Professional Documents
Culture Documents
kontgerilla provokasyonu!..
taßõmanõn nemi
İÇİNDEKİLER
Düzen cephesinde seçim hazırlığı...
Kızıl Bayrak’tan
Sınıfın bağımsız devrimci programını Ankara’da patlayan bomba 6 insanın ölmesine
emekçilere taşımanın önemi. . . . . . . . . . 3 yüzlercesinin yaralanmasına yol açtı. “Birlik ve
baraberlik” çağrıları kılıfına büründürülmüş Kürt halkını
Sermayenin seçim sonrası “niyeti” . . . . 4 hedefleyen açıklamaların arkasında kuşkusuz en dikkat
Açık-gizli tüm faşist-militarist çekici olanı Yaşar Büyükanıt’ın “yeni saldırılar olabilir”
demesiydi. Sermaye basını ve partileri saldırıyı fırsat
örgütlenmeler dağıtılsın!.. Ankara’nın
bilerek yeni bir şoven dalganın peşinde koşan düzen
göbeğinde kontrgerilla provokasyonu!.. 5 bekçilerinin tersine “biz ölen ve yaralanan insanların
Ankara’daki patlama: Balans ayarında derin acısını içimizde duyuyoruz” söylemiydi. Faillerin
ve uzantılarının bulunmasının oldukça zor olduğunu
şiddet aşamaları (mı?)... . . . . . . . . . . . . . 6 bildiğimiz bu tür saldırıların en bilinen adresinin ise
Liberal “aydınlar”ın CHP düşleri düzen Şemdili’den ve birçok başka örnekten test edildiği üzere
siyasetinin katı gerçeklerine çarpıyor! . 7 Genelkurmay karargahı olduğunu hatırlatıyoruz. Kim
yapmış olursa olsun bombalamanın Kürt halkına yönelik
10 Aralık’tan 27 Nisan’a… yeni bir saldırı dalgasının mihenk taşı olarak
Bir “solda dönüşüm” öyküsü . . . . . . . . . 8 kullanılmaya çalışılacağından şüphe yok. Bu saldırılara
karşı Kürt halkı ile birlikte karşı durmak, işçi ve
CHP-DSP ittifakı üzerine . . . . . . . . . . . . 9
emekçilerin şovenizim zehiri ile sersemletilmesine karşı
“Sol” görünümlü faşist parti DSP . . . . 10 mücadele etmek tüm devrimci ve ilerici güçlerin güncel
Ah şu liberaller.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11 görevidir. Saldırıyı, kan ve can pahasına kendi iç
hesaplarını görmeye çalışan sermaye uşaklarını şiddetle
Düzen güçlerinin Kürt halkına karşı kınıyoruz.
“kutsal ittifakı” . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12 ***
Büyükanıt emretti, Yargıtay uyguladı! DTP’nin bağımsız adaylarla seçime gireceğinin
açıklanmasından itibaren alevlenen “bağımsız adayımı
Şemdinli’nin “iyi çocukları” yeniden istiyorum” tartışmaları reformist bir çeşni yaratmanın
yargılanacak!.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13 ötesine gidemeyecek gibi görünüyor. “Program
tartışmayalım, adayları konuşalım”, “parlementoya 60
İşçi-emekçi hareketinden. . . . . . . . . 14-15
milletvekili sokabiliriz” vb. söylemler parlementer
Rejim krizi ve gündemdeki parlamento avanaklığın en uç örneklerini yansıtıyor. Kampanyanın,
seçimleri (Orta sayfa) . . . . . . . . . . . 16-17 bu hali ile seçimlerden devrimci amaçlar için Haziran günü “ÖSS duvarını yıkalım!” şiarı ile
yaralanmak ile herhangi bir bağlantısı bulunmuyor. Kadıköy’de ortak bir miting örgütleniyor.
Seçmi kampanyası ve kadro sorunu. . . 18 Tersine yayılan parlementer hayaller ile “sol” adına hatta İstanbul Liseli Gençlik Platformu’nun ulaştığı yeni
İbrahim Kaypakkaya ülke genelinde “sosyalizm” adına sol liberalizmin en tehlikeli zehirini düzeyin ifadesi olacak şenlik çalışmalarına destek
düzenlenen eylemlerle anıldı... . . . . 19-20 ilerici ve demokrat kamuoyuna enjekte ediliyor. Mevcut vermek tüm sınıf devrimcilerinin ortak görevidir. Bu
durum sınıf devrimcilerinin mücadele edeceği alanları çabayı büyütmek ve kalıcı mevziler yaratmak
Lübnan’da iç çatışmalar genişletiyor, reformist odakları çoğaltıyor. mücadelesinin temel dayanakları haline getirmek
yeniden başladı. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 21 *** ertelenemez güncel bir sorumluluktur.
Geleceksizlik korkusu ve kaygısı içinde yaşamları ***
“Özel güvenlik” şirketleri . . . . . . . . . . 22 karartılan yüzbinlerce liseli genç yeni bir sınava Ekim Gençliği’nin Mayıs-Haziran tarihli 103. sayısı
Alman devleti G8 karşıtlarına saldırılarını hazırlanıyor. ÖSS liseli gençlerin kabus olmaya devam ile Liselileri Sesi dergisinin Mayıs tarihli 16. sayısı çıktı.
artıyor . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 ediyor. Liseli gençlik geleceklerini karartan bu sisteme Okurlarımız Liselilerin Sesi ve Ekim Gençliği dergilerini
karşı mücadelelerini yükseltmeye devam ediyorlar. Bu Eksen Yayıncılık büroları ve kitapçılardan temin
Dünyadan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24 çerçevede İstanbul’da 3 Haziran günü bir şenlik ve 10 edebilirler.
Batı Avrasya ve Ortadoğu . . . . . . . . 25-26
Ekim Gençliği’nden . . . . . . . . . . . . . . . 27
Liselilerin Sesi’nden. . . . . . . . . . . . . . . 28
Seçimler ve devrimci
yurtsever tavır/1.. . . . . . . . . . . . . . . . . . 29
Eylem ve etkinliklerden... . . . . . . . . . . 30
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Sosyalizm İçin
Kızıl Bayrak 1 0 3 . s a y ı sı
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete
ç l iğ i ’ n i n
Sayı: 2007/20 25 Mayıs 2007
G e n
Fiyatı: 50 Ykr
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.
Ekim çıktı!..
Yayın türü: Süreli Yaygın
Yönetim Adresi:
Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd.
(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52
Fax: 0 (212) 534 95 90
e-mail: kb1@tnn.net
Web: http://www.kizilbayrak.de
http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.com
Baskı: Gün Matbaacılık Genel Dağıtım:
İSTANBUL YAYSAT
Tel: 0 (212) 426 63 30
CMYK
Sayı:2007/20 25 Mayıs 2007 Kapak Kızıl Bayrak 3
22 Mayıs akşamı, eski Ankara’nın merkezinde bir Sözlük’e göre terör, “Yıldırma, korkutma, tedhiş” darbesi” olarak “muhtırası”. Sonuç: Korku, kaygı,
patlama oldu. Yazının yazıldığı saatte ölü sayısı 6, anlamına geliyor. “dik” durma gösterisi… “Vurdumduymazlık”.
yaralı sayısı 60 civarında açıklandı. Ankara, yıllar Güzel. Başka, felsefi, sosyolojik anlamları Beşinci ayar girişimi: Mitinglerde “sol”a birleşin
sonra ilk kez bu kadar “sert” bir “patlama”ya şahit açıklayan sözlüklere başvurmaya gerek yok. Zira, çağrısı. Baykal’ın “partinizi kapatın gelin çağrısı”,
oluyor. Türkiye ise ilk kez böyle bir patlama bizim meramımızı anlatmaya TDK’nın Sözlük’ü “aymazlık”…
ziyaretine, önce ana muhalefet partisinin, sonra yeterli. Ankara’daki patlama ister “şiddet”, ister Altıncı ayar girişimi: Baykal’a kapalı kapılar
Başbakan’ın, daha sonra da Genelkurmay Başkanı ve “terör” olayı olarak adlandırılsın farkeden çok şey yok ardından açık uyarı, ne olursa olun bir “alternatif”
Kuvvet Komutanları’nın ziyaretine tanık oluyor. mu? Bizce var! TDK Sözlük’üne göre bu bir “terör” olduğunuzu “birleşmiş” gibi olarak yapın. Sonuç:
Patlamaya ve nedenlerine ilişkin İçişleri Bakanlığı ve olmaktan çok bir “şiddet” olmaya aday. Niye mi? Bir CHP-DSP birlikteliği, balans ayarında ilk sonuç alma,
Hükümet’ten resmi bir açıklama gelmeden önce CHP kez bu olay ile bir devinimin, bir gücün derecesi, mitinglerden sonra, yeni aşama ve araçlar için fırsat
Başkanı D. Baykal terörü lanetliyor, ilgili adresi sertliği ortaya konmaya çalışılıyor. Ve, bu çaba karşıt oluşturma.
gösteriyordu. Olay yerine gelip gelmeyeceği son görüşte olanları inandırmak, uzlaştırmak yerine bir Yedinci ayar girişimi: Emekli General E.
dakikaya kadar belli olmayan Başbakan, D. kaba kuvveti içeriyor, yani, bugüne kadar söylenenleri Başer’in “terör”e dair açıklamaları nedeni ile
Baykal’dan sonra hızla olay yerine gelip, bir terör anlamadıysanız, çok açık değilse, bir de buradan bakın kendisine verilen görevden alınmasına “sert” yanıt:
açıklaması yapıyordu. Başbakan’dan sonra da deniliyor. Terör eski Ankara’nın merkezinde… Sırada Kızılay ve
Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları olay Balans ayarı çok ciddi bir irade ortaya koymayı büyük kentler… Sonuç: Hükümette panik…
yerine geliyordu. Genelkurmay Başkanı Y. Büyükanıt gerektiriyor. Anlaşılan o ki, balans ayarı isteğinin arka Peki ne olacak… Öyle görünüyor ki, her ne
da teröre dikkat çekiyor, bir değerlendirme yaparak, planı çok iyi anlaşılmamıştır. Anlaşılmayacağı pahasına olursa olsun DTP üzerinden bağımsız olarak
büyük kentlerde bu olayların yaşanacağına dikkat düşünülmektedir, bu nedenle, devreye yeni araçlar Meclis’e girenlerin sayısı en aza indirilecek, en etkili,
çekiyordu. sokulmaktadır. aktif olanlar elimine edilmeye çalışılacak, DTP ve sol
Faili meçhul kalmaya aday olan bu insanlık dışı Birinci ayar girişimi: Genelkurmay Başkanı Y. üzerinde hatırı sayılacak ve geçen günleri aratacak bir
olay bazı soruları “şiddet” ve “balans ayarı” gibi Büyükanıt’ın basın “brifingi”. Sözdelik, özdelik baskı oluşturulacak (Alınteri okuyucularının
olgular üzerinden tartışmayı daha anlamlı kılıyor. uyarısı. Sonuç: Anlaşılmama! tutuklanması böyle okunabilir mi?). Böylece, CHP-
Öyleyse başlayalım. İkinci ayar girişimi: Cumhurbaşkanlığı DSP (artı Demirel) ittifakı “hükümet”in asıl kurucusu
Önce, “şiddet/terör” nedir? Türk Dil Kurumu’nun seçimlerinde Anayasa Mahkemesi kararı. Sonuç: Özde yapılmaya çalışılacak. Çünkü, kendisini “solda”
(TDK) Türkçe Sözlük’üne göre şiddet, “1. Bir ile sözdeden kastın farkına varılması, ama bilmezlikten görenlere sunulacak tek seçeneğin bu olması bir
devinimin, bir gücün derecesi, yeğenlik, sertlik. 2. Hız: gelinmesi. olmazsa olmaz olmak durumunda görülüyor. CHP-
Rüzgarın şiddeti. 3. mec. (Duygu ya da davranış için) Üçüncü ayar girişimi: Ankara’da Tandoğan DSP (artı Demirel) ittifakının milletvekili aday
Aşırılık. 4. Karşıt görüşte olanlara, inandırma ya da mitingi. Sonuç: Anlamama da ısrar, “cehalet”. adaylarının kompozisyonu balans ayarının iyi
uzlaştırma yerine kaba kuvvet kullanmak”tır. Aynı Dördüncü ayar girişimi: Genelkurmay’ın “esnek işlediğini gösteriyor.
Balans ayarı ciddi bir gerekçeye dayanıyor mu?
