You are on page 1of 507

ORTAÖĞRETİM KİMYA

9.SINIF
2.ÜNİTE: ATOM VE
PERİYODİK SİSTEM

1
ÜNİTENİN BÖLÜM
BAŞLIKLARI
• 1.BÖLÜM: ATOM MODELLERİ
• 2.BÖLÜM: ATOMUN YAPISI
• 3.BÖLÜM: PERİYODİK SİSTEM

2
1.BÖLÜM: ATOM MODELLERİ

3
DALTON ATOM MODELİ

4
• Democritus’un bir elementin en küçük
birimine ‘‘bölünemeyen’’ anlamında
atomos adını verdi.
• Sonraki yıllarda Lavoisier (1743-1844)
Kütlenin Korunumu Yasasını keşfetti.
• Daha sonra Proust (Prus) (1754-1826)
Sabit Oranlar Yasasını keşfetti.
• Ardından Dalton (1766-1844) Katlı Oranlar
Yasasını keşfetti.
• Bu buluşlar Dalton atom modelinin temelini
oluşturur.
5
• Dalton, ortaya koyduğu atom modelinde
tüm bu bilim insanlarının keşiflerini de
maddeler hâlinde sıralamıştır.
• Bilimsel anlamdaki ilk atom modeli Dalton
atom modelidir.
• Bilardo topuna benzetilen Dalton atom
modelinin varsayımlarını maddeler hâlinde
inceleyelim:

6
DALTON ATOM MODELİNİN
VARSAYIMLARI
• Madde, atom denilen küçük taneciklerden
oluşmuştur.
• Atomlar kimyasal tepkimelerde
parçalanamaz, bölünemez, yoktan var
edilemez, varken yok edilemez ve başka
bir atoma dönüşemez.
• Kimyasal tepkimelerde atom türü ve sayısı
korunur.

7
• Atomlar çok yoğun, içi dolu kürelerdir. Bir
elementin bütün atomları büyüklük, şekil
ve kütle bakımından özdeştir. Farklı
element atomları birbirinden farklıdır.
• Farklı element atomlarının belirli oranda
birleşmesinden bileşikler oluşur.
Ancak zaman içinde Dalton atom
modelinin yanlışları olduğu anlaşılmıştır.
Bu yanlışları aşağıdaki şekilde
özetleyebiliriz.
8
Dalton atom modeli

9
Günümüzden Dalton Atom
Modeline Bakış
• Atomun içinde daha küçük tanecikler
(atom altı tanecikler) vardır.
• Radyoaktif tepkimeler sonucunda atom
parçalanabilir.
• Atomun büyük kısmı boşluktur.
• Bir elementin bütün atomları aynı değildir,
aynı elementin farklı kütleli olan atomları
vardır (izotop atomlar).
10
DEMOCRİTUS (MÖ 460-370)
• "Maddenin yapı taşı olan atom
parçalanamaz." demiştir. Bu cümlenin
yanlışlığını ilk olarak Cabir bin Hayyan
belirtmiştir.
• Democritus (Demokritus) "Bölünmeyen öz
teorisi" ile ünlenmiştir.
• Democritus her maddenin bölünemeyen
yapı taşları olduğunu öne sürmüş, bu yapı
taşlarına da atom adını vermiştir.
11
• Atomos kelimesi Yunanca olup
bölünmeyen en küçük parçacık demektir.
Galat-ı meşhur (meşhur olmuş yanlış) bir
kelime olduğundan günümüzde de tüm
dünyada kelimenin kökünün içerdiği
anlama bakılmaksızın kullanılmaktadır.

12
Yunan bilginlerinin iddia ettiği gibi
atomun parçalanamayacağı söylenemez,
atom parçalanabilir; parçalanınca da
öylesine bir enerji meydana gelir ki
Bağdat’ın altını üstüne getirebilir.

Cabir bin HAYYAN*


(721–805)

* Kimya ilminin babası, Türk bilim adamı, büyük dâhi,


Harran Üniversitesi rektörü.
13
DALTON (1766-1844)’UN
CÜMLESİ
• “Maddenin en küçük parçası atomdur.”
cümlesi yanlıştır.

14
Madde, sonsuz denecek ölçüde
parçalanabilir.
Nazzam*
(792–845)

* İslam âlimi, Basra’da doğdu, Basra’da


yaşadı, hayatının son devresini Bağdat’ta
geçirdi. “Maddenin tanecikli yapısı” başka
bir deyimle “partikül teorisi” dünyada ilk
olarak Nazzam tarafından belirtilmiştir.
15
NAZZAM’IN PARTİKÜL
TEORİSİ İLE İLGİLİ 12–13 ASIR
ÖNCEKİ KEŞFİ
• Atom teorisini ilk ortaya koyan Yunan
bilginleri maddenin en küçük parçasının
atom olduğunu söylerken bir İslam âlimi
olan Nazzam, maddenin sonsuz denecek
ölçüde parçalanabileceğini söylemiş ve
günümüzün ilim adamlarından biri gibi
konuşmuştur.
16
• Bugünün partikül teorisi perspektifinden
atom altı parçacıklar düşünülerek bu
meseleye bakıldığında Nazzam’ın 12–13
asır önce, çok derin şeyler söylemiş
olduğu iddia edilebilir.

17
DALTON’UN CÜMLESİ
• “Atomlar çok yoğun, içi dolu kürelerdir.”
cümlesi yanlıştır.

18
Maddenin içi dolu gözüktüğü
hâlde aslında boştur.
İmam Rabbani*
(1563–1624)

* İkinci bin yılının müceddididir. Türkistanlı


mutasavvıftır. Evren ve nesnelerin oluşumuyla
ilgili düşünceleri günümüze ışık tutmaktadır.
19
• Tablonun solunda 3 yanlış, sağında 3
doğru olmak üzere atom modeliyle ilgili
6 cümle vardır. Her bir cümlenin kime
ait olduğunu yazınız. Sola DALTON (2
kez), DEMOCRİTUS; sağa ise NAZZAM,
İMAM RABBANİ, CABİR BİN HAYYAN,
isimlerinden biri yazılacaktır.

20
YANLIŞ CÜMLE DOĞRU CÜMLE

“Atomlar çok yoğun, içi dolu kürelerdir.” “Atomun büyük kısmı boşluktur.”

“Maddenin yapı taşı olan atom “Atom parçalanınca öylesine bir enerji oluşur ki
parçalanamaz.” Bağdat’ın altını üstüne getirebilir.”

“Maddenin en küçük parçası atomdur.” “Madde, sonsuz denecek ölçüde parçalanabilir.”

21
YANLIŞ CÜMLE DOĞRU CÜMLE

“Atomlar çok yoğun, içi dolu kürelerdir.” “Atomun büyük kısmı boşluktur.”
DALTON İMAM RABBANİ

“Maddenin yapı taşı olan atom “Atom parçalanınca öylesine bir enerji oluşur ki
parçalanamaz.” Bağdat’ın altını üstüne getirebilir.”
DEMOCRİTUS CABİR BİN HAYYAN

“Maddenin en küçük parçası atomdur.” “Madde, sonsuz denecek ölçüde parçalanabilir.”


DALTON NAZZAM

22
E TYT 2018 9.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE

23
THOMSON ATOM MODELİ

24
• Joseph John Thomson (Jozef Can
Tamsın) katot ışınları ile yaptığı
deneylerde negatif (-) yüklü taneciklerin
(elektronların) varlığını kanıtlamıştır.
Elektronun varlığının kanıtlanmasından
sonra Thomson, Dalton atom modelini de
göz önünde bulundurarak yeni bir atom
modeli ortaya atmıştır. Üzümlü keke
benzetilen Thomson atom modelinin
varsayımları şu şekildedir:

25
THOMSON ATOM MODELİNİN
VARSAYIMLARI
• Atomlar çapları yaklaşık 10-8 cm olan
kürelerdir.
• Elektron adı verilen negatif (-) yüklü
tanecikler, pozitif yüklü atomun içinde
homojen olarak dağılmıştır.
• Atomdaki negatif (-) yük sayısı, pozitif (+)
yük sayısına eşit olup atomlar yük
bakımından nötrdür.

26
• Elektronların kütlesi atomun kütlesi
yanında ihmal edilebilecek kadar küçük
olduğu için atomun kütlesini pozitif yükler
oluşturur.

27
Thomson atom modelini üzümlü keke
benzetebiliriz. Kekteki üzümler negatif yükü, kek
ise pozitif yükü temsil eder

28
Günümüzden Thomson Atom
Modeline Bakı
• Atomdaki pozitif (+) ve negatif (-) yükler
atomda homojen olarak dağılmaz.
• Atomdaki pozitif (+) yükler çok küçük
hacme sıkışmışken negatif (-) yükler çok
büyük hacim kaplar.
• Atomda bulunan pozitif tanecikler atom
kütlesinin yaklaşık yarısını oluşturur.

29
William Crooks, George
Johnstone Stoney, J.J Thomson
• William Crooks (Vilyım Kruks), geliştirdiği
vakumlu tüp içerisinde gazların elektrikle
etkileşim sonucu ortaya çıkan
davranışlarını inceleyerek katot ışınlarını
bulmuştur.
• George Johnstone Stoney (Corç Conston
Stoney), bu ışınların atomun yapısındaki
taneciklerden kaynaklandığını fark etmiş
ve bu taneciklere elektron adını vermiştir. 30
• J.J Thomson, katot ışınlarının manyetik ve
elektriksel alanda sapmalarını
gözlemlemiş ve elektronlar için yük/kütle
oranını katot ışın tüpü ile ölçmüştür
(Görsel).

31
RUTHERFORD ATOM MODELİ

32
• Rutherford (Radırford), Thomson atom
modelinin doğruluğunu kanıtlamak için alfa
saçılması deneyini yapmıştır:
• Bu deneyde radyoaktif bir elementten elde
ettiği pozitif yüklü (+) alfa taneciklerinin
ince altın levhada saçılmalarını
gözlemlemiştir.
• Gözlem sonucuna göre pozitif yüklü
taneciklerin büyük bir kısmının levhadan
hiç sapmadan geçmesi atomun büyük
kısmının boşluk olduğunu gösterir.
33
• Alfa taneciklerinin az bir kısmının saparak
geçmesi, çok az kısmının ise levhaya
çarparak geri dönmesi pozitif yüklü
taneciklerin atomun merkezinde çok küçük
bir hacimde toplandığının kanıtıdır.
• Rutherford, deney sonuçlarını
değerlendirerek gezegen modeli ya da
çekirdekli model olarak da bilinen yeni bir
atom modeli geliştirmiştir.

34
Rutherford’un altın levha deneyi

35
Alfa (pozitif yüklü) taneciklerinin
atomda saçılması

36
RUTHERFORD ATOM
MODELİNİN VARSAYIMLARI
• Bir atomda pozitif yükün tümü, çekirdek
denilen küçük bölgede toplanmıştır.
• Çekirdek çapı yaklaşık 10-12 cm - 10-13 cm,
atom çapı ise 10-8 cm olduğundan atom
hacminin büyük bir kısmı boşluktur.
Elektronlar bu boşlukta bulunur ve
çekirdek etrafında döner.

37
• Çekirdekteki (+) yük miktarı bir elementin
tüm atomlarında aynıdır, farklı elementin
atomlarında farklıdır.
• Atomdaki elektron sayısı çekirdekteki
proton sayısına eşittir.
• Pozitif yüklerin toplam kütlesi, atomun
kütlesinin yaklaşık yarısı kadardır. O hâlde
çekirdekte kütlesi protonun kütlesine eşit
yüksüz tanecikler bulunur.

38
• Rutherford atom çekirdeğini güneşe,
çekirdeğin etrafındaki elektronları da
gezegenlere benzetmiştir.
• Yüksüz taneciklerin (nötron) varlığını ön
görmesi bu modelin başarısıdır.
Rutherford’un öngördüğü yüksüz
taneciklerin varlığını ilerleyen yıllarda
James Chadwick (Ceymis Çedvik)
kanıtlamıştır.

39
Günümüzden Rutherford
Atom Modeline Bakış
• Çekirdek etrafında dönen elektronların
neden çekirdek üzerine düşmediğini
açıklayamamıştır.
• Rutherford atom modeli, elektronun
davranışını açıklamada yetersiz kalmıştır.
Rutherford atom modelindeki eksiklikler
yeni bir atom modelinin ortaya atılmasına
neden olmuştur.

40
Atomun çekirdeği ile elektronları
arasındaki mesafe ve münasebet,
âdeta güneş manzumesinin bir
minyatürü gibi küçük bir güneş
sistemini andırmaktadır.
Hendrik Antoon Lorentz*
(1853–1928)

* Atom üzerinde çalıştı. Bu çalışmaları 1902 yılında Nobel


ödülüne layık görüldü.
41
BOHR ATOM MODELİ

42
• Havai fişeklerden yayılan renkli ışıklar
nasıl oluşur? Platin tel alev rengi
gözlemlenecek çözeltiye daldırılarak aleve
tutulduğunda çözeltideki atomlar alevden
ısı alır. Alınan ısının etkisiyle elektron üst
katmana çıkar. Bir maddenin ısı enerjisini
almasına absorbsiyon (soğurma-emme)
denir. Elektron üst katmana razı değildir,
anında olması gereken kendi katmanına
milim şaşmayacak şekilde geri döner. Bu
esnada da aldığı enerjiyi ışıma olarak geri
yayar, buna da emisyon (yayınma) denir.
43
• Alev renginin değişmesi veya havai
fişeklerde görülen renkli ışıkların nedeni,
ısıtıldığında üst katmana çıkan elektronun
kendi layık yerine dönerken aldığı enerjiyi
geri verirken etrafa farklı frekanslarda ışık
demeti yaymasındandır.
• Elementlerin alev rengi üzerinde yaptığı
renk değişikliği (alevin rengini farklı
renklere dönüştürmesi) her bir madde için
ayırt edici özelliktir.

44
• Bu yönteme spektral analiz ya da
kolorimetrik analiz denir.
• Platin tel NaCl (yemek tuzu) çözeltisine
batırılıp aleve tutulursa alev rengi sarıya
dönüşür.
• Kalsiyum ve stronsiyum bileşikleri alevin
rengini kırmızı renge, bakır bileşikleri yeşil
renge, potasyum bileşikleri menekşe
rengine dönüştürür.

45
A TYT-YKS 2022 9.SINIF
KİMYA 1.ÜNİTE

46
Havai fişek şöleni

47
Sodyum ve potasyumun alev
rengi

48
• Beyaz ışık prizmadan geçirilirse
kırmızıdan mora kadar renkleri içeren
gökkuşağında gördüğümüz renk tayflarını
oluşturur. Yüksek sıcaklığa kadar ısıtılan
maddelerin yaydığı bu ışınlar, prizmadan
geçirilirse değişik açılarla kırılarak farklı
renkleri içeren çizgiler oluşturur. Bu
çizgilere atomun ışık spektrumu adı
verilir. Her maddenin ışık spektrumu
birbirinden farklıdır ve ışık spektrumları
atomun yapısı hakkında bilgi verir.
49
Beyaz ışığın cam prizmadan
geçirilmesi

50
• Niels Bohr (Nils Bor) hidrojen atomunun
spektrumunu inceleyerek yeni bir atom
modeli ortaya atmıştır.

• Yörüngeli model olarak da bilinen Bohr


atom modelinin varsayımları şunlardır:
51
BOHR ATOM MODELİNİN
VARSAYIMLARI
• Elektronlar çekirdekten belirli uzaklıkta ve
belirli enerjiye sahip yörüngelerde bulunur.
Bu yörüngelere; enerji düzeyi (seviyesi),
katman veya kabuk denir.
• Enerji düzeyi bir tam sayı ile belirtilir.
Çekirdeğe en yakın enerji düzeyi 1 olmak
üzere n = 1, 2, 3, 4... sayı veya K, L, M,
N... gibi harflerle ifade edilir.

52
• Çekirdeğe en yakın kabuk minimum, en
uzaktaki kabuk maksimum enerjiye
sahiptir.
• Elektron, çekirdeğe en yakın enerji
düzeyinde bulunuyorsa buna atomun
temel hâli denir. Temel hâlde atom
kararlıdır ve ışın yaymaz.
• Elektronun dışarıdan enerji alarak daha
yüksek enerji düzeyine geçmesine atomun
uyarılmış hâli denir.

53
• Atom uyarılmış hâlde kararsızdır. Kararlı
olmak için düşük enerjili temel hâle geçer.
Temel hâle geçerken aldığı enerjiyi ışıma
olarak geri verir.
• Yayılan ışığın enerjisi, iki enerji düzeyi
arasındaki enerji farkına eşittir. Işığın
enerjisi, ΔΕ = E yüksek– E düşük formülü ile
hesaplanır.

54
Bohr (yörüngeli) atom modeli

55
Hidrojen atomunun temel hâli

56
Hidrojen atomunun;
a) Absorbsiyon hâli
b) Temel hâli

57
Günümüzden Bohr Atom
Modeline Bakış
• Bohr atom modeli tek elektronlu atomların
davranışını kolayca açıklarken çok atomlu
elektronların davranışını açıklamada
yetersiz kalmıştır.
Bohr atom modelinde bahsedildiği gibi
elektronların yeri tespit edilemez. Ancak
elektronların bulunma olasılığının yüksek
olduğu bölgelerden bahsedilebilir. Bu
bölgelere orbital (elektron bulutu) denir.
58
GÜNEŞ SİSTEMİ İLE ATOM
ARASINDAKİ BENZERLİKLER

Bir kısım kürelerin güneşin etrafında


peykler hâlinde sürekli dönmeleri gibi
elektronlar da atom çekirdeğinin
etrafında hareket etmekte ve
dönmektedirler.

59
Güneşin etrafında dönen gezegenleri,
atom çekirdeğinin etrafında dönen
elektronlara benzetebiliriz. Bu dönüş
hiç şaşırmadan ve nizamı bozmadan
olmaktadır.

Güneş sistemi ile atom arasındaki bu


benzerlik, kâinatın her zerresinde
görülen birliği sembolize eder.

60
Güneşin büyüklüğüne nazaran dünya
ile olan uzaklık mesafesi ne ise, atom
çekirdeğinin küçüklüğüne nazaran
elektronlar arasındaki uzaklık mesafesi
de aynıdır.

Elektronların hızı, çekirdeğe olan


uzaklıklarına göre değişir. Güneşe en
yakın gezegen en fazla hıza sahip
olduğu gibi çekirdeğe en yakın elektron
da en yüksek hıza sahiptir. 61
Elektronların öz kütlesi, çekirdeğe olan
uzaklıklarına göre değişir. Güneşe en
yakın gezegen en fazla öz kütleye
sahip olduğu gibi çekirdeğe en yakın
elektron da en büyük öz kütleye
sahiptir. Dünyada en çok bulunan
element demirdir. Güneşe bizden daha
yakın olan gezegenlerin öz kütlesi
demirden fazladır. Güneşe bizden daha
uzak olan gezegenlerin öz kütlesi ise
demirden azdır. 62
ELEKTRON BULUTU
• Elektronlar, çekirdek etrafında dönerken
bulut görünümü oluştururlar.
• Elektron bulutunun görevi, çekirdeği
korumaktır.

63
Elektronlar, çekirdek etrafında
hızlı dönerken bir bulut
görünümü arz ederler.
James Chadwick*
(Ceymıs Çeedvik)
(1891–1974)

*İngiliz atom fizikçisi ve kimyacısı, atomda elektronların


dönüşünde bulut modelini keşfetti, nötronu buldu, 1935
yılında Nobel fizik ödülünü aldı.
64
HEİSENBERG BELİRSİZLİK
İLKESİ
• Bulut içinde elektronlar, her an herhangi
bir yerde bulunabilme özelliğine sahiptir.
Buna Heisenberg belirsizlik ilkesi denir.

65
Elektronlar, çekirdeğin etrafında
hızlı döndüklerinden her an, her
yerde bulunma özelliği gösterirler.

Werner Karl Heisenberg*


(1901–1976)

*Heisenberg belirsizlik ilkesini ortaya koyan Alman


kimyacı, 1932’de Nobel ödülü aldı.
66
PROTON, NÖTRON VE
ELEKTRONA ADINI KİM
VERDİ?
• Protona adını Rutherford vermiştir.
• Nötronu Chadwick bulmuştur ve nötrona
adını vermiştir.
• Elektrona adını Stoney vermiştir.

67
SORU
• Aşağıdaki tablonun solunda 2 yanlış,
sağında 2 doğru olmak üzere, atom
modeliyle ilgili 4 cümle vardır.
• Her bir cümlenin kime ait olduğunu
yazınız.
• Sola THOMSON, BOHR; sağa ise
HEISENBERG, RUTHERFORD
isimlerinden biri yazılacaktır.

68
YANLIŞ CÜMLE DOĞRU CÜMLE

“Atom pozitif yüklüdür, içinde negatif yüklü “Bir atomda pozitif yükün tümü, çekirdek
elektronlar vardır.” denilen küçük bölgede toplanmıştır.”

“Elektronlar çekirdekten belirli uzaklıkta “Elektron, çekirdeğin etrafında hızlı


belli yörüngelerde bulunur.” döndüğünden her an, herhangi bir yerde
bulunma özelliği gösterir.”

