You are on page 1of 44

ÇEKİRDEK

KİMYASI
ÜNİTENİN BÖLÜM BAŞLIKLARI
• 1. Çekirdeğin Yapısı ve Kararlılık
• 2. Yapay Çekirdek Reaksiyonları, Fisyon ve Füzyon
• 3. Aktiflik, Radyoaktif Işınların Sayımı ve Sağlığa Etkisi
• 4. Radyoaktif Maddelerin Kullanım Alanları

1. ÇEKİRDEĞİN YAPISI VE
KARARLILIK
Maddenin en küçük parçası olan cüz–ü layetecezzada yoğun bir
enerji vardır. Yunan bilginlerinin iddia ettiği gibi bunun
parçalanamayacağı söylenemez. O da parçalanabilir.
Parçalanınca da öylesine bir enerji meydana gelir ki Bağdat’ın
altını üstüne getirebilir. Bu, Allah’ın bir kudret nişanıdır.
Cabir bin HAYYAN*
(721–805)

* Kimya ilminin babası, Türk bilim adamı, büyük dâhi ve Harran


Üniversitesi rektörüdür.

Madde, sonsuz denecek ölçüde parçalanabilir.


Nazzam*
(792–845)
* İslam âlimi, Basra’da doğdu, Basra’da yaşadı, hayatının son
devresini Bağdat’ta geçirdi.
1
RADYOAKTİFLİK
• Bazı atomların çekirdeklerindeki kararsız yapıdan dolayı
kararlı hâle gelebilmek için atomların çekirdeklerinden enerji
ve/veya parçacık fırlatması veya dönüşümler gerçekleştirmesine
radyoaktiflik denir.
• n / p oranı 1,5’tan büyük veya eşit olan tanecikler ile n / p
oranı 1’den küçük tanecikler radyoaktiftir.
• Atom numarası 83’ten büyük olan doğal elementler arasında
radyoaktif olmayan element yoktur. 83Bi dâhil olmak üzere hepsi
radyoaktiftir.
• Atom numarası 83’ten küçük olan elementler 82Pb dâhil
olmak üzere kararlıdır. Kararlı elementlerin sentetik izotopları,
kararsız (radyoaktif) olabilir.
• Radyoaktif taneciklerin çekirdeklerinden enerji veya parçacık
fırlatmaları olayına ışıma denir.

IŞIMALAR
• 1–Alfa ışıması: Atom çekirdeğinden 2 nötron ile 2 protonun
beraber fırlatılmasıdır. Alfa ışıması yapan atomun atom numarası
2, kütle numarası 4 azalır.
• 2–Proton ışıması: Atom çekirdeğinden 1 protonun
fırlatılmasıdır. Proton ışıması yapan atomun atom numarası 1,
kütle numarası 1 azalır.
• 3–Nötron ışıması: Atom çekirdeğinden 1 nötronun
fırlatılmasıdır. Nötron ışıması yapan atomun atom numarası
değişmez, kütle numarası 1 azalır.
• 4–Beta ışıması: Atom çekirdeğindeki 1 nötronun; proton ve
elektrona dönüşmesidir. Beta ışıması yapan atomun proton sayısı
1 artar, kütle numarası değişmez.
• 5–Pozitron ışıması: Atom çekirdeğindeki 1 protonun; nötron
ve pozitrona dönüşmesidir. Pozitron ışıması yapan atomun proton
sayısı 1 azalır, kütle numarası değişmez.

2
• Beta ve pozitron ışımaları beta sembolüyle gösterilir. + işareti
varsa pozitron, işaret yoksa veya – işareti varsa betadır.
• Elektron yakalama: Bazı çekirdekler 1. yörüngelerinden
elektron yakalayabilir. Bu yakalanan elektron, çekirdekteki bir
protonu nötrona dönüştürür. Elektron, çekirdek tarafından
yakalanınca, onun boşalttığı yer, daha yüksek enerji düzeyinden
bir elektron tarafından doldurulur. Pozitron ışıması ile elektron
yakalanmasında aynı olay gerçekleşir (protonun nötrona
dönüşmesi). Elektron yakalamada çekirdekten fırlatılan bir
parçacık yoktur.
• 6–Gama ışıması: Atom çekirdeğinden fazla enerjinin
fırlatılmasıdır (enerji paketi). Genelde diğer ışımalarla beraber
veya diğer ışımaların sonrasında gerçekleşir. Gama ışıması
yapan atomun atom ve kütle numarası değişmez.
• BOMBARDIMAN: Kararlı çekirdeklerin veya radyoaktif
çekirdeklerin bazı parçacıklarla (alfa, beta, nötron gibi)
çarpıştırılmasıdır.

YARI ÖMÜR (YARILANMA SÜRESİ)


• Radyoaktif bir maddenin başlangıç kütlesinin yarısının
ışımalarla bozunması için geçen süreye yarı ömür veya
yarılanma süresi denir.

YARILANMA SÜRESİ MADDENİN SONRADAN


VAR EDİLDİĞİNİ GÖSTERİR
• Radyoaktif maddeler yarılanma sonucunda bitmediğine göre
bir başlangıçları var demektir. Şayet madde ezelî olsaydı
(maddenin başlangıcı olmasaydı) radyoaktif maddeler çoktan
bitmiş olacaktı. Bitmediğine göre sonradan var edilmiştir. Öyleyse
madde ezelî değildir.

3
YARI ÖMÜR VE MADDE–ENERJİ İLİŞKİSİ
• Madde, kaç yarılanma geçirirse geçirsin belirli bir miktarı
kalır. Örneğin; uranyum bozununca kripton, baryum, nötron ve
enerji meydana gelir. Çıkan ışının kütlesi kadar madde enerjiye
dönüşmüştür.

DOĞAL ATOMLARIN YARI ÖMRÜ ÇOK


YÜKSEKTİR (RADYASYON TEDBİRLERİ)
• Potasyum–40 ve karbon–14 izotoplarının yarı ömürleri, diğer
atomlara göre çok azdır.
• Bu azlığa rağmen, örneğin; potasyum–40 atomunun yarı
ömrü, insana zarar vermeyecek kadar uzundur. Potasyum–40
atomlarının yarısının bozunması için 1,3 milyar yılın geçmesi
gerekmektedir.
• İnsan vücudunda en çok bulunan radyoaktif izotoplar
potasyum–40 ve karbon–14 izotoplarıdır. Diğer radyoaktif
izotopların yarı ömrü de insana zarar vermeyecek kadar uzundur.
• Potasyum–40 atomlarının yarı ömrünün uzun olması
sayesinde, bir hücre şayet yaşasaydı 200 senede ancak 1 kez
potasyum–40 bozunmasıyla karşı karşıya kalacaktı.
• Bir hücre bu kadar uzun yaşamadığına göre, potasyum–40
bozunması ve izotopun yarılanmasından dolayı radyasyon
yayılması söz konusu değildir.

KARARLILIK KUŞAĞI
• Kabaca n / p oranı 1,5’tan büyük veya 1,5’a eşit olan
tanecikler ile n / p oranı 1’den küçük tanecikler kararsızdır. Bunun
dışında kalanlar kararlıdır.
• Kararlı elementler; atom numarası 1 ile 82 arasındaki 82
elementtir.
• 82Pb’den sonraki elementler kararsızdır.

4
ÇEKİRDEĞİNDE NÜKLEON BAŞINA DÜŞEN
BAĞLANMA ENERJİSİNİN EN YÜKSEK
OLDUĞU ELEMENT: DEMİR
• Demirin bağlanma enerjisi en yüksektir.
• Bağlanma enerjisinin en yüksek oluşu, ileride demir çekirdeği
parçalanabilir anlamına gelebilir.
• Yerkürenin çekirdeğinde demir vardır.
• Çekirdekte ağaca ait özelliklerin tamamı bulunur.
• Günümüzde dünyada yaklaşık 90 doğal element tespit
edilmiştir. Element sayısı 114’tür.
• Demir dünyanın çekirdeği olduğuna göre acaba demirde de
dünyadaki doğal elementlerin bütünü var mıdır?
• Magma tabakasındaki yüksek sıcaklığın, demirin nükleer
reaksiyonundan kaynaklandığı bilinmektedir. Bu yüksek sıcaklık,
demiri eritmektedir.
• Demirde elementlerin çoğunun geçtiği bugün keşfedilmiştir.
• İşte bunlardan dolayı ileride demir çekirdeğinin parçalanarak
çeşitli elementlerin elde edilebileceğini söyleyebiliriz.

RADYASYONU VÜCUTTAN ATMAK İÇİN:


KURŞUN
• Kurşun geniş bir kapta eritilip insanın etrafında gezdirilir.
• Daha sonra suya dökülür.
• Suya döküldüğünde çıkan sesten sonra kurşun
dağılmadıysa, külçe hâlinde kaldıysa radyasyon yoktur. Saçma
tanesi gibi dağıldıysa radyasyon var demektir.
• Aynı işleme, kurşun dağılmayıncaya kadar devam edilir.

RADYASYONU VÜCUTTAN ATMAK İÇİN


GEREKLİ OLAN BAŞLICA İKİ GIDA
• Kimyon
• Limon
5
RADYOAKTİVİTEYLE İLGİLİ BAZI NOTLAR
• 1– Radyoaktif olaylarda kütle enerjiye dönüşür.
• 2– Radyoaktif olaylarda toplam proton sayısı ve toplam
nötron sayısı değişebilir. Ancak proton ve nötronların toplam
sayısı (toplam nükleon sayısı) asla değişmez.
• 3– Herhangi bir dış müdahale olmaksızın kendiliğinden ışıma
yapan tanecikler doğal radyoaktiftir.
• 4– Radyoaktif özellikler (ışıma, yarı ömür, fisyon vb.) sıcaklık,
basınç, bileşik oluşturma gibi fiziksel veya kimyasal etkilerle
değişmez.
• 5– Yarı ömür tüm atomlar için farklıdır.
• 6– Yarı ömür her bir atomun farklı izotopları için de farklıdır.
• 7– Yarı ömrü uzun olan atomlar, yarı ömrü kısa olanlara göre
daha kararlıdır.
• 8– Yarılanma hızı birim zamanda bozulan madde miktarıdır.
Dolayısıyla hem madde miktarına hem de kütleye bağlıdır.
• 9– Genelde fisyon, füzyon ve bombardıman olayları çekirdek
tepkimesi olarak isimlendirilir. Işımalar ise bozunma olarak
isimlendirilir.

