenleri simgelemek için ayakkabılarını çıkaran
yasallaştıran “Polis Vazife ve toplumda güvensizliği ve zorbalığı İHD üyeleri “Kaybedenler kaybedecek!”, “Anaların öfkesi katilleri
Selahiyetleri Kanunu” ile ilgili hakim kılacağını dile getirdi. Sokakta boğacak!”, “Kaybedenlerin listesini istiyoruz!” sloganları attılar.
açıklama yapan KESK, 1 Mayıs’ta sorgulama, kimlik tespiti yapılmaksızın Eylemde konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Ankara’da yaşanan
yaşanan ölçüsüz polis şiddetinin tutuklama, herkesin parmak izini alarak bombalamayı kınadı ve gözaltında kaybedilenlerin sorumlularının
hafızalarda canlılığını koruduğu bir fişleme, sınırsız arama yapma yetkisi, yargılanması gerektiğini belirtti. Ardından kayıp yakınları, Susurluk’tan
süreçte, AKP’li bir grup milletvekilinin sendika ve kitle örgütlerini keyfi olarak Şemdinli’ye kaybedenlerin listesini istediklerini vurguladılar.
önerisiyle, polisin yetkilerinin basma ve ihtar yapmadan zor kullanma Kızıl Bayrak/İstanbul
arttırılması doğrultusunda yapılan yasal gibi demokrasiyle bağdaşmayan pek
düzenlemenin emekçilere ve demokrasi çok uygulamayı kapsayan bu
güçlerine yönelik saldırının yeni bir değişikliğin asla yasallaşmaması
hamlesi olduğunu ifade etti. gerektiğini vurgulayarak, “Alınteri susmadı susmayacak!”
11 Eylül sonrasında ABD’nin tüm “Demokrasiye, insan hak ve
dünyada estirdiği türden bir baskı ve özgürlüklerine sahip çıkan tüm Alınteri gazetesinin Ankara çalışan ve okurlarının geçtiğimiz
zor uygulamasının ülkemizde de türlü toplumsal kesimleri, bu yasaya karşı günlerde gözaltına alınıp tutuklanması İzmir’de yapılan bir eylemle
gerekçelerle uygulamaya konulmaya durmaya” çağırdı. protesto edildi.
27 Mayıs günü Konak Kemeraltı girişinde gerçekleştirilen eylemde
İzmir Cezaevi İnisiyatifi’nden eylem “Baskılar, gözaltılar, tutuklamalar bizi yıldıramaz! Alınteri okurları
serbest bırakılsın!/Alınteri” imzalı pankart açıldı. Eyleme BDSP,
İzmir Cezaevi İnisiyatifi Tekirdağ ve Kandıra F tipi hapishanelerinde gerçekleşen Partizan, Kaldıraç, Mücadele Birliği ve Köz de katılarak destek verdi.
saldırılarla ilgili bir basın açıklaması yaptı. 26 Mayıs günü Konak eski Sümerbank önünde Son dönemlerde yaşanmakta olan gelişmelerin ve devletin
yapılan açıklamada “İçerde, dışarıda hücreleri parçala!” şiarının yeraldığı pankart açıldı. uyguladığı baskı ve terörün dile getirildiği eylemde; “Gözaltılar,
“Devrimci tutsaklar yalnız değildir!”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “Kurtuluş yok tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!”, “Alınteri susmadı,
tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganları atıldı. Eylemde devrimci tutsaklara susmayacak!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Yaşasın devrim ve
yönelik saldırılar protesto edildi. sosyalizm!”, “Tutuklular serbest bırakılsın!” sloganları atıldı.