69
YANLIŞ CÜMLE DOĞRU CÜMLE

“Atom pozitif yüklüdür, içinde negatif yüklü “Bir atomda pozitif yükün tümü, çekirdek
elektronlar vardır.” denilen küçük bölgede toplanmıştır.”
THOMSON RUTHERFORD

“Elektronlar çekirdekten belirli uzaklıkta “Elektron, çekirdeğin etrafında hızlı


belli yörüngelerde bulunur.” döndüğünden her an, herhangi bir yerde
BOHR bulunma özelliği gösterir.”
HEISENBERG

70
1803-1913 YILLARI ARASINDA
ATOM MODELLERİNİN GELİŞİMİ

71
2.BÖLÜM: ATOMUN YAPISI

72
ATOMU OLUŞTURAN TEMEL
TANECİKLER

73
ATOMU OLUŞTURAN TEMEL
TANECİKLER

74
ÇEKİRDEK, ELEKTRON VE
ELEKTRON BULUTU

75
ATOMUN TANIMI
• Bir elementin tüm özelliklerini taşıyan en
küçük taneciğine atom denir.

76
ATOM ALTI TANECİKLER
• Atomun yapısında atomu oluşturan daha küçük
taneciklere atom altı tanecikler denir. Bunlar proton,
nötron, elektronun dışında gluon (gulon), graviton,
lepton, foton, kuark, yukarı kuark–aşağı kuark, üst
kuark–alt kuark, tuhaf (garip) kuark–tılsım kuark,, higgs
parçacığı (Higgs bozonları), elektronun zıt ikizi pozitron,
protonun zıt ikizi anti proton, nötronun zıt ikizi anti
nötron, nötrinonun zıt ikizi anti nötrino, eter, eter altı,
muon, karanlık madde, alfa ışını (kozmik ışın), beta ışını,
gama ışını, X ışınları, ultraviyole (mor ötesi) ışınlar,
görünen ışık, infrared (kızıl ötesi) ışınlar, IR ışını, mikro
dalgalar, radyo dalgası, lazer ışın, nötrino, gyron
(jayron), esir maddesi gibi taneciklerdir.
77
ATOMU OLUŞTURAN TEMEL
TANECİKLER
• Atomu oluşturan temel tanecikler proton,
nötron ve elektronlardır.
• Atom çekirdeğini pozitif yüklü protonlar ve
yüksüz nötronlar oluşturur.
• Çekirdekte bulunan taneciklere (proton ve
nötronlara) nükleon denir.
• Proton, atom çekirdeğinde bulunan pozitif
yüklü taneciktir. Kütlesi 1,673x10-24 g’dır.
78
• Nötron, atom çekirdeğinde bulunan kütlesi
1,675x10-24 g olan yüksüz taneciktir.
• Elektron, çekirdeğin etrafında bulunan
kütlesi 9,109x10-28 g olan negatif yüklü
taneciktir.
• Buna göre, proton ve nötronun kütleleri
hemen hemen aynı, elektronun kütlesi ise
proton ya da nötronun kütlesinin yaklaşık
1836’da biri kadardır. Bu yüzden, atomun
hemen hemen tüm kütlesi çekirdeğinde
toplanmıştır.
79
• Elektronların kütlesi çok küçük olduğundan
atomun toplam kütlesi yanında ihmal
edilebilir. Atomun kütlesini çekirdek
oluşturmasına rağmen çekirdeğin hacmi
atomun hacminin yanında çok küçüktür.

80
Elektron, proton ve nötronun
bazı özellikleri aşağıdaki gibidir:

81
PROTON, NÖTRON,
ELEKTRON

82
ELEKTRONLARDAN ENERJİSİ
DÜŞÜK OLAN MI YOKSA
YÜKSEK OLAN MI HIZLI
DÖNER?
• 7 enerji düzeyi vardır. Çekirdeğe en yakın
olan 1. enerji düzeyi, en uzak olan da 7.
enerji düzeyidir.
• 1. enerji düzeyinden 7. enerji düzeyine
doğru enerji düzeylerinin enerjisi fazlalaşır.

83
• 1. enerji düzeyinin enerjisi en az; 7. enerji
düzeyinin enerjisi en çoktur. Çekirdeğe
yakın elektronlar daha hızlı, çekirdeğe
uzak elektronlar ise daha yavaş dönerler.
• Herhangi bir atomun üst enerji düzeyindeki
elektronların enerjisi daha fazladır. Buna
rağmen diğerlerine göre daha yavaş
dönerler.
• Kimyasal bağ, en üst düzeydeki
elektronların bir kısmı ile meydana getirilir.
84
85
86
Proton, elektron, nötron gibi temel taneciklerin sayısı, atomun kimyasal
ve fiziksel özelliklerini belirler. Tabloda ilk satır örnek olarak
doldurulmuştur. Siz de örnek olarak doldurulan ilk satırı inceleyerek
Tablo’daki diğer boşlukları doldurunuz.

87
D 2017-YGS (9.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

88
E 2010-YGS (9.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

89
İYON YÜKÜ
• Elektrik yüklü taneciğe iyon denir. Katyon
pozitif, anyon negatif yüklü iyondur.
• Atom verdiği elektron sayısı kadar pozitif
yük, aldığı elektron sayısı kadar negatif
yük alır.

90
C 2011-YGS (9.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

91
A 2010-YGS (9.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

92
İzotop, İzoton, İzobar Atomlar
ve İzoelektronik Tanecikler

93
İzotop Atomlar

94
DOĞAL İZOTOP VE SENTETİK
İZOTOP
• Belirlenen ve tayin edilen yüzdede her
elementin doğal izotopu vardır; örneğin
12C ve 13C, karbonun doğal izotoplarıdır.

• İzotopu olmayan element yoktur.


• Sentetik izotoplar da vardır.
• Yan etkisi olanlar, sentetik izotoplardır.

95
KÜTLE SPEKTROMETRESİ
ALETİ
• Elementlerin izotoplarının tabiattaki
bulunma yüzdeleri ve dolayısıyla da
küsurlu ve net olarak atom kütleleri, kütle
spektrometresi aleti ile belirlenir.

96
E TYT-YKS 2019 9.SINIF
KİMYA 2.ÜNİTE

97
B 2012-LYS-2 9.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE

98
A 2005-ÖSS/FEN-1 9.SINIF
KİMYA 2.ÜNİTE

99
İzoton Atomlar

100
B 2023-TYT (9.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

101
İzobar Atom

102
İzoelektronik Tanecikler

103
Aşağıda verilen tabloyu doldurarak izotop, izoton,
izobar ve izoelektronik tanecikleri yazınız.

104
A 2014-LYS2 (9.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

105
İZOELEKTRONİK
TANECİKLERDE YARIÇAP
• Proton sayısı fazla olan taneciğin yarıçapı
çekimden dolayı daha küçüktür.
• 3Li+1, 2He, 1H-1 yarıçaplarını küçükten
büyüğe doğru sıralayalım:
Li+1, He, H-1
3 2 1

106
A 2018-AYT (9.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

107
ATOMDA VE YILDIZLARDA
AYNI KANUN GEÇERLİDİR

108
• KÜTLESEL (NEWTON) ÇEKİM KUVVETİ:
Gezegenlerdeki kanundur.
m1 x m2
F= G
r2

• COULOMB (KULOMB) ÇEKİM KUVVETİ:


Atomdaki kanundur.
q1 x q2
F= k
r2

109
• G ve k sabit sayıdır. F, çekim kuvvetidir;
birimi Newton (N)’dur. r, uzaklıktır. m
gezegenlerin kütlesi, q ise elektron ve
protonun yüküdür.
• En büyük âlemdeki en büyük sistemlerdeki
itme ve çekme kanunları ile en küçük atom
parçacıklarındaki kanunlar aynıdır. Eğer
bu tür kanunlar değişseydi, hiçbir ilim
inkişaf edemez ve kanunlar belirli, kararlı
olamadığından hiçbir formülden, sabit
sayıdan vb. hususlardan bahsedilemezdi.

110
• İlimlerin meydana gelmesi, bu değişmez
kanunlar vasıtasıyla olmaktadır.
• Gezegenlerdeki ve atomdaki kanunun adı
farklı, ama aynı kanundur.

111
Güneş kütlesi ile gezegenlerin
kütlesi arasındaki oran, atom
çekirdeği ile elektronlar
arasındaki oranın aynısıdır.

Bu onların aynı elden çıktığını


göstermektedir.
112
3.BÖLÜM: PERİYODİK
SİSTEM

113
ELEMENTLERİN PERİYODİK
SİSTEMDEKİ YERLEŞİM
ESASLARI

114
• Günümüzde 118 element olduğu
bilinmektedir. Bu elementlerin özelliklerini
tek tek öğrenmek yerine elementleri
gruplandırarak bu grupların özelliklerini
öğrenmek daha kolaydır. Birçok bilim
insanı da bu şekilde düşünerek elementleri
çeşitli özelliklerine göre sınıflandırmaya
çalışmıştır. Günümüzdeki periyodik tablo,
1869 yılında Julius Lothar Mayer (Julis
Lother Mayer) ve Dimitri Mendeleyev
(Dimitri Mendeleyev)’in çalışmalarına
dayanmaktadır.
115
MENDELEYEV (MENDELYEF)
VE PERİYODİK SİSTEM
• Kimya bilgini Rus kimyager Mendeleyev
(Mendelyef), günümüzde bilinen 63
elementi sınıflandırmıştır.
• Yaptığı çalışmalarda elementleri atom
kütlelerine göre sıralamıştır. Bu
sıralamada elementlerin fiziksel ve
kimyasal özelliklerinin de düzenli
(periyodik) olarak tekrarladığını görmüştür.
116
• Bu gözlemden yararlanarak periyodik tablo
oluşturmuştur.
• O zamanlar henüz daha bütün elementler
keşfedilmediğinden periyodik sistemdeki
hanelerin hepsi dolu değildi, bir kısmı boş
duruyordu.
• Bu gözlemden yararlanarak aşağıdaki
tabloyu oluşturmuştur (Tablo).

117
Mendeleyev’in Periyodik
Tablosu

118
• Mendeleyev o güne kadar keşfedilmemiş
galyum, germanyum ve skandiyum gibi
elementlerin varlığını, atom kütlelerini ve
fiziksel-kimyasal özelliklerini tahmin
ederek yaptığı tabloda bu elementlerin
yerlerini boş bırakmıştı, ileride boş
hanelerin ileride dolacağını düşünüyordu.
• Daha sonra keşfedilenler aynen
Mendelyef’in dediğine uygun olarak ortaya
çıktı.

119
• Hiçbir kimse Mendelyef’e “Nereden
biliyorsun da element henüz daha
bulunmadan, elementi görmeden
elementin atom kütlesini, periyodik
sistemdeki yerini, özelliklerini belirtiyorsun,
böyle saçmalık olur mu?” demedi,
diyemezdi de; çünkü bu, kâinatta gözlenen
nizamın gereğiydi.
• Mendeleyev’in periyodik sisteminin asıl
başarısı yeni elementlerin bulunabileceğini
öngörmesidir.
120
• Mendeleyev’in en büyük yanılgısı
elementlerin özelliklerinin atom kütlelerine
bağlı olduğunu düşünmesiydi.

121
118 ELEMENTİN 90 TANESİ
DOĞALDIR
• İlk doğal 1H, son doğal 92U’dur. 43Tc, 61Pm
elementlerinin de doğal olduğu tahmin
edilmekte olup günümüz teknolojisiyle
gözlemlenememiş fakat varlığı ilmî olarak
ispat edilmiştir. Gelecekte dünyada veya
bu gün için gidemediğimiz yıldız veya
gezegenlerin birinde keşfedilecektir. Bu
elementlerin stratejik fonksiyonu olan
element olma olasılığı da vardır.
122
MOSELEY VE MODERN
PERİYODİK SİSTEM

123
• İngiliz fizikçi Henry Moseley (Henri Mozli),
X-ışınları ile yaptığı deneylerde çeşitli
elementlerin atom numaralarını bulmuştur.
Elementlerin fiziksel ve kimyasal
özelliklerinin atom kütlesine değil, atom
numarasına (proton sayısına) bağlı
olduğunu kanıtlamıştır. Kimyasal özellikler
elektron dizilimi ile ilgilidir. Moseley
periyodik sistemde elementlerin atom
kütlesi yerine atom numarasına göre
gösterilmesini önermiştir.
124
• Günümüzdeki periyodik sistem, artan atom
numarasına göre düzenlenmiştir. Bu
şekildeki düzenlemede benzer kimyasal
özellikte olanlar aynı düşey sütunda
bulunur.

125
MODERN PERİYODİK SİSTEM
• Periyodik sistemdeki yatay satırlara
periyot, düşey sütunlara grup adı verilir.
• Periyodik sistemde 7 periyot, 18 grup
bulunur (Tablo).
• Gruplar harf (A, B) ve sayı ile veya
IUPAC’ın (Uluslararası Temel ve
Uygulamalı Kimya Birliği) önerdiği yalnızca
rakamlardan (1-18) oluşan sistemle
adlandırılır.
126
Modern Periyodik Sistem

127
• Örneğin flor elementi periyodik sistemde
harf ve rakam ile adlandırıldığında 7A
grubunda IUPAC’a göre ise 17. grupta
bulunur. Harf (A, B) ve rakamdan oluşan
sistemde 8B grubu 3 sütundan oluşur. Bu
sistemde 8 tane A, 8 tane B olmak üzere
16 grup bulunur. A grubu elementlerine
baş grup (ana grup) elementleri denir. B
grubu elementlerine yan grup elementleri
denir. B grubu elementlerine geçiş
metalleri de denir.
128
A GRUBU VE ÖZEL ADLARI
• 1A GRUBU: Alkali metaller
• 2A GRUBU: Toprak alkali metaller
• 3A GRUBU: Toprak metalleri
• 4A GRUBU: Karbon grubu
• 5A GRUBU: Azot grubu (Piniktojenler)
(Boğanlar)
• 6A GRUBU: Kalkojenler (Kayaç oluşturanlar)
• 7A GRUBU: Halojenler (Tuz yapanlar)
• 8A GRUBU: Soy gazlar (Asal gazlar) (0 grubu
elementleri)
129
B GRUBU
• 10 sütundur. Soldan sağa doğru sırasıyla şöyledir:
• 3B
• 4B
• 5B
• 6B
• 7B
• 8B
• 8B
• 8B
• 1B
• 2B
130
• Periyodik sistemde ilk periyotta 2, ikinci
periyotta 8, üçüncü periyotta 8, dördüncü
ve beşinci periyotta 18’er element bulunur.
En fazla 18 element alabilecek şekilde
düzenlenen periyodik sistemde altıncı ve
yedinci periyotta bulunan 32’şer
elementten on dörder element tablonun
altında 2 yatay sıra hâlinde yer alır. İlk
yatay sıraya lantanitler ikinci yatay sıraya
aktinitler denir. Lantanit ve aktinitlerin
ikisine birden iç geçiş metalleri denir.
131
MODERN PERİYODİK SİSTEM

132
Periyodik sistemde bazı
grupların özel isimleri vardır:

133
PERİYODİK SİSTEM VE
ELEKTRON DAĞILIMLARI

134
KATMAN SAYISI (n)
• Katman “n” harfi ile gösterilir.
• n; 1’den başlamak üzere sırasıyla tam
sayılı rakamlardır (n = 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7).
• Sayı, elektron katmanının çekirdeğe olan
uzaklığı ile ilgilidir.
• n sayısının büyüklüğü elektronun
çekirdeğe olan uzaklığı ve potansiyel
enerjisi ile doğru orantılıdır.
135
• Katmana, baş kuantum sayısı, enerji
düzeyi veya kabuk da denir. Bu katmanlar
1, 2, 3… gibi sayılardan başka K, L, M…
gibi harflerle de gösterilebilir.

136
FORMÜLLER ve KATMAN
ELEKTRON DAĞILIMI YAZIM
KURALLARI
• KURAL 1: Enerji düzeyinde bulunabilecek
en fazla elektron sayısı, 2n2 formülü ile
hesaplanır.
• KURAL 2: Küçük harf n harfi enerji düzeyi
numarasını verir.
• KURAL 3: En dış katmanda 8’den, dıştan
2.katmanda da 18’den fazla elektron
bulunamaz.
137
• KURAL 4: 6B ile 1B’de son katmandaki 1
elektron 1 önceki katmana kaydırılır. 6B ile
1B’deki istisnaların ezberlenmesi gerekir.
• Bu 4 maddenin uygulanmasıyla 118
atomun katman elektron dağılımı
yazılabilir.
• 1. madde: 2n2 formülü
• 2. madde: KURAL 1
• 3. madde: KURAL 2
• 4. madde: KURAL 4
138
İLK 36 ELEMENTİN KATMAN
ELEKTRON DAĞILIMI
• 1H: 1
• 2He: 2
• 3Li: 2-1
• 4Be: 2-2
• 5B: 2-3
• 6C: 2-4
• 7N: 2-5

139
• 8O: 2-6
• 9F: 2-7
• 10Ne: 2-8
• 11Na: 2-8-1
• 12Mg: 2-8-2
• 13Al: 2-8-3
• 14Si: 2-8-4
• 15P: 2-8-5
• 16S: 2-8-6
• 17Cl: 2-8-7
140
• 18Ar: 2-8-8
• 19K: 2-8-8-1
• 20Ca: 2-8-8-2
• 21Sc: 2-8-9-2
• 22Ti: 2-8-10-2
• 23V:2-8-11-2
• 24Cr:2-8-12-2 (Doğrusu → 2-8-13-1)
• 25Mn: 2-8-13-2
• 26Fe:2-8-14-2
• 27Co: 2-8-15-2
141
• 28Ni:2-8-16-2
• 29Cu: 2-8-17-2 (Doğrusu → 2-8-18-1)
• 30Zn: 2-8-18-2
• 31Ga:2-8-18-3
• 32Ge: 2-8-18-4
• 33As: 2-8-18-5
• 34Se:2-8-18-6
• 35Br: 2-8-18-7
• 36Kr: 2-8-18-8

142
Periyodik Sistemde Yer Bulma
• Bir elementin atom numarası bilinirse
katman elektron dağılımı yazılarak
periyodik tablodaki yeri bulunabilir. O
hâlde bir elementin elektron dağılımı ile
periyodik sistemdeki yerinin ilişkili olduğu
söylenebilir. Katman sayısı periyot
numarasını, son katmandaki elektron
(değerlik elektronu) sayısı ise grup
numarasını verir. (Bu kural ilk 20 element
ve A grubu elementleri için geçerlidir.)
143
144
145
146
Aşağıda verilen elementlerin katman elektron
dağılımını yazarak periyodik sistemdeki yerlerini
bulunuz.

147
D 2014-YGS 9.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE

148
C 2022 TYT 9.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE

149
C 2021 TYT 9.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE

150
E 2020-TYT (9.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE 3.BÖLÜM)

151
A 2016-YGS (9.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE 3.BÖLÜM)

152
B 2016-LYS2/9.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE
(Tartışmalı soru: II.öncülde «atom» denildiğinden doğru şık E şıkkı
olmalı itirazı kabul edilmedi, B şıkkı doğru sayıldı.

153
C 2014-YGS 9.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE

154
E 2013-YGS 9.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE

155
B 2012-YGS 9.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE

156
C 2007-ÖSS/FEN-1 9.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE

157
ELEMENTLERİN
SINIFLANDIRILMASI

158
Periyodik Sistemde Yer Alan
Elementlerin Sınıflandırılması
• 1. Metaller

• 2. Ametaller

• 3. Yarı metaller

• 4. Asal (soy) gazlar


159
Periyodik Sistemde
Elementlerin Sınıflandırılması

160
METALLER
• Metaller, periyodik sistemdeki elementlerin
büyük çoğunluğunu oluşturur; 1A (hidrojen
hariç), 2A, 3A (bor hariç) grupları, geçiş ve
iç geçiş elementleri yaklaşık 60 element
metaldir.
• Genellikle son katmanlarında 1, 2, 3
elektron bulundururlar.
• Sodyum (Görsel), magnezyum,
alüminyum, platin (Görsel) metallere örnek
verilebilir.
161
Sodyum suyla şiddetli tepkime
veren bir metaldir.

162
Platin protezlerde kullanılan bir
metaldir.

163
Metallerin özellikleri aşağıdaki
gibi sıralanabilir:
• Yüzeyleri parlak olup ışığı yansıtırlar.
• Oda sıcaklığında cıva ve fransiyum (erime
noktası 27 °C) hariç katı hâldedirler.
• Isıyı ve elektrik akımını iyi iletirler.
• Çoğu tel ve levha hâline getirilebilir,
dövülerek işlenebilir.
• Atomları arasında metalik bağ
bulunduğundan sağlam yapılıdırlar.
164
• Erime ve kaynama noktaları, yoğunlukları
genellikle ametal ve soy gazlardan
yüksektir.
• Doğada genellikle bileşikleri hâlinde
bulunurlar.
• Bileşik oluştururken elektron almaz, daima
elektron vererek pozitif (+) yüklü iyon
hâline geçerler.
• Ametallerle iyonik bağlı bileşik oluştururlar.
• Kendi aralarında bileşik oluşturmaz,
alaşım oluştururlar.
165
AMETALLER
• Periyodik sistemdeki H, C, N, O, F, P, S,
Cl, Se, Br, I elementleri ametaldir.
Genellikle 4A, 5A, 6A ve 7A grubunda yer
alırlar ve değerlik elektron sayıları sırasıyla
4, 5, 6 ve 7’dir.

166
Kükürt oda koşullarında katıdır.

167
Oda sıcaklığında iyot katı, brom
sıvı, klor gaz hâldedir.

168
Ametallerin özellikleri aşağıdaki
gibi sıralanabilir:
• Katı hâlde olanlar mat görünümlüdür.
• Oda sıcaklığında katı, sıvı veya gaz
hâlinde bulunabilirler; örneğin iyot katı,
brom sıvı, oksijen, klor gaz hâlindedir
(Görsel).
• Isıyı ve elektrik akımını iletmezler
(karbonun farklı bir formu olan grafit hariç).

169
• Tel ve levha hâline getirilemezler,
dövülerek işlenemezler. Katı hâlde
kırılgandırlar.
• Ametaller genellikle doğada serbest hâlde
iki veya daha fazla atomdan oluşan
moleküller hâlinde bulunurlar (H2, N2, O2,
F2, Cl2, Br2, l2, P4, S8).
• Metallerle elektron alış verişi yaparak
iyonik bağlı, kendi aralarında elektronları
ortaklaşa kullanarak kovalent bağlı bileşik
oluştururlar.
170
• Erime, kaynama noktaları ve yoğunlukları
genellikle metallere göre düşüktür.
• Bileşik oluştururken elektron vererek
pozitif (+), elektron alarak negatif (-) yüklü
iyon hâline geçebilirler.

