You are on page 1of 32

SayÝ: 2007/18 11 MayÝs 2007 50 YKr

DŸzenin seim oyununu


Denizler eßitli eylem ve etkinliklerle anÝldÝ...
ÒDevrimciler šlmez,
devrim davasõ yenilmez!Ó
bozmak iin sÝnÝfÝn
baÛÝmsÝz devrimci
programÝ etrafÝnda
21. Geleneksel ÜT† …Ûrenci
kenetlenelim! ßenliÛi engellenemez!

Þarlatan halife-padißah mõ,


demagog faßist baßkan mõ?
Haluk Gerger

Seimler ve sol hareket


Þarm-el ÞeyhÕte ifte
konferans

Askeri cumhuriyet, seimler


ve štesi...
M. Can YŸce
2  Kızıl Bayrak Kızıl Bayrak’tan... Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

İÇİNDEKİLER
Emekçiler, sınıfın bağımsız devrimci
Kızıl Bayrak’tan
programı etrafında kenetlenmelidir!. . . . 3 Sermaye düzeninin politika arenasında bir seçim
Düzenin seçim oyununu bozmak için yarışı daha başlamış bulunuyor. Normal seçimlere bir-
devrimci seferberlik! . . . . . . . . . . . . . . . 4 iki ay kala yapılacak bir ‘erken’ seçimi zorlayan da,
Kürt liberallerin depreşen zaten, düzen içi dalaşmalar oldu. Bu yüzden bile,
düzen partileri arasındaki çekişmeye ‘yarış’ demek hiç
eçim hayalleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 uygun düşmüyor. Onlarınki en hafif tabirle dalaş
1 Mayıs’ın politik kazanımları olarak adlandırılabilir. Çünkü hepsinin başında
emekçi kitlelere taşınmalıdır . . . . . . . . . 6 dövüştüğü aynı kemiktir.
Denizler çeşitli eylem ve etkinliklerle Gerçek iktidar yarışının ise farklı bir kulvarda,
kapitalist sistemin iki ana sınıfı arasında süregittiği
anıldı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7-9 biliniyor. Bu konuda açık olan bir diğer gerçekse, bu
Yol-İş Kayseri Şube Genel Kurulu savaşın bugün için çok da açıkta ve şiddetli
yapıldı....... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10 yaşanmadığıdır.
İşten atılan ve fabrika önünde direnişe Onu açığa çıkarmak, seçim döneminin imkanları
kadar çelişkilerini de bu amaçla en iyi biçimde
geçen Esen Plastik işçisiyle kullanmak, önümüzdeki birkaç ayın temel ve en yoğun
konuştuk... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11 faaliyetini oluşturacaktır. Düzen partilerinin, kendi
21. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği.. . 12 aralarında bile olsa, kitleleri bölme/kutuplaştırma
Gençlik hareketinden .. . . . . . . . . . . . . 13 çabalarıyla düzledikleri zemin, aynı kitlelere gerçek
kutuplaşmanın kimler arasında ve kimlere karşı olması
Şarlatan halife-padişah mı, gerektiğinin anlatılması için kullanılabilir. İşçi ve
demagog faşist başkan mı?. . . . . . . . . . 14 emekçi kitlelerin düzen partileri arasında bölünmesi ve
Kayıkçı kavgasında yeni perde: birbirlerine karşı kutuplaştırılması çabalarına karşı,
Çankaya savaşları mı, sistem savaşları seçimler vesilesiyle bir kez daha şovenizmin
körüklenmesine karşı, ‘İşçilerin birliği, halkların
mı?.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15 kardeşliği’ şiarı yükseltilmelidir.
Seçimler ve sol hareket Sınıf devrimcileri yeni bir seçim sürecine kendi
(Orta sayfa). . . . . . . . . . . . . . . . . . . 16-17 cephelerinden zaman kaybetmeden hazırlanmalıdırlar.
Silahlanma doludizgin . . . . . . . . . . . . . 18 Seçim zeminini işçi ve emekçi kitlelerini düzen
karşısında devrim alternatifi ekseninde bir araya
Şarm-el Şeyh’te çifte konferans . . . . . . 19 getirebilmek ve sınıfın devrimci programı altında
Siyonist rejimin sarsıntıları sürüyor! . . 20 birleşebilmelerini sağlayacak etkili ve sonuç alıcı bir
Blair yerel seçimlerde çalışmayı örgütleyebilmek için seferber
hezimete uğradı... . . . . . . . . . . . . . . . . . 21 olabilmelidirler. Nasıl ki işçi sınıfı, tarihin tüm devrimci mirasına,
*** sosyalist devrimi sonuca ulaştırmak üzere sahip
Avrupa’da saldırganlaşan ırkçılığın İbrahim Kaypakkaya 18 Mayıs 1973’te Diyarbakır çıkıyorsa, sınıf devrimcileri de, tüm devrimcileri
karanlık yüzü.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22 işkencehanelerinde katledildi. İşkencede direnişin istisnasız sahiplenecektir. Devrim tarihini sadece kendi
Dünyadan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 simgesi İbrahim Kaypakkaya’nın ölüm yıldönümü örgütünün tarihi olarak görmekten başka biçimde
Devrimci 1 Mayıs Plaformu’nun 1 Mayıs vesilesiyle, ‘71’in devrimci mirasını bugünkü kuşaklara açıklanamayacak bir tutumla, sadece kendi yoldaşlarını
aktarabilmek devrimci siyasal mücadele bakımından anma kültürü de, sınıfın bu sahiplenme tarzıyla
değerlendirmesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24 büyük bir önem kazanmaktadır. Son yıllarda ’71 aşılabilecektir. Düzenlenecek olan etkinliklere bu
1 Mayıs üzerine gözlem ve devrimcileri şahsında cisimleşen bu devrimci mirasın bakışla da yaklaşılabilmelidir. Buna uygun bir pratik
düşünceler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 25-27 ortak bir ruhla sahiplenilmesi anlamlı bir tutumun çaba ortaya konularak tüm alanlarda ortak Kaypakkaya
Postal yalayıcısı Türkan Saylan ve ifadesidir. anmaları düzenlenebilmelidir.
şürekâsına, onların kuyruğuna takılan
“aydın” kılıklı Kemalistler’e…
Kirli dilinizi değerlerimizin üzerinden
çekin . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28
Askeri cumhuriyet,
seçimler ve ötesi.. . . . . . . . . . . . . . . 29-30
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Sosyalizm İçin

Kızıl Bayrak
Çıktı!..
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete

Sayı: 2007/18  11 Mayıs 2007

l e r d e . . .
Fiyatı: 50 Ykr
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ
v e b a y ii
Kitapçı
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.
Yayın türü: Süreli Yaygın
Yönetim Adresi:
Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd.
(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52
Fax: 0 (212) 534 95 90
e-mail: kb1@tnn.net
Web: http://www.kizilbayrak.de
http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.com
Baskı: Gün Matbaacılık Genel Dağıtım:
İSTANBUL YAYSAT
Tel: 0 (212) 426 63 30

CMYK
Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 Kapak Kızıl Bayrak  3

Egemenler gerici iktidar için çatışıyor…

Emekçiler, sınıfın bağımsız devrimci


programı etrafında kenetlenmelidir!
Sermaye sınıfının farklı kesimleri ile bu maharetli birkaç isimden biri olan Aslı Aydıntaşbaş’ın
kesimlerin siyasi temsilcileri arasında cereyan eden Egemenler arası iktidar çatışmasının bildirdiğine göre, Güler Sabancı’nın
çatışma, kapitalistleşen Türkiye tarihinde ilk kez bu
kadar aleni bir hal almıştır. 1923’ten beri Çankaya
tarafları ve onun siyasi figüranları Manhattan’daki evinde verdiği kokteyle katılan
“Türk işadamları”, son günlerde yabancı
tepesini işgal altında bulunduran militarist cenah, işbirlikçi tekelci burjuvazi ve ortaklarındaki tedirginliği yatıştırmak için yoğun bir
dinci gericilik kıtalarının Köşk’ün kapısına emperyalizmin güdümünde hareket eden şekilde dil dökmek durumunda kalmışlar. Güler
dayanmasıyla harekte geçmiş, sanal alem üzerinden Sabancı’nın başını çektiği kapitalistler, “Unutmayın
piyasaya sürüdüğü “e-muhtıra” ile erken seçim güçlerdir. Bundan dolayı hem sosyalist, Türkiye uzun vadede sağlam ekonomi”, “Merak
sürecini başlatmıştır. devrimci, ilerici güçler, hem de işçi etmeyin IMF programından nasıl olsa şaşma olmaz”,
Sanal muhtıra ile birkaç gün sonra Taksim’deki sınıfı, emekçiler ve ezilen halklar bu “Bakın erken seçim kararı herşeyi rahatlattı” diye dil
1 Mayıs kutlamalarında kolluk kuvvetlerinin döküyormuş.
estirdiği devlet terörü, inanmış liberalleri bile derin gericiler arası çatışmada taraf olmaktan Sürece doğrudan müdahil olan diğer taraf, verili
bir hayal kırıklığına uğrattı. Zira bunlar, Türkiye kaçınmalı, her türden gericiliğe karşı koşullarda askeri darbeyi uygun bulmayan Bush
kapitalizminin askeri darbeler dönemini geride mücadele bayrağını yükseltmelidir. liderliğindeki neofaşist çetedir. Bilindiği gibi ABD
bıraktığını savunuyor, darbe ihtimalini emperyalizmi önceki askeri darbeleri desteklemekle
dillendirenleri “ayıp etmek”le itham ediyorlardı. kalmamış, bizzat CIA-NATO eliyle organize etmiştir.
Örneğin Amerika’da ikamet eden Zeyno Baran adlı Birlik Partisi ile ittifak arayışı içinde. Söylemde kimi Zira Türk generallerinin, (1961 darbesi dahil olmak
kişi, Türk generallerinin Washington ziyareti devam farklar olsa da, bu partilerin bir diğer temel ortak üzere) giriştiği darbelerin tümü, dolaysız bir şekilde
ederken, 4 Aralık 2006’da Newsweek dergisinde özelliği, başta Kürtler ve Ermeniler olmak üzere ABD emperyalizminin bölgesel çıkarlarına uygun
“Türkiye’de yaklaşan darbe” başlıklı bir makale halklara karşı tutumlarının ırkçılıkla malul olmasıdır. planlanmıştır. Savaş kundakçıları bu şartlarda askeri
yayınladığında bu çevreler tarafından küçümsenmiş, Bu partilerin bir kısmı egemenler arası iktidar darbeye karşı çıksa da, bu tümüyle bölgesel
Türkiye’nin geçirdiği yapısal değişimden habersiz çatışmasında doğrudan veya dolaylı olarak taraftır. çıkarlarıyla ilgilidir.
olduğu iddia edilmişti. Ancak 27 Nisan’da görüldü ki, Kimileri ise farklı sermeye çevrelerinin çıkarlarını Büyük Ortadoğu/büyük İsrail projesi kapsamında
“Türk demokrasisi”, katettiği uzun mesafeye rağmen temsil etmektedir. Bu yönüyle kendi aralarında belli gündeme getirilen “ılımlı İslam” modeli için AKP
sanal bir muhtıra ile felç olabilecek kadar sığdır. Bu çelişkiler/çatışmalar kaçınılmazdır. Ancak bu partilerin biçilmiş kaftandır. Bu parti, İMF-TÜSİAD
arada devletin üst veya derin katlarından gelen varlık nedenlerine bakıldığında, tümünün işçi sınıfı ve programlarını pervasızca uygulamanın yanısıra hem
emirlere uyan kolluk kuvvetlerinin, emekçilere olan emekçilere, insanlığa ait değerlere, ilerici, devrimci, ABD-İsrail ikilisi ile sıkı bir işbirliği yapıyor, hem de
kinlerini de kusarak 1 Mayıs’ta Taksim’de estirdiği aydınlık olan herşeye düşmanlık konusunda tam bir dinci çizgisi ile Arap dünyası üzerinde ektili
terör, “AB müktesebatı” ile katedildiği söylenen mutabakat içinde oldukları görülür. olabiliyor. Kürt sorunu ve Kıbrıs konusunda da
demokratikleşmenin sınırlarını da ortaya koydu. Silahlı bürokrasinin vesayetinde de olsa işi idare generaller gibi “kırmızı çizgiler” çekmiyor. Bu
Sermaye temsilcileri, süngü zoruyla gündeme eden figüranlar bu partiler ve kurdukları yönüyle ABD emperyalizmi için dönemsel olarak
gelen erken seçim süreciyle hem demokrasi oyununu hükümetlerdir kuşkusuz. Ama asıl aktörler, yani bu işlevseldir.
sürdürüyor, hem de sistemin krizini aşmanın yollarını partilerin de ipini elinde tutanlar ise, içte TÜSİAD, Sözkonusu Türkiye olduğunda, gerici/dinci bir
arıyor. Her ne kadar ABD, AB, TÜSİAD, TOBB gibi TOBB ve diğer sermeye grupları, dışta ise ABD-AB partinin ABD için işlevselliği kuşkusuz ki, geçicidir.
merkezlerin tutumlarından güç alan AKP hükümeti emperyalistleridir. Nitekim Türk egemenleri Türkiye’de asıl iktidarın hükümette değil silahlı/sivil
sanal muhtıraya “sert” bir karşılık vermişse de, arasındaki iktidar savaşında bu güçler dolaysız taraf bürokraside olduğunu kimse ABD’den daha iyi
burjuvazinin siyaset arenasındaki figüranları olarak davranmakta, taraflara açıktan telkinler bilemez. Onlar Türkiye’deki dayanaklarının silahlı
yönetememe krizi içinde debeleniyor. göndermekte, medya aracılığıyla yön vermeye bürokrasi olduğunu çok iyi bildikleri içindir ki, sanal
Eğer egemenler arası çatışma farklı bir boyuta çalışmaktadır. muhtıraya karşı ihtiyatlı bir dil tercih ettiler. Örneğin
taşınmazsa 22 Temmuz’da seçim sandıkları kurulacak. Düzenin asıl egemenleri olan TÜSİAD kodamanları Washington’un bir diğer iyi haber devşiricisi Yasemin
Amerikancı düzen, hem sermayenin, hem de çatışan tarafların ikisine de gerekli gördüğü yerde Çongar, konuştuğu ABD Dışişleri Bakan yardımcısı
emperyalistlerin desteğini alan AKP ile herbiri mesaj veya emirlerini veriyor. Tayyip Erdoğan’ın Daniel Fried’in, “AB gibi, ABD’nin de muhtırayı
diğerinden ırkçı-gerici birkaç partiyi piyasaya sürecek. cumhurbaşkanı adayı olmayacağını açıklaması, ancak eleştirip eleştirmeyeceği” sorusunu, “Biz taraf
Egemenler arası iktidar çatışması bu boyutta iken, bu bu kodamanların açık fikir beyanından sonra gündeme tutmuyoruz” diye yanıtladığını belirterek Bush
güçlerin siyasi alandaki temsilcileri olan sermeye geldi. Başta Abdullah Gül’ün adaylığını destekleyen yönetimini “omurgasızlık”la suçluyor. Washington
partilerinin gericilik, şovenizm, ırkçılık, işçi-emekçi TÜSİAD, sanal muhtıradan sonra, “erken seçim kararı Post, New York Times, Wall Street Journal gibi
düşmanlığında tam bir uyum içinde olmaları dikkat alın” talimatını verdi. Generallere de, “fazla ileri emperyalist ABD rejiminin borazanı olan etkili yayın
çekicidir. gitmeyin, sorunlar demokratik teamüller içinde organları ise generallere karşı çıkarak AKP’yi açıktan
Sermayenin öne çıkan başlıca siyasi temsilcilerine halledilsin” uyarısında bulundu. Yani TÜSİAD, bu desteklediler. Bunun ardından Bush yönetimi darbe
kısaca bir göz atarsak DYP-ANAP birleşmesi ile şartlarda askeri darbeyi sınıfsal çıkarlarına uygun karşıtı söylemini kısmen değiştirdi.
tevellüt eden Demokrat Parti’nin başında kirli savaş bulmadığını ilan etti. Bu tutumun “demokratik Görüldüğü üzere egemenler arası iktidar
şefi Mehmet Ağar var. Günlük söylemde “solcu” diye teamüllere” verilen önemle bir ilgisi yok elbette. çatışmasının tarafları ve onun siyasi figüranları
anılan CHP, önce faşist akımın başını çeken MHP, Bilindiği gibi 12 Eylül faşist cuntasını dört gözle işbirlikçi tekelci burjuvazi ve emperyalizmin
ardından ırkçı-popülist söylem tutturan Genç Parti ile bekleyen TÜSİAD’tan başkası değildi. Onlar için güdümünde hareket eden güçlerdir. Bundan dolayı
ittifak arayışı içine girdi. Şimdilerde ise Ulucanlar ve önemli olan, sömürü ve yağma düzeninin aksamadan hem sosyalist, devrimci, ilerici güçler, hem de işçi
19 Aralık katliamlarına imza atan, devlet terörü işlemesidir. Belirtelim ki, ikinci büyük sermeye sınıfı, emekçiler ve ezilen halklar bu gericiler arası
eşliğinde uyguladığı İMF-TÜSİAD reçeteleriyle işçi kuruluşu TOBB’un şefleri de, uluorta açıklamalar çatışmada taraf olmaktan kaçınmalı, her türden
sınıfı ve emekçileri işsizlik, yoksulluk ve açlığa yapmasa da TÜSİAD’la benzer bir tutum içinde gericiliğe karşı mücadele bayrağını yükseltmelidir.
mahkum eden, bundan dolayı da oyları yüzde 1’e olduklarını, yakınlarındaki “gazeteci”lere söylüyor. Emekçilerin gerici kamplardan birine yedeklenme
gerileyen DSP ile ittifak konusunda anlaştığı Bu arada muhtıranın darbeye yol açmayacağı tehlikesini önlemenin yolu ise, anti-emperyalist/anti-
söyleniyor. Erbakan’ın Saadet Partisi ise, faşist akımın konusunda yabancı sermaye kodamanlarını ikna etme kapitalist bağımsız devrimci sınıf programının
diğer bir kolu olan, son günlerde gerçekleşen vahşi çabasının başını bizzat ABD’ye giden Güler Sabancı bayrağını yükseltmek, işçi sınıfını ve emekçileri bu
cinayetlerin tetikçileriyle organik bağı saptanan Büyük çekiyor. Washington’dan haber devşirme konusunda bayrak altında mücadeleye seferber etmekten geçiyor.
4  Kızıl Bayrak Düzenin seçim oyununu bozalım! Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

Düzenin seçim oyununu bozmak için


devrimci seferberlik!
Seçim oyunu başladı! düzen siyasetinin ana unsurları olan partilerin
topyekûn çöküşü karşısında İslami gelenekten
Türkiye yeni bir seçim atmosferine geliyor olmasına rağmen düzene aradığı siyasi
girmiş bulunuyor. Düzen siyasetinde şimdi istikrarı bir süreliğine de olsa sunan AKP, 4 yıllık
tüm hesaplar seçimlere endeksli yapılıyor. icraatleriyle büyük bir erime süreci içerisine
Bilindiği üzere bu aşamaya düzen girmişti. Çünkü hem İslami tabanının
siyasetindeki kilitlenmenin sonucu olarak beklentilerini karşılayamamış, hem de
gelinmişti. Düzen güçleri iki ana kutup emperyalistlerin ve tekelci burjuvazinin istisnasız
halinde parçalanmış, düzenin yönetici her dediğini yaparak işçi ve emekçilerin sosyal
çekirdeği konumunda olan ordu, sahip öfkesini üzerinde toplamıştı. AKP’nin yaşadığı bu
olduğu siyasi ayrıcalıkları korumak ve erime bulunduğu konumun doğal bir sonucu iken,
kurucusu olduğu devlet üzerindeki ana muhalefet rolünü üstlenmiş olan CHP’de de
ideolojik ve siyasi hegemonyasını ciddi bir erime söz konusuydu. Zira AKP’ye karşı
sürdürmek için direnirken, AKP de sahip muhalefetini laiklik-şeriat eksenine sıkıştırmış
olduğu siyasi gücü devlet yönetiminde olan CHP, işçi ve emekçilere yönelik sosyal ve
daha ileri mevziler kazanmak yönünde ekonomik saldırılar karşısında sesini çıkarmamış,
kullanmak istemekteydi. Bu kavga, çıkarmadığı gibi bu saldırılara destek de
ordunun müdahalesiyle düzen siyasetenin vermiştir. Bundan dolayı düzenin 3 Kasım
biçimsel-hukuksal zemininin dışına taşınca sonrasında başlayan sol arayışı yoğunlaşarak
düzenin gerçek yönetici güçleri duruma devam etmişti. Fakat düzenin siyaset sahnesini
müdahale ederek adres olarak seçim düzenleyen güçleri ne yaparlarsa yapsınlar, bu
sandığını gösterdiler. Böylelikle yoldan sahnenin sağlı-sollu yaşadığı çöküntü tablosu
çıkan düzen siyasetinin yeniden rayına değiştirilememekteydi. Çünkü sorunun
oturtulması hedeflenmektedir. kaynağında emperyalizme ve burjuvaziye hizmet
dışında başka bir iradesi olmayan düzen
Oyunun sahnesi yeniden partilerinin tekleşmesiyle karakterize olan yapısal
düzenleniyor! siyasi kriz durmaktadır.
Ancak cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerinden
yaşanan kutuplaşma ve çatışma hali, düzen
Bugünlerde düzenin yönetici güçleri
siyasetinden uzaklaşan ve sırtını dönen işçi ve
ihtiyaçlarını karşılayacak bir siyaset
emekçi halkı yeniden bu tuzağa düşürülmesi için
sahnesi oluşturmak üzere seçim sürecine
zemin oluşturmuştur. Bugün için işçi sınıfı ve
etkin bir şekilde katılıyorlar. Bunun için
emekçi halkın geniş bölükleri emperyalistlerin ve
düzen partileri arasında roller yeniden
tekelci burjuvazinin uşaklığında ortaklaşmış olan
dağıtılırken kumaşı dökülen eski unsurları
ve bu yüzleriyle alabildiğine teşhir olmuş düzen
yamalanıp yeniden sahneye sürülüyor.
AKP’nin alternatifini kesin olarak hazırlamak partilerinden birini seçmeye zorlanmaktadırlar.
Böylelikle düzen siyasetine yönelik beklentileri dibe
amacında olduğunu gösteriyor. Öyle ki, seçim Zira düzen güçleri işçi ve emekçilere önlerine konulan
vurmuş olan işçi ve emekçileri kandırmayı
oyununda temel eksen Cumhurbaşkanlığı seçimi ile seçeneklerden birini seçmemeleri halinde kendilerini
planlıyorlar. Bu amaçla atılan adımlardan ilki DYP-
damgalanan laik-şeriat ekseni olmakla birlikte, büyük tehlikelerin beklediğini söylemekte, bir taraf
ANAP birleşmesi oldu. Düzenin geleneksel sağını
egemen güçler bu oyunda AKP’yi zayıflatmak uğruna laik düzenin elden gideceği korkusunu büyütmekte,
temsil eden bu iki partinin birleşmesiyle kurulan DP
çeşitli alternatifler hazırlamış bulunuyorlar. Böylelikle diğer tarafsa İslami kimliğe sahip çıkmak ve darbe
ile düzen siyasetinin sağ kanadının ayağa kaldırılması
düzenin siyaset sahnesi, sağını ve solunu tutan iki tehditini boşa çıkarmak söylemine sarılmaktadır.
hesap ediliyor. Öyle ki, kirli savaş şefi Ağar ile
Özal’ın artık köhnemiş ANAP’ından yaratılan DP merkez partiden ibaret biçimde düzenlenmeye
burjuva medya tarafından göklere çıkarılıyor. Tekelci çalışılmaktadır. Bu durumda AKP karşıtı öfke laiklik Devrimci tutum
burjuvazinin bu adımdan son derece memnun olduğu ekseninde CHP’de toplanırken, diğer taraftan AKP’de
da dikkatlerden kaçmıyor. toplanan toplumun sağ eğilimli kesimlerine DP bir İşçi sınıfı ve emekçileri bu tuzaktan kurtarmak
Düzenin geleneksel sağ kanadına yapılan bu seçenek olarak sunulmaktadır. Böylelikle AKP’nin bugünün en önemli siyasi görevi durumundadır.
müdahale ile aynı sıralarda düzen soluna yönelik de olası bir seçim zaferine engel olunurken düzen Çünkü, düzenden büyük ölçüde umutlarını kesmiş
benzer bir müdahalede bulunulmaktaydı. DSP’nin siyasetinde yaşanan tıkanmanın aşılması bulunan ve sosyal toplumsal öfkesi oldukça
CHP çatısı altında seçime girmesi bu müdahalenin bir hedeflenmektedir. yoğunlaşmış bulunan işçi sınıfı ve emekçiler bu tuzağa
sonucu olarak gündeme geldi. İki parti yönetimleri düşürülerek yeniden düzene bağlanmak istenmektedir.
arasında bu konuda uzlaşma sağlanırken daha alt İşçi ve emekçileri bekleyen tuzak Bu sonuç düzene, işçi sınıf ve emekçiler üzerindeki
kademelerde paylaşılacak koltukların hesabı üzerinde sömürü, baskı ve yıkımı katmerleme, emperyalistlerin
bir takım pürüzler devam ediyor. Fakat, bu iki parti Bu tablo, seçimin düzen cephesi tarafından işçi saldırgan politikalarına uşaklıkta rahatlık
arasında bir seçim ittifakının kurulması hemen hemen sınıfı ve emekçi halka yönelik nasıl bir tuzağa sağlayacaktır. Bu tuzağın boşa çıkarılması seçim
kesinleşmiş bulunuyor. Zira bu birliktelik parti dönüştürüldüğünü ortaya koymaktadır. Zira eğer oyununun bozulmasına, bu oyun için hazırlanan
yönetimlerinin ve kadrolarının bir tercihi olmaktan seçim, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve laik-şeriat sahnenin yıkılmasına bağlıdır. Demek oluyor ki,
çok, düzen siyasetinin ihtiyaçlarının bir gereği olarak kamplaşmasıyla bu biçimde damgalanmamış olsaydı egemen güçlerin sağlı-sollu düzen partileriyle ve
tekelci burjuvazi, ama özellikle de ordu tarafından düzen siyaseti ve partileri açısından ortaya çıkacak bugün kavgalı olsalar da özünde işçi-emekçi düşmanı
dayatılıyor. Böylelikle AKP’nin önünü alacak bir sonuç tam anlamıyla hüsran olabilir ve düzen siyaseti olan seçeneklerinden menkul sahne alt-üst edilmek
seçenek yaratılırken, daha genel planda geleneksel sağ yeni ve daha ağır bir bunalımın içerisine girebilirdi. durumundadır.
ile birlikte düzen siyasetinin sol kanadının da ayağa Çünkü, mevcut partileriyle düzen siyaseti bir bütün Bunu başarmak demek toplumsal siyaset arenasını
kaldırılması hedeflenmektedir. olarak işçi ve emekçilere en küçük bir umut düzen-devrim ve emek-sermaye ekseninde kurmak
Düzen siyasetine yapılan bu müdahaleler, esasında verebilecek ne bir programa ve ne de inandırıcı tek bir demektir. Yani düzeni ve düzen partilerinin
tekelci burjuvazinin gelinen aşamada artık, sahip söze sahiptir. Tüm düzen partileri her açıdan çürümüş kimliklerini deşifre ederek devrimi işçi sınıfı ve
olduğu siyasi güçten dolayı zorunlu olarak sarıldığı ve yıpranmış durumdadırlar. 3 Kasım seçimlerinde emekçi halkın karşısına yegane kurtuluş yolu olarak
Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 Düzenin seçim oyununu bozalım! Kızıl Bayrak  5

çıkarmak demektir. İşçi sınıfı ve emekçilerin


düzenle olan bağlarını koparmak, bağımsız
bir mücadele ve eylem çizgisinde mücadele
güç ve kapasitelerini arttırmak demektir.
Parlamenter hayallerin karşısına devrimci
Kürt liberallerin depreşen
yoldan kurtuluşu tek gerçek ve mümkün
seçenek olarak göstermek demektir.
Tüm bu görev ve sorumlulukları
hakkıyla yerine getirmek için seçimlerin
seçim hayalleri
sağladığı her türlü fırsattan yararlanmak Basına yansıyan bilgilere göre, son günlerde Kürt olumlu gösterenler, tamamen Kürt halkını aldatmak
büyük önem taşımaktadır. Amaç, düzene liberal hareketi düzen partilerine ilişkin çelişkili isteyen çevreler ve kişilerdir... Kürtler’in,
karşı devrim seçeneğini işçi ve emekçilere açıklamalar ve değerlendirmeler yapmaktadır. Kızılelmacılar ve Kürt sorununda statükonun yeni
taşımak, onları bu seçeneği hayata geçirmek Örneğin, bir yandan Özgür Gündem yazarlarından yüzü olan AKP arasında bir tercih yapma sorunları
üzere birleştirmektir. Bunun için her imkan Mustafa Karasu, AKP’nin Kürt halkına dönük olamaz...” derken gerçeğin önemli bir kısmını ifade
değerlendirilecek, seçime ve meclise yönelik politikasına atıfta bulunarak “AKP ve Tayyip etmektedir. Kuşkusuz ki, bu tabloya diğer düzen
en küçük bir beklenti yaratmaksızın, dahası Erdoğan’ı olumlu gösterenler, tamamen Kürt halkını güçlerini ve burada sözkonusu olan Ağar’ın DYP’sini
bu tür beklentilere darbe vurarak devrimci aldatmak isteyen çevreler ve kişilerdir” derken, diğer (şimdi tarihin bir ironisi olarak DP) eklemek gerekir.
bir seferberlik içerisinde hareket edilecektir. taraftan aynı günlerde Abdullah Öcalan’ın avukatları Kürt sorununa burjuva çözüm arayışı, Kürt
Komünistlerin bu alandaki deneyimleri, aracılığıyla çok farklı değerlendirmeler yaptığı liberallerini, Türk burjuva devletinin en aşağılık,
bunun nasıl yapılacağı ve yapılması görülmektedir. Abdullah Öcalan seçimlerde DTP’nin sömürgeci katil şefleriyle barışmaya kadar götürüyor.
gerektiği konusunda son derece net bir tablo nasıl bir politika izlemesi gerektiğine ilişkin olarak Onlar, Kürt halkının köylerini yakan, gazetesini
sunmaktadır. Burada sözü 3 Kasım “DTP’nin de hazırlıklı olması gerekir. Bağımsız bombalayan, binlerce evladını gözaltında kaybeden,
seçimlerinden önce yayınlanan, fakat adaylar mı belirlerler, ittifak mı yaparlar, bunu en iyi binlercesini dağlarda kurşunlayarak katleden,
güncelliğini koruyan bir değerlendirmenin şekilde değerlendirip karar verirler. Bu konuda daha kadınlarına tecavüz eden Susurluk çetelerinin
oldukça özlü son bölümüyle bağlıyalım: önce de örnekler vermiştim; İspanya, İtalya örnekleri elebaşıyla el sıkışmaya, geçmişe sünger çekmeye
“Partimiz seçimlere kendi bağımsız incelenebilir demiştim. Şimdi de gerçek solcular, hazırlanıyorlar.
devrimci sınıf platformuyla katılacaktır. demokratlar, yurtseverler biraraya gelebilir. Bu fırsat Kirli savaş yıllarına sünger çekerek “yeni bir
Seçim atmosferinden devrimci ilke ve değerlendirilebilir. Hatta dürüstçe yaklaşılacaksa, dönem” açılabileceğini her kim iddia ediyorsa, Kürt
amaçlarını yaymak, kitleleri parlamenter DYP ile, AKP ile de ittifaka gidilebilir. Bu süreç 1946- halkının katillerini meşrulaştırıyor, onları temize
yanılsamalara karşı uyarıp devrimci sınıf 50 arası sürece çok benziyor. O dönemde Demokrat çıkarıyor demektir. Bu katillerle barışmak, ancak
mücadelesi çizgisine çekmek içen en iyi Parti listelerinde solcular da yer almıştı. Fakat o onları yeni katliamlar için cesaretlendirmek demektir.
biçimde yararlanmaya bakacaktır. süreç tamamlanamadı. Gerçek demokrasiye “Ovadan dağa adam devşiren mekanizmaya çomak
Mevcut koşullarda, bağımsız devrimci geçilemedi” şeklinde konuşabilmektedir. sokuyorum” diyen, Türk sömürgeciliğinin
sınıf adaylarıyla işçilerin ve emekçi Açıkçası Öcalan, DYP ya da AKP ile ittifakı dahi Kürdistan’da yürüttüğü ulusal imha politikasının tipik
kitlelerin karşısına çıkmak, bunu bağımsız meşru görmekte, bunu da 1950 öncesindeki kimi bir temsilcisi olan, müttefikler hanesine yazılmak
devrimci sınıf tutumunu vurgulamanın ve örneklerle gerekçelendirmeye çalışmaktadır. istenen Ağar’ın sicili, yargısız infazlar, örtülü
etkin bir seçim kampanyası yürütmenin bir Kuşkusuz, DP kurucuları, iktidar koltuğuna operasyonlar, işkenceler ile doludur. Bunların önemli
olanağı olarak kullanmak, partinin oturabilmek için CHP’nin solunda bir muhalefet bir bölümü de, Kürt halkına karşı gerçekleştirilmiş
seçimlerde izleyeceği davranış çizgisinin partisi görünümünde sahne almayı tasarlamıştır. Bu saldırılardır. Kirli savaşın, kelle kulak avcısı çetelerin
somutlanmış biçimidir. Bu kampanyanın çerçevede ilkin sol demagoji ile oy avcılığına çıkmıştı. kurucusudur. Yakılan Kürt köylerinden yükselen
amacı hiç de oy toplamak değil, fakat Şimdilerde Mehmet Ağar’ın yaptığı gibi “demokrat” dumanda, katledilen Kürt aydınlarının kanında, kayıp
devrimci propaganda ve ajitasyonu normal maskesi takmış, özellikle Mustafa Kemal’in annelerinin gözyaşlarında, hep onun iğrenç izleri var.
dönemlerle kıyaslanamaz ölçüde talimatıyla sahte bir TKP kurarak, Celal Bayar da bir Ağar, “Huzuru sağlamak için bin operasyon yaptık”
güçlendirmek, kitleleri devrimci açıdan süre dönemin önde gelen sol aydınlarından Serteller diyerek bu suçlarını açıkça kabul de etmektedir.
aydınlatmak, parti programını tanıtmak, ile içli dışlı görünmüştü. Dahası cezaevinde yatmakta Kuşkusuz eli fazlasıyla Kürt halkının kanına
onun döneme uyarlanmış stratejik ve taktik olan TKP yöneticilerinden Mihri Belli’ye bulaşmış Ağar’ın çıkışının arkasında düzen
istem ve şiarlarını kitleler içinde yaymaktır. “mücadelenizi anlıyoruz, güzel günler gelecektir” politikasının bu cephedeki çözümsüzlüğünü aşma
Seçim çalışmasında başarının ölçütü de bu cümlelerini içeren dayanışma mesajları çabası kadar, iç siyasal hesaplar da bulunmaktadır.
olacaktır. gönderebilmişti. Dönem 1946 başlarıdır. Faşizmin Onun Kürt halkının yaklaşan seçimlerde desteğini
Devrimci propaganda ve ajitasyonu kaleleri dünya çapında yıkılmış, soğuk savaş henüz alabilmek için “kontrgerilla şefi” imajını değiştirmesi
normal dönemlerle kıyaslanamaz ölçüde başlamamıştır. Sovyetler Birliği ile “müttefikler” gerek. Ayrıca Kürt sorunu konusunda “adım”lar
güçlendirmek demek, normal dönemlerle arasındaki ilişkilerin ne yönde gelişeceği henüz atılmasını isteyen ABD, AB ve TÜSİAD’ın da
kıyaslanamaz bir çalışma seferberliği içine belirsizdir. Celal Bayar ve DP kurucuları bu siyasi desteğini almak istiyor. O, bu destekleri alabilmek için
girmek, buna uygun bir planlama ve konjonktürü gözetmektedirler. büyük bir gayret sarfetmektedir. Bu, şimdiden liberal
organizasyonu gerçekleştirmek demektir. Fakat bu durum uzun sürmedi. Soğuk savaş süreci Kürt hareketi şahsında meyvesini vermiş de
Burjuva düzen partilerinin siyasette rant başladı. ABD ile Askeri Yardımlaşma Antlaşması görünüyor.
kapılarını aralamak için, reformist sol 1947’de CHP iktidarı tarafından imzalandı. CHP ile Ağar’ınkine benzer çıkışlar aslında pek yeni de
partilerin burjuva siyasal sahnede DP arasındaki ilişkiler, ABD emperyalizmine uşaklık değildir. Yakın geçmişte Bayar’dan Özal’a, Cem
kendilerine yer açmak için harcadıkları yarışına dönüştü. Nihayet bu yarışı DP kazandı. DP, Boyner’den Tansu Çiller’e, Mesut Yılmaz’a kadar
enerjiyi, devrimci sınıf partisi militanları 1950 seçimlerini kazanarak hükümete geldi. DP’nin birçok düzen politikacısı bu tür manevralar
işçi sınıfının bağımsız hareketini geliştirmek ilk icraatı “komünizmle mücadele” için Kore’ye asker yapmışlardır. Pelteleşmiş liberal ve reformist politik
ve devrim davasını büyütmek için göndermek oldu. Ardından TKP’ye yönelik büyük çevreler de o dönemde sahte umut ve beklentileri
harcayacaklardır. Bu ise onlarla kıyas kabul çaplı bir operasyon başlatıldı, sola karşı amansız bir körüklemiş, onlara olmadık misyonlar biçmişti. Bugün
etmez bir şevk, enerji ve yoğunlukta baskı uygulandı. Öyle ki, sermaye devletinin Ağar için dizilen övgülerin benzeri onlardan da
çalışmayı gerektirir. azınlıklara yönelik tertiplediği 6-7 Eylül katliamında esirgenmemişti. Fakat hayatın katı gerçekleri, çok
Seçim dönemi parti örgütleri ve bile TKP’liler tutuklandılar. Kısacası, Öcalan’ın pek geçmeden bütün bu teorileri boşa çıkarmıştı.
militanlarının bunun gerektirdiği bir bilinç, imrendiği on yıllık DP iktidarı dönemine tam bir anti- Emperyalistler ve onların işbirlikçileri Kürt
enerji ve inisiyatifle hareket etmelerini komünizm damgasını vurdu. Bu dönemde TKP sorununa çözüm olamaz. Sırtını onlara dayayan bütün
gerektirmektedir. Siyasal yaşamın kadrolarının büyük kısmı zindana ya da sürgüne işbirlikçiler gibi Ağar’ın da, Erdoğan’ın da Kürt
yoğunlaştığı ve işçiler ile emekçilerin yollanırken, Türkiye, ABD emperyalizminin bir ileri halkına verebileceği hiçbir şey yoktur.
siyasal ilgisinin normal dönemlere göre karakoluna dönüştürüldü. Kuşkusuz ki, DP’nin, Yapılması gereken; Ağarlarla, Erdoğanlarla el
belirgin biçimde arttığı seçim atmosferi, CHP’nin bile sağına düşmesini onun temsil ettiği sıkışmak değil, emperyalist sistemi aşmayı ve kurulu
parti örgütleri ve militanları için gerçek bir toplumsal sınıflardan ayrı düşünemeyiz. toplumsal düzeni yıkmayı hedefleyen, bu çerçevede
devrimci seferberlik dönemi olabilmelidir. Mustafa Karasu, “AKP dörtbuçuk yıldır Kürt tüm milliyetlerden işçi sınıfı ve emekçileri ortak bir
(Ekim, Sayı 229, Başyazı, Parti özgürlük hareketini tasfiye etmek isteyen özel savaşın devrimci mücadele hattında birleştiren bir
Değerlendirmeleri-1, Sayfa 423) asma yaprağı olmuştur... AKP ve Tayyip Erdoğan’ı bütünleşmeyi sağlamaktır.
6  Kızıl Bayrak 1 Mayıs’ın kazanımlarına sahip çıkalım! Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

