You are on page 1of 18

Altar Maket

Osmanlı Savaşları No 1, Aralık 2006

Avrupa’nın son büyük Haçlı Seferi denemesi


NİĞBOLU MEYDAN MUHAREBESİ

1396

Hicri, 21 Zülhicce 798, Pazartesi / Miladi, 25 Eylül 13961

Bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan, Tuna nehrinin sağ yakasında kurulu olan
Nikopol kasabası yakınlarında meydana gelmiş büyük bir meydan muharebesidir.

Tuna nehri kıyısındaki Nikopol kasabası, Bulgaristan


Kaynak: Google Earth Uydu Görüntüleme Sistemi

1389 yılında babası Murad Hüdavendigar’ı savaş alanında suikast sonucu kaybeden I.
Bayezıd (Yıldırım Bayezıd), Osmanlı tahtına geçti ve süratle babasından aldığı mirası
geliştirmek için futühatları sürdürmeye çalıştı. Rumeli’de Sırp Krallığına baskı yaparken,
aynı zamanda da Anadolu Beylikleri üzerinde de kontrol sahibi olmak gerekiyordu.
Elbette, gittikçe Osmanlı toprakları içinde boğulmakta olan Bizans’tan kalan toprakları
ve buradaki zayıflayan Bizans gücünü de unutmamak gerekiyordu. 1391’den itibaren
Osmanlı kuvvetleri İstanbul’u kuşatmaya başladı. Bu İstanbul’un Osmanlı tarafından ilk
defa kuşatılmasıydı. 1395’te ikinci defa kuşatıldı.

1
Savaşın asıl günü üzerinde tarihçiler arasında uzlaşma yoktur. 25 veya 28 Eylül 1396 günü asıl meydan
muharebesinin olduğu gün olarak söylenir fakat en sağlam rivayetlere göre muharebe 21 Zülhicce yani 25
Eylül günü cereyan etmiştir. Bkz. İsmail Hami Danişmend, izahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, Cilt 1,
Türkiye Basımevi, İstanbul, 1947, s 104
RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket
Osmanlı’nın Rumeli’de kademe kademe güçlü ilerleyişi ve Hristiyan krallıklarına son
verişi Avrupa’da kaygı uyandırıyordu. Yaklaşan Osmanlı ateşi sırayla Orta Avrupa
Krallıklarını yakmaya başlamıştı. Bu ateşle ilk karşılaşan ve yanan Bulgar ve Sırp
Krallıklarıydı. Sıranın kendisine gelmekte olduğunu kavramış bulunan, ve bu durumdan
en çok endişe eden ise, Bulgarlar ve Sırpları görece olarak kolayca ezen Osmanlı
ordularının önünde kalan, Macar Krallığı idi. Macar Kralı, sıranın kendi ordusunda
olduğunu görmekte ve Osmanlı ile tek başına başa çıkamayacağının farkında olduğu için
Avrupa’da kendisine yardım edebilecek müttefik arayışı içinde çabalıyordu. Almanya,
Fransa, Burgunya, İtalya’ya pek çok elçi gönderdi. Papa’ya, İstanbul’u kuşatan ve
Hristiyan krallıklarını ezen Osmanlı’nın, Hristiyan alemi için büyük tehlike arzettiğini
söyledi ve onu bu konuda ortak ordu kurulması çağrısı yapması için ikna etmeye çalıştı.
Macar Kralı Sigismond, bu çabasında başarılı oldu ve Papa’nın desteğiyle, Fransa, İtalya
ve Almanya (Töton Şövalyeleri) bu sefere asker gönderdiler. Ayrıca, İngiltere, İskoçya,
Polonya ve Bohemya, Ulah güçleri ve Rodos Şövalyeleri de Macar Kralı önderliğindeki
bu orduya katıldılar. Venedik ve Cenevizliler de mecburen deniz desteği sağladılar.
Toplanan bu güç 130.000 kişiyi buluyordu ve tüm bu orduya Macar Kralı Sigismond
komutanlık yapacaktı.

