Professional Documents
Culture Documents
İÇİNDEKİLER
Tırmanan bölgesel gerici savaş karşısında
K›z›l Bayrak’ tan
güncel devrimci görevler... . . . . . . . . . . . 3 Bölgede kaynatılan cadı kazanının kıyısında
“Derin devlet” tartışmaları neye hizmet görünmesine rağmen, Türkiye'nin, esasta onun tam
ediyor? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 göbeğinde durduğu, son haftaların gelişmeleriyle bir
Başkanlar Kurulu kararları ışığında kez daha açığa çıkmış bulunuyor.
DİSK ve 2007 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5-6 Ortadoğu'ya cadı kazanını kuran, altındaki ateşi
sürekli körükleyen, halkları en sonunda birbirine
Merkez Bankası Başkanı uyardı, Türk-İş kırdırma aşamasına getiren emperyalizmdir. Elbette o
ağalarına peşreve çıkmak şart oldu!.. ülkelerde de emperyalizmin uşakları, işbirlikçileri bu
İhaneti boşa çıkarmak için eylemli bir suça ortak oluyor. Ancak Türkiye'de bu, nerdeyse
karşı koyuş! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 tümüyle kurulu düzen ve devlet eliyle
Birleşik Metal-İş ve “ulusal çıkarlar” . . 8 gerçekleştirilmektedir. Emperyalizmin yol göstericiliği
ve desteği açık olmakla birlikte, asıl sorumluluk ve suç
Yine çocuk yuvaları, yine şiddet ve
sermaye düzeni ve devletinin üzerindedir.
terör... Çocuklarımızı örseleyen devletin “Bölücü terör” diye tepinenlerin şovenizmi nasıl
elidir!. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 körüklediği, şovenizmin ise halkları birbirine
İlerici-devrimci güçlerden düşmanlaştırarak gerçek bölücülüğü nasıl üstlendiği
8 Mart'a çağrı! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 10 ortadadır. Hrant Dink cinayeti ve sonrasındaki
İşçi ve emekçi kadınlar! gelişmeler devletin bizzat üstlendiği şoven kışkırtmanın
meyvelerini tezgaha çıkarmıştır. Ama bu aynı
Ulusal, cinsel, sınıfsal baskı ve sömürüye
gelişmeler, aynı zamanda, düzen ve devlet eliyle de
karşı; İsyan hakkınızdır!..... . . . . . . . . . 11 körüklense, şovenist histeri dalgasının sınırlarına da
Kadınlara yönelik etkinlikler ve işaret etmektedir. Bu faşist, bu yıkıcı ve bölücü dalga,
8 Mart çalışmalarından.... . . . . . . . . 12-13 Hrant Dink cenazesinde kurulan 'halkların kardeşliği'
Çocuk bakımı toplumsal bir barikatıyla kırılıp püskürtülmüş durumdadır. Düzen
sorumluluktur!.. Ücretsiz, nitelikli kreş cephesi şimdilerde hasarını onarmakla meşguldür.
Düzen medyası sabah akşam milliyetçilik savunusuna
istiyoruz!. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 14
soyunmuş durumdadır. Dün, devletin ve düzenin bekası
Bir cinayetin düşündürdükleri….. . . . . 15 adına üstlendikleri cinayetler yine düzen ve devlet
Güçlü politik ve örgütsel bir hazırlıkla tarafından kutsanan, katilleri şerefli ilan edilen tescilli
8 Mart'ı ve baharı kazanmaya! faşist partiler, bugün, 'milliyetçiler adam öldürmez'
(Orta sayfa). . . . . . . . . . . . . . . . . . . 16-17 demeçleri vermek zorunda kalıyor. desteklenen/özendirilen töre cinayetleriyle; kimsesiz
Afganistan'da kukla rejim rüşvet Türkiye'deki egemenlerin tek suçu, ülke içinde çocuklar yurtlarda estirilen terör ve devlet eliyle
ektikleri nifak tohumlarını sulayıp gübrelemek de değil. zorlandıkları fuhuş bataklığıyla; tarım işçileri kamyonla
batağında yüzüyor... . . . . . . . . . . . . . . . 18
Onlar, emperyalist efendilerinin hizmetinde, komşu taşınma işkencesiyle kırılıyor, tek tek ve toplu ölümlere
Savaş aygıtı NATO Ortadoğu'ya yerleşme halklara yönelik saldırılarda da giderek daha aktif roller mahkum ediliyor.
çabalarını arttırıyor. . . . . . . . . . . . . . . . 19 üstleniyor, Ortadoğu'da yakılan bölgesel gerici savaş Yoğunlaşan 8 Mart çalışmalarıyla, devrimci baharın
Eğitim-Sen Program Kurultayı başladı 20 ateşini körüklemekte bir sakınca görmüyorlar. Halkların ilk büyük yıldönümünü karşılamaya hazırlanan devrimci
Sermayenin kasasında katili emperyalizmin hizmetinde, NATO şemsiyesi hareketin, bu sürecin tüm yıldönümlerini, anti-
“bilim insanlığı”. . . . . . . . . . . . . . . . . . 21 altında, komşu halkların katline hazırlanıyorlar. emperyalist, anti-şovenist, anti-kapitalist dalganın
Bu ortam, bu ülkede ezilenlerin ezileni konumundaki büyütülmesi yönünde ve en etkin biçimde
Devrim Okulları sona erdi . . . . . . . 22-23
kesimlerin; kadınların, çocukların özellikle de kimsesiz kullanabilmesi gerekiyor. İşçi ve emekçi kitleleri
Bertold Brecht (10 Şubat 1898- 14 olanlarının- işçi sınıfının en yoksul kesimlerinin şovenizm zehrinden koruyabilmek için, devrim ve
Ağustos 1956): üzerindeki baskı ve terörün katmerlenmesini sağlıyor. sosyalizm panzehirini daha çok, daha yaygın kullanma
Proleter sanatın çalışkan işçisi... . . . 24-25 Kadınlar giderek artan bir şiddetle, adeta zorunluluğu ortada duruyor.
Ekim Gençliği’nden . . . . . . . . . . . . 26-27
Bir cinayet ve ortaya çıkardığı
gerçekler. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 28
Günlük Kızıl Bayrak sitesi Ocak ayı
rakamları:
Ziyaretçi sayısında süren artış...... . . . . 29
Basından. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Sosyalizm İçin
K›z›l Bayrak 0 0 .
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete
i ’ n i n 1
Sayı: 2007/05 ● 9 Şubat 2007
G e n ç l i ğ
Eki m
Fiyatı: 50 Ykr
ı ! . .
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.
ı s ı ç ı k t
a y
Yayın türü: Süreli Yaygın
s r d e . . .
le
Yönetim Adresi:
y i i
Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd.
e b a
(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52
ç ı v
Fax: 0 (212) 534 95 90
Kita p
e-mail: kb1@tnn.net
Web: http://www.kizilbayrak.de
http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.com
Baskı: Gün Matbaacılık Genel Dağıtım:
İSTANBUL YAYSAT
Tel: 0 (212) 426 63 30
Sayı:2007/05 ★ 9 Şubat 2007 Kapak K›z›l Bayrak ★ 3
D‹SK ve 2007
DİSK Genişletilmiş düşünmektedir.
Başkanlar Kurulu’nun 25 Fakat 3 numaralı kararın tamamı bütünlüklü olarak
Kasım 2006 tarihli ele alındığında, DİSK yönetiminin hiç de AKP
toplantısından sonra hükümetini inisiyatifli davranmaya ve sorumluluk
yayınlanan sonuç bildirgesi şu almaya çağırmak gibi bir niyetinin olmadığı
satırlarla bitiyordu: görülmektedir. Sözünü ettiğimiz maddede DİSK
“Önümüzde yönetimi AKP iktidarının hükümet olduğu süreç
Cumhurbaşkanlığı seçimleri içinde “İşsizlik, düşük ücret, eğitimde eşit fırsatlardan
ve genel seçim dönemini de yoksunluk, yetersiz sağlık hizmeti, güvenli gelecek
kapsayan bir yıllık sürenin beklentisi, ülke varlıklarının ve doğal kaynakların
Türkiye’de önemli gelişmelere hoyratça tüketilmesi” gibi sorunları daha da
neden olacağı açıktır. Bu büyüttüğünü, bütün sorunların “demokrasi, özgürlük,
nedenle, önümüzdeki dönemin sosyal adaleti gerçekleştirecek doğrultuda
siyasal gelişmeler yönünden çözümlenmesi”nin ise bütün toplumsal kesimlerin
de değerlendirileceği ve bu beklentisi haline geldiğini vurgulamaktadır. Maddenin
sürece ilişkin olarak DİSK devamında yer alan “Önümüzdeki dönem yaşanacak
kararlarının olan seçimlerde sonuçları belirleyecek olan, bizlerin
temellendirileceği kaldırılmasıdır. de talepleri olan bu beklentilerin karşılanması için
Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısı Ocak DİSK’in karar metninde “politik cinayetler” olarak ortaya konacak çözüm önerileri olacaktır”
2007’de yapılacaktır.” tanımlanan tüm bu katliamların arkasında sermaye cümlesiyle de asıl amaç daha belirgin şekilde ortaya
Sözkonusu Genişletilmiş Başkanlar kurulu devletinin kanlı karanlık birimlerinin bulunduğunu konulmaktadır.
toplantısı belli bir gecikmenin ardından nihayet 2-3 bugün artık herkes şu ya da bu ölçüde bilmektedir. DİSK yönetiminin beklentisi olan “çözüm
Şubat tarihlerinde yapılmıştır. DİSK, bu tür Gene Hrant Dink’in katledilmesinin de aynı zincirin önerileri”ni seçimler döneminde kimlerin program
toplantıları genelde aynı gün kamuoyuna bir devamı olduğunu gösteren kanıtlar şu günlerde haline getirip savunacağı da artık bir sır değildir.
duyurmaktaydı. Bu kez öyle olmamıştır. 3 Şubat’ta ortalığa dökülmüş durumdadır. Dolayısıyla tıpkı Kısacası DİSK yönetimi genişletilmiş Başkanlar
tamamlanan Genişletilmiş Başkanlar Kurulu’nda bundan öncekiler gibi Hrant Dink cinayetiyle ilgili Kurulu kararları içerisine küçük bir seçim programı
alınan kararlar, “DİSK GENİŞLETİLMİŞ soruşturmaların da birkaç tetikçi kurban edilerek sıkıştırmıştır. 10 Aralık Hareketi’nin siyaset sahnesine
BAŞKANLAR KURULU (Şubat 2007) kapatılacağı, soruşturmaların bundan öte kayda değer çıkmaya hazırlanmasından bu yana DİSK yönetimi
KARARLARI” başlığıyla 7 Şubat günü bir sonuç vermeyeceği yaygın ve haklı bir görüştür. AKP hükümetini bir siyasal rakip olarak algılamakta
konfederasyonun internet sitesine konularak Bütün bunlar ortadayken ve bilinmekteyken DİSK ve eleştirilerini bu zemin üzerinden yöneltmektedir.
