Professional Documents
Culture Documents
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ
1.1 Toprağın Tanımı:
1.2 Toprağın Dört Esas Temel Maddesi
KAYNAKÇA
-1-
1. GİRİŞ
İnsanlar dünya üzerinde var oldukları andan itibaren doğrudan yada dolaylı olarak
toprağa bağlı kalmışlardır. Yiyecek, giyecek ve yakacaklar ile içinde oturulacak barınakların
kurulmasında kullanılan birçok malzeme topraklardan elde edilmektedir. Besin maddesi
olarak hizmet eden tahıllar ve benzeri ürünler, meyveler ve sebzeler toprakta yetişmektedir.
Giyim eşyalarının yapılmasında kullanılan lifli materyaller toprakta yetişen ürünlerden elde
edilmektedir. Ağaçlar ve diğer birçok bitkiler toprağın direkt ürünleri olup, ağaçlar
endüstrinin, insanların ve insanların kullanımındaki evcil hayvanların barınmasında hizmet
gören barınakların yapımında kullanılmaktadırlar.
Aynı şekilde evcil hayvanların beslenmesinde kullanılan yemleri oluşturan taneler ve
yem bitkileri toprağın direkt ürünleridirler. Toprak ürünü olan yemler ve otlarla beslenen
hayvanlar insanların et, süt, yumurta ve diğer benzeri besin maddesi gereksinmelerini
karşılamaktan başka, giyim eşyalarının yapımında kullanılan yün ve ipeği de vermektedirler.
Dünyanın büyük bir kısmında insanlar, enerji gereksinimlerini, arz kabuğunun altında
bulunan ve jeolojik devirlerde toprak üzerinde yetişmiş bulunan bitkilerin değişim ürünleri
olan kömür , petrol veya gaz yakıtlarla karşılamaktadır.
Yukarıdaki örnekleri artırmak mümkündür. Bütün bunlardan kolayca anlaşılacağı
üzere, insanlar var oldukları tarihten itibaren toprağa bağlı kalmışlardır.İnsanlığın devamı
bundan sonra da toprakların rasyonel bir şekilde kullanılmasına, uygun olarak gübrelenmesine
ve doğal kuvvetlerle taşınmasına karşı alınacak önlemlere bağlı olacaktır.
Arazi sahibi geçmişte ve hatta bugün de, toprağını arzu ettiği şekilde kullanmaktadır.
Artan nüfus karşısında birey başına düşen arazi birimindeki azalmalar, toprağın aşırı derecede
sömürülmesine yol açmakta ve erozyon önemli bir sorun olarak ortaya
çıkmaktadır.Toprakların verimlilik kapasitesi, aşırı derecede ürün üretimi ve ihmaller sonucu
gittikçe gerileyebileceği gibi, uygun önlemlerle mevcut durum muhafaza edilebilir ve hatta
bazı önlemlerle daha ileriye de götürülebilir. Bu önlemlerden bazıları, toprakta arzu edilen
fiziksel koşulların devam ettirilmesi, organik maddelerin tekrar toprağa iadesi, gereksinme
oranında gübre verilmesi, yağışlı bölge topraklarının kireçlenmesi olarak sıralanabilir. Bunlara
ek olarak eğimli alanlarda verimli olan üst toprağı yerinde tutmak için gereken koruma
işlemleri de uygulanmalıdır.
İnsanların yaşaması ve refahı toprağa bağlı olduğuna göre, toprağın bugünkü sahipleri
onları ileriki nesillere aynen teslim etmekle görevlidirler. Bunun için toprağın geçici sahipleri
verimliliğin devamlılığını sağlamak ve erozyonla taşınmasına engel olmak için gerekli
önlemleri almak zorundadır. Bu ulusal bir görevdir.
Toprakların kabiliyetleri oranında en yüksek ürünü verebilmesi ve bunun
devamlılığının sağlanması, doğa kuvvetleri ile taşınmalarına engel olunması ve gelecek
nesillere üzerinde refah içinde yaşanabilir bir vatan teslim edilebilmesi için alınacak
önlemlerin uygulanmasında toprakların tanınması, özelliklerinin bilinmesi birinci derecede
önem taşımaktadır.
Bu bölümün amacı tarımın temeli olan toprakları, bunlardan en iyi şekilde
yararlanmayı mümkün kılmak üzere tanıtmak ve özellikleri hakkında bilgi vermektir.
-2-
Bir tarla, bahçe, çayır yada orman toprağında bir profil çukuru kazılıp bunun bir düşey
yüzü incelendiğinde, birbirinden farklı katmanlardan(horizonlardan) oluştuğu gözlemlenir. En
üstte genellikle organik maddece zengin koyu renkli bir katman yer alır. Bitki köklerinin en
fazla yayıldığı bu üst toprak katı, bitki gelişmesinde en önemli rolü oynamaktadır. Bunun
altında daha açık renkli fakat daha yoğun yapılı alt toprak katmanı bulunmaktadır. Daha altta
da toprağı oluşturan ana materyal yer almaktadır.
Toprakların büyük çoğunluğunu mineral orijinli olanlar oluşturmaktadır. Bazı küçük
alanlarda organik maddece zengin yada yalnız organik maddelerden ibaret organik orijinli
topraklar da vardır. Dünya yüzeyini kaplayan toprakların çok büyük bir bölümü ve Türkiye
topraklarının hemen tamamına yakın bir bölümü mineral orijinlidir.
Şekil 1. Bir toprağı oluşturan temel yapı maddelerinin yüzde hacim oranları.
-3-
Katı kısımların inorganik maddeler bölümünün 2 mikrondan küçük kısımlarını
oluşturan kil taneleri, bir çok fonksiyonlara sahip olması nedeni ile olağanüstü önemlidir.
Killerin bir çok fonksiyonlara sahip olması, bunların kollaidal özellik göstermeleri
nedeniyledir. Killer nemli iken yapışkan ve jelatin tabiatında olmalarına karşılık,
kuruduklarında sert ve birbirine sıkı bir şekilde bağlıdırlar. Bu nedenle toprakların pratikte
gözlenen fiziksel özellikleri, kil tipi ve miktarı tarafından büyük ölçüde etkilenmektedir.
Ayrıca bunların toprak çözeltisinde bulunan iyonları çekip yüzeylerinde tutmaları ve sonra
bitkilerin emrine sunmaları, bitki beslenmesi yönünden büyük bir önem taşımaktadır.
İki mikrondan daha büyük olan inorganik yapı maddelerinin 2-20 mikron arasında
büyüklüğe sahip olanlarına silt, 20-2000 mikron çaplı olanlarına ise kum adı verilmektedir.
Bu taneler daha çok primer minerallerden oluşmaktadır ve toprağın yalnız fiziksel özellikleri
üzerinde çok önemli bir rol oynamaktadırlar. Ayrışmaları sonucunda yeni kil minerallerinin
oluşmasını ve bu sırada bitki besin maddelerinin açığa çıkmasını da sağlamaktadırlar.
A1 3-8 7.800 x 103 1.950 x 103 2.080 x 103 119 x 103 25 x 103
-4-
Toprak boşlukları su ve hava ile doludur. Suyun kaynağını yağışlar ve sulama ile
toprağa verilen sular oluşturmaktadır. Toprağa giren su toprak boşluklarını doldurduktan
sonra, bunun bir kısmı yer çekimi ile alt katlara doğru sızar, bir kısmı buharlaşır ve bir kısmı
da gerektikçe bitkilerin kullanımına sunulmak üzere küçük toprak boşlukları içinde tutulur.
Bitki gelişmesi için optimal nem koşullarına sahip olan normal bir yüzey toprağının su
kapsamı, hacim olarak yaklaşık % 25 düzeyinde bulunmaktadır. Yağmurlar ve sulama anında
boşlukları dolduran su, boşluklardaki toprak havasını kovar. İyi geçirimli bir toprakta ilave
olunan suyun bir kısmı alt katlara doğru sızmaya başlar ve onun boş bıraktığı yeri oksijence
zengin taze hava alır. Bitkiler, toprağın küçük boşluklarında ve toprak taneleri etrafında yer
çekimine karşı tutulmuş bulunan sudan yararlanırlar.
Su, toprakların oluşumunda fiziksel, kimyasal ve dolaylı olarak da biyolojik yollardan
büyük etki sahibidir.