Oluşturulan bu Haçlı ordusu, Ağutos 1396 sonunda Tuna nehrini geçerek Osmanlı
topraklarına yaklaşmaya başladı. Bu bölgedeki en uç müstahkem mevki Vidin’di. Burası,
Osmanlıya tabi Bulgar prensi komutasındaydı ve Prens, Haçlılara kaleyi teslim etti. 28
Ağustos’ta, Haçlı kuvvetleri, bu kalede bulunan Osmanlı askerlerini katletti ve
ilerlemesini sürdürdü. Yolda ufak çatışmalar olduysa da asıl savaş Niğbolu kalesinde
oldu. 8 Eylül’de Haçlı ordusu Niğbolu kalesine ulaştı, ilk saldırılardan sonra kaleyi
alamayacakları belli olunca da kuşatma başladı. Niğbolu şehri, son derece sarp ve dik
yamaçlar üzerine, araziye uyum içinde, inşa edilmiş sağlam surlarla kuvvetlendirilmiş
kaleler ve surlarla çevrili idi. Macar Kralı, atlı birliklerini şehrin iki tarafına yerleştirip
orgugahını kurdu. Fransızlar ise, kendilerini en başından beri, diğer tüm milletlerin
askerlerinden üstün gördükleri için ordugahlarını güneyde kurdular. Sigismund, Osmanlı
üzerine yürümeden, harekatına bir istinat noktası sağlamak için Niğbolu’yu almak
istiyordu fakat kuşatma silahları olmadığı için sadece abluka oluşturup kalenin dış
dünyayla bağlantılarını kesmeye çalıştılar. Bu sırada, Yıldırım Bayezid, İstanbul
kuşatmasıyla meşguldu ve kuşatmayı kaldırmak istemiyordu. Fakat, Niğbolu’ kuşatması
sürdüğünden, İstanbul kuşatması kaldırıldı ve Yıldırım Bayezid, Ordu-yu Hümâyûn’un
Edirne’de toplanması emrini verdi. Toplanan ordu Edirne’den harekete geçti. Edirne,
Filipe, Şıpka, Tırnova güzergahını izleyen Ordu-yu Hümâyûn gece gündüz demeden
süratli bir ilerleyişle beş günde Niğbolu önlerine vardı.2 Sigismund’a Osmanlı ana
ordusunun yaklaştığı haber verilmiş fakat buna Haçlı ordususu komutanları, özellikle
kendinden çok emin Fransız komutanı buna inanmamış ve bu kadar kısa sürede İstanbul
kuşatmasını kaldırıp, ordu toplayıp, Edirne Niğbolu arası mesafeyi bir ordunun
aşamayacağını ileri sürmüştü.3 Yıldırım Bayezid, düşmanı ayrıntılı bir şekilde inceledi ve

2
Necati Tacan, Batı Türklerinin (Osmanlılar) Teessüs ve İstila Devirlerinde Harb Güdemi Usulleri, 103
sayılı Askeri Mecmuanın lahikası, Askeri Matbaa, İstanbul, 1936, s 14
3
Niğbolu Meydan Muharebesi ve Yıldırım Bayezid, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt
Başkanlığı Yayınları, Ankara 1984, s 38 ve Ahmed Refik, Osmanlı Zaferleri, Timaş Yayınları, Istanbul
2005, s 59
RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket
ordugahı düşmana 10-12 km mesafede bir tepeye kurdu. Niğbolunun güneyinde, cephesi
kuzeye düşmana dönük bir ordugahtı bu. Düşmanı şaşırtan bu ani gelişme, kendilerine
güvenleri küstahlık derecesine varan Fransız şövalyelerini pek etkilemedi, onlar içki
alemlerini ve kadınlarla olan eğlencelerini kesmeye tenezzül etmediler.4

Osmanlı Ordusu’nun mevcudu 60 ila 70 bin, Haçlı ordusunun mevcudu ise yaklaşık 100
ila 120 bin civarındaydı.5 Osmanlı ordusunda top ve atesli silahlar mevcuttu, Haçlılarda
ise ateşli silah yoktu.6