ELEKTRONLARDAN ENERJİSİ DÜŞÜK OLAN


MI YOKSA YÜKSEK OLAN MI HIZLI DÖNER?
• 7 enerji düzeyi vardır. Çekirdeğe en yakın olan 1. enerji
düzeyi, en uzak olan da 7. enerji düzeyidir.
• 1. enerji düzeyinden 7. enerji düzeyine doğru enerji
düzeylerinin enerjisi fazlalaşır. 1. enerji düzeyinin enerjisi en az; 7.
enerji düzeyinin enerjisi en çoktur.
• Çekirdeğe yakın elektronlar daha hızlı, çekirdeğe uzak
elektronlar ise daha yavaş dönerler.
• Herhangi bir atomun üst enerji düzeyindeki elektronların
enerjisi daha fazladır. Buna rağmen diğerlerine göre daha yavaş
dönerler. Elektronun hızı ile enerji düzeyinin enerjisi ters
6
orantılıdır; bu iki konu birbiriyle karıştırılmamalıdır.
• Kimyasal bağ, en üst düzeydeki elektronların bir kısmı ile
meydana getirilir.

BAĞLANMA ENERJİSİ (NÜKLEER ENERJİ)


• Çekirdekteki nükleer enerjinin görevi, birbirlerini iten pozitif
yüklü protonların bir arada durmalarını temin etmektir. Bağlanma
enerjisi denmesi, bu sebepledir.
• Einstein, çekirdekteki nükleer enerjiyi E=mc2 formülü ile
açıklar. Formüldeki m maddenin kütlesi, c ışık hızı, E ise enerjidir.
• Hidrojen dışındaki bütün atomların, bir tartılan kütlesi bir de
hesap edilen kütlesi vardır. Tartılan kütle, mutlak surette her
zaman daha az çıkmaktadır. Bu azalan miktar kadar madde, daha
ilk oluşumda, hidrojen hariç tüm atomların çekirdeğinde, enerjiye
dönüşmüştür. İşte bu enerji, nükleer enerjidir.
• Nükleer enerji, çekirdek reaksiyonları, radyoaktivite,
radyoaktif atom, radyasyon, kararlılık kuşağı, kararsız atom gibi
tabirleri konuyu iyi anlamak için bilmek gerekir.
Işın yayan atomlara radyoaktif atom, bu konuya da radyoaktivite
denir.
Atomun çekirdeğinde pozitif yüklü protonlar bulunmaktadır.
Aynı yükler birbirini iter. Çekirdekte birden fazla proton
bulunursa bunlar, pozitif yüklü, yani aynı yüklü oldukları için
birbirlerini iterler.
Hidrojen hariç bütün atom çekirdeklerinde birden fazla proton
bulunur.
Çekirdekteki nötronlar, protonların birbirlerini itmelerini
önleyerek bağlayıcı rol oynar.
Bu da protonlar, nötronsuz bir arada bulunamazlar demektir.
Bunun tersi de söz konusudur; nötronlar da her zaman
protonlara muhtaçtır; çünkü onlar da tek başlarına kaldıkları
zaman 13 dakikada yarısı bozulmaya uğrayarak proton ve
elektron çıkartırlar.
Nötron = Proton + Elektron
7
Atom çekirdeği büyüdükçe proton ve nötron sayısı eşit olarak
değil, nötron sayısı daha fazla olacak şekilde artar.
Tabii her şeye rağmen bu artışın yine de bir sınırı ve ölçüsü
vardır: Nötron sayısının proton sayısına oranı en az 1, en çok da
1,5 olmalıdır. Şayet nötron sayısının proton sayısına oranı bu
ölçüyü geçmişse atom çekirdeği kararsız bir durum arz eder. Bu
atomlara kararsız atom denir. Kararsız bir çekirdek de kendi
içinde meydana gelen radyoaktivite ile kararlı hâle kavuşur.
Çekirdeğinde 83 ve daha fazla proton bulunan elementler ne
kadar çok nötrona sahip olurlarsa olsunlar kararsızdır. Bu kadar
çok pozitif yük, atom çekirdeğinde devamlı tutulamaz. Çekirdek
küçülerek kararlı bir duruma düşer.
En istikrarlı atom hidrojen, en istikrarsız atom ise uranyum
atomudur.
Uranyum atomunun protonları, bulundukları yerde sürekli
gürültü ve infilaklara sebebiyet verir.
Onun için atom bombasında da temel unsurlardan biri olarak
uranyum kullanılmaktadır.
Uranyumun atom numarası 92’dir. Proton sayısı da 92 olur.
Nötron sayısı ise 238–92=146 olur.
Alfa ışıması yapmak, helyum çekirdeği yaymak demektir.
Alfa ışıması yapan atomun atom numarası 2, kütle numarası 4
azalır.
238
U (Uranyum–238) atomu, bir alfa parçacığı neşrederek proton
sayısını 92’den 90’a, nötron sayısını da 146’dan 144’e düşürür.
90 protona 144 nötron biraz fazladır.
Uranyum bu defa bir beta parçacığı neşreder.
Beta ışıması elektron yaymaktır. Beta ışıması yapan atomun
atom numarası 1 artar, kütle numarası ise değişmez.
Neşredilen beta ışını sonucunda uranyum çekirdeği proton
sayısını bir arttırır, nötron sayısını değiştirmez. Böylece proton
sayısı 91 olur, nötron sayısı 144’te kalır. Beta bozunması
sırasında çekirdekteki nötronlardan biri, proton ve elektrona
parçalanmıştır.
Nötron → Proton + Elektron
8
Proton sayısının her değişmesinde farklı bir element oluşur. Bir
seri hâlinde bu iş devam eder gider. Nihayet uranyum atomu
çekirdeği, 82 protonlu ve 124 nötronlu olan kararlı kurşun atomu
çekirdeğine dönüşür.
Radyoaktif bozunma, yalnız nötron–proton dengesizliğinden
(nötron sayısının proton sayısına oranının yüksekliğinden)
kaynaklanmaz.
Bazen sadece proton sayısının yüksek oluşu da buna sebep
olabilir (pozitron bozunması).
Pozitron, elektronun zıt ikizidir; kütlesi elektronun kütlesine
eşittir; her şeyi elektronla aynı, sadece yükü farklıdır. Elektronun
yükü –1, pozitronun yükü ise +1’dir. Pozitron bozunmasında;
atom numarası 1 azalırken, kütle numarası değişmez.
Çekirdekteki nötronlar, elektrik bakımından yüksüzdür. Yüksüz
oldukları için bir madde içinde uzun yol alabilirler. Bu ağır
parçalar, ağırlıklarına göre süratlenirler. Hızları, ışık hızından
saniyede birkaç km’ye kadar değişir. Nötronların bazıları çok
ağırdır; bu ağırlıklarından dolayı öyle hız kazanabilirler ki, en
kesif maddelerin bile bir tarafından girip öbür tarafından
çıkabilirler.
Nötronlar bu süratle, 30 cm kalınlığındaki demir ve kurşundan
bile geçebilir. Ancak atom çekirdeğiyle çarpışmalarında
enerjilerini kaybederler.
Kuş havada ne kadar rahat uçuyor veya balık denizde ne kadar
rahat yüzüyorsa, nötronlar da o hız sayesinde o kadar rahat
hareket ederler.
Bu özellikleri taşıyan nötronlar, çekirdek içinde enerjilerini,
protonları bir arada tutmak için kullanırlar.
Hidrojen hariç bütün atom çekirdeklerinde, mutlaka nükleer
enerji bulunur. Hidrojen atomunun çekirdeğinde proton 1 adet
olduğundan, hem nötrona hem de nükleer enerjiye ihtiyaç
yoktur.
Einstein, çekirdekteki nükleer enerjiyi E=mc2 formülü ile açıklar.
Formüldeki m maddenin kütlesi, c ışık hızı, E ise enerjidir.
Nükleer reaksiyonlarda, atom numarası ve kütle numarası
9
korunmaktadır; bu durum kütlenin korunduğu anlamına gelmez.
Nükleer reaksiyonlarda kütle kaybı olur.
Hidrojen dışındaki bütün atomların, bir tartılan kütlesi bir de
hesap edilen kütlesi vardır. Tartılan kütle, mutlak surette her
zaman daha az çıkmaktadır.
Bu azalan miktar kadar madde, daha ilk oluşumda, hidrojen
hariç tüm atomların çekirdeğinde, enerjiye dönüşmüştür. İşte bu
enerji, nükleer enerjidir.
Olay, saatin kurulup bırakılması gibi de değildir: Protonların
birbirlerini itmemeleri için başlangıçta maddenin enerjiye
dönüşmesiyle başlayan görevi, nötronlar her an
sürdürmektedirler. Ayrıca var etme her an sürmektedir.

YALNIZ HİDROJEN ATOMUNUN


ÇEKİRDEĞİNDE NÖTRON
BULUNMAMASININ SEBEBİ
• Nötronun görevi; birden fazla protonu bulunan çekirdeklerde,
protonların birbirlerini itmesini önlemektir.
• Hidrojen atomunun çekirdeğinde 1 tane proton
bulunduğundan, böyle bir görev söz konusu değildir. Bu nedenle
de hidrojen atomunun çekirdeğinde nötron yoktur.

PROTON VE NÖTRON SAYISI, HANGİ ATOM


ÇEKİRDEKLERİNDE EŞİTTİR?
• Atom numarası çift ve 20’ye kadar olan atomlarda, proton
sayısı ile nötron sayısı birbirine eşittir.

NÖTRON SAYISININ; PROTON SAYISINA


GÖRE DAHA FAZLA OLACAK ŞEKİLDE
ARTMASININ, BELLİ BİR SINIR VE ÖLÇÜSÜ
VAR MIDIR?
10
• Atom numarası tek ve 20’ye kadar olan atomlarda nötron
sayısı, proton sayısından bir fazladır. Atom numarası 20’den
sonra, nötron sayısının gittikçe fazlalaşarak arttığı görülür. Bu
artışın belli bir sınır ve ölçüsü vardır.

NÖTRON SAYISININ PROTON SAYISINA


BÖLÜMÜ 1,5’U GEÇMİŞSE NASIL BİR
DURUM ORTAYA ÇIKAR?
• Atom numarası 20’nin üzerindeki atom çekirdeklerinde;
nötron sayısının, proton sayısına göre gittikçe daha fazlalaşarak
artışı, belli bir sınır ve ölçüyü geçerse kararsızlık başlar.

ÇEKİRDEK KARARLILIĞIYLA ATOM


KARARLILIĞI KARIŞTIRILMAMALIDIR
• Çekirdek kararlılığı ile atom kararlılığı; farklı hususlardır.
• Atom kararlılığındaki ölçü, soy gaza benzemedir.
• Çekirdek kararlılığındaki ölçü ise, n/p oranının 1,5’tan küçük
olmasıdır. Doğal elementlerde oran 1’den küçük olmaz.