Uygulamalara ve sonuçlara bakıldığında, yanıtın evet
KKK: Ankara’daki patlamayla ilgimiz yok olması bu düzen içinde yaşayan ve yaşamak isteyenler
açısından sürpriz olmasa gerek. Cumhuriyetin kurucu
kadrosunun devamı olduğunu iddia edenler CHP’nin
Koma Komalen Kurdistan (KKK) Yürütme Konseyi ve Güneyli güçlerin destek vermelerini sağlamaya
altı okunun da Anayasa’daki mirasçıları olarak sistem
Başkanlığı, Salı günü Ankara Ulus’ta meydana gelen yöneliktir. Ancak bu politikaların varolan çatışmaları
patlama ile hiçbir ilgilerinin olmadığını açıkladı. (...) daha da derinleştireceği açıktır. Yine Türk ve düzen açısından altı ilkenin (altı okun olarak da
“Türk Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Genelkurmay başkanı, ‘Türkiye’nin büyük okunabilir) ikisini son ve direnilecek sınır olarak kabul
Başbakan ve Deniz Baykal, henüz patlamanın şehirlerinde bu eylemler beklenmelidir’ demektedir. etmektedir: Milliyetçilik ve laiklik. Ne var ki, bu ayarı
dumanı dağılmamışken, alelacele olay yerine Bununla Türk halkının ve emekçilerini terör yapanlar tarihin en büyük çelişkilerini de
gelerek, direk hareketimizi ima eden suçlamalarda korkusuyla sindirerek, istedikleri atmosferi yaratmayı yaşamaktadırlar. Zira, milliyetçilik ve laikliği tehdit
bulunmuş ve hareketimiz ile halkımızın özgürlük amaçlamaktadırlar. Eğer böyle değilse, Türk eden bu “kitle” ve “öncü örgütleri” 12 Eylül
davası hedef gösterilmiştir” diyen KKK, şunları belirtti: Genelkurmay başkanının bildiği varsa, bunu
faşizminin mimarı genarellere aittir. Zira, sola kapıyı
Türk medyası provokasyon yapıyor kamuoyuna açıklamalıdır. Ayrıca Ulus’taki
“Bu açıklamalar ardından Türk medyası da ortada patlamanın, hükümetin Edip Başer’i görevden alması kapatmak için “Türk-İslam” sentezine başvuranlar,
hiçbir veri olmamasına rağmen olayı hareketimize ardından gelişmesi de tesadüfü değildir ve dikkat çeyrek yüzyıl içinde İslamın hızla gelişip yayılmasının
mal etme iddiasını basın ahlakı ve ilkelerini ayaklar çekicidir. Çok açık ki, Türk medyası ile tüm olanaklarını yaratırken Türklüğün aynı ölçüde
altına alarak kamuoyuna yansıtmıştır. Hatta ‘bu Genelkurmay’ın, Ulus’taki patlama hakkında ortada tutamayacağını hesaplayamadılar. Şimdi, yeni balans
saldırı ulusa yapılmıştır’ denilerek, halklar arası henüz hiçbir bilgi, veri ve delil olmamasına rağmen ayarında “kantarı” kaçmış olan İslamiyet biraz geriye
düşmanlığı körükleyen tahrik edici bir üslup olayı direk bizimle ilişkilendirmesi maksatlıdır. Bu çekilip, milliyetçilik biraz daha öne çekilerek “Türk-
kullanılmış ve kullanılmaktadır. Türk medyasının ve açıklamalar hareketimize ve halkımıza karşı adım
İslam” sentezi daha ayakları yere basan bir şekilde
bazı yetkililerinin, bu olayla kullandığı üslup büyük bir adım devreye konulan topyekün savaş kapsamında
çarpıtma, yalan ve provokasyon niteliğindedir. yapacakları saldırı ve katliamlara zemin oluşturmaya oluşturulmak isteniyor. Sorun, kantarın topuzunu
Türkiye’de bizzat Genelkurmay’ın öncülük ettiği ve dönüktür. kaçıranların ikna olma sürecinde. Şiddetin ayarı da bu
neo-ittihatçı kesimin yarattığı ırkçı-şoven dalga ve Saldırı ile hiçbir ilgimiz yok ikna düzeyine bağlı olarak değişecek.
Kürt düşmanlığına dayalı geliştirilen kitle psikolojisini Bir kez daha belirtelim ki, hareket olarak bizim bu Balans ayarındaki şiddet uygulamalarını da tam da
derinleştirmeyi amaçlayan bu maksatlı açıklama ve olayla hiçbir biçimde ilişkimiz yoktur. Bu eylem biçimi TDK’nın Sözlük’üne göre okumak gerekiyor. Karnı
suçlamaları reddediyoruz. Başta Kürt halkı olmak hareketimizin eylem tarzı olmadığı gibi, yönetimimizin aç, imalathanelerde köle gibi çalıştırılan, apartman
üzere tüm Türkiye kamuoyunu bu kirli oyun bu tür eylemler için herhangi bir kararı da yoktur.
bodrumlarında gün yüzü görmeyen soluk benizli çocuk
karşısında duyarlı olmaya çağırıyoruz.” Şimdiye kadar hiçbir sivil hedefe yönelik eylemimiz
Genelkurmay başkanı sınırötesi operasyon olmadığı gibi, bundan sonra da olmayacaktır. KKK işçileri hiç hatırlamayan, tersanelerde, madenlerde her
amaçlıyor sistemi içindeki hiçbir gücün bu eylemle herhangi bir gün karın tokluğuna ölüme mahkum edilen emekçileri
KKK açıklamasında devamla şu ifadeler yer aldı: ilişkisi olmadığı gibi KKK sistemi içindeki güçlerin bu hiç duymamış olanlar balans ayarlarında elbette ki
“Türk devletinin öteden beri hareketimize karşı ABD tür hedeflere yönelme durumu da sözkonusu değildir. başarılı olabilir.
ve Güney Kürdistanlı siyasi güçleri harekete Hareketimiz sadece kendi sistemi içindeki güçlerin Peki, bu “başarı” kalıcı olabilir mi? Huzursuz
geçirmek için çok yönlü baskılar geliştirdiği pratiğinden sorumludur. Herkesin bu gerçeği görerek, tarihin huzursuz sorusu da bu olmalı. Yanıt mı?
bilinmektedir. Genelkurmay başkanının Ulus’taki olay yapılan çarpıtmalara karşı duyarlı olması
vesilesiyle yaptığı son açıklamada, bu olayı gerekmektedir. Hareketimiz ve yönetimimizin bu tür
Bilineni, yüzyıllardır pek çok anlatılmış olanı bir daha
hareketimize mal etmesi, uzun süredir eylemlerle hiçbir alakası yoktur ve olamaz.” açıklamaya gerek var mı? Zaman en büyük öğretmedir,
gerçekleştirmek istenilen sınır ötesi operasyona ABD ANF / 23 Mayıs ‘07 kuşkusuz aynı anlama gelmek üzere tarih de…
Sayı:2007/20 25 Mayıs 2007 Düzen solu ve katı gerçekler... Kızıl Bayrak 7
10 Aralık’tan 27 Nisan’a…
Ah şu liberaller
Haluk Gerger
Haluk Gerger, daha önce kizilbayrak.net‘de de getirmeyeceğinin kavratılması ve onda buna ilişkin savunmuşlardır, ama buna rağmen, burjuvaziyi çarlığa
yayınlanan yazıları hakkında köxüz sitesine gelen oluşturulan yanılsamaların kırılması bakımından seçim karşı desteklemekte hiç bir zaman kusur etmemişlerdir
liberal tepkilere yanıt olarak aynı siteye gönderdiği süreçleri kullanılabilir araçtır. Süreçe aktif katılım (örneğin iki dereceli seçimlerde ya da seçimlerin ikinci
yazıyı bize de iletmiş bulunuyor. Seçimlerle birlikte sonunda ‘ortak adaylar’la seçime katılmak, döneminde olduğu gibi) ve hiç bir zaman, burjuva
solda parlamenter hayallerin yeniden depreştiği ve parlamentoda yer almak gibi tali konularda yeniden devrimci küçük köylüye karşı, sosyalistlik iddia eden
hayati önemdeki ilkesel ayrım çizgilerinin kendilerine kararlar alınabilir elbette. Önemli olan, ‘sosyalist küçük-burjuva demokratlar olarak suçladıkları
devrimci diyenler tarafından bile liberal bir gevşeklik sol’un sistem dışı ilkelerini bütün açıklığıyla ‘üçüncü ‘devrimcl-sosyalistlere’ karşı, en sert ideolojik ve siyasî
ve umursamazlık içinde tümden bir yana bırakıldığı bir yol’ bileşenlerine ve topluma güçlü bir sesle mücadeleyi durdurmamışlardır. 1907’de bolşevikler,
dönemde, liberal solla araya çizilmesi gereken ilkesel sunabilmesidir.” Bütün bunlar Köxüz’deki “Üçüncü kısa bir süre için, ‘sosyalist-devrimciler’ ile Duma
ayrımın anlamına ve önemine net vurgular yapan bu Yol” başlıklı yazımda var. seçimlerinde belirli bir siyasî blok teşkil etmişlerdir.
yazıyı okurlarımızın ilgisine özellikle sunuyoruz... Köxüz’deki iki yazımda da, asıl oy potansiyelini 1903’ten 1912’ye kadar menşeviklerle bazan yıllarca
Kızıl Bayrak oluşturan Kürtler’in savunulması sözkonusu. Yazdığım süren yoldaşlık ettik ve aynı sosyal demokrat parti
şu: “’Ortak adaylar’ın saptanmasında da, liberal içinde kaldık, ama onlarla, proletarya üzerinde burjuva
Genel olarak liberallerin, özel olarak da sol sol’un seçkinci-hegemonik, hatta kapkaçcı, tekelci bir etkisinin ajanları olarak ve oportünist olarak ideolojik
versiyonunun toplumsal etkisi kendini bütün ağırlığıyla tavır içinde olacakları açık. Bu bakımdan, ‘devrimci ve siyasî alanda mücadele etmekten bir an bile geri
hissettiriyor. Benim Köxüz’de yayımlanan iki eleştirel sol’a, Kürt oy potansiyelini korumak (kendine çekmek durmadık. Savaş sırasında ‘kautskyciler’le, sol
yazıma tepkiler hemen gelmeye başlamış. Avrupa’dan anlamında değil) görevi de düşmektedir.” Ne demek menşeviklerle (Martov) ve ‘devrimci-sosyalistler’le
telefon eden bir arkadaşım, “liberallere ilişkin bu? Dörtbir yandan hain tuzaklarla kuşatılan Kürt (Çernov, Natanson) bir çeşit uzlaşma yaptık;
görüşlerini, onları seçim ortaklığından dışlamak Hareketi’nin karşısında liberaller hegemonik bir Zimmerwald ve Kiental kongrelerine onlar birlikte
isteğine bağlıyorlar ve bil ki sana kızan çok” diye etkinlik kazanamasın diye, ve Kürtlerle bir dayanışma katıldık, onlarla ortak bildiriler yayınladık; ama
uyardı beni. eylemi olarak, Sosyalist Sol’un “bağımsız ortak ‘kautskicilere’, Martov ve Çernov’a karşı ideolojik ve
Oysa, yazdıklarım yanlış anlamaya müsait değil. adaylar” projesinde karşı ağırlığını koymasını istedim. siyasî mücadelemizi durdurmadık, onu gevşetmedik
Görüşlerimi ancak bilinçli olarak çarpıtmak mümkün Bu arada, bunun yoksul Kürt yığınlarının pek çok (...)“
olabilir. Ben, sol liberallerin bağımsız “ortak aday” milli-sınıfsal ihtiyaç ve çıkarlarına hizmete de yardım Demek ki, eleştiri ile belli alanlarda, belirli bir
projesinde ikinci asli unsur olduklarını yazdım. Hatta edeceğini düşündüğümü belirttim. tarihsel momentte birlikte çalışmak birbirleriyle
onları, ana unsur olan “Kürt Halk Hareketi” yanında İşbirliği ya da seçim ittifakı yaparken, elbette, sol çelişmek zorunda değil.
bir tür “demokrasi cephesi” olarak” tanımladım. Sonra liberallere ilişkin eleştirel tavrımı da netlikle ve Bakın, “... gençliklerinde Marksist ya da yarı-
da, bu üç öğenin, yani Kürt Halk Hareketi (esas olarak dürüstçe ortaya koydum. Marksist olup da, yaşlanınca ‘akıllılaşıp’ liberal
DTP) ile sol liberallerin oluşturduğu “Demokratik Kimileri öfkeden kudursa da, bir komünist olarak cahillere dönüşen” Rus liberalleriyle eski Avrupa
Cephe”nin ve mümkün olursa da, sosyalist solun kendi ben elbette Lenin’e başvuracağım. O’nun bu konudaki liberallerinin “sosyal demokrasi”ye (komünizme)
aralarında inşa edecekleri “işçi-emekçi platformu”nun görüşlerini, uzağa gitmeye gerek yok, hemen bu sitede bakışlarındaki farklılığı Lenin şöyle anlatıyor, Za
ortak “devrimci-demokratik cephe” Demir Küçükaydın’ın “Seçimler ve Sosyalistler” Pravda’nın Ekim 20-26 1913 tarihli nüshasında:
oluşturabileceklerini yazdım. başlıklı yazısında bulmak mümkün: “Çarlığın “[Avrupalı liberaller] Sosyal Demokrasi’nin oluşmasını
Bunu yazarken de, seçimlerin ve parlamentoya iktidardan düşmesine kadar, Rusya’nın devrimci önlemeye çalıştılar ve onun var olma hakkına karşı
seçilmenin sosyalist sol bakımından ne anlam ifade sosyal-demokratları çok defa liberallerin yardımlarına çıktılar; [Rus liberallerse] kendilerini bu gerçeğe
ettiğini şöyle anlatmaya çalıştım: “Bu çerçeve içinde başvurmuşlardır, yani bunlarla bazı pratik uzlaşmalar uydurmak zorunda kaldılar... Bunun içindir ki, bizim
sormamız gereken temel bir soruysa, şu olmalı: yapmışlardır. 1901-1902’de Bolşevizm’in liberallerimizin sosyal demokrasiye karşı mücadelesi,
‘Sosyalist sol’ seçimlere nasıl bakmalı? Ben, bugünün doğmasından az önce, Iskra’nın eski redaksiyonu sosyal demokrat saflar arasında oportünizmin
koşullarında, Kürt halkıyla stratejik güçbirliğinin (Plehanov, Akselrod, Zasuliç, Martov, Potressov ve geliştirilmesi yönünde olmaktadır.
