You are on page 1of 72

İÇİNDEKİLER

GİRİŞ..........................................................................................................................................i
İÇİNDEKİLER.........................................................................................................................ii
1. İŞLETME VE
MUHASEBE...........................................................................................1-8
1.1. İŞLETMENİN VARLIKLARI VE BU VARLIKLARIN ELDE
EDİLDİĞİ KAYNAKLAR.................................................................................1
1.2. İŞLETMELERDE MUHASEBENİN YERİ....................................................2
1.3. YÖNETİM – MUHASEBE İLİŞKİSİ...............................................................3
1.4. MUHASEBE İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER.............................................4
1.4.1. Muhasebenin Tanımı .............................................................................4
1.4.2. Muhasebenin Önemi .............................................................................5
1.4.3. Muhasebe İle İlgili Taraflar Ve Muhasebenin
Fonksiyonları...........................................................................................6
1.4.4. Muhasebe Türleri....................................................................................8
2. MUHASEBENİN TEMEL KAVRAMLARI................................................................9-28
2.1. SOSYAL SORUMLULUK KAVRAMI.............................................................13
2.2. KİŞİLİK KAVRAMI...........................................................................................15
2.3. İŞLETMENİN SÜREKLİLİĞİ KAVRAMI.....................................................16
2.4. DÖNEMSELLİK KAVRAMI............................................................................17
2.5. PARA İLE ÖLÇME KAVRAMI........................................................................19
2.6. MALİYET ESASI KAVRAMI...........................................................................21
2.7. TAM AÇIKLAMA KAVRAMI..........................................................................23
2.8. DEĞİŞMEZLİK ( TUTARLILIK ) KAVRAMI...............................................24
2.9. VERİLERİN GÜVENLİ OLMASI
(TARAFSIZLIK VE BELGELENDİRME ) KAVRAMI...............................25
2.10. İHTİYATLILIK ( TEMKİNLİ OLMA ) KAVRAMI………………………26
2.11. ÖNEMLİLİK KAVRAMI.................................................................................27
2.12. ÖZÜN ÖNCELİĞİ KAVRAMI........................................................................28
3. GENEL KABUL GÖRMÜŞ MUHASEBE İLKELERİ............................................28-33
3.1. GELİR ( KAR – ZARAR ) TABLOSU İLKELERİ ........................................29
3.2. BİLANÇO İLKELERİ ......................................................................................30

1
3.2.1. Varlıklarla İlgili İlkeler........................................................................30
3.2.2. Yabancı Kaynaklarla İlgili İlkeler......................................................32
3.2.3. Öz Kaynaklarla İlgili İlkeler................................................................33
4. BİLANÇO VE GELİR TABLOLARI.........................................................................34-50
4.1. MALİ TABLOLAR.............................................................................................34
4.2. BİLANÇO……………………………………………………………………….35
4.2.1. Bilaço Eşitliği.........................................................................................35
4.2.2. Bilançonun Şekli....................................................................................36
4.2.3. Bilançonun İçeriği................................................................................37
4.3. MALİ NİTELİKTEKİ İŞLEMLER VE BİLANÇO
ÜZERİNDEKİ ETKİSİ.......................................................................................43
4.3.1. Mali Nitelikli İşlemler...........................................................................43
4.3.2 Mali Nitelikteki İşlemlerin Bilanço Üzerine Etkisi.............................45
4.4 GELİR TABLOSU………………………………………………………………50
4.4.1 Gelir Tablosunun Tanimi Ve Şekli…………………………………...50
4.4.2. Bilançonun İçeriği.................................................................................50
5. HESAPLAR....................................................................................................................52-68
5.1. HESABIN TANIMI.............................................................................................52
5.2. HESABIN ŞEKLİ................................................................................................53
5.3. HESAPLARA İLŞKİN TERİMLER.................................................................55
5.3.1. Hesabın Borç ve Alacak Tarafları.......................................................55
5.3.2. Borçlandırmak, Alacaklandırmak......................................................55
5.3.3. Hesap Açmak.........................................................................................55
5.3.4. Hesap Kalanı.........................................................................................56
5.3.5. Hesabın Kapalı Olması........................................................................56
5.3.6. Aktif Hesaplar.......................................................................................56
5.3.7. Pasif Hesaplar........................................................................................56
5.4. HESAPLARIN İŞLEYİŞ KURALLARI........................................................56
5.4.1. Varlık Hesapları....................................................................................56
5.4.2. Kaynak Hesapları.................................................................................57
5.5. BİLANÇO HESAPLARININ İŞLEYİŞİ.......................................................60
5.6. SERMAYEDEKİ DEĞİŞMELERİN GELİR VE GİDER
HESAPLARINDA İZLENMESİ.....................................................................64
5.7. HESAPLARIN SINIFLANDIRILMASI........................................................66

2
5.7.1. Asli Hesaplar.........................................................................................67
5.7.2. Düzenleyici Hesaplar............................................................................67
5.7.3. Geçici Hesaplar..................................................................................67
5.7.4.Nazım Hesaplar..................................................................................68
KAYNAKÇA.......................................................................................................................69

3
1. İŞLETME VE MUHASEBE:

1.1. İŞLETMENİN VARLIKLARI VE BU VARLIKLARIN ELDE EDİLDİĞİ


KAYNAKLAR:

İşletme ile ilgili olarak üretim faktörlerini bilinçli ve sistemli olarak bir araya topladığı
söylenebilir. O halde bir işletmenin varolabilmesi için üretim faktörlerine sahip olması
gerekir. Üretim faktörleri emek, sermaye, tabiat unsurlarıdır. Girişimci bu unsurların
tamamlayıcısıdır.1

Üretim faaliyetine olanak sağlayacak olan üretim faktörlerini biraraya getirebilmek


için ya o faktörlerin tamamına veya bir kısmına yahut da bu faktörleri biraraya getirecek güçte
ve akılcılıkta bir araca, paraya sahip olmak gerekir.2

O halde işletmenin, insanların ihtiyaçlarını karşılayacak malların veya hizmetlerin


üretiminde bulunabilmesi hatta bir bakıma varolabilmesi için bazı varlıklara sahip olması
şarttır.3

İşletme sahibinden ayrı, kendine öz kişiliği olan işletme, kuruluşta, ancak başka
kişilerin vermesi ile varlıklara sahip olabilir. Diğer bir deyişle, işletmenin elinde bazı varlıklar
var ise bunlar muhakkak diğer kişiler ( gerçek yada tüzel ) tarafından verilmiştir. Bu nedenle
varlıklar ile varlıkların kaynakları arasında bir ilişki ve değerce ( tutar yönünden ) bir eşitlik
mevcuttur.4

Kuruluşta işletmeye varlık veren kimseler genellikle işletme sahipleridir. Sonraki


safhalarda işletme borçlanarak da varlıklarını artırabilir. Bu durumda da toplam varlıklar ile
toplam kaynaklar değerce birbirine eşittir; ancak bu durumda varlıkların kaynakları işletme
sahipleri ve üçüncü şahıslar olmak üzere farklı iki grup halinde oluşur.5

1
CEMALCILAR, Özgül; ERDOĞAN, Nurten , Genel Muhasebe, 4. Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım AŞ.,
İstanbul, 1997, s. 5
2
a.g.e., s. 5
3
a.g.e., s. 6
4
a.g.e., s. 6
5
a.g.e., s. 6

4
Muhasebede işletme sahiplerinin varlıklar üzerindeki hakları “ sermaye “, üçüncü
şahısların varlıklar üzerindeki hakları “ borçlar “ terimleri ile ifade edilir. Özet olarak
varlıklar; işletmenin sahip olduğu ekonomik değerlerdir. Bunların fiziki karakterde olma
zorunluluğu yoktur. Fiziki karakterde olan varlıklara binalar, mallar, makineler; fiziki
karakterde olmayan varlıklara alacaklar örnek olarak gösterilebilir. Varlıklar paraya
çevrilebilme kolaylığı ve amacı bakımından farklılıklar gösterir. Sermaye, işletme
sahiplerinin varlıklar üzerindeki haklarını değer olarak ifade eder. Borçlar, üçüncü şahısların
varlıklar üzerindeki haklarını değer olarak ifade eder. Borçlanma değişik nedenlerle ve
değişik şartlarda oluşur. Örneğin, uzun vadeli veya kısa vadeli borçlar gibi.6

1.2. İŞLETMELERDE MUHASEBENİN YERİ:

Günümüzün büyük ve modern işletmelerinin özellikleri genellikle şöyle


sıralanmaktadır,

1. İşletmenin sahipleriyle yöneticileri birbirinden tamamen ayrı kimseler haline gelmiştir.


2. İşletmenin yöneticileri, işletme sahiplerinden başka, çeşitli menfaat gruplarına karşı da
sorumludur.
3. Ulaşım ve haberleşme sistemindeki hızlı gelişmeler sonucu işletmelerin
büyüklüklerinde değişmeler olmuş ve dev işletmeler meydana gelmiştir.
4. Modern işletmeler artan sayıda mamul ve piyasalara sahiptirler.
5. İşletmelerin büyümesi, en yüksek yöneticiye düşen görevleri ve sorumlulukları, bir tek
yöneticinin kapasitesinin çok üstüne çıkardığından, modern işletmelerin yönetimi,
ancak geliştirilmekte olan yeni yeni bazı yönetim teknikleri ile mümkün olmaktadır.
6. İşletmenin kar hedeflerinin gerçekleştirilmesinde, kar sorumluluklarının
desantralizasyonu esastır.
7. Modern işletmeler, şiddetli rekabetten ötürü dar kar marjlarına sahiptirler.
8. Kar marjlarının dar olması, faaliyetlerin daima artan bir verimlilikle yapılmasını
zorunlu kılmıştır. Bu şiddetli ihtiyacın karşılanabilmesi ve ekonomik değişme
temposunu hızlandıracak yeni tekniklerin bulunması için de, modern işletmelerde
araştırma ve geliştirme harcamaları hızla büyümektedir.

6
a.g.e., s. 6

5
İşletmelerde meydana gelen bu gelişmelerin doğıurduğu diğer bir husus da, modern
işletmecilikte “ muhasebe “ nin anlam ve öneminin artmış olmasıdır. Çünkü muhasebe, teori
ve tatbikat olarak işletme yönetiminde ilk plana çıkmış ve işletmelerde düzeni ve gelişmeyi
sağlayan temel etkenlerden biri olmuştur.

Diğer yönden muhasebe, işletmelerdedki önemine paralel olarak değişik öıkar


gruplarının toplandığı ve karşılaştığı büyük işletmelerin durumunu ve faaliyet sonuçlarını
tespit ettiğinden kamu çıkarlarını ve dolayısıyla devleti ilgilendiren bir konu haline gelmiştir. 7

1.3. YÖNETİM – MUHASEBE İLİŞKİSİ:

Her fonksiyonuna göre farklılık gösteren varlıklar işletmenin yönetimi sırasında


devamlı olarak farklı ölçülerde değişmelere uğrarlar. İletmenin tüm olarak iyi yönetilmesi,
bütün fonksiyonların işleyişi sırasında alınan yerinde ve uyumlu kararlarla varlıkların ve
kaynakların güçlü ve karlı bir şekilde yöntilmesine bağlıdır. diğer bir deyişle iyi yönetim,
belirli bir amaca ulaşmak için sadece insanların faaliyetlerinin iyi yönetimi ile değil, aynı
zamanda varlıkların ve kaynakların da iyi yönetimi ile sağlanır.

İşletmenin varlıklarının ve kaynaklarının yapısı fonksiyonların yerine getirilmesini


sağlayan kararların uygulanması ile değişmelere uğrar ve böylece işletmenin finansal durumu
ve gücünde de değişmeler olur.

İşletmenin sahipleri tarafından verilen varlıklar işlemenin faaliyeti sonucu artarsa bu


durumda işletme sahiplerinin haklarıda artmış olur; aradaki fark kardır. İşetmenin sahip
olduğu varlıklar kredi ile temin edilen yeni varlıklarla artarsa bu durumda işletmenin
borçlarıartmış olur. Görülüyorki işletme içinde alınan kararlar, işletmenin varlıkları ve
kaynakları üzerinde değişmeler yaratır. Faaliyetler sonunda tüm değişmelerin etkisi ile
varlıklar ve kaynaklar işe başlama tarihine göre farklı bir yapı ve büyüklük gösterirle.
Varlıkların unsurları değişir, büyüklükleri değişir, aynı şekilde kaynakların unsurları ve
büyüklükleri değişir. Dolayısıyla, belirli unsurlar arasındaki oranlarda değişme olur. Bu yeni
durum işbaşındaki yönetim kadrosunun aldığı kararlar sonucu ortaya çıkan başarının bir

7
ÖZASLAN, İsmail, Muhasebenin Esasları, İstanbul İktisadi veTic. İlimler Akademisi Yayınları-51, İstanbul,
1970, s. 18-19

6
sonucudur. Aynı süre içinde işbaşında bir yönetim kadrosu bulunsa, alınan kararlar farklı
olacağından aynı sonucun, aynı mali ve ekonomik yapının elde edileceği söylenemez.

O halde gerek yönetimin başarısının ölçülmesi ve değerlemesi, gerekse gelecek yıla ait
yönetim planlarının yapılmasında temel olacak verilerin sağlanması ve hatta tamamlanan
süreye ait başarının önceden planlanan ile uygunluğunun araştırılması ( kontrol ) için
öncelikle, yöneticilerin kararları ile şekil bulan ve işletmenin varlıkları ve kaynakları üzerinde
para ile ifade edilebilen değişmelerin saptanması gerekir. İşte bu gereğe cevap verecek olan
araç muhasebedir ve burada yönetim-muhasebe ilişkisi başlar. 8

1.4. MUHASEBE İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER:

1.4.1. MUHASEBENİN TANIMI :

Muhasebe, işletmenin faaliyet süreci içerisinde türlü fonksiyonların yerine


getirilmesinde alınan kararların uygulanması ile varlıklatrda ve varlıkların kaynaklarında
oluşan parasal değişmeleri saptar ve bunları yeni kararlar alınmasında tekrar kullanılabilir
bilgiler haline getirir. Diğer bir ifade ile muhasebe, işletmenin varlıkları ve kaynakları
üzerinde değişme yaratan ve parayla ifade edilebilen işlemlerle ilgili bilgileri toplar, kaydeder,
sınıflar, özetler, analiz ve yorum ile ilgililerin bilgilerine sunar. 9
Bu basit tanımın yanısıra birçok başka tanımada rastlanır. Bunlara örnek olarak
aşağıdaki tanımlar verilebilir,

 Muhasebe, kısmen, bir ülkenin ekonomik, politik ve sosyal sistemlerinin bir


fonksiyonudur. Muhasebe o ülkenin resmi dil ve kanunlar gibi bir kültürel
fenomenidir. Ticari olaraksa muhasebe ekonomik kararlar vermede kullanılacak
ekonomik varlıklar hakkında, öncelikle finansal ve sayısal bilgi toplama işi olarak
tanımlanır.10
 Muhasebenin fonksiyonu yatırım, kredi, yada benzeri kararları alacak kişilere gerekli
bilgiyi sağlamaktır. Gerçektende muhsebeciler karar vermede yetkili olan kişilere daha
doğru kararlar vermelerine yardımcı olacak finansal bilgiyi sunarlar.11
8
CEMALCILAR; ERDOĞAN, a.g.e., s. 6-7
9
a.g.e., s. 8
10
DIAMOND , Michael A.; HANSEN, Don R. ; MURPHY, David S., Financial and Management Accounting,
South- Western Publishing Co., Cincinnati, Ohio : South-Western, c1994, s. 4
11
LARSON, Kermit D.; MILLER Paul B. W., Fundamental Accounting Principles, 13th Edition, Homewood,
Irwin , s.10

7
 Bir finansal bilgi sistemi olarak muhasebe, ilgili enformasyon kullanıcılarına,
organizasyonun ekonomik olaylarını tanımlama, ölçme, kaydetme ve iletme sürecidir.
Buna göre tanımlama belirli bire organizasyonla ilgili, ekonomik kanıt niteliği taşıyan
olayları seçmedir. Belirlenen bu hadiseler finansal terimlerle ölçülebilmelidir. Finansal
olarak ölçümü yapılan değişmeler, organizasyonun dalgalı bir finansal aktiviteler tarihi
olarak kaydedilir. Muhasebeci bu kayıtları sınıflandırır ve özetler. 12
 Muhasebe, işletmenin varlıkları ve kaynakları ( sermayesi ve borçları ) üzerinde
değişme yaratan ve para ile ifade edilen mali nitelikli işlemlere ait bilgileri;
kaydetmek, sınıflandırmak, özetlemek, analiz etmek ve yorumlamak suretiyle ilgili
kişi ve kurumlara raporlar halinde sunan bir bilgi sistemidir. Mali nitelikteki işlemlere
ait bilgilerin, belgelendirilerek toplanması daha sonra bilgi kullanıcılarına sunulması
ve yorumlamaya hazırlanması için belirli şekillere ve kurallara göre yazılması
işlemine kaydetme denir. 13
 Muhasebe kayıt, sınıflandırma, özetleme ve finansal işleri ve gelişmeleri parayla ifade
etme sanatıdır.14
 Muhasebe hesaplar ilmidir. Bu deyim, mal ( varlık ) hareketleriyle bu hareketlerin
ayrıntılarını izleyebilmek ve bunları gözönüne serebilmek için bunların metodlu bir
şekilde kaydedilmesini ifade eder. 15

1.4.2 MUHASEBENİN ÖNEMİ :

Muhasebe işletmelerde yönetimin gözü kulağıdır. Küçük, büyük, özel ve resmi


kuruluşlar muhasebeye muhtaçtırlar. Her kuruluşun mali bakımdan durumunu bilmesi gerekir.
Kuruluşların kendi işlemlerini denetleme ve düzenleme için gözönünde bulundurması gereken
işlemleri muhasebe sağlar. İşletmelerde yöneticiye işlerin iyi veya kötü gittiğini belirten temel
bilgiyi muhasebe verir. Bu bilgi akışı şematik olarak Şekil 1.4.2.1’ de verilmiştir.