1 Mayıs’ın politik kazanımları


emekçi kitlelere taşınmalıdır
2007 1 Mayıs’ı, sınıf ve kitle güvenmenin yolu, birleşik, militan mücadele hattını
hareketinin üzerine kara bir bulut yaratmaktan geçmektedir. Öncü işçi ve emekçilerin,
gibi çöken karamsarlık havasının ilerici-devrimci unsurların böylesi bir ortak iradeyi
dağılmasına zemin yarattı. Bu topyekûn sergilemelidir. Bu açıdan 1 Mayıs zaferinin
yılki 1 Mayıs’ın devrimciler, yaratmış olduğu politik atmosferden en iyi şekilde
reformist çevreler, emekçi kitleler yararlanarak bu durum sınıf ve kitle hareketinin
cephesinden yarattığı anlamlı geliştirilmesinde yeni bir dinamizmin vesilesi haline
kazanımlardan bir tanesi de bu getirilmelidir.
olmuştur. Öte yandan bu 1 Mayıs, kitle hareketinde yıllardır
1 Mayıs’ın Taksim’de yaşanan durgunluğun yarattığı çürütücü atmosfere
kutlanması kararının politik karşı, böyle bir mücadelenin konusu olacak güçlerin
mahiyeti, sermaye devleti dinamizmini koruduğunu göstermiştir. “Kitlelerin
tarafından da doğru anlaşıldığı geriliği” üzerinden kendi gerici tutumlarını
için azgın bir terör uyguladı. gerekçelendirenlerin maskeleri de böylelikle bir kez
Taksim’in emekçilere ve 1 Mayıs daha düşmüş oldu. Tamamen politik bir atmosferde ve
kutlamalarına kapatılmasının militanca kutlanan 1 Mayıs, emekçilerin böyle bir
yanısıra ‘77 katliamının teşhir mücadeleye hiç de “ilgisiz” kalmadıklarını göstermiş
edilmesi ve katliamcılardan hesap oldu. Yeter ki onları böyle bir mücadeleye çağıracak
sorulması bu yılki 1 Mayıs’ın bu sonuçları bakımdan bile 2007 1 Mayıs’ının ortak bir irade sergilenip, toplumsal bir atmosfer
temel gündemlerinden biri durumundaydı. emekçiler cephesinden kazanıldığını göstermeye yaratılmış olsun. Nitekim işçi ve emekçilerin yıllardır
Taksim 1 Mayıs’ının böylesi bir politik içerikle yetmektedir. yaşadıkları kayıplara ve sosyal yıkımlara karşı dipten
gündemleştirilmesini isabetli bulmayanlar, işçi ve Zira 2007 1 Mayıs’ının başarısının dibe artarak büyüyen bir öfke ve hoşnutsuzluk
emekçi kitlelerin kontgerilladan hesap sormaktan uzak kalıcılaştırılması, buradan çıkarılacak sonuçların sınıf besledikleri gözükmektedir. Sınıfın nispeten bilinçli,
duracağını düşünenler yanıldılar. Zira 1 Mayıs’ı hareketinin yaşadığı açmazları ve tıkanıklıkları ileri, öncü unsurları şahsında bu durum kendini,
Taksim’de kutlamak için yola dökülen onbinler, alana aşabilmenin vesilesi haline getirilmesiyle sendikal bürokrasiye karşı bir tepki olarak ifade
çıkmak için defalarca polisle çatışmayı göze alan sağlanacaktır. Bu çerçevede bu yıl ki 1 Mayıs’tan etmektedir. Kadıköy’de gerçekleşen mitingde Salih
binler, hangi taleplerle ve ne için yola çıktıklarının çıkarılacak temel sonuçlardan biri de, sınıf ve kitle Kılıç’a karşı gösterilen tepkiler bunun somut bir
fazlasıyla farkındaydılar. hareketinin ihtiyacı olan birleşik, militan bir mücadele göstergesi olarak ele alınmalıdır.
Bu yıl 1 Mayıs’ı kutlamak için biraraya gelen hattının izlenmesidir. Bu noktada yapılabileceklerin sınırları ilerici,
siyasal güçler Taksim konusunda ortaklaştı. Sermaye devleti kitle hareketini zayıflatmak, onu öncü güçlerin ve devrimcilerin bunu ne oranda
Ortaklaşan bu iradenin, devletin baskı ve yasaklarına güçten düşürmek için “yenilgi atmosferini”, değerlendirdiklerine bağlı olacaktır. Eğer bu noktada
rağmen sergilenen kararlılığın emekçi kitlelere güven “inançsızlık ruhunu”, “korku psikozunu” ve en iyi şekilde faydalanılamazsa, işçi ve emekçilerin
verdiği açıktır. Ortak iradenin emekçiler tarafından “güvensizlik duygusunu” hakim kılmaya tepkilerinin seçimler vesilesiyle bir kez daha düzen içi
benimsendiğinin göstergesi ise 1 Mayıs günü kitlelerin çalışmaktadır. Sermayenin kitle hareketinin kanallarda boğulması kaçınılmazdır.
sergilediği irade ve kararlılık olmuştur. Bu politikanın dinamizmini kırmak için kullandığı bu zehre karşı Devrimcilerin, öncü işçi ve emekçilerin önlerinde
sadece benimsenmekle kalınmayıp aynı zamanda etkili olacak yegane panzehir birleşik, militan kitle duran en yakıcı görev, 1 Mayıs’ta kazanılan politik
Taksim yasağının binlerce emekçi tarafından fiilen mücadelesidir. Korku duvarlarını yıkmanın, atmosferi işçi ve emekçilerin geniş bölüklerine
delinmesiyle hayata geçirilmiş olması, sınıf “imkansız” olanı başarmanın, kendine ve sınıfına taşımaktır.
cephesinden önemli kazanımlardan birisidir. Sadece

1 Mayıs’ı örgütleyenlerden suç duyurusu 1 Mayıs terörü can aldı


İşçi sınıfının birlik, tüm olayların sorumlusu olan 1 Mayıs günü Taksim’de kutlama
mücadele ve dayanışma Emniyet Müdürü ve İstanbul yapmak isteyen işçi ve emekçileri
günü olan 1 Mayıs’ta Valisi’nin derhal istifa etmesi dağıtmak için terör uygulayan devletin
devletin uyguladığı gerektiği vurguladı. kolluk güçleri 75 yaşındaki İbrahim
terörü teşhir etmek, Açıklamada 1 Mayıs Sevindik’in ölümüne neden oldu.
sorumlular hakkında suç günü tüm İstanbul’da Taksim kararlılığı ile alanları
duyurusunda bulunmak estirilen terör ve halka dolduran işçi ve emekçilerin üzerine gaz
amacıyla biraraya gelen uygulanan şiddet teşhir bombaları atan, biber gazı ve tazyikli su
kurumlar 9 Mayıs günü edildi. Açıklama şu sözlerle sıkan, panzerleriyle, copuyla terör
Sultanahmet Adliyesi sona erdi “Buradan bir kez estiren kolluk güçleri Beyoğlu’nun
önünde basın açıklaması daha söylüyoruz. Emekçilere, sokaklarında insan avına çıktı. Tüm
gerçekleştirdiler. Taksim yasağı 12 Eylül’dür. sokaklara girerek biber gazı sıkan kolluk
Aralarında Devrimci 1 1977 1 Mayıs katliamı ise güçleri Gülleci Sokak’ta kahvede oturan
Mayıs Platformu’nun da Susurluk’un ta kendisidir. Biz ve gazdan etkilenerek yere yığılan 75
bulunduğu DİSK, her gün her yerde 12 Eylül’le yaşındaki İbrahim Sevindik’in
KESK, TMMOB, TTB, hesaplaşacağız. Her yerde ölümünden sorumludur. Tüm İstanbul’da
DKÖ bileşenleri saat Susurluk’la hesaplaşacağız. terör estiren devlet kapattığı yollarla
13:00’te adliye önünde Bu hesaplaşmayı her gün 1 Sevindik’in 5 dakika uzaklıktaki Taksim
toplandılar. Mayıs’taki kadar kararlı bir şekilde yapacağız”. İlkyardım Hastanesi’ne yetişmesine de
Kitle adına basın açıklamasını TTB Başkanı Açıklamadan sonra toplu olarak Adliye’ye girildi engel oldu. Oğlunun tüm çabaları
Gençay Gürsoy okudu. ve suç duyurusunda bulunuldu. Açıklamaya yaklaşık sonucu ancak yarım saat sonra hastaneye
Yapılan açıklamada, Taksim’e çıkmak isteyen işçi 100 kişi katıldı. yetişen Sevindik 36 saat yoğun bakımda
ve emekçilere, gazlarla ve polis copuyla saldırtan ve Kızıl Bayrak/ İstanbul kaldıktan sonra yaşamını yitirdi.
Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 Denizler anıldı... Kızıl Bayrak  7

Sermaye devleti tarafından 35 yıl önce katledilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan çeşitli eylem ve
etkinliklerle anıldı…

“Devrimciler ölmez,
devrim davası yenilmez!”

Beyazıt Galatasaray
İstanbul: Denizler kavgamızda tarafından Denizler’in katledilişinin 35. yıl dönümü “Emperyalizme, faşizme,
yaşıyorlar! şovenizme karşı şimdi Deniz
vesilesiyle bir anma gerçekleştirildi.
“Emperyalizme, faşizme, şovenizme ve devlet
Faşist sermaye devletinin bundan 35 yıl önce idam terörüne karşı şimdi Deniz olunmalı!” pankartının
taşındığı eylem Depo Kapalı Cadde’nin başında
olunmalı!”
ettiği devrim ve sosyalizm mücadelesinin mihenk
başlayarak sloganlar ve alkışlar eşliğinde caddenin Üç yiğit devrimcinin, üç eğilmez başın, üç davaya
taşları olan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf
sonuna kadar yürünmesiyle sürdü. adanmış yüreğin darağacına korkusuzca yürüdükleri,
Arslan, 6 Mayıs günü devrimci, demokrat yapılar
Yürüyüş sırasında, halkın da yoğun bir ilgi ve idam sehpasında inançlarını kararlılıkla haykırdıkları
tarafından Beyazıt Meydanı’nda yapılan ortak bir
desteği vardı. İnsanlar evlerinin balkonlarından ve günün 35. yıl dönümünde Denizler’i andık.
eylemle anıldı.
camlardan alkışlarla destek verdiler. Yer yer İzmir Ekim Gençliği olarak Deniz’i, Yusuf’u,
BDSP, PSAKD, HKM, ESP, HÖC, EHP, Kaldıraç,
kahvehanelerin önüne çıkan insanlar atılan sloganlara Hüseyin’i “Emperyalizme, faşizme, şovenizme karşı
Odak, ÖMP, TÖP, Devrimci Hareket, Partizan ve
eşlik etiler. Bu desteğin jandarmanın yoğun ablukasına şimdi Deniz olunmalı!” etkinliğiyle andık. Anma devrim
DTP’nin ortak örgütlediği eylem kitlenin Beyazıt
rağmen verilmesinin de ayrı bir anlamı vardı. Basın şehitleri anısına saygı duruyuşla başladı. Ekim
Otobüs duraklarında toplanmasıyla başladı.
metninin okunmasının ardından Nazım Hikmet’in Gençliği’nden bir arkadaşımız Vietnam savaşını protesto
Duraklardan Beyazıt Meydanı’na yüründü.
“Güneşi içenlerin türküsü” şiiri okundu. Yaklaşık 80 eden Avrupalı işçi ve emekçilerin başlattığı
“Deniz, Yusuf, Hüseyin mücadelemizde
kişinin katıldığı eylem şiir dinletisinin ardından sona hareketlenmenin Türkiye’ye de sıçramasını ve gençlik
yaşıyorlar!” ortak pankartının açıldığı yürüyüşe
erdi. hareketinin düzen karşıtı konumunu, FKF’lerden Dev-
eylemi örgütleyen yapılar bayrak ve flamalarıyla
Kızıl Bayrak/Esenyurt Genç’e gençliğin arayışlarını, ‘68’den günümüze
katıldılar. Yürüyüş boyunca, “Emperyalizm yenilecek
devrimci sürdürdüğü mücadeleyi anlattı. Şiirlerin
direnen halklar kazanacak!”, “Devrim şehitleri
Tersane: Denizler yolumuzu
okunmasının ardından Denizler’in son mektupları
ölümsüzdür!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”,
okundu. Grup Kavel’in söylediği devrimci marş ve
“Emperyalistler, işbirlikçiler 6. Filo’yu unutmayın!”
sloganları atıldı. aydınlatıyor! türkülerin ardından anma Gündoğdu Marşı’yla sona
erdi.
Ortak basın açıklamasına geçilmeden önce Tersane işçileri olarak Karşıyaka’nın Üç Gülü’nün Etkinliğe 50 kişi katıldı.
Denizler’in yarattığı feda ve direnme ruhu selamlandı. idam edilişinin 35. yıldönümünde dernek binamızda İzmir/Ekim Gençliği
“Mücadele ateşini büyütmeye çalışanlar 1 Mayıs’ta bir etkinlik gerçekleştirdik. Deniz, Hüseyin, Yusuf
Taksim Meydanı’nda bugün ise Beyazıt’ta toplandılar.
Denizler anıldı!
şahsında tüm devrim şehitleri için yapılan saygı
Bugün burada Denizler’i tek başına anmak için değil duruşunun ardından, bir işçi arkadaşımız Denizler’in
onların mücadelesine sahip çıkmak için toplandık” siyasal yaşamını, devrime adanmışlıklarını, o dönemin İstanbul Emek Gençliği 6 Mayıs günü saat 18.00’de
denildi. Konuşmanın ardından Deniz Gezmişler dünya ölçeğindeki toplumsal kalkışmasıyla birlikte Taksim AKM önünden başlayan ve Dolmabahçe’de son
şahsında tüm devrim şehitleri için saygı duruşunda değerlendirdi. ‘68’lerin reformizimden kopuş, bulan yürüyüşüyle idamlarının 35. yılında Deniz Gezmiş
bulunuldu. Eylem programı kurumlar adına hazırlanan devrimci bir döneme eviriliş sürecini anlattı, gençlik ve arkadaşlarını andı. En önde “Yolumuz Denizler’in
ortak basın açıklamasının okunmasıyla devam etti. hareketine özel vurgu yaptı. Ayrıca sınıf hareketindeki yoludur!/İstanbul Emek Gençliği” pankartının açıldığı
Ortak açıklama metninin ardından Grup Diyar, kabarmayı da geniş olarak değerlendirdi. yürüyüş boyunca Denizler’in mücadelesinin sürdüğü
Grup Vardiya ve Grup Yorum söyledikleri türkü ve Konuşmanın ardından bir tersane işçisi arkadaş vurgusu ön plana çıktı. Coşkulu geçen yürüyüşte
marşlarla ‘68’lilerin mücadelelerini selamladılar. Nazım Hikmet’in “Yaşamaya dair”, “Ellerinize ve “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Yusuf, Hüseyin, Deniz
Eyleme yakaşık 350 kişi katıldı. yaşamaya dair” ile “Hürriyet kavgası” adlı şiirlerini sürüyor sürecek mücadelemiz!”, “Gençlik gelecek,
Kızıl Bayrak/İstanbul okuyarak etkinliğe ayrı bir renk ve coşku kattı. Şiir gelecek sosyalizm!” sloganları atıldı. Yaklaşık 500
dinletisinin ardından müzik eşliğinde hep bir ağızdan kişilik kitle sloganlar eşliğinde İnönü Stadı önüne geldi
Denizler Esenyurt’ta anıldı “Gündoğdu Marşı”, “Deniz mahkemeye düşmüş” ile
“Nurhak sana güneş doğmaz” isimli türküler söylendi.
ve burada bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Yürüyüşe
78’liler Girişimi de destek verdi.
6 Mayıs Pazar günü Esenyurt Depo Kapalı Tersane İşçileri Birliği Kızıl Bayrak/İstanbul
Cadde’de BDSP, ESP, HÖC, DHP ve Partizan
8  Kızıl Bayrak Denizler anıldı... Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

Bursa İzmir

Adana
onların mücadelesini anlatan açıklamada
Adana: Devrim savaşçıları “Emperyalizme karşı deniz olunmalı! Yaşasın Türk ve
Kürt halklarının kardeşliği” pankartı açıldı.
ölümsüzdür! SGD, EMEP, YÖGEH, EHP, Ekim Gençliği
Üç yiğit devrimciyi anmak için Şakirpaşa İşçi tarafından örgütlenen eylemde “Emperyalizme karşı
Kültür Evi’nde bir etkinlik düzenledik. deniz olunmalı!”, “Türk, Kürt, Ermeni, Yaşasın
Etkinliğimiz Denizler’in şahsında tüm devrim halkların kardeşliği!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”
mücadelesinde şehit düşenler anısına saygı duruşu ile sloganları atıldı.
başladı. Saygı duruşunun ardından bir arkadaşımız Ekim Gençliği/Kocaeli
Denizler’in siyasal yaşamını, ‘68 reformist
hareketinden kopuşu ve devrimci bir döneme evriliş Bursa’da 6 Mayıs anması
sürecini anlatan bir açılış konuşması yaptı. Daha
Deniz Gezmiş,Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan, 6
sonra şiir dinletisi ile devam eden etkinlik ‘68
Mayıs günü devrimci gruplar tarafından yapılan bir
hareketini anlatan sinevizyon ile devam etti.
eylemle anıldı.
Sinevizyonun ardından marşlar ve türküler coşkulu
Yürüyüş saat 16.00’da Setbaşı-Mahfel önünden
bir şekilde hep bir ağızdan söylendi.
başladı, Orhangazi Parkı’na kadar sürdü. Parka
Şakirpaşa İKE/Adana
gelindiğinde Denizler’in şahsında tüm devrim şehitleri
son buldu. anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Ardından
İzmir: “Denizler yaşıyor!” Yaklaşık 60 kişinin katıldığı etkinlikte “İbo, Mahir, açıklamada okundu. Eylem sloganlarla sona erdi.
Alınteri, BDSP, ESP, Devrimci Hareket, DHP, Deniz sürüyor, sürecek mücadelemiz!”, “Devrim DGH, DPG, Ekim Gençliği ve SGDF’nin örgütlediği
HÖC, İCİ, Kaldıraç, Partizan İzmir temsilcilikleri şehitleri ölümsüzdür!” sloganları atıldı. eyleme yaklaşık 50 kişi katıldı.
tarafından Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin Çukurova Üniversitesi Ekim Gençliği Ekim Gençliği/Bursa
İnan’ın idam edilişlerinin 35. yılında bir eylem
gerçekleştirildi. 6 Mayıs günü saat 13.30’da Konak
Liseli Gençlik: Devrim şehitleri Samsun: “Deniz olunmalı!”
Pier önünde biraraya gelen kitle buradan
“Emperyalizme, şovenizme karşı Deniz olunmalı! ölümsüzdür! 6 Mayıs 1972 sabahı idam edilen devrimci
önderlerden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan
Deniz, Yusuf, Hüseyin devrim için öldüler!” Denizler’in idamının yıldönümünde Kartal’da Samsun Atakum’da düzenlenen etkinlikle anıldı.
pankartının arkasında kortejlerini oluşturarak Konak devrimci yapılarla ortak bir eylem yapma kararı aldık. Anma şiirlerle ve devrimci marşlarla başlandı.
Eski Sümerbank alanına doğru sloganlarla yürüyüşe Eylemi İLGP, Liseli Gençlik, SGD’li liseliler, DTP Deniz’in ve Yusuf’un ailesine gönderdiği mektuplar
geçti. Kortejde ayrıca Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in Gençliği, Sosyalizm Yolunda Devrimci Kılavuz okundu. Daha sonra bir arkadaşımız günün anlamına
resimleri taşındı. bileşenleri olarak örgütledik. Ön sürecinde bağımsız ilişkin bir konuşma yaptı. Düzenin ABD’nin Che’ye
Alana Gündoğdu Marşı’yla girildikten sonra saygı kişilerin de katılımıyla gerçekleşen tartışmalar yaptığı gibi Denizler’i “marka”laştırmaya çalıştığını
duruşu yapıldı. Eylem şiir ve marşlarla sona erdi. sonrasında eylemi “Kartallı Liseliler” imzasıyla söyledi. “Denizler ve tüm devrim şehitlerimiz devrim
Yaklaşık 100 kişinin katıldığı eylem coşkulu geçti. örgütlemeyi tercih ettik. Eylem 4 Mayıs Cuma günü ve sosyalizm mücadelesinin onurlu yüzüdür. Onu
Kızıl Bayrak/İzmir saat 16:00’da Kartal Meydanı’nda yapıldı. Basın sahiplenmemiz devrim ve sosyalizm mücadelesini
açıklamasında “Devrimciler ölmez, devrim davası
ÇÜ: “Denizler’in yolundayız!”
sahiplenmemizle mümkündür” dedi. Denizler’in,
yenilmezdir!” pankartı açıldı. Deniz, Yusuf ve Yusuflar’ın, Hüseyinler’in idam edildiği saatte On’lar
35 yıl önce idam edilen devrimci gençlik Hüseyin’in fotoğrafları ve kızıl karanfillerle şahsında tüm devrim ve sosyalizm mücadelesi
önderlerini, 7 Mayıs günü Çukurova Üniversitesi’nde donatılmış bir pano taşındı. Coşkulu geçen basın yolunda kızıllaşan şehitlerimiz için bir dakikalık saygı
gerçekleştirdiğimiz bir etkinlikle andık. açıklamasına Eğitim-Sen ve Emekli-Sen de destek duruşunda bulunuldu. Anma denize üç karanfil
Çukurova Üniversitesi R1 kantinine Deniz, Yusuf verdi. Eylem basın açıklamasının ardından “Devrim bırakılarak sonlandırıldı.
ve Hüseyin’in resimlerini astık, etraflarına üç tane şehitleri ölümsüzdür!”, “Yusuf, Hüseyin, Deniz Anmayı DSÖB ve BDSP örgütledi, diğer devrimci,
meşale yaktık. Resmin yanına “Denizler’in sürüyor, sürecek mücadelemiz!” sloganlarıyla sona demokrat gruplar destek verdi.
yolundayız!/Çukurova Üniversitesi Öğrencileri” şiarlı erdi. BDSP/Samsun
pankartımızı asarak idam edilen devrimci gençlik Eyleme 75 kişi katıldı.

Denizler Ümraniye’de anıldı!


önderleri için bir köşe hazırladık. Kartal İLGP
Anmaya çevredeki güçlere Denizler’i anlatan kısa
bir konuşma ve anmaya katılma çağrısıyla başladık. Denizler Kocaeli’de anıldı Ümraniye BDSP, Denizler şahsında ‘68 gençlik
hareketinin önderlerini anmak için bir etkinlik
İlk olarak hazırladığımızı basın metnini okuduk. Daha
35 yıl önce katledilen THKO önderlerini anmak gerçekleştirdi. Devrim şehitleri anısına gerçekleştirilen
sonra Denizler şahsında tüm devrim şehitleri anısına
için Kocaeli’de bir araya gelen gençlik örgütleri 6 saygı duruşunun ardından Denizler’in görüntülerinden
bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Anma
Mayıs günü bir basın açıklaması gerçekleştirdi. oluşan kısa bir sinevizyon gösteri gerçekleştirildi.
ÇÖDER müzik grubunun söylediği türkü ve marşlarla
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı ve Daha sonra Denizler’den ne anlamak gerektiği ve
Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 Denizler anıldı... Kızıl Bayrak  9

onların anısına nasıl sahip çıkılacağı üzerine konuşmalar

Komünistler Denizleri mezarları başında andı...


yapıldı. Denizler’in, Mahirler’in, İbolar’ın bıraktıkları asıl
mirasın devrim davasına olan sarsılmaz bağlılıkları olduğu
vurgulandı. Onları anmanın en önemli yanının bu
fedakarlık ruhunu kuşanmak olduğu ifade edildi. Yapılan
tartışmaların ardından anma sona erdi.
Kızıl Bayrak/Ümraniye “Devrim şehitleri
Trabzon’da 6 Mayıs anması
Denizler’in anısına 6 Mayıs günü Trabzon Gençlik
Kültür ve Sanat Evi’nde bir anma gerçekleştirdik. Açılış
ölümsüzdür!”
konuşması ile başlayan anma devrim şehitleri anısına
gerçekleştirilen saygı duruşu ile sürdü. Saygı duruşu
esnasında ‘Enternasyonal’ marşı sıkılı yumruklar eşliğinde
okundu. Program bir arkadaşımızın Deniz Gezmiş,
Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın mücadelesini
anlatmasıyla başladı. Yazdıkları son mektupların okuması
ile devam etti. Etkinlik şiir ve müzik dinletileri ile son
buldu.
Etkinliğe Trabzon SES içinde mücadele eden sağlık
emekçileri de katılarak destek verdiler.
Trabzon Ekim Gençliği

Bursa’da anma
Denizler’in idam edilişinin 35. yılında Öğrenci
Kolektifi, ÖDP Gençliği, Emep Gençliği, Yurtsever
Gençlik ve Liseli Genç Umut anma etkinliği
gerçekleştirdi. Setbaşı-Mahfel’den Heykel AVP Tiyatro
önüne kadar yürüyen kitle burada yaptıkları açıklamada
Denizler’in mücadelesinin devam edeceğini vurguladı.
“Yusuf, Hüseyin, Deniz sürüyor, sürecek mücadelemiz!”,
“Ne şeriat ne darbe tam Bağımsız Türkiye!” sloganlarının
atıldığı eyleme yaklaşık 150 kişi katıldı.
Kızıl Bayrak/Bursa Komünistler olarak, 35 yıl önce ölümü
yiğitçe kucaklayan üç devrimciyi 6 Mayıs

Kayseri’de Mayıs şehitleri anıldı


günü mezarları başında gerçekleştirdiğimiz
bir eylemle andık.
6 Mayıs günü, Ekim Gençliği olarak mayıs ayında Anma öncesinde emekçilere yönelik bir
şehit düşen devrimcileri anmak için Kayseri İşçi Kültür çağrı faaliyeti örgütledik. Bu çerçevede
Evi’nde bir etkinlik gerçekleştirdik. Etkinliğimiz devrim hazırladığımız bildirileri özellikle Mamak
şehitleri şahsında yapılan saygı duruşuyla başladı. Saygı bölgesinde etkin bir şekilde dağıttık. 5 Mayıs
duruşunun ardından bir arkadaşımız, Denizler’i anlatan tarihinde bölgede gerçekleştirilen Ferhat
kısa bir yazı okudu. ‘68 kuşağının Türkiye devrim Tunç konserine müdahalemiz ve emekçilerin
tarihinde tuttukları yeri anlattı. Daha sonra yapılan ilgisi anlamlı oldu. Konserin yapıldığı yerde
tartışmalarda Denizler’in, Mahirler’in, İbolar’ın bırakmış bir binanın duvarına “Şovenizme, faşizme ve
olduğu mirası sahiplenmek gerektiği dile getirildi, emperyalizme karşı şimdi Deniz hep birlikte söylendi. Kitlenin yoğun katılımı
mücadele çağrısı yapıldı. Bugün Denizler’in reformist olunmalı!/BDSP” şiarlı pankartımızı asarak ve anma programının güçlü devrimci içeriği
çevrelerden düzen soluna kadar birçok kesim tarafından binlerce emekçiye bildirilerimizi ulaştırdık. reformist çevreleri oldukça rahatsız etti. Zira
sahiplenilmeye çalışıldığı söylendi. Ancak Denizler’in Bu eksende gerçekleştirdiğimiz çağrı gerçekleştirdiğimiz anma programı
izlediği devrimci mücadele yolundan çoktan çarkedenlerin faaliyetine işçi ve emekçilerin yanıtı anlamlı reformistler tarafından “Bizim programımız
bu mirasın temsilcisi olmadıkları vurgulandı. Denizler’in oldu. başlayacak” vb. gerekçelerle sık sık
izlediği devrimci çizgiyi daha ileriye taşımanın önemi bir 6 Mayıs sabahı Şirintepe, Tuzluçayır ve kesilmeye çalışıldı. Komünistlerin uyarıları
kez daha hatırlatıldı. Sıhhiye Köprüsü üzerinden Karşıyaka ve kitlenin tepkisi üzerine bu müdahalelerin
Canlı ve coşkulu geçen etkinliğimiz müzik dinletisi ve Mezarlığı’na otobüs kaldırdık. Tamamen önü kesildi.
şiirlerle sona erdi. dolan otobüslerimizin yanısıra doğrudan Anma programımız Denizler’in
Ekim Gençliği/Kayseri mezarlığa gelen emekçilerle birlikte sayımız mezarından Mahir Çayan’ın mezarına
100’ü aştı. Karşıyaka Mezarlığı 2. kapıda yapılan yürüyüş ile devam etti. Burada da bir
Mücadelemiz sürecek! pankartımızı açarak kortej düzeninde
Denizler’in mezarına doğru yürüyüşe geçtik.
konuşma yapıldı, ardından saygı duruşu
gerçekleştirildi. Ve kitle hep birlikte 1. kapıya
Denizler’i anmak için 6 Mayıs günü Taksim Ankara’da yapılan ilk anma komünistlerin doğru bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Galatasaray Postanesi önünde saat 13.00’te bir basın gerçekleştirdiği etkinlik oldu. Deniz, Yusuf Komünistler olarak “Düzene karşı
açıklaması gerçekleştirildi. Eylemde “Emperyalizme ve ve Hüseyin’in huzuruna geldiğimizde devrim” perspektifi ile gerçekleştirdiğimiz
darbecilere karşı hepimiz Deniziz, Yusufuz, Hüseyiniz!” kortejimize katılım daha da arttı. Burada anma etkinliği yapılan bu yürüyüşün
şiarlı pankart açıldı, idam edilen devrimcilerin fotoğrafları yaklaşık olarak 400 kişilik bir kitle ile ardından sona erdi. Eylem boyunca “Devrim
taşındı. birlikte anma etkinliğini başlattık. şehitleri ölümsüzdür!”, “Bedel ödedik, bedel
Eylemde sık sık “Yusuf, Hüseyin, Deniz sürüyor Anma, Deniz, Yusuf ve Hüseyin şahsında ödeteceğiz!”, “Katil devlet hesap verecek!”,
sürecek mücadelemiz!”, “Biji bıratiya gelan!”, tüm devrim şehitleri huzurunda “Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan,
“Emperyalistler, işbirlikçiler 6. Filo’yu unutmayın!”, gerçekleştirilen saygı duruşu ile başladı. Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Mazlum
“Kürt, Türk, Ermeni yaşasın halkların kardeşliği!, Saygı duruşunun ardından bir açılış Doğan, Habip, Ümit, Hatice yoldaş
“Darbelere karşı gelecek gençliğin ellerinde!”, “Darbenin konuşması yapıldı. Devamında Ankara’dan yaşıyor!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”,
postalı YÖK kalkmalı!” sloganları atıldı. komünistlerin ve genç komünistlerin “Düzene karşı Deniz olunmalı!”, “Yeni
SGD, DTP Gençliği, YÖGEH, DGD, EHP Gençliği, hazırladığı metinler okundu. Kitle okunan Ekimler için ileri, Parti’yi kazandık Parti’yle
ÖGD, Ekim Gençlği, DSG ve Kaldıraç tarafından yapılan metinleri coşku ile alkışlayarak sloganlara kazanacağız!” sloganlarının yanı sıra parti ve
eyleme 70 kişi katıldı. eşlik etti. Metinlerin okunmasının ardından devrim sloganları sık sık atıldı.
Kızıl Bayrak/İstanbul burada “Şarkışla” ve “Enternasyonal” marşı Ankara’dan komünistler
10  Kızıl Bayrak Sınıf hareketi... Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

Yol-İş Kayseri Şube Genel Kurulu yapıldı...