171
YARI METALLER
• Periyodik sistemdeki B, Si, Ge, As, Sb, Te,
Po, At elementleri yarı metalleri oluşturur
(Görsel).
• 3A, 4A, 5A, 6A grubunda yer alan
elementlerin bir kısmı yarı metaldir.
• Yarı metaller görünüm olarak ve bazı
fiziksel özellikleri bakımından metallere,
kimyasal özellikleri bakımından ise
ametallere benzerler.
172
Antimon yarı metaldir.

173
Yarı metallerin özellikleri
aşağıdaki gibi sıralanabilir:
• Metallerle ametallerin arasında yer alırlar.
• Hem pozitif hem de negatif yüklü iyon hâline
geçebilirler.
• Hem metallerin hem de ametallerin
özelliklerini taşırlar.
• Katı hâldedir ve işlenebilirler.
• Parlak veya mat olabilirler.
• Elektriği ametallerden daha iyi, metallerden
daha az iletirler.
174
SOY GAZLAR
• Periyodik sistemdeki 18. grupta (8A
grubunda) yer alan He, Ne, Ar, Kr, Xe, Rn
elementleri soy (asal) gazları oluşturur
(Görsel).
• He son katmanında 2 elektron, diğer soy
gazlar 8 elektron bulundurur.

175
Soy gazlar ışıklandırmada
kullanılır.

176
Soy gazların özellikleri
aşağıdaki gibi sıralanabilir:
• Oda koşullarında gaz hâlinde bulunurlar.
• Atomik yapılıdırlar.
• Erime, kaynama noktaları ve yoğunlukları
düşüktür.
• Kararlı yapıdadırlar ve bileşik
oluşturmazlar (Kr, Xe ve Rn elementlerinin
özel şartlarda bazı bileşikleri elde
edilmiştir.).
177
D 2017-YGS 9.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE

178
C 2017-YGS 9.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE

179
A 2016-YGS 9.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE

180
D 2010-YGS 9.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE

181
PERİYODİK ÖZELLİKLERİN
DEĞİŞİMİ

182
• Elementleri sınıflandırdığımız gibi
elementlerin bazı özelliklerini de
sınıflandırmak öğrenme açısından kolaylık
sağlar.
• Periyodik sistemde bazı özellikler aynı
periyotta veya aynı grupta düzenli değişim
gösterir. Bu özelliklerin değişme eğilimi
aşağıda incelenmiştir.

183
ATOM YARIÇAPI

184
185
Elektron alıp veren nötr bir
atomun çap değişimi

186
ATOM YARIÇAPI PERİYODİK
DEĞİŞİMİ
• Aynı periyotta soldan sağa doğru atom
yarıçapı küçülür.
• Aynı grupta yukarıdan aşağıya doğru
atom yarıçapı büyür.
• Atom yarıçapı yerine atom çapı veya atom
hacminden de söz edilebilir.
• Nötronu çok olan izotopun yarıçapı
büyüktür.
187
ATOM NUMARASI VERİLEN
ATOMLARIN YARIÇAPLARI
• Katman elektron dizilimi yazılır.
• Grup ve periyot bulunur.
• Aynı gruptaki atomlardan atom numarası
büyük olanın (periyodu yüksek olanın)
yarıçapı büyüktür.
• Aynı periyottaki atomlardan atom
numarası büyük olanın yarıçapı küçüktür.

188
ATOM YARIÇAPI SORULARI
• ÖRNEK: 7N ve 12Mg atomlarının
yarıçaplarını karşılaştırınız.
• ÇÖZÜM: 7N: 2, 5 ve 12Mg: 2, 8, 2 Katman
sayısı büyük olan Mg atomunun yarıçapı
daha büyüktür.

189
• ÖRNEK: 20Ca ve 35Br atomlarının
yarıçaplarını karşılaştırınız.
• ÇÖZÜM: Katman elektron dizilimleri
yazılınca her ikisinin de aynı periyotta
olduğu yani katman sayılarının aynı
olduğu görülür. Katman sayısı aynı
olanlarda atom numarası küçük olan Ca
atomunu yarıçapı daha büyüktür.
35Br: 2-8-18-7

20Ca: 2-8-8-2

190
• ÖRNEK: 11Na, 4Be ve 12Mg atomlarının
yarıçaplarını büyükten küçüğe doğru
sıralayınız.
• ÇÖZÜM: 11Na: 2-8-1 ve 4Be: 2-2 ve 12Mg:
2-8-2 şeklide katman elektron dizilimi
yazılır. Katman sayısı küçük olan Be
atomunun yarıçapı en küçüktür. Katman
sayısı aynı olan Na ve Mg atomlarında ise
atom numarası Mg atomuna göre küçük
olan Na atomunu yarıçapı daha büyüktür.
Sıralama Na, Mg, Be şeklinde olur.
191
B 2019-TYT 9.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE

192
C TYT 2018 9.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE

193
C 2013-LYS-2 9.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE

194
E 2008-ÖSS/FEN-1 (9.SINIF
KİMYA 2.ÜNİTE 3.BÖLÜM)

195
İYONLAŞMA ENERJİSİ

196
İYONLAŞMA ENERJİSİ
• Gaz hâlindeki nötr bir atomdan elektron
kopararak pozitif yüklü iyon oluşturmak
için verilmesi gereken enerjiye iyonlaşma
enerjisi denir.
• Nötr bir X atomundan bir elektron
koparmak için verilmesi gereken enerjiye
1. iyonlaşma enerjisi denir.
• İyonlaşma enerjisi endotermik (ısı alan) bir
olaydır.

197
• İyonlaşma enerjisi tepkimesi, endotermik
olduğundan iyonlaşma enerjisinin sayısal
değeri olan kJ/mol değeri girenlere yazılır.
• X(g) + İ.E1 → X+(g) + e– (İ.E1 = 1. iyonlaşma
enerjisi )
Birinci elektronu koparmak için gerekli enerji
1.iyonlaşma enerjisi,
• X+(g)+ İ.E2 →X2+(g) + e– (İ.E2 = 2. iyonlaşma
enerjisi )
İkinci elektronu koparmak için gerekli enerji
2. iyonlaşma enerjisidir.
198
HER BİR ELEMENTİN KAÇ
İYONLAŞMA ENERJİSİ VAR?
• Bir atomun kaç elektronu varsa teorik
olarak o kadar iyonlaşma enerjisi vardır,
ancak son katmanda 8 elektrondan fazla
elektron bulunmadığından kitaplarda en
fazla 8.iyonlaşma enerjisinden söz edilir.

199
BİR ELEMENTİN İ.E1, İ.E2, İ.E3,
……, İ.E7, İ.E8 DEĞERLERİNİN
REAKSİYON DENKLEMİYLE
GÖSTERİLMESİ
• 8O elementinin iyonlaşma enerjilerini
gösterelim:
• O(g) + İ.E1 → O+1(g) + e–
• O+1(g) + İ.E2 → O+2(g) + e–
• O+2(g) + İ.E3 → O+3(g) + e–
200
• O+3(g) + İ.E4 → O+4(g) + e–
• O+4(g) + İ.E5 → O+5(g) + e–
• O+5(g) + İ.E6 → O+6(g) + e–
• O+6(g) + İ.E7 → O+7(g) + e–
• O+7(g) + İ.E8 → O+8(g) + e–

201
BİR ELEMENTİN İ.E1, İ.E2, İ.E3,
…………, İ.E7, İ.E8 DEĞERLERİ
ARASINDAKİ İLİŞKİ
• Tüm elementler için sayısal değer olarak
en küçük İ.E, 1.iyonlaşma enerjisidir (İ.E1).
Sonra sırasıyla 2.iyonlaşma enerjisi,
3.iyonlaşma enerjisi, 4.iyonlaşma enerjisi,
5.iyonlaşma enerjisi, 6.iyonlaşma enerjisi,
7.iyonlaşma enerjisi, 8.iyonlaşma enerjisi
ve İ.En gelir.
202
• Çünkü elektron her koptuğunda elektron
başına düşen çekim kuvveti artar. Elektron
koparmak zorlaşacağı için verilmesi
gereken enerji de artar (Görsel).

203
• 8 elektronu olan oksijen atomunun
iyonlaşma enerjilerini karşılaştıralım
(Oksijen elementinin İ.E1, İ.E2, İ.E3, İ.E4,
İ.E5, İ.E6, İ.E7, İ.E8 değerleri arasındaki
ilişkiyi yazalım):
İ.E1 <İ.E2 <İ.E3 <İ.E4 <İ.E5 <İ.E6 <İ.E7 <İ.E8

204
Periyodik Sistemde Bazı
Elementlerin İyonlaşma Enerjileri
Tablosu

205
• Tablo incelendiğinde Li atomunun 1.
İ.E’den, Be’un 2. İ.E’den, B’un 3. İ.E’den,
C’un 4. İ.E’den, Al’un 3. İ.E’den sonraki
iyonlaşma enerjisinde ani artış olduğu
görülür. İ.E’deki ani artış değerlik
elektronlarının biterek bir alt katmana
geçildiğini gösterir. Kolay kopan
elektronlar değerlik elektronlarıdır.
Değerlik elektronu A gruplarında grup
numarasını verdiğinden, Li’un değerlik
elektron sayısı 1, Be’un 2, B ve Al’un 3,
C’un 4 değerlik elektronu olduğundan;
206
• Li → 1A,
• Be → 2A,
• B ve Al → 3A,
• C → 4A grubunda bulunur.
• Yine Tablo incelendiğinde H atomunun 1,
He atomunun 2, Li atomunun 3, Be
atomunun 4 iyonlaşma enerjisi bulunur. Bir
atomun kaç elektronu varsa o kadar
iyonlaşma enerjisi vardır. Yeterli enerji
verildiğinde atomun tüm elektronları
koparılabilir.
207
• Periyodik sistemde;
• Aynı grupta yukarıdan aşağıya doğru
inildikçe iyonlaşma enerjisi azalır. Çünkü
yukarıdan aşağıya doğru katman sayısı
artar. Katman sayısı arttıkça, son
katmandaki elektronlar çekirdekten
uzaklaşır. Çekirdeğin değerlik elektronları
başına düşen çekim gücü azalır. Böylece
değerlik elektronlarını koparmak
kolaylaşır.

208
• Aynı periyotta soldan sağa doğru gidildikçe
iyonlaşma enerjisi genellikle artar. Çünkü soldan
sağa doğru gidildikçe proton sayısı dolayısıyla
çekirdeğin çekim kuvveti artar. Ancak bu artış
düzenli bir artış değildir. Periyodik sistemde aynı
periyotta 3A-2A ve 6A-5A gruplarında sapmalar
vardır (İlk 20 elementin enerjileri grafiği).
• Periyodik cetvelde aynı periyotta soldan sağa
doğru iyonlaşma enerjisinin sıralaması aşağıdaki
gibidir:

209
İlk 20 elementin iyonlaşma
enerjileri grafiği

210
Aşağıda verilen tabloda X, Y, Z elementlerinin iyonlaşma
enerjilerini inceleyerek değerlik elektron sayısı ve grup
numaralarını tablodaki boşluklara yazınız.

211
SORU
• Aşağıdaki reaksiyonun gerçekleşmesi için
gerekli olan iyonlaşma enerjisi sodyumun
kaçıncı iyonlaşma enerjisidir?
Na+4(g) → Na+5(g) + e–

• CEVAP: İ.E5

212
AYNI GRUPTAKİ
ELEMENTLERİN İYONLAŞMA
ENERJİLERİNDEKİ
PERİYODİK DEĞİŞİM
• Aynı grupta yukarıdan aşağıya doğru
iyonlaşma enerjisi azalır. Bunun nedeni
çap büyüyüp çekirdeğin çekimi
azaldığından elektron koparmanın
kolaylaşmasındandır.
213
AYNI PERİYOTTAKİ
ELEMENTLERİN İ.E1’LERİ
• Aynı periyot içerisinde soldan sağa doğru
atom yarıçapı küçülüyordu.
• Elektron koparmak için gerekli enerjinin
niceliğinde yarıçaptan başka küresel
simetri de etkin olduğundan soldan sağa
doğru elektron koparmanın zorlaşarak
iyonlaşma enerjisinin artması meselesinde
2 yerde istisna vardır.

214
• A grubunda aynı periyottaki
elementlerin İ.E1’lerini karşılaştıracak
olursak soldan sağa doğru artarak
şöyledir:
1A <3A <2A <4A <6A <5A <7A <8A

215
İYONLAŞMA ENERJİSİ
SORULARI

216
ATOM NUMARASI VERİLEN
ATOMLARIN İ.E1’LERİ
• Katman elektron dizilimi yazılır.
• Grup ve periyot bulunur.
• İyonlaşma enerjisi sorusu genelde aynı
periyottaki A grubu elementlerinin
iyonlaşma enerjilerinin karşılaştırılması
sorusudur.

217
ATOM NUMARASI VERİLEN
ATOMLARIN İ.E1’LERİ
• ÖRNEK: 7N, 4Be ve 10Ne elementlerinin
iyonlaşma enerjilerini büyükten küçüğe
doğru sıralayınız.
• ÇÖZÜM: 10Ne, 7N, 4Be
• ÖRNEK: 18Ar, 11Na, 17Cl ve 13Al
elementlerini artan iyonlaşma enerjisine
göre sıralayınız.
• ÇÖZÜM: 11Na, 13Al, 17Cl, 18Ar
218
• ÖRNEK: Aşağıdaki iyonlaşma
enerjilerinden hangisi en büyüktür?
• A. Rb’un ikinci iyonlaşma enerjisi
• B. Mg’un ikinci iyonlaşma enerjisi
• C. Ba’un üçüncü iyonlaşma enerjisi
• D. Al’un üçüncü iyonlaşma enerjisi
• E. Mg’un üçüncü iyonlaşma enerjisi
• ÇÖZÜM
• E. Mg’un üçüncü iyonlaşma enerjisi
219
• ÖRNEK: Aşağıdaki dizilimlerden hangisi
iyonlaşma enerjilerindeki azalışı doğru
olarak göstermektedir?
• A. F> O> N> C> B> Be> Li
• B. F> N> O> C> Be> B> Li
• C. Li> Be> B> C> N> O> F
• D. F> O> B> C> Be> N> Li
• E. N> O> F> B> Li> Be > C
• ÇÖZÜM
• B. F> N> O> C> Be> B> Li
220
İZOELEKTRONİKLERDE
İYONLAŞMA ENERJİSİ
KARŞILAŞTIRILMASI
• İzoelektronik taneciklerde yarıçapı küçük
olandan 1 elektron daha koparmak daha
zor olup fazla enerji gerektirir.
• 3Li+1, 2He, 1H-1 taneciklerinden 1 elektron
daha koparmak için gerekli enerjiyi
yüksekten düşük enerjiye doğru yazalım:
Li+1, He, H-1
3 2 1
221
İYONLAŞMA ENERJİLERİ
VERİLEN BİR ELEMENTİN
GRUBUNUN BULUNMASI
• İyonlaşma enerjileri verilen bir elementin
grubu, değerlik elektron sayısı, kararlı
bileşiklerindeki yükü bulunabilir.
• Bunun için önce soruda verilen değerler
incelenerek hangi İ.E değerinde
diğerlerine göre aşırı artış olduğu
belirlenir.
222
• Aşırı artış İ.E2’nde ise 1A grubunda,
değerlik elektron sayısı 1, kararlı
bileşiklerinde yükü +1’dir.
• Aşırı artış İ.E3’nde ise 2A grubunda,
değerlik elektron sayısı 2, kararlı
bileşiklerinde yükü +2’dir.
• Aşırı artış İ.E4’nde ise 3A grubunda,
değerlik elektron sayısı 3, kararlı
bileşiklerinde yükü +3’tür.

223
• Aşırı artış İ.E5’nde ise 4A grubunda,
değerlik elektron sayısı 4, kararlı
bileşiklerinde yükü +4’tür.
• Aşırı artış İ.E6’nde ise 5A grubunda,
değerlik elektron sayısı 5, kararlı
bileşiklerinde yükü +5’tir.
• Aşırı artış İ.E7’nde ise 6A grubunda,
değerlik elektron sayısı 6, kararlı
bileşiklerinde yükü +6’dır.

224
• Aşırı artış İ.E8’nde ise 7A grubunda,
değerlik elektron sayısı 7, kararlı
bileşiklerinde yükü +7’dir.
• Aşırı artış İ.E9’nde ise 8A grubunda,
değerlik elektron sayısı 8, atomik hâlde
zaten kararlıdır (He’a has özel durum
vardır).

225
İYONLAŞMA ENERJİLERİ İLE
GRUP İLİŞKİSİ SORUSU
• İ.E1 = 578 kJ/mol
İ.E2 =1820 kJ/mol
İ.E3 =2750 kJ/mol
İ.E4 =16600 kJ/mol
Yukarıda ilk 4 iyonlaşma enerjisi verilen X
elementi hangi A grubundadır?
• 3A

226
ELEKTRON İLGİSİ

227
DİKKAT!

ELEKTRON İLGİSİ KONUSU


11.SINIF 4.ÜNİTEDEKİ
ENTALPİ DEĞİŞİMİ
(REAKSİYON ISISI) (ΔH)
KONUSU İLE İLGİLİDİR
228
ELEKTRON İLGİSİ
(ELEKTRON AFİNİTESİ)
• F(g) + e– → F–(g) + 328,2 kJ (ekzotermik
tepkime)
• Be(g) + e– + 66 kJ → Be–(g) (endotermik
tepkime).
• Reaksiyon içerisinde verilen ısılar bir
sonraki slaytta görüldüğü gibi reaksiyon
dışına taşınarak ΔH karşılığı olarak
gösterilir. ΔH’a entalpi değişimi, enerji
değişimi (reaksiyon ısısı) denir.
229
• F(g) + e– → F–(g) + 328,2 kJ
• F(g) + e– → F–(g) ΔH = – 328,2 kJ/mol

• Elektron ilgisi E.İ. kısaltmasıyla gösterilir.

• F(g) + e– → F–(g) E.İ. = + 328,2 kJ/mol


• Görüldüğü gibi ΔH’ın ters işaretli değeri
elektron ilgisi (E.İ.) değeridir.

• Elektron ilgisi değeri ne derece büyükse


elektron alma isteği o kadar büyüktür.
230
ÖRNEK
• SORU: Be(g) + e– + 66 kJ → Be–(g)
bilindiğine göre berilyumun elektron ilgisi
kaçtır?
• CEVAP
• Be(g) + e– → Be–(g) ΔH = +66 kJ/mol
• Be(g) + e– → Be–(g) E.İ. = – 66 kJ/mol

231
EKZOTERMİK VE ENDOTERMİK
TEPKİMEDE ΔH’IN İŞARETİ
• Ekzotermik tepkimelerde ΔH’ın işareti
eksidir.
• Endotermik tepkimelerde ΔH’ın işareti
artıdır.
• ΔH°>0 ise istemsiz bir tepkimedir
(endotermik tepkime).
• ΔH°˂0 ise istemli bir tepkimedir
(endotermik tepkime).
232
• Elektron ilgisi, gaz durumundaki bir
mol atomun bir mol elektron alması
sırasında oluşan enerji değişimi
değerinin ters işaretlisidir.
• Elektron alma eğilimindeki elementlerin
elektron ilgisi değerleri genellikle pozitif,
elektron verme eğilimindekilerin ise negatif
değerdir.
• Elektron ilgisi değerleri de ΔH değerleri
gibi pozitif veya negatiftir, yani rakamların
baş tarafında + ya da – vardır.
233
• Elektron ilgisi en yüksek element flor
değildir, klordur. Flor, bağ elektronlarını
çekme kabiliyeti en yüksek olan elementtir,
buna rağmen elektron ilgisi azaltıldığından
klor kadar bileşiği yoktur. Sentetik flor
bileşiklerinin kanserojen etkisi ile
deodorant ve soğutuculardaki flor
bileşiğinin ozon tabakasını incelttiği
bilinmektedir.
• Soy gazların elektron ilgisi sıfırdan
küçüktür, negatiftir.
234
• Aynı periyotta soldan sağa doğru
gidildikçe elementlerin çekirdek yükü
artarken atom yarıçapı azalır. Atom
yarıçapı azaldığı için de atomun
elektron ilgisi artar.
• Aynı grupta yukarıdan aşağıya doğru
inildikçe atom yarıçapı artar. Atom
yarıçapı arttığı için de atomun elektron
ilgisi azalır.
• Metallerin elektron ilgisi,
ametallerinkinden daha düşüktür.
235
• Ametallerde elektron ilgisi değeri genellikle
pozitif, metallerde ise genellikle negatiftir.
• Oksijen atomunun elektron ilgisi pozitiftir,
yani gaz hâlindeki oksijen atomunun 1
adet elektron alarak -1 değerlikli oksijen
iyonu hâline gelmesine ait reaksiyon
ekzotermik bir reaksiyondur.
• Birçok elementin anyonu kararsız
olduğundan, elektron ilgilerini belirlemek
oldukça zordur.
236
• Elektron ilgisi değerlerinde periyodik
değişime uymayan elementler de vardır.

237
ELEKTRONEGATİFLİK

238
ELEKTRONEGATİFLİK
• Elektronegatiflik enerji değildir.
• Elektronegatifliği, Pauling, kimyasal bağ
enerjilerinden yararlanarak hesaplamıştır.
• Linus Carl Pauling ABD'li kuantum
kimyageridir (1901–1994).
• Kitaplardaki Pauling elektronegatifliğidir.
Mulliken elektronegatifliği daha hassastır.
Robert Sanderson Mulliken (1896–1986)
ABD'li kuantum fizikçisi ve kimyageridir.
239
• Güçlü elektronegatifler; yüksek elektron
ilgisi olan ve yüksek iyonlaşma enerjisine
sahip bulunan elementlerdir.
• Elektronegatifliğin birimi yoktur.
• Bileşiği oluşturan elementlerin
elektronegatiflikleri arasındaki fark 1,7 ve
1,7’den daha yukarıysa bileşik iyonik,
1,7’den azsa kovalent karakterlidir.
• Elektronegatifliğin zıddı elektropozitifliktir
(Elektronegatiflik x Elektropozitiflik).

