Professional Documents
Culture Documents
İÇİNDEKİLER
İsrail başbakanının Türkiye ziyaretiÖ
K›z›l Bayrak’ tan
Siyonist İsrail'le işbirliği pekiştiriliyor.. . 3 İşçi ve emekçi kadınların 8 Mart yürüyüşü, bu
Gül'den sonra Büyükanıt da yıl da, finale yaklaşmış bulunuyor. İstanbul
Washington'un huzurunda... . . . . . . . . . . 4 Kadıköy'de 4 Mart günü yapılacak mitingle
sonuçlandırılacak bu yılki etkinliklerimizin
Ordu ve hükümet arasında Güney haberleri, birkaç sayıdır iç sayfalarımızda yer
Kürdistan gerilimi... . . . . . . . . . . . . . . . 5 alıyor. Bu haberlerde ve farklı değerlendirme
Dinci gericiliğe ve düzenin laiklik yazılarında yer bulan bir başka konu, 8 Mart
faaliyeti mitingle sonuçlanacak olmasına rağmen,
sahtekarlığına karşı işçi sınıfının sosyalist
öne çıkarılan talepler uğruna mücadelenin hız
iktidarı için mücadeleye! . . . . . . . . . . . . 6 kesmeden sürdürülmesi gerekliliğidir.
Katliamın 30. yılında kontrgerilla ile Bu 8 Mart için öne çıkarılan talepler daha
hesaplaşmak için 1 Mayıs'ta Taksim'e! . 7 kadınlara özgü ve genel istemler üzerinden
formülleştirilse de, başta ülkemiz ve
Katil müteahhitlerin davaları bölgemizdekiler olmak üzere, işçi ve emekçi
zamanaşımıyla aklandı!.... . . . . . . . . . . . 8 kadınlar bu uluslararası mücadele gününe kan
Milliyetçilik versiyonları ve düzen kokuları içinde girmekte. Başta Irak ve Filistin
olmak üzere, bölge halkları emperyalizm ve
medyası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9
siyonizm tarafından kana boğulmaya devam ediyor.
8 Mart etkinliklerinden. . . . . . . . . . . . . 10 Iraklı, Filistinli kadınlar bir 8 Mart'ı daha kan ve
8 Mart yaklaşırken emekçi kadınlara gözyaşıyla karşılamaya hazırlanıyor. Ama onlar,
yönelik çalışmamız üzerine.... . . . . . . . 11 aynı zamanda, emperyalist/siyonist saldırganlığa
karşı direnişin ön saflarında yer almak suretiyle,
“Ev kadınlarına sigorta hakkı!”.. . . 12-13 tarihsel anlamına en yakın şekliyle karşılıyorlar
İşçi-emekçi eylemlerinden.. . . . . . . 14-15 mücadele gününü.
Haluk Gerger ile Ortadoğu'daki son Önümüzdeki yakın sürecin, İran'ın emekçi
kadınlarını da benzer bir direnişin ön saflarına
gelişmeler üzerine konuştuk...
çağıracağı biliniyor. Emperyalist savaş makinesinin
“ABD'nin bütün bir yönelimi çılgınca bir yalan üretim merkezleri, dün Irak'a karşı olduğu
sürüklenişin dinamiklerini üretiyor...” gibi, bugün de İran'a karşı faaliyete geçmiş
(Orta sayfa). . . . . . . . . . . . . . . . . . . 16-17 durumda. Molla rejiminin ağır şeriat koşulları
altında çifte baskı ve sömürüye maruz bırakılan
Dışişleri Bakanı Washington'dan sonra İranlı kadınların, dün Şah rejimine karşı
Suudi Arabistan'da! . . . . . . . . . . . . . . . 18 mücadelede olduğu gibi, bugün emperyalizme karşı
ABD-İsrail boykotu devam edecek! . . . 19 mücadele içinde özgürleşmesi kaçınılmazdır.
Mollalar, iktidarlarını pekiştirebilmek için silahlı
Avrupa Parlamentosu CIA'yla suç
kadınları silah zoruyla örgütsüzleştirmek,
ortaklığını tescil etti . . . . . . . . . . . . . . 20 etkisizleştirmek zorunda kalmıştı. Emperyalist çocuklarının emperyalist orduların emrinde savaşa
Yükselen bir kapitalist güç: Sosyal- haydutlarınsa böyle bir şansları dahi bulunmuyor. sürülmesine karşı düşünce ve tavırlarını da ortaya
Türkiyeli egemenlerin, emperyalizmin koymalıdır. Emperyalist savaşların önlenmesi, biraz
emperyalist Çin . . . . . . . . . . . . . . . . . . 21 da, savaşlardan en fazla zarar gören kadınların aktif
hizmetinde Ortadoğu'da kızıştırılan yeni paylaşım
TİB-DER Genel Kurulu gerçekleşti... . 22 savaşında piyonluk yapması, Türkiyeli işçi ve karşı duruşlarıyla mümkün olacaktır. Kadınları
Eylem ve etkinliklerden.. . . . . . . . . . . . 23 emekçi kadınların kaderini komşu ve kardeş emperyalizmin ve emperyalist savaşların karşısında
Dünyanın tüm dillerini konuşuyoruz.... 24 halkların kadınlarıyla birleştirmektedir. Türkiyeli konumlandırmak görevi ise, işçi ve emekçi kadınlara
kadınlar, halkların kardeşliği şiarıyla birlikte, düşmektedir.