Sendikal bürokrasi kendisini “aklama”ya çalıştı
Yol-İş Kayseri Şube Genel Kurulu 5 Mayıs’ta Son olarak Yol-İş Genel Başkanı Fikret Barın
yapıldı. Genel kurula İstanbul 1 No’lu Şube delegelere seslendi. “Üniter devlet yapısı bizim
Başkanı Ali Akdağ’ın da içinde bulunduğu bir düsturumuzdur” diyerek konuşmasını başlattı. Bu
heyetle birlikte Yol-İş Genel Başkanı Fikret Barın konuda ülkenin dört bir yanında mitinglerde
da katıldı. haykırdıklarını belirtti. İşçilerin haklarını
Genel kurulda şube yöneticilerinin gerginliği savunduklarını, bunun için 4 büyük miting
hissediliyordu. Bu gerginliğin birinci nedeni sınıf yaptıklarını, son iki yıldır sokakta olduklarını ifade
sendikacılığı anlayışıyla yola çıkan sendika etti. Daha da ileri giderek AKP hükümetiyle tek
üyelerinin delege seçimlerinde yapılan, anti- mücadele eden sendikanın Yol-İş olduğunu
demokratik, Yol-İş Tüzüğü’ne bile sığmayan söyleyebildi. İşçilerin haklarını koruma mücadelesini
hileleri karayolu işçilerinin içinde eksiksiz yaptıklarını, büyük mücadele vererek,
gündemleştirmeleriydi. Gerginliğin bir diğer Kayseri’nin dışındaki, 78 ilin Özel İdarelerini
nedeni delege seçimlerine ilişkin olarak iş TUHİS’e üye yaptıklarını, kayıt dışılığın bu ülkenin
mahkemesinde açılmış olan davaydı. Davanın başının belası olduğunu, ücret skalalarındaki
genel kurulun iptaline yol açmasının güçlü bir farklılıkları gidermelerinin şu an mümkün olamadığını
olasılık olması yöneticilerin kaygılarını söyledi.
arttırıyordu. Fikret Barın, TİS’i seçimlerden önce bitirmek için
Açılış konuşmasını Şube Başkanı Adem çaba gösterdiklerini, birinci yıl için yüzde 15 ücret
ise Yol-İş Genel Merkezi’nin ne yaptığı konusunda ise
Özokutan yaptı. Özokutan konuşmasında kaçak işçilik artışı ve yüzde 5 iyileştirme önerdiklerini ifade etti.
tek kelime söylemedi.
üzerinde durdu. Ancak kaçak işçiliğe karşı neler Bir delegenin yaptığı konuşmaya atıfta bulunarak sarı
Şube Başkanı 4 yıl boyunca işçilerin eğitimi
yapılacağına dair tek kelime söylemedi. sendikacılık lügatimizden çıkmalı dedi. Delegenin
çerçevesinde çok şey yapıldığını belirtti. Bu söylemini
Türk-İş’in ve Yol-İş’in zayıflatılmaya çalışılmasını, konuşmasında Türk-İş ve Yol-İş genel merkezlerini
dayandırabileceği tek bir örnek var. O da yeni İş
Kayseri İl Özel Müdürlüğü’nün sendikanın yetkisini eleştirmiş olmasından duyduğu sıkıntıyı dışavurdu.
Yasası çıktıktan sonra yapılan, Alpaslan Işıklı’nın
tanımamış olmasına dayandırdı. Oysa sayıları 50 bine ‘Mücadeleci’ Genel Başkan işçi sınıfına köleliği
katıldığı paneldir. Başkan eğitime dönük bu tek
yaklaşan ve kimisi büyük inşaat şirketlerinde çalışan dayatan yeni İş Yasası, sağlığın ve sosyal güvenliği
örneği, tabanın eğitimi açısından yeterli sayabildi.
işçileri üye yapmak için kılını kıpırdatmayan Şube piyasanın insafına terkeden SSGSS konusunda ne
İkinci olarak Genel Kurula katılan TEKSİF Şube
Başkanı, ‘zayıflatma’ çalışmasının baş aktörüydü. yaptığına dair tek kelime söylemedi. Zira biz karayolu
Başkanı konuştu. Özel işyerlerinde örgütlenmenin
Seçimleri kazanmak için inşaat firmalarıyla el altından işçileri bu konularda hiçbir şey yapılmadığının
kamu işyerlerinde örgütlenmekten daha zor olması
anlaşma yaparak, işçileri sendikaya üye yapıp, delege tanığıyız. Bir genel kurul delegesinin sınıf
üzerinde durdu. Örgütlü oldukları yerlerde giriş-
seçimi sonrasında ortada bırakma icraatlarının tümü sendikacılığı anlayışı ile yaptığı eleştirilerin
çıkışların yoğun olmasından yakındı. 40 yıldır şube
‘zayıflatma’ edebiyatı yapan şube başkanına aitti. sıkıntısıyla uzun uzun açıklamalar yaparak sarı
başkanlığını, işverenlerin desteği ile sürdüren, sarı
Sendikaya üye olmak için can atan, karayollarında sendika olmadıklarını ispatlamaya çalışması Genel
sendikacılığın en rafine örneği olan birisinin
çalışan, 300 taşeron işçisini ısrarla sendikaya üye Başkanı komik duruma düşürdü.
yaşananlardan yakınması tam bir ikiyüzlülüktü.
yapmayan birinin bu konularda konuşması tam bir İki genel Kurul delegesi sınıf sendikacılığının
Tabanda oluşan tepkileri boğmada usta olan bu zatı
omurgasızlıktı. damgasını vurduğu sunumlar yaptı. Delegelerden biri
patronlar kendileri için güvence olarak gördüler.
Şube Başkanı, yeni işe giren işçilerin ücretleri ile sendikaların içinde bulunduğu krizin nedenleri ve bu
Kayseri de bulunan büyük tekstil patronları, işçilerin
eski işçilerin ücretleri arasındaki uçurumun sıkıntı krizin nasıl aşılabileceğini içeren etkili bir sunum
tabandan doğru gelişen sendikalaşma eğilimlerini
yarattığını belirtti. Başkanın bu saptamasıyla bir yaptı. Diğer delege ise bölgede çalışan karayolu
hissettikleri anda kendi elleriyle TEKSİF’in
gerçeğin altı çizilmiş oldu. Zira bu nedenle 2006 işçilerinin sorunları, sendika şubesinin duyarsızlığı, ne
örgütlenmesinin yolunu açtılar. Zira TEKSİF başkanı,
yılında işe başlayan işçiler ile daha önce işe başlayan yapılması gerektiği eksenine oturan sunumunu yaptı.
asgari ücretli TİS’ler imzalamakta uzmandı.
karayolu işçilerinin ücretleri arasında yaklaşık 1000 Her iki sunum salonda bulunan delegeler tarafından
İşyerlerinde muhalif gelişmelerden patronları haberdar
YTL’lik fark bulunuyor. Şube Başkanı, yeni işe dikkatle dinlendi. Genel Başkanın çabası sunumların
eden, işten atılacak işçilerin listesini patronlara ileten
başlayan karayolu işçilerinin “Eşit işe, eşit ücret!” etkisini zayıflatmaya yetmedi.
de bu zatın ta kendisiydi.
talebi çerçevesinde, özelde şube yönetiminin, genelde Kırşehir’den karayolu işçileri

İşten atılan Yasan işçileri direniyor!


Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde geçtiler. Fabrika kapısında toplanan işçiler vardiya
kurulu olan Yasan Yassı Metal’de 7 Mayıs girişlerinde ve yemek paydoslarında alkışlarla
günü vardiya çıkışı 5 öncü işçi işten atıldı. işten atma saldırısını protesto ettiler. İçeride
DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası’nda çalışmaya devam eden işçiler ise öğle paydosunda
örgütlü olan işçiler “İş yok! Para yemek yememe eylemi yaparak işten atılan
ödeyemiyorum!” gibi bahanelerle işten arkadaşlarına destek oldular.
atılırken fabrika girişinde iş ilanı asılıydı. İşten atmaların BMİS Kartal Şube Başkanı Ali
Yasan işçileri 1998 yılında sendikalı Rıza İkisivri’nin fabrikaya gelip müdür ile
olmuş ancak o günden bugüne sürekli görüşmesinden sonra yaşandığına dikkat çeken
olarak patronun sendikal örgütlülüğü işçiler, şube yönetimine de tepki gösterdiler.
dağıtma saldırısıyla karşı karşıya kalmıştı. Sendika yöneticileri ise işçileri yalnız
Daha öncesinde de defalarca sınıf bilinçli bırakmayacaklarını söyleyerek patron görüşme
öncü işçilerin işten atıldığı fabrikaya talep edene kadar fabrika önünde direnişi
yerleştirilen taşeron şirket aracılığıyla sürdüreceklerini ifade ettiler.
patron sendikal örgütlülüğü dağıtma ihracat hacmi olmasına rağmen işçilerin ücretleri İşten atılan işçiler ayrıca çevrede bulunan
girişimlerine devam ettiriyor. Sendika üyesi sürekli sarkıtılarak 20’sinden 20’sine veriliyor. fabrikalarda çalışan işçilerden de destek
kadrolu işçiler işten atılırken fabrika kapısına 8 Mayıs sabahı önce sendika ile bir toplantı beklediklerini dile getirdiler.
asılan ilanla taşeron firmaya sürekli yeni işçiler gerçekleştiren işçiler, işten atmaların sendikal Fabrikadan yansıyan bilgilere göre toplam 11
alınıyor. Aynı zamanda fabrikanın her yanına örgütlülüğü dağıtmaya yönelik bir saldırı işçinin işten çıkartılacağı söylenirken 8 Mayıs
döşenen 80’in üzerinde kamera ile işçiler baskı olduğunu ve bir tepki gösterilmediği koşullarda günü vardiya çıkışında 2 işçi daha atıldı.
altına alınmaya çalışılıyor. Fabrikada yoğun bir saldırının devam edeceğini belirterek direnişe Kızıl Bayrak/Ümraniye
Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 Direne direne kazanacağız! Kızıl Bayrak  11

İşten atılan ve fabrika önünde direnişe geçen Esen Plastik işçisiyle konuştuk...
Direnen Esen plastik işçileriyle dayanışmaya!
Çiğli Organize’de Biz her gün 17.30-19.30 arası fabrika kapısında
bulunan Esen Plastik pankart ve sloganlarımızla bekliyoruz. Aleyhimize
Fabrikası’ndan delil olarak kullanabileceği şeyler elde etmek için
sendikalaştıkları için kameraman ve fotoğrafçı görevlendirmiş.
işten atılan yaklaşık - Sendikanın tutumunu nasıl
20 işçi, 5 Nisan değerlendiriyorsunuz? İlerideki süreçlere neler
tarihinden itibaren yapmayı düşünüyorsunuz?
direnişteler. Esen İşçi: Sendika sonuna kadar arkamızda,
Plastik işçisi sendikaya güveniyoruz. Petrol-İş Sendikası Aliağa
direnmekte kararlı. Şubesi’nde örgütleniyoruz. Bizi yalnız
Esen Plastik işçileri bırakmıyorlar. Şimdilik sadece kapıda bekliyoruz.
düzenli olarak fabrika Çadır kurmayı ve sürekli kalmayı düşünüyoruz.
önünde bekleyip Ancak henüz somut bir planlamamız yok.
vardiya değişiminde - Dışarıdan destek nasıl? Son süreçten
eylem yapıyorlar. bahseder misiniz?
- Fabrikanızı İşçi: Dışarıdan destek iyi. Gelen-geçen
anlatır mısınız? araçlardan kornalarla destek veriyorlar. Geçen işçi
İşçi: Esen plastik, servislerinden bizi alkışlayanlar var. Pektim ve
Çiğli Organize’nin en Tüpraş işçilerinden destek var. Son durum bizce iyi.
büyük plastik Patron içeride kimlerin sendikalı olduğunu
fabrikalarının başında bilmediği ve içeride çalışma sürdüğü için sayı
geliyor. Önemli veremiyoruz. Nisan-Eylül arası işlerin en yoğun
oranda ihracat yapıyor olduğu, patladığı dönem. Bu bizim için avantaj.
ve çok para kazanıyor. Yetki için biraz eksiğimiz var. Bu dönemde bu sayı
Şirketin patronu Salih Esen. Burası bir aile şirketi. Hakkımız olanı istiyoruz. eksiğimizi de tamamlayacak ve Esen Plastik’e
Esen şirketler grubunun birçok işyeri var. - Sendikal çalışma ne zaman başladı? sendikayı sokacağız. Fabrikada 210 kişi çalışıyor.
- Neden sendikalaştınız? İşçi: Aslında geçen sene başladı. Açığa çıkınca Çoğunluğu sağlayacağımızı düşünüyoruz.
İşçi: Çalışma koşullarından kaynaklı bazı arkadaşlarımız işten atıldı. Bu çalışma geçen - Son olarak Çiğli Organize işçilerine söylemek
sendikalaşma ihtiyacı duyduk. Esen Plastik’te köle senenin devamı. istedikleriniz nelerdir?
gibi çalışıyoruz. Normal çalışma günde 8 saat ama her - Ne zamandan beri direniştesiniz? Şu an ki İşçi: Herkes işinin, ekmeğinin takipçisi olsun. Bu
gün 12 saat çalışıyoruz. 21 günde bir kez vardiya durumu anlatır mısınız? iş artık bizim için bir onur meselesi oldu. Biz
değişiyor ve o gün izin kullanabiliyoruz. Ayda bir gün İşçi: 5 Nisan’dan beri direnişteyiz. Patron mücadelede kararlıyız. Sonuna kadar sürdüreceğiz.
verdikleri bu izni de maaştan kesiyorlar. İşe çalışmayı öğrenir öğrenmez ilk tepkisi işten atmalar Çocuğumuzun geleceğini düşünen herkes
gelmediğiniz zaman bir güne 3 gün kesiliyor. oldu. Şimdiye kadar 25 kişi işten atıldı. Biz kapıda 20 örgütlenmeli. Örgütlenmezsek boyun eğeriz. Şimdiye
Yemekler oldukça kötü, iş çok ağır. 5 yıllık işçiler kişi bekliyoruz. Ortalığı karıştıran kişi içeride vardiya kadar böyle oldu, bundan sonra böyle olmayacak.
asgari ücret alıyorlar. 10 yıllık işçi 490 YTL. alıyor. amiri. İçerideki işçilere sürekli baskı yapıyor. Patron Tüm Çiğli Organize işçilerinin desteğini bekliyoruz.
Ekmeğimiz için, sosyal yaşam için sendikalaştık. kapıda bir kameraman ve bir fotoğrafçı görevlendirdi. Kızıl Bayrak/Çiğli

Oktaş’ta sendikasızlaştırma Petkim işçileri iş bıraktı!


saldırısı Petkim’in özelleştirilerek
satışa çıkarılacağı ihale tarihi
açıklandı. İhale tarihinin 16
Haziran olarak belirlenmesinin
ardından 9 Mayıs sabahı Petrol-
İş Sendikası’nda örgütlü Petkim
işçileri iş bırakarak özelleştirme
saldırısına karşı eylem yaptılar.
İşçiler, toplu iş sözleşmesi
sürecinin de yaklaşmasıyla
yaptıkları eylemde, TİS
döneminde öne sürdükleri
taleplerinin karşılanmasını da
Bir yıl önce başlatılan sendikalaşma istediler. Sabah işe giriş saatinde
mücadelesini kazanan Oktaş Oluklu Mukavva işçileri işbaşı yapmayan bini aşkın
toplu iş sözleşmelerini yaklaşık 2 önce imzaladılar. Petkim işçisi tesis girişinde
TİS’in imzalanmasının ardından Oktaş patronu, toplandı. Burada gerçekleştirilen aydınlatma amacı taşıyan spotta “Her şey
sendikalaşma çalışmasında öne çıkan işçileri işten eylemde, Petrol-İş Sendikası Aliağa Şube satılık!” diyen AKP hükümetine “dur” deme
atma ve sendikasızlaştırma saldırısı başlattı. Başkanı İbrahim Doğangül ve Petrol-İş çağrısı yapılıyor. Çeşitli radyolarda günde 5 kez
4 Mayıs günü 3 işçi hiçbir gerekçe gösterilmeden Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın da yayınlanacak olan 60 saniyelik spotlar 17 Mayıs
işten atıldı. Oktaş patronu, fabrikaya taşeron sokarak birer konuşma yaptılar. gününe kadar devam edecek.
hem öncü işçileri atmaya hem de sendikal örgütlülüğü Petkim’in satış ihalesinin tarihinin belli Ayrıca 9 Mayıs günü Ankara’da yapılacak
dağıtmaya çalışıyor. Sendika ise, öncü işçilerin işten olmasıyla birlikte Petrol-İş Sendikası, 8 Mayıs toplu iş sözleşmesi görüşmelerine Petrol-İş
çıkarılması saldırısına karşı sessiz kalarak Oktaş günü çeşitli radyolarda yayınlanmak üzere Sendikası Genel Merkezi’nin katılmadığı
patronunun suçuna ortak oluyor. özelleştirme karşıtı 60 saniyelik radyo spotuyla bildirildi.
Kızıl Bayrak/Küçükçekmece halka sesleniyor. Kamuyouna bilgilendirme ve Kızıl Bayrak/İzmir
12  Kızıl Bayrak Gençlik geleceğine sahip çıkıyor! Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

21. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği


Bu yıl 21. kez gerçekleştirilen İTÜ Öğrenci Şenliği
tüm engelleme çabalarına rağmen 3 Mayıs günü başladı.
Sabah saatlerinde konser platformunu ve ses
sistemini taşıyan aracın içeri sokulması sırasında
rektörlüğün keyfi engellemesiyle karşılaşıldı. Aracın
içeriye alınmayacağını ve şenliğin yapılmasına izin
verilmeyeceğini açıklayan okul idaresine öğrenciler,
rektörlük binası önündeki yolu keserek ve şenlik alanına
çevirerek yanıt verdi. Binanın giriş kapısının önünde
toplanıldıktan sonra sunucu arkadaşımızın konuşmasıyla
şenlik başlatıldı.
Açılış günü programı sahnenin ve ses sisteminin
kurulamamasından kaynaklı tam olarak
gerçekleştirilemedi. Buna rağmen şenliğin açılışının fiili
bir şekilde rektörlük binasının önünde yapılması
anlamlıydı.
Şenlikte ilk olarak Grup Tanura Lazca ezgileriyle yer
EG: “İTÜ şenliği engellenemez!” aldı. Ardından sahneye çıkan Burhan Berken 1998’den
beri bu şenliğe geldiğini ve ilk defa böyle bir açılışa
katıldığını, engellemelere rağmen açılışı gerçekleştiriyor
Üniversitelerin sermayenin ihtiyaçları bilgisi dahilinde, ÖGB’ler eşliğinde ve dahası
olmanın çok anlamlı olduğunu söyledi. Kürtçe ezgiler
çerçevesinde yeniden yapılandırılması sürecinin oradaki bir idari personelin aracı ile
eşliğinde coşkuyla çekilen halaylar “Yaşasın halkların
bir gereği olarak artan baskılara ve saldırılara üniversiteden uzaklaştırılmışlardır. İstanbul
kardeşliği!” sloganıyla bitirildi. Programa öğrenci
her gün bir yenisi daha ekleniyor. Bütün bir yıl Üniversitesi Merkez Kampüs’te ise devrimci,
arkadaşlarımızın gitar ve bağlamayla sundukları
boyunca İstanbul’un çeşitli üniversitelerinden demokrat öğrencilere satır ve silah çeken faşist
dinletilerle devam edildi.
sürekli olarak polis-idare-sivil faşist işbirliği güruh, bırakın gözaltına alınmayı, sivil
Programın ilerleyen saatlerinde fiili şenlik alanına
çerçevesinde gerçekleşen saldırı haberleri aldık polislerin yanında ellerini kollarını sallayarak
gelen İlkay Akkaya alkışlarla karşılandı. Yaptığı
ve bu saldırıların büyük çoğunluğunun üniversiteden çıkabilmişlerdir.
konuşmada bu birlikteliği ve çabayı selamladığını
sonucunda kitlesel gözaltılar yaşandı. Tablo açıktır! Üniversiteler üzerinde
belirtti. Hep birlikte söylenen Çav Bella ve 1 Mayıs
1 Mayıs 2007’de Taksim ve çevresinde bilindik oyunlar oynanmaktadır. Toplum için
marşlarının ardından şenliğin açılış günü “İTÜ şenliği
yaşanan devlet terörünün üzerinden henüz 1 bilim üretmesi gereken bu kurumlar, aksine
engellenemez!” sloganlarıyla sona erdi.
hafta kadar geçmişken, önce Avcılar idari kadrosuyla, örgütlenme biçimiyle, sosyal-
Açılış gününün ardından şenlik alanına çadırlar
Kampüsü’nde “1 Mayıs değerlendirmesi kültürel olanaklarıyla, eğitim müfredatıyla bir
kuruldu. Ancak rektörlüğün ve polisin baskı, tehdit ve
yasak”lanmaya çalışılmış, dekanın emri ile bütün olarak düzenin kolluk kuvvetine
dayatmaları devam etti. 7 Mayıs günü kolluk güçleri
ÖGB’ler öğrencilerin üzerine salınmıştır. Yine dönüştürülmek istenmektedir. Bütün bir
öğrencilere saldırdı. 17 öğrenci gözaltına alındı.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nde bu yıl 21.’si üniversite gençliğini geleceksizleştirerek kendi
gerçekleştirilen Geleneksel İTÜ Şenlikleri geleceğini güvence altına almaya çalışan
başlamış, ancak şenlik, ilk günden itibaren sermaye düzeni, giriştiği bu harekatta ayağına İTÜ Şenlikleri yasaklanamaz!
rektörlüğün engelleme çabaları ve polis tehdidi dolandığını düşündüğü üniversitenin muhalif
altında gerçekleştirilmek zorunda kalınmıştır. güçlerini ise oluşturduğu baskı ve terör ortamı Aynı gün gözaltına alınan öğrencilerin serbest
Bu baskı ve tehditler ilk gün şenlik alanının ile etkisizleştirmeyi hedeflemektedir. bırakılması ve İTÜ rektörlüğünün tutumunu protesto
öğrencilere kapatılması ve ses düzeninin içeri “Siyaseti bitireceğim” sözü rektör tarafından etmek için ana giriş kapısında bir basın açıklaması
alınmasının engellenmesi şeklinde yaşanmıştır. yüksek sesle ifade edilse de asıl olarak gerçekleştirildi. Saat 17:00’de yemekhanede toplanan
Ancak devrimci, demokrat öğrenciler ses üniversiteleri sermayenin politikalarına entegre kitle sloganlar eşliğinde giriş kapısına yürüdü ve burada
düzeni olmadan, fiili olarak şenliği etmeye çalışan bütün idari kadrolar tarafından bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada İTÜ
başlatmışlardır. Dün ise şenlik alanındaki tekrarlanmaktadır. Bugüne kadar devrimci şenliklerinin yasaklanamayacağı ifade edildi ve gözaltına
çadırlara yine rektörlük eliyle polis saldırtılmış, siyaset üniversitelerde güllük gülistanlık alınan öğrencilerin serbest bırakılması istendi.
17 öğrenci gözaltına alınmıştır. Bütün bu atmosferde yürütülmemektedir. Devrimci, Açıklamanın ardından sloganlar eşliğinde şenlik alanına
saldırılara ve şenliği gayri meşru gösterme, demokrat öğrencilere yönelik baskı ve terör geri dönüldü ve polis tarafından dağıtılan çadırlar
engelleme çabalarına karşın öğrenciler ısrarcı uygulamaları yeni değildir. yeniden kuruldu.
olmuş, dün tekrar bir basın açıklaması ile İTÜ Şenlikleri’ne gerçekleştirilen bu “İTÜ şenlikleri yasaklanamaz!”, “YÖK, polis, medya
çadırlar kurulmuş ve deklare edilen program saldırının kendisi, İstanbul Üniversitesi’nde bu abluka dağıtılacak!”, “Katil polis üniversiteden
çerçevesinde 21. Geleneksel İTÜ Şenliği’nin afişlere, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde defol!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “İşte İTÜ, işte
kapanış programının hayata geçirilebilmesi için “Yaşasın 1 Mayıs” yazısına yönelen baskı ve şenlik!”, “Sermaye defol, üniversiteler bizimdir!”,
bugün İTÜ Maslak Kampüsü’nde terörden farksızdır. İTÜ Şenlikleri’ne ilişkin “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganlarının atıldığı
toplanılmıştır. Ancak şenliğin kapanış birçok nokta üzerinden yöneltebileceğimiz eyleme yaklaşık 100 kişi katıldı.
programında bildik oyun yeniden sahnelenmiş, eleştirimiz saklı olmakla beraber, bu şenlikleri Yapılan konuşmanın ardından halaylar, marşlar ve
çevik kuvvet şenlik alanına pervasızca sahipleniyor, üniversitelerdeki devrimci siyaseti türkülerle etkinliğe devam edildi. Aynı gece çadır
saldırmış, orada bulunan devrimci, demokrat ve üniversite gençliğini hedef alan saldırılar etkinleri devam etti.
öğrenciler ciddi bir biçimde dövülmüştür. karşısında mücadelemizi bir an bile kesintiye Şenliğin son günü olan 8 Mayıs’ta polis bir kez daha
Ekim Gençliği, Gençlik Dernekleri uğratmayacağımızı dosta-düşmana bir kez daha şenliğe saldırdı.
Federasyonu, Öğrenci Kolektifi, Emek ilan ediyoruz. Saldırıları püskürtebilmenin yolu Şenliğin son gününde sahne alan Onur Akın’ın
Gençliği, TKP, YÖGEH, Kaldıraç, DPG ve gençliğin gelecek mücadelesini birleşik, dinletisi bitmek üzereyken yaklaşık 70 kişilik kitleyi
aralarında bağımsızların bulunduğu 83 kişi devrimci, militan bir temelde çembere alan polis kitleyi gözaltına aldı. Sahne
keyfi bir biçimde gözaltına alınmıştır. sürdürebilmesinden geçmektedir. Bütün düzeninin sahibini kaçıran ve şenlik devam ederken
1 Mayıs sonrasında yaşananlar bunlardan devrimci, demokrat, ilerici ve duyarlı kesimler jeneratörü kesen polis, bu tür uygulamalarla şenliği
ibaret değildir. Çeşitli yer ve biçimlerde polis- bugün bu sorumlulukla davranmak zorundadır! engellemek istedi. Baskılara rağmen devam eden şenlikte
idare ve sivil faşist işbirliğinin örneklerine Baskılar bizi yıldıramaz! kolkola girerek polisin saldırısına direnen 83 kişi çevik
rastlamak mümkündür. 3 Mayıs “Türkçülük Polis-idare-sivil faşist işbirliğine son! otobüsüne bindirilerek zorla gözaltına alındı. Gözaltına
Bayramı” adı altında üniversitelerin içerisine İTÜ Şenlikleri engellenemez! alınan kitle bindirildikleri çevik otobüsünde marşlar
girerek provokasyon yaratan sivil faşistlerin Ekim Gençliği söyledi. Gözaltına alınanlar savcılığa çıkarıldı.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yönetimin 8 Mayıs 2007 İstanbul Ekim Gençliği
Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 Gençlik geleceğine sahip çıkıyor! Kızıl Bayrak  13

Denizler’den yarınlara kardeşçe bir dünyaya!


Avcılar Kampüsü’nde hafta başından bu yana Ardından Deniz, Yusuf ve Hüseyin şahsında tüm
tüm engellemelere rağmen 9 Mayıs günü, devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşu
“Denizler’den Yarınlara Kardeşçe Bir Dünyaya” yapıldı. Etkinliğin geri kalan bölümü için kitle alana
başlıklı bir anma etkinliği gerçekleştirdik. çağrıldı. Bu sırada ÖGB şefi gelerek etkinliğin geri
Etkinliği Ekim Gençliği, SGD, Öğrenci kalanının tiyatro salonunda yapılabileceğini söyledi.
Kolektifleri ve DGH olarak düzenledik. Ancak ÖGB şefine etkinliğin kalan bölümünü de bu
Amacımız Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve alanda yapacağımızı söyledik.
Hüseyin İnan’ın idam edilişinin 35. yılında bu Etkinliğin ikinci bölümü Grup Tanura’nın
yiğit ve başeğmez devrimcileri anmaktı. seslendirdiği Karadeniz ezgileriyle başladı. Ardından
Etkinliği, yaşamları boyunca halkların kardeşliği Denizler’in mücadelesi anlatıldı ve bu mücadeleye
için mücadele etmiş Denizler şahsında sahip çıkılması gerektiği vurgulandı. Grup Araf’ın
tırmandırılan şovenizme karşı eşit, özgür ve söylediği türkü ve marşların ardından halkların
kardeşçe bir dünya özlemiyle örgütledik. kardeşliği halayı oluşturuldu, herkes halaya çağrıldı.
Anmanın ardından farklı dillerde söylenen ÖKM (Menza) ön bahçede gerçekleştirilmesine izin Koma Ronahi’nin katılamaması nedeniyle Kürtçe
ezgilerle halkların kardeşliği temalı müzik dinletisi vermeyeceğini ancak Cep Tiyatrosu’nda türkülerin dillendirilemediği etkinlik, Grup
sunuldu. Daha önce farklı engellemelerle karşımıza gerçekleştirebileceğini söyledi. Ancak rektörlüğünü Keops’un Ermeni türküleriyle son buldu.
çıkan rektörlük, 8 Mayıs günü “Kürtçe ve Ermenice bu söylemine aldırmadan anmanın ön bahçede Etkinliğin bitiminden sonra 8 Mayıs günü İTÜ
müzik dinletisi yapılamaz” yasaklamasıyla karşımıza gerçekleştirileceğini bildirdik ve etkenliğe çağrı Şenliği’ne polisin saldırması sonucu gözaltına alınan
çıktı. Rektörlüğün tüm yasaklama girişimlerine yapmaya devam ettik. arkadaşlarımızı karşılamak için Sarıyer Adliyesi’ne
rağmen etkinliği gerçekleştireceğimizi dile getirdik. Etkinlik saat 12:30’da Can Yücel’in “Bizim birlikte gitme çağrısı yaptık.
9 Mayıs günü sabah saatlerinde el ilanlarını Deniz” isimli şiiriyle başladı. Denizler’in Etkinliğe yaklaşık 30 kişi katıldı.
dağıtmaya başlamamızla birlikte rektörlük etkinliğin mücadelesini anlatan bir konuşma ile devam etti. Avcılar Ekim Gençliği

Avcılar’da 1 Mayıs yasağı sürdü! ÇÜ’de polis terörü polisi halay çeken kitlenin üzerine doğru yürüyüşe
geçti. Bunun üzerine halay yarıda kesilerek ıslık
Çukurova Üniversitesi’nde 7-12 Mayıs ve yuhalamalarla tepki gösterildi. Bunun üzerine
1 Mayıs günü İstanbul’un dört bir yanında yaşanan tarihlerinde rektörlük tarafından bahar şenliği polis geri çekildi. ÖGB şefi tekrar gelerek kitlenin
baskılar, saldırılar ve engellemeler 2 Mayıs’ta İstanbul düzenleniyor. Geçmiş yıllarda olduğu gibi dağılmasını istedi. Dağılmaması halinde polisin
Üniversitesi’nde karşımıza bir kez daha çıktı. 2 Mayıs rektörlüğün düzenlediği bahar şenliğine karşı 9 saldıracağını bildirdi. Ancak kitle, polis okulu
sabahı okulda Rektörlüğün “1 Mayıs’la ilgili hiçbir Mayıs günü alternatif şenlik düzenlendi. terketmeden dağılmayacağını ve bekleyeceğini
değerlendirme asılmayacak!” emriyle karşılaştık. Şenlik için hazırlıkların yapıldığı sırada gelen söyledi. Kurulan ses düzeni sökülmeden polisin
Sabah saatlerinde ozalitlerimizi hazırladığımız sırada, ÖGB şefi, “Sazın teline vurulduğu zaman gitmeyeceğinin söylenmesi üzerine ses düzeni
Yurtsever Cepheli Öğrenciler’in 1 Mayıs günü yaptıkları müdahale olacaktır. Şenlik yapılması kesinlikle kaldırıldı. Bunun üzerine polis geri çekildi ancak
basın açıklamasının ozalitini asmalarının ardından ÖGB’ler yasaktır” şeklinde tehditler savurdu. Ancak bu R2 dersliklerin arkasında beklemeye başladı.
ve şefleri kantin koridoruna gelerek ozalitin indirilmesini tehditlere aldırılmadı, davul-zurna çalmaya Üç gün sürecek olan şenliğin ilk günü polis
istedi. Yurtsever Cepheli Öğrenciler ise 15 dakika sonra başladı. terörü altında geçti. Şenliğin ikinci gün tekrar
“bağımsızlık yürüyüşü” için okuldan ayrılacaklarını, o Halaylarla başlayan şenliğe polis terör ile devam edeceği vurgulandı.
zamana kadar ozalitlerin asılı kalacağını söylediler. karşılık verdi. Okulun içerisine giren çevik kuvvet Çukurova Üniversitesi Ekim Gençliği
Biz de 1 Mayıs günü yaşananların ayrıntılı bir biçimde
anlatıldığı iki ozalit astık. Bunun üzerine ÖGB ile benzer
bir tartışma yaşadık. Bize rektörlükten emir geldiğini Cebeci’de İP provokasyonu
söylediler. Biz de afiş ve ozalitlerimizi indirmeyeceğimizi
ve kararımızın net olduğunu söyledik. Tartışmalar sürerken Cebeci Kampüsü’nde 9 Mayıs günü Öğrencilerin bu saldırıya karşılık vermesi
Öğrenci Kolektifleri de Taksim 1 Mayıs’ı ile ilgili öğle saatlerinde Türk bayraklarıyla stant üzerine çatışma çıktı. Çatışmada çok sayıda
ozalitlerini astılar. Bu esnada dekan ve fakülte sekreteri açan İP’liler, “Biz tehlikeli olduğumuzun yaralanan oldu. Çatışmaların biraz
yanımıza geldi. Dekan ve fakülte sekreteri “Kim? Bunlar farkındayız”,“solcu” ajan provokatörler” durulduğu bir sırada polis, öğrencilerin
mı direniyorlar, alın isimlerini, iki dönem uzaklaştırma vb. ifadelerle devrimcileri hedef alan üzerine gaz bombası attı ve ardından
cezası alacaklar. İndirmiyor musunuz hala!” vb. tehditler “Atatürkçü, vatansever, devrimci kampüsün içine panzerlerle girdi. Polisle
savururken, ÖGB’ler panolara yöneldiler. Bizler bir yandan öğrenciler” imzalı bir bildiri dağıttılar. görüşmede öğrenciler, İP’liler ve polis
ÖGB’leri engellemeye çalışırken, bir yandan pano İP’lilerin standlarını derhal kaldırmaları okulu terketmeden ayrılmayacaklarını
civarındaki öğrencilere rektörün yasaklamalarını, ve okulu terketmeleri istendi. Bunun bildirdiler. Bu uyarı üzerine İP’liler okuldan
üniversitelerde artan baskıları teşhir eden konuşmalar üzerine İP’liler standlarını açık tutacaklarını çıkartıldı ve ardından polis okulu terketti.
yaptık. Kantine giden dekanın ardından yırtılan ozalitimizle ve okulu terketmeyeceklerini bildirdiler. Bu Öğrenciler de kitlesel bir şekilde
girip 1 Mayıs yasaklamalarının üniversitemizde de yanıt üzerine devrimci öğrenciler, bu Cebeci’den Yüksel Caddesi’ne doğru bir
sürdüğünü anlatan açıklamalar yaptık. çevreye müdahale etme kararı aldı. Bu yürüyüş gerçekleştirdi. Burada yapılan
Öğleden sonra, sabah yaşanan saldırıyı anlatan esnada organize bir şekilde geldikleri açık basın açıklamasının ardından atılan
bildirilerimizi dağıttık. Öğrencilerle üniversitelerdeki anti- olan İP’liler yanlarında getirdikleri sopalar sloganlarla eylem sona erdi.
demokratik uygulamalar, artan baskılar, geçen hafta ve taşlarla devrimci öğrencilere saldırdılar. Ekim Gençliği/Ankara
yaşanan çevik kuvvet saldırısı üzerine konuştuk. ÖGB’ler
bildirileri dağıtamayacağımızı, yönetimden haber geldiğini
söylediler. Bildirileri ajitasyon konuşmaları eşliğinde Dil Tarih Fakültesi’nde çatışma...
dağıtmaya başladık. ÖGB’lerin “sizi dinleyen yok” “Dünya Türk Günü” dolayısıyla 3 Mayıs’ta saatlerine doğru faşistlerin ve polisin okuldan
sözlerine derse giden bir öğrencinin dönüp “Ben DTCF’de bir etkinlik gerçekleştirildi. Etkinlik çıkmasıyla öğrenciler de kitlesel bir şekilde
dinliyorum!” diye karşılık vermesi moral ve sırasında orada bulunan devrimci-demokrat Sakarya Caddesi’ne yürüyüş gerçekleştirdiler.
motivasyonumuzu artırdı. öğrencilerle etkinliğe gelen faşistler arasında Yürüyüş sırasında sık sık “Dil-Tarih faşizme
1 Mayıs Taksim kararlılığı düzene karşı işçi sınıfının, gerginlik çıktı. Olay esnasında yaralanan mezar olacak!”, “Yaşasın halkların
emekçilerin ve devrimcilerin ortaya koyduğu iradeydi. öğrenciler oldu. Olayın üzerine polis okula kardeşliği!” sloganları atıldı. Sakarya
Bizler aynı iradeyle üniversitelerimizde geleceğimiz ve girerek devrimci-demokrat öğrencilere gaz Meydanı’na gelindiğinde ise bir öğrenci
özgürlüğümüz için mücadeleyi yükseltmeye devam bombasıyla müdahale etti. Öğrenciler, faşistler okulda yaşananları anlattı. “Gündoğdu”
edeceğiz. ve polis okulu terketmeden oradan marşının hep birlikte söylenmesiyle eylem son
Avcılar Ekim Gençliği ayrılmayacaklarını bildirdiler. Akşam buldu.
14  Kızıl Bayrak Düzen cephesi... Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