12
WEYGANDT, Jerry J. ; KIESO, Donald E.; KELL, Walter G., Accounting Principles, Wiley, New York,
c1993, s. 2-3
13
http://pekiyi.8m.com/muh.html
14
BURNS, Thomas J. ; HENDRICKSON , Harvey S. , The Accounting Primer : An Introduction to Financial
Accounting, McGraw-Hill, New York, 1972, s.5
15
ÖZASLAN, a.g.e., s.20

8
Karar verme

İşlerin oluşumu

Muhasebecilerin işlerin sonuçlarını


gösteren raporları hazırlaması

Şekil 1.4.2.1:Muhasebede Bilgi Akışı16

Genel hesaplaşmalar, vergi için gerekli hesaplar, maliyet fiyatlarını hesaplamalar,


bütçeleri düzenleme ve izleme, sistem kurmalar ve araştırmalar hep muhasebenin hizmet
alanına girmektedir.17

1.4.3. MUHASEBE İLE İLGİLİ TARAFLAR VE MUHASEBENİN


FONKSİYONLARI :

İşletmenin mali durum ve faaliyetlerinin sonucuyla, doğrudan yada dolaylı çıkar


ilişkileri nedeni ile ilgilenen taraflar vardır. Bu taraflar ilgili oldukları ve kendi kararlarına
esas olacak tarafsız, doğru, güvenilir bilgileri muhasebenin fonksiyonlarını tam olarak yerine
getirmesi sonucu elde edebilirler. İlgili taraflar şunlardır:
1. Yöneticiler
2. İşletme sahipleri ve ortaklar
3. Borç para verenler (alacaklılar )
4. Hizmetliler
5. Devlet
6. Kamu18
Son zamanlarda işletmenin sosyal sorumluluğu felsefesinin doğması ve geniş ölçüde
taraftar bulmasıyla muhasebe kaidelerinin ve usullerinin geliştirilmesine karşı olan ilgi de

16
HORNGREN, Charles T. ; HARRISON, Walter T., Accounting, Annotations by Betsy Willis and Becky Jones
, Englewood Cliffs, N.J. , Prentice Hall, c1992, s.3
17
ÖZASLAN, a.g.e., s.21-22
18
CEMALCILAR; ERDOĞAN ; a.g.e., s. 9-10

9
artmıştır. Bu arada öğrencilerin, araştırmacıların hazırlayacakları tezlerle ilgili olarak finansal
tablolardan faydalandıklarınıda belirtmek gerekir. Muhasebe yukarıda sayılan taraflara
ilgilendikleri bilgileri sağlar. Bu bakımdan muhasebeye bugün, genellikle “ işletmenin dili”
( the language of business ) denilmektedir.19

İlgili tarafların kararlarında yararlanacakları bu bilgileri her olay için elde etmek
istemeleri söz konusu değildir. Çünkü bu yolda elde edilecek bilgiler, olayların çokluğu
nedeniyle, aklı karıştırıcı lüzumsuz bilgiler olmaktan öteye gidemez. Öte yandan olayların
olumlu, olumsuz yönde olanlarının bir diğerinin sonucunu etkileyeceği açıktır. Bu bakımdan
yöneticinin başarımını oluşturan bu olayların tek tek değil, belirli bir süre içinde
toplananlarının tüm olarak ele alınması doğru ve faydalı olur. Burada olaylarla ilgili bilgilerin
biriktirilmesi, depolanması gereği ortaya çıkar. Bu da belirli bir süre içindeki işetme varlıkları
ve bu varlıkların kaynaklarında para ile ifade edilebilen değişme yaratan olaylarla ilgili
bilgilerin toplanması, kaydedilmesi, sınıflanması ve özetlenmesi şeklinde olur. Mali
karakterdeki bu olaylarla ilgili bilgilerin toplanması, kaydedilmesi, aynı özellikte olanların
sınıflandırılması ve mali raporlar halinde özetlenmesi muhasebe fonksiyonlarından biridir. Bu
kapsamdaki muhasebe, muhasebenin tümü değil “ kayıt tutma “ aşamasıdır.20

Mali karakterdeki olaylar hakkında kayıtlar ile yaratılan toplu bilgiler yeterli değildir.
Bu bilgilerin analiz ve yorum ile kullanılabilir bilgiler haline getirilmesi gerekir. Bu da
muhsebenin ikinci fonksiyonudur.21

Muhasebenin işletmelerdeki yerini ve fonksiyonlarını beraber incelersek, muhasebenin


şu özellikleri önem arz eder ;

 Borç ve alacak ilişkilerinin izlenmesi


 Mal ve hizmetlerin maliyet bedellerinin hesaplanmasında aracılık
 İşletme için gerekli istatistiki bilgileri sağlama
 İşletme yönetiminde araç olma
 İşletme sonuçlarını ortaya koyma
 İşletmenin mali varlığını hesaplama

19
a.g.e., s. 12-13
20
a.g.e., s. 13
21
a.g.e., s. 13

10
 Muhasebe kayıtlarının işletme lehinde delil olması
 Denetleme aracı olması22

1.4.4. MUHASEBE TÜRLERİ:

Muhasebenin temel kavram ve ilkeleri aynı olmakla beraber işletme türlerinin


değişikliği nedeniyle farklı işlemlerin etkilerini aktarma ve farklı hedeflere ulaşma amacı,
farklı muhasebe türlerini ortaya çıkarmıştır. Söz gelişi mal alım satımı ile uğraşan bir
işletmenin ( ticaret işletmesi ) muhasebesi ile imalatta bulunan bir işletmenin ( endüstri
işletmesi ) muhasebesi, değişik faaliyet dolayısıyla farklı olacaktır. İkinci tür işletmenin
muhasebe kayıtları birinci tür işletmede yer ala kayıtlar ( alış, satış, borçlanma, alacaklanma
kayıtları ) yanında imal edilen mamülün maliyetini saptayıcı yolda kayıtlamayı da
kapsayacaktır. Ticaret işletmeleri muhasebesi temeldir ve genellikle “genel muhasebe” veya
“finansal muhasebe” diye tanınır. Genel muhasebede verilen teknik bilgiler diğer
muhasebelerde de geçerlidir. Genel muhasebe dışında :

 Devlet için : devlet muhasebesi,


 Sınai işletmeler için : maliyet muhasebesi,
 Banka işletmeleri için : banka muhasebesi,
 Sigorta işletmeleri için: sigorta muhasebesi,
 Tarım işletmeleri için : tarımsal maliyet muhasebesi 23
 Ayrıca işletme içinde oluşan olayları saptama ve kaydetmenin yanında, planlama
faaliyetlerinde, yürütme ve denetim alanlarına giren çeşitli karar işlemlerinde,
olayların yorumlanmasını, zamanında ve yeterli bilgileri taşıyan raporlarla yöneticilere
yansıtılmasında etkin bir görevi olan yönetim muhasebeside önemli bir muhasebe
türüdür.24 Yönetim muhasebesi işletme içinde kullanılması için yönetime ölçülmüş,
yorumlanmış, işlenmiş, yorumlanmış bilgi sağlar.25

22
ÖZASLAN, a.g.e., s.22-23
23
CEMALCILAR; ERDOĞAN, a.g.e., s. 15
24
ARKUN , Osman F.; ÖCAL, Fikret, Yönetim Muhasebesi Ders Notları, Beyazıt İktisadi ve Tic. İlimler
Yüksek Okulu Yayın ve Yardım Derneği Yayınları No: 31, İstanbul, 1975, s.8
25
NEEDLES, Belverd E.; ANDERSON, Henry R.; CALDWELL, James C., Principles of Accounting,
Houghton Mifflin Co., Boston, c1993, s.9

11
Bunlar gibi uzmanlık muhasebelerinden bahsedilebilir. Muhasebenin sadece kayıtlama
olmadığı hatırlanırsa mali raporların analizinin de, işletme türlerine göre farklı özellikleri
olmak şartı ile. Yukarıda bahis konusu edilen çeşitli muhasebelerin içinde yer alacağı açıktır.26

Muhasebecinin türlerini belirlemede kullanılabilecek bir yol onları çalıştıkları


organizasyona göre sınıflandırmaktır. Buna göre 3 çeşit muhasebeci vardır;

 Özel bir şirket için çalışan muhasebeciler,


 Kamu kuruluşları için çalışan muhasebeciler,
 Devlet için çalışan muhasebeciler.27

2. MUHASEBENİN TEMEL KAVRAMLARI

Günümüzde işletme faaliyetlerinin genişlemesi ve karmaşık bir duruma gelmesi,


işletmeyle ilgili çeşitli grupları bilgi gereksinimlerinin karşılanmasını ön plana çıkarmıştır.
Gerçekten, işletmenin iç ve dış ilgilileri, genel olarak işletmenin belirli bir dönemdeki faaliyet
sonuçları ve bu dönem sonundaki mali durumuyla ilgili bilgilere gereksinim duyarlar. Bu
ihtiyacı gideren en önemli bilgi kaynaklarından biri muhasebe dir.

Bir binanın sağlam temellere oturtulmasına benzer şekilde, muhasebe bilgilerinin de


geçerli bir takım temellere dayandırılması önem taşımaktadır.28

Muhasebece üretilen ve yönetimin başarımının ne olduğunu gösteren bu bilgiler,


aslında yöneticilerin kendi faaliyetlerinin sonucu olmakla beraber, aynı zamanda
muhasebecinin uyguladığı farklı kayıtlama ve hesaplama yöntemlerinin, değerleme
ölçülerinin de etkisi altındadır. Aynı başarım, farklı muhasebecilerin farklı görüş nedeniyle
farklı kayıtlama, hesaplama yöntemlerini ve değerleme ölçülerini kullanmaları sonucu farklı
gösterilebilir.

Muhasebe uygulamalarına yol gösteren genel karar alma kurallarının, diğer bir
deyişle kabul görmüş ilkelerin var olması yukarıda bahsedilen bu farkların en aza

26
CEMALCILAR; ERDOĞAN , a.g.e., s. 15
27
LARSON; MİLLER, a.g.e, s.13
28
ARIKAN, Türkan, Muhasebe Teknik I , Der Yayınları, İstanbul, 1982, s.215

12
indirilmesini sağlar, ya da bu farkların nedenlerini açıklar. Bu kurallara genellikle Muhasebe
İlkeleri denilmektedir. Muhasebe ilkeleri muhasebede, çeşitli ilgi taraflarının yararlarını
dengeli şekilde göz önünde tutan, tecrübeden ve mantıktan doğan, faydalılıkları genellikle
kabul edildikten sonra ilke haline gelen çok sayıda ve değişik kaidelerdir. Bu ilkelerin teorik
dayanağını kavramlar oluşturur. Bu kavramlara Muhasebenin Temel Kavramları
denilmektedir. Kavramlar bir muhasebe probleminin çözümü için uygulanacak ilke veya
ilkelerin saptanmasında veya yeni ve değişen durumlar için gerekli olduğunda yeni ilkeler
geliştirmede temel olacak görüşleri yansıtırlar.29

Finansal tabloların bileşenlerinin ve olayların muhasebe sistemince nasıl, nezaman ve


hangilerinin kayda alınması, ölçülmesi ve raporlanması gerektiği muhasebenin temel
kavramları yardımıyla açıklanır. Temel kavramlar muhasebe mesleği tarafından bir
işletmenin finansal faaliyet ve çabalarının ölçülmesi , kaydedilmesi ve raporlanmasında bir
yol gösterici olarak benimsenirler. Kuramsal oldukları kadar uygulamaya da dayanırlar ve
belirli bir zamanda neyin kabul edilebilir bir uygulama olduğu konusunda muhasebeciler
arasındaki görüş birliğini ifade ederler. Muhasebenin temel kavramları, muhasebeciler
tarafından halihazırda kullanılan uygulamaları genel açıdan tanımlarlar. Tabii ki bunun
yanısıra daha iyiye ulaşmak için ne yapılması gerektiğini de içerecek şekilde olmaları bu
kavramların daha faydalı olmalarını sağlar. Tutarlı muhasebe kuramlarının geliştirilmesine
ilişkin genel problemlerle ilgili oldukları kadar uygulama prosedürlerine de yön verirler.

Muhasebenin temel kavramları, muhasebe kuramının gelişiminde özellikle iki açıdan


önem taşırlar. Birincisi, kavramların kendileri finansal muhasebe kurallarının gelişimi için
amprik sürecin bir parçasıdırlae. Bu bağlamda bu kavramlar, muhasebe kuramının esasına ait
olarak görülebilirler. İkincisi kavramlar belirli bir ekonomik ve sosyal çevrede muhasebe
felsefesini şekillendiren kuramsal güçlerin etkilerini yansıtırlar. Muhasebe kavramlarının
önemini tam olarak anlamak için bunların hizmet ettiği amaçları bilmek gerekir;
 Kavramlar, mevcut muhasebe uygulamalarının genel olarak tanımlanmasını
sağlayarak muhasebeyi öğrenmede ve uygulamada yardımcı olacak yol göstericiler
olarak hizmet verirler.
 Kavramlar, çok bilinmeyen ve istisnai olarak karşılaşılan durumların analiz
edilmesinde ve bu durumlara ilişkin muhasebeleştirme prosedürlerinin
geliştirilmesinde yardımcı olurlar.
29
CEMALCILAR; ERDOĞAN, a.g.e., s427-428

13
 Kavramlar, yeni ve iyileştirilmiş muhasebe uygulamaları geliştirmek için daha iyi yol
göstericiler sağlama çabasındadır. Kavramlar, hem gelecekteki eylemler için bir temel
olarak hem de mevcut eylemlerin finansal raporlamadaki önemli etkilerini
değerlendirmek için kullanırlar.

Ancak kullanılmakta olan temel kavramların gelişimi ve kapsamlarının belirlenmesi


muhasebede daima en çelişkili ve zor görevlerden birisi olmuştur. Çünkü bunlar doğal
bilimler veya matematikteki ilkeler, yasalar veya kurallar gibi değildir; doğa yasalarından
türetilmezler ve dolayısıyla değişmez doğrular değillerdir. Bunlar insanlar tarafından
oluşturulurlar veya geliştirilirler ve sezgi, yetki ve kabul edilebilirlikle desteklenir ve
doğrulanırlar. Bu yüzden daima bir değişim içinde olan gereksinimler değiştikçe genel
kabul görmüş muhasebe ilkelerinde de değişiklikler olacaktır.30

Muhasebe kuramı, politik faktörler ve ekonomik koşullar muhasebe kavram ilke ve


kurallarını oluşturma sürecinde üç temel faktördür. Bu ilişkileri şekil 2.1’deki gibi
özetleyebiliriz.

Muhasebe Kuramı Politik Faktörler Ekonomik Koşullar

Muhasebenin Temel Kavram, İlke ve Kurallarını Oluşturma

Muhasebe Uygulamaları
Denetim

Muhasebe Verisi ve Raporlarının Kullanıcıları

Şekil 2.1: Finansal Muhasebe Çevresi

Görüldüğü gibi muhasebe kavramı, ilke ve kuralları muhasebe uygulamalarına şekil


veren en önemli unsurlar olmakla birlikte politik ve ekonomik durumlar da uygulamaya şekil

30
CEMALCILAR, Özgül; ÖNCE, Saime, Muhasebenin Kuramsal Yapısı , Anadolu Üniversitesi Yayınları,
Eskişehir, 1999, s.38-39

14
veren ve kuramsal yapının belirlenmesinde göz önünde bulundurulması gereken önemli
zorlayıcılardır. Bu zorlayıcılar şekil 2.2’de gösterilen tarafların ekonomik, yasal, ahlaki,
sosyal açıdan baskıları ile etken olurlar.

Yönetim
Hissedarlar İşgörenler
Devlet Kamu
Muhasebe Örgütleri Alacaklılar
Muhasebe Temel Kavram, İlke ve Kuralları

İşletme Faaliyetleri Muhasebeci Finansal Tablolar

Şekil 2.2: Finansal Muhasebe Üzerindeki Baskı Grupları

Yukarıdaki şekilden de anlaşılacağı gibi muhasebeci bir bakıma bütün ilgili taraflar
arasında bir hakemdir ve bu nedenle ilgili tarafların gereksinimlerini dengeli şekilde
karşılayacak bir tutuma sahip olmalıdır. Bu da genellikle kabul edilebilir belirli ilkelere
bağlılığı gerektirir. Aksi takdirde muhasebeden elde edilen finansal bilgiler, işletmenin
işleyişini ve işleyiş sonucunu değerlemede güvenilir bir unsur, bir araç, bir ölçü olmayacaktır.
Bu nedenle muhasebede çeşitli ilgili tarafların çıkarlarını dengeli şekilde göz önünde tutan,
deneyimden ve mantıktan doğan, faydalılıkları genellikle kabul edildikten sonra muhasebe
ilkeleri haline gelen çok sayıda ve değişik kurallar uygulanır. Daha önce de belirttiğimiz gibi
bu ilke ve kuralların seçimi hem politik hem de tekniktir. Örneğin 1930’lu yıllarda ABD’deki
en büyük şirketlerden sadece dört tanasininm finansal tablolarında bir tek açıklayıcı ek bilgi
varken 1990’lı yıllarda yapılan bir araştırma çok sayıda işletmenin ek açıklamaları kullandığı
ve ortalama onyedi sayfalık ek bilgi açıklandığını ortaya koymuştur. Yaklaşık altmış yılda
ekonominin küreselleşmesi, teknolojik devrimler, yerel ve yabancı rekabetin etkisi, yeni ve
daha kompleks finansal ürünlerin gelişimi gibi yenilikler ve gelişmeler ile SPK gibi
düzenleyici kuruluşların gerektirdiği düzenlemeler,sağlanan finansal bilginin türünde
değişikliklere ve iyileştirmelere neden olmuştur. Ekonomik ve finansal değişiklikler arttıkça
ilgili ve güvenilir bilgi gereksinimi de artacaktır.31

Ülkemizde, Muhasebe Sistemi Genel Tebliği ile getirilen muhasebenin temel


kavramları tebliğdeki gibi sıralanmış ve açıklanmıştır:
31
a.g.e., s.40-41

15
1. Sosyal Sorumluluk Kavramı
2. Kişilik Kavramı
3. İşletmenin Sürekliliği Kavramı
4. Dönemsellik Kavramı
5. Parayla Ölçülme Kavramı
6. Maliyet Esası Kavramı
7. Tarafsızlık Ve Belgelendirme Kavramı
8. Tutarlılık Kavramı
9. Tam Açıklama Kavramı
10. İhtiyatlılık Kavramı
11. Önemlilik Kavramı
12. Özün Önceliği Kavramı32

Bu kavramları şimdi sırayla incelemeye çalışalım.

2.1. SOSYAL SORUMLULUK KAVRAMI:

İşletme ile ilgili taraflara bilgi sağlama amacını karşılayacak olan finansal tabloların
geliştirilmesi sosyal sorumluluk gerektirir. Muhasebe sadece işletmenin yöneticilerine gerekli
bilgiler vermekle kalmaz. Değişik nedenlerle işletmenin işleyişi ile ilgileri bulunan veya
ileride ilgilenecek olan taraflara da işletmenin finansal durumu ve işleyişinin sonucu hakkında
bilgi vermek muhasebenin amaçlarından ve görevlerinden birisidir.
Muhasebe bu tarafları yanıltmayacak doğru bilgiler verme sorumluluğundadır.
Muhasebe bu görevini yerine getirirken hukuki sorumluluktan daha kapsamlı bir sorumluluğu
ifade eden sosyal sorumluluk duygusu ile hareket etmelidir. Muhasebenin
organizasyonunda, uygulamaların gerçekleştirilmesinde, üretilen bilgilerin rapor edilmesinde
belli bir ilgi grubunun değil tüm ilgi gruplarının hatta tüm toplumun çıkarlarının gözetilmesi
gereğine sosyal sorumluluk kavramı denir. Ancak böyle bir sorumluluk duygusu ile hareket
edildiği takdirde muhasebece sağlanan bilgilerin gerçeğe uygun, tarafsız, önyargısız ve adil
olması sağlanabilir.33

32
SÜRMELİ, Fevzi; BENLİGİRAY, Yılmaz, Genel Muhasebe, 4. Baskı, Anadolu Üniversitesi Yayınları ,
Eskişehir,1998, s.104
33
a.g.e., s.43

16
Bu kavrama “Doğruluk Kavramı”, “Hakkaniyet Kavramı” da denilmektedir. Bu
kavrama bağlı kalmanın şartlarından biri muhasebeye esas olan verilerin güvenilir olmasıdır.
Dolayısıyla kavramın “Tutarlılık Kavramı” ve “Tam Açıklama Kavramı” ile yakın ilgisi
vardır.34

Muhasebenin tanımında muhasebe ve muhasebecilerce yerine getirilecek önemli bir


işlevin; işletmelerin ekonomik ve finansal durumlarını gösterir muhasebe bilgilerinin “işletme
ile ilgili kişi ve kurumlara iletilmesi” olduğu belirtilmişti.

Muhasebe bilgi sistemi içinde üretilen bilgilerin önemi ve değeri genel olarak iki
odakta toplanır. Bilgileri önemseyen ilk odak işletmenin kendisi ve ikincisi dış çevredir.
İşletme yönetimine üstlendiği görevleri başarabilmek ve sorumluluklarını yerine getirebilmek
için önderlik eden evrensel kavram sosyal sorumluluk kavramıdır. Sosyal sorumluluk kavramı
ile anlatılmak istenen “bütün toplumlar ve zamanlar için geçerli olan” değer yargılarıdır. Bu
değer yargıları en azından kişi ve kurumların ödev alırken ve yükümlülüklerini yerine
getirirken bilinçlerinde duydukları iyilik ve doğruluk ögeleri, adalet duygusu, erdem ve ahlak
değeri olarak onur dur.

Sosyal sorumluluk bilinci ile davranan muhasebecilerin ürettiği muhasebe bilgilerinin


ikinci odağını oluşturan dış çevre olumlu veya olumsuz yönde, genellikle, kolayca etkilenirler.
Karma ve/veya serbest piyasa ekonomisinin egemen olduğu çoğulcu demokrasilerde
işletmelerin etkenliği ve çıkarlarını koruması; ancak, toplumu oluşturan ve farklı sosyo-
ekonomik özellikler gösteren ilgi gruplarının gereksinimlerini karşılamakla ve onları
yanıtlamakla olanaklıdır. Bu noktada muhasebe ve muhasebecilerin sosyal sorumluluklarının
boyutu Kamuyu Aydınlatma İlkesi ile bütünleşmektedir. 35

Günümüzde işletmelerin artan faaliyet hacimleri, bu faaliyetler ve sonuçları ile


ilgilenen menfaat gruplarının da hacmini artırmıştır.bu menfaat gruplarının başlıcaları
yöneticiler, ortaklar, işletmede çalışan personel, işletmeye borç para veren kredi kurumları ve
devlettir.

