You are on page 1of 103

Baremin 7.

dereoesinde memur ¥akov Petroviç 0oladkin o geoe deliksiz uykusundan uyandigi zaman, saat
sabahin sekizine geliyordu. 0oladkin esneyerek gerindi, sonra gozlerini açti ve bir iki dakika hiç kimildamadan
yatti. uyanip uyanmadigini, çevresinde olup bitenlerin gerçek mi, yoksa basi sonu olmayan geoe düsünün bir
devami mi oldugunu anlamaya çalisti. Kendini toparlayinoa etraf bütün oanliligi ve her zamanki haliyle karsisinda
belirdi. ¥attigi küçük odanin kirli yesil, isli, tozlu duvarlari, kirmiziya boyali bir masa ve çiçek desenli kirmizi
musamba kapli $ark isi sedir hepsi her gün gordügü seylerdi.
¥akov Petroviç'in bir geoe onoe eve dondügü zaman üstünden çikarip rasgele firlattigi bumburusuk elbise dertop
halde kanepenin üstündeydi. Puslu, donuk, çamura bulanmis hissi veren bir sonbahar sabahi penoereden oyle
ters, nursuz bir suratla bakiyordu ki, 0oladkin'in, hayal ülkesinde degil de Petersburg'da, $estilavoçnaya
3okagi'nda, kirayla oturdugu büyük bir apartmanin dordünoü katinda minnaoik dairesinde oldugundan, en ufak
kuskusu kalmamisti. 0oladkin bu onemli kesiften sonra, uyandigina adeta pisman oldu: Az onoeki düsün
devamini gormek umuduyla yeniden gozlerini yumdu. Ama hemen açildi, silkindi ve yataktan kalkti. Kafasindaki
daginik düsünoeler belirli bir biçim aldi. ¥akov Petroviç'in yataktan kalkinoa ilk isi, konsolun üstünde duran ufak
yuvarlak aynaya kosmak oldu. Aynada gordügü bir çift kirpisan goz, seyrek saçli kafa ve sarimtrak yüz gorenlerin
asla dikkatini çekmeyeoek kadar silikti. Ama aynada bunlari izleyen sahibi halinden memnundu.
÷ Çok sükür, her sey iyi gidiyor, dedi. ¥a aksilik olsun diye suratimda bir siviloe filan çiksaydi pek kotü olurdu
dogrusu. ¥ok yok, her sey son dereoe yolunda!¬er seyin iyi gittigine sevinen Bay 0oladkin, aynayi yerine koydu,
geoeligi sirtinda penoereye kostu, iç avluyu bir seyler arayan bakislarla taradi. ¥üzüne yayilan memnun
gülümsemeden, aradigini buldugu belli oldu. Bu sefer odasinin arkasindaki usak Petruska'nin bolmesine bakti,
Petruska'nin bolmede olmadigindan emin olunoa, parmak uçlarina basarak odasina dondü, masanin
çekmelerinden birini açti, elini daldirdi. lçini karistirdiktan sonra, bir yigin ise yaramaz ivir zivirin ve zamanla
sararmis, üzerindeki yazilar okunmaz hale gelmis kágitlarin altindan eski, solmus bir oüzdan çikardi. 0zenle,
adeta zevkle içindeki gizli küçük oebi açti. Cep oldukça siskindi. lçindeki renk renk kágitlar adamoagizin yüzünü
güldürdü. Banknotlari oüzdanindan çikararak ellerini ugusturdu. Uaha sonra, dünden beri kimbilir kaçinoi defa
degerli hazinesini saymaya basladi. Banknot destesini bas ve isaret parmaklari arasinda hisirdata hisirdata
sayiyordu. Bitirdikten sonra:
÷ 750 banknotumuz var... ¥abana atilaoak rakam degil! diye mirildandi. ¬em yalniz benim için degil, kim olsa
küçüm-semez bu parayi... Bununla neler yapilmaz ki! (0oladkin gene ellerini ugusturdu.) lyi ama, bizim Petruska
nerelere defolup gitti aoaba?
0oladkin hep o geoe kiligiyla usaginin bolmesini bir kere daha gozden geçirdi. Petruska hálá yerinde yoktu,
sadeoe odanin ortasinda kaynaya kaynaya tasmak üzere olan semaver hirçinlikla puflayip duruyordu. 'Uaha ne
bekliyorsunuz, suyum kaynadi, hazirim. Alin, isinizi gorün!' demek isteyen sikayetçi bir hali vardi.
÷ $eytanlar gotürsün senin gibi tembel herifi! lnsani çileden çikarir, namussuz... diye soylendi 0oladkin. ¬akli bir
kizginlikla ufak koridordan antreye geçti, kapiyi hafifçe araladi ve Petruska'yi sahanlikta, eliyle koymus gibi buldu.
Apartmanin usaklari, hizmetçi ve disardan gelen ne idügü belirsiz kimselerle çene çaliyordu. Petruska'nin durusu,
konusma sekli 0olad-kin'in hosuna gitmisti galiba, seslendi, sonra ofkeli ve oani sikilmis bir halle içeri girdi.
'¬ayvan herif, efendisini oigeri bes pa-
ra etmeyen güruha satiyor...' diye soylendi. 3onra Petruska'ya ters ters bakti:
- Ne yapiyordun orada?
÷ ¬iç... 0iyeoeklerimi getirdiler de...
- ¬aydi giy de gorelim.
Petruska, kibar ve zengin evlerde usaklarin giydikleri resmi elbiseyi giydi, himbiloa bir siritmayla efendisinin
odasina girdi. Kiligi son dereoe aoayipti. 3irtindaki eskioe yesil kaput en asagi bir arsin daha boylu birisine goreydi.
Kol ve yakalardaki seritler solmus, kararmisti. Llinde tuttugu yesil tüylü sapkanin kenari da ayni seritle çevriliydi.
Belinde, deriden bir kilifin içinde, usaklara mahsus kasatura vardi. Uaima sallapati gezen Petruska'mn bu resmi
kiyafete aldirmadan yalinayak oldugunu da eklersek, portresini tamamlamis oluruz.
Bay 0oladkin ona bir iki defa onünde donmesini soyledi, kiligini en ufak ayrintilarina kadar inoeledi, memnun
goründü. Petruska da bu teftis sirasinda efendisinin haliyle hareketlerini merak ve garip bir bekleyisle izliyordu.
0yle ya, bunoa hazirlik, Petruska'ya kiralanan satafatli kiyafet anoak resmi bir ziyaret veya bunun gibi onemli bir
olay için hazirlanmis olabilirdi.
usagin arastirioi bakisi ¥akov Petroviç'in huzurunu kaçirdi.
÷ Araba ne oldu? diye sordu.
÷ Kapida.
- Aksama kadar tuttun, degil mi?
÷ Lmrettiginiz gibi. ¥irmi bes kágit.
- Pekálá. Pabuçlarim geldi mi?
- 0eldi.
0oladkin ayakkabisindan da memnun kaldi, son olarak Petruska'dan çayini, yikanmasi ve tirasi için su istedi. ¬er
zamankinden daha ozenle yikandi, tiras oldu ve aoeleyle bir bardak çay içtikten sonra giyinmeye basladi. 0ioir
gioir bir pantolon, bronz dügmeli gomlek ve renkleri tatli, çiçekli bir yelek giydi. Alaoali ipek bir kiravat takti. Ln son,
oldukça yeni, terte-miz, firçalanmis resmi redingotunu1 sirtina geçirdi. 0iyinirken ikide bir onoe sag, sonra sol
ayagini hafifçe kaldirarak keyifli bir halde pabuçlarinin seyrine daliyordu. Anlamli goz kirpmalarla bir seyler
mirildanmasi o sirada hos, ilgi çekioi konularla mesgul oldugunu gosteriyordu.
0 sabah nedense dalginligi üstünde olan Bay 0oladkin, giyinmesine yardim eden Petruska'nin kas goz oynatarak
onu alayla süzmesinin farkinda degildi. 0iyinme fasli bitinoe para oüzdanini oebine yerlestirdi. 3onra çiplak
ayaklarini kunduranin içine sokmaya çalisan Petruska'yi son bir defa yukaridan asagi süzdü, o da hazirdi.
Boylelikle yola çikmalari için bir engel kalmamisti.
¥akov Petroviç telasli adimlarla merdivenden inerken kalbi hizla çarpiyordu. Asagida sekli belli olmayan bir arma
ile mavi bir kupa arabasi bekliyordu. Arabaoi birtakim gürültülü smgirtili sesler çikarak arabayi kapiya yanastirdi.
Petruska, onlari agzi açik seyreden birkaç mahalle aylagina goz kirparak efendisini arabaya bindirdi. Aptaloa
gülüsünü güçlükle tutarak:
- ÇeekL diye arabaoiya bagirdi, arabanin alt basamagina ilisti. Araba ayni singirtiyla Nevski Caddesi'ne dogru yol
aldi.
Araba avludan çikinoa Bay 0oladkin sinirli bir biçimde ellerini ovusturdu, birisine hos bir saka yapan adam
havasinda sessizoe güldü. Ama nesesi uzun sürmedi, gülümsemesi bir anda sondü, yüzü düsünoeli, gamli bir hal
aldi. ¬ava puslu, nemli oldugu halde ¥akov Petroviç, penoerelerden ikisini açmisti, saga sola bakarak yoldan
geçenleri dikkatle süzüyor, birinin ona baktigini fark edinoe hemen kibar, agirbasli bir tavir takiniyordu. Liteyni-
Nevski kavsagina gelinoe birden tuhaflasti, birisi nasirina basmis gibi yüzünü eksitti, telasla, hatta korkuyla
kendini arabanin bir kosesine atti. Çalistigi daireden iki genç memuru gormüstü. Memurlar da Bay 0oladkin'in
simdiye kadar boyle arabalarla gezdigini gormedikleri için, kasilmasini garipsemislerdi galiba. ¬atta ¥akov
Petroviç yanlis duymamissa, -sokakta yakisik almayan sey yaptilar- yüksek sesle seslendiler ona... Karsilik vermeyi
uygun bulmayan 0oladkin, içinden.
(t)Çalistigi dairenin isaretlerini tasiyan redingot.
- Bunlarinki de çooukluk... diye soylendi. ¬erkes arabaya biner. Ben de gerektigi için bindim. 3ersemler!.. Laten
neyin nesi olduklarini biliyorum. Uayak düskünü iki oahil... lsleri güçleri maas alip 'yazi-tura' atmak, o biçim evlere
gitmek... Birkaç soz hak ettiler ama, neyse...
Bay 0oladkin bunlari içinden geçirirken yeniden irkildi: Bu defa gayet iyi tanidigi bir çift Kazan ati kosulu zarif
araba sagdan arabasina yetisti ve ok gibi onünden geçti. Çift atli arabadaki adam, bos bulunup kafasini
penoereden uzatan 0olad-kin'i gormüstü. 0aliba o da bu karsilasmayi biraz garip buldu... Penoereden uzanarak,
arabanin kosesine sinen 0oladkin'i gizlenmeyen bir merak ve ilgi ile süzdü. Meraki yersiz degildi: Adam,
0oladkin'in masa sefi yardimoisi oldugu dairenin sube müdürlerinden Andrey lilipoviç'ti. 0oladkin, saklanmanin
bos oldugunu, Andrey lilipoviç'ih onu gorüp tanidigini anladi ve kulaklarina kadar kizardi. Bu sefer, '1anisiklik
gosterip ona selam vermem, kimligimi açiga vurmam gerekir miydi aoaba? ¥oksa, üstüme almayip, benzettigi
birisi gibi mi davranmaliydim?..' diye kendi kendini yemeye basladi. 3onunda gozlerini Andrey lilipoviç'e dikerek
sapkasini çikardi. Bir yandan da, '¬ayir efendim, hayir! Arabadaki adam ben degildim... ben degildim... diye
mirildaniyordu. Lvet, ben degildim - asla!'
Andrey lilipoviç'in arabasi hizli hizli geçmisti. $efin bakisinin büyülü etkisi dagildigi halde, 0oladkin kizarip
bozarmaya, bir seyler kekelemeye devam ediyordu. Bir aralik, 'Bu kadar çekinmekle aptallik ettim, dogrusu,' dedi.
'3erbest ama, kibar bir tavirla açikça soyleyebilirdim ona: ÷ Bu yemege ben de davetliyim Andrey
lilipoviç!'.Beoeriksizligini hatirlayinoa hiddetinden renkten renge girdi, kaslarini çatti, düsmanlarini kül edeoek
kudretteki kizgin bakisini arabanin kosesine dikti. Li-teyni Caddesi'ne donmesini soyledi. 0 dolayda oturan doktoru
Kristyan lvanoviç'e ugramak aklina geldi. Uoktora onemli bir meseleden soz açarak içindeki meraki gidereoekti.
0erçi Kristyan lvanoviç'le henüz yeni tanisiyordu, ona ilk defa anoak bir hafta onoe gitmisti. Ama doktorlara biraz
da papaz gozü ile bakildigi için, onlardan hiçbir sey gizlemeden konusulabilirdi.0oladkin arabayi Liteyni
Caddesi'nde bes katli bir binanin onünde durdurup indi, merdivene yoneldi. ¥ürürken bir yandan, '$u yaptiklarim
dogru mu, yerinde mi?' diye kusku ve üzüntü içinde düsünüyordu. 0 sirada, yabanoi evlerin merdivenini çikarken
daima duydugu hafif çarpinti da basladi, geçsin diye biraz durdu. Kararli bir tavirla, 'Adam sen de!.. Alt tarafi kendi
sorunum, ha saklamis, ha açiklamisim, kime ne?' diye omuz silkti. '¬em bu amaçla gitmiyorum ona. Adam anlar
tabii,'
Bunlari aklindan geçirirken ikinoi kata çikan 0oladkin, üzerinde 'Ur. Kristyan lvanoviç Rutenspitz' yazili küçük zarif
bir tabela bulunan kapinin onünde durdu. Uuruma yakisir serbest, ayni zamanda kibar bir tavir takinarak zile
uzandi. Ama daha zilin kordonuna dokunmadan ziyaretini mutlaka o gün yapmasa da olaoagim, yarin da
gelmesinin mümkün oldugunu düsündü. 1am doneoekken, merdivenden ayak sesi duydu, kararsizligindan
vazgeçerek, doktorun zilini çaldi.
ll
lç ve dis hastaliklar uzmani Kristyan lvanoviç Rutenspitz epey yasli ama, dinç bir adamdi. lavorileriyle gür saçlari
iyioe kirlasmisti, parlak gozlerinin bakisi dünyanin bütün hastaliklarini, ürküteoek kadar keskindi. 0ogsünde
oldukça onemli bir liyakat madalyasi isildiyordu.
Uoktor o sabah muayenehanesinde rahat bir koltuga kurulmus, esinin kendi eliyle sundugu kahveyi yudumluyor,
gelen hastalara reçeteler yaziyordu. Kanli basur olmus ihtiyar bir hastasini kapiya kadar ugurlayan Kristyan
lvanoviç yeniden koltuguna gomüldü. Baska bir hastayi muayeneye hazirlanirken içeri Bay 0oladkin girdi. 0aliba
doktorun hiç beklemedigi, hatta gelmesini istemedigi bir hastaydi bu, ilk anda adeta irkildi, yüzü
10
hafifçe çatildi. 0oladkin'in de bir huyu vardi: 0nemli gorüsmelere baslarken çogu zaman ilk anlarda sasirip
booalar, dili tutulur gibi olurdu. Bu defa da girisi zamaninda hazirlamadigi için, basmakalip bir ozür geveledi,
hemen ilk gordügü iskemleye kendini birakti. Ama davetsiz oturdugunu hatirlayinoa bozuldu, patavatsizligini
düzeltmek için dogruldu. 3onra bu hareketi de yersiz buldu ve arkasindan üçünoü bir pot kirdi: Kizarip boza-rarak
hareketlerini açiklamaya basladi. 3ozünün sonunu getire-meyinoe anlamli bir tavir takinarak sustu, yeniden
sandalyeye çoküverdi. Artik bir daha kalkmadi, sadeoe düsmanlarini tuzla buz etmek isteyen hisimli bakislarini
etrafta gezdirdi. Bakislarinin baska anlami da vardi: Bay 0oladkin bununla kendi halinde, etliye sütlüye
karismayan bir insan oldugunu, herkes gibi gonlünoe bir hayat yasadigini açikliyordu.
Kristyan lvanoviç hafifçe oksürdü, besbelli gelene hosgorürlügünü belirten anlasilmaz birtakim sozler mirildandi,
inoeleyen bakisini yüzüne dikti. Bay 0oladkin'de zoraki bir gülümseme belirdi:
÷ 3izi ikinoi defa rahatsiz ettigim için ozür dilerim Kristyan lvanoviç, diye basladi. Kusura bakmayin...
Konusurken sozoük seçmekte güçlük çektigi belliydi. Kristyan lvanoviç sigara dumanini havaya üfledi,
- ¬imm... Lvet?., diye mirildandi ve sigarasini masanin üstüne birakarak devam etti:
÷ 3ize geçen defa soylemistim: verdigim rejimi onemle uygulamaniz gerekir. 1edaviniz, eski aliskanliklarinizi
birakmaktan ibarettir. ¥ani, egleneoek, arkadaslarinizla, 'ahbaplarinizla gorüseoeksiniz. Kadeh tokusturmaktan,
neseli topluluklarda hos vakit geçirmekten kaçinmayaoaksiniz. Ne demek istedigimi anliyorsunuz, degil mi?
Uoktoru gülümseyerek dinleyen Bay 0oladkin oevap vermekte geoikmedi. Llbette, herkes gibi onun da kendine
gore hayati vardi. Lgleniyor, tiyatrolara gidiyordu, çalisip kazandigi için bunu yapaoak durumdaydi... 3ozgelimi,
büyük bir apartmanda küçük bir daire kiraladigini, Petruska adinda bir usagi oldugunu da ekledi.
11Uoktor basini salladi:
- ¬ayir efendim, size bahsettigim rejim bu degil. 3ize neseli, hareketli bir hayat lazim.
÷ Ama Kristyan lvanoviç, ben... Uoktor, 0oladkin'in sozünü kesti:
- Uemek istiyorum ki, yasayisinizi kokünden yenilemelisi-niz. ¬atta karakterinizi de bir dereoeye kadar
degistirmeniz lazim. (Kristyan lvanoviç son sozleri, anlamli bir sekilde, basarak soyledi.) Lvet, dedigim gibi,
eglenoeden kaçmamalisiniz, tiyatrolara, kulüplere gitmelisiniz. lçki düsmani olmamalisiniz. 3izin en büyük
yanlisiniz eve kapanip tek basina oturmaniz...
- Ama ben sessizlikten hoslanirim Kristyan lvanoviç. 0oladkin düsünoesini açiklamak için uygun sozoükler arar
gibi bir an sustu, sonra:
- Lvimde benden ve Petruska'dan, yani usagimdan baska kimse yok, dedi. Bambaska, kendime gore bir
yasayisim var Kristyan lvanoviç. Kendi kendine yeten, kimseye bagli olmayan bir insanim. 1abii herkes gibi ben de
sokaga çikiyorum, gezip dolasiyorum.
Uoktor dudak büktü:
÷ Bu havada gezmenin de pek tadi yok ya!
÷ Belki. Neyse... Arz ettigim gibi, zararsiz, kendi halinde bir insanim, Kristyan lvanoviç, yolum bambaska... ¬ayat
yolu bildiginiz gibi genis bir yol. Uemek istiyorum ki... Kusura bakmayin Kristyan lvanoviç, güzel konusmayi pek
beoeremem.
- ¬imm... Ne buyurdunuz?
÷ 3üslü laf edemem demek istiyorum.
0oladkin'in sesi biraz kirgindi, konusurken dili hafifçe dolasiyordu. 0arip bir gülümsemeyle:
÷ Lvet, bu yüzden baskalarina benzemiyorum, diye ekledi. larfaralik, piyaz-yaldiz benim isim degil... Uil dokmem,
dosdogru konusur ve hareket ederim. Lvet, dosdogru hareket ederim ben Kristyan lvanoviç.
÷ 0yle mi?.. Nasil yani?
Kisa bir sessizlik oldu. Uoktor, 0oladkin'i kuskulu bir bakisla süzdü. 0 da doktora yan yan, oldukça süpheyle
bakiyordu.
12

Uoktorun fikirlerini savunmasindaki inatçilik, Bay 0oladkin'i hem kizdirdi, hem sasirtti. 0 da ayni kesinlikle:
÷ Ben, gürültülü sosyete hayatini degil, yalnizligi, sessizligi severim, diye devam etti. 3alonlarda parke oilaoiligi
yapaoaksiniz... (Ayagini hafifçe yere sürterek reverans yapti.) 0radakilerin istedigi seyler kelime oyunlari, zarif
komplimanlar... Aradiklari sadeoe bu. Ben bunlari ogrenmedim Kristyan lvanoviç, vaktim yoktu buna... Kisaoasi,
goz boyamalar, dolaplar benim için degil. 0oründügüm gibiyim: 3ade, yaldizsiz bir adamim. 0yleyimdir, baska türlü
de olamam.
¥akov Petroviç bunlari soylerken her haliyle anlattigi sekilde olmaktan, çesitli dalavereler bilmemekten hiç
üzülmedigi-ni, tam tersine memnun oldugunu açikça gosteriyordu. Uoktor bu sozlerin ardindan yeni bir
münasebetsizlik bekliyormus gibi yüzünü eksiterek dinliyordu. Ama 0oladkin bu defa kisa kesti. uzun, anlamli bir
sessizlik oldu. 3onunda Kristyan lvanoviç:
- 0aliba asil konudan uzaklastiniz, dedi. Uogrusu, ne demek istedigini pek anlamadim?
1 0oladkin kaslarini çatti, sert, kesin bir biçimde:
- 3ize süslü konusmayi beoeremedigimi soyledim Kristyan lvanoviç, dedi. Ayip degil ya, elimden gelmez.
÷ ¬imm...
÷ Kristyan lvanoviç! diye tekrar basladi 0oladkin. 3esi bu defa olçülü, hafif çikiyor, tane tane konusuyordu:
- Kristyan lvanoviç, odaniza girerken soze ozür dilemekle basladim. 1ekrar tekrar beni bagislamanizi ve hos
gormenizi dilerim. 3ize kendimi oldugumdan baska türlü gostereoek degilim: Küçük bir adamim, biliyorsunuz. Ama
emin olun, büyük bir adam olmadigimdan gurur duyuyorum. Lntrikaoi degilim, bununla da ovünüyorum. 3insilikten
hoslanmam. Uaima açik, hileye basvurmadan hareket ederim. 0ysa ki, bazi kisilere kotülük etmek elimdedir, kime
ve ne sekilde oldugu benim bileoegim sey... Anoak bu çesit hareketleri küçüklük sayarim. Bu bakimdan en ufak
kusurum yok Kristyan lvanoviç. Lvet, bu bakimdan, diyorum.
130oladkin bir an anlamli bir biçimde sustu. 3onra yumusak ama heyeoanli bir sesle devam etti:
- Uedigim gibi, hayatta dosdogru, zikzakli yollara sapmadan yürürüm, obür sekli baskalarina birakiyorum, onlar
belki bizden de sizden de yaman... Ama sizi degil, onlarla yalniz kendimi kastetsem daha dogru olur. lmali
sozlerden de hoslanmam. lkiyüzlülüge tenezzül etmem, iftiradan, dedikodudan tiksinirim. Maskeyi anoak maskeli
balolara gittigim zaman kullanirim, baska zamanlar yüzüm açiktir, oldugum gibiyim... $imdi izin verirseniz size bir
sey soraoagim Kristyan lvanoviç: Bir oan düsmaniniz olsa, ooünüzü nasil alirdiniz?
Karsisindakini etkilemek için kelimeleri seçerek, tane tane konusuyordu. ¬alinde huzursuzluk, kusku vardi.
0ozlerini Kristyan lvanoviç'e dikmis, derin bir merakla bakiyor, oevabini bekliyordu. ¥azik ki aldigi karsilik bekledigi
havada degildi... Uoktor anlasilmaz bir seyler mirildandiktan sonra, koltugunu masaya dogru çekerek çok nazik,
ama soguk bir biçimde ¥akov Petroviç'in ne istedigini bir türlü anlayamadigini, zamaninin çok degerli oldugunu
soyledi. ¬astaligiyla ilgili yonlerde elinden geleni yapip, mesleginin, disinda konulari oevapsiz birakaoagini soyledi,
bir reçete yazmaya hazirlandi. Ama 0oladkin yerinden firladi, doktorun eline yapisti:
- lstemez Kristyan lvanoviç, reçete filan istemez!.. ¬iç gerek yok...
¬alinde garip bir degisiklik belirdi: Kursuni gozlerinde bir parilti geçip sondü, dudaklariyla yüz çizgilerinde inoe
titremeler vardi. Uurdugu yerde titriyordu. Kristyan lvanoviç sasirdi. Koltuguna büzülerek 0oladkin'e adeta
kuskuyla bakiyordu. 0 da hep ayni tavirla doktoru süzüyordu. 3onunda Kristyan lvanoviç tutunmak ister gibi
0oladkin'in redingotunun yakasina dokunarak ayaga kalkti. Bakislarini birbirinden ayirmadan birkaç saniye
karsilikli durdular. Ama 0oladkin'in aoayip hareketleri bununla bitmedi. Birdenbire sol eli ile Kristyan lvanoviç'in
yakasini tuttu, sag eliyle gogsünü yumruklamaya, içli içli aglamaya basladi. Bu haliyle bir seyler anlatmak,
açiklamak istiyor
14
ama, hiçkiriklarla bogularak tek kelime soyleyemiyordu. 3onunda saskinligi geçen doktor:
- Rioa ederim, sakin olun! dedi. 0oladkin'i karsiki koltuga oturttu.
÷ Ah, bilemezsiniz Kristyan lvanoviç, düsmanlarim var benim! dedi 0oladkin, sesinden, halinden korku
seziliyordu. Müthis düsmanlar... Beni yok etmek için tuzak kurdular!
÷ Neden düsmanlariniz oluyormus, bunu da nerden çikardiniz? Bos kuruntu bunlar oanim. 0turun suraya...
Rahatça oturun, soyle!..
Kristyan lvanoviç, Bay 0oladkin'i koltuga yerlestirdikten sonra sinirli bir halde dolasmaya basladi. 0oladkin bu
dolasmayi ürkek bir bakisla izliyordu. uzun bir sessizlik oldu.
0oladkin birdenbire dogruldu, nedense güoenik bir hali vardi:
÷ Çok tesekkür ederim Kristyan lvanoviç. Bana gosterdiginiz oandan ilgiyi asla unutmayaoagim. lzninizle...
Uoktor onu yeniden koltuga oturttu. Bu defa oldukça sert bir sesle:
÷ ¬er seyden onoe sakin olun, dedi. Neyiniz var, oaninizi sikan nedir, anlatin bana. Kimmis bu düsmanlar?
0oladkin gozlerini yere indirdi:
- Kalsin. $imdilik kalsin Kristyan lvanoviç... Uaha uygun bir zamanda anlatirim. llkin her seyi meydana çikarayim,
bazi kisilerin yüzlerinden maskeleri düssün... 0 zamana kadar kalsin. 0erçegi ogrendikten sonra sizin de bana hak
vereoeginize eminim. $imdilik izninizle... lyi günler!
¥akov Petroviç oiddi, kesin bir tavirla sapkasini alarak kalkti.
÷ Pekálá... 3iz bilirsiniz... 0ene kisa bir sessizlik oldu.
- Ben sey... diye basladi doktor. Llimden geleni esirgemem, emin olun, iyiliginizi oandan istiyorum.
÷ Anliyorum Kristyan lvanoviç, anliyorum. 3izi gayet iyi anliyorum. Rahatsiz ettigim için ozür dilerim Kristyan
lvanoviç.
15- ¬imm... Bunun için soylemedim. Ama gene siz bilirsiniz. llaçlarinizi ihmal etmeyin.
- 1abii Kristyan lvanoviç, tabii. 3oylediginiz gibi, ilaçlarima devam edeoegim. ¬em de ayni eozaneden alirim onlari.
Bu zamanda eozaoi olmak da bir seydir. Uegil mi, Kristyan lvanoviç?
- Neden? Anlamadim.
- Çok basit... Uemek istiyorum ki, zamanimizda degil eozaoi kalfalari, baldiri çiplak sokak serserileri bile
kendilerini bir sey saniyorlar...
÷ ¬imm... Bununla ne demek istiyorsunuz yani?
- Arz edeyim. Bakin, bir kisiyi... 0rnegin, müsterek dostumuz vladimir 3emyonoviç'i ele alalim.
÷ Lfendim?
÷ Lvet Kristyan lvanoviç, ondan bahsetmek istiyorum. 0orüyorsunuz ya, benim de bazi aoi gerçekleri yüzüne
vuraoagim kimseler var... Bunu hiç çekinmeden yaparim.
- Nasil?
- Basbayagi. 1asi gedigine koymasini biliriz demek istiyorum.
- Ne tasim?
- Atasozü bu, Kristyan lvanoviç. ¥ani, sirasi gelinoe yerli yerinde laf etmek... 0rnegin karsinizdakini usturuplu
sekilde bir seyler için tebrik etmek gibi...
÷ 1ebrik mi etmek?
- Lvet. 0eçen gün çok yakin ahbaplarimdan birinin yaptigi gibi.
÷ Ne yapmis o yakin ahbabiniz?
Uoktor, ¥akov Petroviç'e dikkatle bakti. 0teki devamla:
÷ Ne mi yapti? dedi. 3ozünü ettigim ahbap, oandan bir arkadasimin terfini soyle tebrik etmis: '1erfinizi oandan
tebrik etmek firsatini bulduguma çok memnunum vladimir 3emyono-viç' demis. '¬esabiniza bu kadar sevinmeme
ayrioa, bunun 'da-yilar'in sozünün geçmedigi zamanda olusu sebeptir.'
Bay 0oladkin kurnazoa bir goz kirpmayla basini salladi, doktora bakti.
16
- ¬imm... Uemek boyle diyor dostunuz, ha?
÷ Lvet Kristyan lvanoviç, aynen boyle. 3oylerken de dostumuz vladimir 3emyonoviç'in orada bulunan amoasi
Andrey lilipoviç'e oyle bir bakti ki!.. Ama vladimir 3emyonoviç'in ter-finden bana ne, diyeoeksiniz? ¬iç. viz gelir!..
1erfini birakin da daha dünkü çoouk bugün evlenmeye kalkiyor. Bunu da güzeloe yerlestirdim, sonra izin isteyip
çiktim.
- ¥aa...
- Ama gitmeden onoe kendi kendime, '0ldü olaoak,' dedim. 'Bari bir tasla iki kus vurayim...' Bir de Klara 0lsufyev-
na'ya dokundurdum. (Lvvelki gün 0lsufi lvanoviç'lerdeydik.) Klara 0lsufyevna pek dokunakli birkaç sarki okudu.
Uedim ki, '3on dereoe inoe ve dokunakli okuyorsunuz. Bakalim, dinleyenlerin duygulari soyleyisiniz gibi içten mi?'
¥ani, ovgülerinde sesinin degil, dinleyenlerin çikarlarinin on planda geldigini anlatmak istedim.
- Ne yaptilar?
÷ Ne yapaoaklar, yuttular soylediklerimi.
÷ ¬imm...
÷ Lvet. 3onra ihtiyara dondüm: '0lsufi lvanoviç,' dedim. 3ize neler borçlu oldugumu, çoouklugumdan beri
gosterdiginiz bütün iyilikleri biliyor, takdir ediyorum. Bunun için açik konusuyorum sizinle: 0ozlerinizi açin 0lsufi
lvanoviç! Lvet, aynen boyle soyledim. Benim gizlim kapaklim yok, ozüm sozüm dosdogru, apaçik...
- 0yle mi?
÷ 0yleyimdir Kristyan lvanoviç.
- Peki, 0lsufi lvanoviç ne dedi?
÷ Ne desin? Bir seyler geveledi: 'Ben seni bilirim... Lkselansimiz da iyiliksever bir insandir...' falan filan. lhtiyarlik,
ne olaoak! Bunadi adamoagiz...
÷ ¥ok oanim.
÷ 1abii Kristyan lvanoviç. ¬os, bu konuda hepimiz de oyleyiz ya... Ama 0lsufi lvanoviç'in bir ayagi çukurda sayilir
artik. 0ene de birisi bir dedikoduya baslamasin, moruk hemen oanlanir, kulak kesilir.
0teki, l:2
17
i÷ Ne gibi dedikodu?
- Ne olursa olsun... Bizim kooa ayi ile yegeni çevremizin kooakarilariyla fiskoslarini, sisirdikleri dedikodulari doküp
duruyorlar. Kisaoasi, adami yok etmek için ne lazimsa yapiyorlar.
÷ 0ldürmek için mi?..
÷ Lvet, Kristyan lvanoviç, manen oldürmek için. Bahsettigim yakin dostum için çikardiklari dedikodulari bir
bilseniz...
Uoktor basiyla anladigini isaret etti, 0oladkin devam etti:
÷ 0yle seyler uydurdular ki Kristyan lvanoviç, soylemeye dilim varmiyor.
÷ ¬imm..1.
- Uiyorlar ki, adamoagiz bir kadinla evlenmek için bir kágit imzalamis... ¥ani nisanlanmis o kadinla... Kadin da
kim, biliyor musunuz?
-¥oo...
- ¥emek yedigi asevinin sahibi, adi bir Alman karisi... 3ozde borçlandigi yemek parasini odeyemedigi için
alaoakmis onu...
- 0radakiler mi soylüyor bunu?
÷ Aa, siz de mi inandiniz Kristyan lvanoviç?.. Rioa ederim, o basit, arsiz Alman karisi... Karolina lvanovna... Adini
duydunuz herhalde?..
÷ vallahi, dogrusunu isterseniz...
- Anladim Kristyan lvanoviç, anladim ve içimden hak verdim size... i
÷ $imdi nerede yasiyorsunuz siz?1
- $imdi mi Kristyan lvanoviç?
÷ Lvet. Uemek istiyorum ki, eskiden yasadiginiz... 0oladkin kisa, kuru bir gülüsle:
- ¥alniz eskiden degil, simdi de yasiyorum Kristyan lvanoviç. 0mrüm oldukça yasayaoagim insallah!
Kristyan lvanoviç bozuldu.
- 3ozlerimi yanlis anladiniz. Uemek istiyorum ki...
- Ben de ayni seyi soylemek istiyorum. Bay 0oladkin hep oyle gülerek ayaga kalkti:
(l)Uoktor Almandir, konusurken bazi dil hatalari yapar,
18
- 3izi epey rahatsiz ettim Kristyan lvanoviç. lzninizle... lyi günler!
- ¬imm... $ey...
- Lvet evet, Kristyan lvanoviç, sizi gayet iyi anliyorum. lzninizle...
0oladkin oldukça kasilarak' konusuyordu. Ayaklarini bitistirip asker selami vererek odadan çikti. $askina donen
doktor arkasindan bakakaldi.
¥akov Petroviç 0oladkin merdivenden inerken keyifle gülümseyerek ellerini ovusturuyordu. Uisari çikinoa temiz
havada kendini tam bir ozgürlük içinde hissetti. ¬atta dünyanin en mutlu insani oldugunu kabul ederek dogruoa
gorevine gitmeyi düsündü. lakat arabanin tingir mingir yaklasmasiyla birden her seyi hatirladi. Petruska arabanin
kapisini açmis, efendisinin binmesine yardim etmeye hazirlaniyordu. ¥akov Petroviç garip bir onseziyle tatsiz bir
seyle karsilasaoakmis gibi ürperdi, yüzü yanmaya basladi. Ayagini arabanin basamagina atarken nedense basini
çevirip, Kristyan lvanoviç'in penoeresine bakti. 1ahmin ettigi gibi, doktor penoerenin onündeydi. 3ag eliyle
favorilerini düzlüyor, merakla onu seyrediyordu.
0oladkin arabanin bir kosesine büzüldü. 'Uoktor da ahmagin biri... diye soylendi. Belki hasta iyi etmesini bilmiyor
ama, odun kafali bir herif...'
3onra, emrini bekleyen Petruska'ya:
- ¬aydi, ne bekliyorsun!., diye bagirdi. 1ekrar Nevski Caddesi'ne yollandilar.
i
19lll
Bay 0oladkin o sabahi son dereoe telas içinde geçirdi. Ne-vaski'ye varinoa arabayi 0ostini Uvor'da1 durdurdu.
Petruska'yi pesine takarak ilkin bir kuyumou dükkánina daldi, isi basindan askin adam haliyle bin bes yüz
banknot' degerinde komple bir yemek bir de çay takiminin pazarligini yapti. ¬atta ayrioa süslü . bir sigaralikla
gümüs bir tiras takimi vermeye de kandirdi kuyumouyu. Bunun disinda gozüne kestirdigi birkaç esyanin fiyatini
ogrendikten sonra dükkánoiya, seçtigi esyayi ertesi gün veya hemen o gün almak için ugrayaoagini, ya da birisini
yollayaoagini soyledi, dükkánin numarasini not defterine yazdi. 1üooar, isi saglama baglamak için kaparodan soz
açti. 0oladkin, 'veririz, onu da veririz...' gibilerden bas salladi, adamoagizi agzi açik dükkánin ortasinda birakip
gitti. Uisarda pesine bir sürü satioi takildi, 0oladkin ikide bir, arkasindan gelen Petruska'ya bakarak gireoek baska
bir dükkán ariyordu. 3onunda bir sarrafa ugrayip yaninda ne kadar büyük para varsa bozdurdu. Bu iste epey
kayibi oldu ama, oüzdaninin siskin gorünüsü hosuna gitti. 3on olarak bir manifatura magazasina girip kadin
kumaslarindan birkaç elbiselik seçip pazarlik etti. Burada da kumasi almak için ayrioa ugrayaoagini soyledi.
1üooara, birazdan ugrayip kaparo vereoegini vadederek dükkánin adresini aldi, çikti. Birkaç magazaya daha
ugrayan 0oladkin hepsinde amansiz bir pazarliga girisiyor, dükkándan ikiser üçer defa çikip tekrar donüyordu.
lyioe kaptirmisti kendini bu alisverise...
0ostini Uvor'dan ünlü bir mobilyaoiya gitti, alti odali bir ev için esya seçti. 3on moda bir tuvalet masasina hayran
olarak onun da pazarligini yapti. 0bür dükkánlardaki gibi pazarlik bitinoe esyayi sonra alaoagini soyleyerek çikti.
Birkaç yere daha
(l)Lski Petersburg'un en büyük kapali çarsisi. (2)Banknot ruble gümüs rubleden daha az degerliydi.
20
ugradi. -Ama sonunda bu isler sikti onu, hatta nedense viodan azabina benzer bir duyguya kapildi. 0 anda oani ne
Andrey li-lipoviç'i, ne doktoru hatirlamak istiyordu. $ehir saati ogeden sonra üçü çaldi. Bay 0oladkin arabasina
binerken, elinde yaptigi alisveristen sadeoe bir çift eldivenle bir buçuk banknotluk ufak bir sise parfüm vardi. vakit
henüz pek erkendi. Arabaoiya Nevski Caddesi'nde büyük bir lokantanin onünde durmasini soyledi. 0 güne kadar
oraya ayak basmamisti, sadeoe duymus-lugu vardi. ¬afif bir kahvalti edip belirli bir saate kadar vakit geçirmeye
karar verdi.
¥edikleri karin doyuruou seyler degildi, soyle zengin bir ziyafete giden adamin mide ezginligini bastirmak için
birkaç lokma ile bir kadeh votkadan ibaretti. Bay 0oladkin yemegini bitirdikten sonra, bir koltuga yerlesti,
isteksizoe çevresini süzdü, günlük sudan gazetelerden birini alip goz gezdirmeye basladi. Ama birkaç satir
okuduktan sonra gazeteyi birakti, duvardaki aynadan kendine çekidüzen verdi. 3onra penoereden arabanin durup
durmadigini kontrol etti, yerine donerek gene gazeteyle oyalanmaya çalisti. ¬eyeoani her halinden belliydi. 3aate
bakti: ¬enüz üçü çeyrek geçtigini, daha epey bekleyeoegini anlayinoa bos oturmamak için hiç istemedigi halde bir
finoan çikolata ismarladi, içene kadar vakit biraz geçti. Bay 0oladkin hesabi gormek için kasaya giderken
arkasindan birisi omzuna vurdu. Liteyni Caddesi'nde rastladigi iki genç meslektasiydi bunlar. lkisi yasça da mevki
bakimindan da ¥akov Petroviç'den epey küçüktü. lliskilerinde ne fazla sogukluk, ne de yakinlik vardi, senlibenli
olmalari için sebep yoktu. 0oladkin bu karsilasmadan hiç memnun kalmadi, hafifçe bozulur gibi oldu, yüzü asildi.
0enç memurlar fikir fikir, neseliydiler:
÷ 0o, ¥akov Petroviç, masallah!.. 3izi burada goreoegimizi hiç ummazdik. ¬angi rüzgár atti?
0oladkin bozmadi:
÷ Aa, siz misiniz baylar, memnun oldum.
Küçük memurlarin gosterdikleri hayretten çok senlibenli-liklerini yadirgamisti. Kendini zorlayarak onlara ayak
uydurmaya çalisti. 0 da delikanlilardan birinin omzunu sivazladi. Küçük
21memurlarla genel olarak resmilik sinirlarini asamadigi için, hareketi beoeriksiz, yapmaoik oldu. Ayni havada
devam etmeye karar verdi:
÷ Le, bizim ayi ne alemde? Memurlar bakistilar.
÷ 0 da kim, ¥akov Petroviç?
÷ ¬aydi oanim, anlamazliktan gelmeyin! Kasadan paranin üstünü aldiktan sonra:
- 1abii Andrey lilipoviç'den bahsediyorum, dedi. Bu defa oiddi konusuyordu.
Memurlar gene goz goze geldiler, bakislari oldukça anlamliydi. Biri:
÷ Uairede, dedi. ¬em sizi sordu ¥akov Petroviç.
- Uáirede demek... Beni sordu, ha?.. Pek güzel.
- Lvet efendim, sordular... ¬alinizde bir baskalik var ¥akov Petroviç: Pek siksiniz-kokular, pomatlar... Anlayalim!..
- 0yle... Boyle gerekti baylar.
0oladkin gozlerini oteye çevirdi, zoraki gülümsedi. Memurlar onun gülümsemesine karsilik bir kahkaha attilar.
0oladkin kaslarini çatti. Kisa bir sessizlikten sonra iki genoe onemli bir sir açiyormus gibi:
÷ Bakin, sizinle dostça konusuyorum, dedi. 3iz beni sadeoe bir yonden taniyorsunuz baylar. 1abii bunda
kendimden baska kimsenin suçu yok, bunu da biliyorum.
Uudaklarini kisarak memurlari anlamli bir bakisla süzdü. 0nlar da gene bakisarak birbirlerine goz kirptilar.
÷ Lvet baylar, simdiye kadar tanimazdiniz beni, diye devam etti 0oladkin. Burada bu konuyu fazla desmeyi uygun
bulmuyorum. $u kadarini soyleyeyim size: Bazi insanlar vardir ki, egri, çaprasik yollardan hoslanmaz, anoak
maskeli balolara giderken maske takarlar. 3alonlarda kiritip reverans çakmayi kendine gaye edinmeyenler,
giydikleri pantolonun kalip gibi durmasini hayatta en büyük mutluluk saymayan, mutlulugu baska seylerde
arayanlar vardir. larfaradan, yilisma ve yaltaklanmadan, ama en çok üstüne vazife olmayan seylere burnunu
22
sokmaktan hoslanmayanlar da vardir... lste size hepsini soyledim baylar.
Bay 0oladkin sustu. 0enç memurlar diledikleri gibi eglendiler, istedikleri buydu zaten. 3on dereoe nezaketsiz bir
kahkaha attilar. ¥akov Petroviç kipkirmizi kesildi.
÷ 0ülün baylar, simdilik gülün! Ama zamani gelinoe gorürsünüz, dedi, onuru kirilmis insan haliyle kapiya yoneldi.
Kapidan son bir defa daha genç memurlara bakti.
- 3ize bir sey daha soyleyeoegim: Nasil olsa burada biz bi-zeyiz... Benim kendime gore kurallarim var. Basarisizliga
ugradigim zaman yilmam, basardigim seye de dort elle sarilirim, yalniz hiçbir zaman sinsilikle hareket etmem.
Lntrikaoi degilim ve bununla ovünürüm. Anlayaoaginiz. 3iyaset benim isim degildir. Uerler ki, av iyi avoinin ayagina
gelir. Bunu kabul ederim. ¥alniz bizim durumda avoi kim, av kim?.. Mesele bunda, baylar.
Bay 0oladkin anlamli bir halle sustu, esrarli bir eda ile kaslarini kaldirdi, dudaklarini kisti ve genç memurlara bir
bas selami vererek çikti. 0nlar da 0oladkin'in pesinden saskin saskin bakakaldilar.
Uisarda 0oladkin'i bekleyen Petruska'nin surati iyioe asikti. Lfendisini karsilarken:
- Lmriniz bayim? dedi. Ama bunu hiç de saygili bir sekilde soylememisti. Adamoagiz sabahtan beri kuru sogukta
sokak sürtmekten yilmisti. 0oladkin'in kahreden bakisini da umursamadi. 0oladkin alttan almayi daha uygun
buldu, oldukça yumusak bir sesle:
- lsmailovski Koprüsü'ne, dedi. '¥emege besten onoe oturmazlar tabii. $u halde hemen simdi gitmem pek erken
olaoak,' diye düsündü. 'Lvet, erken ama, ne zarari var? Resmi bir ziyafet degil ki. 0yleyse ben de, kibarlar arasi
dedikleri gibi 'sanfason' gidebilirim. Neden olmasin?.. Bizim ayi her seyin sanfason olaoagini soyledi zaten. $u
halde gitmemde hiç uygunsuzluk yok.'
(l)3ans façon: 1eklifsizoe.
23Bay 0oladkin bunlari aklindan geçirirken için için heyeoanlaniyor, onemli bir olaya hazirlanir gibi telaslaniyordu.
0turdugu yerde bir seyler mirildaniyor, sag eliyle birtakim isaretler yapiyordu. Bir yandan da ikide bir arabanin
penoeresinden uzanarak disariya bakiyordu. Uogrusu, o haliyle 'sanfason' bir aile yemegine giden adama
benzemiyordu Bay 0oladkin!
Araba, lsmailovski Koprüsü'nün yakininda, 0oladkin'in gosterdigi bir evin avlusuna singirdayarak girdi, sag
yandaki peronun onünde durdu, 0oladkin basini kaldirip ikinoi katin penoeresinde bir kadin golgesi fark etti,
ooskunlukla parmaklariyla bir opüoük yolladi. ¬eyeoandan hareketlerini kontrol edemiyordu. Arabadan indigi
zaman yüzü sapsariydi, pek saskin bir hali vardi. Peronda sapkasini çikardi, kendine çekidüzen verdi, yukari
çikmaya basladi, dizleri hafifçe titriyordu. Kapiyi açan usaga:
÷ 0lsufi lvanoviç evde, degil mi? diye sordu.
- Lvdeler efendim. $ey... yani... yoklar...'Lvde degiller...
÷ Nasil? Uavetleri var bugün. Ben yemege geldim... davetliyim... Beni tanimiyor musun oglum?
÷ 1animaz olur muyum bayim! Ama size kapiyi açmamami tembih ettiler... ne yapayim...
- Aa!.. 3açmalama oglum! 3en, sey... yanlisin var. Kim oldugumu biliyorsun tabii... ¬em davetliyim, yemege
davetliyim, anliyor musun?
Bay 0oladkin paltosunu çikardi, içeriye davrandi. Ama usak yolunu kesti:
- Affedersiniz beyim, içeri alamam sizi... Lmir aldik. Kusura bakmayin.
0oladkin'in benzi atti. 1am o sirada iç kapilardan biri açildi. 0lsufi lvanoviç'in emektar oda usagi 0erasimoviç
goründü. usak ona kostu:
÷ Bey içeri girmek istiyor, Lmelyan 0erasimoviç!
- Ahmagin büyügüsün oglum. lçeriye git 'de su namussuz haylazi, 3emyoniç'i yolla bana.
0erasimoviç genç usagi azarlayip yolladiktan sonra nazik, ama kesin bir biçimde ¥akov Petroviç'e yaklasti:
24
- Mümkün degil beyim. Bizim bey sizi kabul edemeyeoekleri için mazur gormenizi rioa ettiler.
÷Kabul edemeyeoekler mi?.. Boyle mi soylediler? Affedersin ama, neden aoaba, 0erasimoviç?
Bay 0oladkin'in sesi kopu kopuveriyordu. usak basini salladi:
- Mümkün degil.. Ben haber verdim ama, 0lsufi lvanoviç, 'Mazur gorsünler,' dediler. Kabul edemeyeoekler sizi.
- Anladim, ama neden?.. Neden?.. Nasil olur bu!..
÷ 0rasini bilemem beyim. 0zür dilerim... lslerimiz var...
÷ ¬ayir, hayir!.. 0lmaz, olamaz bu. 3en içeriye haber ver 0erasimoviç: Ben yemege davetliyim...
÷ Kusura bakmayin efendim... 0zür diliyorlar...
÷ 0zür diliyorlarsa durum degisir ama, gene de tuhaf, degil mi 0erasimoviç?
÷ Lfendimiz bilir... lzninizle beyim.
0erasimoviç kesin bir el hareketiyle ¥akov Petroviç'in ilerlemesini onledi ve tam o sirada disardan antreye giren iki
misafire yol açti. 0irenler Andrey lilipoviç'le yegeni vladimir 3emyonoviç'ti. lkisi 0oladkin'i biraz hayretle süzdüler.
Andrey lilipoviç bir sey soyleyeoek oldu ama, 0oladkin bozgunu kabullenmisti artik. Kipkirmizi kesildi, mahoup bir
siritmayla yere bakarak antreden merdivene çikti. Kapinin esiginde bir an durdu.
÷ Ben birazdan gene ugrarim .0erasimoviç, dedi. 3orunun halledileoegine eminim.
Andrey lilipoviç de 0oladkin'in pesinden sahanliga çikti:
÷ ¥akov Petroviç! diye seslendi. ¥akov Petroviç!
Bir kat asagi inen 0oladkin birden durdu, hizla basini kaldirarak oldukça sert bir sesle:
÷ Bir emriniz mi var Andrey lilipoviç? dedi.
÷ Ne oluyor ¥akov Petroviç, hayrola?
÷ Bir seyim yok Andrey lilipoviç. 0lsufi lvanoviç'lere gelmistim, donüyorum. 0zel hayatimla ilgili seyler bunlar.
÷ Ne demek istiyorsunuz?
25- 0zel hayatim, demek istiyorum Andrey lilipoviç. ¬erhalde bunda resmi hayatimi ilgilendireoek olumsuz bir yon
yoktur.
÷ Resmi hayatinizdan bahsetmenin sirasi mi simdi ¥akov Petroviç!
÷ Belki de sirasi degil Andrey lilipoviç. $imarik bir kizin küstahligi yüzünden...
- Nee?.. Ne dediniz?..
Andrey lilipoviç tikanir gibi oldu. 0oladkin, sefinin tuhaf-lastiginin farkina varmadi, bir adim one atarak tekrar
yukari çikaoak gibi oldu. Andrey lilipoviç elinde, olmadan geriledi, kuskuyla etrafa bakindi. 0oladkin bir iki
basamak çikinoa Andrey lilipoviç ondan daha çabuk davrandi, içeriye atti kendini, kapi hizla kapandi. 0oladkin
merdivende tek basina kaldi. $askinlik içindeydi. uzüntülü bir halde: 'Aksilik iste... Ne yapalim!..' diye mirildandi.
Birdenbire asagida konusmalar, ayak sesleri duyuldu. Bunlar, 0lsufi lvanoviç'e gelen misafirler olmaliydi... Bay
0oladkin toparlandi, paltosunun raton kürklü yakasini kaldirdi, yüzünü maskelemeye çalisarak hizli adimlarla
merdiveni inmeye koyuldu. Ayaklari dolasiyor, bütün vüoudunda bir gevseme, bir uyusukluk hissediyordu. 0ylesine
dalgindi ki, disarda, arabanin kapiya yanasmasini beklemeden avlunun çamurunu yogura yogura sokak kapisina
dogru yürüdü. Arabaya binerken bu hantal araçla birlikte yerin dibine, bir fare deligine tikilmak istiyordu: 0lsufi
lvanoviç'in evinde kim varsa hepsinin penoerelere üsüserek onu seyrettigine emindi. 0fkesini Petruska'dan aldi:
÷ Ne siritiyorsun, esek!
÷ 3irittigim yok benim. Nereye gidiyoruz simdi?
- Lve. ¬adi!
Petruska arkadaki basamaga yerleserek:
- Lve çek arabaoi! diye bagirdi.
0oladkin'in akli gene Petruska'ya takildi: 'Karga sesli herif...' diye ofkeyle düsündü. Araba lsmailovski
Koprüsü'nden epey uzaklasmisken birdenbire arabaoiya geri donmesini soyle-
26
di. Birkaç dakika sonra gene 0lsufi ivanoviç'in avlusundaydi-lar. Ama Bay 0oladkin'in huzursuzlugu üstündeydi o
gün: ,
÷ Uur be aptal herif, dur!.. 0eri don! diye haykirdi.
Arabaoi bu emri onoeden bekliyormus gibi, peronun onünde durmadan avluda bir tur yaparak sokaga sürdü.
Bu defa eve gitmekten de vazgeçen Bay 0oladkin, 3emyo-novski Koprüsü'nü geçtikten sonra oradaki sokaklardan
birine sapmasini soyledi. 0ldukça gosterissiz bir lokantanin onünde arabayi durdurarak hesabini gordü.
Petruska'yi eve yolladi. ¥alniz kalinoa lokantaya girdi, küçük ozel bir salona geçerek yemek ismarladi. Kendini iyi
hissetmiyordu, kafasi karmakarisikti. ¥emegi beklerken odada bir duvardan obür duvara gidip geliyordu. 3onunda
bir iskemleye oturdu, basini avuçlari arasina alarak durumu gozden geçirmeye basladi, bir karara varmasi
gerekiyordu.
lv
P gün Bay 0oladkin'in velinimeti 6. dereoede memur 0lsufi lvanoviç Berendeyev'in evinde birioik kizi Klara
0sufyev-na'nm yas günü son dereoe parlak, gorkemli bir ziyafetle kutlanmisti. Boyle bir ziyafet, lsmailovski
Koprüsü dolaylarinda oturan yüksek memur aileleri arasinda yillardir gorülmemisti.
Bir ziyafet ki, aksam yemeginden çok Baltazar1 ziyafetlerini andiriyordu... Levk, ihtisam, kibarlik bakimindan,
sofradaki Kliko÷sampanya, istiridye, ¥eliseyev'le Milütin'den gelen meyvelerin en pahalisi, mezelerin en çesitlisi,
hatta memur misafirlerin en seçkin olmasi Babil alemlerinden birini hatirlatiyordu bize... 0enç kizin yas günü
serefine düzenlenen bu ziyafet ufak çapta bir aile balosu ile sonuçlandi. Küçük balo deyip geçmeyelim: Kibarlik ve
genel durum bakimindan pek mükem-
(l)Balthazare: 3efahate, içkiye düskün Babil'in son hükümdari.
27mel, dort basi mamur bir balo oldu! Bununla beraber balodan çok samimi bir aile toplantisina benzemisti. Boyle
bir toplanti, anoak 6. dereoeden memur Berendeyev gibilerin evlerinde yapilabilir! ¬atta benoe, her 6. dereoe
memurun beoerebileoegi is de degildir. Ah, sair olsaydim! Ama Puskin ayarinda bir sair olmak kosuluyla... (Uaha
küçüklerin boyle konulara burun sokmamalari daha iyi...) lste aziz okuyuoular, oyle bir sair olsam, bu sayili günü
size bir anlatir, bir donatirdim ki, parmaginiz agzinizda kalirdi! ¬er seyden onoe siirime ziyafet sofrasindan
baslardim. Ln çok, genç ziyafet sahibesinin serefine kaldirilan ilk kadehin anlatilmasina onem verirdim.
Misafirlerin o andaki bekleyisini ve husu dolu, sessizlikten çok Uemosten'in belagatini andiran o sessizligi, ak
saçlarina yarasan yüksek nisanlarina gore seref mevkinde bulunan Andrey lilipoviç'in kadeh kaldirisini kaleme
alirdim. Bu gibi onemli anlarda içilmek üzere uzak bir ülkeden getirtilen kopügü bol, saraptan çok tanrilarin
içtikleri Nektar'a benzeyen sarabi da unutmazdim. Andrey lili-poviç'den sonra kadeh kaldirma siralarini bekleyen
baska misafirlerle mutlu ailenin bütün kisilerini bir bir çizerdim. 3ozü sik sik geçen Andrey lilipoviç'in, kadehine bir
damla gozyasi düsürürken tebrikleriyle mutluluk dileklerini sunmasini, Klara 0l-sufyevna'nin sagligi için ayrioa
mutluluktan, utangaçligindan bir bahar gülü gibi pembeleserek annesinin boynuna sarilmasini, ak saçli babasinin
duygulanip aglamasini nasil olsa gerektigi gibi dile getiremezdim.
Ayaklarini uzun hizmet yillari sirasinda kaybeden 0lsufi lvanoviç duygulanmakta hakliydi: Kader, çalisma yolundaki
çabasini ve geçirdigi üzüntüleri unutturmak için servet, büyüoek bir ev ve birkaç koyden baska güzel bir kiz evlat
vererek odüllendirmisti onu. 0lsufi lvanoviç o aksam çoouk gibi agladi, büyük koruyuou Lkselans'in iyiliklerinden
soz açti. 0 anda odada bulunanlarin ooskunlugunu nasil anlatirim size! $u kadarini soyleyeyim: ¬ali ve durusuyla
14. dereoeden genç bir memur olmaktan çok, general rütbesindekilere benzeyen bir delikanli Andrey lilipoviç'in
dokunakli nutkunu dinlerken tipki o yasli memurlar gibi gozyasi doktü. ¬os, Andrey lilipoviç'i o anda
28
yüksek bir memur veya herhangi bir devlet dairesinin bir sube sefine benzetemezdim. Kime, neye benzedigini ben
de bilemiyorum, benoe bunlarin hepsinin üstündeydi! ¥azik ki üslúbum boyle olaganüstü güzellikleri, ibret verioi
anlari ifade edeoek kadar kudretli ve agdali degildir. Boyle anlarda insan, bunlarin, kotülügü, muzir düsünoeleri,
ahlaksizligi ve kiskançligi yenmek için yaratildigina ister istemez inanir. Benoe hiçbirinin üstünde durmadan
alçakgonüllü bir sessizlikle geçistirmek çok daha anlamli olur. 0ene de size iyiligin zaferinin ornegi olarak, yirmi
altinoi baharina giren Andrey lilipoviç'in yegeni vladimir 3emyonoviç'i gostermeden yapamayaoagim. Amoasindan
sonra o da genç ve güzel toren sahibesine en içten dileklerini sundu. 0 anda kizin annesiyle babasinin gozleri
nemlenmisti, Andrey lilipoviç yegenine iftiharla bakiyordu. Misafirlerin kimi duygulaniyor, kimi, ozellikle
delikanlinin birkaç arkadasi, talihli genoi belli belirsiz kiskanarak süzüyorlardi. Bunlari uzun uzun anlatmayaoagim,
sadeoe sozgelisi, bu genoin ÷tabii olumlu anlamda- kendi yasinin adamina degil, büyük rütbeli, agirbasli amoasina
benzedigini ekleyeoegim. ¥asli gorünüslü bu genoin her hali erdemli bir insanin eristigi yüksekligi ve mutlulugu
haykiriyordu.
Bay 0oladkin'in çalistigi dairede masa sefi olan Anton An-tonoviç 3etoçkin'den de kisaoa, birkaç kelimeyle soz
açaoagim. Anton Antonoviç 3etoçkin, hem Andrey lilipoviç'in, hem 0lsufi lvanoviç'in daire arkadasiydi. Ak pak,
sevimli ihtiyaroik ayni zamanda Klara 0lsufyevna'nin vaftiz babasiydi. Lski aile dostu olarak kadeh kaldirirken
güldürüoü bir siir okudu, horoz taklidi yapti. Anton Antonoviç'in bu -deyim yerindeyse- kabaoa senlibenliliginin
toplulugu nasil gülmekten kirdigini, Klara 0lsufyevna'nin büyüklerinin emri ile sevimli ihtiyaroigi nasil optügünü
anlatmadan geçeoegim. $u kadarini soylemekle yetineoegim: Berendeyev ailesinin dort basi mamur sofrasindan
kalkan misafirler adeta birbirlerine kardeslik duygulariyla baglanmislardi. ¥aslilar, kalburüstü kisiler kibar bir
içtenlikle ayaküstü bir iki laf ettikten sonra kendilerine yarasan agirbaslilikla baska salona geçtiler. 0rada birkaç
gruba ayrilarak degerli za-

29
inanlarini haroamadan yesil çuhali masalara oturdular. Bayan larin hepsi büyük salona toplanmis, sevimli, oandan
bir halle oi vil oivil konusuyorlardi. 1alihin çesitli nimetleriyle odüllendiri-len saygideger ev sahibi, koltuk
degneklerine dayanarak, kizi nin ve vladimir 3emyonoviç'in yardimiyla misafirlerini agirliyordu. 3onunda o da
oostu, boyle sayili günde toplantinin ek-i siksiz olmasi için her fedakárligi goze almaya, ufak çapta bir balo
tertiplemeye karar verdi. Bu isi genç yasma ragmen agirbasli haliyle 6. dereoeden bir memura benzeyen
delikanliya havale ettiler. 0elen on bir kisilik orkestra, tam saat sekiz buçukta lransiz kadrilleriyle buna benzer
zarif danslar çalmaya bas ladi. -
3aygideger 0lsufi lvanoviç'in tertipledigi sirin baloyu zayif,j renksiz kalemim oanlandiraoak güçte degildir. ¬em
sorarim si-ze: Bay 0oladkin'in -belki kendi çapinda merakli- ama pek sade serüvenlerini anlatan benim gibi
iddiasiz, mütevazi bir oyküoü o balo oyküsünün üstesinden gelebilir mi hiç! 0rada bulu-, nan soylu
hanimefendilerin çevresindeki olaganüstü güzellik, zarafet, kibar bir nese, sevimli bir agirbaslilikla agirbasli bir
sevimlilik karisimini kim gerektigi gibi dile getirebilir!
1enleri beyaz, pembe çiçekleri andiran, yüz ve omuzlariy-la, sülün boyalari ile, minik hareketli ayaklariyla
bayanlarin hepsi birer masal perisi gibiydi. 0elelim onlarla dans eden erkeklere. Kimi neseli, içi içine sigmaz
çapkinlar, kimi agirbasli, vakur efendilerdi, ama çogu çakirkeyifti. Uans aralarinda kori-' dorun obür uoundaki
küçük yesil odaya toplanarak pipolariyla sigaralarini tüttürüyorlardi. ¬epsinin memuriyet dereoesi gibi aile
durumlari da yüksekti. ¬epsi zarif, onurlu gençlerdi, çogu bayanlarla yalniz lransizoa konusuyordu. Rusça
konusanlari da anoak anlami derin zarif komplimanlar yapmak için seçkin bir Rusça'dan yararlaniyordu. 1abii
sigara içilen odada, bekárlar arasi konusulan dil epey farkliydi: Uaha serbest, daha teklifsizdi... 3ik sik: 'ulan
Petka, ne polka doktürdün be!' ¥a da: 'vay sulu vasya, kizin ellenmedik yerini birakmadin...' gibi nazik
sakalasmalar da oluyordu.
30
¥ukarda dedigim gibi, sevgili okuyuoular, kalem bütün bunlari tek tek, gereken oanlilikla tarife yeterli degildir. lyisi
mi, su gerçekten yasanmis oykünün birioik ve gerçek kahramani Bay 0oladkin'e donelim.
Adamoagiz o anlarda oldukça tuhaf, hatta tuhaftan daha güç, aoi bir durumda bulunuyordu. Kisaoasi 0oladkin,
0lsuyif lvanoviç'in servis merdiveninin sahanligindaydi, oraoikta bir koseye büzülüp sinmisti. Rahat bir yer degildi,
oldukça karanlikti. ¥akov Petroviç büyüoek bir dolapla eski bir paravanin arasina sikismis, birtakim ivir zivirli
doküntülerin arasina gomülmüstü. Ara sira basini uzatarak ilgisiz bir seyiroi haliyle disariya bakiyordu. 0na
sorarsaniz, sadeoe 'seyretmek için' duruyordu orada, istedigi anda içeri girebilirdi, girmesine kim engel olabilirdi
sanki!.. Bir adim atmasi yeterdi... ¬al boyleyken -laf aramizda- 0oladkin'in aoi sogukta çesitli hirdavat arasinda iki
saatten fazladir durmasinin normal sayilabileoegini iddia etmesi biraz garipti...
Uurdugu yerde hep olen lransiz nazin villeuil'ün. 'Beklemeyi bilen muradina ulasir' sozlerini tekrarliyordu. Bay
0oladkin bunu vaktiyle bir kitapta okumustu, simdi hatirlamasi tam yerindeydi. 0erçekten bulundugu duruma
tipatip uyuyordu. 0 aralik, üç saattir karanlikta, soguk merdivende çivi kesen adamin, pesine düstügü maoerayi
olumlu bir sonuoa nasil baglayabileoegini düsünürken neler aklina gelmiyordu. villeiiil'ün hikmetlerini siralarken,
nedense, 1ürk veziri Marsimidris'le dilber kontes Luiz'i hatirladi. Bu oyküyü de baska bir kitapta okumustu. 3onra,
oizvitlerin, bir amaoa ulasmak için her çareyi mubah saydiklarini düsündü... 'Aman, Cizvitler de kim, hepsi ahmak
onlarin! ¬epsini oebimden çikaririm...' Lvet, sorun yalniz servis merdivenine açilan büfe odasinin bos oldugu ani
yakalamakti. 0 zaman ne oizvitlere ne baska kimseye bakmadan içeri girip büfeden çay salonuna, oradan, oyun
odasindan, dogruoa polkalarin, kadrillerin oynandigi büyük salona geçerdi. 0eçerdi, yüzde yüz geçerdi, kimsenin
ruhu duymadan yapardi bunu! 0ndan otesi kolaydi...
31
¥üzde yüz gerçek oykümüzün kahramaninin o andaki du^ rumu ve ruh hali boyle idi iste. 0ene de duygulan epey
karisik-] ti, çünkü merdivenden yukari çikmak büyük bir marifet degildi bunu herkes yapabilirdi. Nitekim o da
rahatça çikmis, içeri gir-: misti. Ama daha sonrasina oesareti yoktu. Aslinda bir kimseden] veya bir seyden
çekindigi yoktu, bu maoeranin devami çekmiyordu onu artik. $u karanlik kosede kipirdamadan, uslu uslu durmayi
teroih ediyordu. villeuil'ün soylediklerini bir daha hatirladi ve kizdi: 'villeuil'den bana ne!' Uonmus eliyle üsümüs
yanagini çimdikledi. 'Numaraoi sen de!.. Budala... Adin gibisin - 0oladka'1... ¥alanoiktan bu çikismanin nereden
aklina geldigini kendi de bilmiyordu. Belirli bir amaoi yoktu, içinden gelmisti besbelli... 1am o anda, deminden beri
aradigi firsat çika-geldi. Büfe odasini kollarken bos oldugunu fark etti. ¬emen davrandi, iki adimda kapinin
esigindeydi. '0ireyim mi, girme.-yeyim mi?.. ¬aydi gireyim... Ne olur yani, zafer oesurlarindir!' 0oladkin, kendini
gene paravanin arkasinda buldu. '¥o, simdi olmaz, sirasi degil... ¥a birisi girerse?.. 1amam, oldu bile! 1üh, kimse
yokken ne iyi firsatti! Ualsaydim içeri, simdiye kadar salonda olurdum. Ama bende bu pisiriklik varken bir halt
edemem. 1avsan gibi tabansizim... ¥alniz miskinoe adilikler benim isim... $imdi kazik gibi burada durmanin alemi
var mi? Lvde olsaydim, rahat rahat, sereserpe çayimi içerdim. Ne iyi olurdu, tam çay zamani! ¬em daha
geoikirsem Petruska da soylenmeye baslar. 0itsem mi, ne olur yani?.. Cehennemin dibine bütün bu islerle
ziyafetler! 0idiyorum iste.'
Bay 0oladkin kesin olarak eve donme kararini verdikten sonra yaylanmis gibi one firladi ve kendini büfe odasinda
buldu... Paltosunu, sapkasini bir koseye atti, saçini basini düzeltti, redingotunun yakasiyla kollarini çekistirdi,
arkasindan... evet, arkasindan çay salonunun yolunu tuttu. 0yun masalarindakiler kumar heyeoaniyla gelenin
farkinda olmadilar. Bay 0oladkin sagina soluna bakmadan dogruoa dans salonuna daldi.
1am o sirada sanki mahsus gibi dans bitmis, orkestra susmustu. 0enç bayanlar goz alan gruplar halinde salonda
agir

(l)0oladka: Ciliz, pisirik, miskin demektir.
32
agir gezinirken, erkeklerin bir kismi kendi aralarinda gevezelik ediyor, bir kismi da bayanlardan sonraki danslar
için soz aliyorlardi. ¥akov Petroviç hiçbirinin farkinda degildi, gozü sadeoe Klara 0lsufyevna ile yaninda bulunan
Andrey lilipoviç'de ve vladimir 3emyonoviç'de idi. ¥anlarinda dikkati çeken, hatta ilk bakista, simdiden az çok
basarili bir geleoege ulastigi anlasilan birkaç genç memur da vardi. 0oladkin yürümeye devam etti. Uavet
edilmedigi, istenmedigi halde bu toplantiya bir kuvvetin sürüklemesiyle geliyordu. ¥ürürken general rütbesinde bir
adamla çarpisip, ayagina basti. Uerken, ayagi yasli bir kadinoagizin etegine takildi, etek hafifçe yirtildi... 1epsi
elinde salondan geçen bir usaga ve yolunun üstüne çikan bir iki kisiye çarpti. ¬içbirinin farkina varmadi ya da
vardigi halde üstünde durmadi, sonunda Klara 0lsufyevna'nin karsisina dikildi. $üphesiz, o anda en çok istedigi
sey, orada olmamak, yerin dibine geçmekti... Ama olan olmustu, elinden bir sey gelmezdi artik?.. 'Basarisizliktan
yilma, basarinoa da yüklen...' diye aklindan geçti. Lvet Bay 0oladkin entrikaoinin biri degildi, salonlarda boyun
kirmak ondan uzakti... Ama olmustu bir kere. ustelik Cizvitler de ise karisti... Ne olursa olsun, 0oladkin o anda
hepsini unuttu. 3alondaki gezinmeler, ugultu halinde devam eden konusma ve gülüsmeler birdenbire kesildi.
¬epsi yavas yavas ¥akov Petroviç'in çevresinde toplandi. 0, bunun da farkinda degildi, gozleri yerde, tas kesilmis
duruyordu. lçinden, o geoe kendini vurmak geldi. Bu karardan sonra biraz açildi, derlenip toplandi ve konusmaya
basladi.
3ozüne kutlama ve mutluluk dilekleri sunmakla baslayan ¥akov Petroviç, kutlama kismim oldukça beoerdi.
Uilekler faslina gelinoe tokezledi ve bununla her seyi berbat ettigini anladi. 0erçekten de oyle oldu: Uili dolasti,
kizarip bozardi, gozlerini yere indirdi ve sustu. Ama bir an sonra onu saran kalabaligi oesaretsiz bir bakisla süzdü,
bayilaoakti neredeyse. Ltrafindakile-rin oyle korkunç, pusuya yatmis bir halleri vardi ki!.. 0eride duranlar
aralarinda fisildasip duruyor, daha ondekiler açikça kahkahayi basiyordu.
0teki, l:3
330oladkin zavalli, saskin bakisini Andrey lilipoviç'e çevirdi. Ama Andrey lilipoviç'in kahreden bakisi onu tam
anlamiyla yerle bir etti. Lzioi sessizlik devam ediyordu. 3onunda 0oladkin duyulur duyulmaz bir sesle:
÷ Bunlar ailem ve ozel hayatimla ilgili seyler, Andrey lili-poviç, dedi. Bildiginiz maoeralar degil...
- Ayip bu yaptiginiz, utanin! diye fisiltili bir sesle kesti Andrey lilipoviç, iyioe kizmisti. 3onra, Klara 0lsufyevna'nin
koluna girerek 0oladkin'e sirtini çevirdi.
÷ utanmam için sebep yok Andrey lilipoviç! diye onun gibi fisildayarak karsilik verdi 0oladkin, büzülmüs,
ufalmisti adeta. Bakisini onu merakla süzen misafir kalabaligina çevirdi, durumu kavramaya çalisiyordu:
- Ne var yani?.. Bir sey yok... ¬erkesin basina gelebilir bunlar!
0oladkin bir yandan bunlari geveliyor, bir yandan da kalabaligi yararak sivismak istiyordu. ¥ol açtilar, o da iki sira
misafir arasindan, ayaklan dolasarak geçti. Kader sürüklüyordu onu, bunun bir kader sürüklemesi oldugunu
anliyordu. Ueminki gibi o karanlik servis merdiveninde olmayi ne kadar isterdi, imkán olmadigina gore, bari
baskalarinin dikkatini çekmemek için bir koseoige siginabilseydi! Kimseye ilismeden, kimsenin gozüne batmadan
duraoak, ev sahibiyle misafirler de iyi niyetine kanaat getirerek halini hosgorüyle karsilayaoaklardi... 3onunda
diledigi gibi bir koseye sikisti, kimseyle fazla yakinligi olmayan bir misafir gibi kayitsiz bir tavir aldi. Uaha serbest
gorünmek için de onünde duran iki bos sandalyeye abandi, sandalyelerin arkaligini iki eliyle tuttu. ¥anindaki uzun
boylu, yakisikli subaya gülümseyerek bakti:
- Bu iki sandalyenin sahibi var, tegmenim, dedi. Biri Klara 0lsufyevna'nin, oteki prenses Çevçehanova'nin. 0nlara
ayirdim bunlari...
0oladkin konusurken tikanaoak gibi bir hali vardi. ¥akisikli tegmenin küstah dereoede soguk bakisinin altinda bir
booek gibi küçük, onemsiz hissetti kendini. 1egmen küçümser bir gülümsemeyle sirtini çevirdi.
34
Birinoi denemede bozguna ugrayan 0oladkin yilmadi, bir deneme daha yapmaya karar verdi. 0eneral rütbesinde,
gogsünde bir yildiz parlayan yasli bir zatin yanina sokuldu. Ama buradan da yüz bulamadi, adamin soguk bakisinin
altinda, üstüne bir kova soguk su dokülmüs gibi ürperdi, sustu. Artik kimseyle konusmayaoak, obür misafirler gibi
etrafa onem vermeden duraoakti. Bu karardan sonra biraz rahatladi, sikintili durumunu maskelemek için
redingotunun kollarini düzeltti, sonra bakisim rasgele, misafirlerden birine dikti. 'Adamin saçlari takma galiba...
Perukasini çikarsa kafasi avuoumun içi gibi çiplak olur...' diye düsündü. Bu onemli kesiften sonra Bay 0oladkin
Arap Lmirlerini hatirladi: Peygamber soyundan olduklarini belirtmek için baslarina yesil sariklar sararlarmis,
sarigin altinda baslari saçsiz ve tirasliymis... 3on konu 1ürklerle ilgili oldugu için 0oladkin 1ürk isi terlikleri
hatirladi, Andrey lilipoviç'in pabuçlarim $ark terliklerine benzetti... Artik eskisi gibi sikilmiyor, durumu
yadirgamiyordu. '$u tavandaki avize birdenbire kopsa da yere düsse... ¬emen Klara 0lsufyevna'yi kurtarmaya
kosardim, diye düsündü. Kurtardiktan sonra da ÷Korkmayin, bir sey olmadi... Ben sizi kurtardim÷ derdim ona.'
0oladkin'in gozleri Klara 0lsufyevna'yi ararken bakisi Berendeyev'lerin emektari 0erasimoviç'e takildi. lhtiyar usak
son dereoe resmi, kesin bir tavirla ona dogru geliyordu. 0oladkin ürperdi, içini belli belirsiz, ama son dereoe tatsiz
bir duygu sardi. Llinde olmadan basim saga sola çevirdi, ne olur ne olmaz diye usuloa sivismayi düsündü. lakat
geç kalmisti. 0erasimoviç karsisindaydi.
0oladkin siritti, 0erasimoviç'in gozlerinin içine bakarak:
- $u samdandaki muma bak 0erasimoviç, düseoek neredeyse... dedi. usaklara soyle, düzeltsinler sunu.
- Ne mumu? Uüseoegi filan yok, dimdik duruyor. 3izi disardan birisi istiyor beyim. Buyrun.
- Ben mi?.. Kim istiyor, 0erasimoviç?
÷ Kim oldugunu bilmiyorum. Bir ahbabinizin adamiymis. '¥akov Petroviç 0oladkin burada mi?' diye sordu. Çok
onemli ve aoele bir is için gorüseoekmis sizinle... 0yle dedi.
35÷ ¥anlisin var 0erasimoviç, olamaz.
÷ ¥anildigimi sanmam efendim.
÷ ¬ayir hayir 0erasimoviç, sanaoak sanmayaoagi yok bunun... Kimse aramaz beni burada, soraoak kimsem yok
çünkü. ¬em burasi evim benim 0erasimoviç.
¥akov Petroviç soluk aldi, etrafi süzdü. 3alondakiler 0oladkin'in en ufak hareketini gozden kaçirmamaya
çalisiyorlardi. Lrkekler daha yakma sokuldular, bayanlar az otede kuskuyla fisildasiyorlardi. Lv sahibi de geldi.
0lay oldukça gürültüsüz patirtisiz geçtigi için olanlardan haberi yokmus gibi davraniyordu. Ama 0oladkin, kaderini
tayin edeoek anin geldigini seçmisti. ¬üouma geçerek düsmanlarim yere sermenin tam zamaniydi! lyioe
heyeoanlanmisti. ¬álá karsisinda duran 0erasimoviç'e dondü. ¬eyeoandan titreyen, içten bir sesle.
÷ Lvet, yaniliyorsun dostum, diye tekrarladi. Kimse çagirmadi beni. $unu da soyleyeyim, bu sabah beni buradan
uzaklastirmaya çalisirken de yanlis hareket ettin. 0lsufi lvanoviç veli-nimetimdir. Bana yillar yili tam anlamiyla
babalik eden 0lsufi lvanoviç'in en mutlu gününde bana evinin kapisini kapadigini soylemekle büyük bir yanlislik
yaptin 0erasimoviç!
Bay 0oladkin kendinden memnun, gerçekten duygulu bir halde, yasli gozleriyle etrafi süzdü. 0nemli bir andi bu.
3alondakileri kazandigina yüzde yüz emindi. Alçakgonüllülükle yere bakarak 0lsufi lvanoviç'in onu kuoaklamasini
bekliyordu. Misafirlerden duygulananlar oldu, hatta korkunç, egilmez 0erasi-moviç'in agzindan pek gevsek bir
'Bilmem ki vallahi...' çikti. Ama ¥akov Petroviç'in kor talihi buraya da yetisti: 0rkestra tam o sirada olanoa
münasebetsizligiyle gürültülü bir polka çalmaya basladi. Adamoagiz, bütün çabalarinin bir anda yok oldugunu
hissetti, ürperdi. 3alon yeniden oanlandi, 0erasimoviç dansa hazirlananlara yer açmak için biraz geriledi. vladimir
3emyonoviç ile Klara 0lsufyevna onde, arkalarindan prenses Çevçehanova ile yakisikli tegmen dansa basladilar.
Uans etmeyenler, herkesin pek hosuna giden polkayi zevk ve nese içinde seyrediyorlardi. 0oladkin bir anda
unutuldu. lakat dans biter bitmez yeni bir olay ortaligi gene birbirine katti.
36

Bay 0oladkin, yorgunluktan soluk soluga, yanaklari al al kendini koltuga birakan Klara 0lsufyevna'nin danstaki
basarisini tebrik edenlerin meydana getirdigi kalabaligi yararak genç kizin tam onünde durdu. ¥üzü sararmisti,
sanki dans edip yorulan oymus gibi bitkindi. Uudaklarinda çarpik bir gülümseme titriyordu. Klara 0lsufyevna'yi
dansa kaldirmak istiyormus gibi elini uzatti. 0enç kiz bos bulundu besbelli, ayaga kalkarak elini ona verdi. ¥akov
Petroviç bir iki adim atti, ayaklarinin káh birini káh otekini kaldiriyor, yere sürterek reveransa benzer birtakim
hareketler yapiyordu. Birdenbire yere kapaklanaoakmis gibi sendeledi. Klara 0lsufyevna bir çiglik atti. ¥anlarinda
bulunanlardan birisi genç kizin elini 0oladkin'in elinden çekti. Adamoagizi geri geri ittiler, etrafi yeniden çevrildi. 0
sirada iki kooakarinin oirlak haykirislari duyuldu: 0oladkin itilip kakilir-ken az kalsin deviriyordu onlari... bir
kargasaliktir gidiyordu, hepsi birden bir seyler bagiriyor, kimse kimseyi dinlemiyordu. 0rkestra sustu. ¥akov
Petroviç de onu saran çevrenin ortasinda hep o çarpik gülümsemeyle saga sola bakiyor,
- $u polka gerçekten meraka deger, bayanlarin hakli olarak hosuna giden bir dans... Biz de denemek istedik
ama... Lvet, kabul etmek zorundayim... diye kekeliyordu.
Neyi kabul edeoegini kimse ogrenemedi. Çünkü bir el birdenbire 0oladkin'in koluna yapisti, baska bir el sirtina
hafifçe dayanarak adeta oksaroasina onu bir yana itmeye basladi. Bu gorünmeyen ellerin yardimiyla ilerleyen
0oladkin kapiya dogru itildigini anladi. Bir seyler soylemek, bir seyler yapmak istedi... Uaha dogrusu hiçbir istegi
yoktu artik, sadeoe farkina varmadan siritmaya devam ediyordu. Arkasindan birisi sirtina paltosunu atti, sapkasini
kulaklarina kadar indirdi. Bir an sonra Bay 0oladkin kendini disarda, soguk, karanlik merdivenin sahanliginda
buldu. Ayagi bir seye takildi... 3allandi, uçuruma düsüyor sandi... Bagirmak istedi, agzini açti, yutkundu ve avluda
oldugunun farkina vardi. 3erin hava yüzüne çarpti. ¥akov Petroviç bir an hareketsiz durdu. Birdenbire, yukardan
orkestranin oynak sesi duyuldu... Bay 0oladkin her seyi hatirladi, sonra mih-lana kaldigi yerden koparoasina
alabildigine kosmaya basladi.
37Bay 0oladkin düsmanlarin saldirmalarindan, otekinin berikinin çesitli muzir hareketlerinden, kooakarilarin
telasli hay-kirismalarindan, genç kadinlarin ah÷vahlarindan, Andrey lili-poviç'in kahredioi bakislarindan, hiç
arkasina bakmadan kaçiyordu. lsmailovski Koprüsü'ne yakin bir yere çiktigi zaman, çalar saatli bütün Petersburg
kuleleri geoe yarisini çoktan çalmisti. Bay 0oladkin o anda kendini olmüs, tam anlamiyla bitmis biliyordu.
Ayaklarinin onu nasil tasidigini anlamiyordu, ona gore muoize gibi bir seydi bu... ¬avanin kotülügü kasim geoesine
tam uygundu. Nem, sis, yagmurla kar, kisaoasi kasim, dagaroiginda ne varsa, nezle, grip, anjin gibi illetleri olanoa
oomertli-giyle ortaliga saçiyordu. Rüzgár tenha sokaklarda uluyor, lon-, tanka'nin koyu sularini rihtimin
parmakligindan disari, taslara1 fiskirtarak sokak fenerlerinin inoe direklerine kadar siçratiyor- ·, du. lenerler de
altta kalmiyor, rüzgárin ulumalarina tiz, oirlak gioirtilarla karsilik veriyordu. Petersburg'da oturanlar bu bitmez
tükenmez oizirtili kis konserlerini gayet iyi bilirler. ¥agmurla karisik kar yagiyordu. Rüzgár estikçe yagmur, itfaiye
hortumundan fiskirir gibi 0oladkin'in yüzüne fiskiriyor, derisini binleroe igneyle fiskeliyordu. Arada bir uzaktan
gelen arabalarin tekerlek sesinden rüzgárin ugultusuyla sallanan fener direklerinin gioirtisindan baska sey
duyulmuyordu, yagmur suyu damlardan, su oluklarindan ve penoere pervazlarindan kaldirimlara siril siril akiyordu.
Ltrafta, ta uzaklara kadar tek bir oanli gorünmüyordu. ¬os o saatte, hele boyle bir havada baska türlü olamazdi
ya! ¥alniz Bay 0oladkin lontanka rihtimindan üzgün, kederli, kendine has aoeleoi, kosar adimlarla tiris tiris
gidiyordu. 0.anda en çok istedigi sey, bir an onoe $estilavoçna-ya 3okagi'nda dordünoü kattaki küçüoük dairesine
ulasmakti...
38
Bay 0oladkin, 6. dereoeden memur Berendeyev'in evinde ugradigi yenilgiden oylesine sarsilmisti ki, havanin
azginligi viz-geliyordu ona... Petersburg'un kudurgan kasimi olanoa yagmurunu, karini -nesi varsa- adamoagizin
üstüne bosaltmis, ugultulariyla sersemletmis, kemiklerine kadar üsütmüstü. Bu yetmezmis gibi suratina avuç
avuç kar firlatarak yolunu sasirtmis, kalan aklim basindan almisti. Uisardan birisi ¥akov Petroviç'in bu kos kos,
aoikli tirisini gorse onun o anda duydugu aoiyi, kosmasinin da dogrudan dogruya kendinden kaçma oldugunu
kolayoa anlardi. Lvet, yalan degildi, oyle bir ruh hali içindeydi. ¬atta Bay 0oladkin yalniz kendinden kaçmak degil,
büsbütün yok olmak istiyordu. 0 dakikalarda bir sey anlamiyordu, çevresinde olan bitenin farkinda degildi. 3ag
ayagindan çikan lastigin teki yaya kaldiriminin çamurlu kar birikintisinde kaldi. ¥akov Petroviç onu almayi
düsünmedi, hatta ayagindan çiktiginin farkinda da degildi. ¬álá deminki iç sarsintisinin etkisindeydi. lkide bir
kaldirimin ortasinda kakilmis gibi duruyor, her durmada bir an için olüyor, yok oluyordu. 3onra birden silkinerek
yeniden olanoa hiziyla kosmaya basliyordu. Pesinden kovalayan varmis gibi, ugradigi korkunç felaketten kaçmak
isteroesine, ardina bakmadan kosuyor, kosuyordu...
Uurumu gerçekten aoikliydi. 3onunda soluksuz kalinoa birdenbire durdu. Burnu kanayan bir adam gibi rihtimin
demir parmakligina abanarak gozlerini lontanka'nin kabarmis bulanik sularina dikti. Bu durumda ne kadar
kaldigini bilmiyoruz. Bildigimiz tek sey, Bay 0oladkin'in o anda son dereoe bitkin, ruhen hirpalanmis, iradesini
tamamiyla yitirmis olmasiydi. 0l-sufi lvanoviç'in evinde kopan rezaleti, $estilavoçnaya 3oka-gi'ndaki evini, o andaki
buhranli halini, -hepsini- unutmustu. Laten elinden ne gelirdi?.. Artik hepsi birdi onun için! 0lan olmus, hakkinda
karar verilmis, imzalanmisti... ¥akov Petroviç bunlari aklindan geçirirken birdenbire, evet birdenbire bütün
vüouduyla ürperdi, elinde olmadan iki adim geriledi, sebebini bilmedigi bir kuskuyla etrafa goz atti. Kimse yoktu,
olaganüstü bir olay da geçmemisti... Ama, ¥akov Petroviç'e o anda, yakininda birisi varmis gibi geldi. Lvet, tipki
ona benzeyen birisi,
39demir parmakliga abanarak yaninda duruyordu... ¬atta bir ara lik ¥akov Petroviç'e anlasilmaz bir seyler
mirildanmisti galiba, Çabuk çabuk soylemisti ama 0oladkin sozlerinin onu ilgilendirdigini anlamisti.
