You are on page 1of 34

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8, ss. 121-154.

DN FELSEFES NEDR? *

David A. Pailin ** ev.: Ferit Uslu *** Dini inan ve dini pratikle ilikisi asndan din felsefecisinin rol, mhendis, mimar ve yap uzmannn rolyle karlatrlabilir. ncelikli olarak din felsefesi, orada neyin olduunun bir incelemesini ierir. Din felsefecileri, neye inanldn, ona inanyorum szyle ne kastedildiini, bir eye niin inanldn ve inancn pratikte nasl ifade edildiini kefetmek iin dini alan aratrrlar. Onlar, bu incelemeler srasnda, inananlarn ve teologlarn bu konularla ilgili syledikleri eyler kadar, tarihilerin, sosyologlarn, antropologlarn, psikologlarn ve filozoflarn sylediklerini de dikkate almaldrlar. Yine de din felsefecileri iki ynden sz geen bu insanlardan ayrlrlar. lk olarak, din felsefecileri dinle ilgili btn geerli kavraylarn sonularn iinde barndran dinin kuatc bir anlamn aratrrlar. kinci olarak, onlar, belli inanlara sahip olmann ve belli bir dini inancn pratiklerini takip etmenin hakllatrlmasyla (justification) ilgilenirler. Onlar, inanlan eyin neyi iermesi gerektiini ve neden iermesi gerektiini basite belirlemekle uramazlar; ayn zamanda byle bir inanc kabullenmenin hakllatrlabilir olup olmadn da tespit etmek isterler. Bundan dolay din felsefecileri, aratrma srecinde, dinsel inan binalarnn temellerinin ve yaplarnn salamlna zel bir nem atfederler. Bylece onlarn doruluundan bahsetmenin ne lde mmkn olduunu ve dinsel inan yarglarna nasl gvenilebileceini belirlemeye alrlar. Bu adan din felsefesi, sadece Tanrnn varlyla ilgili delillerin geleneksel problemlerini deerlen* Bu metin, David Pailinn Groundwork of Philosophy of Religion, (Epworth Press, London 1986) isimli eserin Faith, Religion and Philosophy (ss. 1-32) adl blmnn evirisidir. Bu evirinin yaymlanmasna izin verdii iin Prof. David A. Pailine teekkr ederim. (ev.). Profesr Dr., Manchester niversitesi Din Felsefesi Krss Blm Bakan ve retim yesi. Yard. Do. Dr., G. . orum lahiyat Fakltesi Din Felsefesi Anabilim Dal

** ***

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

122

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

dirmeyi, dnyadaki ktlkle Tanrnn iyilikseverliine olan inanc uzlatrmay, mucizelerin gereklii ve lmszln imkn zerine dnmeyi deil, ayn zamanda dini retilerin formle edildikleri kltrlerden nasl etkilendiklerini, retilerin niin gelitiini, kutsal metinlerin nasl kullanldn ve Tanr hakknda konumann tutarl ekliyle ilgili keifleri de ierir. Dahas din felsefesi aratrmalar, bir dinin inanlar arasndaki tutarszlklar da gstermeye alr; mesela Tanrnn n-bilgisi inanc ile insan zgrl veya Tanrnn Kadir-i Mutlakl ile insan yaratcl arasnda var olduu sylenebilecek olan problemler gibi. te yandan din felsefesi, dinsel inanta var olmas gerekeni belirlemeye ynelik bir aratrma deildir. Zira yeni ortaya kan hibir inan ve pratik sistemi, eletirel bir dikkate maruz kaldnda problemsiz olarak grnmedii iin, din felsefecisi analitik bir tanmlamadan daha fazlasnn yaplmas gerektiini anlar. Yap ekillerinin belli bir alanda hangi toprak eidi ile ve gerekli malzemeyle in edilebileceini aratran mhendisler gibi din felsefecileri de, dinsel inan iin uygun bir delilin neyi ierecei ve farkl unsurlarn makul bir tarzda nasl birbirine balanabilecei hakknda dnr. Mesela bizim kavray ekillerimiz, doal dnyann zelii, tarihsel kaytlar ve insann ben-uurunun (self-awareness) nitelikleriyle ilgili olarak din felsefecileri, bu eylerden, hakl bir ekilde ne gibi sonularn karlabilecei zerinde dnrler. Sz gelimi, Tanrnn yetkinliini ele alalm. Din felsefecileri, Tanrnn bir taraftan ezeli, zaman d olup, dier taraftan da zamansal, yaratlm dzenle ilikide olmasnn mmkn olup olmadn veya hem deimeyen olup hem de tek tek insanlarla ilgilenmesinin mmkn olup olmadn -ve mmknse bunun nasl mmkn olduunu- kavramaya alrlar. Yine onlar, -konanik metinlerin (kutsal metinlerin) varl kabul edildiinde- dinin ada bir anlay iin otorite birer kaynak olacak ekilde onlardan nelerin uygun bir ekilde elde edilebilecei, nelerin ise elde edilemeyeceini aratrrlar. Din felsefecilerinin nc byk rol, geerli makul bir inancn emalarnn ana hatlarn sunmaktr. Bu mimari rolde onlar son izgileri izmezler ve bu izgilerden kan bir binann yapsn idare etmezler. Onun yerine din felsefecileri, lmcler ve mhendislerin kefettikleri eyi zihinde tutarak, her bir durumun zayf ve salam ynlerinin deerlendirilmesi ile birlikte mmkn olabilen eyin taslaklarn izerler. Bu rolde onlar var olan yapnn niin aklda tutulmas gerektiini veya hkm vermilerse o yapnn daha tatmin edici olann retmek iin nasl deitirilebileceini ileri srerler. Din felsefecisinin prensipte, dini inancn tamamen yeni formunu oluturmaya ynelik planlar yapmas daima mmkn olsa da, pratikte itibarl herhangi bir filozof byle bir eyi
Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

123

yapmak istemez. Dini bir itikat, aniden ve yepyeni bir ey olarak ortaya kmaz; nceki inanta meydana gelen deiimler, adaptasyonlar ve artlardan oluan bir sre iinde tedricen geliir. Din felsefecisinin sz konusu ilemlere katks u ekilde olur: O, dini dncede ortaya kan ksm deiikliklerin dinin kendisini daha iyi anlamay nasl artrabilecei konusunda nerilerde bulunur. Bu deiiklikler, itikatlar arasndaki tutarszlklar yok edilmeye, tecrbenin bize syledii ile inancn syledii arasnda oluan ihtilaf giderilmeye ve realitenin temel karakteri hakknda gnmz insanlarna anlaml gelecek bir aklama retilmeye allrken ortaya kar. Bu son ina rolde din felsefecisi teologa yaknlar ve felsefi teoloji ya da sistematik teoloji alanlar sz konusu olduunda ise onun rol, teologunki ile kesiir. Felsefeciyle teologun rolleri arasndaki fark, muhtemelen ok nemli deildir ve esasen byk oranda bir tanmlama konusundur. Bununla beraber aralarnda bir ayrm yapmak faydal olaca iin u sylenebilir: Teologlar, belirli bir dini inancn temel hakikatini kabul etmek ve bu temel dorultusunda inancn retisel ve pratik iaretlerini geniletmek iin grevler stlenirler. Din felsefecileri ise, zel bir inancn hakikatini nceden varsaymaktan kanrlar. Onlar daha ziyade, hareket noktas olarak var olan bir inanc ya da inanlar kullanarak doru bir imann nasl gelitirilebilecei zerinde dnrler. Ayrm ak-seiklikten uzaktr. Bununa birlikte nemli olan nokta udur; inanla ilgili problemlerle ilgilenen insanlarn unun farknda olmalar gerekmektedir: Dnce ve inanlarndan hangisini/lerini phe edilmeyen temel olarak alacaklar ve hangilerini gzden geirilmeye, yeniden kurgulanmaya ve reddedilmeye ak brakacaklardr? Bir kimse niin din felsefesiyle megul olmak ister? Birok insana din felsefesi, sadece deeri baz insanlara entelektel zevk vermek ve az sayda insana onun retmenliini yaparak geim yolu salamak, onunla ilgili kitaplar yazarak cep harl kartmak olan hedefsiz bir egzersiz eklinde grnr. nanlarndan phesi olmayan dindar insanlar tarafndan, din felsefesi hoa gitmeyen bir tehdit olarak alglanr. nk inananlarn imanlarnn temellerini ve yaplarn test etmek, inanan iin yeterince zor olan eyi daha fazla problemli hale getirmek demektir. nanmayanlar iin ise, din felsefesi boa vakit harcamaktan baka bir ey deildir. Onlar, bo ilizyonlarn tesinde dinde aratrlacak herhangi bir eyin var olduuna inanmazlar. Dine inanma aamasnda olanlar iinse, yapc niyeti ne olursa olsun, uygulamadaki haliyle din felsefesi problemlere dikkat ekerek sadece iman zorlatryormu gibi grnr. Sonuta btn taraflar asndan din felsefecileri phe ile karlanr. ayet bu insanlar, gk kuann bittii yerdeki altn kseyi aratrarak hayatlarn geiren budalaGazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

124

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

lar deillerse, en kts, durumu zorlatrmaktan sapka zevk alan fesatlardr. Din felsefecisinin, bu eletirilere itiraf edilmeyen bir sempati duyanlara cevab, imann incelenmeden braklamayacak kadar nemli bir mesele olduunu hatrlatmak olmaldr. man, realite asndan temel, deeri asndan niha olan eye dair hkmlerimizle ilgilidir. Bu sebeple iman, her eye anlam veren ve bylece hayatmza bireyler ve sosyal gruplar olarak gaye veya yn veren eyle ilgilidir. Dahas iman basite, realite hakkndaki bir aklamaya verilmi soyut, entelektel bir tasdik de deildir. Deerlerimiz, hkmlerimiz ve davranlarmz, sonunda imanmz tarafndan belirlenir. Bu belirleme bazen aracsz olur: Byle durumlarda dnce ve davranlarmz, inancmzn dorudan tezahrleri olarak ortaya kar. Mesela biz insanlar severiz, nk Tanrnn bizi sevdiine inanrz. Baz durumlarda ise, inancn dnce ve davranlar zerindeki etkisi, arac ilkelerle (intermediate principles) olur. Arac ilkeler, imann temel ykmllklerine cevap verirken ortaya kar, fakat onlar, imanmz uygun bir ekilde ifade edip etmedikleri hususunda sorgulama ve dzeltmelere daha fazla aktr. Bununla beraber her iki durumda da, peine dtkleri hedefleri ve kendi evrelerine ynelik tavrlar belirlerken insanlarn kullandklar yollar arasndaki farklar kendi reel imanlarndan kaynaklanan farklara baldr. Bu nedenle iman, niha doru olarak kabul ettiimiz eyi ve davranlarmzn ynetimini kontrol eden eyi tanmak olduu iin, onu, kendisine kar lakayt kalnabilecek bir ey olarak kabul etmek dncesizliktir. mann konusunun bir ilizyon olduu grne gelince, bu gre u ekilde cevap verilebilir: ayet yle olsa bile o, kendisinden kanlamayan bir ilizyondur. Her insan, hayat iin son bir bavuru noktas oluturan, kendisi iin davranlarnn bireysel niha nedenini belirleyen ve hayatnn en temel zelliini meydana getiren bir eye sahiptir. Bu niha dayanak noktas, insanlarn imanlardr. Teorik olarak iman, kendi iinde uyumlu, tek bir ilke tarafndan belirlenen tutarl bir durumdur. Pratikte ise o, birok durumda, nceden var saylan eylerin ve ak herhangi bir anlamda birlikte bulunmas mmkn olmayan ilkelerin koleksiyonundan meydana gelir. Hatta bu koleksiyon, inanlaryla yaamaya alrken bireyleri isel gerilime sokan birbirine zt unsurlar da ierebilir. Bununla birlikte, ierii her ne olursa olsun iman, insann zorunlu bir unsurudur ve gerekte insann temelidir. yleyse, temelde bireylerin ayrldklar nokta, her hangi bir inanca sahip olmalar ya da olmamalar deil, imanlarnn objesini (konusunu) hangi tr realiteler veya fikirler zerine kurduklardr. Bu nedenle ayet insanlar kendi sorumluluklarnn bilinciyle yaayacaklarGazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

