Professional Documents
Culture Documents
Faflizme ve hedefleri
Sayfa 4
flovenizme karfl›
Darbelerde Òson glenÓ olmak
isteyen patronlar demokrasiden
sz ediyorlar!
Demokrasi ißi
sÝnÝfÝnÝn diße diß
mcadelesiyle
kazanÝlacaktÝr!
Sayfa 6
Komßu halklara
karßõ saldõrõ
ss...
Üncirlik ss
derhal
kapatÝlmalÝdÝr!
Sayfa 7
Sermaye dzeninin
ve halklar›n KadÝnlar
mcadele
ile
İÇİNDEKİLER
Düzenin şovenizm dalgasını kırmak için
K›z›l Bayrak’ tan
devrim rüzgarını güçlendirelim!..... . . . . 3 Devlet hala Hrant Dink cinayetiyle yarattığı
sorunlarla uğraşıyor. Gelişmeler, daha da epey bir süre
Kerkük çıkışının anlamı ve hedefleri . . . 4 uğraşmak zorunda kalacağını gösteriyor.
ABD'nin hesapları ve uşakların Sorunlardan biri, tetikçiyi anında yakalayıp teşhir
etmekle paçayı kurtaramaması, şaibeleri ortadan
“muhatap” krizi!. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 kaldıramaması üzerinden gelişen olaylardır. Döne döne
Demokrasi işçi sınıfının dişe diş bireysel saikler/milli duygular üzerinde durmalarına ve
sözde tüm bilgi akışını tekellerinde tutmalarına rağmen,
mücadelesiyle kazanılacaktır! . . . . . . . . 6 cinayetin, önce Trabzon ardından da İstanbul
Komşu halklara karşı saldırı üssü... emniyetiyle bağlantılı olduğu bilgileri ortalığa saçılmış,
bu bombardıman üzerine de önce Trabzon Emniyet
İncirlik Üssü derhal kapatılmalıdır! . . . . 7 Müdürü ile Trabzon Valisi görevinden alınmıştır. Şimdi
Sendikal hareketin durumu/2 . . . . . . . 8-9 de suçun İstanbul Emniyeti ile bağlantısı ve Müdür
Celalettin Cerrah’ın görevden alınıp alınmayacağı
Hrant Dink protestoları... . . . . . . . . 10-11 tartışılıyor. Bakanlık müfettişleri, güya, olayı
soruşturmak üzere İstanbul Emniyeti’ne gönderilmiş
Sermaye düzeninin has hizmetkarı...
bulunuyor.
İsmail Cem devlet töreniyle Gerek Trabzon’da görevine son verilmiş olan
yetkililer, gerekse de İstanbul’da soruşturulmakta
uğurlandı... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12
olanlar, kuşkusuz, bir hükümet yetkilisinin de itiraf
Büyük korku!.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 13 ettiği gibi, başka yerde daha önemli görevlerle taltif
edileceklerdir. Çünkü gerçek katil nasıl ki 18 yaşındaki
İLGP'den basın açıklaması eylemi... tetikçi değilse, bu görevliler de değildir. Hepsi bir arada
“Karneler çürüyen sistemin ve elbirliği ile katil devletin tetikçiliğini yaptıklarına
göre, korunma ve ödüllendirilme hakkına sahiptirler.
aynasıdır!”... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 14 Geçmişte pek çok olayda da olduğu gibi, korunup
Sağlık emekçilerinin eylemlerinden... . 15 ödüllendirileceklerinden kimsenin bir kuşkusu
bulunmamaktadır.
Sermaye düzeninin zor yılı Devlet ve düzen cephesinden, Dink cinayetiyle
(Orta sayfa). . . . . . . . . . . . . . . . . . . 16-19 ortaya çıkan bir başka sorun, cinayetle amaçladıklarının
ters tepmesi, şovenizm dalgasını güçlendirmek yerine,
Filistin'deki çatışmanın gerisinde ABD- ona karşı bir dalgakıran oluşmasına yol açmasıdır.
Faşist devlet, uzun yılları bulan yoğun çabalarla gücünü unutmak ya da unutturmak kolay değildir. Zaten
İsrail var . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20
oluşturabildiği şovenizm kampının gücü ve genişliği ile devlet unutmak değil, kırmak, bozmak, tersine çevirmek
Emperyalist/siyonist güçlerin Lübnan övünedursun, Hrant Dink’in katli, hiçbir özel çaba ve için hesap-kitap yapmayı, plan program çizmeyi tercih
örgütlenme ihtiyacı duymadan, tek bir ilde, İstanbul’da edecektir.
halklarını birbirine kırdırma planı . . . . 21
onbinlerce emekçiyi anti-şovenist bir gösteride Bu çok önemli ve muazzam gelişmeyi, işçi ve
Suudi bakandan İran'a tehdit! .. . . . . . . 22 birleştirebilmiştir. Bu sorun, hiç kuşkusuz, ilkini de aşan emekçi kitlelerin unutmaması, daha da ileri
bir güç ve etkinliktedir, ve devleti çok daha uzun süreçte götürebilmesi için görev ve sorumluluk ise, devrimci ve
Afganistan'a ek kuvvet gönderme sosyalist harekete düşmektedir.
etkileyeceği kesindir.
hazırlığı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 İlk sorun, daha teknik olmakla birlikte daha kısa Devrimci baharın olanakları bu görev ve
sürede gündemden düşürülebilir. Farklı gündemlerin öne sorumluluklar için önemli bir imkan sunmaktadır. Bu
Kadınlar mücadele ile çıkarılması suretiyle kitlelere unutturulabilir. Ancak imkanları bu doğrultuda ve elbirliği ile
özgürleşecek! . . . . . . . . . . . . . . . . . 24-25 Dink cenazesinde açığa çıkan şovenizm karşıtı kitle değerlendirebilmek gerekiyor.
K›z›l Bayrak
Haftalk Sosyalist Siyasal Gazete
. . .
Fiyatı: 50 Ykr
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ
i i le r d e
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.
v e b a y
ç ı
Yayın türü: Süreli Yaygın
Yönetim Adresi:
Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd.
(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52 Kita p
Fax: 0 (212) 534 95 90
e-mail: kb1@tnn.net
Web: http://www.kizilbayrak.de
http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.com
Baskı: Gün Matbaacılık Genel Dağıtım:
İSTANBUL YAYSAT
Tel: 0 (212) 426 63 30
CMYK
Sayı:2007/04 ★ 2 Şubat 2007 Kapak K›z›l Bayrak ★ 3
ABD’nin hesaplar› ve
uflaklar›n “muhatap” krizi!
Güney Kürdistan ve Kerkük sorunu gündemin ön
sıralarındaki yerini koruyor. TBMM, geçtiğimiz hafta
Kerkük gündemiyle bir gizli oturum gerçekleştirdi.
Oturum sonrasına damgasını vuran ise, bildik
kararlılık mesajları oldu. ASAM tarafından
düzenlenen bir toplantıda konuşan ABD elçisi
Türkiye’nin bu konudaki hareket alanının sınırlarını
çizmiş görünüyor. Öte yandan ABD ve Irak
Kürdistan Bölge Yönetimi, Türkiye’yi bu konuda
daha da sıkıştıracak yeni adımlar atmayı sürdürüyor.
Basına yansıyan bilgilere göre, Irak Milli Petrol
Şirketi (SOMO) Genel Müdürü Dr. Fallah Alamri,
Dış Ticaret Müsteşarlığı’na bir yazı göndererek,
Irak’tan petrol ürünleri ihraç eden Türk firmalarının,
bundan sonra süresi biten sözleşmelerini Irak
hükümeti ile değil, Kürdistan Bölge Yönetimi ile
yapması gerektiğini bildirdi. Firmalara gönderilen
yazıda; “Bahse konu kontratlar... tarihinde sona
ermiştir. Ancak, Türkiye üzerinden Irak’a petrol
ürünü sevkıyatına devam etmek istiyorsanız kuzey
eyaletlerindeki ilgili yetkililerle temasta bulununuz”
denildi.
Ankara’da soğuk duş etkisi yaratan bu gelişmenin uşaklığının sınırlarını sonuna kadar zorluyor. Türk ve iktidarı tarafından Kerkük ve Türkmenler’in
bir ifadesi olarak, SOMO’nun yeni tavrının kabul Kürt işbirlikçi takımının temel hareket noktaları, mağduriyeti ile perdelenmektedir. Ancak,
edilemez olduğunu vurgulayan Devlet Bakanı Kürşat ABD’nin bölgede kendilerine duyduğu ihtiyaçtır. Bu, Türkiye’nin ABD işgali altındaki Irak’a geçmişte
Tüzmen, “Türkiye bölünmemiş ve toprak bütünlüğü sınırları olmakla beraber kuşkusuz ki bir gerçeği olduğu gibi girme veya onun izni olmadan askeri
olan bir Irak’ı tanımaktadır. Dolayısıyla petrol ifade etmektedir. Zira ABD emperyalizmi, müdahalelerde bulunma olanağı yoktur. Son
ticaretindeki muhatabımız Irak Merkezi Hükümeti’dir, rakiplerinin önünü enerji kaynakları ve taşıma yolları zamanlarda tırmandırılan milliyetçilik ve şovenizmin
Irak Milli Petrol Şirketi SOMO’dur. Birileri üzerinde tam ve kesin denetim sağlayarak kesmeyi gerisinde, bir yanıyla Irak petrollerinin yarıya
Türkiye’ye bir şeyleri dayatmak istiyorsa, bunu amaçlıyor. Irak’ta petrolün geleceğine dair bugünden yakınını bulunduran Kerkük’ün referandumla Güney
başaramayacaklarını göreceklerdir. Türkiye kararlar almak, Hürmüz Boğazı’na patriot Kürdistan’a dahil olmasıyla Kürtler’in bölgede elde
Cumhuriyeti, oldu bittilere asla izin vermez” dedi. yerleştirmek, Suudi Arabistan’la gerilen ilişkileri edecekleri güç ve etkiden duyulan korkunun yanı
Benzer yönde sert bir açıklama yapan Başbakan düzeltmek gibi İran’a müdahale etmek de bu sıra, ABD’nin bölge politikalarına yedeklenme
Recep Tayyip Erdoğan ise, “Bu konularla ilgili adımlardan biridir. Ancak, Irak sorunu dahil çeşitli çabalarını gizlemek de yatıyor. ABD, Türkiye
muhatap kesinlikle merkezi hükümettir” dedi. nedenlerle bölgede yaşadığı sıkışma, geleneksel halkında hayli yüksek olan kendisine dönük tepkileri
Anlaşılacağı üzere, Ankara’da gerilim yaratan olayın işbirlikçi rejimleri istediği biçimde kullanmayı yumuşatmak amacıyla bir yandan Mahmur Kampı’na
gerisinde, Türkiye’nin, Kürdistan Bölge Yönetimi’ni güçleştiriyor. yönelik operasyon gibi göstermelik adımlar atıyor,
muhatap almaması yatıyor. Kürdistan Bölge Böyle bir süreçte Türkiye’ye, özellikle komşusu öte yandan da Türk ordusunun sınır ötesine çok
Yönetimi yetkilileri ise, son gelişmeler üzerine olduğu ülkelere dönük ABD politikaları sınırlı boyutlarda sarkmasına göz yumabiliyor. Son
muhatap alınmadıkları sürece sınırdaki akaryakıt doğrultusunda yeni roller biçilmiş durumda. MİT yaşanan gelişmelere bu gözle bakılmalıdır.
geçişine izin vermeyeceklerini belirttiler. Müsteşarı’nın “Türkiye’nin bekle-gör-tavır al ABD bir yandan her iki “müttefiki”ni Kürt
Yine basına yansıyan bilgilere göre, Kürdistan politikası izleyemeyeceği; statükocu sorunda ortak bir politikada birleştirmekte
Bölge Yönetimi yetkilileriyle temas kuran ve bu davranılamayacağı ve gecikmeden aktif politikalar zorlanırken, öte yandan “Kerkük krizi”ni kendisi için
kararı tanımadıklarını açıklayan Türk devlet geliştirilmesi gerektiği” vurgusu, Erdoğan’ın bir imkana da dönüştürebilmektedir. ABD, bir yandan
yetkililerinin çabaları sonuçsuz kalınca, gözdağı Saddam’ın idamından sonra, “Artık öncelikli işimiz Türkiye’yi, Kürtleri ve diğer bölge ülkelerini kendi
vermek amacıyla Cizre Tank Taburu’ndan zırhlı AB değil Irak’tır” açıklaması ve ABD ile Türkiye bölge stratejisine bağlıyor, öte yandan da Türk, Kürt,
araçlar, sınır bölgesine konuşlandırıldı. Daha sonra da arasında yoğunlaşan diplomatik trafik bunun Arap, Acem, Şii, Sünni gibi ulusal ve mezhepsel
Uludere-Beytüşşebap sınır bölgelerinin Gülyazı ve yansımalarıdır. ayrımları kışkırtarak kendi varlığını bölgenin istikrarı
Andaç Alay Komutanlığı bünyesindeki sınırda Söylenenler, özgün koşulları dikkate alınmak için bir ihtiyaç gibi gösteriyor. ABD, Güney
bulunan birlikler, sınırda belli aralıklarla top atışı kaydıyla, Irak Kürdistan Federal Bölgesi için de Kürtleri’ne “Bölgeden ayrılırsam Türkiye size
yaparken, Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Demirköprü geçerlidir. Zira, ABD için tam bir bataklığa dönüşen müdahale eder”; Türkiye’ye de, “Ben olmazsam
mevkiinden de yine gözdağı amacıyla savaş Irak’ta şimdilik ayağını güvenle basabileceği yegâne Kürtler Kerkük’ü alır, bağımsızlığını ilan eder” diyor.
uçaklarının uçuşları gerçekleştirildi. Türk ordusunun bölge burası. Onun, salt Türkiye istiyor diye buradan Kısacası, ABD’nin Kürt politikası, sorunu bölgedeki
Şırnak’ın Silopi ilçesine bağlı Demirköprü vazgeçmesi mümkün değil. Nitekim ABD varlığını kalıcılaştırmak ve sorun üzerinden karşı
mevkiinden Federal Kürdistan Bölgesi’ne girmek Büyükelçisi’nin ASAM’da yaptığı konuşma da bu karşıya getirdiği güçleri kendi stratejisine
istemesine peşmergeler engel oldu. Bunun üzerine yönde olmuştur. Kısacası, ABD emperyalizmi bir yedeklemektir.