oluşması ve toplumla kesilmiş diyalog kanallarının ben, bu redaksiyona dahildik) burjuva liberalizminin Sosyal Demokrasinin yükselmesi ve büyümesini
açılması bakımından seçimlere katılıma olumlu siyasî lideri Struve ile, - çok uzun süreli olmamakla durdurmaya gücü yetmeyen bizim liberal
bakılabileceğine inanıyorum. Genel olarak burjuva birlikte - belirli bir ittifak kurmuştuk. Ama bu, burjuva burjuvazimiz, onun liberal yönde gelişmesi için elinden
demokrasisinin, özel olarak da onun Türk militarist liberalizmine karşı ve onun işçi hareketi içinde geleni yapıyor. Liberaller haklı olarak bunu
versiyonunun bütün bildik sınırları ve kısıtlamaları etkisinin en küçük belirtilerine karşı, en amansız (oportünizm ve likidasyon), proletarya üzerindeki
içinde, parlamentoya girmeyi öncelikler listesine bile ideolojik mücadeleyi sürdürmemize engel olmuyordu. etkilerini elde tutmanın ve işçi sınıfını liberal
almayan bir anlayışla süreç içinde yer alınabileceğini Bolşevikler, her zaman bu siyaseti gütmüşlerdir. burjuvaziye bağımlı halde tutabilmenin tek yolu olarak
düşünmek gerek. En geniş haliyle bile burjuva 1905’ten beri, işçi sınıfı ile köylülüğün liberal görüyorlar...
demokrasisinin İşçi Sınıfı’na nihai kurtuluşu asla burjuvaziye ve çarlığa karşı ittifakını, sistemli olarak Liberaller, eski Partiye karşı ve ‘parlamento dışı
işçi çoğunluğu’na karşı aydınlardan, parlamenterlerden
ve legalistlerden oluşan bir engel dikmekten daha iyi
Ümraniye’de seçim çalışması... ne isteyebilirlerdi ki...” (Collected Works, C:19,
Moskova, 1977, s.451-453)
Seçimlere devrimci amaç ve ilkeler yürüteceğimiz çalışmalar temel yönleriyle ele Açık değil mi: Önleyemezsen, kontrol etmeye çalış,
doğrultusunda müdahale etmek için yürüteceğimiz alındı. ehlileştir, sisteme entegre et, böl ve eski kuşaklar
kampanyanın ilk adımlarını attık. Seçim bürolarının hızla tutulması ve çalışmaya yerine yeni liberaller devşir...
Seçim çalışmamıza ilk olarak “Seçimler ve dahil edeceğimiz çevre-çeper güçlerinin bir araya Benim sol liberallere karşı asıl eleştirim bu noktada
devrimci tutum” semineri ile başladık. Seminerde, getirilmesi ise öncelikli görevler olarak belirlendi. yatıyor. Lenin’in sözlerinden “işçi/proletarya, sosyal
ülkede erken genel seçimi doğuran siyasal Bunu oluşturulacak komisyonların ilk adımlarının demokrasi” sözcüklerini çıkarın ve “Kürtler”i, Kürtlere
gelişmeler, ordu-laiklik çatışması ve ardından atılması izledi. ilişkin öteki ilgili/anlamlı sözcükleri yerleştirin, benim
seçimlere neden ve hangi amaçlar için katıldığımız Seçim döneminde eğitimin tartışılmaz ne demek istediğimi daha kolay anlayacaksınız...
tartışıldı.Ayrıca burjuva partilere, reformist sol öneminden yola çıkarak bölge güçlerinin Ne var ki, küfür korosuna anlaşılan sadece bizim
partilere yönelik yaklaşımlarımız ne olmalıdır hazırlığına dayanacak bir şekilde eğitim liberallerimiz değil, “ehlileştirilmiş/liberalleştirilmiş”
sorusuna yanıtlar arandı. Son olarak kendi seçim programları hazırlandı. Kürtler de, ultra Marksistler de katılıyorlar.
platformumuz ortaya konuldu. Aynı zamanda BDSP imzalı bildiriler de Benim bu polemiklerle işim yok. Seçimler sırasında
Seçimi farklı yanlarıyla ele alan ve canlı yaygın bir şekilde çalışma alanımızda emekçi üstelik Avrupa’da olacağım. Varsın, “Haluk Gerger,
tartışmalara vesile olan seminerin ardından seçim kitlelere ulaştırılmaya başladı. Genelkurmay’a yardım için tam da seçim sırasında
çalışmasının örgütlenmesiyle ilgili toplantılar Çalışmamız belirlediğimiz hat üzerinden her Avrupa’ya kaçtı” desinler. Liberalizmin doruğa çıktığı
devam etti. Bu toplantılarda geçmiş seçim geçen gün yükselen bir tempoyla devam edecek. modern zamanlarda artık herşeye alıştık...
deneyimlerinden çıkartılan sonuçlar ekseninde Ümraniye BDSP Neyse, benden bu kadar...
12 Kızıl Bayrak Kürt halkına özgürlük! Sayı:2007/20 25 Mayıs 2007
Danone işçileri
dövizlerle kapatma kararını protesto ettiler.
Çocukların da katıldığı eylemde basın açıklamasını
Haber-Sen 9 No’lu Şube Başkanı Erdoğan Ülüş
yaptı.Ülüş, PTT Genel Müdürlüğü’nün 2006 yılında
200 trilyon lira kâr etmesine rağmen çalışanların özlük
haklarından kısıtlamalar yapıldığını söyledi. 500’ü
kadın toplam 2623 çalışanın olduğu Başmüdürlük’te
kreşin kapatılarak çalışanların çocuklarının sokakların
insafına terkedildiğini belirtti. Kapatılma kararıyla “iş
sağlığı ve güvenliği” yasasının 100 ile 150 kadın
çalıştırılan işyerlerinde işyerine en az 250 metre
uzaklıkta kreş açılması hükmünün ihlal edildiğini
söyledi. Coşkulu geçen eylemde “Kreş haktır
kapatılamaz!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Gün
gelecek devran dönecek kreşi kapatanlar hesap
verecek!” sloganları coşkulu şekilde atıldı.
Açıklamada; “Sağlık‘sız’ ve ‘a’sosyal işler
müdürlüğü kreşi kapattı!”, “Kreş var da biz mi
gitmedik?” dövizleri taşındı. Açıklamanın ardından
kreşin kapatılma kararı çalışanların çocukları çadıra
sokularak protesto edildi.
Kızıl Bayrak/İstanbul
Esen Plastik direnişiyle TAT Konserve’de TİS imzalandı YTL aralığındaki ücretler de 3.00 YTL/saate
dayanışmaya! Tek Gıda-İş ile TAT Konserve Sanayii AŞ arasında
yükseltildi. İşçi ücretlerine seyyanen 0.35 YTL zam
yapıldı. Zamlarla ortalama %13 civarında ücret artışı
Çiğli Organize’de bulunan Esen Plastik yaklaşık 6 aydır süren TİS görüşmeleri 17 Mayıs günü
sağlandı.
fabrikasında örgütlendikleri için işten atılan direnişçi anlaşma ile sonuçlandı. Maret, Seksüt,
Sosyal yardım kalemlerinde de önemli artışlar
işçiler yılmıyor. Petrol-iş’te örgütlenen işçiler her gün Mustafakemalpaşa, Balıkesir, Karacabey ve Pastavilla
gerçekleştirildiğini ifade eden Kristal-İş, izin ve
vardiya değişim saatlerinde eylem yapmaya devam işyerlerini kapsayan TİS’lerde ilk altı ay için %5 ve
bayram ödeneğinin 180 YTL, yakacak ödeneğinin
ediyorlar. seyyanen 28 YTL/ay zam yapıldı. Diğer altı aylarda
1.150 YTL, yemek parasının bir gün için 5 YTL’y
BDSP olarak düzenli destek ziyaretine gittiğimiz ise enflasyon oranı kadar artış uygulanacak.
çıkarıldığını dile getirdi. Bu oranların ilk yıl için kabul
direnişteki işçileri 23 Mayıs günü toplu ziyaret ettik. Sendikanın yaptığı açıklamaya göre üçlü sosyal
edildiğini, ikinci yıl artışları içinse TÜFE artış
Kortej oluşturarak gittiğimiz ziyaret yerinde Esen yardım ödemesi de 580 YTL’ye çıkarıldı. İşletme
oranının dikkate alınacağını vurguladı.
Plastik işçileri, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep TİS’leri 01 Ocak ‘07-31 Aralık ‘08 tarihleri arasında
beraber ya hiçbirimiz!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, geçerli olacak.
“Esen işçisi yalnız değildir!” sloganlarıyla Haber-İş TİS’lerin
selamlandı.
Esen Plastik işçileri de vardiya değişimindeki Yapı Merkezi’nde TİS başlayacağını duyurdu
işçilere ve patronlara yönelik tepkilerini sloganlarla imzalandı Türk Telekomünikasyon AŞ Genel Müdürlüğü ile
PTT Genel Müdürlüğü ve bağlı işyerleri için TİS yetki
ifade ediyorlar. Sıklıkla şu sloganlar atılıyor: “Yaşasın
Kristal-İş ile Türkiye Toprak, Seramik, Çimento ve belgesi alan Haber-İş, 29 Mayıs günü Telekom’da, 30
işçilerin birliği!”, “Köle gibi değil sendikalı çalış!”,
Cam Sanayii İşverenleri Sendikası sürmekte olan Yapı Mayıs günü ise PTT ile TİS’lerin ilk oturumunun
“Kahrolsun işçi düşmanları!”, “ Kurtuluş yok tek
Merkezi Prefabrikasyon AŞ ve bağlı işyerlerinde toplu başlayacağını duyurdu.
başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “ Yaşasın
iş sözleşmesi 15 Mayıs 2007 günü imzalandı. TİS’lerle ilgili yapılan açıklamada şunlar söylendi:
onurlu mücadelemiz!”
Yapı Merkezi işletmesinde İstanbul Paşaköy, “Her iki Genel Müdürlüğümüzle akdedilecek Toplu İş
1 Haziran’da işten atılan işçilerin mahkemesi
Gebze ve Lüleburgaz’da kurulu bulunan Sözleşmelerimizde hedefimiz, yıllarca sendikal
görülecek. Esen Plastik işçileri onurlu
fabrikalarında 190 sendikalı işçi çalışıyor. mücadeleler verilerek elde edilen kazanılmış
mücadelelerinde oldukça kararlılar. Biz de destek
Sendika tarafından yapılan açıklamaya göre, TİS haklarımızın korunarak, günün şartlarına göre
ziyaretlerimize devam edeceğiz.
ile 1 Ocak ’07 tarihinden geçerli olmak üzere 6 aylık geliştirilmesi olacaktır. Dileğimiz Toplu İş
İzmir BDSP süre için en düşük ücret 2.90 YTL/saate, 2.90-3.00 Sözleşmelerinin masa başında bitirilmesidir...”
CMYK
ki parlamento seçimleri... Sayı:2007/20 25 Mayıs 2007 Kızıl Bayrak 17
CMYK
18 Kızıl Bayrak Seçimler ve devrimci müdahale... Sayı:2007/20 25 Mayıs 2007
İzmir’de “Seçimler ve devrimci tutum” semineri Politik gelişmelerin takibi tüm güçlerimiz
tarafından yapılabilecek midir? Gerçekleşen her
pratik, toplantı, eylem, dağıtım, bunu gerçekleştiren
İzmir BDSP olarak “Seçimler ve devrimci vesilesiyle kendi bağımsız tutumunu almaya
güçlerle birlikte vakit geçirmeden
tutum” başlıklı seminer ile seçim çalışmasını çağırmak, bilinçli ve örgütlü bir eylemliliğe
başlatmış olduk. Oldukça canlı ve verimli geçen kavuşturmak hayati bir yerde durmaktadır. Ancak
değerlendirilebilecek midir? Oluşturulan komiteler,
seminerin ilk bölümünde bir yoldaşımız genel çoğu devrimci grup boykot kararı alarak komisyonlar düzenli olarak toplanıp zorlanma
olarak burjuva ve reformist partiler açısından onyıllardır sürdürülen bir geleneği savunduklarını alanlarını ve nedenlerini tartışabilecek midir? Çevre-
seçimlerin ne anlam ifade ettiğine değindi. Daha iddia ederek böyle bir dönemde kitlelerin çeper ilişkilerimizi dahi cephenin ön safına sürmeyi
sonra devrimciler açısından seçim sürecinin nasıl karşısına politik bir alternatif dahi planladığımız bir dönemde, bu yeni güçlerin verimli
ele alınması gerektiğini anlattı. sürememektedirler... olmasını sağlayacak pratikle bezenmiş bir iç eğitim
Yapılan konuşmada şunlar söylendi: Biz Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu olarak sürecine hakkettiği değer ve zaman verilecek midir?..
