Professional Documents
Culture Documents
Burjuva gericiliÛine ve
Smr ve talan dzeninin cellatlarÝnÝ semek
zorunda deÛiliz!
Sõnõfõn devrimci programõ
Seimler ve devrimci
mdahalenin sorunlarõ
ÒCumhuriyet mitingleriÓ...
M. Can Yce
Devrimci
sÝnÝf alternatifi!..
2 Kızıl Bayrak Kızıl Bayrak’tan... Sayı:2007/19 18 Mayıs 2007
İÇİNDEKİLER
Burjuva gericiliğine ve parlamenter
Kızıl Bayrak’tan
hayallere karşı devrimci sınıf alternatifi..3 Kızıl Bayrak siyasal faaliyeti örgütleyen temel
Sınıfın devrimci programı etrafında araçlardan biridir. Gazetemiz aynı zamanda politik
propaganda ve ajitasyonumuzun da en önemli
birleşerek sermaye düzeninden hesap araçlarından bir tanesidir. Örgütleyici ve yol
soralım! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 göstericidir. Her türlü siyasal gelişmeyi
yorumlayan, çalışmaya yön gösteren en etkili
Düzenin seçim oyununu bozmak için
araçtır. Aynı zamanda her kampanya sürecinde
bağımsız devrimci sınıf çizgisini olduğu gibi çalışmanın hem politik hem de pratik
güçlendirelim! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 olarak temelinde durur.
Nitekim seçim kampanyasının en önemli
Seçimler ve liberal solun araçlarından biri yine gazetemizin kendisi
tükenmişlik tablosu . . . . . . . . . . . . . . . . 6 olacaktır. Hal böyle iken bütün alan ve
birimlerimiz seçim kampanyası planlamalarında
Düzen partilerinin DTP’ye yeni tuzağı!. 7
gazetemizin en işlevli şekilde nasıl kullanılacağına
Kapitalizmin söndürdüğü hayatlar . . . . . 8 dair bugünden tartışmalar yürütmeli, sonuçlar
Kapitalist sistemde ayrımcılık her yerde!9 çıkarmalıdır. Tüm çalışma alanlarımız ve
yerelliklerimiz belirlenen politik hattın hayata
Devrimci gençlik mücadelesinde geçirilmesinde, gerçekleştirilen toplantılarda, kitle
gelecek için notlar. . . . . . . . . . . . . . 10-13 faaliyetinde gazeteyi en etkin şekilde kullanmalı,
10 Haziran’da Kadıköy’de ondan beslenmeli ve onu beslemelidirler.
Bu seçim döneminde gazetemizi en etkin ve
“ÖSS duvarını yıkalım!” . . . . . . . . . . . 14 yaygın şekilde kullanmak için bugünden gerekli
3 Haziran’da “Öğrenci Sömürü Sınavı planlamalar yapılmalıdır. Her bölge elden dağıttığı
gazete sayısını artırmayı hedeflemelidir. Gazetenin
Kaldırılsın Şenliği”’nde buluşalım! . . . 15
hem politik olarak hem de pratik çalışmayla
Seçimler ve devrimci müdahalenin beslenmesi eylem ve etkinlik haberlerinin
sorunları (Orta sayfa) . . . . . . . . . . . 16-17 zamanında yansıtılması için gerekli
görevlendirmeler vakit kaybedilmeden bugünden
İşçi-emekçi hareketinden... . . . . . . . . . 18 yapılmalıdır.
İşten atılan Yasan işçileri ile konuştuk . 19 Kuşkusuz bu söylenenler günlük internet
sitemiz üzerinden de geçerliliğini korumaktadır.
Sağlık emekçilerinin eylemlerinden... . 20
Seçim sürecinde günlük sitemiz en etkin ve etkili
Gençlik düzen içi çatışmalarda taraf şekilde kullanılmalıdır. Günlük sitenin özellikle
olmayacaktır!.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 21 böylesi süreçlerde faaliyetin ortaklaştırılması,
deneyimlerin aktarılması ve paylaşılması ve Komünistler seçimler vesilesiyle bir kez daha
Seçim mi, salaklığın tescili mi? - Yüksel çok yönlü bir sürece hazırlanıyorlar. Tüm güç ve
hepsinden ötesi yürütülen faaliyetin duyarlı
Akkaya . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22 kesimlere ulaştırılmasında oynadığı muazzam rol enerjimizi en verimli şekilde değerlendirmek, işçi
Sermaye temsilcilerinin meslek lisesi ve önem yeterince bilince çıkarılmalıdır. Bu yönlü ve emekçileri en tok ve açık bir şekilde devrimin
tartışmaları gerçekleştirmek, görevlendirmeler ve sosyalizmin bayrağı altına çağırmak hedefiyle
çığırtkanlığı… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 yapmak, teknik olarak da buna uygun hazırlıkları davranmalıyız. Bir kez daha cüret etmeli, hedefe
Gençlik hareketinden... . . . . . . . . . . . . 24 tamamlamak tüm çalışma alanlarımızın ve kilitlenmeli, büyük bir azim ve inatla sürece
yerelliklerimizin görev ve sorumluluğundadır. yüklenmeliyiz.
Seçim çalışmalarından... . . . . . . . . . . . 25
Dünyadan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 26-27
“Cumhuriyet mitingleri”…
M. Can Yüce . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28
Bültenlerden... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29
Eylem ve etkinliklerden . . . . . . . . . . . . 30
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Sosyalizm İçin
Kızıl Bayrak
Çıktı!..
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete
l e r d e . . .
Fiyatı: 50 Ykr
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ
v e b a y ii
Kitapçı
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.
Yayın türü: Süreli Yaygın
Yönetim Adresi:
Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd.
(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52
Fax: 0 (212) 534 95 90
e-mail: kb1@tnn.net
Web: http://www.kizilbayrak.de
http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.com
Baskı: Gün Matbaacılık Genel Dağıtım:
İSTANBUL YAYSAT
Tel: 0 (212) 426 63 30
CMYK
Sayı:2007/19 18 Mayıs 2007 Kapak Kızıl Bayrak 3
etmelidir!..”
daha da zorlaştırılmaktadır. Son yasa değişikliği ile
amaçlanan kısaca budur.
Görüldüğü gibi, düzen partileri, kendi
politikalarının sonucu okuma-yazma öğrenmekten bile
DTP’nin, seçimlere, kendi özel konumu mahkum edilmemelidir. Özellikle yoksul Kürt alıkoyduğu Kürt emekçilerin bu zaafından
çerçevesinde, bağımsız adaylarla katılacağını yığınlarının bu oyunda solcu-liberal “Türk aydınları”na yararlanarak kendi istedikleri adayları seçmelerini
açıklamasının ve belli yerlerde de oy potansiyelini peşkeş çekilmesi asla kabullenilmemelidir. Bu, ölümü engellemeye çalışıyorlar. Bu durum, gerçekte
“Türk aydınları” lehine yönlendirmesi olasılığının gösterip onları sıtmaya razı etmek demektir.
Kürdistan’ın bilerek eğitim ve öğretimden yoksun
belirmesinin ardından, Sol’un “ortak aday” projesi Sosyalistlerin böylesi kirli bir oyun içinde yer almaları
tartışılmaya başlandı. Doğal olarak, DTP’nin tavrının düşünülemez bile. Devrimcilerin bu konudaki tavrı, bırakılmasını da açıklıyor. Kürt emekçilerin büyük
muhatabı konumundaki parti, kurum ve kişiler kendi düzen içi meşruiyet arayışına mahkum edilen Kürt ölçüde okur-yazarlıktan ve eğitimden yoksun oluşu,
aralarında ve DTP ile bu konuda görüşmeler politikacılara rağmen de böyledir. sömürgeci Türk devletinin bilinçli bir tercihidir.
yapmaktalar. Ben, bu tartışmaya katkısı olabilir diye, hiçbirine Bugün bu, onun elinde güçlü bir silaha dönüşmüş
Bu gelişmeler karşısında, “devrimci sol”un tavrı danışmadan, bu konu hakkında onlarla hiç bulunuyor.
özel önem taşımaktadır. Sosyalist sol içinde “ortak konuşmadan ve listenin elbette eksik olduğunu AKP, varolan barajlara yeni barajlar ekleyip Kürt
aday” düşüncesine sıcak bakan ve önce kendi bilerek, aşağıdaki isimleri devrimci kamuoyunun
sorununda 80 küsur yıllık geleneksel imha, inkar ve
aralarında görüş alışverişinde bulunan çevreler var. dikkatine sunmak istiyorum. Sadece bu listeden de
Bu türden bir işbirliğinin “devrimci sol” bakımından görülebileceği gibi, “ortak aday” projesi, “bezirgan asimilasyon çizgisinde ısrarlı olduğunu bir kez daha
ödün kabul etmez ilkelerinin de bu tartışma sürecinde liberaller”e muhtaç değildir ve Kürtlerin, bilinçli göstererek bir yandan orduya, özellikle 27 Nisan
saptanacağı kuşkusuzdur. işçilerin, sosyalistlerin oylarının “kurda olduğu kadar muhtırası çerçevesinde “Bakın, ben bu konuda ne
Kürtlerin oyları ile devrimcilerin iyi niyetini, kuşa da yem yapılması”nın gereği yoktur. kadar duyarlıyım” mesajını verirken, öte yandan
emeğini, “sol liberaller”in tekeline ve insafına 16 Mayıs 2007 DTP’nin alamayacağı oylara da göz dikmiş oluyor.
terketmemek için, “devrimci sosyalist sol”un, en * İsmail Beşikçi Kuşkusuz ki, Kürtleri Meclis’ten uzak tutma
azından seçimleri “işçi sınıfı, emekçiler ve bütün * Dr. Sungur Savran
tutumu salt AKP’nin tercihi değildir. 8 yıllık İmralı
ezilenlerle diyalog kurma”nın elverişli bir yolu olarak * Prof. Yüksel Akkaya
gören kesimlerinin, kendi “ortak aday” adaylarını * Hacı Orman sürecine rağmen bütün düzen partilerinin ve
oluşturma sürecini başlatmaları gerekir. * Prof. Korkut Boratav kurumlarının ortak politikasıdır bu. Kürt ulusunun
Elbette aslolan ilkelerdir. Yine de, burjuva * Varlık Özmenek bütün bir Cumhuriyet dönemi boyunca tüm temel
demokrasisinin seçim panayırını kendi öz yozluğunun * Prof. Cem Somel ulusal hak ve özgürlüklerinden zorla yoksun
bile ötesine taşıma eğilimini barındıran “kariyerizm” * Prof. Izzettin Önder bırakılması ve sistemli bir asimilasyona tabi tutulması
ve “liberal dolandırıcılık” karşısında da tavır almak * Ercan Kanar demek olan “tek devlet, tek ulus, tek bayrak, tek dil”
gerekmektedir. Ulusalcı ve liberal “sol”lar karşısında, * Atilay Ayçin
“sosyalist sol” seçeneğinin varlığı mutlaka * Dr. Sibel Özbudun
politikalarının uzantısıdır. Özetle Kürtlere nefes alacak
vurgulanmalı ve “ortak aday” projelerine bu * Behiç Aşçı alan bırakmayan, katı inkarcı politika olduğu gibi
perspektifle yaklaşılmalıdır. Gerektiğinde de, düzene * Eren Keskin sürdürülüyor.
monte edilmiş liberal ya da ulusalcı “solculuk”la * Prof. Tülin Öngen Açıktır ki, bugün Kürtler’e Meclis’in kapısını
bağları kesinlikle kopartarak, “devrimci sol” kendi * Selçuk Kozağaçlı kapatma biçimine bürünen ulusal baskı ve eşitsizlik,
ortaklığını inşa etmelidir. Toplum, elbette, AKP ve * Necati Abay sınıfsal baskı ve eşitsizliğin bir yansımasıdır.
liberaller-Genelkurmay ve milliyetçiler-ABD * Hüsnü Öndül Yaşananlardan hareketle söyleyecek olursak, ulusal
üçgenindeki iktidar mücadelesinin cenderesinden * Ruhan Mavruk
kurtarılmalıdır ama köşe başlarını sol liberalizm ile * Tayfun İşçi
sorunun köklü ve kalıcı çözümü ise, proleter devrim
AB’nin tuttuğu bir başka düzen kısır döngüsüne de * Tayfun Görgün ve sosyalizmdir.
8 Kızıl Bayrak Kapitalizme ölüm! Sayı:2007/19 18 Mayıs 2007
parlamento seçimleri…
Kapitalizmin vazgeçilmezleri arasında yer alan bu
ölüm makinesinin sakat bıraktığı veya yaraladığı işçi
sayısı ise akıl almaz boyutlardadır. Sadece kayıtlara
Düzen siyasetinde yaşanan tıkanma, alınan erken YTL, CHP 86,7 milyon YTL, DYP 42,7 milyon YTL, geçen rakamlar bile insanı dehşete düşürecek orandadır.
genel seçim kararıyla aşılmaya çalışıyor. YSK’nın MHP 37,4 milyon YTL, Genç Parti 32,4 milyon YTL Yine İLO kaynaklarına göre her yıl 250 milyon işçi “iş
belirlediği 22 Temmuz tarihli seçim öncesinde düzen hazine yardımı almaktadırlar. Böylece hazineden siyasi
kazaları”, 160 milyon işçi ise “meslek hastalıkları”
partilerinde de hummalı bir çalışma almış başını gidiyor. partilere aktarılan toplam ödeneğin tutarı 360 milyon
Zira seçimler hem meclise kapağı atabilmenin umudu YTL’yi aşmaktadır. Sırf bu yağlı kemikten pay sonucu yaralanıyor, sakatlanıyor veya malullülüğe
oluyor, hem de önemli bir rant ve vurgun alanını teşkil kapabilmek umuduyla sermaye düzeninde birçok mahkûm ediliyor.
ediyor. “naylon” partinin kurulduğu da yine herkesçe İLO kaynaklarının ortaya koyduğu bir diğer çarpıcı
Burjuva düzen siyaseti, sömürü düzeninden bilinmektedir. Öte yandan bu yılki seçimlerin maliyetinin nokta ise, Türkiye’deki vampirin, dünyadaki emsallerine
beslendiği için düzen partilerinin ve de “siyasetçilerin” 100 milyon YTL tutarında olduğu açıklanmaktadır ve bu göre çok daha gözü doymaz olmasıdır. Türkiye, iş
genel olarak siyasete ve de seçimlere bu gözle paranın YSK’ya verileceği bildiriliyor. Sonuçta bu kazaları konusunda da başı çekiyor. Aynı kaynaklar, “iş
bakmaları eşyanın tabiatı gereğidir. Zaten misyonları ödeneğin de işçi ve emekçilerin cebinden çıkan kazaları”nda Avrupa’da lider konumundaki Türkiye’nin
gereği işçi ve emekçilerin sömürü ve baskı koşullarına paralarla yapıldığı düşünüldüğünde düzen partilerinin
dünya ölçeğinde de üçüncü sırada olduğunu ifade ediyor.
karşı duydukları tepkiyi, düzen içi kanallarda boğmaya önemli bir yatırım aracı olarak gördükleri genel
çalışırlarken, bunun aynı zamanda kendileri için de seçimlerin, işçi ve emekçilere çıkardığı maliyetin yarım Demek ki, dünyanın en kan emici üçüncü vampirinin
önemli bir gelir ve “nemalanma” kaynağı olduğunu da milyar YTL’yi bulduğu unutulmamalıdır. vantuzları Türkiye işçi sınıfının sırtına saplanmıştır.
