Professional Documents
Culture Documents
İÇİNDEKİLER
Emekçiler, sınıfın bağımsız devrimci
Kızıl Bayrak’tan
programı etrafında kenetlenmelidir!. . . . 3 Sermaye düzeninin politika arenasında bir seçim
Düzenin seçim oyununu bozmak için yarışı daha başlamış bulunuyor. Normal seçimlere bir-
devrimci seferberlik! . . . . . . . . . . . . . . . 4 iki ay kala yapılacak bir ‘erken’ seçimi zorlayan da,
Kürt liberallerin depreşen zaten, düzen içi dalaşmalar oldu. Bu yüzden bile,
düzen partileri arasındaki çekişmeye ‘yarış’ demek hiç
eçim hayalleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 uygun düşmüyor. Onlarınki en hafif tabirle dalaş
1 Mayıs’ın politik kazanımları olarak adlandırılabilir. Çünkü hepsinin başında
emekçi kitlelere taşınmalıdır . . . . . . . . . 6 dövüştüğü aynı kemiktir.
Denizler çeşitli eylem ve etkinliklerle Gerçek iktidar yarışının ise farklı bir kulvarda,
kapitalist sistemin iki ana sınıfı arasında süregittiği
anıldı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7-9 biliniyor. Bu konuda açık olan bir diğer gerçekse, bu
Yol-İş Kayseri Şube Genel Kurulu savaşın bugün için çok da açıkta ve şiddetli
yapıldı....... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10 yaşanmadığıdır.
İşten atılan ve fabrika önünde direnişe Onu açığa çıkarmak, seçim döneminin imkanları
kadar çelişkilerini de bu amaçla en iyi biçimde
geçen Esen Plastik işçisiyle kullanmak, önümüzdeki birkaç ayın temel ve en yoğun
konuştuk... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11 faaliyetini oluşturacaktır. Düzen partilerinin, kendi
21. Geleneksel İTÜ Öğrenci Şenliği.. . 12 aralarında bile olsa, kitleleri bölme/kutuplaştırma
Gençlik hareketinden .. . . . . . . . . . . . . 13 çabalarıyla düzledikleri zemin, aynı kitlelere gerçek
kutuplaşmanın kimler arasında ve kimlere karşı olması
Şarlatan halife-padişah mı, gerektiğinin anlatılması için kullanılabilir. İşçi ve
demagog faşist başkan mı?. . . . . . . . . . 14 emekçi kitlelerin düzen partileri arasında bölünmesi ve
Kayıkçı kavgasında yeni perde: birbirlerine karşı kutuplaştırılması çabalarına karşı,
Çankaya savaşları mı, sistem savaşları seçimler vesilesiyle bir kez daha şovenizmin
körüklenmesine karşı, ‘İşçilerin birliği, halkların
mı?.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15 kardeşliği’ şiarı yükseltilmelidir.
Seçimler ve sol hareket Sınıf devrimcileri yeni bir seçim sürecine kendi
(Orta sayfa). . . . . . . . . . . . . . . . . . . 16-17 cephelerinden zaman kaybetmeden hazırlanmalıdırlar.
Silahlanma doludizgin . . . . . . . . . . . . . 18 Seçim zeminini işçi ve emekçi kitlelerini düzen
karşısında devrim alternatifi ekseninde bir araya
Şarm-el Şeyh’te çifte konferans . . . . . . 19 getirebilmek ve sınıfın devrimci programı altında
Siyonist rejimin sarsıntıları sürüyor! . . 20 birleşebilmelerini sağlayacak etkili ve sonuç alıcı bir
Blair yerel seçimlerde çalışmayı örgütleyebilmek için seferber
hezimete uğradı... . . . . . . . . . . . . . . . . . 21 olabilmelidirler. Nasıl ki işçi sınıfı, tarihin tüm devrimci mirasına,
*** sosyalist devrimi sonuca ulaştırmak üzere sahip
Avrupa’da saldırganlaşan ırkçılığın İbrahim Kaypakkaya 18 Mayıs 1973’te Diyarbakır çıkıyorsa, sınıf devrimcileri de, tüm devrimcileri
karanlık yüzü.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22 işkencehanelerinde katledildi. İşkencede direnişin istisnasız sahiplenecektir. Devrim tarihini sadece kendi
Dünyadan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 simgesi İbrahim Kaypakkaya’nın ölüm yıldönümü örgütünün tarihi olarak görmekten başka biçimde
Devrimci 1 Mayıs Plaformu’nun 1 Mayıs vesilesiyle, ‘71’in devrimci mirasını bugünkü kuşaklara açıklanamayacak bir tutumla, sadece kendi yoldaşlarını
aktarabilmek devrimci siyasal mücadele bakımından anma kültürü de, sınıfın bu sahiplenme tarzıyla
değerlendirmesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . 24 büyük bir önem kazanmaktadır. Son yıllarda ’71 aşılabilecektir. Düzenlenecek olan etkinliklere bu
1 Mayıs üzerine gözlem ve devrimcileri şahsında cisimleşen bu devrimci mirasın bakışla da yaklaşılabilmelidir. Buna uygun bir pratik
düşünceler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 25-27 ortak bir ruhla sahiplenilmesi anlamlı bir tutumun çaba ortaya konularak tüm alanlarda ortak Kaypakkaya
Postal yalayıcısı Türkan Saylan ve ifadesidir. anmaları düzenlenebilmelidir.
şürekâsına, onların kuyruğuna takılan
“aydın” kılıklı Kemalistler’e…
Kirli dilinizi değerlerimizin üzerinden
çekin . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28
Askeri cumhuriyet,
seçimler ve ötesi.. . . . . . . . . . . . . . . 29-30
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Sosyalizm İçin
Kızıl Bayrak
Çıktı!..
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete
l e r d e . . .
Fiyatı: 50 Ykr
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ
v e b a y ii
Kitapçı
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.
Yayın türü: Süreli Yaygın
Yönetim Adresi:
Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd.
(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52
Fax: 0 (212) 534 95 90
e-mail: kb1@tnn.net
Web: http://www.kizilbayrak.de
http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.com
Baskı: Gün Matbaacılık Genel Dağıtım:
İSTANBUL YAYSAT
Tel: 0 (212) 426 63 30
CMYK
Sayı:2007/18 11 Mayıs 2007 Kapak Kızıl Bayrak 3
Sermaye devleti tarafından 35 yıl önce katledilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan çeşitli eylem ve
etkinliklerle anıldı…
“Devrimciler ölmez,
devrim davası yenilmez!”
Beyazıt Galatasaray
İstanbul: Denizler kavgamızda tarafından Denizler’in katledilişinin 35. yıl dönümü “Emperyalizme, faşizme,
yaşıyorlar! şovenizme karşı şimdi Deniz
vesilesiyle bir anma gerçekleştirildi.
“Emperyalizme, faşizme, şovenizme ve devlet
Faşist sermaye devletinin bundan 35 yıl önce idam terörüne karşı şimdi Deniz olunmalı!” pankartının
taşındığı eylem Depo Kapalı Cadde’nin başında
olunmalı!”
ettiği devrim ve sosyalizm mücadelesinin mihenk
başlayarak sloganlar ve alkışlar eşliğinde caddenin Üç yiğit devrimcinin, üç eğilmez başın, üç davaya
taşları olan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf
sonuna kadar yürünmesiyle sürdü. adanmış yüreğin darağacına korkusuzca yürüdükleri,
Arslan, 6 Mayıs günü devrimci, demokrat yapılar
Yürüyüş sırasında, halkın da yoğun bir ilgi ve idam sehpasında inançlarını kararlılıkla haykırdıkları
tarafından Beyazıt Meydanı’nda yapılan ortak bir
desteği vardı. İnsanlar evlerinin balkonlarından ve günün 35. yıl dönümünde Denizler’i andık.
eylemle anıldı.
camlardan alkışlarla destek verdiler. Yer yer İzmir Ekim Gençliği olarak Deniz’i, Yusuf’u,
BDSP, PSAKD, HKM, ESP, HÖC, EHP, Kaldıraç,
kahvehanelerin önüne çıkan insanlar atılan sloganlara Hüseyin’i “Emperyalizme, faşizme, şovenizme karşı
Odak, ÖMP, TÖP, Devrimci Hareket, Partizan ve
eşlik etiler. Bu desteğin jandarmanın yoğun ablukasına şimdi Deniz olunmalı!” etkinliğiyle andık. Anma devrim
DTP’nin ortak örgütlediği eylem kitlenin Beyazıt
rağmen verilmesinin de ayrı bir anlamı vardı. Basın şehitleri anısına saygı duruyuşla başladı. Ekim
Otobüs duraklarında toplanmasıyla başladı.
metninin okunmasının ardından Nazım Hikmet’in Gençliği’nden bir arkadaşımız Vietnam savaşını protesto
Duraklardan Beyazıt Meydanı’na yüründü.
“Güneşi içenlerin türküsü” şiiri okundu. Yaklaşık 80 eden Avrupalı işçi ve emekçilerin başlattığı
“Deniz, Yusuf, Hüseyin mücadelemizde
kişinin katıldığı eylem şiir dinletisinin ardından sona hareketlenmenin Türkiye’ye de sıçramasını ve gençlik
yaşıyorlar!” ortak pankartının açıldığı yürüyüşe
erdi. hareketinin düzen karşıtı konumunu, FKF’lerden Dev-
eylemi örgütleyen yapılar bayrak ve flamalarıyla
Kızıl Bayrak/Esenyurt Genç’e gençliğin arayışlarını, ‘68’den günümüze
katıldılar. Yürüyüş boyunca, “Emperyalizm yenilecek
devrimci sürdürdüğü mücadeleyi anlattı. Şiirlerin
direnen halklar kazanacak!”, “Devrim şehitleri
Tersane: Denizler yolumuzu
okunmasının ardından Denizler’in son mektupları
ölümsüzdür!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!”,
okundu. Grup Kavel’in söylediği devrimci marş ve
“Emperyalistler, işbirlikçiler 6. Filo’yu unutmayın!”
sloganları atıldı. aydınlatıyor! türkülerin ardından anma Gündoğdu Marşı’yla sona
erdi.
Ortak basın açıklamasına geçilmeden önce Tersane işçileri olarak Karşıyaka’nın Üç Gülü’nün Etkinliğe 50 kişi katıldı.
Denizler’in yarattığı feda ve direnme ruhu selamlandı. idam edilişinin 35. yıldönümünde dernek binamızda İzmir/Ekim Gençliği
“Mücadele ateşini büyütmeye çalışanlar 1 Mayıs’ta bir etkinlik gerçekleştirdik. Deniz, Hüseyin, Yusuf
Taksim Meydanı’nda bugün ise Beyazıt’ta toplandılar.
Denizler anıldı!