Yıldırım Bayezid, 20-30 bin kişiye ordu merkezine kendi kumandasına, sağ ve sol
kanatlara da onbeşer binlik sipahi kuvvetleri koydu. Arkasındaki tepenin ardına da 20 bin
kişilik ihtiyat süvarileri yerleştirdi. İleri hatta ise yerlere kazıklar çakıldı, mızraklar
dikildi. Sırplardan oluşan süvari birlikleri de Osmanlı ordusuna dahildi ve savaşta
yaralılıkları görüldü.7

25 Eylül sabahı, Haçlılar da planlarını yaptılar. İlk hatta Fransız-Burgunya şövalyeleri,


ikinci hatta Bohemyalılarla Bosnalılar, üçüncü hatta Almanlarla Macarlar, sağ kolda
Ulahlarla sol kolda Hırvatlar bulunacaktı. Plana göre bu düzen içinde Osmanlı ordusunun
ilerlemesi beklenecekti. Komuta Sigismond’da olacaktı.

İki ordu, 25 Eylül sabahı, Niğbolu önündeki alanda savaş düzenlerini aldılar.8 Haçlı
meclisindeki savaş planını aşağılayan Fransızlar, ordunun geri kalanına haber vermeden
ve onları beklemeden anında Osmanlı hatlarına doğru süratle saldırıya geçti.

Fransız güçleri, Osmanlı ordusunun en önünde olan Azablarla sıcak temasa geçti.
Azablar, açıldılar, ve Fransız güçleri yerleştirilmiş mızrak ve kazıkların ardında bulunan
20 bin kişilik Osmanlı okçularının karşısına çıktılar. Ok yağmuru altında oldukça zaiyat
verdi Fransız şövalyeleri, fakat durmadılar ve kazık-mızrak engelini geçerek okçulara
saldırdılar ve bu hattı da yardılar ve Yıldırım Bayezıd’ın emriyle geri çekilerek
süvarilerin ardına geçtiler. Fransız şövalyeleri okçulara büyük hedef olmamak ve kazık
engelini aşmak ve bunları sökmek ve gedik açmak için atlarından inmişlerdi. Yaya olarak
bu çılgın ilerleyişi düşüncesizce sürdürdüler, ta ki ilerde tepenin ardında kendilerini
bekleyen Yıldırım Beyazıd kumandasındaki yirmi binden fazla Osmanlı süvarileri ile
karşılaşana kadar.

16 yy Osmanlı tarihçilerinden Neşri, Fransızların bu korkunç sürprizle karşılaşma anını


şöyle aktararır:

4
İki tarafın güçlerinin sayısı hakkında tam bir uzlaşma yoktur. Bu durumu artıran başka bir zorluk da
Avrupalı tariçilerin, Haçlı sayısını azaltıp Osmanlı ordusunun aklın alabileceği mümkünün ötesinde bir
büyüklükte gösterme ve Osmanlı zaferini küçümseme çabasıdır.
5
İki tarafın mevcudu hakkında tam bir mutabakat yoktur ve pek çok farklı rakam değişik eserlerde
belirtilmiştir. Bkz Ahmed Refik, Osmanlı Zaferleri, Timaş Yayınları, Istanbul 2005, s 60
6
Ahmed Refik, Osmanlı Zaferleri, Timaş Yayınları, Istanbul 2005, s 60
7
Niğbolu Meydan Muharebesi ve Yıldırım Bayezid, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt
Başkanlığı Yayınları, Ankara 1984, s 14
8
Savaşın meydana geldiği tarih de 25 veya 28 Eylül 1396 olarak gösterilir. Tam bir mutabakat yoktur
tarihi kaynaklar arasında.
RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket
Hünkar busuda turmuşdı. Hemandem tekbir idüb, bir
kezden küffarun üzerine hücum itdiler. Kafirler dahi
gördiler, Türkün pusuda halkı var. “Türk pusuda
imiş” diyüb heman tonuz gibi ürküb, karga şahinden
kaçar gibi yüz hezimete tutdılar.9