240
• Elektronegatifliği en yüksek element
flor, en düşük element ise
fransiyumdur.
• Aynı periyot içerisinde soldan sağa
doğru gidildikçe elektronegatiflik artar.
• Aynı grupta yukarıdan aşağıya doğru
elektronegatiflik azalır.

241
ELEKTROPOZİTİFLİK

242
ELEKTROPOZİTİFLİĞİN
PERİYODİK DEĞİŞİMİ
• Bir elementin elektron verme eğilimi ve
pozitif iyon (katyon) oluşturması
elektropozitiflik olarak adlandırılır.
• Aynı periyotta soldan sağa doğru
genelde elektropozitiflik azalır.
• Aynı grupta yukarıdan aşağıya doğru
genelde elektropozitiflik artar.

243
• Elektropozitifliği yüksek olanın
iyonlaşma enerjisi düşüktür.
• Elektropozitifliği yüksek olan aktif
metaldir.

244
ELEKTROPOZİTİFLİK
SORUSU
• ÖRNEK: 7N, 4Be ve 10Ne elementlerinin
elektropozitifliğini büyükten küçüğe doğru
sıralayınız.
• ÇÖZÜM: 10Ne, 7N, 4Be

245
METALİK - AMETALİK
ÖZELLİĞİ
• Bir elementin elektron verme eğilimi ve
pozitif iyon (katyon) oluşturması
elektropozitiflik veya metalik özelliği olarak
adlandırılır.
• 1A grubundaki alkali metaller en
elektropozitif elementlerdir.
• Elektronegatifliğe göre 1A grubundaki
fransiyum (Fr), kolay yükseltgenebilmeye
göre ise lityum (Li) en aktif metaldir.
246
Fransiyum elementi

247
• Son katmanında 1, 2 veya 3 elektronlu
elementler metalik özelliği gösterir. Ancak
hidrojen (1H) ametal, helyum (2He) soy
gaz, bor (5B) yarı metaldir.
• Periyodik sistemde aynı periyotta
soldan sağa gidildikçe metalik özellik
genelde azalır, aynı grupta yukarıdan
aşağıya inildikçe ise genelde artar.
• Bir elementin elektron alma eğilimi ve
negatif iyon (anyon) oluşturma yeteneği
ametalik özellik olarak adlandırılır.
248
• 7A grubundaki halojenler periyotlarındaki
en elektronegatif elementlerdir. Bu
gruptaki flor (F2) periyodik sistemdeki en
aktif ametaldir (Görsel).
• Son katmanında 4, 5, 6, 7 elektron
bulunduran elementler genellikle ametal
özelliği gösterir.
• Aynı periyotta soldan sağa gidildikçe
ametalik özelliği genelde artar, aynı
grupta yukarıdan aşağıya inildikçe
genelde azalır.
249
• Alt (yüksek) periyottaki metalin metalik
aktifliği genellikle daha yüksektir.
• Üst (düşük) periyottaki ametalin
ametalik özelliği genellikle daha
yüksektir.
• «Genellikle» ya da «genelde»
denilmesinin nedeni bir sebebe bağlı
olarak istisnaların olmasından veya kriter
değişikliğindendir. Bu konu 12.Sınıf Kimya
1.Ünite konusudur.

250
• Elementlerin Standart İndirgenme
Potansiyelleri Tablosu incelendiğinde flor
elementinin standart indirgenme
potansiyelinin en büyük, lityum iyonunun
ise en küçük olduğu görülür. Bu durum
florun en aktif ametal, lityumun en aktif
metal olduğunu gösterir.
• Elektronegatiflik kriter alınırsa 1A
grubundaki Li değil fransiyum (Fr) en aktif
metal olur. En aktif metal 9’da fransiyum,
12’de lityum olarak geçmektedir.
251
METALİK AKTİFLİK SORUSU
• ÖRNEK
• 1Li, 11Na, 13Al ve 12Mg elementlerinin
metalik aktifliklerini karşılaştırınız.
• Li için: E0 indirgenme = - 3,040 V
• Na için: E0 indirgenme = - 2,714 V
• Al için: E0 indirgenme = - 1,662 V
• Mg için: E0 indirgenme = - 2,372 V
• ÇÖZÜM
• Li>Na>Mg>Al
252
AMETALİK AKTİFLİK SORUSU

• 1. Ca>Br>Mg>P>Cl>C
• 2. F>Cl>N>S>Br

253
Flor en aktif ametaldir.

254
Periyodik sistem üzerinde gösterilen periyodik
özellikler ok yönünde genellikle artmaktadır.

255
Aşağıda verilen periyodik özelliklerin aynı periyotta soldan sağa ve aynı
grupta yukarıdan aşağıya değişme eğilimlerini okların üzerine yazınız.

256
İLİM ATÖLYESİ

257
HAFİF ELEMENTLERİN
OLUŞUMU VE BÜYÜK
PATLAMA

258
BİG BANG (BÜYÜK PATLAMA)
TEORİSİ
• Big Bang (Büyük Patlama) teorisi basitçe
şöyle özetlenebilir: 13,7 milyar yıl önce
evren bir nokta olarak var edildi ve
genişletildi. Bu teoriye göre evrenin bir
başlangıç noktası vardır. Bu başlangıç
noktasından önce madde ve zaman
yoktur.
• Evrenin başlangıç noktası denildiğinde,
noktanın boyutunun olmadığı bilinmelidir.
259
• Evrenin oluşumu ile ilgili öne sürülen ve
günümüzde en çok kabul gören teori
Büyük Patlama Teorisi’dir.
• Var ediliş ve genişleme, bir emirle
başlamıştır ve devam etmektedir.
• Büyük patlamadan yaklaşık 300 000 yıl
sonra evren genişleyerek yeterince
soğuyunca ilk olarak hidrojen daha sonra
helyum ve yok denecek kadar az miktarda
lityum elementi oluşmuştur.
260
• Atom numarası 26 ya kadar olan
elementler yıldızlarda, daha ağır olan
elementler ise ömrünü tamamlayan
yıldızların patlamaları sırasında meydana
gelmiştir.
• Atomu anlamak için yaklaşık 2500 yıl önce
Democritos ile başlayan bu uğraş,
günümüzde CERN (Avrupa Nükleer
Araştırma Merkezi) gibi bilim
merkezlerinde devam etmektedir.

261
PLANCK ZAMANI
• Big Bang (Büyük Patlama) teorisine göre
evren 10–43 saniyede oluşmuştur. Bu süre
Planck Zamanı olarak adlandırılır.

262
AVRUPA NÜKLEER
ARAŞTIRMA MERKEZİ
(CERN)’DEKİ YÜZYILIN
DENEYİ
• CERN Cenevre’dedir. CERN’de 2008
yılının eylül ayında büyük bir deney
gerçekleştirilmiştir.
• CERN’de görevli bilim adamlarının bazıları
Türk bilim adamıdır. Ancak CERN’e üye
değildirler.
263
• Maddenin başlangıcının olduğu, başka bir
ifade ile maddenin belli bir başlangıçtan
itibaren var edildiği konusu, CERN’deki
deneylerin sonucunda deneysel olarak da
ispat edilecektir.
• Big Bang (Büyük Patlama) teorisine göre
de madde zaten ezelî (öncesiz) değildir.
• Bununla beraber ilk var edilişin nasıl
olduğunu tam olarak bilemeyiz; çünkü
göklerin ve yerin yaratılışına şahit
tutulmadık.
264
• Zamanı geriye götürüp bu gerçeğe şahit
olma konusu ise önemli bir husustur.

265
ELEKTRİK TÜRLERİ
• Pozitif ve negatif olmak üzere iki tür
elektrik vardır.

266
SU, ELEKTRİK YÜKLÜ
MÜDÜR?
• Sürtme sonucu, elektrik yüklü duruma
gelen tarak suyu çeker. Bunu suyun akış
yönündeki değişimden anlayabiliriz. Tarak
elektrik yüklü olduğu ve suyu çektiğine
göre suda da elektrik yükleri olmalıdır.

267
Albert Einstein
(Elbırt Aynsstayn)’ın Hayatı
(1879–1955)
• Atom parçalandığında açığa çıkan enerji
E=mc2 formülü ile hesaplanır, bu formülü
Einstein bulmuştur.
• 1905 yılında izafiyet (rölativite=görelilik)
teorisini ortaya koymuştur. Bu teoriye göre,
ışık hızına ulaşan cisimler enerjiye
dönüşür.
• 1921’de Nobel ödülü almıştır.
268
• Einstein atomu bir canavara kaptırdığını
ancak Hiroşima ve Nagazaki’nin yerle bir
olmasından sonra anlayabilmiştir.
Ağlayarak Japonyalı bilgin dostundan özür
dilemiştir. Nükleer enerji, Batılıların elinde
akıl ve vicdanın kontrolünden çıktığı için
Japonya’da dev şehirlerin yerle bir
olmasına, binlerce insanın ölmesine sebep
olmuştur.
• Günümüzde de atom bombası, tehdit ve
tedbir unsuru olarak değişik ellerde
tutulmaktadır.
269
• Bu bakımdan insan unsurunun iyi
eğitilmesi gerekir. Akıl ve düşünce
prensipleri üzerine oturtulan fen ve teknik;
beraberinde, insanlığı düşünme ile kalp ve
vicdan duyarlılığını da getirebilmelidir.
• Maddenin dalga özelliği ile ilgili “süper
sicim teorisi” veya uluslararası ismiyle
“superstring teorisi” 1915 yılında Einstein
tarafından keşfedilen bir teoridir.
• Einsteinium elementinin atom numarası
99’dur ve Es sembolüyle gösterilir.
270
• Yapay einsteinium elementine Albert
Einstein’ın adına izafeten bu isim
verilmiştir.

271
NİELS BOHR (1885–1962)’UN
RÜYASI VE “BOHR ATOM
MODELİ”NİN KEŞFİ
• Niels Bohr, Danimarkalı bilim adamıdır.
• Bohr Atom Modeli’ni 1919 yılında ortaya
sürmüştür.
• 1922 yılında Nobel ödülü almıştır.
• Niels Bohr’un kendi adıyla anılan “Bohr
Atom Modeli” bir rüya ile ortaya çıkmıştır.
272
• Bohr’un rüyası şöyleydi: “Bohr, güneşin
kızgın gazlarla dolu merkezinde
duruyordu. Gezegenler de ince ipliklerle
bağlı oldukları güneşin etrafında
dönüyorlardı. Her gezegen Bohr’un
yanından geçerken bir düdük çalıyordu.
Sonra kızgın gazlar soğuyup katılaştı.”
• Bu rüya Bohr’un güneş sistemi ile atomun
yapısı arasında benzerlik düşünmesine
vesile olmuştur.
• Böylece “Bohr Atom Modeli” bir rüya ile
başlamış oldu.
273
• Bohr’un rüyası, Bilim ve Teknik Dergisi’nin
Ağustos 1972 sayısının 8. sayfasında
“Rüya Görerek Başarıya Ulaşın” yazısında
yayımlanmıştır.
• Bohr’un rüyasında olduğu gibi sadık
rüyalarla ortaya çıkan bilimsel buluş ve
keşifler, hem ruhun hem de kaderin
varlığına delil teşkil eder.
• Birçok keşif ve buluşun temelinde sadık
rüyada verilen mesajlar vardır.
274
GÜNEŞ SİSTEMİ İLE ATOM
ARASINDAKİ BENZERLİĞİ
BOHR’UN RÜYADA KEŞFİ BİR
ANDA ULAŞILAN BAŞARIDIR
• İlmî çalışmalarda başarıya ulaşmada iki
yol vardır:
• Birincisi; düşünmek, ezberlemek, fikri
çalıştırmaktır. Bu; zamanla olanıdır.

275
• İkincisi; sezgi adını verdiğimiz bir anda
ulaşılan başarıdır. Bu da iki kısımdır: Birisi
gayret gösterme sonucunda ilhamla olanı
diğeri de o branşta çalışmadan ilhamla
olanıdır.
• Gayret gösterme sonucunda ilhamla olanı,
çalışma ve tecrübe ile ama çalışma
sonucu değil de farklı bir zamanda ele
geçer. Bohr’un güneş sistemi ile atomun
yapısı arasındaki benzerliği rüyada
keşfetmesi buna örnektir.

276
• Bir anda ulaşılan başarının ikincisi, o
branşta çalışmadan gelen ilhamdır.
Herkes potansiyel olarak buna açık var
edilmiştir. Bu yolda; peygamberler,
doğruluktan şaşmayan akıl sahipleri ve
temiz duygu, temiz düşünce taşıyan kalp
sahipleri vardır. Bu başarı; mevhibeiilahiye
olarak verilir.

277
ATOMDAKİ 5 KANUN
• ÇEKİM (CAZİBE) KANUNU: Atomun
çekirdeğinde pozitif yüklü protonlar,
etrafında ise negatif yüklü elektronlar
bulunmaktadır. Bu iki zıt değer birbirini
çekmektedir. Protonlar, etrafındaki
elektronları dağılmadan çekebilmesi ve
döndürebilmesi için, protonun elektrondan
1836 kat ağır olması gerekmektedir, çekim
kütleyle doğru orantılı olduğundan
protonun çekimi daha fazladır.
278
• MERKEZKAÇ KUVVETİ: Protonun
elektronu çekimine rağmen elektronun
yörüngesinde kalması gerekir. Elektronlar
çok hızlı hareket etmektedirler; elektronlar
bu süratli dönüşleriyle yörüngede
kalmaktadırlar. Merkezkaç kuvvet bu
dönüşle çekime karşı zıt yönde oluşur.

279
• İTME (DAFİA) KUVVETİ: Atomdaki aynı
yüklerin birbirini itmesidir. Birincisi
çekirdekte birden fazla bulunan pozitif
yüklü protonların birbirlerini itmesi, diğeri
de negatif yüklü elektronların birbirlerini
itmesidir.

280
• NÜKLEER KUVVET (BAĞLANMA
ENERJİSİ): Protonların birbirlerini
itmelerini önleyerek bağlayıcı rol oynayan
iki unsur vardır: Biri çekirdekteki nötronlar;
diğeri de çekirdekteki nükleer kuvvet, diğer
adıyla bağlanma enerjisidir.

281
• ZIT SPİNDEN DOLAYI ORTAYA ÇIKAN,
ELEKTRONLARI BİR ARADA TUTMAKLA
GÖREVLİ KANUN (ELEKTROMANYETİK
KUVVET) : Elektronlar, negatif yüklü
oldukları için birbirlerini iterler. Bu itmeye
karşın bir arada durmaları için çekim de
gerekir. İki elektrondan birisinin saat yönü
diğerinin saat yönünün tersi istikamette
dönmesi sebebiyle elektronların bir arada
kalmaları sağlanır. Zıt spin, farklı yönde
dönüş demektir.

282
KİMYA TEORİLERİ
• Bütün teorilerde olduğu gibi kimya teorileri
mutlak doğru olmayabilir.
• İleride doğru olmadığı anlaşılacak bir
teoriyi işlemek insanı sorumlu yapar.
• Teori (faraziye), her ne kadar birtakım ön
bilgilere dayansa da, temelde, tecrübe
edilmemiş görüşler, iddialar demektir.

283
KİMYA KANUNLARI
• Her kanunda olduğu gibi kimya
kanunlarında da kanunların zihnimizde
varlıkları söz konusudur. Dışla ilgili bir
varlıkları söz konusu değildir.
• Dışla ilgili varlıkları olsaydı, örneğin;
atomun içinde hem itme hem de çekme
kanunundan söz edemeyecektik; çünkü
bunlar birbirine zıt kanunlardır. Aynı yerde
bulunmaları hayret vericidir.

284
• Bu kanunlardan söz ettiğimize göre
varlıkları zihnimizdedir.
• Kanunların nasıl gerçekleştiğinin
anlaşılması veya kanunun bir isimle
ifadesi, olayın harikalığını azaltmaz.
• Kanun, kanun koyucuyu gerektirir ve
kanun koyucuyu görmeden kanunları
varlığın esası, meydana getiricisi saymak,
şu örnekteki duruma benzer:

285
• Akılsız bir adam büyük bir saraya girer.
Muhteşem bir mimari eser olan sarayın
çok muhteşem donatılmış olduğunu görür.
Koltuk, masa, sandalye, vazo, çiçek, tablo,
soba, kalorifer vb. her şey yerli yerindedir.
Bu akılsız adam, böyle bir tefrişatı kimin
yaptığının merakı içinde sarayın içini
dolaşır, fakat kimseyi göremez. Masanın
üzerinde bir kitap bulur. Kitapta, sarayın
tefriş programı yazılıdır. Akılsız adam,
kimseyi göremediğinden "Bu sarayı böyle
güzel döşeyen, işte bu kitaptır." der.
286
• Bir sarayın tefrişi, onu tarif eden kitaba
verilebilir mi?
• Aynı şekilde bir makinenin yapımı ve
çalışması, o makinenin işletim kılavuzuna
verilebilir mi?
• Kanunlar; sonsuz bir kuvvetin eseridir.

287
KİMYA PROBLEMLERİ
• Kimya problemleri matematikselliği öne
çıkarmaktadır; bu doğru değildir.

288
ELEKTRİK TÜRLERİ
• Pozitif ve negatif olmak üzere iki tür
elektrik vardır.

289
ATOMUN MADDEYE DEĞİŞMESİ
• Ağaca giren çeşitli atomların yaprak, çiçek
ve meyvelere eksiksiz bir şekilde ayırt
edilip dağılmaları atomun maddeye
inkılabıdır.
• Mideye giren karışık gıdaların içindeki
atomların çeşit çeşit uzuvlara ve hücrelere
noksansız ayrılmaları atomun maddeye
inkılabıdır.

290
• Yer altında karışık vaziyette bulunan
atomların, tohumun sümbül zamanında
tohuma geçmesi ve kemaliimtiyazla
tefrikleri atomun maddeye inkılabıdır.

291
İNSAN VÜCUDUNDAKİ ATOMLAR
DEĞİŞİR Mİ?
• Her senede iki defa, derece derece ve
yavaş yavaş; insan vücudunun atomları
tazelenmektedir.
• Her bir ruh kaç yıl yaşamış ise; o kadar
sene, insan bedenindeki atomlar komple
yenilenmektedir.
• 5–6 senede insanın bütün atomları
değişmektedir.

292
ATOMLARIN YARIŞI (ATOMLAR
CANLI MIDIR?)
• Bitki, hayvan ve insan olmak üzere üç
grup canlı varlık vardır.
• Her bir cansız atom; canlı olan insan,
hayvan, hatta bitki cismine girince, orada
adeta canlılık kazanır. Bu canlı bünyeler,
cansız atomlar için bir nevi misafirhane,
kışla ve okul gibidir. Burada bir talim ve
terbiye yarışındadırlar. Bu yarış; bütün
atomların hayat sahibi olduğu bir yerde
bulunabilmek içindir.
293
• Bu dünyada madde olarak atom ve atom
altı parçacıklardan var edildik. Ancak
bütün atomların hayat sahibi olduğu öteki
dünyadaki varlığımızın özellikleri hakkında
kesin ve net konuşmaktan kaçınmalıyız.
Orada insan, atom ve atom altı
parçacıkların ötesinde bir maddeden veya
atom ve atom altı parçacıklara esas teşkil
edecek olan daha farklı bir maddeden var
edilebilir. Sonraki hayatta insan varlığını
oluşturan yapı taşlarına madde
denilebileceği de aslında bizce meçhuldür.
294
• Aslında dünyadaki atomlarda hayat yoktur.
Atomlar hayata mazhar* olmak için
benzersiz ve insanda hayret uyandıran
tavırlardan geçerler.
(mazhar*: Bir şeyin göründüğü, açığa
çıktığı yer.)
• Hayat çeşitlerinin en basiti bitki hayatıdır.
Bitki hayatının başlangıcı, çekirdekte ve
tohumda hayat düğümünün uyanıp
açılmasıdır.
295
ATOMLARIN HAREKETİ
• Cesedimiz, atomlardan oluşur.
• Cesedimiz, ruhumuzun evidir; elbisesi
değildir.
• İnsan vücudundaki atomların belli bir ömrü
vardır. Organizmadaki atomlar, sürekli
değişmektedir.
• Vücudun değiştirilmesi ve devamı için;
yıkılan, atılan atomların yerini dolduracak,
onlar gibi çalışacak yeni atomlar lazımdır.
296
• Yeni atomların insan vücuduna gelmesi
için çeşitli bileşiklere ihtiyaç vardır. Bu
bileşikler, alınan gıdalarla sağlanır.
• Gıdalarla alınan bileşiklerdeki atomlar,
giden atomların yerine dağıtılır.
• Örneğin; kalsiyum kemiklere, demir kana,
flor dişe, kükürt saça, fosfor beyne gider.
• Beyinde ölen bir fosfor atomunun yerine
gelen fosfor atomu; topraktan bitkiye,
bitkiden hayvana, hayvandan insana,
yenilen gıdalar ile geçmiş ve sonunda da
beyne sevk olunmuştur.
297
• Fosfor atomu bu yolculuğunda hangi şeye
girmiş ise; görüyormuşçasına,
duyuyormuşçasına, biliyormuşçasına
muntazam hareket edip ve sonuçta gerekli
olduğu yerine ve hedefine giderek,
örneğin; beyne girmiş, oturmuş ve
çalışmasına başlamıştır.
• Bu bize, başlangıçta, o fosfor elementinin;
hangi kişinin beyni içinse, o kişi için planlı
olduğunu gösterir. “Her adamın alnında
rızkı yazılıdır.” bilimsel bir gerçektir.