şahsında tüm devrim şehitleri için yapılan saygı
Bugün burada Denizler’i tek başına anmak için değil duruşunun ardından, bir işçi arkadaşımız Denizler’in
onların mücadelesine sahip çıkmak için toplandık” siyasal yaşamını, devrime adanmışlıklarını, o dönemin İstanbul Emek Gençliği 6 Mayıs günü saat 18.00’de
denildi. Konuşmanın ardından Deniz Gezmişler dünya ölçeğindeki toplumsal kalkışmasıyla birlikte Taksim AKM önünden başlayan ve Dolmabahçe’de son
şahsında tüm devrim şehitleri için saygı duruşunda değerlendirdi. ‘68’lerin reformizimden kopuş, bulan yürüyüşüyle idamlarının 35. yılında Deniz Gezmiş
bulunuldu. Eylem programı kurumlar adına hazırlanan devrimci bir döneme eviriliş sürecini anlattı, gençlik ve arkadaşlarını andı. En önde “Yolumuz Denizler’in
ortak basın açıklamasının okunmasıyla devam etti. hareketine özel vurgu yaptı. Ayrıca sınıf hareketindeki yoludur!/İstanbul Emek Gençliği” pankartının açıldığı
Ortak açıklama metninin ardından Grup Diyar, kabarmayı da geniş olarak değerlendirdi. yürüyüş boyunca Denizler’in mücadelesinin sürdüğü
Grup Vardiya ve Grup Yorum söyledikleri türkü ve Konuşmanın ardından bir tersane işçisi arkadaş vurgusu ön plana çıktı. Coşkulu geçen yürüyüşte
marşlarla ‘68’lilerin mücadelelerini selamladılar. Nazım Hikmet’in “Yaşamaya dair”, “Ellerinize ve “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Yusuf, Hüseyin, Deniz
Eyleme yakaşık 350 kişi katıldı. yaşamaya dair” ile “Hürriyet kavgası” adlı şiirlerini sürüyor sürecek mücadelemiz!”, “Gençlik gelecek,
Kızıl Bayrak/İstanbul okuyarak etkinliğe ayrı bir renk ve coşku kattı. Şiir gelecek sosyalizm!” sloganları atıldı. Yaklaşık 500
dinletisinin ardından müzik eşliğinde hep bir ağızdan kişilik kitle sloganlar eşliğinde İnönü Stadı önüne geldi
Denizler Esenyurt’ta anıldı “Gündoğdu Marşı”, “Deniz mahkemeye düşmüş” ile
“Nurhak sana güneş doğmaz” isimli türküler söylendi.
ve burada bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Yürüyüşe
78’liler Girişimi de destek verdi.
6 Mayıs Pazar günü Esenyurt Depo Kapalı Tersane İşçileri Birliği Kızıl Bayrak/İstanbul
Cadde’de BDSP, ESP, HÖC, DHP ve Partizan
8 Kızıl Bayrak Denizler anıldı... Sayı:2007/18 11 Mayıs 2007
Bursa İzmir
Adana
onların mücadelesini anlatan açıklamada
Adana: Devrim savaşçıları “Emperyalizme karşı deniz olunmalı! Yaşasın Türk ve
Kürt halklarının kardeşliği” pankartı açıldı.
ölümsüzdür! SGD, EMEP, YÖGEH, EHP, Ekim Gençliği
Üç yiğit devrimciyi anmak için Şakirpaşa İşçi tarafından örgütlenen eylemde “Emperyalizme karşı
Kültür Evi’nde bir etkinlik düzenledik. deniz olunmalı!”, “Türk, Kürt, Ermeni, Yaşasın
Etkinliğimiz Denizler’in şahsında tüm devrim halkların kardeşliği!”, “Faşizme karşı omuz omuza!”
mücadelesinde şehit düşenler anısına saygı duruşu ile sloganları atıldı.
başladı. Saygı duruşunun ardından bir arkadaşımız Ekim Gençliği/Kocaeli
Denizler’in siyasal yaşamını, ‘68 reformist
hareketinden kopuşu ve devrimci bir döneme evriliş Bursa’da 6 Mayıs anması
sürecini anlatan bir açılış konuşması yaptı. Daha
Deniz Gezmiş,Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan, 6
sonra şiir dinletisi ile devam eden etkinlik ‘68
Mayıs günü devrimci gruplar tarafından yapılan bir
hareketini anlatan sinevizyon ile devam etti.
eylemle anıldı.
Sinevizyonun ardından marşlar ve türküler coşkulu
Yürüyüş saat 16.00’da Setbaşı-Mahfel önünden
bir şekilde hep bir ağızdan söylendi.
başladı, Orhangazi Parkı’na kadar sürdü. Parka
Şakirpaşa İKE/Adana
gelindiğinde Denizler’in şahsında tüm devrim şehitleri
son buldu. anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Ardından
İzmir: “Denizler yaşıyor!” Yaklaşık 60 kişinin katıldığı etkinlikte “İbo, Mahir, açıklamada okundu. Eylem sloganlarla sona erdi.
Alınteri, BDSP, ESP, Devrimci Hareket, DHP, Deniz sürüyor, sürecek mücadelemiz!”, “Devrim DGH, DPG, Ekim Gençliği ve SGDF’nin örgütlediği
HÖC, İCİ, Kaldıraç, Partizan İzmir temsilcilikleri şehitleri ölümsüzdür!” sloganları atıldı. eyleme yaklaşık 50 kişi katıldı.
tarafından Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin Çukurova Üniversitesi Ekim Gençliği Ekim Gençliği/Bursa
İnan’ın idam edilişlerinin 35. yılında bir eylem
gerçekleştirildi. 6 Mayıs günü saat 13.30’da Konak
Liseli Gençlik: Devrim şehitleri Samsun: “Deniz olunmalı!”
Pier önünde biraraya gelen kitle buradan
“Emperyalizme, şovenizme karşı Deniz olunmalı! ölümsüzdür! 6 Mayıs 1972 sabahı idam edilen devrimci
önderlerden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan
Deniz, Yusuf, Hüseyin devrim için öldüler!” Denizler’in idamının yıldönümünde Kartal’da Samsun Atakum’da düzenlenen etkinlikle anıldı.
pankartının arkasında kortejlerini oluşturarak Konak devrimci yapılarla ortak bir eylem yapma kararı aldık. Anma şiirlerle ve devrimci marşlarla başlandı.
Eski Sümerbank alanına doğru sloganlarla yürüyüşe Eylemi İLGP, Liseli Gençlik, SGD’li liseliler, DTP Deniz’in ve Yusuf’un ailesine gönderdiği mektuplar
geçti. Kortejde ayrıca Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in Gençliği, Sosyalizm Yolunda Devrimci Kılavuz okundu. Daha sonra bir arkadaşımız günün anlamına
resimleri taşındı. bileşenleri olarak örgütledik. Ön sürecinde bağımsız ilişkin bir konuşma yaptı. Düzenin ABD’nin Che’ye
Alana Gündoğdu Marşı’yla girildikten sonra saygı kişilerin de katılımıyla gerçekleşen tartışmalar yaptığı gibi Denizler’i “marka”laştırmaya çalıştığını
duruşu yapıldı. Eylem şiir ve marşlarla sona erdi. sonrasında eylemi “Kartallı Liseliler” imzasıyla söyledi. “Denizler ve tüm devrim şehitlerimiz devrim
Yaklaşık 100 kişinin katıldığı eylem coşkulu geçti. örgütlemeyi tercih ettik. Eylem 4 Mayıs Cuma günü ve sosyalizm mücadelesinin onurlu yüzüdür. Onu
Kızıl Bayrak/İzmir saat 16:00’da Kartal Meydanı’nda yapıldı. Basın sahiplenmemiz devrim ve sosyalizm mücadelesini
açıklamasında “Devrimciler ölmez, devrim davası
ÇÜ: “Denizler’in yolundayız!”
sahiplenmemizle mümkündür” dedi. Denizler’in,
yenilmezdir!” pankartı açıldı. Deniz, Yusuf ve Yusuflar’ın, Hüseyinler’in idam edildiği saatte On’lar
35 yıl önce idam edilen devrimci gençlik Hüseyin’in fotoğrafları ve kızıl karanfillerle şahsında tüm devrim ve sosyalizm mücadelesi
önderlerini, 7 Mayıs günü Çukurova Üniversitesi’nde donatılmış bir pano taşındı. Coşkulu geçen basın yolunda kızıllaşan şehitlerimiz için bir dakikalık saygı
gerçekleştirdiğimiz bir etkinlikle andık. açıklamasına Eğitim-Sen ve Emekli-Sen de destek duruşunda bulunuldu. Anma denize üç karanfil
Çukurova Üniversitesi R1 kantinine Deniz, Yusuf verdi. Eylem basın açıklamasının ardından “Devrim bırakılarak sonlandırıldı.
ve Hüseyin’in resimlerini astık, etraflarına üç tane şehitleri ölümsüzdür!”, “Yusuf, Hüseyin, Deniz Anmayı DSÖB ve BDSP örgütledi, diğer devrimci,
meşale yaktık. Resmin yanına “Denizler’in sürüyor, sürecek mücadelemiz!” sloganlarıyla sona demokrat gruplar destek verdi.
yolundayız!/Çukurova Üniversitesi Öğrencileri” şiarlı erdi. BDSP/Samsun
pankartımızı asarak idam edilen devrimci gençlik Eyleme 75 kişi katıldı.
Bursa’da anma
Denizler’in idam edilişinin 35. yılında Öğrenci
Kolektifi, ÖDP Gençliği, Emep Gençliği, Yurtsever
Gençlik ve Liseli Genç Umut anma etkinliği
gerçekleştirdi. Setbaşı-Mahfel’den Heykel AVP Tiyatro
önüne kadar yürüyen kitle burada yaptıkları açıklamada
Denizler’in mücadelesinin devam edeceğini vurguladı.
“Yusuf, Hüseyin, Deniz sürüyor, sürecek mücadelemiz!”,
“Ne şeriat ne darbe tam Bağımsız Türkiye!” sloganlarının
atıldığı eyleme yaklaşık 150 kişi katıldı.
Kızıl Bayrak/Bursa Komünistler olarak, 35 yıl önce ölümü
yiğitçe kucaklayan üç devrimciyi 6 Mayıs
İşten atılan ve fabrika önünde direnişe geçen Esen Plastik işçisiyle konuştuk...
Direnen Esen plastik işçileriyle dayanışmaya!
