You are on page 1of 232

Hacettepe niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Felsefe Anabilim Dal

THEODOR W. ADORNO VE MICHEL FOUCAULTDA HAKKAT VE KTDAR LKS

Metin Becermen

Doktora Tezi

Ankara, 2009

THEODOR W. ADORNO VE MICHEL FOUCAULTDA HAKKAT VE KTDAR LKS

Metin Becermen

Hacettepe niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Felsefe Anabilim Dal

Doktora Tezi

Ankara, 2009

KABUL VE ONAY
Metin Becermen tarafndan hazrlanan Theodor W. Adorno ve Michel Foucaultda Hakikat ve ktidar likisi balkl bu alma 11.06.2009 tarihinde yaplan savunma snav sonucunda baarl bulunarak jrimiz tarafndan Doktora Tezi olarak kabul edilmitir.

Prof. Dr. Kurtulu DNER (Bakan-Danman)

Prof. Dr. Harun TEPE

Do. Dr. Cemal GZEL

Do. Dr. smail H. DEMRDVEN

Yrd. Do. Dr. Erturul R. TURAN

Yukardaki imzalarn ad geen retim yelerine ait olduunu onaylarm.

Prof. Dr. rfan AKIN Enstit Mdr

ii

BLDRM
Hazrladm tezin/raporun tamamen kendi almam olduunu ve her alntya kaynak gsterdiimi taahht eder, tezimin/raporumun kat ve elektronik kopyalarnn Hacettepe niversitesi Sosyal Bilimler Enstits arivlerinde aada belirttiim koullarda saklanmasna izin verdiimi onaylarm:

Tezimin tamam her yerden eriime alabilir. Tezim sadece Hacettepe niversitesi yerlekelerinden eriime alabilir. Tezimin yl sreyle eriime almasn istemiyorum. Bu srenin sonunda uzatma iin bavuruda bulunmadm takdirde, tezimin/raporumun tamam her yerden eriime alabilir.

11.06.2009 Metin BECERMEN

iii

TEEKKR
Bu almada danmanlm stlenip almamn her dzeyinde yol gsterici tutumunu, desteini ve yardmlarn esirgemeyen danman hocam Sayn Prof. Dr. Kurtulu Dinere; neri ve uyarlarndan dolay tez savunma jri yeleri hocalarm Sayn Prof. Dr. Harun Tepeye, Sayn Do. Dr. Cemal Gzele, Sayn Do. Dr. smail H. Demirdvene ve Sayn Yrd. Do. Dr. Erturul R. Turana teekkr ederim. Ayrca gerek tezin yazmyla ilgili gerekse tez dndaki yardmlarndan dolay aabeyim Cengiz Becermene, Ar. Gr. Taylan Akala; Erasmus bursu ile Almanyada bulunduum sre iinde bana yardmc olan Prof. Dr. Wulf Kellerwessela, Prof. Dr. Wilfried Hinsche ve Dipl.-Kulturwiss. Tanja Munka iten teekkrlerimi sunarm.

iv

ZET
Metin BECERMEN, Theodor W. Adorno ve Michel Foucaultda Hakikat ve ktidar likisi, Doktora Tezi, Ankara, 2009. Bu almada, Adornonun tmel olann/toplumsaln ve aklsallk temelindeki bir hakikat dncesinin iktidarna kar, bir kendini ifade etme ve zgrleme biimi olarak nerdii sanatsal alanda tikelliimizi ortaya koyma dncesi ile Foucaultnun tikelliimizi, kendiliimizi bakalaryla bir arada, diyalog iinde gerekletirip hakikat sylemiyle birlikte yryen iktidara direnebileceimizi, iktidar ilikilerinin dnda bir yaam biimi gelitirebileceimizi dile getirmesinin, birbirleriyle ortak yanlar olmasna karn, olduka farkl sonular olduu ortaya konacaktr. Foucaultnun sylediklerini, Adornonun syledikleriyle karlatrarak, birlikte yaanabilir bir dnyann ancak baka kiilerle diyalog ierisinde olabilecei gsterilmeye allacaktr. Bu nedenle, almann ilk blmnde, ortaya koyduklar dnceler bakmndan Adorno ve Foucaultya temel olan Hegel, Marx, Nietzsche ve Freudun dncelerine yer verilecektir. Ancak onlardan nce hem tmel-tikel ilikisi balamnda nemli bir yere sahip olan hem de bu filozof ve dnrlerin ona gerek kar klaryla gerekse ballklaryla Aydnlanma ele alnmaktadr. Burada hakikat ve iktidar ilikisi balamnda nasl bir sylemin ya da birbiriyle kesien sylemlerin ortaya kt gsterilmektedir. kinci blmde, ncelikle, Adornonun negatif diyalektik gr erevesinde zdelik ve ideoloji eletirisi zerinde durulmaktadr. Daha sonra, onun, Aydnlanma ve zdelik eletirisine bal olarak kltr endstrisi tespiti ve zmlemesi incelenmektedir. Daha sonra da, hakikatin kuatcl ve tmelin tikel zerindeki iktidaryla ilgili dnceleri, onun Estetik Kuram ve sanat gr -kltr zerine syledikleri de- hesaba katlarak ele alnmaktadr. nc blmde, Foucaultnun hakikat, iktidar ve iktidar ilikileri zerine syledikleri geni bir ekilde incelenmekte ve onun iktidara direni balamnda dile getirdii farkl

v yaama biimlerinin olabilecei nerisi, zgrlk ve diyalog grleri balamnda ele alnmaktadr. Sonu blmnde ise, hakikat ve iktidar konusunda Adorno ve Foucaultnun grleri karlatrmal olarak ele alnp deerlendirilmektedir. Anahtar Szckler: Aydnlanma, Bakas, Deneyim, Direni, Diyalog, Hakikat, ktidar, Sylem, Tikel, Tmel.

vi

ABSTRACT
Metin BECERMEN, The Truth and Power Relationship in Theodor W. Adorno and Michel Foucault, PhD Thesis, Ankara, 2009. In this study, it will be pointed out that although Adornos thought indicating the need of purporting our particularity in domain of arts which is a form of self expression and liberation as opposed to the power of truth idea based on which is universal/social has some common points with the idea of Foucault stating that we can resist against the power which goes hand in hand with the truth discourse by realizing ourselves and our particularity with others and through communication, and we can develop a formation of life out of power relationships, has very diverse outcomes. The aim is to show that a common world in which a common life is only possible by providing the dialogue with the others by comparing the statements of Foucault and Adorno. Thus, in the first chapter of the study, the thinking of Hegel, Marx, Nietzsche and Freud who have served as a base for Adorno and Foucault ideologically will take place. But before that Enlightening which has an important place in terms of universal-particular relationship, and its being both objected and defended by those philosophers and thinkers has been evaluated. At that point, what kind of a discourse or discourses intersecting at some point occurs in the context of truth and power relationship is shown. In the second part, firstly, identity and ideology criticism of Adorno in terms of negative dialectics thought is examined. Then, culture industry specification and investigation is inspected related with his criticism of Enlightening and identity. After that, his ideas on the surrounding effect of truth, the power of universal on particular, aesthetics theory and thought of arts is studied by taking into consideration his utterances on culture. In the third section, the ideas of Foucault on truth, power and power relations have been examined widely and his proposal indicating that there can be different life styles in the

vii context of resistance against the sovereign has been analyzed in terms of liberty and the thoughts of dialogue. In the conclusion section, the ideas of Adorno and Foucault on truth and power have been evaluated in a comparative manner. Key Words: Enlightenment, the Other, Experience, Resistance, Dialogue, Truth, Power, Discourse, Particular, Universal.

viii

NDEKLER
Sayfa No: KABUL VE ONAY BLDRM .. ... TEEKKR. ZET ....... ABSTRACT GR... I.BLM: BLG-G/KTDAR LKSNDE BYK DNM: MODERN DNCE BALAMINDA AKILCILIIN GELM VE ELETRS ....................................... I.1. KTDARIN KENDN RETMNDE AKLIN ROL: AYDINLANMA DNCES ... I.2. HEGEL VE MARXIN TARHSEL VE TOPLUMSAL ELETRLER I.2.1. Hegelin Tarihsellie Vurgusu: Klk Deitiren Akl I.2.2. Marxn Praksise Vurgusu ve Toplumun Yeniden Kuruluu ya da Hakikatin Yeniden retimi ... 23 I.3. AKIL TEHDT ALTINDA: NIETZSCHE VE FREUD . 1.3.1. Nietzsche: G/ktidar Sorununun Getirdii zm: Hakikat stemi Olarak G/ ktidar stemi. 1.3.2. Freudun almalar: Bilince Kar Bilindnn Kefinde Ryalarn Rol ve Cinsellikle likisi .. I.4. BR DEERLENDRME . II.BLM: ADORNONUN HAKKAT VE KTDAR GR .. II.1. ADORNONUN FELSEFEY KAVRAYII . II.1.1. Felsefeyi Yeniden Konumlama Denemesi 32 36 45 46 46 27 27 13 17 17 13 i ii iii iv vi 1

NDEKLER viii

II.1.2. zdelik ve deoloji Eletirisi ...................... 50

ix II.2. NEGATF DYALEKTK AISINDAN HEGEL VE MARX ELETRS II.2.1. Hegelci Diyalektie Kar Negatif Diyalektik . II.2.2. Marx Eletirisine Ksa Bir Bak ... II.2.3. Hegel ve Marxn Tarih Kavraylarnn Eletirisi II.3. AYDINLANMADAN KLTR ENDSTRSNE KTDARIN DNM II.3.2. Kltr Endstrisi Eletirisi . II.3.3. Kltr Endstrisi le likisinde Freudun Dncelerine Bak ... II.4. HAKKATN ESTETK YARATIMI YA DA KTDARIN AILMASINDA SANATIN ROL . II.4.1. Kltr Endstrisinde Sanat Eserlerinin Bir Metaya Dnmesi II.4.2. Sanatn tiraz ya da Estetik Deneyim .. II.4.2.1. Sanat Eseri ve Estetik Deneyim II.4.3. Sanatn Hakikati ve ktidarn Sanatsal Dnm II.4.3.1. Mziksel tiraz . II.4.3.2. Sanatn zerklii ve Sanatsal Direni II.5. BR DEERLENDRME . 97 97 101 102 107 107 110 117 74 80 91 II.3.1. Akln Arasallamas: Aydnlanma Eletirisi . 74 53 53 62 69

III.BLM: FOUCAULTNUN KTDAR ZMLEMES 121 III1. ARKEOLOJDEN SOYKTNE .. III.1.1. fade, Ariv, Arkeoloji ve Sylemsel Oluum . III.1.2. Arkeolojik zmleme ve Kelimeler le eyler Arasndaki liki zerine .......... 130 III.1.3. Sylem, Bilgi/Hakikat ve ktidar likisi zeri.. 133 III.2. KTDARIN BOPSKOLOJK ZMLEMES 140 III.2.1. Kapatma Pratikleri Inda ktidar Analizleri . 142 III.2.1.1. Delilik ve Klinik Kapatlma . III.2.1.3. ktidar likilerinin leyi Biimi zerine . III.2.1.4. Foucaultnun Devlet ve ktidar likisine Bak 142 151 152 III.2.1.2. Hapishanede Kapatlma zerine 146 124 124

x III.2.2. Bir Bio-ktidar Biimi Olarak Pastoral ktidar zerine 156 III.2.2.1. Pastoral ktidar Balamnda ktidar ve Cinsellik Arasndaki liki zerine 160 III.2.2.2. Cinsellik ve Psikanaliz likisi zerine III.2.3. Foucaultnun ktidar Grne Getirilen Eletirilerin ncelenmesi . III.3. AYDINLANMADAN MARX VE NIETZSCHEYE III.3.1. Aydnlanma III.3.2. Marx(izm) Eletirisi . III.3.3. Nietzschenin Etkisi III.4. KTDARIN AILMASINDA DYALOGUN ROL III.4.1. Yorumdan Deneyime III.4.2. ktidar ve Direni mkan . III.4.2.1. ktidar Her Yerdeyse Direni de Her Yerdedir III.4.2.2. zneleme Pratikleri III.4.3. Direniten Diyaloa: ktidarn Krlma Noktalarnda Hayat Bulan Bakalk .. III.5. BR DEERLENDRME KAYNAKA.......................................................................................................... 190 192 208 163 170 170 173 175 179 179 183 183 186 163

SONU ... 196

GR
nsanlarn birbirleriyle ilikilerinde ve doaya kar tutumlarnda, srekli olarak, gce dayal bir olgu grlmektedir. nsann doayla ilikisinde bu g olgusu doa zerinde egemenlik kurma mcadelesi eklinde grnrken, insanlar aras ilikide bir iktidar ilikisi eklinde her aa damgasn vurmutur. te yandan, benin tekiyle/bakasyla ilikisindeki tutumu, tekini/bakasn, kendini tanmada, kendini gerekletirmede ve kendini bilmede bir ara olarak grmesi biimindedir. Benin bu abas her zaman teki/bakas zerinden gerekleir. Belki de bu kanlmaz gibi grnmektedir. Ancak benin bu tutumu, tekinin/bakasnn bir araca dntrlmesine ve benin teki/bakas zerinde bir g oluturmasna ve bir iktidar kurmasna neden olur. Ben ve teki/bakas arasndaki bu ilikinin bir benzeri de devletin ve kurumlarn gelimesinde grlmektedir. Her iktidar, bir hakikat sylemi erevesinde kendine zemin oluturur. Burada, kurumlarn yaplanmas ve insanlar zerinde denetimin salanmas srecinde, kiilerin bir araca dntrlmesi sz konusu olmaktadr. ktidar kendi hakikatini hayata geirir. Baka bir deyile, iktidar ilikileri bir hakikat sylemiyle birlikte iler. Gerek kiiler aras ilikilerde gerek insann doayla ilikisinde gerekse kurumlarn gelimesinde grlen iktidar ilikisi, bir hakikat sylemi balamnda, benin tekini/bakasn anlamlandrmasna, ona bir anlam yklemesine dayanmaktadr. Bu bak asndan, akl, beni/zneyi temsil eden ve hakikatin teminat olan ey olarak grlmtr. Ancak bu modern akl, tmel olan iinde tikel olann kaybolmasn da beraberinde getirmitir. Antikadan -zellikle, Platonun, grnen ve alglanan dnyann karsna dnlen ve deimez bir dnyay koyarak, hakikati, aklsal olana bal klmasndan- beri felsefe, hep kesin, deimez bilgiler/hakikatler peinde komutur. Bu bilgiler/hakikatler de teorik dnmeye bal olarak aklsal olmak zorundadr. Bu bilgilerin/hakikatlerin Antikada elde edilebilecei alanlar ise teoloji, kozmoloji ve metafizikken, Modern ada kesinlik doa bilimlerinden beklenir. Bu andan itibaren alglanan eyin nemi

n plana kar. Bilgi de artk alglama ve alglar dzenleyen zihinsel yetilerin birlikte almalarnn bir rndr. Alglarn tesinde bir mutlak hakikat dncesi artk tartmaldr. Bylece, hakikat, deneyimi de hesaba katan epistemolojik bir zne tarafndan ortaya konacaktr. Modern dncenin kendisi ile balad filozof olarak Descartes, cogito ergo sum nermesiyle Tanr-zne dncesini alaa eder. Burada ontoloji temelli Tanr-zne dncesinin yerini epistemoloji temelli insan-zne, ontolojinin yerini de epistemoloji alr. Bylelikle epistemoloji, artk temel disiplin olmaktadr. Aydnlanma dnrleri ise metafizii ve teolojiyi reddediyor ve bunlar tehlikeli dnme ekilleri olarak gryorlard. Bu bak asndan insan, dnyay bilebilir ve kendi geleceini belirleyebilirdi. Bunu salayacak yegane klavuz da insann kendi aklyd. Akl ve rasyonaliteyle ilgili dnceler Bacon, Machiavelli, Hobbes ve Descartes tarafndan bir dnme uratlr. Bacon doann insanlar tarafndan dntrlebileceini ileri srer. nsan, bilgisiyle doaya egemen olabilir ve bu bilgisiyle gelecee dair ndeyide bulunabilir. Bylece insann doa zerindeki gc, egemenlii artt lde bilgisi de artar; nk, bilgi gtr. Bu bilgi de, pratik olanla ilgisinde, bilimsel ya da teknolojik bilgidir. Bu noktada nem kazanan bilim adam da, Platonun filozof-kralnn yerine geer. Descartes iin ise, akl hakikate ve gerek bilgiye ulama olana veren yegane yetidir. Descartes, Galileodan ald, matematiksel kesinlik dncesiyle hareket ederek, nesnelliin ltn burada arar. Alglarn, yorumlarn ve deerlerin hakikati, nesnel gereklii vermediini belirten Descartes iin nesnel, kesin ve deimez bilgi matematikteki gibi olmaldr. Dolaysyla nesnel bilgiye ve hakikate ancak matematiksel kesinlikle ulalabilir. Bu noktada yntem dncesi hakikatin teminat olur. Gerek deneyciler gerekse rasyonalistler bu yntem dncesinden vazgeemezler. Hobbes bata olmak zere birok deneyci iin akl sonuta bilginin gvencesi olmaktadr; bu ekilde nesnellik, bilgi, hakikat ve yntem birbiriyle i ie geer. Bunlarn dnda kalan her ey de znel ve kukulu olarak grlr. te yandan, olgular ile idea ilikileri birbirinden ayrlr. Buna gre, deerler alannda idea ilikilerindeki gibi bir kesinlik aramak yanl olur. Bu balamda nesnelliin lt olarak akldan baka gvenilecek bir merci bulunamaz.

Tanr-merkezli toplum anlaynn paralanmasyla birlikte yeni bir toplumsal yap ortaya kmtr. Baconda da grdmz gibi, kendini srekli yetkin klmak isteyen dnyasal bir g anlay hakimdir. Machiavelli, kilisenin dlanmaya alld dnyasal bir alanda, hkmdarn kendi tarihini yapmas konusunda grler bildirir. Burada sz sahibi hkmdardr; insanlar adna o konuur. Artk tarihin insan tarafndan yazld bir yneten-ynetilen ilikisi sz konusudur. Tanrsal birliin yerini alan siyasal bir birlik, ortaya kan bu g ilikisi tarafndan salanr. Aslnda, deiiklie uram siyasal iktidarn yapsnn Machiavelliden nce de sonra da ayn olduu sylenebilir. Yneticinin hayat, kendi karlar, zellikleri ve amalaryla birleir. Machiavelli, hkmdarn, soylularn yardm yerine halkn yardmn almas gerektiini syler. Soylularn yardmyla hkmdar olan kii, kendi iktidarn snrlayan rakipler arasnda kendisini bulur. nk onlar kendilerini hkmdara eit sayacaklar ve dilediine emir vermesini engelleyeceklerdir. Buna karlk, halka dayanan hkmdar tek banadr ve mutlak bir gce sahiptir. nk, soylularn aznlk olmasna karn, halk bir ounlua sahiptir. Bu nedenle halkn desteini alan hkmdar, soylulara ve onlarn karlarna kar kendini koruyabilir. Bununla birlikte, halk siyasi gten pay istemez. Bu nedenle hkmdar, soylulara kar halktan destek alp, siyasi iktidar elde edecektir. Burada eit olmayan bir g ilikisi kurulur. Hkmdar soylulara kar halka dayanrken, halk da soylularn basksndan kurtulmak iin hkmdara dayanr. Bu ilikide halk, siyasi birlii soylularn basksndan kurtulmak iin ister; hkmdar da mutlak gcn koruduu srece, halkn bu istei onun gcn pekitirir ve kendi isteiyle rtr. Halkn siyasi bir amac yoktur. Siyasi gcn varlk nedeni ve amac kendisinden kaynaklanr. Siyasi g sorunu hkmdara baldr ve halk bu gc salamlatrmak iin sadece bir destek grevi grr. Machiavelliye gre, siyasi gcn ele geirilmesinde ve kullanlmasnda tek belirleyici hkmdardr. Hkmdar snrlayan hibir ey yoktur; o istedii yntemi semekte ve uygulamakta zgrdr (Akal 2003: 55-6). Hobbes, sava olgusunu iktidar ilikisinin temeline oturtan kii olarak grnr. O, dzenin temelinde, yasann altnda, devleti douran ve hkmdar yaratan byk

oluumun ortaya knda herkesin herkese kar savan grr. Bununla birlikte savan devletin ortaya kmasndan sonra sona erdiini ifade etmez. Sava, devletlerin snrlarn korumak ve geniletmek abas iinde ve toplumsal yaam ierisinde hep vardr. Sava, belirgin bir fark olmamas sonucunda olur. Eer farklar belirgin olsayd, gler arasndaki dengesizlik ok olsayd sava olmazd. nk burada, gl ve gsz arasndaki sava sonucunda, ya gl gsze boyun edirecektir ya da gsz glye en bandan boyun eecektir. Bylece, Hobbes, farklln bar getirdiini syler. Bu nedenle biraz zayf olan her zaman gl olmak iin aba gsterir. Gl de her zaman tetikte olmak durumundadr. Bu ekilde, bir sava durumu her zaman varolur. Gsz savaa hayr demezken, gl savatan kanmaya alacaktr. Ancak, gl olan, savatan kanmaya alrken, her zaman savamaya hazr olduunu da gstermelidir (Hobbes 1992: 92-96). te yandan, bu iliki iinde insanlar, yaam lme tercih etme gdsyle hareket ederler. Bunun sonucunda da hkmranlk hem kurumsal olarak hem karlkl anlamaya dayal olarak, hem de yasal ve hukuksal bir temelde kendisini kuracak zemini bulur. Bu srete insanlar, hkmranlk rejimine ve mutlak iktidarn hukuksal yaptrmlarna boyun eerler. Dolaysyla hkmranln kuruluu sava nedeniyle olmaz. Sava olsun ya da olmasn hkmranlk bu ekilde oluur (Foucault 2002b: 1047). Hem dnsel hem de toplumsal alanda elde ettii baar, insann, tarihin znesi olduunun farkna varmasn salamtr. nsan, bylece, tarihe bir yn verebilecektir. Bu dncelerin dorua kt yzyl Aydnlanma yzyldr. Aydnlanma, zne (insan, birey/kii) ile doay birbirinden kesin izgilerle ayrmtr. Mit(os), insan doaya tabi klarken, aydnlanma doay insana tabi klmtr. Bu mutlak ayrm insann iinde varolduu doay kendisine tamamen dsal bir e olarak alglamasna yol am, bu da doann insan iin eylemesine neden olmutur. Bir yandan Aydnlanmann tesine uzanan, dier yandan aydnlanmay iine alan modern dnemde insan, bilim ve teknoloji araclyla doa zerinde bir egemenlik kurmutur. Doa, Bacondan balayan bir srecin geldii noktada, yalnzca, zerinde egemenlik kurmak iin hakknda bilgi edinilecek bir nesneye dnmtr. nsann doa zerindeki bu

egemenlii ise, iinde yaad doann yazgsn paylamak durumunda olduu iin, insann kendisinin zerinde de bir egemenlik yaratmtr. Sonu olarak, modern dncenin temeli olan ve insan ycelten akn zne konumlandrmas, insann kn de beraberinde getirmitir. Her iktidar ilikisinde grlebilecei zere, iktidarn znesi, nesnenin kaderini paylamak durumunda kalmaktadr (Dellalolu 2003a: 21). Bununla birlikte, Machiavelli ve Hobbesun szn ettikleri durum, yani yneten ile ynetilen ve gl ile gsz arasndaki iliki, baka bir ekilde Hegelde de grlr. Hegelin kle-efendi diyalektiinde, efendi ile kle arasndaki iliki nesne araclyla olmaktadr. Nesne zerindeki iz, her ne kadar kleye ait gibi grnse de, kle bu nesneyi efendiye verdiinde o artk kleye deil efendiye aittir. Efendi kendisi-iinvarlk konumundayken, kle bakas-iin-varlk konumundadr. Klelik iin z olan efendilik, kendisini klenin bilincinde korku, lm korkusu olarak gsterir. Kle mutlak efendi korkusunu duyar ve iten yklr. Kle, saf kendi-iin-varlk olmasna karn, kendisi, efendi korkusunun da etkisiyle, bunu bilemez. Yani klenin emeine ve emeinin rnne efendi tarafndan el konulabilir. Klenin etkinliinin mutlak sahibi efendidir. Bu da klenin bedeninin her zaman efendinin tahakkm altnda olduu anlamna gelir; bylece bedenin sahiplii baka bir efendiye geebilir. Btn bunlardan dolay kle, efendinin iktidarn kabul eder. te yandan Hegel, gerek olann aklsal, aklsal olann da gerek olduunu dile getirmekle, hakikati akla ve aklsal olana tabi klmtr. O da akln -Aydnlanmann dile getirdii tmel akln- iktidarn tanr. Aydnlanma bu akl insan-zne olarak dnrken, Hegel insan-znenin stnde bir Tin (Tanrsal Logos) olarak dnr. yle ki, Tin kendini tarihte gerekletirirken baka halklarn ya da kiilerin tinlerini -onlar bunun farknda olmasalar ve zgrce eylediklerini dnseler de- ara olarak kullanr. Hegel bunu akln hilesi olarak ifade eder. Bu, Hegelin -her ne kadar inkar etse deAydnlanma dncesine baland noktadr. nk, Aydnlanmann insan-zneye tabi kld akl da bu insan-zneyi aar.

Politik iktisadn geliimiyle, ekonomik yaplanmay olduka sert bir biimde eletirmekle birlikte Aydnlanma dncesinden etkilenen bir dier dnr de Marxtr. Marx, yabanclama sorununu ele ald metinlerinde, emein yabanclamas balamnda, iinin emeinin nesnesine ve buna bal olarak kendine yabanclatn syler. Yabanclaan emek, daha sonra, insann trsel varln insann dnda bir varlk olan bireysel varoluunun bir aracna dntrr. Bylece insan kendi kendine de yabanclar. Bunun sonucunda varlacak nokta, insann insana yabanclamasdr. Bu ekilde sermayenin emek zerinde, dolaysyla sermaye sahibinin de ii zerindeki egemenlii ve iktidar perinlenir. Ancak iinin bu iktidar ykmas ancak bilinlenerek olur. Yani ii kendi durumunun farkna vararak, sermayenin iktidarn alaa edecektir. i snfnn kendi abasyla bilinlenmesi gerektiine dair bu inan, Aydnlanma dnrlerinin, insanlarn kendi akllar sayesinde aydnlanacana duyduklar inanla ayn erevede ele alnabilir. Ancak bu bilinlenme de sonuta baka bir iktidarn olumasna zemin hazrlayacaktr. Bu da proletaryann iktidardr; yani ii snfnn en kt koullarda yaayan ama en bilinli kesiminin nderliinde btn emekilerin iktidar. Ancak bu zlem pratikte bekleneni vermemi ve proletaryann iktidar ii snfnn ve halkn kendisine dnmtr. Bunun da, uzun erimde, Aydnlanma aklnn bir iktidar ve tahakkm aracna dnmesinden fark yoktur. te yandan, akln yceltilmesi balamnda bilin kavramnn nem kazand grlr. Kii kendinin ve iinde bulunduu durumun farkna vararak bir bilinlenme sreci yaayacaktr ve bu durumunu amaya alacaktr. Freuda gelinceye kadar bu bilinlenme dncesi ve bilin kavram ciddi bir ekilde ele alnmamtr. Freudun en nemli yan bilince kar bilinaltnn nemini vurgulamasdr. Bilin fenomenlerinin btn ruhsal olgular iermesi anlay Descartesa kadar gtrlebilir. nk Descartes, ruhun znitelii olarak dnmeyi ve dnmeyi de bilinli eylemlerin temeli olarak gryordu. Freud ise, tersine, eylemlerimizin temelinde bilinaltnn, yani gemite yaadklarmzn da etkisinin olduunu belirtir. Nietzschenin insann eylemlerinin grnrdeki soylu amalarnn altnda iktidar istencinin olduunu sylemesi gibi, Freud da, insann eylemde bulunurken bilincin yannda bilinaltnn etkisiyle hareket ettiini syler. Bilinaltna yaplan bu vurgu bilincin egemenliini ve iktidarn sarsmtr. Bilincin iktidarnn sarslmas, Aydnlanmann ycelttii akln

iktidarnn ve ayn zamanda, bilin balamnda retilen hakikat syleminin de sarslmas demektir. Frankfurt Okulu dnrlerine gre Aydnlanma, sonunda, kendi kendini imha etmeye kadar varr. Aydnlanmann akl getirdii nokta ise, bireyin ortadan yok olmasdr. Akln yalnzca amalara ulamak iin kullanlan aralarla tanmlanr olmas tmelin akl yoluyla- tikel zerinde egemenliini yaratmtr. Bu da, tmelin bireyin akln igal etmesi demektir. Bylelikle birey, kendi varln tmelin kendisi iin ngrd rollerin dnda tanmlayamaz olmutur. Bununla birlikte, Aydnlanmann ileri srd gibi, akl sadece ilerleme, zgrleme deildir. Akl ayn zamanda iktidar, egemenliktir. Modern zne de, modernliin znesi olduu iin modern olmaz; o, modernliin rettii zne olduu iin modern olur. Adorno ve Horkheimera gre, egemenlik bireylerin karsna tmel olanla ilikisinde gereklikteki akl olarak kar. Bu ekilde tmelin tikel olan, yani birey zerinde bir egemenlii grlr ve bu egemenlik zamanla totaliter bir yapya dnr. amz btn bu olup bitenlere tanklk etmitir. Bu nedenle, Marxn aksine -ki onun diyalektik metodu gerek tarihsel ilerlemenin olanayla akr- Horkheimer ve Adorno Aydnlanma srecinin kendisini ona kart diyalektik bir ztlkta meydana gelen bir yenilenme olarak kavrarlar (Bubner 1997: 155). Aydnlanmaya ynelik olarak yaplan bu akl eletirisi, bireyin kendisinin tmel akl, yani Aydnlanma akl tarafndan geri plana itilmesini de beraberinde getirmitir. nsann tekisi/bakas olan doa zerindeki egemenlii, imdi, kiilerin birbirleri zerindeki, iktidara sahip olanlarn ondan yoksun olanlar zerindeki egemenliine dnmtr (Bernstein 2003: 227). Oysa, bizim tekini/bakasn alglaymz, ona bakmz, o geri bakabildii, bizi kendi algsal ufkuna yerletirebildii iin, onu tketmemekte, aksine tekiyle/bakasyla gerekletirilebilecek baka ufuklar, baka pratikler amaktadr. Bu trden bir Aydnlanma eletirisini benimseyen Adornoya gre, felsefenin kuatc olma ve dier disiplinlere egemen olma dncesini bir tarafa brakp, mutlak bilgi ve

mutlak hakikat dncelerine pheyle yaklamas gerekir. Bu ekilde felsefe, kendine yeni bir yol bulacak, yeni ve baka bir ufuk gelitirecektir. Bu balamda da kavramlarla eyler arasndaki iliki doru bir ekilde kurulabilecek ve hakikat kavramnn kendisini de doru bir zemine oturtabilecektir (Adorno 2003b: 186). Grld zere, Adorno, her eye ramen, hakikatten vazgememek gerektiini sylyor. Ancak, bu hakikat, artk o eski hakikat olmayacaktr. Bu, daha ok, Nietzschenin perspektifli hakikat dedii ey balamnda dnlmesi gereken bir hakikat grne daha yakndr. yle ki, Nietzscheye gre hakikat, varolan ve bulunacak, kefedilecek bir ey deil, yaratlacak bir eydir; oluan bir eye, dahas, aslnda sonu olmayan bir fethetmeyi istemeye ad salayan eydir. Onun dedii gibi, sonu olmayan bir sretir (Nietzsche 1968: 297; 387). Bilgi denen her ey de, saylabilen, tartlabilen, llebilen eylerin alanyla, yani bizim hakikatlerimizle, bizim olan perspektifli hakikatlerle, sonuna kadar bilinemeyecek hakikatlerle, sonu olarak insandan bamsz olmayan hakikatlerle ilgilidir. Hakikatin anlam kazanaca alan olarak sanat gren Adorno, sanatsal etkinlii de tekinin/bakasnn benle ilikisinin doru bir rotada ilerledii, tekinin/bakasnn bir nesneye dntrlmedii alan olarak grr. Bu balamda, sanatsal gzellik, nesnel anlamda bir imgede basklanan, ayn zamanda nesnellii sayesinde bu basknla akn olan gzelliktir. Bu nedenle, sanat eserleri, bizim doaya kar tutunduumuz estetik tavr benimseyerek ve onu, maddi igcnden ilham alp, retime ynelik bir igcne dntrerek, kendilerini iktidardan bamsz klarlar (Adorno 1970: 120). Bununla birlikte, sanat toplumsallktan uzaklat, tmelin basksndan kurtulduu ve kendi tekilliini ortaya koyduu anda, kendisinin de bir iktidar alan yarattn grr. Ancak, bu iktidar alan yaratc etkinliin de alandr. Ancak, sanat iktidarn ilan ettii anda, bu iktidar hemen iade etmekten baka seenei olamaz. Sanatn burada elde ettii iktidar, toplumsal gereklik balamnda yaplan iktidar kavramlatrmalarnn tmyle dndadr (Zeytinolu 2005: 248). Nietzsche de, farkl bir ynden, hakikatin etkisinin ve basksnn altnda bir direni imkan olarak sanat grr. Ona gre, hakikatin karsnda yitip gitmememiz (nicht an der Wahrheit zu Grunde gehn) iin sanat vardr (Nietzsche 1968: 435; 564). yle ki,

Nietzsche iin sanat, hayat mmkn klan, hayat hesabna ayartan, hayat kkrtan eydir (Nietzsche 1968: 452; 587). te yandan Aydnlanmann akl anlaynn toplumsal yaamda ve kiiler zerinde oluturduu iktidar eletiren Foucault ise, ok ak bir biimde, iktidarn tam anlamyla gerekte eyler zerinde deil, bakalar zerinde olduunu belirtir. O, iktidarn, srf fiziksel iddet biiminde bedenlerimize deil, davranlarmza etkide bulunduunu byk bir zenle vurgular (J.G.Merquior 1986: 144). Son dnemlerinde Foucault iktidar, bir kiinin bir baka kiinin eylemini etkileyecek bir tarzda edimde bulunmas anlamnda kiiler arasndaki bir iliki olarak grr. ktidar ilikileri, rzaya ya da iddete dayal ilikilerden ayrt edilmelidir. Bylece iktidar bir kiinin, bir bakasnn baka trl yapmayacak olduu bir eyi yapmasn salayabilecei ilikileri tanmlar. ktidar, yalnzca zgr zneler zerinde ve zgr olduklar srece uygulanr. ktidar, zorlamak ya da sz konusu kiiler iin ak olan bir dizi eylem ynnn var olduu alanlarda eyleme yn vermek iin iler. Hakikat ise, bu dnyaya ait bir ey olarak iktidarn dzenli etkilerini ynlendirir. Ancak, iktidar ile sylem arasnda ba kuran Foucault, iktidarn sylemin anlam olmadn, sylemin, genel iktidar mekanizmas iinde ileyen bir dizi unsurdan olutuunu belirtir (Foucault 2005a: 182). Bu balamda Foucault, iktidarn, artk, ona sahip olan ya da onu uygulayan bir kiiyle maddi olarak zde tutulmamas gerektiini vurgular. ktidar, yasal sahibi hikimse olan bir makineler btn haline gelmitir; ancak bu makinede kimse ayn yeri igal etmez; baz yerler ar basar ve stnlk etkileri retmeyi salar (Foucault 2003: 96). Bununla birlikte Foucault, iktidarn tahakkm ile iliki ierisinde anlalmasna kar kar. Ona gre, iktidarla zgrlk ve direni arasnda sk bir ba vardr. Bir iktidar alan tkandnda, yani ynetim ve yaplandrma ilikisi tek ynl, sabit ve tersine evrilemez hale geldiinde, artk, yalnzca tahakkm vardr ve tahakkmn olduu yerde iktidar ilikisi olamaz. Dolaysyla, iktidar ve zgrlk birbirini dlayan bir atma ilikisi iinde deil; ok daha karmak bir iliki iinde yer alrlar. Bu ilikide zgrlk, iktidarn ilemesinin koulu, hatta nkouludur. Bylelikle iktidar ile

10

zgrln direnii birbirinden ayrlamaz. nk iktidarn olduu her yerde bir direni imkan da vardr (Keskin 2005: 21). Benthamn panoptikon rneinden hareketle, iktidara kar bir direni imkannn varolduunu gstermeye alan Foucaultya gre, panoptie kar direnilerin tmn taktik ve strateji terimleriyle analiz etmek gerekir (Foucault 2003: 104). te yandan Foucault, kimin mcadele iinde olduunun, ne iin mcadele ettiinin, mcadelenin nerede, hangi aralarla ve hangi rasyonaliteye gre gerekletiinin tek tek her bir durum iin somut olarak saptanmas durumunda, bu mcadele temasnn ilevsellik kazanacan belirtir. Baka bir deyile, mcadelenin iktidar ilikilerinin gbeinde olduu nermesinin ciddiye alnmas isteniyorsa, eliki mantnn gerek srelerinin aklamaya yetmedii anlalmaldr. Dolaysyla, iktidar ilikilerinin her yerde olmas, iktidar sahiplerinin btn gc ellerinde bulundurduklar anlamna gelmez. ktidar ilikilerinin okluu, kesimeleri, krlganlklar ve tersine evrilebilirlikleri tm davran alanlarn tkayan ve tek yanl olarak ynlendiren bir iktidarn olmad anlamna gelir (Keskin 2005: 21-2). Tmel olann tikel/tekil olan, tmel akln bireysel akl zerindeki iktidarn amann yolu olarak Adorno, sanat ve sanatsal abay grr. Sanatsal etkinlik araclyla, tikel olann kendini ifade etmesi sonucu, tmel olann iktidar, toplumsalln birey zerindeki egemenlii alacaktr. Foucaultya gre ise iktidarla mcadele etmenin ve iktidar amann yolu, direni ve bu direnii gerekletirmenin yolu da teki/baka kiilerle diyalog ierisine girmektir. Bu da teki/baka kiileri tekiliklerinde/bakalklarnda kabul etmekle olur. te yandan, Adorno, mutlak bir hakikat fikrine, felsefenin bu hakikat zerindeki egemenliine kar kmakla birlikte, hakikat dncesinden vazgemez. Foucault ise, iktidarn kendisine bir hakikat sylemi rettiini, iktidarn bu hakikat sylemiyle ilediini belirtir. Dolaysyla Foucault asndan hakikatle ilikisinde iktidar amann yolu, direnie bal olarak gerekletirilecek olan zgrlktr.

11

Adornonun, dnyay kt bir dnya olarak grmesi sonucunda, tmelin, toplumsaln basksndan ve iktidarndan kurtulmann yolu olarak sanat belirlemesi ve sanatsal alan ve yksek kltr bir direni ve eletiri mevzii olarak grmesi iktidar amada veya geriletmede ve iktidar ilikilerini zmede bizim iin yeterli bir dayanak olamaz. nk sanat, insan yaantsnn sadece bir parasdr ve yaamn tmn kuatmaz ve buna bal olarak da bir yksek kltr tasarm da realiteden kopuk bir ideal olarak kalr. ktidar ise -farkl ekillerde- yaamn her alannda kendini gsterir. Bu balamda, acaba, biz iktidar tanyp, sanatn ve sanatsal olann alanna ekilip kendi tekilliimizi ifade edecek ve zgrlmz burada m yaayacaz; yoksa hayatn iinde, baka kiilerle diyalog ierisinde -sanatsal alan da bu diyalog ierisine katarak- mi bu sorunu amaya alacaz ve zgrlmz ve kendiliimizi yaayacaz? Tmel olann/toplumsaln iktidarn amann ve kendi tekilliimizi ve zgrlmz yaamann yolu olarak sanatsal etkinlii seebiliriz. Bu bir tercihtir. Ancak, bu, iktidar ve iktidar ilikilerini ama ve iktidarn etkinliini ve basksn azaltma konusunda bize pek yardmc olmaz. Bu noktada, Foucaultnun sylediklerinden hareketle kendimize salam bir zemin oluturabiliriz. nk biz, srekli olarak, baka insanlarla diyalog ierisindeyiz -en azndan bakalaryla diyaloa girme olanana sahibiz. Dolaysyla bakalaryla girdiimiz bu diyalog erevesinde biz, iktidara direnebilir, onu aabilir ve -kk de olsa- zgrlk adacklar yaratabiliriz. Bu almada, Adornonun tmel olann/toplumsaln ve aklla balants iinde hakikat dncesinin iktidarna kar, bir yaama ve kendini ifade etme biimi olarak nerdii sanatsal alanda tikelliimizi ortaya koyma dncesi ile Foucaultnun tikelliimizi bakalaryla bir arada, diyalog iinde gerekletirip, hakikat sylemiyle birlikte yryen iktidara direnebileceimizi, iktidar ilikilerini krabileceimizi, zgrlmz ve hakikatimizi yaayabileceimizi dile getirmesinin, birbirleriyle ortak yanlar olmasna karn, olduka farkl sonular olduu gsterilecektir. Foucaultnun sylediklerini, Adornonun syledikleriyle karlatrarak, birlikte yaanabilir bir dnyann ancak baka kiilerle bir arada ve onlarla diyalog ierisinde olabilecei gsterilmeye allacaktr.

12

almann ilk blmnde, ortaya koyduklar dnceler bakmndan Adorno ve Foucaultya temel olan Hegel, Marx, Nietzsche ve Freudun dncelerine yer verilecektir. Ancak onlardan nce hem tmel-tikel ilikisi balamnda nemli bir yere sahip plan hem de bu filozof ve dnrlerin ona gerek kar klaryla gerekse ballklaryla Aydnlanma ele alnacaktr. Burada hakikat ve iktidar ilikisi balamnda nasl bir sylemin ya da birbiriyle kesien sylemlerin ortaya kt gsterilecektir. kinci blmde, Adornonun hakikatin kuatcl ve tmelin tikel zerindeki iktidaryla ilgili dnceleri, onun Estetik Kuram ve sanat gr -kltr zerine syledikleri de- hesaba katlarak ele alnacaktr. nc blmde, Foucaultnun hakikat, iktidar ve iktidar ilikileri zerine syledikleri, onun direni, zgrlk ve diyalog grleri balamnda ele alnacaktr. Sonu ksmnda ise, hakikat ve iktidar konusunda Adorno ve Foucaultnun grleri karlatrmal olarak ele alnp deerlendirilecektir.

13

I. BLM: BLG-G/KTDAR LKSNDE BYK DNM: MODERN DNCE BALAMINDA AKILCILIIN GELM VE ELETRS
I.1. KTDARIN KENDN RETMNDE AKLIN ROL: AYDINLANMA DNCES Bilindii zere, Descartes, modern dncenin kurucu babas olarak kabul edilmektedir. Bu kabulden hareketle, modern dnceyi, Descartesn zihin/dnme ile beden/yer kaplama ikiliinden ve bene yapt vurgu erevesinde ele almak uygun grnyor. ncelikle, Descartesn dncelerinin olgunlamasnda, Kopernikin dnya merkezli evren anlayn dnme uratan gne merkezli evren anlay olduka etkili olmutur. Evren anlayndaki bu anlay farkll dnsel ve toplumsal yaayta da bir dnmn yaanmasna yol amtr. Ancak bu bir anda gereklememitir. Eski dnsel gelenee kukuyla yaklalmas toplumsal yaayta bir kaosun yaanmasna neden olmutur. Engizisyon, bu dnemde, hi olmad kadar, toplumsal yaaya mdahale etmeye balamtr. te bu noktada Descartes, olanbitene, hakikate, kesin bilginin olabilirliine duyulan kukuya kar, kesin bir bilginin olabileceini ve bu kesinliin garantisinin ise insann kendisi olduunu sylemitir. nsan, kendisinin bilgisine dolayszca sahip olabilme imkanna sahiptir. Bu bilgi de cogito ergo sum nermesinde ifadesini bulur. Descartesn, cogito ergo sum nermesi balamnda dile getirdii dnen ben kavram modern bilgi kuramndaki dnen ey olarak zihin ile yer kaplayan ey olarak beden arasndaki bir ikilik zerine kurulur. Descartesa gre ben btn bilinli edimlerin birlii olarak dnen bir varlktr. Buna gre, bilinli zneler olarak bize ait olan tm edimler bize ikindir. Bu ekilde, dnen ey olarak kendimizi bende bulunan bu edimler araclyla tanmlarz. D dnya hibir zaman dnmenin i edimlerinin dorudan verilmiliini tamad iin, grlen/alglanan ey daima kukuludur ve onun bir yanlsama olduu ifade edilebilir. Ancak benim gren, duyan, isteyen, bilen

14

zne oluum, zne olarak varlmdan -hibir koulda- kuku duyulamaz. (Diner 2005: 239-40). Descartesn cogitoya yapt bu vurgu ile zne kavray da dnme urad. Bundan sonra artk Tanr merkezli bir bakn yerini insan merkezli bir bak ald; Ortaan Tanr-znesi de yerini insan-zneye brakt. Bylece insan, artk, bilginin kesinliinin garantisini kendi dnme gcnde bulmaktayd; bu ekilde matematiin de yardmyla kesin olan eyleri kavrayabilecek, tasarlayabilecek ve kurabilecekti. te yandan, insanznenin kesin zaferi, Lockela birlikte gerekleecekti. O, insan zihnine ilikin yapt zmlemelerle, niha olarak, bilgiyi meydana getirenin insan ve insan zihni olduunu belirtti. nsan, Tanrnn ve tanrsal olann kesin bilgisine de kendi zihniyle ulaabilirdi. Bylece ontoloji epistemolojiye, yani varlkbilim bilgi kuramna tabi klnmaktayd. Bu da, nemli sorunlarla birlikte on yedinci yzyldan Aydnlanmaya ve daha sonrasna yaylacak bir doa ve toplum anlayn belirleyecekti. Aydnlanma yzylnn nemli dnrlerinden Locke1, d duyumlarn, d dnya hakknda nesnel bilgiler ilettiine inanyordu; ve ona gre, dncenin soyut, evrensel bir nitelii vard. Locke iin, insan davrannn temelinde zevke ynelme ve acdan kama gdsnn yatt varsaym nemli bir sorun olarak grlmyordu. Bu ilke, Tanrnn koyduu bir yasa olduu iin, doru uyguland takdirde mutlaka ahlken doru davranlara gtrecekti (Hampson 1991: 75). Bu doru davran da Hristiyanln deerlerine gre eylemde bulunmaktr. Hampsona gre, Newton, nasl ve ne yapaca belli olmayan ve ounlukla habis doal glerin yerine aklc bir doa kanunu koyduysa, Locke da insan zihninin ileyiinin bilimsel kanunlarn bulmu gibi grnyordu. Bu ileyi sayesinde, daha mutlu ve daha aklc bir toplum yaratmak olana ortaya kyordu (Hampson 1991: 33). Bununla birlikte Aydnlanma dnrleri ve filozoflar akl bilgilerin, ilkelerin, doruluklarn sarslmaz dayana olarak deil, ancak pratikteki etkisiyle kavranabilen bir g olarak grmekteydiler. Cassirer, onlarn akln ne olduuna ve neye gcnn
1

Bacon ve Descartes ile balayan insann kesin bilgiye kendi akl vastasyla ulaabilecei fikri Lockela birlikte salam bir zemine oturmutur. Lockeun i deney ve d deney ayrm insan zihninin kesin bilginin nihai gvencesi olduunu dile getirir.