Su, mineral maddelerden çözdüğü bitki besin maddelerini bitkilerin kullanımına
sunmaktadır. Su, bitkisel ve hayvansal hücrelerde turgoru sağlayarak canlılığın devamına
hizmet etmektedir.
Özellikle kurak bölgelerde su, bütün faktörler arasında en önemli bitki gelişim
faktörüdür.
-5-
İnorganik ana materyali oluşturan püskürük, tortul ve metamorfik kayalar çeşitli
minerallerden oluşmuşlardır. Bu mineraller ayrışmalar sonucunda açığa çıkmakta, açığa çıkan
mineraller zamanla bir takım fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörlerin etkisi ile değişime
uğrayarak çeşitli toprakları oluşturmaktadırlar. Aşağıda, topraklarda en fazla rastlanan önemli
mineral türleri hakkında kısa bilgiler verilecektir.
-6-
Çizelge 2. Toprak ve toprak oluşturan kayalarda en fazla yer alan mineraller(Berger, 1965)
Mineral grupları ve Bulunduğu Yer
Kimyasal Yapı
türleri Kayalarda Toprakta
Meta Silikatlar (H2SiO3 Tuzları)
Amfiboller
a. Tremolit Ca2 Mg5 H2 (SiO3)8 Bol Ara sıra
b. Aktinolit Ca2 (Mg, Fe)5 H2 (SiO3)8 Bol Ara sıra
c. Hornbland Ca2 Na2(Mg, Fe)8 (Al, Fe, Ti)6 Si12 O44 OH Bol Ara sıra
Piroksenler
a. Enstalit (Mg, Fe)2 (SiO3)2 Bol Ara sıra
b. Diopsit Ca Mg (SiO3)2 Bol Ara sıra
c. Ojit Ca Mg (SiO3)2 + (Mg, Fe) (Al, Fe)2 SiO6 Bol Ara sıra
Orta Silikatlar (H4SiO3 Tuzları)
Mikalar
a. Muskovit KH2 Al3 (SiO4)3 Bol Bol
b. Biotit KH2 (Mg, Fe)3 Al (SiO4)3 Bol Ara sıra
Epidot Ca2 (Al, Fe)3 OH (SiO4)3 Bol Yaygın
Elivin (Mg, Fe)2 SiO4 Nadir
Poli Silikatlar (H4SiO8 Tuzları)
Feldspatlar
a. Ortoklas K Al Si3O4 Bol Bol
b. Albit Ca Al Si3O8 Bol Yaygın
c. Anortit Ca Al2 Si2O8 Ara sıra Ara Nadir
d. Anortoklas K Al Si3O8 + Na Al Si3O8 sıra Ara sıra Nadir
e. Plajioklas Na Al Si3O8 + Ca Al2 Si2O8 Nadir
Silisyum Dioksitler Oksitler
a. Kuvars SiO2 Bol Bol
b. Kristobalit SiO2 Ara sıra Ara sıra
c. Kalsedon SiO2 Ara sıra Ara sıra
Demir Oksitler
a. Hematit Fe2O3 Bol Bol
b. Götit Fe2O3 . H2O Yaygın Yaygın
c. Limonit 2 Fe2O3 . 3 H2O Yaygın Bol
d. Ksantosiderit Fe2O3 . 2 H2O Ara sıra Yaygın
e. Limnit Fe2O3 . 3 H2O Nispeten Az Yaygın
f. Magnetit Fe3O4 Yaygın Yaygın
Aliminyum Oksitler Al2O3
a. Korundum AlO (OH) Yaygın Nadir
b. Diaspor Al (OH)3 Yaygın Nadir
c. Gibsit MnO (OH) Yaygın Ara sıra
Manganez Oksitler Mn4O4 veya MnO . Mn2O3
a. Manganit MnO2 Nispeten Az Nadir
b. Hausmannit TiO2 Nadir Nadir
c. Pirolusit Fe TiO3 Yaygın Ara sıra
Titan Oksitler
a. Rutil Yaygın Yaygın
b. İlmenit Yaygın Ara sıra
Karbonatlar (H2CO3 Tuzları)
Kalsit Ca CO3 Bol Yaygın
Magnesit Mg CO3 Ara sıra Nadir
Dolomit Ca Mg (CO3)2 Bol Ara sıra
Siderit Fe CO3 Yaygın Nadir
Fosfatlar (H3PO4 Tuzları)
Apatit Ca5 (F, Cl, OH) (PO4)3 Yaygın Ara sıra
Strengit Fe PO4 . 2 H2O Ara sıra Nadir
Vavelit Al3 (OH)3 (PO4)2 5 H2O Ara sıra Nadir
Vivianit Fe3 (PO4)2 . 8 H2O Nadir Nadir
-7-
Diğer Mineraller
Pirit Fe S Yaygın Ara sıra
Turmalin H4 Na Mg3 B3 Al6 Si6 O31 Yaygın Yaygın
Zirkon Zr SiO4 Yaygın Yaygın
Jips Ca SO4 . 2 H2O Yaygın Ara sıra
Kaya tuzu Na Cl Yaygın Yaygın
Şili güherçilesi Na NO3 Ara sıra Ara sıra
Kil Mineralleri
Kaolinit Al2 (OH)4 Si2O5 Yaygın Yaygın
Montmorillonit Al2 (OH)2 Si4O10 Yaygın Yaygın
Nontronit Fe2 (OH)2 Si4O10 Nadir Nadir
Hidros mika K Al2 (OH)2 (Al, Si3) O10 Yaygın Yaygın
2.1.1.1. Feldispatlar
Sodyum, kalsiyum ve potasyumun alumino silikatlarına feldispatlar denilmekte olup,
yer kabuğundaki püskürük ve tortul kayalarda yaklaşık % 60 oranında bulunan mineral
grubunu oluşturmaktadırlar. Bunlar genellikle sert olup beyazdan, sarı, pembe ve kırmızıya
kadar değişen renklere sahiptirler. Doğal dilinim yüzeyleri çok parlak bir görünümdedir.
Potasyumlu bir feldispat olan ortoklas topraklarda çok yaygındır ve topraktaki potasyumun
büyük bir kısmının kaynağını oluşturmaktadır. Feldispatlar bir çok püskürük kayalarda ve
toprakta kolaylıkla teşhis edilebilirler.
2.1.1.3. Mikalar
Mikalar, kayalarda geniş bir dağılım gösteren, levha şekilli, esnek minerallerdir.
Potasyum, magnezyum, sodyum ve lityum’un silikatlarında olduğu gibi, bunlar da çok ince
levhacıklardan ibaret kümeler oluşturmaktadırlar. Toprağın bileşiminde oldukça önemli rol
alan bazı sekonder kil minerallerinin oluşumunda rol oynamaları dolayısıyla dikkati
çekmektedirler.
İki grup mika mevcuttur. Beyaz renkli mikaya muskovit, siyah renkli mikaya biotit adı
verilmektedir. Potasyum-aluminyum silikat yapısına sahip olan muskovit ayrışmaya fazla
dayanıklıdır. Demir-magnezyum-aluminyum silikattan ibaret olan biotit, kolayca okside
olabilen demiri içermesi nedeni ile kolaylıkla ayrışabilen bir mineraldir.
2.1.1.4. Kuvars
Kuvars, SiO2 in kaya ve topraklarda en fazla bulunan bir şeklidir. Çok serttir. Çeliği
çizebilir ve hidroflorik asitin dışında bütün asitlere karşı büyük bir dayanıklılık gösterir.
Kırıldığı zaman dilinim çizgileri vermez, kavisli kırılma kenarları gösterir. Bir çok topraklarda
en fazla yer alan mineraldir. Genellikle kırmızı veya sarı demir oksitlerden ibaret bir manto ile
kaplı kum taneleri olarak gözükmektedir.
-8-
diğerleri daha iri minerallerin yüzeylerinde ince tanecikler halinde yapışık durumdadırlar.
Demir oksitler çok yumuşak ve ağırdırlar. Bünyelerine artan miktarlarda su alarak renklerini
kırmızıdan sarıya doğru değiştirirler. Toprak mineralleri arasında önem bakımından en üst
düzeylerde bulunan gruplardan biridir.
2.1.1.7. Karbonatlar
Toprakta yer alan belli başlı karbonat mineralleri, kalsiyum, magnezyum ve demir
karbonatlardır. Kalsiyum karbonata, kalsit, magnezyum karbonata, magnezit, kalsiyum-
magnezyum karbonata, dolomit, demir karbonata, siderit adı verilmektedir. Bu mineraller çok
yumuşak olup, asitle tepkimeye girdiklerinde kolaylıkla çözünürler ve CO2 gazını açığa
çıkarırlar.