RADYOAKTİVİTE KONUSUNDA KARARLI


ELEMENT NE DEMEKTİR VE
HANGİLERİDİR?
• Kararlı element; ışın yaymayan ve bozunmayan elementtir.
• Nötron sayısının proton sayısına bölümünün 1,5’a kadar
olduğu elementler kararlı elementlerdir.
• Bunlar; atom numarası 1 ile 82 arasındaki 82 elementtir.
1H’den başlar, 83Bi’ta son bulur. Sonuncu kararlı element 82Pb’dur.

KARARSIZ ELEMENTLER
• Kütle numarası 206 olan 82Pb’dan sonraki elementler
kararsızdır.
11
• n/p oranı arttıkça ve proton sayısı yükseldikçe atom
çekirdeğindeki kararsızlığın arttığı görülür.
• Kararsız elementlerde n/p oranı 1,5’tan büyüktür.
• Kararsız doğal elementler 83Bi (bizmut), 84Po (polonyum), 85At
(astatin), 86Rn (radon), 87Fr (fransiyum), 88Ra (radyum), 89Ac
(aktinyum), 90Th (toryum), 91Pa (protaktinyum) ve kütle numarası
238 olan 92U (uranyum)’dur.
• 92U’den sonraki elementler sentetiktir.

KARARSIZ ELEMENTLERE KARŞI NASIL BİR


ÖNLEM ALINMIŞTIR?
• Kararsız 10 atom; hem çevrelerine ışın yayar hem de
çekirdeklerindeki enerjiyi dışarı verir. Böylece kararlı duruma
geçerler (nükleer reaktörler). Bu elementlere radyoaktif element,
bu olaya da radyoaktivite denir.

RADYOAKTİF BOZUNMA SERİLERİ


• Uranyum, toryum ve aktinyum serisi olmak üzere 3 seri
vardır. Her 3 seride de atom çekirdeği, bir seri değişim sonucunda
82 protonlu olan kararlı kurşun atomu çekirdeğine dönüşür.
• Her bir değişimde atomlar enerjisini dışarı verir. Enerjinin
dışarı verilmesiyle atom kararlı hâle geçer. Zaten kararlı
elementlerin sonuncusu kurşundur.

ATOM NUMARASI EN BÜYÜK KARARLI


ELEMENT: KURŞUN
Bazı kaynaklarda bizmut geçmektedir. Bizmut şu yönlerden
olamaz:
• Bizmutun n/p oranı 1,5’tan büyüktür.
• Kararsız atom çekirdekleri, bir seri değişim sonucunda 82
protonlu olan kararlı kurşun atomu çekirdeğine dönüşür. Bizmutta
karar kılınmaz, kurşunda karar kılınır.

12
• Kurşun radyoaktiviteyi alır, bizmut radyasyon yayar.

KARARSIZ ÇEKİRDEKLERDEKİ DÖNÜŞÜM


REAKSİYONLARI
• Nötron → Proton + Elektron
• Proton + Elektron → Nötron
• Proton → Pozitron + Nötron
• Pozitron + Nötron → Proton
• Pozitron + Elektron → Gama ışını
• Gama ışını → Pozitron + Elektron
Denklemler formüllerle yazılırsa giren ve ürünlerin, atom ve kütle
numaralarının eşit olduğu görülür.

NAZZAM’IN PARTİKÜL TEORİSİ İLE İLGİLİ


12–13 ASIR ÖNCEKİ KEŞFİ
• Atom teorisini ilk ortaya koyan Yunan bilginleri maddenin en
küçük parçasının atom olduğunu söylerken bir İslam âlimi olan
Nazzam, maddenin sonsuz denecek ölçüde parçalanabileceğini
söylemiş ve günümüzün ilim adamlarından biri gibi konuşmuştur.
• Bugünün partikül teorisi perspektifinden atom altı parçacıklar
düşünülerek bu meseleye bakıldığında Nazzam’ın 12–13 asır
önce, çok derin şeyler söylemiş olduğu iddia edilebilir.

NAZZAM “MADDE, SONSUZ DENECEK


ÖLÇÜDE PARÇALANABİLİR.” DEMEKLE
NELERİ SÖYLEMİŞTİR?

• 1. Atomun parçalanabileceğini belirtmiştir.


• 2. Atom altı parçacıklara işarette bulunmuştur.
• 3. Maddenin bir başlangıçtan itibaren var olduğunu ifade

13
etmiştir.
• 4. Yarı ömürden söz ettiği düşünülebilir.

ESİR VE ENERJİ
• Atomların yapı taşı birdir. Proton, nötron ve elektronun farklı
adetlerinin bir araya gelmesiyle farklı atomlar ortaya çıkar. Bunun
gibi proton, nötron, elektron ve diğer atom altı parçacıklar da aynı
yapı taşının farklı adetlerinin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar.
Buz ile su buharının birleşmesinden su oluşabilir. Bunun gibi atom
içinde de birleşme, dönüşüm ve eşitlik gerektiğinde olur.
• Bu birleşme, dönüşüm ve eşitlikler çekirdek tepkimesidir. Bu
durum bize hem esir maddesinin enerji ile ilgili olduğunu ispat
eder. Hem de atomdaki taneciklerin yapı taşının aynı olduğu
konusunda fikir verir.
• Bu birleşme, dönüşüm ve eşitliklerden bazıları şunlardır:
Proton + Elektron → Nötron
Nötron → Proton + Elektron
• Esirde tabir caiz ise büyük bir enerji olduğu düşünülüyor.
• Kandiller bir zaman zeytinyağı ile yakılır. Sonra petrol ve
elektrik enerjisi devreye girer. Petrolün devrinin bitmesi yakın
görünüyor. Yer ve gök hazinelerinin üstündeki perdenin kalkacağı
ve yeni enerji kaynaklarının açılacağı bir dönem beklenmektedir.
O dönemin ulaşım vasıtaları temiz enerjiyle veya enerjiye bile
lüzum görülmeden çalışacaktır.

KUARK ADIYLA BİLİNEN ATOM ALTI


PARÇACIKLAR VE NÜKLEER KUVVET
• Kuarklar; proton ve nötronları oluştururlar.
• Kuark adı verilen partiküller de çiftler hâlindedir: Yukarı
kuark–aşağı kuark, üst kuark–alt kuark, tuhaf (garip) kuark–tılsım
kuark.
• Kuarklar; hem elektromanyetik kuvvet, zayıf kuvvet ve
nükleer kuvvetin ortaya çıkmasına sebeptir hem de bunların
etkilerini duyarlar.
14
• Kuarklar belki de esirdir.

MADDENİN ZIT EŞİ (ANTİ MADDE) VE


ENERJİ
• Bildiğimiz atoma karşılık olarak çekirdeği negatif, elektronu
pozitif (pozitron) olan atomlar da vardır. Bu atomlardan oluşan
madde; maddenin zıt eşi veya anti madde olarak adlandırılır.
• Sebepler dünyasında her şeyin çift yaratılmış olmasını, anti
madde ile evren bazında da görmüş oluyoruz.
• Madde, enerjinin yoğunlaşmış şekli olarak da tarif edilebilir
ve tekrar enerjiye dönüşebilir.
• Fisyon ve füzyon reaksiyonlarında, kütlenin binde bir, on
binde bir gibi çok küçük bir kısmı enerjiye dönüşür. Geri kalan
kısmından ise başka element oluşur.
• Anti madde, kuantum mekaniğinin en sırlı konularındandır.
• Dünyada anti madde yoktur.
• Anti maddenin varlığı CERN’de tanecik hızlandırıcılarda
ortaya konulmuştur. Atom altı parçacıkların ışık hızına yakın hızda
parçalanmasıyla CERN’de çok küçük miktarda bir görünüp bir
kaybolan anti madde ispatlanmıştır.
• Anti madde bazı yıldız sistemlerinde bulunmaktadır.
• Evren var edildiğinde, eşit miktarda madde ve anti maddenin
yaratıldığı tahmin edilmektedir.

ANTİ MADDE NİÇİN BİR GÖRÜNÜP BİR


KAYBOLUYORDU? (DÜNYADA ANTİ MADDE
NEDEN YOKTUR?)
• Beta bozunmasında, nötron protona dönüşür ve dışarıya bir
elektron ile bir anti nötrino denilen tanecik neşrolunur.
• Nötron → Proton + Elektron + Anti nötrino
• Bazı nadir izotoplarda ise çift beta bozunması görülür.
• Çift beta bozunmasında, nötronların ikisi birden aynı anda

15
bozunur. İki protona dönüşür. Bu esnada iki elektron ile iki anti
nötrino yayılır.
• Çift beta bozunmasının farklı bir versiyonunda ise anti nötrino
oluşmaz.
• Beta bozunmasında dışarıya bir anti nötrino neşredilir. Çift
beta bozunmasında ise dışarıya iki anti nötrino neşredilir. Bu; bir
nötronda bir anti nötrino bulunduğu anlamına gelir.
• 2Nötron → 2Proton + 2Elektron
• Çift beta bozunmasının farklı versiyonunda oluşan anti
nötrino çekirdekten dışarı çıkamadan, çekirdekteki bir başka
nötron tarafından absorbe edilir. Bizim bunu gözlemimiz, anti
nötrinonun bir görünüp bir kaybolması şeklinde olur. Buna, anti
nötrinonun gizlenmesi de diyebiliriz. Dünyada anti maddenin
olmayışı, anti maddenin gizlenmesinden dolayı olabilir. Şayet
böyleyse; nötronun yapısında gizlenmiş anti nötrino maddenin
temel parçacıkları arasında ayrı bir yer alacaktır.
• Anti madde, tanecikler arasında müstakil olarak mevcut
değildir.
• Anti madde, evrenin başlangıcında yüksek sıcaklık
şartlarında mevcuttu.

DÜNYADA NİÇİN ANTİ MADDE YOKTUR?


• Anti madde ile madde birbirine temas ettiğinde her ikisi de
büyük bir enerji açığa çıkararak ortadan kaybolurlar.
• Madde ile anti madde karşılaştığında; maddenin %100’ü
enerjiye dönüşür. Bu, patlayan bir hidrojen bombasının
bıraktığının, 143 katı fazla enerji demektir.
• Şayet dünyada anti maddenin gizlenmesi olmasaydı, dünya
olmayacaktı.