iyi bilirler. Zira işçi ve emekçileri, kim daha “iyi idare Böyle büyük meblağların döndüğü siyaset İşçilerin bir kısmı, giderek uzayan iş saatlerinin
eder”, kitleleri kandırmak noktasında kim daha yetenekli arenasında bir işçi ve emekçi için düzen partilerinin yarattığı yorgunluk, uykusuzluk, dikkat dağınıklığı gibi
davranırsa sonuçta ona, sermaye düzeninin maddi ve herhangi birinden “milletvekili aday adayı” olabilme nedenlerle vampirin sofrasına sunulurken, önemli bir
manevi alanda çok önemli kapıları aralanmış olur. şansı dahi yok denecek kadar azdır. Düzen sömürü kısmı da iş güvenliğinin kapitalistler tarafından hiçe
Bu durum kendisine toplum çapında da öyle bir düzeni, meclis burjuva meclisi olduktan sonra bir takım
sayılmasının kurbanı oluyor. “Meslek hastalıkları”na
meşruiyet ve kabullenmişlik yaratmıştır ki, işçi ve istisnai durumlar dışında işçi ve emekçilerin düzen
emekçilere “siyaset” dendiğinde ilk akıllarına gelen partilerinden milletvekili adayı gösterilmesine izin
karşı önleyici sağlık hizmetlerinin ise sözü bile
çeşitli menfaatler doğrultusunda başvurulan her türlü verileceğini düşünmek, saflık olur. Zira 2 ila 3 bin YTL’yi edilmiyor. Oysa tekniğin ve tıbbi alandaki gelişimin
yalan, dolan ve “ayak oyunları” olmaktadır. bulan “aday adaylığı” masrafı ödense dahi, milletvekili olanakları seferber edilseydi, bu sakatlanma ve
Zira bugün burjuva siyasetinde yaşanan kokuşma seçilecek bir adayın en az 150 bin YTL’lik masrafı cinayetler önemli ölçüde önlenebilirdi. Ancak vampir
öyle bir ifrata varmıştır ki, her türlü yolsuzluğun ve gözden çıkarması gerektiği belirtiliyor. Böylece düzen vampirdir ve sadece kanla semirir.
pazarlığın, rüşvetlerin ve işbirliğin sayısız örneğini partileri hem “aday adaylığı” ödeneğiyle yine kasalarına Bilindiği gibi İLO, kapitalist/emperyalist güçlerin
görebilmemiz mümkündür. En basitinden türlü önemli miktarda bir para akışını sağlamakla birlikte hem fonlarıyla çalışan, onların denetiminde bir örgüttür. Yani
pazarlıklar sonucunda milletvekillerinin defalarca parti de milletvekili adaylarının hangi sınıfsal kökenden
bir anlamda vampirin suratına taktığı maskedir aynı
değiştirmesini, meclis çatısı altında yaşananlara bir olması gerektiğinin çizgilerini daha başından net bir
örnek olarak gösterebiliriz. şekilde belirlemiş oluyorlar. zamanda. Buna karşın sözkonusu verileri toplayıp
Düzen partilerinin en köklüleri ve siyasetin belli Nitekim bu meblağı kaybetme riskini göze yayınlamak durumunda kalıyor. Herşeye rağmen
yerini tutmuş kesimleri artık sadece bir siyasi parti alabilecek bir maddi varlığa sahip kişinin, milletvekili İLO’nun hangi sınıfsal zeminde çalıştığını gözardı
olmaktan öte adete ticari bir kuruluş gibi seçilip de Meclis’e kapağı attığı takdirde harcadıklarının etmemek gerekiyor. Örneğin İLO’nun kaynaklarında yer
davranmaktadır. Büyük plazalara kurulan merkezler, misliyle fazlasını kazanacak bir konuma erişecek alan dikkat çekici bir saptama da var. Bu saptamaya
birçok işletme ve finans sektörüyle kurulan ortaklıklar, olması, adaylık şansını daha da artırmak için partisine göre, iş kazalarının yüzde 72’si, 50’den az işçi çalıştıran
bankalardaki yüklü paralar, önemli sermaye kuruluşları çeşitli rüşvetlerle “ek kazançlar” sunmaktan da geri işyerlerinde meydana geliyor.
tarafından yapılan yardımlar (“rüşvetler”) ile adeta bir durmayacağının nerdeyse teminatıdır. Örneğin bugün
Bu saptama tekellerin denetiminde bulunan büyük
holding görünümü vermektedirler. Partilerin içinde milletvekili maaşları 8 bin YTL ise 150 bin YTL’lik bu
yaşanan iktidar kavgaları ve liderlik yarışları da zaten masraf yirmi ay da çıkarılacağı gibi aynı zamanda elde işletmeleri kısmen de olsa aklıyor. Zira soruna yüzeysel
bu zenginliğin yönetiminde kimin söz sahibi olacağı edilen dokunulmazlık zırhıyla her türlü yolsuzluğun ve bakanlar, “büyük işletmeler iş güvenliğine önem vererek
üzerine sürüp gitmektedir. rüşvetin de kapıları ardına dek açmaktadır. Ayrıca iki yıl iş kazaları oranını düşürüyor” sonucuna varılabilir.
Tamamen şirket mantığıyla çalışan düzen içerisinde “kıyak emeklilik” kanunundan yaralanılarak Ancak İLO’nun kaynakları, 50’den az işçi çalıştıran
partilerinin tüm yatırımlarının gelip bağlandığı daha daha sonraki yıllar için emeklilik maaşından işyerlerinin önemli bir kısmının büyük işletmelerin
doğrusu sonuç alacağı nokta seçimler olmaktadır. Zira faydalanarak yapılan onca harcamaların masrafı taşeronu olduğuna değinmiyor. Oysa biliyoruz ki, her
meclise girerek hele bir de bunu hükümet olma gücüne çıkarılabilmektedir. Ömür boyu sürecek standartların büyük işletmenin onlarca, hatta bazen yüzlerce taşeronu
elde ederek sağlayan bir parti, yaptığı tüm yatırımların üzerinde bir sosyal güvence imkanına da
misliyle fazlasını kazanma olanağına kavuşmuş olur. kavuşulmaktadır.
olabiliyor. Bu olgu, iş cinayetlerinden sadece şu veya bu
Nitekim 2002 seçimlerinden sonra AKP’nin, tek başına Sonuçta seçimler, hem sermaye düzenine hizmet kapitalistin değil, kapitalizmin bir sistem olarak sorumlu
hükümet olarak bu sonuçtan en iyi şekilde nasıl yarışında düzen partilerini öne çıkartmanın bir aracı, olduğunu ortaya koyar. Zaten kapitalist üretim süreci bir
faydalandığı herkesçe malumdur. hem de yeni bir vurgun ve talan kapısı olarak bütündür ve bu üretim sürecinde meydana gelen her
Ama sonuçta Meclise girilememiş olsa da seçimler, görülmektedir. Bu nedenle de işçi ve emekçilere birçok sorunun kaynağı doğrudan doğruya kapitalist sistemin
düzen partileri için önemli bir rant alanı teşkil eder. Zira boş vaadde bulunarak onları aldatmanın yolunu kendisinden kaynaklıdır.
seçime giren düzen partilerine Hazine ve Maliye arayacaklardır. Emekçilerin tepkilerini, meclis çatısı “İş kazaları”, “meslek hastalıkları” adlı ölüm
tarafından, daha önceki seçim sonuçlarına göre aldığı altında sürdürdükleri kendi çıkar çatışmalarının dolgu
makinesine her yıl 1.2 milyon neferini sunan dünya işçi
oy oranında her yıl belli bir para yardımında malzemesi haline getirmeye çalışacaklardır. Bu yüzden
bulunulmaktadır. Önceleri yüzde on barajını aşan işçi ve emekçiler, “düzen partilerine vereceğimiz oy yok,
sınıfının bu beladan kurtulabilmesinin tek çaresi,
partilere ayrılan bu ödenek daha sonradan yüzde yedi soracağımız hesap var!” diyebilmelidirler. Zira çözüm ne semirdikçe daha bir gözü doymaz olan bu vampiri, yani
oranında oy olan partilere de uygulanmaya başlandı. seçimde ne meclistedir, çözüm devrimde kurtuluş kapitalist sistemi ve onun kurumlarını parçalayıp yok
Buna göre 2002 seçimleri sonucunda AKP 153,3 milyon sosyalizmdedir! etmektir.
Sayı:2007/19 18 Mayıs 2007 Gerçek eşitlik sosyalizmde! Kızıl Bayrak 9
açıklaması
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi M2 etmekten kaçınmazlar. Herbirini diğeri için
amfisinde konu ile ilgili panele çağrı yapıldıktan işinin/hayatta kalma şansının düşmanı, gaspçısı haline
sonra basın açıklaması sona erdi. İstanbul Eğitim-Sen 4 No’lu Şube 9 Mayıs’ta getirirler. Bundan dolayı Avrupalı işsizler arasında
Eylem de “50/d’yi kaldırın, kıyımları GOP Meydanı’nda “ek ders yönetmeliğinin göçmenlere yönelik nefreti kışkırtır, özürlüleri yok
durdurun!” ve “Güvencesiz çalışmak istemiyoruz!” tamamen geri çekilmesi”, “yönetici atama sayar, görmezlikten gelir, eve saklamaya çalışırlar.
sloganları atıldı. yönetmeliğinin geri çekilmesi” gündemleriyle ilgili Kadınları verimlilikleri düşük diyerek ve buna
Kızıl Bayrak/ İstanbul basın açıklaması gerçekleştirdi. Coşkulu geçen yanındaki erkek işçiyi de inandırarak düşük ücretle
eyleme 70 eğitim emekçisi katıldı. Çevrede çalıştırırlar. Özcesi ayrımcılık sadece üstten
Adana Eğitim-Sen’den
bulanan halk da açıklamaya destek verdi. dayatılmaz, toplumun ve sınıfın iliklerine işletilerek
Basın açıklamasını yapan Şube Başkanı Ahmet sürekliliği sağlanır.
açıklama Korkmaz, yönetmeliklerin amacını ve emekçileri Bunun anlamı ayrımcılığın bireyler üzerinde
nasıl mağdur ettiğini anlattı. Açıklamanın ardından varolduğu ve onlar “iyileştirildiği” zaman yok olacağı
Eğitim-Sen, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından
emekçiler sloganlarla şube binasına kadar değildir. ILO’nun bireylerden kaynaklı olduğu
çıkarılan “Eğitim kurumları yöneticilerinin atama
yürüdüler. Eylemde “Parasız eğitim, parasız söyleminin tersine, ayrımcılık kapitalist sistem
yönetmeliği”nin bazı maddelerinin iptali için dava
sağlık!”, “Ek ders yönetmeliği kaldırılsın!”, üzerinden yükseliyor ve çözümü bireylerin
açmıştı. Dava sonucunda yönetmeliğin bazı
“Öğretmen düşmanı bakan istifa!” sloganları atıldı. eğitiminden çok daha fazlasını, bu sistemin aşılmasını
maddeleri hakkında yürütmenin durdurulması
Kızıl Bayrak/GOP gerektiriyor.
kararı verildi. Eğitim-Sen Adana Şubesi 10 Mayıs
10 Kızıl Bayrak Birleşik, devrimci bir gençlik hareketi için... Sayı:2007/19 18 Mayıs 2007
muhalefeti örülebilir. Bu nedenle gençlik mücadelesi soruşturma karşıtı eylemler, Kürt halkı ile dayanışma çarpıklığına karşın bu tartışmanın ortaya çıkardığı
içerisindeki tüm özneler somut saldırılar karşısında eylemleri, üniversitelerde gerçekleşen Newroz olanaklarla gerçekleşmiştir. Bu noktada tartışmanın
etkili ve birleşik bir karşı duruş örmek sorumluluğu ile gösterileri; gerek yaygınlık gerekse kitlesel katılım başlangıç noktasındaki zaafı değerlendirmek yerinde
karşı karşıyadır.” (Ticari Eğitime Karşı Gençlik açısından anlamlı eylemlilikler olarak yaşanmıştır. olacaktır. Genç-Sen gençliğin öz dinamikleri ile
Koordinasyonu 3. Toplantısı Sonuç Bildirgesi) Ancak bu sürecin de belirgin bazı zaafları olduğunu sürdürülen, bu dinamiklere dayanarak oluşturulan bir
Geçtiğimiz dönem yapılan çalışmalar ile gençliğin söylemek yanlış olmayacaktır. çalışma değildir. Bu açıdan da örgütleyicilerinin ve
ileri unsurları cephesinden sorun tartışılmaya Gençliği şovenizme karşı halkların kardeşliği hatta çağrıcılarının politik eğilim ve yaklaşımlarını
başlanmıştır. Zira özellikle merkez üniversitelerinde mücadelesi ekseninde birleştirmek için harcanan çaba dolaysız olarak taşımaktadır. Bu noktada aylardır
bu konuda atılan başlangıç adımları mücadelenin ne yazık ki sistematik bir kapsam ve düzeye Genç-Sen çalışması içinde olan gençlik grupları
yöntemi ve yapısını oluşturmak açısından anlamlı bir ulaşamamıştır. Yapılan eylemlilikler dönemsel cephesinden Genç-Sen projesine dönük bütünlüklü bir
dizi deneyim yaratmış bulunuyor. Bu çerçevede eylemler olarak kalmıştır. Bu anlamı ile eylemsel değerlendirme ve yaklaşımla karşılaşabilmiş değiliz.