34
CEMALCILAR; ERDOĞAN, a.g.e., s429
35
LALİK, Ömer, Finansal Muhasebe, AİTİA Muhasebe Yüksekokulu Yayınları, Ankara,1982, s.22

17
İşte muhasebe bu menfaat gruplarını yanıltmayacak doğru bilgiler verme sorumluluğu
ile yükümlüdür. Bu da muhasebe işlemlerinde gerçeğin, adaletin daima temel olarak
benimsenmesi ile mümkündür. Bu prensibe bağlı kalmanın şartlarından en önemlisi
muhasebeye esas olan verilerin güvenilir olmasıdır.36

2.2. KİŞİLİK KAVRAMI:

Muhasebe ilkelerinin uygulanması için ekonomik etkinliklere ait belirli birimlerin


tanımlanması gereklidir. Her birim, kendisi için hesapların devam ettirilip raporların
oluşturulacağı ayrı bir kişi olarak tanımlanır ve her bir birim muhasebe kişisini ifade eder.
Muhasebe kişisi, kaynakları kontrol eden, taahhütte bulunmak ve taahhütleri üstlenmek için
sorumluluk alan ve ekonomik etkinlikleri yürüten ekonomik bir birimdir. Bu kişinin
sahiplerinden, çalışanlarından, alacaklılarından, yönetiminden veya onunla ilgisi olan diğer
taraflardan ayrı bir varlık olduğu varsayılır ve bu kişi açıkça belirtilmiş veya ima edilmiş
amaçları izlemek için insanlar yada ekonomik kaynaklar tarafından oluşturulmuş bir
organizasyon, bir kuruluş veya bir faaliyet ünitesi olabilir. Böylece bir kar merkezi, bir üretim
hattı, bir ortaklık, bir tek kişi işletmes, bir şirket veya şirketler grubu için muhasebe kişisi var
olabilir ve muhasebeci bunlardan herhangi bir tanesi için kayıtları sürdürüp raporlar
hazırlayabilir. Görüldüğü gibi muhasebe kişisinin tanımı ilgi alanını belirler ve böylece olası
amaç ve etkinlikleri ve onların finansal tablolarda yer almasını sağlayabilecek tutarları
sınırlandırır. Muhasebeci spesifik bir muhasebe girişiminin finansal bilgilerini
muhasebeleştirecek ve raporlayacaktır; bu da muhasebe kişiliği varsayımının temelini
oluşturur. Böylece bu varsayım, belirli bir muhasebe kişisinin finansal tablolarında hangi
bilgilerin yer alacağının sınırlarını ortaya koyar.
Muhasebe kişiliği ile işletme kişiliği aslında birbirinden farklıdır. Bir birey, bir bölüm
veya departman veya bir sektörün tamamı ayrı bir muhasebe kişiliği olarak düşünülebilir. 37

Muhasebenin, işletmenin sahiplerinden ayrı, kendine öz bir kişiliği olduğu varsayılır.


Muhasebe kişiliği ile tüzel kişilik karıştırılmamalıdır. Bazı durumlarda çakışan bu terimler
gerçekte farklı anlamlar taşırlar.

36
KÜÇÜKSAVAŞ, Nihat, Genel Muhasebe, Atatürk Üniversitesi Yayınları, Erzurum, 1984, s.6
37
CEMALCILAR, ÖNCE, a.g.e., s.44

18
Muhasebe kişisi varlıkların üzerinde kontrola sahip olan, taahhütlere girişen ve bunları
yerine getiren, ekonomik faaliyeti yöneten ekonomik birimdir. Böyle bir kişi kar amcı güden
veya gütmeyen bir uğraşa sahip bir şahıs, adi bir ortaklık, bir şirket, bir işletmeler topluluğu
hatta bir departman olabilir. Bir departmanın hukuki açıdan tüzel kişiliği olmamakla birlikte,
bir muhasebe kişisi olanaklıdır. Muhasebe kişiliğinin tanınması faaliyet sahasının ve
dolayısıyla finansal raporlara dahil edilecek hususların belirlenmesini sağlar.38

Muhasebe işletme sahibinin değil, kurumun faaliyetlerini rapor etmektedir. Kurumun


sahip veya sahiplerinden ayrı, kendi başına hesapsal bir kişiliği vardır. Bu varsayıma
dayanarak ortaklardan birine yapılan satış diğer müşterilere yapılanlar gibi işlem görecektir.

Her kurumun sahibinden ayrı bir kişiliğe sahip olması ilkesi kurum ile sahipleri
arasındaki ilişkilerin yasal izahına da uygundur. Bununla beraber, muhasebecilerin zaman
zaman yasal bütünlük kavramını terkedip, idari ve ekonomik bütünlük kavramını tercih
ettikleri görülür. Bu durumda muhasebeci birkaç yasal kurumu bir tek iktisadi kişi olarak
kabul edebilir.39

2.3. İŞLETMENİN SÜREKLİLİĞİ KAVRAMI:

Ekonomik çevre nispeten belirli bir düzeyde faaliyetlerini sürdüren işletmeler


tarafından oluşur. Buna rağmen bazı işletmeler finansal zorluklarla karşılaşır ve faaliyetlerini
durdurmak zorunda kalabilirler, ama bunlar normal beklentiler değildir. Bir işletmenin
yaşamının, aksine bir kanıt olmadıkça sonsuz olduğu, sonsuz olmasa bile en azından mevcut
planlarını, taahhütlerini ve kontratlarını yerine getirmeye yetecek kadar süreceği varsayılır.bu
varsayım işletmenin sürekliliği kavramıdır.

Farklı birimler şeklinde olan muhasebe kişisinin yapısı göz önünde tutularak yapılan
bu varsayım, faaliyetlerin sınırsız birzaman için organize edilmesini gerektirir. Bu nedenle
normal koşullarda işletmenin süresiz olarak faaliyette bulunacağının kabul edilmesi önemli
bir mantıksal adım olarak kabul edilir.

38
CEMALCILAR, ERDOĞAN, a.g.e., s.429-430
39
ATAMAN, Ümit, Muhasebede Dönem Sonu İşlemleri, 5. Baskı, M.Ü. Nihad Sayar Yayın ve Yardım Vakfı
Yayınları, İstanbul, 1989, s.4-5

19
Bugünün rekabete dayalı ekonomik hayatına ayak uydurmayı mümkün kılacak uzun
vadeli planlama ve araştırmaların yapılması da işletme yaşamının sürekliliğinin kabul
edilmesi durumunda söz konusu olabilecektir. Bu eylemlerin gerektirdiği harcamalar da
işletmenin sürekliliği kavramına göre muhasebeleştirilmelidir. İşletmenin sürekliliği kavramı
temel alınmadığında, diğer bir ifade ile bu harcamalar sonunda elde edilecek faydaların uzun
sürelere yayılmasının önemli görülmemesi halinde uygulanacak kayıt şekli(gider kaydetme)
ile süreklilik kavramının benimsenmesi halinde uygulanacak kayıt şekli (aktifleştirme)
birbirinden farklı olacaktır. Bu ayrımda ayrıca ileride inceleyeceğimiz diğer bir kavram olan
dönemsellik kavramının da etkisi olduğunu belirtmek isteriz.

2.4. DÖNEMSELLİK KAVRAMI:

İşletmenin ekonomik alanda yaşamının devamlılığını sağlamak için geçmiş


faaliyetlerini değerlemek, kontrolü sağlamak ve geleceği planlamak şarttır. İşletmeler,
hükümetler, yatırımcılar ve diğer ilgili taraflar böyle bir bilgi için çok uzun hatta bazen sonsuz
ve belirsiz bir şekilde bekleyemezler. Yatırımcılar, kreditörler ve diğer ilgili taraflar
kaynakların dağılımı konusundaki kararlarını süreklilik varsayımı altında verirler ve karar
vermede kendilerine yardımcı olacak finansal bilgilere zamanında ulaşma gereksinimi
içindedirler. Bu yüzden raporlama ile kendilerine finansal veri sunulan taraflar, muhasebe
kişiliği için belirli dönemlerin belirlenmesini zorunlu kılarlar Dönemsellik Kavramı, bir
işletmenin yaşamı boyunca yaptığı ekonomik etkinliklerin finansal raporlama amacıyla çeşitli
yapay zaman dilimlerine bölünebileceği varsayımıdır. Aslında işletmenin faaliyet sonuçlarının
en doğru şekilde ölçülebilmesi, işletmenin nihai likiditasyonu anında gerçekleşir ve işletmenin
yaşamı süresince oluşan kar, işletmenin ortaklarına vermiş olduğu varlıkların büyüklüğü ile
ortaklarca işletmeye verilmiş olan büyüklük arasındaki farktır.bir projenin sağladığı hasılatın
ölçülmesinde nispeten en kolay yol olan o projenin tamamlanma süreci boyunca sağladığı
nakit hareketlerinin ölçülmesine benzer. Proje tamamlanmadan önce ona ilişkin hasılatın
belirlenmesi oldukça zordur. Mevcut ve potansiyel yatırımcıların karar verebilmeleri, devlete
olan vergi borcunun miktarının belirlenebilmesi gibi sebepler işletme faaliyetlerinin
sonuçlarının belirli dönemler için ölçülmesini gerektirir. Bu nedenle muhasebeciler, sürekli
olan işletme faaliyetlerinin sonuçlarını belirlemek için gereksinimlerine uygun olarak
belirlenen zaman aralıklarından oluşan belirli muhasebe dönemlerini tanımlamak
zorundadırlar. Ancak bu muhasebe dönemlerinin her bir tarafça kendi gereksinimleri
doğrultusunda belirlenmesi karşılaştırma yapma olanağını ortadan kaldırabilir. Bu nedenle

20
dönemlerin belirlenmesi ve uzunluğu konusunda varsayımlarda bulunulmuş ve dönemsellik
kavramı oluşturulmuştur. Daha öncede belirtildiği gibi dönemsellik kavramı, muhasebe
kişisinim ekonomik faaliyetlerinin finansal raporlama amacıyla yapay zaman dilimlerine
bölünmesini ifade eder. Bu zaman dilimleri değişik nedenlerle farklı süreleri kapsasa bile
finansal raporlamada genellikle bir yıl esas alınır. 40

Süreklilik kavramı ile bir işletme sonsuz yaşamı olan bir varlık olarak tanımlanmıştı.
Ancak, bu sonsuz yaşamın nasıl sürdüğünü bilmek; diğer bir anlatımla işletmenin ekonomik
yaşamda ve özellikle bağlı olduğu ticaret veya sanayi kesimindeki durumunu zaman zaman
gözlemek ve gözlem sonuçlarını almak gerekir. Öyle ise; sürekli yaşam sürerken belli bir
anda, gözlem için, geriye bakılacak ve geride kalmış olayların durumu değerlendirilecektir.
Birbirini kovalayan iki gözlem anı arasında kalan zaman dilimi değerlendirmenin yapılacağı
dönemi gösterecektir. Buna göre; sürekli yaşam bir dönemler zinciri olarak sürüp gidecektir.

İşletmenin özel muhasebe kişilikleri üstlendikleri görevi yerine getirirken;


muhasebenin etkinliğini en üst düzeye çıkarabilmeyi de amaçlamalıdır. Bu amaca ulaşmada
gözlenecek dönem süresinin uygunluğu önde gelen bir koşuldur. Muhasebe kişiliklerinin
kayıtlama fonksiyonundan denetim fonksiyonuna kadar uzanan sorumlulukları, bu bu
sorumluluklarının başarılmasında önceden belirlenmiş dönemlere dayanır. Uygulamada
işletmelerin nitelik ve özelliklerine göre, genellikle yıllık, altı aylık, üç aylık, ve aylık
dönemler görülür. Bilgi işlem makinalarının muhasebe uygulamalarında yeralması dönem
sürelerini, bilgi sağlamadaki çabukluk nedeni ile daha da kısaltmaktadır. 41
Dönemsellik kavramı gereğince işletmenin sınırsız kabul edilen yaşamının belirli
dönemlere bölünmesi ve bu dönemlere ilişkin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerin faaliyet
sonuçlarından bağımsız olarak saptanması gerekir. Her bir dönemin faaliyet sonuçlarının net
etkisini saptayabilmek için o dönemde sağlanan hasılat ile giderlerin belirlenmesi ve bunların
eşleştirilmesi gerekir. İşletmenin döneme ait karının ve karlılığının belirlenmesinde hasılatın
nezaman kayda alınacağı onemli olmaktadır. Örneğin, hasılat eğer erken kayda alınırsa gelir
tablosunda olduğundan fazla raporlanacak, bu da işletmenin gerçekte olduğundan daha fazla
karlı görülmesine neden olacaktır. Diğer taraftan eğer geç kayda alınırsa gelir tablosu bu kez
de hasılatı ve karı olduğundan daha düşük gösterecek ve işletme olduğundan daha az karlı
görünecektir. Her iki durumda da dönemler arası haksız kaymalara neden olacaktır. Dönem
40
CEMALCILAR, ÖNCE, a.g.e., s.49
41
LALİK, a.g.e., s.25

21
karının hesaplanabilmesi için öncelikle o dönemde sağlanan hasılatın aynı döneme ait
giderlerle karşılaştırılması yine dönemsellik kavramının bir gereğidir ve eşlestirme ilkesini
ifade eder.42

2.5. PARA İLE ÖLÇME KAVRAMI:

Bu kavram aslında değişik görüşe göre değişikiki şekilde açıklanır. Görüşlerden birisi
paranın ortak bir ölçü birimi olması esasına, diğeri ise ortak bir ifade aracı olması esasına
dayanır.

Muhasebenin temel problemlerinden birisi, finansal nitelikteki işlemlerden etkilenen


her bir unsurdaki değişmeyi ölçmek için uygulanabilecek ortak bir araç yani ölçü birimi
bulmaktır.paranın ölçme birimi olarak seçilmesi esası, para biriminin sermaye, mal ve hizmet
değişimlerinde ilgili taraflar için değişimi en etkin olarak ölçen ortak bir araç olduğunun
varsayılmasıdır. Bu yüzden muhasebe kişisinin ekonomik etkinliklerinin sonuçları para ile
ölçülmeli ve parasal büyüklükleri üzerinden raporlanmalıdır.bu kavramı kabul etmenin
temelinde parasal birimin ilgili basit evrensel olarak kabul edilebilir, anlaşılabilir ve yararlı
olduğu düşüncesi yatmaktadır. Çünkü ölçü birimi örneğin, metreküp, metrekare, adet, kilo
gibi fiziki değişmelere ilişkin olabileceği gibi zamanla da ilgili olabilir. Ayrıca kasa, banka,
alacak, borç gibi bazı unsurlar içinde para olabilir. Kayıtların böyle değişik ölçü birimleri
üzerinden yapılması halinde işletmenin faaliyetlerinin ve hareket gören unsurların yapılarının
birbirinden çok farklı olması nedeni ile ölçme işleminin yapılabilmesi için bunların
toplanabilmeleri ve karşılaştırılabilmeleri olanaksız hale gelir. Ayrıca dönem sonunda bir
dönemin faaliyetlerinin değerlendirilmesi, önceki dönemlerin karşılaştırılması ve kontrolü
mümkün olmaz

Para ile Ölçme Kavramı’na göre muhasebeden beklenen kontrol ve planlama


amaçlarına ulaşabilmek için sonucu etkileyen hareketlerin ortak bir ölçü birimi ile ifade
edilmesi gerekir. Bu ortak ölçü birimi de günümüzün ortak değişim aracı olan paradır.

42
CEMALCILAR, ÖNCE, a.g.e., s.49-50

22
Para ile ölçülebilme kavramı muhasebeciler tarafından seçilebilen ve ölçülebilen
bilginin tipine kesin bir sınır oluşturur ve böylece muhasebecinin işletme hakkında ileteceği
bilginin türünü sınırlar.

Para ile ölçme esasının bazı zayıf yönleri de vardır; çünkü bu esas paranın satın alma
değerinin zaman içinde değişmediği varsayımını da içermektedir. Ancak yaşanan enflasyon,
paranın satın alma gücünde azalmalara neden olmaktadır. Bu durum paranın ölçü birimi olma
niteliğini etkilemektedir. Bu bakımdan para ortak bir ölçü olmak yerine daha çok ortak bir
ifade aracı olma işlevine sahiptir. Bu nedenle bu kavrama “para ile ölçme kavramı” yerine
“para ile ifade kavramı” denilmesi tercih edilmelidir.

Paranın ortak bir ölçü birimi olma niteliğini engelleyen enflasyon nedeni oluşan
etkileri gidermek üzere finansal tablolarda enflasyondan etkilenen rakamların paranın gerçek
satın alma değerine göre düzeltilmesi veya değişen fiyatların etkisinin ek tablolarda
açıklanması yoluyla bu kavramın eksikliği ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Anca yine de
bu eksikliğin varolduğunu içerecek şekilde paranın ölçü birimi olması yerine para ile ifade
etme kavramının tercih edilmesi daha uygun olmaktadır. Çünkü bu kavrama bağlı kalarak
muhasebe ile aktarılacak bilgilerin ancak değişmelerin para ile ifadesi şeklinde olacağı
belirtilmektedir.

Muhasebenin tanımında yeralan finansal nitelikli olaylar, para ile ifade edilebilen
olaylardır. Para ile ifade edilemeyen olayların muhasebenin dışında kalacağı da bu kavramın
gereğidir. Çünkü geleneksel olarak finansal tablolar sadece finansal bilgileri içerir. Ama
finansal raporlar sadece finansal tablolarla sınırlı değildir. Finansal bilgilerle birlikte işletme
ile ilgiliekonomik verilerin yer aldığı muhasebe raporlarıda söz konusudur.
Bu kavramın altında yatan diğer bir düşünce de ekonomik bilgilerin iletilmesinde ve
rasyonel ekonomik kararların alınmasında sayısal verilerin daha temel olduğu düşüncesidir.
Tabii ki bu sayısal verilerin de ortak bir ölçü birimi üzerinden yani para birimi olarak
belirtilmesi, karşılaştırma ve değerleme yapmada daha yararlı olacaktır.43

2.6. MALİYET ESASI KAVRAMI:

43
a.g.e., s.50-52

23
Varlıklar, geçmiş işlem veya olayların bir sonucu olarak belirli bir işletme tarafından
elde edilen veya kontrol edilen olası gelecek ekonomik yararlardır. Yükümlülükler ise
geçmişteki işlem veya olayların sonucu olarak gelecekte diğer işletmelere hizmet sağlamak
veya varlıkları transfer etmek için belirli bir işletmenin şu andaki zorunlulukları nedeniyle
vazgeçilecek olan olası gelecek ekonomik fedakarlıklardır. Varlıkların ve yükümlülüklerin
muhasebe kayıtlarında ve tablolarında gösterilebilmesi için para ile ifade edilmesi gerekir. 44

Ancak para ile ifade edilecek büyüklüğün belirlenebilmesi için hangi değer esas
alınacaktır? Bu değer,

 Elde etme veya maliyet değeri,


 Cari ney yerine koyma değeri,
 Cari net satış değeri,
 Gelecekteki nakit akışlarının şimdiki değeri,
olabilir.