Günümüz Türkçesiyle, Neşri, şöyle demiştir: “...pusuda durmuş olan hünkar derhal tekbir
getirerek, hep birden kafirlerin üzerine hücum ettiler. Kafirler de Türk’ün pusuda halkı
[askeri] olduğunu gördüler, “Türk pusuda imiş” diyerek, hemen domuz gibi ürkerek,
karganın şahinden kaçması gibi, hezimete yüz tuttular”.10

Buraya gelene kadar oldukça yorulmuş olan Fransızlar bu taze kuvvtler tarafından
kolayca yokedildi ve Fransızlar Tuna nehrine doğru kaçmaya başladılar. Fransızların bu
zavallı durumunu geriden izleyen Haçlı kuvvetleri ileri doğru hamle yapıp yardımcı
olmak istediyse de başarılı olamadılar ve Haçlı kuvvetlerinde dağılma başladı. Sağ ve sol
kanatları oluşturan Ulah ve Hırvat kuvvetleri firar etmeye başladı. Osmanlı ordusu ileri
harekete başlayınca, Macar Kralı ordusuna hücum emri verdi. Şiddetli bir çarpışma
sonrasında, Macarlar ve bütün Haçlı ordusu dağılmaya başladı. Haçlılar, Kral Sigismond
dahil, panik içinde Tuna nehrine doğru kaçmaya ve oradaki Venedik gemilerine binmeye
çalıştılar. Kaçmayı başaranlar arasında, gelecekte IV Henry ünvanıyla İngiltere Kralı
olacak Prens Henry de vardı.11 Osmanlı ordusu, bu kaçan düşmanı Niğbolu’ya kadar
takip etti. Zafer Ordu-yi Hümâyûn’un olmuştu. Savaş alanındaki yaralılarla ilgilenildi ve
şehitlerin tümü gömüldü. Bu alanda ordu 3 gün kaldı.

Fransız Burgundy şövalyelerine kumanda eden Nevers Kontu, “Korkusuz” John, esir
düşmüştü. Alman ordularına komuta eden, Töton şövalyeleri Grand Prieur’i,
Hohenzollern Kontu Prens Frederich de esir düşen soylular arasındaydı.12 1398 yılı
başında, istenen fidye Osmanlıya verilince serbest bırakıldı ve ülkesine döndü. Yıldırım
Bayezid’ın John’a giderken şu sözleri söylediği aktarılır:

“İşte, seni bana karşı bir daha silah kullanmayacağına yemin ettiğin için affediyorum.
Fakat mert bir kimseysen, aksine sana izin veriyorum. Git, yine silaha sarıl! Hatta
benimle savaşmak için bütün devletlerle anlaş! Bana böyle bir zafer kazanma fırsatı
verirsen daha çok memnun olurum”.13

9
Mehmed Neşri, Kitab-ı Cihan- Nüma, Neşri Tarihi, Cilt 1, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1949,s
329
10
Mehmed Neşri, Neşri tarihi, Cilt 1, Kültür ve Turizm bakanlığı Yayınları, Ankara 1983,s 156
11
Yılmaz Öztuna, Osmanlı Padişahlarının Hayat Hikayeleri Ötüken Neşriyat, İstanbul 2005, s 20
12
Yılmaz Öztuna, Osmanlı Padişahlarının Hayat Hikayeleri Ötüken Neşriyat, İstanbul 2005, s 21.
Schitberger adındaki Alman henüz 16 yaşındaydı ve hayatı Yıldırım’n oğlu tarafından bağışlanmıştı. Bkz.
İsmail Hakkı Uzuncarsılı, Osmanlı Devlet Teskilatından Kapıkulu Ocakları, Turk Tarih Kurumu Basımevi,
Ankara, 1988, Cilt 1, s 287
13
Ahmed Refik, Osmanlı Zaferleri, Timaş Yayınları, Istanbul 2005, s 67 ve Niğbolu Meydan Muharebesi
ve Yıldırım Bayezid, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara 1984, s 73
RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket
Haçlıların, savaş alanına gelene kadar yolda binlerce, Osmanlı tebası veya askerin
sebepsizce ve vahşice katletmesine karşılık olarak Yıldırım Bayezıd da muharebe sonrası
esir edilen sayıları 3 ila 10 bin arasında değişen bu orduya mensup esirlerin bir kısmını
idam ettirmiştir.14