İstanbul’da gerçekleştirilen Meslekler Nereye olanaklar süreklileştirilememiş, daha geniş bir kesimin “Genç-Sen sürecini biz başlattık”, “ DİSK’in
Sempozyumu bir ilk adım olarak sorunun aktifleştirilmeye çalışıldığı bir mücadele süreci olanaklarını değerlendirmeliyiz”, “öz örgütlenme
gündemleşmesi, bir dizi ilerici çevrenin katıldığı bir oluşturulamamıştır. Burada temel sorun gündemlerin olarak anlamlı bir adım olabilir”, “sendika yeni ve
tartışma ekseni oluşturması açısından anlamlı bir birbirinden kopuk ve hedefsiz bir biçimde ele yıpranmamış bir biçim” vb. tartışmaların dışında bir
takım olanaklar ortaya çıkarmıştır. Bu çaba tüm alınmasıdır. Hedefli bir çalışma açık ki hedefli bir değerlendirme ne yazık ki bulunmuyor. Bu açıdan
eksikliklerine rağmen yeni dönem gençlik mücadelesi politik programı zorunlu kılmaktadır. Ancak birkaç Genç-Sen bugün için politik sürecin dışına düşmüş,
açısından onlarca deneyim bırakmıştır. örnek dışta tutulursa –ODTÜ’de ve Boğaziçi gençlik mücadelesi ile politik ve örgütsel bağları
Bu deneyimleri birkaç başlık altında toplamak Üniversitesi’nde örülen sistematik çalışmalar dışında- olabildiğine zayıflamış gençlik gruplarının “örgütün
gerekirse; mesleki dönüşümlere karşı geniş bir gündemsel ve eylemsel sürekliliğin sağlanması yönlü öne çıktığı” çatısını ifade etmektedir. Ancak tablo o
muhalefet alanı oluşturulması, meslek örgütlenmeleri çabalar oldukça cılız kalmıştır. kadar içler acısı bir haldedir ki; onca siyasal çevrenin
ve gençlik komisyonlarını sürecin içerisinde aktive Sorunun bir diğer önemli yönü ise, bu bir araya geldiği bir “çatı” geçtiğimiz yıl içerisinde
etme çabası ve öte yandan da yerel dinamikleri ortaya gündemlerin nasıl bir mücadele yöntemi ile ele birkaç forum ve parti dışında elle tutulur bir çalışma
çıkarmaya çalışarak süreci geniş bir örgütsel ve politik alındığıdır. Faşist ve şovenist saldırganlığa, sistematik ortaya çıkartamamıştır. Ortaya konulan ilerici çabalar
platformla sürdürme kararlılığı olarak tanımlanabilir. devlet terörüne karşı verilen mücadele açık ki ise ya DİSK bürokratlarının ya da liberal çevrelerin
Elbette süreç bir dizi mesleki örgütlenmenin gerici ve gençliğin geniş kesimlerinin gündem ve sorunları ile müdahaleleri ile durdurulmuştur. Bu açıdan Genç-Sen
anti demokratik müdahaleleri sonucunda sekteye etkili bir biçimde birleştirilerek ele alınmalı, soruna bugün gençlik mücadelesinin dışındadır. Gençliğin
uğramış, ancak özetlenen başlıklarda asgari planda da karşı mücadele bu yaklaşımla süreklileştirilmeliydi. onca gündemi ve sorunu ortaya yerde duruyorken,
olsa başarı sağlanmıştır. Şimdi bu çalışmanın önünde Bunun başarılabildiği yerlerde –örneğin YTÜ’de gençliğin sorun ve ihtiyaçlarının dışında süregiden bu
iki önemli hedef bulunmaktadır. Birincisi; sorunu soruşturma saldırısı yemekhane zamları ve boykot “tartışmalar” politik bir gençlik mücadelesinin
işlemeyi hedefleyen tüm ilerici birikimi bir araya gündemi ile etkili bir biçimde birleştirilmiştir- ilgili olanağından çok liberal yaklaşımlar açısından bir çatı
getirmek, öte yandan da mesleki dönüşümlerin gündemler, etkili bir biçimde geniş kesimlerin işlevine doğru hızlı adımlarla ilerlemektedir. Bu
sonuçlarını hedefli bir biçimde kitle ajitasyonu ile gündemine sokulabilmiştir. tabloyu değiştirmek elbette olanaklıdır, ancak bu
işlemek. Bu süreç önümüzdeki yıl geniş bir katılımla Sistemin gençliğin geniş kesimlerini şovenizm ile yönlü çabaların yetersizliği ve gençlik gruplarından
sempozyumdan daha kapsamlı, İstanbul sınırlarını zehirlemeye çalıştığı, gençliğin ilerici güçlerinin faşist yansıyan apolitizm bu durumun aşılmasının önündeki
aşan bir tartışma platformu ile mutlaka sürdürülmeye baskı ve terör ile susturulmaya çalışıldığı bir dönemde en temel engel durumundadır.
çalışılacaktır. Bu başarılabildiği koşullarda gelecek örülecek olan mücadele açık bir politik taraflaştırma Geleneksel hareket bugün reformist ve devrimci
sorununa karşı güçlü bir mücadele odağı çabasını hedeflemelidir. Tekil eylemlerin, hedefsiz kanatları ile örgüt sorununda derin bir kafa karışıklığı
oluşturulabilecektir. çalışmaların devletin sistematik müdahaleleri yaşamaktadır. Bu kafa karışıklığı aşılamadığı
Yine bu kapsamda örülen çalışmalardan bir diğer karşısında başarı şansı bulunmamaktadır. koşullarda hareketin dışından dayatılan bir takım
önemli olanı ise ODTÜ’de gerçekleştirilen “Rüya Geçtiğimiz dönem genç komünistlerin 5 ilde şablonların bugün olduğundan daha geniş bir çevre
Bitti” kampanyasıdır. İkinci döneme taşınamamış ve gerçekleştirdiği “Dünyanın bütün dillerini tarafından alkışlanacağından kuşkumuz yok.
çalışmanın sonuçlarını güçlendirecek dinamik bir konuşuyoruz” kampanyası, merkezi bir politik Sorun, yıllardır örgüt sorununun politik
irade ortaya konulamamış olmasına karşılık; özellikle yönelimin etkili bir kitle çalışması ile alana taşınması süreçlerden ve kitle hareketinden kopuk bir bakışla
ilk dönem çalışmanın ortaya çıkardığı sonuçlar ve açısından anlamlı bir sonuç oluşturmuştur. Yine bu 5 tartışılmasından kaynaklanmaktadır. Bu yaklaşım
bundan da önemli olarak çalışma yöntemi gelecek için ilde 500’e yakın öğrenciyi etkinliklerde bir araya örgüt sorununu gençlik mücadelesinden kopartarak
anlamlı sonuçlar barındırmaktadır. Çalışmanın getirmiş olmak, anlamlı bir sonucu ifade etmektedir. onu tüm durumlar ve zamanlar üzeri bir biçime
aktivistleri açık kitle toplantıları ile yaygın bir kitle Çalışma kitle ajitasyonu açısından da anlamlı bir indirgemektedir. Tartışılan ‘gençlik örgütlenmesi
ajitasyonunu birlikte sürdürerek, ODTÜ genelinde düzeyi ifade etmektedir. Sadece İstanbul’da kullanılan sorunu nasıl çözülür?’den çok, ‘hangi örgütsel biçimle
binin üzerinde öğrenciyle yüz yüze sorunu tartışarak 5 bin afiş, 20 bin el ilanı çalışmanın yaygınlığını çözülür?’ olmaktadır. Bu bakışın ortaya çıkardığı
süreci örmüşlerdir. Yüzlerce afiş, yüzlerce anket, açık göstermesi bakımından anlamlıdır. Çalışma yöntemi zorunlu sonuç ise “dar örgütsel şablonlar”, kitle
toplantılar, masalar, etkinlikler bu sürecin geniş bir özellikle halkların kardeşliği ve şovenizme karşı mücadelesinden kopuk örgütsel arayışlardır. Bir
kesimin gündemine girmesini sağlamıştır. Elbette mücadelede mutlaka geliştirilmesi gereken bir gençlik örgütlenmesi kitle mücadelesinin gündelik
atılan bu başlangıç adımları kitle ajitasyonunu yöntemi ifade etmektedir. Çalışmanın eksik yanları sorun ve ihtiyaçları ile kurduğu bağ kadar, bir kitle
yaygınlaştırarak, kurumsal bir faaliyet süreci elbette mevcuttur. Bunların başında da taşra örgütlenmesi olma özelliği gösterebilir. Bugün “yeni
hedefleyerek ve bundan da önemlisi bir takım üniversitelerine gündemin taşınmasında yaşanan bir şey yaratma” hezeyanındaki reformist grupların da,
eylemsel hedeflere kilitlenerek işlenmiş olsaydı elbette sıkışma gelmektedir. Bu durum elbette taşra sendikayı “yıpratmadan” koltuk kapma derdindeki
ki çalışmanın bütünlüklü bir başarı oluşturmasının üniversitelerinde bu gündemin taşınmasının siyasal çevrelerin de anlayamadığı bu gerçek, örgüt
önünde bir engel bulunmayacaktı. Bu güçlü ve eksik olanaklarından çok komünist gençlik örgütünün taşra sorununun çözümündeki temel halkayı ifade
yanlar doğru değerlendirildiği koşullarda, önümüzdeki örgütleri ile kurduğu dinamik politik ve örgütsel etmektedir.
yıl açısından onlarca deneyimin oluştuğu bir yılı ilişkideki yetersizliklerden kaynaklanmıştır. Bu sorun Sorun ne sendikayı, ne kolektifi, ne de başka bir
geride bıraktığımızı ifade edebiliriz. önümüzdeki yıl gerçekleştirilecek etkili bir politik ve biçimi; gençlik hareketinin mutlak aracı olarak
örgütsel yönelimle mutlak suretle aşılacaktır. tanımlayamayacak bir derinlik ve kapsama sahiptir.
Dünyanın bütün dillerini konuşan Bu anlaşılamadığı koşullarda yapılan tartışmanın
bir gençlik mücadelesi için! Örgüt sorunu nedir, geleneksel hareket düzlemi “hayır bizim biçimimiz daha doğru”nun
nerede tıkanmaktadır? ötesine gidememektedir.
Sorunun bir diğer yanını ise hâlihazırdaki ilerici
Gençlik mücadelesinin öne çıkan bir diğer
potansiyeli ne ölçüde kapsadığı ve kapsamayı
gündemi ise sermaye düzeninin sistematik baskı ve Geçtiğimiz dönemin bir diğer önemli gelişmesi
hedeflediği ile ilişkilidir. Bu kapsamda tartışılan hiç de
terörüne karşı mücadeledir. Üniversitelerde derinleşen gençlik örgütlenmesi sorununa dair tartışmaların dışsal
tek başına siyasal gençlik grupları değildir. Bunları da
soruşturma terörü, faşist saldırılar bu başlığın eğitim saiklere dayanarak olsa da başlamış olmasıdır. Bu
içerisine alan bir biçimde üniversitedeki ilerici
alanındaki özgün sonuçlarıdır. Ancak başlığın kendisi durum bir takım hata ve zaafları da beraberinde
duyarlılığın bütünüdür. Bu elbette bir çırpıda
halklar arasında şovenist bir düşmanlığın körüklendiği getirmiştir. Gençlik mücadelesi için anlamlı bir
gerçekleşebilecek bir süreç değildir. Ancak bahsedilen
sistematik bir ideolojik ve fiili saldırı sürecinin tartışma olanağı ortaya çıkan zaaflarla sürmektedir.
kitlesel bir gençlik örgütlenmesi sorunu ise, bu
dinamik bir parçasıdır. Bu anlamı ile sorun toplumda Sorunun temel bir yanını Genç-Sen kapsamında
başarılamadığı koşullarda geçmişin gençlik
yaşanan gerici ve şoven saldırganlığın dolaysız bir ortaya çıkan tartışmalar ve sonuçlar oluşturmaktadır.
mücadelesinin oluşturduğu derslerin üzerinden
yansımasıdır. Ülkenin dört bir yanında gerçekleştirilen Zira yakın dönem örgüt sorununa dair tartışmalar, tüm
12 Kızıl Bayrak Birleşik, devrimci bir gençlik hareketi için... Sayı:2007/19 18 Mayıs 2007
atlanmış olacak, gelişen bir gençlik üniversiteler halen gençlik hareketinin de politik
muhalefeti içinde tekrar benzer merkezi konumundadır. Bu durumu kavramak ortaya
sorunlar karşımıza çıkacak demektir. konulacak mücadelenin yönünü belirlemek açısından
Kitle örgütlenmesi sorununu bir da birincil önemdedir. Taşra üniversiteleri
çırpıda masa başında çözeceğini merkezlerdeki hareketlilikten dolaysız olarak
sanan yaklaşım, elbette ki ilerici etkilenmesine karşılık, bu alanlardaki mücadele
potansiyelin bir araya gelmesinin yöntemleri ve hatta gündemleri çoğu durumda merkez
önemi ve kapsamını kavramakta üniversitelerine göre özgün yanlar taşımaktadır. Bu
zorlanacaktır. Sorunu “örgütleri özgün biçimleri ortaya koyamayan bir çalışmanın bu
birleştirmeye” indirgediğimizi alanlarda başarı oluşturma şansı yoktur. Bu sorun
düşünmeleri de örgüt sorununa gündemler, kitle çalışması yöntemi ve araçları gibi bir
bakıştaki bu yavanlığın dizi alanda özgünlükler olarak ortaya çıkarmaktadır.
dışavurumundan ibarettir sadece. Zira Yakın dönemde bu alanda örnek bir pratik sergileyen
birleşik bir gençlik örgütlenmesi Trabzon çalışmamız ve oluşturduğu deneyimler yeni
sorunu öznel bir sorundur, öznelerin dönem taşra çalışmamızın çerçevesini çizmek
iradi çabası ve müdahalesi ile elbette açısından zengin veriler sağlamıştır. Önümüzdeki
bir çırpıda başarılabilir. Ancak bu dönem komünist gençlik faaliyeti bu üniversiteleri
hiçbir biçimde gençlik örgütlenmesi politik ve örgütsel olarak kazanmanın olanaklarını
sorununun çözüldüğü anlamını yaratmak için etkili bir çaba ortaya koyacaktır.