Günümüzde varlıkların ve yükümlülüklerin değerlemesinde maliyet değeri esas


alınmaktadır. Finansal tabloları hazırlayanlar ve kullananla, geleneksel olarak, Tarihi Maliyet
Kavramı’na bağlı kalarak muhasebede ölçme ve raporlama için en faydalı esasın maliyet
olduğunu kabul etmişlerdir. Çünkü;

 Maliyet değeri belgelere dayandırılarak kolayca ve nesnel olarak elde


edilebilir. Bu nedenlerle diğer değerleme yöntemlerine göre daha güvenilir
olduğundan da bir üstünlüğe sahiptir.
 Maliyet bir tahmin veya yargı konusu değil kesin ve kanıtlanabilir bir değerdir.
Bir kez belirlendikten sonra o varlık işletmenin varlıkları arasında kaldığı
sürece maliyeti de sabit kalır. Kesinlik ve kanıtlanabilirlik özellikleri muhasebe
verilerini kullananlar için oldukça önemlidir.
 Süreklilik kavramı işletmenin hemen likide edilemeyeceğini benimsediğinden
tasfiye değeri yerine varlıkların elde edilme maliyetleri üzerinden ele
alınmasını gerektirir.45

44
a.g.e., s.52
45
CEMALCILAR; ERDOĞAN, a.g.e., s.432

24
Kesinlik ve kanıtlanabilirlik özellikleri muhasebe verilerini kullananlar için
oldukça önemlidir. Çünkü sunulan bilgilere güvenebilmek için hem işletme içi hem de
işletme dışı taraflar bilginin doğru olduğunu ve gerçeğe dayandığını bilmelidirler.
Muhasebeciler kayıt tutmada maliyeti esas alarak raporlarında nesnel ve kanıtlanabilir veri
sunabilirler.görüldüğü gibi tarihi maliyet kavramı, verilerin güvenilir olması (tarafsızlık ve
belgelendirme) kavramı ile ilişkilidir. Örneğin, eğer cari net yerine koyma değeri
kayıtların temeli olarak kabul edilmiş olsaydı bu durumda her bir varlıktan gelecekte yarar
sağlama hakkını elde etmek için o varlığa cari olarak sahip olabilmenin gerektirdiği
tutarları belirlememiz gerekecekti. Stoklar gibi sık sık satın alınan varlıklar için satıcıların
kataloglarınaveya fiyat listelerine bakarak cari yerine koyma maliyetleri kolayca
hesaplanabilir. Ancak, arazi, bina gibi daha az sıklıkla alınan varlıkların yerine koyma
değerlerini bulmak daha zordur. Değerleme esası olarak cari yerine koyma maliyetini
kullanmadaki temel güçlük, kullanılmakta olan varlıkların çoğu için iyi organize edilmiş
ikinci el piyasaların olmamasıdır. Değerleme esası olarak cari net satış değeri alındığında
da benzer sorunlarla karşılaşılacaktır. İşletmenin sahip olduğu varlıkların herbirini tek tek
satması halinde elde edeceği net nakit büyüklüğü (satış fiyatıeksi satış gideri) cari net satış
değeri olacaktır. Cari net satış değerinin bulunmasında karşılaşılacak ilk sorun, o unsurun
satışı yapılmadan satış fiyatının nasıl belirleneceği konusunda olacaktır. Kullanılmış
varlıklar için organize bir ikinci el piyasa olmadığında herkes farklı bir satış fiyatından
sözedebilecektir. Bunun yanısıra tüm işletmeler hesaplarını en azından yıllık olarak
kapatmak zorundadır ve buna ek olarak bazı işletmeler de her ay sonunda karlarını
hesaplamak isteyebilirler. Bu işletmeler karını hesaplamak istedikleri her dönemin
sonunda her bir varlığın eski satış değeri yerine yeni satış değerini belirleyip kullanmak
zorunda kalacaklardır. Bu oldukça zor ve kişisel yargılardan etkilenebilecek olan bir
durum olduğu için hesaplanacak kar rakamı da farklı ve yanıltıcı olabilecektir. Tabii bu
sorunlar cari maliyet ve diğer değerleme yöntemleri içinde söz konusudur. Ancak değişik
değerleme ölçülerine göre varlık ve yükümlülüklerin değerlenmesi ve karın ölçülmesi
istenildiğinde bu olanağı sağlayacak değişik yöntem ve kayıtlama yollarıda vardır; fakat
temel olan maliyet esasıdır.46

46
CEMALCILAR, ÖNCE, a.g.e., s.53-54

25
Maliyet esası kavramısüreklilik kavramı ile bağlantılıdır yukarıda da değinildiği
üzere işletmenin sürekliliği kabul edilmediği takdirde, edinilen varlığın tasfiye halindeki
değeri düşünülecek, dolayısıyla piyasa fiyatlarının değişmesine paralel olarak varlıkların
değeri her an değişiklik gösterecektir.piyasadaki her değişikliğe göre işletme varlıklarının
değerinin değiştirilmesnin düşünülemeyeceği ortadadır. Bunun yerine değişmez nitelikteki
maliyet esası kabul edilir . para değerindeki değişmelerin maliyet değerini anlamsız hale
getirdiği durumlarda ; maliyet değeri o günün para değeri üzerinden yeniden belirlenebilir.
Bu işlem daha çok, fiyat değişmelerinden uzun vadede etkilendikleri için, duran varlıklara
uygulanır. Bunun dışında bazı durumlarda maliyet esası kavramından sapmalar olabilir.47

2.7. TAM AÇIKLAMA KAVRAMI:

Hangi bilginin raporlanacağına karar vermede muhasebeciler, bilgilendirilen


kullancıların yargılarını ve kararlarını etkileyecek her türlü bilginin tam olarak sağlanmasına
ilişkin genel uygulamayı izlerler. Genellikle bu, tam açıklama ile ifade edilir. Bu kavram
finansal raporlarda yer alan bilginin yapısını ve miktarını belirler. Kullanıcılar için fark
yaratacak konuların açıklanmasında bilginin yeterince ayrıntılı olması ve bilginin anlaşılır
kılınmasını sağlamak için yeterli bileşimde ve yoğunlukta olması gerekir. Bunun için de tam
açıklama kavramının gereği olarak muhasebe, kayıt içine sokamadığı bazı bilgileri raporlarda,
parentez içinde veya dipnot olarak veya açıklamalar olarak vermelidir. Varlıkların sigortalı
olup olmadıkları, sigorta değerleri, bilanço hazırlıkları sırasında ancak bilanço tarihinden
sonra meydana gelmiş büyük zarar (yangın, sel, deprem vb. Nedenlerle) veya dönem içinde
yapılan fakat tamamlanmamış büyük değere sahip bir anlaşma (alınan sipariş gibi),
benimsenen yöntem ve ilkelerdeki değişmeler sözünü ettiğimiz şekillerden birisiyle bilgi
kullanıcılarına ileterek açıklanmalıdır. Tabii bu arada bunların kullanılmasının maliyeti de göz
önünde bulundurulmalıdır.
Özetle muhasebeciler finansal durum, karlılık, nakit akışları ve yatırımlara ilişkin
bilgilere üç şekilde sunabilirler:
 Finansal tablolarda
 Finansal tabloların açıklamalarında
 Ek bilgi olarak
Bunların toplamı da finansal raporları oluşturur. 48

47
SEVİLENGÜL,Orhan, Genel Muhasebe, 5.Baskı, Gazi Büro Kitabevi, Ankara,1996, s.24-25
48
CEMALCILAR, ÖNCE, a.g.e., s.56

26
Bu kavram; mali tabloların, bu tablolardan yararlanacak kişi ve kuruluşların doğru
karar vermelerine yardımcı olacak ölçüde yeterli, açık ve anlaşılır olmasını anlatır.

Bu kavram gereğince raporlar üzerinde inceleme yapacak olanlara gerkli tüm bilgiler
raporla birlikte verilmelidir. Örneğin; raporda sadece borç miktarının yazılı olması, işletmenin
mali durumu hakkında yorum yapılabilmesi için yeterli değildir. Bu borçların vadelerinin de
bilinmesi gerekir. Borç miktarı aynı olduğu halde, borcun büyük kısmı uzun vadeli olduğunda
mali durumu çok iyi olarak nitelenen bir işletmenin; aksi durumda yani darboğazla karşı
karşıya olduğu düşünülebilir.49

2.8. DEĞİŞMEZLİK ( TUTARLILIK ) KAVRAMI:

Muhasebe bilgisini kullanan taraflar işletme ile ilgili kararlar verirken hem işletmenin
dönemleri arasında hem de işletmeler arasında kıyaslamalar yaparlar. Bu nedenle
karşılaştırılabilirlik, benzerliklerin ve farklılıkların elde edilebilmesine olanak tanıyan önemli
bir niteliktir. Muhasebe bilgisinin dönemler arası karşılaştırılabilirliği sağlamak için
değişmezlik kavramı kabul edilmiştir. Değişmezlik kavramı, belirli bir muhasebe kişisinin
muhasebe uygulama ve prosedürlerinin zaman içinde tutarlılıkla uygulanmasını vurgular.
Diğer bir ifade ile, muhasebenin, amaçlarına ulaşabilmesi için her dönem bağlı kaldığı ilke ve
usuller aynı olmalıdır. Çünkü karşılaştırılabilir olmadığında fark yeterince tanımlayıcı ve
yararlı olmayacaktır.

Bu kavrama en çok raporların analizi ve yorumlanması sırasında gereksinim vardır.


Muhasebe kayıtlarında bir önceki dönemden farklı usuller uygulanması halinde, bu kayıtların
birer sonucu olan finansal raporlar yanıltıcı karşılaştırmalara yol açar. örneğin, bilançonun
sınıflandırılmasında bir sınıfa dahil edilmiş bir unsurun ertesi dönem başka bir düşünce ile
ayrı bir sınıfa dahil edilmesinin yaratacağı farklı durum iki dönemin raporları karşılaştırılırken
yanlış fikirler elde edilmesine yol açar. o kadar ki aynı işletmenin, iki ayrı döneme ait
faaliyetinin niteliği ve büyüklüğüaynı olsa bile uygulanan muhasebe yöntemlerinin farklı
olması nedeniyle sonuçlar birbirinden çok farklı gözükebilir. Ancak, bu işletmenin
benimsediği yöntemlerden hiçbir şekilde ayrılmayacağı anlamına da gelmez. Gerektiğinde

49
SEVİLENGÜL, a.g.e., s.26

27
değişme yapılabilir; fakat bu değişmenin ne şekilde olduğu ve ne tür bir etki yarattığı
belirtilmelidir.50

Tutarlılık kavramı; muhasebe uygulamaları için seçilen muhasebe politikalarının,


birbirini izleyen dönemlerde değiştirilmeden uygulanması gereğini anlatır. İşletmelerin mali
durumunun, faaliyet sonuçlarının ve bunlara ilişkin yorumların karşılaştırılabilir olması bu
kavramın amacını oluşturur.

Tutarlılık kavramı, benzer olay ve işlemlerde kayıt düzenleri ile değerleme ölçülerinin
değişmezliğini ve mali tablolarda biçim ve içerik yönünden tekdüzeni öngörür.

Geçerli nedenlerin bulunduğu durumlarda, uygulanan muhasebe politikaları


değiştirilebilir. Ancak bu değişikliklerin ve bunların parasal etkilerinin açıklanması gerekir.
Örneğin; maliyet uygulamasında bir değişiklik yapmak durumunda kalan işletme, bu
değişikliğin stoklara ve satışların maliyetine yaptığı etkiyi bilanço ve gelir tablosu
dipnotlarında açıklamalıdır.51

2.9. VERİLERİN GÜVENLİ OLMASI (TARAFSIZLIK VE


BELGELENDİRME ) KAVRAMI:

Muhasebe verilerinin güvenilirliği, işletmenin dış taraflarla arasındaki işlemlerin


belgesel kanıtlarının yüksek derecede doğrulanabilir olmasından daha fazlasına dayanır.
Hasılat ve giderlerin dönemlere dağıtılması gibi iç yargıların; ilgili gerçekleri ve durumları
yansıtması için nitelikli elemanlar tarafından yürütülen bir iç kontrol sistemi gereklidir.
Muhasebe verilerinim güvenilir olması işletmenin iç kontrolü ile mümkündür. Verilerin
güvenilir olması kavramı objektiflik kavramını kapsar. Objektiflik dar tanımına göre,
gözlemleyenlerden bağımsız ve dış faktörlerin varlığına dayandırılmaktan çok daha gerçekçi
bir şekilde gözlemciler arasındaki bir fikir birliğidir. Geniş tanımına göre, tarafsız olunduğu
vurgulanarak objektiflik, bir ölçümü destekleyen kanıtları, seçilen yöntemdeki taraf olma
sorununu ve ölçümün muhasebe amaçlarını karşılamadaki uygunluğunu kapsar.52

50
CEMALCILAR, ÖNCE, a.g.e., s.56
51
SEVİLENGÜL, a.g.e., s.25-26
52
CEMALCILAR; ÖNCE, a.g.e., s.58

28
Sosyal sorumluluk kavramınıngereği gibi yerine getirilebilmesi için muhasebe
kayıtlarının gerçek durumunu yansıtan ve usulüne uygun olarak düzenlenmiş objektif
belgelere dayandırılması gerekir. Bu kavram, örneğin; bir mal alınışında ambar memurunun
ifadesi yerine, satıcının faturasına ve ambar fişine dayanılarak muhasebeleştirme yapılması
gereğini anlatır. Bu kavram gereğince muhasebe kayıtlarının dayanağı beyan, tahmin gibi
öznel öğeler yerine, fatura, makbuz, senet, bordro gibi nesnel belgeler olmalıdır. Bu kavram,
muhasebe kayıtlarına esas alınacak yöntemlerin seçilmesinde tarafsız ve önyargısız
davranılmasınıda anlatır.53

Özetle , işletmeyle ilgili çeşitli grupların çıkarlarını hakkaniyet ölçülerine uygun


şekilde dengelemek üzere, muhasebe objektif gerçekleri yansıtan her zaman ispatlanabilen ve
güvenilen belgelere dayanmalıdır.54

2.10. İHTİYATLILIK ( TEMKİNLİ OLMA ) KAVRAMI:

“Temkinli ol!” uyarısı doğrudan doğruya muhasebecilere yöneltilmiş ve onlara


uygulama anı ve sonrasında bilinçli, dikkatli ve özenli davranmaları,
 Satışların, hasılatın ve gelirin saptanması konusunda herhangi bir tahminde
bulunmamaları,
 İşletmenin tüm borç ve zararlarını saptamaları ve kayıtlamaları
gereğini hatırlatmıştır.55

Bu kavram muhasebe olaylarında temkinli davranılması, tarafsız bir muhakeme ile


işletmenin karşılaşabileceği risklerin ve belirsizliklerin göz önünde tutulması gereğinş anlatır.
Bu kavram gereğince; bir gelir ancak gerçekleştikten sonra işletmenin gelirleri arasına
katılırken, gider ve zararlar kesinleşmese de ortaya çıktıklarında işletmenin sonuç
hesaplarında gider ve zararların arasına katılır, yani işletmenin karından düşülür.56

2.11. ÖNEMLİLİK KAVRAMI:

53
SEVİLENGÜL, a.g.e., s.25
54
ARIKAN, a.g.e., s.218
55
LALİK, a.g.e., s.29
56
SEVİLENGÜL, a.g.e., s.26

29
Muhasebe ve denetim literatüründe önemliliğin kesin tanımı yapılmamaktadır. Çünkü
önemlilik, bahse konu olan herhangi bir problemin çözümünde o problemi çevreleyen
şartların ışığı altında hüküm verilecek bir meseledir. Bu bakımdan muhasebecinin önemli
olmayanı ayırabilmesi için ancak genel bir tanım yapılabilir.

Bir durum, bir olay veya unsurun, içinde bulunduğu zaman yönünden, açıklanması
veya bir yöntem olarak kullanılması hükme tesir edecekse veya hükümde bir fark yaratacaksa
o durum, o olay veya unsur önemlidir.

Yatırım ve diğer kararlar için ilgili olan finansal bilgiler genellikle önemli derecede
detaylı olarak hazırlanabilir. Çok fazla bilgi tıpkı çok az bilgi gibi yanıltıcı olabilir. Eğer çok
fazla bilgi gösterilirse, ilgili hususlar gömülür ve okuyucu kararlarını yetersiz bilgilere
dayandırmış olur.

Muhasebecinin finansal raporlamadaki sorumluluklarından biri bu bilgi yığınını,


raporları kullanacaklar için anlamlı hale getirecek şekilde özetlemektir. Böylece önemlilik,
nelerin açıklanacağı üzerine bir sınırlamadır. Bir bakıma, önemlilik belirli kullanıcıların
büyük detay yığını kullanma imkansızlığının ortaya çıkardığı bir zorunluluk olarak görülür.

Önemliliği etkileyen iki faktör vardır:


 Bir unsurun rapordaki önemli sayısal büyüklüklere oranla hacmi (büyüklüğü),
 Ele alınan unsurun yapısı .57

2.12. ÖZÜN ÖNCELİĞİ KAVRAMI:

Bu kavram gereğince işlemlerin muhasebeye yansıtılmasında onların biçimlerinden


önce finansal özellikleri ve işletme için ifade ettiği gerçek göz önünde tutulur. Genel olarak
işlemlerin biçimleriyle özleri arasında bir paralellik olmakla birlikte bazı durumlarda
farklılıklar ortaya çıkabilir. Böyle durumlarda özün önceliği esastır. 58 Örneğin; finansal
kiralamanın bazı şekillerinde kiracı gerçekte o varlığın mülkiyetine sahip olmasa dahi onu
kiralanmış mülk olarak varlıkları arasında gösterir. Çünkü bu tür kiralamalar özde kiracıya o

57
CEMALCILAR; ERDOĞAN, a.g.e., s.433-434
58
a.g.e., s.434

30
mülke sahip işletmelerin sahip olduğu hakların neredeyse aynısını sağlamaktadır. Bu nedenle
öz yasal şeklin önüne geçmektedir.59

3. GENEL KABUL GÖRMÜŞ MUHASEBE İLKELERİ

İlke uyulması gereken kuraldır. Muhasebe ilkeleri, belli bir andaki muhasebe
uygulamasını kapsayan ve uyulması gerektiği genel kabul görmüş olan muhasebe yöntem ve
usulleridir.60 Başka bir tanım vermek gerekirse, bu ilkeler muhasebe tecrübeleriyle gelişmiş
yada yetkili bir kurum tarafından belirlenmiş muhasebe standartlarıdır.61

Bu ilkeler 2 no’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde “ Temel Mali


Tabloların Düzenlenme İlkeleri “ , Devlet Planlama Teşkilatının “ Muhasebenin Temel
Kavramları Ve Genel Kabul Görmüş Muhasebe Prensipleri ” isimli yayınında “ Genel Kabul
Görmüş Muhasebe Prensipleri “ olarak isimlendirilmiştir.62
Her muhasebe dönemi sonunda, o muhasebe dönemiyle ilgili faaliyetleri özetleyen,
gelir tablosu ve bilanço olmak üzere iki temel finansal tablo düzenlenir. Muhasebe ilkeleri bu
iki temel finansal tablo esas alınarak iki ana gruba ayrılır :

1. Gelir tablosu ilkeleri


2. Bilanço ilkeleri63

Bu ayırım 1-5 no’lu Muhasebe sistemi uygulama genel tebliğ değişikliklerini içeren
son tebliğe göre yapılmıştır.64

3.1. GELİR ( KAR – ZARAR ) TABLOSU İLKELERİ : 65

Bu ilkelere, gelir ve gider ilkeleride denilmektedir. Gelir tablosu ilkelerinin amacı;


satışlar, hasılat, gelir, satışların maliyeti, giderler, kar ve zararla ilgili hesapların belli bir

59
CEMALCILAR; ÖNCE, a.g.e., s.62
60
KÜÇÜKSAVAŞ, Nihat, Genel Muhasebe İlkeler ve Uygulaması, 7. baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım AŞ.,
İstanbul, 1998, s.16
61
HERMANSON, Roger H.; SALMONSON, James Don Edwards R.F., Accounting Principles, Business
Publications, Plano, Texas, 1987, s.13
62
CEMALCILAR; ERDOĞAN, a.g.e., s. 435
63
KÜÇÜKSAVAŞ, a.g.e., s. 16
64
CEMALCILAR; ERDOĞAN , a.g.e., s. 435
65
KÜÇÜKSAVAŞ, a.g.e., s. 16-17

31
dönem veya dönemlere ait işletme faaliyeti sonuçlarını sınıflandırılmış ve doğru olarak
göstermesini sağlamaktır.