Şarlatan halife-padişah mı,


demagog faşist başkan mı?
Haluk Gerger

AKP’nin başkanlık sistemine yönelmesi, yetmeyeceği bellidir.


genellikle, güncel gelişmelere ilişkin “En iyisi diktatörlük” diyenlere karşı, Kolaycılığı seçenler, Allende’den Morales’e,
tepkilerine indirgenmekte. Oysa, “başkanlık “Kurtuluş sosyalizmde!” şiarına bağlı Güney Amerika’ya bakarak heveslenebilirler ama
sistemi,” çok uzun zamandır egemenlerin unutmamak gerekir ki, bu “sosyalist başkanlar”ın
gündemindeydi ve doğrudan sistemin olanların bayrağını yükseltmenin zamanıdır; ardında, her eğilimden Marksistler’in, devrimci
bunalımına, düzenin kendini koruma ortak aklın harekete geçirilmesiyle, demokratların, gerilla hareketlerinin, proletarya
güdülerine bağlıydı. Marksizm’in zenginliği ve yaratıcılığıyla, sosyalistlerinin uzun yılların örgütlü-partili
En son 1 Mayıs’ta örneklerini mücadeleleri vardı. Üstelik, parlamentolarda temsil
yaşadığımız Türk usulü “burjuva devrimci pratiğin teorik yenilenmesiyle, gücüne kavuşmuş bir politik geçmiş sözkonusuydu.
demokrasisi”nin ve onun halka karşı mücadele içinde ortaklıkların örülmesiyle ve Bugün Türkiye’de devrimciler, sembolik anlamda bile
şiddetle örülü psikolijik savaşa uyarlanmış
yapısı da egemenlerin yönetememe krizini
örgütlü biçimde. bir aday çıkarma olanağına sahip olamazlar çünkü
“seçim” adaylığın parlamento içinde hapsedilmesiyle
çözmeye yetmiyor. Süleyman Demirel’den zaten denetim altına alınmış olacaktır.
yeni yetme genel başkan Erkan Mumcu’ya, şarlatan bir halife Padişah’ın ya da demagog bir Bu süreç elbette görmezden gelinemez. Henüz
sermayenin politik temsilcilerinin başkanlık sistemine faşistin sistemi korumak üzere görevlendirilmesiyle kendi içindeki güç ve işbirliğini kotaramamış,
geçişi öngören canhıraş yakınmalarının özünü en sonuçlanacağı kesindir; zaten amaç da budur. Sermaye politikada kendi ittifaklarını saptayamamış, bunun için
dobra biçimde Rahmi Koç şöyle ifade etmişti 30 açısından, en kötü ihtimalle, bu sistem, askeri bir öneri ve koşullarını belirleyememiş devrimci Marksist
Aralık 2004 günü Hürriyet gazetesinde yayınlanan diktatörlüğe zemin ve bahane sağladığı için de sosyalistlerin, bu “yeni” gündem karşısında da
demecinde: “En iyisi akıllı bir diktatör. Ama, bu makbuldur. yapabilecekleri fazla şey yoktur. Ama hayat, sadece
devirde mümkün değil. İkinci en iyi ise başkanlık Bugün bu gidişe karşı olanların gücü egemenlere değil, devrimcilere de değişimi dayatıyor.
sistemi.” abartılmamalı, niyetleri de sorgulanmalıdır. CHP Egemenler, çoğu zaman esnek bir uyarlamaya geçiş
AKP, şimdi, sadece, egemenlerin uzun zamandır önderliğindeki “sol”un, Ecevit türü karizmatik bir yapabiliyorlar çünkü bunu yapamadıklarında
gündeminde olan, kotarmak için fırsat kolladıkları bir popülisti ürettiği, bir emekli generalin pazarda prim kaybedeceklerini biliyorlar. Benzer bir “yeniden
imkanı, elbette kendine yontarak, gündeme taşıyor. Bu yaptığı ya da düzen krizinin dayattığı bir anda bu derleniş” devrimciler bakımından da gündemdedir.
hamlenin tutup tutmamasının önemi yok. Önemli olan, istikamete çark etmesi kaçınılmazdır. Statüko içinde “En iyisi diktatörlük” diyenlere karşı, “Kurtuluş
düzenin, çözemediği yapısal sorunlarının ağırlığı ayrıcalıklı konumlarını korumak derdindeki sol- sosyalizmde!” şiarına bağlı olanların bayrağını
altında, er ya da geç bu yola tevessül edeceği gerçeği. liberallerin ise, ciddiye alınacak bir yanları zaten yükseltmenin zamanıdır; ortak aklın harekete
Bu genel yönelişin adı, tek kelimeyle, bir diktatör yoktur. Güçlü bir laik demagog ya da borazan sesi geçirilmesiyle, Marksizm’in zenginliği ve
arama sürecidir. Halkın bu diktatörü seçmesinin onları susturmaya, hatta sesin olduğu yere doğru yaratıcılığıyla, devrimci pratiğin teorik
yeğlenmesiyse, egemenlerin, vesayetçi bir darbe uygun adım koşturmaya yeterlidir. İşci sınıfının ve yenilenmesiyle, mücadele içinde ortaklıkların
yerine, “meşruiyet” denen incir yaprağına ihtiyaç onun politik temsilcilerinin, yani devrimci örülmesiyle ve örgütlü biçimde.
duymalarındandır. Bu gidişin, konjonktüre göre, sosyalistlerin de bu süreci durdurmaya güçlerinin Bugün değilse, ne zaman?..

ODTÜ’de hazırlık öğrencileri yürüdü! İÜ’de faşist saldırıya yanıt…


ODTÜ’de hazırlık öğrencileri yaklaşık Mayıs günü topladıkları imzaları İstanbul
2 haftadır ders geçme sistemindeki rektörlüğe verdiler. Saat 11.30’da Hazırlık Üniversitesi’nde
adaletsizliklere ve okulun uygulamalarına Bölümü’nde başlayan eylem hazırlıktaki sözde ‘3 Mayıs
karşı bir kampanya yürütüyorlar. kantinlerin ve binaların dolaşılmasıyla Türkçülük
Genel olarak sorunların ortaklaştığı sürdü. “Burslarımız kesilmesin!” ve “50 Bayramı’ nedeniyle
noktalar dönem içerisinde 50 puan puan sınırı kaldırılsın!” pankartlarını üniversiteye
toplayamayanların okulu bırakmak taşıyan öğrenciler, “Eğitim hakkımız dışarıdan insan
zorunda kalmaları ve başka bir okula engellenemez!”, “Okuldan atılmak sokarak kutlama
kayıt yaptırmak zorunda bırakılmaları, 65 istemiyoruz!”, “Burslar haktır yapmak isteyen
puanı toplayamayanların ise hazırlık kesilemez!”, “Hazırlığız, haklıyız, faşist grup
atlama sınavına girememeleri ve kazanacağız!”, “Kurtuluş yok tek başına, okuldaki sol,
burslarının kesilmesiydi. Bu nedenle bu ya hep beraber ya hiçbirimiz!” muhalif, devrimci
dönem boyunca onlarca hazırlık öğrencisi sloganlarını attılar. Hazırlık binasından öğrencilere
okuldan atılmamak için okulu çıkılarak önce yemekhaneye gidildi ve satırlarla saldırdı.
dondurmayı tercih etti. Daha onlarcası da yemek yiyen öğrencilere çağrı yapıldı, Faşistlerin satırın yanı sıra silah da kullandığı saldırı sırasında iki
puan toplayamamayı garantiledi... çağrı alkışlarla karşılandı. Yemekhaneden öğrenci çeşitli yerlerinden yaralandılar. Saldırının ardından
ODTÜ’nün gerçekleştirdiği bu çıkılarak rektörlüğe gidildi. üniversite öğrencileri İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüs
uygulamalarla okula İngilizce bilmeden Rektörlük önünde öğrencilerin girişinde faşist saldırıyı kınamak üzere toplantılar. Saat 15.00’te giriş
gelenlerin okuma hakları ellerinden karşısına jandarma panzeri ve robokoplar kapısında toplanan öğrencilerin bir kısmı üniversite içerisinden
alınıyor. Hazırlığa alt seviyelerden çıktı. Her zaman olduğu gibi rektörlük “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganlarıyla çıktılar. Toplanmanın
başlayanlar ise konuları yetiştiremedikleri jandarmanın arkasına sığındı. Hazırlık ardından yapılan açıklamada faşist saldırı teşhir edildi.
için zaten hazırlık atlama sınavına girseler öğrencilerini temsilen 4 öğrenci binaya “Türkeş’in itleri yıldıramaz bizleri!”, “Silah dışarı bilim içeri!”,
de başarılı olamıyorlar. girerek toplanan dilekçeleri teslim ettiler. “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Beyazıt faşizme mezar olacak!”
Tüm bu sıralanan sorunlara karşı bir Eylem “dilekçelerimizin takipçisi sloganlarının atıldığı eyleme yaklaşık 40 üniversite öğrencisi katıldı.
imza kampanyasına başlandı. 3 bine olacağız” sözleriyle son buldu. Açıklamada; “Üniversitemizde silahlı-satırlı saldırılara son!”, “Satır
yakın öğrencinin okuduğu hazırlıkta bini ODTÜ Ekim Gençliği dışarı, bilim içeri, üniversiteler bizimdir!” dövizleri taşındı.
aşkın imza toplayan hazırlık öğrencileri 3 Kızıl Bayrak/İstanbul
Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 Düzen cephesi... Kızıl Bayrak  15

Kayıkçı kavgasında yeni perde:


Çankaya savaşları mı, sistem savaşları mı?
Yüksel Akkaya

İşçilerin “Çankaya’nın şişmanı, işçilerin düşmanı” diğerine kendi iradesini kabul ettirmeye çalışır. O’nun “ (…) bugün ne olduğuna bakarak yarın ne
dediği “çapsız” T. Özal bile Cumhurbaşkanı olurken, ilk amacı, düşmanı mağlup etmek ve böylece daha olacağı öğrenilebilir. Harp hiçbir zaman birden bire
sayısal açıdan daha iyi bir yerde olan “Ananı da al git” sonra herhangi bir mukavemette bulunamayacağı bir çıkmaz: yayılması bir anda olacak iş değildir. Bu
demekle çok nam salmış olan Kasımpaşalı, attan duruma sokmaktır.” nedenle düşman taraflardan her biri, diğeri hakkında
düşmeyi becermiş buş kılıklı bir “civan”ın partisi “O halde savaş, düşmanı irademizi kabule daha çok, ne olması, ne yapması gerektiğine göre
Cumhurbaşkanı’nı seçemedi!.. Seçemedi mi? Soru zorlamak için bir kuvvet kullanma eylemidir (altını değil, ne olduğuna, ne yaptığına bakarak bir
önemlidir. AKP, isteseydi, pekala bir çizen Y.A.).” hükme varır” (Altını çizen Y.A.).
“Cumhurbaşkanı” seçerdi, ancak sorun bir “Kuvvet, kuvvete karşı koymak için bilim ve “ (…) ihmal hiçbir şekilde telafi edilemez. Fakat
cumhurbaşkanı seçmenin ötesinde olsa gerek. Bütün sanatın buluşlarıyla donanır (Buna bugün için çok uygulamada kendi hazırlıklarımız için, olsa olsa,
faturanın “gariban, mahçup gülüşlü” mesir macunu gelişmiş olan iletişim araçlarını da koymak bilebildiğimiz kadarıyla düşmanın hazırlıkları bir
peşinde koşturan “ağbi” Bülent Arınç’a çıkarılması mümkündür. Y.A.). (…) O halde kuvvet, yani fiziksel ölçek olabilir ve bütün diğerleri yine soyutluğa karışır
olsa olsa bir aptallıktır, ya da, akıl tutulması. AKP, kuvvet (çünkü, devlet ve kanun kavramının dışında gider. Fakat kesin sonuç, yavaş yavaş gelişen birkaç
iktidarı döneminde iyice güçlenmiş olan, dünyanın moral kuvvet diye bir şey yoktur), düşmana irademizi eylemden oluşuyorsa doğal olarak ilk eylemlerin
sayılı zenginleri arasına girmiş olan, zenginliklerine zorla kabul ettirmenin aracıdır (C.V.C’ın kitabını görüntüleri sonraki eylemler için bir ölçü olabilir ve
zenginlik katmış olan, sermayenin has çocukları olan yazdığı 19. yüzyıl sonunda belki moral kuvvet böylece burada da soyutun yerini gerçekler alır ve
kapitalistler elbette ki bu iktidarın sürmesini isterler. olmayabilirdi, ancak 21 yüzyılın başında moral kuvvet aşırılık çabalarını yumuşatır”.
Ancak, Uzangiller’den kurtulurken İslami sermayenin diye bir şey olduğunu ve çok da önemli olduğunu Bun alıntıları mutlaka çoğaltabiliriz. Ancak, bu
pastadan istediği payın makulluğu çerçevesinde bu kabul etmek gerekir (mi?) Y.A.). Bu amaca güvenle kadar alıntı bile “Çankaya savaşlarını” anlamamıza
mümkün olur(du). Bu “seküler” burjuvazinin talebi. ulaşabilmek için düşmanı silahtan arındırmak yardımcı olacaktır. Eylülist dönemin çocuğu olan
Lakin, 1923-1950 arasını kendisini korumak, 1950- zorundayız ve bu da, kavrama göre savaş harekatının Tayyipgiller, şimdi “boynuz kulağı geçer” kuralı
1970 arasını kıpırdanma, 1970-1980 arasını ben de asıl hedefidir. Bu hedef, amacın yerini alır ve onu, bir gereğince daha fazlasını istiyor. Eylülistler, buna
varım ile geçiştiren İslami sermaye 1980’li yıllardaki bakıma savaşa ait olmayan bir şeymiş gibi kenara köklü bir itirazda bulunmamakla birlikte, bizim
palazlanmasına koşut olarak, artık hem daha fazlasını iter.” çizdiğimiz “laiklik” içinde kalırsanız “iyi olur” diyor.
istiyor, hem de sistemi dönüştürmek istiyor. Bir tür “Eğer düşmana irademizi kabul ettirmek Sorun da bu “sınır”ın tespitinde yatıyor. Şimdi
1923’ün rövanşını oynuyor ve “güç” kendisinde iken istiyorsak, onu, kendisinden beklediğimiz “Çankaya savaşları” olarak “açığa” çıkan, ancak
kuralları da yazarak “gizli” bir İran Devrimi’ni hayata fedakarlıktan daha sakıncalı bir duruma sokmamız “sisteme” yönelik değişimin düzeyine bir itiraz ile
geçirmek istiyor. Son meydan muharebesi olmasa da gerekir. (…) savaş harekatının hedefi, daima düşmanın cismanileşen bu süreç çok büyük ölçüde bir kayıkçı
“Çankaya savaşları” laiklik üzerinden sondan önceki silahtan arındırılması ya da mağlup edilmesidir (…) kavgasından başka bir şey değildir. Zira, savaş
önemli “muharebeler” oluyor. Bu durumda kimin ne Düşmanı mağlup etmediğim sürece, onun beni mağlup teorisinin tüm zamanların en yetkin yazarı C. V.
kadar “içten” olduğunu anlamak için savaş teorisinin etmesinden korkma zorundayım.” Clausewitz’in tespiti ile taraflar bir savaş ilanından
ustasına bir göz atmak gerekiyor. Sorun bir savaş ise “Düşmanı mağlup etmek istiyorsak, gayretimizi, çok, bir güç yoklamasında bulunuyor. Bu nedenle, bir
mutlaka C. V. Clausewitz’e başvurmakta yarar vardır. düşmanın karşı koyma gücüne uydurmak zorundayız. savaşın kesin zaferi çerçevesinde taraflardan birinin
Hatta, Clauusewitz’in hacimli ama bir o kadar da (…) düşmanın karşı koyma gücünü, oldukça iyi diğerini yok etme “sorunu” yok. “Pazarlık” ürkütme,
yetkin Savaş Üzerine kitabından alıntıları ardarda tahmin edebileceğimizi kabul edersek kendi bir adım geri çekilme, “yumuşatma” üzerinden
sıralayarak, kısa bir yorumla yetinmek de gerekebilir.i gayretlerimizi de buna göre ayarlayabilir ve sürüyor. İki kayıkçı, hükümet ve Genelkurmay çok
“Savaş, çok genişletilmiş bir düellodan başka bir gayretlerimizi, ya üstünlüğü sağlayacak kadar büyük büyük ölçüde “mutabık” kalmış durumda. Zira,
şey değildir. Pek çok sayıda tek tek düelloculardan tutar, ya da, buna gücümüz yetmediği takdirde, olanak “piyasalar” hiç tınmadı!.. Oysa, bir “Anayasa
oluşan bir birliği düşünmek yerine düello yapan iki oranında büyük tutarız. Fakat düşman da aynı şeyi kitapçığının atılmasından” daha önemli idi mesele.
kişiyi gözümüzün önüne getirecek olursak daha iyi yapar. O halde, yalın bir tasarı olarak tarafları tekrar Demek ki, asıl operasyon, çok eskiden yapılmış, şimdi
yapmış oluruz. Bunlardan her biri, fiziksel gücüyle aşırılığa iten yeni bir tırmanma başlayacaktır.” bir revizyon ihtiyacı duyulmuş.
İslami sermaye pastadan istediği paydan bir parça
feragat edecek, AKP daha “merkeze” çekilecek, ordu
“tali” işlerden bir parça uzaklaştırılacak. Bu durumda
“Katil Roketsan Beytepe’den defol!” işçi sınıfının payına da daha fazla sömürü ve
yoksulluk düşecek. Ne zaman mı? Hemen ilk
Hacettepe Üniversitesi
seçimden sonra. İster AKP “iktidarında”, ister “büyük
Beytepe Kampüsü’nde
miting koalisyonları iktidarında”. Değişen tek şey
İletişim Topluluğu
“sistemin bir süre daha selameti” olacak.
tarafından düzenlenen
Bütün bu gelişmeler de gösteriyor ki işçi sınıfı
“Kariyer günleri”
kendi kaderine sahip çıkıp, geleceğini belirleme
konferansına çağrılan ve
iradesini göstermedikçe, onun adına kayıkçı kavgaları
aynı zamanda
hep yapılacak; lakin her seferinde kaybeden işçi sınıfı
sponsorluğunu yapan
olacak. O zaman, kayıkçı kavgasında safları
Roketsan, Beytepe
netleştirmek görevi sınıfın kendisi kadar, ona önderlik
öğrencileri tarafından atıyorsunuz da bu kadar heyecan duyuyorsunuz”
edenlere düşüyor. Zira, laikler de kazansa, İslamcılar
protesto edildi diye sorduk. Sloganlarla oturumu terkettik.
da kazansa bu sistem savaşlarını hep kaybeden işçi
5 gün boyunca devam edecek olan Ardından tekrar toparlanarak konferansın
sınıfı olacaktır. İran mı iyidir, Fransa mı sorusu hem
konferansın 3. günü olan 2 Mayıs günü saat yapıldığı yere kalabalık bir şekilde giderek
anlamlı hem de anlamsızdır!... İslamcılar ve laikler bu
10.30’da başlayan oturumda önce Roketsan protestomuza devam ettik.
soruyu sorarken bir Latin Amerika’ya bakmak kötü
halkla ilişkiler müdürü kısa bir konuşma yaptı. Sık sık “Katil Roketsan Beytepe’den defol!”,
olmaz tabii. Küba’ya da… Kuşkusuz, daha iyi bir
Ardından yaptıkları roketleri ve füzeleri “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Bıjî bratiya
sosyalist dünyanın inşa edilebileceği düşsel bir yere,
tanıtmak üzere mühendislerden biri söze başladı. gelan!, “Faşizmi döktüğü kanda boğacağız!”
örneğin T. More’un Ütopya’sının çok daha sosyalist
Bu insanlıktan yoksun mühendisin “yıllardır bu sloganları attık. Beytepe’de bir daha böylesi
kimlikli “adasına”…
sektördeyim ama hala bu roketler uçtukça konferanslara izin vermeyeceğimizi söyleyerek i
) C. V. Clausewitz, Savaş Üzerine, (Çev. H.F.
heyecan duyuyorum” demesi üzerine eylemimizi bitirdik.
Çeliker), Özne Yayınları, İstanbul, 1999.
konuşmasını keserek “bu roketleri nereye Beytepe Ekim Gençliği
16  Kızıl Bayrak  Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 Seçimler ve

Seçimler ve
Baskın şeklinde gündeme gelen ve işçi sınıfı ile emekçilere
Cumhurbaşkanlığı seçimi, düzen siyasetindeki iç
dalaşmanın düğüm noktalarından biri durumundaydı.
Birbirinden önemli bir dizi siyasal gelişmenin peşpeşe
yaşandığı bu yoğun süreç, taraflar arasında tam bir kurulan büyük bir tuzak niteliği taşıyan 22 Temmuz erken genel
hesaplaşmaya tanıklık etti. Merkezinde generallerin seçimleri bu bakımdan devrimci güçlerin önünde önemli bir
sınav olarak durmaktadır. Devrimci güçlerin hemen bir çok
durduğu cephenin çok yönlü müdahale ve engelleme
girişimleri sonucunda Cumhurbaşkanı seçim süreci,
düzen siyaseti tam anlamıyla tıkandı, Cumhurbaşkanı
seçilemedi ve nihayetinde erken seçim kararı alındı. konuda ortak refleksler gösterirken, seçimler konusunda farklı
Buna göre 22 Temmuz 2007 tarihinde sandıklar tutum ve taktiklere sahip olmaları burada bir zorluk alanı
olarak karşımıza çıkmaktadır kuşkusuz. Ve üstelik bu konudaki
kurulacak ve erken genel seçimler gerçekleştirilecek.
Tüm gelişmeler, şu andan itibaren başlayan seçim
sürecinin düzen güçleri arasındaki gerici dalaşmanın
yeni zemini olacağını gösteriyor. AKP cephesi
tartışmaları tüketebilmek, ortak bir politika belirleyebilmek için
seçimden daha da güçlenerek çıkmanın hesaplarını çok fazla zaman da yoktur.
yaparken, ordunun emir ve komutası altındaki “laik
cephe” ise farklı siyasal alternatifler ortaya çıkartarak plandaki sözcülüğüne ve temsilciliğine soyunması, Kürt hareketi seçime bağımsız
AKP’nin meclisteki hakimiyetine son verme peşinde.
Bu da işçi ve emekçilere çift taraflı bir tuzak
DSP’nin de gelinen süreçte ona eklemlenmesiyle adaylarla giriyor!
şimdi düzen solunda yeni bir manzara ortaya çıkmış
kurulmakta olduğunu, her iki tarafın da işçi ve bulunmaktadır. DİSK yönetiminin başını çektiği 10
emekçileri kendi saflarına kazanmak için tam bir Bugün esasta DTP tarafından temsil edilen Kürt
Aralık Hareketi’nin Ocak ayında yaptığı “solda hareketinin seçimlerde nasıl bir politika izleyeceği
yalan bombardımanına başlayacaklarını göstermekte. yenilenme ve bütünleşme çağrısı”nın gelinen yerde
3 Kasım 2003 seçimlerinde diğer düzen yakın zamana kadar tartışma konusuydu. DTP, geçen
hiçbir hükmü kalmamıştır. Zira bu çağrının seçimin dersleri üzerinden bu kez reformist partilerle
partilerinin sandığa gömülmesi nedeniyle, düzen muhataplarından olan CHP değme faşist partiye dahi
siyasetinde sermayeye hizmet konusunda AKP tam bir “blok” oluşturma fikrine pek sıcak bakmıyor,
taş çıkartacak bir siyasal çizgiye geçmiş, “sol” ya da bunu yerine düzen siyaseti içerisinden kendine
anlamıyla rakipsiz kalmıştı. Bu da ona siyasal planda “solculuk” ile olan biçimsel bağlarını dahi kaldırıp bir
küçümsenmeyecek bir güç kazandırıyordu. müttefikler bulmaya çabalıyordu. Geçen yıl bir ara
kenara atarak doğrudan doğruya generallerin gündeme gelen erken seçim tartışmaları sırasında bu
Generallerin merkezinde durduğu “laik cephe” bu kez sözcülüğüne soyunmuştur. Gene 10 Aralık
benzer bir durumun yaşanmaması için şimdiden niyet açıkça ortaya da konulmuştu. Düzen siyaseti
Hareketi’nin “bütünleşme” projesinde temel bir yer içerisinden bir müttefik bulunamaması durumunda ise
kolları sıvamış durumda. Bu çerçevede hayata tutan DSP ise bu süreçte CHP’nin bir eklentisi haline
geçirilen operasyonlar sonucunda önce “merkez sağ seçimlere bağımsız adaylarla katılmak, bu sayede hiç
gelmiştir. “Bütünleşme” projesinin bir diğer ayağını değilse Kürdistan’daki illerden milletvekili çıkartıp
partiler” olarak tanımlanan DYP ile ANAP oluşturan SHP ise belki fiilen değil ama politik çizgi
birleştirildi ve Demokrat Parti kuruldu. Daha sonra meclise göndermek ağır basan fikirlerden biri
olarak CHP-DSP ikilisinin yanında yer almaktadır. durumundaydı.
ise sıra “merkez sol”u yeniden adam etmeye geldi. SHP, CHP-DSP ikilisini generallerin sözcülüğüne
Daha düne kadar hiç hesapta yokken CHP ile DTP’nin bu konudaki eğilimleri belli olduktan
soyundukları için eleştirmek bir yana, kendisinin de sonra Kürt hareketinin önünü kesmek, bağımsız
DSP’nin birleştirilmesi gündeme geldi. Ordu destekli bu ittifak içine dahil edilmesi gerektiğini söyleyip
“sivil güçler” tarafından düzenlenen mitingler ve son milletvekilleriyle meclise girmesini engellemek için
durmaktadır. CHP-DSP birleşmesinin dışında tutulan Seçim Yasası’nda değişiklikler yapılması gündeme
günlerde hız kazanan bir medya kampanyası ve buna çok kızdığı anlaşılan SHP Genel Başkanı
sayesinde bu alanda da somut başarılar elde edildi. geldi. Fakat farklı nedenlerden dolayı, bu konudaki
Murat Karayalçın “SHP’nin ve 10 Aralık girişimlerden sonuç çıkmadı. Seçim Yasası’nda bu
Son açıklamalar CHP ile DSP’nin Temmuz ayındaki Hareketi’nin içinde yer almadığı bir birliktelik
seçimlere CHP çatısı altında birlikte gireceği, seçim yönde değişiklikler yapılmadı.
halkımıza sol seçenek diye sunulamaz” diyerek Artık bu saatten sonra seçim yasalarının Kürt
sonrasında da tek partiye dönüşme yolunda adımlar solculuktan, “sol seçenek”ten ne anladığını da ortaya
atılacağı yönünde. hareketinin önünü kesmek için değiştirilemeyeceğini
koymuş olmaktadır. Murat Karayalçın’a ve partisine hesap eden DTP bugünlerde Diyarbakır’da iki gün
göre, eğer kendileri ile 10 Aralık Hareketi de içinde süren uzun bir toplantı yaptı. Bu toplantı sonucunda
Düzen solunda seçim manzaraları yer alacak olurlarsa, bugün CHP-DSP tarafından da seçimlere bağımsız adaylarla girme politikasını
oluşturulan birlikteliği “sol seçenek” olarak kesinleştirmiş oldu. Türkiye’de yaratılan
Henüz bir erken genel seçim gündemde yokken, adlandırmak mümkündür. Bu arada belirtelim ki, kamplaşmaya karşı üçüncü bir cepheyi örmeye
generaller bu denli açık bir biçimde siyaset alanını hafta sonunda İzmir’de gerçekleştirilecek çalıştıklarını ifade eden DTP yöneticilerinin
düzenlemeye girişmemiş iken ve düzen solunda yer “Cumhuriyet mitingi”nde gösterecekleri performans açıklamalarından Kürt hareketinin Kürdistan’daki
alan CHP ve DSP’nin ordunun komuta ve kontrolü üzerinden SHP’nin de bu ittifaka dahil edilmesi kentlerde kendi adaylarını çıkartacağı, Ankara,
altında oldukları bu kadar net bir biçimde pekala olanaklıdır. Bunun için ellerinden gelen çabayı İstanbul, İzmir, Adana gibi kentlerde ise kendi
görülmezken kuşkusuz ki soldaki manzara daha göstereceklerinden de kuşku duyulmamalıdır. adaylarının yanı sıra ÖDP, EMEP ya da SDP gibi
değişikti. Bundan çok değil iki ay önce, DSP, SHP ve Bu cenahta belirsizliğini koruyan, Süleyman partilerin önereceği adayları desteklemeyi planladığı
10 Aralık Hareketi’nin oluşturacağı bir seçim ittifakı, Çelebi ve ekibinin yani 10 Aralık Hareketi’nin anlaşılıyor. Fakat bu, DTP’nin söz konusu partilerle
CHP dışındaki düzen solunun başlıca gündemi bundan böyle nasıl bir tutum takınacaklarıdır. merkezi bir seçim ittifakı kuracağı anlamına
durumundaydı. DİSK yönetiminin bu işin içinde Tandoğan Mitingi’ne katılmayan ve bunu da az-çok gelmiyor.
olması sınıfı ve emekçileri bu “sol alternatif”e mantıklı şekilde gerekçelendiren Süleyman Çelebi
yedeklemenin başlıca kozlarından birini ekibinin özünde ondan hiçbir farklılık taşımayan
oluşturuyordu. Ecevit hükümeti döneminde Reformist solda belirsizlik, tabanda arayış
Çağlayan mitingine katılması belki bir ön işaret
sermayeye uşaklığın, emekçilere düşmanlığın pek çok olabilir. Pekala, Süleyman Çelebi ve ekibi de bir süre
örneğini sergilemiş olan DSP ise bu kirli geçmişini Ani seçim kararı en çok da reformist cenahtaki
sonra CHP listelerinden milletvekili adayları olarak
emek kurultayları düzenleyerek, emekçilere dönük sol partileri hazırlıksız yakalamış görünüyor. Bundan
karşımıza çıkabilirler ve bunu kendilerince
talepler formüle ederek, kısacası işçi ve emekçi önceki seçime DTP’nin çatısı altında giren EMEP ve
gerekçelendirebilirler. Fakat dediğimiz gibi henüz
yığınlara göz kırparak silme telaşı içindeydi. SDP’nin bu kez seçimlerde nasıl bir politika
ortada netleşen bir şey de yoktur.
CHP’nin son bir iki aydır generallerin siyasal izleyecekleri henüz netleşmiş değil.