Habur Sınır Kapısı kapatıldı. Akaryakıt geçişlerine yandan Türkiye ile ilişkilerini sıcak tutmak istemekte, Kapitalist emperyalizm, açıktır ki, her türlü
de izin verilmedi. Halen karşılıklı gerginlik devam diğer yandan da Kürt peşmergeleri Bağdat’ta kötülüğün olduğu gibi, Kürt sorununun da ana
ediyor. savaştırmak istemektedir. ABD, her iki işbirlikçisine kaynağıdır. İşçi sınıfı ve ezilen halklar bu ana kaynağı
Açıktır ki, “muhatap krizi”nin sınırda fiziki bir olan yoğun ihtiyacından dolayı, bir bakıma Kerkük hedefleyen devrim ve sosyalizm bayrağını
gerginliğe dönüşmüş olması, her iki tarafın da konusunda sıkışmış durumdadır. yükselterek kısır döngüyü kırabilirler. Ancak
bağımsız hareket ettiği anlamına gelmiyor. Tarafların Ancak bu, Türkiye’nin Kerkük üzerinde şu veya “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” temelinde
tutumlarına açıkça yön veren temel etken, ABD bu oranda üstünlük kurabileceği anlamına gelmiyor. yükseltilen bir mücadele, emperyalizmin ve işbirlikçi
emperyalizmidir. Her iki taraf da ABD’nin desteğini Halen kopartılan fırtına, göz boyama amaçlı iç uşak takımının Kürt sorununu, bölge ülke ve
aldığı ölçüde sesini yükseltip kükrüyor, aksi halde siyaset malzemesinden ibarettir. ABD’nin Türkiye’yi halklarını kendi gerici emellerine yedeklemek için
ise, sesini kısıp yeniden destek alabilmek için Ortadoğu savaş bataklığına sürükleme isteği sermaye kullanmasını engelleyebilir.
6 ★ K›z›l Bayrak Gerçek demokrasi için sosyalizm! Sayı:2007/04 ★ 2 Şubat 2007
kongreleri ve sendika merkez başlamak üzere olan toplu sözleşme süreci bu alanda
kongreleri ile DİSK Genel ilk akla gelen başlıklardır. Gene 1 Mayıs gündemi
Kurul süreci yaşayacaklardır. bunlardan biridir. Bu yıl gerçekleştirilecek
Bu süreç DİSK’in mücadele Cumhurbaşkanlığı seçimi ya da milletvekili genel
içerisinde yeni koşullara seçimleri de sendikal ihanet çetelerinin sermaye sınıfı
uygun yapılanmasını da ile ilişkilerinin en açık biçimde ortaya serilmesine
gündeme taşıyacaktır. hizmet edecek gündemlerdir.
Öncelikle bu süreçte genç Fakat sadece teşhirin yetmediği, tabanda güçlü bir
işçilerin ve kadın işçilerin devrimci politik faaliyet örülüp, bunun ürünü
sendikal örgütlenmelerde örgütlenmeler yaratılmadığı koşullarda genel teşhirin
konumlarının güçlendirilmesi kendi başına çok etkili sonuçlar üretmediği ortadadır.
temel alınacaktır” Dolayısıyla çözüm tabanda, fabrikalarda, havzalarda
denilmekteydi. daha hızlı, daha fazla, daha etkin örgütlenmeyi
Kuşkusuz ki genel kurullar başarabilmekten geçmektedir.
sürecine ilişkin bu iddialı Sözümüzü Castleblair’de örgütlenen, direnen ve bu
ifadeler somut olmaktan süreçte DİSK bürokratlarının ihanetini somut olarak
uzaktı. Örneğin “DİSK’in yaşayan ve şu anda F Tipi Cezaevi’nde tutuklu
mücadele içerisinde yeni bulunan sınıf bilinçli işçilerden Ayten Özdoğan’ın
koşullara uygun İstanbul İşçi Kurultayı’na gönderdiği mesajla bitirmek
yapılanması”nın ne anlama en anlamlısı olacaktır.
geldiği belirtilmemişti. 2007 yılında DİSK’le ilgili tartışmaların önemli “İşçi sınıfı denetlemediği, sahip çıkmadığı
Toplantının yapıldığı tarihte DİSK yöneticileri de başlıklarından birini bu konu oluşturacaktır. koşullarda sendika bürokratları ihanet etmeye devam
bunun içini nasıl dolduracaklarını tam olarak bilmiyor Sermayenin saldırıları ve sendikal ihanet birbirini edecektir. Önemli olan eksikliklerimizi görüp,
olmalılar ki, “DİSK kararlarının temellendirileceği tamamlamaktadır. Dolayısıyla 2007 yılında da deneyimlerimizin ışığında başka fabrikalar
Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısı’nın Ocak sermayenin saldırılarına karşı mücadelenin en temel örgütleyerek mücadeleyi yükseltmektir. Bu yüzden
ayı içerisinde gerçekleştirileceği”ni sonuç bildirgesinin ayaklarından birisini sendikal ihanet barikatını yıkma, daha bir inatla, daha bir hırsla sendikalarda
son paragrafında özellikle belirtmişlerdi. aşma çabaları oluşturacaktır. Bunun bir yanı sınıfın örgütlenmeliyiz. Çünkü; sendikalar bizimdir. Ancak
Fakat bilindiği gibi Ocak ayı içerisinde DİSK temel mücadele gündemlerini sendikal ihanet tabanda, fabrikalarda örgütlenerek sendikalarımıza
Genişletilmiş Başkanlar Kurulu böyle bir toplantı çetelerine karşı mücadeleyi de kapsayan bir biçimde çöreklenmiş sendika ağalarından hesap sorabiliriz. Bu
yapmamıştır. Neden yapılmadığı konusunda ele almaktır. Kıdem tazminatına dönük saldırılar, işçi satıcılarını sendikalarımızdan atıp yerine sınıf
kamuoyuna bir bilgi de verilmemiştir. Ancak onun Anayasa Mahkemesi’nin iptali nedeniyle bir süreliğine bilinçli, sınıfın çıkarlarını savunan öncü işçileri
yerine DİSK Yönetim Kurulu, “2006 yılı askıya alınan ve üç beş ay sonra yeniden gündeme getirebiliriz. Bunun için fabrikalarımızda
değerlendirmesi ve 2007 yılı için hedefler” başlıklı gelmesi beklenen sosyal yıkım saldırısı, kamuda örgütlenmeliyiz.”
uzun bir açıklama yayınlamıştır.
Bir basın açıklamasıyla duyurulan bu uzun
değerlendirme “DİSK kararlarının temellendirildiği”,
“DİSK’in mücadele içerisinde yeni koşullara uygun
yapılanması” gibi sorulara yanıtların arandığı bir
Alt›ny›ld›z’da iflçi k›y›m›
metin olma niteliğinden hayli uzaktır. Enine boyuna
Uzun zamandır işçiler arasında dolaşan çıkış bildikleri için, sendikasının kapısına dayanmış,
hükümeti eleştiren ve işçileri seçmen listelerine
söylentileri gerçek oldu. 31 Ocak günü kesin bu ihanetin hesabını sormuş; eski işçi-yeni işçi
kaydolmaya çağıran bu metnin genel kurullardan
rakam henüz net olmamakla birlikte (zira bu ayrımı yapılmaksızın tüm işçilerin 4 ikramiye
ziyade seçimler düşünülerek hazırlandığı ortadadır.
yazının yazıldığı esnada 7-3 ve 3-11 vardiyasında almasını talep etmiş, sözleşmenin fesh edilmesi
Fakat hakkını yememek gerekir; DİSK’in önümüzdeki
çıkışlar gerçekleşti, gece vardiyası henüz için çabalamıştı. Sağlam bir iç örgütlülüğe,
yılda neler yapacağına son arabaşlık altında
bilinmiyor) 60 civarında işçi işten çıkartıldı. kararlı bir birlikteliğe sahip olamadığı için ortaya
paragraflar şeklinde değinilmektedir.
Ağırlıklı olarak mensucat kısmında gerçekleşen konulan tepki, işverenin tehditleriyle, prim gibi
Değerlendirmede, “DİSK’in mücadele içerisinde yeni
kıyım, 4 ikramiye alan ve yüksek ücretle çalışan, uygulamalarla bir sonuca ulaşamadan
koşullara uygun yapılanması”na dair sorulara yanıt
kıdem olarak 6 yıl ve üzerinde çalışmış işçileri bastırılmıştı. Bir yenilgiyle de sonuçlansa, ayağa
oluşturabilecek tek paragraf da burada yer almaktadır.
hedefliyor kalkmak onurluca bir davranıştı ve TEKSİF
Bu paragrafta harfi harfine şunlar söylenmektedir:
Sendikası’na üye işyerlerinden en anlamlı tepkiyi
“DİSK olarak, 2007 yılında 12 Eylül hukuku ve
Çıkışlar 4 ikramiyeyi hedefliyor koyan Altınyıldız işçisi olmuştu. Hem kendisine,
yasalarına karşı mücadele edeceğimizi, bu kısır döngü
hem dosta, hem düşmana, istendiğinde
içine sıkışıp kalmayacağımızı ilan ediyoruz. Sendikal
Altınyıldız patronu, işten atılan işçilerin önyargılara, güvensizliklere, kuşkulara rağmen
örgütlenmede ve sendikal mücadelede, Anayasa’nın
çoğunluğunun çıkışını istediği demogojisine biraraya gelinebileceğini göstermişti. Ancak bunu
90. Maddesi’nde yer aldığı gibi, uluslararası
sığınmaktadır. Bu, atılan işçilerin bir kısmı için sürekli kılamamıştı, mücadeleyi sonuna kadar
sözleşmelerden kaynaklanan haklarımızı kullanacağız.
doğru olsa da, tamamı için geçerli değildir. Patron yürütebilecek kararlılığa sahip olamamıştı...
Örgütlenmemizi ILO sözleşmelerinin sağladığı
bu tür söylemlerle gerçek niyetini gizlemeye Unutmamak gerekir ki; sınıf mücadelesi salt
doğrultuda ve biçimde sürdürerek,
çalışmaktadır. Gerçek hedefi fabrikanın son iki zaferlerle dolu, kazanımların elde edildiği bir
yaygınlaştıracağız.”
yıllık tablosuna bakıldığında son derece bariz bir süreç değildir. Çoğu durumda yenilgilerden
Yani DİSK’in 2007 yılında yürüteceği mücadelede,
şekilde görülmektedir. 2,5 ikramiye alan veya öğrenmek ve küllerin içerisinden yeniden
12 Eylül hukukunun ürünü yasalara bel
hiçbir sosyal hakkı olmadan taşeron olarak doğmayı, ayağa kalkmayı bilmek gerekir.
bağlamayacağı, bu yasaların çizdiği sınırlara takılıp
çalıştırılan işçi sayısı geçtiğimiz sözleşmeden bu Altınyıldız işçisinin de yapması gereken budur.
kalmayacağı, onun yerine Anayasa’nın 90. maddesine
yana her geçen gün artmıştır. Şimdi de 4 Yeniden ayağa kalkmak, daha güçlü, daha
dayanarak ILO sözleşmelerinin hükümlerini esas
ikramiyeyle çalışan işçiler peyder pey işten kararlı...
alacağı ilan edilmektedir.
çıkartılmaktadır. İşten atılan 60 işçiyi ilk grup İki seçenek var: Ya mücadele, ya da köleliğe
Örgütlenmeye, hak mücadelesi vermeye çalışan
olarak görmek ve devamının geleceğinden şüphe boyun eğme!
işçilerin karşısına her seferinde “ama yasalar şöyle”,
etmemek gerekir. Bu çıkışlar, patronlar sınıfının, Bu çıkışların arkasının geleceği kesindir.
“fakat mevzuat böyle” diyerek çıkmayı adet edinen
hiçbir sosyal hakkı olmayan, karın tokluğuna Altınyıldız işçisinin önünde iki seçenek var. Ya
DİSK yönetiminin 12 Eylül yasalarına pratik tutum
çalışan bir işçi sınıfı yaratma düşüne bir adım işini savunmak, işten atılan arkadaşlarının geri
alacağını, örgütlenme çalışmalarında bu yasaların
daha yaklaşması anlamına gelmektedir. alınmasını sağlamak ve işi için, 4 ikramiye hakkı
sınırlamalarına takılmayacağını ilan etmesi kuşkusuz
için mücadele etmek, hiçbir ayrım gözetmeksizin
ki önemlidir.
Geçmiş deneyimlerden ders çıkartmalı birbirine kenetlenmek ve direnmek...Ya da kader,
Fakat bunu yaparken sırtını, sermaye devletine
kısmet deyip olanlara boyun eğmek...
hemen hiçbir somut yaptırım getirmeyen, bu anlamda
Geçtiğimiz sözleşme dönemini hatırlarsak, Son olarak şu an fabrikada hala çalışan işçi
da sermayeye hizmet konusunda 12 Eylül yasalarını
işverenler 2,5 ikramiyeyi sözleşmeye sokarak arkadaşlara bir mesajımız var:
aratmayan ILO normlarına dayaması burada başka
bugünü hazırlamaya başlamışlardı. Altınyıldız Susma sustukça sıra sana gelecek!
hesaplar olduğunu göstermektedir. Anlaşılan o ki,
işçileri de geçmişteki deneyimlerinden bunu Altınyıldız’dan işçiler
10 ★ K›z›l Bayrak “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz!” Sayı:2007/04 ★ 2 Şubat 2007
TTB ve SES üyeleri, “İthal Ucuz Hekim... Zorunlu çalışanlarının çalışma sürelerinin uzatıldığını
Mali Sorumluluk Sigortası... Eğitim Hastanelerinde vurguladı.
AKP Kadrolaşması... 100.000 Hekimin Başına Eylemde konuşma yapan SES Genel Başkanı
Geçirilmeye Çalışılan Torba Yasaya Karşı” 30 Köksal Aydın da yasanın kazanılmış hakları Tek Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten
Ocak’ta, Türkiye’nin çeşitli illerinde, “itiraz eylemi” gaspedeceğini vurguladı, mücadele çağrısı yaptı. atılan Dandy Sakız işçileri eylemlerine devam
gerçekleştirdiler. ediyor. 15 Aralık’tan bu yana, sendikal örgütlenme
Adana: “Sağlıkta tasarruf faaliyetinden dolayı, 54 işçi işten atıldı. Atılan
İstanbul: “İtirazımız var!” işçiler birbuçuk aydır “Atılan işçiler geri alınsın!”
ölüm demektir!” talebiyle direnişlerini sürdürüyorlar.