Bütün satışlar, gelir ve karlar ile maliyet, gider ve zararlar brüt tutarları üzerinden
gösterilirler ve hiçbir satış, gelir ve kar kalemi bir maliyet, gider ve zarar kalemi ile tamamen
veya kısmen karşılaştırılmak suretiyle gelir tablosu kapsamından çıkarılamaz.
Gelir tablosu ile ilgili genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri aşağıdaki gibidir :

 Gerçekleşmemiş satışlar, gelir ve karlar gerçekleşmediği halde gerçekleşmiş gibi veya


gerçek tutarından daha fazla veya az gösterilmemelidir. Aynı şekilde, her döneme ait
faaliyet sonuçlarının doğru olarak gösterilebilmesi için dönem veya dönemlerin
başında ve sonunda doğru hesap kesimi işlemleri yapılmalıdır.
 Belli bir dönemin satılan malla maliyeti ve giderleri, o dönemin satışları ve hasılatı ile
karşılıştırılmalıdır. Bu durumun sağlanabilmesi için de belli dönem veya dönemlerin
başında ve sonunda stoklar, borçlar, maliyet ve giderlere ait hesap kesiminin doğru
olarak yapılması gerekir.
 Maddi ve maddi olmayan duran varlıklar ile özel tükenmeye tabi varlıklar için uygun
amortisman, itfa ve tükenme payları ayrılmalıdır.
 Maliyetler, ilgili gider grupları arasında uygun bir şekilde dağıtılmalıdır. Maliyetlerden
direkt olanları doğrudan doğruya, birden fazla faaliyeti ilgilendirenleri, niteliklerine
uygun dağıtım esaslarına göre dağıtılmalıdırlar.
 Arızi ve olağanüstü niteliğe sahip kar ve zararlar, meydan geldikleri dönemde
tahakkuk ettirilmeli, fakat normal faaliyet sonuçlarından ayrı olarak gösterilmelidir.
 Bütün kar ve zararlardan, önceki dönemlerin mali tablolarında düzeltme yapılamsını
gerektirecek büyüklük ve nitelikler dışında kalanlar, dönemin gelir tablosunda
gösterilmelidir.
 Karşılıklar, işletmenin karını keyfi bir şekilde azaltmak veya bir döneme ait karı diğer
döneme aktarmak amacıyla kullanılmamalıdır.
 Dönem sonuçlarının tespiti ile ilgili olarak uygulanagelen değerleme esasları ve
maliyet yöntemlerinde bir değişiklik yapıldığı takdirde, bu değişikliğin etkileri açıkça
belirtilmelidir.
 Bilanço tarihinde var olan ve sonucu belirsiz bir veya birkaç olayın gelecekte ortaya
çıkıp çıkmamasına bağlı durumları ifade eden, şarta bağlı olaylardan kaynaklanan,

32
makul bir şekilde gerçeğe yakın olarak tahmin edilebilen gider ve zararlar, tahakkuk
ettirilerek gelir tablosuna yansıtılır, şarta bağlı gelir ve karlar için ise gerçekleşme
ihtimali yüksek de olsa herhangi bir tahakkuk işlemi yapılmaz; dipnotlarda açıklama
yapılır.

3.2. BİLANÇO İLKELERİ :66

Bilançolarda; varlıklar, yabancı kaynaklar ve öz kaynaklar olmak üzere üç ana hesap


grubu bulunur. Bilanço ilkeleri de bu üç ana hesap grubuna uygun olarak üç ana başlık altında
incelenmektedir :

 Varlıklarla ilgili ilkeler


 Yabancı kaynaklarla ilgili ilkeler
 Öz kaynaklarla ilgili ilkeler

3.2.1. VARLIKLARLA İLGİLİ İLKELER:

Varlıklarla ilgili ilkelerin amacı; işletmenin sahip olmuş olduğu varlıkların doğru bir
şekilde kaydedilip, işletmenin finansal durumunu açıklıkla ortaya konmasını sağlamaktır.
Varlıklarla ilgili genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri aşağıdaki gibidir :

 İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde paraya dönüşebilecek varlıklar,
bilançoda dönen varlıklar grubu içerisinde gösterilir.
 İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde paraya dönüşemeyen
hizmetlerinden bir hesap döneminden daha uzun süre yararlanılan uzun vadeli
varlıkları, bilançoda duran varlıklar grubu içinde gösterilir. Dönem sonu bilanço
gününde bu grupta yer alan hesapların vadeleri bir yılın altında kalanlar dönen
varlıklar grubunda ilgili hesaplara aktarılır.
 Bilanço varlıkları, bilanço tarihindeki gerçeğe uygun değerleriyle gösterebilmek için,
varlıklardaki değer düşüklüklerini göstererek karşılıkların ayrılması zorunludur.
 Dönen varlıklar grubu içinde yer alan menkul kıymetler, alacaklar, stoklar ve diğer
dönen varlıklar içindeki ilgili kalemler için yapılacak değerleme sonucu gerekli
durumlarda uygun karşılıklar ayrılır.
66
a.g.e., s. 17-20

33
 Bu ilke duran varlıklar grubunda yer alan alacaklar, bağlı menkul kıymetler, iştirakler,
bağlı ortaklıklar ve diğer duran varlıklardaki ilgili kalemler için de geçerlidir
 Gelecek dönemlere ait olarak önceden ödenen giderler ile cari dönemde tahakkuk eden
ancak, gelecek dönemlerde tahsil edilecek olan gelirler kayıt ve tespit edilmeli ve
bilençoda ayrıca gösterilmelidir.
 Dönen ve duran varlıklar grubunda yer alan ancak senetlerini, bilanço tarihindeki
gerçeğe uygun değerleri ile gösterebilmek için reeskont işlemleri yapılmalıdır.
 Bilançoda duran varlıklar grubunda yer alan maddi duran varlıklar ile maddi olmayan
duran varlıkların maliyetlerini çeşitli dönem maliyetlerine yüklemek amacıyla, her
dönem ayrılan amortismanların birikmiş tutarları ayrıca bilançoda gösterilmelidir.
 duran varlıklar grubunda yer alan özel tükenmeye tabi varlıkların maliyetlerini çeşitli
dönem maliyetlerine yüklemek amacıyla, her dönem ayrılan tükenme paylarının
birikmiş tutarları ayrıca bilançoda gösterilmelidir.
 Bilançoda dönen ve duran varlıklar gruplarında yer alan alacaklar, menkul kıymetler,
bağlı menkul kıymetler ve diğer ilgili hesaplardan ve yükümlülüklerden işletmenin
sermaye ve yönetim bakımından ilişkili bulunduğu ortaklara, personele, iştiraklere ve
bağlı ortaklıklara ait olan tur-tarlarının ayrı gösterilmesi temel ilkedir.
 Tutarları kesinlikle saptanamayan alacaklar için herhangi bir tahkkuk işlemi yapılmaz.
Bu tür alacaklar bilanço dipnot veya eklerinde gösterilir.
 Verilen rehin, ipotek ve bilanço kapsamında yer almayan diğer teminatların özellikleri
ve kapsamları bilanço dipnot veya eklerinde açıkça belirtilmelidir.
 Bu ilke, alınan rehin, ipotek ve bilanço kapsamında yer almayan diğer teminatlar
içinde geçerlidir.
 Ayrıca işletme varlıkları ile ilgili toplam sigorta tutarlarının da bilanço dipnot veya
eklerinde açıkça gösterilmesi gerekmektedir.

3.2.2. YABANCI KAYNAKLARLA İLGİLİ İLKELER:

Yabancı kaynaklarla ilgili ilkelerin amacı; işletmenin tüm yabancı


kaynaklarının, işletmenin mali durumunu uygun biçimde ve açıkça gösterecek şekilde
kaydedilmesi ve saptanmasıdır. Yabancı kaynaklarla ilgili genel kabul görmüş
muhasebe ilkeleri aşağıdaki gibidir :

34
 İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde vadesi gelen borçları, bilançoda
kısa vadeli yabancı kaynaklar grubu içinde gösterilir.
 İşletmenin bir yıl veya normal faaliyet dönemi içinde vadesi gelmemiş borçları,
bilançoda uzun vadeli yabancı kaynaklar grubu içinde gösterilir. Dönem sonu bilanço
gününde bu grupta yer alan hesaplardan vadeleri bir yılın altında kanlan kısa vadeli
yabancı kaynaklar grubundaki ilgili hesaplara aktarılır.
 Tutarları kesinlikle saptanamayanları veya durumları tartışmalı olanları da içermek
üzere, işletmenin bilinen ve tutarları uygun olarak tahmin edilebilen bütün yabacı
kaynakları kayıt ve tespit edilmeli ve bilançoda gösterilmelidir. İşletmenin bilinen
ancak tutarları uygun olarak tahmin edilemeyen durumları da bilançonun dipnotlarında
açık olarak belirtilmelidir.
 Gelecek dönemlere ait olarak önceden tahsil edilen hasılat ile cari dönemde tahakkuk
eden ancak, gelecek dönemlerde ödenecek olan giderler kayıt ve tespit edilmeli ve
bilançoda ayrıca gösterilmelidir.
 Kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar grubunda yer alan borç senetlerini bilanço
tarihindeki gerçeğe uygun değerleri ile gösterebilmek için reeskont işlemleri
yapılmalıdır.
 Bilançonun kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar gruplarında yer alan borçlar, alınan
avanslar ve diğer ilgili hesaplardan işletmenin sermaye ve yönetim bakımından ilgili
bulunduğu ortaklara, personele, iştiraklere ve bağlı ortaklıklara ait olan tutarlarının
ayrı gösterilmesi temel ilkedir.

3.2.3. ÖZ KAYNAKLARLA İLGİLİ İLKELER:

Öz kaynaklarla ilgili ilkelerin amacı; öz kaynağı oluşturan öğeleriğn anlamlı ve


dönemden döneme ortaya çıkan değişmelerin kümülatif olarak aksettirilmeini sağlayacak
biçimde muhasebeleştirilmesini sağlamaktır. Öz kaynaklarla ilgili genel kabul görmüş
muhasebe ilkeleri aşağıdaki gibidir :

 İşletme sahibi veya ortaklarının sahip veya ortak sıfatıyla işletme varlıkları üzerindeki
hakları öz kaynaklar grubunu oluşturur.

35
 İşletmenin bilanço tarihinde ödenmiş sermayesi ile işletme faaliyetleri sonucu oluşup,
çeşitli adlar altında işletmede bırakılan karları ile dönem net karı ( zararı ) bilançoda
öz kaynaklar grubu içinde gösterilir.
 İşletmenin ödenmiş sermayesi bilançonun kapsamı içindeki tek bir kalem olarak
gösterilir. Ancak esas özellikleri farklı hisse gruplarına ayrılmış bulunuyorsa, esas
sermaye hesapları her grubun haklarını kar ve tasfiye paylarının dağıtımında sahip
olabilecekleri özellikleri ve diğer önemli özellikleri yansıtacak biçimde bilançonun
dipnotlarında gösterilmelidir.
 İşletmenin hissedarları tarafından yatırılan sermayenin devam ettirilmesi gerekir.
İşletmede bir zararın ortaya çıkması, herhengi bir nedenle öz kaynaklarda meydana
gelen azalmalar; hem dönemsel, hem de kümülatif olarak izlenmeli ve
kaydedilmelidir.
 Öz kaynakların bilançoda net olarak gösterilmesi için geçmiş yıllar zararları ile dönem
zararı, özkaynaklar grubunda indirim kalemleri olarak yer alır.
 Öz kaynaklar; ödenmiş sermaye, sermaye yedekleri, kar yedekleri, geçmiş yıllar
karları ( zararları ) ve dönem net karından ( zararından ) oluşur. Kar yedekleri yasal,
statü ve olağanüstü yedekler ile yedek niteliğindeki karşılıklar, özel fonlar gibi işletme
faaliyetleri sonucu elde edilen karların dağıtılmamış kısmını içerir. Sermaye yedekleri
ise, hisse senedi ihraç primleri, iptal edilen ortalık payları, yeniden değerleme değer
artışları gibi kalemlerden meydana gelir. Sermaye yedekleri, gelir unsuru olarak gelir
tablosuna aktarılamaz.

4. BİLANÇO VE GELİR TABLOLARI:

4.1. MALİ TABLOLAR:

Muhasebenin birinci işlevinin “işletmenin varlıkları, borçları ve sermayesi üzerinde


değişme yaratan mali nitelikli işlemlerle ilgili bilgileri kaydetmek, sınıflandırmak ve
özetlemek” olduğunu belirtmiştik. Muhasebe sistemi içerisinde mali nitelikli işlemlere ait
bilgiler belgelendirilmek suretiyle toplanır ve kaydedilir. Bu bilgiler; konularına, içeriklerine

36
ve ait oldukları dönemlere gibi bazı ölçütlere göre sınıflandırılırlar. Bir dönemde mali nitelikli
çok sayıda işlem meydana gelir, bunların hepskaydedilir ve sınıflandırılır. Daha sonra bu çok
sayıdaki bilgiler anlaşılabilir ve kullanılabilir bilgiler olarak çeşitli amaçlara cevap vermek
üzere değişik tablolar şeklinde özetlenir. Bu tablolara MALİ TABLOLAR veya MALİ
RAPORLAR denir.

Muhasebede özel yeri olan en önemli mali tablolar bilanço ve gelir tablosudur. Bunlar
yanında bazı konulara ve amaçlara göre düzenlenen satışların mali tablosu, fon akım tabloları
, nakit akım tablosu, kar dağıtım tablosu, öz kaynak değişim tablosu gibi değişik tablolar
vardır.

Mali tabloların genel olarak amaçları şöyledir;

 Yöneticiler, yatırımcılar, kredi verenler ve diğer ilgililer için karar almada yaralı
bilgiler sağlamak
 Varlıklar, kaynaklar ve bunlardaki değişiklikler ile işletme faaliyet sonuçları
hakkında bilgiler sağlamak
 Gelecekteki nakit akımlarını (para giriş çıkışlarını) değerlendirmede yararlı bilgiler
sağlamak.

Mali tablolardan beklenen amaçların sağlanması için bu tabloların; anlaşılabilir,


ihtiyaca uygun, güvenilir, karşılaştırılabilir ve zamanında düzenlenip sunulmuş olması
gerekmektedir.
Bu aşamada, temel mali tablolar olan bilanço ve gelir tablosu üzerinde durulacaktır. 67

4.2. BİLANÇO:

Bilanço, konuya bakış açısından değişik biçimlerde tanımlanmaktadır. İçeriği göz


önünde tutulduğunda: “bilanço; bir işletmenin belli bir tarihte sahip olduğu varlıklar ile bu
varlıkların sağlandığı kaynakları gösteren tablodur” şeklinde tanımlanabilir.

Bir işletmenin varlıkları ile bu varlıkların sağlandığı kaynaklar arasında eşitlik olması
doğaldır. Bu eşitlikten dolayı işletmenin kaynakları ile bu kaynakların kullanma yerini
67
SÜRMELİ; BENLİGİRAY, a.g.e., s.15

37
gösteren tabloya, terazi anlamındaki latince “bilanx” sözcüğünden gelen, bilanço adı
verilmiştir.68

Kısaca, bilanço, işletmenin varlıklarını ve bu varlıklar üzerindeki hakları gösteren bir


tablodur. Diğer bir deyişle, işletme tarafından kullanılan faaliyet araçlarının değerleriyle , bu
araçların elde edilmesi için yararlanılan kaynakları gösteren temel bir mali durum raporudur.69

4.2.1. BİLAÇO EŞİTLİĞİ:

Bir kişinin servetini (yada bir işletmenin sermayesini) hesaplamak için varlıklarından
borçlarını düşmek gerekmektedir. Bu işlem bir eşitlik halinde yazılabilir.
Varlıklar- Borçlar= Sermaye
Borçlar kalemi; eşitliğin sağ yanına aktarıldığında ;

Varlıklar= Sermaye+Borçlar

eşitliği ortaya çıkar. Bu eşitliğe bilanço temel eşitliği yada muhasebe temel denklemi denir.

Eşitliğin sol yanı , sahip olunan varlıkları, sağ yanı ise bunların sermaye koyma yada
borçlanma yoluyla karşılandığını anlatır.

Bilanço, bu eşitliğin bir çizelge haline getirilmiş şeklidir. Bu çizelgede eşitliğin sol
yanında kalan bölüme aktif sağ yanında kalan bölüme de pasif denir. Başka bir söyleyişle,
mevcutlar ve alacaklar aktifi, sermaye ve borçlar pasifi oluşturur.70
Bilanço eşitliğindeki varlıklar, işletmenin sahip olduğu para, mal, makine , araç-
gereç, alacaklar gibi iktisadi değerleri ifade eder. Sermaye, işletme sahibi veya sahiplerinin
kuruluşta sermaye olarak koydukları değer ile bunun yanında faaliyetlerden elde edilen fakat
işletme sahibine verilmeyip işletmede bırakılan karları içine alır. Borçlar ise , işletmenin
bankalara, satıcılara, personele ve diğer üçüncü kişilere olan kısa ve uzun vadeli senetli ve
senetsiz borçlarının toplamından oluşur.

68
SEVİLENGÜL, a.g.e., s.35
69
ÖZASLAN, a.g.e., s.25
70
SEVİLENGÜL, a.g.e., s.35

38
Bilanço eşitliği belli bir tarihe göre bir tablo şeklinde gösterilebilir. Bu tablo bilanço
olarak adlandırılır. Buna göre, bilanço eşitliğinin bir tablo şeklinde gösterilmesi bilanço
olmaktadır.

VARLIKLAR = SERMAYE + BORÇLAR

AKTİF PASİF

Görüldüğü gibi varlıklar aktifi , sermaye ve borçlar pasifi oluşturmaktadır. Aktif


kapsamı içindeki unsurlar işletmenin sahip olduğu değerlerdir. Pasif ise sahip olunan varlıklar
üzerinde sermaye koyanlarla, işletmeye borç verenlerin haklarının tamamıdır.71

4.2.2. BİLANÇONUN ŞEKLİ:

Bilançoda varlıklar genellikle temel eşitlikteki sıraya uyularak, varlıklar sol tarafta
borçlar ve sermaye de sağ tarafta olmak üzere karşılıklı olarak sıralanır. Dolayısıyla taraflar
(aktif- pasif) arasında toplam olarak eşitlik vardır. Bilanço bu unsurların belirli bir andaki
durumunu gösterdiğinden bir tarih taşımalıdır. Ayrıca bilançonun kime ait olduğunu
gösterecek bir ifadeye gerek vardır. Bu açıklamalar bir arada dikkate alındığında bilançonun
şekli aşağıda göründüğü gibi olacaktır;72

Aktif .............İŞLETMESİ Pasif


..............Tarihli Bilanço
VARLIKLAR SERMAYE VE BORÇLAR
Tutarlar Tutarlar
(Çeşitlerine göre) (Çeşitline Göre )

..............
...............
.
Aktif Toplamı

71
SÜRMELİ; BENLİGİRAY, a.g.e., s.16-17
72
CEMALCILAR; ERDOĞAN, a.g.e., s.19

39
Şekil 4.2.2.1 : Bilanço Örneği

4.2.3. BİLANÇONUN İÇERİĞİ:

Muhasebe uygulama genel tebliğinde belirtilen bilançoda varlıklar, “dönen varlıklar”


ve “duran varlıklar” olarak iki gruba ayrılmıştır. Dönen varlıklar grubunda bir yıl yada
işletmenin normal faaliyet dönemi içersinde paraya çevrileceği veya kullanılacağı tahmin
edilen varlıklar toplanır. Duran varlıklarda ise normal şartlar altında bir yıl içerisinde elden
çıkarılması düşünülmeyen veya yararları bir yılda tükenmeyecek olan varlıklar yeralır.

Kaynaklar , kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklarla ve özkaynaklardan oluşur. Kısa


vadeli yabancı kaynaklar bir yıl içinde ödenmesi gereken; uzun vadeli yabancı kaynaklar ise
bir yıldan sonra ödenecek olan borçlardan oluşur. Öz kaynaklar ise işletme sahip veya
ortakları tarafından işletmeye kişiliğine tahsis edilmiş kaynakları oluşturur.

