-Takiyyuddin Necrani'nin Mu'tezile Bilgi Teorisindeki Yeri ve nemi zcan ABSTRACT The Place of Taqiaddin an-Nacrani in the Mu'tazilite of Knowledge In this article the epistemological method ofan-Nacrani is explained. His epistemological thoughts were told to be concemed with the Mu'tazilites. takes e great and im portant place in Mu 'tazilite system. Taqiaddin explains epistemological discussions among great theologicalsects ofMu'tazilites: The Mu'taziletes ofBagdad and the Mu'tazilites of Basra. They have different opinions in the problem knowledge. In this article we have shown that Taqiaddin told about the transcendental knowledge theory, which was subject of discussion between the two Mu'tazilite theological sects. This has been considered by the most westem scholars as a who se fo u nder w as Kant. So we have proved in this writing that this method was well-known before Kant by the Mu'tazilites. The second originalit;y ofNacrani is that w e leam only from him a new istidlal-method, called "delale nefy'd-delale". KEYWORDS: Taqiaddin the transcendental knowledge Theory, the method of"Dalala nefy ad-dalala".
Felsefenin en nemli biri olan epistemoloji, temelde iki ana problem ekseninde 2-Bilginin Felse- fe tarihinde belki de bilgi zerine neticesinde ortaya idealizm ve realizm, bu sorunlara birbirine iki yntemle verme- ye Bunlardan birincisi, bilgi konusuna problemlere - zm kendisine sjeyi (zne) yaparken, ikincisi ise zneden tamamen reel bir olan objeden hareket Felsefe tarihi boyunca bilgi sorununa dair filozoflar, bu iki birine meyilli olma durumunda Mu'tezil? mte- kellimler de, Mslman ve gibi, bu iki epistemo- lojik birisini tercih etme Onlardan Mu'tezilesine mensup olanlar bilgi meselesinde daha ok objektivist bir * Gr. Dr., anakkale Onsekiz Mart niversitesi Fakltesi. 172 limde iken, onlann bir tutumu benimseyen Mu'tezililer ise daha ziyade sbjektivist olarak Ancak bu iki grubun ne objektivist ne de sbjektivist olan Mu'tezile'ye mensup da yok Bunlann birisi de Takiyyddin Necrani (. 7./13 yy.) dir. Takiyyddin Necrani olarak 6./12. ile 7./13. ara- bir zaman diliminde Mu'tezili bir alimdir. ekol kuran, Abdlcebbar mmtaz olup Ebu'l-Huseyn Basri (.436/1046)'dir. 1 ol- duka bilgiler bulunan Necrani'nin elimizde sadece bir tek eseri mev- cuttur. Onun bilinen tek eseri olan "el-Kamil fi ma min tahkik edip Dr. Seyyid Muhammed hid'dir.2 Necrani'nin eserinin Mu'tezile ekolnn Ehl-i Snnet' e bir dnemde kaleme Mu'tezile'nin filcri evrimi anlamak olduka nemlidir. Necrani'- nin nemi sadece bu noktayla Bize gre o, ortaya iki hususl_a daha Id bu hususlar 1. Necrani'nin bilgi teorisi Kant id- dia edilen "transendental bilgi teorisi"nin, nce Mu'tezile sistematik bir tespit edilmektedir. Her ne kadar byle !;>ir yntem, Ebu el-Mesa'il'i ve de grlmekte ise de, Takiyyddin ken- disini en belirgin bir ortaya 2. Necrani, "delale nefy'd-delale" metodu- nun bizi haberdar etmektedir: istidlal metodunun byle bir yntemi sadece onun Kelam tarihinde olduka nemli olan bu bir ele Transendentat Bilgi Teorisi Bilgi teorisinin, bilginin ve inceleyen felsefenin en nemli kolu Ancak bilginin bu sadece bilgi teorisi. ilgilenmez; psikoloji de bilginin ve ile ilgilenmektedir. Felsefenin bir kolu olan bilgi teorisini psikolojiden en nemli zellik, onun kritik-normatif yn- dr.3 Yani psikoloji; bilginin ve hibir bir tarzda meseleye Oysa bilgi teorisi, bil- 1 Ebu'I-Huseyn Basri, biridir. Daha sonra ondan rak kendi ekoln Felsefeyle olduka Ancak onun kela- ma ait eserlerinden hi biri mevcut (Bkz. Wilferd Madelung, Der Kalam, Grundriss der Arabischen Philologie (hrsg. Helmut Giitye), Il, Wiesbaden 1987, 329) 2 Takiyyddin Necrani, el-Kamil f f ma min Kelami'l-Kudema, Dr.Seyyid Muhammed ahi d) Kahire 1420/1999. 3 Bkz. Rudolf Wrterbuch Der Philosophischen Begriffe, 1904, "www.textlog.de" ZCAN 173 ginin sz edilen bu ynleriyle ilgilenirken, onlarla ilgili yorum ve getirir. Bu ynyle psilmlojiden bilgi teorisi, bilgi srecini analizinde ondan bir ara C:Hilfsmittel) olarak
yntemler sebebiyle birbiriyle bilgi teorileri Bunlardan en nemlileri Psikolojik bilgi teorisi, "2. Transendental bilgi teorisi. (transzendentale Erkenntnistheorie)" 5 Psikolojik bilgi teorisinin kurucusunun Locke iddia edilmektedir: bilgi teorisinin kurucusu Locke'tur. O, hem insan bilgisinin hem de (Glaube), (Meinung) ve tasdikin (Zustimmung) dereceleri ve temellerini ortaya koymaya " 6 Ancal<, gerek bilginin gerekse inan, zann ve tasdfk ortaya konusundaki Locke'dan ok daha mslman alimler bilinmektedir. 7 Bu da, psikolo- jik bilgi teorisininde illozoflardan ok daha nceleri mslman lar olamaz sorusunu gndeme getirmektedir. Ancak bu konu tezimizin daha fazla zerinde Bu konusunu eden ve Kant iddia edilen 8 transendental bilgi teorisi ise "bilginin ve de- iin, bilginin (Bedingungen) tespit eder. Transen- dentai bilgi teorisinde, bilginin hangi tr psikoloji!< unsurlar zerine temelien- sorusu yneltilmez; aksine o, bilgi faktrlerinin (Bedeu- tung)