298
• Atomlar, vücudun her parçasının
gereksinimlerine göre önceden belirlenmiş
bir kanun ile pay edilir ve bedenin her
tarafına apaçık bir nizam ile düzenli,
sürekli ve düzgün bir biçimde dağıtılır.
• Atom, hangi yere girerse, o yerin nizamına
boyun eğer; hangi tavra geçtiyse, onun
özel kanunuyla iş yapar ve hangi tabakaya
misafir gitmiş ise, muntazam bir hareket ile
sevk edilmiştir.
299
• Atomların hareketi boşu boşuna değildir.
Kendilerine uygun bir yükselme
içindedirler: Elementteki atomlar maden
derecesine, madendeki atomlar bitki hayat
tabakasına, bitkideki atomlar hayvanın
otlanması sonucu hayvan mertebesine,
hayvandaki atomlar insanın beslenmesiyle
insan hayatı makamına, insanın
vücudundaki atomlar da süzüle süzüle
saflaşarak beynin ve kalbin en ince ve
kritik yerine çıkarlar.
300
• Canlıların çekirdek ve tohumlarındaki
atomlar, ağaca bir ruh hükmüne geçer.
Ağacın bütün atomları içinde bir kısım
atomların bu düzeye çıkmaları, o ağacın
hayata sahip olması ve hayata hizmet
etmesi gibi önemli görevleri yerine
getirmesiyle anlaşılır.
• Atomu aksiyona sevk eden yerinde
duramamasıdır ve şevkidir.

301
ATOM BAŞIBOŞ DEĞİLDİR
• “Bir tek atom bile başıboş değildir.”
sözünde atomlar arasındaki sımsıkı ilişki
ve çekimden, mükemmel ahenkten, belli
gayelere yönelik, çok sayıda hikmet ve
maslahatı içeren davranış ve hareketten
söz edilmektedir ki bütün bu faaliyetlerde
kimyasal bağ görev yapmaktadır.
• Molekül ve molekülü teşkil eden
atomlardaki bu faaliyetin gösterdiği işaret
vardır.
302
• Her bir insan da atom gibi olmalıdır. Zaten
insanlığı tam yaşayan gerçek insanlar,
atom parçası gibidir; başıboş değildirler.
• Aile, bütün fertleriyle bir moleküldür.
Akrabalık, milliyet vb. irtibatlar vardır.
• Medeniyet, insan sevgisi doğurur. Rus ve
Ermeni ile olan hürriyet tanıma bağımız
bile hakiki dünya birliği şuurunun temelini
oluşturmaktadır.

303
ATOMDAKİ KANUNLAR
• ÇEKİM (CAZİBE) KANUNU: Atomun
çekirdeğinde pozitif yüklü protonlar,
etrafında ise negatif yüklü elektronlar
bulunmaktadır. Bu iki zıt değer birbirini
çekmektedir.
• MERKEZKAÇ KUVVETİ: Protonlar,
etrafındaki elektronları dağılmadan
çekebilmesi ve döndürebilmesi için,
çekirdek maddesinin çok büyük ve ağır
olması gerekmektedir. 304
Bu yüzden de protonlar, elektronlardan
yüzlerce kez daha büyüktür ve ağırdır;
çünkü etrafındaki elektronları dağılmadan
çekebilmesi ve döndürebilmesi için
protonun ağır olması gerekir. 1 elektronun
ağırlığı 1 birimdir. 1 proton ondan tam
1836 defa daha ağırdır; protonun ağırlığı
1836 birimdir.
Bu ağır cisim etrafında, hafif olan
elektronlar çok hızlı hareket etmektedirler.
Elektronlar, bu süratli dönüşleriyle
yörüngede kalmaktadırlar. Her elektronun
hızı farklı farklıdır.
305
Etrafta çok hızlı hareket etme, çekirdekte
ise ağır bir yük yüklenme vardır.
Dolayısıyla ağırlık, merkezdedir.
Çekirdeğin veya merkezi tutan ağırlığın
önemi büyüktür.
Çekirdeğe en yakın elektron en yüksek
hıza sahiptir. Çekirdekten uzaklaştıkça
elektronların hızı azalır.
Çekirdeğin etrafındaki elektronlar biraz
yavaş dönseydi, elektronlar dağılıp
gidecek ve çekirdek yok olacaktı. Bunu
koca dünya çekirdeğinin müthiş bir gürültü
ile infilak edip yok olması takip edecekti.
306
Elektronlar, dönmesi gerekenden biraz
daha hızlı dönseydi ve elektron çekirdeğe
yanaşsaydı, düzenlilik yine bozulacaktı.
Bu kanunun sosyal boyutuyla ilgili şunları
söyleyebiliriz: En iyisi konumumuzun
gereğini yerine getirmektir. Gerekli
donanımı olmadığı hâlde, olduğundan
fazla gözükerek kendilerini ülkesine hizmet
ediyor gibi gösterip çekirdeğe yanaşanlar,
bu yanaşmanın gereği olan samimi
çalışkanlığı, başka niyetleri olduğundan
dolayı sergilemediklerinden, kendilerine
zarar verirler.
307
Çekirdeğe yakın elektronlar daha hızlı
dönerler. Bunların yakınlığı ise uzaklık
sebebi olmuştur.
Gerekli donanımı olduğu hâlde,
kendilerinden beklenen hızı
göstermeyenlerin durumu ise şöyledir:
Çekirdeğin cazibesi devam ettiği, çekirdek
fırlatmadığı hâlde, onlar kendiliklerinden
dağılıp giderler, çekirdekten uzaklaşırlar.
Burada çekirdeğin de yok olması söz
konusudur ki bu çok tehlikeli ve veballi bir
durumdur; çünkü insan, iradesi olan bir
varlıktır.
308
Doğrusu elektron gibi insanın da kendi
makamında olmasıdır. Olduğundan fazla
ya da noksan görünmemelidir. Aşırı alçak
gönüllülük de gururdandır.
Çekirdek çok ağır yük taşır. Elektron ise
çok rahatlıkla akıp gider. Elektronların
çekirdekten uzaklıkları, 1 mm’nin milyonda
biri kadardır. Saniyedeki hızları ise 1000
km ile 15 000 km arasında değişir. Bu
hızdaki elektronlar, çekirdek etrafında
minicik yollarında saniyede milyarlarca
defa tur atarlar.
309
Elektronların dönüş hızı her atomda farklı
farklıdır. Hızlarını hiç kesmeden dönerler.
Merkezkaç kuvvet bu dönüşle oluşur.
• İTME (DAFİA) KUVVETİ: Aynı yükler
birbirini iter. Çekirdekte birden fazla proton
bulunursa bunlar, pozitif yüklü, yani aynı
yüklü oldukları için birbirlerini iterler.
Hidrojen hariç bütün atom çekirdeklerinde
birden fazla proton bulunur.
Elektronlar da, negatif yüklü, yani aynı
yüklü oldukları için birbirlerini iterler.
310
• NÜKLEER KUVVET (BAĞLANMA
ENERJİSİ): Protonların birbirlerini
itmelerini önleyerek bağlayıcı rol oynayan
iki unsur vardır: Biri çekirdekteki nötronlar;
diğeri de çekirdekteki nükleer kuvvet, diğer
adıyla bağlanma enerjisidir.
• Protonlar, nötronsuz bir arada bulunamaz.
Bunun tersi de söz konusudur; nötronlar
da her zaman protonlara muhtaçtırlar;
çünkü onlar da tek başlarına kaldıkları
zaman 13 dakikada yarısı bozulmaya
uğrayarak proton ve elektron çıkartırlar.
311
Nükleer kuvveti kavramak için nötronların
özelliklerini görelim: Çekirdekteki
nötronlar, elektrik bakımından yüksüzdür.
Yüksüz oldukları için bir madde içinde
uzun yol alabilirler. Bu ağır parçalar,
ağırlıklarına göre süratlenirler. Hızları, ışık
hızından saniyede birkaç km’ye kadar
değişir. Nötronların bazıları çok ağırdır; bu
ağırlıklarından dolayı öyle hız
kazanabilirler ki, en kesif maddelerin bile
bir tarafından girip öbür tarafından çıkarlar.
312
Nötronlar bu süratle, 30 cm kalınlığındaki
demir ve kurşundan bile geçebilirler.
Ancak atom çekirdeğiyle çarpışmalarında
enerjilerini kaybederler.
Kuş havada ne kadar rahat uçuyor veya
balık denizde ne kadar rahat yüzüyorsa,
nötronlar da o hız sayesinde o kadar rahat
hareket ederler.
Bu özellikleri taşıyan nötronlar, çekirdek
içinde, enerjilerini, protonları bir arada
tutmak için kullanırlar.

313
Hidrojen hariç bütün atom çekirdeklerinde,
mutlaka nükleer enerji bulunur. Hidrojen
atomunun çekirdeğinde proton 1 adet
olduğundan, hem nötrona hem de nükleer
enerjiye ihtiyaç yoktur.
Einstein, çekirdekteki nükleer enerjiyi
E=mc2 formülü ile açıklar. Formüldeki m
maddenin kütlesi, c ışık hızı, E ise
enerjidir. Nükleer reaksiyonlarda, atom
numarası ve kütle numarası
korunmaktadır; bu durum kütlenin
korunduğu anlamına gelmez. Nükleer
reaksiyonlarda kütle kaybı olur.
314
Hidrojen dışındaki bütün atomların, bir
tartılan kütlesi bir de hesap edilen kütlesi
vardır. Tartılan kütle, mutlak surette her
zaman daha az çıkmaktadır. Bu azalan
miktar kadar madde, daha ilk oluşumda,
hidrojen hariç tüm atomların çekirdeğinde,
enerjiye dönüşmüştür. İşte bu enerji,
nükleer enerjidir.
Olay, saatin kurulup bırakılması gibi de
değildir: Protonların birbirlerini itmemeleri
için başlangıçta maddenin enerjiye
dönüşmesiyle başlayan görevi, nötronlar
her an sürdürmektedirler.
315
• ZIT SPİNDEN DOLAYI ORTAYA ÇIKAN,
ELEKTRONLARI BİR ARADA TUTMAKLA
GÖREVLİ KANUN: Hidrojen hariç, bütün
atomlarda birden fazla elektron vardır.
Elektronlar, negatif yüklü, yani aynı yüklü
oldukları için birbirlerini iterler. Bu durumda
her iki elektrondan birisinin saat yönünde,
diğerinin ise saat yönünün tersi istikamette
dönmesi; elektronların birbirlerini itmelerini
önleyerek bir arada kalmalarında rol
oynar. Zıt spin, farklı yönde dönüş
demektir.
316
EVRENDEKİ KANUNLARIN
DEĞİŞMEDİĞİ
GÖRÜLMEKTEDİR
• En büyük âlemdeki en büyük sistemlerdeki
itme ve çekme kanunları ile en küçük atom
parçacıklarındaki kanunlar aynıdır. Eğer
bu tür kanunlar değişseydi, hiçbir ilim
inkişaf edemez ve kanunlar belirli, kararlı
olamadığından hiçbir formülden, sabit
sayıdan vb. hususlardan bahsedilemezdi.
317
• İlimlerin meydana gelmesi, bu değişmez
kanunlar vasıtasıyla olmaktadır.

318
KİMYA KANUNLARINDAN
SAPIŞIN SEBEPLERİ
• Âdetin harikalığını göstermek içindir.
• Alışılmışlık perdesini yırtmak içindir.
• Dikkatimizi toplayıp bakışımızı sebepten
başka tarafa çevirmek içindir.
• Tanrı, evrendeki her kanuna bir istisna
koymuştur ki, insanlar, bu kanunlara takılıp
onların gerisindeki asıl Yaratıcı'yı
unutmasınlar.
319
• Su gibi bazı maddeler; çok önemli
olduklarından, yeknesaklık kaidesine
girmemek için, çok yönlerden farklı
kanunlara tabidir.
• Böylece istisna kanunların ortaya çıkışının
sebebi anlaşılmış olur.

320
SENTETİK RADYOAKTİF
İZOTOPLARIN KULLANIMI
• Sentetik izotoplar, radyoaktiftir. Belirli bir
dozajı geçerse, kansere sebep olur.
• Radyoaktif olan Co sentetik izotopu,
60

ambalajlı gıdaların ışınlanmasında


kullanılır. Işınlamadaki radyoaktif madde
belirli bir limiti geçerse, alet otomatik
olarak durur. Bu amaçla eskiden 60Cs de
kullanılırdı, kanser riski fazla olduğundan
artık kullanılmamaktadır.
321
• Radyoaktif olan 14C sentetik izotopu
eskiden, ağaçların ve fosillerin yaşının
tayininde kullanılırdı. Bulunan sonuçların
yanlış olduğu belirlendiğinden günümüzde
terk edilmiştir. Güvenilir bir metot olmadığı
açığa çıkmıştır.
• 99Tc, 201Tl, 67Ga, 111In, 123I sentetik
izotopları da radyoaktiftir ve sintigrafi
çekimlerinde kullanılır.
• 131I ve 60Co sentetik izotopları da
radyoaktiftir, kanser tedavisinde kullanılır.
322
• “Sentetik izotoplar bilimde hiçbir şekilde ve
hiçbir alanda kullanılmamalıdır.” diyen ilim
adamları çoktur.
• “Kanserden öldü.” denilen hastaların çoğu
kanserden değil, kanser ilaçlarının yan
etkisinden ölmektedir.
• Sentetik izotop vb. ilaçlarla son derece
riskli olan kanser tedavi yolları
denenmektedir. Gelecekte bir kısım
antikorların üretilmesiyle kanser
tedavisinde daha başarılı olunacaktır.
323
• Radyoaktif sentetik izotopların ve
radyoaktif ışınların kansere karşı kullanımı
önümüzdeki günlerde terk edilecektir.
Böylece hastalar günümüzün kanser
ilaçlarının ölümcül bile olabilen yan
etkisinden kurtulacak ve zarar
görmeyeceklerdir. Kanser hastalığı,
insanlığın korkulu rüyası olmaktan
çıkacaktır.

324
ESİR İLE İLGİLİ
BİLDİKLERİMİZ
• 19. asrın sonları ve 20. asrın başlarında
bilim dünyasının yoğun bir şekilde tartıştığı
esirin varlığı konusunda günümüzün bilim
adamları arasında birlik olduğu
söylenebilir. Yine de bazı kişilerin kabul
etmediğini söyleyebiliriz.
• Esir, atomdan çok küçüktür. Esirin de
zerreleri vardır. Günümüzün bilinen en
küçük parçacığı, esirin zerreleridir.
325
• Önce esir, sonra atom var edilmiştir. Atom
esirden yapılmıştır. Atomun yapı taşları
esirdendir.
• Esir, atomların tarlasıdır. Esiri bir deryaya
benzetirsek onda yüzen varlıklar; atomlar,
moleküller, iyonlar, formül–birimler ve
galaksiler olur. Yeryüzü de esir denizinde
yüzen bir gemi gibi düşünülebilir.
• Esir, su gibi akıcıdır. Hava gibi nüfuz
edicidir. Esirin nüfuz etmediği madde
yoktur.
326
• Isı, ışık, elektrik ve sesin yayılması esirin
varlığını gösterir; çünkü boşlukta bunların
yayılması düşünülemez. Dolayısıyla uzay
boşluğu yoktur. Uzayın derinlikleri,
sonsuza kadar uçsuz bucaksız bir boşluk
değil; uzay, kesinlikle esir maddesiyle
doludur. Gezegenler arasındaki çekme ve
itme kanunları da ancak esirin varlığıyla
açıklanabilir. Yine uzay boşluğu dışındaki
her çeşit boşlukta da esir vardır.
327
• Atomların yapı taşı birdir. Proton, nötron
ve elektronun farklı adetlerinin bir araya
gelmesiyle farklı atomlar ortaya çıkıyor.
Bunun gibi proton, nötron, elektron ve
diğer atom altı parçacıklarının da aynı yapı
taşının farklı adetlerinin bir araya
gelmesiyle ortaya çıktığını söyleyebiliriz.
• Buz ile su buharının birleşmesinden su
oluşabiliyor. Bunun gibi atom içinde de
birleşmeler, dönüşümler ve eşitlikler
gerektiğinde oluyor.
328
TANECİK DÖNÜŞÜMLERİ,
ENERJİ, ESİR İLİŞKİSİ
• Bu birleşme, dönüşüm ve eşitliklerden
bazıları şunlardır:
• Proton + Elektron → Nötron
• Nötron → Proton + Elektron
• Bu durum bize hem esir maddesinin enerji
ile ilgili olduğunu ispat eder hem de
atomdaki taneciklerin yapı taşının aynı
olduğu konusunda fikir verir.
329
• Esirde tabir caiz ise büyük bir enerji
olduğu düşünülüyor.
• Kandiller bir zaman zeytinyağı ile yakılır.
Sonra petrol ve elektrik enerjisi devreye
girer. Petrolün devrinin bitmesi yakın
görünüyor. Yer ve gök hazinelerinin
üstündeki perdenin kalkacağı ve yeni
enerji kaynaklarının açılacağı bir dönem
beklenmektedir. O dönemin ulaşım
vasıtaları temiz enerjiyle veya enerjiye bile
lüzum görülmeden çalışacaktır.

330
• Maddenin 4 hâli olduğu gibi esirin de
hâlleri vardır.
• Maddenin hâllerinde formül aynı kalmakla
beraber isimler ve görünüşler farklı oluyor.
Su buharı, su, buz örneğinde olduğu gibi
gaz, sıvı ve katı üç tür maddenin de
formülü H2O’dur. Bunun gibi esir maddesi
de esir kalmakla beraber, diğer maddeler
gibi farklı şekil alabilir ve ayrı suretlerde
bulunabilir.

331
• Hem madde esirden yapılmıştır hem de
madde içinde esir vardır.
• Esirin farklı şekillerinden bir kısmı tartı ve
ölçüye gelir, bir kısmı ise tartı ve ölçüye
gelmez. Demek ki ölçülemeyen de bilim
oluyor. Esir, tartı ve ölçüye gelmeyen
ortamları da oluşturur. Esir; madde ve
mana âlemlerinin arasında bir yapıya
sahiptir. Bu nedenle esir maddesi, manevi
varlıkların da yaşama ortamı olarak
düşünülebilir.
332
• Demek ki bilimin konusu maddeyle sınırlı
değildir; metafizik de bilim kabul
edilmelidir. Esir ruha yakın bir yapıda olup
vücudun en zayıf mertebesidir. Esirle ilgili
ortaya çıkacak ispatlar, bizi, din ile ilmin
buluştuğu noktalara götürebilir.
• Maddenin % 96’sını oluşturan ve
günümüzde bilinmeyen madde olan
karanlık maddenin esir olabileceği
düşünülmektedir.

333
ATOM ALTI PARÇACIKLAR DA
ESİRDEN YAPILMIŞ OLABİLİR

• Esir maddesi atom altı parçacık olduğu


gibi diğer atom altı parçacıklar da esirden
yapılmış olabilir.

334
HİGGS PARÇACIĞI (HİGGS
BOZONLARI):
KEŞFEDİLMEMİŞ ATOM ALTI
PARÇACIK
• Higgs parçacığı (Higgs bozonları),
günümüzdeki madde kuramının henüz
keşfedilmemiş taneciğidir. Higgs bozonları
atom altı parçacıklardandır.
• Higgs bozonlarının esir olabileceği
düşünülmektedir.
335
• Cenevre’de Avrupa Nükleer Araştırma
Merkezi (CERN)’in yerin altındaki büyük
laboratuvarına dünyanın en büyük süper
iletken mıknatısı indirilmiştir. Mıknatıs,
Büyük Hadron Çarpıştırıcısında (LHC)
“parçacık çarpıştırma deneyi” için
kullanılacaktır. Büyük Hadron
Çarpıştırıcısının niçin inşa edildiğini tek bir
cümleyle yanıtlarsak bu yanıt “Higgs
bozonlarının keşfedilmesi amacıyla inşa
edildiği” şeklinde olacaktır.
336
• Higgs kelimesinin sözlük anlamı “çok
büyük bir sıçrama” demektir.

337
ZIT İKİZ ATOM ALTI
PARÇACIKLAR
• Kâinatın herhangi bir noktasında bir
partikül yaratılınca onunla birlikte zıt ikizi
de meydana gelir.
• Elektronun zıt ikizi pozitron, protonun zıt
ikizi anti proton, nötronun zıt ikizi anti
nötron, nötrinonun zıt ikizi anti nötrinodur.

338
KUARK ADIYLA BİLİNEN
ATOM ALTI PARÇACIKLAR
• Kuarklar; proton ve nötronları oluştururlar.
• Kuark adı verilen partiküller de çiftler
hâlindedir: Yukarı kuark–aşağı kuark, üst
kuark–alt kuark, tuhaf (garip) kuark–tılsım
kuark.
• Kuarklar; hem elektromanyetik kuvvet,
zayıf kuvvet ve nükleer kuvvetin ortaya
çıkmasına sebeptir hem de bunların
etkilerini duyarlar.
339
• Kuarklar belki de esirdir.