kamuoyuna açıklanmıştır. Başkanlar Kurulu’nun bu gerçekleri daha açık bir Ele aldığımız karar metninin özellikle ilk bölümleri
Açıklanan kararlara bir bütün olarak bakacak biçimde dile getirmekten kaçınması, Kemal Türkler’in bunun yeni bir halkası durumundadır. Süreç
olursak, DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu bir ve diğerlerinin katillerini “sis perdesi” arkasında ilerledikçe bu durum daha açık bir biçimde görülecek,
önceki toplantısında ele aldığı kimi başlıkları daha da araması, bu konuda titrek bir tutum aldığını, bilip de kaçınılmaz biçimde de DİSK ve sınıf hareketi içinde
ayrıntılandırıp somutlaştırmış, Hrant Dink’in bilmezden geldiğini göstermektedir. Sermaye bazı tartışmaların ortaya çıkmasına vesile olacaktır.
katledilmesi gibi yeni gelişmeler üzerinden de belli devletinin eli kanlı odakları karşısında bu türden titrek
görüşler açıklamıştır. Son aylarda AKP hükümetini bir tutum takınan DİSK’in her fırsatta dile getirilen 12
hedefe koyan DİSK yönetiminin bu kez de
Sınıf hareketinin gündemi ve DİSK
Eylül rejimiyle hesaplaşma iddiası da havada
alışkanlığını bozmadığı ve pek çok karar maddesinde kalmakta, hiçbir inandırıcılık taşımamaktadır. Bu
AKP’yi eleştirdiği görülmektedir. Buna karşılık karar DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu karar metni
kadarla gene fazla sorun yok. Öte yandan DİSK’in dördüncü maddeden onuncu maddeye kadar olan
metninde Cumhurbaşkanlığı seçimine hiç
meselenin çözümünü soruşturmaların kararlılıkla bölümde sınıf hareketinin bazı temel gündem
değinilmemesi ve milletvekili genel seçimlerinden
yürütülmesine ve birkaç yasal değişikliğe bağlayan maddelerini ele almaktadır. Konfederasyon
sadece bir yerde, o da geçerken, söz edilmesi dikkat
tutumu, sermaye devletinin eli kanlı kimliğini yönetimlerinin alışılmış toplantı sonuç bildirileriyle
çekmektedir.
gizleyen, onu meşrulaştıran bir işlev de taşımaktadır. kıyasla elimizdeki metin bu konuda oldukça kapsamlı
DİSK’in faili belli cinayetler karşısındaki ve somut bir içerik taşımaktadır. Şimdi mümkün
Hükümet eleştirisi mi seçim bildirgesi mi? olduğu kadar özet bir biçimde bu maddelerde neler
titrek tutumu söylendiğine yakından bakalım.
DİSK Genişletilmiş Başkanlar Kurulu kararlarının 4. maddede mevcut 2821 ve 2822 sayılı yasaların
DİSK Başkanlar Kurulu’nun karar metninde ilk iki ilk üç maddesinde bir saptama dikkatleri çekecek sendikal hakların önünde engel olduğu belirtilmekte,
madde, Hrant Dink’in katledilmesi üzerinden “politik biçimde tam üç kez yineleniyor. Buna göre yaşanan patronların bu yasalarda yapılacak değişikliğin bedeli
cinayetler”e ayrılmıştır. “İçinde bulunduğumuz gelişmelerin “kaygı veren” bir boyut kazanmasında olarak kıdem tazminatı hakkının gaspını gündeme
günlerde ülkemizde yaşananlar, toplumsal barışı tehdit
hükümetin önemli bir payı vardır. AKP hükümeti getirdiği belirtilerek, bu dayatmanın reddedildiği
eden bir nitelik kazanmıştır. Yönlendirildiği anlaşılan
“sorumluluk üstlenmek yerine, olaylardan ve vurgulanmaktadır. Ayrıca DİSK bundan böyle 2821 ve
gelişmeler, olayları kaygı veren bir boyuta
gelişmelerden şikayetçi” olmaktadır. Hükümet “siyasi 2822 sayılı yasalarla getirilen engelleri
taşımaktadır” tespitiyle başlayan 1 numaralı kararda
tercih yapmaktan ve inisiyatif kullanmaktan” tanımayacağını, örgütlenme ve sendikal çalışmaların
Türkiye’de yıllardan beri “toplumsal muhalefetin
kaçınmaktadır. Yapay gündemler ve “iktidarın uluslararası sözleşmelerin tanıdığı haklara dayanılarak
susturulması, bastırılması ve etkisizleştirilmesi”ni
inisiyatif almaktan kaçınan tutumu, toplumda yürütüleceğini açıklamaktadır.
hedefleyen “politik cinayetler”in işlendiği
belirsizlik, kaygı ve korku duygusu”nun Ne var ki bu keskin ve kararlı söylemin arkası
belirtilmektedir. Bunlardan en önemlisinin de 1 Mayıs
yaygınlaşmasına neden olmaktadır. önemli ölçüde boştur. Çünkü “Sendikal hak ve
77 katliamı olduğu belirtilmektedir.
Bu vurgulardan da anlaşılacağı üzere DİSK, özgürlükler, uluslararası hukuktan kaynaklanan temel
“Politik cinayetler” konusunda DİSK’in iki pratik
hükümetin siyasi tercih yapmamasından ve inisiyatif haklardır” dediğiniz yerde sizin sınırlarınızı gene de
önerisinin olduğu görülmektedir. Birincisi “Hrant
almaktan kaçınmasından fena halde şikayetçidir ve bu sermayenin hukuku çiziyor demektir. Oysa sendikal
Dink cinayetinin gerisindeki ilişki ağının ortaya
çıkarılması, katil ve azmettiricilerinin durumu eleştirmektedir. Tersinden okuyacak olursak, hak ve özgürlükler hiç de uluslararası hukuktan
yargılanmalarının tam bir açıklıkla” yürütülmesidir. DİSK yönetimi AKP hükümetinin inisiyatifli kaynaklanan haklar değildir. Bu hakları işçi sınıfı
Diğeri ise “başta TCK’nın 301. Maddesi olmak üzere” davrandığı, sorumluluk üstlendiği ve gelişmelere bedeli hayli ağır uzun mücadeleler sonucunda
yasalardaki antidemokratik hükümlerin müdahale ettiği takdirde birçok sorunun çözüleceğini, kazanmıştır ve kapitalizmin “uluslararası” hukuku
hiç değilse bu ölçüde ağırlaşmayacağını belli bir noktadan sonra bunları kayda geçirmek ve
6 ★ K›z›l Bayrak DİSK Başkanlar Kurulu... Sayı:2007/05 ★ 9 Şubat 2007
tanımak durumunda kalmıştır. Üstelik bu işi bile konferansına dair görüşler, F tipi cezaevleri ve küresel düzen siyasetiyle hem de sınıf hareketiyle ilgili belli
sözkonusu hakların kullanımını mümkün olduğu ısınma gibi diğer temel gündemlerle ilgili. başlı tüm gelişmeler üzerinden gündeme bir biçimde
ölçüde zorlaştırarak, içini boşaltarak yapmaya özen Toplamına bakıldığında, DİSK yönetiminin 2007 gelecekler. Genel kurullar bu yoğunlaşmayı daha da
göstermiştir. yılını hem önümüzdeki genel kurullar sürecine dönük arttıracak. Bu arada Süleyman Çelebi ve ekibinin ince
Dolayısıyla şayet DİSK sendikal hak ve bir hazırlık dönemi olarak gördüğü, hem de daha önce planlarının tersine dönme ihtimalini de yabana
özgürlükler noktasında sınıfın karşısına dikilen vurguladığımız gibi milletvekili genel seçimlerine dair atmamak gerekir. Özellikle keskin dönemeçlerde
engelleri çiğnemek istiyorsa ve bu niyetinde birazcık kimi hesaplar yaptığı anlaşılmaktadır. toplumsal gelişmelerin nasıl şekilleneceğini önden
olsun samimiyse sırtını ILO normlarına değil sınıfın Konfederasyon ve sendika yönetimlerinin toptan kestirmek çok da kolay değildir. Her durumda 2007
mücadelesinin gücüne dayamalı, bu büyük gücü açığa ve bir bütün olarak aynı kaygılarla hareket ettiği iddia yılı “D”İSK’in düzen sendikacılığında daha derinlere
çıkartabilmenin, örgütleyebilmenin derdine edilemez elbette. Fakat Süleyman Çelebi ve onunla mi yol alacağını yoksa yeniden DİSK olmak yolunda
düşmelidir. aynı sendikal-siyasal anlayışı paylaşan ekip için bu farklı bir rotaya mı gireceğini daha rahat
Beşinci maddede Anayasa Mahkemesi’nden dönen söylenenlerin fazlasıyla geçerli olduğu da ortadadır. anlayacağımız bir süreç olmaya adaydır. Ortaya
SSGSS yasası ile ilgili görüşler ortaya konulmaktadır. Süleyman Çelebi şu son zamanlarda DİSK üyelerini çıkacak sonuç, sınıf devrimcilerinin, işçi sınıfının
DİSK yönetiminin muhtemelen yaz aylarında ve genel olarak da bütün işçileri birer oy pusulası davasına inanan güçlerin kritik süreçlerde ortaya
gündeme gelecek sosyal yıkım saldırısı ile ilgili bir olarak görmektedir. Çizilmeye çalışılan kararlı, koyacakları müdahale ve mücadele gücüne bağlı
mücadele ve eylem programı belirlemediği mücadeleci DİSK yöneticisi portresinin gerisinde bu olarak şekillenecektir.
görülmektedir. Bu konuda tek söylenen iptal edilen oy pusulalarına dönük hesapların küçümsenemez bir Sınıf devrimcileri bu süreçleri hem düzen içi
yasanın sendikalar tarafından dile getirilen talepler payı vardır. sendikal anlayışlarla hesaplaşmanın, onları etkili
dikkate alınarak yeniden düzenlenmesidir. Bu noktada Durum öyle gösteriyor ki, konfederasyonlar ve biçimde teşhir etmenin bir imkanı olarak görecekler.
Anayasa Mahkemesi’nin belirlediği sınırlara uyulması bunların içinde de DİSK, 2007 yılı içerisinde hem Hem de sınıf hareketini devrimci temellerde yeniden
konusunun ayrıca vurgulanması ise bir işçi sendikası
için fazlasıyla gariptir.