125

sa, imanlarnn objesinin ne olduunu bilmeleri son derece nemlidir. Yine ayet onlar hayatla ilgili temel kabullerinin hakl bir dayanaa sahip olmasn istiyorlarsa, kendi iman objelerini, niha olmaya uygun olan ey diye tasdik ederlerken makul temellere sahip olmalar ok nemlidir. Bundan baka iman, temel olarak, savunulan eyin doruluunu tasdikten ibaret olduu iin, neyin doru olduuyla ilgili sorular ierir. man, keyfi zevkler, bir terbiyenin sonucu veya nyarg ya da kr seimin ifadesi olarak grld zaman, onun karakterinin ciddi bir tahrifi ile kar karyayz demektir. Din felsefesi, hem teoride, hem de pratikte iman konularla ilgili tasdiklerimizin rasyonel olarak nasl dorulanabileceini aratrd srece inanalar iin srekli nemli bir role sahip olacaktr. Din felsefesinin hakikati test etmeyle olan ilgisi, istee bal bir ekstra deildir; o ilgi sadece, bu sorunlara zihinsel olarak ynlendirilmi inan aray iinde olan kimselere mahsus da deildir. Din felsefesinin ilgileri, kendi hayatlar hakkndaki sorumluluu tamamen alarak bilinli bir insan olmay isteyen herkes iin merkezi bir neme sahiptir. Din felsefesi tarafndan retilen analiz ve dzeltmelerin hedefi drst inan (honest belief) diye isimlendirilebilecek olan eyi tesis etmektir. Negatif adan bu hedef, inan sistemlerinin doruluu, anlam ve etkinlii ile ilgili sorular sormay ierir. Yine bu, insanlarn inandklarn syledikleri inanlara gnmzde teslim olmay srdrmelerinin gerekip gerekmediini ve o inanlarn bil-fiil yaadklar iman uygun ekilde ifade edilip edilmediini incelemeyi de ierir. F. Nietzsche kiliseleri Tanrnn mezar ve trbeleri olarak tanmlar. Ksmen onun iaret ettii ey, inananlarn kilisede kabul ettikleri teistik inan ile bu insanlarn, kilise kapsndan kar kmaz (ve ounlukla da kilise iinde eitli konular mzakere ederken!) yaamlarn ynlendirdikleri gndelik inanlar arasndaki uurumdur. Din felsefecisi, mukayese ederek ve ayr ayr doruluklarn deerlendirerek hem iddia edilen inanc, hem de gerek inanc tanmlamakla ilgilenir. Pozitif adan din felsefecisinin kurmaya alt ey ise, inan sisteminin gnmz dnyasnda yaayan bilinli insanlar tarafndan anlaml ve temellendirilmi olarak karlanacak bir biimidir. John Oman, bu arayla ilgili tutumu, unlar yazarken ok iyi tarif etmitir: Gerek drstl, en iyiyi elde etmede baarsz olma korkusu ve en yksekte olan kaybetme endiesi srekli ziyaret eder; ayrca ona (gerek drstle), alak gnll bir aratrma ve salt eletirinin kendine iinde ok az yer bulduu sabrl bir itenlik rehberlik eder.1 Din felsefesinde nemli olan ey, zek deil, anlaytr; yzeysellik deil, hakikate ynelik aklktr, nyarglarmz koruma
1 John Oman, Honest Religion, Cambridge Unv. Press, 1941, s.19.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

126

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

deil, tenkiti akln aratrmasna her eyi amaktr. Buraya kadar sylenenlerden u sonu kmaktadr: Din felsefesi almalarnn ok sayda soru dourduu ak bir gerektir. Ayrca -belki bir uyar olarak- u da sylenebilir: Din felsefesi, sorulara cevap vermekten ok, soru sorma konusunda baarldr. Cevaplar nerdiinde ise, onlar herkesi tam olarak ikna etmekten uzaktr. Bununla beraber bu durum, inananlar din felsefesi almalarna katlmaktan alkoymamaldr. ayet onlarn imanlar, realiteyi anlamann makul bir yolunu ve hayatlar iin uygun davran biimini sunma iddiasnda olacaksa, onu eletirenler tarafndan ortaya atlan problemleri gz ard etmeye almak o inanlarn gvenilirliine her hangi bir katk salamaz. Ayn ekilde sorunlara tatmin edici olmayan zmlerle bu eletirileri bandan atmaya almak da inanca hibir yardm salamaz. Din felsefesiyle megul olan inananlar, siz, problemi kavramadnz iin cevab buldunuz eklinde bir yarglanmaya maruz kalarak reddedilmemek iin, eletiricilerden daha fazla problemleri anladklarn gstermek zorundadrlar. Zira inanan insanlar -inanc kabul eden bizzat kendileri olduklarndan- bandan beri imanlarnn bilincindedirler. Sonunda, byle bir aratrma, soruturma ve hibir zaman tam tatmin edici olmayan imana ynelik bir yaklam, niha varla ynelik sahici bir cevaptr. Teist iin mesela, Tanr, btn varlklar hakkndaki niha hakikati ifade eden gerekliktir. Bu nedenle hakikati aratrma Tanrdan yava yava uzaklamak deil, aksine Tanrya imann bizzat talep ettii bir eydir. ayet Tanr hakikatse, hakikati aratrmak, Tanr inanc iin asla yabanc bir istek olmayacaktr. man adna din felsefesinin rasyonel aratrmasn eletirenler, btn banazlklaryla otantik bir Tanr inancna sahip olmadklarn gsterirler. Bu insanlarn savunmaya altklar inan, kendi insani doalarnn acnas bir ilizyonudur. Gerek Tanr inanc, niha ve kutsal olarak Tanrnn kavraymzn tesinde olduunu idrak etmektir. Bylece iman, kutsala daha doyurucu deerlendirmelerle ulamak iin yetersiz tasavvurlarn srekli yklp yenilenmesidir. Din felsefesiyle megul olmann ikonolastik sonular, onun (din felsefesinin), Tanrya iman, objesi olarak ifade etmesidir. Din felsefesine bu girile ilgili olarak drt noktaya dikkat ekmekte yarar vardr. ncelikle bu bir giritir. Problemleri tespit ederken ve onlar cevaplandrrken kesin ifadeler kullanmaktan (byle bir ey mmkn olsa bile) kanlmtr. Gerekte baz okuyucular kendilerini tatmin edecek cevaplar bulamadklarn iddia edebilirler. Yaplmak istenen ey, din felsefesinde ortaya kan temel problemleri ve bu problemleri meydana getiren ilgi ekici cevaplarn bazlarn ana hatlaryla ortaya koymaktr. Bu tartmalarn din felsefesinin daha sonraki konularn takip etmek iin okuyucular heyecanlandrmas umut
Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

127

edilmektedir. Burada salanmak istenen ey, entelektel ve manevi seyahatler iin bir tevik ve tahriktir. Sessiz sakin bir hayat ve muhtemelen l ve heyecansz bir inan isteyenler en iyisi burada yazlanlar okumasnlar. kinci olarak, tartlacak olan problemler, zellikle teistik inanla ilgili ve daha da nemlisi Hristiyan inancyla ilgili olarak ortaya kanlardr. Her ne kadar din felsefesinin, ideal olarak, Budizmden slama, intoizmden Mitraizme, Yahudilikten, Hinduizme kadar dinsel inanlarn btn formlarn dikkate almas gerektii ileri srlse de, pratikte, bu almann okuyucu kitlesini oluturan insanlarn byk ounluunun din felsefesi meselelerine, Hristiyan diniyle ilgisi asndan yaklatklar varsaylmaktadr. Sonu olarak, burada ele alnan konular dier dini inan anlaylaryla da ilgili olabilir, fakat konular ncelikle Hristiyan inan anlay iin nemli olmalar sebebiyle ve Hristiyan inan ve pratiklerinin terimleriyle tartlmtr. Bu sebeple, din felsefesine genel olarak din asndan (tabii eer bu mmknse) bir giri isteyenler veya zellikle Hristiyanlk dnda belli bir din asndan bir giri isteyenler baka bir yere bakmaldrlar. nc olarak, gcendirici olmayan bir dil kullanma konusunda bir takm sorunlar bulunmaktadr. Bu alma boyunca kapsayc bir dil kullanmaya altm. Ama gzden kardm olmusa, bundan dolay zr dilerim ve aktardm paralarn bazlarndaki cinsiyet ayrmcs dil izlerinden dolay da zgnm. Aslnda Tanr kelimesi yerine kullanmak iin uygun olan zamirin ne olduu konusunda bir problem sz konusudur. ahs olmayanlar iin kullanlan it (o) zamirinin kullanm, Tanrnn insana benzemezliini vurgulamada yardmc olurken, Hristiyan inanc iin merkezi olan Tanrnn zt olma zelliklerini gl bir ekilde dlama eilimindedir. Hristiyan inancna gre Tanr, bilen, eylemde bulunan, cevap veren ve seven, bir zt olarak kabul edilir. Dier taraftan Tanr iin he (erkekler iin o) ahs zamirini kullanmak, hibir ekilde kabul edilemez olan Tanrya cinsiyet atfetme tehlikesine dmek anlamna gelecektir. Bu kullanm, yakn zamanlardaki feminist bir tartmann doru bir ekilde ortaya koyduu gibi, insanln yarsna zarar verecek bir tarzda kltrmzdeki cinsiyet ayrmcln glendirecek bir sonu douracaktr. Tanr hakknda she (diiler iin o) veya s/he* diye konumak, sadece hileli olmakla kalmaz, ok daha kts, cinsiyet ayrmna dikkat ekerek, onu destekleme ihtimali vardr. Bu nedenle takip edilen metotta Tanr ifadesinin yerine geecek bir zamir yerine, ilahi (divine), kutsal (sacret) ve mukaddes (holy) keli-

He ve She ahs zamirlerinin birletirilmi hali. Normalde byle bir zamir ngilizcede bulunmamaktadr. (ev.)

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

128

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

melerini kullanarak cinsiyet ayrmclnn implikasyonlarndan kurtulmaya altm. Byle bir kullanm, Tanrnn somut realitesini soyut kavramlar kullanarak ifade ettii gerekesiyle eletirilebilir; ancak ahs zamirinin yerine kullanlan bu kelimeler, Tanrnn bize benzemezliini vurgulad iin de savunulabilir. lahi olan, insan toplumunda yer alan Katharines ve Roberts ele aldmz gibi ele alnan dier bir ahs deildir. Tanr, kutsal Birdir ve Tanr iin kullandmz temel dil ile boumak, bizim muhtemelen konunun pf noktasn kavramamz salayacaktr. Drdnc olarak, din felsefesinde tartlan birok fikir bilinmeyen konularla ilgilidir. Burada yer alan konular aratrmaya baladmda kitaplarda bulduum birok malzemenin bana anlalmas zor geldiini hatrlyorum. imdi ayn kitaplara geri dndmde onlar niin byle zor bulduuma ardm. Ainalk kmsemeyi deil, anlay gelitirmelidir. Burada sunulan fikirlerin bazlarnn anlalmasnn ilk okuyuta zor olduunu grenler, onlar tekrar okuduklarnda, nceden kavramas zor grnen konularn kendilerine daha ak geldiini fark edeceklerdir. Eer tekrarlanan okuyular sonunda hl aklk kazanmayan yerler varsa, bu benim anlaymda ak olamadmdan ya da onu ak bir ekilde ifade edemediimden kaynaklanan hatalarmdan dolaydr. zr dilerim. Bununla beraber imdi nszn rahat ana ssnden ayrlmann ve bizzat almann uurum ve srtlarna ynelmenin zamandr. Yzleilmesi gereken ilk sorun, iman ve felsefe arasndaki ilikidir. MAN, DN VE FELSEFE Atinallarn Kudste ne ii olabilir? Bu soru tedirgin edici aratrmalardan ve eletirel akln taleplerinden dinsel inanc korumay arzulayanlar tarafndan retorik olarak ska sorulan bir sorudur. Onlarn varsaylan cevaplar hibir eydir. Bu kanaatin arkasnda, felsefenin alan ile imann alannn sadece farkl olmad ayn zamanda, her birinin zellikle de imann, eer yabanc bir konuyla kirletilmeyecekse batan sonra ayr tutulmas gerektii anlay yatar. Yaplmaya teebbs edilen bu tarz bir dlayclk baarsz olmaya mahkmdur. Felsefenin ilgisi asndan realitenin niha yaps, insan aklnn anlam, hayatn deeri ve beer tecrbenin baz ekillerinin muhtevas hakkndaki dini iddialar, sadece aratrlabilecek olan konular deil, ayn zamanda varln mmkn unsurlar olarak tespit de edilmesi gereken konulardr. Ayrca dini iman, eylerin niha anlamlln kabul ettii lde, felsefeye yabanc bir tasdik de deildir. man, daha ziyade, herhangi bir felsefi aratrmann temelini tekil eden ana varsaymlarn bir formunu dile getirir. Din asndan ise, inananlarn imanlarn anlamaya almalarnn ve tasdiklerinin sorumluluunu
Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

129

almalarnn imanlarnn isel bir gerei olduu fark edilince, dini iman ve pratiklerle ilgili felsefi aratrmalarn uygun olduu grlecektir. Bu durumda felsefe, ne imana dman bir alternatiftir, ne de ona ykc bir mdahalede bulunur. Daha ziyade felsefe, imann muhtevalaryla ilgili olarak uurumuzu gelitirme ve ona kar tasdikimizi derinletirme konusunda bize deerli bir alet salar. Bununla beraber felsefenin rasyonel soruturmas dini inanca yabanc olmasa bile, kimi inananlar sadece inanan insanlarn byle bir soruturmaya haklar olduunu dnrler. Bu anlaya gre iman, onun muhtevasn ve doruluunu soruturmak iin iman sahip olmak zorunludur formlyle korunur; dine dardan bakan insanlarn hkmlerinin hibir anlam yoktur. Buradan hareketle, dine dardan bakan insanlarn iddialarnn ciddi kabul edilebilmesi iin, din felsefecilerinin inanan insanlar olmas gerektii ileri srlr. Kukusuz bu dncelerin altnda gz ard edilmemesi gereken belli bir kavray yatmaktadr. Anselm, Tanr retisiyle ilgili rasyonel almas Proslogionun banda, Anlamak iin inanyorum, der ve devam eder: ayrca inanmadka anlayamayacam iin inanyorum.2 Her ne kadar, Anselmin sahip olduu bu durula ilgili iddia, onun gerek metodunu tanmlamaktan ok teolojideki rasyonel yaklamna muhtemel eletirileri ortadan kaldrmak iin dzenlenmi olsa da, nemli bir noktay dile getirmektedir. Verili bir pozisyonu eletirenler, verdikleri hkmlerin ne ile ilgili olduunu bilmedikleri hissedildiinde ciddiye alnmaya demezler. Mzik perdesi sar olan bir mzik eletirmeni ya da renk kr bir sanat eletirmeninin deerlendirmeleri, ok snrl bir takdir grr. Benzer ekilde bir parat unu iddia edebilir: Uan kapsnda durup, aaya bakp, atlamadka, sen bu spora mahsus olan zel heyecann farkna asla varamazsn. Buna verebileceim cevap, Umarm ki, asla onun farkna varmam! eklinde olacaktr. rnektekine benzer ekilde, inananlar dini imann, sadece ona balananlar tarafndan doru bir ekilde anlalabileceini ileri srebilirler. Dardan bakma, imann zndeki kendine mahsus anlay kiiye salamakta baarsz olur. Bu nedenle, mesela Russell, Ayer veya Flew gibi, kimi ateist eletirmenler, dinsel inanc deerlendirdiklerinde, onlarn din felsefesi, tanmladklar eyle ilgili nemli bir noktay karr. Ad geen filozoflara, nezaketle fakat samimi bir ekilde, mzik perdesi sar olan bir mzik eletirmeni veya renk kr bir sanat eletirmeni gibi, hakknda konutuklar eyi bilmedikleri ve kendi yetenekleri dhilinde olan eye dikkatlerini evirmeleri gerektii sylenmelidir. Bunun2 Anselm, Proslogion, Blm I.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