Bay 0oladkin yeniden ortaligi bakislariyla taradi, sonra, - ¬ayal mi gorüyorum yoksa? dedi. Nereye gitti aoaba?..
Miyop gozleriyle kalin sis perdesini delmeye çalisirken içi rahat degildi. Ama dikkatini çekeoek yeni bir sey
goremeyinoe biraz yatisti. ¬er sey yerli yerinde, gerektigi gibiydi. Kar daha hizli, daha sik, daha iri düsüyordu, yirmi
adim otesini seçmekj mümkün degildi. lener direkleri onoekinden daha tiz sesler çi-kararak gioirdiyor, rüzgár,
sadaka dilenen sirnasik bir dilenoij gibi daha yanik, daha aoikli sesler çikariyordu. ]
Bay 0oladkin dislerini sikti, yola devam etti. Ltrafina yan yan bakarak, 'Aoayip sey... Ne oldu bana oyle?..' diye
tekrarladi. Bütün varligini hüzne de, korkuya da benzeyen garip bir duygu sardi. vüoudu ikide bir inoe inoe
ürperiyordu. Kendine oesaret vermek için, 'Ne oluyorum sanki, belki kurdugum ka-| dar fena bir sey yok...
Kimsenin serefiyle oynamadim, belki ola oagi vardi zaten...' diye kendini teselli ediyordu, ama soylediginin pek
farkinda degildi. '0yle ya, bakarsin her sey düzelir, her sey gene süt liman olur, kimsenin bir diyeoegi kalmaz...'
Bay 0oladkin'in biraz içi ferahladi, toparlandi. ustünü basini kalin bir tabaka halinde kaplayan kari silkeledi ama
içini kemiren sikintidan bir türlü siyrilamadi. Birdenbire uzakta bir top gürledi. ¥akov Petroviç basini salladi: 'Bu
havanin sonunu iyi gormüyorum, sel mi basaoak ne?..' j Bunu soyledikten veya
içinden geçirdikten sonra bir adamin ona dogru yürüdügünü gordü. 0nun gibi geç saatlere kadar disarda kalan
birisiydi besbelli. 0orünüste basit, üstünde durulmayaoak bir seydi ama ¥akov Petroviç nedense kuskulandi,
korktu adeta. Adamdan bir kotülük goreoeginden degil, oyle iste... 'Kimbilir neyin nesi... Bu saatte dolastigina
gore... Belki karsima çikip bir maksatla yolumu kesiyor?..' lhtimal bunu ayni sekilde düsünmemis, sadeoe bir an
suur altinda hissetmisti. Lsasen, aradan oyle kisa bir an geçti ki ne bir sey düsünmek ne
40
de duymak için vakti kaldi, adam ondan iki adim otedeydi. Bay 0oladkin her zamanki gibi kendine has
umursamaz halini takindi, sanki bütün dünya bir yana o bir yanaymis gibi, kimseye ilismeden yoluna devam
ediyordu. 0yle ya, yol genis, herkese açikti... ¬ali ile bunu belirtmek istiyordu. Bir an oldugu yerde yildirimla
vurulmus gibi kala kaldi, onünden hizla geçen adamin ardindan bakti, sonra rüzgár vurmus firildak gibi dondü,
adam lapa lapa yagan kar bulutu arasinda kaybolmak üzereydi. 0 da pek hizli gidiyordu, tepeden tirnaga simsiki
giyinisi, atkisi, hepsi Bay 0oladkin'in esiydi. 0nun gibi rihtim kaldirimindan küçük, sik, kosar adimlarla yürüyordu.
¥akov Petroviç kuskulu bir gülümsemeyle, 'Bu da nesi?' diye mirildandi, ürperdi, sirtinin buz kesildigini hissetti.
Adam gozden kayboldu, adim sesleri bile duyulmaz oldu. lakat ¥akov Petroviç hálá durdugu yerde arkasindan
bakmaya devam ediyordu, sonunda yavas yavas toparladi. Bu sefer kendi kendine kizdi: 'Benimki de saçmalik,
delirdim mi yoksa?' diye soylendi, adimlarini siklastirdi. ¥ürürken düsünmemeye çalisiyordu. ¬atta bulundugu
dekor ve havadan siyrilmak için gozlerini yumdu. Birdenbire rüzgárla firtina ugultusu arasinda yaklasan ayak
sesleri duydu. 3ilkinerek gozlerini açti, yirmi÷yirmi bes adim otede, ona dogru yürüyen birisini fark etti. Adam sik
adimlarla yürüdügü için aralarindaki mesafe hizla azaliyordu. Bay 0oladkin gelenin yüzünü iyioe seçtigi zaman
hayret ve dehsetle bagirmaktan kendini alamadi, dizleri kesildi, düseoek gibi oldu. 0n dakika onoe onu geçen
adam gene karsisindaydi! ¥akov Petroviç oldugu yerde mihla-na kaldi, bir çiglik atti, sonra adamin pesinden
kosmaya basladi, onu durdurmak için arkasindan seslendi. Adam bes on adim otede durdu, yüzünü ¥akov
Petroviç'e çevirdi. ¥oldan alikon-dugu için oani sikilmis gorünüyordu. 0oladkin'in ne soyleyeoegini belli dereoede
sabirsizlanarak bekliyordu. Altinda durdugu sokak feneri yüzünü tamamen aydinlatiyordu. 0oladkin titrek bir
sesle,
- 0zür dilerim efendim, yanilmisim galiba... diye mirildandi.
41
0teki ses çikarmadi, hisimla donerek besbelli yitirdigi birkaç saniyenin aoisini çikarmak için eskisinden de hizli
yola devam etti. Bay 0oladkin yaya kaldirimin kenarindaki binek tasina halsizoe çoktü. Bu kadar sasirmakta
hakliydi ama karsilastigi adam hiç de yabanoi gelmiyordu ona... ¬atta 0oladkin kesin olarak onu tanidigina, sik
sik, üstelik pek yakinda gordügüne emindi, belki de daha dün gormüstü... Ama onemli olan bu degildi, zaten
adamin goze çarpan bir ozelligi yoktu, ilk bakista dikkati çekmiyordu. Bütün namuslu insanlar gibi efendi bir
adamdi, belki kendine gore bazi erdemleri vardi, kisaoasi kendi halinde bir adamdi. 0oladkin ona karsi ne nefret
ne de kin, hatta en ufak bir sogukluk duymadi. 0ene de (meselenin onemli yonü buydu) onunla bir daha
karsilasmayi asla istemezdi. $unu da soyleyeyim: Bay 0oladkin adamin adini, soyadini, her seyini biliyordu. lakat
karsi karsiya geldigi zaman, 'Bunun adi, babasinin adi ve soyadi falan filan... dir' demektense olmeyi teroih
ederdi.
0ykümüzün kahramaninin saskinliginin çok mu, az mi sürdügünü, tasin üstünde ne kadar oturdugunu kesin
olarak soyleyemeyiz. 3onunda biraz toparlandi, ardina bakmadan, soluk almadan olanoa hiziyla kosmaya basladi.
1ikaniyordu, bir iki kere ayagi sürçtü, düseoek gibi oldu. 0 sirada obür lastigi de çamura saplandi.
¥akov Petroviç azioik soluk almak için adimlarini agirlastirdi, etrafini hizli hizli süzdü. larkina varmadan
lontanka'ya geçmisti. Aniçkin Koprüsü'nü1 geçerek Nevski'den Liteynaya Caddesi'ne sapmak üzereydi.
Liteynaya'dan yürüdü. 0 anda bir uçurumun dar, çikintili kenarinin tam uounda duran birine benziyordu. Altinda
toprak sallaniyordu, son sarsintiyla toprak kopaoak, adam uçurumun dibine sürükleneoek gibiydi. 0eri çekilerek
korkunç uçurumdan kaçmak için kendinde güç bulamayan adam sonunda, olüme bir an onoe kavusmak
isteroesine uçuruma atlayiveriyor...
¥akov Petroviç kosarken bir yandan da, evine ulasana kadar yolda basina bir seyler geleoegini düsünüyordu:
0rnegin, o
(l)Aniçkin Koprüsü, Neva nehri üzerindedir.
garip adamla ikinoi bir karsilasma gibi bir tatsizlik... Bunun boyle olaoagina emindi zaten! Ama isin tuhafi, o anda
bunu istiyordu: Nasil olsa kaçinamayaoagi için her seyin bir an onoe olup bitmesini, durumun su veya bu sekilde
açiklanmasini istiyordu. vüoudunda bir uyusma, bir gevseklik hissediyor, bütün hareketlerini distan bir kuvvet
yonetiyormus gibi kosuyordu. Kafasindaki düsünoeler kuru çalilara takiliroasina suna buna takiliveriyor ama belirli
bir noktada durmuyordu. Bir aralik, kardan sirilsiklam olmus, soguktan zangir zangir titreyen bir sokak kopegi
pesine takildi. Kulaklarini, kuyrugunu kismis, ¥akov Petroviç'e arada bir ürkekçe bakiyor, yanindan yampiri yampiri
kosuyordu. ¥akov Petroviç'in kafasinda bir düsünoe, çok eski, unutulmus bir olaya ait bir ani çekiç gibi beynine
vuruyor, bunaltiyordu onu. '$u pis kopek de nereden takildi...' diye ofkeyle mirildandi. Birdenbire, ltalyanskaya
3okagi'na saparken esrarli adami yeniden gordü. ¥alniz bu defa adam 0o-ladkin'e dogru degil, onunla ayni
dogrultuda, birkaç adim ilerde, onun gibi kosar adimlarla gidiyordu. lkisi de $estilavoçnaya 3okagi'na girdiler.
0oladkin burnundan soluyordu. Adam dogruoa onun evinin onünde durmaz mi?.. Bir zil sesi, hemen arkasindan
demir sürgünün gioirtisi duyuldu. Avlunun kapisi açilir açilmaz adam hafifçe egildi, içeri daldi. Bay 0oladkin de
arkasindan ok gibi avluya atladi. Kapioinin homurdanmasina aldiris etmeden, kosarak adama yetisti. 0teki, Bay
0oladkin'in oturdugu dairenin merdivenini çikmaya baslarken Bay 0oladkin pesinden kostu. Merdiven los,
rutubetli, kirliydi. 3ahanliklarin hepsi kiraoilarin çesitli hirdavatiyla dolup tasmisti. ¥abanoinin biri, hele boyle geç
vakitte, orada en asagi yarim saat dolasir, aradigi yeri bulana kadar merdivenin de bu berbat yerde oturanin da
oanina okurdu... lakat 0oladkin'in onünden giden adam hiç yabanoilik çekmeden katlari bir bir rahatça çikti.
¥akov Petroviç ona o kadar yakinlasti ki adamin paltosunun etegi bir iki defa burnuna degdi, kalbi duraoak gibiydi.
3onunda esrarli adam 0oladkin'in kapisinin onünde durdu, kapiya vurdu. Petruska sanki kapi ardinda
bekliyormus gibi hemen açti (Bas-
42
43ka zamanda bu durum 0oladkin'i iyioe hayrete düsürürdü) mum elinde, gelenin arkasindan yürüdü.
0ykümüzün kahramani adeta çilgin halde içeri daldi, sapkasini, paltosunu çikarmadan kosar adimlarla koridoru
geçti, odasinin esiginde durdu. Beyninden vurulmus gibiydi. 0lmasindan korktugu ve olaoagini onseziyle anladigi
seylerin hepsi go-j zünün onünde bir bir gerçeklesiyordu. Lsrarli adam da ¥akov Petroviç gibi paltosunu, sapkasini
çikarmadan karyolanin kenarina oturmus, gozlerini kisarak hafifçe gülümsüyor, 0oladkin'e dostça basini
salliyordu. 0oladkin bagirmak istedi - sesi çikmadi. Bir seyler yapmak, karsi gelmek geregini anliyor ama
yapamiyordu. 3açlarinin basinda diklestigini hissetti ve oldugu yerde kendini kaybetti. ¥ol arkadasini tanimisti: Bu
adam kendisi, yani ¥akov Petroviç 0oladkin'den baskasi degildi! Baska bir 0oladkin oldugu halde tipki onun
gibiydi, kisaoasi, her bakimdan onun esiydi...
vl
Lrtesi sabah saat tam sekizde gozlerini açan Bay 0oladkin i
kendini her zamanki gibi yataginda buldu. Bir gün onoeki ola-'
ganüstü haller, dehset verioi, inanilmaz bir karabasani andiran
serüvenler hayalinde bir bir oanlandi. Uüsmanlarinin zalim,
seytanoa nefreti ve en çok bu nefretin son gosterisi 0oladkin'in
kalbini aoi bir siziyla doldurdu. Ama olanlar o kadar tuhaf, akla
sigmaz, gerçege uymaz gorünüyordu ki, inanip oiddiye almak
güçtü dogrusu. Bay 0oladkin bütün bunlari anoak gerçekdisi
bir sayiklama, ani bir manevi sarsinti, bir akil kararmasi olarak
kabul edebilirdi. Bereket versin, hayatta edindigi teorübeyle,
düsmanlarin yapabildikleri çesitli seytanliklarla ahlaksizliklari!
bilmez degildi. vüoudundaki kiriklik, bas, bel agrisi, müthisi
nezle bir geoe onoe yaptigi münasebetsiz gezmeyi ve o sirada!
44
olanlarin bir kismini da olsa dogrulamaktaydi. Laten Bay 0oladkin bir zamandir, arkasindan birtakim dalavereler
çevirildi-ginin farkindaydi: Uairedekilerin, ayaginin altina karpuz kabu-gu koymaya çalistiklarini seziyordu. Ne
yapmaliydi?.. Ltraflioa düsündükten sonra simdilik ses çikarmadan boyun egmeye, bir zaman için ne olursa olsun
itiraz etmemeye karar verdi. 'Belki sadeoe korkutmak için yaptilar... ¥umusakbasliligimi gorünoe üstüme
varmazlar belki...'
¥ataginda gerinerek sizlayan vüoudunu dogrultmaya çalisan ¥akov Petroviç, Petruska'nin gelmesini bekliyordu,
belki bir çeyrek saat bekledi. 1embel herifin disarda semaverle ugrastigini duyuyor ama çagirmaya oesaret
edemiyordu. ¬atta usagiyla yüz yüze gelmekten çekiniyordu. 'Namussuz bu mesele hakkinda kimbilir ne düsünür
simdi?.. 3es çikarmaz ama ne sinsi, ne muzir heriftir o!' 3onunda kapinin gioirtisi duyuldu, arkasindan odaya,
tepsi elinde salina salina Petruska girdi. 0oladkin yan gozle ona bakti, o konuda bir sey soyleyip soyleme yeoegini
sabirsizlikla bekliyordu. Ama Petruska tam tersine, her zamankinden sessiz, suratsiz bir halde duruyordu
karsisinda. 0 da efendisine alttan, sinsi sinsi bakiyor, bir seye kizdigini belli ediyordu. ¥akov Petroviç bunu usagin
bir kere olsun yüzüne dogru dürüst bakmayisindan anladi. Petruska getirdiklerini masaya birakti, ayni sessizlikle
bolmesine dondü. 'Biliyor, her seyi biliyor musibet...' diye soylendi 0oladkin ve isteksizoe kahvaltisina basladi.
Petruska birkaç defa odaya girip çiktigi halde bir sey sormadi. ¥akov Petroviç'in içini derin bir huzursuzluk kapladi.
Uaireye gitmeye oesareti yoktu. 0rada da bir aksiligin onu bekledigi duygusu içini kaplamisti. '¬aydi gittim diyelim,
neyle karsilasaoagim belli degil ki!.. lyisi mi bir süre gorünmeyeyim, oradakilerin durumunu disardan ogreneyim.
Boyleoe kendimi biraz toplar, bütün bunlari saglam kafayla düsünürüm, ondan sonra baslarina eksiyiveririm...'
Bay 0oladkin arka arkaya birkaç defa piposunu doldurup içti, saat dokuz buçuga gelmisti. 'Bu saatten sonra
gidilmez zaten, dedi. ¬em nasil gidebilirim, iyioe hastayim! Kim gorse hasta oldugumu anlar. Uoktoru gonderip
muayene ettirsinler, memnun olurum... be-
45¬m kopaoak gibi agriyor, oksürüyorum, üstelik nezleyim de..j ¥o, bu havada sokaga çikamam ben. 1anri
korusun, büsbütün hastalanir olürüm. Bu mevsimde giden gidene...'
Bay 0oladkin'in bu karardan sonra içi rahatladi. Andrey lilipoviç'den devamsizligi yüzünden isiteoegi azan
simdiden! haksiz buluyordu.(0ykümüzün kahramani bu gibi durumlarda! viodan sesini bastiran bahaneler
bulmakta pek beoerikliydi.) Bu defa da huzura kavustu, piposunu doldurarak ateslemeye bas larken birdenbire
sedirden firladi, bir çirpida giyindi, elini yüzünü yikadi, saçlarini firçaladi, evrak çantasini koltuguna sikistirarak
bürosuna kostu. Kalem odasina girdigi zaman, içinde, basina kotü bir sey geleoek diye belli belirsiz heyeoanli bir
bekleyis vardi. Bir türlü yenemedigi bu tatsiz duyguyu belli etmemeye çalisarak masa sefi Anton Antonoviç
3etoçkin'in yanina kararsiz, çekingen bir halde oturdu. 3aga sola bakmadan bir seyle oyalanmadan onünde duran
evrakla mesgul oldu. Kalem arkadaslarinin alayli, kinayeli sozlerine kulak asmamaya, dünkü olay hakkinda
yakisiksiz imalara, tatsiz sakalara çanak tutmamaya karar vermisti. ¬atta bu yüzden oraya girdikten sonra
kimseye hal hatir sormadi. 0te yandan boyle bir kararsizlik içinde kalmaya da dayanamiyordu. Bay 0oladkin'e en
aoi ihtimalden daha çok kararsizlik, bilmezlik dokunurdu. Bunun için her seyden ve herkesten uzak kalmak
niyetine ragmen dayanamiyor, arada bir basini kaldirarak goz uouyla kalem odasindaki-leri süzüyordu.
Meslektaslarinin yüzlerinden dünkü olaya ait .yeni, ozel bir sey duyulup duyulmadigini, ondan bir sey gizleyip
gizlemediklerini anlamaya çalisiyordu. ¬erkesin o olayla ilgilendigini saniyordu... 3onra kendini yiye yiye o hale
geldi ki kotü bir sonuoa varilsa bile, sorunun bir an onoe açiklanmasini oandan arzuladi. ¥akov Petroviç'in bu istegi
esref saatine rastlamisti galiba: Kuskulari, süpheleri bir çirpida hem de pek tuhaf, hiç beklenmedik bir sekilde
halledildi.
¥anindaki odanin kapisi birdenbire açildi. Kapinin gioirdamasinin pek hafif, oesaretsiz çikmasi girenin onemli bir
kisi olmadigina isaretti. Adam Bay 0oladkin'in masasina yaklasti, sessizoe, çekingen bir halde onünde durdu.
¥akov Petroviç ge-

46
leni basini kaldirmadan usuloa süzdü ve utanoindan kipkirmizi oldu. 3onra devekusu ornegi, kafasini onündeki
kágitlara gomdü. Adam durdugu yerden Andrey lilipoviç'e saygili bir selam verdi. 0 da amirlerin ise yeni baslayan
memurlara gosterdikleri beylik bir tatlilikla,
- ¬os geldiniz efendim. $u masaya oturun lütfen, dedi, Anton Antonoviç'in masasinin yanindaki bos bir masayi
gosterdi. Lvet, oraya, Bay 0oladkin'in karsisina... 3ize vereoegimiz isi de hazirladik. Buyrun.
Andrey lilipoviç nazik bir el hareketiyle sozünün bittigini isaret etti, onündeki kágitlara egildi. Bay 0oladkin tam o
sirada basini kaldirdi. Bayilip yere düsmediyse, boyle olaoagini onoeden hissettigi içindi. llk yaptigi, çevredekileri
bir bir gozden geçirmek oldu. Nasil karsilamislardi bu durumu?.. liskosçular, yavan nükte yumurtlayioilari
saskinliktan agizlarim bir karis açarak korkudan masalarin altina girmisler miydi?.. ¬ayir, sasiran sadeoe Bay
0oladkin'di. 0nu ilgilendiren konu tek kisiyi etkilemedi. Meslektaslarinin bu ilgisizligi 0oladkin'i son dereoe hayrete
düsürdü. Normal bir aklin kabul etmeyeoegi kadar anlamsiz buldu bunu, etraftaki sessizlikten ürktü adeta. Mesele
meydandaydi: Aoayip, çirkin, akla sigmaz bir sey... 1abii Bay 0oladkin bunlari sadeoe aklindan geçiriyor, kendi
kendini yiyordu. ¬aksiz oldugu soylenemezdi dogrusu: 1am karsisinda oturan onun korkulugu, ayibi, dünkü
karabasani ÷ ikinoi Bay 0oladkin'di! ¥ani her zamanki yerinde, saskinliktan agzi bir karis açik, kalemi tutan eli
havada oturan, masa amirinin yardimoisi, silik, silik gorünmekten de hoslanan, halleriyle, yürüyüsüyle bile 'Aman,
ben kimseye dokunmuyorum. 3iz de ilismeyin bana!' diyen bizim ¥akov Petroviç 0oladkin degildi... Baska,
bambaska bir 0oladkin'di bu... Bizim 0oladkin'e tipatip benzeyen, ayni boy ve kalipta, onun gibi dazlak kafaliydi,
giyinisi bile ayniydi. ¥ani benzerlik bakimindan en ufak eksigi yoktu. $oyle ki yan yana duraoak olsalardi iki
0oladkin'den hangisi gerçek hangisi yalanoi, hangisi eski hangisi yeni, hangisi asil, hangisi onun kopyasi,
seçemezdiniz.
L
470ykümüzün kahramani o anda, muzip bir çoougun günese ayna tutarak gozünü kamastirdigi bir adama
benziyordu. 'Nedir bu,' diye düsünüyordu, 'Uüs mü gorüyorum yoksa?.. ¥eni bir olay mi, yoksa dünkünün devami
mi?.. Ne hakla yapiyorlar bunu, kim getirdi bu adami buraya, kim izin verdi?.. Uüs mü, hayal mi gorüyorum?..'
Bay 0oladkin usuloa kolunu çimdikledi, hatta odadakiler-den birini çimdiklemek istedi ama vazgeçti. ¥ok yok, düs
degildi bu, degildi. Bay 0oladkin buram buram terlemeye basladi. Basina olaganüstü, gorülmemis, kimsenin
basina gelmemis bir sey geldigini hissediyordu. Uurum bu dereoe utandirioiydi. Boyle münasebetsiz bir halin
temsiloisi olmak Bay 0oladkin'e ayrioa azap veriyordu. 3onunda o hale geldi ki kendi varligindan süpheye düstü.
¬er seye hazir oldugu halde durumunun ozelligi beklenir sürprizlerden degildi! 3ikinti içinde bunaliyor, vakit vakit
bilinoini, bellegini kaybeder gibi oluyordu. Birdenbire toparlandi, onündeki çalistigi evraki hiç düsünmeden, adeta
fark etmeden çalakalem yazdigini gordü. ¥azdigini denetlerken okudugunu anlamadiginin farkina vardi. 1am o
sirada, yerinde sessizoe oturan oteki 0oladkin ayaga kalkti, besbelli bir is için bitisik odadaki kaleme gitti. Bay
0oladkin arkasindan bakti, sonra etrafina goz gezdirdi, her sey eskisi gibiydi. 0rtalikta yalniz kalem oizirtisi,
çevrilen sayfalarin hisirtisi bir de Andrey li-lipoviç'in masasindan uzakça oturanlarin aralarinda fisiltili konusmalari
duyuluyordu. Bay 0oladkin Anton Antonoviç'e bakti. Bulundugu durumla ilgili düsünoeleri yüzünden açikça belli
oluyordu. lyi yürekli masa sefi kalemini masaya birakti, ozel bir içtenlikle ¥akov Petroviç'in saglik durumunu sordu.
Bay 0oladkin silkindi:
- Ben mi Anton Antonoviç?.. Çok sükür... Çok iyiyim Anton Antonoviç... Lvet, simdilik bir seyim yok Anton
Antonoviç... Lvet, simdilik bir seyim yok Anton Antonoviç...
3on sozlerinde, agzindan düsürmedigi 'Anton Antonoviç'e karsi belli belirsiz bir güvensizlik seziliyordu. Masa sefi
hep o babaoan haliyle,
48
- 0yle mi? Memnun oldum, dedi. Biraz rahatsiz oldugu-LuLu sandim da... ¬avalar malum... Çesitli salginlar bir
yanlan... Biliyor musunuz...
- Lvet evet, biliyorum Anton Antonoviç! diye atildi 0oladkin. var birtakim salginlar... (0ozlerini Anton Antonoviç'e
dikerek devam etti) Bakin Anton Antonoviç... Nasil soyleyeyim bilmem ki... Uaha dogrusu nereden baslayaoagimi
kestiremiyorum. Anton Antonoviç!
- Lfendim? $ey... Kusura bakmayin ¥akov Petroviç, ne 'demek istediginizi pek anlamadim. Bir üzüntünüz mü var,
daha açik konussaniza.
0oladkin'in gozlerinin nemlendigini goren iyi yürekli Anton Antonoviç onun hesabina duygulandi. 0oladkin
devamla,
÷ Ben, sey... Buraya yeni gelen memur var ya, Anton Antonoviç... lste bu memur... dedi ve sustu.
-Ne var?
÷ Uemek istiyorum ki Anton Antonoviç, subemize yeni bir
memur geldi...
- Lvet. 0nun da soyadi sizinki gibi 0oladkin...
- Nee?.. diye bagirdi ¥akov Petroviç, 0oladkin mi?..
- Lvet. ¥oksa kardesiniz mi?
- ¬ayir Anton Antonoviç, asla!
- ¥a!.. Bakin, ben onu yakin bir akrabaniz sandim. Ayni aileden gibisiniz.
0oladkin saskinliktan tas kesildi, bir an konusamaz hale geldi. Lvet, goze batar bir benzerlik vardi aralarinda. Bu
gorülmemis, gerçekten yüz binde bir insanin basina gelen hal en dikkatsiz adamin gozüne batardi, birbirlerinin
ayna hayaliymis gibi benziyorlardi. 0ysa ki Anton Antonoviç bu benzerligi sadeoe 'bir ailedenmis gibi' diye
nitelemisti.
÷ 3ize bir sey onereoegim ¥akov Petroviç, diye devam etti masa sefi. 3iz bir doktora gidiverseniz... 0orünüsünüz
pek iyi degil, gozleriniz bir tuhaf... Bakisiniz falan...
- 0yle... Ben de bir seyler hissediyorum Anton Antonoviç... Ama size su memuru sormak istiyordum da...
- Buyurun sorun.
0teki, l:4
49- Uemek istiyorum ki, Anton Antonoviç, bu adamda b: ozellik gozünüze çarpmadi mi?
- Ne gibi?
÷ $ey... birisiyle... ornegin benimle sasirtioi bir benzerli bulmadiniz mi? Laten, demin, bizim ayni aileden olup
olmadi gimizi sordunuz. lkizler arasinda benzerlikler olur ya...
Anton Antonoviç biraz düsündü: i
- Lvet, dedi, (benzerlik konusu henüz dikkatini çekme misti galiba.) 0yle ya! Pek dogru, olaganüstü bir benzerlik.
lkil nizi birbirinize karistirmak bile mümkün.
Anton Antonoviç git gide artan ilgiyle devam etti: j
- 3ize bir sey soyleyeyim ki ¥akov Petroviç: 0erçekten birbirinize tipkisi tipkisina benziyorsunuz. Uemek siz bunu
he men fark ettiniz? Uogrusu ben, baslangiçta dikkat etmemisti Lvet, olaganüstü bir benzerlik! 3iz burali degilsiniz
galiba?
÷ ¬ayir Anton Antonoviç, burali degilim.
- Bu adamoagiz da disardan gelmis... Belki memleketliniz' dir? 3ormak ayip olmazsa, anneniz en çok ne tarafta
oturmus lar?
0oladkin masa sefinin son sorusunu oevaplandirmadi, te lasla,
- Uemek adam burali degil, oyle mi Anton Antonoviç? di ye sordu.
÷ 0yleymis. i
Çenesi düsükçe Anton Antonoviç konusma firsatini kaçir-mazdi:
÷ 0erçekten pek tuhaf, diye devam etti. lnsan bazen ne ilginç seylerle hiç ilgilenmeden, aldirmadan geçiyor...
Ama siz üzülmeyin, olur boyle haller. Bakin size buna benzer bir oykü anlatayim: 1eyzemin basindan geçti. Kadin
olmeden onoe kendini çift gormeye baslamis...
- $ey... Affedersiniz sozünüzü kestim Anton Antonoviç. 3ize bir sey soraoagim: Bu memur nasil, ne sekilde girdi
buraya?
- 0ldukça kolay. 0len 3emyon lvanoviç'in yerine aldilar. $u 3emyon lvanoviç'i düsünüyorum: Lavallinin ardindan
birbi-
50
inden küçük üç çoouk kaldi... Karisi geçenlerde Lkselansin lyaklarina kapanmis... Ama isittigime gore kadinin
parasi varis. var ama sakliyor...
- Ben su bizim isten bahsediyordum Anton Antonoviç...
- Ne gibi?.. ¬a su sorun!.. Canim ne diye bu kadar ilgileniyorsunuz bununla?.. uzmeyin kendinizi. Ne var bunda,
hem elinizden ne gelir ki? Cenabi ¬ak oyle yaratmis onu... 3iz isyan ederek büyük günaha giriyorsunuz. Aklimin
yettigi kadar, sizin bunda en ufak suçunuz olmadigini anliyorum. Uünyada ne harikalar, ne muoizeler var - tabiat
ananin oilvesi bu, bizden sorulmaz. Aklima ornek olarak geldi, siz de duymussunuzdur belki. 3iyamli mi ne, ikizler
varmis. 3irtlarindan birbirine yapisik... ¬ayatlari oyle geçiyormus, beraber yiyip içiyorlar, bu sayede dehsetli para
kazaniyorlarmis.
- Ama izin verin Anton Antonoviç...
- Anliyorum, hak veriyorum size. Lvet. Ama ne yapalim? Benoe üstüne düsüp bu kadar tasalanmaniza gerek yok.
Ne var yani? Adam her memur gibi bir memur, hem eli ise yatkin adama benziyor. Adinin 0oladkin oldugunu,
disardan geldigini soyledi, 7. dereoeden memurmus... Lkselans konustu kendisiyle...
÷ Lkselans ne buyurdular aoaba?
- Bilmem vallahi. lsittigime gore, adam halini arz etmis: Lkselansin yüksek himayesinde çalismak istedigini
açiklamis... Keratanin kafasi isliyor anlasilan! 1abii torpilli geldi. Bizde bunsuz adami ise alirlar mi hiç!
- Kim aoaba?.. ¥ani bu çirkin ise burnunu sokan kim demek istiyorum.
÷ Kuvvetli bir iltimasmis. Lkselans Andrey lilipoviç'le konusurken yüzü pek gülüyordu.
- 0yle mi?
- Lvet. Adami buraya almaya razi olduklarini da soyleoe, gülümseyerek soyledi. ¥alniz iyi çalismak kosuluyla kabul
ettiler.
- Peki, sonra?.. Bana biraz umut veriyorsunuz Anton Antonoviç. Aman devam edin ne olur?
51÷ Aa, ne oluyorsunuz oanim, nedir bu haliniz? vallahi i tünde durulaoak bir sorun degil. uzülmeyin,
kuskulanmayi ortada telaslanaoak bir sey yok.
÷ ¥ok ya... Bir sey daha soraoaktim Anton Antonoviç: selans baska seylerden... ornegin benden soz açmadilar mi?
- Ne gibi? ¥ok oanim, lafi bile olmadi. 0erçi sorun oldu] ça ilgi çekioi ama bastan... Lvet, bastan ben de hemen
heme farkina varmadim... 3iz beni uyardiniz. Ama tekrar soylüyorum ¥akov Petroviç, akliniza bir sey gelmesin,
Lkselans bununla i gili hiçbir sey soylemediler.
Anton Antonoviç sozünü bitirdikten sonra ayaga kalkti.
- Ben de Anton Antonoviç...
- Kusura bakmayin ¥akov Petroviç, lafa daldim... surada aoele bir evrak var, dosyalara bakaoagim.
0 sirada Andrey lilipoviç'in kibaroa çagirisi duyuldu:
- Anton Antonoviç, Lkselans sizi sordular.
- 0eliyorum Andrey lilipoviç, hemen geliyorum! j Anton Antonoviç masadan kaptigi bir tomar kágitla onoe
Andrey lilipoviç'e sonra Lkselans'in odasina kostu.
'Nasil sey bu?' diye düsünüyordu 0oladkin. 'Uemek du rum boyle... Rüzgár bu yandan esmeye basladi... lena
degil. ls) tatliya baglamak istiyorlar galiba...' j
0ykümüzün kahramani ellerini ovusturuyor, sevinoindeii iskemleden kopup uçaoak gibi oluyordu. 'Uemek bizim
sorun sadeoe siradan bir seymis: Baksaniza sudan bir sonuoa baglayip bir hiçle bitiriyorlar... Bizimkiler de ses
çikarmiyorlar, isleri ba sindan askin sanki haydutlarin! Pekálá. Ben insanlari severim: her zaman severdim ve her
zaman saygi gostermeye hazirim. 0erçi su Anton Antonoviç'e pek güvenemem: Adamoagiz ko-oadi artik, saçlari
bembeyaz oldu, iyioe de bunadi. Bu isin en hos, en tatli tarafi ÷ Lkselans'in üstünde durmamasi. Çok iyi, çok
memnun oldum dogrusu! ¥alniz Andrey lilipoviç'le konusurken gülüsmeleri nedendi aoaba? $u kart horoz Andrey
lili-poviç'in burnunu sokmadigi yer yok. llle kara kedi gibi yolu-mun 'üstüne çikaoak... lnsana ugursuzluk
getirmeden yapamaz] münasebetsiz herif!'
52
Bay 0oladkin yeniden etrafindakiler! süzdü, içi gene umutla doldu. 0te yandan kotü, sinsi bir düsünoe yavas yavas
huzurunu kaçirmaya basladi. ¬atta aklina soyle bir sey geldi: Uaireden çikarken ya da bir is bahanesiyle memur
arkadaslara .sokularak mahut konuyu kuroalamak... 3oz arasinda su gorülmemis benzerlikten soz açaoak,
tuhafligi ve komikligiyle biraz alay da edeoekti... Boyleoe durumun oiddiyetini anlayaoakti. Ama sonra vazgeçti:
'Belli olmaz, bunlarin hepsi saman altindan su yürüten takimdan...' diye düsündü, alnina bir fiske vurdu. '¬uyun
kusunu senin, hemen oosup, tasmaya baslarsin. 1abii içimiz-disimiz bir de ondan... Ama bu kadar aoeleye gerek
yok ¥akov Petroviç, biraz agir ol.' Bay 0oladkin kalbine dogan umutla yeniden oanlandi, olmüs de dirilmis gibi
oldu. 'Bes yüz pud1 kalkti üstümden sanki!.. Uemek bütün sorun bundan iba-retmis. 0erçekten üzülmeye
degmezdi. Krilov'un' dedigi gibi, Kutu ne kadar da kolay açiliyormus!.. Uogru soylemis. Laten yaman masaloi idi,
her tasin altindan çikardi su Krilov Baba! 0teki'ne gelinoe, güle güle. çalissin, kimseye engel olmadan, kimseye
satasmadan çalissin dursun. Bana ne!'
Bay 0oladkin düsünoelerine dalmisken vaktin nasil geçtiginin, paydos saatinin yaklastiginin farkina varmadi. 0noe
Andrey lilipoviç sapkasini aldi, arkasindan obür memurlar sokün ettiler. Bay 0oladkin biraz bekledi, kalem
arkadaslari dagildiktan sonra en arkadan çikti. 3okakta oennete kavusmus gibi oldu. Cani biraz dolasmak istedi.
¥olun uzayaoagina bakmadan Nevski'de ufak bir tur yapmaya karar verdi. ¥olda akli hep o konuyla ilgiliydi: 'Bu da
kader iste... Uurum nasil degisti, is nereye yoneldi... ¬ava da düzeldi, kar tuttugu için kizaklar islemeye basladi.
Biz Ruslari kisin sogugu paklar, sogugu severiz... Rus halkini severim dogrusu... Ah ilk karla tavsana çikmali... ¬ey
gidi!..'
lsin tuhafi, bu tatli, neseli düsünoeler arasinda da o yapiskan huzursuzluk içini sinsioe kemiriyordu. 0yalanmak
için, ¥arin gelse de soyle bir '0h' desem' diyordu. 'Peki ama ne var
(l)Bir pud: 1065 kilogramdir.
(2)Lafontaine üslúbunda manzum masallar yazan bir Rus masaloisi.
53sanki? $unu aklimdan bir bir geçirip çozümleyeyim bari. ¬a,
¥akov Petroviç dostum, islet kafani bakalim. Adam tipki sai
benziyorsa ne var bunda?.. 0 ayri, ben ayriyim, vizgelir ban
Ayni yerde çalismaktan da bana zarar gelmez. 0erçi durunu
muzda bir tuhaflik yok degil... $u 3iyam ikizleri meselesi
Adam sen de, 3iyamlar baska... hem onlar ikizdi. Ama nioe b
yük kisilerin de kendine gore aoayip halleri vardi. Kooa 3uv-
rov'un1 horoz gibi otmek ádeti oldugunu tarihten biliyoruz]
1amam! $imdi de siyasete daldim!.. Canim, bunlar büyük kisi
ler, prensler, maresaller filan, ben kendimi düsüneyim. Kimse
den pervam yok, kalbim temiz, düsmanlara metelik vermem
Lntrikaoi degilim ve bunlarla ovünürüm. lçim÷disim bir, geçimli, yumusakbasliyim!'
j
Bay 0oladkin birdenbire irkilerek durdu, yutkundu, bütün
vüoudundan bir ürperme geçti, bir an gozlerini kapadi. 3onra
onu korkutan seyin sadeoe hayal oldugunu umarak tekrar açti
ürkek ürkek sag tarafa bakti. ¬ayir, hayal degildi bu. 3abahki adam, yeni meslektasi, küçük küçük adimlarla tam
onun yanin
dan yürüyor, yüzüne siritarak konusma firsati kolluyordu. Llli,
adim kadar ne o ne de Bay 0oladkin agiz açmadan yürüdüler,
Bay 0oladkin, içinde yok olmak isteroesine paltosuna sariliyor,
sapkasini burnuna kadar indiriyordu. 0tekinin de hem paltosu
hem sapkasi ¥akov Petroviç'in sirtindan çikmis gibi ayniydi... j
0ykümüzün kahramani yanindakinin yüzüne bakmamaya!
çalisarak fisilti halinde, !
÷ Beyefendi, yanilmiyorsam yollarimiz ayri, dedi. Kisa bir, sessizlikten sonra, ÷ ¬atta buna eminim, diye ekledi. Ne
demek istedigimi anladiniz tabii.
0teki hemen oevap vermedi. Biraz çekinerek,
- 3izden bir sey rioa edeoektim de... 0zür dilerim... dedi. Burada kimseyi tanimiyorum, kime basvuraoagimi
bilmiyorum. Bulundugum durum çok sey... tekrar affinizi dilerim. 3abah da-irede bana ilgi ile baktiniz gibi geldi de
onun için... Ben de ilk bakista isindim size.
(l)lll. Petro ve Büyük Katerina zamaninda ünlü bir general.
54
Bay 0oladkin içinden nazik meslektasini oehennemin dibi-me yolladi. 0teki devamla,
- Beni dinlemek lütfunuzu esirgemeyin ¥akov Petroviç, yalvaririm size! dedi.
- lyi ama biz, sey... 0lmaz burada... Lvime gidelim bari. Nevski'nin karsi yanina geçelim, orasi daha tenha, daha
uygun olur, yan sokaklardan geçeriz.
0oladkin'in arkadasi basim egdi, hafif bir sesle,
- ¬ay hay efendim, yan sokaktan gidelim... diye mirildandi. 3esiyle, oevabin sekliyle bulundugu durumu
begenmezlik etmeye hakki olmadigini, yan sokaklardan da pekálá yürüyeoegini belirtiyordu.
Bay 0oladkin yeni meslektasini pesine takip yürüdü. ¬álá saskin, ne yaptiginin pek farkinda degildi.
vll
Lvine girerken akli basina geldi. lçinden 'Amma da oküz kafaliymisim!' diye küfretti kendine. 'Ne vardi herifi
pesime takaoak!.. Kellemi bile bile satir altina koydum simdi. Petruska bizi yan yana gorünoe kimbilir ne düsünür.
Kopoglusu her seyden nem kapar...'
¥aptigina bin kere pisman olan ¥akov Petroviç geri donemezdi artik. Kapiyi vurdu, Petruska açti, misafirin ve
efendisinin paltolarini aldi. Bay 0oladkin usagini belli etmeden süzdü, yüzünden ne düsündügünü anlamaya
çalisti. Büyük bir hayretle, Petruska'nin degil saskinlik gostermek, tersine, boyle bir sey olaoagini beklermis gibi bir
halde oldugunu gordü. ¬er zamanki suratsizligi üstündeydi, birisine saldiraoak gibi gozlerini devire devire
bakiyordu. 'Bu da oyle.. Birisi büyü mü yapti?..' diye düsündü 0oladkin. '¬epsinde bir hal var bugün. $eytan karisti
ise, yüzde yüz...'
55Misafirini odaya aldi, yer gosterdi. 0tekinin rahat bir ha yoktu. Lv sahibinin bütün hareketlerini ürkek, teslimiyet
dol bakislarla izliyor, hakkinda ne düsündügünü anlamak istiyor g biydi. Uurusunda bir küçülme, ezilme, bir
zavallilik vardi. ¥a paoagimiz kiyaslama yerindeyse, o anda, baskasinin sirtinda: alip vüouduna gore pek küçük
gelen bir elbiseyi giymis gibiydi. Kollari dirseklerine, beli ensesine çikmis, kisaoik yelegini ikide-bir çekistirerek ne
rahat oturabiliyor, ne kimsenin yüzüne ba kabiliyordu... Káh yerin dibine geçip yok olmak istiyor, káh çev
resindekilerin yüzlerine bakarak ondan soz açan, onunla egle nen var mi diye kulak kesiliyordu.
Bay .0oladkin sapkasini penoereye koydu. Pek kenara koy-mustu galiba, sapka yere düstü. Misafir hemen atilarak
sapkay, kaldirdi, tozlarini oeketinin yeniyle süpürdükten sonra tekrar penoereye koydu. Kendi sapkasini da yere,
uouna ilismis oldu-gu sandalyenin yanina birakti. Bay 0oladkin adamin bütün hal-lerinden ona ne kadar ihtiyaoi
oldugunu anlamakta geoikmedi Rahatladi, soz açmasini bekledi. Ama misafir bir türlü konusmuyordu,
utandigindan mi, saygi gostererek soz hakkini ev sahibine biraktigindan mi, belli degildi. 1am o sirada odaya Pet-
ruska girdi. Kapidan, misafirle efendisinin oturduklari yone bakarak kaba, kisik bir sesle yarim agizdan:
- ¥emegi iki kisilik mi getireyim? diye sordu. Bay 0oladkin bir an booaladi:
÷ Bilmem... $ey... siz... Lvet, tabii, tabii... lki kisilik getir oglum.
Petruska çikti. Bay 0oladkin misafire bakti. 0teki kulaklarina kadar kizardi.
Bay 0oladkin aslinda iyi yürekli bir insandi. Adamin durumunu hemen kendi gozüyle açikladi: 'Lavalli ise baslayali
bir gün oldu. Besbelli bundan onoe epey sikinti çekmis fukara... Belki vari yogu÷sirtindaki elbise... 'Belki karnini
doyuraoak parasi bile yok... Ama boyle olmasi da daha uygun benim için...' Misafire donerek:
÷ Affedersiniz, size onoeden... diye basladi, yutkundu, adeta mahouplukla:
56
- Adinizi bagislar misiniz efendim? diye sordu.
- Adim mi? Adim... sey... ¥akov Petroviç...
Adam bunu ozür dileroesine, duyulur duyulmaz bir sesle fisildadi. 0nun adinin da ¥akov Petroviç olmasi bir
suçmus gibi bir hal takindi. 0oladkin gizleyemedigi saskinlikla:
- ¥a-kov Pet-ro-viç... 0y-le mi? diye tekrarladi.
- Lvet efendim. Adasiniz sayilirim.
Misafir gülümseyerek, sakalasir gibi soyledi bunu, ama hemen toparlandi. Lv sahibinin halinden sakalasaoak
durumda olmadigini anladi, oiddilesti, hatta bozuldu biraz.
- Pek güzel, dedi 0oladkin. 3akin gorünmeye çalisarak:
- lzin verirseniz bir sey soraoagim, diye devam etti: 3ize ne gibi... ne bakimdan... yani benden...
Misafir yerinde dogrularak sozünü kesti:
- 3izin ne kadar iyi yürekli, erdemli bir insan oldugunuzu bildigimiz için basvurmaya, ilginizi, himayenizi rioa
etmeye oesaret ettim ¥akov Petroviç.
Aoeleyle ara kelimeleri seçerek, saygili bir sesle konusuyordu. Bir yandan kendini düsünmemek için fazla
yaltaklanan, onu küçülteoek sozler kullanmamaya çalisiyor, ote yandan ev sahibine saygisizlik etmemek için
konusurken esitlik havasi vermekten belli edeoek kadar kaçiniyordu. Bu haliyle, sirtinda yamali frakla, oebinde
asillik kimligiyle avuç açmayi henüz pek beoeremeyen kibar dilenoiye benziyordu.
Bay 0oladkin bakisim odanin duvarlarinda, karsisinda oturan adamda gezdirdi:
- Beni mahoup ediyorsunuz, dedi. Neyle... yani ne bakimdan faydali olabilirim size?
- ¥akov Petroviç, sizi gorür gormez sevdim. Kusurumu bagislayin, güven, sonsuz bir güven duydum, size siginmak
istedim... ¥oksul, kimsesiz bir adamim ben, çok çektim... Burada kimseyi tanimiyorum. lyi yürekli, üstelik adasim
oldugunuzu ogrendigim zaman...
Bay 0oladkin yüzünü hafifçe eksitti.
57÷ ... Lvet, hem adasiz, hem memleketliyiz ¥akov Petrovii diye devam ediyordu misafir. Bunun üzerine size
basvuru aoikli durumumu anlatmayi düsündüm.
Bay 0oladkin biraz tuhaflasti.
- vallahi bilmem ki ne soyleyeyim?.. ¬ele yemegimizi yelim, sonra konusuruz.
Misafir basini, 'Nasil isterseniz' anlaminda egdi, Petruska sofrayi hazirladi, yemegi getirdi. Misafirle ev sahibi
karsilik oturdular. lkisi de aoele ettigi için, yemek çabuk bitti. Lv sah binin yüzü pek gülmüyordu, her seye, ayrioa,
o günkü yemegi pek ahim sahim olmadigina da kiziyordu. 0elene iyi bir seyler ikram etmek arzusundan baska,
zügürdün biri olmadigini gos termek istiyordu. Misafirin hali pek süklüm püklümdü. Bir di] lim ekmegi bitirdikten
sonra ikinoisine el uzatmaya çekiniyor yemeklerin iyi parçalarini ev sahibine birakiyordu. ¬er an, eri ufak seyler
için tesekkür ediyor, yemegin son dereoe lezzetli ol-dugunu, esasen pek aç olmadigini tekrarliyordu. 3ofradan
kalk-tilar. ¥akov Petroviç piposunu yakti, misafirler için bulundur-dügü pipoyu da adasina sundu. 1ekrar karsilikli
geçtiler, misafir maoeralarini anlatmaya basladi.
0bür 0oladkin'in oyküsü üç-dort saat sürdü. Aslinda maoerasi inoir çekirdegi doldurmayaoak kadar onemsiz ve
basitti. 1asrada çalistigi bir dairede savoilarla yüksek kademeden memurlar arasindaki çesitli entrikalari, ahlaksiz
birisinin ihbariyla yapilan teftisten sonra amirlerinin hep birden degismesini uzun uzun anlatti. 0na gelinoe, bu is
de kurunun yaninda yanan yas: durumundaydi... lhtiyar teyzesi Pelageya 3emyonovna'dan bah-setti... 3onunda,
kuyusunu kazan düsmanlari yüzünden issiz kalmis, yaya olarak Petersburg'a gelmisti. 0raya buraya basvurarak is
aramis, elinde avuounda ne varsa yemis tüketmis, neredeyse sokakta yataoak hale gelmisti. lyi yürekli bir dostu
onu kayirmis, bu isi bulmustu.
¥akov Petroviç'in misafiri maoerasini anlatirken agliyor, musamba parçasi haline gelen mavi, kareli mendiliyle
gozyaslarini siliyordu. Bir ev tutaoak, hatta üst bas yapaoak parasi olma-
58
digini, sirtindaki elbiseyi birkaç günlügüne bir dostundan aldi-gini açikladi.
Bizim 0oladkin, oykü aslinda onemsiz oldugu halde duy-'ulandi, her sozü içine isledi, çünkü her biri içinde kalan
kusku ve süphe kalintilarini yavas yavas kaldiriyor, kalbini neseye, ozgürlüge kavusturuyordu. 0ykünün sonunda
Bay 0oladkin kendini bir 'budala' sifatiyla nitelendirdi. ¬er sey ne kadar sade, ne kadar dogaldi! Bunoa kuruntuya,
üzüntüye ne gerek vardi?.. 0erçi su benzerlik sorunu vardi, vardi ama, bunun kimseye zarari dokunmuyordu ki.
Ayrioa, misafiri ona siginiyor, korumasini istiyordu. 1alihsizliginden yakinirken ne kadar saf, zavalli, basit bir hali
vardi adamoagizin! Belki ev sahibine bu garip benzerligi yüzünden utaniyordu bile...
Bay 0oladkin'in karsisinda süklüm püklüm otururken gozünün içine bakiyor, en ufak bir hizmette bulunmak, bir
istegini yerine getirmek için adeta firsat kolluyordu. Konusma sirasinda 0oladkin'in her sozünü dogruluyor,
üzerine atiliroasina fikirlerine katiliyordu. Arada bir kazara 0oladkin'in düsünoesine aykiri bir sey soylediginin
farkina varirsa hemen sozünü geri aliyor, düsünoe ve soz birligi saglamaya çalisiyordu. 3ozün kisasi, ev sahibini
oyle etkiledi ki, o da sonunda misafirini her bakimdan hos, sevimli tutmaya basladi. Çay hazirlandi. 3aat dokuza
geliyordu. Bay 0oladkin iyioe açildi, neselendi, misafiriyle gevezelige daldi. Keyifli oldugu zamanlar merakli seyler
anlatmayi seven ¥akov Petroviç baskentin ozelliklerinden, eglenoe yerlerinden, dogal güzelliklerinden, tiyatro ve
kulüplerinden, Brü-liv'in son tablosundan soz açti. lngiltere'den Petersburg'a, sirf Letni Bahçesi'nin demir
parmakliginin oymalarini gormek için iki lngiliz'in gelip, parmakligi gordükten sonra hemen memleketlerine nasil
dondüklerini anlatti. 3onunda soz, çalistiklari daireye geldi. ¥akov Petroviç, 0lsufi lvanoviç'le Andrey lili-poviç'ten,
Rusya'nin günden güne, saatten saate yetkinlesmesinden bahsetti. Bir siirin, 'Bugün, soz bilimlerinin gelisme
günüdür...' dizesini hatirladi. Ardindan '3evernaya Pçela'da1 okudu-
(1)'3evernaya Pçela' Rusça, 'Kuzey Arisi' demektir.
59gu bir fikrayi iletti, Baron Brombeus'a1 dokundurdu. ¬indistan
da bulunan dev boga yilanini tarif etti... Uaha neler, neler z
latti! Artik keyfi yerindeydi, eski huzuruna kavusmustu. lkin
si, düsmanlarindan korkmak soyle dursun, hepsiyle dovüsme
hazirdi. uçünoü sorun - koruyuou rolünde idi, sevapli is yap-
yordu. ¥alniz nedense bu haliyle gene de içinde, ta kalbinin d
rinliginde minnaoik bir kurdun gizlendigini hissediyordu. Uü
geoe 0lsufi lvanoviç'lerde olanlar aklina geldikçe içi bir hi
oluyordu. Bunun boyle olmamasi için neler vermezdi simdi
3onunda omuz silkti, 'Ne yapalim, oldu bir kere!..' diye düsü
dü, bundan sonra daha hesapli hareket etmeye, boyle potla
kirmamaya karar verdi. Bunun üzerine Bay 0oladkin yenide
oostu, oam biraz eglenmek istedi: Petruska'ya bir sise rum ge
tirmesini soyledi. Punç yaptilar. Misafirle ev sahibi karsilikli b
rer, ikiser bardak içtiler. Misafir oana yakin ev sahibinin gozle
rinin içine minnetle, sadakatle bakiyordu. Bir aralik koruyuou
sundan kalemle bir parça kágit istedi, yazarken bakmamasin
rioa etti. Bir seyler karaladiktan sonra kágidi ev sahibine uzatt
Bu, dort satirlik bir siirdi. Pek duygulu, oldukça düzgün bir üs
lúpla, güzel, muntazam bir yaziyla yazilmisti, herhalde nazil
misafirin kaleminden çikmisti:
'Beni unutaoak olursan Ben seni unutmayaoagim, ¬ayatta her sey olabilir, 3en de unutma beni!..'
i
0ozleri yasaran Bay 0oladkin, misafirini kuoakladi. lçinde oyle taskin bir duygulanma vardi ki, bázi sirlarini
açiklamaktan çekinmedi. 1abii bunlarin bas konusu Andrey lilipoviç'le Kla-ra 0lsufyevna idi. Misafirine:
- Biz seninle bundan sonra et-tirnak oluruz ¥akov Petro-] viç, dedi. 0zbeoz iki kardes gibi geçinir gideriz. ¬er
seyimiz be-, raber olaoak. Biz de kurnazlik edip otekilere oyle tuzaklar ha-zirlariz ki, agizlan açik kalir! ¥alniz sakin
kimseye güvenip açil-
(l)Baron Brombeus, hioivler yazan bir mizahçinin takma adi.
60
ha ha! Ben seni biliyorum, karakterini anladim: lçin-disin bir, emen her seyini ortaya dokersin. 0lmaz oyle. 3en
onlardan zak dur kardesim, benden sana ogüt!
Misafir Bay 0oladkin'e hak veriyor, tesekkür ediyordu. 3o-unda o da duygulanarak agladi. Bay 0oladkin içten,
titrek bir
sesle:
÷ Beni dinle ¥asa, diye devam etti. lstersen buraya gel, bir
üre yanimda oturursun. lstersen temelli kal, geçinip gideriz, ie olaoak - senin kimsen yok, benim de oyle... $u garip
ben-,erligimizden yana sikilma, sikáyetçi de olma, günah... tabiat vergisi... 1abiat anamizin oilvesi... 0yledir
kardesim. 3eni sevdigim, kardesçe sevdigim için soylüyorum. Birlesirsek hepsine dünyayi ters gosteririz biz!
Punç'un üçünoü ve dordünoü bardagindan sonra Bay 0o-adkin iki sey hissetti: 3onsuz mutluluk ve ayaklarinda
müthis bir dermansizlik... 1abii misafire geoeyi orada geçirmesi teklif edildi, sandalyeler yan yana konularak bir
yatak uyduruldu. Kü-Çük 0oladkin, bir dost evinde kuru tahtada da çok rahat yatil-digini, boyle seylere
aldirmadigini, kendini oennette gibi mutlu hissettigini soyledi. 0mrü boyunoa geçirdigi ve belki daha da geçireoegi
aoilara yeniden degindi. Büyük 0oladkin, onu teselli etti, 1anri'dan umut kesmemek gerektigi yollu ogüt verdi.
0teki hak veriyor, zaten 1anridan baska kimseye güvenmedigini soylüyordu. Büyük 0oladkin duygulandi, uykusu
arasinda bile 1anri'nin adini anan o 1ürklerin tanri severligini ornek gosterdi. Bu konuya dokununoa bazi
bilginlerin, Müslümanlarin peygamberi Muhammet hakkinda uydurduklari iftiralari çürüttü, 0'nun degerli bir
siyasetçi oldugunu soyledi. 3onra, kitaplardan birinde Cezayir'deki berber dükkánlari hakkinda okudugu $eyleri
anlatti, sarkilarin safligina epey güldüler. Ama afyonun etkisiyle sahlanan taassup gosterileri üzerinde durmadan
da geçemediler.
Artik yatma zamani gelmisti. Misafir soyunurken Bay 0oladkin disari çikti. Bunu biraz da iyi yürekliliginden yapti:
Adamoagizin sirtindaki gomlegini belki de, pek temiz, saglam olmadigini düsünerek onu mahoup etmek
istememisti. ¬em
61Petruska'yi yoklamayi düsündü. Boyle bir günde herkesi mut-neseli gormek istiyordu. Nedense Petruska
konusunda Bay ladkin'in içi rahat degildi.
usagin bolmesine girinoe içten, yumusak bir sesle:
- 3en de yat artik Petruska, dedi. ¥arin sekizde kaldin beni. Anladin mi Petruska?
3on dereoe yumusak, tatli konusuyordu. Petruska ses karmadi. ¥ataginin yaninda bir seyle ugrasmaktaydi. Lfen
girerken basini o yana çevirmeye bile lüzum gormemisti.
- Uuydun mu Pyotr? diye tekrarladi Bay 0oladkin. ¥a bilirsin artik, yarin sabah tam sekizde uyandiraoaksin beni.
ladin mi?
- ¬atirimda. Bilmez miyim?
- Biliyorsun tabii Petruska. Bunu sirf senin de rahat mutlu olman için soylüyorum. Bak hepimiz su anda mutluyu
3en de rahatina bak oglum. ¬aydi hayirli geoeler Petruska ¥at, uyu oglum, uyku çalisanlarin hakki... 3akin aklina
bir s gelmesin...
Bay 0oladkin basladigi sozü bitirmeden kesti. 'Biraz faz.
kaçti galiba... Laten hep oyle yaparim, ille de olçüyü kaçil
rim...'
Kendi kendine kizarak Petruska'nin odasindan çikti, usa
gin kabaligi kirdi onu: 'Keratanin mendebur suratina gülüyo-
ruz... Lfendisi pohpohluyor da, namussuzun aldirdigi yok! $
mariklik vallahi!.. usak milleti boyledir zaten!'
¬afifçe yalpalayarak odasina donen ¥akov Petroviç misa
firini yatmis buldu. ¥ataginin kenarina iliserek yeniden geveze
lige basladi. Basini sallayarak, fisiltili bir sesle takildi ona:
÷ $unu bunu bilmem ama, bana karsi suçlusun ¥asa! U mek adasimsin ha, bak su ise yahu!
Misafiriyle bir süre senli÷benli sakalastiktan sonra ona d iyi geoeler diledi, yatmaya gitti. 0teki 0oladkin hemen
horla maya basladi, büyük 0oladkin yatarken için için gülüyordu 'lyioe sarhos oldun ¥akov Petroviç, sarhossun
kooa herif! 3en gidi 0oladka... 3oyadin gibisin, ne olaoak! Bu kadar oosup tas-maya ne lüzum vardi sanki? ¥arin
aglamaya baslarsin, sulugoz-
62
ülügünü de biliyoruz.' 0 anda içine endiseye, hatta pismanliga benzer bir his geldi. 'Lvet, biraz fazla oostum
galiba... Kafam azan gibi ugulduyor, iyioe sarhosum! ustelik mahalle karilari ibi çenem düstü, bir yigin gevezelik
ettim. 1uzaklar kuraoak-'nisim... 1üh sana beyinsiz herif!.. 0erçi affetmek, fenaligi unutmak erdemlerin en
büyügüdür ama, benimki biraz biçimsiz açti...' Bay 0oladkin yatagindan yavasça kalkti, mum aldi, parmak uouna
basarak misafirin yanina sokuldu. uyuyanin yü-:üne dalgin dalgin bakarak bir süre oyleoe durdu. 'Lvet ne olursa
olsun, durum hiç iyi degil... ¬atta tam anlamiyla kotü!'
3onunda Bay 0oladkin de yatti. Kulaklarinda birtakim gi-oirtili, islikli sesler sersemletioi bir hizla ugulduyordu.
¥avas ya-/as dalmaya basladi. 0 arada gene de bir seyler düsünmeye, pek onemli bir seyler hatirlamaya, meraka
deger bir meseleyi halletmeye çalisti ama, içinden çikamadi, uyku birden bastirdi. ¥akov Petroviç, içkiye alismayan
bütün insanlar gibi bes bardak punç'u govdeye indirdikten sonra sagir bir uykuya daldi.
vlll
Lrtesi sabah Bay 0oladkin her zamanki gibi saat sekizde uyandi. uyanir uyanmaz aksamki olaylari bir bir hatirladi.
¬atirladikça yüzünü eksitiyor, 'Ahmakça taskinliklar yaptim!' diye düsünüyordu. Misafirin yatagina bakti. Ama ne
misafir, ne de yatagi vardi yerinde... Bay 0oladkin saskinliktan bagirmamak için güç tuttu kendini: '¬ayirdir
insallah... ne demek bu?..' ¥atagin yerine saskin saskin bakarken odaya çay tepsisiyle Petruska girdi. 0oladkin
parmagiyla yatagin yerini gostererek:
- Nerede o?., diye duyulur duyulmaz bir sesle sordu.
usak ilkin oevap vermedi. Lfendisinin yüzüne bakmadan, gozlerini odanin sag kosesine çevirdi. Bay 0oladkin de
elinde
63olmadan o yana bakti. Nihayet kisa bir sessizlikten sonra ruska kisik, kaba bir sesle:
- Bey evde yok, dedi. 0oladkin irkildi:
- 3ersem, senin beyin benim! dedi, usagina dik dik baki Petruska ses çikarmadi ama, 0oladkin'e oyle bir bakti,
adamoagiz kulaklarina kadar kizardi. Petruska'nin bakisin
küfürden farksiz olan asagilayioi bir ayiplama vardi. Bay 0ola-
kin bu bakisin altinda ezildi kaldi. 3onunda Petruska, otekii
bir buçuk saat onoe gittigini, beyin uyanmasini beklemek is
medigini anlatti. ¥alan soylemedigi süphesizdi. Bakisi, '0te
kelimesini küçümseyioi bir hakaretle soylemesi, hep o ugurs'
durum yüzündendi. ¥akov Petroviç o anda tam kesinlikle d
gilse bile, kaderin ona yeni, hos olmayan bir sürpriz hazirladij
ni hissetti. 'Bakalim... zamani gelinoe elbette anlarim...' di
düsündü. 3onra birdenbire, aoikli bir sesle, inleroesine, 'l
yaptim, ne halt ettim de getirdim onu evime!..'dedi. 'Bile b
basimi belaya soktum... Ne lüzumu vardi! Çenenpirti sen o
gevezelik etmeden duramazsin... Küçük çoouk, oahil bir had
me parçasi, rütbesi, sandalyesi olmayan bir memur ozentisi gi
açtin agzini. ¬ey paçavra, dedikoduou, mahalle karisi seni
Aman ¥arabbi... ¬erif bir de siir yazdi, güya bana olan muha
betini belirtmek için... Ne yapaoagim simdi? Bir daha gelirs
uygun bir sekilde defetmenin çaresine bakmali. Çesitli bahan
lerle yapabilirim bunu: Mesela ayligimin yetersizliginden sik
yet ederim. ¥a da kira ile yemek masrafim yan yariya hem pi
sin olarak odemesini teklif ederim, o zaman oyle kaçar ki
Ama yok, bunlarin hiçbiri uygun degil, kendimi küçültmey
gonlüm razi degil dogrusu, baska bir sey bulmali... Petruska'y
saldirtmali: 1erslesin, saymasin onu... ¥o, bu da yakisiksiz! Bei
ki herif hiç gelmez. 0 zaman da büsbütün kotü olur... 0ordü
mü 0oladka, begendin mi yaptigini? Adam olamazsin sen, ol,
mazsin!.. Bir de bakarsin gelir, her seyi inkár eder, bu da olu
Lvet gelsin, gene de gelsin! 0elirse sevinirim dogrusu.'
Bay 0oladkin bunlari aklindan geçirirken çayini içiyor,: de bir duvar saatine bakiyordu. 'Uokuza çeyrek var. 0itme
64
im artik... Bakalim ne olaoak? 0yle ya, ne olaoak?.. Bu isde bir oapanoglu var ama, neresinde?.. 0bürlerinin
maksadini da me-'ak ediyorum: Ne yandan saldiraoaklar aoaba?'
Bay 0oladkin daha fazla dayanamadi, içtigi pipoyu yarida birakti, giyindi ve daireye kostu. Bir tehlike olup
olmadigim ogrenmek, karsi karsiya gelmek için sabirsizlaniyordu. 1ehlikenin varligini biliyor, seziyordu. vestiyerde
soyunurken kendi kendine: 'Bu tehlikenin nereden geleoegini, ne oldugunu ogreneoegiz elbet,' dedi. 'Çevirdiginiz
dolaplarin hakkindan geleoegiz
sonunda.!'
0yküoümüzün kahramani bu karardan sonra kendine çekidüzen verdi, agirbasli, resmi bir tavir takinarak kalem
odasina girdi. 1am içeri girerken kapida dünkü misafiri ve dostu, oteki 0oladkin'le karsilasti. Küçük 0oladkin,
büyük 0oladkin'le burun buruna geldigi halde galiba onu gormedi. 0ylesine mesgul, isleri basindan askin bir is
adami hali vardi ki, '0zel bir isle gorevliyim' anlami, yüzünden açikça okunuyordu. 0oladkin koluna yapisti:
÷ 0ünaydin ¥akov Petroviç!
- 0zür dilerim efendim, sonra gorüsürüz... 0zür dilerim... diye mirildandi oteki 0oladkin.
Ayni hizla yoluna devam etmeye hazirlanirken büyük 0oladkin tekrar durdurdu onu:
- Bir dakika ¥akov Petroviç. 3iz galiba...
- Lfendim? Bir emriniz mi var?
Bay 0oladkin'in dünkü misafiri açik bir isteksizlikle durdu, kulagini büyük 0oladkin'in burnuna yaklastirdi.
- 3izi dinliyorum ama, kisa olsun rioa ederim, mesgulüm.
- ¥akov Petroviç, bana karsi aldiginiz tavri tuhaf buluyorum. 3izden bunu hiç beklemedigimi soylemek
zorundayim.
- Lfendim, belirli usullerimiz var: Lkselansin ozel sekreterine basvurun. 0radan ozel kalem müdürüne gidersiniz.
- 3iz, sey... 3iz beni tanimadiniz galiba ¥akov Petroviç! diye sesini yükseltti 0oladkin. ¥oksa sakaoiliginiz mi tuttu?
0teki 0oladkin, adasim henüz tanimis gibi:
65
- Aa, siz miydiniz?.. Uemek sizsiniz. Ama gülümseme resmi, soguktu. 3anki karsisinda ona bunoa iyilikte bulun
adam degilmis gibi...
Bay 0oladkin'in geoeyi çok iyi geçirdigini ogrendikten son ra hafifçe egilerek memnunlugunu belirtti. 3onra
durdugu ye de birkaç defa ayak degistirerek saga sola goz gezdirdi, ye: bakmaya basladi. Birdenbire yan kapiya
segirterek 'ozel bir bahanesiyle içeri daldi. Bay 0oladkin arkasindan bakakaldi. - '0zel isler...' vay oanina!.. Uurum
boyle demek?.. $askin saskin çalistigi odaya girerken bunun boyle olaoag m onoeden de bildigini, bu adamin ozel
gorevlerde çalisaoagi] tahmin ettigini kendine soylemekle avunmaya çalisiyordu. ¥e rine oturur oturmaz Anton
Antonoviç 3etoçkin:
÷ Uünkü evrak hazir mi ¥akov Petroviç? diye sordu. ¥, ninizda mi?
÷ ¥animda efendim.
3esi pek olgündü. Masa amirine hálá o saskin haliyle baki yordu.
÷ lyi. Andrey lilipoviç ikidir soruyor: Lkselans goreoek mis.
÷ ¬azir efendim, merak etmeyin.
÷ 1esekkür ederim.
0oladkin gozlerini masa amirinin gozlerine dikerek:
÷ Anton Antonoviç, diye basladi. Benim simdiye kadar go_ . revlerimde kusur ettigim pek olmadi sanirim.
Amirlerimin ver
dikleri her odevi benimseyerek, olanoa güoümle yapiyorum... .] ÷ 1abii oanim. Neden gerekti bu?
÷ 0yle iste Anton Antonoviç... 3ize belirtmek istedim ki,] ben...-daha dogrusu bazi kotü niyetliler, kiskançlikla
hareket! eden kimseler, kurbanlarini seçerken kimseye aman vermezler. Bunu soyleyeoektim size.
- lyi ama, bu da nereden çikti - anlamadim ki?.. Kimi kastediyorsunuz ¥akov Petroviç?
- ¬iç kimseyi. Uogru yoldan yürüyen bir insan oldugumu soylemek istiyorum Anton Antonoviç. Lgri bügrü, zikzakli
yol-
66
lara sapaoak kadar küçülmem, entrikaoi da degilim. Bununla hakli olarak iftihar ediyorum.
- 0üzel. Pek dogru. Uüsünoelerinizi tamamiyla hakli bu-Liyorum. ¥alniz izin verin, ben de size bir sey soyleyeoegim
¥a-oov Petroviç: Kibar insanlar arasinda belirli sahislari ima ederek kinaye konusmak ádet degildir. Arkamdan
soylenenlere katlanirim, olagan sey bu. Ama yüzüme karsi hakaret edilmesine tahammül edemem, haberiniz
olsun.
- Çok haklisiniz Anton Antonoviç, pek dogru. ¥alniz benim ne demek istedigimi anlamadiniz galiba, Anton
Antonoviç. Rioa ederim, ben size karsi... Benim için bir sereftir Anton Antonoviç...
- Ben de rioa ederim, bizler eski terbiye gormüs insanlariz, sizin yeniliklerinize alisamayiz bu yastan sonra... Ben
bunoa yil vatanima hizmet ederken bilgiden yana herhangi bir kusurum gorülmedi. ¥irmi bes yillik kusursuz
hizmetime karsilik bir nisanim da var, biliyorsunuz.
- Biliyorum, hepsini biliyorum Anton Antonoviç. Ama soylemek istedigim bu degil, ben maskelerden bahsediyorum.
- Ne maskesi?
- $ey... Ama siz gene... yani korkarim ki sozlerimi... sozlerimin anlamini baska seye yoraoaksiniz Anton Antonoviç.
Ben sadeoe bazi düsünoelerimi açiklamak istiyorum Anton Antonoviç. Lamanimizda maskeli gezen insan oyle çok
ki... Maskenin altinda ne oldugunu anlamak pek zor...
- ¬iç de degil. ¬atta bazen pek kolay. uzaga gitmeye gerek yok...
÷ Müsaade buyurun Anton Antonoviç, konumuza donelim: Ben maskeyi anoak gerektigi zaman, gereken yerlere,
karnaval, maskeli balo gibi eglenoelere giderken takarim, yani maskeyi tam yerinde kullanirim. Bazi kimseler gibi
her gün yüzüme maske takarak gezmem. 3oylemek istedigim sadeoe buydu, Anton Antonoviç.
- Pek güzel. $imdilik birakalim bunlari, isim var, dedi Anton Antonoviç.
67
ii
lhtiyar masa amiri yerinden kalkti, Lkselansa gotüreoegi kágitlari hazirladi, kartonun içine koydu. 0itmeden onoe
Bay 0oladkin'e yan yan bakti.
÷ 3orununuz umarim yakinda halledileoek. 0 zaman kimden sikayetçi olmaniz, kimi suçlamaniz gerektigini
anlarsiniz. Bir de sizden bir sey daha rioa edeoegim ¥akov Petroviç, bundan sonra gorevime zarari dokunabilen
konulari bana açmayin.
- Ama ben... sey... diye basladi Bay 0oladkin, yüzü sapsari oldu. 0dadan çikan An ton Antonoviç'in arkasindan
bakarken hálá:
- ... Ben bunu aklimdan bile geçirmiyordum Anton Anto-noviç... diye kekeliyordu. ¥alniz kalinoa, 'Al sana bir daha...
Bu da yeni bir darbe...' dedi kendi kendine.
$askin saskin yeni sorunu çozmeye ugrasirken bitisik odadan birtakim gürültüler, telasli hareketler duyuldu. Kapi
birdenbire hizla açildi. Lkselans'in odasindan soluk soluga Andrey lilipoviç çikti, Bay 0oladkin'e seslendi. Bay
0oladkin onun ne istedigini bildigi için telasla yerinden firladi, gereken dosyayi aoeleyle koltuguna sikistirdi.
Andrey lilipoviç'in arkasindan Lkselans'a gitmeye hazirlandi. 1am o sirada, kapida duran Andrey lilipoviç'in sanki
kolunun altindan firlayan oteki 0oladkin telasla ve isi basindan askin adam haliyle büyük 0oladkin'e yaklasti.
Kesin, gayet resmi bir tavirla:
÷ Kágitlari istiyoruz ¥akov Petroviç, dedi. Lkselans kágitlarin hazir olup olmadigini soruyorlar. Andrey lilipoviç
gotüreoek, bekliyor...
Çabuk çabuk, duyulur duyulmaz bir sesle konusuyordu. Bu karsilasmayi hiç beklemeyen 0oladkin de onun gibi
fisiltili bir sesle:
- Beklediklerini biliyorum, soylemenize gerek yok, diye oevap verdi.
0teki bir an bozulur gibi oldu.
÷ Affedersiniz ¥akov Petroviç, beni yanlis anladiniz. 3ize olan samimiyetimden soyledim...
- Lksik olsun samimiyetiniz. Uurun efendim, ne yapiyorsunuz?.. Uurun!..
68
÷ Uosyanizi temiz bir kágitla kaplayalim ¥akov Petroviç. ¬em üçünoü sayfaya isaret koymayi unutmayin. $oyle
¥akov Petroviç... lzin verin!
- Birakin dosyami... Birakin diyorum size!
- Ama surada bir mürekkep lekesi var ¥akov Petroviç. Bakin, gordünüz mü, mürekkep lekesi...
Andrey lilipoviç ikinoi defa 0oladkin'e seslendi. 0oladkin adasiyla tutustugu çekismeyi bir an birakarak:
- 0eliyorum Andrey lilipoviç, geliyorum! diye oevap verdi, otekine dondü:
÷ Beyefendi, siz Rusça anlamaz misiniz yoksa?
÷ Çaki ile sunu kazisak daha iyi olaoak ¥akov Petroviç. Bende çaki var... 3iz dosyayi bana verin, çabuoak kazirim
sunu...
- Mürekkep lekesi falan yok, uyduruyorsunuz siz! ¥ok bir
sey...
Andrey lilipoviç, 0oladkin'i üçünoü defa çagirdi. 0olad-kinler hálá mürekkep lekesi derdindeydiler:
- Nasil yok, kooaman leke... nah iste! Lvet evet, burada! 3iz birakin ¥akov Petroviç, ben çakimla... 3ize iyilik olsun
diye oanim... Ne olaoak... arkadaslar arasinda... ¬ah oldu. 1amam!
0teki 0oladkin bu kisa çekismeden üstün çikti, seflerin sabirsizlikla bekledikleri dosyayi adamin elinden kapti,
lekeyi çikarmak bahanesiyle koltuguna sikistirdigi gibi iki siçrayista Andrey lilipoviç'e yetisti. Andrey lilipoviç ikinoi
0oladkin'in hokkabazliklarinin farkinda degildi, birlikte Lkselans'in odasina gittiler. Bizim 0oladkin de, adasinin
eline sikistirdigi çakiyla oldugu yerde kalakaldi. 1uzaga düstügünün henüz iyioe farkinda degildi. Bir darbe yedigini
hissettigi halde bunun onemini olçememisti. 3onsuz bir keder, bir bunalti içinde yerinden firladi, o da generalin
odasina kostu. Bir sey düsünemiyor, sadeoe 'insallah sonu hayirli çikar...' diye tekrarliyordu. Kapida, odadan
çikan Andrey lilipoviç'le obür 0oladkin'i gordü, elinde ol-raadan kenara çekilerek yol verdi. Andrey lilipoviç neseli
bir halle gülümsüyor, bir seyler anlatiyordu. Bir iki adim gerisinde saygili, küçük adimlarla yürüyen oteki 0oladkin
yilisik bir gü-
69lümsemeyle onu dinliyor, arada bir kulagina egilerek bir seyler fisildiyordu. Andrey lilipoviç nazik bir
hosgorürlülükle onu dinliyor, sozlerini destekler gibi basini salliyordu. Bay 0oladkin o anda her seyi anladi.
3onradan ogrendigine gore, tam zamaninda yetistirdigi raporu Lkselans umdugundan güzel ve degerli bulmus,
son dereoe memnun olmustu. Raporu getiren oteki 0oladkin'e içten tesekkür etmis, hizmetini unutmayaoagini
soylemisti. ¥akov Petroviç bunu duyunoa ilk hareketi isyan ve olanoa güoüyle itiraz etmek oldu. ¬iddetinden
sapsari kesilmis, dogruoa Andrey lilipoviç'e kosmustu. Ama Andrey lilipoviç gorevle ilgili olmayan konular üzerine
gorüsemeyeoegini, kendi isleriyle bile ugrasaoak vakit bulamadigini soyledi.
Amirinin sesinin soguklugu, olumsuz oevabindaki sertlik Bay 0oladkin'e pek dokundu. 'Ne yapalim, baska yoldan
yürüyeoegiz, baska çare yok!' dedi, 'Anton Antonoviç'imizi yoklayalim.' Aksilik bu ya, Anton Antonoviç o sirada
dairenin baska kalemlerinden birine gitmisti. ¥akov Petroviç aoi aoi gülümsedi: 'Kart horoz meseleyi anladi,
benimle ozel konularda konusmak istememesi bosuna degil... Artik her seyi goze alarak Lk-selans'a yalvarmaktan
baska çarem kalmadi!' Çokeroesine sandalyeye oturdu. ¥üzü karmakarisik, zihni daginikti, ne karar vereoegini
düsünmeye koyuldu: 'Keske yanilsam da telasim bosa çiksa... lçinden çikilaoak durum degil, gerçege uymayan
seyler... ¬ayal gormüs olmayayim?.. ¥oksa demin Lkselans'a baskasi degil de, ben mi gittim, kendimi baska bir
adam sandim belki?.. 0f f... Kafam kazan gibi kayniyor... Anlamiyorum, hiçbir sey anlamiyorum!'
Bay 0oladkin kuskularinin anlamsiz oldugunu kendine telkin etmeye çalisirken, odaya oteki 0oladkin girdi. lki
koltugunda tasaoak kadar çesitli evrak, dosyalar vardi. Andrey lilipo-viç'in onünden geçerken ise ait bir seyler
soyledi. 0bür memurlarin kimiyle gülüserek, kimiyle sakalasarak ayaküstü bir iki laf atti. 1ekrar disari çikmak
üzereyken tesadüfen birkaç genç memurla büyük 0oladkin'iri masasinin yakininda durdu. Bay 0oladkin yerinden
firlayip ona kostu. 0teki 0oladkin'in keyfi kaçti, saga sola bakinarak kaçaoak yer aradi. Ama oykümüzün kah-
70
ramani daha atik davrandi, koluna sikioa yapisti. 0dada bulunanlar, iki 7. dereoeden memuru çevirmis, ne
olaoagini merakla bekliyorlardi. Büyük 0oladkin oradakilerin ondan yana olmadigini, onun kuyusunu kazdiklarini
biliyordu zaten. 0nun için bu isin altindan yüz akiyla çikmasi sartti. Çok onemli bir andi
bu!
0teki 0oladkin küstah bir tavirla gozlerini kisarak:
- Lfendim?.. Bir sey mi buyurdunuz?., diye geveledi. Bizim 0oladkin tikanaoakti neredeyse.
- Beyefendi, bana karsi takindiginiz garip tavirlara ne diyeoegimi bilemiyorum...
- 0yle mi?.. Baska?
Küstah adam etrafa bakindi, 0nlari saran memurlara, baslayaoak komedyanin seyrine davet ederoesine goz
kirpti.
Ama 0oladkin ugursuz adasina kafa tutmaya karar vermisti:
÷ $u andaki küstahliginiz, arsizliginiz sozlerimden daha çok suçlandiriyor sizi. 0ynadiginiz oyuna güvenmeyin, pek
çürük, ele vereoek sizi...
Küçük 0oladkin gozlerini Bay 0oladkin'in gozlerine dikti:
÷ Bu geoe nasil uyudunuz ¥akov Petroviç, anlatin bakalim!
7. dereoeden memur Bay 0oladkin bu yeni maskaraliga nasil karsilik vereoegini bilemedi, büsbütün kopürdü.
- ¥oo, bu kadari fazla beyefendi, ileri gidiyorsunuz artik! diye haykirdi.
0teki son dereoe saygisiz bir tavirla güldü, alayli alayli kas-goz oynatti. 3onra birdenbire, hiç beklenmedik anda
¥akov Petroviç'in oldukça tombul yanagindan bir 'makas aldi'. Adamoagiz kulaklarina kadar kizardi, oteki
0oladkin de, hasmini bu kadar kizdirdiktan sonra nasil olsa bunun hesabini vereoegini düsünerek -oldu olaoak
gibilerden- büsbütün arsizlasti, ¥akov Petroviç'in yanaklarina dostça bir iki fiske daha atti, gidiklamaya basladi.
0fkesinden kipirdanamaz hale gelen Bay 0oladkin'in durumu gerçekten gorüleoek gibiydi. 0teki de, arkadaslarini
münasebetsiz oyunuyla yeteri kadar eglendirdikten
71sonra Bay 0oladkin'in çomlegi andiran gobegine hafif bir tos vurdu ve zehirli bir gülümsemeyle:
÷ Uemek tuzaklar kuraoagiz ¥akov Petroviç, oyle mi? dedi, adamoagizin toparlanmasina vakit birakmadan
etraftakilere bir daha goz kirpip gülümsedi. 3onra son dereoe resmi, tam bir is adami haliyle gozlerini kisti:
- 0zel bir gorev... lzninizle... diye mirildandi, kisa baoagini çifte ataoak gibi kaldirarak bir siçrayista bitisik odaya
atladi.
0ykümüzün kahramani hálá kendine gelemiyordu. 3onunda toparlandi. Mahvoldugunu, serefinin bes paralik
oldugunu, bir sürü insan karsisinda paçavraya dondügünü anladi. 0nu çamura düsürüp ayaginin altinda çigneyen
de kimdi? Uaha dün birioik, en güvenilir dostu saydigi adam yapmisti bunu!..
Bay 0oladkin düsmaninin pesine düstü. 0 anda oradaki rezaletin taniklarini düsünmüyordu. 'Ne olaoak hepsi el
ele vermis, birbirlerini bana karsi kiskirtiyorlar...' Uüsmanim kovalamaktan birdenbire vazgeçti, yerine dondü.
'0ene de yanina birakmam bunu, ben de seni oyuna getiririm herif!' dedi kendi kendine. 'Burnundan fitil fitil
getiririm bunlari sevgili adasim!..' 1abii olmayan bir sogukkanlilik ve kesinlikle yerine oturdu. Artik is pasif
savunmadan çikmisti, sert bir saldirganlik havasi esmeye basladi. 0 anda Bay 0oladkin'in odaya girmesini, kalemi
hokkaya hiddetli hiddetli batirmasini hizli hizli bir seyler yazmasini bir goren olsaydi, meselenin oyle kolay, düz bir
mahalle kavgasi gibi kapanmayaoagini anlardi. 0oladkin bir karara varmisti, bunu yerine getirmeye azimliydi.
Aslinda kesin olarak, ne yapaoagini henüz kendisi de bilmiyordu. 0lsun, vakit vardi daha. 'Bizim zamanimizda isim
hirsizligi gibi arsizlik, ahlaksizlik sokmez beyefendi! Bunlar adami basariya degil, dara-gaoina gotürür. ¥alniz
0riska 0trepyev1 isim hirsizligindan kazanmis, kor oahil halki kandirmisti. Ama onun mumu da yatsiyi geçmedi...'
(l)0enç rahip 0rigori 0trepyev, manastirdan Polonya'ya kaçarak kendisine oldürülen Çar Korkunç lvan'in oglu
Çareviç Uimitri süsü vermis, birçok entrika çevirmis, Polonya'nin yardimiyla Rusya'da kargasaliklar, isyanlar
çikarmistir. 3onunda yakalanarak idam edilmistir.
0ykümüzün kahramani hemen hareket etmekten vazgeçti. Bazi kimselerin maskelerini düsürüp bazi hususlarin
meydana çikmasini beklemeyi uygun buldu. Bunun için is saatlerinin bitmesi lazimdi. 0 zamana kadar da bir sey
yapmayaoakti, paydostan sonra harekete geçeoekti. 0ndan sonra düsmanlarini ezmek için planini uygulayaoakti.
Lvet, Bay 0oladkin eláleme paspaslik etmeye razi degildi! Asla. ¬ele su anda hiç razi degildi. Ueminki rezalet
kopmasa, belki boyun eger, ses çikarmazdi. 3irf ádet yerini bulsun diye biraz homurdanir, surat asardi, sonra da
yumusar, yatisirdi. ¬ele karsi taraf onun hakli oldugunu açikça kabul etse, ¥akov Petroviç onlarla barisirdi bile... 0
sirada elbette duygulanirdi, hatta belki sonunda aralarinda dünkünden daha içten, daha saglam bir dostluk
dogardi. Bu dostluk, ikisinin arasinda su münasebetsiz benzerligi bile unuttura-bilirdi... Boyleoe iki 7. dereoeden
memur memnun, mutlu bir halde yüz yasma kadar yasardi, vs. vs.... Kisaoasi, Bay 0oladkin .demin hakkim
korumaya kalkismakla basini yeniden derde soktugu için, pisman olmustu. 'Kerata alttan alsa, saka yaptigini
soylese, affederdim, yüzde yüz affederdim!' diye düsünüyordu. 'Ama beni elalemin onünde paçavraya çevirmesine
tahammül edemem dogrusu... ¬em bunu onun gibi ahlaksizin biri yaparsa! ¥o, paçavra degilim ben beyefendi, hiç
paçavra degilim. Anladiniz mi?'
Boyleoe oykümüzün kahramani kararini verdi. Kendi kendine konusmaya devam etti: 'Ne yapalim beyefendi,
kendi düsen aglamaz: Uokunmamaliydmiz bana... 3onuoun sorumlulugu size ait artik...'
¥akov Petroviç'in karari kendini savunmak, ugradigi hakarete sonuna kadar boyun egmemekti. Lvet, ona hakaret
edilmesine ozellikle bu dereoe adi bir adamin paçavra muamelesi etmesine elbette razi olamazdi. 0yle adamdi o!
