You are on page 1of 86

En yi ykler - I

YK LSTES 1. AHMET MT - KARDEM LM... 2. 4. GUY DE MAUPASSANT - OTEL 3. EROL ELK - MZA ISAAC ASMOV - KULLANILAMAYACAK KADAR KORKUN BR SLAH 5. JEAN PAUL SARTRE - DUVAR 6. OSCAR WILDE - CANDAN DOST 7. RAY BRADBURY - ERTELENEN AK 8. ROBERT LOUIS STEVENSON - MARKHEIM 9. SABAHATTN AL - BRDENBRE SNEN KANDLN HKAYES 10. SADIK YEMN - ZORYAK 11. STEPHEN KNG TM SEVDKLERMZ YOK OLUP GDECEK 12. YAAR KEMAL SARI SICAK

AHMET MT

Kardeim lm...

Bunca yllk meslek hayatmda alamadm meknlardan biri de morgdur. Defalarca gelmi olmama, hatta kimi zaman otopsilere katlmama ramen, ne zaman yolum beyaz fayanslarla kapl, bu tuhaf kokulu mekna dse, bedenim adlandramadm bir rpertiyle titrer, tylerim diken diken olur. Kayp kocasn arayan kran Hanmla birlikte morg kapsndan ieri admm atar atmaz parmaklarmn ucundan salarmn teline kadar btn bedenim o tuhaf rpertiyle kapland. Sanki ensemden ieriye souk rzgrlar esiyormu gibi titremeye baladm. Ama kendimi brakmadm. zmek zorunda olduum ie younlap, tedirginliimi gizlemeye alarak, brosunda skntyla pineklemekte olan morg grevlisi Abidin'in karsna dikildim. "Buyurun Bakomiserim" diyerek ayaa kalkt beni grr grmez. "Merhaba Abidin" dedim glmseyerek. "ki gn nce denizden kartlan erkek cesedine bakmak istiyoruz." "Hangisine?" diye sordu Abidin. "Sarna m, esmere mi?" kran Hanm evresinde krklklarn belirmeye balad tedirgin gzlerini yzme dikerek: "Sansn" dedi duyulur duyulmaz bir sesle. "Salim sarndr." Abidin'in ablak suratnda kararsz bir ifade belirir gibi oldu, ama istifini bozmad. "Tamam, buyurun gidelim Bakomiserim" diyerek nmze dt. Beyaz floresanlarn aydnlatt uzun koridor boyunca yrrken, Abidin'in kadnn dikkatini ekmeden bana yaklamaya altn sezinledim. Ben de ona yakn durmaya altm. Yanlmamtm: "Bakomiserim" diye fsldad kulama. "Bakacamz ceset suda kalm, faas iyice bozulmu. Gerekten de kocasysa kadn bu grntye dayanamayabilir." "Ne yapabiliriz ki baka aremiz yok." Konuurken kran Hanm'la aramzdaki mesafeyi koruyarak, sesimi iyice ksmtm. Ama bunun bir yarar olmad. Fsldamamz kran Hanm'n dikkatini ekti. Nazike glmseyerek Abidin'le konumay kestim. Cesetlerin konulduu salona girince kran Hanm'n da yznn benimki gibi sarardn fark ettim. Kendi derdimi unutarak, kadnn koluna girdim. Hi yadrgamadan, minnetle bakt bana. Abidin sanki llerin arasnda deil de, bir marketin et deposundaym gibi rahat hareketlerle oday enlemesine geerek, buzluklardan en utakinin metal kapan at. Biz yanma yaklancaya kadar da iindeki sedyeyi dar ekti. Sedyede yatan cesedin zeri beyaz bir bezle rtlmt; sadece ayaklar dardayd. Abidin baklarn yzme dikerek, "aaym m" gibilerden yzme baknca, burada daha fazla taklmamak iin, evet anlamna gelecek ekilde bam salladm. Abidin, o hayran olduum doallyla usulca ekti rty. Suda iip, san ile ak yeil aras bir renge dnen ceset btn plaklyla seriliverdi gzlerimizin nne. lk fark ettiim, boynunda koyu bir morluun evreledii derin bir yara iziydi. Bak ya da ustura gibi keskin bir aletle almt. lm nedeni bu kesik olmal diye dnrken, kran Hanm'n sarsldn hissettim, koluna daha sk sarldm. Ksa bir duraksamadan sonra, kadn bouk bir sesle bir eyler syledi. Szckleri tam olarak iitemesem de hkrklarla boulan sesinden kocas Salim'i tehis ettiini anladm. Ama emin olmak iin yine de sormak zorundaydm. "O mu, einiz Salim Bey mi ?" Sorumu szcklerle deil, ban sallayarak yantlad. Kadncaz hemen morgdan kardm. erdeki lm kokan atmosferin tersine darda insana yaama istei alayan prl prl bir gn hkm sryordu. Ama zavall kadnn, ne bu gzelim sonbahar gneinin ne de denizden esen lk rzgrn farkna varacak hali yoktu. Ancak dakikalarca aladktan sonra konuabilecek gc buldu kendinde. "Beyaz eya ticaretiyle urayordu Salim" dedi iini ekerek. "Birka aydr ileri ktledi. Evdeki eyalarmza kadar haciz geldi. Borlular kapmz andrp duruyordu..." "Borlulardan sizi tehdit eden kimse var myd ?" diye sordum. "Son zamanlarda Salim'i birileri telefonla aryordu. Telefonla konutuktan sonra Salim'in beti benzi atyor,

morali bozuluyordu. Ne olduunu sorduumda bana hibir ey anlatmyordu. Zaten Salim iine kapank biriydi evde pek konumazd. Hele ilerinden hi sz etmezdi. Ama bir gn telefonu ben atm. Karmda Trkesi bozuk bir adam vard. Salim'i sordu. Kocam uyuyordu. Rahatsz etmek istemedim. 'Salim yok, kim aryor?' dedim. 'Keke Kerim, dersin, o bilir' dedi. Tam telefonu kapatacakken: 'Dur bir dakika Hanm' diyerek srdrd konumasn, 'Kocana syle borcunu bir an nce desin, yoksa kt olacak!' armtm, korkmutum, yine de 'Ne demek istiyorsunuz?' diye sormadan edemedim, ama adam dinlemeden kapatt telefonu." kran Hanm sanki o an yayormu gibiydi, sesi titremeye balam, yz gerginlemiti. Keke Kerim'in adn duymutum. Eski lkc, imdinin eksenet tahsilatyla uraan yeniyetme mafya bozuntulanndan biriydi. Salim'i o ldrm olabilir miydi? "Kocanza anlattnz m bu konumay ?" diye sordum kran Hanm'a. "Tabi anlattm. Salim, 'Merak etme, densizin biri, ben o meseleyi yarn halledeceim' dedi. Ama halledemedi. Zavall Salim'i ldrdler ite." "Bu Keke Kerim'le kocanzn ne gibi bir ilikisi vard, biliyor musunuz?" "Bilmiyorum, rahmetli beni zmemek iin olsa gerek, ilerinden hi bahsetmezdi." "Peki kim bilir bu ilikiyi?" kran Hanm slak gzlerini elindeki mendille kuruladktan sonra, derin bir nefes alp bir sre dnd. "Belki" dedi gsz bir sesle, "belki eski orta kr Abi bilir." "Nerede bulurum bu kr'y?" "Kuyumculuk yapar, Salim'in maazasnn yannda." leden sonra Ali'yle Kadky'n en ilek caddelerinden birinde yer alan Salim'in maazasna gittik. Maazann kocaman tabelas yz metre teden bile seiliyordu. Ama yaklanca iinin bo olduunu grdk; alacakllar ellerine ne geirmilerse alp gtrmlerdi. Yandaki geni vitrinli kuyumcu, Salim'in eski orta kr'nn dkkn olmalyd. Ali'yle birlikte girdik ieriye. lerinde altn bilezikler, yzkler, kpeler, zincirler, pahal saatlerin sergilendii karlkl iki cam tezghn arkasnda alt kii alyordu. Bizi mteri sanarak, glmseyen tezghtara, kr Bey'i sorunca, ierdeki odada oturan esmer, uzun boylu adam gsterdi. kr Bey nce ilgisiz bir tavrla karlad bizi, ama polis olduumuzu renince tedirginleti. Onun bu tavr ikimizin de gznden kamamt. "Salim'i soruturuyoruz" diyerek yle bir yokladm. "Ortakmsnz galiba?" "Eskiden" diye dzeltti. "ler yrmeyince ben kuyumculua dndm." "sabetli bir karar. Yoksa u anda siz de onun gibi morgda yatyor olabilirdiniz." "Mo... Mo... morgda m?" diye kekeledi, beti benzi atan kr. "Evet, morgda" dedi Ali, lafa kararak. "Grtla kesildikten sonra denize atlm." "lm m?" "Yoo havalar scak ya, serinlemek iin yatm buzhaneye." Ali'nin alayc tavrndan sklan kr yardm dileyen gzlerini yzme dikerek: "N'oluyor, aklar msnz ltfen ?" diye mrldand. Olardan anlattm. Dehet ykl bir ifadeyle, soluk almadan dinledi anlattklarm. "Olamaz" diye sylenmeye balad. "Bu olamaz." "Ne yazk ki oldu" dedim. "Eski orta olduunuza gre bilirsiniz, kime borcu vard ?" "Ne... Ne dediniz?" diye sylendi, dalgnlndan kurtulmaya alan kr. "Salim'i alacakllar ldrm olmal. Kimlere borcu vard ?" "ok kiiye borcu vard. Ama bunlarn iinde en byk yeknu, bir ay nce ... Bankas'ndan ald kredi oluturuyordu." "Bir ay nce mi ?" diye sordum aknlkla. "kran Hanm kocasnn birka aydr sknt iinde olduunu sylemiti. Banka, Salim'in krizde olduunu bile bile nasl kredi verdi ?" "Banka Mdiresi Emel Hanm'la aras iyiydi" dedi. "Nasl iyiydi ?" diye sordu Ali. "Anlayacamz gibi konu babacm." kr ilk oku atlatm gibiydi. "Salim yakkl adamd, kadn kolaylk gstermitir." apknlk konusu aldnda biz erkeklerin suratna yaylan o aptal ifadeyi taknan Ali. "Yaa yle mi ?" dedi. Sesi Salim'i takdir eden bir tona brnmt. "Bir kadna iftira etmeye utanmyor musunuz ?" diye kmak zorunda kaldm. "ftira deil Bakomiserim" diye aklamaya alt kr. "Kadn Salim'in sevgilisiydi. Buradaki btn esnaf

biliyor." "Brak imdi esnaf. Baylrsnz byle dedikodulara" diyecek oldum. "Bir dakika Bakomiserim, burada kant var" diyerek ayaa kalkt. Kasay at, iinden bir fotoraf kard. Fotorafta kr ile Salim yanlarnda da iki kadn vard. Kadnlar hi ekinmeden onlarla yanak yanaa dudak dudaa poz vermilerdi. "Grdnz m?" diyerek iindi kr. "Dediim gibi kadn onun sevgilisiydi. Salim yalan syleyerek kandrmtr kadncaz. Kadn da bir kolaylk gstermitir artk." "Gsterdii kolaylk ka lira acaba ?"diye sordu Ali. "Sanrm iki yz milyar kadar" dedi kr. "ok para" diye mrldand Ali. "Biz de istesek ayn kolayl gsterir mi?" "Yerinizde olsam bunu istemezdim. Salim'in hayatna mal oldu bu kolaylk." kr'nn ne demek istediini anlamamtm. "Sizce Salim'i banka m ldrtt ?" diye sordum. "Banka deil, ama eklerini tahsil etsin diye kiraladklar eksenet mafyas." "Bankalarn byle ilere bulaacan sanmyorum" diye kar kacak oldum. "Yapmayn Bakomiserim, mafya olmasa bu piyasada yaprak kmldamaz." Doru sylyordu, ne yazk ki vatanda artk ilerini devlete zdrmek yerine, Keke Kerim gibi zibidilere gidiyordu. nemsiz birka soru daha sorup kalktk kr'nn yanndan. Tabi gsterdii fotoraf da yanmza alarak. nce bankann Bahariye ubesine uradk. Emel Hanm' grevden aldklarn sylediler, kadnn adresini aldktan sonra evinin yolunu tuttuk. Fotoraftan pek anlalmyordu, ama olduka gzel bir kadnd Emel. Otuz be yandayd, ama daha gen gsteriyordu. Bizi scak bir tavrla karlad. zel karm, ho kokulu bir ay ikram etti. "Salimle ne zaman tantnz ?" diye sordum aymdan bir yudum aldktan sonra. "Birka yldr tanyoruz" dedi Emel hi duraksamadan. "yi mterimizdi." "Onun borlu olduunu bilmiyor muydunuz, nasl kredi verebildiniz?" "ki villa ile bir yazl ipotek ettik. Ama bu tanmazlar meer ona ait deilmi." "Anlayamyorum" diyerek atld Ali "Yllarn bankas nasl bu kadar kolay kandrlr." "Bana sahte tapular gstermi. Belgelerin sahte olduunu nasl bilebilirdim ki ?" "Aratrmak aklnza gelmedi mi?" diye Emel'i sktrmay srdrd Ali. "Gven veren bir insand Salim" dedi Emel. Sesinin titremeye balad ikimizin de dikkatinden kamamt. "Bankamzla ilikileri hep iyi olmu. Ona gvendim." "Gvendiniz mi, yani bankadaki bir kurul mu, yoksa siz mi ?" "Ben karar verdim" dedi Emel ezik bir tavrla. "Sizi nasl kandrd Emel Hanm ?" diye sordum birden ciddileerek. "Anlattm gibi gven veren biri..." diyerek yalann srdrmeye alt. "Bouna gizlemeye kalkmayn" dedim cebimden kardn fotoraf ona uzatrken. Bunu sylerken elimden geldiince kibar olmaya almtm. "likinizi biliyoruz. Bize gerei anlatrsanz sizin yararnza olur." "Ne olur o fotoraf gazetelere vermeyin. Annem ok yal bunu kaldramaz." "Merak etmeyin" dedim babacan bir tavrla. "Size sz hibir gazeteci bu resme ulaamayacak." "Salim beni kandrd" dedi Emel. Uzunca bir sre dndkten sonra balamt konumaya. "Bana delice k olduunu sylyordu. Karsn boayacam, yaknda ikimizin evleneceini sylyordu. 'Ama nce borlarmdan kurtulmal, ilerimi yoluna koymalym' diyordu. Ona inandm, kiisel yetkimi ktye kullanarak krediyi verdim..." Sustu. Ba ne dmt. "Keke vermeseymiim" diye sylendi sonra, sanki bizimle deil de kendi kendine konuuyordu. "Olan bana oldu. Onurumu, mesleimi, her eyimi kaybettim." Ban kaldrd, imdi gzlerinde fke vard. "Umarm banka, o alaktan parasn alr da ben de grevime geri dnerim." "Nasl alacak banka parasn ?"diye sordu Ali. "Mafya yardmyla m?" "Ne demek istediinizi anlamadm ?" dedi kadn gzel gzlerini iri iri aarak. "Mafya diyorum, bankanz tahsilatlarda yeraltndaki kiilere bavurmaz m?" "Hayr, kesinlikle hayr! Biz alacaklarmz yasal yollardan toplamaya alrz" dedi kadn, biimli kalar ilk kez atlyordu. "Neden bana bu sorulan soruyorsunuz?" "nk Salim ldrld" diye atldm. "ldrld m?" dedi Emel aknlkla. "Yani Salim ld m?" Gzm kadnn zerindeydi, bu haberi ilk kez duyuyor gibiydi. Yznn bir an keder bulutlaryla

glgelendiini bile syleyebilirim. Ama bu meslekte geirdiim yllar grne aldrmamak gerektiini hi aklmdan kmayacak ekilde retmiti bana. "Ee.. emin misiniz?" diye yineledi Emel. Baklarmzdan evet yant alnca, gzlerinden yalar akmaya balad. "Demek beni aldatmam" diye mrldand. "Demek beni gerekten de seviyormu. Demek drst bir insanm." "Ondan emin deiliz" dedi Ali. "Zaten bu meselede hibir eyden emin deiliz. Sadece Salim'in mafya tarafndan ldrldn dnyoruz." Ardndan kinayeli bir sesle ekledi. "En nemli soru da mafyay kimin tuttuu." "Banka kesinlikle byle bir ey yapmaz." "Ya siz?" "Nasl byle bir ey syleyebilirsiniz ?" diye bard Emel. "Bu hakszlk! Ben onu seviyordum." Ali sakinliini koruyordu. "yle diyorsunuz ama, bu iten en ok zarar gren sizsiniz. Salim yalnzca paranz almakla kalmam, bir sevgili olarak gveninizi ktye de kullanm." Emel'in yz al al yanmaya balamt. "Bu yzden Salim'i ldrteceimi mi sanyorsunuz?" diye kkredi. "Onun lm haberini alnca nasl ykldm fark etmediniz mi? Siz beni ne sanyorsunuz?" "yi ama..." "Amas mamas yok. Aptalca dnyorsunuz. Ben mafya filan tutmadm. Siz, mafyay kr Bey'e sorun." "kr Bey'e mi?" diyerek girdim sze. "Evet kr Bey'e. Salim'in, kr'ye bizden daha fazla borcu vard." "Nereden biliyorsunuz ?" dedim, merakm derinleiyordu. "Aratrdk. Salim'in kr Bey'e iki yz elli milyar borcu varm. Mafyay o tutmutur." aknlkla Ali'ye bakarken cep telefonum ald. Atm merkezden Raif. kran Hanm'n komusu olduunu syleyen bir kadn aram. kiinin kran Hanm' zorla siyah bir BMW'ye bindirdiini grm. Kadn aracn plakasn almay da baarm. Aratrmlar plaka Keke Kerim'in adna kaytlym. "Tamam, hemen geliyoruz" dedim Raif e. Bu ani kalka bir anlam veremeyen Ali, kadnla birlikte tuhaf tuhaf yzme bakt, ama itiraz etmedi. "Ltfen stanbul'dan ayrlmayn" dedim Emel'e. "Olur" dedi beni artarak. "Ama inann onu ben ldrmedim." Merkeze giderken bir rpda anlattm olanlar Ali'ye. "Demek Salim'i boazlayan Keke Kerim'mi" diye sylendi Ali. "yle grnyor. Yine de nemli bir sorun var. Keke Kerim, Salim'i ldrdyse, adamn karm niye karsn ?" Soruma yant bulamaynca somuttuk bir suratla merkeze gidinceye kadar sustu Ali. Merkez olduka enlikliydi. Operasyon timinin gz kara, bana sorarsanz biraz da atlak efi Koray ekibini toplam. leden sonra Keke Kerim'in meknn bastk. Tuhaf kamaya almad Keke Kerim. On bir adamn da onunla birlikte tek el silah atmadan yakaladk. Tabi her eyi inkr ettiler. Ama zerlerinden kan eklerin Salim'in Kuyumcu kr'ye yazd ekler olduu anlalnca Keke Kerim daha fazla direnmedi. ekleri Kuyumcu kr'den aldn itiraf etti. Ama kran Hanm ortalkta yoktu. Onu nereye gtrdklerini sordum. Keke pis pis srtarak yantlad sorumu. "Biz onu karmadk, sadece kocasnn nerede olduunu renmek iin arabamzla biraz gezdirdik, sonra da Saryer'de braktk" dedi. Yoksa kadncaz da kocas gibi ldrp denize mi atmlard. Hemen kran Hanm'n evini aradm. Gerekten de kran Hanm evine dnmt. Telefondaki konumamzda Keke'in ifadesini dorulad. Onu zorla arabaya bindirmiler. Kocasnn nerede olduunu sormular. Kocas borcunu demezse, balarna kt eyler geleceini syleyerek tehdit etmiler, sonra da Saryer'de serbest brakmlard. Sorgu odasndan ktmzda gn domak zereydi, ama ortalk hl karanlkt az sonra inceden bir de yamur balad. "Amirim" dedi Ali. "Bir ikembe orbasna ne dersiniz ?" "yi fikir" dedim. "Kendimize geliriz." Yarm saat sonra Galatasaray'daki Lale kembecisi'nde frndan yeni km ekmeklerin eliinde orbalarmz kaklyorduk. orbalar mideye indirip sra aylara geldiinde: "Eee syle bakalm evlat" dedim Ali'ye. "Kim ldrm olabilir bu Salim'i?" "Keke olmad ak Amirim. Yoksa adamn karsn karmaya kalkmazd. Kuyumcu kr baka bir mafya grubuyla daha anlam olmasn?" "Hi sanmam. Dikkat etmedin mi Keke'in elindeki eklerin tutar yz milyar buluyor. Yani Salim'in kr'ye olan borcu kadar."

"Emel'e ne dersiniz ? Onun parma olmasn ? Bankann parasn almak iin..." "Para" diyerek kestim szn, "ite anahtar szck bu. Salim bankadan ald paray kr'ye vermediine gre, ne yapt? Parann kimde olduunu bulursak, katili de buluruz." "yi de parann kimde olduunu nasl bulacaz Amirim ?" diye sylendi Ali. "Salim'i aratrmamz lazm. Ben, kran Hanm'a urayaym. Sen de PTT'ye git Salim son bir aydr kimleri arad, kimlerle grt, bir sor bakalm." Ali'den ayrlp arabama yrrken yamurun kesildiini fark ettim. Yksek binalarn arasndan kan kytrk bir gne yzmde gezinmeye balad. Bir saat sonra gne kendini iyice hissettirmeye balarken aldm kran Hanm'n kapsn. Kadncaz geceliinin zerine geirdii bir sabahlkla karlad beni. Yznde akn, utanga bir ifadeyle ieriye buyur etti. Onu karanlarn yakaland mjdesini verdim hemen. Buruk bir sevin gezindi ela gzlerinde. Konuya girmenin zaman gelmiti: "Salim'in yakn akrabas, arkadalar yok mu?" diyecek oldum. "Yakn akrabas yoktur" dedi. "Salim kkken ailesi Ordu'dan kalkp stanbul'a gelmi. Ordu'ya da gidip gelmeyince akrabalk ilikileri de zayflam." "Peki son zamanlarda eve gelip giden, telefonla arayan bir arkada oldu mu ? "Yoo kimse aramad. Haa az kalsn unutuyordum. Bakrky Akl Hastanesi'nden aradlar. Arayan bir doktordu, adn da syledi, ama unuttum. Salim'i istedi. Konutular. Salim'e adamn ne istediini sordum. 'Zengin bir arkadam hastaneye yeni bir nitenin yaplmas iin para balayacak, o konuyu konuuyorduk' dedi." "lgin" dedim. "Bu hayrsever arkada kim acaba?" "Aklma kr Abi'den baka kimse gelmiyor" dedi kadncaz. "kr olamaz" dedim. "Hastaneye soralm, bakalm onlar ne diyecek?" le zeri merkezde bulutuk Ali'yle. Elindeki PTT'den alnma bilgisayar ktsna baktm. Bankay, beyaz eya satan fabrikalar, borsay aram Salim. Sonlara doru Bakrky Akl Hastanesi gzme arpyor. Geen ay drt kere aram hastaneyi. "ister misin, Salim paray hayr iinde kullansn" dedim glmseyerek. "Salim bunu yapacak bir adama pek benzemiyor Amirim" diye kar kt Ali. "Haklsn" dedim. "u hastaneyi bir yoklasak fena olmayacak." Bakrky Akl Hastanesi'nin aalkl, geni bahesinden geerek bahekimin odasna yneldik. Bahekim ters biri; konuyu anlatnca, suratn asarak homurdand. "Son gnlerde byle bir hayr ii olmad bizde." "Hani sizin haberiniz olmadan..." deme gafletinde bulununca da: "Benim haberim olmadan buradan ku umaz" diyerek kesti szm. Sonra kaim kalarndan birini yukar kaldrarak "u sizin adam baka bir nedenle aram olamaz m hastaneyi. Mesela bizde yatan bir hastas olmasn ?" "Sanmyorum, ama isterseniz bir kontrol edelim." "Edelim tabi. Ad neydi u sizin adamn ?" "Salim Arc." Adam nndeki defteri aarak bakmaya balad, az sonra da kmseyen baklarm bize evirerek, "Sylemitim" dedi. "Bizde kardei varm adamn." "Kardeimi?" "Hem de ikiz kardei." "kiz kardei mi ?" diye sylendik Ali'yle ayn anda. aknlmza bir anlam veremeyen bahekim aklamaya alt. "Evet ikiz kardei. Kkken menenjit geirmi. Zihinsel zrl..." Doktorun szn keserek sordum. "u anda burada m ?" "Hayr kardei geen hafta karm hastaneden." "Ad neymi bu ikiz kardein ?" "Selim Arc." Gerekeni renmitik. "ok teekkr ederiz, Doktor Bey" diyerek kalktk hemen. Kalktmz gren bahekim hayal krklna uram bir suratla szd bizi. Ama onunla kaybedecek vaktimiz yoktu. Odadan kar kmaz: "nallah karmamzdr herifi" diye sylenerek cep telefonun tularna dokunmaya baladm. Telefonda pasaport ubesinden Pala Yusuf'un sesini duyunca: "Alo Pala, merhaba ben Nevzat." "Vay Nevzat, naslsn?" "yiyim iyiyim, acil bir bilgiye ihtiyacm var. Son zamanlarda Selim Arc diye birine pasaport verdiniz mi?

Bir aratrr msn?" "Tamam Abi merak etme hemen aratryorum." "Saol, cep telefonum ak, senden haber bekliyorum." Hastanenin bahesinde gezinen hastalarn arasndan geerek arabamza yrrken, "ki karde bu kadar ok mu benziyormu birbirine" diye sordu Ali. "Duymadn m, ikizlermi." "Ama Selim yllardr hastanede. Normal bir insandan farkl olmas gerekmez mi?" "Ceset deforme olmutu. ki gn denizde kalm." "Belki de zellikle atmtr denize. Aralarndaki fark ortadan kalksn diye." "Muhtemelen yledir" diye sylendim, araca binerken. Merkezin kalabalk otoparknda aracmza bir yer bulmaya urarken cep telefonum srarla almaya balad. Arayan Yusuf'tu. Selim Arc adndaki ahsn iki gn nce be yllk bir pasaport aldn sylyordu. Telefonu kapattktan sonra Ali'ye dnerek: "Umarm karmayz herifi" dedim. "Uakla gitmeyi planlyor olmal. Btn havayollarn aratralm. Her ihtimale kar snr kaplarna da fotorafn fakslayalm." ansmz yardm ediyordu. Selim Arc adn THY'nin yolcu listesinde bulduk. Bu akam, THY'nin saat 21:00'de kalkacak uayla Avusturya'ya kaacakt. Btn ekip Yeilky Havaliman'nda tertibatmz alm bekliyorduk. Sivil memurlar salonda dolarken, biz de Ali'yle yolcularn uaa giri blmnn kapsnda dikilmeye baladk. Hepimizin elinde Salim'in fotoraflar. Saat sekize gelirken sivil memurlardan Ragp, telsizle adammzn geldiini haber verdi. Az sonra ben de grdm onu. Gsterisiz bir takm elbise giyinmi, elinde yalnzca bir tek valiz, sakin admlarla yolcularn uaa alnacaklar blme yryordu. Ali'ye giri kapsnda beklemesini syleyerek adama doru yrdm. Benim hareketlenmemle birlikte bizim siviller de Salim'e yaklamaya baladlar. nmden geerken: "Salim Arc!" diye seslendim. Rengi att, ama bozuntuya vermeden yrmeye alt. Elimle omzuna dokunarak yeniden seslendim. "Salim Arc! Siz Salim Bey deil misiniz ?" Durup glmsemeye alt, sonra nazik bir tavrla: "Yanlyorsunuz" dedi. "Siz beni kardeimle kartryorsunuz?" "Mmkn deil" dedim, alayc, ama sert bir ifadeyle gzlerine bakarak. "Unuttunuz mu kardeiniz ld. Bir geceyars onun grtlan kesip denize attnz."

GUY DE MAUPASSANT

OTEL Yukar Alpler'de buzullarn eteinde, dalarn beyaz tepelerini kesen o plak ve kayalk boazlarda yaplm btn ahap oteller gibi Schwarenbach Oteli de, Gemmi Geidi'ni boylayan yolculara barnaklk eder. Buras, Jean Hauser ailesinin bakm altnda alt ay aktr. Sonra karlar ylp da boaz doldurmaya ve Loeche'e inme olanan rtadan kaldrmaya balar balamaz kadnlar, baba ve oul oradan ayrlrlar; yal klavuz Gaspard Hari ile ona arkada olacak baka bir klavuzu ve iri da kpei Sam' yapya beki brakrlar. ki adamla hayvan bu kar hapisanesinde, beyaz ve sonsuz Balmhorn eiminden baka bir ey grmeden, uuk ve parltl tepelerle evrili, drt yanlarnda ykselen, kk yapy kucaklayan, skan ve ezen, atya ylan, pencerelere eriip kapya duvar eken karlara gml, ta ilkyaza dek otururlar. O gn de Hauser ailesi, kn yaklamas ve inite tehlike belirmesi zerine, Loeche'e dnyordu. Giysilerle arlklarn yklendii katr, oulun ynetiminde, nden gitti. Sonra anne Jeanne Hauser'le kz Louison drdnc bir katra binerek yola dzldler. Baba, aileyi iniin bana kadar geirecek olan iki bekiyle birlikte arkadan geliyordu. nce, otelin nnde genileyen byk talk ukurun dibinde, sular artk buz tutmu gl dndler. Sonra her yann karl tepelerin bast araf gibi temiz boaz boyladlar. Bir gne saana bu buzlu, beyaz ve prl prl le dyor, orasn souk ve kreltici bir alevle tututuruyordu. Ne bu da denizinde bir yaam izi, ne bu sonsuz yalnzlkta bir kprdama vard. Burann derin sessizliini hibir grlt bozmuyordu. Gen klavuz Ulrich Kunsi, iri yapl ve uzun bacakl bir svireli, iki kadn tayan katra yetimek zere, yava

yava Hauser babayla yal Gaspard Hari'yi geride brakt. Gen kz onun geliine bakyor, zntl bir gzle adeta onu aryordu. Bu, uzun zaman buzlar arasnda kal yznden st beyaz yanaklar ve solgun salar renklerini yitirmie benzeyen sarn bir kyl kzcazd. Klavuz onun bindii hayvana ulanca elini terkiye koydu ve yryn arlatrd. Hauser ana, en ince ayrntsna kadar btn klk tlerini sayp dkerek onunla konumaya balad. Yal Hari Schwarenbach Oteli'nde imdiye dek kar altnda on drt k geirmise de delikanl ilk kez kalacakt. Ulrich Kunsi, anlar grnmemekle birlikte dinliyor ve boyuna gen kza bakyordu. Arada bir de: "Peki, Madam Hauser" diye yant veriyordu. Fakat akl baka yerde gibiydi ve durgun yz hi deimiyordu. Uzayp donmu suyu, koyan dibinde dmdz yaylan Daube Gl'ne geldiler. Sada Daubenhorn, Wildstrubel'in eteindeki Loemmern Buzulu'nun kocaman buzultalarnn yannda, dimdik ykselen kara kayalar gsteriyordu. Loeche'e doru iniin balad Gemmi Geidi'ne yaklarken birdenbire Valais Alpleri'nin usuz bucaksz ufkunu grdler. Derin ve geni Rhone Koya, onlar bu dalardan ayryordu. Uzakta irili ufakl, ezilmi veya sivrilmi, gnein altnda prl prl, bir beyaz tepeler dnyas vard: ki boynuzuyla Mischabel... Oturakl ktlesiyle Wissehorn, battal Brunnegghorn... O insan yiyici, yksek ve korkun Cervin piramidi ve Dent-Blanche, o devanas klkl yosma... Sonra ayaklarnn altnda, eni boyu belirsiz bir ukurun iinde, ba dndrc bir uurumun dibinde Loeche'i setiler. Evleri, yukarda Gemmi ile bitip kapanan, aada da Rhone'a alan bu kocaman oyua yuvarlanm kum tanelerine benziyordu. Katr, dimdik da, ta eteindeki hemen hemen grnmez kyceize kadar, bir d dnyas yaanr gibi, dne dolaa, kvrla bkle inen keiyolunun kysnda durdu. Kadnlar kara atladlar. ki yal adam da yetimilerdi. Hauser baba: - Eh, Hoa kaln dostlar, dedi; gelecek yl buluuruz; Tanr g versin. Hari baba da yineledi: - Gelecek yl buluuruz. Kucaklatlar. Madam Hauser, sra kendisine gelince yanaklarn uzatt. Gen kz da yle yapt. Nbet Ulrich Kunsi'ye geldii vakit o, Louse'in kulana: "Sakn yukardakileri unutmayn." diye fslad. Kz o kadar hafif, bir "hayr"la yant verdi ki delikanl bunu kulaktan deil, iten duydu. Jean Hauser yine: "Hadi Hoa kaln, dedi; Tanr salk versin." Sonra kadnlarn nne geerek inmeye balad. de yolun ilk dnemecinde arabuk gzden yittiler. ki adam Schwarenbach Oteli'ne doru yzgeri ettiler. Ar ar, yanyana, konumadan yryorlard. O i de bitmiti. Drt be ay kar karya, yapayalnz yaayacaklard. Gaspard Hari geen k nasl geirdiini anlatmaya balad. Michel Canol ile birlikte kalmt. O adamcaz imdi oralarda bir k daha geiremeyecek kadar yalyd. nk uzun yalnzlk srasnda insana bir hal olabilirdi. Pek yle sklmamlard. Her ey daha ilk gnden ii gze almaktayd. Nasl olsa baz elenceler, oyunlar, vakit geirecek birok ey bulunuyordu. Ulrich Kunsi, gzleri yerde, akl Gemmi'nin dolambal yollarndan kye doru inenlerde, onu dinliyordu. Birdenbire oteli, klm, da gibi kar ynnn dibinde ancak seilebilecek kadar kalm grdler. Kapy anca Sam, kvrck tyl iri kpek, evrelerinde sramaya balad. Yal Gaspard: - Haydi bakalm, oul, dedi; artk kadnlar yok. Akam yemeini bizim hazrlamamz gerek. Sen patatesleri aykla. Her ikisi de ayakl aa iskemlelere oturarak orbay kaklamaya giritiler. Ertesi gnn sabah, Ulrich Kunsi'ye uzun geldi. Delikanl, pencereden yapnn karsndaki kl daa bakarken yal Hari cgara iiyor ve ocaa tkryordu. Ulrich leden sonra dar kt. Bir gn nceki yolu yeniden yryerek, yerde, iki kadn gtren katrn trnak izlerini arad. Sonra Gemmi Geidi'ne gelince uurumun kysna yzkoyun yatt, Loeche'e bakt. Ky talk kuyusunun iinde henz kara boulmamt. Kar, ok yakna gelmise de evreyi koruyan am ormanlar onu baya durdurmutu. Alack evler, yukardan, bir ayra dizilmi talar gibi grnyordu. Kk Hauser imdi orada, u klrenkli evlerden birindeydi. Acaba hangisinde? Ulrich Kunsi onlar birbirinden ayrdedemeyecek kadar uzakta bulunuyordu. Henz elindeyken aa inmek ne iyi olacakt! Fakat gne kocaman Wildstrubel Tepesi'nin arkasnda yitmiti. Delikanl geriye dnd. Baba Hari cgara iiyordu. Arkadann geldiini grnce ona kt oynamay nerdi. Masann iki yanna, kar karya oturdular. Uzun sre iskambil oynadlar. Sonra yemek yeyip yattlar. Gelen gnler ilkinin ayn oldu. Hava ak ve souk; yeniden kar yok. Yal Gaspard le sonlarn bu donmu tepelerde uraya buraya uan kartallar ve az raslanr kular kollamakla geiriyor, Ulrich de ky seyretmek iin boyuna Gemmi Geidi'ne yollanyordu. Sonra kt, domino oynuyorlar, zar atyorlar, oyunlarna heyecan katmak iin de ufak eyler kazanp yitiriyorlard. Bir sabah Hari, daha nce

davranp kalkan arkadan ard. Beyaz kpkten kml kml bir bulut, derin ve arlksz, zerlerine ses karmadan dklyor, yava yava onlar kpkten, kaln ve sar bir iltenin altnda brakyordu. Bu, drt gn, drt gece srd. On iki saatlik bir dondan sonra buzul talarnn granitinden daha sert bir duruma giren bu buz tozunun zerine kmak iin bir geit oymak, basamaklar yapmak, kapnn ve pencerelerin nlerini amak gerekti. O zaman hi dar kp dolaamadan hapiste gibi yaadlar. leri arasnda blmler, dzenle yapyorlard. Ulrich Kunsi temizlemeyi, ykamay, temizlikle ilgili her eyi zerine almt. Gaspard Hari yemek piirir ve atee bakarken odun kran da Ulrich'ti. Her gn birbirinin ayn olan ilerine uzun kt veya zar partileri ara verirdi. Her ikisi de yumuak huylu olduklar iin hi kavga etmezlerdi. Hatta sabrszlklar, titizlikleri de yoktu. Birbirlerine hi ac sz sylememilerdi. Bu da ba klamasna yetecek kadar dayanma gleri vard. Vakit vakit yal Gaspard tfeini alr, da keisi bulmaya giderdi. Bazan vururdu da. O zaman Schwarenbach Oteli'nde bayram olur ve taze et leni ekilirdi. Bir sabah yine bylece gitti. Dardaki termometre sfrn altnda on sekizi gsteriyordu. Gne henz domam olduu iin avc Wildstrubel yaknlarnda av bulacan umuyordu. Ulrich yalnz kalnca saat ona kadar yatt. Uykuyu severdi. Fakat hep erkenci ve alkan olan yal klavuzun karsnda kendini bu sevgiye brakmaya hi cesaret edememiti. Sam'la ar ar yemek yedi. O da gecesini gndzn atein karsnda uyumakla geiriyordu. Sonra iinde bir zgnlk, hatta bir yalnzlk korkusu buldu ve kk salm bir alkanla kar olduu gibi gndelik iskambil oyunlarna kar da bir gereksinim kabarkl duydu. Bunun zerine saat drtte dnecek olan arkadan beklemeye kt. Kar, ukurlar doldurarak, iki gl silerek, kayalar pamua sararak derin koya batan baa dzletirmiti. Artk kocaman tepelerin arasnda kocaman, bembeyaz, przsz, gz kamatrc ve donmu bir tekneden baka bir ey yoktu. haftadr Ulrich uurumun, kyn grld kysna gitmemiti. Wildstrubel'e kan yamalara trmanmazdan nce oraya uramak istedi. Loeche de kar altndayd. Evler, bu souk mantonun iine gmlm, hi seilmez olmutu. Sonra saa dnerek Loemmern Buzulu'na doruldu. Ucu demirli deneini ta gibi sert kara kakarak byk dal admlaryla ilerliyordu. Keskin gzyle de uzakta, bu snrsz rt zerinde kk, kara ve kmldar noktay aryordu. Buzulun kysna varnca, yal adamn gerekten bu yolu tutmu olup olmadn dnerek durdu. Sonra daha hzl ve daha kaygl admlarla buzul talar boyunca yrmeye balad. Gne alalyordu. Karlar pembeleiyor, onlarn billurlam yznde kuru ve dondurucu bir yel vakit vakit canlanp esiyordu. Ulrich uzun, yksek ve titrek bir haykrmayla arkadan ard. Ses, dalarn uyuduu gmt durgunluu iinde utu; uzaklarda, kpkten, derin ve kmltsz dalgalarn zerinde; bir ku lnn deniz dalgalarnda komas gibi, kotu; sonra dnd. Ona hibir yant gelmedi. Delikanl yine yrmeye balad. Gne aada, gkteki yansmalarn hl pembeletirdii tepelerin arkasnda batmt. Koyan derinlikleri artk kararyordu. Ulrich birdenbire korktu. Ona bu dalarn sessizlii, souu, yalnzl ve k ll kendi iine giriyor, kann durdurup dondurmak, uzuvlarn kaskat etmek, kendisini katlma, buz kesilmie evirmek istiyor gibi geldi. O zaman koarak oturduu yere doru kamaya balad. Yal adam, kendisi yokken dnmtr diye dnyordu. Olaslkla, baka bir yol tutmu ve imdi, ayaklarnn dibinde vurulmu bir da keisiyle, atein karsna gemiti. Biraz sonra oteli grd. Oradan hi duman kmyordu. Ulrich daha hzl kotu, kapy at. Sam kendisini sevinle karlad. Fakat Gaspard Hari gelmemiti. Kunsi, arm, sanki arkada bir keye saklanm da onu imdi bulacakm gibi, olduu yerde dnp duruyordu. Sonra atei yakt ve hep yal adamn kageleceini umarak orbay piirdi. Arada srada daha grnmyor mu diye kp bakyordu. Gece, dalarn uuk gecesi, solgun gece, ufkun kysnda hemen tepelerin arkasna dmeye hazr, sar ve ince bir ayn aydnlatt esmerimsi gece, ortala kmt. Sonra, delikanl yine ieriye giriyor, oturuyor, baa gelebilecek kazalar dnerek ellerini ve ayaklarn styordu. Gaspard bir bacan krm, bir ukura yuvarlanm, yanl bir adm atarak ayak kemiinin burkulmasna neden olmu olabilirdi. Herhalde imdi karlara serilmi, tutulmu, souktan kaskat kesilmi, bitmi, belki de yardm ara ara, gecenin sessizlii iinde boaznn btn gcyle haykra haykra yatyordu. Fakat nerede? Dalar o kadar geni, o kadar yaln, evre de, zellikle bu mevsim boyunca, o kadar tehlikeliydi ki bir adam bu sonsuzluun iinde bulmak iin on veya yirmi klavuz olmak ve yirmi gn her yne gitmek gerekirdi. Bununla birlikte Ulrich Kunsi, eer Gaspard Hari saat bire kadar dnmezse Sam'la birlikte kmaya karar verdi. Hazrln da yapt. Bir antaya iki gnlk yiyecek koydu.. elik kancalarn ald.. beline uzun, ince ve salam bir ip sard.. ucu demirli deneini ve buzda basamak oymaya yarayan baltay gzden geirdi. Sonra bekledi. Ate ocakta yanyor, iri kpek alevin aydnlnda horulduyordu. Saat, ses veren aatan kutusu iinde dzenli tiktaklarn, bir yrek gibi vurmaktayd.