Ancak sz edilen bu her trl etkiden uzak a priori gerekir. 1 Kant, Saf (Kritik Der Reinen Ver- transendental bilgi teorisini "Ben, sadece nesne bilgisini (Gegenstii.nde) zaman- da bizim nesneleri idrak a priori yntemiyle (Erkenn- tnisart von Gegenstii.nden) her tilrl bilgiyi transendental olarak " 11 halde transendental bilgi teorisinin (transzendentale Erkenntnistheorie) en belirgin yn, bilginin ve sreci zerinde ince- lemelere ilave olarak, bu bilginin ve tesbit edilmesidir. 12 4 A.g.y. 5 A.g.y. 6 A.g.y. 7 Bkz., Van Ess, Die Erkenntnislehre des Adudaddin al-Ici, Wiesbaden 1966, 99-113. 8 Wikipedia, der freien Enzyklopiidie, "Transzendentalphilosophie", "www.wikipedia- .org.de". 9 Eisler, a.g.y. 10 Bkz. Macit Gkberk, Felsefe Tarihi, 10. 1999, 352. ll Kant, Kant, Kritik der Reinen Vemunft, 2. Aufla.g.e., 1787, "www. Guten- berg. Spiegel. de", Einleitung, VII. 12 Kant, a.g.y., V.; Friedrich, Paulsen, Immanuel Kant, 7. Aufla.g.e., Stuttgart 1924, 126; 174 Ancak, burada bir noktaya etmek gerekmektedir: Tranzsendental ile transzendent/transcendent kelimelerini birbirine gerekir; "her iki kelime de Latince "transcendo" kelimesirtden tir. Ancak, tran- sendent, demektir." 13 Transendental bilgi ise, yukanda da gibi, nesnelerin bilgisine tespit eder. Kant ortaya iddia edilen tr bir bilgi teorisinin, Kant'tan nce Basra ve Mu'tezile evrelerinde bilgi sorunu ortaya tesbit edilmektedir. Bu durum ncelikle Abdlcebbar N, 30 vd.), Ebu ( (el-Mesa'il, 372 vd.) ve (el-Kamil 263 vd.)'de, bilgi teorisine dair grlmektedir. Konunun daha iyi gre, sz edilen bu yntemin Mu'tezile bilgi meselesine malara olarak ele Gerek Basra gerekse Mu'tezilesi, duyusal/fiziksel alemde hid) bir nesnenin iin rm yerine getirilinesini olarak gerekli grmektedirler. Bu birinci sjenin nitelikleriyle, ilcineisi objenin sahip gereken zelliklerle, nc ve sonuncusu ise idrak etme gereken Zikredilen bu konul-
a) Sjeyle ilgili (isel) 1-Diri olmak (hayy) 14 2-Duyu CA......WI
, yerine getirmekte olan sjenin gcne sahip (Kamilu'l-akl) 16 , b) Objeyle ilgili 1. edilecek bir objenin ( vcudu'l-mdrek) 17 2. Bu objenin kendinden idrak edilebilir mahalde 1 s Ursula Reitemeyer-Witt, "Apothese der Sinnlichkeit", "Ludwig Feuerbach Und die Philo- sophie der Zukunft" (hrsg., Hans-Jrg Braun-Hans Schuffenhauer- Francesco Tomasoni), Berlin 1990, 281. 13 Friedrich, " Vernunft und Verstand ", Wrterbuch der philosophischen Grundbeg- riffe, 1907, "www.textlog.de". 14 Necrani, a.g.e., 265. 15 A.g.y.; Abdlcebbar, fi Ebvilbi't-Tevhfd ve'l-'Adl Medkur- Taha Hseyin v. ), Kahire 1385/1965, 50. 16 A.g.y.; Ebu el-Mesil'il beyne'l-Basriyyfn M. Seyyid), Beyrut 1979, 324-25. ("Kamilu'l-akl" Abdlcebbar ve Ebu Necrani'de bu 17 Necrani, a.g.e., 264. ( ve Mesil'il'de "Huduru'l-mer'i! yer Bkz., SO; Mesil'il, 309.) 18 Necrani, a.g.e., 75. ZCAN 175 c) etme mevcut gerekli 1. (Sje ile obje uygun ve bulun- C el-kurbve'l-bu'd), 19 2. Akla gelebilecek engellerin (intifau'l-afati ve'l-mevani'). 20 Mu'tezilesi, yerine getirilmesi ile, hibir zihinsel etkinlikte idrakin/bilginin meydana gelece- iddia etmekle Basra Mu'tezilesinden Zira Mu'tezi- lesi filozoflar gibi idrak/bilme/grme fiilini, bir objenin sje zerinde (intiba') 21 Yani burada sje tamamen pasifbir rolde bulunurken, buna obje bilginin tamemen etkindir. gre, Mu'tezililerin idrak ile bilgi geersiz olmakta ve yerine bilgi zorunlu olarale (ala sebili'l-icab/ 22 Zira, Ab- dlcebbar olmak zere, Mu'tezililer'in byk bir b()lm, bu yerine getirilmesinin, bilgiye iddia etmekle Mu'tezilesinden nk, gre, idrale ve bilgi iki etmektedir: En ortaya konulan yerine getirilmesiyle ancak ilk Zorunlu bilginin biri olan bu ikinci eden "bilgi"ye Abdlcebbar'a gre, sjede objeye leesinZile hissi ieren bir N, 70) mmkn zere, Mu'tezile'nin kurucusu Allafa gre, bir kimsenin grmesi, vs. gibi yerine getirmesi, kendisinde bilginin iin yeterli ve en nemlisi o kimse- de grlen ya da en nesneye bilgiyi dilemesi ve gerekir
23 Bilginin srecinde zihinsel faaliyetlerini saf ile, iradesini etldsiz Mu'tezilesinin Abdlcebbar temsil edilen bu ile Mu'tezilesi bir tutum ierisinde gzlenmektedir: Ona gre, Allah, idrak ger- adet zere "ale mecra 1-'ade/ uk-" bil- ginin