taşımamaktadır. Bu sadece bir sorunları maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz: 4) Bir diğer önemli tartışma gençlik içerisinde
olanağa, hareketi sıçratabilecek bir dinamiğe işaret 1) Gençlik mücadelesi bugün halen politik bir kültürel çalışmalardır. En sıradan üniversitede dahi
etmektedir. İlerici potansiyeli bir araya getiren bir hedef ve bu hedefle paralel sistematik bir çalışmadan rektörlük bünyesindeki kulüplerin sayısı ve bu
birleşik örgütlenme asıl hedefin, geniş gençlik yoksun bir sürüklenme yaşamaktadır. Bu durumun kulüplere üye olan öğrenci sayısı dikkate alındığında
yığınları ile buluşma hedefinin bir kaldıracıdır sadece. kendisi politik çalışma ve yönelimde ısrarı zorunlu bu alanda ciddi bir arayış olduğu ve üniversiteli
Ve hedefe, doğru bir yöntem ve bakışla ilerleyebildiği kılar. Ancak yakın dönemde ortaya çıkan çalışma kesimlerin ağırlıklı olarak sosyal-ekonomik
koşullarda bir anlam taşır. deneyimleri (genç komünistler de bu sürecin dışında koşullarından da kaynaklansa bu arayışlarını
“Bugünün koşullarında gençlik hareketini değildir) bu ısrarın gösterilemediğini göstermektedir. üniversite bünyesi içerisinde karşılama çabası
kucaklamaya ve ilerletmeye hizmet edecek ve Kitle mücadelesinde bugün için kısa dönemde etkili harcadıkları görülecektir. Üniversite bünyesindeki
gerçekten kitlesel karakter taşıyabilecek bir gençlik sonuçlar oluşturmayı beklemek ne yazık ki kültür-sanat alanlarıyla öğrenciler arasındaki ilişki
örgütlenmesi, ancak mevcut ilerici-devrimci gençlik olanaksızdır. Ancak politik hedef ve yönelimlerdeki esasında daha geniş bir kesimi kapsar. Çünkü bu kulüp
birikimini her düzeyde kapsayan bir birleşik ısrar yaşanan politik ve örgütsel sorunların çözümünün ve toplulukların üye sayısından kat be kat fazla bir de
örgütlenme olabilir. Nasıl ki gençlik hareketinin temel halkasıdır. Yazının üst kısmında etkinliklere katılan geniş kesimler mevcuttur. Bütün
kitlelerle birleşmeyi başarabilecek etkili bir çıkışı örneklendirdiğimiz ODTÜ “Rüya Bitti” çalışması bu veriler üniversitede alternatif kültür ve sanat
bugünün koşullarında mevcut güçlere birarada yarattığı onca imkâna, öte yandan ise gençliğin bugün çalışmalarının öğrenci gençlik açısından ilgiyle
dayanmayı gerektiriyorsa, aynı şekilde, gençlik temel gündemlerinden birisini –gelecek sorununu- karşılandığını gösterir. Zira ortada bir ilgi ve arayış
hareketinin örgütlenme sorununun sağlıklı ve hareketi etkili bir biçimde tutmuş olmasına rağmen ne yazık ki vardır ve bu ilgi ve arayış başka biçimlerde
ilerletici çözümü de ancak bu güçleri birarada içeren ısrarlı bir çalışma yönelimi ile sürdürülememiştir. Bu karşılanmadığında, yine yoksunluğu yaratanlarca
bir örgütsel oluşumla olanaklı olabilir. gibi sorunlar aşılamadığı koşullarda gençlik karşılanmaktadır. Birçok üniversite kültürel faaliyet
“Bunu güç, hatta bir hayal olarak görmeye mücadelesinde süregiden sürüklenme aşılamayacaktır. olanakları olarak gençliğe yoz şenlikler dışında hiçbir
kalkmanın gerisinde, onyılların zihinlere işlemiş 2) Geniş gençlik kesimlerinin sorun ve olanak tanımamaktadır. Ancak bu durum alternatif
grupçu önyargıları ile bunun hem kaynağı ve hem de ihtiyaçlarını tanımlayabilmek, gençliğin gündelik kültürel çalışmaları ilgi ile karşılayan bir kesimin
ürünü olan grupçu pratikler olabilir ancak. yaşam alanlarında var olmak anlamına gelir. oluşmasını da doğurmaktadır. Zira bir dizi
Unutmayalım; bu ülkede gençlik hareketinin kitlesel Üniversiteler içerisinde dışarıdan politika yapan üniversitede herhangi bir devrimci müdahale
bir uyanış yaşadığı dönemde ortaya çıkardığı propagandistler olmamak, gençlik içerisinde ne ölçüde olmaksızın sponsorlu şenliklere karşı kulüplerin aldığı
örgütlenme (Dev-Genç), tam da bu türden bir birleşik güçlü ve etkili bir konumlanışa sahip olduğumuzla tutum bunun bir dışavurumudur. Kendi adımıza temel
örgütlenme idi ve bu örgüt bünyesinde değişik dolaysız olarak bağlıdır. Bu sorun gençlik kesimlerinin sorun kültürel çalışmaların çoğu durumda politik
eğilimden sol siyasal akımlar vardı. Birleşik gençlik içerisinde bulunduğu alanlarda, kulüp, topluluk gibi süreçlere bağlı ve onun belirleyiciliğinde ele
örgütlenmesine ilişkin bu olumlu pratik, ‘70’li yılların akademik kültürel örgütlenmeler ile çeşitli alanlarda alınmasıdır. Bu ilişki bu ölçüde bir alanın
ilk kitlesel hareketlenme döneminde yeniden ortaya bulunan mesleki örgütlenmelerin içerisinde belirleyiciliğinde ve onun ihtiyaçlarına dönük olarak
çıktı. Büyük kentlerde her eğilimden sol gençlik konumlanmak, bu örgütlenmeleri sistematik bir kurgulandığında ortaya çıkan sonuç ne yazık ki
güçlerini birarada kapsayan ve birimler düzeyinde çalışma yönelimine sokmak anlamı taşır. Bu başarısız olmaktadır. Bu açıdan gençlik faaliyetinin
geniş bir kitlesel desteğe sahip olan gençlik örgütlenmeleri gençlik mücadelesinin etkin bir aracı çok yönlü bir kültürel çalışma disiplini ve yönelimine
örgütlerinden sözediyoruz. İstanbul’da İYÖKD ve haline getirmek sistematik ve hedefli bir müdahaleyi ihtiyacı vardır. Sorunun bir diğer önemli yanı ise
Ankara’da AYÖD bunun örnekleriydi. Bu örgütler zorunlu kılmaktadır. Bu alanda sonuç almak, devrimci kulüp ve topluluklarda çalışmadır. Bu çalışma kültürel
tabandan gelen kitlesel bir öğrenci hareketinin gençlik mücadelesinin güncel hedeflerinden birisi ve akademik olarak iki yönlü yapılmak zorundadır. İki
dinamizmine ve desteğine dayanmakla kalmadılar, onu olmak durumundadır. Sorunun bir diğer önemli yanı alanında özgün çalışma biçimleri olmakla beraber,
bir süre için başarıyla kucaklayıp daha ileriye de ise faaliyetin bu alanlarla yeterli düzeyde bütünlüklü bir kulüp ve topluluk yönelimi devrimci bir
taşıdılar.” (Gençlik Hareketinin Sorunları, Ekim, beslenememesinden kaynaklanmaktadır. Bir kitle gençlik mücadelesinin önemli araçlarından birisini
sayı: 239, Ekim 2004, başyazısı) çalışması süreci başlangıç aşamasında bu gibi ifade etmektedir.
örgütlenmelerle kurduğumuz bağ sınırlarında 5) Şimdi çalışmamızın belki de olanaklarını en az
Yeni bir mücadele dönemi için notlar… yaygınlık taşıyacaktır. Doğru bir politik yönelim ve zorladığı alanlardan birisine, yerel yayın faaliyetleri
sistematik bir müdahale sorunun çözümünün hiç de başlığına değinmekte fayda var. Bugün gençlik
Yeni mücadele dönemi için gençlik hareketinin ve zor olmadığını, İstanbul Sempozyum deneyimi kesimleri kültürel ve sosyal anlamda
elbette çalışmamızın sorun ve zayıflık alanlarını tespit göstermiş bulunuyor. yalnızlaşmaktadır. Yerel yayın faaliyetleri bu yalnızlığı
etmek gerekiyor. Bu başarılı olan çalışmaların 3) Bugün gençlik faaliyetinin kitlesel tabanı taşra politik bir çerçevede kırmanın önemli araçlarından
genelleşmesi ve yetersiz olan alanlara yüklenmekle üniversitelerine kaymış durumdadır. Bu üniversiteleri birisidir. Bir yıl önce adımları atılan ve geçtiğimiz yıl
başarılabilecektir. Bugün gençlik mücadelesi açısından içine katmayan bir gençlik hareketi, kitlesel bir yeterli düzeyde çaba harcamadığımız yerel yayın
nesnel olanaklar ile öznel yetersizlikler temel bir karakter oluşturma şansına sahip değildir. Bu nesnel çalışmaları, geniş gençlik kesimleri ile buluşmak,
çatışma alanıdır. Çokça tekrarlandığı ölçüde bir durumdur, gençliğin emekçi kökenden gelen onları kültürel ve politik üretim sürecinin etkin bir
anlamsızlaşan yetersizlikler, ağırlıklı olarak öznel kesimlerinin bu üniversitelerde tutulması ile ilişkilidir. parçası haline getirmek için anlamlı bir dizi olanağa
müdahale alanında karşımıza çıkmaktadır. Bu alandaki Ancak bu nesnel durum temel bir çelişki sahip durumda. Yerel yayın çalışmaları özellikle taşra
sorunların çözümü gençlik hareketindeki tıkanıklığın doğurmaktadır. Zira bugün ve yakın bir gelecekte; üniversiteleri açısından paha biçilmez olanaklara
aşılmasının önkoşuludur. Önümüzde, burada çerçeve taşra üniversitelerindeki mücadeleler kitlesel bir boyut sahiptir. Bu nedenle de özellikle taşra üniversiteleri
olarak çizeceğimiz sorunları derinlemesine kazansa dahi, gençlik hareketinin bütününü etkileyen açısından oluşturulacak yeni dönem yönelimi
işleyeceğimiz ve tartışacağımız bir dönem olacak. bir düzeye ulaşamayacaktır. Bu anlamı ile merkez içerisinde yerel yayın çalışmaları etkili bir yer
Yeni dönemde üzerinde tartışılması gereken tutabilmelidir.
Sayı:2007/19 18 Mayıs 2007 Birleşik, devrimci bir gençlik hareketi için... Kızıl Bayrak 13
10 Haziran’da Kadıköy’de
“ÖSS duvarını yıkalım!”
ortak şiarı ile örgütleniyor. Şu an görece bir genişlikle
gerçekleştirilen miting toplantılarının, önümüzdeki
süreçte daha da genişlemesi hedefleniyor. Miting
örgütleme bileşenleri mitingin mümkün olan en geniş
bileşenle örgütlenebilmesi konusunda ortak
kaygılarla davranıyor.
Mitingte ÖSS çok yönlü bir biçimde ele
alınacak. ÖSS eşitsizliği özellikle sınıfsal, ulusal ve
cinsel temelde irdelenecek. Sınıfsal temelde okullar
arası eşitsizlik öne çıkartılarak, bu çerçevede meslek
liselilerin özgün sorunları işlenecek. Yine bu başlık
içerisinde dershaneler ve dershaneli öğrencilerin
özgün durumu vurgulanacak. Bölgesel temelde
yaşanan eşitsizlik başlığı altında, Kürt illerindeki
eğitim ile batı illerindeki eğitim arasındaki nitelik
farkı ele alınacak ve anadilde eğitim hakkının
sermaye iktidarınca gaspının sonuçları işlenecek.
Cinsel temelde eşitsizlik kapsamında kız öğrencilerin
karşı karşıya kaldığı sorunlar ve bu sorunların onların
eğitim yaşamlarına ve dolayısıyla ÖSS sonuçlarına
etkileri tartışılacak.
Bugün hala süren tartışmalar ekseninde mitingin
olabildiğince geniş tanıtımının yapılması
hedefleniyor. Mitingin başarısı da ancak bu
çerçevede tartışılacaktır. Bunca farklı örgütlenmenin
ÖSS karşısında yanyana gelişi anlamlı bir adım, liseli
gençlik mücadelesi açısından bir başarıdır. Ancak asıl
başarı, mitingin hem ortak yapılacak işlerle, hem de
Geçen sene 1 Mayıs’ında liseli gençliğin alanlara ve bunlardan en önemli ikisinin, liseli gençlik alanında her grubun kendi öz faaliyetine dayanarak güçlü bir
adeta akın etmesi, liseli gençliğin eğitimin çığ gibi mücadele veren siyasal örgütlenmelerin bu alanı özgün ön çalışma örgütleyebilmesinden geçmektedir.
büyüyen sorunları karşısında artan tepkisinin bir bir çalışma alanı olarak görerek politika üretmemesi ve
işaretiydi. Alanda okul formalarıyla ve coşkulu birleşik mücadelenin kanallarının yaratılmasında ÖSS duvarlarını yıkmak düzeni
sloganlarıyla liseliler büyük bir dikkat çekiyordu. Liseli yaşanan güçlükler olduğunu ifade etmiştik. Gelinen yıkmaktan geçmektedir!
gençliğin egemenlerin her türlü apolitizasyon yerde geçtiğimiz haftalarda bu konuda anlamlı bir adım
saldırısına rağmen 1 Mayıs’a anlamlı bir katılım atıldı. İstanbul’da bir dizi siyasal örgütlenme yanyana 10 Haziran’da gerçekleşecek olan miting İstanbul
sağlaması, düzenin karşısına bir güç olarak gelerek, ÖSS karşıtı bir mitingi beraberce emek vererek
Liseli Gençlik Platformu açısından ciddi bir öneme
çıkabilmenin olanaklarını işaret ediyordu. örgütleme kararını aldı. sahip. Zira bu mitingde liseli gençliğin mevcut
Bugüne kadar Liselilerin Sesi’nde defalarca, bu 10 Haziran günü Kadıköy’de gerçekleştirilmesi mücadele gücünün açığa çıkarılabileceğini
olanakların önünü tıkayan birçok etmene işaret etmiş hedeflenen ÖSS karşıtı miting “ÖSS duvarını yıkalım!” düşünüyoruz. Beraberinde önümüzdeki dönem
açısından anlamlı bir ortak mücadele deneyimi
kazanacağımızı düşünüyoruz.
Seçimler ve devrimci m
Yeni bir seçim sürecine girmiş bulunuyoruz. Her birinden geçtiği gerçeğini değiştirmemektedir.
seçim süreci kitlelerin politik duyarlılığının arttığı, Cumhurbaşkanlığı tartışmaları ile derinleşen
sorunlarına ve bu sorunların çözümlerine karşı siyasal krizden çıkış imkanı olarak düşünülen
ilgilerinin yükseldiği bir dönemdir. Bu nedenledir ki, seçimlerin de düzenin yapısal sorunlarına çözüm
seçim dönemlerinde her parti kitlelerin karşısına olabilmesi mümkün değildir. Ancak yine de
kendi programı ve mevcut sorunlara ilişkin çözüm seçimlerin, işçi ve emekçilerin burjuvazinin değişik
önerileri ile çıkar. Bu çerçevede devrimci örgüt ve kesimleri hesabına saflaştırılmasında önemli bir
partilerin de bu zemini kendi ilke ve amaçları işlev göreceği açıktır. Bu tablo devrimci güçleri, bu
doğrultusunda değerlendirmeleri, kitlelerin karşısına saflaşmanın gerici mahiyeti ve işlevi konusunda
devrimin ve sosyalizmin programı ve çözümleri ile işçi ve emekçileri aydınlatmak ve düzene karşı
çıkmaları, vazgeçemeyecekleri temel önemde bir devrim çizgisinde mücadeleye çekmek görevi ile
sorumluluktur. karşı karşıya bırakmaktadır. Devrimci güçler diye
Burjuva düzen partilerinin uzun bir dönemdir ifade ediyoruz, zira her türden reformist eğilim ve
kendi programlarını kitlelere anlatmak diye bir çizginin, mevcut çatışmanın sertleşen safhalarında
sorunları bulunmuyor. Zira her biri diğerinin aynı taraf olmaktan kendini alıkoyabilmesi mümkün
olan, işçi ve emekçilere düşmanlığın belgesi değildir. Şu ana kadar bunu bir şekilde
niteliğindeki programlarını bir kenara koymaktan başarabilenlerin de bu cereyana kapılmaları şaşırtıcı
başka çıkar yolları bulunmuyor. olmayacaktır.