Sempozyuma hazırlık... . . . . . . . . . . . . 25
Gül'den sonra Büyükanıt da
Washington'un huzurunda... . . . . . . . . . 26
Bültenlerden . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 27
Bir dizi iki anket. . . . . . . . . . . . . . . . . . 28
Bültenlerden.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 29
Basından... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Sosyalizm İçin
K›z›l Bayrak
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete
. . .
Fiyatı: 50 Ykr
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ
i i le r d e
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.
v e b a y
ç ı
Yayın türü: Süreli Yaygın
Yönetim Adresi:
Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd.
(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52 Kita p
Fax: 0 (212) 534 95 90
e-mail: kb1@tnn.net
Web: http://www.kizilbayrak.de
http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.com
Baskı: Gün Matbaacılık Genel Dağıtım:
İSTANBUL YAYSAT
Tel: 0 (212) 426 63 30
Sayı:2007/07 ★ 23 Şubat 2007 Kapak K›z›l Bayrak ★ 3
1 May›s'ta Taksim'e!
Milliyetçilik versiyonlar› ve
düzen medyas›
Hrant Dink’in cenaze töreni, bir milliyetçi konumdur. Hepsinin hareket noktası da,
“milliyetçilik” tartışmasını devletin geleneksel kırmızı çizgileridir. Besbellidir ki,
gündemin ön sıralarına yerleştirdi. bu ülkedeki milliyetçiliğin bütün sürümleri devletin
Çünkü Dink cinayeti gerici ve şoven resmi ideolojisinden beslenmiştir. O “tek millet”çi
milliyetçi ideolojinin bir ürünüydü. ideolojik çerçeveden beslenmeyen hiçbir milliyetçilik
Doğal olarak buna tepki duyan kitle türü yoktur. Bu ırkçı-milliyetçiler, “Biz ‘Ne mutlu
de, üzerindeki milliyetçi- şoven Türküm diyene’ diyoruz, Türk doğmaktan
etkiyle hesaplaşmasının bir adımı bahsetmiyoruz, kafatasçı değiliz” diyorlar. Fakat “Türk
olan tarihsel eylemiyle ona ağır bir doğmayanı Türkleştirme” icraatlarını örtbas etmeye
darbe vurdu. Halen cinayet çalışıyorlar. Hepsi de devlet milliyetçiliğinin
üzerinden bir ay geçmiş yansımalarıdır. Bu nedenle, “özel harekât
bulunmasına rağmen, tarafların milliyetçiliği” tanımını haketmektedirler. Çetecilerin,
sosyal ve siyasal konumuna uygun tetikçilerin, mafya çakallarının hemen hepsinin
düşen tepkileri derinleşerek sürüyor. “milliyetçiyim, devlet düşmanlarının kafasını
Hrant Dink’in öldürülmesinden koparırım” demesi boşuna değil. Susurluk
sonra yürütülen tartışmaların dikkat örgütlenmesi de, Şemdinli bombacıları da, bugün
çeken bir yanını, burjuva medyanın, Ogün Samast’a kadar uzanmış bir zincirin halkaları
cinayetin yüzbinlerce emekçi, genç ve aydın tarafından Burada Radikal Gazetesi, “özel harp” vurgusuyla olarak bu milliyetçi şoven zemine yataklık eden
protesto edilmesi ve böylece düzenin ideolojik dikkat çekse de, olaylar arasındaki iç bağlantılara kontrgerilla birimleridir. Bu durum, milliyetçi ya da
cephesinde açılan gediğin kapatılması, tahkim yaklaşımı ve önerdiği çözümle ikinci kesimde ‘ulusalcı’ çevrelerin, Hrant Dink cinayetinde açıkça
edilmesi için girişilen karşı kampanya oluşturuyor. konumlanıyor. Örneğin, İsmet Berkan’ın, Mersin’den ortaya çıkan ve JİTEM’e, Emniyet’e uzanan ilişkileri
Karşı kampanya organizatörleri, “cenazede Türk hareketle yazdığı “Başbakan’a sorular” başlıklı örtbas etme çabalarının nedenini de açıklamaktadır.
bayrağı taşınmaması”ndan, “Hepimiz Ermeni’yiz yazıda (14 Şubat 2006-Radikal) bir yandan özel harpçi Bugün, işçilerin sınıfsal çıkarlarının bilincine
sloganının ayrımcılık ifadesi olduğu”ndan söz örgütlenmeyi işaret ederken, diğer yandan özel harpçi varmasına engel olan milliyetçilik, sermayenin sınıfı
etmektedirler. Büyük bir ikiyüzlülükle “ayrımcılık”tan milliyetçiliğin karşısında MHP’yi bir güvence kontrol etmesinin en etkili araçlarından birisidir.
söz edenler, seksen yıllık imha, inkar ve asimilasyon saymaktan kendini alıkoyamıyor. İ. Berkan, “Öyle bir Milliyetçilik, işçi sınıfının gözbağıdır. Bu salt
politikalarının tescilli savunucusudurlar. Onlar, milliyetçi-ırkçı yoğunlaşma var ki MHP bile durumdan Türkiye’de değil, dünyanın tüm ülkelerinde böyledir.