Kalsit , mermerin, kalsiyum-magnezyum karbonat ise dolomitin ana yapı maddeleridir.
Dolomit ve kalsit bütün kireç taşlarının ana yapısını oluştururlar. Bu mineraller kolaylıkla
ayrışırlar ve yağışlı bölgelerde yağmur suları ile yüzey katlarından alt katlara ve taban suyuna
doğru yıkanırlar. Yağışların azaldığı yerlerde, yüzeyden yıkanan minerallerin bir kısmı
toprağın alt katlarında tekrar çökerler.
CaCO3 + H2O + CO2 → Ca(HCO3)2
2.1.1.8. Fosfatlar
Topraktaki fosfat minerallerinin miktarının az olmasına karşın, fosforun çok önemli bir
bitki elementi olması nedeni ile, mevcut miktarlar büyük bir önem taşımaktadır. Apatit
minerali fosforlu bir mineral olup, bazı püskürük kayalarda ve çok az ayrışmış topraklarda,
küçük kristaller halinde yer almaktadır. Özellikle yağışlı bölgelerin asit topraklarında çok az
miktarlarda bulunmaktadır. Asit topraklardaki fosforun büyük bir kısmı yarayışsız olan demir,
aluminyum ve organik fosfat bileşiklerine dönüşmüştür. Çok küçük miktarlarda bulunan
fosforlu mineraller, demir fosfat(strengit), vavellit ve ara sıra rastlanan vivianittir.
2.1.1.9. Turmalin
Turmalin değişen miktarlarda demir ve magnezyum içeren bor’lu bir mineraldir.
Bazen aluminyum ve silikatlarla birlikte bulunan diğer çeşitli bazlar, bunlara boro aluminyum
silikat isminin verilmesine neden olurlar. Topraklarda çok az miktarlarda bulunur. Işığı fazla
kıran ve sert bir mineral olan turmalin, nemli bölgelerde bor’un ana kaynağını
-9-
oluşturmaktadır. Düşük yağış alan bölgelerde, sodyum, kalsiyum ve potasyum boratlar, borlu
mineralleri temsilen az miktarlarda bulunmaktadırlar.
2.1.1.10. Zirkon
Zirkon, bir zirkonyum silikattır. Topraklarda az miktarda bulunur. Bitki besleme
yönünden hiçbir rolü bulunmamasına karşın, kimyasal ayrışmaya olağan üstü dayanıklı
olduğundan, toprak araştırmalarında indeks mineral olarak kullanılmaktadır. Bu mineralin
profil içindeki dağılımı izlenerek toprağın gelişme derecesi belirlenmektedir.
Zirkon genellikle tam oluşmuş kristaller halinde bulunur. Bunların bazıları sertliği
nedeni ile mücevher olarak da kullanılır.
2.1.1.11. Pirit
Demirli minerallerin topraklarda rastlanılanlarından biri de pirittir. Pirit daha çok
kayalarda ve ara sıra topraklarda bulunur. Parlak sarı rengi dolayısıyla yalancı altın olarak
adlandırılır. Ayrışması ile bir yandan demir iyonları, öte yandan da kükürt ve dolayısıyla SO 4
iyonlarının oluşmasına neden olarak, bitki beslenmesine katkıda bulunur.
2.1.1.12. Jips
Kurak bölge topraklarında bolca rastlanan jips(CaSO4.2H2O), yağışlı bölge
topraklarında bulunmaz. Jipsin kaya halinde bulunan susuz şekli anhidrit(CaSO4) dir. Bu
mineral bir yandan toprakların kükürt gereksinimlerini karşılamak üzere verilirken, öte
yandan kurak bölgelerdeki alkali toprakların ıslahında kullanılmaktadır.
2.1.1.14. Kayalar
Kayalar genellikle birkaç mineralden oluşmaktadırlar. Bir esas mineral ve bunun
yanında iz miktarlardaki ikincil minerallerden ibaret kayalar da vardır. Kayalar oluşumlarına
göre üç gruba ayrılırlar.
- 10 -
kayalar ise asit kayalar olarak adlandırılmakta olup, renkleri genellikle açık olmaktadır.
Toprak oluşumunda rol oynayan önemli kayalar Çizelge 3 de verilmiştir.
- 11 -
Organik ana materyalin oluşumunda yavaş çürüme esastır. Çürümeyi yavaşlatan
nedenler mikroorganizmaların faaliyetlerini yavaşlatan veya durduran nedenlerle aynıdır.
Bunlar, fazla su ve buna paralel olarak oksijen noksanlığı ve düşük sıcaklık dereceleridir.
Gelişmekte olan bitkiler yavaş mikrobiyal faaliyetler sonucu tamamen çürüyemeyerek
birikmeye başlarlar. Bu suretle biriken materyale genel olarak turba adı verilir.
Turbalar gelişme durumlarına göre, az gelişmiş olandan başlayarak, 1.Çökelti
turbaları, 2.Lifli turbalar, 3.Odunsu turbalar olarak üç tip altında incelenmektedirler.
Ülkemizde her üç tipin de çok küçük alanlar kaplayan birkaç örneğine rastlanmaktadır.
- 12 -
2.3.2. Rüzgarlarla Taşınmış Ana Materyal
Rüzgarlar tarafından taşınarak rüzgarın hızının azaldığı veya tamamen kesildiği
yerlerde biriken materyale rüzgar ana materyali adı verilmektedir. Bunlar üç grup halinde
incelenmektedirler.
2.3.2.1 Kumullar
Kumullar, rüzgarla sürüklenen iri ve ince kum zerrelerinin rüzgar hızının azaldığı
noktalarda birikmesi ile oluşmaktadırlar. Tarımsal değerleri yoktur. Tarım arazilerini
kaplayarak zararlı olmaktadırlar. Bunlar, 1. Karasal kumullar ve 2. Kıyı kumulları olarak ikiye
ayrılırlar.
2.3.2.3. Lösler
Lösler, buzullar arası devrelerde eriyen buzulların oluşturduğu akarsuların taşıdığı ince
materyalin rüzgarlarla taşınarak, rüzgarın hızının kesildiği yerlerde çökelmesi ile meydana
gelmişlerdir. Çernozyem adı verilen çok verimli topraklara ana materyal vazifesi
görmektedirler.
- 13 -
3.1. Fiziksel Olaylar
Bazı doğal olaylar kaya ve minerallerin yalnız şekil ve büyüklüklerini değiştiren
aşınma ve parçalanmalara neden olurlar. Kimyasal ve mineralojik yapıda herhangi bir
değişme yapmazlar. Ana materyalin yalnız şekil ve büyüklüğünü değiştiren bu etmenlere
fiziksel ayrıştırma etmenleri denilmektedir. Kurak bölgelerde toprağın oluşunda bu etmenler
hakim rol oynamaktadırlar.
- 14 -
Kurak bölgelerde suyun az olması nedeni ile daha çok fiziksel aşınma hakimdir.
Yağışlı ve sıcak bölgelerde ise kısmen fiziksel ve daha çok kimyasal etmenler aktif rol
oynamaktadırlar.
Aşağıda, toprak oluşumunda en aktif olan kimyasal değişim olayları açıklanacaktır.
3.2.1. Yükseltgenme(Oksidasyon)
Oksijen çok aktif bir atmosfer elementi olduğundan, diğer bir çok elementlerle serbest
olarak birleşir. Bu birleşme sonucunda artan oksijen miktarı bileşiğin dayanıklılığını azaltır.
Yükseltgenmeye en fazla maruz kalan maddeler, demir sülfür, karbonat ve silikat
tuzlarıdır. Demirin yükseltgenmesi, kayanın renginde meydana gelen değişmelerle
gözlenebilir. Amfibol ve piroksen grubu demirli silikat mineralleri demirin
yükseltgenmesinden kolayca etkilenirler ve çok değişik görünümlü ürünler oluştururlar.
Demir taşıyan minerallerden örneğin olivin’in hidrolizi sonucu açığa çıkan ferro oksit
yükseltgenerek limonite dönüşür.