130

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

la birlikte bu yaklam, her hangi bir deerlendirmenin anlaml olabilmesi iin tasdiki n art olarak ileri srerse haddini am olur. Din felsefecileri tarafndan ihtiya duyulan ey, test ettikleri eyin hakikatini tasdik etmek deil, dinsel inancn ona sahip olan insanlar iin ne anlama geldiinin empatik bir bilincine sahip olmaktr. Baka bir anlatmla, ihtiya duyulan ey, kabul etmek deil, anlamaktr. Dinin baz derin kavrayl eletirmenleri -Feuerbach, Nietzsche, Freud ve Hepburn gibi- inanan kiiler deillerdi. Fakat onlar, reddettikleri eye sempatik bir yaklam sergileyebilmilerdir ki bu onlarn hkmlerini nemli klmtr. Dine inandklarn syleyen insanlara gelince, onlarn inanlarnn derinlii ve kapsam olaanst bir biimde deiiklik gsterir. Ayrca bu insanlarn, dini inanlar ciddiye alnacak bir ekilde deerlendirebilecek kadar yeterince inanp-inanmadklarn gsteren hibir test yoktur. in asl, hi sorgulamadan tam bir ballk, ona kar sempatik bir anlaytan tamamyla mahrum olmak kadar dini inanc anlamaya temel olmada yetersizdir. Bu nedenle din felsefecileri iin sahip olunmas zorunlu olan haslet iman deil, aratrdklar ey hakknda onun aslna uygun bir kavraytr. Din felsefecileri ancak, teizme inananlarn dncelerini ve hislerini hayal glerine dayanarak kavrayabildikleri zaman Tanrya imann anlamn, ieriini ve ndayanaklarn aklayabilir ve deerlendirebilirler. Onlar iin gerekli olan ey, deerlendirme yaparken hakkn vermektir, tasdik etmek deildir. nananlarn durumu onlarn inancn paylamayanlara tamamen esrarengiz gelmedike, biz, inanmayan birinin, inancn anlaml eletirel bir deerlendirmesini yapabilecek kadar yeterince iyi bir kavrayna hibir zaman sahip olamayacan varsayamayz. Paratle atlama rneine tekrar dnecek olursak, her ne kadar bir uaktan asla atlamasam da, uan bir uan penceresinden aaya baktm, yksek bir binann tepesine kp, kysnda durdum. Daclkta sarp kaya trmannda, bolukta ipte asl kaldm ve bu esnada korku ve heyecan yaratan tecrbeler yaadm. Bylece her ne kadar paratle atlamay bizzat tecrbe etmediim doru olsa da, edindiim tecrbelerin hayali bir birleimiyle ben paratlerin yaptklar eyde bulduklar heyecann makul bir deerlendirmesini elde edebileceimi iddia edebilirim. Benzer ekilde din konusunda, dini inceleyen aratran kiilere gerekli olan ey, din zerine makul yorumlar yapabilmek iin ya dorudan ya da dolayl tecrbelerle onun hakknda yeterli derecede bir ilgi ve kavraya sahip olmaktr. Bu sebeple, din felsefecilerine sorulmas gereken soru, Onlar inanyorlar m? deil, nanlan eyi anlyorlar m? eklinde olmaldr. Bu, cevaplanmas kolay bir soru deildir. ncelikle, onlarn din hakknda ne syledikleri konusunda ak-zihinli bir dikkate gereksinim vardr. Ayrca, dinin ne olduuyla ilgili doru bir deerlendirmeye de ihtiya vardr.
Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

131

Ancak bu iki esasa dayal bir temel zerinde, din felsefecilerinin anlaylarnn uygunluunu yarglayabileceimizi varsayabiliriz. Aslnda bu yarg, birinin anlattmz bir eyi ne kadar anladna karar verirken ska kar karya geldiimiz yarg trlerindendir. Bu, yargy verebilme imkn, bir birimizi anlama yeteneimizde yatar. A. Din Nedir? O halde din nedir? Din kelimesi ok sk kullanlmaktadr. Bu kelimenin neye iaret ettiini dnmenin bizim iin zaman gelmitir. Dinnin ne anlama geldiiyle ilgili birok tanm giriiminde bulunulmutur. Birka rnek onlarn ne kadar eitli olduunu gsterecektir. Paul Tillich, imandan niha ilgili olma durumu diye sz eder.3 Yakn zamanda Paul Wiebe, dini, derin alkann (profound interest) ilgili olduu ey ile zdeletirerek Tillichinkine benzer bir gr gelitirmitir.4 Wiebeye gre din, fert ve gruplarn yeryzndeki hayatn derin hastal olarak hkmettikleri eyi, eit derecede derin olan bir iyilikle gsleyerek alt etmeye altklar merkezi insani gerekliktir.5 Bu ok formel felsefi bir tanmdr. Dinin antropolojik bir tanm ise Melford Spiro tarafndan verilmitir: Din, kltrel olarak nerilen ideal insan ile kltrel kalplarn etkileimden meydana gelen bir kurumdur6. Din fenomeninden hareketle dini tanmlayan Ninian Smarta gre din, kurumsal organizasyonu, ritelleri, tecrbe ekillerini, retisel inanlar, mistik inanlar ve ahlaki boyutu organik bir btn iinde birbirine bal olarak ieren bir gelenektir.7, Dinsel bir bak asyla yaplm diye nitelenebilecek din bir tanmn Harvey Cox u ifadelerinde dile getirir: Din, bir kii ya da grubun hayatn anlaml bir btnlk iine toplayan, hafzalarn ve mitlerin, umut ve hayallerin, ritel ve geleneklerin toplamdr. nk din, hayat tutarl hale getirir, anlamlarn birikimini donatr, insan olaylarna birlik verir ve karar verirken insanlara rehberlik eder.8 Dinin tanm ve tasvirlerinin listesini uzatmak kolaydr. Muhtemelen bu tanmlardan her biri hakl bir yne sahiptir ve belli bir gr asndan dinin ayrt edici zelliklerini ortaya koyar. Bununla beraber listeyi daha fazla uzatmak, William Jamesin din terimiyle ilgili vard sonuca ilave kantlar sala3 4 5 6 7 8 Paul Tillich, Dynamics of Faith, New York, Haper Torchbooks, 1957, s. l. Paul Wiebe, The Architecture of Religion, Sen Antonio, Texas, Triniy Unv, Press, 1984, s.32. Age, s. 27. Melford E. Spiro, Religion: Problems of Definition and Explanation, printed in Michael Banton (ed,) Antroplogical Approaches to the Study of Religion, Tavistock, 1966, s. 96. N. Smart, The Phenomenon of Religion, Macmillan, 1973, s. 42 vd. HarveyCox, The Seduction of the Spirit, Wildwood House, 1974, s. 14.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

132

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

maktan teye gemeyecektir. Jamese gre, din kelimesi tek bir ilke veya z iermez, daha ziyade o, kolektif bir isimdir. Bu sebeple, bizim din iin hibir zaman, tek bir z bulamamamz normaldir, fakat onun bir biriyle eit derecede nemli olabilen birok zelliini bulabiliriz.9 Bylece dinin znn dzgn bir tanmn formle etmeye almak yerine, Jamesin konuyla ilgili grn (ki aslnda bu gre, Smartn tanmnda da imda bulunulmaktadr) kabul edelim ve dinin temel zelliklerinden bazsn belirlemeye alalm. Her ne kadar bu zelliklerden her biri din olarak bilinen her dinde bulunmak zorunda olmasa da, ayrt edilebilir bir dinin bu zelliklerin birounu ierdii sylenebilir. Hristiyanlk ise, biz gre bu zelliklerin hepsini iermektedir. Birincisi: yleyse din, varlk, deer ve rasyonellik alarndan niha olan eyle ilgili olarak nitelenebilir. Teistik dinlerle ilgili durum ak bir ekilde byledir. Zira -Anselmin de ifade ettii gibi- bu dinlerde Tanr, daha by dnlemeyen10 olarak dnlr. Yakn dnemde ise Charles Hartshorne, Tanr hakknda konumayla kastedilen eyi aydnlatmak iin bu kavram gelitirmitir. Ona gre Tanr, tam olarak yetkindir ve ibadetin yegne uygun objesidir.11 Bu, ayn zamanda Tillichin imanla ilgili grnn arkasnda yatan dinin ayrc niteliidir ki o bunu, niha ilgi (ultimate concern) eklinde ifade etmekteydi. Ona gre niha ilgi, koulsuz, kapsayc ve sonsuz olmas gerektii iin, koulsuz bir eyle ie balamayan her hangi bir din felsefesi asla Tanrya ulaamaz. Onun, bu ifadesinde asla kelimesini kullanma sebebi udur: btnyle koullu olana iaret eden ncllerden, kaytsz artsz olan varlk sonucuna ulalamaz. Bununla beraber dinsel inanc belirleyen nihailik hem objektif hem de sbjektiftir. Tilllichin niha ilgi ifadesinin belirsizliinde bu ikilik kendini belli etmektedir. yle ki, bir taraftan niha ilgi, bizzat kendisi niha kabul edilen varla yneltilmi olan bir ilgidir. Dier taraftan o, inananlarn dnce ve hareketlerini yneten niha bir ey olarak inananlarn sahip olduu bir ilgidir. Bu niteliklerden birincisi, Tillichi Tanr hakknda konumann uygun bir yolunu bulmada zorluklarn her eidine gtrr. Bununla birlikte Tilliche gre Tanr ile ilgili her dinsel dnce, Tanrnn, bizzat kendinde varlk olduunu veya mutlak olduunu12 anlama ilkesi zerine kurulmaldr. Baka bir ifadeyle imann objesi, her eyin kendisinden karsand, baka her eye kendisi l alnarak deer biildii ve dier her eyin anlamn kendisinde bulduu bir
9 10 11 12 William James, The Varieties of Religious Experience, Longmans Green, 1952, s. 27. Anselm, Proslogion, Blm II. C. Hartshome, A Natural Theology for our Time, La Salle, lllinois, Open Court, 1967, s. 3 vd. Age, s. 265.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

133

varlktr. Dier taraftan, imann objesinin kendisi, karsanm olamaz; o, kendiliinden iyidir ve temel olarak anlamldr. Byle olmas sebebiyle onun, insan dncesini kavrayabileceklerinin snrna ulatrmas ve kuatabileceklerinin tesinde gizemler saklamas artc deildir. Yukardaki niteliklerden ikincisine, yani niha ilginin sbjektif kaynana gelince, bu, btn kalbimizle, btn ruhumuzla, btn gcmz ve zihnimizle Tanry sevmek13 buyruunda klasik ifadesini bulur. Sren Kierkegaard felsefi bir tarzda bu durumu yle ifade etmitir: man, bir yaknlama srecinde objektif adan belirsiz olana en tutkulu itenlikle skca sarlmaktr ve objesinin (bilgisel adan bakldnda) belirsizliinin aksine, bireyin itenliinin sonsuz arzusudur.14 Daha yuvarlak bir ifadeyle sylemek gerekirse, iman, bireyin davranlarnn niha nedenini oluturan eydir. man insanlarn ne ve kim olduunu belirleyen niha kabullere iaret eder. Bu nedenle bir iman konusu olarak din hakknda dndmzde, insanlarn yaamlar iin normatif olarak kabul ettikleri ey zerinde dnrz. kincisi: Din, kutsal (holy) ve kutsanm (sacred) olan ey ile ilgilidir. Mesela Nathan Sderbloma gre, kutsallk, dinde ok nemli bir yere sahiptir; yle ki o, Tanr kavramndan daha temel bir kavramdr.15 Bu grn, klasik temsilcisi Rudolf Ottodur. Bu grn o, The Idea of the Holy (Kutsallk Dncesi) isimli eserinde gelitirmitir. Otto kutsall, dini alan iin kendine zg bir deer bime ve yorumlama kategorisi olarak tanmlar. Kutsallk, baka hibir eye tam olarak benzemeyen tek ve kendine zg bir duygusal mukabele olarak tecrbe edilir. O, bizzat kendi terimleri dnda tanmlanamaz; mutlak olarak aslidir ve temel bir olgudur.16 Bununla beraber, kutsaln anlamnn baz ynlerini temsil eden dier tecrbelere dikkatimizi ynelterek onun anlamn iimizde uyandrabiliriz. Byle tecrbeler, yaratlm olma duygusunun tecrbeleridir. Yani, Yce, gizemli, huu verici, korkutucu, dehete drc, kahredici, tazyikkr ve ceml olan varln aksine kendisinin hilii tarafndan kuatlp, yutulan bir yaratn duygular, tecrbeleridir. Kutsaln dine mahsus olan anlam, tek bana bu duygulardan herhangi biri olmayp, tecrbenin tek bir trnde onlarn hepsinde bulunan benzer nitelikleri bir araya getiren bir duygudur. Dinle ilgili bu anlay, , kaytsz, artsz olarak ve yalnzca kendisine