Kızıl Bayrak/İzmir Kızıl Bayrak/İzmir
28 Kızıl Bayrak Seçimler ve devrimci tutum... Sayı:2007/21 1 Haziran 2007
İlk yazımızda Kürdistan açısından seçimlerin, röportaja yeniden bakmak yeterlidir. Fakat gelişmeler terör ile sinerek geri adım attılar. Bir de bunlar, “en
partilerin herhangi bir meşruiyetlerinin olmadığını; Öcalan’a rağmen Öcalan’ı aşan boyutlar kazanmıştır. radikalleri” olarak görülüyordu. Sonra bu sinik ve
seçimlerin gayrı-meşruiyeti ve Kürdistan halkının kendi Devrimci mücadele büyümüş, şehir serhildanlarıyla “kendilerini bile taşımaktan aciz”, gerçekten hiçbir
kaderini özgürce belirleme hakkını savunma ekseninde yeni bir aşamaya sıçramıştır. Öte yandan devlet, politik ciddiyetleri olmayan milletvekillerinden kimileri
seçimlere girilebileceğini, ancak seçim kazanan Öcalan’ın mesajlarını hiçbir zaman muhatap almamış, geldikleri düzen partilerine gitti, kimisi tutuklandı,
yurtsever adayların kendilerini inkâr eden Meclis tersine bunları, ciddi bir zaaf, çözülmenin bir işareti kimisi yurtdışına kaçmak durumunda kaldı.
yeminini etmemeleri ve Meclis çalışmalarına olarak değerlendirmiştir. Devlet gerçekten tam bir terör estirdi. Bu terör bu
katılamamaları gerektiğini vurgulamıştık. Devrimci Kurulan yasal partiler, HEP, DEP, HADEP ve en kişilerin şahsından çok, Kürt halkını ve onun devrimci
yurtsever tavrın bu olduğunu belirtmiştik. Yine bugünkü son DTP Kürtler’in temel haklarını yasal zeminde bağımsızlık mücadelesini hedefliyordu. Açık ki devlet,
verili koşullarda bu devrimci yaklaşımın pratik bir savunmak, bu konuda başı dik, ciddi ve tutarlı bir duruş düzen içi arayışlara çok sert yanıt vermiş, hiçbir
karşılığının olmadığını, çünkü Kürdistan devrimci sergilemek için değil, düzenle uzlaşma, daha doğrusu biçimde Kürt ve Kürdistan adını çağrıştıracak hiçbir
dinamiklerinin teslimiyetçi ve düzen içi arayışların düzen tarafından kabul edilme amacına göre ele alınmış gelişmeye izin vermeme çizgisindeki kararlılığını çok
kontrolü altında olduğunu özetlemeye çalışmıştık. ve kullanılmıştır. Bu partilerin hemen hemen her net olarak vurgulamıştır. 1991 DEP ve SHP ile yapılan
Aslında bugüne kadar devrimci yurtsever bir seçim, düzeydeki yöneticileri de bu politik çizgiye uygun, seçim ittifakı, bununla devlete verilmek istenen mesaj
Meclis ve yasal parti çizgisi izlenmedi. Bunun arka onun yasal temsilcisi rolüne soyunmuşlardır. ve bu mesajın ardındaki düzen içi çizgi iflas etmiştir.
planını uzun uzadıya tartışmak mümkün, ancak biz 1991 seçimlerinde SHP ile yapılan ittifak, Öcalan Özünde devrimci olan ve gerilla ve serhildan
kısaca satır başlıklarını ortaya koymakla yetineceğiz. için düzene ulaşmanın, onunla ilişki geliştirmenin bir dinamikleriyle bunu pratik olarak kanıtlayan Kürdistan
Devrimci taktikler, ancak devrimci program ve aracı olarak değerlendirilmiştir. Esas amaç bu olunca devrimci hareketi, ne yazık, yine kendi içindeki orta ve
stratejilerin varlığı ile geliştirilebilir. Eğer kafanızdaki gösterilen adaylar da bu amaca uygun seçilmiştir. egemen sınıflardan kaynaklanan düzen içi anlayışlar
program ve strateji bazı kırıntılar karşılığında düzene Milletvekili seçilen kadrolara bakıldığında, içlerinde tarafından engellenmiş, ortaya çıkardığı potansiyel ve
kabul edilmek ve onunla bütünleşmekse, kuşkusuz, devrimci, sömürgeci düzene cepheden tavır alan ve olanaklar çarçur edilmiş, yanlış hedefler için
izleyeceğiniz taktikler bu hedefe yönelik olur; yaşamını buna göre şekillendiren kadronun sayısı 1-2 kullanılmıştır.