3MgFeSiO4 + 2H2O → H4Mg3Si2O9 + SiO2 + 3FeO
Olivin Serpantin Ferro oksit
3.2.2. Hidroliz
Su çok aktif bir kimyasal ayrıştırıcıdır. Suyun serbest H+ iyonları birçok bileşiklerdeki
katyonlarla yeni bir bileşik meydana getirmek üzere yer değiştirme eğilimindedir.
Kayalarda etkili olan çeşitli kimyasal değişmeler arasında hidroliz, özellikle
feldispatların, mikaların ve benzeri silikat minerallerinin ayrışmasında ilk önce meydana
gelen kimyasal değişmelerden biridir.
3.2.3. Hidrasyon
Suyun toprak minerallerine bağlanmasına hidrasyon denilmektedir. Birçok mineraller
ve özellikle feldispat, amfibol, piroksen ve mika grupları kolaylıkla hidrate olurlar. Hidrate
olan mineraller, bağlanan suyun etkisi ile yumuşarlar, parlaklık ve esnekliklerini kaybederler
ve hacimlerini artırırlar. Bunun sonucu olarak fiziksel ve kimyasal olayların etkisine
kolaylıkla boyun eğerler. Kil mineralleri de oluşları sırasında bünyelerine su aldıklarından,
yüksek derecede hidrate olmuş durumdadırlar. Aşağıda basit, fakat aynı zamanda çok önemli
iki hidrasyon örneği verilmiştir. Bunlardan birisi hematitin, limonite, diğeri ferro oksitin
limonite dönüşünü göstermektedir.
- 15 -
2Fe2O3 + 3H2O → 2Fe2O3. 3H2O
Hematit Limonit
3.2.4. Karbonasyon
Topraktaki organik maddelerin ayrışması ve köklerin solunumları sonucunda, toprak
havasına fazla miktarda CO2 katılmaktadır. Bu gaz hidroliz sonucu açığa çıkan metalik
hidroksitleri etkileyerek onları karbonat veya bikarbonat haline dönüştürmektedir.
Toprak havasındaki CO2 in su ile birleşerek oluşturduğu karbonik asit bazlarla doygun
killeri etkileyerek, bazların yerine hidrojeni yerleştirip, bazları toprak çözeltisine
geçirmektedir. Yağışlı bölgelerde bu bazlar, yağmur suları ile derinlere doğru
yıkanmaktadırlar.
H-
←
Ca = Kil + 2H2CO3 → Kil + Ca(HCO3)2
Değişebilir Karbonik H-
Ca asit Asit kil Bikarbonat
Bu şekilde meydana gelen asit killer, primer silikatları etkileyerek, onları asit silikat
haline çevirmekte ve kendileri de bazla doygun hale gelmektedirler.
←
Ca(Feldispat) + 2H(Kil) → 2H(Silikat) + Ca(Kil)
Anortit Asit kil Asit silikat Yarayışlı kalsiyum
3.2.5. Solusyon
Kimyasal ayrışmalarla bir takım kompleks ürünler meydana gelirken, önemli miktarda
sadeleşmeler de olmaktadır. Su yaygın bir çözücü olduğundan, bir kısım çözülme
- 16 -
olaylarından kaçınılamamaktadır. Kalsiyum, magnezyum, sodyum, potasyum ve diğer
katyonlar kayaların ve toprak materyalinin içinde dolaşan suda bulunmaktadırlar. Bu metalik
katyonlar genellikle klorür, sülfat, bikarbonat, karbonatlar ve benzeri anyonlarla denge
oluşturmaktadırlar. Karbondioksit suyun çözücülük gücünü önemli ölçüde artırmaktadır.
Çürüyen organik maddelerin bu konudaki rolü, miktarları az da olsa, çok önemlidir. Toprakta,
kimyasal ve biyolojik olaylarla meydana gelen mineral asitler HNO2 , HNO3 , H2SO3 ve
H2SO4 olarak sıralanabilir. Bunlar topraklarda genellikle çok az miktarlarda bulunmakla
birlikte, minerallerin son ayrışmalarında önemli rol oynamaktadırlar.
3.2.6. İndirgenme(Redüksiyon)
Oksidasyonun tersi bir olay olan indirgenme oksijenin yetersiz olduğu yerlerde
meydana gelir. Bu nedenle indirgenme yer kabuğunun alt kısımlarında, kötü drenaj
koşullarına sahip olup ta, suyun hava boşluklarını doldurduğu topraklarda, havanın güç nüfuz
ettiği sıkı yapılı toprak kümelerinin iç kısımlarında, özetle havanın yeterli olmadığı
topraklarda meydana gelir. Bitkilerin kullanabildikleri NO3 ve SO4 gibi anyonlar indirgenerek
element haline dönüştüklerinden, indirgenme zararlı bir reaksiyon olarak kabul edilmektedir.
- 17 -
Topraklarda yaşayan bütün bitki ve hayvan türleri, öldüklerinde toprağa karışırlar ve
onun bir parçası olarak doğal dengede rol alırlar.
- 18 -
Ana materyalin bazen nemli bölgelerde bile toprakların karakterleri üzerinde belirli bir
etkiyi sürdürdüğü gözlenmektedir. Örneğin ana materyalin tekstürü, su hareketlerini
kısıtlayarak nemli bölgedeki toprak oluşumunu ve oluşan toprağın özelliklerini
etkilemektedir.
Nemli bölgelerde, kireç taşının ana materyal olarak bulunması halinde, oluşan
topraklardaki asitliğin yükselmesi engellenmektedir. Nemli bölgelerde örneğin,
kumtaşlarından oluşan toprakların asitlik dereceleri, kireç taşından oluşanlarınkinden daha
yüksek olmaktadır.
Toprakların büyük bir bölümü taşınmış ana materyal çeşitleri üzerinde
oluştuklarından, bu pekişmemiş çökellerden oluşan toprakların çeşitleri, oluştukları ana
materyalin bünye, yapı, besin maddeleri içeriği ve topoğrafik pozisyonlarına büyük ölçüde
bağlı kalmış bulunmaktadır.
4.2. Topoğrafya
Topoğrafya, iklimin ve özellikle suyun etkilerini hızlandıran veya yavaşlatan arazi
şekilleri olarak, toprak oluşumunda dolaylı bir şekilde etkendir. Bu nedenle pasif faktörler
arasında yer almaktadır.
Benzer iklim koşullarına sahip, benzer ana materyal üzerinde oluşan topraklardan dik
eğimli arazide bulunanlar, doğal erozyon ve yüzey akışların fazla olması nedeni ile toprağa
sızan suyun azlığından dolayı, nispeten daha düz arazideki topraklara oranla daha az bir
toprak kalınlığına sahiptirler.
Hafif eğimli arazilerde alt katlara sızan su miktarı fazla olduğundan, bu arazilerdeki
toprak profilleri, dik eğimli arazilerdekinden genellikle daha derindir, gelişen bitkiler daha bol
ve canlıdır, organik madde düzeyi ve sonuç olarak da verimlilikleri daha yüksektir.
Çukur araziler, çevrenin yüzey akışlarını da aldıklarından, devamlı olarak veya yılın
uzun bir bölümünde su ile doygun bulunurlar. Böyle bir koşul fazla bitkisel gelişmeye, buna
karşılık sınırlı bir çürümeye yol açar. Bunun sonucu olarak, organik maddeler birikir ve turba
adı verilen organik topraklar oluşur.
Arazi eğiminin yönü de toprak oluşumunda farklı bir etkiye sahiptir. Kuzey yönleri,
güney yönlerine oranla daha nemli ve serindir. Bunun sonucu olarak, özellikle kurak
bölgelerde, kuzeye bakan yamaçlardaki bitkisel gelişme de daha zengin olmaktadır. Gerek
nem fazlalığı, gerekse farklı bitkisel örtü, kuzey yamaçlarında oluşan topraklarla, güney
yamaçlarında oluşan topraklar arasında farklılık oluşturmaktadır.
4.3. Zaman
Ana materyalin ayrışmaya maruz kaldığı süre toprak oluşumunda önemli bir rol
oynamaktadır. Diğer koşulların benzer olması halinde, uzun süre etkilenen ana materyalden
oluşan toprak, kısa süre etkilenmiş olanınkinden daha olgundur.
Genç, olgun ve yaşlı toprak deyimleri, toprak yaşı ile ilgili olmakla birlikte, bu
durumlar, her zaman oluşum için geçen süreye karşılık gelmeyebilir.