Türkiye’de yaşayan herkesin Türk olmak gibi bir tedirgin” diyor. İşçi sınıfına hiçbir gelecek vaat edemeyen, yapısal
zorunluluğu olduğu anlayışını dayatan ve bunu MHP’yi bile tedirgin eden bir milliyetçilik varsa, sorunları nedeniyle kitleleri işsizlik-yoksulluk
kabullenmeyenleri bölücü ve hain olarak dışlayan bir çözüm, “makul” bir milliyetçilikte aranabiliyor! sarmalıyla bunaltan sermaye düzeni sorunların
gerici-ırkçı “kültür”ü egemen kılmaya çalışanlardır. Liberal korku ve panik, MHP’nin “makul kaynağını dışarıya havale etmektedir. Dışarının kim
Emperyalizmin ve sermaye düzeninin çıkarlarının milliyetçilik” vitrinini meşrulaştırıcı bir etken oluyor. olduğu ise döneme göre değişmektedir. Ancak Türkiye
yönlendirdiği politikaların beslediği “zehirli politik Bir başka deyişle, ölümü gösterip sıtmaya razı sözkonusu olduğunda, milliyetçi dalganın düzen içi
kültür”ü, cenazeye katılan kitleye mal edecek kadar olmamız isteniyor. MHP’ye atfedilen bu misyon, çatışmanın önemli bir boyutu olduğu da görülmelidir.
“yavuz hırsız”dırlar. Kuşkusuz ki, onları Hrant Dink’in açıktır ki, öteden beri kotarılmaya çalışılan “MHP’yi AB üyelik sürecinde tekelci burjuvazi tam destek
cenazesinin kaldırılmasından bir gün sonra karşı merkez partisi yapma” çabasına omuz vermektir. verirken, ordu destekli kimi devletçi-milliyetçi
kampanya düzenlemeye iten temel etken, emekçi Oysa, MHP’yi bile tedirgin ettiği var sayılan “özel kesimler AB sürecine şüpheyle yaklaşmış ya da biraz
kitlelerin ırkçı milliyetçiliğe, linçlere, kontra milliyetçilik” arasında niteliksel olarak hiçbir farklılık daha ileri giden kimileri “vatan satılıyor” çığlıkları
provokasyonlarına, gizli-açık devlet operasyonlarına yoktur. Kontrgerilla devletinin körüklediği atmışlardı. Bunun gerisinde cumhuriyet tarihi boyunca
karşı tepkilerinin daha kitlesel harekete geçmesinin milliyetçiliğin MHP tarafından engellenmesini elde ettikleri kendilerine özgü konumlarını kaybetme
önünün açılabileceği “tehlikesini” görmeleridir. beklemek, ölüden gözyaşı beklemekle aynıdır. telaşı yeralmaktadır. Yoksa vatan dedikleri şeyin
Karşı kampanya, iki kesim tarafından ve başlıca iki Engelleme bir yana, MHP de bu zeminden onların arpalıklarından başka bir şey olmadığı
biçim altında sürdürülüyor: MHP-BBP- beslenmektedir. Bugün yaptığı da budur. Şu gerçeğin biliniyor.
Kızılelmacı’ların oluşturduğu birinci kesim, Dink’in altı çizilmelidir ki, “emekli” subay ve polislerin Elbette bu kesimler özel konumlarını kaybetmeme
cenazesinde atılan sloganlarla taşınan pankartları oluşturduğu kontrgerilla çeteleri karşısında MHP’yi çabasındalar ve genel olarak toplumu manipüle etme
gerekçe göstererek “Hepimiz Türk oğlu Türküz!” çare göstermek, bilinçli bir planın parçası değilse, olanaklarına sahipler. Milliyetçi-şoven histeri bunun
diyerek şovenizmi açıkça savunuyorlar. Türkiye’deki milliyetçiliğin devletçi niteliğinden için biçilmiş kaftan. Emperyalistler tarafından şu veya
Doğan Holding’e bağlı gazete ve televizyon habersiz olma saflığıdır. bu niyetle gündeme getirilen ancak Türk devletinin
kanallarının bazı yazar ve yorumcularının oluşturduğu Bir süredir devam eden milliyetçilik inkarda ısrar ettiği Ermeni soykırımı, Kıbrıs işgali, ve
ikinciler ise, liberal demokrat bir görünüm de vererek tartışmalarında sorunun gözden kaçırılmaya çalışılan ABD’nin Irak’a müdahalesiyle farklı bir minvalde
ve birincilerin aşırı ırkçı politikalarıyla belirli temel bir boyutu, milliyetçiliğin veya şovenizmin akan Kürt sorunu, ihtiyaç duydukları olanakları bu
farklılıklarını ortaya koymayı da ihmal etmeyerek, toplumda ‘kendiliğinden’ oluşan bir dalga olmadığı, kesime fazlasıyla sağlamaktadır.