bir ifadeyle, Abdlcebbar ve onun temsil eden Basra Mu'tezilesine gre, Allah insana bilgiyi idrak nesneler 19 A.g.e., 265. 20 A.g.e., 264. 21 A.g.y. 22 rv, 36 . . 23 A.g.e., 42-43. 24 rv, 36-37; Elshahed, Elsayed, Das Problem der Transzendenten Sinnlichen Wahr- nehmung der Spiitmu'tazilitischen Erkenntnistheorie Nach der Darstellung des Taqiaddin Berlin 1983, 230-231. 176 o zerinden tabiata zikredilen bu prensibe gre vermektedir. Onlar bu ken, bilginin srecindeki kesb da
Gerek Mu'tezililer gerekse bu ceyle, sonsuz kudretinin izmek Ancak, ile Basra Mu'tezilesi byle bir fikir ileri srmede gayesel da gzlenmektedir: - 1. salt dini hareket eden nazaran, filozoflara, da yolunu takip eden Mu'tezi- lesine rasyonel bir tez ortaya koymak bu tarz bir yakla- iersinde
2. buradaki fiiline bir zorunluluk getirmezken, lar, burada zorunlu bir kanuna tabi iddia etmektedirler. Ne var ki, bu zorunlu kanun, bir tabiat kanunu ancak tabiat dzeninin izin vermeyen hilanetinin bir sonucu olarak halde burada tam bir zorunluluktan bahset- mek Bunun yerine insan ile Allah mevcut olan-ki bu adaletinin bir grevden sz etmek daha uygun olabilir ilisan sahibi hilaneti ve adaletinin bir sonucudur. kendi zerine bu sorumluluk daha bu grev, sadece ahirette ceza ve mkafatla ilgili olan adaletin bir garantisi de- fakat zamanda gerekli yerine getiren insana bilgiyi elde etmesi iin gerekli vermesinin de bir garantisidir. Bu Allah, bilgiye iin gerekli olan aralan herkese bir Bunun olan duyu organlan ya da zarar olan bir insana bilgiyi iletmektedir. 28 gre tm yerine halde hilla duyu sz ediliyorsa bunun tek nedeni O da, yerine getiren (mdrik), iletilen bilgiyle bir ierisinde bir ifadeyle bu kendisine iletilen bilgiyi daha nce kendisinde mevcut olan bilgilerle bu duyu ortaya
Buna bir delil getirme metodu da dahildir. idrakle bu sitemleri zellilde Tealog G. Hasenhttl'de de etldsini gstermesi olduka nemlidir. O, "Kritische Dogmatik" eserinde (s. 42-43) bu konuyla ilgili olarak zikretmektedir: 25 Elshahed, a.g.e., 231. 26 A.g.y. 27 a.g.y.; Elshahed, a.g.e., 257, 32. ve 36. dipnotlar. 28 42-43. 29 A.g.e., 70 vd. ZCAN 177 bunun (idrak) ve onu bir anlam ait olarak grmemizden .... Bu bilgilerle sonra ya da ortaya " 30 halde gre bilgi mevcut "Bilgi" objesini" iine Bilen kimseye bu bilme durumu "ke- sinlik hissi" ile Bu bilme srecinde duyu organ- lan, zihin ve olarak birbirlerini Burada hissi idrak soyut bir sre ve sonuolarak da bilen kimse kesinlik hissi ilegerek bir bilgi elde bilincine Ancak bu srete iradesinin mutlak anlamda etkin bir rol de gzden
Kant da, Mu'tezile'nin gibi, bir objenin (buna grlmesi de dahildir) ortaya koyar. Bu bir sjeyle alakah olarak gndeme bir da idrak edilen objeye tespit te yandan sz edilen bu zamanda, "transzendental" ierisine dahil olan zaman (Zeit) ve mekan (Raum)'la bir Kant sje ve objeyle ilgili neler ortaya "Nesnelere bilgimizin ara "grme" (Anschauung) dir. Ancak bu grme lu, bir nesnenin (Gegenstand) mevcut cak bu da tek yeterli Objelerin alabilme yetisi (Fii.higkeit-Rezeptivitii.t) demek olan (Sinnlichkeit) bizde var olurlar. Sz edilen bu tek bize grme (Anschauungen) iletir. Ancak biz "anlama yetisi" (Verstand) ile Bylece bu anlama yetisi soyut kavramlar/tmeller (Begriffe) meydana olur. " 31 halde, Kant'a gre, herhangi bir nesneye bilgirni- zin ya da idrak edilebilmesi iin, sjenin, duyu ve objelerin etme yetisine (Fahig- keit-Rezeptivitat) sahip gereklidir. burada cm- lelerinde, bir objenin sadece bir tanesi O da, bir objenin mutlak anlamda var ve (Zaten Almanca'da, nesne "Ge- genstand", etimalajik olarak gelmektedir) An- cak sz edilen nesnenin bizim iin bir daha zelliklere sahip gereklidir: 30 Elshahed, a.g.e., 233. 31 Kant, a.g.y, Transzendentale Asthetik. 178 " ... bu saf formu (reine Form der Sinnlichkeit) ise bizzat saf (reine Anschauung ) olarrik isimlendi- rilir. yle ki, sonuta, zihnimizin (Verstand), herhang{ bir objeyi tasawur edebilmesinin iki temel ortaya bu iki temel unsur saf duyusaVtecrbi (reine empirische Anschauung) nin de temelini Bunlar yer kaplama/bir mekanda bulunma (Ausdehnung) ve bir surete/ forma (Gestalt) sahip ... " 3 2 Yukandaki tm bu sonra, Kant'a gre, bir objenin nabilir isel (sjeye ait) ve (objeye ait) ortaya koyabiliriz: a) (Sjeyle ilgili) 1. (Grme gibi) Duyu 2. Duyu verileri alabilme yetisine sahip (Sinn- lichkeit/Fahigkeit-Rezeptivitat)33 3. Sjenin, objeyle ilgili, duyu organlan iletilen verileri (d- aldetme gibi) kabiliyetine sahip (Zihin-Verstand) b) (Objeyle ilgili) 1. Bir objenin bir formasahip (Gestalt) 2. Bu objenin zaman ve mekan ilkeleline dahil mekanda (Ausdehnung). halde Kant'a gre, bir objenin idrak edilebilen (mdrek), bir sjenin de idrak edebilen (mdrik) iin sahip gerekmektedir. yandan, apriori ilkeleri olan zaman ve prensipieline dahil olmayan, "zgrlk " C Freiheit), "lmszlk " (Unsterb- lichkeit) ve gibi "numen" alemine dahil olan (Ding an sich) duyusal olarak -Mu'tezile'de gibi- bu mm- kn Zira bizim grmemiz her :;.aman duyusal (Sinnlich) dan, zaman ve mekan gibi saf a priori ilkelerine olmayan hibir nesnenin bilgisini tecrbeyle elde edemeyiz. Bu tr nesneler ancak saf getirme (Nachforschung) yoluyla bili- nebilirler ki bu, saf nihai hedefidir. C Endabsicht) te yandan bu gibi tecrbi bilgiye tecrbe yoluyla - rtlmeleri de mmkn