“Reformist partiler de tıpkı burjuva partiler gibi her bu seçimlerde de kitlelere kurtuluşun seçimlerde Kısacası, kitlelerle doğrudan yüzyüze gelinecek bir
ne kadar sol söylemi kullansalar da kitlelerin tüm ve mecliste olmadığını, asıl kurtuluşun işçi ve
kampanyanın zorlanma alanları, bizzat bunun
umutlarını parlamentoya sıkıştırdıklarından emekçilerin birleşik, örgütlü mücadelesiyle
meclise girmek onlar için hayati bir amaçtır. Bu kazanılacak olan sosyalizmde olduğunu örgütleyicileri tarafından günlük çalışmanın
amaç uğruna her türlü gerici ittifaklara girebilirler. haykıracağız. Emekçi kitlelere kurtuluş deneyimleri ile sınanarak düzenli ve sistematik bir
Ayrıca emekçi kitlelerin tüm umutlarını her yanıyla mücadelesinde onlara düşen görev ve değerlendirmeye tabi tutulup, dinamik bir müdahaleye
çürümüş olan meclise sıkıştırarak niyetlerinden sorumlulukları hatırlatacağız. Ve onları kendi konu edilebilecek midir?
bağımsız olarak kitleleri bir yanılsamaya iterler. bağımsız tutumlarını sandıkta devrim ve Kritik halka şudur; yerel önderliklerimiz gündelik
Bu yanılsamanın kendisi kaçınılmaz olarak sosyalizmden, yani bağımsız sosyalist adaylardan faaliyetin koşuşturması içinde kaybolmadan yukarıda
kitleleri mücadeleden alıkoymakla sonuçlanır ... yana kullanmalarını sağlayarak bilinçli ve örgütlü söylenenlerin takipçisi, uygulayıcısı olabilecek midir?
Diğer yandan değerlendirilmesi gereken bir bir eylemliliğe dahil etmiş olacağız...”
Evet, belki henüz bu kapsamda bir seçim
konu da, genel olarak devrimcilerin seçimlere İkinci bölümü soru-cevap biçiminde yapılan
yaklaşımıdır. Diğer seçimlerde olduğu gibi bu canlı tartışmalarla geçti. Katılan tüm yoldaşların çalışmasının örgütlenmesi için yeterince yetişmiş
seçimlere de devrimci hareket parçalı bir tabloyla ve dostların oldukça ilgiyle izlediği seminerin kadromuz yoktur. Ama yılları bulan bir kitle pratiği
girmektedir. Bunun sonuçları devrimciler sonunda Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’nde içerisinde eğitilmiş yerel örgütlenmelerimiz vardır.
açısından bir zayıflığı ifade etse de burada sendikalı oldukları için işten atılan ve direnişe Mesele, bu örgütlenmelerin sahip olduğu potasiyelin
üzerinde durulması gereken konu devrimcilerin geçen Esen Plastik işçileri ziyaret edildi. Seminer açığa çıkarılıp çıkarılamayacağında
ilkesel yaklaşımlarındaki politik hatalardır. Kitle seçimler öncesi yapılacak aday tanıtım pikniğinde düğümlenmektedir. Büyük bir rahatlıkla söylenebilinir
hareketliliğinin oldukça gerilediği, kitlelerin buluşmak üzere bitirildi. ki, politik yoğunlaşmanın sağlanması durumunda
sermayenin klik çatışmasında taraflaştırılmaya Seminere 60 kişi katıldı.
bunun önünde hiçbir engel yoktur.
çalışıldığı böylesi bir dönemde kitleleri seçimler BDSP İzmir
Sayı:2007/20 25 Mayıs 2007 Devrim davası yenilmez! Kızıl Bayrak 19
Adana-ŞİKE
İbrahim Kaypakkaya, coğrafyamız devrimci duruşuyla, ülkemiz devrimci hareketinin gelenek geleneğin önemini belirten, devrimci değerlere sahip
hareketinin kilometre taşlarından birini oluşturur. yaratan önderlerinden biri olduğu söylendi. Devrimci çıkan etkinliklerin destekçisi ve katılımcısı olduklarını
Ser verip sır vermeminin simgesi Diyarbakır direnişi, ve işkencede direnişçi kimliğine vurgu yapıldı. ifade eden bir konuşma yaptı.
devrimci direniş geleneğimizin en önemli politik ve Açıklamanın ardından Grup Vardiya ve Grup Diyar Etkinlik sırasında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan,
moral dayanaklarından biri olagelmiştir. İbrahim devrimci marşlardan oluşan kısa bir program sundular. Hüseyin Aslan‘ın yaşamları ve mücadeleleri anlatıldı,
Kaypakkaya üç buçuk ay boyunca süren işkenceli Eyleme halkın ilgisi yoğun oldu. idam sehpasındaki son sözleri okundu. Müzik
sorgular boyunca tereddütsüzce devrimi savunmuştur. Eylem boyunca “İbo, Mahir, Deniz sürüyor, grubunun sahne almasıyla Denizler adına yazılmış
“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor; belki sürecek mücadelemiz!”, “Devrim şehitleri Şarkışla türküsü hep bir ağızdan söylendi. 18
biz olmayacağız, ama bu çelik aldığı suyu ölümsüzdür!”, “İbrahim Kaypakkaya ölümsüzdür!”, Mayıs’da katledilen Kaypakkaya’nın hayatı ve
unutmayacak...” demişti, henüz 23 yaşındayken “Yaşasın devrimci dayanışma!” ve “Emperyalizm direnişçi kimliğini anlatan bir metin okunarak,
katledilen bu yiğit devrimci. İnanç ve iyimserlik dolu yenilecek, direnen halklar kazanacak!” sloganları “İbrahim’e Ağıt” türküsü söylendi.
bu öngörü doğrulandı; çelik aldığı suyu unutmadı, atıldı. Etkinlik, Denizler’in, Mahirler’in, İbolar’ın
unutmayacak da!.. Kızıl Bayrak/ İstanbul düzen karşısındaki başeğmez tutumlarının ve militan
Bugün İbrahim Kaypakkaya, devrim ve sosyalizm direniş çizgilerinin vurgulanması ve bu mirasa sahip
mücadelesi için anlamı tartışılmaz bir simge olmuştur.
O direngenliğin simgesidir. O inancın simgesidir. O
Kaypakkaya Adana’da anıldı çıkılması çağrısı ile sona erdi.
Kızıl Bayrak/Sefaköy
devrim davası uğruna tereddütsüz ölüme yürümenin, İbrahim Kaypakkaya 20 Mayıs günü Adana BDSP
bu toprağın, insanların geleceği için savaşmanın tarafından Şakirpaşa İşçi Kültür Evi’nde yapılan bir
etkinlikle anıldı.
Kaypakkaya Gülsuyu’nda anıldı
simgesidir. En önemlisi, ‘71 devrimci hareketinin Mayıs şehitlerini anmak amacıyla 18 Mayıs günü
diğer önderleriyle beraber bu coğrafyanın nasıl Etkinlik saygı duruşuyla başladı. Ardından
dünyada ve Türkiye’de ‘71 devrimci hareketini ortaya Maltepe Gülsuyu’nda bir eylem gerçekleştirildi. Saat
bereketli bir devrim toprağı olduğunun çarpıcı bir 20.00’de Gülsuyu Sondurak’ta toplanan kitle burada
örneğidir. çıkaran ve onu biçimlendiren toplumsal süreçler
anlatıldı. İbrahim Kaypakkaya’nın devrimci yaşamının düzenli kortejler oluşturdu. En önde “İbrahim
Çelik aldığı suyu unutmadı ve İbrahim Kaypakkaya’yı anıyoruz!” şiarlı ortak pankart taşındı.
Kaypakkaya katledilişinin 34. yılında ülke genelinde anlatımıyla süren konuşma, bizlere bıraktığı mirasın
sonuna kadar sahiplenilmesi ve devrim mücadelesinin Arkasından eylemi örgütleyen siyasetler kendi pankart
düzenlenen çok sayıda eylem ve etkinlik ile anıldı. ve flamalarıyla yürüyüşe geçtiler.
Bu eylemlerden birisi de 19 Mayıs günü BDSP, büyütülmesi çağrısıyla sonlandırıldı.
Konuşmanın ardından sinevizyon gösterildi, ancak Coşkulu ve gür sloganların atıldığı yürüyüş
ESP, HKM, Kaldıraç, PDD, Partizan ve Odak boyunca ajtitasyon konuşmaları yapıldı. Kitle Heykel
tarafından Taksim Galatarasaray Postanesi önünde saat elektrik kesintisi nedeniyle yarım kaldı. Şakirpaşa İşçi
Kültür Evi Şiir Topluluğu’nun sunduğu şiirler Meydanı’ndan geçerek Nurettin Sözen Parkı’nın
16.00’da gerekleştirildi. “Devrimci önder İbrahim üstünde toplantı. Burada yapılan açılış konuşmasından
Kaypakka’ya yaşıyor!” pankartının açıldığı eyleme beğeniyle izlendi. Devrimci marş ve türkülerden
oluşan müzik programıyla etkinlik son buldu. sonra İbrahim Kaypakkaya şahsında devrim ve
100 kişi katıldı. sosyalizm mücadelesinde şehit düşenler için saygı
Kaypakkaya ve ‘71 devrimci önderlerinin Kızıl Bayrak/Adana
duruşuna geçildi.
selamlandığı açılış konuşmasının ardından yapılan Daha sonra ortak metin okundu. Önceden
ortak açıklamada, Kaypakkaya’nın katledilişinin Sefaköy: “Bıraktıkları mirasa sahip planlanan eylem programı içerisinde yer alan müzik,
yıldönümünde bir kez daha emperyalizme ve her
çıkıyoruz!” sineviyon ve şiir dinletesi yağmurun yoğunluğundan
türden gericiliğe karşı devrimde ısrarcı olunduğu dolayı iptal edildi.
vurgulandı. Sistemin krizinin derinleştiği, halk ‘68 devrimci hareketinin önderlerinden Deniz
Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve İbrahim BDSP, Partizan, ESP, PDD ve SDP’nin düzenlediği
kitlelerine yönelik saldırıların arttığı, devrimci, eyleme HÖC, KSD ve KÖZ destek verdi. Eyleme 250
demokratik kurum ve kişilere saldırıların Kaypakkaya 19 Mayıs günü Sefaköy’de İnönü
Mahallesi Çevre Eğitim Kültür Derneği (İMDER) ve kişi katıldı.
tırmandırıldığı, Kürt halkına yönelik imha ve inkar Eylem sonrasında komünistler, Nurettin Sözen
politikalarının devam ettiği böylesi bir dönemde Sefaköy İşçi Kültür Evi’nin düzenlediği etkinlikle
anıldı. Parkı’ndan Okul Durağı’na “İbrahim Kaypakkaya
Kaypakkayalar’ın, Dörtler’in, Haki Karerler’in, ölümsüzdür!”, “Devrim şehitleri ölümsüzdür!”,
Mahirler’in, Denizler’in ve tüm devrim şehitlerinin Etkinlik devrim ve sosyalizm mücadelesinde şehit
düşenler için gerçekleştirilen saygı duruşu ile başladı. “Devrimci irade teslim alınamaz” “Habip, Ümit,
gösterdiği yolda ilerlemenin, onları örnek almanın Hatice yoldaş yaşıyor!” ve Parti’yi selamlayan
büyük bir ihtiyaç olduğu ifade edildi. Şiir eşliğinde ‘68 hareketini anlatan sinevizyon
gösterimi ile devam etti. Ardından ‘68 dönemi sloganlarla yürüdüler.
Reformizme, pasfizme ve düzenle uzlaşmaya karşı Aynı gün saat 20.30’da DHP de Gülsuyu
‘71 devrimci çıkışının önderlerinden olan İbrahim yükselen işçi ve öğrenci hareketini anlatan bir
konuşma yapıldı. Heykel’de yaptığı eylemle İbrahim Kaypakaka’yı
Kaypakkaya’nın, mücadele yaşamı ve devrime andı. Eyleme 50 kişi katıldı.
bağlılığı ile, düşman karşısındaki net ve tavizsiz İMDER temsilcisi, devrimci önderlerin bıraktıkları
BDSP Gülsuyu
20 Kızıl Bayrak Devrim davası yenilmez! Sayı:2007/20 25 Mayıs 2007
Bursa Gülsuyu
Bursa’da Kaypakkaya anması Gazi’de Mayıs şehitleri anması Mayıs şehitleri yaşıyor komünistler
İbrahim Kaypakkaya ve Mayıs ayı şehitleri 18 18 Mayıs’ta Gazi’de İbrahim Kaypakkaya ve Mayıs savaşıyor!