Altıncı maddede geçen yıl hükümet tarafından Mensa patronunun pervasızlığı ve sendikanın ihaneti...
onaylanan Avrupa Sosyal Şartı’nın onay sürecinin
tamamlanması ve konulan çekincelerin kaldırılması “Sendikac›lar ya görev bafl›na ya kap› d›fl›na!”
talep edilmektedir.
Yedinci maddede tüm çalışanlar için ortak MENSA patronu Mehmet Ulutaş,
çalışanlar yasası talebi dile getirilmektedir. İçeriği kendisini “örnek patron” ilan eden DİSK
sınıfın ve emekçilerin acil istemlerine ve çıkarlarına Genel Başkanı Süleyman Çelebi’ye ne kadar
dayalı olarak ayrıntılandırılmak koşuluyla ortak iyi bir patron olduğunu gösterircesine,
çalışanlar yasası talebi olumlu karşılanabilir. Fakat geçtiğimiz yıl işçilerin tüm kazanımlarını
DİSK yönetiminin bu talebi daha çok DİSK ile gasp etmiş, sendika temsilcileri dahil
KESK’in birlikteliği olarak anladığı ve istediği çalışanların önemli bir kısmını kapı dışarı
bilinmektedir. etmişti.
Sekizinci maddede 2007 yılı boyunca DİSK’in 40. Bununla da yetinmeyen MENSA patronu
kuruluş yıldönümünde etkinlikler yapılacağı Mehmet Ulutaş, bir yandan işten atılmalar
belirtilmekte, kutlamaların DİSK geleneğinin ve konusunda işçileri suçlarken, diğer yandan da
örgütlenmesinin tanıtılmasına, örgütlenmesinin evrakta sahtecilik yaparak yargı sürecini
yükseltilmesine yönelik olacağı vurgulanmaktadır. etkilemeye çalışmıştı. Tüm bunlar
Dokuzuncu maddede 1 Mayıs kutlamalarına yaşanırken, DİSK yönetimi işçilere sahip
değinilmektedir. Bugünkü pratik öneminden dolayı çıkmak bir yana, direnişe geçmek gerektiğini
tümüyle aktardığımız maddede şunlar söylenmektedir. düşünen işçileri de “eğer benim inisiyatifim
“1 MAYIS 2007, siyasal geçmişimizde ve DİSK’in dışında iş yaparsanız sizi sahiplenmem” MENSA’da şu an 300 civarında işçi çalışıyor.
40 yıllık mücadele tarihinde önemli bir köşe taşı olan diyerek tehdit etmişti. Bunların 120 tanesi almaları gereken maaşları
1 Mayıs 1977 katliamının 30. yılıdır. Bu tarih, DİSK Aradan geçen süreçte patronla oturup yemek alamadıkları gibi, ücretli izne çıkarılmış
açısından son derece önemlidir. DİSK, bu yıl 1 yemek ve iltifatlarda bulunmak dışında bir şey durumdalar. İşten atılan 38 işçi için Adana İş
Mayıs’ın, “77 Katliamı”nın ardındaki gerçeklerin yapmayan Süleyman Çelebi’nin aksine işçiler Mahkemesi işe iade kararı almış olmasına rağmen,
ortaya çıkarılması ve sanıklarının yargılanması çeşitli eylemler yapmışlar, ancak sendikanın alacakları ödenmediği gibi işe dönüşlerine de izin
talepleriyle, özüne, geleneklerine ve mücadelesine uzlaşmacı çizgisi nedeniyle başarıya verilmiyor. 15 Mayıs 2006 tarihinde işten atılan 94
uygun bir şekilde Taksim’de kutlanması konusunda ulaşamamışlardı. Buna rağmen yasal yollara işçiden 43’ü Adana İş Mahkemesi kararıyla işe
kararlıdır.” başvuran işçilerin mahkemeleri sonuçlanmaya dönüş hakkı kazandı, karar şu anda Yargıtay’da.
Hangi niyetle hareket ediyor olursa olsun, DİSK başladı. Gerek Bölge Çalışma İl Müdürlüğü’nün Diğer 41 işçinin duruşması ise 9 Şubat’ta
yönetiminin 1 Mayıs 2007 kutlamalarını Taksim’de gerekse de mahkemelerin atadığı bilirkişi ve gerçekleşecek. 10 Kasım’da çıkarılan 78 işçiden
gerçekleştirmeye dönük olarak ortaya koyduğu bu müfettişlerin yaptıkları araştırma ve hazırladıkları 22’si 28 Aralık’ta işe dönüş hakkı lazandı. Bu
“kararlı”lığın altı mutlaka çizilmelidir. DİSK raporlar, hükümetle yakın ilişkilerde bulunan işçiler de Yargıtay’ın vereceği kararı bekliyorlar.
Genişletilmiş Başkanlar Kurulu’nun son toplantısında patronun evrakta sahtecilik yaptığını da ortaya Diğer 56 işçinin duruşması ise 23 Şubat’ta
aldığı en önemli ve somut kararlardan biri kesinlikle koyuyor. yapılacak.
budur. İşten atılan işçiler 8 Kasım 2006 tarihinde Tüm bu süreç boyunca işçilerin yanında yer
Belli bir aşamadan sonra DİSK’in bu konudaki Bölge Çalışma İl Müdürlüğüne 5 aydır maaşlarını almayan, patronların masalarında kuracağı yeni
kararını ortada bırakıp bırakmamasının fazla bir alamadıkları gerekçesiyle şikâyette bulunmuşlardı. parti için destek arayan Süleyman Çelebi, işçilerin
önemi de yoktur. Eğer devrimci hareket ve sınıf Bölge Çalışma İl Müdürlüğü tarafından yapılan harekete geçmesini engellemiş, atılmaların olduğu
içerisindeki ilerici devrimci güçler kendi üzerlerine incelemede her bir işçinin 1.120 YTL alacakları dönemde işçilerin basıncıyla ortaya konan eylem
düşen görevleri gerektiği ölçüde yerine getirmeyi olduğu tespit edildi. Oysa işçilerin Haziran-Şubat takviminin uygulanmasının önüne geçmiştir.
başarabilirlerse bu yıl 1 Mayıs’ı daha ilerden aylarını kapsayan alacakları da var. Bu da işçi Yaşananlar, hükümetin ve sendikal ihanet
kazanmanın önü açılabilir. DİSK’in kararı bu konuda başına 4.5-5 milyar kadar ediyor. Ama bilirkişi ve şebekesinin desteğini arkasına alan MENSA
belli bakımlardan uygun bir zemin ve meşruluk müfettişler incelemelerinde, işçilere paraları patronunun ne kadar pervasızlaşabildiğini
yaratabilecek niteliktedir ve mutlaka bu yanıyla ele ödendiğine dair sahte imzalarla karşılaştılar. İşçiler gösteriyor. Bu durum Mehmet Ulutaş’ın bir
alınmalıdır. Mayıs ayından bu yana kadar hiçbir bordroyu burjuva olarak kendi sınıfsal konumuna uygun
almamışlardı. Buna rağmen bordrolarda işçilerin davrandığını, Süleyman Çelebi ve ekibinin ise işçi
2007 tercih yılı olacak; imzalarının bulunması, patronun evrakta sahtecilik sınıfına ihanete doğru giden yolda ne kadar mesafe
yapacak kadar ileri gittiğinin göstergesiydi. kaydettiğini ortaya koyuyor.
“D”İSK mi DİSK mi?
İşçiler bu durum karşısında önümüzdeki İşçilerin yapması gereken, kendi kaderlerini bu
günlerde Bölge Çalışma İl Müdürlüğü’ne ihanet şebekesine teslim etmemek, mücadele
Genişletilmiş Başkanlar Kurulu kararlarının son üç
itirazlarını yapacaklar ve evrakta sahtecilik yolunu tutarak kendilerine ait olan sendikaları
maddesi Irak’ın işgalinin yıldönümü dolayısıyla
gerekçesiyle işveren hakkında Cumhuriyet gerçek bir sınıf örgütü haline getirmektir.
yapılacak eyleme katılım, Kürt sorunu kapsamında
savcılığına suç duyurusunda bulunacaklar. Kızıl Bayrak/Adana
geçtiğimiz ay yapılan “Türkiye Barışını Arıyor”
Sayı:2007/05 ★ 9 Şubat 2007 Sendikal ihanet! K›z›l Bayrak ★ 7
Merkez Bankası Başkanı uyardı, Türk-İş ağalarına peşreve çıkmak şart oldu!..
İşçi sınıfını temsil etme iddiasında olan bir emek örgütü sermayenin iç çatışmalarında taraf
olabilir mi?
Mamak’ta kadın
seminerleri
Mamak İşçi Kültür Evleri Kadın Komisyonu
olarak mahalledeki emekçi kadınların yaşadıkları
sorunları ele alan bir seminer programı hazırladık.
Sosyal sorunlar (kadın ve yozlaşma, anne-çocuk
ilişkileri vb.), eğitim, sağlık, ekonomik sorunlar, kadın
sorununun tarihsel kökenleri başlıklarından oluşan
seminerleri haftalık periyotlarla sürekli hale getirmeyi
hedefliyoruz.
Çocuk Tiyatrosu Topluluğu çalışmalarına katılan
çocukların annelerinin katıldığı “Anne-çocuk
ilişkileri” başlıklı semineri 3 Şubat Cumartesi günü
saat 13:00’de gerçekleştirdik. Sosyolog Aslıhan
Özden ve Psikolog Şule Akdağ’ın katıldığı seminer
aile ve çocuk ilişkileri kapsamında oldukça güçlü bir
şekilde sunuldu. Seminerde başarı-başarısızlık,
kıyaslama, kişisel güven ve çocuğun yetişkin birey
olduğu olguları üzerinde durulurken canlı örnekler
verildi. Mevcut toplumsal koşulların aile içi
ilişkilerdeki belirleyiciliğine dikkat çekildi. İlk dönem
karnelerinin alındığı bugünlerde düzenin eğitim
anlayışının oluşturduğu davranış biçimlerinin anne
üzerinden çocuğa yansıdığı, bunun çocuğun kişiliğinin
gelişiminde olumsuz sonuçlar doğurduğuna dikkat
çekildi. Çocukları koruma duygusu ile gösterilen özel toplumda yaşadığı sorunları, toplumsal yaşamdaki Etkinlik Emekçi Kadın Komisyonu’nun çalışmalarına
hassasiyetin özünde çocuğun kendine olan güven, yerini anlattı. Ardından Şengül Özdemir söz aldı. katılım ve 8 Mart şenliğini birlikte örgütleme
yanlışı-doğruyu kendi algısıyla kavrama gibi Özdemir, yasalarda kadının yeri ve konumuyla ilgili çağrısıyla sona erdi.