İstanbul’da Okmeydanı Eğitim ve Araştırma 3 vardiya olarak üretim yapan fabrikada toplam
Saat 12:30’da Adana Numune Eğitim ve
Hastanesi’nde eylem yapan emekçiler “torba yasa”yı 1050 işçi çalışıyor. Fabrikada taşeron üretimi
Araştırma Hastanesi Acil Servis’i önünde biraraya
protesto ettiler. “İtirazımız var!”, “Angaryaya son, yapılıyor. 3 bölüme ayrılan fabrikada bir dizi sorun
gelen sağlık emekçileri adına basın açıklamasını
mesaimiz 40 saate düşürülsün!”, “Radyolojide mevcut. Fabrikanın %70’ini kadın işçiler
Adana Tabip Odası Başkanı Dr. Osman
çalışma saati yükseltilmesin!”, “Memurlar 40 saat oluşturmasına rağmen kreş yok ve düşük ücret
Küçükosmanoğlu yaptı. Küçükosmanoğlu şunları
sağlık personeli 45 saat çalışıyor!” vb. dövizler politikası uygulanıyor. Yeni işe başlayan işçilere
söyledi:
taşıyan sağlık çalışanları sloganlarla da tepkilerini asgari ücret verilirken, 10 yıllık işçiler 490 YTL
“Gerek kamuda gerekse de özel sektörde çalışan;
dile getirdiler. ücret alıyor. İşçiler kadrolu-sözleşmeli olarak
akademisyen, uzman, asistan, pratisyen bütün
Eylemde konuşma yapan TTB Başkanı Gencay birbirinden yalıtılıyor. 5 ay sözleşmeli çalıştırılan bir
hekimlerin bu yasa tasarısına şiddetle karşı
Gürsoy AKP hükümetini eleştirerek şunları söyledi: işçi ardından şirket bünyesindeki başka bir taşeron
olduklarını daha önce de defalarca yetkililere ve
“Bugün Türk Tabipleri Birliği heyeti diğer oda firmada da 5 ay sözleşmeli olarak çalıştırılıyor.
kamuoyuna duyurduk. Hükümet ise ne yazık ki;
temsilcileriyle birlikte, mecliste grup başkan vekilleri Böylece işçiler toplam 10 ay çalıştırılıyor. Ardından
hekimlerin bu itirazını duymamak ve anlamamakta
ve milletvekilleriyle görüşecekler. Umuyoruz ki hiçbir hakkı verilmeden işten atılıyor. Geçmişte
ısrar etmektedir.
burada bu sorun çözülür, geri alırlar yasayı ve Dandy işçilerinin mücadelesi ile kazanılan birçok
100.000 hekimin başına torba geçirmeye çalışan
tarafların soğukkanlı biçimde, bilimsel verileri temel hak bugün bir bir gaspediliyor. Erzak hakları
bu Torba Yasa’nın muhtemel görüşülme tarihi olan
alarak ortak çözümlere kavuşulması konusunda bir ellerinden alınan işçilerin ikramiye hakları da yavaş
bugün bütün Türkiye’de ‘itiraz eylemi’
kapı açarlar. Bu olmadığı takdirde geçmiş yavaş ortadan kaldırılıyor.
gerçekleştirmekteyiz. Bugün TBMM’de görüşlerimizi
dönemlerde olduğu gibi eylemlerimiz devam Eski bir fabrika olan Dandy Sakız
ve tepkilerimizi hükümete ve siyasi partilere
edecektir.” Fabrikası’ndaki sendikal örgütlenme mücadelesi
ileteceğiz...”
Daha sonra SES Aksaray Şube Başkanı Rabia geçmişe dayanıyor. ‘70’li yıllarda DİSK/Gıda-İş
Adana Tabip Odası ve SES Adana Şubesi
Tuncer bir konuşma yaptı. Tuncer, hükümetin Sendikası’nında örgütlü olan fabrika, ‘80 darbesinin
tarafından düzenlenen eyleme Dev Sağlık-İş de
gerçekleştirdiği uygulamaların sadece sağlık ardından Tek Gıda-İş’te örgütlendi. Bu süreçte
destek verdi. Eylemde “Sağlıkta tasarruf ölüm
çalışanlarını değil halkı da etkilediğini ifade etti. işçilerin taleplerini karşılayamayan sendikadan
demektir!”, “Sağlıkta yıkımı durduralım!” sloganları
Sağlık hizmetinde çalışan tüm emekçilerin saldırılara ayrılan işçiler, Hak-İş’e bağlı Öz Gıda-İş’te
atıldı. Yaklaşık 50 sağlık emekçisinin katıldığı eylem
karşı mücadeleye devam edeceğini vurguladı. örgütlendiler. Ancak bu sendika da ‘99 yılında
basın metninin okunmasının ardından sona erdi.
Ardından İstanbul Eczacı Odası Genel Sekreteri patronun saldırılarına karşı etkili bir tutum almadı.
Kızıl Bayrak/Adana
Semih Güngör kısa bir konuşma yaptı. Basın metnini Kazanılmış haklar kaybedildi. Üstelik sendika,
İTO Genel Sekteri okudu. işçilerin seçtiği temsilciyi de değiştirdi. Bunun
İzmir: “Herkese eşit, ücretsiz üzerine işçiler bu sendikadan da istifa ettiler.
Ankara: “Özelleştirmeye sağlık!” O tarihten beri örgütsüz olan işçiler,
örgütsüzlüğün kötü sonuçlarını yaşayarak
hayır!” Sağlık çalışanları İzmir’de eylemlerini Tepecik
öğrendiler. Bunun üzerine tekrar örgütlenme
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Poliklinikleri önünde
TTB ve SES’in düzenlediği eylemde emekçiler çalışmalarına başlayan işçiler, Tek Gıda-İş’te
gerçekleştirdiler. Taleplerini içeren önlükler giydiler,
“Herkese eşit ücretsiz sağlık!”, “SES’siz örgütlendiler. Bu durumdan rahatsız olan patron
dövizler taşıdılar. “Sağlıkta yıkımı durduralım!”
kalmayacağız”, “Özelleştirmeye hayır!” yazılı yeni bir saldırı başlatmış durumda.
“Sağlık haktır satılamaz!”, “Herkese eşit, ücretsiz
dövizler taşıdılar, benzer içerikte slogan attılar. 1,5 aydır işten atılma saldırısına direnen Dandy
sağlık!” talebini yükselten emekçiler adına basın
Açıklamayı TTB adına Sinan Adıyaman yaptı. Sakız işçileri tüm duyarlı kesimlerden sınıf
açıklamasını SES İzmir Şube Başkanı okudu.
Adıyaman, “torba yasa”nın ucuz hekim çalıştırmanın dayanışması ve destek bekliyor. Dandy Sakız
Açıklamada sağlıkta dönüşüm adı altında hem
zeminini döşediğini, hekimlere mali sorumluluk Fabrikası işçileri ile dayanışmayı yükseltelim!
çalışanlara hem de halka yıkım dayatıldığı
sigortası yaptırma zorunluluğu getirdiğini, radyoloji Küçükçekmece İşçi Platformu
vurgulandı.
16 ★ K›z›l Bayrak ★ Sayı:2007/04 ★ 2 Şubat 2007 Sermaye düze
Sermaye düze
Dünyada ve özellikle de Ortadoğu’daki yeni bir çözüm üretemiyor. Ekonomi yapısal olarak bu birikmiş sorunlar çerçevesinde, düzen içi dalaşmaların
gelişmelerin Türkiye ve Türk burjuvazisinin izlemekte sorunlarla içiçe yol alıyor ve bu sorunların yarattığı sertleşmesine sahne olacaktır, bu genel bir beklentidir.
olduğu dış politika çizgisi üzerindeki etkilerini, birikimlerin etkisi altında, devrevi olarak çöküntülere Bunun borsada özünü ve özetini bulan kumarhane
yanısıra AB ile ilişkilerin seyrini ayrıca ele almış uğruyor. Son 10 yılda üç kez (1994, 1999 ve 2001’de) kapitalizmine muhtemel yıkıcı etkilerini iyi bilen
bulunduğumuz için (Bkz. Yeni Bir Yılın Başında olduğu gibi. işbirlikçi büyük burjuvazi çatışmayı dizginlemeye ve
Dünya, Ortadoğu ve Türkiye) burada daha çok Türkiye’de kriz atlatılmıyor, yalnızca yönetiliyor, tarafları uzlaştırmaya şimdiden başlamış olsa bile bu
ekonomik ve siyasal cephede düzenin bugünkü olduğu kadarıyla başarı burada. İMF ve Dünya çabanın öyle kolay sonuç vermeyeceği de ortadadır.
durumu üzerinde duracağız. Bankası reçeteleri engelsizce uygulanabiliyorsa, Ekonomi tüm bu iç ve dış sorunlara karşı, düzen
Bugünün Türkiye’sinin genel durumunu sermaye emekçilerin sefaletini derinleştirmek pahasına faiz ve temsilcilerinin zarif ifadeleriyle, fazlasıyla “duyarlı”,
düzeni yönünden en özlü ama aynı ölçüde en dış borç ödeme çarkı döndürülebiliyorsa, devlet aynı anlama gelmek üzere aşırı “kırılgan”dır.
kapsayıcı biçimde ifade eden kavram krizdir. Bu kuruluşları haraç mezat satılıp borç çarkının dönüşü Dış politikada Amerikan emperyalizmine mevcut
ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yaşam alanlarını bir de bu yolla bir parça kolaylaştırılabiliyorsa, kölece bağımlılığın ve tam uyumun gerisinde aynı
kapsayan, birarada kesen, çok yönlü ve çok boyutlu emekçilerin ücret artış talepleri engelsizce zamanda dolaysız olarak ekonomik durum var. Bu tür
bir krizdir. Uzun yılların ürünü ve uzantısı olan bu kriz savuşturulabiliyor ve gerçek ücretler sistemle biçimde bir uyumdan herhangi ciddi bir sapma, ekonomiyi bir
güncel görünümler içinde halen de sürmektedir ve düşürülebiliyorsa, binlerce işçiyi sokağa atan anda 2001 Şubatı’ndaki türden bir çöküntü ile
ortada aşılabileceğine ilişkin herhangi bir belirti de tensikatlar kolayca gerçekleştirilebiliyorsa, yüzyüze bırakabilir. Bunu en iyi bilen de yine bizzat
görünmemektedir. Tersine, özellikle dış gelişmelerin sendikasızlaşma sürdürülebiliyor ve böylece işbirlikçi büyük burjuvazinin kendisi ve onun hesabına
de bunaltıcı etkisi altında, durum gitgide daha emekçinin eli kolu bağlanabiliyorsa, bu durumda kriz Türkiye’yi yönetenlerdir. Bu nedenle tümü de ABD ile
karmaşık, içinden daha zor çıkılır bir hal almaktadır. ekonomisi de iyi kötü yönetilebiliyor demektir. Çok ilişkiler üzerinde titremektedirler. Kendi aralarında
yönlü yapısal krize rağmen Türk burjuvazisinin en birçok konuda görüş ayrılıklarına düşebildikleri halde
Krizi yönetme başarısına rağmen önemli şansı ve başarısı, çok farklı imkanları ve bu konuda tam bir mutabakat halinde hareket
ekonomide büyüyen sorunlar etkenleri birarada kullanarak kitleleri denetim altında etmektedirler.
tutması ve böylece krizi yönetmesini bilmesidir. Bütün bunlar Türkiye ekonomisinin, emperyalist
Kitlelerin istemleri dizginlenebildiği, bu sayede de finans kuruluşlarına ve “sıcak para” girişi sağlayan
Ekonomideki kriz, dönemsel çöküntülerin
İMF reçeteleri ve direktifleri engelsizce borsa spekülasyonlarına aşırı ekonomik-finansal
ötesinde, yapısal bir dizi sorunun ifadesi olarak uzun
uygulanabildiği ölçüde, çarklar şimdilik dönmektedir. bağımlılığının ötesinde, siyasal etkenlere aşırı
yıllardan beridir ve halen de sürüyor. Emperyalizme
Fakat sorunlar da sürekli yeni boyutlar kazanmakta, bağımlılığını da gösteriyor ki, bu nokta ekonominin
aşırı bağımlı, tam da bu nedenle gelinen yerde
mevcut gidişin her an rayından çıkmasına yönelik gidişatını anlamak bakımından özellikle önemlidir.
yönetimini neredeyse tümden emperyalizmin finans
korkular ve kaygılar da günde güne büyümektedir. Yakın yıllara ait bir parti metninde, kapitalist
kuruluşlarına teslim etmiş bulunan Türkiye
2006 yılı bu açıdan ilk belirtilerin açığa çıktığı bir ekonominin siyasal etkenlere bu aşırı bağımlılığına
kapitalizminin yapısal bir dizi sorunu var ve bu
yıl oldu ve yeni yıla bu açıdan daha büyük kaygı ve ilişkin olarak bugün de tüm önemini koruyan şu
yapısal sorunlar üzerinden süreç yıllardan beridir
korkularla giriliyor. Zira yeni yıl, birikmiş ekonomik değerlendirme yapılmıştı:
bıçak sırtında gidiyor. Kronik bütçe ve dış ticaret
ve mali sorunların ötesinde, Türkiye’yi yönetenler için “Bugünün Türkiye’sinde ekonominin gidişatı
açıkları, ödendikçe büyüyen iç ve dış borçlar, yıllardır
büyük siyasal gerilimlere de gebe bir yıldır. Bunun ekonomik olmaktan çok siyasi nitelikteki şu iki temel
devlet bütçesinin yarısını yutan ağır faiz yükü, adına
AB, Kıbrıs, Güney’de Kürt devleti, Kerkük, bölgede etkene sıkı sıkıya bağlıdır. Bunlardan ilki, sınıf
“sıcak para girişi” denilen uluslararası borsa
Amerikan emperyalizmine doğrudan tetikçilik ihtiyacı mücadelesinin seyridir. İşçi sınıfına ve emekçi
spekülasyonlarına bağımlılık ve bunların vurguna
ve dayatması gibi bir dizi içinden çıkılamaz sorundan katmanlara boyun eğdirmeyi ve ekonomik krizin
dayalı oyunları karşısında tam bir çaresizlik, sürekli
oluşan dış cephesi zaten kendi başına yeterince ürettiği faturayı onlara döne döne ödetmeyi başaran
biçimde büyüyen bir işsizlikle birlikte emekçileri açlık
bunaltıcıdır. Fakat içerde de durum hiç de daha rahat burjuvazi, böylece bir parça soluklanabilmekte ve bu
sınırında çalıştırma zorunluluğu vb., vb... - bütün
değildir. Egemen sınıf bloku içinde ve devlet arada ucuz işçilik üzerinden düşük maliyete dayalı bir
bunlar Türkiye kapitalizmi için yapısal sorunlardır ve
bünyesinde kıyasıya bir iç iktidar mücadelesi hüküm ihracat olanağı bulmaktadır. Özelleştirme yağması,
krizin önemli göstergeleri arasındadır. Burjuvazi
sürmektedir. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel ardı arkası kesilmeyen vergiler ve geniş çaplı sosyal
kronikleşmiş bu sorunlara onyıllardan beridir herhangi
seçimler yılı olan 2007 yılı, bunlarla bağlantılı harcama kısıntıları üzerinden mali kaynak sağlamakta,
CMYK
zeninin zor yılı Sayı:2007/04 ★ 2 Şubat 2007 ★ K›z›l Bayrak ★ 17
CMYK
18 ★ K›z›l Bayrak Sermaye düzeninin zor yılı Sayı:2007/04 ★ 2 Şubat 2007
3 Kasım 2002 seçimlerinin ortaya çıkardığı yeni odaklarla birlikte hareket etmenin avantajlarına da bırakmayacaktır. İkinci ve daha da önemli olanı ise
parlamento bileşimi ve tek parti hükümeti bunun sahiptirler. Burjuvazinin iç pazara daha çok bağımlı ve şudur: AB konusundaki umutların zayıflaması
nihayet ve hiç değilse bir seçim dönemi için aşılması küreselleşmenin gerekleri adına gündeme getirilen ABD’ye daha sıkı bir bağlanmayı beraberinde
anlamına geliyordu. Nitekim şu son 4 yıllık hükümet uygulamalara daha az dayanıklı kesimleri ise, başta getirmekte ve bu ise burjuvaziyi kendi içinde tam da
icraatı boyunca burjuvazi bu anlamda bir “siyasal ordu olmak üzere devletten, yanısıra ‘milli davalar’ ve Kürt sorunu üzerinden bölmeye devam etmektedir.