15

yettiine bakarken, onun en nemli ilevinin, her eyi kendi gcyle birbirine balamasnda ve ayrmasnda grdklerini syler. Akl, onlara gre, dine, gelenee ve otoriteye dayanlarak inanlan her eyi eletirme gcne sahiptir ve inanlan, doru saylan her eyi en basit elerine kadar zmlemeden rahat edemez. Ancak bu zmleme ya da paralama iinden sonra, bir de ina etme sreci balar. Akl, yeni ve btn gzeten bir yapy kendinden hareketle ve kendi gcyle kurabilir. O, kendi belirledii bir kurala gre paralar btne balayabilmekte, fenomenlerin yapsn da aka grlebilir hale getirmektedir. Akl, bu yapy anlar; nk o tekil elerin bir dzenli sras ve totalitesi olarak, bu yapy konstruktif yoldan yeniden ina etme imkanna sahip olduu iin, ayrma ve birletirmede kendini gsteren bu iki ynl dnme hareketi, akl kavramnn kendisini en mkemmel ekilde aa karr. Bu nedenle akl, varla deil eyleme ilikin olarak kullanlmaldr (Cassirer 1994: 93; 2007: 13). Cassirer, on yedinci yzylda, tek, biricik doru aklamann kesin ve sistematik bir tmdengelim iinde mmkn olabildiini syler. Aydnlanma dnrleri ise, tmdengelimin sistematik bir karm ve temellendirme arac olarak kullanlmasndan vazgeerek sistematik kesinlik ve sistematik yetkinlie itibar etmez (Cassirer: 1994: 88; 2007: 5-6). On yedinci yzyl dnrleri, dzeni ve yasall, biim almam bir madde dnyas, balantsz bir tekillikler yn olarak grdkleri olgusal dnyada ararken, Aydnlanma dnrleri dzen ve yasalla olgusal dnyada zaten biim kazandklarn dnyorlard. Dolaysyla burada sz edilen biim, olgunun matematikselliinde ve saylabilirliinde, yani hesaplanabilirliinde verilidir. Burada tutarllk kavramlar iinde deil olguda gsterilmek zorundayd. Bu ekilde kavram ve ilkelerden fenomenlere deil, fenomenlerden kavram ve ilkelere doru bir yol izlenir (Casirer1994: 89; 2007: 7). Bylece, dzen ve yasalln fenomenlerin kendisinde, olgular dnyasnda olduu dncesi hakim olur. Akl burada, kapal bir sistem formu iinde anlalmamakta, olgulara dair adm adm ilerleyen bilgilerimizden kmakta ve giderek daha mkemmel bir biim almaktadr. Ancak burada her trl tarihselliin reddedildii grlr. Bilgi burada sadece yaln paralarn bilgisine indirgenir ve dorusal bir nedensellik anlay benimsenir. Dzen

16

kavram, dzenin mutlak stnl sz konusudur. Nesne evresinden, iinde bulunduu ortamdan yaltlmal ve onu kavrayan zneden mutlak olarak ayrlmaldr. Burada, bir zne-nesne ikilii balamnda, zneyi nesne karsnda tanrlatrma sz konusudur. Bilgiye dair btn zne problemleri, znenin sorunsal bir kavram olduu yok saylr. nk zne bir bak asn, bir perspektifi dile getirir; ancak akl evrenselse bir bak as, bir perspektif yoktur. Bununla birlikte nicelletirme ve biimselletirme yoluyla varlk ve varolu ortadan kaldrlr ve kuramlarn isel doruluu, tutarll sadece manta dayanlarak gsterilir. Bu dnemde ortaya kan her eliki mutlaka hata olarak grlr; yani eliki hatayla ayn ey diye kabul edilir (Diner 2005: 249-50). te yandan, Aydnlanma aklcl, insann zgrlnn akln utkusunda ve inanlarn ykmnda olduunu syleyerek, insan doaya hapseder ve insann btnlne ilikin her tr ilkeyi zorunlu olarak terk ederek beni sadece bir yanlsamaya ve sahte bir bilince indirger (Touraine 2000: 63). Aydnlanma dnrleri, doa biliminde ve doayla ilgili yaplan btn aratrmalarda ilerleme ideallerinin gerekleeceine inanrlar. Buna gre, Aydnlanma zmleyici dnme biimini izler ve doadaki, fenomenler okluunu tek bir evrensel ilkede birletireceini dnr. lerlemeden ilkelin basitliinden uygarln karmaklna, doaya bamllktan zgrle, yokluktan zenginlie geii anlayan Aydnlanmann tarih kavraynda tarih, bir doru izgi boyunca ilerleyen ve kt diye nitelenen eylerin veya olumsuz bir durumun kendisini yava yava, ama tmden terk ettii, her aamada biraz daha przsz ve daha mkemmel hale gelen bir sre olarak grlr (Cevizci 2002: 14). Ancak Aydnlanmann bu bilimci ve ilerlemeci anlayna en byk tepkilerden biri, yine bir Aydnlanma dnr olan Rousseaudan gelmitir. O, Bilimler ve Sanatlar stne Konuma adl kitabnda bilimlerdeki ve sanatlardaki gelimenin ahlksal yaamda ve toplumsal dzende bir gelimeyi ve ilerlemeyi salayaca grn eletirir (Rousseau 2007: 17, 20-21, 31). Buna karn Rousseau, yine de, bu eletirilerini Aydnlanma adna yapar. Dzenin, uyumun, yani akln mekan olan doaya arda bulunur. nsan, toplumsal rgtlenmesinin yaratt bulanklk ve kaostan kararak, bu dzenin iine yerletirmek ister (Touraine 2000: 36).

17

Aydnlanma dnemi, her eyden nce, bir akl eletirisi a, akln kendi kendini eletirisinin adr. Tanrnn kendisine verdii kavramlarla doay bilebilen insan, varln her trn bu ekilde bilebilecei iddiasndadr. Dnyann akla dayal bir dzeni vardr ve bundan tr de akla dayal olarak mutlak bir ekilde bilinebilir. Sonunda akl kendini gerein yerine koyup delirir. Bir yol gsterici olarak ortaya kan akl kendini Tanr olarak ilan eder. Bunda on sekizinci yzyldaki matematiksel fiziin byk baarsnn elbette ok byk bir pay vardr (Diner 2005: 246-7). Bu nedenle, Aydnlanma dnrleri, doaya dair baz kestirimlerde bulunduklar gibi, toplumsal gelimeler de kestirilebilir, toplumsal yaam da dzenlenebilir mi diye dnmeye baladlar. Doadaki llebilirlii topluma da uygulamaya altlar. nk doada bulunan aklsalln toplumsal yaamda da olduunu dnyorlard. Btn bunlar toplumun, toplumsal yaamn aklsal bir temele oturtulmas ynnde uygun bir zemin oluturma abalaryd.

I.2. HEGEL VE MARXIN TARHSEL VE TOPLUMSAL ELETRLER

I.2.1. Hegelin Tarihsellie Vurgusu: Klk Deitiren Akl Hukuk Felsefesinin lkeleri kitabnn nsznde Hegel, filozofun iinin hakikatleri kefetmek, hakikatleri sylemek, geerlii olan hakikatlerin ve kavramlarn yaygnlamasn salamak olduunu syler. Felsefe, bununla birlikte, aklsal olann temeli olduu iin, imdinin ve gerein anlalmasdr. Dolaysyla da aklsal olan gerek, gerek olan da aklsaldr. Bylece varolan akl olduu iin, varolan kavramak felsefenin ii olur. te yandan, hibir felsefi dnce kendi zamannn zerine kamaz, yani kendi zamann aamaz. Felsefe daha ok gereklikle tamamland zaman ortaya kar ve bu gereklik zerine konuur.

18

Kavramn rettiini, tarih zorunlulukla gsterir: ancak varlklarn olgunluk andadr ki, ideal, reelin karsnda boy gsterir ve ayn dnyay tz iinde kavradktan sonra, onu fikirler lemi eklinde yeniden ina eder. Felsefenin soluk rengi solgun zemine vurduu zaman, hayatn bir tezahr ihtiyarlk gnlerini tamamlyor demektir. Felsefenin soluk rengiyle o genletirilemez, sadece bilinebilir. Minervann baykuu uuuna, ancak, ken alacakaranlkla balar (Hegel 1991a: 31; 1986b: 28).

Burada Hegelin hayatn bir tezahr dedii ey tarihin kendisidir. Felsefe ise tarihi yeniden canlandramaz; ancak Minervann (yani Athenann) baykuuyla simgelenen felsefe, (bu) tarihi olup bittikten, gerekletikten sonra anlayabilir, kavrayabilir ve dolaysyla onu bilebilir. Yani tarih olup bittikten, gerekletikten sonra felsefe bu tarih zerine konuur, onun ne olduunu sorgular. Hegelin sz ettii tarih de idenin tarihte kendini amasdr. Burada kavram ile gereklik bir ve ayn ey olur. Hakikat de kavramla tarihin birbirleriyle rtmesidir; aklsal olann, akln tarihte gereklemesidir. Hegelin burada bir hakikat kuram gelitirmeye almad grlmektedir. Ancak, Hegelin sisteminde hakikat, hakiki olan olduka nemli bir yere sahiptir. nk, Hegel, iinde hakikatin varolduu, varolaca hakiki yapy kurmaya alr ve felsefeyi bilime yaklatrmay, ykseltmeyi ve onu bu bilimsellie gre yeniden kurmay amalar. Byle bir kurma ii de, sonuta, hakikati ortaya koymak ve tinin tarih iindeki zorunlu hareketini gstermektir. Hegele gre, tinin bu hareketinin zorunluluunu gsterecek olan felsefenin hakikatinin dier bilgi alanlarnn hakikatinden farkl olmas gerekir. Felsefe hakiki olmayan bir belirlenimle ilgilenmez; aksine hakiki olan, kendini ortaya koyan ve kendinde yaayan, kendi kavramnda varolan, felsefenin esidir. Bu, kendi elerini ortaya koyan ve srekli ilerleyen bir sretir; tm bu hareket de gerek olan ve onun hakikatini meydana getirir (Tepe 1995: 46). Hegel btnn hakiki olann btn olduunu, bu btnn ise kendini kendi geliimi ile tamamladn syler. Tinin zorunlu ilerleyiini ortaya koyan hakikat btnn (bu) hakikatidir. Grld zere Hegelin hakikatle dile getirdii varolana ilikin bir nitelemedir ya da bu hakiki olan kendini serimlemektedir. Hegel, hakikatten, her eyden nce, bir eyin nasl olduunu bilmenin anlalmas gerektiini belirtir (Kuuradi 1981: 126). Hegel, ortaya koyduu kendi varlksal hakikat gryle, Ortaala balayan bilgisel ve varlksal hakikati birbirine kartrmann gnmze kadar tanmasnda etkili olur.

19

Burada zne ile onun konu edindii ey olan varolan ey arasndaki asli ayrm gz ard edilmekte, bunun yerine zne ve nesnenin birlii konmaktadr. Byle olunca Descartesla gzard edilmeye balanan bilgi nesnesi unutulur. Hegelde nesne nceden varolan bir ey deil, znenin kurduu, ancak onunla varla gelen bir oluumdur. Belirleyici olan znedir, arlk varolandan, nesneden zneye kaymtr (Tepe 1995: 49-50). (Bu nemlidir, zira Adorno da bu noktay eletirir.) te yandan, Hegel, ben neyim? eklindeki bir soruya, Descartes bir karlk olarak dnen bir varlm diye bir yant vermenin yetersiz olduunu grr. Dnen bir varlk olarak ben, kendimle ilgili ok az ey elde ederim. Hegele gre ben dnen bir varlk olmamn tesinde mutlak bilmenin de taycsym ve bu bilme de dndm u anda bende cisimleir.2 Hegel, zamansal ve mekansal olarak btnsellik elde etmi bu dnyay aklamak gerektiini syler. Bu aklama sonucunda dnyann btnne dair mutlak bir bilgiye ulalabilir. Mutlak bilme3 znel olarak tek bir kiide, iinde yaad dnyay kendiyle birlikte kavradnda gerekleir. Hegele gre tarihin ne olduunu bilmek iin tarihi yapan insann ne olduunu bilmek gerekir. nsan da bir binay oluturan tula, ta paras ya da imento gibi ele alnamaz. nk insan, sadece, bu yapnn kurulmasnda kullanlan bir malzeme deil, ayn

Kzltana gre, Mantk ve ontolojinin Hegelde tmyle rtmesi dolaysyla hakikat ayn zamanda bir zne, yaayan bir tz olarak belirlenir. Bu bakmdan Hegel Mutlak, yaama yer amak, varln tecrbesine ulamak amacyla felsefesinin temeline yerletirmitir (Kzltan 1986: 18). 3 Hegelde mutlak ayrmda-zdelik olarak grnr; sonsuz ve sonlunun, Birin ve okun ayrmdazdeilii (Copleston 1985: 26-7, 52). te yandan, Hyppolite Mutlak Bilmenin Fenomenolojide problemli kaldn belirtir (Hyppolite 1969: 170). Bununla birlikte Hegel Kavram ve Nesne arasnda bir ayrm grmez. Hyppolitein dile getirdii gibi: Hegelin gzlemledii gibi, bir Kavram ile Nesne olarak dile getirilen ey arasnda ayrm yoktur. nk, bu, birinin, ncelikle, sonuta, greli ve geici grnen benden bamsz bir Mutlak olarak konumlanm olduu ini klar araclyla gelitii lde, btn insan deneyimini oluturan bir fenomen olan dierinin lsn elde etmesi sorunudur. Bu ayrm, bilincin, nesnenin kendisinin bir kavram ve kavramn bir nesne ya da Varlkn kendisinin bir kavram ve kavramn bir nesne veya Anlamn Varlk olmas kadar Varlkn kendisinin anlam olduunun kefiyle (Mutlak Bilginin kendini aa vurduu tarihsel bir keif) balang noktasyla tekrar birlemesi yoluyla kendini at anda, kendini daima yeniden retir. Bu, insanlk, Hegelci Mantkn mmkn kld bilince ulatnda olur ve kesinlik ve hakikat, zne ve nesne arasndaki ayrm, daha esasl bir birliin, yani temel bir zdelii nvarsayan tamamen saf bir bilginin ve ayrmlarn aknl olarak asl hareket noktasyla yeniden bir araya gelen ve bu hareket noktasn geerli klan en esasl mutlak bilginin ardalanna kar geerli klnr (Hyppolite 1969: 171). te yandan, Hegeldeki Varlk ve Kavram arasndaki ayrm, Kavram olarak Varlk ve Varlk olarak Kavram olan, birinden kendi-refleksiyonunu oluturan dierine srekli deien dolaymla zlr. Varlktan ze (yani dile getirmeye, refleksiyona) gei ve refleksiyonun, refleksiyonun refleksiyonu araclyla anlam olarak dolaymszla dn, ada fenomenolojik dnceyi anmsatr/andrr (Hyppolite 1969: 183).

20

zamanda bu yapy kuran, yani tarihi yapan bir edir. Bununla birlikte, insan, tarihi yaparken kendisi de bir dnme urar. Her tek insan tarihin btnnn gereklemesine katlan bir edir. Bu balamda, Hegel, tarihte aklsal bir zeminde genel bir erek aranmas gerektiini belirtir. Dnya tarihi kendini tikel e olarak halklarn tarihinde sergiler ve tarihin tzn oluturur. Hegelin nl szyle, Dnyaya akl gzyle bakana dnya da akl gzyle bakar (Hegel 1991b: 34). Hegel doa ile tarihin farkl eyler olduunu belirterek, tarihe doadan hareketle yaklamaz. Ona gre doann bir tarihi yoktur; nk doadaki sreler dngseldir, her ey tekrar edip durur. Burada her yksek aamada olann aa aamadakine bal olduu grlr. Tarihte ise yinelemelere bal bir dngsel hareket yerine sarmal bir hareket vardr. Her yeni aama nceki aamada olana yeni bir ey katarak ilerler (Collingwood 1990: 124). te yandan, Hegele gre insan her zaman bilinip tannmak ister. Kendisine ait olan tekilliinin, herkes tarafndan bilinip tannmasn da ister. Yani, ancak, her bir insann tam anlamyla tikel deerinin, yani tekilliinin devletle btnlemi olan tmellik tarafndan bilinip-tannd ve devletin tmel deerinin, tikel olarak tikel tarafndan, btn tek tekler tarafndan bilinip-tannd ve gerekletirildii yerde, insan gerekten doyuma ulam ve Tarih sonuna ermi olur (Kojve 2000: 65). Tikelliin ve tmelliin bireysellikteki sentezi, ancak, Efendiliin ve Kleliin bir senteziyle gerekleebilir; bu da insan doyuma ulatracak gerek bir sentez olarak karmza kar. Dolaysyla byle bir sentez, ancak, lml olan ve byle olduunu bilen bir insan tarafndan gerekletirilebilir. Yani, Hristiyan sentezinin, te dnyada deil, bu dnyada gereklemesi gerekmektedir. Bu da, tikeli bilip tanyan akn tmel olan Tanrnn yerine, dnyevi bir tmelin gemesi demektir. Bu nedenle, Hegele gre, bu ikin tmel de ancak devlet olabilir. Tanr tarafndan Cennet krallnda gerekleecei sylenen eyin, Devlette ve Devletle dnyasal krallkta gereklemesi gerekir. Ve Hegel bundan tr, gz nnde tuttuu mutlak Devletin (Napolonun mparatorluunun), Hristiyan cennet krallnn gereklemesi olduunu syler (Kojve 2000: 75). Hegelin buradaki teolojik gndermeleri teolojiyi merulatrmaya alt anlamna gelmemelidir. Hegel, daha ok, teolojidekine benzer bir btnsellik fikrini felsefede

21

gelitirmeye almaktadr. Bunu da zgrlk cenneti olarak tasarlad devlet fikriyle pekitirmeye alr. Burada sylenenlere benzer bir sylem Marxta da karmza kacaktr. Marx da cennet krallnn bu dnyada gerekleebileceini syler. Hegel, akln, Kanttaki gibi akn konuma yerletirilmesine kar kar ve onu tarihsel geliimi ierisinde ele alr. Buna gre, her tek insan baka tek insanlarla karlkl etkileimi ierisinde kendini gerekletirir. nsan, Hegel iin, Tanrnn plannn tarih ierisindeki gerekletiricisidir. Bu nedenle, Tinin, daha doru bir ifadeyle, Tanrnn kendini tarihte amas ve gerekletirmesi, ayn zamanda insann kendini amas ve gerekletirmesidir. nsan, aslnda, Tanrnn kendi plann gerekletirmekte kulland bir aratr; ancak o bunu bilmez ve kendi amalarn gerekletirmekte olduunu sanr. Hegel buna akln hilesi4 adn verir. nsan, tarihin znesinin kendisi olduunu sanmaktadr; oysa o Tanrnn plannn bir gerekletiricisi olmaktan baka bir ey deildir. nsan, ancak tarihin sonunda, mutlak zgrlk annda, ara olmaktan kp tanrsal ze katlacaktr. Hegele gre, insan tin olarak kendi zerine dnen bir varlktr, o eylemle kendini yapt eydir; tin ise kendi kendisinin sonucudur. Bunun en gzel rnei Tanrnn doasdr. Hristiyanlkta Tanr kendini tin olarak aar. Burada Baba (Tanr) soyut bir genelliktir. Babann kendi nesnesi, kendinden baka ve kendi ikilii olan ise Ouldur (sadr). Bunlarn birlikteliinden, kendini bilme ve kendini grme olarak Kutsal Ruh, yani Tin meydana gelir (Hegel 1991b: 62). yleyse tin, Baba ve Oulun bir sentezi olarak Kutsal Ruhu da temsil eder. te yandan, Hegel tinin znn zgrlk olduunu belirterek tinin tarih srecindeki ereinin znenin zgrl olduunu syler. Ancak tinin gneiyle her ey deiir diyor Hegel, nk onun devinimi bir yinelenme deil, bir ilerlemedir. Varln bilgisi,
4

Collingwooda gre, akln hilesi anlay, eyleyicilerinin kiiliinde tutkular oyuna getiren akl anlay, Hegelin kuramnn nl bir gldr. Hegel akl insan yaamnn dndaki bir ey ierisinde, kr ve tutkulu insanlarn kendilerinin deil, akln amalar olan amalar araclyla ortaya kan ir ey ierisinde kiiletiriyor gibi. Tarihte planlarn uygulanmasnn nedeni, Hegele gre, ne soyut bir doal akl ne de akn bir tanrsal akldr; insan akl sonlu kiilerin akldr. Akl ile tutku arasnda bulunduunu ileri srd ilikiyse, Tanr ya da akll doa ile tutkulu insan arasndaki iliki deil, insan akl ile insan tutkusu arasndaki ilikidir. Hegelin grnn aklc bir gr olduu sylenirken bu unutulmamaldr; onun aklcl ok ilgin trden bir aklclktr, nk akl d eleri akln kendisinin znde diye tasarlar (Collingwood 1990: 126).

22

dnsel yolla kavranl yeni bir oluumun kayna ve doum yeridir. Bu yeni oluum da ayn zamanda daha yksek bir oluumdur. 5 Hegele gre, sreklilii bulunan ey erektir, devlettir. Devlet bireyin zgrle sahip olup onun tadn kard gerekliktir. Devlette zgrlk nesneleir ve olumlu olarak gerekleir. Hegel iin tek kiinin keyfe kalm davranlar zgrlk deildir; bu nedenle insan, yalnzca devlette aklsal varlna kavuur. Devletin bireylerde yaamasna trellik diyen Hegele gre devletin yasalar ve dzenlemeleri bireyin yasalar ve dzenlemeleridir. Bu balamda Anayasann getirdii ey, devletin akla uygun, politik bir varla dntrlmesi, kavramdaki elerin zgrce ortaya konmasdr. Bylece tek tek gler ayracak, tamamlanacak, zgrlk iinde bir eree katkda bulunacak ve o erekte birleip organik bir btn oluturacaktr. Bunun sonucu olarak devlet, aklsal, kendini nesnel olarak bilen ve kendi iin varolan zgrlkle ayn ey olacaktr. nk bu zgrln nesnellii, tam olarak elerinin salt dncede kalmamas, pratikte gereklemesidir. Hegel, toplumsal pratikler olmadan, bireylerin, yani, bu toplumsal pratikleri renen, onlara katlan, onlar srdren ve kendi deiim, ama ve koullarna gre deitiren toplumsal uygulayclar olmadan toplumsal pratikler olamayacan belirtir (Westphal 1996: 296). te yandan Hegel, dnemin Almanyasnda (Prusyasnda) bireylerin zgr bireyler olarak, toplumu ve devleti oluturacaklarn dnr. Bu dncesi Aydnlanmann zgrleen birey ya da bireyin zgrlemesi idealine sk skya baldr. nk Kant, Aydnlanma nedir? sorusuna yant yazsnda, Aydnlanmann bireyin/kiinin ergin olmama durumundan kurtulmas olduunu syler (Kant 1984: 213). Bu kurtulma, Hegel iin, insanlk tarihinin ve dolaysyla dnemin Alman toplumunun geldii son noktaya

Bu balamda, Hegelin Fenomenolojide Mutlak Bilgi konusunu ele alrken syledikleri ile tarih konusunda syledikleri arasnda bir ba kuran Hyppolite yle demektedir: Hegelci tarih felsefesini (ki o tam olarak bir insan tarihi felsefesidir) Mantktaki Mutlak Bilgi kavramyla uzlatrmak mmkn mdr? Belki, sadece tarihi Mutlak Bilgi hazrl ya da baka bir deyile refleksif bir felsefe mant olarak dndmz Fenomenolojideki neriyi benimseyeceiz. Fakat bu, onu bildiimiz kadaryla, tarihte sanki bir son, ya da en azndan, tamamyla yeni bir insan tarihi evresinin grnn ima eder. Mutlak Bilgi, ayn zamanda, kendi-bilinci sadece Varlkn servenini aklad iin, hmanizmi ve bir Mutlak felsefesi olarak btn tarihi aacaktr. Anlam ve Varlk (ya da Tanrnn lm) arasnda koyutlanan zdelik, onunla tarih kavramnn artk uygun olamayaca yeni bir ayrl balatacaktr (Hyppolite 1969: 183).

23

tekabl eder. Bunun yannda, Kantn felsefesinde kutsanan zerkliin Hegelin bak asndan reddedilmedii, fakat onun organik btnln ve cemaatin deerleriyle uzlatrld vurgulanmaya deer bir husustur. Hem birey ve hem de toplum iin ykc olmayan hakiki zgrlk, bir toplumun etik hayatnda temellenmi olmaldr (West 1998: 56-7).

1.2.2. Marxn Praksise Vurgusu ve Toplumun Yeniden Kuruluu ya da Hakikatin Yeniden retimi Marx, Feuerbach zerine o ok bilinen tezlerinde, nesnel hakikatin insan dncesine atfedilip atfedilemeyecei sorununun, bir teori sorunu deil, ancak bir pratik sorun olduunu belirtir. Buna gre, insan, dncesinin gereklii ve gc, yani bu dnyaya ait olmas demek olan hakikati pratikte kantlamaldr. Pratik ise, koullarn insanlar tarafndan deitirilmesidir. Koullarn deimesiyle insan faaliyetinin ya da insann kendisinin deimesinin aklsal olarak anlalabilmesi iin, devrimci pratik biiminde kavranmas gerektiini syleyen Marx, her toplumsal yaamn znde pratik olduunu belirtir. Btn gizemli teoriler de, aklsal zmlerini insan pratiinde ve bu pratiin kavranmasnda bulur (Marx 2004: 22-3). te yandan, Marx, genlik dnemi boyunca -olduka sert eletirilere tabi tuttuuHegelin toplum ve devlet kavraynn etkisindedir. Bu dnemde ortaya koyduu yabanclama kuram, Hegelin etkisini tamaktadr. Bununla birlikte tarihe getirdii aklamalar ve tarihe komnist bir toplumla ifadesini bulacak olan- bir son nokta koyma dncesi de kendisi gerek bir tarihin o zaman balayacan iddia etmesine karn- Hegelden izler tamaktadr. Ancak bu, Marxn zgn bir dnr ve filozof olmad anlamna gelmez. O, kendi zgnln, kapitalist retim biimini incelerken ve toplum ve devlet zerine konuurken ortaya koymaktadr. Bununla birlikte, Marxa gre, insanlarn kendileri hakknda yanl bir tasarm vardr. Bu balamda Marx, yaamn bilinci deil, bilincin yaam belirlediini syler. Birinci durumda, sanki canl bireymi gibi bilinten yola klmaktadr; gerek yaama tekabl

24

eden ikinci durumda ise, gerek yaayan bireyin kendisinden yola klr ve bilince de o bireyin bilinci olarak baklr (Marx 2004: 46). Marx her belli toplum sisteminin kendini ortadan kaldrmak zorunda olduunu; nk ister istemez gelecein devrimi yaratacak gleri yaratacan syler. Ona gre, ii ne kadar ok servet retirse, retiminin gc ve kapsam ne kadar artarsa, kendisi de o kadar yoksullar ve ne kadar ok meta yaratrsa kendisi de bir meta olarak o kadar ucuzlar. Emein yalnzca meta retmediini, kendini ve bir meta olarak iiyi de rettiini syleyen Marx, bunu da meta rettii oranda gerekletirdiini belirtir. Bu da emein rettii nesnenin, yani emein rnnn, emein karsna yabanc bir ey, kendini retenden bamsz bir g olarak dikilmesi demektir. (Marx 2000: 75). te yandan, iinin kendi emeinin rnyle ilikisi, yabanc bir nesneyle olan bir iliki gibidir. Bu da, iinin kendisini ne kadar harcarsa harcasn, karsnda yaratt yabanc, nesnel dnyann da o derece glenmesi demektir. i hayatn nesneye koymaktadr, ancak artk hayat kendine deil, nesneye aittir. inin nesneye aktard deer, yabanc ve dman bir ey olarak kendi karsna kar (Marx 2000: 76; 1999: 359). i alrken kendine deil bakasna ait olduundan, alma ii iin dsal zellik gsterir.6 nsann kendi emeinin rnne, hayat-etkinliine ve trsel varlna yabanclamasnn dolaysz bir sonucu da, insann insana yabanclamasdr. nsan kendi kendisiyle kar karya geldii gibi, baka insanlarla da kar karya gelmektedir. nsann iiyle, emeinin rnyle ve kendisiyle ilikisi iin geerli olan, insann baka insanla baka insanlarn emei ve emeklerinin nesnesi iin de geerlidir. Aslnda, insann trsel zelliinin kendisine yabanclatrld nermesi, bir insann bir bakasna ve her birinin insann z doasna yabanclatrld anlamna gelir. 7

Marxn yabanclama balamnda burada syledikleri ile Kapitalde metalarn fetiizmini ele alrken syledikleri arasnda dorudan bir iliki vardr. Kapitalde konu sermaye birikiminin tahlili erevesinde daha farkl ve geni bir balama oturtulur (Bak. Marx 1997: 81-93). 7 Marxn insan dncesi, herhangi baka bir toplum eletirmeninin dncesinden daha speklatif deildir, ama ampirik olarak kabul edilmi de deildir. Bu dncenin dayand ve Marxn da inanm olduu gereklik, tarihsel geliim eiliminde bulunan toplumun sorunudur. Ve bu gereklik, gereklii ele geirmeye alan dnceden ziyade dncenin kendisine neden olur (Lwith 1999: 165).

25

Marxa gre, iilerin kurtuluu insanln kurtuluunu ierir, nk iinin retimle ilikisinde insann kleliinin btn bulunmaktadr ve kleliin her ilikisi bu ilikinin sadece biraz deiik bir ekli ve sonucudur. Marx, kendi tarih anlayn idealist olarak adlandrd tarih anlaynn karsna koyarak, tarihin iilerin kurtuluuyla nasl bir geliim seyri izleyeceini aklamaya alr. Tarihin byle kavranyla ortaya kan bir tarih anlay, idealist tarih anlay gibi, her dnemde bir kategori aramak zorunluluunda deildir; tersine, daima tarihin gerek zeminine basar. Pratii fikirlere gre aklamaz, fikirlerinin oluumunu maddi pratie gre aklar. Bu yzden de, btn bilin biimlerinin ve rnlerinin zihinsel eletirisi sayesinde, zbilince indirgemeyle zmlenemeyecekleri, ama bu idealist samalklar douran somut toplumsal ilikilerin pratik olarak devrilmesiyle yok olabilecekleri sonucuna varr. Burada eletirilen zellikle Hegelin tarih anlaydr. Marxa gre, tarihin, dinin, felsefenin ve btn teki teorilerin devindirici gc, eletiri deil, devrimdir. Bu tarih anlay, tarihin sonunun, tinin tini olarak zbilinte erimek olmadn, ama her evrede, maddi bir sonucun bulunduunu gsterir (Marx 2004: 68). Dinere gre, Marxn tarih anlaynda toplumsal deimeler retim ilikilerinde ortaya kan deimelerle aklanr ve bu ilikilerin deimesindeki etken olarak da, snflar arasndaki sava gsterilir (Diner 1991: 36). Marx egemen dncelerin bir snf egemen snf yapan ilikilerin ifadesi olduunu belirtir. Egemen snf meydana getiren bireyler, baka eyler yannda, bir bilince de sahiptirler ve sonu olarak dnrler; bu bireyler, bir snf olarak egemen olduka ve tarihsel a btn geniliince belirledike, elbette ki, snflarnn btnne egemendirler ve onlarn dnceleri, alarnn egemen dnceleridir (Marx 2004: 75). Lwithe gre, Marxn istedii ey, Hegelin tersine, devletin mutlak rgtlenmesindeki elikiyi korumak deil, hi bir biimde elimeyen bir toplumda elikilerin varolmadn gstermektir (Lwith 1999: 121). Bununla birlikte, Marx yabanclamann Proleter bir devrimle balayp komnist bir toplumla son bulacak bir sreten sonra tam anlamyla alabileceini dnr (Kzltan 1986: 35). Ancak bu yabanclamay sadece emek sermaye elikisi balamnda dnmekten kaynaklanyor. Oysa amz yabanclamann sadece bu boyutuyla

26

dnlemeyeceini, bu sorunun zlmesi halinde de yabanclamann sreceini bize gstermitir.8 te yandan, Marx, kapitalist retim tarzn ve bu tarza tekabl eden retim ve deiim koullarn incelediini syler. ngiltere bu koullarn zemin bulduu yer olmutur. Marxa sanayi ynnden daha ok gelimi bir lke, daha az gelimi olan lkeye ancak kendi geleceinin imgesini gsterebilir (Marx 1997: 16-17). Marx, iilerin vatan olmadn burjuvazinin gelimesiyle halklar arasndaki ulusal farkn gittike azaldn syler. Proleteryann egemenliinde ise bu farklar byk bir hzla yok olacaktr. Bir bireyin smrlmesine son verildii lde bir ulusun baka bir ulusu smrmesine de son verilecektir (Marx 1998: 135). Marx, kapitalist toplum ile komnist toplum arasnda, birinden tekine devrimci bir dnmn yer ald bir dnemden sz eder; bu dnemde devlet, proleteryann devrimci diktatrlnden baka bir biim alamaz (Marx 2002:39). Bu balamda, sosyalizm, Marxa gre, insann olumlu ekilde kendi bilincine vardr; komnizm ise, olumsuzlamann olumsuzlamas yani bir olumlama- olarak insann kurtuluu ve iyilemesi srecinde tarihi gelimenin bir sonraki aamas iin zorunlu olan evredir. (Marx 1998: 142). Bu noktada Marx, komnizmin, tarihin zlm bilmecesi olduunu syler. Ona gre, zel mlkiyetin olumlu ekilde almas, yani insani ze, insani hayata, nesnel insana ve insan baarlarna, insan tarafndan ve insan iin duyusal ekilde sahip klmas, dolaysz ve tek yanl bir doyum olarak anlalmamaldr. Sz konusu olan sadece sahip olma deildir. Burada insan tmel zne tmel bir tarzda, yani, btn bir insan(lk) olarak sahip kar (Marx 2000: 112-115). Marx, komnist devrimle birlikte geleneksel
9

mlkiyet

ilikilerinden

radikal

bir

kopuun

gerekleeceini iddia eder. Ona gre, herkesin, bir ite almaya olanak tanmayan bir faaliyet alannn iine hapsolmad, herkesin houna giden alma alannda kendini gelitirdii komnist toplumda, toplum genel retimi dzenler ve isteyen istedii ite alma imkanna sahip olur (Marx 2004: 60). Bu balamda, Marx, zgrlk
Bu konuda yaplm ayrntl bir alma iin baknz; Gven Sava Kzltan, amzda Yabanclama Sorunu, Metis Yaynlar, stanbul 1986. 9 Marx ileriki dnemlerde proleter bir devrimin olanakl olduu grnden vazgemi deildir. Bu balamda grlerinde tam bir tutarlk vardr. zellikle Kapitale farkl bir gzle bakanlarn Manifesto ve 1844 Elyazmalar ile arasndaki sreklilii gzden karmamalar gerekir.
8

27

cennetinin ancak zorunluluk olduunu ve d amalarn zoruyla yrtlen angaryann sona erdii yerde baladn; bundan dolay da, maddi retim alannn dnda kaldn syler (Marx 1990: 720).

I.3. AKIL TEHDT ALTINDA: NIETZSCHE VE FREUD 1.3.1. Nietzschenin G/ktidar Sorununa Getirdii zm: Hakikat stemi Olarak G/ktidar stemi Nietzschenin anda -tabii ki Avrupada- hakim olan deerlendirme tarz Hristiyan ahlknn deerlendirme tarzdr. Bu nedenle, Nietzsche, Hristiyan ahlkn ve bu ahlkn deerlendirme tarzn eletirir. Ama buradan yanl bir sonuca varlp Nietzschenin sadece Hristiyan ahlkn eletirdii dnlmemelidir. Dnyada varolan eitli ahlklar arasnda birok farkllklar olmakla birlikte, Nietzsche, bunlarn hepsinde ortak ynler de grmektedir. Nitekim onun Budist ahlka ynelttii eletiriler de ok anlamldr. nk belirli ayrmlar olsa da, bu ahlklar ve onlara dayanarak yaplan deerlendirmeler hemen her yerde grlr ve baz ortak zellikler sergilerler. Aslnda o, Hristiyan ahlk rneinde, belirli nitelikleri tayan her trl ahlk eletirir. Bu balamda, ann bir deeri olarak dinin yerini alan andaki bilim anlayn da eletirir. nk, sanldnn aksine, bilimde de bir baka ahlksal deerlendirme sz konusudur. Ahlksal deerlendirme ise bir yorumlama yoludur. Ona gre ahlka dayal deerlendirme, yani ahlksal yorum bir zlme ierisindedir. Nietzsche, ama (Zweck), birlik (Einheit) veya hakikat (Wahrheit) kavramlaryla, dnyann artk daha fazla yorumlanamadnn grlmesinden sonra, onun bizim iin deersiz olmaya baladn kabul ettiimizi syler (Nietzsche 1968: 13; 20)10. Ancak bu kavramlar, kategorileri bir yana brakabilir miyiz? Nietzschenin bu soruya yant olumsuz olacaktr. yleyse bu kategorileri, zellikle de hakikati, doru bir zemine oturtmak gerekmektedir.
Yararlanlan Almanca basmda bask tarihi verilmedii iin -sk sk bavurulan- ngilizce evirisinin basm tarihi ve ayrca her iki kitabn da -nce ngilizce evirisinin sonra Almanca basmn olmak zeresayfa numaralar verilmitir.
10

28

Nietzscheye gre, ahlklln bak asndan bu dnya yanlgdr ve ahlknn dayand ey artk ahlksal igdler yerine knt igdleridir. Bu ekilde, knt igdleri (Instinkte der dcadence), ahlklar araclyla, gl soylar ve alarn igdsel ahlkllna egemen olmak ister (Nietzsche 1968: 228; 298). Ahlkn yapt ey, psikolojik sorunlarda byk bir ykma yol aan bu hakiki gdleri inkar etmekti. Bu nedenle kendini amann bir yolu olarak, ahlkn, yani Hristiyan ahlknn yklmas gerekmektedir (Nietzsche 2001: 27). Bu balamda Nietzsche, ahlksal yorumu hakikat kavramyla balants ierisinde ele alr. Ahlka dayal hakikat gr, kendisini hakikat konusunda mutlak ve tek otorite olarak grdnden, Nietzsche, ahlka dayal bu hakikat grne kar, kendisi baka bir hakikat gr ortaya koyar; bu da perspektifli hakikattir. Mutlak hakikat gr ise, Nietzschenin kabul edemeyecei bir eydir. Hakikat, alglanan eylerin/ duyumlarn eitliliine (das Vielerlei der Sensationen) egemen olmay istemektir:fenomenleri kategorilere dizmektir (Nietzsche 1968: 280; 363). Kuuradiye gre bu, sonuta bir insan baars olan, olup bitene ilikin bir bilgi, bir hakikat oluturmak demektir (Kuuradi 1995: 118). Nietzsche, hakikat isteminin, ahlka dayal mutlak hakikat grn amay da beraberinde getireceini syler. Bylece ahlka dayal deerlendirmeler ve bu deerlendirmelere bal olan mutlak hakikat gr ortadan kalkacaktr. Nietzscheye gre, btn deerlendirmeler, bir kiiyi, bir topluluu, bir rejimi, bir ulusu, bir inanc, bir kltr korumak iin, belirli bir perspektiften yaplr. Bu nedenle, akla sonsuz gvenin ve zne, znitelik gibi ebedi akl hakikatlerine inanmann, aslnda, eylerin kendisine dair bir bilgi veremeyecei ortaya kar. Ona gre, aklsal dnme (das vernnftige Denken) kurtulamadmz bir emaya gre yorumlamadr (Nietzsche 1968: 283; 367). te yandan, Nietzsche, akln kategorilerini ve mant, hakikati ya da realiteyi yarglamann temeli olarak grmekle byk bir yanlg ierisine dldn syler. Ona gre, deimeyen ve bizden bamsz olarak varolan olgular yoktur; her ey srekli

29

deiim iindedir, bu nedenle kavranamaz, ele geirilemezdir. Olgular zerine yaplan deerlendirmeler de bizim yorumlarmzdr. Pozitivist olan biri her eyin znel olduunu sylese de, Nietzsche bunun da bir yorum olduunu belirtir. Bu balamda, zne de verili bir ey deildir; orada olann arkasna saklanm, icat edilmi, tasarlanm, zellikle uydurulmu bir eydir. Sonu olarak, yorumun arkasnda bir yorum konumlamak, aslnda, bir kurgulama, bir icat etmedir (Nietzsche 1968: 267; 345-6). Bu nedenle, dnyann, mevcut yorumlarndan baka trl yorumlar da yaplabilir. Dnyann arkasnda tek deil, fakat saysz anlam vardr. O buna perspektivizm der (Nietzsche 1968: 481; 346). Biz, dnyay ihtiyalarmza gre yorumlarz; ve bu ihtiyalarmza bal olan anlam destekleriz ya da ona kar karz. Dolaysyla, yaplan bu yorumlara bal olarak, dnya hakknda bir bilgi olutururuz. Nietzsche, bilgi szcnn herhangi bir anlama sahip olmas lsnde, dnyann bilinebileceini syler. Nietzsche iin gerek/hakiki dnyaya inanmak, insann tamamen grn ya da yanlsama olarak kabul ettii bu dnyadan baka bir dnyaya ait hakiki/gerek varlka inanmak demektir (Clark 2001: 71). yleyse bu hakiki/gerek dnya dncesi almaldr; nk bir ie yaramamaktadr. Bylece biz, gerek dnyay yktmzda grnen dnyay da yok ederiz. Grnen dnya, bizim yorumumuza gre seilen bir dnyadr. Bu yzden, grnn karakterini de perspektif belirler; perspektif yok olduktan sonra da geride bir dnya kalmaz. Her g merkezi (Kraftcentrum) kendinin dnda kalan her eye ynelik bir perspektife sahiptir, yani onun kendi tmyle belirli bir deerlendirmeye (Werthung), eylem tarzna ve direnme tarzna sahiptir. Grnen dnya (scheinbare Welt), bu yzden, bir merkezden kaynaklanan, dnyadaki zel bir eylem tarzna indirgenir (Nietzsche 1968: 305; 396). Nietzsche, gerek ve grnen dnya ayrmnn saf bir kurgudan olutuunu iddia eder. Clarka gre, Nietzschenin kalc bir eyin olduunu sylemenin gereklii yanllad fikrini ne srmesinin altnda yatan en temel varsaym, onun duyumun okluuyla gereklii zdeletirmesidir (Clark 2001: 82). Bu nedenle grn ve gerek olan birbirinden ayr ele alnmamaldr.

30

Bununla birlikte, Nietzscheye gre, olan biteni olduu gibi aktaran deil, olan biteni yorumlayan filozof eksiktir. (Marx ise olan biteni yorumlayan deil, dnme uratan kiinin/filozofun eksik olduunu sylemekteydi.) Yaplan dar bir perspektiften yorumlayan ahlksal deerlendirmeler belirli psikolojik koullarn belirtisi olan yorumlamalardr (Nietzsche 1968: 148; 190). Nietzsche, ahlka dayal yorumlarn bir kabul olarak grd ahlksal fenomenlerin olduuna ynelik gr eletirir ve yle der: Ahlki olgular diye bir ey yoktur. Ahlki yarg da dinsel yarg gibi aslnda olmayan gerekliklere dayanyor. Ahlk yalnzca belirli fenomenlerin bir yorumudur, daha kesin konumak gerekirse, yanl bir yorumudur (Nietzsche 2000: 47). Yani olan bitene deer veren ve olan biteni deerlendiren ve yorumlayan insandr. Nietzsche iin yorumdan ve znellikten bamsz bir varolua sahip eylerin olduu sav yararszdr. Yorumdan ve znellikten bamsz bir varolua sahip eylerin olduu gr, yorum ve znelliin zorunlu olmadn, btn ilikilerden bamsz bir eyin yine de olacan varsayar. Bu nedenle o, olaylar hakknda iyi eyler dnebilmem iin uzak perspektiflere ihtiyacm var (Nietzsche 1997: 485) der. Nietzschenin, yorumlarn ya da bilginin perspektiflilii hakknda konutuu zaman verdii rnekler ve yapt analojiler birbirinden olduka farkldr; ve bunlar ounlukla da iki trldr: Aka uzaya ait olann, grsel olann, algnn perspektifli yaps; ve ilgileri, deerlendirmeleri ya da duygusal ilikileri farkl bir ekilde adlandrmayla ilgili perspektifli dnya (Poellner 2001: 87). Bylece, perspektiflikle dnyann perspektifli yaps arasnda bir ilgi kurulur. Dnyann deeri ise yorumlarmzda yatar; bu yorumlar, yaamda, yani g isteminde, g istemi iin, salam kalabildiimiz perspektifli deerlendirmelerle olur. nsann her ykselii daha s yorumlarn stesinden gelmeye gtrr; her glenme ve gcn ykselii yeni perspektifler aar, bu da yeni ufuklara inanmak demektir. te yandan, Nietzschenin mutlak hakikat dncesine temel itiraz, bu dncenin, byk kiilerin gelimesi zerinde, ortalama insann, sr insannn ilgilerini ykseltmeye hizmet etmesidir (Gemes 2001: 49). Nietzscheye gre, btn deerlendirmeler sadece bir kiinin istemesine hizmet eden sonular ve dar

31

perspektiflerdir. Deerlendirmenin kendisi ise, sadece bir g istemidir (Nietzsche 1968: 356; 462). Bilginin bir g arac ilevini grdn belirten Nietzsche, bilgi arzusunun lsnn, g isteminin bir trdeki byme lsne bal olduunu ifade eder. Bu tr, gereklik zerinde hakimiyet kurabilmek iin, gerekliin belirli bir miktarn ele geirir. O, bilginin g arac olduunu gremeyenlere, ve hakikatle realitenin, hakikatle bilginin farkl eyler olduunu savunan grlere de iddetle kar kar.
Nietzsche iin bilgiyle hakikat ve hakikatle realite ayn anlama gelen szlerdir. Hakikatle bilginin ayn ey olduu anlay, kendi bana varl kabul edenlere kar; hakikatin realiteyle ayn ey olarak grlmesi pozitivistlere kar; bilginin insan hayat iin tad deer bakmndan kavranl ise, bilgi teoricilerine kar bilginin yeni bir deerlendirilmesidir (Kuuradi 1995: 117).