13 14 15 16

Yeni Ahit, Luka 10: 27. Sren Kierkegaard, Concluding Unscientific Postscript, trans.: D. F. Swenson and W. Lowrie, Princeton University Press, 1941, s. 182. Nathan Sderblom, Holiness in Encyclopedia of Religion and Ethics, T. and T. Clark, 1928, s. 16. Rudolf Otto, The Idea of the Holy, trans.: J. W. Harvey, Oxford Unv. Pres, 1950, s. 5-7.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

134

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

ibadet edilen eyin dinin konusu olduunu ifade eder. Din, ne sadece dncenin konusu, ne de sadece ahlaki davrann konusudur. O, tam bir sayg ile tapnlan kutsaln (sacred) uurunda olmaktr. ncildeki kssalara gre din, Uzzahn lmne neden olan sandukaya (Arka), yani Tanrnn hzr bulunduunu anlamaya yarayan objeye dokunmaya yol aan nedendir. Yine din, Tanrnn varl ile ilgili duygudur ki, shakn iinde domu ve onu derin bir saygszla ve Eyyubu Tanry sorgulama hatasna drmtr.17 Yuhannann vahyindeki vizyona gre, gksel varlklar ilahi kutsall sonsuz bir ekilde ilan ederler ve Tanrya eref ve onur atfederler.18 Gerhard Tersteegen, Tanrnn varlna uygun bir cevap olarak bu konuyla ilgili arbal sktunu kendinden geercesine yle dile getirir:

Kendi tapnandadr Tanr: Her ey sessizlik ierisindedir onunla birlikte, Secdeye var en derin saygyla
Bu, gnlden yaplan ibadet esnasnda ve cokulu toplumsal dini gnlerde hatrlanmas gereken Tanr duygusudur. Bu duygu olmakszn din, ii oyulmu bir kabuk, yani gerein cansz bir karikatr olur. ncs: 0tto, tarafndan kutsalln ne anlama geldiinin uurunu canlandrmaya alt tecrbeler arasnda yarata ait duygu tecrbeleri yer alr. Otto, kutsallkla ilgili tartmasnda, dinin zn mutlak bamllk duygusuna yerletirmeye alan Friedrich Schleiermachere eletirel bir dikkat eker ki bu aslnda dini nitelendirirken, onun nc ayrt edici zellii olarak grlebilir. On sekizinci yzyln sonunda yaayan Schleiermacher, dinin aydnlanmac eletirilerini reddetmitir. Bu eletiriler dini, ncelikli olarak, rasyonel sonular nda ve ahlaki ilkelere gre deerlendirmekte ve onu, en kt anlamda anlamsz bir hikye ve basit batl bir itikat olarak ve en iyi nitelemeyle de metafizik ve etiin yanl paralarnn hastalkl toplam olarak lanse etmekte ve dlamaktaydlar. slubu nasl olursa olsun, bu eletiriler dini, yetersiz ve akl d olarak grrler.19 Speeches 0n Religion (Din stne Sylevler) isimli eserinde Schleiermacher bu kltrl kmseyiciler ilgili olarak, onlarn dinin otantik mahiyetini anlamada ok baarsz olduklarn belirtir. Din temelde, btn sonlu ve zamansal eylerin evrensel varolularnn dorudan uuruna, Sonsuzun ve Ezelinin varl iinde ve Sonsuz ve Ezelinin varl araclyla varmaktr.

17 18 19

II Samuel 6: 6 vd.; Job 40: 1 ve 42: 6. Yeni Ahit, Vahiy 4: 8 vd. Friedrich D. E. Schleiermacher, On Religion: Speeches to its Cultured Despisers, trans.: J. Oman, New York, Harper Torchbooks, 1958, s. 14.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

135

Romantik hareketi yanstan ifadeleriyle Schleiermacher, dinin, sonsuz ve ezeli olanda var olmak olarak dolaysz bir duyguyla hayata sahip olmak ve hayat bilmek olduunu belirtir. Din, Btnn sonsuz mahiyeti iinde yaanan hayattr. Din, her eyin Tanrda olmas, Tanrnn her eyde olmas anlamnda Birde ve her eyde olmaktr.20 retiler, soyut fikirler, biimsel ilkeler ve ahlaki pratikler, uurluluun bu eklinin ikincil rnleridir. Daha sonra konularn daha sistematik ele alnd The Christian Faith (Hristiyan tikad)nda Schleiermacher, ben uurunun ekilleri olarak hissetme, bilme ve uygulama arasnda temel ayrmlar yapmtr. Din asli olarak, hissetmenin/duygunun konusudur; baka bir ifadeyle, tam bir z-bilin iindeyken tm varlmz saran mutlak bamllk duygusunun konusudur. Bylece Tanr, bu z-bilinte iaret edildii gibi, kabul edici ve aktif varlmzn nedeni kabul edilir.21 Schleiermachern, dinin znde uurluluun otantik ekli olarak duygunun bulunduunu kabul etmesinin alt nemle izilmelidir. Mesela biz, umudu veya korkuyu hissetmek eklinde kendi hakkmzda konutuumuzda, sadece kendi sbjektif durumlarmz belirtmi oluruz. Hlbuki Schleiermachera gre, mutlak bamllk duygusu, realitenin mutlak mahiyetinin gvenilebilir bir alglamasn bize salar. O halde Schleiermacher eserinde, insann yaratlmlnn temeline ait olan insani duyguyla, dinin hangi yolla ilikiye getiine dikkat ekmektedir. Bu din grne gre insan, kendi anlam ve deerini, kendisinin tesinde bir eyde, yaratlm gerekliine akn olan bir eyde bulur. Otonomluunun ve sorumluluunun anlam ne olursa olsun insan, nihai tatmini sadece Tanrda bulabilir. te din, bunun farkna varmaktr. Drdncs: Tanrnn yaratlm olanlara benzemezliini (otherness) anlamak, bizi hakiki dini karakterize eden drdnc gre gtrr. nsanlarn kefettikleri otantik olmayan pek ok inan ve yanl Tanr tasavvurlarna ramen otantik din, ilahi vahyin konusudur. Bu anlay u ekilde temellendirilir: nsan dncesi, insanln kendini iinde bulduu dnyann insan tecrbeleri zerine kuruludur. Bu duruma gre insan dncesi, asla kendisinin tesinde ve hayali kestirimlerinin tesinde hibir eyi kefedemez. O halde ayet biz, tamamyla insandan farkl olan Tanr hakknda hakiki bir bilgiye sahip olacaksak, bu bize yine onun tarafndan verilmelidir. Bu, John Ellisin on sekizinci yzyln ortalarnda, The Knowledge o f Divine Tlings (lah eyler Hakknda Bilgi) isimli eserinde gelitirdii delildir. Ona gre, boynu bkk ve akn olan insanolu, sonsuz ve yaratlmam mahiyetin ak bir kavrayn, sahip olduu
20 21 Age, s. 36. F. D. E. Schleiermacher, The Christian Faith, trans.: and ed.: by H. R. Mackintosh and J. S. Stewart, T and T. Clark, 1928, s. 16.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

136

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

kendi rasyonel gleriyle hibir zaman oluturamaz.22 Tanrnn bilgisi iin tek yol, bizzat onun kendi vahyi araclyla olmaldr ve bu, onun rahmet ve merhametince salanr. Hibir ey (bir mucize olmas dnda) Ara kamaz, fakat ilk ey oradan gelmitir.23 Tanrnn gerek bilgisinin salt kaynayla ilgili benzer bir gr, yirminci yzyl boyunca Karl Barth ve onun taraftarlarnca gl bir ekilde savunulmutur. Bartha gre, hem Tanrnn aknl, hem de insan aklnn snrlar, insann kendi gayretleriyle Tanr hakknda hakikati kefetmesini engeller. Byle bir bilgiyi elde etmeye teebbs eden insan bir kibir gnahkrdr (criminal arrogance). Teoloji kendisini ministerium verbi divini olarak, yani insanla verilmi ilahi szn vekili olarak grmelidir.24 Dogmatics in Otline (Ana hatlaryla tikat Esaslar)nda Barth, kendi anlayn yle zetler: Tanr, ancak kendi sahip olduu zgrlyle kendisini kavranabilir yapt zaman anlalabilir ve bilinir... Tanr daima kendi vahyiyle insana kendisini bildiren Birdir ve bunun dnda insan onu anlayamaz ve Tanr olarak tanmlayamaz.25 Bu gr baz temel eletirilere aktr: Eer vahyedebilen Tanryla ilgili hibir n fikrimiz yoksa, bir eyin Tanrnn vahyi olduunun fark edilmesi, ayrt edilmesi nasl mmkn olabilir? Her eye ramen bu anlay, dini inancn zgn kavray olarak grlen gl bir yaklam temsil eder ve dinin karakteristik mahiyetini belirginletirmek adna yaplan hibir teebbs gz ard edilmemelidir. Dini inancn btnyle bir vahiy meselesi olmas gerektiini kabul etmeyen birok dindar insan dahi, vahy unsurlarn kendi inanlarnn hayat bir paras olduunu kabul ederler. Beincisi: Din ile ilgili beinci gr, iman ve amelin ahlaki ynleri zerine vurgu yapar. Bu gr dini, byk oranda bir davran konusu olarak grrken, dini dnceyi doru davran ilkelerinin ifadeleri olarak kabul eder. Mesela Lord Herbert of Cherbury, on yedinci yzyln balarnda doru dinin unsurlarn ortaya koymaya teebbs ettiinde, bunu yapmaya nce, kendisine ibadet edilebilen bir lahn varlna iman ile balad, fakat almasnn daha sonraki aamalarnda, erdemin dindarlk ile balantsnn dinsel pratiin en nemli ksmn oluturduunu savundu. Onun, gnahn insan anlam, sularn karl ve insanlarn bu hayattaki davranlarnn sonucu olarak mkfat ve ceza aldklar lmden sonraki durum gibi konularla ilgili daha ileri deerlen22 23 24 25 John Ellis, An Enquiry, Whence Cometh Wisdom and Undersanding to Man?, Londra, 1757, ss. 38 vd. John Ellis, The Knowledge of Divine Things From Revelation, Not From Reason or Nature, London, 1747, s.438. Karl Barth, The Epistle to the Romans, trans.: E. C. Hoskyns, Oxford University Pres, 1933, s. 37 ve x. Karl Barth. Dogmatics in Outline, trans.: G. T. Thomson, SCM Pres, 1949, s. 23.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

137

dirmeleri, bu grn glendirdi.26 Temelde dinin ahlak olarak anlalmas birok modern yorumcu tarafndan paylalmaktadr. Kant, rasyonel dinin, dogma ve ritellerden olumamas gerektiini, bilakis insan devleri birer lahi emir olarak yerine getirecek kalb bir yatknlktan olumas gerektiini belirtir.27 Mathew Arnold, dinin gerek anlam, duyguyla yaklalan ahlaktr der.28 Dinin bu analizine gre, her ikisi de temelde pratikle ve davranlarla ilgili olduu iin ahlaki olanla dini olan arasnda dnlen ztlklar tamamyla hataldr.29 Mehur bir almasnda Richard Braithwaite, dini ifadelerin, bir ahlaki ilkeler kmesine ball bildirmek iin kullanldn ileri srmtr.30 Bylece Tanr sevgidir ifadesi, aslnda sevgi dolu bir tarzda yaamak iin ortaya konmu bir niyetin ifadesidir. Dinsel inanlar ile ahlakilik arasndaki ba problemsiz deildir. Bununla beraber, dini inancn doasyla ilgili uygun deerlendirmelerin hepsinde ahlaki bir unsurun bulunmas ve hesaba katlmas gerektii fikri tartlmaz grnyor. Yuhannann Birinci mektubunun ortaya koyduu gibi ayet bir insan, kardeinden nefret edip dururken Tanry seviyorum derse, o bir yalancdr.31 yle grnyor ki, Tanr inanc ve ahlaki davran, ayrlmaz bir ekilde birbirine bal bulunmaktadr. Altncs: Din, hem ferdi hem de sosyal davranlarn salt ahlaki idaresi olmaktan, kendi mntesiplerini cemaate mahsus (klt) aktivitelere dhil etmesi sebebiyle ayrlmaktadr. phesiz riteller, sadece dine mahsus eyler deildir. Mesela, yavrukurt oymaklarnn ve askeri birliklerin, kendilerine mahsus davran ve eylemleri vardr! Ayrca, grup ball ve dayanmas insan hayatnn birok alan iin ortaktr. Zira insanolu, mntesip olma ihtiyac iinde olan sosyal bir hayvandr. Bununla birlikte, Spironun din tanmnn dikkat ektii gibi din, bir takm ibadet formlarnn ortak aktivitelerine mntesiplerin katld kltrel bir kurum olarak anlalabilir. Aslnda, dini iman, gerekliin niha doasyla ilgili metafiziksel bir dnceden ve ahlakla ilgili uygun ilkeleri tasdik etmekten ayran ey, cemaatsel aktivitenin asli unsuru olarak kabul edilen eyin dinde bulunuyor olmasdr. Kltlerin biimleri -Budist meditasyon bahesinin ve Hristiyan Kuveykr mezhebinin ayinlerinin sessizliinden tutun
26 27 28 29 30 31 Edward, Lord Herbert of Cherbury, De Veritate, trans.: and introduction M. H. Carre, Bristol University Press, 1937, s. 296, kr. s. 291-303. Immanuel Kant, Religion Within the Limits of Reason Alone, trans.: T. M. Greene and H. H. Hudson. New York, Harper Torchbooks, 1960. s. 79. Matthew Arnold, Literature and Dogma, Smith, Elder, 1876, s. 21. Age, s. 20. Richard B. Braithwaite, An Empiricists View of the Nature of Religious Belief, ed.: by Ian T. Ramsey in Christian Ethics and Contemporary Philosphy, SCM Pres, 1966, s. 63. Yeni Ahit, I. Yuhanna, 4: 20.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