Ama biz bu hususta fazla iddiali olmayalim: Belki birisi, Bay 0oladkin'i su veya bu sebeple paçavraya çevirmek için
gerçekten niyetlense bunu yapabilirdi. ¬em zahmetsizoe, en ufak bir itirazla karsilasmadan basarirdi. (Bay
0oladkin bazen kendi kendine itiraf ederdi bunu...) 0 anlarda 7. dereoeden memur 0oladkin'in ye-
72
73rini pis, igrenç oldugu halde yasayan ve hisseden bir paçavraoik alirdi. Ama bu paçavraoigin bütün kirliligine
ragmen, ta derinliginde gizlenmis kendine gore bir hassasligi ve duygulan vardi... vakit dayanilmaz bir agirlikla
geçiyordu. 3onunda saat dordü çaldi. Memurlar birer birer masalarindan kalkmaya, amirler basta olmak üzere,
evlerine dagilmaya basladilar. Bay 0oladkin de kalabaliga karisti, aradigi adami gozleriyle yakalayip izlemeye
basladi. ¬ain dostu vestiyere kostu, paltosunu almak için sira beklerken orada da ayni oyunu oynadi. ¬ademelere
sirnasmaya, senli benli olmaya basladi. 0nemli an gelmisti: Bay 0oladkin de vestiyere sokuldu. 1abii oteki
0oladkin ondan daha atik davrandi, vestiyerdekilerin yüzüne gülerek paltosunu ¥akov Petroviç'ten daha onoe aldi.
0iyinirken büyük 0o-ladkin'i oyle alayli bir süzüsü vardi ki, arsizlikla etrafa bakiyor, çevresinde etki yaratmak için
memur gruplarina sokuluyor, ki-misiyle ayak üstü bir iki laf ediyor, kimiyle fisildasiyor, kimisiyle de saygi ve
sevgiyle opüsüyordu. Arkadaslarindan bazilarini gülümseyerek, sadeoe bir el sikisla geçistiriyordu. Bu govde
gosterisinden sonra nesesinden kabina sigmaz halde merdivenden sekerek asagi indi. Bay 0oladkin pesine takilip
son basamakta yetisti, paltosunun yakasina asildi. 0teki bu saldiristan ilkin afalladi, saskin saskin bakindi. 3onra
gayet yavas, alttan:
- Benden ne istiyorsunuz, ne demek bu? diye mirildandi.
- Beyefendi, namuslu bir adamsaniz, dünkü dostça iliskilerimizi unutmamaniz gerekirdi, dedi ¥akov Petroviç.
0teki 0oladkin toparlandi, her zamanki küstahligiyla:
- Le, ne olmus yani?.. Bu geoe iyi uyumussunuzdur insallah ¥akov Petroviç? diye arsizoa siritti.
Bay 0oladkin'in hiddetinden bir an dili tutuldu. 3onra:
- lyi uyudum, merak etmeyin, dedi. Ama bu oyununuzun ne dereoe münasebetsiz, igrenç oldugunu da soylememe
izin
verin.
Ne oyunu! diye omuz silkti oteki 0oladkin. Uüsmanoa laflar bunlar, hep yalan!
Ani bir hareketle 0oladkin'in ellerinden siyrildi, kaçmaya basladi. 3okaga çikinoa ilk rastladigi arabaya atladi,
büyük 0o-
ladkin de arkasindan bakakaldi. ¥üzü karmakarisik, agzi açik, halsizoe fener diregine yaslandi. Lzilmis,
küçülmüstü... Birkaç dakika boyleoe kaldi. 0 anda her seyin yikildigini sanmisti.
lX
0erçekten her sey, doga bile Bay 0oladkin'e karsiydi. Ama o, gene de yilmamis, yenilmemisti. ¥enilmedigini
hissediyordu ve müoadeleye kararliydi. llk saskinligi geçtikten sonra ellerini oyle hizli, hararetle ovusturdu ki,
hakkini nasil savunaoagi bundan belliydi. Lvet, tehlike burnunun dibindeydi, bunun varligi yüzde yüzdü... Bay
0oladkin bunu da kesin olarak hissediyordu. Anoak bu tehlikeyle savasmaya nereden, nasil baslayaoagini henüz
kestiremiyordu. ¬atta bir an, 'vaz mi geçsem bu isten?.. Ne var yani!..' diye düsündü. '¬iç orali olmam: 0 ayri, ben
ayriyim... Kerata sonunda hokkabazlik etmekten bikar, birakir. Lvet evet, oyle yaparim, alttan alarak yenerim onu.
¬em tehlike oldugunu nerden çikariyorum? Ne tehlikesi?.. 0ostersinler bakalim!.. ¥o yo, üstünde durup
büyütmeye gelmez.'
Bay 0oladkin yutkundu, içinden geçirdikleri kafasini birdenbire allak bullak etti, lüzumsuz seyler düsündügü için
de kizdi. 'Mendebur, tabansiz herif!' dedi kendi kendine. Ama bunun bir fayda saglamadigini, bir karara varmak
gerektigini, hem bunu hemen o anda yapmak zorunda oldugunu hissediyordu. Birisinden bu isde fikir almayi ne
kadar isterdi! lakat uzun boylu düsünüp tasinmaya da vakti yoktu. ¥akov Petroviç oyalanmadan bir araba tuttu,
eve gitti. ¥olda arabanin sarsinti-siyla zipladikça kendi kendine takiliyordu: 'Le, keyfiniz nasil ¥akov Petroviç?.. Ne
halt edeoeksin simdi miskin herif, aoemi çaylak!.. 1epeden tirnaga kepaze oldun, bir de aglayip sizlaniyorsun!' 0
anda kendi kendisiyle boyleoe alay ederken içindekileri desmekten sehvet dereoesinde zevk duyuyordu. Bir aralik
74
75gene düsünoelerine daldi: 'Uiyelim ki su anda karsima bir sihirbaz veya ona benzer birisi çiksa: - 0oladkin, sag
elinin parmaklarindan birini verirse oteki 0oladkin'i ortadan kaldiririm, sen de eskisi gibi rahat ve mutlu yasarsin.
3adeoe bir parmagin eksilir. Razi misin?.. vallahi, gik demeden parmagimi seve seve verirdim! 0ff, aman!..
¬epsinin de oani oehenneme!..' diye sonunda sinirlendi. 'Nereden geldi basima bunlar! Ne iyi, ne rahattim, herkes
memnun, mutluydu. ¥ok, ille bir aksilik çikar, ortaliga zehir saçar... Ama ne soylesem bos artik, harekete geçmem
lazim!'
Boyleoe Bay 0oladkin asagi yukari bir karara varmis bulunuyordu. Lve gelir gelmez piposuna sarildi. Uumani koyu
bulutlar halinde etrafa savururken heyeoanli adimlarla odayi arsinliyordu. Petruska sofrayi hazirlamakla
mesguldü. 3onunda Bay 0oladkin piposunu bir koseye firlatti, kararli bir halde paltosunu sirtina atti, Petruska'ya
yemek yemeyeoegini soyleyerek disari çikti. Merdivenden basamaklari ikiser ikiser inerken Petruska yetisip almayi
unuttugu sapkasini verdi. Bay 0oladkin, Petruska unutkanliginda süpheli bir yon gormesin diye, bir açiklama
yapmayi gerekli buldu. Ama Petruska'nin umurunda degildi bunlar, efendisinin yüzüne bakmadan tekrar yukari
çikti. '¬er seyde bir hayir var,' dedi 0oladkin. 'lyi olur insallah, her sey iyi olur... 'Aslinda içi pek rahat degildi, korku
ürpertilerini topuklarinda bile duyuyordu. 3okaga çikinoa bir arabaya atladi, dogruoa Andrey lilipoviç'in evine gitti.
Lili çalmak üzereyken: 'Aoaba yarina biraksam daha iyi olmaz mi?..' diye düsündü. '¬em ona onemli, ilgi çekioi ne
soyleyebilirim? 0rtada elle tutulaoak bir sey yok... 0nemsiz, üstünde durmaya degmez bir mesele...' Bunlari
aklindan geçirirken zilin kordonunu birden çekiverdi. Lil sesi, arkasindan birisinin adimlari duyuldu. 0oladkin
aoeleoiligine, atakligina içinden küfretti. $u ugursuz mesele yüzünden az kalsin iki geoe onoeki aksilikleri ve
Andrey lilipoviç'le merdiven basindaki takismayi unutuyordu. Birdenbire hepsi hatirina geldi ama, kapi tam o
sirada açildigi için kaçamadi... lyi bir tesadüf olarak Andrey lilipoviç henüz eve donmemisti, kapiyi açan usak,
yemegini disarda yiyeoegini soy-
76
ledi. '¥emegini nerede yiyeoegini biliyorum ben,' dedi kendi kendine Bay 0oladkin. 'lsmailovski Koprüsü'ne gitmis
o...' Memnundu. usagin:
- Bey gelinoe ne diyelim, sorusuna:
- Bir sey soylemeye gerek yok. Ben bir daha ugrarim, dedi, çevik adimlarla merdivenden indi. Bekleyen arabaoiya
parayi verdi, yürüyeoekti. Çok bekledigini ve beyefendinin güzel hatiri için hayvanini soluksuz biraktigini soyleyen
arabaoidan bahsisi de esirgemedi.
¥olda akli gene o konuya takildi: 'Lvet, mesele bu raddeye gelinoe birakmak olmayaoak. Aslinda etraflioa
düsüneoek olursak, 'mesele' dedigim seyde telasa, üzüntüye deger ne var sanki? Ne diye kendime dert ettim
bunu? 0lan olmus, düzeleoek bir durum yok... ¥ok ya! Bunu oyle kabul etmek lazim. ¬em bir de soyle düsünelim:
Resmi bir daireye birisi geliyor. ¬em kuvvetli bir arkasi var, hem de yetenekli bir memur, namuslu, efendi bir
adam, durumu nazik, sikintiya düsmüs... ¬erkesin basina gelebileoek bir hal... Bize girmesi neden benimle ilgili
olsun? 3açma, kuruntudan ibaret benimki!.. Adamin burnumdan düsmüs gibi bana benzemesi de, dairemize
kabul edilmesine engel olamaz. Kader, sadeoe kader, kotü talihimin azizligi... Adamoagiza bu yüzden is verilmese,
açikta kalsa hak, adalet yok demektir. lakir, ezilmis, kimsesiz bir adam, hali yürekler aoisi! lnsanlik duygusu onu
korumamizi emreder. ¥ok yok, büyüklerimiz onu kayirmakla çok iyi ettiler, Allah onlardan razi olsun. Benim kafada
olsalardi fakirin hali nioe olurdu? Laten ben bu kafamla on kisinin yapmadigi budalaligi beoeririm. Peki, ya ikiz
olsaydik o zaman ne olurdu? ¬iç. Amirlerimiz, arkadaslarimiz nasil olsa alisirlardi, disardan gelenler de bu durumu
tabii gorürlerdi. ¬atta benoe, bunda insani duygulandiran bir yon var: ¥aradanin kudretiyle dünyaya tipatip ayni iki
insan gelmis. ulu 1anrimiz da ikizlerin rizkini ayni yerden vermis...'
Bay 0oladkin nefes aldi, sesini alçaltarak kendi kendine konusmaya devam etti:
- Ama su, sey olmasa... ¥ani bizi duygulandiran bu ikiz meselesi filan olmasa daha iyi 'olurdu ya! Cehennemin
dibine
77gitse... Münasebetsizlikten baska sey degil... Çik isin içinden simdi 0oladkin! ¬erifin tabiati, karakteri oldukça
pürüzlü, oynakça... Adi, kaypak, sirnasik, çanak yalayioinin biri.... Kimbilir ne haltlar karistirir, adimi da lekeler
kopoglu! lsin yoksa pesini kolla... Kisaoasi bela kesidi basima, bela! Ama bu bakimdan da fazla üzülmeye degmez:
Benzerlerden biri tam bir efendi, oteki namussuzun biri... Lfendi benim, ahlaksiz olan oteki. 3onunda herkes onun
ne mal oldugunu anlayaoak, benim de, yani gerçek 0oladkin'in namuslu, iyi kalpli, sessiz, is bakimindan da
degerli, yükselmeye layik oldugumu takdir edeoektir. Lvet, boyle olmasi gerekir. Ama bir de bakarsiniz - bizimkiler
sey... karistirirlar ikimizi. 0lmayaoak sey degil, hele o heriften her türlü düzenbazlik umulur. 0 zaman ne yaparim?
Alçak kerata el ça-bukluguyla kendisini benim yerime kor, insanin paçavrasini çikarir... lste o zaman felaketin
büyügü olur!
Bay 0oladkin kendi kendine konusup sizlanirken gozünün dogrusuna kosuyordu. Anoak Nevski Caddesi'ne çikip
kaldirimda birisiyle gozlerinden simsekler çaktiran bir toslamayla çarpisinoa ayildi. Adamin yüzüne bakmadan ozür
diler gibi bir seyler mirildandi ve tosladigi ona okkali bir küfürle karsilik verip uzaklastiktan sonra, 'Ne var, ne
oluyoruz?' gibilerden etrafa goz gezdirdi, silkindi. Bulundugu yer, 0lsufi lvanoviçlere gittigi gün ugradigi lokantanin
sokagiydi. 0ykümüzün kahramani, birdenbire, midesinin kazindigini hissetti. ¥emek yemedigini, bir ziyafete
gitmeyeoegini de hatirladi, lokantaya girdi. Burasi pahali, lüks bir yerdi ama, Bay 0oladkin o günkü haliyle bunu
düsüneoek degildi. ¥ukardaki isikli salona girdi. Lengin, kibar müsterilere gore hazirlanmis büfede, mezelerle
donanmis bir masanin onünde hayli kalabalik vardi. Masanin onündeki adam, makine hiziyla, bosalan kadehleri
dolduruyor, meze dolu tabaklari uzatiyor, yenilip içilenin parasini aliyordu. Bay 0oladkin masaya sokulmak için
siraya girdi, çekingen bir halle balikli bir borek aldi ve sirtini duvara çevirerek büyük bir istahla yedi. Bitirdikten
sonra tekrar masaya dondü, boregin fiyatini bildigi için, masadaki tabaga bir gürnüs on kopeklik birakti. 3onra, 'ls-
78
te boregin parasi...' demek ister gibi oradaki garsonun yüzüne bakti. Adam oldukça üstten:
÷ Borounuz bir ruble on kopektir efendim, diye geveledi.
- Benim mi?.. Bana mi soylüyorsunuz?.. Ama ben... ben sadeoe bir borek aldim galiba.
÷ ¬ayir efendim, bir degil on bir, dedi kesinlikle garson.
÷ ¥o... 3iz... siz yaniliyorsunuz dostum. Bir borek aldim ben.
- Ben saydim: 0n bir borek yediniz. ¥ediklerinizin parasini odeyin beyim, bedavaoilik yok burada.
Bay 0oladkin fena halde sasirdi. 'Bir sihirbazlik... oyun bu...' diye düsündü. 0arson karsisina dikilmis parayi
bekliyor, salondakiler de 0oladkin'le ilgilenmeye basliyorlardi. ¥akov Petroviç oebinden bir gümüs ruble çikarip
vermeye hazirlandi, yüzü pismis istakoza donmüstü: '0n birse on bir... lnsan aoikinoa yer... ¬ayret edeoek, güleoek
ne var!' Birdenbire, sanki birisinin dürtmesiyle basini kaldirdi ve bir an onoe onu saskinliga düsüren bilmeoeyi,
sihirbazligi çozdü. Karsiki salona açilan oamli kapida, tam büfenin arkasinda, yüzü Bay 0oladkin'e çevrili birisi
duruyordu. llkin kapiyi bir boy aynasi, orada dikilen adami da kendisinin aksi zanneden ¥akov Petroviç yanildigini,
oteki ile, yeni 0oladkin'le karsi karsiya oldugunu anladi. Adam hayatindan pek memnundu. 0erçek 0oladkin'e
siritarak bakiyor, basini sallayarak goz kirpiyordu. Uurdugu yerde ayaklarini hafifçe oynatarak en ufak bir tehlikede
obür odaya, oradan da arka kapidan sokaga firlayaoagini ve nasil olsa yakalanmayaoagini birtakim hareketlerle
anlatmaya çalisiyordu. Llindeki yagli boregin son parçasini Bay 0oladkin'in yüzüne bakarak agzina atti, dudaklarini
zevkle yaladi.
'3ahtekár kopek, burada da tuzaga düsürdü beni!' diye ofkeyle düsündü ¥akov Petroviç. ¥üzünün kizarikligi hálá
geçmemisti. 'Kalabaliktan da çekinmiyor!.. Aoaba farkina varan oldu mu? 0arsonun küstah, güoünden emin
siritmasina aldirmadan parayi masaya firlatti, etrafini saran kalabaligi siyirarak salondan kaçti. 'Bu kadarla bittigi
için hayduda da talihime de sükretmeliyim. ¥alniz saygisiz garsonun küstahligi pek dokun-
79du bana... Ama adamoagiz da hakliydi: Bir ruble on kapiklik alaoagina karsilik on kapikle yetinip üstünü
oebinden ekleye-mezdi ya! lakat daha nazik konusabilirdi terbiyesiz herif!'
Bay 0oladkin merdivenden inerken kendi kendine bunlari mirildaniyordu. 3on basamakta birdenbire durdu,
deminki sahne gozünün onünde oanlaniverdi. lnoinmis gururunun aoisiyla gozlerinden yas bosanana kadar
kizardi. Bir an oldugu yerde mihlana kaldi, sonra kararli adimlarla sokaga çikti. ¥orgunluguna bakmadan, tikana
tikana $estilavoçnaya 3okagi'na dogru kosuyordu. Lve gelinoe ádeti olmadigi halde soyunmadan, sokak
elbisesiyle, piposunu bile tüttürmeden kanepeye çoktü. 3onra masanin çekmesinden mektup kagidiyla hokka,
kalem çikararak mektup yazmaya oturdu. Lli heyeoandan fena halde titriyordu:
'3ayin bayim ¥akov Petroviç!
Bugünkü olayla ve takindiginiz tavirla beni zorlamis olmasaniz bu mektubu asla yazmazdim. 3izinle isteyerek
temas etmedigime emin olabilirsiniz. ¬er seyden onoe, hareketimi hakaretinize karsilik saymamanizi rioa ederim.
Birbirimize bagli olmamamizin zorunlu sonuoudur bu...'
Bay 0oladkin yazdiklarini okudu: 'lena olmadi galiba, nazik olmakla beraber, ufak bir sertlik ve kesinlik havasi
hissedilmiyor degil... Neyse... ¬erhalde herifi güoendireoek bir sey yok içinde. Bu kadari da hakkim artik,' dedi,
mektubuna devam etti:
'Beyefendi, adlarini agzima almayi kendim için küçüklük saydigim düsmanlarimin yaptiklari yakisiksiz, adi
hareketten sonra o firtinali geoede karsima ani ve garip bir sekilde çikisiniz bugünkü anlasmazliklarimizin ilk
tohumu olmustur. 3izin de zorla, ne pahasina olursa olsun ozel ve is hayatima girmekteki israriniz basit nezaket
kurallarina ve insanlarina gündelik hayattaki iliskilerine uymaz. ¬akkiniz olmadigi halde, sirf amirlerinizin gozüne
girmek için kalemimin emegi olan raporu ve serefli adimi çalmaniz bunun ornegidir... Ama ben durmayaoagim
bunlarin üstünde. Bu konulara ait her türlü konusma ve yüzlesmeden maksatli ve inoitioi
80
kaçisinizi da kaleme almayaoagim... 3onunda, her seyi soylemis olmak için su son dereoe tuhaf, açiklanmasi güç
bugünkü lokanta olayini da geçiyorum. 3izin yüzünüzden oebimden giden bir gümüs rubleye aoidigimdan degil,
yalniz orada bulunan, tanimasam bile, seçkinlikleri belli kisilere karsi beni kotü düsürmek kastinizi hatirlarken
duydugum nefret ve hiddetten soz açmadan yapamayaoagim...'
- lazla ileri gitmedim mi aoaba? diye bir an durakladi Bay 0oladkin. Uozunu kaçirmayalim: '3eçkin kisiler'
sozünde bir ima sezmesin?.. Le, ne yapalim ÷ sezerse sezsin! Bu kadarina tahammül etsin artik. Mektubu
bitirirken biraz alttan alirim... $imdilik bu esasta devam edelim:
'Beyefendi, yaptiginiz hatalarin düzeltilmesi için yüreginizdeki soylu duygularin ve açik, dürüst karakterinizin
gerekli yolu gostereoegine emin olmasam sizi bu mektupla rahatsiz etmezdim. ¬em sahsiniza karsi hiçbir kotü
duygum ya da maksadim olmadigina inanmanizi ayrioa rioa ederim.
'¥azili oevabinizi mektubumu getiren kimseyle gondermenizi bekler, derin saygilarimi sunarim Beyefendi.
¥.0oladkin'
¥akov Petroviç yazdiklarim bir daha okudu, ellerini ovusturdu.
÷ Lh bu da oldu. ¬ale bakin: ¥azismaya basladik! Ama suç kimde? ¥aptiklariyla beni yazili, imzali bir oevap
istemeye zorluyor bayagi... ¥o, ben bu sefer yerden goge kadar hakliyim!
Bay 0oladkin mektubu zarfladi, usagini çagirdi. Petruska her zamanki uyurgezer haliyle, surati bir karis isteksizoe
içeri girdi.
- 0glum, dedi ¥akov Petroviç. $u mektubu al... Anladin
mi?
Petruska'da ses yok.
- Mektubu al diyorum, diye sesini biraz yükseltti 0oladkin. Bizim daireye gotüreoeksin. 0rada nobetçi kátip vahra-
meyev'i bulursun, bugün nobetçi o. Anladin mi?
- Anladim.
0teki, l:6
81÷ 'Anladim...' Anladim efendim, diyemez misin? Kátip vahrameyev'i bulunoa dersin ki: 'Beyin selami var,
sizden memurlarin adres defterinden 7. dereoeden memur 0oladkin'in adresini bulmanizi rioa ediyor.
Petruska bu defa da ses çikarmadi. Ama Bay 0oladkin'e usagi bir seye gülümsemis gibi geldi.
- Anladin mi Pyotr: Nobetçi memurdan yeni gelen memur 0oladkin'in nerede oturdugunu soraoaksin.
- Basüstüne efendim.
- Adresi ogrendikten sonra bu mektubu oraya gotüreoeksin. Anladin mi?
- Lvet.
- 0rada da... yani mektubu vereoegin bay... yani Bay 0o-ladkin... Ne gülüyorsun hayvan?
÷ Kim gülüyor?.. Bana ne, niye güleoekmisim?.. Ne üstüme vazife...
÷ Peki peki, anladik. 0 bay da sana, benim için, 'Lfendin nasil falan?' diye bir sey sorarsa, fazla gevezelik etme:
'Bey iyidir, sizden yazili oevap bekliyor' dersin, o kadar. Anladin mi?
- Anladim efendim.
- Bey iyi filan dersin... Bir yere gitmeye hazirlaniyor. 3izden yazili bir oevap bekliyor dersin, anladin mi?
÷ Anladim. . -¬adi.
Petruska çikti.
'Bu hayvanla ugrasmak da dert!.. 0ülüyor, açikça gülüyor. Ama neye gülüyor?.. Basimi belaya soktu bu is, iyioe
hirlastik!.. 0ene de belli olmaz, her isin sonuna bakmali.'
¥akov Petroviç'in akli Petruska'daydi: 'Bu namussuz iki saatten onoe gelmez, eline firsat düsmüsken ha babam
sürter! Uisari gondermeye gelmez keratayi. 0f, ne aksilik, ne berbat is bu!..'
0ykümüzün kahramani bezgin bir halde, beklemekten baska çaresi olmadigi için, odayi boydan boya dolasmaya
basladi, piposunu birkaç defa doldurup tazeledi. Bir aralik kanepeye uzanarak kitap okumayi denedi, ama
yapamadi kalkti, yeniden
82
odayi arsinlamaya koyuldu. Bir sey düsünmek istedi, içi huzursuz oldugundan, bunu da beoeremedi. 3onunda
boyle eli kolu bagli durmaktansa, 'Petruska nasil olsa bir saatten onoe gelmez, anahtari kapioiya verip ben de
disari çikar su isimizle mesgul olurum...' diye karar verdi, sapkasini aldi, kapiyi kilitleyip çikti. Kapioiya anahtari
verirken eline on kapik sikistirmayi ihmal etmedi. Laten su siralar oomertligi üstündeydi. llkin lsma-ilovski
Koprüsü'ne dogru yürüdü, yol yarim saatini aldi. Koprüye vardigi zaman, tanidik bir evin avlusuna girmekten
kendini alamadi.
6. dereoeden memur Berendeyev'in penoerelerine bakti: Kirmizi perdeli üç penoereden baska hepsi karanlikti.
'0lsufi lvanoviçlerin bugün misafirleri yok galiba...' diye düsündü. Avluda biraz oyalandi, bir karar vereoek gibi
oldu, sonunda vazgeçti. Llini, 'Kalsin simdilik!' gibilerden salladi, tekrar sokaga çikti. 'Laten buraya gelmem
gereksizdi, ne isim vardi? Asil paçayi sivayip obür meseleyi halletmeliyim.'
Bay 0oladkin bu sefer dairenin yolunu tuttu. ¥ol oldukça uzun, sokaklar çamurluydu, lapa lapa kar yagiyordu. Ama
¥akov Petroviç'in bir seye aldirdigi yoktu. 1epeden tirnaga islanmis, çamura batmisti. '¬içbir seyin onemi yok,
amaoima ulasayim da...' Büyük resmi binanin karaltisi belirdigi zaman 0oladkin birdenbire durdu. 'Buraya ne diye
geldim?.. 0tekinin adresini ogrenebilirim, o kadar. Ama Petruska bu isi yapmis, belki eve donmüstür bile?.. Bosu
bosuna vakit kaybediyorum... Laten üstünde durulmayaoak ayrintilar bunlar, hepsi düzelir! Bari gelmisken
vahrameyev'e ugrayayim! Petruska gelip beni bulamazsa iyi olmaz. Uogrusu çikmakla akilsizlik ettim. Can sikintisi
benimki!'
0ykümüzün kahramani yaptigi seyin 'akilsizlik' oldugunu itiraf ettikten sonra gerisin geriye $estilavoçnaya
3okagi'na yollandi. ¥orgun argin eve geldigi zaman kapioidan, Petruska'nin hálá gelmedigini ogrendi. 'Boyle
olaoagini biliyordum zaten, dedi kendi kendine. ¬erif kimbilir nerede ziftleniyordur?.. 0ysa ki saat 9... Aman
¥arabbi, ne aksi gündeyim!'
83Bay 0oladkin soylene soylene kapiyi açti, mumu yaktiktan sonra soyundu, piposunu doldurdu. Petruska'yi
beklerken biraz uzandi, aç ve yorgundu. Mumun donuk isigi duvarda titresiyordu... Bay 0oladkin buna baka baka,
düsüne düsüne kendinden geçti, sonra tas gibi bir uyku sardi onu. uyandigi zaman vakit epey geçmisti. 3onuna
gelmis isli bir duman çikaran mum neredeyse soneoekti... Bay 0oladkin birdenbire dogruldu, silkindi ve o anda
her seyi, her seyi hatirladi. Bolmenin obür tarafindan Petruska'nin gür horlamasi geliyordu. ¥akov Petroviç
penoereye kostu, disariya bakti: Bir tek penoerede isik yoktu. Küçük üst oami araladi ÷ her taraf derin bir sessizlik
içindeydi, sehir olü bir uykuya dalmisti... Buna gore saat iki-üç oivarinda olmaliydi. ¥anilmamisti: Az sonra
bolmenin ote yanindan duvar saatinin kisik sesi adeta zorlanarak '2'yi vurdu. Bay 0oladkin, Petruska'nin
bolmesine kostu.
Lpey ugrastiktan sonra usagim uyandirdi, yatagina oturttu. 1am o sirada dibine gelen mum da sondü. Bay
0oladkin yeni bir mumla kibrit bulup yakana kadar bes on dakika oyalandi, sonra yeniden uyumus olan
Petruska'yi olanoa ofkesiyle sarsmaya basladi:
÷ Kopoglu kopek, namussuz herif! uyansana, uyuz... uyan diyorum sana!..
¥arim saatlik yeni bir ugrasmadan sonra Petruska'yi uyandirdi, bolmeden disari çikardi ve herifin ayakta
duramayaoak dereoede sarhos oldugunu gordü. Kan tepesine siçradi:
- ¬aylaz, haydut herif!., diye bagirmaya basladi. Mahvettin, oldürdün beni... Canavar!..
¥akov Petroviç, Petruska'ya verdigi mektubu hatirladi. Ne yapmisti onu?.. Aslinda pismandi: 'Ne diye yazdim sunu!
¬ep '0nurum' diye horozlanmalarim! Al sana onurunu, ahmak! 0nurmus...'
Petruska'ya çullanarak:
- Ne yaptin mektubumu, ugursuz, soyle, kime verdin onu, kaybettin mi yoksa? diye tartaklamaya basladi.
- Kimseye bir sey vermedim... mektup falan da gormedim.., 0 kadar.
84
Bay 0oladkin çildiraoak hale geldi, odanin içinde dort donüyor, ellerini kiraoak gibi sikip büküyordu. Birdenbire
dolasmayi birakti, usagin onünde durdu:
- Bana bak Pyotr!.. Uinle beni!
÷ Uinliyorum.
- Nereye gittin sen? Cevap ver!
- Nereye gideoegim, iyi insanlara gittim... Bana ne...
- 1anrim, sen bana sabir ver! 0noe nereye gittin, onu soyle. Uaireye gitmedin mi?.. lçkili misin Pyotr, dogruyu soyle.
÷ Kim, ben mi?.. lçkili miyim?.. $uradan sag kalkmayayim eger safhossam... Bir damlaoik koymadim agzima...
- Canim, içmissen de ne çikar... zarari yok... 0yle sordum iste, soz gelisi sordum... 3arhossan daha iyi Petruska,
daha iyi... Belki içtigini unuttun, ama baska seyler hatirliyorsun, degil mi? 0rnegin kátip vahrameyev'e gidip
gitmedigin hatirliyorsun, degil mi?
- 0itmedim... 0yle bir kátip de yok... $uradan sag...
- Peki peki Petruska, laf olsun diye soyledim. Konusuyoruz yani... 0orüyorsun kizmiyorum sana. 0lsun oanim:
¬ava soguk, rutubetli... bir iki kadehçik parlattinsa ne çikar! Bugün ben de bir iki kadeh aldim... Açik soyle oglum,
hatirlamaya çalis: 0ittin mi kátip vahrameyev'e?
÷ Boyle olunoa soyleyeyim bari! 0ittim. $uradan...
÷ Peki peki, yemin etme Petruska. 0itmen çok iyi oldu, sagol. Bak gorüyorsun, kizmiyorum... Aferin sana.
¥akov Petroviç usaginin omuzunu sivazliyor, yüzüne gülüyordu.
- 0ldu olaoak, dogruyu soyle, kafayi çektin bugün. $arlatan herif! Çok degil, on kapiklik bir siseoik parlatmisindir,
degil mi?.. lyi ettin oanim, bak, kizdigim yok sana, sarlatan!
- ¥o, ben, sarlatan degilim!.. Uost insanlara gittim, o kadar. $arlatan falan degilim, olmadim da - asla!
- Aman Petruska, sakadan anlamaz misin? 1akiliyorum sana ben! 0onlünü almak için, iyi anlamda soyledim
bunu. Bazen, biliyorsun Petruska, 'sarlatan, düzenbaz' gibi sozler iltifat olsun diye, dostça sakalasirken soylenir.
¥ani adamin açikgoz,
85mantara basmazin biri oldugunu anlatmak için... Memnun olanlar çok bundan!.. Ama sen hoslanmiyorsan
dedigin gibi olsun Petruska. $imdi bana açikça, hiçbir sey saklamadan, dostça soyle: Memur vahrameyev'e gittin
mi? 3ana istedigim adresi verdi mi?
- 0ittim. Adresi de verdi. Çok iyi bir memur, efendi. '3enin bey,'dedi 'iyi, çok iyi bir adam... 3elam soyle beye.
1esekkür ettigimi, ona çok saygi duydugumu soyle. Çünkü oyle iyi adam ki, senin Bay Petruska, oyle iyi adam ki...
3en de iyi adamsin Petruska... lste...'
- 0ff... Adres nerde, adresi ver çifit herif!
Bay 0oladkin son sozleri duyulur duyulmaz bir sesle soylemeye devam etti:
÷ Adresi de verdi... verdi ya...
- verdi mi? Peki nerede oturuyor o 0oladkin, 7. dereoeden memur 0oladkin?
- 0oladkin, dedi kátip efendi, $estilavoçnaya 3okagi'nda oturur, sokaga girdin mi sagdaki ilk ev. Merdivenden çik,
dordünoü kat. 0rada oturur 0oladkin.
3abri tükenen ¥akov Petroviç parladi:
÷ $arlatan, düzenbaz herif! Benden bahsediyorsun, benim bu! Ben oteki 0oladkin'i soruyorum... Baska bir
0oladkin var ya, onun adresini istiyorum, yezit!
- 0rasini bilmem artik. Bana gore hava hos. $uradan...
- Peki mektup, mektup ne oldu?
- Ne mektubu? Mektup falan yoktu, gormedim ben mektubu...
÷ Mektubumu ne yaptin diyorum, hinzir!
- verdim. verdim o mektubu. '3elam soyle,'-dedi. 'lyidir senin bey, selam soyle ona!' dedi.
- Kim soyledi, 0oladkin mi?
Petruska bir an sustu, sonra efendisinin yüzüne bakip siritti. Burnundan soluyan ¥akov Petroviç:
- Bana bak namussuz, diye basladi. Nedir bana yaptiklarin?.. Mahvettin beni, biçaksiz oldürdün, hain!
Petruska kesin bir biçimde:
86
- Benden bu kadar beyim. 0tesini siz bilirsiniz,, dedi, bolmesine çekildi.
- Buraya gel haydut! 0elsene diyorum!
÷ 0elemem. ¬em kalmayaoagim sizde bundan sonra. lyi insanlara gideoegim. lyi insanlar namusuyla, hilesiz
yasar, bir kisi iki kisi olmaz...
Bay 0oladkin üstüne bir kova buzlu su dokülmüs gibi donakaldi. Petruska devamla:
÷ Lvet efendim, dedi. lkilesmezler, 1ann'ya ve namuslu insanlara küfretmezler.
- 3en iyioe sarhossun sersem! 0it yerine, zibar. ¥arin gorürsün gününü, diye duyulur duyulmaz bir sesle mirildandi
¥akov Petroviç.
Petruska bolmesinde bir süre bir seyler mirildandi durdu, sonra karyolanin gioirtisindan yattigi anlasildi. ¥ataginda
geri--nip uzun uzun esnedikten sonra -deyim yerindeyse- bir masum bebek uykusuna daldi. Bay 0oladkin yari olü
yari diri bir halde aklindan Petruska'nin durusunu, imali sozlerini siraliyordu. ls gittikçe sarpa sariyordu. ¥akov
Petroviç fena halde sarsilmisti. 0erçi usagin imalari pek açik degildi ve bir sarhosun sozlerine onem verilemezdi
ama, ¥akov Petroviç gene de kus-kulanmisti. 3inirli bir titremeyle sarsiliyor, kendi kendine kalayi basiyordu: 'Uilini
tutup herifi azarlamasaydin olmaz miydi, kooa ahmak! 3arhostan ne beklenir zaten, gevelediklerinin hepsi yalan,
hepsi saçma... 0ene de hinzirin dokundurmak istedigi bir sey vardi... Neydi aoaba?.. Beni de hangi seytan dürttü
de yazdim o mektubu! 3açmalamadan yapamam! Mahvoldum simdi avanak, paçavraya çevirdiler seni... 0ene de
'0nurum... 0nurum...' diye horozlaniyorsun. Lvet, kurtar simdi onurunu kaçik!'
Kanepenin bir kosesine büzülmüs, hem bunlari içinden soylüyor, hem üzüntü, kusku içinde tir tir titriyordu. Ualgin
bakisi bir aralik masaya gitti, orada gordügü bir nesneye takildi. Bunun bir hayal, sadeoe goz ve akil aldanmasi
oldugundan korkarak elini merakla, çekinerek uzatti. ¬ayir, ne hayal, ne de gorüs yanilmasi, gerçek bir mektuptu
bu, zarfli, adina yazilmis bir
87mektup! Bay 0oladkin mektubu kaparoasina aldi, kalbi çatlayaoak gibi atiyordu. 'Bizim aptal getirmis besbelli...'
0etirdikten sonra da sarhos kafasiyla unutuverdi... ¥üzde yüz oyle oldu!' diye düsündü.
- Mektup genç memur vahrameyev'dendi. vahrameyev, 0oladkin'in hem meslektasi, hem iyi arkadasiydi. 'Boyle
olaoagini onoeden kestirmistim...' dedi 0oladkin. 'Mektubunda ne oldugunu asagi yukari biliyorum.'
Larfi yirtti, okumaya basladi:
'3ayin Bayim ¥akov Petroviç:
usaginiz konusamayaoak kadar sarhos oldugu için oevabimi yazili olarak sunmayi daha uygun buldum. ¬er
seyden onoe size haber vereyim ki, malum kisiye gonderdiginiz mektubu isteginiz üzerine elimle ulastiraoagim.
1anidiginiz ve bugün oandan arkadasim olan adamin serefini haksiz yere lekelememek için adini yazmiyorum. Bu
saygideger kisi bizimle birlikte Karolina lvanovna'nin pansiyonunda, siz oradayken 1ambov eyaletinden gelen
piyade subayinin kaldigi odada oturuyor. Bununla beraber, aradiginiz kisiyle yalniz evinde degil, serefli ve temiz
yürekli dostlar arasinda her zaman rastlayabilirsiniz. (¥azik ki bazi kimseler onlara hiç benzemiyorlar!..) Bu
sebeple sizinle iliskilerimizi kesmek zorundayim, sayin ¥akov Petroviç. Uostça gorüsmelerimize, eski
arkadasligimizi sürdürmeye artik imkán kalmamistir. Bunun için size bütün açikligiyla yazdigim bu mektubu alir
almaz, derin saygi duy- . dügüm Karolina lvanovna'da beraber oturdugumuz sirada, 7 ay onoe benden satin alip
henüz parasini vermediginiz Avrupa mali usturadan borounuz iki gümüs rubleyi gondermenizi rioa ederim. Bu
sekilde hareket etmemin sebebi, degerli kimselerden duyduguma gore, bugün serefinizi ve temiz adinizi lekelemis
olmanizdir. Artik siz, ruh ve ahlaki temiz olan kimseler için tehlikeli bir hal almissiniz. Uogruluktan ayrilan kisilerin
sozlerine inanip güvenmeye imkán olmadigini siz de bilirsiniz.
Bu mektupla ayrioa, bazi kimseler tarafindan ve onlar adina, Karolina lvanovna'yi savunmak istiyorum. Karolina
lvanovna bugüne bugün halinde hiçbir kotülük gorülmemis, namuslu bir kadindir. ¥abanoi olup ve genç
sayilmamakla beraber iyi bir aile kizidir. Lrdemli, kabiliyetli insanlar her yerde ve her zaman bulu-
88
nur... Neyse, zamani gelinoe, simdiye dek ogrendiginiz bazi seyleri ogreneoeksiniz elbet. 0ysa ki degerli kimselerin
inanilir sozlerine gore, hakkinizda anlatilanlar baskentin bir uoundan obür uouna kadar yayilmis artik... 3izin de
bunlari duymaniz gerekirdi beyefendi. Mektubumu bitirirken size haber vereyim ki, demin sozünü ettigim ve bazi
nazik sebeplerden otürü adini yazmadigim degerli kisiyi, tabiatça sevimli, neseli ve oana yakin oldugu için hepimiz
çok sevdik. 0orevinde gosterdigi basarilar da ona akli basinda, agirbasli bütün daire arkadaslarinin saygisini
kazandirdi. 3ozüne ve arkadasligina sadik, yüzünüze karsi dost gorünüp arkanizdan kuyu kazan bazi kimseler gibi
degildir... ¬er seye ragmen saygilarimla.
N. vahrameyev'
'Not: usaginizi kovmanizi salik veririm. ¬erhalde epey üzüyor sizi. ¥erine, bundan onoe bizde çalisip simdi issiz
kalan, 1evstafi'yi alin. $imdiki usaginiz hem sarhosun, hem hirsizin biridir... Uaha geçen hafta Karolina
lvanovna'ya, normal fiyattan asagi bir funt1 seker satmisti. Benoe bu sekeri sizden çalarak biriktirmistir... lyiliginizi
düsünerek yaziyorum bunu. 0ysa ki, bazi kimseler herkese en çok da namuslu ve iyi kalpli insanlara kotülük
etmekten, onlari aldatmaktan, sirf kiskançliktan onlara erisemedikleri için arkasindan atip tutmaktan ve iftira
etmekten hiç kaçinmiyorlar!
N.v.'
Bay 0oladkin, vahrameyev'in mektubunu okuduktan sonra oturdugu yerde uzun zaman hareketsiz kaldi. lki
gündür çevresini saran esrarli sis perdesi arasindan yeni bir isik sizmaya baslamisti. ¥avas yavas akli basina
geliyordu. ¥erinden dogruldu, odada biraz dolasarak açilmak, karmakarisik düsünoeleri bir araya toplayip belirli bir
noktada birlestirmek, durumunu inoelemek istiyordu. Ama ayaga kalkar kalkmaz sonsuz bir halsizlik duydu,
yeniden kanepeye çoktü.
- 0erçi boyle olaoagini onoeden de tahmin etmistim, gene de vahrameyev'in yazdiginin çogunu, içindeki imali
sozlerin
(l)lunt, bir pound=453 gramdir.
89L
açik anlamini kavrayamadim dogrusu. Anlam belki açik ama, maksadi ne aoaba... Açik, dobra dobra soylese: '$u,
su, bu, budur... diye. $oyle olmali, boyle yapmaliydin falan filan...' Ben de ona gore hareket ederdim. $ekil, yani
meseleye verdigi sekil hos degil. Ah, yarina kavussam da bütün bunlari kokünden hal-letsem! Ne yapmam
gerektigini biliyorum artik. Uiyeoegim ki, 'Peki uzlasmaya, falan filana raziyim, yalniz serefime dokunulmasina
gelemem!' 0tekine gelinoe... 0 da, yani 'malum.kisi', o ugursuz yaratik nereden çikti, nasil karisti bu ise? Ah, hele
yarin olsun da!..
Bay 0oladkin iç çekti, basini salladi:
· - ¥arin olsun, onlar da o zamana kadar beni tefe korlar ya... Arkamdan çalisiyorlar... oyle bir düsmanlik ki!..
Benim için simdi en onemlisi, vakit kaybetmemek, ilkin vahrameyev'e bir mektup yazmaliyim. '$oyle bir
meselemiz var, suna suna raziyim vs...' demeliyim. Mektubu sabah olur olmaz yollarim. Artik ben de erkekçe
davranaoagim bundan sonra. ¬arekete geçip o sorunu alt edeoegim, aksi halde onlar beni silip süpüreoek. Bay
0oladkin yeniden kaleme sarildi:
'3ayin Bayim Nestor lgnatyeviç,
¬akaret dolu mektubunuzu aoi bir hayretle okudum. Çünkü 'Bazi dogru yoldan ayrilmis, sahte iyi niyetle hareket
eden' kimselerin benden baskasi olmadigi apaçiktir. $erefimi, temiz adimi ve huzurumu yok etmek için ortaya
atilan iftiranin nasil dal budak saldigim üzülerek gordüm. Bunun en aoi, insana en çok dokunan yani -namuslu,
gerçek bir soylu ruh ve düsünoeye, ozellikle dürüst, mert karaktere sahip kimselerin muzir bir mikroptan
etkilenmeleridir. ¥azik ki, zamanimizda üreyen ahlaktan yoksun bu mikroplarin sokulmadiklari kose buoak
kalmadi!
3ozü edilen iki gümüs ruble boroumu tam olarak geri vermeyi kutsal bir odev biliyorum.
Malum bir kisiyle ilgili imalariniza gelinoe, bu kisinin niyetlerini, çesitli hesaplariyla planlarini o kadar çaprasik
buldum ki, açikça soylüyorum size, çozemedim... ¬er ne hal ise, bundan sonra ben de dürüst düsünoelerimi ve
namuslu adimi sürülen lekelerden koruyaoagim beyefendi. Uurum ne olursa olsun, malum kisiyle,
90
onun seviyesine inerek gorüsmeye karar verdim. Bu gibi hallerde yazisma yerine karsilikli gorüsmeyi çok daha
faydali buluyorum. Karsilikli iyi niyete dayanan bir barismaya hazir oldugumu da ayrioa belirteyim. Bu konuda
anlasmak üzere bulusma yeriyle zamanini bana lütfen bildirmenizi rioa ederim.
Mektubunuzda, size güya ettigim hakaretlere eski dostlugumuza ihanet edisime, aleyhinizde atip tutmama dair
imali ve igneli sozlerinize çok kirildim beyefendi. Bütün bu anlasmazligi igrenç bir iftiraya, kiskançliga ve hakli
olarak bas düsmanlarim saydigim kisilerin kotülügüne veriyorum. Ama suçlulugun en büyük güoünün suçsuzlugun
ta kendisi oldugunu, arsizlikla küstahligin ve bazi kisilerin içli-disliliginin sonunda herkesçe kotümseneoegini, bu
kisilerin sonunda kendi oyunlarina geleoegini bilmeleri gerek.
3izden son bir rioam daha var beyefendi. $u 'malum kisilere', baskalarinin muhitine sokulup yerlerine geçmek
garip ve normal olmayan hevesleriyle çabalarinin sadeoe hayret, tiksinti ve aoimayla karsilanaoagini soyleyin.
Boylelerini anoak timarhane paklar. Kaldi ki, hareket sekilleri kanuna aykiridir: ¬erkesin kendi kaderi, kendi
yeriyle yetinmesi gerekir. ¬er seyin bir siniri var: ¥a-. pilan sadeoe bir sakaysa yakisiksiz, hatta ahlaka uygun
olmayan bir sakadir. Benim bu konuda düsünoelerim namus ve ahlaka dayanir.
3aygilarimi bildirmekle seref duyarim, beyefendi.
¥. 0oladkin.'
0
3abaha kadar saga sola done done, ikide bir inleyerek yerinden firladi durdu. Ualdigi sirada garip, sikintili düsler
gorüyor, eskilere ait birtakim hatiralar, tatsiz karabasanlar arasinda booaliyordu. Laman zaman karanlik, esrarli
bir boslukta hasin, soguk bakisli Andrey lilipoviç'in yüzü beliriyor, 0oladkin, amirinin soguk bir nezaketle onu
azarladigini duyar gibi oluyordu... 0 da, düsmanlarinin kotüledikleri gibi olmadigini, birçok erdem ve ozellik sahibi
oldugunu anlatmak için Andrey lilipo-viç'e sokulmaya çabaliyor ama, 'malum kisi' yerden bitmis gibi karsisina
çikiyor, her zamanki arsizhgiyla bütün planlarini bozuyordu. ¥üzüne karsi alay ediyor, adim, serefini yerin dibine
batiriyor, isyerinde de, toplum hayatinda da ¥akov Petroviç'in
91yerini aliyordu... Birdenbire dairede o adamdan yedigi fiske hatirina geliyordu... Bunu neden karsiliksiz
biraktigini düsünürken kafasindaki düsünoeler dagiliyor, baska konulara atliyordu. lrili-ufakli, gordügü-duydugu
veya kendisinin yaptigi alçakliklar sekilleniyordu. Bunlarin çogu zaman kotülük olsun diye yapmazdi: Bazen birisini
kirmamak için, baska sefer aozinden, yahut... seyden... (Bay 0oladkin bu seyin ne oldugunu çok iyi bilirdi ya!) 0
anda, uykuda bile kizariyor, kizarmamak için kendisiyle müoadele ediyor, 'Lvet, o gün daha iradeli hareket
etmeliydim...' diye mirildaniyordu. 3onra omuz silkerek, 'Adam sen de!.. lrade de neymis...' diye bu fasih boyleoe
kapatiyordu. Ama Bay 0oladkin'in en çok sinirine dokunan, viodaniyla has-bihal anlarinda ahlak düsüklügü ve
adiligi hakkinda en ufak süphe birakmayan 'malum kisi'nin hemen ortaya çikivermesiy-di. Kendine has pis bir
siritisla, 'lrade mi?.. 3ende ve bende irade ne gezer ¥akov Petrovioh.' diye kis kis gülüyordu. Bay 0oladkin
düslerinden birinde kendini çok kibar, nükteleri ile taninmis kisilerin çevresinde gorüyordu...
0 da konusmasindaki inoelik ve nezaketiyle toplumun dikkatini çekmis, begendirmisti kendini. ¬atta orada
bulunan düsmanlarindan birkaçi ona isinmis, güleryüz gostermeye baslamislardi. Bir ara ev sahibinin
misafirlerden birine onu ovdügünü duymustu... lste tam o sirada oanavar ruhlu mahut kisi, yani oteki 0oladkin
çikiveriyor, gelisiyle büyük 0oladkin'in bütün basarilari 'sifira iniyordu. Ayrioa, gerçek 0oladkin'in sahte, kendisinin
asil oldugunu ilan ediyor, bizim 0oladkin'in goründügü gibi olmadigini, yüksek toplulukta barinamayaoak dereoede
adi bir adam oldugunu herkese yayiyordu. ¬em oyle çabuk, kas-goz arasinda yapiyordu bunu ki, büyük 0oladkin
agzini açip kendini savunaoak firsat bulamiyordu. Ltraf düzenbaz 0o-ladkin'den yana çikiyor, gerçek 0oladkin'e
sirt çeviriyordu. lkiyüzlü, yilan ruhlu adamin etkisinden kurtulan tek kisi yoktu. 0, toplulugun en sonük, en silik
kimselerine bile sirnasip yüzlerine gülmesini, hos gorünmesini biliyor, baygin, tütsülü sozlerle herkesi büyülüyordu.
Kimsede karsi geleoek hal yoktu, sadeoe tütsünün dumanini yutanlar gozleri kizarana kadar hapsiriyor,
92
hapsiriyorlardi ve herkes memnundu!.. Bütün bunlar sasirtioi bir çabuklukla oluyor, sahte 0oladkin bir büyüoüye
yakisir hiz ve çabuklukla hareket ediyordu. Birisiyle sohbet ederken adami kendisine isindirdigi anda bir
baskasina sokulup kiritmaya basliyordu. 0radan, iltifatli bir gülümseme sagladiktan sonra küt, kaba baoaklarini
oynata oynata üçünoüsüne gidiyor, onunla oan-oiger kuzu sarmasi oluyor, oradan baskalarina sokuluyor,
bakiyorsunuz - herkesi büyülemis... ¬ioivlerini, kibarligini gerçek Bay 0oladkin'den çok daha parlak buluyorlar ve
temiz kalpli iyi niyeti gerçek 0oladkin'i aralarindan kovuyorlar... Bin dert içinde kivranan Bay 0oladkin sokaga
firlayip bu sefer Lk-selans'a ya da Andrey lilipoviç'e basvurup hakkini aramak istiyor ama, sokaktaki arabaoilar
bile onu arabalarina bindirmiyorlar: '0lmaz beyefendi, tipatip ayni iki insani bindirmeyiz. lyi, namuslu bir insan çift
olmaz, ikilenmez!..'
Namusun ta kendisi bizim 0oladkin utanoindan ezilerek kimsenin yüzüne bakamiyor, arabaoilarin ve onlarla birlik
olan Petruska'nin hakli olduklarini kabul ediyor, çünkü ahlaksiz oteki 0oladkin oraya da yetismis. ¥erli yersiz
ovündügü, aslinda bir nebzeoigi olmayan asaletten pek uzak birtakim hareketler yaparken gerçek 0oladkin yeni
talihsizligine boyun egiyor, zaten elinden kaçmaktan baska sey gelmiyor ki! Artik hepsi birdi onun için, mahvolmus
bir adamdi... Kaldirimdan alabildigine kosarken her ayak vurusundan sonra yerin altindan oteki 0oladkin'in küçük
esleri, onun gibi ahlaksiz, onun gibi igrenç, yapiskan firlayiveriyor, firladikça birbirlerinin arkasina takiliyorlar...
3onra büyük 0oladkin'in pesinde bir kaz sürüsü gibi, badi badi geliyorlar. 0ylesine çogalmis ki zavalli Bay
0oladkin, adim atamiyor, kooa sehri doldurmuslar mini mini 0olad-kin'ler! Bunda toplum için bir tehlike sezen bir
polis birkaçini yaka paça yakalayip en yakin nobetçi kulübesine tikiyor ama, basa çikaoak gibi degil!
¥akov Petroviç soguk terler dokerek bu kábustan uyandigi zaman, gerçegin korkusunun düstekinden pek farkli
olmadigini hatirladi, buz kesildi. Azap içindeydi, kalbi biçakla oyuluyor gibi agriyordu. 3onunda dayanamadi.
'¥apamam artik' diye ba-
93
Lgirdi, kararli bir sekilde yataginda dogruldu, tamamen uyanmisti bu sefer.
vakit epey ilerlemise benziyordu. 0dada olaganüstü bir aydinlik vardi: Buz tutmus penoere oamlarindan giren
kuvvetli günes isigi odayi alabildigine aydinlatiyordu. ¥akov Petroviç sasirdi, odasi anoak ogle saatlerinde günes
gorürdü. 0ünes yolunu sasirip ona bir oyun mu yapmisti?.. $askinligi üstünden geçmeden disardan duvar saatinin
kisik, hiriltili sesini duydu, oldukça merakla saatin vuruslarini saymaya hazirlandi. Ama saat topu topu bir defa
vurdu. ¥akov Petroviç'in meraki telas halini aldi. ¥ataktan firladigi gibi disari kostu: Lvet, yanlis duymamisti, saat
tam ogleden sonra birdi!
Bay 0oladkin, Petruska'nin bolmesine bakti. Petruska'nin yerinde yeller esiyordu, yatagi bostu, hatta toplanmisti.
÷Kundurasinin odada olmayisi da kendisinin çiktigini kesinlikle gosteriyordu.
¥akov Petroviç kapiya kostu: Kapi ortülüydü. ¬eyeoandan titreyerek, 'Bu herif de nereye gitti?.. Nereye gitti
aoaba?..' diye birkaç defa mirildandi. vahrameyev'e yazdigi mektup, tahmin ettigi gibi masada yoktu, Petruska da
odasinda degildi ve saat birdi. 0oladkin düsünmeye basladi: vahrameyev'in mektubunda bazi yeni, dikkate deger
noktalar buldu. llk bakista pek açik olmayan bu noktalar, simdi oldugu gibi anlasiliyordu. ¬atta Petruska'nin
meselesi de vardi içinde: usaga para yedirmislerdi besbelli... Lvet evet, yüzde yüz 0yleydi!
- Uemek baslangiç noktasi buymus!., diye bagirdi 0oladkin. Alnina bir fiske vurdu, .gozleri iri iri açildi. - Uemek
bütün seytanlik o pinti Alman karisinin yuvasindan geliyor! Beni ls-mailovski Koprüsü'ndekilere karsi kiskirtmakla
bir çesit savas hilesi yaptilar... Namussuz oadi oteden beri içimi bulandiriyor-du, saman altindan su yürüten
oinsten çünkü... (Meseleye bu yonden bakilirsa, durum oyle.) $u teresin çikivermesindeki esrar da anlasildi, hepsi
ayni zinoirin halkalari... 0nu kimbilir ne zamandir hazirlamislar, ortaya çikarmak için firsat kolluyorlardi. ¬epsi
çorap sokügü gibi anlasiliyor... lsabet, daha vakit var!
94
lakat saatin ikiye yaklastigini goren Bay 0oladkin birdenbire telaslandi: 'Aman bu açikgozler benden onoe
davranma-sinlar!.. ¥o, harekete geçmeliyim artik!'
Bay 0oladkin çabuoak giyindi, bir mektup daha dosendi:
'3ayin Bay 0oladkin!
¥a siz ya ben, ikimiz bir arada olamayiz. Bunun için ikimiz olmak veya oyle gorünmek gibi aoayip, gülünç hem de
gerçeklesmesine imkán olmayan arzunuzdan vazgeçin. ¬içbir sonuç alamazsiniz, yenilir, üstelik rezil olursunuz!
lyiliginiz için soylüyorum: ¥olumdan çekiliniz. Aksi halde ben de çok kesin baska kararlar almaktan
çekinmeyeoegim. Bunu boyleoe bilin... Kalemimi birakip oevabinizi bekliyorum. $imdilik sizin ve silahinizin
hizmetinde olan
¥.0oladkin'
¥akov Petroviç mektubu bitirdikten sonra heyeoanla ellerini ovusturdu. 3onra kapiyi kendi anahtariyla kilitleyerek
sokaga çikti, dairenin yolunu tuttu. Ama saat iki buçuk oldugu için içeri girmedi. Kapidan donmek üzereyken
gorünüste onemsiz bir olay Bay 0oladkin'i kararindan vazgeçirdi. 3okagin kosesinde, binaya dogru soluk soluga,
yüzü kipkirmizi bir adamin kostugunu gordü. 0elen, bir fare sessizligiyle kapidan içeriye süzüldü: Bu, yazioi
0stafyev'di. 0oladkin'in çok iyi tanidigi, sirasi gelinoe on kapiklik bir bahsis karsiliginda epey isler beoeren
adamoagizdi. 0stafyev'in zayif damarini bilen 0oladkin, malum ihtiyaoini saglamak için, sik sik yaptigi gibi, bu defa
da gorevinden kaçamak yaptigini anladi. Parayi gorünoe dayanamayaoagini biliyordu, hemen harekete geçti.
0stafyev'in arkasindan içeri girdi, yazioiyi esrarli bir tavirla kooaman bir sao sobanin arkasina çekti. Karsilikli
durdular.
- Lh, ne var ne yok azizim? diye basladi Bay 0oladkin. Neyi sordugumu anladin tabii.
95
÷ Anladim efendim! Allah omürler versin beyefendi.
÷ lyi oanim, iyi. Ben seni memnun ederim... Ne demek istedigimi anliyorsun degil mi?
÷ Ne buyurdunuz efendim? 0stafyev genis genis açtigi agzini eliyle orttü.
÷ $ey oanim... Ben sey yani... Aklina bir sey gelmesin ama! Ben sadeoe Andrey lilipoviç'in burada olup olmadigini
ogrenmek istiyorum, o kadar...
- Burada efendim.
÷ Baska memurlar?
- ¬epsi burada, her sey gerektigi gibi.
÷ Lkselans?..
÷ 0nlar da. Makamlarinda.
¥azioi fazlaoa açilan agzini bir daha eliyle orttü, bon bir bakisla 0oladkin'i süzdü. Bay 0oladkin bu bakisi
gerektiginden fazla dikkatli buldu.
÷ Kalemde olaganüstü bir sey var mi?
- ¬ayir efendim, yok bir sey...
- $ey, benim için... yani oradakiler demek istiyorum... Ne demek istedigimi anliyorsun, degil mi?
¥azioi boynunu oynatti:
- ¬enüz bir sey yok efendim, dedi, yeniden eliyle agzini orttü ve 0oladkin'e bir kere daha tuhaf tuhaf bakti.
¥akov Petroviç de gozlerini ona dikmis bakiyordu, gizli düsünoelerini yüzünden okumak ister gibi bir hali vardi.
lçinde bir seyler olduguna dair bir his vardi, çünkü yazioi 0stafyev'in hali gittikçe baskalasiyordu: Ueminki saygili
hazir ol durumunda degildi artik, serbest, hatta küstahça bakiyordu. '¬akki yok degil ya - ona gore neyim ki!..' diye
düsündü 0oladkin. '¬em otekiler yüzde yüz beslemisler onu, onun için herif hemen meyhaneye dogruldu... Ben de
deneyim.' Bay 0oladkin on kapik-liklerin sirasi geldigini anladi.
÷ Al oglum.
÷ 3agolun, Allah omürler versin beyim!
- Bir sey degil... Uaha da vereoegim.
- Lksik olmayin beyefendi.
96
- Uaha da fazla vereoegim, diyorum. ls bitinoe bunun kadar daha alirsin. Anladin mi?
¥azioi ses çikarmadan gene hazir ola geçti, 0oladkin'in gozlerinin içine bakiyordu.
- $imdi soyle, neler konusuyorlar hakkimda?
- 0aliba henüz... yani simdilik yeni bir sey yok beyim.
0stafyev agir agir, duraklayarak konusuyordu. Bay 0oladkin gibi o da esrarli bir tavir takindi. Kaslarini oynatiyor,
gozlerini devirip bakisini karsisindakinden kaçirarak konusuyordu. Kisaoa, aldigiyla vadedileni hak etmek için bir
falso yapmamaya çalisiyordu.
- ¥eni bir haber falan yok mu? ·
÷ ¬enüz yok beyim.
- Bana bak... $ey... belki sonra bir sey belli olur, ne dersin?
÷ 0lur herhalde...
'Kotü...' diye düsündü ¥akov Petroviç, bir daha oebine davrandi:
- Bana bak oglum, al sunu... haroarsin...
÷ Çok tesekkür ederim, sagolun beyefendi.
- Uün aksam vahremeyev geldi mi buraya?
÷ 0eldi efendim.
- Baska gelen olmadi mi?.. lyioe düsün.
¥azioi bir an kafasini zorladi ama, ise yarar bir sey hatirla-yamadi.
- ¥o, kimse gelmedi efendim.
- ¬imm... (Bir sessizlik oldu) Beni dinle kardesim: Al su parayi da ne biliyorsan anlat hepsini...
÷ Basüstüne.
0stafyev, 0oladkin'in karsisinda bir kuzu usluluguyla duruyordu. ¥akov Petroviç sorguya geçti:
- ¬er seyden onoe, bana otekinin buradaki durumunu anlat.
¥azioi gozlerini Bay 0oladkin'e dikti: Kimden bahsettigini anlamamisti. Kaçamakli konusmaya karar verdi:
÷ Larari yok... lyidir... dedi.
0teki, l:7
97- Nasil yani?
- 0yle iste.
0stafyev gene anlamli bir sekilde kaslarini oynatti. Cani sikilmaya basladi, ne soyleyeoegini bilemiyordu. 'ls kotü...'
diye düsündü 0oladkin.
÷ vahrameyev'le aralari nasil?
- ¬ep oyle... eskisi gibi...
- lyioe düsün, durumlarinda bir degisiklik var mi aoaba?
- $ey... var galiba...
- Ne gibi?
0stafyev elini bir karis açilan agzina gotürerek bir sey soylemedi. 0oladkin sorularina devam etti:
÷ Bana oradan mektup falan yok mu?
- Kapioi Miheyev bu sabah vahrameyev'in evine, yani Alman karisina gitmis. lsterseniz varip sorayim?
- Lvet, lütfen sor kardesim! 3or, ne olursun!.. Ama sey... aklina bir sey gelmesin... Ben yani laf olsun diye... ¬em
oraya gitmisken, belki bana arkamdan bir seyler hazirliyor bunlar... Bunu da sorustur e mi? 0tekinin durumu
nasil? 3enden istedigim bu kadar iste. Ll altindan ogreniver, ben de seni memnun ederim.
÷ Basüstüne beyim. $ey... Bugün masaniza lvan 3emyonoviç oturdu.
÷ lvan 3emyonoviç mi?.. 0yle mi!.. Ne diyorsun!
÷ Lvet. Andrey lilipoviç'in emriyle...
÷ Ne diyorsun!.. Neden aoaba?.. Bak, bunu da ogren kardesim, Allah rizasi için ogren! ¥ani her seyi ogren, her
seyi!.. Ben altinda kalmam biliyorsun. Ama sakin aklina bir sey gelmesin...
÷ Peki efendim, basüstüne. ¬emen gidiyorum... ¥alniz biraz yukari, kaleme çikayim. 3iz gitmeyeoek misiniz?
- ¬ayir. Ben sadeoe... sey... oyle, geçerken ugradim: Ne var ne yok bakayim dedim... 3eni ayrioa memnun ederim
oglum.
- 3agolun beyim.
98
¥azioi çevik, gayretli gorünmeye çalisarak merdivenden hizla tirmanmaya basladi, Bay 0oladkin antrede kaldi.
'Kotü' dedi kendi kendine. 'Pek kotü... lsimiz iyioe sarpa sardi... 3onu ne olaoak bunun? $u sarhosun imali sozleri
de düsündürüyor beni: Kimin yumurtlamasi bu?.. ¬ah, kimden çiktigim anladim! Laten anlamayaoak ne var: ¬er
seyi ogrenmisler, sandalyeme baskasini oturtmuslar. Besbelli her seyi ogrenmisler ki Andrey lilipoviç yerimi lvan
3emyonoviç'e vermis... vahrameyev'in parmagi var bu iste! Uaha dogrusu vahrameyev'in degil, aptalin biridir o,
onun hesabina otekiler çalistilar, ugursuz düzenbazi doldurdular. 0ozü bozuk Alman karisi da fitledi... Laten bu
isin alelade bir kooakari dedikodusundan çikmadigi, gizli bir dolabin dondügünü onoeden de sezmistim, hatta Ur.
Kristyan lvanoviç'e de soylemistim. 'Birisini manevi anlamda katledeoekler' dedim ona. Karolina lvanovna'ya mal
bulmus gibi sarildilar bunlar... Uogrusu ustaoa tertiplenmis bir dolap. Ama vahrameyev'in degil, bir numarali bir
ustanin parmagi var bu iste bayim! Perde altinda kimin çalistigini biliyorum: $arlatan, isim hirsizi çeviriyor dolabi...
¥üksek muhitte sagladigi basarilar da hep madrabazligindan... Bir de burada, dairedeki durumu ogrenebilsem...
lvan 3emyonoviç'i yerime almalarini pek anlayamadim, ise yarayaoak baska kimse yokmus gibi!-.. ¬os beni
yerimden oynattiktan sonra kimi alsalar vizgelir... ¥alniz su lvan 3emyonoviç oteden beri midemi bulandiriyordu,
pis, rezil, morugun biri! laizle para veriyormus, hem bir ¥ahudi gibi de yüksek faiz alirmis... Lvet, hep bizim ayinin
marifeti. Ayi bu ise de burnunu soktu. lsmailovski Koprüsü'ndeki olaydan sonra basladi bu.'
¥akov Petroviç eksi limon yemis gibi yüzünü burusturdu, hatirladigi sey pek tatsizdi besbelli. 3onra, 'Ne yapalim!'
diye iç geçti. Aklim hep o ise takiliyor... $u 0stafyev de nerede kaldi? ¥a bir yere takilmis, ya da birisi
alikoymustur... Ama ben de onlarin hakkindan gelirim. 0stafyev'e on kapik verdim mi, kulun kolen olur!.. ¥alniz
onlarin da herifi ayartmis olmalari mümkün: Belki de simdi iki yana çalisiyor. Laten suratinda meymenet yok... Bu
kadar sikistirdigim halde bir türlü agzin-
99dan bir sey alamadim: '¥ok bir sey, Allah omürler versin beyim L' baska laf yok.
Birdenbire ayak sesi duyuldu, Bay 0oladkin toparlandi, so-, banin arkasina seyirtti. Birisi merdivenden inip sokaga
çikti. 'Bu saatte kim olabilir ki?' diye düsündü ¥akov Petroviç. Bir dakika sonra bir inen daha oldu. Bay 0oladkin
bu sefer merakini yenemedi, sobanin arkasindan burnunun uounu usuloa çikardi ama hemen, birisi burnuna igne
batirmis gibi geri kaçti. Bu defa gelen tanidigimiz biri, yani sarlatan, entrikaoi, ahlaksiz oteki 0oladkin'di! ¬er
zamanki gibi ufak ufak adimlarla, ayaklarini yere sürterek, çifte atar gibi yürüyordu. 'Alçak kerata!' diye
homurdandi ¥akov Petroviç.
Alçak keratanin koltugunda Lkselans'in büyük yesil evrak çantasi vardi. Çantayi goren Bay 0oladkin kipkirmizi
kesildi, sobanin arkasinda dertop oldu, aoi bir alayla, '0zel gorevle...' diye düsündü.
Küçük 0oladkin büyügünü gormeden onünden hizla geçti, sokaga çikti. Biraz sonra, inenin adim sesinden bir
yazioi oldugunu anlayan ¥akov Petroviç barinaginda kipirdandi, rahat bir nefes aldi. Lvet, gelen bir yazioiydi, ama
0stafyev degil, Pisa-renko idi. Bay 0oladkin birdenbire sasirdi ve memnun olmadi. '3irrimiza -baskasini ne diye
karistiriyor ahmak! Cahil herifler baskasinin sirrinin kutsalligini anlamazlar ki!..' Pisarenko'ya dondü:
÷ ¬ayrola oglum, kim yolladi seni?
÷ $ey efendim... 3ize haber iletmeye geldim: ¬enüz yeni bir sey yokmus.
÷ 0stafyev nerede?
- 0elemez o beyefendi, Lkselans tam iki defa subemize geldiler. Benim de isim var ama...
-·Lksik olma oanim, sagol. (0oladkin'in sesi yumusadi) ¥aniz sunu soyle bana...
- vallahi vaktim yok beyim. ¬er an çagiriyorlar... yazioiyim malum... Arzu ederseniz suraoikta az daha bekleyin.
lsinizle ilgili bir sey duyarsak gelip haber veririz.
÷ Azioik dur oglum, bir sey soraoagim!
100
- Kusura bakmayin beyim, hiç vaktim yok.
Pisarenko bir yandan oeketinin etegini Bay 0oladkin'in elinden kurtarmaya çalisiyor, bir yandan da ona laf
anlatmaya
ugrasiyordu:
- Uuramam beyim, mümkün degil. 3iz burada bekleyin,
bir sey olursa bildiririz.
- Peki oanim, peki. 3en yalniz su mektubu al, ben seni memnun ederim.
÷ Basüstüne efendim.
- Mektubu Bay 0oladkin'e verirsin, anladin mi?
- 0oladkin mi?..
- Lvet oanim, Bay 0oladkin'e vereoeksin.
- Peki efendim, islerimi bitirinoe yaparim... 3iz simdilik burada durun. Kimse gormez sizi burada...
- Aa, ne demek yani?.. 3akin ha aklina bir sey gelmesin. Ben sey... saklandigimdan durmuyorum burada... ¬em
kalmayaoagim burada, su sokakta bir kahve var, gidip orada bekleyeoegim. 3en de yeni bir sey olursa bana haber
getirirsin, olmaz mi?
- Peki efendim. Anladim. lzin verin de...
Bay 0oladkin, elinden kurtulan Pisarenko'ya bir daha:
- 3eni memnun ederim oglum, bir haber alir almaz gel! diye tekrarladi, sobanin arkasindan usuloa çikti. ¥azioinin
arka, sindan bakarken:
÷ Kopoglu, meseleyi ogrendikten sonra hemen saygisizlas-ti, diye soylendi. Bunda bir is var: llkin efendi efendi
konustu, durusu da ona gore idi. 3onra birden... Ama belki gerçekten aoele bir isi vardi adamoagizin?.. Bu saatte
yazioilarimizin hepsi ayaktadir, Lkselans ikide bir subemizi dolasir... $imdi de iki defa ugramis, neden aoaba?
Amaan, bana ne!.. 0yle ya, bana ne... Ama gene de...
Bay 0oladkin kapiya dogru yürürken binanin peronunun onünde Lkselans'in arabasi oakali oakali durdu. 0oladkin
toparlanmaya vakit bulamadan arabadan birisi atladi. 0elen, on dakika onoe daireden çikan oteki 0oladkin'den
baskasi degildi. ¥akov Petroviç, genel müdürün evinin daireden iki adimlik
101yerde oldugunu hatirladi. '0zel gorevle gitmis besbelli...' dedi kendi kendine. 0teki, arabadan yesil çantayla
birkaç dosya alarak arabaoiya bir seyler soyledi, giris kapisini açti. Büyük 0o-ladkin'i gormemis gibi kapiyi üstüne
çarparak kosar adimlarla yukari çikti. ¥akov Petroviç arkasindan bakakaldi: '$una bakin, suna!.. Kotü... Kotü
gidiyor isimiz...'
0ykümüzün kahramani birkaç saniye hareketsizoe durdu. 3onra kararli bir halde hain dostunun pesinden
merdivenleri çikmaya basladi. Basamaklari ikiser ikiser atlarken kalbi kopaoak gibi çarpiyor, vüoudu sarsiliroasina
titriyordu. Paltosuyla sapkasini vestiyere birakirken: '0k yaydan çikti!..' diyordu kendi kendine. '¬em bu kadar
çekinmeme sebep yok!'
Kalem odasina girdigi zaman hava iyioe kararmisti. Andrey lilipoviç'le Anton Antonoviç, müdürün odasindaydi,
müdür de oteki memurlarin soylediklerine gore, Lkselans'la gitmeye hazirlaniyordu. Amirlerin bu durumu, is
saatlerinin sona ermesi, bazilarinin, ozellikle genç memurlarin ekmegine yag sürmüstü. 0ruplar halinde gevezelik
ediyor, hatta en toylari, yani ufak dereoeli olanlar odadaki gürültüden faydalanarak bir kosede 'yazi tura'
oynuyorlardi. Bay 0oladkin kalemde en iyi geçindigi birkaç meslektasina yaklasti, selam vererek hatirlarini sordu.
Nedense o anda içinden oradakilere yakinlik gostermek, bunun karsiligini gormek gelmisti. Ama iyi niyetli hareketi
garip deneoek kadar soguk, hatta sert bir ilgisizlikle karsilandi. ¬içbiri ¥akov Petroviç'e elini uzatmadi. Bazilari kisa
bir 'Merhaba' ile odanin obür yanina geçtiler. 3elamini gormezlikten gelip basini çevirenler de oldu. Ln çok
dokunan, Bay 0oladkin'in tam yerinde olarak dedigi gibi, '¥azi tura oynamak ve parali günlerinde malum evleri
ziyaret etmekten baska sey bilmeyen' ufak dereoeli memurlarin hareketleri oldu. Birkaçi ¥akov Petroviç'i
çevreleyerek arsiz bir merakla gozlerini ona diktiler. lyiye isaret degildi bu. Adamoagiz ne olur ne olmaz diye,
yaptiklarini gormezlikten gelmeye karar verdi. Ama akla hayale hiç gelmeyen bir olay, Bay 0oladkin'i allak bullak
degil, tam anlamiyla mahvetti. 0nu saran genç meslektaslar grubunda birdenbire küçük 0oladkin bitiverdi. ¬er
zamanki gibi siritkan, neseliydi.
102
Kendine has simariklikla kiritarak kahkahalar atiyor, saga sola laf yetistiriyordu. 0enç memur grubuna sokularak
hayirli aksamlar diledi, kimiyle el sikisti, kiminin omuzunu oksadi veya kuoaklasir gibi yapti. Baskalarina,
Lkselans'in onu nereye, niçin yolladigini, donüste neler getirdigini anlatti. 3on olarak, besbelli en oandan bir
arkadasiyla opüstü. Büyük 0oladkin düsteymis gibi bakiyordu bunlara. 0teki 0oladkin doyasiya kirittiktan sonra
belki yanlislikla, farkina varmadan, en eski ahbabi büyük 0oladkin'e de elini uzatti. ¬erhalde iyi, temiz bir niyetle
yapmamisti bunu ama, ¥akov Petroviç hiç beklemedigi halde uzatilan eli dostça, içten kopan, gozlerini yasartan
bir duygulanmayla ve olanoa güoüyle sikti. Bunu yaparken alçak düsmaninin ilk hareketine mi aldanmis, bos mu
bulunmus, yoksa ne dereoe aoiz oldugunu anlamis da alttan gelmeyi daha mi uygun bulmustu kimbilir,
açiklanmasi güç bir yon bu...
3ebebi ne olursa olsun Bay 0oladkin bile bile, hem içten koparak bunoa tanigin karsisinda, 'kanli biçakli düsmani'
saydigi adamin elini sikti. Ama bir an onoeki duygulanmanin ardindan içi hiddet ve sonsuz bir utançla doldu.
¬ayasiz oteki 0oladkin, bir nebze bile utanma, aoima veya viodan azabi duymadan, yaptigi yanlisin farkina varmis
gibi elini ¥akov Petroviç'in elinden çekmis, bu da yetmiyormusçasina pis, igrenç bir seye dokunmus gibi elini
silkeleyip parmaklarini mendiliyle silmisti. 3onra basini oteye çevirerek tiksintiyle yere tükürdü. Bunlari yaparken
etrafindakilerin dikkatini çekmek, büyük 0oladkin'i meslektaslarinin yaninda gülünç, çirkin bir duruma düsürmek
istiyordu. Ama tam tersine, herkesin, hatta genç zipirlarin bile elestirisine ugradi, soylenenler, ayiplayanlar oldu.
Ne var ki, piskin adam yeni bir numara ile Bay 0oladkin'in düzelmeye baslayan durumunu gene, hem bu defa
temelinden yikti. Arkadaslarina goz kirparak hálá saskinligi geçmeyen ¥akov Petroviç'i gostererek inoeoik bir
sesle:
- Rus loblaz'ina bakin!., diye oirladi. 3ize genç lob-laz'imizi takdim etmekle seref duyarim beyler!
¬akaret ettigi adama bir sey olmamis gibi sokularak, kaba bir içtenlikle:
103- ¬aydi opüselim kardeslik! dedi.
0teki 0oladkin'in tatsiz sakasi orada bulunanlari etkilemisti galiba, ¥akov Petroviç'i loblaz'a benzetmekle hain
adam herkesçe bilinen bir olayi kastediyordu. Bay 0oladkin bu son darbenin agirligi altinda bir an sarsildi. Ama bu
defa kendini savunmak kararindaydi. 3ararmis yüzünde sabitlesmis garip bir gülümsemeyle, alev saçan gozlerini
bir noktaya dikerek sarsak adimlarla dogruoa Lkselans'in odasina yürüdü. Bitisik odanin kapisinda Lkselans'in
odasindan çikan Andrey lilipoviç'le karsi karsiya geldi. $efi saran kalabaliga aldirmadan kesin, oesur bir biçimde
yaklasti. (Bu kadar oesareti kendinden beklemeyen 0oladkin bayagi gurur duydu!) Andrey lilipoviç bile bu
beklenmedik çikisa sasirdi.
- Aa... 3iz misiniz?.. ¬ayrola! Ne istiyorsunuz?
Andrey lilipoviç Bay 0oladkin'in oevabini beklemeden basini oteye çevirdi, yanindakilerle mesgul olmaya basladi.
Ama ¥akov Petroviç kararindan vazgeçmiyordu. Basini kaldirdi, gozlerini sube müdürünün gozlerine dikti. 1ane
tane, oldukça rahat bir halde:
- Andrey lilipoviç, dedi. Ben... Lkselansla hemen simdi, ozel olarak gorüsebilir miyim? Ama hemen simdi...
Andrey lilipoviç Bay 0oladkin'i yukardan asagi süzdü: ÷ Lfendim?.. Lkselansla mi gorüseoektiniz?.. $üphesiz ki
olmaz.
- lzin verin Andrey lilipoviç! Lkselans'a burada, aramizda bir alçagin, bir isim hirsizinin bulundugunu haber
vereoegim... Kimsenin dikkatini çekmemesine sasiyorum dogrusu!
- Lfendim?
- Lvet, alçagin biridir bu adam Andrey lilipoviç.
- Kimden soz ettiginizi ogrenebilir miyim?
- Malum kisiden bahsediyorum Andrey lilipoviç. ¬erkesçe bilinen o kisiyi kastediyorum... Bunu yapmaya hakkim
var. Amirlerin bu gibi hareketleri tasvip etmemeleri gerekir.
Bay 0oladkin gittikçe artan heyeoanla devam etti:
- ¬areketimdeki iyi ve soylu amaoa inanmanizi rioa ederim Andrey lilipoviç. Bundan sonra kaderimi oz babam
olarak
104
bildigim iyiliksever büyügümüzün ellerine birakiyorum... Mesele bundan ibaret Andrey lilipoviç.
3on sozleri soylerken Bay 0oladkin'in sesi titredi, yüzü kizardi, kirpiklerinde yas damlalari belirdi. 0nu dinleyen
Andrey lilipoviç saskinlikla birkaç adim geriledi. 3onra kuskulu bakisini etrafta gezdirdi. Uurumun ne sekil
alaoagini tahmin etmek güçtü. 1am o sirada Lkselans'in kapisi açildi, general rütbesinde büyük amir birkaç maiyet
memuru ile odadan çikti, kalem-dekilerin hepsi pesine takildi. Lkselans, Andrey lilipoviç'i yanina çagirdi, islere
dair bir seyler sordu. Konusarak yan yana yürüdüler, memurlar saygili bir sessizlik içinde onlari izlediler. Bay
0oladkin kalem odasinda yalniz kaldi. Ama sonra o da, en arkadan topallayarak giden Anton Antonoviç 3etoçkin'e
sokuldu. lhtiyar masa amiri ona yüz vereoege pek benzemiyordu, hali sert ve kuskuluydu. 'Uemek bu sefer de
kepaze oldum... zirvaladim...' diye düsündü Bay 0oladkin. ¬álá yatismayan heyeoandan titreyen sesiyle, yavasça:
- Bari size durumumu anlatayim Anton Antonoviç, dedi. ¬epsi sirt çevirdiler bana. Birioik umudum sizsiniz... Ne
olur beni dinleyin Anton Antonoviç! Andrey lilipoviç'in bana karsi aldigi tavrin anlamini anlamadim dogrusu. Belki
siz açiklayabilirsiniz...
Anton Antonoviç sert bir biçimde ve tane tane:
- Lamanla her sey anlasilaoak, dedi.
Bay 0oladkin, masa amirinin halinden, bu konusmayi devam ettirmek istemedigini sezdi. Anton Antonoviç ayni
tavirla:
- Pek yakinda her seyi ogrenirsiniz. ¬emen bugün resmi bir bildiri gondereoekler size, diye ekledi.
- Ne bildirisi, Anton Antonoviç, neye dair? Bay 0oladkin'in sessi oesaretsiz, olgündü.
- Amirlerimizin bileoegi seyler bunlar ¥akov Petroviç, bize soz düsmez.
Bay 0oladkin büsbütün ürktü.
- Peki, ama, ortada ne var Anton Antonoviç? Amirlerimizin boyle onemsiz bir mesele ile ilgilenmesi tuhaf benoe...
3iz dünkünden bahsediyorsunuz Anton Antonoviç, degil mi?
105- ¬ayir efendim, baska pürüzlü isleriniz var. Anton Antonoviç sert bir bakisla 0oladkin'i süzdü:
÷ Ne tuzaklar kuraoaktiniz?..
0oladkin bembeyaz oldu. Anoak duyulur bir sesle:
- Uüsman iftiralari karsisinda savunma hakki verilmeyenler, suçsuz olsa da suçlu çikar, Anton Antonoviç.
- Pek oyle degildir ¥akov Petroviç: 3izi koruyan taninmis, saygideger, erdemli bir ailenin soylu kizlarinin serefine
dokunan o münasebetsiz hareketinize ne demeli?
- Ne hareketi Anton Antonoviç?
- Bir de soruyorsunuz!.. ¥a oteki, fakir oldugu halde namuslu yabanoi kiza karsi ovünüleoek hareketinizi de mi
bilmiyorsunuz?
- lzin verin Anton Antonoviç! Lütfen dinleyin beni... Ama Anton Antonoviç dinlemiyordu, iyioe oosmus, Bay
0oladkin'i suçlamaya devam ediyordu:
- ¥a baska birisine hainoe iftiraniz, kendinize ait bir suçu baskasina yüklemenize ne demeli?
0oladkin'i bir titreme aldi:
- Ben kimseyi evimden kovmadim. Petruska'ya, yani usagima da oyle bir sey ogütlemedim. Bahsettiginiz kimse
evimde ekmegimi yedi... elimden geldigi kadar agirladim onu, konu-gumdu, Anton Antonoviç!
0oladkin bunu soylerken duygulandi, çenesi hafifçe titremeye basladi, gozleri doldu. Anton Antonoviç alayli bir
siritisla onu süzdü.
- Konugunuzmus... Laf bu azizim!
Adamin sesinde Bay 0oladkin'i içten inoiten bir sey vardi. Uevam etmedi. Kisaoa:
- Lkselans'in bu meseleden haberi var mi? diye sordu.
÷ 0lmaz mi?
Masa amiri bu kadar konustugu için kendine adeta kizdi, toparlandi:
- Bana izin, mesgulüm. Bilmeniz gerekenleri bugün ogreneoeksiniz nasil olsa...
- Bir dakika Anton Antonoviç.
106
- 3onra gorüsürüz ¥akov Petroviç.
- ¬ayir olmaz, Anton Antonoviç! Ben... biraz dinleyin beni ne olur Anton Antonoviç! Bakin, ne düsündügümü
anlatayim size.
- Çok duyduk bunlari.
- ¬ayir, bunu duymadiniz Anton Antonoviç. Baska, yeni bir fikir... hem meraka deger bir düsünoe... $oyle bir sey
düsündüm Anton Antonoviç: ulu 1anri birbirine tipatip benzeyen iki insan yaratmis. lyiliksever büyüklerimiz iki
benzere kanat germisler. Ne güzel bir hareket, degil mi Anton Antonoviç? Benim bu konuda asi fikirler tasimaktan
uzak oldugumu siz de gorüyorsunuz Anton Antonoviç. lyiliksever büyügümüzü babam olarak bilirim... 'Uurum
boyledir, sayin büyügümüz filan...' derim ona. 'Ben de, oteki de çalismak zorundaydik... falan...' 3iz yardim edin
bana Anton Antonoviç, koruyun beni! vallahi bir sey... Anton Antonoviç, biraz durun, bir kelime daha...
Ama Anton Antonoviç uzaklasmisti bile. Bay 0oladkin'i olanlar ve duydugu seyler oyle sarsmisti ki, o anda nerede
oldugunu, ne yaptigini, basina daha neler geleoegini bilemiyor, dü-sünemiyordu.
Uisarda gene, yalvaran bakisiyla memur kalabaligini yararak Anton Antonoviç'i aramaya devam etti. lyi niyetini ille
de masa amirine anlatmak istiyordu! 0te yandan çesitli duygular karmasasinda booalarken içinde yeni bir isik
belirdi, o ana kadar aklinin kenarindan bile geçmeyen bazi noktalar aydinlanmaya basladi. Bu durum, Bay
0oladkin'i adamakilli sasirtti. 0 anda bir el hafifçe omuzuna dokundu. ¥azioi Pisarenko'yu gordü. ·
÷ 3ize mektup getirdim beyim.
- 0yle mi?.. 0ittin dondün demek - aferin oglum!
- ¥o, ben gitmedim. Bu sabah saat onda buraya getirdiler. ¬ademe 3ergey Miheyev memur vahrameyev'in
evinden getirdi. Buyrun.
- 1esekkür ederim oanim. Altinda kalmam... memnun ederim seni!
107Bay 0oladkin mektubu redingotunun yan oebine koydu, dügmelerini ilikledi, sonra kuskulu bir bakisla etrafi
süzdü. Mesai bitmisti, hepsi paltolarini, sapkalarini almislardi. 0 da bir aralik hiç farkina varmadan vestiyerden
paltosuyla sapkasini almis, elinde tutuyordu. Uisari çikaoakti ama, baska memurlarin holde küme küme saygili bir
halde durduklarini gorünoe durakladi. Kimse sokaga çikmiyordu: Lkselans geoikmis arabasini bekliyordu ki,
müsaviri ve Andrey lilipoviç'le konusmaya dalmisti. Az otede Anton Antonoviç'le birkaç kidemli memur durduklari
yerde kodamanlarin sakalasip gülmelerini seyrediyordu, arada bir memurlar, hallerine gore, tevazu ile, Lkselans'in
gülüsüne katiliyorlardi. 0ülmeyen sadeoe gobekli kapioi lero-seyiç'di. ¬azir ol vaziyetinde kapinin onünde durarak,
sag eli kapinin tokmaginda, her günkü ugurlama toreninde kendine düsen odevi yapmaya hazirlaniyordu,
bayiliyordu bu torene! Lkselans kapisinin hizasina gelinoe sisko ledoseyiç hizli bir el hareketiyle kapinin bir
kanadini ardina kadar açip yari beline kadar saygiyla egilir, sonra Lkselans'in onünden seyirterek hep o saygili
durumda, çikmasini beklerdi. Ama orada herkesten çok neseli ve memnun gorünen Bay 0oladkin'in alçak
düsmaniydi. 0 anda arkadaslarinin arasinda mekik dokuyup sirnasmayi birakmis, gozlerini Lkselans'a dikip kulak
kesilmisti. lç alemindeki karisiklik kol, baoak ve kafa hareketlerinden anlasiliyordu.