Seçimler dönemi burjuva düzen partileri ve Seçim zemini, bu sahte kutuplaştırma
onlar şahsında bir bütün olarak düzen için, tepki ve oyununun bozulması, işçi ve emekçilerin düzen içi
hoşnutsuzlukları artan, sorunlarına çözüm arayışları taraflaştırmadan alıkonulması bakımından önemli
içindeki kitleleri sahte vaadler ve çözümlerle imkanlar sunmaktadır. Bu imkanlar en iyi bir
aldatmanın, onları kendi bağımsız sınıf tutumlarıyla biçimde değerlendirilmek durumundadır. Fakat
siyasi yaşama katılmaktan alıkoymanın ve devrimci bunu yapabilmek için, gerek yaşanan saflaşmanın
sınıf mücadelesinin önünü kesmenin bir imkanı mahiyeti gerekse buna karşı örgütlenecek hattın
olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu tablo temel ilkeleri konusunda tam bir bilinç açıklığına
devrimci örgütlenmelerin bu sürece ilgisiz ya da sahip olmak gerekiyor. Bundan dolayıdır ki, seçim
kayıtsız kalmasını gerektirmez. Tam tersine sürecini, düzenin sahte kutuplaştırmalarına karşı
seçimler, devrimcilerin, parlamenter sistemin gerçek işçi ve emekçileri “sınıfa karşı sınıf!” çizgisi
yüzünün kitlelere gösterilebilmesi, düzenin işçi ve temelinde saflaştırmanın başarılmaya çalışacağı bir
emekçilerin yaşadığı sorunları karşısındaki süreç olarak değerlendirmek devrimci güçlerin
çözümsüzlüğünün teşhir edilebilmesi, devrim ve yerine getirebileceği bir görevdir. Ancak ne yazık
sosyalizm düşüncesinin en geniş kitlelere ki, yıllardır esen tasfiyeci rüzgarın yarattığı
maledilebilmesi bakımından önemli olanaklar tahribat, temel ilkesel konularda süregelen kafa
CMYK
müdahalenin sorunları Sayı:2007/19 18 Mayıs 2007 Kızıl Bayrak 17
müdahalenin sorunları
stratejik ve taktik istem ve şiarlarını kitleler içinde bir taraf olarak ortaya çıkabilmek, çalışma yürütülen
yaymak için hayati önemdedir.” Bu çerçevede, şu alanlar üzerinden tüm topluma seslenebilen bir
ana kadar yapılan tartışmalardan ve geçmiş seçim hattan yürümek, hem seçimler konusunda ortaya
dönemi deneyimlerinden yola çıkarak birkaç koyduğumuz politik tutum ile uyumludur, hem de
noktanın altını çizmek istiyoruz. yakın süreçte kurultaylar vesilesi ile daha güçlü
İlk olarak şunu hatırlatabiliriz. Kampanyalar ifade etme imkanına kavuştuğumuz “sınıfı biz temsil
kendinden önceki süreçlerin bir ürünü olarak, ediyoruz” iddiası ile örtüşmektedir.
onların birikimine dayanarak ve yeni oluşan siyasal Üçüncüsü, çevre-çeper güçlerin örgütlenmesi
zeminlerin güç ve imkanları üzerinde hayat bulur. ve seçim çalışmasının aktif birer bileşeni haline
Bu açıdan seçim kampanyasının politik ön hazırlık getirilmesi sorunudur. Değişik kampanyalarda
süreci, kendi içinde geçmiş seçim deneyimlerinin çevremizdeki tüm güçleri faaliyetin öznesi haline
değerlendirilmesi olmaktan çıkmalı, bir bütün olarak getirmek ve buna uygun esnek araçlar yaratmak bu
siyasal kitle çalışmamızın esas hatları ile seçim kampanyamızda da kritik bir öneme sahiptir.
değerlendirildiği, toplam birikimimizin süzüldüğü, Geçmiş deneyimler göstermektedir ki, seçim
kazanımların tekrar bilince çıkarıldığı ve dönemleri diğer politik kampanya süreçleri ile
eksikliklerin somut başlıklar halinde tanımladığı bir karşılaştırıldığında bu açıdan daha kolay sonuç
dönem olmalıdır. Böyle bir değerlendirme alabildiğimiz bir dönemdir. Bizim için tek amaç
yaptığımızda kabaca şöyle bir tablo karşımıza çıkar. daha fazla kişiyi faaliyete katmak olamaz. Aynı
En yalın olgu, her süreçten gelişerek çıktığımız, zamanda taraftarımız olan güçleri ve çevresini
sürekli ve sistemli bir propaganda-ajitasyon faaliyeti politik olarak geliştirmek, ideolojik-teorik bir
yürütme yeteneği kazandığımızdır. Politik eğitime tabi tutmak hayati önemdedir.
reflekslerimiz güçlenmiş, faaliyetimiz propagandadif Çeperimizdeki tüm unsurları çalışmaya katmak,
hattan eylemli bir hatta doğru önemli birikimler çeşitli örgütlenmeler aracılığıyla tanımlı hale
yaratmıştır. getirmek, önlerine somut işler koymak, faaliyeti
Bu tabloda en belirgin eksikliklerin başında ise, günü birlik değerlendirmek, eksikliklere anında
kendi özgücünün ötesinde geniş kitlelerin politik bir müdahala etmek... Kuşkusuz tüm bunlar yerel
tutum almasını sağlayabilmek ve bunu eylemli bir önderliklerin ortaya koyacağı yaratıcı ve inisiyatifli
hatla birleştirebilmek yeteneğinin henüz istenilen bir önderlik pratiğiyle çok doğrudan bağlantılıdır.
düzeyde kazanılamamış olması gelmektedir. Elbette Bu konuda yerel önderliklerimize önemli görev ve
kitleleri eylemli bir çizgiye çekebilmek, genel olarak sorumluluklar düşmektedir.
bizim çabamızın ve müdahale yeteneğimizin Dördüncü önemli nokta ise, toplam seçim
ötesinde bir durumdur. Bu türden bir çaba ve çalışmasında çok önemli bir yerde duran sosyalist
müdahalenin sonuç vermesi, kitlelerin eyleme propaganda sorununa ilişkindir. Sosyalist
yönelebileceği uygun bir zemin olması halinde propaganda bütün sorunların çözümünün
CMYK
18 Kızıl Bayrak Sayı:2007/19 18 Mayıs 2007
İşçi-emekçi hareketinden...
“Direne direne kazanacağız!”
OSİM-DER: Yasan’la
dayanışmaya!
Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu olan
Yasan Yassı Metal’de 7 Mayıs günü 5, ertesi gün ise 2
öncü işçi işten atıldı. Patron, DİSK Birleşik Metal-İş
Sendikası’nda örgütlü olan işçileri bir yandan “İş yok!
Para ödeyemiyorum!” gibi bahanelerle işten atarken,
diğer yandan fabrikanın girişinde iş ilanı asılıydı.
Sendika üyesi kadrolu işçiler atılırken taşeron
firmaya sürekli yeni işçiler alınıyor. Fabrikanın her
yanına döşenen 80’in üzerinde kamera ile işçiler baskı
altına alınmaya çalışılıyor. Yoğun bir ihracat hacmi
olmasına rağmen işçilerin ücretleri ayın 20’sinden
20’sine veriliyor.
İşten atmalar Yasan patronunun sendikal
örgütlülüğe yönelik ilk saldırısı değil. Daha önce çeşitli
yöntemlerle sendikal örgütlülüğü dağıtmaya çalışan,
barış da yok!” sloganları sık sık atıldı. gösterecek ve görüşmelerin sorunsuzca bitirilmesi için
birçok öncü işçiyi işten atan Yasan patronunun bu
Oldukça coşkulu olan Esen Plastik işçileri, çalışacağız” dedi.
girişimleri işçilerin kararlı duruşu ile boşa
kendilerine destek olmaları için içeride çalışan işçilere TETAŞ ve EÜAŞ Genel Müdürlükleri işyerlerini
düşürülmüştü.
çağrı yaptılar. İşçileri “İşçi arkadaş sendikalı ol!”, kapsayan görüşmelere 9 Mayıs günü TES-İŞ Genel
İşten atmaların sendikal örgütlülüğe yapılmış bir
“Yalaka işçi işçi değildir!”, “Korkma, korktukça sıra Merkezi’nde başlandı.TES-İŞ ile İzmit Atık Yakma ve
saldırı olduğu bilinci ile hareket eden Yasan işçilerinin
sana gelecek!” sloganlarıyla mücadeleye ve Depolama Şirketi (İZAYDAŞ) arasında süren toplu iş
saldırıya yanıtı direniş oldu. İşten atılan işçiler 8
dayanışmaya çağırdılar. sözleşmelerinde sona yaklaşılıyor. TES-İş ile Park
Mayıs’tan itibaren sendika önlüklerini giyerek fabrika
İşçi eşlerinin ve çocuklarının eyleme katılması Termik A.Ş arasında Çayırhan Termik Santralı için
kapısında direnişe geçtiler. Vardiya giriş-çıkışlarında
oldukça anlamlıydı. Çevredeki fabrikalardan işçiler de işletme toplu iş sözleşmesi görüşmelerine ise 11 Mayıs
alkış ve sloganlarla saldırıyı protesto eden işçilere
eyleme destek verdi. günü başlandı.
patron servisleri kaçırarak yanıt vermeye çalıştı. Ancak
Kızıl Bayrak/İzmir
işçiler her iki kapıyı da tutarak bu girişimi de boşa
düşürdüler. İçerdeki işçiler ilk gün yemek boykotu Maliyede ek ücretler arttı
yaparak dışarıdaki arkadaşlarına destek oldular. “Başhekim istifa!” BES ile Maliye Bakanlığı arasında 2003 yılında
İçerdeki işçiler eylemleri devam ettirmek için sendika Dev Sağlık-İş’te örgütlenen Dicle Üniversitesi Tıp gerçekleştirilen Kurum İdari Kurulu kararları
ile patronun yapacağı görüşmeyi bekliyorlar. Fakültesi Hastanesi çalışanları iki işçinin atılması sonucunda yapılan düzenleme ile artırılan ek ücretlere
En son 11 Mayıs günü sendika ile patron arasında üzerine eylem yaptı. Taşeronda çalışan işçiler sendikal 4 yıldır herhangi bir artış yapılmamıştı. Ek ücretlerin
yapılan görüşmede patron kararlı ve mahkeme açıldığı haklarını kullanmak istedikleri için yoğun baskı ile artırılması mücadelesini sürdüren BES, çeşitli imza
koşullarda da verilecek cezayı ödemeye hazır olduğunu karşı karşıyalar. kampanyaları, basın açıklamaları ve Bakanlık
ifade etti. Bu durumu BMİS Genel Merkezi ile birlikte Sendikal örgütlenmeye öncülük eden işçilere görüşmeleri ile ek ücretlerin günün koşullara göre
değerlendiren işçiler direnişe devam kararı aldılar. yönelik baskı ve tehditler bir süre önce fiziki saldırılara artırılmasını talep etti. Faks çekme eylemlilikleri ile ek
Sınıf dayanışmasına dayalı güçlü bir mücadele dönüşmüştü. En son iki işçi, bir gazeteye konuştukları ücretlerin artırılması talebi sürekli gündemde tutuldu. 7
direnişi zafere götürecektir. Hem içeride çalışan hem de için atıldılar. Atılan arkadaşlarına sahip çıkan işçiler 8 Nisan’da Ankara’da binlerce maliye emekçisinin
çevre fabrikalardaki işçilerden gelen destek direnişin Mayıs günü işbıraktılar. Başhekimlik binasına yürüyen katıldığı eylemde, “Eşit işe eşit ücret!” ve “Sözleşmeli
kazanılmasını sağlayacak yegane güç olacaktır. işçiler “Başhekim istifa!”, “Direne direne köle olmayacağız!” gündemleriyle ilgili bir dosya
OSB-İMES İşçileri Derneği olarak işten atılan kazanacağız!”, “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!” Maliye Bakanlığı’na sunuldu.
Yasan işçileri ile dayanışma içerisinde olduğumuzu bir sloganlarını haykırdılar. Taleplerinin yerine Sendikanın Maliye Bakanlığı yetkilileri ile yaptığı
kez daha söylüyor, tüm işçileri ve işçi sınıfının getirilmemesi durumunda yemek ve servis boykotu görüşmeler sonucunda 8 Mayıs tarihli Bakanlık oluru
mücadelesine inanan güçleri Yasan işçileri ile eylemleri gerçekleştireceklerini ifade ettiler. ile yardımcı hizmetlilere, memurlara, gelir uzmanlarına
dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz. Eyleme Dev Sağlık-İş ve SES yöneticileri de ve şeflere 15 puanlık bir ek ücret artışı yapıldı. Artışın
OSB-İMES İşçileri Derneği katıldılar. Yaptıkları konuşmalarla işçilere sahip 15 Mayıs tarihinden itibaren geçerli olacağı belirtildi.
çıktılar. Konuyla ilgili açıklama yapan BES “Yapılan artış,
Esen Plastik direnişi sürüyor! taleplerimizi bir bütün karşılamaktan uzak olup, eşit işe
Yaklaşık 40 gün önce Petrol-iş Aliağa Şubesi’nde Enerjide TİS’ler başladı eşit ücret talebimizin de karşılığı değildir. Bu konuda
sendikamız mücadelesini ısrarla sürdürecektir” dedi.
örgütlendikleri için Esen Plastik’ten atılan 20 işçi TES-İş ile kamu işverenleri arasında TEDAŞ,
direnişlerini sürdürüyor. Her gün vardiya değişim TEİAŞ, EÜAŞ, TETAŞ, EİEİ, DSİ ve İller Bankası
saatlerinde fabrika önünde protesto eylemi yapan
işçiler, 11 Mayıs günü saat 12.30’ da eşleriyle birlikte
işyerlerini kapsayan 12. dönem işletme toplu iş Haber-İş’ten TİS yetki tespiti
açıklaması
sözleşmesi başladı. Çayırhan Termik Santralı ile
fabrika önündeydiler. Tüpraş ve Pektim işyeri İZAYDAŞ işyerlerine ilişkin toplu iş sözleşmesi
temsilcileri, Tümtis’ten işçiler, Tez Koop-İş, Basın-İş, görüşmeleri ise devam ediyor. TİS’ler yaklaşık 65 bin Haber-İş Genel Başkanı Ali Akcan, Posta, Telgraf
Deri-İş temsilci ve yöneticilerinin destek verdiği bir enerji işçisini ilgilendiriyor. Teşkilatı Genel Müdürlüğü ve bağlı işyerleri için 12.
eylem gerçekleştirildi. Eylemde Petrol-İş Aliağa Şube 25 Nisan’da TEDAŞ ve TEİAŞ Genel Müdürlükleri Dönem, Türk Telekomünikasyon AŞ Genel müdürlüğü
Başkanı İbrahim Doğangül bir konuşma yaparak, işyerlerini kapsayan işletme toplu iş sözleşmelerinin ve bağlı işyerleri için 7. Dönem TİS anlaşması yapmak
patronun sendikal çalışmayı engellemek için açılış töreninde konuşan TES-İş Genel Başkanı ve üzere 26 Ocak ’07 tarihinde yetki tespiti talebinde
başvurduğu yolları teşhir etti, işçilerin kararlı Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Kumlu, TES-İş’in bulunduklarını ifade etti. Bu taleplerinin sonucunda
direnişlerine devam edeceğini vurguladı. sorunların masa başında çözülmesi konusunda öteden “sendikamızın gerekli çoğunluğa haiz olduğu işverene
Ardından Basın-İş ve Tümtis adına konuşmalar beri sürdürdüğü yaklaşımı bu yıl da sürdüreceğini ve sendikamıza bildirmiştir” dedi.
yapıldı. Direnişçi işçilere Tezkop İş’in örgütlü olduğu belirtti. Aynı gün DSİ, İller Bankası ve EİEİ Genel Haber-İş’in Çalışma Bakanlığı’ndan yetki belgesi
büyük marketlerde çalışan işçiler tarafından gönderilen Müdürlükleri işyerlerini kapsayan toplu sözleşmelerin beklediğini ifade eden Akcan, “Sendikamız yetki
erzaklar verildi. Eylemde “Kurtuluş yok tek başına, ya açılış töreninde de konuşan Kumlu, “Bizim sendikal belgesinin verildiği tarihten itibaren 15 gün içinde
hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Yaşasın sınıf anlayışımız toplu iş sözleşmesini masada bitirmeye Toplu İş Sözleşmesine ait talepleri işverene ileterek,
dayanışması!”, “ İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!”, “ özen gösteren bir anlayışa dayanır. Ülke gerçeklerini toplu iş sözleşmesi müzakerelerinin başlaması için
Esen Plastik işçisi yalnız değildir!”, “İş, ekmek yoksa gözönünde bulundurarak elimizden gelen gayreti çağrıda bulunacaktır” dedi.
Sayı:2007/19 18 Mayıs 2007 Yasan işçisi yalnız değildir! Kızıl Bayrak 19
İÜ ve İTÜ’de protestolar...
“Rektör istifa! İşkenceci polis üniversiteden defol!”
Hafta başında 21. Geleneksel İTÜ İÜ: İşkenceci polis
üniversiteden defol!