daha inceltilmiş biçimde Dink’in cenazesinin devletin kontrgerilla birimlerinin bizzat içinde olduğu Yaşananlar, milliyetçiliğin hiçbir türünün işçi sınıfı
yüzbinler tarafından sahiplenilmesini yine şoven bir yapılanma üzerinden örgütlenip yönlendirilmeye ve emekçi kitleler açısından tercih edilemeyeceğini
milliyetçi bakış açısıyla değerlendiriyorlar. Oktay çalışıldığı gerçeğidir. Bugün “Benim milliyetçiliğimi göstermektedir. Bir milliyetçilik versiyonunu
Ekşi, Ertuğrul Özkök, Taha Akyol bu konumda onunkiyle karıştırma” diyenlerden “ulusalcıyız” diğerlerine göre “kötünün iyisi” gösterenler, eğer
bulunuyorlar. Bunlar, Hrant Dink cinayeti bağlantılı diyenlere, “kültür milliyetçisiyiz” diyenlerden bilinçli bir gerici planın parçası değillerse sıfır numara
olay ve gelişmeleri yorumlarlarken öncelikle, sermaye “Atatürk milliyetçiliği”ne kadar çeşitli cinsten bir liberal saflık içindedirler.
düzeni ve devleti tarafından izlenmiş ve kendilerince milliyetçi- şoven tayfanın hepsi de katil “Ogün-Yasin Bugün ağırlaşan sorunlar karşısında, işçi sınıfı ve
de benimsenmiş politikaların olaylardaki rolünü milliyetçiliği”yle alakalı olmadıklarını iddia edip emekçi kitlelerin birleşik, kitlesel ve militan bir
gizliyorlar. Yanısıra, olup bitenleri psikolojik sorun ve duruyorlar. Ama açıktır ki, aralarındaki biçimsel fark mücadele hattına acilen ihtiyaçları var. Kuşkusuz ki
bozukluklarla izah etmeye çalışıyor, ayrıca ne olursa olsun, hepsini buluşturan ortak payda, bu, kendiliğinden gerçekleşmeyecektir ve yüzbinlerin
emperyalistlerin Ermeni sorununu istismar sermaye devleti ve onun “güvenliği” üzerinden yürüyüşünü güçlendirerek sürdürmek tek çözüm
politikalarını örtbas etmeyi öne alıyorlar. tanımladıkları “düşman” kavramını eksen alan şoven yoludur.
10 ★ K›z›l Bayrak 8 Mart eylem ve etkinliklerinden... Sayı:2007/07 ★ 23 Şubat 2007
Ankara: 8 Mart’ta alanlarday›z! zorlanmaz ve her koldan kuşatarak düzen prototipini oluşturmaya çalışır.
Kadın da sistemin dört bir koldan kuşatarak, maddi, manevi, sosyal, iktisadi,
kültürel, dini, cinsel baskılarla katbekat sömürdüğü, ikincil cins olarak
gördüğü bir metadır.
Kadının kısmen de olsa özgürleşebilmesi, cinsel kimliğinden dolayı
yaşadığı her türlü bağımlılık ilişkilerinden kurtulabilmesi için öncelikle
üretime katılabilmesi, sosyal bir güvenceye ulaşması ve iktisadi özgürlüğünü
ele alabilmesi gerekir. İkincil olarak da üzerindeki ev ve çocuk yükünün
toplumsal olarak karşılanması gerekir. Ancak kapitalizm kadının
özgürleşmesini istemediği gibi, bunun için de bilinçlenmesini ve ekonomik
olarak kendini varetmesini istemez. Toplumsal bir yükümlülük olması
gereken çocuk bakımını, sosyal hakların sağlanmasını vb. karşılamak
istemez. Böylece hem görünmeyen işgücü maliyetini düşürür, kârını artırır,
hem de kadını eve kapatarak bilincinin açılmasını engeller, güvencesiz,
geleceksiz, sistemin kendisine bağımlı olarak evin tekdüzeliğine hapseder.
Yalan kampanyas›na ilk tekzip Mekke Anlaşması’ndan sonra istifa eden Filistin
başbakanı İsmail Haniye, Mahmut Abbas tarafından ulusal
birlik hükümetini kurmakla görevlendirildi. Beş hafta
ABD savafl makinesinden… içinde kurulması beklenen Hamas-El Fetih hükümetinde,
Filistinli diğer gruplara da temsil hakkı tanınacağı
İran’ı hedef alan küstahça tehditler bazı malzemelerin” Irak’ta kullanıldığını bildirildi. Birlik hükümetinin kurulmasıyla ilgili açıklama
birbirini izlerken, bazı “uzman”lar bu ülkeye göstermekten ibaret olduğunu söyledi yapan Mahmud Abbas, “dünya, el Fetih-Hamas ortaklığıyla
saldırı tarihi vermeye başladı. Oysa bu Roketlerin İran’da üretildiğini bildiklerini yaşamayı öğrenmeli” dedi. Ancak Abbas’ın bu kendinden
pervasızlığı sergileyen ABD-İngiltere-İsrail kaydeden Amerikalı general, “Ama emin konuşması, beklendiği gibi pek dikkate alınmadı.