Ulrich, kula uzak grltlerde, hafif rzgr aty ve duvarlar syrdka rpererek, bekliyordu. Saat gece yarsn ald. Delikanl titredi. Sonra iinde rknt ve kesiklik duyduu iin, yola kmadan kaynar bir kahve imek zere, atee su koydu. Saat biri vurunca kalkt, Sam' uyandrd, kapy at ve Wildstrubel'e doru yola kt. Tam be saat kancalaryla kayalara trmanarak, buzlar yontarak, boyuna ilerleyerek ve bazan ok dik bir yokuun dibinde kalan kpei ipinin ucunda yedee alarak ykseldi. Yal Gaspard'n ok kez gelip da keisi arad tepelerden birine vardnda saat, aa yukar altyd. Orada gnein domasn bekledi. Bann zerinde gn rengi atyordu. Anszn, nereden fkrd bilinmez, acayip bir k evresinde yz fersaha kadar yaylan sonsuz uuk tepeler denizini birdenbire aydnlatt, Sanki bu aydnlk, karn kendisinden kp boluu kaplyordu. Yava yava uzaktaki tepelerin en yksekleri, et rengi kadar ak bir pembelie brnd. Sonra Berne Alpleri'nin, bu hantal devlerin arkasndan krmz gne grnd. Ulrich Kunsi yeniden yola dzld. Tpk bir avc gibi iki bklm, izleri gzleyerek, kpee: "Ara tosunum, ara!" diyerek yryordu. Artk gzyle ukurlar yoklayarak, bazan da t duyulmaz genilikte arabuk snen uzun bir haykrla seslenerek dadan iniyordu. Karlk alamaynca kulan yere yaptrarak dinliyordu. Bir ses duyar gibi oluyor, komaya balyor, yine baryor, sonra hibir ey iitmiyor ve bitkin, umutsuz, oturuyordu. leye doru yemek yedi ve kendisi kadar yorulan Sam'a da yedirdi. Arkasndan yine aratrmalarna koyuldu. Akam olurken, krda elli kilometre alm, hl yryordu. Evine dnemeyecek kadar uzakta ve daha ileriye srklenemiyecek kadar yorgun, karlarn iinde bir delik at ve birlikte getirdii bir rtye brnp, kpeiyle oraya sokuldu. nsan ve hayvan, birbirlerinin kucanda, birbirlerini starak, ama gene iliklerine kadar donarak yattlar. Ulrich kafas hayaletlerle dolu, her yan ayr ayr atarak, gzn kapayamad. Dorulduu vakit gne hemen hemen douyordu. Bacaklar demir gibi kaskat, ruhu skntdan kendisini bartacak kadar daralm.. yrei, bir grlt duyar gibi olur olmaz onu heyecandan drecek kadar arpntlyd. Anszn, bu sszlk iinde kendisinin de souktan donacan dnd ve bu lm korkusu, istencini kamlayarak onu gayrete getirdi. imdi de kalka otele doru iniyor, peinden ve uzaktan da, aya stnde topallayan Sam geliyordu. Schwarenbach'a ancak leden sonra drde doru vardlar. Ev botu. Delikanl atei yakt, yemek yedi ve uyudu. Artk bir ey dnemeyecek kadar duygusuzlamt. Yenilmez bir uyku gereksinmesiyle uzun zaman uyudu. Fakat anszn bir ses, bir haykrma, bir ad: "Ulrich!".. derin uyuukluunu sarsalad ve onu dorulttu. D m grmt? Bu, kaygl ruhlarn dlerine giren acayip arlardan biri miydi? Hayr; o bunu, kulana giren ve ta sinirli parmaklarnn ucuna kadar etinin iinde kalan bu titrek haykr, hl duyuyordu. Orada, evin yaknnda biri vard. Kapy at ve boaznn btn gcyle "Gaspard sen misin?" diye uludu. Yant veren olmad. Ne bir ses, ne bir mrlt, ne bir inilti. Hi, hibir ey. Geceydi. Kar, solgundu. Rzgr, talar paralayan ve bu ssz dalarda canl bir ey brakmayan buzlu rzgr, esmeye balamt. ln ateli rzgrndan daha kurutucu ve daha ldrc soluklarda ikide bir ayaklanyordu. Ulrich yeniden haykrd: "Gaspard... Gaspard! Gaspard!" Sonra bekledi. Dada her yan dilsiz kald. O vakit byk bir korku, onu kemiklerine kadar sarst. Bir srayta otele girdi, kapy kapad ve srgleri srd. Sonra, arkadann can verirken kendisini arm olduundan emin, titreyerek, bir sandalyenin stne dt. nsan nasl yaadndan yahut ekmek yediinden eminse, o da bundan yle emindi. Yal Gaspard Hari bir yanda, bir delikte, beyazlklar yeralt karanlklarndan daha uursuz olan o derin tertemiz yarlarn birinde iki gn gece can ekimiti. Evet, iki gn gece can ekimi ve arkadan dne dne demin lmt. Ruhu da zgr kalr kalmaz, Ulrich'in uyuduu otele doru umu, l ruhlarnn canllara yanat o bilinmez ve korkun zellikle onu armt. Bu sessiz ruh, uyuyan adamn bitkin ruhuna haykrmt; ona son kez hoa kal demi yahut da gerektii kadar aramam olan insana sitemlerini, belki de ilenmelerini yadrmt. Ulrich onu orada, pek yaknda, duvarn arkasnda, henz kapad kapnn ardnda duyuyordu. O, kanatlaryla aydnlk bir pencereye dokunan bir gece kuu gibi dolayordu. Ne yapacan bilmeyen delikanl, korkudan uluyacak gibiydi. Kamak istiyor, kmaya cesaret edemiyordu. Buna imdi cesaret edemedii gibi, bundan byle de cesaret edemeyecekti. nk hayalet, yal klavuzun ls, bir mezarln okunmu topranda yerini bulmadka gece gndz orada, otelin evresinde kalacakt. Gndz oldu, Kunsi de gnein prl prl dnyle biraz gven duydu. Yemeini hazrlad, kpeine bulama yapt, sonra kar stnde yatan yal adam dnerek, yrei ezin dolu, bir sandalyede kprdamadan oturdu. Daha sonra, dalara gece ker kmez, onu yeni korkular sard. Artk bir mumun aleviyle ancak aydnlanan karanlk mutfakta yryor, dinleyerek, bir gece nceki korkun haykrma krn zntl sessizliini yine yrtacak m diye kulak vererek, byk admlarla bir batan bir baa yryordu. Zavall adam kendini yalnz, hi kimsenin bana gelmemi biimde yapayalnz buluyordu. Bu sonsuz kar lnde yalnz, insanlarn oturduu yerin iki bin metre stnde.. insan

10

evlerinin stnde, kmldayan, grlt eden, rpnan yaamn stnde yalnz, donmu havada yalnzd. lgnca bir kamak.. nereye, nasl olursa olsun kamak.. uuruma atlarak Loeche'e inmek istei onu didikliyordu. Fakat kapy amaya cesareti yoktu. tekinin, lnn, dalarda yalnz kalmamak iin, yolunu keseceinden emindi. Gece yarsna doru, dolamaktan yorgun, acdan ve korkudan bitkin, bir sandalye zerinde szd. nk tekinsiz bir yerden rklr gibi yatandan rkyordu. Anszn bir nceki gecenin keskin haykr kulaklarnda n n tt. Ses yle yrtcyd ki Ulrich hortla itmek iin kollarn uzatt ve sandalyesiyle birlikte srtst yere dt. Grltyle uyanan Sam, korkmu kpeklerin uluduu gibi ulumaya balad. Tehlikenin nereden geldiini arayarak drt dnyordu. Kapnn yanna gelince iddetle soluyup puflayarak, homurdanarak, tyleri diken diken, kuyruu dikilmi, alt aral koklad. Kunsi, lgn gibi, ayaa kalkmt. Sandalyesini bir ayandan tutarak: "Girme, girme" diye bard; "girme, yoksa seni gebertirim." Kpek de, bu gzdayla kzm, sahibinin sesinin meydan okuduu grnmez dmana kar kt kt havlyordu. Yava yava Sam yatt ve gelip yine ocan yanna uzand. Fakat kukulu duruyordu. Ba yukarda, gzleri parl parld ve dilerinin arasndan homurdanyordu. Beri yandan Ulrich de kendine geldi. Fakat korkudan akln karacan duyumsayarak gidip bfeden bir ie rak ald; stste birok kadeh iti. Dnceleri dumanlanyordu. Cesareti artyor, damarlarn bir ate dalgas kaplyordu. Ertesi gn hibir ey yemedi; yalnzca iki iti. Arkasndan birok gn de krktk sarho yaad. Aklna Gaspard Hari gelir gelmez imeye balyordu, ta ba dnp yere yklncaya dek iiyordu... Orada da yzkoyun, l gibi, eli aya kesilmi, aln yerde, horlayarak kalyordu. Fakat ykc ve ldrtc suyu bir kez sindirdi mi hep ayn "Ulrich" l, kafasn delen bir kurun gibi onu uyandryordu. O vakit hl sallanarak, dmemek iin ellerini uzatarak ve Sam' yardma ararak doruluyordu. Sahibi gibi karma benzeyen kpek de kapya atlyor, onu peneleriyle trmalyor, uzun ve beyaz dileriyle kemiriyordu. Beri yandan delikanl boynunu arkaya uzatm, ba havada, tpk bir kounun arkasndan souk su ier gibi, biraz sonra yeniden kafasn, belleini ve delice korkusunu uyutacak olan raky lkr lkr iiyordu. haftada iki diye nesi var nesi yoksa smrd. Fakat bu srekli sarholuun yalnzca uyuturduu korkusu, dindirilmesine olanak kalmaynca bir kat daha kudurarak ayakland. Artk bir aylk sarholukla kzm olan ve kesin yalnzln iinde boyuna gelien deimez dnce, onu bir burgu gibi oyuyordu. Otelde, teki darda m diye dinlemek iin kulan kapya yaptrarak, duvarlarn arkasndan ona meydan okuyarak, kafese tklm bir hayvan gibi, dolayordu. Sonra da yorgunluktan tkenip uyuklar uyuklamaz sesi yine iitiyor, srayarak ayaa kalkyordu. Sonunda bir gece, canna tak etmi korkaklar gibi kapya atld; kendisini aran grmek ve enesini kstrmak iin kanad at. Souk bir esinti, hzla yzne arpt. Adam kemiklerine kadar dondu; Sam'n darya frladn fark etmeksizin kapy yine kapad ve srgleri srd. Sonra titreyerek atee odun att, snmak iin ocan karsna oturdu. Fakat anszn yrei oynad. Biri alayarak duvar trmalyordu. Kendinden geerek: "Defol!" diye haykrd. Uzun ve ackl bir yaknma ona yant verdi. O vakit korku, kafasnda akldan yana ne kalmsa hepsini gtrd. Saklanacak bir ke bulmak iin olduu yerde dnerek: "Defol!" diye yineliyordu. teki de hep alayarak ve duvarlara srnerek ev boyunca dolayordu. Ulrich yemek takmlar ve yiyecekle dolu, meeden bfeye kotu, onu insan gcnden stn bir gle kaldrarak, bir engel olsun diye, kapya kadar srkledi. Sonra eya olarak ne aldysa hepsini, ilteleri, ot minderleri, sandalyeleri birbirinin zerine yp, tpk dman evirdii zaman yapld gibi, pencereyi tkad. Fakat dardaki, imdi, ackl bir biimde derin derin inliyordu. Delikanl bunlara ayn iniltilerle karlk vermeye balad. erden ve dardan inlemeler kesilmeksizin gnler ve geceler geti. Biri boyuna evin evresinde dnyor, kaln duvar trnaklaryla, devirmek ister gibi, gl gl kazyordu. br ierden, eilmi, kulan taa yaptrm, onu btn devinimlerini kolluyor, btn armalarna korkun barlarla yant veriyordu. Bir akam Ulrich artk bir ey duymad. Yorgunluktan yle bitkin oturdu ki hemen uyuyuverdi. Hibir ans, hibir dncesi olmakszn uyand. Sanki bu tkeniklik uykusunda btn kafas boalmt. Karn at; yemek yedi. K bitmiti. Gemmi Geidi, yine geilebilir duruma geliyordu. Hauser ailesi, oteline dnmek iin yola koyuldu. Yokuun bana eriince kadnlar katrlarna bindiler ve biraz sonra yine buluacaklar iki adamdan sz ettiler. lerinden birinin daha birka gn nce, yol alr almaz, inip geirdikleri uzun ktan haber getirmemesine ayorlard. Sonunda hl tepesine kadar karla rtl otel grnd. Kap da, pencere de kapalyd. atdan biraz duman kyordu. Bu, Hauser Baba'ya gven verdi. Fakat yaklanca eiin zerinde, kartallar tarafndan paralanm bir hayvan iskeleti, yan st yatan bir byk iskelet grd.

11

Bunu hep incelediler. Anne: "Sam olmal" dedi ve "Hey Gaspard!" diye seslendi. erden bir bar, hayvan sesi gibi keskin bir bar yant verdi. Hauser baba: "Hey Gaspard!" diye yineledi. lkinin ayn, yeni bir bar duyuldu. O vakit babayla iki oul, kii kapy amaya altlar. Kap dayand. Bo ahrdan uzun bir direk aldlar, btn hzlaryla toslattlar. Kap atrdayarak ykld, tahtalar para para frlad. Sonra byk bir grlt evi sarst. erde devrilen bfenin arkasnda, salar omuzlarna, sakal gsne dm, ayakta, gzleri prl prl, stnden lime lime kumalar sarkan bir adam grdler. Onu seemiyorlard. Fakat Louise Hauser; "Anne; bu, Ulrich." diye haykrd. Anne de onun, salar aarmasna karn, Ulrich olduunu tand. Adam, yanna gelinmesine, kendisine dokunulmasna ses karmad. Yalnzca sorulan eylere hi yant vermedi. Onu Loeche'e gtrmek gerekti. Orada hekimler delirmi olduunu sylediler. Arkadann bana ne geldiini kimse renemedi. Kk matmazel Hauser, o yaz, da souuna verilen bir i tkeniinden adeta lecek gibi oldu.

EROL ELK - MZA

( I )

Mert Kl, evinin giri kapsndaki kk tabelaya baknca, iindeki derinliklerde alkn olduu bir mutluluu tekrar yaad. Normalinde isminin yazmas gereken ve bir el byklndeki metalin zerinde, hayatnda attna inand en mkemmel imza duruyordu. Bu kr krne bir inan deil, aksine her gn tazelenen bir gelenek gibiydi. Yelkenliyi andran imza, pirin zerine ustalkla kaznm, her kvrm beyninin iinde oruh nehrinin azgn sularn tayacak byklkte izler brakmt. Ne kadar yorgun veya kzgn olursa olsun, o imzaya bakmadan evinin kapsn amay dnmez, bazen kutsal bir eymi gibi memnunlukla ona glmser ve iinde oluan cokulu huzurun tadn kartrd. Czdanndan ald manyetik kartn gvenlik deliine sokarak kapy at ve imzasnn bulunduu yere doru bir kez daha saygyla baktktan sonra, yznde anlalmas g bir glmsemeyle ieri girdi. Onun ardndan koridor, heyecann kaybetmi bir eyll akam gibi karanla gmld. Evine gelirken, sper marketten yapt alveriin paketleriyle birlikte ilk nce mutfaa dald. Elindekileri tezghn zerine brakt ve randevusuna ge kalmak istemeyen bir gen gibi, acele admlarla salona geerek, gbekli vcudunu kanepenin zerine brakt. Btn bunlar yaparken, bir yandan da kedisini doyurmay unutmamas gerektiini hatrlad. Yanllkla unutacak olursa zavall hayvann iniltilerinden kurtulmak iin damarlarnda dolaan tembellik belasyla savamak zorunda kalacakt. Hayvan en ok cierli mamay seviyordu ve srf bu yzden, sahibi ona Cier ismini takmt. Ama daha hi kimseye bunun sebebini aklama ihtiyac duymamt. zerinde i amarlar kalncaya kadar olduu yerde soyunurken, gbeini ve kaba etlerini kad. Dua girmeden nce televizyonu am, dikkatini ekecek bir eyler aramaya balamt. Eer baarabilirse onu ak brakp baka eylerle ilgilenebilecekti. Bu her akam yapt rutin bir grev gibiydi; eve girilecek nce o televizyon alacak ve dardan zannedildiinin aksine evdeki yalnzlk dalacakt. Hibir zaman yalnz bir adam deildi ki; emrinin altnda koca bir dnya yok muydu? Herkes onun iin alyor, filmler ekiyor, elence programlar hazrlyor, belgeseller yaynlyordu. Hatta srf kendisi glebilsin diye komedi programlar bile vard. Cier, hakl bir yorgunlukla televizyon dolabnn dibinde, patilerini yalyordu. kisi de, kavga etmi kar kocalar gibi kelerine ekilmi, birbirleriyle ilgilenmiyorlard. Cierin siyah tylerinin arasnda bek bek beyaz ekiller vard ve iki buuk sene evvel bu eve ilk geldiinde sahibi o ekillerin hepsine isimler takmt. En bynn ad hayaletti mesela, nk gerekten pelerinleri uuan bir hayalet lekesi vard orada. Dikkatle bakan herkes bunu anlayabilirdi. Mert Kl bu ekli ilk fark ettii zaman kedisinin adn deitirmeyi dnmt ama aileden kaltsal olarak geen huylardan biri yznden bundan vazgeti. Dakikalar getike hibir ey deimedi. Ne du ald, ne attracak bir eyler hazrlad, nede kumandaya hkim olabildi. Duvarlar kiremit renginde katla kaplanm, iinde koskocaman bir televizyon, yerden bir kar yksekliinde koltuklar ve st darmadank bir masa bulunan salonunun ortasnda, olduu yere aklp kalmt. Bir filme takld nce, anlayabildii kadaryla kadn kocasndan bir eyler saklyordu ve bunun anlalacandan korktuunu kar tarafa sezdirmek zereydi. Krkl yalarda, sivri eneli sarn kadnn yzndeki masumiyete, ona verilen rol uygun kamamt. Aslnda masumiyet kadnlar ele verirdi ama bu kadndaki, kocasn aldatamayacak kadar

12

asil bir masumiyetti. Kocasnn mutfaa giriindeki kararllkla baklarndaki vurdumduymazlk ok elikiliydi. Mert Kl kanal deitirecekti fakat adamn karsna neler diyeceini merak etti. Birka dakika boyunca mutfakta kimse konumaynca televizyonun ekrannda bir otomobil program belirdi. Sfrdan yze isimli programda eski model arabalar alp yeniliyorlar ve heyecanl sunucunun sylediine baklrsa onu tekrar yaanr haline getiriyorlard. Peh. Tekrar kumandann zerindeki P + tuuna hzla basmaya balad. Adam, neredeyse sklmaya balayacan fark edince ayaa frlad. Keyfi kamadan bir eyler yapmaya karar vermeliydi. nce televizyonu kapatt. Dardaki dnyayla arasndaki perdeler sk skya kapal olan salona sessizlik kt. Genelde televizyonu kapamazd ama ani kararlar vermeyi seviyordu. Dank duran alma masasnn zerine bir gz attnda ii kmldand. Dn gece yatmadan nce baya bir dosya karalamt ve tekrar ayn eyi yapabilirdi. Ama bunun iin biraz erkendi, imdi baka bir ey bulmalyd. Sa eliyle gbeinin zerindeki kllarla oynarken dardan ne kadar tuhaf grndnn farknda deildi. Sadece orada bir skender heykeli gibi dikilmi aranyordu. Ve sonunda fethedilecek bir ey buldu. Doruca kaset ve CDlerin bulunduu ahap dolaba giderek, ksa bir aratrmann sonunda aradn ele geirdi. Bu gece biraz rock dinlemek istiyordu. Hem de arabasnda. Evet, bu iyi bir fikre benziyordu. Aklnda hibir plan olmadan bir anda harekete gemek iin biraz ya ilerlemiti ama buna da aldrd yoktu. Hele bir arabaya bineyim gerisi kolay diye dnd. Aslnda arabasyla gezmeyi seviyor fakat hep buna bir kulp uydurmak zorunluluu hissediyordu. Pek ok akam yapt gibi, sokaklar, caddeleri, ehri gezecekti. Bunun yala hibir ilgisi yoktu. ok ilgin eyler oluyordu darda. Elenmesi iin yeterli eyler. ou geceler eve yalnz dnmyor, yannda muhakkak bir kadn getiriyordu. Nede olsa bekr ve zgr bir erkekti. Sabaha kadar, alkolnde etkisiyle kadnn cann karyor ve aylmadan, evinden def olmasn sylyordu. Onca kadnla yatm ama asla hibirini sabah uyandnda yannda grmek istememiti. Grmek isteyen zaten cehennemin dibini gryordu. Baz akamlarda da, sadece dolayor, o gne zel setii mziini dinliyor ve ban derde sokmadan sabah ediyordu. Ba birok kere derde girmiti elbette, zellikle polisle. Sanki baka adam yokmu gibi gelip kendisini durduruyorlard. te o zaman gece, beyninde koyu krmzya brnyor, btn tad tuzu kayordu. Bir gn ban ok kt belaya sokacandan hemen hemen emindi. Gece onu bekliyordu. Kedisine dnd ve yaramazlk etmemesi iin, sadece ikisinin anlayaca bir hareket yaparak, pelerinli hayaletin bulunduu glgeyi okad. zerini giyinmesi uzun srmemiti. Banyoda ksa bir sre suratna bakma hatasnda bulundu nk bunu her yaptnda kendini eletirecek bir eyler buluyordu. Yakkl saylmazd, sebebi alnndaki sinir krklklar olabilirdi veya kandaki yark izi, aslnda bunlarn hi biri umurunda deildi, oysa her seferinde yznn her kvrmnda gezinme ihtiyac duyuyordu. Sonra aynadan hafife geriye ekilerek alayl bir ifadeyle glmsyor, bu ocukluu bir daha yapmamas gerektiine kanaat getiriyordu. nk kendini kimseye beendirmek zorunda olmayan birka ulu insandan biriydi o. Iklar sndrp dar kmas on dakikasn bile almad. Arabaya bindikten hemen sonra teybi at ve Nirvanay kaset yuvasnn iine gmd. Gitar sesi bir anda, motoru souk olan arabann her kesine yayld. Mzik aln da unutturdu. Can sknts geer gibi olmutu ama bu kadaryla tatmin olmayacakt. Konta evirdi ve gerekten unutamayaca bir geceye balad. stanbul gibi bir yerde yayorsanz ve nereye gideceinizi biliyorsanz, cannz asla sklmaz. Mert Kl, buna inanrd ama bu akam ne yapmak istediini kesin olarak bilmiyordu. Sadece mzik dinlemek, arabasn, daha nce yzlerce kez getii yollarda srmek, arada bir cierlerindeki havay boaltrcasna barmak istiyordu. Gerisi nasl olsa gelirdi. Sahil yoluna kt. Kadnlarn kendilerini sergiledii yerlerde yavalayarak, etrafna bir gz att. Birka ecinsel ve ortala serpitirilmi bolca irkin kadndan baka bir ey yoktu. Zaten olsalar da fark etmezdi. Belki gecenin ilerleyen dakikalarnda ama imdi deil. lk nce, gnlerdir planlad bir eyi yapacakt. Brosunda saatlerce bunun zerinde dnm, yapmak istediiyle yapabilecekleri arasnda seimler yapm ve her annda keyiflenmiti. ou saatler bu planla o kadar megul olmutu ki, sekreterinden ayn kahveyi drt kez st ste istemiti. Bu akam tam zamanyd. Plann gerekletirmek iin, bir yere uramalyd. Gecenin en renkli ans olacakt bu. stedii yere ulamas, birka trafik lambasn atlatmak kadar yaknd. Beynindeki haritay am ve doru hedefe giden yolu belirlemiti. Evet, neden bu akam plann gerekletirmesin ki? Bundan daha iyi bir enerjiyi kim bilir bir daha ne zaman yakalayabilirdi? Byk bir alveri merkezinin arkasna dolat ve oradaki otoparka dald. Bu saatlerde buras olduka tenha olmalyd. Koca otopark, sadece iki gvenlik grevlisinin koruduunu biliyordu. Bir hafta nce onlar ksa bir sre gzlemlemiti. Oto park koruduklar pek sylenemezdi. Ucuz bir ajan filmi izleyen herkes onlar kolaylkla atlata bilirdi. Arabasyla her katta dolamaya balad. Birinci katta drt be araba vard. ime yaramaz diye sylendi. kinci katta da azd araba says. Aradn nc katta buldu ve tam istedii gibi park etti arabasn. ndi, etraf iyice kontrol

13

etti. Hibir sorun yok gibi grnyordu. Kontak anahtarn yanna alarak, kaplar kilitlemeden, nc katn uzak kesine doru yrmeye balad. leride bir krmz renkli Mercedes, hemen karsnda kuzu gibi yatan, en az gece kadar lacivert bir BMW ve etrafta bir ok yeni model araba vard. Tekrar baknd. Kalbi korkudan m, yoksa hazdan m bilinmez, gmbr gmbr atyordu. Her eyin yolunda olduuna bir kez daha karar verdikten sonra Mercedes'e sokuldu. Elindeki kontak anahtarnn sivri tarafn, sanki kalem tutuyormu gibi parmaklarnn arasna yerletirdi. Hareketleri bu ii daha nce defalarca yapmasna ustacayd. Oysa daha nce hi byle bir lgnla kaplmamt. Otoparkn her yeri ak olduu iin tatl bir rzgar esiyor ve Mert Kl'n rahatlamasna yardmc oluyordu. Elindeki kontak anahtaryla Mercedesin sol arka kapsna hzla bir imza kazd. Hzlyd ama parmaklarn fazla bastrmad alarm tmesin diye. Sonra yapt lgnln farkna varm gibi etrafna heyecanla baknd. Alarm tmemiti. Anahtarn boya zerinde kayarken kard sesin yksek olmamasn umdu. Att imzaya baktnda beenmediine karar verdi ve yenisini hemen altna att. Yine alarm tmemiti. Hi soluk almadan bir yenisini de onun yanna. Usta bir dvme sanats gibi eserlerini dikkatle inceledi. Kalbinden srtna doru garip bir akm kayd. Daha fazla zaman kaybetmek istemiyordu. Drt tane arabann canna okumas, sadece on dakikasn ald. Usta bir hrsz gibi hibir alarm uyandrmamt. Hibir tehlike atlatmadan arabasn altrp otoparktan kt. Oradan da sahil yoluna sapt. imdi beyni mutluydu. Yeni nane ekeri yemi gibi, ferah nefesler alyordu. Kalbi, dnyann en gzel seksini yapm gibi heyecanla atyordu. Dizleri de bir o kadar uyumutu. Sadece, imza atan kolu kaslmaktan armt. Sahil yolundan otobana dald. Karya geecekti, Anadolu yakasna. Otobana knca uzun zamandan beri aklna bile getirmedii bir eyi dnd. Geri bunun iin biraz yal saylrd. Tam yal olduunu dnd srada, iinden yar fkeli yar adrenalin dolu bir ses, itiraz ederek grledi. Biraz sratten bir ey olmayacana karar vermi, arabann gaz pedalna bask yapmaya balamt. Teybin sesini iyice at. Nirvanann lgn mzii, Mert Kln kafasna doluyor ve iini isyana tevik ediyordu. Bu akamlk kendine izin verecekti. Boaz kprsne ulatnda, trafiin skk olduunu grnce hayal krklna kaplarak, mziin sesini kst. Kpr cretini verip tekrar zgrlne kavumas sadece on drt dakikasn almt. Bylesine lgn bir gecede, on drt dakika ok byk bir zaman dilimiydi. Kprnn Anadolu yakasnda, daima kpr polisleri dururdu. Onlarn yanndan geerken gereksiz bir dikkatle srd arabasn. Kz gibi davranmaktan vazge demiti iindeki o lgn ses. Bo ver bunlar. Sizin popolarnza, en gzel imzam kazrm be! Mert Kl avaz kt kadar bard. Aferin sana! Adamn keyfi hayli yerine gelmiti. Bu gecenin deiik geeceine artk emin gibiydi. yi balamt bir kere. Mahvettii arabalardan ald keyfi dnnce, iindeki dizginler iyice boald. stanbulun havas, insann iine asilik tohumlar atacak kadar gzeldi. Hele birde boaz kprsnden geerken, kprnn zerinden grnen ehir ve boazn iki yanndaki k kmelerinin sudaki yansmalar, kafasna florasan na hcum eden sinekler gibi yordu. Bu ehir her dakikasyla dopdoluydu. Ne yapmak istediinizi daha nceden planlamanza gerek yoktu. Kendinizi ehrin kalbine brakmanz ve nelerden holandnz onun kulana fsldamanz yeterliydi, eer birazda ansnz varsa, gece sizi kucaklard. Hatta nankrlk etseniz bile. mza atma istei doldu yine iine. Arabay nce Kadky zerinden Bostanc sahiline srd. Sahil yolu, sratten holananlar iin planlanmt adeta. Geceleri fazla kalabalk olmazd ama seyir halindeki aralarn ou da hz snrnn zerinde olurdu. Yolda, delirmi gibi sryordu arabasn. Hi kimse yara kalkmamt onunla ama dev bir kamyonun altna girmekten kl pay kurtarmt kendisini. Srat yaptka keyfi yerine geliyor, midesinden yzne doru adrenalin hcum ediyordu. Kulaklar kpkrmz olmutu. Bostanc sahiline ulatnda saat gece yarsn oktan gemiti. Araba sahil yolunun kvrml asfaltnda hzla ilerlerken etrafna yle bir gz gezdirmeyi de ihmal etmiyordu. Yolun kenarna, eski tip minibslerini yerletirip, iinde kfte tarz zgaralarn sunulduu satclar grnce, karnnn a olduunu hatrlad. Nede olsa, son yedii eyleri brosunda kusmutu. imdi ackm olmas hite alacak bir durum deildi. Hem biraz mola verebilir, gecenin kritiini yapabilirdi. Keskin bir viraj, usta manevralarla atlatnca, karnn doyurmak iin yavalamaya karar verdi. Akama kadar oynad misket oyununda, btn arkadalarn yolan bir ocuk gibi zafer doluydu ii. Geri daha kimseyle yarm deildi ama yinede hz kendisinde byle bir duygu uyandrmt. Sratini drd. Kftecilerden en kalabalk olannn nne yaklaarak arabasn susturdu.

14

Kfteci, tezghn ok eski, hatta hurda denecek kadar dknt bir Volkswagen minibsn iine kurmutu. Anlalan iinde olduka iyiydi kfteci, yoksa bu kadar hayran olamazd. Mert Kl, arabasn iki pahal arabann ortasna park ettikten sonra kfteciye yanaarak sipariini verdi. Soansz kfte istemiti. Kfte arabasnn iinde, orta yal, doulu olduu sadece yznden anlalan, nazik bir satc vard. Olduka hamarat ve hzlyd. Adam ksa bir sre sevdi, hemen ardndan da bundan vazgeti. Sahilin karanlk yzndeki sularndan gelen hafif yosunumsu kokuyla, kfte arabasndan gelen ac baharat kokusu karnca, bu bahar akamnda insann duygular hemen couyordu. Derin nefesler alp, bu kokularn harmanlanm halini sanki bir daha bulamayacakm gibi iine ekti. Baharat ve yosunlar beyninin her kvrmnda zgrce ve her getikleri yerde haz tohumlar brakarak dolamaya balad. Etraf olduka kalabalkt. Yanna sevgilisini alan, alkoll genler, banklarda yar seviir bir ekilde, elindekileri yemeye alyorlard. Yemei biten kalkp arabasna binip gidiyor, ok gemeden yenileri geliyordu. Be genten oluan bir gurup serseri de yeni gelmiti kftecinin yanna. Daha gelilerinden grltc olduklar belli oluyordu. Arabadan indiler ve aptal aptal kahkahalar atarak kfte arabasnn yanna geldiler. Hi birinin suratnda ie yarar bir yan yoktu. Siparilerini verdikten sonra doruca Mert Kl'n arabasnn yanna gittiler ve bir ka arabann n kaputuna oturdu. te o anda dnya soumaya balam, insanlarn hareketleri yavalamt. Korkun bir ryada komak kadar yavat her ey. Mert Kl, gecesinin zehir olmaya baladn anlad. Birka tane pi gelip onun arabasnn zerine, ondan izin almadan oturamazd. Kimse onlara bu hakk vermiyordu. inde lklar ykselmeye balad. Bir kara tren gibi yava yava ve artarak. fke, gecenin yeni kokusuydu. Hey! nin arabann zerinden! Grtlaktan gelen grlemeyle avaz kt kadar bard. Kahkahalar atan ve durmadan birbirlerine el kol hareketleri yapan serserilerin sesleri, bir anda dondu kald. Baklarn yle yava evirdiler ki, neredeyse onlarn birer uzayl olduu zannedilecekti. Size sylyorum, kimin arabasna oturduunuzu biliyor musunuz? Mert Kl, sinirinden patlayacakt. Sesi yle abartl kyordu ki, onu tanmayanlar bir tiyatro oyuncusu olduunu zannederlerdi. Salar diken diken, favorileri enesine kadar uzun, gecenin bu karanlnda, bu mesafeden bile mavi gzl olduu anlalan, tknaz bir tanesi, arabann kaputundan inerek, kukulu gzlerle bakt. Bir kpek gibi ban hafife emiti. Serserinin baklar ylesine kstaht ki, adam artk dayanamayacan anlad. Okuduu bir bilim kurgu romannda birok insan lmeyi hak eder. Diye yazlyd. Bir anda bu dncenin damarlarna hcum etmesi, Mert Kl' harekete geirdi. Elindeki yars yenmi ekmei byk bir ustalkla p sepetine att. Hzl admlarla arabasnn yanna doru, gz dnm katiller gibi ilerledi. Serserilerin hemen arkasndaki sahil trafii, keskin farlarn merakla dolatryordu insanlarn zerinde. Artk havann kokusu da deimiti. Kmr gibi kokuyordu. Ya da kmrde yanan et gibi. O etin kyma halini severdi. Asla makineden gememi bir et parasn azna srmezdi. Makineden geecek ve ince uzun paracklara ayrlacaklard. Kyma makinelerini ve onlardan kan seslere baylrd. imdide kendi beyni bir kyma makinesi gibi sesler karmaya balamt. Akl, scakta eriyen bir ikolata gibi yap yapt. Birazdan kavga kacan sezen kfteci huzursuzlat. Eer gerekten kavga karsa yapmas gerekeni biliyordu. Banklarda oturan ve havann gergin kokusunu alan birka sevgili, gitmek iin kalktlar ama arabalar kavgann kaca yerde olduu iin sadece uzaklamakla yetindiler. Yinede gerektii kadar uzaklamayacaklard. nk birazdan orta yal aksi bir adamn, birka serseri tarafndan dayak yemesini karmak istemiyorlard. Mert Kl, fkeden yapt silahlar olan skl yumruklaryla, serserilerin yanna vardnda, onlar oktan hazrlanmlard. Kukusuz hi biri olayn bu kadar abuk gelieceini tahmin edememiti. Yinede zerlerine yryen, canna susam adamn, enesini krmak iin hazrdlar. Siz kendinizi ne zannediyorsunuz ha! Pi kurular! Barda taran son damlayd bu. Bunu bilerek yapmt. nk beyni inanlmaz bir ekilde kaynyordu. Sen salak msn be! Canna m susadn? Yoksa deli falan msn? Mavi gzl olan konumutu. Deli senin orospu anandr. Dedi ve yumruunu serserinin suratna indirdi. Yumruunu havaya kaldrmadan nce iinde korkun bir imza atma istei vard. Bu istek ok youndu. Belki zaman olsayd ve sayfalarca kda birbirinden hrn imzalar atabilseydi, bu olay bu denli bymeyecekti. Belki de her halkarda deien bir ey olamayacakt. Ne imzas diye dnd, imdi bunun sras myd? Baksana birka tane kendini bilmez senin araban, babalarnn arabasym gibi kullanyorlar. Buna izin verirsen, bir daha asla imza atmaktan keyif almazsn. Canlarna oku onlarn ve senin gibi birinin arabasna nasl davranacaklarn ret onlara. Yoksa kimse seni ciddiye almaz. Bolukta kaybolmadan nce, iinden geleni yapt.

15

Yumruun iddeti byk olmal ki mavi gzl serseri afallayarak yere yld. Mert Kln bir hamle daha ans olmutu imdi. Onu da, mavi gzlden daha iri olan iin kulland. Gencin, yedii darbeden can yand ama devrilmedi. Az dolusu kfrler uumaya balad havada. Mavi gzl olan yerden ancak kalkyordu, ikinci yumruu sol yanana yiyen iriyar serseri, Mert Kln salarndan yakalad ve sallamaya balad. Bir bakas da geldikleri arabaya doru kouyordu. Kavgay uzaktan izleyen yeni yetme bir ocuk, elindeki cep telefonundan polisi arad. Huzuru oktan kamt. Yanndaki sevgilisine, ne yapmas gerektiini bilmediini anlatan baklarla bakyordu. Rzgrda merak iinde esmeden kavgay seyrediyordu. Arabaya giden serseri elinde bir sopayla geri geldi. Mert Kl oktan yere ylmt, kollarn yzne siper etmi, darbelerden en az hasar almaya alyordu. Ama yznn, kandan izilmi bir haritaya dntn bilmiyordu. Bok herife bak sen! Hangi cesaretle bize vurursun! Elindeki beysbol sopasn havaya kaldrm neredeyse yerdeki adamn hayatn karartacakt. Ama ksa bir an sonra bundan vazgeti. evredeki hi kimse kavgay ayrmaya almyordu. Zaten be kii tarafndan dvlen birine kimse yardm edemezdi. Mert Kln yedii darbelerden ba dnyordu. Gzlerini skca kapatm ve dilerini skmt. Sa elini iyice karnna ekmi, bilinsizce onu tekmelerden koruyordu. Bu halde bile elini dnmekten geri kalmamt. imdilik pek fazla bir ac hissetmiyordu ama kendini, iinde ikinci snf msr ununun bulunduu bir uval gibi hissettii kesindi. Sadece darbelerin iddetini hisseder olmu, aclarn anlayamayacak kadar uyumutu. Ne de olsa beni ldremezler diye dnd. Bu gece bitecek. Yarn yepyeni bir gn doacak. te o zaman ben gsteririm size. Hele bir bitsin. Teo, bak adammz elini saklyor. Yoksa bize gstermek istemediin bir ey mi var orada? En irileri olan ve yerdeki zavall adamdan ikinci yumruu yiyen serseri konuuyordu. Sesinde o yumruun intikam hala taptazeydi. Eer bir ey saklyorsa ben ok merak ederim. Elindeki sopay yerdeki adamn saklad eline doru uzatt. Bize gstermeyecek misin? Hadi kar u elinin iindekini ortaya. Tkrkleri havada uuan serseri, elindeki sopayla drtmeye balad. Bir anda tekmeler, yumruklar, kfrler durmutu. Yerdeki adamn hareket etmesi bekleniyordu. Serseriler, sanki televizyonda aklanan piyango sonularn bekliyor gibiydiler. Mert Kl, her eyin bir anda durmasna armt. nk kendisini daha fazlasna hazrlamt. Bok uval gibi oldu. Elinde ne saklyorsun gster bakalm. it ldn m lan. Adam yerde hareketsizce bekliyordu. Tpk bir kedi gibi, sinsice. Bana bak Teo bu salak herif eer elindekini gstermezse ona dnyann ka bucak olduunu gsterelim. yi fikir mi? Harika! Mert Kl kprdamad. it sana diyorum elinde ne var? Sen mi gstereceksin yoksa biz mi bakalm. Karar sen ver. Rzgar, usul usul kalabaln arasna dald. nce ayaktaki serserilerin fkelerini yalad daha sonra yerde yatan adamn zerinde bir girdap yaparak onu koklad. ok urayoruz ama. Yeter artk birazdan polis damlar buruya. Be serseriden yerdeki adama en az vuran konumutu. Elinde ne var! Teo denilen serseri bard. Elimdekini ananz iin saklyorum! Mert Kl toplayabildii btn enerjisini kullanarak ayaa kalkmak iin harekete geti. Adamn dorulduunu gren serseriler tekrar ullandlar. Demek hala o pis aznla analarmza dil uzatyorsun. Teo irikym arkadan iaret ederek Tut unun elini aalm dedi. Bei de adam yerden kaldrdlar ve kendi arabasnn kaputuna yz st yatrdlar. Hemen iki kii, sa elini biraz zor da olsa amay baard. Aha! Bir ey yok. Yoksa elindekini yere mi attn? Aptala dnm gzlerle yeri tarad Teo. Mert Kl, sa elini zorlayarak geri ekmeye alyordu. Ama artk gc kalmamt. Beyninde o kadar ok imek akmt ki gzleri kamamaktan acmaya balamt. Hadi gidelim Teo neredeyse polis gelecek. Tamam tamam gidiyoruz. Ama nce unun elini iyice sk tutun.

16

Mert Kl olacaklar anlad an, beyninde zincirleme bir kaza olutu. ldrmann eiine geldi. Acaba yalvarmalmyd. En azndan bu tehlikeyi atlatncaya kadar bir korkak gibi davranmann hibir sakncas olmazd. Teo, elindeki sopasn havaya kaldrarak, oradan ve kaputun stndeki adamn hayatndan kaybolmadan nce, sopay adamn sa eline indirdi. Mert Kl, elinde ki yanmayla birlikte kan kemik seslerini duydu. Tatili hatrlad. Baylmadan nce tek hatrlad tatildi.

( II ) ok yumuak bir rzgar, ince gmleinin eteklerini uutururken, kulana gelen Akdenizin scak dalgalarnn sesi, saatlerce hareket etmeden ezlongunda ruhunu dinlendirmesine yardmc oluyordu. Koca sahilde sadece kendisi ve altn sars kumlarn says kadar huzuru vard. Birka saat daha bekleyecek ve derisi gneten iyice gerilinceye kadar scan tadn karacakt. Akam rzgrn, yznde ho kokulu nemlendirici kremlerle karlamak istiyordu. Dalga sesleri ne kadarda ahenkliydi. Aklnn ucuna bile, imza atmak gelmiyordu. Kendine geldiinde bir hastane odasndayd. Sa elini alda, mein kayla yukarda bir demire bal olduunu grnce, lk atmak zereydi. Bu lk boazndan kurtulsayd kim bilir hangi tonda olurdu. Belki bir kadn gibi barr ve utancndan yerin dibine girerdi. Hemire! Evet, sesi fkesinden bir kadn gibi kyordu. Odas tek kiilik ve lks bir yerdi. Anlalan irketten biri getirmiti kendisini buraya. Hemire! Vcudunda ki arlara aldrmadan elinin durumunu renmek istiyordu. Ama hemireyi nasl aracan bilmiyor, bunun zorluunu ekiyordu. Odann kaps alp ta ieriye, bakml ama gzel olmayan bir hemire girdiinde avaz kt kadar barmak zereydi. Sakin olun Mert Bey. Hemire adamn ldrmak zere olduunu anlam ve telalanmt. Elime ne oldu? gzleriyle askdaki sargl elini iaret etti. Kendini uurumdan aa atlm gibi hissediyordu. Ama bir trl yere arpmyordu. fkelendi. Gzlerini ve dilerini skt. Eliniz mi? Hemire iyice telalanmt. Elindeki bloknota bakmaya balad. Aslnda aradn oktan bulmutu ama ne syleyeceini bilemedii iin sayfalar kartryormu gibi yapyor, zaman kazanmaya alyordu. Haydaaa. Siz ne beceriksizsiniz ya. Elime ne olduunu syleyecek bir Allahn kulu yok mu bu hastanede. Va... var Mert bey. Doktorunuz syler. Tamam onu ar o zaman. He... hemen. Hemire odadan bir ok gibi frlad. Belki de hayatnda ilk kez bir insandan bu kadar korkmutu. Yllar sonra bile bu hastay anlarnn bir ss olarak anlatacakt arkadalarna. Adam manyak gibi baryordu. Elime ne oldu, elime ne oldu, deyip duruyordu. Bense onun karsnda neredeyse altma karacaktm. Gzleri yerinden frlam ve avn yakalamaya alan bir kpek bal gibiydi. Diyecekti. Belki de biraz ssleyip abartarak. Gzlkleri burnunun ortasna kadar dm, ar hareketler yapan, ksk gzl bir doktor dald ieriye. Onun elinde de, hemirenin elindeki bloknotun ayns vard. ok titiz olduu bloknotu tutuundan belliydi. Mert bey, ben Okan Dalg sizin doktorunuzum. Eliniz hakknda bilgi istemisiniz. Hemen aktaraym. Elindeki sayfalar hzla evirdi. Mert Kl adamn yzne tiksintiyle bakyordu. Hareketlerini ve konumasn fazlasyla yapmack bulmutu. Eliniz. indeki imza atma isteini fark etti ve beyninde bir bomba patlad. zgnm ama elinizin bir hayli sorunu var... Neymi onlar? Doktor burnunun ortasndaki gzln iaret parmayla geriye doru itti. Hastasna tedirgin gzlerle bakyordu. Sanki kt haber vermesi durumunda, adam, yatandan kalkp kendisinin bana gelen eyin aynsn doktora da yapacakm gibi bir duyguya kaplmt. Dilini mi yuttun doktor? Konusana. mza atma istei, milyonlarca kzgn karnca gibi beyninin her noktasna yaylmt. Eee... zgnm ama elinizde yaklak on drt krk var ve birok sinirde kopmu. En kts de... Mert Kl eer ayaa kalkabilseydi adamn grtlana saldracakt.

17

...Elinizdeki hareketi salayan lifler kt ezilmi. Adam itike iti. Her an azndan kpkler saarak patlayacakt. Ama zlmeyin, sa elinizi ay iebilecek hale getirecek tp teknolojisi mevcut ve gerekeni yapacamza emin olabilirsiniz. Doktorun her konutuu kelime kendisine, krk cam paralar gibi batyordu. Neymi ay iebilecekmiim. Allah belan versin doktor. Elinize bunu her kim yaptysa anlalan olduka fkeliymi. Asl sen benim nasl sinirli olduumu renmek ister misin? Doktor imdi bana bir daha yazamayacam m sylemek istiyorsun. Elinden geldii kadar sakin olmaya alyordu. Bir taraftan da buna hi gerek olmadn dnd. Az amur gibi olmutu. Belki isminizi yazabilirsiniz ama eskisi kadar hzl olmanz imknsz grnyor. Kayan gzln tekrar dzeltme ihtiyac duydu. Karsndakinin delirmek zere olduunu ok iyi grebiliyordu. Mert Kl, beynindeki tilkilerin kendisine gldn hissetti. Demek ki dnyann sonu byle bir eydi. Bir buuk saat sonra uykuya dalarken hala beynindeki tilkileri kovalyordu. En azndan onlardan birini yakalayp boynunu krmalyd. Belki ryasnda onlardan birini yakalad ve sabaha kadar hayvann paralamadk yerini brakmad. Kim bilir.

( III )

Aradan on be gn gemiti. Mert Kl hastaneden taburcu olal on bir gn olmu, bu sre iinde evinden dar hi kmamt. Kafas ylesine youndu, can ylesine sklyordu ki, fkesi btn bunlarla birleiyor ve ortaya dayanlmaz bunalmlar kyordu. En kts kendini rahatlatmak iin imza atamyordu. alma masasnn zerine kurulmu, nndeki beyaz ktlara bakyordu. Sa elinde birbirlerine deiik yerlerden balanm tellerden oluan bir iskele vard. Gya eline uygulanan bu sistem onun ay imesini veya tavla oynamasn salamak iin yaplmt. Mert kl, elindeki iskeleye bakt ve btn gcyle onu skmaya alt. Can ok yanm, gzlerinden ya akmaya balamt. Amac eliyle bir kalem tutmaya almakt. mza atmalym. aret parma yasaklanmasna ramen biraz hareket etti. Avaz kt kadar bard. ln balangcnda ac vard ama bitimine doru, ac yerini zafere brakt. mza atmalyd.

( IV ) Denizin derinliklerinden kumsala doru esen tatl rzgr, yava yava sertlemeye balamt ve gittike kararan hava souyordu. Kulana imdi dalga sesleri yerine, nefret ettii ehir grlts geliyordu. Gne gzln anlna kaldrdnda sahilde artk yalnz olmadn grd. Aslnda sahilde yoktu ortalkta. Kendisi ehrin tam ortasnda plak ve aresizdi. ezlongundan kalkamyordu. ezlongundan kalknca, kusuncaya kadar imza atacakt. Hastaneden ktktan bir ay sonra, elindeki iskeleyi aldrmak iin tekrar doktoruna gitti. Tam sylediim gibi. Doktorun gzleri baarsndan dolay parldad. Yzne yaylan glmseme, hastasnn hi houna gitmemiti. Mert Kl, ekli bozulan eline bakt ve gerekten dnyann sonunun geldiini inand. Byle bir dnyada ne kadar akln koruyabilirdi ki. Artk elinizi kullanabilirsiniz. Gzlerindeki prltya birde baarnn kstahl kmt. Eline hala bakmakta olan Mert Kl, eer bir dakika iinde susmazsa bu biimsiz elimle onun suratn datacam diye dnd.

18

Gerekten ok anslsnz Mert Bey. Bu durumdaki birok hasta biliyorum, onlar brakn ay imeyi, ayn scakln bile hissedemez durumdalar. O yzden halinize kredin. imdide nasihatler veren bir bunak gibiydi. Son on be saniyen. Dnyann hangi lkesine giderseniz gidin... Sren doldu pislik. Doktor daha neler olduunu anlamamt ki yedii yumrukla, alma masasnn kesine yld. Mert Kl grtla patlayana kadar barmaya balad. Eline yedii sopann acs bile bununkinin yannda solda sfr kalrd. Parmaklarna tekrar zarar vermiti ama doktora daha fazla dayanamayacakt. Sa elinin iinde birka haar ocuk, ellerindeki mealelerle hoplayp zplyorlard. Gzlerini ve dilerini skmas acnn azalmasna yardmc olmuyordu. Sa bileiyle dirsei arasnda bir yeri, sol eliyle olanca kuvvetiyle skyordu. Belki ac skt blgeden yukar kmaz diye mit ediyordu. mza atamazsam her ey mahvolacak. fkesi yine kor kor tm vcudunu saryordu. Doktor can acs ve aknlk ierisinde doruldu. Gznden frlayan gzlklerini ustaca buldu ve onlara ihtiyac olduunu belli eden bir abuklukla takt. Bana yaklarsan ban ok byk bir belaya sokarm senin. akan ovuyordu. Eer o yumruu, eli salam biri atsayd ve birka santim daha yukar isabet etseydi, byk bir ihtimalle hayati fonksiyonlarndan birounu yitirirdi. Belki de lrd. Mert Kl ayaa kalkan doktoru, sulu gzlerinin arasndan zor fark ediyordu. Can ylesine yanyordu ki, diz st kmek zorunda kalmt. Sa elini pene gibi tutuyor, iinden eline flemek geliyordu. Eer rahat durursan, eline bir acil mdahale yapabilirim. Doktorun sesi titrek ve acmaszd. Cerrah acmaszl. Tpk btn neter kullanan doktorlar gibi souktu. stemez! Sesi en az gzleri kadar sulanmt. Ama hemen mdahale edemezsek, sca scana yani, bir daha onu kullanamazsn. Hafife kapya doru kayyordu. Karsndakine yardm etmek niyetinde deildi ama yinede eski hastasnn zaman kaybetmeden tedavi grmesi gerekiyordu. Bana kalem kt ver. Hemen abucak! Ne? Doktor kapya iyice yaklamt. Kalem kt geri zekal herif! Kalem kt! Artk eli iyice kzarmt ve daha da penelemiti. Doktor kapya doru kaymaktan vazgeti. Olduu yerde kayklarak durdu. Yzne uykulu bir fke oturmutu. Dizlerinin zerinde can ekien adam, kendisiyle dalgam geiyordu. Yo hayr. Dalga gemek iin insann bundan daha iyi bir ruh halinde olmas gerekir, diye dnd. Kalem kt ltfen... Mert Kl, ackl bir atla yalvaryordu. Kendi yaantsnn atn. knn, mahvoluunun. Doktor, sa kolunu olanca kuvvetiyle skan adamn, baklarndan rahatsz olmutu. Nedense, iinde koskoca bir imparatorluun ykldna dair, ilgin bir duygu yaad. Evet, bir az nce fkesiyle odada terr estiren adam imdi yalvarrcasna bakyordu. Kalem.... Kt... Ses mitsizce tkeniyordu. Ne yapacaksn onlarla. Ver! Doktor aklna gelen dnceye gld. Bu bir tuzak olamazd. Amma da paranoyaksn. Elinin acsndan neredeyse ocuk gibi alayacak bir adam en fazla ne yapabilirdi ki. Mert Kl inledi. Doktor merakland ve yerdeki adamn nne, masasnn ekmecesinden ald bir kalemle, ajandasndan yrtt bir dal yapra att. ok fazla korkmuyordu ama yinede temkinli olmaktan bir ey kmazd. nne kemik atlm bir kpek kadar sevinse de, bunu belli edemedi Mert Kl. Sa kolunu skmaktan vazgeti ve yerdeki kalemi sol eliyle ald. Kt parasn yine ayn eliyle yerde dzeltti. Sonra kalemi byk bir dikkatle sa eline, yani mahvolmu eline verdi. te o andan sonra aclar kat daha artt. Fakat buna aldrmyordu artk. Vcudundaki adrenalin kolundan geerek kalem tutan eline hcum etti. Beyni ise mutluluk hormonuyla doldu. Doktor, inanamyormu gibi bakyordu, yerde nndeki kda eilen adama. Onun ne yapmaya altn zm, fakat anlam verememiti. Bir ey yazacakt kda kukusuz. Meslek hayatnda karlat bu ilk olay, tpk hemire gibi btn meslektalarna anlatmak iin sabrszlanyordu. Belki ilerde bir an kitab yazard ve bu any da kitabnn en bana koyard. Hastasn engellemek aklna gelmemiti. Nede olsa o nce insand, yani meraknn zerinde hibir ey olamazd.