Nietzsche, eer bir dnce bir kimse iin doruysa her zaman herkes iin dorudur eklindeki bir mutlak hakikat kavrayna kar kar (Gemes 2001: 48). O, hakikatin, o olmakszn insann yaayamayaca bir eit yanlg olduunu syler. Ona gre, hakikat, yeni bir ey syleninceye kadar kabul edilen eydir. Hakikati istemek, salamlamaktr (Fest-machen), hakiki ve salam olmaktr (Wahr-Dauerhaft-machen), eylerin yanl karekterine son vermektir, varolanlarn (Seiende) yeniden yorumudur (Nietzsche 1968: 298; 387). Nietzscheye gre, hakikat, varolan ve bulunacak, kefedilecek bir ey deil, yaratlacak bir eydir, bu da sonu olmayan bir sretir. Bununla birlikte, hakikat g isteminin dile getirilmesidir. Ama bu g istemi, hakikatin kendisinin bir g olduu anlamna gelmez. Hakikatin ise gce gereksinimi vardr. Hakikatin kendisi, her ne kadar aydnlanma dnrleri bunun tersini syleseler de, Nietzsche iin, aslnda, hibir ekilde g deildir. Daha ok gc yanna ekmek ya da kendisi gcn yanna gemek zorundadr; yoksa tekrar tekrar yok olur. Bilmek ise, kiinin kendisinin bir ey kurmas demektir, yani kendimizin bir eyle balanm olmamz ve ayn ekilde bizim o eyi balamamz demektir. Bilmek, ayn zamanda, bir tespit etme, kurulan balarn farkna varmaktr. Bu nedenle, Nietzscheye gre, bilgi, yorumlama (Auslegung) ve anlam ile doldurmadr. O hibir zaman bir aklama (Erklrung) deildir. Artk bir ey ifade etmeyen eski bir yorumlama stne bir

32

yorumlamadr. (Nietzsche 1968:327; 424) Dolaysyla hakikat de bir ekilde anlam ile doldurmadr. Nietzsche, perspektiflikle herkesin her eyi istedii gibi syleyebilecei bir zemini tasarmlar. Onun yapmak istedii, daha ok, varolana, dnyaya, hayata, ilikin farkl bak alarnn olabileceini ve bu bak alarnn da realitenin, olan-bitenin kendisini doru bir ekilde yanstmas gerektiini; yani realiteye, olan-bitene ilikin yanl yorumlar olabildii kadar doru/salam yorumlarn da olabileceini gstermektir. Bu balamda perspektifli bilgi ya da perspektifli hakikat de, realitenin, olan-bitenin kendisinin balantsal bir yorumunu yapmak; realiteyi, olan-biteni balantsal bir ekilde kavramak demektir. Ancak bu kavrayn kendisi de belli bir perspektiften yaplr. Bu, doru/salam yorumlarn da her zaman bir hata payn kendisinde tad anlamna gelir.

1.3.2. Freudun almalar: Bilince Kar Bilindnn Kefinde Ryalarn Rol ve Cinsellikle likisi

Ryalar yorumlarken, cinsellik ile bilind arasndaki ilikiyi inceleyen Freud, ryalarn temelde bir istei doyurma ilevi grdn syler. Ona gre, tm ryalarn bir anlam vardr ve tuhaflklar anlamlarnn davurumunda yaplm olan arptmalara baldr. Uyandktan sonra anmsadmz biimiyle ryay onun grnr ierii olarak tanmlayan Freud, yorumlama srecinde, grnr ieriin ardnda sakl yatan ve onun tarafndan temsil edilen gizli rya dncelerine ulaldn belirtir. Gizli rya dncelerini ryann grnr ieriine dntren sre ise rya-ilemidir; bu ryailemi, rya dncelerini dn ieriinde tannmaz klan arptmay meydana getirir (Freud 1996b: 36). Rya-ileminin grevi, yalnzca uykuyu srdrmektir. Bu nedenle, ryalardaki dnce aklar kendi balarna ok eitli zihinsel ilevlerin amalarna hizmet edebilirler. Rya-ilemi, ryalardaki dnce aklarndan doan bir istei gerekte olmu gibi varsayarak grevini yerine getirir.

33

te yandan, bir ryay yorumladmz zaman yalnzca belli bir dnce ieriini, yani gizli rya dncelerini, ryalarn dilinden bizim uyanklk dilimize evirmi oluruz. Ryalar byk oranda ocukluk yaantlarnn izlerini tarlar. Rya-dilinin zellii, rya grenin armlarna bavurmadan rya ieriini bir lye kadar evirmemize olanak salayan, ar sklkta simge kullanlmasdr. Bu simgeler, resimlerdeki benzerlikler gibi, ak benzerliklere dayal genellikler ve benzemelerdir. Dolaysyla, bu simgesel anlatmlarn yorumlanmas ve ak klnmas gerekmektedir. Ryalarda dorudan deil de simgesel olarak temsil edilenler, ncelikli olarak, cinsel organlar ve cinsel etkinliklerdir (Freud 1996a: 12). Rya ileminin incelenmesi bize bilindndaki srelerin nemli olduu kadar dikkat ekici de olan baka zelliklerinin olduunu da gsterir. Gizli rya dncesini grnr rya ieriine dntren ve rya ilemi olarak bilinen bir srecin incelenmesi bilind zihinsel yaama ilikin olarak bilinenlerin nemli bir ksmn ortaya koymutur. Felsefecilerin bilind bir zihni samalk, kendi iinde bir eliki olarak grdklerini belirten Freud, onlarn ruhsal bir eyin bilind olmasn ve bilind bir zihni kabul etmemelerini ciddiye almann zor olduunu belirtir. Freuda gre, tartmay ileri gtrmeye ve ondan kiinin kendi gizli srelerinin gerekte ikinci bir bilince ait olduu sonucunu karmaya alan herkes, kiinin hakknda hibir ey bilmedii bir bilind bilin kavramyla karlaacaktr (Freud 2000: 211-2). Bu nedenle, Freudun bilindnda bir ayrm yaparak onu bilinncesi ve asl bilind olarak ikiye ayrmasn aklamak gerekmektedir. Bunun, malzemenin ele alnn kolaylatrmak zere planlanan savlarla deneyimin dorudan ifadesi olan kuramlar tamamlamak iin elverili bir yol ortaya kard belirtilmelidir. Bu noktada bilind ile cinsellik arasnda nasl bir ba kurulduunu grmek konunun ele aln bakmndan uygun olacaktr. te yandan, Freud, insann ruhsal yapsnn bilgisine insanolunun bireysel geliimlerinin incelenerek ulaldn belirtir. Bu ruhsal yap ya da elerin en eskisine d adn veren Freud, din kaltm yoluyla elde edilmi, doumda var olan, yapda gizlenmi olan her eyi, dolaysyla, her eyin tesinde, bedensel rgtlenmeden doan ve ruhsal ifadesini bilmediimiz kalplarn, dde bulunan igdleri ierdiini belirtir.

34

D dnyann etkisiyle din bir kesimi zel bir geliimden geer. Balangta uyaranlar alacak organlar ve uyaranlara kar koruyucu bir kalkan olarak davranmak zere dzenlenen bu katmandan d ile d dnya arasnda bir arabulucu olarak i gren zel bir rgtlenme doar. Freud, akln bu blgesine, yani bu rgtlenmeye Ego adn verir. Kendini koruma grevi Egoya aittir. Egonun etkinlii srasnda uyaranlar tarafndan retilen gerilimlerin ieride mi yoksa dardan m geldiinin deerlendirilmesi yaplr. Bu gerilimlerin ykselmesi genelde hazszlk, azalmas ise haz olarak duyumsanr. Ancak, Freuda gre, haz ya da hazszlk olarak duyumsanan eyin bu gerilimin mutlak lei yerine ondaki deiimlerin ritmindeki bir ey olmas da olasdr. Bununla birlikte, insann anne ve babasna baml olarak yaad uzun ocukluk dnemi boyunca bir tortu olarak Egosunda ebeveyn etkinin uzatld zel bir e oluumu vardr. Bu eye Sper-ego adn veren Freud, onun, Egodan ayrld ya da ona kar koyduu srece, Egonun hesaba katmas gereken nc bir gc oluturduunu ifade eder. Tm temel farkllklarna karn d ve Sper-egonun ortak bir eye sahip olduu gzlenir. Ego temelde bireyin rastlantsal ve gncel olaylara dayal olan kendi deneyimiyle belirlenmiken, d kaltmn etkisini, Sper-ego da zellikle dier insanlardan alnm etkileri temsil etmektedir (Freud 2000: 370). din gereksinimlerinin oluturduu gerilimlerin ardnda varolduunu varsaydmz gler igdler olarak adlandrlr ve akln zerindeki bedensel istemleri temsil ederler. gdler, yer deitirmeyle amalarn deitirebilirler ve birbirlerinin yerlerini alrlar. ki temel igdnn varln kabul eden Freud bunlara Eros ve ykc igd der (Freud 2002: 366-8). Freud bu temel igdleri akln herhangi bir ksmyla snrl tutmaz; onlarla akln her ksmnda karlamak mmkndr. Ykc igddeki enerjiyi, Libido gibi bir terimle adlandrmak olanakszdr. Freud Libidonun d ve Sper-egodaki tutumu hakknda bir ey sylemenin g olduunu dile getirir (Freud 2000: 374). Freud cinsel igdlerin enerjisine libido adn verir. Zihinsel yaamda nemli bir rol oynayan bir nesneye ulama sreci libido rgtlenmesiyle yan yana gerekleir (Freud 2000: 215-7). te yandan, Freuda gre, bilin olarak adlandrlan ey felsefecilerin ve gncel grn bilinlilik anlayyla ayn eydir. Ruhsal olan bir dieri ise bilinddr. Ancak Freud

35

daha sonra bu bilindnda nemli bir ayrm daha yapar. Baz sreler kolaylkla bilinli hale gelmektedir. Bunlar daha sonra bilinli olmaya son verebilirler, ama bir kez daha kolaylkla bilinli hale gelebilir, yeniden canlandrlabilir ya da anmsanabilirler. Bu ekilde bilind durumu kolaylkla bilinli olanla deitirebilen bilind bir eyi Freud genellikle bilinli hale gelmeye yatkn ya da bilinncesi olarak adlandrr. te yandan, bilinli hale gelmeye kolayca eriemeyen ama karlmas, tannmas ve bilinli ekle evrilmesi gereken baka ruhsal sreler ve ruhsal malzemeler vardr. Bu tr malzemelere Freud gerek bilind der (Freud 2002: 339-40). Bylece ruhsal srelerin bilinli, bilinncesi ya da bilind olmak zere nitelii olduu grlr. Ancak bu malzeme snf arasnda yaplan ayrm ne mutlak ne de kalcdr. Bilinncesi hibir yardmmz olmadan bilinli hale gelebilir, bilind olan abalarmzla bilinli klnabilir ve sklkla son derece gl direnleri ayor olduumuz duygusuna kaplabilir. Genellikle bilind olan bir malzeme kendisini bilinncesi malzemeye dntrebilir ve sonra bilinli hale gelebilir. Bundan belli i direnlerin srdrlmesinin normalliin bir olmazsa olmaz olduu anlalr. (Freud 2000:343; 2002:384) Her eyden ok dnce srelerini ieren Egonun iinin bilinncesi olma nitelii olduunu syleyen Freuda gre, bu, Egonun zelliidir ve yalnzca ona aittir. Buna karlk ddeki tek belirgin nitelik bilind olmaktr. d ile bilind, Ego ile bilinncesi kadar yakndan ilikilidir. Bireyin geliimsel tarihine ve ruhsal aygtna baklrsa dde olan nemli bir fark grlebilir. Buna gre balangta her ey ddir ve Ego d dnyann srekli etkisiyle dden gelimitir. Bu geliim srasnda din belli ierikleri, bilinncesi duruma dntrlm ve bylece Egoya alnmtr. Bunlarn dnda kalan ierikler onun glkle eriilebilir ekirdei olarak, deimemi biimde dde kalr. Ancak, bu geliim srasnda gen ve gsz kalan Ego, iine alm olduu malzemenin bir ksmn tekrar bilind duruma soktuu ve onlar terk ettii iin, bunlar yalnzca dde bir iz brakrlar. din ieriklerinin bu iki snf arasndaki ayrm, doutan var olan ile Egonun geliimi srasnda edinilmi olan arasndaki ayrm olarak ifade edilir (Freud 2000: 386). Bununla birlikte, ryalarn deimez bir biimde

36

atmann rn ve bir tr uzlama yaplar olduklar unutulmamaldr. Buna gre, d iin doyurucu olan ey tam da bu nedenle Ego iin bir kayg nedeni olabilir. 11

I.1.3. BR DEERLENDRME On yedinci yzylda cogito balamnda akla yaplan vurgu Lockeun zihin aratrmas ile insan-znenin zaferini getirmitir. nsan artk kendi akl sayesinde varolan her eyi kavrayabilir ve bilebilirdi. Bunda kendisine yardmc olacak ey, saylabilirlik ve hesaplanabilirlik balamnda matematik ve matematik-fizikti. nsan, bylece, kendi aklyla doaya ait hakikatleri kefedebilirdi. Tanrsal olanla aklsal olan arasnda bir aykrlk yoktu ve doann dili -Tanr tarafndan- matematikle yazlmt. Bu dili bilen hakikatlere de ulaabilirdi. Aydnlanma dneminde akla duyulan gven zirveye kmtr. Nasl ki bilimsel gelimede bir ilerlemeden sz ediliyordu, ayn ey toplumsal srete de vard. Bu sre de daha gzel ve iyi olana doru gitmekte, insann zgrleecei ve aklsal olann egemen olaca bir aamaya doru ilerlemekteydi. Bylece, insan aklna duyulan gven balamnda insanln zgrleecei ve her trl hurafeden kurtulaca bir aamaya doru bir ilerleme syleminin etkisi altnda bir bilgisel etkinlik gereklemi ve eski bilgisel faaliyet balamnda gerekleen bir iktidar yapsnn yerine baka bir iktidar yaps hayata geirilmitir. Bu da akln ve aklsal olan balamnda bir ilerlemenin gerekleecei syleminin dourduu iktidardr ve iktidarn bu balamda gelitirdii bir sylem. Aydnlanma filozoflarnn, doa zerine sylenenlerden ve matematik ve fizikteki gelimelere bal olarak doann llebilirliinden hareketle toplumsal yaama dair bir karmda bulunmalar ve toplumsal yaamn dzenlenebilirliinin, hesaplanabilirliinin yannda devlet rgtlenmesinin de planlanabilirlii dncesi, daha sonra, bir toplum mhendislii fikrini dourmutur. Ancak bu dnce, sonraki dnemlerde olduka iddetli bir ekilde eletirilmitir. nk Aydnlanma filozoflar, bilimsel ve teknolojik gelimelerdeki ilerlemenin toplumsal yaamda da bir gelimeye ve ilerlemeye neden
11

Burada aratrma konumuz balamnda Sperego zerinde pek durulmamtr. Turaya gre, Sperego, temelleri anal dnemde atlmak ile birlikte, esas olarak Oidipus dneminin mirassdr. (Tura 1996: 46)

37

olacan ve insansal yaam gizlerden, efsanelerden ve dinin karanlk noktalarndan kurtaracan dnyorlard. Bu nokta, Rousseau tarafndan daha o dnemde eletirilmiti. Ancak, ikinci blmde de grlecei gibi, bu konudaki en ciddi eletirilerden biri Frankfurt Okulu dnrlerinden, zellikle de Horkheimer ve Adornodan gelmitir. Onlara gre Aydnlanma insanlar mitoslardan ve karanlktan kurtaracak ve zgrletirecekti; ne var ki daha sonraki srete kendisi bir mitosa dnt. Ancak bu konudaki bir dier nemli eletiri de Baumandan gelir. Bauman, insanln byden kurtulma sreci iinde, doaya egemen olma arzusunun bir lde koullandrd Aydnlanma projesinin ar aklc biimde dzenlenen ve kendine yeterli olan bir toplumsal srecin gelimesini olanakl kldn belirtir. Bu da aklc bir toplumun olumas ynnde zgrleme kadar faizme de hizmet etmitir. Bu, tam da Aydnlanmann sz ettii bireyin zgrlemesi deil, aksine toplumsal yap ierisinde tamamen kaybolup gitmesi demektir (Docherty 1995: 35). Bununla birlikte Aydnlanma dncesi ve Aydnlanmann zgrleme ideali sonraki dnemler ve filozoflar zerinde nemli etkilerde bulunmutur. nsann zgrlemesi dncesi, filozoflarn ve dnrlerin tmel olarak insanln zgrleecei bir toplumsal yaam ve devlet -ya da devletin olmad bir toplumsal yaam- fikrine ulamalarnda nemli etkiler yapmtr. nk bu filozof ve dnrler, ancak zgrlemeyle dinsel ve metafizik sylemlerin etkisinden kurtulunacan ve kiilerin/bireylerin zgr bir ye(si) olarak toplumsal yaama katlacaklarn dnmekteydiler. Onlar tarihte bir son olabileceini, yani zgrlemeyle birlikte bambaka bir dneme geileceini ve tarihin de -bir bakmasona ereceini dndler. Bu dnrlerin en nemlileri Hegel ve Marxtr. Hegel, gerek efendi kle atmas balamnda ele ald Benin kendinin bilincine varmas, gerekse bu bilin(lilik) araclyla kavramsal olann kendini tarihte amas ve tarihle rtmesi dncesi erevesinde, modern bilgi kuramnn ve Aydnlanmann bak asnn etkisi altndadr. Sonuta Benin kendini, bakasyla girdii amansz mcadeleyle gerekletirmesi bir sorun olarak kendini gstermektedir. Her ne kadar, Hegelin bir zgr-yurttalar-topluluunun gereklemesini bekledii/istedii bilinse de, yine de bunun gereklemesinin mmkn olmad ortadadr.12 nk Hegel, tarihe bir
12

Hegel kavramla gerekliin rttn dnmektedir; ya da daha doru bir ifadeyle Kavramn Mantkta ortaya konmas gibi, Akl da kendini tarihte aar. Yani dncede olanla gereklikte olan birbiriyle rtr.

38

son nokta koyarak onu anlamaya almtr. Oysa kendi dneminde yaananlar, sermayenin ykseliini ve lkeler arasndaki rekabetin tarihe nasl bir yn vereceini sezememitir. Yani tarihi bir ierikle birlikte ele almaya alsa da sonu olarak bu ierik, baz eyleri darda brakmasyla -ki bu da doal grnyor- biimsel bir erevede kalmtr. Kurgusal olanla gereklik arasndaki kopukluk ihmal edilmi ve gereklik kavramsal olana indirgenmitir. Sonuta tarih sadece bir Avrupa tarihi, dnya tarihi de Avrupann tarihi demek deildir. Eer btne ilikin bir zmleme yapyorsanz (ki bu btn de, btn bir insanlk tarihidir) her zaman yanlma payn da hesaba katmalsnz. nk btn henz tamamlanmamtr. u andan hareketle tarihin btnne ilikin konumak (ki belki bu felsefecinin kaamad yazgsdr) byk bir yarn da zerinde olduumuzun farknda olmak demektir. Dolaysyla bu yark da imdidir; imdinin ontolojisini yapmak da, tarihe, felsefi dnce tarihine dlen bir nottan ama nemli bir nottan- baka bir ey deildir. Aslnda Hegel, felsefeye atfettii minervann baykuu nitelemesiyle felsefenin zaten mutlak bir btn olarak kavrayamayacan rtk olarak kabul etmektedir. nk tarih, sadece gemiin tarihi deildir; o, gelecee yazgldr. Tarihi kavramaya almak, bu nedenle, onu anlamaktan ve yorumlamaktan teye geemez. Tarihin ilkeleri diye bir eyden sz etmek de bir kabulden baka bir ey olamaz. nk, tarihi anlamaya alan ve onun zerine konuan felsefeci (tarih felsefecisi), tarihe getirdii aklamalardan baka aklamalarn da olabileceinin farknda olarak, tarihte sadece tek bir kavrayn, mutlak bir bilginin olamayacan bilmelidir. Her zaman baka kavraylar ve bu baka kavraylarn da birer hakikat olduu grlecektir. Bununla birlikte, Hegel, hakikate ve tarihe ilikin syledikleriyle, kendinden nceki hakikat ve tarih kavraylarn eletiriye tabi tutsa ve bu hakikat ve tarih grleri erevesinde ekillenen sylemler balamnda i gren bir iktidar dnme uratsa da, baka bir iktidar yapsna zemin hazrlamakta ve -kendisi bunu istemese de- sonu olarak tikel olan tmel ierisinde eritmektedir. Oysa nemli olan ey, bu tikel elerin, kendi tekilliklerini koruyarak, btnle -bu btn de her ne demekse- bir ilikiye girmeleridir yoksa btnde kaybolmalar deil. Ksacas tarihi tarih yapan bu

39

tikelliklerdir. Bu nedenle tarihi bu tikellikler zerinden anlamak gerekir. Marx, sknty fark etse de, baka sorunlarla yz yze kalmtr.

13

Bu noktada,

Marx, mehur Feuerbach zerine onbirinci tezinde, Filozoflar dnyay yalnzca deiik biimlerde yorumladlar,14 sorun onu deitirmektir (Marx 2004: 24). demekte ve btn praksis dncesini de buradan hareketle ortaya koymaktadr. Oysa, filozoflarn dnyay ne lde deitirdiine bakmak iin Descartes ve Nietzscheyi dnmek yeterli olacaktr. Filozoflarn dnyay -insan dnyas ve tarih de dahil olmak zere dnyay- yorumladklar dorudur. Ancak bu yorumlama basit bir yorumlama etkinlii deildir. Filozoflar, ayn zamanda, dnyann, toplumsal yaamn zerine ina edildikleri deerleri de yorumlar, eletirir ve dnme uratrlar. te yandan, Marx, tarihte bir ilerlemenin var olduu ve bu ilerlemenin de proleter bir devrim araclyla gerekletirilecek komnist bir topluma varacan sylemekle, Aydnlanma Aydnlanmann dnrlerinin etkisinde savunduu bir ilerleme ey grlerinin de etkisindedir. insann kald baka zgrlemeye,

zgrlemesine duyduu derin inantr (ki bu inan Hegelde de vard ve Marx bu inanc beslerken Hegelin etkisindedir). Edgar Morine gre, Aydnlanma filozoflar, bir yandan efsaneleri ve bo inanlar ykan eletirel bir etkinlikte bulunurken, dier yandan ada toplumlarn ideolojilerini ve efsanelerini gelitirmek gibi ikili bir grev stelenmilerdir. Bu ekilde akln kendisi
13 14

Bu konu, Adorno ve Foucaultnun dnceleri incelenirken daha ayrntl olarak ele alnacaktr. Lukacs Tarih ve Snf Bilinci kitabnda at gzl empirizm olarak niteledii gr eletirirken onun her olguda kendince nemli bir eyler bulduunu syler. Ancak Lukacsa gre o unu gzden karr: ne kadar basit de olsa olgular saymlamak, onlar yorumlamakszn yan yana dizmek bile bir yorumlamadr. Olgular, daha bu aamada bile bir teoriye, bir ynteme gre seilip ona gre kavranmakta; nce kendi balarna yaadklar ilikiler balamndan koparlmakta ve bir teorinin balam iine sokulup itilmektedir. Geni kltrl oportnistler her trl teoriye kar duyduklar derin ve igdsel tiksinmeye ramen- bu durumu hi red etmezlik etmiyorlar; ama bavurduklar yntem doabilimlerinin yntemi; yani bilimin, olgularn gzlem, soyutlama ve deney v.b. yoluyla damtma, damtk olarak saptama ve aralarndaki ilikileri bu damtk ve ama-yoksunu durumlara dayandrma yntemi! Onlar diyalektik yntemin zorlama kurgularna kar ite bu modeli bilginin modeli olarak karyorlar (Lukacs 1998: 59). Lukacsn burada dile getirdii diyalektik Hegelin diyalektiidir. O buna kar Marxn diyalektiini savunur. Buna gre diyalektik olgularn i dinamiini ve birliini ortaya koyar ve gerekliin somut btnn kavrar -dolaysyla bu somut btnn ardndaki yasalar da. Buradaki kavray ekonomi temelli bir kavraytr (Lukacs 1998: 59-63). Ancak bunun bu ekilde olduunu sylemek de olgular, gereklii yorumlamak olmuyor mu? nk Marx da tarihi politik ekonomi balamnda yorumluyor. Dolaysyla her balamsal deerlendirme bir perspektiften bakmaktr. Bu da sonuta Nietzschein dile getirdii- perspektifli bir yorumdur.

40

efsanelemi ve tanrlamtr. Aydnlanma sonras akln yetersizliklerini eletiren romantiklere gre insanla doa arasnda organik bir iliki vard. Bu ekilde aydnlarn hi durmadan eski efsaneleri rtp yerlerine yenilerini yarattklar bir sre ilemeye balamtr. Morine gre Marx bu durumun en iyi rneklerinden birisi olarak, ada dnyann hem en eletirel hem de en byk efsanesini yaratmtr (Morin 1995: 127). Bu da proleter devrimle insanln zgrleebileceine duyulan derin inantr. Varolan iktidar yapsn, yani kapitalizmin hkm srd ve burjuvazinin egemenliindeki iktidar yapsn eletirerek, onu dnme uratacak bir kuram ortaya koyan Marx, iktidar, dikey bir iktidar ilikisi balamnda ele alr. Dolaysyla proletarya araclyla gerekletirilecek devrimle burjuvazinin iktidar alaa edilecek ve daha insani bir yap kurulacaktr. Ancak bu yap da herkesin zgr bir ekilde yaayaca bir toplumda ortadan kalkacaktr. Ancak olanlar hi de byle olmam ve kapitalizm kendini, srekli olarak mevcut koullara uydurmu ve yenilemitir ki Marx kendi anda da bunun byle olduunu grmekteydi.15 Yaplan devrimler -Maxn ngrd ekilde ngilterede deil de baka yerlerde gerekleen devrimler- de byk oranda bir zlme yaamlardr. Devrimin klc her zaman olduu gibi devrimin kendisine dnmtr. nsann yabanclamas da giderilememi ve baka bir boyut kazanarak ve derinleerek devam etmitir. Marx bunlarn gereklemesini istemiyordu belki, ama insanlar farkl beklentilere sahiptirler ve ilgileri de farkldr; bu nedenle her bir insan tekinin her eyin farknda olarak eylemesi beklenemez. Bylece, kurulacak iktidar yaplar, ister istemez, birilerinin bakalarnn iyilii iin, onlar adna karar alp hayata geirecekleri bir yap olacaktr. ktidar, sadece, siyasal iktidar balamnda dikey olarak ekillenen bir ekonomik ve kurumsal ilikiler btn olarak ele almak, bunun iin, sorunu/sorunlar zmyor. Sonuta, bir hakikat sylemi ile ilikisinde oluturulan iktidar yaps yerini baka bir hakikat sylemi ile ilikili olan iktidar yapsna brakyor. Nietzsche, Descartestan balayp Aydnlanma zerinden Hegel ve Marxa kadar uzanan ve aklsallk temelinde ileyen bir bilgi/hakikat grne ok ciddi eletiriler yneltir. Ebedi doruluk, evrensellik, aklsallk, Nietzscheye gre, hep uydurulmu eyler olarak varolmutur. Bunlarn yanna -bunlarla birlikte dnlen- mutlak hakikat sayltsn da
15

Marx, daha o dnemde kapitalizmin krizlerle beslendiini gryor ve sylyordu.

41

koymak gerekir. Nietzsche bunlarn hep bir g isteminin kendisini gstermesi olduunu syler. Dolaysyla hakikatin, hakikat syleminin kendisi bir g istemidir. nk hakikati istemek, beraberinde hakikat evresinde i gren ve bir iktidar zemini oluturan bir sylemi de getirir. Bu sylem erevesinde her ey aklsallatrlr ve insanlara ve insan dnyasna nfuz eder. Hayatn btn alanlarnda grlen g istemi, insansal yaamda bir hakikat istemi ve buna bal olarak bir iktidar istemi eklinde kendini gsterir. te yandan, modern kavrayn ve modern politikann, evrensel uyum ve adaletin yeryznde hayata geirilebilecei zerine temellendiini belirten Nietzsche, insan topluluunu modern politik aralarla iyiletirmeye ynelik tm giriimleri beyhude abalar olarak grr (Ansell-Pearson 1998: 90). Bu grlerin hepsi de Aydnlanma dnrlerinin ilerlemeye duyduklar inan balamnda ekillenmiti. Nietzscheye gre gerek bir ilerleme ancak sanatn ve sanatsal yaratnn hakim olduu -Eski Yunanda hayat bulmu- bir kltrel aamada olabilirdi (Nietzsche 2003b: 24). Bu balamda, deerlerin -zellikle, anda hakim olan Hristiyan deerlerin- yeniden deerlendirilmesi gerektii balamnda Nietzsche, mevcut yapy youn bir eletiriye tabi tutar. Bu balamda, o, ekile felsefe yapma ifadesini kullanr. Bu ifadeyle dile getirdii ey, Hristiyan deerleriyle ekillenen ve bu deerlerin her noktasna nfuz ettii Avrupa toplumunun yaay biiminin yeniden gzden geirilmesi ve dnme uratlmasdr. Bu da, deerlerin yeniden deerlendirilmesiyle, bu ii yapacak kiilerin filozoflarn- abasyla gerekleecektir. ekile varolan putlar paralayarak yeni deerler ortaya koymak; bu deerleri ortaya koyarken de mevcut hakikat sylemlerini ve bu sylemler balamnda ekillenen iktidar yaplarn ykmak gerekir. Mutlak hakikat sylemini eletirip perspektifli hakikat grn gelitiren Nietzsche, perspektifi yorumla balants ierisinde ele alr. Her hakikat sylemi bir yorumu dile getirir ve baka yorumlarn da varolabileceini ima eder.

42

Eer hakikat istemi bir g/iktidar istemiyse,16 o zaman gl olmak gerekir; bu da, mevcut baklardan baka bir bak gelitirerek, deer diye sunulan eyleri yeniden deerlendirerek olur. Bu deerlendirme etkinlii perspektif sahibi kiiler, yani filozoflar, yaratc insanlar tarafndan srekli olarak yaplmtr ve yaplacaktr. Bu balamda Nietzsche, yeni deerler levhas yaratmaktan sz eder (Nietzsche 2005: 752). Ancak deerler levhasn yaratacak ve farkl bir bak as gelitirecek kiilerin ortaya kmas sanld kadar kolay deildir. Byle bir abay cinsellik konusunu ele alrken Freudda grmekteyiz. Balangta hastalarn tedavi ederken hipnotizma yntemini kullanan Freud, daha sonra bu yntemi brakarak, serbest arm yntemini benimsemitir. Fancher, serbest arm ynteminin histeri tedavisinde hipnotizmadan daha etkili olduunu grd iin Freudun bu saaltm yntemini benimsediini dile getirmektedir (Fancher 1990: 182). Balogh, Freudun amacnn, bu ekilde, eletirmenleri tarafndan sadece hastalaryla konumalarna dayanarak baz sonulara ulat sulamasndan kendini kurtarmak olduunu syler (Balogh 1986: 59). Ancak Freuda gre cinsel duygular baskland zaman hasta histerik kalyor ve dolaysyla bir saaltm/tedavi sz konusu olamyordu. Bu nedenle bu basklanmann nedenleri ortaya konmalyd. Bu konuda serbest arm yntemi olduka kullanl grnyordu (Fancher 1990: 184-5). Burada hastalardan, ne kadar aptalca olursa olsun, ne kadar mstehcen, yersiz ya da konuyla ilgisiz grnrse grnsn, akllarna gelen her eyi sylemeleri istenir. Bu nemsiz grnen ipular izlenerek hastay rahatsz eden ruhsal sorunlar ortaya karlr. Ancak hekim/doktor, her ne kadar, konumayla hastalarn sorunlarn zmeye alsa da, yine de, hastann baz eyleri bilmesini istemez. Bu da hasta karsnda hekime zel bir konum kazandrr (Viereck 1996: 65). Hekimin/Doktorun bu konumu ona hasta karsnda ve hastann her zaman kabul ettii bir iktidar kazandrr. nk hastann salyla ilgili btn hakikati o bilmektedir. Bu, ayn zamanda, insana dair bir hakikate de sahip olduu anlamna gelir. nk doktor hasta ya da hastalar zerine yapt aratrmalardan hareketle insana dair ipular yakaladn dnr ve cinsel gelime, bilin ile bilind ilikisi balamnda- insan hakknda karmlarda bulunur.

16

Nitzsche, bu balamda, Deccalde g isteminin eksik olduu yerde, d vardr der (Deccal, s.167).

43

te yandan, Freud, cinsellii, genel olarak anlald zere, cinsel iliki balamnda ele almaz. O, cinsellii doumdan lnceye kadar- yaamn btnne yayar. Freud, her ne kadar, bilince ve cinsellie ynelik grleri sarsntya uratm olsa da, yine de, ocukluktan hareketle insann btnne ilikin bir aklamaya girimesiyle, insan dnyasna ve doasna ynelik bir hakikat, tmel/evrensel bir aklayc bilgi arayndadr. Klinik aratrmalar srasnda tekil vakalar/olgular zerinde durmasna ramen, bu tekil rneklerden -ama zellikle de kendisinden, kendi yaadklarndanhareketle btn insan dnyasna yaylan bir aklama yapmaya almtr. Bu almasyla o, ocukluk yllarnda yaananlarn insann daha sonraki srelerini belirlediini iddia eder. Burada determinist17 bir bak gze arpmaktadr. Bu determinist bakyla o, bir btn olarak insan zdn ve anladn dnmektedir. Kendisiyle yaplan bir syleide, Freud, yaamn bitmez tkenmez dertlerinin sona ereceini bilmekten honut olduunu, yaammzn bir dizi uzlamadan, Ego ve evresi arasndaki sonu gelmez bir mcadeleden olutuunu syler (Viereck 1996: 63). Btn Ego (Ben) incelemesi ve her eyi Egonun (Benin) evresine yerletirmesi ve cinsellii de bu balamda ele almas bunu gstermektedir. Freud btn dncesini/kuramn Ben zerine oturtur. Amac, d ve Sper-egodan sz ederken Beni yani Egoyu temellendirmek ve her eyi bu Bende, Egoda eritmeye almaktr. Aslnda, o, mevcut bilin grleri balamnda gelitirilen bir hakikat grn ve bu gr erevesinde ve doktor-hasta ilikisi balamnda oluturulan iktidar yapsn sarsntya uratrken, kendi grleri balamnda baka bir hakikati dile getirdiini iddia etmektedir. Bu hakikat de beraberinde baka bir sylemin hakimiyetini kurar ve bu sylem balamnda baka bir bilimsel/bilgisel faaliyet gerekletirilir. Bu da baka bir sylemin iktidarn kurmaktan baka bir ey deildir. Oysa insanlar olduka artc davranabilirler. Bu yzden, her tek kiiyi kendi zelinde/tekilliinde ele almak gerekmektedir. Elbette ki bu tmele ilikin konuulamaz demek deildir. Ancak bu konumalar her zaman hata/yanlg paynn/paylarnn olabileceini de gz nnde tutmaldr.
17

E. H. Carra gre, determinizm olmu olan her eyin neden ya da nedenleri bulunduu ve neden ya da nedenler deiik olmadka farkl (bir eyin) olamayaca inancdr. Carr yle devam ediyor: Determinizm, tarihin deil btn insan davrannn bir sorunudur. Eylemlerinin nedeni olmayan ve bu yzden de belirlenmi olmayan insan, toplum dndaki birey kadar bir soyutlamadr. (Carr 1993: 110) Bylece Carr tarafndan determinizmin sadece tarihte grlmedii, btn insan yaantsna ve davranlarna yayldnn alt iziliyor. Freudu da bu balamda ele alabiliriz; zira Freud determinizmi btn insan davranlarna yaymaktadr.

44

Bir dier nemli nokta da, Freudun, cinsellik kavram balamnda, fallus merkezli bir baka sahip olduudur. Freud, cinsellik kuramn, erkein cinsel organ olan fallustan hareketle kurar; dolaysyla kz ocuklarn cinsellik geliimi de bu fallusun yoksunluu erevesinde ele alnr. Yani burada cinsellik fallusa sahip olma ve ondan yoksun olma balamnda ele alnmaktadr. Freudun bu bak, zamannn cinsellie bakn sarsntya uratsa da, daha sonraki dnemlerde -zellikle feminist evrelerden gelecek olan- youn eletirilere tabi tutulacaktr. Burada, Freudun, fallus merkezli bir hakikat grne bal olarak bir sylem gelitirdii sylenmekte ve bunun da bir iktidar sylemine dnt vurgulanmaktadr. nc blmde grlecei zere Foucault, bu sorunu bakalk deneyimi balamnda amaya almaktadr.

45

II.BLM: ADORNONUN HAKKAT VE KTDAR GR


Mutlak bilin bilinsizliktir. Negativ Dialektik, s. 180, 181 Yanl yaam, doru yaanamaz. Minima Moralia, s. 41, 43 Sanat, hakiki olma yalanndan kurtarlm sihirdir. Minima Moralia, s. 230, 254

Frankfurt Okulunun en nemli filozoflarndan birisi olan Adorno, btn bir felsefi serveni boyunca, somut ve biricik olann, tikel olann peinde olmutur. Amac tamamen zgl bir yapya sahip olan bireyi, tikeli tmelin basksna ve egemenliine kar savunmaktr. Bu konudaki yegane dayana, tikel olann hibir standarda smamas ve genellemeye direnmesidir. Bu diren Adornoya umut verir. Adornoya gre, somut ve zgl olan koruyan ey onun yinelenemez oluudur (Adorno 2003d: 89; 2005: 82). Bu yinelenemezliktir ki tikel olan genel olann basksna kar direnli klar. Reijene gre, Adorno, her ey gerekte olduundan farkl olmaya zorlandndan, varolan her eyi dncenin standartlaryla lmenin elikili olduunu belirtir. (Reijen 1999: 34). Adornoya gre dnme mutlan standartlarn kendi ierisinden karabileceine inand iin geliir. Bu balamda Adorno, yeni resimler dzeninden sz eder. Burada hibir enin dierlerine ncelii ve onlar zerinde bir denetimi yoktur. Adorno -Eletirel Teorinin genel kabul balamnda-, hakikatin toplumun dnda deil, onun savunduu yarglarn ve kendisine temel ald deerlerin iinde aranmas gerektiini savunmaktadr. Adornoya gre, bir yanda olgularn hakikatinin, te yanda ise kavramlarn hakikatinin bulunduunu sylemek, hakikat kavramnn kendisini kertmek ve dnceyi lekelemektir. Bu balamda pozitivizmi eletiren Adornoya gre, pozitivizm karsnda alnacak tavr ne kendini hakllatrmak ne de sekinlik ve farkllk havalarna brnmek olmaldr. Yaplmas gereken ey, bilginin eletirisi yoluyla, bir yanda

46

kavramla te yanda onu karlayan ey arasnda tam bir rtmenin imknsz olduunu gstermektir (Adorno 2003d: 144-5; 2005: 131). Adornodaki toplumsal eletiri, ayn anda bir bilgi teorisi olarak felsefenin eletirisidir ve bilgi teorisinin eletirisi de ayn nedenden tr, varolan toplumsal artlarn eletirisidir (Reijen 1999: 66-7). te yandan, felsefi bilginin dili, kavramlarn ve mantksal biimlerin dilidir. Bilgi bir ara ya da alet olarak dili kullanr (Tiedemann 1997: 130). Adorno, kavramlar bir kez, anlamlar gerei ait olduklar teoriden skp kardmzda ve saduyu denen bir dzeye indirgediimizde, anlamlarn yitirdikleri gibi, nceden grdkleri ilevleri de gremez olacaklarn belirtir. Bu nedenle kavramlarla gereklik arasndaki yar kapatma abalar bounadr. Baka ekilde sylersek, kavramlarn gereklik zerindeki egemenliine son vermek gerekir. Bu, kavramlarla i grmekten vazgemek demek deildir. Sylenmek istenen, kavramlarn gereklii tam anlamyla kuatamayaca ve gerekliin daima tmyle ele ge(iril)mekten kaacadr. Adorno daha ok modellerle dnmekten, gereklii resimsel olarak kavramaktan sz eder. Ancak bu kavrayn kendisi de gereklikle tam rtmez; daha ok gereklikte olana karlk dmeye abalar. Kavramlarla gereklik arasndaki bu uurum, ancak sanat alannda, estetik kavray balamnda, sanat eserlerinin retiminde grlr. Burada sanat eseri ile kavram bir btn olacakm gibi grnr.

II.1. ADORNONUN FELSEFEY KAVRAYII II.1.1. Felsefeyi Yeniden Konumlama Denemesi inde yaadmz dnyann eylemesi ve doayla insann bann kopmasyla birlikte, doaya ait tasarmlarn, doaya ve dnyaya ait gerek deneyimler olarak kabul edildiini syleyen Adorno, felsefenin her eyi kapsayan bir sistem olma iddias gtmemesi gerektiini belirtir. Bunu yapmakla felsefe, lgnca bir aldanmalar dizisine dnme riskine girer. Bu nedenle, felsefe (ve elbette ki filozoflar) her eyi bilme iddiasn terk etmeli ve btn gerei kendi iinde kristalletirebilecei dncesinden vazgemelidir(ler). Adorno, felsefenin, geleneinden gelen btn yk srtndan

47

atabilmeyi, ancak bu ekilde baaracan belirtir. Ona gre, felsefe, iine dt aldatmacann yerine gereklii koyabilmeli ve kavramlarn gerekliin yerine konmasndan kendini kurtarmaldr; gereklikle akln ban kurabilmesi iin, felsefenin, bir ekilde, bu bedeli demesi gerekmektedir. Bunu yapmakla,
ispatlara dayanan dorulayc tutumdan, kendine yeterli ve tutarl bir yap olma niteliinden kurtulacaktr. Felsefe her eye ynelik bir sorumluluk duygusu tarafndan ynlendirilmemeli, artk Mutlak zerinde bir hakimiyet kurma iddiasnda olmamaldr, bu tr kavramlarn hepsinden vazgemelidir, aksi takdirde sorumluluk duyduu eylere ihanet edecektir; ancak bu arada hakikat kavramnn kendisini de kurban etmemelidir. Felsefenin etkinlik alan bunlar vb elikilerdir. Bu elikiler ona negatif bir karakter verir (Adorno 2003b: 186-7).

Bu

negatiflik

fikri

Adornonun

dncesinin

temel

dayanaklarndan

birini

oluturmaktadr. te yandan, Adorno iin felsefe bilim olmay istedii ve bilimi kendi dzeyine kard anda, bilimi aydnlatma iini gerekletirecekken, felsefi olma zelliini kaybetmitir. Adornoya gre, felsefedeki bu bilim olma istei ve kesinlik aray pozitivist bir tutum olarak grnr. Bu ise olgular eyletirme eilimi balamnda btn insani kazanmlar deersizletirir. Olgularn eyletirilmi maskesine duyduu takntl hayranlkla, pozitivizmin kendisi eyleme eilimi gstermektedir. Mitolojiye kar duyduu tm o dmanlkla, pozitivizm mitoloji kart felsefi itkilerini ele verir, insan yapm tm kazanmlar deersiz klar ve bunlarn deerini kendi insan kaynakl ltlerine indirger (Adorno2003b: 191). Adorno, olgusal olanla kavramsal olann ontolojide yapay olarak birbirine kartn belirtir; bylece varlk gizlice mutlaklk kazanmtr. Bu ise, eyletirilmi bilincin bir rn olarak ortaya kar;
nk en yukar tad kavramlardaki insani unsuru bastrr ve onlar birer idol haline getirir. Diyalektikse, dolaysz gibi grnenin dolaym zerinde durur; dolaysz olanla dolaymlama srelerine gereksinim duyanlar arasnda her dzeyde bir karlkllk bulunmas gerektiinde srar eder. Diyalektik nc bir yaklam deildir, ama ikin eletiri yoluyla, felsefi bak alarn, kendilerinin ve trde bak alarnn despotizminin zerinde bir yere tamaya ynelik bir abay temsil eder (Adorno2003b: 192-3).

48

Felsefenin devinin, apak gibi grnenle, anlalmaz gibi grneni birbirinden ayrmak olduunu ifade eden Adornoya gre, ilevi mevcut durumu eletirmek olan felsefeyi, kanlmazcasna ebedi klmaya alan pratik politikann yerine koymaya almamak gerekir.
Politikann hedefi, yanll ortada olan sistemin btnlkl bir irdelemesini yapabilecek bir kuruma sahip olmad srece bir lanetin etkisi altnda kalmaya devam edecek mantkl ve olgun bir insanln oluumunu salamaktr. Bunun idealizmin stlp yeniden nmze getirilmesi anlamna gelmediini, kiinin toplumsal ve politik gereklikler iindeki olgular ve bunlarn greli arlklarn kabul etmesi demek olduunu ayrca sylemeye gerek duymuyorum (Adorno 2003b: 195).