Mayıs akşamı devrimci güçler tarafından Bursa’da şehitlerini anmak amacıyla bir yürüyüş gerçekleştirildi. 18 Mayıs’ta Genç Komünistler olarak İstanbul’da
yapılan etkinlikle anıldı.Bursa Tuncelililer Eylem kitlenin saat 19:30’da Cemevi önünde Mayıs şehitlerini anma etkinliği gerçekleştirdik. ÖSS
Derneği’nde yapılan anmada salona “Kırılan zincir toplanmasının ardından gerçekleştirilen yürüyüşle gündemi ile yoğun faaliyet yürüttüğümüz bir süreçte
tavındayız!” yazılı İbrahim Kaypakkaya’nın resminin başladı. En önde İbrahim Kaypakkaya’nın resminin gerçekleştirdiğimiz anma oldukça coşkulu geçti.
bulunduğu pankartın yanı sıra karanfillerle süslenmiş olduğu pankart, arkasında Deniz, Mahir, İbo ve Yaklaşık 40 kişinin katıldığı anma Mayıs şehitleri
Mayıs ayı şehitlerinin resimlerinin bulunduğu bir tablo Dörtler’in resminin bulunduğu pankart ile “Mayıs ayı şahsında bütün devrim şehitleri için saygı duruşu ile
hazırlanarak asıldı. BDSP, DHP, DPG, ESP ve şehitleri ölümsüzdür!” şiarının yazılı olduğu pankartlar başladı. Ardından Üniversiteli Genç Komünistler’in
Partizan’ın ortak örgütlediği anma saygı duruşu ile taşındı. Kitle dörtyola geldiğinde bir süre beklendi, etkinlik için hazırladığı metin okundu. Geçmişin
başladı. Okunan ortak metinde devrim şehitlerinin sloganlar atıldı. Daha sonra Heykel Parkı’na çıkıldı. devrimci mirasının tahribata uğratılmaya çalışıldığı bir
mirasına sahip çıkılacağı ve onların devrettikleri kızıl Burada gerçekleştirilen anmada İbrahim dönemden geçildiği vurgulandı. Daha sonra partinin
bayrağın daha da yükseltileceği vurgusu yapıldı. Kaypakkaya şahsında tüm devrim şehitleri anısına saygı kuruluşu selamlandı ve Partinin kuruluşunun
Gözaltında gözaltında kaybedilen Hasan Ocak ve duruşu gerçekleştirildi. Devrimci değerlere, mücadele onyıllardır bu topraklarda devrim ve sosyalizm davası
Mayıs ayı şehitleri selamlandı. Ortak metnin ardından mirasına sahip çıkan açıklamanın ardından eylem sona uğruna mücadele etmiş, acı çekmiş, büyük yiğitlik
kurumlar adına birer konuşma yapıldı. Teknik bir erdi. örnekleri sergilemiş dünün ve bugünün devrimci
arızadan dolayı İbrahim Kaypakkaya’yı anlatan film Eylemi BDSP, Partizan, ESP, DTP örgütledi, HÖC kuşaklarının yarattığı birikimin güvenceye alınması
gösteriminin yarıda bırakılmasının ardından şiir ve destek verdi. Eyleme 200’ü aşkın kişi katıldı. olduğu vurgulandı.
müzik dinletisiyle anma sona erdi. Anmaya 70 kişi Kızıl Bayrak/GOP Ardından Liseli Genç Komünistler anma etkinliği
katıldı. için hazırladıkları konuşmayı gerçekleştirdiler.
Kızıl Bayrak/Bursa Adana: “Devrim şehitleri Konuşmaların ardından liselilerin hazırladığı şiir
DHP Gazi’de Kaypakkaya’yı andı Kaypakkaya İzmir’de anıldı gerçekleştirildi. Anma şiir dinletisi ve Grup Boran
Halayı’nın söylediği marşlarla son buldu. Anma
İbrahim Kaypakkaya katledilişinin 34. yılında sırasında “Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Bedel
DHP 18 Mayıs akşamı Gazi Mahallesi’nde
İzmir’de yapılan bir eylemle anıldı. Konak eski ödedik, bedel ödeteceğiz!”, “Mayıs şehitleri
devrimci önder İbrahim Kaypakkayı’yı andı. Eski
Sümerbank alanında yapılan eylem saat 18:00’de saygı ölümsüzdür!”, “Devrimciler ölmez, devrim davası
Karakol’da toplanan kitle Cemevi önüne yürüdü. Saat
duruşuyla başladı. Eylemde İbrahim Kaypakkaya’nın yenilmez!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganları
20:30’da Cemevi önünde yapılan açıklamanın
resminin bulunduğu ve “Ser verip sır vermeyenleri atıldı.
ardından eylem sonlandırıldı. Eylemde “Önderimiz
unutmadık, unutturmayacağız!” yazılı pankart açıldı. Ekim Gençliği, DPG, Eskişehir Gençlik Derneği,
İbrahim, İbrahim Kaypakkaya!”, “Devrim şehitleri
Ortak açıklamanın ardından eylem şiir ve marşlarla DGH, Mücadele Birliği ve ÖDP Gençliği’nin
ölümsüzdür!”, “İbrahim Kaypakkaya ölümsüzdür!”
sona erdi. Partizan, DHP ve ESP tarafından örgütlenen örgütlediği etkinliğe 75 kişi katıldı. Öğrenci
sloganları atıldı.
eyleme BDSP, KÖZ ve İHD destek verdi. Kolektifleri, Odak, SGD ve DTP gençliği de etkinliğe
Kızıl Bayrak/GOP
Kızıl Bayrak/İzmir destek verdi.
Anadolu Üniversitesi Ekim Gençliği
Sayı:2007/20 25 Mayıs 2007 Ortadoğu kaynıyor! Kızıl Bayrak 21
Mısır’da grevler!
Mısır aylardan beri grev ve direnişlere sahne 100 dolar ile geçinmek zorunda kalıyorlar.
oluyor. Bunların nedeni ise pahalılığın karşısında 2000 yılından beri faaliyetlerini illegal
eriyip giden ücretler. sürdüren İslami İşçi Partisi Genel Sekreteri,
2007 yılının başında en önemli endüstri Mısır’daki işçi sınıfının mücadelesini “işçiler
Arjantin: Çocuklar açlığa karşı kollarının yanında, özel ve devlete ait hizmet korku duvarını yıkmaya başladılar ve silaha
yürüyor sektöründe 50 grev yaşandı. Özellikle tekstil sarılıyorlar“ diyerek açıklıyor.
18 Mayıs günü Buenos Aires’te yüzlerce çocuk işkolunda ve inşaat sektöründe başlayan grevler en Mısır’da silahlar aynı zamanda Sendikalar
Arjantinde’ki çocuklar arasındaki yoksulluğu ve son Kahire’deki toplu taşımacılık alanına sıçradı. Birliği ETUF’a da yöneltilmiş durumda. İşçiler
açlığı protesto etmek için yürüyüş yaptı. Yürüyüş 7 3 bin şoför, kontrol memuru ve işçi daha iyi sendika sözcülerine “işçilerin taleplerini unutarak,
Mayıs’ta Misiones şehrinde başladı ve 6 kenti ücret ödenmediği koşullarda genel greve devletin tarafını tuttuğu” için tepkililer. Bir metro
geçerek Buenos Aires’e ulaştı. Arjantin’de 18 yaşının gideceklerini ilan ettiler. Başkentteki Nasr-City- işçisi “bu silahlar aynı zamanda unutmaya karşı da
altındaki her 3 çocuktan 2’si açlık koşullarında Distrikt deposunda çalışanlar iş bıraktılar. Metro çekilmiş” dedi.
yaşıyor. çalışanı bin kişi de benzer taleplerle onlara Gerçekleşen son grevlerin hiçbiri sendikanın
katıldılar. İki gün sonra Ulaştırma Bakanı anlaşma öncülüğünde yapılmadı. Grevlerin çoğu işçilerin
Irak’ta demiryolları grevi masasına oturmaya razı olduğunu açıkladı.
Kararın bu ay içinde çıkması bekleniyor.
tarafından örgütlendi.
Hükümet bu grev dalgasından komünist yeraltı
Kerkük, Basra ve Samava’da 15 Mayıs’ta Kahire’de toplu taşımacılıkta çalışanlar 30 ile 150 gruplarının ve illegal işçi derneklerinin sorumlu
binlerce demiryolu işçisi yeni ücret sistemi ve dolar arasında aylık alıyorlar. Bu ise 5 kişilik bir olduğunu söylüyor. Bu nedenle Nisan ayında
ödenmeyen ücret zamları talepleriyle greve gitti. ailenin beslenmesine dahi yetmeyecek kadar az. Kahire’de iş yasalarını korumak konusunda
Divaniyah kentinde de lastik endüstrisinde çalışan Enflasyon ve artan hayat pahalılığı Mısır’da faaliyet gösteren bağımsız bir kurum olan Centre
işçiler greve gittiler. Grevciler işyerinde uygulanan yaşamı zorlaştırıyor. Bu durum Mahalla’da çalışan for Trade Union&Workers Services’i kapattı.
Amerikan idaresine ait ücret sisteminin tekstil işçilerini de etkiliyor. Tekstil işçileri aylık
kaldırılmasını talep ediyorlar.
Emperyalist merkezler arası adı askeri üsler inşa ediyor ve birileri her alanda sınırlarını
konulmamış it dalaşının yanı sıra, bu aştı” diyerek, ABD ve ABD’ye bu imkanları sağlayan
merkezlerin pasta paylaşımına refakat Avrupa ülkelerini üstü kapalı uyarmaktaydı. Vladimir
etmek isteyen birçok bölgesel güç Putin’in Şubat’taki bu konuşması, Batı merkezleri ile
arasında mücadele kızışıyor. Bu güçler Rusya arasında “soğuk savaşın” devamı
arasında devam eden çok yönlü değerlendirmelerine yolaçtığı gibi, ABD ve AB’nin
ekonomik, siyasi, askeri hakimiyet kimi ülkelerinde soğuk duş etkisi yarattı. V. Putin’in
kavgaları Avrasya ve Ortadoğu Münih’teki çıkışının altında yatan asıl olgulardan biri
coğrafyasının kaygan zeminlerinde de ABD’nin, Rusya’nın “arka bahçesi” olarak gördüğü
kızışıyor ve birbirleriyle kapışmaya Kafkas ülkelerine yönelik sürdürdüğü çeşitli
götürecek bir egemenlik kavgasının fay faaliyetler. Hatırlanacağı gibi, ABD ve müttefikleri bu
hatları geriliyor. coğrafyada bir dizi iç kargaşayla, Avrasyacı rejimlerin
Berlin duvarının yıkılmasından bu yerine “Kadife ve Turuncu devrimler” ile kendilerine
yana, ABD başta olmak üzere Batı yakın duran rejimleri iktidarlara taşımayı hedeflediler.
merkezleri Sovyetler Birliği’nin yarattığı Ancak bunda başarılı olmasalar da bu yönlü faaliyetler
boşluktan istifade ederek, Orta Asya’da çok yönlü devam ediyor.
kendilerine derinlemesine alan açmaya Geleceklerini Avrasya’da gören Batılı
çalışmaktalar. Avrasya ve Ortadoğu’da emperyalistler, Avrasya’nın denetim ve hakimiyetini
çok yönlü faaliyet içerisinde olan Batılı Rusya’ya bırakmaktan yana değiller. Bu yüzden başta
emperyalist güçler, askeri ve ekonomik ABD olmak üzere Batı merkezlerince Asya’ya da,
gücün yanı sıra çeşitli “Sivil Toplum Avrasya deyip geçemeyiz, çünkü burası Balkanlar’da ve Doğu Avrupa’da Rusya’nın etrafı
Örgütleri” kanalıyla bölgeye
yerleşiyorlar. Rusya’da bir nevi Batı
birçok yönüyle emperyalist-kapitalist sistemin çevriliyor. Üstelik bu alanlarda ABD’nin kurmaya
çalıştığı füze savunma sistemleri, askeri üs ve radar
hayranlığının geliştiği Yeltsin döneminde geleceğini ve kaderini belirleyecek bir sistemleri ile Rusya’yı kuşatma altına alarak, Avrasya
açılımlarını hızlandıran Batı merkezleri, coğrafyadır. Bu coğrafyanın bağrında üzerindeki Rus egemenliğini kırarak, kendi
bu süreçte adeta Rusya’yı esir almaya
çalıştılar. Boris Yeltsin sonrası iktidara
barındırdığı fosil enerji zenginliğinin yanı sıra, egemenliklerinin pekiştirmeye çalışıyorlar. Çünkü
ABD’nin ve diğer merkezlerin geleceğini
gelen Vladimir Putin, ülkenin içine demografik yapısı oldukça önemli olup, dikkat belirleyecek olan Avrasya ve Ortadoğu’dur ve başta
girdiği süreci ve ABD’nin Afganistan ve çekicidir. Dünya nüfusunun büyük bir kesimini ABD olmak üzere, emperyalist-kapitalist sistemi ve
Irak politikalarını değerlendirirken, onun 21. yüzyılda dünyanın hakim gücü olarak kalıp
“SSCB’nin yıkılışının insanlık için teşkil ettiği için ve artı hızla büyüyen ekonomisi kalmayacağını da bu bölge belirleyecektir. Zira ABD
21.yüzyılın en büyük felaketi olduğunu” ile kapitalizmin geleceği bu coğrafyada 21. yüzyılda hakim güç olarak kalabilmenin yolunun
ve “ABD’nin küresel hakimiyet peşinde yatmaktadır. Avrasya’ya hakim olmaktan geçtiğini çok iyi biliyor
koşarak, dünyayı yaşanmaz hale ve ona göre bugünden Avrasya’nın etrafını kuşatmaya
getirecek bir politika izlediğini” dile hasımlarına karşı böylesi güçlü bir silahı elinde çalışıyor.
getirmişti. Putin Rusya’nın uluslararası alandaki bulunduruyor. Rus dış siyaseti dışına çıkan ve Avrasya deyip geçemeyiz, çünkü burası birçok
rolünün artırılması için, enerji kaynakları kartını iyi çıkmaya çalışan bölgedeki kimi Batı yanlısı eski yönüyle emperyalist-kapitalist sistemin geleceğini ve
oynayarak, Yeltsin döneminde zorluklarla yüz yüze Sovyet Cumhuriyetleri’ne karşı da elindeki gaz ve kaderini belirleyecek bir coğrafyadır. Bu coğrafyanın
kalan Rusya’yı tekrar siyasi arenada sözü dinlenen bir petrol vanalarını kullanarak ve zaman zaman bu bağrında barındırdığı fosil enerji zenginliğinin yanı
konuma getirdi. Ülkenin doğal zenginlik kaynakları vanaları sağa bükerek onları dize getirdiği gibi, Batı sıra, demografik yapısı oldukça önemli olup, dikkat
sayesinde ekonomisinde hızla gelişim gösteren Rusya, merkezlerine karşı da bir koz olarak kullanabiliyor. çekicidir. Dünya nüfusunun büyük bir kesimini teşkil
geçmişte olduğu gibi şu anda da, sadece kendi Bilindiği gibi, geçen yılın son aylarında Ukrayna ettiği için ve artı hızla büyüyen ekonomisi ile
bölgesinde değil dünyada sorunların çözümüne taraf üzerinden Almanya’ya aktarılan gaz hattının birkaç kapitalizmin geleceği bu coğrafyada yatmaktadır.