Çiğli Organize’de Biz her gün 17.30-19.30 arası fabrika kapısında
bulunan Esen Plastik pankart ve sloganlarımızla bekliyoruz. Aleyhimize
Fabrikası’ndan delil olarak kullanabileceği şeyler elde etmek için
sendikalaştıkları için kameraman ve fotoğrafçı görevlendirmiş.
işten atılan yaklaşık - Sendikanın tutumunu nasıl
20 işçi, 5 Nisan değerlendiriyorsunuz? İlerideki süreçlere neler
tarihinden itibaren yapmayı düşünüyorsunuz?
direnişteler. Esen İşçi: Sendika sonuna kadar arkamızda,
Plastik işçisi sendikaya güveniyoruz. Petrol-İş Sendikası Aliağa
direnmekte kararlı. Şubesi’nde örgütleniyoruz. Bizi yalnız
Esen Plastik işçileri bırakmıyorlar. Şimdilik sadece kapıda bekliyoruz.
düzenli olarak fabrika Çadır kurmayı ve sürekli kalmayı düşünüyoruz.
önünde bekleyip Ancak henüz somut bir planlamamız yok.
vardiya değişiminde - Dışarıdan destek nasıl? Son süreçten
eylem yapıyorlar. bahseder misiniz?
- Fabrikanızı İşçi: Dışarıdan destek iyi. Gelen-geçen
anlatır mısınız? araçlardan kornalarla destek veriyorlar. Geçen işçi
İşçi: Esen plastik, servislerinden bizi alkışlayanlar var. Pektim ve
Çiğli Organize’nin en Tüpraş işçilerinden destek var. Son durum bizce iyi.
büyük plastik Patron içeride kimlerin sendikalı olduğunu
fabrikalarının başında bilmediği ve içeride çalışma sürdüğü için sayı
geliyor. Önemli veremiyoruz. Nisan-Eylül arası işlerin en yoğun
oranda ihracat yapıyor olduğu, patladığı dönem. Bu bizim için avantaj.
ve çok para kazanıyor. Yetki için biraz eksiğimiz var. Bu dönemde bu sayı
Şirketin patronu Salih Esen. Burası bir aile şirketi. Hakkımız olanı istiyoruz. eksiğimizi de tamamlayacak ve Esen Plastik’e
Esen şirketler grubunun birçok işyeri var. - Sendikal çalışma ne zaman başladı? sendikayı sokacağız. Fabrikada 210 kişi çalışıyor.
- Neden sendikalaştınız? İşçi: Aslında geçen sene başladı. Açığa çıkınca Çoğunluğu sağlayacağımızı düşünüyoruz.
İşçi: Çalışma koşullarından kaynaklı bazı arkadaşlarımız işten atıldı. Bu çalışma geçen - Son olarak Çiğli Organize işçilerine söylemek
sendikalaşma ihtiyacı duyduk. Esen Plastik’te köle senenin devamı. istedikleriniz nelerdir?
gibi çalışıyoruz. Normal çalışma günde 8 saat ama her - Ne zamandan beri direniştesiniz? Şu an ki İşçi: Herkes işinin, ekmeğinin takipçisi olsun. Bu
gün 12 saat çalışıyoruz. 21 günde bir kez vardiya durumu anlatır mısınız? iş artık bizim için bir onur meselesi oldu. Biz
değişiyor ve o gün izin kullanabiliyoruz. Ayda bir gün İşçi: 5 Nisan’dan beri direnişteyiz. Patron mücadelede kararlıyız. Sonuna kadar sürdüreceğiz.
verdikleri bu izni de maaştan kesiyorlar. İşe çalışmayı öğrenir öğrenmez ilk tepkisi işten atmalar Çocuğumuzun geleceğini düşünen herkes
gelmediğiniz zaman bir güne 3 gün kesiliyor. oldu. Şimdiye kadar 25 kişi işten atıldı. Biz kapıda 20 örgütlenmeli. Örgütlenmezsek boyun eğeriz. Şimdiye
Yemekler oldukça kötü, iş çok ağır. 5 yıllık işçiler kişi bekliyoruz. Ortalığı karıştıran kişi içeride vardiya kadar böyle oldu, bundan sonra böyle olmayacak.
asgari ücret alıyorlar. 10 yıllık işçi 490 YTL. alıyor. amiri. İçerideki işçilere sürekli baskı yapıyor. Patron Tüm Çiğli Organize işçilerinin desteğini bekliyoruz.
Ekmeğimiz için, sosyal yaşam için sendikalaştık. kapıda bir kameraman ve bir fotoğrafçı görevlendirdi. Kızıl Bayrak/Çiğli
Avcılar’da 1 Mayıs yasağı sürdü! ÇÜ’de polis terörü polisi halay çeken kitlenin üzerine doğru yürüyüşe
geçti. Bunun üzerine halay yarıda kesilerek ıslık
Çukurova Üniversitesi’nde 7-12 Mayıs ve yuhalamalarla tepki gösterildi. Bunun üzerine
1 Mayıs günü İstanbul’un dört bir yanında yaşanan tarihlerinde rektörlük tarafından bahar şenliği polis geri çekildi. ÖGB şefi tekrar gelerek kitlenin
baskılar, saldırılar ve engellemeler 2 Mayıs’ta İstanbul düzenleniyor. Geçmiş yıllarda olduğu gibi dağılmasını istedi. Dağılmaması halinde polisin
Üniversitesi’nde karşımıza bir kez daha çıktı. 2 Mayıs rektörlüğün düzenlediği bahar şenliğine karşı 9 saldıracağını bildirdi. Ancak kitle, polis okulu
sabahı okulda Rektörlüğün “1 Mayıs’la ilgili hiçbir Mayıs günü alternatif şenlik düzenlendi. terketmeden dağılmayacağını ve bekleyeceğini
değerlendirme asılmayacak!” emriyle karşılaştık. Şenlik için hazırlıkların yapıldığı sırada gelen söyledi. Kurulan ses düzeni sökülmeden polisin
Sabah saatlerinde ozalitlerimizi hazırladığımız sırada, ÖGB şefi, “Sazın teline vurulduğu zaman gitmeyeceğinin söylenmesi üzerine ses düzeni
Yurtsever Cepheli Öğrenciler’in 1 Mayıs günü yaptıkları müdahale olacaktır. Şenlik yapılması kesinlikle kaldırıldı. Bunun üzerine polis geri çekildi ancak
basın açıklamasının ozalitini asmalarının ardından ÖGB’ler yasaktır” şeklinde tehditler savurdu. Ancak bu R2 dersliklerin arkasında beklemeye başladı.
ve şefleri kantin koridoruna gelerek ozalitin indirilmesini tehditlere aldırılmadı, davul-zurna çalmaya Üç gün sürecek olan şenliğin ilk günü polis
istedi. Yurtsever Cepheli Öğrenciler ise 15 dakika sonra başladı. terörü altında geçti. Şenliğin ikinci gün tekrar
“bağımsızlık yürüyüşü” için okuldan ayrılacaklarını, o Halaylarla başlayan şenliğe polis terör ile devam edeceği vurgulandı.
zamana kadar ozalitlerin asılı kalacağını söylediler. karşılık verdi. Okulun içerisine giren çevik kuvvet Çukurova Üniversitesi Ekim Gençliği
Biz de 1 Mayıs günü yaşananların ayrıntılı bir biçimde
anlatıldığı iki ozalit astık. Bunun üzerine ÖGB ile benzer
bir tartışma yaşadık. Bize rektörlükten emir geldiğini Cebeci’de İP provokasyonu
söylediler. Biz de afiş ve ozalitlerimizi indirmeyeceğimizi
ve kararımızın net olduğunu söyledik. Tartışmalar sürerken Cebeci Kampüsü’nde 9 Mayıs günü Öğrencilerin bu saldırıya karşılık vermesi
Öğrenci Kolektifleri de Taksim 1 Mayıs’ı ile ilgili öğle saatlerinde Türk bayraklarıyla stant üzerine çatışma çıktı. Çatışmada çok sayıda
ozalitlerini astılar. Bu esnada dekan ve fakülte sekreteri açan İP’liler, “Biz tehlikeli olduğumuzun yaralanan oldu. Çatışmaların biraz
yanımıza geldi. Dekan ve fakülte sekreteri “Kim? Bunlar farkındayız”,“solcu” ajan provokatörler” durulduğu bir sırada polis, öğrencilerin
mı direniyorlar, alın isimlerini, iki dönem uzaklaştırma vb. ifadelerle devrimcileri hedef alan üzerine gaz bombası attı ve ardından
cezası alacaklar. İndirmiyor musunuz hala!” vb. tehditler “Atatürkçü, vatansever, devrimci kampüsün içine panzerlerle girdi. Polisle
savururken, ÖGB’ler panolara yöneldiler. Bizler bir yandan öğrenciler” imzalı bir bildiri dağıttılar. görüşmede öğrenciler, İP’liler ve polis
ÖGB’leri engellemeye çalışırken, bir yandan pano İP’lilerin standlarını derhal kaldırmaları okulu terketmeden ayrılmayacaklarını
civarındaki öğrencilere rektörün yasaklamalarını, ve okulu terketmeleri istendi. Bunun bildirdiler. Bu uyarı üzerine İP’liler okuldan
üniversitelerde artan baskıları teşhir eden konuşmalar üzerine İP’liler standlarını açık tutacaklarını çıkartıldı ve ardından polis okulu terketti.
yaptık. Kantine giden dekanın ardından yırtılan ozalitimizle ve okulu terketmeyeceklerini bildirdiler. Bu Öğrenciler de kitlesel bir şekilde
girip 1 Mayıs yasaklamalarının üniversitemizde de yanıt üzerine devrimci öğrenciler, bu Cebeci’den Yüksel Caddesi’ne doğru bir
sürdüğünü anlatan açıklamalar yaptık. çevreye müdahale etme kararı aldı. Bu yürüyüş gerçekleştirdi. Burada yapılan
Öğleden sonra, sabah yaşanan saldırıyı anlatan esnada organize bir şekilde geldikleri açık basın açıklamasının ardından atılan
bildirilerimizi dağıttık. Öğrencilerle üniversitelerdeki anti- olan İP’liler yanlarında getirdikleri sopalar sloganlarla eylem sona erdi.
demokratik uygulamalar, artan baskılar, geçen hafta ve taşlarla devrimci öğrencilere saldırdılar. Ekim Gençliği/Ankara
yaşanan çevik kuvvet saldırısı üzerine konuştuk. ÖGB’ler
bildirileri dağıtamayacağımızı, yönetimden haber geldiğini
söylediler. Bildirileri ajitasyon konuşmaları eşliğinde Dil Tarih Fakültesi’nde çatışma...
dağıtmaya başladık. ÖGB’lerin “sizi dinleyen yok” “Dünya Türk Günü” dolayısıyla 3 Mayıs’ta saatlerine doğru faşistlerin ve polisin okuldan
sözlerine derse giden bir öğrencinin dönüp “Ben DTCF’de bir etkinlik gerçekleştirildi. Etkinlik çıkmasıyla öğrenciler de kitlesel bir şekilde
dinliyorum!” diye karşılık vermesi moral ve sırasında orada bulunan devrimci-demokrat Sakarya Caddesi’ne yürüyüş gerçekleştirdiler.
motivasyonumuzu artırdı. öğrencilerle etkinliğe gelen faşistler arasında Yürüyüş sırasında sık sık “Dil-Tarih faşizme
1 Mayıs Taksim kararlılığı düzene karşı işçi sınıfının, gerginlik çıktı. Olay esnasında yaralanan mezar olacak!”, “Yaşasın halkların
emekçilerin ve devrimcilerin ortaya koyduğu iradeydi. öğrenciler oldu. Olayın üzerine polis okula kardeşliği!” sloganları atıldı. Sakarya
Bizler aynı iradeyle üniversitelerimizde geleceğimiz ve girerek devrimci-demokrat öğrencilere gaz Meydanı’na gelindiğinde ise bir öğrenci
özgürlüğümüz için mücadeleyi yükseltmeye devam bombasıyla müdahale etti. Öğrenciler, faşistler okulda yaşananları anlattı. “Gündoğdu”
edeceğiz. ve polis okulu terketmeden oradan marşının hep birlikte söylenmesiyle eylem son
Avcılar Ekim Gençliği ayrılmayacaklarını bildirdiler. Akşam buldu.