Bir kez mutlak gibi grnen felsefenin gerekletii anda kaybolduu iin yaamaya devam ettiini -ki bu onun negatif karakterinden kaynaklanr- syleyen Adorno, zet yargnn onun sadece dnyay yorumlad eklinde olduunu, gerekliin karsndaki ekilmenin de onu kendinde sakat brakacan belirtir. Bu nedenle, boa km dnyay deitirme teebbsnden sonra felsefe akln bir bozgunculuu olur. Belki, o, pratie gemeyi vaat eden uygun bir yorumdur (Adorno 1973b: 3; 1975a: 15). Adorno burada -rtk olarak- Marxn Feuerbach zerine on birinci tezde dile getirdiklerini eletirir ve Marxn yorum ile pratik ve felsefe ile politika arasndaki ba ve fark ihmal ettiini belirtir. Bu balamda Adorno, bilim idesinin felsefi yorum olan inceleme olduunu ifade eder. Bunun yannda u byk, belki hi bitmeyen paradoks kalr: Felsefe srekli olarak hakikat zerindeki hakla, her defasnda yorumun kesin bir anahtarna sahip olmakszn, yorumlama yaparak ilerlemelidir. Hakiki felsefi yorum sorunun arkasnda hazr bulunan ve srar eden bir anlamla ilgilenmez, aksine o, ani ve bir anlk aydnlatr ve onu ayn anda tketir (Adorno 1973a: 334-5). Jaye gre, Adorno zne-Nesne metninde ada epistemolojinin kendine zg yanlnn, Descartestan bu yana Bat dncesinin temel varsaym olan zne ile nesnenin radikal bir biimde ayr tutulmasndan kaynaklandn belirtir. Bununla birlikte, zne ile nesneyi birbirinden ayr grmenin hem gerek, hem de aldatc yanlar vardr. Bilisel alanda gerek bir ayrl ifade ettii iin gerektir. Bu, insann iinde bulunduu ikilii, zordan kaynaklanan bugnk gelimeyi dile getirmektedir. Sonu olarak, ortaya kan bu ayrlk esas durum saylmad ve sihirli bir biimde, bir

49

deimezlik biimine sokulamad iin aldatcdr (Jay 2001: 76-7). Felsefe iin tehlikeden arndrlm gvenli bir yol olmadn belirten Adorno, felsefenin bir sigorta irketi olmadn ifade eder ki bu dile getiri baz felsefeciler tarafndan da benimsenir. Adornoya gre, somut felsefe yapmada inandrcl elde etmek iin soyutlamann buz-lnn iinden geilmelidir. Negatif bir diyalektik byle bir yolu retrospektif olarak gsterir (Adorno 1975a: 9). Felsefe, ieriinin stne yatmadka ve onu zorla kabul ettirmeye kalkmadka diyalektik nitelii kendisinde bulundurur. Aksi halde felsefe mitselleir. Bu durumdan kurtulmak, yine felsefenin elindedir. Felsefenin panzehiri, kavramn bysnn bozulmasdr. Bu, felsefenin urunun bymesini, yani felsefenin kendini mutlak yapmasn nler (Adorno 1975a: 24). Bundan vazgemekle felsefe yaamn kendisini elde eder. Bu, felsefenin kar kyya, yaamn alanna gemesi demektir. Adornoya gre, imdiye kadar modern a baskn felsefi geleneksel dnme uraklarn elemeyi istemitir. Bu, dnce balamlarn tarihsizletirmek ve tarihi zel, olgu toplayc bir bilim olarak ele almaktr. Bundan sonra bilginin temeli varsaymsal olarak dolaysz znel verileri aratrmak olmutur. Modern dnrler, onun tarihsel boyutunu atmaya abalarlar. mgesel, tek boyutlu imdi btn isel anlamn bilisel temeli olur. Descartesn metodunun kaynaklar zerine otobiyografik ifadeleri ile Baconun idol teorisi arasnda bir anlama sz konusu olduunu syleyen Adorno, nesnellemi bir mantn zamanszln nemsemek yerine, dncede tarihsel olann bo inanla eit sayldn belirtir. Ancak bilgi, salamlaan bir nesneleme yoluyla kurcalanmaya balar balamaz nesneleri tahrif edecektir (Adorno 1973b: 53-4; 1975a: 63). te yandan, Adorno iin bilgi teorisi bir kken bulmaya alan felsefenin bilimsel biimiydi. Bilgi teorisi, mutlak, mutlak ilki zne zerine refleksiyondan karmak istedi; fakat, Adornoya gre, hi kimse onu ilkin kendi kavramndan karamaz. Bununla birlikte, bu gibi bir refleksiyon ayn zamanda zdeliin zorunluluunu salamlatrr (Adorno 1971: 30). Bu balamda Adorno, Husserli ve Husserlin mantn eletirir. Adornoya gre, Husserlci mantn elikisi dorudan bir yanlg

50

olmasdr. O, kkensel ve kaltmsal bir idealizmdir (Adorno 1971: 214). Husserlci mantktaki ben snrlanr ve bu ekilde kendini ifade eder; nk o dorudan kendine ait deildir. Adorno, bilginin ufuk amas iin, tikelde uzun sre kalarak benin yaltlmln gidermesi gerektiinden sz eder. Bu ise genelle bir iliki kurmak demektir; burada sz konusu olan, bir kapsama ilikisi deildir. Diyalektik dolaymlama, daha soyut olana bavurmak anlamna deil, somutun kendi iinde alp zlmesi anlamna gelir (Adorno 2003d: 82-3; 2005:76-7). zdelik dncesine saldran Adornoya gre, varlk idesi bo bir biimsel ilkeden daha fazlas deildir. Ne gerein okluu, totalite olarak, varlk (sein) idesinin altna konabilir; ne de varolan (seiende) idesi gerekliin elerinden meydana gelir. Buradan, felsefe tarihi kendi karnesini karr. dealizmin bunalm, hemen felsefi totalite haklarnn bir bunalmn getirir. Otonom ratio/akl -ki o btn idealist sistemlerin teziydi- gereklik kavramn ve btn gereklii kendinden hareketle gelitirmeye yetenekliydi (Adorno 1973a: 326). Adornoya gre, idealizmin savunduu bu tez artk geerliliini yitirmitir. Felsefe, Adorno iin, Schnbergin geleneksel mzikolojide bildirdii bir deneyimi teyit etmeye hizmet eder; insan gerekte ondan bir hareketin nasl baladn ve nasl sona erdiini renir, hareketin kendisi ve ak hakkndaki bir eyi deil. Analojik olarak kategorilere indirgenen felsefenin yerine, insan ona, bir anlamda, eldekileri birletirerek sahip olacaktr. Onun ak durmadan bir kendini yenileme olmaldr (Adorno 1973b: 33; 1975a: 44). Bu yzden, Adorno iin felsefe, zorunlu olarak aklanamazdr. Eer bir aklama olursa, bu yzeysel bir aklama olacaktr.

II.1.2. zdelik ve deoloji Eletirisi Adornonun -Horkheimer ile birlikte- aka syledii gibi, doa, kendi bana ne iyidir, ne de kt. Doa ile tam bir zdeleme ise, sadece dolaymsz bir duruma doru gerileme anlamna gelecektir (Jay 1989: 386). Adorno zelinde Eletirel Teorinin srarla savunduu ey, zne ile nesnenin birbirine indirgenemeyeceidir. Jaye gre,

51

Frankfurt Okulunun yeleri arasnda ontolojiye ve zdelik teorisine kar belki de en tutarl eletirileri ynelten ve bunlara en iddetli bir biimde kar kan Adorno olmutur (Jay 1989: 109). Adornoya gre, nesneye ilikin bilgi edinme istei, znenin nesneyi kuatan rty kaldrp atma eylemidir. zne bunu, korkmadan, kendisini kendi deneyimlerine dayanarak yapabilir. Bylece, zne nesnenin oluturucusu konumundan kmaktadr. Bu da teori ile pratik arasndaki ilikiler asndan nemli sonular ortaya karmaktadr. Adorno, zde belirlenimlerin totalitesinin, geleneksel felsefenin yapmay istedii resme, yani a priori yapya ve onun arkaik formu olan ontolojiye uyduunu syler. Adornoya gre, bu yap, en yaln ifadeyle negatiftir. (Adorno 1973b: 145; 1975a: 148). Ancak, Adorno, negatifliin gcnn bugn de gerek etkisini koruduunu belirtir. te yandan, Adornoya gre, negatif diyalektik, k noktas olarak, zdelik felsefesinin u kategorilerine balanr. Bu nedenle, o, kavradna kar bir ey olarak kalr (Adorno 1973b: 147; 1975a: 150). Adorno, dnyann yabanc ve teki/baka olduunun altn izer ve hakimiyet altna alnmak iin ok dank ve yabanc olan bir dnyada fke olarak idealizmden sz eder. Ona gre idealizm, insann egemen akl tarafndan tutsak edilmeyi reddeden doal dnyann saf fkesine kar bir fkedir (Alford 2004: 132). Adornoya gre, idealizmde, yksek derecede zdelik ilkesi dorulayc bir tzd. zdelikte kopula bu byledir, baka trl deil der. Kopulann kendisi iin olduu sentez eylemi onun baka trl olamayacan gsterir yani baka bir edim yerine getirilemez. Adorno, istemenin her bir sentezde zde olmaya altn belirtir. Dnmenin a priori bir grevi, dncede ikin bir grev olarak zdelik pozitif ve arzu edilebilir gibi grnr: bu nedenle, sentezin substratesi, Ben ile uzlam olmay savunur (Adorno 1973b: 147-8; 1975a: 151). Adornoya gre, diyalektik eliki sadece dir deildir; buradaki dir sylenmek istenenin dnda konuulamayacan dile getirir. Ancak, diyalektik farkl olmaya alr. Felsefenin kendi eletirisi olarak bu, diyalektik hareketin felsefi olduunu sylemektir.

52

Husserlin verili-olan eyselletirme eilimi, Adornoya gre, gelikin burjuva toplumunun Erfahrungu, yani zgn ve bellek oluturan yaam-deneyimini tahrip etmesi ve, onun yerine, ynetim altna alnm, cansz kavramlarn konulmu olmas ile balantl bir olguydu. Jaye gre, Adorno, bu balamda, fenomenoloji ile faizm arasnda gizli bir balant olduunu ileri srmekte ve faizm ile fenomenolojinin burjuva toplumda varlm nihai bunalmn da vurumu olduu grn savunmaktadr (Jay 1989: 109). Adorno, zdeliin ideolojinin ilkel biimi olduunu syler. Biz onu, eye uygun olarak zaptetmekten zevk alrz; uygunluk daima baat niyetlere ve bu balamda bu niyetlerin elikilerine bamldr. Adornoya gre, ideoloji, Aydnlanmaya direncinin gcn zdelik dncesiyle su ortaklna borludur. Dncenin ideolojik yan, onun srekli Ben olmayann sonuta Ben olduu istemini yerine getirme baarszln gsterir. zne, kendi aklna kar akl grmektir diyor Adorno. deoloji eletirisi bu nedenle evresel ve bilim iinde bir ey, nesnel zihinle ve znel zihnin retimleriyle snrlanm bir ey deildir. Felsefi olarak o merkezsizdir; kurucu bilmenin kendisinin bir eletirisidir (Adorno 1973b: 148; 1975a: 151). Bununla birlikte Adorno, zdelik varsaymnn gerekte saf dncenin ideolojik esi olduunu fakat onda gizli kalann da orada elikinin yok olaca ideolojinin hakiki momenti olduunu belirtir. Basit zdelik yargsnda pragmatist, doay kontrol eden e imdiden topyac bir eye balanr (Adorno 1973b: 149-50; 1975a: 153). te yandan, Adorno, zne ile nesne arasndaki hakiki bir ilikinin insanlar arasnda barn gerekletirilmesine bal olduunu belirtir.18 Bar, Adorno iin, tahakkmn olmad bir farkl olabilme durumunu, farkl olabilme olana bulmu olanlarn birbirlerine katlabilme durumunu ifade eder.

18

Alford, Adornonun nesnenin ok ynl gerekliini daima tahrif ederek onu, u veya bu kavramn altnda gruplandrmaya almaktan dolay nesneden zr dilenmesi gerektiinden sz ettiini belirtir (Alford 2004: 132).

53

II.2. NEGATF DYALEKTK AISINDAN HEGEL VE MARX ELETRS II.2.1. Hegelci Diyalektie Kar Negatif Diyalektik Adornoya gre, Hegelin olumsuzlama dncesi sonuta bir zdelie varacaktr. Bu zdelik dncesi de sonu olarak bir mutlak arayna gtrecektir. Byle bir mutlak aray da en sonunda tmelin tikel zerindeki egemenliini beraberinde getirecektir. Hegelin, Schellingin doa felsefesinin dogmatik uraklarna, Fichtenin ve Kantn bilgi teorilerinin itepisi sayesinde kar koyduunu syleyen Adorno, Tinin Fenomenolojisinin dinamiinin, bilgi teorisini (ortadan) kaldrdn, Hegelci dille soyut bilgi teorisini paraladn belirtir (Adorno 1971: 252-3). Adorno, nesnel olarak, diyalektiin, zdelii elde etmeye bir son vermek olduunu belirtir. Ona gre, Hegelde bu anlam Hegel zerine ksmi bir zafer kazanr. nk kavram, zde olmayan olarak, ieriye doru hareket halindeki deneyimdir, o artk saf olarak kendisidir. Hegelin terminolojisinde o, bu tekilii zmsemeksizin tekiliine klavuzluk eder; kendisi olarak o, sadece kendisi deildir. Adornoya gre, Hegel, Mantknda, lemenin ilk sentezi olan Olula i grdnde, Varlk ve Hilik kavramlarn -dilsel anlamlar mutlak olarak zt olmasna karn- btnyle bo ve belirlenmemi olarak eit sayar. Baka bir deyile, Hegel, olu araclyla onlar zde klmak istemektedir. Bu, onlarn zdeliinin istemini; bu huzursuzluu, bu i rpermesini ele geirir, ki onu Hegel Olu olarak adlandrr (Adorno 1973b: 157; 1975a: 160). Ancak, olu onlarn sentezi olsa bile, bu onlarn birbirleri ile zde olduunu sylemek deildir; nk onlarn hareketleri birbirinden farkldr. Adorno iin, diyalektik srekli zde olmama anlamna gelir. O bir hareket-noktas kabul ederek balamaz (Adorno 1973b: 5; 1975a: 17). Yani Hegeldeki gibi Varlktan ya da Benden balamaz. Adornonun burada szn ettii diyalektik negatif diyalektiktir. Negatif diyalektik bir balang noktas kabul etmez; o her zaman vard

54

ve daima var olacaktr. Adorno, Hegelin Fenomenolojide olumsuzlamann neminin farknda olduunu, ancak Mantkta bu nemden bir vazgei sergilediini belirtir. Ancak, Hegel, daha sonra, olumsuzlamay olumlamaya feda eder. Bu balamda, Adorno, Hegelci diyalektii pozitif bir diyalektik olarak adlandrr (Adorno 2007: 27). Nasl ki matematikte eksinin olumsuzlamas, yani eksi ile eksinin arpm art ederse, sonu olarak Hegelin olumsuzlamay olumsuzlamas da bir olumlamaya gtrr.19 Bu nedenle, negatif bir diyalektikte eliki kavram merkezi bir rol oynar; her ey bu eliik olan mantktan karlm olandr ve zdeletirmeye uygun dmez (Adorno 2007: 19). Bylece, negatif diyalektikte eliki kavramnn temelde olduu grlr. te yandan, btn ak znellii seren Hegelci diyalektiin nesnelliinde kendi glgeleri zerine atlamak iin znelerin istemlerinden birkann koyulduunu syleyen Adornoya gre, Hegelci zne-Nesne znedir. Bu, Hegeldeki btn tutarlln elikiyi zemediini aklar (Adorno 1971: 261). Eer kavramlarn kavramsal iktidarlar, deneyimleri kavramlarn tarihiyle rttryorsa, bir kavramn serimlenii, bu iktidarlarn gerekte bir kavramla ayn ey olduu yanllanmakszn sunulamaz. Diyalektik, bir kavramn mantksal iktidar(lar)n meydana karmak iin maddiliini -deneyimini, nesnesini, uygulamasn ve bamsz tarihini- ak klan baka bir tarza gnderme yapar (Bernstein 2004: 43). Adornoya gre, Hegelin zc/temelci felsefesinin temeli ya da sonucu znenin nceliidir; ya da Mantkna Giriteki nl deyimle diyor Adorno, zdeliin zdelii ve zde-olmaydr (Adorno 1973b: 8; 1975a: 19). Hegel, zihin tarafndan belirlenebilen belirli bir tikeli savunmutur; nk onun ikin belirlenimi hibir ey olarak deil fakat zihin olarak vard. Hegele gre bu varsaym olmakszn felsefenin herhangi tzsel ya da zsel bir eyi bilme yetenei olamazd. Adornoya gre, idealist olarak, Hegelin vurgusuna zt deneyimleri, idealist arktan bamsz deneyimleri
19

Hegel bir eyin ayn zamanda hem kendisi hem de baka olabileceini belirtir. Bunun biimsel olarak A ayn zamanda A olmayandr da eklinde ifade eder. Ancak, Adornoya gre, Hegel bunu gstermelik olarak kabul eder. Aslnda, Hegelin yapmak istedii ey Beni, bu ekilde, merulatrmaktr. Baka olan, Benin kendisini gerekletirebilmesi iin bir araca dntrlr.

55

barndran diyalektik kavram elde edilmedike, felsefe, kanlmaz olarak, tzsel kavray veya sezgi olmakszn, kendisini adlandracak, bilimsel metodolojiye hapsedecek ve aslnda kendini silecektir (durchstreicht) (Adorno 1973b: 8: 1975a: 19). te yandan, Adorno, felsefi sistemlerin batan elikili olduunu syler. Onlarn organlar kendi olanakszlklaryla birbirine dolanmtr; bu, kesinlikle, her biri sonrakinin elinde imha olmaya mahkum olan modern sistemlerin tarihinin balangcna varr. Bir sistem olarak egemen olacak akl, gnderme yapt btn niteliksel belirlenimleri hakikatte eler; bu yzden onu kavramay iddia ederek rza geen (Gewalt antat) nesnellikle badatrlamaz (unvershnlich) bir mcadeleye girer (Adorno 1973b: 21; 1975a: 32). Akl nesnellikten hareket eder; dahas, aksiyomlara (ve sonuta bir zdelik aksiyomuna) bal olan nesnellikten hareket eder. Adorno diyalektiin ierie meylettiini belirtir. nk ierik kapal deildir; bir at tarafndan nceden belirlenmemitir; bu, mitolojiye kar bir protestodur. nk, mitsel olan asla deimez. Bu nedenle, kavrayta z istemek bir topyay istemektir Adorno iin. Bu noktada, Adorno, diyalektikle ilikisinde felsefeye atfta bulunarak yle der: Sndrlemez renk varlk olmayandan gelir. Dnme onun hizmetindedir, varoluun bir parasn -buna karn negatif olarak- bir varolmayana yayar. En byk mesafelere tek bana yakn olacaktr; felsefe iinde renklerini yakalad prizmadr (Adorno 1973b: 57; 1975a: 66). Diyalektik kavrayn grevi, Adornoya gre, Hegelin mant bu modayla ilemesine ramen, elikileri yorumlamak, onlar zerek ilerlemek deildir (Adorno 1973b: 153; 1975a: 156). zde olandan geen bir zde olmama anlay olarak diyalektik, Adorno iin, sadece ilerleyen bir sre deildir, geriye doru giden bir sretir de ayn zamanda. Bu genileyen dngnn resmini doru bir ekilde belirlemektir. Kavramn al varlan bir geridir de, sentez kavramda can veren, gzden kaybolan ayrmn belirlenmesidir -neredeyse Hlderlinin takdir edilmi doall anmsamas gibi (Adorno 1973b: 157; 1975a: 159). Hegel, Adornoya gre, Kantn aksine, sentezin nceliini snrlandrr. Kanta gre okluk ve Birlik zaten yan yana giden kategorilerdir. Bununla birlikte, Hegel, ge Platonik diyaloglarn modelini izleyerek, onlar, her biri tekisiz olmayan iki hareket olarak kabul etmitir.

56

Bu balamda, Adorno, Kant ve Platonu ieren btn felsefi gelenek gibi, Hegelin de bir birlik partizan olduunu syler. Soyut bir birlik reddi her iki dnceye de uygun dmez. okluku dorudan savunmay kabul etme yanlsamas, Birliki dnmek gibi, mitolojiye dankln dehetiyle geri ekilme gibi, mimetik bir geri ekilme olacaktr. okluku bastrarak kr doann taklidi, mitsel hakimiyetteki zt kutupta son bulur.
Aydnlanmann kendi refleksiyonu onun feshidir; o sadece bugnn bir statquosu uruna feshi bozar. Hatta teslise inanmayann dncesinin kendi eletirel dn kavramlara, donmu sentezlere baldr. Sentezleen edimin eilimi onlar ok yapan zerine refleksiyonla ters yz edilir. Birlik sadece birlii aar. Bu, benzerlikle yaama hakkn kabul eden birliktir, ki o ilerleyen birlikle geri itilmitir ve imdi onda k uykusuna yatm, kabul edilmezlik noktasyla seklarize olmutur (Adorno 1973b: 158; 1975a: 160-1).

Hegelin mantnn can damarn bozan olumsuzlamann pozitif olumsuzlamasn eletiren itiraz -ki onlar artk herhangi bir diyalektik harekete izin vermeyecektiryetkeye bir inanc gsterir; oysa bu hareket Hegelin kendi anlama yetisiyle snrlanmt. Onun sisteminin yaps kuku duyulamaz bir ekilde olumsuzlamann olumsuzlamasnn olumlama olduu ilkesi olmakszn kecekti, fakat diyalektiin empirik z tekilii zdelie vermeye direnmedir. Adornoya gre, bu, diyalektiin gcdr. Gerek kural ztlklardan ileri getirildii iin zne diyalektikte sakldr, fakat ztlklar nesneyle szlr. Eer diyalektii sadece elikiden elikiyi karan zneye atfedersek, adeta, onu bir totaliteye genileterek diyalektii de ortadan kaldrrz. Sistem Hegelin diyalektiinin kaynayd, ls deil (Adorno 1973b: 161; 1975a: 163). Bu nedenle, Adornoya gre, Hegelin diyalektii kt yere dner. Hegel, zde olmayan ile zdein diyalektiini saf bir benzerlie indirgemektedir. Burada, sz konusu zdelik zde olmayan yener. Adorno, diyalektiin, balam zerine eletirel dnme (besinnt) olduunu iddia eder. Diyalektik, kendi hareketi zerine bklr. Bu tr bir diyalektik negatiftir. Dolaysyla, onun ideas Hegeldekinden farkl bir ad alr. Hegelde zdelik ve pozitifliin rastlantsall sz konusudur (Adorno 1973b: 141; 1975a: 145). Adorno, Hegelin, sre henz kendinde olan olarak eyi gsterdiinde, znenin saf bir ekilde, tamamen nesneye, kendinde eye boyun ediini nvarsaydn syler. Bir

57

zne nvarsaymn ise kabaca idealist olarak adlandrr Adorno. Fakat bu, idealizme kar znenin bilisel davran tarz hakknda bir hakikati not eder. nk zne nesneyi oluturmaz, o gerekte bakar/seyreder (zusehen); ve bilginin maksimi bu srece yardm eder. znenin koyutlanm pasifliinin ls nesnenin nesnel belirlenimidir (Adorno 1973b: 188: 1975a: 189). Adorno, kategorilerine yeni bir biim vermekle, geleneksel felsefenin, ona benzeyeni bylediini belirtir. Ancak, ne zne ne de nesne, Hegelin syledii tarzda, sadece konumlanmtr. Bu, felsefeyi zne ile nesne szckleriyle kaplayan antagonizmin neden btnyle olgularn ilkel bir ifadesi olarak yorumlanamayacan aklar. Eer o byle yorumlanabilirse, zihin bedenin -onun ikin bedensel yanyla elien- ak tekiliine geri dner (Adorno 1973b: 192-4; 1975a: 1934). Ona gre, eski zne anlay tarihsel olarak bitmi, mahkum olmutur. Hl kendi iindir, ama artk kendinde deildir. zne hala kendi zerkliinden emindir, ama toplama kamplarnn zneye aka gsterdii hileme imdi znellik biiminin kendisini de etkisi altna almaya balamtr (Adorno 2005: 14). Adorno, Hegel iin, birey kategorisinin, ou kez indirgenemez bir veri olduunu ifade eder. Bu, Hegelin, tam da bilgi teorisinde zd, ayrtrd eydir. Ancak, Adorno iin bireyci bir toplumda geerli olan, genelin kendini tikellerin karlkl etkileimi araclyla gerekletirmesinden ibaret deildir; birey de znde toplumdan olumutur (Adorno 2005: 15). Yani birey tikel-tmel ilikisi balamnda aslen toplumun kendisini de temsil eder. Ancak toplumun kendisini ne karp, bireyi arka planda brakmak da kabul edilecek bir ey deil. Adornoya gre, bugn bireyin sahip olduu deneyim zenginlii, farkll ve canll, Hegeldeki ataerkil ve kmseyici ilgiye samayacak kadar byktr. Toplumun toplumsallamasnn bireyi zayflatm olduu dorudur; ancak bu zayflatmayla birlikte bireydeki zenginlik ve canllk da o kadar artmtr. Adorno, burada, zellikle, toplumsallama balamnda farklln silinmesini eletirir. Ancak bu farkll silme abalar karsnda tepki olarak bireyselleme ynnde bir aba, bir mcadele de grlr. te yandan, Adorno, diyalektii temsil etmenin yolunun snrllk ve temkinlilik olamayacan syler. Aksine, diyalektik, arlklar araclyla ilerler. Dnceyi snrlandrmak yerine, gzkara bir tutarllkla kendi kartna dnt u noktaya

58

gtrerek ilerler (Adorno 2005: 88). Bernsteina gre diyalektik, kavramn temsil edilen maddi momentini kabul eden kavramsal farkndalk biimidir (Bernstein 2004: 45). Adornoya gre, birey, kendi kavramyla lldnde, Hegelin dn biimine bal olarak bo ve geersiz bir konuma dmtr. Ancak bunlarn yannda bireyin olumsal bir yapya sahip olduu da ortada duran bir gerektir. Ona gre, dnya
sistematikletirilmi dehettir; ama bu yzden dnyay btnyle bir sistem olarak dnmek de ona fazla deer bimek olur; nk birletirici ilkesi nifaktr ve genelle tikelin uzlamazln olduu gibi koruyarak salyordur uzlamay. Canavarlktr dnyann z; ama grn, srp gitmesini salayan yalan, bugn iin hakikatin vekilidir (Adorno 2005: 116).

Buraya kadar Adornonun Hegelin diyalektiini eletirisi bakmndan Adornonun negatif diyalektik gr zerinde duruldu. Buna gre, Adorno, diyalektiin grevinin elikileri zerek ilerlemek olmadn syler. Kavramn al, serimlenii sadece ileriye doru giden bir hareket deil, ayn zamanda geriye doru giden bir harekettir. (Tarihteki ilerlemede ayn ekilde sadece ileriye doru giden bir hareket deil, geriye doru giden bir harekettir de.) Bu noktada Adorno, Hegelin, tpk geleneksel felsefede olduu gibi, birlik peinde kotuunu syler. te yandan, Adornoya gre, Hegelin diyalektii pozitif bir diyalektiktir. nk, Hegelde olumsuzlama sonuta bir olumlama yapmak iin ara olarak kullanlr. Ancak negatif diyalektik bu ekilde i grmez. O, srekli olumsuzlama demektir. te yandan Hegelin diyalektii zdelik mantna bal kalr; ama Adorno zdelik dncesine kar kar. Ona gre, zdelik -kendisi de dnlm bir ey olarak- dnmenin nne set ekmektir. Negatif diyalektik iin zdelik sadece dnlebilir bir eydir, ama bir ama deildir. Negatif diyalektik ne bir zdelikten hareket eder, ne de bir zdelie varr. O, Hegeldeki gibi bir sentez dncesiyle kendini balamaz; onun ucu aktr. Hegelde diyalektik tikeli tmele feda eder. Negatif diyalektik ise tikeli tmele feda etmez; onun iin asl olan ey tikeldir, somut bireydir. Adorno, Hegelci mantn sonuta varaca yerin olarak toplama kamplarndaki eitlenmi bireyler olacan syler. Oysa, negatif diyalektik, tikele, somut bireye vurgu yapt iin, bu tr bir eitlemenin olmasna engel olur. imdi de bu gre yaplan genel eletirileri Mustafa Cemalin deerlendirmesi balamnda gzden geirelim.

59

Cemale gre, Hegel Mantkta zdelii, zdeliin ve farklln birlii olarak dile getirir. Buradaki birlik, evrensel ve tikelin bireyselde gerekleen bir birliidir. Tikeller farkllklar ile birlikte kaotik grnrler. Onlar kavrayacak isel bir standart ilke yok gibidir. Bu nedenle eitlilik, birlikten yoksun farkllk olarak ele alnr. Oysa, evrensel olann grnm ncesiz ve sonrasz zorunluluktur; tikellerin z de evrensel olarak grnr. Cemale gre, Adorno da dahil, Hegele yneltilen eletiri genellikle budur. Oysa, Hegelde evrenselin ve tikelin zdelii, farkllklarnn korunmasna dayaldr. Yani zdelik, farklln korunarak almasdr (aufheben) (Cemal 1999: 104). Cemal, Adornonun, diyalektik materyalist bir felsefe kurabilmenin, tikeli, bireyseli evrenselin egemenliinden kurtarabilmekle mmkn olduunu dndn ifade eder. Ancak, tikeli kendine zde kabul etmediinden dolay, ilk anda sanlaca gibi, nominalizmi de savunmamaktadr. Bylece tikel, kendi olanakl tikelliklerini dolayszca kendinde tad iin evrensel de onun kendi evrenseli oluyor (Cemal 1999: 107). Cemal, Hegelde tikel ile evrenselin hem dnce hem de gerek olduunu syleyerek, kavramn dnyayla rtmesinin ya da zneyle nesnenin birliinin nermeler dzeyinde olmadn belirtir. Hegelde eyin kavram ya da hakikat ancak sistem ierisinde ortaya konulabilir, sistem tamamlanana kadar eletiriye bir dzeyde kapaldr. Kavramlar formel mantkta evrenseller olarak, Adornonun dedii gibi zamanszdrlar. Hegelde ise, kendinde elikisiz kalamamasnn, baka bir anlamda zdeleememesinin sonucu olarak, her kavram kendini aarak devinir. (Cemal 1999:112) Bu nedenle zamann bir bakma mantkta dolayszca ierildii sylenebilir. Hegelde btn olarak grnen, onun momentlerine gre somut, kartyla kuraca yeni btne gre ise soyuttur. Dnce, bu ekilde, kavramlarn hareketiyle giderek daha karmak sisteme doru geliir. lk kavramn anlam ierii, formel mantn tersine, sonraki kavramlar yoluyla doldurulur. Adornonun olumsuz diyalektiinde ise kartlar birlik oluturamadan dvr dururlar; birlie ulamann yolu yoktur; kavramlarn anlam ierikleri bulank kalmaya mahkumdur (Cemal 1999: 112). Devam etmeden unu sylemek gerekiyor: zdelik sorununu ele alrken, Adornonun

60

tikel ile tmelin zdeliini eletirdiini grdk; ki bu konuda Hegel de ok farkl eyler sylememektedir. Ama, Adorno birlik dncesini, byle bir birliin altnda bir ilerleme olduu iin eletirmektedir. Kavramsal ya da tarihsel sre sadece ileriye doru bir alma, bir genileme deildir Adorno iin. Bu balamda, Adorno, Hegelde var olduunu iddia ettii, kavramla gerekliin rtmesine kar kar. Kavramla gereklik -biz ne kadar aksini iddia etsek de- birbirleriyle asla tam olarak rtmezler. te yandan, tikelin kavrama gelmezliinin kanlmaz bir ekilde dnyay anlamaya, yorum esi kattn syleyen Cemale gre,
Adorno Hegeli dilsiz olmakla sular, nk yaayan dilde szckler anlam bulanklndan, balama baml olmaktan kurtulamazlar. Ama bu anlam oulluu dolayszca balamn oulluundan gelir, belirli bir balam birden ok anlama gebedir ve belirli bir anlam etkileimin sonucu olarak ortaya kar. Anlam teke indirgemek toplumsal dolaymn rndr diyor Adorno. Faist ideolojiye benzetiyor. Anlam oulluuna, kavramlar takmyla yaklalabileceini sylyor (Cemal 1999: 113).

Cemal devamla Adornonun sistem kavramndan kendine kapal, genileyen ama kendini koruyan bir yapy anladn belirtiyor. Ona gre, Adorno eletirilerini bu ekilde kendini dayatan bir sistem anlayna yneltir; en azndan Hegelin sistemini byle ifade etmektedir. Oysa diyor Cemal, hibir sistem tam deildir, hep kendini koruma halinde olduu denli, bir ve ayn anda dalma paralanma, rgtszleme halindedir: sistemi evrime gtren dolayszca kendi i elikisidir, Adornonun deyiiyle, kendiyle zdemezliidir. Bu anlamda zdemezlik, ne dnyada ne dncede sistemi yasaklamaz. Adornonun fkeli ifadelerinin gzden yitirdii budur (Cemal 1999: 113-4). Cemale gre, Adornonun itiraf ettii gibi, zdelik olmadan dnemediimiz gibi sistem kurmadan da dnmemiz mmkn deildir. Burada sistemin Cemal tarafndan alglan ve bu alglann Adornoya mal edilii hataldr. Hataldr, nk Cemal, sistemin bir btnlk, bir birlik kabul zerine kurulduunu ihmal ediyor. Evet, sistem -Cemalin dile getirdii sistem- kendi i elikileri ile evrilmektedir. Ancak bu evrilme, bir btnl, bir birlii varsayan bir evrilmedir. Ama btn, mutlak elde etmektir. Adornonun itiraz da byle bir eyin asla gerekleemeyeceidir. nk Adorno, tmel ile tikelin birliinin sonuta tikelin

61

tikelliinin feda edilmesiyle sonulanacan ve sistemin farkllklar kendinde eriteceini, homojen bir yapya dneceini belirtir. Bununla birlikte, sistem kurmadan dnemeyeceimiz dile getirii de bir iddia -ama Hegeli aklamaya alan ve birok fanatiinin savunduu bir iddia- olarak grlebilir. nk bunu rtecek birok rnek var: Nietzsche, Derrida, Deleuze ve tabii ki Adorno gibi. Galiba, Cemal, ilkin, sistem kurma ile sistematik dnmeyi birbirine kartryor -ki sistematik dnmek bile bir problematii iinde barndrmaktadr. kinci olarak, her sistem dncesi, Hegelin kavrad anlamda bir sistem olmak zorunda deildir. Bu konudaki en iyi rnek Foucaultdur. O da bir sistemden sz eder, ama farkl bir balamda. (Bu konu Foucaultnun dnceleri ele alnrken daha ak olarak grlecektir.) te yandan, Adornonun zdelikten ka olmadn syledii dorudur; ancak buradaki zdelik onu, sadece, dnmek anlamnda bir zdeliktir: Bir anda olan ve ayn anda ondan vazgeilen/kurtulunan bir zdelik. zdeliin gereklikteki grnm de budur sadece. Cemale gre, sistemlilik,
mmkn her mantn zorunlu zellii olduundan, eer eldeki mantk, bir dzeyde de olsa dnyay anlamakta bir frsat veriyorsa, dnyann belli sistemli ilikiler iermesi gerekir. Dier yandan, zgrl, olumsall, kendinde barndran her sistem, kendiyle elikilidir. Eer bu kavramlar diyalektik bir ilikiyle sisteme dahil edilebiliyorlarsa, o zaman ortaya konulan sistem, kaotik, rgtsz, dzensiz ilikiler ieren dnyaya tekabl edebilecektir. Hegelin sistemi byle bir sistemdir; elikiye dayanan bir sistem. Birden fazla olanak varsa, olanaklardan ancak teki aktel olabileceinden, olumsallk sz konusu olur. Olumsallk, Hegele gre olanakl ile aktelin birliidir. Dolaysyla, sistemi, tekte oulluu ierir. Bu anlamda, tam da Adornonun dedii gibi, Hegelin sistemi kendiyle zdemezdir (Cemal 1999: 114-5).

Sonu olarak Cemal Adornoun her trl mant dinamitlediini iddia ediyor ve mantkl olmann, zorunlulukla manta ya da mantksal kurguya tapnmay gerektirmediini belirtiyor (Cemal 1999: 116). Yukardaki deerlendirmelere ek olarak yle sylenebilir: Adorno, Hegelin eliki konusunda sylediklerine katlmakla birlikte, Hegelde elikinin, en sonunda, zdelie feda edileceini ifade eder. Bir baka nokta da, mantksal olarak dile

62

getirilenlerin gereklikte de sanki yle olacakm gibi alglanmas yanlgsdr. Adornonun eletirdii nokta tam da burasdr. nk, tarihsel sre hi de Hegelin Mantknda -ve Tarih Felsefesi ve Hukuk Felsefesinin lkelerinde- syledii gibi gereklememitir. Hollocaust olmu ve insanlar kltr endstrisinin boyunduruu altna girmitir. Mantktaki zdelik dncesi hayatn her alannda kendini gstermeye balam ve tikel (olan) baka tikellerle deitirilebilir bir mala/metaya dnmtr.20

II.2.2. Adornonun Marx Eletirisine Ksa Bir Bak Adornoya gre, tarihsel yaamn nesnellii doa tarihinin nesnelliidir. Marx bunu Hegele karn bilmekteydi (Adorno 1975a: 347). Collingwooda baklacak olursa, Marxn Hegelde ters duran diyalektiin ayaklar zerinde durmasn salad yollu iddiasnn altndaki dn, aslnda, Hegelde dncenin doadan nce gelmesine ve doann tinin rn olmasna bir itiraz dile getirir. Marxn sylediklerinde nemli olan, Hegelde mantk doadan nce geldiinden, tarihin zerinde ileyecei rnty belirlemek mantn, ierisinde ileyecei ortam belirlemek ancak doann iiyken, Marx iin, doann tarih ortamndan daha fazla bir ey, tarihin rntlerinin tretildii kaynak olmasyd (Collingwood 1990: 133). Adorno, kendini yeniden reten bir sistem olarak toplumu inceleyebilme olanan reddederken, Marx, toplumlarn geliimini determinist bir tarzda ele almtr. Ancak, Asya Tipi retim Tarz zerine tezlerinde ve mrnn sonlarna doru Vera Zasulichle mektuplamalarnda Marxn bu determinizmin farkna vard grlmektedir (Cemal 1999: 115). Adornonun Marxtan ayr durduu bir dier nemli nokta da hakikat peinde komann zorunlulukla g peinde komak demek olmadn, aksine g peinde koanlarn hakikati kendi tekellerine almak, hakikat olmayan da hakikat diye yutturmak zorunda olduklarn ifade etmesinde grlr (Cemal 1999: 116). Adornoya gre, saf dolaymszlk ve fetiizm, eit derecede, hakikat-olmayan eylerdir.
te yandan Whitebooka gre, Adorno ateli bir ekilde anti-Hegelcidir. O, yzyln en tam Hegelci dnrlerinden biridir de. O, felsefi dncedeki final/son kapanmaya -uzlama ya da Aufhebung- kar olduu lde Hegelciydi. Onun itiraz, kavramn insani (var)oluu diye adlandrabilmemize ilikin teorik ve antropolojik dnrlerin birletirilmesi zerine temellenir. Adorno, kavramsal dnmenin adaptasyon -isel ve dsal doaya hakim olma- ihtiyalar dna kar (Whitebook 51: 2004).
20

63

Bottomore, Adornonun snf teorisi zerine Nazi egemenlii srasnda yazd erken bir denemeye atfta bulunur. Adorno, burada ezilenlerin kaderlerini artk bir snf olarak hissetmediklerini iddia etmektedir. Adornoya gre kitle toplumu ya da kendi ifadesiyle kltr endstrisi snfl toplumun ak doasn gizemletirmekte ve Marxn teorisinin aksine, proletarya, toplumsal olarak iktidarsz hale getirilmektedir. Bu bak asndan, snf atmas tarihin nceki dnemlerinin herhangi bir dzeyinde tarihin ynlendirici gc olamaz ve snf atmas her ne klkta olursa olsun kitle toplumunun varlna girdii ekliyle aranmaldr (Bottomore 1997: 40). Dolaysyla, rasyonelletirilmesi balamnda herhangi bir snfsal direni toplumun n imkannn

tkanmaktadr. Gnmz toplumlarnda kltr endstrisinin etkisi altnda insanlarn zgrleebilmeleri ve proleter bir dnmn yaanmas olanakszdr. te yandan, Adorno, burjuvazinin insanlar olduklar gibi sevdiini syler; nk onlarn olabileceklerinden nefret etmektedir (Adorno 2003d: 26; 2005: 25). Adornoya gre, insanlar daha da keye sktrp yok etmek amacyla ikence yaparak onlarn azndan laf alan bir toplum, hakikat zerinde hak iddia edemez. Bu ekilde tmel hakikatsizlik tikel hakikat zerinde srar ettiinde, onu kendi kartna dntrm olur (Adorno 2003d: 32; 2005: 31). Burada, tikel karlara inat balla imdi bir fkenin kart grlr. Bu da, daha farkl, daha iyi bir dnyay artk tasarlayamamann fkesidir (Adorno 2003d: 37; 2005: 35). Bottomore, Adornonun 1968 Alman Sosyoloji Konferansnn a bildirisinde sylediklerine atfla, onun modern toplumlarn ge kapitalizm ya da endstri toplumu olarak nitelendirilmesi gerektiini ifade ettiini syler. Burada snflar hl mevcut olmakla birlikte ii snf bilinci ya da bunun karl olarak dile getirilebilecek proletaryann yokluu gzlenir.21 Bottomorea gre, Adorno, Marxn art deer, retici glerin retim ilikileri zerinde etkisini sorgulamay srdrerek, sistemin, ynlendiren konumunda olanlar da dahil olmak zere, teknolojik rasyonalitenin kiisel olmayan gleri tarafndan yneltilen toplumun btn yelerinden bamszlat sonucuna varan bir tez gelitirmitir (Bottomore 1997: 40-41). Adorno, Marxn
21

Adorno, burada, Marxtaki proletaryann snf bilincine sahip ii snf olarak politik karlna gnderme yapmaktadr.

64

eletiriciliinin bir retimi olarak nesnenin stnl ve onun hl varolan karikatr olan eysel karakteriyle arasndaki ayrm vurgular. Bir sre olarak mbadele gerek nesnellie sahiptir ve ayn zamanda kendi ilkesine, eitlik ilkesine kar gelirken nesnel olarak uydurmadr. Bu nedenle o, zorunluluk hakknda yanl bir bilin yaratacaktr. O bunu pazar idolleri olarak adlandrr. Fakat eyselletirmenin kendisi yanl nesnelliin refleksif biimidir; teori bir bilin durumu olan eyselletirme etrafnda merkezileirken, eletirel teori idealist olarak saltanat sren bilince ve kolektif bilinsizlie ulaabilir (Adorno 1975a: 190-1). Adornoya gre bu, Marxn, Kapitale zt bir ayrmla, popler olan erken yazlarnda, zellikle teolojik olanlarda vard. Dellaloluna gre, Marxn toplumsal eletirisinin en nemli ynlerinden biri, altyap ile styap arasnda kurduu ilikidir. Bir baka deyile Marx, ekonomik ilikilerin, retim ilikilerinin dier toplumsal alanlar belirleme gcnn altn izmekteydi.
Ancak Adorno zellikle Aydnlanmann Diyalektiinden sonra Marxn dncesinden farkllamaya, uzaklamaya balar. Adorno ile birlikte ya da o kitapla birlikte, ada toplum ya da onun deyimiyle ileri kapitalizm, ge kapitalizm ya da idare edilen toplum, daha az iktisadi, daha ok kltrel bir toplum olmaya balar. Dolaysyla egemenlik ya da iktidar, emek-sermaye ilikisi zerinden ya da iktisadi ilikiler zerinden deil daha ok kltrel alandaki ilikiler zerinden okunabilir hale gelir (Dellalolu 2003b: 44-5).

te yandan, Marx, romantik gelenekten -zellikle de Hegelden- etkilenerek -baka birok ortak zellikler gstermesine karn- Aydnlanmaya kar bir tutum gelitirir. Ancak bu tutum ile genel olarak Frankfurt Okulunun, zel olarak da Adornonun -ve Horkheimern- tutumunda baz temel farkllklar bulunmaktadr. Adornonun -ve Horkheimern- Aydnlanma eletirisinde, Marxn kar tutumundaki temel ey olan toplumsal gereklikten, realiteden hareket edilmemi olmasn gremeyiz.22 Onlar, bu balamda, Marxtan uzaklarlar, fakat onu gz ard etmezler (Soykan 2003: 45). Ancak Marx ele alrken gstermeye alld gibi, o birok bakmdan Aydnlanmaya kar ksa da, aslnda, Aydnlanmann temel dsturlarn kabul etmektedir. Daha iyi bir dnyann gelmekte olduunu o da kabul ediyor. Bu dnyay kurma ya da dnyay deitirme grevini proleteryaya verse de yine de ilerlemeye sonsuz inan beslemektedir; ve tabii ki ilerlemeyle birlikte bilime gvenmekte ve teknolojik
Soykan, burada, Adorno ve Horkheimern yaanan pratikleri, sreci gz nne alarak Aydnlanmay eletirdiklerini, Ancak Marxn bu sreci -kendi iinde bulunduu koullar nedeniyle- yeterince iyi gzleyemediini dile getirmektedir.
22

65

gelimeyi desteklemektedir. Bununla birlikte, Adorno iin, maddi retimin toplumda ileyen -temel olarak onun teorik oluumundan farkl- znel algs zlmemi ksm, znelere ulaamam ksmdr. Onlarn kendi akl, akn zne gibi bilinsiz ve mbadeleyle/trampayla kurulan zdelik, onu ayn paydaya indirgeyen znelerle llemez kalr: znenin dman olarak zne. nceki genellik, Adornoya gre, hem doru hem de yanltr; Hegelin tin olarak adlandrd ethere biim verdii iin doru; onun akl imdi akl olmayan, tmellii tikel ilgilerin retimi olduu iin yanltr. Bu, felsefi bir zdelik eletirisinin felsefeyi amas iindir. Fakat, topya gereklemesinin yeminli dmanlarna kadar yaylr. Somut topyann olanakllna dair diyalektik, eylerin yanl durumunun ontolojisidir (Adorno 1973b: 11; 1975a: 22). Jaye gre, Adorno, znenin nesne zerindeki tahakkmn yineleyen, kaba Marxistlerin retime ayrcalkl bir konum tanma anlaylarna kar kar (Jay 2001:86). Adorno nesnenin basknln kabul etmeyen bir diyalektiin materyalist olabileceini syler. zde olmamann pozitif ifadesi olan nesne, terminolojik bir maskedir ona gre. Bir kere nesne, Husserlin fenomenolojisinde ak bir ekilde dile getirildii gibi, bir bilincin nesnesi olur. zne ve nesne kategorisi bilgi eletirisinde zlemeyen iki kategoridir (Adorno 1973b: 192-4; 1975a: 193-4). Genel olarak znenesne ilikisinde zneye bir ayrcalk tannmaktadr. Materyalist teori, sadece estetik olarak kusurlu deil, burjuva bilincinin bo yceliine kar olarak hakiki olmayandr da. Adornoya gre bu, teorik olarak tespit edilebilir. 23 Tasarmsal dnmenin refleksiyonsuz olabilecei diyalektik olmayan bir celikidir Adorno iin; nk refleksiyonsuz teori yoktur. Adorno, materyalist istein kardakini hedefleyen eyi kavramay ok istediini belirtir; ancak bu sadece btn nesnenin kavranabilecei imgelerin eksikliidir. Bu tr eksiklik imgeler zerine teolojik aforoz etme ile elbirlii eder. Materyalizm onu pozitif olarak resmedilmi olan topyaya izin
23

Adorno iin, Marx materyalist dncenin balarna birok ynden itiraz eder. Ancak materyalizm dnmenin bir kurtulu tr ya da varolan politik dzenlerin bir eletirisi olmay hibir suretle garanti etmez (Jarvis 2004: 81).