özelliklerinin gelişmesinin önünde engel olduğu bir sunum yaptı. Kadınların şiddet, taciz, töre Kızıl Bayrak/Kartal
söylendi. Eğitim sistemine dair yaşanan sorunların cinayetleri vb. saldırılarla karşılaştığında yasal
bireysel çözümlerle değil mücadele ile düzenlemelerin ne anlama geldiğini ifade etti.
giderilebileceği, taleplerimizi kazanmak için mücadele Kadınlara şiddet uygulayanların, töre cinayetlerinde GOP-DER’de kadın paneli
edilmesi gerektiği vurgulandı. katledenlerin, taciz ve tecavüz edenlerin yasalarda Emekçi Kadın Komisyonu olarak hem
Seminer soru-cevap bölümüyle devam etti. nasıl bir cezai yaptırıma maruz kaldığını anlattı. İş bölgemizdeki emekçi kadınlarla buluşabilmek, hem de
Seminerin ön çalışması kısa bir zaman diliminde yasalarında kadın işçilere yönelik düzenlemeleri yaklaşan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne
yapıldı. Tek tek evler gezilerek gerçekleştirilen anlattı. güçlü bir hazırlık yapabilmek amacıyla eylem ve
seminer duyurusu sırasında emekçi kadınlara yönelik Sorularla devam eden tartışmalarda özellikle etkinlik programı oluşturmuştuk. Bu program
hazırlanan anketler yapıldı. hukukun sorunları çözmediği, ancak mücadelenin çerçevesinde, panel, film gösterimi, söyleşi ve basın
Mamak İKE Emekçi Kadın Komisyonu sonucunda bir takım hakların kullanılabileceği üzerine açıklaması gerçekleştirme kararı aldık. Programımızın
bir fikir birliği oluştu. Sömürünün, şiddetin ve kadının ve emekçi kadınlara çağrı yaptığımız bir metnin yer
kadın olmasından kaynaklı sorunlarının kaynağının aldığı el ilanları ve afişler hazırladık. El ilanlarını
Maltepe PSA’da kadın sömürü düzeni olduğu tartışıldı. belirlediğimiz fabrika çıkışlarında emekçi kadınlara
Fatma Ünsal “Yasaları yapanlar bu yasaları bizim ulaştırdık. Ayrıca ev toplantıları düzenleyerek Emekçi
paneli için yapmıyorlar. Kendi düzenlerini korumak için Kadın Komisyonu’nun tanıtımını gerçekleştirdik.
4 Şubat günü Maltepe Pir Sultan Abdal yapıyorlar. Bizler ancak bizlerin oluşturduğu, Programımız çerçevesinde belirlediğimiz “Tarihten
Derneği’nde “Kadının Toplumsal Yaşamda ve denetlediği ve yasalarını kendimizin belirlediği bir bugüne emekçi kadın mücadelesi” başlıklı panelimizi
Yasalardaki Yeri” konulu bir panel düzenlendi. Avukat düzende gerçekten haklarımızı garanti altına alırız” 4 Şubat günü gerçekleştirdik.
Şengül Özdemir’in ve eğitimci Fatma Ünsal’ın sözleriyle emekçi kadınların izlemesi gereken yolu Panel “Bu bahar önce kadınlar yürüyecek” başlıklı
katıldığı panel canlı tartışmalara sahne oldu. ifade etti. sinevizyon gösterimi ile başladı. Kadın Komisyonu
İlk sözü alan Fatma Ünsal, kadının kapitalist Yaklaşık 2 saat süren panele 30 kişi katıldı. adına bir arkadaşımız komisyonun amaçlarını anlatan
kısa bir konuşma yaptı. Daha sonra sözü panelist
arkadaşımıza verdi. Sunumda tarihsel olarak emekçi
kadınların mücadelesi anlatıldı. Ardından sohbete
geçildi. Sohbette yaşanan sorunlar ve bu sorunların
Alt›ny›ld›z’da gözalt› terörü! nasıl aşabileceği üzerine tartıştık.
Panelin ardından belirlediğimiz program
çerçevesinde etkinliklerimize devam edeceğiz. Baharı
Geçmişte mücadele deneyimleri olan çıkışında dağıtırken kolluk güçleri tarafından kazanmak için, emekçi kadınlar olarak üzerimize
Altınyıldız’da çalışma koşulları oldukça ağır. engellendik. düşen sorumlulukla hareket edeceğiz.
Sendikanın işbirlikçi tavrı nedeniyle geçen toplu Altınyıldız’ın patronu Cem Boyner bizleri GOP-DER Emekçi Kadın Komisyonu
sözleşme sürecinde hak kayıpları yaşanmaya engellemek için kolluk güçlerini devreye
devam etmişti. Geçen sene Teksif Sendikası’nın sokmuştu. Üç resmi polis otosu fabrikaya geldi. Program:
imzaladığı satış sözleşmesine eski-yeni işçi ayrımı Kolluk güçlerinin engelleme girişimine karşılık
sokulmuş, yılda 4 maaş olan ikramiye hakkı 2,5’a vererek meşru, demokratik bir hakkı Film gösterimi
indirilmişti. Fakat o süreçte işçiler refleks bir kullandığımızı ve bu hakkın kullanımını Demir Çeneli Melekler
şekilde de olsa sözleşmeye tepki göstermiş, Teksif engelleyemeyeceklerini belirttik. Ancak kolluk Tarih: 18 Şubat (Pazar)
Sendikası’ndan hesap sormuştu. güçleri tarafından zorla gözaltına alındık. Saat : 15.00
Patron en son olarak çoğunluğu 6 yılı aşkın bir Götürüldüğümüz Yenibosna 75. Yıl Polis Yer : Gaziosmanpaşa İşçi Derneği
süredir çalışan 60 işçiyi işten attı. Tekstil İşçileri Merkezi’nde yaklaşık 5 saat keyfi bir şekilde
Bülteni olarak bu gelişme üzerine Altınyıldız alıkonulduk. Saat 21:00’de serbest bırakıldık.
işçilerine “Atılan işçi arkadaşlar geri alınsın!” Patronlar ve onların uşakları şunu iyi bilmeliler Basın açıklaması
başlıklı bir bildiriyle seslendik, atılan arkadaşlara ki, baskılar bizi yıldıramaz ve hiçbir güç devrimci Tarih: 24 Şubat (Cumartesi)
sahip çıkılması çağrısı yaptık. faaliyetimizi engellemeyemez! Saat : 16.00
Bildirileri 2 Şubat günü 03:00-11:00 Tekstil İşçileri Bülteni çalışanları Yer : Gaziosmanpaşa Meydanı
vardiyasına dağıttık. 07:00-03:00 vardiyasının
14 ★ K›z›l Bayrak Devrim olmadan kadın kurtulmaz! Sayı:2007/05 ★ 9 Şubat 2007
‹srail “Irkç› duvar”›n alan›n› geniflletiyor belirten Hoop Scheffer, NATO’nun herhangi bir İslam
ülkesine veya İslam dünyasına düşman olmadığını
söyledi. Bölge halkları nezdinde zerre kadar itibarı
Uluslararası Adalet Divanı, 9 Temmuz 2004’te kalmayan ABD emperyalizminden NATO’yu farklı
aldığı bir kararla İsrail’in Filistin topraklarına durumunda 1500 İsraillinin yaşadığı Naaleh ve
yere koymaya çalışan haydut Scheffer, Türkiye’yi
ördüğü ırkçı duvarı yasa dışı ilan etmiş, derhal Nili yerleşimleri İsrail sınırları içinde kalacak.
örnek göstererek NATO’nun bir “Hıristiyan gücü”
yıkılmasını istemişti. Ancak hiçbir kural ve yasa Ancak bu durumda 20 bin Filistinlinin yaşadığı
olmadığını savundu.
tanımayan siyonist rejim, kararı tanımadığını köyler de İsrail sınırları içine hapsedilmiş olacak”
NATO şefi cellât suratına melek maskesi takarak
açıklamıştı. bilgisi yer aldı. Yani 1500 İsrailli için 20 bin
“İslam Dünyası”na sahte gülücükler gönderirken,
Bilinen ırkçı fütursuz tutumunu sürdüren İsrail, Filistinlinin hayatı zindan edilecek. Oysa önceki
yardımcısı Alessandro Minuto-Rizzo, Suudi
Adalet Divanı kararına nispet yaparcasına duvar güzergâha göre bu ve benzeri yasadışı Yahudi
Arabistan’dan NATO’yla işbirliği konusunu
inşaatını hızlandırdı. Elbette bu arsızlığın yerleşimlerinin boşaltılması öngörülüyordu.
incelemesini istemek için başkent Riyad’taydı.
gerisinde her zaman olduğu gibi ABD Gazete, Başbakan Ehud Olmert’in sözkonusu
Kokuşmuş şeriat rejiminin yetkilileriyle görüştükten
emperyalizminin çok yönlü desteği vardı. önerilere onay verdiğini belirtirken, siyonist
sonra açıklama yapan Minuto-Rizzo, “şunu özellikle
Sözkonusu desteğe ırkçı duvar inşaatı için gerekli başbakanın bürosundan yapılan açıklamada ise
vurgulamak isterim ki NATO, Suudi Arabistan’ın
finansmanın sağlanması da dahildir. Zira oranı tam önerinin değerlendirilme aşamasında olduğu
NATO’da bulunmasına büyük değer veriyor” dedi.
bilinmemekle birlikte her yıl 4-5 milyar dolar söylendi. Ancak biliniyor ki, ırkçı/siyonist rejim
Suudi Arabistanlı yetkililerle aşırılıklarla nasıl
dolayında geri dönüşü olmayan kaynağın ABD Filistin topraklarının gaspıyla ilgili hiçbir öneriyi
mücadele edilebileceği ve bunun komşu ülkelerin
tarafından İsrail’e transfer edildiği tahmin geri çevirmiyor.
istikrarı üzerindeki etkileri çerçevesinde görüşmeler
edilmektedir. Filistinli yetkililer siyonistlerin pervasızlığına
yaptığını ifade eden Minuto-Rizzo, “Arabistan’ın bu
700 km uzunluğunda olduğu söylenen duvarın tepki gösterdiler. Konuyla ilgili açıklama yapan
işbirliğinden büyük çıkarları olacağına inanıyorum”
inşaatı bitmek üzereyken güzergâhını değiştirme Mahmut Abbas’ın sözcüsü Saib Erakat, İsrail’in
dedi.
kararı alan siyonist rejim, ek olarak 20 bin barış ya da duvar arasında tercih yapmak zorunda
Amerikancı Suudi rejiminin savaş aygıtına katılma
Filistinliyi daha hapsetmeye hazırlanıyor. Konuyla olduğunu söyledi.
yönünde aldığı sıcak davete nasıl karşılık verdiği
ilgili haberi veren İsrail’de yayınlanan Haaretz İsrail rejiminin tepkileri dikkate almayarak
henüz bilinmiyor. Zira kamuoyuna konuyla ilgili resmi
gazetesi, Batı Şeria’da inşa edilen duvarın bölgenin ırkçı duvar güzergâhını değiştirme ihtimali
açıklama yapılmadı. Belli ki, şeriatçı rejim ya atmaya
beş kilometre kadar içinde yer alan iki Yahudi yüksektir. Görüldüğü gibi Filistin halkı, ABD, AB
hazırlandığı adımları halka açıklamayı göze alamıyor
yerleşimini İsrail sınırlarına katacak şekilde ve gerici Arap rejimlerinin de katkılarıyla vahşi bir
ya da savaş aygıtına girmek, başka bir ifadeyle
genişletileceğini yazdı. abluka altında açlığa mahkûm edilirken, ırkçı-
NATO’nun Suudi Arabistan topraklarına yerleşmesi
Haberde, “böyle bir güzergâh değişikliği siyonistler toprak gaspına devam ediyor.
için henüz koşulları uygun bulmuyor.