'¥aman herif!' diye düsündü oykümüzün kahramani. '0oze girmeyi basarmis, belli... Keratanin bütün bu seçkin
çevreyi neyle etkiledigini bilmek isterdim dogru! Lekádan, karakterden, ogrenim ve duygudan ÷ her seyden
yoksun. $ansi var namussuzun... Uaha da ilerleyeoek, çok yüksege çikaoak o, boyle olmazsa, 0oladkin demesinler
bana! Bir de sunu merak ediyorum: ¬erkesle bu kadar içli disli olup neler konusuyor, kulaklarina fisildadiklari
neler?.. Ah... ben de... ben de onun gibi beoe-rebilsem... onlarla kaynassam! Ama her seyden onoe buradaki
durumumu düzeltmek lazim. Rioa etsem nasil olur aoaba? 'Lkselans,' derim, 'genç bir adam, zamanimizda
çalismadan yapamaz. Ben de... filan falan...' meseleyi açiklarim. Mesele gerçek-
108
ten tatsiz ama, aldirmayaoagim artik. Müoadele etmeyeoegim, her seye boyun egeoegim... 3oyleyeyim mi aoaba?
Ama ayyas herifin kafasi islemez, soz anlatamazsin ki! 0ene de deneyelim. Bakarsin esref saatine rastlar...'
Bay 0oladkin huzursuzluk, sikinti içinde bunaliyordu. ¬arekete geçmek zamaninin geldigini anladi, esrarli
benzerinin durdugu yandan yol açmaya basladi. 1am o sirada Lkselans'in arabasinin sesi duyuldu. ledoseyiç bir
hamlede kapinin kanadini açarak Lkselans'in onünde iki degil, üç kat oldu. Arkada bekleyenlerin hepsi kapiya
üsüstüler ve iki 0oladkin'i birbirlerinden ayirdilar. '¥o, kaçamazsin bu sefer!..' diye soylendi büyük 0oladkin.
'Lkselansla konusamadim ama, seni kaçirmam!' Uüsmanini gozünden kaçirmamaya çalisirken vargüoüy-le
kalabaligi yarmaya çabaliyordu. 3onunda basardi, pesine düstü.
Xl
¬izla uzaklasan oteki 0oladkin'in arkasindan kanatlanmis gibi kosan ¥akov Petroviç'in solugu kesilmeye
baslamisti. 0ene de kendini güçlü ve azimli hissediyordu. Ne var ki, bütün azmine ve güoüne ragmen
(Petersburg'da o mevsimde sivrisinek olsaydi) ¥akov Petroviç'i yere devirmek için bir sivrisinegin tek kanat vurusu
yeterdi, yorgunluktan o hale gelmisti. Kuvvetten kesilmisti, ikide bir dizleri bükülüyordu, neredeyse oldugu yere
çokeoekti. Uistan bir kuvvetin etkisinde kostugunu biliyordu. 0ene de her zamanki gibi, bu durumda bile kendine
gore iyi bir taraf bulmaya çalisti: 'Lvet, bu halin de bazi iyi taraftari olabilir...' diye düsünüyordu. Kosmaktan iyioe
tikanmisti. 'Anoak su var ki, davayi kaybettigime süphem kalmadi artik. Mahvol-dum, yüzde yüz mahvoldum!..'
1am o anda arabaya atlayan
109i r
i
düsmanini yakalayip paltosunun etegine yapisti ve meydan savasi kazanan bir savasçi gibi sevindi.
- Beyefendi, bir dakika... Beyefendi!., diye bagirdi. lzin verirseniz...
- ¬içbir seye iznim yok, diye kesti oteki 0oladkin.
Bir ayagi arabanin basamagindaydi, obürünü, dengeyi saglamak için havada salliyordu. Bir yandan da büyük
0oladkin'in asildigi paltosunun yakasini kurtarmaya çalisiyordu.
- ¥akov Petroviç, izin verin?.. Bir dakika... ¥alniz bir dakika...
- 0zür dilerim, vaktim yok.
÷ Rioa ederim ¥akov Petroviç! Kabul edin ki... Ne olur ¥akov Petroviç... 0orüsmemiz... yani karsi karsiya açik
olarak konusmamiz yüzde yüz gerekli. Bir saniye ¥akov Petroviç!
Bay 0oladkin'in kibarlik taslagi düsmani bir içtenlik maskesi takarak babaoan bir tavirla:
÷ vaktim yok dedik ya, anam babam! dedi. Baska zamanda basimla beraber ama, bugün olmaz, olamaz!
Büyük 0oladkin dislerini gioirdatti, 'Alçak kerata!..' diye içinden geçirdi. 3onra üzgün bir sesle:
- ¥akov Petroviç, diye devam etti. Ben hiçbir zaman düsmaniniz degildim. Kotü kisiler size yanlis anlattilar beni...
Arzu ederseniz... ben kendi hesabima... Bakin size bir sey teklif edeoegim ¥akov Petroviç: $uradaki pastaneye
girelim, her seyi açik açik, erkekçe konusalim. ¬er sey kendiliginden anlasilaoak. ¥üzde yüz anlasilaoak, eminim.
0lmaz mi ¥akov Petroviç?
÷ Pastaneye mi girelim diyorsunuz?.. 0lur, girelim. ¥alniz bir sartla tontonum, bu meseleyi burada bitirelim artik.
1amam mi?
Küçük 0oladkin arabadan indi, oykümüzün kahramaninin omuzuna saygisizoa bir saplak indirdi.
÷ ¬ay hay, kirmayayim sizi, bes on dakika oturalim su pastanede. 1enha bir yer galiba, goren olmaz herhalde...
(vaktiyle siz de buna benzer bir seyler soylemistiniz, hatirliyor musunuz?) Lh, gidelim bari, nasil olsa elinizden
kurtulus yok!
110
¥alanoi dost yilisik yilisik güldü, Bay 0oladkin'in koluna girdi.
Caddeden uzakça bir pastane, o saatte bombostu. Müsterinin gelisini haber veren kapinin çingiragi çalar çalmaz
arka bolmeden bir Aman kadini firladi. lki 0oladkin dükkándan salo-numsu bir odaya geçtiler. 0rada ablak, siskin
yüzlü, saçlari kisa kesilmis bir oglan, tahta parçalari doldurdugu sao sobayi çirayla tutusturmaya çalisiyordu.
Küçük 0oladkin iki finoan çikolata getirtti. Çapkinoa bir
goz kirpmayla:
- llik gibi kari, degil mi? dedi.
¥akov Petroviç kizardi, ses çikarmadi. Ama oteki rahat
durmuyordu:
- Aa, unuttum, kusura bakmayin. Levkinizi ogrendik: 3iz inoe, zarif Alman dilberlerinden hoslaniyorsunuz. 0yle
degil mi benim içi-disi bir dostum ¥akov Petroviç? 0erçi o dilberiniz hayli tohuma kaçmis ama, gene de mihrap
yerinde!.. Uemek Alman dilberlerine düskünsünüz... Lvlerine pansiyoner olarak girer, sonra meroimegi firina
verirsiniz. lena degil: Birader, sütlü çorbalar falan!.. Bunlarin hatirina kalbimizi de baglariz, senetli sepetli teminat
da veririz... Ah seni loblaz, seni!..
lmali sozlerle Karolina lvanovna'ya takilan oteki 0oladkin, arsiz arsiz güldü. Ama ¥akov Petroviç'in bu yilismalara
yüz vereoek kadar basit, gorgüsüz adam olmadigini anlayinoa hemen taktigini degistirdi, oldugu gibi gorünmeyi
daha uygun buldu. ¥aptigi soguk sakalardan sonra agirbasli, vakur 0oladkin'in omuzuna ikinoi bir saplak indirdi,
büsbütün oivitti. ¬atta ¥akov Petroviç'in ofkeli itirazlarina bakmadan, onoeden de bir defa yaptigi gibi,
adamoagizin yanagina hafif bir çimdik atti. 0ykümüzün kahramani bu ahlaksizliga son dereoe içerledi,
hiddetinden karsisindakine saldiraoak gibi oldu ama, sonunda gene ses çikarmadi. Bir zaman sabretmeye karar
verdi. Kendini tutarak, gizli bir ofke ile titreyen bir sesle:
- Uüsmanlarimin lafi bu, dedi, kuskulu bakisini kapiya çevirdi. Çünkü nesesi tam kivamina gelen oteki
0oladkin'den baska münasebetsizlikler de beklenebilirdi.
111Ama seytan gibi kurnaz adam hemen durumunu Bay 0o-ladkin'in haline gore ayarladi. Ciddi bir tavirla:
- Belki. 0labilir, diye karsilik verdi ve arsizoa bir oburlukla yuttugu çikolata finoanini masaya birakti. 3onra,
damdan dü-seroesine:
- Le, daha nasilsiniz aziz ¥akov Petroviç? dedi. 3ogukkanliligiyla vakari elden birakmayan büyük 0olad-
kin:
- Nasil olursam olayim, yalniz size sunu soyleyebilirim ki ¥akov Petroviç, hiçbir zaman düsmaniniz degildim, diye
oevap verdi.
- 0y-le mi?.. Le, Petruska'miz ne alemde? Neydi onun adi - Petruska'ydi, degil mi? ¬ep eskisi gibi, degil mi?
$eytan adamin'Petruska'dan soz açmasi Bay 0oladkin'in tuhafina gitti:
- Lvet, eskisi gibi. 3ize bir sey soyleyeyim mi ¥akov Petroviç?.. Lmin olun ben... en soylu, en içten duygularimla...
Ama siz de kabul edersiniz ¥akov Petroviç...
÷ ¬aklisiniz efendim.
0teki 0oladkin'in sesinde yalandan bir hüzün titresimi vardi. Pismanlik, üzüntü duyan efendi adam halini
takinmisti. Büyük 0oladkin'e sokularak devam etti:
- Uurumumuzu, zamanimizi biliyorsunuz ¥akov Petroviç. Akilli, bilgili bir insansiniz, her seyin ozünü anlarsiniz...
¬ayat oyunoak degil, ona gore kendimizi ayarlamaliyiz... diye anlamli bir eda ile sozünü bagladi. Bu defa oiddi
konular üzerinde konusabilen, bilgili adam süsü verdi kendine.
- Biliyorum ¥akov Petroviç, dedi bizim 0oladkin. ¬er seyi biliyorum. (¬eyeoanlanmisti.) Uolambaçli yollara
sapmadan, çekinmeden, mertçe konusalim. Bütün samimiyetim ve serefimle yemin ediyorum ki, hiçbir suçum yok
size karsi ¥akov Petroviç! Aramizin açilmasina sirf karsilikli anlasmazlik, toplumun yanlis hükmü ve kavuk
sallamaya alismis basit düsünoeli kütlenin o yana egilmesi sebep oldu. 0lagan seyler bunlar ¥akov Petroviç. Ama
belki benim de hakkinizda yürüttügüm fikirler yanlisti, bu da mümkün ve ben bu hususta yanlis bir gurur
l
1.
gostermeden hatami açiklamaya haziri. Bunu yaparken zevk duyaoagim bile... Akilli ve soylu bir insan oldugunuz
için beni anlarsiniz tabii, diye sozünü kibar bir agirbaslilikla bitirdi Bay
0oladkin.
0teki duygulu bir iç çekmesiyle ona karsilik verdi:
- lelek... Kader, ¥akov Petroviç! $urada karsilasmisken iki meslektasa yakisir bir sekilde daha hos, daha faydali
konular açalim. Uogrusu simdiye kadar boyle bir konusmaya firsat bulamadik. Ama benim yüzümden degil, ¥akov
Petroviç.
- Benim de suçum yok!., diye heyeoanla atildi Bay 0oladkin. Kader ve rastlantilar yapti bunu.
lkisinin halinden barisa ilk adimi atmak istedikleri belliydi.
- 3agliginizin durumu nasil? diye tatli bir sesle sordu sahte 0oladkin.
÷ ¬afif bir oksürükten baska sikayetim yok, çok sükür. (0erçek 0oladkin'in sesi, otekinden daha tatliydi.)
- Aman kendinizi koruyun ¥akov Petroviç! 3algin var! Anjine yakalanmak isten degil. Ben yünlüleri giymeye
basladim.
- 0erçekten bu havayla anjine yakalanmak pek kolay... Kisa bir sessizlik oldu.
- ¥akov Petroviç, diye basladi büyük 0oladkin. ¥anildigimi anladim. lakir ama konuksever kulübemizde
geçirdigimiz dakikalari içten duygulanarak hatirliyorum...
÷ Ama gonderdiginiz mektubunuzun havasi bambaskaydi... diye sitemle soyledi oteki 0oladkin. (Lvet, bu sefer
sozlerinde bir gerçek payi vardi.)
- ¥anildim ¥akov Petroviç. 0 ugursuz mektubumda ne kadar yanildigimi, simdi anliyorum. ¥üzünüze bakmaktan
utaniyorum, ¥akov Petroviç! verin su mektubu, gozünüzün onünde yirtaoagim onu. ¥aninizda degilse, ters
anlamda, yani bunun iyi, dostça bir niyetle yazildigini kabul edin. Lvet, çok aoi bir sekilde yanilmisim ¥akov
Petroviç, affedin beni!
Bay 0oladkin'in hain arkadasi dalgin, kayitsiz bir halde basini kaldirdi, bos bir bakisi karsisindakine dikti:
÷ Bir sey mi soylediniz?
112
0teki, l:8
113- Lvet, çok çok yanildigimi soyledim ve simdi, gereksiz bir gururu bir yana birakarak...
÷ ¬a sunu bileydiniz!.. diye oldukça saygisiz bir biçimde büyük 0oladkin'in sozünü kesti oteki 0oladkin.
¥anilmissiniz demek... Pek iyi etmissiniz oyle ise!..
Adamin yeni oyununun farkinda olmayan büyük 0oladkin olanoa içtenlikle devam etti:
÷ 3ize bir fikrimi açmak istiyorum ¥akov Petroviç. Bakin: Biz dünyaya tipatip ayni iki insan...
- likriniz bu muydu? diye bir daha, tam bir küstahlikla kesti oteki 0oladkin. 3onra birdenbire yerinden dogrularak
sapkasini aldi.
¬álá alaya alindigini anlamayan büyük 0oladkin de ayaga kalkti, sahte dostuna saf bir gülümsemeyle elini uzatti.
Bütün hali yeni dostluk kurmak istegini açikliyordu. 0teki 0oladkin ona dogru birkaç adim atti, yüzüne egilerek,
arsiz bir gülüsle:
- ¬aydi hosçakal hazret! ¥eteri kadar kafami sisirdin... diye bagirdi,
Bu beklenmedik degismenin karsisinda birdenbire sasiran ¥akov Petroviç, adamin seytanoa bir gülüsle ona
uzattigi eli sikaoak oldu ama oteki, ¥akov Petroviç'in eline degen iki parmagini hemen çekti, sabahki yakisiksiz
sahneyi tekrarladi. ¥üzünü tiksintiyle eksitti, parmaklarini mendiliyle sildi, sonra hizli adimlarla salondan çikti.
Büyük 0oladkin arkasindan yetistigi zaman saklaban herif, bir sey olmamis gibi tezgáhin onünde küçük borekleri
govdeye indiriyor, dükkán sahibiyle yarenlik ediyordu. Bay 0oladkin yüzsüzün yakasina yapisaoakti ama, 'Kadinlar
yaninda yakisik almaz...' diye düsündü, kendini tuttu. 0 da tezgáha yaklasti. 0teki ¥akov Petroviç'in hazimliligina
güvenerek yeniden azdi. 0oz kirparak:
- Lararsiz parça, degil mi? diye kadini gosterdi.
$isko Alman kadim, anlamdan yoksun kursuni gozlerini müsterilerine dikmis, besbelli Rusça bilmedigi için tatli
tatli gülümsüyordu.
Büyük 0oladkin benzerinin terbiyesizligine dayanamadi artik, toptan hesabini gormek için üzerine atildi. Ama oteki
her
114
zamanki alçakligiyla selameti kaçmakta buldu, sokaga firladi. Bay 0oladkin kisa bir saskinlik anindan sonra
pesine düstü, ugursuz adamin tuttugu arabaya atlarken yakaladi onu. Ama aksilik burada da yetisti: Uilber
pastane sahibi hesap gormeden sivisan müsterilerinin yakasini birakaoaga benzemiyordu. Çigliklar atiyor, kapi
çingiragini tehlike çani gibi durmadan çekiyordu. ¥akov Petroviç bir an durdu, oebinden çektigi birkaç gümüs
parayi saymadan kadina firlatti, üstünü beklemeden kosmaya devam etti. ¬areket etmek üzere olan arabaya
atladi, elleriyle, ayaklariyla kenarlarina tutunarak bir süre sarsila sarsila, ha düstü ha düseoek halde gitti. 0teki
0oladkin de onu var güoüyle itiyor, arabaya yerlesmesine engel oluyordu. Kadidi çikmis beygirini oanla basla
kosturan arabaoinin bu itisme kakismalardan haberi yoktu. ¬ayvan bir aralik nasilsa tirisa kalkti. ¬em kosuyor,
hem kotü bir aliskanlikla her üç adimda bir ard ayaklari ile çifte atiyordu. Ama oykümüzün kahramani sonunda
arabaya sokulmayi basardi. 3irtini arabaoiya dayadi, düs-maniyla diz dize oturdu, sag eliyle herifin külüstür kürk
yakasina simsiki yapisti.
Bir süre hiç konusmadan gittiler. Bay 0oladkin tikaniyordu. ¥ol kotü idi, arabanin her sarsilisiyla vüoudunun bir
yeri kopaoak saniyordu. 0ozü kizmis düsmani da yenilgiyi kabul etmiyor, onu arabadan atmak için elinden geleni
yapiyordu. ¬avanin kotülügü hepsinin üstüne tuz-biber ekti. Lapa lapa yagan kar, büyük 0oladkin'in boynunu,
kollarim, gogsüne kadar islat-misti. 1ipi basliyordu. Kar kalin bir bulut halinde her yani sarmis, goz gozü gormüyor,
yol seçilmiyordu. ¥akov Petroviç'e bunun boyle olaoagini daha onoeden biliyormus gibi geldi. Ne zaman, dün
düsünde mi gormüstü bunu?.. Uüsünüyor, bir türlü hatirlamiyordu. 3ikintidan bunalmis halde düsmaninin yüzüne
dogru egilerek bagira bagira konusmaya basladi. Ama sesi duyulmuyor, kelimeler dudaklarinda boguluveriyordu.
Bir an bütün olanlar onunla ilgili degilmis, kendiliginden oluyormus gibi geldi. Kendisini sadeoe bir seyiroi gibi
gordü, müoadeleyi, debelenmeyi birakti. Birdenbire sert bir sarsintiyla havaya zipladi, sonra un çuvali gibi yere
düstü... Uüserken, düsmaniyla didis-
115mekle ne büyük hata ettigini düsündü. Ayaga kalkinoa bir evin avlusunda oldugunu gordü. Avlu, 0lsufi
lvanoviç'in avlusuydu. 0teki 0oladkin binanin peronuna dogru yürürken, ¥akov Pet-roviç bir an, düsmanini, firsati
kaçirmadan yakalayip hakkindan gelmeyi düsündü ama, tam zamaninda tuttu kendini. Arabaoinin hesabini
gormek ona kaldigi için, parayi verip savdi, sonra arkasina bakmadan avludan kaçti, gozünün dogrusuna kosmaya
basladi. lri kar taneleri ayni hizla düsmeye devam ediyordu. lslak, bulanik bir karanlik içinde rasgele yürüdü,
karsisina çikan birkaç kisiye çarpti... Kulagina, çevresinden ve arkasindan çesitli bagrismalar geliyordu. Ama Bay
0oladkin'in bir seye aldirdigi yoktu, iyioe kendini kaybetmisti. Anoak 3emyonovski Koprüsü'nde hizini alabildi:
Kaldirimin kenarinda oteberi satan iki kadini sepetleriyle birlikte devirip kendi de düstü ve o anda ayildi.
'Uüstümse düstüm... Belki bunda da hayir var!..' diye mirildandi. 3atioi kadinlara çamura dokülen çorek, elma ve
leblebinin parasini odedi, isi tatliya bagladi. Cebinden bir gümüs ruble çikarirken eli o sabah yazioinin verdigi
mektuba degdi. Bunu okumak için oradaki tanidik bir asçi dükkánina girdi. llk gordügü bos masaya ilisti, saga sola
bakmadan ve emrini bekleyen garsonu oevapsiz birakarak yagli mumun isiginda mektubu açti, okumaya basladi.
Mektup yeni bir soktu onun için:
'Çok soylu, ugrumda oefalara katlanan kalbimin sevgilisi!
¥alvaririm, beni çektigim aoilardan mahvolmadan kurtar! lftiraoi, dalavereoi, ahlaksizligiyla bilinen adam tuzagina
düsürdü, mahvetti beni... Uüstüm... 0ndan oyle nefret ediyorum ki! ¬albuki sen... Birlesmemize engel olmak
istiyorlar, sana yazdigim birkaç mektubu çalmislar. Bunu yapan seninle benzerliginden faydalanan o namussuz
oanavardir! ¥akisikli olmak bir meziyet degil: Akil, zeká, duygulu olmak sevdirir insani. Ama ben mahvoldum artik...
Lorla evlendiriyorlar beni. Pederim, velinimetim 0lsufi lvanoviç bin bir dolap çeviriyor... Besbelli yüksek muhitte
parlak bir mevki saglamak için beni basamak olarak kullaniyor... Llimden geldigi kadar direniyorum. Bu-aksam
saat 9'da arabanla evimizin
116
onünde beni bekle. 0eoe toplantimiz var gene, yakisikli tegmen de geleoek... Belli etmeden disari çikarim, kaçariz
seninle!.. vatanin her kosesinde çalisaoak yer bulursun sen. viodani temiz kisilerin en büyük güoü, viodan
temizligidir. $imdilik hosça kal. Kapinin onünde kapali arabayla bekle beni. 0eoe yarisindan sonra tam saat 2'de
kollarina siginaoagim...
3onsuzluga kadar senin
Klara 0lsufyevna'
0ykümüzün kahramani birkaç dakika yildirimla vurulmus gibi durdu. uzüntü, heyeoan içindeydi. Mektup elinde,
yüzü sapsari, lokanta salonunu birkaç defa boydan boya dolasti. 1askin heyeoani, üstünün basinin perisanligi, el
hareketleriyle dolasmasi, hele kendi kendine bir seyler mirildanmasi lokantada bulunanlari kuskulandirdi. 0arson
bile onu süpheyle süzmeye basladi. 3onunda Bay 0oladkin biraz kendini topladi, salonun ortasinda durarak
masalardan birinde oturan kerli ferli yasli adama hiç de nazik olmayan bir sekilde gozlerini diktiginin farkina vardi.
¥emegini bitirip ikonun karsisinda dua ettikten sonra eski yerine oturan ihtiyar da ona merakla bakiyordu. ¥akov
Petroviç silkindi, gozlerini oteye çevirdi ama, bir tek dost bakisa rastlamadi. 0 sirada kirmizi yakali emekli bir
subay, garsondan yüksek sesle 'Polis ¬aberlerini istedi. Bay 0oladkin birden telaslandi, kizardi, gozlerini yere
indirdi ve kiliksizliginin farkina vardi. Uegil toplulukta, yalniz basina evinde bile boyle gez-mezdi. Pabuçlari,
pantolonu, paltosunun sol yani çamura batmis, sag paçasinin gergi bandi kopmus, fraki yer yer yirtilmisti.
Mektubu okudugu masaya dondü. Bunaliyordu. Karsisina dikilen garsonun yüzünde tuhaf, saygisiz bir israr vardi:
÷ Ne emredersiniz beyim? diye tekrarladi.
¥akov Petroviç saskin saskin etrafa bakti, masanin üstünde ondan onoeki müsteriden kalan kirli tabaklarla çatal
biçagi, burusuk peçeteyi gordü. 'Kimin bunlar, kim yemek yedi burada?..' diye düsündü. 'Ben mi yedim aoaba?..
0labilir, farkina varmadan yedim belki... Ne yapmali simdi?' 0ozlerini kaldirdi, titrek, yorgun bir sesle:
- Boroum ne kadar oglum? diye sordu.
117Ltrafta kahkahalar duyuldu, garson bile gülümsedi. Bay 0oladkin bir münasebetsizlik yaptigini anladi,
bozuldu. Uurumu düzeltmek, tabii bir hal almak için elini oebine soktu ÷ mendilini çikaraoakti. Ama eline mendil
degil, bir ilaç sisesi geldi. 0 zaman Bay 0oladkin kendisini de, orada bulunanlari da saskinliga ugratan bir sey
yapti. llaç, doktor Kristiyan lvano-viç'in birkaç gün onoe ona verdigi ilaçti. 'Ayni eozaneden alinan ilaç...' dedi kendi
kendine. urperdi, dehsetten bagirmamak için güçlükle tuttu kendini. lçini yeni bir isik aydinlatti... Koyu
kirmizimtrak, igrenç bir sivi korkunç bir pariltiyla gozlerini kamastirdi. $ise elinden birdenbire yere düstü, kirildi...
¥akov Petroviç tiz bir çiglikla yerdeki yayintidan geriye atti kendini. Bütün vüouduyla titriyordu, alni, sakaklari
bonouk bonouk ter-lemisti. '¬ayatim tehlikedeymis de haberim yok...' diye düsündü. 0rtalik birden karisti,
lokantadakiler Bay 0oladkin'i sardilar, bir seyler soylüyor, soruyorlar, birkaç kisi kollarindan tutmaya çalisiyordu.
Bay 0oladkin kisa bir durgunluktan siyrilarak kalabaligi yardi, yerinden kopmus gibi sokaga firladi, yigilip
bayilaoakti neredeyse... llk gordügü arabaya atladi, evinin adresini verdi.
Merdivende dairenin hademesi Miheyiç'le karsilasti. Adamin elinde resmi bir zarf vardi. Bay 0oladkin bitkin bir
halde:
- ver sunu, dedi. Resmi bir is... Biliyordum zaten, hepsini biliyordum...
Larfin içinden çikan bildiride Bay 0oladkin'e gorevini, elindeki bütün evrak ve dosyalan lvan 3emyonoviç'e
devretmesi yazilmisti. Bildiride Andrey lilipoviç'in imzasi vardi. Bay 0o-' ladkin zarfi getiren hademeye bir on
kapiklik verdi, katina çikti. Kapiyi açtigi zaman, Petruska'yi pilisini pirtisini toplarken buldu. Besbelli Karolina
lvanovna'nin isiydi bu: 0iden ¥evsta-fin'in yerine Petruska'yi ayartmisti.
118
Petruska dogal olmayan bir halde, kasilarak, ¥akov Petro-viç'in odasina girdi. ¥üzünde isinden ayrilmaya
hazirlanan usaklara has serbestlik vardi. Bay 0oladkin'in emrinden çikmis, baskasinin adami oldugunu her haliyle
gosteriyordu. Bay 0oladkin güçlükle nefes alarak:
÷ 3aat kaç oglum? dedi.
Petruska ses çikarmadan bolmesine gitti, donünoe hep o basina buyruk tavirla saatin yedi buçuga gelmek üzere
oldugunu bildirdi.
÷ lyi. 1esekkür ederim oglum. 3ana bir sey soyleyeoegim Petruska, galiba bizim ayrilma zamanimiz geldi çatti...
Ne dersin?
Petruska susuyordu.
÷ Le, simdi iliskilerimiz kesilmisken bana açikça, dostça soyle Petruska, bugün nerdeydin sen?
÷ lyi insanlara gittim, nerede olaoagim...
- lyi ettin, çok iyi ettin oglum. 3enden daima memnundum, iyi hal kágidi da veririm sana. Uemek oraya yerlestin,
oyle mi? Ne var ne yok onlarda?
- Ne olsun beyim. lyi insanlardan kotülük gelmez, siz de
bilirsiniz.
- Biliyorum oanim, biliyorum. ¬em de zamanda iyi insanlar parmakla sayilaoak kadar az. 0nlarin degerini bil
oglum.
Nasillar?..
- Bildiginiz gibi. Artik sizde çalisamayaoagim beyim, biliyorsunuz...
- Biliyorum oglum, biliyorum. 0ayretini, çaliskanligini da biliyorum. 3ana karsi saygim var Petruska. Namuslu, iyi
bir insan usak da olsa onu sayarim.
119l_
÷ 3agolun beyim. Bizim usak milleti, çikarlarina bakar, hepsi oyledir... Ama iyileri de var.
÷ 1abii oanim, tabii. Al su parayi, bu da iyi hal kágidin. $imdi kuoaklasalim Petruska. 0üle güle git yeni isine!
Bay 0oladkin bir an sustu, sonra oiddi ve içtenlikle:
÷ $imdi senden bir hizmet, son bir hizmet isteyeoegim oglum, dedi. Bak, insanin basina türlü türlü haller gelir.
Keder, aoi saraylara bile sokulur, kimse kaçamaz bundan... Biliyorsun, sana karsi daima iyi olmaya çalistim.
Petruska ses çikarmadan dinliyordu.
- Lvet, hiçbir zaman kirmamaya dikkat ettim... $ey, çamasirimin durumunu soyler misin Petruska: Neyim var,
neyim yok?..
÷ ¬epsi tamam beyim, merak etmeyin. Alti keten gomlek, üç çift yün çorap, dort kolali gomlek gogüslügü, bir yün
fanila, iki dizlik. 3ayisini siz de biliyorsunuz. Ben sizin hiçbir seyinize el sürmedim beyim. Beylerin malinin üstüne
titrerim ben... 3izden gidiyorsam... sey... yani malum sey... yoksa ortada baska bir seyoik yok, asla! 3iz de
biliyorsunuz.
÷ Canim o maksatla soylemedim. Bak oglum...
- Malum beyim, bildigimiz haller bunlar. Ben general 3tolbnyakov'da çalisirken 3arativ'daki malikánelerine
gittikleri zaman bana izin verdiler tabii.
÷ ¥ok oanim, benimki oyle degil!
÷ Biliyorum. Malum. Bizim gibi insanlara, siz de bilirsiniz, iftira atmak kolaydir. Ama ben nerede çalistimsa hep
güzellikle ayrildim, herkes memnundu benden. Bakanlar, generaller, senatorler, kontlar... Kimlerle çalismadim
ki!.. Prens 3vinçatni-kov'larda, Albay Pereborkin, 0eneral Nedobarov'larda bulundum, koylerine, çiftliklerine
birlikte gittik... Malum.
÷ 1abii oglum, tabii. Bak ben de gidiyorum. ¬erkesin yolu ayri, kimin nereye, hangi yola düseoegi onoeden belli
olmaz, degil mi kardesim? ¬aydi sen simdi elbisemi ver, giyineoegim. Redingotumla oteki pantolonumu
ayiraoaksin. Çarsaflan, yorganlari, yastiklari falan...
÷ Uenk mi yapayim?
120
- Lvet evet, bir denk yap. Basimiza neler geleoegini kim bilebilir!.. $imdi asagi in, bir kupa arabasi bul bana.
÷ Kupa mi?
- Lvet oanim. ¬em genisçe olsun. 3üresiz, bütün geoe için
tutaoaksin...
- uzaga mi gidiyorsunuz beyim?
- Belli degil oglum, henüz bilmiyorum... Kustüyü dosegimi de alsam iyi olur belki. Ne dersin oglum?
- lyi olur elbet. ¬emen simdi mi gidiyorsunuz beyim?
- Lvet. 0yle bir mesele çikti iste... Ne yapalim.
- Malum. Bizim alayda bir tegmenin de basina gelmisti bu: Bir derebeyinin kizini kaçirmisti.
- Kizini mi kaçirmisti?.. Nasil?
- Basbayagi kaçirdi. Baska bir çiftlikte evlendiler. ¬er seyi onoeden hazirlamislar... Arkasindan kovaladilar ama,
tegmeni-mizi rahmetli prens korudu, isi tatliya bagladilar.
- Uemek evlendiler?.. lyi ama sen... sey... benim meseleyi nereden biliyorsun?
- Bilmez olur muyum! ¬er yana yayildi, malum. Biliyoruz beyim, hepsini biliyoruz. ¬erkesin basina gelir bu. lzin
verirseniz beyim, bir sey soyleyeoegim size: 1abii bir hizmetkárim ben, laflarim ona gore... Ama oldu olaoak,
soyleyeoegim: Bir düsmaniniz var, güçlü bir rakibiniz var beyim!
÷ Biliyorum oglum, bunu da biliyorum. Ben de sana güveniyorum. Ne yapalim simdi? Ne tavsiye edersin bana?
÷ Bakin beyim, boyle bir karara vardigimiza gore, hazirlikli olmalisiniz, esasli bir hazirlik gerek... Çarsaf, yastiktan
baska çift yatakli bir dosek, güzel bir yorgan almaniz gerekir. Altimiz-daki komsu tilki kürkünü satiyor, pek nefis bir
kürk! lsterseniz gidip bakin. Bundan sonra bu gibi esyaya ihtiyaoiniz olaoak. ustü atlas, içi tilki - sahane bir manto
beyim!..
- ¬ay hay alalim, mantoyu da alalim. 3ana güveniyorum Petruska. ¥alniz çabuk, mümkün oldugu kadar çabuk
davran, anladin mi? Mantoyu alirim ama, aoele et Allah askina, saat nerdeyse sekiz olaoak... ¬adi goreyim seni
oglum!
121
Petruska hazirlamaya basladigi dengi birakti, asagi kostu. Bay 0oladkin, Klara'nin mektubuna bir daha goz
ataoakti ama, okuyamadi, zihni pek daginikti. Basim avuçlari arasina alip duvara yaslandi. Bir sey düsünemiyor,
yapamiyordu, ne oldugunu kendisi de anlamiyordu. Lpeyoe bu halde kaldi. vakit geçiyordu, Petruska meydanda
yoktu. Bay 0oladkin sabirsizlanmaya basladi, sonunda dayanamadi, onu aramaya karar verdi. Uis kapiyi açinoa,
alt kat sahanligindan birtakim gürültüler, hararetli konusmalar duydu. Apartmanin bayan kiraoilariyla Petrus-ka'ydi
bu, ne konustuklarini Bay 0oladkin anlamakta geoikmedi. 1am o sirada Petruska'nin sesi kesildi, birisi yukari
çikiyordu. 0oladkin ofkeyle:
÷ Rezil herif! Uünyayi toplayaoak basima... diye soylendi, odasina kaçti. Birkaç dakika yüzükoyun kanepede yatti.
3onra Petruska'yi beklemekten vazgeçti. 0iyindi, oüzdanini oebine koydu ve kosar adimlarla asagi indi.
Merdivende karsilastigi Petruska'ya:
- 0glum, hiçbir sey alma, lazim degil, dedi. 0erekenleri ben kendim alirim. 3ana da ihtiyaoim yok artik. lnsallah
her sey düzelir... Belli olmaz!
Petruska'yi merdivenin ortasinda birakarak avluya indi, sokaga çikti. Bir türlü karar veremiyordu, ne yapmaliydi?..
0elisigüzel yürürken kendi kendine soyleniyordu:
- Bu mesele çikmasaydi her sey düzelirdi... Bir çirpida hepsini kokünden hallederdim. ¬em bunun nasil, ne
sekilde düzeleoegini de biliyorum. Uerdim ki, 'Müsade buyrun beyim, bu boyle olmaz, evet, yapilmaz bu beyim!
3ahtekárlik geçmez burada... Çünkü siz düpedüz bir sahtekársiniz, isim hirsizisiniz, asagiligin biri, vatan için
faydasiz, muzir bir adamsiniz! Anladiniz mi?' Boyle demeliydim. Ama olmazdi... biçimsiz kaçardi... Ben de aptal
aptal zirvaliyorum burada. 1üh ugursuz herif, her sey onun yüzünden oldu! Ne halt edeoegim simdi? Ne ise
yararim artik?.. 0yle ya, neye yararsin mendebur, uyusuk 0oladkin?.. $imdi ne olaoak: Kupa arabasi tutulaoak,
küçük hanime- ' fendi kupa arabasiyla gideoeklermis... nazik ayaklari islanaoak besbelli... vay basima gelenler!
Kimin aklina gelirdi... Aferin
küçük hanim, aferin! 1am aile terbiyesi gormüs bir genç kizin yapaoagi hareket sizinki. lste ornek saydigimiz aile
kizi, belli etti kendini! ¬ep bu yeni terbiye, ahlak kurallarinin gevsekligi, evet, her seyin basi ahlaksizlik. Agaç
yasken egilir... Lamaninda kiziloik sopasini tutmaniz gerekirdi küçük hanim! 0ysa ki, saygideger aileniz sizi
sekerle, tatli çoreklerle besledi. 3ulugoz babaniz da, 'Aman kizim soylesin, boylesin... 0üzeller güzelisin, kontlara
layiksin...' diye pohpohladi durdu. 0üzeller güzelinin foyasi çikti simdi. Kizi evde okutaoaklari yerde, bir lransiz
goçmen madamin pansiyonuna verdiler. 0oçmen lalbala'dan bunlari ogrenmis...' Kapali arabayla su saatte
penoeremizin karsisina gelin... Bir de lspanyoloa duygulu romanslar soyleyin... Bekliyorum sizi... Beni sevdiginizi
biliyorum. Birlikte kaçalim, samanlik seyran olsun!..'
- ¥o, olmaz oyle sey, olmaz! Bilmiyorsaniz - ben soyleyeyim size: Aile rizasi olmadan temiz, bakire bir kiz ana baba
evinden kaçirilmaz, kanun hos gormez bunu. ¬em ne lüzum var?.. llle evlenmek istiyorsaniz uygun, kaderin
karsiniza çikardigi birine varir, mutlu olursunuz. Beni bu ise ne diye bulastiriyorsunuz sanki?.. Ben memur
adamim, isimden olabilirim bu yüzden... Lvet, sizin yüzünüzden mahkemelerde sürünürüm, küçük hanim! Benoe
bütün bu isler su Alman karisinin basi altindan çikti. ¬ep o oadi yapti! lftira ettiler. Andrey lilipoviç'e uyarak
olmayaoak, saçmasapan seyler uydurdular, kooakari laflarini yaydilar. 3onra da her sey çorap sokügü gibi gitti.
¥oksa Petruska neden burnunu soksun, herifin ne çikari olabilirdi ki!.. ¥o, ben bu iste yokum küçük hanim, kusura
bakmayin... yapamam, imkáni yok! Uogrusu, Alman karisinin da günahina girmeyelim: Bu iste buz gibi siz
suçlusunuz, küçük hanim. Alman oadisi iyi kadindi, etliye sütlüye karismazdi... ¬er seyde siz suçlusunuz, beni de
günaha sokuyorsunuz. $askina çevirdiniz beni, kendimi toparlayamiyorum. Bu halle insan evlenebilir mi?.. 3onu
ne olaoak bunun, durum nasil düzeleoek, lütfen soyler misiniz bana?
Bay 0oladkin kendi kendine konusarak Liteynaya Cadde-si'ne geldiginin farkina vardi. ¬ava hálá pek kotüydü,
gerçi so-
122
123guk kirilmisti ama, karla karisik yagmur yagiyordu. 1ipki Bay 0oladkin'in felaketinin basladigi makut geoedeki
gibi...
Bay 0oladkin havaya bakti, basini salladi: 'Boyle havada seyahate çikana enayi derler!' dedi. '¬ayatimi sokakta
bulmadim ben. ¬em kupa arabasini nereden bulurum ona bu havada?.. ¬ah, orada, kosede bir karalti var...
Bakalim bir.'
¬alsiz, titrek adimlarla kupa arabasina benzeyen karaltiya yoneldi. ¥ürürken, 'lyisi mi, Lkselans'a gideyim...' diye
düsündü. Ayaklarina kapanip yalvarayim ona: -Ln büyük amirim, kaderim sizin elinizde!., diyeyim. lyiliginizi
esirgemeyin Lkselans. $oyle bir mesele var... Kanunsuz bir hareket... Mahvetmeyin! Babam olarak siginiyorum
size, koruyun kulunuzu. $erefimi, temiz adimi ve ailemin adini bir haydudun saldirmasindan koruyun. Lkselans,
derim, ben baska, o ahlaksiz adam baska, o ayri, ben ayriyim... ¥emin ederim, birbirimize hiçbir bakimdan, bagli
degiliz. Lmir buyurun, bu ahlaka, viodana sigmayan karisiklik kalksin. Baskalarina kotü ornek olmamasi için yapin
bunu! Bugüne bugün babamsiniz, hamiyetli amirimsiniz Lkselans, kaderimi ellerinize teslim ediyorum, bütün
güvenim sizde L
Kupa arabasina yaklasti. ¥aninda ayakta duran adama:
- Araba senin mi oglum? diye sordu.
- Benim efendim.
÷ Bu aksamlik tutmak istiyorum...
- uzaga mi gideoeksiniz beyim?
- Bu aksam... yani geoe için istiyorum. Artik nereye gidersek gideriz.
- $ehir disina mi gideoeksiniz demek istiyorum.
÷ $imdilik bir sey soyleyemem. Belki... ¬enüz karar vermedim, belki her sey düzelir daha... Malum ya...
- 0yle beyim. 1anri herkesin gonlüne gore versin.
÷ 3agol kardesim. Peki ne vereoegiz sana?
÷ Arabayi hemen simdi mi istiyorsunuz?
- Lvet, yani hayir... Uaha dogrusu bir yerde bekleyeoegiz. Çok degil ama, az bir sey...
- Madem ki bir geoelik tutuyorsunuz, bu havada alti rubleden asagi olmaz beyim.
124
- Basüstüne efendim. ¥alniz bir dakika izin verin, içindeki minderleri düzelteyim biraz. ¬ah oldu... Buyrun. Nereye
emrediyorsunuz?
- lsmailovski Koprüsü'ne oglum.
Arabaoi yerine tirmandi, bir deri bir kemik atlarini kuru ot torbalarindan güçlükle ayirarak lsmailovski Koprüsü'nün
yolunu tuttu. Bay 0oladkin az sonra arabayi durdurdu, yalvariroasina, lsmailovski Koprüsü'nden onoe geri donerek
baska bir sokaga ugramasini rioa etti. 0n dakika sonra Lkselans'in evinin onündeydiler. ¥akov Petroviç arabadan
indi, arabaoiya beklemesini tembih etti. 3onra bitkin, kalbi duraoak halde ikinoi kata çikti, zile basti. Kapi açildi,
oykümüzün kahramani, Lkselans'in antresinde buldu kendini. Uuyulur duyulmaz bir sesle:
- Lkselans evdeler mi? diye sordu. usak, 0oladkin'i yukardan asagi süzdü.
- Ne istiyorsunuz?
- Ben sey oglum... 0oladkin'im... Memur, 7. dereoeden memur 0oladkin. $ey... ¥ani bir mesele var...
÷ Bekleyin, simdi olmaz.
÷ Bekleyemem oglum. 0nemli, aoele bir is!
÷ Kimden geliyorsunuz: Lvrak falan mi getirdiniz?
- ¬ayir, kendi isim için geldim oanim. 3en haber ver de... Bir is için gelmis dersin. 0nemli bir mesele hakkinda
gorüseoegim... Ben altinda kalmam, seni memnun ederim oglum.
- 0lmaz efendim. Kimseyi kabul etmiyorlar, misafirleri var. ¥arin sabah 10'da buyrun.
÷ 3en gene haber ver oglum. Bekleyemem çünkü, sonra sorumlu olursun...
Bir tahta peykede baoaklarini uzatarak oturan ve o ana kadar soze karismayan baska bir usak:
÷ 0it haber ver, pabuçlarin mi eskir sanki!., diye homurdandi.
- 0 degil de, bana kimseyi içeri almamami siki siki tembih etti. Memurlarla sabah gorüsür o, biliyorsun.
÷ 0ene de haber ver. Uilin kopmaz ya.
125÷ Bana ne, dilim de kopmaz. Ama izin vermedi dedim ya, izin vermedi... Neyse, içeri buyrun beyim.
Bay 0oládkin antreden küçük bir bekleme odasina geçti. Masada bir saat vardi: 3ekiz buçugu gosteriyordu. ¥akov
Pet-roviç kalbinde bir sizi duydu, donmek istedi ama, tam o anda uzun baoakli bir usak goründü, ikinoi odanin
esiginde durarak olanoa sesiyle Bay 0oladkin'in adim haykirdi.
'3esin batsin herif!' diye içinden kizdi 0oládkin 'Bir istirhami var, arz etmeye geldi... yollu yavas yavas, usul usul
soyleyemez miydi himbil? Bu haykirmasiyla her seyi berbat etti. Ne yapalim, oldu artik!..' 0erçekten yapilaoak bir
sey yoktu, usak yanina geldi:
- Buyrun, dedi. 0oladkin'i Lkselans'in kütüphanesine gotürdü.
0ykümüzün kahramani içeri girinoe birdenbire gozleri kamasti, etrafi goremez oldu. 3onra yavas yavas birkaç
golge seçti. 'Misafir besbelli...' diye düsündü, biraz toparlandi. llkin Lkselans'in siyah frakinin yakasindaki yildiz
nisani, sonra birer birer, giyimindeki ayrintilari fark etmeye basladi. 1anidik bir ses duydu:
÷ Buyrun efendim?
÷ 7. dereoeden memur 0oladkin'im Lkselans.
- Lvet?..
- Bir rioam var.
- Nedir?
- Bir mesele... Müsaade buyurulursa arz edeoegim Lkselans.
- Peki ama... sey, kimsiniz siz?
÷ 0o... 0o... 0oladkin'im Lkselans... 7. dereoeden memur 0oládkin.
- Neymis o istediginiz?
- Mesele su: 3izi oz babam biliyor, her seyi elinize birakiyorum Lkselans. Beni düsmanimdan korumanizi diliyorum
Lkselans! Mesele bundan ibaret.
- Ne demek istiyorsunuz?
÷ Malum sey yani...
126
÷ Nedir o malum olan?
Bay 0oládkin susuyor, çenesi hafiften titriyordu.
- Lfendim? diye tekrarladi general.
- Bunu sovalyelere yarasir bir hareket sayiyorum Lkselans... yani aoizleri korumak... Ln büyük amirime babam gibi
siginmak istedim... Uurum bu yani... Koruyun beni Lkselans! Ag... ag... layarak yalvariyorum... ¥üksek ilginize
yarasan bir hareket bu Lkselans...
Lkselans basini obür yana çevirdi. 0oladkin'in yeniden gozleri karardi, gogsü sikisti. Bir an kendinden geçti adeta,
onünde her sey silindi, nerede oldugunu seçemiyor, sonsuz bir hüzün, utanç duyuyordu. 3onra yavas yavas açildi,
kulagina etrafinda birkaç kisinin konusmalari geldi. 0eneral misafirleriyle hararetli, ama biraz sert, tartisir gibi
konusuyordu. Bay 0oládkin içlerinden birini hemen tamdi: Andrey lilipoviç'ti. 0bürünü, yüzü yabanoi gelmedigi
halde tanimiyordu. lri yari, yaslioa bir adamdi. Kalin kaslariyla favorileri goze çarpiyordu, keskin, anlamli bakisi
vardi. Adamin boynunda bir nisan parliyordu. lçtigi sigarayi agzindan çikarmadan, arada bir anlamli bir bakisla
¥akov Petroviç'i süzüyor, hafifçe basini salliyordu. ¥akov Pet-roviç bu bakisin altinda bir hos oluyor, gozlerini
kaçirmaya çalisiyordu. 0bür yanda bir misafir daha gordü. 0 ana kadar geçenlerde lokantada oldugu gibi ÷ ayna
sandigi karsi salonun kapisinda onu gordü... Lski ahbabi, dostu, daha dogrusu kanli biçakli düsmani, oteki
0oladkin'di bu!..
¥akov Petroviç yanilmamisti, karsiki küçük salonda bir seyle ugrasan adam oteki 0oladkin'di! Az sonra elinde bir
deste kágitla kütüphaneye girdi, sigara içen misafirin biraz gerisinde, Andrey lilipoviç'in yakininda durdu,
Lkselans'in onunla ilgilenmesini bekliyordu. ¥erinde rahat duramiyor, konusulani oanla basla dinledigini
gostermek için basini salliyor, gülümsüyor, ayaklarini yavasça yere sürtüyordu. Lkselans'a baktigi zaman
gozlerinde, 'Benim de bir iki laf soylememe izin verin ne olur!' anlami okunuyordu.
127'Alçak seni...' dedi içinden 0oladkin. Llinde olmadan bir adim ilerledi. 1am o anda general dondü, kararsiz bir
halde ona yaklasti:
÷ Bay 0oladkin, dedi, siz simdilik gidin. Ben isinizle mesgul olurum. Uurun, yaniniza birisini verelim. 0üle güle
gidin Bay 0oladkin.
Lkselans, favorili adama bir isaret yapti, oteki kabul anlaminda basini egdi. Lkselans'in oevabi ¥akov Petroviç'e
olumlu gorünmedi, ona gerektiginden baska türlü muamele edildigini anliyor, hissediyordu. Meseleyi ne olursa
olsun halletmek az-mindeydi, birkaç etkili soz daha soylemek istiyordu. Kararsizlik içinde gozlerini yere indirdi,
generalin zarif pabuounda büyüoek beyaz bir leke dikkatini çekti: 'Uerisi patlamis zahir...' Ama hemen arkasindan,
pabuoun patlamadigini, ruganin parlakliktan oyle goründügünü anladi. 'Ressamlar buna 'isik golgesi' derler,
bilimde, isigin yansimasi denir...' 3ilkindi, gozlerini kaldirdi, o ani kaçirirsa, hiç konusamayaoagini, durumun
büsbütün kotüye gideoegini hissetti. Bir adim ilerleyerek:
- 3oylemek istedigim sey, Lkselans... durum bu merkezde yani... diye basladi. Lamanimizda sahtekárlik geçer
akça degil. Aksini düsünenler aldanir...
0eneral ses çikarmadi, zile basti. ¥akov Petroviç bir adim daha ilerledi, kesin bir el isaretiyle korkudan dertop
olmus menhus benzerini gosterdi:
÷ lste bu adam alçagin, ahlaksizin biridir. Lkselans!
Bay 0oladkin bunu soyler soylemez odada bir telas, bir heyeoan dalgasi esti. Andrey lilipoviç'le favorili adam
kafalarini salladilar. Lkselans sinirli bir halde zile basiyor, usaklari çagiriyordu. Birdenbire oteki 0oladkin one
atildi:
÷ Lkselans, yalvaririm birkaç soz soylememe izin verin! dedi. 3esinde her zamanki yilisiklik yoktu: Konusma
hakkini kazandigina emindi. 0eneralin oevabini beklemeden ikinoi atlayista Bay 0oladkin'in yanindaydi.
÷ 3ize bir sey soraoagim beyefendi. Kimin huzurundasiniz, kiminle bu sekilde konusuyorsunuz?.. Kimin
evindesiniz?
128
Küçük 0oladkin iyioe heyeoanlanmis, yüzü kipkirmizi olmustu. ¬iddetinden burnundan soluyordu, gozlerinden
yaslar fiskirmisti... 1am o sirada kapida beliren usak:
- Bay ve Bayan Bessavrükovlar!... diye haykirdi. 'ukraynali soylu bir aile olmali...' diye düsündü ¥akov
Petroviç. Ama Bessavrükov ailesine olan merakinin hemen oraoikta kesilmesi gerekiyordu, çünkü tam o anda bir
el, dostça omuzunu kavradi, ikinoi el de sirtina dayanip onu hafifçe itmeye basladi. 1opaç gibi yusyuvarlak
namussuz, benzeri 0oladkin, onünde ufak adimlarla kosuyor, yol gosteriyordu. Kütüphaneden disari itilen Bay
0oladkin, '0lsufi lvanoviç'lerde de tipki boyle oldu...' diye düsündü, kendini antrede buldu. usakla oteki 0oladkin
oradaydilar.
- Palto, dostumun paltosunu ver oglum! Birioik dostuma yardim edeyim bari... diye yilisti ahlaksiz adam. Bay
0oladkin'in paltosunu usagin elinden kaparak maskaralik olsun diye, adamoagizin kafasina geçirdi.
¥akov Petroviç basini kurtarmaya çalisirken usaklarin gülüsmelerini duydu, ama aldiris etmedi. Artik hiçbir sey
ilgilendirmiyordu onu. Antreden bol isikli merdivene .çikti. Arkasindan oteki 0oladkin'in:
÷ ugurlar olsun Lkselans! diye alayla bagirdigini duydu, karsilik vermekten alamadi kendini:
- Alçak!
- vizgelir...
- Namussuz, viodansiz L
÷ Buna da aldirdigim yok.
¬aysiyet düsmani, serefli Bay 0oladkin'i merdivenin sahanligindan olanoa küstahligiyla süzüyor, soz düellosuna
devam etmesi için kiskirtiyordu adeta. ¥akov Petroviç hirsla yere tükürdü, sokaga firladi. 0 kadar üzgün ve bitkindi
ki, onu arabaya kimin, nasil bindirdigini hatirlamiyordu. Anoak lontanka kiyisindan geçerken biraz kendine geldi,
'lsmailovski Koprü-sü'ne gidiyoruz..' diye düsündü. Uaha bir seyler düsünmek istedi ama, beoeremedi, kafasinda
korkunç bir bosluk vardi. 'Pekálá, lsmailovski Koprüsü'ne gidelim, fark etmez!..'
0teki, l:9
129Xlll
¬avada ufak bir iyilesme belirdi. Bulut kümelerinden dokülen sulusepken git gide yavasladi, sonunda büsbütün
kesildi. Bulutlardan temizlenen gokte tek tük yildizlar parildiyordu. ¥alniz her yani kaplayan vioik vioik çamurdan
yayilan rutubet dolu bir bugu havayi sardigi için, Bay 0oladkin güçlükle nefes aliyordu. ustü islanmis, agirlasmis
paltosundan çikan ilik, rutubetli hava ¥akov Petroviç'i büsbütün halsiz düsürmüstü. vüoudu arada bir ürperiyor,
soguk ter bosaniyordu. 0 dereoe fenaydi ki, bu sefer her zamanki gibi, 'Nasil olsa her sey düzelir, iyi olur...'
yolundaki teselliler bile aklina gelmiyordu. 0ene de 0l-sufi lvanoviç'in avlusuna girdigi zaman, sirsiklam olmus
sapkasinin kenarindan yüzüne oluk gibi akan sulan kurularken, eski aliskanligi ile, 'Uurum daha da fena
olabilirdi...' diye mirildandi.
Uogruoa avludaki odun istifine gitti, iri bir kütüge oturdu. lspanyol serenatlariyla ipek asma merdivenleri
düsüneoek halde degildi, o anda sioak olmasa bile kuytu, rahat bir koseoik burnunda tütüyordu... 3oz aramizda,
bu gerçek oykünün kahramani, oykünün basladigi gün 0lsufi lvanoviç'in evinin servis kismindaki dolapla eski
paravanin arasinda geçirdigi iki saati bayagi ozlemle düsünüyordu. 0eçen seferki gibi bu defa da tesadüfen tam
iki saattir bekliyordu. Ne var ki, o sevimli koseoige bir daha sokulamazdi, evdekiler buna karsi tedbir almislardi
herhalde... lkinoisi ¥akov Petroviç'in Klara 0lsufyevna'na isaretini disarda beklemesi gerekiyordu. Malum ya, bu
hallerde isaretlesme ádet olmustur. 'Boyle gelmis, boyle gider...' Bay 0oladkin çok eskiden okudugu bir romani
hatirladi: Romandaki genç kiz ayni durumda bulunan asigi Alfred'e isaret vermek için penoeresine pembe kurdele
asiyordu... 1abii geoe karanliginda, Petersburg'un kararsiz havasinda penoerelere pembe
130
kurdele asmaya gelmezdi... '0lmaz oyle sey! Kurdelalar, ipek merdivenler bize gore degil...' diye soylendi
0oladkin. Beren-deyevler'in penoerelerinin karsisina yerlesti. Avlu tenha degildi, gelen geçen, araba sahiplerinin
seyisleri, usaklar dolasiyor, çesitli araç gürültüsü, hayvanlarin hizli hizli solumasi duyuluyordu. 0ene de ¥akov
Petroviç'in yeri fena sayilmazdi, yalniz kizin onu içerden fark edeoegine pek emin degildi. Ama disardan kimsenin
dikkatini çekmedigine gore hiç degilse içerde olan biteni rahatça izleyebilirdi.
0lsufi lvanoviç'lerin penoerelerinin hepsi isil isildi, büyük bir toplanti oldugu belliydi. Bay 0oladkin kulak kabartti:
Müzik yoktu, 'Balo degil...' dedi. Birdenbire içine bir kusku girdi, Klara 0lsufyevna'nin mektubunda bahsettigi
toplanti bugün müydü aoaba?.. 1arihi yanlis okumus olmasin? ¬atta mektup bir gün onoe yazilmisken eline
degmemis de olabilir... Bu da Petruska'nin marifetine verilebilirdi. Belki de mektup yarin yazilmisti... Bay 0oladkin
toparlandi: 'Amma da saçmaliyorum!.. $ey... demek istiyorum ki araba falan yarin için hazirlanaoakti.' Mektuba bir
daha bakaoak oldu, oebinde bulamadi mektup yok olmustu!.. Lli ayagi buz kesildi. 'Ne yaptim, nereye koy- -dum
onu?.. Kaybettimse, felaket!' dovünmeye basladi. 'Münasebetsizin birinin eline geçerse... Belki de geçmistir
bile...'
Bay 0oladkin oturdugu yerde yakinip kotü talihinden aoi aoi sikayet ederken, korku içinde ürperdi: ¥a mektup
düsmaninin eline geçtiyse?.. Belki oteki demin paltoyu kafasina atarken asirivermisti?..
Bay 0oladkin ates gibi yanan, zonklayan basini elleriyle kavradi, dislerini gioirdatarak yeniden kütüge çoktü,
durumu düsünmeye basladi. Ama düsünoelerinde baglanti yoktu. 0ozünün onünden çesitli yüzler gelip geçiyor,
çoktandir unutulmus bazi olaylar kimi hayal meyal, kimi çok oanli olarak hatirinda oanlaniyor,, kulaginda kopuk
kopuk birtakim sarkilar çinliyordu. 0 zamana kadar hiç duymadigi sonsuz, aoi bir hüzün kapladi içini. ¬içkirigini
güç tuttu. '1anrim, düstügüm su aoi girdabindan beni kurtar ulu 1anrim!.. Ben mahvoldum... Bundan sonra belimi
dogrultamam, anladim bunu... Baska türlü ola-
131mazdi zaten. llkin isimden oldum... yüzde yüz oldum... 0yle olmasi gerekirdi. Ama buna pek üzüldügüm yok.
¬alledilirdi nasil olsa... Llimdeki parayla bir zaman idare ederdim. lyi kotü bir ev de bulur bir iki parça esya alirdim.
Ln iyisi ÷ Petrus-ka'dan kurtulmam! 0nsuz daha rahat ederim. 1utaoagim ev sahiplerinin bir usaklari olurdu
elbette, ben de faydalanirdim. ¬iç olmazsa istedigim gibi girip çikardim, geoe geç geldigim için münasebetsiz
Petruska'nin dirdirini dinlemezdim... Lvet, hepsi iyi, hos... yalniz hiçbiri isimin halline yaramayan seyler bunlar!'
¥akov Petroviç iç çekti, tekrar basini elleri arasina aldi, '¥arabbim, sirasi miydi bunun simdi!..' Birdenbire
kulaginda kisik bir ses duydu:
- Uaha gitmeyeoek miyiz beyim?
Bay 0oladkin'in karsisinda, onun gibi sirsiklam olmus, soguktan titreyen arabaoi duruyordu. Besbelli oani sikilmis,
odun kümesinde oturan garip müsterisini yoklamaya gelmisti. Bay 0oladkin dogruldu, sonra tekrar oturdu.
÷ $ey oglum... Ben... yani sey... biraz sonra... ¥ani demek istiyorum ki, hemen... hemen gidiyoruz. Azioik daha
bekle de...
Arabaoi soylene soylene dondü. 0oladkin içerledi: Bu aksam... hatta bütün geoe için tuttum onu. Ne hakla
soyleniyor, ister giderim, ister burada bekletirim. Keyfimin káhyasi mi, himbil!.. Kimse bana karisamaz, siz de
bunu oyle bilin küçük hanim. 3amanliktan falan bahsediyorsunuz, bos laf, zamanimiza uymayan hayaller! Ayrioa,
bugünkü devrin bilim, sanayi devri oldugunu, ahlaki zayif kisilerin ezilmeye mahkúm oldugunu da soyleyeyim.
Bunun bir ornegi sizsiniz. Ben dava vekilligi yapaoagim, deniz kenarinda bir kulübede yasayaoagiz... ¬er seyden
onoe, deniz kenarinda dava vekilinin isi ne? lkinoisi, dava vekilligini bize vermezler. Uiyelim ki bir dilekçe verip,
'¬em dava vekilligi istiyorum, hem de azili düsmanimdan korunmak için adalete siginiyorum,' diye yazdim. Bize ne
oevap vereoeklerini biliyor musunuz küçük hanim? ÷ 'Uava vekilleri bizde tümen tümen!' diyeoeklerdir. 'Burasi
goçmen lalbala'nin pansiyonu degil...' diye bir de ahlak dersi verirler. lyi ahlak küçük
132
hanim, ana babanin evinde uslu edepli oturup büyükleri saymak, zamani gelmeden kooa pesine düsmemek...
Lamani gelinoe kooa da bulunur. 1abii yetenekler, bazi bilgiler kismetin açilmasina yarar, ona ne süphe. 0rnegin,
bir genç kiz piyano çalman, çat pat lransizoa konusmali, tarihle oografyaya, aritmetige büsbütün yabanoi
olmamalidir. Bundan fazlasi da fazla... Bir de mutfak. Lvet. Ciddi, erdemli her genç kizin bilgi dagaroiginda mutfak
bilgisi olmasi sarttir. Ama uzun lafin kisasi iki gozüm pek sayin küçük hanimefendi, bütün bunlari saymam
gereksiz, çünkü benimle kaçmaniza nasil olsa firsat vermezler, yakalarlar bizi. ¬atta, sizi bu yüzden manastira da
kapatirlar belki... Bunun için bu isten ne kadar erken donerseniz tehlikeden o kadar uzaklasmis olursunuz. Ben de
saçma romanlarin kahramanlari gibi manastirin kara duvarlari karsisinda gozyasi dokmekten kurtulurum. ¥oksa
siz o durum karsisinda, bazi kotü Alman sair ve romanoilarinin eserlerindeki gibi, olmemi mi uygun buluyorsunuz?
¥o!.. lzin verirseniz, dostça soyleyeyim size: llkin, bu isler boyle yapilmaz. lkinoisi, elimden gelse size de,
ebeveyninize de kiyasiya bir sopa basardim: Llinize lransiz romanlari verdikleri için...
lransiz romanlarindan genç kizlara hayir gelmez, zehir, oldürüoü bir zehir onlar, küçük hanim. lzninizle size bir sey
soraoagim: Uiyelim ki, kaçmayi basardik, dilediginiz gibi 'deniz kenarinda bir çift kumru misali seviserek'
omrümüzün sonuna kadar dirlik, mutluluk içinde yasadik... 1abii o sirada bir yavrumuz da dünyaya geldi. 0nu
kuoagimiza alip pederiniz 6. dereoeden memur 0lsufi lvanoviç'e giderek: '1orununuzun hatirina bagislayin bizi!'
diye ayaklarina kapanaoagimizi mi saniyorsunuz, küçük hanim? Bunu aklinizdan çikarin. 3onra, benden kumruvari
oivildasmalari da beklemeyin. Bugün iyi terbiye gormüs bir kadin, aile reisi olan kooasina karsi oiddiyetini takinip
büyüklügünü kabul eder. Bu sanayi çaginda romantik duygulanmalara yer yok küçük hanim, yani 1ean-1aoque
Roiis-seaM'larin zamani geçti. 3oz misali, kooaniz isten yorgun, aç gelip, 'Midem ezildi, bir kadehçik votka ile bir
parça tuzlu ringa falan yok mu, sekerim?' dedi mi, bunlarin hepsini onoeden ha-
133zir bulmali. Kooaniz bunlari atistirirken sizi pohpohlamasini beklememelisiniz. Arkasindan, yüzünüze
bakmadan: 'Aman yavrum, yemegimizi geoiktirme, erken yataoagim, yorgunum...' deyip gazetesine dalarsa hos
gormelisiniz. Belki haftada bir, ádet yerini bulsun diye ya oper ya opmez sizi... Lvet, bizde boyledir küçük hanim.
3oz açilmisken bunu simdiden soylemeyi uygun buldum... Aslinda, beni bu ise karistirmakla büyük hata ettiniz,
simarikliktan baska bir sey degil bu yaptiginiz! ¥ok iyi kalpliymisim, ugrunuzda oefa çekip sizi seven
sevgilinizmisim filan... ¬er seyden onoe, ben size gore degilim küçük hanim. Bildiginiz gibi kompliman yapmasini
beoeremem, bayanlarin bayildiklari inoir çekirdegi doldurmayan tatli laflari bilmem, çapkinlari hos gormem. ¥alana
ne gerek var ÷ çehreden yana da pek talihli degilim... 0orüyorsunuz, her seyi oldugu gibi açik açik soylüyorum.
¥ani, dosdogru bir karakterden ve sagduyudan baska erdemim yok. Lntrikaoi degilim, dolap çevirmek huyum yok,
ovünerek soylüyorum bunu. lkiyüzlü degilim. 3ize hepsini soylemek için...
0oladkin birden ürperdi: ustünden sular akan arabaoinin kirmizi sakali yeniden odun kümesine dogru uzandi:
- Uaha gitmeyeoek miyiz bey?
- 0eliyorum oanim, simdi geliyorum...
Arabaoi ensesini kasidi, sakalini sivazladi, bir adim one atarak 0oladkin'i kuskulu bir bakisla süzdü. 0oladkin biraz
telasla:
- 0eliyorum kardesim, hemen geliyorum!., diye tekrarladi. Ben sey... Biliyor musun, biraz sey... Bir dakika... 0rada
bir sey var...
Arabaoi kararli adimlarla 0oladkin'e yaklasti.
- 0itmeyeoeksek soyle bari de...
÷ ¥oo, gideoegiz. ¬emen simdi... Bekliyorum da... $ey, sen hangi koydensin oglum?
- Uerebeyimin çiftligindeniz.
- ¥a, oyle mi? Nasil bir adam derebeyiniz?
÷ Lararsiz.
134
- 0yle iste oglum. 3en suraoikta eglen biraz. $ey... baskente ne zaman geldin?
- Bir yildir araba sürerim.
- Kazanoin falan iyi mi bari?
÷ Lararsiz...
- 0ordün mü oglum! 1anriya sükret. lyi insanlarin yaninda çalismaya gayret et. Bu zamanda iyi insanlar parmakla
gosterilir. Ama iyilerin iyiligi de çok: ¥edirir, içirir, barindirir seni... 0ysa ki para bazen insana gozyasi doktürür
dostum. Bunun aoikli bir ornegi onünde iste...
Arabaoi Bay 0oladkin'e aoimisti galiba:
- Ne yapalim, biraz daha beklerim efendim. Burada daha
çok oturaoak misiniz?
÷ ¥o. ¬atta sey... hiç beklemeyeoegim artik. Ne dersin? Bak, sana birakiyorum: Bekleyeyim mi, gideyim mi?..
÷ 3iz bilirsiniz beyim. ¥ola çikmayaoak misiniz yoksa?
÷ Çikmayaoagim ya. Ama seni bos yollamam tabii, korkma. Boroum ne kadar?
÷ Pazarlik ettik beyim. Ne kesistikse... Ama çok bekledim... lakir adamin gonlünü kirmazsiniz elbette.
- 1abii tabii. Al oglum.
Bay 0oladkin arabaoiya pazarliklarina gore alti gümüs ruble odedi. 3onra orada bosuna vakit kaybetmemeye, yani
basini yeni bir belaya sokmamaya, avludan bir an onoe gitmeye karar verdi. 3okaga çikarak sola sapti ve arkasina
bakmadan, adeta neseyle, kosar adimlarla Berendeyevler'in evinden uzaklasti. ¥olda, 'Belki her sey düzelir
daha... Beki bir felaket atlattim simdi!' diye düsünüyordu. lerahlamisti. 'Bu meseleyi de yoluna koysak...' Ama
bunun olabileoegine inanamayarak, 'Nasil yapmali, nereden baslamali?..' diye düsünüyordu.
¥akov Petroviç karar vermeden, kuskularina, süphelerine hal çaresi aramaya devam ediyordu. Birdenbire,
3emyonovski Koprüsü'nde oldugunun farkina vardi, ansizin niyetini degistirdi, geri donmeye karar verdi... '0raya
giderim, kimseye sokulmadan, yani etliye sütlüye karismadan, seyiroi gibi dururum. Bu durumda kimse bana suç
yükleyemez... Kararim karar!'
135Bay 0oladkin geri dondü. lçi rahatlayarak tekrar odun kümesine oturdu. Bu defa beklemesi uzun sürmedi.
0lsufi lvano-viç'in dairesinde bütün penoerelerde tuhaf bir oanlilik, birtakim gidip gelmeler goründü, perdeler
yukari çekildi, oamlarda kadin erkek baslari belirdi. Bütün bu kalabalik bir sey veya bir kimseyi arar gibi avluya
bakiyordu. 0dun istifi arkasina sinen ¥akov Petroviç de avluya bakanlarin merakina katildi. 0 da, odunlarin
golgesinin müsaade ettigi kadar basini uzatti, o yana bu yana bakindi. Birdenbire afalladi ve korkuyla yere
çomeldi. lçerdekilerin bakinmalari, aranmalari baska bir seyle veya birisiyle degil, dogrudan dogruya onunla, Bay
0oladkin'le ilgiliydi, hepsi ona dogru bakiyordu çünkü... Kaçmak istedi ama, uygun bulmadi, goreoeklerdi...
$askina donen Bay 0oladkin odun kümesine yapisiroasina sokuldu ve anoak o anda golgesinin ona -yaptigi
azizligin farkina vardi: 0olge onu ortemeyeoek kadar kisaydi. 1am anlamiyla çaresizdi. Bitkinligini yenmeye
çalisarak dogruldu, kararli, dimdik durarak penoerelerin hepsine kafa tutaroasina bir bir bakti. Penoeredekiler de
onu gorüyor, el bas hareketleriyle içeriye çagiriyorlar, aralanan oamlardan sesleniyorlardi. Bay 0oladkin bozuldu,
utanoindan kipkirmizi oldu.
- Kiz çoouklarina zamaninda dayak atmayan ana babalarina sasarim!., diye mirildandi.
1am o sirada paltosuz, basi açik, perondan avluya, ona dogru soluk soluga kosan oteki'ni gordü. 1elasli küçük
adimlarla siçrayarak kosuyor, Bay 0oladkin'in yakalanmasindan duydugu taskin sevinoi saklamiyordu.
Bay 0oladkin'in etrafinda donerek:
÷ Burada üsür, hasta olursunuz ¥akov Petroviç, içeri buyrun!., diye adamoagizi odunluktan çikarmaya çalisiyordu.
0oladkin ürkek, mahoup bir halde:
- 0lsun, ziyani yok ¥akov Petroviç... ziyani yok... Çok iyiyim burada... burada kalayim... diyordu.
- ¥o, olmaz ¥akov Petroviç, çok rioa ederim!.. ¬epimiz rioa ediyoruz. 0rada bekliyorlar sizi. 3izi getirmemi
soylediler. 0lmaz.
136
÷ Ne olur ¥akov Petroviç!.. Ben sey... eve gitsem daha iyi olaoak ¥akov Petroviç...
0ykümüzün kahramani hem oehennem atesine düsmüs gibi yaniyor, hem utanç ve dehsetten donmak üzere
oldugunu hissediyordu. Ama igrenç yaratik gene karsisinda vizildayip duruyordu:
- ¥o-yo-yo..! Uünyada olmaz!.. ¬adi buyrun, gidelim.
0teki 0oladkin Bay 0oladkin'in koluna yapisti, perona dogru sürüklemeye basladi. Bay 0oladkin gitmek
istemiyordu ama, penoerelerden onu seyredenleri hatirladi, direnip debelenmekten vazgeçti. ¥ürüdü. ¬os buna
'yürüdü' de denemezdi, çünkü yürümüyor, yürütülüyordu... Kismette bu da varmis Bay 0oladkin demek!
Kendine çekidüzen vermeye vakit bulmadan salondaydi. ¥üzü sapsariydi, saçlari taraz taraz, üstü basi perisandi,
çamur içindeydi. Bulanik bakisini salondakilerde gezdirdi ve ürkerek geriledi. Büyük salon, bütün odalar tiklim
tiklimdi, içerdekileri bir kara bulut halinde gorüyordu. 3üslü bir kadin grubu zarif çiçeklige benziyordu... Bütün bu
kalabalik onu sariyor, aralarina alarak bir yana çekmek istiyordu. 'Bu defa kapiya gotürmüyor-lar galiba...' diye
düsündü 0oladkin. 0erçekten geldigi yer çikis kapisi degildi: 0lsufi lvanoviç'in hasta koltugunun onünde durdular.
Koltugun bir yaninda ayakta Klara 0lsufyevna duruyordu. 3olgun, mahzun ve dalgin gorünüyordu, çok güzel ve
süslü giyinmisti. Bay 0oladkin'in en çok dikkatini çeken, genç kizin siyah saçlariyla nefis bir tezat yapan inoe, ufak
beyaz çiçeklerdi... Koltugun obür yaninda vladimir 3emyonoviç vardi. 3iyah frakinin yakasinda yeni bir nisan goz
aliyordu.
Bay 0oladkin'in koluna girenler, yukarda soyledigimiz gibi, onu dogruoa 0lsufi lvanoviç'e gotürdüler. ¥akov
Petroviç'in yaninda, son dereoe agirbasli, efendioe bir halde oteki 0oladkin yürüyordu, halini Bay 0oladkin bile
begendi. Kafileyi her zamanki resmi, oiddi gorünüsüyle Andrey lilipoviç yonetiyordu. 'Ne oluyoruz, bir is var bunda
ama ne?..' diye sasirdi ¥akov Petroviç. 0lsufi lvanoviç'in karsisina getirildigi zaman, aklin-
137dan simsek gibi çalinan mektup geçti. 0lüme mahkúm adam haliyle ihtiyarin koltugunun karsisinda durdu. Ne
yapmak gerektigini düsünüyordu. Kendisini savunmali miydi, yoksa mertçe, yani kibar bir içtenlikle her seyi
açiklamali miydi? 3onunda en çok korktugu sey oldu: 0lsufi lvanoviç ona son dereoe iyi, oandan davrandi. 0erçi
elini uzatmadi ama, yüzüne bakarken saygideger ak saçli basini üzgün, ayni zamanda yumusak bir sekilde salladi,
ya da Bay 0oladkin'e oyle geldi... ¬atta ihtiyarin donuk gozlerinde yaslar da parladi gibi geldi. Bakisim oteye
çevirinoe babasinin koltugunun yaninda duran Klara 0lsufyev-na'nin gozlerinin de yasardigini fark etti. vladimir
3emyono-viç'in hali onlardan farkli degildi. Andrey lilipoviç'in degismez agirbasli sessizligi, gozleri yasli olanlarin
duygulanmasi kadar etkiliydi. ¬ele memuriyet dereoesinden daha büyük gorünen genç memur, duygularina hakim
olamiyor, içli içli agliyordu... Ama belki gerçekte bunlarin hiçbiri olmadi, sadeoe ¥akov Pet-roviç'e oyle geldi, çünkü
o da agliyor, donmus yanaklarina sioak yaslarin aktigini hissediyordu. Artik insanlarla, kaderle barismisti. 0 anda
yalniz 0lsufi lvanoviç'le misafirlerini degil, muzir benzerini bile seviyordu! Aslinda adamoagiz ne muzirdi, ne de
¥akov Petroviç'in benzeriydi, apayri, kendi halinde sevimli bir adamdi.
0oladkin hiçkiriklarini tutmaya çalisarak 0lsufi lvanoviç'e içini dokmeye hazirlandi. Ama o kadar doluydu ki,
hiçbirin soyleyemedi, sadeoe anlamli bir jestle elini kalbine koydu. Andrey lilipoviç, besbelli saygideger ihtiyari
fazla üzmemek için Bay 0oladkin'i bir kenara çekti ama, basina kimseyi dikmedi, gorünüste serbest birakti.
0ykümüzün kahramani gülümseyerek, kendi kendine bir seyler mirildanarak biraz saskin, kaderiyle ve insanlarla
tümüyle barisik bir halde kalabaligin arasinda dolasiyordu. ¬epsi açilarak ona yol veriyor, garip bir merakla,
anlasilmaz, esrarli bir ilgiyle süzüyorlardi onu. 3alonun bitisigindeki odaya girdigi zaman da ayni ilgiyle karsilasti.
¥ürürken her adiminin izlendigini hissediyor,' arkasinda merakli fisildasmalari duyuyordu. Bay 0oladkin neler
konusuldugunu merak etti. Bir
138
l
aralik basini çevirdigi zaman oteki 0oladkin'i gordü. Memnun oldu adeta, hemen yanina sokuldu, bulundugu
durumun oneminden soz açarak onu yalniz birakmamasini, yardim etmesini rioa etti. Küçük 0oladkin, azametli bir
bas egisle karsilik verdi, elini kuvvetlioe sikti. ¥akov Petroviç'in kalbinde kabaran sioak bir duygulanma dalgasi
boguyordu onu. uzerine dikilen bakislarin altinda ezile büzüle yürürken daha onoe gordügü perukali yüksek
memurla karsilasti. Adam, Bay 0oladkin'e gosterilen genel ilgiye aldirmadan sert, burgulayan bir bakisla süzdü
onu. Bay 0oladkin perukaliya yaklasip nazik, sevimli bir sekilde durumunu anlatmak istedi ama, yapamadi. Bir an
kendinden geçer gibi oldu, onünde her sey silindi, hafizasini, benligini yitirdi... 1oparlandigi zaman da onu saran
çevreden çikamadi. Birdenbire, obür odadan birisinin onu adiyla çagirdigini isitti. 3a-londakiler bu çagiriyi
yankiladilar ve hep birden bagira bagira konusarak salonun kapisina dogruldular. 0 sirada ¥akov Pet-roviç'i saran
çevre daraldi, adeta kuoaklayarak çekiyorlardi onu. Uuygusuz perukali yüksek memur o anda 0oladkin'le omuz
omuzaydi... Bay 0oladkin'i gene 0lsufi lvanoviç'in karsisina getirdiler, biraz uzakça, ama tam koltugunun karsisina
oturttular. Misafirlerin hepsi birkaç sira halinde 0lsufi lvanoviç'le 0oladkin'i çevrelediler. 3alon derin sessizlik
içindeydi, sanki onemli bir olayi bekliyordu herkes. 0lsufi lvanoviç'in bir yaninda oteki 0oladkin, obüründe Andrey
lilipoviç vardi. Bay 0oladkin, '1ipki birisini uzun bir yola hazirliyorlarmis gibi... Bir dua etmemiz eksik!..'1 diye
düsündü. 1am o sirada oturanlar arasinda baslayan hareket ve konusmalar düsünoelerini dagitti. Kulagina,
'0eliyor... geldi...' diye fisildasmalar çarpti. 0arip bir onsezi ile ürperdi: 'Kimdi o gelen?..'
Perukali memur, Andrey lilipoviç'e anlamli bir bakisla:
- vakit geldi, dedi.
Andrey lilipoviç, 0lsufi lvanoviç'e bakti. 0teki hafifçe basini egdi. Perukali adam, Bay 0oladkin'e yaklasti.
- Buyrun gidelim! dedi, kalkmasina yardim etti.
(l)Lski bir Rus gelenegi.
1393alonda kim varsa ayaga kalkti. Perukali Bay 0oladkin'i, Andrey lilipoviç de oteki 0oladkin'i elinden tutarak
bu tipatip ayni iki adami karsi karsiya getirdiler. ¥akov Petroviç soran bakisini onlari kusatan kalabaliga çevirdi,
hepsi küçük 0oladkin'i gosteriyorlardi. 'Bizi baristirmak istiyorlar...' diye düsündü ¥akov Petroviç. Benzerine ilkin
elini, sonra basim uzatti. 0teki 0oladkin de ayni seyi yapti. Ama Bay 0oladkin hain dostunun o anda, oradaki
kalabaliga siritip kurnazoa goz kirptigini ¥ahuda busesi1 verirken agzini burnunu oynattigim fark eder gibi oldu.
Basi zonkluyordu, gozleri karardi, birdenbire her kapidan onun benzeri minnaoik 0oladkin'lerin sel gibi aktigini
gordü. 0 anda hainin dudaklari yüzüne degdi, opüoük sesi duyuldu ve...
Beklenmedik bir sey oldu. Kapi hizla açildi, esikte bir adam belirdi. Bay 0oladkin adami gorür gormez
damarlarindaki bütün kanin çekildigini hissetti, ayaklarini yerden kaldiramaz oldu, bagirmak istedi, sesi çikmadi.
Bununla beraber, boyle olaoagini onoeden bildigini, daha dogrusu hissettigini hatirladi. 0elen çok iyi tanidigi, sik
sik, hatta galiba o gün de gormüs oldugu bir adamdi. lri yari, güçlü kuvvetli bir erkekti. 3iyah frakinin yakasinda
büyük bir nisan vardi. Benzerligin tamamlanmasi için bu gür siyah favorili adamin agzinda bir sigara eksikti...
Bakisi Bay 0oladkin'i dehsetten donduran adam ona yaklasti. ¥akov Petroviç uslu uslu elini uzatti, etrafa saskin,
ürkek bakarak adamla beraber yürüdü. Çirkin, oirlak bir ses kulaginin dibinde:
- Bu Kristyan lvanoviç Rutenspitz! diye tekrarliyordu. 1animadin mi, ¥akov Petroviç?
Bay 0oladkin basini sesin geldigi yana çevirdi, alçak, igrenç ruhlu oteki 0oladkin'i gordü. ¬ayasiz, seytanoa bir
sevinçle siritiyor, ellerini ovusturarak kalabaligin arasinda mekik do-, kuyordu. Neredeyse yeni bir oyuna kalkaoak
gibiydi! 3onunda usaklarin birinden mumu kapti, Kristyan lvanoviç'le Bay 0o-ladkin'in onüne geçerek kafilenin
basinda yürüdü. 3alondakile-
(l)lsa'nin 12 havarilerinden ¥ahuda, lsa'yi düsmanlarina teslim ederken parola olarak onu opmüstür.
140
rin hepsi arkasina takilmis, hep bir agizdan, oteki 0oladkin'le beraber:
- 3akin ha, korkmayin ¥akov Petroviç, eski dostunuz, ahbabiniz Kristyan lvanoviç Rutenspitz'den baskasi degil bu!
diye soylüyorlardi.
3onunda yukardan asagi isiklanmis merdivene çiktilar, orada da bir merakli kalabaligi bekliyordu onlari. Perona
çikan kapi hizla açildi, Bay 0oladkin, Kristyan lvanoviç'le birlikte perona çikti. Avluda, peronun onünde dort atli bir
araba duruyordu. ¬ayvanlar sabirsizlanip yerinde duramiyor, hizli hizli soluyorlardi. lblis ruhlu küçük 0oladkin
buraya da yetisti, iki üç siçrayista peronun basamaklarini asti, arabanin kapisini açti. Kristyan lvanoviç nazik bir el
hareketiyle Bay 0oladkin'i oturmaya davet etti. Ama davete gerek yoktu zaten, yanlarinda, arkalarinda bir yigin
yardimoisi vardi. Bay 0oladkin basini arkaya çevirdigi zaman isikli merdivenden, her koseden merakli bakislarin
onu izledigini gordü. Merdivenin en üst basamaginda, koltugunda oturan 0lsufi lvanoviç ilgi, dikkat dolu bakisini
¥akov Petroviç'den ayirmiyordu. ¬epsinde bir bekleyis sabirsizligi seziliyordu. ¬atta Bay 0oladkin birtakim
soylenmeler, homurdanmalar isitti. Uaha çok sasirdi, duyulur duyulmaz bir sesle:
÷ Lfendim, umarim ki bunda hiç... yani beni kotü duruma düsüreoek veya resmi iliskilerimle ilgili olarak, yani
herkesin elestirisini, ya da dikkatini çekeoek bir sey yok. 0yle degil mi efendim?
0radakiler hep birden baslariyla, elleriyle, '¥ok bir sey, yok!..' diye karsilik verdiler. Bay 0oladkin'in gozleri
nemlendi.
- 0yleyse hazirim, dedi. Kendimi ve kaderimi Kristyan lvanoviç'in ellerine birakiyorum.
Bay 0oladkin bunu soyler soylemez sevinçli bir haykirisina havayi doldurdu, asagida bekleyen kalabalik korkunç
bir ugultuyla bu haykirisi yankilandi. Bay 0oladkin'in bir koluna Kristyan lvanoviç, oteki koluna Andrey lilipoviç
girdi, adamoagizi arabaya bindirdiler. 0teki 0oladkin her zamanki alçakligiyla eski dostunu arkadan iteliyordu.
Lavalli Bay 0oladkin son bir,
141defa herkese ve her seye bakti, bakti... 3onra -kiyaslama uygunsa÷ soguk suya düsen kedi yavrusu gibi titreye
titreye arabanin bir kosesine büzüldü, arkasindan Kristyan lvanoviç de bindi. Kapi hizla kapandi, bir kamçi sesi
duyuldu. Atlar arabayi yerden kaparoasina kaldirdilar. Uisarda kalanlarin hepsi arabanin pesine takilarak bir süre
kostular, düsmanoa haykirislari Bay 0oladkin'in kulaklarinda ugulduyordu. Az sonra kosanlar yavas yavas geride
kalmaya basladi, sonunda büsbütün gorünmez oldular. Ln sona Bay 0oladkin'in ahlaksiz benzeri kaldi. Llleri
resmi yesil pantolonunun oeplerinde, arabanin bir bu, bir obür yanindan, hayatindan memnun bir halde kosuyor,
arada bir penoerenin kenarina asilarak oami indiriyor, Bay 0olad-kin'e veda opüoükleri gonderiyordu. 3onunda o
da yoruldu, hizim azaltti ve temelli gorünmez oldu. Bay 0oladkin'in kalbine birdenbire bir sanoi saplandi.
1epesinde kanin sioak basinoi onu bogaoak gibi oldu. Uügmelerini çozmek, gogsünü açip kar veya soguk su ile
ovmak istiyordu. Bir aralik dalar gibi oldu... 0ozlerini açtigi zaman, arabanin hiç bilmedigi bir yola saptigini fark
etti. 3ag ve soldan ormanin karaltisi uzuyordu, bos, issiz bir yoldu... Birdenbire dehset içinde donakaldi: Karanlikta
alev saçan bir çift goz ona kirpmadan bakiyordu. Bu bakista iblisçe bir sevinç parliyordu. Kimdi bu?.. ¥akov
Petroviç'le beraber giden Kristyan lvanoviç degildi bu!.. ¥oksa o muydu? Lvet, oydu! Ama eski, bildigi Kristyan
lvanoviç degil, yeni, korkunç bir Kristyan lvanoviç!..
Bay 0oladkin, korkunç Kristyan lvanoviç'in kalbinde merhamet uyandirmak umuduyla yumusak, uysal bir sesle:
÷ Kristyan lvanoviç! diye basladi, sesi korkudan pek titrek çikiyordu: Ben sey... Kristyan lvanoviç, hiç layik
olmadiginiz halde yakaoakla, Lioht'le1 ve hizmetçiyle bir lojmana gidiyorsunuz.
(l)Lioht, Almanoa isik demektir.
142
l
0ykümüzün kahramani tiz bir çiglik atti, basini elleriyle kavradi. Ne diyebilirdi ÷ boyle olaoagini çok onoeden
sezinle-misti o.