BU konuda, Mu'tezile'nin de benzer fil<irler ileri gzlenmektedir: " ... Allah, zorunlu C ) olarak ve yoluyla C ) bilinmiyorsa, O'nun Cp4 ) ve yrtme ( ile bilinmesi gereklidir ... Hamse, 60, 90, 91.) 32 Kant, a.g.y. . 33 Bu Mu'tezile'nin bir olarak ileri "kfunilu'l-'akl" ile mak mmkn gzkmektedir. Elshabed, a.g.e., 220) 34 A:g.y. ----------. ZCAN 179 bilinmesi-grlmesi ile de olan ve da byk nem metafiziksel mahiyetlerinin bilinmesine dair bu konu, bilgi sorununa ele blmde (s. 90- 100) geni bir ekilde ele bu blmde daha fazla zerinde du- gerek grlmemektedir. Bilginin niteliklerinde hemen hemen ve Basra Mu'tezilesiyle uyum ierisinde izlenimini veren bilginin konusunda, her ne kadar daha bir d uru ierisinde gzlense de, temelde her ikisinden de bir tutum sergilemektedir. Zira gre gerekli tm koullan yerine getiren sje, objeye ait bilgiyi, baka hibir arta ihtiya duyu organlan elde etmektedir. Yani Mu'tezilesinde objeler bilgi edinme srecinde zihin herhangi bir ilevyerine getirmemektedir. Basra Mu'tezilesine gre ise, gerekli tm koullan yerine getiren sje, duyu organlan idrak yerine getirmekte, bu idral<'in bilgiye iin ise, kii- de, duyularm bu veriler hissi ieren bir gerekmektedir. Daha ziyade Basra Mu'tezilesinden Ab- dlcebbar ve savunulan bu bilginin oluma sjede grmesi sbjektif Kant'ta da objeler- den elde edilen izienimler zihnin a priori bilgiye dn- mektedir. Ancak Kant ile nemli bir fark O da, Kant'ta bilgi ile idral< fark bulunmazken, byle bir bilgi temelini Kant'ta duyu verileri bilgiye gtrmekteyken, Basralllarda duyu verileri sadece idrak'e gtren aralar halde Kant, gerek subjektif olan gerekse objektif olan bu konuda bir metot izlemektedir: Bu metot, ne sbjektivist ve ne de objektivist olan, bu ynyle de bir rol stlenen Takiyyddin Necrani'nin takip yntemden yleyse bu ynyle gerekmektedir. Necrani'nin, bilgi-- nin srecinde Kant'la olan fikir benzerliklerini daha iyi ortaya koya- bilmek iin konuyu biraz daha Yukanda Mu'tezililerin, bilginin oluumunda sjeye pasifbir rol verdikleri ve filozoflar gibi idraklbilme/grme fiilini bir objenin sje zerinde (intiba'/ e4hi!) eit Necraru bu U ekilde eletirmektedir: "Bu intibd' sebeplerden ta- biat ve mtekellimler geersiz 1. Bir grnt her hangi bir objede obje hareket etmeden bu resmin yeri ancak nc bir nesnenin bir devreye girmesiyle mmkn olabi- lir. Bir bir suyun yzeyinde yeri bu grntsn suyun yzeyi- nin bir yerinde edebilir. 2. Bir grntnn
bir objede (ayna, suyun yzeyi vs. gibi) olabile- Teabul etselc bile, bu dummda bu grntnn leendi boyu ve eni lsnde gerekir. Oysa bunun tam alcsi meydana gelmektedir. Yani daha bir grntyle 3. Siyah, beyaz ya da bir renge sahip olan bir obje gzmze gzmzn de zileredilen bu renk- Zere gerekirdi. ki bunun grmekteyiz. 35 te yandan byle bir nesnenin "hulul/ J.JL>. "ve "h "n- den bahsetmek mmknse de, bahsetmek mmkn "Zira bir nesnenin, (mdrik) zihninde (fi'n-nefs) ve bedenindeki (fi'l-cism) husul ve hululdr. 36 Yoksa olan bir nesnede (fi'l-cemad) bu hulul ve husul sz konusu olamaz. Ruh (nefs) bedenden (cism), beden de can- bir nesneden (cemad) gstermektedir. halde salt bir demek olan hulul ancak belli zelliklerin ken- disine ilave edilmesiyle, (rrzdrik) olarak tavsif edile- bilmektedir: Bu da bu nesnenin bir mhunun (nefs), yani hayat sahibi gerektirmektedir." 37 Burada hulUl, husul ve intib.' (zihne anlamda olup, idrak olarak ancak "r'ye" (grmek) olarak cek, maddesel salt bir sreci ifade etmektedir. 38 Bu yine Basra Mu'tezilesi ile Mu'tezilesi bir fark gze Bas- bu sreci, grme icra ve ne ma'na ne de olarak grmenin bir fiili olarak grrken; onu, objenin aktif bir rol ve bir ok faktr ortaya bir (idrak) olarak tarif etme
gre, ayna ya da su yzeyi gibi bir objenin s-sakil/ C J:L=ll s:- ) duran nesnelerin tam benzerinin (resmi) grlme- si mmkndr. de bir ayna ya da suyun yzeyi gibi bir rol zihne hadisesini bu bir rneklemeyle ispat etmeye Takiyyddin, buna de 35 a.g.e., .. 36 A.g.y. 37 el-Kamil 268-269. 38 Takiyyi.iddin Hulul'den neyi bir nceki sayfada " ... ya, objenin hakikatinin benzeri ( mislu'l-hakikatu'l-mntaba'a/ Ji...) demek olan, (nesnenin) (intiba'/ ya da dir.,ki, olan birincisidir." a.g.e., 268. 39 Bkz. A.g.e., 266. (Takiyydddin burada daha ok filozoflar kategorisine Onla.rt+1 duyu organlan ve objeye vurgula- maya bunun hi de temelsiz grlmektedir.