CMYK
e sol hareket Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007  Kızıl Bayrak  17

sol hareket
Genel planda, ÖDP’nin düzen solundaki
partilerle seçim ittifaklarına kapalı olmadığı
biliniyor. Hatta 10 Aralık Hareketi’nin
“bütünleşme” çağrısının muhataplarından
birinin de ÖDP olduğu, ÖDP içerisinden de
bu çağrıya sıcak yaklaşanların bulunduğu
bilinmekteydi. Fakat düzen siyasetinde son
iki aydan bu yana yaşanan deprem
sonucunda 10 Aralık Hareketi’nin çağrısı da,
ÖDP’yi de kapsayan ittifak projeleri de
ciddi hasar gördü. ÖDP Genel Başkanı Ufuk
Uras, bu konuda yaşadıkları sıkıntıyı
geçtiğimiz günlerde Giresun’da yaptığı bir
konuşmasında şu sözlerle ifade etmekteydi;
‘’Solda birlik olmak, halkın sorunlarına
verdiğimiz yanıtlarda birlik olmaktır. Bu
yanıtlarda birlik miyiz? 301. maddeyi
savunan CHP karşısında, 301. maddeye
karşı olan bir ÖDP var. Kuzey Irak’a derhal
müdahaleden yana olan bir DSP ve CHP
milliyetçiliği karşısında, ÖDP’nin ‘yurtta
barış dünyada barış’ politikası var.
Dolayısıyla solun sağcılaşması var. (…)
Türkiye’de sol adlı partiler o kadar
seçenekler”den söz etmesi elbette ki bir rastlantı söylemek elbette ki mümkün. Fakat kampanyanın
sağcılaştı ki 12 Eylül hukukunu savunma durumuna
değil. Ender İmrek’in 5 Mayıs’ta gene Evrensel’de kendisini, ilerici ve sol güçlerin tabanında seçimlere
düştüler. Halbuki statükoculuktan sol olmaz, sol
yayınlanan ve aynı konuyu işleyen yazısında de ortak müdahale konusunda belirgin bir isteğin
statükocu olmaz, sol değişim ve dönüşümden
“bağımsız adaylar” politikasına dair hiçbir şey ifadesi saymak gerekiyor. Bunun, ortak iradenin
yanadır.’‘
söylenmemiş olması da ayrıca dikkate değer. zaferi olarak şekillenen 1 Mayıs’la hemen aynı
Belirttiğimiz gibi henüz EMEP’in de seçimlere
Dolayısıyla bu sözler EMEP’in DTP’den belli günlerde ortaya çıkması ise bir tesadüf sayılmamalı.
nasıl gireceği netleşmiş değil. Geçtiğimiz seçimlerde
beklentiler içinde olduğunu, kendi seçim taktiğini de
DEHAP listelerinden seçime giren, bu sayede meclise
milletvekili sokabileceğini hayal eden EMEP
bu konudaki isteklerine olumlu ya da olumsuz bir Asıl sorumluluk devrimci güçlerin
şimdilerde bu tür düşler kurmak konusunda bir hayli
takım yanıtlar aldıktan sonra netleştireceğini omzunda!
gösteriyor.
zorlansa da gönlü gene de benzer bir “blok” içerisinde
Reformist solun bir diğer temsilcisi TKP ise Devrimci güçler, son birkaç yıldır, siyasal
yer almaktan yana. Ender İmrek’in 9 Mayıs tarihli
ittifak görüşmelerine kapalı olmadığını fakat parti süreçlere ortak müdahale konusunda anlamlı örnekler
Evrensel’de yayınlanan “Seçimler ve birlik sorunu”
olarak kendi adaylarıyla seçime gireceğini açıklamış ortaya koyuyorlar. Bunun akıllarda en çok kalan iki
başlıklı yazısı bu konuda belli ipuçları veriyor.
bulunuyor. örneği, içini boşaltma çabalarına karşı 8 Mart’ın
Ender İrmek yazısında “Darbecilere karşı,
Geçen seçimlerde barajı aşma sorununun temel sahiplenilmesi ve yeniden kazanılması ile devrimci 1
AKP’nin gerici, dinci ve şoven politikalarına karşı
bir engel olduğunun anlaşılmasından sonra bağımsız Mayıs’ları yaratma çabasıdır. Bu her iki konuda da
halkın gerçek seçeneği”ni oluşturmak gerektiğinden
adaylarla seçime girme fikrinin sadece DTP’yi devrimci güçler kayda değer bir ortak başarı elde
söz ediyor. Bunun adını da “Emek, barış ve özgürlük
cezbetmediğini, ilerici, sol çevrelerde bağımsız ortak etmişlerdir. Bu başarılar aynı zamanda daha ileri ve
seçeneği” koyuyor. “Birleşik demokratik halk
adaylar üzerinden seçime girme fikrinin belli bir güçlü adımlar için döşenen bir zemin niteliği
seçeneği”ni kurmak için de EMEP, DTP, ÖDP ve SDP
yaygınlıkta sahiplenildiğini de vurgulamak gerekir. taşımaktadır.
gibi partilere büyük bir sorumluluk düştüğünü,
Şu günlerde internet üzerinden yürütülen bir ortak Baskın şeklinde gündeme gelen ve işçi sınıfı ile
“Barış, demokrasi, özgürlük ve sosyalizm
aday kampanyasının varlığı da bunu göstermektedir. emekçilere kurulan büyük bir tuzak niteliği taşıyan 22
mücadelesindeki bütün güçler”in büyük bir
www.ortakaday.net adlı internet sitesinden yürütülen Temmuz erken genel seçimleri bu bakımdan devrimci
sorumluluk altında olduğunu, büyük bir platform
ve kısa zamanda epeyce bir katılımcının imza güçlerin önünde önemli bir sınav olarak durmaktadır.
yaratarak sürece “tam ortasından” müdahale etmek
koyduğu anlaşılan kampanyanın çağrı metninde “Bu Devrimci güçlerin hemen bir çok konuda ortak
gerektiğini söylüyor. Saydığı siyasal partiler dışında
seçimlerde solda birleşik bir alternatif yaratmaya her refleksler gösterirken, seçimler konusunda farklı
bu büyük birliğe kimlerin dahil olması gerektiğini de
zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Egemenlerin tutum ve taktiklere sahip olmaları burada bir zorluk
“Sendikalara; DİSK, KESK ve TÜRK-İŞ’e bağlı
bizi, yanı başımızdaki savaş cehennemine sokmaya alanı olarak karşımıza çıkmaktadır kuşkusuz. Ve
sendikalara, TMMOB, TTB gibi meslek odalarına,
çalıştıkları, ırkçılığın körüklendiği bir dönemde üstelik bu konudaki tartışmaları tüketebilmek, ortak
TYS, TGS gibi yazar ve gazeteci örgütlerine, öğretim
emekçiler ve ezilenler için gerçekçi, birleşik bir bir politika belirleyebilmek için çok fazla zaman da
görevlilerine, aydın ve sanatçılara, Alevi
alternatif yaratmak yaşamsal” deniliyor. Gene çağrı yoktur.
derneklerine, işçi ve emekçilere, Türkiye’nin
metninde “biz aşağıda imzası olanlar, hiçbir savaş Ancak işçi sınıfına ve emekçilere kurulmuş çift
bağımsızlığından, özgürlüğünden ve halkların
iznine, özelleştirmeye, ayrımcı yasaya oy dişli bir tuzak niteliğindeki seçim oyununu
kardeşliğinden, gerçek laiklikten yana olan tüm
vermeyeceğini, bunlara karşı TBMM’de bizleri temsil bozabilecek tek güç de gene devrimci güçlerin
güçlere büyük sorumluluk düşüyor” diyerek belirtmiş
edeceğini ilan eden, patronların, generallerin, müdahalesinden başka bir şey değildir. Elbette
oluyor. “Bağımsız adaylar ya da diğer seçenekler”
bürokratların, atanmışların, IMF’nin değil; devrimci güçler, tek bir politika üzerine
üzerinden bir “yarma harekatı” başlatılması
ezilenlerin ve emekçilerin sesi olmaya söz verecek ortaklaşmasalar da seçim sürecinde kendi saptadıkları
gerektiğini savunuyor.
emekten, kardeşlikten, özgürlükten ve barıştan yana taktiklerle işçi ve emekçileri sermayenin yalanlarına
DTP’nin bağımsız adaylarla seçime gireceğinin
olan ortak bağımsız adaylar aracılığıyla seçime karşı uyarma, onlara tutum aldırma yönünde çabalar
nerdeyse kesinleştiği bir zamanda Ender İmrek’in
hazırlanmak istiyoruz” ifadesi yer alıyor. Kampanya ortaya koyacaklardır. Bunların büyük bir değerinin
birlikte davranması gereken güçler arasında DTP’yi
çağrı metninde dile getirilenlerle ilgili pek çok şey olduğu da tartışmasızdır.
de sayarak “Bağımsız adaylar ya da diğer
CMYK
18  Kızıl Bayrak Halklara karşı silahlanıyorlar! Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

Silahlanma doludizgin
Bütçesinden askeri harcamalara en çok pay ayıran
devletlerin sıralamasını yayınlayan The Economist
dergisi, Türk devletinin 4’üncü sırada yer aldığını
yazdı. Derginin haberine göre, Türk devleti yılda
11.7 milyar dolarlık askeri harcama yapıyor, bu ise
bütçenin yüzde 3.6’lık kısmına tekabül ediyor.
Dergi resmi rakamları temel alarak savaş
aygıtlarına bütçelerinden en çok pay ayıran devletleri
sıralamış. Ancak bu bilgi yanıltıcıdır. Zira Türk
sermaye devletinin militarist kurumlara yaptığı
harcamalar hiç de açıklanan resmi bütçedeki
rakamlardan ibaret değildir. Örtülü ödenek, fonlar,
vakıflar, tüketimi yaygın olan tekel maddelerinin
satışından alınan devasa paylar, “şans oyunları” diye
adlandırılan toto, loto, piyango, at yarışlarından elde
edilen haddi hesabı bilinmeyen kaynakların tümü
savaş aygıtının hizmetine sunulmaktadır. Başka bir
ifadeyle, hem sermaye düzeninin bekçiliğini, hem de
emperyalizmin tetikçiliğini yapan Türk ordusunun
yaptığı harcamaların miktarını, dolayısıyla bütçeye
oranını, generaller kastı hariç kimse bilmiyor. Bu
hesaplar kamuoyuna açık olsaydı, Türk devleti
muhtemelen sıralamada birinci olurdu. Tük

Basel’de 6 Mayıs anması


ordusunun özellikle ABD ve İsrail silah tekellerine
verdiği milyar dolarları bulan yeni silah alımı
ihaleleri, İsrail tekellerine verilen tank ve diğer
silahların modernizasyonu ihaleleri, ordu uzantılı
6 Mayıs Pazar günü saat 14.00’te Denizler’in şahsında ‘71 devrimci önderlerini anmak için bir etkinlik
HAVELSAN, ASELSAN şirketlerine ürettirilen
düzenledik. Artık neredeyse her yıl geleneksel hale getirdiğimiz anma etkinliği bu yıl 70 kişilik bir katılım
silahlar, Otokar vb. özel şirketlerden yapılan silah
ve asgari bir başarıyla gerçekleşti.
alımları... Örneğin Otokar şirketi 2012’de Kara
Etkinliğe devrim, sosyalizm ve ulusal kurtuluş mücadelesinde ölümsüzleşenler anısına saygı duruşuyla
Kuvvetleri Komutanlığı’na “yeni nesil muhabere
başladık. Dönemin sosyal mücadelelerini konu eden sinevizyon gösterimi ile devam ettik. Genç
tankı” üretme projesini bir süre önce başlatmıştı.
yoldaşlarımızın Deniz’in, Hüseyin’in ve Yusuf’un mektuplarını onların duvara yansıtılan resimleri
Otokar Genel Müdürü Serdar Görgüç, projenin 500
eşliğinde okuması salonda belli bir heyecan ve coşku yarattı.
milyon dolara malolacağını açıklamıştı. Bu devasa
Bir yoldaşımızın ‘60’larda başlayan ve gelişerek radikalleşen sosyal mücadelenin devrimci bir akımın
silahlanmanın bütçenin yüzde 3.6’lık kısmıyla
çıkışını hazırladığını dile getirdi. Bu dönemin burjuva sosyalizmi dönemi olduğunu, ‘71 devrimci çıkışıyla
karşılanmasının mümkün olmadığı açıktır.
bunun kapandığını, ‘71 devrimci hareketinin geleneksel reformist harekette bir kopuş olduğunu, devlete
Yıllardan beri Amerikan silah tekellerinin “yağlı
ilk defa devrimci bir başkaldırı yapıldığını, devrim bayrağının yükseltildiğini dile getirdi. Solda
müşterisi” olan Türk ordusu, şimdide havadan
tasfiyeciliğin ve konum değişikliğinin yaşandığı bir dönemde bu devrimci mirası savunmanın anlam ve
havaya fırlatılan Sidewinder füzesi almaya
önemini vurguladı. Bu mirastan geldiklerini belirten kimi akımların ise devrimi terkederek gerisin geri
hazırlanıyor. Washington’dan yapılan açıklamada,
parlamenter çizgiye kaydıklarını, dolayısıyla Denizler’in davalarını terkettiklerini söyledi.
ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon), Türkiye’ye
Türkiye’de burjuva sosyalizmi ve küçük burjuva sosyalizmi döneminin yaşandığını, yeni dönemin
105 adet havadan havaya fırlatılan Sidewinder füzesi
ancak işçi sınıfı temelinde proleter sosyalizm dönemi olarak yaşanacağını ve partimizin bunu temsil
satılması için Kongre’ye bildirimde bulunduğu
ettiğini belirtti.
belirtildi. Açıklamada, satışın, 105 adet AIM-9X
TKİP Basel taraftarları
Sidewinder füzesini, 78 adet fırlatıcıyı ve ilgili diğer

Denizler ve ‘71 devrimci önderleri anıldı


sistem ve hizmetleri kapsamasının planlandığı
kaydedildi. Isıya karşı hassas olan Sidewinder
füzeleri, savaş uçakları ve bazı savaş helikopterleri
tarafından hava hedeflerine karşı kullanılıyor.
‘71 devrimci önderlerinden Denizler, İbolar, Mahirler yiğitlikleri fedakarlıkları ve davaya Pentagon’un silah satışlarından sorumlu birimi
adanmışlıklarıyla 35 yıl sonra da Türkiye devrimci hareketine ve gençliğine yol göstermeye devam olan Savunma Güvenlik İşbirliği Ajansı (DSCA)
ediyorlar. tarafından yayımlanan yazılı açıklamada, satışın
Onları yeni kuşaklara anlatmak devrimci bir görev ve sorumluluktur. Bu nedenle İsviçre Lozan’da bedelinin 71 milyon dolara ulaşabileceği ifade edildi.
“Denizler ve ‘71 devrimci hareketi” konulu bir etkinlik düzenledik. Etkinliğimizi İşçilerin Birliği ABD’de açıktan yapılan silah satışları formalite
Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR) ve İsviçre Göçmen İşçiler Federasyonu (İGİF) olarak ortak icabı Kongre’ye bildiriliyor. İki hafta içinde
düzenledik. Kongre’den bir itiraz gelmezse, satış izni otomatik
70 kişinin katıldığı etkinlik iki bölüm halinde gerçekleştirildi. Birinci bölümde Denizler ve ‘71 olarak veriliyor. Kongre koltuklarında oturanların
devrimci önderlerinin kısa öz geçmişleri anlatıldı, mektupları okundu, şiir dinletisi ve sinevizyon tümü büyük Amerikan tekellerinin uşağı olduğu için,
gösterimleri gerçekleştirildi. İkinci bölümde Denizler ve ‘71 devrimci hareketi üzerine bir sunum yapıldı. silah satışlarına itiraz edildiği pek görülmemiştir.
Panel bölümünde yapılan konuşmada şunlar söylendi, “’71 devrimci önderlerinin bize bıraktığı en temel “Yağlı müşteri” Türk ordusu olunca itirazın sözü
devrimci miraslardan biri, savundukları ve inandıkları fikirler uğruna gerektiğinde ölümü yiğitçe bile edilmez. Zira söz konusu olan NATO’nun ikinci
kucaklamalarıdır. İkincisi emperyalizmin halkları köleleştiren egemenliğine karşı halkların kardeşliğini büyük savaş makinesidir. DSCA’nın açıklamasında
savunan net antiemperyalist tutum ve pratikleridir. Üçüncüsü Denizler ve bir bütün olarak ‘71 devrimci da ifade edildiği üzere, “Türkiye bölgede barış ve
hareketinin bize bıraktığı en önemli miras, burjuva parlamentarizmine ve kendi dönemlerinde egemen istikrarın sağlanmasında ABD’nin ortağıdır.”
olan burjuva reformizmine karşı aldıkları net devrimci duruştur. Yeni bir seçim arifesinde olduğumuz Afganistan, Irak örnekleri bölgede “barış ve
bugünlerde Denizler’in bu devrimci mirasını geçmişte olduğu gibi bugünde kendi parlamenter emellerine istikrar”ın nasıl sağlandığını gösteren çarpıcı
alet etmek isteyenler olacaktır. Ancak devrimci hareket buna asla izin vermemelidir”. örneklerdir. Dolayısıyla ABD emperyalizminin
BİR-KAR ve İGİF adına konuşmaların yapıldığı panel 2 saat sürdü. ortağı olanların misyonunu tek kelimeyle ifade
Panel kitle tarafından ilgiyle izlendi. etmek gerekirse bu, bölge halklarına karşı
Bir-Kar Lozan tetikçiliktir!
Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 Emperyalizm yenilecek, direnen halklar kazanacak! Kızıl Bayrak  19

Şarm-el Şeyh’te çifte konferans


Mısır’ın Kızıldeniz kıyısındaki Şarm-el Şeyh hafifletilmesi” gibi vaatlerde de bulundu. konferansta Irak’ın güvenlik sorunlarından çok, ABD
kasabası, 2-4 Mayıs tarihleri arasında peşpeşe Irak’ta emperyalist orduların 170 bin işgalci askeri Dışişleri Bakanı’nın Suriyeli muadiliyle yaptığı
gerçekleşen Irak gündemli iki konferansa ev sahipliği ile “özel güvenlik” şirketlerine mensup 25 bin kiralık görüşme, İranlı bakanla görüşüp görüşmeyeceği gibi
yaptı. katilden oluşan bir ordu var. Başta CIA ve MOSSAD konular daha çok ilgi gördü. Sonuçta ABD’li bakan
Açıklandığına göre, G-8, BM temsilcileri dahil olmak üzere birçok istihbarat örgütü ülkede cirit değil ama çömezi İngiltere Dışişleri Bakanı Margaret
60’ı aşkın ülke temsilcisinin katıldığı ilk konferansta atıyor. El Kaide örgütü militanı olduğu söylenen Beckett, Manuçehr Muttaki ile görüştü.
“Irak’ın yeniden yapılandırılması, Irak’ta demokratik caniler, işgalin vahşeti yetmiyormuş gibi Iraklıları “Güvenlik” konulu konferanstan geriye, ABD
sürecin geliştirilmesi, Irak halkının ekonomik bombalı saldırılarla kitlesel şekilde katlediyor. emperyalizminin bilinen tehdit ve telkinlerinin
sorunlarının hafifletilmesi” gibi konular ele alındı. İşgalcilerle soysuz işbirlikçilerinin körüklediği tekrarlanmasından başka bir şey kalmadı. “İran’ın,
Bunun akabinde gerçekleşen ikinci konferansta ise mezhep çatışmaları vahim bir hal almış durumda. Irak’taki militanlara silah akışını durdurması,
Irak’a komşu ülkelerin de dahil olduğu toplam 22 ülke İşgal orduları Bağdat’ı üstü açık hapishanelere çeviren Suriye’nin sınır kontrolünü daha sıkı tutup yabancı
bakan düzeyinde temsil edildi. Türkiye’yi Devlet tecrit duvarları örüyor. Katledilen Iraklılar’ın sayısı 1 militanlar’ın Irak’a girişini engellemesi” gerektiğinin
Bakanı Mehmet Aydın’ın temsil ettiği ikinci milyona yaklaşırken, 4 milyon Iraklı ülke içinde veya savunan ABD dışişleri bakanı, Irak’ın komşularından
konferansın gündemi ise, “Irak’ta güvenlik sorunları” dışında mülteci durumuna düşürüldü. bu konuda somut adımlar beklediğini söyledi.
olarak açıklandı. Irak’ın tablosu bu iken, dahası Irak’ı bu duruma Irak’ı harabeye çeviren işgalin baş sorumlularından
Ankara’daki Amerikancılar Mısır’da düzenlenen düşürenler “uluslararası toplum”un lideri ABD biri olan Condoleezza Rice’ın Suriye ve İran’a dair
konferanslara pek önem vermedi, ya da öyle emperyalizmi ile çömezi İngiliz emperyalizmi iken, anlamsız sözleri tekrarlaması, Irak’taki vahim
görünmek durumunda kaldılar. Bu ilgisizliğin bir Bağdat’ta işgalcilere tabiikukla bir yönetimden tablodan Suriye’den sızan “yabancı militanlar” ve
nedeni egemenler arası rant paylaşımı etrafından “Irak’ta demokratik süreci ilerletmesini” istemek, hele İran’dan sevk edilen “ağır silahlar”ın sorumlu
dönen çatışmaların “kriz” boyutuna varması. Bir başka ekonomik yardımı bu şarta bağlamak tam bir küstahlık olduğunu öne sürüyor. Güya bu manevra ile Irak’ın
nedeni ise, İstanbul’da yapılacağı öne sürülen bu ve pervazsızlık örneği. Böylesi bir küstahlık ve işgali ve vahşette sınır tanımayan işgal ordularının bu
konferansın Mısır’a taşınmış olmasıdır. Zira sermaye pervasızlık, ancak binlerce yılın birikimlerinden ülke halklarına karşı işledikleri ağır suçların üstü
iktidarının çok istemesine, dahası ABD süzülen insanlığa ait bütün değerlere düşman olan örtülecek.
emperyalizminin de tam destek vermesine rağmen, kapitalist/emperyalist düzenin efendilerinden Oysa böylesi bir girişimin çaresiz bir çırpınıştan
Bağdat’taki kukla yönetim konferansların İstanbul’da beklenebilir. Bu arada “Irak Ortak Vizyon Girişimi” öte bir anlamı yoktur. Zira artık tüm dünya vahşi
yapılmasına engel olmayı başardı. İşbirlikçi Türk adlı ekonomik plana onay veren konferans işgalin Irak’ı harabeye çevirdiğini bilmektedir. Bu
egemenlerinin bu konuda hüsrana uğraması, “bölgenin katılımcıları da, emperyalist işgalcilerin bu iğrenç durumda İran ya da Suriye’ye yöneltilen suçlamalar,
en etkin gücüyüz” gibi söylemlerin büyük ölçüde suçlarının ortağı olmuştur ki, ABD’nin temel ancak iflas etmeye mahkum olan büyük
temelden yoksunluğunu da bir kez daha gözler önüne amaçlarından biri de bu suç ortaklığını pekiştirmektir. Ortadoğu/büyük İsrail projesinin psikolojik savaş
sermiştir. Güya Irak’taki güvenlik sorunlarının masaya ayağının bir parçası olabilir.
Irak’ın yeniden yapılandırılması, istikrar ve refaha yatırıldığı Şarm-el Şeyh’in ikinci konferansı da Bilindiği gibi halklar hiçbir zaman emperyalist
kavuşturulması için düzenlenen ilk konferansta ilkinden pek farklı olmadı. Konferansa katılan İran veya gerici işgalleri meşru kabul etmemiştir. Tersine,
konuşan Irak “başbakanı” Nuri El Maliki, 50 milyar Dışişleri Bakanı Manuçehr Muttaki’nin işgali mahkum yabancı orduların istilasına uğrayan halkların hemen
dolara varan dış borçlarının silinmesini istedi. Bu eden, emperyalist orduların çekilmesi için net bir tümü işgale karşı direnmiştir. Elbette bu kural Irak için
çağrıya Çin dışında olumlu yanıt veren olmadı. takvim açıklanması gerektiğini savunan tutumu de geçerlidir. Dolayısıyla ne konferanslar, ne yaygın
Borçlarını sildiremeyen Nuri El Maliki, 30 milyar dışında, 21 ülke temsilcisinden işgalin adını bile anan medya ağı üzerinden sürdürülen psikolojik savaş, ne
dolarlık borç miktarının silinmesi için müzakerelere olmadı. Böylesi gerici, ezilen halklara düşman bir de soysuz işbirlikçilerin beyhude çabalar, hiçbiri işgali
başlanacağı yönündeki vaatle idare etmek durumunda zihniyetin temsilcilerinden Irak halklarının vahim meşrulaştırmaya yetmeyecektir. Meşru olan direniştir
kaldı. Ancak dahası da var. “Uluslararası toplum”, boyutlara varan sorunlarının çözümüne katkı sunması ve halkların, işgal ordularını ülkelerinden def edene
“Irak’ta demokratik sürecin ilerlemesi karşılığında beklenebilir mi? kadar direnmeye devam edeceğinden kuşku
ülkeye milyarlarca dolar yardım verilmesi, borçlarının Medyaya yansıyan haberlere bakılırsa, ikinci duyulamaz.

Almanya: Metal iş kolunda uzlaşma Telekom’da grev oylaması


Almanya’nın Baden-Würtenberg eyaletinde anlamına geliyordu. Bu koşullarda işçilerin Daha fazla ücret talebi birçok işyerinde hem
başlayan metal ve elektro endüstrisini kapsayan taleplerinin büyük oranda karşılanması olanaklıydı. kendilerinin, hem de farklı branşlardaki işyerlerinin
TİS görüşmeleri bu yıl beklenenden hızlı Ayrıca işçiler, geçmiş yılların deneyimi korunması mücadelesi ile de birleştirildi.
sonuçlandı. IG Metal ile metal patronlarının örgütü ışığında, fabrikanın kapanmaması için haklarından Rüsselsheim’de 6 bin, Bochum’da 200 Opel
4 Mayıs günü uzlaşmaya vardılar. feragat ettikleri halde kapatıldığını, ücretlerin işçisinin iş bırakma eylemine Eisenach’taki Opel
Bu yılki toplu sözleşmelerde ücret artışı talebi düşürüldüğünü biliyorlardı. Bu bilinç ve öfke metal işçileri de katıldı. Mücadelelerini Avrupa çapında
%6,5 idi. Varılan anlaşmaya göre 19 ay içinde iki işçilerinin bu yıl daha kitlesel, daha öfkeli, daha eylem günü olarak sürdürdüler. İşçiler
etapta düşünülen oran ile metalciler yıllık ortalama mücadeleci bir tarzda sokağa çıkmalarına neden Antwerpen’de 1400 işyerinin yok edilmesini
%3,7 artış alacaklar. Bu ilk bakışta başarı gibi oldu. İşçilerin bu kararlılığı ve kitleselliği olası bir protesto etmek için birkaç saatliğine greve gittiler.
görünse de dikkatle incelendiğinde öyle olmadığı greve hazır olduklarının da göstergesi oldu. Birçok VDO işletmesinde ise uyarı grevleri 24
görülecektir. Sendikacılar metal işçilerini bir kez Sendikaları ürküten de bu oldu. Çünkü sendikalar saatlik grevlere dönüştü ve tüm vardiyalar iş
daha anlaşma masasında satmaya hazırlanıyorlar. toplu sözleşmelerde “sosyal uzlaşma” rolünü bıraktı. VDO çalışanları da Siemens’in planlarına
Çünkü metal işçilerinin taleplerinin kabul ve “tatmin etme” görevlerini çok ciddiye alıyorlar. karşı işyerlerinin korunması için mücadele
edilmesi için yeterli koşullar oluşmuştu. Uzunca bir ediyorlar.
süredir metal işletmelerinde bantlar ve makinalar Almanya tarihinin en yaygın grevi Birçok kentte Telekom çalışanları metal
fazla çalışıyor, buna rağmen gelen talebi işçileriyle dayanışma içine girdi. Kapanma
karşılamakta dahi zorlanıyorlardı. Bu nedenle Almanya, metal işçilerinin eylemleri ile, tehlikesi olan 50 bin işyerinin korunması için metal
patronlar üretime kısa bir süre ara vermeyi dahi tarihinin en yaygın uyarı grevlerine sahne oldu. 2 işçileri sokağa çıktı. Ver.di Sendikası Telekom’da
kabullenemezdi. Birkaç gün içinde yaşanan yaygın ve 3 Mayıs günleri 400 binin üzerinde metal işçisi 30 Nisan’dan 3 Mayıs’a kadar işyerlerinin
grevler metal patronlarını zor durumda bırakmaya şalteri indirdi, bantları durdurdu ve eyleme çıktı. kapanmaması için grev oylamasına gidileceğini
yetti. Yeni siparişleri karşılamaya yetecek üretim DaimlerChrysler gibi fabrikalarda 2 saatliğine iş açıkladı. Metal işçilerinin taşıdığı grev bayrağı
kapasitesi kalmamış durumdaydı. Grevin sürmesi bırakan işçiler makinaların başına dönmeyerek tüm şimdi Telekom işçi ve emekçilerinin elinde
onların daha büyük ekonomik kayıp vermesi gün greve gittiler. dalgalanıyor.
20  Kızıl Bayrak Direnen halklar kazanacak! Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

Siyonist rejimin sarsıntıları sürüyor!


ABD emperyalizmi, halkları köleleştirme seferinin yaklaşık yüzde 70’i Başbakan’ın istifa etmesini
Lübnan ayağını Ortadoğu’daki vurucu güçlerinden isterken, Başbakan’ın istifası talebiyle Tel Aviv’de
İsrail’e havale ederek Lübnan halklarının direnişini yapılan gösteriye ise 100 bini aşkın kişinin katıldığı
kırabileceğini sanmıştı. Washington’dan gelen emir ve belirtildi. Görünen o ki, Olmert-Peretz ikilisi bir süre
“Uluslararası toplum”un tam desteği ile vahşi sonra istifa etmek zorunda kalabilir.
bombardımana başlayan İsrail savaş makinesi de, kısa Olmert-Peretz ikilisine muhalefet edenlerin
sürede direnişin üstesinden gelerek yeni bir zafer zihniyeti, İsrail’in durumunun ne kadar vahim
kazanacağını hesaplamıştı. Hatta saldırı başladığında olduğunu ortaya koydu. Mesele, Tel Aviv eylemini
hedeflenen sonuca ulaşmak, yani direnişi ezmek için organize eden güçlerin Ehud Olmert’ten de ırkçı-
iki haftanın yeterli olacağı, siyonist rejim sözcüleri siyonist olmasıdır. Kaldı ki, bu güçlerin Olmert-Peretz
tarafından dile getirilmişti. Bombardımanı izleyen ikilisini istifaya çağırmasının nedeni, Lübnan halkları
ABD, AB, BM gibi dünya gericiliğinin merkezi olan üzerine bomba yağdırılması veya yüzlerce çocuğun
güçlerin beklentisi de aynı yöndeydi. katledilmesi değil, İsrail savaş makinesinin Lübnan
Bilindiği gibi 14 değil 34 gün süren vahşi direnişi karşısında hezimete uğraması, bu hezimetten
bombardımana rağmen, siyonist ordunun “yenilmez ikiliyi sorumlu tutmalarıdır.
güç” olduğu efsanesi, Lübnan direnişinin isabetli Yüzlerce Lübnanlı çocuğun baş cellatlarından biri
darbeleri ile yerlebir edildi. Aradan geçen süreç olan Ehud Olmert’e tepki gösterenlerin daha da
gösterdi ki, Lübnan direnişinin başarısı salt İsrail ölümcül saldırganlığın taraftarı olması, ırkçı-siyonist
ordusunu hezimete uğratması değildir. Daha da zehirle sersemletilen İsrail toplumunun, varılan yerde
önemlisi siyonist rejimi bir bütün olarak politik ve ciddi bir ahlaki çöküşe sürüklendiğini de
moral yönden ciddi bir yıpranma sürecine sevketmiş edilmesi üzerine, Ehud Olmert ile Savunma Bakanı ve göstermektedir. Bundan dolayı tüm acımasızlığına
olmasıdır. Siyonist rejim, savaş aygıtının başındaki İşçi Partisi başkanı Amir Peretz’in istifa etmesi rağmen Ehud Olmert’in görevine devam etmesini
şefleri harcayarak işin içinden sıyrılmaya çalışmış, istendi. Hükümet üyeleri ve Ehud Olmert’in başında isteyenler de var, zira ondan da ırkçı-siyonist zihniyeti
ancak İsrail’deki son gelişmelerin de gösterdiği gibi bulunduğu Kadima partisi dahil, birçok çevre ikilinin temsil eden güçlerin başa geçmesinden endişe ediliyor.
bu girişim beklenen sonucu yaratamamıştır. istifa etmesi için baskı yapmaya başladı. Bu arada Lübnan direnişinin darbeleriyle sarsılan sadece
İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in atadığı Başbakan’ın koltuğuna göz diktiği söylenen Dışişleri Ehud Olmert hükümeti değil, bir bütün olarak siyonist
soruşturma komisyonu, altı aylık bir çalışma sonucu Bakanı Tzipi Livni’de, yaptığı açıklamada “O’nun rejim ve onun hamisi emperyalist güçlerdir. Hezimetin
hafta başında açıkladığı Winograd Raporu ile siyonist gitmesi gerekiyor. Başbakan’a istifa etmesinin en iyi tek sorumluları da Ehud Olmert-Amir Peretz ikilisi
başbakanı da mahkum etti. şey olacağını düşündüğümü söyledim’’ dedi. Ancak değil, fakat ırkçı-siyonizmin halklara düşman, çağdışı
Raporu değerlendiren Hizbullah lideri Hasan istifayı reddeden siyonist başbakanın, Dışişleri niteliğidir. Bu zihniyeti temsil edenler, sınırsız zulüm
Nasrallah, “İsrail yenilgisinin net bir deklarasyonudur. Bakanı’yla yürüttüğü pazarlık sonucunda anlaşmaya ve silah üstünlüğüne dayalı bazı başarılar elde etse de,
‘Başarısızlık’ kelimesi 100’den fazla kez yazılmış” vararak birlikte çalışmaya devam etme kararı aldığı halkların direnişini kırabilme gücünden yoksundur.
dedi. bildirildi. Bundan dolayı zorbalığın “başarı”ları geçicidir, kalıcı
Irkçı-siyonist rejimin yenilgisinin resmen teyit Yapılan kamuoyu yoklamalarına göre İsrailliler’in zafer ise direnen halkların olacaktır.

RAF eski üyesi Christian Klar TİB-DER’e gözaltı terörü!


serbest bırakılmadı!
Almanya’da RAF üyesi Chrisitan Klar’ın af mesajında yeralan kapitalizm eleştirisi. Onun
yoluyla salıverilmesi konusu üzerine serbest bırakılmasını istemeyen kesimler
haftalardır süren tartışmalar Cumhurbaşkanı mesajında Klar’ın kapitalizme ve
Horst Köhler’in, Klar’ı affetmediğini küreselleşmeye karşı söylemleri olduğunu,
açıklamasıyla 8 Mayıs günü noktalandı. daha akıllanmadığını, eski düşüncelerinden
Christian Klar 24 yıldan beri tutuklu bulunuyor vazgeçmediğini savunarak karşı bir kampanya
ve bu durumda 2009’un başına kadar başlatmışlardı.
cezaevinde kalacak CDU/CSU, FDP gibi muhafazakar partiler,
Alman yasalarına göre uzun süre 24 yıldır cezaevinde olan ve halen savunduğu
cezaevinde kalan mahkumları affetme düşüncelerden ötürü pişmanlık duymayan Denizler’i anma etkinliğine çağrı amacıyla hazırlık
yetkisine sahip olan Cumhurbaşkanı kısa bir birisinin serbest bırakılmasının kabul yapan TİB-DER yöneticileri devletin terörüne maruz
süre önce Klar ile aynı davadan ömür boyu edilemeyeceğini sık sık yinelediler. kaldılar. 4 Mayıs günü anma etkinliğine çağrı ozalitleri
hapis cezasına çarptırılan Birgitte Monhaupt’u Cumhurbaşkanı’ndan gelecek bir af kararı, İçmeler, Aydıntepe istasyonları ile Tersaneler Caddesi’ne
affetmişti Almanya’daki muhafazakârları, Klar’ın hiçbir astık. Tersane İşçileri Birliği Derneği Başkanı Zeynel
Köhler, Klar ile birlikte, 1993’tek bu yana pişmanlık belirtisi göstermediği gerekçesiyle Nihadioğlu ve yönetim kurulu üyesi Cahit Atalay 5
cezaevinde tutulan ve ömür boyu hapse öfkelendirebildi ve eski İMF başkanı Mayıs günü yine anmaya çağrı yapan el ilanlarını
mahkum edilen Brigit Hogefeld’in kendinden bekleneni yaptı. İçmeler ve Aydıntepe istasyonlarına dağıtırken önce
affedilmesini de kabul etmedi. Chistian Klar tutsak edildiği hapishaneden resmi, ardından sivil polislerin müdahalesiyle karşılaştı.
Cumhurbaşkanlığı Basın Dairesi tarafından Rosa Luxemburg Konferansı’na gönderdiği Arkadaşlarımız polislerin saldırgan tavrı karşısında sert
yapılan açıklamada, Federal Adalet Bakanlığı, mesajında kapitalist sisteme karşı açlığın, bir tutum sergilediler.
yetkili mahkemeler, Federal Savcı, cezaevi sömürürün ve savaşın olmadığı bir toplumsal Arkadaşlarımız zorla Tuzla Emniyet Müdürlüğü’ne
yönetimi ve güvenlik birimlerinin verdiği düzeni savunmasından dolayıdır ki Alman götürüldüler. Gözaltına alınma gerekçeleri ise bir gün
raporların incelenmesinin yanında; Köhler’in sermayesi ve onun devleti tarafından tehlikeli öncesinde anmaya çağrı yapan ozalitlerin asılmasıydı.
“4 Mayıs günü Klar ile buluştuğu” belirtilerek, görüldü, görülüyor. Bu karar asla Almanya’da Tersane işçilerinin yoğun olduğu saatlerde gerçekleşen
“bütün bu görüşmelerden sonra affetmemenin ‘70’li ve ‘80’li yıllarda silahlı mücadele veren bu müdahalenin amacı işçilere korku salmak, TİB-
en uygun yol olduğu kanaatine varıldığı” ifade son RAF tutsağına karşı verilmiş bir karar DER’in faaliyetini sekteye uğratmaktır. Ancak her türlü
edildi. olarak algılanmamalı. Bu Alman devletinin baskı ve zorbalık bizleri mücadelemizden
Kları’ın affedilmemesinin ardında yatan asıl genel olarak kapitalizme karşı başka bir dünya alıkoyamayacaktır.
gerçek onun Ocak ayında Berlin’de Rosa istemini yükselten herkese karşı açtığı bir savaş TİB-DER susmadı, susmayacak!
Luxemburg Konferansı’na gönderdiği ilanı olarak anlaşılmalıdır. Tersane İşçileri Birliği Derneği
Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 Blair’in yenilgisi... Kızıl Bayrak  21

Blair yerel seçimlerde hezimete uğradı


Neo-faşist çetenin şefi Bush ile birlikte Britanyalı seçmenlerin diğer partilere yönelmesi,
emperyalist savaşa en büyük desteği veren İngiltere Blair’in başında bulunduğu gerici partiyi bir tür
Başbakanı Tony Blair, bu tutumuyla İngiliz halkına cezalandırmak anlamına gelse de, bu yönelimin kayda
olmasa da, Britanya tekellerine büyük hizmetlerde değer bir değişikliğe yol açması beklenmiyor. Zira
bulunmuştur. Bush’un “fino köpeği” ünvanını seçimlerden güçlenerek çıkan partiler de en az İşçi
kazanan İngiltere Başbakanı’ndan Irak halkları Partisi kadar gericidir. Bu yönelimin yol açabileceği
şahsında insanlığa karşı işlediği ağır suçların hesabı farklı bir gelişme, İskoçya ve Galler’de milliyetçi
henüz sorulmadı. Ancak Irak işgalinden sonra eğilimin güçlenmesi, giderek bağımsızlık talebinin
yapılan ilk yerel seçimlerde partisi hezimete uğradı. yaygınlaşması olabilir.
İngiltere, İskoçya ve Galler’i kapsayan yerel İcraatın başında bulunan bir partiyi
yönetim seçimlerinden çıkan sonuçlar, fino köpeği cezalandırmanın diğer sonucu, aynı programı
başkanlığındaki İngiliz İşçi Partisi’nin birçok uygulayacak bir başka sermaye partisinin başa
bölgede güç kaybettiğini ortaya koydu. Galler’deki geçmesine zemin hazırlamaktır. Yani burada aktörler
bölgesel meclis ile İskoçya’nın Galler’e kıyasla daha değişmektedir ama program aynıdır. Zira tüm düzen
geniş yetkileri olan bölgesel parlamentosu üyelerinin Ulusal Partisi’nin (SNP) 47, iktidardaki İşçi Partisi’nin patilerinin temel misyonu burjuvaziye hizmet
de belirlendiği seçimlerde, özerk kabul edilen bu iki ise 46 sandalye kazandığı bildirildi. etmektir. Demek ki, bu türden hükümet
bölgede de İşçi Partisi güç yitirdi. Böylece İşçi Partisi’nin, İskoçya siyasetinde 50 değişikliklerinin kapitalist düzenin değişimiyle hiçbir
Ana muhalefetteki Muhafazakar Parti, belediye yıldır kesintisiz süren egemenliği de son bulmuş oldu. ilgisi yoktur. Dolayısıyla düzenin her gün yeniden
meclislerindeki etkisini genişletirken, Liberal İşçi Partisi Galler’de de oy kaybetti, 60 üyeli bölge ürettiği sorun ve çelişkilerin çözümüne de kayda değer
Demokrat Parti de yerel yönetimlerdeki gücünü parlamentosundaki sandalye sayısı 29’dan 26’ya indi. bir katkı sunması beklenemez.
arttırdı. İşçi Partisi ise, daha önce çoğunluğa İngiliz basını, seçim sonuçlarının, seçmenin “Blair Bu çürütücü kısır döngüyü kırmanın yolu,
hükmettiği birçok belediye meclisinde geri plana ile ilgili son hükmü” olduğunu yazarken, Blair ve emekçilerin düzen karşıtı tepkilerini seçim
düştü. avenesi seçim yenilgisinin hezimet olmadığını iddia sandıklarına gömmekten vazgeçip, meşru/militan
Blair’in partisi, İskoçya ve Galler’de düzenlenen ediyor. Irak işgalini savunabilecek kadar soysuz olan mücadelenin diliyle konuşabilmeleridir. Ancak o
yerel ve bölgesel seçimlerde de ciddi kayıplara uğradı. fino köpeği ile avenesinin bu yüzsüzlüğü hiç de zaman şu veya bu sermeye partisinin peşinde
Seçimlerde İskoçya’da ilk kez bağımsızlık yanlısı şaşırtıcı değil. Ne de olsa Britanya tekellerinin sürüklenmekten kurtulup, bir sistem olarak
İskoçya Ulusal Partisi (SNP), İşçi Partisi’ni geride hizmetkarı olan bu düşkünler takımı, Irak’ı harabeye kapitalizmle hesaplaşmanın yollarını aramaya
bıraktı. 129 üyeli İskoçya Parlamentosu’nda İskoçya çeviren vahşi işgali halen savunabiliyorlar. başlayabilirler.