1846
143Baremin 7. dereoesinde memur ¥akov Petroviç 0oladkin o geoe deliksiz uykusundan uyandigi zaman, saat
sabahin sekizine geliyordu. 0oladkin esneyerek gerindi, sonra gozlerini açti ve bir iki dakika hiç kimildamadan
yatti. uyanip uyanmadigini, çevresinde olup bitenlerin gerçek mi, yoksa basi sonu olmayan geoe düsünün bir
devami mi oldugunu anlamaya çalisti. Kendini toparlayinoa etraf bütün oanliligi ve her zamanki haliyle karsisinda
belirdi. ¥attigi küçük odanin kirli yesil, isli, tozlu duvarlari, kirmiziya boyali bir masa ve çiçek desenli kirmizi
musamba kapli $ark isi sedir hepsi her gün gordügü seylerdi.
¥akov Petroviç'in bir geoe onoe eve dondügü zaman üstünden çikarip rasgele firlattigi bumburusuk elbise dertop
halde kanepenin üstündeydi. Puslu, donuk, çamura bulanmis hissi veren bir sonbahar sabahi penoereden oyle
ters, nursuz bir suratla bakiyordu ki, 0oladkin'in, hayal ülkesinde degil de Petersburg'da, $estilavoçnaya
3okagi'nda, kirayla oturdugu büyük bir apartmanin dordünoü katinda minnaoik dairesinde oldugundan, en ufak
kuskusu kalmamisti. 0oladkin bu onemli kesiften sonra, uyandigina adeta pisman oldu: Az onoeki düsün
devamini gormek umuduyla yeniden gozlerini yumdu. Ama hemen açildi, silkindi ve yataktan kalkti. Kafasindaki
daginik düsünoeler belirli bir biçim aldi. ¥akov Petroviç'in yataktan kalkinoa ilk isi, konsolun üstünde duran ufak
yuvarlak aynaya kosmak oldu. Aynada gordügü bir çift kirpisan goz, seyrek saçli kafa ve sarimtrak yüz gorenlerin
asla dikkatini çekmeyeoek kadar silikti. Ama aynada bunlari izleyen sahibi halinden memnundu.
÷ Çok sükür, her sey iyi gidiyor, dedi. ¥a aksilik olsun diye suratimda bir siviloe filan çiksaydi pek kotü olurdu
dogrusu. ¥ok yok, her sey son dereoe yolunda!¬er seyin iyi gittigine sevinen Bay 0oladkin, aynayi yerine koydu,
geoeligi sirtinda penoereye kostu, iç avluyu bir seyler arayan bakislarla taradi. ¥üzüne yayilan memnun
gülümsemeden, aradigini buldugu belli oldu. Bu sefer odasinin arkasindaki usak Petruska'nin bolmesine bakti,
Petruska'nin bolmede olmadigindan emin olunoa, parmak uçlarina basarak odasina dondü, masanin
çekmelerinden birini açti, elini daldirdi. lçini karistirdiktan sonra, bir yigin ise yaramaz ivir zivirin ve zamanla
sararmis, üzerindeki yazilar okunmaz hale gelmis kágitlarin altindan eski, solmus bir oüzdan çikardi. 0zenle,
adeta zevkle içindeki gizli küçük oebi açti. Cep oldukça siskindi. lçindeki renk renk kágitlar adamoagizin yüzünü
güldürdü. Banknotlari oüzdanindan çikararak ellerini ugusturdu. Uaha sonra, dünden beri kimbilir kaçinoi defa
degerli hazinesini saymaya basladi. Banknot destesini bas ve isaret parmaklari arasinda hisirdata hisirdata
sayiyordu. Bitirdikten sonra:
÷ 750 banknotumuz var... ¥abana atilaoak rakam degil! diye mirildandi. ¬em yalniz benim için degil, kim olsa
küçüm-semez bu parayi... Bununla neler yapilmaz ki! (0oladkin gene ellerini ugusturdu.) lyi ama, bizim Petruska
nerelere defolup gitti aoaba?
0oladkin hep o geoe kiligiyla usaginin bolmesini bir kere daha gozden geçirdi. Petruska hálá yerinde yoktu,
sadeoe odanin ortasinda kaynaya kaynaya tasmak üzere olan semaver hirçinlikla puflayip duruyordu. 'Uaha ne
bekliyorsunuz, suyum kaynadi, hazirim. Alin, isinizi gorün!' demek isteyen sikayetçi bir hali vardi.
÷ $eytanlar gotürsün senin gibi tembel herifi! lnsani çileden çikarir, namussuz... diye soylendi 0oladkin. ¬akli bir
kizginlikla ufak koridordan antreye geçti, kapiyi hafifçe araladi ve Petruska'yi sahanlikta, eliyle koymus gibi buldu.
Apartmanin usaklari, hizmetçi ve disardan gelen ne idügü belirsiz kimselerle çene çaliyordu. Petruska'nin durusu,
konusma sekli 0olad-kin'in hosuna gitmisti galiba, seslendi, sonra ofkeli ve oani sikilmis bir halle içeri girdi.
'¬ayvan herif, efendisini oigeri bes pa-
ra etmeyen güruha satiyor...' diye soylendi. 3onra Petruska'ya ters ters bakti:
- Ne yapiyordun orada?
÷ ¬iç... 0iyeoeklerimi getirdiler de...
- ¬aydi giy de gorelim.
Petruska, kibar ve zengin evlerde usaklarin giydikleri resmi elbiseyi giydi, himbiloa bir siritmayla efendisinin
odasina girdi. Kiligi son dereoe aoayipti. 3irtindaki eskioe yesil kaput en asagi bir arsin daha boylu birisine goreydi.
Kol ve yakalardaki seritler solmus, kararmisti. Llinde tuttugu yesil tüylü sapkanin kenari da ayni seritle çevriliydi.
Belinde, deriden bir kilifin içinde, usaklara mahsus kasatura vardi. Uaima sallapati gezen Petruska'mn bu resmi
kiyafete aldirmadan yalinayak oldugunu da eklersek, portresini tamamlamis oluruz.
Bay 0oladkin ona bir iki defa onünde donmesini soyledi, kiligini en ufak ayrintilarina kadar inoeledi, memnun
goründü. Petruska da bu teftis sirasinda efendisinin haliyle hareketlerini merak ve garip bir bekleyisle izliyordu.
0yle ya, bunoa hazirlik, Petruska'ya kiralanan satafatli kiyafet anoak resmi bir ziyaret veya bunun gibi onemli bir
olay için hazirlanmis olabilirdi.
usagin arastirioi bakisi ¥akov Petroviç'in huzurunu kaçirdi.
÷ Araba ne oldu? diye sordu.
÷ Kapida.
- Aksama kadar tuttun, degil mi?
÷ Lmrettiginiz gibi. ¥irmi bes kágit.
- Pekálá. Pabuçlarim geldi mi?
- 0eldi.
0oladkin ayakkabisindan da memnun kaldi, son olarak Petruska'dan çayini, yikanmasi ve tirasi için su istedi. ¬er
zamankinden daha ozenle yikandi, tiras oldu ve aoeleyle bir bardak çay içtikten sonra giyinmeye basladi. 0ioir
gioir bir pantolon, bronz dügmeli gomlek ve renkleri tatli, çiçekli bir yelek giydi. Alaoali ipek bir kiravat takti. Ln son,
oldukça yeni, terte-miz, firçalanmis resmi redingotunu1 sirtina geçirdi. 0iyinirken ikide bir onoe sag, sonra sol
ayagini hafifçe kaldirarak keyifli bir halde pabuçlarinin seyrine daliyordu. Anlamli goz kirpmalarla bir seyler
mirildanmasi o sirada hos, ilgi çekioi konularla mesgul oldugunu gosteriyordu.
0 sabah nedense dalginligi üstünde olan Bay 0oladkin, giyinmesine yardim eden Petruska'nin kas goz oynatarak
onu alayla süzmesinin farkinda degildi. 0iyinme fasli bitinoe para oüzdanini oebine yerlestirdi. 3onra çiplak
ayaklarini kunduranin içine sokmaya çalisan Petruska'yi son bir defa yukaridan asagi süzdü, o da hazirdi.
Boylelikle yola çikmalari için bir engel kalmamisti.
¥akov Petroviç telasli adimlarla merdivenden inerken kalbi hizla çarpiyordu. Asagida sekli belli olmayan bir arma
ile mavi bir kupa arabasi bekliyordu. Arabaoi birtakim gürültülü smgirtili sesler çikarak arabayi kapiya yanastirdi.
Petruska, onlari agzi açik seyreden birkaç mahalle aylagina goz kirparak efendisini arabaya bindirdi. Aptaloa
gülüsünü güçlükle tutarak:
- ÇeekL diye arabaoiya bagirdi, arabanin alt basamagina ilisti. Araba ayni singirtiyla Nevski Caddesi'ne dogru yol
aldi.
Araba avludan çikinoa Bay 0oladkin sinirli bir biçimde ellerini ovusturdu, birisine hos bir saka yapan adam
havasinda sessizoe güldü. Ama nesesi uzun sürmedi, gülümsemesi bir anda sondü, yüzü düsünoeli, gamli bir hal
aldi. ¬ava puslu, nemli oldugu halde ¥akov Petroviç, penoerelerden ikisini açmisti, saga sola bakarak yoldan
geçenleri dikkatle süzüyor, birinin ona baktigini fark edinoe hemen kibar, agirbasli bir tavir takiniyordu. Liteyni-
Nevski kavsagina gelinoe birden tuhaflasti, birisi nasirina basmis gibi yüzünü eksitti, telasla, hatta korkuyla
kendini arabanin bir kosesine atti. Çalistigi daireden iki genç memuru gormüstü. Memurlar da Bay 0oladkin'in
simdiye kadar boyle arabalarla gezdigini gormedikleri için, kasilmasini garipsemislerdi galiba. ¬atta ¥akov
Petroviç yanlis duymamissa, -sokakta yakisik almayan sey yaptilar- yüksek sesle seslendiler ona... Karsilik vermeyi
uygun bulmayan 0oladkin, içinden.
(t)Çalistigi dairenin isaretlerini tasiyan redingot.
- Bunlarinki de çooukluk... diye soylendi. ¬erkes arabaya biner. Ben de gerektigi için bindim. 3ersemler!.. Laten
neyin nesi olduklarini biliyorum. Uayak düskünü iki oahil... lsleri güçleri maas alip 'yazi-tura' atmak, o biçim evlere
gitmek... Birkaç soz hak ettiler ama, neyse...
Bay 0oladkin bunlari içinden geçirirken yeniden irkildi: Bu defa gayet iyi tanidigi bir çift Kazan ati kosulu zarif
araba sagdan arabasina yetisti ve ok gibi onünden geçti. Çift atli arabadaki adam, bos bulunup kafasini
penoereden uzatan 0olad-kin'i gormüstü. 0aliba o da bu karsilasmayi biraz garip buldu... Penoereden uzanarak,
arabanin kosesine sinen 0oladkin'i gizlenmeyen bir merak ve ilgi ile süzdü. Meraki yersiz degildi: Adam,
0oladkin'in masa sefi yardimoisi oldugu dairenin sube müdürlerinden Andrey lilipoviç'ti. 0oladkin, saklanmanin
bos oldugunu, Andrey lilipoviç'ih onu gorüp tanidigini anladi ve kulaklarina kadar kizardi. Bu sefer, '1anisiklik
gosterip ona selam vermem, kimligimi açiga vurmam gerekir miydi aoaba? ¥oksa, üstüme almayip, benzettigi
birisi gibi mi davranmaliydim?..' diye kendi kendini yemeye basladi. 3onunda gozlerini Andrey lilipoviç'e dikerek
sapkasini çikardi. Bir yandan da, '¬ayir efendim, hayir! Arabadaki adam ben degildim... ben degildim... diye
mirildaniyordu. Lvet, ben degildim - asla!'
Andrey lilipoviç'in arabasi hizli hizli geçmisti. $efin bakisinin büyülü etkisi dagildigi halde, 0oladkin kizarip
bozarmaya, bir seyler kekelemeye devam ediyordu. Bir aralik, 'Bu kadar çekinmekle aptallik ettim, dogrusu,' dedi.
'3erbest ama, kibar bir tavirla açikça soyleyebilirdim ona: ÷ Bu yemege ben de davetliyim Andrey
lilipoviç!'.Beoeriksizligini hatirlayinoa hiddetinden renkten renge girdi, kaslarini çatti, düsmanlarini kül edeoek
kudretteki kizgin bakisini arabanin kosesine dikti. Li-teyni Caddesi'ne donmesini soyledi. 0 dolayda oturan doktoru
Kristyan lvanoviç'e ugramak aklina geldi. Uoktora onemli bir meseleden soz açarak içindeki meraki gidereoekti.
0erçi Kristyan lvanoviç'le henüz yeni tanisiyordu, ona ilk defa anoak bir hafta onoe gitmisti. Ama doktorlara biraz
da papaz gozü ile bakildigi için, onlardan hiçbir sey gizlemeden konusulabilirdi.0oladkin arabayi Liteyni
Caddesi'nde bes katli bir binanin onünde durdurup indi, merdivene yoneldi. ¥ürürken bir yandan, '$u yaptiklarim
dogru mu, yerinde mi?' diye kusku ve üzüntü içinde düsünüyordu. 0 sirada, yabanoi evlerin merdivenini çikarken
daima duydugu hafif çarpinti da basladi, geçsin diye biraz durdu. Kararli bir tavirla, 'Adam sen de!.. Alt tarafi kendi
sorunum, ha saklamis, ha açiklamisim, kime ne?' diye omuz silkti. '¬em bu amaçla gitmiyorum ona. Adam anlar
tabii,'
Bunlari aklindan geçirirken ikinoi kata çikan 0oladkin, üzerinde 'Ur. Kristyan lvanoviç Rutenspitz' yazili küçük zarif
bir tabela bulunan kapinin onünde durdu. Uuruma yakisir serbest, ayni zamanda kibar bir tavir takinarak zile
uzandi. Ama daha zilin kordonuna dokunmadan ziyaretini mutlaka o gün yapmasa da olaoagim, yarin da
gelmesinin mümkün oldugunu düsündü. 1am doneoekken, merdivenden ayak sesi duydu, kararsizligindan
vazgeçerek, doktorun zilini çaldi.
ll
lç ve dis hastaliklar uzmani Kristyan lvanoviç Rutenspitz epey yasli ama, dinç bir adamdi. lavorileriyle gür saçlari
iyioe kirlasmisti, parlak gozlerinin bakisi dünyanin bütün hastaliklarini, ürküteoek kadar keskindi. 0ogsünde
oldukça onemli bir liyakat madalyasi isildiyordu.
Uoktor o sabah muayenehanesinde rahat bir koltuga kurulmus, esinin kendi eliyle sundugu kahveyi yudumluyor,
gelen hastalara reçeteler yaziyordu. Kanli basur olmus ihtiyar bir hastasini kapiya kadar ugurlayan Kristyan
lvanoviç yeniden koltuguna gomüldü. Baska bir hastayi muayeneye hazirlanirken içeri Bay 0oladkin girdi. 0aliba
doktorun hiç beklemedigi, hatta gelmesini istemedigi bir hastaydi bu, ilk anda adeta irkildi, yüzü
10
hafifçe çatildi. 0oladkin'in de bir huyu vardi: 0nemli gorüsmelere baslarken çogu zaman ilk anlarda sasirip
booalar, dili tutulur gibi olurdu. Bu defa da girisi zamaninda hazirlamadigi için, basmakalip bir ozür geveledi,
hemen ilk gordügü iskemleye kendini birakti. Ama davetsiz oturdugunu hatirlayinoa bozuldu, patavatsizligini
düzeltmek için dogruldu. 3onra bu hareketi de yersiz buldu ve arkasindan üçünoü bir pot kirdi: Kizarip boza-rarak
hareketlerini açiklamaya basladi. 3ozünün sonunu getire-meyinoe anlamli bir tavir takinarak sustu, yeniden
sandalyeye çoküverdi. Artik bir daha kalkmadi, sadeoe düsmanlarini tuzla buz etmek isteyen hisimli bakislarini
etrafta gezdirdi. Bakislarinin baska anlami da vardi: Bay 0oladkin bununla kendi halinde, etliye sütlüye
karismayan bir insan oldugunu, herkes gibi gonlünoe bir hayat yasadigini açikliyordu.
Kristyan lvanoviç hafifçe oksürdü, besbelli gelene hosgorürlügünü belirten anlasilmaz birtakim sozler mirildandi,
inoeleyen bakisini yüzüne dikti. Bay 0oladkin'de zoraki bir gülümseme belirdi:
÷ 3izi ikinoi defa rahatsiz ettigim için ozür dilerim Kristyan lvanoviç, diye basladi. Kusura bakmayin...
Konusurken sozoük seçmekte güçlük çektigi belliydi. Kristyan lvanoviç sigara dumanini havaya üfledi,
- ¬imm... Lvet?., diye mirildandi ve sigarasini masanin üstüne birakarak devam etti:
÷ 3ize geçen defa soylemistim: verdigim rejimi onemle uygulamaniz gerekir. 1edaviniz, eski aliskanliklarinizi
birakmaktan ibarettir. ¥ani, egleneoek, arkadaslarinizla, 'ahbaplarinizla gorüseoeksiniz. Kadeh tokusturmaktan,
neseli topluluklarda hos vakit geçirmekten kaçinmayaoaksiniz. Ne demek istedigimi anliyorsunuz, degil mi?
Uoktoru gülümseyerek dinleyen Bay 0oladkin oevap vermekte geoikmedi. Llbette, herkes gibi onun da kendine
gore hayati vardi. Lgleniyor, tiyatrolara gidiyordu, çalisip kazandigi için bunu yapaoak durumdaydi... 3ozgelimi,
büyük bir apartmanda küçük bir daire kiraladigini, Petruska adinda bir usagi oldugunu da ekledi.
11Uoktor basini salladi:
- ¬ayir efendim, size bahsettigim rejim bu degil. 3ize neseli, hareketli bir hayat lazim.
÷ Ama Kristyan lvanoviç, ben... Uoktor, 0oladkin'in sozünü kesti:
- Uemek istiyorum ki, yasayisinizi kokünden yenilemelisi-niz. ¬atta karakterinizi de bir dereoeye kadar
degistirmeniz lazim. (Kristyan lvanoviç son sozleri, anlamli bir sekilde, basarak soyledi.) Lvet, dedigim gibi,
eglenoeden kaçmamalisiniz, tiyatrolara, kulüplere gitmelisiniz. lçki düsmani olmamalisiniz. 3izin en büyük
yanlisiniz eve kapanip tek basina oturmaniz...
- Ama ben sessizlikten hoslanirim Kristyan lvanoviç. 0oladkin düsünoesini açiklamak için uygun sozoükler arar
gibi bir an sustu, sonra:
- Lvimde benden ve Petruska'dan, yani usagimdan baska kimse yok, dedi. Bambaska, kendime gore bir
yasayisim var Kristyan lvanoviç. Kendi kendine yeten, kimseye bagli olmayan bir insanim. 1abii herkes gibi ben de
sokaga çikiyorum, gezip dolasiyorum.
Uoktor dudak büktü:
÷ Bu havada gezmenin de pek tadi yok ya!
÷ Belki. Neyse... Arz ettigim gibi, zararsiz, kendi halinde bir insanim, Kristyan lvanoviç, yolum bambaska... ¬ayat
yolu bildiginiz gibi genis bir yol. Uemek istiyorum ki... Kusura bakmayin Kristyan lvanoviç, güzel konusmayi pek
beoeremem.
- ¬imm... Ne buyurdunuz?
÷ 3üslü laf edemem demek istiyorum.
0oladkin'in sesi biraz kirgindi, konusurken dili hafifçe dolasiyordu. 0arip bir gülümsemeyle:
÷ Lvet, bu yüzden baskalarina benzemiyorum, diye ekledi. larfaralik, piyaz-yaldiz benim isim degil... Uil dokmem,
dosdogru konusur ve hareket ederim. Lvet, dosdogru hareket ederim ben Kristyan lvanoviç.
÷ 0yle mi?.. Nasil yani?
Kisa bir sessizlik oldu. Uoktor, 0oladkin'i kuskulu bir bakisla süzdü. 0 da doktora yan yan, oldukça süpheyle
bakiyordu.
12

Uoktorun fikirlerini savunmasindaki inatçilik, Bay 0oladkin'i hem kizdirdi, hem sasirtti. 0 da ayni kesinlikle:
÷ Ben, gürültülü sosyete hayatini degil, yalnizligi, sessizligi severim, diye devam etti. 3alonlarda parke oilaoiligi
yapaoaksiniz... (Ayagini hafifçe yere sürterek reverans yapti.) 0radakilerin istedigi seyler kelime oyunlari, zarif
komplimanlar... Aradiklari sadeoe bu. Ben bunlari ogrenmedim Kristyan lvanoviç, vaktim yoktu buna... Kisaoasi,
goz boyamalar, dolaplar benim için degil. 0oründügüm gibiyim: 3ade, yaldizsiz bir adamim. 0yleyimdir, baska türlü
de olamam.
¥akov Petroviç bunlari soylerken her haliyle anlattigi sekilde olmaktan, çesitli dalavereler bilmemekten hiç
üzülmedigi-ni, tam tersine memnun oldugunu açikça gosteriyordu. Uoktor bu sozlerin ardindan yeni bir
münasebetsizlik bekliyormus gibi yüzünü eksiterek dinliyordu. Ama 0oladkin bu defa kisa kesti. uzun, anlamli bir
sessizlik oldu. 3onunda Kristyan lvanoviç:
- 0aliba asil konudan uzaklastiniz, dedi. Uogrusu, ne demek istedigini pek anlamadim?
1 0oladkin kaslarini çatti, sert, kesin bir biçimde:
- 3ize süslü konusmayi beoeremedigimi soyledim Kristyan lvanoviç, dedi. Ayip degil ya, elimden gelmez.
÷ ¬imm...
÷ Kristyan lvanoviç! diye tekrar basladi 0oladkin. 3esi bu defa olçülü, hafif çikiyor, tane tane konusuyordu:
- Kristyan lvanoviç, odaniza girerken soze ozür dilemekle basladim. 1ekrar tekrar beni bagislamanizi ve hos
gormenizi dilerim. 3ize kendimi oldugumdan baska türlü gostereoek degilim: Küçük bir adamim, biliyorsunuz. Ama
emin olun, büyük bir adam olmadigimdan gurur duyuyorum. Lntrikaoi degilim, bununla da ovünüyorum. 3insilikten
hoslanmam. Uaima açik, hileye basvurmadan hareket ederim. 0ysa ki, bazi kisilere kotülük etmek elimdedir, kime
ve ne sekilde oldugu benim bileoegim sey... Anoak bu çesit hareketleri küçüklük sayarim. Bu bakimdan en ufak
kusurum yok Kristyan lvanoviç. Lvet, bu bakimdan, diyorum.
130oladkin bir an anlamli bir biçimde sustu. 3onra yumusak ama heyeoanli bir sesle devam etti:
- Uedigim gibi, hayatta dosdogru, zikzakli yollara sapmadan yürürüm, obür sekli baskalarina birakiyorum, onlar
belki bizden de sizden de yaman... Ama sizi degil, onlarla yalniz kendimi kastetsem daha dogru olur. lmali
sozlerden de hoslanmam. lkiyüzlülüge tenezzül etmem, iftiradan, dedikodudan tiksinirim. Maskeyi anoak maskeli
balolara gittigim zaman kullanirim, baska zamanlar yüzüm açiktir, oldugum gibiyim... $imdi izin verirseniz size bir
sey soraoagim Kristyan lvanoviç: Bir oan düsmaniniz olsa, ooünüzü nasil alirdiniz?
Karsisindakini etkilemek için kelimeleri seçerek, tane tane konusuyordu. ¬alinde huzursuzluk, kusku vardi.
0ozlerini Kristyan lvanoviç'e dikmis, derin bir merakla bakiyor, oevabini bekliyordu. ¥azik ki aldigi karsilik bekledigi
havada degildi... Uoktor anlasilmaz bir seyler mirildandiktan sonra, koltugunu masaya dogru çekerek çok nazik,
ama soguk bir biçimde ¥akov Petroviç'in ne istedigini bir türlü anlayamadigini, zamaninin çok degerli oldugunu
soyledi. ¬astaligiyla ilgili yonlerde elinden geleni yapip, mesleginin, disinda konulari oevapsiz birakaoagini soyledi,
bir reçete yazmaya hazirlandi. Ama 0oladkin yerinden firladi, doktorun eline yapisti:
- lstemez Kristyan lvanoviç, reçete filan istemez!.. ¬iç gerek yok...
¬alinde garip bir degisiklik belirdi: Kursuni gozlerinde bir parilti geçip sondü, dudaklariyla yüz çizgilerinde inoe
titremeler vardi. Uurdugu yerde titriyordu. Kristyan lvanoviç sasirdi. Koltuguna büzülerek 0oladkin'e adeta
kuskuyla bakiyordu. 0 da hep ayni tavirla doktoru süzüyordu. 3onunda Kristyan lvanoviç tutunmak ister gibi
0oladkin'in redingotunun yakasina dokunarak ayaga kalkti. Bakislarini birbirinden ayirmadan birkaç saniye
karsilikli durdular. Ama 0oladkin'in aoayip hareketleri bununla bitmedi. Birdenbire sol eli ile Kristyan lvanoviç'in
yakasini tuttu, sag eliyle gogsünü yumruklamaya, içli içli aglamaya basladi. Bu haliyle bir seyler anlatmak,
açiklamak istiyor
14
ama, hiçkiriklarla bogularak tek kelime soyleyemiyordu. 3onunda saskinligi geçen doktor:
- Rioa ederim, sakin olun! dedi. 0oladkin'i karsiki koltuga oturttu.
÷ Ah, bilemezsiniz Kristyan lvanoviç, düsmanlarim var benim! dedi 0oladkin, sesinden, halinden korku
seziliyordu. Müthis düsmanlar... Beni yok etmek için tuzak kurdular!
÷ Neden düsmanlariniz oluyormus, bunu da nerden çikardiniz? Bos kuruntu bunlar oanim. 0turun suraya...
Rahatça oturun, soyle!..
Kristyan lvanoviç, Bay 0oladkin'i koltuga yerlestirdikten sonra sinirli bir halde dolasmaya basladi. 0oladkin bu
dolasmayi ürkek bir bakisla izliyordu. uzun bir sessizlik oldu.
0oladkin birdenbire dogruldu, nedense güoenik bir hali vardi:
÷ Çok tesekkür ederim Kristyan lvanoviç. Bana gosterdiginiz oandan ilgiyi asla unutmayaoagim. lzninizle...
Uoktor onu yeniden koltuga oturttu. Bu defa oldukça sert bir sesle:
÷ ¬er seyden onoe sakin olun, dedi. Neyiniz var, oaninizi sikan nedir, anlatin bana. Kimmis bu düsmanlar?
0oladkin gozlerini yere indirdi:
- Kalsin. $imdilik kalsin Kristyan lvanoviç... Uaha uygun bir zamanda anlatirim. llkin her seyi meydana çikarayim,
bazi kisilerin yüzlerinden maskeleri düssün... 0 zamana kadar kalsin. 0erçegi ogrendikten sonra sizin de bana hak
vereoeginize eminim. $imdilik izninizle... lyi günler!
¥akov Petroviç oiddi, kesin bir tavirla sapkasini alarak kalkti.
÷ Pekálá... 3iz bilirsiniz... 0ene kisa bir sessizlik oldu.
- Ben sey... diye basladi doktor. Llimden geleni esirgemem, emin olun, iyiliginizi oandan istiyorum.
÷ Anliyorum Kristyan lvanoviç, anliyorum. 3izi gayet iyi anliyorum. Rahatsiz ettigim için ozür dilerim Kristyan
lvanoviç.
15- ¬imm... Bunun için soylemedim. Ama gene siz bilirsiniz. llaçlarinizi ihmal etmeyin.
- 1abii Kristyan lvanoviç, tabii. 3oylediginiz gibi, ilaçlarima devam edeoegim. ¬em de ayni eozaneden alirim onlari.
Bu zamanda eozaoi olmak da bir seydir. Uegil mi, Kristyan lvanoviç?
- Neden? Anlamadim.
- Çok basit... Uemek istiyorum ki, zamanimizda degil eozaoi kalfalari, baldiri çiplak sokak serserileri bile
kendilerini bir sey saniyorlar...
÷ ¬imm... Bununla ne demek istiyorsunuz yani?
- Arz edeyim. Bakin, bir kisiyi... 0rnegin, müsterek dostumuz vladimir 3emyonoviç'i ele alalim.
÷ Lfendim?
÷ Lvet Kristyan lvanoviç, ondan bahsetmek istiyorum. 0orüyorsunuz ya, benim de bazi aoi gerçekleri yüzüne
vuraoagim kimseler var... Bunu hiç çekinmeden yaparim.
- Nasil?
- Basbayagi. 1asi gedigine koymasini biliriz demek istiyorum.
- Ne tasim?
- Atasozü bu, Kristyan lvanoviç. ¥ani, sirasi gelinoe yerli yerinde laf etmek... 0rnegin karsinizdakini usturuplu
sekilde bir seyler için tebrik etmek gibi...
÷ 1ebrik mi etmek?
- Lvet. 0eçen gün çok yakin ahbaplarimdan birinin yaptigi gibi.
÷ Ne yapmis o yakin ahbabiniz?
Uoktor, ¥akov Petroviç'e dikkatle bakti. 0teki devamla:
÷ Ne mi yapti? dedi. 3ozünü ettigim ahbap, oandan bir arkadasimin terfini soyle tebrik etmis: '1erfinizi oandan
tebrik etmek firsatini bulduguma çok memnunum vladimir 3emyono-viç' demis. '¬esabiniza bu kadar sevinmeme
ayrioa, bunun 'da-yilar'in sozünün geçmedigi zamanda olusu sebeptir.'
Bay 0oladkin kurnazoa bir goz kirpmayla basini salladi, doktora bakti.
16
- ¬imm... Uemek boyle diyor dostunuz, ha?
÷ Lvet Kristyan lvanoviç, aynen boyle. 3oylerken de dostumuz vladimir 3emyonoviç'in orada bulunan amoasi
Andrey lilipoviç'e oyle bir bakti ki!.. Ama vladimir 3emyonoviç'in ter-finden bana ne, diyeoeksiniz? ¬iç. viz gelir!..
1erfini birakin da daha dünkü çoouk bugün evlenmeye kalkiyor. Bunu da güzeloe yerlestirdim, sonra izin isteyip
çiktim.
- ¥aa...
- Ama gitmeden onoe kendi kendime, '0ldü olaoak,' dedim. 'Bari bir tasla iki kus vurayim...' Bir de Klara 0lsufyev-
na'ya dokundurdum. (Lvvelki gün 0lsufi lvanoviç'lerdeydik.) Klara 0lsufyevna pek dokunakli birkaç sarki okudu.
Uedim ki, '3on dereoe inoe ve dokunakli okuyorsunuz. Bakalim, dinleyenlerin duygulari soyleyisiniz gibi içten mi?'
¥ani, ovgülerinde sesinin degil, dinleyenlerin çikarlarinin on planda geldigini anlatmak istedim.
- Ne yaptilar?
÷ Ne yapaoaklar, yuttular soylediklerimi.
÷ ¬imm...
÷ Lvet. 3onra ihtiyara dondüm: '0lsufi lvanoviç,' dedim. 3ize neler borçlu oldugumu, çoouklugumdan beri
gosterdiginiz bütün iyilikleri biliyor, takdir ediyorum. Bunun için açik konusuyorum sizinle: 0ozlerinizi açin 0lsufi
lvanoviç! Lvet, aynen boyle soyledim. Benim gizlim kapaklim yok, ozüm sozüm dosdogru, apaçik...
- 0yle mi?
÷ 0yleyimdir Kristyan lvanoviç.
- Peki, 0lsufi lvanoviç ne dedi?
÷ Ne desin? Bir seyler geveledi: 'Ben seni bilirim... Lkselansimiz da iyiliksever bir insandir...' falan filan. lhtiyarlik,
ne olaoak! Bunadi adamoagiz...
÷ ¥ok oanim.
÷ 1abii Kristyan lvanoviç. ¬os, bu konuda hepimiz de oyleyiz ya... Ama 0lsufi lvanoviç'in bir ayagi çukurda sayilir
artik. 0ene de birisi bir dedikoduya baslamasin, moruk hemen oanlanir, kulak kesilir.
0teki, l:2
17
i÷ Ne gibi dedikodu?
- Ne olursa olsun... Bizim kooa ayi ile yegeni çevremizin kooakarilariyla fiskoslarini, sisirdikleri dedikodulari doküp
duruyorlar. Kisaoasi, adami yok etmek için ne lazimsa yapiyorlar.
÷ 0ldürmek için mi?..
÷ Lvet, Kristyan lvanoviç, manen oldürmek için. Bahsettigim yakin dostum için çikardiklari dedikodulari bir
bilseniz...
Uoktor basiyla anladigini isaret etti, 0oladkin devam etti:
÷ 0yle seyler uydurdular ki Kristyan lvanoviç, soylemeye dilim varmiyor.
÷ ¬imm..1.
- Uiyorlar ki, adamoagiz bir kadinla evlenmek için bir kágit imzalamis... ¥ani nisanlanmis o kadinla... Kadin da
kim, biliyor musunuz?
-¥oo...
- ¥emek yedigi asevinin sahibi, adi bir Alman karisi... 3ozde borçlandigi yemek parasini odeyemedigi için
alaoakmis onu...
- 0radakiler mi soylüyor bunu?
÷ Aa, siz de mi inandiniz Kristyan lvanoviç?.. Rioa ederim, o basit, arsiz Alman karisi... Karolina lvanovna... Adini
duydunuz herhalde?..
÷ vallahi, dogrusunu isterseniz...
- Anladim Kristyan lvanoviç, anladim ve içimden hak verdim size... i
÷ $imdi nerede yasiyorsunuz siz?1
- $imdi mi Kristyan lvanoviç?
÷ Lvet. Uemek istiyorum ki, eskiden yasadiginiz... 0oladkin kisa, kuru bir gülüsle:
- ¥alniz eskiden degil, simdi de yasiyorum Kristyan lvanoviç. 0mrüm oldukça yasayaoagim insallah!
Kristyan lvanoviç bozuldu.
- 3ozlerimi yanlis anladiniz. Uemek istiyorum ki...
- Ben de ayni seyi soylemek istiyorum. Bay 0oladkin hep oyle gülerek ayaga kalkti:
(l)Uoktor Almandir, konusurken bazi dil hatalari yapar,
18
- 3izi epey rahatsiz ettim Kristyan lvanoviç. lzninizle... lyi günler!
- ¬imm... $ey...
- Lvet evet, Kristyan lvanoviç, sizi gayet iyi anliyorum. lzninizle...
0oladkin oldukça kasilarak' konusuyordu. Ayaklarini bitistirip asker selami vererek odadan çikti. $askina donen
doktor arkasindan bakakaldi.
¥akov Petroviç 0oladkin merdivenden inerken keyifle gülümseyerek ellerini ovusturuyordu. Uisari çikinoa temiz
havada kendini tam bir ozgürlük içinde hissetti. ¬atta dünyanin en mutlu insani oldugunu kabul ederek dogruoa
gorevine gitmeyi düsündü. lakat arabanin tingir mingir yaklasmasiyla birden her seyi hatirladi. Petruska arabanin
kapisini açmis, efendisinin binmesine yardim etmeye hazirlaniyordu. ¥akov Petroviç garip bir onseziyle tatsiz bir
seyle karsilasaoakmis gibi ürperdi, yüzü yanmaya basladi. Ayagini arabanin basamagina atarken nedense basini
çevirip, Kristyan lvanoviç'in penoeresine bakti. 1ahmin ettigi gibi, doktor penoerenin onündeydi. 3ag eliyle
favorilerini düzlüyor, merakla onu seyrediyordu.
0oladkin arabanin bir kosesine büzüldü. 'Uoktor da ahmagin biri... diye soylendi. Belki hasta iyi etmesini bilmiyor
ama, odun kafali bir herif...'
3onra, emrini bekleyen Petruska'ya:
- ¬aydi, ne bekliyorsun!., diye bagirdi. 1ekrar Nevski Caddesi'ne yollandilar.
i
19lll
Bay 0oladkin o sabahi son dereoe telas içinde geçirdi. Ne-vaski'ye varinoa arabayi 0ostini Uvor'da1 durdurdu.
Petruska'yi pesine takarak ilkin bir kuyumou dükkánina daldi, isi basindan askin adam haliyle bin bes yüz
banknot' degerinde komple bir yemek bir de çay takiminin pazarligini yapti. ¬atta ayrioa süslü . bir sigaralikla
gümüs bir tiras takimi vermeye de kandirdi kuyumouyu. Bunun disinda gozüne kestirdigi birkaç esyanin fiyatini
ogrendikten sonra dükkánoiya, seçtigi esyayi ertesi gün veya hemen o gün almak için ugrayaoagini, ya da birisini
yollayaoagini soyledi, dükkánin numarasini not defterine yazdi. 1üooar, isi saglama baglamak için kaparodan soz
açti. 0oladkin, 'veririz, onu da veririz...' gibilerden bas salladi, adamoagizi agzi açik dükkánin ortasinda birakip
gitti. Uisarda pesine bir sürü satioi takildi, 0oladkin ikide bir, arkasindan gelen Petruska'ya bakarak gireoek baska
bir dükkán ariyordu. 3onunda bir sarrafa ugrayip yaninda ne kadar büyük para varsa bozdurdu. Bu iste epey
kayibi oldu ama, oüzdaninin siskin gorünüsü hosuna gitti. 3on olarak bir manifatura magazasina girip kadin
kumaslarindan birkaç elbiselik seçip pazarlik etti. Burada da kumasi almak için ayrioa ugrayaoagini soyledi.
1üooara, birazdan ugrayip kaparo vereoegini vadederek dükkánin adresini aldi, çikti. Birkaç magazaya daha
ugrayan 0oladkin hepsinde amansiz bir pazarliga girisiyor, dükkándan ikiser üçer defa çikip tekrar donüyordu.
lyioe kaptirmisti kendini bu alisverise...
0ostini Uvor'dan ünlü bir mobilyaoiya gitti, alti odali bir ev için esya seçti. 3on moda bir tuvalet masasina hayran
olarak onun da pazarligini yapti. 0bür dükkánlardaki gibi pazarlik bitinoe esyayi sonra alaoagini soyleyerek çikti.
Birkaç yere daha
(l)Lski Petersburg'un en büyük kapali çarsisi. (2)Banknot ruble gümüs rubleden daha az degerliydi.
20
ugradi. -Ama sonunda bu isler sikti onu, hatta nedense viodan azabina benzer bir duyguya kapildi. 0 anda oani ne
Andrey li-lipoviç'i, ne doktoru hatirlamak istiyordu. $ehir saati ogeden sonra üçü çaldi. Bay 0oladkin arabasina
binerken, elinde yaptigi alisveristen sadeoe bir çift eldivenle bir buçuk banknotluk ufak bir sise parfüm vardi. vakit
henüz pek erkendi. Arabaoiya Nevski Caddesi'nde büyük bir lokantanin onünde durmasini soyledi. 0 güne kadar
oraya ayak basmamisti, sadeoe duymus-lugu vardi. ¬afif bir kahvalti edip belirli bir saate kadar vakit geçirmeye
karar verdi.
¥edikleri karin doyuruou seyler degildi, soyle zengin bir ziyafete giden adamin mide ezginligini bastirmak için
birkaç lokma ile bir kadeh votkadan ibaretti. Bay 0oladkin yemegini bitirdikten sonra, bir koltuga yerlesti,
isteksizoe çevresini süzdü, günlük sudan gazetelerden birini alip goz gezdirmeye basladi. Ama birkaç satir
okuduktan sonra gazeteyi birakti, duvardaki aynadan kendine çekidüzen verdi. 3onra penoereden arabanin durup
durmadigini kontrol etti, yerine donerek gene gazeteyle oyalanmaya çalisti. ¬eyeoani her halinden belliydi. 3aate
bakti: ¬enüz üçü çeyrek geçtigini, daha epey bekleyeoegini anlayinoa bos oturmamak için hiç istemedigi halde bir
finoan çikolata ismarladi, içene kadar vakit biraz geçti. Bay 0oladkin hesabi gormek için kasaya giderken
arkasindan birisi omzuna vurdu. Liteyni Caddesi'nde rastladigi iki genç meslektasiydi bunlar. lkisi yasça da mevki
bakimindan da ¥akov Petroviç'den epey küçüktü. lliskilerinde ne fazla sogukluk, ne de yakinlik vardi, senlibenli
olmalari için sebep yoktu. 0oladkin bu karsilasmadan hiç memnun kalmadi, hafifçe bozulur gibi oldu, yüzü asildi.
0enç memurlar fikir fikir, neseliydiler:
÷ 0o, ¥akov Petroviç, masallah!.. 3izi burada goreoegimizi hiç ummazdik. ¬angi rüzgár atti?
0oladkin bozmadi:
÷ Aa, siz misiniz baylar, memnun oldum.
Küçük memurlarin gosterdikleri hayretten çok senlibenli-liklerini yadirgamisti. Kendini zorlayarak onlara ayak
uydurmaya çalisti. 0 da delikanlilardan birinin omzunu sivazladi. Küçük
21memurlarla genel olarak resmilik sinirlarini asamadigi için, hareketi beoeriksiz, yapmaoik oldu. Ayni havada
devam etmeye karar verdi:
÷ Le, bizim ayi ne alemde? Memurlar bakistilar.
÷ 0 da kim, ¥akov Petroviç?
÷ ¬aydi oanim, anlamazliktan gelmeyin! Kasadan paranin üstünü aldiktan sonra:
- 1abii Andrey lilipoviç'den bahsediyorum, dedi. Bu defa oiddi konusuyordu.
Memurlar gene goz goze geldiler, bakislari oldukça anlamliydi. Biri:
÷ Uairede, dedi. ¬em sizi sordu ¥akov Petroviç.
- Uáirede demek... Beni sordu, ha?.. Pek güzel.
- Lvet efendim, sordular... ¬alinizde bir baskalik var ¥akov Petroviç: Pek siksiniz-kokular, pomatlar... Anlayalim!..
- 0yle... Boyle gerekti baylar.
0oladkin gozlerini oteye çevirdi, zoraki gülümsedi. Memurlar onun gülümsemesine karsilik bir kahkaha attilar.
0oladkin kaslarini çatti. Kisa bir sessizlikten sonra iki genoe onemli bir sir açiyormus gibi:
÷ Bakin, sizinle dostça konusuyorum, dedi. 3iz beni sadeoe bir yonden taniyorsunuz baylar. 1abii bunda
kendimden baska kimsenin suçu yok, bunu da biliyorum.
Uudaklarini kisarak memurlari anlamli bir bakisla süzdü. 0nlar da gene bakisarak birbirlerine goz kirptilar.
÷ Lvet baylar, simdiye kadar tanimazdiniz beni, diye devam etti 0oladkin. Burada bu konuyu fazla desmeyi uygun
bulmuyorum. $u kadarini soyleyeyim size: Bazi insanlar vardir ki, egri, çaprasik yollardan hoslanmaz, anoak
maskeli balolara giderken maske takarlar. 3alonlarda kiritip reverans çakmayi kendine gaye edinmeyenler,
giydikleri pantolonun kalip gibi durmasini hayatta en büyük mutluluk saymayan, mutlulugu baska seylerde
arayanlar vardir. larfaradan, yilisma ve yaltaklanmadan, ama en çok üstüne vazife olmayan seylere burnunu
22
sokmaktan hoslanmayanlar da vardir... lste size hepsini soyledim baylar.
Bay 0oladkin sustu. 0enç memurlar diledikleri gibi eglendiler, istedikleri buydu zaten. 3on dereoe nezaketsiz bir
kahkaha attilar. ¥akov Petroviç kipkirmizi kesildi.
÷ 0ülün baylar, simdilik gülün! Ama zamani gelinoe gorürsünüz, dedi, onuru kirilmis insan haliyle kapiya yoneldi.
Kapidan son bir defa daha genç memurlara bakti.
- 3ize bir sey daha soyleyeoegim: Nasil olsa burada biz bi-zeyiz... Benim kendime gore kurallarim var. Basarisizliga
ugradigim zaman yilmam, basardigim seye de dort elle sarilirim, yalniz hiçbir zaman sinsilikle hareket etmem.
Lntrikaoi degilim ve bununla ovünürüm. Anlayaoaginiz. 3iyaset benim isim degildir. Uerler ki, av iyi avoinin ayagina
gelir. Bunu kabul ederim. ¥alniz bizim durumda avoi kim, av kim?.. Mesele bunda, baylar.
Bay 0oladkin anlamli bir halle sustu, esrarli bir eda ile kaslarini kaldirdi, dudaklarini kisti ve genç memurlara bir
bas selami vererek çikti. 0nlar da 0oladkin'in pesinden saskin saskin bakakaldilar.
Uisarda 0oladkin'i bekleyen Petruska'nin surati iyioe asikti. Lfendisini karsilarken:
- Lmriniz bayim? dedi. Ama bunu hiç de saygili bir sekilde soylememisti. Adamoagiz sabahtan beri kuru sogukta
sokak sürtmekten yilmisti. 0oladkin'in kahreden bakisini da umursamadi. 0oladkin alttan almayi daha uygun
buldu, oldukça yumusak bir sesle:
- lsmailovski Koprüsü'ne, dedi. '¥emege besten onoe oturmazlar tabii. $u halde hemen simdi gitmem pek erken
olaoak,' diye düsündü. 'Lvet, erken ama, ne zarari var? Resmi bir ziyafet degil ki. 0yleyse ben de, kibarlar arasi
dedikleri gibi 'sanfason' gidebilirim. Neden olmasin?.. Bizim ayi her seyin sanfason olaoagini soyledi zaten. $u
halde gitmemde hiç uygunsuzluk yok.'
(l)3ans façon: 1eklifsizoe.
23Bay 0oladkin bunlari aklindan geçirirken için için heyeoanlaniyor, onemli bir olaya hazirlanir gibi telaslaniyordu.
0turdugu yerde bir seyler mirildaniyor, sag eliyle birtakim isaretler yapiyordu. Bir yandan da ikide bir arabanin
penoeresinden uzanarak disariya bakiyordu. Uogrusu, o haliyle 'sanfason' bir aile yemegine giden adama
benzemiyordu Bay 0oladkin!
Araba, lsmailovski Koprüsü'nün yakininda, 0oladkin'in gosterdigi bir evin avlusuna singirdayarak girdi, sag
yandaki peronun onünde durdu, 0oladkin basini kaldirip ikinoi katin penoeresinde bir kadin golgesi fark etti,
ooskunlukla parmaklariyla bir opüoük yolladi. ¬eyeoandan hareketlerini kontrol edemiyordu. Arabadan indigi
zaman yüzü sapsariydi, pek saskin bir hali vardi. Peronda sapkasini çikardi, kendine çekidüzen verdi, yukari
çikmaya basladi, dizleri hafifçe titriyordu. Kapiyi açan usaga:
÷ 0lsufi lvanoviç evde, degil mi? diye sordu.
- Lvdeler efendim. $ey... yani... yoklar...'Lvde degiller...
÷ Nasil? Uavetleri var bugün. Ben yemege geldim... davetliyim... Beni tanimiyor musun oglum?
÷ 1animaz olur muyum bayim! Ama size kapiyi açmamami tembih ettiler... ne yapayim...
- Aa!.. 3açmalama oglum! 3en, sey... yanlisin var. Kim oldugumu biliyorsun tabii... ¬em davetliyim, yemege
davetliyim, anliyor musun?
Bay 0oladkin paltosunu çikardi, içeriye davrandi. Ama usak yolunu kesti:
- Affedersiniz beyim, içeri alamam sizi... Lmir aldik. Kusura bakmayin.
0oladkin'in benzi atti. 1am o sirada iç kapilardan biri açildi. 0lsufi lvanoviç'in emektar oda usagi 0erasimoviç
goründü. usak ona kostu:
÷ Bey içeri girmek istiyor, Lmelyan 0erasimoviç!
- Ahmagin büyügüsün oglum. lçeriye git 'de su namussuz haylazi, 3emyoniç'i yolla bana.
0erasimoviç genç usagi azarlayip yolladiktan sonra nazik, ama kesin bir biçimde ¥akov Petroviç'e yaklasti:
24
- Mümkün degil beyim. Bizim bey sizi kabul edemeyeoekleri için mazur gormenizi rioa ettiler.
÷Kabul edemeyeoekler mi?.. Boyle mi soylediler? Affedersin ama, neden aoaba, 0erasimoviç?
Bay 0oladkin'in sesi kopu kopuveriyordu. usak basini salladi:
- Mümkün degil.. Ben haber verdim ama, 0lsufi lvanoviç, 'Mazur gorsünler,' dediler. Kabul edemeyeoekler sizi.
- Anladim, ama neden?.. Neden?.. Nasil olur bu!..
÷ 0rasini bilemem beyim. 0zür dilerim... lslerimiz var...
÷ ¬ayir, hayir!.. 0lmaz, olamaz bu. 3en içeriye haber ver 0erasimoviç: Ben yemege davetliyim...
÷ Kusura bakmayin efendim... 0zür diliyorlar...
÷ 0zür diliyorlarsa durum degisir ama, gene de tuhaf, degil mi 0erasimoviç?
÷ Lfendimiz bilir... lzninizle beyim.
0erasimoviç kesin bir el hareketiyle ¥akov Petroviç'in ilerlemesini onledi ve tam o sirada disardan antreye giren iki
misafire yol açti. 0irenler Andrey lilipoviç'le yegeni vladimir 3emyonoviç'ti. lkisi 0oladkin'i biraz hayretle süzdüler.
Andrey lilipoviç bir sey soyleyeoek oldu ama, 0oladkin bozgunu kabullenmisti artik. Kipkirmizi kesildi, mahoup bir
siritmayla yere bakarak antreden merdivene çikti. Kapinin esiginde bir an durdu.
÷ Ben birazdan gene ugrarim .0erasimoviç, dedi. 3orunun halledileoegine eminim.
Andrey lilipoviç de 0oladkin'in pesinden sahanliga çikti:
÷ ¥akov Petroviç! diye seslendi. ¥akov Petroviç!
Bir kat asagi inen 0oladkin birden durdu, hizla basini kaldirarak oldukça sert bir sesle:
÷ Bir emriniz mi var Andrey lilipoviç? dedi.
÷ Ne oluyor ¥akov Petroviç, hayrola?
÷ Bir seyim yok Andrey lilipoviç. 0lsufi lvanoviç'lere gelmistim, donüyorum. 0zel hayatimla ilgili seyler bunlar.
÷ Ne demek istiyorsunuz?
25- 0zel hayatim, demek istiyorum Andrey lilipoviç. ¬erhalde bunda resmi hayatimi ilgilendireoek olumsuz bir yon
yoktur.
÷ Resmi hayatinizdan bahsetmenin sirasi mi simdi ¥akov Petroviç!
÷ Belki de sirasi degil Andrey lilipoviç. $imarik bir kizin küstahligi yüzünden...
- Nee?.. Ne dediniz?..
Andrey lilipoviç tikanir gibi oldu. 0oladkin, sefinin tuhaf-lastiginin farkina varmadi, bir adim one atarak tekrar
yukari çikaoak gibi oldu. Andrey lilipoviç elinde, olmadan geriledi, kuskuyla etrafa bakindi. 0oladkin bir iki
basamak çikinoa Andrey lilipoviç ondan daha çabuk davrandi, içeriye atti kendini, kapi hizla kapandi. 0oladkin
merdivende tek basina kaldi. $askinlik içindeydi. uzüntülü bir halde: 'Aksilik iste... Ne yapalim!..' diye mirildandi.
Birdenbire asagida konusmalar, ayak sesleri duyuldu. Bunlar, 0lsufi lvanoviç'e gelen misafirler olmaliydi... Bay
0oladkin toparlandi, paltosunun raton kürklü yakasini kaldirdi, yüzünü maskelemeye çalisarak hizli adimlarla
merdiveni inmeye koyuldu. Ayaklari dolasiyor, bütün vüoudunda bir gevseme, bir uyusukluk hissediyordu. 0ylesine
dalgindi ki, disarda, arabanin kapiya yanasmasini beklemeden avlunun çamurunu yogura yogura sokak kapisina
dogru yürüdü. Arabaya binerken bu hantal araçla birlikte yerin dibine, bir fare deligine tikilmak istiyordu: 0lsufi
lvanoviç'in evinde kim varsa hepsinin penoerelere üsüserek onu seyrettigine emindi. 0fkesini Petruska'dan aldi:
÷ Ne siritiyorsun, esek!
÷ 3irittigim yok benim. Nereye gidiyoruz simdi?
- Lve. ¬adi!
Petruska arkadaki basamaga yerleserek:
- Lve çek arabaoi! diye bagirdi.
0oladkin'in akli gene Petruska'ya takildi: 'Karga sesli herif...' diye ofkeyle düsündü. Araba lsmailovski
Koprüsü'nden epey uzaklasmisken birdenbire arabaoiya geri donmesini soyle-
26
di. Birkaç dakika sonra gene 0lsufi ivanoviç'in avlusundaydi-lar. Ama Bay 0oladkin'in huzursuzlugu üstündeydi o
gün: ,
÷ Uur be aptal herif, dur!.. 0eri don! diye haykirdi.
Arabaoi bu emri onoeden bekliyormus gibi, peronun onünde durmadan avluda bir tur yaparak sokaga sürdü.
Bu defa eve gitmekten de vazgeçen Bay 0oladkin, 3emyo-novski Koprüsü'nü geçtikten sonra oradaki sokaklardan
birine sapmasini soyledi. 0ldukça gosterissiz bir lokantanin onünde arabayi durdurarak hesabini gordü.
Petruska'yi eve yolladi. ¥alniz kalinoa lokantaya girdi, küçük ozel bir salona geçerek yemek ismarladi. Kendini iyi
hissetmiyordu, kafasi karmakarisikti. ¥emegi beklerken odada bir duvardan obür duvara gidip geliyordu. 3onunda
bir iskemleye oturdu, basini avuçlari arasina alarak durumu gozden geçirmeye basladi, bir karara varmasi
gerekiyordu.
lv
P gün Bay 0oladkin'in velinimeti 6. dereoede memur 0lsufi lvanoviç Berendeyev'in evinde birioik kizi Klara
0sufyev-na'nm yas günü son dereoe parlak, gorkemli bir ziyafetle kutlanmisti. Boyle bir ziyafet, lsmailovski
Koprüsü dolaylarinda oturan yüksek memur aileleri arasinda yillardir gorülmemisti.
Bir ziyafet ki, aksam yemeginden çok Baltazar1 ziyafetlerini andiriyordu... Levk, ihtisam, kibarlik bakimindan,
sofradaki Kliko÷sampanya, istiridye, ¥eliseyev'le Milütin'den gelen meyvelerin en pahalisi, mezelerin en çesitlisi,
hatta memur misafirlerin en seçkin olmasi Babil alemlerinden birini hatirlatiyordu bize... 0enç kizin yas günü
serefine düzenlenen bu ziyafet ufak çapta bir aile balosu ile sonuçlandi. Küçük balo deyip geçmeyelim: Kibarlik ve
genel durum bakimindan pek mükem-
(l)Balthazare: 3efahate, içkiye düskün Babil'in son hükümdari.
27mel, dort basi mamur bir balo oldu! Bununla beraber balodan çok samimi bir aile toplantisina benzemisti. Boyle
bir toplanti, anoak 6. dereoeden memur Berendeyev gibilerin evlerinde yapilabilir! ¬atta benoe, her 6. dereoe
memurun beoerebileoegi is de degildir. Ah, sair olsaydim! Ama Puskin ayarinda bir sair olmak kosuluyla... (Uaha
küçüklerin boyle konulara burun sokmamalari daha iyi...) lste aziz okuyuoular, oyle bir sair olsam, bu sayili günü
size bir anlatir, bir donatirdim ki, parmaginiz agzinizda kalirdi! ¬er seyden onoe siirime ziyafet sofrasindan
baslardim. Ln çok, genç ziyafet sahibesinin serefine kaldirilan ilk kadehin anlatilmasina onem verirdim.
Misafirlerin o andaki bekleyisini ve husu dolu, sessizlikten çok Uemosten'in belagatini andiran o sessizligi, ak
saçlarina yarasan yüksek nisanlarina gore seref mevkinde bulunan Andrey lilipoviç'in kadeh kaldirisini kaleme
alirdim. Bu gibi onemli anlarda içilmek üzere uzak bir ülkeden getirtilen kopügü bol, saraptan çok tanrilarin
içtikleri Nektar'a benzeyen sarabi da unutmazdim. Andrey lili-poviç'den sonra kadeh kaldirma siralarini bekleyen
baska misafirlerle mutlu ailenin bütün kisilerini bir bir çizerdim. 3ozü sik sik geçen Andrey lilipoviç'in, kadehine bir
damla gozyasi düsürürken tebrikleriyle mutluluk dileklerini sunmasini, Klara 0l-sufyevna'nin sagligi için ayrioa
mutluluktan, utangaçligindan bir bahar gülü gibi pembeleserek annesinin boynuna sarilmasini, ak saçli babasinin
duygulanip aglamasini nasil olsa gerektigi gibi dile getiremezdim.
Ayaklarini uzun hizmet yillari sirasinda kaybeden 0lsufi lvanoviç duygulanmakta hakliydi: Kader, çalisma yolundaki
çabasini ve geçirdigi üzüntüleri unutturmak için servet, büyüoek bir ev ve birkaç koyden baska güzel bir kiz evlat
vererek odüllendirmisti onu. 0lsufi lvanoviç o aksam çoouk gibi agladi, büyük koruyuou Lkselans'in iyiliklerinden
soz açti. 0 anda odada bulunanlarin ooskunlugunu nasil anlatirim size! $u kadarini soyleyeyim: ¬ali ve durusuyla
14. dereoeden genç bir memur olmaktan çok, general rütbesindekilere benzeyen bir delikanli Andrey lilipoviç'in
dokunakli nutkunu dinlerken tipki o yasli memurlar gibi gozyasi doktü. ¬os, Andrey lilipoviç'i o anda
28
yüksek bir memur veya herhangi bir devlet dairesinin bir sube sefine benzetemezdim. Kime, neye benzedigini ben
de bilemiyorum, benoe bunlarin hepsinin üstündeydi! ¥azik ki üslúbum boyle olaganüstü güzellikleri, ibret verioi
anlari ifade edeoek kadar kudretli ve agdali degildir. Boyle anlarda insan, bunlarin, kotülügü, muzir düsünoeleri,
ahlaksizligi ve kiskançligi yenmek için yaratildigina ister istemez inanir. Benoe hiçbirinin üstünde durmadan
alçakgonüllü bir sessizlikle geçistirmek çok daha anlamli olur. 0ene de size iyiligin zaferinin ornegi olarak, yirmi
altinoi baharina giren Andrey lilipoviç'in yegeni vladimir 3emyonoviç'i gostermeden yapamayaoagim. Amoasindan
sonra o da genç ve güzel toren sahibesine en içten dileklerini sundu. 0 anda kizin annesiyle babasinin gozleri
nemlenmisti, Andrey lilipoviç yegenine iftiharla bakiyordu. Misafirlerin kimi duygulaniyor, kimi, ozellikle
delikanlinin birkaç arkadasi, talihli genoi belli belirsiz kiskanarak süzüyorlardi. Bunlari uzun uzun anlatmayaoagim,
sadeoe sozgelisi, bu genoin ÷tabii olumlu anlamda- kendi yasinin adamina degil, büyük rütbeli, agirbasli amoasina
benzedigini ekleyeoegim. ¥asli gorünüslü bu genoin her hali erdemli bir insanin eristigi yüksekligi ve mutlulugu
haykiriyordu.
Bay 0oladkin'in çalistigi dairede masa sefi olan Anton An-tonoviç 3etoçkin'den de kisaoa, birkaç kelimeyle soz
açaoagim. Anton Antonoviç 3etoçkin, hem Andrey lilipoviç'in, hem 0lsufi lvanoviç'in daire arkadasiydi. Ak pak,
sevimli ihtiyaroik ayni zamanda Klara 0lsufyevna'nin vaftiz babasiydi. Lski aile dostu olarak kadeh kaldirirken
güldürüoü bir siir okudu, horoz taklidi yapti. Anton Antonoviç'in bu -deyim yerindeyse- kabaoa senlibenliliginin
toplulugu nasil gülmekten kirdigini, Klara 0lsufyevna'nin büyüklerinin emri ile sevimli ihtiyaroigi nasil optügünü
anlatmadan geçeoegim. $u kadarini soylemekle yetineoegim: Berendeyev ailesinin dort basi mamur sofrasindan
kalkan misafirler adeta birbirlerine kardeslik duygulariyla baglanmislardi. ¥aslilar, kalburüstü kisiler kibar bir
içtenlikle ayaküstü bir iki laf ettikten sonra kendilerine yarasan agirbaslilikla baska salona geçtiler. 0rada birkaç
gruba ayrilarak degerli za-

29
inanlarini haroamadan yesil çuhali masalara oturdular. Bayan larin hepsi büyük salona toplanmis, sevimli, oandan
bir halle oi vil oivil konusuyorlardi. 1alihin çesitli nimetleriyle odüllendiri-len saygideger ev sahibi, koltuk
degneklerine dayanarak, kizi nin ve vladimir 3emyonoviç'in yardimiyla misafirlerini agirliyordu. 3onunda o da
oostu, boyle sayili günde toplantinin ek-i siksiz olmasi için her fedakárligi goze almaya, ufak çapta bir balo
tertiplemeye karar verdi. Bu isi genç yasma ragmen agirbasli haliyle 6. dereoeden bir memura benzeyen
delikanliya havale ettiler. 0elen on bir kisilik orkestra, tam saat sekiz buçukta lransiz kadrilleriyle buna benzer
zarif danslar çalmaya bas ladi. -
3aygideger 0lsufi lvanoviç'in tertipledigi sirin baloyu zayif,j renksiz kalemim oanlandiraoak güçte degildir. ¬em
sorarim si-ze: Bay 0oladkin'in -belki kendi çapinda merakli- ama pek sade serüvenlerini anlatan benim gibi
iddiasiz, mütevazi bir oyküoü o balo oyküsünün üstesinden gelebilir mi hiç! 0rada bulu-, nan soylu
hanimefendilerin çevresindeki olaganüstü güzellik, zarafet, kibar bir nese, sevimli bir agirbaslilikla agirbasli bir
sevimlilik karisimini kim gerektigi gibi dile getirebilir!
1enleri beyaz, pembe çiçekleri andiran, yüz ve omuzlariy-la, sülün boyalari ile, minik hareketli ayaklariyla
bayanlarin hepsi birer masal perisi gibiydi. 0elelim onlarla dans eden erkeklere. Kimi neseli, içi içine sigmaz
çapkinlar, kimi agirbasli, vakur efendilerdi, ama çogu çakirkeyifti. Uans aralarinda kori-' dorun obür uoundaki
küçük yesil odaya toplanarak pipolariyla sigaralarini tüttürüyorlardi. ¬epsinin memuriyet dereoesi gibi aile
durumlari da yüksekti. ¬epsi zarif, onurlu gençlerdi, çogu bayanlarla yalniz lransizoa konusuyordu. Rusça
konusanlari da anoak anlami derin zarif komplimanlar yapmak için seçkin bir Rusça'dan yararlaniyordu. 1abii
sigara içilen odada, bekárlar arasi konusulan dil epey farkliydi: Uaha serbest, daha teklifsizdi... 3ik sik: 'ulan
Petka, ne polka doktürdün be!' ¥a da: 'vay sulu vasya, kizin ellenmedik yerini birakmadin...' gibi nazik
sakalasmalar da oluyordu.
30
¥ukarda dedigim gibi, sevgili okuyuoular, kalem bütün bunlari tek tek, gereken oanlilikla tarife yeterli degildir. lyisi
mi, su gerçekten yasanmis oykünün birioik ve gerçek kahramani Bay 0oladkin'e donelim.
Adamoagiz o anlarda oldukça tuhaf, hatta tuhaftan daha güç, aoi bir durumda bulunuyordu. Kisaoasi 0oladkin,
0lsuyif lvanoviç'in servis merdiveninin sahanligindaydi, oraoikta bir koseye büzülüp sinmisti. Rahat bir yer degildi,
oldukça karanlikti. ¥akov Petroviç büyüoek bir dolapla eski bir paravanin arasina sikismis, birtakim ivir zivirli
doküntülerin arasina gomülmüstü. Ara sira basini uzatarak ilgisiz bir seyiroi haliyle disariya bakiyordu. 0na
sorarsaniz, sadeoe 'seyretmek için' duruyordu orada, istedigi anda içeri girebilirdi, girmesine kim engel olabilirdi
sanki!.. Bir adim atmasi yeterdi... ¬al boyleyken -laf aramizda- 0oladkin'in aoi sogukta çesitli hirdavat arasinda iki
saatten fazladir durmasinin normal sayilabileoegini iddia etmesi biraz garipti...
Uurdugu yerde hep olen lransiz nazin villeuil'ün. 'Beklemeyi bilen muradina ulasir' sozlerini tekrarliyordu. Bay
0oladkin bunu vaktiyle bir kitapta okumustu, simdi hatirlamasi tam yerindeydi. 0erçekten bulundugu duruma
tipatip uyuyordu. 0 aralik, üç saattir karanlikta, soguk merdivende çivi kesen adamin, pesine düstügü maoerayi
olumlu bir sonuoa nasil baglayabileoegini düsünürken neler aklina gelmiyordu. villeiiil'ün hikmetlerini siralarken,
nedense, 1ürk veziri Marsimidris'le dilber kontes Luiz'i hatirladi. Bu oyküyü de baska bir kitapta okumustu. 3onra,
oizvitlerin, bir amaoa ulasmak için her çareyi mubah saydiklarini düsündü... 'Aman, Cizvitler de kim, hepsi ahmak
onlarin! ¬epsini oebimden çikaririm...' Lvet, sorun yalniz servis merdivenine açilan büfe odasinin bos oldugu ani
yakalamakti. 0 zaman ne oizvitlere ne baska kimseye bakmadan içeri girip büfeden çay salonuna, oradan, oyun
odasindan, dogruoa polkalarin, kadrillerin oynandigi büyük salona geçerdi. 0eçerdi, yüzde yüz geçerdi, kimsenin
ruhu duymadan yapardi bunu! 0ndan otesi kolaydi...
31
¥üzde yüz gerçek oykümüzün kahramaninin o andaki du^ rumu ve ruh hali boyle idi iste. 0ene de duygulan epey
karisik-] ti, çünkü merdivenden yukari çikmak büyük bir marifet degildi bunu herkes yapabilirdi. Nitekim o da
rahatça çikmis, içeri gir-: misti. Ama daha sonrasina oesareti yoktu. Aslinda bir kimseden] veya bir seyden
çekindigi yoktu, bu maoeranin devami çekmiyordu onu artik. $u karanlik kosede kipirdamadan, uslu uslu durmayi
teroih ediyordu. villeuil'ün soylediklerini bir daha hatirladi ve kizdi: 'villeuil'den bana ne!' Uonmus eliyle üsümüs
yanagini çimdikledi. 'Numaraoi sen de!.. Budala... Adin gibisin - 0oladka'1... ¥alanoiktan bu çikismanin nereden
aklina geldigini kendi de bilmiyordu. Belirli bir amaoi yoktu, içinden gelmisti besbelli... 1am o anda, deminden beri
aradigi firsat çika-geldi. Büfe odasini kollarken bos oldugunu fark etti. ¬emen davrandi, iki adimda kapinin
esigindeydi. '0ireyim mi, girme.-yeyim mi?.. ¬aydi gireyim... Ne olur yani, zafer oesurlarindir!' 0oladkin, kendini
gene paravanin arkasinda buldu. '¥o, simdi olmaz, sirasi degil... ¥a birisi girerse?.. 1amam, oldu bile! 1üh, kimse
yokken ne iyi firsatti! Ualsaydim içeri, simdiye kadar salonda olurdum. Ama bende bu pisiriklik varken bir halt
edemem. 1avsan gibi tabansizim... ¥alniz miskinoe adilikler benim isim... $imdi kazik gibi burada durmanin alemi
var mi? Lvde olsaydim, rahat rahat, sereserpe çayimi içerdim. Ne iyi olurdu, tam çay zamani! ¬em daha
geoikirsem Petruska da soylenmeye baslar. 0itsem mi, ne olur yani?.. Cehennemin dibine bütün bu islerle
ziyafetler! 0idiyorum iste.'
Bay 0oladkin kesin olarak eve donme kararini verdikten sonra yaylanmis gibi one firladi ve kendini büfe odasinda
buldu... Paltosunu, sapkasini bir koseye atti, saçini basini düzeltti, redingotunun yakasiyla kollarini çekistirdi,
arkasindan... evet, arkasindan çay salonunun yolunu tuttu. 0yun masalarindakiler kumar heyeoaniyla gelenin
farkinda olmadilar. Bay 0oladkin sagina soluna bakmadan dogruoa dans salonuna daldi.
1am o sirada sanki mahsus gibi dans bitmis, orkestra susmustu. 0enç bayanlar goz alan gruplar halinde salonda
agir

(l)0oladka: Ciliz, pisirik, miskin demektir.
32
agir gezinirken, erkeklerin bir kismi kendi aralarinda gevezelik ediyor, bir kismi da bayanlardan sonraki danslar
için soz aliyorlardi. ¥akov Petroviç hiçbirinin farkinda degildi, gozü sadeoe Klara 0lsufyevna ile yaninda bulunan
Andrey lilipoviç'de ve vladimir 3emyonoviç'de idi. ¥anlarinda dikkati çeken, hatta ilk bakista, simdiden az çok
basarili bir geleoege ulastigi anlasilan birkaç genç memur da vardi. 0oladkin yürümeye devam etti. Uavet
edilmedigi, istenmedigi halde bu toplantiya bir kuvvetin sürüklemesiyle geliyordu. ¥ürürken general rütbesinde bir
adamla çarpisip, ayagina basti. Uerken, ayagi yasli bir kadinoagizin etegine takildi, etek hafifçe yirtildi... 1epsi
elinde salondan geçen bir usaga ve yolunun üstüne çikan bir iki kisiye çarpti. ¬içbirinin farkina varmadi ya da
vardigi halde üstünde durmadi, sonunda Klara 0lsufyevna'nin karsisina dikildi. $üphesiz, o anda en çok istedigi
sey, orada olmamak, yerin dibine geçmekti... Ama olan olmustu, elinden bir sey gelmezdi artik?.. 'Basarisizliktan
yilma, basarinoa da yüklen...' diye aklindan geçti. Lvet Bay 0oladkin entrikaoinin biri degildi, salonlarda boyun
kirmak ondan uzakti... Ama olmustu bir kere. ustelik Cizvitler de ise karisti... Ne olursa olsun, 0oladkin o anda
hepsini unuttu. 3alondaki gezinmeler, ugultu halinde devam eden konusma ve gülüsmeler birdenbire kesildi.
¬epsi yavas yavas ¥akov Petroviç'in çevresinde toplandi. 0, bunun da farkinda degildi, gozleri yerde, tas kesilmis
duruyordu. lçinden, o geoe kendini vurmak geldi. Bu karardan sonra biraz açildi, derlenip toplandi ve konusmaya
basladi.
3ozüne kutlama ve mutluluk dilekleri sunmakla baslayan ¥akov Petroviç, kutlama kismim oldukça beoerdi.
Uilekler faslina gelinoe tokezledi ve bununla her seyi berbat ettigini anladi. 0erçekten de oyle oldu: Uili dolasti,
kizarip bozardi, gozlerini yere indirdi ve sustu. Ama bir an sonra onu saran kalabaligi oesaretsiz bir bakisla süzdü,
bayilaoakti neredeyse. Ltrafindakile-rin oyle korkunç, pusuya yatmis bir halleri vardi ki!.. 0eride duranlar
aralarinda fisildasip duruyor, daha ondekiler açikça kahkahayi basiyordu.
0teki, l:3
330oladkin zavalli, saskin bakisini Andrey lilipoviç'e çevirdi. Ama Andrey lilipoviç'in kahreden bakisi onu tam
anlamiyla yerle bir etti. Lzioi sessizlik devam ediyordu. 3onunda 0oladkin duyulur duyulmaz bir sesle:
÷ Bunlar ailem ve ozel hayatimla ilgili seyler, Andrey lili-poviç, dedi. Bildiginiz maoeralar degil...
- Ayip bu yaptiginiz, utanin! diye fisiltili bir sesle kesti Andrey lilipoviç, iyioe kizmisti. 3onra, Klara 0lsufyevna'nin
koluna girerek 0oladkin'e sirtini çevirdi.
÷ utanmam için sebep yok Andrey lilipoviç! diye onun gibi fisildayarak karsilik verdi 0oladkin, büzülmüs,
ufalmisti adeta. Bakisini onu merakla süzen misafir kalabaligina çevirdi, durumu kavramaya çalisiyordu:
- Ne var yani?.. Bir sey yok... ¬erkesin basina gelebilir bunlar!
0oladkin bir yandan bunlari geveliyor, bir yandan da kalabaligi yararak sivismak istiyordu. ¥ol açtilar, o da iki sira
misafir arasindan, ayaklan dolasarak geçti. Kader sürüklüyordu onu, bunun bir kader sürüklemesi oldugunu
anliyordu. Ueminki gibi o karanlik servis merdiveninde olmayi ne kadar isterdi, imkán olmadigina gore, bari
baskalarinin dikkatini çekmemek için bir koseoige siginabilseydi! Kimseye ilismeden, kimsenin gozüne batmadan
duraoak, ev sahibiyle misafirler de iyi niyetine kanaat getirerek halini hosgorüyle karsilayaoaklardi... 3onunda
diledigi gibi bir koseye sikisti, kimseyle fazla yakinligi olmayan bir misafir gibi kayitsiz bir tavir aldi. Uaha serbest
gorünmek için de onünde duran iki bos sandalyeye abandi, sandalyelerin arkaligini iki eliyle tuttu. ¥anindaki uzun
boylu, yakisikli subaya gülümseyerek bakti:
- Bu iki sandalyenin sahibi var, tegmenim, dedi. Biri Klara 0lsufyevna'nin, oteki prenses Çevçehanova'nin. 0nlara
ayirdim bunlari...
0oladkin konusurken tikanaoak gibi bir hali vardi. ¥akisikli tegmenin küstah dereoede soguk bakisinin altinda bir
booek gibi küçük, onemsiz hissetti kendini. 1egmen küçümser bir gülümsemeyle sirtini çevirdi.
34
Birinoi denemede bozguna ugrayan 0oladkin yilmadi, bir deneme daha yapmaya karar verdi. 0eneral rütbesinde,
gogsünde bir yildiz parlayan yasli bir zatin yanina sokuldu. Ama buradan da yüz bulamadi, adamin soguk bakisinin
altinda, üstüne bir kova soguk su dokülmüs gibi ürperdi, sustu. Artik kimseyle konusmayaoak, obür misafirler gibi
etrafa onem vermeden duraoakti. Bu karardan sonra biraz rahatladi, sikintili durumunu maskelemek için
redingotunun kollarini düzeltti, sonra bakisim rasgele, misafirlerden birine dikti. 'Adamin saçlari takma galiba...
Perukasini çikarsa kafasi avuoumun içi gibi çiplak olur...' diye düsündü. Bu onemli kesiften sonra Bay 0oladkin
Arap Lmirlerini hatirladi: Peygamber soyundan olduklarini belirtmek için baslarina yesil sariklar sararlarmis,
sarigin altinda baslari saçsiz ve tirasliymis... 3on konu 1ürklerle ilgili oldugu için 0oladkin 1ürk isi terlikleri
hatirladi, Andrey lilipoviç'in pabuçlarim $ark terliklerine benzetti... Artik eskisi gibi sikilmiyor, durumu
yadirgamiyordu. '$u tavandaki avize birdenbire kopsa da yere düsse... ¬emen Klara 0lsufyevna'yi kurtarmaya
kosardim, diye düsündü. Kurtardiktan sonra da ÷Korkmayin, bir sey olmadi... Ben sizi kurtardim÷ derdim ona.'
0oladkin'in gozleri Klara 0lsufyevna'yi ararken bakisi Berendeyev'lerin emektari 0erasimoviç'e takildi. lhtiyar usak
son dereoe resmi, kesin bir tavirla ona dogru geliyordu. 0oladkin ürperdi, içini belli belirsiz, ama son dereoe tatsiz
bir duygu sardi. Llinde olmadan basim saga sola çevirdi, ne olur ne olmaz diye usuloa sivismayi düsündü. lakat
geç kalmisti. 0erasimoviç karsisindaydi.
0oladkin siritti, 0erasimoviç'in gozlerinin içine bakarak:
- $u samdandaki muma bak 0erasimoviç, düseoek neredeyse... dedi. usaklara soyle, düzeltsinler sunu.
- Ne mumu? Uüseoegi filan yok, dimdik duruyor. 3izi disardan birisi istiyor beyim. Buyrun.
- Ben mi?.. Kim istiyor, 0erasimoviç?
÷ Kim oldugunu bilmiyorum. Bir ahbabinizin adamiymis. '¥akov Petroviç 0oladkin burada mi?' diye sordu. Çok
onemli ve aoele bir is için gorüseoekmis sizinle... 0yle dedi.
35÷ ¥anlisin var 0erasimoviç, olamaz.
÷ ¥anildigimi sanmam efendim.
÷ ¬ayir hayir 0erasimoviç, sanaoak sanmayaoagi yok bunun... Kimse aramaz beni burada, soraoak kimsem yok
çünkü. ¬em burasi evim benim 0erasimoviç.
¥akov Petroviç soluk aldi, etrafi süzdü. 3alondakiler 0oladkin'in en ufak hareketini gozden kaçirmamaya
çalisiyorlardi. Lrkekler daha yakma sokuldular, bayanlar az otede kuskuyla fisildasiyorlardi. Lv sahibi de geldi.
0lay oldukça gürültüsüz patirtisiz geçtigi için olanlardan haberi yokmus gibi davraniyordu. Ama 0oladkin, kaderini
tayin edeoek anin geldigini seçmisti. ¬üouma geçerek düsmanlarim yere sermenin tam zamaniydi! lyioe
heyeoanlanmisti. ¬álá karsisinda duran 0erasimoviç'e dondü. ¬eyeoandan titreyen, içten bir sesle.
÷ Lvet, yaniliyorsun dostum, diye tekrarladi. Kimse çagirmadi beni. $unu da soyleyeyim, bu sabah beni buradan
uzaklastirmaya çalisirken de yanlis hareket ettin. 0lsufi lvanoviç veli-nimetimdir. Bana yillar yili tam anlamiyla
babalik eden 0lsufi lvanoviç'in en mutlu gününde bana evinin kapisini kapadigini soylemekle büyük bir yanlislik
yaptin 0erasimoviç!
Bay 0oladkin kendinden memnun, gerçekten duygulu bir halde, yasli gozleriyle etrafi süzdü. 0nemli bir andi bu.
3alondakileri kazandigina yüzde yüz emindi. Alçakgonüllülükle yere bakarak 0lsufi lvanoviç'in onu kuoaklamasini
bekliyordu. Misafirlerden duygulananlar oldu, hatta korkunç, egilmez 0erasi-moviç'in agzindan pek gevsek bir
'Bilmem ki vallahi...' çikti. Ama ¥akov Petroviç'in kor talihi buraya da yetisti: 0rkestra tam o sirada olanoa
münasebetsizligiyle gürültülü bir polka çalmaya basladi. Adamoagiz, bütün çabalarinin bir anda yok oldugunu
hissetti, ürperdi. 3alon yeniden oanlandi, 0erasimoviç dansa hazirlananlara yer açmak için biraz geriledi. vladimir
3emyonoviç ile Klara 0lsufyevna onde, arkalarindan prenses Çevçehanova ile yakisikli tegmen dansa basladilar.
Uans etmeyenler, herkesin pek hosuna giden polkayi zevk ve nese içinde seyrediyorlardi. 0oladkin bir anda
unutuldu. lakat dans biter bitmez yeni bir olay ortaligi gene birbirine katti.
36

Bay 0oladkin, yorgunluktan soluk soluga, yanaklari al al kendini koltuga birakan Klara 0lsufyevna'nin danstaki
basarisini tebrik edenlerin meydana getirdigi kalabaligi yararak genç kizin tam onünde durdu. ¥üzü sararmisti,
sanki dans edip yorulan oymus gibi bitkindi. Uudaklarinda çarpik bir gülümseme titriyordu. Klara 0lsufyevna'yi
dansa kaldirmak istiyormus gibi elini uzatti. 0enç kiz bos bulundu besbelli, ayaga kalkarak elini ona verdi. ¥akov
Petroviç bir iki adim atti, ayaklarinin káh birini káh otekini kaldiriyor, yere sürterek reveransa benzer birtakim
hareketler yapiyordu. Birdenbire yere kapaklanaoakmis gibi sendeledi. Klara 0lsufyevna bir çiglik atti. ¥anlarinda
bulunanlardan birisi genç kizin elini 0oladkin'in elinden çekti. Adamoagizi geri geri ittiler, etrafi yeniden çevrildi. 0
sirada iki kooakarinin oirlak haykirislari duyuldu: 0oladkin itilip kakilir-ken az kalsin deviriyordu onlari... bir
kargasaliktir gidiyordu, hepsi birden bir seyler bagiriyor, kimse kimseyi dinlemiyordu. 0rkestra sustu. ¥akov
Petroviç de onu saran çevrenin ortasinda hep o çarpik gülümsemeyle saga sola bakiyor,
- $u polka gerçekten meraka deger, bayanlarin hakli olarak hosuna giden bir dans... Biz de denemek istedik
ama... Lvet, kabul etmek zorundayim... diye kekeliyordu.
Neyi kabul edeoegini kimse ogrenemedi. Çünkü bir el birdenbire 0oladkin'in koluna yapisti, baska bir el sirtina
hafifçe dayanarak adeta oksaroasina onu bir yana itmeye basladi. Bu gorünmeyen ellerin yardimiyla ilerleyen
0oladkin kapiya dogru itildigini anladi. Bir seyler soylemek, bir seyler yapmak istedi... Uaha dogrusu hiçbir istegi
yoktu artik, sadeoe farkina varmadan siritmaya devam ediyordu. Arkasindan birisi sirtina paltosunu atti, sapkasini
kulaklarina kadar indirdi. Bir an sonra Bay 0oladkin kendini disarda, soguk, karanlik merdivenin sahanliginda
buldu. Ayagi bir seye takildi... 3allandi, uçuruma düsüyor sandi... Bagirmak istedi, agzini açti, yutkundu ve avluda
oldugunun farkina vardi. 3erin hava yüzüne çarpti. ¥akov Petroviç bir an hareketsiz durdu. Birdenbire, yukardan
orkestranin oynak sesi duyuldu... Bay 0oladkin her seyi hatirladi, sonra mih-lana kaldigi yerden koparoasina
alabildigine kosmaya basladi.
37Bay 0oladkin düsmanlarin saldirmalarindan, otekinin berikinin çesitli muzir hareketlerinden, kooakarilarin
telasli hay-kirismalarindan, genç kadinlarin ah÷vahlarindan, Andrey lili-poviç'in kahredioi bakislarindan, hiç
arkasina bakmadan kaçiyordu. lsmailovski Koprüsü'ne yakin bir yere çiktigi zaman, çalar saatli bütün Petersburg
kuleleri geoe yarisini çoktan çalmisti. Bay 0oladkin o anda kendini olmüs, tam anlamiyla bitmis biliyordu.
Ayaklarinin onu nasil tasidigini anlamiyordu, ona gore muoize gibi bir seydi bu... ¬avanin kotülügü kasim geoesine
tam uygundu. Nem, sis, yagmurla kar, kisaoasi kasim, dagaroiginda ne varsa, nezle, grip, anjin gibi illetleri olanoa
oomertli-giyle ortaliga saçiyordu. Rüzgár tenha sokaklarda uluyor, lon-, tanka'nin koyu sularini rihtimin
parmakligindan disari, taslara1 fiskirtarak sokak fenerlerinin inoe direklerine kadar siçratiyor- ·, du. lenerler de
altta kalmiyor, rüzgárin ulumalarina tiz, oirlak gioirtilarla karsilik veriyordu. Petersburg'da oturanlar bu bitmez
tükenmez oizirtili kis konserlerini gayet iyi bilirler. ¥agmurla karisik kar yagiyordu. Rüzgár estikçe yagmur, itfaiye
hortumundan fiskirir gibi 0oladkin'in yüzüne fiskiriyor, derisini binleroe igneyle fiskeliyordu. Arada bir uzaktan
gelen arabalarin tekerlek sesinden rüzgárin ugultusuyla sallanan fener direklerinin gioirtisindan baska sey
duyulmuyordu, yagmur suyu damlardan, su oluklarindan ve penoere pervazlarindan kaldirimlara siril siril akiyordu.
Ltrafta, ta uzaklara kadar tek bir oanli gorünmüyordu. ¬os o saatte, hele boyle bir havada baska türlü olamazdi
ya! ¥alniz Bay 0oladkin lontanka rihtimindan üzgün, kederli, kendine has aoeleoi, kosar adimlarla tiris tiris
gidiyordu. 0.anda en çok istedigi sey, bir an onoe $estilavoçna-ya 3okagi'nda dordünoü kattaki küçüoük dairesine
ulasmakti...
38
Bay 0oladkin, 6. dereoeden memur Berendeyev'in evinde ugradigi yenilgiden oylesine sarsilmisti ki, havanin
azginligi viz-geliyordu ona... Petersburg'un kudurgan kasimi olanoa yagmurunu, karini -nesi varsa- adamoagizin
üstüne bosaltmis, ugultulariyla sersemletmis, kemiklerine kadar üsütmüstü. Bu yetmezmis gibi suratina avuç
avuç kar firlatarak yolunu sasirtmis, kalan aklim basindan almisti. Uisardan birisi ¥akov Petroviç'in bu kos kos,
aoikli tirisini gorse onun o anda duydugu aoiyi, kosmasinin da dogrudan dogruya kendinden kaçma oldugunu
kolayoa anlardi. Lvet, yalan degildi, oyle bir ruh hali içindeydi. ¬atta Bay 0oladkin yalniz kendinden kaçmak degil,
büsbütün yok olmak istiyordu. 0 dakikalarda bir sey anlamiyordu, çevresinde olan bitenin farkinda degildi. 3ag
ayagindan çikan lastigin teki yaya kaldiriminin çamurlu kar birikintisinde kaldi. ¥akov Petroviç onu almayi
düsünmedi, hatta ayagindan çiktiginin farkinda da degildi. ¬álá deminki iç sarsintisinin etkisindeydi. lkide bir
kaldirimin ortasinda kakilmis gibi duruyor, her durmada bir an için olüyor, yok oluyordu. 3onra birden silkinerek
yeniden olanoa hiziyla kosmaya basliyordu. Pesinden kovalayan varmis gibi, ugradigi korkunç felaketten kaçmak
isteroesine, ardina bakmadan kosuyor, kosuyordu...
Uurumu gerçekten aoikliydi. 3onunda soluksuz kalinoa birdenbire durdu. Burnu kanayan bir adam gibi rihtimin
demir parmakligina abanarak gozlerini lontanka'nin kabarmis bulanik sularina dikti. Bu durumda ne kadar
kaldigini bilmiyoruz. Bildigimiz tek sey, Bay 0oladkin'in o anda son dereoe bitkin, ruhen hirpalanmis, iradesini
tamamiyla yitirmis olmasiydi. 0l-sufi lvanoviç'in evinde kopan rezaleti, $estilavoçnaya 3oka-gi'ndaki evini, o andaki
buhranli halini, -hepsini- unutmustu. Laten elinden ne gelirdi?.. Artik hepsi birdi onun için! 0lan olmus, hakkinda
karar verilmis, imzalanmisti... ¥akov Petroviç bunlari aklindan geçirirken birdenbire, evet birdenbire bütün
vüouduyla ürperdi, elinde olmadan iki adim geriledi, sebebini bilmedigi bir kuskuyla etrafa goz atti. Kimse yoktu,
olaganüstü bir olay da geçmemisti... Ama, ¥akov Petroviç'e o anda, yakininda birisi varmis gibi geldi. Lvet, tipki
ona benzeyen birisi,
39demir parmakliga abanarak yaninda duruyordu... ¬atta bir ara lik ¥akov Petroviç'e anlasilmaz bir seyler
mirildanmisti galiba, Çabuk çabuk soylemisti ama 0oladkin sozlerinin onu ilgilendirdigini anlamisti.