rejimlerinin -temsil ettikleri zihniyete göre bildiklerimizden bu silahların İran Bu arada Hamas’la El Fetih ortaklığında kurulması
bile- İran’a saldırmak için gerekçe hükümetinin bilgisi ya da işbirliğiyle Irak’a planlanan ulusal birlik hükümetinin, hem iç çatışmalara,
gösterebilecekleri hiçbir veri yok ellerinde. getirildiğini söyleyemem” dedi. hem de ekonomik sıkıntı yaratan dış yaptırımlara son
Bundan dolayı tıpkı Irak işgali öncesinde Demokrat partili senatörlerden Chris Dodd vermesini uman Filistinliler kısa sürede hayal kırıklığına
olduğu gibi yalan kampanyası başlatan savaş ise, Bush yönetiminin bundan önce kanıt uğradılar. Zira Washington-Tel Aviv merkezli açıklamalar
kundakçıları, çeşitli gerekçeler uydurarak olarak sunduğu bilgi ve belgelerde sahtecilik herhangi bir değişiklik olmayacağı konusunda, iki tarafın
İran’ın “dünya barışı” için ne kadar “tehlikeli” yapmaya çalıştığını ve bu nedenle sözkonusu da fikir birliği içinde olduğunu ilan ediyordu.
olduğunu ispatlamaya başladılar. iddialar konusunda da şüpheleri olduğunu dile “Filistin birlik hükümetinin, ABD’nin bölgedeki barış
İşgal ordularının Irak’ta verdikleri getirdi. Ron Wyden adlı senatör de Bush çabalarını karıştırdığını” iddia eden ABD Dışişleri Bakanı,
kayıpların arttığı günlerde İran’ı hedef yönetiminin Irak’ın işgalinden önce “birlik hükümetinin, İsrail’i tanımayı da kapsayan tüm
gösteren yalanlar serisi piyasaya sürüldü. sahnelediği senaryoyu şimdi İran için uluslararası anlaşmaları tanımaması durumunda,
Buna göre İran, Şii milislere gelişmiş bomba tekrarlamaya uğraştığını belirtti. bakanlıkları ayırt etmeksizin boykot edeceğini” belirtti.
düzenekleri sağlamış, bu bombalarla yapılan Öte yandan BBC yayın kuruluşuna Beyaz Saray Sözcüsü Tony Snow ise “Koşullarımız aynı”
saldırılarda 170 ABD askeri ölmüştür. konuşan bazı İngiliz yetkililer, Ortadoğu’daki açıklamasını yaparak, vahşi ambargonun devam edeceğini
Saldırılarda kullanılan silahlar, İranlı üst başka ülkelerde de benzer teknolojinin teyit etti.
düzey yetkililerin emriyle Irak’a gönderilmiş. kullanıldığını dile getirdiler. Bu küstahça tehditlerin gölgesinde Kudüs’te
Bağdat’ta basın toplantısı düzenleyen Diğerleri bir yana, bizzat Amerikan savaş gerçekleşen “üçlü zirve”den de bir sonuç çıkmadı. Zaten
işgalci Amerikan ordusu subayları da, yol makinesinin başından gelen yalanlama Beyaz çıkması da mümkün değildi. Zira İsrail başbakanı, ABD
kenarlarına yerleştirilen bombalar, çeşitli çapta Saray’da sıkıntı yarattı. Konuyla ilgili dışişleri bakanı ve Mahmut Abbas’ın katıldığı zirve, ABD-
havan topları ve farklı türden patlayıcılar açıklama yapma zorunluluğu hisseden Bush İsrail dayatmalarının yenilenmesinden öte bir anlam
göstererek, bu silahların İran tarafından Irak’a yönetimi, yalanları sahiplendi. Açıklamayı taşımıyordu. Filistin halkının iradesini kaba bir şekilde
gönderildiğini iddia ettiler. Gazetecilere yapan Beyaz Saray sözcüsü Tony Snow İran çiğneyen Olmert-Rice ikilisi, Hamas’la El Fetih’e tam
İranlılar’a ait kimlikler gösteren subaylar, bu yönetiminin Şii milislere patlayıcı düzenekler teslimiyeti dayattı. Mahmut Abbas’ın bile isteneni yerine
kişilerin Irak’taki şiddet olaylarına karıştığını sağladığına emin oldukları yalanını tekrarladı. getirmesi mümkün olmadı. Emperyalist güçlerden medet
da öne sürdüler. Ancak bu kadar iddialı Pace’in açıklamalarının hatırlatılması üzerine ummakla malul bir anlayışın temsilcisi olan Abbas,
konuşan işgalciler, gazetecilerin fotoğraf Snow, Genelkurmay Başkanı’nın kişisel ABD’den beklentileri konusunda da birkez daha hayal
çekmesine ve kayıt yapmasına izin vermediler. açıklamalarda bulunduğunu iddia ederek kırıklığına uğradı.