Wuppertal’de 1 Mayıs General Motors’da iş bırakma


Belçika’da Antwerpen’deki Opel Fabrikası’nda işten atma saldırısına
karşı 1.400 işçinin başlattığı grev bir haftadır sürüyor. Grevciler 3 Mayıs
günü menejerlerle yapılacak görüşmelerin ertelenmesi üzerine grevlerini Salı
gününe kadar sürdürme kararı aldılar.
General Motors (GM) Antwerpen’de Astra üretimini durdurdu. Tekel
burada 80 bin Chevrolets üretimi yapılmasını öngörüyor. Sendikacılar 250
bin üretim kapasitesi olan bir işletme için bunun ölüm kararı demek olduğunu
söylüyorlar. Yani bu sayı sadece tek vardiya çalışma anlamına gelmektedir.
Avrupa’nın hiçbir yerinde tek vardiya çalışan işyeri yoktur ve Antwerpen bu
durumda uzun süre ayakta kalamaz.
Enternasyonal eylem günü çerçevesinde Avrupa’nın diğer ülkelerindeki
işletmelerde de iş bırakma eylemleri gerçekleşti.
Almanya’da 3 Mayıs Perşembe günü yüzlerce metal işletmesinde olduğu
gibi Rüsselsheim, Bochum, Kaiserslautern ve Eisenach’daki Opel
işletmelerinde de bantlar durdu. Bu fabrikalarda Opel işçileri sadece metal
işkolunda süren toplu iş sözleşmeleri çerçevesinde talep edilen %6,5’luk
ücret artışını değil, GM’un ücretleri düşürme ve işyerlerini yoketme
planlarını da protesto etmek için iş bıraktılar.
Bu yıl Wuppertal’de Mitingin hemen ardından kendi
Rüsselsheim’deki Opel işletmelerinde sabah 10.45’te bantlar durdu.
gerçekleştirilen 1 Mayıs mitingi, programımızı hayata geçirmek için
Ardından 500 kişilik grup iş bırakarak işyerinin önünden bekleyen diğer
Alman Sendikalar Birliği’nin hazırlıklarımızı yaptık ve 1 Mayıs
işçilerle yürüyüşe geçti. Yürüyüş kolu daha sonra diğer bir kapıdan çıkan 2
(DGB) 1 Mayıslar’ın içini boşaltma şenliği yapacağımız alanı bin kişilik başka bir yürüyüş kolu ile birleşerek miting alanına girdi. Miting
ve icazetli bir hale getirme hazırladık. Saat 15:00’te başlayan alanında işçilerin sayısı 6 bini bulmuştu.
çalışmasına rağmen iyi geçti. programımız 20:00’ye kadar devam Rüsselsheim ile aynı saatlerde Kaiserslautern’deki Opel işçileri de işi
Özellikle yabancıların katılımı etti. Şenliğimizi Grup Akgüvercin bıraktı. Saat 12.00’de Bochum, saat 14.00 de Eisenach Opel işçileri bu
bu sene daha yoğun oldu. Türkiyeli ile açtık. 1 Mayıs’ın tarihçesini çağrıya uyarak bantları durdurdular. Enternasyonal eylem günü çağrısı İsveç,
örgütler daha kitlesel bir katılım anlatan bir konuşma yaptık. 1 İspanya ve Avusturya’daki Opel işletmelerindede yankısını buldu.
sağladılar. Yürüyüşe yaklaşık 1200 Mayıs’ı anlatan sinevizyon Buralardaki işçiler de iş bıraktılar. Polonya’da Gliwice’de daha fazla ücret
kişi katıldı. Bu sayı miting alanında gösterimi yaptık. Sinevizyonun talebi üzerine başlayan Opel işçilerinin grevi ise halen sürüyor.
2 bini geçti. ardından sanatçı dostumuz İsmet Mitinglerde yapılan konuşmalarda Amerika’da GM’un 13 işletmeyi
DGB’nin icazeçi tutumu Tercan iyi bir müzik dinletisi sundu. kapatacağını ve üretimi daha ucuz olan Meksika’ya taşıyacağını, Avrupa’da
yürüyüşe de yansıdı. Güzergahı kısa Alevi Kültür Merkezi’nden, NRW- da Doğu’ya Ukrayna ve Rusya ya kaydıracağını açıklarken, Şanghai’de yeni
bir mesafe olarak seçmişlerdi. TÖB’den ve Demokratık Veliler bir araştırma merkezi oluşturulduğu açıklamaları yapıldı, uluslararası
Bir-Kar olarak eyleme biri Birliği’nden gelen mesajların dayanışmanın önemi bir kez daha vurgulandı.
kurumumuzun imzasının bulunduğu okunmasının ardından etkinlik sona Bochum Opel işyeri temsilcisi “Anwerpenli işçi kardeşlerimiz tek başına
diğeri ise kapitalist barbarlığı ve erdi. Etkinilğe 200 işçi ve emekçi bu mücadeleyi sonuna kadar götüremez, onların tüm Avrupa’da ki Opel
sosyal, ekonomik hak gasplarını katıldı. işletmelerinde çalışan işçi kardeşlerinin dayanışmasına ihtiyacı var” diyerek
tüm işletmelerdeki işçileri birleşik bir mücadeleyi örmeye çağırdı.
işleyen iki ayrı pankartla katıldık. BİR-KAR/Wuppertal
22  Kızıl Bayrak Kapitalizmin karanlık yüzü! Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

Avrupa’da saldırganlaşan ırkçılığın karanlık yüzü


ayrımcı kanaatler ve tutumlarla belirginleşen gizli
ırkçılık” tanımları yayılmaktadır. Oysa ki ırkçılığın
Almanya’daki yaygınlığının üzerini örtme en azından
bir kısmını masumlaştırma çabası içinde olan bu
tanımlar, koskoca bir neofaşist dalgayı örtmeyi
başaramamaktadır.
Hollanda’da göçmenlerin yakındıkları sorunların
başında eğitim, işsizlik, aile birleşimine getirilen
kısıtlamalar, suç işleyen göçmenlerin sınır dışı
edilmeleri ve göçmenlere yönelik ayrımcı uygulamalar
gelmektedir. Göçmenlerin sahip olduğu haklar hemen
her gün bir yenisi çıkarılan yasalarla geri alınmakta ve
göçmenler üzerindeki baskılar artmaktadır. Irkçı
uygulama ve politikalar İsviçre’de de gündemdedir.
Birbiri ardına çıkarılan yasalarla göçmenlerin, yabancı
işçi ve emekçilerin hakları budanmaktadır. Medya
Avrupa’da ayrımcı yabancı düşmanı ve ırkçı Sarkozy’nin ayaklanan göçmenler için “serseriler, bir tarafından sistematik olarak yabancılar bütün
politikaların hedefi haline gelen yabancılar ve işe yaramayan unsurlar, pislikler” vb. hakaretler kötülüklerin kaynağı biçiminde gösterilmektedir. Bu
mülteciler dil, eğitim, işsizlik sorunlarının yanısıra kullanması yabancı düşmanlığının devlet düzeyinde bilinçli yönlendirme, yabancılar aleyhine çıkarılacak
işkence ve kötü muameleye de maruz kalıyorlar. algılanma biçimini gözler önüne serdi. yasalar için yapılan halk oylamalarında burjuvazinin
Asimilasyon uygulamaları, negatif ve pozitif Almanya’da yabancılar aleyhine yürütülen ırkçı istekleri yönünde sonuçların çıkmasını sağlamaktadır.
ayrımcılık gibi birbiriyle bağlantılı birçok sorun da politikaların başında anadilini konuşma yasağı, sosyal Yukarıda birkaç ülkeyle sınırladığımız örnekler
bunlara eklenebilir. Avrupa devletlerinin uyguladığı ayrımcılık gelmektedir. Irkçılığın bir diğer boyutu bütün Avrupa ülkelerinde benzer bir şekilde
politikalara bakıldığında belki eş zamanlı olmayan işgücü pazarında ortaya çıkmaktadır. Göçmenler bu yaşanmaktadır. Tekelci kapitalist Avrupa devletlerinin
ancak belirgin bir şekilde ortak eğilim halini alan bir pazarda giderek ayrımcı uygulamalara tabi ırkçı ve ayrımcı politikaları, Avrupa kıtasını
süreçten söz etmek mümkün olmaktadır. tutulmaktadır. Almanya’da yabancılara, yabancıların yabancılara ve göçmenlere karşı neofaşist bir üs haline
İngiltere’de son yıllarda ırkçı, ayrımcı ve yabancı işyerlerine, yaşadıkları yerlere, evlerine yönelik getirmektedir. Avrupa devletlerinin ırkçı, polis devleti
düşmanlığına dayalı politikalar arttı. Bunlar gözaltılar, saldırılar tırmanmaktadır. Almanya’da ırkçı haline getirilmeye çalışılmasının nedenini tekelci
kötü muamele ve işkence uygulamalarında belirgin saldırganlığın toplumsal boyutu öylesine derinleşmiştir kapitalizmin yönelimlerinde aramak gerekmektedir.
hale geldi. 2001 yılında İngiltere’de çıkarılan güvenlik ki, ırkçılığın tanımı bile kendi içinde kategorik hale Bu ayrı bir değerlendirmenin konusu olacaktır.
yasasıyla yabancılar topyekûn suçlu ilan edilmişlerdi. getirilerek sunulmaktadır. Akademi çevreleri Neofaşizmin Avrupa’da tehlikeli biçimde hortlamasına
Yabancılara yönelik yaratılan korku atmosferi tarafından, neredeyse masum ırkçılık, masum olmayan karşı göçmenler ve yabancı işçiler örgütlenerek,
sonucunda halkta, göçmenleri “şüpheli” görme ırkçılık biçiminde tanımlar ileri sürülmekte, ırkçılık örgütlü güçleri ile karşı koymak zorundadırlar.
önyargısı oluştu. Fransa’da terörle mücadele adına meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu Almanlar’a özgü İşçilerin Birliği ve Halkların Kardeşliği Platformu
çıkarılan bütün yasalarda ırkçılık resmi hale getirildi. tanımlamaya göre “önyargıya dayanan bilgisizlik ve Avrupa’daki göçmenleri, işçi ve emekçileri
Yabancı olmak suçlu görülmek için yeterli hale geldi. korkudan beslenen aktif bir nefret olarak nitelenen açık örgütlenmeye, örgütlü güçleriyle ırkçı saldırganlığa
Fransa’nın neofaşist bozması cumhurbaşkanı ırkçılık” ve “en doğru görünümün altında yatan karşı durmaya çağırmaktadır.

Belçika’da Opel yönetimi grevi provoke ediyor...


Antwerpen’de bulunan Opel Fabrikası’nın Bundan dolayı işten çıkartılanların 1400 değil düzeye çıkardı. Brüksel’deki fabrikası da kâra
kapanmasına karşı işçiler grevde. 3 bin civarında olacağı tahmin ediliyor. Geçici ve geçmişti. 2006 yılı için Brüksel’deki fabrikası
4 Mayıs sabahı sendikalı işçiler, Opel sözleşmeli işçilerin şimdiden alelacele çıkarılmak 111 milyon euro kâr elde etti. Buna rağmen
yönetiminin kadrolu memurları işverenler istenmesi bunu göstermektedir. binlerce işten çıkarttı, üretimi yeniden
federasyonunda çalıştırması üzerine eylem 2007 yılının ilk 3 ayında General Motors’un şekillendirdi. Yöneticiler için ne kadar olursa
yaptılar. Grevci işçiler bir haftadır fabrika giriş Avrupa’da sattığı otomobil sayısı yaklaşık 554 olsun kâr artışı yetmiyor. Hep daha fazlasını
çıkışlarını denetliyorlardı. 4 Mayıs sabahı bin adetti. Bu da net 30.8 milyon euro kâr istiyorlar. Büyük bir ihtimalle General Motors da
memurların bir bölümünün mecburi tutularak anlamına gelmektedir. Aya vurursak da 10 milyon Volkswagen’in izlediği yoldan gitmek istiyor.
başka yerde çalıştıkları ortaya çıktı. euro net kazanç anlamına gelmektedir. Opel fabrikalarında yıllardan beri sendikalar
Yıllardır fabrika kapanmasın diye işçilerin Antwerpen’e getirilmek istenen Chevrolet arası dayanışma vardır. Örneğin 2005 yılında
Opel yöneticilerine verdiği tavizler yetmedi. modeli üretimden çekildikten sonra fabrikanın General Motors’un Amerika’da 30 bin işçinin
Ancak tüm bunlara rağmen Opel yöneticileri kapatılması kolaylaşacaktır. Kabaca planlanan bu işine son vereceği söylentisi çıktığında,
ortamı provoke etmeye devam ediyorlar. Bir ay saldırının arkasında fabrikanın kapatılması ve İngiltere’de bulunan fabrikasında 900 kişinin
önce 800 işçinin işten atılması sözkonusuydu. İki ucuz emek gücü olan ülkelerde yeniden üretime çıkartılması karşısında Avrupa’da bulunan
hafta önce yapılan açıklamada bu rakamda hata başlaması hesapları vardır. Avrupalı işletmelerde iş bırakma ve yavaşlatma eylemleri
olduğu, işten çıkarılacakların sayısının 1400 sermeyedarların en çok dile getirdiği sorun gerçekleştirilmişti. Dayanışmaya rağmen 2006
olduğu açıklandı. Ardından 2008’den itibaren yüksek ücretlerdir. yılı başlarında Portekiz’de bulunan fabrikada
200 bin otomobil üretme kapasitesi olan Farklı otomobil üreten firmalarda bu yolu 1000, Almanya işletmelerinde de 1000 kişi işten
fabrikanın 80 bin otomobil üreteceği açıklandı. izlediler. PSA Peugeot Citroën Fransa’da, Çek çıkarılmıştı.
General Motors bünyesinde çıkan Chevrolet Cumhuriyeti’ndeki fabrikasındaki üretimi Belçikalı sendikalar otomobil sektöründeki
marka otomobilin üretimi 1400 işçinin daha artırmak için, 4.800 işçiyi çıkartmak istiyor. çalkantıların kısa sürede iyileşmemesi
çıkarılmasını beraberinde getirecek. 2005 Renault yeni Twingo marka otomobilini durumunda genel federal seçimden önce (11
yılından bu yana General Motors Chevrolet adı Slovanya’da üretecek. Hyundai Çek Hazıran ’07) genel grevin kaçınılmaz olduğu
altında Daewoo marka araba satmaktadır. Bu Cumhuriyeti’nde yeni fabrika inşaa ediyor. tehdidinde bulundular. Brüksel’de ise Avrupa’da
ucuz sürümlü otomobil özellikle kısa sürede Chevrolet Kazakistan’da zaten yeni fabrika açmış bulunan General Motors işletmelerinin işçilerin
Doğu ülkelerinde 350 bin adet sattı. Bundan durumda. Romanya’da da bir fabrika açmaya katılacağı bir yürüyüş organize etmeye çalıştığı
dolayı General Motors bu otomobilin üretimini hazırlanıyor. Chevrolet’in bu planı Antwerpen biliniyor. Eylemin kararı önümüzdeki günlerde
uzun vadede Doğu Avrupa ülkelerine kaydırmak Fabrikası’nın ne kadar hızlı kapanmasına bağlı. kesinlik kazanacak.
niyetinde. Volkswagen geçen yıl kâr seviyesini rekor OPEL Antwerpen’den bir işçi
Dünyadan...
Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 Dünyadan işçi-emekçi eylemleri... Kızıl Bayrak  23

Almanya Nokia-Siemens’in Nisan ayında

Telekom’da grev
birleşmesinin ardından Finlandiya’da yayınlanan
günlük bir gazetenin haberine göre Nokia-
hazırlığı Siemens 3 bin işyerini kapatacağını açıkladı.
Buna göre Almanya’da 1.800, Finlandiya’da ise
Telekom bünyesinde
1.500 işçi sokağa atılacak.
yapılması planlanan değişiklere
ilişkin gerçekleştirilen görüşmeler
gelinen noktada tıkanmış Peru’da 40 bin madencinin
durumda. Ver.di Sendikası
yöneticileri 4 Mayıs Cuma günü
grevi sona erdi
yaptıkları toplantının ardından 7 Peru’da 30 Nisan Pazartesi günü 40 bin
Mayıs günü grev oylamasına madencinin başlattığı grev hükümetin
gidileceğini açıklamışlardı. madencilerin taleplerini kabul ettiğini açıklaması
Telekom’un niyeti 50 bin işçiyi ile sona erdirildi. Madenciler daha fazla ücret,
kapsayan müşteri hizmetleri ve emeklilik hakkının daha iyi koşullarda
call center bölümlerini servis güvenceye alınması, sözleşmeli, taşeron vb.
şirketleri olarak ayırmak. Artı, iki şekillerde istihdam edilen geçici işçilerin
yıl içerisinde ücretlerde %9 kadroya geçirilmesini talep etmişlerdi. Bu
kısıtlamaya gitmek. Şu an servis talepler 60 gün içinde uygulanmaya
bölümünde çalışmakta olan bir konulacak. Peru’da halen birkaç maden ocağında

Fransa’da Airbus
işçinin aylık 3238 Euro olan brüt grev sürüyor.
ücreti iki yıl sonra 2947 Euro’ya düşürülecek. Ayrıca
haftalık iş saatinin de 38’e çıkarılması hedefleniyor. işletmelerinde grev Polonya işçileri mesailerini
istiyor
Tekel buna karşılık 2011 yılına kadar çıkışları Fransa’da iki Airbus işletmesinde Power 8 olarak
durduracağı ve ayrıca binlerce ek işçi alacağı yönünde bilinen yeniden yapılanma programı çerçevesinde
söz veriyor. binlerce kişinin işten atılma planlarına ve Güney Kore elektronik tekeli LG’ye ait olan
Sendika Telekom yönetiminin bu planını hiçbir ikramiyelerin ödenmemesi üzerine işçiler 2 Mayıs’ta Polonya’daki Biskupice Podgórne işletmelerinde
koşul altında kabul etmeyeceğini bildirmişti. Telekom greve gittiler. Saint Nazaire’de 1.000 kişi 24 saatliğine işçiler 4 Mayıs günü iki ölüm ile sonuçlanan kazadan
yöneticileri bu uygulamaları, kendilerinin rakiplerine greve giderken Nantes’te de 500 kişi iş bıraktı. İşçiler sonra 2 saat zorla mesai yapmayı reddetti. İşçiler 8
göre yüksek ücret ödediklerini ve bundan dolayı da 3 Mayıs günü oylama yaparak grevlerini 4 Mayıs saatlik çalışmanın ardından iş bıraktı. İşçiler ayrıca
rekabette zorlandıkları söylemi ile gerekçelendirmeye günü yapılacak EADS toplantısına kadar sürdürme koruyucu iş elbisesi, işyerinde dinlenme saatleri
çalışıyor. Greve gidebilmek için yapılacak oylamada kararı aldılar. isteyerek, zorla mesaiye kalma uygulamasının
çalışanların %75’inin grevden yana oy kullanması 3 Mayıs günü Hamburg’daki Airbus kalkmasını talep ediyorlar. Bu eylemin sözcüleri
gerekiyor. Son haftalarda yapılan uyarı grevleri ve işletmelerinde de bir uyarı grevi gerçekleşti. Bantlar 4 oldukları iddiası ile birçok işçi işten atıldı.
gösteriler üzerinde bakıldığında greve gitme kararı Mayıs gününe kadar durdu. Airbus tekeli İşçiler günde 10 saatlik mesailer şeklinde
çıkacağı kesin. Bu grev aynı zamanda Telekom’um 12 Hamburg’daki işletmelerde de 2.300 işyerini çalışmaya zorlanırken ellerine geçen ücret aylık brüt
yıl önce özelleştirilmesinden bu yana ilk büyük çaplı kapatacağını açıklamıştı. 250-400 Euro civarında.
grev olacak. Airbus EADS Mayıs ortasında 3 işletmenin satış
görüşmelerini resmen başlatacağını açıkladı. Romanya’da helikopter
Çin’de liman işçileri 1 Mayıs’ta Almanya’da Varel ve Laupheim’deki işletmeler
işletmesinde grev
iş bıraktı!
satılacaklar arasında. Diğer 3 işletme için de ortak
aranıyor. Bunlardan biri de yine Almanya’daki Romanya’da devlete ait helikopter üreten İAR
Çin’in güneyindeki Shenzhen kentinde Chiwan Nordendam. Laupheim’e silah tekeli Diehl göz Ghimbay işletmesinde 700 işçi 7 Mayıs günü greve
Konteyner Terminali’nde çalışan liman işçileri 1 koymuşken, Fransa’daki ve İngiltere’deki işletmeler gittiler. İşçiler işletmenin satılması durumunda hiçbir
Mayıs’ta iş bıraktı. Eylem saat 17:00’ye kadar sürdü. için İngiliz GKN, İtalyan Alenia, Amerikan tekeli işçinin atılmayacağının garanti edilmesini istiyorlar.
Liman işçileri protestolarını terminal binasının dışında Spirit, Fransız tekeli Latécoère Favorit ve çeşitli İşletmeyi Fransız-Alman helikopter üreticisi
oturma eylemi ile sürdürdüler. İşçiler söz verildiği gibi sermaye kuruluşlarının isimlerinden sözediliyor. Eurocopter almak istiyor.
mesailerinin ödenmesini istiyorlar. Bir liman kenti
olan Shenzhen 11 milyon nüfusa sahip. Grev yapılan
terminalde yılda 5 milyon konteyner yük indirip Nokia-Simens birleşmesinin İran’da gözaltına alınan işçiler
bindiriyor.
ardından tensikatlar açlık grevinde
İşten Atılanlar ve İşsizler Birliği resmi sözcüsü
Djafar Azimzadeh yaptığı bir açıklamada İran’da 1-3

Berlin’de 1 Mayıs
Mayıs tarihleri arasında çok sayıda işçinin gözaltına
alındığını belirtti. Azimzadeh’in açıklamasına göre,
başta Tahran ve Sanandaj gibi büyük şehirler de olmak
üzere birçok kentte yapılan yürüyüşlerde kitleye
Berlin’de her yıl olduğu gibi bu 1 Mayıs’ta da farklı gösteriler ve etkinlikler gerçekleşti. Sabah saat vahşice saldıran kolluk güçleri birçok işçiyi ve
10.00’da DGB sendikacılarının çağrısıyla Wittenbergplatz’ta başlayan yürüyüş saat 11.00 civarında ailelerini yaraladı. Bu saldırıda Vahed Sendikası
Brandenburger Tor’daki miting alanında son buldu. Yürüyüşe katılan 5 bin işçi ve emekçinin sayısı miting Başkanı Mansour Ossanlou omuzundan yaralanırken,
alanına varıldığında 10 bini buldu. Genel olarak eylem son derece cansız ve ruhsuz geçti. Yapılan sendika yönetim kurulu üyesi Hayat Gheybi
konuşmalarda hiçbir ciddi tepki ortaya konmadı. Türkiyeli devrimci örgütler de ağırlıklı olarak gösteride tutuklandı. Sanandaj’da da birçok işçi tutuklandı ve
pankartlarıyla yerlerini aldılar (TKP/ML, MLKP, HÖC, SEH, KP.IÖ, Yaşanacak Dünya Gazetesi ve cezaevine gönderildi.
sembolik düzeyde de olsa PKK ve Anadolu Alevileri Dernekleri Federasyonu katıldılar). 2 Mayıs tarihinde de İran İşten Atılanlar ve
Bizler TKİP taraftarları olarak bu yıl iyi bir ön hazırlık süreci yapmamıza rağmen istediğimiz düzeyde İşsizler Birliği yönetim kurulu üyeleri Khaled Sawari
bir katılım gerçekleştiremedik. Berlin’in üç ayrı semtinde Almanca ve Türkçe afişlerimizi yaygınca ve Sheys Amani tutuklandı.
kullandık, bildiri dağıtımının yanısıra birçok insana ulaşarak yürüyüşe katılmaları yönünde çağrıda Kendilerine karşı sürdürülen bu vahşi saldırıyı
bulunduk. Yürüyüşte “Sosyal saldırılara, ırkçılığa, emperyalist saldırganlığa karşı ortak protesto etmek için tutuklanan işçiler açlık grevine
mücadeleye!/TKİP” imzalı Almanca pankart açtık. Eyleme 40 kişilik bir kortejle katıldık. gittiler. Açlık grevine 3 haftadan beri tutuklu bulunan
TKİP taraftarları/Berlin işçi önderi Mahmoud Salehi çağrı yaptı.
24  Kızıl Bayrak 1 Mayıs kazanılmıştır! Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun 1 Mayıs değerlendirmesi...

Taksim’de 1 Mayıs yasağına fiili olarak


son verilmiştir!
2007 1 Mayıs’ı birçok olumlu yönüyle tarih
sayfalarında yerini almıştır. Bir ay öncesinden
başlayan irade savaşı 1 Mayıs’a kadar adeta her gün
sürmüş, sonucunda 1 Mayıs sabahı kazanan işçiler,
emekçiler olmuştur.
2007 1 Mayıs’ının Taksim’de yapılması İstanbul
Valisi tarafından yasaklandı. “Taksim’e çıkanlar
bedelini öder” tehditleri arasında terör estirildi.
Taksim’e çıkmak bir yana “Taksim”deyiz” demek
bile yasaklandı. Afişler toplatıldı, imza standlarına,
basın açıklamalarına müdahale edildi, insanlar
gözaltına alındı.
Devletin estirdiği teröre rağmen, işçilerin,
emekçilerin ve 1 Mayıs’ı örgütleyen tüm güçlerin
ısrarla Taksim’e yönelmesi, saatlerce süren
çatışmalarda yılmadan, korkmadan büyük bir cüret ve
inançla Taksim’i her sokaktan zorlaması ve parçalı da
olsa kitlelerin Taksim’e çıkması önemli bir
kazanımdır. 60’a yakın kurumun aldığı kararın
arkasında durması, bu irade birliğinin her türlü
tehdide karşı haklı ve meşru taleplerini savunması
ülkemiz siyasi tarihinde eşine az rastlanır örneklerden
biri olmuştur.
Bu kazanım, Taksim’de sokak sokak
çatışanlarındır. Bu kazanım, Okmeydanı’nda, 1 Mayıs
Mahallesi’nde, Karaköy’de, Fındıklı’da, Kabataş’ta,
Beşiktaş’ta, Barbaros Bulvarı’nda, İstiklal
Caddesi’nde ve İstanbul’un birçok yerinde polisin
azgınca saldırılarına karşı ısrarla barikatları zorlayan, göstermişlerdir. Önemli olan, altı çizilmesi gereken Örgütleme komitesinin biçimi, işleyişi, 60’a yakın
Taksim’e yönelen devrimcilerin, demokratların, budur. Taksim 1 Mayıs alanıdır! kurumun neredeyse tamamının Mecidiyeköy’de
yurtseverlerindir. Bu kazanım, Türkiye’nin dört bir İçişleri Bakanı ve vali ‘77’de olduğu gibi toplanalım dediği bir noktada bir gün içinde karar
yanından Taksim’e gelmek için yola çıkan, önleri provokasyon ihbarı aldık” diyorlar. Ve uyguladıkları değiştirip Dolmabahçe kararı alması, bu kararın
kesildiğinde Kurtköy’ü bir direniş mevzisine terörü bununla açıklamaya çalışıyorlar. ‘77’de talihsizliğinin 1 Mayıs sabahı bedellerin ağırlığı ile
dönüştürenlerindir. O gün kalbi Taksim coşkusuyla provokasyonu düzenleyenler bugün çok daha net yaşayarak görülmesi, 1 Mayıs şehitlerinin
atan, Taksim’i bir irade savaşı olarak gören ve bu görülmüştür. ‘77’in failleri bu zulmü uygulayanlardır. anmalarındaki tavrı ve son olarakta hiçbir şekilde
bilinçle, inançla Taksim’e yüklenen tüm güçlerindir. Önlem alınması gereken, işçiler emekçiler değil, ortaklaşamayacağımız bir metni mitingin ortak metni
2007 1 Mayıs’ı göstermiştir ki, hiçbir hak bedelsiz bizzat provokasyonu gerçekleştiren devletin kolluk diye önümüze koymaları, hassasiyetlerimizi
kazanılmaz. Bu ülkede bedel ödemeden kazanılan tek güçleridir. gözetmemeleri, 1 Mayıs günü yaşanan binlerce
bir hak yoktur. Ve hak almak öncelikle mücadelenin Devrimci 1 Mayıs Platformu 2007 1 Mayıs’ını gözaltıya yeterli duyarlılığı göstermemeleri DİSK’in
meşruluğuna inanmaktan geçer. Kitleler kendi örgütleme sürecinde aktif rol almıştır. Kitlesel, önemli eksiklikleridir. Genel olarak ise DİSK’in her
güçlerine güvendiği sürece, fiili ve meşru bir birleşik, devrimci bir 1 Mayıs için çaba harcamıştır. ne nedenle olursa olsun Taksim kararının arkasında
mücadele hattı izlediği sürece kazanımları daha da Hem tertip komitesi içinde yer almış hem de tek tek durması, devletin tehditlerine boyun eğmemesi
büyük olacaktır. Çünkü statükoyla, icazetle verilmeye sendikalarla, DKÖ’lerle görüşüp, defalarca toplantılar anlamlı bir adımdır. 2008 1 Mayıs’ının bu
çalışılan “mücadele”yle işçilerin, emekçilerin düzenleyerek Taksim iradesini güçlendirmiştir. Taksim değerlendirmeler ışığında örgütlenmesi ve kutlanması
mücadelesi gelişmez, tersine geriler. 2007 1 Mayıs’ı iradesinin şekillenmesinde önemli bir payı vardır. gerektiğini düşünüyoruz.
kitlelerin taleplerinin yasalarla Bileşenlerinden EHP’nin 30 Nisan günü ikna edici bir Sonuç olarak, 2007 1 Mayıs’ı işçi ve emekçilerin
sınırlandırılamayacağını çok net bir şekilde gerekçe sunmadan platformdan çekilmesi, platformun hanesine yazılan önemli bir kazanımdır. Devrimci,
göstermiştir. Mücadelenin meşruluğunu, taleplerin zaafı değil EHP’nin kendi çelişkisidir. demokrat, yurtseverler ve kitleler üzerinden önemli
haklılığını ne panzerler, ne gaz bombaları ne coplar, ne 60 kurumun, işçi sınıfının bilincinde çok önemli moral değerler yaratmıştır. Birleşerek ve
de yasaklar engelleyebilmiştir. bir yerde duran Taksim’de 1 Mayıs kutlama iradesine meşruluğumuza olan güvenle yapılan her işin
İstanbul 1 Mayıs günü yasak şehre rağmen, Türk-İş’in Kadıköy’de miting düzenlemesinin kazanımla sonuçlanacağını bir kez daha gördük. Bu
dönüştürülmüş, çok yalın haliyle devlet terörü neye hizmet ettiği çok açıktır. Böyle bir mitinge birliktelik ve meşruluğumuzla, 1 Mayıs’ın resmi tatil
uygulanmıştır. Toplu taşıma araçlarının seferleri iptal katılan başta EMEP olmak üzere tüm kurumların bu ilan edilmesinin, 2008 1 Mayıs’ının Taksim’de
edilmiş, köprüler tek şeride düşürülmüş, insanlar işine, tavrının birleşik, kitlesel, devrimci bir 1 Mayıs’a örgütlenmesinin önünde hiçbir engel yoktur.
okuluna gidememiş, bir bütün olarak İstanbul halkı hizmet etmediği ortadadır. Platform bileşenlerinden Platformumuz bu hedefle 2008 1 Mayıs’ının
mağdur edilmiştir. Resmi olarak 1051, toplam 4000 KÖZ’ün platforma bilgi vermeden Kadıköy mitingine örgütlenmesinde üzerine düşen sorumluluğu yerine
devrimci demokrat, yurtsever çeşitli biçimlerde katılmasının kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. getirecektir.
gözaltına alınmıştır. Gaz bombasıyla, mermiyle, copla Aşağıda imzası bulunan platform bileşenleri Devrimci 1 Mayıs Platformu
yaralanan insanlarımızın sayısı belli değildir. İbrahim tarafından bu durum mahkum edilmiştir. (Alınteri, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu,
Sevindik isimli insanımız, kahvede otururken polisin DİSK geçmiş yıllara oranla ortak iş yapma Demokratik Haklar Platformu,
kullandığı gazdan etkilenerek yaşamını yitirmiştir. Bu konusunda daha açık davranmaya çalışmıştır. Ancak Halk Kültür Merkezleri, Haklar ve
bir vahşettir, devlet terörüdür. İşte tüm bu birçok noktada ortak iş yapmayı zedeleyen tavırlara Özgürlükler Cephesi, Kaldıraç, Odak,
saldırganlığa rağmen yılmayan, devlet terörüne boyun girmiş, Taksim hassasiyeti nedeniyle platformumuz bu Özgürlük Dergisi, Proleter Devrimci Duruş,
eğmeyen kitleler Taksim’e çıkma iradesini tür tavırları bir ayrışma nedeni olarak ele almamıştır. Yeni Dünya İçin Çağrı)
Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 İşçiler ve emekçiler 1 Mayıs’ı değerlendiriyor... Kızıl Bayrak  25

1 Mayıs üzerine gözlem ve değerlendirmeler…

“Devrimci irade kazandı!”