Bay 0oladkin yeniden ortaligi bakislariyla taradi, sonra, - ¬ayal mi gorüyorum yoksa? dedi. Nereye gitti aoaba?..
Miyop gozleriyle kalin sis perdesini delmeye çalisirken içi rahat degildi. Ama dikkatini çekeoek yeni bir sey
goremeyinoe biraz yatisti. ¬er sey yerli yerinde, gerektigi gibiydi. Kar daha hizli, daha sik, daha iri düsüyordu, yirmi
adim otesini seçmekj mümkün degildi. lener direkleri onoekinden daha tiz sesler çi-kararak gioirdiyor, rüzgár,
sadaka dilenen sirnasik bir dilenoij gibi daha yanik, daha aoikli sesler çikariyordu. ]
Bay 0oladkin dislerini sikti, yola devam etti. Ltrafina yan yan bakarak, 'Aoayip sey... Ne oldu bana oyle?..' diye
tekrarladi. Bütün varligini hüzne de, korkuya da benzeyen garip bir duygu sardi. vüoudu ikide bir inoe inoe
ürperiyordu. Kendine oesaret vermek için, 'Ne oluyorum sanki, belki kurdugum ka-| dar fena bir sey yok...
Kimsenin serefiyle oynamadim, belki ola oagi vardi zaten...' diye kendini teselli ediyordu, ama soylediginin pek
farkinda degildi. '0yle ya, bakarsin her sey düzelir, her sey gene süt liman olur, kimsenin bir diyeoegi kalmaz...'
Bay 0oladkin'in biraz içi ferahladi, toparlandi. ustünü basini kalin bir tabaka halinde kaplayan kari silkeledi ama
içini kemiren sikintidan bir türlü siyrilamadi. Birdenbire uzakta bir top gürledi. ¥akov Petroviç basini salladi: 'Bu
havanin sonunu iyi gormüyorum, sel mi basaoak ne?..' j Bunu soyledikten veya
içinden geçirdikten sonra bir adamin ona dogru yürüdügünü gordü. 0nun gibi geç saatlere kadar disarda kalan
birisiydi besbelli. 0orünüste basit, üstünde durulmayaoak bir seydi ama ¥akov Petroviç nedense kuskulandi,
korktu adeta. Adamdan bir kotülük goreoeginden degil, oyle iste... 'Kimbilir neyin nesi... Bu saatte dolastigina
gore... Belki karsima çikip bir maksatla yolumu kesiyor?..' lhtimal bunu ayni sekilde düsünmemis, sadeoe bir an
suur altinda hissetmisti. Lsasen, aradan oyle kisa bir an geçti ki ne bir sey düsünmek ne
40
de duymak için vakti kaldi, adam ondan iki adim otedeydi. Bay 0oladkin her zamanki gibi kendine has
umursamaz halini takindi, sanki bütün dünya bir yana o bir yanaymis gibi, kimseye ilismeden yoluna devam
ediyordu. 0yle ya, yol genis, herkese açikti... ¬ali ile bunu belirtmek istiyordu. Bir an oldugu yerde yildirimla
vurulmus gibi kala kaldi, onünden hizla geçen adamin ardindan bakti, sonra rüzgár vurmus firildak gibi dondü,
adam lapa lapa yagan kar bulutu arasinda kaybolmak üzereydi. 0 da pek hizli gidiyordu, tepeden tirnaga simsiki
giyinisi, atkisi, hepsi Bay 0oladkin'in esiydi. 0nun gibi rihtim kaldirimindan küçük, sik, kosar adimlarla yürüyordu.
¥akov Petroviç kuskulu bir gülümsemeyle, 'Bu da nesi?' diye mirildandi, ürperdi, sirtinin buz kesildigini hissetti.
Adam gozden kayboldu, adim sesleri bile duyulmaz oldu. lakat ¥akov Petroviç hálá durdugu yerde arkasindan
bakmaya devam ediyordu, sonunda yavas yavas toparladi. Bu sefer kendi kendine kizdi: 'Benimki de saçmalik,
delirdim mi yoksa?' diye soylendi, adimlarini siklastirdi. ¥ürürken düsünmemeye çalisiyordu. ¬atta bulundugu
dekor ve havadan siyrilmak için gozlerini yumdu. Birdenbire rüzgárla firtina ugultusu arasinda yaklasan ayak
sesleri duydu. 3ilkinerek gozlerini açti, yirmi÷yirmi bes adim otede, ona dogru yürüyen birisini fark etti. Adam sik
adimlarla yürüdügü için aralarindaki mesafe hizla azaliyordu. Bay 0oladkin gelenin yüzünü iyioe seçtigi zaman
hayret ve dehsetle bagirmaktan kendini alamadi, dizleri kesildi, düseoek gibi oldu. 0n dakika onoe onu geçen
adam gene karsisindaydi! ¥akov Petroviç oldugu yerde mihla-na kaldi, bir çiglik atti, sonra adamin pesinden
kosmaya basladi, onu durdurmak için arkasindan seslendi. Adam bes on adim otede durdu, yüzünü ¥akov
Petroviç'e çevirdi. ¥oldan alikon-dugu için oani sikilmis gorünüyordu. 0oladkin'in ne soyleyeoegini belli dereoede
sabirsizlanarak bekliyordu. Altinda durdugu sokak feneri yüzünü tamamen aydinlatiyordu. 0oladkin titrek bir
sesle,
- 0zür dilerim efendim, yanilmisim galiba... diye mirildandi.
41
0teki ses çikarmadi, hisimla donerek besbelli yitirdigi birkaç saniyenin aoisini çikarmak için eskisinden de hizli
yola devam etti. Bay 0oladkin yaya kaldirimin kenarindaki binek tasina halsizoe çoktü. Bu kadar sasirmakta
hakliydi ama karsilastigi adam hiç de yabanoi gelmiyordu ona... ¬atta 0oladkin kesin olarak onu tanidigina, sik
sik, üstelik pek yakinda gordügüne emindi, belki de daha dün gormüstü... Ama onemli olan bu degildi, zaten
adamin goze çarpan bir ozelligi yoktu, ilk bakista dikkati çekmiyordu. Bütün namuslu insanlar gibi efendi bir
adamdi, belki kendine gore bazi erdemleri vardi, kisaoasi kendi halinde bir adamdi. 0oladkin ona karsi ne nefret
ne de kin, hatta en ufak bir sogukluk duymadi. 0ene de (meselenin onemli yonü buydu) onunla bir daha
karsilasmayi asla istemezdi. $unu da soyleyeyim: Bay 0oladkin adamin adini, soyadini, her seyini biliyordu. lakat
karsi karsiya geldigi zaman, 'Bunun adi, babasinin adi ve soyadi falan filan... dir' demektense olmeyi teroih
ederdi.
0ykümüzün kahramaninin saskinliginin çok mu, az mi sürdügünü, tasin üstünde ne kadar oturdugunu kesin
olarak soyleyemeyiz. 3onunda biraz toparlandi, ardina bakmadan, soluk almadan olanoa hiziyla kosmaya basladi.
1ikaniyordu, bir iki kere ayagi sürçtü, düseoek gibi oldu. 0 sirada obür lastigi de çamura saplandi.
¥akov Petroviç azioik soluk almak için adimlarini agirlastirdi, etrafini hizli hizli süzdü. larkina varmadan
lontanka'ya geçmisti. Aniçkin Koprüsü'nü1 geçerek Nevski'den Liteynaya Caddesi'ne sapmak üzereydi.
Liteynaya'dan yürüdü. 0 anda bir uçurumun dar, çikintili kenarinin tam uounda duran birine benziyordu. Altinda
toprak sallaniyordu, son sarsintiyla toprak kopaoak, adam uçurumun dibine sürükleneoek gibiydi. 0eri çekilerek
korkunç uçurumdan kaçmak için kendinde güç bulamayan adam sonunda, olüme bir an onoe kavusmak
isteroesine uçuruma atlayiveriyor...
¥akov Petroviç kosarken bir yandan da, evine ulasana kadar yolda basina bir seyler geleoegini düsünüyordu:
0rnegin, o
(l)Aniçkin Koprüsü, Neva nehri üzerindedir.
garip adamla ikinoi bir karsilasma gibi bir tatsizlik... Bunun boyle olaoagina emindi zaten! Ama isin tuhafi, o anda
bunu istiyordu: Nasil olsa kaçinamayaoagi için her seyin bir an onoe olup bitmesini, durumun su veya bu sekilde
açiklanmasini istiyordu. vüoudunda bir uyusma, bir gevseklik hissediyor, bütün hareketlerini distan bir kuvvet
yonetiyormus gibi kosuyordu. Kafasindaki düsünoeler kuru çalilara takiliroasina suna buna takiliveriyor ama belirli
bir noktada durmuyordu. Bir aralik, kardan sirilsiklam olmus, soguktan zangir zangir titreyen bir sokak kopegi
pesine takildi. Kulaklarini, kuyrugunu kismis, ¥akov Petroviç'e arada bir ürkekçe bakiyor, yanindan yampiri yampiri
kosuyordu. ¥akov Petroviç'in kafasinda bir düsünoe, çok eski, unutulmus bir olaya ait bir ani çekiç gibi beynine
vuruyor, bunaltiyordu onu. '$u pis kopek de nereden takildi...' diye ofkeyle mirildandi. Birdenbire, ltalyanskaya
3okagi'na saparken esrarli adami yeniden gordü. ¥alniz bu defa adam 0o-ladkin'e dogru degil, onunla ayni
dogrultuda, birkaç adim ilerde, onun gibi kosar adimlarla gidiyordu. lkisi de $estilavoçnaya 3okagi'na girdiler.
0oladkin burnundan soluyordu. Adam dogruoa onun evinin onünde durmaz mi?.. Bir zil sesi, hemen arkasindan
demir sürgünün gioirtisi duyuldu. Avlunun kapisi açilir açilmaz adam hafifçe egildi, içeri daldi. Bay 0oladkin de
arkasindan ok gibi avluya atladi. Kapioinin homurdanmasina aldiris etmeden, kosarak adama yetisti. 0teki, Bay
0oladkin'in oturdugu dairenin merdivenini çikmaya baslarken Bay 0oladkin pesinden kostu. Merdiven los,
rutubetli, kirliydi. 3ahanliklarin hepsi kiraoilarin çesitli hirdavatiyla dolup tasmisti. ¥abanoinin biri, hele boyle geç
vakitte, orada en asagi yarim saat dolasir, aradigi yeri bulana kadar merdivenin de bu berbat yerde oturanin da
oanina okurdu... lakat 0oladkin'in onünden giden adam hiç yabanoilik çekmeden katlari bir bir rahatça çikti.
¥akov Petroviç ona o kadar yakinlasti ki adamin paltosunun etegi bir iki defa burnuna degdi, kalbi duraoak gibiydi.
3onunda esrarli adam 0oladkin'in kapisinin onünde durdu, kapiya vurdu. Petruska sanki kapi ardinda
bekliyormus gibi hemen açti (Bas-
42
43ka zamanda bu durum 0oladkin'i iyioe hayrete düsürürdü) mum elinde, gelenin arkasindan yürüdü.
0ykümüzün kahramani adeta çilgin halde içeri daldi, sapkasini, paltosunu çikarmadan kosar adimlarla koridoru
geçti, odasinin esiginde durdu. Beyninden vurulmus gibiydi. 0lmasindan korktugu ve olaoagini onseziyle anladigi
seylerin hepsi go-j zünün onünde bir bir gerçeklesiyordu. Lsrarli adam da ¥akov Petroviç gibi paltosunu, sapkasini
çikarmadan karyolanin kenarina oturmus, gozlerini kisarak hafifçe gülümsüyor, 0oladkin'e dostça basini
salliyordu. 0oladkin bagirmak istedi - sesi çikmadi. Bir seyler yapmak, karsi gelmek geregini anliyor ama
yapamiyordu. 3açlarinin basinda diklestigini hissetti ve oldugu yerde kendini kaybetti. ¥ol arkadasini tanimisti: Bu
adam kendisi, yani ¥akov Petroviç 0oladkin'den baskasi degildi! Baska bir 0oladkin oldugu halde tipki onun
gibiydi, kisaoasi, her bakimdan onun esiydi...
vl
Lrtesi sabah saat tam sekizde gozlerini açan Bay 0oladkin i
kendini her zamanki gibi yataginda buldu. Bir gün onoeki ola-'
ganüstü haller, dehset verioi, inanilmaz bir karabasani andiran
serüvenler hayalinde bir bir oanlandi. Uüsmanlarinin zalim,
seytanoa nefreti ve en çok bu nefretin son gosterisi 0oladkin'in
kalbini aoi bir siziyla doldurdu. Ama olanlar o kadar tuhaf, akla
sigmaz, gerçege uymaz gorünüyordu ki, inanip oiddiye almak
güçtü dogrusu. Bay 0oladkin bütün bunlari anoak gerçekdisi
bir sayiklama, ani bir manevi sarsinti, bir akil kararmasi olarak
kabul edebilirdi. Bereket versin, hayatta edindigi teorübeyle,
düsmanlarin yapabildikleri çesitli seytanliklarla ahlaksizliklari!
bilmez degildi. vüoudundaki kiriklik, bas, bel agrisi, müthisi
nezle bir geoe onoe yaptigi münasebetsiz gezmeyi ve o sirada!
44
olanlarin bir kismini da olsa dogrulamaktaydi. Laten Bay 0oladkin bir zamandir, arkasindan birtakim dalavereler
çevirildi-ginin farkindaydi: Uairedekilerin, ayaginin altina karpuz kabu-gu koymaya çalistiklarini seziyordu. Ne
yapmaliydi?.. Ltraflioa düsündükten sonra simdilik ses çikarmadan boyun egmeye, bir zaman için ne olursa olsun
itiraz etmemeye karar verdi. 'Belki sadeoe korkutmak için yaptilar... ¥umusakbasliligimi gorünoe üstüme
varmazlar belki...'
¥ataginda gerinerek sizlayan vüoudunu dogrultmaya çalisan ¥akov Petroviç, Petruska'nin gelmesini bekliyordu,
belki bir çeyrek saat bekledi. 1embel herifin disarda semaverle ugrastigini duyuyor ama çagirmaya oesaret
edemiyordu. ¬atta usagiyla yüz yüze gelmekten çekiniyordu. 'Namussuz bu mesele hakkinda kimbilir ne düsünür
simdi?.. 3es çikarmaz ama ne sinsi, ne muzir heriftir o!' 3onunda kapinin gioirtisi duyuldu, arkasindan odaya,
tepsi elinde salina salina Petruska girdi. 0oladkin yan gozle ona bakti, o konuda bir sey soyleyip soyleme yeoegini
sabirsizlikla bekliyordu. Ama Petruska tam tersine, her zamankinden sessiz, suratsiz bir halde duruyordu
karsisinda. 0 da efendisine alttan, sinsi sinsi bakiyor, bir seye kizdigini belli ediyordu. ¥akov Petroviç bunu usagin
bir kere olsun yüzüne dogru dürüst bakmayisindan anladi. Petruska getirdiklerini masaya birakti, ayni sessizlikle
bolmesine dondü. 'Biliyor, her seyi biliyor musibet...' diye soylendi 0oladkin ve isteksizoe kahvaltisina basladi.
Petruska birkaç defa odaya girip çiktigi halde bir sey sormadi. ¥akov Petroviç'in içini derin bir huzursuzluk kapladi.
Uaireye gitmeye oesareti yoktu. 0rada da bir aksiligin onu bekledigi duygusu içini kaplamisti. '¬aydi gittim diyelim,
neyle karsilasaoagim belli degil ki!.. lyisi mi bir süre gorünmeyeyim, oradakilerin durumunu disardan ogreneyim.
Boyleoe kendimi biraz toplar, bütün bunlari saglam kafayla düsünürüm, ondan sonra baslarina eksiyiveririm...'
Bay 0oladkin arka arkaya birkaç defa piposunu doldurup içti, saat dokuz buçuga gelmisti. 'Bu saatten sonra
gidilmez zaten, dedi. ¬em nasil gidebilirim, iyioe hastayim! Kim gorse hasta oldugumu anlar. Uoktoru gonderip
muayene ettirsinler, memnun olurum... be-
45¬m kopaoak gibi agriyor, oksürüyorum, üstelik nezleyim de..j ¥o, bu havada sokaga çikamam ben. 1anri
korusun, büsbütün hastalanir olürüm. Bu mevsimde giden gidene...'
Bay 0oladkin'in bu karardan sonra içi rahatladi. Andrey lilipoviç'den devamsizligi yüzünden isiteoegi azan
simdiden! haksiz buluyordu.(0ykümüzün kahramani bu gibi durumlarda! viodan sesini bastiran bahaneler
bulmakta pek beoerikliydi.) Bu defa da huzura kavustu, piposunu doldurarak ateslemeye bas larken birdenbire
sedirden firladi, bir çirpida giyindi, elini yüzünü yikadi, saçlarini firçaladi, evrak çantasini koltuguna sikistirarak
bürosuna kostu. Kalem odasina girdigi zaman, içinde, basina kotü bir sey geleoek diye belli belirsiz heyeoanli bir
bekleyis vardi. Bir türlü yenemedigi bu tatsiz duyguyu belli etmemeye çalisarak masa sefi Anton Antonoviç
3etoçkin'in yanina kararsiz, çekingen bir halde oturdu. 3aga sola bakmadan bir seyle oyalanmadan onünde duran
evrakla mesgul oldu. Kalem arkadaslarinin alayli, kinayeli sozlerine kulak asmamaya, dünkü olay hakkinda
yakisiksiz imalara, tatsiz sakalara çanak tutmamaya karar vermisti. ¬atta bu yüzden oraya girdikten sonra
kimseye hal hatir sormadi. 0te yandan boyle bir kararsizlik içinde kalmaya da dayanamiyordu. Bay 0oladkin'e en
aoi ihtimalden daha çok kararsizlik, bilmezlik dokunurdu. Bunun için her seyden ve herkesten uzak kalmak
niyetine ragmen dayanamiyor, arada bir basini kaldirarak goz uouyla kalem odasindaki-leri süzüyordu.
Meslektaslarinin yüzlerinden dünkü olaya ait .yeni, ozel bir sey duyulup duyulmadigini, ondan bir sey gizleyip
gizlemediklerini anlamaya çalisiyordu. ¬erkesin o olayla ilgilendigini saniyordu... 3onra kendini yiye yiye o hale
geldi ki kotü bir sonuoa varilsa bile, sorunun bir an onoe açiklanmasini oandan arzuladi. ¥akov Petroviç'in bu istegi
esref saatine rastlamisti galiba: Kuskulari, süpheleri bir çirpida hem de pek tuhaf, hiç beklenmedik bir sekilde
halledildi.
¥anindaki odanin kapisi birdenbire açildi. Kapinin gioirdamasinin pek hafif, oesaretsiz çikmasi girenin onemli bir
kisi olmadigina isaretti. Adam Bay 0oladkin'in masasina yaklasti, sessizoe, çekingen bir halde onünde durdu.
¥akov Petroviç ge-

46
leni basini kaldirmadan usuloa süzdü ve utanoindan kipkirmizi oldu. 3onra devekusu ornegi, kafasini onündeki
kágitlara gomdü. Adam durdugu yerden Andrey lilipoviç'e saygili bir selam verdi. 0 da amirlerin ise yeni baslayan
memurlara gosterdikleri beylik bir tatlilikla,
- ¬os geldiniz efendim. $u masaya oturun lütfen, dedi, Anton Antonoviç'in masasinin yanindaki bos bir masayi
gosterdi. Lvet, oraya, Bay 0oladkin'in karsisina... 3ize vereoegimiz isi de hazirladik. Buyrun.
Andrey lilipoviç nazik bir el hareketiyle sozünün bittigini isaret etti, onündeki kágitlara egildi. Bay 0oladkin tam o
sirada basini kaldirdi. Bayilip yere düsmediyse, boyle olaoagini onoeden hissettigi içindi. llk yaptigi, çevredekileri
bir bir gozden geçirmek oldu. Nasil karsilamislardi bu durumu?.. liskosçular, yavan nükte yumurtlayioilari
saskinliktan agizlarim bir karis açarak korkudan masalarin altina girmisler miydi?.. ¬ayir, sasiran sadeoe Bay
0oladkin'di. 0nu ilgilendiren konu tek kisiyi etkilemedi. Meslektaslarinin bu ilgisizligi 0oladkin'i son dereoe hayrete
düsürdü. Normal bir aklin kabul etmeyeoegi kadar anlamsiz buldu bunu, etraftaki sessizlikten ürktü adeta. Mesele
meydandaydi: Aoayip, çirkin, akla sigmaz bir sey... 1abii Bay 0oladkin bunlari sadeoe aklindan geçiriyor, kendi
kendini yiyordu. ¬aksiz oldugu soylenemezdi dogrusu: 1am karsisinda oturan onun korkulugu, ayibi, dünkü
karabasani ÷ ikinoi Bay 0oladkin'di! ¥ani her zamanki yerinde, saskinliktan agzi bir karis açik, kalemi tutan eli
havada oturan, masa amirinin yardimoisi, silik, silik gorünmekten de hoslanan, halleriyle, yürüyüsüyle bile 'Aman,
ben kimseye dokunmuyorum. 3iz de ilismeyin bana!' diyen bizim ¥akov Petroviç 0oladkin degildi... Baska,
bambaska bir 0oladkin'di bu... Bizim 0oladkin'e tipatip benzeyen, ayni boy ve kalipta, onun gibi dazlak kafaliydi,
giyinisi bile ayniydi. ¥ani benzerlik bakimindan en ufak eksigi yoktu. $oyle ki yan yana duraoak olsalardi iki
0oladkin'den hangisi gerçek hangisi yalanoi, hangisi eski hangisi yeni, hangisi asil, hangisi onun kopyasi,
seçemezdiniz.
L
470ykümüzün kahramani o anda, muzip bir çoougun günese ayna tutarak gozünü kamastirdigi bir adama
benziyordu. 'Nedir bu,' diye düsünüyordu, 'Uüs mü gorüyorum yoksa?.. ¥eni bir olay mi, yoksa dünkünün devami
mi?.. Ne hakla yapiyorlar bunu, kim getirdi bu adami buraya, kim izin verdi?.. Uüs mü, hayal mi gorüyorum?..'
Bay 0oladkin usuloa kolunu çimdikledi, hatta odadakiler-den birini çimdiklemek istedi ama vazgeçti. ¥ok yok, düs
degildi bu, degildi. Bay 0oladkin buram buram terlemeye basladi. Basina olaganüstü, gorülmemis, kimsenin
basina gelmemis bir sey geldigini hissediyordu. Uurum bu dereoe utandirioiydi. Boyle münasebetsiz bir halin
temsiloisi olmak Bay 0oladkin'e ayrioa azap veriyordu. 3onunda o hale geldi ki kendi varligindan süpheye düstü.
¬er seye hazir oldugu halde durumunun ozelligi beklenir sürprizlerden degildi! 3ikinti içinde bunaliyor, vakit vakit
bilinoini, bellegini kaybeder gibi oluyordu. Birdenbire toparlandi, onündeki çalistigi evraki hiç düsünmeden, adeta
fark etmeden çalakalem yazdigini gordü. ¥azdigini denetlerken okudugunu anlamadiginin farkina vardi. 1am o
sirada, yerinde sessizoe oturan oteki 0oladkin ayaga kalkti, besbelli bir is için bitisik odadaki kaleme gitti. Bay
0oladkin arkasindan bakti, sonra etrafina goz gezdirdi, her sey eskisi gibiydi. 0rtalikta yalniz kalem oizirtisi,
çevrilen sayfalarin hisirtisi bir de Andrey li-lipoviç'in masasindan uzakça oturanlarin aralarinda fisiltili konusmalari
duyuluyordu. Bay 0oladkin Anton Antonoviç'e bakti. Bulundugu durumla ilgili düsünoeleri yüzünden açikça belli
oluyordu. lyi yürekli masa sefi kalemini masaya birakti, ozel bir içtenlikle ¥akov Petroviç'in saglik durumunu sordu.
Bay 0oladkin silkindi:
- Ben mi Anton Antonoviç?.. Çok sükür... Çok iyiyim Anton Antonoviç... Lvet, simdilik bir seyim yok Anton
Antonoviç... Lvet, simdilik bir seyim yok Anton Antonoviç...
3on sozlerinde, agzindan düsürmedigi 'Anton Antonoviç'e karsi belli belirsiz bir güvensizlik seziliyordu. Masa sefi
hep o babaoan haliyle,
48
- 0yle mi? Memnun oldum, dedi. Biraz rahatsiz oldugu-LuLu sandim da... ¬avalar malum... Çesitli salginlar bir
yanlan... Biliyor musunuz...
- Lvet evet, biliyorum Anton Antonoviç! diye atildi 0oladkin. var birtakim salginlar... (0ozlerini Anton Antonoviç'e
dikerek devam etti) Bakin Anton Antonoviç... Nasil soyleyeyim bilmem ki... Uaha dogrusu nereden baslayaoagimi
kestiremiyorum. Anton Antonoviç!
- Lfendim? $ey... Kusura bakmayin ¥akov Petroviç, ne 'demek istediginizi pek anlamadim. Bir üzüntünüz mü var,
daha açik konussaniza.
0oladkin'in gozlerinin nemlendigini goren iyi yürekli Anton Antonoviç onun hesabina duygulandi. 0oladkin
devamla,
÷ Ben, sey... Buraya yeni gelen memur var ya, Anton Antonoviç... lste bu memur... dedi ve sustu.
-Ne var?
÷ Uemek istiyorum ki Anton Antonoviç, subemize yeni bir
memur geldi...
- Lvet. 0nun da soyadi sizinki gibi 0oladkin...
- Nee?.. diye bagirdi ¥akov Petroviç, 0oladkin mi?..
- Lvet. ¥oksa kardesiniz mi?
- ¬ayir Anton Antonoviç, asla!
- ¥a!.. Bakin, ben onu yakin bir akrabaniz sandim. Ayni aileden gibisiniz.
0oladkin saskinliktan tas kesildi, bir an konusamaz hale geldi. Lvet, goze batar bir benzerlik vardi aralarinda. Bu
gorülmemis, gerçekten yüz binde bir insanin basina gelen hal en dikkatsiz adamin gozüne batardi, birbirlerinin
ayna hayaliymis gibi benziyorlardi. 0ysa ki Anton Antonoviç bu benzerligi sadeoe 'bir ailedenmis gibi' diye
nitelemisti.
÷ 3ize bir sey onereoegim ¥akov Petroviç, diye devam etti masa sefi. 3iz bir doktora gidiverseniz... 0orünüsünüz
pek iyi degil, gozleriniz bir tuhaf... Bakisiniz falan...
- 0yle... Ben de bir seyler hissediyorum Anton Antonoviç... Ama size su memuru sormak istiyordum da...
- Buyurun sorun.
0teki, l:4
49- Uemek istiyorum ki, Anton Antonoviç, bu adamda b: ozellik gozünüze çarpmadi mi?
- Ne gibi?
÷ $ey... birisiyle... ornegin benimle sasirtioi bir benzerli bulmadiniz mi? Laten, demin, bizim ayni aileden olup
olmadi gimizi sordunuz. lkizler arasinda benzerlikler olur ya...
Anton Antonoviç biraz düsündü: i
- Lvet, dedi, (benzerlik konusu henüz dikkatini çekme misti galiba.) 0yle ya! Pek dogru, olaganüstü bir benzerlik.
lkil nizi birbirinize karistirmak bile mümkün.
Anton Antonoviç git gide artan ilgiyle devam etti: j
- 3ize bir sey soyleyeyim ki ¥akov Petroviç: 0erçekten birbirinize tipkisi tipkisina benziyorsunuz. Uemek siz bunu
he men fark ettiniz? Uogrusu ben, baslangiçta dikkat etmemisti Lvet, olaganüstü bir benzerlik! 3iz burali degilsiniz
galiba?
÷ ¬ayir Anton Antonoviç, burali degilim.
- Bu adamoagiz da disardan gelmis... Belki memleketliniz' dir? 3ormak ayip olmazsa, anneniz en çok ne tarafta
oturmus lar?
0oladkin masa sefinin son sorusunu oevaplandirmadi, te lasla,
- Uemek adam burali degil, oyle mi Anton Antonoviç? di ye sordu.
÷ 0yleymis. i
Çenesi düsükçe Anton Antonoviç konusma firsatini kaçir-mazdi:
÷ 0erçekten pek tuhaf, diye devam etti. lnsan bazen ne ilginç seylerle hiç ilgilenmeden, aldirmadan geçiyor...
Ama siz üzülmeyin, olur boyle haller. Bakin size buna benzer bir oykü anlatayim: 1eyzemin basindan geçti. Kadin
olmeden onoe kendini çift gormeye baslamis...
- $ey... Affedersiniz sozünüzü kestim Anton Antonoviç. 3ize bir sey soraoagim: Bu memur nasil, ne sekilde girdi
buraya?
- 0ldukça kolay. 0len 3emyon lvanoviç'in yerine aldilar. $u 3emyon lvanoviç'i düsünüyorum: Lavallinin ardindan
birbi-
50
inden küçük üç çoouk kaldi... Karisi geçenlerde Lkselansin lyaklarina kapanmis... Ama isittigime gore kadinin
parasi varis. var ama sakliyor...
- Ben su bizim isten bahsediyordum Anton Antonoviç...
- Ne gibi?.. ¬a su sorun!.. Canim ne diye bu kadar ilgileniyorsunuz bununla?.. uzmeyin kendinizi. Ne var bunda,
hem elinizden ne gelir ki? Cenabi ¬ak oyle yaratmis onu... 3iz isyan ederek büyük günaha giriyorsunuz. Aklimin
yettigi kadar, sizin bunda en ufak suçunuz olmadigini anliyorum. Uünyada ne harikalar, ne muoizeler var - tabiat
ananin oilvesi bu, bizden sorulmaz. Aklima ornek olarak geldi, siz de duymussunuzdur belki. 3iyamli mi ne, ikizler
varmis. 3irtlarindan birbirine yapisik... ¬ayatlari oyle geçiyormus, beraber yiyip içiyorlar, bu sayede dehsetli para
kazaniyorlarmis.
- Ama izin verin Anton Antonoviç...
- Anliyorum, hak veriyorum size. Lvet. Ama ne yapalim? Benoe üstüne düsüp bu kadar tasalanmaniza gerek yok.
Ne var yani? Adam her memur gibi bir memur, hem eli ise yatkin adama benziyor. Adinin 0oladkin oldugunu,
disardan geldigini soyledi, 7. dereoeden memurmus... Lkselans konustu kendisiyle...
÷ Lkselans ne buyurdular aoaba?
- Bilmem vallahi. lsittigime gore, adam halini arz etmis: Lkselansin yüksek himayesinde çalismak istedigini
açiklamis... Keratanin kafasi isliyor anlasilan! 1abii torpilli geldi. Bizde bunsuz adami ise alirlar mi hiç!
- Kim aoaba?.. ¥ani bu çirkin ise burnunu sokan kim demek istiyorum.
÷ Kuvvetli bir iltimasmis. Lkselans Andrey lilipoviç'le konusurken yüzü pek gülüyordu.
- 0yle mi?
- Lvet. Adami buraya almaya razi olduklarini da soyleoe, gülümseyerek soyledi. ¥alniz iyi çalismak kosuluyla kabul
ettiler.
- Peki, sonra?.. Bana biraz umut veriyorsunuz Anton Antonoviç. Aman devam edin ne olur?
51÷ Aa, ne oluyorsunuz oanim, nedir bu haliniz? vallahi i tünde durulaoak bir sorun degil. uzülmeyin,
kuskulanmayi ortada telaslanaoak bir sey yok.
÷ ¥ok ya... Bir sey daha soraoaktim Anton Antonoviç: selans baska seylerden... ornegin benden soz açmadilar mi?
- Ne gibi? ¥ok oanim, lafi bile olmadi. 0erçi sorun oldu] ça ilgi çekioi ama bastan... Lvet, bastan ben de hemen
heme farkina varmadim... 3iz beni uyardiniz. Ama tekrar soylüyorum ¥akov Petroviç, akliniza bir sey gelmesin,
Lkselans bununla i gili hiçbir sey soylemediler.
Anton Antonoviç sozünü bitirdikten sonra ayaga kalkti.
- Ben de Anton Antonoviç...
- Kusura bakmayin ¥akov Petroviç, lafa daldim... surada aoele bir evrak var, dosyalara bakaoagim.
0 sirada Andrey lilipoviç'in kibaroa çagirisi duyuldu:
- Anton Antonoviç, Lkselans sizi sordular.
- 0eliyorum Andrey lilipoviç, hemen geliyorum! j Anton Antonoviç masadan kaptigi bir tomar kágitla onoe
Andrey lilipoviç'e sonra Lkselans'in odasina kostu.
'Nasil sey bu?' diye düsünüyordu 0oladkin. 'Uemek du rum boyle... Rüzgár bu yandan esmeye basladi... lena
degil. ls) tatliya baglamak istiyorlar galiba...' j
0ykümüzün kahramani ellerini ovusturuyor, sevinoindeii iskemleden kopup uçaoak gibi oluyordu. 'Uemek bizim
sorun sadeoe siradan bir seymis: Baksaniza sudan bir sonuoa baglayip bir hiçle bitiriyorlar... Bizimkiler de ses
çikarmiyorlar, isleri ba sindan askin sanki haydutlarin! Pekálá. Ben insanlari severim: her zaman severdim ve her
zaman saygi gostermeye hazirim. 0erçi su Anton Antonoviç'e pek güvenemem: Adamoagiz ko-oadi artik, saçlari
bembeyaz oldu, iyioe de bunadi. Bu isin en hos, en tatli tarafi ÷ Lkselans'in üstünde durmamasi. Çok iyi, çok
memnun oldum dogrusu! ¥alniz Andrey lilipoviç'le konusurken gülüsmeleri nedendi aoaba? $u kart horoz Andrey
lili-poviç'in burnunu sokmadigi yer yok. llle kara kedi gibi yolu-mun 'üstüne çikaoak... lnsana ugursuzluk
getirmeden yapamaz] münasebetsiz herif!'
52
Bay 0oladkin yeniden etrafindakiler! süzdü, içi gene umutla doldu. 0te yandan kotü, sinsi bir düsünoe yavas yavas
huzurunu kaçirmaya basladi. ¬atta aklina soyle bir sey geldi: Uaireden çikarken ya da bir is bahanesiyle memur
arkadaslara .sokularak mahut konuyu kuroalamak... 3oz arasinda su gorülmemis benzerlikten soz açaoak,
tuhafligi ve komikligiyle biraz alay da edeoekti... Boyleoe durumun oiddiyetini anlayaoakti. Ama sonra vazgeçti:
'Belli olmaz, bunlarin hepsi saman altindan su yürüten takimdan...' diye düsündü, alnina bir fiske vurdu. '¬uyun
kusunu senin, hemen oosup, tasmaya baslarsin. 1abii içimiz-disimiz bir de ondan... Ama bu kadar aoeleye gerek
yok ¥akov Petroviç, biraz agir ol.' Bay 0oladkin kalbine dogan umutla yeniden oanlandi, olmüs de dirilmis gibi
oldu. 'Bes yüz pud1 kalkti üstümden sanki!.. Uemek bütün sorun bundan iba-retmis. 0erçekten üzülmeye
degmezdi. Krilov'un' dedigi gibi, Kutu ne kadar da kolay açiliyormus!.. Uogru soylemis. Laten yaman masaloi idi,
her tasin altindan çikardi su Krilov Baba! 0teki'ne gelinoe, güle güle. çalissin, kimseye engel olmadan, kimseye
satasmadan çalissin dursun. Bana ne!'
Bay 0oladkin düsünoelerine dalmisken vaktin nasil geçtiginin, paydos saatinin yaklastiginin farkina varmadi. 0noe
Andrey lilipoviç sapkasini aldi, arkasindan obür memurlar sokün ettiler. Bay 0oladkin biraz bekledi, kalem
arkadaslari dagildiktan sonra en arkadan çikti. 3okakta oennete kavusmus gibi oldu. Cani biraz dolasmak istedi.
¥olun uzayaoagina bakmadan Nevski'de ufak bir tur yapmaya karar verdi. ¥olda akli hep o konuyla ilgiliydi: 'Bu da
kader iste... Uurum nasil degisti, is nereye yoneldi... ¬ava da düzeldi, kar tuttugu için kizaklar islemeye basladi.
Biz Ruslari kisin sogugu paklar, sogugu severiz... Rus halkini severim dogrusu... Ah ilk karla tavsana çikmali... ¬ey
gidi!..'
lsin tuhafi, bu tatli, neseli düsünoeler arasinda da o yapiskan huzursuzluk içini sinsioe kemiriyordu. 0yalanmak
için, ¥arin gelse de soyle bir '0h' desem' diyordu. 'Peki ama ne var
(l)Bir pud: 1065 kilogramdir.
(2)Lafontaine üslúbunda manzum masallar yazan bir Rus masaloisi.
53sanki? $unu aklimdan bir bir geçirip çozümleyeyim bari. ¬a,
¥akov Petroviç dostum, islet kafani bakalim. Adam tipki sai
benziyorsa ne var bunda?.. 0 ayri, ben ayriyim, vizgelir ban
Ayni yerde çalismaktan da bana zarar gelmez. 0erçi durunu
muzda bir tuhaflik yok degil... $u 3iyam ikizleri meselesi
Adam sen de, 3iyamlar baska... hem onlar ikizdi. Ama nioe b
yük kisilerin de kendine gore aoayip halleri vardi. Kooa 3uv-
rov'un1 horoz gibi otmek ádeti oldugunu tarihten biliyoruz]
1amam! $imdi de siyasete daldim!.. Canim, bunlar büyük kisi
ler, prensler, maresaller filan, ben kendimi düsüneyim. Kimse
den pervam yok, kalbim temiz, düsmanlara metelik vermem
Lntrikaoi degilim ve bunlarla ovünürüm. lçim÷disim bir, geçimli, yumusakbasliyim!'
j
Bay 0oladkin birdenbire irkilerek durdu, yutkundu, bütün
vüoudundan bir ürperme geçti, bir an gozlerini kapadi. 3onra
onu korkutan seyin sadeoe hayal oldugunu umarak tekrar açti
ürkek ürkek sag tarafa bakti. ¬ayir, hayal degildi bu. 3abahki adam, yeni meslektasi, küçük küçük adimlarla tam
onun yanin
dan yürüyor, yüzüne siritarak konusma firsati kolluyordu. Llli,
adim kadar ne o ne de Bay 0oladkin agiz açmadan yürüdüler,
Bay 0oladkin, içinde yok olmak isteroesine paltosuna sariliyor,
sapkasini burnuna kadar indiriyordu. 0tekinin de hem paltosu
hem sapkasi ¥akov Petroviç'in sirtindan çikmis gibi ayniydi... j
0ykümüzün kahramani yanindakinin yüzüne bakmamaya!
çalisarak fisilti halinde, !
÷ Beyefendi, yanilmiyorsam yollarimiz ayri, dedi. Kisa bir, sessizlikten sonra, ÷ ¬atta buna eminim, diye ekledi. Ne
demek istedigimi anladiniz tabii.
0teki hemen oevap vermedi. Biraz çekinerek,
- 3izden bir sey rioa edeoektim de... 0zür dilerim... dedi. Burada kimseyi tanimiyorum, kime basvuraoagimi
bilmiyorum. Bulundugum durum çok sey... tekrar affinizi dilerim. 3abah da-irede bana ilgi ile baktiniz gibi geldi de
onun için... Ben de ilk bakista isindim size.
(l)lll. Petro ve Büyük Katerina zamaninda ünlü bir general.
54
Bay 0oladkin içinden nazik meslektasini oehennemin dibi-me yolladi. 0teki devamla,
- Beni dinlemek lütfunuzu esirgemeyin ¥akov Petroviç, yalvaririm size! dedi.
- lyi ama biz, sey... 0lmaz burada... Lvime gidelim bari. Nevski'nin karsi yanina geçelim, orasi daha tenha, daha
uygun olur, yan sokaklardan geçeriz.
0oladkin'in arkadasi basim egdi, hafif bir sesle,
- ¬ay hay efendim, yan sokaktan gidelim... diye mirildandi. 3esiyle, oevabin sekliyle bulundugu durumu
begenmezlik etmeye hakki olmadigini, yan sokaklardan da pekálá yürüyeoegini belirtiyordu.
Bay 0oladkin yeni meslektasini pesine takip yürüdü. ¬álá saskin, ne yaptiginin pek farkinda degildi.
vll
Lvine girerken akli basina geldi. lçinden 'Amma da oküz kafaliymisim!' diye küfretti kendine. 'Ne vardi herifi
pesime takaoak!.. Kellemi bile bile satir altina koydum simdi. Petruska bizi yan yana gorünoe kimbilir ne düsünür.
Kopoglusu her seyden nem kapar...'
¥aptigina bin kere pisman olan ¥akov Petroviç geri donemezdi artik. Kapiyi vurdu, Petruska açti, misafirin ve
efendisinin paltolarini aldi. Bay 0oladkin usagini belli etmeden süzdü, yüzünden ne düsündügünü anlamaya
çalisti. Büyük bir hayretle, Petruska'nin degil saskinlik gostermek, tersine, boyle bir sey olaoagini beklermis gibi bir
halde oldugunu gordü. ¬er zamanki suratsizligi üstündeydi, birisine saldiraoak gibi gozlerini devire devire
bakiyordu. 'Bu da oyle.. Birisi büyü mü yapti?..' diye düsündü 0oladkin. '¬epsinde bir hal var bugün. $eytan karisti
ise, yüzde yüz...'
55Misafirini odaya aldi, yer gosterdi. 0tekinin rahat bir ha yoktu. Lv sahibinin bütün hareketlerini ürkek, teslimiyet
dol bakislarla izliyor, hakkinda ne düsündügünü anlamak istiyor g biydi. Uurusunda bir küçülme, ezilme, bir
zavallilik vardi. ¥a paoagimiz kiyaslama yerindeyse, o anda, baskasinin sirtinda: alip vüouduna gore pek küçük
gelen bir elbiseyi giymis gibiydi. Kollari dirseklerine, beli ensesine çikmis, kisaoik yelegini ikide-bir çekistirerek ne
rahat oturabiliyor, ne kimsenin yüzüne ba kabiliyordu... Káh yerin dibine geçip yok olmak istiyor, káh çev
resindekilerin yüzlerine bakarak ondan soz açan, onunla egle nen var mi diye kulak kesiliyordu.
Bay .0oladkin sapkasini penoereye koydu. Pek kenara koy-mustu galiba, sapka yere düstü. Misafir hemen atilarak
sapkay, kaldirdi, tozlarini oeketinin yeniyle süpürdükten sonra tekrar penoereye koydu. Kendi sapkasini da yere,
uouna ilismis oldu-gu sandalyenin yanina birakti. Bay 0oladkin adamin bütün hal-lerinden ona ne kadar ihtiyaoi
oldugunu anlamakta geoikmedi Rahatladi, soz açmasini bekledi. Ama misafir bir türlü konusmuyordu,
utandigindan mi, saygi gostererek soz hakkini ev sahibine biraktigindan mi, belli degildi. 1am o sirada odaya Pet-
ruska girdi. Kapidan, misafirle efendisinin oturduklari yone bakarak kaba, kisik bir sesle yarim agizdan:
- ¥emegi iki kisilik mi getireyim? diye sordu. Bay 0oladkin bir an booaladi:
÷ Bilmem... $ey... siz... Lvet, tabii, tabii... lki kisilik getir oglum.
Petruska çikti. Bay 0oladkin misafire bakti. 0teki kulaklarina kadar kizardi.
Bay 0oladkin aslinda iyi yürekli bir insandi. Adamin durumunu hemen kendi gozüyle açikladi: 'Lavalli ise baslayali
bir gün oldu. Besbelli bundan onoe epey sikinti çekmis fukara... Belki vari yogu÷sirtindaki elbise... 'Belki karnini
doyuraoak parasi bile yok... Ama boyle olmasi da daha uygun benim için...' Misafire donerek:
÷ Affedersiniz, size onoeden... diye basladi, yutkundu, adeta mahouplukla:
56
- Adinizi bagislar misiniz efendim? diye sordu.
- Adim mi? Adim... sey... ¥akov Petroviç...
Adam bunu ozür dileroesine, duyulur duyulmaz bir sesle fisildadi. 0nun adinin da ¥akov Petroviç olmasi bir
suçmus gibi bir hal takindi. 0oladkin gizleyemedigi saskinlikla:
- ¥a-kov Pet-ro-viç... 0y-le mi? diye tekrarladi.
- Lvet efendim. Adasiniz sayilirim.
Misafir gülümseyerek, sakalasir gibi soyledi bunu, ama hemen toparlandi. Lv sahibinin halinden sakalasaoak
durumda olmadigini anladi, oiddilesti, hatta bozuldu biraz.
- Pek güzel, dedi 0oladkin. 3akin gorünmeye çalisarak:
- lzin verirseniz bir sey soraoagim, diye devam etti: 3ize ne gibi... ne bakimdan... yani benden...
Misafir yerinde dogrularak sozünü kesti:
- 3izin ne kadar iyi yürekli, erdemli bir insan oldugunuzu bildigimiz için basvurmaya, ilginizi, himayenizi rioa
etmeye oesaret ettim ¥akov Petroviç.
Aoeleyle ara kelimeleri seçerek, saygili bir sesle konusuyordu. Bir yandan kendini düsünmemek için fazla
yaltaklanan, onu küçülteoek sozler kullanmamaya çalisiyor, ote yandan ev sahibine saygisizlik etmemek için
konusurken esitlik havasi vermekten belli edeoek kadar kaçiniyordu. Bu haliyle, sirtinda yamali frakla, oebinde
asillik kimligiyle avuç açmayi henüz pek beoeremeyen kibar dilenoiye benziyordu.
Bay 0oladkin bakisim odanin duvarlarinda, karsisinda oturan adamda gezdirdi:
- Beni mahoup ediyorsunuz, dedi. Neyle... yani ne bakimdan faydali olabilirim size?
- ¥akov Petroviç, sizi gorür gormez sevdim. Kusurumu bagislayin, güven, sonsuz bir güven duydum, size siginmak
istedim... ¥oksul, kimsesiz bir adamim ben, çok çektim... Burada kimseyi tanimiyorum. lyi yürekli, üstelik adasim
oldugunuzu ogrendigim zaman...
Bay 0oladkin yüzünü hafifçe eksitti.
57÷ ... Lvet, hem adasiz, hem memleketliyiz ¥akov Petrovii diye devam ediyordu misafir. Bunun üzerine size
basvuru aoikli durumumu anlatmayi düsündüm.
Bay 0oladkin biraz tuhaflasti.
- vallahi bilmem ki ne soyleyeyim?.. ¬ele yemegimizi yelim, sonra konusuruz.
Misafir basini, 'Nasil isterseniz' anlaminda egdi, Petruska sofrayi hazirladi, yemegi getirdi. Misafirle ev sahibi
karsilik oturdular. lkisi de aoele ettigi için, yemek çabuk bitti. Lv sah binin yüzü pek gülmüyordu, her seye, ayrioa,
o günkü yemegi pek ahim sahim olmadigina da kiziyordu. 0elene iyi bir seyler ikram etmek arzusundan baska,
zügürdün biri olmadigini gos termek istiyordu. Misafirin hali pek süklüm püklümdü. Bir di] lim ekmegi bitirdikten
sonra ikinoisine el uzatmaya çekiniyor yemeklerin iyi parçalarini ev sahibine birakiyordu. ¬er an, eri ufak seyler
için tesekkür ediyor, yemegin son dereoe lezzetli ol-dugunu, esasen pek aç olmadigini tekrarliyordu. 3ofradan
kalk-tilar. ¥akov Petroviç piposunu yakti, misafirler için bulundur-dügü pipoyu da adasina sundu. 1ekrar karsilikli
geçtiler, misafir maoeralarini anlatmaya basladi.
0bür 0oladkin'in oyküsü üç-dort saat sürdü. Aslinda maoerasi inoir çekirdegi doldurmayaoak kadar onemsiz ve
basitti. 1asrada çalistigi bir dairede savoilarla yüksek kademeden memurlar arasindaki çesitli entrikalari, ahlaksiz
birisinin ihbariyla yapilan teftisten sonra amirlerinin hep birden degismesini uzun uzun anlatti. 0na gelinoe, bu is
de kurunun yaninda yanan yas: durumundaydi... lhtiyar teyzesi Pelageya 3emyonovna'dan bah-setti... 3onunda,
kuyusunu kazan düsmanlari yüzünden issiz kalmis, yaya olarak Petersburg'a gelmisti. 0raya buraya basvurarak is
aramis, elinde avuounda ne varsa yemis tüketmis, neredeyse sokakta yataoak hale gelmisti. lyi yürekli bir dostu
onu kayirmis, bu isi bulmustu.
¥akov Petroviç'in misafiri maoerasini anlatirken agliyor, musamba parçasi haline gelen mavi, kareli mendiliyle
gozyaslarini siliyordu. Bir ev tutaoak, hatta üst bas yapaoak parasi olma-
58
digini, sirtindaki elbiseyi birkaç günlügüne bir dostundan aldi-gini açikladi.
Bizim 0oladkin, oykü aslinda onemsiz oldugu halde duy-'ulandi, her sozü içine isledi, çünkü her biri içinde kalan
kusku ve süphe kalintilarini yavas yavas kaldiriyor, kalbini neseye, ozgürlüge kavusturuyordu. 0ykünün sonunda
Bay 0oladkin kendini bir 'budala' sifatiyla nitelendirdi. ¬er sey ne kadar sade, ne kadar dogaldi! Bunoa kuruntuya,
üzüntüye ne gerek vardi?.. 0erçi su benzerlik sorunu vardi, vardi ama, bunun kimseye zarari dokunmuyordu ki.
Ayrioa, misafiri ona siginiyor, korumasini istiyordu. 1alihsizliginden yakinirken ne kadar saf, zavalli, basit bir hali
vardi adamoagizin! Belki ev sahibine bu garip benzerligi yüzünden utaniyordu bile...
Bay 0oladkin'in karsisinda süklüm püklüm otururken gozünün içine bakiyor, en ufak bir hizmette bulunmak, bir
istegini yerine getirmek için adeta firsat kolluyordu. Konusma sirasinda 0oladkin'in her sozünü dogruluyor,
üzerine atiliroasina fikirlerine katiliyordu. Arada bir kazara 0oladkin'in düsünoesine aykiri bir sey soylediginin
farkina varirsa hemen sozünü geri aliyor, düsünoe ve soz birligi saglamaya çalisiyordu. 3ozün kisasi, ev sahibini
oyle etkiledi ki, o da sonunda misafirini her bakimdan hos, sevimli tutmaya basladi. Çay hazirlandi. 3aat dokuza
geliyordu. Bay 0oladkin iyioe açildi, neselendi, misafiriyle gevezelige daldi. Keyifli oldugu zamanlar merakli seyler
anlatmayi seven ¥akov Petroviç baskentin ozelliklerinden, eglenoe yerlerinden, dogal güzelliklerinden, tiyatro ve
kulüplerinden, Brü-liv'in son tablosundan soz açti. lngiltere'den Petersburg'a, sirf Letni Bahçesi'nin demir
parmakliginin oymalarini gormek için iki lngiliz'in gelip, parmakligi gordükten sonra hemen memleketlerine nasil
dondüklerini anlatti. 3onunda soz, çalistiklari daireye geldi. ¥akov Petroviç, 0lsufi lvanoviç'le Andrey lili-poviç'ten,
Rusya'nin günden güne, saatten saate yetkinlesmesinden bahsetti. Bir siirin, 'Bugün, soz bilimlerinin gelisme
günüdür...' dizesini hatirladi. Ardindan '3evernaya Pçela'da1 okudu-
(1)'3evernaya Pçela' Rusça, 'Kuzey Arisi' demektir.
59gu bir fikrayi iletti, Baron Brombeus'a1 dokundurdu. ¬indistan
da bulunan dev boga yilanini tarif etti... Uaha neler, neler z
latti! Artik keyfi yerindeydi, eski huzuruna kavusmustu. lkin
si, düsmanlarindan korkmak soyle dursun, hepsiyle dovüsme
hazirdi. uçünoü sorun - koruyuou rolünde idi, sevapli is yap-
yordu. ¥alniz nedense bu haliyle gene de içinde, ta kalbinin d
rinliginde minnaoik bir kurdun gizlendigini hissediyordu. Uü
geoe 0lsufi lvanoviç'lerde olanlar aklina geldikçe içi bir hi
oluyordu. Bunun boyle olmamasi için neler vermezdi simdi
3onunda omuz silkti, 'Ne yapalim, oldu bir kere!..' diye düsü
dü, bundan sonra daha hesapli hareket etmeye, boyle potla
kirmamaya karar verdi. Bunun üzerine Bay 0oladkin yenide
oostu, oam biraz eglenmek istedi: Petruska'ya bir sise rum ge
tirmesini soyledi. Punç yaptilar. Misafirle ev sahibi karsilikli b
rer, ikiser bardak içtiler. Misafir oana yakin ev sahibinin gozle
rinin içine minnetle, sadakatle bakiyordu. Bir aralik koruyuou
sundan kalemle bir parça kágit istedi, yazarken bakmamasin
rioa etti. Bir seyler karaladiktan sonra kágidi ev sahibine uzatt
Bu, dort satirlik bir siirdi. Pek duygulu, oldukça düzgün bir üs
lúpla, güzel, muntazam bir yaziyla yazilmisti, herhalde nazil
misafirin kaleminden çikmisti:
'Beni unutaoak olursan Ben seni unutmayaoagim, ¬ayatta her sey olabilir, 3en de unutma beni!..'
i
0ozleri yasaran Bay 0oladkin, misafirini kuoakladi. lçinde oyle taskin bir duygulanma vardi ki, bázi sirlarini
açiklamaktan çekinmedi. 1abii bunlarin bas konusu Andrey lilipoviç'le Kla-ra 0lsufyevna idi. Misafirine:
- Biz seninle bundan sonra et-tirnak oluruz ¥akov Petro-] viç, dedi. 0zbeoz iki kardes gibi geçinir gideriz. ¬er
seyimiz be-, raber olaoak. Biz de kurnazlik edip otekilere oyle tuzaklar ha-zirlariz ki, agizlan açik kalir! ¥alniz sakin
kimseye güvenip açil-
(l)Baron Brombeus, hioivler yazan bir mizahçinin takma adi.
60
ha ha! Ben seni biliyorum, karakterini anladim: lçin-disin bir, emen her seyini ortaya dokersin. 0lmaz oyle. 3en
onlardan zak dur kardesim, benden sana ogüt!
Misafir Bay 0oladkin'e hak veriyor, tesekkür ediyordu. 3o-unda o da duygulanarak agladi. Bay 0oladkin içten,
titrek bir
sesle:
÷ Beni dinle ¥asa, diye devam etti. lstersen buraya gel, bir
üre yanimda oturursun. lstersen temelli kal, geçinip gideriz, ie olaoak - senin kimsen yok, benim de oyle... $u garip
ben-,erligimizden yana sikilma, sikáyetçi de olma, günah... tabiat vergisi... 1abiat anamizin oilvesi... 0yledir
kardesim. 3eni sevdigim, kardesçe sevdigim için soylüyorum. Birlesirsek hepsine dünyayi ters gosteririz biz!
Punç'un üçünoü ve dordünoü bardagindan sonra Bay 0o-adkin iki sey hissetti: 3onsuz mutluluk ve ayaklarinda
müthis bir dermansizlik... 1abii misafire geoeyi orada geçirmesi teklif edildi, sandalyeler yan yana konularak bir
yatak uyduruldu. Kü-Çük 0oladkin, bir dost evinde kuru tahtada da çok rahat yatil-digini, boyle seylere
aldirmadigini, kendini oennette gibi mutlu hissettigini soyledi. 0mrü boyunoa geçirdigi ve belki daha da geçireoegi
aoilara yeniden degindi. Büyük 0oladkin, onu teselli etti, 1anri'dan umut kesmemek gerektigi yollu ogüt verdi.
0teki hak veriyor, zaten 1anridan baska kimseye güvenmedigini soylüyordu. Büyük 0oladkin duygulandi, uykusu
arasinda bile 1anri'nin adini anan o 1ürklerin tanri severligini ornek gosterdi. Bu konuya dokununoa bazi
bilginlerin, Müslümanlarin peygamberi Muhammet hakkinda uydurduklari iftiralari çürüttü, 0'nun degerli bir
siyasetçi oldugunu soyledi. 3onra, kitaplardan birinde Cezayir'deki berber dükkánlari hakkinda okudugu $eyleri
anlatti, sarkilarin safligina epey güldüler. Ama afyonun etkisiyle sahlanan taassup gosterileri üzerinde durmadan
da geçemediler.
Artik yatma zamani gelmisti. Misafir soyunurken Bay 0oladkin disari çikti. Bunu biraz da iyi yürekliliginden yapti:
Adamoagizin sirtindaki gomlegini belki de, pek temiz, saglam olmadigini düsünerek onu mahoup etmek
istememisti. ¬em
61Petruska'yi yoklamayi düsündü. Boyle bir günde herkesi mut-neseli gormek istiyordu. Nedense Petruska
konusunda Bay ladkin'in içi rahat degildi.
usagin bolmesine girinoe içten, yumusak bir sesle:
- 3en de yat artik Petruska, dedi. ¥arin sekizde kaldin beni. Anladin mi Petruska?
3on dereoe yumusak, tatli konusuyordu. Petruska ses karmadi. ¥ataginin yaninda bir seyle ugrasmaktaydi. Lfen
girerken basini o yana çevirmeye bile lüzum gormemisti.
- Uuydun mu Pyotr? diye tekrarladi Bay 0oladkin. ¥a bilirsin artik, yarin sabah tam sekizde uyandiraoaksin beni.
ladin mi?
- ¬atirimda. Bilmez miyim?
- Biliyorsun tabii Petruska. Bunu sirf senin de rahat mutlu olman için soylüyorum. Bak hepimiz su anda mutluyu
3en de rahatina bak oglum. ¬aydi hayirli geoeler Petruska ¥at, uyu oglum, uyku çalisanlarin hakki... 3akin aklina
bir s gelmesin...
Bay 0oladkin basladigi sozü bitirmeden kesti. 'Biraz faz.
kaçti galiba... Laten hep oyle yaparim, ille de olçüyü kaçil
rim...'
Kendi kendine kizarak Petruska'nin odasindan çikti, usa
gin kabaligi kirdi onu: 'Keratanin mendebur suratina gülüyo-
ruz... Lfendisi pohpohluyor da, namussuzun aldirdigi yok! $
mariklik vallahi!.. usak milleti boyledir zaten!'
¬afifçe yalpalayarak odasina donen ¥akov Petroviç misa
firini yatmis buldu. ¥ataginin kenarina iliserek yeniden geveze
lige basladi. Basini sallayarak, fisiltili bir sesle takildi ona:
÷ $unu bunu bilmem ama, bana karsi suçlusun ¥asa! U mek adasimsin ha, bak su ise yahu!
Misafiriyle bir süre senli÷benli sakalastiktan sonra ona d iyi geoeler diledi, yatmaya gitti. 0teki 0oladkin hemen
horla maya basladi, büyük 0oladkin yatarken için için gülüyordu 'lyioe sarhos oldun ¥akov Petroviç, sarhossun
kooa herif! 3en gidi 0oladka... 3oyadin gibisin, ne olaoak! Bu kadar oosup tas-maya ne lüzum vardi sanki? ¥arin
aglamaya baslarsin, sulugoz-
62
ülügünü de biliyoruz.' 0 anda içine endiseye, hatta pismanliga benzer bir his geldi. 'Lvet, biraz fazla oostum
galiba... Kafam azan gibi ugulduyor, iyioe sarhosum! ustelik mahalle karilari ibi çenem düstü, bir yigin gevezelik
ettim. 1uzaklar kuraoak-'nisim... 1üh sana beyinsiz herif!.. 0erçi affetmek, fenaligi unutmak erdemlerin en
büyügüdür ama, benimki biraz biçimsiz açti...' Bay 0oladkin yatagindan yavasça kalkti, mum aldi, parmak uouna
basarak misafirin yanina sokuldu. uyuyanin yü-:üne dalgin dalgin bakarak bir süre oyleoe durdu. 'Lvet ne olursa
olsun, durum hiç iyi degil... ¬atta tam anlamiyla kotü!'
3onunda Bay 0oladkin de yatti. Kulaklarinda birtakim gi-oirtili, islikli sesler sersemletioi bir hizla ugulduyordu.
¥avas ya-/as dalmaya basladi. 0 arada gene de bir seyler düsünmeye, pek onemli bir seyler hatirlamaya, meraka
deger bir meseleyi halletmeye çalisti ama, içinden çikamadi, uyku birden bastirdi. ¥akov Petroviç, içkiye alismayan
bütün insanlar gibi bes bardak punç'u govdeye indirdikten sonra sagir bir uykuya daldi.
vlll
Lrtesi sabah Bay 0oladkin her zamanki gibi saat sekizde uyandi. uyanir uyanmaz aksamki olaylari bir bir hatirladi.
¬atirladikça yüzünü eksitiyor, 'Ahmakça taskinliklar yaptim!' diye düsünüyordu. Misafirin yatagina bakti. Ama ne
misafir, ne de yatagi vardi yerinde... Bay 0oladkin saskinliktan bagirmamak için güç tuttu kendini: '¬ayirdir
insallah... ne demek bu?..' ¥atagin yerine saskin saskin bakarken odaya çay tepsisiyle Petruska girdi. 0oladkin
parmagiyla yatagin yerini gostererek:
- Nerede o?., diye duyulur duyulmaz bir sesle sordu.
usak ilkin oevap vermedi. Lfendisinin yüzüne bakmadan, gozlerini odanin sag kosesine çevirdi. Bay 0oladkin de
elinde
63olmadan o yana bakti. Nihayet kisa bir sessizlikten sonra ruska kisik, kaba bir sesle:
- Bey evde yok, dedi. 0oladkin irkildi:
- 3ersem, senin beyin benim! dedi, usagina dik dik baki Petruska ses çikarmadi ama, 0oladkin'e oyle bir bakti,
adamoagiz kulaklarina kadar kizardi. Petruska'nin bakisin
küfürden farksiz olan asagilayioi bir ayiplama vardi. Bay 0ola-
kin bu bakisin altinda ezildi kaldi. 3onunda Petruska, otekii
bir buçuk saat onoe gittigini, beyin uyanmasini beklemek is
medigini anlatti. ¥alan soylemedigi süphesizdi. Bakisi, '0te
kelimesini küçümseyioi bir hakaretle soylemesi, hep o ugurs'
durum yüzündendi. ¥akov Petroviç o anda tam kesinlikle d
gilse bile, kaderin ona yeni, hos olmayan bir sürpriz hazirladij
ni hissetti. 'Bakalim... zamani gelinoe elbette anlarim...' di
düsündü. 3onra birdenbire, aoikli bir sesle, inleroesine, 'l
yaptim, ne halt ettim de getirdim onu evime!..'dedi. 'Bile b
basimi belaya soktum... Ne lüzumu vardi! Çenenpirti sen o
gevezelik etmeden duramazsin... Küçük çoouk, oahil bir had
me parçasi, rütbesi, sandalyesi olmayan bir memur ozentisi gi
açtin agzini. ¬ey paçavra, dedikoduou, mahalle karisi seni
Aman ¥arabbi... ¬erif bir de siir yazdi, güya bana olan muha
betini belirtmek için... Ne yapaoagim simdi? Bir daha gelirs
uygun bir sekilde defetmenin çaresine bakmali. Çesitli bahan
lerle yapabilirim bunu: Mesela ayligimin yetersizliginden sik
yet ederim. ¥a da kira ile yemek masrafim yan yariya hem pi
sin olarak odemesini teklif ederim, o zaman oyle kaçar ki
Ama yok, bunlarin hiçbiri uygun degil, kendimi küçültmey
gonlüm razi degil dogrusu, baska bir sey bulmali... Petruska'y
saldirtmali: 1erslesin, saymasin onu... ¥o, bu da yakisiksiz! Bei
ki herif hiç gelmez. 0 zaman da büsbütün kotü olur... 0ordü
mü 0oladka, begendin mi yaptigini? Adam olamazsin sen, ol,
mazsin!.. Bir de bakarsin gelir, her seyi inkár eder, bu da olu
Lvet gelsin, gene de gelsin! 0elirse sevinirim dogrusu.'
Bay 0oladkin bunlari aklindan geçirirken çayini içiyor,: de bir duvar saatine bakiyordu. 'Uokuza çeyrek var. 0itme
64
im artik... Bakalim ne olaoak? 0yle ya, ne olaoak?.. Bu isde bir oapanoglu var ama, neresinde?.. 0bürlerinin
maksadini da me-'ak ediyorum: Ne yandan saldiraoaklar aoaba?'
Bay 0oladkin daha fazla dayanamadi, içtigi pipoyu yarida birakti, giyindi ve daireye kostu. Bir tehlike olup
olmadigim ogrenmek, karsi karsiya gelmek için sabirsizlaniyordu. 1ehlikenin varligini biliyor, seziyordu. vestiyerde
soyunurken kendi kendine: 'Bu tehlikenin nereden geleoegini, ne oldugunu ogreneoegiz elbet,' dedi. 'Çevirdiginiz
dolaplarin hakkindan geleoegiz
sonunda.!'
0yküoümüzün kahramani bu karardan sonra kendine çekidüzen verdi, agirbasli, resmi bir tavir takinarak kalem
odasina girdi. 1am içeri girerken kapida dünkü misafiri ve dostu, oteki 0oladkin'le karsilasti. Küçük 0oladkin,
büyük 0oladkin'le burun buruna geldigi halde galiba onu gormedi. 0ylesine mesgul, isleri basindan askin bir is
adami hali vardi ki, '0zel bir isle gorevliyim' anlami, yüzünden açikça okunuyordu. 0oladkin koluna yapisti:
÷ 0ünaydin ¥akov Petroviç!
- 0zür dilerim efendim, sonra gorüsürüz... 0zür dilerim... diye mirildandi oteki 0oladkin.
Ayni hizla yoluna devam etmeye hazirlanirken büyük 0oladkin tekrar durdurdu onu:
- Bir dakika ¥akov Petroviç. 3iz galiba...
- Lfendim? Bir emriniz mi var?
Bay 0oladkin'in dünkü misafiri açik bir isteksizlikle durdu, kulagini büyük 0oladkin'in burnuna yaklastirdi.
- 3izi dinliyorum ama, kisa olsun rioa ederim, mesgulüm.
- ¥akov Petroviç, bana karsi aldiginiz tavri tuhaf buluyorum. 3izden bunu hiç beklemedigimi soylemek
zorundayim.
- Lfendim, belirli usullerimiz var: Lkselansin ozel sekreterine basvurun. 0radan ozel kalem müdürüne gidersiniz.
- 3iz, sey... 3iz beni tanimadiniz galiba ¥akov Petroviç! diye sesini yükseltti 0oladkin. ¥oksa sakaoiliginiz mi tuttu?
0teki 0oladkin, adasim henüz tanimis gibi:
65
- Aa, siz miydiniz?.. Uemek sizsiniz. Ama gülümseme resmi, soguktu. 3anki karsisinda ona bunoa iyilikte bulun
adam degilmis gibi...
Bay 0oladkin'in geoeyi çok iyi geçirdigini ogrendikten son ra hafifçe egilerek memnunlugunu belirtti. 3onra
durdugu ye de birkaç defa ayak degistirerek saga sola goz gezdirdi, ye: bakmaya basladi. Birdenbire yan kapiya
segirterek 'ozel bir bahanesiyle içeri daldi. Bay 0oladkin arkasindan bakakaldi. - '0zel isler...' vay oanina!.. Uurum
boyle demek?.. $askin saskin çalistigi odaya girerken bunun boyle olaoag m onoeden de bildigini, bu adamin ozel
gorevlerde çalisaoagi] tahmin ettigini kendine soylemekle avunmaya çalisiyordu. ¥e rine oturur oturmaz Anton
Antonoviç 3etoçkin:
÷ Uünkü evrak hazir mi ¥akov Petroviç? diye sordu. ¥, ninizda mi?
÷ ¥animda efendim.
3esi pek olgündü. Masa amirine hálá o saskin haliyle baki yordu.
÷ lyi. Andrey lilipoviç ikidir soruyor: Lkselans goreoek mis.
÷ ¬azir efendim, merak etmeyin.
÷ 1esekkür ederim.
0oladkin gozlerini masa amirinin gozlerine dikerek:
÷ Anton Antonoviç, diye basladi. Benim simdiye kadar go_ . revlerimde kusur ettigim pek olmadi sanirim.
Amirlerimin ver
dikleri her odevi benimseyerek, olanoa güoümle yapiyorum... .] ÷ 1abii oanim. Neden gerekti bu?
÷ 0yle iste Anton Antonoviç... 3ize belirtmek istedim ki,] ben...-daha dogrusu bazi kotü niyetliler, kiskançlikla
hareket! eden kimseler, kurbanlarini seçerken kimseye aman vermezler. Bunu soyleyeoektim size.
- lyi ama, bu da nereden çikti - anlamadim ki?.. Kimi kastediyorsunuz ¥akov Petroviç?
- ¬iç kimseyi. Uogru yoldan yürüyen bir insan oldugumu soylemek istiyorum Anton Antonoviç. Lgri bügrü, zikzakli
yol-
66
lara sapaoak kadar küçülmem, entrikaoi da degilim. Bununla hakli olarak iftihar ediyorum.
- 0üzel. Pek dogru. Uüsünoelerinizi tamamiyla hakli bu-Liyorum. ¥alniz izin verin, ben de size bir sey soyleyeoegim
¥a-oov Petroviç: Kibar insanlar arasinda belirli sahislari ima ederek kinaye konusmak ádet degildir. Arkamdan
soylenenlere katlanirim, olagan sey bu. Ama yüzüme karsi hakaret edilmesine tahammül edemem, haberiniz
olsun.
- Çok haklisiniz Anton Antonoviç, pek dogru. ¥alniz benim ne demek istedigimi anlamadiniz galiba, Anton
Antonoviç. Rioa ederim, ben size karsi... Benim için bir sereftir Anton Antonoviç...
- Ben de rioa ederim, bizler eski terbiye gormüs insanlariz, sizin yeniliklerinize alisamayiz bu yastan sonra... Ben
bunoa yil vatanima hizmet ederken bilgiden yana herhangi bir kusurum gorülmedi. ¥irmi bes yillik kusursuz
hizmetime karsilik bir nisanim da var, biliyorsunuz.
- Biliyorum, hepsini biliyorum Anton Antonoviç. Ama soylemek istedigim bu degil, ben maskelerden bahsediyorum.
- Ne maskesi?
- $ey... Ama siz gene... yani korkarim ki sozlerimi... sozlerimin anlamini baska seye yoraoaksiniz Anton Antonoviç.
Ben sadeoe bazi düsünoelerimi açiklamak istiyorum Anton Antonoviç. Lamanimizda maskeli gezen insan oyle çok
ki... Maskenin altinda ne oldugunu anlamak pek zor...
- ¬iç de degil. ¬atta bazen pek kolay. uzaga gitmeye gerek yok...
÷ Müsaade buyurun Anton Antonoviç, konumuza donelim: Ben maskeyi anoak gerektigi zaman, gereken yerlere,
karnaval, maskeli balo gibi eglenoelere giderken takarim, yani maskeyi tam yerinde kullanirim. Bazi kimseler gibi
her gün yüzüme maske takarak gezmem. 3oylemek istedigim sadeoe buydu, Anton Antonoviç.
- Pek güzel. $imdilik birakalim bunlari, isim var, dedi Anton Antonoviç.
67
ii
lhtiyar masa amiri yerinden kalkti, Lkselansa gotüreoegi kágitlari hazirladi, kartonun içine koydu. 0itmeden onoe
Bay 0oladkin'e yan yan bakti.
÷ 3orununuz umarim yakinda halledileoek. 0 zaman kimden sikayetçi olmaniz, kimi suçlamaniz gerektigini
anlarsiniz. Bir de sizden bir sey daha rioa edeoegim ¥akov Petroviç, bundan sonra gorevime zarari dokunabilen
konulari bana açmayin.
- Ama ben... sey... diye basladi Bay 0oladkin, yüzü sapsari oldu. 0dadan çikan An ton Antonoviç'in arkasindan
bakarken hálá:
- ... Ben bunu aklimdan bile geçirmiyordum Anton Anto-noviç... diye kekeliyordu. ¥alniz kalinoa, 'Al sana bir daha...
Bu da yeni bir darbe...' dedi kendi kendine.
$askin saskin yeni sorunu çozmeye ugrasirken bitisik odadan birtakim gürültüler, telasli hareketler duyuldu. Kapi
birdenbire hizla açildi. Lkselans'in odasindan soluk soluga Andrey lilipoviç çikti, Bay 0oladkin'e seslendi. Bay
0oladkin onun ne istedigini bildigi için telasla yerinden firladi, gereken dosyayi aoeleyle koltuguna sikistirdi.
Andrey lilipoviç'in arkasindan Lkselans'a gitmeye hazirlandi. 1am o sirada, kapida duran Andrey lilipoviç'in sanki
kolunun altindan firlayan oteki 0oladkin telasla ve isi basindan askin adam haliyle büyük 0oladkin'e yaklasti.
Kesin, gayet resmi bir tavirla:
÷ Kágitlari istiyoruz ¥akov Petroviç, dedi. Lkselans kágitlarin hazir olup olmadigini soruyorlar. Andrey lilipoviç
gotüreoek, bekliyor...
Çabuk çabuk, duyulur duyulmaz bir sesle konusuyordu. Bu karsilasmayi hiç beklemeyen 0oladkin de onun gibi
fisiltili bir sesle:
- Beklediklerini biliyorum, soylemenize gerek yok, diye oevap verdi.
0teki bir an bozulur gibi oldu.
÷ Affedersiniz ¥akov Petroviç, beni yanlis anladiniz. 3ize olan samimiyetimden soyledim...
- Lksik olsun samimiyetiniz. Uurun efendim, ne yapiyorsunuz?.. Uurun!..
68
÷ Uosyanizi temiz bir kágitla kaplayalim ¥akov Petroviç. ¬em üçünoü sayfaya isaret koymayi unutmayin. $oyle
¥akov Petroviç... lzin verin!
- Birakin dosyami... Birakin diyorum size!
- Ama surada bir mürekkep lekesi var ¥akov Petroviç. Bakin, gordünüz mü, mürekkep lekesi...
Andrey lilipoviç ikinoi defa 0oladkin'e seslendi. 0oladkin adasiyla tutustugu çekismeyi bir an birakarak:
- 0eliyorum Andrey lilipoviç, geliyorum! diye oevap verdi, otekine dondü:
÷ Beyefendi, siz Rusça anlamaz misiniz yoksa?
÷ Çaki ile sunu kazisak daha iyi olaoak ¥akov Petroviç. Bende çaki var... 3iz dosyayi bana verin, çabuoak kazirim
sunu...
- Mürekkep lekesi falan yok, uyduruyorsunuz siz! ¥ok bir
sey...
Andrey lilipoviç, 0oladkin'i üçünoü defa çagirdi. 0olad-kinler hálá mürekkep lekesi derdindeydiler:
- Nasil yok, kooaman leke... nah iste! Lvet evet, burada! 3iz birakin ¥akov Petroviç, ben çakimla... 3ize iyilik olsun
diye oanim... Ne olaoak... arkadaslar arasinda... ¬ah oldu. 1amam!
0teki 0oladkin bu kisa çekismeden üstün çikti, seflerin sabirsizlikla bekledikleri dosyayi adamin elinden kapti,
lekeyi çikarmak bahanesiyle koltuguna sikistirdigi gibi iki siçrayista Andrey lilipoviç'e yetisti. Andrey lilipoviç ikinoi
0oladkin'in hokkabazliklarinin farkinda degildi, birlikte Lkselans'in odasina gittiler. Bizim 0oladkin de, adasinin
eline sikistirdigi çakiyla oldugu yerde kalakaldi. 1uzaga düstügünün henüz iyioe farkinda degildi. Bir darbe yedigini
hissettigi halde bunun onemini olçememisti. 3onsuz bir keder, bir bunalti içinde yerinden firladi, o da generalin
odasina kostu. Bir sey düsünemiyor, sadeoe 'insallah sonu hayirli çikar...' diye tekrarliyordu. Kapida, odadan
çikan Andrey lilipoviç'le obür 0oladkin'i gordü, elinde ol-raadan kenara çekilerek yol verdi. Andrey lilipoviç neseli
bir halle gülümsüyor, bir seyler anlatiyordu. Bir iki adim gerisinde saygili, küçük adimlarla yürüyen oteki 0oladkin
yilisik bir gü-
69lümsemeyle onu dinliyor, arada bir kulagina egilerek bir seyler fisildiyordu. Andrey lilipoviç nazik bir
hosgorürlülükle onu dinliyor, sozlerini destekler gibi basini salliyordu. Bay 0oladkin o anda her seyi anladi.
3onradan ogrendigine gore, tam zamaninda yetistirdigi raporu Lkselans umdugundan güzel ve degerli bulmus,
son dereoe memnun olmustu. Raporu getiren oteki 0oladkin'e içten tesekkür etmis, hizmetini unutmayaoagini
soylemisti. ¥akov Petroviç bunu duyunoa ilk hareketi isyan ve olanoa güoüyle itiraz etmek oldu. ¬iddetinden
sapsari kesilmis, dogruoa Andrey lilipoviç'e kosmustu. Ama Andrey lilipoviç gorevle ilgili olmayan konular üzerine
gorüsemeyeoegini, kendi isleriyle bile ugrasaoak vakit bulamadigini soyledi.
Amirinin sesinin soguklugu, olumsuz oevabindaki sertlik Bay 0oladkin'e pek dokundu. 'Ne yapalim, baska yoldan
yürüyeoegiz, baska çare yok!' dedi, 'Anton Antonoviç'imizi yoklayalim.' Aksilik bu ya, Anton Antonoviç o sirada
dairenin baska kalemlerinden birine gitmisti. ¥akov Petroviç aoi aoi gülümsedi: 'Kart horoz meseleyi anladi,
benimle ozel konularda konusmak istememesi bosuna degil... Artik her seyi goze alarak Lk-selans'a yalvarmaktan
baska çarem kalmadi!' Çokeroesine sandalyeye oturdu. ¥üzü karmakarisik, zihni daginikti, ne karar vereoegini
düsünmeye koyuldu: 'Keske yanilsam da telasim bosa çiksa... lçinden çikilaoak durum degil, gerçege uymayan
seyler... ¬ayal gormüs olmayayim?.. ¥oksa demin Lkselans'a baskasi degil de, ben mi gittim, kendimi baska bir
adam sandim belki?.. 0f f... Kafam kazan gibi kayniyor... Anlamiyorum, hiçbir sey anlamiyorum!'
Bay 0oladkin kuskularinin anlamsiz oldugunu kendine telkin etmeye çalisirken, odaya oteki 0oladkin girdi. lki
koltugunda tasaoak kadar çesitli evrak, dosyalar vardi. Andrey lilipo-viç'in onünden geçerken ise ait bir seyler
soyledi. 0bür memurlarin kimiyle gülüserek, kimiyle sakalasarak ayaküstü bir iki laf atti. 1ekrar disari çikmak
üzereyken tesadüfen birkaç genç memurla büyük 0oladkin'iri masasinin yakininda durdu. Bay 0oladkin yerinden
firlayip ona kostu. 0teki 0oladkin'in keyfi kaçti, saga sola bakinarak kaçaoak yer aradi. Ama oykümüzün kah-
70
ramani daha atik davrandi, koluna sikioa yapisti. 0dada bulunanlar, iki 7. dereoeden memuru çevirmis, ne
olaoagini merakla bekliyorlardi. Büyük 0oladkin oradakilerin ondan yana olmadigini, onun kuyusunu kazdiklarini
biliyordu zaten. 0nun için bu isin altindan yüz akiyla çikmasi sartti. Çok onemli bir andi
bu!
0teki 0oladkin küstah bir tavirla gozlerini kisarak:
- Lfendim?.. Bir sey mi buyurdunuz?., diye geveledi. Bizim 0oladkin tikanaoakti neredeyse.
- Beyefendi, bana karsi takindiginiz garip tavirlara ne diyeoegimi bilemiyorum...
- 0yle mi?.. Baska?
Küstah adam etrafa bakindi, 0nlari saran memurlara, baslayaoak komedyanin seyrine davet ederoesine goz
kirpti.
Ama 0oladkin ugursuz adasina kafa tutmaya karar vermisti:
÷ $u andaki küstahliginiz, arsizliginiz sozlerimden daha çok suçlandiriyor sizi. 0ynadiginiz oyuna güvenmeyin, pek
çürük, ele vereoek sizi...
Küçük 0oladkin gozlerini Bay 0oladkin'in gozlerine dikti:
÷ Bu geoe nasil uyudunuz ¥akov Petroviç, anlatin bakalim!
7. dereoeden memur Bay 0oladkin bu yeni maskaraliga nasil karsilik vereoegini bilemedi, büsbütün kopürdü.
- ¥oo, bu kadari fazla beyefendi, ileri gidiyorsunuz artik! diye haykirdi.
0teki son dereoe saygisiz bir tavirla güldü, alayli alayli kas-goz oynatti. 3onra birdenbire, hiç beklenmedik anda
¥akov Petroviç'in oldukça tombul yanagindan bir 'makas aldi'. Adamoagiz kulaklarina kadar kizardi, oteki
0oladkin de, hasmini bu kadar kizdirdiktan sonra nasil olsa bunun hesabini vereoegini düsünerek -oldu olaoak
gibilerden- büsbütün arsizlasti, ¥akov Petroviç'in yanaklarina dostça bir iki fiske daha atti, gidiklamaya basladi.
0fkesinden kipirdanamaz hale gelen Bay 0oladkin'in durumu gerçekten gorüleoek gibiydi. 0teki de, arkadaslarini
münasebetsiz oyunuyla yeteri kadar eglendirdikten
71sonra Bay 0oladkin'in çomlegi andiran gobegine hafif bir tos vurdu ve zehirli bir gülümsemeyle:
÷ Uemek tuzaklar kuraoagiz ¥akov Petroviç, oyle mi? dedi, adamoagizin toparlanmasina vakit birakmadan
etraftakilere bir daha goz kirpip gülümsedi. 3onra son dereoe resmi, tam bir is adami haliyle gozlerini kisti:
- 0zel bir gorev... lzninizle... diye mirildandi, kisa baoagini çifte ataoak gibi kaldirarak bir siçrayista bitisik odaya
atladi.
0ykümüzün kahramani hálá kendine gelemiyordu. 3onunda toparlandi. Mahvoldugunu, serefinin bes paralik
oldugunu, bir sürü insan karsisinda paçavraya dondügünü anladi. 0nu çamura düsürüp ayaginin altinda çigneyen
de kimdi? Uaha dün birioik, en güvenilir dostu saydigi adam yapmisti bunu!..
Bay 0oladkin düsmaninin pesine düstü. 0 anda oradaki rezaletin taniklarini düsünmüyordu. 'Ne olaoak hepsi el
ele vermis, birbirlerini bana karsi kiskirtiyorlar...' Uüsmanim kovalamaktan birdenbire vazgeçti, yerine dondü.
'0ene de yanina birakmam bunu, ben de seni oyuna getiririm herif!' dedi kendi kendine. 'Burnundan fitil fitil
getiririm bunlari sevgili adasim!..' 1abii olmayan bir sogukkanlilik ve kesinlikle yerine oturdu. Artik is pasif
savunmadan çikmisti, sert bir saldirganlik havasi esmeye basladi. 0 anda Bay 0oladkin'in odaya girmesini, kalemi
hokkaya hiddetli hiddetli batirmasini hizli hizli bir seyler yazmasini bir goren olsaydi, meselenin oyle kolay, düz bir
mahalle kavgasi gibi kapanmayaoagini anlardi. 0oladkin bir karara varmisti, bunu yerine getirmeye azimliydi.
Aslinda kesin olarak, ne yapaoagini henüz kendisi de bilmiyordu. 0lsun, vakit vardi daha. 'Bizim zamanimizda isim
hirsizligi gibi arsizlik, ahlaksizlik sokmez beyefendi! Bunlar adami basariya degil, dara-gaoina gotürür. ¥alniz
0riska 0trepyev1 isim hirsizligindan kazanmis, kor oahil halki kandirmisti. Ama onun mumu da yatsiyi geçmedi...'
(l)0enç rahip 0rigori 0trepyev, manastirdan Polonya'ya kaçarak kendisine oldürülen Çar Korkunç lvan'in oglu
Çareviç Uimitri süsü vermis, birçok entrika çevirmis, Polonya'nin yardimiyla Rusya'da kargasaliklar, isyanlar
çikarmistir. 3onunda yakalanarak idam edilmistir.
0ykümüzün kahramani hemen hareket etmekten vazgeçti. Bazi kimselerin maskelerini düsürüp bazi hususlarin
meydana çikmasini beklemeyi uygun buldu. Bunun için is saatlerinin bitmesi lazimdi. 0 zamana kadar da bir sey
yapmayaoakti, paydostan sonra harekete geçeoekti. 0ndan sonra düsmanlarini ezmek için planini uygulayaoakti.
Lvet, Bay 0oladkin eláleme paspaslik etmeye razi degildi! Asla. ¬ele su anda hiç razi degildi. Ueminki rezalet
kopmasa, belki boyun eger, ses çikarmazdi. 3irf ádet yerini bulsun diye biraz homurdanir, surat asardi, sonra da
yumusar, yatisirdi. ¬ele karsi taraf onun hakli oldugunu açikça kabul etse, ¥akov Petroviç onlarla barisirdi bile... 0
sirada elbette duygulanirdi, hatta belki sonunda aralarinda dünkünden daha içten, daha saglam bir dostluk
dogardi. Bu dostluk, ikisinin arasinda su münasebetsiz benzerligi bile unuttura-bilirdi... Boyleoe iki 7. dereoeden
memur memnun, mutlu bir halde yüz yasma kadar yasardi, vs. vs.... Kisaoasi, Bay 0oladkin .demin hakkim
korumaya kalkismakla basini yeniden derde soktugu için, pisman olmustu. 'Kerata alttan alsa, saka yaptigini
soylese, affederdim, yüzde yüz affederdim!' diye düsünüyordu. 'Ama beni elalemin onünde paçavraya çevirmesine
tahammül edemem dogrusu... ¬em bunu onun gibi ahlaksizin biri yaparsa! ¥o, paçavra degilim ben beyefendi, hiç
paçavra degilim. Anladiniz mi?'
Boyleoe oykümüzün kahramani kararini verdi. Kendi kendine konusmaya devam etti: 'Ne yapalim beyefendi,
kendi düsen aglamaz: Uokunmamaliydmiz bana... 3onuoun sorumlulugu size ait artik...'
¥akov Petroviç'in karari kendini savunmak, ugradigi hakarete sonuna kadar boyun egmemekti. Lvet, ona hakaret
edilmesine ozellikle bu dereoe adi bir adamin paçavra muamelesi etmesine elbette razi olamazdi. 0yle adamdi o!
Ama biz bu hususta fazla iddiali olmayalim: Belki birisi, Bay 0oladkin'i su veya bu sebeple paçavraya çevirmek için
gerçekten niyetlense bunu yapabilirdi. ¬em zahmetsizoe, en ufak bir itirazla karsilasmadan basarirdi. (Bay
0oladkin bazen kendi kendine itiraf ederdi bunu...) 0 anlarda 7. dereoeden memur 0oladkin'in ye-
72
73rini pis, igrenç oldugu halde yasayan ve hisseden bir paçavraoik alirdi. Ama bu paçavraoigin bütün kirliligine
ragmen, ta derinliginde gizlenmis kendine gore bir hassasligi ve duygulan vardi... vakit dayanilmaz bir agirlikla
geçiyordu. 3onunda saat dordü çaldi. Memurlar birer birer masalarindan kalkmaya, amirler basta olmak üzere,
evlerine dagilmaya basladilar. Bay 0oladkin de kalabaliga karisti, aradigi adami gozleriyle yakalayip izlemeye
basladi. ¬ain dostu vestiyere kostu, paltosunu almak için sira beklerken orada da ayni oyunu oynadi. ¬ademelere
sirnasmaya, senli benli olmaya basladi. 0nemli an gelmisti: Bay 0oladkin de vestiyere sokuldu. 1abii oteki
0oladkin ondan daha atik davrandi, vestiyerdekilerin yüzüne gülerek paltosunu ¥akov Petroviç'ten daha onoe aldi.