14 Kızıl Bayrak Düzen cephesi... Sayı:2007/18 11 Mayıs 2007
İşçilerin “Çankaya’nın şişmanı, işçilerin düşmanı” diğerine kendi iradesini kabul ettirmeye çalışır. O’nun “ (…) bugün ne olduğuna bakarak yarın ne
dediği “çapsız” T. Özal bile Cumhurbaşkanı olurken, ilk amacı, düşmanı mağlup etmek ve böylece daha olacağı öğrenilebilir. Harp hiçbir zaman birden bire
sayısal açıdan daha iyi bir yerde olan “Ananı da al git” sonra herhangi bir mukavemette bulunamayacağı bir çıkmaz: yayılması bir anda olacak iş değildir. Bu
demekle çok nam salmış olan Kasımpaşalı, attan duruma sokmaktır.” nedenle düşman taraflardan her biri, diğeri hakkında
düşmeyi becermiş buş kılıklı bir “civan”ın partisi “O halde savaş, düşmanı irademizi kabule daha çok, ne olması, ne yapması gerektiğine göre
Cumhurbaşkanı’nı seçemedi!.. Seçemedi mi? Soru zorlamak için bir kuvvet kullanma eylemidir (altını değil, ne olduğuna, ne yaptığına bakarak bir
önemlidir. AKP, isteseydi, pekala bir çizen Y.A.).” hükme varır” (Altını çizen Y.A.).
“Cumhurbaşkanı” seçerdi, ancak sorun bir “Kuvvet, kuvvete karşı koymak için bilim ve “ (…) ihmal hiçbir şekilde telafi edilemez. Fakat
cumhurbaşkanı seçmenin ötesinde olsa gerek. Bütün sanatın buluşlarıyla donanır (Buna bugün için çok uygulamada kendi hazırlıklarımız için, olsa olsa,
faturanın “gariban, mahçup gülüşlü” mesir macunu gelişmiş olan iletişim araçlarını da koymak bilebildiğimiz kadarıyla düşmanın hazırlıkları bir
peşinde koşturan “ağbi” Bülent Arınç’a çıkarılması mümkündür. Y.A.). (…) O halde kuvvet, yani fiziksel ölçek olabilir ve bütün diğerleri yine soyutluğa karışır
olsa olsa bir aptallıktır, ya da, akıl tutulması. AKP, kuvvet (çünkü, devlet ve kanun kavramının dışında gider. Fakat kesin sonuç, yavaş yavaş gelişen birkaç
iktidarı döneminde iyice güçlenmiş olan, dünyanın moral kuvvet diye bir şey yoktur), düşmana irademizi eylemden oluşuyorsa doğal olarak ilk eylemlerin
sayılı zenginleri arasına girmiş olan, zenginliklerine zorla kabul ettirmenin aracıdır (C.V.C’ın kitabını görüntüleri sonraki eylemler için bir ölçü olabilir ve
zenginlik katmış olan, sermayenin has çocukları olan yazdığı 19. yüzyıl sonunda belki moral kuvvet böylece burada da soyutun yerini gerçekler alır ve
kapitalistler elbette ki bu iktidarın sürmesini isterler. olmayabilirdi, ancak 21 yüzyılın başında moral kuvvet aşırılık çabalarını yumuşatır”.
Ancak, Uzangiller’den kurtulurken İslami sermayenin diye bir şey olduğunu ve çok da önemli olduğunu Bun alıntıları mutlaka çoğaltabiliriz. Ancak, bu
pastadan istediği payın makulluğu çerçevesinde bu kabul etmek gerekir (mi?) Y.A.). Bu amaca güvenle kadar alıntı bile “Çankaya savaşlarını” anlamamıza
mümkün olur(du). Bu “seküler” burjuvazinin talebi. ulaşabilmek için düşmanı silahtan arındırmak yardımcı olacaktır. Eylülist dönemin çocuğu olan
Lakin, 1923-1950 arasını kendisini korumak, 1950- zorundayız ve bu da, kavrama göre savaş harekatının Tayyipgiller, şimdi “boynuz kulağı geçer” kuralı
1970 arasını kıpırdanma, 1970-1980 arasını ben de asıl hedefidir. Bu hedef, amacın yerini alır ve onu, bir gereğince daha fazlasını istiyor. Eylülistler, buna
varım ile geçiştiren İslami sermaye 1980’li yıllardaki bakıma savaşa ait olmayan bir şeymiş gibi kenara köklü bir itirazda bulunmamakla birlikte, bizim
palazlanmasına koşut olarak, artık hem daha fazlasını iter.” çizdiğimiz “laiklik” içinde kalırsanız “iyi olur” diyor.
istiyor, hem de sistemi dönüştürmek istiyor. Bir tür “Eğer düşmana irademizi kabul ettirmek Sorun da bu “sınır”ın tespitinde yatıyor. Şimdi
1923’ün rövanşını oynuyor ve “güç” kendisinde iken istiyorsak, onu, kendisinden beklediğimiz “Çankaya savaşları” olarak “açığa” çıkan, ancak
kuralları da yazarak “gizli” bir İran Devrimi’ni hayata fedakarlıktan daha sakıncalı bir duruma sokmamız “sisteme” yönelik değişimin düzeyine bir itiraz ile
geçirmek istiyor. Son meydan muharebesi olmasa da gerekir. (…) savaş harekatının hedefi, daima düşmanın cismanileşen bu süreç çok büyük ölçüde bir kayıkçı
“Çankaya savaşları” laiklik üzerinden sondan önceki silahtan arındırılması ya da mağlup edilmesidir (…) kavgasından başka bir şey değildir. Zira, savaş
önemli “muharebeler” oluyor. Bu durumda kimin ne Düşmanı mağlup etmediğim sürece, onun beni mağlup teorisinin tüm zamanların en yetkin yazarı C. V.
kadar “içten” olduğunu anlamak için savaş teorisinin etmesinden korkma zorundayım.” Clausewitz’in tespiti ile taraflar bir savaş ilanından
ustasına bir göz atmak gerekiyor. Sorun bir savaş ise “Düşmanı mağlup etmek istiyorsak, gayretimizi, çok, bir güç yoklamasında bulunuyor. Bu nedenle, bir
mutlaka C. V. Clausewitz’e başvurmakta yarar vardır. düşmanın karşı koyma gücüne uydurmak zorundayız. savaşın kesin zaferi çerçevesinde taraflardan birinin
Hatta, Clauusewitz’in hacimli ama bir o kadar da (…) düşmanın karşı koyma gücünü, oldukça iyi diğerini yok etme “sorunu” yok. “Pazarlık” ürkütme,
yetkin Savaş Üzerine kitabından alıntıları ardarda tahmin edebileceğimizi kabul edersek kendi bir adım geri çekilme, “yumuşatma” üzerinden
sıralayarak, kısa bir yorumla yetinmek de gerekebilir.i gayretlerimizi de buna göre ayarlayabilir ve sürüyor. İki kayıkçı, hükümet ve Genelkurmay çok
“Savaş, çok genişletilmiş bir düellodan başka bir gayretlerimizi, ya üstünlüğü sağlayacak kadar büyük büyük ölçüde “mutabık” kalmış durumda. Zira,
şey değildir. Pek çok sayıda tek tek düelloculardan tutar, ya da, buna gücümüz yetmediği takdirde, olanak “piyasalar” hiç tınmadı!.. Oysa, bir “Anayasa
oluşan bir birliği düşünmek yerine düello yapan iki oranında büyük tutarız. Fakat düşman da aynı şeyi kitapçığının atılmasından” daha önemli idi mesele.
kişiyi gözümüzün önüne getirecek olursak daha iyi yapar. O halde, yalın bir tasarı olarak tarafları tekrar Demek ki, asıl operasyon, çok eskiden yapılmış, şimdi
yapmış oluruz. Bunlardan her biri, fiziksel gücüyle aşırılığa iten yeni bir tırmanma başlayacaktır.” bir revizyon ihtiyacı duyulmuş.
İslami sermaye pastadan istediği paydan bir parça
feragat edecek, AKP daha “merkeze” çekilecek, ordu
“tali” işlerden bir parça uzaklaştırılacak. Bu durumda
“Katil Roketsan Beytepe’den defol!” işçi sınıfının payına da daha fazla sömürü ve
yoksulluk düşecek. Ne zaman mı? Hemen ilk
Hacettepe Üniversitesi
seçimden sonra. İster AKP “iktidarında”, ister “büyük
Beytepe Kampüsü’nde
miting koalisyonları iktidarında”. Değişen tek şey
İletişim Topluluğu
“sistemin bir süre daha selameti” olacak.
tarafından düzenlenen
Bütün bu gelişmeler de gösteriyor ki işçi sınıfı
“Kariyer günleri”
kendi kaderine sahip çıkıp, geleceğini belirleme
konferansına çağrılan ve
iradesini göstermedikçe, onun adına kayıkçı kavgaları
aynı zamanda
hep yapılacak; lakin her seferinde kaybeden işçi sınıfı
sponsorluğunu yapan
olacak. O zaman, kayıkçı kavgasında safları
Roketsan, Beytepe
netleştirmek görevi sınıfın kendisi kadar, ona önderlik
öğrencileri tarafından atıyorsunuz da bu kadar heyecan duyuyorsunuz”
edenlere düşüyor. Zira, laikler de kazansa, İslamcılar
protesto edildi diye sorduk. Sloganlarla oturumu terkettik.
da kazansa bu sistem savaşlarını hep kaybeden işçi
5 gün boyunca devam edecek olan Ardından tekrar toparlanarak konferansın
sınıfı olacaktır. İran mı iyidir, Fransa mı sorusu hem
konferansın 3. günü olan 2 Mayıs günü saat yapıldığı yere kalabalık bir şekilde giderek
anlamlı hem de anlamsızdır!... İslamcılar ve laikler bu
10.30’da başlayan oturumda önce Roketsan protestomuza devam ettik.
soruyu sorarken bir Latin Amerika’ya bakmak kötü
halkla ilişkiler müdürü kısa bir konuşma yaptı. Sık sık “Katil Roketsan Beytepe’den defol!”,
olmaz tabii. Küba’ya da… Kuşkusuz, daha iyi bir
Ardından yaptıkları roketleri ve füzeleri “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Bıjî bratiya
sosyalist dünyanın inşa edilebileceği düşsel bir yere,
tanıtmak üzere mühendislerden biri söze başladı. gelan!, “Faşizmi döktüğü kanda boğacağız!”