istikrar”ın tüm sonuçlarından en iyi biçimde ‘ulusal çıkarlar’ söylemiyle toplumun şovenizmle Çünkü Amerikan emperyalizminin halihazırdaki
yararlandı da. İstenen her şey, AKP hükümeti ve yoğrulmuş duyarlılıklarından güç almaktadırlar. Ortadoğu politikası, Türk burjuvazisi ile Kürt
parlamento tarafından tam olarak ve gecikmeksizin Geleneksel düzen partileri ile ‘düzen bekçileri’nin güçlerini aynı cephede buluşturmayı gerektirmekte ve
yerine getirildi, emekçilere yönelik çok yönlü aynı konulardaki duyarlılıkları, bu kesimi ayrıca ABD bu çerçevede, Türkiye’ye Kürt sorununda ılımlı
saldırılar pervasızca uygulandı. Mevcut hükümet, bu güçlendirmektedir. ve uzlaşmaya dayalı bir çözüm empoze etmektedir.
çerçevede işbirlikçi burjuvazinin ve uluslararası “Kıbrıs ve Kürt sorunu üzerinden yaşanan görüş Bu, bir yandan Güney Kürdistan hükümeti ile olumlu
sermayenin tam desteğini aldı ve işin bu yönü ayrılıklarının temelinde bu var. Emperyalist ilişkilere girilmesini ve öteki yandan içerdeki Kürt
bakımından bu destek halen de sürüyor. burjuvaziyle daha ileri düzeyde bütünleşmeyi sorununun sınırlı bazı tavizlerle yatıştırılmasını
Fakat bu aynı imkanın bir de öteki yüzü vardı. Bir çıkarlarına uygun görenler, gelinen yerde Kıbrıs’ı bir gerektirmektedir. Çelişki ve potansiyel çatışma, bu
yönüyle burjuvazi için adeta bir nimet olan, yılların yük saymakta ve bu yükten kurtulmak istemektedirler. politikaya zımnen yatanlar ile ona açıktan direnenler
özlemini karşılayan bu aynı parlamento bileşimi ve Kürt sorununda ise içerde ‘uyum yasaları’ arasındadır. Taraflar için bu aynı zamanda önemli bir
ona dayalı hükümet, bir başka yönden ve üstelik daha çerçevesinde belli düzenlemelerin yapılmasını iç iktidar mücadelesi alanıdır. Her iki tarafın aynı
baştan, bir siyasal kriz etkeni oldu. Zira parlamentoda istemektedirler. Bu tutumun Güney Kürtleri’yle ölçüde Amerikancı olması ve onun desteğini iç
neredeyse anayasayı tek başına değiştirebilecek üçte ilişkilere yansıması, çatışma yerine hamilik yolunun dalaşmada konumunu güçlendirmek için vazgeçilmez
ikilik bir çoğunluğa dayalı parti ile ona dayalı tercih edilmesi olmaktadır. görmesi, bu çatışmayı daha da karmaşık hale
hükümet, gerici islamcı gelenekten geliyordu ve bu “Milli politikalar’da ısrarı savunan öteki kesim ise, getirmektedir. Aralarındaki fark, taraflardan birinin
konumuyla rejimin oturmuş dengelerini zorlayacak bir bugüne kadar izlenegelen geleneksel gerici-şoven ABD desteğini her konuda ve dolayısıyla da
ağırlık ve tehdit oluşturuyordu. Geride kalan dört yıl politikaların sürdürülmesini istemektedir. Kürdistan ve gerektiğinde Kürt sorununda da onunla uyumlu
içinde buna ilişkin bir dizi siyasal dalgalanma yaşandı. Kıbrıs, onlar için kolayca feda edilemeyecek davrananarak elde etmeye çalışması, oysa öteki tarafın
Fakat içerden işbirlikçi burjuvazinin ve dışardan kazanılmış egemenlik ve sömürü alanlarıdır. gösterilecek uyum karşılığında ABD’den Kürtlerin
Amerikan emperyalizminin dengeleyici müdahaleleri Karşılığında bir şey alamayacakları gelişmeler feda edilmesini beklemesidir.
ile; bu arada AKP’nin, büyük burjuvaziye ve karşısında bu egemenlik alanlarını yitirmeyi (Kıbrıs) Sorunu siyasal planda daha da karmaşık hale
emperyalizme güven vermek kaygısı ve geleceğe ya da buna yolaçacak gelişmelerin önünü açmayı getiren ise şudur: AKP’nin mevcut icraatlarından en
yönelik hesapları çerçevesinde ifade uygunsa (Kürt sorunu ve Güney Kürdistan’daki gelişmeler iyi biçimde yararlanan işbirlikçi büyük burjuvazi,
soluğunu tutması sayesinde, bunun rejimin işleyişini karşısında esneklik) kabul etmemekte, buna büyük bir bölümüyle onun örtülü şeriatçı özlem ve
tıkayacak boyutlara dönüşmesi bugüne kadar direnmektedirler. Öte yandan bu konular üzerinden hedeflerinden rahatsızdır. Bu konuda generallerle ve
engellendi. direnmeyi politik alanda güç ve etkinlik kazanmanın CHP-MHP-DYP gibi düzen partileri ile rejimin yapısı
Fakat bugüne kadar iyi kötü kontrol edilebilen bu bir basamağı olarak değerlendirmektedirler. ve oturmuş dengeleri konusunda aynı hassasiyetleri
ilişkiler, bu hassas dengeler siyaseti, gelinen yerde ve “Gelinen yerde AKP hükümeti ile ordu arasında paylaşmaktadır. Fakat öte yandan bir bölümüyle, esas
özellikle de girmiş bulunduğumuz yıl içinde, yerini bir yaşanacak sorunlara temelde buradan bakmak gerekir. olarak da TÜSİAD’da temsil edilen en güçlü
çatışmaya ve belki de hesaplaşmaya bırakacak gibi AKP, emperyalist odakların, özellikle de ABD’nin bölümüyle, ABD’nin Kürt politikası konusunda
görünmektedir. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve yeni desteği ile başa geldi ve bu desteği koruduğu sürece AKP’ye paralel bir tutum içindedir. Daha doğrusu bu
seçim yılı bunu belirgin bir kuvvetle zorlamaktadır. başta kalabileceğini düşünüyor. Bunu içte, büyük doğrultuda AKP’yi bizzat teşvik etmekte ve
Yıllardır işbirlikçi burjuvaziye ve emperyalizme burjuvazinin TÜSİAD’da temsil edilen en güçlü cesaretlendirmektedir. Aynı şekilde siyasal cepheden
sadakatle hizmet edip güven vermeye çalışan gerici kesimlerinin halihazırdaki desteğini korumak kaygısı buna son çıkışlarıyla DYP meyletmekte, bu konuda
islamcı parti, gelinen yerde bunun karşılığını almak tamamlıyor. Böylece, normalde geleneksel konumu ve (ama yalnızca bu konuda!) düzenin kudurgan bir
istemekte; oysa kendilerini geleneksel olarak devletin temsil ettiği burjuva kesimlerin çıkarları bunu şovenizmi bayrak edinen gerici-faşist partiler
sahibi ve düzenin bekçileri olarak gören güçler -başta gerektirmediği halde, AB’ye uyum dayatmaları, blokundan bir ölçüde farklı davranmaktadır.
ordu olmak üzere- buna direnmekte, bunun önünü ne Kıbrıs, kısmen Kürt sorunu vb. konularda emperyalist Bütün bunlar çelişki ve çatışmaların, buna dayalı
edip edip almak istemektedirler. Sorun ve çatışma odakların ve TÜSİAD’ın tercihlerine uygun bir icraat saflaşmaların grift yapısını göstermektedir. Bu grift
buradan doğmakta, bunda ifadesini bulmaktadır. izlemeye çalışıyor. Bununla konumunu korumayı, ilişki ve saflaşmayı devletin zirvesini oluşturan
Rejimin içten içe yaşadığı siyasal krizin bir yönü güçlendirmeyi ve orduyu dengelemeyi, giderek kurumlar üzerinden de görmek mümkün. Örneğin,
halen budur ve bu, 28 Şubat’a yolaçan özel evre dışta iktidarda daha güçlü bir yer tutmayı umuyor...” (Yeni irticai eğilim ve hevesler karşısında devletin ve
tutulursa rejim için nispeten yeni, AKP hükümeti Bir Yılın Başında Türkiye: Güncel Durum ve düzenin oturmuş modern burjuva yapısının korunması
dönemiyle ilgili bir sorundur. Devrimci Görevler, Ekim, Sayı: 233, Ocak 2004, konusunda ordu ile aynı cephede olduğu tartışmasız
Bir dizi noktada bunu da kesen ve dolaysız olarak Başyazı) olan MİT, ABD’nin Kürt politikası konusunda
içeren öteki yönü ise, egemen sınıfın farklı kesimleri Görünüşe bakılırsa, daha önce sözünü ettiğimiz AKP’ye benzer bir esneklik içindedir ve son çıkışıyla
arasındaki çıkar ve iktidar dalaşıdır. Evet bu, çıplak bir kriz etkeninden farklı olarak iç dalaşmaya dayalı bu ona açıkça destek vermiş olmaktadır.
çıkar ve bu çıkarları kollamak, devlet katında kritik ikinci sorunlar alanında belli bakımlardan farklı bir MİT’in kendi çıkışı üzerinden ortaya koyduğu
mevzileri elde tutmak ya da ele geçirmek gelişme seyri yaşanıyor. AB politikasındaki iflas, buna yaklaşım, sorunun temel önemde bir başka boyutuna
çerçevesinde, bir iktidar dalaşıdır. Cumhurbaşkanlığı bağlı olarak AB ile Kıbrıs konusundaki “milli” da bir kez daha ışık tutmaktadır. Bu, Kürt sorunu
seçimi ile yeni parlamentoyu ve dolayısıyla hükümeti restleşme, Kürt sorunu ve Güney Kürdistan sorununda üzerinden yaşanan bölünmenin basitçe bir iç iktidar
çıkaracak yeni genel seçimlerin kritik önemi de halen yaygara yapan birleşik gerici koro, bütün bu savaşı olmanın ötesindeki anlamıdır. Burada
buradadır. konular üzerine sürmekte olan çatışmayı hafifletmiş burjuvazinin Türkiye’deki Kürt sorununun üstesinden
Daha önce başvurduğumuz parti değerlendirmesi görünmektedir. Gerçekte ise bu ancak kısmen nasıl gelinebileceği konusundaki görüş ayrılığı
bu konuya ilişkin olarak da halen tüm geçerliliğini doğrudur, esası yönünden ise yanıltıcıdır. AB ve buna çıkmaktadır karşımıza. Bir kesim bu konuda, Irak
koruyan özlü bir çerçeve sunmaktadır: bağlı olarak halen Kıbrıs sorunu eksenindeki işgalinin ardından oluşan durumun artık kabul
“Sorunların bir de öteki cephesi var. Bu ikinci gelişmeler, burjuvazinin AB’yi hararetle savunan edilmesi ve sindirilmesini, bu çerçevede ABD’nin
cephedeki sorunlar AKP’den değil burjuvazinin kendi kanadının tercihleri aşmıştır. Bu konudaki katı bölgesel politikalarıyla da uyumlu davranılarak Güney
iç bölünmesinden doğuyor. Burjuvazinin en güçlü ve dayatmalar AB’nin kendisinden gelmektedir ve Kürdistan’a hamilik yapılmasını savunmakta; gelinen
dışa en bağımlı kesimleri ile dışa bağımlılığa ilke burjuvazinin sözkonusu kanadı için fazlaca bir yerde tam da bu politikanın hem Türkiye Kürtleri
olarak itirazı olmayan, ama emperyalist küreselleşme esneklik alanı bırakmamaktadır. Bu, seçim yılı ve üzerindeki kontrolü kolaylaştıracağını ve hem de bunu
politikalarının ölçüsüz gerekleri karşısında sıkıntıya dolayısıyla gerici-milliyetçi söylemlerle oy desteği Güney Kürtlerine yayma olanağı sağlayacağını
giren, iç pazardaki ayrıcalıklarını yitiren kesimleri kaygısı ile de birleşince, ilgili konularda görünürde düşünmektedir. TÜSİAD’ın başını çektiği bu eğilime
arasındaki bir bölünmedir bu. Bu kesimler AB benzeşen bugünkü tablo oluşmaktadır. devlet katından MİT destek vermekte, düzen partileri
sürecine uyumun sorunları, Kıbrıs ve kısmen de Fakat bu tabloya aldanmamak gerekir. İlkin, cephesinden ise AKP ve DYP meyletmektedir.