Uzun yıllar bir Hristiyan Avrupa askeri geleneği olan toplama Haçlı Ordusuyla Doğu ve
Güneye yürümenin son örneğiydi Niğbolu savaşı. 11. yy’dan beri defalarca denenmiş,
kimi zaman başarılı olmuş bu yöntemin bir kez daha zayıflıkları ortaya çıkmış ve
Osmanlı karşısında başarısız olmuştu. Niğbolu Savaşı, Avrupa’nın düzenlediği son Haçlı
Seferi olarak bilinmektedir. Dönemin bir Macar tarihçisi şöyle yazmıştır: “Harp
Haçlıların mağlubiyeti ile sona ermişti. Kaybolan insanlar ziyan olan para muazzamdı,
fakat telafisi mümkün olmayan manevi kayıp ondan daha da büyüktü. Çünkü bu
mağlubiyet Hristiyan aleminde, bir Haçlı seferi daha tertiplemeye ne heves ne de cesaret
bırakmıştı. Türkler’e gelince onların gururları artmış, cesaretleri ise son dereceyi
bulmuştu.”15 Bu savaş, Avrupalıların gözünde feodal şövalyeliğin en son beynelminel
teşebbüsü olarak görülmüştür. Bu meydan muharebesinde, Osmanlılar, kelimenin tam
anlamıyla, Avrupayı yenmeyi başarmıştır.

14
İsmail Hami Danişmend, izahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, Cilt 1, Türkiye Basımevi, İstanbul, 1947, s
106 ve Mufassal Osmanlı Tarihi, İskit Yayınevi, Şehir Matbaası, İstanbul 1957, s 172 ve Joseph von
Hammer, Osmanlı Devleti Tarihi, Milliyet Yayınları, s 35 ve İsmail Hakkı Uzuncarsılı, Osmanlı Devlet
Teskilatından Kapıkulu Ocakları, Turk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1988, Cilt 1, s 286-287 Bu
durum, ilerki dönemlerde, bazı Türk yazarlar tarafından iftira olarak lanetlenmiş ve inkar edilmiştir. Fakat
devletler arası ilişkilerde karşılıklık esasına bakan büyük devlet adamı Bayezidın böyle bir cezayı vermesi
anlaşılabilir bir harekettir.
15
Macar tarihçi Szalay Jozsef’ten aktarılmıştır. Niğbolu Zaferi, Hayat Tarih Mecmuası, Mart 1966, Sayı 2,
s 34
RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket

Kuşatma altındaki Niğbolu kalesine gelen Yıldırım Bayezıd


Kaynak: Joseph von Hammer, Osmanlı Devleti Tarihi, Milliyet Yayınları, s 23

Macar asıl ordusunun takibi


Kaynak: Nicopolis 1396, Osprey Yayınları, Great Britain 1999, s 66

RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket

Fransızların gözüyle Niğbolu savaşı


Kaynak: Battle Of Nicopolis Jean Froissart, Chroniquesb Flandre, Bruges, XVe s. (Bibliothèque nationale
de France, FR 2646) fol. 220

Türk ileri hattındaki okçulara saldıran Fransız şövalyeleri


Kaynak: Nicopolis 1396, Osprey Yayınları, Great Britain 1999, s 58

Haçlıların ordugahından görünüş


Kaynak: Hayat tarih Mecmuası, Eylül 1965, s 17

RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket

Birinci Bayezıd zamanında Osmanlının bir şehri kuşatması


Kaynak: Hayat tarih Mecmuası, Eylül 1965, s 15

Mağrur Haçlı şövalyesi


Kaynak: Hayat tarih Mecmuası, Eylül 1965, s 14

Haçlı ordularının başkomutanı Macar Kralı Sigismund sarayında


Kaynak: Hayat tarih Mecmuası, Mart 1966, s 33

RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket

Macar asıl ordusunun takibi


Kaynak: Nicopolis 1396, Osprey Yayınları, Great Britain 1999, s 58

Haçlıların gözüyle, savaş sonrası kendi esirlerinin Osmanlı tarafından mukabele amacıyla öldürülmesinin
tasviri.