olduğunu, başta kibirli Batı olmak üzere bütün günlüğüne durdurulması, Ukrayna’nın Bundan dolayı bölgede uluslararası emperyalist güçler
dünyaya dayatmaktadır. cezalandırılması olduğu gibi, Almanya’ya da bir nevi arasında kıran kırana bir güç mücadelesi
Son yıllarda Primakov’un Avrasyacı doktrinini uyarı olup, onu telaşlandırmıştı. kızışmaktadır.
hayata geçiren Rusya, Çin ile birlikte öncülük ettiği Özetle Rusya, geçmişte olduğu gibi şu anda da Bu vesileyle 1995’te bu bölgenin jeopolitik
Şanghay İşbirliği Örgütü’nü (ŞİÖ) kurarak, Avrasya ve yeniden güçlü bir devlet olduğunu önemine değinen Moskowskije Nowosti gazetesi,
Ortadoğu’da etkinliğini artırmaya çalışıyor. Özellikle hissetmeye/ettirmeye başladı ve gücünü göstermenin Hazar havzası etrafında yer alan Kafkasya’ya yönelik
Afganistan savaşından sonra ABD ve NATO, askeri zamanının geldiğini düşünüyor. Nitekim, AB’nin o dönem şöyle bir tespitte bulunuyordu: “Yeni bir
olarak belirgin bir şekilde Rusya’yı Avrupa’nın dönem başkanı Almanya Başbakanı Angela Merkel ve dünya savaşına kararı verecek olan Kafkas bölgesidir.
doğusundan ve Şark’ın Ortadoğu’sundan kuşatma Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ile Bu bölge 25 milyar ton petrolün yanı sıra stratejik
altına almaya çalışıyor. ABD, AB ve NATO’nun Rus Rusya’nın yaptığı ve hiçbir görüş birliğinin ortaya noktaların ele geçirilmesinin imkanını veriyor. Ve bu
sınırlarına yerleşmesi, haklı olarak Rusya’yı çıkmadığı zirvede V. Putin, “Bundan böyle bölgenin kaybedilmesi bölgenin karakterine acı
kaygılandırıyor. Rusya bu kaygılarından hareketle, konuşmalarımızda parmak ile konuşacağız” diyerek, verecektir. 21.yüzyılın geleceğine yönelik, çatışma ve
ABD ve müttefikerine “etrafımı daraltıyorsunuz” son dönemde NATO, enerji, Baltık ülkeleri Kosova ve istikbal konusunda ise bu bölge karar verecek”.
diyerek açıktan tavır alıyor ve eski Sovyet sınırları Batı merkezlerinin “demokrasiyi geliştirme amaçlı” (Aktaran Willi Gerns, Unsere Zeit, 6 Nisan 2007)
içerisinde yer alan Asya ülkelerinde etkinliğini bölgedeki sivil örgütlerin faaliyetleri gibi konularda Bu coğrafya, sahip olduğu zengin fosil
pekiştirmen siyasetini geliştiriyor. Bu çerçevede, Rus iplerin giderek gerilmekte olduğu ABD ve AB’ye kaynaklarının yanı sıra, tarihi İpek Yolu’nun bu
topraklarından özellikle Avrupa’ya aktarılan enerji dikkatli olmaları mesajını veriyordu. bölgede bulunmasıyla önemlidir. Yine bu bölgenin
boru hatlarının kontrolünü eline almak için Mayıs ayı sahip olduğu deniz ve ırmaklarla bu kaynakların
içinde Orta Asya ülkeleri ile yaptığı antlaşmalarla, dünya pazarlarına aktarılmasında merkezi bir rol
Rusya ve batı
bölgenin gaz ve petrol sevkıyatını eline alması, oynamaktadır. Dünya enerji koridoru güzergahlarının
Rusya’nın konumunu bir kat daha güçlendirmiş burada bulunmasıyla, enerji kaynaklarının dünyaya bu
Bu arada, her yıl olduğu gibi bu yılın 10-11
durumda. Yani eski Sovyet toprakları içerisinde yer güzergahlardan aktarılmasıyla ve enerji boru hatlarının
Şubat ‘07 tarihlerinde Almanya’nın Münih kentinde
alan Avrasya coğrafyasının enerji hatlarının dünyaya ana merkezlerinin burada bulunmasıyla, Avrupa’dan
43.’sü düzenlenen Güvenlik Konferansı’na katılan
transit aktarılması yetkisine sahip olan Rusya, Çin’e kadar olan coğrafya üzerinde ulaşım
Vladimir Putin açıkça “NATO ülkeleri sınırlarımızda
26 Kızıl Bayrak Emperyalistler arası çatışma derinleşiyor! Sayı:2007/20 25 Mayıs 2007
sağlayamasıyla, stratejik bir öneme sahiptir. yapılacak herhangi bir dış müdahale örgütün tüm sahibi emperyalist merkezlerin de başta Rusya’nın
Velhasıl bu bölge dünyayı bir iplik düğümü gibi üyelerine yapılmış” kabul edilerek, askeri olarak da enerjisi olmak üzere, Avrasya’ya olan enerji
birbirine bağlayan bir coğrafyadır. Bu özelliğinden işbirliği boyutu kazanmış bulunuyor. Bu birlik bağımlılığı artıyor. Avrupa Birliği devletleri her ne
dolayı da herkes için büyük bir jeopolitik ve bünyesindeki bölge devletleri, ekonomik işbirliğinin kadar ileri teknolojiden yararlansalar da, halihazırda
jeostratejik özelliğe sahiptir. Bu bölge bu özelliğinden yanı sıra, son yıllarda giderek düzenli hale getirdikleri Rus ve Avrasya enerjisine olan bağımlılıktan kısa süre
dolayı, bugün ABD ve Batı merkezlerince ne kadar ortak askeri tatbikatlar ile savunma alanında da ortak içerisinde kurtulamazlar.
hayati önem taşıyorsa, bunun iki katı Rusya ve Çin hareket ediyorlar. Bu meyanda Almanya başta olmak üzere kimi AB
için de hayati önem taşımaktadır. Bu nedenlerle Özetin özeti olarak, Napolyon’dan bu yana Batı ülkelerinin ABD’nin dış politikalarına yakın duruşları
bölgede ABD ve Batı merkezlerinin yanı sıra, Rusya merkezleri, Ortadoğu ve Afrika başta olmak üzere sözkonusu. AB’nin akıl hocaları ise birliğe yönelik
ve Çin’in her geçen gün etkinliklerini artırması, AB, Avrasya’nın fosil enerji kaynaklarına yönelik emel ve olarak “AB’nin ABD’den ayrı Rus stratejisi üretip
ABD, Japonya, Rusya ve Çin gibi güç merkezleri amaçlarını gerçekleştirmek için asırlardır jeopolitik ve Rusya ile işbirliğinin sürdürmesi AB çıkarlarına en
arasındakı kavgaları giderek kızıştırmaktadır. Çünkü stratejik noktaların ele geçirilmesi babından birbirleri uygun olanıdır” diyorlar. Çünkü bu akıl hocalarına
Kafkas sınırları içerisinde yer alan sadece Kazakistan ile savaşları dahi göze almışlardır. Çok uzaklara göre, AB’nin Avrasya’ya yönelik ve “kendi geleceği”
(merkez Asya’nın coğrafik olarak en büyük ülkesi) gitmemize gerek yok. Hitler Almanya’sının büyük için oluşturduğu strateji aksamamalı.
Rusya ile 7 700 kilometre sınırdaş olması ve aşağı Avrupa macerasının yarattığı yıkımın altında yatan Zira, sermayenin politik memurları dönem
yukarı Çin ile de aynı sınırdaş uzunluğu paylaşması, amaçlardan biri de Avrasya’nın (Doğu’nun) zengin dönem kibirli davranıp sivri açıklamalar yapsalar da,
onun bölgedeki önemini daha da artırmakta. Bu enerji kaynakları üzerinde “Büyük Avrupa”nın Avrupa’nın Rusya ve Doğu’nun enerjisine ihtiyacı var.
stratejik ve jeopolitik öneminden dolayı ABD çeşitli egemenliğinin kalıcılaşmasıydı. Bugün de birçok Tersinden de Rusya ve Avrasya enerji kaynaklarının
yollarla bölgenin diğer yerlerinde olduğu gibi, yönüyle uluslararası kolektif emperyalist merkezlerin pazarlara ihtiyacı var. Bu nedenle, Rusya ile AB
Kazakistan’ı denetim altına almaya çalışıyor. Bu hedefinde Avrasya, yani Doğu’nun hakimiyet altına arasındaki ilişkiler yara alsa da, bir çıkmaz sokağa
durum başta Rusya’nın tarihi sınırlarına müdahale alınması var. Bu merkezler bölgenin pastasının girmesi beklenmemelidir. Ancak mağrur Batı
olduğu gibi, onun etrafını daraltarak, Çin’i de Batı paylaşımında kimi yerde tek başlarına kimi yerde de merkezleri her şeyin kendi denetimlerinde olması
Sibirya’dan kuşatmak anlamına geliyor. Buna karşı, kolektif hareket ediyorlar. ABD’nin yanı sıra Batı’nın hedefiyle hareket ettikleri için, var olan ilişkilerin
1996’da Rusya ve Çin’in öncülüğünde bir araya gelen AB’si de kendine has Avrasya stratejisini oluşturmuş süreç içerisinde zorluklar içinde ilerleyeceği de
Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın oluşturduğu veya daha derinlemesine oluşturmaya çalışıyor. Şu an gözden kaçmamaktadır. Rusya eksenli Avrasya sorunu
Şanghay Beşlisi ve bu beşlinin daha sonra 2001 Almanya öncülüğünde ilerleyen Avrupa Birliği’nin dış Batı merkezleri ile Rusya arasında, Almanya’da
yılında Özbekistan’ında katılması ile güçlenmesi ve siyasetinin öncelikleri arasında yer alan Avrasya Haziran’da yapılacak G-8 zirvesinde de tartışılacaktır.
2005 yılından itibaren de Hindistan, İran ve politikası çok yönlü işliyor. Özellikle Almanya’nın Toparlarsak, bölgedeki bu gelişmelerin
Pakistan’ın örgüte gözlemci olarak katılmaları ile, AB dönem başkanlığı döneminde bölgede yapılan zirve ve Ortadoğu’ya etkisi süreç içerisinde birçok cepheden
ve ABD’nin Avrasya’ya yönelik egemenlik stratejisine işbirliği gibi çeşitli anlaşmalar doğrultusunda yansıyacaktır. Özellikle ABD dışişleri Bakanı
karşı bölgesel bir güç birliği oluşturulmuş durumda. önümüzdeki Haziran ayında (2007) Brüksel’de liderler Condoleezza Rice’nin Rusya ziyareti, AB-Rus zirvesi
Avrasya coğrafyasında, coğrafyanın sahipleri düzeyinde yapacakları zirvede, AB’nin Avrasya’ya ve Dick Cheney’in Ortadoğu’ya geliş dönemine denk
tarafından oluşturulan bu birlik, ABD ve AB cephesini yönelik yeni stratejisini görüşüp karara bağlamaya gelen, ABD’nin İran’la 28 Mayıs’ta görüşeceğinin
oldukça rahatsız ediyor. çalışacaklar. Bu zirvede özellikle Rusya’nın Orta Asya kamuoyuna yansıması, sorgulanması gereken bir
ABD ve Batı merkezlerinin bölgeye yönelik ülkeleri üzerindeki etkinliğinin nasıl kırılacağı ve noktadır. Yine İran’ın üçüncü bir kanaldan kaç kez
saldırgan emellerine karşı bölge devletleri tarafından Rusya’dan bağımsız nasıl enerji temin edilebileceği görüşme talebine ABD cephesi bugüne kadar tüm
oluşturulan Şanghay Beşlisi, başlangıçta her ne kadar görüşülecek. kapıları kapatırken, şu an neden mavi boncuk uzattığı
ekonomik işbirliği çerçevesinde oluşmuş olsa da, Gelinen aşamada ABD nasıl Doğu’nun fosil dikkat çekici bir gelişmedir.
bugün gelinen yerde, “Birliğin herhangi bir ülkesine enerji kaynaklarına ihtiyaç duyuyorsa, AB’nin söz 21 Mayıs ‘07
Geleceğimiz ve özgürlüğümüz
için tek seçenek devrim ve sosyalizm!
Uzun yıllar hatırlanacak ve tartışılacak bir 1 sürecinde burjuvazinin propaganlarının iç yüzünü etmelerinin olanakları sağlanarak, bu güçlerin
Mayıs’ı geride bıraktık. Akıllardan çıkmayacak olan; teşhir etmeli ve liselilerin gelecek mücadelesinde okullardaki mücadele süreçleri ile bağ kurmalarının
birçok ilde gerçekleşen anlamlı ve coşkulu mitinglerin çözümün ceylan derili koltuklarda oturanlardan yol ve yöntemleri aranabilir.