0iyinirken büyük 0o-ladkin'i oyle alayli bir süzüsü vardi ki, arsizlikla etrafa bakiyor, çevresinde etki yaratmak için
memur gruplarina sokuluyor, ki-misiyle ayak üstü bir iki laf ediyor, kimiyle fisildasiyor, kimisiyle de saygi ve
sevgiyle opüsüyordu. Arkadaslarindan bazilarini gülümseyerek, sadeoe bir el sikisla geçistiriyordu. Bu govde
gosterisinden sonra nesesinden kabina sigmaz halde merdivenden sekerek asagi indi. Bay 0oladkin pesine takilip
son basamakta yetisti, paltosunun yakasina asildi. 0teki bu saldiristan ilkin afalladi, saskin saskin bakindi. 3onra
gayet yavas, alttan:
- Benden ne istiyorsunuz, ne demek bu? diye mirildandi.
- Beyefendi, namuslu bir adamsaniz, dünkü dostça iliskilerimizi unutmamaniz gerekirdi, dedi ¥akov Petroviç.
0teki 0oladkin toparlandi, her zamanki küstahligiyla:
- Le, ne olmus yani?.. Bu geoe iyi uyumussunuzdur insallah ¥akov Petroviç? diye arsizoa siritti.
Bay 0oladkin'in hiddetinden bir an dili tutuldu. 3onra:
- lyi uyudum, merak etmeyin, dedi. Ama bu oyununuzun ne dereoe münasebetsiz, igrenç oldugunu da soylememe
izin
verin.
Ne oyunu! diye omuz silkti oteki 0oladkin. Uüsmanoa laflar bunlar, hep yalan!
Ani bir hareketle 0oladkin'in ellerinden siyrildi, kaçmaya basladi. 3okaga çikinoa ilk rastladigi arabaya atladi,
büyük 0o-
ladkin de arkasindan bakakaldi. ¥üzü karmakarisik, agzi açik, halsizoe fener diregine yaslandi. Lzilmis,
küçülmüstü... Birkaç dakika boyleoe kaldi. 0 anda her seyin yikildigini sanmisti.
lX
0erçekten her sey, doga bile Bay 0oladkin'e karsiydi. Ama o, gene de yilmamis, yenilmemisti. ¥enilmedigini
hissediyordu ve müoadeleye kararliydi. llk saskinligi geçtikten sonra ellerini oyle hizli, hararetle ovusturdu ki,
hakkini nasil savunaoagi bundan belliydi. Lvet, tehlike burnunun dibindeydi, bunun varligi yüzde yüzdü... Bay
0oladkin bunu da kesin olarak hissediyordu. Anoak bu tehlikeyle savasmaya nereden, nasil baslayaoagini henüz
kestiremiyordu. ¬atta bir an, 'vaz mi geçsem bu isten?.. Ne var yani!..' diye düsündü. '¬iç orali olmam: 0 ayri, ben
ayriyim... Kerata sonunda hokkabazlik etmekten bikar, birakir. Lvet evet, oyle yaparim, alttan alarak yenerim onu.
¬em tehlike oldugunu nerden çikariyorum? Ne tehlikesi?.. 0ostersinler bakalim!.. ¥o yo, üstünde durup
büyütmeye gelmez.'
Bay 0oladkin yutkundu, içinden geçirdikleri kafasini birdenbire allak bullak etti, lüzumsuz seyler düsündügü için
de kizdi. 'Mendebur, tabansiz herif!' dedi kendi kendine. Ama bunun bir fayda saglamadigini, bir karara varmak
gerektigini, hem bunu hemen o anda yapmak zorunda oldugunu hissediyordu. Birisinden bu isde fikir almayi ne
kadar isterdi! lakat uzun boylu düsünüp tasinmaya da vakti yoktu. ¥akov Petroviç oyalanmadan bir araba tuttu,
eve gitti. ¥olda arabanin sarsinti-siyla zipladikça kendi kendine takiliyordu: 'Le, keyfiniz nasil ¥akov Petroviç?.. Ne
halt edeoeksin simdi miskin herif, aoemi çaylak!.. 1epeden tirnaga kepaze oldun, bir de aglayip sizlaniyorsun!' 0
anda kendi kendisiyle boyleoe alay ederken içindekileri desmekten sehvet dereoesinde zevk duyuyordu. Bir aralik
74
75gene düsünoelerine daldi: 'Uiyelim ki su anda karsima bir sihirbaz veya ona benzer birisi çiksa: - 0oladkin, sag
elinin parmaklarindan birini verirse oteki 0oladkin'i ortadan kaldiririm, sen de eskisi gibi rahat ve mutlu yasarsin.
3adeoe bir parmagin eksilir. Razi misin?.. vallahi, gik demeden parmagimi seve seve verirdim! 0ff, aman!..
¬epsinin de oani oehenneme!..' diye sonunda sinirlendi. 'Nereden geldi basima bunlar! Ne iyi, ne rahattim, herkes
memnun, mutluydu. ¥ok, ille bir aksilik çikar, ortaliga zehir saçar... Ama ne soylesem bos artik, harekete geçmem
lazim!'
Boyleoe Bay 0oladkin asagi yukari bir karara varmis bulunuyordu. Lve gelir gelmez piposuna sarildi. Uumani koyu
bulutlar halinde etrafa savururken heyeoanli adimlarla odayi arsinliyordu. Petruska sofrayi hazirlamakla
mesguldü. 3onunda Bay 0oladkin piposunu bir koseye firlatti, kararli bir halde paltosunu sirtina atti, Petruska'ya
yemek yemeyeoegini soyleyerek disari çikti. Merdivenden basamaklari ikiser ikiser inerken Petruska yetisip almayi
unuttugu sapkasini verdi. Bay 0oladkin, Petruska unutkanliginda süpheli bir yon gormesin diye, bir açiklama
yapmayi gerekli buldu. Ama Petruska'nin umurunda degildi bunlar, efendisinin yüzüne bakmadan tekrar yukari
çikti. '¬er seyde bir hayir var,' dedi 0oladkin. 'lyi olur insallah, her sey iyi olur... 'Aslinda içi pek rahat degildi, korku
ürpertilerini topuklarinda bile duyuyordu. 3okaga çikinoa bir arabaya atladi, dogruoa Andrey lilipoviç'in evine gitti.
Lili çalmak üzereyken: 'Aoaba yarina biraksam daha iyi olmaz mi?..' diye düsündü. '¬em ona onemli, ilgi çekioi ne
soyleyebilirim? 0rtada elle tutulaoak bir sey yok... 0nemsiz, üstünde durmaya degmez bir mesele...' Bunlari
aklindan geçirirken zilin kordonunu birden çekiverdi. Lil sesi, arkasindan birisinin adimlari duyuldu. 0oladkin
aoeleoiligine, atakligina içinden küfretti. $u ugursuz mesele yüzünden az kalsin iki geoe onoeki aksilikleri ve
Andrey lilipoviç'le merdiven basindaki takismayi unutuyordu. Birdenbire hepsi hatirina geldi ama, kapi tam o
sirada açildigi için kaçamadi... lyi bir tesadüf olarak Andrey lilipoviç henüz eve donmemisti, kapiyi açan usak,
yemegini disarda yiyeoegini soy-
76
ledi. '¥emegini nerede yiyeoegini biliyorum ben,' dedi kendi kendine Bay 0oladkin. 'lsmailovski Koprüsü'ne gitmis
o...' Memnundu. usagin:
- Bey gelinoe ne diyelim, sorusuna:
- Bir sey soylemeye gerek yok. Ben bir daha ugrarim, dedi, çevik adimlarla merdivenden indi. Bekleyen arabaoiya
parayi verdi, yürüyeoekti. Çok bekledigini ve beyefendinin güzel hatiri için hayvanini soluksuz biraktigini soyleyen
arabaoidan bahsisi de esirgemedi.
¥olda akli gene o konuya takildi: 'Lvet, mesele bu raddeye gelinoe birakmak olmayaoak. Aslinda etraflioa
düsüneoek olursak, 'mesele' dedigim seyde telasa, üzüntüye deger ne var sanki? Ne diye kendime dert ettim
bunu? 0lan olmus, düzeleoek bir durum yok... ¥ok ya! Bunu oyle kabul etmek lazim. ¬em bir de soyle düsünelim:
Resmi bir daireye birisi geliyor. ¬em kuvvetli bir arkasi var, hem de yetenekli bir memur, namuslu, efendi bir
adam, durumu nazik, sikintiya düsmüs... ¬erkesin basina gelebileoek bir hal... Bize girmesi neden benimle ilgili
olsun? 3açma, kuruntudan ibaret benimki!.. Adamin burnumdan düsmüs gibi bana benzemesi de, dairemize
kabul edilmesine engel olamaz. Kader, sadeoe kader, kotü talihimin azizligi... Adamoagiza bu yüzden is verilmese,
açikta kalsa hak, adalet yok demektir. lakir, ezilmis, kimsesiz bir adam, hali yürekler aoisi! lnsanlik duygusu onu
korumamizi emreder. ¥ok yok, büyüklerimiz onu kayirmakla çok iyi ettiler, Allah onlardan razi olsun. Benim kafada
olsalardi fakirin hali nioe olurdu? Laten ben bu kafamla on kisinin yapmadigi budalaligi beoeririm. Peki, ya ikiz
olsaydik o zaman ne olurdu? ¬iç. Amirlerimiz, arkadaslarimiz nasil olsa alisirlardi, disardan gelenler de bu durumu
tabii gorürlerdi. ¬atta benoe, bunda insani duygulandiran bir yon var: ¥aradanin kudretiyle dünyaya tipatip ayni iki
insan gelmis. ulu 1anrimiz da ikizlerin rizkini ayni yerden vermis...'
Bay 0oladkin nefes aldi, sesini alçaltarak kendi kendine konusmaya devam etti:
- Ama su, sey olmasa... ¥ani bizi duygulandiran bu ikiz meselesi filan olmasa daha iyi 'olurdu ya! Cehennemin
dibine
77gitse... Münasebetsizlikten baska sey degil... Çik isin içinden simdi 0oladkin! ¬erifin tabiati, karakteri oldukça
pürüzlü, oynakça... Adi, kaypak, sirnasik, çanak yalayioinin biri.... Kimbilir ne haltlar karistirir, adimi da lekeler
kopoglu! lsin yoksa pesini kolla... Kisaoasi bela kesidi basima, bela! Ama bu bakimdan da fazla üzülmeye degmez:
Benzerlerden biri tam bir efendi, oteki namussuzun biri... Lfendi benim, ahlaksiz olan oteki. 3onunda herkes onun
ne mal oldugunu anlayaoak, benim de, yani gerçek 0oladkin'in namuslu, iyi kalpli, sessiz, is bakimindan da
degerli, yükselmeye layik oldugumu takdir edeoektir. Lvet, boyle olmasi gerekir. Ama bir de bakarsiniz - bizimkiler
sey... karistirirlar ikimizi. 0lmayaoak sey degil, hele o heriften her türlü düzenbazlik umulur. 0 zaman ne yaparim?
Alçak kerata el ça-bukluguyla kendisini benim yerime kor, insanin paçavrasini çikarir... lste o zaman felaketin
büyügü olur!
Bay 0oladkin kendi kendine konusup sizlanirken gozünün dogrusuna kosuyordu. Anoak Nevski Caddesi'ne çikip
kaldirimda birisiyle gozlerinden simsekler çaktiran bir toslamayla çarpisinoa ayildi. Adamin yüzüne bakmadan ozür
diler gibi bir seyler mirildandi ve tosladigi ona okkali bir küfürle karsilik verip uzaklastiktan sonra, 'Ne var, ne
oluyoruz?' gibilerden etrafa goz gezdirdi, silkindi. Bulundugu yer, 0lsufi lvanoviçlere gittigi gün ugradigi lokantanin
sokagiydi. 0ykümüzün kahramani, birdenbire, midesinin kazindigini hissetti. ¥emek yemedigini, bir ziyafete
gitmeyeoegini de hatirladi, lokantaya girdi. Burasi pahali, lüks bir yerdi ama, Bay 0oladkin o günkü haliyle bunu
düsüneoek degildi. ¥ukardaki isikli salona girdi. Lengin, kibar müsterilere gore hazirlanmis büfede, mezelerle
donanmis bir masanin onünde hayli kalabalik vardi. Masanin onündeki adam, makine hiziyla, bosalan kadehleri
dolduruyor, meze dolu tabaklari uzatiyor, yenilip içilenin parasini aliyordu. Bay 0oladkin masaya sokulmak için
siraya girdi, çekingen bir halle balikli bir borek aldi ve sirtini duvara çevirerek büyük bir istahla yedi. Bitirdikten
sonra tekrar masaya dondü, boregin fiyatini bildigi için, masadaki tabaga bir gürnüs on kopeklik birakti. 3onra, 'ls-
78
te boregin parasi...' demek ister gibi oradaki garsonun yüzüne bakti. Adam oldukça üstten:
÷ Borounuz bir ruble on kopektir efendim, diye geveledi.
- Benim mi?.. Bana mi soylüyorsunuz?.. Ama ben... ben sadeoe bir borek aldim galiba.
÷ ¬ayir efendim, bir degil on bir, dedi kesinlikle garson.
÷ ¥o... 3iz... siz yaniliyorsunuz dostum. Bir borek aldim ben.
- Ben saydim: 0n bir borek yediniz. ¥ediklerinizin parasini odeyin beyim, bedavaoilik yok burada.
Bay 0oladkin fena halde sasirdi. 'Bir sihirbazlik... oyun bu...' diye düsündü. 0arson karsisina dikilmis parayi
bekliyor, salondakiler de 0oladkin'le ilgilenmeye basliyorlardi. ¥akov Petroviç oebinden bir gümüs ruble çikarip
vermeye hazirlandi, yüzü pismis istakoza donmüstü: '0n birse on bir... lnsan aoikinoa yer... ¬ayret edeoek, güleoek
ne var!' Birdenbire, sanki birisinin dürtmesiyle basini kaldirdi ve bir an onoe onu saskinliga düsüren bilmeoeyi,
sihirbazligi çozdü. Karsiki salona açilan oamli kapida, tam büfenin arkasinda, yüzü Bay 0oladkin'e çevrili birisi
duruyordu. llkin kapiyi bir boy aynasi, orada dikilen adami da kendisinin aksi zanneden ¥akov Petroviç yanildigini,
oteki ile, yeni 0oladkin'le karsi karsiya oldugunu anladi. Adam hayatindan pek memnundu. 0erçek 0oladkin'e
siritarak bakiyor, basini sallayarak goz kirpiyordu. Uurdugu yerde ayaklarini hafifçe oynatarak en ufak bir tehlikede
obür odaya, oradan da arka kapidan sokaga firlayaoagini ve nasil olsa yakalanmayaoagini birtakim hareketlerle
anlatmaya çalisiyordu. Llindeki yagli boregin son parçasini Bay 0oladkin'in yüzüne bakarak agzina atti, dudaklarini
zevkle yaladi.
'3ahtekár kopek, burada da tuzaga düsürdü beni!' diye ofkeyle düsündü ¥akov Petroviç. ¥üzünün kizarikligi hálá
geçmemisti. 'Kalabaliktan da çekinmiyor!.. Aoaba farkina varan oldu mu? 0arsonun küstah, güoünden emin
siritmasina aldirmadan parayi masaya firlatti, etrafini saran kalabaligi siyirarak salondan kaçti. 'Bu kadarla bittigi
için hayduda da talihime de sükretmeliyim. ¥alniz saygisiz garsonun küstahligi pek dokun-
79du bana... Ama adamoagiz da hakliydi: Bir ruble on kapiklik alaoagina karsilik on kapikle yetinip üstünü
oebinden ekleye-mezdi ya! lakat daha nazik konusabilirdi terbiyesiz herif!'
Bay 0oladkin merdivenden inerken kendi kendine bunlari mirildaniyordu. 3on basamakta birdenbire durdu,
deminki sahne gozünün onünde oanlaniverdi. lnoinmis gururunun aoisiyla gozlerinden yas bosanana kadar
kizardi. Bir an oldugu yerde mihlana kaldi, sonra kararli adimlarla sokaga çikti. ¥orgunluguna bakmadan, tikana
tikana $estilavoçnaya 3okagi'na dogru kosuyordu. Lve gelinoe ádeti olmadigi halde soyunmadan, sokak
elbisesiyle, piposunu bile tüttürmeden kanepeye çoktü. 3onra masanin çekmesinden mektup kagidiyla hokka,
kalem çikararak mektup yazmaya oturdu. Lli heyeoandan fena halde titriyordu:
'3ayin bayim ¥akov Petroviç!
Bugünkü olayla ve takindiginiz tavirla beni zorlamis olmasaniz bu mektubu asla yazmazdim. 3izinle isteyerek
temas etmedigime emin olabilirsiniz. ¬er seyden onoe, hareketimi hakaretinize karsilik saymamanizi rioa ederim.
Birbirimize bagli olmamamizin zorunlu sonuoudur bu...'
Bay 0oladkin yazdiklarini okudu: 'lena olmadi galiba, nazik olmakla beraber, ufak bir sertlik ve kesinlik havasi
hissedilmiyor degil... Neyse... ¬erhalde herifi güoendireoek bir sey yok içinde. Bu kadari da hakkim artik,' dedi,
mektubuna devam etti:
'Beyefendi, adlarini agzima almayi kendim için küçüklük saydigim düsmanlarimin yaptiklari yakisiksiz, adi
hareketten sonra o firtinali geoede karsima ani ve garip bir sekilde çikisiniz bugünkü anlasmazliklarimizin ilk
tohumu olmustur. 3izin de zorla, ne pahasina olursa olsun ozel ve is hayatima girmekteki israriniz basit nezaket
kurallarina ve insanlarina gündelik hayattaki iliskilerine uymaz. ¬akkiniz olmadigi halde, sirf amirlerinizin gozüne
girmek için kalemimin emegi olan raporu ve serefli adimi çalmaniz bunun ornegidir... Ama ben durmayaoagim
bunlarin üstünde. Bu konulara ait her türlü konusma ve yüzlesmeden maksatli ve inoitioi
80
kaçisinizi da kaleme almayaoagim... 3onunda, her seyi soylemis olmak için su son dereoe tuhaf, açiklanmasi güç
bugünkü lokanta olayini da geçiyorum. 3izin yüzünüzden oebimden giden bir gümüs rubleye aoidigimdan degil,
yalniz orada bulunan, tanimasam bile, seçkinlikleri belli kisilere karsi beni kotü düsürmek kastinizi hatirlarken
duydugum nefret ve hiddetten soz açmadan yapamayaoagim...'
- lazla ileri gitmedim mi aoaba? diye bir an durakladi Bay 0oladkin. Uozunu kaçirmayalim: '3eçkin kisiler'
sozünde bir ima sezmesin?.. Le, ne yapalim ÷ sezerse sezsin! Bu kadarina tahammül etsin artik. Mektubu
bitirirken biraz alttan alirim... $imdilik bu esasta devam edelim:
'Beyefendi, yaptiginiz hatalarin düzeltilmesi için yüreginizdeki soylu duygularin ve açik, dürüst karakterinizin
gerekli yolu gostereoegine emin olmasam sizi bu mektupla rahatsiz etmezdim. ¬em sahsiniza karsi hiçbir kotü
duygum ya da maksadim olmadigina inanmanizi ayrioa rioa ederim.
'¥azili oevabinizi mektubumu getiren kimseyle gondermenizi bekler, derin saygilarimi sunarim Beyefendi.
¥.0oladkin'
¥akov Petroviç yazdiklarim bir daha okudu, ellerini ovusturdu.
÷ Lh bu da oldu. ¬ale bakin: ¥azismaya basladik! Ama suç kimde? ¥aptiklariyla beni yazili, imzali bir oevap
istemeye zorluyor bayagi... ¥o, ben bu sefer yerden goge kadar hakliyim!
Bay 0oladkin mektubu zarfladi, usagini çagirdi. Petruska her zamanki uyurgezer haliyle, surati bir karis isteksizoe
içeri girdi.
- 0glum, dedi ¥akov Petroviç. $u mektubu al... Anladin
mi?
Petruska'da ses yok.
- Mektubu al diyorum, diye sesini biraz yükseltti 0oladkin. Bizim daireye gotüreoeksin. 0rada nobetçi kátip vahra-
meyev'i bulursun, bugün nobetçi o. Anladin mi?
- Anladim.
0teki, l:6
81÷ 'Anladim...' Anladim efendim, diyemez misin? Kátip vahrameyev'i bulunoa dersin ki: 'Beyin selami var,
sizden memurlarin adres defterinden 7. dereoeden memur 0oladkin'in adresini bulmanizi rioa ediyor.
Petruska bu defa da ses çikarmadi. Ama Bay 0oladkin'e usagi bir seye gülümsemis gibi geldi.
- Anladin mi Pyotr: Nobetçi memurdan yeni gelen memur 0oladkin'in nerede oturdugunu soraoaksin.
- Basüstüne efendim.
- Adresi ogrendikten sonra bu mektubu oraya gotüreoeksin. Anladin mi?
- Lvet.
- 0rada da... yani mektubu vereoegin bay... yani Bay 0o-ladkin... Ne gülüyorsun hayvan?
÷ Kim gülüyor?.. Bana ne, niye güleoekmisim?.. Ne üstüme vazife...
÷ Peki peki, anladik. 0 bay da sana, benim için, 'Lfendin nasil falan?' diye bir sey sorarsa, fazla gevezelik etme:
'Bey iyidir, sizden yazili oevap bekliyor' dersin, o kadar. Anladin mi?
- Anladim efendim.
- Bey iyi filan dersin... Bir yere gitmeye hazirlaniyor. 3izden yazili bir oevap bekliyor dersin, anladin mi?
÷ Anladim. . -¬adi.
Petruska çikti.
'Bu hayvanla ugrasmak da dert!.. 0ülüyor, açikça gülüyor. Ama neye gülüyor?.. Basimi belaya soktu bu is, iyioe
hirlastik!.. 0ene de belli olmaz, her isin sonuna bakmali.'
¥akov Petroviç'in akli Petruska'daydi: 'Bu namussuz iki saatten onoe gelmez, eline firsat düsmüsken ha babam
sürter! Uisari gondermeye gelmez keratayi. 0f, ne aksilik, ne berbat is bu!..'
0ykümüzün kahramani bezgin bir halde, beklemekten baska çaresi olmadigi için, odayi boydan boya dolasmaya
basladi, piposunu birkaç defa doldurup tazeledi. Bir aralik kanepeye uzanarak kitap okumayi denedi, ama
yapamadi kalkti, yeniden
82
odayi arsinlamaya koyuldu. Bir sey düsünmek istedi, içi huzursuz oldugundan, bunu da beoeremedi. 3onunda
boyle eli kolu bagli durmaktansa, 'Petruska nasil olsa bir saatten onoe gelmez, anahtari kapioiya verip ben de
disari çikar su isimizle mesgul olurum...' diye karar verdi, sapkasini aldi, kapiyi kilitleyip çikti. Kapioiya anahtari
verirken eline on kapik sikistirmayi ihmal etmedi. Laten su siralar oomertligi üstündeydi. llkin lsma-ilovski
Koprüsü'ne dogru yürüdü, yol yarim saatini aldi. Koprüye vardigi zaman, tanidik bir evin avlusuna girmekten
kendini alamadi.
6. dereoeden memur Berendeyev'in penoerelerine bakti: Kirmizi perdeli üç penoereden baska hepsi karanlikti.
'0lsufi lvanoviçlerin bugün misafirleri yok galiba...' diye düsündü. Avluda biraz oyalandi, bir karar vereoek gibi
oldu, sonunda vazgeçti. Llini, 'Kalsin simdilik!' gibilerden salladi, tekrar sokaga çikti. 'Laten buraya gelmem
gereksizdi, ne isim vardi? Asil paçayi sivayip obür meseleyi halletmeliyim.'
Bay 0oladkin bu sefer dairenin yolunu tuttu. ¥ol oldukça uzun, sokaklar çamurluydu, lapa lapa kar yagiyordu. Ama
¥akov Petroviç'in bir seye aldirdigi yoktu. 1epeden tirnaga islanmis, çamura batmisti. '¬içbir seyin onemi yok,
amaoima ulasayim da...' Büyük resmi binanin karaltisi belirdigi zaman 0oladkin birdenbire durdu. 'Buraya ne diye
geldim?.. 0tekinin adresini ogrenebilirim, o kadar. Ama Petruska bu isi yapmis, belki eve donmüstür bile?.. Bosu
bosuna vakit kaybediyorum... Laten üstünde durulmayaoak ayrintilar bunlar, hepsi düzelir! Bari gelmisken
vahrameyev'e ugrayayim! Petruska gelip beni bulamazsa iyi olmaz. Uogrusu çikmakla akilsizlik ettim. Can sikintisi
benimki!'
0ykümüzün kahramani yaptigi seyin 'akilsizlik' oldugunu itiraf ettikten sonra gerisin geriye $estilavoçnaya
3okagi'na yollandi. ¥orgun argin eve geldigi zaman kapioidan, Petruska'nin hálá gelmedigini ogrendi. 'Boyle
olaoagini biliyordum zaten, dedi kendi kendine. ¬erif kimbilir nerede ziftleniyordur?.. 0ysa ki saat 9... Aman
¥arabbi, ne aksi gündeyim!'
83Bay 0oladkin soylene soylene kapiyi açti, mumu yaktiktan sonra soyundu, piposunu doldurdu. Petruska'yi
beklerken biraz uzandi, aç ve yorgundu. Mumun donuk isigi duvarda titresiyordu... Bay 0oladkin buna baka baka,
düsüne düsüne kendinden geçti, sonra tas gibi bir uyku sardi onu. uyandigi zaman vakit epey geçmisti. 3onuna
gelmis isli bir duman çikaran mum neredeyse soneoekti... Bay 0oladkin birdenbire dogruldu, silkindi ve o anda
her seyi, her seyi hatirladi. Bolmenin obür tarafindan Petruska'nin gür horlamasi geliyordu. ¥akov Petroviç
penoereye kostu, disariya bakti: Bir tek penoerede isik yoktu. Küçük üst oami araladi ÷ her taraf derin bir sessizlik
içindeydi, sehir olü bir uykuya dalmisti... Buna gore saat iki-üç oivarinda olmaliydi. ¥anilmamisti: Az sonra
bolmenin ote yanindan duvar saatinin kisik sesi adeta zorlanarak '2'yi vurdu. Bay 0oladkin, Petruska'nin
bolmesine kostu.
Lpey ugrastiktan sonra usagim uyandirdi, yatagina oturttu. 1am o sirada dibine gelen mum da sondü. Bay
0oladkin yeni bir mumla kibrit bulup yakana kadar bes on dakika oyalandi, sonra yeniden uyumus olan
Petruska'yi olanoa ofkesiyle sarsmaya basladi:
÷ Kopoglu kopek, namussuz herif! uyansana, uyuz... uyan diyorum sana!..
¥arim saatlik yeni bir ugrasmadan sonra Petruska'yi uyandirdi, bolmeden disari çikardi ve herifin ayakta
duramayaoak dereoede sarhos oldugunu gordü. Kan tepesine siçradi:
- ¬aylaz, haydut herif!., diye bagirmaya basladi. Mahvettin, oldürdün beni... Canavar!..
¥akov Petroviç, Petruska'ya verdigi mektubu hatirladi. Ne yapmisti onu?.. Aslinda pismandi: 'Ne diye yazdim sunu!
¬ep '0nurum' diye horozlanmalarim! Al sana onurunu, ahmak! 0nurmus...'
Petruska'ya çullanarak:
- Ne yaptin mektubumu, ugursuz, soyle, kime verdin onu, kaybettin mi yoksa? diye tartaklamaya basladi.
- Kimseye bir sey vermedim... mektup falan da gormedim.., 0 kadar.
84
Bay 0oladkin çildiraoak hale geldi, odanin içinde dort donüyor, ellerini kiraoak gibi sikip büküyordu. Birdenbire
dolasmayi birakti, usagin onünde durdu:
- Bana bak Pyotr!.. Uinle beni!
÷ Uinliyorum.
- Nereye gittin sen? Cevap ver!
- Nereye gideoegim, iyi insanlara gittim... Bana ne...
- 1anrim, sen bana sabir ver! 0noe nereye gittin, onu soyle. Uaireye gitmedin mi?.. lçkili misin Pyotr, dogruyu soyle.
÷ Kim, ben mi?.. lçkili miyim?.. $uradan sag kalkmayayim eger safhossam... Bir damlaoik koymadim agzima...
- Canim, içmissen de ne çikar... zarari yok... 0yle sordum iste, soz gelisi sordum... 3arhossan daha iyi Petruska,
daha iyi... Belki içtigini unuttun, ama baska seyler hatirliyorsun, degil mi? 0rnegin kátip vahrameyev'e gidip
gitmedigin hatirliyorsun, degil mi?
- 0itmedim... 0yle bir kátip de yok... $uradan sag...
- Peki peki Petruska, laf olsun diye soyledim. Konusuyoruz yani... 0orüyorsun kizmiyorum sana. 0lsun oanim:
¬ava soguk, rutubetli... bir iki kadehçik parlattinsa ne çikar! Bugün ben de bir iki kadeh aldim... Açik soyle oglum,
hatirlamaya çalis: 0ittin mi kátip vahrameyev'e?
÷ Boyle olunoa soyleyeyim bari! 0ittim. $uradan...
÷ Peki peki, yemin etme Petruska. 0itmen çok iyi oldu, sagol. Bak gorüyorsun, kizmiyorum... Aferin sana.
¥akov Petroviç usaginin omuzunu sivazliyor, yüzüne gülüyordu.
- 0ldu olaoak, dogruyu soyle, kafayi çektin bugün. $arlatan herif! Çok degil, on kapiklik bir siseoik parlatmisindir,
degil mi?.. lyi ettin oanim, bak, kizdigim yok sana, sarlatan!
- ¥o, ben, sarlatan degilim!.. Uost insanlara gittim, o kadar. $arlatan falan degilim, olmadim da - asla!
- Aman Petruska, sakadan anlamaz misin? 1akiliyorum sana ben! 0onlünü almak için, iyi anlamda soyledim
bunu. Bazen, biliyorsun Petruska, 'sarlatan, düzenbaz' gibi sozler iltifat olsun diye, dostça sakalasirken soylenir.
¥ani adamin açikgoz,
85mantara basmazin biri oldugunu anlatmak için... Memnun olanlar çok bundan!.. Ama sen hoslanmiyorsan
dedigin gibi olsun Petruska. $imdi bana açikça, hiçbir sey saklamadan, dostça soyle: Memur vahrameyev'e gittin
mi? 3ana istedigim adresi verdi mi?
- 0ittim. Adresi de verdi. Çok iyi bir memur, efendi. '3enin bey,'dedi 'iyi, çok iyi bir adam... 3elam soyle beye.
1esekkür ettigimi, ona çok saygi duydugumu soyle. Çünkü oyle iyi adam ki, senin Bay Petruska, oyle iyi adam ki...
3en de iyi adamsin Petruska... lste...'
- 0ff... Adres nerde, adresi ver çifit herif!
Bay 0oladkin son sozleri duyulur duyulmaz bir sesle soylemeye devam etti:
÷ Adresi de verdi... verdi ya...
- verdi mi? Peki nerede oturuyor o 0oladkin, 7. dereoeden memur 0oladkin?
- 0oladkin, dedi kátip efendi, $estilavoçnaya 3okagi'nda oturur, sokaga girdin mi sagdaki ilk ev. Merdivenden çik,
dordünoü kat. 0rada oturur 0oladkin.
3abri tükenen ¥akov Petroviç parladi:
÷ $arlatan, düzenbaz herif! Benden bahsediyorsun, benim bu! Ben oteki 0oladkin'i soruyorum... Baska bir
0oladkin var ya, onun adresini istiyorum, yezit!
- 0rasini bilmem artik. Bana gore hava hos. $uradan...
- Peki mektup, mektup ne oldu?
- Ne mektubu? Mektup falan yoktu, gormedim ben mektubu...
÷ Mektubumu ne yaptin diyorum, hinzir!
- verdim. verdim o mektubu. '3elam soyle,'-dedi. 'lyidir senin bey, selam soyle ona!' dedi.
- Kim soyledi, 0oladkin mi?
Petruska bir an sustu, sonra efendisinin yüzüne bakip siritti. Burnundan soluyan ¥akov Petroviç:
- Bana bak namussuz, diye basladi. Nedir bana yaptiklarin?.. Mahvettin beni, biçaksiz oldürdün, hain!
Petruska kesin bir biçimde:
86
- Benden bu kadar beyim. 0tesini siz bilirsiniz,, dedi, bolmesine çekildi.
- Buraya gel haydut! 0elsene diyorum!
÷ 0elemem. ¬em kalmayaoagim sizde bundan sonra. lyi insanlara gideoegim. lyi insanlar namusuyla, hilesiz
yasar, bir kisi iki kisi olmaz...
Bay 0oladkin üstüne bir kova buzlu su dokülmüs gibi donakaldi. Petruska devamla:
÷ Lvet efendim, dedi. lkilesmezler, 1ann'ya ve namuslu insanlara küfretmezler.
- 3en iyioe sarhossun sersem! 0it yerine, zibar. ¥arin gorürsün gününü, diye duyulur duyulmaz bir sesle mirildandi
¥akov Petroviç.
Petruska bolmesinde bir süre bir seyler mirildandi durdu, sonra karyolanin gioirtisindan yattigi anlasildi. ¥ataginda
geri--nip uzun uzun esnedikten sonra -deyim yerindeyse- bir masum bebek uykusuna daldi. Bay 0oladkin yari olü
yari diri bir halde aklindan Petruska'nin durusunu, imali sozlerini siraliyordu. ls gittikçe sarpa sariyordu. ¥akov
Petroviç fena halde sarsilmisti. 0erçi usagin imalari pek açik degildi ve bir sarhosun sozlerine onem verilemezdi
ama, ¥akov Petroviç gene de kus-kulanmisti. 3inirli bir titremeyle sarsiliyor, kendi kendine kalayi basiyordu: 'Uilini
tutup herifi azarlamasaydin olmaz miydi, kooa ahmak! 3arhostan ne beklenir zaten, gevelediklerinin hepsi yalan,
hepsi saçma... 0ene de hinzirin dokundurmak istedigi bir sey vardi... Neydi aoaba?.. Beni de hangi seytan dürttü
de yazdim o mektubu! 3açmalamadan yapamam! Mahvoldum simdi avanak, paçavraya çevirdiler seni... 0ene de
'0nurum... 0nurum...' diye horozlaniyorsun. Lvet, kurtar simdi onurunu kaçik!'
Kanepenin bir kosesine büzülmüs, hem bunlari içinden soylüyor, hem üzüntü, kusku içinde tir tir titriyordu. Ualgin
bakisi bir aralik masaya gitti, orada gordügü bir nesneye takildi. Bunun bir hayal, sadeoe goz ve akil aldanmasi
oldugundan korkarak elini merakla, çekinerek uzatti. ¬ayir, ne hayal, ne de gorüs yanilmasi, gerçek bir mektuptu
bu, zarfli, adina yazilmis bir
87mektup! Bay 0oladkin mektubu kaparoasina aldi, kalbi çatlayaoak gibi atiyordu. 'Bizim aptal getirmis besbelli...'
0etirdikten sonra da sarhos kafasiyla unutuverdi... ¥üzde yüz oyle oldu!' diye düsündü.
- Mektup genç memur vahrameyev'dendi. vahrameyev, 0oladkin'in hem meslektasi, hem iyi arkadasiydi. 'Boyle
olaoagini onoeden kestirmistim...' dedi 0oladkin. 'Mektubunda ne oldugunu asagi yukari biliyorum.'
Larfi yirtti, okumaya basladi:
'3ayin Bayim ¥akov Petroviç:
usaginiz konusamayaoak kadar sarhos oldugu için oevabimi yazili olarak sunmayi daha uygun buldum. ¬er
seyden onoe size haber vereyim ki, malum kisiye gonderdiginiz mektubu isteginiz üzerine elimle ulastiraoagim.
1anidiginiz ve bugün oandan arkadasim olan adamin serefini haksiz yere lekelememek için adini yazmiyorum. Bu
saygideger kisi bizimle birlikte Karolina lvanovna'nin pansiyonunda, siz oradayken 1ambov eyaletinden gelen
piyade subayinin kaldigi odada oturuyor. Bununla beraber, aradiginiz kisiyle yalniz evinde degil, serefli ve temiz
yürekli dostlar arasinda her zaman rastlayabilirsiniz. (¥azik ki bazi kimseler onlara hiç benzemiyorlar!..) Bu
sebeple sizinle iliskilerimizi kesmek zorundayim, sayin ¥akov Petroviç. Uostça gorüsmelerimize, eski
arkadasligimizi sürdürmeye artik imkán kalmamistir. Bunun için size bütün açikligiyla yazdigim bu mektubu alir
almaz, derin saygi duy- . dügüm Karolina lvanovna'da beraber oturdugumuz sirada, 7 ay onoe benden satin alip
henüz parasini vermediginiz Avrupa mali usturadan borounuz iki gümüs rubleyi gondermenizi rioa ederim. Bu
sekilde hareket etmemin sebebi, degerli kimselerden duyduguma gore, bugün serefinizi ve temiz adinizi lekelemis
olmanizdir. Artik siz, ruh ve ahlaki temiz olan kimseler için tehlikeli bir hal almissiniz. Uogruluktan ayrilan kisilerin
sozlerine inanip güvenmeye imkán olmadigini siz de bilirsiniz.
Bu mektupla ayrioa, bazi kimseler tarafindan ve onlar adina, Karolina lvanovna'yi savunmak istiyorum. Karolina
lvanovna bugüne bugün halinde hiçbir kotülük gorülmemis, namuslu bir kadindir. ¥abanoi olup ve genç
sayilmamakla beraber iyi bir aile kizidir. Lrdemli, kabiliyetli insanlar her yerde ve her zaman bulu-
88
nur... Neyse, zamani gelinoe, simdiye dek ogrendiginiz bazi seyleri ogreneoeksiniz elbet. 0ysa ki degerli kimselerin
inanilir sozlerine gore, hakkinizda anlatilanlar baskentin bir uoundan obür uouna kadar yayilmis artik... 3izin de
bunlari duymaniz gerekirdi beyefendi. Mektubumu bitirirken size haber vereyim ki, demin sozünü ettigim ve bazi
nazik sebeplerden otürü adini yazmadigim degerli kisiyi, tabiatça sevimli, neseli ve oana yakin oldugu için hepimiz
çok sevdik. 0orevinde gosterdigi basarilar da ona akli basinda, agirbasli bütün daire arkadaslarinin saygisini
kazandirdi. 3ozüne ve arkadasligina sadik, yüzünüze karsi dost gorünüp arkanizdan kuyu kazan bazi kimseler gibi
degildir... ¬er seye ragmen saygilarimla.
N. vahrameyev'
'Not: usaginizi kovmanizi salik veririm. ¬erhalde epey üzüyor sizi. ¥erine, bundan onoe bizde çalisip simdi issiz
kalan, 1evstafi'yi alin. $imdiki usaginiz hem sarhosun, hem hirsizin biridir... Uaha geçen hafta Karolina
lvanovna'ya, normal fiyattan asagi bir funt1 seker satmisti. Benoe bu sekeri sizden çalarak biriktirmistir... lyiliginizi
düsünerek yaziyorum bunu. 0ysa ki, bazi kimseler herkese en çok da namuslu ve iyi kalpli insanlara kotülük
etmekten, onlari aldatmaktan, sirf kiskançliktan onlara erisemedikleri için arkasindan atip tutmaktan ve iftira
etmekten hiç kaçinmiyorlar!
N.v.'
Bay 0oladkin, vahrameyev'in mektubunu okuduktan sonra oturdugu yerde uzun zaman hareketsiz kaldi. lki
gündür çevresini saran esrarli sis perdesi arasindan yeni bir isik sizmaya baslamisti. ¥avas yavas akli basina
geliyordu. ¥erinden dogruldu, odada biraz dolasarak açilmak, karmakarisik düsünoeleri bir araya toplayip belirli bir
noktada birlestirmek, durumunu inoelemek istiyordu. Ama ayaga kalkar kalkmaz sonsuz bir halsizlik duydu,
yeniden kanepeye çoktü.
- 0erçi boyle olaoagini onoeden de tahmin etmistim, gene de vahrameyev'in yazdiginin çogunu, içindeki imali
sozlerin
(l)lunt, bir pound=453 gramdir.
89L
açik anlamini kavrayamadim dogrusu. Anlam belki açik ama, maksadi ne aoaba... Açik, dobra dobra soylese: '$u,
su, bu, budur... diye. $oyle olmali, boyle yapmaliydin falan filan...' Ben de ona gore hareket ederdim. $ekil, yani
meseleye verdigi sekil hos degil. Ah, yarina kavussam da bütün bunlari kokünden hal-letsem! Ne yapmam
gerektigini biliyorum artik. Uiyeoegim ki, 'Peki uzlasmaya, falan filana raziyim, yalniz serefime dokunulmasina
gelemem!' 0tekine gelinoe... 0 da, yani 'malum.kisi', o ugursuz yaratik nereden çikti, nasil karisti bu ise? Ah, hele
yarin olsun da!..
Bay 0oladkin iç çekti, basini salladi:
· - ¥arin olsun, onlar da o zamana kadar beni tefe korlar ya... Arkamdan çalisiyorlar... oyle bir düsmanlik ki!..
Benim için simdi en onemlisi, vakit kaybetmemek, ilkin vahrameyev'e bir mektup yazmaliyim. '$oyle bir
meselemiz var, suna suna raziyim vs...' demeliyim. Mektubu sabah olur olmaz yollarim. Artik ben de erkekçe
davranaoagim bundan sonra. ¬arekete geçip o sorunu alt edeoegim, aksi halde onlar beni silip süpüreoek. Bay
0oladkin yeniden kaleme sarildi:
'3ayin Bayim Nestor lgnatyeviç,
¬akaret dolu mektubunuzu aoi bir hayretle okudum. Çünkü 'Bazi dogru yoldan ayrilmis, sahte iyi niyetle hareket
eden' kimselerin benden baskasi olmadigi apaçiktir. $erefimi, temiz adimi ve huzurumu yok etmek için ortaya
atilan iftiranin nasil dal budak saldigim üzülerek gordüm. Bunun en aoi, insana en çok dokunan yani -namuslu,
gerçek bir soylu ruh ve düsünoeye, ozellikle dürüst, mert karaktere sahip kimselerin muzir bir mikroptan
etkilenmeleridir. ¥azik ki, zamanimizda üreyen ahlaktan yoksun bu mikroplarin sokulmadiklari kose buoak
kalmadi!
3ozü edilen iki gümüs ruble boroumu tam olarak geri vermeyi kutsal bir odev biliyorum.
Malum bir kisiyle ilgili imalariniza gelinoe, bu kisinin niyetlerini, çesitli hesaplariyla planlarini o kadar çaprasik
buldum ki, açikça soylüyorum size, çozemedim... ¬er ne hal ise, bundan sonra ben de dürüst düsünoelerimi ve
namuslu adimi sürülen lekelerden koruyaoagim beyefendi. Uurum ne olursa olsun, malum kisiyle,
90
onun seviyesine inerek gorüsmeye karar verdim. Bu gibi hallerde yazisma yerine karsilikli gorüsmeyi çok daha
faydali buluyorum. Karsilikli iyi niyete dayanan bir barismaya hazir oldugumu da ayrioa belirteyim. Bu konuda
anlasmak üzere bulusma yeriyle zamanini bana lütfen bildirmenizi rioa ederim.
Mektubunuzda, size güya ettigim hakaretlere eski dostlugumuza ihanet edisime, aleyhinizde atip tutmama dair
imali ve igneli sozlerinize çok kirildim beyefendi. Bütün bu anlasmazligi igrenç bir iftiraya, kiskançliga ve hakli
olarak bas düsmanlarim saydigim kisilerin kotülügüne veriyorum. Ama suçlulugun en büyük güoünün suçsuzlugun
ta kendisi oldugunu, arsizlikla küstahligin ve bazi kisilerin içli-disliliginin sonunda herkesçe kotümseneoegini, bu
kisilerin sonunda kendi oyunlarina geleoegini bilmeleri gerek.
3izden son bir rioam daha var beyefendi. $u 'malum kisilere', baskalarinin muhitine sokulup yerlerine geçmek
garip ve normal olmayan hevesleriyle çabalarinin sadeoe hayret, tiksinti ve aoimayla karsilanaoagini soyleyin.
Boylelerini anoak timarhane paklar. Kaldi ki, hareket sekilleri kanuna aykiridir: ¬erkesin kendi kaderi, kendi
yeriyle yetinmesi gerekir. ¬er seyin bir siniri var: ¥a-. pilan sadeoe bir sakaysa yakisiksiz, hatta ahlaka uygun
olmayan bir sakadir. Benim bu konuda düsünoelerim namus ve ahlaka dayanir.
3aygilarimi bildirmekle seref duyarim, beyefendi.
¥. 0oladkin.'
0
3abaha kadar saga sola done done, ikide bir inleyerek yerinden firladi durdu. Ualdigi sirada garip, sikintili düsler
gorüyor, eskilere ait birtakim hatiralar, tatsiz karabasanlar arasinda booaliyordu. Laman zaman karanlik, esrarli
bir boslukta hasin, soguk bakisli Andrey lilipoviç'in yüzü beliriyor, 0oladkin, amirinin soguk bir nezaketle onu
azarladigini duyar gibi oluyordu... 0 da, düsmanlarinin kotüledikleri gibi olmadigini, birçok erdem ve ozellik sahibi
oldugunu anlatmak için Andrey lilipo-viç'e sokulmaya çabaliyor ama, 'malum kisi' yerden bitmis gibi karsisina
çikiyor, her zamanki arsizhgiyla bütün planlarini bozuyordu. ¥üzüne karsi alay ediyor, adim, serefini yerin dibine
batiriyor, isyerinde de, toplum hayatinda da ¥akov Petroviç'in
91yerini aliyordu... Birdenbire dairede o adamdan yedigi fiske hatirina geliyordu... Bunu neden karsiliksiz
biraktigini düsünürken kafasindaki düsünoeler dagiliyor, baska konulara atliyordu. lrili-ufakli, gordügü-duydugu
veya kendisinin yaptigi alçakliklar sekilleniyordu. Bunlarin çogu zaman kotülük olsun diye yapmazdi: Bazen birisini
kirmamak için, baska sefer aozinden, yahut... seyden... (Bay 0oladkin bu seyin ne oldugunu çok iyi bilirdi ya!) 0
anda, uykuda bile kizariyor, kizarmamak için kendisiyle müoadele ediyor, 'Lvet, o gün daha iradeli hareket
etmeliydim...' diye mirildaniyordu. 3onra omuz silkerek, 'Adam sen de!.. lrade de neymis...' diye bu fasih boyleoe
kapatiyordu. Ama Bay 0oladkin'in en çok sinirine dokunan, viodaniyla has-bihal anlarinda ahlak düsüklügü ve
adiligi hakkinda en ufak süphe birakmayan 'malum kisi'nin hemen ortaya çikivermesiy-di. Kendine has pis bir
siritisla, 'lrade mi?.. 3ende ve bende irade ne gezer ¥akov Petrovioh.' diye kis kis gülüyordu. Bay 0oladkin
düslerinden birinde kendini çok kibar, nükteleri ile taninmis kisilerin çevresinde gorüyordu...
0 da konusmasindaki inoelik ve nezaketiyle toplumun dikkatini çekmis, begendirmisti kendini. ¬atta orada
bulunan düsmanlarindan birkaçi ona isinmis, güleryüz gostermeye baslamislardi. Bir ara ev sahibinin
misafirlerden birine onu ovdügünü duymustu... lste tam o sirada oanavar ruhlu mahut kisi, yani oteki 0oladkin
çikiveriyor, gelisiyle büyük 0oladkin'in bütün basarilari 'sifira iniyordu. Ayrioa, gerçek 0oladkin'in sahte, kendisinin
asil oldugunu ilan ediyor, bizim 0oladkin'in goründügü gibi olmadigini, yüksek toplulukta barinamayaoak dereoede
adi bir adam oldugunu herkese yayiyordu. ¬em oyle çabuk, kas-goz arasinda yapiyordu bunu ki, büyük 0oladkin
agzini açip kendini savunaoak firsat bulamiyordu. Ltraf düzenbaz 0o-ladkin'den yana çikiyor, gerçek 0oladkin'e
sirt çeviriyordu. lkiyüzlü, yilan ruhlu adamin etkisinden kurtulan tek kisi yoktu. 0, toplulugun en sonük, en silik
kimselerine bile sirnasip yüzlerine gülmesini, hos gorünmesini biliyor, baygin, tütsülü sozlerle herkesi büyülüyordu.
Kimsede karsi geleoek hal yoktu, sadeoe tütsünün dumanini yutanlar gozleri kizarana kadar hapsiriyor,
92
hapsiriyorlardi ve herkes memnundu!.. Bütün bunlar sasirtioi bir çabuklukla oluyor, sahte 0oladkin bir büyüoüye
yakisir hiz ve çabuklukla hareket ediyordu. Birisiyle sohbet ederken adami kendisine isindirdigi anda bir
baskasina sokulup kiritmaya basliyordu. 0radan, iltifatli bir gülümseme sagladiktan sonra küt, kaba baoaklarini
oynata oynata üçünoüsüne gidiyor, onunla oan-oiger kuzu sarmasi oluyor, oradan baskalarina sokuluyor,
bakiyorsunuz - herkesi büyülemis... ¬ioivlerini, kibarligini gerçek Bay 0oladkin'den çok daha parlak buluyorlar ve
temiz kalpli iyi niyeti gerçek 0oladkin'i aralarindan kovuyorlar... Bin dert içinde kivranan Bay 0oladkin sokaga
firlayip bu sefer Lk-selans'a ya da Andrey lilipoviç'e basvurup hakkini aramak istiyor ama, sokaktaki arabaoilar
bile onu arabalarina bindirmiyorlar: '0lmaz beyefendi, tipatip ayni iki insani bindirmeyiz. lyi, namuslu bir insan çift
olmaz, ikilenmez!..'
Namusun ta kendisi bizim 0oladkin utanoindan ezilerek kimsenin yüzüne bakamiyor, arabaoilarin ve onlarla birlik
olan Petruska'nin hakli olduklarini kabul ediyor, çünkü ahlaksiz oteki 0oladkin oraya da yetismis. ¥erli yersiz
ovündügü, aslinda bir nebzeoigi olmayan asaletten pek uzak birtakim hareketler yaparken gerçek 0oladkin yeni
talihsizligine boyun egiyor, zaten elinden kaçmaktan baska sey gelmiyor ki! Artik hepsi birdi onun için, mahvolmus
bir adamdi... Kaldirimdan alabildigine kosarken her ayak vurusundan sonra yerin altindan oteki 0oladkin'in küçük
esleri, onun gibi ahlaksiz, onun gibi igrenç, yapiskan firlayiveriyor, firladikça birbirlerinin arkasina takiliyorlar...
3onra büyük 0oladkin'in pesinde bir kaz sürüsü gibi, badi badi geliyorlar. 0ylesine çogalmis ki zavalli Bay
0oladkin, adim atamiyor, kooa sehri doldurmuslar mini mini 0olad-kin'ler! Bunda toplum için bir tehlike sezen bir
polis birkaçini yaka paça yakalayip en yakin nobetçi kulübesine tikiyor ama, basa çikaoak gibi degil!
¥akov Petroviç soguk terler dokerek bu kábustan uyandigi zaman, gerçegin korkusunun düstekinden pek farkli
olmadigini hatirladi, buz kesildi. Azap içindeydi, kalbi biçakla oyuluyor gibi agriyordu. 3onunda dayanamadi.
'¥apamam artik' diye ba-
93
Lgirdi, kararli bir sekilde yataginda dogruldu, tamamen uyanmisti bu sefer.
vakit epey ilerlemise benziyordu. 0dada olaganüstü bir aydinlik vardi: Buz tutmus penoere oamlarindan giren
kuvvetli günes isigi odayi alabildigine aydinlatiyordu. ¥akov Petroviç sasirdi, odasi anoak ogle saatlerinde günes
gorürdü. 0ünes yolunu sasirip ona bir oyun mu yapmisti?.. $askinligi üstünden geçmeden disardan duvar saatinin
kisik, hiriltili sesini duydu, oldukça merakla saatin vuruslarini saymaya hazirlandi. Ama saat topu topu bir defa
vurdu. ¥akov Petroviç'in meraki telas halini aldi. ¥ataktan firladigi gibi disari kostu: Lvet, yanlis duymamisti, saat
tam ogleden sonra birdi!
Bay 0oladkin, Petruska'nin bolmesine bakti. Petruska'nin yerinde yeller esiyordu, yatagi bostu, hatta toplanmisti.
÷Kundurasinin odada olmayisi da kendisinin çiktigini kesinlikle gosteriyordu.
¥akov Petroviç kapiya kostu: Kapi ortülüydü. ¬eyeoandan titreyerek, 'Bu herif de nereye gitti?.. Nereye gitti
aoaba?..' diye birkaç defa mirildandi. vahrameyev'e yazdigi mektup, tahmin ettigi gibi masada yoktu, Petruska da
odasinda degildi ve saat birdi. 0oladkin düsünmeye basladi: vahrameyev'in mektubunda bazi yeni, dikkate deger
noktalar buldu. llk bakista pek açik olmayan bu noktalar, simdi oldugu gibi anlasiliyordu. ¬atta Petruska'nin
meselesi de vardi içinde: usaga para yedirmislerdi besbelli... Lvet evet, yüzde yüz 0yleydi!
- Uemek baslangiç noktasi buymus!., diye bagirdi 0oladkin. Alnina bir fiske vurdu, .gozleri iri iri açildi. - Uemek
bütün seytanlik o pinti Alman karisinin yuvasindan geliyor! Beni ls-mailovski Koprüsü'ndekilere karsi kiskirtmakla
bir çesit savas hilesi yaptilar... Namussuz oadi oteden beri içimi bulandiriyor-du, saman altindan su yürüten
oinsten çünkü... (Meseleye bu yonden bakilirsa, durum oyle.) $u teresin çikivermesindeki esrar da anlasildi, hepsi
ayni zinoirin halkalari... 0nu kimbilir ne zamandir hazirlamislar, ortaya çikarmak için firsat kolluyorlardi. ¬epsi
çorap sokügü gibi anlasiliyor... lsabet, daha vakit var!
94
lakat saatin ikiye yaklastigini goren Bay 0oladkin birdenbire telaslandi: 'Aman bu açikgozler benden onoe
davranma-sinlar!.. ¥o, harekete geçmeliyim artik!'
Bay 0oladkin çabuoak giyindi, bir mektup daha dosendi:
'3ayin Bay 0oladkin!
¥a siz ya ben, ikimiz bir arada olamayiz. Bunun için ikimiz olmak veya oyle gorünmek gibi aoayip, gülünç hem de
gerçeklesmesine imkán olmayan arzunuzdan vazgeçin. ¬içbir sonuç alamazsiniz, yenilir, üstelik rezil olursunuz!
lyiliginiz için soylüyorum: ¥olumdan çekiliniz. Aksi halde ben de çok kesin baska kararlar almaktan
çekinmeyeoegim. Bunu boyleoe bilin... Kalemimi birakip oevabinizi bekliyorum. $imdilik sizin ve silahinizin
hizmetinde olan
¥.0oladkin'
¥akov Petroviç mektubu bitirdikten sonra heyeoanla ellerini ovusturdu. 3onra kapiyi kendi anahtariyla kilitleyerek
sokaga çikti, dairenin yolunu tuttu. Ama saat iki buçuk oldugu için içeri girmedi. Kapidan donmek üzereyken
gorünüste onemsiz bir olay Bay 0oladkin'i kararindan vazgeçirdi. 3okagin kosesinde, binaya dogru soluk soluga,
yüzü kipkirmizi bir adamin kostugunu gordü. 0elen, bir fare sessizligiyle kapidan içeriye süzüldü: Bu, yazioi
0stafyev'di. 0oladkin'in çok iyi tanidigi, sirasi gelinoe on kapiklik bir bahsis karsiliginda epey isler beoeren
adamoagizdi. 0stafyev'in zayif damarini bilen 0oladkin, malum ihtiyaoini saglamak için, sik sik yaptigi gibi, bu defa
da gorevinden kaçamak yaptigini anladi. Parayi gorünoe dayanamayaoagini biliyordu, hemen harekete geçti.
0stafyev'in arkasindan içeri girdi, yazioiyi esrarli bir tavirla kooaman bir sao sobanin arkasina çekti. Karsilikli
durdular.
- Lh, ne var ne yok azizim? diye basladi Bay 0oladkin. Neyi sordugumu anladin tabii.
95
÷ Anladim efendim! Allah omürler versin beyefendi.
÷ lyi oanim, iyi. Ben seni memnun ederim... Ne demek istedigimi anliyorsun degil mi?
÷ Ne buyurdunuz efendim? 0stafyev genis genis açtigi agzini eliyle orttü.
÷ $ey oanim... Ben sey yani... Aklina bir sey gelmesin ama! Ben sadeoe Andrey lilipoviç'in burada olup olmadigini
ogrenmek istiyorum, o kadar...
- Burada efendim.
÷ Baska memurlar?
- ¬epsi burada, her sey gerektigi gibi.
÷ Lkselans?..
÷ 0nlar da. Makamlarinda.
¥azioi fazlaoa açilan agzini bir daha eliyle orttü, bon bir bakisla 0oladkin'i süzdü. Bay 0oladkin bu bakisi
gerektiginden fazla dikkatli buldu.
÷ Kalemde olaganüstü bir sey var mi?
- ¬ayir efendim, yok bir sey...
- $ey, benim için... yani oradakiler demek istiyorum... Ne demek istedigimi anliyorsun, degil mi?
¥azioi boynunu oynatti:
- ¬enüz bir sey yok efendim, dedi, yeniden eliyle agzini orttü ve 0oladkin'e bir kere daha tuhaf tuhaf bakti.
¥akov Petroviç de gozlerini ona dikmis bakiyordu, gizli düsünoelerini yüzünden okumak ister gibi bir hali vardi.
lçinde bir seyler olduguna dair bir his vardi, çünkü yazioi 0stafyev'in hali gittikçe baskalasiyordu: Ueminki saygili
hazir ol durumunda degildi artik, serbest, hatta küstahça bakiyordu. '¬akki yok degil ya - ona gore neyim ki!..' diye
düsündü 0oladkin. '¬em otekiler yüzde yüz beslemisler onu, onun için herif hemen meyhaneye dogruldu... Ben de
deneyim.' Bay 0oladkin on kapik-liklerin sirasi geldigini anladi.
÷ Al oglum.
÷ 3agolun, Allah omürler versin beyim!
- Bir sey degil... Uaha da vereoegim.
- Lksik olmayin beyefendi.
96
- Uaha da fazla vereoegim, diyorum. ls bitinoe bunun kadar daha alirsin. Anladin mi?
¥azioi ses çikarmadan gene hazir ola geçti, 0oladkin'in gozlerinin içine bakiyordu.
- $imdi soyle, neler konusuyorlar hakkimda?
- 0aliba henüz... yani simdilik yeni bir sey yok beyim.
0stafyev agir agir, duraklayarak konusuyordu. Bay 0oladkin gibi o da esrarli bir tavir takindi. Kaslarini oynatiyor,
gozlerini devirip bakisini karsisindakinden kaçirarak konusuyordu. Kisaoa, aldigiyla vadedileni hak etmek için bir
falso yapmamaya çalisiyordu.
- ¥eni bir haber falan yok mu? ·
÷ ¬enüz yok beyim.
- Bana bak... $ey... belki sonra bir sey belli olur, ne dersin?
÷ 0lur herhalde...
'Kotü...' diye düsündü ¥akov Petroviç, bir daha oebine davrandi:
- Bana bak oglum, al sunu... haroarsin...
÷ Çok tesekkür ederim, sagolun beyefendi.
- Uün aksam vahremeyev geldi mi buraya?
÷ 0eldi efendim.
- Baska gelen olmadi mi?.. lyioe düsün.
¥azioi bir an kafasini zorladi ama, ise yarar bir sey hatirla-yamadi.
- ¥o, kimse gelmedi efendim.
- ¬imm... (Bir sessizlik oldu) Beni dinle kardesim: Al su parayi da ne biliyorsan anlat hepsini...
÷ Basüstüne.
0stafyev, 0oladkin'in karsisinda bir kuzu usluluguyla duruyordu. ¥akov Petroviç sorguya geçti:
- ¬er seyden onoe, bana otekinin buradaki durumunu anlat.
¥azioi gozlerini Bay 0oladkin'e dikti: Kimden bahsettigini anlamamisti. Kaçamakli konusmaya karar verdi:
÷ Larari yok... lyidir... dedi.
0teki, l:7
97- Nasil yani?
- 0yle iste.
0stafyev gene anlamli bir sekilde kaslarini oynatti. Cani sikilmaya basladi, ne soyleyeoegini bilemiyordu. 'ls kotü...'
diye düsündü 0oladkin.
÷ vahrameyev'le aralari nasil?
- ¬ep oyle... eskisi gibi...
- lyioe düsün, durumlarinda bir degisiklik var mi aoaba?
- $ey... var galiba...
- Ne gibi?
0stafyev elini bir karis açilan agzina gotürerek bir sey soylemedi. 0oladkin sorularina devam etti:
÷ Bana oradan mektup falan yok mu?
- Kapioi Miheyev bu sabah vahrameyev'in evine, yani Alman karisina gitmis. lsterseniz varip sorayim?
- Lvet, lütfen sor kardesim! 3or, ne olursun!.. Ama sey... aklina bir sey gelmesin... Ben yani laf olsun diye... ¬em
oraya gitmisken, belki bana arkamdan bir seyler hazirliyor bunlar... Bunu da sorustur e mi? 0tekinin durumu
nasil? 3enden istedigim bu kadar iste. Ll altindan ogreniver, ben de seni memnun ederim.
÷ Basüstüne beyim. $ey... Bugün masaniza lvan 3emyonoviç oturdu.
÷ lvan 3emyonoviç mi?.. 0yle mi!.. Ne diyorsun!
÷ Lvet. Andrey lilipoviç'in emriyle...
÷ Ne diyorsun!.. Neden aoaba?.. Bak, bunu da ogren kardesim, Allah rizasi için ogren! ¥ani her seyi ogren, her
seyi!.. Ben altinda kalmam biliyorsun. Ama sakin aklina bir sey gelmesin...
÷ Peki efendim, basüstüne. ¬emen gidiyorum... ¥alniz biraz yukari, kaleme çikayim. 3iz gitmeyeoek misiniz?
- ¬ayir. Ben sadeoe... sey... oyle, geçerken ugradim: Ne var ne yok bakayim dedim... 3eni ayrioa memnun ederim
oglum.
- 3agolun beyim.
98
¥azioi çevik, gayretli gorünmeye çalisarak merdivenden hizla tirmanmaya basladi, Bay 0oladkin antrede kaldi.
'Kotü' dedi kendi kendine. 'Pek kotü... lsimiz iyioe sarpa sardi... 3onu ne olaoak bunun? $u sarhosun imali sozleri
de düsündürüyor beni: Kimin yumurtlamasi bu?.. ¬ah, kimden çiktigim anladim! Laten anlamayaoak ne var: ¬er
seyi ogrenmisler, sandalyeme baskasini oturtmuslar. Besbelli her seyi ogrenmisler ki Andrey lilipoviç yerimi lvan
3emyonoviç'e vermis... vahrameyev'in parmagi var bu iste! Uaha dogrusu vahrameyev'in degil, aptalin biridir o,
onun hesabina otekiler çalistilar, ugursuz düzenbazi doldurdular. 0ozü bozuk Alman karisi da fitledi... Laten bu
isin alelade bir kooakari dedikodusundan çikmadigi, gizli bir dolabin dondügünü onoeden de sezmistim, hatta Ur.
Kristyan lvanoviç'e de soylemistim. 'Birisini manevi anlamda katledeoekler' dedim ona. Karolina lvanovna'ya mal
bulmus gibi sarildilar bunlar... Uogrusu ustaoa tertiplenmis bir dolap. Ama vahrameyev'in degil, bir numarali bir
ustanin parmagi var bu iste bayim! Perde altinda kimin çalistigini biliyorum: $arlatan, isim hirsizi çeviriyor dolabi...
¥üksek muhitte sagladigi basarilar da hep madrabazligindan... Bir de burada, dairedeki durumu ogrenebilsem...
lvan 3emyonoviç'i yerime almalarini pek anlayamadim, ise yarayaoak baska kimse yokmus gibi!-.. ¬os beni
yerimden oynattiktan sonra kimi alsalar vizgelir... ¥alniz su lvan 3emyonoviç oteden beri midemi bulandiriyordu,
pis, rezil, morugun biri! laizle para veriyormus, hem bir ¥ahudi gibi de yüksek faiz alirmis... Lvet, hep bizim ayinin
marifeti. Ayi bu ise de burnunu soktu. lsmailovski Koprüsü'ndeki olaydan sonra basladi bu.'
¥akov Petroviç eksi limon yemis gibi yüzünü burusturdu, hatirladigi sey pek tatsizdi besbelli. 3onra, 'Ne yapalim!'
diye iç geçti. Aklim hep o ise takiliyor... $u 0stafyev de nerede kaldi? ¥a bir yere takilmis, ya da birisi
alikoymustur... Ama ben de onlarin hakkindan gelirim. 0stafyev'e on kapik verdim mi, kulun kolen olur!.. ¥alniz
onlarin da herifi ayartmis olmalari mümkün: Belki de simdi iki yana çalisiyor. Laten suratinda meymenet yok... Bu
kadar sikistirdigim halde bir türlü agzin-
99dan bir sey alamadim: '¥ok bir sey, Allah omürler versin beyim L' baska laf yok.
Birdenbire ayak sesi duyuldu, Bay 0oladkin toparlandi, so-, banin arkasina seyirtti. Birisi merdivenden inip sokaga
çikti. 'Bu saatte kim olabilir ki?' diye düsündü ¥akov Petroviç. Bir dakika sonra bir inen daha oldu. Bay 0oladkin
bu sefer merakini yenemedi, sobanin arkasindan burnunun uounu usuloa çikardi ama hemen, birisi burnuna igne
batirmis gibi geri kaçti. Bu defa gelen tanidigimiz biri, yani sarlatan, entrikaoi, ahlaksiz oteki 0oladkin'di! ¬er
zamanki gibi ufak ufak adimlarla, ayaklarini yere sürterek, çifte atar gibi yürüyordu. 'Alçak kerata!' diye
homurdandi ¥akov Petroviç.
Alçak keratanin koltugunda Lkselans'in büyük yesil evrak çantasi vardi. Çantayi goren Bay 0oladkin kipkirmizi
kesildi, sobanin arkasinda dertop oldu, aoi bir alayla, '0zel gorevle...' diye düsündü.
Küçük 0oladkin büyügünü gormeden onünden hizla geçti, sokaga çikti. Biraz sonra, inenin adim sesinden bir
yazioi oldugunu anlayan ¥akov Petroviç barinaginda kipirdandi, rahat bir nefes aldi. Lvet, gelen bir yazioiydi, ama
0stafyev degil, Pisa-renko idi. Bay 0oladkin birdenbire sasirdi ve memnun olmadi. '3irrimiza -baskasini ne diye
karistiriyor ahmak! Cahil herifler baskasinin sirrinin kutsalligini anlamazlar ki!..' Pisarenko'ya dondü:
÷ ¬ayrola oglum, kim yolladi seni?
÷ $ey efendim... 3ize haber iletmeye geldim: ¬enüz yeni bir sey yokmus.
÷ 0stafyev nerede?
- 0elemez o beyefendi, Lkselans tam iki defa subemize geldiler. Benim de isim var ama...
-·Lksik olma oanim, sagol. (0oladkin'in sesi yumusadi) ¥aniz sunu soyle bana...
- vallahi vaktim yok beyim. ¬er an çagiriyorlar... yazioiyim malum... Arzu ederseniz suraoikta az daha bekleyin.
lsinizle ilgili bir sey duyarsak gelip haber veririz.
÷ Azioik dur oglum, bir sey soraoagim!
100
- Kusura bakmayin beyim, hiç vaktim yok.
Pisarenko bir yandan oeketinin etegini Bay 0oladkin'in elinden kurtarmaya çalisiyor, bir yandan da ona laf
anlatmaya
ugrasiyordu:
- Uuramam beyim, mümkün degil. 3iz burada bekleyin,
bir sey olursa bildiririz.
- Peki oanim, peki. 3en yalniz su mektubu al, ben seni memnun ederim.
÷ Basüstüne efendim.
- Mektubu Bay 0oladkin'e verirsin, anladin mi?
- 0oladkin mi?..
- Lvet oanim, Bay 0oladkin'e vereoeksin.
- Peki efendim, islerimi bitirinoe yaparim... 3iz simdilik burada durun. Kimse gormez sizi burada...
- Aa, ne demek yani?.. 3akin ha aklina bir sey gelmesin. Ben sey... saklandigimdan durmuyorum burada... ¬em
kalmayaoagim burada, su sokakta bir kahve var, gidip orada bekleyeoegim. 3en de yeni bir sey olursa bana haber
getirirsin, olmaz mi?
- Peki efendim. Anladim. lzin verin de...
Bay 0oladkin, elinden kurtulan Pisarenko'ya bir daha:
- 3eni memnun ederim oglum, bir haber alir almaz gel! diye tekrarladi, sobanin arkasindan usuloa çikti. ¥azioinin
arka, sindan bakarken:
÷ Kopoglu, meseleyi ogrendikten sonra hemen saygisizlas-ti, diye soylendi. Bunda bir is var: llkin efendi efendi
konustu, durusu da ona gore idi. 3onra birden... Ama belki gerçekten aoele bir isi vardi adamoagizin?.. Bu saatte
yazioilarimizin hepsi ayaktadir, Lkselans ikide bir subemizi dolasir... $imdi de iki defa ugramis, neden aoaba?
Amaan, bana ne!.. 0yle ya, bana ne... Ama gene de...
Bay 0oladkin kapiya dogru yürürken binanin peronunun onünde Lkselans'in arabasi oakali oakali durdu. 0oladkin
toparlanmaya vakit bulamadan arabadan birisi atladi. 0elen, on dakika onoe daireden çikan oteki 0oladkin'den
baskasi degildi. ¥akov Petroviç, genel müdürün evinin daireden iki adimlik
101yerde oldugunu hatirladi. '0zel gorevle gitmis besbelli...' dedi kendi kendine. 0teki, arabadan yesil çantayla
birkaç dosya alarak arabaoiya bir seyler soyledi, giris kapisini açti. Büyük 0o-ladkin'i gormemis gibi kapiyi üstüne
çarparak kosar adimlarla yukari çikti. ¥akov Petroviç arkasindan bakakaldi: '$una bakin, suna!.. Kotü... Kotü
gidiyor isimiz...'
0ykümüzün kahramani birkaç saniye hareketsizoe durdu. 3onra kararli bir halde hain dostunun pesinden
merdivenleri çikmaya basladi. Basamaklari ikiser ikiser atlarken kalbi kopaoak gibi çarpiyor, vüoudu sarsiliroasina
titriyordu. Paltosuyla sapkasini vestiyere birakirken: '0k yaydan çikti!..' diyordu kendi kendine. '¬em bu kadar
çekinmeme sebep yok!'
Kalem odasina girdigi zaman hava iyioe kararmisti. Andrey lilipoviç'le Anton Antonoviç, müdürün odasindaydi,
müdür de oteki memurlarin soylediklerine gore, Lkselans'la gitmeye hazirlaniyordu. Amirlerin bu durumu, is
saatlerinin sona ermesi, bazilarinin, ozellikle genç memurlarin ekmegine yag sürmüstü. 0ruplar halinde gevezelik
ediyor, hatta en toylari, yani ufak dereoeli olanlar odadaki gürültüden faydalanarak bir kosede 'yazi tura'
oynuyorlardi. Bay 0oladkin kalemde en iyi geçindigi birkaç meslektasina yaklasti, selam vererek hatirlarini sordu.
Nedense o anda içinden oradakilere yakinlik gostermek, bunun karsiligini gormek gelmisti. Ama iyi niyetli hareketi
garip deneoek kadar soguk, hatta sert bir ilgisizlikle karsilandi. ¬içbiri ¥akov Petroviç'e elini uzatmadi. Bazilari kisa
bir 'Merhaba' ile odanin obür yanina geçtiler. 3elamini gormezlikten gelip basini çevirenler de oldu. Ln çok
dokunan, Bay 0oladkin'in tam yerinde olarak dedigi gibi, '¥azi tura oynamak ve parali günlerinde malum evleri
ziyaret etmekten baska sey bilmeyen' ufak dereoeli memurlarin hareketleri oldu. Birkaçi ¥akov Petroviç'i
çevreleyerek arsiz bir merakla gozlerini ona diktiler. lyiye isaret degildi bu. Adamoagiz ne olur ne olmaz diye,
yaptiklarini gormezlikten gelmeye karar verdi. Ama akla hayale hiç gelmeyen bir olay, Bay 0oladkin'i allak bullak
degil, tam anlamiyla mahvetti. 0nu saran genç meslektaslar grubunda birdenbire küçük 0oladkin bitiverdi. ¬er
zamanki gibi siritkan, neseliydi.
102
Kendine has simariklikla kiritarak kahkahalar atiyor, saga sola laf yetistiriyordu. 0enç memur grubuna sokularak
hayirli aksamlar diledi, kimiyle el sikisti, kiminin omuzunu oksadi veya kuoaklasir gibi yapti. Baskalarina,
Lkselans'in onu nereye, niçin yolladigini, donüste neler getirdigini anlatti. 3on olarak, besbelli en oandan bir
arkadasiyla opüstü. Büyük 0oladkin düsteymis gibi bakiyordu bunlara. 0teki 0oladkin doyasiya kirittiktan sonra
belki yanlislikla, farkina varmadan, en eski ahbabi büyük 0oladkin'e de elini uzatti. ¬erhalde iyi, temiz bir niyetle
yapmamisti bunu ama, ¥akov Petroviç hiç beklemedigi halde uzatilan eli dostça, içten kopan, gozlerini yasartan
bir duygulanmayla ve olanoa güoüyle sikti. Bunu yaparken alçak düsmaninin ilk hareketine mi aldanmis, bos mu
bulunmus, yoksa ne dereoe aoiz oldugunu anlamis da alttan gelmeyi daha mi uygun bulmustu kimbilir,
açiklanmasi güç bir yon bu...
3ebebi ne olursa olsun Bay 0oladkin bile bile, hem içten koparak bunoa tanigin karsisinda, 'kanli biçakli düsmani'
saydigi adamin elini sikti. Ama bir an onoeki duygulanmanin ardindan içi hiddet ve sonsuz bir utançla doldu.
¬ayasiz oteki 0oladkin, bir nebze bile utanma, aoima veya viodan azabi duymadan, yaptigi yanlisin farkina varmis
gibi elini ¥akov Petroviç'in elinden çekmis, bu da yetmiyormusçasina pis, igrenç bir seye dokunmus gibi elini
silkeleyip parmaklarini mendiliyle silmisti. 3onra basini oteye çevirerek tiksintiyle yere tükürdü. Bunlari yaparken
etrafindakilerin dikkatini çekmek, büyük 0oladkin'i meslektaslarinin yaninda gülünç, çirkin bir duruma düsürmek
istiyordu. Ama tam tersine, herkesin, hatta genç zipirlarin bile elestirisine ugradi, soylenenler, ayiplayanlar oldu.
Ne var ki, piskin adam yeni bir numara ile Bay 0oladkin'in düzelmeye baslayan durumunu gene, hem bu defa
temelinden yikti. Arkadaslarina goz kirparak hálá saskinligi geçmeyen ¥akov Petroviç'i gostererek inoeoik bir
sesle:
- Rus loblaz'ina bakin!., diye oirladi. 3ize genç lob-laz'imizi takdim etmekle seref duyarim beyler!
¬akaret ettigi adama bir sey olmamis gibi sokularak, kaba bir içtenlikle:
103- ¬aydi opüselim kardeslik! dedi.
0teki 0oladkin'in tatsiz sakasi orada bulunanlari etkilemisti galiba, ¥akov Petroviç'i loblaz'a benzetmekle hain
adam herkesçe bilinen bir olayi kastediyordu. Bay 0oladkin bu son darbenin agirligi altinda bir an sarsildi. Ama bu
defa kendini savunmak kararindaydi. 3ararmis yüzünde sabitlesmis garip bir gülümsemeyle, alev saçan gozlerini
bir noktaya dikerek sarsak adimlarla dogruoa Lkselans'in odasina yürüdü. Bitisik odanin kapisinda Lkselans'in
odasindan çikan Andrey lilipoviç'le karsi karsiya geldi. $efi saran kalabaliga aldirmadan kesin, oesur bir biçimde
yaklasti. (Bu kadar oesareti kendinden beklemeyen 0oladkin bayagi gurur duydu!) Andrey lilipoviç bile bu
beklenmedik çikisa sasirdi.
- Aa... 3iz misiniz?.. ¬ayrola! Ne istiyorsunuz?
Andrey lilipoviç Bay 0oladkin'in oevabini beklemeden basini oteye çevirdi, yanindakilerle mesgul olmaya basladi.
Ama ¥akov Petroviç kararindan vazgeçmiyordu. Basini kaldirdi, gozlerini sube müdürünün gozlerine dikti. 1ane
tane, oldukça rahat bir halde:
- Andrey lilipoviç, dedi. Ben... Lkselansla hemen simdi, ozel olarak gorüsebilir miyim? Ama hemen simdi...
Andrey lilipoviç Bay 0oladkin'i yukardan asagi süzdü: ÷ Lfendim?.. Lkselansla mi gorüseoektiniz?.. $üphesiz ki
olmaz.
- lzin verin Andrey lilipoviç! Lkselans'a burada, aramizda bir alçagin, bir isim hirsizinin bulundugunu haber
vereoegim... Kimsenin dikkatini çekmemesine sasiyorum dogrusu!
- Lfendim?
- Lvet, alçagin biridir bu adam Andrey lilipoviç.
- Kimden soz ettiginizi ogrenebilir miyim?
- Malum kisiden bahsediyorum Andrey lilipoviç. ¬erkesçe bilinen o kisiyi kastediyorum... Bunu yapmaya hakkim
var. Amirlerin bu gibi hareketleri tasvip etmemeleri gerekir.
Bay 0oladkin gittikçe artan heyeoanla devam etti:
- ¬areketimdeki iyi ve soylu amaoa inanmanizi rioa ederim Andrey lilipoviç. Bundan sonra kaderimi oz babam
olarak
104
bildigim iyiliksever büyügümüzün ellerine birakiyorum... Mesele bundan ibaret Andrey lilipoviç.
3on sozleri soylerken Bay 0oladkin'in sesi titredi, yüzü kizardi, kirpiklerinde yas damlalari belirdi. 0nu dinleyen
Andrey lilipoviç saskinlikla birkaç adim geriledi. 3onra kuskulu bakisini etrafta gezdirdi. Uurumun ne sekil
alaoagini tahmin etmek güçtü. 1am o sirada Lkselans'in kapisi açildi, general rütbesinde büyük amir birkaç maiyet
memuru ile odadan çikti, kalem-dekilerin hepsi pesine takildi. Lkselans, Andrey lilipoviç'i yanina çagirdi, islere
dair bir seyler sordu. Konusarak yan yana yürüdüler, memurlar saygili bir sessizlik içinde onlari izlediler. Bay
0oladkin kalem odasinda yalniz kaldi. Ama sonra o da, en arkadan topallayarak giden Anton Antonoviç 3etoçkin'e
sokuldu. lhtiyar masa amiri ona yüz vereoege pek benzemiyordu, hali sert ve kuskuluydu. 'Uemek bu sefer de
kepaze oldum... zirvaladim...' diye düsündü Bay 0oladkin. ¬álá yatismayan heyeoandan titreyen sesiyle, yavasça:
- Bari size durumumu anlatayim Anton Antonoviç, dedi. ¬epsi sirt çevirdiler bana. Birioik umudum sizsiniz... Ne
olur beni dinleyin Anton Antonoviç! Andrey lilipoviç'in bana karsi aldigi tavrin anlamini anlamadim dogrusu. Belki
siz açiklayabilirsiniz...
Anton Antonoviç sert bir biçimde ve tane tane:
- Lamanla her sey anlasilaoak, dedi.
Bay 0oladkin, masa amirinin halinden, bu konusmayi devam ettirmek istemedigini sezdi. Anton Antonoviç ayni
tavirla:
- Pek yakinda her seyi ogrenirsiniz. ¬emen bugün resmi bir bildiri gondereoekler size, diye ekledi.
- Ne bildirisi, Anton Antonoviç, neye dair? Bay 0oladkin'in sessi oesaretsiz, olgündü.
- Amirlerimizin bileoegi seyler bunlar ¥akov Petroviç, bize soz düsmez.
Bay 0oladkin büsbütün ürktü.
- Peki, ama, ortada ne var Anton Antonoviç? Amirlerimizin boyle onemsiz bir mesele ile ilgilenmesi tuhaf benoe...
3iz dünkünden bahsediyorsunuz Anton Antonoviç, degil mi?
105- ¬ayir efendim, baska pürüzlü isleriniz var. Anton Antonoviç sert bir bakisla 0oladkin'i süzdü:
÷ Ne tuzaklar kuraoaktiniz?..
0oladkin bembeyaz oldu. Anoak duyulur bir sesle:
- Uüsman iftiralari karsisinda savunma hakki verilmeyenler, suçsuz olsa da suçlu çikar, Anton Antonoviç.
- Pek oyle degildir ¥akov Petroviç: 3izi koruyan taninmis, saygideger, erdemli bir ailenin soylu kizlarinin serefine
dokunan o münasebetsiz hareketinize ne demeli?
- Ne hareketi Anton Antonoviç?
- Bir de soruyorsunuz!.. ¥a oteki, fakir oldugu halde namuslu yabanoi kiza karsi ovünüleoek hareketinizi de mi
bilmiyorsunuz?
- lzin verin Anton Antonoviç! Lütfen dinleyin beni... Ama Anton Antonoviç dinlemiyordu, iyioe oosmus, Bay
0oladkin'i suçlamaya devam ediyordu:
- ¥a baska birisine hainoe iftiraniz, kendinize ait bir suçu baskasina yüklemenize ne demeli?
0oladkin'i bir titreme aldi:
- Ben kimseyi evimden kovmadim. Petruska'ya, yani usagima da oyle bir sey ogütlemedim. Bahsettiginiz kimse
evimde ekmegimi yedi... elimden geldigi kadar agirladim onu, konu-gumdu, Anton Antonoviç!
0oladkin bunu soylerken duygulandi, çenesi hafifçe titremeye basladi, gozleri doldu. Anton Antonoviç alayli bir
siritisla onu süzdü.
- Konugunuzmus... Laf bu azizim!
Adamin sesinde Bay 0oladkin'i içten inoiten bir sey vardi. Uevam etmedi. Kisaoa:
- Lkselans'in bu meseleden haberi var mi? diye sordu.
÷ 0lmaz mi?
Masa amiri bu kadar konustugu için kendine adeta kizdi, toparlandi:
- Bana izin, mesgulüm. Bilmeniz gerekenleri bugün ogreneoeksiniz nasil olsa...
- Bir dakika Anton Antonoviç.
106
- 3onra gorüsürüz ¥akov Petroviç.
- ¬ayir olmaz, Anton Antonoviç! Ben... biraz dinleyin beni ne olur Anton Antonoviç! Bakin, ne düsündügümü
anlatayim size.
- Çok duyduk bunlari.
- ¬ayir, bunu duymadiniz Anton Antonoviç. Baska, yeni bir fikir... hem meraka deger bir düsünoe... $oyle bir sey
düsündüm Anton Antonoviç: ulu 1anri birbirine tipatip benzeyen iki insan yaratmis. lyiliksever büyüklerimiz iki
benzere kanat germisler. Ne güzel bir hareket, degil mi Anton Antonoviç? Benim bu konuda asi fikirler tasimaktan
uzak oldugumu siz de gorüyorsunuz Anton Antonoviç. lyiliksever büyügümüzü babam olarak bilirim... 'Uurum
boyledir, sayin büyügümüz filan...' derim ona. 'Ben de, oteki de çalismak zorundaydik... falan...' 3iz yardim edin
bana Anton Antonoviç, koruyun beni! vallahi bir sey... Anton Antonoviç, biraz durun, bir kelime daha...
Ama Anton Antonoviç uzaklasmisti bile. Bay 0oladkin'i olanlar ve duydugu seyler oyle sarsmisti ki, o anda nerede
oldugunu, ne yaptigini, basina daha neler geleoegini bilemiyor, dü-sünemiyordu.
Uisarda gene, yalvaran bakisiyla memur kalabaligini yararak Anton Antonoviç'i aramaya devam etti. lyi niyetini ille
de masa amirine anlatmak istiyordu! 0te yandan çesitli duygular karmasasinda booalarken içinde yeni bir isik
belirdi, o ana kadar aklinin kenarindan bile geçmeyen bazi noktalar aydinlanmaya basladi. Bu durum, Bay
0oladkin'i adamakilli sasirtti. 0 anda bir el hafifçe omuzuna dokundu. ¥azioi Pisarenko'yu gordü. ·
÷ 3ize mektup getirdim beyim.
- 0yle mi?.. 0ittin dondün demek - aferin oglum!
- ¥o, ben gitmedim. Bu sabah saat onda buraya getirdiler. ¬ademe 3ergey Miheyev memur vahrameyev'in
evinden getirdi. Buyrun.
- 1esekkür ederim oanim. Altinda kalmam... memnun ederim seni!
107Bay 0oladkin mektubu redingotunun yan oebine koydu, dügmelerini ilikledi, sonra kuskulu bir bakisla etrafi
süzdü. Mesai bitmisti, hepsi paltolarini, sapkalarini almislardi. 0 da bir aralik hiç farkina varmadan vestiyerden
paltosuyla sapkasini almis, elinde tutuyordu. Uisari çikaoakti ama, baska memurlarin holde küme küme saygili bir
halde durduklarini gorünoe durakladi. Kimse sokaga çikmiyordu: Lkselans geoikmis arabasini bekliyordu ki,
müsaviri ve Andrey lilipoviç'le konusmaya dalmisti. Az otede Anton Antonoviç'le birkaç kidemli memur durduklari
yerde kodamanlarin sakalasip gülmelerini seyrediyordu, arada bir memurlar, hallerine gore, tevazu ile, Lkselans'in
gülüsüne katiliyorlardi. 0ülmeyen sadeoe gobekli kapioi lero-seyiç'di. ¬azir ol vaziyetinde kapinin onünde durarak,
sag eli kapinin tokmaginda, her günkü ugurlama toreninde kendine düsen odevi yapmaya hazirlaniyordu,
bayiliyordu bu torene! Lkselans kapisinin hizasina gelinoe sisko ledoseyiç hizli bir el hareketiyle kapinin bir
kanadini ardina kadar açip yari beline kadar saygiyla egilir, sonra Lkselans'in onünden seyirterek hep o saygili
durumda, çikmasini beklerdi. Ama orada herkesten çok neseli ve memnun gorünen Bay 0oladkin'in alçak
düsmaniydi. 0 anda arkadaslarinin arasinda mekik dokuyup sirnasmayi birakmis, gozlerini Lkselans'a dikip kulak
kesilmisti. lç alemindeki karisiklik kol, baoak ve kafa hareketlerinden anlasiliyordu.