66

vermemekle sekler biime sokar; bu onun negatifliinin zdr (1975a: 207). Adornoya gre en materyalist biiminde materyalizm teolojiyle uyuur. Onun en byk arzusu, idealizme tamamen yabanc bir arzu olan, bedenin yeniden canlanmasdr; bu da mutlak tinin alandr. Adorno, on yedinci yzyldan beri zgrln btn byk felsefelerin en zel ilgi alan olarak belirdiini ifade eder. Ona gre, felsefe zgrlk adna effaf temeller bulmak iin Burjuvaziden ifade edilmemi bir emirname almtr. Fakat bu ilgi kendinde agnostiktir. Eski baskya ve kurumlara kar yeni olanlara, rasyonellik ilkesinde gizlenmi olanlara ynelir. nsan, zgrlk ve baskdan kurtulmak iin ortak bir forml arar. Bu ise ilerlemeci bilimselletirmeye de gnderme yapar. Burjuva snf, retimi tevik ettii lde onunla birleir; fakat o, imdi iselliine boyun een, bilimsel ilerleme zgrlnn olduu inancyla atr atmaz korkmaldr (Adorno 1973b: 214; 1975a: 213-4). zgrlk ve belirlenimcilik zerine refleksiyonlarn eski olduunu belirtir Adorno. zgrlk ise gerekletirilmeksizin kullanlamaz; bu ise herhangi bir yazgnn kabul edilemeyecei demektir. Bu yazglar ise ancak direnme ile akla kavuturulabilir. Ancak zgrlk ideasnn insanlar zerindeki gc zamanla kaybolmutur. Bunun ise yaananlarla dorudan bir ba vardr. Bununla birlikte, Adornoya gre, burjuva toplumunun ortasnda, zgrlk bireyselliin kendisinden daha az hayali kalr. Determinizmin olduu kadar, zgr istemenin bir eletirisi bu hayalin eletirisidir. Marxa gre onlar, yasann istemsiz icraclar olarak zgr deildirler. zgrln tam kavray biimiyle alnan toplumsal antagonizmin geliimi ne kadar yksekse o oranda zgr olamama sz konusudur. Bireysel bamszl gelitirme sreci mbadele toplumunun bir fonksiyonudur ve bireyin entegrasyon araclyla ortadan kaldrlmasyla sona erer. Burada sz konusu olan retilmi zgrlk de zgr olmamaya geri ekilmeyi talep eder. Birey ekonomik olarak aktif bir burjuva znesi olarak zgrd -ekonomik sistemin onu ilemek iin otonom olmasn istedii kadar zgr. Onun otonomisi bu nedenle potansiyel olarak kaynanda olumsuzlanmt; ki, Hegelin ilk kez ifade ettii gibi onun zgrl negatif yana sahip olmakla zgnd. Adorno iin bu, her bireyin toplumsal yazgsnn olumlamasnn bir ifadesi olan hakiki zgrln alaya alnmasyd. Oysa, ona gre, gerek zorunluluk

67

ultraliberal ideolojinin vd zgrlk trnde ierilir; burada zgrlk, total toplumsal zorunluluun zerini rtmek iin tasarlanm bir imgeden ibarettir (Adorno 1973b: 262; 1975a: 259). Bu yzden, kavramlar deimezlii tarihsel olarak kantlamaya alt iin, grnen yeterince soyuttur. Bir rnek olarak yaama kavram verilebilir. zgrlk, Adornoya gre, gerekte -sadece dardan deil fakat kendinde de- toplum tarafndan snrlanmtr. Biz onu kullandmz syler sylemez zgrlmz artar; daha iyi eylerin vekili daima kt eylerin su ortadr da. Hatta insanlarn en uygun ekilde toplumdan bamsz olduklarn hissettikleri yerlerde, egolarnn (Ichs) gcyle onlar ayn zamanda toplumun temsilcileridirler. Ego ilkesi (Ichprinzip), onlara toplum tarafndan alanr, ve toplum, onu frenlemesine ramen, bu ilkeyi dllendirir. Adornoya gre, Kantn etii henz bu amazn farknda deildir (Adorno 1973b: 297; 1975a: 292). te yandan, Adorno iin, yaam yeniden-retmenin, ona egemen olmann ve onu yok etmenin mekanizmalar birdir ve bu yzden sanayi, devlet ve reklamclk i ie gemitir (Adorno 2003d: 59; 2005: 55). Adorno bunun bir zamanlar abartma sayldn, ancak bugn savan bir ticaret olduunu dile getiren liberal kukucularn hakl ktn ifade eder. Devlet, artk kr dnyasnn tikel karlarndan grnte bile bamsz deildir. Aslnda devlet her zaman onlarn hizmetindeydi; imdi ideolojik olarak da bu kr dnyasnn karlar arasna yerlemitir. Reijen, Adornonun eit kartlar kavramnn Marxn diyalektik kavrayndan farkl olduunu belirtir. Ona gre, Marx, iki kart kuvvetten birini dierine stn klar. Sermaye ve emek ilikisinde emek sermayenin parazit gibi beslendii kaynaktr. Gereklikteki bu yanl grn, sermayeyi aslnda baml olduu halde daha kuvvetli gsterir. Tarihsel gerekliin diyalektik ilerleyii, sermayenin grnteki stnln dzeltecek ve dolaysyla sermaye ve emek arasndaki yanl anlalan g dengesini ortadan kaldracaktr (Reijen 1999: 71). te yandan kapitalist sistemde egemenlik, zel mlkiyet olmakszn sahip olunamaz. Adorno iin, Marxn dncesinin nihai motifi daima grne gre liberal sosyal dzenlemeler iinde ayakta kalan arkaik tekel ve egemenliin kefi olmutu (Jarvis 2004: 93).

68

Bu balamda, Krahla gre, Negatif Diyalektikte praksis kavram artk burjuva ilikileri ve proleter rgtlenme biimleri terimleriyle sorgulanmamaktadr. Bu balamda, o, Adornonun dncesinden snf mcadelesinin ekilmi olmasnn, eletirel kuramna da materyalist tarih anlaynn yozlamas biiminde yansdn iddia eder (Krahl 1999: 133). Ancak bu iddia Adornoyu bunlar dnmeye iten kltr endstrisi zmlemesinin gl argmanlarn skalamaktadr. Jay, bugnk kltrn temel elerinden birinin, Marxn aka ortaya koyduu gibi, yabanclam kapitalist kltrn, insann kendi rnlerine, kendisinin yabancs eylermi gibi kr krne balanmas olan fetiletirme olduunu syler. Adornoya gre fetiletirme, sadece psikolojik bir kategori deildir; fetiletirme ve fetileme, kullanm deerinden ok, deiim deerinin tahakkm altna girmi bir toplumun meta anlayndan kaynaklanan ekonomik bir kategoridir (Adornodan alntlayan Jay 1989: 274). Adorno, burada dile getirmese de, Marxn yabanclama kuramyla maln feti karakteri zerine syledikleri arasndaki ban farkndadr. Adorno Marx ve Engelsin onu gerekletirmeyi dndkleri iin topyann dman olduklarn syler. Onlarn devrim imgesi, topyann damgasn nceki dnyann imgesi zerine vurur; kapitalizmdeki ekonomik elikilerin ezici arl onun tarihsel olarak biriken nesnelliini gerektiriyor grnr. Ekonomik koullar baarlan devrimin baarszlnda grlecei gibi, nceden tahmin edilemezdi (Adorno 1973b: 322; 1975a: 316). te yandan, Feuerbach zerine on birinci teze gnderme yapan Adornoya gre, dnyann yorumlanmas dnemi bittiinde ve dnya deitirilmek zorunda kalndnda, felsefe ve eletiri gereksizleirken, felsefe elveda demekte ve byle yapmakla da kavramlar durulmakta ve resimlere dnmektedir (Reijen 1999: 39). Adornonun, burada Marx ile ayn zeminde olduu dnlebilir. Ancak, Adorno, daha ok, kavramlarla dnyaya bakmak yerine resimsel bakmay nerir. nk kavramlarla realite tam olarak rtmez; bu nedenle realiteyi resimsel bir bakla kavramak gerekir. Yoksa, Adorno yorumdan tmden vazgemeyi nermez. nk yorum, onsuz olunamayacak bir edir. Yorum esi olmadan felsefe ksr kalacaktr.

69

II.2.3. Hegel ve Marxn Tarih Kavraylarnn Eletirisi Adorno sadece pozitivizmden deil, fakat pozitivizmin antitezi olan Hegelci Marxizmden de uzak durmaya almtr. Hegel ve Marx olumsuzu, tarihin ve asl olarak her hareket ve gelimenin zorunlu bileeni olarak grrler. Ama, tarihin bir sonu olduunu dndklerinden (Hegel burjuva toplumunun devlette, Marx zgrlk lkesinde yok olacan dnr), olumsuzu bir noktada askya alrlar; bu nihai olarak olumsuzun yok olaca anlamna gelir (Reijen1999: 63-4). Diyalektik, Adornoya gre, dnya grne dayal bir oyun sanat deildir (Adorno 1975a: 295). Dnya tini kavramyla ilahi mutlak kudret ilkesi, birlii konumlayan ilkeyle ve dnya plannn acmaszlyla seklerletirilir. Dnya tinine kiiliinden ve ngrs ile inayetinin btn niteliklerinden mahrum olmu bir tanr gibi taplr. Bu, Aydnlanmann diyalektiinin bir parasnn uygulanmasdr: bys bozulmu ve muhafaza edilmi tin bir mit biimi alr ve boyun eip niteliklerinden yoksun bir ekilde yeniden eski haline dner. Yazgnn ikinlii gibi, dnya tini strap ve yanlabilirlikle damla damla akar. Total ikinlik olarak o, zorunlulukla, tesadfi bir deersiz ey olan dnyann olumsuzlanmasyla havaya uurulur. imdi, bir btn olarak dnya tinini deneyimlemek, onun negatifliini/olumsuzlamasn deneyimlemek demektir (Adorno 1973b: 305; 1975a: 300). te yandan, Adornoya gre, kendinde varlk ideasnn ideolojisi ok gldr, nk o hakikattir, fakat bu negatif bir hakikattir; onu ideoloji yapan onun dorulayc ztldr. Bir defa, insanlar evrenselliin stnl hakknda bir eyler renmilerdir. Fakat onu, fkelerini yattrmalar gereken daha byk bir varlk olarak, bir tine dntrdkleri iin bu evrensellik kanlmaz olmutur. Bask, burada, onlar iin anlam kazanr. Baskya bavuran btnn soyut evrensellii iin dncenin evrenselliiyle, tinle akrabadr. Ve bu, srayla, tinin, onun taycs iinde, sanki onun iinde gereklemi gibi, sanki onun kendi gereklii kendisi iinmi gibi, bu evrensellik zerine yeniden

70

kurulmu olmasna izin verir. Tinde, evrenselin oybirlii bir zne olmutur Adornoya gre. Toplumdaki evrensellik, sadece tin vastasyla, tam gereklikte yerine getirdii soyutlanan etki vastasyla srmektedir (Adorno 1973b: 316; 1975a: 310). Adornoya gre, dnya tiniyle uyumlu, bireysel olandan daha zsel bir mutluluk dnemleri, retici glerin zlmesiyle birleme eilimi gsterir. Bununla birlikte, bu ema ok basittir ve ykselen burjuvazinin bu konuda konumas da sdr. retici glerin yaylmas ve zlmesi deien aamalar tayin etmi olmas anlamnda antitez deildir; onlar daha ok diyalektiktirler. Doay kontrol eden tinin bir eylemi olan retici glerin zl, doann zorlu egemenliine bir benzerlie sahiptir. Adornoya gre, bu egemenlik geici olarak geri ekilebilir, fakat retici g kavram onsuz dnlemez, ve hatta bu retici glerin bir zldr. (Adorno 1973b: 307; 1975a: 301-2). Adornoya gre, teknolojik retici glerin, henz sosyal olarak sekte vurulurken, kark retim koullarn bu koullar zerine ou etkiyi kullanmakszn dahil ettii zamanlar vardr. Glerin zl, sren insan ilikilerinden ayrlr ayrlmaz dzenlerin fetiletirildii kadar olur. Adorno, zlmenin diyalektiin byl forml olmadn, aksine bir esi olduunu ifade eder. Dnya tininin bu tr aamalarnda, tikelliin totalitesi, onu ortadan kaldran bir aamaya geer. Btn iaretler bizi aldatmadka, bu amzn imzasdr diyor Adorno (Adorno 1973b: 307; 1975a: 302). te yandan, bu periyotlarda yasama retici glerin ilerlemesine ihtiya duyar ve en azndan gzle grlr bir ekilde bu gler tarafndan tehlikeye sokulmaz. Bunlarn hepsinde znel tin, tarihsel bir kategori, gelien bir ey, bir deime, aslnda geici bir ey olarak da kalr. lkel toplumlarn durgun bireysellememi kabilesel ruhu planlanmtr ve birey sonras kollektivizmle serbest kalacaktr; nesnel tin bylece yzszlemi bir dolandrclk olarak boyun edirecektir. Adorno, geerlilii Kant felsefeye ilham veren matematiin ve doa bilimlerine benzer bir ekilde Hegelci felsefeye ilham veren evrensel tarih kavramnn sorunlu olduunu iddia eder. nk, pozitif olarak ilerleyen tarihsel bilim totalite kavrayn ve kesilmeyen sreklilii yarp paralarna ayrr. Adornoya gre, Hegel, evrensel tarihin

71

sadece ztlklardan olutuunu dnr. Diyalektikteki materyalist geriye dn, tin ve kavramn herhangi bir birliiyle korunamayan kesintililie vurgu yapar. Bu nedenle, Adorno, sreksizlik ve evrensel tarihin birlikte dnlmesi gerektiini belirtir. Adornonun buraya kadarki eletirileri ve aada Hegele atfen syledikleri Marx iin de geerlidir. nk Marx da Hegelin dile getirdiklerinin byk bir ksmn kabul etmekteydi.
Evrensel tarih oluturmak ve yadsmak iindir. Olan felaketlerden sonra, ve gelen felaketlerden dolay, daha iyi bir dnya iin bir plann tarihte bildirildii ve onu birletirdiini sylemek kinik olacaktr. Bununla birlikte, bu, tarihin momentlerini ve aamalarn karmakark olarak yarp uzun paralara ayran dolayszln pekitirdii birlii inkar etmek demek deildir -insan zerine ve sonuta insann isel doas zerine kural koymaya giden doann kontrolnn birlii. Yabanllktan insanilie giden evrensel bir tarih yoktur, fakat sapanlardan megaton bombalara giden bir tarih vardr.24 Bu, organize olmu insanln, sreksizliin somut rneinde, organize olmu insanlar ortaya kard total tehditle sonulanr. Bu, Hegelin onaylad ve onun bann zerinde duran dehettir. Eer, Hegel, tarihsel ac ekmenin totalitesini kendini gerekletiren Mutlakn, Birin, tesadfe bal nefes alma dnemleriyle- bugne gelen, muhafaza edilen Btnn pozitifliine dntrrse, bu, teleolojik olarak ac ekmenin mutla olacaktr. Tarih sreklilik ve sreksizliin birliidir. Toplum, onun antagonizmasna ramen deil, fakat onun yardmyla hayatta kalr; kr ilgisi ve bu yzden snf ilikisi, btn insanlarn hayatnn askda kald ve onun ilkelliinin hepsinin lmndeki gzden kaybolan noktaya sahip olduu retici glerin nesnel motorunu kurar. Bu, badamaz olann badar yann iermek de demektir; baka hibir ey insann yaamasna izin vermediinden, deien bir yaam da onsuz mmkn olmayacaktr. Tarihsel olarak bunu yapmak olanakll onu yok edebilir de. Deerli bir belirleme nesnesi/Bir deeri belirleme nesnesi olan Dnya tini, srekli felaket olarak belirlenmi olacaktr. Btn boyun edirmeler altnda zdelik ilkesi, her ne zdelie girmiyorsa, her ne amalar alanndaki rasyonel plandan kurtuluyorsa, zdeliin zde olmayana neden olduu felaket iin korkutan intikama dnr. Tarihi felsefi olarak bir ideayla bylenmeksizin yorumlayan baka bir yol hemen hemen [hi] yoktur (Adorno 1973b: 320; 1975a: 314-5).

Hegelin tmelsiz hep yinelenen bir tarzda sonulandrd tikel hibir eydir Adorno iin. nsan tininin -ve sadece bu deil- modern tarihi Sissyphosun apologetik abasdr (Adorno 1973b: 327; 1975a: 321). Ayn aba Marxta da vardr. te yandan, Hegel iin zaman ve geiciliin diyalektii mantksal olarak kendinde zamann diyalektiine dner. Bu, pozitivistlerin tercih edilen saldr noktasn sunar. Aslnda, bu, eer diyalektik, her geici ieriin ayklanmasyla, biimsel zaman
Cmlenin Almancas yle: Keine niversalgeschichte fhrt vom Wilden zur Humanitt, sehr wohl eine von Steinschleuder zur Megabombe.
24

72

kavramna atfedilirse kt skolastisizm olmu olacaktr. Bununla birlikte, eletirel refleksiyonda zaman isel olarak biim ve ieriin dolayml birlii olarak diyalektikletirilir (Adorno 1973b: 332; 1975a: 325). Hatta, sonunda, Hegele gre, znellik evrenseldir ve total zdeliktir. O bunu belirler. Fakat o, aksine, baarr da: kendini-bildiren bir nesnellik olarak zneye dair kavray. O, sadece, ideolojik olarak, mutlak znenin zgr bir edimini talep eden nesneyi yanllamaz; znedeki kendinitemsil eden bir nesnellii, bu yzden anti-ideolojik olarak snrlanm zneyi de kabul eder (Adorno 1973b: 350; 1975a: 343). Hegeldeki evrensellik ve zdelik dncesini eletiren ve bu dnce ile nazi soykrm arasnda bir ba kuran Adorno iin, nazi kamplarnda lm araclyla insanlarn eitlenmesi sz konusudur. En sonunda, en fakir mlkiyetler kamulatrlm ve bireylere de bu kamulatrlm en fakir mlkiyet kalr. Bu, Adornoya gre, artk, toplama kamplarnda bir numuneye dnen l bireydir. Soykrm mutlak btnletirmedir. Auschwitz lm olarak saf zdelik felsefesini onaylar (Adorno 1973b: 362; 1975b: 355) diyor Adorno ve devam ediyor, Yeni bir kategorik imperatif Hitler tarafndan zgr olmayan insanla empoze edildi: onlarn dncelerini ve eylemlerini dzenlemek, yle ki benzeri olmayan bir ey olarak Auschwitzin tekrar olmayacak (Adorno 1973b: 365; 1975a: 358). Adorno dnyay radikal anlamda kt bir yer olarak grmektedir. nk Holocaust denen bir pratik yaanmtr ve insanlar hala ldrlmeye devam etmektedir. Bu balamda, ktln dnyann znde olduu sylenebilir. te yandan, ktlk kapitalist retim tarzndan kaynaklanr. Adorno, bu nedenle, akln arasallamas balamnda kapitalist retim tarzn eletirir. Adorno ve Frankfurt Okulunun dier yeleri kapitalizmi kendisi iin eletirmiyorlar, arasal akln gemi azya alm bir hali olduu iin eletiriyorlar. Bu anlamda Kapitalizm aydnlanmann bir paras zaten (Keskin 2003: 50). Adorno dnyann hem cehennemden daha kt olduunu hem de daha iyi olduunu sylyor.
O ktdr, nk hiilik bile, sonuta Schopenhauern Nirvanasyla uzlar grnd kadaryla bu mutlak olamayacaktr. kinlik balamn kapatmann dnda yol yoktur; bu, kt bir eytann ryas olarak onu gren Hindu filozoflar tarafndan ona uydurulan anlam lsnde dnyay inkar etmektir.

73

Schopenhauern dncesindeki yanl kendi bys altndaki ikinlii muhafaza eden yasa, ikinliin engelledii z olarak dorudan sylenir. Fakat dnya, cehennemden daha iyidir, nk Schopenhauern dnyann akn alanna atfettii mutlak kesinlik idealist sistemden dn alnr. Bu, saf bir zdelik ilkesidir ve herhangi bir zdelik ilkesi kadar aldatcdr. Kafkann yazlarndaki gibi, dnyann bozulmu ve hasara uram ak, onun btn anlamszl ve sagrszl anlamyla da llemezdir; biz onlarn ilkesine uyarak gergin bir ekilde anlam veremeyiz. O ilke, bir mutlak olarak umutsuzluu konumlayarak umutsuz bir bilincin btn teebbslerine direnir. Dnyann ak mutlak olarak kesin deildir, ne de mutlak umutsuzluktur; daha ziyade umutsuzluk kesinliktir. Bununla birlikte onda her tekilik izi/kalnts terk edilir, bununla birlikte btn mutluluk(larn ou) iptal edilebilirlikle birleir: atlaklardaki bu elien zdelik, mevcudiyet yine de bu tekiliin gvencesinin her bozulmasyla istila edilir. Fakat btn mutluluk insanlarn inkar edildii ve kendileri tarafndan inkar edilen tam mutluluun bir fragman olur. nsani olarak tarihin vaat edilmi tekilii olan yaknsama (onunla) ontolojinin amaz bir ekilde gayri meru olarak tarihten nceye yerletiini ya da tarihten muaf tutulduunu gsterir. Kavram, ontolojik argmann ona sahip olduu kadar gerek deildir, fakat eer biz maddi bir eyle onu kavramaya zorlamazsak o kavranamayacaktr (Adorno 1973: 403-4; 1975a: 395-6).

Sanat da onun en yksek doruundaki grntr Adornoya gre. Fakat onun grn, onun kar konulmaz paras, grn olmayan tarafndan verilmitir. Ancak, Adorno, aknlk olmadan insanlarn ve eylerin zerine den bir n olmayacan iddia eder. Hakim mbadele dnyasna diren, dnyann renklerinin solmasn istemeyen gzn direncidir. Grn, grn olmayann vaadidir (Adorno 1973b: 404-5; 1975a: 396-7). Adornoya gre, zdelik tezi olmakszn, diyalektik btn olamaz. Negatif diyalektiin, bir btn olacakm gibi, kendini kendinde dindirmek istememesi onun belirleniminde bulunur; bu onun umut biimidir (Adorno 1973b: 406; 1975a: 398). Ancak bu umudun gereklemesi demek diyalektiin de son bulmas demektir. Dolaysyla bu bir umut olarak kalacaktr. Bu nedenle, Adorno, havaya uan ilerleme eiliminin sadece basit ilerleyen doaya hakim olma hareketinin olumsuzlamasnn aksine akln doaya hakim olmayla almas eklinde kendini gsterdiini belirtir. Diyalektik, en kat metafizik olmayan anlamda, ilerleme demekti; o, ilerleme iin bir organondu (Adorno 1977b: 627-8). Bunun iin, Marx gibi, Hegel de tanklk ettii tarihsel ilerlemenin diyalektik grnne ihtiya duyar (Adorno 1977b: 637). te yandan, ilerlemenin fetiletirilmesi, teknikle snrl olan fetiletirmeyi destekler. Ancak, ilerleme, sonuta bir yerde duran kategori deildir. lerleme btn

74

aamalarnda bir direnmedir, aamalarda brakma (berlassen) deil (Adorno 1977b: 638).

II.3.

AYDINLANMADAN

KLTR

ENDSTRSNE

KTDARIN

DNM II.3.1. Akln Arasallamas: Aydnlanma Eletirisi Adornoya gre, her defasnda bir sona kendini yayan doa hakimiyeti olarak grnen egemenlik ilkesi, daha sonra (kendini) insann insan zerindeki egemenliinde devam ettirir (Adorno 2007: 21). Aydnlanmada genel kavramlarn otoritesi balamnda insanlarn doaya egemen olma istekleri vardr. Ancak bu egemen olma kt ruhlardan duyulan korkuyu gizemli ritellerle bertaraf etme abasna benzemeyecekti. Artk maddeye egemen olma gizli ya da ikin hkmeden gler yanlsamasna kaplmadan gerekletirilebilecekti. Adorno, hesaplanabilir olmann ve yararllk llerine uymayan her eyin Aydnlanmann gznde kukulu olduunu syler. Bu nedenle, Aydnlanma totaliterdir (Adorno 1995: 22; 2004a: 12). Adornoya -ve Horkheimeragre, mitosa dayanan bir imgeleme karlk olarak Aydnlanmann savunduu ilke, her bir gemi olay bir yinelenme olarak aklamann ilkesi mitosun kendi ilkesidir (Adorno 1995: 28-9; 2004a: 18). Adorno, doal basky (Naturzwang) krmak iin giriilen, ama doann bozulmasna neden olan her denemenin doal basknn daha da artmasyla sonulandn iddia eder (Adorno 1995: 30; 2004a: 19). Ona gre, btn bir Avrupa uygarl bu yolu izlemitir. Adornoya gre, egemenlik, bireyin, tikel olann karsna genel olan olarak, gereklikteki akl olarak kmaktadr. Kendileri iin baka bir k yolu olmayan toplum yeleri btn yeniden gerekletirmek zere stlerine yklenen iblm araclyla btn glerini kullanarak rasyonellii meydana getirirler. Burada bireyin ounluk tarafndan ezilmesi sz konusudur. Toplumun bask altnda tutuluu ayn zamanda bir kolektif tarafndan uygulanan basknn zelliklerini tar. Bu, kolektiflik ile

75

egemenliin birliidir, yoksa dnce biiminde grlen dolaymsz toplumsal genellik, dayanma deil (Adorno 1995: 39; 2004a: 28). Adorno bu noktada Odysseusun Sirenlerle olan ilikisine deinir. Odysseusun Sirenlere kar gemisinde aldrd nlemler, Adorno iin, Aydnlanmann diyalektiinin sezgi dolu alegorisidir. Temsil edilebilirlik (Vertertbarkeit), egemenliin ls ve kendini kurumlarda herkesten ok temsil ettirebilen bir kimse iktidar sahibi sayld oranda, hem ilerlemenin hem de gerilemenin arac da saylmaktadr (Adorno 1995: 53; 2004a: 41). Mevcut koullarda alma srecinin dnda bulunmak isizler iin olduu kadar toplumsal kart kutup iin de sakat braklma anlamna gelmektedir. st katmanlar artk iliki kurma gereini duymadklar varolu biimini yalnzca bir dayanak olarak grrler ve emreden ben haline gelerek duygusuzlarlar. Adorno -ve Horkheimer- Odysseusun, alma alannda temsil edildiini syler. O, kendinden vazgeiin ekiciliine boyun emedii gibi, sonuta bir mlk sahibi olarak alma srecine, hatta bu srecin ynlendirilmesi ve ynetilmesine de katlmaktan yoksun kalrken, yol arkadalar, alma sreci bask altnda, umutsuzca ve duyular zorla krletirilmi bir ekilde gerekletii iin, eylere ok yakn olmalarna karn, almann tadna varamazlar. Burada, klenin bedeni ve ruhu boyunduruk altndadr, efendi ise geri ekilir. Hibir egemenlik bu bedeli pazarlkla indirmeyi baaramamtr. te yandan, iblmyle birlikte becerisi ve bilgisi farkllaan insanlk, egemenliin sresi, varoluun teknik kolaylklarna karn, igdlerin daha gl ekilde bastrlarak sabitletirilmesine bal olduundan, antropolojik adan daha ilkel bir aamaya geri dnmek iin zorlanr. Burada imgelem hasara urar.
Felaketin nedeni, bireylerin gya toplumun gerisinde ya da toplumsal maddi retimin gerisinde kalm olmalar deildir. Makinelerin gelimesi egemenlik mekanizmasnn gelimesine dnt, bylece birbiri iine gemi teknik ve toplumsal ynseme insanlar etkisiz kapsama noktasna yaklat zaman, geride kalanlar srf gereklik dn, doru olmayan temsil etmezler. Buna karlk ilerlemenin iktidarna uyum salay iktidarn ilerlemesini ierir, her defasnda kendi kartnn baarsz kalann deil, baaryla gerekleen ilerleyiini kantlayan yeni bir gerilemeyi ierir. nlenmesi mmkn olmayan ilerlemenin ilenci nlenmesi mmkn olmayan gerilemedir (Adorno 1995: 54; 2004a: 42).

Adorno,

uygarln

ilerleyiinin

egemenlikle

beraber,

egemenlii

yattrma

76

perspektiflerini de yenilediini syler. Ancak reel tarihte imha aralarnn artyla orantl bir ekilde yaanan aclar da artm ve perspektifleri gerekletirme ii kavrama braklmtr. Aydnlanma, asla, zgrlk ile kendini koruma eyleminin birbirine kartrlmasndan bak olmamtr. Adorno iin, uzun zamandan beridir hakikate kar gizlice birlemi olan ilerleme ile kltrden hangisinin adna gerekleirse gereklesin, kavramn ertelenii meydan yalana brakmtr (Adorno 1995: 59-60; 2004a: 47). te yandan, Adornoya gre, insanlarn makine, rgt gibi eylerle kendini unutup eylemesini salamakla dnme babo kalm ve bylece Aydnlanma kendini gerekletirmekten vazgemitir. Bu balamda insan, bireyleri disiplin altna alarak eyler zerindeki egemenlik biiminde kendi varlna ve bilincine kar duran zgrl ise btne brakmaktadr (Adorno 1995: 61; 2004a: 47-8). Adorno, insanlarn Tanrya planl bir ekilde kurban edildii her trenin Tanry aldattn, onu insani amalarn nceliine baml kldn, iktidarn elinden aldn syler. Bu aldatlma da hi kesintiye uramadan dindar cemaatin inansz rahipleri tarafndan aldatlmaya varr. Adornoya gre, Odysseus hem kurban hem de rahip ilevini grmektedir. Girdii bahsi hesaplayarak iktidarn, bu bahse yol aan yadsnn etkiler (Adorno 1995: 69; 2004a: 57). te yandan Adorno, kurbann, kurbandaki rasyonellii tamamen yadsyan byl kolektif yorumunun kurbann rasyonelletirilmesi olduunu ancak bugn ideoloji olann bir zamanlar hakikat yerine gemi olabileceini syler. Yeni ideolojiler ise, tpk doup gelien snfl toplumun evvelce kabul grm ideolojilerdeki yalan ortaya karmas gibi, kendilerinden ncekilere ayn ekilde bavuran eski ideolojilerin yinelenmesidir (Adorno 1995: 71; 2004a: 59-60). Mitoloji, Adornoya gre, akl, sadece doann derinliklerinde gizlenmi akl olarak, doal g olarak tanr. Mitolojiye gre insann i dnyasndaki devinimler, d gler olarak Tanr ya da baka glere dayanan canl glerdir. Aydnlanma ise balam, anlam, yaam znellie geri gtrr; ancak znellik de ilk defa bu geri gtrte oluur. Akl znelliin kimyasal etkenidir Adorno iin; ve bu etken eylerin kendi

77

tzn sourur ve akln yalnkat zerkliini ortadan kaldrr. Doadan duyulan bo inanca dayal korkudan kamak iin akl kendi dndaki etkenleri etkisizletirmi ve zne dnce gerei tamamen tek mutlak, anlamsz bir otorite haline gelene kadar insani aamalar zerinde bu etkenlerin etkisini klelik olarak grmtr. Doann btn gleri, znenin soyut iktidar iin aralarnda fark bulunmayan, saf birer diren durumuna girmitir (Adorno 1995: 108; 2004a: 96-7). Burada akl, artk, hesaplamann, planlamann organ olmutur; hedeflere kar tarafszdr ve esi de koordinasyondur. te yandan, Burjuvaziyi iktidara getiren aygt olan glerin serbest brakl, genel zgrlk, zerklik, ksacas Aydnlanma, egemenlik sistemi olarak baskda bulunmaya zorlanr zorlanmaz burjuvaziye kar cephe almtr. Ancak Aydnlanma, kendi ilkesi gerei, eski ideolojiler gibi egemenlie gven verici hizmetlerde bulunmayarak inanc aklsallatrmaktadr. Aydnlanmann akl kavram konusunda sz geen topya ile gizlice iletiim kurmaya olan anti-otoriter eilimi, kendisini, tpk ksa sre nce ittifak kurduu aristokrasi gibi, burjuvaziye dman hale getirmitir. Burada, anti-otoriter ilke sonuta kendi kartna dnerek akla kar bir konum almtr. Bu balamda, otorite ile hiyerarinin Aydnlanma balamnda felsefede de erdem olarak kutsand grlmektedir. Ancak Aydnlanmann bu trden sapmalara kar elinde hibir dayana yoktur; nk kendisi iin pratik bir yarar yoksa saf hakikat hasara urama karsnda, rasyonelletirme de ratio karsnda hibir ayrcalktan yararlanmaz. Bu ekilde, baskc duruma gelmi olan dzeni temelsiz brakmaya alan ve egemen retim tarzna bal olan Aydnlanma kendi kendini ortadan kaldrmaktadr (Adorno 1995: 111-2; 2004a: 100-1). Adorno, Nietzschenin iktidar sahiplerini kendilerine ait olamayan her eye dnk acmaszlklar balamnda sinsice vdn ifade eder. Ona gre, Nietzschede, gzellik etkiden, nemden ileri gelir. Nietzsche, tm Tanrlarn Alacakaranlnn ortasnda, emperyalist yamalar tarihsel misyonlar haline getirmeyi arzu eden kk hrszn asldn grme konusundaki idealist alkanl terk edemez Adornoya gre. te yandan, Alman faizmi gce tapmay tarihsel reti dzeyine kararak onu ayn zamanda kendine zg bir samala vardrmtr. Adorno, Efendi ahlknn uygarla itiraz ederken yanllkla ezilenleri savunduunu iddia eder. Ona gre, krlemi

78

igdlere duyulan nefret, terbiye edicinin yalnzca kurbanlarnda ortaya kan hakiki doasn ele vermektedir (Adorno 1995: 119; 2004a: 108). Adorno bu balamda Nietzschenin dile getirdiklerinin Alman faizmine hizmet ettiini ve onunla rttn iddia eder. Ancak, Nietzscheye yaplan klasik bir sulamadr bu. Oysa Nietzscheyi iyi okuduumuzda onun hi de bunu sylemek istemediini, aksine sylediklerinin Adornonun genel dnsel yapsyla rttn grrz; zellikle tikellik ve sanat konusunda. Schweppenhusera gre Adornonun Nietzschenin ahlkllk eletirisini eletirmesinin merkezi argman, Nietzschenin kendi klelik ahlk tanmnn kurban olmaya denk dmesi ve iktidarn toplumsal koullarnn yanl grnyle kavranr. Nietzschenin g isteminin bildirimi olarak yaamsal terimlerle izdii, onun z olarak kavrad, hipotezletirdii ey, daha ok, bir kez daha gizemden kurtarlm ve zorunlu bir yanlsama olarak grnr (Schweppenhuser 2004: 335). Habermasa gre, modern ve rasyonellemi dnya yalnzca grnte byy bozmutur; ancak eytanca bir eylemenin, lmcl bir yalnzln laneti hl onun zerinde bulunmaktadr.25 Ona gre, ilkel glerin, zgrlemek zorunda olup da kamay baaramayanlardan aldklar intikam ifade eden ey yararsz bir zgrlemenin fel edici etkileridir. Doa zerinde rasyonel egemenlik kurma arzusu, salt korunma uruna zneyi retken gleri snr tanmakszn artran, ama salt korunmay aacak uzlama glerini de krelmeye brakan bir oluum sreci iine sokmaktadr. Aydnlanmann en kalc belirtisi nesneletirilmi dsal doa ve bastrlm isel doa zerinde kurulan egemenlik olarak grnr26 (Habermas 2003: 89). Habermas, Adornonun savunduu bir ideoloji eletirisinin, anlam balam ile gereklik balam arasndaki zorlu ayrmn kurucu olduu bir dzlem iinde, bu isel ve dsal
25

Bu balamda Schweppenhusera gre Adorno bir modernite eletirmeniydi, hem znel hem de iyeliin nesnel anlamnda. Onun diyalektik modernite eletirisi, moderniteye ait olan ve onun nesnelliklerini terk etmek istemeyen fakat daha ok bu nesnelliklerin, kanlmaz olarak, onlarn kendi bozulmasna nasl gtrdn gstermek isteyen bir filozofun eletirisidir (Schweppenhuser 2004: 335).
26

te yandan, Adornonun tarihle ilikisi, farkl ekilde konumlanmasna ramen, Nietzscheninki kadar agnostiktir. Nietzsche gibi Adorno da aklcln otoritesini ve onun krtasiyeciliini yapan gereklii merulatrma konusunda ihtiyatldr (Liatsos 2001: 144).

79

ilikilerin birbirine nasl kartn gstermeye altn belirtir. Habermas, bu ideoloji eletirisinin kendi bana baka bir kuramla rekabet halinde olan bir kuram olmadn yalnzca belli kuramsal kabullerden faydalandn belirtir. Bu kabullerle donanm olarak, phe edilen kuramn doruluunu, yanlln aa kararak reddeder (Habermas 2003: 94). Habermasa gre, Horkheimer ile Adorno ideoloji eletirisinin temellerini paralanm saymalarna karn Aydnlanmann ana figrne tutunmak istemektedirler. Bu da, aydnlanmann mite yapt eyi bir btn olarak Aydnlanma sreci zerine uygulamak istiyorlar demektir. Eletiri, geerliliinin temeli olan akla kar dndnde bir btn haline gelir. Habermasa gre, akl arasal olduunda iktidar tarafndan sindirilir ve eletirel gcnden yoksun kalr. Eletirel kapasitenin kendisini yok ediinin bu ekilde betimlenmesi ise, betimlemenin yapld anda bile, yok olduu ilan edilen eletiriden yararlanlmas gerektiinden, Habermasa paradoksal grnr. Burada, Aydnlanmann kendi aralaryla hareket ederek onun (Aydnlanmann) totaliterletii gsterilmektedir. Ancak, Habermas, Adornonun btnlk kazanm bir eletirinin iindeki bu gerekletirici elikinin farknda olduunu ekler (Habermas 2003: 97). Liassos, Aydnlanmann baarszlnn, topik bir koulu baarma adna, onun radikal kart olan doay agzl bir ekilde egemenlik altna alma arzusunda temellendiini dile getirir. Bu teleolojik vizyon, Aydnlanmann kendi-ykm, onun totaliter ve bu nedenle insafsz temayl olur (Liassos 2001: 146). Jay ise, Aydnlanmann, iki temel nedenden dolay, tam da kendisinin tersi bir durumun ortaya kmasna yol am olduunu belirtir. lki, arasal akln evrensel al-veriin hizmetinde oluu ve her eyin bir baka eyin soyut edeerine indirgendii deiim ilkesiyle yakndan balantlyd. Yani niteliksel olarak farkl ve zde-olmayan tikellikler, zorla, nicel bir zdelie srklenmi bulunmaktayd. Bu olgunun kurbanlarnn en nemlisi ise, burjuvazinin ykselmesindeki heroic dnemde olumu bulunan tikel bireydi (Jay 2001: 40). Buna karlk, Keskin, Aydnlanmann eyi denetim altna almaya altn, ancak

80

n de denetim altna almaya alrken tahrip ettiini ifade eder. Bunlarn ilki doadr. Arasal akl doay denetim altna almaya alrken tahrip etmitir. kincisi olan toplum zerinde egemenlik kurabilmek iin, toplumdaki eitlilik ortadan kaldrlm ve dolaysyla totaliter bir toplum modeli ortaya kmtr. Aydnlanma, nc olarak, kendimizi ve kendimizi oluturan okluun getirdii bilinemezlii bilinir klmaya alm ve dolaysyla kendimizi tam bir denetim altna almtr. Batdaki bu gelimeler insann o zengin eitliliini ortadan kaldrmtr. Sonunda totaliter bir kimlik, totaliter bir kendilik ortaya km ve bu da insann kendisini tahrip etmesini beraberinde getirmitir (Keskin 2003: 51-2). Dellalolu ise, modern dnemde akln, znenin toplumsal olan dntrmesinin deil, daha ok toplumsal olann zneyi ina etmesinin bir arac olduunu syler. Yani akl, artk zgrlemenin deil denetimin uadr (Dellalolu 2003b: 44).

II.3.2. Kltr Endstrisi Eletirisi Adornonun temel abasnn genelin tikel zerindeki egemenliini krmaya almak olduu sylenebilir ki bu aba Horkheimer ve Marcusede de grlr. Tikelin btnn egemenliine direnerek onun iinde yaamas onun zerkliine baldr. Burada, tikelin, bireyin karsnda genel olarak dile getirilen toplumsal yap ya da totalitedir. Aslnda tikel olarak anlatlmak istenen ey, btnn paras veya paralar olarak birey ya da snf gibi bir znellii iermektedir. Tikel olann genelin iinde varolmaktan baka ans yoktur. Ancak, sz konusu zerklii sayesinde tikel, genel iinde olmasna karlk, ona teslim olmadan kendi varln koruyabilir ve geneli de kendi tercihleri ynnde deiime zorlayabilir (Dellalolu 2003a: 18). Adornoya gre, kltr endstrisi mterilerinin tepkilerine uyarlanmaktan ok, onlar kalpazanca imal eder ve kendisi de onlardan biriymi gibi davranarak onlarn tavrlarn biimlendirir. Burada yaplanlarn hepsi aslnda bir ideolojidir. nsanlar, toplumsal eitsizlik balamnda, iktidardan pay aldklar lde, eitlii arptarak bakalarna ve toplumsal btne uyarlanmaya istekli davranrlar. Adorno, kltr endstrisini dndren

81

arkn bastrlm taklit drtlerinin istismarna ayarl olduunu syler. Kltr endstrisinin yntemi ise, izleyicinin kendisini taklit ediini ngrmek ve bylece yaratmak istedii anlamay zaten varm gibi gstermektir (Adorno 2003d: 228; 2005: 207). te yandan, kltrle kltr eletirisinin gl eletirmenlerin saf tavrnda durmaz. Kltr eletirisi, kltr (kendi) nesnesi iin kurarak, onu bir daha somutlatracaktr. Ancak onun kendi anlam, somutlamann iten el ektirilmesi olarak grnr (Adorno 1977a: 15). Adornoya gre, kltr eletirisinin kltrle su ortakl, eletirmenin sadece zihniyetinde yatan bir eyden ok, ele ald eyle olan ilikisi tarafndan dayatlr. Eletiri, kltr kendi nesnesi yaparak, onu bir kez daha nesneletirir. Oysa kltrn anlam, bunun tam tersi olan, nesneletirmenin askya alnmasdr (Adorno 2004b: 163). Adorno, kltr eletirisinin, sadece ideoloji eletirisinden ibaret kald srece bu eletirinin kendisinin de bir ideoloji olacana dikkat eker. Kltr eletirisinin ideolojik ilevi ise onun asl hakikati olan ideolojiye kar direniine gem vurur. Kltr ancak, yozlap kendi kartna dnm olan bir pratikten, yani durmadan hep ayn eylerin retilmesi pratiinden, kendisi de maniplasyoncuya hizmet eden tketiciye hizmet vermekten uzaklat oranda ve dolaysyla insandan uzaklat oranda insana sadk kalabilir (Adorno 2004b: 165). te yandan, Adorno, kltr bir btn olarak grmenin onun kendi hakikatinin mayas olan yadsmay ekip almak demek olduunu ifade ederek, kltr dostu olmann sava resimleriyle ve askeri mzikle uyumlu bir tavr olduunu belirtir. Bu noktada diyalektik eletiri, kltr eletirmeyi kltrn yadsnarak alp tamamlanmasna kadar vardrmas nedeniyle kltr eletirisinden ayrlr. (Adorno 2004b:171-2) Bu balamda, Adorno, nemli olann dnyay deitirmek olduunun, dnyay yorumlamann ise laf ebelii saylmas gerektiinin ileri dzeydeki btn ekonomi ve siyaset toplantlarnda byk kabul grmesi nedeniyle, Marxn Feuerbach zerine Tezlerinden yararlanmann o kadar kolay olmadn syler. Diyalektik, diyor Adorno, eylem ile tefekkr arasndaki ilikiyi de kapsar (Adorno 2004b: 173).

82

Adornoya gre, kltr, nesnel tinin znel biimde imal edilmi grnmleri olarak, en ok da zel yaam alan olarak, ideolojik hale gelmitir. Toplumsal sre balamnda yaam eylemenin ideolojisine yani bir l maskesine dnmektedir. Bu nedenle eletiriye den grev kltrel fenomenlerin karlk dt belli kar konumlarn saptayp aa vurmaktan ok, bu fenomenlerin ifade ettii toplumsal eilimleri ve hangi gl karlarn gereklemesini saladn ortaya karmak olmaldr. Btn ise, elerden ne kadar arnr, ne kadar toplumsal dolaymdan geer, filtre edilir ve ne kadar bilin olursa, o kadar kltr haline gelir (Adorno 2004b: 174). Toplum da ne kadar btn hale gelirse, tinin eylemesi o kadar artar ve bu eylemeden kanmak da o oranda gleir. Adorno bu noktada o mehur vecizesini dile getirir. Buna gre;
Kltr eletirisi kltr ve barbarlk diyalektiinin son basamayla kar karyadr: Ausschwitzten sonra iir yazmak barbarlktr ve stelik bu, iir yazmann bugn neden imknsz hale geldiine ilikin bilgiyi de kemirmektedir. Eletirel ruh kendinden memnun tefekkrle snrl kald srece, gemite tinin ilerleyiini kendi unsurlarndan biri olarak varsaym olan ve onu artk tmyle yutmaya hazrlanan mutlak eyleme karsnda aresizdir (Adorno 2004b: 179).