Halkların cellâdı NATO’nun Irak veya Suudi
Arabistan’a yerleşmek için görünürde attığı somut bir
Yunanistan’da akademisyenler süresiz grevde adım yok henüz. Ancak Riga’da ilan edilen yeni
stratejinin uygulanmak isteneceği öncelikli alanın
Ortadoğu olduğuna da kuşku yoktur. NATO’nun
Yunanistan’da hükümetin özel üniversiteler yasasını çıkarmasını istemeyen, eğitime ayrılan bütçenin de yerleştiği bölgeler hakkında fikir edinmek için eski
yüzde 3,5’ten yüzde 5’e çıkarılmasını isteyen akademisyenler 5 Şubat günü süresiz greve başladı. Yugoslavya toprakları üzerinde kurulan iğreti
Muhafazakar “Yeni Demokrasi” hükümeti, özel üniversitelerin önünü açacak bir reform planını “devletçikler”e ya da Afganistan’a bakmak yeterlidir.
uygulamaya koymaya çalışıyor. Aynı zamanda, eğitim bütçesini düşük tutması nedeniyle de eleştiriliyor. Kapitalist/emperyalist düzenin vurucu gücü
Öğretim elemanları ve öğrencilerse, parasız eğitim hakkını savunuyorlar. NATO’nun yerleşeceği her toprak parçasına yıkım ve
Eğitim Bakanı Marietta Giannakou, cumartesi günü akademisyenlerle yaptıkları toplantıda, üniversitelere ölüm dışında bir şey götürmesi mümkün değildir.
ayrılan fonun yükseltileceği sözünü verdi, ama bununla ilgili herhangi bir ayrıntı bildirmedi. Bundan dolayı bölgedeki tüm devrimci-ilerici
Üniversitelere idari alanda daha fazla özerklik tanınacağını, kendi iç düzenlemelerini yapabileceklerini güçlerin, işçi-emekçilerin ve ezilen hakların son
de söyleyen Giannakou, “Bizim rolümüz kamu üniversitelerini, iyi üniversiteyi desteklemek; bu aynı derece uyanık olması ve bu savaş aygıtının bölgeye
zamanda gelirin yeniden dağıtılması anlamına da geliyor” dedi. (BİA/ 5 Şubat 2007) yerleşmesini engellemek için kararlı bir mücadeleye
hazırlanması ertelenemez bir görevdir.
20 ★ K›z›l Bayrak Sendikal hareket... Sayı:2007/05 ★ 9 Şubat 2007
E¤itim-Sen Program Kurultay› bafllad› anlayışlar kürsüye çıkarak her bir konu başlığı
üzerinden görüşlerini sıralamışlardır.
Birbirlerini tamamen dıştalayan görüşler ise
Eğitim-Sen Program Kurultayı 6 Şubat günü * Emek süreçlerindeki değişim, Kurultay’da Eğitim-Sen’in zenginliği olarak sunuldu.
başladı. 9 Şubat’a kadar sürecek olan Kurultay’da * Emek süreçlerindeki ve istihdam Tabii temel olarak devrimci güçlere yönelik bu söylem
bağımsızlık, demokratikleşme, AB, Kürt sorunu, biçimlerindeki değişime paralel olarak sendikal “birarada yaşamı savunalım” liberal formülasyonunun
kadın sorunu, çevre sorunu, çalışma yaşamında politikaların, örgütlenme biçimlerinin, mücadele Eğitim-Sen üzerinden tezahürüydü. Farklılıkların bir
yaşanan değişimler ve sendikalar, sendikal tarzlarının yeniden oluşturulması, arada varolabileceği dillendirildi.
örgütlenmede hedef, strateji ve mücadele biçimleri, * Yeni emek örgütlerinin yaratılması, Kurultay bir nevi “büyük” sorunlarla uğraşırken
sendikal demokrasi, karar alma süreçleri, * Eğitim-Sen’in gündemler üzerinden ortaya “küçük” sorunların unutulduğu bir zeminde
kurumsallaşma ve seçim sistemi, sendikal koyduğu perspektiflerin tüm örgüte maledilmesi, gerçekleşti. Büyük bir olasılıkla bu muğlaklık sonuca
örgütlenmede yaşanan sorunlar, örgütlenme ortak dil yaratılması. da yansıyacaktır.
modeli, farklı statülerde çalışanların sorunları, Türkiye’deki toplumsal gelişmeler bir diğer Kurultay’ın gündemleri tabanla birlikte
eğitim fakülteleri öğrencilerine yönelik çalışmalar başlıktı. Ortadoğu’daki durum, Kürt sorunu, Hrant oluşturulabilseydi ve işyerleri temelinde
başlıklı konular tartışılacak. Dink cinayeti ve 301. madde işlendi. Orhan tartışılabilseydi, bu hem işyerleriyle bağı
İlk gün Eğitim-Sen Genel Sekreteri Emirali Miroğlu tarafından yapılan bireysel sunum, güçlendirmenin bir imkanı hem de eğitim emekçileri
Şimşek’in Kurultayı gerekçelendiren konuşmasıyla Kurultay’da sıkça dillendirilen Kürt sorununun açısından iyi bir eğitim çalışması olabilirdi. Bu
başladı. Mücadelede yitirilenler anısına saygı “barışçıl çözümü” argümanını destekleyici yapılmadığı için kurultay bilinen anlayışların
duruşuyla devam etti. Sabahki oturumda Eğitim- nitelikteydi. kendilerini tekrar etmesi dışında bir amaca hizmet
Sen Genel Başkanı Alattin Dinçer ve konukların Sendika-siyaset ilişkisinin kuruluş biçimi, etmedi.
konuşmaları yapıldı. Öğleden sonraki oturumda ise KESK’e biçilen misyon ve sendikalist anlayış da
bireysel olarak hazırlanmış tebliğlerin sunumları konuşmalarda öne çıktı. Emekten yana siyaset Evet sorun var, ama neden?
gerçekleşti. yapan anlayışların sendikal mücadelenin önünü
Kurultaya konuk olarak katılan KESK Genel açması gerektiği vurgulandı. KESK’in onların Eğitim-Sen ve genel olarak sendikal hareketin
Başkanı İ. Hakkı Tombul, KESK eski Genel önünü değil, onların KESK’in önünü açması içinde yer aldığı koşulların -sendikal harekette yaşanan
Başkanı Sami Evren, Eğitim-Sen kurucularından gerektiği özellikle vurgulandı. erozyonun - dışa dönük nedenleri çokça dillendirilmiş
Yıldırım Kaya, CHP Denizli milletvekili Mustafa Son olarak ele alınan örgütlenme anlayışının olmasına rağmen, sendika bürokratlarına yüksek sesle
Gazalcı konuşma yaptılar. koşullara uyarlanması, yeni örgütsel formların eleştiriler yöneltilmedi. “Koşullar değişti, istihdam
Alattin Dinçer ve diğer sendikacıların oluşturulması tüm konuşmaların temel yapısı değişti, bu sendikal yapıyla biz süreci
konuşmalarının ana eksenini neden program eksenlerinden biriydi. karşılayamayız” cümlesi çokça söylendi ama, “bu
kurultayına ihtiyaç duyulduğu ve mevcut toplumsal Coşkunun zayıf olduğu kurultaya 250 emekçi yönetim anlayışıyla, bu sendikal kavrayışla “biz
durum, sendikal mücadelenin sorunları oluşturdu. katıldı. mücadelenin ihtiyaçlarını karşılayamayız” denilmedi.
Konu olarak şu başlıklara değinildi: Kızıl Bayrak/Ankara Kızıl Bayrak/Ankara
Sayı:2007/05 ★ 9 Şubat 2007 Kapitalizm çürüme ve yıkımdır! K›z›l Bayrak ★ 21
Bölgemizde farklı sektörlerde konumlanmış yüzlerce büyük, orta, küçük ölçekli fabrika var. Adana’da tecrit karşıtı eylem...
Fabrikalarla semtin içiçe geçmiş bir yapısı da mevcut. Bu nedenle tüm alana seslenen bir materyal Tecrite Karşı Adana Platformu bileşenleri 3 Şubat
çıkarma ihtiyacı doğdu. Bu materyalle hem fabrikalara doğrudan seslenmek, hem emekçi semtlerinde Cumartesi günü saat 12:30’da İnönü Parkı’nda bir
kullanabilmek amacıyla yerel bir yayın çıkardık. basın açıklaması gerçekleştirdi.
Emekçinin Gündemi adlı bültenimizi bölgedeki fabrika ve atölyelere ulaştırmaya başladık. Geçmiş “Direniş kazandı - Tecride karşı mücadele sürüyor”
dönemlerde uyguladığımız genel bir dağıtımın yerine satış yöntemini tercih ettik. İlk başta böyle bir pankartı ve ölüm orucu direnişinde şehit düşenlerin
yöntemi ilk defa deneme kaygısı oluşsa da satış deneyimlerimiz bu kaygıyı yersiz çıkardı. İşçiler resimlerinin taşındığı eylemde “Tecriti kaldırın!”,
tarafından ilgi ile karşılanan yayınımız rahat ve sade dizaynından ötürü çok beğenildi. Bültenimizi “Tecrite karşı mücadelemiz sürecek!”, “Tecrite son!”
oldukça geniş bir alanda kullanacağız. sloganları atıldı. (Kızıl Bayrak/Adana)
Emekçinin Gündemi çalışanları
24 ★ K›z›l Bayrak Proleter sanat ve sanatçı... Sayı:2007/05 ★ 9 Şubat 2007
Bertold Brecht (10 Şubat 1898- 14 Ağustos 1956): Proleter sanatın çalışkan işçisi...