Güney Kürdistan sorunu üzerinden bugün kendi çıkarları AB ile bütünleşmeye sıkı sıkıya bağlı Öteki bir kesim ise, Güney Kürdistan üzerinden
aralarında giderek daha çok dalaşmaktadırlar. bulunan, ayrıca topluma başka bir gelecek ufku Kürtlerin devletleşmesini meşrulaştırmanın
“Burjuvazinin en güçlü ve dışa en bağımlı sunmak olanağından da yoksun olan işbirlikçi büyük Türkiye’deki Kürt sorununu daha da azdıracağını ve
kesimleri, kendi konumlarından gelen olanakların burjuvazi, şu an için bu konuda geri çekilmiş görünse uzun vadede Türkiye Kürtlerinin kaybını getireceğini
yanısıra, çatışma konusu sorunlarda emperyalist de, kendi yönünden AB hedefini öyle kolayca bir yana düşünmekte; bu nedenle içerde olduğu kadar dışarıda
Sayı:2007/04 ★ 2 Şubat 2007 Sermaye düzeninin zor yılı K›z›l Bayrak ★ 19
da Kürtlerin her türlü kazanımına karşı savaşılması bir mücadele vermek gerekir. biçimde buna endeksleniyor ve bu düzeni çok yönlü
gerektiğini, Ortadoğu politikasındaki açmazlarından Daha önce yararlandığımız parti olarak zayıflatan bir etkide bulunuyor. Türkiye’nin
da yararlanarak ABD ile uşakça işbirliğini Kürtlerin değerlendirmesine bu açıdan da başvurmak istiyoruz: Kürt sorunundan hemen her uluslararası güç bir
satılması ve ezilmesi koşuluna bağlamak gerektiğini “... düzen cephesinde büyüyen iç çatlakların iki yönlü biçimde yararlanıyor ve aynı şekilde, Kürt sorununun
savunmaktadır. Bu politikayı burjuvazi cephesinden bir sonucu olabilir. Bunlardan ilki, burjuvazinin iç yarattığı ağırlığı bir parça olsun hafifletmek için Türk
AB konusunda temkinli ya da ona açıkça karşıt bütünlüğünün zayıflaması ve böylece toplumsal burjuvazisi ve devleti hemen her uluslararası güce bir
kesimler, devlet katında ordu ve cumhurbaşkanı, muhalefetin gelişmesinin nispeten kolaylaşmasıdır. biçimde tavizler veriyor.
düzen partileri cephesinden ise CHP-MHP temsil İkincisi ise, örneğin 28 Şubat sürecinde olduğu gibi, Öte yandan, cumhuriyet tarihi boyunca değil
etmektedir. (Bu konu hakkında bkz. Ortadoğu’da toplumsal muhalefetin bu iç çatışmada taraflarca haklarını tanımak varlığı bile inkar edilen ve
gelişmeler ve sermaye düzeninin büyüyen açmazları, yedeklenmesidir. AB hayranı liberal sol ile ordu sistematik bir asimilasyon politikası ile yok edilmek
Ekim, Sayı: 243, Aralık 2005). yalakası devletçi sol, her biri kendi cephesinden olmak istenen bir mazlum halkın en haklı ve meşru
Özetle, bu alanda da AB eksenli sorunlara benzer üzere, bu konuda şimdiden çatışan tarafların taleplerini boğabilemek için burjuvazi, toplumu
bir görüş ayrılığı ve çatışma ekseni ile yüzyüzeyiz. Ve hizmetindedirler.” kudurgan bir şovenizmle zehirliyor ve tüm
yine bu tür bir görüş ayrılığı ve saflaşma Bu değerlendirme bugün de aynen geçerlidir. Buna özgürlükleri boğuyor. Zamanında Engels’in İrlanda
göstermektedir ki, düzen cephesindeki iç dalaşmalar, belki şunu da eklemek gerekir. ABD ve AB sorununun İngiliz gericiliğinin ana beslenme kaynağı
kudurgan bir şovenizmin de bayraktarlığını yapan karşıtlığını Kürt sorununda zaman zaman tüm kabalığı olduğu üzerine söyledikleri, bugünün Türkiye’sinde
resmi laik cephenin genellikle sunmaya çalıştığının ile kendini dışarı vuran incelikli bir şovenizmle Kürt sorunu ile burjuva gericiliği üzerinden bir kez
aksine, hiç de basitçe bir laiklik-irtica çatışmasından birleştirenler de var artık reformist solda. Bunlar da daha doğrulanıyor. Yıllardır Kürt sorunu, burjuva
ibaret değildir. işin aslında, milliyetçi duyarlılıklar maskesini gericiliğinin elinde, toplumu her bakımdan
Sonuçta girmiş bulunduğumuz yıl içinde bu takınarak kudurgan bir şovenizmden kendi gerici zehirlemenin, tüm demokratik ve insani değerleri
çatışmanın önce alevlenmesi ve sonra da bir süreliğine burjuva çıkararı için yararlanmaya çalışan burjuva çiğnemenin, kuralsız bir kirli savaşı meşrulaştırmanın,
yeni bir dengeye oturması muhtemel olduğu gibi, kesiminin yedeğinde hareket etmekte, onun soldaki devleti bir kirli savaş aygıtı olarak tahkim etmenin ve
beklenmedik gelişmelerle kontrolden çıkması ve rejim yankıları olmaktadırlar. AB ve ABD karşıtlığının bu her türden özgürlüğü boğmanın bir aracına dönüşmüş
içi hesaplaşmalara dönüşmesi de pekala olanak milliyetçi, sosyal-şoven yozlaştırılışına karşı mücadele durumda. Gerici burjuva düzeni bir yandan bu
dahilindedir. Daha zayıf olan bu ikinci ihtimalin de günün önemli görevleri arasındadır. ABD’nin sorunun bunaltıcı etkisini yaşarken, öte yandan onun
önünü almak için büyük burjuvazinin en kodaman mazlum Kürt halkı üzerindeki kirli oyunlarının sağladığı imkanlarla toplumu, işçi sınıfını ve
kesimleri şimdiden duruma müdahale etmekte, teşhirini, Kürt halkının tüm meşru ulusal haklarının ve emekçileri yönetiyor (Böylece başka bir ulusu ezen bir
taraflara telkinlerde bulunmakta, özellikle AKP’yi bu çerçevedeki kazanımlarının açık ve kararlı bir ulusun özgür olamayacağına ilişkin veciz marksist
dizginleyerek cumhurbaşkanlığı sorununu yumuşak savunusu ile birleştirmeyen her çaba, ikiyüzlü ve sinsi düşünce de bugünün Türkiyesi üzerinden doğrulanmış
bir biçimde çözmeye çalışmaktadırlar. Bunda başarılı bir sosyal-şoven girişim olarak şiddetle mahkum oluyor.) Ekonomik krizin bu denli kolay
olurlarsa eğer bu krizi bitirmez, fakat işlerin edilmelidir. yönetilebilmesinin gerisinde, Kürt sorunu üzerinden
kontrolden çıkmasına yolaçabilecek bir çatışmayı sistemli biçimde kışkırtılan ve emekçilerin bilincine
engeller veya şimdilik erteler. Kürt sorununun/hareketinin zerkedilen şovenizmin bulunduğunu daha önce
Öte yandan çatışmanın nasıl bir biçim alacağı ve çelişik etkisi vurgulamış bulunuyoruz. Bu sorun, kelimenin en tam
hangi sonuçları doğuracağı yalnızca siyasal etkenlere anlamıyla, sınıfsal ilişkileri ve çelişkileri örtmenin,
bağlı olmadığı gibi yalnızca iç dinamiklere de bağlı emekçileri kendi içinde bölmenin, sosyal duyarlılıkları
Düzenin yaşadığı siyasal krizin düzen dışı bir
değildir. Örneğin ekonomide beklenmedik bir ağır törpülemenin ve dolayısıyla emekçileri sınıfsal
dinamiği olarak Kürt sorunu üzerinde de kısaca
çöküntü, bugünün etkin taraflardan biri olan AKP’nin mücadelelerden uzaklaştırmanın, böylece kitlelerin
durmak istiyoruz.
sonunu getirebilir ve siyasal cephede işler ilerici-devrimci bilinçlenmesini engellemenin,
Kürt sorunu 40 yıldır, zaman içinde artan bir
kendiliğinden farklı bir seyre oturabilir. Aynı şey toplumda, özellikle de emekçiler arasında demokratik
güçle, kendini toplumun gündemine sokmuştur ve son
farklı bir çerçevede, Amerikan emperyalizminin bilinç, ilişki ve değerlerin gelişmesini engellemenin
20 yıldır da çözümünü dayatmaktadır. Bu sorunun
Ortadoğu’daki macerasının alacağı yeni biçimin iç bir bulunmaz olanağına dönüşmüş durumda
devrimci çözümünün yolu açılamadı ne yazık ki.
dengelere etkisi bakımından da geçerlidir. Amerikan burjuvazinin elinde.
Dünyanın ve Türkiye’nin genel atmosferi nispeten
emperyalizminin örneğin Baker-Hamilton raporu Özetle, daha farklı koşullarda devrimci sınıf
kısa bir dönem içinde devrimci bir çözüme olanak
eksenindeki muhtemel bir köklü politika değişimi, mücadelesinin önemli bir dinamiği ve dayanağı
tanımadı. Bu, kendi başına bunda ısrar edecek
beraberinde Kürtlerin feda edilmesini getirebilir ve bu olabilecek bir siyasal-sosyal sorun, bugün Türkiye
konumdan ve güçten zaten yapısal olarak yoksun olan
da egemen sınıf bünyesinde bu konuda halen toplumunu çürütmenin bir manivelasına dönüşmüş
Kürt hareketinin devrimle her türlü bağını kesmesine,
yaşanmakta olan görüş ayrılıklarını kendiliğinden durumda. Sorunu çözemeyen ve bu çözümsüzlüğün
soruna düzenle uzlaşarak bir çözüm aramasına yolaçtı.
ortadan kaldırabilir. Ya da ABD’nin safında İran’a ağırlığı altında bunalan burjuvazi, çareyi sorundan bu
Bu sonuç bilindiği gibi İmralı teslimiyetinde ifadesini
karşı bir savaşa katılmak orduya geniş bir inisiyatif ve biçimde yararlanmada buluyor. Ekonomik ve sosyal
buldu.
etkili bir Amerikan desteği sağlayabilir. Bunun ise iç yönden ciddi sorunlarla yüzyüze bulunduğu için de bir
Fakat tüm gelişmeler gösteriyor ki, özellikle de
dengeler üzerinde önemli sonuçları olabilir. bakıma buna önemli bir olanak olarak da bakıyor.
Türkiye’de Kürt sorunu, Kürt hareketi onu düzen
Bütün bu konularda dayanaksız spekülasyonlara Fakat bu politikanın bir sonu olmadığı açıktır.
sınırları içinde çözmeye yönelse de, bu düzenin içine
düşmeksizin şimdiden kesin şeyler söylemek kolay Burjuvazi bu yolla toplumu sersemletip çürütebilir,
bir türlü sığmıyor, sığamıyor ve dolayısıyla sınırlı bir
değildir, bunu zorlamanın anlamı da yoktur. Önemli emekçileri bir dönem daha nispeten kolay bir biçimde
çözüm için bile koşullar bir türlü oluşmuyor. Sorunun
olan sorunları, çatışma konularını, çatışan tarafların denetim altında tutabilir, ekonomik-sosyal yıkım
dört parçalı olması ve çözüm bakımından bölgesel
konum ve eğilimlerini bilmek ve bunların ışığında programlarını bu sayede nispeten kolay bir biçimde
boyutlar kazanması ise, Türkiye için sınırlı da olsa bir
gelişmeleri dikkatlice izlemektir. uygulayabilir, fakat Kürt sorununun ağırlığından
çözümü kolaylaştırmak bir yana daha da zorlaştırıyor.
*** kendini hiçbir biçimde kurtaramaz. Bu bir çıkmaz
Zira “büyük Kürdistan” korkusu Türk burjuvazisinin
Bütün bu çatışma konuları burjuva gericiliğinin yoldur. Burjuvazinin bir kesiminin, çıkarları
korku ve kaygılarını büyütüyor, bu ise tarihsel inkar ve
gerici bir temeldeki iç bölünmesini anlatmaktadır. konusunda en bilinçli ve hassas kesiminin, bu
imha çizgisinden kopuşu zorlaştırıyor, reformlara
Dolayısıyla ilerici-devrimci güçlerin bu çatışmanın şu çıkmazdan bir biçimde kurtulabilmek için Amerikancı
dayalı kısmi bir çözüme ilişkin cesareti kırıyor.
veya bu boyutunda taraf olmaları, taraflardan birine Kürt politikasına eğilim göstermesi de bundandır.
Bölgesel düzeyde işin içine Amerikan
yakınlık göstermeleri, hele hele destek vermeleri Fakat bu da halen düzenin önünü açmaktan çok
emperyalizminin girmesi de, hiç değilse halihazırda
hiçbir biçimde düşünülemez. Düzenin bu gerici iç burjuvazinin iç dalaşmalarını şiddetlendirerek yalnızca
sonuçta aynı etkiyi yaratıyor. Zira bu, sırtını ABD’ye
çatışmalarından ancak devrimci amaçlarla yeni bir siyasal kriz etkeni olmaktadır.
(ve İsrail’e) dayamış ve Kerkük petrolleri üzerine
yararlanılabilinir. Bunun içinse bağımsız devrimci bir Bu çürütücü açmaz ancak dıştan, düzenin dışından,
oturmuş bir Güney Kürt devletinin “büyük
konumda bulunmak, bunun gerektirdiği bağımsız düzene karşı devrim mücadelesi üzerinden, işçi sınıfı
Kürdistan”ın ilk basamağı olarak anlaşılmasına
devrimci bir inisiyatifle hareket etmek, işçilere ve ve emekçilerin devrimci mecrada gerçekleşecek ve
yolaçıyor. (Halen güya Türkmenlerin kaderi adına
emekçilere yönelerek devrimci alternatifi kitleler gelişecek bir kitlesel çıkışıyla parçalanıp aşılabilir.
Kerkük üzerinden koparılan şoven ve saldırgan
içinde ete kemiğe büründürmek gerekir. Ve elbette, ***
yaygaranın gerisinde de gerçekte tümüyle bu, buna
Kürt hareketi de içinde olmak üzere burjuva Sınıf ve kitle hareketi, devrimci ve reformist
ilişkin korku ve kaygılar var).
gericiliğinin iç çelişki ve çekişmeleri üzerinden kanatlarıyla sol hareket ve Kürt hareketi üzerinde
Bugün çözümsüzlük günden güne derinleşerek
politika yapan, bunu yaparken de taraflardan birinin ayrıca duracağız.
devam ediyor. Bu çözümsüzlük bir yandan bugün için
yedeğine düşmekten kurtulamayan liberal ya da (Ekim, Sayı: 246, Şubat 2007)
burjuva gericiliğinin en büyük açmazını oluşturuyor.
milliyetçi kanatlarıyla reformist akımlara karşı sürekli (tkip.org sitesinden alınmıştır...)