340
MADDENİN ZIT EŞİ VEYA
ANTİ MADDE ADIYLA BİLİNEN
ATOM ALTI PARÇACIKLAR
• Bildiğimiz atoma karşılık olarak çekirdeği
negatif, elektronu pozitif (pozitron) olan
atomlar da vardır. Bu atomlardan oluşan
madde; maddenin zıt eşi veya anti madde
olarak adlandırılır.
• Sebepler dünyasında her şeyin çift
yaratılmış olmasını, anti madde ile evren
bazında da görmüş oluyoruz.
341
• Madde, enerjinin yoğunlaşmış şekli olarak
da tarif edilebilir ve tekrar enerjiye
dönüşebilir.
• Fisyon ve füzyon reaksiyonlarında,
kütlenin binde bir, on binde bir gibi çok
küçük bir kısmı enerjiye dönüşür. Geri
kalan kısmından ise başka element oluşur.
• Anti madde, kuantum mekaniğinin en sırlı
konularındandır.
• Dünyada anti madde yoktur.
342
• Anti maddenin varlığı CERN’de tanecik
hızlandırıcılarda ortaya konulmuştur. Atom
altı parçacıkların ışık hızına yakın hızda
parçalanmasıyla CERN’de çok küçük
miktarda bir görünüp bir kaybolan anti
madde ispatlanmıştır.
• Anti madde bazı yıldız sistemlerinde
bulunmaktadır.
• Evren var edildiğinde, eşit miktarda madde
ve anti maddenin yaratıldığı tahmin
edilmektedir.
343
ANTİ MADDE NİÇİN GÖRÜNÜP
KAYBOLUYOR? (DÜNYADA
ANTİ MADDE NEDEN
YOKTUR?)
• Beta bozunmasında, nötron protona
dönüşür ve dışarıya bir elektron ile bir anti
nötrino denilen tanecik neşrolunur.
• Nötron → Proton + Elektron + Anti nötrino
• Bazı nadir izotoplarda çift beta bozunması
görülür.
344
• Çift beta bozunmasında, nötronların ikisi
birden aynı anda bozunur. İki protona
dönüşür. Bu esnada iki elektron ile iki anti
nötrino yayılır.
• Çift beta bozunmasının farklı bir
versiyonunda ise anti nötrino oluşmaz.
• Beta bozunmasında dışarıya bir anti
nötrino neşredilir. Çift beta bozunmasında
ise dışarıya iki anti nötrino neşredilir. Bu;
bir nötronda bir anti nötrino bulunduğu
anlamına gelir.
• 2Nötron → 2Proton + 2Elektron
345
• Çift beta bozunmasının farklı versiyonunda
oluşan anti nötrino çekirdekten dışarı
çıkamadan, çekirdekteki bir başka nötron
tarafından absorbe edilir. Bizim bunu
gözlemimiz, anti nötrinonun bir görünüp bir
kaybolması şeklinde olur. Buna, anti
nötrinonun gizlenmesi de diyebiliriz.
Dünyada anti maddenin olmayışı, anti
maddenin gizlenmesinden dolayı olabilir.
Şayet böyleyse; nötronun yapısında
gizlenmiş anti nötrino maddenin temel
parçacıkları arasında ayrı bir yer alacaktır.
346
• Anti madde, tanecikler arasında müstakil
olarak mevcut değildir.
• Anti madde, evrenin başlangıcında yüksek
sıcaklık şartlarında mevcuttu.

347
DÜNYADA NİÇİN ANTİ MADDE
YOKTUR?
• Anti madde ile madde birbirine temas
ettiğinde her ikisi de büyük bir enerji açığa
çıkararak ortadan kaybolurlar.
• Madde ile anti madde karşılaştığında;
maddenin %100’ü enerjiye dönüşür. Bu,
patlayan bir hidrojen bombasının
bıraktığının, 143 katı fazla enerji demektir.
• Şayet dünyada anti maddenin gizlenmesi
olmasaydı, dünya olmayacaktı.
348
ELEKTRON İLE POZİTRON
BİRBİRİNİN ANTİ
MADDESİDİR
• Elektron ve pozitron arasındaki temas
neticesinde, 511000 elektron volt (eV) gibi
enerjiye sahip gama ışınları meydana
gelir.
• e elektron, V ise volt demektir. eV elektron
volt olarak okunur. Bazı kitaplarda elektro
volt olarak geçmektedir. Doğrusu elektron
volttur.
349
• Gama ışını, enerjisi en yüksek ışındır.
• Elektronun (madde) atom numarası –1,
kütle atom numarası 0’dır. Pozitronun (anti
madde) atom numarası +1, kütle atom
numarası 0’dır.
• İkisini topladığımızda atom numarası da
kütle atom numarası da 0 olan gama ışını
oluşur ve enerji açığa çıkar.

350
ATOM ALTI TANECİKLERİN
DİLİ
• Atom altı tanecik araştırmalarında daha
derinlere inildikçe, çok küçük kütleli,
kütlesiz, çok hızlı ve çok kısa ömürlü
taneciklerin varlığı bize şunları
düşündürüyor: Madde her an, sanki varlık–
yokluk sınırından ve hatta yokluktan var
ediliyor. Atom altı dünyası sabit ve
hareketsiz değildir. Var edildikten sonra
kendi hâline bırakılmamıştır.
351
• Bu kadar küçük, hızlı, her an oluşan ve
başka şeylere dönüşen bu kadar çok
taneciğin var edilmesi bizim, büyüklüğü,
ilmi, hesabın inceliğini ve sonsuzluğu
anlamamız içindir.

352
ETHER (ETER) VE ETER ALTI
ADIYLA BİLİNEN ATOM ALTI
PARÇACIKLAR

• Küçük âlem diyebileceğimiz atom altı


partiküller, değişik çevrelerde eter, eter altı
gibi adlarla da anılmaktadır.
• Eteri bazıları kabul eder, bazıları kabul
etmez.

353
MUON ADIYLA BİLİNEN ATOM
ALTI PARÇACIK
• Uzaydan dünyaya gelen muon adı verilen
parçacıklara da atom altı parçacık
denebilir.

354
KARANLIK MADDE
• Maddenin % 96’sının ne olduğu
günümüzde bilinmiyor. Buna karanlık
madde denmektedir.

355
KARANLIK ENERJİ VE
KARANLIK MADDE
• Bir görüşe göre de bilinmeyen % 96’nın; %
70’i karanlık enerji, % 20’si ise karanlık
maddedir.
• Evrendeki maddenin sadece % 4’ünün ne
olduğu bilinmektedir.
• Varlığın gözlemlediğimiz kısmı; bütününe
göre çok azı, ufak bir parçasıdır.

356
• Atom altı parçacıklarla ilgili ortaya konan
günümüzün partikül teorisi, perdenin
arkasında daha nice varlıklar olabileceğini
kanıtlamaktadır.

357
FOTON (IŞIK PARÇACIĞI),
ÖZELLİKLERİ VE GÖREVİ
• Foton, evrenin en hızlı parçacığıdır.
Kütlesiz ve elektrikçe yüksüzdür. Saniyede
300 milyon km yol alır.
• Fotonun görevi, güneşteki enerjiyi
dünyaya taşımaktır.
• Elektromanyetizmanın taşıyıcısıdır.
• Elektrik yüklü parçacıklar üzerine etkir.
358
FOTONUN MEYDANA GELİŞİ
• İlk var edildiği yer, güneşin merkezidir.
Güneşin merkezindeki sıcaklık 15 milyon
°C’tır.
• Güneşin merkezinde var edilen her bir
foton ilk başta yüksek enerjiye sahiptir.
• Fotonlar güneşin merkezindeki
çarpışmalar sonucunda soğur. Böylece
farklı özellikte, düşük enerjili birçok değişik
foton meydana gelir.
359
• Güneşten çıkan foton, yaklaşık 8,5
dakikada dünyaya ulaşır.
• Foton çeşitlerinden zararlı olanları,
dünyamıza ulaşamaz. Ozon tabakası,
bunları tutmakla görevlidir.
• Güneşte füzyon sonucu 4 adet hidrojen
çekirdeğinden, 1 adet helyum çekirdeği
oluşur ve 2 adet pozitron meydana gelir.
Böylece her saniye 564 milyon ton H
(hidrojen) elementi, He (helyum)
elementine dönüşmüş olur.
360
• Bu dönüşüm esnasında güneş, her saniye
kütlesinden E=mc2 formülüne göre 4
milyon ton kaybeder.
• Bu azalan kütle enerjiye dönüştürülür.
• Güneş enerjisi hâlinde dünyamıza gelir.
• Foton ve nötrinolar da böylece meydana
gelir.
• Foton adı verilen parçacıklara da atom altı
parçacık denebilir. Fotonlar çeşitlidir.

361
FOTON (IŞIN) ÇEŞİTLERİ
• Alfa ışını (kozmik ışın), beta ışını ve gama
ışını
• X ışınları
• Ultraviyole (mor ötesi) ışınlar
• Görünen ışık
• İnfrared (kızıl ötesi) ışınlar: IR ışını
• Mikro dalgalar
• Radyo dalgası
• Lazer ışını
362
GÖZÜN ALGILAYABİLDİĞİ
IŞINLAR
• Nanometre, nm kısaltmasıyla gösterilir.
• 1 nm = 1 milimikron = 10 angström
• 1 milimikron = 10–3 mikron
–3
• 1 mikron = 10 mm
• 1 mm = 10–3 m
• Gözün algılayabildiği ışınlar 380 nm ile
780 nm arası dalga boyundaki görünür
ışınlardır.
363
NÖTRİNO
• Nötrino atom altı parçacıklardandır.
• Nötrino da; fotonlar gibi, güneşte,
hidrojenin helyuma dönüşmesi anında,
maddenin enerji karşılığı olarak meydana
gelir.

364
GLUON (GULON)
• Atomun yapısında gluon adı verilen
parçacık da belirlenmiştir.
• Şiddetli çekirdek kuvveti, gluon diye bilinen
sekiz parçacık tarafından taşınır.
• Kütlesiz ve elektrik yüksüzdür.
• Elektromanyetik kuvvet ve zayıf kuvvete
karşı duyarsızdır.

365
LEPTON
• Çekirdek kuvvetinden etkilenmez.
• Yalıtılmış bireyler olarak gözlemlenir.

366
IŞINLAMA GERÇEKLEŞECEK Mİ?
• Günümüzde ses nakli radyoyla, görüntü
nakli de televizyonla gerçekleşmiş oldu.
Radyo ve televizyon ile yapılan suretin
naklidir. Radyo ve televizyonun ileri
dereceleri konusunda da daha
yapılacaklar vardır; şayet çok çalışırsak,
yakın bir gelecekte zemin yüzünü, her
tarafı her birimize görülen ve her
köşesindeki sesleri herkes tarafından
işitilen bir yer konumuna getirebiliriz.
367
• Eşyanın aynen nakli henüz olmamıştır.
Günümüzde daha çok ışınlama konusu
üzerinde çalışmalar vardır. Eşyanın aynen
naklini canlıların aynen nakli ve cansız
cisimlerin aynen nakli olmak üzere ikiye
ayırabiliriz.
• Eski yıllarda ilim dünyasında, cansız
cisimlerin bile aynen naklinin mümkün
olamayacağı düşünülür, buna sebep
olarak da Einstein’ın izafiyet teorisi kaynak
gösterilirdi.
368
• Einstein’ın izafiyet teorisine göre cisimler
hareket ettikleri yönde boylarından
kaybetmekte, ışık hızına erişince de yok
olmaktadır. Günümüzde böyle olmadığı
ortaya çıkmıştır. Işık hızının aşılmasıyla,
kütlenin sonsuz olmadığı ispat edilmiştir.
• 1980’li yıllarda Kanada’da kurşun
metalinin elektronlarının önce enerjiye
çevrilmesi daha sonra aynı elektronun
enerjiye çevrilmiş hâlinin tekrar elektrona
çevrilmesi başarılmıştır.
369
• Yaklaşık 50 sene önce buna muvaffak
olunmuştur. Günümüzde bu meselenin
ne kadar geliştiğini bir düşünelim.
Zaman ihtiyarladıkça Kur’an gençleşiyor,
sırlarını ortaya çıkarıyor.
• İnsanın aynen nakli durumunda insanın
kalbi ve nabzı nasıl olur bilinemez!
Gelecekte ilimlerin çok gelişmesi
beraberinde birçok sürprizi de getirecektir.
Teknoloji ilerledikçe, şimdi imkânsızmış
gibi gelen olaylar gerçekleşecektir.
370
• Işık ve sesten daha hızlı vasıtalar ile
gezegenlere ulaşılabileceği konusunu göz
ardı etmemek lazımdır.
• Uzak mesafelerden eşyayı aynen hazır
etmek mümkündür. Hazreti Süleyman
Filistin/Şam’dayken kendisinde kitaptan bir
ilim bulunan bir kişi, 2000 km’den fazla
mesafede Yemen’de bulunan Sebe Meliki
Belkıs’ı, tahtını ve etrafındaki nöbetçilerini
göz açıp kapayıncaya kadar hatta daha
kısa bir zamanda bir anda getirdi.
371
• Peygamber mucizeleri ilimde hedefleri
gösterir. Kişisel çabalarla o noktaya
yetişilmezse de, insanlığın ortak
çalışmasıyla yetişilebilir. Fen, teknik ve
teknolojinin esasını teşkil eden Allah’ın
irade sıfatından gelen tekvini kanunlarına
riayet edenleri Allah cahillik
cehenneminden, fakirlikten kurtarıp
peygamberlerin manevi olarak ulaştıkları o
noktaya maddi olarak eriştirebilir.
• Maddeten erişilmezse de, manen
erişilebilir.
372
MADDENİN IŞIN HÂLİ
• Plazma hâl veya akkor hâl de denir.
• Plazma hâli, her maddede vardır. Plazma
hâline geçiş; her maddede, her zaman,
belirlenen ve planlanan düzeyde
olmaktadır.
• İnsanın plazma hâlinden etkilenmesi;
solunum yoluyla veya deriden doğrudan
kana geçmek suretiyledir. Havadan
beslenme konusu, maddenin plazma
hâliyle ilgilidir. Plazma hâli havayla
karışınca ve solununca tedavi eder.
373
MADDENİN IŞIN HÂLİNİN
DELİLLERİ
• Altın gibi kıymetli metaller ve yakut gibi
kıymetli taşlar, maddenin 4. hâli olan ışın
hâline kolay geçer. Eskiden beri, deriye
temasla kana geçme veya temassız
solunum yoluyla koruyucu hekimlikte ve
tedavide kullanıldığı bilinmektedir. Madde
ışın hâline geçince kütlesinden
kaybetmez; ya hava ve suda şarj olur ya
da hassas tartım aletiyle bile kütle kaybı
ölçülemez.
374
• Cisimlerin ileride ışınlanabileceğinden söz
edilmektedir.
• Esir maddesinin farklı durumlarından bir
kısmı tartı ve ölçüye gelir, bir kısmı ise
gelmez. Demek ki ölçülemeyen de madde
oluyor ki; bu konunun ışın hâliyle ilişkisi
olabilir.
• Uzayın derinlikleri, sonsuza kadar uçsuz
bucaksız bir boşluk değildir; uzay,
kesinlikle esir maddesiyle doludur. Uzayda
maddenin ışın hâlinin olduğuna dair
görüşler vardır.
375
MADDE TRANSFERİ HANGİ
SICAKLIKTA OLACAK?
• Madde transferinin sıfır kelvin sıcaklığında
olacağı öngörülüyor. 0 K bilindiği gibi en
düşük sıcaklıktır. Günümüzde 0 K’e
inilememiştir.
• Sıcağın yakması gibi soğuğun da yakması
vardır. Buna “bürüdetiyle ihrak etmek”
başka bir ifadeyle “soğukluğuyla yakmak”
denir.
376
• Demek ki soğuğun da yakacağı bir sıcaklık
derecesi vardır. Kış mevsiminin en soğuk
günleri olan zemheride soğuğun
yakmasını görüyoruz.
• Maddenin ışın hâli, yüksek sıcaklıkta
olmakla beraber her bir sıcaklıkta da olur;
maddenin diğer üç hâli için de bu böyledir.
• Öyleyse en düşük sıcaklıkta da plazma
hâli olabilir. Belki de 0 K’e
erişebildiğimizde madde transferini de
gerçekleştirmiş olacağız.
377
• Madde transferi (maddenin ışınlanması)
için maddenin ışın hâlinde olma gerekliliği
bilinmektedir.

378
TAKYON (TACHYON)
• Takyon, Latincede “çok hızlı” demektir.
• Takyonlar ışık hızından daha hızlı, kütlesi
eksi, boyutları sıfırdan küçük olan atom altı
parçacıklardır.
• Takyonların keşfi, enerjinin ışıktan hızlı
gidebileceğini göstermiştir. Hazreti
Süleyman, Kraliçe Belkıs’ın tahtını ışık
hızından daha hızlı olarak yanına getirdi.

379
• Takyonlar üzerinde çalışmaların
önümüzdeki yıllarda artacağı tahmin
edilmektedir.
• Nur ışıktan daha hızlıdır. Melekler nurdan
yaratıldıkları için ışık hızından daha
hızlıdırlar.

380
• Cisimlerin hareket ettikleri yönde
boylarından kaybedeceklerini ve ışık
hızına erişince de yok olacaklarını
belirtmiştik. Einstein’ın izafiyet teorisine
göre ise, ışık hızına erişen bir cismin
kütlesi sonsuz oluyordu. Günümüzde
böyle olmadığı ortaya çıkmıştır. Işık
hızının aşılmasıyla, kütlenin sonsuz
olmadığı ispat edilmiştir.

381
GYRON (JAYRON) DENİLEN
ATOM ALTI PARÇACIK
• Bazı bilim adamlarına göre gyron (jayron)
denilen atom altı parçacık, esir maddesinin
temelini teşkil eder ve evrenin en küçük
parçacığıdır.
• Bir adet atomda yaklaşık 1020 gyron
vardır.

382
ESİRİN BİLİM DÜNYASINCA
1990’LI YILLARA KADAR
KABUL EDİLMEMESİNİN
NEDENLERİ
• Birleşik Alan Teorisi’nde hata yaptığını
sonradan Einstein’ın kendisi de kabul
etmiştir. Buna rağmen fizik dünyası
Einsteinizm diyebileceğimiz görüş
dışındaki her görüşe karşı uzun süre
kapalı yaşamıştır.
383
• Bu sebeple de esir ile ilgili çalışmalar
1990’lı yıllara kadar yayımlanamamıştır.

384
ESİR MADDESİNDEN SÖZ
EDEN BAŞLICA BİLİM
ADAMLARI

385
PROF. DR. PAUL DİRAC (1902–
1984)
• Prof. Dr. Paul Dirac, fizik profesörüdür.
• Prof. Dr. Paul Dirac, esir maddesinin kabul
edilmesi sonucunda ilmî görüşlerde yeni
değişiklikler olacağını ve ucuz enerji
üretiminde faydalar elde edileceğini
belirtmiştir.
• Prof. Dr. Paul Dirac, her yanı kaplayan ve
hareket eden bir tanecik denizinden söz
etmiştir.
386
• Prof. Dr. Paul Dirac, 1933'te Schrödinger
ile beraber Nobel Fizik Ödülü almıştır.

387
PİTTSBURGH
ÜNİVERSİTESİ'NDEN DR.
FRANK M. MENO (1934–….)
• Pittsburgh Üniversitesi'nden Dr. Frank M.
Meno adlı bilim adamının esir maddesiyle
ilgili hipotezi vardır. Dr. Meno, esir
üzerindeki çalışmalarına 1961 yılında
başlamıştır. 1990 yılında Kanada'da
"Physics Essays" isimli uluslararası bir
dergide esirle ilgili yazısı yayımlanmıştır.
388
• Dr. Meno'nun teorisine göre; gyron
(jayron) denilen atom altı parçacık esir
maddesinin temelini teşkil eder. Gyron
küresel değildir. İki ucu sivri ve ortası dar
bir kalem şeklindedir. Kâinatta her şey bu
maddeden ve bu maddenin dinamiğinden
ibarettir. Bir adet atomda yaklaşık 1020
gyron vardır. Dolayısıyla evrenin en küçük
parçacığı gyrondur. Dr. Meno‘ya göre;
esirin uygulama alanları ileride; telepati,
düşünce akışı, iletişim, enerji kontrolü,
tıbbi tedavi gibi alanlar olacaktır.
389
Rus Fizikçi Nikolai
Aleksandrovich Kozyrev (1908–
1983)
• "Rusya'da Tanrıya Dönüş" isimli kitabında
Rus fizikçi Nikolai Aleksandrovich
Kozyrev, esir maddesinden söz
etmektedir.
• Ayrıca zamanı bir madde olarak ele
almakta ve ona enteresan özellikler
yüklemektedir.
390
ESİR MADDESİNİN BİRKAÇ
CÜMLEYLE FARKLI
TANIMLARI
• Esir gayet latif, nazenin, itaatkâr bir icraat
sayfasıdır.
• Emirlerin nakil vasıtasıdır.
• Tasarrufun zayıf bir perdesidir.
• Yazıların latif bir mürekkebidir.

391
• En nazenin bir icraat hullesidir.
• Sanat eserlerinin mayasıdır. En küçük
maddelerin yaratıldığı bir ham madde ve
bir tarladır.
• Atomlar esir maddesinden yaratılmaktadır.

392
ESİR MADDESİNİN
YOKLUĞUNU İSPAT İÇİN
YAPILAN DENEYİN HATALI
BİR DENEY OLDUĞU AÇIĞA
ÇIKMIŞTIR
• Michelson ve Morley, kendi isimleriyle
anılan meşhur Michelson–Morley deneyini
yapmışlardır.

393
• Bu deney, esir maddesinin yokluğunu
ispat için yapılmıştır.
• Sonraki yıllarda deneyin hatalı olduğu
ispatlanmıştır.

394
ESİR MADDESİ ÜZERİNDE
ÇOK DURULMASININ SEBEBİ
• Kimyacılar ve fizikçiler esir maddesine
özel bir önem vermelidirler.
• Esirle ilgili keşif ve buluşlar, enerji
probleminin çözülmesinde yenilik
getirecektir. Çaresi bulunmamış bazı
hastalıkların tedavisinde rol oynayacaktır.

395
• Yerlerin ve göklerin insanlık için bütün
hazinelerini açması belki de bu yolla
olacaktır...

396
MADDENİN İKİ KARAKTERİ
1. TANECİKLİ YAPI
2. DALGA KARAKTERİ
• Atom ve daha küçük boyutlara inildiğinde
maddenin tanecik özelliğinin yanı sıra
dalga özelliği de deneylerle
gözlemlenebilir.
• Işık da madde gibi hem tanecik hem de
dalga özelliğine sahiptir.
397
MADDENİN DALGA
KARAKTERİ
• Atom ve daha küçük boyutlara inildiğinde
maddenin tanecik özelliğinin yanında
dalga özelliği de deneylerle
gözlemlenmektedir.
• Mesela; atomdaki elektron ispat edilirken
elektronun dalga özelliğinden yararlanılır.