1. metal işçisi: İkinci kez 1 bir 1 Mayıs gerçekleşti. ‘96 yılı devrimciliği ve
Mayıs’a katıldım. Böyle bir 1 kitleselliğiyle öne çıkıyordu. Fakat bu yılki 1 Mayıs’ta
Mayıs eylemine katıldığım için gözle görülür militan bir yan vardı. İşçi kitleler, öncü-
çok sevinçliyim, gururluyum. ilerici kitleler devlete karşı koydulalr. Bu tutum
İlaç emekçisi: önümüzdeki dönemde de belirleyici olacaktır. Bizim
Tophane’den girdik. Orada açımızdan kendi mücadele tarzımızın öncülüğünü
dağınık bir kitle vardı. orada net bir şekilde görmüş olduk. Örgütsüz kitleler
Sloganlarla birlikte kitle darmadağınıktı. Bir yoldaşımız bir slogan attığında
toparlandı, muhteşemdi. kitleleri birleştirebildi.
Devletin kolluk güçlerinin ‘96 1 Mayıs mitingine katıldım fakat çatışmaların
biber gazıyla saldırması üzerine uzağındaydım. 11 yıl sonra devletin kolluk güçleriyle
henüz toparlanan kitlenin bir çatışma şerefine eriştim. Polisin attığı gaz bombasını
bölümü dağıldı. Oradan geri onlara atma imkanı buldum, taş attım.
İstiklal’e geçtik. Burada da Çevremdeki herkes işçi-emekçi insanlardı. Militanlık
büyük bir kitle vardı sloganlar, taş atmakla sınırlı değil kuşkusuz. Bu konuda tüm
bayraklar... Muhteşemdi. saldırılara karşı karşı konması, çatışmaların
Aslında engellemelerin ne yaşanması, Taksim’de kalma kararlılığı, ısrarı
olacağı belliydi. Daha öngörülü üzerinden bakmak gerekiyor. Bu yüzden militan bir 1
davranabilseydik, mesela daha Mayıs olarak nitelemek gerekiyor.
erken gidebilseydik çok daha toplanabilseydi çok kalabalık olacaktı. Bundan sonra Organizasyon eksikliğimiz vardı. Daha iyi
iyi olacaktı. sermaye devleti bizi hiçbir şekilde Çağlayan’a koordinasyon sağlayabilseydik daha iyi olabilirdi.
Tekstil işçisi: Bir gece öncesinden eylem üzerine sokamayacak. Bazı gruplar hiç giremedi, girmedi. Bayraklarımızı
bir değerlendirme yaptık. Hazırlıklı olmak gerekliliği 3. metal işçisi: 1 Mayıs’a ikinci gidişim, çok keşke alana sokabilseydik. 11 yılın ardından devrimci,
üzerine konuştuk. Bunun üzerinden eyleme sınırlı da iyiydi. Devletin faşist saldırısını yaşadık. Bronşit militan 1 Mayıs yaşandı. Bunun sınıf üzerinde de bir
olsa gözlük, limon vb. götürdük, bu iyiydi. Kitle hastası olduğum için çok zorlandım, fakat en önde etkisi olduğunu düşünüyorum. Herşeye rağmen
korkusuzdu, devlet ise olabildiğince saldırgandı. Biber safımı tuttum. Kitle çok sakindi. Devrimci 1 Mayıs Platformu’nun bu 1 Mayıs’taki
gazının yanısıra silahla ateş bile edildi. Yine de 4. metal işçisi: Öncesinde insanların bir tutumunu yerinde buluyorum.
kitlelerin kararlılığını bitiremediler. Ayrıca tüm tedirginliği vardı. İstiklal’de ilerici, demokrat devrimci 3. metal işçisi: 2007 1 Mayıs’ı kutlamalarını
ilişkilerimiz inisiyatif gösterdi. Bu eylem aynı insanlar vardı, kararlı bir kitle vardı. Bu aynı zamanda geride bıraktık. 1 Mayıs’ın şanlı geleneğine sahip
zamanda bir sınavdı bizim için. Bu anlamıyla iyi bir 1 Mayıs’ın ön sürecindeki havanın alana çıktık. 1 Mayıs öncesinde çeşitli etkinlikler örgütledik.
sınav verdiğimizi düşünüyorum. yansımasıydı. Bunun önemli bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Sınıf
2. metal işçisi: Pankartı oraya taşıyan ve açan 1. basın-yayın işçisi: Sabahın erken saatlerinde hareketi örgütsüz. Tersi olsaydı böylesi bir
arkadaşlara özellikle tebrik etmek istiyorum. Devletin medyada antipropaganda yapıldı. İstanbul’un her yeri saldırganlığa karşı ertesi gün işçiler protesto gösterileri
demagoji olarak kullandığı olaylara, mesela cam- 1 Mayıs alanıydı. Denizin ortasında bile 1 Mayıs yapabilir, bildiriler okuyabilirdi. Devrimci irade açığa
çerçeve indirilmemesine özen gösterilmesi anlamlıydı. kutlandı. çıktı.
Çevredeki esnaf da oldukça yardımcı oldu. Kitle Kargo işçisi: Kitlelerin kararlı, militan, devrimci Küçükçekmece İşçi Platformu

Tersanelerde 1 Mayıs terörü Kartal’da bildiri dağıtımı


teşhir edildi 2007 1 Mayıs’ı fiili ve meşru bir hatta diğer işçilerle birlikte orada olsaydık”, “bize
kararlı bir duruş gösterildiğinde işçi sınıfının atılan dayak gün gelecek onlara daha güçlü bir
önemli kazanımlar sağlayabileceğini gösterdi. şekilde geri dönecek”, “bir takım hakları
2007 1 Mayıs’ı işçi sınıfına sadece Taksim’i kazanmak için bir şeyleri göze almak
kazandırmadı. Aynı zamanda bundan sora gerekiyor”, “yasaklamalarla hiçbir şeyi
izlemesi gereken yolu bir kez daha gösterdi. çözemezler çünkü onlar yasakladıkça bizim
Önemli olan 1 Mayıslar’ın 2 Mayıslar’a mücadele isteğimiz daha da artacak” vb.
taşınmasıdır. düşüncelerini bizlerle paylaştılar. Tüm bu
Sınıf devrimcileri olarak bu bilinçle Taksim söylemlerin gerisinde Taksim’in işçilerin
zaferini geniş emekçi kesimlere anlatmak için kendilerine olan güvenlerini daha da artırdığını
BDSP’nin 1 Mayıs sonrası yaptığı açıklamayı gördük. İşçiler bildiriyi ilgiyle aldılar ve
fabrikalara dağıttık. okudular.
ABB, Kartal Belediyesi, Adel Kalem, Modital işçileri ise temsilcinin ve sendikanın
Mimaysan, Modital’de yaptığımız dağıtımlarda işçileri aydınlatmadığını, işçilere sahip
işçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştık. Hemen çıkmadıklarını, en ufak itirazda ise işten atarlar
hemen her işletme önünde işçilerle Taksim ve 1 diye korkuttuklarını anlattılar. Kendi aralarında
1 Mayıs günü İstanbul’da uygulanan sıkıyönetimi, Mayıs gündemini tartıştık. ABB’den bir işçi 1 birlik olmadığını, bu sağlanmadığı için de
baskı ve terörü teşhir etmek amacıyla “Sıkıyönetim Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasının anlamlı sorunların yaşanmaya devam edeceğini ifade
sökmedi, Taksim fethedildi!” başlıklı bildiri çıkararak olduğunu ifade etti. Ancak geniş kesimlerin ettiler. Çalıştıkları için 1 Mayıs’a
İçmeler ve Aydıntepe istasyonlarına dağıttık. Dağıtım katıldığı bir miting havasında kutlanmasının gidemediklerini ifade ederek üzüntülerini dile
sırasında ajitasyon konuşmaları yaparak İstanbul daha iyi olacağını söyledi, çatışmalara getirdiler.
Valisi’ni ve Emniyet Müdürü’nü istifa etmeye çağırdık. üzüldüğünü dile getirdi. Bizler de kitlelerin Bizler bir kez daha sınıfın devrimci iradesi
Taksim’in kazanıldığını vurguladık. Daha fazla hak ve meşru haklarını kullandıklarını, devletin bunu açığa çıktığında sınıfın her bölüğüne umut ve
özgürlüklerin kazanılması için işçi ve emekçileri bir irade savaşına döndürdüğünü ve savaşı güven verdiğini gördük. 1 Mayıs’ın
mücadeleye çağırdık. İşçiler bildirilerimizi ilgiyle işçilerin kazandığını ifade ettik. kazanımlarını işçi ve emekçilere anlatmaya
karşıladılar. Kartal Belediyesi’ndeki işçiler “karşıya devam edeceğiz.
Tersane İşçileri Birliği geçemediklerini” söylediler. “Keşke biz de Kartal’dan BDSP’liler
26  Kızıl Bayrak Taksim’i kazandık! Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

1 Mayıs günü iki karşı sınıf karşı karşıya geldi...

Taksim’i kazandık ve kızıllaştırdık!


Yaklaşık bir aydır Taksim 1 Eylemin başlaması ile kitleselleşmemizden
Mayıs’ı üzerinden estirilmeye korkan kolluk güçleri saldırmaya başladılar. Coplar,
çalışılan terör ve baskı ortamına gaz bombaları ile üzerimize saldırdılar. Dükkanlar
rağmen işçi ve emekçiler mücadele basıldı, gözaltılar yaşandı. Ancak Taksim kararlılığı
kararlılığını 1 Mayıs günü gösterdi. gün boyu bitirilemedi. Her sokakta çatışmalar
Sadece Taksim değil, İstanbul’un saatlerce sürdü. Ve Taksim meydanının asıl sahipleri
dört bir yanı 1 Mayıs alanına çevrildi. 30 yıl sonra orada bulunmanın, sesini yükseltmenin
Caddeler, sokaklar, semtler, gururunu yaşadı. Estirilen terör ortamının sahibi devlet
meydanlar hatta deniz üstü dahil ise bir kez daha vahşi ve katliamcı yüzünü göstermiş
olmak üzere her yerde eylemler oldu.
yapıldı. Zira 1 Mayıs’ın resmi tatil Küçükçekmece İşçi Platformu olarak yaptığımız 1
günü ilan edilmesi talebine karşı Mayıs değerlendirmemize 30 yıl sonra Taksim’de
çıkanlara inat 1 Mayıs günü gayr-ı yaşanan bu kararlı ve militan 1 Mayıs’ın coşkusu
resmi yollardan tatil günü ilan edilmiş yansımaktaydı.
oldu. Azgın sömürü koşulları dayatılan işçi ve
Küçükçekmece İşçi Platformu emekçiler 1 Mayıs günü Taksim’de sınıf düşmanları
olarak 2 aydır bölgemizde 1 Mayıs’ın ile karşı karşıya gelmiştir. 1 Mayıs sınıfsal özüne ve
ruhuna ve özüne yakışan bir çalışma devrimci ruhuna yaraşır bir şekilde kutlanmıştır.
yürütme çabası içerisine girdik. Emekçi kitleler, devrimci irade ve kararlılık Taksim’i
Afişler, bildiriler, fabrikalara yönelik kazanmıştır. Sınıf devrimcileri kitlelere öncülük
özel sayılar, Emekçinin Gündemi kaybına neden olsa da, otobüslerle de olsa 1 Mayıs etmiştir. Devrim ve sosyalizm mücadelesi atılan
gazetesinin satışı ve binlerce çağrıyla bölgemizdeki alanına gitme iradesi ile yola çıktık. Cevizlibağ’a sloganlara yansımış kitleler sosyalizm özlemini
emekçileri 1 Mayıs’a ve mücadeleye çağırdık. 1 geldiğimizde, Beşiktaş güzergahından 1 Mayıs alanına militan bir şekilde bir kez daha dile getirmiştir.
Mayıs’a hazırlık toplantıları yaptık. En son girme kararlılığını göstermek üzere Zincilikuyu’ya Bugün korkulan budur. Her türlü etkinliğe, yoz
gerçekleştirdiğimiz “İşçilerin birliği, halkların gitmeye karar verdik. Son olarak buraya vardığımızda eğlencelere açılan Taksim meydanının işçi ve
kardeşliği” pikniği ile yoğun ve canlı bir hazırlık ise Taksim’de yapılacak anmanın çağrısını duyduk. emekçilere kapatılmasının nedeni budur. Sınıfın
aşamasından geçtik. 1 Mayıs günü geldiğinde Farklı yollardan Taksim’e çıkmak üzere yolumuza devrimci enerjisi ve gücüdür bugün onları korkutan.
Küçükçekmece’den işçi arkadaşlarımızla ve devam ettik. Korkmakta hiç de haksız sayılmazlar. 1 Mayıs günü
yoldaşlarımızla birlikte, bayraklarımız ve İstiklal Caddesi’nde emekçi kitlelerle ve göstermiştir ki, işçi ve emekçiler tüm İstanbul’u
pankartlarımızla hazırdık. yoldaşlarımızla buluştuk. İlk fırsatta pankartımızı kilitlemiş ve Taksim’i yeniden kazanmıştır. Tüm
O gün İstanbul tam bir gözaltı yaşamaktaydı. Bu açarak yürüyüşe geçtik. Coşkulu bir şekilde attığımız engellemelere, baskılara ve yasaklara rağmen 1 Mayıs
nedenle sabahın erken saatlerinde yaşadığımız ilk sloganlarımızla Taksim alanını zorlamaya başladık. günü Taksim kızıllaşmış ve 30. yılında katledilen işçi
aksilik, tuttuğumuz aracın estirilen terör havasından Eylem için bekleyen emekçilerin katılımı ile de kardeşlerimize yakışır bir anma gerçekleştirilmiştir.
etkilenip gelmemesi oldu. Aracın gelmemesi zaman meydana doğru yürümeye başladık. Küçükçekmece İşçi Platformu

1 Mayıs ve sendikalar
Her yıl yurtta ve dünyada olduğu gibi bu yıl da kutlanmalıysa o şekil kutlamalıydık 1 Mayıs’ı. gerekiyordu.
işçi ve emekçilerin, çalışanların bayramı 1 Mayıs’ı Yürüyüş boyunca pek de bayram havası Karayollarında yeni işe başlayan işçiler olarak,
kutladık. esmiyordu. Bu yürüyüş, bir nevi protesto daha işe başlamadan 2. sınıf işçi kategorisine
Kutlamak için meydanlara indiğimiz 1 Mayıs yürüyüşü gibi olacaktı. konmuştuk. Bizden önce işe başlayanlarla ücret
gününün anlam ve önemi biz işçi ve emekçiler Yürüyüşün ardından miting alanı olan İskele konusunda aramızda büyük bir fark vardı. 2005
için çok önemliydi. Yılda bir gün bile olsa, Meydanı’na vardık. Bu alanda konuşmacılar için yılında imzalanan sözleşmede “yeni işe giren
yaşadığımız sıkıntıları alanlarda dile getiriyor, sahne kurulmuştu. Konfederasyon ve işçilere farklı bir ücret skalası uygulanacak”
bugünü bize canları ve kanlarıyla hediye edenleri sendika yöneticilerimiz sırayla kürsüye çıkıp, maddesi eklenmişti, bunun adına da 2. ücret
selamlıyorduk. 1 Mayıs işçinin, emekçinin konuşmalarını yapmaya başladılar. Bizim için skalası yani ikinci sınıf işçi adı verilmişti. Bu
bayramıydı. Bu günde tüm işçi ve emekçiler elele, beklenen an gelmişti. Türk-İş Genel Başkanı Salih sözleşmeye imza atan ‘sayın’ Türk-İş Başkanı,
omuz omuza patronlara karşı birbirlerine daha çok Kılıç sahneye çıkmıştı. Kılıç’ın sahneye sendikaların ne kadar güçsüz olduğundan
kenetlenmeliydi. Bu 1 Mayıs’ta sendikalar, çıkmasıyla meydanda uğultular, sesler yükselmeye bahsederek bizleri bu kölelik sözleşmesine ikna
konfederasyonlar ve yöneticileri ortak hareket başladı. Birazdan bu uğultular yerini yuhalamalara etmişti. Bu yetmezmiş gibi bizim en mutlu
etmediler. Bu 1 Mayıs’ı DİSK, KESK ve diğer bırakacaktı. Kılıç, yuhalamalarımız arasında günümüzde miting alanına gelip, yüzümüze karşı
emek örgütleri Taksim’de, Türk-İş ve Hak-İş sahnede güçlükle konuşuyordu. demagoji içeren konuşmasıyla yanımızda
Kadıköy’de kutlama kararı aldı. Oysa ki sendika Bizler karayollarında yeni işe başlayan işçiler olduğunu ifade etmeye çalışıyordu. Biz işçiler
yöneticileri işçileri her zaman olarak, meydanın sol tarafında yerimizi almıştık, olarak bilinçli ve demokratik bir şekilde
bütünleştirmelidirler. Kendi aralarında ortak bize karşı uygulanan ikinci sınıf işçi muamelesini taleplerimizi (“Eşit işe eşit ücret!”) ile
kararlar alıp her zaman ortak tavır sergilemeli, sloganlarımızla protesto ettik, dile getirdik. Ortada dile getirdik, Genel Başkanımız’a gereken yanıtı
patronlara karşı işçilerin tek yumruk olarak bir haksızlık vardı, bu haksızlığa karşı ve mesajı verdik. Bizler insanca bir yaşam,
hareket etmelerini sağlamalıdırlar. Ne yazık ki bu yapabileceğimiz tek şey sloganlarımızla cevap insanca yaşayacak ücret ve çalışma koşulları için
yöneticiler işçilere bu izlenimi veremediler. Kendi vermekti. Miting alanında gerginlik en üst sendikalaşıyoruz. Sendikalarımızı mücadele
aralarındaki bu uyuşmazlığın emekçilerin seviyedeydi, işçiler çok gerilmişlerdi. Miting edeceğimiz, haklarımızı koruyacağımız yapılar
mücadelesine bir şey kazandırmadığı ortada. alanının orta tarafında bu gerginlik, yerini olarak görüyoruz. Önümüzde toplu iş görüşmesi
Türk-İş’e bağlı sendikalar olarak 1 Mayıs günü kavgaya bırakmıştı. Deri-İş Sendikası’na üye deri süreci var. Buradan sendikamıza seslenerek bu
pankartlarımızla, dövizlerimizle Kadıköy Numune işçileri ile Demiryol-İş’e üye işçiler birbirlerini sözleşme döneminde yeni işe başlayan işçilere
Hastanesi önünde yerimizi aldık. Sloganlar tartaklıyorlardı. Ortada çok üzücü bir tablo vardı. karşı ücret konusunda gerekli hassasiyeti
eşliğinde miting alanına doğru yürümeye başladık. Bu anlamlı günde emekçi kardeşlerimizin, ne göstermesini istiyor ve konfederasyonumuzu bu
Bugün bizim bayramımızdı, emeğin bayramı nasıl olursa olsun birbirlerine kardeşçe kenetlenmeleri konuda uyarıyoruz.
İstanbul 1. Bölge Karayolları İşçileri
Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 1 Mayıs üzerine işçi ve emekçiler konuşuyor... Kızıl Bayrak  27

Ankara: “Vali Güler istifa!”


1 Mayıs üzerine Ankara’da çok sayıda sendika, yasal sol parti ve demokratik
kitle örgütü Yüksel Caddesi’nde Vali Güler’in derhal istifa etmesi
talebiyle 3 Mayıs’ta bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamaya katılanlar ellerinde Taksim 1 Mayıs’ı

düşünceler... görüntülerinin yer aldığı gazetelerin fotokopilerini taşıdılar.


Basın açıklamasını DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun
Görgün okudu. Açıklamada valinin istifa etmesinin bir zorunluluk
olduğu vurgulandı.

Her yer 1 Mayıs, her yer Yaşasın Taksim


Görgün, saldırıya kayıtsız kalan, emek güçlerini bölerek fiilen
saldırıya destek veren devlet güdümlü sendikal yaklaşımların 1
Taksim! direnişimiz! Mayıslar’a ve bu taleplere sahip çıkıyor görünmek zorunda
kaldığını, bu 1 Mayıs’ın turnusol kağıdı işlevini gördüğünü ifade
İşçi sınıfının birlik, mücadele ve 1 Mayıs’ı kutlamak ve ‘77 şehitlerini etti.
dayanışma günü 1 Mayıs Taksim Meydanı’nda anmak üzere sabahın erken saatlerinde birçok Kızıl Bayrak/Ankara
kutlandı. İşçilerin ve devrimcilerin mücadelesi zorlukla Taksim’e ulaşabildik. Sınıf bilinçli
sonucu Taksim yeniden kazanıldı.
Ben Kartal’da çalışan bir metal işçisi
emekçiler olarak inançlı ve kararlı bir tavırlı
tüm saldırılara, atılan gaz bombalarına, cop Adana: 1 Mayıs özgürdür!
olarak 1 Mayıs günü sınıf kardeşlerimle darbelerine karşı güçlü bir irade ortaya koyarak ‘77 1 Mayıs katliamının 30. yıldönümünde Taksim’de 1 Mayıs
birlikte olmak için o gün miting alanına gitmek 1 Mayıs şehitlerini andık. Bundan sonra 1 mitingi gerçekleştirmek isteyenlere polisin azgınca saldırması,
için yola çıktım. Kavacık yoluna geldiğimizde Mayıslar’ı Taksim’de kutlayacağımızı kapitalist yüzlerce emekçiyi gözaltına alması ve İstanbul’da tüm ulaşım
yolların kapalı olması nedeniyle saatlerce düzene ve onun gerici faşist hükümetine yollarını keserek fiilen sıkıyönetim ilan etmesi Adana’da
trafikte kaldık. Bizler de aracımızla ispatlamış olduk. Daha birkaç gün önce gerçekleştirilen bir basın açıklaması ile protesto edildi.
Tepeören’de bulunan ve 50 kadar otobüsün birbirleriyle boğuşan askeri cuntacılarla AKP 3 Mayıs günü saat 12.30’da İnönü Parkı’nda “Yaşasın 1
çevrildiği sınıf kardeşlerimizin yanına gitmeye hükümeti ve onların çanak yalayıcıları 1 Mayıs!” pankartı açan İHD, ÇHD, ATO, KESK, Genel-İş 2 No’lu
karar verdik. Tepeören’e vardığımızda yolun Mayıs’ta tüm çıkar çatışmalarını bir kenara Şube, ÇHKM, İşçi Mücadelesi, EMEP, ÖDP, DTP, SDP, 78’liler
bir şeridini kapatan işçi ve emekçiler Taksim’e bıraktılar. Adana Girişimi, Alınteri ve destekçi kurum olarak BDSP’nin
gitmek için kararlıydı. Hepimiz “her yer 1 Mayıs’ı büyük bir sağduyu ve onurlu bir gerçekleştirdiği eylemde basın metnini Adana Tabip Odası Başkanı
Taksim olmalı” bakışıyla davrandık. Bu şekilde kutladık. Taksim direnişinde devrimci Dr. Osman Küçükosmanoğlu okudu.
kararlılığımız sonucu Tepeören’i miting işçi sınıfı örnek bir tablo sergiledi, kitlesel bir Eylemde sık sık “Baskıları bizi yıldıramaz!”, “1 Mayıs
alanına çevirdik. Okunan basın metni, yapılan direniş yaşandı ancak devletin “cam-çerçeve” özgürdür, özgür kalacak”, “Emekçiye değil çetelere barikat!”
konuşmalar, 1 Mayıs Marşı’nın okunması edebiyatı yapmasına malzeme vermedi. Tüm sloganları atıldı. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı eylem sloganlarla
Tepeören’i miting alanına çevirmişti. baskılara, geçiş ve çıkış yollarının kapatılmasına bitirildi.
Tepeören’de yapılan açıklamanın ardından rağmen direniş kararlılıkla sürdü. Taksim Kızıl Bayrak/Adana
Kartal’da BDSP’nin gerçekleştirdiği basın kazanıldı. Ezilen sınıflar, emekçiler taleplerini
açıklamasına katıldım. Bankalar Caddesi’ndeki haykırmak sermayeye meydan okumak için Gazeteciler: “Vali istifa!”
yürüyüşümüz sırasında atılan her slogan Taksim’e çıkabileceklerdir. Polisin yoğun
1 Mayıs günü Taksim Meydanı’ndaki 1 Mayıs kutlamalarını
Kartal’ı da Taksim alanına çevirmişti. baskısına rağmen oraya gelen işçiler, Taksim’e
izleyen ve olaylar sırasında polisin gaz bombalı ve coplu
Yürüyüşümüz boyunca caddede bulunan girebilen kitleler, zaman zaman bocalasalar da,
saldırısına maruz kalan gazeteciler, 4 Mayıs’ta Cağaloğlu’ndaki
emekçilerin bizleri alkışlaması, 1 Mayıs’ın pankartsız, dövizsiz karma bir topluluk
Türkiye Gazeteciler Sendikası önünde toplanarak İstanbul Valisi
sınıfsal anlamına yakışır bir atmosfer oluştursalar da ortak bir irade ortaya koydular.
M. Güler’in istifa etmesi talebiyle İstanbul Valiliği’ne sloganlarla
oluşturdu. Kartal Meydanı’na girdiğimizde ise “Taksim artık bizimdir!” dediler.
yürüdüler.
Taksim’de gözaltına alınan işçilerin ve Yaşasın Taksim direnişimiz, yaşasın sınıfın
Gazeteciler Cemiyeti önünde açıklama yapan gazeteciler, 1 Mayıs
devrimcilerin serbest bırakılmasını talep eden, devrimci şahlanışı!
günü karşılaştıkları polis terörünü anlattılar.
Taksim’in işçi ve emekçilere ait olduğunu Küçükçekmece’den özel güvenlik emekçisi
Yürüyüş boyunca “Özgür basın susturulamaz!”, “Vali istifa!”,
anlatan konuşmalar yapıldı. Konuşmalar
“Haber alma hakkımız engellenemez!”, “Basına uzanan eller
çevremizde toplanan emekçi halk tarafından
alkışlarla karşılandı. Yine burada atılan her
İşte Taksim, işte 1 Mayıs! kırılsın!” sloganları atan basın çalışanları, valilik önünde “Vali
1 Mayıs işçi ve emekçini bayramına panel, istifa!” sloganı atarak kameralarını ve fotoğraf makinelerini
slogan, söylenen 1 Mayıs Marşı coşkumuza
piknik, seminer vb. etkinliklerle hazırlandık. 1 protesto amacıyla yere bıraktılar.
coşku kattı. Kartal’ı da Taksim alanına
Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleşen eylemlerle Bir süre bekleyen eylemcilerle görüşmeyi kabul eden Vali’nin
çevirmeye yetti. Devlet ise bu tablonun
ilgili şunları söyleyebiliriz, Kadıköy’de devletin yanına temsilci olarak Haber-Sen, ÇGD ve TGS üye ve
karşısında şaşkınlığını gizleyemiyor, müdahale
güdümünde ve tamamıyla içeriği boşaltılmış bir yöneticileri gittiler. İçeride valiyle görüşme sürerken dışarıda ise
etmeye çekiniyordu.
1 Mayıs kutlaması gerçekleşti. Taksim’de ise bekleyiş ve alkışlı protesto devam etti.
Aynı günün gece vardiyasında çalışmak
devrimci irade ve kararlılık eylemlere damgasını Görüşmenin ardından Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı
üzere fabrikaya gittiğimde ise akşam çayında
vurdu. Ercan İpekçi açıklama yaptı. 1 Mayıs günü yaşanan yüzlerce
arkadaşlar 1 Mayıs’ı konuşuyordu. Kimine
Aylar önce İstanbul Valisi’nin Emniyet gözaltının ve estirilen terör havasının sorumlusu kendisi değilmiş
göre 1 Mayıs gerçek anlamıyla tatil ilan
Müdürü’nün yaptığı açıklamalara, savurduğu gibi gazetecilerle yapılan görüşmede hiçbir noksanlığa izin
edilmeliydi, kimine göre ise alanlarda
tehditlere rağmen emekçi kitleler 1 Mayıs günü vermeyeceğini, kendisinin gazetecilere saldırılması yönünde bir
kutlanmalıydı. Bana göre ise 1 Mayıs, 1 Mayıs
Taksim’e aktı. Tüm engellemeleri aşma azmi emir vermediğini söyleyen Güler’in, bu açıklamaları gazeteciler
alanı olarak Taksim’de kutlanmalıydı ve öyle
gösteren emekçiler, sınıfın öncüleri Taksim’e tarafından tekrar “Vali istifa!” sloganlarıyla karşılandı.
de oldu.
yürümüş ve pankartlarını açarak, sloganlarını Açıklama yapılan suç duyurusunun takipçisi olunacağının
Arkadaşlarla yaptığımız tartışmlarda 1
atarak amaçlarını gerçekleştirmişlerdir. belirtilmesiyle son buldu. Açıklamanın ardından yaklaşık 150
Mayıs’ın önemini anlattım. Örgütsüz
Sermaye devleti tüm ulaşım araçlarını kişilik kitle sloganlarla Gazeteciler Cemiyeti’ne yürüdü. Basın
olduğumuz için sömürüldüğümüzü, bunun
engelledi. Tramvay ve vapur seferlerini iptal çalışanlarının eylemine DİSK Genel Sekreteri Musa Çam da
sorumlusunun bizler olduğunu anlattım.
ettiler. Belediye otobüslerinin güzergahlarını destek verdi.
Mücadeleden kaçarak sorunlarımızı
değiştirdiler. Özel otobüs firmalarını arayarak Kızıl Bayrak/İstanbul
çözemeyeceğimizi ifade ettim. 1 Mayıs’ın
“Taksim’e gelirseniz ceza yazarız” diye tehdit
ESP: Vali görevden alınsın!
işçiler için sadece bir güne sıkıştırılmış bir
mücadele günü olmadığını, her zaman ettiler. Kitleleri gözaltına alarak, panzerlerle su
mücadele ederek sermayenin ve patronların sıkmalar, gaz bombası atarak, barikat kurarak ESP 4 Mayıs günü saat 13.00’te Taksim Tramvay Durağı’nda
karşısına tek yumruk çıkmamız gerektiğini engellemeye çalıştılar. Coplarla kitleleri “Taksim’de 1 Mayıs yasağının kaldırılması ve Vali’nin görevden
vurguladım. dağıtmaya çalıştılar. Tüm bunlara rağmen alınması” talebiyle bir basın açıklaması gerçekleştirdi. “1 Mayıs
Kartal’dan metal işçisi emekçiler kararlılıkla direndi. 2007 1 Mayıs’ını Taksim yasağı kaldırılsın! Vali görevden alınsın!/ESP” pankartının
ve Taksim’i kazandı. açıldığı eylemde, basın metnini Ersin Sedefoğlu okudu.
Küçükçekmece’den bir kamu emekçisi Kızıl Bayrak/İstanbul
28  Kızıl Bayrak Herkes kendi bayrağı altına! Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

Postal yalayıcısı Türkan Saylan ve şürekâsına, onların kuyruğuna takılan “aydın” kılıklı Kemalistler’e…

Kirli dilinizi değerlerimizin üzerinden çekin


Sermaye devletinin yansıtılmamıştır. Ekonomik kararlar, işçi çıkarmalar,
çözümsüzlüğüne bağlı olarak ortayı onbinlerce mutsuz ve güvensiz insan ve aile ile
Türkiye’deki politik atmosfer hızla doldurmuştur. Belkide burada yöntem yanlışlığı
değişiyor. Laik-şeriat “çatışması”, yapılmıştı”…
generallerin, postal yalayıcıların, “Hiçbir ülkenin ordusu, Türk halkı kadar
Kemalist-faşist ve sosyal faşistlerin depremde, selde, afetlerde koşup kurtarmaya gelen
örgütlediği mitingler, Genelkurmay’ın ordusuyla böylesine kucaklaşmamıştır. Evet ne AB’nin
muhtırası ve Anayasa Mahkemesi’nin ne de paralı asker kullanma ve bulma uzmanı
Cumhurbaşkanlığı seçimlerini iptal ABD’nin halkla ve ordu arasındaki sevgi ve saygı
etmesi... Mecliste çoğunluğu elinde bağını algılaması olasıdır. Ancak AB’nin orduyu sık
bulunduran AKP’nin imtiyazları sık küçümseyen ve böylece AKP’nin ekmeğine yağ
elinden alındı ve meclis çalışamaz hale süren söylemleri de Türk halkının AB’den
getirildi. uzaklaşmasında en büyük etkendir”…
Sermaye çevreleri adım adım “Ordu, kendini son derece yenilemiş ve çok daha
erken seçimin önünü döşediler. Bir çağdaş ve ileri görüşlü olmuştur. Ordunun özellikle
tarafta ordu ve Anayasa Mahkemesi ana görevi olan laik Cumhuriyet düzenini koruma
kendi üzerlerine düşen görevi yerine görevi nedeniyle, görevlilerin göz yumduğu, şeriatı
getirdi. Öte yandan ipliği pazara çağrıştıran ve küçükleri istismar eden girişimler
çıkmış, ordu artığı generallerin ve derin Marmaris’te yapılan bu mitingler, önümüzdeki karşısında uyarıda bulunması, bir STÖ kadar doğal
güçlerin organizasyonuyla 14 Nisan’da Ankara da bir günlerde İzmir’de yapılması planlanıyor. Anadolu haklarıdır”…
miting düzenlendi. Bütün olanaklar seferber edilerek illerinden de bu mitinglerin yapılması için kendilerine Nokta dergisinin basılıp kapatılmasına sebep olan
organize edilen ve kitlesel geçen bu mitingde AKP’nin çok talep geldiğini söyleyen Türkan Saylan, Genelkurmay kaynaklı belgede ve darbe günlüklerinde
Cumhurbaşkanlığına talip olmaması yönünde “sert” önümüzdeki günlerde Anadolu’ya da açılacaklarını askerin STÖ’lere, medyaya ve sendikalara dair bakışı
uyarılar yapıldı. “Kahraman” TSK göreve çağrıldı. belirtiyor. ve ilişkileri ifşa edilmişti. Son günlerde yapılan
Ancak AKP hükümeti bu mitingi “ciddiye almadı” ve Son günlerde kamuoyunda “popüler” hale gelen mitingler şahsında Türkan Saylan gibilerinin orduyu
Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanlığı’na aday gösterdi. ve cuntacı zihniyetini daha açık bir şekilde otaya temize çıkarma ve toplumsal dinamikleri düzen içi
29 Nisan’da Çağlayan’da benzer içerikte bir koymaya başlayan Saylan’ın 9 Mayıs tarihli kanallara akıtma gayretlerinin arkasında bu gerçek
miting daha düzenlendi. Yine bütün olanaklar seferber Radikal’de “Avrupa Birliği’na açık mektup” başlığıyla yatıyor.
edildi. Miting öncesi organizatörler adına “darbecilere bir yazısı yayınlandı. Saylan yazısında AB’ye bazı Seçim atmosferiyle birlikte bu güdümlü
de hayır” diyeceklerini söyleyen Türkan Saylan, dersler veriyor ve Türkiye’de AB karşıtlığının neden mitinglerin ve ideolojik kirliliğin daha da arttırılacağı
kitleleri aldatarak mitingin kürsüsünden TSK’ya bu kadar yükseldiğini şu sözleriyle açıklıyor: şüphe götürmez. Nitekim T. Saylan Anadolu’ya
şükranlarını belirtti ve onlarla aynı görüşte olduklarını “Eskiden ‘AB’ye hayır’ diyen görüşler çok azdı. açılacaklarını zaten söylüyor. Türkan Saylan ve
söyledi. Peki ne oldu da Türk halkı giderek AB karşıtı oldu? şürekâsı ve onların kuyruğuna takılan “aydın” kılıklı
Geçen hafta sonu Manisa, Çanakkale ve AB uygulamaları ne yazık ki halka olumlu bir şekilde Kemalistler’e buradan açıkça sesleniyoruz: Bir NATO
ordusu olarak ABD’yle çok derin ilişkilere sahip olan
Türk ordusunun kime hizmet ettiğini ve katliamcı
kimliğini biz gayet iyi biliyoruz. Kan deryası üzerine
Muhtıraya hayır, darbeciler yargılansın! kurulu olan burjuva Cumhuriyetiniz, emekçi halklara,
işçi sınıfına kuruluşundan bugüne kitlesel infazlar,
27 Nisan tarihinde Genelkurmay
işkenceler, katliamlar, açlık ve sefalet içinde bir
Başkanlığı’nca yayınlanan muhtıraya karşı
yaşamdan başka bir şey sunmamıştır. Çürümüş
tepkiler büyüyor. “27 Nisan muhtırasına ve askeri
düzenin kurucusu ve kollayıcısı Türk ordusunun eli de
darbeye hayır! Darbeci generaller yargılansın!”
o kadar kanlıdır. Türkiye’deki emekçi halklar
çağrısıyla bir araya gelen ve ortak bir metin
depremlerde, sellerde, afetlerde canlı canlı mezara
oluşturan 206 yazar, sanatçı, gazeteci ve insan
gömülürken, bu gerçek defalarca görülmüştür.
hakları savunucusu 8 Mayıs’ta Makine
Sizler, burjuva cumhuriyetin çocukları, istediğiniz
Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde yaptıkları
kadar ordunun postallarını yalayabilirsiniz. Çürümüş
basın açıklamasıyla 27 Nisan Muhtırası ve
düzenin dolgu malzemesi olabilir ve hünerlerinizi bu
sonuçlarına ilişkin düşüncelerini basın ve
çürümüş düzeni bir gün daha ayakta tutabilmek için
kamuoyuyla paylaştılar. Saat 11.00’de başlayan
sonuna kadar kullanabilirsiniz.
açıklamada ortak basın metnini Haluk Gerger
Ancak bunu yaparken kirli dilinizi değerlerimizin
okudu. kitlelerin hayati çıkarlarının silahlı tehdit altında üzerinden çekin. Kan deryası üzerine kurulmuş olan
Açıklamaya, cumhuriyet tarihinin 5. darbesinin olduğunu sözlerine ekledi. çürümüş düzeninizin söylemlerini kullanın. Artık bir
27 Nisan 2007 günü yaşandığını söyleyerek Açıklamada TC’nin Kürt olmayan bütün işe yaramayan ve geniş kitlelerin gözünde itibarı-
başlayan Haluk Gerger, bu muhtırayla yurttaşlarını daimi düşmen ilan etmesi de inandırıcılığı her geçen gün daha da kaybolan “ulu
Genelkurmay’ın bir kez daha düzenin silahlı eleştirildi. “Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu önder”inizin nutuk ve söylemlerini kullanın.
bekçiliğine soyunduğunu belirtti. TSK’nın Önder Atatürk’ün, ‘Ne mutlu Türk’üm diyene!’ “Güzel günler göreceğiz çocuklar” şiirini
talepleri doğrultusunda cumhurbaşkanlığı anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye yazarken Nazım Hikmet, o güzel günlerin
seçiminin durdurulduğunu ifade eden Gerger, Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır!” sosyalizmde, komünizmde olduğunu anlatıyordu.
“Varolan parlamentonun feshi ve yenisinin cümlesinin bu düşünceyi temsil ettiği söylendi. Zindanlarda çürütülen ve sonra katledilen Sabahattin
seçilmesi muhtıranın sonucudur” dedi. Sözlerine, Siyasal islamın etkisinin ancak işçilerin ve Ali “Aldırma Gönül” şiirini yazarken, sermaye
muhtıranın açıkça darbe tehdidi savurduğuna emekçilerin çıkarlarını temsil eden siyasi bir devletinin çürümüşlüğünü, işkencelere boyun
söyleyerek devam etti. mücadeleyle ortadan kaldırılabileceği vurgulandı. eğmemeyi, devrimci direnişin yenilmezliğini anlatmak
Askeri darbenin anlamının 12 Eylül rejiminin Askeri darbeye ve 27 Nisan Muhtırası’na karşı istiyordu. Kitleleri aldatmak için bu değerleri dolgu
Türkiye’ye bıraktığı mirastan belli olduğunu ifade olan yazar, sanatçı, gazeteci ve insan hakları malzemesi yapmayın. Onlar devrime, sosyalizme,
eden Gerger, ordunun dün olduğu gibi bugün de savunucularının emek güçlerine ve düşünce komünizme ait değerlerdir ve ebediyen öyle
ABD yandaşı olduğunu belirtti. Siyasal islamın dünyasına duyarlı olma çağrısıyla açıklama sona kalacaklardır.
elini güçlendirenin de yine ordunun kendisi erdi. A. S. Diren
olduğunu vurgulayan Gerger, işçi ve emekçi Kızıl Bayrak/İstanbul
Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007 Düzen cephesi... Kızıl Bayrak  29

Askeri cumhuriyet, seçimler ve ötesi...