1 1
1 k ZCAN 181 "Her hangi bir resmin grnrusnn duyu mdrik olarak kabul edilmesi iin, tasawurlann yerinin de idrak edi- len nesneler gibi somut/maddesel (cismen) gereklidir. " 40 te yandan ( ilkesine gre), grnts res- bu grnty nesneyle (en, boy olarak) llere sahip ol- gerekmektedir. Bu da bir durumdur. 41 Necraru, ortaya tm bu delillerle, Mu'tezililer ve filozoflara (burada Sina ismen zilaedilmektedir) ilgili organlarda her hangi bir ve yapa- da duyu ispatlamaya
Necraru'nin bu konuda dair ola- bilir. Ancak o, bu konuda Zira ra, zellilde de Abdlcebbar'a gre, srecinde duyu or- izienimlerini zihne iletmede sadece birer ara (alet) grevi stlenirler. Abdlcebbar'a gre duyu bizzat yeri- ne getiren aktif bir rolde pasif bir ifadeyle duyu elektrik ileten bir kablo ya da suyun layan borular gibidirler; grlen, itilen bir bilgisinin onlar Bilginin sjede Burada bir sbjektiflik ile ki bu en nemli temsilcisi Descartes'tir. Bunun ise-Necrani'ye gre- tam bir yol takip ve tamamen saf etmelerine objelerin duyulara da ve da bilgi edinme srecinde tam bir yetld vererek, etldsiz bir pozisyon- dan aktif bir role gemelerini Yani onlara gre, duyu sahip bir sje, hibir ihtiya duymadan idrak etti- objeler bilgi elde etmektedir. Ancak bu kez de duyulardan iletilen verileri fonksiyonu gz edilerek, tamamen objektifbir hareket Zihnin fonksiyonu sadece duyu- lardan gelen bilgileri suretiyle bilgilerden tamamen yeni (isel) bilgiler retmektir. Yani bilgiler tamamen duyularda Bu tr bir bilgi teorisi daha de gibi, J. Locke, D. Humeve Berkeley gibi deneycilerinin tem- sil Angio-Sakson felsefede, modem dnemde ise daha ok Edmund H us- seri gibi Alman "fenomenolojik" bilgi sisteminde 40 A.g.e., 268. (Burada her halde Takiyyddin bir palemikle Zira ne ne de Sina vb. gibi) duyu Duyu akseden, onlara gre sadece maddesidir. Sin., El-Ahavani), Kahire 1962, 162; A Bedavi), Kahire 1954, 35-39. 41 Necrani, a.g.e., 268 42 A.g.y. 182
Ancak fenomenoloji ile ampirizm "belirleyici, temel yntem mevcuttur. Ampirisder, var olan eyadan hareket ederek, gerekliklerinin yle ya da byle tesbit ederler. rnek ola- rak U veya bu suyun belli bir zaman ve mekanda gerekten var savunurlar. Fenomenolojik yntemde ise byle bir tesbityapmak yn- tem olarak ynteminde, bir obje sadece, bu nesne var ya da baka bir var olanla temeliendirilmesi gerekir denmelidir." 44 ve Mu'tezililerin bilginin oluum srecine dair ileri sr- dideri grleri bu ekilde rtmeye Necrani'nin bu konuda temsil
"Biz deriz ki: ya, mcerret bir (var o{mak) ibarettir ya da onun zerine ilave bir (emr zaid). o, sadece mcerret bir hulul'den ibaret bu durumda bu hulul'n bir ruhta (nefs), bir bedende (cism) ya da bir (cemad) hibir fark ol- Oysa ilave bir (emr zaid) olursa, bu durumda onun, bir ruhta ya da bir bedende (fi'l-cismi'l-hayy) mesi mmkn olur ki, olan da bu sonuncusudur. " 45 Onun yukandaki cmlelerini analiz sonulara varabiliriz: Necrani'ye gre bilginin oluumunda Kant'ta gibi duyular objelerden edindikleri verileri sjeye aktanrlar. Bylece sz edilen objeler sjede var olm u olurlar (hulill). Ancak bu hulul tek bilgi iin yeterli olmamakta- bilgiye (burada Necrani idrak kelimesini ilm kelimesiyle an- olarak nk ona gre idrak ve ilim eylerdir) dnebil- mesi iin, diri olan (hayy) bir bedende (Necrani'nin bu kelimeyle kast sadece sahibi olan Zira tartlma Allal1 ile insandaki boyutunda cereyan etmektedir) ilave bir (emr zrud) olarak bulun- gerekmektedir. Necrani'nin burada zaid ile kast edilen, obje edinilen verilerin sjede var (hulill) bir Bu szck, Kant dncesindeki, duyular sjeye aktanlan verilerin, (Verstand) a priori ilkeleri ile sonucu kavramlar/ tmeller elde edilen srece gelebilir. Zira emr zaid esasen ilave bir durumu Yanl bir sreci ifade etmektedir. Daha bir ifadeyle o, zilinin kendisine duyular gelen tikel ve grnleri, birer soyut mana (kavram) haline getirme durumudur. Zaten tikel nesnelerin tikel olarak tmel olarale (kavram) idrale beyan 43 lbn Tufeyl'in "Hayy b. ortaya koymaya felsefi Descar- tes, Hume ve Husserl gibi filozoflarm felsefi benzerlik (".Here again Ibn Tufayl's ideal of freedam from presuppositions is !ike Descartes', Hume's, and Husserl's." Sami S. Hawi, Islarnic Naturalism And Mysticism, Leiden 1974, 93) 44 Bochenski, I. M:, Die Zeitgenossischen Denkmethoden, 9. Aufla.g.e .. Stuttgart 1986, 32. 45 Necrani, a.g.e., 269. ZCAN 183 etmesi bu zihni sreci kabul gstermektedir. 46 halde, Necrani'nin de Kant gibi, bilgi sorunu ne sbjektif ne de objektifbir tutum ierisinde bunun yerine Kant gibi bir sylememiz mmkndr. Sonu olarak, bilginin sadece ve srecini ;?amanda neler inceleyen ve bu y- nyle de bilgi teorilerinden ''Transendental bilgi teorisi" nin iddia gibi Alman filozofu Kant ondan ok nceleri Mu'tezile evrelerinde bilgi sorununa yntem ola- rak Takiyyddin eserinden ortaya Ancak Kant, bu bilgi teorisini ''Transendental" olarak onun sistematik bir bilgi teorisine de 2. Dela.Ie Nefy'd-Dela.Ie (Delilin ile ispat Metodu) Sz edilen bu ispat metodunu Ebu Cbbai ve Abdlcebbar gibi Basra Mu'tezilesine mensup zellikle bilgi teorisi ile r'yetullah mesel esinde, grlmesinin ispatlamada tatbik Objelerin sje bilinebilir/idrak edilebilir mahi- yette Allah iin de geerli herhangi bir delilin olgusu, nesneler gibi grlebilir/idrak edilebilir iddia eden bir delil olarak Bu durum benzetilebilir: biri birinin su iddia eder, ancak onun aleyhine edecek bir delil bulamazsa, bu durum, sulanan susuz dair bir delil olarak kabul edilir. bir ifadeyle sz edilen yoldan susuz