Adornoya gre tekel koullarnda btn bir kitle kltr kendi iinde zdetir ve bu kltrn tekel tarafndan imal edilen kavramsal ana hatlar ortaya kmaya balamtr. Adorno iin, gnmzdeki teknik aklsallk egemenliin aklsalldr; bu da kendine yabanclam toplumun zorlayc karakteridir (Adorno 2008a: 49). Duyusal eitlilii nceden temel kavramlara balama ii olarak Kant ematizmin znelerden bekledii katk, Adornoya gre, onlarn elinden kltr endstrisi tarafndan alnmtr. Bylece kltr endstrisi, ematizmi birincil bir mteri hizmeti olarak yrtr. Adorno, Kantn insan ruhunda, dolaysz verileri saf akln sistemine oturacak biimde nceden hazrlayan gizli bir dzenei kabul ettiini belirtir. Bu dzenek, tm aklsallatrma abalarna karn akl dln srdren toplum iktidar tarafndan endstriye dayatlmaktadr. dnyasn temsil edenler, bu kanlmaz dayatmay kendi amalarna uygun biimde ileyerek iplerin kendi ellerinde olduu eklinde yapay bir izlenim yaratrlar (Adorno 2008a: 53). Her ey bizzat retimin ematizmi tarafndan nceden snflandrldndan, tketiciye snflandrabilecei hibir ey kalmaz. Kitleler iin olan, dlerden yoksun bir sanat, Adornoya gre, eletirel idealizmin gznde fazla ileri giden o dsel idealizmi gerekletirmektedir. Kltr endstrisinde, neyin nasl

83

sylenecei, tpk mantksal pozitivizmde olduu gibi, gndelik dil araclyla denetlenebilir olmaldr. Film yapmclar bu ii ustaca yaparlar (Adorno 2008a: 58-9). Kltr endstrisinin her davurumu, kanlmaz olarak, insanlar btnn onlar dntrd biimde yeniden retmektedir (Adorno 2008a: 56). Adornoya gre, btn dnya kltr endstrisinin szgecinden geirilmektedir. Film, gndelik alg dnyasnn aynsn yaratmay amalad iin dardaki sokaklar az nce izledii filmin devam olarak alglayan sinema izleyicisinin bu bildik deneyimi, yapmclarn esas aldklar kural haline gelmitir (Adorno 2008a: 55). Film, barndrd teknikler balamnda, yaananlarn filmin bir devam olduu yanlsamasn yaratmaktadr. Bir de, sesli filmin ani bir biimde devreye girmesi mekanik oaltmn tamamen bu hedefe hizmet etmesini salamtr. Bylece, yaamn sesli filmlerden ayrt edilmemesi sz konusu olmutur. Sesli film, izleyicisine, kontrol elinden brakmadan, film yaptnn ereveleri iinde ama onun sunduu kesin olgular tarafndan denetlenmeden dolaabilecei ve uzaklaabilecei hayal gcne ve dncelere boyut brakmaz (Adorno 2008a: 55). Kltr endstrisi, uygulad yasaklar sayesinde szdiziminden szck daarna kadar, pozitif olarak kendi dilini oluturur ve dayatr (Adorno 2008a: 57). te yandan, Adorno, kltr endstrisinin kendi ileyi tarzn olumsuzlayarak, genel ile tikelin, kurallar ile konunun zgl gereklerinin uzlatrlmasn bir hi haline getirdiini belirtir nk, bu ileyie ierik kazandran tek ey olan bu uzlann salanmas engellendiinde, kutuplar arasnda bir gerilimin olumasnn olana batan ortadan kaldrlm olur. Ar grnen ular, birbirleriyle ilikilerinde belirgin bir zdelik kazanrlar ve genel tikelin tikel de genelin yerine geebilir hale gelir. Adorno, kltr endstrisinde uyum salamaya direnen herkesin ekonomik yoksunlua mahkum edildiini ve bunun da olaan bir ey olarak grldn belirtir. nsanlar yetersiz grerek sistemin dna atmak olduka kolaydr. Maddi retim alannda dalmaya yz tutan bir arz-talep mekanizmas, styapda egemenlerin yararna ileyen bir denetim mekanizmas olarak i grmeye devam etmektedir. te yandan, kltr endstrisinde tketicileri, iiler, memurlar, iftiler ve kk burjuvalar

84

oluturmaktadr. Kapitalist retim biimi de, onlarn bedenlerini ve ruhlarn nlerine konan her eyi hibir direni gstermeden kabul etmek zorunda kalacaklar bir ekilde her ynden kuatmtr. Hkmedilenlerin, hkmedenlere dayatlan ahlk onlardan fazla ciddiye almas gibi, gnmzn aldatlan kitleleri de baar mitine gerekten baarl olmu kiilerden ok daha fazla kaplrlar. Kitlelerin kendilerine gre istekleri vardr. Onlar kleletiren ideolojide amaz biimde srar ederler (Adorno 2008a: 64). Halkn kendilerine yaplan ktllklere kar, egemenlerin bile beklemedii bir sevgi besledikleri grlr. Buna bal olarak, kltr endstrisinin ileyi biimi insani olmaktan ne kadar uzaklarsa, o kadar baarl olur. Kltr endstrisi, ikiyzl bir ekilde nne getii mutluluktan insanlar uzaklatrmak iin aldatc bir memnuniyet duygusunu devreye sokar ve dnyann tam da kltr endstrisinin istedii gibi olduu fikriyle bir refah havas yaratr. Doa stnde gittike artan teknik egemenlik olarak Aydnlanma, kitleleri aldatma haline geldiinden, kltr endstrisi tarafndan bilinci zincire vurmak iin kullanlmaktadr. Kendi balarna bilinli olarak karar veren ve eylemde bulunan zerk, bamsz bireylerin geliimi nndeki engel budur. nk bu bireyler, glenmek ve gelimek iin olgun insanlara ihtiya duyan demokratik toplumun olmazsa olmaz bir nkouludur (Adorno 2003a:83). Adornoya gre, kltr endstrisine ait yeniliklerin sadece kitlesel retimin yetkin bir hale getirilmesi, sistemin iinden gelen bir eydir. Saysz tketicinin ilgisini yinelenip duran, ii boalm ierikten ok teknik ekmektedir. zleyicilerin tapnd toplumsal iktidar, kendini geici ieriklerin destekledii bayatlam ideolojilerden ok, tekniin dayatmasyla her yerde karlalan tekdzeliklerde gsterir. Kltr endstrisinin gc, tketicide bir gereksinim yaratm olmasna baldr. Kltr endstrisinin gc bu gereksinimlerle basit bir kartlk -bu kartlk mutlak iktidar ile tabi olanlar arasnda olsa da- ilikisine girmekle olumaz. Elence, ge kapitalizmin mantna baldr. nsanlar mekanikletirilmi emek sreciyle ba edebilmek iin elenceyi bir ara olarak kullanrlar. Ancak mekanikletirme yle etkilidir ki, elence metalarnn retimini temelden belirler ve insanlara bo zamanlarnda sadece emek srelerinin bir kopyasn yaatr. Burada, ierik diye sunulan ey, sadece soluk bir n plandan ibarettir; zihne kaznanlar ise, normlatrlm ilemlerin kendi kendine devinen ardkldr. alma yerlerindeki emek srecinden kaabilmek, ancak insanlar kendilerini bo zamanlarnda

85

bu emek srecine gre ayarlarlarsa mmkn olur. Adorno, tm elence biimlerinin bu iflah olmaz hastala kaplm olduklarn iddia eder (Adorno 2008a: 68-9). Kltr endstrisinde elenmek bir ey dnmemek ve her yerde acy unutmak anlamna gelir. Bunun temelinde yatan ey ise gszlktr (Adorno 2008a: 79). Burada gereklikten bir ka sz konusudur. Ancak, Adornoya gre, bu, elencenin iddia ettii trden basit bir gereklikten deil, gerekliin kendisinde bulunan bir direnie ait herhangi bir dnceden katr. Adorno bu noktada elence sz konusu olduunda glmenin her zaman korkunun geip gittii anlara elik ettiini syler. Glme edimi, burada, fiziksel tehlikelerden bir kurtuluu gsterir. Bu balamda, rahatlamadan kaynaklanan glmede, iktidarn elinden kurtulmu olmann sevinci yanklanr (Adorno 2008b: 73). te yandan, korkuya dayanan kt glme biiminde insan korkulmas gereken eylerin safna geip korkunun ortadan kalkmasn salar. Burada sz konusu olan ey, iktidarn elinden kurtulmann olanakszln dile getirmektir. Adorno kltrn mbadele dnyasnda bir metaya dnmesini eletirir (Adorno 2006: 46). Adorno gnmzde beyaz perdedeki mutlu insanlarn, izleyicilerle ayn trn rnekleri olarak grndklerini syler. Ancak buradaki eitlikte, insana ait eler arasnda almaz bir ayrm bulunmaktadr. Sz konusu olan kusursuz benzerlik dncesi mutlak ayrmn kendisidir. Trn zdelii de, tek tek varolanlarn zdeliini yasaklar. Kltr endstrisi, insan bir tr varl olarak gerekletirmektedir (Adorno 2008a: 80). Kltr endstrisinde herkes bir bakasnn yerine geebilecek zelliklere sahiptir; bu balamda herkes trn rnei olarak bir yedektir. Herkesin yeri kesinlikle doldurulabilirdir; bu haliyle de salt bir hiliktir. Haklarnn ve emeklerinin neminin olmad bir durumda, kiiler, iktidar sahiplerinin cennetlerine alp sonra oradan kovduklar bir malzemeden baka bir ey deildirler. Kltr endstrisinin insanla ilikisi sade bir mteri ve alan ilikisidir. nsanlara alanlar olarak aklsal rgtlenmenin gerekli olduu hatrlatlr ve insanlar, saduyu yardmyla bu sisteme uyum gsterebilmeleri iin tevik edilmektedirler (Adorno 2008a: 82). Adornoya gre, kltr endstrisi, mterileri olarak insanlara, basnda ve beyaz perdede, eitli anektodlar gelitirerek seme zgrl ve sisteme dahil olmamann ekiciliini benimsetir. Ancak her durumda, insanlar birer nesne olarak ele alnrlar..

86

Adornoya gre, sistemin, kendisini ayakta tutan insanlar hemen yok etmek yerine yeniden retmeye devam etmesi, sisteme anlam kazandrmakta ve yararlym gibi grnmesine neden olmaktadr.27 Yaam kalitesindeki nispi ykselme sistemin kr krne srp gitmesine ve deitirilemezliine hakl bir neden oluturur. Kltr endstrisinde her ey srekli tekrarlanr ve bu da salkl grlr. Dergilerde hep ayn bebekler srtmakta ve caz mzii grltl bir ekilde almaya devam etmektedir (Adorno 2008a: 83). Adorno, kltr endstrisinden yaam dnglerinden, her eye ramen annelerin ocuk dourmalarna ve arklarn durmamasna duyulan hayretten beslendiini belirtir. Bu sayede mevcut koullarn deimeyecei fikri yerleir ve sabitleir. Adorno, liberalizm koullarnda yoksullara tembel gzyle baklrken, gnmzde otomatik olarak kukuyla bakldn iddia eder. Kimsenin bakmn stlenmedii insanlar ya toplama kamplarna gnderilmeli ya da en aalk ilerde altrlarak teneke ve kartondan evlerde yaamaya mahkum edilmelidir. Kltr endstrisi, te yandan, ynetilenler iin duyulan olumlu ve olumsuz kaygy, namuslu insanlarn dnyasnda var olan dorudan dayanma olarak yanstr (Adorno 2008a: 86). letme uzmanlar tarafndan retimi artrmak iin fabrikalarda ara olarak kullanlan arkadalk balar, kiisel drtnn son izlerini bile toplumsal denetime tabi klar ve retim srasnda doan insan ilikileri dolaysz bir grnm altnda tekrar kiisel alana ekilir (Adorno 2008a: 87). Buradaki manevi uzlatrc eler, fabrikalardan topluma yaylmadan nce, film ve radyo yaynlarnda yaygn bir tema olarak ilenir. Endstrilemi kltr, Adornoya gre, bu acmasz yaamn hangi koullarda srdrlebilmesi gerektiini zihinlere kazr. Birey, bkknln itici g olarak kullanarak kendini bkt kolektif gce brakr. Bireyi gnlk yaamda bezdiren o sonu gelmez aresizlik anlarnn filmde aynen yinelenmesi de bireyin varoluunu srdrebilecei vaadine dnr (Adorno 2008a: 89). Kiiler kendilerinin bir hi olduunu anlayarak yenilgilerini kabul ettiklerinde artk iin iinde olurlar. Bu ekilde, umutsuz insanlardan oluan toplum dolandrclarn av olur. Adorno, radyodaki alamakl arkclarn hadm edilenleri andran sesi, mirasa konmaya alan yakkl sevgilinin smokiniyle yzme havuzuna dmesi, vb.nin, tepeden trnaa teslim olmak
27

Bu kouda Foucault da benzer eyler sylemektedir.

87

ve mutluluk talebinden vazgemek kouluyla, sistemin insanlara boyun edirmek iin dnmek zorunda olduklar eye birer rnek oluturduklarn belirtir. Toplum bireyin zayflnda kendi gcn fark ederek o gcn bir ksmn ona geri verir. Bireyler burada direnme gcnden yoksun olduklarndan sadk birer emir eri olarak grlrler. Bir zamanlar trajik olann tzn meydana getiren bireyle toplumun kartlnn artk unutulmasna bal olarak trajik de yok edilmektedir. Bylece, trajik olan, toplumun ve bireyin o yanl zdeliinin hiliinde eriyip gitti. Yine de toplumun ve bireyin korkular trajik olann anlamsz grntsnde belli belirsiz seilebilir. Bununla birlikte bu btnleme mucizesi, yani ynetenlerin dirensiz olanlar aralarna almak iin kullandklar, dik kafallklarn ezen yardmseverlik, faizme iaret eder (Adorno 2008a: 91). Adornoya gre, kitle kltr, bulank bir genel ile tikel uyumu yaratm olmakla vnerek, bireyin burjuva a boyunca sergiledii o kurgusal nitelii aa vurmaktadr. Bu nedenle, batan beridir elikilerle dolu olan bireysellik ilkesi yznden bireyselleme asla gerekten baarlamamtr. te yandan, iktidar, o anda varolan iktidar ilikilerine dayanarak boyun edirdiklerinin onayn ister. Burjuva toplumu da gelimesini srdrrken bireyin gelimesine n ayak olmutur. Teknik gelime kendisini ynlendirenlerin idaresine karn insanlar ocuk olmaktan karp birer kii haline getirmitir. Ama bu ekilde bir bireyselleme srecinde kaydedilen ve bireysellik adna gerekletirilen her ilerleme, bireysellikten dn verilmesine ve sonunda herkesin kendi amac dnda hibir ey grmemesine yol aar (Adorno 2008a: 93). Adornoya gre, kltr metalarnn alnmas srasnda ortaya kan ve kullanm deeri diye adlandrlabilecek deer, deiim deeriyle deitirilirken, her ey, olduu ey olduundan deil, deitirilebilir olduundan deerlidir. Sanatn varlna tekabl eden onun kullanm deeri, tketicinin gznde bir feti haline gelirken, asl feti niteliine sahip olan sanat yaptlarna toplumsal olarak biilen ve stelik dzeyleriyle kartrlan prestij deerleriyse, sanat yaptlarnn tek kullanm deeri, tketicinin keyif ald tek nitelik haline gelir. Sanat tam olarak kendini gerekletirdiinde meta nitelii de dalr. Sanat, kltr endstrisinde, tketime uygun biimde hazrlanm, kayda alnm endstri retimine uyarlanm,

88

pazarlanabilir ve deitirilebilir bir meta rndr. Sanat, satlmak iin varolan, fakat satlk olmayan bir meta tr olan sanat iin ticaret bir ama olmaktan kp tek ilke haline geldii zaman, artk sanat olmaktan btnyle kp artk satlamaz bir hal alr (Adorno 2008a: 96-7). Adornoya gre bir propaganda arac olarak radyo, faizmde, Fhrerin evrensel enesine dnr ve onun sokak hoparlrlerinden duyulan sesi, modern propagandadan ayrt edilmesi zaten g olan ve panik yaratan siren sesleriyle birleir ve ayn derecede etki yapar (Adorno 2008a: 97). Nasyonal Sosyalistler, matbaann reform hareketindeki ilevine benzer bir ekilde, radyo yaynnn neminin kendi davalarn biimlendirdiinin farkndaydlar. Bununla birlikte, Adorno, kltrn, dei-toku yasasna bal olan deitirilemez, elikili bir meta olduunu dile getirir. Ancak, kltr ii boaltlarak tketildiinden, reklamla kaynap kaybolur. Reklam, tekel koullarnda anlamsz bir grnm aldka, kltr mutlak bir g kazanmaktadr. Buradaki etkenler belirgin olarak ekonomik bir zellik tarlar (Adorno 2008a: 100). Yaam, kltr endstrisi tketicide ok fazla doygunluk ve ilgisizlik yaratmasna karn, yine de devam eder. Reklam, kltr endstrisinin kendisini devam ettirmesinin biricik ilkesi, onun yaam iksiri olduundan, bu duruma kar herhangi bir ey yapmaz. Seilmi belirli szcklerin kr krne ve hzla yaygnlaarak yinelenmesi, reklam ile totaliter parolalarn ortak yndr. Szckleri, onlar kullanan insanlara ait klan deneyim katman yok oldu ve szcklerin bir anda birilerine mal edilmeleri, dilde imdiye dek yalnzca reklam stunlarnda ve gazete ilanlarnda grlen bir soukluk yaratt (Adorno 2008a: 105-6). Adorno dilin kltr endstrisindeki nemi zerinde de durur. Kltr endstrisinde, dil iletiimle eksiksiz olarak rtt, szckler tzsel anlam tayclarndan niteliksiz gstergelere dnt ve sylenmek isteneni saf ve saydam biimde iletebildii lde nfuz edilemez olur (Adorno 2008a: 103). Aydnlanma srecinin nemli bir unsuru olan dilin mitten arndrlma abas sonuta byye geri gtrr. Byde sz ve ierik birbirinden ayrdr, ancak birbirinden kopmayacak ekilde bir aradadr. Szn yaps hzn, tarih, yaam gibi kavramlar ayn anda hem kurmakta hem de yanstmaktayd.

89

Adornoya gre, szn akn rastlantsal, sz ile nesne ilikisini de keyfi diye aklayarak yaplan keskin ayrm, sz ile nesneyi kaynatran batl inanca son verir. Belirli bir harf dizisiyle oluturulup gsterilen olayla bantsn aan her ey belirsiz ve sze dayal metafiziksel bir dnce diye yasaklanr (Adorno 2008a: 104). Ancak sz anlam tamasna deil de gstermesine izin verilen nesneye saplanp kaldndan talam bir forml olarak kalr. Bu durum hem dili hem de sz konusu nesneyi ayn lde etkiler. te yandan, kltr endstrisinde, insanlarn btn tepkileri, hatta en mahrem olanlar bile o kadar eylemi ve kanksanmtr ki, kendine zg olma dncesi, sadece u noktadaki bir soyutluk biiminde varln srdrmektedir. Kiilik, Adorno iin, parlak beyaz dilere sahip olmann, duygulardan ve ter kokusundan kurtulmann tesinde pek anlam tamamaktadr. Bu, reklamn kltr endstrisindeki zaferidir. Burada, tketicinin, sahte olduklarn grd halde, bastrlmas zor bir istekle kltr metalarn almaya ve kullanmaya devam etmesi sz konusu olmaktadr (Adorno 2008a: 107). Adornoya gre, felsefe ve din, bilim ve sanat, yaam tarzlar ve treler gibi birbirinden farkl bu kadar ok eyin ve ayrca bir an nesnel tininin tek bir kltr szcyle zetlenmesi, en bandan, tm bunlar yukardan bakarak bir araya toplayan, dzenleyen, lp bien, bir ynetim mekanizmasnn olduunu varsaymaktr (Adorno 2008b: 121). Ancak, kltr, planlanp ynetildii zaman, Adornoya gre zarar grmektedir; ama kendi haline brakldnda, kltrel olan her ey etkisi ile birlikte varln da yitirmektedir. Adorno, kltre zg olann yaamn plak zorunluluklarndan azade olan olduunu syler. te yandan, ynetim, kltr, eskiden beri iledii kendini bir temsil unsuruna, bir alma sahasna ve nihayet kitleleri ileme, propaganda ve turizm aracna dntrme suunu yineler (Adorno 2008b: 142). Sonuta, tin rasyonalizmden byk bir tehdit alr. Bu tehdit, bize, btnn irrasyonelliinin hi deimeden devam ettiine ve her tikel rasyonelletirmenin, kr ve uzlamaz bir genelin tikel olan zerindeki basksn glendirerek, bir irrasyonelliin

90

iine yaradn gsterir (Adorno 2008: 143-4). Adornoya gre, kltr ynetme aralarndan ve kurumlardan eletirel bir bilinle yararlanan kesimlerin gerekletirdikleri sadece ynetilen kltrden baka bir ey deildir. Onlara ak olan hep ayn kalanlar karsnda kendini gsteren btndeki kk farklardr; umut farkn kendisinde -sapmada- younlamtr (Adorno 2008b: 149). Soykana gre, nmzde duran dnya, bize ilkin karmak grnr. Ancak bu karmaa kendi kendinde olan bir karmaa deildir. Bu nedenle onun ilkesini yreklice ineyen birey, ancak onu elde tutar. Bireyin dnyasn kaotik klan iktidarlar, kaosun yeniden rgenleniini ele geirirler. nk onlarn dnyas kaostur (Adornodan aktaran Soykan 1991: 49). Doaya egemen olmaya duyulan ar istek insana egemen olmada da baarl teknikler gelitirir. Baskc iktidarlarn panzehiri, onlarn kendi ilerinde bulunur. nk onlar, srekli baskc kalamazlar; bir ekilde deimek zorundadrlar. Adorno bilgi eletirisi ile toplum eletirisinin bir ve ayn ey olduunda srar eder. Sz konusu bilgi toplumun bilgisi olduu iin bu byledir. Bunun iin toplumun doru eletirisi toplumun doru olarak kavranm olmas demektir. Adorno, toplumun tek tek kiileri epeevre kuatan, onlarn her biri iin bir yazg olan bir ey olmadn savunur. Ona gre, toplum, nesnellik tarafndan kuatlm, sevk ve idare edilmi ve biimlenmi insanlarn her eye ramen ona tepkide bulunduu bir toplumsal sretir. Bu ise, toplumsal srecin diyalektik olarak ilediini gsterir (Soykan1991: 60). Adornoya gre, kltr endstrisinde ilerleme olarak gsterilen, srekli yeni diye yceltilen her ey, basz-sonsuz bir aynl gizler; burada deiimler, kltre ilk egemen olduu gnden beri kr gdsnn deitii oranda deimi olan bir iskeleti maskelemektedir (Adorno 2003a: 78). te yandan, Menkeye gre, Adornonun eletirel teorisi, bireysel bir etiin projesi olan Nietzschenin soyktyle ortaktr. Nietzschenin soykt gibi, Adornonun kltrel eletiricilii, balangtan, birsinin moral eitlik ilkesi tarafndan tketilen ve fakat daha ok birinin ondan eitlik ilkesini yarglayan normatif bir standarda gnderme yapar. Adornonun insanlk olarak adlandrd bakalarna kar davran biimlerinin baarsn ierir, kendisine kar, ki o bakalarna kar dayanma ve dirayeti ile kendisiyle, birisinin kendi doasyla

91

ilikisinde zgrlk ve ifay ieren eitliin lsyle yaplamaz (Menke 2004: 308).

II.3.3. Kltr Endstrisi le likisinde Freudun Dncelerine Bak Adorno, Hegelde hakikatin doal topra olarak z-bilincin, kendi benliinden emin olmann hakikati olduunu belirtir. Bugn ise z-bilincin tek anlam, ona gre, ego zerinde dnmenin mahcubiyeti ve iktidarszlnn fark edilmesidir. Bu da, kendinin bir hi olduunu bilmektir (Adorno 2006: 52). Bu balamda, Adorno, Freudun iin politik yan ile pek ilgilenmemi olmasna karn, faist kitle hareketlerinin ortaya k ve doasn, nceden aka salt psikolojik kategorilerde grdn ifade eder. Adorno, Freudun, bireylerin kitle durumuna dnmesi srecini hangi kuvvetlerin belirlediini saptamaya altn belirtir. Bireyler, onlar birbirlerine balayan bir eyler olduu iin, kitle iinde bir btn halinde birbirleriyle ba kurmulardr. Adorno, bunlar aratrmann, faistlerin ayak oyunlarndaki temel sorunu kefetmekten daha nemsiz bir ey olmadn syler. Ferudun baa vurgusu Adorno tarafndan ok nemsenmektedir. nk milyonlarca insann desteini, ama onlarn rasyonel karlaryla badamayan amac urunda kazanmak zorunda olan faist demagog bunu ancak, Freudun aratrd ba maddesini yapay olarak yaratmakla becerebiliyor (Adorno 2006: 30). Bu balamda, Adorno, Freuda gre kitleye zg olan eyin yeni bir nitelik deil, tam tersine aslnda nceden var olup rtl duran bir takm zelliklerin belirtisi olduunu ifade eder. Adornoya gre, faist saldry harekete geiren gleri sadece yaanan toplumsal dzenin basksn ykan youn bilin-alt igdler olarak belirlemek yetmez. Aksine bu saldr, enerjisini ksmen de bilin-altna hizmet etmeye zorlanan baka psikolojik aamalardan alr. Kitleyi oluturan insanlar arasndaki libido balar pervasz bir cinsel ba olmad iin, kitleyi bir arada tutan duygusal balarn ve birincil cinsel enerjiyi dntren psikolojik mekanizmalarn neler olduu aratrlmaldr. Freudun yant, Adornoya gre, telkin ve telkin-edilebilirlik kavramlar altnda toplanabilen olaylar zmlemek gerektii eklindedir. Freud, burada, telkini, ardnda bir sevgi ilikisinin

92

sakl olduu bir paravan olarak grmektedir. Ancak, Adorno, bu dncede nemli olann telkinin ardnda saklanan bu sevgi ilikisinin bilin-altnda kalmas olduunu belirtir. Adornoya gre, Freud, kilise ve ordu gibi rgtl kitlelerde, kitle yeleri arasnda sevgiden hi konuulmad ya da sevginin dolayl ve yceltme biiminde ifade edildii olgusuna sk skya sarlmaktadr. Gnmzde yapay olarak bir araya gelen faist kitlelerde sevginin adnn hemen hi anlmamas dikkate deer bir ey olarak grnr diyen Adornoya gre, Hitler, sevgili baba rolne bavurmaktan kaarak tehdit edici otoriteye zg olumsuz bir rol seer. Sevgi kavramnn yerini de Almanya gibi soyut bir tasarm almtr. Adorno, sevginin, iinde dmanlk ve saldrganlk tamayanlara kar dmanlk ve saldrganln sesi demek olduunu ifade eder. Ona gre, birincil libido enerjisini, siyasal amalara uygun bir tarzda ynlendirmek zere bilinalt dzeyde tutmak faist nderliin temel ilkesidir (Adorno 2006: 32-3). Bu nedenle Adorno, faist ideolojinin iinde sevgi duyulabilecek pek az ey barndrdn belirtir. Adorno, Freudta kitlenin nderinin hep kendisinden korkulan ata olduunu syler. Kitle ar derecede otorite dkn olduundan kendisine her zaman snrsz bir gle egemen olunmasn ister. Ata ise, kitlenin idealidir. Burada kitlenin kendini Ata ile zdeletirmesi sz konusu olur. Adornoya gre, bireyin babasn aan ve bu nedenle Ben ile kitleyi btnletiren bir yceltmeye uygun den otoriter bir baba imgesini oluturmak, insann iradesini yitirmek zorunda kald pasif mazoist tavr yaymak iin tek yoldur. Babann yakn faist evresinden istenen, bu tavrla, beklenen siyasal davrann, kii olarak kendi rasyonel karlaryla ve kitlenin ya da gerekten ait olduklar snfn karlaryla badamaz hale gelmesidir. Bu nedenle, faist nderin kitlenin gerei alglamaya ve dnmeye deil, erotik balara dayanarak inandrlmasna ihtiyac olduundan, kendisini izleyenlerde yeniden uyandrlan irrasyonellik olduka rasyoneldir (Adorno 2006: 35). te yandan, Adorno, libidonun, nder ile nderi izleyenler arasnda ve izleyenlerin kendi aralarnda bir baa dntrld mekanizmann zdeletirme mekanizmas olduunu belirtir. Freudun, zellikle zdeletirme ile ie-yanstma arasnda yapt ayrntl kuramsal ayrmlar vardr. Freuddaki, zdeletirmede yatan, kartlklarla dolu

93

ve i ie gemi anlamlarla ykl niteliklere ilikin gr, libidonun oluumundaki oral dnemin bir rn diye kabul edilebilir (Adorno 2006:36). Adorno, modern nderin, bugnn toplumlarndaki rolnn znenin sonraki ocukluk evrelerinde belki de azalm olan bir baba imgesinden, hatta kendisinin kolektif bir izdm olan kendi kiiliinin bytlm bir imgesine oranla daha zayf bir baba imgesi olarak grnmesi, zdeletirmenin sevilen nesnenin bedene sokulmas eklindeki bir zmseme biimindeki ilkel narsist grle balantl olduunu iddia eder. O, narsizmin, Freudun idealletirme teorisinin faist kitlelerin olumasnda etkili olan zdeletirme asndan oynad nemli rol zerinde durur. yle demektedir Freud:
nsann nesneye kendi Beni gibi davrandn gryoruz, yani ak-olma durumunda nesneye byk lde bir narsist libido akp geiyor. Sevimenin kimi biimlerinde nesnenin, insann kendisinin ulaamad Ben-deali yerine gemeye yarad aka belli oluyor. Nesne kendi Beni asndan ulalmak istenen mkemmelliinden dolay seviliyor. Bu yle bir mkemmellik ki, insan ona kendi narsizmini dolayl olarak tatmin yoluyla ulamak istiyor (Freudden Aktaran Adorno 2006: 37).

Faist nderin, bu ekilde kendisini idealletirmeyi kendini izleyenlerde aradn ve nderin ideolojisinin de bu idealletirmeye hizmet ettiini belirten Adorno, nderi kendi ideali durumuna getirmekle insann, aslnda, kendisinden edindii empirik imgeyi bozan baarszlk ve tatminsizlik belirtilerini saf d ederek kendini sevmi olduunu syler. Bu zdeletirme, kolektif olarak, ok sayda insanda benzeri trden karakter yetenekleri ve libido eilimleriyle kendini gsterir; ve nderiyle kendisi arasndaki bir dayanma eklinde grnen idealletirme yoluyla yaplr. Ona gre, Freud, narsist zdeletirmeyi salamak iin, nderin ilkin kendisinin mutlak bir narsist olarak grnmesi gerektii grnden hareketle, Hitlerin kendisine de aynen uyan srnn atasn tarif eder (Adorno 2006: 38-9) Adorno, iyice rasyonelleen ve nicelleen bir sanayi toplumunun yapsnda hiyerarinin ho karlanmamas gibi, faistlerin de birtakm yapay hiyerarileri, psikoteknik nedenlere bal olarak hibir dayanak olmakszn ortaya attklarn syler. Ancak bu durum, burada rol oynayan sz konusu libido kayna olarak grlmez. Bununla

94

birlikte, varolan hiyerarik yaplar sadomazoist bir karakterin istekleriyle tam anlamyla uyum halindedir. yle diyor Adorno: Hitlerin nl forml neydi: Aaya doru otorite, yukarya doru sorumluluk. Bu, Alman halknn bisiklet sporcusu diye azna dolad karakterin kaypakln en keskin biimde rasyonelletiren ifadedir (Adorno 2006: 42). Adornoya gre, Freudun teorisi ait olunan ve benimsenen kendi grubuyla kar-klan yabanc grup arasnda yaplan ve her eye yansyan ayrmcla k tutar. Bu dnme ve eylem biimi gnmz kltrnde ok ak bir ekilde grlr. Bu nedenle, insanlarn kendi gibilerini neden sevdii ve byle olmayanlardan da niin nefret ettiini sorgulamak ender karlalan bir durumdur (Adorno 2006: 42). Freuda gre, uygarln ilerlemesi, yabanc gruplara kar uygulanan barbarln otomatik olarak gitgide ho grlmesi sorununu da beraberinde getirir. te yandan, faist propaganda, kendi hedeflerini gerekletirmek iin sadece yaanan mevcut ruhsal ereveyi yeniden-retme ihtiyac duyar. Temel zelliklerinden biri olan zorunlu tekrarlama ilkesi bu aralksz yeniden-retme zorunluluuna denk der. Bu propaganda modern toplumun irrasyonel momentlerini benimseyen otorite-bamls yapya ve onun tikel yansmalarna gvenir. Yaanan koullar balamnda irrasyonel olan faist propaganda insann ekonomik gdlerine bal olarak rasyonel olur. nk mevcut durumun olduu gibi kabul edildii bir durumda olan-bitene boyun emek ve kendini yaanan durumla zdeletirip az da olsa haz duymaya almak yerine, onun zn anlamaya almak ok daha fazla aba gerektirmektedir. Bu nedenle, artepkisel kitle hareketlerinin, daha ok kitlelere gvenen hareketler yerine kitlelerin psikolojisi ile i grmeye almalarnn nedeni bu olabilir. Rasyonel ierii kr krne bir iktidar politikasna dnerek koflatnda en ilerici siyasal hareketi bile, kendini kitle psikolojisi ve onun maniplasyon dzeyine indirgeyebilir (Adorno 2006: 51). Bununla birlikte, faizm, kitleleri rasyonel yoldan kazanmak elinde olmad iin propagandasn akla dayal dnceden uzaklatrarak psikolojik temellere dayandrr. Bu ekilde rasyonel, bilinaltna bal geriye ynelik sreleri seferber etmeye alr. Adorno, Hegelle birlikte bireyin psikolojisinin zn yitirdiini syler. Freudun en

95

byk baars ise, belki de, Adorno iin, birey psikolojisinin alanlaryla snrl kalarak dardan sosyolojik faktrlerin sokulmasndan ekinmi olsa bile, psikolojinin elini eteini ektii noktaya varm bulunmasdr. Adorno, Freudta, kendini nesneye teslim ederek onu en nemli esi durumuna sokan znenin, yani Speregonun psikolojik olarak yoksullam olduunu belirtir. Bu yoksullama teorisi ise, faist kitlelerin, bireysellikten kopmu atomsal yaplarn ok ak bir biimde ok nceden ortaya koyar. te yandan, kitleleri oluturacak psikolojik dinamik de, kanatlarn bu toplumsal atomlarn stne gerer, ama orada da bir gereklik olmaktan kar (Adorno 2006: 53-4). Adorno, Freudun bir yanda bastrlm olann apak zgrleme isteiyle te yanda apak bastrmaya mazeret arayan bir tavr arasnda ikircikli bir konum aldn syler. Freud iin akl sade bir st yapdr, ama bunun nedeni Freudun akl denen araca makul olma imknn verebilecek olan amac reddetmesidir. Bu ama ise, anlamn uzanda, akln nfuz edemedii bir yerde duran hazdr. Ama hazzn doa hizmetkrln aan yn bir kez unutulduunda ve bylece kmsenerek trn devamn salayan oyunlar repertuarna dahil edilip kendisi de akln bir hilesi28 olarak sunulduunda ratio da bayalaarak rasyonalizasyon durumuna der (Adorno 2005: 63). Adorno, burada, hakikatin grecelie, insanlarn ise iktidara teslim edilmi olduunun altn izer. Ancak, Adorno iin, topyay nihai amac tatmin ettii lde kendisi amasz olan kr bedensel hazda konumlandrabilen kiinin hakikat hakknda salam ve geerli bir fikri olabilir. Adorno, Protagorastan beri, her trl psikolojinin, insan her eyin ls yaparak yceltmi olduunu, ancak bu ekilde onu batan beri bir nesne olarak, bir tahlil malzemesi olarak ele alm ve bir kez aralarna kattktan sonra eylerin canszlk ve boluunu ona da aktarm olduunu ifade eder. Burada, zne adna nesnel hakikat yadsnarak zne de inkr edilir. Her eyin ls iin ortada hibir ey kalmaz ve olumsalla den zne hakikatsizlik haline gelir (Adorno2006: 65). Burada toplumun gerek yaam srecine iaret edilmektedir. Psikoloji, mutlaklap mutlak nesne haline gelen insan zerinde hakimiyet kuran insan egemenlii ilkesini benimsemitir.

28

Adorno, burada, rtl olarak Hegele gnderme yapmaktadr.

96

Psikoloji, bir mbadele toplumunda znenin aslnda zne deil de bir toplumsal nesne olduu geeine mracaat etmekle, topluma bunun byle olmasn ve yle kalmasn salayan silahlar da hediye etmitir. Yetilerine ayrtrlm insan, iblm olgusunun kendi szde znelerine de yanstlm halidir ve bu da onlar daha krl biimde kullanma ve ekip evirme abasnn ayrlmaz bir parasdr (Adorno 2006: 66).

Adornoya gre, Freud, hipnozu iki kii arasndaki bir olay olarak tanmlamakla, hipnoz ile kitle psikolojisi arasnda bir ayrm gzetmekteydi. te yandan, nderlerin, kitle psikolojisine zg bir teknii mkemmelletirerek hipnozun bysn kolektife genelletirecek hale getirdiklerine iaret eden Adorno, byy kolektifletirip kurumsallatrmann, toplum zerindeki genellemeyi giderek ok daha dolayl ve sallantl bir duruma soktuunu belirtir. Bylece, kendini nderle cokulu bir biimde zde tutmann ve kitle psikolojisinin tm geleneksel dinamiinin yapayl korkun derecede gelimitir. Adorno toplumsallatrlm Hipnozun, geri-dnlerin uzaktan gdml olarak hortlamasn ortadan silip gtrecek kuvvetleri ve artk uyumasalar bile, gzlerini kapam olanlar da sonunda uyandracak olan gleri iinde gelitirdiini belirtir (Adorno 2006: 55). Bottomorea gre, Adorno ile Marcuse modern toplumdaki bireyin konumuna ilikin ayn mitsiz gre sahiptiler, ancak bu duruma eitli biimlerde karlk vermilerdir. Marcuse toplumun ierisinden yeni devrimci glerin kacana ilikin eski bir midi tekrarlayp, Freudu felsefi olarak yeniden yorumlaynda, ileri endstri toplumlarnda maddi ktln ortadan kaldrlmasyla birlikte, btn toplumsal ilikileri etkileyen kapsayc bir zgrleme temeli olarak alglanan haz ilkesinin stnl ve cinsel zgrlkle insanlarn mutluluk amacna eriecekleri artlarn salanm olacan savunurken, Adorno bireyi egemenlikten kurtarma ihtimalini ne yeni kart gruplarda ne de cinsel zgrlkte, fakat olabilecein dokunularyla verili gereklii karlayan zgn sanatnn yaptnda grmtr. Adornoya gre, hakiki sanat ve sanat eseri ykc bir potansiyele sahiptir (Bottomore 1997: 50). Adorno, sanat, gelecein ufkunu kendinde barndran -varolana dair- bir hakikat aray olarak grr. te yandan, Lohmana gre, Freud, ehveti, cinsellii ve duyarll serbestletirme konusunda bir ilkti. Freud, di Ego yapmtr. Adornonun Estetik Teorisi, toplum tarafndan koullandrln ve kendi snrlarn grd akln bu anlamasna katlr.

97

Estetik Teori ne ikinci doay birinci doayla kartran meslekten duyarla gei salar, ne de varolan akl onaylayanlar hakl karp dn verir (Lohman 1999: 94). Estetik Teori hakikati elinde tuttuu iddiasn reddettii iin cesurdur. Problem de buradan kaynaklanr.

II.3.HAKKATN ESTETK YARATIMI YA DA KTDARIN AILMASINDA SANATIN ROL II.3.1. Kltr Endstrisinde Sanat Eserlerinin Bir Metaya Dnmesi Adorno kltr endstrisinin en ok aldatc olan yann eletirmektedir. Bu eletirinin temelinde de Marxn meta fetiizmi zmlemesi bulunur. Adornoya gre, kltr endstrisinin rettikleri metalaan sanat yaptlar deil, daha en bandan pazar iin retilmi olan metalardr (Dellalolu 2003a: 23). Kltr p(lk)tr Adornoya gre; fakat kltrn sektrlerinden biri olan sanat hakikatin grnd yerdir ayn zamanda. Adorno, bunun fetiizmin ikili karakterinde yattn iddia eder (Adorno 1970: 459). Adorno, kltr endstrisinin eskiden ounlukla hantalca gerekleen bir sreci, sanatn tketim alanna dnmn kararl bir iimde gerekletirmi ve bu dnm ilke dzeyine ykseltmi ve elenceyi sk naifliinden arndrp metalarn niteliklerini gelitirmi olmakla vnebileceini syler (Adorno 2008a: 66). Zincirlerinden boanm elencenin, sadece sanatn kart olmakla kalmayacan, ayn zamanda sanat ven ar bir u olduunu belirten Adorno, bu balamda, akln, sanatn en alt dzeyinde bile anlamszl kkten yok ettii gibi, en st dzeyinde de anlam yok ettiini syler. Adorno, bir enlik, bir sanat festivali fikrinin bir defalk, yeri doldurulamayan cokulu bir an olduu iddiasna dayandn belirtir. enlikler de ortaya ktklar ekilde kutlanmaldrlar. Bu nedenle, onlar planlamak ve rtmelerini nlemek gerekmez. Onlar ele geiren ve rasyonelletiren ynetici akl, bu ekilde onlarn enlikli oluunu ortadan kaldrr (Adorno 2008b: 134). te yandan, modern dncenin hareket noktas ncelikle zne ile nesneyi kategorik

98

olarak birbirinden ayrmak olmutur. Bugn ise modern toplumda zne ile nesneyi, her ikisi de birbirinin yerine geebildii iin ayrmak anlamszdr. (Dellalolu 2003a:28) Adornoya gre, kltr endstrisi, efektlerin, belirgin rtularn ve teknik ayrntlarn sanat yaptna baskn kmasyla birlikte gelimitir. Eskiden bir ideay ifade eden sanat yapt, artk, onunla birlikte tasfiye edilmitir (Adorno 2008a: 54). Adorno kltr endstrisinin eski olanla bilindik olan baka ve yeni bir nitelikte birletirdiini ifade eder. Kitlelerin tketimine gre dzenlenen ve byk lde o tketimin yapsn belirleyen rnler, tm sektrlerde az ok bir plana gre retilmektedir. Tm sektrler yapsal olarak benzerdir Adornoya gre; onlar birbirlerinin aklarn kapatarak ak vermeyen bir sistem olutururlar. Bu, sadece ada teknik olanaklar sayesinde deil, ayn zamanda ekonomik ve ynetsel younlama yznden de olanakl klnmaktadr. Kltr endstrisi bilinli bir ekilde tketicileri kendisine uydurmaktadr. Uzun zamandan beridir ayr duran yksek ve dk sanat dzeylerini, her ikisinin de zararna bir araya gelmeye zorlar. Adorno, yksek sanatn neminin, yarar konusundaki speklasyonlarla yok edilirken, dk sanatn neminin de, iinde barndrd isyanc direni zelliine dayanan uygar snrlamalarla yok edildiini iddia eder. Bu ekilde, kltr endstrisi milyonlarn bilincini ve bilinaltn ynlendirmesine ramen, kitleler ikincil role der ve hesaplanabilir nesneler, makinenin yedek paralar olurlar. Tketici, burada, nesne konumundadr. Adornoya gre, zellikle kltr endstrisi iin biimlendirilmi olan kitle iletiim aralar terimi, vurguyu nispeten zararsz bir alana kaydrmakta ok ie yaramtr. Gerekte, kltr endstrisinin, kitlelerle ya da iletiim tekniklerinin geliimiyle bir ilgisi yoktur; aksine onlar dolduran ruhla, sahiplerinin sesiyle ilikisi vardr. Adorno, kltr endstrisinin kitlelerle ilikisini ktye kullanarak, verili ve deimez saylan bir zihniyeti oaltmaya ve glendirmeye altn ifade eder. Bu balamda, kltr endstrisi kitlelere uyum salamadan varolamayacak olsa bile, kitleler onun lt deil ideolojisidir (Adorno 2003a: 76-7). Adorno, kltr endstrisindeki teknik kavramnn sanat eserlerindeki teknikle sadece ad bakmndan benzetiini dile getirir. Sanat eserlerinde tekniin, bizzat nesnenin zgn isel mantyla rgtlenmesiyle ilgili olduunu ve bu yzden daima nesnesine dsal

99

kaldn syleyen Adorno, olaylarn geliiminin, mmkn olduunca, btnn ideasndan deil, hemen ncelerinde var olan durumdan domas gerektiini ifade eder. Burada, hibir olay rgs sahnenin hakkn vermek iin hrsla alan bir ekibin gayretine direnemez. Sadece anlamszln kabul edildii bir ortamda, anlaml bir balam oluturan emalara tehlikeli gzyle baklr. Bu balamda, Adornoya gre, izgi filmler, bir zamanlar, akll olmann karsnda yer alan hayal gcnn temsilcisiyken ve teknikleri sayesinde, elektrik vererek sakat braktklar hayvanlara ve nesnelere, hakkn yerini bulmas iin ikinci bir yaam balarlarken, bugn sadece teknolojik akln hakikat zerindeki zaferini onaylamaktadrlar (Adorno 2008a: 69-70). te yandan, Adorno, estetik yceltmenin srrnn doyumu yerine getirilmemi bir vaat olarak temsil etmesinde yattn ifade eder. Oysa, kltr endstrisi yceltmemekte, aksine basklamaktadr. yle diyor Adorno: Arzunun nesnesini, kazan iindeki gsleri ya da atletik kahramann plak gvdesini belirgin hale getirerek, yalnzca, doyumun esirgenmesine alk olduu iin oktandr mazoist bir hazza indirgenen yceltilmemi n hazz kamlar (Adorno 2008a: 72). Sinema, gerekli olan yatrm maliyetlerinin apnn bykl yznden, geni apl bir planlamaya ihtiya duymaktadr. Adorno, sinemann samalnn bireysel baarszlktan ok bu elikiden kaynaklandn belirtir. Sinemann ilkesi, planlayan, izleyiciyi de hesaba katan niyettir; bu da uyumu bozar (Adorno 2008b: 138). Bununla birlikte, sanat yaptlarnn ileci ve utanmaz yanna dikkat eken Adorno, kltr endstrisinin cinsellikle ykl olduunu belirtir. Bu ekilde kltr endstrisi ak sadece bir ak macerasna indirgemektedir. te yandan, cinselliin seri retimi de cinsellii otomatik olarak bask altna alr. Bu balamda, Adorno, insan ak etmesi dnlen film yldzlarnn, her an her yerde insann karsna ktklarndan, daha batan kendi kendilerinin kopyalar haline geldiklerine dikkati eker (Adorno 2008a: 73). Adorno iin, insanlara dayatlan nesnel ve balayc bir dzen dncesi ii bo olduundan, bir ierik kazandrlp insanlar karsnda kendini kantlamaldr. Ancak kltr endstrisinin insanlarn beynine sokmaya alt dzene ait kavramlar hep mevcut duruma ait kavramlar olmutur. Bu kavramlar, onlar kabul edenlerin gznde

100

hibir anlamlar kalmasa bile, sorgulanmaz, zmlenmez, diyalektik olmayan bir ekilde varsaylm olarak kaldklarn syleyen Adornoya gre, Kant buyruun aksine, kltr endstrisinin kategorik buyruu artk zgrlkle hibir ortak yana sahip deildir. Kltr endstrisinin kategorik buyruu, neye uyacanz belirtilmemi olsa bile uymanz gerektii, gcne ve her an her yerde olmasna bir refleks olarak, herkesin, yle veya byle dnd eye, yle veya byle varolana uyum salamak zorunda olduunuz eklindedir (Adorno 2008a: 81). Kltr endstrisinin ideolojisi ok gl olduundan bilincin yerini mevcut koullara uyma almtr. Adornoya gre, sanat yaptnn gereklii amasn salayan itici gc, onun stilinden koparlamaz. te yandan, bu g, biim ile ierik, isellik ile dsallk, birey ile toplum arasndaki kukulu birlik eklindeki bir uyumda deil, zdelik uruna harcanan tutkulu abann zorunlu baarszl olarak grnen uyumsuzlukta aranmaldr (Adorno 2008a: 60-61). Bununla birlikte, Adorno, hafif sanatn ciddi sanatn toplumsal vicdan azab olduunu syler. Adorno, znenin kendini denetim altna almas ve dolaysyla nesneletirmesi anlamna gelen sanatn hareket yasasnn sanatn k demek olduunu vurgular. Bu balamda, sinemann sanat dmanlnn kayna yine sanatta, isel doa zerinde gittike glenen egemenliktedir. Modern sanatlarn ok alklanan pozculuu, tehircilikleri, kendilerini pazara mal olarak sunmalarn salayan jesttir (Adorno 2003d: 245; 2005: 222). Adorno, sanat yaptn onaylanm, geerli bir ey olarak grmenin ve yaamann ve ayrca yapt araclyla, onu daha nce grm olanlarn btn tepkilerine katlmann gelenek iinde olmann anlamn oluturduunu ifade eder. Ancak bu bir kez ykldnda yapt da btn plakl ve yanlabilirliiyle ortaya kar. Burada, olay rgs bir ritelken budalala, mzik bir anlaml figrler kanonu olmaktan kp yavanlaarak bayat bir ezgiye dnr. O, artk o kadar gzel grnmez. Adorno, kitle kltrnn uyarlama hakkn buradan alm olduunu syler (Adorno 2003d: 255; 2005: 231).