Örneğin, nemli bir bölgede,uygun oluşum koşulları altında gelişmiş bir toprak, kuru
bir bölgede aynı sürede gelişmiş bulunan topraktan daha olgundur. Toprakların
olgunluklarında, geçen süreden çok, toprak gelişmesini etkileyen faktörlerin etki dereceleri rol
oynamaktadır.
Uygun koşullar altında, örneğin bir aluviyal materyal üzerindeki toprak profili 200 yıl
içinde dikkati çekecek kadar bir gelişme göstermesine karşılık, elverişli olmayan koşullarda,
aynı durumun meydana gelebilmesi için birkaç bin yılın geçmesi gerekmektedir.
Ana materyal, koşullar uygun olduğu taktirde, nispeten kısa bir sürede genç bir toprak
profilini oluşturur. Bu profilin üst kısmında bir miktar organik madde birikmiştir. Henüz
önemli bir yıkanma ve kolloid hareketi yoktur. Toprak karakterleri halen ana materyalin
- 19 -
etkisindedir. Geçen zaman içinde, üst toprak katında oluşan kil mineralleri ve diğer bir kısım
ayrışma ürünleri, sularla alt katlara taşınarak, belli bir yerde biriktirilirler. Daha altta ise ana
materyal yer alır. Böyle bir toprak, fiziksel, kimyasal ve biyolojik olayların dengeli bir şekilde
devam ettiği olgun bir topraktır. Ayrışma ve yıkanmaların had safhaya vardığı topraklarda, üst
toprak kolloidlerinin büyük bir kısmını kaybetmiştir. Bunların biriktiği kısımda sert katmanlar
meydana gelmiştir. Bitki besin maddeleri potansiyeli en düşük bir düzeye inmiştir. Böyle
topraklara da yaşlı topraklar denilmektedir.
4.4. İklim
Toprakların oluşu ve gelişmesinde en etkili faktör, aktif bir etmen olan iklimdir. İklim
özellikle yağış ve sıcaklık etmenleri ile etkili olmaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi,
sıcaklık ve yağışlarla temin edilen su, kimyasal ve fiziksel ayrışma olaylarının hızını, bu
olaylarda toprak profilinin gelişme derecesini tayin etmektedir.
Yağışlı bölgelerde, bol olan yağış suları, ayrışmayı hızlandırır ve ayrışan materyali alt
katlara doğru nakleder. Toprağın üst katları bazik elementlerce fakirleşir, hidrojen iyonlarınca
zenginleşir. Bu suretle, topraklar asit reaksiyon kazanır. Buna karşılık kurak bölgelerde suyun
yetersizliği, ayrışmayı sınırladığı gibi, ayrışan materyalin alt katlara iletimini de
kısıtlamaktadır. Kurak bölge topraklarında, ayrışma ürünü olan bazik elementler, hidrojenden
fazla olduğundan, bu topraklar alkalin reaksiyona sahip olup alt katlarında kireç
konkresyonlarını içermektedirler. Çöl ve yarı çöl alanları ile tundra bölgeleri topraklarında,
çok az kil oluşabilmektedir. Benzer sıcaklığa sahip bölgelerde, diğer etmenler kararlı kalmak
koşulu ile kil oluşumu, artan yağış miktarına paralel olarak hızlanmaktadır. Benzer yağışa
sahip bölgelerde oluşan kil ise, artan sıcaklığa paralel olarak artmaktadır.
Nemli bölgelerin yüksek arazi topraklarında kesin olarak belirmiş horizonlar
bulunmasına karşılık, benzer koşullara sahip düşük yağışlı kuru bölge topraklarında, bu
derecede belirgin toprak horizonlarına rastlamak güçtür.
İklimin etkenliği bağımsız olmaktan uzaktır. İklim genellikle diğer faktörlerle birlikte
etkili olmaktadır. Örneğin, iklim, vejetasyon tipini ve vejetatif gelişmeyi tayin etmek
suretiyle, toprak oluşma ve gelişmesinde de dolaylı bir role sahip bulunmaktadır. Nemli
bölgelerdeki fazla yağış, yalnız kimyasal ve fiziksel ayrışmanın hızını tayin etmekle
kalmamakta, aynı zamanda ağaçların yetişip gelişmesine uygun bir çevre koşulu da
yaratmaktadır. Bu iki faktörün gelişmekte olan toprağın türü üzerindeki birlikte etkisi büyük
olmaktadır.
İklime ait rüzgar ve bağıl nem etmenleri de toprağa düşen ve alt katlara sızan suyun
miktarını kontrol etmek suretiyle etkili olmaktadırlar.
4.5. Biosfer
Biosfer, aktif bir toprak oluşturucu ve geliştirici faktör olup, bitkiler alemi(fitosfer) ile
hayvanlar alemi(zoosfer) den oluşmaktadır. Bunlardan bitkiler daha aktif ve yoğun bir etkiye
sahiptirler
Bir bölgenin yerli bitki örtüsü, iklimin etkilerini değiştirecek şekilde etkenlik gösterir.
Buna karşılık bitki gelişmesi de iklimin kontrolündedir. Bitkiler ve bitki artıklarının toprak
gelişmesi ve özellikleri üzerindeki rolü çok yönlüdür. Bitkiler yağmur sularının toprağa
sızmasına yardım ederler, toprağa organik madde ve humus sağlarlar, toprak yüzeyini
erozyondan korurlar ve hızlı bir toprak oluşumuna olanak hazırlarlar.
Benzer iklim koşullarında, orman vejetasyonu altında gelişen topraklar, çayır
vejetasyonu altında gelişen topraklardan daha yüksek bir asitliğe sahiptirler. Bunun nedeni,
orman tabanındaki yaprak döküntüleri ve yosunlar arasından geçen yağmur sularının, çayır
otları altında biriken organik materyalden süzülüp geçen yağmur sularına oranla daha fazla
alkali element çözme ve bunları yıkama yeteneğinde olmasıdır.
- 20 -
Orman örtüsü altındaki asit toprakların oluşmasında, ağaç türü de önemli bir etmendir.
Genellikle kuvvetli asit reaksiyonlu topraklar iğne yapraklı ağaçlar altında oluşmaktadır.
Bunun nedeni, iğne yaprakların toprak yüzeyinde daha uzun süre kalmaları ve asitliği devam
ettirmeleridir.
Buna karşılık, yapraklarını döken geniş yapraklı ağaçlardan dökülen yapraklar hızla
ayrışarak içerdikleri bazik elementleri toprağın yüzeyine bırakırlar. Bu elementler,
kolloidlerce tutulmuş bulunan H+ iyonlarının yerlerine geçerek oluşturdukları yeni bir denge
sonucunda, asitliği kısmen azaltırlar.
Bitkiler, iklimi az çok değiştirmek suretiyle dolaylı etkiye de sahiptirler. Ormanlar,
iklim koşullarını yumuşatmakta ve rüzgarları kesmek suretiyle buharlaşmayı azaltmakta,
yüzeyden akan suyu kontrol etmektedirler.
Mikroorganizmalar da toprak oluşumunda dolaylı etkiye sahiptirler. Bir kısım
bakteriler nitrat oluşumuna hizmet ederek toprak florasını zenginleştirirler. Oluşturdukları
humus, toprakların verimlilik düzeyini artırır, suya dayanıklı agregatların ve iyi fiziksel
koşulların oluşmasına yol açar.
Hayvanlar, toprak içerisinde dehlizler açarak ve kısmen de organik materyali,
inorganik materyalle karıştırmak suretiyle etkili olurlar. Ancak bunların etkileri bitkilere
oranla çok zayıftır.
Solucanlar büyük miktardaki toprağı vücutlarından geçirerek kimyasal ve fiziksel
olarak bunların değişmesine yol açmaktadırlar(Resim 1).
5. TOPRAĞIN ÖNEMİ
Toprak üzerinde tüm canlıların barınıp yaşadığı, insan ve hayvan beslenmesi için
gerekli ürünlerin yetiştiği yaşayan canlı bir varlıktır ve yaşamın kaynağıdır(Resim 2).
- 21 -
Toprak, hava, su ve diğer doğal kaynaklar gibi insan yaşamı için önem taşıyan kısıtlı
bir değerdir. Toprak, doğal değişim döngüsü içinde atıkların emilmesini sağlayan bir filtre,
organizmalar için genetik bir rezervuar, madenler ve suyun saklanması için bir depo ve
sosyoekonomik faaliyetler için mekansal bir temel, tarihi, kültürel mirasımızı gözeten bir
unsur olarak yararlı bir çok özelliğe sahiptir.