İç ve dış politik yaşamda neredeyse her şey bir
20 ★ K›z›l Bayrak Yaşasın halkların kardeşliği! Sayı:2007/04 ★ 2 Şubat 2007
‹kiyüzlülük suç ortakl›¤›n›n üstünü örtemez! El Fetih’le Hamas liderlerinin bu durumun farkında
olmamaları mümkün değil. Nitekim her iki tarafın
temsilcileri de çatışmaları sona erdirmek için çaba
harcıyor. Bu çabaların göstermelik olduğu iddia edilemez.
İsrail ordusunun 34 gün süren vahşi Varılan her anlaşmanın Filistin halkının önünde
saldırısında Lübnan halkı üzerine açıklanarak yükümlülük altına girilmesi de ciddi çaba
yağdırdığı misket bombaları, aylar harcandığını gösteriyor. Fakat buna rağmen hiçbir ateşkes,
sonra ABD rejimi ve medyasının henüz çatışmaların bitmesini sağlayabilmiş değil. Nitekim
gündemine girebildi. ABD yönetimi, yoğun çatışmaların ardından iki örgüt liderlerinin yaptığı
“İsrail’in Amerikan yapımı misket toplantıda sağlanan anlaşma da işe yaramadı. Ortak basın
bombalarını geçen yaz Lübnan’da toplantısıyla halka duyurulan anlaşmanın ömrü bir gün bile
sivillerin yaşadığı meskûn alanlarda sürmedi.
kullanarak ‘muhtemelen’ iki ülke Bu rahatsız edici tablo, örgütlerin iç bütünlük
arasındaki silah anlaşmalarını ihlal konusunda sorunlu olduğunu düşündürmektedir. Sanki
ettiğini” bildirdi. birileri çatışmaları sona erdirmek için çaba sarfederken,
ABD Dışişleri Bakanlığı, İsrail’in başkaları çatışmaları körüklemekle meşgul. Direniş
Hizbullah örgütünü hedef alan hareketleri açısından içaçıcı olmayan bu tablo, aynı
saldırılarında anlaşmanın çiğnendiğine zamanda emperyalist/siyonist güçlerin provokasyonları
inandıklarını duyurdu. Ancak bu için de uygun bir iklim yaratıyor.
görüşün nihai bir hüküm olmadığının Çatışmaları bitirmek için arabulucu kabul edilen güçler
da altını çizdi. Pentagon’un bazı orta düzeyde araştırmalarda, Lübnan’a saçılan 1 milyondan ise ayrı bir sorun alanı. Bu misyonu çoğu zaman CIA ile
yetkililer de, “İsrail’in yerleşim bölgelerinde fazla patlamamış misket bombası bulunduğunu işbirliği yapan Mısır istihbaratı üstleniyor. Son günlerde bu
misket bombaları kullanarak ABD’nin bu tespit etmişlerdi. Nitekim saldırı bittikten sonra, işe soyunan bir diğer güç ise Suudi Arabistan krallığıdır.
konuda getirmiş olduğu yasakları ihlal ettiğini” çoğunluğu çocuk onlarca insan bu bombaların Bu köhne rejimin başında bulunanlar, büyük
söylüyor. Ancak farklı düşünen yetkililer de patlaması sonucu hayatını kaybetmiştir. Ortadoğu/büyük İsrail projesinin mimarları olan Bush
var. Sözkonusu yetkililer, “İsrail’in bu silahları, Sağır sultanlar bile İsrail’in Lübnan’da liderliğindeki neo-faşist çetenin yakın müttefikleridir.
Hizbullah tarafından yapılan füze saldırılarına işlediği ağır suçları biliyorken, Washington’daki Dahası Suudi Arabistan-Mısır rejimleri, ABD-İsrail-AB ile
karşı kendini savunmak amacıyla kullandığı, görevlilerin bu suçun bulgularına yeni ulaştığı ortak hareket edip Filistin halkının açıkla terbiye edilmesi
bunun da ancak teknik bir ihlal olabileceği” iddiasının kaba bir riyakârlık olduğu açıktır. suçunun da ortaklarıdır. Buna rağmen Hamas’la El Fetih’in
görüşünü savunuyor. Kaldı ki, İsrail’e her türlü desteği vererek Filistin halkına kesinlikle dost olmayan bu güçlerin
New York Times gazetesinin konuyla ilgili Lübnan’da dilediği gibi yıkım ve katliam arabuluculuğunu kabul etmesi, tam bir handikaptır.
haberinde ise, bu konudaki bulguların yönetim yapmasını sağlayan da ABD emperyalizmidir. ABD’nin çizdiği çerçeveye uygun hareket eden Mısır-
içinde ciddi tartışmalara yol açtığı belirtildi. Misket bombaları da Filistin, Lübnan veya Suudi Arabistan ikilisi Hamas’a karşı El Fetih’i
Haberde, tartışmaların odak noktasını diğer bölge hakları üzerine yağdırılsın diye destekliyor. Oysa geçmişte tam tersi bir politika izliyor, El
Amerikan rejiminin bir müttefikini, Hizbullah’a verilmiştir İsrail’e. Fetih’e karşı Hamas’ı destekliyorlardı. Yani her iki
ait füze rampalarının bulunduğu kasabalara Lübnan halkı şahsında insanlığa karşı durumda da Filistin halkına veya direnişine verilmiş bir
karşı düzenlediği saldırılarda misket işledikleri ağır suçların Pentagon görevlileri destek yok. Tersine, emperyalist/siyonist güçlerin isteğine
bombalarını kullandığı gerekçesiyle tarafından dile getirilmesi elbette Tel Aviv’deki uyarak Filistin direnişinin gücünü zayıflatacak bir tutum
cezalandırması konusunun oluşturduğuna işaret siyonist şefleri rahatsız etti. Ancak bundan içinde olmuş bu iki gerici rejim. El Fetih’in pragmatik,
edildi. kaygılandıkları da söylenemez. Zira Hamas’ın İslamcı çizgileri, halihazırda bu Amerikancı
Sorunun gündeme gelmesi üzerine açıklama Washington’dan İsrail karşıtı bir karar rejimlere karşı tavır almalarını engelliyor.
yapan siyonist rejimin sözcüleri, Lübnan halkı çıkmayacağını biliyorlar. Görünen o ki, direnişçi Filistin halkı devrimci
üzerine misket bombası yağdırarak insanlığa Savaş kundakçılarının buna rağmen İsrail’in önderliğine kavuşana kadar, siyonist işgalin yanı sıra iç
karşı işledikleri suçu inkâr ettiler. Oysa suçlarını gündeme getirmesi, Arap halklarını sorunlardan kaynaklı da çok sıkıntı çekecektir.
konunun uzmanları, aylar önce yaptıkları aldatmaya dönük çirkin bir manevradır.
Sayı:2007/04 ★ 2 Şubat 2007 Direnen halklar kazanacak! K›z›l Bayrak ★ 21
Lübnan’a yapılan “bağış” mı, iç savaşın işbirliği yapan da bu aynı şeriatçı rejimdir. İran’ı hedef teşhir etti.
finansı mı? gösterirken “Sünnilerin hamisi” pozlarına giren Suudi “Vefakârlık direnişi ve direnişin silahını
Krallığı, İran’la ilişkileri iyi olan ama daha önemlisi korumamızı gerektirmektedir. Bu şeytanlardan
AB’den BM’ye, ABD’den İsrail’e, Amerikancı siyonizme karşı direnişin simgesi haline gelen hiçbirinin bu silahı içeriye çevirmelerine izin
Arap rejimlerinden Türkiye’ye… Çok geniş bir Hizbullah’ın da tasfiye edilmesi için 14 Martçılar’a vermeyin ki bu İsrail’e hizmet olur” dedi.
yelpaze oluşturan gerici güçler Fuad Sinyora destek veriyor. Tabii Mısır ve Ürdün rejimleri de Hizbullah’ın sahip olduğu direnme kapasitesine
başkanlığındaki hükümeti destekliyor. Bu desteğin Suudi Krallığı’nın izinden gidiyor. rağmen iç çatışmadan uzak durması, yapılan
altında yatan esas neden, İsrail savaş makinesinin açıklamaları ikna edici kılıyor. Zaten saldırılara benzer
tasfiye etmeyi başaramadığı Lübnan direnişini Hizbullah’ı iç savaşa çekme çabaları şekilde karşılık verilmiş olsaydı, büyük ihtimalle iç
pasifize etme hesaplarıdır. Oysa verili durumda savaş patlak vermiş olacaktı ki, bu Lübnan’ın bir kez
pasifize etmek bir yana, seçim yapılırsa -ki İsrail savaş makinesinin vahşi saldırısına karşı daha emperyalist/siyonist güçlerin iğrenç planları için
muhalefetin temel taleplerinden biri de seçimdir- Lübnan ordusu hiçbir şey yapamazken, Lübnan harabeye çevrilmesi anlamına gelecekti. Bundan
Hizbullah’la destekçilerinin zafer kazanmaları ihtimali direnişi kudurgan siyonistleri püskürterek, dolayı Hizbullah’ın -ciddi bir zorlanmayla karşılaşana
çok yüksektir. Bu ise emperyalist/siyonist güçlerin unutamayacakları bir ders vermişti. Buna karşın kadar- iç savaşı engelleme yönlü tutumunu sürdürme
Lübnan’a dair en büyük korkularıdır. Önemli ölçüde Hizbullah liderleri silahlarını Lübnan’ın içine ihtimali yüksektir.
yıpranmasına rağmen hükümetin “milli birlik doğrultmayacaklarını defalarca dile getirmişler, bu ABD-İsrail işbirlikçisi 14 Martçılar açısından da iç
hükümeti” kurma veya erken seçime gitmekten sözlerine sadık kalmak için özen göstermişlerdi. Bu savaşın çok tercih edilebilecek bir yol olduğu
kaçınmasının nedeni de budur. özeni kışkırtıcı ve provokatif pek çok girişime rağmen söylenemez. Zira böyle bir deneyiminden geçen bu
ABD-İsrail işbirlikçisi 14 Martçılar’ın dış destek korudular. güçlerin Lübnan’ı nasıl bir cehennemin beklediğini
olmadan direnişle baş etmeleri mümkün olmadığı için, Beyrut Arap üniversitesi öğrencilerine yapılan bilmemeleri olası değildir. Buna rağmen iç savaşı
Paris Konferansı’nda biraraya gelen 40 ülke temsilcisi, saldırı, son aylardaki en provokatif girişim olarak kışkırtacak girişimlerde bulunmaları, ancak
Lübnan hükümetine 8 milyar dolar civarında “bağış” değerlendirildi. Genel grevde üç kişinin emperyalist/siyonist güçlerin direktiflerini yerine
yapma sözü verdi. Başını ABD, AB, Suudi Arabistan öldürülmesinden bir gün sonra gerçekleşen saldırı, getirecek kadar soysuzlaşmış olmalarıyla açıklanabilir.
gibi gerici güçlerin çektiği “bağışçılar” arasında belli ki, iç savaş ateşini yakacak bir kıvılcım olarak Paris Konferansı’nda 14 Martçılar’a 8 milyar dolar
Türkiye de var. Türkiye’yi temsilen konferansa katılan planlanmış. Nitekim çatışmalar, “Lübnan’da iç savaş civarında rüşvet vaadedilmesini de bu soysuzlaşmadan
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, basın mensuplarına bir kez daha başlıyor” değerlendirmelerine konu oldu. bağımsız düşünmemek gerek.
yaptığı açıklamada, hükümet ve sivil toplum Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın Mezhep çatışmalarını kışkırtarak Arap halklarını
kuruluşları olarak Lübnan’a 20 milyon doların olaylara dair açıklaması, kanlı oyunun Lübnanlılar için birbirine kırdırma planını devreye koyan
üstünde yardım yaptıklarını söyledi ve Lübnan bir sır olmadığını ortaya koydu. Aşura törenleri emperyalist/siyonist güçler, Irak’ın ardından bu kanlı
hükümetine “yine hibe olarak 10 milyon dolar sırasında konuşan Hizbullah lideri, Lübnan’daki bazı zincirin Lübnan halkasında da yangını körüklüyorlar.
vermeyi taahhüt ettik” dedi. oluşumların İsrail’le işbirliği yaptığını ve Sünnilerle Maşa olarak kullanılabilecek güçler de emre amade
Beyrut’ta yaşanan çatışmalarla aynı gün Şiiler arasında “fitne çıkarmaya” çalıştığını ifade etti. görünüyorlar. Bu nedenle, Hizbullah’ın aksi yöndeki
gerçekleşen Paris Konferansı’nda en “cömert” rejimin “Kimse bizi bu olayların kendi kendine geliştiğine tutumunun, Lübnan’da iç savaşı engellemesi zor
Suudi Arabistan olması dikkat çekti. Bu kokuşmuş ikna etmeye çalışmasın” diyen Nasrallah, “Sünni ve görünüyor.
şeriatçı rejim, ABD-İsrail ikilisinin istediği yönde Şiilerin ortaklaşa bulunduğu üniversitede Şii kız ve Lübnan halklarının tepesinde dolaşan zehirli
mezhep kamplaşmalarını körükleyenlerin de başını erkek öğrencilere yapılan saldırılara halkın şiddetli bulutlar, her türden emperyalist/siyonist planı bozmak
çekiyor. Gazze Şeridi’nde 1.4 milyon “Sünni” cevap vermesi, böylelikle Hizbullah ve Emel’in için halkların devrimci birliğinin ne kadar önemli
Filistinli’nin soykırıma tabi tutulmasını izlemekle sokağın kontrolünü kaybetmesi ve Sünni Şii çatışması olduğunu bir kez daha tüm yakıcılığıyla ortaya
kalmayan, Filistin halkının celladı İsrail rejimiyle çıkması bekleniyordu” şeklinde konuşarak saldırıyı koymaktadır.
22 ★ K›z›l Bayrak Emperyalistler ve işbirlikçileri yenilecek! Sayı:2007/04 ★ 2 Şubat 2007
‹sviçre/Basel’de Davos Zirvesi’ne karfl› yürüyüfl Başsavcılık geçen yılın son haftalarında
Ehud Olmert’in 2005’te rüşvet aldığının
ortaya çıkması üzerine soruşturma
başlatmıştı. Siyonist şef Olmert’in
rüşveti, maliye bakanlığını vekâleten
yürüttüğü dönemde aldığı söyleniyor.