zellikle Basra Mu'tezilesinin dair ileri srd- en nemli eden bu ispat ynteminin, uygun
gibi, Ta- kiyyddin de bu konuda reddetmektedir. Bu reddetme, ierikle alakah sadece ispat metoduyla O, bu hkm vermeme
Necrani, bu ispat metoduyla 9. blmnde daha nce ispat edilen olup (s. 323-335). Bir objenin bilinebilir ya 46 "Biz Zeyd'i onun bir at insan hkmederiz. Zira bwilar iki tmel-klli mahiyettir" (Necn1ni, a.g.e., 267). 47 el-Kamil 324-325. 48 Onun hkm vermekten bu hususta vahyi bir delilin sebebiyledir. Byle bir delil onu kabul ve daha nce duyusalihissi idrak konu- sunda gibi, tm akli delilleri (Bkz. Necrani, a.g.e., 283) !. i 184 da biZinem ez hususu bu blmde detaylanyla ortaya konulup Bu zamanda teolojik/itikadi bir meseleyi felsefi bir da nemlidir. 49 Delale nefy'd-delale metoduna gre, ve delillerle bilinemez olan her bilinemez ve olarak addedilme- lidir.50 bu bilinemezlik ile, obje verilen kesin bir ifade ederler. bir Bizim iin anda idrak edilemez- bilinemez olan her gerekonunla ilgili her hangi bir delilin gerekse kendi bilinemez her zaman biline- mez bir sahiptir. Bu bir taraftan belirli bir objeyle ola- rakgrme fiilini olumsuz ynde etkileyen engellerle, taraftan ise bizim ana kadar Allah O'na her hangi bir verilip konusu ile bir durumdur. Zira da gibi, Allah'a, her hangi bir iddia etmekteydiler. 51 Onlar bu grlmesi hususundaki kendilerine dayanak yap-
Basra Mu'tezilesinin, grlebilmesi/bilinebilmesini hibir sahip dair bu tesbit, muhtemelen Ebu Ali Ebu ve Abdlcebbar'dan kaynaklanan 52 delile Necrani bu delilleri . 1. Bilinebilir ve idrak edilebilir objelerin daha sonra bilinebilir ve nabilir ve mevcut sahip olabile- kabul etmek, zorunlu bilgi'nin (el-'ulumu'd-daruriyye/ 4.wy411 olumsuz ynde etkileyebilir: 53 . "Mevcut ispatlanamayan byle bir objenin mevcud kabul etmek, gerek zorunlu gerekse teorik (nazari) bilginin gndemegetirecektir. nk byle bir kabul bize, halde) yksek ya da kuvvetli grltlerin ve hepimizin biner iddia etmeye zemin edebilir ... " 54 2. Teorik bilgi de bu du- rumdan olumsuz bir etkilenebilir: delil, yani bunun kabul edilmesiyle teorik (nazari) bilginin de zorunlu bilgi gibi olumsuz ynde etkilenece- 49 Elshahed, a.g.e., 212-213. so el-Kamil 323-324. A.g.e., 322. S2 A.g.y. S3 el-Kamil 324. (Burada hissi objelerin bilgisi Bun- dan a priori bilgiyle gerekir.) S4 A.g.y.; Bu delil iin bkz. IV, 42-46. ZCAN 185 hususu iki ynden nemlidir: Birincisi, objenin bir delil ile, ise delilsiz olarak tasdik edilmesini (mevcut nun kabul etmek gelir ki, bunun anla- istidla metodunun ka- bul etmektir ... Bu etmek, her hangi bir kesin bilgi- ye ... Abdlcebbar ve'l-'Ukild" ese- rinde der: bu tasdik edilmesi, bir ok lokalize edil- "me'anf" lerin kabul etmek beraberinde getirmektedir. O, devam ederek demektedir: biz bu- nun izin verirsek, bunun sonucu olarak herhangi belirli bir te'sirin, (nedenin) ne tezat olu- ve ne de her hangi bir fiilin faiZini bilmemiz mmkn olur. Bu da bizi iyi ve kt fiillerle ilgili bilgilerimizin gt- .. "55 rur. 3. Son olarak, bunu kabul etmek, zorunlu olarak sonsuz objenin mevcudiyetini tasdjk etmekle
Abdi.ilcebbar srekli olarak, bilgi ile idrakin zerinde Zira bilginin objesini etmeyen bir mmkndr. te yandan hissi olarak bilgi obje- leri mevcuttur (kad yudreku ma la yu'lem ve yu'lemu ma la yudrek/ 'i L.. J 'i L.. ) . 57 Onun idrak ile bilgi ('ilm) ve birincisini n plana bir " ... Bilginin objesi hem hem de bir inan olabi- lir; buna (idralc) objesi rudur. (ve kad alimna hakkan ve ve in tena- velehu l-'ilmu fe inne l-idrake la yetenaveluhu) 58 bilgi ile idrak neden bir bu sz- lerden daha da iyi sadece grlen ve somut nesnelere daha duyu verilere dayan- zorunlu olaral< Sjenin ya da nesneler ya da sz konusu Zira, zorunlu bilgiyi, zihninden ve tereddtle bilgi" 59 olarak Fiziksel alemdeki so- 55 el-Kamil 324. 56 A.g.y. 57 XII, 1965, 18; Necrani, a.g.e., 264; Usuli'l-Hamse, Osman), Kahire 1965, 169. (!iissi olarak istidlal metoduyla veya Dedktion) elde edilen bilgilerdir. Allah hak- bilgi gibi. Abdlcebbar, el-Mecinu' fi'l-Muhft bi't-Teklif '0. El- Ahavani), 1965, 139; Usuli'l-Hamse, 52 vd.) 58 XII, 18. 59 Usuli'l-Hamse, 48. .. , 186 mut nesnelerin bilgisi de idrale gre, bu tr bir bilgi zorunlu bilgi kategorisine girmektedir. bir fenomenler alemindeki nesnelere bilgimiz zorunludur. Oysa, Allah, ruh gibi nu- men alemine dahil olan bilgisi ise, nazar ve istid- lal gibi etkinlllderine ve bilgi- sinden ve tereddt edilebilecek zorunlu olmamakta- Bundan Abdlcebbar, (idrak) bilgiden daha yksek bir mertebeye nk idrak'in, arnpirilc (tecrbi) olarak test edilebilir gerekle bir lir. Oysa metafizilcsel bilgi de byle bir imkana sahip Bu sebeple Abdlcebbar bu tr bir bilgiyi zorunlu, ise (bilgi) teorilc bilgi olarak Ona gre, teorik bilgiye ynte- minde Bu en aza indirmek iin, alcl (istidlaJ.-nazar) ve olarak kabul tahmin edilen bir tenakuz ve ve buradan hareketle byle bir ne mevcut ve ne de kanaatine Hipotez olarak kabul byle bir obje bizim iin ne ne de gelecekte . Bu hareket eden Basra Mu'tezilesi, ne akline de nakli bir delille nesneler ya da olgular"delale delale" metoduna reddedilmektedir. Buna r'yetullah da dahil- d . 6!