M. Can Yüce

Bilinen, ama hükümetini içtenlikle benimsemediği bilinmektedir.


tekrarlamakta yarar “Milli Görüş” geleneğinde Cumhuriyet karşıtı, laiklik
gördüğümüz birkaç karşıtı bir yan görmüşlerdir. 28 Şubat bir bakıma bu
gerçekliğin altını çizerek çizgiye verilen karşılıktır. AKP, aslında bir boşluğa
yazımıza giriş yapmak doğdu, yolsuzluklar, ekonomik ve toplumsal krizler
istiyoruz. geleneksel partileri vurunca, bu partiler ve liderleri
TC, bir özel savaş çökünce bir siyaset boşluğu doğdu. AKP bu boşluğa
aygıtıdır; askeri despotik doğdu ve kısa sürede çöken partilerin tabanını
cumhuriyettir, esas iktidar toparladı ve seçim sistemi sayesinde üçte bir oy
gücü ordudur. Bu, TC’nin oranıyla Mecliste üçte iki çoğunluk yakaladı. Daha
özü ve esasıdır! önceki hükümetler zamanında belli bir noktaya
Ama bir de görünürde getirilen AB projesi AKP tarafından öncelikli bir hedef
başka “iktidar odakları”, haline getirildi. Bu bağlamda bir dizi paket
siyaset kurumu ve ilişkileri gerçekleştirildi. Bu “reform paketlerinin” içinde ordu,
var. Bunların da bu MGK ve MGK Genel Sekreterliği ile ilgili
tanımda bir yeri var. Kısaca düzenlemeler de vardı. Bu düzenlemeler AB’nin
şöyle: istemleri doğrultusundaydı ve askeri cumhuriyetin
Meclisi, siyasal aleyhineydi. Bu anılan düzenlemeler ordunun gerçek
partileri, seçimleri ve ve belirleyici iktidar konumunu büyük bir zaafa
hükümetleriyle oynanan uğratmasa da belli ölçülerde etkilemiş ve psikolojik
oyun ise “demokrasi” olarak geriletmişti. Askeri cumhuriyet bu durumu
değil, demokrasicilik oyunudur! Bunların tümü tekeller için, bu alanı kontrol altına almak, en azından hiçbir zaman sindirmedi. 2004 yılından itibaren adım
“siyaset kurumu” olarak adlandırılmaktadır. Belli bir etkilemek, etkileme araçlarını geliştirmek önemlidir. adım yitirdiği psikolojik ve siyasal üstünlüğünü
kolaylık sağladığı için biz de bu adlandırmayı almakta Bu nedenle Türkiye’de demokrasicilik oyunu her yeniden kazanmanın yöntemlerini geliştirdi. 2005
bir sakınca görmüyoruz. Türkiye’deki siyaset kurumu, zaman önemli olmuş, egemenlerin, çeşitli iç ve dış güç Newroz’unda gerçekleştirilen “Bayrak Provokasyonu”
başka bir tanımla demokrasicilik oyunu, askeri odaklarının çok önemli bir ilgi alanı olmuştur. Bu, anılan bu süreçte önemli bir sıçrama noktası oldu.
despotik cumhuriyet için bir asma yaprağı işlevini bugün için de geçerlidir… “Terörle mücadele” bahanesi bu sürecin en temel
görmektedir. Kimi zaman ve durumlarda bu işlevi Egemenler cephesindeki bu iktidar biçimlenişi, gerekçesi yapıldı… Ayrıntılara girmek bu yazının
anlamsızlaşırken, kimi zaman ve durumlarda ise bu yanı askeri despotik öz ile demokrasicilik oyununun konusu değil, süreç biliniyor. Cumhurbaşkanlığı
işlevi önemli bir anlam kazanmakta, hatta bu anlam bütünsel yapısı ile resmi ideoloji arasında kesin, seçimlerinin öncesine geldiğinde Ordu psikolojik ve
başka anlamlarla ötelere taşmakta, kimi karmaşık doğrudan ve net bir ilişki vardır. Kürtler’in inkarı, her siyasal üstünlüğü ele geçirmiş ve bunu her kesime de
boyutlar kazanmaktadır. Yani, demokrasicilik türlü muhalefetin kontrol altında tutulması, TC’nin kabul ettirmişti. Şimdi bunu AKP hükümetine olduğu
oyununun, siyaset kurumunun işlevi, salt perdeleme, devlet-ulus yapısının korunması ile askeri despotizm gibi kabul ettirmek istiyordu. Dayatması açıktı ve
meşrulaştırma ile sınırlı değildir. Bunlarla birlikte arasında doğrudan bir ilişki var ve bu, her fırsatta basitti:
egemenler arasındaki ilişkilerde ve bu ilişkiler içinde karşımıza çıkmaktadır. Resmi ideolojiyi “Demokrasicilik oyununu kurullarına göre oyna!
tutulacak yer ve ağırlık konusunda önemli bir işlevi “Cumhuriyetin temel nitelikleri” ile “ulusal, İktidar yanılsaması sizi ucu belirsiz sonuçlara
yerine getirmektedir. Yani, demokrasicilik oyunu demokratik, laik, sosyal ve hukuk devleti” getirebilir.” Bunun açık anlamı, “bize rağmen ve bize
deyip geçmemek, anlamını ve işlevini çok iyi “dokunulmaz kutsalları” ile tanımlamaktadırlar. karşı Cumhurbaşkanı seçmeyin” idi! Bu dayatmalarını
çözümlemek gerekir. Cumhuriyetin bu temel niteliklerini koruma ve perde arkasında dayattılar, “iyi haber alan gazeteciler”
Demokrasicilik oyunu, arka planında bir hukuku, kollama görevi de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne aracılığı ile ilettiler. Sonra Genelkurmay Başkanı’nın
siyaset kültürü, siyasal kadroları, deneyimi ve verilmiştir. Siyaset kurumunun ise kritik anlarda ne basın toplantısıyla açıkça ortaya koydular. Dahası
gelenekleri olan kurumsal bir platformdur… Aslında yapacağı belli olmaz, o nedenle güvenirliliği bunu kitle gösterileriyle net bir biçimde anlatmak
askeri despotik cumhuriyet ile demokrasicilik oyunu, tartışmalıdır. Güvenirliliği tartışmalı olan bir kuruma istediler.
aynı anlama gelmek üzere Türk siyaset kurumu bir cumhuriyetin varlığı ve geleceği teslim edilemez! 12 Nisan’da gerçekleştirilen Genelkurmay’ın
bütündür, bir bütünü anlatmaktadır. Bu “bütün” ise Oluşturulan siyaset kültürü ve gelenekleri budur! basın toplantısı ilginçtir. Bu toplantıda söylenen her
TC’den başkası değildir! Askeri cumhuriyet ile Türk siyaset kurumu söz ve verilmek istenen her mesaj bir bütünlüğü
Türk siyaset kurumu, aynı zamanda egemenler arasındaki ilişki esas olarak yukarda kısaca anlatmaktadır. TC’nin karşı karşıya kaldığı “tehdit ve
cephesindeki çelişki ve ilişkilerin çatıştığı ve çerçevesini çizmeye çalıştığımız bütünlüklü kurumsal tehlikelerin” net bir resmi çıkarıldı, TC’nin tarihinin
dengelendiği, bir yönüyle ekonomik ve siyasal ilişki bağlamında boyun eğme, belirlenen çerçevede en büyük tehlikeleriyle karşı karşıya kaldığı
“iktidar” savaşının verildiği karmaşık bir zemindir. Bu rolünü benimseme ve gereklerini yerine getirme vurgulandı; bu tehlikenin adresinin Güney Kürdistan
zemindeki kavga önemlidir, bu nedenle bu zeminde biçimindedir. Bu nedensiz değildir. Bu alan önemli bir ve Irak’taki gelişmeler olduğu belirtildi, buna
ilişki ve çelişkilerin belli bir dengede tutulması rant alanıdır, bağlı bulunduğu kesimlere önemli müdahalenin gerekliliği söylendi. Karşı karşıya
egemenler açısından her zaman önemsenmiştir! Bu avantajlar sağlama olanağıdır. Bu nedenle esas iktidar kalınan tehlikenin çapı çok büyük ve bu, ancak güçlü
kavganın sınırları, hareket alanı ve esas iktidar odağı gücü ve dengelerle “iyi geçinmek”, en akıllı siyaset bir iktidarla aşılabilir. Bu güçlü iktidarın da kim ve ne
ile ilişki düzeyi, biçimi ve nitelikleri bellidir. Bu tarzıdır. Verilecek kavga da yine bu temelde verilmek olduğu bellidir. Bunu herkes bilmeli… Bu basın
sınırlar, kurumsal ve yazılı olmayan “hukuka” göre durumundadır. Genel geçer eğilim ve kültür bu toplantısıyla tehlike ve güçlü iktidar gerekliliği mesajı,
dokunulmazdır. Belli ölçülerde bunlara olmakla birlikte hükümet olanlar, Mecliste büyük bir AKP’nin bunu karşılamadaki yetersizliği, hatta
dokunulduğunda kavga demokrasicilik oyunu ile çoğunluk yakalayanlar, dışta belli bir destek aldığı tehlikenin bir unsuru olarak ima edilmesi daha sonraki
askeri cumhuriyetin kendisi arasında şiddetlenir ve duygusunu yaşayanlar, “iktidar yanılsaması” gibi bir adımların, söz gelişi 27 Nisan Muhtırası’nın psikolojik
bugüne dek geliştirilen “çözümler” zedelenen yanılgıya kapılabiliyorlar. Bunun bir sonucu olarak ve siyasal alt yapısı niteliğindedir.
geleneksel dengelerin yeniden kurulması askeri despotik cumhuriyetin sınırlarını zorlamaya AKP ve lideri Tayyip Erdoğan askeri
doğrultusundadır. Yani çözüm, askeri despotik başlayabiliyorlar. Bu noktada çatışma başlıyor. Türk cumhuriyetin duyarlılıklarıyla kendi partisinin ve onun
cumhuriyet ile siyaset kurumu arasındaki dengenin siyaset kurumu ve aktörleri, demokratik olmadıkları dayandığı dengeler arasında bir süre bocaladıktan
cumhuriyetin özüne ve temel niteliklerine göre için bu çatışma demokrasi çatışması değil, daha fazla sonra kararını dayandığı dengeler doğrultusunda verdi.
yeniden restorasyonu biçiminde olmuştur. etkinlik kazanma kavgasıdır. Yine bu kurum uzun Genelkurmay, bunu bir meydan okuma olarak algıladı
Siyaset kurumunun sınırları ve hareket alanları soluklu olmadığı için “sınır ihlalleri” veya “iktidar ve açık tavır koymakta tereddüt etmedi.
bellidir, öyle olmakla birlikte bu sınırların ekonomik, yanılsaması” her zaman kendi yenilgileriyle, çoğu Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun yapıldığı
sosyal, kültürel yaşam üzerinde hatırı sayılır bir etkisi zaman da hüsranlarıyla sonuçlanmıştır. gece yarısı bunu bir muhtıra ile ortaya koydu. Aynı
vardır. Büyük tekeller için, emperyalist devletler ve Güncel duruma gelirsek bu söylediklerimiz daha gün CHP de anılan seçimi Anayasa Mahkemesi’ne
bir somutluk kazanır. Askeri cumhuriyetin AKP
30  Kızıl Bayrak Düzen cephesi... Sayı:2007/18  11 Mayıs 2007

taşımıştı. Daha önce ise Ankara’da yüzbinlerin katıldığı


cumhuriyet mitingi yapılmıştı. Bu miting İstanbul ve başka
illerde daha geniş kitlesel katılımlarla sürdürüldü. Bu Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!
mitinglerin güncel ve gelecek açısından politik anlamının tahlili
başka bir yazının konusudur. Ancak şu kadarını vurgulamak Tutuklu ve Hükümlü Yakınları
gerekir ki, askeri cumhuriyet veya aynı anlama gelmek üzere Birliği (TUYAB) 5 Mayıs günü saat
TC, resmi ideolojiyi kitlesel tabana oturtma ve gerektiğinde bu 12.00’de Galatasaray Lisesi önünde
tabanı harekete geçirme konusunda önemli bir mesafe hasta tutsakların serbest bırakılması
kazanmıştır. Bunun çeşitli düzeylerde örgütlenmesi ve talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi.
süreklileştirilmesi, devrimci mücadeleler açısından ciddi bir Gebze M Tipi Cezaevi’nde tutuklu
tehlikeye işaret etmektedir. Genelkurmay’ın muhtırası anılan bu bulunan hasta kadın tutsak Hatice
kitlesel mitinglerden hatırı sayılır siyasal ve psikolojik destek Bolat’ın ağırlaşan sağlık durumu ve
almıştır. AKP için ise barajlayıcı bir işlev görmüştür. diğer cezaevlerinde tutsaklara
AKP hükümeti, Genelkurmay muhtırasına görünürde “sert” uygulanan baskılarla ilgili yapılan
bir tavır alınır görünmekle birlikte, özünde, her adımda açıklamada “Hatice Bolat ve tüm hasta
işlevsizliğini, şaşkınlığını göstermekten geri durmamıştır. tutsaklar serbest bırakılsın!” pankartı
Muhtıradan sonraki AKP’nin durumu, tam anlamıyla açıldı. Basın metnini İbrahim
“iktidarsızlık” ve “kararsızlık” resminden başka bir şey Karagöz’ün okuduğu açıklamada, tecrit
değildir. zulmüne dayalı F tipi infaz rejiminin
olacağı vurgulandı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu konusunda CHP’nin tutsakların bedensel ve ruhsal sağlığını tehdit
Açıklamada, Sincan F Tipi Kadın
yaptığı itiraz başvurusunu görüşen Anayasa Mahkemesi, ettiği belirtildi. Son olarak Gebze M Tipi
Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Resmiye
kararını AKP aleyhinde verdi. Bunda şaşılacak bir yan yoktu. Cezaevi’nde tutuklu bulunan Hatice Bolat’ın
Vatansever’in 15 gün arayla 4 müdürün
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını askeri cumhuriyetin bir ciddi sağlık sorunları yaşadığına dikkat
gözetimi altında saldırıya uğramasına ve tek
refleksi olarak okumak gerekir. Askeri cumhuriyet çekildi. Hasta ve sağlık sorunları yaşayan
kişilik hücreye konulmasına değinildi. F-D-L-
demokrasicilik oyununu düzenlerken birçok alanda dengeleyici, tutsakların tedavilerinin yapılmaması veya
M Tipi hapishanelerdeki hak gasplarına karşı
denetleyici, sınırlandırıcı ve önleyici mekanizmayı kurmaktan engellenmesi durumunda sakat kalma ve
mücadelenin süreceği duyuruldu.
geri durmamıştır. Anayasa Mahkemesi bunlardan biridir. ölüm riski taşıdıkları ifade edildi.
Açıklama boyunca, “Hatice Bolat serbest
Cumhurbaşkanlığı, MGK ve daha başka görünür ve Hasta tutsakların tedavilerinin
bırakılsın!”, “Hasta tutsaklar serbest
görünmeyen mekanizmalar da sayılabilir… yapılamaması durumunda karşılaşılacak
bırakılsın!”, “Devrimci irade teslim
Anayasa Mahkemesi’nin kararı, aslında askeri sonuçların sorumlusunun başta Adalet
alınamaz!” sloganları atıldı.
müdahalenin finali işlevini görmüş, bir bakıma darbe sürecini Bakanı, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü
Kızıl Bayrak/İstanbul
mantıki sonucuna ulaştırmıştır. Bundan sonra AKP hükümetinin
“yasal prosedür” gereği boyun eğmekten ve bunun gereklerini
yerine getirmekten başka bir şey olmamıştır. İlk planda erken
seçim kararı alan AKP hükümeti, tümden havluyu atma ‘Sayın Öcalan’ tahammülsüzlüğü sürüyor!
havasını vermemek için demokrasicilik oyununun kurullarını
masaya yatırmıştır. Cumhurbaşkanını seçme yöntemi bunun ilk “İmralı’ya bağımsız heyet gönderilmesi” Ardından Barış Anneleri İnisiyatifi adına
adımı olmuştur. Meclise sunulan “Anayasa değişiklik” önerileri talebiyle Galatasaray Lisesi önünde oturma Güler Buğday basın metnini okudu. 1
komisyonlarda tartışılmakta ve bu sürecin kısa sürede eylemleri gerçekleştiren Barış Anneleri Ekim’de başlayan ateşkes sürecinin karşılık
sonuçlanıp sonuçlanmayacağı bilinmemektedir. Ama hemen İnisiyatifi, bu haftaki eylemlerini 9 Mayıs bulabilmesi için 21 Şubat tarihinden itibaren
vurgulamak gerekir ki, Türk siyaset kurumunun, demokrasicilik günü İHD binasında düzenlediler. Haftalardır her Çarşamba günü Galatasaray Lisesi
oyununun yeniden biçimlendirilmesi süreci askeri cumhuriyetin Barış Anneleri’nin basın açıklamalarına önünde yaptıkları basın açıklamalarına
istem ve iradesine rağmen olmayacaktır. Mevcut siyaset saldıran, döviz ve pankart açmalarına izin devam ettiklerini ifade etti, son haftalarda
kurumu, kuşkusuz sürekli kriz üreten, kendisi yapısal olarak vermeyen polis, bugünkü basın açıklamasını yaşanan gözaltı terörü kınandı.
çelişkili ve krizli; ama temel kriz etkenlerini, Kürdistan da engellemek istedi. Açıklama öncesinde Açıklamanın hemen ardından İHD’ye
sorununu, toplumsal ve ekonomik krizler ve en geniş kitlelerin İHD binasına gelerek ellerinde içeride çekim gelen polis, İHD yöneticileri Nagihan
temel taleplerinin basıncını da “kriz yönetimi” ile yönetmeye yapmak için Kaymakamlık izni olduğunu Bayram, Rıza Dalkılıç, Doğan Genç, Veysi
çalışan bir kurumlaşma… Bir yandan bu temel kriz etkenlerini söyleyen sivil polislere İHD yöneticileri izin Altay ve Şaban Dayanan’ın kimliklerini
yönetmek ile iç ve dış egemenlerin çıkar çelişkilerini raydan vermedi. toplantıya izin verdikleri ve polis kamerasını
çıkmadan idare etmek çok kolay olmamaktadır. Her defasında Saat 13.00’te başlayan toplantıda sözü içeriye girmesine izin vermedikleri
onulmaz krizlerle yeniden biçimlenme ve yapılanma, ya da ilk olarak İHD İstanbul Şube Başkanı Rıza gerekçesiyle aldılar. Gelişme üzerine basına
restorasyon ihtiyacıyla karşılaşması bu nedenlerden dolayıdır! Dalkılıç aldı. Haftalardır süren basın açıklama yapan İHD yöneticileri
Açık ki askeri cumhuriyet, onun siyaset kurumu ağır bir açıklamalarına gözlemci olarak katıldıklarını Kaymakamlık kararıyla içeride çekim
kriz içindedir. Siyaset kurumunu yeniden biçimlendirme ve söyleyen Dalkılıç, 4 Mayıs günü polisin yapmak isteyen polise izin vermediklerini,
bununla bu yapısal krizi aşması mümkün mü? Bu yeniden Barış Anneleri’ni toplu olarak gözaltına çekim yapılabilmesi için valilik izni
biçimlendirme sürecinin nasıl ve ne yönde olacağı sorusu aldığını, bu sırada İHD İstanbul Şubesi gerektiğini ancak kendilerinin bir ilke olarak
içinde geçmekte olduğumuz süreçte yanıtını bulacaktır. Ama bu Yöneticisi Doğan Genç’in de gözaltına hiçbir koşulda böylesi bir müdahaleye izin
yanıt çok kestirme, basit ve yalın olmayacak, çelişkili, çatışmalı alındığını ve polisin psikolojik baskısına vermeyeceklerini açıkladılar.
ve çok zorlu olacaktır. maruz kaldığını belirtti. Kızıl Bayrak/İstanbul
Bütün bunlar, egemenler cephesinde, onların iktidar
arenasında ve çeperinde meydana gelen gelişmelerdir.
Kuşkusuz halkımızı, emekçi sınıfları, onların politik
temsilcilerini doğrudan ilgilendiren gelişmelerdir. Öncelikle “Katil Vali!” sözüne 301 tehdidi...
yaşanan gerçekliği, bütün karmaşıklığı ve derin boyutlarıyla
kavramak ve bu kavrayış bağlamında, hangi ideolojik ve politik 1 Mayıs Taksim kutlamalarındaki polis açıklama biter bitmez 14 kişilik kitle çevik
gerekçeyle olursa olsun, demokrasicilik oyununun bir figüranı terörünü protesto etmek ve İstanbul Valisi’nin polis tarafından çembere alındı. Alana gelen
ve sürükleneni olmamak, bağımsız devrimci duruşun olmazsa istifa etmesini talep etmek amacıyla 9 Mayıs Beyoğlu Emniyet Müdürü Tuğrul Pek
olmaz koşuludur. Bu çekişme sürecinde onun veya bunun günü saat 12.00’de Taksim Tramvay açıklamaya katılan EKD üyelerinden
yedeğine düşmeden, devrimci demokrasi mücadelesinin ancak Durağı’nda açıklama yapan EKD üyelerine kimliklerini vermelerini istedi. “Devletin
anılan zeminin dışında ve ona karşı bağımsız bir duruşla anlam polis tarafından 301. maddeden yargılanma Valisi’ne katil diyemezsiniz!” diyerek
bulacağını ve başarıya gitme şansını yakalayabileceğini tehdidi savuruldu. açıklamaya katılanlar hakkında 301.
kavramak çok önemlidir. Önümüzde seçimler var. Bu süreçte Taksim Tramvay Durağı’nda biraraya maddeden suç duyurusunda bulunma tehdidi
nasıl bir duruş sergilemek gerektiği de ancak anılan devrimci gelen Emekçi Kadınlar Derneği üyeleri “Katil savuran Emniyet Müdürü, basın metnini
kavrayışla devrimci yanıtını bulmuş olur. Bu soruların Vali istifa! Gaz bombası yasaklansın!” okuyan Alçay Karatekin’in kimliğini alarak
yanıtlarını önümüzdeki dönemde daha ayrıntılı tartışmakta pankartı açtılar. 1 Mayıs günü yaşanan polis hakkında işlem yapacaklarını söyledi.
yarar var. Biz de bu tartışmayı sürdüreceğiz… terörünün fotoğraflarını taşıdılar. Kitle Kızıl Bayrak/İstanbul
Mücadele Ek Ders Genelgesi yeniden emekçilerinin kazanılmış haklarına, emeklerine,
düzenlenecek geleceklerine sahip çıkmaya devam edeceklerini
vurguladı.
Postası
EMO: “Siyasal belirsizlik
ortamında nükleer ısrarı”
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), 8
Mayıs’ta yaptığı açıklama ile hükümetin, nükleer
santral kurulumuna ilişkin yasa tasarısını,
İzmir Cezaevi İnisiyatifi’nden TBMM Genel Kurulu’ndan geçirme çabalarını
değerlendirdi.
eylem Hükümetin yangından mal kaçırırcasına
İzmir Cezaevi İnisiyatifi, 1 Mayıs günü çıkardığı yasalara değinen EMO, Nükleer Güç
İstanbul’da gerçekleştirilen 1 Mayıs eylemine yönelik Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi
devlet terörünü protesto etmek amacıyla bir basın Hakkındaki Yasa Tasarısı’nın giderayak TBMM
açıklaması gerçekleştirdi. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, ders ve ek Genel Kurulu’nun gündemine alınarak
9 Mayıs günü Kemeraltı girişinde saat 17:30’da ders saatlerini düzenleyen mevzuata ilişkin yasalaştırılmak istendiğini ifade etti.
yapılan eylemde, “İçerde, dışarda hücreleri parçala!” yapılmak istenen değişiklikler eğitim Bilim insanlarının ortaya koyduğu bildirgeye,
pankartı açıldı. 1 Mayıs günü İstanbul’daki saldırıların emekçilerinin tepkisi ile karşılaşmıştı. Ders ve ek nükleer santralların kurulmak istendiği Sinop ve
dile getirildiği açıklamada, bu saldırıların aynı derslere yönelik yayınlanan kararname ile Akkuyu’daki yöre halkının karşı duruşuna, ülke
zamanda dışarıdaki tecritin hangi boyuta ulaştığının öğretmenler herhangi bir nedenle okula çapında 100 bine yakın imzaya rağmen
da bir göstergesi olduğu vurgulandı. gelemedikleri bir günde, örneğin mazeret izni hükümetin nükleer santral konusunda ısrar
Yapılan açıklama “Seslerimizi haklarımız- aldıklarında, hasta sevki aldıklarında ya da ettiğini söyledi.
özgürlüğümüz ve halkların kardeşliği için yükseltelim. raporlu olduklarında o günkü ders saati sayısının Hükümeti enerji alananı planlamak
Tecriti hayatın her karesine sızdırmak isteyenlere karşı tümü ve ona karşılık gelen hazırlık ücreti de noktasında eleştiren EMO, nükleer santral
yükseltelim. Çünkü; bugün artık ‘İçerde dışarıda eklenerek kesilmesi öngörülüyordu. kurulumuna ilişkin yetersizliği nükleer enerji
hücreleri parçala’ haykırışını tüm emekçilerin Ek ders genelgesine karşı 25 Nisan günü sevk savunucuları tarafından bile saptanan bu yasa
bilincine çıkarmanın tamda günüdür” denildi. alarak hizmet üretmeyen Eğitim-Sen yaptığı tasarısıyla seçimler öncesinde yeni bir rant kapısı
Eylemde “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!”, açıklama ile Milli Eğitim Bakanı ile açılmaya çalışıldığını vurguladı.
“Devlet terörüne son!” sloganları atıldı. görüştüklerini, bu görüşmeler sonucunda “Hükümetin meşruiyeti sorgulanacak bu
Kızıl Bayrak/İzmir Bakanlık’tan genelge üzerinde yeni bir çalışma uygulamalardan vazgeçmesini talep ediyor,
yapacaklarına ve emekçileri mağdur kamuoyunda tepki yaratan konularda erken
etmeyeceklerine dair söz aldıklarını ifade etti. seçim gölgesinde yasa yapılmaması konusunda
Küçük Armutlu’da yıkım Eğitim-Sen, bugüne kadar olduğu gibi, eğitim uyarıyoruz” dedi.

gerginliği…
Aksu’dan 1 Mayıs açıklaması…
“Bu tedbirleri almasaydık ne olacağını düşünemiyorum!”
Tekno-Kent
Projesi
kapsamında yaşam
alanları yok İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu 1 Mayıs’ta tanıyalım’ dedik. ‘Tüm sendika temsilcileri
edilmek, evleri ortaya çıkan polis terörünü olağan ve yasaya gelsin, bin kişi gelsin’ dedik. 40-50 bin kişiyle
yıkılmak istenen uygun bulduğunu ifade eden bir açıklamada çelenk koyma, anma olmaz; bu, toplantı ve
Sarıyer’e bağlı bulundu. İstanbul halkı başta olmak üzere yürüyüş olur.” Açıklamasının devamında sürekli
Küçük Armutlu oldukça geniş ölçekte tepki çeken, İstanbul’da olarak aslında provokasyonların önlendiğini
halkı, 8 Mayıs fiili bir sıkıyönetim atmosferi yaratan olaylar belirten Aksu, İstanbul’u fethedilmekten
günü yol karşısında Aksu’dan gelen açıklama, polis kurtarmış bir edayla binlere o gün reva görülen
genişletme ve kavşak yapım çalışması nedeniyle terörünün gerisinde bir bütün olarak devletin şiddeti meşru gördüğünü açıklamış oldu.
bölgeye gelen ekiplere karşı çıktı. Ekipleri olduğunu gösterdi. Aksu’nun açıklaması esasında 2007 1
mahallelerinde istemeyen Küçük Armutlu halkıyla Aksu yaptığı açıklamada, izinsiz toplantı, Mayıs’ının anlam ve önemini dışavurmaktadır.
ekipler arasında yaşanan tartışmalar büyünce polis gösteri ve yürüyüş yapanların, polis tarafından Sermayenin sözcülerinden biri olan Aksu, kendi
saldırdı. Ara sokaklarda uzun süre boyunca mahalle gerekirse zor kullanılarak dağıtılabileceğini ağzıyla duydukları korkunun kökenini
halkı ve polis arasında çatışmalar yaşandı. Saldırı ifade ederek, Polis Disiplin Yönetmeliği’nin çok anlatmaktadır. Korkuyu yaratan bugün
sırasında polis, çok sayıda gaz bombası kullandı. açık olduğunu vurguladı. Ardından zor gerçekten de meydanlara çıkabilecek onbinlerin
Polisin bu tavrını mahalle halkı tepkiyle karşıladı. kullanmada ölçüsünün aşıldığının tespiti halinde olmasıdır. Taksim’in yasak olmasının gerisinde
Polisin gaz bombalı saldırısına mahalle halkı taşlarla ise gerekli işlemlerin başlatılacağını söyledi. ise bu onbinlere karşı iradi bir üstünlük
karşılık verdi. Çatışma ara sokaklarda gün boyunca Taksim Meydanı’nın toplantı ve gösteri yeri sağlamak ve mücadeleye güven duymalarını
devam etti. Çatışma sonrasında ara sokaklara olmadığına dikkati çeken Aksu, şunları söyledi: engellemek yatmaktadır.
barikatlar kuruldu. Yoğun gaz bombası kullanılması “Toplantı, yürüyüş ve gösteri yapılacak alanlar Ancak sermaye düzeninin çırpınışları
sonucunda Küçük Armutlu Cem Evi’nin de camları ilan edilmiş. Taksim Meydanı’nın yürüyüş ve boşadır. 1 Mayıs 2007’de rüzgar tersten esmiştir.
kırıldı. Mahalle halkı 1 Mayıs günü yaşanan polis gösteri alanı olmadığını defalarca söyledik. İşçi ve emekçiler Aksu’ya göre yerinde
saldırısına da değinerek saldırıyı protesto etti. Buna rağmen ‘Burada yapalım’ diyorlar. Anıta uygulanan polis terörüne rağmen Taksim’i
Kızıl Bayrak/İstanbul çelenk konulmasında, ‘Bu sefer tolerans kazanmışlardır!

EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!
Üsküdar (İstasyon) Cad. Pınar İşhanı 853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710
Adı : .......................................................................
Soyadı :........................................................................
No: 5 Kat: 4 Daire: 52 Kartal/İstanbul (0 216 353 35 82) Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23 Adresi : .......................................................................
Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24
........................................................................
Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3
Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44
Tel : .......................................................................
No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
6 Aylık Yurt içi 30.000 000 TL Yurt dışı 100 Euro
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cumhuriyet Mah. Tennur Sok. Cumhuriyet İşhanı 1 Yıllık Yurt içi 60.000 000 TL Yurt dışı 200 Euro
Tel: 0 (224) 220 84 92 Kat: 3/45 KAYSERİ Tel-fax: 0 (352) 2326671
Gülcan Ceyran adına,
Silifke Cd. Çavdaroğlu Çarşısı 2/93 Saadetdere Mah. Fırın Sok. No: 37/25 (Depo durağı) * TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3
* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094
MERSİN Esenyurt/İSTANBUL No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.

CMYK
ҚlŸ, yiÛit, gšlge ve buz, ne varsa
tohuma dururlar yeniden
ve halk, topraÛa gšmŸlŸ
tohuma durur bir
yerde
buÛday nasÝl filizini
sŸrer de Ýkarsa
topraÛÝn ŸstŸne
gŸzelim kÝrmÝzÝ elleriyle
sessizliÛi burgu gibi deler de
biz halkÝz, yeniden doÛarÝz
šlŸmlerdeÓ
Pablo Neruda

‚elik aldÝÛÝ suyu


unutmadÝ,
unutmayacak!..
unutmayacak!..

You might also like