Ehud Olmert’in rüşveti önde gelen bir
kamu bankasının özelleştirilmesi
sürecinde aldığı vurgulanıyor. Kan
dökücülüğünün yanı sıra, mali konularda
da sicili kirli olan siyonist başbakan
hakkında başka suçlamalardan dolayı da
soruşturmalar açılmış, ancak işgal ettiği
mevkiden dolayı henüz resmen dava
açılmış değil.
Bir diğer rüşvetçi, kasap Şaron
hükümetinin çevre bakanı Zahi Hanegbi.
Bu eski siyonist bakan da rüşvet, görevi
Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos Zirvesi, yoğun güvenlik önlemleri altında başlamasıyla birlikte, toplantılar, suistimal ve adaleti engellemek
paneller ve mitingler gibi değişik eylem ve etkinliklere konu oldu. Bunlardan biri de 27 Ocak günü İsviçreli devrimci, anti- suçlamalarıyla karşı karşıya bulunuyor.
faşist, anarşist grupların ve kitle örgütlerinin düzenlediği yürüyüş oldu. Türkiyeli devrimci grupların da katıldığı yürüyüşe Olmert hükümetinin önde gelen
iki bini aşkın bir katılım gerçekleşti. isimlerinden Haim Ramon ise, cinsel
En önde “Emperyalist savaş çeteleri sosyal haklara saldırmak icin toplanıyor! Kapitalizmi tasfiye edin!” şiarının yer taciz suçları açığa çıkınca geçen aylarda
aldığı pankart ile benzer politik içerikte bir başka pankart taşındı. Tümüyle kapitalizmi hedef alan ve sosyalizmi savunan Adalet Bakanlığı görevinden istifa
pankart ve dövizlerin taşındığı yürüyüşte atılan sloganlar da aynı içerikte ve coşkulu idi. Özellikle gençliğin yoğun katılımı etmişti.
dikkat çekti. Yapılan konuşmalar, taşınan dövizler ve pankartlarla devrimci atmosferin hakim olduğu bir gösteri Kirli işler içinde bulunan yönetici
gerçekleştirildi. kesimlerin sadece bir kısmını içeren bu
TKİP taraftarları olarak yürüyüşe “Emperyalist saldırganlığa ve kapitalist sömürüye karşı bütün ülkelerin işçileri liste, kanla beslenen siyonist İsrail
birleşin!/TKİP” imzalı pankartla katıldık. rejiminin ne ölçüde çürüdüğünü ortaya
Aynı gün, tüm yasaklamalara ve yoğun önlemlere rağmen, Davos’ta da yüzlerce kişinin katıldığı bir gösteri düzenlendi. koymaya yetiyor.
TKİP İsviçre taraftarları
Sayı:2007/04 ★ 2 Şubat 2007 Emperyalizm yenilecek! K›z›l Bayrak ★ 23
2007’ye girerken/4
IV.
2006’de Kürdistan’da önemli gelişmeler oldu, 2006
önemli gerçekleri açığa çıkardı. 2007 önemli Bu topraklarda devrimci sosyalizmin bir seçenek haline
gelişmelere gebe…
Öncelikle tespit edilmesi ve altı çizilmesi gereken getirilmesi yakıcı güncel bir ihtiyaçtır. Bunun olanakları,
temel gerçekler var. Kısaca özetlemek gerekirse:
Bir: İmralı Partisi Kongra-Gel / PKK’nin bir Kürt birikimi ve koşulları vardır. Bu noktada Kürdistan ve
sorunu yoktur. Onların sözünde ve eyleminde dile
gelen “Kürt sorunu”, basit bazı kırıntılarla Kürtleri bu
Türkiye’deki devrimci birikim ve güçler, taşıdıkları sayısız
düzene entegre etme sorunudur. Daha da önemlisi
onların dilinde ve eyleminde tekrarlanan Kürt sorunu,
eksikliğe rağmen, bu ihtiyacı karşılamada önayak
PKK sorununu çözmenin bir kartı olarak olabilirler! Bu başarılırsa, bölgemizdeki gelişmelere ve
kullanılmaktadır. Onların derdi, Kürt sorunu değil,
kendi sorunları, yani PKK sorununu çözmektir; yani geleceğe daha bir umut ve heyecanla bakabiliriz! Halkların
onların temel derdi, bu düzene kabul edilmektir!
İki: Öyle de olsa İmralı Partisi Kongra-Gel / PKK ve emekçilerin ufkunu karartan, beyinlerini ve ruhlarını
ile Kürt sorunu arasında paradoksal bir birlik vardır.
Bu, iki boyutludur. Biri, geçmiş mücadeleden zehirleyen ırkçı milliyetçilik, mezhepçi gericilik ve Ortaçağ
kaynaklanan ve onun değerleri, programı ve eylemiyle
var olan paradoksal boyut; diğeri, hala mevcut
karanlığına karşı özgür ve aydınlık bir geleceğin yolu da
teslimiyetçi ve tasfiyeci çizgisini yine Kürt sorunu
bağlamında tanımlıyor olmasıdır! Bu iki temel
buradan geçmektedir!
paradoks, aynı zamanda var olan sorunların karmaşık,
anlaşılması güç bir konuma gelmesini de sağlıyor. politik ve ekonomik avantajların da itkisiyle, Kuzeyde veya eksikliği siyasal iddianın da laf düzeyinde
Aynı zamanda var olan yanılsamayı geliştiren ve emperyalist sistem içinde ve onunla tam bir uyum kalmasını sağlar.
derinleştiren bir etken… içinde düzen içi bir çözümden yanadır, bunun için Dokuz: Kürdistan halkı ekonomik yıkım,
Üç: İmralı Partisi Kongra-Gel / PKK’nin Kuzey daha etkin bir politika izleme çabası içinde göçertmenin getirdiği işsizlik, yoksulluk, konutsuzluk,
Kürdistan sorunu ve hareketi üzerinde hemen hemen görünmektedir. Ş. Elçi şahsında federasyon çözüm hastalık ve açlık gibi temel sorunlarla boğuşmayı
tam bir denetimi ve tekeli var. Bu, on yıllara uzanan önerisiyle partileşmeleri bu anılan gelişmenin bir sürdürdü. Politik baskı ve özel savaş uygulamalarının
bir iktidar sistemi biçiminde örgütlenmiş ve ürünüdür! Aslında DTP’nin de var oluş gerekçesi yanında ekonomik ve toplumsal sorunların ağırlığı
kurumlaşmıştır. Bu da paradoksun öteki bir yüzünü, düzenle barışık bir teslimiyetçi siyaseti hayata ülkemizde yaşamı çekilmez kılmaktadır. Sömürgeci
çözüm dinamiklerinin gelişimi önünde önemli bir geçirmek, Kürt egemenlerini bu çatı altında toplamak sistem ve özel savaş ile ekonomik ve toplumsal yıkım,
engeli oluşturmaktadır. ve politik temsilini sağlamaktır! Bu bir eğilim, ancak yoksulluk ve açlık birbirini besleyen bir bütündür. Bu
Dört: İmralı Partisi Kongra-Gel / PKK’nin Kuzey gelişme şansı son derece sınırlı bir eğilimdir! bütün, politik olarak Kürdistan sorununu canlı
Kürdistan hareketi üzerindeki denetimi de kendi içinde ABD’nin Ortadoğu politikası ve bunun Kürt tutmakta ve kendisini patlamalı olarak dışa vurmasını
paradoksaldır! İmralı ve onun uygulayıcıları ile egemenlerince yanlış okunması, Güney ve o alandaki koşullamaktadır. Başka bir ifadeyle, ülkemizde bütün
tabandaki dinamikler her açıdan ve her yönüyle egemen partilerin durumu ve sorunun öz dinamikleri sorunların kaynağı ve nedeni sömürgeci sistem ve
uyumlu değildir. Tabandaki dinamikler, yani Kürdistan böyle bir eğilimi teşvik ediyor. Ama öyle de olsa egemenliğin kendisidir! Bu sistem ve egemenlik
sorununun asli dinamikleri kimi zaman İmralı’yı aşan gelişme şansı sınırlı görünüyor. hedeflenmeden hiçbir sorunu doğru anlamak, ortaya
patlamalar yaşamaktadır. Diyarbakır’da gerçekleşen Yedi: İmralı Partisi Kongra-Gel / PKK, koymak ve çözmek mümkün değildir. Toplumsal
serhildan bunun en somut göstergesi niteliğindedir. Genelkurmayın iç ve dış politikası için bir bahane, yıkım, açlık, yoksulluk ve sefalet altında inleyen
Yine taban dinamiklerinin sorunu kavrayışı, koyuşu ve önemli bir alet olmaya devam etti. İç politikada iktidar Kürdistan emekçileri sömürgeci sistemi ve egemenliği
çözüm beklentileri İmralı ile temelde çelişki mücadelesinde, dış politikada ise Irak, Güney ve ABD hedefleyen bir mücadele perspektifine sahip bir
oluşturmaktadır. Kürdistan devrimci dinamiklerindeki ile ilişkiler konusunda hep kullanılan bir bahane oldu. çizgide kendilerini eylemli olarak ortaya
bu durum, İmralı’nın en zayıf noktasını, bir bakıma Gelinen noktada ABD’nin bu konuda verdiği sözlere, koyduklarında her sorunu doğru anlama ve çözme
trajik paradoksunu anlatmaktadır. TC ve özel savaş “Koordinatörlük” uygulamasına rağmen bu konuda şansına ve gücüne ulaşabilirler.
aygıtını korkutan, daha katı bir çizgide ısrarını tatmin olmaktan uzak görünüyor. Kerkük ve Kandil Ulusal kurtuluş ve toplumsal kurtuluş, ikincisi
koşullayan temel etkenlerden biri de budur! bahanesiyle Güneye müdahale tartışmaları, Meclis birincisine bağlı olmak üzere iç içedir! Bunu
Beş: İmralı Partisi Kongra-Gel / PKK’nin gizli oturumları TC’nin gerçek niyetlerini ele veriyor: kavrayacak ve bu kavrayışı çözüm perspektifine
denetimine ve tasfiyeci çizgisine, TC’nin katı inkârcı Güneye ve Kerkük’e müdahale etmek! TC’nin PKK bağlayacak toplumsal güç, emekçi sınıf ve
ve imhacı sistemine rağmen Kürdistan sorunu, bütün sorununu çözmeye yanaşmamasının en önemli katmanlardır. O nedenle hep tekrarlayageldiğimiz gibi,
objektif dinamikleriyle siyasal gündemin en önemli nedenlerinden biri, elindeki bu bahaneyi bırakmak Kürdistan sorunu bir emekçiler sorunudur! Bu kadar
maddesi olmaya, TC’nin iç ve dış politika istememesidir! Bu çizgisi ve konumuyla İmralı Partisi ağır ve karmaşık sorunun çözümü ise devrimden başka
önceliklerini önemli ölçüde etkilemeye, kimi Kongra-Gel / PKK’ye ihtiyacı var… bir yolla çözülemez! Yılların kanıtladığı, son bir yılın
noktalarda belirlemeye devam ediyor. Güney Sekiz: 2006 yılı boyunca Kuzeyde yeni bir siyasal gelişmelerinin döne döne doğruladığı gerçeklik budur!
Kürdistan’daki devletleşme ve bunun etkileri, Irak ve seçenek oluşturma iddia ve çabaları sürdü. Kürdistan davasında samimi ve tutarlı olanların
ABD’nin bölge politikasında ortaya çıkardığı Demokratik Çalışma Grubu adı altında yürütülen bu ciddiyeti bu gerçekliği kavramakta ve bunu bir yaşam
belirsizlikler, Kürdistan sorununu TC açısından daha çalışmaların politik bir seçenek üretmekten uzak biçimine ve konumlanışına dönüştürmekte
birincil ve güncel sorun haline getirmiştir! Sorunu bir olduğu görüldü. Çizgi olarak devrimcilikten uzak, düğümlenmektedir!
bütün olarak değerlendiren TC, PKK bahanesi ve kadro yapısı olarak “yorgunlara” dayanan bu çabanın On: 2006 yılının gelişmeleri, özellikle Diyarbakır
Kerkük üzerindeki iddialarından yola çıkarak askeri sonuç vermesi mümkün değildir. Farklı çevre ve serhıldanı bir kez daha gösterdi ki, Kürdistan halkının
müdahale dâhil çok yoğun bir politika yürütmeye kişilerin içinde yer aldığı bu çaba içinde devrimci dinamikleri her şeye rağmen canlıdır, diridir!
çalışmaktadır. Ne kadar sonuç alacağı veya sonuç alıp bulunduğumuz yıl içinde de yeni toplantılarla varlığını Kongra-Gel / PKK’nin yaptığı bu ateşi söndürmek,
almayacağı ayrı bir konudur. Ama Kürdistan sorununu devam ettirecek gibidir. Ancak unutmamak gerekiyor kontrol altında tutarak sıçramalı gelişimini önlemektir.
iç ve dış politikasının en temel bir önceliği olarak ki, Kürdistan’da siyaset yapmak, otellerin lüks Kürdistan’da devrimci bir siyasetin yokluğu kendisini
algıladığı ve bütün dikkatini bu nokta üzerinde salonlarında toplantılar yapmak, bol bol nutuk çok yakıcı bir tarzda hissettirmektedir. Şu anda temel
yoğunlaştırdığı bir vakadır! çektikten sonra günlük yaşamın hay huyuna karışmak sorunumuz budur! Devrimci olan bir sorunun devrimci
Altı: Kuzey Kürdistan’daki egemen sınıflar, değildir. Kürdistan’da siyaset yapmak, her şeyden önce çizgisini bir seçenek haline getirmek, en temel
Güneydeki gelişmelerin etkisiyle, Güneyin sunduğu ciddiyet, samimiyet ve tutarlık ister. Bunların yokluğu görevimiz ve sorumluluğumuzdur! Bu doğrultuda
Sayı:2007/04 ★ 2 Şubat 2007 Emperyalizm yenilecek! K›z›l Bayrak ★ 27
rol verilmesini gerektiriyor. TC Başbakanı Erdoğan, bağımlılığı ve işbirliği yapma gereksinimi artacak olan ezilmeden GOİ’nin ABD’nin istediği sonuçları vermesi
Ocak 2004’te gerçekleştirdiği ABD gezisi sırasında, TC’nin dış politikası saldırgan ve daha yayılmacı bir olanaklı değildir.