ELEKTRON İLE POZİTRON BİRBİRİNİN ANTİ


MADDESİDİR
• Elektron ve pozitron arasındaki temas neticesinde, 511000
16
elektron volt (eV) gibi enerjiye sahip gama ışınları meydana gelir.
• e elektron, V ise volt demektir. eV elektron volt olarak
okunur. Bazı kitaplarda elektro volt olarak geçmektedir. Doğrusu
elektron volttur.
• Gama ışını, enerjisi en yüksek ışındır.
• Elektronun (madde) atom numarası –1, kütle atom numarası
0’dır. Pozitronun (anti madde) atom numarası +1, kütle atom
numarası 0’dır.
• İkisini topladığımızda atom numarası da kütle atom numarası
da 0 olan gama ışını oluşur ve enerji açığa çıkar.

KARANLIK ENERJİ VE KARANLIK MADDE


• Bir görüşe göre de bilinmeyen % 96’nın; % 70’i karanlık
enerji, % 20’si ise karanlık maddedir.
• Evrendeki maddenin sadece % 4’ünün ne olduğu
bilinmektedir.
• Varlığın gözlemlediğimiz kısmı; bütününe göre çok azı, ufak
bir parçasıdır.

FOTON (IŞIK PARÇACIĞI), GÜNEŞTEKİ


ENERJİYİ DÜNYAYA TAŞIR
• Foton, evrenin en hızlı parçacığıdır. Kütlesiz ve elektrikçe
yüksüzdür. Saniyede 300 milyon km yol alır.
• Fotonun görevi, güneşteki enerjiyi dünyaya taşımaktır.
• Elektromanyetizmanın taşıyıcısıdır.
• Elektrik yüklü parçacıklar üzerine etkir.

FOTON, GÜNEŞİN MERKEZİNDE VAR EDİLİR


• İlk var edildiği yer, güneşin merkezidir. Güneşin merkezindeki
sıcaklık 15 milyon °C’tır.
• Güneşin merkezinde var edilen her bir foton ilk başta yüksek
enerjiye sahiptir.
• Fotonlar güneşin merkezindeki çarpışmalar sonucunda
17
soğur. Böylece farklı özellikte, düşük enerjili birçok değişik foton
meydana gelir.
• Güneşten çıkan foton, yaklaşık 8,5 dakikada dünyaya ulaşır.
• Foton çeşitlerinden zararlı olanları, dünyamıza ulaşamaz.
Ozon tabakası, bunları tutmakla görevlidir.
• Güneşte füzyon sonucu 4 adet hidrojen çekirdeğinden, 1
adet helyum çekirdeği oluşur ve 2 adet pozitron meydana gelir.
Böylece her saniye 564 milyon ton H (hidrojen) elementi, He
(helyum) elementine dönüşmüş olur.
• Bu dönüşüm esnasında güneş, her saniye kütlesinden
E=mc2 formülüne göre 4 milyon ton kaybeder.
• Bu azalan kütle enerjiye dönüştürülür.
• Güneş enerjisi hâlinde dünyamıza gelir.
• Foton ve nötrinolar da böylece meydana gelir.
• Foton adı verilen parçacıklara da atom altı parçacık denebilir.
Fotonlar çeşitlidir.

NÖTRİNO VE ENERJİ
• Nötrino atom altı parçacıklardandır.
• Nötrino da; fotonlar gibi, güneşte, hidrojenin helyuma
dönüşmesi anında, maddenin enerji karşılığı olarak meydana
gelir.

ÇEKİRDEK KUVVETİ, GLUON (GULON)


TARAFINDAN TAŞINIR
• Atomun yapısında gluon adı verilen parçacık da
belirlenmiştir.
• Şiddetli çekirdek kuvveti, gluon diye bilinen sekiz parçacık
tarafından taşınır.
• Kütlesiz ve elektrik yüksüzdür.
• Elektromanyetik kuvvet ve zayıf kuvvete karşı duyarsızdır.

18
TAKYON (TACHYON) VE ENERJİ
• Takyon, Latincede “çok hızlı” demektir.
• Takyonlar ışıktan hızlı, kütlesi eksi, boyutları sıfırdan küçük
olan atom altı parçacıklardır.
• Takyonların keşfi, enerjinin ışıktan hızlı gidebileceğini
göstermiştir.

MADDE NAKLİ OLMASI İÇİN İZAFİYET


(RÖLATİVİTE=GÖRELİLİK) TEORİSİNİNİN
GEÇERLİLİĞİNİ YİTİRMESİ Mİ GEREKİR?
• Cisimlerin hareket ettikleri yönde boylarından
kaybedeceklerini ve ışık hızına erişince de yok olacaklarını
belirtmiştik.
• Einstein’ın izafiyet teorisine göre ise, ışık hızına erişen bir
cismin kütlesi sonsuz oluyordu. Günümüzde böyle olmadığı ortaya
çıkmıştır. Işık hızının aşılmasıyla, kütlenin sonsuz olmadığı ispat
edilmiştir.

PROF. DR. PAUL DİRAC (1902–1984) VE


UCUZ ENERJİ ÜRETİMİ
• Prof. Dr. Paul Dirac, fizik profesörüdür.
• Prof. Dr. Paul Dirac, esir maddesinin kabul edilmesi
sonucunda ilmî görüşlerde yeni değişiklikler olacağını ve ucuz
enerji üretiminde faydalar elde edileceğini belirtmiştir.
• Prof. Dr. Paul Dirac, her yanı kaplayan ve hareket eden bir
tanecik denizinden söz etmiştir.
• Prof. Dr. Paul Dirac, 1933'te Schrödinger ile beraber Nobel
Fizik Ödülü almıştır.

DR. FRANK M. MENO (1934–…) VE ENERJİ


• Pittsburgh Üniversitesi'nden Dr. Frank M. Meno adlı bilim

19
adamının esir maddesiyle ilgili hipotezi vardır. Dr. Meno, esir
üzerindeki çalışmalarına 1961 yılında başlamıştır. 1990 yılında
Kanada'da "Physics Essays" isimli uluslararası bir dergide esirle
ilgili yazısı yayımlanmıştır.
• Dr. Meno'nun teorisine göre; gyron (jayron) denilen atom altı
parçacık esir maddesinin temelini teşkil eder. Gyron küresel
değildir. İki ucu sivri ve ortası dar bir kalem şeklindedir. Kâinatta
her şey bu maddeden ve bu maddenin dinamiğinden ibarettir. Bir
adet atomda yaklaşık 1020 gyron vardır. Dolayısıyla evrenin en
küçük parçacığı gyrondur. Dr. Meno‘ya göre; esirin uygulama
alanları ileride; telepati, düşünce akışı, iletişim, enerji kontrolü,
tıbbi tedavi gibi alanlar olacaktır.

ESİRLE İLGİLİ KEŞİF VE BULUŞLAR, ENERJİ


PROBLEMİNİN ÇÖZÜLMESİNDE YENİLİK
GETİRECEKTİR
• Kimyacılar ve fizikçiler esir maddesine özel bir önem
vermelidirler. Esirle ilgili keşif ve buluşlar, enerji probleminin
çözülmesinde yenilik getirecektir.
• Yerlerin ve göklerin insanlık için bütün hazinelerini açması
belki de bu yolla olacaktır...

SENTETİK RADYOAKTİF İZOTOPLARIN


KULLANIMI
• Sentetik izotoplar, radyoaktiftir. Belirli bir dozajı geçerse,
kansere sebep olur.
• Radyoaktif olan 60Co sentetik izotopu, ambalajlı gıdaların
ışınlanmasında kullanılır. Işınlamadaki radyoaktif madde belirli bir
limiti geçerse, alet otomatik olarak durur. Bu amaçla eskiden 60Cs
de kullanılırdı, kanser riski fazla olduğundan artık
kullanılmamaktadır.

20
• Radyoaktif olan 14C sentetik izotopu eskiden, ağaçların ve
fosillerin yaşının tayininde kullanılırdı. Bulunan sonuçların yanlış
olduğu belirlendiğinden günümüzde terk edilmiştir. Güvenilir bir
metot olmadığı açığa çıkmıştır.
99
• Tc, 201Tl, 67Ga, 111In, 123I sentetik izotopları da radyoaktiftir ve
sintigrafi çekimlerinde kullanılır.
131
• I ve 60Co sentetik izotopları da radyoaktiftir, kanser
tedavisinde kullanılır.
• “Sentetik izotoplar bilimde hiçbir şekilde ve hiçbir alanda
kullanılmamalıdır.” diyen ilim adamları çoktur.
• “Kanserden öldü.” denilen hastaların çoğu kanserden değil,
kanser ilaçlarının yan etkisinden ölmektedir.
• Sentetik izotop vb. ilaçlarla son derece riskli olan kanser
tedavi yolları denenmektedir. Gelecekte bir kısım antikorların
üretilmesiyle kanser tedavisinde daha başarılı olunacaktır.
• Radyoaktif sentetik izotopların ve radyoaktif ışınların kansere
karşı kullanımı önümüzdeki günlerde terk edilecektir. Böylece
hastalar günümüzün kanser ilaçlarının ölümcül bile olabilen yan
etkisinden kurtulacak ve zarar görmeyeceklerdir. Kanser hastalığı,
insanlığın korkulu rüyası olmaktan çıkacaktır.

2. YAPAY ÇEKİRDEK
REAKSİYONLARI, FİSYON
VE FÜZYON
FİSYON (BÖLÜNME, PARÇALANMA)
• Büyük kütleli çekirdeklerin; genelde birbirine yakın kütledeki
iki çekirdeğe ayrışmasıdır. Bu olayda çok büyük enerji açığa çıkar.
Nükleer santrallerde bu reaksiyonlarla enerji üretilir. Atom

21
bombasında açığa çıkan enerji de, kontrolsüz fisyon
sonucundadır.
• Bir atom çekirdeğine bir nötron taneciğinin çarpmasıyla
kararsız iki atom çekirdeği oluşur. Bu arada üç tane nötron ve
enerji açığa çıkar. Açığa çıkan nötronlardan her biri başka bir
çekirdeğe çarparak yeni kararsız çekirdeklerin oluşmasına ve yeni
nötronlarla enerjinin açığa çıkmasına sebep olur.
• Bu olay zincirleme devam eder. Fisyonla açığa çıkan bu
enerji, nükleer reaktörlerin ve atom bombasının temelini oluşturur.

FÜZYON (BİRLEŞME)
• Küçük kütleli çekirdeklerin birleşerek büyük kütlede
çekirdeğe dönüşmesidir. Bu olayda fisyondan çok daha büyük
enerji açığa çıkar. Güneş’teki enerji, füzyon ile ortaya çıkar.
Hidrojen bombasında açığa çıkan enerji de, kontrolsüz füzyon
reaksiyonu neticesindedir.