örneğin T. More’un Ütopya’sının çok daha sosyalist
Bu insanlıktan yoksun mühendisin “yıllardır bu sloganları attık. Beytepe’de bir daha böylesi
kimlikli “adasına”…
sektördeyim ama hala bu roketler uçtukça konferanslara izin vermeyeceğimizi söyleyerek i
) C. V. Clausewitz, Savaş Üzerine, (Çev. H.F.
heyecan duyuyorum” demesi üzerine eylemimizi bitirdik.
Çeliker), Özne Yayınları, İstanbul, 1999.
konuşmasını keserek “bu roketleri nereye Beytepe Ekim Gençliği
16 Kızıl Bayrak Sayı:2007/18 11 Mayıs 2007 Seçimler ve
Seçimler ve
Baskın şeklinde gündeme gelen ve işçi sınıfı ile emekçilere
Cumhurbaşkanlığı seçimi, düzen siyasetindeki iç
dalaşmanın düğüm noktalarından biri durumundaydı.
Birbirinden önemli bir dizi siyasal gelişmenin peşpeşe
yaşandığı bu yoğun süreç, taraflar arasında tam bir kurulan büyük bir tuzak niteliği taşıyan 22 Temmuz erken genel
hesaplaşmaya tanıklık etti. Merkezinde generallerin seçimleri bu bakımdan devrimci güçlerin önünde önemli bir
sınav olarak durmaktadır. Devrimci güçlerin hemen bir çok
durduğu cephenin çok yönlü müdahale ve engelleme
girişimleri sonucunda Cumhurbaşkanı seçim süreci,
düzen siyaseti tam anlamıyla tıkandı, Cumhurbaşkanı
seçilemedi ve nihayetinde erken seçim kararı alındı. konuda ortak refleksler gösterirken, seçimler konusunda farklı
Buna göre 22 Temmuz 2007 tarihinde sandıklar tutum ve taktiklere sahip olmaları burada bir zorluk alanı
olarak karşımıza çıkmaktadır kuşkusuz. Ve üstelik bu konudaki
kurulacak ve erken genel seçimler gerçekleştirilecek.
Tüm gelişmeler, şu andan itibaren başlayan seçim
sürecinin düzen güçleri arasındaki gerici dalaşmanın
yeni zemini olacağını gösteriyor. AKP cephesi
tartışmaları tüketebilmek, ortak bir politika belirleyebilmek için
seçimden daha da güçlenerek çıkmanın hesaplarını çok fazla zaman da yoktur.
yaparken, ordunun emir ve komutası altındaki “laik
cephe” ise farklı siyasal alternatifler ortaya çıkartarak plandaki sözcülüğüne ve temsilciliğine soyunması, Kürt hareketi seçime bağımsız
AKP’nin meclisteki hakimiyetine son verme peşinde.
Bu da işçi ve emekçilere çift taraflı bir tuzak
DSP’nin de gelinen süreçte ona eklemlenmesiyle adaylarla giriyor!
şimdi düzen solunda yeni bir manzara ortaya çıkmış
kurulmakta olduğunu, her iki tarafın da işçi ve bulunmaktadır. DİSK yönetiminin başını çektiği 10
emekçileri kendi saflarına kazanmak için tam bir Bugün esasta DTP tarafından temsil edilen Kürt
Aralık Hareketi’nin Ocak ayında yaptığı “solda hareketinin seçimlerde nasıl bir politika izleyeceği
yalan bombardımanına başlayacaklarını göstermekte. yenilenme ve bütünleşme çağrısı”nın gelinen yerde
3 Kasım 2003 seçimlerinde diğer düzen yakın zamana kadar tartışma konusuydu. DTP, geçen
hiçbir hükmü kalmamıştır. Zira bu çağrının seçimin dersleri üzerinden bu kez reformist partilerle
partilerinin sandığa gömülmesi nedeniyle, düzen muhataplarından olan CHP değme faşist partiye dahi
siyasetinde sermayeye hizmet konusunda AKP tam bir “blok” oluşturma fikrine pek sıcak bakmıyor,
taş çıkartacak bir siyasal çizgiye geçmiş, “sol” ya da bunu yerine düzen siyaseti içerisinden kendine
anlamıyla rakipsiz kalmıştı. Bu da ona siyasal planda “solculuk” ile olan biçimsel bağlarını dahi kaldırıp bir
küçümsenmeyecek bir güç kazandırıyordu. müttefikler bulmaya çabalıyordu. Geçen yıl bir ara
kenara atarak doğrudan doğruya generallerin gündeme gelen erken seçim tartışmaları sırasında bu
Generallerin merkezinde durduğu “laik cephe” bu kez sözcülüğüne soyunmuştur. Gene 10 Aralık
benzer bir durumun yaşanmaması için şimdiden niyet açıkça ortaya da konulmuştu. Düzen siyaseti
Hareketi’nin “bütünleşme” projesinde temel bir yer içerisinden bir müttefik bulunamaması durumunda ise
kolları sıvamış durumda. Bu çerçevede hayata tutan DSP ise bu süreçte CHP’nin bir eklentisi haline
geçirilen operasyonlar sonucunda önce “merkez sağ seçimlere bağımsız adaylarla katılmak, bu sayede hiç
gelmiştir. “Bütünleşme” projesinin bir diğer ayağını değilse Kürdistan’daki illerden milletvekili çıkartıp
partiler” olarak tanımlanan DYP ile ANAP oluşturan SHP ise belki fiilen değil ama politik çizgi
birleştirildi ve Demokrat Parti kuruldu. Daha sonra meclise göndermek ağır basan fikirlerden biri
olarak CHP-DSP ikilisinin yanında yer almaktadır. durumundaydı.
ise sıra “merkez sol”u yeniden adam etmeye geldi. SHP, CHP-DSP ikilisini generallerin sözcülüğüne
Daha düne kadar hiç hesapta yokken CHP ile DTP’nin bu konudaki eğilimleri belli olduktan
soyundukları için eleştirmek bir yana, kendisinin de sonra Kürt hareketinin önünü kesmek, bağımsız
DSP’nin birleştirilmesi gündeme geldi. Ordu destekli bu ittifak içine dahil edilmesi gerektiğini söyleyip
“sivil güçler” tarafından düzenlenen mitingler ve son milletvekilleriyle meclise girmesini engellemek için
durmaktadır. CHP-DSP birleşmesinin dışında tutulan Seçim Yasası’nda değişiklikler yapılması gündeme
günlerde hız kazanan bir medya kampanyası ve buna çok kızdığı anlaşılan SHP Genel Başkanı
sayesinde bu alanda da somut başarılar elde edildi. geldi. Fakat farklı nedenlerden dolayı, bu konudaki
Murat Karayalçın “SHP’nin ve 10 Aralık girişimlerden sonuç çıkmadı. Seçim Yasası’nda bu
Son açıklamalar CHP ile DSP’nin Temmuz ayındaki Hareketi’nin içinde yer almadığı bir birliktelik
seçimlere CHP çatısı altında birlikte gireceği, seçim yönde değişiklikler yapılmadı.
halkımıza sol seçenek diye sunulamaz” diyerek Artık bu saatten sonra seçim yasalarının Kürt
sonrasında da tek partiye dönüşme yolunda adımlar solculuktan, “sol seçenek”ten ne anladığını da ortaya
atılacağı yönünde. hareketinin önünü kesmek için değiştirilemeyeceğini
koymuş olmaktadır. Murat Karayalçın’a ve partisine hesap eden DTP bugünlerde Diyarbakır’da iki gün
göre, eğer kendileri ile 10 Aralık Hareketi de içinde süren uzun bir toplantı yaptı. Bu toplantı sonucunda
Düzen solunda seçim manzaraları yer alacak olurlarsa, bugün CHP-DSP tarafından da seçimlere bağımsız adaylarla girme politikasını
oluşturulan birlikteliği “sol seçenek” olarak kesinleştirmiş oldu. Türkiye’de yaratılan
Henüz bir erken genel seçim gündemde yokken, adlandırmak mümkündür. Bu arada belirtelim ki, kamplaşmaya karşı üçüncü bir cepheyi örmeye
generaller bu denli açık bir biçimde siyaset alanını hafta sonunda İzmir’de gerçekleştirilecek çalıştıklarını ifade eden DTP yöneticilerinin
düzenlemeye girişmemiş iken ve düzen solunda yer “Cumhuriyet mitingi”nde gösterecekleri performans açıklamalarından Kürt hareketinin Kürdistan’daki
alan CHP ve DSP’nin ordunun komuta ve kontrolü üzerinden SHP’nin de bu ittifaka dahil edilmesi kentlerde kendi adaylarını çıkartacağı, Ankara,
altında oldukları bu kadar net bir biçimde pekala olanaklıdır. Bunun için ellerinden gelen çabayı İstanbul, İzmir, Adana gibi kentlerde ise kendi
görülmezken kuşkusuz ki soldaki manzara daha göstereceklerinden de kuşku duyulmamalıdır. adaylarının yanı sıra ÖDP, EMEP ya da SDP gibi
değişikti. Bundan çok değil iki ay önce, DSP, SHP ve Bu cenahta belirsizliğini koruyan, Süleyman partilerin önereceği adayları desteklemeyi planladığı
10 Aralık Hareketi’nin oluşturacağı bir seçim ittifakı, Çelebi ve ekibinin yani 10 Aralık Hareketi’nin anlaşılıyor. Fakat bu, DTP’nin söz konusu partilerle
CHP dışındaki düzen solunun başlıca gündemi bundan böyle nasıl bir tutum takınacaklarıdır. merkezi bir seçim ittifakı kuracağı anlamına
durumundaydı. DİSK yönetiminin bu işin içinde Tandoğan Mitingi’ne katılmayan ve bunu da az-çok gelmiyor.
olması sınıfı ve emekçileri bu “sol alternatif”e mantıklı şekilde gerekçelendiren Süleyman Çelebi
yedeklemenin başlıca kozlarından birini ekibinin özünde ondan hiçbir farklılık taşımayan
oluşturuyordu. Ecevit hükümeti döneminde Reformist solda belirsizlik, tabanda arayış
Çağlayan mitingine katılması belki bir ön işaret
sermayeye uşaklığın, emekçilere düşmanlığın pek çok olabilir. Pekala, Süleyman Çelebi ve ekibi de bir süre
örneğini sergilemiş olan DSP ise bu kirli geçmişini Ani seçim kararı en çok da reformist cenahtaki
sonra CHP listelerinden milletvekili adayları olarak
emek kurultayları düzenleyerek, emekçilere dönük sol partileri hazırlıksız yakalamış görünüyor. Bundan
karşımıza çıkabilirler ve bunu kendilerince
talepler formüle ederek, kısacası işçi ve emekçi önceki seçime DTP’nin çatısı altında giren EMEP ve
gerekçelendirebilirler. Fakat dediğimiz gibi henüz
yığınlara göz kırparak silme telaşı içindeydi. SDP’nin bu kez seçimlerde nasıl bir politika
ortada netleşen bir şey de yoktur.