138

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

da, bir Zerdt ritelinin veya Ortodoks ayininin debdebesine kadar- birbirine gre byk farkllklar oluturur. Fakat hibir din, kendisi iin temel kabul edilen baz ibadet formlar olmakszn var olamaz. Bununla birlikte her dinde, ye olmann temel artlar farkl farkldr. Dnyann baz kesimlerinde, mesela Taylanddaki dini anlaya din kavramn tatbik etmek hi de kolay deildir. Zira o blgede, dine mntesip olmakla o toplumun yesi olmak arasnda bir fark yoktur. Baka dinler iin yelik, kendi taraftarlarn toplumun sekler yelerinden ayran zel dualar ve pratikler ierir. Bununla beraber ne olursa olsun dini imann, normalde, bir toplum iindeki inananlar arasnda bir ballk duygusu oluturduu dnlr. Mesela Hristiyan olmak sadece belirli bir itikad ve ahlak kabul etme meselesi deildir. Daha ziyade sann bedeninin bir paras olarak kendini grmek, dier yelerle birlikte ibadet halindeyken bu bedeni onlarla paylamak ve kendi fikirlerinin, cemaatin sahip olduu reti tarafndan ekillendirilmesine izin vermektir. Yedincisi: Dinin, temelde baz sosyal ve kltsel ynleri bulunmakla birlikte, belirgin bir biimde ahsi ve zel bir niteliinin olduu da savunulabilir. Bir dini uygulamada grup aktivitesinin nemini dile getirenler dahi, sonunda imann, kiinin realiteye kar bireysel cevabn oluturduunu kabul ederler. Bylece zgn dinsel iman en yksek derecede kiisel ve bireysel bir konu olarak tanmlanr. Sren Kierkegaarda gre iman, var olan bir ahs olarak bireyin iselliinin konusudur. mann hakikati ayr ayr her bir birey tarafndan varolusal olarak ve varolu iinde kavranmas gereken bir eydir.32 Yine iman, birey iin zel ve sr olabilen bir eydir; bu ekilde iman etmi biri, Kierkegaarda gre, dnyada kimlilii gizlenmi bir ekilde yaar. nk onu dierlerinden bir iaretle ayran kesinlikle hibir ey yoktur. Yine darda, onun gizli iselliinin bir belirtisi olabilecek hibir ey bulunmaz.33 man, kiinin kendi meselesidir: Bu konuda ikinci elden mritlik yoktur.34 Dinle ilgili daha snrl egzistansiyalist bir gr Religion in the Making (Oluum Srecinde Din)de A. N. Whitehead tarafndan ileri srlmtr. Burada o, bireyin bizzat kendisine ve varlklarn mahiyetinde srekli olan eye dayanyor olmas asndan dini, insann isel hayatnn sanat ve teorisi olarak tanmlar. Din, bireyin kendi yalnzlnda icra ettii eydir. Sonu olarak dinden karlmas gereken ey, karakterinin bireysel niteliidir.35 Whitehead daha sonralar, Giffordda
32 33 34 35 Sren Kierkegaard, Concluding Unscientific Postscript, s. 182- 187. Age, s. 447. Sren Kierkegaard, Philosophical Fragments, trans.: D. F. Swenson, Princeton University Pres, 1936, s. 88. A. N. Whitehead, Religion in the Making, Cambridge Unv. Pres, 1927, s. 6 vd.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

139

verdii derslerde ve Process and Reality (Sre ve Gereklik)te dini, genel dncelerin zel dncelere, zel duygulara ve zel amalara dnm olarak yorumlar. Din temelde, sadece kavramsal dnceye ait zaman-d evrensel genellii, duygunun srarl tikelliine sokmak iin niha bir arzudur.36 man, dier bir ifadeyle, bireylerin, genel dorular kendilerine ait dorular haline getirerek, onlarla kendi hayatlarn tanzim etmelerinin yoludur. Burada metafiziksel kavrayla dini iman arasndaki farkllk, felsefi anlay bireysel tasdikleri ieriyor iken dinsel balln cemaatsel ykmllkleri ieriyor olmas ayrmna dayanmaz, bilakis felsefenin ilkeleri genel olurken mminin teslimiyetinin kiisel olmas ayrmna dayanr. Buna gre dinin en temel sorusu: Ben -tek bana bir birey olarak- kimim?dir. man, dini otoritelerin arkasna saklanmak deildir. Bilakis o, insan bireysel olarak var olma korkutucu gereiyle yz yze brakr. Sekizincisi: O halde insanlar dinle niin ilgilenirler? Baz durumlarda inananlar, bu soruyu, din ne ise o olduu iin eklinde ilgisizlikle cevaplayabilirler. Birok durumda ise, din, daha dolu bir hayat iin vastalar salar, din insan varlln gelitirir, kurtulu yolunu gsterir cevaplarndan birini verirler. Bu cevaplar bize, dinin sekizinci zelliini iaret eder. Din, -yollar birbirinden farkl olsa da- bireye kurtuluu/nect nerir. Evangelistler, bu temel zerinden, ncillerini halk dzeyinde satarlar. Bylece dier insanlara da kendi imanlarn paylamay sunarak, onlara, lm yerine hayat, hayal krkl yerine tatmin olmay, amaszlk yerine bir hedefi, ldrme yerine balamay, dalma yerine birlii, btnl vaat ederler. Daha felsef bir dzeyde Paul Tillich, teolojik ilikilendirme metoduyla, insann temel varolusal ihtiyalarna nasl karlk geldii ve bunlar nasl giderdii grlerek Hristiyan ncilinin anlamnn kavranlabileceini ileri srer.37 Yine, James Henry Leuba, dinin en belirgin karakterinin kurtulu/nect vaat etme olduunu belirtir: Son tahlilde dinin gayesi Tanr deil, hayattr: (te dnyada) daha fazla, daha geni, daha zengin ve daha tatmin edici bir hayat. Hayat sevmek, dinin itici drtsdr (impulse).38 Gerardus van der Leeuw, Religion in Essence and Manifestation (Dinin z ve Tezahrleri) isimli almasnda benzer bir sonuca ular. Din fenomeni zerine geni bir alma yaptktan sonra Gerardus, btn dinlerin hedefinin kurtarmak/nect (salvation) olduunu iddia eder: Dinin zellikleri arasnda, bu hayatn gelitirilmesi, gzelletirilmesi, geniletilmesi ve derinleti36 37 38 A. N. Whitehead, Process and Reality, corrected edition ed.: D, R. Griffin and D. W. Sherburne, New York, The Free Pres, 1978, s. 15 vd. Paul Tillich, Systematic Theology, cilt I, s. 67 vd.; ayrca bkz. The Courage to Be, Nisbet, 1952. William Jamesdan iktibas edilmitir: Varieties of Religious Experience, s. 497.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

140

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

rilmesi olabilir; fakat kurtarc olma zellii ile baka bir ey daha kastedilmektedir: tamamen yeni bir hayat. Ancak her halkarda din, daima ynn kurtara doru evirmitir, verilmi olarak var olan hayatn kendisine doru deil.39 Her ne kadar gnmzde, mecazlarla anlatmn ok snrl bir ekicilii olsa da, Charles Wesley sz konusu din gryle ilgili kendi kalbindekileri u iirinde yanstr:

Kaybedilen eyi kurtarmak iin, gkten geldi O: Gelin gnahkrlar ve gvenin sann ismine. O balamay sunuyor size, Davet ediyor sizi zgrle. Eer arlnzsa gnah sizin, hadi Bana gelin!
Bununla beraber, dinin kurtarc olduu iddias, baz eletirileri de beraberinde getirmektedir: Din yalanc ila (placebo)* gibidir; etkisi sadece ona inanan insanlar iindir; dini inancn objesi, yani Tanr, gerekte inanann hayal gcnn bir rndr. Bu iddialar bizi, dinin karakteristik zeliini ortaya koyma yollarndan dokuzuncusuna ve burada zerinde duracamz sonuncusuna gtrmektedir. Dokuzuncusu: Bu gre gre dini inanlar bizim ideallerimizin yanstlmasn ve deerlerimizin somutlatrlmasn (yani, soyut deerlerin, sanki onlar somut objeler veya gerek kiilermi gibi sunulmasn) ifade ederler. Kimileri, dinsel inanlarla ilgili bu analizi onlarn gvenilirliini ykmak iin kullanr. Mesela Ludwig Feuerbach, The Essence of Christianity (Hristiyanln z) isimli eserinde bu durumu yle ifade eder: Tanr bilinci, kiinin kendisiyle ilgili bilinci, Tanr bilgisi, kiinin kendisinin bilgisidir. Bir insan Tanr anlayna bakarak daha iyi bilirsin ve insana bakarak da Tanrsn; bu ikisi zdetir. nsan iin Tanr ne olursa olsun, bu onun kendi kalbi ve ruhudur.40 Bylece insanlar Tanrnn sfatlarnn listesini yaptklarnda, yce olarak kabul ettikleri deerlerinin listesini yapmaktalar ve onlara kendi zerlerinde bir gereklik atfetmektedirler. nsanlar bu deerleri yaatmakta baarsz kaldklarnn sululuunu hissettiklerinde, bu durumu, Tanrya kar su ilemek eklinde tanmlayabilirler, fakat gerekte bu insanlarn yaadklar ey, kendi fikirlerinden uzaklam olmann skntsdr. Dinin benzer bir yorumunu, psikolojik terimlerle Sigmund
39 * 40 Gerardus van der Leeuw, Religion in Essence and Manifestation, trans.: I. E. Tumer, George Allen and Unwin, 1964, s. 681 vd. Placebo: Tedavi srecinde gerek fiziksel bir etkisi olmayan ve doktorlar tarafndan hasta zerinde psikolojik rahatlatma yaratmas iin verilen yalanc ilalarn tbbi ortak ad -ev.Ludwig Feuerbach, The Essence of Christianity, trans.: G. Eliot. New York, Harper Torchbooks, 1957, s. 12.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

141

Freud yapmtr. The Future of an Illusion (Bir Yanlsamann Gelecei)nde o, dini fikirleri, yanlsamalar, atalarn gelenekleri ve insanln en gl, en ivedi arzular olarak tanmlar. Mesela, Tanrnn yardmseverlii inanc, tecrbelerimiz yamzn ilerlemesi sonucu bize babamzn zayfln rettiinde, bizim, ocukluk dnemine ait gven duygusunun yerini doldurmak iin rahatlatc bir ikme unsur olarak kefettiimiz bir yoldur.41 Bununla birlikte, dinsel inanlarn yanstma zelliinin, her zaman onlarn aleyhine olmas gerekmediini de syleyebiliriz. Gordon D. Kaufman, Essays on Theological Method and Theological Imagination (Teolojik Metot ve Teolojik Tahayyl zerine Denemeler)de, ikna edici bir tarzda teolojik anlayn yapc bir aktivite olduu grn gelitirmitir.42 Belki de insan anlaynn yaps yledir ki, sadece yanstma ve hayal etme faaliyeti vastasyla biz niha ve lahi olann mahiyetini kavrayabiliriz. Aslnda denebilir ki, lahi enkarnasyon (Tanrnn sada bedenlemesi) rneinde olduu gibi, byle bir gereklemeyle Tanr bize, bizim iin mmkn olan en uygun tarzda lahi mahiyeti kavrayabileceimiz bir hikye bir model salamaktadr. Tanrnn kendini anlamas/vahyetmesi amac asndan lahi enkarnasyonla ilgili ortaya konmu byle bir yaklam ister inandrc olsun ister olmasn, dini inanlarn, insan idealleri somutlatran yanstmalar kullanarak Tanrnn mahiyetiyle ilgili algmz maddiletirip, somutlatrdn kabul etmek dine bir zarar vermez. Pekl, kbet hikyeleri, Tanr diye adlandrdmz niha ve kutsal varln zelliini ve isteini kavrayabilmemizin en uygun yolu olabilirler. Hayal kurma gc, teologlar ve inananlar tarafndan ihmal edilmemelidir. Tanr realitesini kefetmek iin bu anlay, eer tek yol deilse, deiik yollardan biri olarak kabul edilebilir. O halde din nedir? Dinin zellikleriyle ilgili ifade ettiimiz baz noktalar bizi u sonuca ulatrmaktadr: Din, kompleks bir btnlktr; ne basit bir tanmlamas vardr, ne de onu tanmlayan her hangi bir tek ze sahiptir. Din kavram, snrsz sayda bireysel imana atfta bulunmaktadr. Bu imanlarda yer alan hkim nitelikler her defasnda, dier imanlarn sahip olduu ayn zelliklerin anlaml bir erevede birbiriyle rtmesi ya da birbiriyle kesimesiyle karmak bir a sistemi olutururlar. Sonu olarak din, snrlar bulank (fuzzy) olan bir kavramdr. Dinin z ile ilgili olarak bu durum, Ludwig Wittgensteinn aile benzerlikleri diye ifade ettii bir gereklie iaret eder.43
41 42 43 Sigmund Freud, The Future of An Illusion, trans.: W. D. Robson-Scott, Hogarth Pres, 1962, s.26. Gordon D. Kaufman, An Essays on Theological Method, Missoula, Montana, Scholars Press, 1975; ve The Theological Imagination, Philadelphia, Westminster Press, 1981. Ludwig Witgenstein, Philosophical Investigation, trans.: G. E. M. Anscobe. Basil Blackwell, 1963, I, s. 66 vd., s. 31 vd.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