Şenliği’ne iki kez polisi saldırtan ve
100’ü aşkın öğrenciyi gözaltına
aldırtan rektör, 12 Mayıs’ta yapılan
basın açıklaması ile protesto edildi. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde ilerici-
200’ü aşkın öğrencinin katılımıyla demokrat öğrenciler, üniversitede düzenledikleri
yapılan eylem yemekhane önünden bahar şenliğine müdahale eden ve çevik kuvvet
Fen-Edebiyat kapısına yapılan polisinin içeri girmesine izin vererek 83 kişiyi
yürüyüşle başladı, basın açıklaması gözaltına aldıran İTÜ Rektörü Prof. Dr. Faruk
ile devam etti. Eylem boyunca Karadoğan’ı protesto ederek, istifa etmesini
“Vali’yi alana rektör bedava!”, istediler.
“Rektör istifa!”, “İşkenceci polis 11 Mayıs günü, İTÜ Maslak Yerleşkesi’nde
üniversiteden defol!”, “Ferman “Öğrenci düşmanı yasakçı rektör defol!”
devletin, üniversiteler bizimdir!”, pankartıyla biraraya gelen öğrenciler, üniversite
“YÖK, polis, medya bu abluka yerleşkesinin ana kapısına kadar “Valiyi alana,
dağıtılacak!”, “Soruşturmalar, rektör bedava!”, “İşkenceci polis üniversiteden
klasik pankartsız, dövizsiz ve slogansız yürüyüş
gözaltılar, baskılar bizi yıldıramaz!”, “YÖK defol!” sloganları atarak yürüdüler.
dayatmasına karşı pankartlar ve sloganlar
kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle Öğrenciler adına açıklamada yapan Belkıs
eşliğinde gerçekleştirildi.
özgürleşecek!” sloganları atıldı. Emel, İTÜ Rektörü Karadoğan’ın, üniversiteye
Daha önce İTÜ’deki gözaltıları protesto eden
Eylem öncesi okul içinde alınan önlemler 1 yüzlerce çevik kuvvet polisini sokarak üniversite
bildiri dağıtan 5 öğrenci kulübü de eylemde yer
Mayıs sabahını andırır nitelikteydi. Yüzlerce çevik yaşamını baskı altına aldığını söyledi. Rektörün
aldı. İTÜ öğrencisinin büyük tepkisiyle karşılaşan
polise, TOMA (toplumsal olaylara müdahale öğrencilerle konuşmak yerine çevik kuvvet
bu saldırıların ardından bazı hocaların da
aracı) ve onlarca sivil polis eşlik ediyordu. Yapılan polisini üniversiteye sokmayı tercih ettiğini
öğrencilerle birlikte yürümesi rektöre duyulan
polis yığınağına rağmen yemekhane önünde belirterek, “Hangi bilim adamı ve eğitimci
tepkinin geniş bir zemine yayıldığını gösterdi.
toplanan öğrenciler sloganlar ve halaylarla kimliğine, polise üniversitede öğrencileri
Tüm baskılara ve üst üste yaşanan saldırılara
rektörlüğü protesto ettiler. Rektörün polisi çağırma dövdürmek yakışır? İTÜ yönetimi sergilediği bu
rağmen İTÜ öğrencileri polisin ve idarenin
nedeni kısa sürede anlaşıldı. Rektörlük önünde antidemokratik hareketten sonra asla
karşısında şenliği savunmuştur. Her saldırının ve
yapılacak herhangi bir eylemi önlemek üzere emir demokrasiden bahsedemeyecek. Rektör ve tüm
tehdidin ardından daha fazla insanın sahiplendiği
aldığı anlaşılan polisler, yürüyüş boyunca korteje idari kadro istifa etmelidir” dedi.
süreç bir kez daha öğrencilerin iradesini hiçe
eşlik ettiler. Ayrıca daha önceden içeri girebilen Yapılan açıklamadan sonra eylem sona erdi.
sayanların yanıldığını kanıtladı.
basın mensupları bu sefer İTÜ’nün “prestiji” Kızıl Bayrak/İstanbul
Ekim Gençliği/İstanbul
açısından dışarıda bırakılmıştı. Eylem polisin
Seçim çalışmalarından...
Sayı:2007/19 18 Mayıs 2007 Herkes kendi bayrağı altına! Kızıl Bayrak 25
Sınıfın kızıl bayrağı altına! güncel yönleri ile değerlendirildi. Seçim sürecinin hazırlıkları devam ediyor. Ankara BDSP olarak bizler de
kitlelerdeki politik duyarlılığı artırdığı ifade edildi. Bu seçim gündemli faaliyetimizi 13 Mayıs günü yaptığımız
Sermaye düzeni kendi cephesinden seçimlere
dönemde her partinin kitlelerin karşısına kendi programı toplantıyla resmen başlattık.
hazırlanıyor. Küçükçekmece’den komünistler olarak
ve çözüm önerileri ile çıktığı söylendi. Böylesine bir Toplantıda öncelikle siyasal gündem üzerine sohbet
bizler de seçim sürecine ilişkin genel siyasal
süreçten devrimci amaç ve ilkeler doğrutusunda gerçekleştirdik. Komünistlerin seçim taktiğini, seçime
yaklaşımımızı ve politikalarımızı anlatan seminerle
yararlanılması gerektiği vurgulandı. Parlamenter ilişkin politikamızı ve hedeflerimizi anlattık. Düzen içi
seçim çalışmamızı başlatmış bulunuyoruz.
hayallerin hiçbirine prim vermeden açık ve net bir siyasal krizin arka planını ve erken seçimle sonuçlanan
14 Mayıs günü gerçekleştirdiğimiz seminerde ilk
şekilde devrim ve sosyalizm propagandasına dayanan düzen içi dalaşmanın işçi sınıfı ve emekçilerde
olarak İstanbul 1 Mayıs’ını değerlendirdik. Devletin tüm
bir hatta seçim sürecini değerlendirmenin anlamı yaratacağı sonuçları, ordu-hükümet kutuplaşması
engelleme girişimine rağmen yaklaşık bir ay boyunca
üzerinde duruldu. Mevcut şartlarda en etkili yöntemin üzerinden sermaye düzeninin hedeflerini ele aldık.
Taksim alanı üzerinden süren irade savaşını işçi ve
seçimlere bağımsız devrimci adaylarla girmek olduğu Sermaye partilerinin tek programda birleştiklerini, bu
emekçilerin kazandığı vurgulandı. 30 yıldır devam eden
belirtildi. Bu taktiğin politik anlamı, imkan ve olanakları programın emperyalizme uşaklık, İMF’ye koşulsuz itaat,
Taksim yasağının fiilen delindiği ifade edildi. 1 Mayıs’ta
anlatıldı. Mevcut şartlarda devrimci güçlerin birlikte sermayeye sınırsız hizmet olduğunu vurguladık.
kazanılan özgüvenin önemine değinildi. Bu kazanımda
davranmasının önemli olduğu ama gerçekleşmesinin zor Parlamentoyu ve düzenin tüm kurumlarını teşhir
Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun yaşadığı iç zayıflıklara
olduğu vurgulanırken Bağımsız Devrimci Sınıf etmenin önemine değindik. Siyaset sahnesinde burjuva
rağmen önemli bir yerde durduğu vurgulandı. Düzen
Platformu olarak bu yönde çaba gösterileceği ifade sınıfsal katmaların kendini ifade ettiği bir süreçte işçi
dışı, öncesinde oluşan kararlılığın eylem günü militan
edildi. Ancak bu zorluğun bilincinde davranılacağı ve sınıfının devrimci programı ile emekçilere ulaşmanın
bir tarzda ete kemiğe büründüğü, fiili ve meşru bir hatta
kendi bağımsız çalışmamız için gerekli hazırlıkların önemini anlattık. İşçi sınıfı adına söylenmesi gereken
örgütlenen 2007 1 Mayıs’ının son yılların er görkemli 1
yerine getirileceği söylendi. sözün ve düzene karşı devrim perspektifi ile
Mayıs’ı olarak tarihteki yerini aldığı vurgulandı. 1
Seçim çalışmalarında emekçi kitlelere her türlü oluşturulacak taraflaşmanın önemine dikkat çektik.
Mayıs’ta yakalanan birliktelikten yola çıkılarak
sorunun kaynağı olan vahşi kapitalist sistemin etkili bir Ayrıca reformist-liberal çevrelerin seçim
reformizmle devrimci hareket arasındaki ayrımların
tarzda teşhir edileceği ifade edildi. Emekçilerin sömürü politikalarına, ittifak arayışlarına değindik. Seçim
iyice silikleşmesinin ve sendikal bürokrasi gerçeğinin
sisteminden kurtulup kendi iktidarını kurmadığı sürece gündemi üzerinden devrimci güçlerin ortak bir tutum
üstünün örtülmesinin önüne geçilmesi gerektiği
tüm sorunların daha da ağırlaşarak süreceği söylendi. üzerinden hareket etmesinin önemine dikkat çektik. İşçi
söylendi.
Emekçilerin tek gerçek seçeneği olan devrimin ve sınıfının kurtuluşunun kendi ellerinde, devrimde ve
Daha sonra genel siyasal gelişmeler üzerinden bir
sosyalizmin gerçek kurtuluş olduğu, bunun için sınıfa sosyalizmde olduğunu, bu bakışın dışında yer alan tüm
tartışma yürütüldü. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile
karşı sınıf tutumuyla mücadeleye çağrı yapılacağı çözüm önerilerinin düzenin sınırlarında kalacağını
birlikte oluşturulmaya çalışılan laik-şeriatçı
vurgulandı. vurguladık.
kutuplaşmasının sınıfsal ayrımların üzerine örten bir
Katılımcıların tartışmalara aktif olarak dahil olduğu Toplantının son bölümünde işçi sınıfının bağımsız
işlev gördüğü belirtildi. AKP’sinden CHP’sine,
seminerlerimiz önümüzdeki haftalarda sınıfın bağımsız devrimci adaylarının üzerinden somutlaşacak olan seçim
ordusundan TÜSİAD’ına kadar tüm düzen kurumlarının
tutumunun pratik örgütlenmesi konusu üzerinden devam faaliyetimizin pratik örgütlenmesini anlattık. Seçim
işçi-emekçi düşmanlığında, İMF’nin sosyal yıkım
edecek. taktiğimiz ve seçime yönelik politik müdahalemizin
programlarını uygulamakta, ABD emperyalizmine
Küçükçekmece/BDSP hedeflerini tartıştık. Canlı bir atmosferde geçen toplantı
uşaklıkta, halklara düşmanlıkta birleştikleri ve ortak
ile birlikte Ankara’da politik seçim faaliyetimiz fiilen
davrandıkları ifade edildi. Düzen kurumlarının öze dair
hiçbir faklılığının olmadığı bu kutuplaşmada işçi ve Sınıfın devrimci bayrağı altına! başlatılmış oldu.
emekçilerin yerinin olamayacağının altı çizildi. Düzen cephesinin birçok hesaba dayalı seçim Ankara/BDSP
Daha sonra seçim süreci, siyasal anlamı, tarihsel ve
Dünyadan...
terörist muamelesi görmüş, tüm sınırlara yığınak
yapılmıştı, tüm Avrupa savaş haline dönüştürülmüştü.
Ama bu önlemler 350 bin kişinin G8’e karşı Cenova
Almanya Telekom’da grev! dayanışma içinde olduklarını bildirdi. sokaklarında protestolarını yükseltmesini
engelleyememiş, G8’ler Cenova’nın rüzgarıyla Katar
Telekom bünyesinde yapılması planlanan
değişiklere ilişkin görüşmelerin tıkanmasının G8 karşıtları için toplu çöllerine savrulmuşlardı.
ardında Ver.di Sendikası geçen 4 Mayıs günü grev
oylamasına gidileceğini açıklamıştı. 7 Mayıs günü
cezaevi Almanya: Eski yasalar yine uygulamaya
başlayan ve üç gün süren bir oylama Federal İçişleri Bakanı Schauble ile konuldu!
gerçekleştirildi. Oylama sonucunda çalışanların Mecklenburg Vorpommern eyaleti İçişleri Bakanı G8 Zirvesi yaklaşırken tüm toplumda terörizm
%96.5’inin grevden yana olduğu ortaya çıktı. G8 karşıtlarını tutabilecekleri bir cezaevi histerisi hakim kılınmaya çalışılıyor.
Toplam geçerli oy sayısı 21.951 olarak açıklandı. planladıklarını açıkladılar. Cumhuriyetçi Avukatlar Alman devleti gerçekleştirdikleri baskınlar ve
Grevden yana oy kullananların sayısı ise 21.175. Derneği ve Ceza Savunma Oluşumu da buna karşı, gözaltılarla devrimci-demokrat çevreler üzerinde terör
Ayrıca Ver.di Sendikası kendi üyesi olmayan gözaltına alınacaklara veya tutuklanacaklara estirmeyi hedeflliyor, gözaltı tehditleri savurmaya
telekom çalışanları arasında da araştırma yaptığını parasız hizmet vermek için acil hizmet servisi devam ediyor.
ve onların da büyük çoğunluğunun desteğini oluşturacaklar. Federal İçişleri Bakanı Schaeuble, eyaletlerin,
aldıklarını açıkladı. Buna karşın Telekom şefi tehlikeli görülmeleri halinde eylem hazırlığı yapan
Rene Obermann yaptığı basın toplantısında Mısır’da grev dalgası solcu grupların mensuplarını 2 haftaya kadar
gözaltında tutabileceğine dikkat çekti. Schaeuble
planladıkları değişiklikleri uygulamakta kararlı
Mısır’da İkinci Dünya Savaşı’ndan beri en bununla da yetinmeyerek, Alman ordusunu devreye
olduklarını, bunun başka bir alternatifinin
büyük grev dalgası yaşanıyor. Mısır’da 2006 sokmayı gündeme getirdi.
olmadığının ifade etti.
yılında ülke genelinde 222 grev, açlık grevi ve Bu arada dıştan gelecek “terörist”lere karşı da
Grevin birinci gününde 11 bin emekçi
yürüyüş gerçekleştiği bildiriliyor. Bu yıl da önlemler almak için kolları sıvayan Alman devleti,
grevdeydi. Ağırlıklı olarak Kuzey Ren Vestfalya
işçilerin grev yapmadığı gün yaşanmadı. Tekstil Schengen Anlaşması’nı yine devreye sokacaklarını,
eyaletinde süren greve 50 şehirde 3 bin kişi katıldı.
endüstrisinde başlayan grev, inşaat sektörüne, sınırlarda kontrolleri başlatacaklarını duyurdular.