“Savaşta biraz yorulmuş, ama siperinden yanını budayarak kendine mal etme yüzsüzlüğünü yaşamda, kültürde, sanattaki hakimiyetine karşı savaş
ayrılmamış bir asker”, devrimci bir sanatçı, sürdürmektedir. yürütmesinin, bunları bir bir ayıklamasının önünde
Burjuvazinin gösterdiği bu tarihsel ilginin işçi engel değildir.
materyalist bir sanat kuramcısı...
sınıfı ve sosyalistler tarafından gösterildiğini, olduğu İşte Brecht’in ve Brechtyen sanat anlayışının
Sanat sözkonusu olduğunda, kendisini
kadarıyla sürdürüldüğünü söylemek ise zor. Bu, onun sosyalistler cephesinde hak ettiği ilgiyi yeterince
Marksizm’e, işçi sınıfının kurtuluş mücadelesine yakın
ürünlerinin ya da sanat kuramının ve sanatsal görememesinin bir nedeni de, onun sanat anlayışının
gören aydın ve sanatçılar, bizzat bu politik kimliği
pratiğinin anlaşılmaz olmasından kaynaklanmıyor. ve eserlerinin komünist partilerin resmi güvencesini
taşıyanlar içinde yüz ağartıcı isimlerin başında gelir
Aksine, Brecht’in eserleri ve Brechtyen sanat anlayışı, arkasına alan sözde kuramcılarının ortaya koyduğu
Bertold Brecht. Yalnızca yaşamıyla değil, eylemiyle,
yaşadığı dönemde en çok işçiler ve sıradan halk sanat anlayışıyla açık ya da örtülü bir çatışma halinde
sanatsal pratiğiyle ve bizzat sanat kuramı alanında
tarafından ilgi görmüş, dahası anlaşılabilmiştir. Çünkü, olmasıdır. Hazır kalıplara, klişelere, sözde reçetelere
Marksizm’e yaptığı katkıyla Brecht, pek çok çağdaşı
bir cümlede özetlemek gerekirse Brecht, eylemin olan uzaklığıdır. Belirtmeliyiz ki, bu çatışma esasında
arasında öne çıkan, kolay aşılamayacak bir düzeyin ve
sanatını, dünyayı değiştirmenin ve dönüştürmenin kuramsal alanda sürdüğü ve Brecht, savaş sonrasında
kişiliğin temsilcisidir. Yazık ki, onun marksist sanata
sanatını yapmaya çalışmıştır. Kelimenin yalnızca yalnızca aydın-sanatçı kimliğiyle değil, bir komünist
yapmaya çalıştığı kuramsal katkı yarım kalmış,
politik anlamıyla değil, sanatsal anlamıyla da o, olarak da sorumluluklarını yerine getirmeye çabaladığı
yeterince geliştirilememiştir.
proleter sanatın çalışkan bir işçisidir. Sürekli bir için geri döndüğü ülkesinde dışlanmamış, kuramsal
Burjuvazi ve burjuva sanatçılar-eleştirmenler
araştırma içerisindedir. Yanılmayı da içeren alandaki gerilim ilişkilere yansımamış, Berliner
tarafından onunki kadar sistemli bir baskıya maruz
denemelerde bulunmaktan kaçınmaz. Kalıplarla, Ensemle Tiyatrosu’nu kurup çalışmalarına orada
kalan ve sanatsal çabası kuşatma altına alınan bir
doğmalarla istediği sonuca ulaşamayacağını bilir. Bu devam edebilmiştir.
sanatçı örneği pek azdır. Öyle ki, Brecht’e, onun sanat
yüzden o, devrimciliği politik angajmanlardan, sanat
anlayışına ve eserlerine dönük burjuva kuşatma ve
anlayışını ise burjuva ideolojisinden ödünç alan pek Brecht’in kuramsal çabası ve
tahrifat, ölümünden sonra da devam etmiştir ve halen
çok sanatçının karşısında gerçek bir devrimcidir, sanatı klasik gelenekle savaş
de devam etmektedir. Bu burjuva “ilgi”nin yalnızca
ise kuramsal arka planı ve sınıfsal özü ile devrimci bir
onun politik kimliğinden dolayı olduğunu düşünmek
sanattır. Onun eserleri son derece yalın ve halk Brecht’i marksist sanat kuramcıları içinde farklı
son derece yanıltıcı olur. Aksine, yaşadığı dönemde
tarafından kolay anlaşılan özelliğiyle dünyanın dört bir kılan, herşeyden önce, onun sanata, sanat ve kültür
Alman faşizmi onun eserlerine kendisinden daha fazla
yanında ilgiyle karşılanmıştır. Bu aynı zamanda onun alanındaki sınıf egemenliğine tarihsel materyalist
kin beslemiş, bir süre için sığınmak zorunda kaldığı
eserlerinin evrensel değerine de bir kanıttır. yöntemin eleştirel silahıyla yaklaşabilmesidir.
ABD emperyalizmi diğer sığınmacılara gösterdiği
Brecht, “halkın düzeyine inmek” bahanesinin Devrimci sanatsal pratiğinde gösterdiği ısrar ve
ilgiyi ondan esirgemiş, eserlerinin yayınlanmasına ve
arkasına gizlenen halk dalkavukluğundan da, titizliktir. O, bir bakıma Marks’ın iktisat alanında
sahnelenmesine güçlükler çıkarmıştır. Kuşkusuz
“burjuvazinin yüksek sanatı”ndan da nefret eder. uyguladığı yöntemi, benzer bir biçimde sanat alanında
diğerleri gibi mülteciliği benimsememiş olmasının da
Dahası, onun sanatsal ve kuramsal hasımlarından biri uygulamaya çalışmıştır. Onun için sanatta
bunda bir payı var. Ancak asıl neden, Brecht’in orada
(başta geleni) burjuvazi ve burjuva sanatı (tarihsel proletaryadan yana taraf olmanın bilinci ve temel
ve o koşullarda da burjuvaziye teslim olmaması,
kökleriyle klasik sanat anlayışı) ise, bir diğeri, çeşitli koşulu budur. Ancak bu gözle bakıldığında, sanat
ısrarla yürüttüğü savaşa devam etmesidir. Ve şimdi
kılıklara bürünen halk dalkavukluğu, burjuva alanında sürmekte olan sınıf savaşının ideolojik-politik
“yüksek sanat anlayışı”nın temsilcileri tarafından, bu
etkilerden sıyrılamamış sosyalist sanat ve sanatçılardır. görevleri, herhangi bir kabalığa, biçimciliğe
düşmanlık sinsi bir tahrifat biçiminde
Evet, Brecht saf proleter sanat olmayacağını da söyler, düşülmeden anlaşılabilir. Brecht, en köklü sanat dalı
sürdürülmektedir. Burjuvazi, yıllardır reklamından
ama bu asla onun burjuvaziye ve onun toplumsal olan tiyatroyu kendisine örneklem seçerek kuramsal ve
propagandasına kadar Brecht’in anlayışının devrimci
Sayı:2007/05 ★ 9 Şubat 2007 Brecht 109 yaşında! K›z›l Bayrak ★ 25
deneysel çalışmalarına başlar. Fakat şiirde de gericidir. Devrimci bir anlayış ve niyetle bile
bunu dener. olsa, kopya edilmesi değil, savaşılması gerekir.
Ona göre, burjuva sanatının esası-özü, Zira, yanılsama yaratmak, kitleleri pasifizme Birleflik cephe türküsü
antik Yunan tiyatrosunun klasik temalarının, sürüklemek, işçi ve emekçilere egemen
figürlerinin ve tarzının bugüne uyarlanmış anlayışın köhnemiş araçlarıyla seslenmek, bu
çağdaş bir versiyonuna dayanmaktadır. yolla onların salt duygularına hitap etmek,
Kostümler değişmekte, isimler değişmekte, devrimci sanatın, devrimci sanatçının işi
oyuncular değişmekte, fakat temel amaç ve bu olamaz. Sanatın, üretimden, hayatın
1.
amacın temsilcisi olan tiplemeler-roller aynı kendisinden koparılıp “yüce” hegemonyasının
kalmaktadır. Hatta içerikte bile çok fazla bir kalıplarını parçalamalı, sahneyi hayatın içinde
Ve insan insan oldu¤u için
değişim olmamaktadır. Devrimci sanat
anlayışını (“Epik tiyatro” olarak ün salsa da,
kurmalıdır. Resimler tuvallere, resim
galerilerine değil, geniş duvarlarda da
yemek isteyecektir, buyrun hadi.
aslında “epik”i ve “tiyatro”yu aşmaktadır) çizilmeli, caddelerde sergilenmelidir. Oysa sözcükler ne etin yerini tutar,
buradaki çözümlemeye borçludur. Boyacıyla ressam, taş yontucusuyla heykeltraş
Çözümlemesini iki kritik kavramla ifade arasındaki yeteneksel ve sınıfsal ayrım, ne de doldurur bofl mideyi.
etmek mümkündür: Özdeşleşme ve Katharsis duvarcılar ve taş ustaları lehine bozulmalı,
(boşalma-sağaltım). Ona göre klasik sanatın sermayenin büyümesi esasına göre oluşturulan
bu iki temel öğesi, burjuvazinin sanattaki işbölümü ortadan kaldırılmalı, sanat ayrıcalıklı
hegemonyasının da araçlarıdır. Amaç ise, bir işe değil, iş eğlenceli sanatsal ve kollektif Haydi sola, bir kii!
seyirciyi (halkı) sanatta (sahnede) yaratılan bir niteliğe dönüştürülmelidir. Verili üstün
yanılsamaya ortak ederek onu rahatlatmak ve yetenekli sanatçı kimliği reddedilmelidir. Haydi sola, bir kii!
tiyatrodan (sanatın etki alanından) çıktığında Sanat bir ayrıcalık, sanatçı ayrıcalıklı bir üst
normal hayatına normal işine rahatlamış kimlik olmaktan çıkarılmalıdır. Sanat ürünleri Yer var, yoldafl, sana da,
biçimde devam etmesini sağlamaktır. Bir işçi ve sanatsal üretim kitlelerin önünde diz çöküp
ya da bir köle olarak gelen izleyici, “doymuş”, tapınacakları değil, gündelik yaşamda al Birleflik Cephe'de yerini,
duygularını tiyatroda “boşaltmış” (katharsise etkileşime girecekleri, dokunacakları,
olmuş) bir şekilde hayata devam etmesi, eleştirecekleri, katılacakları, kendilerince
çünkü bir iflçisin sen de.
kurulu düzenin devamı demektir zira. yorumlayıp yeniden üretecekleri bir faaliyet
Bu sanat anlayışı (sahne düzeni ve bizzat haline getirilmeli, buna uygun bir biçim ve
oyun yoluyla) daha tiyatrodayken seyirciyi içeriğe kavuşturulmalıdır. Sanat, kitlelerin
dışlar, onu pasif izleyici bir konumda tutar. dünyayı dönüştürme pratiğini geliştiriyor, buna
İzlediği şeyi anlaması ve eleştirmesi değil, hizmet ediyorsa, ezilenlerin elinde gerçek bir 2.
onunla (iyi karakterler, kahramanlarla) silaha dönüşür.