Ayrıntılı bilançoda yer alan kalemlerin gruplama ve sıralaması aşağıdaki gibidir;


AKTİF

I. DÖNEN VARLIKLAR

A-) HAZIR DEĞERLER

1- Kasa
2- Alınan Çekler
3- Bankalar
4- Verilen Çekler Ve Ödeme Emirleri
5- Diğer Hazir Değerler

B-) MENKUL KIYMETLER

1- Hisse Senetleri
2- Özel Kesim Tahvil Senet Ve Bonoları
3- Kamu Kesimi Tahvil Senet Ve Ödeme Emirleri
4- Diğer Menkul Kiymetler
5- Menkul Kiymetler Değer Düşüklüğü Karşılığı

C-) TİCARİ ALACAKLAR

1- Alıcılar
2- Alacak Senetleri
3- Alacak Senetleri Reeskontu
4- Verilen Depozito Ve Teminatlar

40
5- Şüpheli Ticari Alacaklar
6- Şüpheli Ticari Alacaklar Karşılığı

D-) DİĞER ALACAKLAR

1- Ortaklardan Alacaklar
2- İştiraklerden Alacaklar
3- Bağlı Ortaklardan Alacaklar
4- Personelden Alacaklar
5- Diğer Çeşitli Alacaklar
6- Diğer Alacak Senetleri Reeskontu

E-) STOKLAR

1- İlk Madde Ve Malzeme


2- Yari Mamuller-Üretim
3- Mamuller
4- Ticari Mallar
5- Diğer Stoklar
6- Stok Değer Düşüklüğü Karşılığı
7- Verilen Sipariş Avansları

F-GELECEK AYLARA AİT GİDERLER VE GELİR TAHAKKUKLARI

1- Gelecek Aylara Ait Giderler


2- Gelir Tahakkukları

G-DİĞER DÖNEN VARLIKLAR

1- İndirilecek Kdv
2- Diğer Kdv
3- Peşin Ödenen Vergiler Ve Fonlar
4- Personel Avansları
5-Sayım Ve Tessellüm Noksanları
6-Diğer Çeşitli Dönen Varlıklar
7-Diğer Dönen Varlıklar Karşılığı

II. DURAN VARLIKLAR

A-) TİCARİ ALACAKLAR

1- Alıcılar
2-Alacak Senetleri
3-Alacak Senetleri Reeskontu
4-Verilen Depozito Ve Teminatlar
5-Şüpheli Alacaklar Karşılığı

B-) DİĞER ALACAKLAR

41
1- Ortaklardan Alacaklar
2- İştiraklerden Alacaklar
3- Bağlı Ortaklardan Alacaklar
4- Personelden Alacaklar
5- Diğer Çeşitli Alacaklar
6- Diğer Alacak Senetleri Reeskontu
7-Şüpheli Alacaklar Karşılığı

C-) MALİ DURAN VARLIKLAR

1- Bağlı Menkul Kıymetler


2-Bağlı Menkul Kıymetler Değer Düşüklüğü Karşılığı
3-İştirakler
4-İştirakler Sermaye Taahhütleri
5-İştirakler Sermaye Payları Değer Düşüklüğü Karşılığı
6-Bağlı Ortaklıklar
7-Bağlı Ortaklıklar Sermaye Taahhütleri
8-Bağlı Ortaklıklar Sermaye Payları Değer Düşüklüğü Karşılığı
9-Diğer Mali Duran Varlıklar
10-Diğer Mali Varlıklar Değer Düşüklüğü Karşılığı

D-) MADDİ DURAN VARLIKLAR

1- Arazi Ve Arsalar
2-Yer Altı Ve Yer Üstü Düzenleri
3-Binalar
4-Tesis, Makine Ve Cihazlar
5-Taşıtlar
6-Demirbaşlar
7-Diğer Maddi Duran Varlıklar
8-Birikmiş Amortismanlar
9-Yapılmakta Olan Yatırımlar
10-Verilen Avanslar

E-) MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR

1-Haklar
2-Şerefiye
3-Kuruluş Ve Örgütlenme Giderleri
4-Araştırma Ve Geliştirme Giderleri
5-Özel Giderler
6-Diğer Maddi Olmayan Duran Varlıklar
7-Birikmiş Amortismanlar
8-Verilen Avanslar

F-) ÖZEL TÜKENMEYE TABİ VARLIKLAR

1-Arama Giderleri
2-Hazırlık Ve Geliştirmme Giderleri

42
3-Diğer Özel Tükenmeye Tabi Varlıklar
4-Birikmiş Tükenme Payları
5-Verilen Avanslar

G-) GELECEK YILLARA AİT GİDERLER VE GELİR TAHAKKUKLARI

1-Gelecek Yıllara Ait Giderler


2-Gelir Tahakkukları

H-) DİĞER DURAN VARLIKLAR

1-Gelecek Yıllarda İndirilecek Kdv


2-Diğer Kdv
3-Diğer Çeşitli Duran Varlıklar

PASİF

I. KISA VADELİ YABANCI KAYNAKLAR

A-) MALİ BORÇALAR

1-Banka Kredileri
2-Uzun Vadeli Kredilerin Anapara Taksitleri ve Faizleri
3-Tahvil, Anapara, Borç,Taksit ve Faizleri
4-Çıkarılmış Bonolar Ve Senetler
5-Çıkarılmış Diğer Menkul Kıymetler
6-Menkul Kıymetler İhraç Farkı
7-Diğer Mali Borçlar

B-) TİCARİ BORÇLAR

1-Satıcılar
2-Borç Senetleri
3-Borç Senetleri Reeskontu
4-Alınan Depozito Ve Teminatlar
5-Diğer Ticari Borçlar

C-) DİĞER BORÇLAR

1-Ortaklara Borçlar
2-İştirakçilere Borçlar
3-Bağlı Ortaklıklar Borçlar
4-Personele Borçlar
5-Diğer Borç Senetleri Reeskontu
6-Diğer Çeşitli Borçlar

D-) ALINAN AVANSLAR

43
E-) ÖDENECEK VERGİ VE DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLER

1-Ödenecek Vergi Ve Fonlar


2-Ödenecek Sosyal Güvenlik Kesintileri
3-Vadesi Geçmiş Ertelenmiş Veya Taksitlendirilmiş Vergi Ve Diğer
Yükümlülükler
4-Ödenecek Diğer Yükümlülükler

F-) BORÇ VE GİDER KARŞILIKLARI

1-Dönem Karı Vergi ve Diğer Yasal Yükümlülük Karşılıkları


2-Dönem Karının Peşin Ödenen Vergi ve Diğer Yükümlülükleri
3-Kıdem Tazmınatları Karşılığı
4-Diğer Borç Ve Gider Karşılıkları

G-) GELECEK AYLARA AİT GELİRLER VE GİDER TAHAKKUKLARI

1- Gelecek Aylar Ait Gelirler


2- Gider Tahakkukları

H-) DİĞER KISA VADELİ YABANCI KAYNAKLAR

1-Hesaplanan Kdv
2-Diğer Kdv
3-Sayım Ve Tesellüm Fazlaları
4-Diğer Çeşitli Yabancı Kaynaklar

II. UZUN VADELİ YABANCI KAYNAKLAR

A-) MALİ BORÇLAR

1-Banka Kredileri
2-Çıkarılmış Tahviller
3-Çıkarılmış Diğer Menkul Kıymetler
4-Menkul Kıymet İhraç Farkı
5-Diğer Mali Borçlar

B-) TİCARİ BORÇALAR

1-Satıcılar
2-Borç Senetleri
3-Borç Senetleri Reeskontu
4-Alınan Depozito Ve Teminatlar
5-Diğer Ticari Borçlar

C-) DİĞER BORÇLAR

1-Ortaklara Borçlar
2-İştiraklere Borçlar
3-Bağlı Ortaklıklara Borçlar

44
4-Diğer Borç Senetleri Reeskontu
5-Kamuya Olan Ertelenmiş Veya Taksitlendirilmiş Borçlar
6-Diğer Çeşitli Borçalar

D-) ALINAN AVANSLAR

E-) BORÇ VE GİDER KARŞILIKLARI

1-Kıdem Tazmınati Karşılığı


2-Diğer Borç Ve Gider Karşiliklari

F- ) GELECEK YILLARA AİT GELİR VE GİDERLER TAHAKKUKLARI

1-Gelecek Yıllara Ait Gelirler


2-Gider Tahakkuklar

G-) DİĞER UZUN VADELİ YABANCI KAYNAKLAR

1-Gelecek Yıllara Ertelenen veya Terkin Edilen Kdv.


2-Diğer Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar Toplamı

III. ÖZ KAYNAKLAR

A-) ÖDENMİŞ SERMAYE

1-Sermaye
2-Ödenmemiş Sermaye

B-) SERMAYE YEDEKLERİ

1-Hisse Senedi İhraç Pirimleri


2-Hisse Senedi İptal Karları
3-Maddi Duran Varlık Yeniden Değerleme Artışlari
4-İştirakler Yeniden Değerleme Artışları
5-Diğer Sermaye Yedekleri

C-) KAR YEDEKLERİ

1-Yasal Yedekler
2-Yasal Yedekler
3-Olağanüstü Yedekler
4-Diğer Kar Yedekleri
5-Özel Fonlar
D-) GEÇMİŞ YILLAR KARLARI
E-) GEÇMİŞ YILLAR ZARARLARI
F-) DÖNEM NET KARI (ZARARI)73

73
GÜCENME, Ümit, Mali Tablolar Analizi, Marmara Yayınevi, Bursa, 2000, s.29-33

45
4.3. MALİ NİTELİKTEKİ İŞLEMLER VE BİLANÇO ÜZERİNDEKİ ETKİSİ:

4.3.1. MALİ NİTELİKLİ İŞLEMLER:

İşletmenin tüm faaliyetlerini meydana getiren olaylardan bazıları varlıkları, borçları,


sermayeyi oluşturan unsurlarda para ile ifade edilebilen değişme yaratır, bazıları yaratmaz.
Değişme yaratan olaylar “mali karekterdeki olaylar” dır. Muhasebe bu olaylarla ilgilenir.
Dolayısıyla mali karekterdeki işlemlere “muhasebe işlemleri de denilmektedir.

Schattkee , Jensen, Bean, Accounting (Concepts and Uses) adlı kitaplarında “bir
muhasebe işlemi bir işletmenin varlıkları ve kaynaklarının miktarına , yapısına ve
kompozisyonuna tesir eden bir olaydır.” 74

Muhasebe işlemlerinin varlıklar,borçlar ve sermayede yaratacağı değişmeler,bilanço


eşitliğini hiçbirzaman bozmaz.Mali nitelikteki işlemlerin yarattığı işlemlerin değişmelerin
birbirini dengeleyen iki taraflı etkisi vardır.Bunu çeşitli örneklerle açıklamak mümkündür.

Peşin Mal Alışı: Varlıkların bir unsuru olan malın para ile satmak amacıyla mal
alındığını varsayalım.Bu durumlarda varlıklardan para da bir azalma olurken,malda aynı
büyüklükte bir artma olacaktır.Böylece varlıklar toplamı değişmeyecek,dolayısıyla eşitlik
bozulmayacaktır.

Maliyetine Peşin Satış: Bir varlık unsuru olan malın maliyet değeri üzerinden peşin
olarak satıldığını düşünelim. Malda meydana gelen azalma, parada meydana gelen artma ile
varlıklar dengeye gelecektir. Bu durumda varlıklardan birinde artma, diğerinde aynı
büyüklükte bir azalma meydana geldiği için varlıklar toplamında bir değişme olmayacağından
eşitlik bozulmayacaktır.

Karlı Peşin Şatış: Bir varlık unsuru olan malın bu kez karlı satıldığını varsayalım.
Bu durumda, paradaki artış maldaki azalmadan kar kadar fazla bir büyüklükte olacaktır. Kar
işletme sahibinin hakkı olduğu için sermayeyi büyütecektir. Dolayısıyla varlıklar toplamında

74
CEMALCILAR; ERDOĞAN, a.g.e., s.20

46
kar kadar bir artış olunca aynı zamanda aynı artış sermayede de meydana geldiğinden bilanço
eşitliği bozulmayacaktır.

Zararlı Peşin Satış: Satışın zararlı yapılaması durumunda ise işletmeye çıkan maldan
daha az para geleceğinden varlıklar toplamında zarar kadar bir azalma olacaktır. Aynı
zamanda işletme sahibinin varlıklar üzerindeki haklarında zarar kadar bir azalma meydana
geleceğinden sermayede de zarar büyüklüğünde bir azalma meydana gelecektir. Sonuçta
eşitlik yine bozulmayacaktır.

Kredi ile Mal Alışı : Kredi ile mal alışı, malda bir artmaya neden olurken , borçlarda
da aynı büyüklükte bir büyümeye neden olacaktır. Böylece varlıklardaki artış, borçlardaki eşit
büyüklükte bir artış ile dengeye gelecektir.

Borç Ödemek: İşletme bir borcuna karşılık alacaklısına para ödediğinde; parada bir
azalma olacak, ancak aynı zamanda borçlarda da aynı büyüklükte bir azalma meydana
geleceğinden bilanço eşitliği bozulmamış olacaktır.

İşletmeye Ortak Olmak: İşletmenin borçlu olduğu diğer bir deyişle işletmeden
alacaklı olan bir kişinin işletmeye ortak olmak istediğini ve bu isteğinin kabul edildiğini
varsayalım. Bu durumda kişinin işletmeden olan alacağı sermaye payına dönüşür. Dolayısıyla
borçlardaki azalma kadar sermayede çoğalma olacaktır. Dolayısıyla borçlardaki azalma kadar
sermayede çoğalma olacaktır. Sonuçta bilanço eşitliği yine sağlanacaktır.

Yukarıda sıralanan örnekler,bilanço eşitliğini oluşturan varlıklar,sermaye ve borçlarda


değişme yaratan mali nitelikteki işlemlerin etkilerinin şu şekilde ortaya çıktığını
göstermektedir.

1. Aktif ( varlıklar ) ve pasif ( sermaye ve borçlar ) tarafların toplamları değişmeden


aktif grubunu oluşturan unsurlardan birinin artması,diğerinin azalması
2. Aktif ve pasif tarafların toplamları değişmeden pasif grubunu oluşturan
unsurlardan birinin artması,diğerinin azalması.
3. Hem aktif hemde pasifi oluşturan unsurlarda artış olması ve buna bağlı olarak
bilanço eşitliğindeki her iki tarafın toplamının aynı büyüklükte azalması.

47
4. Hem aktif hem de pasifi oluşturan unsurlarda azalış olması ve buna bağlı olarak
bilanço eşitliğindeki her iki tarafın toplamının aynı büyüklükte azalması.
Sonuç olarak işletmenin kendine öz kişiliği olduğu varsayımına dayandırılan
bilanço temel eşitliğinin,işletme içinde oluşan ve bu eşitliğin unsurlarında değişme
yaratan mali nitelikteki işlemlerle de bozulmadığı görülür.
Bu temel eşitlikten hareket ederek mali nitelikteki işlemlerin iki yanlı etkilerini kayda
alan muhasebenin bugünkü kayıt şekli “iki yanlı kayıt temeline göre yürütülen muhasebe”
veya “muzaaf muhasebe” denen kayıt sistemine dayanmaktadır. İnceleme konusu
yapacağımız muhasebede bu anlamdaki muhasebedir.

4.3.2 MALİ NİTELİKTEKİ İŞLEMLERİN BİLANÇO ÜZERİNE ETKİSİ:

Açıklanan mali nitelikteki işlemler ve bu işlemlerin bilanço eşitliğinde yarattığı


değişmeleri bu kez bilanço eşitliğinde ve bir bilanço üzerinde sayısal örneklerle görelim:

1. Onur Arda 1 Ocak tarihinde 1.000.000.000 TL. Para ve 2.500.000.000 TL:


değerinde bir binayı sermaye olarak koymak suretiyle bir işyeri
açmıştır.İşyerinin adı “ARDA BOYA” olup,boya alım satımı yapacaktır.İşyeri
açma ile ilgili yasal işlemler yerine getirilerek “Arda Boya” işletmesi bir kişiliğe
kavuşmuş ve faaliyete başlamıştır.

Arda Boya işletmesinin başlangıçtaki mali durumu 1 Ocak tarihli bilançosu ile şu şekilde
saptanmıştır.( Bundan böyle kolaylık sağlamak amacıyla bilanço “T” şeklinde gösterilecektir):
Arda Boya İşl.
Aktif 1.1.19- Tarihli Bilançosu Pasif

Kasa ( Para ) 1.000.000.000 Sermaye 3.500.000.000


Bina 2.500.000.000

Aktif Toplamı 3.500.000.000 Pasif Toplamı 3.500.000.000

48
Yukarıdaki bilanço temel bilanço eşitliğini yansıtmakta olup,eşitlik aşağıdaki değerler
itibarıla gösterilmektedir.

VARLIKLAR = SERMAYE + BORÇLAR


Kasa ( para ) + Bina = Sermaye + Borçlar
1.000.000.000 + 2.500.000.000 = 3.500.000.000 + 0

2. İşletme 150.000.000.lira değerinde mal ( boya ) almış ve bedelini ödemiştir.Buna


göre bilanço şu şekilde olacaktır.

Kasa + Bina + Mal = Sermaye


850.000.000 + 2.500.000.000 + 150.000.000 = 3.500.000.000

Arda Boya İşletmesinin .....19-


AKTİF Tarihli Bilançosu PASİF
KASA 850.000.000 SERMAYE 3.500.000.000
BİNA 2.500.000.000
MAL 150.000.000

AKTİF TOPLAMI 3.500.000.000 PASİF TOPLAMI 3.500.000.000

Bu işlem aktifin kendi unsurlarında birinde ( parada ) azalma,diğerinde ( malda )


artama meydana getirmiştir.Dolayısıyla eşitlik bozulmamıştır.75

3. İşletme boya toptancısı İzzet İz’den kredili olarak 100.000.000 lira değerinde mal
almıştır.

Kasa + Bina + Mal = Sermaye + Borçlar


850.000.000 + 2.500.000.000 + 150.000.000 = 3.500.000.000 + 100.000.000
75
SÜRMEİ ;BENLİGİRAY,a.g.e., s 19-21

49
Arda Boya İşletmesinin .....19-
AKTİF Tarihli Bilançosu PASİF
KASA 850.000.000 SERMAYE 3.500.000.000
BİNA 2.500.000.000 BORÇLAR 100.000.000
MAL 250.000.000

AKTİF TOPLAMI 3.600.000.000 PASİF TOPLAMI 3.600.000.000

Bu işlem bir aktif unsurda (malda) 100. 000.000 lira tutarında bir artış yaratırken bir
pasif unsurda (borçlarda) da aynı tutarda artışa neden olmuştur. Bunun sonucu olarak her iki
tarafda da eşitlik korunmuştur.

4.İşletme 120.000.000 lira maliyetli malı kredili olarak 170.000.000liraya satmıştır.

Kasa + Bina + Mal + Alacaklar = Sermaye + Borçlar


850.000.000+2.500.000.000+130.000.000+170.000.000 = 3.550.000.000+100.000.000

Arda Boya İşletmesinin .....19-


AKTİF Tarihli Bilançosu PASİF
KASA 850.000.000 SERMAYE 3.550.000.000
BİNA 2.500.000.000 BORÇLAR 100.000.000
MAL 130.000.000
ALACAKLAR 170.000.000

AKTİF TOPLAMI 3.650.000.000 PASİF TOPLAMI 3.650.000.000

50
Bu işlem karlı bir satışı göstermektedir. Aktif bir unsur olan malda 120.000.000 lira
tutarında azalma olurken, yine aktif bir unsur olan alacaklarda buna eşit olmayan 170.000.000
lira tutarında bir çoğalma olmuştur. Toplam aktiflerde çoğalma yaratan fark (50.000.000)
işletme sahibinin hakkıdır. Dolayısıyla bu fark (kar) işletme sahibinin hakkını gösteren ve
pasif unsur olan sermayeyi 50.000.000 lira artırmıştır. Sonuçta hem aktifte hemde pasifte aynı
büyüklükte bir çoğalma olarak eşitlik bozulmamıştır.

5.Daha önce işletmeye kredi ile 100.000.000 lira değerinde mal satan İsmet İz
İşletmesinin sahibi Onur arda ile anlaşarak 75.000.000 lira ile işletmeye ortak olmuş ve bu
nedenle 100.000.000 liralıkalacağın 75.000.000 lirasını tahsil etmekten vazgeçmiştir.