Toprağın doğal oluşum sürecini değiştirmek olanaksız olduğu gibi, teknolojik usullerle
yapay üretilmesi de mümkün değildir ve kaybedilmesi halinde yerinde başka bir kaynak da
kullanılamaz. Toprak var olan en önemli madendir. Yerin kütlesinde var olan katmanlardan en
az yer kaplayan bölüm yüzeyde ve belirli derinliklerde bulunan toprak katmanıdır (Şekil 3).
Yapılan araştırmalara göre bir parmak (2,5 cm) kalınlığındaki bir toprak tabakasının
oluşması için 300 ile 1000 yılın geçmesi gerekmektedir(Şekil 4).
Aynı ana materyalden farklı özelliklerde topraklar oluşabileceği gibi, çeşitli ana
materyallerden benzer özelliklerde topraklar oluşabilir.
- 22 -
Yeni üretim alanlarının oluşturulması ile ilgili dünya ölçeğinde yapılan tüm
çalışmalara rağmen en önemli üretim ortamı yinede topraktır.
Toprağın üretkenliği çok yönlüdür.
Toprak üretimin temelini oluşturmaktadır. Temelsiz bir bina kurulamayacağı gibi,
toprak bilgisinden yoksun üretim ve onu değişik amaçlara yönelik kullanma ve yönlendirme
düşünülemez. Bu nedenle toprak bilimi, örneğin fizik ve kimya gibi temel disiplin olarak
kabul edilmektedir.
Toprakta genelde, ortalama tane büyüklüğü azaldıkça, birim toprakta toplam yüzeyin
arttığı bilinmektedir. Çizelge 4 de topraktaki çeşitli fraksiyonlara ait bazı karakteristikler
görülmektedir.
Görüldüğü gibi kaba fraksiyonlar düşük yüzey alanı gösterirken ince fraksiyonlarda ve
özellikle kil fraksiyonunda bu değer çok fazla olmaktadır.
- 23 -
Şekil 5. Erozyon olgusu Resim 3. Toprak taşıyan bir akarsu
- 24 -
Çizelge 6. Toprak erozyonu çeşitleri
- 25 -
Eğim yönünden akan sular önce toprak tarafından emilir. Suda mevcut silt ve killer
toprak gözeneklerini tıkayarak ve suların toprak tarafından emilmesine engel olarak sel
miktarını artırır. Sel sularının aşındırma gücü, yağmur damlalarının da etkisi ile artar.
Yağmur suları eğim aşağı akarken, yerçekiminin yaptığı etki sonucunda enerjilerini
artırırlar. Bu enerjinin bir kısmı aşındırmada, bir kısmı da aşındırılan materyali taşımada
kullanılır. Suyun toprak tanelerini yerlerinden sökme ve sökülen maddeleri taşıma kapasiteleri
denge halinde olduğu zaman erozyon en yüksek düzeye ulaşmıştır.
Resim 6. Eğime paralel toprak işleme Resim 7. Eğime paralel sürüm ile arazide
sonucunda arazide oluşan erozyon kanalları oluşan erozyon kanallar
(Gördes –Demirci Arası-MANİSA)
- 26 -
Su akış yolunun düzensiz ve menderesli olması kıyı erozyonunu artırmaktadır. Akarsu
yatağının aşındırılmasında, su akıntısının hızı ve yönü, akarsu kanalının derinlik ve genişliği
ve yatağın üzerinden aktığı malzemenin türünün önemi vardır.
Sağanak halinde yağan yağmurlar, sakin olanlardan daha fazla erozyona neden olurlar.
Bitki örtüsünden yoksun çeşitli toprak çeşitleri, suyun absorbe edilmesine karşı değişik
şekillerde reaksiyon gösterirler. Dolayısıyla bunlar erozyona farklı derecede maruz kalırlar.
Geçirgenliği iyi olan toprakta erozyon az olur. Fazla miktarda organik madde içeren topraklar,
erozyona karşı, az organik madde içerenlere oranla daha dayanıklıdırlar.
Diğer koşullar eşit olduğu taktirde, uzun eğimlerde meydana gelen erozyon, kısa
eğimlerdekinden, dik eğimlerdeki erozyon, yatık olanlardakinden daha fazladır.
Erozyon kontrolünün planlanmasında, yukarıda sözü edilen bütün bilgiler göz önünde
bulundurulmalıdır. Bunlara ek olarak tarım şekli, otlatma işlemleri ve toprak işleme
yöntemleri de dikkate alınmalıdır.
- 27 -
Şekil 7. Arazi yetenek sınıfları
Erozyona engel olmak için, toprak korumalı çiftlik planlarına gereksinme duyulur.
Tam ve sağlıklı bir çiftlik planı yapabilmek için ise, iki şeye ihtiyaç vardır. Bunlardan
birincisi, çiftliğin topraklarını ve arazi yetenek sınıflarını gösteren bir harita, ikincisi, çiftlikte
mevcut olanak ve araçların listesidir. Elde mevcut olanaklara, Pazar durumuna, çitçinin
deneyimine en uygun olan planlama yapılır. Gerekli erozyon kontrol işlemleri belirtilir. Bütün
tarlaların sınırları yeniden düzenlenir. Her tarla için yapılan öneriler belirlenip kaydedilir.
Çiftçinin elindeki plana göre, bütün yıl boyunca yapılacak işlerin zaman ve miktarı
belirlenmiş olur. Plan iyi uygulandığı taktirde, çiftlik işleri düzene girer, toprağın korunması
sağlanır, verim artar ve tarım işletmesinin devamı garanti altına alınmış olur.
- 28 -
Bitkisel koruma yöntemleri, örtü bitkileri, bitki ekim nöbeti, toprak oluşturan ve
toprağı koruyan bitkisel ve ölü bitki örtüsü uygulama ve rüzgar erozyonuna karşı rüzgar kırıcı
ağaç şeritleri kurmak şeklinde sıralanabilir.
Tarlada ekilen baklagil ve çayır otları gömülmek suretiyle yeşil gübre olarak
kullanılırlar. Bu suretle toprağın organik madde miktarı artar ve organik madde ile ilgili
özellikleri düzelir.
- 29 -
Resim 12. Rüzgar erozyonuna karşı rüzgar perdeleri(Karapınar-KONYA)
6.1.4.2.1 Teraslama
Eğimli arazilerde yoğun yağmur sularını erozyon meydana getirmeyecek surette
önlemek veya çevirmek amacı ile düzeç eğrilerine paralel olarak kurulan toprak seddelere
teras adı verilmektedir.Üç tip teras vardır:
1. Sırt teraslar: Düzeç eğrilerine paralel olarak kurulan 40-50 cm yükseklikte bir
sedde ve bir kanaldan ibarettir. Bu teraslar özellikle kurak bölgelerde su absorpsiyonunu
artırarak su korunmasını sağlarlar.
2. Geniş kanallı teraslar: Yağışların bol olduğu yerlerde, suyun çok hafif eğimli bir
kanal içerisinden zararsız bir şekilde akmasını temin ederler. Bu teraslar vasıtasıyla çevrilen
sular, otlandırılmış su boşaltma alanlarına akıtılırlar.
3. Seki teraslar: Nüfusun fazla, tarım arazisinin az olduğu alanlarda, dik eğimli
arazilerden erozyona neden olmadan yararlanmak amacı ile kurulan teraslardır. İklimin uygun
olduğu güney ve güney batı Anadolu’da dağlık arazide yapılan seki teraslarda, zeytin,
antepfıstığı, bağ ve diğer meyve ağaçları yetiştirilmektedir(Resim13, 14, 15).
Resim 13. Teraslı arazi kullanımı Resim 14. Taş setlerle arazi kullanımı
(Zınnar Vadisi-MARDİN) Foto: C.ERGÜN (Zınnar Vadisi-MARDİN) Foto:C.ERGÜN
- 30 -
Bitkilerin düzeç eğrilerine paralel olarak birbirlerini izleyen 20-25 metre genişlikteki
şeritler üzerine ekilmesine şerit üzerine ekim denilmektedir(Resim 16).