Niğbolu kasabasının 18.yy’daki hali


Kaynak: Mufassal Osmanlı Tarihi, İskit Yayınevi, Şehir Matbaası, İstanbul 1957,s 168

RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket

Nevers Kontu, Burgunya Dükalığının veliahdı, Korkusuz Jan. Fransa Kralı V. Charles’ın amcaoğlu,
Yıldırım Bayezıd’a esir düştü ve yüklü bir fidye ve Yıldırım’dan aldığı nasihatle ülkesine gönderildi. Prens
Jan, Yıldırım Bayezıd’ın misafi olarak Osmanlı’nın büyük şehirlerinde geçirdiği zamanda ve Bayezıd’ın
kişiliğinde, hem savaş meydanında hem de büyük bir devlet adamı olarak devlet işlerinde gösterdiği
meziyetlere yakından tanık olma şansına erişmiş, Niğbolu’da gördüğü askeri dersleri, ülkesine döndüğü
zaman hem rakip dükalıklara hem de İngilizlere karşı kullanmıştır.
Kaynak: Mufassal Osmanlı Tarihi, İskit Yayınevi, Şehir Matbaası, İstanbul 1957,s 170

Mareşal Boucicault. Türk tarihçilerinin Mareşal Buşiko dedidği bu pervasız şövalye, Yıldırımın Niğbolu
önüne ulaştığı haberlerini askerlerin uydurduğu söylenti sandı ve bunu yayanların kulaklarını keseceğini
söyledi. Fakat, haber doğruydu ve Buşiko da bir şövalye olarak, çok aşağıladığı düşmanına esir düştü.
Kaynak: Mufassal Osmanlı Tarihi, İskit Yayınevi, Şehir Matbaası, İstanbul 1957,s 170

RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket

Macar Kralı Sigismund. Türklerin savaş taktiklerini ve savaş yeteneklerini bilen Kral, akıllıca bir plan ve
sağduyulu ve temkinli yaklaşımla düşmanı olan Yıldırım Bayezid’la savaşmak istiyordu. Fakat, güya emri
altındaki Haçlı kuvvetlerinin farklı unsurları özellikle Fransızların akılalmaz pervasız, düşüncesiz ve
beceriksiz yaklaşımları tüm plnalarını bozdu ve bu son büyük Haçlı şovunun felaketle sonuçlanmasına
sebep oldu. Canını zor kurtardı, Tuna nehrindeki bir tekneyle İstanbula kaçtı.
Kaynak: Mufassal Osmanlı Tarihi, İskit Yayınevi, Şehir Matbaası, İstanbul 1957,s 153

Sultan Birinci Bayezıd (Yıldırım Bayezıd). 1389 ile 1402 tarihleri arasında Osmanlıyı yöneten dördüncü
padişah. Yetenekli, hızlı karar alan, hızlı uygulayan bir komutan ve idareciydi. Yıldırım lakabının içi boş
bir sıfat oladığını defalarca savaş meydanlarında ispatlamış, ordusuna tamamen hakim bir komutandı.
Babası savaş alanında bir Sırp tarafından öldürüldü, fakat o devlet adamı zekasıyla, Rumelinin güvenliği
için Sırp Krallığıyla anlaştı, Kralın kızıyla evlendi. Tüm Avrupa Niğboluda Osmanlıya karşı toplanmışken
sadece Sırplar, Yıldırım’ın bu akıllıca manevraları sonucu Osmanlı tarafında yer almış ve Sırp Despotu
Lazarovic kuvvetleriyle, eniştesi Yıldırımın yanında ciddi olarak savaşmıştır.
Kaynak: Hayat Tarih Mecmuası, Ocak 1972, s 35. Aslı Topkapı Sarayı Müzesindedir.

RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket
Haritalar

İki ordunun muharebe alanındaki durumları. Arazi olarak Osmanlı nehre doğru inen bir eğimli arazinin
üstünde durmakta, Yıldırım ve süvariler bir tepe arkasında, Haçlı görüş alanı dışında pusudaydı.
Kaynak: Mufassal Osmanlı Tarihi, İskit Yayınevi, Şehir Matbaası, İstanbul 1957,s 169

RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket

İki ordunun muharebe alanında aldıkları düzen.


Kaynak: Niğbolu Meydan Muharebesi ve Yıldırım Bayezid, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt
Başkanlığı Yayınları, Ankara 1984, s 93

RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket

Harekatın ilk evresi, Fransız şövalyelerinin Osmanlı ordu merkezine hücumu. Osmanlı ileri hatlarının
yarılması ve ikinci hattın Yıldırımın emriyle açılıp hilal şeklini almaya başlaması.
Kaynak: Niğbolu Meydan Muharebesi ve Yıldırım Bayezid, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt
Başkanlığı Yayınları, Ankara 1984, s 94

RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket

Hilalin kapanması, Fransızların tepeye ulaşıp, Yıldırım ve bekleyen Osmanlı kuvvetleriyle karşılaşması ve
Fransızların imhası. Buraya kadar savaş üç saat sürmüştü. Macar kuvvetleri, ezilen Fransızları kurtarmak
için ileriye doğru hamle yaptı fakat geri çekilmeye zorlandılar.
Kaynak: Niğbolu Meydan Muharebesi ve Yıldırım Bayezid, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt
Başkanlığı Yayınları, Ankara 1984, s 95

RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket

Osmanlı ordusunun kalan Haçlı ana ordusuna tam hücumu ve Haçlıların dağıtılması ve Tuna nehrine
sürülmeleri.
Kaynak: Niğbolu Meydan Muharebesi ve Yıldırım Bayezid, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt
Başkanlığı Yayınları, Ankara 1984, s 96

RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket
KÜNYE

Nigbolu Meydan Muharebesi

Muharebe tarihi
25 Eylül 1396 (Hicri, 21 Zülhicce 798, Pazartesi)

Muharebe alanı
Nikopol, Bulgaristan
Tuna nehrinin sağ yakasında bulunan Bizanslılar tarafından kurulmuş Nikopol yakınlarındaki alan.

Muharebe alanının topografik özellikleri


Niğbolu muharebe alanı kuzeyde Tuna nehri, güneyde Balkan dağları doğu ve batıda birbirine paralel nehir
ve dağ zincirleriyle kesilmiş bir alandı.

Savaşan Taraflar

Osmanlı Tarafı Haçlılar


Ordû-yi Hümâyûn Macarlar’ın önderliğinde Papa’nın desteğiyle,
Azablar Fransa, İtalya, Almanya (Töton Şövalyeleri),
Rumeli askeri İngiltere, İskoçya, Polonya, Bohemya, Ulah güçleri,
Anadolu askeri Rodos Şövalyeleri, Venedik ve Cenevizliler orduya
Akıncılar katkı sağladılar
Kapıkulu süvarileri (sipahiler)
Yeniçeriler
Topçular
Sırp süvarileri

Tarafların sayısal gücü

Osmanlı Tarafı Haçlılar


Ordû-yi Hümâyûn’un 60-70 bin kişiden, oluştuğu Macar ve müttefiklerinin ordusunun 100-120 bin
söylenebilir. kişiden oluştuğu söylenebilir.
Top ve ateşli silahlar var. Top, ateşli silahları ve ağır kuşatma ve savaş
silahları bulunmuyordu.