FİSYON VE FÜZYON OLAYLARINDA


KULLANILAN MADDENİN NE KADARI
ENERJİYE DÖNÜŞÜR?
• Fisyon ve füzyon reaksiyonları, kütlenin binde bir, on binde
bir gibi çok küçük kesirlerinin enerjiye dönüşmesi demektir. Geri
kalan kısmı başka elemente dönüşür.

FÜZYON NİÇİN GERÇEKLEŞTİRİLEMEZ?


• Füzyon, güneşte 15 milyon °C’ta gerçekleşir.
• Füzyon için dünyada 100 milyon °C’lık sıcaklık gerekir; çünkü
dünyadaki basınç güneştekinden daha düşüktür.
• Bu sıcaklığa erişilebilmesi mümkün değildir.

ATOM BOMBASININ BULUNDUĞU ÜLKELER


• PAKİSTAN
22
• HİNDİSTAN
• ÇİN
• TÜRKİYE
• AMERİKA
• İSRAİL
• KAZAKİSTAN
• FRANSA
• İNGİLTERE
• LİBYA*
• KUZEY KORE**
• GÜNEY AFRİKA***

* 1993 yılında nükleer silah programına son verdiğini açıkladı.


** Şubat 2005’te atom bombasının olduğunu açıkladı. Haziran 2008’de de
atom bombası kulelerini yıktığını dünya kamuoyuna televizyon
ekranlarından gösterdi.
*** 1990’da nükleer silah reaktörünü söktüğünü açıkladı, İsrail ile
beraberdi.

GÜNEŞTE HER SANİYE 4 MİLYON TON


MADDE NÜKLEER ENERJİYE DÖNÜŞÜR
• Güneşte her saniye 564 milyon ton H (hidrojen) elementi, He
(helyum) elementine dönüşür.
• Bu esnada güneş, her saniye kütlesinden E=mc2 formülüne
göre 4 milyon ton kaybeder.
• Madde, nükleer enerjiye dönüşmüş olur. Güneş enerjisi
hâlinde dünyamıza gelir.
• Bu nükleer enerji, güneşteki füzyondur. Çekirdek birleşmesi
veya çekirdek kaynaşması da denir.
• Belli bir zaman sonra güneşteki hidrojenin tamamı helyum
hâline dönüşecektir. Güneş soğuyarak ölecektir. Bu da dünyadaki
hayatın sonu olacaktır.
• Her an güneşte yeni bir keyfiyet meydana gelmektedir. Var
etmenin her an olduğu güneşte apaçık görülmektedir.

23
URANYUM ELEMENTİNDEN AÇIĞA ÇIKAN
NÜKLEER ENERJİ MİKTARININ
HESAPLANMASI (İLİMLERİN ORTAYA ÇIKIŞI)
• Uranyumun yakıt olarak kullanıldığı bir fisyon olayında
cereyan eden kanunlardan örnek verelim: Şayet bu kanunlar
konulmasaydı ilimler meydana gelemeyecekti.
• Çok küçük bir zaman diliminde ne kadar zincirleme reaksiyon
olacağı ve ne kadar enerji açığa çıkacağı bellidir. Böyle bir prensip
olmasaydı ne atom bombasından ne de nükleer santrallerden söz
edilebilirdi. İşte bu ve benzeri sabit kanunlar sayesindedir ki
fiziğin, kimyanın, astronominin sabit birer hakikat olduğundan
bahsedilebilmekte ve onlarla sabit sonuçlara varılabilmektedir.
• Her konu gibi bu da icraata perde olmuştur. Zamana tabi
olmadan kısa bir zamanda da olabilirdi. Ancak sebepler
dairesinde şu kadar güce sahip olan ve şu kadar bir kuvvetle
merkez tarafından çekilen ve şu kadar merkezkaç durumu olan,
şu kadar hidrojen atomu, şu kadar helyuma dönecektir şeklinde
bazı prensipler hayatın devamı ve ilimlerin ortaya çıkması için
konmuştur.

ÇEKİRDEĞİNDE NÜKLEER ENERJİ


BULUNMAYAN TEK ELEMENT OLMASINA
RAĞMEN EN BÜYÜK ENERJİ KAYNAĞI:
HİDROJEN (H2)

PERİYODİK CETVELİN
İLK ELEMENTİ OLAN
HİDROJENE BENZEMEK
(KENDİNİ SIFIRLAMAK)
24
• Atomlardan yalnız hidrojen atomunun çekirdeğinde nükleer
enerji (bağlanma enerjisi) yoktur. Buna rağmen bütün enerjilerin
kaynağı olmuştur.
• Hidrojen hariç diğer bütün atomların çekirdeklerinde nükleer
enerji vardır.
• Bu enerji, nükleer isminden de anlaşılacağı gibi çok büyük bir
enerjidir. Maddenin enerji karşılığıdır, çekirdekte saklıdır.
• Atom bombası veya nükleer santrallerde açığa çıkan enerji,
çekirdekte saklı olan bu enerjinin dışarı çıkmasıdır.
• Hidrojen atomunun çekirdeğinde yalnız bir adet proton
olduğundan, protonların birbirini itmesi diye bir şey söz konusu
olmadığından, böyle saklı bir nükleer enerjinin çekirdekte
bulunması gereksiz bir iş olacaktı.
• Zaten abes ve hikmetsizliğin çekirdeğin içine girmesi
düşünülemezdi.
• Bu nedenle de hidrojen atomunun çekirdeğinde nükleer
enerji yoktur.

• SORU: O hâlde güneşte hidrojenin helyuma dönüşmesinde


açığa çıkan enerji, çekirdekte enerji bulunmadığına göre nereden
çıkmaktadır?
• CEVAP: Bu enerji, maddenin enerjiye her an
dönüştürülmesiyle anında açığa çıkan enerjidir. Biz de hidrojen
atomunu örnek alıp, kendimizi sıfırlayıp, etrafımıza enerji kaynağı
olmalıyız. Yok, yoksa var olur.

EN KÜÇÜK ATOM: Hidrojen


EN BÜYÜK ATOM: Uranyum

EN İSTİKRARLI (KARARLI) ATOM: Hidrojen


EN İSTİKRARSIZ (KARARSIZ) ATOM:
Uranyum
25
HİDROJENİN ENERJİSİ (FÜZYON),
URANYUMUN ENERJİSİNDEN (FİSYON)
DAHA FAZLADIR. FÜZYON GÜNEŞTEDİR,
FİSYON İSE NÜKLEER SANTRAL, NÜKLEER
LABORATUVAR VEYA ATOM
BOMBASINDADIR.

3. AKTİFLİK, RADYOAKTİF
IŞINLARIN SAYIMI VE
SAĞLIĞA ETKİSİ
DOĞAL RADYOAKTİF ELEMENTLERİN
ZARARI VAR MIDIR?
• Her elementin izotoplarının yüzde oranları bellidir. Bu oran,
dünyanın her yerindeki her bir parça aynı element için değişmez.
• Doğada bulunan bu elementlerin radyoaktif izotoplarının
etrafı radyoaktif olmayan izotoplarla sarılıdır. Bu sebeple insana
zarar vermezler.
238
• U atomları, 235U ile sarılıdır.

FEN VE TEKNİK BERABERİNDE, İNSANLIĞI


DÜŞÜNME İLE KALP VE VİCDAN
DUYARLILIĞINI DA GETİRMELİDİR
26
• Einstein, atom çekirdeğindeki saklı nükleer enerjiyi enerji
ihtiyacını karşılamada kullanmayı düşünürken, atomu bir canavara
kaptırdığını ancak Hiroşima ve Nagazaki’nin yerle bir olmasından
sonra anlayabilmiştir. Ağlayarak Japonyalı bilgin dostundan özür
dilemiştir.
• Bu özür çok geç kalmış ve iş işten geçtikten sonraki bir
özürdür.
• Nükleer enerjinin, enerji ihtiyacımızın giderilmesi, aydınlatma,
ısıtma, çeşitli araçların ve fabrikaların çalıştırılması vb. yerlerde
kullanılınca yararlı olacağı malumdur. Ancak nükleer enerji;
sorumsuz ve acımasız düşünce sahibi bir kısım Batılı elinde akıl
ve vicdanın kontrolünden çıkınca, insanlığın yararına olmamış,
zararına olmuştur.
• 1945 yılında Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombası,
büyük bir alanı senelerce yaşanmaz hâle getirmiştir. Japonya’da
dev şehirlerin yerle bir olmasına, 80 000’i anında olmak üzere 300
000’den fazla insanın ölümüne sebep olmuştur. Atom bombasının
zararlı radyoaktif etkileri hâlâ devam etmektedir.
• Günümüzde de tehdit unsuru ve tedbir unsuru olarak değişik
ellerde tutulmaktadır.
• İnsanın bir görevi de; maddeye hükmetmektir, atom
çekirdeğindeki nükleer enerjinin ne için var edildiğini idrak
etmektir.
• İnsanın keşfettiği nükleer enerji; atom çekirdeğinde saklı
bulunan ve var olan bir nükleer enerjidir.
• Çernobil faciasının; bizi nükleer enerjiden vazgeçirmek için
bir tertip olduğu, kasten meydana getirildiği, suikast olması ihtimali
vardır. Bu yüzden, uyanık olmalıdır.
• Şayia, aldatmaca ve maksatlı olan nükleer kaza riski ile atom
bombasından korkup, nükleer enerjiden vazgeçmemelidir.
• Korkulacak konu; uyuşukluk ve tembellik yapıp nükleer
santral ve nükleer laboratuvar kurmamaktır.
• Atılan atom bombasının tahribatı ve Çernobil’deki nükleer
kaza gibi nükleer enerjinin bir kısım zararları, bizi nükleer
enerjiden vazgeçirmemelidir.
27
• Çernobil, dışa sızandır. Duyurulmayan başka sızmalar da
olmuştur.
• Fayda–zarar analizi yapıldığında işin doğrusu; insanın,
nükleer enerjiyi genel olarak ele alması ve ortaya çıkan olumsuz
durumlardan başta kendini, sonra da atom çekirdeğinde saklı
bulunan nükleer enerjiyi suiistimal edenleri kınamasıdır.
• Bu nedenle, bilimsel çalışmalarımızı hızlandırarak bir an
önce ve zamanı gelince toryum reaktörünü kurmalıyız.
• Bu bakımdan insan unsurunun iyi eğitilmesi gerekir.
• Akıl ve düşünce prensipleri üzerine oturtulan fen ve teknik,
insanlığı düşünme ile kalp ve vicdan duyarlılığını da beraberinde
getirebilmelidir.