142

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

Aile benzerlikleri ifadesiyle Wittgenstein, bir ailenin yelerinin ayn aileye dhil olduklarn gsteren ok eitli zelliklere dikkat ekmektedir. Bu zellikler, girift yollarla st ste gelerek ve birbirleriyle kesierek pek ok benzerlikler olutururlar. B. Felsefe Din ile Niin lgilenir? Dinin nasl anlalmas gerektiiyle ilgili deiik yollar zerinde dndkten sonra, bu blmn banda sorduumuz, Atinallarn Kudste ii ne? sorusuna dnmenin zaman geldi. Ele aldmz ekilde dinin mahiyeti kabul edildiinde, felsefenin, dinin anlalmasna ne katks olabilir? Dier bir ifadeyle, din felsefesi; aratrma, mhendislik ve in etme gibi felsef aktiviteleri dine nasl uygulayabilir? Bu ynyle, bu almann geri kalan dinsel anlayn deiik ynlerini aratrarak, bu soruya somut bir cevap salayacaktr. te yandan, n hazrlk niteliinde ve daha biimsel bir cevap verebilmek iin, birbirinden farkl birok entellektel aktivitenin stne felsefe etiketinin vurulduunu fark etmek ve bu kadar farkl aktivitenin dini inanc anlama, gelitirme, temellendirme ve formle etme grevlerinde nasl kullanld konusuna kafa yormak nemlidir. Felsef aktivite diye nitelenebilecek, ksmen dini inanla da ilgili olan entelektel aktiviteler arasnda metafizik, mantk, epistemoloji ve felsef analiz yer alr. Felsefi aratrmalarn dinin konusuna uygulanabildikleri farkl yollarn ana izgilerini belirtmeden nce, ad geen felsef aktivitelerin her birinin neleri ierdiine ksaca iaret edeceiz. Metafizik, insanlarn felsefe kelimesi ile karlatklarnda hemen akllarna gelen bir kelimedir. Metafizik teriminin kkeni, Aristotelesin tabiat (fizik) hakkndaki kitabndan sonra (meta) yazd bir eserine onu isim olarak vermesine dayanr. Bununla beraber metafizik kavram; ampirik, olumsal (contingent) dnyay aan ya da bu dnyann temelini oluturan eyi, evrensel ve niha olan eyi ve btn eylerin zorunlu temeli olan eyi anlamak iin yaplan teebbslerin ortak ad olagelmitir. Metafizik sahasnda filozoflar, temel realiteyi, kendinde varl belirlemeye ve onun mahiyetinin, btn eylerin yapsn, amacn ve anlamn nasl belirlediini kavramaya alrlar. Metafizik hakknda Tillich, her eyde ortak olarak bulunan varln, ilkelerini, yapsn ve mahiyetini kefetmektir der.44 Whitehead ise metafizii, ilk ilkeleri kavrama teebbs olarak tanmlar. Bu ilk ilkeler, var olan ve gnn birinde var olacak olan her bir eyden kartlabilirdirler ve bylece tutarl, mantksal ve zorunlu bir genel
44 Paul Tillich, Biblical Religion and the Search for Ultimate Reality, Nisbet, 1955, s. 8.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

143

dnceler sistemi olutururlar ki onun terimleri araclyla tecrbelerimizin her bir parasn yorumlayabiliriz.45 Ayrca Whitehead bu tmel ilkeleri kavramann zorluuna dikkat eker: Bunlar her eyde bulunmakta ve temsil edilmekte olduklar iin, -bilgi elde etmek iin genellikle izlenen yolun aksine- bu ilkelerin uyguland durumlar ile uygulanmad durumlar birbiriyle karlatrarak ayr edilmeleri mmkn deildir. Yirminci yzylda metafizikilerinin ounluu, Anglo-Sakson felsefi evrelerinde pek kabul grmemektedir. nk bu evrelerdeki filozoflar bu tr ilkelerin tutarl bir anlayn elde etmenin imknndan phe etmilerdir. Onlarn, dilin anlaml kullanm ilkesi zerine dayanan eletirileri gz ard edilmemelidir. Fakat eletirilerinin metafiziin imknn tamamen ortadan kaldrd da sylenemez. Var olmamzn belli bir anlam var mdr yoksa bizler anlamsz bir kozmostaki sama bir kazann eseri miyiz? eklindeki sorularnn doru cevabn belirlemeye alan her uurlu varlk iin metafizikle megul olmak kanlmazdr. Mantk almalar, felsefede son yllarda hzla gelien alanlar arasnda dikkat ekmektedir. Mantk alannda filozoflar, geerli akl yrtme sreleriyle ilgili metotlarn uygulamalarn ve anlamn kavramaya alrlar. Bu almalar, kyasa dayal akl yrtmenin basit formlarnn analizinden, modern sembolik mantn ve modalite mantnn kompleks incelemelerine kadar eitlilik gsterir. Mantk almalar, tmdengelimli kesin ispatlama biimlerinin (ve tabii ki yanl ispatlama biimlerinin) belirlenmesiyle snrlandrlamaz. phesiz bu tr ispatlama biimleri de bize bir takm eyler retir. Mesela, Tm insanlar lmldr ve David bir insandr ncllerinden David lmldr sonucunu karsamann neden doru olduunu; ve David, din felsefesi retmenidir, Davidin salar dkktr ncllerinden, O halde din felsefesi retmenlerinin salar dkktr sonucunu karsamann niin yanl olduunu reniriz. Bu tr bilgiler, akl yrtme hatalarn ortaya karmada bir kullanm alan bulsa da, genellikle, dikkatle dnen birine zaten ak olan eyi formle etmekten teye gememektedir. te yandan, zellikle din konusunu alan renciler iin mantk almak, informal ve kompleks prosedrlerin incelenmesini ierir. Farkl delil paralarnn kmlatif gcn deerlendirerek ve eitli faktrlerin nemini bir araya getirerek bu prosedrler araclyla gvenilir sonulara ularz. Bu alanda kullandmz akl yrtme tr, mesela, bir zanlnn mahkeme sonunda sululuu hakknda veya baz tarihsel olaylarn meydana geli nedenleri hakknda ya da bir hastann uygun tehis ve tedavisi hakknda hkmler verirken kendisine bavurduumuz akl yrtme
45 Whitehead, Process and Reality, s. 3 ve 4.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

144

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

trdr. Felsefenin nc biimi, epistemolojidir. Epistemoloji, kesin bir gvenirlik iinde bilinebilir diye deerlendirebileceimiz eylerle, doru ahitliimizin arkasnda neyin yattnn belirlenmesiyle ve bildiimizi iddia ettiimiz eyi nasl bildiimizle ilgili bir almadr. Her ne kadar Platonun, ampirik objelerin benzemeye altklar formlarn bilgisine nasl ulatyla ilgilenmi olmas, epistemolojiyle ilgili almalarn felsefenin kendisi kadar eski olduunu gsterse de, epistemoloji zellikle, Descartes ve Lockeden gnmze kadarki modern felsefenin temel ilgisi olarak nitelenir. Descartes, phe edilmesi mmkn olmayan eyi ve onu neyin takip etmesi gerektiini belirlemeye alarak felsefesine balarken, Locke, insan anlaynn mahiyetini ve onun neleri ihtiva edebileceini aydnlatmaya alarak felsefesine giri yapmtr. Hume ve Kantn eserleri, bu sahada daha ileri konular ele alr. Onlar, bilgimizin kapsamna giren eylerin, Descartes, Locke ve bunlarn taraftarlarnn dndklerinden ok daha snrl olduunu ileri srmlerdir. zellikle Kant, insan aklnn kapasitesini inceleyerek, eyann kendinde haliyle doasnn (numen), dier bir ifadeyle realitenin ampirik alan aan mahiyetinin bizim bilgimizin tesinde olduunu gstermitir. Ona gre, bildiimizi geerli bir biimde iddia edebileceimiz yegne eyler, tecrbemizin ve dncemizin yaplar ve bu yaplar araclyla farknda olduumuz objelerdir. Kantn akletmenin deeriyle ilgili eletirel yaklam, son iki yzyl boyunca felsefi dnce zerinde byk etki yaratmtr. Bu yaklam, metafizikileri ve din felsefecilerini, bilgi ve hakllatrma (justification) ilikisi asndan dini imanla (faith) ilgili olan inan (belief) kavramnn ne anlama geldiini daha dikkatli dnmeye yneltmitir. Buradaki amalarmz asndan son olarak bir de felsefenin analitik formuna deineceiz. Analitik felsefe geleneini takip eden filozoflar, realitenin niha mahiyetiyle ilgili yeni dorular ortaya karmaya almazlar. Bu filozoflar, insanlarn kesin ifadeler kullandklar zaman neyi kastettiklerini ve onlar kullanan kimseler tarafndan bu ifadelerin nasl hakllatrlm olarak grldn aklamaya alrlar. Bu yolla filozoflar, kartrmalar ortaya karmaya; ve insanlar, kendilerinin ya da bakalarnn ifadeleriyle ilgili olarak gerekten ne syledikleri/sylendii konusunda ak olmadklarnda ortaya kan yanl anlamalar gidermeye alrlar. Felsefi aktiviteyle ilgili bu anlayn klasik ifadesi Ludwig Wittgenstein tarafndan Philosophical lnvestigations (Felsef Soruturmalar)da, u ifadelerle verilmitir: Felsefi bir problem, u forma sahiptir: k yolumu bilmiyorum. Felsefe, dilin gerek kullanmna hibir ekilde karamaz; sonunda onu sadece tasvir edebilir. Zira ona her hangi bir temel de

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

145

veremez. Felsefe her eyi olduu gibi brakr.46 Analitik felsefenin, felsefe yapmann tek geerli formu olduu iddiasna kar klmas gerekir, nk kimi felsefecilerin, yerine getirmeleri gereken daha nemli grevler olduunu ileri srmeleri niha sorular ortadan kaldrmaz. Fakat bununla birlikte, zellikle yaadmz yzyl boyunca ve Anglo-Sakson evrelerde felsefi aktivitenin sz konusu analitik formunun gelimesi, dnce ve kavray iin gerekli olan daha fazla salamlk ve aydnl salamtr. Geri bu yaklam, szgelimi, Tanrnn varlyla ilgili iddialarn doruluunu ve hakllatrmasn hi de kolaylatrmasa da, bu iddialarn ne ifade ettiini ve onlar hakllatrmak iin nelerin gerekli olduunu daha ak hale getirmitir. Felsefenin bu ekilde, metafizik, mantk, epistemoloji ve analitikle ilgili rollerini akladktan sonra Atinallarn Kudste ii ne? sorusuyla ilgili olarak daha ziyade biimsel bir cevabn taslan karmaya alabiliriz. Dier bir ifadeyle, felsefi dncenin bu farkl formlarndan biri ya da bir ka dinsel anlaya uygulandnda ortaya ne kmaktadr? Yine burada da din ve felsefe arasndaki ilikiyle ilgili farkl grleri yanstan pek ok temel duru vardr. M. J. Charlesworth, Philosophy of Religion: The Historic Approach (Din Felsefesi: Tarihsel Yaklam) isimli almasnda bu durulardan drdn tartmtr. Bunlar din olarak felsefe, dinin hizmetindeki felsefe, imana bir yer aan felsefe ve felsefe ve din dilinin analizidir.47 Onun almas, byk dini yazarlarn her birinden ilgin rnekler ierir. Bu almann kalan blmnde bu durularn her birinin temel muhtevasna iaret etmek istiyorum. Ayrca bunlara, beinci bir zellik olarak dini dncede kullanlan akl yrtmenin aratrmas olarak felsefeyi de ilave edeceim. 1. Din Olarak Felsefe Niha realitenin mahiyetiyle ilgili metafiziksel anlay, kiiye hem ibadet edilebilen bir obje (veya tefekkr edilebilen bir ideal) hem de davranlarn ynetecek bir deerler sistemi salarsa, byle bir anlayta bir din olarak felsefe ortaya kar. Bu tr durumlarda dinin muhtevas, insan dncesiyle belirlenir. Bu, kendisine tapnlan varln ve ortaya konan ahlak deerler sisteminin, onlar dnen insan zihninin dnda hibir ontolojik statye sahip olmad anlamnda insan rn olduu demek deildir. Buradaki metafiziksel kavrayla ilgili rasyonel dnce, vakada olann niha halinin tasavvuru olarak grlebilir. phesiz, Feuerbach ve Don Cupitt gibi birka ateist optimist, zihinlerimizin
46 47 Ludwig Wittgenstein, Philosophical Investigations, I, p. 123 vd, s. 49. M. J. Clarlesworth, Philosophy of Religion: The Historic Approaches, Macmillan, 1972.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