Kasa + Bina + Mal + Alacaklar = Sermaye + Borçlar


850.000.000+2.500.000.000+130.000.000+170.000.000 = 3.625.000.000+25.000.000

Arda Boya İşletmesinin .....19-


AKTİF Tarihli Bilançosu PASİF
KASA 850.000.000 SERMAYE 3.625.000.000
BİNA 2.500.000.000 BORÇLAR 25.000.000
MAL 130.000.000
ALACAKLAR 170.000.000

AKTİF TOPLAMI 3.650.000.000 PASİF TOPLAMI 3.650.000.000


Bu işlem pasif unsurlardan sermaye ve borçlarda aynı büyüklükte, birinde 75.000.000
liralık artış yaratırken, diğerinde 75.000.000 liralık azalış yaratmış ve böylece eşitlik
bozulmamıştır.

6 . İşletme 30.000.000 lira maliyetli malı peşin olarak 25.000.000 liraya satmıştır.

Kasa + Bina + Mal + Alacaklar = Sermaye + Borçlar


875.000.000+2.500.000.000+100.000.000+170.000.000 = 3.620.000.000+25.000.000

Arda Boya İşletmesinin .....19-

51
AKTİF Tarihli Bilançosu PASİF
KASA 875.000.000 SERMAYE 3.620.000.000
BİNA 2.500.000.000 BORÇLAR 25.000.000
MAL 100.000.000
ALACAKLAR 170.000.000

AKTİF TOPLAMI 3.645.000.000 PASİF TOPLAMI 3.645.000.000

Bu işlem zararlı bir satışı göstermektedir. Aktif bir unsur olan malda 30.000.000 lira
tutarında azalma olurken, yine aktif bir unsur olan kasada buna eşit olmayan 25.000.000
değerinde bir çoğalma olmuştur. Toplam aktiflerde 5.000.000 lira tutarında azalma yaratan
zarar, işletme sahibinin varlıklar üzerindeki hakkının 5.000.000 lira azalmasına neden
olmuştur.

Arda Boya İşletmesinin dönem sonuna kadar yapmış olduğu işlemlerin sadece bunlar
olduğunu işletmenin dönem sonu durumunu yukarıdaki son bilançodan yararlanarak şu
şekilde belirleyebiliriz. İşletme sahibinin hakları sermayesinden başka faaliyetler elde edilen
fakat işletme sahibine verilmeyip işletmede bırakılan karlara ve değer yükselmelerinin neden
olduğu artışları da kapsaması durumunda “ÖZ SERMAYE” kavramı ile ifade edilir.

Bu durumda “Sermaye= Varlıklar- Borçlar” eşitliği aşağıdaki gibi yazılır.


ÖZ SERMAYE = VARLIKLAR – BORÇLAR
Dönem sonu öz sermaye 3.645.000.000 – 25.000.000 =3.620.000.000.
Dönem sonu öz sermaye ile dönem başı öz sermaye arasındaki fark bir işletmenin bir
dönem boyu yapmış olduğu faaliyetlerin sonucunu gösterir.
Dönem Sonu Öz Sermaye – Dönem Başı Öz Sermaye = SONUÇ
Sonuç faaliyetlere göre dönem sonunda oluşan kar veya zarardır.

4.4 GELİR TABLOSU:

4.4.1 GELİR TABLOSUNUN TANIMI VE ŞEKLİ:

52
Gelir tablosu işletmenin belli bir dönemde elde ettiği tüm gelirler ile aynı dönemde
katlandığı bütün maliyet ve giderlere ve bunların sonucunda işletmenin elde ettiği net karın
veya dönem zararının brüt satışlardan başlayarak nasıl oluştuğunu gösteren bir tablodur.

..............İŞLETMESİ
Gelir Tablosu
1 Ocak-31 Aralık 19.....

A) Brüt Satış Karı


Satışlar ...........................
Eksi: Satılan Malın Maliyeti ...........................

B) Faaliyet Karı
Eksi: Genel Giderler ...........................
(İdare ve Satış Giderleri) ...........................

C) Net Kar
Olağandışı gelirler ve karlar (+) ...........................
Olağandışı giderler ve zararlar(-) ...........................

Şekil 4.4.1: Gelir Tablosunun Şekli

4.4.2. BİLANÇONUN İÇERİĞİ:

İşletmenin faaliyetleri sonucunda istenen dönem sonu öz sermayesinin, dönem başı öz


sermayesinde büyük olmasıdır. Ancak herzaman böyle olması mümkün olmaz; bazen dönem
sonu öz sermayesi, dönem başındaki öz sermayeden küçük olur. Dolayısıyla faaliyetler
sonucunda kar yada zarar oluşabilmektedir.

Kar, işletme sahipleri ve ortaklarının varlıklar üzerindeki haklarının (sermayenin


artırılması dışında ) artışıdır. Buna göre kar, öz sermayenin artması zarar ise öz sermayenin
azalması anlamındadır. Öz sermayedeki artış veya azalışların faaliyet sonuçlarından ileri
gelmesi durumunda kar veya zarardan söz edilmektedir.

Kar veya zarar, işletmenin faaliyetleri sırasında sermayeyi arttırıcı ve azaltıcı (sermaye
ilavesi veya sermaya azaltılması dışında) etkileri olan çok sayıdaki işlemin sonucudur.

53
İşletmenin faaliyetleri sırasında yapılan ve sermayeyi arttırıcı etkisi olan işlemler “GELİR” ;
sermayeyi azaltıcı olan işlemler “GİDER” olarak ifade edilir.

Gelir, genellikle varlık veya himet satışlarından ve faiz, kira gibi işlemlerden nakit
para veya diğer varlıkların (aktiflerin) brüt tutarıdır. Diğer bir ifadeyle gelir, varlık veya
hizmet satışlarından ve faiz, kira gibi işlemlerden sağlanan hasılattır.

Gider, gelir elde etmek amacıyla yapılan varlık (aktif) tükenmeleridir. Varlıklarda bir
azalmayı ifade eder. Gelir ile gider arasındaki fark gelirler giderlerden fazla olduğunda kar,
giderler gelirlerden fazla olduğunda zarar olarak adlandırılır. Bütün gelirler, giderler ve
aralarındaki fark olan kar veya zarar bir arada ve kaynaklarına göre sınıflandırılmış bir şekilde
gelir tablosunda gösterilir.

Gelirler ve giderler, gelir tablosunda ;

 Brüt satış karı ( veya zararı) bölümü,


 Faaliyet karı (veya zararı) bölümü,
 Dönem karı (veya zararı) bölümü
şeklinde kaynaklarına göre sınıflandırılmış olarak üç bölümde gösterilir.

Brüt satış karı bölümü işletmenin iş hacmini, bu iş hacminin getirdiği satış gelirlerini,
satışlarından yapılan indirimleri ve satılan malların maliyetini gösterir. Net satış hasılatı ile
satılan malların maliyeti arasındaki fark brüt satış karıdır. Ancak bu, her zaman satışların karlı
olacağı anlamına gelmez, bazen satış zararının da olacağı düşünülmelidir.
Faaliyet karı bölümünde, işletmenin faaliyetlerini yerine getirilmesi için yapılması
gerekli olan; araştırma ve geliştirme giderleri, pazarlama giderleri, genel yönetim giderleri ve
buna benzer diğer faaliyet giderleri gösterilir. Bu bölümde yeralan giderler brüt satış karından
çıkarılarak işletme faaliyetlerinin sonucu olan faaliyet karı bulunur. Eğer faaliyet giderleri
satışlardan elde edilen kardan büyükse sonuçta faaliyet zararı ortaya çıkacaktır.
Net kar bölümünde işletmenin faaliyet sonucuna etki eden, ancak ana faaliyet konusu
ile ilgili olmayan olağandışı gelir ve giderler, örneğin; önceki dönem gelir ve karları, önceki
dönem gider ve zararlar, çalışmayan kısım gider ve zararları gibi unsurlar yeralır.76

76
a.g.e., s.21-26

54
5. HESAPLAR:

5.1. HESABIN TANIMI:

Her gün bir çok kıymet hareketinin söz konusu olduğu, bir işletmede; bu işlemler
nedeniyle bilançonun çeşitli kalemlerinde oluşan artış ve eksilişlerin, önceki bölümde
yapıldığı biçimde, bir tablo üzerinde izlenmesinin pratik olmadığı, hatta işlemler arttıkça
böyle bir uygulamanın olanaksız hale geleceği açıktır.77

Ticari işlemler sonucu işletmenin varlıklarında, borçlarında ve sermayesinde


değişmeler olacaktır. Bundan önceki bölümlerde, ticari işlemlerin söz konusu etkilerinin
temel muhasebe denklemi ve bilançolar yardımıyla nasıl izleneceği anlatılmıştır.

Teorik olarak, ticari işlemleri, her ticari işlemle birlikte yeni bir muhasebe denklemi
veya yeni bir bilanço düzenleyerek takip etmek mümkündür. Bu gibi bir izah tarzı, çift taraflı
kayıt tekniğinin daha kolay anlaşılması bakımından gereklidir. Ancak; bir günde dahi
yüzlerce, hatta binlerce ticari işlemin ortaya çıktığı bir işletmede ticari işlemlerin her iki
şekilde de takbi pratik olarak mümkün değildir. Bu nedenle muhasebede, ticari işelmlerin
takibinde üçüncü ve daha rasyonel bir yolun bulunması zorunlu olmuştur. Muhasebede bu
konuda gerekli imkanı hesaplar sağlamaktadır.

Hesap ticari işlemlerin uygun bir şekilde takibi yanında, bilgilerin sınıflandırılması
görevini de yerine getirir. Başka bir ifade ile, hesapların her işlemin ilgili olduğu yerde
toplanmasını sağlarlar. Mesala hesaplar yardımıyla, kasayı ilgilendiren işlemler bir yerde ,
malı ilgilendiren işlemler başka bir yerde toplanırlar.78

Bir faaliyet döneminde yapılan yüzlerce, binlerce, hatta milyonlarca işlemi


bilançolarla izlemek, her işlemden sonra tekrar tekrar bilanço düzenlemek hemen hemen
olanaksızdır. Bunun yanında işlemleri konularına göre dönem başından dönem sonuna kadar
topluca görmek ve izlemekre zordur.

77
SEVİLENGÜL, a.g.e., s.45
78
KÜÇÜKSAVAŞ, a.g.e., s.65-66

55
Bilançado yeralan unsurların konuları ve özelliklerine göre önce bir yerde ayırmak
ve bunlarda meydana gelen artış ve azalışları ayrı ayrı çizelgelerde (formlarda) izlemek ve
bunları daha sonra topluca bilançoya yansıtmak, yukarıda belirtilen sakıncaları ortadan
kaldıracaktadır. Bilanço içeriğini oluşturan ve her bir unsurda (varlıklar, sermaye ve borçlar
çeşidinde) dönem içindeki işlemler nedeniyle meydana gelen artış ve azalışların kaydedildiği
çizelgeye hesap denir.

Bu tanıma göre adına hesap dediğimiz çizelge; varlıklar, borçlar ve sermaye


unsurlarının herbirini, varsa başlangıç durumunu, işlemlerin meydana getirdiği artışı ve azalışı
ayrı ayrı gösterecektir. Ayrıca çizelge şeklindeki hesapta artış ve azalışların yazılması
(kaydedilmesi) yanında artış yada azalış işleminin hangi işlemde meydana geldiği, meydana
geliş tarihi ve nedenide belirtilirse belirsizlik ortadan kalkar ve böylelikle olayları kontrol
olanağı yaratılmış olur.79

5.2. HESABIN ŞEKLİ:

Bir hesabın sol yanına borçlu sağ yanına alacaklı taraf denir. Hesabın her iki yanında
işlemin yapıldığı tarihin, işlmen niteliğinin ve para olarak ifadesinin kaydına ayrılmış sütunlar
bulunur. Her hesabın hangi bilanço kalemine yada sonuç işlemine ayrılmış olduğunu gösteren
bir adı bulunur. Örneğin, nakit hareketleri kasa hesabında, senetli alacaklar alacak senetleri
hesabında izlenir.

Hesabın adı çizelgenin üzerine yazılır.

...............................................Hesabı
Tarih Açıklama Tutar Tarih Açıklama Tutar

Borç Tarafı Alacak Tarafı


79
SÜRMELİ; BENLİGİRAY, a.g.e., s.36

56
Şekil 5.2.1: Açık Şekil Hesap Tablosu

Yukarıdaki hesap şekline açık şekil denir.

Tarih ve açıklama sütunları hem borç hem alacak işlemi için kullanılan, borç ve
alacak tutarlarını yazmak için iki ayrı sütunu bulunan hesap tipine de kapalı şekil denir. Tarih
ve açıklama sütunları hem borç hem de alacak için kullanıldığından bu şekle ortak kolonlu
şekil de denmektedir.

...............................................Hesabı
Tutar
Tarih Açıklama Borç Alacak Kalan

Şekil 5.2.2: Kapalı Şekil Hesap Tablosu

Muhasebe kitaplarında, muhasebe öğretimi sırasında yada uygulamada hesaplar


arasındaki ilişkilerin belirtildiği şemalarda zamandan ve yerden tasarrruf elde etmek amacıyla
hesaplar açık şeklin sadece üst ve orta çizgisinden oluşan aşagıdaki gibi bir T simgesi ile
gösterilir.

Kasa Hesabı
Borçlar Alacaklar

57
Şekil 5.2.3: “ T ” Simgesi80

5.3. HESAPLARA İLŞKİN TERİMLER:

Hesaplar ile mali nitelikli işlemlerin hesaplara kaydedilmesi ve izlenmesine ilişkin


şu terimler kullanılır:

5.3.1. Hesabın Borç ve Alacak Tarafları:


Hesabın (hesap çizelgesinin) sol tarafına “borç”, sağ tarafına “ alacak “ denir.

5.3.2. Borçlandırmak, Alacaklandırmak:


Hesaplar arasında ayrım yapmaksızın, herhangi bir hesabın sol tarafına (borç
tarafına), kayıt yapma işlemine “hesabı borçlandırmak” ; sağ tarafına, (alacak tarafına), kayıt
yapma işlemine “hesabı alacaklandırmak” denir.

5.3.3. Hesap Açmak:


Bir işlemin yarattığı etkiye göre ilgili hesabın borç yada alacak tarafına ilk kez
yazılmasına hesap açmak denir.

5.3.4. Hesap Kalanı:


Bir hesabın borç ve alacak taraflarının toplamları arasındaki farka hesap kalanı denir.
Borç tarafının toplamının alacak tarafının toplamından fazla olması durumunda “borç
kalanından”, alacak tarafının toplamının borç tarafının toplamından fazla olması durumunda
“alacak kalanı” ndan söz edilir.

5.3.5. Hesabın Kapalı Olması:


Hesap kalan vermez ise, yani borç ve alacak toplamları birbirine eşit olduğunda
“hesap kapanmıştır” veya “hesap kapalıdır” şeklinde ifade edilir.

5.3.6. Aktif Hesaplar:


80
SEVİLENGÜL, a.g.e., s.46-47

58
Varlıkların izlendiği ve borç kalanı veren hesaplardır. Bilançonun aktifini oluşturan
varlık unsurlarına (kasa, mal, bina gibi varlık çeşitlerine) ait hesaplardır.

5.3.7. Pasif Hesaplar:


Sermaye ve borçların izlendiği ve alacak kalanı veren hesaplardır. Bilançonun
pasifini oluşturan unsurlara ait hesaplardır.81

5.4. HESAPLARIN İŞLEYİŞ KURALLARI:

Bilanço temel denkleminde, varlıkların eşitliğin sol, kaynakların ise sağ yanında yer
aldığı belirtilmişti. Bu eşitliğin konumuna uygun olarak varlıklardaki artış için ilgili varlık
hesabı borçlanır (Hesabın sol yanına kaydedilir) . buna karşılık kaynaklardaki artış için ilgili
kaynak hesabı alacaklanır (Hesabın sağ yanına kaydedilir). Bunun gibi sermayede artış
sonucunu veren gelir doğması işleminde ilgili gelir hesabı alacaklanır. Sermayede azalış
sonucunu veren gider doğması işleminde ise ilgili gider hesabı borçlanır.

5.4.1. Varlık Hesapları:

Varlık hesapları işletmenin sahip olduğu mevcutlar ile alacakların izlendiği


hesaplardır. Bu hesaplarda ilk kayıt ilgili hesabın borcuna yapılır.
Varlıklarda, yani mevcut ve alacaklarda bir artış olması halinde, söz konusu mevcut
veya alacağın izlendiği hesap borçlanır. Örneğin; mal alış işleminde mal mevcudu arttığından,
mal hesabı borçlandırılır.
Mevcut ve alacaklarda azalış olması halinde söz konusu mevcut ve alacağın
izlendiği hesap alacaklanır. Örneğin, bankadaki paranın bir kısmının çekilmesi işleminde
bankadaki parada azalma olacağından bankalar hesabı alacaklandırılır.

Varlık hesaplarının işleyişine ilişkin kural şöylece özetlenebilir:

Varlıklardaki artışlar; ilgili hesaba borç, azalışlar alacak yazılır.

5.4.2. Kaynak Hesapları:

81
SÜRMELİ; BENLİGİRAY, a.g.e., s.37

59
Kaynak hesapları, işletmenin sahip olduğu varlıkların sağlandığı öz ve yabancı
kaynaklardaki değişimlerin izlendiği hesaplardır. Kaynaklarla ilgili hesaplara ilk kayıt, ilgili
hesabın alacağına yazılır.

Kaynaklarda, yani öz sermaye ve borçlarda bir artış olması halinde, söz konusu öz
sermaye veya borcun izlendiği hesap alacaklandırılır. Örneğin, borç senedi imzalandığında
ödenecek senetliborçlar artacağından borç senedi hesabı alacaklandırılır.

Öz sermaye veya borçlarda bir azalma olması halinde söz konusu öz sermaye veya
borcun izlendiği hesap borçlanır. Örneğin, işletmeye konulan sermayede bir azaltma
yapıldığında sermaye hesabı borçlandırılır.

Kaynak hesaplarının işleyişine ilişkin kural şöylece özetlenebilir:82

Kaynaklardaki artışlar; ilgili hesaba alacak, azalışlar borç yazılır.

Meseleyi daha açıklığa kavuşturmak amacı ile kasa hesabına ait bir misal verelim;
1) 1.1.1982 tarihinde bir şahıs bir işletme açmış ve sermaye olarak 250.000 lira
koymuştur. Burada şöyle bir soru soracağız, sermayedarın verdiği parayı kim aldı?
Kasa aldı, şu halde kasa hesabına borç kaydetmek gerekir.
2) 5.1.1982 tarihinde mal almak üzere kasadan 120.000 lira ödenmiştir. Bu parayı kim
verdi? Kasa verdi, şu halde kasaya 120.000 lira alacak yazılmalıdır.
3) 10.1.1982 tarihinde möble almak için 5.000 lira ödenmiştir. Parayı kim verdi? Kasa
verdi, şu halde kasa hesabının alacak tarafına kaydedilecektir.
4) 15.1.1982 tarihinde ticarethaneden mal alan bir şahıs malın bedeli olan 15.000 lirayı
kasaya yatırmıştır. Parayı kim aldı? Kasa aldı, şu halde kasa hesabına borç
kaydedilecektir.

KASA HESABI
BORÇ ALACAK
82
SEVİLENGÜL, a.g.e., s.50

60
Tarih No Açıklama Lira Tarih No Açıklama Lira
1.1.1982 1 Sermaye olarak 250.000 5.1.1982 2 Mal bedeli olarak 120.000
yatırılan ödenen

15.1.198 4 Mal bedeli 15.000 10.1.1982 3 Demirbaş bedeli 5.000


olarak tahsil olarak ödenen
2
olunan

Yukarıda vermiş olduğumuz örnekte “alan hesap borçlu, veren hesap alacaklı”
kuralını yalnız kasa hesabı cephesinden ele almıştık. Halbuki her işlem biri borçlu diğeri
alacaklı olmak üzere en az iki hesabı ilgilendirmektedir. Örneğin peşin para ile mal satılması
halinde müesseden mal çıkar , karşılığında müesseseye para girer. Bu işlemin iki hesaba
birden kaydı icap etmektedir. Parayı kasa aldığı için kasa hesabına borç, malı mal hesabı
verdiği için mal hesabına alacak kaydetmek gerekir. Şu halde her işlemde bir girişe karşılık
aynı değerde bir çıkış vardır, ve netice olarakbir hesap borçlu olduğu zaman aynı değerde
başka bir hesap alacaklı olmaktadır.