Her kapitalist devletin bir yalan üretme soruyu geçiştirdi. Amerikancı Suudi rejiminin planına onay veren
makinesi olduğunu bilenler için sözkonusu Halkları köleleştirme seferinin başını Hamas’la El Fetih, emperyalist/siyonist güçlerin
iddiaların uydurma olduğunu anlamakta bir çeken haydut takımı sözkonusu olunca, artık tutumlarında kayda değer bir değişiklik bekliyorlardı.
güçlük yoktur kuşkusuz. Ancak bu defa yalancının mumu yatsıya kadar bile Mekke Anlaşması’nda taviz veren taraf olan Hamas
yalanlara itiraz bizzat işgalci ABD ordusunun yanamıyor. Savaş kışkırtıcılarının uydurduğu liderleri de Mahmut Abbas gibi bazı beklentiler içindeydi.
tepesinden geldi. Avustralya gezisinde yalanların açığa çıkartılıp teşhir edilmesinin Ancak emperyalist-siyonist güçlerin küstah tutumlarına
bulunan Amerikan Genelkurmay Başkanı önemi yadsınamaz. Fakat bu pervasız karşı taviz verilerek hak kazanıldığı görülmüş şey değildir.
General Peter Pace iddialarla ilgili saldırganlığı dizginleyecek olan yine de Filistin deneyiminin de kanıtladığı gibi, özgürleşmenin
açıklamasında, bu kanıtların “İran’da üretilen halkların anti-emperyalist direnişidir. yegâne yolu işgale ve zorbalığa karşı direnmektir.
20 ★ K›z›l Bayrak Emperyalizmi döktüğü kanda boğacağız! Sayı:2007/07 ★ 23 Şubat 2007
Sempozyuma hazırlık...
Önce A. Gül, hemen ardından TC Genelkurmay güvenceler arasında doğrudan bir ilişki vardır. TC’nin
Başkanı Yaşar Büyükanıt ABD’yi ziyaret etti. Bu
Türkiye, yakın gelecekte resmi çizgisinin açıkça vurgulanması ve bunun
resmi ziyaretlerde ABD yöneticileri ve Yahudi Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere kararlılıkla, hem de gerçek iktidar odağı tarafından
lobisinin etkili temsilcileriyle görüşmeler yapıldı. sahne olacak… Bu seçimlerin iç dile getirilmesi, ABD’den istenilen güvenceler
Resmi açıklamalarda bu ziyaretlerin gündeminin, dengelerde çok önemli olduğu konusundaki kararlılığı vurgulamaktadır. ABD, TC ile
Temsilciler Meclisi’nde gündeme getirilmekte olan var olan bağımlılık ilişkilerine önem vermektedir,
Ermeni soykırımıyla ilgili tasarı karşısında ABD bilinmektedir. Ordu, Cumhurbaşkanlığını aralarındaki farklılıklara ve çelişkileri rağmen bu yine
yönetimini ve etkili lobileri harekete geçirmek, PKK, AKP’ye veya istemediği bir kişiye böyledir. Bu alanda çelişkileri devam edecek, bu, belli
Güney Kürdistan ve Kerkük ile ilgili istem ve kaptırmak istememektedir. Bundan dolayı dönemlerde inişli çıkışlı bir seyir de izleyebilecektir.
“duyarlılıkları” iletmek ve diğer bölgesel sorunlardan AKP ve Erdoğan’a karşı her fırsatta Ama öyle de olsa TC’yi Ortadoğu düzeninde önemli
oluştuğu vurgulandı. Bunlar, TC’nin ABD’den istediği bir “bölgesel ayak” olarak kullanacağından kuşku
konuların ana başlıkları… Ama nedense ABD’nin karşıtlığını vurgulama gereğini duymuştur. duymamak gerekir. İlişkilerde bağımlılık temel,
TC’den istedikleri ise pek gündeme gelmedi. Bunların Bununla birlikte iç politikadaki çelişkiler ise tali planda varlığını sürdürecektir...
da Ortadoğu ve Irak işgali ile ilgi istekler olduğu hesaplaşmalar ve iktidar kavgalarında dış Bugün var olan da budur! Açık ki TC’nin ABD ve
açıktır. İran’a karşı düşünülen saldırıda TC’den önemli İsrail karşısında fazla bir hareket özgürlüğü yoktur.