19

Mert kl, kalemi kavramak iin, sa elini her sktnda, beynindeki btn sinirlerin zerine sanki ekile vuruluyormu gibi hissediyordu. Ama aldrmad. Elini skt, kalemi kavrad ve ucunu kda dedirdi. Bu kadar bile ien akak damarlarnn verdii acy dindirmiti. Odann iinde sadece Mert Kl'n soluk alp verme sesleri vard. Doktorsa en az dnceleri kadar sessizdi. Elini artk tam skm, kalemi kavramt. Kdn zerinde gezinmeye balad. Doktor, acaba ka harf yazabilecek diye dnyordu. Mert kl, mrnn son imzasn att.

( V )

Tam krk alt gn sonra karttlar elindeki yeni iskeleyi. Bu sefer ne bir doktor dvm, nede ban derde sokmutu. Uslu bir ocuk olup iyilemeyi beklemiti. Zaten son att imzalar, kargack burgackta olsa ona, krk alt deil, herhalde ay yeterdi. Sonrasn dnemiyordu. Zaten u son krk alt gn nasl gemiti ki, btn hepsi sis perdesi altna skm birer anyd sadece. Eline yaplan ikinci iskele, baka bir doktor tarafndan gerekletirilmiti. Yeni doktoruna, eskisine ne yaptn anlatmamlard. Eski doktor, o gn yaad tecrbeyi asla unutmayacakt. Mert Kl, imdi evinin alma odasnda, ayaklarn masaya uzatm bir ekilde dnyordu. Bir yandan sa elini havaya kaldrm, baklaryla onu seyrediyordu, bir yandan da, son doktorunun syledii kelimeleri dnyordu. Baka hibir ey yoktu yenidnyasnda. Masasnn zeri tomarlarca bembeyaz ktla doluydu. Hatta odann her yeri. kinci doktoruna yine ayn eyi sormutu, ama bu sefer dnyann en aresiz insan olarak, sakindi. Sa elinle asla kalem tutamazsn cevab, bu sefer onu ykmamt. Elin hi hareket etmeyecek deil elbet, diye devam etmiti doktor. Acil durumlarda telefonunuzun tularna basabileceksiniz. Yal babacan doktor ona hi sevmedii daysn hatrlatyordu. Kk yalarda sevdii days bydke nefret ettii bir adama dnm, lmne dahi zlmemiti. Aman ne gzel diye dnd. Sol eliyle masasnn en alt ekmecesini at ve orada duran eyi grnce ii rahatlad. Ban kaldrp masann zerine baknca, morali tekrar sarsld. Telefonun tularna basabileceksin. Peki, baka ne yapabilirim. Mert kl anln fetheden terleri sol eliyle sildi. Yapaca ey gerekten her eyi kurtaracakt. Hibir doktorun bulamayaca tedaviyi kefetmiti. mza atma istei ylesine youndu ki, kalbi sanki aresiz klar gibi szlyordu. Artk btn akamlar zor geiyordu. Kesinlikle bu yaayan kendisi deildi. mzasz yaamay dndnde her yerini karabasanlar basyor, sayfalarca imza atmak istiyordu. mza atmak istiyorum. Sol elini dnd sonra. O ayn ii yapabilir miydi? Asla diye dnd. Asla sa elimle yaptm karakterleri sol elimle yapamam, nk bunu denedim ve olmad. Eildi. Masann en alt ekmecesini at tekrar. Gm rengindeki cismi sol eline ald. Oturduu yerde doruldu. Cismin, salam elinde ne kadarda gvensiz durduunu dnd. Oysa imdi bu lanet olas sa elimde olsayd. Telefonunuzun tularna basabilirsiniz. Dnyann sonu geldi. Mert Kl, kalbinin sktn hissediyordu. aresizlik kurtulamad bir hastalk gibiydi. Kurtulamyor ve asla da kurtulamayacakt. Sa elime son bir kez ans vermeliyim diye dnd. yle bir ans olmal ki her eyi mkemmelletirmeli. Telefonunuzun tularna basabilirsiniz. Souk cismi tuttuu sol elinin style, alnndaki terleri tekrar sildi. Az yank patlcan yemi gibi acyd. Kulaklar uulduyor, damarlarndaki kann artk kendine ac verdiini dnyordu. Telefonunuzun tularna basabilirsiniz. Sa elime son bir ans vermeliyim. Beyninde bir sarsnt balamt, btn dnceleri birbirine giriyordu. mza atmak istiyordu. Sa eline son bir ans vermek istiyordu. Telefonun tularna basabilirsiniz.

20

Tetie de basabilir miyim?

( VI ) Artk ezlongunu terk etmiti. Yamur yayordu. Mert Kln cesedini, iki gn sonra, abone olduu bir derginin datcs, kokudan fark etmiti. Zili dakikalarca alm ve telalanp polise haber vermiti. Polisler alma odasna girdiinde adamn intihar ettiini anlamlard. Mert Kl, onlarnda meslek yaantlarnda unutamayacaklar bir olaya imza atmt. Polislerin sonradan rendiklerine gre, adamn sa eli almyordu ve tetii eken parmak sa eldeydi. Korkun bir intihar inadyd bu. Cesedi kaldrdlar. Masadaki, zerleri kanla svanm ktlar toparladlar. Evi boaltp tahliye ettiler. Asla Mert Kln neden intihar ettii anlalamad.

SON

ISAAC ASMOV

KULLANILAMAYACAK KADAR KORKUN BR SLAH

Karl Frantor manzarann i skc olduunu dnd. Alak bulutlardan hi dinmeyen bir yamur yayordu. Etrafta irkin, kzlms kahverengi bitkiler her yana doru gz alabildiine uzanmaktayd. Arada srada bir Seksek Kuu lgn gibi tepelerinde kanat rpyor, uzaklarken de ikyet edercesine lklar atyordu. Karl dnp Aphrodopolis'in kck kubbesine bakt. Vens'teki en byk kentti bu. Adam, Tanrm, diye sylendi. O kubbe bile buradan daha iyi. Kauukla kaplanm bir kumatan yaplm olan paltosuna daha sk sarld. Tekrar kendi Dnyama dnmek beni ok sevindirecek. Ufak tefek bir Vens'l olan Antil'e dnd. Harabelere ne zaman erieceiz, Antil? Vens'l cevap vermedi. Karl, Antil'in krk, yeil yanandan kayan gzyan farketti. Vens'lnn bir lemrnkine benzeyen iri gzlerinde yalar ldyordu. Antil'in yumuak bakl gzleri inanlmayacak kadar gzeldi. Dnya'lnn sesi yumuad. Affedersin, Antil. Vens' yermek istemedim. Antil yeil suratn Karl'a doru evirdi. Sorun bu deil dostum. Yabanc bir gezegende beenecek fazla ey bulamaman doal. Ama ben Vens' seviyorum. Alamamn nedeni de gezegenimin gzelliinin beni etkilemesi. Antil rahat konuuyorsa da ses telleri sert dillere alk olmadklar iin kelimeler biraz arplyordu. Vens'l konumasn srdrd. Bunun sana garip geldiini biliyorum. Durumu anlayamayabilirsin, ama Vens benim iin bir cennet. Altn gibi deerli gezegen. Ona olan duygularm sana hibir ekilde anlatamam. Oysa bazlar sadece Dnya'llarn sevebileceklerini sylyorlar. Karl itenlikle konumutu. Sesinde anlay vard. Vens'l ban kederle sallad. Senin rkn duygularmz olabileceini kabul etmiyor. Tabii baka birok eyi de. Karl telala konuyu deitirdi. Syle Antil, Vens sana bile sevimsiz gzkmyor mu? Sen Dnya'ya geldin. Oray biliyorsun. Bu sonsuza kadar uzanan gri ve kahverengi, Dnyamn o capcanl, scak renkleriyle kyaslanabilir mi? Buras bence Dnya'dan ok daha gzel. Renk duyumumun seninkinden son derece farkl olduunu unutuyorsun. Sana buradaki gzellikleri, renk zenginliini nasl anlatabilirim? Szn ettii harikalara dalarak sustu. Dnyal ise o i skc, kasvetli griliin hi deimediini dnyordu. Antil ryadaym gibi, leride bir gn Vens yine Vens'llerin olacak, dedi. Dnyallar bir daha bizi ynetemeyecekler. Atalarmzn an ve erefi yine bizim olacak. Karl gld. Yapma, Antil. Tpk hkmete bela olan o Yeil ete'nin bir yesiymi gibi konuuyorsun. Ben senin iddet yanls olmadn sanyordum.

21

Evet deilim, Karl. Antil'in gzlerinde hem ciddi bir ifade, hem de korku vard. Ancak ar ular gitgide gleniyorlar. Ben de ok kt eyler olmasndan korkuyorum. Ve... ve... onlar Dnya'ya kar isyan ederlerse, o zaman onlara katlmam gerekir. Ama onlarla ayn fikirde deilsin. Vens'l omzunu silkti. Bu hareketi Dnyaldan renmiti. Evet, tabii. iddete bavurarak hibir ey kazanamayz. Siz be milyarsnz. Bizim saymz yz milyon bile deil. Sizin kaynaklarnz ve silahlarnz var. Bizimse hibir eyimiz yok. Size kar ayaklanmamz aptalca olur. Kazansak bile geride miras olarak yle bir nefret brakrz ki gezegenlerimiz bir daha bar yapamazlar. yleyse eteye neden katlacaksn? nk ben bir Vens'lym. Dnyal tekrar glmeye balad. Vatanseverliin, Vens'te de Dnya'daki kadar mantksz olduu anlalyor. Bover, haydi gel. Eski kentinizden kalan harabelere gidelim artk. Oraya yaklatk m? Antil, Evet, diye cevap verdi. Dnya llerine gre bir buuk kilometrelik bir yolumuz kald. Yalnz unutma... hibir eye dokunmayacaksn. Ash-taz-zor harabeleri bizim iin kutsaldr. nk stn bir rk olduumuz alardan bize kalan tek ey onlar. imdiyse o rkn yozlam kalntlaryz. Sessizce ilerlediler. Yumuak amurlu topraklara basarak yryor, arada srada bir Ylan Aacnn kvrlp bklen kklerinden kayorlard. Tabii Yuvarlanan Sarmaklar da unutmamak gerekirdi. Sonra Antil tekrar konumaya balad. Zavall Vens. Ksk sesinde keder vard. Elli yl nce Dnyallar bar ve bolluk vaatleriyle geldiler, biz de onlara inandk. Dnyallara zmrt madenlerini ve 'juju' bitkisini gsterdik. O zaman gzleri hrsla parlad. Gitgide daha fazla Dnyal buraya geldi. Kstahlklar ve gleri gn getike artt. Ve imdi... Karl, Bu gerekten kt, Antil, dedi. Ama sen de fazla tepki gsteriyorsun. Fazla tepki mi gsteriyorum? Bizim oy verme hakkmz var m? Vens Eyalet Meclisine bir tek temsilcimizi bile gnderebiliyor muyuz? Vens'llerin, Dnyallarla ayn strato-tatlara binmeleri yasak deil mi? Ayn lokantada yemek yemeleri? Ayn evde oturmalar? Btn niversitelerin kaplar bize kapatlmad m? Gezegenimizin en gzel ve verimli yerlerine sizin rknz el koymad m? Onlar bize kendi gezegenimizde herhangi bir hak tandlar m? Sylediklerin ok doru. Ben de durumu hi beenmiyorum. Ama bir zamanlar Dnya'da da ayn durum vard. Baz rklar 'aa' saylyorlard. Ancak zamanla btn bunlar sona erdi. Bugn herkes tam anlamyla birbirine eit. Dnya'daki aklbanda insanlarn sizden yana olduklarn da unutma. rnein... ben imdiye kadar herhangi bir Vens'lye stnlk tasladm m? Bu tr pein yarglarm var m? Hayr, Karl, tabii ki yok. Ancak, aklbanda ka kii var? Dnya'da herkes eit saylncaya kadar savalar ve straplarla dolu bin yl geti. Ya Vens bin yl beklemeye yanamazsa? Karl kalarn att. ok haklsn. Ama beklemelisiniz. Baka ne yapabilirsiniz ki? Bilmiyorum... bilmiyorum... Sesi gitgide hafifleyen Antil sonunda sustu. Karl birdenbire esrarl Ash-taz-zor'un ykntlarn grmeye kalkt iin piman oldu. nsan delirtecek kadar tekdze olan manzara ve Antil'in hakl ikyetleri cann iyice skyordu. Tam, Gel bu iten vazgeelim, diyecei srada Vens'l, aralarnda zar olan parmaklarn kaldrarak iaret etti. lerideki bir yeri gsteriyordu. Giri orada. Ash-taz-zor, binlerce yl nce topraklarn altnda kald. Kentin yeriniyse sadece Vens'ller biliyor. Oray ilk grecek dnya'l sen olacaksn. Bu srr kimseye aklamayacam, Antil. Sana sz verdim. Gel, yleyse. Antil sk bitkileri yana ittiinde iki kayann arasndaki giri yeri ortaya kt. Vens'l kendisini izlemesi iin Karl'a iaret etti. Dar ve nemli bir koridora girdiler. Antil'in kesesinden kard kk Atomit lambann sedefimsi sular szan ta duvarlar aydnlatt. Vens'l, Bu koridorlar ve geitleri, diye aklad. yz yl nce atalarmz atlar. Buras onlar iin kutsal bir yerdi. Ama sonradan kent ihmal edildi. Kenti uzun bir sre sonra ilk ziyaret eden ben oldum. Belki bu da ne kadar yozlatmz gsteren bir belirti. Dnyalyla Vens'l yaklak yz metrelik dz koridorda ilerlediler. Sonra koridor genileyerek yksek kubbeli bir yere dnt. Karl karsndaki manzaray grnce inledi. Burada binalarn ykntlar vard. Birer mimarlk aheseriydiler hepsi. Ama tm mahvolmutu. Bu haliyle bile kentin ne harika bir yer olduunu tahmin edebiliyordu. Antil, Karl' aklktan geirerek toprak ve kayann iinde dnemeler yaparak ilerleyen baka bir geide soktu. Buradan saa sola baz koridorlar uzanyordu. Karl bir iki defa yine baz ykntlar farketti. Antil onu yrmeye zorlamasayd gidip o ykntlara bakacakt. Geit, dzgn yeil talardan yaplm geni ve alak bir binann nnde sona eriyordu. Bunun sa taraf yerle bir olmutu. Ancak dier taraf hi zarar grmemi gibiydi. Ufak tefek Vens'l gururla dikleti. Gzleri l sld. Buras sizin modern sanat ve bilim mzesinin kart. Burada Vens'n kltrn grecek ve onun ne yce olduunu anlayacaksn.

22

Karl mthi bir heyecanla binaya girdi. Bu eski almalar ilk gren Dnyalyd o. Binann.ii de uzun blmelere ayrlmt. Ortada ise stunlu bir salon vard. Atomit lambasnn tavandaki byk tabloyu zorlukla aydnlatyordu. Dnya'l akn akn blmelere girip kmaya balad. Etrafndaki heykel ve tablolar ona biraz yabancyd. Dnya'dakilere hi benzememeleri gzelliklerini bir kat daha artryordu. Karl, Vens sanatn yeteri kadar kavrayamadn anlad. nk kendi kltryle Vens'llerininkinin ortak hibir yan yoktu. Buna ramen eserlerin teknik bakmdan kusursuz olduklarn anlaybiliyordu. zellikle tablolardaki renklere hayran oldu. Dnya'da grdklerinden ok stn eylerdi bunlar. Tablolarn renkleri solmu, atlam ve boylar yer yer dklmse de hepsinde harika bir ahenk vard. Karl, Antil'e, Michelangelo, Vens'llerin renk anlayna sahip olmak iin kim bilir neler vermezdi, dedi. Antil mutlulukla gsn iirdi. Her rkn kendi zellikleri var. Ben de kulaklarmn Dnyallar gibi sesin en ince tonlarn ayrt edebilmesini ok isterdim. Belki o zaman sizin Dnya'ya zg mziinizin neden o kadar hoa gittiini de anlayabilirdim. Oysa imdi bu mzik bize tekdze bir grltym gibi geliyor. lerlediler. Geen her dakikayla Karl'n Vens kltrne duyduu sayg artyordu. Birbirine sarlm ince metal eritlerin zerine izgiler ve ovaller izilmiti. Vens yazsyd bu. Byle binlerce erit vard. Karl, Bu eritlerde Dnya'l bilim adamlarnn mrlerinin yarsn vermeye raz olacaklar srlar gizli sanrm, diye dnd. Sonra Antil, adama ancak on be santim boyundaki bir eyi gstererek, zerindeki yazdan anlaldna gre, dedi. Bu bir atom deitiricisi. Dnya'dakilerden kat kat stn. Karl bunun zerine patlad. Bu srlar neden Dnya'ya aklamyorsunuz? Gemiteki baarlarnz renirlerse, Vens' llere imdikinden daha fazla sayg gsterirler. Antil ac ac, Evet, dedi. Eski alardan kalma bilgimizden yararlanrlar. Ama Vens' ve Vens'llerin yakasn hibir zaman brakmazlar. Burada grdklerini bir sr gibi saklayacana sz verdin. Bunu unutmadn umarm. Hayr, unutmadm. Ayrca dilimi tutacam. Yine de bence siz bir hata yapyorsunuz. Sanmyorum. Antii blmeden kmak iin dnerken Karl Vens'lye seslenerek onu durdurdu. uradaki kk odaya girmeyecek miyiz? Antil hzla dnd. Gzleri aknlktan irilemiti. Oda m? Sen hangi odadan sz ediyorsun? Burada oda filan yok ki. Karl kalarn hayretle kaldrd. Sonra da sessizce dip duvardaki dar akl iaret etti. Vens'l usulca bir eyler mrldand. Sonra dizst kp ince parmaklaryla akl inceledi. Bana yardm et, Karl.Galiba bu kapnn hibir zaman almamas gerekiyormu. Yani., kaytlarda byle bir yerden hi sz edilmiyor. stelik biliyorsun ki ben Ash-taz-zor harabelerini dier Vensilerin hepsinden ok daha iyi biliyorum. Vens'lyle Dnyal duvarn o blmn itmeye baladlar. nce gcrdayarak yavaa alrken sonra hzla arkaya doru dnd. ki arkada gerideki neredeyse bo olan kck blmeye daldlar. Ardndan dengelerini bularak etraflarna bakndlar. Karl yerdeki pas izgilerini ve kapnn altndaki izleri iaret etti. Sizinkiler bu oday ustalkla kapatmlar. Sadece yzyllarca biriken pas kapnn aralanmasna neden olmu. Sence atalarn buraya gizli bir eyi mi koydular? Antil yeil kafasn sallad. Buraya son geliimde byle bir aklk yoktu. Ancak... Atomit lambasn yukarya kaldrarak hcreyi abucak inceledi. ... burada ilgin bir ey gremiyorum. Sylediinde haklyd. Alt tane kt aya olup dikkati ekmeyen, sradan bir sandk dnda odackta inanlmaz derecede ok toz vard, ierisi uzun sre kapal kalan mezarlar gibi kokuyordu. nsan adeta boan, kfms bir koku. Karl yaklaarak sand durduu keden ne doru ekmeye alt. Sandk kmldamazken kapa da adamn parmaklarnn altna kayd. Antil, kapa alyor. Bak! Karl sandn iindeki fazla derin olmayan bir blmeyi iaret etti. Oraya cama benzeyen kare biimi bir cisim ve dolmakalemi andran on be santim uzunluunda silindirler konulmutu. Antil onlar grnce sevinle bard. Ve Karl'n onu tandndan beri ilk defa o fslty andran Vens dilinde bir eyler syledi. Cama benzeyen eyi alarak dikkatle inceledi. Meraklanan Karl da ayn eyi yapt. Kare biimi camn zerine eitli renklerde noktalar yaplmt. Ama Vens'lnn o kadar sevinmesine neden olacak bir ey yoktu. Bu nedir, Antil? Bu eskiden trenlerde kullanlan dilde yazlm. Bugne kadar elimize sadece birbirine bal olmayan birka satr gemiti. Bu harika bir keif. Dili okuyabilecek misin? Karl cama daha byk bir saygyla bakyordu imdi. Yapabileceimi sanyorum. Bu l bir dil. Benim de bu konuda pek fazla bir bilgim yok. Anlayacan bu bir renk dili. Her szck, ayr renkte iki ya da noktayla yazlyor. Renkler arasnda ok az bir ton fark var. Bir Dnya'l, elinde bu dilin anahtar olsa bile bu yazy ancak bir spektroskopla okuyabilir. Bunu imdi okumaya alabilir misin?

23

Sanrm, Karl. Atomit lambasnn normal gn na ok yakn. Onun iin zorluk kacan sanmyorum. Tabii bu biraz zaman alabilir. Sen etraf incelemeyi srdr. Kaybolma tehlikesi yok. Tabii binadan kmaman kouluyla. Karl, ikinci bir Atomit lambasn yanna alarak yalnz brakt. Vens'l o eski kitabenin zerine eilmiti. Yazy yava yava zmeye alyordu. Dnya'l iki saat sonra kk odaca dnd. Ama Antil durumunu pek deitirmemiti. Yalnz imdi Vens'lnn yznde dehet vard. 'Renkli' mesaj ayaklarnn dibinde yatyor, Antil'se onunla ilgilenmiyordu. Dnya'lnn ieriye grltyle girmesi Vens'ly etkilemedi bile. Sanki talamt. Dehetle ilerideki bir noktaya bakyordu. Karl hzla onun yanna gitti. Antil, Antil, ne oldu? Vens'l ban olduka yava bir biimde evirdi. Sanki kafasn yapkan bir svnn iinde dndryordu. Arkadana onu hi gremiyormu gibi bakmaktayd. Karl onu sska omuzlarndan kavrayarak acmaszca sarst. Sonunda Vens'l kendine geldi. Karl'n elinden kurtularak ayaa frlad. Sandktan alp kedeki masaya koyduu belli olan be silindiri isteksizce ald ve tpleri kesesine yerletirdi. Onlar cam levha izledi. Sandn kapan kapayarak Karl'a odadan kmalarn iaret etti. Artk gitmeliyiz. Zaten burada fazla kaldk. Sesinde tuhaf, korku dolu bir ifade vard. Bu Dnya'ly endielendirdi. Sessizce geri dndler. Sonunda Vens'n amurlu yzeyine ktlar. Hl gndzd ama gurup zaman yaklayordu. Karl ok acktn farketti. Gece olmadan Aphrodopolis'e varabilmek iin acele etmeleri gerekiyordu. Karl yamurluunun yakasn kaldrp kauuklu kasketini alnna doru indirdi. Yrmeye baladlar. Yrdler, yrdler. Sonunda kubbeli kent tekrar ufukta belirmeye balad. Dnya'l slak,' jambonlu sandvileri yiyor ve Aphrodopolis'e erimek iin sabrszlanyordu. Oras hi olmazsa kuru ve rahatt. Her zaman dosta davranan Vens'l bu yry srasnda hi konumuyordu. Hatta arkadana bakmyordu bile. Karl bu durumu olgunlukla karlad. Dnyallarn ounun tersine onun Vens'llere saygs vard. Ancak o bile Antil ve dier Vens'llerin haddinden fazla duygusal olmalarndan pek holanmyordu. Bu derin sessizlik baz duygularn ifadesiydi. Oysa ayn ey Karl'n sadece iini ekmesine ya da kalarn atmasna neden olurdu. Dnyal da bunu bildii iin Vens'lnn somurtkanlna aldrmyordu. Bunun yannda Antil'in gzlerinde grd o mthi korku biraz endielenmesine neden oluyordu. Vens'l o cam kitabeyi okuduktan sonra' olmutu bu. Vens'llerin birer bilim adam olan atalarnn o kitabede akladklar neydi? Karl sonunda, biraz da ekine ekine, O camda ne yazlyd, Antil? diye sordu. Bu ilgin bir ey olmal.'Cam yanna aldna gre. Antil cevap olarak ona sadece hzl yrmesini iaret etti. Sonra da alacakaranlkta admlarn iyice sklatrd. Karl bu tavr karsnda hem ard, hem de krld. Bundan sonra da arkadayla tekrar konumaya kalkmad. Vens'l ancak Aphrodopolis'e vardklarnda sessizliini bozdu. Kr kr suratnda yorgun bir ifade vard, Karl'a dnd. Kendisine ac veren bir karara vard anlalyordu. Karl, seninle her zaman dosttuk. Onun iin sana arkadaa bir neride bulunacam. Gelecek hafta Dnya'ya gitmek zere buradan ayrlacaksn. Babann, Gezegenler Bakannn Danma Kurulunda olduunu biliyorum. Senin de yakn gelecekte yksek bir konuma getirileceinden de eminim. Bu nedenle sana btn kalbimle rica ediyorum: Dnya'nn, Vens'e olan tutumunu yumuatmas iin nfuzunu kullan. Ben de Vens'teki en byk kabilenin soylu yelerinden biriyim. Ve iddete bavurulmamas iin elimden geleni yapacam. Karl kalarn att. Btn bunlarn arkasnda bir eyler olmal. Hibir ey anlamyorum. Sen ne sylemeye alyorsun? Vens'lnn kalar atld. unu: Durum... pek yaknda dzeltilmezse burada isyan kacak. Tabii benim de gezegenime hizmet etmekten baka arem kalmayacak. O zaman Vens artk savunmasz olmayacak. Bu szler Dnya'ly elendirdi. Haydi, haydi, Antil! Vatanseverliini takdirle karlyorum. ikyet etmekte de ok haklsn. Ama melodram ve ovenizm beni etkilemez. Biliyorsun ki ben gereki bir insanm. Vens'l byk bir itenlikle, Bana inan, Kari, dedi. Sylediklerimin hepsi gerek. Vens ayaklanrsa Dnya'nn gvende olacan garanti edemem. Dnya'nn gvende olacan m? Karl sersemlemiti. Antil konumasn srdrd. Evet. nk ben Dnya'y ortadan kaldrmak zorunda kalabilirim. te gerek bu. Sonra dnd ve allarn arasna dald. Dev kubbenin yaknndaki kk Vens kyne gidiyordu. Aradan be yl geti. Frtnalar ve huzursuzlukla dolu be yl. Vens uykusunda patlamaya hazrlanan bir yanarda gibi kmldand. Aphrodopolis, Venusia ve dier kubbeli kentlerin ileriyi gremeyen Dnyal efendileri tehlike iaretlerini grmezlikten geldiler. Kk yeil Vens'ller belki arada srada akllarna geldi. O zaman da, Aman, o eyler mi? dermi gibi suratlarn Vens'lleri aalarcasna buruturdular. Ancak 'o eyler'in sabrlar tam, tahammlleri kalmamt. Milliyeti Yeil eteler her geen gn seslerini daha da ykseltiyorlard. Sonra dier kuruni gnlerden hi fark olmayan kuruni bir gnde Vens'ller kentlere saldrdlar.

24

Kubbeli kentlerin daha kk olanlar gafil avlandklar iin teslim oldular. New Washington, Mount Vulcan ve St. Denis arka arkaya yerlilerin eline geti. Btn Dou ktas da yle. akna dnen Dnya'llar daha ne olduunu anlayamadan gezegenin yars ellerinden gitti. Dnya, daha nceden grmesi gereken bu ani saldr karsnda ok geirdi ve sersemledi. Sonra Vens'llerin sard kentlere malzeme ve silah yollad. Elden giden topraklar geri almak iin de byk bir uzay filosunu hazrlad. Dnya kzmt ama korkmuyordu. Srpriz bir saldr sonucu kaybedilen yerlerin kolaylkla geri alnabileceini biliyordu. imdi elde olan topraklarsa hibir zaman kaybedilmeyecekti. Bu nedenle de Dnya liderleri Vens'llerin faaliyetleri durmaynca fena halde ardlar. Venusia kentinde bol silah ve yiyecek vard. D savunma hatlar salamd. Herkes yerini almt. plak ve silahsz Vens'llerden oluan kck bir ordu kentlilerden kaytsz artsz teslim olmalarn istedi. Venusia bu neriyi reddedip Dnya'ya baar yznden pervaszlaan silahsz yerlilerle ilgili alayl raporlar gnderdi. Sonra birdenbire mesajlarn arkas kesildi ve yerliler Venusia'y ele geirdiler. Venusia'daki olay arka arkaya tekrarland. Bylece girilmesi imknsz olan kaleler pepee teslim oldu. Yarm milyon insann yaad Aphrodopolis bile be yz Vens'lnn eline geti. Oysa kentlilere Dnya'nn bildii btn silahlar yollanmt. Dnya hkmeti bu olaylar gizledi. O yzden de Dnya'llar Vens'te gelien garip olaylar renemediler. Ancak Danma Kurulundaki devlet adamlar Eitim Bakannn olu Karl Frantor'un aklamalarn dinlerken kalar iyice atld. Karl'n raporu sona erdiinde Sava Bakan Jan Heersen fkeyle ayaa kalkt. Yani yar deli bir Yeilciin samasapan szlerini ciddiye almamz ve Vens'le yerlilerin istedikleri gibi bir bar anlamas yapmamz m istiyorsunuz? Bu imknsz. Kesinlikle! O aalk hayvanlarn kafasna yumruu indirmemiz lazm! Filomuz onlar kainattan yok edecek. Artk bunu yapmann zaman geldi. Kr sal Frantor olunu savundu. Onlar yok etmek o kadar kolay olmayabilir, Heersen. Neredeyse hepimiz hkmetin Vens siyasetinin yanl olduunu ka defa syledik. Onlarn nasl bir saldr silah bulduklarn kim bilebilir? ntikam almak iin o silah nasl kullanacaklarn kim tahmin edebilir? Heersen, Peri masal! diye bard. O Yeilciklere sanki insanm gibi davranyorsunuz. Onlar birer hayvan! stelik onlara gtrdmz uygarlk iin bize minnet duymallar. O Yeilciklere tarihimizin balangcnda kendi Dnya'mzn rklarndan bazlarna davranldndan daha iyi davranyoruz, bunu da unutmayn. rnein... kzlderililere. Karl Frantor telala atld. Aratrma yaplmas gerekiyor, efendim. Antil'in tehdidi insana gln gelebilir. Ama bu yine de gzard edilmeyecek kadar ciddi bir konu. Hem Vens'llerin zaferlerine baklrsa bu tehdidin pek de yle gln bir ey olmad anlalr. Beni, bir eli olarak Amiral von Bulmdorff'la birlikte gndermenizi neriyorum. Onlara saldrmadan nce bu iin iyzn renmem iin izin verin. Ciddi bakl Dnya Bakan Jules Debuc ilk defa konumaya katld. Frantor'un nerisi olduka mantkl ve ben bunun denenmesini istiyorum. tiraz olan var m? Yoktu. Ama Heersen kalarn atarak fkeyle burnundan soludu. Bylece Karl Frantor, i gezegene giden Dnya sava filosunda yer ald. Karl, be yllk bir aradan sonra Vens' biraz tuhaf buldu. Tabii eskisi gibi amur iindeydi ve beyaz gri ovalar tekdze bir ekilde uzanmaktayd. Orada burada kubbeli kentler grlyordu. Ama Vens yine de farklyd. Daha nceleri gsterili, lks giyimli Dnyallar, Vens'ller bir kenara bzlrken onlar aalarcasna etrafta dolamlard. Oysa imdi g yerlilerin elindeydi. Aphrodopolis, artk tmyle Venus'llere ait bir kentti. Ve eski valinin brosunda da... Antil oturuyordu. Karl eski arkadana kukuyla bakt. Ona ne syleyeceini bilmiyordu. Sonunda, Liderin sen olabileceini dnmtm, dedi. Bar yanls sen! Antil, Bu benim seimim deildi, diye cevap verdi. Koullar byle gerektirdi. Ama sen! Senin gezegeninin szcs grevini stlenecein hi aklma gelmezdi. Yllar nce o samasapan tehdidini ben dinledim. stelik ayaklanmanz konusunda da en ktmser olan kii de yine bendim. Kalkp buraya geldim, ama grdn gibi yalnz deilim. Karl, eliyle yukary iaret etti. Orada uzay gemileri tehdit dolu bir hareketsizlik iinde bekliyorlard. Beni tehdit etmeye mi geldin? Hayr. Amalarn ve artlarn renmek iin geldim. Bu ok kolay. Vens bamsz olmak istiyor. Buna karlk dostluk elimizi uzatacaz. Ticaret de serbest olacak. Kstlamalar getirilmeyecek. Btn bunlar savamadan kabul edeceimizi mi sanyorsun? Bunu yapacan umuyorum... Dnya'nn gelecei iin.

25

Karl fkeyle kalarn atarak koltuunda arkasna hzla yasland. Tanr akna, Antil! st kapal szlerin ve tehditlerin zaman oktan geti. Bana elindeki kozlar gster. Aphrodopolis'i ve dier kentleri bu kadar kolaylkla nasl ele geirebildiniz? Bunu yapmak zorunda kaldk, Karl.Aslnda hi istemiyorduk. Antil'in sesi zntsnden tizlemiti. Kentlilere adil teslim artlarmz akladk. Bize hemen Atomit silahlaryla ate etmeye baladlar. Biz de.,, biz de... o silah kullanmak zorunda kaldk. Sonradan ounu ldrmemiz gerekti... Onlara acdmz iin. Anlayamadm. Sen hangi silahtan sz ediyorsun? Ash-taz-zor harabelerine gittiimiz gn hatrlyor musun, Karl? O gizli oday? Eski kitabeyi. Kk be silindiri? Karl skntyla ban sallad. Bunu tahmin ediyordum. Ama emin deildim. O korkun bir silaht, Kari. Antil sanki silahtan sz etmeye bile dayanamyormu gibi abuk abuk konuuyordu. Atalarmz onu buldular ama hibir zaman kullanmadlar, silah sakladlar. Onu ortadan neden kaldrmadklarn bilemiyorum, keke kaldrsalard. Gerekten bunu ok isterdim. Ne var ki bunu yapmadlar. O silah ben buldum ve kullanmak zorundaym. Vens'n gelecei iin. Antil'in sesi hafifleyerek bir fsltya dnmt. Fakat sonra kendini zorlayarak silahn ne olduunu aklamaya alt. O zararsz grnen ubuklar sen de grdn, Karl.Onlar ne olduunu bilemediim bir g alan oluturuyorlar. Atalarmz akllca davranp bunun ne olduunu aklamamlar. Sz ettiim alann beyni akldan ayrma gc var. Ne? Karl'n az aknlktan bir kar ak kald. Sen neden sz ediyorsun? Ah, sen de beynin akln yuvas olduunu herhalde biliyorsun. Beynin, dncenin kendisi olmadn. Onun ne olduu bilinmiyor. Gizemli bir ey. Atalarmz bile bunu zememiler. Ama zihin, beyni madde dnyasyla iletiim kurmak iin bir ara olarak kullanyor. Anlyorum. Yani sizin silah aklla beynin ilikisini kesiyor. Akl aciz duruma getiriyor. Kontrol paneli olmayan bir uzay pilotu gibi. Antil ciddiyetle ban sallad. Sonra birdenbire, Sen hi beyinsizlemi bir hayvan grdn m? diye sordu. Ah, evet. Bir kpek grdm. niversitede, biyoloji dersinde! yleyse benimle gel. Ben de sana beyinsizletirilmi bir insan gstereceim. Karl, Vens'lnn peinden bir asansre girdi. En aaya, hapishanenin bulunduu kata inerlerken Dnya'lnn kafas karmakarkt. Hem dehet duyuyordu, hem de mthi bir fke. Kimi zaman mantkszca bir kama isteine kaplyordu, kimi zaman da yanndaki Vens'ly ldrmeyi dnyordu. Asansrden sersemlemi bir halde inerek lo bir koridorda Antil'i izledi. Koridorun iki yannda kck, parmaklkl hcreler vard. te. Antil'in sesi Karl'n kendisine gelmesini salad. Sanki yzne souk su arpmlard. Vens'lnn aralar zarl parmaklaryla iaret ettii tarafa bakt. Ve oradaki insan hem ilgi, hem de tiksintiyle inceledi. Hcredekinin bir insan olduu kesindi. Yani en azndan o biimdeydi. Ancak yine de bir insan saylamazd. Mahkm, yerde oturmu, irilemi gzleriyle kardaki duvara bo bo bakyordu. Sanki ruhunu kaybetmiti. Parmaklarn amaszca oynatyor, gevek dudaklarnn arasndan salyalar akyordu. Midesi bulanmaya balayan Karl abucak ban evirdi. Aslnda beyni hl yerinde. Antil'in sesi alakt. Organik adan beyni kusursuz. Hibir zarar grmedi. Sadece zihinle arasndaki ba koparld. O nasl yayor, Antil? Neden lmyor? nk otonom sistemler zarar grmedi. Onu ayaa kaldr, dengesini kaybetmez. t, yine ayn ey olur. Kalbi arpyor. Soluk alyor. Azna yiyecek koyarsan yutuyor. Ama nne konan yemei yiyemiyor. nk bunu kendi iradesiyle yapmas gerekiyor. Baaramad iin alktan lebilir. Bu da... bir tr yaam. Ama lmesi daha iyi olur. nk ba koptu ve artk yeniden oluturulamaz. Korkun bir ey bu... korkun! Durum senin sandndan daha kt. Bence bu insana | benzeyen kabuun iinde bir yerde zihin hl alyor, yani zarar grm deil. Ancak aciz durumda. Kontrol edemedii bir vcudun iinde hapis. Bunun zihin iin nasl bir ikence olduunu dnebiliyor musun? Karl'n btn vcudu kaskat kesildi. Siz, aza alnmayacak kadar iren ve acmasz olan bu yntemle Dnya'y yenebileceinizi mi sanyorsunuz? Bu acmasz yntemle!... Ama elinizdeki bizim silahlarmzdan daha ldrc deil. Bunun bedelini deyeceksiniz! Karl, ltfen. Sen 'Ayrma Alannn' ne kadar ldrc olduunu anlayamazsn bile. Bunun bir milyonda birini bile tahmin edemezsin. Alan, yere hatta belki zamana bal deil. Bu nedenle snrlar sonsuza kadar geniletilebilir. Silahla yaplacak | bir tek at bile Aphrodopolis'teki btn scakkanl canllar aciz hale getirir. Bundan haberin var m? Antil'in sesi heyecanla ykseldi. "Btn Dnya'y o alanla ykabileceimi biliyor musun? Bunun sonunda milyarlarca insan u ierideki yar l yarata dnebilir. Silah bir tek kere kullanmam bunun iin yeterli!

26

Karl kendi kulana bile yabanc gelen bir sesle bard. Alak! Bu lanet olasca alann srrn yalnz sen mi biliyorsun? Antil neesizce gld. Evet Karl. Bu olayda tek sulu benim. Ama beni ldrmenin bir yarar olmaz. Kitabenin nerede olduunu birka kii biliyor. Ben lrsem ie onlar el koyacaklar. Ve bu grup Dnya'ya benim kadar bile acmyorlar. Bana hibir zarar veremezsin, Karl.nk lmm senin dnyann sona ermesi demek olur. Dnya'l yenilgiyi kabul etmek zorunda kald. Artk Vensl'nn gerekten gl olduunu anlamt. Kabul ediyorum, diye mrldand. Kabul. Vatandalarma ne syleyeceim? Onlara artlarm akla ve istersem neler yapabileceimi anlat. Karl, sanki Antil'in bir dokunuu lmne neden olacakm gibi ondan uzaklat. Bunu onlara syleyeceim. Onlara ayrca Vens'n intikam peinde olmadn da anlat. Silahmz kullanmak istemiyoruz. nk o kullanlmayacak kadar korkun bir ey. Bize, artlarmza uygun olarak bamszlmz geri verirlerse ve tabii ileride yeniden esir edilmemek iin baz nnlemler almamza raz olurlarsa, biz de silah ortadan kaldrrz. Hem o be ubuu, hem de kitabeyi Gne'e atarz. Dnya'l yine ifadesiz bir fsltyla, Onlara bunu syleyeceim, dedi. Amiral von Blumdorff, adndan da anlalaca gibi sert bir Prusyalyd ve tek bir eye inanyordu. iddete. Bu nedenle de Karl'n aklamalarna fke ve alayla karlk verdi. Adama, Seni aptal! diye bard. Seni ahmak! te o aptalca konumalarn sonucu byle olur. Utanmadan bir de bana inanlmaz gc olan, sr dolu bir silahla ilgili kocakar masallaryla geliyorsun! Ortada hibir kant olmamasna ramen o Yeilciin anlattklarna inanyor, hemen teslim oluyorsun. Sen de onu tehdit edip blf yapamaz miydin? Yalan syleyemez miydin? Karl fkeyle, O ne tehdit etti, ne blf yapt, ne de yalan syledi, diye cevap verdi. Akladklar gerekten doruydu. O adam grseydiniz... Pf! O lanet olasca olayn en affedilemeyecek yan da bu! Sana bir deliyi gsterdiler. Akln karm olan sradan bir adam. Sonra da, 'te bizim silahmz insan byle yapyor,' dediler. Sen de bu iddiay sorgusuz sualsiz kabul ettin! Onlar senle konumaktan baka bir ey yapmadlar, deil mi? Etkisini anlaman iin o silah sana gsterdiler mi? Tabii ki gstermediler! O ldrc bir silah. Beni inandrmak iin bir Vens'ly ldrecek deillerdi herhalde? Bana silah gstermek mi? Siz elinizdeki kozunuzu dmana gsterir miydiniz? imdi de siz benim birka sorumu cevaplayn! Antil neden kendine bylesine gveniyor? Btn Vens' o kadar kolaylkla nasl ele geirebildi? Bu sorular cevaplayamayacam kabul ediyorum. Ama bu onlarnkinin doru aklama olduunu kantlar m? Zaten bu konumadan da skldm! Artk saldrya geiyoruz. Varsaymlar bana vz geliyor! Onlara Tonit silahlarla saldracam. O zaman blflerinin bir ie yaramadn da greceksin. Ama, amiral, raporumu bakana bildirmelisiniz. Bildireceim... tabii Aphrodopolis'i yerle bir ettikten sonra! Amiral merkez iletiim nitesine dnd. Btn gemilerin dikkatine! Sava nizam! On be dakika sonra btn Tonit silahlaryla ate ederek Aphrodopolis'e doru dala geeceiz. Sonra yardmcsna dnd. Kaptan Larsen'e syle Aphrodopolis'e beyaz bayra ekmek iin on be dakikalar olduunu bildirsin. Ondan sonra geen dakikalar Karl'n sinirlerinin iyice gerilmesine neden oldu. ne doru eilmi, ban ellerinin arasna alm, sessizce oturuyordu. Kronometrenin bir dakikann sona erdiini belirten tkrts kulaklarna gkgrlts gibi geliyordu. Adam hafif bir mrltyla o tkrtlar sayyordu. Sekiz... Dokuz... On... Tanrm! lme sadece be dakika kalmt. Yoksa byle bir ey yok muydu? Von Blumdorff hakl myd? Vens'ller blf m yapyorlard? Bir grevli hzla odaya girerek selam verdi. Yeilciklerden cevap geldi, efendim. Von Blumdorff heyecanla ne doru eildi. E? Mesaj yle: 'Filonun saldrya gememesini srarla istiyoruz. Ama byle bir ey olursa o zaman sonutan bizi sorumlu tutamazsnz!' Von Blumdorff mthi bir fkeyle, Hepsi bu kadar m? diye bard. Evet, efendim. Von Blumdorff fkeyle sylenmeye balad. u kstahlklarna bir bak! Sesi gitgide ykseliyordu. Sonuna kadar blf yapmaya cret ediyorlar! Ve szleri sona ererken kronometre fkrdayarak on be dakikann dolduunu haber verdi. Sonunda dev filo harekete geti. Gemiler dzgn sralar halinde bulutlarla rtl kinci Gezegen'e doru daldlar. Von Blumdorff, televizr'deki huu uyandran sahneye bakarak fke ve beeniyle gld. Sonra birdenbire gemilerin oluturduu o dzgn sralar bozuldu. Yal adam ekrana hayretle bakarak gzlerini ovuturdu. Filonun uzaktaki yars sanki ldrmt. Gemiler nce yalpalarken sonra acayip alar izerek umaya baladlar. Filonun, akln karmam olan dier yarsndan haberler geldi. Sol kanat artk telsizlere cevap vermiyordu.

27

Saa sola uuan gemilerin yakalanmas iin emirler verilirken Aphrodopolis'e kar giriilen saldr da yarda kesildi. Von Blumdorff, kamarada bir aa bir yukar dolayor, salarn yolmak istiyormu gibi ekitiriyordu. Karl Frantor bouk bouk, O silah kullandlar! diye bard. Sonra da yeniden sessizleti. Aphrodopolis'ten hibir mesaj gelmiyordu. Dnya filosunun geri kalan blm tam iki saat kendi gemileriyle urat. Mrettebat zarar gren ve etrafta amaszca dolaan gemileri izleyip yakaladlar. Gemileri kendilerine baladlar. Roketleri altrarak dierlerinin lgnca uularn kontrol altna aldlar. Filonun yirmi gemisi hibir zaman yakalanamad. Bazlar Gne'in etrafndaki bir yrngede umaya baladlar. Bazlarysa uzayn derinliklerine gittiler. Kimileriyse Vens'e dtler. Sol kanattan kalan gemilere geenler ieri girer girmez dehetle donup kaldlar. Her gemide bo gzlerle bakan, insanlktan km, kafas durmu yetmi be kii vard. Von Blumdorff ok sarslmt. O avaz avaz baran, marur adam gitmi, onun yerine akn biri gelmiti. Yal adam ilk 'beyinsiz' kendisine getirildii zaman irkilerek geriledi. Karl Frantor kzarm gzleriyle ona bakt. E, artk memnun musunuz? Ama Von Blumdorff cevap vermedi. Tabancasn kard ve dierleri onu durduramadan beynine kurun skt. Karl Frantor bakanla bakanlarn karsndayd yine. Toplantdakilerin hepsinin umudu krlmt. Gen adamn raporu kesindi. Yaplmas gereken eyin kuku gtrecek taraf yoktu, her ey ortadayd. Bakan Debuc, grmesi iin getirilen bir beyinsize bakt. Mahvolduk. Artk kaytsz artsz teslim olmamz gerekiyor. Vens'llerin merhametine snmak zorundayz. Ama ileride bir gn... Gzlerinde kin dolu bir prlt belirdi. Hayr, Sayn Bakan! Karl Frantor'un sesi salonda yankland. leride bir gn intikam almaya kalkmayacaz! Vens' llere hak ettikleri eyleri vermemiz gerekiyor, yani zgrlk ve bamszlklarn. Gemii unutmalyz. llerimiz, Vens'lleri be yz yl boyunca esir gibi grmemizin bedelini dediler. Bu olaydan sonra Gne Sistemi'nde yeni bir dzen olmal! Yeni bir gn domal! Bakan dnceli bir tavrla ban eip sonra kaldrd. Kesin bir tavrla, Haklsnz, diye cevap verdi. Artk intikam almay dnmeyeceiz. ki ay sonra anlama imzaland. Vens de o gnden bu yana zgr ve bamsz bir g olarak hep ayn kald. Anlama imzalanr imzalanmaz kk bir cisim dne dne Gne'e doru gitti. Bu kullanlamayacak kadar korkun bir silaht.