101

te yandan, Adorno, topyann yok olduunu, nk onun gerekletiini ifade etmektedir. Teknoloji eliyle tahrip edilen toplumsal doa ile teknolojik standartlama eliyle dzenlenen artk doa olmaktan km toplumsal ve fiziksel mekan yani topya imdi gz nnde durmaktadr. Her yer ayn seviyededir ve hibir zgnlk yoktur (Soykan 1991: 62). Adornoya gre zgnlkle dile getirilen de heterojen olan bir at altnda toplamaktr. topyann gerekletii yerde, onu iinde tayan sanatlar da batar. Sanatlarn yolundan sapmas ise onlarn bir yanl batdr. Onun onsuz olunmaz grnt-karakteri, ekonomik ve politik gerekliin bir stn gc yznden rezalet olur. Bu gereklik estetik grn ide olarak alaya dntrr: Estetik icra, bir abra kadabra sistemince spor haline getirilir (Adornodan aktaran Soykan 1991: 64).

II.3.2. Sanatn tiraz ve Estetik Deneyim Adornoya gre, yeni olan, subjektif bir kategori deildir, aksine heteronom olandan ayrlm kendisi iin kendinden baka trl olmayan eyi zorla elde etmektir. Yeninin zerinde kendisini gerekletirmek iin yeniye ihtiya duyan eskinin gc srarldr. Dolaymsz sanatsal pratik, zellikle yeniyi gerekletirerek kendini ortaya koyuuyla birlikte pheli kalr; dolaymsz sanatsal pratikteki bu eskiyi korumann kendi zgl ayrmn inkar eder. Bununla birlikte, estetik refleksiyon, eski ve yeninin bir arada olmasna kar kaytsz deildir (Adorno 1970: 40). Adorno sanatn otonomisini kurduunu iddia etmesine ramen, daima, aslnda teorik ilgilere sahiptir. Bu yolla estetik tamamen heteronomiye hizmet eder. Evrensel gizemletirme anlayyla balayan ve sanat ile gerekliin birbirine taban tabana zt olduu dogmas vastasyla genileyen argmantasyon biimi sanat eletirel teorinin ilgilerinin bir temsili konumuna dntrr (Bubner 1997: 172). Bununla birlikte Adornoya gre, estetik deneyimin nemi, estetik yaam deneyiminin gizli bir materyalist anlayla zneye oranla nesnenin nceliini kabul etmi bulunmasndan kaynaklanmaktadr (Jay 2001: 99). Sanatn tarihsel ortaya kn, ontolojik olarak, bir takm yksek ilkeler altna koyma giriimleri de, kanlmaz biimde, bir ayrnt yn iinde kaybolacaktr. Teorik olarak

102

konuyla ilgili elde edilebilecek biricik kavray, sanatlar diye adlandrlan eyin oulluu yznden, btn sanatlar bir araya getirebilecek bir tmel sanat kavramnn bile mevcut grnmedii yolunda bir kavraytr. Sanatn tanm, aslnda, sanatn bir zamanlar ne olduuna baldr; ancak tanm, ayn zamanda onun ne olmakta olduunu ve gelecekte ne olabileceini de hesaba katmas gerekir (Adorno 1996: 41; 1970: 11). te yandan, sanat kavram, tarihsel olarak deien bir uraklar kmesi olduundan tanmlanmaya gelmez. Sanatn doas, salam bir dayanak bulmak iin kkenine gitmek suretiyle de aratrlamaz. Kkene dair tarihsel olaylar elde etmek zor olduundan bu sorun zlemez (Adorno 1996: 40-41; 1970: 11). Adornoya gre, sanat, ancak kendini dinden ve dinin kurtarc hakikatlerinden ayrdnda geliebilmitir. Ancak, bir kere laikleince, sanat, baka bir alternatif olmad iin, mevcut dnyaya, zerk sanatn silkip atmak istedii ayak balarn pekitiren bir teselli tr sunmaya mahkum edildi (Adorno 1996: 40; 1970: 10). Soykana gre, sanat trlerinin birbiriyle bantlar, hem onlarn karsnda kendini oluturmu olan sanat hem de ikin olarak sahip olduklar nesnel gereklik dolaysyladr (Soykan 1991: 68).

II.3.2.1. Sanat Eseri ve Estetik Deneyim Sanat eseri ile canllk arasndaki baa deinen Adorno, nceden kestirilemeyen eyin sadece etki olmadn, aksine onun nesnel yan da olduunu ifade eder. Bu, yeni nitelie aktarlmtr. nk, sadece canllk olarak uygun olan sanat eserinin deneyimi gren ve grlenin ilikisi zerine estetik alglama ilkesi olarak psikolojik Kathexis zerine bir eyden daha fazlasn syler (Adorno 1970: 262). Adorno iin canllk, nesnenin estetik deneyimidir. te yandan, sanat eseri badamaz, zde olmayan, birbirine deen Momenti sentezler; o, zdein ve sresel zde olmann zdeliinin hakiki aratrmasdr; ancak btn iin sihirli forml deildir (Adorno 1970: 263). Sanat eserlerinde kinist olan, sanat eserini bir araya getirmek iin aba sarf eden antagonistik monmentin srtnme sesidir. Adornoya gre, hem srecin sonucu hem de srecin kendi duraklama anndaki

103

(Stillstand) ey sanat eseridir. Dnya ilkesi olarak en yksek (aamada) rasyonel metafizii ilan eden sanat eseri, monaddr: g merkezi ve ey birbirindedir (in eins) (Adorno 1970: 268). Sanat eserleri29 birbirlerine kar kapal ve krdr; onlar darya kapallklarnda anlam tarlar ve kendilerini takdim ederler. Adornoya gre, tarihsel moment sanat eserlerinin tutucu olmasdr; otantiklik zamannn tarihsel maddi ieriine ekincesiz olmak ve bylece kstaha olmayan bir varolma iin yant vermektir (Adorno1970: 272). Glk, sanatn ilerlemesi zerine genel yarg veren, sanat tarihinin yapsnda vardr. Bu ise, varolan bir toplumsal bask altnda kesintiye urayan dizileri biimlendiren bir homojen olmama durumudur. Bununla birlikte, kesintisiz sanatsal gelime, bugne kadar, greli olarak sabit sosyal koullara ihtiya duymutur (Adorno 1970: 310). Bernstein, Estetik Teorinin projesini anlamamzn tek yolunun, onun speklatif diyalektik kavraynn Hegelin kavrayndan hangi ynlerden ayrldn ortaya koymak olduunun altn izer.
Hegelin speklatif felsefesi, ayrlma/blnme deneyimi (Erfahrung), tikel ve tmelin, kesinlik ile doruluun birbirinden kopmas deneyimi szgelimi, Tanry tmel olarak gren, dolaysyla Tanrnn bu tmellik niteliiyle kendi gerek zn temsil ettiini dnen mutsuz bilincin deneyimi- zerine dnr. (Hegel: Fen:54-6) Hegelin fenomenolojisi burada mutsuz bilincin deneyiminin adm adm aa knn izini srer, mutsuz bilin kendine ilikin hakikat olarak grd zamansz, deimez tekini, ondan ayrln ve onunla birlikteliini anlamaya, amlamaya alrken. Bilin ile nesne arasnda deien iliki; bilincin, kendi tekisi ile zdelik ve farklln dile getirmeye almasnn bir sonucu olarak, kendisinin ve kendi nesnesinin ne olduunu yeniden tanmlama tarz Hegelin deneyim (Erfahrung) kavramyla anlad kabaca budur. Bu deneyim olabilmektir, nk (i) bilin ile nesne arasnda isel, ynelimsel [intentional] bir iliki vardr; (ii) nesne, her ne ise, zbilin asndan elzem olarak yorumlanmakta ya da yle yaanmaktadr ve (iii) bilincin kendi tekisini tany her zaman ezamanl olarak bir yanl tanmadr. Bu yzden, mutsuz bilin sz konusu olduunda, onun [mutsuz bilincin] bilmedii udur: Temel olarak bir birey biiminde (yani, sa olarak) bildii bu kendi nesnesi Deimez Olan- kendi benliidir, bilincin bireyliinin ta kendisidir. (Fen.131) Dolaysyla, mutsuz bilincin, tmel ve deimez olan, kendi tikel maddi yaamn ona feda ederek olumlama giriimi, zorunlu olarak kendi kendini baltalamadr. Bilincin, kendine ynelik bedensel aalamann neden olduu ac araclyla yaad ileci ve mazoist haz, bedensel varoluu dikkatin odanda tutmakla kalmaz; byle bir
Sanat eserleri, bizim doaya kar tutunduumuz estetik tavr benimseyerek ve onu, maddi igcnden feyz alarak, retime ynelik bir igcne dntrerek, kendilerini iktidardan bamsz klarlar. Tpk insanlarn, hem baskya maruz kalan, hem de uzlam salam dilleri gibi, sanat, doann dilinde insanlar iin geisiz, nfuz edilemez hale geleni diriltmeye alr (Adornodan alntlayan Huhn 2003: 265).
29

104

vazgeme, sonunda, tinsel aknlk araynn btnleyici bir paras olarak tensel doyumun ortadan kaldrlamazln aa vurur. (Deimez) tmel ile (deiebilir) tikelin i ie geiine ilikin bu aydnlanmann adm adm varlk kazanmas, Hegelci deneyimdir (Bernstein2003: 204).

te yandan, Bernstein, Hegelin speklatif syleminin temel arac olan deneyimin en eksiksiz nesnelliine, deneyimlere bellekte uygun bir anlatsal dzen verdiinde ulatn belirtir. Bernsteina gre, Adorno, bunun Proustun yntemi olduunu sylyor. Byle bir nesnelliin ls, yinelenen snamalar yoluyla aklamalarn dorulanmas deil; daha ok, umut ve d krkl yoluyla ulalan bireysel insani deneyimdir. Bu deneyim, anmsama srecinde, onaylama ya da yadsma yoluyla gzlemlerini belirgin klar (Adornodan aktaran Bernstein 2003: 205). te yandan Huhna gre, Adorno sanatsal gzelliin, doal gzelliin elde edemeyecei bir nesnellik elde ettiini kast etmektedir. Adorno, temelde, btnsel bir znellie indirgenme araclyla elde edilecek bir nesnellikte srar ederek, Hegelin btnyle znellemi bir sanatsal gzellik uruna doal gzellii yok etme abasna kar kmaktadr. Adornoya gre, olanakl her tr nesnellik pahasna evrensel znellik arayan Kant eletiri anlk da olsa evrensel bir nesnelliin kurulmasyla tamamlanmtr. Huhn, Adornonun Estetik Kuramnda bizi ska nesneye, sanat eserine dnmeye armasn bu bilginin nda anlamann mmkn olduunu iddia eder (Huhn 2003: 266). Bernsteina gre, deneyimin tkenmesi iki temel zellii gerektirmektedir. lki, potansiyel olarak tek tek yaamlar oluturan tmellerin artk ikin olarak o yaamlar oluturamamasdr; bunun bir sonucu olarak, bireysel yaamlarda rnek bir umut ve d krkl sreci kendini gstermez. En yce deerler bizim iin kendilerini deersizletirmilerdir. kincisi, bir doruluk ya da tmellik iddiasyla karlaldnda, bu iddiann nesnelliinin ilke olarak bireysel deneyimden bamsz grlmesidir. Deneyime ilikin iddialar da, deney ve kantn kiisellikten yoksun ve yinelenebilir srelerine indirgenmektedir (Bernstein 2003: 206). Deneyim estetikle randevular: deneyim, sanat eserinde karm tutarsz olan, tekil eserdeki yetersiz olan ekmek iin, tutarllk ve bilinci ykseltir. Bu grn altnda Dsncelerin idealist olmayan estetii harekete geer (Adorno 1970: 393). Estetik deneyim ayr eserlerde kristalize olur. Bununla beraber o ayrmak iin deildir; deneyimleyen bilinlerin srekliliinden

105

bamsz deildir (Adorno 1970:400). te yandan, doann estetik deneyimi ada bir sanat eserinde duyumsanabilir. Her ikisi, rasyonalite ve sylemi zdeletirmeyi boa karr. Modern versiyondaki rasyonalite onlar zerine kural koymak iin zdeletirme sreci yoluyla btn eyleri ele geirmeyi varsayar. Fakat sanat eserleri, doal gzellik gibi, varln vaadinin rasyonel olduunu iddia eder -her ikisi de rasyonel sylemden kurtulma yeteneine sahip olsa bile (Paetzold 1997: 220). Adorno Kantn tmel-tikel ayrl hakkndaki deerlendirmeye katlr. Bernstein, Kantn, zihinsel olann duyumsal olandan, ahlksal iyiliklerin ahlki olmayan iyiliklerden ayrl sorununu bir ayrlk/blnme olarak, dolaysyla ahlaksal eylemin anlalabilirliini dorudan etkileyen bir ey olarak algladn iddia eder. Bernsteina gre, Adorno, birok kez Kantn dnlr bir dnya kurgusunu harekete geiren eyi, umutsuzluun dnlemezlii olarak ifade etmitir.
Dar, tmelci bir yorumla, ahlksal mcadele ve ahlksal baar, insan mutluluunun baarlmasndan btnyle bamsz olsayd; imdi, olaylarn doal aknn, bu yaamda ktln stn gelmesini salayacak bir nitelik gsterdiine ve iyilikle ktl ayrm gzetmeksizin yutan geni bir mezarn nihai son olduuna inanmak iin ok nemli nedenler bulunsayd; bu, aresiz ve koulsuz bir umutsuzlua yol aard (Bernstein 2003: 214).

Kantn Tanrnn varln ve ruhun lmszln, en yksek iyi idesini olanakl klan rasyonel aralar olarak koyutlamasnn nedeni budur. Bernsteina gre, buradaki temel nokta, ahlksal deer ile insan mutluluu arasnda bulunan balantszlktr. Dnlr bir dnya koyutlama zorunluluu, Bernsteina gre, empirik varoluun kendisi, anlama yetisinin, onun ierdiini tasarladndan daha fazlasn ierdiinden, empirik varolula ilgili olarak zihnin onaylad btnlk iddiasn ortadan kaldrr. Adorno ise, Kantn koyutlamasnn aklarn ortaya koymaktadr. Buna gre, bu, duyumsal olan ile dnlr olann tedeki bir aknlk iinde badamasn zorunlu klan eyin anlama yetisinin kendi mant, zdelik dncesi olduunu gstererek, duyumsal olan ile dnlr olan arasnda a priori bir balantszlk varsayan bir saflktr. yleyse, sorun, Kantn ifade ettii gibi, anlama yetisine teolojik bir eklenti yapma sorununun aksine, anlama yetisinin olanakl deneyim alanna ait eyler zerindeki egemenlik iddiasn ortadan kaldrma sorunudur (Bernstein 2003: 217-8).

106

te yandan, sanat eserleri deneyim salayan duyumsal tikeller olduundan, nesnel gerekler olarak grnrler. Empirik yaamn retime dnk amalarndan uzaklatklar iin de, deneyim vaatlerini gerekletirme glerinden yoksundurlar. nk vaatleri ikinlik balamn amaktadr; bu nedenle sanat eserleri metafizik bir yapya sahiptirler. Bylece sanat yaptlar tikelliin rasyonellikten, yani tikelin tmelden ayrl deneyimi sunarlar. Sanat yaplar, kategorisel ayrlk deneyimini sunmakla da felsefi dnceyi ortaya kartrlar. Bernstein bu felsefi dncenin, Hegeldeki, anlamyla speklatif olduunu belirtir. Buradaki iddialardan da anlalaca zere, Bernstein, Adornonun felsefesinin speklatif bir zellik tadn dile getirir. Ona gre, Adornonun aratrd temel ayrlk, gndelik yaamdan deil, gndelik yaamn dnsel biimlerinden alnr; bu ayrlk da sanat ve felsefe arasndaki ayrlktr. Bu balamda, sanatn deneyim yokluunu bir deneyime dntrme yetisi, felsefi rasyonelliin dile getirdii egemen tmele kar onun duyumsal tikellik adna kategorisel iddiasn gvence altna almaktadr. Estetik Teori, Bernsteinn iddiasyla, sanatn felsefeyle zde-olmamasndan yararlanan ve bu bamllk ilikisini kabul eden felsefedir ve felsefenin, yani zbilincin kendini tanmasn modernist sanatn mutlak tekiliinde snar (Bernstein 2003: 224). Felsefe ile sanat arasndaki bu kurgusal iliki, empirik yaamda tmel ile tikel arasndaki bir ayrl dile getirir. Adornonun Kantn dnlr dnyaya ilikin kavrayn ele al, tmel ile tikelin speklatif zdeliini ve farklln meydana karmann amacnn dnyaya ilikin ahlksal bir imgeye ulamak olduu grn ifade eder. Bu imgenin kendisi de, etik tutumun rasyonelliinin gereklik koullarn salar. Bu da, estetik deneyimin kendisinin, maddeci anlamda, dnyaya ilikin, Kantn ahlak ilahiyatnn gereklerini yerine getiren ahlaksal imgeyi salayacak olduunu sylemektir. Bernstein, devamla, estetik deneyimle ilgili olarak unlar syler:
Bir eyi yaantlamak, konuma dilindeki kullanma uygun olarak, bir deneyim yaam olmak demektir. Bir deneyim yaamak, bir eyden gemek, bir eye katlanmak ve bunu, onun araclyla deiecek tarzda yapmak demektir. Yaantlanan, kiinin ngrmedii ya da kestirmedii bir eydir, beklentilere ramen meydana gelen bir eydir. Daha nce yaanmam bir eyle beklenmedik biimde karlama, deneyimlere maruz kalmay getirdiinden, deneyim edilgenlik, hatta denetimi yitirme fikirlerini artrr. Deneyim, ac ekme

107

yoluyla rendiimiz alandr (Bernstein 2003: 225).

te yandan, deneyim, her zaman bireylerin yaantladklar ey karsnda hazr olmalarna baldr ve deneyimin bir sonucu olan dnm, birey ile nesne ya da olay arasndaki bir iliki olarak kalr. Bernstein deneyimin, ilikili olduu somut olaylara bal olduunu, bu nedenle onun dile getirilmesi anlatya dayal bir anmsama ile gerekletirilmesi gerektiini belirtir. Ayrca, bir deneyim geirmek, bireyin dnmnn yannda bilin iin yeni bir nesne alannn ortaya k demektir. Bununla birlikte, deneyimsiz bir yaam imgesi sonu olarak tarihsiz bir yaam imgesinden ibarettir. Bu yzden, deneyim olmakszn tarihsel yaam da olamaz. Tarihsel olan ey deneyim yoluyla dile getirilmi yaamlardr. Estetik deneyimde, metafizik, aknla ve tekilie ilikin bir deneyimin eiliminde olduunu belirten Bernstein, bu deneyimin, bir ayrlk deneyimi olduunu ifade eder. Bunu, yaptta grnen bir grn olduundan, yaptn kendisinin ynelimsel nesnesinden ayr oluumuz deneyimi olarak dile getirebiliriz. Sadece, ynelimsel nesneye benzemeyen ey kendini gsterdii iin, yaptn ynelimsel nesnesinin kendisi, grnmeme yoluyla grnr.30 Bu ise, bir sanat yaptnn aurasn yaantlamak, deneyim olanan en gl anlamyla yaantlamak demektir (Bernstein 2003: 230-1). Bu olana yaantlamak da, daha nce sylendii zere, dnyaya ilikin bir ahlksal imgeye sahip olmak demektir.

II.3.3. Sanatn Hakikati ve ktidarn Sanatsal Dnm Sanatsal olarak en byk iirlerde ve resimlerde estetik snrlar aan, biimin zerklii iinde erimeyen bir konu esi bulunduunu belirten Adorno, bir estetik teorisinin ne kadar derin ve nemliyse, on dokuzuncu yzyln byk romanlar trnden sanat yaptlarnn da o teori iinde anlamlandrlmasnn o kadar zorlamakta olduunu syler (Adorno 2005: 230). Adorno Hegelin, Kanta kar polemiinde bunu kendisi iin bir
Bu balamda, Adorno iin bir doal gzellik teorisinin bir sanatsal gzellik teorisiyle mutabk olmas gerektiini vurgulamak gerekir. Sanat teorisi ve doal gzellik teorisi balantldrlar. Doal gzelliin uyandrd imgeler ak bir ekilde modern sanat eserlerinin temin ettii imgelerle doludur (Paetzold 1997: 220).
30

108

avantaja evirmi olduunu iddia eder. Bu balamda, Adorno sanatn kesin ve saf kavramnn belki sadece mzik iin geerli olacan ifade eder.

II.3.3.1. Mziksel tiraz Adornoya gre, sanat trlerinin ierik bakmndan asl ayrm, en ak biimde mzikte grlmektedir. Mzik teki sanat trleriyle kurduu ieriksel ve biimsel bantlar bakmndan ayrcalkl bir yere sahiptir. O, dier sanat trlerinden farkl olarak onlarla, onlar zerinde egemenlik kuracak bir ekilde bir iliki kurmaz. Bu da ona zel bir konum salar. te bundan dolay, Adorno mzie zel bir yer ayrr. Bu zel yerinden tr mzik, egemen olmaz ve teki sanatlar kendi zerkliklerini yitirmezler (Soykan 1991: 69). Adorno, bu balamda caz mziini eletirir. nk caz, mzii mzik olmaktan uzaklatrr ve insann yabanclamasn arttrr. Caz, daha ok mziksel kaliteyi bayalatrr ve kltr endstrisine hizmet eder. Adornoya gre, sanat, kendisi her uyarlamann bir paras olarak ortaya kar, ki bu, onun kendi ilkesiyle eliir. Oradan Cazn hareket ettii kimi tuhaf eilimler zerine k drecektir. Adorno, mziin varlkllar, maddi durumu iyi olanlar inceltmeyeceini belirtir (Adorno 1977a: 136). Aksine mzik sekin dinleyicilere, mzikteki tinsellii hissedecek ruhlara ihtiya duyar. Bu ise, sanat hissiyatna sahip kiilerde olabilir ancak. Bununla birlikte, Adorno, Cazn zgrl savunduu iddialarn btnyle reddetmektedir. Adornoya gre, Cazn temel ilevi, yabanclama iindeki insan ile onun olumlamac kltr arasndaki mesafeyi azaltmaktr; ancak bunu vlkisch ideolojinin bask altna alc anlay ve yntemi iinde yapmaktadr. te yandan, ayn anda caz, aslsz bir biimde, Doaya dnlyormu duygusu veren caz, aslnda btnyle toplumsal bir rndr. Jaye gre, Adornonun burada inceledii Caz, ounlukla, Tin Pan Alleyin sulandrlm tecimsel caz idi; onun kadar popler olmayan ve zenci kltrnden kaynaklanan caz deildi. Jay iin, Adornonn yanlgs, bu iki caz arasndaki farkll grme olana bulamayndan ileri gelmekteydi (Jay

109

1989: 269-70). Adornoya gre, bugn mzik geleneksel zaman dzenine kar isyan eder; bu bir yana mziksel zamann davran eitli zmlere yer brakr. Bylece, mziin varyantsz zaman yerinden etme yeteneinin olup olmad kukulu kalr (Adorno 1970: 42). Adorno, bugn mzik felsefesinin ancak yeni mzik felsefesi olarak olanakl olabileceini belirtir. Ona gre, mzikle dnya batan sona yaratlabilir. Soykan, dnyay anlamszlatran her eyin, mziin anlamszlk anda sergilenen ey olduunu belirtir. Bu ekilde dnyadaki tekdzelik ve mekaniklik mzikte karln bulmaktadr. Bunun byle olmasnda mziin hibir suu yoktur. Mzik, dnyadan ezici bir bask gelmezse, dnyay ve kendini, kendi suu olmayan bu durumdan kurtarr. te bu Adornonun yeni mzik olarak adlandrd eydir (Soykan 1991: 13-4). Soykan, yeni mziin dnyann tm karanlna ve suuna kollarn aarak bakalarnn gnahlaryla yzletiini belirtir. te yandan, yeni mzik, mutlulua kendi mutsuzluunu bilerek ular. Onun tm gzellii, gzellik grntsnden kendini yoksun brakmasdr. O, iitilmez, yanksz bir yapya sahiptir. Yeni mzik, mekanik mziin her an iledii bu son deneyim stne ykselir. Yeni mzik, hakiki S.O.S. iesidir (Adorno 1975: 126; Soykan 1991: 14). Bu balamda, mzik ile yabanclama arasndaki baa deinen Oskaya gre, Adornoda, mziin, dier sanatlarda olduu gibi, yabanclama sorununu fark etmesi, bu sorunun zmn kendisi iin bir sorun edinmi olduunu gstermeyebilir. Yabanclama sorunu, toplumsal olarak olumu bir sorun olduu iin, mziin iinde deil, toplumsal btnn iinde ele alnmaldr. nk yabanclama bu btnln deitirilmesi ile zmlenebilir; bu i de, mzii aar. Bu nedenle, mziin, kendi yabanclama durumunu sona erdirmek ve onu aabilmek iin toplumsal srecin deitirilmesine mzik olarak mdahale etmesi gerekmektedir (Oskay 1982: 72-5). te yandan, Adornoya gre, yabanclama, sadece mzik aracl ile alabilecek bir toplumsal durum deildir (Oskay 1982: 93). Bununla birlikte, Adornoda mziin olanann ne olduu sorusu ile dnyann olanann ne olduu sorusu birbirlerine karlk gelir. Ancak, her iki soruda yantsz

110

kalr. nk bylesi olanak, bir bilinin karsnda durmak zorunda olacakt. Soykan, mzikte nesneleen toplumun artk mziin hakikati olduunu, toplumsal hakikat olmadn belirtir. Ancak mzik, bu kendi hakikatini topluma geri verir (Soykan1991: 76). Burada dile getirilen hakikat ile mzik arasndaki iliki balamnda, Nietzschede de mzik hakikatin ele geirildii yegane alan olarak grlr. te yandan Adorno, mzik ile dil arasnda bir iliki kurar. Ancak mziin araclk biimiyle ynelimsel dilin araclk biimi, bir karlkl baml anlamlar sistemi olarak deil, her tekil olayda inedii anlamlarn bedelini kendi bana demeye yazgl, bir balantlar sistemine lmcl bir dnm olarak farkl yasalara gre ortaya kmaktadr. Mzikle ynelimler krlp paralanmakta, kendi kuvvetlerinin etkisiyle drt bir yana dalmakta ve Adn dzenleniinde yeniden bir araya gelmektedir (Adorno 2003c: 323). Adornoya gre, teolojik bir boyuta sahip ve idesi, ekil verilmi tanrsal Ad olan mziin dili, sylemesi gerekeni, ezamanl olarak aa vurur ve gizler. O, mitten arndrlm, etkili byden kurtulmu dua ve anlamlar iletmeye deil, Ad adlandrmaya ynelik -her zamanki gibi baarszla yazgl- insani abadr (Adorno 2003c: 321). te yandan, mziin tm aklsall, onun tm dzenleyimidir. Kurtarc mzik, dzenleyimle, yitirilmi btn, yitirilmi gc ve Beethovenin ykmlln yeniden ortaya koymak ister (Adornodan aktaran Soykan 1991: 78).

3.3.2. Sanatn zerklii ve Sanatsal Direni Adorno, geleneksel sanatta toplumsalln fazla olanakl olmadn bunun iin de btn hakikatin yitirilmediini belirtir. Tarihsel bir talam hal alan bu grnt iinde, bakalarnn yaayan bilinler olarak olumsuzlanmasndan daha fazlas elde edilemez. Ama bu grn olmadan da sanatn deeri der (Adorno 1970: 383). Ac, Adorno iin, zgr olmamay pozitiflie saptran insani ieriktir. Gelecekteki sanatn onurunun yeniden olumlamay istediini ifade eden Adorno, olumsuzlamann devam etmesinin kukulu olacan belirtir; bu anlamda kuku, daima keder verir (Adorno 1970: 387).

111

Adornoya gre, olanakllnn sarsnts zerine ykselen sanatn bunalm, her iki kutba ayn ekilde etki eder (affiziert). Bu ise, onun anlam ve tarihsel ieriiyle ifade edilen mimetik momenttir. Her ikisi birbirlerine bal olur: anlam ve tinselliin ortam olmakszn ifade olmaz, mimetik moment olmakszn da anlam olmaz. (Adorno 1970: 413). Adorno, sanat eserinin tininin nesneleen mimetik tavr olduunu syler. Adorno, hakikatle ileyen sanatn dolaymsz olmadn belirtir; bu bakmdan sanat ieriinin hakikatidir. Bilgi, onun hakikatle ilikisi araclyla meydana gelir; sanatn kendisi hakikati tanr, hakikat sanatta belirir (Adorno 1970: 419). Bununla birlikte, bir sanat eserinin btn momentleri ve birlii olan form yasas, onun kendi zgl niteliine gre organize olmaldr. Adornoya gre, sanat eseri birok eitliliin birlii deildir, aksine belirlenimleriyle ayn zamana rastlamayan birin ve okun belirlenmi birliidir (Adorno 1970: 455). Adorno, sanata yeniden toplumsal bir rol vermekle, sanatn nndeki kukular -bizzat sanatta ifadesini bulan kukulardr bunlar- yattrmaya almann hibir anlam olmadn belirtir. Ona gre, bu tr abalar bounadr; ve bugn, zerk sanat, krleme belirtileri gstermektedir. Her zaman varolan sanatn ayrt edici bir nitelii olan zgrle kavuma andaki krlk, Hegelin kavram olduu gibi, sanat artk sanat olmasa da ve olmad iin, ar basan bir zellik haline gelmitir. Bugn ise sanatsal titizlik kendisini, farkl ve ok daha gl trden bir naiflik ile kaynatrmaktadr, bu ise, sanatn amac ve sregelen varolu koullar hakkndaki belirsizliktir (Adorno 1996: 40). Adorno, sanatn dsal amalardan tam bamszln kazandnda kendi temelini kaybetmemi olup olmad eklindeki sorularn estetiin tarihsel z doasna ait olmadklarn syler. zerklik ilkesi kendi adna kendini kuatan bir btnsellik ortaya koyabilme iddiasnda bulunmakla, ister istemez d dnyann da bu tr bir btnsellii olduu eklinde yanl bir izlenimi yaratr. Sanat, kendi isel yasasna bal olarak gerekliktekini reddetmekle stnln onaylar (sanktioniert sie deren Vormacht) (Adorno 1970: 10). Adorno hakiki sanatn, kendi zne meydan okuduu ve bu balamda da sanatda ikamet eden

112

belirsizlik duygusunu ykselttii dncesindedir. Sanat, deitii iin, onun gereklikten farkll da deiir. Sanat, deien bir etkinlik alanna sahip olduundan, neyin onun iine girdiini ve neyin onun dnda kaldn kesin olarak tanmlamaya almamza gerek yoktur (Adorno 1996: 41; 1970: 12). Soykana gre, sanat yaptn anlama, o hangi yetilerimize hitap ediyorsa, bu yetilerle ve bu yetilerde onu yeniden yaratma olarak zor bir itir (Soykan 1991: 70). Adornonun yapt bir madalyona benzetildiinde, onun bir yznn kltr endstrisi eletirisi dierinin ise sanata yapt vurgu olduunu syleyen Dellalolu, sanat ve toplumu, mutlak bir sentez peinde olmayan, zdelik amacn gtmeyen trden bir diyalektiin, negatif bir diyalektiin iki zt kutbuna yerletirmenin uygun olduunu ifade eder. Adorno sanat ile toplumu birbirine kart iki konuma yerletirir ve sanat, verili olana teslim olmayan, hep bir bakasnn dn kuran yanyla grmeye alr. Bunun yannda, toplum ise kendisini oluturan paralar kuatan, denetleyen, belirleyen grkemli gcn tm boyutlaryla ortaya sermekten kanmamaktadr. Adorno sanatn tikele (ksmi) bir zerklik salayabileceini dnmektedir. O, sanat, insann umudunun yeerdii alan olarak grr. Bu umudun gereklemesi genelin, tmelin tikel zerindeki egemenliinin krlmasn temsil etmesinde yatar. Dellaloluna gre, Adorno, sanatn, insann yanl btne kar en gl olduu alan olduunu belirtir. Sanat, salt sanat olduu iin deil, bu gcnden dolay bu kadar nemlidir (Dellalolu 2003a: 28-9). Jay ise, Adorno ve Frankfurt Okulu iin gerek sanatn, insanln bugnk toplumun tesindeki dier topluma duyduu zlemin varln koruyabilecei son snak olduunu belirtir (Jay 1989: 259). te yandan, kapitalizmin gelimesi ve sanat yaptlarnn piyasa koullarnda dier metalar gibi deiime girmesiyle birlikte sanatn zerkliinden sz edilir. Kapitalizmin gelimemi olduu toplumlarda sanatnn sanat eseri retebilmesi baz kesimlerin ekonomik desteine bal olarak gerekleir. Kapitalist toplumda ise bu bamllk ilikisi piyasa dolaymyla gerekletiinden sanatn ve sanatnn zerkliinden sz etmek mmkndr. Adorno sanatn zerkliinin ve toplumsallnn vazgeilmez iki

113

zellii olduunu vurgular. Bunlar birbirlerine kart gibi grnmelerine karn, zorunlu olarak birlikte varolurlar. Yani sanatn toplumsall, zerkliine ve zerklii de toplumsallna baldr. Biri olmadan dierinin de varolmas sz konusu deildir (Dellaolu 2003a: 29-30). Bu yzden, Adorno, sanatn bu iki yanna ayn nemle vurgu yapmayanlara daima kar kmtr. Bernsteina gre, Adornonun, Negatif Diyalektikte, gstermeye alt ey, kavrama ilikin bys bozulmu kavrayn, kavramla nesne arasnda geersiz bir blnmeyi getirdiidir. Kavramlar kendine yeterli ve kavram olduklar eylerden bamsz olamazlar; tpk diyor Baernstein, dilsel anlamn toplumsal ve tarihsel kullanmdan (praksis) bamsz olarak btnyle belirgin (dolaysyla saydam bir temsil arac) klnamayaca gibi (Bernstein. 2003: 203). Adorno, Estetik Teoride, bys bozulmu tikelin bak asndan tmelin tikelden ayrlmas konusunu iler. Adornonun burada zerinde durduu ey sanat eserleridir; nk sanat yaptlar, ilk bakta, dikkati eken, bir baka deyile anlam (Sinn) ve tz (Gehalt) aktaran tikellerdir; sanat eserlerinin, tek bir kavram ya da kurama sdrlmalar mmkn deildir. (Bernstein 2003: 203). Adornoda kavramlar, ilikin olduklar nesnelere bal olduklar iin, akla dayanan kavramn bak asndan, btn anlam ve btn nem nesnesinden gelir. Bu nedenle, Bernsteina gre, tikel sezgiler kavramlarn altnda yer almakta ve olaylar kuramlarn doruluuna ilikin kantlar salamaktadrlar. te yandan piyasa, kullanm deerlerini deiim deerleri erevesinde deerlendirir ve eylemlere ilikin ilkeler de ancak tmelci yordamsal bir biimcilik araclyla geerli hale gelirler. Bu balamda her kavramsallatrmada, her bilme ediminde, bili ile rasyonellik btnyle tmelin yannda yer alr; nk tikel, zdelemeden kand iin nemli bir paradan yoksun kalr. Bununla birlikte, anlamn zdeletirici dnce bakmndan oluturulduu iddias pheli grnmektedir. Bu yzden tmeli de tikeli de hesaba katmak gerekir. Tmel ile tikel arasndaki ba sanat eserinde kurularak aralarndaki kartlk almaya allr. Adornoya gre tikel ile tmel arasndaki bu ayrlk tarihsel ve olumsaldr. nk, mevcut toplumun sahip olduu tmellik, toplumdaki bireysel, snfsal ve ulusal atmalar araclyla varln srdrd gereini gizlemektedir. Bar iinde bir

114

grnm arz eden btn, atmalardan meydana gelen bir btndr ve bu nedenle kendi tmelliini salamak iin bireyleri kullanr ve onlar feda eder. Bu adan bakldnda, btn elikili ya da yanl olabilir. Ancak, ikinlik balamn oluturan da bu yanllktr (Bernstein 2003: 212-3). Alford, bu noktada, Adorno ve Frankfurt Okuluna gre sanatn, hem bilimin hem de felsefenin iine dt Aydnlanmann diyalektiinden kanan bir bilme yolu olduunu syler. Sanatn Adornoda kavramsal olmadna vurgu yapan Alford, grsel sanatn ikonik olduunu ve bu yzden zdelik dncesinin bir kipi olmadn belirtir. Adorno iin sanat, tikeli evrensele gre snflandrmak yerine, tikeldeki evrenseli temsil eder (Alford 2004: 141). Adorno, estetik grnn mantksal, epistemik ve nedensel kipliklerle ilgili gelikin anlama abalarmza ters dtn belirtir. Adornoya gre, geici yaam dnda bir kken olmadndan, metafiziin maddeci yeniden yorumunda bir zamanlar tmel ve zamand olana uygun grlen saygnlk imdi olumsal olana, yoksun tikele aktarlyorsa, bu artc olarak karlanmamaldr (Bernstein 2003: 219). te yandan, sanat yaptlar, tikellerin tmel benzerliinin ortadan kaldrld bir dnya fikriyle rlm bir mutluluk vaadi sergilerken, ruhun lmszl fikri de, bu yolla, duyumsal olan ile ruhsal olann ayrlmaz bir biimde i ie getii farkl bir bedene brnme dzeni umudu haline gelir (Bernstein 2003: 222). Bernstein, sanatn toplumsal yeniden retimin maddi srelerinden soyutlama yaparak i grd iin, sanat yaptlarnn arasal bir amac olmadn belirtir. Bu balamda sanatn lkselletirildii sulamasna hibir zaman tam olarak kar klamaz. Ancak, yaptlarn nesnelliinin ya da zneler aras geerliliinin kendisi arasal rasyonelliin varsayd koula bal amalarn kt sonsuzluunun parantez iine alnmasn gerektirir. Sonu olarak, sanatn vaadi krlgan ve belirsizdir. Bu, Bernsteina gre, Adornonun tekelci maddeciliinin dorudan sonular olarak yorumlanmaldr (Bernstein 2003: 224). te yandan, sanat yaptlar gerekten daha fazlasn vaat etmesi onlarn tikel yerine tmel olmas anlamna gelir. Bu da, aknlk iddialarnn eletirel ya da dnsel deil, akn olmas demektir. Bu balamda, Lohmana gre, hakikat ya da hakikate yaklam olarak deil, hakikatin

115

bir zeti olarak sanat, daha yksek dzeyde bir hakikat salamaktadr (Lohman 1999: 92-3). Hakiki sanat eseri oluturulmu uydurmann acizliidir; imdi paradoksal bir biimde onun ifadesi Grn (Schein) olarak kalr (Hammer 2000: 94). Adornoya gre, estetik hakikat bu akn yanlsama boyutunu ierir; ki bu yanlsama boyutu iinde yanlsama kendini aar. Bernstein, sanatn mutluluk vaadinin, mutluluk ile erdemin uzlatrlabilecei deitirilmi bir dnyaya ilikin bir vaat olduunu belirtir. Ancak, bu vaat ve onun rehberlii olmakszn, etik tutum ya kinizme, umutsuzlua, ya da ktle dnecektir; ktlk ise, elbette, umutsuzluun bir eseridir (Bernstein 2003: 231). Adorno kendi dncesinin delilik olarak alglanmasna kar deliliin, insanlarn sarsld biimiyle hakikat olduunu, nk hakikat dln ortasnda insanlarn hakikatin kendini gstermesine izin vermeyeceklerini syler. Adorno devamla yle der:
Sanat en yksek doruklarnda bile grntr; ama sanatn grn, onun kar konulmaz paras, sanata grn olmayan tarafndan verilir. Sanatn, zellikle nihilist diye yerilen sanatn, kesin yarglardan kanarak syledii, her eyin yalnzca hibir ey olmaddr. yle olsa, olan, soluk, renksiz, ilgisiz olurdu. nsanlar ve eyler zerine den hibir k yoktur ki, aknl yanstmasn. Deiimin benzer dnyasna direnten silinemeyecek olan yn, dnyann renklerinin solmasn istemeyen gzn direncidir. Grn, grn olmayann vaadidir (Adorno 1966: 396-7; Bernstein 2003: 231).

te yandan, sanatn, pratik iktidar alan ile hesaplama yetisi, ona toplumun pratik alanda yitirdii erdemi anszn geri vermez. Aslnda, sanatn erdemlilik ile al-verii yoktur; onun yapabildii, iktidar elde ettii anda kendi gerekliini geersiz klmaktr. Zeytinolu, sanatn, bu yolla, bo vaatler zerine kurulmu iktidar alannn tm yalanlarndan arnabileceini ve kendisini yalan syleme suunun dna atabileceini, ancak bu kez de iktidar iade ettii anda, iddetle kar kt ey ile derin bir su ortaklna ynelmekten geri duramayacan belirtir. Buna gre, sanat, hem kar kt ey ile derin bir uzlama durumu yaratarak, hem de o uzlamay bir yanlsamaya uratarak toplumda bir gereklie sahip olur. te yandan metalam bir dnya, alternatif bir ideoloji balamnda sadece bir yanlsama olarak onaylanabiliyorsa, sanatn

116

buradaki ilevi, toplumsal pratikteki yanlsamay da bir yanlsama iine sokmaktan ibarettir. Bu balamda Adornoda sanat, retim biimi asndan, toplumun tm ileyi koullarna baml olsa da, tikele ynelik tavryla ondan ayrlmaktadr. O, artk bir metadr ve meta dnyasnn denetim alanndan kendini kurtarmas olanakszdr. Ancak yapsal olarak iinde tad yanlsama yaratma yetisi araclyla, meta alann yanlsamaya uratabilir. Meta alann yanlsamaya uratm olan sanatn, bu ekilde kendi meta olma durumunu da yanlsamaya uratm olacana dikkati eken Zeytinolu, tikelin zerklemesinin baka bir ekilde mmkn olamayacan ifade eder. te yandan, saf bir zerklik dncesi de zneyi idealize etmek anlamna gelir (Zeytinolu 2003: 249). Adorno, sanat topluma kar toplumsal protesto olarak grmektedir. Sanat kendi tikelliini ortaya koyarken bu protestosunu da aa vurur. Buradaki tikellik de tmel olanla birlikte olan bir tikelliktir. Bu balamda, sanat ve protesto, kendilerine srekli kar olacak ya da kendilerini srekli olumsuzlayan kendi ileyi mantklarn birbirlerine ykleyeceklerdir. Yani sanatn ve protestonun yan yana gelebilmesi yalnzca sanatn sanatla ve protestonun da protesto ile arpt yerde mmkndr (Zeytinolu 2003: 254). te yandan, Adornoya gre, felsefe ile sanat mttefiktir. Sanat, imdiye kadar, kavramlarn ortasnda, onlardan kovulan mimesisi kurtarmak istemitir. Bu ekilde, o, kavram kullanr ve sonra onu amak ister (Adorno 1971: 354). Bu balamda, Adornoda, byk sanat eserlerinde ve felsefe metinlerinde yaayan yok-edilemeyenin nn, ykmlara lanet ve tvbe eden eski, ebedi ktan ok, gelecein olduu grlr. Tinsel olan her eyin kendi hakikatini bu ruhun iinde yan topyann gcnde bulduunu syleyen Adornoya gre, insanlk ayakta kalmak iin artk topyay yasaklamadnda ve sa kmann bugn bir duyarln topyasn gerekletirmek demek olduunu iinde koruduunda, akldaki ruhun katl da eriyecektir (Adorno 2006: 80). te yandan, Adornonun estetie geri ekilmesi politik bir nitelie sahipti. Jaye gre, ona bu nitelii kazandran ey, kendisinin, gerek sanatn iinde gelecekteki siyasal ve toplumsal transformasyonu iaret eden topyac bir momentin sakl olduuna inanmakta oluuydu (Jay 2001: 216). Bununla birlikte, Adorno sanat doann dorudan bir mimesisi olarak da saym grnmez. Sanatn benzeri olduu doal gzellik, insani abayla biim verilen bir gzelliktir. Gzellik

117

formun bir trevi olduu iin de, sanat, ayn zamanda, organize edilmi bir kurguyapnt olur. Sanat, toplumsal dnyann rasyonalizasyonu ile balantl bir biimde, znelliin nesnelletirilmesidir (Jay 2001: 219). Bu balamda, Adorno ve Nietzschenin sanat grlerini karlatran Liastosa gre, sanat, Adorno iin, strap zerine ihtiyat gerekletirme sayesinde temel ortam olur (Liatsos 2001: 138). Nietzsche iin ise, sanat, ebedi gzelliin mitsel boyutuna hafife dokunma zorunlu niteliine dayanan, onaylanan yaam iin en etkili ortamlardan biri olmutur. Sanatnn seimi, akla uygun hale getirilmi merulatrlma duvarlar iin(d)e hapsedilmi olmann yerine, sanatn derin dnmesinin talebini izlemektir (Liatsos 2001: 137). Varolanlarn ve varolmayanlarn bir araya gelmesi sanatn topik figrdr Adorno iin. O mutlak negatiflik zerinde srar ettiinde, bu, derin mutlak negatiflik olmayan baka bir negatifliktir (Adorno 1970: 347). topyann olanakl olan olduunu belirten Adornoya gre, topya, dnyann erekselliinin tesindedir. Bu ise, onun zgr bir ruha sahip olmas demektir. Ancak topya, kendine ait olan mevcut olandan, yani varolan dnyadan almak zorunda olduundan gszleir. Bu balamda, topya, zdelik ile ayrmn birliktelii olarak eliik grnr. Adorno, Almanya rneinde znenin siyasal bir zne olmaktan karak sadece bir iktidara gelme ve pay koparma peinde komaya baladn ifade eder. Oysa ona gre, znenin, yalnzca toplumsal gcn znesi olduu tasarm yalan ve gerekddr (Adorno 2006: 81). Bu anlamda, zne, bir iktidar olmaktan ok, iktidar krabilmenin, kendi tekilliini ortaya koyabilmenin, zgrln olanadr. Bu da ancak sanatsal alanda ve sanatla mmkndr.