Tarafların muharebe alanında aldıkları düzen

Osmanlı Tarafı Haçlılar


Yıldırım Bayezid ordugahını, Haçlı ordusunun İlk hatta Fransız-Burgunya şövalyeleri, ikinci hatta
Niğbolu kalesi önünde kurdukları ordugaha 10-12 Bohemyalılarla Bosnalılar, üçüncü hatta Almanlarla
km mesafede bir tepeye kurdu. Niğbolunun Macarlar, sağ kolda Ulahlarla sol kolda Hırvatlar
güneyinde, cephesi kuzeye düşmana dönük bir bulunacaktı. Haçlı ordusunda komuta karışıklığı
ordugahtı bu. Yıldırım Bayezid 20-30 bin kişiyi bulunuyordu. Ayrıca bu toplama ordu, disiplinli bir
ordu merkezine kendi kumandasına, sağ ve sol biçimde hareket etmiyor ve araziyi tanımadan ve
kanatlara da onbeşer binlik sipahi kuvvetleri koydu. gerekli şartları yerine getirmeden oyalanarak zaman
Arkasındaki tepenin ardına da 20 bin kişilik ihtiyat öldürüyordu.

RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa
Altar Maket
süvarileri yerleştirdi. İleri hatta ise yerlere kazıklar
çakıldı, mızraklar dikildi. Sırplardan oluşan süvari
birlikleri de Osmanlı ordusuna dahildi. Yıldırım
Bayezıd, muharebe alanında, arazinin sağladığı
olanaklardan tam olarak yararlanmıştı. Muharebe
alanı olan ovaya hakim bir tepede ordusunu dizdi.
Haçlılar taaruz esnasında, Osmanlı ordusuna
ulaşmak için eğim tırmanmak zorunda kaldılar.

Savaşan tarafların başkomutan ve önemli komutanları

Osmanlı Tarafı Haçlılar


Başkomutan Başkomutan
Sultan I. Bayezıd “Yıldırım Bayezid” (4. Osmanlı Kral Sigismond (Macar Kralı)
padişahı)

Komutanlar Komutanlar
Sarıca Paşa (Azablara, yani birinci hatta komuta Nevers Kontu, “Korkusuz” Jan (Fransız Burgondiya
ediyordu) birliklerine komuta eden)
Şehzade Süleyman Çelebi (Rumeli askeri, ikinci hat Mareşal Boucicault (Mareşal Buşiko)
sağ kanat) Töton şövalyeleri Grand Prieur’i Hohenzollern
Firuz Paşa (Rumeli Beylerbeyi) Kontu Prens Frederich
Malkoç Bey Prens Henry (geleceğin IV. Henry adıyla tahta
Demirtaş Bey geçecek İngiltere Kralı)
Şehzade Mustafa Çelebi (Anadolu askeri, ikinci hat
sol kanat)
Kara Timurtaş Paşa (Anadolu Beylerbeyi)
Stefan Lazarovic (Sırp süvarilerine komuta
ediyordu)

Taaruza başlayan taraf


Haçlı meclisindeki savaş planına uymayan Fransızlar, ordunun geri kalanına haber vermeden ve onları
beklemeden muharebe alanında süratle Osmanlı hatlarına doğru saldırıya geçti

Muharebenin süresi
Sabah başlayan muharebe, gün biterken sonuçlanmıştır

Kazanan taraf
Sultan I: Bayezıd komutasındaki Ordû-yi Hümâyûn.

Sonuç
* Niğbolu Savaşı, Avrupa’nın düzenlediği son Haçlı Seferi olarak bilinmektedir. Çünkü
bu mağlubiyet Hristiyan aleminde, bir Haçlı seferi daha tertiplemeye ne heves ne de
cesaret bırakmıştı.
* Türkler’e gelince onların gururları artmış, cesaretleri ise son dereceyi bulmuştu.
* Bu savaş, Avrupalıların gözünde feodal şövalyeliğin en son beynelminel teşebbüsü
olarak görülmüştür. Bu meydan muharebesinde, Osmanlılar, kelimenin tam anlamıyla,
tüm Avrupayı yenmeyi başarmıştır.
©Altar Maket
Her hakkı Altar Maket’e aittir, izinsiz kopyalanamaz. Kaynak göstermek kaydıyla, burada yer alan görüş, bilgi ve resimlerden
araştırmalar ve kişisel kullanım için faydalanılabilir.

RReepprraaeesseennttaa V
Viittaamm
T
Tuuuumm pprroopprriiuumm M
Muunndduumm aaeeddiiffiiccaa

You might also like