Jean Paul Sartre

DUVAR Bizi byk beyaz bir odaya soktular, gzlerim krpmaya balad, k gzlerimi rahatsz ediyordu. Sonra bir masa ve masann arkasnda drt herif grdm, sivildiler, ktlara bakyorlard. teki tutuklular dibe ymlard; onlarn yanna kadar gidebilmemiz iin btn oday batan baa gememiz gerekiyordu. Aralarnda pek ounu tanyordum; tekiler yabanc olmalydlar. nmde duran ikisi yuvarlak kafal, sarndlar. Birbirlerine benziyorlard. Franszdlar sanyorum. Kk olan durmadan pantolonunu yukar ekiyordu: sinir ite. Bu saate yakn srd. Sersemlemitim; kafam bombotu. Ama oda iyiden iyiye scakt; bu da houma gitmiyor deildi; yirmi drt saatten beri buz kesmitik. Muhafzlar tutuklular birbiri ardsra masann nne gtryorlard. O zaman drt herif, tutuklulara, adlarn ve ilerini soruyorlard. ou zaman pek derine inmiyorlar ya da Muhimmat depolar sabotajna katldn m? Ayn dokuzunda sabahleyin neredeydin, ne yapyordun? gibilerden uradan buradan sorular soruyorlard. Yantlar dinlemiyorlard, dinler gibi bile grnmyorlard. Bir an susuyorlar, dosdoru nlerine bakyorlar, sonra da yazmaya koyuluyorlard. Tom'a Uluslararas Tugay'da altnn doru olup olmadn sordular. Ceketinin iinde ele geirilen ktlar yznden Tom aksini syleyemiyordu. Juan'a hibir ey sormadlar, ama odan syledikten sonra uzun uzun bireyler yazdlar.

28

-Anarist olan erkek kardeim Jose'dir, dedi Juan. Artk burada olmadn pekl biliyorsunuz. Ben hibir partiden deilim, ben hi siyasetle uramadm. Yant vermediler. Juan yine: -Ben bir ey yapmadm. Bakalar uruna grltye gitmek istemiyorum, dedi. Dudaklar titriyordu. Bir gardiyan onu susturdu ve gtrd. Sra bana gelmiti: -Sizin admz Pablo Ibbieta m? -Evet, dedim. Herif ktlara bakt. -Ramon Gris nerede? diye sordu. -Bilmiyorum. -Ayn altsndan ondokuzuna kadar onu evinizde saklamsnz. -Hayr. Bir an bireyler yazdlar, sonra gardiyanlar beni kardlar. Koridorda Tom ile Juan iki gardiyann arasnda bekliyorlard. Yrmeye koyulduk. Tom gardiyanlardan birine sordu: -imdi ne olacak? -Ne olmu ki? dedi gardiyan: -Bu bir soruturma myd, yoksa bir yarglama m? -Yarglamayd, dedi gardiyan. -Peki, imdi bizi ne yapacaklar? Gardiyan, kuru kuru: -Karar size hcrelerinizde bildirilecek, dedi. Gerekte bize hcre olarak verilen yer hstanenin mahzenlerinden biriydi. Buras, hava akm yznden korkun souktu. Btn gece buz kestik; gndz de bundan daha iyi deildi durum. Bundan nceki be gn ortaagdan kalma bir eit zindan olan bapiskoposluk mahzeninde geirmitim. ok tutuklu olmasna karlk yer az olduundan neresi olursa olsun yerletiriyorlard. Ben kendi yerimden yana ikyeti deildim, souktan myordum, ama orada yalnzdm. Zaman uzaynca da bu sinir bozucu bir ey oluyor. Mahzende can yolda vard. Juan hi konumuyordu. Korkuyordu ve stelik syleyecek bir sz olmayaca kadar genti. Tom konukand ve spanyolcay iyi biliyordu. Mahzende bir bank ve saman dolu drt ilte vard. Gardiyanlar bizi getirip braknca oturduk, sessizce beklemeye koyulduk. Bir sre sonra Tom, -imiz bitik, dedi.

29

-Bence de, dedim. Ama bana yle geliyor ki ufakla bir ey yapmayacaklar. -Ona bir su ykleyemezler, dedi. O eylemcilerden birinin kardei, hepsi bu. Juan'a baktm; sylenenleri iitirmi gibi bir hali yoktu. Tom yeniden sze balad: -Saragossa'da ne yapmlar, biliyor musun? Adamlar yerlere yatrmlar, sonra zerlerinden kamyonlarla gemiler. Bunu bize asker kaa bir Fasl syledi. Mermi harcamamak iin byle yaptklarn sylyorlarm. -Ama onun yerine benzin harcyorlar, dedim. Tom'a kzdm; byle eyler sylememeliydi. -Yolda dolaan, durumu kolaan eden subaylar var, diye devam etti. Elleri ceplerinde, azlarnda sigarayla bu olanlar seyrediyorlar. Adamlarn iini bitirdiklerini mi sanyorsun? Hepsine vz geliyor. Bara bara gebermelerine aldrmyorlar bile. Bazan bir saat sryor. Fasl, diyordu ki: bunu ilk grdnde neredeyse kusuyormu. -Burada da byle yapacaklarn sanmyorum, dedim. Ama cephaneleri yetersizse, bilemem. Solda, tavana alm, gkyzne bakan yuvarlak bir delikten ve drt hava deliinden ieri k giriyordu. ounlukla bir kapakla kapal duran bu yuvarlak delikten mahzene kmr boaltlrm. Tam deliin altnda kaln bir toz yn vard. Kmr hastaneyi stsn diye getirilmiti, ama savan balamasyla hastalar hastaneden karlmlar, kmr de orada ie yaramaz bir halde kalmt. Yukardan ieri yamur giriyordu, nk kapa kapatmay unutmulard. Tom titremeye balad. -Hay Allah, titriyorum, dedi. te yine balyor. Ayaa kalkt, el kol hareketleri yapmaya balad. Her hareketiyle beyaz ve kll gs stnde gmlei aralanyordu. Yere srtst uzand, bacaklarn havaya kaldrd, makas hareketleri yapt. ri sarsnn titrediini gryordum. Tom topuz gibiydi, ama yalyd da. Tfek mermilerinin ya da sng ularnn tpk bir topak tereyaa dalar gibi bu yumuak et ynna gmlvereceini dndm. Tom sska olsayd ayn ey aklma gelmeyecekti. Ben o kadar myordum, ama sanki kollarm omuzlarm benim deildiler. Zaman zaman bir eyim eksikmi gibi geliyordu da evremde ceketimi aramaya koyuluyordum, sonradan birden ceketi bana vermedikleri aklma geliyordu. Bu daha da ktyd. Elbiselerimizi kendi askerlerine vermek iin almlard ve kala kala bize gmleklerimiz kalmt; bir de hastanede yatan hastalarn yaz ortasnda giydikleri bu keten pantolonlr. Bir sre sonra Tom kalkt, oflaya puflaya gelip yanma kt. -Isndn m? -Ne gezer, soluum kesildi. Akamn saat sekizine doru yannda iki falanjist ile bir komutan ieri girdi. Elinde bir yn kt vard. Gardiyana seslendi: -Nedir onlarn adlar? u nn? -Steinbock, Ibbieta, Mirbal, dedi gardiyan. Komutan kelebek gzlklerini takt, elindeki listeye bakt:

30

-Steinbock... Steinbock... te. lme mahkm edildiniz. Yarn sabah kuruna dizileceksiniz. Yine bakt: -teki ikisi de ayn, dedi. -Olamaz, dedi Juan. Ben deilim. Komutan, akn bir tavrla ona bakt: -Sizin adnz nedir? -Juan Mirbal, dedi. -yi ya, adnz ite burada, dedi komutan. lme mahkm edildiniz. -Ben hibir ey yapmadm ki, dedi Juan. Komutan omuz silkti, Tom'la bana dnd: -Bask msnz? -Yok, Bask deiliz. Can sklm gibiydi. -Bana tane Bask olduunu sylediler. Onlarn peinden koup zaman kaybedemem. Papaz istemezsiniz herhalde, deil mi? Yant bile vermedik. Komutan, -imdi bir Belikal doktor gelecek, dedi. Geceyi sizinle geirmek iin emir ald. Askerce selm verip kt. -Evet, dedim, olan ufakla oldu. Bunu dil olmak iin sylyordum, ama ufakl sevmiyordum. pince bir yz vard; korku, strap yzn yz olmaktan karmt, btn izgilerini bozmutu. gn ncesine kadar canl bir oland; bylesinden holanabilir insan. Ama imdi yal bir ibneye benziyordu, ne yaplsa ne edilse bir daha genleemeyeceini dnyordum. Ona biraz efkat gstermek hi de fena olmazd, ama efkat beni tiksindiriyor, giderek midemi bulandryordu. Tek sz sylemedi, ama kl gibi oldu. Yz ve elleri kl gibiydiler. Tekrar yerine oturdu; iri iri alm gzlerle topraa bakt. Tom temiz yrekliydi. Onu kucaklamak istedi, ama ufaklk, yzn buruturarak kendini serte ekiverdi. -Brak, dedim, alak sesle. Neredeyse zrlamaya balayacak, gryorsun. Tom ister istemez boyun edi. Ufakl avutmu olsayd, bu onu megul edecek, kafas kendine taklmayacakt. Ama bu benim canm skyordu; lm hi dnmemitim, nk byle bir frsat olmamt, ama imdi frsat vard ve bunu dnmek dururken neden baka eyler yapmalyd. Tom konumaya balad: -Sen herifleri hakladn m? diye sordu bana. Yant vermedim: Austos bandan beri alt adam hakladn anlatmaya balad. Durumu

31

pek anlamyordu; anlamak istemediini de aka gryordum. Ben de tam tamna ne olup biteceini canlandramyordum kafamda; ok ac ekilip ekilmeyeceini kendi kendime soruyordum, kurunlar dnyordum, bedenimi delip geen yakc sivriliklerini hayl ediyordum. Btn bunlar gerek sorunun dndayd, ama ben sakindim. Anlamak iin nmzde btn bir gece vard. Bir sre sonra Tom konumasn kesti. Gz ucuyla Tom'a baktm: Onun da kl gibi olduunu grdm; zavall bir grn vard. Balyor dedim kendi kendime. Neredeyse gece oluyordu, hava delikleri ve kmr yn boyunca donuk bir k szlyor, gkyznn altnda iri bir leke yapyordu. Tavann deliinden belli belirsiz bir yldz gryordum. Gece ak ve ayaz olacakt. Kap ald, iki gardiyan ieri girdiler. Belika niformas giymi kumral bir adam geliyordu arkalarndan. Bizi selmlad. -Ben doktorum, dedi. Bu eziyetli durumlarda yannzda bulunmak iin emir aldm. Ho ve kibar bir sesi vard. -Buraya ne yapmaya geldiniz? dedim. -Kendimi sizin yerinize koyuyorum. u birka saatinizin arln hafifletmek iin elimden geleni yapacam, dedi. -Neden bizim yanmza geldiniz? Bakalar da var, hastaneler onlarla dolu. -Beni buraya yolladlar, dedi akn bir tavrla. Ah! Sigara imek ister misiniz? diye ekledi birden. Sigara da var, yaprak sigara da. Bize ngiliz sigaralar ve purolar sundu. Ama reddettik. Gzlerinin iine bakyordum; sklm gibiydi. -Siz, buraya acyp ilgilenmeye gelmediniz, dedim. Zaten sizi tanyorum. Beni tutukladklar gn sizi faistlerle klann avlusunda grmtm. Daha da konuacaktm, ama birden beni artan bir ey oldu: Bu doktorun burada olmas beni kendi kendimle ilgilenmekten alkoymutu. ounlukla ben bir insann stne dtm m kolayn brakmam. Yine de konuma istei yitti gitti iimden, omzumu silktim, gzlerimi evirdim. Biraz sonra bam kaldrdm; merakl bir tavrla beni szyordu. Gardiyanlar bir ot minderin stne oturmulard. Koca sska Pedro baparmaklarn eviriyor, teki de uyumamak iin zaman zaman ban oynatyordu. -Ik ister misiniz? diye Pedro birden sordu doktora. Beriki, bayla Evet, dedi. Doktorun mee odunu kadar kafasz olduunu dnyordum, ama kukusuz, kt yrekli deildi. Souk, mavi iri gzlerine baknca bana yle geldi ki bu adam daha ok hayl gc noksanl yznden yanlgya dyordu. Pedro kt; bir petrol lmbasyla geri dnd, lmbay srann kesine koydu. Kt aydnlatyordu, ama hi yoktan iyiydi. Getiimiz gece bizi karanlkta brakmlard. Lmbann tavana vuran yuvarlak na yle bir sre baktm. Bylenmitim. Sonra birden kendime geldim, n yuvarla silindi, koskoca bir yk altnda ezildiimi hissettim. Bu ne lm dncesiydi, ne de korku; bu adsz bir eydi. Elmack kemiklerim yanyordu ve kafam berbatt. Silkindim, iki yoldama baktm. Tom ban ellerinin arasna gizlemiti, ancak kaln ve beyaz ensesini gryordum. Kk Juan btn btn dalmt; az akt, burun delikleri titriyordu. Doktor ona yaklat, sanki ona g vermek istercesine elini omzuna koydu; ama gzleri souk souk bakyordu. Sonra Belikalnn elinin sinsice Juan'n kolu boyunca aaya,

32

bileine kadar indiini grdm. Juan kaytsz davranarak kendini brakyordu. Belikal dalgn bir tavrla bilei parma arasna ald, ayn anda biraz geri ekildi ve bana srtn dnmek iin yle bir yerleti. Ama ben geriye kaykldm; saatini kardn ve ufakln bileini elinden brakmadan bir sre yakaladn grdm. Sonra hareketsiz duran eli brakverdi ve gitti duvara yasland, acele not etmesi gereken ok nemli bir ey varm gibi birden cebinden bir defter kard, oraya bireyler iziktirdi. Aalk herif, diye geirdim iimden kzgnlkla, benim de nabzm yoklamaya kalkma sakn, pis aznn orta yerine yerletiririm yumruu. Gelmedi, ama bana baktn hissediyordum. Bam kaldrdm, ben de ona baktm. Kimlii belirsiz bir sesle sordu: -nsan burada buz keser, yle deil mi? m bir hali vard, morarmt. -myorum, dedim. Gzlerini dikip bana bakmaktan vazgemiyordu. Birden anladm, elimi yzme gtrdm: tere batmtm. Bu mahzende, kn ortasnda, yel frr su gtrrken, ben terliyordum. Terle keelemi salarmn arasna geirdim parmaklarm. Ayn anda gmleimin slandn, tenime yaptn fark ettim. En azndan bir saattir terliyordum ve bunu hissetmemitim. Ama bu, Belikal domuzun gznden kamamt. Yanaklarmdan szlen damlalar grmt ve marazl saylacak bir korku durumunun ortaya kmas diye dnmt; o kendisini doal hissediyor, byle olmakla da gurur duyuyordu; nk yordu. Kalkp suratn datmak geldi iimden, ama tam davranmtm ki utancm da, kzgnlm da silinip gitti, kaytszca srann stne ktm. Boynumu mendilimle kurulamakla yetindim, nk imdi terlerin salarmdan szlp enseme aktn hissediyordum; bu ho bir ey deildi. Birden kurulanmaktan vazgetim zaten, yararszd. Mendilim srlsklam olmutu ve hep terliyordum. Kaba etlerim de terliyordu ve slanan pantolonum sraya yapyordu. Kk Juan birdenbire konumaya balad: -Doktor musunuz? -Evet, dedi Belikal. -nsan uzun zaman ac eker mi? -Ne zaman?.. Yok canm, dedi Belikal babacan bir sesle, abuk biter. cretli muayene olmu bir hastann tasasn datr gibi bir tavr vard. -Ama ben... Bana dediler ki... oklukla iki kez yaylm atei alrm. -Bazan, diye ban sallayarak yant verdi Belikal. lk yaylm ateinde can alc yerlere bir ey olmazsa bir daha ate edebilirler. -O zaman tfekleri yeniden doldurmak ve yeniden nian almak gerekmez mi? Dnd, kslm bir sesle ekledi: -Bu da zaman alr!

33

Ufaklkta ac ekmenin korkusu vard, bundan baka bir ey dnmyordu. Genti. Bense bunu pek dnmyordum; beni terleten ac ekme korkusu deildi. Ayaa kalktm, toz ynna kadar yrdm. Tom srad, kin dolu bir bakla bana bakt; cann skyordum nk ayakkablarm gcrdyordu. Kendi kendime acaba benim yzm de onunki kadar kara sar m diye sordum. Baktm o da terliyordu. Gkyz muhteemdi, bu kuytu keye hi k girmiyordu, Byk Ay'y grmek iin bam kaldrmam yeterdi. Ama artk eskiden olduu gibi deildi, nceki gece bapiskoposluktaki zindanmda koskoca bir gk paras grebiliyordum ve gnn her saati bana bir baka any hatrlatyordu. Sabahleyin gk przsz ve hafif mavi olduunda Atlantik kylarndaki plajlar dnyordum. leyin gnei gryordum ve hamsiyle zeytin yiyerek manzanilla itiim, Sevilla'daki bir iki evini hatrlyordum. leden sonra glgeye giriyordum ve arenalarn bir yars gneten yanarken br yarsna den derin glgeyi dnyordum. Dnyay byle gkyzne vuran yanssyla grmek gerekten ac verirdi insana. Ama imdi istediim kadar bakyordum gkyzne. Artk gkyz bana hibir ey hatrlatmyordu. Bylesini ye tutuyordum. Gidip Tom'un yanna oturdum. Uzun bir zaman geti. Tom alak sesle konumaya balad. Hep konumas gerekiyordu, byle olmazsa dnceleri iinde kendine yol bulamyordu pek. Konutuu bendim, ama yzme bakmyordu sanyorum. Kukusuz, beni byle kl gibi ve ter iinde, olduum gibi grmekten korkuyordu. Birbirimize benziyorduk ve iin kts birbirimizin aynas gibiydik. Capcanl duran Belikalya bakyordu. -Sen anlyor musun? diyordu. Ben anlamyorum. Ben de alak sesle konumaya baladm. Belikalya bakyordum. -N'oldu, ne var? -Anlayamadm bir ey gelecek bamza. Tom'un evresinde acayip bir koku vard. Her zamankinden daha ok koku duyar gibi oldum. Alay ettim: -imdi anlarsn. -Anlalr gibi deil, dedi inat bir tavrla. Tam anlamyla cesur olmak istiyorum, ama en azndan olup bitecekleri bilmeliyim... Dinle, bizi avluya gtrecekler. Herifler gelip karmza sralanacaklar. -Ka kii olurlar? -Ne bileyim. Be ya da sekiz. ok deil. -yi. Sekiz kii olacaklar. Onlara Nian al! diye baracaklar ve bana evrilmi sekiz tfek greceim. Duvar yarp iine girmeyi isterim diye dnyorum; olanca gcmle duvara srtmla yaslanacam ve duvar kar koyacak. Tpk kbus gibi. Btn bunlar dlyorum kafamda. Ah bir bilsen nasl dlediimi. -yi iyi! dedim, ben de dlyorum.

34

-ok ac veren bir ey olmal bu. Yz tannmasn diye insann azna ve gzlerine nian aldklarn biliyorsun, diye ekledi haince. imdiden yaralar hissediyorum; bir saatten beri boynumda ve bamda ar var. Gerek ac deil. Kts de bu ya, yarn sabah duyacam aclar. Peki sonra? Ne demek istediini ok iyi anlyordum, ama hi de yle grnmek istemiyordum. Aclara gelince, ben de kk bak yaralar gibi bedenimde bu aclar duyuyordum. Alamyordum, ama onun gibiydim, nem vermiyordum. -Sonra, dedim sert bir biimde, nallar dikeceksin. Yalnzca komedi, iin konumaya koyuldu. Gzlerini Belikaldan ayrmyordu. Berikinin dinler gibi bir hali yoktu. Ben onun ne diye buraya geldiini biliyordum. Ne dndmz onu ilgilendirmiyordu. Bizim bedenlerimize bakmaya gelmiti, diriyken can ekien bedenlerimizi seyretmeye gelmiti. -Kbuslarda olduu gibi, diyordu Tom, insan baz eyler dnmek ister, hep byle olduunu bilir, anlamakta gecikmez ve sonra ekilip gider, elimizden kaar ve der. Kendi kendime, sonra hibir ey olmayacak artk, diyorum. Ama bunun ne demek olduunu anlamyorum. Hemen hemen buraya kadar ulatm anlar oldu... ama sonra olan oluyor, yeniden aclar, kurunlar, patlamalar dnmeye balyorum. Ben maddeciyim, inan bana. Deli olmuyorum. Ama sonu gelmeyen bir ey var. Cesedimi gryorum: g deil, ama kendi gzlerimle kendimi gryorum. Dnmeye balamam gerekiyor... hibir eyi grmeyeceimi, hibir eyi iitmeyeceimi ve dnyann tekiler iin srp gideceini dnmeye balamam gerekiyor. nsan bunu dnmek iin yaratlmamtr Pablo. nan bana. Baz eyler bekleyerek uykusuz geirdiim btn bir gecede btn bunlara ulatm. Ama bu ayn ey deil. Arkadan saldracak bize. Pablo, biz de hazrlksz olacaz. -Kes sesini, dedim ona, istersen bir gnah karan papaz araym sana? Karlk vermedi. Peygamberlik taslamak, kiiliksiz bir sesle konuarak bana Pablo demek isteinde olduunu oktan fark etmitim: Bylesi bir eyi sevmiyordum, ama yle gzkyor ki btn rlandallar byledirler. Belli belirsiz bir sidik kokuyor gibime gelmiti. Aslnda Tom'a pek yaknlk duymuyordum ve her ne kadar birlikte de bulmuyordum. Baz adamlar vardr ki onlarla olan iliki farkldr, szgelii Ramon Gris'le. Ama Tom'la Juan arasnda kendimi yalnz hissediyordum: Zaten bylesi daha iime geliyordu. Ramon'la bir arada olaydm belki de yumuardm. Ama u anda korkun derecede katydm ve byle kalmak istiyordum. Bir eit dalgnlkla Tom, szckleri gevelemeye devam ediyordu. Kendini dnmekten alkoymak iin konutuu kesindi. Yal prostat hastalar gibi keskin sidik kokuyordu. Aslnda ben de onun gibi dnyordum; btn sylediklerini ben de syleyebilirdim: Bylesi lmek doal bir ey deildir. lm yolunu tuttuumdan bu yana hibir ey bana doal gelmiyordu, ne bu kmr yn, ne tahta sra, ne de Pedro'nun pis surat. Yalnzca Tom'la ayn eyleri dnmek houma gitmiyordu. Pekl biliyordum ki btn bir gece, hi olmazsa be dakika kadar baz eyleri ayn anda dnp duracaz, terleyeceiz ya da titreyeceiz. yle yandan baktm ona, bana ilk kez tuhaf gzkt; lmn yznde tayordu. Gururum yaralanmt; yirmi drt saatlik bir sre iinde Tom'un yanbanda yaamtm, onu dinlemitim, onunla konumutum, biliyordum ki hi ortak bir eyimiz yoktu. imdiyse ikiz kardeler kadar birbirimize benziyoruz, basit bir ey, nk birlikte geberip gideceiz. Tom bana bakmakszn elimi tuttu: -Pablo, kendi kendime soruyorum... nsanolunun yok olup gittii gerekten doru mu diye soruyorum. Elimi ektim,

35

-Ayaklarnn arasna bak, salak, dedim. Ayaklarnn arasnda kk bir su birikintisi vard ve pantolonundan damlalar dyordu. -Bu da ne? dedi korkuyla. -Altna iemisin, dedim. -Doru deil, dedi kzgnlkla. emem, bir ey yok. Belikal yaklamt. Gstermelik bir merakla sordu: -Hasta msnz? Tom karlk vermedi. Belikal hibir ey sylemeden birikintiye bakyordu. -Bu da nedir, anlamadm, dedi Tom, sert bir tavrla. Ama korkmuyorum. Size yemin ederim ki korkmuyorum. Belikal yant vermedi. Tom ayaa kalkt, gitti bir keye iedi. nn ilikleyerek geri geldi, oturdu, bir daha da azn amad. Belikal not alyordu. mz birden ona bakyorduk, nk canlyd. Bir canlnn hareketleri, bir canlnn kayglar vard. Yaayan insanlar nasl titrerse yle titriyordu bu mahzenin iinde. Kendi emri altnda ve iyi beslenmi bir bedeni vard. Biz tekiler, bedenimiz var m yok mu bir ey duymuyorduk. Ne olursa olsun hibir ey. Bacaklarmn arasn, pantolonumu yoklamak istedim, ama cesaret edemiyordum. Belikalya bakyordum. Bacaklarnn stnde yay gibi gergin, kaslarna hkmediyor ve yarn da dnebiliyordu. Biz, kanmz ekilmi glge, orada duruyorduk, ona bakyorduk ve vampirler gibi hayatn emiyorduk. Sonunda kk Juan'a yaklat. ocuun ensesine dokunmak istemesi meslek akndan myd, yoksa bir acma isteine boyun emesinden mi? Acmak sz konusuysa btn bir gecede bir tek kere oldu bu. Kk Juan'n ban ve boynunu okad. Ufaklk kendini brakverdi, gzlerini ondan ayrmyordu, sonra birden adamn elini yakalad, garip garip bakt. Belikalnn elini iki eli arasnda tutuyordu ve ellerin hi de ho bir grn yoktu. Bu tombul ve krmz eli, kl rengi iki mengene skyordu. Bireylerin olacandan kukulanyordum. Tom da ayn durumda olmalyd. Ama Belikal bir eyin, farknda deildi, babacan bir tavrla glmsyordu. Bir sre sonra ufaklk, krmz iri eli azna gtrd ve srmak istedi. Belikal can havliyle elini kurtard ve sendeleyerek duvara kadar gitti. Bir saniye bize korkuyla bakt, bizim kendisine benzer adamlar olmadmz birden anlam olmalyd. Glmeye baladm. Gardiyanlardan biri yerinden srad. teki uyumutu; gzleri ak ve bembeyazd. Kendimi hem yorgun, hem de ar cokulu hissediyordum. Sabaha kar bamza gelecek olan, lm dnmek istemiyordum. Bunun hibir anlam yoktu, ya kelimeler ya da boluktan baka bir ey deildi karlatm. Baka bir ey dnmeye kalktmda, zerime evrilmi tfek namlularn gryordum. Belki yirmi kereden fazla idam ediliimi yaadm. Bir keresinde sahiden oldu sandm; bir dakika dalp uyumu olmalym. Beni duvara doru gtryorlard, debelenip duruyordum ve beni balamalarn istiyordum. Srayarak uyandm ve Beliklya baktm. Uykumda barm olmaktan korkuyordum. Ama o byn buruyordu, bir eyin farknda deildi. steseydim bir an uyurdum sanyorum. Krk sekiz saattir uyumamtm, canma tak etmiti. Ama hayattan iki saat kaybetmek istemiyordum. afak atarken gelip beni uyandracaklard, uyku sersemi arkalarndan gidecektim ve gk demeden gidecektim. Bylesini istemiyordum. Bir hayvan gibi lmek istemiyordum. Anlamak istiyordum. stelik kbus grmekten de korkuyordum. Ayaa kalktm, bir utan bir uca yrdm, kafamdaki dnceleri deitirmek iin gemi hayatm dnmeye baladm. Blk prk bir yn n kafama yld. yileri

36

de vard, ktleri de. Ya da ben nceden bunlar byle adlandryordum. Yzler ve ykler vard. Yortu enlikleri srasnda Valensiya'da boynuz yemi bir matador yamann yz, amcalarmdan birinin yz, Ramon Gris'nin yz gzmn nnde yeniden canland. Bamdan geenleri hatrladm: 1926'da nasl ay isiz gsz kaldm, nasl alktan geberdiimi, Granada'da bir sra zerinde geirdiim geceyi hatrladm: gndr zma bir lokma koymamtm, kudurmutum, geberip gitmek istemiyordum. Bu beni gldrd. Mutluluk peinde, kadnlarn peinde, zgrln peinde komutum, hem de nasl. Niyeydi btn bunlar? spanya'y kurtarmak istemitim. Piy Margall'a hayrandm. Anarist harekete katlmtm. Toplantlarda konumutum. Her eyi ciddiye alyordum; sanki lmszmm gibi. Bu anda btn hayatm nme seriliymi gibi bir izlenim uyand iimde ve dndm: Kutsal bir kuruntuymu demek ki. Madem ki sona erecek, hibir eye demezmi. Kzlarla nasl dalga geebildiimi, nasl gezip tozabildiimi sordum kendime. Byle leceimi bilseydim tek parmam bile oynatmazdm. Hayatm nmdeydi, kapal, sakl, bir anta gibi. Gelgelelim iinde olanlar daha bitmemiti. Bir an hayatm yarglamaya kalktm. Kendi kendime gzel bir hayatt demek isterdim. Ama bir yargya varamyordu insan, bu bir taslakt. Zamanm lmszlk iin uramakla geirmiim, bir ey anlamamm. Hibir eyden hayflanmyordum. Hayflanabileceim bir yn ey vard, manzanilla'nn tad, Cadiz yaknlarnda kk bir koyda yazn denize giriim gibi. Ama lm hepsini berbat etmiti. Belikalnn gzel bir fikri vard: birden, -Dostlarm, dedi, askeri ynetimin izin verecei biimde, sizden sevdiklerinize bir iki sz ya da bir hatra gtrebilirim. Tom, grledi: -Benim kimsem yok! Hibir yant vermedim. Tom bir an durdu, sonra bana dnp merakla, -Concha'ya syleyecek bir eyin yok mu? dedi. -Hayr. Bu iei burnunda srdalktan tiksiniyordum. Benim yanlgmd. Geen gece Concha'dan sz etmitim, kendimi tutmalydm. Bir yldan beri bu kadnla birlikteydim. Daha dn gece, onu be dakika grebilmek iin bir baltada kolumu kesip atabilirdim. te bu yzden konutum, benden daha gl bir eydi. imdiyse onu grmek gelmiyordu iimden, ona syleyecek szm yoktu artk. Onu kollarma alp skmak da istemiyordum. Bedenimden rkmtm, nk kl rengine dnmt ve terliyordu. Onunkinden de korkmayacamdan emin deildim. Concha lmm renince alayacakt. Aylarca iinden yaamak istei gelmeyecekti. Ama lecek olan bendim. Tatl gzel gzlerini dndm. Bana bakt zaman ondan bana bireyler geerdi. Bunun bittiini dndm. imdi bana baksayd bak gzlerinde kalr, bana kadar ulamazd. Yalnzdm. Tom da yalnzd, ama ayn biimde deil. Ata biner gibi oturmutu, dudaklarnda bir eit glmsemeyle tahta sraya bakyordu; akn bir hali vard. Elini uzatt, saknarak tahtaya dokundu, sanki bireyleri krmaktan korkuyor gibiydi, sonra birden elini ekti ve titredi. Ben Tom olsaydm sraya dokunmakla oyalanmazdm. Bu da bir rlanda gldrsyd. Ama ben de eyalarda garip bir hava bulunduunu teslim ediyordum. Fazlasyla siliklemilerdi, her zamankinden daha az youndular. lme gittiimi duymam iin sraya, lmbaya, toz ynna bakmam yetip artyordu bile. Elbette lmm ak seik dnemiyordum. Ama onu her yerde gryordum, eyalarn stnde, kuytuya ekilmi ve birbirlerinden geliigzel uzaklam, tpk bir lnn baucunda alak sesle konuanlar gibi, bir biimde. Srann stnde gidip dokunduu Tom'un kendi lmyd.

37

inde yaadm durumda elimi kolumu sallayarak evime gidebileceimi, hayatmn balandn syleselerdi, buz gibi ederdi bu beni. nsan lmsz olma haylini yitirince birka saat ya da birka yl beklemek ayn ey. Bir eye aldrmyordum, bir anlamda sakindim. Ama bu korkun bir sakinlikti; bedenimin yznden. Bedenim. Onun gzleriyle gryordum, onu kulaklaryla iitiyordum, ama bu artk ben deildim. Tek bana titriyor, tek bana terliyordu. Ben onu tanmyordum artk. Ne olduunu anlamak iin ona dokunmalydm, ona bakmalydm, bir bakasnn bedeni mi deil mi diye. Vakit vakit onu hissediyordum yine, burunst inie geen bir uaktaym gibi kaymalar ya da yreimin arptn hissediyordum. Ama bu bana yeterli gelmiyordu, bedenimden gelen her eyde kirli karanlk bir hava vard. ou zaman susuyordu, sessiz sedasz oluyordu ve bir eit arlktan, bana aykr iren bir varlktan baka bir ey hissetmiyordum. Kocaman bir kemirici bcee balanmm gibime geliyordu. Bir an pantolonumu yokladm ve slak olduunu hissettim. Terden mi yoksak sidikten mi slandn bilmiyordum. Ama nlem almak iin gittim kmr ynnn stne iedim. Belikal, saatini kard bakt. -Saat buuk, dedi. Salak herif! lle de bunu demeliydi sanki. Tom havaya srad. Zamann akp gittiinin farknda bile deildik daha. Gece bizi karanlk ve ekilsiz bir yn gibi saryordu. Gecenin baladn hatrlamyordum bile. Kk Juan barmaya balad. Ellerini eip bkyor, yalvaryordu: -lmek istemiyorum, lmek istemiyorum! Kollarn havaya kaldrarak btn mahzen boyunca kotu, sonra ot minderlerden birine yld ve hkrd. Tom donuk gzlerle ona bakyordu ve artk onu avutmak iinden gelmiyordu. Aslnda bu ac ekme deildi. Ufaklk, bizden daha ok grlt ediyordu, ama daha az iin farkndayd. Hastalna atele kar koyarak kendini savunan hasta gibiydi. Ate de olmasa durum daha da ktdr. Alyordu. Kendi kendine acdn gryordum aka. lm dnmyordu. Bir saniye, yalnzca bir saniyecik ben de kendime alamay dndm, kendime acyarak alamay. Ama tam tersi oldu, ufakla yle bir gz attm, sarslan zayf omuzlarn grdm ve kendimi insanlk d buldum. Ben ne bakalarna acyabilirdim, ne kendime. Kendi kendime Drste lmek istiyorum, dedim. Tom kalkmt, yuvarlak deliin tam altna gitti ve gnn gzlemeye koyuldu. Benimse aklm bir eye gelip taklmt: drste lmek istiyordum ve bundan baka bir ey dnmyordum. Ama her eyin stnde, doktorun bize saati sylediinden bu yana, zamann kayp gittiini, damla damla aktn hissediyordum. Tom'un sesini duyduumda hava hl karanlkt. -Duyuyor musun? -Evet. Herifler avluda yryorlard. -imizi bitirmeye mi geldiler yoksa? Karanlkta ate edemezler ki! Bir sre sonra hibir ey duymadk. Tom'a,

38

-te gn dodu, dedim. Pedro esneyerek ayaa kalkt, gidip lmbay sndrd. Arkadana, -Amma ayaz, dedi. Mahzen kl rengi olmutu. Uzaklardan tfek sesleri iittik. -Balyor, dedim Tom'a. Yapsalar yapsalar bu ii arkadaki avluda yaparlar. Tom doktordan bir sigara istedi. Ben istemedim; canm ne sigara istiyordu ne de iki. Bu andan sonra srekli ate edip durdular. -Anlyor musun? dedi Tom. Bireyler eklemek istiyordu, ama susuyordu, kapya bakyordu. Kap ald, drt askerle bir temen ieri girdi. Tom sigarasn drverdi. -Steibock kim? Tom karlk vermedi. Onu gsteren Pedro oldu. -Juan Mirbal kim? -u ot minderin stndeki. -Ayaa kalkn, dedi temen. Juan kmldamad. ki asker koltuk altlarndan tuttuklar gibi onu kaldrdlar. Ama brakr brakmaz ylverdi. Askerler duraksadlar. -Kendini kt hisseden ilk mahkm deil bu, dedi temen. Siz ikiniz aln gtrn onu, orada n'aparlarsa yapsnlar. Tom'a dnd: -Haydi, yryn. Tom iki askerin arasnda kt. teki iki asker ardlarndan gidiyorlard, k koltuklarndan ve dizlerinden tutmular gtryorlard. Baylmamt, gzleri iri iri almt ve yanaklarndan yalar akyordu. Ben de kmak isteyince temen beni durdurdu: -Siz bbieta msnz? -Evet. -imdilik burada bekleyin. Birazdan gelip sizi alacaklar. ktlar. Belikal ve iki gardiyan da kt, ben yalnz kaldm. Bama ne geleceini bilmiyordum, ama hemen iimi bitirseler benim iin iyi olurdu. Hemen hemen dzenli aralklarla salvolar iitiyordum, her biriyle titriyordum. Ulumak ve salarm yolmak istiyordum. Ama dilerimi skyor, ellerimi ceplerime daldryordum; nk drst kalmak istiyordum. Bir saat sonra beni almaya geldiler ve birinci kata, scaklnn bana boucu geldii, sigara kokan bir odaya gtrdler. Orada, dizlerinin stnde ktlar olan, koltuklara oturmu sigara ien iki subay vard. -Senin adn bbieta m?

39

-Evet. -Ramon Gris nerede? -Bilmiyorum. Beni sorguya eken, ksa boylu, tknaz biriydi. Kelebek gzlklerinin ardnda kat bakl gzleri vard. -Yakla, dedi. Yaklatm. Ayaa kalkt, yzme, beni yerin dibine sokmak istercesine bakarak kollarmdan yakalad. Ayn zamanda btn gcyle pazularm skyordu. Bu bana ac ektirmek iin deildi, bu byk bir oyundu, bana szn geirmeye abalyordu. Pis soluunu suratma flemekten de geri kalmyordu. Byle bir sre kaldk, bu bana glmek istei veriyordu. lme giden adam yldrmak iin daha da fazladan bireyler yapmak gerekirdi. Bu ie yaramyordu. iddetle beni itti ve yine oturdu. -Onun hayatna karlk senin hayatn. Onun nerede olduunu bize sylersen hayatn kurtarrz. Krbal, izmeli bu iki adam yine de bir gn lecektiler. Benden biraz daha sonra, ama ok sonra deil. Ellerindeki kt paralarnda ad aryorlard, baka insanlar hapsetmek ve aalamak iin onlarn pelerinden kouyorlard. spanya'nn gelecei konusunda ve baka konularda grleri vard. Onlarn kk abalar bana kaba, gln geliyordu. Kendimi onlarn yerine koyamyordum artk, bana deliymi gibi geliyorlard. Tknaz hep bana bakyordu, krbacyla izmelerine vuruyordu. Btn hareketleri ona canl ve yrtc bir hayvan grn vermek iin hesapl kitaplyd. -Evet? Anlald m? -Gris'in nerede olduunu bilmiyorum, dedim. Sanrm Madrid'teydi. teki subay solgun elini yle bir kaldrd. Bu yle bir hareket bile hesaplyd. Btn kk oyunlarn gryordum ve byle elenmek isteyen insanlarn bulunmas beni artyordu. Yavaa, -Dnmek iin on be dakikanz var, dedi. Aln bunu amarhaneye gtrn, on be dakika sonra geri getirin. nkr etmekte direnirse hemen kuruna dizilecek. Ne yaptklarn biliyorlard: Geceyi beklemekle geirmitim. Ondan sonra, Tom ve Juan kuruna dizilirken beni bir saat daha mahzende bekletmilerdi, imdi de gtrp beni amarhaneye kapatyorlard. Yapacaklar eyi geceden hazrlam olmalydlar. Zamanla sinirlerin harap olacan sylyor ve benim de byle olacam umut ediyorlard. Aldanyorlard. amarhanede arkalksz bir iskemleye oturdum, nk kendimi pek bitkin hissediyordum. Dnmeye koyuldum. Ama onlarn nerisini deil elbette. Gris'in nerede olduunu biliyordum dorusu: Yeenlerinin yannda gizleniyordu, ehirden drt kilometre uzaktayd. Gizlendii yeri ak etmeyeceimi de biliyordum, ikence yapmazlarsa. (kenceyi dnr gibi bir halleri de yoktu zaten.) Btn bunlr pek dzgn, anlalrd ve beni zerre kadar ilgilendirmiyordu. Yalnzca davranmn nedenlerini anlamak istemitim. Gris'i ele vermektense gebermeyi ye tutuyordum. Niin? Artk Ramon Gris'i sevmiyordum. Ona olan dostluum Concha'ya olan akmla, yaamak tutkumla birlikte gn domadan az nce lp gitmiti. Kukusuz ona hep deer veriyordum, yiit bir adamd. Ama onun yerine lmeyi kabul ediimin nedeni bu deildi; hayat benimkinden daha deerli deildi. Hibir

40

hayatn deeri yoktu. Tutup bir adam duvara dayyorlar, sonra da geberip gidene kadar stne ate ediyorlard. ster bu adam ben olaym, ister Gris olsun, ister bir bakas, hep aynyd. spanya sz konusu olunca, Gris'nin benden daha ie yarar bir insan olduunu biliyordum, ama spanya ve kargaa vz geliyordu bana. Artk hibir eyin nemi yoktu. Gelgelelim ben buradaydm. Gris'i ele vererek de postu kurtarabilirdim ve bunu yapmay reddediyordum, hatta bunu gln bile buluyordum; bu inattand. Dik ballk etmek gerek! diye dnyordum. ime tuhaf bir sevin doluyordu. Gelip beni aldlar, iki subayn yanna gtrdler: Ayaklarmzn dibinden bir fare geti ve dalgaya aldm ii. Falanjistlerden birine dndm ve: -Fareyi grdnz m? dedim. Yant vermedi. Karamsard, ciddi olmaya abalyordu. imden glmek geliyordu benimse, ama kendimi tutuyordum, nk bir baladm m kendimi tutamayacamdan korkuyordum. Falanjist, byklyd. Ona yeniden: -Byklarn kesmelisin ahbap, dedim. Yaarken yzn kllarn sarmas bana tuhaf geliyordu. Geliigzel bir tekme savurdu bana ve sustum. -Ee, dedi tknaz subay, dndn m? ok ender grlen cinsten bceklere bakar gibi merakla baktm onlara. -Nerede olduunu biliyorum, dedim. Mezarlkta gizleniyor. Ya bir mezar ukurunda, ya da mezarclarn kulbesinde. Bu onlara bir oyun oynamak iindi. Onlarn ayaa kalktklarn, fiekliklerini kuandklarn ve tell bir tavrla emirler verdiklerini grmek istiyordum. Ayaa frladlar. -Haydi gidelim. Moles, git Temen Lopez'den on be adam iste. Sen; dedi tknaz olan, sana gelince doruyu sylyorsan szm yok; bizi uyutuyorsan bu sana pahalya mal olacak. Bara ara gittiler ve ben falanjistlerin gzetimi altnda sakin sakin bekledim. Zaman zaman kendi kendime glmsyordum, nk neler yaptklarn dnyordum. Kendimi sersemlemi ve ktcl hissediyordum. Onlar mezar talarn kaldrrken, bir bir lhit kaplarn aarken gzmn nne getiriyordum. Sanki bir bakasymm gibi durumu gzmde canlandryordum. Kahramanlk yapmay aklna koymu u mahkm, byklaryla u heybetli falanjistler ve mezarlarn arasnda koup duran u niformal adamlar: Bu dayanlmaz bir glnlkt. Yarm saat sonra ufak tefek tknaz olan tekbana kageldi. Beni kuruna dizme emri vereceini dndm. tekiler mezarlkta kalm olmalydlar. Subay bana bakt. Pek yle bozum olmu bir hali yoktu. -tekilerle birlikte bunu da byk avluya gtrn, dedi. Asker harekttan sonra, grevli mahkeme kaderini tayin edecek. Anlamamtm. -Yani beni... Beni kuruna dizmeyecek misiniz? diye sordum.

41

-imdi deil herhalde. Sonra. Artk iin orasn bilmem. Hi, ama hi anlamyordum. -Ama niin? dedim. Yant vermeden omuzlarn silkti ve askerler beni alp gtrdler. Byk avluda kadnlarla, ocuklarla, yallarla yz kadar tutuklu vard. Ortadaki yeilliin evresinde dnmeye koyuldum, akndm. leyin, bizi yemekhanede doyurdular. ki herif beni sorguya ekti. Onlar tanyor olmalydm, ama yant vermedim. Nerede olduumu da bilmiyordum artk. Akama doru on kadar yeni tutukluyu avluya getirdiler. Frnc Garcia'y tandm. Bana: -e bak! Seni hayatta bulacam dnmyordum, dedi. -Beni lme mahkm etmilerdi, dedim, sonra da fikirlerini deitirdiler. Nedendir bilmiyorum. -Beni saat ikide tutukladlar, dedi Garcia. -Niin? Garcia siyasetle ugramyordu. -Bilmiyorum, dedi. Kendileri gibi dnmeyen herkesi tutukladlar. Sesini alaltt. -Gris'yi de hakladlar. Titremeye baladm. -Ne zaman? -Bu sabah. Aptallk etmi. Sal gn yeeninden ayrlm, nk bireyler renmiler. Onu gizleyecek adam yok deilmi, ama o kimseye yk olmak istemiyormu. bbieta'larda gizlenecektim, ama onlar yakalannca gidip mezarla gizleneceim, demi. -Mezarla m? -Evet. Aptallk ite. Tabii bu sabah oradan getiler, olan oldu. Mezarclarn kulbesinde buldular onu. Ate ettiler, iini bitirdiler. -Mezarlkta! Her ey dnmeye balad ve topraa kverdim: yle bir glyordum ki, gzmden yalar geliyordu. OSCAR WILDE

CANDAN DOST

Bir sabah yal Su Faresi ban deliinden kard. Prl prl boncuk gibi gzleri, dimdik kuruni byklar vard, kuyruu da upuzun kara bir lastik paras gibiydi. Kck rdekler havuzda yzyor, tpk sar kanaryalara benziyorlard. Kpkrmz bacakl, duru beyaz anneleri onlara suyun zerinde nasl tepetaklak durulacan retiyordu.