398
SEMANIN MEKFUF MEVC
OLMASI
• Mevc, dalga demektir.
• Mekfuf kelimesinin değişik anlamları
vardır. Her bir anlam dalganın farklı bir
yönünü, değişik bir özelliğini, ayrı bir
karakterini açıklar.
• Sema, mekfuf mevc özelliğine sahiptir.
Sema; dalgaları kararlaşmış,
durgunlaşmış, sakin hâle gelmiş bir
denizdir.
399
DALGANIN ÖZELLİĞİ:
KARARLAŞMAK,
DURGUNLAŞMAK, SAKİN
HÂLE GELMEK
• Evren, dalgalardan meydana gelmiş bir
denizdir. Kararlaşmak, durgunlaşmak,
sakin hâle gelmek; dalganın başlıca
özelliklerindendir.

400
SCHRÖDİNGER,
KARARLAŞMIŞ
DALGALARDAN SÖZ EDER
• Kuantum mekaniğine göre belli bir hıza
sahip olan her kütleye karşılık olan bir
dalga vardır.
• Dalga boyu Broglie'nin ortaya koyduğu
denklemle hesaplanabilir.
• Mesela; 1 cm/s hıza sahip bir elektron
dalgası yaklaşık 7 cm boyundadır.
401
• Hız arttıkça dalga boyu kısalır. Daha
karmaşık sistemlerde dalga özellikleri,
Schrödinger’in bulduğu “Schrödinger
denklemi” ile ifade edilir.
• Schrödinger, kararlaşmış dalgalardan söz
eder.

402
Broglie (1892–1987) ve
Schrödinger (1887–1961)
Kimdir?
• Broglie, 1929 yılı Nobel ödülü sahibidir.
Fransız fizikçidir.
• Schrödinger, kuantum mekaniğine olan
katkılarıyla, özellikle de 1933'te kendisine
Nobel ödülü kazandıran “Schrödinger
denklemi” ile tanınır. Avusturyalı fizikçidir.
403
DALGA ÖZELLİKLERİNİN
DAHA FAZLASINI
ÖĞRENMEMİZ
YASAKLANMIŞTIR
• Mekfuf kelimesinin bir manası da “yasak
edilmiş veya menolunmuş” demektir.
• Mekfuf mevc, yasak edilmiş dalga
anlamındadır.

404
• Kuantum mekaniğinde dalga
özelliklerinden en önemlisi; dalganın
konum ve momentum bilgilerinin, belli bir
sınıra kadar ölçülebilir olmasıdır.
• Dalga özelliklerinin daha fazlasını
öğrenmemiz yasaklanmıştır. Fiziksel
olarak da bu zaten mümkün değildir. Buna
“Heisenberg belirsizlik ilkesi” denir.
• Bu özellik aynı zamanda, mutlak
determinizmi reddeder ve kader gerçeğine
kapı aralar.
405
Süper Sicim Teorisi (Superstring
Teorisi)
• Einstein’ın keşfettiği “Süper sicim teorisi”
veya uluslararası ismiyle “superstring
teorisi” maddenin dalga özelliği ile ilgilidir.
Bu teoriye göre maddenin en temel özellik
parçacığı sicimlerdir. Kütle ve elektrik yükü
gibi özellikler, sicimlerin belli salınımları ile
ortaya çıkar. Dolayısıyla bir dalga hareketi
söz konusudur.
406
• Sicim teorisi; açık sicim ve kapalı sicim
olmak üzere iki ana gruba ayrılır.

407
AÇIK SİCİM TEORİSİ VE
KAPALI SİCİM TEORİSİ
• Açık sicim teorisine göre, sicimlerin uçları
hem birleşebilir hem de ayrılabilir. Kapalı
sicim veya açık bir sicim şekli olabilir.
• Kapalı sicim teorisinde ise sicimin
açılabilme özelliği yoktur. Her zaman
kapalı bir halka görünümündedir. Zaten
mekfuf kelimesinin bir diğer anlamı da
“kulplarından sıkıca bağlanıp heybe gibi
asılmış” demektir.
408
• Düğümün açılıp kapanabilme özelliği göz
önünde tutulduğunda, açık sicim teorisinin
tercih edildiği düşünülebilir.

409
DÜRÜLMÜŞ DALGA KARAKTERİ
(ÜÇ BOYUT DIŞINDAKİ DİĞER
BOYUTLARIN ÜÇ BOYUT
İÇİNDEKİ DÜRÜLMÜŞLÜĞÜ)
• Mekfuf kelimesi, “dürülmüş” anlamına da
gelmektedir. Süper sicim teorisi için üç
boyut (buut) yeterli değildir, ek boyutlar
gerekmektedir. Ek boyutlar, dürülmüş bir
vaziyette bildiğimiz üç boyutta gizlenmiştir.
Bu görüş, bu konudaki en yaygın
yorumdur.
410
• 3 boyutlu bir âlemde yaşamaktayız.
• 4. boyut, itibari hat dediğimiz zamandır.
İçine zamanı da alan 5. boyut da vardır.
Zaman, itibari bir şeydir; hakiki vücudu
yoktur. Zamana değer, hayatiyet ve
canlılık kazandıran şey, o zaman zarfı
içinde yapılan işlerdir.
• Einstein, hem bu boyutlardan hem de 6.
boyuttan söz etmiştir. Einstein’ın iddia
ettiği bu 6. boyut, seyr ü seyahat olarak
bilinir.
411
• Mekfuf kelimesinin “dürülmüş” anlamında
da; maddenin dalga karakterine, süper
sicimlere ve 3 boyut dışındaki diğer
boyutlara çarpıcı bir işaret görülmektedir.
• Süper sicim teorisi, 1915 yılında Einstein
tarafından bulunan bir teoridir.
• Diğer âlemde insanın görmesi ise belki
100 boyutlu olacaktır. İnsan öbür dünyada
bir şeyi aynı anda 100 boyutlu olarak
görüp hissedebilecektir.
412
• Sonuç olarak kuantum mekaniğine göre,
evrendeki her bir zerreye karşılık gelen bir
dalga vardır. Evren, bu dalgalardan
meydana gelmiş bir denizdir.

413
YERYÜZÜNDE BULUNAN
DOĞAL ELEMENTLER VE
DOĞAL BİLEŞİKLER
HANGİLERİDİR?

414
METALLERİN SERBEST YA
DA BİLEŞİK OLARAK
DOĞADA BULUNMASIDAKİ
KURAL
• İndirgenme yarı pil potansiyeli listesinde;
indirgenme potansiyeli hidrojenden yüksek
olan metaller, soy (altın, platin, gümüş) ve
yarı soy (bakır, cıva) metallerdir. Soy
metaller doğada yalnız elementel hâlde
bulunur, bileşikleri hâlinde bulunmaz.
415
• Yarı soy metaller ise hem elementel hâlde
hem de bileşiği hâlinde bulunur.
• Amalgam diş dolgular; cıva ve gümüş
içerir. Altın diş dolgusu da vardır. Platin
metali ise, protezlerde kullanılır. Bütün bu
kullanımlarda altın, platin, gümüş ve cıva;
aynen doğadaki gibi metalik hâldedir. Sıfır
değerliklidir. Bu nedenle de sağlığa
zararları yoktur.
• Bakır ve cıva da soy metaller gibi genelde
doğada serbest hâlde bulunur.

416
• Bakır ve cıva metallerine, yarı soy metal
denmesinin sebebi; doğada doğal
bileşiklerinin de olmasıdır.
• Bu 5 element dışındaki bütün metaller,
yaklaşık 55-60 metal doğada yalnız
bileşikleri hâlinde bulunur, hiçbiri serbest
hâlde bulunmaz.
• Örneğin doğada Na, Ca, Al yoktur. NaCl
(yemek tuzu), CaCO3 (mermer), Al2O3
(alüminyum metalinin elektroliz yöntemiyle
elde edildiği boksit cevheri) vardır.

417
• Tabiatta bulunan ve suda çözünmeyen
doğal metal bileşiklerine cevher (filiz)
denir.
• Genellikle kaya tuzu gibi suda çözünenler
yerin derinliklerinde, suda çözünmeyenler
ise yerin üstündedir.
• Demir ve nikelin indirgenme potansiyeli
hidrojenden az olmasına rağmen,
yerkürenin merkezinde erimiş elementel
hâlde de bulunurlar.
418
• İnsan evrenin küçültülmüş bir örneği
olduğundan; evrende hangi doğal
element ve bileşik varsa, insanda
numunesi vardır.
• Zemin yüzündeki doğal element ve doğal
bileşiklerin çok faydalı görevleri vardır.
Özellikle de insanın hizmetine
koşmaktadırlar.

419
METALLER

420
• Pb (KURŞUN): Matbaacılıkta, çatıların
kaplanmasında, boru, halat, akü ve boya
yapımında kullanılır. Lehim; kurşun ve
kalay karışımıdır. Saçma; kurşun ve
arsenik karışımıdır. Matbaa harfi; kurşun,
kalay ve antimon karışımıdır.
• Zn (ÇİNKO): Pirinç alaşımında çinko ve
bakır vardır. Çatı kaplamalarında, otomobil
endüstrisinde, kaplamacılıkta ve boyar
madde üretiminde kullanılır.
421
• Ti (TİTANYUM): İlk olarak titan
uydusunda keşfedildiğinden bu isim
verilmiştir. Tıpta beyin tümörlerinin
tedavisinde, güdümlü mermi ve uçak
gövdesi imalinde, uydu alıcılarını
saptırmada ve aşınmayan balata
üretiminde kullanılır. Titanyum ile krom
karışımından oluşan alaşımdan, elektrik
israfının olmadığı elektrik kablosu
yapımında faydalanılır.
• W (VOLFRAM VEYA TUNGSTEN):
Ampullerin içindeki teller volframdır.
422
• Bi (BİZMUT), Po (POLONYUM), At
(ASTATİN), Rn (RADON), Fr
(FRANSİYUM), Ra (RADYUM), Ac
(AKTİNYUM), Th (TORYUM), Pa
(PROTAKTİNYUM), U (URANYUM):
Radyoaktif elementlerdir. Enerji üretimi ve
ışın elde edilmesinde kullanılır.
• Sn (KALAY): Teneke, kalaylanmış sacdır.
Sac, ince demir–çelik ürünüdür. Bronz
(tunç) alaşımı; kalay ve bakırın karışımıdır.
Lehim; kurşun ve kalay karışımıdır.
Matbaa harfi; kurşun, kalay ve antimon
karışımıdır.
423
• Mn (MANGAN): Sert çelik imalinde
kullanılır. Panzer paletleri, manganlı
çeliktir. Madeni para alaşımında da,
mangan metali de vardır.
• Pt (PLATİN): Platin tel ve platin elektrot
gibi laboratuvar araçlarında, takı
yapımında, sanayide sıvı yağlardan
hidrojenlendirmeyle margarin elde
edilmesinde katalizör olarak, cerrahide
ve diş protezlerinde kullanılır.

424
• Cu (BAKIR): Elektrik kablosu, mutfak
aracı, elektrot ve süs eşyası yapımında
kullanılır. Bronz (tunç) alaşımı; kalay ve
bakırın karışımıdır. Pirinç; bakırın çinkoyla
olan alaşımıdır. Bakırın erime noktası
düşüktür. Bu nedenle bakırın eritilmesi
eskiden beri önem kazanmıştır. Bakır,
doğada elementel hâlde bulunan beş
metalden birisidir. Bakır, korozyona karşı
dayanıklı bir metaldir. Bu sayılan
özelliklerinden dolayı; eskiden beri, hatta
günümüzde de bakırdan faydalanılmıştır.
425
İnsanoğlunun geçmişten günümüze
medeniyette ilerlemesi ve maddi güç
yönüyle önemli bir kalkınma elde etmesi;
bakırın eritilmesi ile tel ve levha hâline
getirilmesi ile olmuştur.
• Fe (DEMİR): İnsanlık, sosyal yaşamında
demire çok muhtaçtır. İnşaat sektöründe,
harp sanayisinde, otomotiv ve ulaşım
alanında demir–çelik endüstrisinin önemi
çok büyüktür. Mekanik, elektronik vb. her
dalda kullanılan, her çeşit alet demirden
yapılır.
426
Demiri hamur gibi yumuşatmak, tel gibi
inceltmek ve şekil vermek, endüstriyel
kalkınmanın aslı, anası, esası ve
kaynağıdır. Bu sebeple demirin önemine
vurgu için; “Demir yerden çıkmıyor, gökten
iniyor.” denmiştir. Yerkürenin merkezi;
erimiş demir ve erimiş nikel karışımıdır.
Semadan düşen taşlara, gök taşı denir.
Düşen gök taşlarının tetkik edilen
parçalarında; demir, çelik ve başka
maddeler karışık olarak bulunmaktadır.
427
• U (URANYUM): Nükleer reaktörlerde
hâlen kullanılan yakıttır. Ağrı dağında,
Soma’da ve Van gölünde uranyum
yatakları vardır.
• Al (ALÜMİNYUM): Otomobil, gemi,
vagon ve uçak yapımında; elektrik ve
kimya endüstrisinde; mutfak araç–
gereçlerinin ve elektrikli ev aletlerinin
imalinde kullanılır. Vagonlar, alüminyum
metalinden olmalıdır; çünkü alüminyum
metali hafiftir. Vagonlara demir
taşıtmamalıdır.
428
• Hg (CIVA): Termometre yapımında,
bileşik elde edilmesinde, barometre
üretiminde, cıva buharlı lamba imalinde
kullanılır. Amalgam alaşımı, diş
hekimliğindeki diş dolgu maddesidir; cıva
ve gümüşten oluşur.
• Ni (NİKEL): Paslanmaz çelik üretiminde,
madeni para yapımında kullanılır.
Magma; erimiş demir ve erimiş nikeldir.
• Th (TORYUM): Önümüzdeki yıllarda
nükleer reaktörlerin yakıtı toryumdur.

429
• Mg (MAGNEZYUM): Alaşımları uçak,
füze ve ev eşyası yapımında, ayrıca
fotoğrafçılıkta flaş olarak kullanılır.
• Os (OSMİYUM): Kaliteli tükenmez
kalemlerin ucu osmiyumdur.
• Cr (KROM): Çelik üretiminde ve
kaplamacılıkta kullanılır.

430
Au (ALTIN)
• Altın, kadınlarda yüksek ahlakın temini
içindir.
• Altın, hem erkekte hem de kadında
kadınlık hormonunu arttırır.
• Erkek ile kadın arasındaki muhabbeti altın,
şayet kadın takarsa arttırır.
• Altının bakır ve gümüş alaşımları, altının
yumuşaklığını gidermek için üretilir.
431
ALTIN REZERVLERİMİZ
NEREDEDİR?
• Altın yatakları ülkemizde Hatay ve
Konya’da bulunmaktadır.
• Bakır madeninin bulunduğu her yerde altın
da çıkarılır. Bakır ile altın, beraber bulunur.
• Fırat nehri Murgul’dan geçmektedir.
Murgul’da bakır madeni vardır. Henüz
bulunmasa da Murgul’da altın rezervi
araştırmaları sürdürülmektedir.

432
ALTIN REZERVİNDE DÜNYA
DOKUZUNCUSUYUZ,
KAYNAKLARIMIZI İSPAT
ETTİĞİMİZDE DÜNYA İKİNCİSİ
OLACAĞIZ
• Dünyada takı olarak kullanılan 650 000 ton
altının 65 000 tonu Türkiye’dedir
• Fırat’ın suyu çekilince altından altın
çıkacağı söylenmektedir.
433
METALLERİN SERBEST YA
DA BİLEŞİK OLARAK
DOĞADA BULUNMASIDAKİ
KURAL
• İndirgenme yarı pil gerilimi listesinde;
indirgenme potansiyeli hidrojenden yüksek
olan elementler, soy (altın, platin, gümüş)
metaller ve yarı soy (bakır, cıva)
metallerdir. Soy metaller doğada yalnız
elementel hâlde bulunur, bileşikleri hâlinde
bulunmaz.
434
• Yarı soy metaller ise hem elementel hâlde
hem de bileşiği hâlinde bulunur.
• Amalgam diş dolgular; cıva ve gümüş
içerir. Altın diş dolgusu da vardır. Platin
metali ise, protezlerde kullanılır. Bütün bu
kullanımlarda altın, platin, gümüş ve cıva;
aynen doğadaki gibi metalik hâldedir. Sıfır
değerliklidir. Bu nedenle de sağlığa
zararları yoktur.
• Bakır ve cıva da soy metaller gibi genelde
doğada serbest hâlde bulunur.
435
• Bakır ve cıva metallerine, yarı soy metal
denmesinin sebebi; doğada doğal
bileşiklerinin de olmasıdır.
• Bu 5 element dışındaki bütün metaller,
yaklaşık 70 metal doğada yalnız bileşikleri
hâlinde bulunur, hiçbiri serbest hâlde
bulunmaz.
• Örneğin doğada Na, Ca, Al yoktur. NaCl
(yemek tuzu), CaCO3 (mermer), Al2O3
(alüminyum metalinin elektroliz yöntemiyle
elde edildiği boksit cevheri) vardır.
436
• Tabiatta bulunan ve suda çözünmeyen
doğal inorganik metal bileşiklerine cevher
(filiz) denir. Formülü basit olan cevherler
olduğu gibi, kompleks olanları da vardır.
• Genellikle kaya tuzu gibi suda çözünenler
yerin derinliklerinde, suda çözünmeyenler
ise yerin üstündedir.
• Demir ve nikelin indirgenme potansiyeli
hidrojenden az olmasına rağmen,
yerkürenin merkezinde erimiş elementel
hâlde de bulunurlar.
437
“FIRAT’IN SUYU ÇEKİLİR VE
ALTIN MADENİNDEN BİR DAĞ
ZUHUR EDER.” SÖZÜNDE
HANGİ OLAYLARA
İŞARETLER VARDIR?
• Fırat suyunun altın değerinde olabileceği
bir döneme mecaz olarak işaret olabildiği
gibi yapılacak barajlardan elde edilecek
gelirlere de altın sözüyle işaret olabilir.
438
• Fırat’ın suyu tamamen çekilerek, altında
çok büyük altın ve petrol yataklarının
çıkacağı da bildirilmiş olabilir. Ayrıca,
toprak çökmeleri neticesinde altın
madeninin de bulunması olasıdır.
• Sözün devamındaki “Kim orada bulunursa
bir şey almasın.” sözünden de o bölgenin,
bünyemizde, bir dinamit gibi, potansiyel bir
tehlike olduğunun anlatılmasında şüphe
yoktur.

439
GÜMÜŞ VE ALTIN CİNSİNDEN
OLMAYAN HAZİNELER
• Peygamber Efendimiz buruk bir
tebessümle “Müjde Tâlekan’a! Orada Yüce
Yartıcı‘nın gümüş ve altın cinsinden
olmayan hazineleri var.” demiştir.
• Tâlekan, petrol yatakları bol olan bir
mıntıkanın adıdır. Tâlekan bölgesinde
bulunan Kazvin şehrinde petrol
çıkmaktadır. Kazvin, günümüzde İran
sınırları içerisindedir.
440
• İleride o bölgede uranyum, elmas vb.
başka değerli madenler de bulunabilir.
• Raif Karadağ “Petrol Fırtınası” adında bir
kitap yazmış, otel odasında öldürülmüştür.

441
TOPRAKTAKİ ALTINI SİYANÜR
YÖNTEMİYLE ÇIKARTMAK
ZARARLI MIDIR?
• Bergama’da altının çıkartılmaması için,
uzun zaman yürüyüş yapıldı. Necip
Hablemitoğlu ölümünden az önce siyanür
yürüyüşünün bahane olduğunu açıklamıştı.
• Bergama’da altın çıkarılmaya başlandı.
Senede 100 ton siyanür kullanılıyor,
tamamı yok ediliyor. Bu sebeple çevreye
zararı olmuyor.
442
• Ülkemizde çevreye başka sebeplerle
atılan zaten 265 000 ton siyanür vardır.

443
SİYANÜR YÖNTEMİYLE ALTIN
ELDE EDİLMESİNE AİT
KİMYASAL REAKSİYON
DENKLEMLERİ
• 4Au + 8NaCN +2H2O + O2 →
4NaAu(CN)2 + 4NaOH
• 2Na + 2Au(CN)2 + Zn →
2Au + Na2Zn(CN)4
444
ALTIN REZERVLERİMİZ
• Altın yatakları ülkemizde Hatay ve
Konya’da bulunmaktadır.
• Fırat’ın suyu çekilince altından altın
çıkacağı söylenmektedir.
• Bakır madeninin bulunduğu her yerde altın
da çıkarılır. Bakır ile altın, beraber bulunur.
• Fırat nehri Murgul’dan geçmektedir.
Murgul’da bakır madeni vardır. Henüz
bulunmasa da Murgul’da altın rezervi
araştırmaları da sürdürülmektedir.
445
ALTININ AYARININ
BELİRLENMESİ (ALTIN
SAHTECİLİĞİNİN ÖNLENMESİ)
• Cabir bin Hayyan; HCl formülüyle
gösterilen hidroklorik asidi (tuz ruhu),
HNO3 formülüyle gösterilen nitrik asidi
(kezzap) elde etmiştir.
• Cabir bin Hayyan bu iki buluşundan başka
bir de; 3 hacim derişik HCl ile 1 hacim
derişik HNO3 karışımından oluşan,
günümüzde de bütün dünyada kullanılan
kral suyunu keşfetmiştir.
446
• Altın, yalnız kral suyuyla kimyasal
reaksiyona girer.
• Kral suyu, başka hiçbir elementle kimyasal
reaksiyona girmez.
• Bu özellikten; hem altının saf olup
olmadığının anlaşılmasında hem de altın
alaşımlarındaki altının yüzde bileşim
miktarının bulunmasında (altının ayarının
tayini) yararlanılır.