CHP’nin son bir iki aydır generallerin siyasal izleyecekleri henüz netleşmiş değil.
CMYK
e sol hareket Sayı:2007/18 11 Mayıs 2007 Kızıl Bayrak 17
sol hareket
Genel planda, ÖDP’nin düzen solundaki
partilerle seçim ittifaklarına kapalı olmadığı
biliniyor. Hatta 10 Aralık Hareketi’nin
“bütünleşme” çağrısının muhataplarından
birinin de ÖDP olduğu, ÖDP içerisinden de
bu çağrıya sıcak yaklaşanların bulunduğu
bilinmekteydi. Fakat düzen siyasetinde son
iki aydan bu yana yaşanan deprem
sonucunda 10 Aralık Hareketi’nin çağrısı da,
ÖDP’yi de kapsayan ittifak projeleri de
ciddi hasar gördü. ÖDP Genel Başkanı Ufuk
Uras, bu konuda yaşadıkları sıkıntıyı
geçtiğimiz günlerde Giresun’da yaptığı bir
konuşmasında şu sözlerle ifade etmekteydi;
‘’Solda birlik olmak, halkın sorunlarına
verdiğimiz yanıtlarda birlik olmaktır. Bu
yanıtlarda birlik miyiz? 301. maddeyi
savunan CHP karşısında, 301. maddeye
karşı olan bir ÖDP var. Kuzey Irak’a derhal
müdahaleden yana olan bir DSP ve CHP
milliyetçiliği karşısında, ÖDP’nin ‘yurtta
barış dünyada barış’ politikası var.
Dolayısıyla solun sağcılaşması var. (…)
Türkiye’de sol adlı partiler o kadar
seçenekler”den söz etmesi elbette ki bir rastlantı söylemek elbette ki mümkün. Fakat kampanyanın
sağcılaştı ki 12 Eylül hukukunu savunma durumuna
değil. Ender İmrek’in 5 Mayıs’ta gene Evrensel’de kendisini, ilerici ve sol güçlerin tabanında seçimlere
düştüler. Halbuki statükoculuktan sol olmaz, sol
yayınlanan ve aynı konuyu işleyen yazısında de ortak müdahale konusunda belirgin bir isteğin
statükocu olmaz, sol değişim ve dönüşümden
“bağımsız adaylar” politikasına dair hiçbir şey ifadesi saymak gerekiyor. Bunun, ortak iradenin
yanadır.’‘
söylenmemiş olması da ayrıca dikkate değer. zaferi olarak şekillenen 1 Mayıs’la hemen aynı
Belirttiğimiz gibi henüz EMEP’in de seçimlere
Dolayısıyla bu sözler EMEP’in DTP’den belli günlerde ortaya çıkması ise bir tesadüf sayılmamalı.
nasıl gireceği netleşmiş değil. Geçtiğimiz seçimlerde
beklentiler içinde olduğunu, kendi seçim taktiğini de
DEHAP listelerinden seçime giren, bu sayede meclise
milletvekili sokabileceğini hayal eden EMEP
bu konudaki isteklerine olumlu ya da olumsuz bir Asıl sorumluluk devrimci güçlerin
şimdilerde bu tür düşler kurmak konusunda bir hayli
takım yanıtlar aldıktan sonra netleştireceğini omzunda!
gösteriyor.
zorlansa da gönlü gene de benzer bir “blok” içerisinde
Reformist solun bir diğer temsilcisi TKP ise Devrimci güçler, son birkaç yıldır, siyasal
yer almaktan yana. Ender İmrek’in 9 Mayıs tarihli
ittifak görüşmelerine kapalı olmadığını fakat parti süreçlere ortak müdahale konusunda anlamlı örnekler
Evrensel’de yayınlanan “Seçimler ve birlik sorunu”
olarak kendi adaylarıyla seçime gireceğini açıklamış ortaya koyuyorlar. Bunun akıllarda en çok kalan iki
başlıklı yazısı bu konuda belli ipuçları veriyor.
bulunuyor. örneği, içini boşaltma çabalarına karşı 8 Mart’ın
Ender İrmek yazısında “Darbecilere karşı,
Geçen seçimlerde barajı aşma sorununun temel sahiplenilmesi ve yeniden kazanılması ile devrimci 1
AKP’nin gerici, dinci ve şoven politikalarına karşı
bir engel olduğunun anlaşılmasından sonra bağımsız Mayıs’ları yaratma çabasıdır. Bu her iki konuda da
halkın gerçek seçeneği”ni oluşturmak gerektiğinden
adaylarla seçime girme fikrinin sadece DTP’yi devrimci güçler kayda değer bir ortak başarı elde
söz ediyor. Bunun adını da “Emek, barış ve özgürlük
cezbetmediğini, ilerici, sol çevrelerde bağımsız ortak etmişlerdir. Bu başarılar aynı zamanda daha ileri ve
seçeneği” koyuyor. “Birleşik demokratik halk
adaylar üzerinden seçime girme fikrinin belli bir güçlü adımlar için döşenen bir zemin niteliği
seçeneği”ni kurmak için de EMEP, DTP, ÖDP ve SDP
yaygınlıkta sahiplenildiğini de vurgulamak gerekir. taşımaktadır.
gibi partilere büyük bir sorumluluk düştüğünü,
Şu günlerde internet üzerinden yürütülen bir ortak Baskın şeklinde gündeme gelen ve işçi sınıfı ile
“Barış, demokrasi, özgürlük ve sosyalizm
aday kampanyasının varlığı da bunu göstermektedir. emekçilere kurulan büyük bir tuzak niteliği taşıyan 22
mücadelesindeki bütün güçler”in büyük bir
www.ortakaday.net adlı internet sitesinden yürütülen Temmuz erken genel seçimleri bu bakımdan devrimci
sorumluluk altında olduğunu, büyük bir platform
ve kısa zamanda epeyce bir katılımcının imza güçlerin önünde önemli bir sınav olarak durmaktadır.
yaratarak sürece “tam ortasından” müdahale etmek
koyduğu anlaşılan kampanyanın çağrı metninde “Bu Devrimci güçlerin hemen bir çok konuda ortak
gerektiğini söylüyor. Saydığı siyasal partiler dışında
seçimlerde solda birleşik bir alternatif yaratmaya her refleksler gösterirken, seçimler konusunda farklı
bu büyük birliğe kimlerin dahil olması gerektiğini de
zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Egemenlerin tutum ve taktiklere sahip olmaları burada bir zorluk
“Sendikalara; DİSK, KESK ve TÜRK-İŞ’e bağlı
bizi, yanı başımızdaki savaş cehennemine sokmaya alanı olarak karşımıza çıkmaktadır kuşkusuz. Ve
sendikalara, TMMOB, TTB gibi meslek odalarına,
çalıştıkları, ırkçılığın körüklendiği bir dönemde üstelik bu konudaki tartışmaları tüketebilmek, ortak
TYS, TGS gibi yazar ve gazeteci örgütlerine, öğretim
emekçiler ve ezilenler için gerçekçi, birleşik bir bir politika belirleyebilmek için çok fazla zaman da
görevlilerine, aydın ve sanatçılara, Alevi
alternatif yaratmak yaşamsal” deniliyor. Gene çağrı yoktur.
derneklerine, işçi ve emekçilere, Türkiye’nin
metninde “biz aşağıda imzası olanlar, hiçbir savaş Ancak işçi sınıfına ve emekçilere kurulmuş çift
bağımsızlığından, özgürlüğünden ve halkların
iznine, özelleştirmeye, ayrımcı yasaya oy dişli bir tuzak niteliğindeki seçim oyununu
kardeşliğinden, gerçek laiklikten yana olan tüm
vermeyeceğini, bunlara karşı TBMM’de bizleri temsil bozabilecek tek güç de gene devrimci güçlerin
güçlere büyük sorumluluk düşüyor” diyerek belirtmiş
edeceğini ilan eden, patronların, generallerin, müdahalesinden başka bir şey değildir. Elbette
oluyor. “Bağımsız adaylar ya da diğer seçenekler”
bürokratların, atanmışların, IMF’nin değil; devrimci güçler, tek bir politika üzerine
üzerinden bir “yarma harekatı” başlatılması
ezilenlerin ve emekçilerin sesi olmaya söz verecek ortaklaşmasalar da seçim sürecinde kendi saptadıkları
gerektiğini savunuyor.
emekten, kardeşlikten, özgürlükten ve barıştan yana taktiklerle işçi ve emekçileri sermayenin yalanlarına
DTP’nin bağımsız adaylarla seçime gireceğinin
olan ortak bağımsız adaylar aracılığıyla seçime karşı uyarma, onlara tutum aldırma yönünde çabalar
nerdeyse kesinleştiği bir zamanda Ender İmrek’in
hazırlanmak istiyoruz” ifadesi yer alıyor. Kampanya ortaya koyacaklardır. Bunların büyük bir değerinin
birlikte davranması gereken güçler arasında DTP’yi
çağrı metninde dile getirilenlerle ilgili pek çok şey olduğu da tartışmasızdır.
de sayarak “Bağımsız adaylar ya da diğer
CMYK
18 Kızıl Bayrak Halklara karşı silahlanıyorlar! Sayı:2007/18 11 Mayıs 2007
Silahlanma doludizgin
Bütçesinden askeri harcamalara en çok pay ayıran
devletlerin sıralamasını yayınlayan The Economist
dergisi, Türk devletinin 4’üncü sırada yer aldığını
yazdı. Derginin haberine göre, Türk devleti yılda
11.7 milyar dolarlık askeri harcama yapıyor, bu ise
bütçenin yüzde 3.6’lık kısmına tekabül ediyor.