geliştireceğiniz bütün araçlar bu amaca hizmet kişiyi geçmez. Bunlar da sonradan erimiş ve diğerlerine 1991 seçimlerinde izlenen çizgi ve sonuçları çok
temelinde şekillendirilir. Ama amacınız ülkenizin benzemiştir. Listeler hazırlanırken yerel halk net olarak göstermiştir ki, inkâr ve imha sitemi ile
bağımsızlığı ve halkınızın özgürlüğü ise, düzen içi önderlerinin, bu mücadelenin ağır yükünü çekmiş Kürdistan sorunu en geri noktalarıyla bile yan yana
taktik hesaplar yapmanız düşünülemez, tersine attığınız emekçilerin düşüncelerine ve önerilerine olamıyorlar. Kürdistan sorunu bu düzene sığmadığı
her adım devrimci hedefinize dönük olur, ona hizmet başvurulmamış, adaylar tepeden ve vurguladığımız gibi, TC de inkâr ve imha sisteminde milim şaşma,
eder... amaca uygun seçilmişlerdir. Kürt orta ve egemen esneme eğiliminde olmadığını sayısız kez göstermiştir.
PKK’ye, III. Kongre süreciyle birlikte bütün sınıflarından seçilen unsurların düzene cepheden tavır Dün de öyleydi, bugün de öyle… “Ne mutlu Türküm
yönleriyle Öcalan tarafından el konulmuştur. Bu alma gibi bir duruşları olmamıştır. Gerilla ile de karşı diyene” demeyenlerin sürekli ve baş düşman ilan
tarihten sonra Öcalan’ın yaptığı, ele geçirdiği parti karşıya gelememeye özen göstermişlerdir. Çünkü esas edilmesinin başka bir anlamı olabilir mi?
iktidarını korumak, derinleştirmek, giderek bunu güçlerini ondan aldıklarını biliyorlardı. Yani bir elleriyle Kürt halkı ve onun en sıradan istemi bile bu düzene
dokunulmaz bir “kutsal”a dönüştürmek olmuştur. Aynı devrimci mücadelenin içinde, ama başları ve sığmıyor. Bu çok açık ve sayısız kez kanıtlandı. Peki,
zamanda bu iktidar süreciyle birlikte partinin devrimci gövdeleriyle düzenin içinde olmuşlardır. SHP buna rağmen hala kendini bu düzene kabul ettirme
çizgisini de tasfiye etmek, her şeye ve kendisine rağmen listelerinde yirminin üstünde seçilen DEP çabalarını nasıl okumalı, nasıl anlamalı?
ortaya çıkan devrimci değerleri ve devrimci etkileri milletvekilinin hangisi bu sistem ve onun temsilcileri İmralı çizgisi de, kısaca özetlemeye çalıştığımız,
kendi iktidarı için kullanmak ve düzen için tehlike karşısında “em küm” etmeden tutarlı, ciddi ve saygın düzen içi arayışın açık teslimiyet ve tasfiye çizgisine
boyutlarını sınırlandırmak, Öcalan için başka temel bir bir duruş sergilemiştir? Meclisin yemin töreninde esas sıçramasıdır. Bu çizgi temelinde yapılan yasal parti
uğraş alanı olmuştur. Yine bunlarla birlikte devlete de yazılı metindekileri okuyan ve sonra bunu Kürtçe çalışmaları, girilen seçimler, yapılan seçim ittifaklarının
“tek iktidar benim, ben de sizinle uzlaşmak istiyorum” tekrarlayan ve bu andı iki halkın kardeşliği için özü aynıdır. En yumuşak deyimle; kendini düzene kabul
mesajını göndermiştir. Bunun böyle olduğunu yaptıklarını söyleyen L. Zana ve H. Dicle, bu yarım ettirmek, düzenle ilişkide bir köprübaşı yaratmak! Ama
hatırlamak için 1988 yılında M. Ali Birand ile yapılan yamalak tutumlarını bile sürdüremediler ve estirilen bunda başarılı olamadıkları gibi sürekli bastırılma
operasyonlarına muhatap olmaktan kurtulamadılar!