42

"Tepetaklak duramadka hibir zaman yksek bir toplumda bulunamazsnz," deyip duruyor, ikide bir de bunun nasl yaplacan gsteriyordu. Ama kk rdekler annelerine hi aldrmyorlard. yle kktler ki, toplum iinde bulunmann ne gibi yararlar olacan anlayamyorlard. Yal Su Faresi, "Ne dikbal ocuklar, dorusu boulmay hak ediyorlar," diye bard. Anne rdek, "Hi de deil! Herkes acemilik eker. Anneler babalar da pek sabrl olamyor," diye yant verdi. Su Faresi, "O, analk babalk duygusundan hi haberim yok," dedi, "Ben aile adam deilim, imdiye dek hi evlenmedim, dorusu niyetim de yok. Ak kendine gre iyi bir ey, ama dostluk daha da iyi. Gerekten yer yznde candan bir dostluktan daha soylu ve az grlr hibir ey bilmiyorum." Orackta bir st aacndan btn konuulanlar dinleyip duran yemyeil bir Ketenkuu, "Ya candan bir dostun grevleri konusunda dnceniz nedir, ltfen syler misiniz?" diye sordu. rdek de, "Evet, benim de renmek istediim ite bu" diye havuzun br ucuna kadar yzp ocuklarna iyi bir rnek verebilmek zere tepe aa durdu. Su Faresi, "Ne budalaca bir soru!" diye bard, "Candan dostumun elbette benim iin cann bile verebilmesini beklerim." Kk ku gm srgnn stnde sallana sallana minimini kanatlarn rparak "Buna karlk ya siz ne yaparsnz?" dedi. Su Faresi, "Anlamyorum" diye yant verdi. Ketenkuu, "Size bu konuda bir masal syleyeyim," dedi. Su Faresi, "Masal benim hakkmda m?" diye sordu, "yleyse dinlerim; nk uydurma eylerden pek holanrm." Ketenkuu, "Size uyarlanabilir," diye aa doru uup suyun kysna kondu ve Candan Dost'un yksn anlatt. "Evvel zaman iinde," dedi, "Hans adnda bir ocuk varm." Su Faresi, "Sayda srada bir ey miymi bari?" diye sordu. Ketenkuu, "Yok," dedi, "Hi de sayda srada filan deilmi; temiz yreiyle iyi huylu insanlara zg yusyuvarlak, tuhaf yznden baka farkl bir eyi yokmu. Kk bir ky evinde tek bana oturur, her gn bahesinde alrm. Btn lkede, onunki gibi gzel bahe yokmu. Hsnyusuflar, ebboylar, obankeseleri, Katmerli Dn iekleri orda yetiirmi. Mor amglleri, Sargller, Leylaklar, altn sars Zara Lleleri, idemler, mor, beyaz Menekeler orda bulunurmu, Hasekikpesi, Hanmgmlei, Tere, Mercankk, Fesleen, uha iei, Tuaahi Zamba, Altntop iei, Katmerli Karanfil, aydan aya her zaman seyredilecek gzel eyler, koklanacak gzel kokularn bulunmas iin, zamanlar geldike birbiri arkasndan orada aar, orada alrm. Kk Hans'in (*) birok dostu varm, ama en candan dostu Deirmenci Koca Hugh'ymu (sylenii: Hiyu). Evet, zengin Deirmenci Hans'in yle candan dostuymu ki, duvardan uzanp koca bir demet iek ya da bir tutam yeillik koparmadan, ya da yemi mevsimiyse ceplerini eriklerle, kirazlarla doldurmadan gemezmi. Deirmenci, 'Gerek dostlarn hi ayrs gayrs olmamal,' der, Hans de ban sallayp glmser, bu denli yksek dnceli bir dostu olduu iin vnrm. Kimileyin komular hakl olarak, zengin Deirmenci'nin deirmeninde yz uval birikmi unu, alt tane salam inei, bir koca sr yn koyunu olduu halde nasl olup da kk Hans'e karlk olarak hibir ey vermeyiine aarlarm; ama Hans byle eylerle kafasn yormaz; hibir ey ona Deirmenci'nin gerek dostluun zveriye dayand konusunda syledii btn bu duyulmam eyleri dinlemekten daha fazla zevk vermezmi. te kk Hans bahesinde bylece alp durmu. Ilkyazda, yazn, gzn pek keyifli olurmu; ama k gelip de arya gtrecek yemii, iei kalmaynca soukla alktan epey sknt eker, ou akamlar birka tane armut kurusu ya da etin cevizden baka yiyecek bir ey bulamadan yatmak zorunda kalrm. Sonra Deirmenci hi kendisini grmeye gelmedii iin son derece yalnzlk ekermi. Deirmenci, karsna, 'Kar srdke benim kk Hans'e gitmemin hi yarar yok,' dermi, 'nk insanlar skntdayken kendi hallerine braklmal, konuklarla zlmemeli. te benim dostluk anlaym bu; doallkla bunda haklym da. lkyaza dein bekler, o zaman kendisini ziyaret ederim, o da bana koca bir sepet dolusu meneke gl vermek olanan bulur; bu onu yle honut eder ki.' Kars da bol am atei karsndaki kocaman koltuundan, 'Bakalarn nasl da ok, ama nasl da ok dnyorsunuz, sizin dostluk konusunda sylediiniz szleriniz en byk ikram. Vallahi Rahip Efendi bile katl konakta oturup kk parmana da altn yzk takt halde, sizin gibi gzel sz bulup syleyemez,' dermi. Deirmenci'nin en kk olu, 'Ama kk Hans' buraya aramaz mydk? Zavall Hans skntdaysa "poridge"imin (*) yarsn ona verir, beyaz tavanlarm gsterirdim!' diyecek olmu. Deirmenci, 'Ne sersem ocuksun!' diye barm, 'Seni okula gndermenin yararn bir trl anlayamyorum; hibir ey rendiin yok. Kk Hans buraya gelip scack ateimizi, tatl yemeimizi, koskoca f dolusu arabmz grse kskanr; kskanlk da pek korkun bir eydir; insann ahlakn bozar. Elbette kk Hans'in ahlaknn bozulmasna raz olamam. Ben onun en iyi dostuyum, hep ona gzkulak olur, hibir bakmdan ktle kaplmamasna dikkat ederim. Sonra Hans buraya gelse, belki benden biraz dn un isteyiverir, ben de veremem. Un baka, dostluk baka; bu iki eyi birbiriyle kartrmamal. Ya, bu szcklerin yazmlar da ayr, anlamlar da. Bunu herkes bilir.'

43

Deirmenci'nin kars, kendisi iin koca bir barda az aza scak birayla doldurarak 'Ne gzel sylyorsunuz; bam sanki arlat. Tpk kilisedeymiim gibi,' demi. Deirmenci, 'nsanlar arasnda iyi davranan pek oktur ama iyi sz syleyen az. Bu da sz sylemenin daha g bir ey olduunu gsterir. Hem ayn zamanda ince bir itir bu,' diye yant vermi ve masann br yannda utancndan kpkrmz kesilip ban nne emi, gzyalarn aynn iine aktmaya balayan kk oluna dik dik bakm. Bununla birlikte, ocuk o kadar kkm ki onu ho grmelisiniz." Su Faresi, "yknn sonu bu mu?" dedi. Ketenkuu, "Deil elbet," diye yant verdi, "Bu daha balangc." Su Faresi, "yleyse siz amzdan ok geri kalmsnz. Bugnlerde her ykc masaln sonundan balyor, sonra balangc geliyor ve ortasnda bitiyor. Yeni anlatm yntemi, bu. Geen gn bunu genten biriyle havuzun evresinde dolaan bir eletirmenden iittim. Bu konudan uzun uzadya sz etti, kesinlikle haklyd derim; nk mavi gzl, sasz plak kafas vard. Sonra, gen ne zaman bir dncesini sylese, "Puh!" diye yant veriyordu. Ama anlatn bakalm u yky. Deirmenci pek houma gitti. Benim de trl trl gzel duygularm vardr. Bu nedenle aramzda derin bir yaknlk var." Ketenkuu kimileyin bir ayann, kimileyin teki ayann stnde srayarak anlatmay srdrm: "K bitip meneke glleri solgun sar yldzlarn amaya balar balamaz, Deirmenci gidip kk Hans'i grmek istediini sylemi. Kars, 'Ya, ne kadar iyi yreiniz var. Hep bakalarn dnyorsunuz. iekler iin u byk sepeti de alverseniz,' demi. Deirmenci deirmenin kanatlarn salam demir bir zincirle birbirine balayp kolunda sepetle yokutan aa inmi, 'Hayrl sabahlar olsun kk Hans,' demi. Kk Hans bel kreine dayanp az kulaklarna vararak yant vermi: 'Hayrl sabahlar olsun.' Deirmenci, 'E, kn ne yaptnz bakalm?' diye sormu. Hans, 'Bunu sormanz ne byk incelik; dorusu byk iyilik,' diye haykrm, 'Vallahi k pek skntl geirdim, ama artk lkyaz geldi, ben de honutum, ieklerimin hepsi de pek iyi.' Deirmenci, 'Kn bir dziye sizi konuur, ne durumda olduunu merak ederdik Hans,' demi. Hans: 'Ne byk incelik; ben de artk beni unuttunuz diye sanki korkuyordum.' Deirmenci: 'Dorusu atm size Hans. Gerek dost asla unutmaz. te olaanstlk burada, ama korkarm siz yaamn iirini anlamyorsunuz. Sizin meneke glleri de gitgide ne kadar gzelleiyor?' Hans: 'Ya, elbette gzel; hem byle bol olmas da benim iin byk bir talih dorusu. arya gtrp Belediye Bakan'nn kzna satacam; parasyla da el arabam geri alacam.' 'El araban geri mi alacaksn? Yoksa sattn m onu? Ne budalaca bir i.' Hans, 'E, ne yapaym? Satmak zorunda kaldm,' demi, 'Gryorsunuz, k benim iin pek kt zamand. Dorusu ekmek almaya param yoktu. Ben de ilkin yabanlk ceketimin gm dmelerini sattm, sonra gm ksteimi, ondan sonra byk ubuumu, en sonunda da el arabam sattm. Ama artk onlarn hepsini geri alacam.' Deirmenci, 'Hans, sana benim el arabam veririm,' demi, 'Dorusu pek o denli yeni deil; bir yan kopmu, tekerlek parmaklarnda da bir bozukluk var; ama gene de sana veririm. Biliyorum, bu benim iin byk bir zveri. Ondan ayrldm iin birok kimse beni adamakll aptal sanacaklar, ama ben bakalarna benzemem; cmertlik dostluun zdr derim. Hem sonra, kendim iin yeni bir el arabam daha var. Evet, gnln rahat olabilir. Sana el arabam veririm.' 'Bu dorusu byk bir zveri...' diye Hansciin tuhaf, yuvarlack yz batan baa neeyle parlam, 'Ben onu kolay onarrm, evde bir yaprak tahtam var.' Deirmenci: 'Bir yaprak tahta m? Ya! Benim ambarn dam iin tam aradm ey. Koskoca bir delii var, kapatamazsam btn zahire slanacak. Talihim varm ki bunu syledin! Ne tuhaf, bir iyilik baka bir iyilii douruyor. Ben sana el arabam verdim, imdi de sen bana tahtan vereceksin. Elbette el arabas tahta parasndan ok daha deerlidir; ama gerek dostluk byle eylere nem vermez. Hadi unu getiriver de hemen bugn ambarda ie koyulaym.' Kk Hans, 'Elbette,' diye koa koa sundurmann altna girmi, tahtay ekip karm. Deirmenci bakp, 'Pek byk bir tahta deilmi, korkarm ambarmn damn onardktan sonra, arabaya eklemek iin sana hibir ey kalmayacak,' demi, 'Ancak, bu benim suum deil, imdi sana el arabam verdim; elbette sen de buna karlk biraz iek verirsin. te sepet, kuzum azna dek dolduruver.' Hans, keyfi kaarak sormu: 'Azna dek mi?' nk sepet dorusu pek bykm. Doldursa pazara kacak hibir iek kalmayacan anlam. Gm dmelerini geri almak iin de ii iine smyormu. Deirmenci: 'E, dorusu, ben sana el arabam verdiime gre, sanrm birka iek istemek pek ok saylmaz; belki yanlyorum; ama dostluk, gerek dostluk, ne olursa olsun kendini dnmekten ok uzaktr.' Hans, 'Sevgili dostum, en iyi dostum! Bahemdeki btn iekler sizin olsun; ne zaman olsa, gm dmelerimden nce sizin gzel dncelerinize kavumak isterim,' diye koa koa btn o gzel meneke gllerini koparp Deirmenci'nin sepetini doldurmu.

44

Deirmenci, 'Hoakal kk Hans,' diyerek omuzunda tahta, kolunda sepet, yokutan kmaya koyulmu. Kk Hans de, 'Gle gle' deyip keyifli keyifli topra bellemeye balam; el arabas nedeniyle yle honutmu ki. Ertesi gn birka hanmelini sayvandaki ivilere tuttururken Deirmenci'nin sesini duymu; yoldan onu aryormu; hemen merdivenden atlam, aa koup duvarn zerinden bakm. Deirmenci srtnda koca bir uval unla ordaym. 'Hansciim, zahmet olmazsa u un uvaln benim hatrm iin pazara kadar gtrr msn?' demi. Hans, 'Vah vah! Valla bugn iim ok. Btn sarmaklarm duvara ivilemem, btn ieklerimi sulamam, btn ayrlar toplamam gerek,' demi. Deirmenci, 'E, dorusu benim sana el arabam vereceimi dnnce...' demi, '..geri evirmek hi de dosta bir davran olmaz.' Kk Hans, 'Ooo, byle sylemeyin. Dnya bir araya gelse ben dostlua aykr bir davranta bulunmam,' diye seslenip koa koa kasketini almaya gitmi. Sonra srtnda koca uvalla ezile ezile yola dm. Hava ok scak, yol da pek tozluymu, Hans yle yorulmu ki, altnc mil tana varmadan oturup dinlenmek zorunda kalm. Ama yine de yreklilikle yola dzlp sonunda pazara varm. Biraz orada bekledikten sonra o bir uval unu pek iyi bir fiyatla satm, sonra hemen eve dnm; nk gecikirse yollarda hrszlara raslamaktan korkuyormu. Kk Hans yataa yatarken, kendi kendine, 'Gnm boa gitti, ama iyi ki Deirmenci'yi krmadm; en iyi dostum o, sonra el arabasn da bana verecek,' diye dnm. Ertesi sabah Deirmenci erkenden bir uval ununun parasn almaya gelmi, kk Hans yle yorgunmu ki hl yataktaym. Deirmenci, 'E vallahi,' demi, 'Pek tembelmisin. Dorusu el arabam vereceimi dnerek daha ok alacan sanyordum. Haylazlk gnahtr; dostlarmdan hibirin aylak ya da miskin olmasn, elbette istemem. Benim sana kar apak sz sylememe gcenmezsin ya! Elbette senin dostun olmasam bunu aklma bile getirmem. nsan, demek istediini olduu gibi sylemeyecek olduktan sonra dostluun ne yarar olur? Kim olsa parlak eyler syleyerek gze girip dalkavukluk etmeye abalar. Ama gerek dost, hep hoa gitmeyecek eyler syler ve zmekten ekinmez. Gerek bir dost da elbette bylesini yeler; nk, ancak o zaman iyilik ettiini anlar.' Kk Hans gzlerini uuturup gecelik takkesini bandan atarak, 'ok zldm,' demi, 'Ama yle yorgundum ki yatakta biraz yatp ten kular dinlemek istedim. Bilir misiniz? Kular dinledikten sonra, her zaman daha iyi alrm.' Deirmenci eliyle Hans'in srtna vurarak, 'Ya, buna ok honut oldum, nk giyinir giyinmez deirmene gelip hatrm iin, u benim ambarn damn onarver, diyecektim.' Zavall kk Hans gidip bahesinde almay yle zlyormu ki. Ancak, kendisine bu denli dostluk gsteren Deirmenci'yi de krmak istemiyormu. Utanp ekinen bir sesle, 'Bugn iim olduunu sylersem dostlua aykr bir ey yaptm kansna m varrsnz?' diyecek olmu. Deirmenci, 'E, dorusu el arabam sana vereceimi dnrsem, bu isteim hi de ok bir ey deil; ama geri evirirsen, elbet gidip onu kendim yaparm,' demi. Kk Hans 'O, hibir zaman...' diye yatandan atlam ve giyinip ambara gitmi. Btn gn gne batncaya kadar orada alm. Gne batarken de Deirmenci ne yaptn grmeye gelmi. Deirmenci en bir sesle, 'E, demek ki delii onardn ha, kk Hans?' diye seslenmi. Kk Hans merdivenden inerken, 'yice onarld,' diye yant vermi. Deirmenci, 'Ah, insann bakalar iin yapt i gibi zevkli hibir ey yoktur!' demi. Kk Hans oturup alnn silmi: 'Sizin szlerinizi dinlemek elbet byk bir talih; ama sanrm sizin bu gzel dnceleriniz gibi dnceler bana hi gelmeyecek?' Deirmenci, 'Yoo, gelir, sana da gelir,' demi, 'Yalnzca biraz daha zorlua katlanmal. u anda, dostluun ancak uygulamasn gryorsun, bir gn kuramn da elde edersin.' Kk Hans, 'Sahi mi sylyorsunuz?' diye sormu. Deirmenci, 'Hi kukusuz,' diye yant vermi; 'Ama, dam onardna gre, artk eve gidip rahat etsen daha iyi edersin, nk yarn da koyunlarm daa gtrvermeni isteyeceim.' Zavall kk Hans bu sze kar bir ey sylemekten ekinmi. Ertesi gn de Deirmenci koyunlarn erkenden ky evine dek getirmi, Hans de onlarla birlikte da yolunu tutmu. Oraya varp gelinceye dek btn gn gemi; geri dndnde de yle yorgun dm ki, daha koltuunda otururken uyuyakalm; ancak ertesi gn, gpegndz, ortalk aydnlkken uyanm. 'Bahede ne gzel vakit geireceim,' diyerek hemen ie koyulmu. Ama, hep bir ey kyor, bir trl ieklerine bakamyormu, nk dostu Deirmenci durmadan gelip, onu ya zaman alacak ilerin peinden gnderiyormu ya da deirmende kendisine yardma aryormu. Kk Hans, zaman zaman iekleri kendilerini unuttu sanacaklar diye zm zm zlyor, ama Deirmenci'nin en iyi dostu olduunu aklna getirip kendi kendisini avutuyormu; 'Sonra...' diyormu, '...kendi el arabasn bana verecek, bu da tam anlamyla bir

45

zveri.' te kk Hans, Deirmenci iin hep byle alp durmu. Deirmenci de dostluk konusunda her trl gzel szleri syler, Hans bunlar not defterine yazar, geceleri okurmu, okumuluu da pek iyiymi. Akamlarn birinde, Hans ateinin banda otururken kapdan grltl bir ses gelmi. Rzgr evin evresinde yle esiyor, yle dehetle grlyormu ki, bunu frtnann sesi sanm. kinci bir grlt daha duyulmu, arkasndan da ncs gelmi; bu, ncekilerin hepsinden okmu. Kendi kendisine, 'Zavall bir yolcu olacak...' diyerek kapya komu. Kapnn nnde, bir elinde fener, tekinde koca bir sopayla Deirmenci durup duruyormu. 'Hansciim', diye haykrm Deirmenci, 'Bam dertte. Kk olum merdivenden dp yaraland, ben de imdi doktora gidiyorum. Ama doktor uzakta, gece de yle kt ki, imdi aklma geliverdi, benim yerime sen gitsen, hani ok iyi olacak. Biliyorsun el arabam sana vereceim, buna karlk senin de bir ey yapman, sanrm doru olur.' Kk Hans, 'Olur,' demi, 'Sizin buraya dek gelmenizi ben iltifat sayarm. Hemen kyorum, ama bana fenerinizi vermelisiniz; gece pek karanlk, hendee debilirim.' Deirmenci, 'Vah vah, yazk, ok yazk, bu yeni fenerim, ona bir ey olursa dorusu ok zlrm,' diyerek feneri vermek istememi. Kk Hans, 'Pek iyi, zarar yok,' diyerek, byk krkl paltosuyla krmz scack baln indirmi, boynuna da bir atk sarp yola koyulmu. Ne mthi bir frtnaym. Gece yle karanlkm ki kk Hans hibir ey gremiyormu. Rzgr o denli iddetliymi ki, kendisini tutamyormu. Gene de ok yrekliymi. saate yakn yol gittikten sonra, doktorun evine varp kapy alm. Doktor ban yatak odasnn penceresinden uzatp, 'Kim o?' diye seslenmi. 'Kk Hans, doktor.' 'Ne istiyorsun, kk Hans?' 'Deirmenci'nin olu merdivenden dp bir yerini incitmi. Deirmenci hemen gelmenizi istiyor.' Doktor, 'Peki,' diye atn, byk izmelerini, bir de fenerini hazrlatp aa inmi. Kk Hans onun peinden de kalka yetimeye alrken, o atn Deirmenci'nin evi ynne srm. Ama, frtna glendike glenmi, yamur sellerle boanp tam. Kk Hans ne gittii yeri gryor, ne de ata yetiebiliyormu. Sonunda yolunu yitirip derin ukurlarla dolu pek tehlikeli krlara dm ve zavall Hanscik boulmu. Ertesi gn birka kei oban, koca bir su birikintisi iinde onun lsn bulup evine getirmi. Pek iyi tannm olduu iin, herkes kk Hans'in cenazesine gitmi. Deirmenci de yas tutanlarn banda geliyormu. 'En iyi dostu ben olduum iin, en iyi yere gemek benim hakkm,' diye srtnda uzun siyah bir pelerinle alayn nnde yryor, arada srada gzlerini byk bir cep mendiliyle siliyormu. Cenazeden sonra herkes handa rahat rahat oturup baharatl arap ier, tatl pasta yerken, demirci 'Kk Hans'in yeri, kukusuz doldurulamaz,' demi. Deirmenci, 'Hele benim iin... Ya, sanki el arabam ona vermi gibiydim. imdi onu ne yapmal bilmem. Evde bama bel oldu; yle eski ki, satacak olsam elime hibir ey gemez. Bundan sonra kimseye bir ey vermemeye dikkat edeceim. nsan cmertliin acsn ekiyor,' demi." Uzun bir aradan sonra Su Faresi, "Eee?" dedi. Ketenkuu, "Eeesi, yknn sonu, bu," diye yant verdi. Su Faresi, "Peki, Deirmenci'ye ne olmu ya?" diye sordu. Ketenkuu, "Artk orasn bilmiyorum. Hem umurumda da deil," yantn verdi. Su Faresi, "yleyse," dedi, 'Hi yle iten zlme benzemiyor." Ketenkuu, "Sanrm siz ykden pek bir sonu karamadnz," deyiverdi. Su Faresi, "Ne!" diye crlad. "Sonu, sonu..." "yknn bir sonucu mu var demek istiyorsun?" Ketenkuu: "Kesinlikle." Su Faresi pek fkeli bir tavrla, "Yoo, balamadan nce bunu bana sylemeliydin; syleseydin seni elbette dinlemez, tpk eletirmen gibi, 'Pf!' diye barrdm. Ama, imdi de syleyebilirim," diye sesinin st perdesinden, "Pf!" diye barp kuyruunu da aklatarak deliinden ieri girdi. Birka dakika sonra rdek badi badi gelerek, "Su Faresi'ni nasl buluyorsunuz?" diye sordu; "Birok iyi yan var; ama benim duygum bir ana duygusudur, yllanm bir bekara da acyp gzlerim yaarmadan bakamam." Ketenkuu, "Galiba ben de onu kzdrdm; konu yalnzca, bir sonu karlabilecek bir yk sylememdir," yantn verdi. rdek, "Bu her zaman iin tehlikeli bir eydir," dedi. Ben de rdee yerden ge dek hak veriyorum. RAY BRADBURY

46

ERTELENEN AK Yeilkentteki yaz okuluna Ann Taylorn retmen olarak atand haftayd. Gen kadn yirmi drdnden henz gn almt o yaz... Bob Spauldingsse byklar bile terlememi on drtlk bir delikanlyd. Aradan bunca yl getikten sonra bile herkes hatrlyor, Ann Tayloru. rencilerin sabah gelirken ona vermek iin kr iekleri topladklar, elmalar, portakallar getirdikleri, karatahtay prl prl etmek iin yartklar, corafya dersinin haritalarn asabilmek iin sa baa sille tokat dvtkleri bir kadnd. Batmak iin onun eve dnmesini beklerdi gne... Son glge oyunlarn onun yznde oynard. Temmuz scana yrek ferahlatan bir serinlik, k souuna insann iliklerini stan bir scaklk verirdi sanki... nsanlar ne zaman bir deiiklik isteseler, Ann Tayloru karlarnda bulurlard. Gittii, duyduu yerden ylesine farkllard ki, hemen gze batverirdi . steseniz de karamazdnz onu gzden... Bob Spauldingsse hazan yapraklar iin Fareli Kyn Kavalcsyd sanki. Yalnz olmak iin yaratlmt. Aa tepelerinde uuldayan rzgarn arasndan sesi gelir, bir kestane aacnn altnda dnyay yreinden dlam olarak saatlerce oturur, kitaplarnn stnde cirit atan karncalara aldrmadan kitabn okur, babaannesinin evinin terasnda tek bana bir satran tahtasyla oyaland ok olurdu. Deil, yatlaryla, kimseyle birlikte gremezdiniz onu... Okul odasnn kapsndan admn ilk att andan itibaren renciler ilgiyle izlemilerdi Ann Tayloru... Gen kadn karatahtaya ilerleyip adn yazdnda t kmam kl kprdatmamlard. Adm Ann Taylor demiti gen kadn, Yeni retmeninizim Gen kadnn cvl cvl hayat dolu sesi duyulduunda, okulun ats umu, prl prl yaz gnei ieriyi doldurmutu sanki... Aalara tnemek, cvl cvl koro halinde tmek iin kular sanki o an semilerdi... Bob Spaulding de kap almadan nce hazrlad balgam aznda tutmu, gezindirmi, Ann Taylor'u yarm saat dinledikten sonra ses karmamaya zen gstererek srsnn altna brakmt. Dersler bitip de btn teki renciler gittikten sonra elinde bir kova ve bezle gelmi, srasnn yanma km, kuru balgam silmeye koyulmutu. Krsde oturan Ann Taylor, biraz akn, basn kaldrp hayretle Bob'a bakmt. "Ne oluyor?" diye sormutu, bir yandan yoklama katlarn toplarken... "Yer biraz kirli de onu temizliyorum" demiti Bob, iine ara vermeden... "Biliyorum" demiti Ann Taylor. "Ama, bu ii yapacak odaclar var. Yapmak istediine emin misin?" Biraz tereddt geirmiti Bob, o zaman... Tedirgin bir ses tonuyla, "Herhalde sizden izin istemeliydim. Hata m ettim yoksa?" diye mrldanmt. "Haydi, bu seferlik izin vermi olalm" demiti Ann Taylor, yrekleri stan glmsemesiyle... Ondan sonra Bob Spaulding ate paras gibiydi. Frtna hzyla yerleri bitirdikten sonra kara tahtalar tamamlam, tebeirleri zenle yerlerine yerletirmi, tozlu silecekleri de pencerenin nnde temizlemiti. i bittikten sonra, "Senin adn Bob Spaulding deil mi ?" diye sormutu Ann Taylor... "Evet". "Yardmlarn iin teekkr ederim Bob". "Her gn size yardm edebilir miyim ?" "Bakalarna da frsat braksam daha iyi olmaz m ?"

47

"Bakalar nemli deil... Her gn bu ii ben yapmak isterim". "Ehh yleyse" demiti Ann Taylor, "Birka gn deneyelim seni... Bakalm becerebilecek misin". Yine de gitmemiti Bob... Kapnn yannda duraklamt. "Artk eve gitsen iyi olacak" demiti Ann Taylor... "yi geceler" demiti Bob... Glge gibi kapdan szlm, ar ar evinin yolunu tutmutu. Ann Taylor'un yaz okuluna retmen olarak atand ilk gnn ertesiydi. Gen kadn kald pansiyondan kp okula gitmeye hazrlanrken, kapda Bob Spaulding'le karlamt. "te, ben geldim demiti Bob... "Tahmin etmitim demiti gen kadn..." Birlikte yrmeye balamlard okula doru... "Kitaplarnz tamamza yardm edebilir miyim ?" diye sormutu Bob... "Teekkr ederim Bob" demiti kadn, kitaplarnn bir blmn ona uzatrken... "nemi yok" diye mrldanmt delikanl... Birka dakika tek sz bile sylemeden yan yana yrmlerdi. Gen kadn bir sre sonra yan gzle szmeye balamt onu... Hareketlerinde ok rahatt delikanl... Yznden derin bir mutluluk okunuyordu. Gen kadn sylenecek bir ey varsa, ilk sz delikanlnn etmesi iin susmutu. Ama, Bob t bile karmamt. Okulun nne geldiklerinde kitaplar gen kadna uzatm. "Sizi burada yalnz braksam iyi olur" demiti, "teki renciler yanl anlayabilirler". "Neredeyse ben bile yanl anlayacam" diye mrldanmt Ann Taylor... "Ama, nasl olur ?" demiti Bob, "Biz iyi birer arkadaz. Hepsi o kadar..." Birden bir eyler sylemek istemi. hatta "Bob" diye sze bile balamt gen kadn... Sonra da szlerini yanda kesmiti. "Evet efendim" demiti Bob... "Bo ver. nemli deil" demiti gen kadn. Yryp uzaklarken de, Bob'un arkasndan "Derste mutlaka bulunacam" diye seslendiini duymutu. Evet, Bob her gn derste, okuldan sonra da derslikteydi. Ann Taylor yoklama katlarn sraya koyup snav katlarn okurken, slak bir bezle kara tahtalar siler, silgilerin tebeir tozlarn temizler, corafya dersinin haritalarn zenli biimde rulo haline getirip snfn kesindeki yerlerine koyard. Tek sz bile etmezdi btn bunlar yaparken... Son zilin ald drtten sonra snav katlarnn stnde gezinen kalemin czrts. slak bezin kara tahta stndeki hrts, tebeir tozlarn temizlemek iin birbirlerine vurulan silgilerin hafif ve tok tkrts dnda tek ses bile duyulmazd koca odada... Bee kadar srd bile olurdu bu sessizliin... Ann Taylo bam katlardan kaldrdnda, Bob Spaulding'i ilerini bitirmi. snfn en arka srasnda yeni emirlerini bekler durumda bulurdu. "Ehh... Eve gitme zaman geldi artk" derdi Ann Taylor... "Evet efendim" demekle yetinirdi Bob,.. Hemen yerinden frlar, gen kadnn palto ve apkasn getirir, kadn odadan ktktan sonra da kapy kilitlerdi. Okul bahesinde ou kez in-cini top oynar bulurlard ktklarnda... Havadan sudan konuurlard, ar-ar evlerine yrrken...

48

"Byynce ne olacaksn Bob ?" "Yazar..'." "Kararlsn demek... Ama, unutma ki yazar olmak kolay i deil... ok uramak gerek..." "Biliyorum. Ama ansm deneyeceim. ok okuyorum". "Okuldan sonra yapacak iin yok mu. Bob ?" "Nasl yani?" "Hayr... Btn arkadalarn yapacak bir iler buluyorlar, ama, sen oturup snf temizliyorsun. Bunca yorulmana zlyorum". "Sevdiim iin yapyorum bunu... Bana kimse sevmediim bir ii zorla yaptramaz". ''Yine de yazk sana..." "Hayr, yapmak istiyorum. Yapacam". Bu son szden sonra Bob biraz duralamt. Syleyeceklerini zenle semeye alt besbelliydi. Neden sonra, derin bir soluk alp, "Bana bir iyilik yapar msnz, Bayan Taylor ?" diye sormutu. "Ne istediine bal" demiti gen kadn... "Her Cumartesi gn Buetrick Caddesi boyunca ilerleyip, rmak boyundan Michigan Gl kylarna iniyorum. Kelebekler, kular, balklar bu mevsimde harika... Hayat dolu... Gerekten grlmeye deer bir manzara... Belki siz de benimle gelmek istersiniz". "Teekkr ederim" demiti gen kadn... "Demek, geleceksiniz" diye sevinmiti Bob... "Korkarm gelmeyeceim" demiti Ann Taylor... "Ama ok zevkli, elenceli oluyor" diye diretmiti Bob... "Herhalde ok elenceli olur, ama yapacak ilerim var." "Ne iin var ki ?" sorusu dilinin ucuna gelmiti Bob'un... Ama, bu soruyu sormann hi de ho olmayacan dnerek son anda tutmutu kendisin!... Onun yerine, "Yanma sandvi alyorum" demiti, salaml, sosisli. turulu sandviler, portakal suyu gtryorum. Hi kafama tasa takmadan dolayorum rmak boyunda, gl evresinde... leye doru glde oluyorum, leden sonra te de eve dnyorum. Gerekten gzel ve dinlendirici bir gn oluyor. Gelseniz ok sevinirim. stelik, kelebek koleksiyonu bile balatabiliriz sizin iin... Benim ok gzel bir koleksiyonum var". "Hayr Bob" demiti gen kadn, "Ama yine de teekkrler... Belki baka bir zaman..." Bu son szlerle birlikte durmutu Bob... "Sizi byle armamam gerekirdi galiba... Hata ettim" diye mrldanmt. 'Hata etmi saylmazsn Bob" deniti gen kadn, "Dilediini sormakta, istemekte zgrsn". Bu olayn stnden birka gn ya gemiti, ya gememiti. Ann Taylor sandktaki kitaplarm kartrrken bulduu Byk Umutlarn eski bir basksn Bob'a armaan etmiti. Bob da dur-durak demeden sabaha kadar kitab okumu, ertesi gn de Ann Taylor'la okuduklarm tartmaya koyulmutu. Belli bir kalba oturmutu yaantlar... Okul saatine yaklaldnda, kald pansiyondan kan gen kadn, az ileride

49

Bob'u bekler buluyordu. Birka kere artk gelmemesini sylemek iin azm amaya yeltenmi, ama son anda vazgemiti. Pansiyonla okul arasnda mekik dokurken Dickens, Kipling, Poe ve yazn dnyasnn teki byklerinden sz ediyorlard her gidi gelite... Sonra, bir sabah, Ann Taylor krsnn stnde bir kelebek bulmutu. Eliyle kelebei karmaya altnda fark etmiti. hayvann l olduunu... Birden bam kaldrp Bob'a bakm, ama onu kitabna bakar bulmutu. Okumuyordu Bob... Yalnzca baklarm kitaptan ayrmyordu. Gnler byle birbirini kovalad. Ann Taylor Bob'u derse de kaldramaz olmutu. Szlye armak iin renci adlarnda gzlerini gezdirirken Bob'a gelir, biraz duraklar, sonra bakalarn tahtaya arrd. Artk, okuldan eve, evden okula yrrken baklarm da Bob'dan karr olmutu. Ama, Bob yle deildi. Akamst olup da gen kadn katlarn toplar, Bob da karatahtalarla silgileri temizlerken, birka kere, Bob'un baklarn stnde yakalamt gen kadn... Bu durumlarda, bir-iki saniye baklar kenetlenir, sonra da gen kadn tekrar katlar stnde ilgisini toplard. Birka gn daha byle gemiti. Bir Cumartesi sabahyd. Pantolonunu dizlerine kadar kvrmt Bob... Irmaa diz boyu girmi, kollarn sulara daldrm, kaan balklar yakalamaya alyordu. Birden ban kaldrdnda, rman te yakasnda Ann Taylor'u grmt Bob... "te geldim" diye glmt gen kadn... Gnler nce, gen kadnn szlerini tekrarlamt Bob... "Tahmin etmitim" demekle yetinmiti. "Kelebeklerle balklar gster bana" demiti gen kadn... Irmak boyu ilerleyerek gl kenarna inmiler, kumlarda oturmular, tatl tatl esen rzgarn salarn dalgalandrdn hissetmiler, turulu salaml, sosisli sandvileri, portakal suyunu ocuksu bir heyecanla midelerine indirmilerdi. Btn bunlar olurken, Bob, hep bir-iki metre uzanda ve gerisinde oturmutu gen kadnn... "Harika" diye mrldanmt Bob, "mrmn en gzel gnn geiriyorum". "Ben de hayatmda byle bir piknie hi kmadm" diye mrldanmt Ann Taylor... "Bacak kadar bir ocukla kmamtm demek istiyorsun galiba" demiti Bob... "Ne olursa olsun" karlm vermiti gen kadn, "ok rahatm. nemli olan da o..." "Sevindim buna" demiti Bob... Ondan sonra da gne inie geene kadar, fazla bir konuma gememiti aralarnda... Neden sonra, sessizlii bozan Bob olmutu. "Btn bunlar kocaman bir yanllk" demiti. hznl bir sesle... "Neden yanl olduuna da akl-sr erdiremiyorum. Kelebek ve balk yakalamann, sandvi yemenin. gezinti yapmann neresi yanl ? Ama, bizi bir arada grseler, anamn, babamn, arkadalarmn dilinden kurtulamam. En azndan taklrlar bana... Maytaba alrlar, teki retmenler de herhalde sana kahkahalarla glerler". "Korkarm yle" demiti Ann Taylor...

50

"O zaman, kelebek avlamaya ara versek iyi olacak" demiti Bob... "Hala nasl olup da seninle geldiime ayorum" demiti gen kadn... Gn yle bitmiti. ki- kelebek, birka sandvi, birka ie portakal suyu... Ama, o Cumartesi'yi izleyen ilk okul gnnde Ann Taylor her zamanki saatinde pansiyondan kmamt. Telalanmt Bob... Ama okula vardnda, gen kadn ora-dayd. Derslikteydi. Okula gitmek iin evden erken kmt. O gn leden sonra da bann ardn syleyerek, son dersini bir baka retmen arkadana brakm, erkenden eve gitmiti. Gidememiti Bob. peinden.. Okul daldktan sonra gen kadnn kald pansiyonun nnde biraz volta atm, ama, kapy almaya cesaret edememiti. Sal akamst yine eski sahne vard. Bob karatahtay siliyor, Ann Taylor'sa katlarn okuyordu. Derken, uzaktan, mahkeme binasndaki byk saatin saat-ban aldm duymulard. ylesine tok, ylesine sert bir alt ki bu, insan, saatlerin getiini, yalandn iliklerine kadar hissediyordu. Bir saat bile olsa, insanlarn kafasna kakyordu yalandklarn... Hafife kasld Ann Taylor... Sonra bam kaldrd, kalemini masaya brakt. "Bob" dedi. Bir saatlik sessizlii bozan bu tek szckle irkiliverdi Bob... "Buraya bir saniye gelir misin ?" dedi gen kadn... Bob silgileri ar-ar yerine brakt. Samalk bu... nsanlar insan olarak deerlendirmek iin yan, santimetrenin ne deeri var? "Efendim" diye mrldand, Ann Taylor'un yanma geldiinde... "yle biraz otur Bob... Sana syleyeceklerim var". "Peki efendim". "Sana ne syleyeceklerimi tahmin edebiliyorsun, deil mi Bob ?" "Evet efendim..." "Belki sen aklndan geenleri sylersen benim iim de kolaylar". "Bizim durumumuz hakknda konuacaksnz herhalde..." "Ka yandasn Bob ?" "On drdme bastm". "Yani on yandasn". "Evet efendim". "Ben ka yandaym ?" "Galiba yirmi drt... yle sylyorlar". "Evet. Doru duymusun. Yirmi drt yandaym".

51

"Ne olacak yani ? Ben de on sene sonra yirmi drt olacam". "Ama, ne yazk ki, imdi on drdndesin". "Ne fark eder ki ? Kendimi imdi de yirmi-drdmde hissediyorum". "Evet, doru... Bazen davranlarnla da bunu gsteriyorsun . "Sahi mi?" "yle heyecanlanma... Kprdanp da durma... Konuacak ok eyimiz var. Olup bitenler hakknda sa-salim dnmemiz, durumu tartmamz gerekiyor. Sen de bu grme katlrsn herhalde..." "Evet, Bayan Taylor..." "O zaman ben syleyeyim izin verirsen... Bir kere, ok iyi arkadaz. Arkadalklarn en gzellerinden biri bu... Senin gibi bir rencim olmad gibi. hi bir rencime de sana duyduklarm duymadm. Senin hesabna sz sylemek bana dmez, ama, galiba, senin en ok sevdiin hocalardan biriyim". "Biri deilsiniz. Teksiniz". "Peki, yle olsun... Ama, insann kendi z duygularndan baka eylere de dikkat etmesi, deerlendirmesi gerekir. Kendimizi olmasa bile, bakalarn, evremizi, kent halkn dnmemiz, hesaba katmamz gerek... ok dndm bu konuyu Bob... Gzden hi bir ey kardm da sanmyorum. stelik. ne duyduumu, ne dndm de ok iyi biliyorum. Baz zel durumlarda bu ilikimiz ok yadrgatc, ok garip olabilirdi. Ama, sen sradan bir insan deilsin. Bakalarndan ok farklsn. Hasta ya da sapk olmadm biliyorum. Ruh ve beden salmda da bir bozukluk yok... Sana olan duygularnm da salksz olmadna bu yzden inanyorum. Kiiliine, iyiliine olan inancmdan kaynakland bu duygular... Ama, ne var ki, iinde yaadmz dnyann bu duygular benimseyebilmesi iin, onlarn belli yaa ulam bir erkekte bulunmas gerekiyor. Bilmem, anlatabiliyor muyum ?" "Evet. ok iyi anlyorum" dedi Bob, "On ya daha byk, 30-40 santim de daha uzun olsam hi sorun olmayacak... Samalk bu... insanlar insan olarak deerlendirmek iin yan, santimetrenin ne deeri var ?" "Sylediklerin doru, ama, insanlarn kafa yaplarm deitiremezsin... Dnya bu..." "Dnya byle olabilir, ama, ben farklym..." "Doru... Kendisini byk, olgun ve iyi hisseden bir insan bakalarnn yle grmemesi gerekten ters... Dnyamz byle kurulmu... Ama, yine de senin utan duyacak bir eyin yok... yi, drst bir kiisin... Ben de sana kar yle olmaya altm". "Oldunuz. Olmasna oldunuz, ama..." "Szm kesme Bob... zlemini ektiimiz, ileriki bir dnyada insanlarn yan, doduklar gne gre deil de, zekasna, bilgisine, insanlna gre saptayacaklar belki de... 'Geri bunun nfus kadnda-ki ya on- ama kendisi yann u kadar yl ilerisinde' diyecekler. Sorumluluunu. grevlerini bilen olgun bir kii olarak deerlendirecekler. Ama, ne yaparsn ki, o gnler gelinceye kadar, allm ltlere uymak zorundayz. Doum yln, boylar, kilolar dikkate almak, onun zorlaylarna uymak durumundayz". "Bu hi houma gitmiyor" dedi Bob... "Ben de holanmyorum, ama, holanmadn bir eyin stne gitmek, ou kez, getirdii mutluluktan fazlasn gtrr, ikimizin de mutsuz olmasn istemezsin herhalde. .. Hi kukun olmasn, byle bir iliki ikimize de mutsuzluk getirir. ikimizin karlkl geip bu konumay tartmas bile g oluyor. Bakalar nasl karlar bunu, hi dndn m ?"

52

"Haklsnz galiba.... Kendi duygularmz, durumumuzu ok iyi biliyoruz. Birbirimize kar her zaman drst ve ak szl olduk. Bu duygularmzda da herhangi bir ktlk, utanlacak, zlecek bir ey yok... Ama, durumun umutsuzluunu da kabullenmemiz gerekiyor. Haksz mym ?" "Biliyorum. Bilmesine biliyorum, ama, hakszlk olduuna da isyan edeyim geliyor". "Galiba karar verme zaman geldi, att, ilk kez sana sylyorum. Baka bir okula naklinim yaplabilmesi iin bavurdum". "HAAYYYYIRRR!" "O zaman senin baka bir okula naklini yaptrman gerekecek..." "Fazla kafa yorma. Bayan Taylor... Bu kentten tanyoruz. Ailem dn karar verdi. Gelecek hafta Madison'a gidiyoruz". "Bu aramzda olup bitenlerle bir ilgisi yok deil mi, ailenin bu kararnn ?' "Hayr, yok... Babam orada daha iyi bir i buldu. Hepsi o kadar. Ama, gideceimiz yer buradan 80 kilometre uzakta... Hi deilse hafta sonlar buraya gelebilirsem sizi grebilir miyim?..." "Bunun doru bir ey olacam sanyor musun ?" "Galiba haklsnz... Pek doru olmaz". Sessizlik kmt odann stne... Tpk bir karabasan gibi.... Sessizlii, umutsuzluk akan bir fsltyla Bob bozdu. "Neden ? Neden ?" diye mrldand, "Bu dnyann ileri neden byle ?" "Bilmiyorum" dedi Ann Taylor, "Kimsenin bildiim de sanmyorum. Binlerce yldr bu konuda kafa patlatyor insanlar... Daha binlerce yl da patlatacaklar, insanlarn ya birbirlerini sevmeleri, ya sevmemeleri gerek bu dnyada... Bazen de birbirlerinden holanmamalar, birbirlerini sevmemeleri gereken insanlar sevgiyle balanveriyorlar. u andaki duygularm anlatacak sz bulamyorum. Senin bulabildiini de sanmyorum". "Ben eve gitsem iyi olacak" dedi Bob, yerinden dorulurken... "Bana kzmadn, deil mi Bob ?" "O nasl sz ? Size nasl kzabilirim ?" "Gitmeden bir ift sz daha syleyeyim, o zaman... Hayatta, kaybettiin bir eyin yerine yenisini her zaman bulursun. Bu da hayatn garip bir cilvesi... Byle olmasa, insanlar yaayamazlar. Bir kayb telafi etmenin yollar var. u anda hi de iyi hissetmiyorum kendimi... Herhalde sen de ylesin. Ama, inanyorum ki, bunu telafi edecek bir ey mutlaka olacak... Senin de buna inanman isterim". "Ben de isterim, ama inanamyorum". '' nanmalsn... Dnyann ac gerekleri bunlar..." "Keke...." "Keke ne?" "Keke beni bekleyebilseniz".

53

"On yl m?" "On yl sonra ben de yirmi-drdmde olurum". "Ama, ben de o zaman otuz-drdmde olacam. ok deiik bir insan olabilirim". "Olsun". "Olmayacak duaya amin demek gibi bir ey bu..." "Ama, olsun istemez misin ?" Durdu, dnd Ann Taylor... "Deli samas bu... Ama doru-sunu sylemek gerekirse, olmasn isterim. Hem de ok isterim". Uzun sre daha sessiz kaldlar. "Seni hibir zaman unutmayacam" dedi Bob. "Sen de biliyorsun, hayatn byle olmadm... Olamayacan... Ama, yine sevindim byle dnmene..." "Seni asla unutmayacam. Ne yapp edip unutmamann bir yolunu bulacam". Ann Taylor yerinden kalkp kara-tahtaya yneldi. Islak bezi eline alp silmeye koyuldu. "Sana yardm edeyim" dedi Bob... "Hayr" dedi gen kadn, "Sen evine gitsen iyi olacak... Bundan sonra da okul saatlerinden sonra karatahta ve silgi temizlemek yok... O grevi artk Helen Stevens'a vereceim". Okul binasndan kp uzaklamaya balad Bob... Bir ara arkasna dnp bakt. Pencereden, karatahtay ar hareketlerle silen Ann Tay lor'u grd. Onu son gryd bu... Ertesi hafta Bob Yeilkent'ten ayrld. Tastamam on alt yl uzak kald oradan... Otuzundan gn almt. Evlenmiti. Karsyla Chicago'ya giderken, aklna Yeilkent'e uramak geldi. Saptlar kavaktan... Bir gn kalacaklard orada.... Bob karsn otelde brakp kent sokaklarnda gezindi. Ann Taylor'u sordu herkese... Kimse hatrlamyordu onu... Derken, hatrlayan biri kt. "Ann Taylor mu ? Nereden hatrlyorum ben bu ad ? Haaa... O gzel retmen... Sen ayrldktan ksa bir sre sonra, 1936'da ld." "Evlenmi miydi ?" "Hayr". Sonra mezarla gitti Bob... Ann Taylor'un mezar tan buldu. "Ann Taylor; 1910-1936" yazyordu tata... rkildi Bob... "Yirmi altsndayken lm" diye geirdi aklndan, "Bak u ie. Bayan Taylor... Ben senden ya daha bym imdi..." O gn, leden sonra, Bob'la bulumak iin kestane aacnn altna doru sokaklarda ilerleyen gen karsn grdler, kent halk... Bakmak iin onun gemesin! bekliyordu sanki gne... Son glge oyunlarm onun yznde oynuyordu. Temmuz scana yrek ferahlatan bir serinlik, k souuna insanlarn iliklerini stan bir scaklk veriyordu sanki... Gittii, durduu yerde ylesine farkllayordu ki, hemen gze batveriyordu. isteseniz de, istemesiniz de karamyordunuz onu gzden...