Dergi resmi rakamları temel alarak savaş
aygıtlarına bütçelerinden en çok pay ayıran devletleri
sıralamış. Ancak bu bilgi yanıltıcıdır. Zira Türk
sermaye devletinin militarist kurumlara yaptığı
harcamalar hiç de açıklanan resmi bütçedeki
rakamlardan ibaret değildir. Örtülü ödenek, fonlar,
vakıflar, tüketimi yaygın olan tekel maddelerinin
satışından alınan devasa paylar, “şans oyunları” diye
adlandırılan toto, loto, piyango, at yarışlarından elde
edilen haddi hesabı bilinmeyen kaynakların tümü
savaş aygıtının hizmetine sunulmaktadır. Başka bir
ifadeyle, hem sermaye düzeninin bekçiliğini, hem de
emperyalizmin tetikçiliğini yapan Türk ordusunun
yaptığı harcamaların miktarını, dolayısıyla bütçeye
oranını, generaller kastı hariç kimse bilmiyor. Bu
hesaplar kamuoyuna açık olsaydı, Türk devleti
muhtemelen sıralamada birinci olurdu. Tük
Telekom’da grev
birleşmesinin ardından Finlandiya’da yayınlanan
günlük bir gazetenin haberine göre Nokia-
hazırlığı Siemens 3 bin işyerini kapatacağını açıkladı.
Buna göre Almanya’da 1.800, Finlandiya’da ise
Telekom bünyesinde
1.500 işçi sokağa atılacak.
yapılması planlanan değişiklere
ilişkin gerçekleştirilen görüşmeler
gelinen noktada tıkanmış Peru’da 40 bin madencinin
durumda. Ver.di Sendikası
yöneticileri 4 Mayıs Cuma günü
grevi sona erdi
yaptıkları toplantının ardından 7 Peru’da 30 Nisan Pazartesi günü 40 bin
Mayıs günü grev oylamasına madencinin başlattığı grev hükümetin
gidileceğini açıklamışlardı. madencilerin taleplerini kabul ettiğini açıklaması
Telekom’un niyeti 50 bin işçiyi ile sona erdirildi. Madenciler daha fazla ücret,
kapsayan müşteri hizmetleri ve emeklilik hakkının daha iyi koşullarda
call center bölümlerini servis güvenceye alınması, sözleşmeli, taşeron vb.
şirketleri olarak ayırmak. Artı, iki şekillerde istihdam edilen geçici işçilerin
yıl içerisinde ücretlerde %9 kadroya geçirilmesini talep etmişlerdi. Bu
kısıtlamaya gitmek. Şu an servis talepler 60 gün içinde uygulanmaya
bölümünde çalışmakta olan bir konulacak. Peru’da halen birkaç maden ocağında
Fransa’da Airbus
işçinin aylık 3238 Euro olan brüt grev sürüyor.
ücreti iki yıl sonra 2947 Euro’ya düşürülecek. Ayrıca
haftalık iş saatinin de 38’e çıkarılması hedefleniyor. işletmelerinde grev Polonya işçileri mesailerini
istiyor
Tekel buna karşılık 2011 yılına kadar çıkışları Fransa’da iki Airbus işletmesinde Power 8 olarak
durduracağı ve ayrıca binlerce ek işçi alacağı yönünde bilinen yeniden yapılanma programı çerçevesinde
söz veriyor. binlerce kişinin işten atılma planlarına ve Güney Kore elektronik tekeli LG’ye ait olan
Sendika Telekom yönetiminin bu planını hiçbir ikramiyelerin ödenmemesi üzerine işçiler 2 Mayıs’ta Polonya’daki Biskupice Podgórne işletmelerinde
koşul altında kabul etmeyeceğini bildirmişti. Telekom greve gittiler. Saint Nazaire’de 1.000 kişi 24 saatliğine işçiler 4 Mayıs günü iki ölüm ile sonuçlanan kazadan
yöneticileri bu uygulamaları, kendilerinin rakiplerine greve giderken Nantes’te de 500 kişi iş bıraktı. İşçiler sonra 2 saat zorla mesai yapmayı reddetti. İşçiler 8
göre yüksek ücret ödediklerini ve bundan dolayı da 3 Mayıs günü oylama yaparak grevlerini 4 Mayıs saatlik çalışmanın ardından iş bıraktı. İşçiler ayrıca
rekabette zorlandıkları söylemi ile gerekçelendirmeye günü yapılacak EADS toplantısına kadar sürdürme koruyucu iş elbisesi, işyerinde dinlenme saatleri
çalışıyor. Greve gidebilmek için yapılacak oylamada kararı aldılar. isteyerek, zorla mesaiye kalma uygulamasının
çalışanların %75’inin grevden yana oy kullanması 3 Mayıs günü Hamburg’daki Airbus kalkmasını talep ediyorlar. Bu eylemin sözcüleri
gerekiyor. Son haftalarda yapılan uyarı grevleri ve işletmelerinde de bir uyarı grevi gerçekleşti. Bantlar 4 oldukları iddiası ile birçok işçi işten atıldı.
gösteriler üzerinde bakıldığında greve gitme kararı Mayıs gününe kadar durdu. Airbus tekeli İşçiler günde 10 saatlik mesailer şeklinde
çıkacağı kesin. Bu grev aynı zamanda Telekom’um 12 Hamburg’daki işletmelerde de 2.300 işyerini çalışmaya zorlanırken ellerine geçen ücret aylık brüt
yıl önce özelleştirilmesinden bu yana ilk büyük çaplı kapatacağını açıklamıştı. 250-400 Euro civarında.
grev olacak. Airbus EADS Mayıs ortasında 3 işletmenin satış
görüşmelerini resmen başlatacağını açıkladı. Romanya’da helikopter
Çin’de liman işçileri 1 Mayıs’ta Almanya’da Varel ve Laupheim’deki işletmeler
işletmesinde grev
iş bıraktı!
satılacaklar arasında. Diğer 3 işletme için de ortak
aranıyor. Bunlardan biri de yine Almanya’daki Romanya’da devlete ait helikopter üreten İAR
Çin’in güneyindeki Shenzhen kentinde Chiwan Nordendam. Laupheim’e silah tekeli Diehl göz Ghimbay işletmesinde 700 işçi 7 Mayıs günü greve
Konteyner Terminali’nde çalışan liman işçileri 1 koymuşken, Fransa’daki ve İngiltere’deki işletmeler gittiler. İşçiler işletmenin satılması durumunda hiçbir
Mayıs’ta iş bıraktı. Eylem saat 17:00’ye kadar sürdü. için İngiliz GKN, İtalyan Alenia, Amerikan tekeli işçinin atılmayacağının garanti edilmesini istiyorlar.
Liman işçileri protestolarını terminal binasının dışında Spirit, Fransız tekeli Latécoère Favorit ve çeşitli İşletmeyi Fransız-Alman helikopter üreticisi
oturma eylemi ile sürdürdüler. İşçiler söz verildiği gibi sermaye kuruluşlarının isimlerinden sözediliyor. Eurocopter almak istiyor.
mesailerinin ödenmesini istiyorlar. Bir liman kenti
olan Shenzhen 11 milyon nüfusa sahip. Grev yapılan
terminalde yılda 5 milyon konteyner yük indirip Nokia-Simens birleşmesinin İran’da gözaltına alınan işçiler
bindiriyor.
ardından tensikatlar açlık grevinde
İşten Atılanlar ve İşsizler Birliği resmi sözcüsü
Djafar Azimzadeh yaptığı bir açıklamada İran’da 1-3
Berlin’de 1 Mayıs
Mayıs tarihleri arasında çok sayıda işçinin gözaltına
alındığını belirtti. Azimzadeh’in açıklamasına göre,
başta Tahran ve Sanandaj gibi büyük şehirler de olmak
üzere birçok kentte yapılan yürüyüşlerde kitleye
Berlin’de her yıl olduğu gibi bu 1 Mayıs’ta da farklı gösteriler ve etkinlikler gerçekleşti. Sabah saat vahşice saldıran kolluk güçleri birçok işçiyi ve
10.00’da DGB sendikacılarının çağrısıyla Wittenbergplatz’ta başlayan yürüyüş saat 11.00 civarında ailelerini yaraladı. Bu saldırıda Vahed Sendikası
Brandenburger Tor’daki miting alanında son buldu. Yürüyüşe katılan 5 bin işçi ve emekçinin sayısı miting Başkanı Mansour Ossanlou omuzundan yaralanırken,
alanına varıldığında 10 bini buldu. Genel olarak eylem son derece cansız ve ruhsuz geçti. Yapılan sendika yönetim kurulu üyesi Hayat Gheybi
konuşmalarda hiçbir ciddi tepki ortaya konmadı. Türkiyeli devrimci örgütler de ağırlıklı olarak gösteride tutuklandı. Sanandaj’da da birçok işçi tutuklandı ve
pankartlarıyla yerlerini aldılar (TKP/ML, MLKP, HÖC, SEH, KP.IÖ, Yaşanacak Dünya Gazetesi ve cezaevine gönderildi.
sembolik düzeyde de olsa PKK ve Anadolu Alevileri Dernekleri Federasyonu katıldılar). 2 Mayıs tarihinde de İran İşten Atılanlar ve
Bizler TKİP taraftarları olarak bu yıl iyi bir ön hazırlık süreci yapmamıza rağmen istediğimiz düzeyde İşsizler Birliği yönetim kurulu üyeleri Khaled Sawari
bir katılım gerçekleştiremedik. Berlin’in üç ayrı semtinde Almanca ve Türkçe afişlerimizi yaygınca ve Sheys Amani tutuklandı.
kullandık, bildiri dağıtımının yanısıra birçok insana ulaşarak yürüyüşe katılmaları yönünde çağrıda Kendilerine karşı sürdürülen bu vahşi saldırıyı
bulunduk. Yürüyüşte “Sosyal saldırılara, ırkçılığa, emperyalist saldırganlığa karşı ortak protesto etmek için tutuklanan işçiler açlık grevine
mücadeleye!/TKİP” imzalı Almanca pankart açtık. Eyleme 40 kişilik bir kortejle katıldık. gittiler. Açlık grevine 3 haftadan beri tutuklu bulunan
TKİP taraftarları/Berlin işçi önderi Mahmoud Salehi çağrı yaptı.