Grlmektedir ki, "delale nefyd-delale" metodu "potansiyel (gizli) nabilirlik" ilkesini saf ve bunun yerine "aktel ilkesini Bu ilkenin ierisine sadece nceden obje- ler zamanda _sebeplerden henz yan nesneler de girmektedir ilierneyen nedenlerden yanlar bunun ierisine girmemektedir). Bu delil metodunun kendi bilinebilir olan objeler- den (ma yu'lem bi nefsihi) bahseden objektivizme olan limlerini gstermesi nemlidir. gibi sbjek- tif olan burada objektif bir tutum da gzlen- mektedir.) Bu (ma yu'lem bi nefsihi) hangi nu Taldyyddin Necrani fazia Aneale bununAriome (bedi- hiyyat) ile gre sadece mevcut olan ve mmlcn olan delillerle bilinen objeler bilinebilir objeler- dir. Buna kendi bilinerneyen (z ve ispatla- namayan objeler ise reddedilmesi gereklidir. (ma la yu'lem bi nefsihi ve ma 'la delile 'aleyhi). 62 da gibi byle bir delil metoduna 60 A.g.e., 54. 61 IV, 64-69,.113 vd.; 232 vd.; Ebu a.g.e., 373-375. 62 el-Kamil 325. ZCAN 187 itiraz sadece, grlmesine cevaz veren tir.63 Takiyyddin de zikredilen rtmeye "Allah O'nun emir ve yasaklan da Herhangi bir kimse Allah ve O'nun emir ve yasaklan bir bilgiye sahip olmayabilir. halde bu metottan hareketle bu kimse Al- ve O'nun emir ve iddia edebilir. " 64 Ancak burada Takiyyddin'in belki de fark husus, bu konudaki ifadelerinin (existenz/existence) bizzat objenin ve idrak edilmesiyle alakah Yoksa Takiy- yddin'in iddia gibi ve O'nun emir ve sz ko- nusu bu onlar bir ekilde
Onlara gre, burada sz konusu olan nesneler, hibir zaman, kendi zleri ve delil iin bilinerneyen objelerdir. Daha sonraki bir zaman diliminde bilinebilir olabilme durumu istisna edilmemitir. bu Takiyyddin U vermektedir: "Biz soruyoruz: Bu obje herhangi bir delil yok; derken bu size gre mi yoksa bu objenin kendisinden kay- naklanan bir durumdan bu sorunun size g- reyse bu ancak sbjektif bir kanaat olabilir. Ancak olur da var dair bilgi sahibi bir nesne- nin var olmama nedenini onun bizzat kendisine sunuz''li6 zere Necrani'nin grnr alemde objektif tutumu burada sergilemelerine yneliktir. Zira onlar mevcut olmayan bir obje bizzat bu objeye dayanmak suretiyle hkm vermektedirler. Bundan Takiyyddin'e gre bu sbjektiftir ve genelierne Yani grnr alemde bil- gi edinme srecinde sbjektif (indi/ ) bir yol tercih edip, grnmeyen ilgili bilgi edinme srecinde ise objektif (nesnel) bir tutum sergilemele- rini "Bir obje olumlu bir delilin bilinmemesi la onun iddia etmek bir neticeye yol aar: bilgi (delil) mevcut halde, bu bilgiye sahip 63 IY, 46 vd. 64 A.g.y. 65 sadece ilgili objenin mevcudiyetini ve reddetmek isteyip isteme- dikleri tam bir Ancak onlar mevcut olan kanaat, bu metotla bu dnyadaki (bilinemeyen ve her hangi bir delil bulunmayan) nesneleri reddettikleridir. Oysa, grlmesini reddettikleri halde rette var olacak nesneleri etmemektedirler. 66 el-Kamil 325. 'i i "',1 188 olmayan insanlar, o objelerin hkmedebilirler. Allah delil halde inanmayan insanlar byle bir delili inkar edebilirler ... " 67 Necn1ni, de delil kulla- soruyu yneltmektedir. Bu delil sadece rasyonel (akl!) veya vahyi delili mi O, bu soruyu yneltirken vahyi delilin iki tr bir birincisi, aklf delile (bi-dela- leti'l-'alcliyye/ olan vahyi delil (bi-delaleti's-sem'iyye/ ikincisi ise kadar kuvvetli olan ancak aldi delille des- teklenmeye olmayan delil. 68 gre "delille nefy'd-delale" ispat metodu hem akli hem de vahyi (nakli) delili iermektedir. Onlara gre sadece akl! bir delille bilinebi- len bir obje, nakli ve akli herhangi bir delile sahip biline- m ez olarak Buna vahyi delille bilinebilir olan bir obje, ancak vahyi bir delil mevcut bilinebilir olmakta- Bu delillerin her ikisi de ynteme tabidirler. 69 halde, vahyi delil aklen de bunu ispatlayacak herhangi bir delil bulun- gre, hkmetmek Tal<iyyddin'e gre ise, sadece akli delille ispatlanabilen/bilinebilen obje- ler aneale akli delille; vahyi delille ispatlanabilen/bilinebilen objelerin hem vahiyle hem de akli delille ispatlanamayan/bilinemeyen objeler ise sadece vahiyle bilinebilmektedir.7 Buradaki eksenini, bir olup yani, O'nun, Kur'an'da bildirilen bir olup konusu Bundan Necrani kanaattedir: var Bu (vahyi) bir delil kar- (aklen) "bi/inebilir" gznnde Bundan bilinenden olma- her hangi bir vahyi delil yoksa bu tr ne reddedilebilir ne kabul edilebilir. " 71 halde Necrani'ye gre, mmkn olmayan, grl- mesi, alden mmkn Basra Mu'tezilesi ortaya konu- lan bu yntemle, sadece her hangi bir delille ispatlanama yan objenin biline- mez ve idrak edilemez zamanda gerek akli gerekse nakli delille ispatlanamayan metafiziksel o b jelerin de var reddedilmektedir. 67 A.g.y. 68 A.g.e. 328-329. Takiyyddin'in bu ifadesine benzer bir ifadeyi, Mfid'in iddia edilmektedir. (Bkz. el-'Akl 1973, 89 vd.) 69 328. 70 a.g.e. 328-329. 71 A.g.e., 324-325 ZCAN 189 Ancak bu metot sadece metafiziksel sahaya zamanda duyusal alana da tatbik edilmektedir: evremizde yksek ya da kuvvetli bir ses bulun- Zira bunlar gerekirdi. 72 Grnen o ki, yukandaki sadece lir gndeme Zira deliller zerinde yrtmekle, bilinebilmektedir. halde bilgi, daha nce de gibi, teorik (nazari) bilgi kategori- sine dahil