'¥aman herif!' diye düsündü oykümüzün kahramani. '0oze girmeyi basarmis, belli... Keratanin bütün bu seçkin
çevreyi neyle etkiledigini bilmek isterdim dogru! Lekádan, karakterden, ogrenim ve duygudan ÷ her seyden
yoksun. $ansi var namussuzun... Uaha da ilerleyeoek, çok yüksege çikaoak o, boyle olmazsa, 0oladkin demesinler
bana! Bir de sunu merak ediyorum: ¬erkesle bu kadar içli disli olup neler konusuyor, kulaklarina fisildadiklari
neler?.. Ah... ben de... ben de onun gibi beoe-rebilsem... onlarla kaynassam! Ama her seyden onoe buradaki
durumumu düzeltmek lazim. Rioa etsem nasil olur aoaba? 'Lkselans,' derim, 'genç bir adam, zamanimizda
çalismadan yapamaz. Ben de... filan falan...' meseleyi açiklarim. Mesele gerçek-
108
ten tatsiz ama, aldirmayaoagim artik. Müoadele etmeyeoegim, her seye boyun egeoegim... 3oyleyeyim mi aoaba?
Ama ayyas herifin kafasi islemez, soz anlatamazsin ki! 0ene de deneyelim. Bakarsin esref saatine rastlar...'
Bay 0oladkin huzursuzluk, sikinti içinde bunaliyordu. ¬arekete geçmek zamaninin geldigini anladi, esrarli
benzerinin durdugu yandan yol açmaya basladi. 1am o sirada Lkselans'in arabasinin sesi duyuldu. ledoseyiç bir
hamlede kapinin kanadini açarak Lkselans'in onünde iki degil, üç kat oldu. Arkada bekleyenlerin hepsi kapiya
üsüstüler ve iki 0oladkin'i birbirlerinden ayirdilar. '¥o, kaçamazsin bu sefer!..' diye soylendi büyük 0oladkin.
'Lkselansla konusamadim ama, seni kaçirmam!' Uüsmanini gozünden kaçirmamaya çalisirken vargüoüy-le
kalabaligi yarmaya çabaliyordu. 3onunda basardi, pesine düstü.
Xl
¬izla uzaklasan oteki 0oladkin'in arkasindan kanatlanmis gibi kosan ¥akov Petroviç'in solugu kesilmeye
baslamisti. 0ene de kendini güçlü ve azimli hissediyordu. Ne var ki, bütün azmine ve güoüne ragmen
(Petersburg'da o mevsimde sivrisinek olsaydi) ¥akov Petroviç'i yere devirmek için bir sivrisinegin tek kanat vurusu
yeterdi, yorgunluktan o hale gelmisti. Kuvvetten kesilmisti, ikide bir dizleri bükülüyordu, neredeyse oldugu yere
çokeoekti. Uistan bir kuvvetin etkisinde kostugunu biliyordu. 0ene de her zamanki gibi, bu durumda bile kendine
gore iyi bir taraf bulmaya çalisti: 'Lvet, bu halin de bazi iyi taraftari olabilir...' diye düsünüyordu. Kosmaktan iyioe
tikanmisti. 'Anoak su var ki, davayi kaybettigime süphem kalmadi artik. Mahvol-dum, yüzde yüz mahvoldum!..'
1am o anda arabaya atlayan
109i r
i
düsmanini yakalayip paltosunun etegine yapisti ve meydan savasi kazanan bir savasçi gibi sevindi.
- Beyefendi, bir dakika... Beyefendi!., diye bagirdi. lzin verirseniz...
- ¬içbir seye iznim yok, diye kesti oteki 0oladkin.
Bir ayagi arabanin basamagindaydi, obürünü, dengeyi saglamak için havada salliyordu. Bir yandan da büyük
0oladkin'in asildigi paltosunun yakasini kurtarmaya çalisiyordu.
- ¥akov Petroviç, izin verin?.. Bir dakika... ¥alniz bir dakika...
- 0zür dilerim, vaktim yok.
÷ Rioa ederim ¥akov Petroviç! Kabul edin ki... Ne olur ¥akov Petroviç... 0orüsmemiz... yani karsi karsiya açik
olarak konusmamiz yüzde yüz gerekli. Bir saniye ¥akov Petroviç!
Bay 0oladkin'in kibarlik taslagi düsmani bir içtenlik maskesi takarak babaoan bir tavirla:
÷ vaktim yok dedik ya, anam babam! dedi. Baska zamanda basimla beraber ama, bugün olmaz, olamaz!
Büyük 0oladkin dislerini gioirdatti, 'Alçak kerata!..' diye içinden geçirdi. 3onra üzgün bir sesle:
- ¥akov Petroviç, diye devam etti. Ben hiçbir zaman düsmaniniz degildim. Kotü kisiler size yanlis anlattilar beni...
Arzu ederseniz... ben kendi hesabima... Bakin size bir sey teklif edeoegim ¥akov Petroviç: $uradaki pastaneye
girelim, her seyi açik açik, erkekçe konusalim. ¬er sey kendiliginden anlasilaoak. ¥üzde yüz anlasilaoak, eminim.
0lmaz mi ¥akov Petroviç?
÷ Pastaneye mi girelim diyorsunuz?.. 0lur, girelim. ¥alniz bir sartla tontonum, bu meseleyi burada bitirelim artik.
1amam mi?
Küçük 0oladkin arabadan indi, oykümüzün kahramaninin omuzuna saygisizoa bir saplak indirdi.
÷ ¬ay hay, kirmayayim sizi, bes on dakika oturalim su pastanede. 1enha bir yer galiba, goren olmaz herhalde...
(vaktiyle siz de buna benzer bir seyler soylemistiniz, hatirliyor musunuz?) Lh, gidelim bari, nasil olsa elinizden
kurtulus yok!
110
¥alanoi dost yilisik yilisik güldü, Bay 0oladkin'in koluna girdi.
Caddeden uzakça bir pastane, o saatte bombostu. Müsterinin gelisini haber veren kapinin çingiragi çalar çalmaz
arka bolmeden bir Aman kadini firladi. lki 0oladkin dükkándan salo-numsu bir odaya geçtiler. 0rada ablak, siskin
yüzlü, saçlari kisa kesilmis bir oglan, tahta parçalari doldurdugu sao sobayi çirayla tutusturmaya çalisiyordu.
Küçük 0oladkin iki finoan çikolata getirtti. Çapkinoa bir
goz kirpmayla:
- llik gibi kari, degil mi? dedi.
¥akov Petroviç kizardi, ses çikarmadi. Ama oteki rahat
durmuyordu:
- Aa, unuttum, kusura bakmayin. Levkinizi ogrendik: 3iz inoe, zarif Alman dilberlerinden hoslaniyorsunuz. 0yle
degil mi benim içi-disi bir dostum ¥akov Petroviç? 0erçi o dilberiniz hayli tohuma kaçmis ama, gene de mihrap
yerinde!.. Uemek Alman dilberlerine düskünsünüz... Lvlerine pansiyoner olarak girer, sonra meroimegi firina
verirsiniz. lena degil: Birader, sütlü çorbalar falan!.. Bunlarin hatirina kalbimizi de baglariz, senetli sepetli teminat
da veririz... Ah seni loblaz, seni!..
lmali sozlerle Karolina lvanovna'ya takilan oteki 0oladkin, arsiz arsiz güldü. Ama ¥akov Petroviç'in bu yilismalara
yüz vereoek kadar basit, gorgüsüz adam olmadigini anlayinoa hemen taktigini degistirdi, oldugu gibi gorünmeyi
daha uygun buldu. ¥aptigi soguk sakalardan sonra agirbasli, vakur 0oladkin'in omuzuna ikinoi bir saplak indirdi,
büsbütün oivitti. ¬atta ¥akov Petroviç'in ofkeli itirazlarina bakmadan, onoeden de bir defa yaptigi gibi,
adamoagizin yanagina hafif bir çimdik atti. 0ykümüzün kahramani bu ahlaksizliga son dereoe içerledi,
hiddetinden karsisindakine saldiraoak gibi oldu ama, sonunda gene ses çikarmadi. Bir zaman sabretmeye karar
verdi. Kendini tutarak, gizli bir ofke ile titreyen bir sesle:
- Uüsmanlarimin lafi bu, dedi, kuskulu bakisini kapiya çevirdi. Çünkü nesesi tam kivamina gelen oteki
0oladkin'den baska münasebetsizlikler de beklenebilirdi.
111Ama seytan gibi kurnaz adam hemen durumunu Bay 0o-ladkin'in haline gore ayarladi. Ciddi bir tavirla:
- Belki. 0labilir, diye karsilik verdi ve arsizoa bir oburlukla yuttugu çikolata finoanini masaya birakti. 3onra,
damdan dü-seroesine:
- Le, daha nasilsiniz aziz ¥akov Petroviç? dedi. 3ogukkanliligiyla vakari elden birakmayan büyük 0olad-
kin:
- Nasil olursam olayim, yalniz size sunu soyleyebilirim ki ¥akov Petroviç, hiçbir zaman düsmaniniz degildim, diye
oevap verdi.
- 0y-le mi?.. Le, Petruska'miz ne alemde? Neydi onun adi - Petruska'ydi, degil mi? ¬ep eskisi gibi, degil mi?
$eytan adamin'Petruska'dan soz açmasi Bay 0oladkin'in tuhafina gitti:
- Lvet, eskisi gibi. 3ize bir sey soyleyeyim mi ¥akov Petroviç?.. Lmin olun ben... en soylu, en içten duygularimla...
Ama siz de kabul edersiniz ¥akov Petroviç...
÷ ¬aklisiniz efendim.
0teki 0oladkin'in sesinde yalandan bir hüzün titresimi vardi. Pismanlik, üzüntü duyan efendi adam halini
takinmisti. Büyük 0oladkin'e sokularak devam etti:
- Uurumumuzu, zamanimizi biliyorsunuz ¥akov Petroviç. Akilli, bilgili bir insansiniz, her seyin ozünü anlarsiniz...
¬ayat oyunoak degil, ona gore kendimizi ayarlamaliyiz... diye anlamli bir eda ile sozünü bagladi. Bu defa oiddi
konular üzerinde konusabilen, bilgili adam süsü verdi kendine.
- Biliyorum ¥akov Petroviç, dedi bizim 0oladkin. ¬er seyi biliyorum. (¬eyeoanlanmisti.) Uolambaçli yollara
sapmadan, çekinmeden, mertçe konusalim. Bütün samimiyetim ve serefimle yemin ediyorum ki, hiçbir suçum yok
size karsi ¥akov Petroviç! Aramizin açilmasina sirf karsilikli anlasmazlik, toplumun yanlis hükmü ve kavuk
sallamaya alismis basit düsünoeli kütlenin o yana egilmesi sebep oldu. 0lagan seyler bunlar ¥akov Petroviç. Ama
belki benim de hakkinizda yürüttügüm fikirler yanlisti, bu da mümkün ve ben bu hususta yanlis bir gurur
l
1.
gostermeden hatami açiklamaya haziri. Bunu yaparken zevk duyaoagim bile... Akilli ve soylu bir insan oldugunuz
için beni anlarsiniz tabii, diye sozünü kibar bir agirbaslilikla bitirdi Bay
0oladkin.
0teki duygulu bir iç çekmesiyle ona karsilik verdi:
- lelek... Kader, ¥akov Petroviç! $urada karsilasmisken iki meslektasa yakisir bir sekilde daha hos, daha faydali
konular açalim. Uogrusu simdiye kadar boyle bir konusmaya firsat bulamadik. Ama benim yüzümden degil, ¥akov
Petroviç.
- Benim de suçum yok!., diye heyeoanla atildi Bay 0oladkin. Kader ve rastlantilar yapti bunu.
lkisinin halinden barisa ilk adimi atmak istedikleri belliydi.
- 3agliginizin durumu nasil? diye tatli bir sesle sordu sahte 0oladkin.
÷ ¬afif bir oksürükten baska sikayetim yok, çok sükür. (0erçek 0oladkin'in sesi, otekinden daha tatliydi.)
- Aman kendinizi koruyun ¥akov Petroviç! 3algin var! Anjine yakalanmak isten degil. Ben yünlüleri giymeye
basladim.
- 0erçekten bu havayla anjine yakalanmak pek kolay... Kisa bir sessizlik oldu.
- ¥akov Petroviç, diye basladi büyük 0oladkin. ¥anildigimi anladim. lakir ama konuksever kulübemizde
geçirdigimiz dakikalari içten duygulanarak hatirliyorum...
÷ Ama gonderdiginiz mektubunuzun havasi bambaskaydi... diye sitemle soyledi oteki 0oladkin. (Lvet, bu sefer
sozlerinde bir gerçek payi vardi.)
- ¥anildim ¥akov Petroviç. 0 ugursuz mektubumda ne kadar yanildigimi, simdi anliyorum. ¥üzünüze bakmaktan
utaniyorum, ¥akov Petroviç! verin su mektubu, gozünüzün onünde yirtaoagim onu. ¥aninizda degilse, ters
anlamda, yani bunun iyi, dostça bir niyetle yazildigini kabul edin. Lvet, çok aoi bir sekilde yanilmisim ¥akov
Petroviç, affedin beni!
Bay 0oladkin'in hain arkadasi dalgin, kayitsiz bir halde basini kaldirdi, bos bir bakisi karsisindakine dikti:
÷ Bir sey mi soylediniz?
112
0teki, l:8
113- Lvet, çok çok yanildigimi soyledim ve simdi, gereksiz bir gururu bir yana birakarak...
÷ ¬a sunu bileydiniz!.. diye oldukça saygisiz bir biçimde büyük 0oladkin'in sozünü kesti oteki 0oladkin.
¥anilmissiniz demek... Pek iyi etmissiniz oyle ise!..
Adamin yeni oyununun farkinda olmayan büyük 0oladkin olanoa içtenlikle devam etti:
÷ 3ize bir fikrimi açmak istiyorum ¥akov Petroviç. Bakin: Biz dünyaya tipatip ayni iki insan...
- likriniz bu muydu? diye bir daha, tam bir küstahlikla kesti oteki 0oladkin. 3onra birdenbire yerinden dogrularak
sapkasini aldi.
¬álá alaya alindigini anlamayan büyük 0oladkin de ayaga kalkti, sahte dostuna saf bir gülümsemeyle elini uzatti.
Bütün hali yeni dostluk kurmak istegini açikliyordu. 0teki 0oladkin ona dogru birkaç adim atti, yüzüne egilerek,
arsiz bir gülüsle:
- ¬aydi hosçakal hazret! ¥eteri kadar kafami sisirdin... diye bagirdi,
Bu beklenmedik degismenin karsisinda birdenbire sasiran ¥akov Petroviç, adamin seytanoa bir gülüsle ona
uzattigi eli sikaoak oldu ama oteki, ¥akov Petroviç'in eline degen iki parmagini hemen çekti, sabahki yakisiksiz
sahneyi tekrarladi. ¥üzünü tiksintiyle eksitti, parmaklarini mendiliyle sildi, sonra hizli adimlarla salondan çikti.
Büyük 0oladkin arkasindan yetistigi zaman saklaban herif, bir sey olmamis gibi tezgáhin onünde küçük borekleri
govdeye indiriyor, dükkán sahibiyle yarenlik ediyordu. Bay 0oladkin yüzsüzün yakasina yapisaoakti ama, 'Kadinlar
yaninda yakisik almaz...' diye düsündü, kendini tuttu. 0 da tezgáha yaklasti. 0teki ¥akov Petroviç'in hazimliligina
güvenerek yeniden azdi. 0oz kirparak:
- Lararsiz parça, degil mi? diye kadini gosterdi.
$isko Alman kadim, anlamdan yoksun kursuni gozlerini müsterilerine dikmis, besbelli Rusça bilmedigi için tatli
tatli gülümsüyordu.
Büyük 0oladkin benzerinin terbiyesizligine dayanamadi artik, toptan hesabini gormek için üzerine atildi. Ama oteki
her
114
zamanki alçakligiyla selameti kaçmakta buldu, sokaga firladi. Bay 0oladkin kisa bir saskinlik anindan sonra
pesine düstü, ugursuz adamin tuttugu arabaya atlarken yakaladi onu. Ama aksilik burada da yetisti: Uilber
pastane sahibi hesap gormeden sivisan müsterilerinin yakasini birakaoaga benzemiyordu. Çigliklar atiyor, kapi
çingiragini tehlike çani gibi durmadan çekiyordu. ¥akov Petroviç bir an durdu, oebinden çektigi birkaç gümüs
parayi saymadan kadina firlatti, üstünü beklemeden kosmaya devam etti. ¬areket etmek üzere olan arabaya
atladi, elleriyle, ayaklariyla kenarlarina tutunarak bir süre sarsila sarsila, ha düstü ha düseoek halde gitti. 0teki
0oladkin de onu var güoüyle itiyor, arabaya yerlesmesine engel oluyordu. Kadidi çikmis beygirini oanla basla
kosturan arabaoinin bu itisme kakismalardan haberi yoktu. ¬ayvan bir aralik nasilsa tirisa kalkti. ¬em kosuyor,
hem kotü bir aliskanlikla her üç adimda bir ard ayaklari ile çifte atiyordu. Ama oykümüzün kahramani sonunda
arabaya sokulmayi basardi. 3irtini arabaoiya dayadi, düs-maniyla diz dize oturdu, sag eliyle herifin külüstür kürk
yakasina simsiki yapisti.
Bir süre hiç konusmadan gittiler. Bay 0oladkin tikaniyordu. ¥ol kotü idi, arabanin her sarsilisiyla vüoudunun bir
yeri kopaoak saniyordu. 0ozü kizmis düsmani da yenilgiyi kabul etmiyor, onu arabadan atmak için elinden geleni
yapiyordu. ¬avanin kotülügü hepsinin üstüne tuz-biber ekti. Lapa lapa yagan kar, büyük 0oladkin'in boynunu,
kollarim, gogsüne kadar islat-misti. 1ipi basliyordu. Kar kalin bir bulut halinde her yani sarmis, goz gozü gormüyor,
yol seçilmiyordu. ¥akov Petroviç'e bunun boyle olaoagini daha onoeden biliyormus gibi geldi. Ne zaman, dün
düsünde mi gormüstü bunu?.. Uüsünüyor, bir türlü hatirlamiyordu. 3ikintidan bunalmis halde düsmaninin yüzüne
dogru egilerek bagira bagira konusmaya basladi. Ama sesi duyulmuyor, kelimeler dudaklarinda boguluveriyordu.
Bir an bütün olanlar onunla ilgili degilmis, kendiliginden oluyormus gibi geldi. Kendisini sadeoe bir seyiroi gibi
gordü, müoadeleyi, debelenmeyi birakti. Birdenbire sert bir sarsintiyla havaya zipladi, sonra un çuvali gibi yere
düstü... Uüserken, düsmaniyla didis-
115mekle ne büyük hata ettigini düsündü. Ayaga kalkinoa bir evin avlusunda oldugunu gordü. Avlu, 0lsufi
lvanoviç'in avlusuydu. 0teki 0oladkin binanin peronuna dogru yürürken, ¥akov Pet-roviç bir an, düsmanini, firsati
kaçirmadan yakalayip hakkindan gelmeyi düsündü ama, tam zamaninda tuttu kendini. Arabaoinin hesabini
gormek ona kaldigi için, parayi verip savdi, sonra arkasina bakmadan avludan kaçti, gozünün dogrusuna kosmaya
basladi. lri kar taneleri ayni hizla düsmeye devam ediyordu. lslak, bulanik bir karanlik içinde rasgele yürüdü,
karsisina çikan birkaç kisiye çarpti... Kulagina, çevresinden ve arkasindan çesitli bagrismalar geliyordu. Ama Bay
0oladkin'in bir seye aldirdigi yoktu, iyioe kendini kaybetmisti. Anoak 3emyonovski Koprüsü'nde hizini alabildi:
Kaldirimin kenarinda oteberi satan iki kadini sepetleriyle birlikte devirip kendi de düstü ve o anda ayildi.
'Uüstümse düstüm... Belki bunda da hayir var!..' diye mirildandi. 3atioi kadinlara çamura dokülen çorek, elma ve
leblebinin parasini odedi, isi tatliya bagladi. Cebinden bir gümüs ruble çikarirken eli o sabah yazioinin verdigi
mektuba degdi. Bunu okumak için oradaki tanidik bir asçi dükkánina girdi. llk gordügü bos masaya ilisti, saga sola
bakmadan ve emrini bekleyen garsonu oevapsiz birakarak yagli mumun isiginda mektubu açti, okumaya basladi.
Mektup yeni bir soktu onun için:
'Çok soylu, ugrumda oefalara katlanan kalbimin sevgilisi!
¥alvaririm, beni çektigim aoilardan mahvolmadan kurtar! lftiraoi, dalavereoi, ahlaksizligiyla bilinen adam tuzagina
düsürdü, mahvetti beni... Uüstüm... 0ndan oyle nefret ediyorum ki! ¬albuki sen... Birlesmemize engel olmak
istiyorlar, sana yazdigim birkaç mektubu çalmislar. Bunu yapan seninle benzerliginden faydalanan o namussuz
oanavardir! ¥akisikli olmak bir meziyet degil: Akil, zeká, duygulu olmak sevdirir insani. Ama ben mahvoldum artik...
Lorla evlendiriyorlar beni. Pederim, velinimetim 0lsufi lvanoviç bin bir dolap çeviriyor... Besbelli yüksek muhitte
parlak bir mevki saglamak için beni basamak olarak kullaniyor... Llimden geldigi kadar direniyorum. Bu-aksam
saat 9'da arabanla evimizin
116
onünde beni bekle. 0eoe toplantimiz var gene, yakisikli tegmen de geleoek... Belli etmeden disari çikarim, kaçariz
seninle!.. vatanin her kosesinde çalisaoak yer bulursun sen. viodani temiz kisilerin en büyük güoü, viodan
temizligidir. $imdilik hosça kal. Kapinin onünde kapali arabayla bekle beni. 0eoe yarisindan sonra tam saat 2'de
kollarina siginaoagim...
3onsuzluga kadar senin
Klara 0lsufyevna'
0ykümüzün kahramani birkaç dakika yildirimla vurulmus gibi durdu. uzüntü, heyeoan içindeydi. Mektup elinde,
yüzü sapsari, lokanta salonunu birkaç defa boydan boya dolasti. 1askin heyeoani, üstünün basinin perisanligi, el
hareketleriyle dolasmasi, hele kendi kendine bir seyler mirildanmasi lokantada bulunanlari kuskulandirdi. 0arson
bile onu süpheyle süzmeye basladi. 3onunda Bay 0oladkin biraz kendini topladi, salonun ortasinda durarak
masalardan birinde oturan kerli ferli yasli adama hiç de nazik olmayan bir sekilde gozlerini diktiginin farkina vardi.
¥emegini bitirip ikonun karsisinda dua ettikten sonra eski yerine oturan ihtiyar da ona merakla bakiyordu. ¥akov
Petroviç silkindi, gozlerini oteye çevirdi ama, bir tek dost bakisa rastlamadi. 0 sirada kirmizi yakali emekli bir
subay, garsondan yüksek sesle 'Polis ¬aberlerini istedi. Bay 0oladkin birden telaslandi, kizardi, gozlerini yere
indirdi ve kiliksizliginin farkina vardi. Uegil toplulukta, yalniz basina evinde bile boyle gez-mezdi. Pabuçlari,
pantolonu, paltosunun sol yani çamura batmis, sag paçasinin gergi bandi kopmus, fraki yer yer yirtilmisti.
Mektubu okudugu masaya dondü. Bunaliyordu. Karsisina dikilen garsonun yüzünde tuhaf, saygisiz bir israr vardi:
÷ Ne emredersiniz beyim? diye tekrarladi.
¥akov Petroviç saskin saskin etrafa bakti, masanin üstünde ondan onoeki müsteriden kalan kirli tabaklarla çatal
biçagi, burusuk peçeteyi gordü. 'Kimin bunlar, kim yemek yedi burada?..' diye düsündü. 'Ben mi yedim aoaba?..
0labilir, farkina varmadan yedim belki... Ne yapmali simdi?' 0ozlerini kaldirdi, titrek, yorgun bir sesle:
- Boroum ne kadar oglum? diye sordu.
117Ltrafta kahkahalar duyuldu, garson bile gülümsedi. Bay 0oladkin bir münasebetsizlik yaptigini anladi,
bozuldu. Uurumu düzeltmek, tabii bir hal almak için elini oebine soktu ÷ mendilini çikaraoakti. Ama eline mendil
degil, bir ilaç sisesi geldi. 0 zaman Bay 0oladkin kendisini de, orada bulunanlari da saskinliga ugratan bir sey
yapti. llaç, doktor Kristiyan lvano-viç'in birkaç gün onoe ona verdigi ilaçti. 'Ayni eozaneden alinan ilaç...' dedi kendi
kendine. urperdi, dehsetten bagirmamak için güçlükle tuttu kendini. lçini yeni bir isik aydinlatti... Koyu
kirmizimtrak, igrenç bir sivi korkunç bir pariltiyla gozlerini kamastirdi. $ise elinden birdenbire yere düstü, kirildi...
¥akov Petroviç tiz bir çiglikla yerdeki yayintidan geriye atti kendini. Bütün vüouduyla titriyordu, alni, sakaklari
bonouk bonouk ter-lemisti. '¬ayatim tehlikedeymis de haberim yok...' diye düsündü. 0rtalik birden karisti,
lokantadakiler Bay 0oladkin'i sardilar, bir seyler soylüyor, soruyorlar, birkaç kisi kollarindan tutmaya çalisiyordu.
Bay 0oladkin kisa bir durgunluktan siyrilarak kalabaligi yardi, yerinden kopmus gibi sokaga firladi, yigilip
bayilaoakti neredeyse... llk gordügü arabaya atladi, evinin adresini verdi.
Merdivende dairenin hademesi Miheyiç'le karsilasti. Adamin elinde resmi bir zarf vardi. Bay 0oladkin bitkin bir
halde:
- ver sunu, dedi. Resmi bir is... Biliyordum zaten, hepsini biliyordum...
Larfin içinden çikan bildiride Bay 0oladkin'e gorevini, elindeki bütün evrak ve dosyalan lvan 3emyonoviç'e
devretmesi yazilmisti. Bildiride Andrey lilipoviç'in imzasi vardi. Bay 0o-' ladkin zarfi getiren hademeye bir on
kapiklik verdi, katina çikti. Kapiyi açtigi zaman, Petruska'yi pilisini pirtisini toplarken buldu. Besbelli Karolina
lvanovna'nin isiydi bu: 0iden ¥evsta-fin'in yerine Petruska'yi ayartmisti.
118
Petruska dogal olmayan bir halde, kasilarak, ¥akov Petro-viç'in odasina girdi. ¥üzünde isinden ayrilmaya
hazirlanan usaklara has serbestlik vardi. Bay 0oladkin'in emrinden çikmis, baskasinin adami oldugunu her haliyle
gosteriyordu. Bay 0oladkin güçlükle nefes alarak:
÷ 3aat kaç oglum? dedi.
Petruska ses çikarmadan bolmesine gitti, donünoe hep o basina buyruk tavirla saatin yedi buçuga gelmek üzere
oldugunu bildirdi.
÷ lyi. 1esekkür ederim oglum. 3ana bir sey soyleyeoegim Petruska, galiba bizim ayrilma zamanimiz geldi çatti...
Ne dersin?
Petruska susuyordu.
÷ Le, simdi iliskilerimiz kesilmisken bana açikça, dostça soyle Petruska, bugün nerdeydin sen?
÷ lyi insanlara gittim, nerede olaoagim...
- lyi ettin, çok iyi ettin oglum. 3enden daima memnundum, iyi hal kágidi da veririm sana. Uemek oraya yerlestin,
oyle mi? Ne var ne yok onlarda?
- Ne olsun beyim. lyi insanlardan kotülük gelmez, siz de
bilirsiniz.
- Biliyorum oanim, biliyorum. ¬em de zamanda iyi insanlar parmakla sayilaoak kadar az. 0nlarin degerini bil
oglum.
Nasillar?..
- Bildiginiz gibi. Artik sizde çalisamayaoagim beyim, biliyorsunuz...
- Biliyorum oglum, biliyorum. 0ayretini, çaliskanligini da biliyorum. 3ana karsi saygim var Petruska. Namuslu, iyi
bir insan usak da olsa onu sayarim.
119l_
÷ 3agolun beyim. Bizim usak milleti, çikarlarina bakar, hepsi oyledir... Ama iyileri de var.
÷ 1abii oanim, tabii. Al su parayi, bu da iyi hal kágidin. $imdi kuoaklasalim Petruska. 0üle güle git yeni isine!
Bay 0oladkin bir an sustu, sonra oiddi ve içtenlikle:
÷ $imdi senden bir hizmet, son bir hizmet isteyeoegim oglum, dedi. Bak, insanin basina türlü türlü haller gelir.
Keder, aoi saraylara bile sokulur, kimse kaçamaz bundan... Biliyorsun, sana karsi daima iyi olmaya çalistim.
Petruska ses çikarmadan dinliyordu.
- Lvet, hiçbir zaman kirmamaya dikkat ettim... $ey, çamasirimin durumunu soyler misin Petruska: Neyim var,
neyim yok?..
÷ ¬epsi tamam beyim, merak etmeyin. Alti keten gomlek, üç çift yün çorap, dort kolali gomlek gogüslügü, bir yün
fanila, iki dizlik. 3ayisini siz de biliyorsunuz. Ben sizin hiçbir seyinize el sürmedim beyim. Beylerin malinin üstüne
titrerim ben... 3izden gidiyorsam... sey... yani malum sey... yoksa ortada baska bir seyoik yok, asla! 3iz de
biliyorsunuz.
÷ Canim o maksatla soylemedim. Bak oglum...
- Malum beyim, bildigimiz haller bunlar. Ben general 3tolbnyakov'da çalisirken 3arativ'daki malikánelerine
gittikleri zaman bana izin verdiler tabii.
÷ ¥ok oanim, benimki oyle degil!
÷ Biliyorum. Malum. Bizim gibi insanlara, siz de bilirsiniz, iftira atmak kolaydir. Ama ben nerede çalistimsa hep
güzellikle ayrildim, herkes memnundu benden. Bakanlar, generaller, senatorler, kontlar... Kimlerle çalismadim
ki!.. Prens 3vinçatni-kov'larda, Albay Pereborkin, 0eneral Nedobarov'larda bulundum, koylerine, çiftliklerine
birlikte gittik... Malum.
÷ 1abii oglum, tabii. Bak ben de gidiyorum. ¬erkesin yolu ayri, kimin nereye, hangi yola düseoegi onoeden belli
olmaz, degil mi kardesim? ¬aydi sen simdi elbisemi ver, giyineoegim. Redingotumla oteki pantolonumu
ayiraoaksin. Çarsaflan, yorganlari, yastiklari falan...
÷ Uenk mi yapayim?
120
- Lvet evet, bir denk yap. Basimiza neler geleoegini kim bilebilir!.. $imdi asagi in, bir kupa arabasi bul bana.
÷ Kupa mi?
- Lvet oanim. ¬em genisçe olsun. 3üresiz, bütün geoe için
tutaoaksin...
- uzaga mi gidiyorsunuz beyim?
- Belli degil oglum, henüz bilmiyorum... Kustüyü dosegimi de alsam iyi olur belki. Ne dersin oglum?
- lyi olur elbet. ¬emen simdi mi gidiyorsunuz beyim?
- Lvet. 0yle bir mesele çikti iste... Ne yapalim.
- Malum. Bizim alayda bir tegmenin de basina gelmisti bu: Bir derebeyinin kizini kaçirmisti.
- Kizini mi kaçirmisti?.. Nasil?
- Basbayagi kaçirdi. Baska bir çiftlikte evlendiler. ¬er seyi onoeden hazirlamislar... Arkasindan kovaladilar ama,
tegmeni-mizi rahmetli prens korudu, isi tatliya bagladilar.
- Uemek evlendiler?.. lyi ama sen... sey... benim meseleyi nereden biliyorsun?
- Bilmez olur muyum! ¬er yana yayildi, malum. Biliyoruz beyim, hepsini biliyoruz. ¬erkesin basina gelir bu. lzin
verirseniz beyim, bir sey soyleyeoegim size: 1abii bir hizmetkárim ben, laflarim ona gore... Ama oldu olaoak,
soyleyeoegim: Bir düsmaniniz var, güçlü bir rakibiniz var beyim!
÷ Biliyorum oglum, bunu da biliyorum. Ben de sana güveniyorum. Ne yapalim simdi? Ne tavsiye edersin bana?
÷ Bakin beyim, boyle bir karara vardigimiza gore, hazirlikli olmalisiniz, esasli bir hazirlik gerek... Çarsaf, yastiktan
baska çift yatakli bir dosek, güzel bir yorgan almaniz gerekir. Altimiz-daki komsu tilki kürkünü satiyor, pek nefis bir
kürk! lsterseniz gidip bakin. Bundan sonra bu gibi esyaya ihtiyaoiniz olaoak. ustü atlas, içi tilki - sahane bir manto
beyim!..
- ¬ay hay alalim, mantoyu da alalim. 3ana güveniyorum Petruska. ¥alniz çabuk, mümkün oldugu kadar çabuk
davran, anladin mi? Mantoyu alirim ama, aoele et Allah askina, saat nerdeyse sekiz olaoak... ¬adi goreyim seni
oglum!
121
Petruska hazirlamaya basladigi dengi birakti, asagi kostu. Bay 0oladkin, Klara'nin mektubuna bir daha goz
ataoakti ama, okuyamadi, zihni pek daginikti. Basim avuçlari arasina alip duvara yaslandi. Bir sey düsünemiyor,
yapamiyordu, ne oldugunu kendisi de anlamiyordu. Lpeyoe bu halde kaldi. vakit geçiyordu, Petruska meydanda
yoktu. Bay 0oladkin sabirsizlanmaya basladi, sonunda dayanamadi, onu aramaya karar verdi. Uis kapiyi açinoa,
alt kat sahanligindan birtakim gürültüler, hararetli konusmalar duydu. Apartmanin bayan kiraoilariyla Petrus-ka'ydi
bu, ne konustuklarini Bay 0oladkin anlamakta geoikmedi. 1am o sirada Petruska'nin sesi kesildi, birisi yukari
çikiyordu. 0oladkin ofkeyle:
÷ Rezil herif! Uünyayi toplayaoak basima... diye soylendi, odasina kaçti. Birkaç dakika yüzükoyun kanepede yatti.
3onra Petruska'yi beklemekten vazgeçti. 0iyindi, oüzdanini oebine koydu ve kosar adimlarla asagi indi.
Merdivende karsilastigi Petruska'ya:
- 0glum, hiçbir sey alma, lazim degil, dedi. 0erekenleri ben kendim alirim. 3ana da ihtiyaoim yok artik. lnsallah
her sey düzelir... Belli olmaz!
Petruska'yi merdivenin ortasinda birakarak avluya indi, sokaga çikti. Bir türlü karar veremiyordu, ne yapmaliydi?..
0elisigüzel yürürken kendi kendine soyleniyordu:
- Bu mesele çikmasaydi her sey düzelirdi... Bir çirpida hepsini kokünden hallederdim. ¬em bunun nasil, ne
sekilde düzeleoegini de biliyorum. Uerdim ki, 'Müsade buyrun beyim, bu boyle olmaz, evet, yapilmaz bu beyim!
3ahtekárlik geçmez burada... Çünkü siz düpedüz bir sahtekársiniz, isim hirsizisiniz, asagiligin biri, vatan için
faydasiz, muzir bir adamsiniz! Anladiniz mi?' Boyle demeliydim. Ama olmazdi... biçimsiz kaçardi... Ben de aptal
aptal zirvaliyorum burada. 1üh ugursuz herif, her sey onun yüzünden oldu! Ne halt edeoegim simdi? Ne ise
yararim artik?.. 0yle ya, neye yararsin mendebur, uyusuk 0oladkin?.. $imdi ne olaoak: Kupa arabasi tutulaoak,
küçük hanime- ' fendi kupa arabasiyla gideoeklermis... nazik ayaklari islanaoak besbelli... vay basima gelenler!
Kimin aklina gelirdi... Aferin
küçük hanim, aferin! 1am aile terbiyesi gormüs bir genç kizin yapaoagi hareket sizinki. lste ornek saydigimiz aile
kizi, belli etti kendini! ¬ep bu yeni terbiye, ahlak kurallarinin gevsekligi, evet, her seyin basi ahlaksizlik. Agaç
yasken egilir... Lamaninda kiziloik sopasini tutmaniz gerekirdi küçük hanim! 0ysa ki, saygideger aileniz sizi
sekerle, tatli çoreklerle besledi. 3ulugoz babaniz da, 'Aman kizim soylesin, boylesin... 0üzeller güzelisin, kontlara
layiksin...' diye pohpohladi durdu. 0üzeller güzelinin foyasi çikti simdi. Kizi evde okutaoaklari yerde, bir lransiz
goçmen madamin pansiyonuna verdiler. 0oçmen lalbala'dan bunlari ogrenmis...' Kapali arabayla su saatte
penoeremizin karsisina gelin... Bir de lspanyoloa duygulu romanslar soyleyin... Bekliyorum sizi... Beni sevdiginizi
biliyorum. Birlikte kaçalim, samanlik seyran olsun!..'
- ¥o, olmaz oyle sey, olmaz! Bilmiyorsaniz - ben soyleyeyim size: Aile rizasi olmadan temiz, bakire bir kiz ana baba
evinden kaçirilmaz, kanun hos gormez bunu. ¬em ne lüzum var?.. llle evlenmek istiyorsaniz uygun, kaderin
karsiniza çikardigi birine varir, mutlu olursunuz. Beni bu ise ne diye bulastiriyorsunuz sanki?.. Ben memur
adamim, isimden olabilirim bu yüzden... Lvet, sizin yüzünüzden mahkemelerde sürünürüm, küçük hanim! Benoe
bütün bu isler su Alman karisinin basi altindan çikti. ¬ep o oadi yapti! lftira ettiler. Andrey lilipoviç'e uyarak
olmayaoak, saçmasapan seyler uydurdular, kooakari laflarini yaydilar. 3onra da her sey çorap sokügü gibi gitti.
¥oksa Petruska neden burnunu soksun, herifin ne çikari olabilirdi ki!.. ¥o, ben bu iste yokum küçük hanim, kusura
bakmayin... yapamam, imkáni yok! Uogrusu, Alman karisinin da günahina girmeyelim: Bu iste buz gibi siz
suçlusunuz, küçük hanim. Alman oadisi iyi kadindi, etliye sütlüye karismazdi... ¬er seyde siz suçlusunuz, beni de
günaha sokuyorsunuz. $askina çevirdiniz beni, kendimi toparlayamiyorum. Bu halle insan evlenebilir mi?.. 3onu
ne olaoak bunun, durum nasil düzeleoek, lütfen soyler misiniz bana?
Bay 0oladkin kendi kendine konusarak Liteynaya Cadde-si'ne geldiginin farkina vardi. ¬ava hálá pek kotüydü,
gerçi so-
122
123guk kirilmisti ama, karla karisik yagmur yagiyordu. 1ipki Bay 0oladkin'in felaketinin basladigi makut geoedeki
gibi...
Bay 0oladkin havaya bakti, basini salladi: 'Boyle havada seyahate çikana enayi derler!' dedi. '¬ayatimi sokakta
bulmadim ben. ¬em kupa arabasini nereden bulurum ona bu havada?.. ¬ah, orada, kosede bir karalti var...
Bakalim bir.'
¬alsiz, titrek adimlarla kupa arabasina benzeyen karaltiya yoneldi. ¥ürürken, 'lyisi mi, Lkselans'a gideyim...' diye
düsündü. Ayaklarina kapanip yalvarayim ona: -Ln büyük amirim, kaderim sizin elinizde!., diyeyim. lyiliginizi
esirgemeyin Lkselans. $oyle bir mesele var... Kanunsuz bir hareket... Mahvetmeyin! Babam olarak siginiyorum
size, koruyun kulunuzu. $erefimi, temiz adimi ve ailemin adini bir haydudun saldirmasindan koruyun. Lkselans,
derim, ben baska, o ahlaksiz adam baska, o ayri, ben ayriyim... ¥emin ederim, birbirimize hiçbir bakimdan, bagli
degiliz. Lmir buyurun, bu ahlaka, viodana sigmayan karisiklik kalksin. Baskalarina kotü ornek olmamasi için yapin
bunu! Bugüne bugün babamsiniz, hamiyetli amirimsiniz Lkselans, kaderimi ellerinize teslim ediyorum, bütün
güvenim sizde L
Kupa arabasina yaklasti. ¥aninda ayakta duran adama:
- Araba senin mi oglum? diye sordu.
- Benim efendim.
÷ Bu aksamlik tutmak istiyorum...
- uzaga mi gideoeksiniz beyim?
- Bu aksam... yani geoe için istiyorum. Artik nereye gidersek gideriz.
- $ehir disina mi gideoeksiniz demek istiyorum.
÷ $imdilik bir sey soyleyemem. Belki... ¬enüz karar vermedim, belki her sey düzelir daha... Malum ya...
- 0yle beyim. 1anri herkesin gonlüne gore versin.
÷ 3agol kardesim. Peki ne vereoegiz sana?
÷ Arabayi hemen simdi mi istiyorsunuz?
- Lvet, yani hayir... Uaha dogrusu bir yerde bekleyeoegiz. Çok degil ama, az bir sey...
- Madem ki bir geoelik tutuyorsunuz, bu havada alti rubleden asagi olmaz beyim.
124
- Basüstüne efendim. ¥alniz bir dakika izin verin, içindeki minderleri düzelteyim biraz. ¬ah oldu... Buyrun. Nereye
emrediyorsunuz?
- lsmailovski Koprüsü'ne oglum.
Arabaoi yerine tirmandi, bir deri bir kemik atlarini kuru ot torbalarindan güçlükle ayirarak lsmailovski Koprüsü'nün
yolunu tuttu. Bay 0oladkin az sonra arabayi durdurdu, yalvariroasina, lsmailovski Koprüsü'nden onoe geri donerek
baska bir sokaga ugramasini rioa etti. 0n dakika sonra Lkselans'in evinin onündeydiler. ¥akov Petroviç arabadan
indi, arabaoiya beklemesini tembih etti. 3onra bitkin, kalbi duraoak halde ikinoi kata çikti, zile basti. Kapi açildi,
oykümüzün kahramani, Lkselans'in antresinde buldu kendini. Uuyulur duyulmaz bir sesle:
- Lkselans evdeler mi? diye sordu. usak, 0oladkin'i yukardan asagi süzdü.
- Ne istiyorsunuz?
- Ben sey oglum... 0oladkin'im... Memur, 7. dereoeden memur 0oladkin. $ey... ¥ani bir mesele var...
÷ Bekleyin, simdi olmaz.
÷ Bekleyemem oglum. 0nemli, aoele bir is!
÷ Kimden geliyorsunuz: Lvrak falan mi getirdiniz?
- ¬ayir, kendi isim için geldim oanim. 3en haber ver de... Bir is için gelmis dersin. 0nemli bir mesele hakkinda
gorüseoegim... Ben altinda kalmam, seni memnun ederim oglum.
- 0lmaz efendim. Kimseyi kabul etmiyorlar, misafirleri var. ¥arin sabah 10'da buyrun.
÷ 3en gene haber ver oglum. Bekleyemem çünkü, sonra sorumlu olursun...
Bir tahta peykede baoaklarini uzatarak oturan ve o ana kadar soze karismayan baska bir usak:
÷ 0it haber ver, pabuçlarin mi eskir sanki!., diye homurdandi.
- 0 degil de, bana kimseyi içeri almamami siki siki tembih etti. Memurlarla sabah gorüsür o, biliyorsun.
÷ 0ene de haber ver. Uilin kopmaz ya.
125÷ Bana ne, dilim de kopmaz. Ama izin vermedi dedim ya, izin vermedi... Neyse, içeri buyrun beyim.
Bay 0oládkin antreden küçük bir bekleme odasina geçti. Masada bir saat vardi: 3ekiz buçugu gosteriyordu. ¥akov
Pet-roviç kalbinde bir sizi duydu, donmek istedi ama, tam o anda uzun baoakli bir usak goründü, ikinoi odanin
esiginde durarak olanoa sesiyle Bay 0oladkin'in adim haykirdi.
'3esin batsin herif!' diye içinden kizdi 0oládkin 'Bir istirhami var, arz etmeye geldi... yollu yavas yavas, usul usul
soyleyemez miydi himbil? Bu haykirmasiyla her seyi berbat etti. Ne yapalim, oldu artik!..' 0erçekten yapilaoak bir
sey yoktu, usak yanina geldi:
- Buyrun, dedi. 0oladkin'i Lkselans'in kütüphanesine gotürdü.
0ykümüzün kahramani içeri girinoe birdenbire gozleri kamasti, etrafi goremez oldu. 3onra yavas yavas birkaç
golge seçti. 'Misafir besbelli...' diye düsündü, biraz toparlandi. llkin Lkselans'in siyah frakinin yakasindaki yildiz
nisani, sonra birer birer, giyimindeki ayrintilari fark etmeye basladi. 1anidik bir ses duydu:
÷ Buyrun efendim?
÷ 7. dereoeden memur 0oladkin'im Lkselans.
- Lvet?..
- Bir rioam var.
- Nedir?
- Bir mesele... Müsaade buyurulursa arz edeoegim Lkselans.
- Peki ama... sey, kimsiniz siz?
÷ 0o... 0o... 0oladkin'im Lkselans... 7. dereoeden memur 0oládkin.
- Neymis o istediginiz?
- Mesele su: 3izi oz babam biliyor, her seyi elinize birakiyorum Lkselans. Beni düsmanimdan korumanizi diliyorum
Lkselans! Mesele bundan ibaret.
- Ne demek istiyorsunuz?
÷ Malum sey yani...
126
÷ Nedir o malum olan?
Bay 0oládkin susuyor, çenesi hafiften titriyordu.
- Lfendim? diye tekrarladi general.
- Bunu sovalyelere yarasir bir hareket sayiyorum Lkselans... yani aoizleri korumak... Ln büyük amirime babam gibi
siginmak istedim... Uurum bu yani... Koruyun beni Lkselans! Ag... ag... layarak yalvariyorum... ¥üksek ilginize
yarasan bir hareket bu Lkselans...
Lkselans basini obür yana çevirdi. 0oladkin'in yeniden gozleri karardi, gogsü sikisti. Bir an kendinden geçti adeta,
onünde her sey silindi, nerede oldugunu seçemiyor, sonsuz bir hüzün, utanç duyuyordu. 3onra yavas yavas açildi,
kulagina etrafinda birkaç kisinin konusmalari geldi. 0eneral misafirleriyle hararetli, ama biraz sert, tartisir gibi
konusuyordu. Bay 0oládkin içlerinden birini hemen tamdi: Andrey lilipoviç'ti. 0bürünü, yüzü yabanoi gelmedigi
halde tanimiyordu. lri yari, yaslioa bir adamdi. Kalin kaslariyla favorileri goze çarpiyordu, keskin, anlamli bakisi
vardi. Adamin boynunda bir nisan parliyordu. lçtigi sigarayi agzindan çikarmadan, arada bir anlamli bir bakisla
¥akov Petroviç'i süzüyor, hafifçe basini salliyordu. ¥akov Pet-roviç bu bakisin altinda bir hos oluyor, gozlerini
kaçirmaya çalisiyordu. 0bür yanda bir misafir daha gordü. 0 ana kadar geçenlerde lokantada oldugu gibi ÷ ayna
sandigi karsi salonun kapisinda onu gordü... Lski ahbabi, dostu, daha dogrusu kanli biçakli düsmani, oteki
0oladkin'di bu!..
¥akov Petroviç yanilmamisti, karsiki küçük salonda bir seyle ugrasan adam oteki 0oladkin'di! Az sonra elinde bir
deste kágitla kütüphaneye girdi, sigara içen misafirin biraz gerisinde, Andrey lilipoviç'in yakininda durdu,
Lkselans'in onunla ilgilenmesini bekliyordu. ¥erinde rahat duramiyor, konusulani oanla basla dinledigini
gostermek için basini salliyor, gülümsüyor, ayaklarini yavasça yere sürtüyordu. Lkselans'a baktigi zaman
gozlerinde, 'Benim de bir iki laf soylememe izin verin ne olur!' anlami okunuyordu.
127'Alçak seni...' dedi içinden 0oladkin. Llinde olmadan bir adim ilerledi. 1am o anda general dondü, kararsiz bir
halde ona yaklasti:
÷ Bay 0oladkin, dedi, siz simdilik gidin. Ben isinizle mesgul olurum. Uurun, yaniniza birisini verelim. 0üle güle
gidin Bay 0oladkin.
Lkselans, favorili adama bir isaret yapti, oteki kabul anlaminda basini egdi. Lkselans'in oevabi ¥akov Petroviç'e
olumlu gorünmedi, ona gerektiginden baska türlü muamele edildigini anliyor, hissediyordu. Meseleyi ne olursa
olsun halletmek az-mindeydi, birkaç etkili soz daha soylemek istiyordu. Kararsizlik içinde gozlerini yere indirdi,
generalin zarif pabuounda büyüoek beyaz bir leke dikkatini çekti: 'Uerisi patlamis zahir...' Ama hemen arkasindan,
pabuoun patlamadigini, ruganin parlakliktan oyle goründügünü anladi. 'Ressamlar buna 'isik golgesi' derler,
bilimde, isigin yansimasi denir...' 3ilkindi, gozlerini kaldirdi, o ani kaçirirsa, hiç konusamayaoagini, durumun
büsbütün kotüye gideoegini hissetti. Bir adim ilerleyerek:
- 3oylemek istedigim sey, Lkselans... durum bu merkezde yani... diye basladi. Lamanimizda sahtekárlik geçer
akça degil. Aksini düsünenler aldanir...
0eneral ses çikarmadi, zile basti. ¥akov Petroviç bir adim daha ilerledi, kesin bir el isaretiyle korkudan dertop
olmus menhus benzerini gosterdi:
÷ lste bu adam alçagin, ahlaksizin biridir. Lkselans!
Bay 0oladkin bunu soyler soylemez odada bir telas, bir heyeoan dalgasi esti. Andrey lilipoviç'le favorili adam
kafalarini salladilar. Lkselans sinirli bir halde zile basiyor, usaklari çagiriyordu. Birdenbire oteki 0oladkin one
atildi:
÷ Lkselans, yalvaririm birkaç soz soylememe izin verin! dedi. 3esinde her zamanki yilisiklik yoktu: Konusma
hakkini kazandigina emindi. 0eneralin oevabini beklemeden ikinoi atlayista Bay 0oladkin'in yanindaydi.
÷ 3ize bir sey soraoagim beyefendi. Kimin huzurundasiniz, kiminle bu sekilde konusuyorsunuz?.. Kimin
evindesiniz?
128
Küçük 0oladkin iyioe heyeoanlanmis, yüzü kipkirmizi olmustu. ¬iddetinden burnundan soluyordu, gozlerinden
yaslar fiskirmisti... 1am o sirada kapida beliren usak:
- Bay ve Bayan Bessavrükovlar!... diye haykirdi. 'ukraynali soylu bir aile olmali...' diye düsündü ¥akov
Petroviç. Ama Bessavrükov ailesine olan merakinin hemen oraoikta kesilmesi gerekiyordu, çünkü tam o anda bir
el, dostça omuzunu kavradi, ikinoi el de sirtina dayanip onu hafifçe itmeye basladi. 1opaç gibi yusyuvarlak
namussuz, benzeri 0oladkin, onünde ufak adimlarla kosuyor, yol gosteriyordu. Kütüphaneden disari itilen Bay
0oladkin, '0lsufi lvanoviç'lerde de tipki boyle oldu...' diye düsündü, kendini antrede buldu. usakla oteki 0oladkin
oradaydilar.
- Palto, dostumun paltosunu ver oglum! Birioik dostuma yardim edeyim bari... diye yilisti ahlaksiz adam. Bay
0oladkin'in paltosunu usagin elinden kaparak maskaralik olsun diye, adamoagizin kafasina geçirdi.
¥akov Petroviç basini kurtarmaya çalisirken usaklarin gülüsmelerini duydu, ama aldiris etmedi. Artik hiçbir sey
ilgilendirmiyordu onu. Antreden bol isikli merdivene .çikti. Arkasindan oteki 0oladkin'in:
÷ ugurlar olsun Lkselans! diye alayla bagirdigini duydu, karsilik vermekten alamadi kendini:
- Alçak!
- vizgelir...
- Namussuz, viodansiz L
÷ Buna da aldirdigim yok.
¬aysiyet düsmani, serefli Bay 0oladkin'i merdivenin sahanligindan olanoa küstahligiyla süzüyor, soz düellosuna
devam etmesi için kiskirtiyordu adeta. ¥akov Petroviç hirsla yere tükürdü, sokaga firladi. 0 kadar üzgün ve bitkindi
ki, onu arabaya kimin, nasil bindirdigini hatirlamiyordu. Anoak lontanka kiyisindan geçerken biraz kendine geldi,
'lsmailovski Koprü-sü'ne gidiyoruz..' diye düsündü. Uaha bir seyler düsünmek istedi ama, beoeremedi, kafasinda
korkunç bir bosluk vardi. 'Pekálá, lsmailovski Koprüsü'ne gidelim, fark etmez!..'
0teki, l:9
129Xlll
¬avada ufak bir iyilesme belirdi. Bulut kümelerinden dokülen sulusepken git gide yavasladi, sonunda büsbütün
kesildi. Bulutlardan temizlenen gokte tek tük yildizlar parildiyordu. ¥alniz her yani kaplayan vioik vioik çamurdan
yayilan rutubet dolu bir bugu havayi sardigi için, Bay 0oladkin güçlükle nefes aliyordu. ustü islanmis, agirlasmis
paltosundan çikan ilik, rutubetli hava ¥akov Petroviç'i büsbütün halsiz düsürmüstü. vüoudu arada bir ürperiyor,
soguk ter bosaniyordu. 0 dereoe fenaydi ki, bu sefer her zamanki gibi, 'Nasil olsa her sey düzelir, iyi olur...'
yolundaki teselliler bile aklina gelmiyordu. 0ene de 0l-sufi lvanoviç'in avlusuna girdigi zaman, sirsiklam olmus
sapkasinin kenarindan yüzüne oluk gibi akan sulan kurularken, eski aliskanligi ile, 'Uurum daha da fena
olabilirdi...' diye mirildandi.
Uogruoa avludaki odun istifine gitti, iri bir kütüge oturdu. lspanyol serenatlariyla ipek asma merdivenleri
düsüneoek halde degildi, o anda sioak olmasa bile kuytu, rahat bir koseoik burnunda tütüyordu... 3oz aramizda,
bu gerçek oykünün kahramani, oykünün basladigi gün 0lsufi lvanoviç'in evinin servis kismindaki dolapla eski
paravanin arasinda geçirdigi iki saati bayagi ozlemle düsünüyordu. 0eçen seferki gibi bu defa da tesadüfen tam
iki saattir bekliyordu. Ne var ki, o sevimli koseoige bir daha sokulamazdi, evdekiler buna karsi tedbir almislardi
herhalde... lkinoisi ¥akov Petroviç'in Klara 0lsufyevna'na isaretini disarda beklemesi gerekiyordu. Malum ya, bu
hallerde isaretlesme ádet olmustur. 'Boyle gelmis, boyle gider...' Bay 0oladkin çok eskiden okudugu bir romani
hatirladi: Romandaki genç kiz ayni durumda bulunan asigi Alfred'e isaret vermek için penoeresine pembe kurdele
asiyordu... 1abii geoe karanliginda, Petersburg'un kararsiz havasinda penoerelere pembe
130
kurdele asmaya gelmezdi... '0lmaz oyle sey! Kurdelalar, ipek merdivenler bize gore degil...' diye soylendi
0oladkin. Beren-deyevler'in penoerelerinin karsisina yerlesti. Avlu tenha degildi, gelen geçen, araba sahiplerinin
seyisleri, usaklar dolasiyor, çesitli araç gürültüsü, hayvanlarin hizli hizli solumasi duyuluyordu. 0ene de ¥akov
Petroviç'in yeri fena sayilmazdi, yalniz kizin onu içerden fark edeoegine pek emin degildi. Ama disardan kimsenin
dikkatini çekmedigine gore hiç degilse içerde olan biteni rahatça izleyebilirdi.
0lsufi lvanoviç'lerin penoerelerinin hepsi isil isildi, büyük bir toplanti oldugu belliydi. Bay 0oladkin kulak kabartti:
Müzik yoktu, 'Balo degil...' dedi. Birdenbire içine bir kusku girdi, Klara 0lsufyevna'nin mektubunda bahsettigi
toplanti bugün müydü aoaba?.. 1arihi yanlis okumus olmasin? ¬atta mektup bir gün onoe yazilmisken eline
degmemis de olabilir... Bu da Petruska'nin marifetine verilebilirdi. Belki de mektup yarin yazilmisti... Bay 0oladkin
toparlandi: 'Amma da saçmaliyorum!.. $ey... demek istiyorum ki araba falan yarin için hazirlanaoakti.' Mektuba bir
daha bakaoak oldu, oebinde bulamadi mektup yok olmustu!.. Lli ayagi buz kesildi. 'Ne yaptim, nereye koy- -dum
onu?.. Kaybettimse, felaket!' dovünmeye basladi. 'Münasebetsizin birinin eline geçerse... Belki de geçmistir
bile...'
Bay 0oladkin oturdugu yerde yakinip kotü talihinden aoi aoi sikayet ederken, korku içinde ürperdi: ¥a mektup
düsmaninin eline geçtiyse?.. Belki oteki demin paltoyu kafasina atarken asirivermisti?..
Bay 0oladkin ates gibi yanan, zonklayan basini elleriyle kavradi, dislerini gioirdatarak yeniden kütüge çoktü,
durumu düsünmeye basladi. Ama düsünoelerinde baglanti yoktu. 0ozünün onünden çesitli yüzler gelip geçiyor,
çoktandir unutulmus bazi olaylar kimi hayal meyal, kimi çok oanli olarak hatirinda oanlaniyor,, kulaginda kopuk
kopuk birtakim sarkilar çinliyordu. 0 zamana kadar hiç duymadigi sonsuz, aoi bir hüzün kapladi içini. ¬içkirigini
güç tuttu. '1anrim, düstügüm su aoi girdabindan beni kurtar ulu 1anrim!.. Ben mahvoldum... Bundan sonra belimi
dogrultamam, anladim bunu... Baska türlü ola-
131mazdi zaten. llkin isimden oldum... yüzde yüz oldum... 0yle olmasi gerekirdi. Ama buna pek üzüldügüm yok.
¬alledilirdi nasil olsa... Llimdeki parayla bir zaman idare ederdim. lyi kotü bir ev de bulur bir iki parça esya alirdim.
Ln iyisi ÷ Petrus-ka'dan kurtulmam! 0nsuz daha rahat ederim. 1utaoagim ev sahiplerinin bir usaklari olurdu
elbette, ben de faydalanirdim. ¬iç olmazsa istedigim gibi girip çikardim, geoe geç geldigim için münasebetsiz
Petruska'nin dirdirini dinlemezdim... Lvet, hepsi iyi, hos... yalniz hiçbiri isimin halline yaramayan seyler bunlar!'
¥akov Petroviç iç çekti, tekrar basini elleri arasina aldi, '¥arabbim, sirasi miydi bunun simdi!..' Birdenbire
kulaginda kisik bir ses duydu:
- Uaha gitmeyeoek miyiz beyim?
Bay 0oladkin'in karsisinda, onun gibi sirsiklam olmus, soguktan titreyen arabaoi duruyordu. Besbelli oani sikilmis,
odun kümesinde oturan garip müsterisini yoklamaya gelmisti. Bay 0oladkin dogruldu, sonra tekrar oturdu.
÷ $ey oglum... Ben... yani sey... biraz sonra... ¥ani demek istiyorum ki, hemen... hemen gidiyoruz. Azioik daha
bekle de...
Arabaoi soylene soylene dondü. 0oladkin içerledi: Bu aksam... hatta bütün geoe için tuttum onu. Ne hakla
soyleniyor, ister giderim, ister burada bekletirim. Keyfimin káhyasi mi, himbil!.. Kimse bana karisamaz, siz de
bunu oyle bilin küçük hanim. 3amanliktan falan bahsediyorsunuz, bos laf, zamanimiza uymayan hayaller! Ayrioa,
bugünkü devrin bilim, sanayi devri oldugunu, ahlaki zayif kisilerin ezilmeye mahkúm oldugunu da soyleyeyim.
Bunun bir ornegi sizsiniz. Ben dava vekilligi yapaoagim, deniz kenarinda bir kulübede yasayaoagiz... ¬er seyden
onoe, deniz kenarinda dava vekilinin isi ne? lkinoisi, dava vekilligini bize vermezler. Uiyelim ki bir dilekçe verip,
'¬em dava vekilligi istiyorum, hem de azili düsmanimdan korunmak için adalete siginiyorum,' diye yazdim. Bize ne
oevap vereoeklerini biliyor musunuz küçük hanim? ÷ 'Uava vekilleri bizde tümen tümen!' diyeoeklerdir. 'Burasi
goçmen lalbala'nin pansiyonu degil...' diye bir de ahlak dersi verirler. lyi ahlak küçük
132
hanim, ana babanin evinde uslu edepli oturup büyükleri saymak, zamani gelmeden kooa pesine düsmemek...
Lamani gelinoe kooa da bulunur. 1abii yetenekler, bazi bilgiler kismetin açilmasina yarar, ona ne süphe. 0rnegin,
bir genç kiz piyano çalman, çat pat lransizoa konusmali, tarihle oografyaya, aritmetige büsbütün yabanoi
olmamalidir. Bundan fazlasi da fazla... Bir de mutfak. Lvet. Ciddi, erdemli her genç kizin bilgi dagaroiginda mutfak
bilgisi olmasi sarttir. Ama uzun lafin kisasi iki gozüm pek sayin küçük hanimefendi, bütün bunlari saymam
gereksiz, çünkü benimle kaçmaniza nasil olsa firsat vermezler, yakalarlar bizi. ¬atta, sizi bu yüzden manastira da
kapatirlar belki... Bunun için bu isten ne kadar erken donerseniz tehlikeden o kadar uzaklasmis olursunuz. Ben de
saçma romanlarin kahramanlari gibi manastirin kara duvarlari karsisinda gozyasi dokmekten kurtulurum. ¥oksa
siz o durum karsisinda, bazi kotü Alman sair ve romanoilarinin eserlerindeki gibi, olmemi mi uygun buluyorsunuz?
¥o!.. lzin verirseniz, dostça soyleyeyim size: llkin, bu isler boyle yapilmaz. lkinoisi, elimden gelse size de,
ebeveyninize de kiyasiya bir sopa basardim: Llinize lransiz romanlari verdikleri için...
lransiz romanlarindan genç kizlara hayir gelmez, zehir, oldürüoü bir zehir onlar, küçük hanim. lzninizle size bir sey
soraoagim: Uiyelim ki, kaçmayi basardik, dilediginiz gibi 'deniz kenarinda bir çift kumru misali seviserek'
omrümüzün sonuna kadar dirlik, mutluluk içinde yasadik... 1abii o sirada bir yavrumuz da dünyaya geldi. 0nu
kuoagimiza alip pederiniz 6. dereoeden memur 0lsufi lvanoviç'e giderek: '1orununuzun hatirina bagislayin bizi!'
diye ayaklarina kapanaoagimizi mi saniyorsunuz, küçük hanim? Bunu aklinizdan çikarin. 3onra, benden kumruvari
oivildasmalari da beklemeyin. Bugün iyi terbiye gormüs bir kadin, aile reisi olan kooasina karsi oiddiyetini takinip
büyüklügünü kabul eder. Bu sanayi çaginda romantik duygulanmalara yer yok küçük hanim, yani 1ean-1aoque
Roiis-seaM'larin zamani geçti. 3oz misali, kooaniz isten yorgun, aç gelip, 'Midem ezildi, bir kadehçik votka ile bir
parça tuzlu ringa falan yok mu, sekerim?' dedi mi, bunlarin hepsini onoeden ha-
133zir bulmali. Kooaniz bunlari atistirirken sizi pohpohlamasini beklememelisiniz. Arkasindan, yüzünüze
bakmadan: 'Aman yavrum, yemegimizi geoiktirme, erken yataoagim, yorgunum...' deyip gazetesine dalarsa hos
gormelisiniz. Belki haftada bir, ádet yerini bulsun diye ya oper ya opmez sizi... Lvet, bizde boyledir küçük hanim.
3oz açilmisken bunu simdiden soylemeyi uygun buldum... Aslinda, beni bu ise karistirmakla büyük hata ettiniz,
simarikliktan baska bir sey degil bu yaptiginiz! ¥ok iyi kalpliymisim, ugrunuzda oefa çekip sizi seven
sevgilinizmisim filan... ¬er seyden onoe, ben size gore degilim küçük hanim. Bildiginiz gibi kompliman yapmasini
beoeremem, bayanlarin bayildiklari inoir çekirdegi doldurmayan tatli laflari bilmem, çapkinlari hos gormem. ¥alana
ne gerek var ÷ çehreden yana da pek talihli degilim... 0orüyorsunuz, her seyi oldugu gibi açik açik soylüyorum.
¥ani, dosdogru bir karakterden ve sagduyudan baska erdemim yok. Lntrikaoi degilim, dolap çevirmek huyum yok,
ovünerek soylüyorum bunu. lkiyüzlü degilim. 3ize hepsini soylemek için...
0oladkin birden ürperdi: ustünden sular akan arabaoinin kirmizi sakali yeniden odun kümesine dogru uzandi:
- Uaha gitmeyeoek miyiz bey?
- 0eliyorum oanim, simdi geliyorum...
Arabaoi ensesini kasidi, sakalini sivazladi, bir adim one atarak 0oladkin'i kuskulu bir bakisla süzdü. 0oladkin biraz
telasla:
- 0eliyorum kardesim, hemen geliyorum!., diye tekrarladi. Ben sey... Biliyor musun, biraz sey... Bir dakika... 0rada
bir sey var...
Arabaoi kararli adimlarla 0oladkin'e yaklasti.
- 0itmeyeoeksek soyle bari de...
÷ ¥oo, gideoegiz. ¬emen simdi... Bekliyorum da... $ey, sen hangi koydensin oglum?
- Uerebeyimin çiftligindeniz.
- ¥a, oyle mi? Nasil bir adam derebeyiniz?
÷ Lararsiz.
134
- 0yle iste oglum. 3en suraoikta eglen biraz. $ey... baskente ne zaman geldin?
- Bir yildir araba sürerim.
- Kazanoin falan iyi mi bari?
÷ Lararsiz...
- 0ordün mü oglum! 1anriya sükret. lyi insanlarin yaninda çalismaya gayret et. Bu zamanda iyi insanlar parmakla
gosterilir. Ama iyilerin iyiligi de çok: ¥edirir, içirir, barindirir seni... 0ysa ki para bazen insana gozyasi doktürür
dostum. Bunun aoikli bir ornegi onünde iste...
Arabaoi Bay 0oladkin'e aoimisti galiba:
- Ne yapalim, biraz daha beklerim efendim. Burada daha
çok oturaoak misiniz?
÷ ¥o. ¬atta sey... hiç beklemeyeoegim artik. Ne dersin? Bak, sana birakiyorum: Bekleyeyim mi, gideyim mi?..
÷ 3iz bilirsiniz beyim. ¥ola çikmayaoak misiniz yoksa?
÷ Çikmayaoagim ya. Ama seni bos yollamam tabii, korkma. Boroum ne kadar?
÷ Pazarlik ettik beyim. Ne kesistikse... Ama çok bekledim... lakir adamin gonlünü kirmazsiniz elbette.
- 1abii tabii. Al oglum.
Bay 0oladkin arabaoiya pazarliklarina gore alti gümüs ruble odedi. 3onra orada bosuna vakit kaybetmemeye, yani
basini yeni bir belaya sokmamaya, avludan bir an onoe gitmeye karar verdi. 3okaga çikarak sola sapti ve arkasina
bakmadan, adeta neseyle, kosar adimlarla Berendeyevler'in evinden uzaklasti. ¥olda, 'Belki her sey düzelir
daha... Beki bir felaket atlattim simdi!' diye düsünüyordu. lerahlamisti. 'Bu meseleyi de yoluna koysak...' Ama
bunun olabileoegine inanamayarak, 'Nasil yapmali, nereden baslamali?..' diye düsünüyordu.
¥akov Petroviç karar vermeden, kuskularina, süphelerine hal çaresi aramaya devam ediyordu. Birdenbire,
3emyonovski Koprüsü'nde oldugunun farkina vardi, ansizin niyetini degistirdi, geri donmeye karar verdi... '0raya
giderim, kimseye sokulmadan, yani etliye sütlüye karismadan, seyiroi gibi dururum. Bu durumda kimse bana suç
yükleyemez... Kararim karar!'
135Bay 0oladkin geri dondü. lçi rahatlayarak tekrar odun kümesine oturdu. Bu defa beklemesi uzun sürmedi.
0lsufi lvano-viç'in dairesinde bütün penoerelerde tuhaf bir oanlilik, birtakim gidip gelmeler goründü, perdeler
yukari çekildi, oamlarda kadin erkek baslari belirdi. Bütün bu kalabalik bir sey veya bir kimseyi arar gibi avluya
bakiyordu. 0dun istifi arkasina sinen ¥akov Petroviç de avluya bakanlarin merakina katildi. 0 da, odunlarin
golgesinin müsaade ettigi kadar basini uzatti, o yana bu yana bakindi. Birdenbire afalladi ve korkuyla yere
çomeldi. lçerdekilerin bakinmalari, aranmalari baska bir seyle veya birisiyle degil, dogrudan dogruya onunla, Bay
0oladkin'le ilgiliydi, hepsi ona dogru bakiyordu çünkü... Kaçmak istedi ama, uygun bulmadi, goreoeklerdi...
$askina donen Bay 0oladkin odun kümesine yapisiroasina sokuldu ve anoak o anda golgesinin ona -yaptigi
azizligin farkina vardi: 0olge onu ortemeyeoek kadar kisaydi. 1am anlamiyla çaresizdi. Bitkinligini yenmeye
çalisarak dogruldu, kararli, dimdik durarak penoerelerin hepsine kafa tutaroasina bir bir bakti. Penoeredekiler de
onu gorüyor, el bas hareketleriyle içeriye çagiriyorlar, aralanan oamlardan sesleniyorlardi. Bay 0oladkin bozuldu,
utanoindan kipkirmizi oldu.
- Kiz çoouklarina zamaninda dayak atmayan ana babalarina sasarim!., diye mirildandi.
1am o sirada paltosuz, basi açik, perondan avluya, ona dogru soluk soluga kosan oteki'ni gordü. 1elasli küçük
adimlarla siçrayarak kosuyor, Bay 0oladkin'in yakalanmasindan duydugu taskin sevinoi saklamiyordu.
Bay 0oladkin'in etrafinda donerek:
÷ Burada üsür, hasta olursunuz ¥akov Petroviç, içeri buyrun!., diye adamoagizi odunluktan çikarmaya çalisiyordu.
0oladkin ürkek, mahoup bir halde:
- 0lsun, ziyani yok ¥akov Petroviç... ziyani yok... Çok iyiyim burada... burada kalayim... diyordu.
- ¥o, olmaz ¥akov Petroviç, çok rioa ederim!.. ¬epimiz rioa ediyoruz. 0rada bekliyorlar sizi. 3izi getirmemi
soylediler. 0lmaz.
136
÷ Ne olur ¥akov Petroviç!.. Ben sey... eve gitsem daha iyi olaoak ¥akov Petroviç...
0ykümüzün kahramani hem oehennem atesine düsmüs gibi yaniyor, hem utanç ve dehsetten donmak üzere
oldugunu hissediyordu. Ama igrenç yaratik gene karsisinda vizildayip duruyordu:
- ¥o-yo-yo..! Uünyada olmaz!.. ¬adi buyrun, gidelim.
0teki 0oladkin Bay 0oladkin'in koluna yapisti, perona dogru sürüklemeye basladi. Bay 0oladkin gitmek
istemiyordu ama, penoerelerden onu seyredenleri hatirladi, direnip debelenmekten vazgeçti. ¥ürüdü. ¬os buna
'yürüdü' de denemezdi, çünkü yürümüyor, yürütülüyordu... Kismette bu da varmis Bay 0oladkin demek!
Kendine çekidüzen vermeye vakit bulmadan salondaydi. ¥üzü sapsariydi, saçlari taraz taraz, üstü basi perisandi,
çamur içindeydi. Bulanik bakisini salondakilerde gezdirdi ve ürkerek geriledi. Büyük salon, bütün odalar tiklim
tiklimdi, içerdekileri bir kara bulut halinde gorüyordu. 3üslü bir kadin grubu zarif çiçeklige benziyordu... Bütün bu
kalabalik onu sariyor, aralarina alarak bir yana çekmek istiyordu. 'Bu defa kapiya gotürmüyor-lar galiba...' diye
düsündü 0oladkin. 0erçekten geldigi yer çikis kapisi degildi: 0lsufi lvanoviç'in hasta koltugunun onünde durdular.
Koltugun bir yaninda ayakta Klara 0lsufyevna duruyordu. 3olgun, mahzun ve dalgin gorünüyordu, çok güzel ve
süslü giyinmisti. Bay 0oladkin'in en çok dikkatini çeken, genç kizin siyah saçlariyla nefis bir tezat yapan inoe, ufak
beyaz çiçeklerdi... Koltugun obür yaninda vladimir 3emyonoviç vardi. 3iyah frakinin yakasinda yeni bir nisan goz
aliyordu.
Bay 0oladkin'in koluna girenler, yukarda soyledigimiz gibi, onu dogruoa 0lsufi lvanoviç'e gotürdüler. ¥akov
Petroviç'in yaninda, son dereoe agirbasli, efendioe bir halde oteki 0oladkin yürüyordu, halini Bay 0oladkin bile
begendi. Kafileyi her zamanki resmi, oiddi gorünüsüyle Andrey lilipoviç yonetiyordu. 'Ne oluyoruz, bir is var bunda
ama ne?..' diye sasirdi ¥akov Petroviç. 0lsufi lvanoviç'in karsisina getirildigi zaman, aklin-
137dan simsek gibi çalinan mektup geçti. 0lüme mahkúm adam haliyle ihtiyarin koltugunun karsisinda durdu. Ne
yapmak gerektigini düsünüyordu. Kendisini savunmali miydi, yoksa mertçe, yani kibar bir içtenlikle her seyi
açiklamali miydi? 3onunda en çok korktugu sey oldu: 0lsufi lvanoviç ona son dereoe iyi, oandan davrandi. 0erçi
elini uzatmadi ama, yüzüne bakarken saygideger ak saçli basini üzgün, ayni zamanda yumusak bir sekilde salladi,
ya da Bay 0oladkin'e oyle geldi... ¬atta ihtiyarin donuk gozlerinde yaslar da parladi gibi geldi. Bakisim oteye
çevirinoe babasinin koltugunun yaninda duran Klara 0lsufyev-na'nin gozlerinin de yasardigini fark etti. vladimir
3emyono-viç'in hali onlardan farkli degildi. Andrey lilipoviç'in degismez agirbasli sessizligi, gozleri yasli olanlarin
duygulanmasi kadar etkiliydi. ¬ele memuriyet dereoesinden daha büyük gorünen genç memur, duygularina hakim
olamiyor, içli içli agliyordu... Ama belki gerçekte bunlarin hiçbiri olmadi, sadeoe ¥akov Pet-roviç'e oyle geldi, çünkü
o da agliyor, donmus yanaklarina sioak yaslarin aktigini hissediyordu. Artik insanlarla, kaderle barismisti. 0 anda
yalniz 0lsufi lvanoviç'le misafirlerini degil, muzir benzerini bile seviyordu! Aslinda adamoagiz ne muzirdi, ne de
¥akov Petroviç'in benzeriydi, apayri, kendi halinde sevimli bir adamdi.
0oladkin hiçkiriklarini tutmaya çalisarak 0lsufi lvanoviç'e içini dokmeye hazirlandi. Ama o kadar doluydu ki,
hiçbirin soyleyemedi, sadeoe anlamli bir jestle elini kalbine koydu. Andrey lilipoviç, besbelli saygideger ihtiyari
fazla üzmemek için Bay 0oladkin'i bir kenara çekti ama, basina kimseyi dikmedi, gorünüste serbest birakti.
0ykümüzün kahramani gülümseyerek, kendi kendine bir seyler mirildanarak biraz saskin, kaderiyle ve insanlarla
tümüyle barisik bir halde kalabaligin arasinda dolasiyordu. ¬epsi açilarak ona yol veriyor, garip bir merakla,
anlasilmaz, esrarli bir ilgiyle süzüyorlardi onu. 3alonun bitisigindeki odaya girdigi zaman da ayni ilgiyle karsilasti.
¥ürürken her adiminin izlendigini hissediyor,' arkasinda merakli fisildasmalari duyuyordu. Bay 0oladkin neler
konusuldugunu merak etti. Bir
138
l
aralik basini çevirdigi zaman oteki 0oladkin'i gordü. Memnun oldu adeta, hemen yanina sokuldu, bulundugu
durumun oneminden soz açarak onu yalniz birakmamasini, yardim etmesini rioa etti. Küçük 0oladkin, azametli bir
bas egisle karsilik verdi, elini kuvvetlioe sikti. ¥akov Petroviç'in kalbinde kabaran sioak bir duygulanma dalgasi
boguyordu onu. uzerine dikilen bakislarin altinda ezile büzüle yürürken daha onoe gordügü perukali yüksek
memurla karsilasti. Adam, Bay 0oladkin'e gosterilen genel ilgiye aldirmadan sert, burgulayan bir bakisla süzdü
onu. Bay 0oladkin perukaliya yaklasip nazik, sevimli bir sekilde durumunu anlatmak istedi ama, yapamadi. Bir an
kendinden geçer gibi oldu, onünde her sey silindi, hafizasini, benligini yitirdi... 1oparlandigi zaman da onu saran
çevreden çikamadi. Birdenbire, obür odadan birisinin onu adiyla çagirdigini isitti. 3a-londakiler bu çagiriyi
yankiladilar ve hep birden bagira bagira konusarak salonun kapisina dogruldular. 0 sirada ¥akov Pet-roviç'i saran
çevre daraldi, adeta kuoaklayarak çekiyorlardi onu. Uuygusuz perukali yüksek memur o anda 0oladkin'le omuz
omuzaydi... Bay 0oladkin'i gene 0lsufi lvanoviç'in karsisina getirdiler, biraz uzakça, ama tam koltugunun karsisina
oturttular. Misafirlerin hepsi birkaç sira halinde 0lsufi lvanoviç'le 0oladkin'i çevrelediler. 3alon derin sessizlik
içindeydi, sanki onemli bir olayi bekliyordu herkes. 0lsufi lvanoviç'in bir yaninda oteki 0oladkin, obüründe Andrey
lilipoviç vardi. Bay 0oladkin, '1ipki birisini uzun bir yola hazirliyorlarmis gibi... Bir dua etmemiz eksik!..'1 diye
düsündü. 1am o sirada oturanlar arasinda baslayan hareket ve konusmalar düsünoelerini dagitti. Kulagina,
'0eliyor... geldi...' diye fisildasmalar çarpti. 0arip bir onsezi ile ürperdi: 'Kimdi o gelen?..'
Perukali memur, Andrey lilipoviç'e anlamli bir bakisla:
- vakit geldi, dedi.
Andrey lilipoviç, 0lsufi lvanoviç'e bakti. 0teki hafifçe basini egdi. Perukali adam, Bay 0oladkin'e yaklasti.
- Buyrun gidelim! dedi, kalkmasina yardim etti.
(l)Lski bir Rus gelenegi.
1393alonda kim varsa ayaga kalkti. Perukali Bay 0oladkin'i, Andrey lilipoviç de oteki 0oladkin'i elinden tutarak
bu tipatip ayni iki adami karsi karsiya getirdiler. ¥akov Petroviç soran bakisini onlari kusatan kalabaliga çevirdi,
hepsi küçük 0oladkin'i gosteriyorlardi. 'Bizi baristirmak istiyorlar...' diye düsündü ¥akov Petroviç. Benzerine ilkin
elini, sonra basim uzatti. 0teki 0oladkin de ayni seyi yapti. Ama Bay 0oladkin hain dostunun o anda, oradaki
kalabaliga siritip kurnazoa goz kirptigini ¥ahuda busesi1 verirken agzini burnunu oynattigim fark eder gibi oldu.
Basi zonkluyordu, gozleri karardi, birdenbire her kapidan onun benzeri minnaoik 0oladkin'lerin sel gibi aktigini
gordü. 0 anda hainin dudaklari yüzüne degdi, opüoük sesi duyuldu ve...
Beklenmedik bir sey oldu. Kapi hizla açildi, esikte bir adam belirdi. Bay 0oladkin adami gorür gormez
damarlarindaki bütün kanin çekildigini hissetti, ayaklarini yerden kaldiramaz oldu, bagirmak istedi, sesi çikmadi.
Bununla beraber, boyle olaoagini onoeden bildigini, daha dogrusu hissettigini hatirladi. 0elen çok iyi tanidigi, sik
sik, hatta galiba o gün de gormüs oldugu bir adamdi. lri yari, güçlü kuvvetli bir erkekti. 3iyah frakinin yakasinda
büyük bir nisan vardi. Benzerligin tamamlanmasi için bu gür siyah favorili adamin agzinda bir sigara eksikti...
Bakisi Bay 0oladkin'i dehsetten donduran adam ona yaklasti. ¥akov Petroviç uslu uslu elini uzatti, etrafa saskin,
ürkek bakarak adamla beraber yürüdü. Çirkin, oirlak bir ses kulaginin dibinde:
- Bu Kristyan lvanoviç Rutenspitz! diye tekrarliyordu. 1animadin mi, ¥akov Petroviç?
Bay 0oladkin basini sesin geldigi yana çevirdi, alçak, igrenç ruhlu oteki 0oladkin'i gordü. ¬ayasiz, seytanoa bir
sevinçle siritiyor, ellerini ovusturarak kalabaligin arasinda mekik do-, kuyordu. Neredeyse yeni bir oyuna kalkaoak
gibiydi! 3onunda usaklarin birinden mumu kapti, Kristyan lvanoviç'le Bay 0o-ladkin'in onüne geçerek kafilenin
basinda yürüdü. 3alondakile-
(l)lsa'nin 12 havarilerinden ¥ahuda, lsa'yi düsmanlarina teslim ederken parola olarak onu opmüstür.
140
rin hepsi arkasina takilmis, hep bir agizdan, oteki 0oladkin'le beraber:
- 3akin ha, korkmayin ¥akov Petroviç, eski dostunuz, ahbabiniz Kristyan lvanoviç Rutenspitz'den baskasi degil bu!
diye soylüyorlardi.
3onunda yukardan asagi isiklanmis merdivene çiktilar, orada da bir merakli kalabaligi bekliyordu onlari. Perona
çikan kapi hizla açildi, Bay 0oladkin, Kristyan lvanoviç'le birlikte perona çikti. Avluda, peronun onünde dort atli bir
araba duruyordu. ¬ayvanlar sabirsizlanip yerinde duramiyor, hizli hizli soluyorlardi. lblis ruhlu küçük 0oladkin
buraya da yetisti, iki üç siçrayista peronun basamaklarini asti, arabanin kapisini açti. Kristyan lvanoviç nazik bir el
hareketiyle Bay 0oladkin'i oturmaya davet etti. Ama davete gerek yoktu zaten, yanlarinda, arkalarinda bir yigin
yardimoisi vardi. Bay 0oladkin basini arkaya çevirdigi zaman isikli merdivenden, her koseden merakli bakislarin
onu izledigini gordü. Merdivenin en üst basamaginda, koltugunda oturan 0lsufi lvanoviç ilgi, dikkat dolu bakisini
¥akov Petroviç'den ayirmiyordu. ¬epsinde bir bekleyis sabirsizligi seziliyordu. ¬atta Bay 0oladkin birtakim
soylenmeler, homurdanmalar isitti. Uaha çok sasirdi, duyulur duyulmaz bir sesle:
÷ Lfendim, umarim ki bunda hiç... yani beni kotü duruma düsüreoek veya resmi iliskilerimle ilgili olarak, yani
herkesin elestirisini, ya da dikkatini çekeoek bir sey yok. 0yle degil mi efendim?
0radakiler hep birden baslariyla, elleriyle, '¥ok bir sey, yok!..' diye karsilik verdiler. Bay 0oladkin'in gozleri
nemlendi.
- 0yleyse hazirim, dedi. Kendimi ve kaderimi Kristyan lvanoviç'in ellerine birakiyorum.
Bay 0oladkin bunu soyler soylemez sevinçli bir haykirisina havayi doldurdu, asagida bekleyen kalabalik korkunç
bir ugultuyla bu haykirisi yankilandi. Bay 0oladkin'in bir koluna Kristyan lvanoviç, oteki koluna Andrey lilipoviç
girdi, adamoagizi arabaya bindirdiler. 0teki 0oladkin her zamanki alçakligiyla eski dostunu arkadan iteliyordu.
Lavalli Bay 0oladkin son bir,
141defa herkese ve her seye bakti, bakti... 3onra -kiyaslama uygunsa÷ soguk suya düsen kedi yavrusu gibi titreye
titreye arabanin bir kosesine büzüldü, arkasindan Kristyan lvanoviç de bindi. Kapi hizla kapandi, bir kamçi sesi
duyuldu. Atlar arabayi yerden kaparoasina kaldirdilar. Uisarda kalanlarin hepsi arabanin pesine takilarak bir süre
kostular, düsmanoa haykirislari Bay 0oladkin'in kulaklarinda ugulduyordu. Az sonra kosanlar yavas yavas geride
kalmaya basladi, sonunda büsbütün gorünmez oldular. Ln sona Bay 0oladkin'in ahlaksiz benzeri kaldi. Llleri
resmi yesil pantolonunun oeplerinde, arabanin bir bu, bir obür yanindan, hayatindan memnun bir halde kosuyor,
arada bir penoerenin kenarina asilarak oami indiriyor, Bay 0olad-kin'e veda opüoükleri gonderiyordu. 3onunda o
da yoruldu, hizim azaltti ve temelli gorünmez oldu. Bay 0oladkin'in kalbine birdenbire bir sanoi saplandi.
1epesinde kanin sioak basinoi onu bogaoak gibi oldu. Uügmelerini çozmek, gogsünü açip kar veya soguk su ile
ovmak istiyordu. Bir aralik dalar gibi oldu... 0ozlerini açtigi zaman, arabanin hiç bilmedigi bir yola saptigini fark
etti. 3ag ve soldan ormanin karaltisi uzuyordu, bos, issiz bir yoldu... Birdenbire dehset içinde donakaldi: Karanlikta
alev saçan bir çift goz ona kirpmadan bakiyordu. Bu bakista iblisçe bir sevinç parliyordu. Kimdi bu?.. ¥akov
Petroviç'le beraber giden Kristyan lvanoviç degildi bu!.. ¥oksa o muydu? Lvet, oydu! Ama eski, bildigi Kristyan
lvanoviç degil, yeni, korkunç bir Kristyan lvanoviç!..
Bay 0oladkin, korkunç Kristyan lvanoviç'in kalbinde merhamet uyandirmak umuduyla yumusak, uysal bir sesle:
÷ Kristyan lvanoviç! diye basladi, sesi korkudan pek titrek çikiyordu: Ben sey... Kristyan lvanoviç, hiç layik
olmadiginiz halde yakaoakla, Lioht'le1 ve hizmetçiyle bir lojmana gidiyorsunuz.
(l)Lioht, Almanoa isik demektir.
142
l
0ykümüzün kahramani tiz bir çiglik atti, basini elleriyle kavradi. Ne diyebilirdi ÷ boyle olaoagini çok onoeden
sezinle-misti o.
1846
143Baremin 7. dereoesinde memur ¥akov Petroviç 0oladkin o geoe deliksiz uykusundan uyandigi zaman, saat
sabahin sekizine geliyordu. 0oladkin esneyerek gerindi, sonra gozlerini açti ve bir iki dakika hiç kimildamadan
yatti. uyanip uyanmadigini, çevresinde olup bitenlerin gerçek mi, yoksa basi sonu olmayan geoe düsünün

You might also like