Japonya İşçiler Birliği NTT (Workers Union of
Kahire’deki metrolara, çöpçülere, fırıncılara ve Böylece G8 süresince Almanya’da hava ve deniz
Japan ) Başkanı Shoji Morishima “grevci
gıda endüstrisine sıçrayarak yayılıyor. yolları ile sınır kapıları kontrol altında tutulacak.
kardeşlerin mücadelesi önünde eğiliyoruz” diyerek
28 Kızıl Bayrak Irkçılığa ve şovenizme karşı devrimci mücadele! Sayı:2007/19 18 Mayıs 2007
“Cumhuriyet mitingleri”…
M. Can Yüce
Öncelikle bazı sorular sormamız gerekiyor: Nisan Kısacası savunulan, devletin kendisidir, bütün paylaşılan, paylaşılmak istenen veya istenmeyen
ayının ortalarında başlayan Cumhuriyet mitinglerine renkleri ve nitelikleriyle TC’den başkası değildir! başka alanlar var, kavganın bir ucu buralara
milyonlarca insan katıldı. Milyonları ifade eden bu Kısa vadeli hedef AKP olmakla birlikte uzun vadeli dayanıyor; ama bu işin sadece bir boyutudur.
kalabalık neyin mücadelesini veriyor, hedefleri ne? hedef krize giren TC’nin geleneksel yapısını olduğu Bu egemenler cephesindeki iç dalaşta esas zararlı
Bu milyonları bulan kitle, gerçek anlamda bağımsız gibi sürdürmektir. Bunun ilk adımı olarak da iktidar çıkan, stratejik olarak gerileyen; TC, özel savaş
mı? Değilse kime, neye bağımlı? Genelkurmay düzleminde hiçbir gedik vermemektir. aygıtının bilinen yapısından en çok zarar gören Kürt
öncülüğünde geliştirilen darbe girişimi, 27 Nisan Cumhurbaşkanlığı üzerinde koparılan gürültünün en halkı, emekçi sınıflar ve devrimciler olmuştur! Resmi
muhtırası ile bu kitle eylemleri arasında doğrudan temel anlamı da budur! çizginin bu kadar kitlelere yedirilmiş olmasının,
veya dolaylı bir ilişki var mı? Daha da önemlisi bu Ankara mitinginin mesajı ile daha önce basın bunun en gerici tarzda kendisini konuşturmasının,
kitle devlet açısından ne anlam ifade ediyor; devrim toplantısında açıklanan Genelkurmay açıklamalarının devrimci güçler ve Kürtler açısından başka bir anlamı
mücadelesi açısından ne anlama geliyor? Özel savaş özü aynıdır. Bu öz, 27 Nisan muhtırası ile çok daha yoktur.
rejimi ve güncel politikalarıyla bu kitlesel eylemlerin net, açık ve dolaysız anlatılmıştır. Resmi çizginin, özel savaş aygıtının güncel ve
politik hedefleri arasındaki ortaklıklar nelerdir! “Bu devlet sahipsiz değildir, gerektiğinde uzun vadeli çizgisini milyonların eylemiyle dışa
15 Nisan’da Ankara’da gerçekleşen ilk miting, devletin, Cumhuriyetin sahipleri harekete vurması, bir bakıma, Hrant Dink’in cenaze töreninde
emekli generallerin yöneticisi olduğu dernekler geçmekten çekinmeyecektir!” yüz binlerin dile getirdiği “Hepimiz Ermeni’yiz”
tarafından organize edildi. Diğerlerine ise daha “sivil” Çekinmediklerini de çok açıkça ortaya sözünün açığa vurduğu kırılmaya bir yanıt, bir tür
bir görünüm verilmeye çalışıldı. Bu mitingin açık koymuşlardır. 27 Nisan muhtırasından sonra AKP’nin kitlesel karşı duruş hareketi olmuştur.
hedefi görünürde AKP hükümeti ve onun planları işlemez hale gelmiştir. Ama bu, sadece bir Seçimler olur, şu veya bu parti seçimi kazanır,
cumhurbaşkanlığı konusundaki politikasını adım olarak değerlendirilmiş ve devamının Cumhurbaşkanlığı seçimi olur, şu veya bu kişi bu
engellemek, “Cumhuriyetin temel değerlerini” kararlılıkla getirileceği mesajı verilmiştir. Seçim koltuğa oturur! Bunların nasıl gerçekleşeceği bir
korumak biçiminde ifade edildi. Bu, bir yönüyle kararı, seçimde AKP’yi geriletme hesapları ve bunun yana, resmi çizginin bu kadar kriz, çözülme ve
doğruydu. 12 Nisan’da yapılan Genelkurmay’ın basın bir adımı olarak “sağ ve solda birlik” dayatmaları ve bozulmadan sonra kendisini toparlaması ve bunu
toplantısında açıkça desteklendi. Bu ilk miting bunun alelacele kotarılmaya çalışılması daha sonraki kitlesel tabana eylemli olarak oturtması, bir bakıma
kitlesel olarak kalabalıktı, Türk bayrakları taşıyarak adımlar olarak gündeme gelmiştir. Bu adımların bunun kitlesel düzlemde bir restorasyon niteliğinde
resmi ideolojinin bilinen sloganlarını tekrarlıyordu. ayrıntılarına ve bunların değerlendirmesine girmek olması, bir kez daha vurgulamak durumundayız ki,
Güncel hedef AKP ve onun güncel politik konumuz değildir. Konumuz kitlesel mitingler ve bu devrimci güçler açısından stratejik gerileme, stratejik
girişimleriydi. Ama mitingin hedefi ve mesajları salt eylemlerde TC’nin, resmi çizginin kendisini eylemli handikap anlamına gelmektedir. Bu kitlesel temelin
bununla sınırlı değildi. Irkçı şovenizm, Kürt ve olarak ifade etmesi ve bunun Kürdistan ve Türkiye bu haliyle bırakılmayarak daha süreklileşmiş
devrim düşmanlığı, TC’nin resmi çizgi ve devrimleri açısından taşıdığı büyük ve ciddi örgütlenmelere kavuşturulması tehlikeyi daha bir
politikasının kitlesel temelde ortaya konulması tehlikelere işaret etmektir! sürekli kılmaktadır.
bundan sonraki karşı-devrimci, Kürdistan karşıtı TC’nin, resmi çizginin kendisini meydanlarda Kabul etmek gerekir ki, bu kendiliğinden oluşan
politikaların politik ve psikolojik dayanağı yapılmak milyonlarla dışavurması, aynı zamanda bu düzenle bir durum değildir. AKP bu hareketin oluşumunda
isteniyordu. uzlaşma, bu düzen içinde kendisine bir yer arama sadece bir bahane olmuş, bir bakıma “olgunlaşmış bir
En gerici ve karşı-devrimci politikaları şişirilmiş çabalarına, hayallerine de ölümcül bir darbe olarak zemin” sunmuştur. Bu zemin özel savaş aygıtı
kitle gösterileri aracılığıyla dayatmak, aslında eski bir algılanmalıdır. TC ve özel savaş aygıtı, 27 Nisan tarafından değerlendirilmektedir. Yoksa AKP ve diğer
özel savaş, faşist taktiklerinden biridir. Hitler ve diğer muhtırasında ifade ettikleri gibi kendisini “Ne mutlu partilerin demokrasiyle, en sıradan hak, hukuk, adalet
izleyicileri bu yöntemleri sık sık kullanmış ve bu kitle Türküm” sözüyle tanımlamayan ve başka kimlik ilkeleriyle bir ilişkisi yoktur. AKP, dinsel eğilimleri
gösterileriyle politik hedeflerine daha kolay arayışının peşinde koşanlara bu düzende yaşam hakkı olan, bu anlamda laikliği sulandırmak isteyen, ama
ulaşmışlardır. Bu mitinglere katılan kitlelerin bu tanımamakta kararlıdır! Resmi çizgi dışında ve ona TC’nin temellerini benimseyen gerici, ırkçı bir
politik hedeflerin bilincinde olup olmamalarından karşı olan herkes “düşmandır”, algıları, yaklaşımları partidir. Son yapılan anayasa değişikliği ile diğer
bağımsız olarak bu böyledir. Kaldı ki bu gösteriler ve politik tutumları budur! partilerle işbirliği içinde bağımsız adayların seçimini
kendiliğinden, kitlesel reflekslerle gelişen eylemler Anti-demokratizmin, askeri despotik yapının ve zorlaştıran bir değişikliği gerçekleştirmeleri, nasıl anti
değil, özel savaş elemanları veya onların etkisindeki çizginin temel nedeni, özü ve sürdürme gerekçesi demokratik ve Kürt düşmanı bir çizgiye sahip
kurum ve kişiler tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu budur! Bu, kuşkusuz bölünmüş, zayıf, tartışmalı bir olduğunu çok açık bir biçimde göstermiştir.
mitinglere uzaktan bakan bir gözlemci, gözüne çarpan iktidar sitemini değil, yekpare, merkezi ve Kısacası, askeri cumhuriyet ve unsurları ile
“kırmız beyaz” renklerle devletin askeri despotik, yoğunlaşmış bir iktidar sistemini koşullamaktadır! demokrasicilik oyununun figüranları arasındaki ilişki
sömürgeci, ırkçı şoven niteliklerini anlamakta zorluk Egemenler cephesindeki güncel hesaplaşmanın ve çelişkilerde bilerek veya bilmeyerek taraf olmak,
çekmez! derinlerindeki temel neden yine budur. Elbette bunu demokrasi adına yapmak, en yumuşak deyimle
aymazlıktır. Bu darbe sürecinin önemli bir özelliği,
askeri cumhuriyetin bir yönüyle kendisini kitle
eylemleriyle konuşturması ve bunu önemli bir politik
Siyonist İsrail zehir saçıyor ve psikolojik dayanak yapmasıdır! “Cumhuriyet
mitingleri” adı tam da bu amaca oturmaktadır! Bu
İsrail savaş makinesinin Lübnan direnişi Lübnan ordu kaynakları, bu zehirli balonlardan
politik ve psikolojik dayanak halkımız, devrimci
karşısında uğradığı hezimetin siyonist rejimde daha önce de Sur, Sayda ve Nebatiye kentlerinde
yarattığı sarsıntıların etkisi devam ediyor. Lübnan görüldüğünü, UNIFIL’e bağlı İtalyan birliklerinin güçler, emekçi sınıflar açısından stratejik bir
direnişinden beklenmedik bir şamar yiyen kinci balonlarda kullanılan zehirli maddenin tespiti için handikap anlamına gelmektedir. Aynı zamanda bir
siyonistler, Lübnan halkı üzerine zehir saçarak ilkel örnekler aldıklarını, ancak üç ay geçmesine rağmen kez daha reform hayallerinin de sonuna işaret
intikam duygularını tatmin etmeye çalışıyorlar. test sonucuyla ilgili herhangi bir açıklama etmektedir.
Tam bir kirli savaş aygıtı olarak tasarlanıp yapılmadığını belirttiler. Bir kez daha kanıtlandı ve doğrulandı ki,
kurulan İsrail ordusunun iğrenç taktiklerinden biri, Lübnanlı köylüler ise İsrail uçaklarından bırakılan demokrasi, özgürlük, eşitlik gibi en temel istemlerin
zaman zaman Arap halkları üzerine zehirli balonlar bu zehirli balonlardaki zehrin türünün belirlenmesi
gerçekleşme yolu devrimden geçmektedir. Ama bu
atmasıdır. Bu yöntem salkım bombası atmak için için balonlardan örnekler alındığını, bu zehrin büyük
bahane bulunamadığı zaman gündeme geliyor. Bu baş hayvanların ölümüne sebep olduğunu dile yol uzun ve zahmetli bir yoldur, uzun soluklu bir
saldırı biçimine son olarak İsrail sınırına yakın getirdiler. duruşu ve yürüyüşü koşullamaktadır. Devrimcilerin
Lübnan köyleri maruz kaldı. İsrail’in hamisi ABD emperyalizmi, geçen yüzyılın işi daha bir zorlaşmıştır. Milyonların eylemli
Görgü tanıkları, İsrail hava kuvvetlerine ait M-K ikinci yarısında Vietnam, Küba, Nikaragua desteğini alan resmi çizgiye, ırkçı şoven hezeyanlara
ve F-16 savaş uçaklarının16 adet siyah-beyaz halklarının direnişini ezmek için savaşa biyolojik karşı devrimci bir kitle çizgisini geliştirmek her
renkteki zehirli balonu tarlalara bıraktığını belirtti. boyutlar eklemişti. Şimdi de İsrail ordusu, ABD zamankinden daha acil ve kaçınılmaz bir görev
Tanıklar, patlatılan üç balonun kokusuz zehirli gaz ordusundan ilham alarak Arap halkları üzerine
olmaktadır.
içerdiğinin anlaşılması üzerine köylerin paniğe iğrenç zehirlerini saçıyor.
kapıldığı ifade edildi. 15 Mayıs 2007
Sayı:2007/19 18 Mayıs 2007 Bültenlerden... Kızıl Bayrak 29
Asistan
Girişimi’nden
6 Eylül tutuklularına tahliye
9 ay önce Lübnan’a asker göndermek için mecliste
kampanya...
görüşülen tezkereye “hayır” dedikleri ve tezkere sonrası
Ankara’ya gelen BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ı protesto
ettikleri için tutuklanan 18 anti-emperyalist 11 Mayıs’ta
mahkemeye çıkarıldı.
Asistan Girişimi 10 Mayıs günü, Yüksel Ankara ve şehir dışından gelen kitle tutuklu anti-
Caddesi’inde yaptığı basın açıklamasıyla, emperyalistlerle dayanışmak için saat 09.00’da Toros Sokak’ta
imza kampanyasının duyurusunu yaptı. Ülke toplandı. Buradan duruşmanın yapılacağı 11. Ağır Ceza
çapında başlatılan imza kampanyasına Mahkemesi’ne doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüş boyunca
bugüne kadar Ankara, İstanbul, İzmir “Anti-emperyalistler yargılanamaz!”, “Anti-emperyalistler
Eğitim-Sen Üniversiteler Şubeleri ve Ankara değil işbirlikçiler yargılansın!”, “Yaşasın halkların
Tabip Odası kurumsal düzeyde destek kardeşliği!”, “Devlet terörüne son!” dövizleri taşındı.
verdiğini açıklamıştı. Pek çok demokratik Sabah saatlerinden duruşmanın bittiği ana kadar Adliye
kitle örgütü de kampanyayı gündeme almış önünde bekleyen kitle gün boyu attığı sloganlarla ve çektiği
durumda. Kampanya, istihdam edilme halaylarla tutuklu anti-emperyalistlerle dayanışma içinde oldu.
biçimleri farklılaşsa da kamu görevlisi Duruşma sonunda tutuklu tüm anti-emperyalistler tahliye
konumunda olan asistanlar, asistan hekimler, oldu.
okutmanlar, öğretim görevlileri ve diğer Kızıl Bayrak/Ankara
öğretim yardımcılarını kapsıyor.
Kampanyanın talepleri şöyle:
- Bütün üniversite çalışanlarına koşulsuz
iş güvencesi hakkı tanınmalı, pratikte iş Eczacılar 27 Mayıs’ta Ankara’da!
güvencesizliği anlamına gelen 2547 sayılı
yasanın 50/d madddesindeki gibi yıllık İstanbul Eczacılar Odası “14 Mayıs Eczacılık
atamalar öngörerek sürekli bir işsizlik Günü” vesilesiyle Galatasaray Lisesi’nden Taksim
tehdidi yaratan geçici istihdam Tramvay Durağı’na yürüyerek, sağlık alanının
uygulamalarına acilen son verilmelidir. piyasaya açılmasına ve eczacıların karşı karşıya
- Görev tanımları netleştirilmeli, kaldıkları sorunlara dikkat çekti.
akademik ve mesleki gelişime engel Eylemde AKP hükümeti tarafından çıkartılmak
olmayacak biçimde belirlenmelidir. istenen “İlaç ve Tıbbi Cihaz Yasası ve bu yasayla
- Demokratik bir üniversitenin ön koşulu beraber eczacıların ilaç satışları üzerindeki %15 kâr
olan özerkliğin ve akademik özgürlüklerin haddinin iskontonun da serbest bırakılmasıyla haksız
sağlanması için, yukarıda anılan öğretim rekabet ortamının doğacağı” belirtildi.
elemenlarının üniversite kurullarında, En önde İstanbul Eczacılar Odası pankartı yer aldı.
kendilerine ve üniversiteye dair her türlü Eczacılar “Eczacılık mesleği sahipsiz değildir!”
karar alma sürecinde etkin katılım, temsil ve pankartı arkasında beyaz önlükleriyle yürüdüler.
oy hakkı olmalıdır. Slogansız bir şekilde alkışlarla yürüyen yaklaşık
- Akademik atama ve yükseltme 75 eczacı Taksim Anıtı önüne geldi. Burada, İstanbul Eşit, adaletli ve kaliteli hizmet üretmek isteyen
kriterleri tüm üniversite bileşenlerinin Eczacılar Odası Başkanı Zafer Kaplan bir konuşma hekim ve eczacıların rahatsız olduklarını ifade eden
katılımı ile yeniden düzenlenmeli ve gerçekleştirdi. Son 3-4 yıldır AKP hükümetinin ve Eczacılar Odası Başkanı, son yasa taslağıyla ilaç
kazanılmış hakların devamlılığı birçok çevrenin kâr hırsıyla davrandığını ilaç üzerindeki %15 kâr haddinin serbest bırakılmasıyla
sağlanmalıdır. ihtiyacının istismar edildiğini söyledi. “Bizler eczacıların birbirlerine kırdırılmak istendiğini söyledi.