146

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

rettii kabullere ibadet ettiimiz konusunda (ki ben bu dncede her hangi bir ilham verici yn bulamadm itiraf etmeliyim) bizi ikna etmeye almlardr. Fakat buna ramen, ne zaman en yksek ilkeler ve eyann mahiyeti zerine rasyonel bir tefekkr balasa, biz onu ister tanyalm ister tanmayalm niha olan varlk hakknda, onun olduu ekilde doru bir kavrayn gelitirebilmek iin din olarak felsefe normal olarak ortaya kar. Bu ekliyle felsefenin, iman ve pratik iin yeterli bir temeli salad savunulabilir. te yandan bu duru, lahi ve Niha olan varln vahiy araclyla insanla gnderdii dnlen anlay ve ynlendirmeyle ilgili her eyi -dini dnce iin temel bir zorunluluk olmasna ramen- darda brakmaktadr. Din olarak felsefenin klasik rnekleri, Platonun anlaynda ve daha sonra Plotinus ve Porphyry tarafndan gelitirilen Yeni-Pltonculuun son dnemlerinde bulunur. Cumhuriyette Platon, yi hakknda: bilginin objelerine onlarn doruluunu ve zihne de bilme gcn veren ey diye yazar. O (yi), tm eylerin gerekliinin kendisine bal olduu eydir, fakat zat itibaryla kavranabilenlerin tesindedir. O, deerde ve gte alamaz olandr.48 Her ne kadar yinin tam olarak ne olduunu kimse bilemese de, O, btn aktivitelerin doru gayesidir ve varl herkes tarafndan sezilir.49 Iris Murdoch, yakn bir zamanda kaleme ald The Sovereignty of Good (yiliin Egemenlii) isimli almasnda, din olarak felsefe eklinde ada Pltonculuun nasl gelitirilebileceine iaret etmitir. Murdoch, iyi idesini, dnce ve kavramann merkezi olarak benimsemenin nemini, iyinin akn olmadna da iaret ederek kabul eder.50 Buradan hareketle Murdoch imann, iyinin karakterini kavrama yolunda artan bir aray olarak anlalmas gerektiini ileri srer. Plotinusda din olarak felsefe, harekete sevk edici mistik bir tefekkr formu olarak karmza kar. Akl, btn varlk ve deerin kayna olan Biri sevmek iin kendi tesine geebilmelidir. Birin vizyonunda (mukefesinde), arzularmzn son noktasna ularz. Biz onunla artk ahenksiz olmayp, bilakis onunla tam bir lah raks iine gireriz. Bu durumda, tam mutluluu yakalarz ve hayatn ve akln temelini, varln ilkesini, iyinin sebebini ve ruhun temelini ve ruhla canllk kazanan eyi mahede ederiz.51 Plotinusu anlamak zor olsa da, onun almas, felsefi dncenin baz formlarnn -bu formlar btn varln gerek gayesini tamamyla ieren bir vizyonunu verdii iin- derinden tedirgin edici etkilere sahip olabileceini ifade eder.
48 49 50 51 Plato, The Republic, trans.: H. D. P. Lee, Penguin Boks, 1955, 508, s. 273. Age, 505. s. 269. Irish Murdoch, The Sovereignty of Good, Roudledge and Kegan Paul, 1970. s. 69. Plotinus, Selected Works, ed.: G. R. S. Mead, G. Bell and Sonss, 1914. s. 316.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

147

ada filozof Charles Hartshorne, hayat ve eserleriyle, din olarak teistik felsefe yapmaya ilgin bir rnek oluturmaktadr. O, The Logic of Perfection (Mkemmelliin Mant)nda bize unu syler: Ben on yedi ya civarlarndayken, Emersonun Denemelerini okuduktan sonra, (phesiz yaptm eyle ilgili zihnimdeki kavram bir dereceye kadar belirsizdi) akla sonuna kadar gvenmek gerektii ynnde dncelerim netleti. Bu idealimi srdrrken, metafizik ve dini sorularla ilgili dncemi, iyi dnce olarak, dncenin uygun kriteri olan iyi olarak -gnl okamann, nasihat etmenin veya duygular bildirmenin bir kriteri olan iyi olarak deil- oluturmaya altm.52 Her ne kadar bu ideal dnceyi ilan etmenin ona balanmaktan daha kolay olduunu itiraf etmeye devam etse de, Hartshorneun hayata kar kiisel tutumu ile entelektel almalarnn mukayesesi, onlar arasnda iaret edilebilir bir uyumu ortaya koyar. O, rasyonel karmlarna gre inanm ve buna gre de yaamtr. Temelde onun inanc, Tanr sevgidir nermesiyle zetlenebilir. Hartshorne, vahye bavurmakszn u sonuca ular: Dnyada meydana gelen her eyin uurunda olan ve onlarn hepsine mukbelede bulunan, tam, yetkin ve tapnmaya layk bir varlk olarak Tanrnn realitesini kabul etmenin rasyonel adan zorunlu olduunu gstermek mmkndr. Buradan hareketle o, byle bir varln tutarl bir ekilde sadece sevgi olarak idrak edilebilecei sonucunu karsar. leri srd grlere az ya da ok (ki ounlukla az) itiraz edilebilir olsa da, Hartshorne, baz temellere dayanarak, Tanrya inanmamay tercih etme hususunda irrasyonel bir eyler olduunu savunur ve yle grnyor ki, ahsi btnln objektif ilikilerini kavrayabilmenin teistik yoldan baka hibir yol yok der.53 Onun eseri, zengin, etkili ve Tanryla ilgili Hristiyan inancyla temelde uyumlu bir din olarak felsefe nerir. 2. Dinin Hizmetkr Olarak Felsefe Din ve felsefe arasndaki ilikiyle ilgili farkl bir gr, Tanr ve insann kbeti hakkndaki rasyonel dncenin, bir takm bilgiler elde etmede fiili baarlarn inkar etmemesine ramen, byle baarlarn, rasyonel dncenin dini inanc yaatma ve korumasna yetmeyeceini savunur. Mesela, Tanrnn var olduunu, ezeli, kdir-i mutlak, dil ve itaat edilmeye lyk, vb. olduunu savunmann rasyonel hakllatrmasn (justification) yapmak mmkn olabilir. Hatta insanlarn ahlaki olarak Tanrya kar sorumlu olduklarn ve lmsz olduklarn

52 53

Charles Hartshorne, The Logic of Perfection and Other Essays in Neoclassical Metaphysics, La Salle, Illinois, Open Court, 1962, s. VIII vd. C. Hartshorne, A Natural Theology of Our Time, s. 45 vd.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

148

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

gstermek de mmkn olabilir. Ama yine de, bu ikinci yaklama gre, insanlar Tanrnn onlara kurtulular iin gerekli grd iman zerinde olmay istiyorlarsa, sz edilen rasyonel sonularn, ilahi vahiyle desteklenmeye, gelitirilmeye gereksinimi vardr. Bu yaklam, dini anlayla ilgili iki basamakl (ya da seviyeli) bir model olarak tanmlanabilir. Alttaki basamak, insan aklyla kavranabilen hakikatlerden oluur; stteki basamak ise, insann kendi gleri araclyla kavrayabildii eylere gerekli ilaveleri yapmak iin Tanr tarafndan insanla vahyedilen Tanrnn mahiyeti ve istekleri hakkndaki nakilleri ierir. Bununla beraber akl, bu vahyedilen hakikatlerle ilikide nemli bir role sahiptir: Akl, bu eylerin, otantik vahyin iaretlerini tayp tamadna ve buna bal olarak da Tanrdan gelmi vahiyler olarak onlarn kabul edilip edilemeyeceine hkm verir. Dini anlayla ilgili bu grn klasik savunucusu Thomas Aquinastr. Aquinas, iki byk eseri, Summa Contra Gentiles (Sapknlara Kar Risale) ve Summa Theologiae (tikad Risalesi)nde, Tanrnn varl ve mahiyeti hakknda kefedilebilecek her eyi -mesela, Tanrnn basitlii/tekillii, deimezlii, yetkinlii, sonsuzluu ve bilgisi gibi- ayrntl olarak aratrmtr. Bundan sonra o, akln her trl abasn aan ve Tanrnn snrsz iyiliinden dolay bilinebilir kld kendisiyle ilgili dorular zerinde tartr.54 Bu sonuncular arasnda, Teslis ve Enkarnasyon retileri, insann niha akbeti, yani yeniden dirilme, bedenlerin mkfatlandrlmas, ruhlar iin sonsuza kadar devam eden gzellikler ve bunlarla ilikili meselelerle ilgili retiler bulunmaktadr.55 te yandan u husus da not edilmelidir ki, Aquinas, ilkece insan aklnn ulaabilme kapasitesinde grd hakikatlerin, pratikte akl tarafndan elde edilebilirliinden phe etmitir. Bu sebeple o, abuk ve eksiksiz olarak kazanlabilmesi iin Tanrnn bu hakikatleri, vahiy araclyla en doru biimde bize saladn ifade eder.56 Sonunda biz ulatmz rasyonel sonulara, Tanrnn vahiyle bildirdii eylerle uyutuklar iin ve uyutuklar lde gvenebiliriz. te yandan John Lockedan bu yana modern dncedeki hkim gre gre, doruluun lt akl tarafndan belirlenir: Vahyedilmi olduu varsaylan bilgi, ancak akln bildirdii eyle elimezse ve rasyonel adan benimsenebilir testlerce Tanrdan geldii teyit edilirse kabul edilebilir. Locke bu grn, An Essay Concerning Human Understanding (nsan Anl stne Bir Deneme)nin IV. Blmnde dile gelitirmitir.57 Bu rnek en iyi ekilde Samuel
54 55 56 57 Thomas Aquinas, Summa Contra Gentiles, I. 9, 1; IV, 1, 4. Age, IV, 1, 11. Age, I, 4. John Locke, An Essay Concerning Human Understanding, IV. Kitap, Blm 16-19.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

149

Clarke tarafndan 1704, 1705 tarihleri arasnda Boyle Konferanslarnda dile getirilmitir. Clarke, nce dnyadaki kozal dzenden Tanrnn varln ve sfatlarn ispat etmeye alm ve buradan u sonuca ulamtr: Hibir ey, Tanrnn Zorunlu Varl ve bunun karmsal sonucu olan Tanrnn tm sfatlar kadar kesin ve tartmasz olamaz.58 Bu ekilde, dinin ilk temellerini salam bir ekilde yerletirmeye teebbs eden Clarke, lahi vahyin kesinliini ve doal dinin deitirilemez emirlerini gstermek suretiyle, kutsal dinimizin st yapsnn tamamnn, hakikat ve mkemmelliini ispat etmeyi ve ortaya koymay kendine grev addetmitir. Bu grevde Clarke kendini, sz konusu hakikatleri inkr ederek zaaf ve ahlakszlklarna bahane oluturmaya alan din kart insanlarn muhalifi olarak grr. Onun aratrmalarnn sonucuna gre, Tanr, bu meselelerle ilgili birok ve kesin kantlar salamtr.59 Sonu olarak, Tanr ve insanlk hakknda akln gsterdii ve vahyin beyan ettii hususlara inanmaya bizi mecbur klan her trl neden dnyada vardr.60 3. mana Yer Aabilmek in Felsefe Felsefe ve din arasndaki ilikiyle ilgili farkl bir gre gre filozoflarn rol, varln anlamn, Tanrnn mahiyet ve iradesini kavrama ve dorulamada insan aklnn yetersiz olduunu gstermek ve bylece Tanryla ilgili hakiki bilginin vahye dayal temelini tesis etmektir. Bu anlay kabul edenler, sadece rasyonel dncenin tutarl bir ekilde bir din retebileceini inkr etmiyorlar; onlarn bazlar, akln kendi gcn kullanarak Tanr hakknda anlaml her hangi bir ey kefedebileceini de reddediyor. Bu felsef yaklamn sz konusu ar ekline gre, Tanr hakkndaki btn geerli bilgiler Tanrdan gelmeli ve imanla kabul edilmelidir. Felsefenin deeri ise uradadr: Metafizik, epistemolojik ve mantksal aratrmalar, eer doru bir biimde yaplrlarsa, Tanryla ilgili konularda insan aklnn yetersizliini ak hale getirirler. Bu yolla felsefe insan dncesinin kendini beenmiliini snayacak ve Kantn Saf Akln Eletirisinde nemini belirttii gibi, imana bir yer amak iin akl snrlayacaktr.61 Felsefenin dindeki rolyle ilgili bu yaklama, daha nce dinle ilgili olarak ele aldmz, hakiki dinin Tanrnn vahyi temeli stene dayanmas gerektii

58

59 60 61

Samuel Clarke, A Discourse Concerning the Being and Atributes of God, the Obligations of Natural Religion, and the Truth and Certainty of the Christian Revelation, London, 1732, s. 126. Age, s. 47, 149. Age, s. 455 vd. I. Kant, The Critique of Pure Reason, trans.: N. K. Smith, Macmillan, 1958. s. 29. Kantn bizzat kendisi imana bir yer amak iin bilgiyi zorunlu olarak inkr etmek gerektiini ifade eder.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