54

ROBERT LOUIS STEVENSON MARKHEIM

"Evet," dedi satc, "buraya denler eit eittir. Baz mteriler cahil olur, o zaman stn bilgilerime deinirim biraz. Bazlarysa namussuzdur," elindeki mumu, karsndaki ziyaretinin stne kuvvetli bir k decek ekilde kaldrd. "O zaman da," diye devam etti, "erdemlerim sayesinde kazan salarm." Markheim, gnyla aydnlanm sokaktan ieri henz girmiti. Gzleri, dkkndaki parlt ve karanlk karmna henz alamamt. Satcnn kendisine hitap eden szleri ve mumun yan bandaki varl karsnda skntyla gzlerini ksp br tarafa bakt. Satc hafife gld. "Noel gn bana geliyorsunuz," diye zetledi, "evde yalnz olduumu, bugn almayacam gstermek iin kepenkle-rimi indirdiimi bilmenize ramen. Bunun bedelini demeniz gerekecek; muhasebe defterlerimle uramam gerekirken gelip planlarm altst ediinizin bedelini demeniz gerekecek; ayrca, bugn sizde gl bir ekilde fark etliim garip tutumun bedelini de demeniz gerekecek. Ben ihtiyat timsaliyim ve asla aptalca sorular sormam; ama mterim gzlerimin iine bakamyorsa, bunun bedelini demek zorundadr." Satc bir kez daha gld; sonra ironik tonunu korumakla beraber her zamanki tccar ifadesine dnerek: "Salmak istediiniz eye nasl sahip olduunuzu her zamanki gibi zetlemeyecek misiniz?" diye devam etti. "Yine amcanzn dkknndan bir para m? Hatr saylr bir koleksiyoncuydu, deil mi baym?" Ufak tefek, soluk benizli ve yuvarlak omuzlu satc, neredeyse parmaklarnn ucunda durarak, altn ereveli gzlklerinin stnden bakyor, inanmazln belirten her sznden sonra ban sallyordu. Markheim adamn baklarna, sonsuz bir merhamet istei ve hafif bir korku ifadesiyle karlk verdi. "Bu defa," dedi, "yanlyorsunuz. Satmaya deil, satn almaya gelmitim. Elimden karmam gereken biblolarm yok artk; amcamn dkkn duvar kaplamalarna kadar boald. Menkul kymetler borsasnda baarl oldum ve bundan sonra bir eyler kaybetmektense, sahip olduklarma yenilerini eklemeliyim artk. imdiki amacm tek kelimeyle sadelik. Bir hanm iin Noel hediyesi aryorum," diye devam etti, nceden hazrlad konumaya girerken akclk kazanarak; "haklsnz, bu kadar kk bir ey yznden rahalszlk verdiim iin size zr borluyum. Ama dn bu konuyu ihmal ettim; bu akam da yemek srasnda kk bir iltifatta bulunmalym; ve sizin de bildiiniz gibi, zengin bir kadnla yaplacak bir evlilik ihmale gelmez." Bir sessizlik oldu. Satc bu srada son cmleyi pheli bir tavrla tartp biiyor gibiydi. Dkkndaki garip eya karmaas arasnda kaybolmu saatlerin tiktaklar ve yaknlardaki bir caddeden gelen belli belirsiz trafik grlts, sessiz kaldklar bu zaman araln doldurdu. "Pekl baym," dedi satc, "dediiniz gibi olsun. Ne de olsa eski bir mterisiniz; ve eer dediiniz gibi iyi bir evlilik yapma ansnz varsa, buna engel olmak ne haddime. Bakn burada bir hanma verilebilecek gzel bir ey var," diye devam etti, "bir el aynas: Onbeinci yzyldan kalma, garantili; stelik iyi bir koleksiyonun parasyd; ama mterimin menfaatleri asndan ismini gizli tutmak zorundaym; nk o da, tpk sizin gibi, sevgili baym, hatr saylr bir koleksiyoncunun yeeni ve yegne varisiydi."

55

Satc, kuru ve rahatsz edici bir sesle konumasn srdrp, bir yandan da szn ettii eyi yerinden almak iin ne doru eildiinde, Mark-heim'n bedeninden bir ok dalgas geti, hem elinde hem de ayanda ani bir hareket oldu, telal hiddet ifadeleri birdenbire yzne srad. Bu durum, imdi aynay tutan elindeki belirgin titreklik dnda hibir iz brakmadan, geldii gibi sratle kaybolup gitti. "Ayna m?" dedi bouk bir sesle, sonra duralayp, daha belirgin bir ekilde yineledi. "Bir ayna m? Noel iin mi? Ciddi deilsiniz herhalde." "Ama neden olmasn?" diye bard satc. "Neden ayna olmasn?" Markheim ona tanmlanmas zor bir ifadeyle bakyordu. "Neden olamayacan m soruyorsunuz bana?" dedi. "Neden mi? uraya bakn aynaya bakn-kendinize bakn! Grdnz hounuza gidiyor mu? Hayr! Benim de gitmiyor Hi kimsenin gitmez." Markheim onu o kadar ani bir ekilde aynayla yz yze getirmiti ki adam bu hamle srasnda geriye doru sramt; ama imdi, elinde daha kt bir ey olmadn fark ederek gld. "Mstakbel einiz zor memnun edilen biri galiba, baym," dedi. "Hayr," dedi Markheim, byk bir inandrclkla. "Ama size ne demeli? Sizden bir Noel hediyesi istiyorum ve bana bunu veriyorsunuz gemi senelerin, gnahlarn ve budalalklarn ha-trlatcs olan bu lanet olas eyi, bu el-belleini! Bunu bilerek mi yaptnz? Kafanzda bir dnce mi vard? Syleyin haydi. Syleseniz daha iyi edersiniz. Haydi, bana kendinizden bahsedin. Durun da tahmin edeyim, yoksa aslnda ok yardmsever biri misiniz?" Satc karsndaki adama dikkatle bakt; ok garipti, Markheim glyor gibi grnmyordu; yznde daha ok hevesli bir umut kvlcmn andran bir ifade vard, ama needen eser yoktu. "Nereye varmaya alyorsunuz?" diye sordu satc. "Yardmsever deil misiniz?" diye sordu br, endieli bir sesle. "Yardmsever deilsiniz; dindar deilsiniz; drst deilsiniz; sevmeyen, sevilmeyen birisiniz; para almaya yarayan bir el, paray saklamaya yarayan bir kasa. Hepsi bu mu? Tanr akna be adam! Hepsi bu mu?" "Ne olduunu size anlatacam" diye, sert saylabilecek bir sesle balad satc; ama sonra kendini tutamayp yeniden glmeye balad. "Ama anladm kadaryla, sizinkisi bir ak ilikisi olmal, nk o kadn iin imisiniz galiba." "Ah!" dedi Markheim, garip bir ilgiyle. "Siz hi ak oldunuz mu? Anlatn bana haydi." "Ben mi?" dedi satc. "Ben ve ak olmak! Buna hi vaktim olmad benim. Bugn de btn bu samala vaktim olmad gibi. Aynay alyor musunuz, almyor musunuz?" "Neden acele ediyorsunuz?" diye dnd Markheim. "Burada durup sizinle konumak ok zevkliydi; ve hayat o kadar ksa ve gvensiz ki hibir zevki sona erdirmek iin acele etmek istemem - hayr, bu kadar yetersiz bile kalsa, istemem. Tutunmalyz, elimize geen ne kadar az olursa olsun, ona tutunmalyz. Uurumun kenarnda bir adam gibi. Her an bir uurumdur, dnsenize: Bir mil yksekliinde bir uurum, yuvarlanp dtmz takdirde, insan olmamz salayan her zelliimizi datp yok edebilecek kadar yksek bir uurumdur. te bu yzden, en iyisi gzel gzel konumal. Gelin birbirimizi konualm, neden bu maskeyi giymek zorunda olalm ki? Gelin gizli ynlerimizden bahsedelim. Kimbilir, belki de dost olabiliriz?" "Size syleyecek sadece bir tek szm var," dedi satc. "Ya alveriinizi yapn ya da dkknmdan defolup gidin!" "Doru, doru," dedi Markheim. "Yeterince oyalandk. imdi ie dnelim. Bana baka bir ey gsterin." Satc, bu kez aynay rafa geri koymak iin, tekrar eildi. Eilirken, zayf, sar salar gzlerinin nne dt. Markheim,

56

bir eli mantosunun cebinde, ona doru biraz yaklat. Srtn dikletirerek derin bir nefes ald. Ayn zamanda, yznde birbirinden farkl birok ifade belirdi iddet, korku ve kararllk, zevk ve fiziksel bir tiksinti. st dudan ac eker gibi kaldrdnda dileri grnd. "Bu belki iinizi grr," dedi satc; ve tam dorulmak zereyken Markheim, arkasndan kurbannn stne atlad. Uzun, ie benzer haner, karanlkta bir lt akarak aa doru dt. Satc bir tavuk gibi rpnrken, akan rafa vurdu ve sonra da yere ylp kald. Bu dkknn iinde, zamana ait bir sr kk ses vard; bazlar sanki ileri yalarndan dolay grkemli ve yava, dierleriyse geveze ve aceleciydi. Btn bu sesler, birbirine karan tiktaklardan oluan bir koro halinde, saniyeleri sayyordu. Sonra bir delikanlya ait ayaklarn kaldrmdan ar admlarla koarak geii, bu daha kk sesleri blerek bastrd ve Markheim rkterek evresindekilerin bilincine geri dndrd. Dehet iinde etrafna baknd. Mum tezghn zerinde duruyordu, ucundaki alev, bir hava akmndan etkilenerek vakur bir biimde kvrlp bklyordu; alevin bu kk devinimiyle odann her yeri grltsz bir telaa bouluyor, dalgal bir deniz gibi kabarp kabarp iniyordu: Uzun glgeler ba eiyor; kaln karanlk lekeler, sanki soluk alr gibi iip klyor; portrelerin ve in tanrlarnn yzleri, su iindeki imgeler gibi deiiyor ve titreiyordu, ierdeki kap aralk duruyordu, aralktan hayal meyal szarak bu glgeler kmesini yaran u/un gn eridi, iaret eden bir parma andryordu. Markheim'n baklar, korkuyla ortalkta dolatktan sonra, kamburu km ve yzst kapaklanm halde yerde yatan kurbannn vcuduna dnd. Bu inanlmaz derecede kk vcudun, hayattayken olduundan daha aalk grnmesi ok garipti. Yerde yatan satc, sefil giysileri ve hantal duruuyla, daha ok kereste talan andryordu. Markheim'n bakmaya bile korktuu ey buydu ite; hi de zor olmamt. Ama bakmaya devam ettlike, bu eski giysi yn ve kan gl anlaml sesler bulmaya balad. Orada ylece yatmalyd. Uzuvlarnn almasn ve bedenindeki mucizevi hareket kabiliyetim tekrar kazanmasn artk hi kimse salayamazd ceset, bulunana kadar orada ylece yatmalyd. Bulunana kadar m? Evet, ama ya o zaman ne olacakt? O zaman bu l et yn ngiltere'nin her yerinde yanklanacak bir haykrla sesini ykseltip, dnyay olayn peini brakmamaya m aracakt? Her neyse, l ya da diri, o hl dmanyd. "lm beynin sustuu zamandr" diye dnd; ve kafas son szce taklp kald: Zaman. tamamlanm olduuna gre kurban iin biten zaman, katil iin nem kazanm ve hzla akmaya balamt. Bu dnce henz aklndayd ki, saatin leden sonra gsterdiini bildiren iki saat an birbiri ardna almaya balad. Hem hz hem de ses asndan birbirinden farkl olan bu an seslerinden biri, bir katedral kulesinden geliyor-muasna derinken, dieri bir vals uvertrnn tiz notalarn alar gibiydi. O dilsiz odann iinde birdenbire bu kadar ok lisann ayn anda konumaya balamas Markheim' af allatmt. Elinde mumla oradan oraya dolarken, hareket eden glgelerle kuatlm, ans eseri oluan yansmalardan lesiye korkarak, kendini toparlamaya alt. Bazs yerli tasarm, bazs Venedik ya da Amsterdam'dan gelme ok sayda pahal aynada kendi yznn tekrarlanarak oalan yansmalarn sanki bir casus ordusuymu gibi gryor, kendi gzleriyle kendisine yakalanyor ve takip ediliyordu. Kendi ayak sesleri, yavaa att her admda, etraftaki sessizlii bozuyordu. Ceplerini doldurmaya devam ederken bile hl, planndaki binlerce hatay bktrrcasna tekrarlayan akl, onu suluyordu. Daha sessiz bir saat semi, kendisinden phelenilmesini engelleyecek bir mazeret hazrlam olmalyd; bak kullanmamalyd; daha dikkatli davranmal, satcy balayp azn tkamal, ama ldrmemelydi; daha cesur olup hizmetiyi de ldrmesi, her eyi br trl yapm olmas gerekirdi: Rahatsz edici pimanlklar; akln, deitirilemezi deitirmek, artk faydasz hale gelmi planlar yapmak, geriye dndrlemez gemiin mimar olmak iin durmak bilmeyen abas. Aklndan btn bunlar geerken, vahi korkular, beyninin daha uzak blgelerine, terk edilmi bir tavan arasnda kouan fareler gibi yordu: Polis memurunun eli omzuna ar bir ekilde decekti; sinirleri, oltaya taklm bir balk gibi sarslacakt. Baz rkn sahneler gzlerinin nnden drtnala geiyordu: Mahkemedeki sank sandalyesi, hapishane, idam sehpas ve kara tabut. Sokaktaki insanlarn korkusu, kuatma yapan bir ordu gibi beynine reklendi. mknsz ama, diye dnerek, orada olup biten mcadeleyle ilgili bir sylentinin dardaki insanlarn kulaklarna alnm ve meraklarn cezbetmi olduu ve bu insanlarn imdi komu evlerde hareketsiz ve kulaklar tetikte oturduklar kehanetinde bulundu. Yalnz insanlard bunlar, Noel'i gemie ait hatralara tutunarak tek balarna geirmeye mahkm insanlard, ama yava yava bu mfik durumlarndan syrlyorlard imdi; mutlu aile elenceleri, yuvarlak masa etrafnda hkm sren bir sessizlie dnyor, annenin parma havada asl kalyordu: Hangi snftan, hangi yatan ve hangi mizatan olurlarsa olsunlar, hepsi de kalplerinin derinliklerinde, onun boazn skacak olan ipi gzlyor, dinliyor ve dokuyorlard. Bazen yeterince yumuak hareket edemediini sandnda, uzun Bohemya kadehlerinin1 ngrts adeta bir zil gibi yksek sesle nlyordu; tiktak

57

seslerinin younluu, panie kaplan Markheim', btn saatleri durdurmaya itiyordu. Ve sonra yine, korkular sratle ekil deitirdiinde, evin olaanst sessizliini olas bir tehlike kayna, yoldan geen herhangi birini uyarp durduracak bir iaret olarak gryor; admlarn daha cesurca almaya balyor, dkkndaki eyalar arasnda ses kartmaktan korkmadan, tela iinde geziyor ve kendi evinde rahata dolaan megul bir adamn hareketlerini zenli bir kabadaylk iinde taklit ediyordu. Ama onu etkisi altna alan tehlike anlar artk birbirinden o kadar farklyd ki aklnn bir bolm hl dikkatli ve kurnazken, bir dier blm delilik uurumunun kenarnda sendeliyordu. Bylece her korkuya kolayca kaplr hale gelii, sanrlarndan zellikle birine gl bir hakimiyet salamt: Beyaz yzn pencereye yaklatrp ieriyi dinleyen bir komu ya da dkknn nnden geerken iddetli bir pheye kaplan herhangi biri sadece kukulanabilir, ama tula duvarlarn ve panjurlar inik pencerelerin ardndan hibir eyi bilemezdi. Sadece sesler ulaabilirdi onlara. Ama burada, evin iinde, yalnz myd? Yalnz olduunu biliyordu; hizmetinin, sevine sevine yola kn seyretmiti; mmkn olan en iyi halini taknarak "gn yaamaya gittii", yzndeki tebessmde adeta yazlyd. Elbette ki evde yalnzd; ama yine de bo evin yukardaki blmelerinde hafif bir ift ayak kprts duyduuna emindi - bir eit varln, kesin ve aklanamaz bir ekilde bilincindeydi. Ah, elbette: Hayal gc bu varl evin her odasnda ve her kesinde takip ediyordu; u anda o, yz olmayan bir varlkt, ama grmesini salayan gzleri vard; imdi de Mark heim n bir glgesi haline gelmiti; ve bu defa da kurnazl ve nefreti sayesinde yeniden ruh bulan l satcnn suretinden bakyordu. Zaman zaman, zor da olsa cesaretini toplayabildiinde, hl baklarn geri pskrtmeyi srdren ak kapya bakyordu. Ev yksek, atdaki pencere ise kk ve kirliydi, dardaki gn sis yznden krlemiti. Zemin kata szlen k son derece zayft ve dkknn kap eiini belli belirsiz aydnlatyordu. Ama her eye ramen, bu phe uyandran k dilimi iinde titrek bir glge asl deil miydi? Anszn darda, sokaktan gelen en akrak bir adam elindeki cisimle dkkn kapsna vurmaya balad; bir yandan da, satcya takldnda hitap etmek iin ad yerine kullanmaya alkn olduu szckleri bararak ona sesleniyordu. Buza aklm gibi olan Markheim, l adama doru bakt. Ama hayr, son derece sessiz bir biimde yatyordu; kapya inen darbeleri ve barlar iite-meyecek kadar uzak bir yerlere uup gitmiti; sessizlik denizlerinin dibine kmt; ve bir zamanlar kasrga uultusu iinde bile ayrmsayabi-lecei kendi ad, artk bo bir ses haline gelmiti. Ve ile en akrak adam da kapya vurmaktan vazgeerek oradan uzaklamt. Yaplmas gereken ne kaldysa bitirmek iin elini abuk tutmas gerektii konusunda ak bir uyaryd bu. Bu tehditkr blgeden uzaklamal, Londra kalabalnn ortasna dalmal ve gnn br yarsna girildiinde, o gvenli ve masum grnl smana yatana ulam olmalyd. Bir ziyareti gelmiti bile; her an bir dieri daha gelebilir ve daha inat davranabilirdi. i bitirmi olduu halde ektiim biememek, fazlasyla nefret verici bir baarszlk olurdu. imdi Markheim' para ilgilendiriyordu ve paraya ulamasn salayacak olan anahtarlar. Omzunun stnden ak kapya bakt, glge hl orada dolanyor ve titriyordu; aklnda bilinli hibir tiksinti olmadan, ama karnnda bir titremeyle, kurbannn vcuduna doru yaklat, insan z bedeni terk etmi gibiydi; yarsna kadar kepekle doldurulmu bir elbiseye benziyordu; kol ve bacaklar ortala yaylm, gvde ikiye katlanm, yerde yatyordu; ama yine de, bu ey onu kendinden uzaklatryordu. Gze bylesine renksiz ve nemsiz grnmesine ramen, dokunulduunda ok ey ifade ediyor olabileceinden korktu. Vcudu omuzlarndan tutup srtst evirdi. Tuhaf biimde hafif ve esnekti, kollarla bacaklar, sanki krlmlar gibi, en olmayacak durumlara giriyorlard. Yz tm ifadesini kaybetmiti; ama mum gibi solgundu ve bir akann evresi artc biimde kana bulanmt. Bu, Markheim iin ho olmayan bir durumu ifade ediyordu. Onu aniden gemie, bir balk kasabasna, herhangi bir enlik gnne geri gtrd: Gri bir gn, uuldayan rzgr, kalabalk cadde, bando sesleri, davullarn gmbrts, bir balad arkcsnn genizden gelen sesi; ve bir oraya bir buraya gidip gelen bir erkek ocuu, kalabalk iindeki kafalar arasnda kaybolmu ve merakla korku arasnda blnmt; ta ki, toplant yerinin n tarafna karak, bir kulbe ve stnde resimler olan byk bir perde grd; kasvetle tasarlanm, abartl renklerle sslenmi resimlerdi bunlar: Yannda rayla Brownrigg2, ldrlen misafirleriyle Manning1* ailesi, Thurtell'in4 lm penesine yakalanm Weare ve ayrca nl cinayetlerin bir etelesi. Bu ey bir yanlsama kadar ak seikti; ufalp o kk erkek ocuunun iine girmiti; bir kez daha, ayn fiziksel isyan duygusuyla, o iren resimlere bakyordu; davullarn tokmak sesleri onu hl sersemletiyordu. O gn alnan melodilerden biri hafzasnda canland; bunun zerine, ilk kez vicdan azab duydu, midesi buland, eklemleri birdenbire gszleti, ki buna kar hemen diren gstermek ve bunu yenmek zorundayd. Bu dncelerden kamak yerine onlarla yzlemenin daha tedbirli bir davran olacana karar verdi; l yze daha dikkatli bakarken, iledii suun doasn ve bykln kavramaya zorluyordu akln. ok ksa bir sre nce bu yz, her duygu deiimiyle birlikte devinmiti, bu renksiz az konumutu, bu vcut kontrol altndaki enerjilerle alev alev

58

yanmt; ama imdi, ve Markheim'm yapt ey yznden, o yaam paras durdurulmutu; bir saatinin, aniden uzatt parmayla saatin tiktaklarn durdurmas gibi. Sonunda, aresizlik iinde u sonuca vard: Pimanlk dolu bir bilinle baa kamazd; o boyal cinayet resimlerinin nnde tir tir titreyen ayn kalp, kendi gereine kl kprdamadan bakyordu. Hissettii ey, olsa olsa bir merhamet krnts olabilirdi; dnyay byl bir bahe yapabilecek tm bu glere bou bouna sahip olmu biri iin, hi yaamam ve imdi de lm bri iin. Ama hayr, pimanlktan eser bile yoktu. Hemen ardndan, kendisini bu dncelerden ekip kararak, anahtarlar buldu ve dkknn ak kapsna doru ilerledi. Darda iddetli bir yamur balamt; yamurun damdaki sesi sessizlii blmt. Tavanndan su damlayan byk bir maarada olduu gibi, evin blmelerine belli belirsiz, kesintisiz bir yanklanma musallat olmutu, kula dolduruyor ve saatlerin tiktaklaryla karyordu. Markheim kapya yaklarken, kendi ihtiyatl ayak sesine cevap olarak, merdiven basaman kan bir baka ayan admlarn duyar gibi oldu. Glge hl kap eiinde salna salna titreiyordu. Kararllnn tm arln kaslarna verip, kapy geriye doru itti. Solgun, sisli gn, plak zemin ve merdivenlerin zerine donuk bir aydnlk yayd; sahanlkta, elinde baltal harbesiyle duran zrhn parlak kostmne, koyu renk tahta oymalara ve duvar kaplamasnn sar tahtalarna aslm ereveli resimlerin zerine vurdu. Yamur damlalarnn d evin iinde yle byk bir grlt karyordu ki Markheim'm kulaklar, bu grlty birbirinden farkl birok ses olarak ayrt etmeye balamt. Ayak sesleri ve i ekiler, uzakta uygun adm yryen niformallarn yere baslar, saylan paralarn krts ve gizlice aralanan kaplarn gcrts, damlalarn tonoz zerindeki ptrtsna ve suyun borulardan fkrna karyor gibiydi. Yalnz olmad hissi, iinde byyp delilik snrlarna dayand. Drt bir yanda, varlklar tarafndan avlanyor ve tuzaa drl-yordu. Bu varlklarn st kattaki blmelerde gizli gizli hareket ettiklerini duyuyordu; dkknda, l adamn ayaa kalktn duyuyordu; ve byk bir gayretle merdivenleri trmanmaya balarken, ayaklar sessizce nnden kayor ve arkasna saklanarak onu takip ediyordu. Keke sar olsaydm diye dnd, o zaman ruhuna ne kadar huzurlu bir ekilde sahip kabilirdi! Sonra yeniden, stelik daha da gl bir dikkatle kulak vererek, savunma glerini hazr tutan ve hayatn koruyacak gvenilir bir nbeti diken bu huzursuzluk hissi iin kendi kendisine kretti. Ba, boynunun stnde srekli olarak dnyordu; yuvalarndan frlayacakm gibi grnen gzleri, her taraf aratryor, her tarafta, gzden kaybolan isimsiz bir eyi son anda ucu ucuna yakalayarak, yarm baarlar elde ediyordu. Birinci kata kan yirmi drt basamak, yirmi drt strapt. Birinci katta, kaplar aralk duruyordu, de pusu gibiydi, topun azndaym gibi sinirlerini geriyordu. Bir daha asla, insanlarn inceleyici gzlerinden yeterince saklanamayacan ve korunamayacan hissetti; tek arzulad evde olmakt, duvarlarla kuatlmak, yatak giysilerinin iine gmlmek ve Tanr'dan baka herkes iin grnmez olmak. Bu dnceyle birlikte, dier katillere dair hikyeleri ve bunlarn yakasn brakmad sylenen ilahi intikamclarn korkusunu hatrlayarak biraz pheye dt. En azndan onun iin durum byle deildi. O tabiat kanunlarndan korkuyordu, nk duygusuz ve deimez yntemleriyle, iledii sutan dolay onu mahkm edecek bir delil saklam olmalydlar, insan yaamnn srekliliinde bir kesinti olabileceinden, tabiatn kastl bir kanunsuzluundan, kr krne ve batl bir dehetle, on kat daha fazla korktu. Bir hner oyunu oynad, kurallara bal kalarak, sonucu sebepten yola kp hesaplayarak; ya tabiat, satran tahtasn deviren malup hkmdar3 gibi, srekliliklerini salayan yaradl kalbn krarsa? Buna benzer bir ey, k mevsimi zamansz baladnda, Napolyon'un6 da bana gelmiti yazarlar yle diyordu. Buna benzer bir ey Markheim'n bana da gelebilirdi: Sert duvarlar saydamlaabilir ve camdan bir kovan arlar nasl ak ederse, ayn ekilde ak edebilirdi yaptklarn; salam deme tahtalar, ayann altnda bir bataklk gibi geveyebilir ve onu kskacna alabilirdi; ve, ah, onu mahvedebilecek daha makul kazalar da vard; rnein, eer ev bana yklp onu kurbannn vcudunun yan bana hapsedecek olursa; ya da bitiikteki ev yanp tutuursa ve itfaiyeciler ona drt bir yandan saldrrlarsa. Bunlardan korkuyordu; ve bunlara, bir anlamda, tanrnn gnaha kar uzanan elleri denilebilirdi. Ama tanrnn kendisi hakknda, ii rahatt; yapt iin aykr olduu phesizdi, ama mazeretleri de yleydi, ki tanr bunu biliyordu; o oradayd, insanlarn arasnda deildi, bu yzden onun adaletine inanyordu. Misafir odasna sa salim girip kapy arkasndan kapattnda, korkularna geici olarak ara verdiinin farkndayd. Oda epey boaltlmt, stelik hal da yoktu, eya sandklar ve yerli yersiz mobilyalarla darmadand; iinde kendisini tiyatrodaki bir aktr gibi eitli alardan seyrettii birka byk boy aynas; ereveli ve erevesiz, yzleri duvara dnk duran bir sr resim; gzel bir Sheraton bfe7, kakma ii bir caml dolap ve kanevie sslemeli perdeleri olan kocaman eski bir yatak vard. Pencereler sahanla alyordu; ama byk bir ans eseri, kepenklerin alt ksm kapalyd ve bu da onu komulardan saklyordu. Sonunda Markhein, dolabn nndeki eya sandna yaklat ve anahtarlar denemeye balad. Uzun bir iti bu, nk ok anahtar vard; stelik sknt da veriyordu; ne de olsa, dolaptan hibir ey kmama olasl da vard, zamansa uup gidiyordu. Ama igalin yaknl akln bana getiriyordu. Gznn ucuyla kapy grd;

59

hatta ona, mevzilerinin iyi durumunu denetlemekten memnun, ordular kuatlm bir kumandan gibi arada bir de dorudan doruya bakyordu. Ama aslna baklrsa huzurluydu. Sokaa den yamurun sesi doal ve hotu. imdi de, sokan br tarafndan gelen piyano notalar bir ilahi melodisiyle canlanm, bir sr ocuk sesi havaya ve szcklere karmt. Melodi ne kadar grkemli, ne kadar rahatlatcyd! Gen sesler ne kadar tazeydi! Markhein anahtarlar ayrrken, glmseyerek ilahiye kulak verdi; yantlanabilir fikir ve imgeler mt aklna; kiliseye giden ocuklar ve tiz orgun al; evlerinden uzak ocuklar, dere kysnda yzenler, brtlen allaryla kapl ayrda babo gezenler, bulutlarn klavuzluk ettii rzgrl gkyznde uurtma uuranlar; ve sonra, ilahinin bir dier namesiyle, kiliseye ve yaz mevsiminin Pazar gnlerinin uyuukluuna geri dn. Ve papazn tiz ve kibar sesine bunu hatrlaynca glmsedi-, boyanm Jakoben mezarlarna ve kilise koro mahallindeki blmede yazl on enirin silik harflerine. Orada ylece, hem iiyle megul hem de kendinden gemi bir halde otururken, birden tyleri diken diken oldu. Bir buz arpmas, bir ate arpmas, birden patlayan bir kan boalmas geti zerinden ve sonra heyecandan titreyerek yerine mhlanp kald. Birinin admlar, merdiveni ar ve sabit bir tempoyla trmand. imdi de bir el kap tokman tutuyordu; ve kilit dnm, kap almt. Korku Markheim' bir gnaha tutsak etmiti; neyi beklemesi gerekliini bilmiyordu, yryerek gelen l adam m, yoksa insan adaletinin resmi vekillerini mi, yoksa onu idam sehpasna gtrmek zere kr krne ieri dalan, ans eseri sua tanklk etmi birini mi ? Ama kap aralndan bir ba uzanp, odaya gz gezdirdiinde, ona bakp, bayla selam vererek, sanki aralarnda arkadaa bir tanklk varm gibi glmsediinde ve sonra tekrar geri ekilip, kapy arkasndan kapattnda korkusu kontrolnden kp kurtularak bouk bir la dnt. Bu sese karlk olarak, ziyareti geri geldi. "Beni mi ardn?" diye sordu memnuniyetle. Ayn zamanda odaya girdi ve kapy arkasndan kapatt. Ama Markheim ayakta durmu ve tm gzlerini onun zerine dikmiti. Belki de gr zerine bir perde inmiti, ama yeni gelenin d hatlar, dkknn titrek mum ndaki putlarda olduu gibi, deiiyor ve titreiyordu sanki. Bazen onu tandn dnyordu; bazen de kendisine bir benzerlii olduunu; ve her an, bu eyin ne dnyaya ne de tanrya ait olduu yargs, boazn dmleyen canl bir dehet gibi, orada, gsnde yatyordu. Ama buna ramen, ieri girip yznde bir glmsemeyle Markheim'a bakarak dikilirken, yaratn tuhaf bir sradanl vard; "Paray aryorsun sanrm?" diye eklediinde, bunu gndelik nezaket vurgusuyla sylemiti. Markheim hi cevap vermedi. "Seni uyarmalym," diye devam etti br, "Hizmeti, sevgilisinin yanndan her zamankinden erken ayrld ve yaknda burada olacak. Eer Bay Markheim bu evde bulunacak olursa, bunun sonularn ona anlatmama gerek yok herhalde." "Beni tanyor musun?" diye bard katil. Ziyareti glmsedi. "Uzun sredir en sevdiklerimden biri oldun," dedi; "Sana yardm etmeyi uzun sredir bekliyor ve ou kez diliyordum." "Nesin sen?" diye bard Markheim. "eytan m?" "Ne olabileceim," diye karlk verdi br, "sana vermeyi vaat ettiim hizmeti etkileyemez." "Etkileyebilir," diye bard Markheim. "Etkiler! Senden yardm almak m? Hayr, asla! Senden asla! Ben daha tanmyorsun tanrya kr, beni tanmyorsun!" "Seni tanmak m?" diye cevaplad ziyareti, nazik trden bir ciddiyet ya da daha dorusu sertlikle, "Seni ruhuna kadar tanyorum." "Beni tanmak m?" diye haykrd Markheim. "Bunu kim yapabilir ki? Benim hayatm kendimin gln bir taklit ve iftirasndan baka bir ey deil. Doam yalanlamak iin yaadm ben. Tm insanlar bunu yapar; tm insanlar dlarnda byyp onlar boan bu maskeden daha iyidirler. Herbirinin hayat tarafndan srklenip gtrldn grrsn, haydutlarn yakalayp pelerine brndrd biri gibi; eer kendi kontrollerini ellerinde tutabilselerdi eer yzlerini grebilmeydin, tamamen farkl bir ey olurlard, kahramanlar ve azizler iin k saarlard! Ben bunlarn oundan ktym; benliim daha fazla rtlm; mazeretim bana ve tanrya malumdur. Ama zamanm olsayd, kendimi ak edebilirdim." "Bana m?" diye sordu ziyareti. "Herkesten nce sana," diye karlk verdi katil. "Zeki olduunu varsaymtm; sandm ki-var olduuna gre- kalp okuyan biri olmalydn. Oysa sen, beni yaptklarmdan dolay yarglamay vaat edecektin dnsene yaptklarmdan dolay! Dodum ve bir devler lkesinde yaadm; ana rahminden ktmdan beri devler beni bileklerimden tutarak srklediler yazgmn devleri. Ve sen beni yaptklarmdan dolay yarglayacaktn! Ama iime bakamyor musun? Ktln benden nefret ettiim anlayamyor musun? iimde, vicdann o net yazsn, ok sk hie saylm da olsa, kastl hibir safsata tarafndan asla bulandrlmam o yazy, gremiyor musun? Beni kesinlikle insaniyet kadar bildik olmas gereken bir ey olarak gnlsz bir gnahkr olarak okuyamyor musun?" "Btn bunlar ok duygulu bir biimde ifade edilmi eyler," oldu ziyaretinin cevab, "ama beni ilgilendirmiyor. Bu

60

safsatalar benim snrlarm aar; ve hangi zorunluluk yznden srklenip gittiin de hi umrumda deil, bunun sonucu olarak doru yne srklenmi olmandan baka. Ama zaman uup gidiyor; hizmeti, insanlarn yzlerine ve reklam panolarndaki resimlere baknarak gecikiyor; ama yine de, gittike yaknlamay srdryor; ve hatrlasana, sanki idam sehpalar Noel sokaklarndan geerek sana doru bizzat yryorlar gibi! Sana yardm edeyim mi ben! Her eyi bilen? Paray nerede bulacan sana syleyeyim mi?" "Karlnda ne isteyeceksin?" diye sordu Markheim. "Bu hizmeti sana Noel hediyesi olarak sunuyorum," diye cevaplad br. Markheim bir eit buruk zafer duygusuyla glmsemekten kendini alamad, "Hayr," dedi, "Senin ellerinden hibir ey almayacam; susuzluktan lyor da olsam, testiyi dudaklarma dayayan senin elinse, onu reddetme yrekliliini kendimde bulmalym. Safa bir davran olabilir, ama kendimi erre teslim edecek hibir ey yapmayacam." "lm deinde edilen tvbelere hibir itirazm yok," diye yorumlad ziyareti. "nk faydasna inanmyorsun!" diye bard Markheim. "yle demedim," diye karlk verdi br; "ama ben bu konulara farkl bir adan bakyorum; hayat sona erdiinde, benim ilgim azalr. insan, bana hizmet etmek iin yaamtr, dinin rengi altndan karanlk baklar yaymak ya da buday tarlasna burak ekmek iin, arzu dolu zayf bir uysallk annda senin de yaptn gibi. Artk kurtuluuna bu kadar yaklam olduuna gre, hizmetlerine farkl bir hizmet daha ekleyebilir tvbe edip, glmseyerek lebilir, ve bylece, yaayan mritleriminkinden daha rkek bir gven ve umut gelitirebilirsin. Ben o kadar da zor bir patron deilim. Dene beni. Yardmm kabul et; imdiye kadar yapm olduun gibi, kendini hayatta memnun et; kendini daha kuvvetli bir biimde memnun et, dirseklerini tahtaya uzat; ve gece inmeye balayp perdeler kapandnda, seni daha fazla rahatlatmak iin sylyorum, vicdannla arandaki kavgay bitirmeyi ve tanryla kaypaka barmay kolay bile buluyor olacaksn. Daha az nce byle bir lm deinden geldim; oda, adamn son szlerini dinlerken itenlikle yas tutanlarla doluydu; ve merhamet duygusuna kars ta gibi sertlemi olan o yze baktmda onun umutla glmsediini grdm." "Yani benim de byle bir yaratk olduumu mu varsayyorsun?" diye sordu Markheim. "Gnah stne gnah ilemekten ve en sonunda sinsice cennete girmekten baka hibir byk amacm olmadn m dnyorsun? Bunun dncesi bile kalbimi ayaklandryor! Senin insan trn kavrayn bu mu yani? Yoksa beni byle bir alakla delil saydn kanl ellerimle bulduun iin mi bu szler? Ve bu cinayet suu, iyilik pnarlarn bile kurutacak kadar byk bir dinsizlik mi gerekten?" "Benim iin cinayet zel bir kategori deildir," diye cevaplad br. "Tm gnahlar cinayettir, hatta tm hayatn sava olmas gibi. Sizin rknz, bir saln zerinde alktan lmekte olan denizciler gibi gryorum, ktln ellerinden ekmek kabuklar kopartp, birbirlerinin hayatlaryla beslenen. Gnahlar, ilendikleri ann tesinden takip ederim; hepsinde de akbetin lm olduunu grdm; ve benim gzmde, bir baloya gitmek iin sevimli haller taknarak annesini kandran cici kzn phtlam insan kan, senin gibi bir katilinkinden daha az fark edilir biimde damlamaz. Gnahlar takip ettiimi mi syledim? Erdemleri de takip ederim; gnahlardan bir trnan kalnl kadar bile farkl deildirler; her ikisi de lm meleinin mahsul toplamasna yarayan trpanlardr. Benim yaama sebebim olan ktlk, eylemde deil, karakterde oluur; benim iin geerli olan, kt adamdr, kt eylem deil; nk kt eylemin meyveleri, onlar alarn iddetli elalesi boyunca yeterince uzaklara kadar takip edebilseydik, sk rastlanmayan erdemlerin meyvelerinden daha bile kutsal kabilirlerdi. Bir satcy ldrm olduun iin deil, ama adn Markheim olduu iin, kan abuklatrmay teklif ediyorum sana." "Kalbimi sana aacam" diye cevaplad Markheim. "Sayesinde beni bulduun bu su, benim snmdr. Ona varana kadar, bir sr ders aldm; onun kendisi bile bir derstir, ok nemli bir ders. imdiye kadar, srklenmemem gereken eye isyan duygusuyla srklendim; yoksullua mahkm bir kleydim, srklenen ve kamlanan. Gnaha davet eden bu koullara kar durabilen kuvvetli erdemler vardr; benimki yle deildi, mutlulua susamtm. Ama bugn bu olay sayesinde, hem ders hem de zenginlik kazanyorum - hem g hem de kendim olmak yolunda taze bir karar. Dnyada hep babo dolatm; artk kendimi tamamen deimi grmeye balyorum; bu eller iyiliin arac, bu kalp huzurlu. Bir ey gemiten kp bana doru geliyor; kutsal tatil akamlar kilise orgunun sesini dinlerken kurduum dle ilgili bir ey; yce kitaplarn stne gzyalarm akttm ya da masum bir ocukken annemle konutuum zaman sezdiklerimle ilgili bir ey. Benim hayatm orada gizli; birka sene amaszca dolatm, ama varmam gereken ehri imdi bir kez daha gryorum." "Bu paray borsaya yatracaksn, sanrm, yle mi?" dedi ziyareti. "Ve orada, yanlmyorsam, daha nce birka binlik kaybetmitin zaten." "Ah," dedi Markheim, "ama bu kez iimde kesin bir his var." "Bu defa da kaybedeceksin," diye yantlad ziyareti, ar ar. "Ah, ama yarsn saklayacam!" diye bard Markheim. "Onu da kaybedeceksin," dedi br.

61

Markheim'n aln terlemeye balamt. "Peki, o halde ne fark edecek?" diye hiddetle bard. "Diyelim ki kaybettim, diyelim ki tekrar yoksullua saplandm, bir tarafm, yani kt olan, iyi olan taraf alt etmek iin sonuna kadar uraacak m? iyi ve kt, iimde ok gl, her iki yne ekip duruyorlar beni. Tek bir eyi sevmiyorum ben, her eyi seviyorum. Byk ileri, vazgeileri, ahadetleri kavrayabilirim; ve cinayet gibi bir suun iine dm olsam da, merhamet duygusu dncelerime yabanc deil. Yoksullara acrm onlarn davalarn benden daha iyi kim bilebilir? Onlara acr ve yardm ederim; sevgiye deer veririm, drst kahkahalar severim; dnyada ne iyi bir ey ne de doru bir ey vardr, ama onu da yrekten severim. Benim ayplarm, hayatm ynlendirmek mi sadece? Benim erdemlerim, akln kullanlmayan blm gibi, etkide bulunamadan bekleyecek mi? yle olmamal; iyilik de bir eylemler pnardr. " Ama ziyareti parman kaldrd. "Bu dnyada bulunduun otuz alt yldr," dedi, "birok kader deiimi ve miza farkllamasndan geerken senin durmakszn dtn seyrettim. On be yl nce hrszla balamtn. yl nce, cinayetin adn duyduunda bile betin benzin atard. Hl uzanda durduun herhangi bir su kald m, baka vahet ya da alaklk kald m? Bundan be sene sonra da sende ayn eyleri gryor olacam! Aalara, aalara, yolun aalara iniyor; ve lmden baka hibir ey seni durdurmaya yetmez." "Evet, doru," dedi bouk bir sesle. "Bir dereceye kadar ktle bulatm. Ama herkes iin ayndr bu: Bizzat azizler bile, yaamann sradan pratii iinde inceliklerini kaybedip, evrelerinin rengine uyum salarlar." "Sana basit bir soru ynelteceim," dedi br, "ve sen cevap verirken, ahlaki horoskopunu okuyacan sana. Pek ok konuda lakalamsn; byk bir olaslkla byle olmakla doru yapyorsundur; ve her koul altnda, tm insanlar iin ayndr bu. Ama bunu kabul etmekle birlikte, nemsiz de olsa baa klmas g, zel herhangi bir durumun iine kendi iradenle girdiin oldu mu? Yoksa hereye seni bakalar m srkledi?" "Herhangi bir durum mu?" diye, dnceli bir kederle tekrarlad Markheim. "Hayr," diye ekledi, aresizlik iinde, "hi girmedim! Hepsinde baarsz oldum." "O halde," dedi ziyareti, "neysen onunla yetinmelisin, nk asla deimeyeceksin; ve bu aamada azndan km olan szler geri dnlme/ biimde kaytlara gemitir." Markheim uzun bir sre sessiz kald. Sonunda sessizlii ilk bozan, ziyareti oldu. "Madem yle," dedi, "sana parann yerini gstereyim mi?" "Ya haysiyet?" diye bard Markheim. "Onu denemedin mi?" diye karlk verdi br, "iki ya da sene nce, seni aydnlanma toplantlarnn platformunda grmedim mi? stelik ilahi okunurken en yksek kan ses seninki deil miydi?" "Doru," dedi Markheim, "ve grev yolunda bana ne kaldn aka gryorum. Bu dersler iin sana gnlden teekkr ederim; gzlerim ald ve en azndan kendimi olduum gibi grebiliyorum." Ayn anda, kap zilinin keskin sesi btn evin iinde almaya balad; ve ziyareti, sanki bekledii malum sinyali alm gibi, hemen ayaa frlad. "Hizmeti!" diye bard. "Dnd. Seni nceden uyardm gibi. imdi nnde daha da zor bir geit var. Patronunun hasta olduunu sylemelisin ona; gven verici, daha dorusu ciddi bir yzle, onu ieri almalsn glmsemek yok, abartl hareketler yok. Sana baar sz veriyorum! Kz ieri girip kap kapanr kapanmaz, seni daha nce satcdan kurtaran ayn hner, yolundaki bu son tehlikeyi de nnden kaldracak. O andan itibaren, nnde uzun bir akam olacak eer gerekirse, btn bir gece, evin hazinelerini aramak ve gvenliini salamlatrmak iin. Tehlike klnda ayana gelen yardm bu. Kalk!" diye bard; "Kalk, dostum; hayatn terazi kefesinde titreyerek sallanyor; kalk, ve bala!" Markheim akl hocasna sabit gzlerle bakt. "Eer kt eylemlere mahkm olacaksam," dedi, "ak bir zgrlk kaps var hl: Eylemden vazgeebilirim. Eer hayatm hastalkl bir ey olacaksa, onu terk edebilirim. Senin de sylediin gibi, gnaha davet eden her kk yreklendirmenin hkm altnda olmama ramen, yine de kararl bir tek davranla, kendimi onlardan uzaklara gtrebilirim. yiye olan sevgim ksrla mahkm olmu; olabilir, varsn olsun! Ama ktye olan nefretim hl yerinde. te bu yzden, dkrklna uramak seni incitse de, hem gc hem de cesareti kendimde toplayabileceimi grmelisin." Ziyaretinin yz hatlar harikulade ve ok gzel bir deiim geirmeye balad: Tatl bir zafer ifadesiyle parlad, yumuad ve parlad gibi silinip kayboldu. Ama Markheim, dnm seyretmek ya da anlamak iin beklemedi. Kapy at; dnceli bir halde ar ar merdivenleri indi. Gemii gsterisiz bir ekilde gzlerinin nnden geti; ona olduu gibi bakt, bir d gibi irkin ve yorucu, kastsz bir cinayet8 kadar geliigzel; bir yenilgi manzaras. Yeniden gzden geirdiinde, hayat artk hi cazip gelmiyordu ona; ama telerde bir yerde teknesini sndracak sessiz bir liman gryordu. Geitte duralad, mumun l vcudun yan banda hl yand dkkna bakt. Dkkn tuhaf biimde sessizdi. Satcnn grntleri kafasna t, gzlerini dikmi duruyordu. Ve sonra zil bir kez daha sabrsz bir yaygara kopartt. Hizmetiyi, kap eiinde, yznde glmsemeye benzer bir eyle karlad. "Siz en iyisi polise gidin," dedi; "Patronunuzu ldrdm."