447
• Altının yalnız kral suyuyla kimyasal
reaksiyona girmesi, hem altının saflığının
belirlenmesinde hem de özellikle
sahteciliğin önlenmesinde günümüzde de
kullanılan en yaygın ve önemli bir
yöntemdir.
• Bu yöntemin dört işlem basamağı vardır.
• Birinci basamakta; altın yüzdesi tayin
edilmek istenen metal karışımından oluşan
bileşimden (ayarından veya sahteliğinden
şüphe edilen altın) hassas tartım alınır.
448
• İkinci basamakta; altının üzerine kral suyu
ilave edilir.
• Kral suyuyla, yalnız altın kimyasal
reaksiyona girdiğinden yalnız altının
bileşikleri oluşur; gümüş, bakır, nikel, çinko
gibi altınla beraber bulunması muhtemel
olan metallerin bileşikleri oluşmaz.
• Altın yükseltgenmiş; diğer metaller ise
kimyasal reaksiyona girmemiş olur.

449
• Üçüncü basamakta ise; ikinci basamakta
oluşan altın bileşiğindeki altın katyonu,
tekrar sıfır değerlikli altına indirgenir.
• Bu işlem şöyle yapılır: Altın bileşiğindeki
altın katyonu, Fe+2 çözeltisi ile reaksiyona
sokulur; böylece altın katyonu tekrar
elementel altına indirgenir, Fe+2 ise Fe+3’e
yükseltgenir.

450
• Dördüncü (son) basamakta ise; ele geçen
saf altın tartılır; baştaki tartımla
oranlanarak altının yüzde safiyeti
bulunmuş olur.

451
ALTIN ALAŞIMLARI
Renk Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri
Sarı 22 Altın 91,67%
Gümüş 5%
Bakır 2%
Çinko 1,33%
Kırmızı 18 Altın 75%
Bakır 25%

Gül 18 Altın 75%


Bakır 22,25%
Gümüş 2,75%

452
Renk Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri

Pembe 18 Altın 75%


Bakır 20%
Gümüş 5%
Beyaz 18 Altın 75%
Palladyum veya Platin 25%

Beyaz 18 Altın 75% Palladyum 10%


Nikel 10% Çinko 5%
Gri– 18 Altın 75%
Beyaz Demir 17%
Bakır 8%
Yeşil 18 Altın 75%
Gümüş 25%
453
Renk Aya Alışımdaki Elementlerin
r Yüzdeleri

Açık Yeşil 18 Altın 75%


Bakır 23%
Kadmiyum 2%
Yeşil 18 Altın 75%
Gümüş 20%
Bakır 5%
Koyu Yeşil 18 Altın 75% Gümüş 15%
Bakır 6% Kadmiyum 4%
Beyaz– 18 Altın 75%
Mavi Demir 25%
veya Mavi
Mor – Altın 80%
454
Alüminyum 20%
Renk Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri

Sarı 22 Altın 91,6% Gümüş 5,5% Bakır 2,9%

Sarı 18 Altın 75% Gümüş 16% Bakır 9%

Yoğun 22 Altın 91,6% Gümüş 3,2% Bakır 5,1%


Sarı
Sarı 14 Altın 58,5% Gümüş 30% Bakır 11,5%

Koyu 9 Altın 37,5% Gümüş 31,25% Bakır 31,25%


Sarı

455
ALTIN ALAŞIMI FOTOĞRAFLARI

Mor Mavi – Yeşil – Pembe Gül

Beyaz
Sarı (24 Ayar)
Sarı (22 Ayar)
456
AMETALLER

457
AMETALLERİN SERBEST YA
DA BİLEŞİK OLARAK
DOĞADA BULUNMASIDAKİ
KURAL
• F2 ve Cl2 gazı, tabiatta bulunmaz. Doğada
florür bileşikleri ve klorür bileşikleri vardır.
• F2 gazı ve Cl2 gazından başka bütün
ametaller; doğada, hem elementel hâlde
hem de bileşiği hâlinde bulunur.
• Tabloda bunlar örneklerle gösterilmiştir:
458
AMETALİN DOĞAL AMETAL
SEMBOLÜ ELEMENTEL İÇEREN
AMETALİN DOĞAL
FORMÜLÜ BİLEŞİĞİN
FORMÜLÜ
C C (KÖMÜR) CO2
H H2 (HİDROJEN) H2O
O O2 (OKSİJEN) CaCO3 (ALÇI)
N N2 (AZOT) PROTEİN
S S (KÜKÜRT TOZU) CaSO4
(MERMER)
Si Si (AKİK TAŞI) SiO2 (KUM)
459
• H2 (HİDROJEN): Sıvı hidrojen roket
yakıtıdır. H2 gazı; margarin elde edilirken
sıvı yağların doyurulması işleminde, uçan
balonlarda, NH3 (amonyak), HCl
(hidroklorik asit) ve CH3OH (metil alkol)
bileşiklerinin sentezinde kullanılır. Havanın
hacimce % 0,00005’i hidrojendir.
• S (KÜKÜRT): Tarımsal mücadelede ve
akülerin sıvısı olan sülfürik asit üretiminde
kullanılır.

460
• N2 (AZOT): Havanın hacimce % 78’i
azottur. Azot; amonyak ve nitrik asit
üretiminde kullanılır.
• I2 (İYOT): Tentürdiyot; I2 (iyot) ve KI
(potasyum iyodür)’ün C2H5OH (etil
alkol)’deki çözeltisidir. Radyoaktif izotopu,
hipertiroidizimde kullanılır.
• P (FOSFOR): Kırmızı fosfor, kibrit
üretiminde kullanılır.

461
• C (KARBON): Kömür, elmas ve grafit
olmak üzere üç allotropu vardır. Kömür
yakacak, elmas ziynet eşyası, grafit ise
elektrot ve kurşun kalem ucu olarak
kullanılır.
• O2 (OKSİJEN): Havanın hacimce % 21’i
azottur; azot solunum maddesidir.
Kaynakçılıkta ve çelik endüstrisinde
kullanılır. Oksijenin allotropu O3 (ozon);
havanın hacimce % 0,00006’sıdır. Ozon
tabakası, güneş ışınlarının zararını filtre
eder.
462
AMETALLERİN SERBEST YA
DA BİLEŞİK OLARAK
DOĞADA BULUNMASIDAKİ
KURAL
• F2 gazı ve Cl2 gazı, tabiatta bulunmaz.
Doğada florür bileşikleri ve klorür bileşikleri
vardır. Bu ikisinden başka bütün ametaller,
hem elementel hâlde hem de bileşiği
hâlinde bulunur. Tabloda bunlar örneklerle
gösterilmiştir:
463
ASAL GAZLAR (SOY GAZLAR)

464
• Kr (KRİPTON) VE Xe (KSENON):
Fotoğrafçılıkta, çok hızlı hareket eden
cisimlerin görüntülenmesinde kullanılır.
Havanın hacimce % 0,0001’i kripton ve
% 0,94’ü ise ksenondur.
• He (HELYUM): Uçan balonların
şişirilmesinde kullanılır. Havanın
hacimce % 0,000009’u helyumdur.
• Rn (RADON): Kanser tedavisinde alfa
ışını kaynağı olarak kullanılır.
465
• Ne (NEON) VE Ar (ARGON): Flüoresanlı
lambalarda tüplerin içine bu gazlar
doldurulur. Havanın hacimce % 0,0012’si
neon, % 0,94’ü ise argondur.

466
SOY GAZLARIN
KULLANILDIĞI YERLER
• He: Balon yapımında, soğutucularda, roket
yakıtı olarak, anestezik gazların
seyreltilmesinde
• Ne: Kırmızı ışık elde edilmesinde
• Xe: Araba farlarında
• Rn: Kanser tedavisinde

467
KSENONUN OKSİJENLE
YAPTIĞI BİLEŞİKLER
• XeO3
• XeO4
• Na4XeO6 x nH2O
• 2Ba2XeO6 x 3H2O

468
KSENONUN OKSİJENLE VE
FLORLA YAPTIĞI BİLEŞİKLER
• XeO2F2
• XeOF2
• XeOF4
• KXeO3F
• (NO)2XeF8

469
KSENONUN FLORLA YAPTIĞI
BİLEŞİKLER
• XeF2
• XeF4
• XeF6
• XeF6 x SbF5
• XeF6 x AsF5
• XeF2 x 2SbF5
• XeF2 x 2TaF5

470
• XeF6 x BF3
• RbXeF7
• NaXeF8
• K2XeF8
• Cs2XeF8
• Rb2XeF8

471
KRİPTON VE RADONUN
FLORLA YAPTIĞI BİLEŞİKLER
• KrF2
• KrF2 x SbF5
• KrF4
• RnFn

472
SOY GAZLAR YAPAY BİLEŞİK
OLUŞTURUR
• Soy gazlardan He (helyum), Ne (neon), Ar
(argon) elementlerinin hiçbir bileşiği
yoktur. Kr (kripton), Xe (ksenon) ve Rn
(radon) elementleri ise özel şartlarda O2
(oksijen) gazı ve F2 (flor) gazıyla bileşik
oluştururlar. Neden soy gazlardan ilk üçü
bileşik yapmıyor da son üçü bileşik
yapıyor? Neden yalnız O2 ve F2
elementleriyle bileşik oluşturuyorlar?
473
• Elektronegatiflik; bağ elektronlarını çekme
kabiliyetidir.
• Elektronegatiflik, periyodik tabloda soldan
sağa doğru artar. Soy gazların
elektronegatifliği diğer gruplara göre
yüksektir. Bununla beraber O ve F
elementlerinin elektronegatifliği; Kr, Xe ve
Rn’dan daha fazladır. He, Ne ve Ar
elementleri için elektronegatiflik söz
konusu değildir. Oksijenin elektronegatifliği
3,5, florun 4, kriptonun 3, ksenonun 2,6,
radonun ise 2,4’tür.
474
• Oksijen ve florun elektronegatifliği ile son
üç soy gazın elektronegatiflikleri arasında
fark azdır. Bu nedenle oluşan bileşik,
kovalent özelliktedir. Elektronegatifliği az
olan Kr, Xe ve Rn kısmi pozitif
konumunda; elektronegatifliği fazla olan O
ve F ise kısmi negatif konumundadır.
• Soy gaz bileşikleri, yapaydır. Araştırma
amaçlı üretilmiştir.
• Kullanım yerleri yoktur.

475
• Oluşturulma reaksiyonları, endotermik
olduğundan masraflıdır.
• Tabloda görüldüğü gibi çok farklı bileşik
oluştururlar. İki element arasında çok
sayıda bileşiğin meydana gelmesi;
kararsızlığın ve zorla oluşturulmanın
göstergesidir.
• Kararsız bileşik, hemen bozunan bileşik
anlamına gelir.

476
• Soy gaz bileşikleri, ametal– ametal
bileşikleri gibi adlandırılır.
• Soy gazlar, havada bulunan elementlerdir.
• Soy gaz bileşikleri, 1964 yılında
üretilmiştir.

477
ELEMENTEL HÂLDE OLAN SOY
GAZLARIN HAVADA HACİMCE BULUNMA
YÜZDELERİ
GAZIN ADI HACİMCE
YÜZDESİ
Helyum 0,0005
Neon 0,0012
Argon 0,94
Kripton 0,0001
Ksenon 0,000009
478
YARI METALLER

479
• Si (SİLİSYUM): Kuvars, akik taşı ve
çakmak taşı silisyum kristalidir. Kuvars
kristali, enerji verir ve tansiyonu düzenler.
Bütün akik taşları stres ve gama iyi gelir.
Kırmızı akik taşı meni noksaniyetini
tamamlar, kan dolaşımını düzenler. Mavi
akik taşı, düşünce yeteneğini geliştirir ve
güzel konuşmayı sağlar. Pembe akik taşı,
kötü duygulara fırsat vermez ve sempati
kazandırır. Mor akik taşı, ametist olarak
bilinir.
480
B (BOR)
• Dünya bor rezervinin % 76’sı
Türkiye’dedir. Bor madeninin üretiminde
ve ihracatında Türkiye dünyada birinci
sıradadır. Ülkemizde bor Kütahya–Emet’te
bulunmaktadır. Bolu tüneli havalisinde de
bor bulunmuştur. Bolu tüneli yapımı 15
sene sürmüştür. Ülkemizdeki bor üretim
merkezleri; Balıkesir–Bandırma, Balıkesir–
Bigadiç, Eskişehir–Kırka, Bursa–
Kestelek’tedir.

481
• Bor bileşikleri, hidrojen kaynağıdır. Bordan
elde edilen hidrojen, yakıt olarak kullanılır.
Bor bileşiğinin içerdiği hidrojen yakıtıyla
çalışan arabalar vardır. Bunlara bor
arabaları denir. Yine bor cevherindeki
hidrojenin, hava oksijeniyle yanması
suretiyle çalışan bor pili ve bor reaktörü de
vardır. Borun yakıt olarak kullanılması, en
önemli kullanım alanıdır. Bu alanda,
gelecekte çok ileri gelişmelerin olacağı
tahmin edilmektedir.
482
• Önemli bir diğer kullanım alanı da bor
alaşımlarıdır. Borun çelikle olan alaşımı
elastikiyet kazanır. Bu özelliğinden dolayı
150 katlı binalarda kullanılır.
• Uzay mekiği yapımında da bor
kullanılmaktadır.
• LCD televizyon ekranı yapımında da bor
kullanılmaktadır.
• Bor madeni 400 farklı alanda katkı
maddesi olarak kullanılmaktadır.
483
• Bor; cam, deterjan, seramik, ısı
izolasyonu, ilaç, elektronik, tarım, sağlık,
tekstil, cam vb. pek çok sektörde yaygın
olarak kullanılır.
• Borun dünya fiyatını Türkiye
belirlemektedir.
• Bor madeni Türkiye için stratejik öneme
sahiptir, ülkemizi ilerilere götürecek bir
kaynaktır.

484
• Bor, doğada genelde cevherleri hâlinde
bulunur.
• Nadiren elementel hâlde de bulunur.
• Elementel hâldeki kullanım alanları ve
yakıt olarak kullanımı aslında çok daha
önemlidir.
• Çeşitli yöntemlerle, doğal bor bileşiğinden
bor elementi elde edilir. Türkiye’de bu
üretime henüz başlanmamıştır.

485
• As (Arsenik): Ağır metaldir. Ağır metallerin
hepsi, hem kendileri hem de bileşikleri
zehirdir. Kaynak sularında bulunmazlar.
Yer altından gelen ağır metal içeren sular
Burdur gölü, Acı göl gibi göllerde, ağır
olduklarından toplanırlar; yeryüzüne
çıkamazlar. Diğer sularla bulunan arsenik,
çevre kirlenmesi sebebiyledir. Halk
arasında zırnık adıyla bilinen madde
arseniktir.

486
ARSENİK İLE ZEHİRLEME
• Arseniğin zehir olarak kullanılması çok
eskidir. Roma tarihinde Hıristiyanlara karşı
kullanmışlardır, eskilere dayanmaktadır.
Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim
başta olmak üzere çok sayıda Osmanlı
padişahının, günümüzde de Turgut
Özal’ın, Bülent Ecevit’in zehirlendiği
söylenmektedir. Zehirlenenler genelde iyi
insandır, vücutları çürümeden duruyordur.
487
TARİHÎ ŞAHSİYETLERİN
MEZARLARI AÇILARAK
ZEHİRLENDİKLERİ AÇIĞA
ÇIKARILMALI MI?
• Böyle tarihî şahsiyetler için bu yapılmalıdır.
Mezarları açılmalı ve adli tıpa
gönderilmelidir, bunun hiçbir mahzuru
yoktur, en azından mesele kestirilip
atılarak konu kapatılmış olur.

488
BOR NİÇİN
ÖZELLEŞTİRİLMEDİ? (BOR
POLİTİKAMIZ)
• Yakın bir geçmişte Türkiye’deki bor
rezervlerini uluslararası tröstler ele
geçirmeye çalıştılar.
• Özelleştirme günlerinde bora talipmiş gibi
gözüken yerli firmalar, yabancıların
taşeronuydu.
• Bu ayak oyunlarından dolayı bor
özelleştirme kapsamından çıkarıldı.
489
• Bor, Eti Maden İşletmeleri tarafından
çıkarılmaktadır ve işlenmektedir. Eti
Maden İşletmeleri, bir devlet kuruluşudur.
• Bor madeni Türkiye için stratejik öneme
sahiptir, ülkemizi ilerilere götürecek bir
kaynaktır.

490
ELEMENT OLARAK
KULLANDIĞIMIZ DOĞAL
KAYNAKLARIMIZIN
BULUNDUĞU YERLER
• Alüminyum, Hakkâri’de, Seydişehir’de ve
Toros dağlarında bulunur.
• Ülkemizdeki toryum madeni kaynakları
Eskişehir–Sivrihisar– Beylikahır–
Kızılcaören köyünde ve Malatya’da
Hekimhan–Kulancak’tadır.
491
• Titanyum Isparta’da bulunur.
• Altın, Hatay ve Konya’da bulunur.
• Bakır, Ergani ve Murgul’da bulunur.
• Bor; Kütahya–Emet, Balıkesir–Bandırma,
Balıkesir–Bigadiç, Eskişehir–Kırka ve
Bursa–Kestelek’te bulunmaktadır.
• Uranyum; Ağrı dağında, Soma’da ve Van
gölünde vardır.

492
HANGİ ELEMENTTE
DÜNYADA BİRİNCİYİZ?

• Dünyadaki borun % 76’sı Türkiye’dedir.


• Dünyadaki toryumun % 80’i Türkiye’dedir.
• Dünyadaki titanyumun % 100’ü
Türkiye’dedir.

493
KAYNAKLARDA ÜLKELERİN
MADEN YÜZDELERİ NİÇİN
FARKLIDIR?
• Bir element, farklı cevherlerden elde
edilebilir. Şayet herhangi bir elementin;
cevherdeki yüzde içeriği azsa ve günümüz
tekniğine göre henüz o cevherden elde
edilmesi ucuz yolla gerçekleştirilemediyse,
o kaynak yok sayılıyor.
• Ülkemizde çok bulunan titanyumun bir
görevi de, uydu haritalarında maden
kaynaklarımızı tam göstermemesidir.
494
• Hazinelerin üstünü örtme konusu,
kaynaklarımızın üstüne üşüşülmesini
önlemesi açısından günümüzde önem
taşımaktadır.

495
MÜSLÜMANLARIN BULDUĞU
ELEMENTLER
• Alkali kelimesi, Arapça el kali kökünden
türemiştir. Arapçada lügat manası bazik
olan madde demektir. Kalevi de denir.
Cabir bin Hayyan, potasyuma özelliğine
uygun kalium adını vermiştir. Potasyum,
bazik özellikte bir elementtir. Kalium,
kalevi özelliğe sahip madde anlamındadır.
Kalevi kelimesinin Latincesi olan kalium
sözcüğü Arapçadan Latinceye geçmiştir.
496
• Müslümanların bulduğu elementler 800’lü
yıllara rastlar.
• 10 kadar elemente ismini Müslümanlar
koymuştur.

497
IUPAC’IN YENİ ÜRETİLECEK
ELEMENTLERİN İSMİNİ
BELİRLEDİ
• Yeni üretilecek elementlerin ismini IUPAC
belirliyor. Kural olarak; rakamların
Latinceleri birleştirildikten sonra sonuna
ium eki ekleniyor.
• LATİNCE RAKAMLAR
• 0 – nil

498
• 1 – un
• 2 – bi
• 3 – tri
• 4 – quadr
• 5 – pent
• Örneğin; 205 atom numaralı elementin adı
binilpentium olacak.

499
IUPAC
Uluslararası Temel ve Uygulamalı
Kimya Birliği
The International Union of Pure and
Applied Chemistry

500
ÜNİTE İLE İLGİLİ SOSYAL
ALANDA KULLANILAN KİMYA
KELİME VE DEYİMLERİ

501
ATOM PARÇASI AĞIRLIĞI
• En küçük miktarı anlatmak için kullanılan
bir deyimdir. Atom parçası ağırlığındaki
iyiliğin de kötülüğün de karşılığı mutlaka
verilir.

502
MERKEZKAÇ (ANİL MERKEZ)
KAÇIŞ
• Geriye dönüşün çok zor olduğu kaçışlara
merkezkaç (anil merkez) kaçış denir.

503
AİLE İZOTOPLARI, FERT
PARTİKÜLLERİ, AİLE
MOLEKÜLLERİ
• Milletler ailelerden, aileler de fertlerden
meydana gelir.
• Aile izotopları, fert partikülleri ile; millet de
aile molekülleri ile şekillenir ve iyi veya
kötü bir durum ortaya çıkar.

504
AİLE ATOMU VE FERT
İZOTOPLARI
• Toplum aile atomu ve fert izotoplarının hâl
ve keyfiyetlerine göre şekillenmekte ve
buna göre yönlenmektedir.

505
ATOM İLE İLGİLİ SÖYLEM
HATALARI
• Her elementin yapı taşı atom değildir. Yapı
taşı molekül olan elementler de vardır.
Bunlara element molekülleri denir.
• Element tanımında; “aynı cins atomdan
oluşan saf madde” derken izotoptan da
söz edilmelidir; çünkü her bir aynı cins
atomun farklı izotopu vardır; bu yönden
farklı atom olmaktadır.
506
BİLEŞİK TANIMIYLA İLGİLİ
SÖYLEM HATALARI
• Her bileşiğin yapı taşı molekül değildir.
Yapı taşı formül-birim olan bileşikler de
vardır.
• Bileşik diyebilmemiz için farklı cins
atomların kimyasal yolla birleşmesi
gerekir. Aynı cins atomların kimyasal yolla
birleşmesinden oluşan element
molekülleri, elementtir; bileşik değildir.
507

You might also like