1 MART 1954 GÜNÜ BİKİNİ ATALÜ


ÜZERİNDE PATLATILAN HİDROJEN
BOMBASI
• 1 döteryum atomu çekirdeği ile 1 trityum atomu çekirdeği
birleştirilmiştir. 1 helyum atomu çekirdeği meydana gelmiştir. Bu
arada 1 nötron ve enerji açığa çıkmıştır.
• Birleşme için gerekli olan 15 milyon °C’lık sıcaklık 235U
izotopunun fisyonundan sağlanmıştır.

ATOM HARBİNİN MORFİNLE ÖNLENMESİ


• Morfin, atom şokundan olan ölümü önler.
• Amerika, Türkiye’deki alkaloit fabrikalarını senelerce bloke
etmiş ve morfin stoklamıştır.

NÜKLEER SANTRAL ATIKLARI


• Yanmış yakıt, 10 sene yüksek sıcaklık ve basınca dayanıklı
havuzda muhafaza edilir. Bu suretle radyoaktivitenin % 99’u
ölmüş olur.
• Kalan % 1’i plütonyumdur. Plütonyumun yarı ömrü 24 000
28
yıldır. Yenilse bile zararı olmaz. Plütonyum çeşitli şekillerde
değerlendirilebilir veya depolanabilir.
• Plütonyum atığı, tekrar yakıt olarak kullanılabiliyor; yapay
elementtir.

SOĞUTMA SUYU NEDENİYLE NÜKLEER


ENERJİYE KARŞI ÇIKMAK DOĞRU MUDUR?
• Entropi kanunu öğretisi; açığa çıkan enerjiyi değerlendirmeyi,
en faydalı hâlde muhafaza etmeyi ve israf etmemeyi gerekli
kılmaktadır. Bu doğrudur.
• İtiraz edenler; su buharının, suya dönüştürülmesi esnasında
kaybolan enerjiye itiraz etmektedirler.
• Bu ise (soğutma suyu nedeniyle kaybolan enerji) ihmal
edilebilir boyuttadır.
• Bu nedenle, bu konuyu bahane ederek nükleer enerjiye karşı
çıkmak yersizdir.
• Temennimiz ileride bu israfın da önüne geçilmesidir.

NÜKLEER SANTRALİN ÇEVREYE ZARARI


YOKTUR
• Evde veya iş yerinde otururken bile bir nükleer santralin
çevreye yaydığı radyasyondan 460–470 misli daha fazla
radyasyona maruz kalınır. Reaktörün yanı başına oturulsa dahi bu
kadar radyasyon olmaz.
• Dünyanın her tarafında uranyum vardır.
• Uranyum zamanla bozunup radona dönüşür veya başka bir
element uranyuma dönüşür. Radon gazı her yerden geçer. Sürekli
etki hâlindeyiz. Bunlar doğal ve faydalı olaylardır.
• Kozmik ışınlarla gelen radyasyon, nükleer reaktörle gelenden
120 kat daha fazladır.
• Nükleer santraller, kaza durumunda ısınınca kendi kendini
kapatıp zincirleme reaksiyonu kapatacak şekilde tasarlanmıştır.
• Soğutma suyu nedeniyle kaybolan enerji ve dünyanın ısı
29
dengesinin bozulması abartıdır ve ihmal edilebilir boyuttadır.
• Nükleer kaza riski ve çevreye zarar konusu ve iddiaları ya
kasıtlıdır ya da cahilliğe bağlı abartılardır.
• Bu konuları bahane ederek nükleer enerjiye karşı çıkmak bu
nedenlerle yersizdir.

NÜKLEER ENERJİYE KİMLER KARŞI


ÇIKIYOR?
• Nükleer enerjiye karşı olanlar ya nükleer enerji sorunsalını
bilmeyenlerdir ya da ajanlardır.
• Çoğunluğu iyi niyetli, dürüst ve idealist insanlardan oluşan
bazı kişiler çevreye zarar zannıyla nükleer enerjiye karşıdırlar.
Bunlar nükleer enerjiyi araştırdıklarında, cahilliklerinden karşı
çıkmış olduklarını anlarlar.
• Nükleer enerjiye karşı çıkanların içlerinde azınlık da olsa
dünyayı yöneten petrol lobisinin içimizdeki ajanları ile Türkiye’nin
birinci sınıf devlet olmasını istemeyen çevrelerin ajanları vardır.
• Nükleer enerjiye karşı çıkma işi genelde çevre koruması adı
altında gerçekleştirilmektedir. Çevre koruma kuruluşlarının içlerine
de az da olsa ajanlar girmiştir.

4. RADYOAKTİF
MADDELERİN KULLANIM
ALANLARI
ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ URANYUM
• Uranyumun 235U ve 238U olmak üzere iki izotopu vardır.
• Uranyum bileşiklerinde doğal olarak 235U izotopu % 0,7
oranında bulunur. 238U izotopu ise % 99,3 oranında bulunur.

30
• Nükleer enerji elde edilmesinde uranyum bileşikleri yakıt
olarak kullanılır.
• Önce zenginleştirme işlemi yapılmalıdır.
• Nükleer enerji 235U’ten elde edilir.
• Zenginleştirme; uranyum bileşiklerindeki % 0,7 olan 235U
izotopu oranının arttırılmasıdır.
• Uranyumun nükleer santrallerde yakıt olarak kullanılabilmesi
için, zenginleştirme oranı; % 2 – % 5 arasında olmalıdır.
• Nükleer araştırma laboratuvarlarında % 80 oranında
zenginleştirme olmalıdır.
• Atom bombasında zenginleştirme % 90 oranında olur.

DOĞAL URANYUM BİLEŞİKLERİ


• U3O8 (UO2+2U3O8)
• UCl4
• UF6
• UCl6
• KUF5
• UO2
• UO3
• UF5

NÜKLEER ENERJİ SANTRALİNİN KISIMLARI


Nükleer reaktörlerde başlıca dört büyük bölüm vardır.
• Fisyon reaktörü
• Su kazanı
• Buhar türbini
• Jeneratör

FİSYON REAKTÖRÜNÜN KISIMLARI


Fisyon reaktörü, başlıca dört kısımdan meydana gelir.
• Reaktörün kalbi
• Nötron yavaşlatıcı
31
• Soğutucu
• Kontrol çubukları

ATOM BOMBASINDAKİ FÜSYON İLE


NÜKLEER REAKTÖRDEKİ FİSYONUN FARKI
• Atom bombasında fisyon maddeleri küçük bir hacim içinde
toplanmıştır ve fisyon tepkimesi aniden, patlamayla, yıkım gücü
yüksek ve kontrolsüz olarak gerçekleşir.
• Nükleer reaktörde ise fisyon tepkimesinin hızı
yavaşlatılmıştır. Böylece kontrollü bir şekilde nükleer enerji elde
edilmiş olur.

NÜKLEER REAKTÖRÜN ÇALIŞMA PRENSİBİ


• Yavaşlatılmış ve kontrollü fisyon tepkimesiyle ısı açığa çıkar.
• Açığa çıkan ısı, suyu buharlaştırır.
• Su buharı, buhar türbinini çevirir.
• Buhar türbini, jeneratörü çalıştırır.
• Jeneratörde de, elektrik enerjisi üretilir.

NÜKLEER SANTRAL
• 31 ülkede 449 nükleer santral işletiliyor. 28 nükleer santral
hâlen inşa edilmektedir.
• Amerika’da 104, Fransa’da 59, Japonya’da 55 reaktör vardır.
• Dünya elektrik talebinin % 16’sı nükleer santrallerden
karşılanıyor.
• Nükleer santrallerin % 95’i gelişmiş ülkelerdedir.

TORYUM
• Günümüzdeki nükleer santrallerin tamamı uranyum yakıtıyla
çalışmaktadır. Önümüzdeki yıllarda nükleer reaktörlerin yakıtının
toryum olması için çalışmalar sürmektedir. Bu konuda sona
yaklaşılmıştır. Toryum madeni Türkiye için stratejik öneme
32
sahiptir, ülkemizi ilerilere götürecek bir kaynaktır.

TORYUM VE REAKTÖRÜ
• Dünyada bulunan 1 071 000 ton toryumun 789 000 tonu
Türkiye’dedir. Bu miktar, dünya rezervinin yaklaşık % 80’ine
karşılık gelmektedir.
• Toryumun nükleer yakıt olarak kullanıldığı nükleer santral,
henüz dünyada yoktur. Toryuma dayalı nükleer santrallerin
kurulma çalışmaları, deneme safhasındadır. Dünyada deneyler
devam etmektedir.
• ABD, Fransa ve Japonya’da devam eden bu çalışmalarda
Türk mühendisler de bulunmaktadır.
• Toryumun nükleer yakıt olarak kullanılması, CERN’deki atom
hızlandırma çalışmalarıyla da ilgilidir. 2007 yılında Isparta’daki
uçak kazasında vefat eden rahmetli Engin Arık’ın CERN’deki atom
hızlandırma çalışmalarına katılmasının sebebi toryumun nükleer
yakıt olarak kullanılması içindi. Toryum kaynaklı yeni nesil santral
kurulması çalışmaları Türkiye’de ekip hâlinde hızla
sürdürülmektedir. Isparta’daki uçak kazasında 6 ekip üyesinin
vefat etmesine rağmen çalışmalar durmamış, ilerlemiştir.
Isparta’daki toryum toplantısına giderken uçak kazasında vefat
eden öğretim üyeleri, Boğaziçi ve Doğuş Üniversitesi’ndeki toryum
çalışması yapan öğretim üyeleriydi.
• Ülkemizdeki toryum madeni kaynakları Eskişehir–Sivrihisar–
Beylikahır–Kızılcaören köyünde ve Malatya’da Hekimhan–
Kulancak’tadır.
• Toryumun, ileride uranyumun yerini alacağına kesin bir gözle
bakılmaktadır.
• Toryuma, kısaca tor da denmektedir.
• Toryum santralleri işletilmeğe başlanırsa, Çernobil’in benzeri
kasıtlı patlatma tehlikesi olmayacaktır.
• Kasten meydana getirilen patlama anında bile, reaktörün fişi
çekilecek, her türlü işlem duracak; bu suretle de hiçbir tehlike
yaşanmayacaktır.
• Toryum, yerli ham madde olmasından ötürü de çok
33
önemlidir. Nükleer santral kurulduğunda, dışa bağımlılık
olmayacaktır.
• Elimizdeki toryumun kıymetini bilmeliyiz. Gerçek değerinden
düşük fiyata zamanından önce satmamalıyız. Toryumla çalışan
reaktörler devreye girdiğinde değerinin artacağını unutmamalıyız.