yandan, Abdlcebbar'a gre bu metodun in- ahlaki da olumsuz ynde etkileyebilir. Zira her hangi bir fiilin gerekte bilinen fail yoksa bilinmeyen bir fail tespit etmek hale gelebilir. te yandan bu durumda bir fiilin fallin kudretine hale gelebi- lir. Zira bu fiil bir bilinmeyen sebep de olabilir. (ve 'inde zalike la yumkinu 1-'ilmu bi ta'yini li 'illeti li'l-ma'lumi ev i' li mnafati evi 1-kadiri li fi'lihi) 74 bu yollarla rtmeye O, olaral< bu (delale metodunun bir dngye sylemektedir. Bir delilin bir objenin inkar edilmesi, zamanda, var farz edilen bir objenin var da tasdiki (kabul edilmesi) gelmektedir. nl< bir bir hkm, zamanda, pozitif bir hkm
te yandan pozitifbir delilin dan bir objenrn hkmedilmesinden iki ihtimal ortaya Bunlardan birincisi, byle bir objenin edilmesi yoluyla tasdik edilmesi (kabul edilmesi); ise, bu objenin ne kabul edilmesi ne de edilmemesi demek olan nc bir tercih edilmesidir. 76 Necrani'ye gre byle bir durumda (nc istisna edilmesinden ekimser gre "delilin gerek bir delilin ''var gerekse gerekli belirleyici bir unsurun demektir. bu gre, bir objenin nite- bu objeye uygun delilin ile Yani, her hangi bir mevcudiyetinin o ilgili pozitif bir delilin Byle bir delilin eksik durumunda-ki bu delilin ne- gelmektedir- bu objenin reddedilmesille tesir etmektedir. 77 halde bu ifadesi, Taldyyddin'in, bir delilin bulun- pozitif bir delil 72 Elshahed, 223. 73 52 vd. 74 el-Kamil 330. 75 A.g.y. 76 A.g.e., 33lvd. 77 A.g.y. 190 bir Takiyyddin ise burada bir metot takip etmektedir: Bu ispat metoduna gre bir objenin reddedilmesi veya tasdik edilmesi hibir fark (Bylece o, bu metodu ( deliile nefy'd deliile) ters olarale yani "nefy'd-delale delale/ :U tatbik etmekte- dir.) bir ifadeyle bu durumda bir reddetme sz konusu alacaksa, birkabulnde sz konusu gereklidir: 78 " Zira biz, bir objenin var objenin var sonucunun hususunda ierisindeyiz. Buna rnek, beyaz bir yerde siyah bir mevcut tespit edilmesidir ... " 79 halde o, aksine bu konuda herhangi bir hkm vermeyip ekimser tercih etmektedir. 80 "Bir obje ya da bir hkme ait bir delil byle bir objenin var ya da byle bir hkmn karar ver- mek'' olarak delale nefy'd-del.le ispat ynteminin Basra Mu'tezilesi nbvvet meselesinde de edilmektedir. Ancak, Takiyyddin, bu mesele zerine bir git- O, bu konuya ok az bir yetinmektedir. Bu ko- nuda ismini ancak tahmin miz bir sadece tek bir cmle aktarmakla yetinir: "Bir kimsenin dair bir delil takdirde onun pey- gamber bir reddederiz. " 81 bu konudaki itiraz etmektedir: "Bir kimsenin dair bir delilin bu- sebebiyle onun peygamber kabul etme- memiz dair bu reddediyo- ruz. Biz daha ziyade, byle birinin peygamber dair bir delile istinaden onun peygamber karar veririz ... " 82 Tm bu ortaya sonu, bu metodun gibi tm bir istidliil metodu sadece, zor durumda mak- olduka dar bir evrede tatbik Zira Takiyyddin byle bir metodun yapan hibir sylemek Necrani bu metodun ve'l-'Ulcud! ey!." eserin yer sylemektedir. Abdillcebbar- byle bir kitap rivayet edilmektedir. Ancak elimizde onun sz edi- len bu eseri mevcut Takiyyddin'in biraz zor grnmektedir. ki, bu istidlal metoduna yoldan bir 78 A.g.e., 332-333. 79 A.g.y. 80 Ag.e., 282 vd. 81 Ag.e., 333; XV, Kahire 1965, 14 vd. 82 el-Kamil 334. 1 1 ZCAN 191 Taftazani'de grmekteyiz. Bu r'yetullah meselesinde -Takiyyddin'in gibi- byle bir delil metodunun zikredilen konulardaki dair kuvvetlendirmektedir. 83 Aynca Taftazani'nin "halbuki aksini ispat eden bir delilin mevcut bu konuda sz, Takiyyddin'in delille metoduyla byk paralellik arzeder. Taftazaru'nin bu szlerinden hareketle bu delilin az da olsa geerli bir konuma sahip sylenebilir. Ancak Taftaza- ni'de ve sistematik olmayan bir tarzda ifadesini bulan bu metodun, sis- tematik olarak ele analiz tek eser; Necraru'nin el-Kamil Bu zellik ise, onun, transendental bilgi teorisini analitik bir tarzda yarunda, bfr orijinal yndr. Sonu Bilgi sorununda objektivisit sahip olan Mu'tezililer ile sbjektivist olan Mu'tezililer'e sz edilen bu iki lim daha ziyade orta bir yerde bulunan Takiyyddin Necraru, Allaf, Ebu Ali Cbbai ya da Abdlcebbar gibi Mu'tezile'nin byk mtekellirnlerin- den biri olmasa da, Mu'tezile derin bilgisi ve sistematik dnce sistemiyle kendini gstermeyi o, 5./11. ierikle- rinde fazla yeni bir olmayan, daha ok ncekilerin ve fikirlerini bir araya getiren trde benzeyen eseriyle, sistematik ve olarak kaynaklarda iki nemli hususu ortaya istidlal metodunun yarun- da "delale nefy'd-delale" isimli metodun bizi haberdar etmesi, 2. Kant ortaya iddia edilen "transendental bilgi teorisi"nin ok nceleri Mu'tezile evrelerinde ortaya Onun ortaya bu iki husus gnmz kelam ve felsefe yeni bir boyut ilir. Son olarak diyebiliriz ki, Mu' tezilenin bilinen son nemli ynyle ele Necrani, Mu'tezile'nin son dnemine bize ipulan vermesi olduka nemli bir yere sa- hiptir. Ne varki, Necraru'nin sadece tek bir eserinin bu konudaki oldulca dar bir erevede neden olan en nemli etkenlerden biridfr. 83 Saduddin Sleyman 1980, 183.