Bu sistemde sık büyüyen çayır şeritleri ile çapa bitkisi şeritleri birbirini izler. Sık
büyüyen çayır şeritleri eğimli tarlaya düşen yağmur sularının meydana getirdiği yüzeysel su
akışlarının hızını keserler. Bu suretle bir sonraki çapa bitkisi şeridi zarar görmez. Çapa
bitkileri şeridinde biraz hız kazanan sular, sık büyüyen bitki şeridinde yavaşlatılırlar ve
taşıdıkları materyal bitkiler tarafından tutulur. Şeritler arasında ekim nöbeti kullanıldığı
taktirde, koruma etkisi daha da artar.
Düzeç eğrilerine paralel tarımda toprak işleme için sarf edilen kuvvet ve zaman, eğim
yönündekine oranla daha azdır.
- 31 -
Resim 18. Rüzgar erozyonu (Karapınar-KONYA)
Toprakların rüzgarlarla taşınması olayı karmaşık bir olay olup, bunu rüzgar ve toprak
koşulları(toprak yüzeyinin doğası ve toprağın su içeriği) etkilemektedir. Rüzgarların
aşındırma ve taşıma gücü birçok faktörün etkisine tabidir. Bu faktörlerden bir kısmı toprağın
hareketlerini kolaylaştırır, bir kısmı zorlaştırır. Her özel durumdaki hareket oranı, birlikte
çalışan faktörlerin net etkilerinin bileşkesine tabidir.
Rüzgar erozyonunda üç tip toprak hareketi vardır. Bunlar, sıçrama, hava hareketleriyle
uçma ve arazi yüzünde sürüklenmedir.
Çapları 0.1-0.5 mm büyüklükte olan toprak taneleri, rüzgarın döndürme etkisi ile
sıçrayarak hallaç yayı şeklinde kavisli bir yörünge çizdikten sonra düşerler. Düştüklerinde,
çarptıkları 0.5 mm den iri tanelerin rüzgarla sürüklenmesine, 0.1 mm den ince tanelerin ise
hava hareketlerine kapılarak uçmasına neden olurlar.
Rüzgar erozyonu ile hareket ettirilen taneler, rüzgar hızının kesildiği yerlerde
birikirler.
- 32 -
Toprak neminin korunmasına hizmet eden bütün yöntemler, rüzgar erozyonunun
kontrolünü de sağlamaktadır(Resim 19).
- 33 -
Topraklarını ve arazilerini kötü kullanan toplumlar geleceklerini feda etmektedirler.
- 34 -
Resim 20. Yetenek sınıflarına uygun olmayan Resim 21. Yanlış arazi kullanımı.
kullanım. Ormandan tarım için açılan araziler Ormandan açılan tarım arazileri
Resim 22. Amaç dışı arazi kullanımı. Çok verimli Resim 23. Amaç dışı arazi kullanımı.
tarım alanlarına sanayi tesisi kurulması Çok verimli tarım alanlarında
yerleşim alanları
Resim 24. Amaç dışı arazi kullanımı. Devletin Resim 25. Amaç dışı arazi kullanımı.
sulama yatırımı yaptığı bir arazide yerleşim Verimli tarım alanlarına konut yapımı
ünitesinin kurulması
- 35 -
Planlama, doğal kaynaklar, mühendislik, ziraat, çevre ve sosyal bilimler konularını
içine almaktadır. Bu bakımdan ekip çalışması elzemdir. Toprak, sulama ve mera uzmanı ziraat
mühendisi, orman mühendisi, veteriner, mühendis, ekonomist, tapu ve kadastro uzmanı,
sosyolog, bölge planlama uzmanı gibi birçok uzman gerekir. Halbuki rastlanan tipik bir
planlama ekibi 3 kişidir ve 1 plancı ve 2 de tecrübesiz yardımcıdan ibarettir. O zaman bu ekip
dolaşacak, gezip görecek ve sorup öğrenecektir.
Planlama ekibindekiler dışında AKP’nda (Arazi Kullanım Planlaması) iki grup insan
daha vardır. Bunlardan birincisi planı uygulayacak vatandaşlar, diğeri ise karar vericiler(bölge
sorumlusu, köy ihtiyar heyeti başkanı veya muhtar) dir. Planlamanın sorumlusu bu kişidir.
Planı uygulamaya bu insanlar sokar. Planlama ekibi bu kişilere teknik tavsiyelerde bulunur,
bilgi sağlar. Lider durumda olan bu kişilerde planlama ekibine yol gösterir, anahtar meseleleri
iletir ve alternatif arazi kullanımları arasında en uygununu seçerler.
- 36 -
• Hedeflerin belirlenmesi. Bölgesel ihtiyaçlar, mevzuat, ülkesel planlamalar
hedefleri belirler. Beklenen faydalar sıralanır. Uzun ve kısa dönem hedefler ayrılır.
Planlama sahası dışında kalan hedefler ayıklanır. Arazi kullanım problem ve
alternatifleri belirlenir.
• Arazi kullanım kararlarının alınmasına esas teşkil edecek kriterler belirlenir.
Örneğin sermayeye en yüksek getiri kriter olarak seçilebileceği gibi en fazla
nüfusa hitap eden çözüm tarzı veya bunların ağırlıklı bir ortalaması da kriter olarak
seçilebilir. Tabidir ki kriterler ve ağırlıkları çok çeşitli olabilir.
• Arazi Kullanım Planlamasının uygulanmasına engel teşkil edecek kanuni, yapısal,
sosyal ve çevresel kısıtlayıcıların belirlenmesi.
• Planlama çerçevesinin belirlenmesi. Plan neleri ihtiva edecek? Örneğin yollar
plana dahil edilecek mi?
• Planlama sürecinin tayini. Plan ne zaman uygulamaya girecek. Bu süre 3-5 yıl
veya daha uzun olabilir.
• Planın formatının belirlenmesi. Örneğin plan bir mevzuat şeklinde mi yoksa arazi
ve bütçe dağılımını gösteren bir yapıda mı olacak? Bu planın hitap edeceği
topluma bağlıdır.
• Uygulama ile ilgili hususlar. Planın finansmanı, kurumsal yapısı, diğer kuruluşlarla
işbirliği, kayıt tutma sistemleri, anahtar kişiler, üretim takvimi gibi konular.
- 37 -
6.2.1.8.3.1. Mevcut Durum Tespiti
• Proje alanının yeri. Topoğrafik harita veya hava fotoğrafı üzerinde gösterilir.
• Arazi kaynakları. Topoğrafya, toprak, iklim ve su kaynaklarını gösteren haritalar
yapılır.
• Şimdiki arazi kullanım durumu ve üretim trendleri çıkarılır. Üretim verileri
tablolandırılır, planlama periyodu içinde ekonomik projeksiyonlar, üretim trendleri
çıkarılır.
• Nüfus, yaş grupları, cinsiyet açısından çıkarılır, büyüme oranları bulunur, veriler temel
bir haritaya işlenir.
• İstihdam ve gelir. Veriler alan olarak, yaş, sosyal ve etnik gruplar açısından özetlenir.
• Altyapı. Yollar, Pazar ve hizmet merkezleri temel haritaya işlenir.
• İdari yapı. İdari yapı çıkarılır, kuruluşlar belirlenir, sorumlulukları listelenir.
• Mevzuat. Tapu durumları, arazi tasarruf rejimleri incelenir, arazi kullanımını etkileyen
mevzuat tek, tek ayıklanır.
Gerekli bilgilerin bulunamaması halinde araştırma yapılır veya lüzumu halinde hava
fotoğrafları alınır. Alanı tanımadan plana başlanılmaz.
6.2.1.8.3.2. Problemler
Problem, şimdiki durumla ulaşılmak istenen durum arasındaki farkı ifade eder.
Problemi tarif etmek için şu andaki durumu bilmemiz gerekir. Şimdiki durum neden tercih
edilmiyor, nasıl düzeltilebilir? Bazı problemler açık ve net olabilir ama çoğu kere problem,
problemi tespit edebilmektir. Bunun için ilgililer dinlenir, problem alanları gezilir ve mevcut
kullanımlar incelenir. Sonra şu sorular sorulur.
• Arazi halen nasıl kullanılıyor?
• Şimdiki kullanım devam ederse ne olur?
• Neden arazi böyle kullanılmaktadır? En iyisi olduğu için mi yoksa gelenekler, yetersiz
işgücü, sermaye noksanlığı, beslenme zorunluluğu, para ihtiyacı, mülkiyete kavuşmak,
boş zaman talebi, bilgi ve teknoloji noksanlığı, kötü planlama gibi sebeplerden mi?