NÜKLEER REAKTÖRLERİN BULUNDUĞU


ÜLKELER VE REAKTÖR SAYILARI
• ABD 104
• ALMANYA 18
• ARJANTİN 2
• BELÇİKA 7
• BREZİLYA 2
• BULGARİSTAN 4
• ÇEK CUMHURİYETİ 6
• ÇİN 10
• ERMENİSTAN 1
• FİNLANDİYA 4
• FRANSA 59
• GÜNEY AFRİKA 2
• GÜNEY KORE 20
• HİNDİSTAN 16
• HOLLANDA 1
• İNGİLTERE 23
• İSPANYA 9
• İSVEÇ 11
• İSVİÇRE 5
• JAPONYA 55
• KANADA 18
• LİTVANYA 1
• MACARİSTAN 4
• MEKSİKA 2
• PAKİSTAN 2
• ROMANYA 2
34
• RUSYA 31
• SLOVAKYA 6
• SLOVENYA 1
• TAYVAN 6
• UKRAYNA 15

TÜRKİYE’DE NÜKLEER SANTRAL İNŞA


EDİLECEK
• Türkiye’de ilk nükleer santralin Mersin Akkuyu’da inşası
planlanmıştır. 2015 yılında elektrik üretecektir.
• İkinci nükleer santralin inşası da Sinop İnceburun’da
planlanmıştır.

NÜKLEER SANTRALLER NEREDE İNŞA


EDİLMELİDİR?
• Nükleer santraller inşa edilirken “soğutma suyu” ihtiyacı
yüzünden deniz kenarı, göl kenarı veya nehir kenarına kurulma
mecburiyeti vardır.

Geiger (Gayger) Sayacı, Elektroskop


• Radyoaktif maddeler geiger (gayger) sayacı ile tespit edilir.
• Radyoaktif maddelerin aktivitesi elektroskop ile ölçülür.

Uluslararası Atom Enerji Ajansı (UAEA)


• İngilizcesi “International Atomic Energy Agency” olup “IAEA”
kısaltmasıyla gösterilmektedir.
• Nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılmasını ve
planlanmasını sağlamak, nükleer güvenlik için gerekli standartları
hazırlamak amacıyla 1957 yılında kurulmuştur.
• 2005 Nobel Barış Ödülü, Uluslararası Atom Enerji Ajansı
(UAEA)’nın Mısırlı başkanı Muhammed El Baradey'e verilmiştir.
• Merkezi Avusturya’nın başkenti Viyana’dadır.

35
• Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet göstermektedir.

TÜRKİYE ATOM ENERJİSİ KURUMU (TAEK)


• Türkiye'de nükleer ve radyasyon güvenliğinden sorumludur.
• 1956 yılında Ankara’da nükleer faaliyetler yapma yetkisiyle
kurulmuştur.
• Doğrudan Başbakan’a bağlı olan bir devlet kuruluşudur.
• Nükleer enerjiyle ilgili araştırma, düzenleme, denetleme ve
çalışma yapar.
• Çekmece nükleer araştırma ve eğitim merkezi, Türkiye Atom
Enerjisi Kurumu'na bağlı olarak İstanbul'da Küçükçekmece gölü
kıyısında kurulan nükleer araştırma merkezidir. Kısaca ÇNAEM
olarak adlandırılan bu merkez 1962 yılında kurulmuştur.
• Çekmece’de bulunan nükleer yakıt pilot tesisi ve iki adet
araştırma reaktörü günümüzde atıl durumdadır.
• Geçmiş yıllarda Çekmece’de tıp ve endüstride kullanılmak
üzere radyoaktif sentetik izotop üretilmiştir. Ayrıca uranyum yakıtı
ile ilgili test mahiyetinde araştırma çalışmaları yapılmıştır.
• TAEK Başkanı, Okay Çakıroğlu’dur.
• Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun geçmiş yıllardaki Başkanı
Ahmet Yüksel Özemre (1935–2008) nükleer enerji konusunda

dünya çapında önemli bir isimdir. Profesör Doktor Ahmet Yüksel


Özemre’nin “Çernobil Komplosu” adlı kitabı meşhurdur.
• ABD’nin Küresel Nükleer Enerji Ortaklığı (Global Nuclear
Energy Partnership – GNEP) projesi kapsamında ABD ve Türkiye
beraber çalışmaktadır.

NÜKLEER ENERJİ POLİTİKAMIZ


• Türkiye’deki uranyum ve toryum rezervlerinin uluslararası
tröstlerce ele geçirilmeye çalışılabileceği unutulmamalıdır. Nükleer
santral inşa etmeye talipmiş gibi gözüken yerli firmalardan
bazılarının da yabancıların taşeronu olabileceği göz ardı
edilmemelidir. Yakın geçmişimizde, bor madeninde bu durumlar
36
yaşanmıştır.
• Belki de bu tür ayak oyunlarından dolayı nükleer reaktör
inşası gecikiyordur.
• Uranyum ve toryum devlet tarafından çıkartılmalıdır ve
işlenmelidir. Nükleer reaktörü devlet inşa etmelidir. Yerli
sermayeye dayalı toryum veya uranyum santrali kurmalıyız.
Nükleer santral, özel sektöre işlettirilmemelidir; devlet işletmelidir.
Devletin patron olduğu güvenilir özel sektör, kontrollü kabul
edilebilir. Aslında nükleer santral devletin işidir, özel sektörün işi
değildir.
• Uranyum ve toryum Türkiye için stratejik öneme sahiptir.
Ülkemizi ilerilere götürecek kaynaklardandır.

TÜRK MİLLETİ URANYUM ELEMENTİ


GİBİDİR
• Uranyum, elementlerin sonuncusudur. Türk milleti de
dünyada kıyamete kadar insanlığa hizmet edecek milletlerin
sonuncusudur. Sonuncusu olduğuna göre eskideki durumunu
tekrar kazanacak, belki de geçecektir.
• Uranyum doğalların sonuncusudur. Türk milleti de uranyum
gibi doğaldır; samimidir, yapmacık değildir, suniliği sevmez.
• Elementler içinde uranyumun, milletler içinde de Türk
milletinin şanı yücedir.
• Uranyum gibi, Türk milleti de enerjisini etrafına verir.
• Uranyum, bağlanma enerjisi en yüksek olan
elementlerdendir. Türk milletinin de fertler arasındaki irtibatı ve
diyaloğu kuvvetlidir. Ancak demir kadar değildir. Zaten bağın
kuvvetliliği, biraz da zayıflıktan kaynaklanır.
• Uranyum çekirdeğinin verdiği enerjinin nükleer reaktör veya
nükleer laboratuvardaki enerji olması için kontrol edilmesi şartı
vardır. Nötronun çekirdeğe çarpması ve çekirdeğin kontrollü
dağılmasıyla enerji verir. Kontrolsüz olanı atom bombasındaki
enerjidir. Türk milleti de dış etkiyle parçalanır. Parçalanması aynı
anda enerji vermek demektir. Parçalanması zincirleme devam
37
eder. Bu nedenle kontrolün iyi yapılması gerekir. Türk milleti asker
millettir.
• Türk milleti akıllı ve zekidir. Kalplerinden hürmet ve
merhamet çıksa, akıl ve zekâları onları, dehşetli ve acımasız hâle
getirir ve idareleri mümkün olmaz.
• Türk milleti, Müslümanlar içinde en çok nüfusa sahip üstün
bir ırktır. Dünyanın her tarafında olan Türkler, Müslüman’dır. Diğer
ırklar gibi Müslüman olan ve olmayan olarak iki kısma
ayrılmamıştır. Nerede Türk topluluğu varsa Müslüman’dır.
• Bir şeyin en iyisi bozulunca en kötüsü olur; bunun gibi
Müslümanlıktan çıkan veya Müslüman olmayan Türkler,
Türklükten dahi çıkmışlardır (Macarlar gibi). Hâlbuki küçük ırklarda
bile, hem Müslüman hem de gayrimüslim vardır. Bu nedenle biz
Türkler, atom bombası olma riskimiz olduğundan, özellikle çok
dikkat etmeliyiz.
• Bazı Türk kabileleri eski zamanda yanlarına bir kısım başka
kabileleri beraber alarak kaç defa Avrupa’yı hercümerç etmişlerdir.
• Fransız ihtilali ile gelişen hürriyetin arkasından sosyalistlik
doğdu. Sosyalistlik komünistliğe inkılap etti. Komünistlik; insani ve
ahlaki kuralları dinlemediğinden, anarşistlik meyvesini verdi.
Anarşistlik fikrinin tam yeri ise dünyanın yedi harikasından birisi
olan Çin seddinin yapılmasına sebep olan bir kısım Moğol ve
Kırgız Türk kabileleridir.
• Bu bilgiler ışığında, Türk milletini karalamaya girmemelidir.
Hercümerce neden olan topluluklar aslen Türk değildirler.
Özellikle Moğollar, Türkler ile irtibatlandırılmıştır. Anadolu,
memerriakdam olmuştur; daha önceleri çok farklı toplulukların
gelip geçtiği yaşam yeridir.
• Türk milleti, izole edilmediği takdirde; gökten gelen şualarla,
her zaman infilak eder ve dünyanın değişik yerlerinde kendini
hissettirir. Türk milletini izole eden unsurlar; ondaki hak, hukuk,
adalet, temkin, başkalarını rahatsız etmeme, hürmet, merhamet,
birleşen su damlaları gibi olma vb. üstün hasletlerdir. Uranyumun,
235
U ve 238U olmak üzere iki izotopu vardır. Nükleer enerji 235U’ten
elde edilir. Uranyum bileşiğinde % 0,7 oranında 235U izotopu; %
38
99,3 oranında ise 238U izotopu bulunur. Tüm uranyum
bileşiklerinde 235U izotopunun etrafı, 238U izotopu ile izole edilmiştir.
• Günümüzde uranyumun kötüye kullanılmasına karşı, tüm
insanlığın tepkisi vardır; bu başka meseledir. Türk milleti, uranyum
elementi gibi olduğunu bildiğinden ötürü, başka bir deyimle
kendini tanıdığından dolayı, kuru gürültüye pabuç
bırakmamaktadır. Kalbin gayesi, müşahededir. Müşahede;
feraset, basiret, sezgi, sezi, altıncı his, kalp gözü açıklığı, ilhama
mazhar olma gibi meziyetlerle kendini belli eder. Bu üstün
meziyetlerin %90’ı Türk milletine verilmiştir; %10’u ise diğer ırklara
dağıtılmıştır. Aslında herkes potansiyel olarak buna açık var
edilmiştir. Bu yolda; peygamberler, doğruluktan şaşmayan akıl,
kusursuz kalp ve temiz duygu/düşünce taşıyan kalp sahipleri
başta olmak üzere Türkler vardır. Bu başarı, mevhibeiilahiye
olarak verilen bir başarıdır; kendimizden bilmemeliyiz.
• Bütün dünya Türk milletinin vatanıdır. Türk milleti, gittiği her
yeri vatanı bilir. Hem sahip olduğu güzellikleri oralara götürür hem
de gittiği yerlerden alacağını alır. Bununla beraber ana vatan
başkadır. Vatan, çok önemlidir. Vatan sevgisi imandandır. Vatanı
olmayanın, tüm dünya vatanı olamaz. Bu nedenle; kırmızıçizgiler,
mutlak anlamda hiçbir zaman kalkmaz.
• Bizim milliyetimiz, dinimizle et ile kemik gibi birleşmiştir;
ayrılmaları mümkün değildir. Ayırırsak mahvoluruz.
• Türk milleti, tarihte mefahiri çok bir millettir. Türk milletinin
İslamiyet’ten önceki övünülecek her şeyi İslamiyet defterine
geçmiştir.
• Türk milleti, büyük insaniyetin bayraktarıdır. Dünyada en
mukaddes ve en muhterem bir mevkii kazanmışlardır.
• Türk milleti fen ve sanatı, mana ile yoğurarak ileri gittiği gibi
ileride de gidecektir. Hakiki medeniyete sarılarak insanlığa rehber
yine olacaktır.
• Türk milleti, tarihinin şahadetiyle cihana bütün güzellikleri
neşretmiştir. Eski çağlarda cihangir Asya’da kahraman Türk
askerleri ve Türk milleti 1000 sene insanlığa hizmet etmiştir. 500
senedir yatıyoruz. Uyanmalıyız. Gaflet ve uykuyu bırakmalıyız.
39
Ancak böylece hakiki medeniyet inkişaf edecektir.
• Vahşet ve gaflete düşmemek için birleşen su damlaları gibi
olmalıyız. Dünyayı kirlerden temizlemeliyiz.