destek, özellikle ABD’nin desteği önemli
isteklerin olduğu, bu bağlamda birçok diplomatik Yani stratejik düzlemde bu ekseni terketme olanağı
ziyaretin olduğu bilinmektedir. görülmektedir. yoktur. Ekonomik, politik, askeri bağımlılık bu
General Büyükanıt, ABD gezisi süresince yaptığı ilişkinin stratejik özünü anlatmaktadır. Bu genel
önceden icazet almanın yolları bulunur. Bu gezinin
basın toplantılarında ve verdiği demeçlerde TC’nin doğrudan hareket ederek Kürdistan ve onunla
böyle bir ayağının olduğu kesindir. Büyükanıt, bu
bildik resmi tezlerini bir kez daha net, kesin ve kararlı bağlantılı konularda TC’nin ABD ile yaşadığı sorun
gezide sıradan bir asker değil, gerçek iktidar, hesaba
bir biçimde tekrarladı ve vurguladı. Özellikle Güney ve çelişkilerin çok önemsiz olduğu, bu noktalarda
katılması gereken temel odak olduğunu, sergilediği
Kürdistan’a karşı düşmanca tutumunu gizleme veya kolay, kestirme ve basit bir çözümün olanaklı olduğu
tutum ve verdiği “politik mesajlar”la göstermiştir! Bu
diplomatik sözcüklerle ifade etme gereğini duymadı. sonucu çıkmaz! Bu çelişkilerle birlikte bağımlılık
yönüyle önümüzdeki gün ve aylarda “iç politikanın”
Egemenler cephesinde Güney’deki hükümetle ilişkisi devam edecektir.
daha da ısınacağından, başka kartların devreye
görüşülebileceği yönünde bir eğilimin belirmeye ve ABD, İran saldırısı konusunda TC’den istediği
sokulacağından kuşku duymamak gerekir.
tartışma konusu olmaya başladığı bir dönemde bu bütün destekleri almış mıdır? Bu konuda da TC
Kaydedilmesi gereken birinci nokta budur!
düşmanca tutum dikkatlerden kaçmadı. (Daha sonra önemli bir paradoksla karşı karşıyadır. Destek verse
Ermeni soykırımı tasarısı, elbette prestij ve daha da
bu net tutum karşısında hükümetin bu “görüşebiliriz” bölge ve Kürdistan sorununda yaşanabilecek
önemlisi TC’nin üzerinden şekillendiği zemin ve
eğilimini askıya alması, daha da dikkat çekicidir ve gelişmeler, bu saldırının olası etkileri kendisini
kuruluş özelliklerini tartışma gündeminde tutmasını
gerçek iktidar gücünün kim olduğunun açık işaretidir!) korkutmaktadır. Ama öte yandan ABD
sağlaması bakımından önemlidir. Bu nedenle bu
Bunu bir propaganda ve kararlılık gösterisi olarak emperyalizminin istediği desteği vermese bu da birçok
tasarıya karşı bütün olanaklarını devreye sokmaları
değerlendirmek yanlış olur, konuyu basite almak konuda başına iş açabilecek bir gelişme olur. Hatta
şaşırtıcı değildir. Özellikle ABD’nin kendisinden
anlamına gelir. Oysa bu düşmanca tutumu dillendiren korktuğu Kürdistan sorununda daha ürkütücü
Ortadoğu politikasında önemli destekler istediği bir
herhangi biri değil, TC’nin gerçek iktidar aygıtının gelişmelerin bile olabileceğini, yeni “Çuval
dönemde bu tasarıya karşı daha kesin ve açık tavır
başındaki kişidir; TC’nin resmi Kürdistan politikasını vakalarının” yaşanabileceğini düşünmekte, bu da
istemektedirler. Ancak bu işin bir boyutudur. Bu
yapan ve yürüten bir aygıttan söz ediyoruz. Güney kendisini çok korkutmaktadır. Bu noktada tam bir
gezinin temel gündem maddesi, Kürdistan sorunu
Kürdistan hükümet yetkileriyle görüşmeyeceğini, bu açmaz içindedir. Büyükanıt, “Türkiye tarihinin hiçbir
konusunda, bu bağlamda Kerkük ve Güney’e ilişkin
yetkililerin beyanlarını düşmanca bulduğunu, PKK’yi döneminde bu kadar büyük tehlike ve tehditlerle karşı
ABD’den kesin güvenceler almaktır. Hele ABD’nin
desteklediklerini, zaten Güney sınırının PKK’nin karşıya kalmamıştı” derken, esas olarak bu paradoks
İran’a saldırı planının gündemde olduğu ve TC’ye de
kontrolüne verildiğini belirten Büyükanıt, hükümet eksenindeki gelişmeleri kastediyordu.
bu saldırıda belli roller vermek istediği bu dönemde
katında beliren görüşme eğilimine karşı tutumunu, Özetlemek gerekirse;
TC, anılan güvenceler konusunda kesin ısrarlı
“ben görüşmem, kim görüşürse görüşsün” biçiminde Bir: Büyükanıt’ın ABD gezisi, ABD ile TC
görünüyor; dile getirilenler özünde şudur: “Güneyde
ortaya koydu. arasındaki bağımlılık ilişkisinin paradoksal yanlarını
bir Kürt devletinin kurulmasına önayak olmakla bizim
Bu ve diğer konularda AKP hükümeti ile var olan bir kez daha gözler önüne serdi. TC, ABD’nin
için çok temel bir güvenlik sorununu yarattınız. Bu,
farklılıklarını sergilemekten geri durmayan Büyükanıt, Ortadoğu stratejisi konusunda bir paradoks içindedir.