Şimdi bağımsız adaylarla bu hedeflerini
Mamak İKE: “Baskılar bizi yıldıramaz!” gerçekleştirmek istiyorlar. Ama bunun önünde devletin
ciddi engellemeleri var. Bunlar anlaşılırdır. Peki, DTP
Mamak İşçi Kültür Evleri (MİKE) olarak bir dizi 27 Mayıs Pazar günü Natoyolu Caddesi’nde
eliyle izlenen seçim çizgisi Kürtler açısından bir anlam
gündemi birarada işleyen yoğun bir faaliyet süreci pikniğe çağrı afişlerimizi yaygın bir şekilde
örgütlüyoruz. Daha yoğun bir şekilde kitlelere kullanırken TEM ve bölge karakol polisleri tarafından ifade ediyor mu? Bu sorunun yanıtını bir sonraki
yöneldiğimiz böylesi bir süreçte devletin faaliyetimize durdurulduk. Bu keyfi müdahale karşısında karakola yazımızda tartışmaya çalışacağız. Ancak bitirmeden
yönelik saldırıları da sistematik bir şekilde sürüyor. götürülmeyi reddederek yürümeye başladık. Bize “eğer”li bir kurgudan söz etmemiz gerekir:
Devletin baskı ve terörünün tırmandığı, burjuva saldırmaya başlayan düzenin kolluk kuvvetlerine Gerilla ve serhildan dinamikleriyle gelişen
gericiliğinin zincirlerinden boşaldığı böylesi bir “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, “Faşizme karşı mücadele, yasal zeminde önemli bir çalışma olanağı
süreçte, Mamak İşçi Kültür Evleri olarak işçi ve omuz omuza!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, yaratmıştı. Bu alan devimci hedefler doğrultusunda
emekçileri bir kez daha faşizme, şovenizme ve “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganlarıyla yanıt verdik.
değerlendirilseydi, bu alan orta sınıf temsilcilerine
emperyalizme karşı yanyana getirmeyi hedefliyoruz. Bizleri bir süre araçlara bindiremeyen polis, 2
6. Geleneksel Birlik ve Dayanışma Pikniği’nin ön arkadaşımızı kelepçeleyerek zorla araçlara bindirdi. değil emekçi yerel önderlere bırakılsaydı, bunların
çalışmasına güçlü bir şekilde başladık. Yaygın Sloganlar ve fiili direnişimizle saldırıya yanıt inisiyatifi de köreltilmeseydi, seçimler devrimci ölçüler
kullandığımız afişlerimiz ve el ilanlarımızda büyük bir vermeye devam ettik. Toplam 5 çalışanımız ve ilkeler doğrultusunda değerlendirilseydi, bu alanda
kardeşlik sofrası daha kuracağımız pikniğimize gözaltına alındı. Tuzluçayır Karakolu’na götürülen ortaya çıkan sonuç böyle mi olurdu? Kuşkusuz tarih,
Mamaklı işçi ve emekçileri davet ediyoruz. çalışanlarımız burada da sloganlarını haykırmaya “eğerler”, “keşkeler” ile yazılmıyor. Ama bu soruların,
Kurulduğumuz günden bu yana düzenin devam ettiler. yaşanan tarihi daha kapsamlı ve derinlemesine
bekçilerini rahatsız eden devrimci faaliyetimiz Yaklaşık 5 saat keyfi olarak karakolda tutulan
anlamak için epey bir zihin açıklığı yarattığına
sırasında bir dizi saldırıya maruz kaldık. Yakın çalışanlarımız, “kimlik göstermemek ve kabahatler
dönemde 8 Mart’tan 1 Mayıs’a kitlelere ulaşmaya kanununa göre çevreyi kirletmek” gerekçesi ile para inanıyoruz.