özdeşleşmesi istenir izleyiciden. Oyun (sanat) Sonradan bir parça geliştirilmiş biçimiyle Ve insan insan oldu¤u için
uyaran, bilgilendiren değil, uyuşturan bu çerçevede özetlenebilecek Brecht’in
olmalıdır. Kahramanlar, “nesne”leştirilmiş sanatsal anlayışının o günkü koşullarda ürettiği hofl görmez surat›na inecek çizmeyi.
birer özdeşleşme “özne”si olarak, herkesin kilit kavram “yabancılaştırma”dır. Sanatın
yüce duygularını, bir takım toplumsal bir temsil olduğu gerçeğini karartmaya çalışan Ne kendi alt›nda köleler ister,
ideallerini temsil etmelidir. (Bu idealler, egemen klasik anlayışın karşısına Brecht,
oyunda olduğu gibi gerçek hayatta da egemen yabancılaştırmayı, yaratılmaya çalışılan ne de üstünde ister bir efendi.
sınıfın damgasını taşır, doğal olarak) İzleyici yanılsamayı kırıcı-devrimci bir araç olarak
adına, onun duygulanım dünyası içinden çıkarır. Burjuva sanatsal düzeneğe ve
yapılması gerekeni yapmalı, oyun olması yaratılmaya çalışılan ideolojik manipülasyona
gereken şekilde bitirilmeli, dışarıda-gerçek bir çomak gibi sokulan bu kavram, basit bir Haydi sola, bir kii!
hayatta tartışılacak-gerçekleştirilecek hiçbir tiyatrol teknik düzenleme değil, son derece
şey kalmamalıdır. Açıkta hiçbir şey güçlü bir ideolojik silahtır. İzleyen (seyirci) ve
Haydi sola, bir kii!
kalmamalıdır, bir tek soru işareti bile! Sahne oynayan (oyuncu), oynanan oyun (sanatsal
öyle düzenlenmelidir ki, seyirciye bunun ürün) ve gerçeklik arasına çekilmiş ve
Yer var, yoldafl, sana da,
içinde bir takım olayların geçtiği gerçek yüzyıllardır kanıksanan bir tarihsel duvarı-bir al Birleflik Cephe'de yerini,
dünyanın bir “temsil”i olduğunu unutturabilsin ayrımı parçalayarak, işçi ve emekçileri
ve yanılsama katsayısını-oyunun etkisini devrimci teorinin devrimci sanatının çünkü bir iflçisin sen de.
artırabilsin. Oyuncular da, rollerini öylesine silahlarıyla donatır, onları gerçek yaşamda da
sahici oynamalıdırlar ki, hayattaki herhangi bir seyirci koltuğundan siyasal sahneye çıkarır,
gerçek toplumsal karakteri en eksiksiz biçimde sahneyi (sanatı) dünyayı dönüştürmek üzere
verebilsinler. Rollerin, gerçek toplumsal devrimci müdahalenin bilinciyle ve devrimci
varlıkları (efendiyi oynayan bir “efendi”, eylemin yaratıcılığıyla donatır. Brecht’in
köleyi oynayan bir “köle”yi) “temsil” ettikleri eserlerinde bu devrimci tarzın yarattığı etkiyi 3.
anlaşılmasın. Bunun için de oyuncu oynadığı R. Wintzen, şu coşku dolu kelimelerle ifade
rolle mümkün olduğu ölçüde özdeşleşmelidir. ediyor: Ve iflçi iflçi oldu¤u için
Bu başarılırsa, seyirci de kendisine verilen “Tiyatro sahnesinde o, ateşli bir tutkuydu
“seyirci” rolünü daha iyi benimser. Böylece, sanki, halkın ağzıydı, şiirsel bir şimşek ve ona baflkas› vermez özgürlü¤ü.
toplamda, sahne, roller, tema (yani sanatın yıldırım sesiydi, tatlı bir aşk ezgisiydi.”
temsil ettiği gerçekler) gerçekle, gerçek Brecht’in sanatsal anlayışı ve eserleri Onu kurtaracak baflkalar› de¤il,
sınıfsal ilişkilerle yer değiştirmeye hizmet insanları eğlendirmeye, bu dünyayı boş
eder. Asıl gerçek tiyatronun dışında bırakılır, gözlerle izlemeye yönelten değil, kavga
bu ifl iflçinin kendi ifli.
oyunun yanılsamalı gerçeği seyirciye dayatılır. meydanına davet eden, onları kışkırtan bir
Varılan yer, oyunun-rollerin bir temsil savaş çağrısıdır.
olduğunun unutturulması yoluyla, izleyicinin Brecht hem bir anlayış geliştirme hem Haydi sola, bir kii!
gerçek hayata ve ilişkilere müdahalesini buna uygun ürünler sunabilme anlamında bir
ortadan kaldırmaktır. İşte, Brecht için sanatta “buz kıran” rolünü hakkıyla yerine getirmiştir. Haydi sola, bir kii!
burjuva gericiliği kendisini bu temel Sanatı mücadelenin ateşinde sınanmış, geriye
üzerinden, kuşkusuz Antikçağ tiyatrosuna anlamlı bir miras bırakmıştır. Yarım kalan Yer var, yoldafl, sana da,
eklenmiş bir dizi yenilikleri de katarak eserini, eksik kalan çabasını tamamlamak
üretmektedir. proletaryanın genç neferlerinin görevidir. al Birleflik Cephe'de yerini,
Biçim ve içerikte ne denli zenginleştirilme (Kızıl Bayrak, Sayı: 2000/30, 19 Ağustos
yoluna gidilirse gidilsin, üzerinde ne kadar 2000) çünkü bir iflçisin sen de.
oynanırsa oynansın, bu tarz ve anlayış esasta
26 ★ K›z›l Bayrak Ekim Gençliği’nin 100. sayısı... Sayı:2007/05 ★ 9 Şubat 2007
Ziyaretçi sayısındaki artışı aynı şekilde izleyen ayda, yani Ocak ayında da
görüyoruz. Ocak 2007 yılına ilişkin toplam ziyaretçi sayısı 58.700’dür. Bu, Ocak
ayı günlük ortalaması olarak 1.894 ziyaretçi demektir. Tersinden ise, bakılan
sayfa sayısındaki düşüş Ocak ayında da sürmektedir. Aralık ayında 16.200 olan
günlük ortalama, belirgin bir düşüşle, Ocak ayında 12.650 olmuştur. Yineliyoruz,
bu sonuç (siyasal yaşamda neredeyse ilk on günü kapsayan yeni yıl ve bayram
rehavetiyle birlikte) olayların seyrindeki durulmayla ilgilidir. Herşeye rağmen
başarı olan bu rakama ulaşılmasında Hırant Dink cinayetini izleyen
hareketlenmenin özel bir payı olduğunu da eklemek gerekir.
Okura bir karşılaştırma olanağı ve kolaylığı sağlayabilmek için yayın
yaşamımıza başlamamızdan bu yana geçen 8 ayın toplu rakamlarını (aylık toplam
ve günlük ortalama olarak) aşağıda ayrıca veriyoruz:
8 aylık toplu sonuçlar (Günlük ortalama):
Aylar Ziyaretçi Bakılan sayfa
Haziran (7-30 Haziran): 750 10.000
Günlük sitemizin ilk 6 ayına ilişkin rakamlar, özellikle günlük ziyaretçi Temmuz: 710 8.500
sayısına ilişkin düzenli bir yükseliş tablosu sunuyordu. Aralık ayı rakamları Ağustos: 770 9.500
Kasım ayına göre belirgin bir yükseliş göstererek bu eğilimin sürdüğünü ortaya Eylül: 1.000 12.700
koydu. Kasım ayında 47.646 olan toplam ziyaretçi sayısı, Aralık ayında 56.621 Ekim: 1.200 11.500
olarak gerçekleşti. Bu Kasım ayı için günlük ortalama olarak 1.588 ve Aralık Kasım: 1.588 21.000
Aralık: 1.827 16.200
ayı için 1.827 ziyaretçi demekti. Aynı rakamlar bakılan sayfa açısından ise
Ocak (2007): 1.894 12.650
Kasım ayı için 621.044 ve Aralık ayı için 501.213’tür. Bu sayılar günlük
ortalama olarak alındığında, Kasım ayı için kabaca 21.000 ve Aralık ayı için
8 aylık toplu sonuçlar (aylık toplam):
16.200’dür.
Aylar Ziyaretçi Bakılan sayfa
Bu, ziyaretçi sayısındaki belirgin artışa karşın bakılan sayfa açısından
Haziran (7-30 Haziran): 17.212 227.306
belirgin bir düşüş anlamına gelmektedir. Doğal olarak biz ilkini daha çok Temmuz: 22.011 262.039
önemsiyoruz; zira önemli olan ziyaretçi sayısındaki artıştır, bu ziyaretçilerin Ağustos: 23.833 294.869
bazı günlerde daha az sayıda sayfaya bakmak durumunda kalmaları, bizim Eylül: 30.180 380.248
günlük sunuştaki başarımızda yaşanan dalgalanmalar kadar, dahası bundan da Ekim: 36.969 356.804
çok, olayların akışıyla ilgilidir. Hareketli dönemlerde sitemize daha çok dikkate Kasım: 47.646 621.044
değer yazı ve haber akışı olmakta ve bu okurda daha büyük bir sayfa ilgisi Aralık: 56.621 501.213
yaratmakta, tersi durumlarda ise doğal olarak bu ilgi düşmektedir. Ocak (2007): 58.700 392.066
30 ★ K›z›l Bayrak Basından... Sayı:2007/05 ★ 9 Şubat 2007
Kan sesi...
Hepimiz delirmiflsek!