24 Kızıl Bayrak 1 Mayıs kazanılmıştır! Sayı:2007/18 11 Mayıs 2007
1 Mayıs ve sendikalar
Her yıl yurtta ve dünyada olduğu gibi bu yıl da kutlanmalıysa o şekil kutlamalıydık 1 Mayıs’ı. gerekiyordu.
işçi ve emekçilerin, çalışanların bayramı 1 Mayıs’ı Yürüyüş boyunca pek de bayram havası Karayollarında yeni işe başlayan işçiler olarak,
kutladık. esmiyordu. Bu yürüyüş, bir nevi protesto daha işe başlamadan 2. sınıf işçi kategorisine
Kutlamak için meydanlara indiğimiz 1 Mayıs yürüyüşü gibi olacaktı. konmuştuk. Bizden önce işe başlayanlarla ücret
gününün anlam ve önemi biz işçi ve emekçiler Yürüyüşün ardından miting alanı olan İskele konusunda aramızda büyük bir fark vardı. 2005
için çok önemliydi. Yılda bir gün bile olsa, Meydanı’na vardık. Bu alanda konuşmacılar için yılında imzalanan sözleşmede “yeni işe giren
yaşadığımız sıkıntıları alanlarda dile getiriyor, sahne kurulmuştu. Konfederasyon ve işçilere farklı bir ücret skalası uygulanacak”
bugünü bize canları ve kanlarıyla hediye edenleri sendika yöneticilerimiz sırayla kürsüye çıkıp, maddesi eklenmişti, bunun adına da 2. ücret
selamlıyorduk. 1 Mayıs işçinin, emekçinin konuşmalarını yapmaya başladılar. Bizim için skalası yani ikinci sınıf işçi adı verilmişti. Bu
bayramıydı. Bu günde tüm işçi ve emekçiler elele, beklenen an gelmişti. Türk-İş Genel Başkanı Salih sözleşmeye imza atan ‘sayın’ Türk-İş Başkanı,
omuz omuza patronlara karşı birbirlerine daha çok Kılıç sahneye çıkmıştı. Kılıç’ın sahneye sendikaların ne kadar güçsüz olduğundan
kenetlenmeliydi. Bu 1 Mayıs’ta sendikalar, çıkmasıyla meydanda uğultular, sesler yükselmeye bahsederek bizleri bu kölelik sözleşmesine ikna
konfederasyonlar ve yöneticileri ortak hareket başladı. Birazdan bu uğultular yerini yuhalamalara etmişti. Bu yetmezmiş gibi bizim en mutlu
etmediler. Bu 1 Mayıs’ı DİSK, KESK ve diğer bırakacaktı. Kılıç, yuhalamalarımız arasında günümüzde miting alanına gelip, yüzümüze karşı
emek örgütleri Taksim’de, Türk-İş ve Hak-İş sahnede güçlükle konuşuyordu. demagoji içeren konuşmasıyla yanımızda
Kadıköy’de kutlama kararı aldı. Oysa ki sendika Bizler karayollarında yeni işe başlayan işçiler olduğunu ifade etmeye çalışıyordu. Biz işçiler
yöneticileri işçileri her zaman olarak, meydanın sol tarafında yerimizi almıştık, olarak bilinçli ve demokratik bir şekilde
bütünleştirmelidirler. Kendi aralarında ortak bize karşı uygulanan ikinci sınıf işçi muamelesini taleplerimizi (“Eşit işe eşit ücret!”) ile
kararlar alıp her zaman ortak tavır sergilemeli, sloganlarımızla protesto ettik, dile getirdik. Ortada dile getirdik, Genel Başkanımız’a gereken yanıtı
patronlara karşı işçilerin tek yumruk olarak bir haksızlık vardı, bu haksızlığa karşı ve mesajı verdik. Bizler insanca bir yaşam,
hareket etmelerini sağlamalıdırlar. Ne yazık ki bu yapabileceğimiz tek şey sloganlarımızla cevap insanca yaşayacak ücret ve çalışma koşulları için
yöneticiler işçilere bu izlenimi veremediler. Kendi vermekti. Miting alanında gerginlik en üst sendikalaşıyoruz. Sendikalarımızı mücadele
aralarındaki bu uyuşmazlığın emekçilerin seviyedeydi, işçiler çok gerilmişlerdi. Miting edeceğimiz, haklarımızı koruyacağımız yapılar
mücadelesine bir şey kazandırmadığı ortada. alanının orta tarafında bu gerginlik, yerini olarak görüyoruz. Önümüzde toplu iş görüşmesi
Türk-İş’e bağlı sendikalar olarak 1 Mayıs günü kavgaya bırakmıştı. Deri-İş Sendikası’na üye deri süreci var. Buradan sendikamıza seslenerek bu
pankartlarımızla, dövizlerimizle Kadıköy Numune işçileri ile Demiryol-İş’e üye işçiler birbirlerini sözleşme döneminde yeni işe başlayan işçilere
Hastanesi önünde yerimizi aldık. Sloganlar tartaklıyorlardı. Ortada çok üzücü bir tablo vardı. karşı ücret konusunda gerekli hassasiyeti
eşliğinde miting alanına doğru yürümeye başladık. Bu anlamlı günde emekçi kardeşlerimizin, ne göstermesini istiyor ve konfederasyonumuzu bu
Bugün bizim bayramımızdı, emeğin bayramı nasıl olursa olsun birbirlerine kardeşçe kenetlenmeleri konuda uyarıyoruz.
İstanbul 1. Bölge Karayolları İşçileri
Sayı:2007/18 11 Mayıs 2007 1 Mayıs üzerine işçi ve emekçiler konuşuyor... Kızıl Bayrak 27
Postal yalayıcısı Türkan Saylan ve şürekâsına, onların kuyruğuna takılan “aydın” kılıklı Kemalistler’e…
gerginliği…
Aksu’dan 1 Mayıs açıklaması…
“Bu tedbirleri almasaydık ne olacağını düşünemiyorum!”
Tekno-Kent
Projesi
kapsamında yaşam
alanları yok İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu 1 Mayıs’ta tanıyalım’ dedik. ‘Tüm sendika temsilcileri
edilmek, evleri ortaya çıkan polis terörünü olağan ve yasaya gelsin, bin kişi gelsin’ dedik. 40-50 bin kişiyle
yıkılmak istenen uygun bulduğunu ifade eden bir açıklamada çelenk koyma, anma olmaz; bu, toplantı ve
Sarıyer’e bağlı bulundu. İstanbul halkı başta olmak üzere yürüyüş olur.” Açıklamasının devamında sürekli
Küçük Armutlu oldukça geniş ölçekte tepki çeken, İstanbul’da olarak aslında provokasyonların önlendiğini
halkı, 8 Mayıs fiili bir sıkıyönetim atmosferi yaratan olaylar belirten Aksu, İstanbul’u fethedilmekten
günü yol karşısında Aksu’dan gelen açıklama, polis kurtarmış bir edayla binlere o gün reva görülen
genişletme ve kavşak yapım çalışması nedeniyle terörünün gerisinde bir bütün olarak devletin şiddeti meşru gördüğünü açıklamış oldu.
bölgeye gelen ekiplere karşı çıktı. Ekipleri olduğunu gösterdi. Aksu’nun açıklaması esasında 2007 1
mahallelerinde istemeyen Küçük Armutlu halkıyla Aksu yaptığı açıklamada, izinsiz toplantı, Mayıs’ının anlam ve önemini dışavurmaktadır.
ekipler arasında yaşanan tartışmalar büyünce polis gösteri ve yürüyüş yapanların, polis tarafından Sermayenin sözcülerinden biri olan Aksu, kendi
saldırdı. Ara sokaklarda uzun süre boyunca mahalle gerekirse zor kullanılarak dağıtılabileceğini ağzıyla duydukları korkunun kökenini
halkı ve polis arasında çatışmalar yaşandı. Saldırı ifade ederek, Polis Disiplin Yönetmeliği’nin çok anlatmaktadır. Korkuyu yaratan bugün
sırasında polis, çok sayıda gaz bombası kullandı. açık olduğunu vurguladı. Ardından zor gerçekten de meydanlara çıkabilecek onbinlerin
Polisin bu tavrını mahalle halkı tepkiyle karşıladı. kullanmada ölçüsünün aşıldığının tespiti halinde olmasıdır. Taksim’in yasak olmasının gerisinde
Polisin gaz bombalı saldırısına mahalle halkı taşlarla ise gerekli işlemlerin başlatılacağını söyledi. ise bu onbinlere karşı iradi bir üstünlük
karşılık verdi. Çatışma ara sokaklarda gün boyunca Taksim Meydanı’nın toplantı ve gösteri yeri sağlamak ve mücadeleye güven duymalarını
devam etti. Çatışma sonrasında ara sokaklara olmadığına dikkati çeken Aksu, şunları söyledi: engellemek yatmaktadır.
barikatlar kuruldu. Yoğun gaz bombası kullanılması “Toplantı, yürüyüş ve gösteri yapılacak alanlar Ancak sermaye düzeninin çırpınışları
sonucunda Küçük Armutlu Cem Evi’nin de camları ilan edilmiş. Taksim Meydanı’nın yürüyüş ve boşadır. 1 Mayıs 2007’de rüzgar tersten esmiştir.
kırıldı. Mahalle halkı 1 Mayıs günü yaşanan polis gösteri alanı olmadığını defalarca söyledik. İşçi ve emekçiler Aksu’ya göre yerinde
saldırısına da değinerek saldırıyı protesto etti. Buna rağmen ‘Burada yapalım’ diyorlar. Anıta uygulanan polis terörüne rağmen Taksim’i
Kızıl Bayrak/İstanbul çelenk konulmasında, ‘Bu sefer tolerans kazanmışlardır!
EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!
Üsküdar (İstasyon) Cad. Pınar İşhanı 853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710
Adı : .......................................................................
Soyadı :........................................................................
No: 5 Kat: 4 Daire: 52 Kartal/İstanbul (0 216 353 35 82) Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23 Adresi : .......................................................................
Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24
........................................................................
Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3
Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44
Tel : .......................................................................
No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
6 Aylık Yurt içi 30.000 000 TL Yurt dışı 100 Euro
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cumhuriyet Mah. Tennur Sok. Cumhuriyet İşhanı 1 Yıllık Yurt içi 60.000 000 TL Yurt dışı 200 Euro
Tel: 0 (224) 220 84 92 Kat: 3/45 KAYSERİ Tel-fax: 0 (352) 2326671
Gülcan Ceyran adına,
Silifke Cd. Çavdaroğlu Çarşısı 2/93 Saadetdere Mah. Fırın Sok. No: 37/25 (Depo durağı) * TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3
* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094
MERSİN Esenyurt/İSTANBUL No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.
CMYK
Òl, yiÛit, glge ve buz, ne varsa
tohuma dururlar yeniden
ve halk, topraÛa gml
tohuma durur bir
yerde
buÛday nasÝl filizini
srer de Ýkarsa
topraÛÝn stne
gzelim kÝrmÝzÝ elleriyle
sessizliÛi burgu gibi deler de
biz halkÝz, yeniden doÛarÝz
lmlerdeÓ
Pablo Neruda