çalıştığımız süreçlerde gözaltı terörü estiren devletin cezası kesildikten sonra serbest bırakıldılar. Kısacası ‘90’li yıllardan sonra Kürdistan’da doğru
saldırıları her seferinde kararlılığımız karşısında Hiçbir güç sesimizin emekçilere ulaşmasına devrimci bir yasal alan, yasal parti, seçimler politikası
boşa düşürüldü. Devletin azgın saldırılarına bir engel olamaz. Sesimizi boğmaya kimsenin gücü izlenmedi. Dolayısıyla bu alanda ortaya çıkan
yenisi daha eklendi. Piknik gündemi ile yetmez. Mamak İşçi Kültür Evleri olarak sınıfı olanaklar, devrimci değerlerin tasfiyesinde kullanıldı,
yürüttüğümüz afiş faaliyetimiz sırasında bir kez daha devrime kazanmak için faaliyetimizi kesintisiz olarak kullanılıyor...
sermayenin bekçi köpeklerinin engelleme girişimiyle sürdürmeye devam edeceğiz.
(Devam edecek…)
karşı karşıya kaldık. Mamak İşçi Kültür Evleri çalışanları
29 Mayıs 2007
Sayı:2007/21 1 Haziran 2007 Kapitalist yıkıma karşı mücadeleye! Kızıl Bayrak 29
olmak!
sınırlar”; görünen gelecek ve Avrupa’da göçmen izlediler ve mesajlarını ilettiler.
kurumlarının birlikte çalışma sorunları; AvEG- Bir-Kar/Hollanda
KON’un mücadele perspektifi; AvEG-KON çalışma
EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!
Üsküdar (İstasyon) Cad. Pınar İşhanı 853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710
Adı : .......................................................................
Soyadı :........................................................................
No: 5 Kat: 4 Daire: 52 Kartal/İstanbul (0 216 353 35 82) Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23 Adresi : .......................................................................
Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24
........................................................................
Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3
Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44
Tel : .......................................................................
No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
6 Aylık Yurt içi 30.000 000 TL Yurt dışı 100 Euro
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cumhuriyet Mah. Tennur Sok. Cumhuriyet İşhanı 1 Yıllık Yurt içi 60.000 000 TL Yurt dışı 200 Euro
Tel: 0 (224) 220 84 92 Kat: 3/45 KAYSERİ Tel-fax: 0 (352) 2326671
Gülcan Ceyran adına,
Silifke Cd. Çavdaroğlu Çarşısı 2/93 Saadetdere Mah. Fırın Sok. No: 37/25 (Depo durağı) * TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3
* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094
MERSİN Esenyurt/İSTANBUL No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.
CMYK
ÇuyarÝna gelirse
Ê Ê Ê tepemde bir de ÝnarÈ
demißti on yÝl nce
demek ki on yÝl sonra
demek ki sabah sabah
demek ki Çmanda gnÈ
demek ki Çßile beziÈ
demek ki Çyeßil biberÈ
bir de memet'in yz
bir de gzel istanbul
bir de Çsaman sarÝsÝÈ
bir de zlem kÝrmÝzÝsÝ
demek ki gt usta
kaldÝ yrek sÝzÝsÝ
Ê Ê Ê Ê Ê Ê Êgeride kalanlara
Hasan Hseyin Korkmazgil