ötesinde, İstanbul’da, şehrin dört bir yanına yayılan 1 gelmeyeceği, tek çözüm yolunun liselilerin yürüteceği İstanbul/Kartal’da Denizler anması için oluşan
Mayıs coşkusunun eyleme dökülmüş hali olacak. düzen karşıtı mücadele olduğu örnekleriyle ortaklığın, şimdi Mayıs şehitleri anması çerçevesinde
Sermaye düzeninin yıllara yaydığı Taksim yasağı anlatılabilmelidir. Bu çerçevede liseli güçlerimizin en yinelenmesi, yerel bir örnek olmasına karşın ÖSS
karşısında emekten yana güçlerin oluşturduğu cephe büyük olanağı, önümüzdeki bir ay daha da yoğun mitingi için yan yana geliş kadar önemlidir. Liseli
“Taksim 1 Mayıs alanıdır!” sözünü o gün Taksim sürdürecekleri ÖSS karşıtı kampanyadır. Söz konusu gençlik mücadelesinin süreçlerine bakıldığında,
Meydanı’na fiilen girerek, barikatlarla çevrilmiş kampanya süreci, bu düzenin ve bu düzenin neredeyse ‘96’dan bu yana ortak iş yapma örneklerine
Taksim’e çıkan bütün yolları 1 Mayıs alanına partilerinin liseli gençliğe vaat edecek hiçbir şeyi rastlanamamaktadır. İstanbul LGP’nin her yıl 6 Kasım
dönüştürerek sahiplenmiş oldu. kalmadığının güçlü bir teşhirinin yapılabilmesinin sürecinde harcadığı çabayı (ki bu maalesef diğer
Sermaye düzeninin sözcüsü İstanbul Valisi olanaklarını fazlasıyla taşımaktadır. çevrelerin ilgisizlik duvarına çarpmaktadır) dışta
İstanbul’da tam bir terör atmosferi yarattı. Bırakın 1 tutarsak, liseli gençliğin kazanılması çerçevesinde bu
Mayıs’a katılmak için şehir dışından ve şehir içinde ÖSS duvarını yıkalım! seneye kadar birleşik adımların atıldığı çok fazla
evlerinden yola çıkan binlerce insanın karşı karşıya örneğe sahip değiliz.
kaldıkları terörü, 1 Mayıs’a katılmak niyeti Eğitim ve öğretim döneminin sonuna Bu çerçevede liseli gençlik çalışmamız birleşik
taşımaksızın evinden işine-okuluna gitmek için yola yaklaşıyoruz. Bu aynı zamanda ÖSS’ye sayılı günler bir gençlik mücadelesinin gereklerini yerine
çıkan insanlar bile sermaye düzeninin 1 Mayıs kaldığının da habercisi. Şimdiden son sınıf öğrencileri getirebilmelidir. Ancak bu, liseli gençlik mücadelesine
korkusunun yarattığı sonuçlardan nasibini almış oldu. lise binalarından ayrıldı. Dershanelerin etüt salonları sistematik bir bakışa sahip olmadıkları gibi, örgüt
Bini aşkın eylemcinin gözaltına alındığı, onlarca yılın tüm aylarından daha kalabalık. ÖSS yaklaştıkça konusunda da şabloncu yaklaşan çevrelerin tartıştığı
kişinin yaralandığı ve hatta bir kişinin biber gazından ÖSS stresi ile beraber, çarpık eğitim sisteminin bir merkezi platform, birlik vb. arayışları üzerinden bir
dolayı yaşamını yitirdiği İstanbul 1 Mayıs’ında uzantısı olan bu eleme sınavına karşı duyulan tepkiler birliktelik değil, tersine okullar, semtler, dershaneler
estirilen terörden nasibini alanların arasında liseli de daha yüksek sesle dile getirilir oldu. düzleminde yan yana gelişleri, yani çalışmanın özgün
güçler de vardı. 1 Mayıs için hazırlıklarını gerek Liseli gençliğin bu en temel sorununu yanları ile uyumlu bir tarzda yürütülebilen bir
pankartıyla, gerek araç temini ile çok önceden gündemleştirebilmek için Liselilerin Sesi ikinci dönem birliktelik olmalıdır. Liseli gençliğin de birleşik
yapmaya başlamış olan Ertuğrul Gazi Lisesi İLGP’yi başından bu yana yoğun bir çaba harcıyor. ÖSS’ye kitlesel bir örgütlülüğe ihtiyacı olduğu açıktır. Ancak
1 Mayıs sabahı okulun önünde akrepler, okulun ilişkin metinler, ÖSS’nin teşhiri amacıyla çıkartılan – bugün böyle bir örgütlülüğe giden yol açık ki
içerisinde çevik kuvvet bekliyordu. Yan yana gelen 2- çoğunlukla yerel olmakla beraber- çeşitli materyallerle okullardan, dershanelerden geçmektedir. Yoksa masa
3 kişilik liseli “grupların” bile dağıtılmaya çalışıldığı sorunun üzerine gitmeye çalışıyor. Haziran ayı artık başı tartışmalarla birleşik ve kitlesel bir örgütlenmenin
Ertuğrul Gazi Lisesi’nden İLGP’li öğrenciler, bütün o bu çabaların ürünlerinin görüleceği zamana işaret olanaklarının yaratılabilme şansı yoktur.
baskı ve yasağa rağmen 1 Mayıs’ı İstiklal ediyor. 3 Haziran günü İstanbul LGP’nin Üzerimize düşen ikinci bir görevse, liseli gençliğe
Caddesi’nde kutlamayı başarabilenler oldu. gerçekleştireceği “Öğrenci Sömürü Sınavı Kaldırılsın ilişkin tartışmalarda karşımıza çıkan iki temel
Yine Beşiktaş’ta 1 Mayıs’a katılmak için buluşan Şenliği”, 10 Haziran’da İstanbul’da “ÖSS duvarını yaklaşımla mücadele etmektir.
eylemcilere azgınca saldıran polis, bu arada yoldan yıkalım!” şiarı etrafında örgütlenecek miting, yine Bu eğilimlerden birincisi, bu alanın bir kadro
geçmekte olan liselileri biber gazına boğdu. aynı tarihlerde İzmir’de ortak örgütlenecek olan basın devşirme alanı olarak görülmesi ve liseli gençliğin
Beşiktaş’taki liseliler, gazetelere yansıdığı gibi açıklaması, bir dönemdir harcadığımız çabanın devrimci mücadelesinin geliştirilmesi yönlü her türlü
eylemcilere sıkılan gazdan etkilenmediler, çevik yarattığı sonuçları görebileceğimiz temel alanlar çabanın yerini, liseli “gençlerin” mücadeleye
kuvvet tarafından bizzat tartaklanarak açık bir olacaktır. kazanılmasının almasıdır. Bu yönelimi daha önceleri
saldırıya maruz kaldılar. Tek başına sıraladığımız tarihlerde yapılacak çokça tartıştığımız için tekrarlamayacağız.
Sabah saatlerinden başlayıp hava kararana dek eylem-etkinlikler üzerinden bakıldığında bile, ÖSS Aynı derecede önemli bir ikincisi ise, liseli
süren 1 Mayıs 2007, emek güçlerinin ısrarı, iradesi gündemine ilişkin geçen seneleri aşan bir çalışma gençliği bir bütün olarak apolitik görme eğilimidir.
sonucunda kazanılmış oldu. Bu kazanım açık ki sürecinin örgütlenebildiğini ifade etmek mümkün. Bunun sonucu olarak, liseli gençliğin mücadele
devrimci güçler cephesinde ciddi bir moral ve Özellikle geçmiş yıllardan farklı olarak bu sene açığa gündemleri belirlenirken, popülerlik, ilgi çekicilik gibi
motivasyon yarattı. Şimdi yapılması gereken, bu çıkan ÖSS’ye karşı muhalefette birleşik bir zemin kavramlarla, liseli gençliğe yakıştırılan apolitizmin
moral ve motivasyonu kuşanarak, 1 Mayıs’taki yaratabilme yönlü bakış ve yaklaşımların anlamlı içine düşülmesidir. Elbette liseli güçlere kendi
zaferimizin bize yüklediği sorumlulukları yerine olduğunu söylemeliyiz. Liseli gençlikte ÖSS karşıtı gündemleri üzerinden seslenmek, bu çerçevede
getirmek, 2008’de Taksim Meydanı’na ve diğer bir bilinç yaratabilmenin, bu bilincin ilk elden gelişen bir mücadele perspektifi oluşturmak önemlidir.
illerdeki meydanlara onbinleri doldurmak için sınırlılıkları olsa da eylem alanlarına taşınabilmesinin Ancak düzenin dört koldan kuşattığı, iktisadi
bugünden çalışmak… zeminini oluşturma çabası harcamak, önümüzdeki saldırılarla geleceksizleştirirken, sosyal-kültürel
İçinden geçtiğimiz süreç, düzen içi çatışmaların dönem açısından umut vericidir. saldırılarla bir bütün olarak gericileştirmeye çalıştığı
derinleştiği, işçi ve emekçilerin, gençlik kesimlerinin Bu noktada Liselilerin Sesi çalışması yürüten tüm liseli gençlik kesimlerine devrimci alternatifi
bu suni çatışmada bir taraf haline getirilmeye alanlarımızın üzerine çok yönlü görevler düşmektedir. göstermenin yolu, açık ki düzenin güçlü bir
çalışıldığı bir süreçtir. Böylesi bir süreçte sermaye İlk olarak, hangi düzeyde olursa olsun liseli gençliğin teşhirinden geçmektedir.
düzeninin herhangi bir kliğinin peşine takılmaksızın, birleşik mücadelesinin zeminlerini yaratma çabası Liselilerin Sesi bu çerçevede üzerine düşen
düzene karşı üçüncü bir taraf olarak birleşmek, düzen ısrarla harcanmalıdır. Bugünkü koşullarda kimi siyasal görevleri, kendi seçtiği yolda zorluklarına rağmen
karşıtı mücadeleyi büyütmek ertelenemez bir örgütlenmelerle eylemsel yan yana gelişler bile ısrarlı bir biçimde yürüyerek, sürekli ve sistemil bir
sorumluluktur. Bu, toplumun bütün ezilen ve önemlidir. Kaldı ki tartışmamız hiç de siyasal yan çalışma yürüterek gerçekleştirecektir. Biz liseli
sömürülen kesimleri açısından geçerlidir. Yaklaşan yana gelme sınırında değil, tersine liselerimizdeki gençliğin devrimci alternatifiyiz, bunu bilerek
seçim süreci bu açıdan anlamlı bir olanağa işaret geniş kesimlerle buluşma tartışmasıdır. Bu konuda yolumuzu yürüyeceğiz. Bunun karşısında yer alan ve
etmektedir. Toplumun seçimler vesilesiyle politize ÖSS karşıtı kampanya süreci anlamlı bir olanağa enerjilerini liseli gençlik mücadelesine en ufak bir
olacağı bu iki aylık süreç, güçlü bir biçimde dönüşebilirse önümüzdeki seneye deneyim katkı yapmayacak bir biçimde tüketen her türlü
değerlendirilmelidir. Özellikle anti-laik/laik bırakmanın da bir vesilesi olacaktır. Mesela eğilime karşı mücadelemizi ısrarlı bir biçimde
kutuplaşmasında bir anda ortaya çıkan mitinglerde, okullardaki tiyatro toplulukları, müzik grupları, dergi sürdüreceğiz!
gösterilerde süse dönüştürülen liseli güçlerin yaşadığı çıkartan güçler, kendi kurumsallıkları ile İLGP’nin Liselilerin Sesi
bilinç bulanıklığının aşılması noktasında liseli açık toplantılarına çağırılabilir. Bu toplulukların özgün (Liselilerin Sesi’nin Mayıs ‘07 tarihli
güçlerimiz ısrarlı bir çaba harcamalıdır. Seçim çalışmaları ve kimlikleri ile kendilerini temsil 16. sayısından alınmıştır...)