62

1) . Bohemya kadehleri: Onyedinci yzyln sonlarnda Bohemya kristali Avrupa'da ok modayd. 2) Brownrigg: Londral bir kilise cemaat tarafndan, yoksul hamile kadnlara bakmas iin ie alman Elizabetl Brownrigg, gen bir kadn ra vahice ldrdkten sonra 1767 ylnda idam edildi. 3) Manning ailesi: Frederick ve Mana Manning yemee gelen misafirlerini ldrp mutfak demesinin altna gmdler (1849 ylnda idam edildiler). 4) Thurtell: Zengin bir tccarn olu olan kumarbaz John Thurtell, William Weare'i bir kr evinde tuzaa drp vahice dvdkten sonra lmemekte direnen kurbannn boazn kesti (1823 ylnda idam edildi). 5) Malup hkmdar: Napolyon, satranta kaybetmek gibi kk yenilgiler karsnda fke nbetleri geirirdi. 6) Napolyon: 1812 ylnda k mevsimi zamanndan nce bastrm ve faciayla son bulan Rusya seferinin en byk sebebi olmutu. 7) Sheraton bfe: Thomas Sheraton (1751-1806), sanatsal deer tayan basit ve kullanl tasarmlar yapan ingiliz mobilya ustas. 8) Kastsz cinayet: Hukuk terimi, meru mdafaa (hakl savunma) srasnda adam ldrme

SABAHATTIN ALI Birdenbire Snen Kandilin Hikayesi Hasta sinirlerim iin tavsiye ettikleri bu kimsesiz ve grltsz yerlerde, uzun bir akam gezintisinden dnyordum. Scak bir sonbahar gnnn sonuydu. Gecenin yaklatn gren tabiat, serin bir nefes almak iin kmldanyordu. Biilmi tarlalarn ortasnda slak bir halat gibi parlayarak uzanan patikaya giderken, kar tepelerin birinde yksek bir ta bina gzme iliti. Perdesiz pencerelerine vuran gne, ona krmz gzl bir canavar ekli veriyordu. Ve ykk duvarl bir bahenin ortasnda, harap bir kaleyi veya bo braklm bir kona andran hazin bir ihtiam vard. Vaktin daha erken olduunu dnerek bu binay yakndan grmek isteine kapldm. Kurumu tarlalarn zerinde yrdkten, hafif bir srt trmandktan sonra, yarsna kadar ak duran pasl bir demir kapy getim, aralarndan otlar fkran akl deli bir yoldan yrmeye baladm. ki tarafmda vahilemi aalar ve artk tmsek halini alm eski iek tarhlar vard... Kuru bir havuzun kenarnda devrilmi mermer sakslar duruyordu. Ve onlarn arasnda naslsa kalm olan beyaz bir kasmpat, buralar rten siyah perdenin zerinde gemii grmek iin braklm bir delik gibiydi. Yanna yaklatka insana sebepsiz bir rkeklik veren binann hibir mimariye uymayan acayip bir tarz vard: ap on iki metreyi gemeyen bir silindir eklinde epeyce ykseldikten sonra birdenbire daralyor ve bylece kule gibi bir para daha uzanarak zeri camekanl bir kubbeyle bitiyordu. Alt tarafn kaln bir ta ember kuak gibi sarmaktayd ve btn bina bu haliyle eski bir ya kandilini andryordu. Tam kapnn stndeki

63

odann darya doru cumba eklinde yapt bir knt da bu kandilin kulpuydu. Binann niin bu ekilde yapldn ve sonra hangi cehennem nefesinin buralarda estiini kestirmek imkanszd. Keskin bir bakla alm hissini veren ince uzun pencereler korkutucu bir karanlktan baka hibir eyi aa vurmuyorlard. Ta emberin zerinde oyulmu birka ayak merdiveni karak pasl ivili, byk kapya geldim. Senelerden beri insan eli dokunmam gibi duran, rmeye yz tutmu tahtalara yaslandm. Yar yerine kadar batan gnein sararm ayrlara, kk bulut kmelerine, bir ylan dili gibi kvrarak uzatt son krmz klar uzun uzun seyrettim. Etrafmda hibir hareket yoktu. Kertenkeleler bile, yosunlu talarn zerinde, akamn alacakaranlna bakarak, yavaa ilerliyorlard. Yalnz slak tahtalarn gnete kardklar sese benzeyen baz trtlar vakit vakit duyulmaktayd. Gittike koyulaan sessizliin iinde, derin bir kuyuya muntazam aralklarla talar atlyormu gibi bouk sesler iittim. Evvela istikametini kestiremediim bu grltnn, biraz sonra, evin iinden geldiini anladm. Sesler, ayn muntazam aralklarla durmadan yaklamaktayd. En sonra bsbtn alarak ta merdivenlerden ar ar inen admlar haline girdiler ve dayanmakta olduum kapnn arkasnda durdular. Dorulmu, korku, merak ve hayretten ibaret bir halita (karm) halinde kaskat kesilmitim. Bam arkaya eviremiyordum, fakat -ufak bir gcrt bile yapmad halde- kapnn yavaa aldn ve souk, buz gibi bir nefesin ensemi yalayarak daldn hissettim. iddetle dndm; ve o zaman, akamn abucak artan karanl arasnda, bu ta kulenin esrarl adamyla karlatm: Bu, byk bir batan -iskelet halinde bir vcudun stne konmu- byk ve krmz bir kafadan ibaretti. Bir cehennem nebatnn liflerine benzeyen kpkzl sa ve sakallarnn arasnda beyaz, fakat salarn renginde illerle kapl bir deri grnyordu. Ve bunlarn hepsini, rm bir meyvenin donuk rengi, bir toz tabakas halinde, rtmekteydi. Ve sonra gzleri... Krmz illi kapaklar arasnda, bir granit yosununa benzeyen soluk yeil gzleri vard. Derin ve karanlk ukurlarn sonunda birer mahzen kapan hatrlatan bu gzler hi, ama hibir ey ifade etmiyorlard. Srtnda siyah, harap olmu bir elbise, ayanda eskimi rugan potinler vard. nsan onu, bir cenaze dnnden sonra hi soyunmayarak senelerce ayn halde kalm sanabilirdi. Ve imdi kuru vcuduna bol gelen bu siyah elbiseler ona bir korkuluk kl veriyorlard. Elini bana doru uzatt. -Ah, bu, dnyada grdm eylerin belki en korkuncudur-. Bu da ayn krmz illi, rk beyaz deriyle kaplyd ve bir insannkinden ziyade ince bir eldiven

64

giydirilmi bir iskeletin eline benziyordu. O kadar zayf, o kadar hayattan uzakt. Ve gecenin karanlndan pek fark edilmeyen siyah bir ceketin kolundan frlad iin, zerime bolukta aslym gibi geliyordu. Omuzuma bir gece kuu gibi konduu zaman korkuyla bardm ve silkindim: -Ah... Ne istiyorsunuz?Fakat bu el, bu kemik el oraya bir yenge kskac gibi yapmt. Ve o, skunetle eildi, gsnden deil, yalnz aznn iinden gelen hafif bir sesle bana sordu: -Siz birdenbire snen kandilin hikayesini biliyor musunuz?-Hayr!- dedim. -Oh... Hayr...-ylese geliniz!Dediini yapmamak mmkn deildi, parmaklarn omuzuma batrarak ekiyor ve actyor, actyordu... Ayaklarmzn altndan kayan bir zemini getik, minarelerin esrarl merdivenlerini andran dar ve ta bir merdivene trmanmaya baladk. Korkuyu imdiye kadar iimde byle madde halinde hissetmemitim. Karanlk, bir gecekuu kanad gibi yzme srnen, kokusu beynime kadar ileyen bir karanlk vard. Etrafmdaki duvarlardan biz yrdke dklen svalarn grlts, admlarmzn bouk sesine karyordu. Ve ben, btn korkuma ramen, nerede ve nasl biteceini bilmediim bu merdiveni kvrla kvrla kyordum. Sanki onun parmaklarndan benim omuzuma geen bir irade, beni yediyor, ayaklarm darack basamaklar zerinde, ona yetitirmek iin, abuk abuk hareket ettiriyordu. Her kata yaklatmzda, beni srkleyen adamn, evvela kark sal ba belli oluyor, sonra hafif bir aydnlk yava yava btn vcuduna yaylyordu. Eyvah... Gece bu merdivenlerden ok aydnlkt... Her katta, yarsna kadar alm oda kaplar vard. Bombo odalara alan kaplar... Ve dar pencerelerden nur halinde giren gece bu kaplardan bize kadar uzanyordu. Ve pencerelerin dnda siluet halinde aalar, kark ekilli dalar, hayat ve k dnyas vard... Ben bu yarm aydnln verdii cesaretle ona soruyordum: -Nereye gidiyoruz? Niin gidiyoruz?Eiliyor, buz gibi nefesi yzmde dolaarak yavaa tekrar ediyordu: -Siz, birdenbire snen kandilin hikayesini okudunuz mu?-

65

-Hayr!-Pekala, yrsenize!Parmaklar etlerime bsbtn geiyordu; bir kle halinde tekrar srkleniyordum. Bu sefer de merdivende evvela ba kayboluyor, nmde, siyah ve geni pantolonun iinde kuru bir dal gibi duran ve basamaklar abuk abuk atlayan iki ayak kalyordu. Sonra gene o mayi halindeki karanlk, gene kopup den svalarn haykr... Ayak seslerimiz ve hepsinin birden, toprak altndan gelen bir bar halinde yaptklar korkun uultu... Sonra ikinci ve nc bir kat geliyor, kaplar yar ak bo odalar, bak yaras gibi ince uzun pencereleri ve artk tepelerindeki birka yapra fark edilen siyah aalar tekrar gryordum. Her katta, daha kuvvetsiz olarak, dudaklarm kmldard: -Nereye gidiyoruz, niin gidiyoruz?Fakat cevap hep aynyd: -Siz, birdenbire snen kandilin ne olduunu biliyor musunuz? O halde yrynz!Ve korkun k tekrar balyordu. Nihayet, nerede olduumu, ne kadar zamandr bu ykseliin srdn, hatta kendimi bile bsbtn unuttuum bir zamanda birdenbire durduk. nmdeki adam eliyle bir kapa kaldrd. Oradan girdik. Kapa tekrar kapamak iin omuzumu brakt zaman, derin bir ryadan uyanyormu gibi oldum ve etrafma baktm. Buras yuvarlak bir odayd. Kulenin en tepesinde olduunu tavandaki camekanl, kk kubbeden anlyordum. Oda, tekilerin bsbtn aksine olarak, ok gzel denmiti. Karanlk duvar kenarlarnda muhteem koltuklarn glgeleri belli oluyordu. Tam camekanl kubbenin altnda, yani odann ortasnda, yuvarlak bir masa zerinde hareket etmeyen bir alevle hafif hafif yanan bir ya kandili vard: Aynen iinde bulunduumuz binann eklinde bir kandil... Uzaktaki kede, ierisinde biri yatyormu gibi kabark duran bir yatak vard, bana nazaran eri olduu iin, kimin yattn gremiyordum. Dayanlmaz bir merakn drtmesiyle yaklatm ve orada yatan grdm. Grdm... Ve boazna iler sokulan bir hayvan gibi ac bir lk kopardm: Orada bir iskelet yatyordu. Kurumu ve siyahlam etleri yanak kemiklerine yapm ve sar salar rk bir yast kme kme ylm bir kadn iskeleti.. Bu anda, krlan bir camn angrtsn andran bir kahkaha

66

kulaklarmn dibinde patlad, siyah elbiseli adam: -Pek mi korktun?- diyordu. -Niin, niin korkuyorsun? Senden, yani hayattan bsbtn ayr bir ey diye mi? Fakat bu aptallktr. Onun bizden fark, bizim ondan farkmz nedir ki? Hi... Bak, eil de bak... Bu diler yok mu, bu muntazam diler, onlarn arasndan, imdi bizim konutuumuz eylere benzemeyen ne tatl szler kard bilsen... Dnyor musun ki, bakmaya tiksindiin bu dileri grebilmek iin onun tebessm etmesi nasl sabrszlkla beklenirdi!.. Tahmin edebilir misin ki, boazna dolanarak seni boacakm gibi korktuun bu salarn gne altnda ne hayat dolu parlaylar vard. Hem bu kadn benimdi. u ellerim, u sana laf syleyen azm nasl benimse, o da yle benimdi. Fakat biliyor musun, kollarmn arasndan syrlvermesi ne kolay oldu... Onunla aramzda hibir mesafe yoktur. Bizim onun haline geivermemiz iin bir sebep bile lazm deil; ve bu iskelet bize o kadar yakndr ki, ondan korkmak iin ancak bir insan kadar kr ve dncesiz olmaldr.imdi sesi pirin bir havan gibi tyordu. Sanki bu adamn boaznda bir perde vard ve bazan iinden gelen iddetli sesler bunu kaldrarak kulaklar nlatyor, sonra iddet azalnca perde tekrar derek sesler, bir duvar arkasndan syleniyormu gibi, kslyordu. Verecek cevap bulamamaktan doan bir rkeklikle sordum: -Sizi bu kadar sarsan, fakat hakikate yaklatran bu lmn sebebi neydi?- dedim. -Nesi vard?-Hi!- diye cevap verdi. -Hibir eyi yoktu. Senin kadar hayata bal, bu ta bina kadar salam -eliyle camekan kubbeyi iaret etti- ve u yldzlar kadar nurlu ve zarifti. Saadeti aramzda bir alev gibi hissediyor, bu alevden snyor ve aydnlanyorduk... Fakat...Ses yine uzaktan geliyormu gibi yavalad: -Fakat biliyor musun, o kuvvet ki, hibir eyi eksik olmayan ya kandillerinin alevini gelip alarak onlar birdenbire karartr!Ne demek istediini anlamayarak yzne baktm. -Gel- dedi, -seninle birdenbire snen kandilin hikayesini okuyalm. O zaman bu kadn hangi lnn gtrdn anlayacaksn.Orta yerdeki masaya doru yryerek orada, kandilin nnde ak duran siyah kadife kapl ince bir kitab ald. -Bunu, yanmzdaki kadnn yzlerce sene evvelki cetlerinden biri yazm- dedi. Geni bir kanapeyi masann kenarna srkledi. zerine

67

yan yana oturduk. Ve ben, kurumu yapraklar rengindeki sar ve kaln sahifelerde eski, fakat keskin bir el yazsn, gzlerimi ara sra uzaktaki iskelete evirerek ve yanmda, bana vuran krmz kla, akam seyreden bir sfenks gibi duran adama bakarak merak ve sonra hayretle okudum: -Yzlerce eser yazdm. Her eserime kalbimin veya dimamn bir parasn koyuyordum. Ve bunlar, hakikate ok yakn eylerdi. Fakat hibir yazmda bizzat hakikatin bulunmadn biliyordum. Her gzel yazan gibiydim: Konutuum eyler benden evvel yzlerce defa tekrar edilen laflarn deitirilmi ekliydi. Halbuki ben, kulaklara bilmedikleri eyleri sylemek, gz hudutlarnn arkasna gemek istiyordum. Ve bunun iin enemi avularma ve kollarm dizlerime dayar, gzm yere veya ufka evirerek grdklerimin daha tesindeki eyleri de bilmek isterdim. Fakat topran alayc bir susuu, ufkun lakayt bir ka vard. Bana, 'Senin gzlerin,' diyorlard, 'ak braktmz eyleri grmek iin bile ok kk ve zayftrlar. Sakladmz hakikatleri nasl bir cesaretle anlatmak istiyorsun?..' Fakat ben aryor, mtemadiyen aryordum. Yine bir gn odamda, masamn banda enemi defterlerime dayamtm, beyaz kadn zerine yaylan sakallarmn kvrcklarna bakyordum. stiyordum ki, bu beyaz tellerin her biri ince bir kalem olup bu yapraklar btn bilmediim eylerle doldursunlar ve ben onlar hi durmadan okuyaym, okuyaym. Fakat birdenbire katlar ve sakallarm grnmez oldu. Odam anszn kararvermiti. Bam kaldrnca, nmde senelerden beri ayn intizamla yanan kandilimin snm olduunu grdm. Hibir rzgar veya hareket olmadna gre, yann bitmi olmas lazmd. Lakin elime alp baknca, yann dolu, fitilinin kusursuz olduunu grdm; haznesinde bir delik, boaznda bir sakatlk yoktu. Benim farkna varamadm bir rzgara hamlederek (yorarak) tekrar yakmak istedim... Fakat hayret: Yanmyordu. Yaklatrdm ateler yalnz fitili kzartyor ve oradan ho olmayan kokular karyordu. Alev, senelerden beri devam eden krmzmtrak alev artk yoktu. Hangi sebebin bu ihtiyar amdan kararttn dnrken, kaybolan aleve benzeyen bir n kafamn iinde parlamaya baladn hissettim. Ve karmdaki kandilin arkasnda, ona benzeyen says bellisiz kandiller sralandn grdm. Kimisi benimki gibi snmt ve kimisi hala krmz ve deimez bir alevle parlyordu. Fakat ara sra bunlardan biri, hibir rzgar, hibir fleyen olmad halde, yavaa kararveriyordu. Ve bu snk kandillerin bir daha aydnlanmas da mmkn deildi. -Silkindim, bunu kendime bir ihtar telakki ettim. Artk bulmak istediim hakikati burada arayacaktm: Yalar ok, fitilleri kusursuz ve her eyleri tamam olan kandillerin sebepsiz yere niin sndklerini ve kaybolan alevlerin nereye ekilip gittiklerini bulmalydm.

68

Bunun iin, aynen kandilimin eklinde bir bina yaptrarak oraya yerletim. Etrafmda dolatn hissettiim byk hakikate burada kavuacam biliyordum. imdi, en yaknlarm bile sokmadm bu odada, gzlerimi tepedeki camlardan geirerek yukarlara bakyor, orada birdenbire snen kandillerin alevlerini aryorum...Kitabn intizamsz aralklarla yazlan dier ksmlar, bir kazana hapsedilen buhar gibi kenarlarn sktran bir kafann, grnmeyen, iitilmeyen ve dokunulmayan bir hayaleti takip ediyormu gibi etrafna nasl hamleler yaptn gsteriyordu. Bataklk kenarlarndaki rk sazlarn rutubetli ve eki kokusunu datan kaln yapraklar parmaklarnn altndan bahtiyar bir gnn saatleri gibi abucak geiyorlard. Ve sebepsiz yere snen ya kandillerinin hazin hikayelerini, bir brani peygamber gibi, iim sarslarak okuyordum: -Beraber yanmak iin yaplm iki tane kandil vard. Alevlerini, birlemek istiyor gibi, birbirlerine eerlerdi ve birisinin yetiemedii yeri teki aydnlatrd.. Aralarnda ipek kumalar gibi kvrlan ve parlayan k huzmeleri gidip gelirdi... O kadar benzer klarla yanarlard ki, etrafa dattklar aydnln ayr yerlerden geldiine ihtimal vermek mmkn deildi... Fakat bir gn, ya ok, fitili yolunda, haznesi salam olan bu kandillerin biri, en beklenmedik zamanda, yavaa kararverdi. Titrek bir kla yas tutmak isteyen dieri ise, onun arkasnda gitmekte gecikmedi. Ve ben, drt be tanesi bir arada birok kandiller daha grdm. lerinde savatan km bir kl gibi parlayan yenileri olduu gibi, mahzenlerdeki yosunlu kplere benzeyen eskileri de vard. Ve byk kandillerin yannda civciv gibi duran kkler, oynak alevlerle kprdyorlard. Ve bunlar, adeta ses karan bir etaretle (sevinle) beraberce yanarlarken ayn hissedilmeyen rzgar, hibir benzerlik srasna bakmayarak, hepsini birer birer sndrverdi. Yalar daha bitmemiti yarabbi, daha uzun mddet yanabilirlerdi. Ben, artk anlamak istiyorum, bu alevleri alp gtren hangi sarslmaz kudret, hangi dayanlmaz sebep, hangi yaradl mantdr?.. Ve ben, altndan yaplm yeni ve ok gzel bir kandil grdm. Usta bir kuyumcu elinden kt, kenarlarn ssleyen gz alc ziynetlerden belliydi. O kadar tatl bir vard ki, kandilin parlak madenine su halinde akan bu k, plak omuzlara dklen kumral salar andryordu. Ve alevi o kadar beyaz, o kadar hayat doluydu ki, yanaca mddeti sonsuzlukla ifade etmek, onun mrn ksaltmak olurdu.

69

Fakat bu da, gzkapaklar ald zaman kaybolan bir rya gibi, kendisine itiyakla (zlemle) bakanlarn nnden ekiliverdi. Ah... Yanmak isteyen kandilleri sebepsiz yere ve birdenbire sndrlen kuvvetin, bu alevi saklayacak kadar gzel yerleri var myd acaba?..Artk sonlarna yaklatm kitab avularmn arasnda skyor, isyandan ve kzmaktan vazgeerek bir iman ve tevekkl ifade etmeye balayan satrlar kandilin kzl na tutarak okuyordum: -steklerime varabilmek iin d dnya ile balarm azaltmak lazm geldiini seziyordum. Vcudumdaki her ykl, kafamda yeni bir parlakla yol ayor. Ellerimin titremesi artt, fakat ben baktm eyleri daha sebatl ve ihtizaml grmeye baladm. Ah, ey peinde kotuum hakikat, nihayet seni yakalayacam.Dier sahifeler gittike karan bir yazyla yle devam ediyordu: -Gryorum... Parlak alevlerin zerine uzanarak onlar alp gtren siyah eli artk fark etmeye baladm. Yazdm yazlar semekte glk eken gzlerim, bu alevleri ok uzaklara kadar kovalayabiliyor. Belki yaknda onlarn nereye saklandklarn syleyebileceim. Hibir eyleri eksik olmad halde, birdenbire snveren kandilleri hangi kuvvetin kararttn ve alevlerin nereye gittiklerini renmek zereyim. Ey her tarafmdan yava yava ekilen hayat, yalnz kafama ve gzlerime birik!Son sahifeye gelmitim. Burada yaz artk okunmaz bir ekil alyordu. Delilie yakn bir merakla gzlerimi bsbtn yaklatrdm ve devam ettim: -Geri ellerim kmldamakta glk ekiyor ve gzlerim yazdklarm grmyor, fakat ne ehemmiyeti var? Artk hakikatin pek yaknndaym. Konaca daln etrafnda uan bir ku gibi bamn zerinde kanat rplarn duyuyorum. nmde sralanm birok kandiller var... Parlak klar birdenbire yok olan zavall kandiller... Onlarn stne doru uzanan siyah ve byk bir hayalet gryorum. Ve alevler titreerek hep bu istikamete uuyorlar. Fakat nereye gidiyorlar, Yarabbi: Ve o hayaletin asl nedir? Bazan alr gibi olduu halde gzlerimin zerine tekrar den bu perde ne zaman bsbtn kalkacak? . Lakin artk bir hakikat dnyasn grmek zere olduum muhakkak. Gittike kuvveti artan bir k, bana yaklayor, yaklayor... Etrafm gittike daha aydnland... Ah... te... te o kandilleri birdenbire sndren kuvvet...-

70

Eyvah... Kitap burada bitmiti. Okuduum mddete hi ses karmadan yanmda oturan adama lgn gb sarldm: -Syleyiniz- dedim, -kitap niin burada bitiverdi? Syleyiniz, kandilleri birdenbire sndren hangi kuvvettir?.. Syleyiniz, bu adam niin yazmam, niin devam etmemi?..Siyah elbiseli adam yavaa ayaa kalkt, hafiften gelen sesiyle: -Bir gn- dedi, -onu elinde kalemiyle bu masada ve bu kitabn banda l bulmular...Birdenbire tepemizdeki camlar sarsan bir kahkaha att: -Fakat- dedi, -yalar ok, fitilleri mkemmel, hazneleri kusursuz olan kandilleri birdenbire ve sebepsiz yere sndren kuvvet, o adaletli ve efkatli kuvvet, bu adamn emeklerine acd; ancak son dakikada bulduu, fakat ifade edemedii byk srrn kaybolup gitmesini istemeyerek, bu hakikati onun ocuklarnda hi amadan devam ettirdi!Kolumdan tutarak yataa doru yrd. Orada; yarm kalm bir ikayete devam etmek istiyormu gibi, az aralk duran iskeleti gsterdi. Sonra, kurumu dallarn rzgarda kardklar iniltiye benzeyen bir sesle: -te- dedi, -o zamandan beri, bu adamn neslinden gelen herkes, hibir sebep olmadan, en parlak zamanlarnda, bylece snverdiler...skelet halindeki bann neresinden ktna atm iki damla ya, gzlerinin derin ukurlarndan aaya doru yuvarlanyordu... Kemikten ibaret kolunu onlar silmek iin kaldrrken oda birdenbire karard. Masann zerindeki kandilin krmz alevi, hi klmeden ve titremeden, yavaa yok oluvermiti.

SADIK YEMN

ZORYAK

ittt ittt geliyor!

71

Mesut Sardal sol elinin iaret parmayla yanandaki kesie dokundu. Yzeysel bir syrkt. Kanama hemen durmutu. Parmana bulaan krmz leke tnel arm iin grsel bir bilet gibiydi. Zihnindeki grafitili tnel kaytlarnda bir dirilme oldu. Ksa yol kuruldu ve kendini orada buldu. Geldin mi? Gri kot pantolon ve siyah tirt giymi on be yanda bir delikanlyd bunu diyen. Ayaklarnn dibinde iki galvanizli kova durmaktayd. Yznde ergenlik sivilceleri olan delikanlnn sabrsz ve knayc ses tonu Mesuta tatsz bir duygu vermekteydi. Daha gece beraberdik ya diyecekti vazgeti. Bu tr greceli zaman serzenileri geersizdi burada. Renklerimiz ne. Dedi onun yerine. Koyu renk gzl delikanl memnuniyetle ayann dibinde olan prl prl kovalardan birini hafife tekmeledi. Kobalt mavisi ve altn yaldz. Mesutun bilinci akt. O srada sabahn dokuzu olduunu, evinin banyosunda bulunduunu, hatta muhtemelen u anda parmann ucundaki kan lekesini seyrettiini biliyordu. Bu yar lo tneldeki mevcudiyeti yedek gereklik babndayd. Son alt aydr Mesut bu yann igzar girikenliini deneyimlemekteydi. Bak sen. Hadi kap fralardan birini. Mavi benim, yaldz senin. yi mi? Mesut iini ekerek glmsedi ve bayla olumlad. Gidip altn yaldz dolu kovann iinden kaln sapl fray ald ve duvara gri yzeye kocaman bir Z yazd. Aferin lan. Yazn baya okunakl. Arkadann ad Erdald. 1577 Erdal Karan. Lise ikide bir yl ayn srada oturmulard. Yakkl ocuktu ve espri makinesiydi adeta. Kzlar mknats gibi ekerdi. Liseden sonra bir daha hi karlamamlard. Bir raslantyla ortak arkadalarndan birinden iki yl nce beyin kanamasndan ldn duymutu. Yatyd. 41 yanda yaam lambas snm gitmiti. Mteahhitin malzemesinden para ald aka belli olan bu tnelde eski arkadayla karlamaya alt ay kadar nce balamt. Burada buluuyor ve duvarlara ayn kelimeyi yazp duruyorlard. Her karlamalarnda tneli boyasz buluyorlar ve yeniden renkli harflerle beziyorlard. Hadi seninkini de grelim bakalm. Erdal prtkl gri yzeye mavi boyayla O yazd ve geri ekildi. Harfleri srayla yan yana dizdiler. ZORYAK. Birinci kelime tamamlanmt. Bu ikinci aama iin balang sinyali olmaktayd. Mesut ikinci kelimenin ilk harfini yaznca, boyas damlayan frasyla yannda duran arkada, ittt ittt geliyor! dedi. Gelenlerin ncs olan koku burnunun direini szlatmaya balarken Mesut kendini banyoda parmandaki kan lekesine bakyor buldu. Kaln bir kitab elinden dren birinin yerden aldnda kald sayfann kapanmam olduunu farkederek ferahlamas cinsinden bir hisse kapld. Mesut bir hesap insanyd. Kontrolnden kan eyleri sevmezdi. Az sonra giyinmi olarak oturma odasna girdiinde sessizde tuttuu cep telefonunda arama ve iki mesajn bulunduunu grd. ki arama ve bir mesaj sekreterindendi. Saat 11.00deki randevusunu hatrlatmaktayd. Mesut sol bileindeki prlanta ilemeli rolex saatine bakt. 10.39du. Fanassi Menrfa irketinin Almanya sorumlusu Helmut Falraud ile bulumasna nlanma d bir yntemle yetimesi mmkn deildi. Parmandaki leke yardmyla getii yerde iki saate yakn zaman geirmiti. Parmaklarna bakt. Trnaklarn kontrol etti. Diplerinde boya lekesi yoktu, ama ka defa sabunlamasna ramen yal boya kokusunu hafife de olsa almaktayd. O dier kokuyu da.

72

Sabah kalktnda sadece bir yudum itii kahve fincann alarak oturma odasna geilen geni terasa kt. Boazii kprs ayaklarnn altndayd. Gri bir k gn makyajlyd Istanbul. zerinde sadece bir ort ve beyaz fanila vard. Souk tenine dokunmaya balarken kpr zerindeki trafik hareketliliine yle bir gz attt ve ieriye girdi. Fincan iindeki kahveye dokunmadan sehpann zerine koydu ve telefonunu alp son gelen mesaj okudu. u anda brodaym.. k bulualm.. Qelepirde 19.00 gibi.. Dn akam neredeydin? Nurten.. Nurten uzatmal nianlsyd. Cmlelerin arasndaki ift noktalar bkknlk niteleri gibiydi. Kadn evlenmek iin sabrszlanmaktayd, ama Mesut o dalgaboyundan iyice kopmutu. Gzel ve zeki bir gen kadnd. Varlkl bir ailedendi. Onu hl ok seviyordu, ama aralarna ZORYAK girmiti. Teninin ekicilii bile snmekteydi hzla. Kadn bunu farkndayd. Geici bir arza sanyordu. yle deildi. Arayan dier numara eski orta Orhand. Dn akam Squasha niye gelmedin diyecekti herhalde. Mesut telefonu sehpann zerine brakarak alma odasna gitti. Brosunun en alt gzndeki yass kasann ifresini at. Mor kadife zeminde Fatih 13 model siyah bir tabanca ve iki dolu arjr yatmaktayd. Mesut bir at poligonuna yeydi. Bu silah yllarca nce satn almt.Eskiden bu kasann iinde enerji artrc beyaz tozlar falan da olurdu. Birka aydr o tozlara el srmemekteydi. stei kalmamt. Tabancay ald ve kontrol etti. arjrde 12, namluda 1 kurun emrine amadeydi. Evvelsi gn tabancay temizlemi ve azami dolu hale getirmiti. Kasay kilitlemeden kapatt. ekmeceyi yuvasna srd. Tabanca kucanda oturma odasndaki divana oturdu. Ayaklarnn altna bir puf koyarak gzlerini yumdu. Deiim yoldayd. Yol hzla tkeniyordu. ittt ittt geliyor! Mesut Sardal, Fanassi Menrfa Turkey ila firmasnn genel mdryd. 2004 ylnda kurulan firmadaki ykselme hz biroklar iin kskanlk jeneratryd hl. ki buuk milyar dolar akn bir sat potansiyelini idare etmekteydi. Fanassi- Menfra birbirine rakip Fransz Rhone-Nourance ve Alman Hoeust AG adl iki ila firmasnn 1999 ylnda birlemesiyle olumu dev bir trstt. Dnya apnda 27 adet aratrma merkezleri vard. Kardiyoloji, kan inceltici ilalar, tmr bilimi, sinir sistemleri, metabolizma bozukluklar, i hastalklar ve alar ana ilgilenme konularyd. Kazanlarnn te birini insan mrn uzatan mucizevi ila Menrfatolinene borluydular. Bu ilacn forml byk bir gizlilikle korunmaktayd. Haklarnda ynla aiya kmt bu yzden. Menrfatolinenin kaplumbaa kanndan elde edilen Tortezinden elde edildii aiyas en revata olanyd ve bu sav kendileri tarafndan retilmiti. Organik bir kken kullanclar rahatlatan bir etki yapmaktayd. Kaplumbaa zararsz ve sempatik bir hayvan olduu iin kullanclarda olumlu etki yapmaktayd. On yl kadar nce zbek bilim adamlar kaplumbaa kanndan elde edilen Tortezin adl ilacn mr uzattn ve hatta radyasyondan bile koruduu iddiasyla kp bu ilalar piyasaya srmeleri ilerine yaramt. Menrfatoline ilk kez 2014 baharnda piyasaya km ve birka yl iinde dnya apnda en ok sz edilen ila olmutu. u anda aa yukar drt yz milyon insan Menrfatoline kullanyordu. Kullanclarn ou yallard. mrleri ortalama be yl uzamaktayd. Rakip firmalar kendi rettikleri ilala baa kamaynca karalama kampanyalarna balamlard. Menrfatolinee sigortal zombi yaratma ilac adn takmlard. u anda ilacn dnya apnda kullanlmasndan bu yana drt buuk yl gemiti ve Menrfatoline hl bir numaral yaam uzatc olarak yerini korumaktayd. Dnya apnda toplam 23 milyar dolarlk bir sat hacmine sahipti. Mesut telefonunun titreyerek belleine mesaj biriktirmesine kaytsz gzlerle bakt. Gazetelere verdii bir demete; yirmi drt saat k altnda uyumadan yiyip iip olduu yere pisleyen ve ien tavuklar yiyenlerin, minicik hcrede semirmi koskoca besi hayvanlarn etinden yaplan hamburgerleri ocuklarna yedirenlerin yallar hayatta tutan ila iin zombi

73

ilac demeleri ne kadar ironik diyen Helmut Falraudle maalesef bugn gremeyecekti. Yarn da. Hibir zaman. nk ZORYAK geliyordu. ZORYAK kelimesiyle nce ryasnda tanmt. Bundan bir iki hafta sonra Istanbulda ve bir ok ehirde duvar yazlar eklinde ortaya kmt. ZOR la YAatlanlar Kulb szcklerinin ksaltmasyd. Bu yazlar belirdikten sonra haklarndaki ikayetlerde byk bir art olmutu. Mahkemelerde alm yzlerce dava vard u anda. nsanlar altna ieyen, pisleyen, yal, gsz, umarsz ve bilinci ksk durumda gereksiz yere hayatta tutmakla sulanyorlard. Bitkisel hayat eklinde bir br dnya kurduklar da ska dile getirilmekteydi. Hastalarn yardan ounun srekli kbuslardan ikayet etmesi de konu edilmekteydi haliyle. Bu nedenle Menrfatolinene suni cehennem ilac ad da verilmekteydi. ittt ittt geliyor! ZORYAK geliyordu. Emareler grlayd. BDde, Bitkisel br Dnyada yaayanlarn bir eyleme kalkacak halleri yoktu, ama onlarn eleri, ocuklar ou belli etmese de ikayetiydi. 23 milyar dolardan pay alan eczaneler, doktorlar, hemireler. hastahane personeli, arac firmalar, ilac imal eden laboratuvarlar, karton kutusunu basan matbaaclar, hissedarlar, ortaklar Menrfatoline kullanmnn srmesini istiyordu haliyle. Bu ila piyasadan ekilirse sadece Trkiyede yz binin stnde kimsenin gelirinde ciddi bir dme ve isizlik yaanacakt. Altna pisleyen, adn bile hatrlamayan yal hastalar sayesinde ikinci arabasnn taksidini ya da ocuklarnn gittii zel okulun cretini dyordu bir sr kimse. Menrfatolinenin suyu snmt dier yandan. Mesut ki yl iinde piyasadan ekileceini dnmekteydi. eitli emareler vard. Kurumdaki baz st dzey ahslarn erken emeklilie ayrlmalar gibi mesela. Bugnk konumalar gerekleseydi Falraudun buna benzer eyler ima edeceinden emindi. Birka yl dayann baka ilaca geeceiz diyecekti belki de. Mesut daha 43 yandayd. Emeklilik iin ok erkendi, ama baz arza belirtileri gstermiti. Vicdan dirilmiti. Bu i byle bir lks kaldrmazd. Sratle safd edilecei kesindi. . Btn dnya bitkisel br dnya kuran ila firmasna baya ilgi gstermekteydi. Bir sr ZORYAK sitesi kurulmutu. Amerikada firmalarn sulayan B klas bir film bile yaplmt. Ad Afterlife before deathdi. Ohio, Clevelandtaki bir hastahanede eitli gariplikler yaanyordu. Bilgisayar kaytlarnda karmaa, klandrmalarda dzensizlik, o kadar temizlenmesine ramen kadavra kokan koridorlar ve alanlara srekli derpesyon yayan ortam. ki doktor sevgili baroldeydiler. Filmin sonlarna doru dev hastahane binasnda yatan ve Minervatoline kullanan yal hastalarn iradesinin bu olaylara sebebiyet verdiini ve ilacn yapmnda yksek dozda spermine ve cadaverine kullanldn kefediyorlard. Yar ller tam ayaklanrken serumla ila zerkini durdurup daha byk bir felaketi nlyorlard. Bu arada ila firmasnn silahl ajanlaryla da gerilim artrc serven yayorlard. Minerva, Menrfa ayn anlam ifade etmekteydi. Menfra ya da Minerva Romallarn Helenlemesi devirlerinde, milattan iki yzyl nce halkn inand air, eczac, tccar, byc, sihirbaz, mzisyen ve bakire tanrayd. Yunan tanras Athena ile e tutulacak kadar popler olmutu bir aralar. Bu anlam benzerlii nedeniyle alan dava hl srmekteydi, ama yarm milyon dolara ekilen filmin yapmclar birka milyonu cebe indirmilerdi bile. Eer tazminat demeye mahkum edilirlerse Afterlife before death iyice kltleecek ve yapm firmas bir sonraki filmlerinden epey para gtrecekti. Zaman Fanassi Menrfa aleyhine almaktayd yani. Ar kullanlmlk, idrar, diyet yemei dks, giderilemez yallk parfm karm koku burnunun direini szlattnda Mesut gzlerini at. Oturma odasnn hole alan kapsnn aznda Erdal durmaktayd. zerinde az nceki kyafeti vard. ki elinde birer prl prl galvanize kova tutmaktayd. Geldin ha sonunda? Erdal biraz mahupa omuzlarn silkti. Evine ilk geliiydi. Mesut tabancay divana koydu, stn yastkla kapatp doruldu. Bu defa hangi renk? Sabahkinden. Mavi ve altn yaldz.

74

Mesut altn yaldz kovasnn iinde duran fray ald ve Nereden balyoruz? diye sordu. u duvar iyi. Mesut bayla olumlad ve elindeki frayla kirli beyaza boyanm duvara kocaman bir Z harfi yapt. Erdal yanna ayn byklkte bir O yerletirdi. Onun sa yars 1200 dolara yaptrd Edward Hoppern Gece ahinleri adl tablosunun harika kopyasn boyamt. Mesut buna zerre kadar aldrmadan Onun yanna R harfini koydu. Bir ey iin zr dilerim. Dedi Mesut fray kovaya daldrrken. Daha nce Aklmdan ok geirdim, ama ksmet imdiyeymi. Lise teyken ylba gecesi partideydik. Yannda ok gzel bir kz vard. Aysun. O gece sizi arabaya almamtk. Yer vard. Ben istemedim. ekememezlikten. Ters yne gideceiz laf mavald yani. Biliyorum. Mesut Y harfini izip fray kovann iine brakt ve arkadana bakt. Erdal boya yere damlamasn diye dikkatli tutmaktayd. zeninden deil, komiklik olsun diye yapyordu. Bakasnla gittiniz ve kaza yaptnz. Bizim ofr neydi ad, smet, o da sarhotu, biz de kaza yapabilirdik, ama piyango size kt. Yapt Aya beeni ile bakan Erdal, Bunun iin vicdan azab ektiini syleme sakn. Dedi. Mesut ucu boya ykl frayla yanna gitti ve K harfini boyad. Eer unutmamsam bir anlam olmal. Dedi. Erdal iini ekti ve Sanrm yle. Dedi. Aysuna bir ey olmad. Benim sa ayam krld sadece. Azck topal kaldm. Hayatmda ne deiti bu yzden bilmiyorum. nan ki. Unutmaman houma gitti ama. ZORYAK iin de seni setim. Erdal ban sallad. Doru. ZORYAK biziz. Mesut alt ay nce ryasnda ilk kez kendini o tnelde bulunca yanna eylemi iin bir e bulmay dnrken iki kova dolusu boyayla Erdal gelivermiti. Zihninin tayin ettii biriydi yani. ittt ittt geliyor! szcn rahmetli dedem ederdi sk sk. Dedi Mesut. Onun izgi romanlarnda bu balkla bir serven de vard. apkn Hrszd. Hi unutmam. Tinercileri kiralayp sokaklara ZORYAK yazdrman harika bir fikirdi. ZORYAK biziz ve de Sana bir ey soracam. O ilac kullananlarn byk bir ksmnnn kbuslar iinde yzd doru mu? statistikler yzde 2 diyor. Dedi Mesut hafife srtarak. Sence ka? Yzde 40 falan olmal. Adamlar yllarca Kbusistanda yaatyoruz. Niye ii brakmadn nceden? Braksam ne olacakt? Yerimi alabilecek en az on kii vard. Belki yirmi.. O da doru.

75

Bunun iin ok eyim. Bazen zlme Mesut ben varm bak yannda. Mesut tam cevap verecei srada kapnn zili ald. Mesut saatine bakt. Temizliki kadn bugn gelmeyecekti. Birini beklemiyordu. Tahmin ettii kimse olmalyd. Kapnn kilidi iine giden anahtarla alma sesi verince bundan emin oldu. O mu? Nianlm Nurten. Biliyor mu olan bitenleri? Mesut ban olumsuz anlamda sallad. Birka kez psikoloa gittiimi, son haftalarda ilerimi aksattm ve bir eylerin yolunda olmadn sadece. Bakalm grecek mi? Mesut ban ieri giren gen kadna evirdi. Merhaba Nurten. yerine telefon ettim. Gitmemisin. Telefona da cevap vermeyince Bu ne..? Kestane rengi uzun sal, biraz uzun yzl olmakla birlikte harika iki iri mavi gze sahip olan gen kadnn yzndeki ok ifadesi altn yaldzl boya kadar belirgindi. Baklar duvardaki yazlara yneldi. Sonra yerdeki kovalara. Erdala ve ie gitmeyen nianlsna. Kendimi tantaym adm Erdal. Mem Memnun oldum. Ne oluyor burada Mesut? Neyse ki, Erdal sksn diye elini uzatmamt kadna. Mesut ok k bordomsu ince bir palto giymi kadna glmsedi. Erdal liseden arkadamdr. Bir sredir birlikte graffiti yapyoruz. lk kez buradayz yalnz. e niye gitmedin? ZORYAK nedir biliyorsun deil mi? Nurten bayla olumlad. Gzleri dolmaya balamt. ZORYAK Trkiyede milyonlar iyi tanmaktayd. Televizyonlardaki haberlerde binlerce defa gsterilmiti. Mahkeme celselerinde terim olarak kullanlyordu. Gen kadn oturma odasnn boyanmasnn birlikte ina ettikleri gelecek planlarnn yerle bir olmas anlamna geldiini hzla okumutu. Mesut nedir bunlar? Kadnn hl bir eyleri deitirmek iin umudu vard. u anda Avusturyada ski yapan annesi ve babas Nurteni ok beenmekteydi. Tam da biricik oullarn ekip evirecek bir kadnd. 32 yandayd. Hemen ocuk yaparlarsa aile denen kadim emberin iinde mutlu olabilirlerdi. Nurten sigortacdr. Kendi irketi var. dedi.

76

Erdal takdirle ban sallad. Nurten korkmaya balamt. Burnunun krmasndan kokuyu almaya balad da belliydi. ZORYAK materyalize olmaktayd. Mesut ii daha fazla uzatmamaya kararlyd. Elindeki fray kovaya brakt. Gidip yastn altna koyduu silah ald. Erdaln yznde kl oynamamt. Nurtense on dakika iindeki ikinci derin okunu yaamaktayd. Ne Ne yapyorsun Mesut? Mesut, Sen grmeseydin buna cesaret edemezdim.ittt ittt geliyor! Dedi ve tabancay sa akana dayayarak tetii ekti.