• Daha sonra ilgili hususları birleştirin. Örneğin azalan verimin neden olduğu gıda
maddeleri açığı nadas yapmadan toprağı her sene ekmek den ileri gelmiştir, bunun da
sebebi arazi noksanlığıdır, bunun da sebebi nüfus artışıdır… gibi.
• Problem modelleri oluşturun. Modeller sebep-sonuç ilişkilerinden, ekonomik
modellere ve bilgisayar simulasyon modellerine varan şekillerde olabilir. Modeller
arazi kullanımının sebep sonuç ve muhtemel çözümlerine ışık tutacaktır.
• AKP (Arazi Kullanım Planlaması) dışında kalan problemleri dikkate almamak gerekir.
6.2.1.8.3.3. İmkanlar
• Yöre halkı işgücü ile, hünerleri ile, kültürleri ile yeni imkanlar oluşturabilir.
• Toprağın bugüne kadar değerlendirilmemiş özellikleri bulunabilir(madenler, av
sahaları, yer altı suları v.s.).
• Yeni teknolojiler üretim potansiyelini arttırabilir.
• Sermaye kaynakları, mal ve hizmet talepleri, yeni pazarlar, fiyat trendleri, ulaşım ve
haberleşmenin gelişmesi gibi ekonomik faktörler yeni imkanlar yaratabilir.
• Hükümetlerin alabilecekleri tedbirler(tarım reformu gibi) yeni ufuklar açabilir.
- 38 -
altında gözden geçirmeli ve gerekli değişiklikleri yapmalıyız(iki ileri bir geri). Örneğin tarım
reformu yapmadan arazi kullanımını değiştirmek mümkün değilse hedef bu yönde
geliştirilmelidir.
Çizelge 6. Küçük Tarım İşletmelerinde Çeltik Üretimi İçin Arazi Gereklerine Örnek
Arazi karakteri belirleme sınırları
Arazinin kalitesi Arazinin karakteristiği
S1 S2 S3 N
- 39 -
>24 21-24 18-21 <18
Ortalama Yıllık Isı (C°)
Enerjinin Yeterliliği 0-600 600
Yükseklik (m) 1200 >1.800
1.200 1.800
% 75 Güvenle Yağmur 900 500
1.300 <500
(mm) 1300 900
Tam Oldukça
Drenaj Zayıf Azami
Değil İyi
Su Miktarı SC
C, ZC S
Toprak Tekstürü SCL SL
ZCL,L LS
ZL, Z
Toprak Kalınlığı (cm) >80 60-80 40-60 <40
Bitki Besin 5-6 4.5-5 <4,5
Toprak pH’sı 6-7
Maddeleri Miktarı 7-8 8-8.5 >8.5
Tuzluluk Tehlikesi EC e, mS cm-1 <3 3-5 5-7 >7
Su Kontrolü Eğim Açı Derecesi <1 1-2 2-6 >6
İşleme Kolaylığı Taşlılık (%) Yok 1-5 5-10 >10
Bunun gibi bütün kullanımlar için tablolar geliştirilmelidir. Arazinin belli bir amaca
uygunluğunun arttırılabilmesi için ne gibi tedbirler alınabileceği de(erozyon kontrolü, drenaj
v.s) bu aşamada incelenmelidir.
Bu aşamada arazinin belli amaçlara uygunluğunu gösteren haritaların üretilmesiyle
son bulur. Aynı zamanda bu muhtemel kullanımlar için üretim tahminleri ve girdi ihtiyaçları
hesaplanır. Yeterli girdi temini, depolama, dağıtım ve pazarlama ile ilgili ayrıntılı çalışmaları
yapabilmek için bu gereklidir.
5. aşamada dikkat edilecek önemli bir konu da arazinin belli bir amaca uygunluğunu
belirlerken bunun geçici bir uygunluk olmadığının garanti edilmesi gereğidir. Bu tahsis her ne
ise arazinin zamanla tahribine yol açmamalı, kullanımı devamlı mümkün olmalı, arazi
zamanla elden çıkmamalıdır.
- 40 -
Çizelge 8. Bir Planlama Ünitesinde Alternatif Yaklaşımlar Matriksi
Net Net Çevre
Arazi kullanımı Nüfus/km2
gelir/ha gelir/nüfus etkisi
Tek yıllık bitkilerve hayvancılık, iyi 113 36 312 Orta
amenajman, 1.6ha lık işletmeler
Tek yıllık bitkiler,İyi amenajman, 50 30 167 Orta
30 ha lık işletmeler
Kahve, iyi amenajMan, 1.6 ha lık -10 -16 156 Düşük
İşletmeler
2 75 3 Düşük
Mera hayvancılığı
63 51 63 Düşük
Ormancılık
Ormancılık 56 68 20 100
- 41 -
Sadece tek yıllık Bitkiler 30 10 30 14
Mera hayvancılığı 13 8 16 12
Ormancılık 17 14 6 20
Bu şartlar altında en iyi alternatif tek yıllık bitkiler ve hayvancılığın 1.6 ha lık
işletmelerdeki kombinasyonu olup(84 puan) bunu 57 puanla ormancılık ve 49 puanla tek
yıllık bitkiler üretimi takip etmektedir. Mera hayvancılığı 40 puanla 4. sırada yer almaktadır.
Çok büyük ve heterojen yapıdaki bilgiler bilgisayar marifetiyle değerlendirilebilir. Bu
konuda LUPLAN ve LUPIS programları geliştirilmiştir.
Arazinin çeşitli kullanımlara tahsisine bazı tercihlerle başlanır. Örneğin temel gıda
maddelerinin belirli bir üretim seviyesinden aşağı düşmemesi, üretilecek yakacak odun
miktarının alt sınırının belirlenmesi, gerekli sermaye miktarı üst sınırının belirlenmesi yapılır.
Daha sonra arazi parselleri yapılacak bir etütle belirlenir, parsellerin ana özellikleri
coğrafik bir haritaya işlenir.
Her bir arazi kullanımı şekline, politika önceliklerine göre ağırlıklı puanlar verilir.
Sonuçta parseller alacakları puanlara göre çeşitli arazi kullanımlarına tahsis edilirler.
Sonuçlar karar vericiye gösterilir. Kara verici sonucu beğenmezse kendi ağırlık
tercihlerini ifade eder. Bilgisayar yardımıyla bu yeni tercihler planlanır. Aynı işlem bilgisayar
yardımı olmadan da yapılabilir. Bilgisayar burada daha çok alternatifi, daha kısa zamanlarda
değerlendirmek imkanlarını sağlar. Bu işlem sonucunda çözüm alternatifleri çiftçilerin
tamamının bilgisine ve görüşüne açılır. Çiftçi görüşleri alınarak sistematik bir biçimde
değerlendirilir. Herkesi tatmin etmek mümkün değildir. Önemli olan toplumun geneline hitap
eden çözümler üretebilmektir.
- 42 -
6.2.1.8.10. Uygulamanın İzlenmesi ve Değerlendirilmesi-Tekrar Gözden Geçirme ve
Revize Etmek
Resim 27. Harran yerleşimi ve çok verimli Resim 28.Aynı Harran ovasında
Harran ovası yanlış ve bilinçsiz yapılan sulama
Uygulamaları
Resim 29. Yanlış ve bilinçsiz yapılan sulama Resim 30. Toprağı tanımadan
uygulamaları sonucunda Harran ovasında yapılan sulama uygulamaları
ortaya çıkan durum. Toprağın çok hızlı sonucunda yüzeyde su
bir şekilde tuzlulaşması birikintilerinin oluşması
KAYNAKÇA
- 43 -
Akalan, İ. 1988. Toprak Bilgisi. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları: 1058, Ders
Kitabı: 309.
Çanga, M. 1995. Toprak ve Su Koruma. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayın No:
1386, Ders Kitabı: 400.
Özkan, İ. 1985. Toprak Fiziği. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları: 946, Ders
Kitabı: 270.
Usta, S. 1995. Toprak Kimyası. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayın No: 1387, Ders
Kitabı: 401.
Yüksel, M. 1986. Toprak Mineralojisi Ders Notları. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Toprak Bölümü.
Yüksel. M. 1995. Toprak Etüd ve Haritalama. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayın
No: 1404, Ders Kitabı: 405.
Yüksel, M. 2000. Arazi Değerlendirme Ders Notları. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Toprak Bölümü.
- 44 -