Albert Einstein
(Elbırt Aynsstayn)’ın Hayatı
(1879–1955)
• 1905 yılında izafiyet (rölativite=görelilik) teorisini ortaya
koydu.
• 1921’de Nobel ödülü aldı.
• Yapay einsteinium elementine Albert Einstein ismine izafeten
bu ad verilmiştir.
• Einsteinium elementinin atom numarası 99’dur ve Es
sembolüyle gösterilir.
• Einstein atomu bir canavara kaptırdığını ancak Hiroşima ve
Nagazaki’nin yerle bir olmasından sonra anlayabilmiştir. Nükleer
enerji, Batılıların elinde akıl ve vicdanın kontrolünden çıktığı için
Japonya’da dev şehirlerin yerle bir olmasına, binlerce insanın
ölmesine sebep olmuştur.
• Günümüzde de atom bombası, tehdit ve tedbir unsuru olarak
değişik ellerde tutulmaktadır. Bu bakımdan insan unsurunun iyi
eğitilmesi gerekir. Akıl ve düşünce prensipleri üzerine oturtulan
fen ve teknik; beraberinde, insanlığı düşünme ile kalp ve vicdan
duyarlılığını da getirebilmelidir.
• Maddenin dalga özelliği ile ilgili “süper sicim teorisi” veya
uluslar arası ismiyle “superstring teorisi” 1915 yılında Einstein
tarafından keşfedilen bir teoridir.

Albert Einstein (Elbırt Aynsstayn)’ın Meşhur


Olmuş Sözleri
• “Dinsiz ilim kör, ilimsiz din de topaldır.” (“İlimsiz din topal,
dinsiz ilim ise kördür.”)

40
Albert Einstein

• “Kâinatın yaratıcısına olan inanç, ilmi araştırmanın en


kuvvetli ve en asil muharrik (tahrik eden, harekete geçiren)
gücüdür."

Albert Einstein

• “Allah zar atmıyor. Buna ikna oldum."


Albert Einstein

FİSYON KONUSUNDA
DOĞRU BİLGİLERİ
İLK ORTAYA KOYAN
TÜRK BİLGİN

CABİR BİN HAYYAN (721–805)

Kimyanın babası Cabir bin Hayyan’dır.


Britannica Ansiklopedisi

Horasan’da doğdu. Kufe’de vefat etti.


Kimya ilminin babasıdır. Türk bilim adamıdır. Büyük dâhidir.
Dönemin en büyük ilim merkezlerinden Harran Üniversitesi’nin
rektörüdür. Adı Latince’ye Geber diye geçmiştir.
Cabir bin Hayyan’ın başta kimya olmak üzere tıp, fizik,
astronomi, matematik, felsefe ve eğitim alanlarında çok
hizmetleri olmuştur.

Bunların içinde şüphe yok ki en önemlisi atomla ilgili buluşudur.


Yunanlı bilginler maddenin en küçük parçasına, bölünemeyen
41
en küçük parçacık anlamına gelen atom demişlerdi. İslam
bilginleri, bu kelimeyi o zamanın bilim dili olan Arapçaya
çevirirken cüz–ü layetecezza dediler. Cüz–ü layetecezzanın
diğer adı cüz–ü ferttir. Hem atom hem de molekül yerine
kullanılabilir. Cabir bin Hayyan ise Yunanlıların atomun
parçalanamayacağı yolundaki teorilerine karşı çıktı.

Bu konuda gerçek mahiyeti asırlar sonra anlaşılabilecek farklı


görüşü ortaya koydu.
Günümüz dünyasında, atomla ilgili ilk çalışmaların İngiliz
kimyager John Dalton (1766–1844) tarafından yapıldığı,
uranyumun çekirdeğinin parçalanabileceği fikrinin de 1944
Nobel Kimya Ödülü sahibi Alman kimyacı Otto Hahn (1879–
1968) tarafından ortaya atıldığı fikri yaygındır.
Hâlbuki onlardan 1000 yıl önce yaşamış olan Müslüman kimyacı
Cabir Bin Hayyan’ın aşağıdaki sözleri asrımızın ilim adamlarını
dahi hayrete düşürecek mahiyettedir: “Maddenin en küçük
parçası olan cüz–ü layetecezzada yoğun bir enerji vardır. Yunan
bilginlerinin iddia ettiği gibi bunun parçalanamayacağı
söylenemez. O da parçalanabilir. Parçalanınca da öylesine bir
enerji meydana gelir ki Bağdat’ın altını üstüne getirebilir. Bu,
Allah’ın bir kudret nişanıdır.

Cabir de simyacılar gibi kalay, kurşun, demir ve bakırdan altın


elde edilebileceğini düşünüyordu. Ancak bunun yolunun
atomların kontrol altında parçalanıp değerlerinin değiştirilmesiyle
olacağını belirtmekteydi.
Günümüzde nükleer laboratuvarlarda kontrollü çekirdek
reaksiyonlarıyla yeni yapay elementler veya mevcut
elementlerin yapay izotopu elde edilmektedir. İleride altın da
elde edilebilir. Simyacılar, fiziksel veya kimyasal yolla
elementleri altına çevirmek istedikleri için boşuna uğraşıyorlardı.
Yine kontrolsüz çekirdek reaksiyonlarının atom bombası olduğu
da bilinmektedir. Cabir, çok eski yıllarda bütün bunlardan söz
etmişti.
42
Cabir, Lavoisier’den önce Lavoisier kanununu (kütlenin
korunumu kanunu) ifade etmiştir.
Newton’dan önce Newton kanununu (yer çekimi kanunu)
açıklamıştır.
Gay Lussac’dan önce Gay Lussac kanunundan (gazlarda
basınç–sıcaklık ilişkisi kanunu) bahsetmiştir.

Güneş enerjisinden faydalanma çığırını açmıştır.


Kimya ilminin hem teorik hem de pratik alanda büyük gelişimine
sebep olmuştur. Cabir’in en bariz vasfı deneyciliğidir.

Modern kimya laboratuvarını ilk kuran kişidir. Cabir’in kimyadaki


diğer hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz:
• HCl formülüyle gösterilen hidroklorik asidi (tuz ruhu) elde
etmiştir.
• HNO3 formülüyle gösterilen nitrik asidi (kezzap) elde etmiştir.
• 1 hacim derişik HCl ile 3 hacim derişik HNO3 karışımından
oluşan kral suyunu keşfetmiştir. Günümüzde de bütün dünyada
kuyumculukta kullanılmaktadır.
• Altın, yalnız kral suyunda çözünür. Kral suyu, başka hiçbir
elementle reaksiyona girmez. Bundan altının, hem saf olup
olmadığının anlaşılmasında hem de saf olarak elde edilmesinde
faydalanılır. Bugün de, altının saflığının belirlenmesi ve
sahteciliğin önlenmesinde Türkiye’de kullanılan en yaygın yoldur.
• Üretilen asitler sayesinde, hem Cabir hem de sonraki
kimyacılar bazı metal bileşiklerini elde edebildiler.
• Cabir’in elde ettiği bazı bileşikler şunlardır: Şap (KAlSO4),
nişadır (NH4Cl), gümüş nitrat (AgNO3) vb.
• Cabir kristalizasyon, süzme, eritme, buharlaştırma,
süblimleştirme, damıtma, çözme vb. metotları geliştirdi veya kimya
ilmine kazandırdı.
• Bir kısım tabirler vardır ki Cabir ve diğer kimyacılar sayesinde
Batı dillerine geçmiştir. Bunlardan bir kısmı şunlardır:
• Alcohol (Arapça aslı el kuhl)
43
• Alkali ( Arapça aslı el kali)
• Kimya (Arapça aslı kimie)
• Alembic (Arapça aslı el imbik)
Görülüyor ki Cabir, günümüzün modern ilminin dayanmış olduğu
gözlem ve deney metotlarını, asırlarca önce kullanmıştır.

ÇEKİRDEK KİMYASI KONUSUYLA İLGİLİ


SOSYAL ALANDA KULLANILAN KİMYA
KELİME VE DEYİMLERİ
• Radyoaktif etki: İkinci dereceden etki.
• Alfa, beta, gama etki: Alfa etki en kuvvetli etki, beta etki daha
zayıf etki, gama etki ise en zayıf etkidir.

44

You might also like