Sayı:2007/20 25 Mayıs 2007 Seçimler üzerine... Kızıl Bayrak 29
Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinde yaşanan kriz, nitelik ve renk taşımaz. Eğer sömürgeci siyasal yarar vardır. Satırbaşlıkları biçiminde özetlemek
muhtıra, Anayasa Mahkemesi kararı ve sonuçta alınan egemenliği meşrulaştıran, bu egemenliğin bilinçlerde gerekirse;
seçim kararı ve bu eksende yaşanmakta olan politik bulanmasına yarayan bir davranış içine girerseniz, sizin Bir: Seçimlerin gayrı-meşruiyetini unutmadan ve
gelişmeler, her kesimin gündeminde; güncel politik diğer sömürgeci düzen partilerinden ve onların gözardı etmeden, hatta bu ilkesel duruşu en başta
tutum ve davranışlarını etkilemektedir. Her kesim 22 üyelerinden ne farkınız kalır? vurgulayarak, özellikle bunu temel ve vazgeçilmez bir
Temmuz seçimleri karşısındaki duruşunu, politikasını TC, sadece genel anayasal, yasal, siyasal ve idari koşul olarak görerek seçimlere katılabilir, aday
belirlemeye, politik olanak ve güçlerini harekete düzenlemelerle yetinmemiştir. Aynı zamanda bunu gösterilebilir, bu adaylar için oy istenebilir. Bu seçimler
geçirmeye çalışıyor. Bu yönüyle Kürt halkı ve politik tamamlayan özel düzenlemeler ve politikalar meşru değildir; bu gayrı-meşruiyeti deşifre etmek, teşhir
temsilcileri de sorunu her açıdan tartışıyor ve geliştirmekten de geri durmamıştır. Kürt halkının bu etmek, sömürgeci partilerin gayrı-meşruiyetini anlatmak
politikasını belirliyor. yasal düzenleme ve kurumları devrimci tarzda aşma için seçim sürecinden, onun olanaklarından yararlanarak
Genelde seçimler, Kürdistan için, KUKM için ne olasılıklarını, hatta kendi adına reformcu tarzda bile anılan tavır geliştirilebilir. Bu, bir taktik yaklaşımdır. Bu
anlam ifade ediyor? Bugüne kadar seçimlerde doğru bir delmelerini önleyici anayasal ve yasal düzenlemeler taktik yaklaşım, sömürgeci egemenliğe, meclisine,
çizgi izlendi mi? 22 Temmuz seçimlerinde devrimci getirmiştir. Yüzde onluk seçim barajı bu engellerden partilere ve seçimlere ve bunların üzerinde şekillendiği
yurtsever güçler, emekçi Kürt halkı nasıl bir tutum biridir. Yine bu son kriz döneminde birbirine olmadık resmi çizgiye cepheden tavır alma yaklaşımına oturan
almalıdır? Kürt halkını ve onun mücadele değerlerini bu laflar eden düzen partileri bağımsız adayların ortak taktik bir yaklaşım…
düzene bağlamak, bu düzenin bir parçası haline listede yazılması konusunda tartışmasız birlikte hareket İki: Seçime katılırken, aday belirlerken ve belirlenen
getirmek için çırpınan İmralı Partisi’ne, onun seçim etmiş ve bağımsız adayların seçilmesini adaylar için oy isterken, gözetilmesi gereken esas amaç,
tavrına karşı devrimcilerin tavrı ne olmalıdır? Bu zorlaştırmışlardır. ille de Meclise girmek ve orada meclisin çizdiği sınırlar
soruların yanıtlarını birçok yönüyle tartışmakta ve Geçmişte SHP listelerinde seçilen DEP içinde siyaset yapmak olmamalıdır. Oy almanın ve
ikirciksiz bir biçimde ortaya koymakta büyük yarar var. milletvekillerinin başına getirilenler de bilinmektedir. seçilmenin başka devrimci amaçları olmalı ve onlara
Kürdistan’da kurumlaştırılan siyasal sömürgeciliğin Kaldı ki bu milletvekillerin devrimci, sömürgeci sitemi hizmet etmelidir. Kendi halkının oyu ile seçilmek, onun
çok önemli özellikleri var. TC adına atılan her adım, cepheden karşılayan bir duruşları olmamasına rağmen temel istemlerini temsil etmek, bunu her platformda
gerçekleştirilen her kurumlaşma Kürtlerin inkarı ve sistem yine bastırıcı ve engelleyici davranmıştır. göstermek daha önemli ve önemsenmesi gereken bir
imhası ile Kürdistan ülkesinin yok sayılması üzerine Örneğin L. Zana ve H. Dicle, milletvekili andını Türkçe tutumdur. Kürt halkının kendi kaderini özgürce
yapılmış, Kürdistan yok sayılarak, Türkiye’nin bir ve Kürtçe okudukları için, yanı kendi dilleriyle belirleme hakkını savunmak ve olanaklar elveriyorsa
uzantısı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olarak kendilerinin inkar sistemine bağlı kalacaklarını namus seçimleri bu bağlamda bir referanduma çevirmek
tanımlanmış, her kurumlaşma ve ilişki de bu stratejik ve onurları üzerine yemin ettikleri için büyük bir mümkündür!
bakış açısına göre belirlenmiştir. Bu anlamda saldırıya, meclis içi linç girişimine maruz kalmış, bu Üç: Seçilen aday, TC yasalarına göre artık
Türkiye’nin herhangi bir il ve ilçesinde olan her baskılar karşısında geri adım atmış ve “usulüne” göre “milletvekili” sayılır. Ondan Mecliste yemin etmesi
kurumun aynısı, idari ve politik yapının aynısı milletvekili yeminini yeniden içmişlerdir. Ama buna istenir. Bu yemin, sömürgeci sisteme, kendi halkının
Kürdistan’a taşırılmıştır. Bu bir ve tek yapı sadece resmi, rağmen linç kampanyası devam etmiş, hapse inkarını ve imhasını temel ve vazgeçilmez ilke sayan
idari, siyasal yapıda değil, “sivil” alan ve kurumlar için atılmalarına ve sonra bu düzene biat etmelerine rağmen “Anayasal düzene” bağlılığı içeriyor. Bu, aslında kendi
de geçerlidir. Partiler, sendikalar, dernekler ve benzeri düzenin efendilerinin hıncını yatıştırmayı kendisini inkar etmek, kendisine verilen oylara ve onlara
kurumlar… Böyle tekçi, merkezi ve bire bir aynı başaramamışlardır. içerilen temel istemlere sırt çevirmek anlamına gelir.
kurumlaşmanın gerçekleşmesi boşuna değildir; Kürtleri Konuyu dağıtmadan şunu anlatmak istiyoruz. Bu Yemin ile Kürdistanî kimlik bağdaşmaz. O nedenle
inkar ve imha, Kürdistan’ı adı ve ülke gerçekliği ile inkar ve imha siteminde Kürt adına hiçbir şeye yaşam anılan yemini reddetmek takınılması gereken tavır
tarihten, bilinç ve bilinçaltlarından silme stratejisine hakkı tanınmadı, tanınmıyor. Teslimiyet, ihanet, itaat ve olmalıdır. Bu, düzeni cepheden karşılamanın da
oturuyor; bu, aslında sömürgeci inkar ve imha siteminin düzenin bir eklentisi olma yalvarışları sömürgeci kaçınılmaz bir gereğidir! Bilindiği gibi Kuzey İrlanda’da
kendisidir! sistemin yumuşamasını ve esnemesini getirmek şurada Cumhuriyetçi adaylar da seçildiğinde “Majestelerinin
Kuşkusuz bu kurumlaşmanın bütünü, tek tek her dursun, bu davranışlar, onların daha da Meclisine” gitmemiş ve “Majestelerine” bağlılık yemini
parçası ve ilişkisi Kürdistan açısından meşru değildir. pervasızlaşmasını tetikliyor. Kısacası seçimler karşısında etmemişlerdi…
İşgal ve sömürge sisteminin meşruiyetini kabul etmek doğru bir TC ve sömürgeci egemenlik bilincinin olması Dört: Kendisini devrimci yurtsever aday olarak
mümkün değildir! şart, yoksa ayaklar altına alınıp çiğnenmek, kaçınılmaz önerenlerin bağlı olması gereken temel ilke ve ölçüler
İnkar ve imha sitemini ve onun her bir parçasını ve son olur! bunlar olmalı ve bu adaylar da bunların bilincinde
ayrıntısını meşru görmek, bu meşruiyete onay vermek, Bu sistem, kendi kendini inkar edenlerin, bu düzenin hareket etmelidirler. Bu duruşun, herhangi bir gerilla
bilerek veya bilemeyerek bu meşruiyetin bilinç ve içinde ve onun partileri aracılığıyla siyaset yapanların duruşundan ve yaşamından daha riskli ve tehlikelerle
bilinçaltlarında derinleşmesine hizmet edecek önüne engel dikmiyor. Bilindiği gibi 1940’lara kadar dolu olduğunu bilmek gerekiyor. Düzenin siyaset
davranışlarda bulunmak, en hafif deyimle yurtseverliğe iradesi ve gücü kırılan, büyük ölçüde direniş zemininde ve açık olarak bu devrimci duruşu
sırt çevirmekten başka bir şey değildir. dinamikleri, potansiyelleri ve olasılıkları dağıtılan Kürt sergilemenin bedeli az ağır olmayacaktır. Tutuklanma,
Kürdistan’daki her kurumlaşma gibi seçimler de egemen sınıflarının sömürgeci düzen partileri içinde hapis, işkence ve ölüm dahil her türlü tehlikenin
meşru değildir, sömürgeci sistemin tamamlayıcı, onu siyaset yapmalarına olanak verilmiş, hatta çeşitli kendisini beklediğini bilmek ve bunun bilinci ve ruhsal
meşrulaştırıcı, sömürgeci egemenliği gizleyici bir biçimlerde teşvik edilmişlerdir. Çünkü bu siyaset ilişkisi donanımına sahip olmak çok önemlidir. Bu bir devrimci
kurumudur. Aynı durum partiler, daha doğru bir değişle ve siyaset yapma tarzı sömürgeci sistemi yaşam tarzı ve duruştur; devrimci politika yapma
siyaset kurumu için de geçerlidir. meşrulaştırıyor, Kürt ve Kürdistan bilincini kafalardan tercihidir. Yoksa milletvekili seçilmek, önünde açılacak
Öncelikle Türk siyaset kurumunun, onun bir parçası ve yüreklerden siliyordu. Bir yandan da aşiretçi feodal olanaklarla bu düzen içinde farklı yaşam tercihlerinde
olan seçim ve partilerin bu konumunun, inkar ve imha yapı ve parçalanmışlık particilik biçiminde bulunmak başka bir şeydir, bunun devrimci bir yaşam
sisteminin ayrılmaz birer unsurları olduğu gerçeğini derinleştiriliyor ve sürdürülüyordu. Ancak emekçiler ve olmayacağı da çok açıktır!
bilmek ve bunu açıkça ortaya koymak gerekiyor. yoksullar adına devrimci radikal, bu düzenden her Bu genel çerçevenin bugünkü Kuzey Kürdistan
Seçimlerin Kürdistan ve UKM açısından gayrı- açıdan ve tam kopuşu öngören mücadelenin gelişmesi somutunda somut-pratik bir karşılığı var mı?
meşrululuğunu net, açık ve ikirciksiz bir biçimde ortaya ve bunun Kürt halkının hemen hemen her kesimini Bu sorunun yanıtı kapsamlıdır ve bir sonraki
koymadan ulusal kurtuluş, bağımsızlık ve özgürlük, etkisine alması, sömürgeci sistemin yeni karşı-devrimci yazımızda bu konuyu tartışmayı sürdüreceğiz. Ancak şu
kimlik mücadelesi konusunda ciddi, samimi ve tutarlı önlemler ve kurumlar geliştirmesini koşullamıştır! kadarını belirtmek gerekirse, bu sorunun kısa yanıtı
olmak mümkün değildir. Seçimler karşısında en başta Sömürgeci egemenliğin bir parçası olan ve meşru “Hayır”dır! Nedenlerini açmaya çalışacağız. Ayrıca
göz önünde bulundurulması gereken birinci nokta olmayan seçimlerin bu niteliğini ortaya koymak, hiçbir yukarda sorduğumuz, ama yanıtına sıra gelemeyen
budur! Bu, ilkesel bir yaklaşımdır ve hiçbir biçimde zaman gözardı edilmemesi gereken ilkesel bir sorular var, bunların da yanıtını bir sonraki yazımızda
sulandırılmaya gelmez! Bununla birlikte Kürt halkının yaklaşımdır. Bu ilkesel yaklaşım, seçimlere katılma vermeye çalışacağız. Kürdistan’da seçim pratiklerine,
kendi kaderini tayın hakkını kayıtsız koşulsuz, net ve olanağını ortadan kaldırır mı? Ya da seçimlerde ne DEP’ten HADEP’e, oradan DTP’ye uzanan süreci
ikirciksiz savunmak da bu ilkesel yaklaşımı bütünleyen yapmalı? Sadece anılan ilkesel duruşu tekrarlamak ayrıntılı ele almak gerekir. O zaman devrimci yurtsever
başka bir ilkesel yaklaşımdır. Aslında bu ikisi birbirini yeterli mi? bakış ve duruşun pratik anlamı ve değeri daha bir yerli
bütünleyen bir bütünün iki parçası niteliğindedir. Kuşkusuz yeterli değildir. Güç ve olanaklara bağlı yerine oturur.
Bu ilkesel yaklaşım atlanarak söylenecek her söz, olarak birçok taktik geliştirilebilir. Ancak bunların (Devam edecek…)
alınacak her tavır her şeyden önce “Kürdistanî” bir ayrıntısına girmek yerine genel bir çerçeve çizmekte 22 Mayıs 2007
30 Kızıl Bayrak Sayı:2007/20 25 Mayıs 2007
EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!
Üsküdar (İstasyon) Cad. Pınar İşhanı 853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710
Adı : .......................................................................
Soyadı :........................................................................
No: 5 Kat: 4 Daire: 52 Kartal/İstanbul (0 216 353 35 82) Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23 Adresi : .......................................................................
Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24
........................................................................
Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3
Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44
Tel : .......................................................................
No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
6 Aylık Yurt içi 30.000 000 TL Yurt dışı 100 Euro
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cumhuriyet Mah. Tennur Sok. Cumhuriyet İşhanı 1 Yıllık Yurt içi 60.000 000 TL Yurt dışı 200 Euro
Tel: 0 (224) 220 84 92 Kat: 3/45 KAYSERİ Tel-fax: 0 (352) 2326671
Gülcan Ceyran adına,
Silifke Cd. Çavdaroğlu Çarşısı 2/93 Saadetdere Mah. Fırın Sok. No: 37/25 (Depo durağı) * TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3
* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094
MERSİN Esenyurt/İSTANBUL No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.
CMYK
Sinan Cemgil, Alpaslan
zdoÛan,
Kadir Manga...
31 MayÝs 1971Õde ÒTeslimiyet
asla!Ó haykÝrÝßÝyla karßÝladÝlar
lm Nurhak daÛlarÝnda...
Nurhak ßehitleri
devrimci sÝnÝf
kavgamÝzda yaßÝyor!