bizim için stratejik, hatta yaşamsal bir zaafa işaret
ABD gezisini, aynı zamanda bir “iç politika” Bu konuda “ince ayarların” ne kadar işe yarayacağı
etmektedir. İran saldırısı, İran’daki Kürtler’in benzer
platformuna dönüştürdü. “Cumhuriyet’in temel zamanla görülecektir! TC, İran’a saldırı planında
bir süreç içine girmesi bizim varlığımızı büsbütün
nitelikleri”nin vurgulaması, bunların korunması ABD’ye vereceği desteği şimdiden önemli
tehlikeye sokar. Güneydeki devleti, ‘bölgesel hükümet’
konusunda “dinamik güçlerden” söz etmesi, AKP güvencelere bağlamak istemektedir.
yapılanmasını, federasyon gibi sistemleri kabul
hükümetine karşı bir gözdağı olarak yorumlandı. İki: Büyükanıt’ın ABD gezisi, bir “iç politika”
etmemiz, sindirmemiz mümkün değildir. Bu konuda
Bu üst düzeydeki iktidar çekişmelerinin ABD platformuna dönüştürüldü. Bu noktada
güvenlik kaygılarımızı, çok inandırıcı güvencelerle
gezisine denk getirilmesi boşuna değildir. Türkiye, Genelkurmay’ın gerçek iktidar gücü olduğu, özellikle
gidermeniz gerekir. Bunun için ilk başta PKK
yakın gelecekte Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere Kürdistan sorununda tek belirleyici odak olduğu bir
konusunda bize daha geniş bir hareket serbestîsini
sahne olacak… Bu seçimlerin iç dengelerde çok kez daha vurgulanmıştır!
vermeniz gerekir. Ortak askeri operasyon veya bize tek
önemli olduğu bilinmektedir. Ordu, Üç: TC ve onun gerçek iktidar gücü, Kürdistan
başına operasyon yapma olanağı verilmelidir. Kerkük
Cumhurbaşkanlığını AKP’ye veya istemediği bir konusunda resmi inkâr, ret ve imha siyasetini sonuna
konusunda da somut adımlar atılmalı, bu yıl
kişiye kaptırmak istememektedir. Bundan dolayı AKP kadar sürdürme kararında olduğunu, bunun dışındaki
gerçekleşecek referandumun önüne de geçilmelidir.
ve Erdoğan’a karşı her fırsatta karşıtlığını vurgulama eğilimlere de karşı olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Bunlar sağlanırsa, biz de daha rahat sizin isteklerinize
gereğini duymuştur. Bununla birlikte iç politikadaki Sonuç olarak, emperyalist saldırganlığa, TC’nin
‘evet’ deme olanağını buluruz.”
hesaplaşmalar ve iktidar kavgalarında dış destek, sömürgeci politikalarına karşı, emperyalist eksendeki
Büyükanıt’ın özellikle Güneye karşı düşmanca
özellikle ABD’nin desteği önemli görülmektedir. İster yerel politikalara karşı halkımızı, halklarımızı duyarlı
tutumunu bu gezide açıkça dile getirmesi ile ABD
askeri darbelerde olsun, isterse normal seçimlerde hale getirmek de devrimcilerin güncel görevleri
emperyalizminden Kürdistan konusunda istenen
hükümet olmadan önce bu destek mutlaka aranır, arasındadır.
Sayı:2007/07 ★ 23 Şubat 2007 Bültenlerden... K›z›l Bayrak ★ 27
EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!
Ad› : .......................................................................
Üsküdar (İstasyon) Cad. Pınar İşhanı 853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710 Soyad› :........................................................................
No: 5 Kat: 4 Daire: 52 Kartal/İstanbul (0 216 353 35 82) Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23 Adresi : .......................................................................
........................................................................
Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24 Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3 Tel : .......................................................................
Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
6 Ayl›k Yurt içi 30.000 000 TL Yurt d›fl› 100 Euro
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cumhuriyet Mah. Tennur Sok. Cumhuriyet İşhanı 1 Y›ll›k Yurt içi 60.000 000 TL Yurt d›fl› 200 Euro
Tel: 0 (224) 220 84 92 Kat: 3/45 KAYSERİ Tel-fax: 0 (352) 2326671
Gülcan Ceyran adına,
Silifke Cd. Çavdaroğlu Çarşısı 2/93 Saadetdere Mah. Fırın Sok. No: 37/25 (Depo durağı) * TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3
* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094
MERSİN Esenyurt/İSTANBUL No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.
YaßasÝn 8 Mart Dnya Emeki KadÝnlar Gn!
KadÝnlar
Emperyalizme,
Þovenizme,
Smrye,
Ezilmeye karßõ
Birleßik
mcadeleye!
4M a r t Õ t a
Ý k y Õ d e y i z !
Kad
AlÝnteri, BDSP, BES 1 No'lu Þb., DDSB, DHP, DKH, Devrimci Hareket, DPM Devrimci Komnistler,
DivriÛi Kltr DerneÛi, EKD, EHP'li KadÝnlar, ESP, H
C'l KadÝnlar, HKM, KaldÝra,
MayÝsta Yaßam Koop., K
Z, Odak, Partizan, PSAKD (Marmara Þb.), PDD, Tekstil-Sen, Tm Bel-Sen 4 No'lu Þb.