Hiçbir şeye bu kadar çok Afyon’da maçta, bir Bildiğim kadarıyla ilk kez, en azından
heveslenmediler. kısım seyirci, yıllardan beri ilk kez, Lig’de üç takımı
Ancak “Ogün Samast” olmaya “Hepimiz Türk’üz” birden bulunan Sicilya’da ölümcül “Futbol
heveslendiler. Maçlarda binlercesi diyebilmek için, önüne şiddeti”, İtalya’da maçların durdurulmasına
“Hepimiz Ogün Samast’ız” diye “Hepimiz Ogün’üz”ü yol açtı.
bağırıyorlar. de koymuşlar. Çünkü fazlasıyla kitlesel, lakin ziyadesiyle
Demokrasi mücadelelerini Koymuşlar ki, hem şoven, aşırı saldırgan, epeyce nefret dolu
sevmediler. kafiye, hem mana kafa ve bedenlere de yataklık yapabilen
Gericiliğe ve irticaya karşı tepki tutsun. güzelim futbol, onlara terk edilemeyecek
göstermeyi sevmediler. “Türk olmayı” kadar
Temiz toplum istemeyi ister ırk, ister milliyet, “Hepimiz”in.
sevmediler. ister vatandaşlık olarak Bağıran ama pek düşünemeyen arkadaşlar,
Soygunlarla-hırsızlıkla kavga kavrayın; “Hepimiz bu ülkenin,
etmeyi sevmediler. Türk’üz” ile “hepimiz “Milli Takım”ın gelmiş geçmiş en büyük
Bir tek gün olsun yoksulluk için, Ogün’üz” arasında kurulan “yakın bağ”a bir itirazınız var 11 futbolcusundan birinin, Kaptan Lefter olduğunu da
açlık için ağızlarını açmadılar, mı, yok mu, kendinizi az yoklayın. bilir mi?
güçsüz yoksullar adına haykırmayı Kahpe bir cinayetle, daha çocuk sayılan bir 40 yaşında dahi, onca Fenerbahçe zirvesinden sonra
sevmediler. genci”suikast aktörü, katil sanığı” yapan bir süreçle, hala 2. Lig’de, Bolu’da forma giydiğini, asla terk
Ama “birer Ogün Samast onu muhakemeden ve vicdandan azade kılıp kalleşliğe etmediğini bilir mi?
olmaya” bayıldılar. sürükleyen bir zihniyetle nasıl akrabalık, nasıl ırkdaşlık, Ama kendileri gibi birileri, bir gün sevgili adasında,
Hafta sonları tribünlerde milliyet, vatandaşlık, ortaklık bağı kurulabilir; bir “Rum diye” onu dahi dövebilmişti.
“Hepimiz Ogün Samast’ız” diye düşünün. Ne demeliydik: “Hepimiz Türk’üz; Lefter’i de
bağırıyorlar avaz avaz. Kimliğimin o doğal ve önemli parçasıyla bu bağı döveriz”
Ogün Samast; katil... kurmayı reddediyorum. Bir başka Ogün; 10 Kasım 1938 doğumlu, Karşıyaka
“Hepimiz Ogün Samast’ız” Çünkü bir mağdurla, bir maktulle kurulan “empati” ve Fenerbahçe “milli” forveti Ogün Altıparmak onlara
diyorlar. filan değil; kahpeliğe, kalleşliğe, adiliğe, vahşete, anlatır belki, Ogün olmayı da, Lefter olmayı da, Lefter’le
Ve ne kadar da çoklar. faşizme övgüdür. omuz omuza oynamayı ve yaşamayı da!
Bin, iki bin, üç bin, on bin, yüz Onunla özdeşleşmek; o rolü üstlenmek, bir de bunu (…)
bin... ırkının, milliyetinin, vatandaşlığının parçası yapmaktır. Umur Talu
* *** (Sabah, 6 Şubat ‘07)
Biz geri zekalılar da “derin
devlet”i, “katil kim”i, “dış
mihraklar”ı, “gizli örgütler”i,
“cinayetin arkasındaki sır”rı
tartışıyoruz.
Oysa gerçek orada bağırıyor:
“Hepimiz Ogün Samast’ız...”
Yeni hayaller laz›m
Kimisi katilin beyaz beresinden
bulup kafasına dahi geçiriyor, daha Bir arkadaşım anlattı:
da iyi benzemek ve daha da onun Hrant Dink’in cenazesinde 100 bin kişi “Hepimiz
gibi olmak için... Ermeniyiz” diye yürüdü ya...
Her taraf onlarla dolu, etrafınıza Gösteride görevli bir polis memuru, yanındakinin
bakın. kulağına eğilip hayretle şöyle demiş:
Ben kimi zaman onlarla “Amma da çok Ermeni varmış Türkiye’de...”
karşılaştığımda “birazdan ***
bağıracak” diye beklerim. Zaten o Önceki gün Afyonkarahisar Atatürk Stadı’nda,
da “bağırsam mı?” diye etrafına tribünler Hrant’ın katilini destekleyen sloganlarla
bakınır, anlarım. “Hepimiz Ogün’üz” diye bağırınca, bazıları ona özenip
Bu tribünlerde gördükleriniz beyaz bere takınca, benim zihnimde de benzer bir hayret
bağırma olanağı bulanlar. nidası belirdi:
Birer “Ogün Samast” olduklarını “Amma da çok katil varmış Türkiye’de...”
haykırıyorlar. ***
Ogün Samast; katil... Her ülkede siyasi cinayetler olabilir.
Donanımlı, kültürlü, akıllı, En uygar toplumlarda bile aydınlar, gazeteciler,
bilinçli, birer iyi vatandaş olmak... siyasetçiler öldürülebilir.
Ülkelerinin ve ailelerinin gurur Dink cinayeti bizi dehşete düşürdüyse de hayrete
duyacağı birer kimlik sahibi olmak düşürmedi; bir mukadderat gibi biliyoruz Türkiye’de taşımayan, yılgın, umutsuz, çaresiz, öfkeli, bağnaz
için hiçbir zaman tepkileri yok. muhalif olmanın bedelini... kalabalıklar...
Adam olmak için bir gün olsun Sistemin serseri mayınlarını, polisin koruma Yaşadığı kuşatılmışlığın hıncını kendisini kuşatan
bağırmış değiller... kalkanlarını, jandarma-polis kavgalarını, istihbarat sisteme değil, o sistemin diğer kurbanlarına yönelten
İnsan olmak umurlarında değil... kirliliğiyle hava bulandırma çabalarını da maziden çaresizler...
“Ogün Samast olmak” istiyorlar. tanıyoruz. Celladına âşık cellat adayları...
Ve bağırıyorlar hep birlikte: Burada belki bilmediğimiz; bilsek de Nasıl olup da böyle “katilsever”lere dönüşebildiler?
“Hepimiz Ogün Samast’ız...” kabullenemediğimiz şey, insanlık dışı bir barbarlığın, Başta “bütün dünyanın saydığı bir başkumandan”
İyi haltsınız... tribünler dolusu insanın alkışına mazhar olabilmesi... olmadığından mı? _Siyasal bilinç, apolitik gözbağları
Bu ülkeye barışın, sevginin Bir hain cinayetin topyekûn üstlenilmesi... sayesinde nicedir yerini kör inanca bıraktığından mı?
hiçbir zaman gelmeyeceğinin gür Bu vicdansızlığı -tahlil etmek mümkünse de- Katillerin, televizyon dizisinde, siyaset sahnesinde,
sesidir o, dinleyin... hazmetmek zor. sokakta, mahkemede, üniversitede kahraman
Kan sesi... Yara, asıl orada kanıyor._ muamelesiyle itibar görmesinden mi?
Bekir Coşkun *** (...)
(Hürriyet, 6 Şubat 07) 10 yılda 15 milyon işsiz yarattık her yaştan... Can Dündar
Kazara bir işi olsa da mesleği olmayan, yarın umudu (Milliyet, 6 Şubat 07)
Mücadele BES yargı çalışanlarının haklarını arıyor
Postası BES, Adalet Bakanlığı ve yargı kurumlarında
yaşanan sorunlarla ilgili girişimlerde bulunmaya
* 1 Ocak 2006 tarihinde yürürlüğe giren
denge tazminatının (40+40) yargı çalışanlarını
devam ediyor. Çalışanların sorunları arasında ödemesi konusunda bir düzenlemenin yapılması.
yeralan gündemlerle ilgili Adalet Bakanı ile * Havuz paraları ve yargı tazminatının günün
görüşmek isteyen BES yönetimi, bakanın yoğun koşullarına göre yeniden düzenlenerek, her yargı
olmasından dolayı bakanlık müsteşarı Fahri çalışanına eşit dağıtımı konusunda düzenleme
Kasırga ile görüştü. yapılması.
* Suçüstü nöbetlerinin kaldırılması ile * KİK sonuçlarının yerine getirilmesi ile bu
birlikte bu nöbete kalan personelin kararların merkez ve taşra birimlerine
mağduriyetinin giderilmesi hususundaki bir duyurulması ve son süreçte üye ve temsilcilere
TAYAD’dan mezar anması yasal düzenlemenin yeniden yapılması. yönelik sürgün işlemlerinin durdurulması
* Adli yargı komisyonlarının gündemleri ile bakanlıkla görüşen BES,
demokratikleştirilmesi ve sendika temsiliyetinin bakanlığa iletilen taleplerin takipçisi ve ısrarcısı
sağlanması hususundaki düzenlemenin olmaya devam edeceğini ifade etti.
yapılması.
EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!
Ad› : .......................................................................
Üsküdar (İstasyon) Cad. Pınar İşhanı 853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710 Soyad› :........................................................................
No: 5 Kat: 4 Daire: 52 Kartal/İstanbul (0 216 353 35 82) Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23 Adresi : .......................................................................
........................................................................
Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24 Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3 Tel : .......................................................................
Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
6 Ayl›k Yurt içi 30.000 000 TL Yurt d›fl› 100 Euro
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cumhuriyet Mah. Tennur Sok. Cumhuriyet İşhanı 1 Y›ll›k Yurt içi 60.000 000 TL Yurt d›fl› 200 Euro
Tel: 0 (224) 220 84 92 Kat: 3/45 KAYSERİ Tel-fax: 0 (352) 2326671
Gülcan Ceyran adına,
Silifke Cd. Çavdaroğlu Çarşısı 2/93 Saadetdere Mah. Fırın Sok. No: 37/25 (Depo durağı) * TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3
* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094
MERSİN Esenyurt/İSTANBUL No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.
ÜYÜLÜK NEYE YARAR?
1.
2.
ProletaryanÝn
yle bir yere gtrn ki
dnyayÝ,
kavußsun zgrlÛe herkes,
Brecht
yle bir yere gtrn ki
dnyayÝ,
akÝlsÝzlÝk zararlÝ olsun!