150

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

eklindeki grte, John Ellis ve Karl Barthn eserleriyle nasl teolojik rnekler saladklarna iaret edilmitir. Daha erken dneme ait bir rnek, Ockhaml Williamn Tanrnn gelecei bilmesi konusunda yazd eserinde bulunabilir. Bu almasnda o, insan akln kullanan filozofun, Tanrnn gelecei bilemeyecei yargsnda bulunacan ileri srer. nk gelecek, vakada ilerinden sadece birinin meydana gelecei bir imknlar sahasdr. Hlbuki ncil otoriteleri ve azizler, Tanrnn byle bir n-bilgiye (ezel bilgiye) sahip olduunu sylerler.62 Bu apak elikiyle yz yze gelince Ockham, sz konusu iki yaklam uzlatrabilmek iin kimi hileli akl yrtmelere bavursada sonunda onlar uyumlu hale getirmenin bir yolunu bulamaz. Buradan hareketle Ockham, imann sahih olmasnn onun bir gerei olduu, fakat tabi akla uygun olmasnn ise nadiren karlalan bir durum olduu sonucuna ular. Her ne kadar Ockhamn byle bir sonuca varrken otoritelere mracaat kabul edilemez olsa da, o, akl ile iman elitiinde akln hkmn inancn buyruuna tbi klmada izledii yolla, rasyonel dnceye gveni olan teologlarn, bu gvene ramen Tanr inanc ile ilgili temel konular ve vahyin nemini yarglama sz konusu olduunda akln yetersiz olduunu dnebildiklerine bir rnek oluturmaktadr. On dokuzuncu yzyln ortalarnda Henry L. Mansel, The Limits of Religious Thought (Dini Dncenin Snrlar)nda Tanrnn temel sfatlar zerine dnmenin, zihinsel kapasitemizin tesindeki konulara temas etmeye altmzn bir gstergesi olduunu ileri srer. O dikkatini, Sebep, Mutlak ve Sonsuz kavramlarna yneltir ve bu kavramlarn her birinin, sahih bir Tanr anlay iin eit lde vazgeilemez olduunu belirtir. Byle olmasna ramen, bu kavramn implikasyonlar ile ilgili analizlerin, elikiye dmeksizin bu kavramlarn hep birlikte bir ve ayn kiiye atfedilemeyeceini gsterdiini ileri srer.63 O, buradan iki sonu karr: Birincisi; akl, Tanr hakknda dnmeye giritiinde kanlmaz bir ekilde iine decei elikilerle karlar. Ona gre bu elikiler, takip edelim diye bizim iin izdii izgiden sapmakta olduumuz konusunda bizi uyarmak iin Tanr tarafndan insan aklna konulmu iaretlerdir.64 Dieri; Tanr, kendisine doru bir ekilde balanabilmemiz iin ve kendisi hakknda nasl dnmemizi istiyorsa o ekilde ve insan dncesinin snrl kapasitelerine uygun gelecek ekilde vahyini gndermitir.65 Tan62 63 64 65 William Ockham, Predestination, Gods Foreknowledge, and Future Contingents, trans.: M. M. Adams and N. Kretzmann, New York, Appleton-Century-Crofts, 1969, s. 90. H. Longueville Mansel, The Limits of Religious Thought, Oxford, 1858, s. 47. Age, s. 198 vd. Age, s. 126 vd.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

151

rnn bize kendini vahyiyle bildirmesi aklmz tatmin etmezken, Tanr ile ilikide uygun davranmamz iin yeterli bir rehberdir. ada teolojik tartmalarda Tanryla ilgili gerek bilgi iin vahyin ncellii ve yegnelii Thomas F. Torrance tarafndan gl bir ekilde vurgulanmtr. O szgelimi, Theological Science (Teolojik Bilim) isimli eserinde, Tanrnn kendisinin bize bildirdii ve aklad her eye inanl ve drst bir ekilde mukbelede bulunursak doru bilgiye ularz der. Tanr, kendisi hakkndaki bilgimizde mutlak ncellie sahiptir. Onunla ilgili bilgimizde o, Rab olarak kalr, en bata gelir ve tm bilgimizin stne kendi nfuzunu tesis eder... Byle bir Tanrnn bilgisi, bir eit puta tapnma olarak addedilecek olan bizim deiken fikir veya dncelerimizi kontrol eden arketiplere gre kalplandrlamaz. Bilakis Tanr hakkndaki bilgimiz onun bizzat kendi vahyettii eye uygun olmal ve bizzat kendisinin bize verdii eyin kontrol altnda olmaldr.66 Buna gre felsefi aratrmann rol, bir taraftan bu hususun bu tr konularda hakiki bilginin zorunlu art olduunu gstermek, dier taraftan da vahye dayanmayan bir akl yrtme yoluyla byle bir bilgiye ulamak iin insanolunun kapasitesinin yetersizliini ispat etmektir. 4. Din fadelerin Analizi Olarak Felsefe Felsefe ve din arasndaki ilikiyle ilgili drdnc gr, Anglo-Sakson felsefesine hkim olan grtr. Bu gr, dinle ilgisi asndan felsefenin rolnn, dini ifadelerin anlamn, mantksal durumunu aklamak iin bu ifadeleri analiz etmek olduunu savunur. Bylece din felsefesi, dini anlayn muhtevasn gelitirmekle veya doruluunu ispat etmekle uramaz. Daha ziyade o, dindar insanlarn inanlar hakknda konutuklarnda neyi dile getirdiklerini, dini ifadelerin birbiriyle ilikisinin nasl kurulduunu, inananlar iddialarnn haklln gsterirken kullandklar eylerin ne tr temellerinin olduunu ve bu iddialarn anlay ve davranlaryla ilikide genellikle nasl bir ilev grdn kefetmeye alr. Bununla beraber din felsefecileri, bu aratrmalar yaparken tamamen tasvir edici bir tarzda hareket etmezler. Onlarn, dini iddialardaki kartrmalar ve yanl anlamalar belirlemeye dayanan analizleri, dini inanlar zerinde radikal bir ekilde revizyoncu bir etkiye sahip olabilir. Din felsefesiyle ilgili bu anlayn genelde yirminci yzyln bir zellii olduu kabul edilmesine ramen, bu konudaki nc yaklamlarn izlerini eski felsef almalarda da grebiliriz. Mesela Xenophanes, Etiyopyallarn Tanrlarnn ksa ve kalkk burunlaryla siyah olduunu, Trakyallarn Tanrlarnn
66 Thomas F. Torrance, Theological Science, Oxford Unv. Press, 1969, s. 9.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

152

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

ise mavi gzl ve kzl salaryla sarn olduunu ifade ettiinde,67 Tanr tanmlamalarnn onlar meydana getirenlerin zelliklerine benzediine dikkat ekmektedir. Bu, Tanr hakknda konumayla ilgili belli bir yorumu ifade etmektedir ki, daha nce iaret ettiimiz gibi dinle ilgili yanstma teorilerinde Feuerbach ve Freud tarafndan radikalize edilmi ve onu aklamada referans olarak kullanlmtr. Yine David Hume, vahiy ve tabi din hakkndaki delillere ynelik eletirilerinde, bu hususlarn birer bilgi konusu olmaktan ok iman konusu olduklar sonucuna ulatnda bu tr iddialarn mantksal statsn belirginletirmeye her ne kadar bu, onun durumu asndan bir ironi olsa daalmtr. Kierkegaardn imann mahiyeti hakkndaki almalar da, imann hakiki mantksal statsn belirginletirme teebbs olarak anlalabilir. ada filozoflar arasnda din felsefesiyle ilgili bu gr, D. Z. Philips tarafndan gl bir ekilde vurgulanmtr. O, ilk eserlerinden olan The Concept of Prayer (badet Kavram)nda, Tanrnn var olup olmadna karar vermek filozofun grevi deildir der ve ekler, Bilakis filozofun grevi, Tanrnn varln kabul etmenin veya ret etmenin ne anlama geldiini aratrmaktr.68 Aratrlmas gereken ey, kavramsal aklamadr, yani filozof Tanr vardr (gerektir) cmlesindeki var olmak (gerek olmak) ile kastedilen eyin ne olduunu bilmek ister. Tanr inanc asndan bu, insanlarn byle bir ifadeyi kullandklar balamlar, o ifadeyi kullanmayla ilgili ileri srdkleri gerekeleri ve ona inanmalar sonucunda ortaya ktn dndkleri sonular incelemek anlamna gelir. badet asndan ise, insanlarn ibadet ettiklerinde ne yaptklarn incelemek anlamna gelir. Zira niha anlamda ibadetin bizzat kendisi -yani ibadetin aktivitesinin kendisi- kendisinin amacdr.69 Bu aktiviteyi anlamak iin yaplan almann amac, yapc ynde olabilecei kadar, ykc yne de olabilir. Bu sebeple Phillips, insanlar ibadet ederlerken ne yaptklarn sylemeye almak kadar, ibadet eden hakknda konumay da kargaaya ve kartrmaya yol at iin durdurmak ister.70 phesiz bu tr analizler, analiz edilen eyi yapan kiiler tarafndan Fakat bu benim yaptm ey deil! denerek eletirilmeye her zaman aktr. Bununla beraber, bu eit almalarn sonucunda, din ierikli konumalarn ok ynl ve kompleks yaps konusunda aydnlatc bir bilin domutur.

67 68 69 70

Werner Jaeger tarafndan iktibasla, The Theology of the Early Greek Philosophers, Oxford Unv. Press, 1967, s. 47. Dewi Z. Phihps. The Concept of Prayer, Roudledge and Kegan Paul, 1965. s.10. Age, s. 22. Age, s. 3.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

Din Felsefesi Nedir?

153

5. Dini Dncede Kullanlan Akl Yrtmenin Aratrmas Olarak Felsefe Bu blmde tasla izilen din felsefesinin son ekli, dini dncede kullanlan akl yrtme ile ilgilidir. Bu yaklam baz durumlarda, felsefe ve din arasndaki ilikiye dair analitik grn bir unsuru olarak grlebilir. Bununla beraber o, ayr bir ekilde zikredilmeyi hak eden kendi izgisinde bir alma olarak yeterli bir neme ve karakteristie sahiptir. Dine ynelik bu son felsefi yaklamn temelini oluturan dnce udur: nananlar birer insandr ve bu nedenle hem onlarn dncelerinin insan yaps hem de iinde bulunduklar zel kltr inandklar eyi koullar. O halde burada ele alnan din felsefecisi, temelde hem retilerde, hem de pratiklerde inanca etki eden faktrleri ve bu faktrlerin inancn nermelerine etki tarzn belirginletirmekle ilgilenir. Szgelimi, kltrn dini inan zerindeki etkisiyle ilgili almalar bunlardan biridir. zerinden yaklak bir yzyl geen fakat bulgular hala nemli kabul edilen bir almada, Edwin Hatch, The Influence of Greek Ideas and Usages Upon The Christian Chrch (Yunan Dncesi ve Dilinin Hristiyan Kilisesine Tesiri)nde, erken dnem Hristiyan itikad formlasyonlarnn Helenistik yapdan nasl etkilendiini inceler.71 Bu konuda daha yakn dnemde Maurice Willes ve John Hick tarafndan almalar yaplmtr. Bu aratrmaclardan ilki, Grek dncesinin formlarnn Hristiyan retilerini ifade etmede ada deerini sorgulamtr.72 kincisi ise, ayet Hristiyanlk douundan itibaren Batya, yani Avrupaya doru deil de Hindistana doru hareket etmi olsayd, sann retisi ad altnda ortaya neyin kabilecei zerinde akl yrtmtr.73 Her iki aratrmac da, nemli baz Hristiyan evrelerinde Hristiyanlk itikadnda asl yolun ne olaca konusuna nemli bir ilgi uyandrmtr. Bu ilgilerden bazlarnn dmanca olmas, din felsefesinin bu biiminin bulgularyla ilgili teolojik eitime gnmzde olan ihtiyac gsterir. Din felsefesinin aratrd baka tartmal konular arasnda dini retilerin gelime tarzlar, Tanr hakknda hkmlerde bulunurken tarihsel kaytlarnn kullanm problemi, metinlerin (zellikle kutsal metinlerin) inananlar tarafndan yorumlan biimi ve fiziksel dnya ile ilgili bilimsel bulgularla teolojik dnce arasndaki iliki gibi konular yer almaktadr. Ayrca ve hepsinin tesinde, Tanrnn kavranyla ilgili

71 72

73

Edwin Hatch, The Influence of Greek Ideas and Usages Upon the Christian Church, Williams and Norgate, 1890. Maurice F. Willes, The Remaking of Christian Doctrine, SCM Press, 1974; Working Papers in Docrines, SCM Press, 1976; Christianity Without Incarnation and Myth in Theology in John Hick (ed.:), The Myth of God Incarnate, SCM Press, 1977. John Hick, Jesus and the World Religions in The Myth of God Incarnate; God and the Universe of Faiths, Macmillan, 1973.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

154

David A. Pailin, ev.: Ferit Uslu

yollarn insan ve kltre greceliine ilikin sorunlar da bunlar arasnda yer alr. Bununla beraber bu konular sonraki blmlerde tartlan konular olduklar iin burada din felsefesinin bu formuyla ilgili ok ey sylemek gereksizdir. yleyse baka sorulara ynelmenin zaman geldi. Bu durumda felsefenin Atinasnn, dini inancn Kuds ile prensipte ne ii olabileceine deindikten sonra, imdi bu ilerin pratikte dini anlay hakknda ve zellikle teoloji ve akl hakknda ne ifade ettii zerinde dnmek zorundayz.

Gazi niversitesi orum lahiyat Fakltesi Dergisi, 2005/1-2, cilt: IV, say: 7-8

You might also like