STEPHEN KNG TM SEVDKLERNZ YOK OLUP GDECEK

Nebraska'da, Lincoln'n biraz batsnda, 1-80 zerinde bir Motel 6'yd. leden soma yamaya balayan kar, ocak alacakaranlnda tabelann civciv sars rengini yumuak, pastel bir tona dntrmt. Rzgr, k aylarnda lkenin orta blmndeki dzlklere has bir ekilde iddetle esiyordu. Bunun u an iin rahatszlk vermekten baka bir etkisi yoktu ama gece tipi bastrrsa -hava durumu tahmincileri bir trl karar verememie benziyordu- eyaletler aras yollar sabaha kadar kapanrd. Alfie Zimmer iin bunun bir nemi yoktu. Krmz yelek giymi bir adamdan anahtarn ald ve arabasn uzun, beton binann sonuna doru srd. Yirmi yldr orta batda pazarlamaclk yapyordu ve tecrbelerine gre geceyi iyi bir ekilde geirmek ve istedii gibi dinlenebilmek iin drt kuraln uygulanmas gerekiyordu. Birincisi, daima nceden rezervasyon yaptrmakt. kincisi, mmknse rezervasyonu tannm bir motel zincirinde yaptrmakt, Holiday Inn, Ramada Inn, Comfort Inn, Motel 6 gibi. ncs, daima uta bir oda tutmakt. Bu ekilde karnza kabilecek olann en kts tek bir grltl komu olurdu. Sonuncusu, numaras bir ile balayan bir oda tutmakt. Alfie krk drt yandayd, kamyon ofrleriyle yatan fahieleri becermek, kzarm krmz et yemek ve bavulunu merdivenlerden yukar tamak iin fazla yalyd. O gnlerde ilk kattaki odalar genellikle sigara imeyen kiiler ayrlyordu. Alfie o odalardan birini tutuyor ve yasaa aldrmadan sigara iiyordu. 190 numaral odann nndeki park yerini biri igal etmiti. Binann nndeki tm yerler doluydu. Alfie buna pek armamt. Garantili bir rezervasyon yaptrabilirdiniz ama biraz ge gittiiniz takdirde (hele yle bir gnde, saat drtten sonra) arabanz uzakta park edip yrmek zorunda kalrdnz. Erken gelen kularn arabalar, civciv sars kaplarn yan yana sraland, pencereleri imdiden ince bir kar tabakasyla kaplanm gri binann hemen nne dizilmiti. Alfie keyi dnd ve Chevrolet'sini, burnu bir iftinin grileen havada gz alan bembeyaz tarlasna bakacak ekilde park etti. Gr alannn en uzak ucunda iftliin klarn grebiliyordu. Evin iindekiler muhtemelen scak oturma odalarnda oturuyorlard. Darda ise rzgr arabay sarsacak kadar iddetli esiyordu. Kar, birka dakikalna iftliin klarnn gzden kaybolmasna sebep oldu. Alfie krmz yzl, sigara yznden grltyle nefes alan iriyar bir adamd. zerinde bir palto vard nk insanlar, satclarn palto giymelerinden holanyordu. Ceket deil. Tezghtarlar ceket giyen ve John Deere kepler giyen insanlara mal satyor, ama onlardan almyordu. Odann anahtar yan koltuun zerinde duruyordu. Yeil, kare bir plastik parasna tutturulmutu. Manyetik bir kart deil, gerek bir anahtard. Radyoda Clint Black, "Nothin' but the Tail Lights" sylyordu. Bir folk sarkyd. Rock-and-roll, o an Alfie'ye uygun grnmemiti. Kanal AM'e evirdiinizde fkeli yal adamlarn hl cehennem ateinden bahsettiini duyabileceiniz byle bir yere uymuyordu. Konta kapatt, 190 numaral odann anahtarn cebine koydu ve o arada kk bloknotunun hl cebinde olup olmadn kontrol etti. Eski dostu. "Rus Yahudileri kurtarn," dedi kendi kendine. "Deerli hediyeler kazann." Arabasndan kt ve sert rzgr yzne arparak hafife geriye savrulmasma neden oldu. Pantolonunun kuma, bacaklarna yaparak doland ve Alfie bir an iin ararak, ok sigara ienlere zg hrltl bir kahkaha att. Numuneleri bagajdayd ama o akam onlara ihtiyac olmayacakt. Tanrm, o akam onlara kesinlikle ihtiyac yoktu. Arka koltuktan valizini ve evrak antasn ald, kapy kapatt ve anahtarlnn zerindeki siyah dmeye bast. Merkezi kilit sistemini devreye sokan dmeydi. Krmz olansa soyulma tehlikesine kar alarm altryordu. Alfie

77

hi soyulmamt. zellikle lkenin o blmnde ok az sayda yiyecek satcsnn soyulduunu tahmin ediyordu. Nebraska, Iowa, Oklahoma, Kansas ve ou kimsenin inanmamasna karn Dakota'da hazr yiyecek pazar vard. Alfie, pazar iyice kontrol altna ald son iki ylda satlarn olduka arttrmt, ama asla bir... mesela gbre pazarnn payn yakalayamayacakt. Yanaklarn donduran ve daha da kzartan k rzgrnda bile gbre kokusunu alabiliyordu. Rzgrn iddetinin azalmasn bekleyerek olduu yerde biraz daha kald. Rzgr hafifleyince klar tekrar grebildi. iftlik evi. O klarn kaynanda, iftinin karsnn bir kse Cottager Bezelye orbas styor veya mikrodalga frna Cottager Turtas atm olma ihtimali var myd? Vard. Hem de ok byk bir ihtimal. Bu srada kocas muhtemelen ayakkablarn karm, orapl ayaklarn alak pufa uzatm, televizyonda akam haberlerini izliyor; olu bir koltua oturmu, Game Cube'unda bir oyun oynuyor; kzysa salarn tepede bir kurdeleyle toplam, kpkle dolu kvete uzanm, Philip Pullman'dan Altn Pusula'y veya Alfie'nin kz Carlene'in en sevdii kitaplar olan Harry Potter dizisinden birini okuyordu. Parlayan klarn ardnda tm bunlar oluyor, bir ailenin gnlk hayat, normal dzeni iinde ilerliyordu ama klar ve otopark arasnda alak bulutlarla kapl i karartc gn altnda, mevsimin verdii donuklukla iki kilometre boyunca uzanan dz bir tarla vard. Alfie, ksa bir sre iin araziye hi uymayan ksele ayakkablaryla, bir elinde valizi, dierinde evrak antas olduu halde donmu tarlada yryerek klarn grd iftlik evine vardn hayal etti. Kapy alacak ve aldnda burnuna bezelye orbasnn gzel kokusu arpacakt. Dier odadaki televizyondan KETV'nin hava durumu sunucusunun sesi duyulacakt-"Rocky Dalar zerinden gelen alak basn sistemi..." Ve Alfie iftinin karsna ne diyecekti? Akam yemei iin geldiini mi? Ona Rus Yahudileri kurtarp deerli dller kazanmasn nerecek miydi? Lafa, ona "Hanmefendi, son okuduum kaynaklardan edindiim bilgiye gre tm sevdikleriniz yok olup gidecek," diyerek mi balayacakt? Sohbete balamann ok ilgin bir ekli olaca muhakkakt. iftinin kars, kocasnn dou tarlasndan kagelip kapsn alan bu gezgin yabancya kesinlikle ilgi duyacakt. Daha fazlasn duymak amacyla onu ieri davet ettiindeyse Alfie evrak antasn ap ona birka bror gsterebilir, Cottager marka hazr yiyecekleri bir kez kefettikten sonra Ma Mere'in daha sekin zevklerine gemek iin sabrszlanacan sylerdi. Ve bu arada, havyar sever miydi? Seven ok kii vard. Nebraska'da bile. Donuyordu. Orada ayakta ylece duruyor ve donuyordu. Tarlaya ve tesindeki klara srtn dnerek motele doru yrd. Kayp k st oturmamak iin kk, dikkatli admlar atyordu. Tanr biliyordu ya, daha nce bana gelmiti. Yaklak elli kez motel otoparklarnda kendini yerde buluvermiti. Sonunda karn iinden kp motele vard. zerinde DORU MKTARDA BOZUKLUK KULLANINIZ yazl bir kola makinesi vard. Ayrca bir buz makinesi ve yatak yay gibi tellerin arkasnda duran ikolata ve cips eitleriyle bir de Snax makinesi vard. Snax makinesinin zerinde DORU MiKTARDA BOZUKLUK KULLANINIZ yazs yoktu. Alfie, kendini ldrmeye niyetli olduu odann solundaki odadaki televizyondan yaylan sesleri duyabiliyordu ama tarlann te tarafndaki televizyonun sesinin kulaa daha iyi geleceinden phesi yoktu. Rzgrn uultusu, akam haberlerinin sesini bastrd. Kar taneleri, ayakkablarnn etrafnda dnyordu. Alfie odasna girdi. Ik dmesi sol taraftayd. I yakp kapy kapatt. Bu oday tanyordu; ryalarnn odasyd. Kareydi. Duvarlar beyazd. Birinin zerinde banda hasr apkas, elinde oltasyla uyuyan kk biri ocuun resmi vard. Yerde yeil, sentetik maddeden yaplm bir hal vard. erisi souktu ama pencerenin altndaki Climatron'un Yksek Is dmesine bastktan sonra ksa srede snacakt. Muhtemelen scak olacakt Bir duvarn nnde alak bir masa, zerinde de bir televizyon vard. Televizyonun zerindeki karton parasnda TEK TULA FLMLER! yazlyd. zerlerinde parlak sar rtler olan iki yatak vard. rtler yastn zerinden geirilerek tekrar geriye doru alm, yastklarn bebek cesetleri gibi grnmesine yol amt. Yataklarn arasnda, zerinde Gideon incili, televizyon programlar dergisi ve bir telefon bulunan bir masa vard. ikinci yatan hemen arkasnda banyoya alan kap grnyordu. erideki yaknca havalandrma otomatik olarak alyordu. Ik istiyorsanz, havalandrmanz da oluyordu. Baka yolu yoktu. In kayna, iinde l sineklerin hayaletleri olan floresan lambalard. Lavabonun yanndaki tezghta elektrikli ocak, bir Proctor-Silex elektrikli su stcs ve hazr kahve poetleri vard. Temizlik malzemesinin keskin kokusuyla plastik du perdesinin kokusu birbirine karmt. Tm bunlar Alfie iin ok tandkt. Yerdeki yeil halya kadar tm ayrntlar hayal etmiti ve aslnda bu pek de zor olmamt. Istcy da amay dnd ama tkrt yapacakt ve ayrca, ne gerek vard? Paltosunun dmelerini at ve valizini banyoya yakn olan yatan ayakucuna, yere koydu. Evrak antasn sar rtnn zerine brakt. Oturdu ve paltosunun etekleri bir elbise gibi ald. Evrak antasn at; brorler, kataloglar ve sipari formlarn yle bir kartrd ve sonunda tabancay buldu. Bu .38 kalibrelik bir

78

Smith & Wesson'd. Tabancay yatan baucundaki yastn zerine koydu. Bir sigara yakp telefona uzand, sonra kk defterini hatrlad. Elini paltosunun sa cebine daldrp defteri kard. Omaha, Sioux City veya Kansas, Jubilee'deki bir krtasiyeciden bir dolar krk dokuz sente ald eski bir telli defterdi. Kapa krmt ve zerinde her ne resmi varsa oktan silinip gitmiti. Sayfalardan bazlar ksmen metal halkalardan ayrlmt ama hepsi hl tamd. Alfie bu defteri neredeyse yedi yldr, Simonex iin Universal rn Kodu okuyucular satt dnemden beri yannda tayordu. Telefonun altndaki rafta bir kllk vard. O civarda baz motellerde birinci kattaki odalarda bile kllk olabiliyordu. Alfie klle uzanp getirdi, sigarasn zerindeki oyua koydu ve defterini at. Ara sra okumak iin duraksayarak yzlerce farkl kalemle (bazlar kurun kalemdi) yazlm sayfalara gz gezdirdi. Bir sayfada yle yazyordu: "Jim Morrison'un aletini ocuksu dudaklarmla emdim (LAWRENCE KS)." Tuvaletler, ou fazlaca tekrarlanan ve bktrc olan homo duvar yazlaryla dolu olurdu ama "ocuksu dudaklar" olduka iyiydi. Bir dieri yleydi: "En sevdiim orospu, Albert Gore (MURDO S DAK)." Defterin drtte lk blm doluydu ve son sayfada sadece iki duvar yazs vard. "Trojan Sakzlar inemeyin, tad lastik gibi (AVOCA IA). Ve: "Kk kak boklu kk (PAPILLION NEB)." Alfie buna baylyordu. Seslerin kulaa gelii ok houna gidiyordu. Yazm hatas olabilirdi. (Maura'nn byle dneceinden, son kelimenin "km" olmas gerektiini syleyeceinden emindi) ama neden bu ekilde dnsnd ki? in ne zevki kalyordu? Hayr, Alfie (o an bile) son kelimenin bilerek yle yazldna inanmay tercih ediyordu. Sinsi ama elenceli bir kelime oyunuydu. Paltosunun i cebini kartrd. Parmaklar kt paralarna, eski bir otoban biletine, bir kutu hapa -artk onlar imeyi kesmiti- dokunduktan sonra sonunda her zaman yannda tad tkenmez kalemi buldu. O gn bulduklarn kaydetmenin zaman gelmiti. kisi de iyiydi ve ayn tuvalettendi. Biri, kulland pisuarn zerine, dieriyse Hav-A-Bite makinesinin arkasndaki harita kutusunun zerine yazlmt. (Alfie'nin daha iyi rnleri olduunu dnd Snax, her nedense drt yldan beri 1-80 zerindeki tuvaletlerde bulunmuyordu.) Bugnlerde Alfie'nin bazen iki hafta, be bin kilometre boyunca yeni bir ey veya eskilerden birinin ho bir versiyonunu bile bulamadan ilerledii oluyordu. imdiyse bir gn iinde iki tane birden bulmutu. Son gnnde iki tane. Bir eit alamet gibi. Kalemin gvdesi zerinde, garip bir ekilde yamulmu bacasndan duman tten bir kulbe olan logonun yan tarafnda altn rengi harflerle COTTAGER RNLER AZINIZA LAYIKTIR! yazyordu. zerinde hl paltosu olduu halde yatan zerinde oturan Alfie defterin zerine eildi. Glgesi, zerine yazmaya niyetli olduu sayfa-zerine dmt. Alfie, "Trojan Sakzlar inemeyin" ve "Kk kak boklu kk" yazlarnn altna son bulduklarn ekledi. "Rus Yahudileri kurtarn deerli hediyeler kazann (WALTON NEB)." ve "Tm sevdikleriniz yok olup gidecek (WALTON NEB)." Kararszca duraksad. Duvar yazlarnn altna ok ender olarak not derdi, tek balarna durmalar daha ok houna giderdi. Aklamalar, egzotii sradana eviriyordu (ya da o byle olduuna inanyordu; eskiden daha zgrce notlar derdi) ama bazen bir dipnot, gizemi bozmaktan ok aydnlatc olabiliyordu. kinci yazya bakt. "Tm sevdikleriniz yok olup gidecek (WALTON NEB)." Ve sayfann sonuna santim kala bir izgi ekerek yazd. Sona bu kadar yaklam birinin neden herhangi bir eyi yapmaya devam ettiini merak ederek kalemi tekrar cebine koydu. Aklna hibir cevap gelmiyordu. Ama elbette nefes alnmaya devam ediliyordu. Kaba bir cerrahi mdahale olmadan onu durduramazdnz. Rzgr darda hl iddetle esiyordu. Alfie perdesi (o da yeildi ama tonu halnnkinden farklyd) kapal olan pencereye ksaca bakt. Perdeyi aarsa 80 numaral karayolunun zerinde art arda dizilmi klarn oluturduu zinciri greceini biliyordu. Sonra baklarn tekrar defterine evirdi. Dndn yapmaya niyetliydi. Bu sadece... ey... "Nefes almak," dedi ve glmsedi. Sigarasn kllkten ald, bir nefes ekti, tekrar oyua koydu ve defterine dnd. Duvar yazlar, radyoda alan baz arklarn belli bir yeri, zaman, insan, ne iildiini, ne dnldn hatrlatt gibi ona binlerce farkl yeri, kamyonlarn urak yerlerini, otoyol tuvaletlerini, yol stndeki sala lokantalar hatrlatyordu. "Kalbim krk, burada oturdum, smaya altm ama sadece rdm." Bunu herkes bilirdi ama Alfie, Hooker, Oklahoma'daki Double D Steaks'de deiik bir versiyonunu bulmutu: "Taco sosu smak iin oturdum, ykm ok fazla, patlamaktr korkum." Ve SR 25'in 1-80 ile kesitii Casey, Iowa'dan: "Annem beni fahie yapt." Altna bir bakas eklemiti: "Malzemeyi verirsem benim iin de bir tane yapar m?" Duvar yazlarn toplamaya UPC satarken balamt. Grd yazlar sebebini hi dnmeden kk defterine not ediyordu. Onlarn ilgin veya huzursuz edici veya her ikisi birden olduunu dnyordu Ama zamanla tek iletiimin

79

ssz asfaltta kar karya gelindiinde uzun farlar ksaya evirmek veya kuyruunuzda karl bir bulut brakarak solladnz ve o an kt bir ruh hali iinde olan adamn yapt el hareketi olan eyaletler aras ssz yollardaki bu kk mesajlar onu zamanla bylemeye balamt. Sonunda orada bile bir eylerin olduunu grmt veya umut etmeye balamt. rnein "Kk kak boklu kk"taki kvrak zek veya "1380 West Caddesi annemi ldrn ve MCEVHERLERN ALIN"daki gizli fke gibi. Veya eskilerden biri olan u yaz: "Oturdum yk boalttm, smann dayanlmaz hafifliini yaadm." Kafiye uyumu olmasna ramen hece says tutmuyordu ama vurgu, aklda kalmasn kolaylatryordu. Oturdum, boalttm, yaadm. Birka kez okula geri dnp, kurslara katlp tm dilbilgisi kurallarn iyice renmeyi dnmt. O ekilde ince bir ip stnde yrr gibi sezgileriyle yorum yapacana neden bahsettiini anlayacakt. Tek bildii hece uyumuydu: "Olmak ya da olmamak, ite btn mesele bu." Bunu 1-70 zerinde bir erkekler tuvaletinde grmt. Altna biri eklemiti. "Asl mesele, babann kim olduu, bok herif." Hece uyumuna ne deniyordu? Vezin miydi? Bilmiyordu. Ne olduunu bulabilirdi ama bu artk pek nemli deildi. Bulmas zor deildi, ne de olsa byk bir sr deil, insanlara retilen bir eydi. Alfie'nin tm lkede grd bir baka versiyon daha vard: "Oturdum km yaydm, kan Maine polisi oldu." lkenin neresinde olursa olsun daima Maine'di. Sebebiyse elli eyalet iinde tek heceli tek eyalet olmasyd. Ve yine ayn ekilde balyordu. "Oturdum..." Bir kitap yazmay dnmt. Kk bir kitap. Aklna gelen ilk isim "Buraya Bakma, Ayakkablarna iyorsun" idi ama bir kitaba bu isim verilemezdi. Verilse bile hibir dkkan sahibi vitrinine bu kitab koymazd. Ve ayrca bu isim hafif kaard. Alfie yllar getike bu mesajlarn ieriklerinin ok ciddi olduunu dnmeye balamt. Sonunda karar kld Cansas'ta, Scott Kalesi'nin dnda, 54. karayolu zerindeki tuvalette grd yaznn bir uyarlamasyd. "Ted Bundy'yi ldrdm: Amerikan Otoyollarnn Gizli Gei Kodu." Yazan, Alfred Zimmer. Kulaa gizemli, uursuz, neredeyse bilgece geliyordu. Ama yapmamt. Ve altna "Malzemeyi verirsem benim iin de bir tane yapar m?" eklenmi. "Annem beni fahie yapt." yazsn tm lkede grm olmasna ramen cevabn "bize ne bundan" mantn, artc soukluunu hibir zaman (en azndan yazya dkerek) belirtmemiti. Ya "Mammon New Jersey'nin Kraldr"a ne demeli? Baka bir eyaletin deil de New Jersey'nin kulaa komik gelmesi nasl aklanabilirdi? Baka bir isim denemek insana neredeyse kstaha geliyordu. Ne de olsa o, silik bir ii olan nemsiz bir adamd. Bir satcyd. Son ii donmu gda satyd. Ve imdi, elbette... imdi... Alfie sigarasndan derin bir nefes daha ekti, klle bastrarak sndrd ve evi arad. Maura'nn telefonu amasn beklemiyordu, nitekim o da amad. Cevap veren, telesekretere kaydettii, mesajn sonunda cep telefonunun numarasn syleyen kendi sesiydi. Tabii bunun pek yarar olduu sylenemezdi. Cep telefonu bozulmutu ve u an Chevrolet'sinin arka koltuunda yatyordu. Elektronik cihazlarla ans hibir zaman yaver gitmemiti.

80

Ddk sesinden sonra, "Merhaba, benim," dedi. "Lincoln'deyim. Kar yayor. Anneme gtrecein gveci unutma. Bekliyordur mutlaka. Ve bir de Red Ball kuponlarn sormutu. Bu konuda fazla takntl davrandn biliyorum ama suyuna git, olur mu? Artk ok yaland. Carlene'i benim iin p." Duraksad, sonra be yln ardndan ilk kez, "Seni seviyorum," diye ekledi. Telefonu kapatt, bir sigara daha yakmay dnd, akcier kanseri iin endielenmeye ne gerek vard? Naslsa lecekti, ama sonra vazgeti. Son sayfas ak olan defteri telefonun yanna koydu. Tabancay ald ve silindirini at. Tm yuvalar doluydu. Bir bilek hareketiyle silindiri yerine oturttu ve ksa namluyu azna soktu. Metal ve ya tad hissetti. Oturdum, lanet olas namluyu son yemek niyetiyle azma soktum, diye dnd ve namlu hl aznda olduu halde srtt. ok kt bir cmleydi Bunu duvarda grm olsa asla defterine yazmazd. Sonra aklna baka bir ey geldi ve tabancay yanlamasna yastn zerine koyduktan sonra tekrar telefona uzanarak evin numarasn tulad. e yaramayacak cep telefonu numarasn syleyen kendi sesini dinledikten sonra, "Yine benim," dedi. "Yarndan sonra Rambo'yu veterinere gtrmeyi unutma, olur mu? Geceleri bandaj yapmay da ihmal etme. Kalasn ok rahatlatyor. Hoa kal." Almac yerine koyduktan sonra tabancay tekrar ald. Namluyu azna sokacakt ki gz defterine iliti. Kalarn atarak tabancay indirdi. Son drt yazy yazd sayfa ak duruyordu. Silah sesini duyup gelen kiinin ilk grecei, banyoya yakn olan yatan zerinde kvrlm yatan l bedeni ve yataktan sarkan kanl ba olacakt. Kan, yeil halya damlayacakt. Grecei ikinci eyin ise, telefonun yannda ak duran defter olaca muhakkakt. Alfie, hakknda hibir tuvalet duvarna yazlmam bir Nebraska eyalet polisinin, ypranm defteri kaleminin ucuyla kendine doru yle bir evirdikten sonra ak duran sayfadaki yazlar okuduunu hayal etti. lk yazy okuyacak... "Trojan Sakzlar," "Kk kak," "Rus Yahudileri kurtarn" ...ve akln kaybetmi birinin samalklar olduklarn dnecekti. Sonra en alttaki dizeyi okuyacak..." "Tm sevdikleriniz yok olup gidecek." Ve l adamn aklnn sonlara doru biraz, anlaml saylabilecek bir intihar notu yazacak kadar bana gelmi olduuna karar verecekti. Alfie insanlarn deli olduunu dnmeleri fikrinden hi holanmamt (defteri biraz daha inceleyecek olurlarsa karlarna "Medger Eversi hl hayatta ve Disneyland'de yayor," gibi yazlar kacak ve delirmi olduuna iyice ikna olacaklard). Alfie deli deildi ve yllar yl defterine! yazm olduklar da lgn bir akim rn deildi. Bundan kesinlikle emindi. Ve eer yanlyorsa, bu yazlarn sahipleri deliyse ok daha iyi incelenmeleri gerekirdi. rnein buraya bakma, ayakkablarna iiyorsun, cmlesi. Bu bir espri miydi? Yoksa fke dolu bir homurtu mu? Defteri klozete atmay dnd ama sonra ban iki yana sallad, sonunda dizleri zerine km, kollar dirseklerine kadar svanm halde, lanet olas eyi geri karmaya alacan biliyordu. Havalandrma alyor, floresan lamba czrdyor olacakt. Ve su, yazlar biraz bulanklatracakt ama hepsini deil. Ayrca defter o kadar uzun bir zamandr cebinde onunla dolamt ki sifonu ekip ylece kurtulmak iine hi sinmeyecekti. O halde sadece son sayfay yok etse? Top haline getirilmi tek bir sayfa mutlaka delikten giderdi. Ama bakalar, her zaman bakalar olurdu, hasta bir akln rn olarak grecekleri dier yazlar mutlaka bulacakt. "yi ki elinde bir AK-47 ile bir okulun bahesine girip ocuklar ldrmeyi dnmemi," diyeceklerdi. Ve bu, Maura'y bir kpein kuyruuna balanm konserve kutusu gibi takip edecekti. "Kocasn duydun mu?" diye soracaklard spermarketlerde insanlar birbirlerine. "Bir motel odasnda kendini ldrm. Ardnda, ii lgnca yazlarla dolu bir defter brakm. ansna kadn ldrmemi." Eh, bunlarn kanlmaz olduu sylenebilirdi. Maura bir yetikindi, baa kabilirdi. Ama Carlene... Carlene... Alfie kolundaki saate bakt. Carlene imdi kkler ligindeki basketbol manda olmalyd. Takm arkadalar birbirlerine spermarketteki dedikoducu kadnlarn sylediklerini fsldayacaklard ama Carlene onlar ve kk kzlara has acmaszca kkrdaylarn duyacakt. Gzleri korku ve keder ykl olacakt. Bu adil miydi? Hayr, elbette deildi ama Alfie'ye olanlar da adil deildi. Bazen otoyolda ilerlerken lastiklerden kopmu paralar grrd. Kendini yle hissediyordu: ypranm bir lastik paras gibi. Haplar durumu daha da beter ediyordu. Beynini, ne byk bir belann iinde olduunu fark etmesini salayacak kadar berraklatryorlard. "Ama ben deli deilim," dedi. "Bu deli olduum anlamna gelmez." Hayr. Aslnda delilik, bu durumdan ok daha iyi olurdu. Alfie defteri ald, .38'liin silindirini kapatr gibi bir hareketle kapatt ve bacana hafife vurmaya balad. Bu ok aptalca bir durumdu. Aptalca veya deil, onu rahatsz ediyordu. Evdeyken ocan ak kaln kalmad dncesi onu tpk byle rahatsz eder, ii iini yerdi. En sonunda kalkp kontrol eder ve ocan souk olduunu grrd. Bu durum ondan daha ktyd. nk defterini ve iine yazdklarn seviyordu. u son yllarda asl ii fiyat kodu

81

okuyucular veya gsterili mikrodalga frn tabaklar olan Swansons ve Freezer Queens rnlerinden pek de kaliteli olmayan donmu gdalar satmak deil, duvar yazlar toplamak, duvar yazlar zerine kafa yormak olmutu. rnein "Helen Keller, kocasn aldatt" cmlesindeki aptalca cokuyu anlamaya almak. Bununla birlikte ldkten sonra bu defter onun iin byk bir utan kayna olabilirdi. Giysi dolabnn iinde farkl bir yntemle mastrbasyon yaparken kazayla kendini asan ve i amaryla ayaklarnn dibinde bir bok yn olduu halde bulunan birinin durumu gibi olurdu. Defterindeki yazlardan bazlar gazetede, resminin yannda kabilirdi. Eskiden olsa bu fikirle dalga geerdi ama Bible Belt gazetelerinin bile Amerika Bakan'nn penisindeki beni haber yapt bugnlerde hi de imknsz grnmyordu. O halde yaksa myd? Hayr, lanet olas duman dedektr alabilirdi. Duvardaki resmin arkasna koysa nasl olurdu? Elinde oltas, banda hasr apka olan ocuun resminin arkasna? Alfie bu fikir zerinde biraz dndkten sonra ban sallad. Hi fena fikir deildi. Defter orada fark edilmeden yllarca kalabilirdi. Sonra, uzak gelecekte bir gn bulunduu yerden decekti. Biri, belki odada kalan bir mteri, byk ihtimalle bir temizliki, merakla dt yerden alacakt. Sayfalara yle bir gz gezdirecekti. Nasl bir tepki verecekti? ok mu olacakt? Houna m gidecekti? Kafas kararak ban m kayacakt? Alfie bu sonuncusunun olmasn umuyordu. nk defterde yazl olanlar kafa kartrcyd. Hackberry, Teksas'tan biri "Elvis, Big Pussy'yi ldrd," yazmt mesela. Rapid City, Gney Dakota'dan biri, "Drstlk, sknettir," diye fikir belirtmiti. Hemen altna bir bakas yle yazmt: "Hayr, aptal, sknet=(va)2 b, v=drstlk, a=tatmin ve b=cinsel uyum." Tamam, resmin arkasna koyacakt o halde. Paltosunun cebindeki haplar hatrladnda odann yarsna varmt. Arabann torpido gznde de vard, tr farklyd ama aynsndand. Reeteyle verilen trden ilalard ama doktorun kendinizi... neeli hissetinizde verdii trden deillerdi. Bu durumda polisler baka uyuturucu olup olmadn grmek iin oday kkl bir ekilde arayacaklard ve duvardaki resmi kaldrdklarnda defter, yeil halnn zerine decekti. Onu saklamak iin girdii onca zahmet gz nne alndnda defterin iindekiler ok daha lgnca grnecekti. Ve son yazya bir intihar notu gzyle bakacaklard nk son yazlan oydu. Defteri nerede brakrsa braksn bu kanlmaz gibiydi. Bat Teksas'ta bir duvarda yazlm olduu gibi bu, bokun Amerika'nn kna yapt gibi kesindi. "Eer bulurlarsa," dedi ve o an arad cevab buldu. Kar ya younlam, rzgrn iddeti daha da artmt ve tarlann te yanndaki klar artk grnmez olmutu. Alfie, otoparkn u ksmnda duran, zeri karla kaplanm arabasnn yannda ayakta duruyor, paltosunun etekleri gl esintiyle rpnyordu. iftlikte herkes televizyon izliyor olmalyd. Tm aile bir aradayd mutlaka. Elbette bu ancak uydu anteni hl ambarn atsnda duruyorsa, rzgrla umadysa doru olabilirdi. Kendi evindeyse kars ve Carlene basket mandan dnm olmalyd. Maura ve Carlene'in dnyas eyaletler aras yolculuklardan, donmu yemek kolilerinden, sonsuzlua doru uzanyormu gibi grnen asfalt yoldan ok uzakt. Alfie ikyet etmiyor (veya etmediini umuyordu), sadece belirtiyordu. Chalk Level, Missouri'de biri kenef duvarna, "Burada biri olsa da hi kimse yok," yazmt ve bazen otoyollar zerindeki tuvaletlerde ounlukla az miktarlarda kan olurdu ama bir keresinde izik, elik bir aynann altnda yarya kadar kan dolu le gibi bir leen grmt. Acaba onu fark eden olmu muydu? Kimse polise bildirmi miydi? Baz tuvaletlerdeyse hoparlrlerden srekli hava durumu yayn yaplrd ve raporu okuyann sesi Alfie'ye bir hayalete aitmi, bir cesedin ses tellerini kullanlyormu gibi gelirdi. Candy, Kansas'ta, 283 numaral karayolu zerindeki Ness Kasabas'nda biri, "te buradaym, hemen darda duruyor ve kapn alyorum," yazmt ve baka biri altna eklemiti' "Pudlishers Cleering House'dan deilsen def ol git, Kt ocuk." Alfie, kaldrmn kenarnda duruyordu. Keskin souk ve yaan kar yznden nefesi kesiliyor, sol elinde, neredeyse ikiye katlad defteri tutuyordu. Aslnda onu yok etmesine gerek yoktu. Onu orada, bat Lincoln'de ifti John'n dou tarlasna atmas yeterli olacakt. Rzgr da ona yardm edecekti. Defteri alt yedi metre ileri frlatabileceini dnyordu, rzgr onu tarladaki saban izlerinden birine taklana dek srkler, ardndan zeri karla kaplanrd. Btn k orada gml kalrd. O arada Alfie'nin cesedi oktan eve postalanm olurdu. Baharda ifti John, Patty Loveless, George Jones veya belki Clint Black dinleyerek traktryle tarlaya gelecek ve defteri hi fark etmeden topra srecekti. Defter, alt st edilen topran altnda kaybolacak ve byk senaryoda belirtilen rol sona erecekti. Bir senaryo olduu dnlrse elbette. I-35'de, Cameron, Missouri'ye yakn bir telefon kulbesine biri, "Takma kafana, hepimiz ayn oyunun parasyz," yazmt. Alfie, defteri frlatmak iin kolunu kaldrd, sonra indirdi. Defterinden ayrlmak istemiyordu, iin gerei buydu. Herkesin bahsettii son nokta buydu. Ama durum ktyd. Kolunu tekrar kaldrd ve indirdi. Gerginlik ve zntyle, farknda olmadan alamaya balad. Rzgr, yrngesi zerinde duran adamn evresinde lgnca dnyordu. O gne kadar olduu gibi yaamaya devam edemezdi, bu kadarndan emindi. Bir gn fazlasna bile

82

katlanamazd. Ve azna bir kurun skmak, hayatn deitirmeye almaktan daha kolay olacakt, bunu da biliyordu. ok az insann okumak isteyecei (veya belki hi kimsenin istemeyecei) bir kitab yazmaya uramaktan ok daha kolay olaca muhakkakt. Kolunu tekrar kaldrd, defteri, hzl bir at yapmaya niyetlenen bir atc gibi kulak hizasna kaldrd ve ylece kald. Aklna bir fikir gelmiti. Altma kadar sayacakt. Altma varana kadar herhangi bir anda iftliin klarn tekrar grecek olursa kitab yazmay deneyecekti. yle bir kitap yazabilmek iin en bata uzakln arazinin geniliine yeil kilometre tabelalarna bakarak nasl kestirileceinden, Oklahoma ve Kuzey Dakota'daki duraklama yerlerinden birinin otoparknda arabadan knca rzgrn nasl bak gibi iddetli estiinden bahsetmek gerektiini dnd. Esintinin kulaa nasl kelimeler gibi geldiinden bahsetmeliydi. Sessizlii tam anlamyla tarif etmeli, tuvaletlerin, oraya daha nce gelmi olan insanlarn sidii ve havaya karan gazlaryla nasl koktuunu, o sessizlikte duvarlarn nasl dile geldiini aklamalyd. Duvarlara yazp yollarna devam etmi insanlarn seslerinin nasl orada kaldndan bahsetmeliydi. Anlatmak kolay olmayacakt, hatta ac verebilirdi ama rzgr hafifleyip iftliin klarn grecek olursa deneyecekti. Gremezse defteri tarlaya frlatacak, 190 numaral odaya geri dnecek (Snax makinesinin sol tarafna) ve daha nce planlad gibi kendini vuracakt. Ya o, ya bu. Alfie, iinden altma kadar saymaya balad.

(Araba kullanmay severim ve her iki yannda bozkrlardan baka bir eyin grlmedii ve yaklak altm kilometrede bir beton bir duraklama yerinin olduu uzun eyaletler aras yollara zellikle baylrm. Bu duraklama yerlerinin tuvaletleri, bazlar fazlasyla tuhaf olan duvar yazlaryla kapldr. Bu yazlan ylesine toplamaya baladm, kk bir deftere yazyordum. Bir ksmn da internetten aldm (bu konuda hazrlanm iki veya site var) ve sonunda ait olduklar hikyeyi buldum. Buydu. yi mi kt m bilmiyorum ama hikyenin merkezindeki yalnz adam iin ok zldm, umarm her ey yolunda gider. Aslnda hikyenin ilk halinde her ey iyi gidiyordu ama The New Yorker'dan Bill Buford daha mulak bir sonu olmasn nerdi. Ve belki de haklyd. Alfie Zimmer iin hepimiz dua edelim.)

YAAR KEMAL SARI SICAK ocuk : "Anam," dedi, "anam, yarn sabah gn madan uyandr beni." "Gene uyanmazsan?" "Uyanmazsam ine sok etime. Salarm ek. Dv beni." Soluk yzl, ince kadnn kara gzleri sevinli bir lt iinde kald. "Ya gene uyanmazsan?" "ldr beni." Kadn var gcyle ocuu kucana alp, barna bast. "Cannn!" dedi. "Uyanmazsam..." ocuk dnd. Birden : "Azma biber koy," dedi. Anas yeniden, ayn sevecenlikle, gzleri yaararak onu barna basp pt. ocuk boyuna yineliyor : "Bak uyanmazsam azma biber koy ha!.." Ana : "Can!" diyor. "Biber ok ac olsun." manyor, tepiniyor, ara vermeden boyuna haykryor : "Ac biber, krmzbiber... Bir yaksn ki azm... Bir yaksn ki... Hemencecik... Hemencecik uyanaym." Anasnn elinden kurtuluyor, o hzla ardaa kp yataa giriyor. Bunaltc bir yaz gecesi... Gkte tek tk soluk yldzlar, kocaman, testekerlek bir ay... Yatak eki eki ter kokuyor. Yanna ynne dnyor. Sonra bir karar : "Sabaha kadar uyumam." Seviniyor. Sabahleyin, anas "Osman," der demez, hemen kalkp boynuna sarlacak. Nasl da aacak bu ie anas! Yatan iinde sevinle hopluyor. Sevinci bir an snverip, iine korku giriyor : "Ya uyursam." Kendi kendine hep yineliyor : "Uyumam. Uyumam, ite. Neden uyuyum? Ne var uyuyacak?" Az sonra anas gelip yataa, yanna uzanyor. Okuyor : "Yavrum," diyor, "uyudun mu?"

83

Osman hi mi hi ses karmyor. Anas kucaklayp pyor. Os-mann iinden lk lk bir sevgi, aka, dostlua benzer alatc bir eyler geiyor. Sabah bekliyor. Anas nasl aacak. Akl fikri, sabahleyin hemencecik uyanp nasl artacanda. Ana uyumu, Osman yatakta dnyor. Gzkapaklar arlayor. Osman kendini yle kolay kolay brakmyor. Bir an kalkp derin derin soluk alan anasnn yzne bakyor. Yz, ay nda bembeyaz parlyor. rgl gr salar, imdi daha kara grnyor. rgl uzun salar, yastn beyazlnda reklenmi. rglerde prlt. Uzun zaman saa, bembeyaz yze bakyor. Sonra ba arlap yasta dyor. Gece yars, ay oktan am, ortalk gndz gibi apaydnlk. ardan altnda yatan inein gevii, dilerinin gcrts duyuluyor. Uyku iyiden iyiye bastryor. Uyuyuverecek. Diini skyor. Kollarn sryor. Ne yaparsa yapsn, uyku bir su gibi drt yann sarm, boyuna ykseliyor. Kzyor, sonra glmsyor. Kzyor, glmsyor. Sabahleyin anasnn boynuna sarlyor. Kollar anasnn boynunda... Ay, batdaki ovaya doru inmi, bir ucu topraa deecek gibi. Neredeyse kzarp batacak. Doudaki dalarn arkasndan ince, ak bir k kmesi fkrrca-sna usuldan usuldan dalarn tepeleri aaryor. Kyn srlar brmeye, kyde her ey canlanmaya balad. Ana diz kp ocuun stne yumulmu, kmldamadan bakyor. ocuun ba yastktan yana kaym, boynu ipincecik, yz sar. ocuk soluk bile almyor. Kck yz, alacakaranlkta hayal me-yal... Ana durup durup iini ekiyor... ocuk bir ara bir kolunu karp dar atverdi. Kol bir baparmak kalnlnda ancak var. Derisi kemikten dklecekmi gibi kr kr... Anann gz kola'takld kald. Sonra, derinden "Of!" dedi, "yavrum ooof..." ; Kmldad. ki yanna salland. ocuun yanndan kalkt. Ay, glgesini huun sazlarnn stne dryordu. Ana hmla, "uyandrmam" dedi. "Uyandrmam. Acmzdan leceksek de lelim. Bir ocuun almasndan ne olur?" Gzleri incecik kolda. imdiye kadar, ocuun bunca zayf olduunun farkna neden varmadna ap kalyor. "Acmzdan leceksek de lelim." Uzun, rgl san azna alp hrsla inedi. Aadan kocas bard : "Gene uyanmad m?" Kadn, okar, yalvarr bir sesle : "Ne istersin ocuktan?" dedi. "Daha parmak kadar. Kemikleri krlacak, yle ince ite..." Koca huysuzland : "Bugn mutlak uyanmal. Uyanmal diyorum sana! alsn, almasn tembel. ocuklukta pimeli." Kadn, mrlt halinde, korka korka : "Kolu yle ince ki..." dedi. ocuun bana varp durdu. Gnl bu ty gibi hafif ocuu uyandrp, bu atr atr scakta, ie gndermeye raz olmuyordu. Aadaki huysuz ses : "Uyandr onu," dedi. "At tokad. Sz verdik Mustafa Aalara. Bu gece yars nereden ocuk bulurlar sonra?" Kadn : "Herif," dedi, "hi yreim gtrmyor. Bir ince ki... Onun almas bizi zengin mi edecek?" Erkek : "imdiden almaya almazsa..." dedi. Kadn ocuun salarn okad. Usuldan : "Osmanm," dedi, "Osmanm, kalk. Yavru kalk. Gn d Osmanm." ocuk inledi. Yavaa bir yandan bir yana dnd. Osmanm, yavrum! Gn iiyor..." ocuu omuzlarndan tutup kaldrd. ylesine yava tutuyordu ki... Sanki krlp dklecek... Yatana geri yatrd. "Uyanmyor ite, uyanmyor. ldrym m?" Hzla ardaktan aa indi. ardak beik gibi salland. Erkek kprd : "Allah senin de belan versin, onun da... Uyanmyormu!" "Uyanmyor ite napaym!" Erkek serte merdivenlere atlad. ardaa kt, hnla ocuun iki kolundan tutup kaldrd. ocuk, bir tavan yavrusu gibi, elinde asl kald. Uyku sersemi rpnyor, "ana ana" diye baryordu. Adam ocuu ardaktan aa indirip kadnn nne atverdi. ocuk avlunun tozlar iine serildi. Kadn ocuuna bakt bakt: "Allah kimsenin yavrusunu, kimsenin eline koymasn," dedi. ocuu yerden hzla kapp barna bast. ocuun gzleri kocaman kocaman alm, aknlkla bakyordu. Gtrp souk suyla yzn ykad. Kendine gelen ocuk : "Ana!" dedi. "Can!" "Azma krmzbiber mi koydun?" Bu srada Mustafa Aann arabas gelip evlerinin nnde durdu. "Osman..." Osman koa koa gidip, arabaya atlad. Sevinten tayor, trkler sylyordu.

84

Ana, Mustafa Aalara gndelie giden Zeynebi bir kenara ekip : "Kurban olaym Zeynep, Osman kolla, ocuk... Bir deri bir kemik..." dedi. Zeynep: "Korkma bac, Osman incitir miyim hi?" Tarlaya geldiler. Daha gn domam... Orak makinesinin dzgn sralad desteler iyli... Ot ve slak ekin kokusu... Kzaa at koup, desteleri yklemeye baladlar. Kzakta ift yerine tek at koulu... Atn ban Osman ekiyor, kzak dolar dolmaz, ku gibi, harmana gtrp getiriyor... Kza ykleyenler arada Osmana taklyorlar. "Nasl, Osman?" "Yaa, Osman!" Osman seviniyor... Derken, kpkrmz bir ate yuvarlan andran gne kar dalarn ardndan kt... Ekin saplarndan, destelerden usul usul, incecik, gzle grlr grlmez bir buu ykseliyor. Gkte para-para ak bulutlar dnyor... Osman, harmanla desteciler arasnda mekik dokuyor. Osman canl, dipdiri. Zeynep, ikide bir : "Ha Osmanm. Aslan Osmanm..." diye Osman okuyor. Gn tepeye doru yekindi. Ortalk a boulmu... Topraktaki ekin saplarna, destelere vuran gn avkyor... Iltlar iplik iplik snyor. Binlerce, yz binlerce, birbirine dolanm k iplii uuuyor. Destecilerin yzleri toza bulanm, yzlerden oluk oluk ter szlyor. Drt bucaa ate dm yanyor. Osman kararm, yz biraz daha incelmi, kocaman gzleri kslm... Gmleinden de ter fkrm... Sabahki canllk!.. imdi Osman yrrken ayaklar birbirine dolayor. Neredeyse dp atn ayaklar altnda kalacak... Osman tutuyor kendisini. Toprak da kzgn demir gibi. Osman her ayan basta bir sryor. Bu yzden yry bir acayip. Kzak gelinceye kadar, desteci kadnlar, azlar yukar, destelerin stne, gnein alnna yatp yorgunluklarn karyorlar. Osman boyuna gkyzne bakyor... Bir para bulut... Bazen bir ak bulut glgesi, stlerinde bir an kalp geiyor... Gzler bulut glgesinin arkasnda... Gn tepede... Ekin saplar atrdyor. Yarlm, kzgn toprak, Osmann ayaklarnn altnda... Osman habire hoplatyor. Cann diine takm Osman. Alttan yanyor, tepeden yanyor. Cierine kzgn bir demiri sokuyorlar gibi... Scak... Dnya kama kama... Gz ap on metre ileriye baklmyor. Zeynep deste yklerken Osmana dnp bakt. Bakt ki Osmann bacaklar zangr zangr titriyor. "Osman," dedi. "Osman... Osmanm, byle yaya gidip gelme. Seni atn stne bindireyim." Kaldrd atn stne koydu. Osman at srd. Daha bacaklarnn titremesi durmamt. At stnde gitti geldi. Zeynep uzaklarda deste yapyordu. Attan atlayp Zeynebe doru yrd. Zeynep : "Neden at braktn Osman? Ya kaarsa?" Osman yanna yaklap elini tuttu : "Bak," dedi, "Zeynep teyze, ben byrsem var ya, sana altn kpe alacam." Koa koa atn bana dnd. Scak boucu... Yel esmiyor, ufack bir fisilti bile yok. Atn stnde Osmann bacaklar ard. Tutmaz oldu. Neredeyse decek... Gz drt bir yan grmyor. Osman at srmyor, at kendisi gidip geliyor. Derken le paydosu. Scan altnda yemek... Kan gibi lk su. Zeynebin tm yalvarp yakarmalarna karn Osman azna bir lokma ekmek bile koymad. Boyuna su iti... Zeynep akl etti de bana bir kova su dkt. ocuk ondan sonra artk kendisine gelebildi. e kalkarlarken Zeynep : "Osmanm," dedi, "sen git otur gayr. At bakas gtrsn." Osman : "Olmaz, Zeynep teyze," dedi, "ben gtrrm. Hi yorulmadm." At elinden alnca Osman oturup hngr hngr alamaya, "Ben yorulmadm. Vallahi yorulmadm," demeye balad. Bir kocakar : "Bindirin ata unu... Dsn de atn ayann altnda paralansn it enii!" dedi. Osman : "Vallahi dmem, billahi dmem. Ben yorulmadm ki!" Bindirdiler. Bindirdiler ya, Osmann dnten sonra ba dnmeye balad. Kendini skyor. Bir an geldi, atn stne boylu boyunca uzanp yelesine ellerini dolad. Zeynep iin farkna varp atn stnden Osman ald. Osman kendinde deildi. Gtrp bir destenin stne yatrd. "Yavru," dedi, "yavru. Ne de inat..." Sonra Zeynep gene su getirip bana dkt. Gnee kar durup glge etti. Osman neden sonra ayld. Akama, i paydos edilinceye kadar, Zeynebin koyduu destenin stnde, bombo gzlerle, bir topak olup alanlara bakt. Utancndan ban yerden kaldramyordu. Paydosta Zeynep Osmann elinden tutup arabaya bindirdi. ocuk yumuack bir kle gibiydi. "Osmanm," dedi, "bugn sen ok iyi altn. Mustafa Aa hakkn fazlasyla verecek..."

85

Osman ararak : "Verir mi ki?" diye sordu. "Sen ok altn." Osman canlanr gibi oldu. Tm aile toplanm, darda, kapnn nnde yemek yiyor. tede araba, arabaya bal atlar. Atlar balarn taze ota sokmu, hrtyla, sanki otu smryorlar. Ortal taze bir ot kokusu alm... Karanlk perde perde iniyor. Atlarn az ilerisinde de Osman. Tarladan geldiinden beri dikilmi duruyor. Sabrsz, gz yemek yiyenlerde. Yemek yiyenler Osmann farknda deiller. Osman bekliyor. En sonunda sabr tkenip ksryor. Osman drt dnyor. Yerden bir ubuk alp grltyle kryor. Yemek yiyenler oral deil. Sonra Osman krd ubukla tozlara daireler, izgiler iziyor. ubuu olanca gcyle topraa srtyor. ubuun topraa serte srtlmesinden kan sesler... Osman muradna eremiyor. Yemek yiyenler konuup glyorlar. Osman sinirleniyor. Ha-bire ubuu topraa srtyor. Yapt izgileri ayaklaryla geri kapatyor. ubuun ucu toprakta... Osman koa koa ubuun etrafnda dnyor. Sonra yemek yiyenleri unutup kendini salt oyununa kaptryor... iziyor, iziyor, kapatyor. Birden bir ses... ubuk elinden dt. Donakald. Brakp kaacak, kaamyor. Mustafa Aann kars hayretle : "Aman," dedi, "Osman! Osman bu... Gel Osman!" Osman yerinden kmldamyor. "Gel Osmanm, otur da yemek ye!" Osman aldrmyor, susuyor. "Seni anan m gnderdi?" Osmann ba yerde. Kaldrmyor. "Sen tarladan gelince eve gitmedin mi yoksa deli olan? Anan seni imdi arar, merak eder. Kocasna eilip bir eyler syledi. Sofradakiler glt. Osmann iinden boyuna kamak geiyor. Geiyor ya, yerine mhlanm gibi. Mustafa Aa : "Bakn hele u bana, Osmann hakkn vermeyi unutmuum..." dedi, kesesini karp Osmana bir yirmi belik uzatt. Osman kala gz aras paray kapt. Bir "AJlooo..." ekip, frlad. Koa koa eve gelip soluk solua anasnn boynuna atld. "Al!.." dedi. Ana, yirmi belii kez banda dndrp dudana gtrd.

86

You might also like