ABD’nin GOİ’yi Türkiye aracılığıyla gerçekleştirmesi nitelik kazanacaktır. Bu demektir ki, Türkiye ve Kuzey 7.NATO’ya yeni görevler verilmemiş ve örgütsel
gerektiği mesajını verdi. ABD, gerek Küresel Savunma Kürdistan işçi sınıfı, Kürt ve Türk halkları ve diğer yeniden yapılandırılma yapılmamış olsaydı bu, etkili bir
Duruşu programıyla ilişkili olarak gerekse GOİ etnik gruplardan emekçiler emperyalist ve işbirlikçi askeri örgüt olarak, NATO’nun sonu olurdu. Bu tehlike,
çerçevesinde TC’den, ek ve yeni üsler kurulması, yayılmacı dış politikaların artan derecede getirdiği özellikle ABD tarafından, NATO’ya küresel bir örgüt
boğazların güvenliğinin ortak sağlanması, sınır ötesi risklerle karşı karşıya kalacaklardır. karakteri kazandırma politikası izlenmesinin
askeri harekatlar için birlik verilmesi gibi politik ve nedenlerinden biridir.
askeri istemlerde bulunmaktadır. Veriler, Erdoğan Bazı Sonuçlar 8.NATO, küresel kapitalist birikim süreçlerine
hükümetinin ABD’nin istemlerine sıcak baktığını, 1.Emperyalist devletler ve uluslararası ve küresel yönelik tehdit ve tehlikeleri önlemek veya ortadan
askeri otoritenin ise temkinli ve mesafeli yaklaştığını kapitalist şirketler arasındaki emperyalist rekabetin ve kaldırmak için daha saldırgan olarak kullanılacaktır.
göstermektedir. küresel yeniden yapılandırmanın bugünkü temel alanı 9.Yeniden yapılandırılan NATO, ABD’nin
Yukarıda, NATO’nun ilgi ve etki alanının daha Avrasya’dır. bağlaşıklarını denetim altında tutmasının da bir aracıdır.
doğuya kayması nedeniyle NATO’nun askeri 2.Avrasya, aynı zamanda, kapitalist-emperyalist ABD, NATO içindeki bağlaşıklarının merkezkaç
caydırıcılık rolünde ve harekatlarında da buna koşut sisteme karşı sosyalizm savaşımının da temel alanıdır. eğilimlerini ve askeri yeteneklerini denetim altında
değişiklikler yapıldığına değinilmişti. ABD, AB ve 3.Dünya ölçeğinde ekonomik güce sahip olan tek tutmaya çalışırken, kendi küresel askeri yeteneklerini ve
NATO’nun değişen güvenlik yaklaşımları ve emperyalist devlet olarak ABD, dünya çapında askeri olanaklarını olabildiğince genişletmeye çalışıyor.
uygulamaları Türkiye’nin NATO içindeki konumunu bir strateji oluşturmak zorundadır. AB’nin küresel ölçekte bağımsız bir askeri rol
yakından etkiliyor. Emperyalist devletlerin, özellikle 4.ABD’nin GOİ coğrafyasındaki petrol kaynaklarına oynayabilecek bağımsız askeri yeteneklere sahip
ABD’nin, Ortadoğu, Orta Asya ve Kafkasya’yı yeni bağımlılığı azalırken, Avrupa, Japonya ve Çin’in olmasını istemeyen ABD, eğer böyle bir rol
tehditler coğrafyası olarak tanımlamaları ve diğer şeyler artmaktadır. ABD, emperyalist rakiplerinin bağımlı oynayacaksa, AB’nin bu rolü NATO çerçevesinde
bir yana, NATO’nun yeniden yapılandırılması ve onun oldukları enerji kaynaklarının denetimini eline oynaması politikasını izlemektedir. Böylece, karar alma
GOİ’nin bir aleti olarak kullanılmak istenmesi ve geçirmek, varolduğu kadarıyla da bu denetimi süreçlerinde ve silahlı güçlerin kullanımında belirleyici
kullanılıyor olması, Türkiye’yi, “eski” NATO’nun bir güçlendirmek istiyor. söz sahibi olarak kalabilsin. ABD açısından AB’nin ya
kanat ülkesi olma konumundan “yeni” NATO’nun bir 5.Küresel politik-ekonomik ve askeri yapılandırma da Batı Avrupa Birliği (BAB)’nin NATO’nun seçeneği
ön cephe ülkesi konumuna getirdi. TC’ye verilen, askeri sürecinde ve bunun bir parçası olan GOİ aşamasında olması kabul edilemez.
terimlerle, “ileri karakol” rolüdür. “NATO içinde emperyalistler arası çelişkiler sertleşecektir. Devletlerin 10.ABD’nin GOİ coğrafyasına ilişkin dış politikası,
yapılan birçok çalışma, Avrupa-Asya bölgesinde yer dış politikaları daha saldırgan bir karakter kazanacaktır. bu bölgedeki devletlerde burjuva anlamda politik olarak
alan 22 sıcak noktanın 19’unun Türkiye’yi doğrudan ya Emperyalist küresel ve bölgesel rekabette, rakip demokratikleşmeyi değil, kontrollü bir biçimde politik
da dolaylı ilgilendirdiğini gösteriyor. Bu durum hem emperyalist bağlaşıkları ve bağlaşığı olmayan liberalizmi gerçekleştirmeyi ya da belirli bir ölçüde
Türkiye’ye yeni güvenlik riskleri sunuyor hem de ABD emperyalist rakipleriyle ilişkilerinde ABD politik çoğulculuğa geçişi amaçlıyor. ABD, bölge
ve NATO ile stratejik bağların güçlenmesine neden emperyalizminin ve küresel ve bölgesel işbirlikçilerinin halklarında, kendisiyle işbirliği yapan egemen politik
oluyor.” (Serkan Demirtaş, Büyük NATO Projesi, konumları güçlenecektir. güçlere karşı başkaldırı arzusu ve eğiliminin ortadan
Cumhuriyet Strateji, 5 Temmuz 2004). 6.Yeniden yapılandırma sürecinde, bugünkü kalktığı ya da kendi çıkarları ve işbirlikçilerinin politik
Haziran 2003 tarihli NATO Savunma Planı Komitesi olguların da gösterdikleri gibi, devletlerin iç politikaları iktidarları için en az tehlike oluşturabilecek politik bir
kararlarına göre, NATO acil müdahale kuvvetlerinin da sertleşecektir. Sermaye birikim süreçleri için engel ortamı yaratmak istiyor. ABD, kısa ve orta erimde bu
planlanan üç merkezinden biri İstanbul’dadır. olarak görülen işçi sınıfı hareketinin ve özel olarak da politikasını gerçekleştiremez.
İstanbul’daki 3. Kolordu , NATO görevlerinde sevk sendikal hareketin gücü kırılmaya çalışılacaktır. 11.TC’nin dış politikası, uzun erimde, AB’yle
edilmeye hazır olma derecesi yüksek karargah olarak Emperyalist devletlerde, örgütlü komünist güçlerin yanı ilişkiler üzerinde değil, Balkanlar, Ortadoğu, Kafkasya
hazırlanmaktadır. (24) NATO Güney Saha sıra, kapitalist-emperyalist sisteme karşı şu ya da bu ve Orta Asya üzerinde odaklanacaktır.
Komutanlığı’nın yeniden yapılanması çerçevesinde derece de karşı çıkan diğer politik güçler ezilecek veya 12.TC Avrasya’nın genel olarak yeniden
Güney Bölge Hava Kuvvetleri komutanlığı İzmir’e bu güçlerin etkisi en aza indirilmeye çalışılacaktır. Tekil yapılandırılmasında, özel olarak da GOİ coğrafyasında
taşınmaktadır. “Mükemmeliyet Merkezi” olarak ülkelerde ve genel olarak GOİ coğrafyasında yakın bir bugün oynadığından çok daha önemli bir rol
adlandırılan uluslararası terörle mücadele birimlerinden devrim ve sosyalizm tehlikesi yok; ama ülkesel ve oynayacaktır. O, bölgesel bir baş oyuncudur.
biri Türkiye’de kurulacaktır. (Stratejik Araştırmalar bölgesel toplumsal krizlere yol açabilecek ülkesel, Şubat 2005
Enstitüsü, NATO’nun Tarihi İstanbul Zirvesi ve bölgesel ve uluslararası bir ortam var. İç muhalefet Notlar:
Muhtemel Sonuçları, www.turksae.com ) bastırılmadan, işçi ve genel halk hareketleri denetim (19) Çin ve Hindistan’ın bugünkü nüfuslarının
Görülüyor ki, TC, yeniden yapılandırılan NATO’da altına alınmadan, demokrat-devrimci ve komünist toplamı 2 milyar 300 milyon dolayındadır.
artan bir rol üstlenmektedir. NATO’ya ve ABD’ye devrimci politik güçler politik ve askeri olarak (20) Kuzey Atlantik Antlaşması’nın 5. Maddesine
göre, taraflar, Kuzey Amerika’da veya Avrupa’da
içlerinden bir veya daha çoğuna yöneltilecek silahlı bir
saldırıyı hepsine yöneltilmiş bir saldırı olarak
Partizan Parti flehitlerini and› değerlendirecekler ve saldırıya uğrayan taraf ya da
taraflara yardımcı olacaklardır.
Partizan tarafından her yıl Ocak ayının son belirgin özelliklerle şehit ailelerinin önemi (21) “Yeni NATO” ve GOİ, diğer şeylerin yanı sıra,
haftasında gerçekleştirilen “Parti ve komünizm vurgulandı. Devrim mücadelesini geliştirmenin, Rusya’yı kuşatma ve Çin devletini frenleme amaçlarını
şehitlerini anma etkinliği” bu yıl da 28 Ocak günü şehitlerin anısına duygusal bir bağlılıkla değil, taşıyor.
Tohum Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. ancak onların savunduğu değerlerin algılanması ve (22) “Soğuk Savaş” kavramı son derece aldatıcı bir
Etkinlik devrim şehitleri anısına gerçekleştirilen savunulması ile mümkün olacağının altı çizildi. kavram. Büyük emperyalist devletler arasında dolaysız
saygı duruşuyla başladı. Açılış konuşmasında Söyleşinin ardından kürsüye çıkan şehit aileleri savaş olmaması anlamında bir “barış”tan söz edilebilir.
devrim mücadelesinin önemi ve yaşamını bu uğurda duygu ve düşüncelerini anlatan konuşmalar yaptılar. Ancak, bu durum 1945 sonrası dönemin barış dönemi
tereddütsüzce feda eden devrim şehitlerinin bu Şehitlere saygı duyduklarını ve mücadelelerini olduğu saptamasını haklı çıkarmaz. İkinci Dünya Savaşı
mücadele içerisindeki yeri vurgulandı. Açılış sahiplendiklerini ifade ettiler. Ailelerin konuşmaları sonrası yaşanan yerel, bölgesel ve iç savaşların büyük bir
konuşmasının ardından “Umudun ateş toplarına 3” kitle tarafından yer yer “Anaların öfkesi katilleri çoğunluğu ya dolaysız olarak ya da dolaylı olarak
isimli sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi. boğacak!” sloganları ile kesildi. dünyanın emperyalist yeniden paylaşımı için yürütülen
Sinevizyon gösteriminde Rusya’da, Çin’de, Küba’da Aranın ardından Grup Göç sahne aldı, halk savaşımın biçimleri oldu. Emperyalist güçler, gerek kendi
ve dünyanın birçok yerinde gelişen devrimci türkülerinden oluşan bir program sundu. Daha sonra silahlı kuvvetlerini kullanarak gerekse işbirlikçi sınıf ve
sınıf katmaların yönettikleri işbirlikçi devletler ve politik-
süreçlerin ardından tüm bunların Türkiye’ye bir halk ozanı bağlama eşliğinde türkülerini söyledi.
askeri güçler aracılığıyla emperyalist rekabet savaşımını
yansımaları ve Türkiye devrimci hareketinin gelişim Sahneye son olarak Grup Munzur çıktı. Munzur’un
sürdüre gelmişlerdir.
seyri kısaca özetlendi. ‘60’lardan günümüze devrim seslendirdiği türkü ve marşlar kitle tarafından
(23) Afganistan örneği, diğer şeylerin yanı sıra,
şehitleriyle gerilla görüntülerinin yoğunlaştığı coşkuyla söylendi.
Alman emperyalizminin uluslararası düzlemde açık
sinevizyon kitle tarafından sık sık alkışlandı. 300’ün üzerinde kişinin katıldığı etkinlikte
askeri rol üstlenmesinin de örneği oldu. Aynı durum
Daha sonra Partizan adına Bayram Kama, çeşitli semtlerden İşçi-Köylü ve Partizan okurlarının Japonya için Irak’a askeri müdahalede çerçevesinde
Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri adına Semiha mesajlarının yanı sıra DHP ve BDSP’nin etkinliği görülüyor.
Köz’ün katıldığı bir söyleşi gerçekleştirildi. selamlayan mesajları da okundu. (24) Diğer iki merkez İtalya ve İspanya’da
Konuşmalarda parti şehitlerinin birçoğunun taşıdığı Kızıl Bayrak/İstanbul kurulacaktır.
30 ★ K›z›l Bayrak Eylem ve etkinliklerden... Sayı:2007/04 ★ 2 Şubat 2007
EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!
Ad› : .......................................................................
Üsküdar (İstasyon) Cad. Pınar İşhanı 853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710 Soyad› :........................................................................
No: 5 Kat: 4 Daire: 52 Kartal/İstanbul (0 216 353 35 82) Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23 Adresi : .......................................................................
........................................................................
Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24 Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3 Tel : .......................................................................
Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
6 Ayl›k Yurt içi 30.000 000 TL Yurt d›fl› 100 Euro
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cumhuriyet Mah. Tennur Sok. Cumhuriyet İşhanı 1 Y›ll›k Yurt içi 60.000 000 TL Yurt d›fl› 200 Euro
Tel: 0 (224) 220 84 92 Kat: 3/45 KAYSERİ Tel-fax: 0 (352) 2326671
Gülcan Ceyran adına,
Silifke Cd. Çavdaroğlu Çarşısı 2/93 Saadetdere Mah. Fırın Sok. No: 37/25 (Depo durağı) * TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3
* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094
MERSİN Esenyurt/İSTANBUL No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.
CMYK
Kapitalizm ifte smr,
baskÝ ve eßitsizlik demektir!
Eßitlik ve zgrlk iin
8 MartÕta
alanlara!
BaÛÝmsÝz Devrimci
SÝnÝf Platformu BDSP