Şimdi yukarıda verdiğimiz örneğin diğer hesaplarla olan ilgisini de tetkik edelim.
1 numaralı işlemde, bir şahsın kurduğu işletmeye 250.000 lira para yatırdığını ve bu
parayı kasa almış olduğu için kasa hesabına borç kaydı yapılmış olduğunu görmüştük. Şimdi
de işlemin diğer cephesini ele alalım. Parayı kim yatırdı? Sermayeder, şu halde aynı zamanda
sermayedarın hesabına da alacak kaydı yazmak icap etmektedir.

SERMAYE HESABI
BORÇ ALACAK
Tarih No Açıklama Lira Tarih No Açıklama Lira
1.1.1982 1 Kasaya yatırılan 250.000

2 numaralı işlemde, mal almak üzere 120.000 lira ödenmiş olduğu için bu kasanın
alacağına kaydedildiğini görmüştük. Fakat bu parakasadan çıkarken diğer taraftan da
ticarethaneye aynı değerde mal girişi olmuştur. Yani 120.000 liralık değeri kasa hesabı veriyor
ve mal hesabı alıyor demektir. Şu halde 120.000 lirayı nasıl kasa hesabına alacak
kaydetmişsek aynı zamanda mal hesabına da borç kaydetmemiz gerekmektedir.

61
4 numaralı işlemde ticarethaneden satılan mala karşılık kasaya 15.000 lira para
girmiştir. Kısaca işletmeye para girmiş karşılığında mal çıkmıştır. Giren parayı kasa
aldığından yukarıda kasa hesabına borç kaydetmiştik. Çıkan malı da mal hesabı vermiş
olduğundan şimdi mal hesabına alacak yazmamız gerekir.

MAL HESABI
BORÇ ALACAK
Tarih No Açıklama Lira Tarih No Açıklama Lira
5.1.1982 2 Ahmet 120.000 15.1.1982 4 Kemal Erdemin 15.000
Toker’in Faturası
Faturası

3 numaralı işlemde mobilya almak üzere kasadan 5.000 lira ödenmiş buna karşılık
işletmeye aynı değerde mobilya girmiştir. Parayı kasa verdiğinden kasaya alacak yazılmıştır.
Mobilyayı alan demirbaş hesabı olduğundan demirbaş hesabına da borç kaydı yapılacaktır.83

DEMİRBAŞ HESABI
BORÇ ALACAK
Tarih No Açıklama Lira Tarih No Açıklama Lira
10.1.198 3 Arif Darcanın 5.000
faturası
2

5.5. BİLANÇO HESAPLARININ İŞLEYİŞİ:

Mali nitelikli bir işlemin ilgili hesaba kaydında, hesabın hangi tarafının artışlar hangi
tarafının azalışlar için kullanılacağının bilinmesi gerekir. Artış ve azalışların bir hesabın hangi
tarafına yazılacağını (kaydedileceğini) o hesabın niteliği belli eder. Hesabın niteliğine de;
“VARLIKLAR = SERMAYE + BORÇLAR” bilanço eşitliği belirleyecektir.

83
ERKURAL, Kenan, Muhasebe Prensipler ve Uygulama, 9. Baskı, M.Ü. Nihad SAYAR Yayın ve Yardım
Vakfı Yayınları , İstanbul, 1988, s.9-12

62
Bilanço eşitliğinde, varlıklar eşitliğin sol tarafında, sermaye ve borçlar eşitliğin sağ
tarafında yer aldığına göre;

 Varlıklardaki artış için ilgili varlık hesabı borçlandırılır, azalış için alacaklandırılır.
 Sermaye ve borçlardaki artış için sermaye ve borçlara ait hesaplar alacaklandırılır,
azalış için borçlandırılır.

Varlıklar = Borçlar+ Sermaye (V=B+S) eşitliğinde yeralan hesapların borç ve alacak


taraflarının kullanılması aşağıdaki gibi gösterilebilir.
V B C
= +
Azalış Artış
Artış Azalış Azalış Artış
(-) (+)
(+) (-) (-) (+)

Görüldüğü gibi varlıklar borçlar ve sermayeye ait hesaplar ile bilanço eşitliği
dolayısıyla bilanço arasında doğal bir ilişki bulunmaktadır. Hesaplardaki artış ve azalışlar ile
hesaplar ve bilanço arasındaki ilişki aşağıda sayısal örneklerle gösterilir.

İşlem 1: A işletmesi sahibinin sermaye olarak koyduğu 1.000.000.000 TL nakit para


ile işe başlamıştır.

Bu işleme göre işletmenin bilanço eşitliği ve bunu ifade eden hesaplar şöyle
olacaktır.
VARLIKLAR = SERMAYE
AKTİF = SERMAYE

(B) KASA HS. (A) (B) SERMAYE HS. (A)


=
(1) (1)
1.000.000.000 1.000.000.000

Bilindiği gibi işletmeye tahsis edilen para , işletmenin varlığıdır ve kasa adı altında
ifade edilir. İşletme sahiplerinin bu varlıklar üzerindeki haklarıda sermaye olarak adlandırılır.

63
Kasa ve sermayeyi birer hesap olarak düşündüğümüzde bilanço eşitliğine paralel bir biçimde
kasa hesabı ve sermaye hesabı ortaya çıkacaktır. İşletmeye para tahsis edildiği için kasada ve
sermayede 1.000.000.000 TL artış olmuştur. Kayıt ilkesi gereğince aktif hesap olan kasa
hesabı borçlandırılmış, pasif yapıda olan sermaye hesabı alacaklandırılmıştır. Hesap
tutarlarının karşısındaki sayılar, işlem sayılarını göstermektedir.

İşlem 2: İşletme 100.000.000TL borç almıştır


VARLIKLAR=SERMAYE+BORÇLAR
AKTİF=PASİF

(B) KASA HS. (A) (B) SERMAYE HS. (A) (B) BORÇLAR HS. (A)
= +
(1) 1.000.000.000 (1) 100.000.000
(1) 1.000.000.000
(2) 100.000.000

Bu işlemde hem aktif hemde pasif hesaplarda artış olmuştur. Bu artış nedeniyle aktif
olan kasa hesabı borçlandırılmış pasif hesap olan borçlar hesabı alacaklandırılmıştır.
İşlemlerin daha kolay anlaşılmasını sağlamak amacıyla, her işlem için hesapları simgeleyen
“T” ler yeniden gösterilmektedir. Aslında her hesap bir kez açılır ve bütün işlemler sırasıyla
hesaba yazılır.

İşlem 3: İşletme 50.000.000 TL lık peşin mal satın almıştır.


(B) KASA HS. (A) (B) MAL HS. (A)
+ =
1.000.000.000
100.000.000 (3) 50.000.000 (3) 50.000.000

(B) SERMAYE HS. (A) (B) BORÇLAR HS. (A)


+

(1) 1000.000.000 (2) 100.000.000

64
Bu işlemde bir aktif hesapta (Kasa hesabında) azalma olurken diğer aktif hesapta
(mal hesabında) artış olmuştur. Aktif hesaplarda azalma için alacaklandırma kaydı
yapıldığından, 50.000.000 lira kasa hesabının alacağına yazılmıştır. Malda meydana gelen
artış, mal hesabının borcuna yazılarak kaydedilmiştir. Çünkü aktif hesaplarda meydana gelen
artış için ilgili hesabın borcuna kayıt yapılır.

İşlem 4: İşletme, yaptığı bir hizmet karşılığında 15.000.000 lira almıştır.

(B) KASA HS. (A) (B) MAL HS. (A)


+ =
(1) 1.000.000.000
(2) 100.000.000 (3) 50.000.000 (3) 50.000.000
(4) 15.000.000

(B) SERMAYE HS. (A) (B) BORÇLAR HS. (A)


+
(1) 1000.000.000
(2) 100.000.000
(4) 15.000.000

Bu işlem bir gelir sağlandığını gösterir. Görülen hizmet karşılığı elde edilen para
varlıkları (aktifi) artırır. Varlıkların artması nedeniyle işletmenin öz sermayesi de artar. Bu
nedenle kasa hesabı borçlandırılmış sermaye hesabı alacaklandırılmıştır.

İşlem5 : İşletmede çalışanlara ücret olarak 10.000.000 lira ödenmiştir.

(B) KASA HS. (A) (B) MAL HS. (A)


+ =
(1) 1.000.000.000
(2) 100.000.000 (3) 50.000.000
(3) 50.000.000
(4) 15.000.000 (5) 10.000.000

1.115.000.000 60.000.000

(B) SERMAYE HS. (A) (B) BORÇLAR HS. (A)


+
(5) 10.000.000 (1) 1000.000.000
(2) 100.000.000
(4) 15.000.000

10.000.000 1.015.000.000
65
Bu son işlem bir giderin meydana geldiğini göstermektedir. İşletmenin gelir
sayabilmek için çalıştırdıkları kişilere ödediği 10.000.000 lira, aktifte bir azalmaya, yani
işletmeden para çıkmasına yol açmıştır. Aktifdeki bu azalma işletmenin öz sermayesini azaltır.
Çünkü işletme sahiplerinin varlıklar(aktifler) üzerindeki hakları azalmaktadır. Bu nedenle
kasa hesabı alacaklandırılırken, sermaye hesabı borçlandırılmıştır.

Döneme ait işlemlerin yukarıdakilerden ibaret olduğunu kabul edelim.


Dönem sonunda hesaplarından yararlanarak bilanço düzenlenir.
Kasa Hesabı + Mal Hesabı = Sermaye Hesabı + Borçlar Hesabı
1.115.000.000 50.000.000 1.015.000.000 100.000.000
60.000.00 - 10.000.000 -
0
- - - -
1.055.000.00 50.000.000 1.005.000.000 100.000.000
0

Aktif (A)İşletme Bilançosu Pasif

SERMAYE 1.005.000.000
KASA 1.055.000.000 BORÇLAR 100.000.000
MAL 50.000.000

Pasif Toplamı 1.105.000.000


Aktif Toplamı 1.105.000.000

Düzenlenen bilançoya bakıldığında bilançonun aktifini borç kalanı veren kasa ve


mal; bilançonun pasifini alacak kalanı veren sermaye ve borçlar meydana getirmiştir.
Dolayısıyla genel kural olarak; borç kalanı veren hesaplar bilançonun aktifini, alacak kalanı
veren hesaplar bilançanun pasifini oluşturacaktır.84

84
SÜRMELİ; BENLİGİRAY, a.g.e., s.38-41

66
5.6. SERMAYEDEKİ DEĞİŞMELERİN GELİR VE GİDER
HESAPLARINDA İZLENMESİ:

Bütün işlemler, varlıklar,borçlar ve sermaye hesaplarına kaydedilerek izlenebilir.


Yukarıdaki örnekte olduğu gibi işletmenin sermayesini artıran gelirler, sermaye hesabının
alacağına, işletmenin sermayesini azaltan giderler sermaye hesabının borcuna yazılmıştır.
İşletmenin öz sermayesini değiştiren(artıran, azaltan) çok sayıdaki işlem sadece sermaye
hesabında izlenildiğinde, bu işlemlerin analiz ve gelir tablosunun hazırlanması kolay
olmayacak, ayrıca sermaye tutarı sürekli değişeceğinden, sermayenin ilk tutarı ve bu tutarda
meydana gelen değişmeler hakkında sağlıklı bilgi sahibi olunamaz.

Belirtilen nedenlerle işletmenin öz sermayesini etkileyen günlük işlemler için gelir


(hasılat hesapları) ve gider hesapları diye adlandırılan sonuç hesapları kullanılır. Dolayısıyls
sonuç hesapları, öz sermayedeki artış ve azalışları izlemekte kullanıldıklarından, sermaye
hesabına paralel şekilde çalışır.

İşletme faaliyetlerine bağlı olarak bir gelir doğduğu zaman bu gelir sermayeyi
artıracağından, ilgili gelir hesabının alacağına yazılır. Bir gider ortaya çıktığında ise,
sermayede azalış olacağından bu gider ilgili gider hesabının borcuna yazılır.

BORÇ (B) ALACAK(A)


........................Geliri Hesabı

Elde edilen gelirler

Gelir yaratan işlemler uygun gelir hesaplarına kaydedilir. Örneğin ; faiz gelirleri
hesabı, komisyon gelirleri hesabı, satışlar hesabı gibi gelir hesapları her zaman kalanı verirler.
Dönem sonunda gelir hesaplarının toplamları yapılır, kalanları bulunur ve kalanlar gelir
BORÇ (B) ALACAK(A)
giderleri toplayaran “dönem karı veya zararı hesabı” na devredilir.
........................Gideri Hesabı

Yapılan Giderler
67
Gider işlemleri; genel yönetim giderleri hesabı, finansman giderleri hesabı gibi
konusuna uygun adı taşıyan hesaplara kaydedilir. Gider hesapları daima borç kalanı verirler.
Hesap döneminin sonunda bütün gider hesaplarının toplamları yapılır, kalanları bulunur ve
kalanlar dönem karı ve ya zararı hesabına devredilir.

Dönem karı veya zararı hesabı işletmenin bir hesap dönemi içinde öz sermayesinde
kar yada zarar şeklinde meydana gelen artış veya azalışın gösterildiği bir çizelgedir. Bu
hesabın boş tarafı , hesap dönemi içinde meydana gelen bütün giderleri alacak tarafı ise bütün
gelirleri gösterir.
BORÇ (B) ALACAK(A)
Dönem Karı ve Zararı Hesabı

Gider hesaplarının Gelir hesaplarının


tutarları tutarları

Gelirler giderlerden daha fazla olduğunda, aradaki fark işletmenin net karını,
giderlerin gelirlerden daha fazla olması halinde aradaki fark işletmenin zararını gösterir. 85

5.7. HESAPLARIN SINIFLANDIRILMASI:

İşletmede kullanılan hesaplar, muhasebenin temel mali tabloları olan bilanço ve gelir
tablosunun oluşturulmasına yönelik olarak aşağıdaki gibi iki ana gruba ayrılır.

1) BİLANÇO HESAPLARI
Aktif Hesaplar
(a) Varlık Hesapları
85
a.g.e, s.42-43

68
(b) Borç hesapları Pasif Hesaplar
(c) Öz sermaye hesapları

2) GELİR TABLOSU(SONUÇ) HESAPLARI


a) Gelir (Hasılat ) Hesapları
b) Gider Hesapları

Bilanço hesapları, görüldüğü gibi varlıkları, sermayeyi ve borçları yansıtan


hesaplardır. Varlıklar = sermaye + borçlar şeklindeki bilanço eşitliğinin sol tarafına aktif , sağ
tarafına pasif denildiği için varlık hesaplarına aktif hesaplar, borçlar ve sermaye hesaplarına
da pasif hesaplar adı verilmektedir. İşletmenin faaliyeti sonucu ( kar veya zararı) oluşturan
gelir ve giderler kendi adını taşıyan hesap gruplarında izlenir.

Hesaplar, yukarıdaki sınıflamanın yanında ayrıca mali nitelikli işlemlerin etkilerine


bağlı olarak, kayıtlarının temel olup olmamasına göre de şu şekilde sınıflandırılabilir:

1) Asli Hesaplar
2) Düzenleyici Hesaplar
3) Geçici Hesaplar
4) Nazım Hesaplar

5.7.1. Asli Hesaplar:

Asli hesaplar, varlıklar, borçlar ve sermaye unsurlarını örneğin kasa, mal, bina,
alacaklar, borçlar gibi unsurlar ile gelir ve giderleri doğrudan doğruya ifade eden hesaplardır.
5.7.2. Düzenleyici Hesaplar:

Düzenleyici hesaplar asli hesapları etkileyen ve asli hesapların temsil ettiği aktif ve
pasif değerlerin gerçek değerleriyle gösterilmesini sağlamak için kullanılan hesaplardır.
Bunlar ;

 Aktifi düzenleyici hesaplar

69
 Pasifi düzenleyici hesaplar

olarak ikiye ayrılır.

Aktif değerlerden birinde düzenleme etkisi yaratmak amacı için kullanılacak hesap
pasif nitelikli pasif değerlerden birinde düzenleme etkisi yaratmak amacı için kullanılacak
hesap, aktif nitelikli olacaktır.

5.7.3. Geçici Hesaplar:

Geçici hesaplar, tamamlanmayan işlemler ve belirli bir süre için veya bir konu için
kullanılan hesaplardır.

5.7.4. Nazım Hesaplar:

Nazım hesaplar, varlıklarda borçlarda ve sermayede artış veya azalış yaratmayan


ancak işletme yönetimi ve diğer ilgililer tarafından bilinmesi ve izlenmesi gereken işlemlere
ait hesaplardır. Bu hesaplar, bilançonun hem aktifinde hem de pasifinde aynı ad ile karşılıklı
olarak yer alırlar.86

86
a.g.e., s.43-44

70
KAYNAKÇA

1. ARIKAN, Türkan, Muhasebe Teknik I , Der Yayınları, İstanbul, 1982

2. ARKUN , Osman F.; ÖCAL, Fikret, Yönetim Muhasebesi Ders Notları, Beyazıt
İktisadi ve Tic. İlimler Yüksek Okulu Yayın ve Yardım Derneği Yayınları No: 31,
İstanbul, 1975

3. ATAMAN, Ümit, Muhasebede Dönem Sonu İşlemleri, 5. Baskı, M.Ü. Nihad Sayar
Yayın ve Yardım Vakfı Yayınları, İstanbul, 1989

4. BURNS, Thomas J. ; HENDRICKSON , Harvey S. , The Accounting Primer : An


Introduction to Financial Accounting, McGraw-Hill, New York, 1972

5. CEMALCILAR, Özgül; ERDOĞAN, Nurten , Genel Muhasebe, 4. Baskı, Beta


Basım Yayım Dağıtım AŞ., İstanbul, 1997

6. CEMALCILAR, Özgül; ÖNCE, Saime, Muhasebenin Kuramsal Yapısı , Anadolu


Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 1999

7. DIAMOND , Michael A.; HANSEN, Don R. ; MURPHY, David S., Financial and
Management Accounting, South- Western Publishing Co., Cincinnati, Ohio : South-
Western, c1994

8. ERKURAL, Kenan, Muhasebe Prensipler ve Uygulama, 9. Baskı, M.Ü. Nihad


SAYAR Yayın ve Yardım Vakfı Yayınları , İstanbul, 1988

9. GÜCENME, Ümit, Mali Tablolar Analizi, Marmara Yayınevi, Bursa, 2000

10. HERMANSON, Roger H.; SALMONSON, James Don Edwards R.F., Accounting
Principles, Business Publications, Plano, Texas, 1987

71
11. HORNGREN, Charles T. ; HARRISON, Walter T., Accounting, Annotations by Betsy
Willis and Becky Jones , Englewood Cliffs, N.J. , Prentice Hall, c1992

12. KÜÇÜKSAVAŞ, Nihat, Genel Muhasebe, Atatürk Üniversitesi Yayınları, Erzurum,


1984

13. KÜÇÜKSAVAŞ,Nihat, Genel Muhasebe İlkeler ve Uygulaması, 7. baskı, Beta


Basım Yayım Dağıtım AŞ., İstanbul, 1998

14. LALİK, Ömer, Finansal Muhasebe, AİTİA Muhasebe Yüksekokulu Yayınları,


Ankara,1982

15. LARSON, Kermit D.; MILLER Paul B. W., Fundamental Accounting Principles,
13th Edition, Homewood, Irwin

16. NEEDLES, Belverd E.; ANDERSON, Henry R.; CALDWELL, James C., Principles
of Accounting, Houghton Mifflin Co., Boston, c1993

17. ÖZASLAN, İsmail, Muhasebenin Esasları, İstanbul İktisadi veTic. İlimler


Akademisi Yayınları-51, İstanbul, 1970

18. SEVİLENGÜL,Orhan, Genel Muhasebe, 5.Baskı, Gazi Büro Kitabevi, Ankara,1996

19. SÜRMELİ, Fevzi; BENLİGİRAY, Yılmaz, Genel Muhasebe, 4. Baskı, Anadolu


Üniversitesi Yayınları , Eskişehir,1998

20. WEYGANDT, Jerry J. ; KIESO, Donald E.; KELL, Walter G., Accounting
Principles, Wiley, New York, c1993

21. http://pekiyi.8m.com/muh.html

72

You might also like