- Asistanların çalışma koşulları eczacılar olarak daha ucuz ve kaliteli ilaç için Konuşma, eczacıların saldırılara karşı 47 eczacı
iyileştirilmelidir. Okutmanların haftalık ders çalışıyoruz ancak siyasal iktidarın sağlık ve ilaç odasının katılımıyla 27 Mayıs ’07 günü Ankara’da
yükleri makul sürelere çekilmeli, asistan politikası buna engel oluyor” diyerek siyasal iktidarın miting yapacakları duyurusuyla sonlandı. Ardından bir
hekimlerin bilimsel araştırma ve rant elde etmek için sağlık alanını çokuluslu ilaç dakikalık saygı duruşu yapıldı.
eğitimlerine zaman ayırabilecek şekilde tekellerinin egemenliğine sunduğunu vurguladı. Kızıl Bayrak/İstanbul
mesai ve nöbetleri düzenlenmelidir.
- Akademik ve mesleki gelişim ve insan
onuruna yaraşır bir yaşam sürdürebilmek
için gereken ücret iyileştirilmeleri acilen
yapılmalıdır. Erol Zavar’a özgürlük!
- Gerekli altyapı ve eğitim programları
geliştirilmeli, bunu sağlamaya yönelik Erol Zavar’a Yaşam Hakkı Koordinasyonu 10 Mayıs
olarak her üniversite yeterli kamusal günü Galatasaray Lisesi önünde yaptığı açıklama ile
kaynaklara kavuşturulmalıdır. 2001 yılından beri tutuklu olan Odak Eski Yazı İşleri
- Yüksek Öğretim Kanunu’nun 35. Müdürü Erol Zavar’ın serbest bırakılmasını istedi.
maddesi ve Öğretim Üyesi Yetiştirme Mesane kanseri olan ve birçok ameliyat geçiren Erol
Programı (ÖYP) çerçevesinde istihdam Zavar’ın hastalığı hakkında Trakya Üniversitesi Eğitim
edilen asistanların “tazminat ve zorunlu Uygulama ve Araştırma Hastanesi, Trakya Üniversitesi
hizmet yükümlülüğü”ne son verilmelidir. Tıp Fakültesi Patoloji Ana Bilim Dalı tarafından
Yurtdışında eğitim kapsamında çalıştırılan verilmiş Biyopsi ve Sistoloji Raporu ve Ankara Tabip
asistanların yükümlülükleri de kamu yararı Odası Bilirkişi raporlarının mevcut olduğu ifade edildi.
gözetilerek, mağduriyeti önleyecek biçimde Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde üç kişilik hücrede
yeniden düzenlenmelidir. kalan Zavar’ın günlük ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk
- Vakıf üniversitelerinde, asistanların çektiği, anayasanın 104/b maddesine göre cezasının
“burslu lisansüstü öğrenci” statüsünde kaldırılması ve tahliye edilmesi gerektiği söylendi.
gösterilip adeta kaçak işgücü olarak Zavar’ın serbest bırakılması talebiyle Kadıköy,
sigortasız çalıştırılması uygulamasına son Beşiktaş ve Taksim’de imza standı başvurusunun
verilmelidir. yasaklandığı açıklandı ve ardından elden toplanan yaklaşık bin imza Galatasaray Postanesi’nden
Basın açıklamasına 40’ı aşkın kişi Cumhurbaşkanlığı’na gönderildi. “Erol Zavar’a özgürlük!” dövizlerinin taşındığı açıklamada, “Hasta tutsaklar
katıldı. serbest bırakılsın!”, “Erol Zavar serbest bırakılsın!”, “Tecrit öldürür dayanışma yaşatır!” sloganları atıldı.
Kızıl Bayrak/Ankara Kızıl Bayrak/İstanbul
Mücadele Bu pisliği devrim temizler!
Postası Kapitalizm yıllar boyunca emekçiler üzerinde
oynadığı oyunları değişik yöntemlerle
Bunların hepsi haysiyetsiz, kan emici
vampirlerdir. Hiçbir zaman işçilerin yanında
uygulamaya devam ediyor. Önümüzdeki süreçte olmadılar, olamazlar da. Güçlerinin sarsılacağını
tüm emekçileri bir sürü kaos, yoksulluk, sefalet, anladıklarında o zaman bizleri hatırlarlar.
açlık, işsizlik bekliyor. Fakat mevcut kapitalist Sağda ve solda birleşme teraneleriyle bizleri
sistemde bize kurtuluşu anlatmaya ve böylece kandırmaya çalışıyorlar. Oysa bu zamana kadar
aldatmaya çalışıyorlar. mevcut düzen partileri içinde işçilerin ve
Düzenin bekçiliğini yapan tüm partiler, emekçilerin lehinde karar alanı, uygulayanı var
demokrat denilen kitle örgütleri ağız birliği mıdır? Kazanılan tüm haklarımıza göz diken
Özgür Radyo’ya saldırılar yapıyor. Düzen tehlikeye girdi, şeriat geliyor vb. düzen partilerinin hepsinin programı birdir.
diyerek kapitalistlerin ekmeğine yağ sürüyorlar. Düzen solunun da sağının da birleşip
devam ediyor Kitleleri oyalama, hedeflerini şaşırtma ve kendi birleşmemesi emekçileri ilgilendirmez. Bunların
11 Mayıs günü Özgür Radyo Genel Yayın gerçek sorunlarından uzak sorunlarla boğarak hepsi işçi düşmanıdır. Temel amaçları emeği en
Yönetmeni Filiz Aslan’a Beşiktaş’ta iki kişi emekçileri kimliksizleştirme ve fazla nasıl sömürecekleridir.
tarafından söz ve elle taciz saldırısında bulunuldu. kişiliksizleştirmenin hesaplarını yapıyorlar. Bizleri kandırmaya, kendilerine yedeklemeye
Saldırıyla ilgili olarak, 14 Mayıs günü İstanbul Şu ana kadar yapılan tüm cumhuriyet çalışıyorlar. Bu oyunlara gelmeyelim. Bir taraftan
İHD’de bir basın açıklaması gerçekleştirildi. mitinglerinde sadece söylemlerden öteye sistemin dayatması, asker, polis ve patronların
Saldırıya uğrayan Filiz Aslan yaptığı konuşmada, gitmeyen, ortak tezleri olmayan, iddiası acımasızca emek aleyhine aldığı kararlar, diğer
bu saldırıyı kişisel bir saldırı olarak algılamadığını, bulunmayan bir yapılanma öne çıkıyor. Böylesi taraftan sendika bürokratlarının oyunları. Gerici,
Özgür Radyo emekçileri olarak, halklarar arası, bir yapının içinde yeralmayalım. Düzene hizmet faşist ve liberallerin saldırısı da cabası. Bunlardan
cinsler arası eşitliği ve özgür bir yaşamı savundukları etmeyelim. Bizi yapay olarak bölmelerine, kendi kurtulmanın tek yolu sınıfsız, sömürüsüz bir
için saldırıya uğradıklarını, hiçbir saldırının onları çıkar çatışmalarına yedeklemelerine izin düzen için, sosyalizm için mücadele etmektir.
yıldıramayacağını dile getirdi. Ardından Özgür vermeyelim. Küçükçekmece’den bir kamu emekçisi
Radyo Haber Müdürü ile DTP İstanbul İl Başkan
yardımcısı birer konuşma yaptılar.
Kızıl Bayrak/İstanbul Sosyalizm mücadelesi yükselecek!
Bilindiği üzere çağlar boyu saltanat süren para babalarına, sanayi godamanlarına
Osmanlı İmparatorluğu babadan oğula geçen dönüşmüştü. Bununla birlik ‘50’li yıllarda ilk
Lanester kentinde etkinlik hükümdarlık sistemiyle yönetiliyordu. Anadolu
halklarını 16. yüzyıldan itibaren açlığa ve
filizlerini vererek ortaya çıkan işçi sınıfı hak
arama ve sınıf mücadelesini başlatmıştır.
Fransız Komünist Partisi, Fransa’nın Bretagne’ya yoksulluğa mahkum etmişti. Buna karşın Telaşa kapılan devlet erkanı ise silahlı
bölgesinde, 13 Mayıs günü 55. kez “Fête du Bol imparatorluğun çöküşünden sıyrılarak kurulan kuvvetlere cunta iktidarı kurdurtarak zaten
d’Air” adlı günü kutladı. Bu etkinliğe her yıl olduğu cumhuriyet rejimi ilerici, demokratik nitelikte göstermelik demokrasiyi bile bir kenara attı.
gibi bu yıl da katıldık. Etkinlikte açtığımız standda ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla Osmanlı’nın İşçi sınıfını, onun devrimci güçlerini ezdi.
Parti imzalı pankart açtık ve çadırımızı çeşitli köhne düzenini yerlebir etmiştir. Sonuç Sovyetler’in Türkiye’yi işgal edeceği
konuları işleyen afişlerle süsledik. itibariyle bağımsızlık, halk demokrasisi, korkusu suni olarak oluşturulmaya çalışılarak,
Bu yılki etkinliğe hava koşullarının kötü olması padişahlıktan parlamenter sisteme geçiş NATO üyeliğiyle TC devleti Amerikan
nedeniyle katılım zayıf oldu. Geçen yıllarda yapılan cumhuriyet rejiminin kuruluş aşamasındaki emperyalizminin kucağına oturmuş oldu.
etkinliklere binin üzerinde bir katılım olmasına ilerici nesnel koşulları hazırlamıştır. Ayrıca Emperyalizme ve işbirlikçilerine meydan
rağmen, bu yılkı etkinliğe 300 kişi katıldı. Standımız kurulan genç cumhuriyetin liberal ve sermaye okuyan devrimci işçi sınıfı devlet terörünün
Fransızlar tarafından ilgiyle karşılandı. Çeşitli müzik birikimine müsait tarzda biçimlendirilmesi boy hedefi haline geldi. “Sosyalizm artık öldü
gruplarını sundukları programla etkinliğe renk gelecekte oluşacak kapitalist tekelleşmeye kapitalizm ebedidir!” naraları atıldı. Bu
kattılar. zemin hazırlamış oldu. “Vergisi alınmış kazanç düşünceyle hareket eden emperyalist güçler
TKİP taraftarları/Bretagne kutsaldır!” perspektifiyle örgütlenen genç TC Irak’ı, Afganistan’ı, Somali’yi işgale yönelmiş,
devleti kendi içinde sermayeye hükmedecek yüzbinlerce yoksul emekçinin kanını haksız
imtiyazlı bir sınıfın oluşabileceğinin ilk yere dökmüştür ve dökmektedir.
‘78’liler Fererasyonu kuruldu sinyallerini daha 1930’lu yıllarda vermişti. Kapitalizm ve onun devlet aygıtı eşitlik,
13 Mayıs’ta yapılan basın toplantısı ile ‘78’liler Batıdaki sanayinin Türkiye’ye geleceğini ve özgürlük, eşit işe eşit ücret ve bilimsel
Federasyonu’nun kuruluşu ilan edildi. Açıklamada devleti zenginleştireceğini hesaplayan Mustafa sosyalizm şiarıyla hareket eden işçi sınıfınını
78’liler Türkiye Meclisi, ‘78’liler Federasyonu, Kemal ve dönemin yeteneksiz yönecileri, batı üzerine saldırmıştır. Bu cumhuriyet rejiminin
‘78‘liler Kültür Sanat Vakfı Girişimi, ‘78’liler hayranı bürokratları özel mülkiyetin bireylerin çürüdüğünün en önemli göstergelerinden
Dernekleri ve ‘78’liler Tükenmez Dergisi temsilcileri tekelinde toplanmasının gelecekte kapitalizmi birisidir. Sözde eşitlik ve özgürlük vaadeden
yer aldı. Yapılan açıklamada, ‘78’liler olarak geçmişte yaratacağını, emekçi sınıfların ise ağır bir kemalist rejim halkı yoksul bırakmış, zengin
ve bugün verilen mücadelenin önem ve anlamına sömürüye uğrayacağının hesabını ne kadar sınıfı devletin efendisi haline getirmiştir.
değinildi. Federasyonun, İstanbul, Gebze, Çanakkale, yapabildiler bilinmez. Devlet marksist-leninist ideolojiyle dalga dalga
Bursa, Gaziantep ‘78’liler derneklerinin katılımıyla Nitekim ‘70’li yılların ağalık düzeni yükselecek sınıf hareketini kırmayı
kurulduğu belirtildi. Toplantıda ‘78’liler Türkiye 1960’tan itibaren başlayan sanayileşmeyle başaramayacaktır. Emekçi sınıflar tüm
Girişimi Sözcüsü Celalaettin Can ve PEN Yazarlar birlikte patronluğa dönüşmeye başlamıştı. Bir baskılara, katliamlara karşı sosyalizm
Derneği’nden Tarık Günersel ve diğer kurum zamanların köylüyü kendi tarlalarında ırgat mücadelesini er ya da geç yükseltecektir.
temsilcileri de söz alarak konuştular. olarak çalıştıran ağaları artık büyük işçi
Kızıl Bayrak/İstanbul kitlelerini çalıştıran, aynı zamanda da sömüren Küçükçekmece’den özel güvenlik emekçisi
EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!
Üsküdar (İstasyon) Cad. Pınar İşhanı 853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710
Adı : .......................................................................
Soyadı :........................................................................
No: 5 Kat: 4 Daire: 52 Kartal/İstanbul (0 216 353 35 82) Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23 Adresi : .......................................................................
Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24
........................................................................
Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3
Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44
Tel : .......................................................................
No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
6 Aylık Yurt içi 30.000 000 TL Yurt dışı 100 Euro
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cumhuriyet Mah. Tennur Sok. Cumhuriyet İşhanı 1 Yıllık Yurt içi 60.000 000 TL Yurt dışı 200 Euro
Tel: 0 (224) 220 84 92 Kat: 3/45 KAYSERİ Tel-fax: 0 (352) 2326671
Gülcan Ceyran adına,
Silifke Cd. Çavdaroğlu Çarşısı 2/93 Saadetdere Mah. Fırın Sok. No: 37/25 (Depo durağı) * TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3
* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094
MERSİN Esenyurt/İSTANBUL No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.
CMYK