II.4. BR DEERLENDRME Adornonun temel itiraz tikel ile tmelin zdelii fikridir. Bu zdelik fikri mantksal balamda, Hegelde bulunduunu iddia ettii ve Wittgensteina deinirken dile

118

getirdii, kavram ile gerekliin rtt varsaymna dayanr. Ancak, gerekliin tam olarak kavrama gelmemesi ve ona direnmesi, nesnenin onu kavramaya alan zneye direnmesi demektir. te yandan kltr endstrisinin hakim olduu ge kapitalist toplumlarda tikel olan tmele, yani birey topluma ya da devlete feda edilmektedir. Kltr endstrisi anda btn tikel olanlar, bireyler bir mal/meta olarak grlebilmekte ve bu balamda birbirleri ile deitirilebilmektedir. Bu ise zerkliin kaybolmas ve zgrln yitirilmesi demektir. Ancak, sanat bize hem zerk bir alan salar hem de zgrln ufku olur. Sanat ayn zamanda yitirilmi hakikati yeniden ele geirebileceimiz bir zemin salar bize. Adornoya gre, bilgi nesnesini btnyle iermez; bilgi bir btnn grntsn donattn varsaymaz. Bu yzden sanat eserlerinin felsefi bir yorumunun amac, onlarn kavramla zdelii, kavramda yitip gitmesi (aufzuzehren) olmayacaktr (Adorno 1975a: 25) Negatif diyalektiin belirlemeye giritii nesnel hakikat fikri, mutlaklatrlm kendini koruma mantnn nesnelere olduu kadar znelere de dayatt zdelik ihtiyacnn tesine uzanmaktadr (Scheifelbein 1999: 79). Adornonun iddia ettii gibi, Negatif Diyalektikte yardma arlan metafizik deneyim ve Estetik Teori tarafndan belirlendii kadaryla hakiki estetik deneyim arasndaki ba(lant) yksek sanat eserinin sanki gerek ve bu nedenle deneysel anlalrln ufkunun grnnn deimesini istedii kadar bir benzer tikelle bize sunulduu iddiasnda ierilir. Metafizik arzu nesnesi -adeta onun ynelimsel nesnesi- bu nedenle bulunmay olarak sunulur. Onun vaadi olanakszlyla vaat edildii kadar olanaklnn deneyimi olur; o, mevcut olmann ve mevcut olmamann tarifsiz oyunu olarak (onun) kendi geri ekilmesinde grnr (Hammer 2000: 93). Adorno kendince, bakalarnn iktidarnn da kendi iktidarszlmzn da bizi aptallatrmasna izin vermemek gibi imkansz olan bir grev belirler (Adorno 2003d: 63; 2005: 59). Bu balamda, Adornoya gre, hakikat olanayla bulumak iin dncenin kendi eksikliklerini bilmesi zorunludur. Felsefi betimleme, ierisindeki hakikat ieriini dntrp alkoymak iin, felsefi gelenei eletiren devasa bir i stlenir. Bu da dncenin mutlulua erimesi, yanl olan her eyin olumsuzlanmasdr. Olumsuzlamay bireyler dzeyinde dndmzde her bir birey tikeldir ve bir bakasyla zde olamaz. Tikelliin, bir btn temsil eden insan olarak grnmesi her bireyin bir bakasyla ayn olduu anlamna gelmez. Dolaysyla her tek olan, her birey

119

kendine ait zelliklere sahiptir. Aynlatrma abas, ya da daha doru bir deyile zdeletirme abas -ki ayn ile zde kavramlar ayr eylere tekabl ederler- trn, tmelin, toplumun birey zerinde, tikel olan zerinde bir hakimiyetiyle sonulanr. te yandan tikel ile btn arasnda varolan anlam ilikisi, btnn tikeli ynlendirebilme gcnn de bir gstergesidir. Bu balamda, zne, piyasa iinde olmasna karn piyasaya kar bir bak as gelitirip zgrleebilir. Ancak, bunu yapabilse de, varoluu bakmndan hep piyasa mantna baml kalr. Bu nedenle, egemen bir sistemin ileyi mant iinde, ona evet ya da hayr demenin pek bir fark yoktur (Zeytinolu 2003: 247). te yandan, sanatn olumsuzlama olmas onun toplumsallnn kkenini oluturur. Sanat, iinde varolduu toplumun toplumsal antitezi olarak grnr. Sanatn toplumsall, retildii srecin erdeminden ya da ieriinin toplumsal kkenlerinden kaynaklanmaz. Sanat iinde bulunduu topluma muhalif bir konumda olduu iin toplumsaldr (Dellalolu 2003: 29). Sanatn bu konumu kazanabilmesi ancak zerk olmasyla mmkn olur. Adornoya gre, sanat, bu nedenle, topluma kar toplumsal bir antitezdir (Adorno 1970: 19). Sanat, toplumu kendi iinde ve kendi tarznda barndrd iin bu byledir. Adorno, umutsuzluk karsnda sorumlu bir biimde srdrlebilecek bir felsefenin dnyay yerinden eden, onu btn atlaklar, krklklar, yara izleriyle birlikte bir gn mesihin nda grnecei gibi sefalet ve arpklyla gsteren perspektifler oluturmak gerektiini belirtir (Adorno 2003d: 283; 2005: 257). Bu perspektiflere keyfilie ya da cebre kaymadan, sadece nesnelerle temas kurularak ulalabilir. Adornonun dnceye ykledii grev budur. Adorno genel olarak son dnemlerinde olan-bitenin deiebileceine ynelik umutsuz grnse de aslnda iten ie bir umudu da besler. Sanat bu umudun gerekleebilecei yegane yer olarak grnr. Ancak sanatn toplumsall balamnda bu umudun toplumsal alanda da karlk bulabilecei sylenebilir. Dolaysyla dnyay, her eye karn, deitirmek bir umut olarak kalsa bile mmkndr. Adorno bu umudunu yle dile getiriyor:

120

unu belirtmeliyim ki, Avrupada zaman gelmi de olsa, burada yalnz lke snrlarnn kaldrlmasn dlyor deilim. nsanlarn daha ok ve zellikle akln ruhunu31 kendilerine bu dzende meslek ve ayrcalk edinmi olanlar, ayrcalklarndan yollarn armalar gerekirdi. nsanlar unu grp anlamal ki, bugn insanlar artk tepelerinin stnde oluan srelerin nesneleri olarak belirlemeye kalkmayan bir dnya durumu geni lde mmkndr. Bugn kendi kaderlerini birleerek belirleyecekleri ve bylece gerekten ilk kez zne olabilecekleri bir durum olanakldr. Akldaki ruhun yanstt donukluk, doann ve yazgnn boyun eip teslim olunacak bir gc deildir, insanlarn yaratt bir durumdur. Bu, tarihsel bir srecin son durumudur, yle ki bu srete insan insan en gzle grnmez mekanizmalarn uydusu haline getiriyor. Mekanizmann iini okumak, insanlk-d grntnn insan ilikilerini gizlediini bilmek, kart bir srecin, sala kavumann aamalardr. Donukluun toplumsal nedeninin bir grntden baka bir ey olmad ortaya kacak olursa, donukluun kendisi de ortadan kalkabilir. Akln ruhu artk kendi kendine katlap donmad, tam tersine dnyann katlamasna kar direndii anda canl kalacaktr (Adorno 2006: 81-2).

31

Burada kastedilen terim/kavram Geisttr.

121

III.BLM: FOUCAULTNUN KTDAR ZMLEMES


Yirminci yzyln en nemli felsefecilerinden birisi olan Foucault, son dnemlerde hakknda en ok yazlp-izilen kiilerin banda gelir. Ancak bu yazlanlarn ounda Foucaultnun yapmak istedii ve ortaya koymaya alt ey tam anlamyla grlememekte, gz ard edilmektedir. Oysa Foucault sylemek istediklerini ve yapmaya alt eyi yazlarnda olduka ak bir ekilde ifade etmektedir. Dikkatli bir okuma onun niyetini ortaya koyacaktr. Foucault, her eyden nce, kendini deitirmek, ayn ekilde dnmeye devam etmemek iin yazdn ifade eder (Foucault 2004a: 49). Buradan hareketle o, adm adm ilerleyerek kitap yazdn syler. lki ikincisinin zerinde yol alaca kimi sorunlar ortada brakmakta, ikincisi, ncsne duyulan gereksinimi hazrlamaktadr. Bu ise, izgisel bir tarzda, sreklilik gsteren bir ynde olmamakta, ayn metinler st ste gelerek bir dieriyle kesien, apraz izgiler oluturmaktadr (Foucault 2004b: 111). Foucault, kitaplarnda deiimleri zmlemeye altn belirtir. Bunu da bu deiimlerin maddi nedenlerini bulmak iin deil, etkileim halindeki tm faktrleri ve insanlarn tm refleksiyonlarn gstermek iin yaptn ekler (Foucault 1999a: 8). te yandan, Foucault, kendi rolnn hakiki sorular sormak, insanlara, kendilerini hissettiklerinden daha zgr olduklarn, onlarn bir hakikat, bir kant olarak kabul ettii tarihin belirli bir annda oluturulmu olan baz temalarn ve szde kantlarn eletirilebileceini, yklabileceini gstermek ve kafalarndaki bir eyi, yani bir entelektelin roln deitirmek olduunu syler. Bu noktada, hedeflerinden birinin de, bizleri kuatan manzarann bir paras olan, insanlarn evrensel olduunu sand bir ok eyin, belirli baz tarihsel deiimlerin sonucu olduunu gstermek olduunu belirtir (Foucault 1999a: 3-4). Bu noktada Bernauer, Foucaultnun bilinmeyenin bizi ilgilendirmediini varsayan ya da mevcut sorgulama izgilerinin bilgisizliimizi gidermeye yettiini kabul eden entelektel tiranla kar sava aan bir slubu benimsemi olduunu belirtir (Bernauer 2005: 27).

122

Bununla birlikte, Foucault, hedefinin, toplumsal pratiklerin sadece yeni nesneler, yeni kavramlar, yeni teknikler ortaya karmakla kalmayp nasl tamamen yeni zne ve bilgi znesi biimleri de douran bilgi (savoir) alanlar meydana getirebildiklerini gstermek olduunu syler. Ona gre, bilgi znesinin kendi tarihi, znenin nesneyle ilikisinin, yani hakikatin kendisinin bir tarihi vardr (Foucault 2005b: 164). Bu balamda Foucault, aratrmalarnn genel temasnn iktidar deil, zne olduunu belirtir. Bernauera gre, Foucaultdaki kendini oluturma nosyonu, daima, tarihsel bir konumda yrtlen bir zgrlk mcadelesi balamnda sunulmaktadr. Bu nedenle, Foucault iin zne, zerimizde ileyen bilgi, iktidar ve zelletirmelere kar bir agonizm (ekime), bir srekli kkrtmadr (Bernauer 2005: 313). Bunun iin, Foucaultnun projesi tarihsel ve kltrel bir gereklik olarak modern znenin soykt yoluyla zne felsefesinden kma giriimi olarak grnmektedir. Foucault, ak bir alternatif zne tanm vermeyerek, farkl varolu biimleri altnda farkl ekillerde yeniden biimlenen Beni, kendiliki koymaktadr. Bu balamda Foucault bize, ben ile ilgili yazlarnda teorik bir alet-antas da vermiyor grnr. Bunun yerine, yalnzca modern toplumda insan varoluunu kefetmek iin saysz yol(lar) sunar (Tekeliolu 1999a: 183-4). Bir baka yerde Foucault, zerinde alt geleneksel sorun olduunu belirtir. Bunlar: 1- Bilimsel bilgi araclyla gerekle, uygarlk iin bu kadar nemli olan ve hepimizin znesi ve nesnesi olduumuz u gerek oyunlarla ilikilerimiz nedir? 2- u garip stratejiler ve iktidar ilikileri araclyla tekilerle olan ilikilerimiz nedir? 3Gerek, iktidar ve benlik arasndaki ilikiler nedir? sorulardr (Foucault 1999a: 10). Foucaultya gre, btnl dnmeyi hedefleyen felsefe, felsefenin mmkn biimlerinden yalnzca biri olabilir (Foucault 2004: 95). Hegelden nce felsefenin bu btnlk tutkusuna sahip olmadn syleyen Foucault, insanlarn gerek dnme tarznn, mantn evrensel kategorileriyle tam olarak zmlenemeyeceini ileri srer (Foucault 1999a: 2). O, bu balamda, Bilginin Arkeolojisinin bir yntembilim kitab olmadn ve farkl alanlara ayn biimde uygulayabilecei yntemi bulunmadn belirtir (Foucault 2003: 173).

123

Dreyfus ve Rabinowa gre, Foucault, arkeolojiden sonra, keskin bir ekilde bir sylem teorisi gelitirme teebbsnden vazgeer; ve hakikat, teori, deerler ile anlamn iinde grnd sosyal kurumlar ve pratikler arasndaki ilikiyi gstermeye olanak verecek bir metot gelitirmek iin balama noktas olarak Nietzschenin soyktn kullanr. Bununla birlikte arkeolojik metot reddedilmez. Bir teknik olarak arkeoloji soyktne hizmet eder (Dreyfus-Rabinow 1986a: XIX). Bu balamda, Keskinin de ifade ettii gibi, dikkatli bir okumayla Foucaultnun yaptlarnda, iki farkl yntem yerine, ama ve kayg bakmndan sistematik bir btnlk ve bu btnln arkasnda yntembilimsel bir sreklilik olduu grlebilir (Keskin 1999: 16). Altml yllarn sonu ve yetmili yllarn bandan itibaren Foucaultnun dncesinde, soykt arkeolojinin yerine gemekten ok, onun snrlarn geniletmitir (Urhan 2000: 11). Buna gre, Foucault, 1970lerde artk yorumlayc bir iktidar, hakikat ve beden analitii kurmaya abalayan modern bireye dair bir soykt karma iine dnmtr (Megill 1998: 350). Bununla birlikte Foucaultnun son dnemlerinde zneleme pratikleri balamnda ilgi alann oluturan etik, Davidsona gre, soyktnn ve arkeolojinin yerini almaz ve onlara nemlerinden bir ey de kaybettirmez, fakat onlarn en son yntemsel sonularn deiiklie uratr (Davidson 1986: 230). Foucault, felsefe kaynan anmsanmas ya da geri dn ise, yapt eyin, hibir durumda, felsefe olarak dnlemeyeceini ve dncenin tarihi de yar yarya silinmi biimlere yeniden hayat vermekten ibaret ise, tarih de olamayacan belirtir (Foucault 1999b: 263). O, kendi yapt ii dncenin eletirel tarihi olarak adlandrr. Dncenin eletirel tarihi de, hakikatin elde edilmesinin veya gizlenmesinin tarihi deil, hakikat oyunlarnn ortaya knn tarihidir (Foucault 2004: 352-3). Foucault, artan rasyonelleme, organizasyon, modern alardaki toplumun homojenletirilmesi eklinde grnen ve normalletirme sreci olarak adlandrd tabloyla ilgilenir (Hoy 1986: 131).

124

III.1. ARKEOLOJDEN SOYKTNE III.1.1. fade, Ariv, Arkeoloji ve Sylemsel Oluum Foucault, edebiyatn, siyasetin ve felsefe ile bilimlerin, on sekizinci yzylda sylemin alanna, on dokuzuncu yzylda eklemlendikleri gibi eklemlenmediklerini ifade eder. Bu alanlar, daima dnsel kategorilerin, snflandrma ilkelerinin, normatif kurallarn, kurumsallam tiplerin kendileridir; bunlar, ayn zamanda, zmlenmeye deer olan sylem olgulardr. Onlarn birbirleriyle olan karmak ilikileri asli, yerleik ve evrensel olarak bilinebilir karakterler deildir (Foucault 1999b: 35; 1972: 22). Foucaultya gre, bir dilbilimsel sistem, ancak bir ifadeler birlii ya da bir sylem olgular koleksiyonu kullanmak suretiyle gerekletirilebilir; bir dil ise daima mmkn ifadeler iin bir sistem oluturmaktadr. Ancak birbirinden kopuk olaylar alan da, dile getirilmi olan tek tek dilbilimsel ayrmlarn her zaman iin sonlu ve aktel olarak snrl birliidir (Foucault 1999b: 41; 1972: 27). Foucault, bir ifadenin daima dilin de anlamn da sonuna dek kullanamayaca bir olay olduunu syler. Olay, ilkin, bir yandan bir yaznn jestine ya da bir szn telaffuzuna baldr; ikinci olarak, her olay gibi bir tektir, ama tekrara, dnmeye, yeniden aktiflemeye aktr. Olay, onu tevik eden koullara, ve onun tevik ettii sonulara deil, kendisinden nce gelen ve kendisini izleyen ifadelere de baldr (Foucault 1999b: 43; 1972: 28). Bu balamda, Chartier, Foucaultnun olay olduka eliik bir biimde tanmladn belirtir; nk Foucault, rastlantnn, bireylerin seimlerinde olmadn, tarihilere en az rastlantsal ve en kesin grnen tahakkm ilikilerinin dnmleri iinde bulunduunu sylemektedir (Chartier 1998: 124). Foucaultya gre, sylem, belli bir dzeyde, dilbilimsel olgularn ve bir baka dzeyde polemik ve stratejik olgularn dzenli bir toplamdr. O, sylemin stratejik ve polemik oyun olarak bu analizinin ikinci bir aratrma ekseni olduunu dnr (Foucault 2005b: 165). te yandan, Foucault, sylemi kaynan olduka uzak varlna geri gtrerek onu varolma direncinin oyunu iinde incelemek gerektiini belirtir (Foucault 1999b: 39; 1972: 25). Sylemler iaretlerden olumu olmakla birlikte, daha ok, eyleri

125

gstermek iin bu iaretleri kullanrlar. Burada eyleri dile ve sze indirgenemez klan da, gsterilmesi ve betimlenmesi gereken de ite bu daha ok szcdr (Foucault 1999b: 68-9; 1972: 49). te yandan, sylemsel ilikiler, sylemi snrlar ve ona baz biimler empoze ederler. Bu ilikiler, sylemin kulland dili ve geliip ortaya kt koullar deil, fakat bir pratik olarak sylemin kendisini belirginletirirler (Foucault 1999b: 64; 1972: 46). Nesnelerin, ifade kiplerinin, kavramlarn, teorik seimlerin oluum kurallarn her defasnda tanmlamak gerektiini belirten Foucault, Deliliin Tarihinde, teorik seim noktalar iaret edilmesi olduka kolay olan, kavramsal sistemleri greli olarak az sayda ve anlalr olan, nihayet ifade rejimi olduka tekdze ve monoton olan sylemsel oluumla ilgilendiini belirtir. Kliniin Douundaki temel aratrma noktas, on sekizinci yzyln sonunda ve on dokuzuncu yzyln banda, doal sylemin ifade biimlerinin deitirilme eklidir. Kelimeler ve eylerdeki, inceleme ise, Genel Dilbilgisinde, Doa Tarihinde ve Zenginliklerin zmlenmesinde iaret edilebildii kadar, kavram alarna ve onlarn birbirinin ayn ya da birbirinden farkl oluum kurallarna dayanyordu (Foucault 1999b: 87; 1972: 65). rnein, klinik sylemde eer, doktor srayla en byk ve dolaysz soru soran, bakan gz, dokunan parmak, iaretleri zen organ, nceden yaplm betimlemelerin birleme noktas, laboratuar teknisyeni ise, bu, btn bir ilikiler demetinin oyuna sokulmu bulunmas demektir (Foucault 1999b: 73; 1972: 53). Foucault ifade etmenin eitli kiplerini bir znenin birliine balamadn ifade eder ki burada sz konusu olan zne sentezin empirik fonksiyonu olarak alnm znedir (Foucault 1999b: 75; 1972: 54). Ona gre, mantksal zmlemede, ifade, nermenin yaps elde edildii ve tanmland zaman kalc olan eydir; dilbilgisel zmleme asndan ise, o, bir cmlenin biimini, kendisinde kabul edebildiimiz ya da edemediimiz dilbilimsel elemanlarn serisidir (Foucault 1999b: 110; 1972: 84). Foucaultnun ifadeyi, bize onun ne olmadn syleyerek, negatif olarak tanmlad grlr. Bu balamda, sylemin ekirdeini oluturan ifadeler ne mantn nermeleri, ne dilbilgisinin cmleleri, ne de szn edimleridir (Urhan 2000: 43). Ona gre, genel,

126

ntr veya bamsz bir ifade yoktur; aksine, daima bir serinin ya da bir btnn yesi olan, baka ifadeler arasnda bir rol olan, bu ifadelere dayanan ve onlardan ayrlan bir ifade vardr. fade, anlaml btnlerin belirgin hale gelme ilkesi olmaktan uzakta, bu btnlerin iinde biriktikleri ve oaldklar bir uzamda anlaml birlikler oluturan eydir (Foucault 1999b: 129-30; 1972: 99-100). Bununla birlikte, ifade, dilbilgisi ya da mantk tarafndan betimlenmi birliklere eklenebilecek veya onlarla birleebilecek olan basit bir birlik deildir (Foucault 1999b: 140; 1972: 108). Foucault, ifadelerin zmlenmesinin bir cogitoya gndermede bulunmakszn gerekletiini savunur. fade, gerekte, sylenilenin dzeyinde kurulur, ve bununla onda gzlemlenebilen sylenmi eylerin toplamn, ilikileri, dzenleri ve dnmleri, anlamak gerekir. Burada konuan herhangi bir kiidir. Her ifade belirli bir dzenin taycsdr ve dzenden ayr bir durumda bulunmaz (Foucault 1999b: 184; 1972: 144). Bu balamda Foucault, ifadenin eiinden sz eder. Ona gre, ifadenin eii iaretlerin varoluunun eiidir (Foucault 1999b: 111; 1972: 85). Bir iaretler serisi de ancak kendisini ilgilendiren zel bir ilikiye sahip olmas kouluyla, ifade olabilir (Foucault 1999b: 115; 1972: 89). te yandan ifadenin znesinin apak bir biimde bir ifade etme niyeti iinde ifadenin farkl elerini meydana getiren zne olmas gerekmektedir (Foucault 1999b: 120). Bununla birlikte, Foucault dilin, ortaya kt ve varoluu ekillendii anda, ifade olduunu, bylece de onun aknsal ya da antropolojik olan bir betimlemeden domadn dile getirir (Foucault 1999b: 147; 1972: 113). Buradan sylem sorununu tekrar ele alan ve sylem ile sylemsel oluum konularn aratrmaya geen Foucaultya gre, sylem bir uyumsuzluktan bir baka uyumsuzlua giden bir yoldur. Sylemi zmlemek de, bu uyumsuzluklarn sylemde oynadklar oyunu ortaya koymak ve sylemin onlar nasl ifade edebildiini, onlara nasl varlk verebildiini, ya da onlara nasl geici bir grn kazandrabildiini gstermektir (Foucault 1999b: 192-3; 1972: 151). Foucaultya gre, sylemsel oluum olarak tanmlanm olan ey ise ifadelerin zel seviyesinde sylenmi bulunan eylerin genel planna vurgu yapar. Foucault, sylemsel oluumu kendilerine zmlediimiz drt yn olan nesnelerin oluumunun, zel durumlarn oluumunun, kavramlarn oluumunun ve stratejik seimlerin oluumunun

127

ifade fonksiyonunun ilev grd drt alana uygun dtn ifade eder. (Foucault 1999b: 150-1; 1972: 115-6). Sylemsel bir oluum zamansal srelere zg bir dzenlilii belirler ve bir sylemsel olaylar serisi ile baka olay, dnm, deiim ve sre serileri arasndaki eklemleme ilkesini ortaya koyar (Foucault 1999b: 100; 1972: 74). te yandan, sylemsel bir oluum ile ifade ve pozitiflikler arasnda dorudan bir iliki vardr. Sylemsel bir oluumu zmlemek, ifadelerin ve bu ifadeleri belirginletiren pozitiflik biiminin dzeyinde, bir szsel edimler btnn incelemek veya bir sylemin pozitiflik biimini tanmlamaktr. Bu pozitiflik biimi de, biimsel aynlklarn, srekliliklerin, kavram nakillerinin, polemik oyunlarn kendisinde ortaya kabildikleri bir alan tanmlar. Bylece pozitiflik bir tarihsel a priori ad verilebilecek eyin roln oynar (Foucault 1999b: 163-5). Pozitifliklerin a priorisi sadece zamansal bir dalm sistemi deildir; o, ayn zamanda, dnebilir bir btnn kendisidir (Foucault 1999b: 166; 1972: 127). Sylem, en azndan arkeoloji tarafndan zmlendii ekliyle, yani pozitiflii dzeyinde, projesini dilin d biiminin iine yerletirmeye gelen bir bilin deildir; sylem bir dil, art bu dili konuacak bir zne deildir. Bu, kendine zg birbirini izleyi ve ard arda geli biimleri olan bir uygulamad. (Foucault 1999b: 215; 1972: 169). Foucaultya gre, pozitiflikler aras bir grn, sadece birbirine yakn bir disiplinler grubu veya birok sylemin genel ilikisi deil, onlarn iletiimlerinin yasasdr (Foucault 1999b: 205; 1972: 161-2). Bu balamda ariv konusunu aratrmaya geen Foucault, arivin, ncelikle, sylenebilen eyin ilkesi, ifadelerin bireysel olarak ortaya kn yneten sistem olduunu syler. Ariv ifadelerin hem varolma hem de dzenli bir biimde deime olanan veren bir uygulamasnn kurallarn gsterir. Foucault bunun, ifadelerin oluumunun ve dnmnn genel sistemi olduunu syler (Foucault 1999b: 169; 1972: 130). te yandan ariv ve arkeoloji arasnda dorudan bir ba bulunmaktadr. Arkeoloji sylemlerin iinde gizlenen ya da apak grnen dnceleri, temsilleri, imajlar, temalar, saplantlar deil, bu sylemlerin kendilerini, kurallara uyan pratikler olarak bu

128

sylemlerin kendilerini tanmlamaya alr. Bununla birlikte, arkeoloji eserin egemen biiminde dzenlenmez ve eserin egemen biiminin genel gr alanndan kurtulduu an yakalamaya almaz. Arkeoloji bireyselin ve toplumsaln birbirine getii belirsiz yeri kefetmek istemez. O ne psikoloji, ne de sosyolojidir; bir eserin varlk nedeni ve onun birliinin ilkesi olarak, yaratc znenin davas ona yabanc durur (Foucault 1999b: 178-9; 1972: 139). Bununla birlikte, arkeolojik betimleme sadece ifadelerin bir dzenini gerekletirmeye alr. Arkeoloji, Bernauera gre, dsal alanda hareket eden, tarihsel olarak ina edilmi dnce snrlarn aa vuran ve bunlar tam da dnerek ihlal eden bir dnme biimidir. Dolaysyla arkeoloji bir dardan dnmedir (Bernauer 2005: 118-9). Arkeolojinin kendisine bavurduu gr alan o halde bir bilim, bir aklsallk, bir zihinsellik ya da bir kltr alan deil, snrlar ve gelime noktalar hemen tespit edilemeyen birbirleriyle ilikili pozitifliklerin bir karmdr. Arkeoloji, sylemlerin eitliliini ortadan kaldrmaya ve onlar bir araya toplamas gereken birlii gstermeye almayan, ama onlarn eitliliini farkl biimlerin iine datmaya alan karlatrmal bir zmlemedir. Arkeolojinin serbestlik kazandrmak istedii ey, ncelikle bir benzerlikler ve farkllklar oyunudur (Foucault 1999b: 203-4; 1972: 160). Bu nedenle, arkeoloji bir ifadeler btnnn oluum kurallarn belirlemektedir. te yandan, arkeolojinin betimlemeye alt ey, zel yaps iindeki bilim deil, bilginin ok deiik bir alandr. Pozitiflikler alannn ortaya kabilmesi, bilimlerin, onlarn tarihlerinin, tuhaf birliklerinin, dalmlarnn ve kopukluklarnn incelenmesi yoluyla olur. Bu balamda sylemsel oluumlar oyununun yakalanabilmesi bilimsel sylemlerin kk aral iinde gerekleir (Foucault 1999b: 250-1; 1972: 195). Foucault arkeolojinin gemi ile bugn arasndaki benzerlik ilikilerine deil, daha ziyade, sreklilik ilikilerine ve mcadele stratejisinin taktik hedeflerini gnmzde tanmlama imkn zerinde -zellikle buna gre- temellenen tarihsel-siyasi bir teebbs olduunu ifade eder (Foucault 2005b: 276-7). Bu balamda, Foucault, kapatlmann tp biliminin arkeolojik ilkesi olduunu ifade etmektedir (Blanchot 2005: 81). Buna gre, klasik ada, psikiyatriyle kyaslanabilir olan hibir belirli disiplinin kendilerine uymad, mkemmel bir biimde betimlenmeye elverili bir sylemsel oluum, bir pozitiflik bulunmaktadr (Foucault 1999b: 229; 1972: 179). Foucaultya gre, bir sylemsel uygulamann kendisinden hareketle bireyselletii ve otonomisini kazand, sonu olarak ifadelerin bir ve ayn oluum sisteminin kullanl

129

bulunduu ya da bu sylemin dnt ana pozitiflik eii ad verilebilir (Foucault 1999b: 238-9; 1972: 186). Foucault, ifadesel dzenlemelerin pozitiflikler olarak kavramlarn, oluum, arkeolojik treme, tarihsel a priori kurallarnn kavramlar olarak oyuna sokuluu olduunu syler (Foucault 1999b: 264: 1972: 206). Ona gre, oyun, sonunda ne olacan bilmediimiz zaman oynamaya deerdir (Foucault 1999a: 2). Bernauer, insan, akl ile akl-olmayan arasndaki trajik blnme deneyimine yeniden kazandrmann yolunu arayan Foucaultnun delilik ile akl arasndaki diyaloun yerini alan sessizliin arkeolojisini yapmaya altn syler. Bu sessizliin bymesi zerine Foucaultnun yazd tarih de bir yabanclamann arkeolojisidir (Bernauer 2005: 95). Foucault, arkeolojiden sonra episteme kavramn aratrmaya geer. Episteme, her trl bilimin tesine geer; bu nedenle bir znenin, bir akln ya da bir an en yksek birliini gsterecek olan bir bilgi biimi veya bir rasyonellik tipi deil, sylemsel dzenlerin seviyesinde zmlendikleri zaman, bilimlerin arasnda, belirli bir a iin kefedilebilecek olan bir ilikiler btndr (Foucault 1999b: 245; 1972: 191). Foucaultya gre, episteme, aka grlmeyen bir tr byk teori deildir, dalma uzamdr, ak ve son derece tanmlanabilir ilikiler alandr. Bununla birlikte, episteme, tm bilimlere ortak bir tarih bilimi deildir; spesifik varlk srdrme srarlarnn (rmanence) ezamanl bir oyunudur. Episteme, ayrca, akln genel bir evresi deildir; ardarda gelen zamansal uyumsuzluklarn karmak bir ilikisidir (Foucault 2004: 1167). Episteme daha ok Foucaultnun bir dnmler demeti olarak ifade ettii eyi tasvir eder; ona gre bunlar btnleyici bir tarihin konular yerine ayrmlam tahlilleri ikame etmeyi mmkn klarlar (Young 2000: 128). Foucault, Klasik dnemle Modern dnemi farkl epistemelere balar ve bylece bunlar birbirinden kopuk olarak dnr. te yandan Foucault, farkl pozitiflik alanlarna ait olan baz kavramlarn her iki dnemde de bulunabileceini, onlarn farkl dnemlerde farkl dalm sistemlerine ait olabilecekleri gibi farkl oluum yasalarna da balanabileceklerini iddia eder (Urhan 2000: 176). Foucault, gerek bir bilim ile sahte bir bilim arasndaki farkn gerek bir bilimin, kendi

130

tarihini saldrya uramlk duygusuna kaplmadan kabul etmesi olduunu belirtir. Ancak, bir psikiyatriste, alt hastanenin czamevinden geldii sylendiinde, ok fkelenir (Foucault 1999a: 5). te yandan, Foucault, bilgi (savoir) ile bir bilgiyi (connaissance) farkl anlamda kullanr. Savoir, znenin bilmek iin gsterdii aba araclyla deiime urad sre ve znenin deiimine, nesnenin kuruluuna olanak veren eydir. Connaissance ise, aratrmay yapan zne hi deimezken bilinebilir nesnelerin oalmasna, gitgide daha fazla anlalr klnmasna, onlarn rasyonalitesinin yorumlanmasna olanak tanyan sretir (Foucault 2004b: 87). Foucault bunu Bilginin Arkeolojisi yaklamn daha iyi aklayabilmek iin nerdiini syler. Bu bir bilginin (connaissance) belirli bir zne ile belirli bir nesneler alan arasndaki ilikinin oluumunun yeniden yorumlanmas, tarihsel kaynanda, onu mmkn klan bilginin (savoir) ilerleyii ierisinde kavranmas sorunudur. Foucault, Bat toplumlarnda insanlarn, belirli, somut bir eyler kmesini renme srecinde kullanlan, ayn zamanda onlarn saptanm, belirli koullar altnda kendilerini zneler olarak kurduklar deneyimleri nasl edindikleriyle ilgilendiini belirtir.
rnein, rasyonel bir zne olarak kurulmak yoluyla delilii bilmek; alan bir zne olarak kurulmak yoluyla ekonomiyi bilmek; ya da hukukla ilikisi olan, su ileme kapasitesi olan bir zne olarak kurulmak yoluyla hukuku bilmek. Birinin bu ekilde devreye girii, stlenii, daima onun kendi bilgisi (savoir) dorultusunda gerekleir. zellikle bunun farknda olarak (connaissance), insan kimi snrdeneyimlerini nasl bilgi (savoir) nesnelerine (delilik, lm, su) indirgediini anlamak iin aba gsterdim (Foucault 2004b: 88).

III.1.2. Arkeolojik zmleme ve Kelimeler le eyler Arasndaki liki zerine Ik, Foucaultnun, Kelimeler ve eylerin32 nsznde, deliliin tarihini Bakann/ tekinin tarihi olarak ortaya koyarken, eylerin dzeninin tarihini de Aynnn
32

Hackinge gre, Kelimeler ve eyler drt dnemden sz eder. Dnemletirme zaten benzerdir. Rnesans diye adlandrdmz nceki a ve ardndan Descartestan Devrime akl a; zamanmza kadar tarihselci bir on dokuzuncu yzyl; sonuta imdi balayan bir gelecek vardr (Hacking 1986: 31).

131

tarihini yazmak olarak ifade ettiini belirtir (Ik 2004: 66). Kelimeler ve eylerde bir bilgi (savoir) nesnesinin nasl oluabildiini ve belli bir sylem trnn nasl ilemi olduunu grmeye altn belirten Foucaultya gre, on yedinci yzyldan beri insann dile getirdii bilimsel sylemlerde, on sekizinci yzyl boyunca yeni bir nesne ortaya kmtr. Bu da insandr. nsanla birlikte insan bilimlerini ina etme olana domu ve insan her trden bilginin kaynak noktasna radikal bir biimde yerletirilmitir (Foucault 2004a: 90-1). Bu balamda, Foucault iin hmanist hareketin tarihi on dokuzuncu yzyl sonunda balar. On altnc, on yedinci ve on sekizinci yzyllarn kltrlerine biraz yakndan bakldnda, bu kltrlerde kelimenin gerek anlamyla insann hi yerinin olmad fark edilir. Bu dnemde kltr, Tanryla, dnyayla, eylerin benzerliiyle, uzayn yasalaryla, bedenle, tutkularla, imgelemle megulken, insann kendisi kesinlikle ortada grnmez. nsan, bilimsel olarak tanma fikri, insan varlna dair ahlki bir kayg olduu iin domamtr; aksine, insan varl mmkn bir bilginin nesnesi olarak ina edildikten sonra, ada hmanizmann tm ahlki temalar gsterilmitir (Foucault 2004a: 32). Foucaultya gre, insan problem olarak grlmeden hmanizmin ortaya kmas mmkn deildi. Ancak akl da hmanizmin ortaya kmasyla birlikte kendisini ona mahkum etmitir. Bu mahkumiyetin merkezinde insan figr bulunmaktayd. Foucaultya gre, bu insan figr artk problemli grnyordu. nk, Nietzschenin Tanrnn ldn ilanyla birlikte, artk insan da lmeliydi; bu noktada, Foucault, insann lmn ilan etmektedir. Ona gre, bizim insan anlaymz geici bir yapya sahiptir. Foucaultyu hmanizm konusunda kayglandran nokta, bu kavramn ahlkmzn belirli bir biimini her tr zgrln evrensel modeli olarak sunmasdr. Oysa, Foucault, gelecekte, ok baka gizlerin, ok baka zgrlklerin, ok baka bulularn mmkn olacan dnmektedir (Foucault 1999a: 9). Munslow Foucaultyla birlikte, dilin temsil yetkisinin sorgulanr hale geldiine dikkat eker. Dil, artk, eyler dnyasnda bir ey olmutur ve onun iinde gereklie giden bir yol yoktur. te yandan, dilin tarihiler tarafndan kullanlmas, tm teki eylerin kesin ve doru temsil edileceinin garantisini vermez. Dilin yapabilecei tek ey ykletirmek yani anlatmak ve bu sayede belli trden bir anlay, yani bilme yaratmaktr (Munslow 2000: 199).

132

Bu balamda, klasik ada dncenin ii eylerin dzenini temsil etmekken, klasik bilgide insann yerine, syleme ait olan ve eylerin dzenini temsil eden bir iktidar bulunmaktayd (Bernauer 2005: 137-8). Genel gramer, doal tarih ve servet analizi, aralarnda birok zgl farkllk olmasna ramen, dncenin bir eyler dzeni ina etmesine araclk etmekteydi (Bernauer 2005: 143). Foucaultya gre tarih, szcklerle eyler arasnda toplumsal olarak keyfi bir biimde kurulmu ilikilerin bir dil sistemi olarak varolmaktayd (Munslow 2000: 198). te yandan Pierrein yksne atfta bulunan Bernauere gre, Pierrein anlar, bu anlar, psikiyatrinin bilimsellik statsne gz dikmeye balad bir dnemde psikiyatrik yorumlamann sava alan olduu iin, bu dnem asndan ok byk anlamlar tamaktayd. Buna gre, Pierrein yarglanmas srecine tp uzmanlarnn katlmas ve anlarnn doru-yanl erevesinde analiz edilmesi, bilimsellik iddiasnda bulunan sylemler iin yeni bir iktidar alann gstermekteydi (Bernauer 2005: 264). Sarup Pierrein sonuta, tp ya da psikiyatri gibi zel bir bilgi alannn gerekte nasl biimlendii konusunda bir fikir verdiini dile getirir. Foucaultnun kitaptaki belgelerin, bize ilerinde sylemin ortaya kt ve ilevini yerine getirdii iktidar, egemenlik ve atk ilikilerinin bir anahtarn verdiini syleyen Sarup, bu sayede onun, hem taktiksel hem de siyasal olabilen ve bundan dolay da stratejik olan olas bir sylem zmlenmesine malzeme saladn ortaya koyduunu belirtir (Sarup 1995: 83). Bu balamda, Kliniin Douunda on sekizinci yzylda, bedenin ancak etrafn saran evreyle birlikte sala ve hastala ilitirilen huylarn ve uyumun karmak uzamndan ayrld zaman tbbi gzlem ve pratik iin bir nesne haline geldii ileri srlmektedir (Tekeliolu 1999a: 29). Bu noktada Foucault, Giritli Epimenidese atfen Konuuyorumun tm modern kurguyu snamadan geirdiini belirtir. nk burada sz konusu olan konuan zne ile sz edilenin ayn olmasdr. Konutuumu sylerken konutuumun sarslmaz bir doru olduu grlr (Foucault 2006: 190). Bu balamda Foucault, dilin yeri yalnzca konuuyorumun ssz egemenliinde ise, hitap ettii, dile getirdii eyin hakikatinin, kulland deerlerin ya da temsili sistemlerin dili snrlandramayacan syler.

133

Burada, konuan zne artk sylemi srdren, ileri sren ve onunla yarglayan, bu amala dzenlenmi dilbilgisel bir biim altnda kimi zaman kendini temsil eden deil, boluunda dilin snrsz i dkn aralksz srdrd varolusuzluktan ibarettir (Foucault 2006: 154). Foucault, dnyorumun, aslnda, Benin kuku duyulamaz pekinliine gtrdn, konuuyorumun ise bu varl gerilettiini, dattn, sildiini syler. Bu nedenle, Batl dnce uzunca bir sre dilin varln dnmekte tereddt etmi ve sanki dilin plak deneyimi Varmn apakln maruz brakaca tehlikeyi nceden sezmitir. Foucaultya gre, dil, btn varoluu iinde, hakikat, zaman, ezeliyet ve de insan demek deildir; dil, darnn srekli bozulan biimidir. Foucault iin dilin varl Orpheusun lmcl unutkanl, zincire bal Odysseusun bekleyiidir (Foucault 2006: 214). te yandan Bernauer, Foucaultnun bir negatif teoloji gelitirdiini syler. Foucaultnun bu negatif teolojisi, Tanr iin kullanlan kavramsallatrmalara deil, modernlikteki geici, kimliiyle insanolunun zn yakalad iddia edilen insan figrne ynelttii bir eletiridir. Foucault, modern insan kimliinin ve hmanist bilgi kaynaklarnn yerletirildii tarihsel gereklii mitlerden arndrmaya alr. (Bernauer 2005:309-10) Dolaysyla, modernlik projesi, insann mutlaklatrlmas projesi olarak grnr. Bu balamda, Foucault, modern insann, akla dayal bir yaam sren, etkin bir biimde alan ve anlalr bir dille konuan bir varla dntrlm olduunu iddia eder. Bu ekilde, modern znenin yaam modern bilginin hem znesi hem de nesnesi olarak grnr (Tekeliolu 1999a: 17).

III.1.3. Sylem, Bilgi/Hakikat ve ktidar likisi zerine Foucault, Eski Yunandan beri doruluk istencinin olduunu belirtir. Ona gre, Hesiodos ile Platonun arasna, doru sylemle yanl sylemi ayran belli bir paylam yerlemitir ve bundan byle doru sylem artk deerli ve arzulanan sylem olmaktan kmtr. nk, artk iktidarn ileyiine bal olan sylem deildir (Foucault 1993b: 13). On altnc yzyln sonlaryla on yedinci yzyln balarnda, zellikle ngilterede, gzlemlenebilir, llebilir, snflandrlabilir nesnelerin tasarmlarn izen bir bilme

134

istenci ortaya kmtr. Bu, bilen zneyi belli bir duruma, belli bir baka ve okumak yerine grmek, yorumlamak yerine dorulamak gibi belli bir ileve zorlayan bir bilme istencidir. Foucaultya gre, her ey, sanki, Platoncu byk ayrmdan itibaren, doruluk istencinin, kendine zg bir tarihi varmasna olmaktadr. Burada sz konusu olan bilinecek nesnelerin tasarmlarnn tarihi, bilen znenin ilevlerinin ve tavr allarnn tarihi, bilginin maddi, teknik, arasal yaratmlarnn tarihidir
(Foucault

1993b: 14). Bu balamda, Foucault sorununun, her zaman hakikat, doruyu sylemek (wahr-sagen) ve doruyu sylemek ile kendiliin kendiliindelik zerine dnll biimindeki dnllk ilikileri olmaya devam ettiini syler (Foucault 2004a: 336). Bu balamda, Foucaultnun sylemi kavraynda tek bir evrensel hakikatten sz etmek yerine hakikatlerden sz etmek daha doru olacaktr. Foucaultda, hakikat sylemle ve sylem iinde ina edilen bir eydir. Her sylem bir hakikat inas olduu iin sylemlere tekabl eden hakikatlerden sz edilebilmektedir (Szen 1999: 12). Bu balamda, sylem dil pratiinin aa karlmad anda da bir sylem olarak kabul edilir. Bulular, kltrel yenilikler, yeni davran biimleri, yeni dnce biimleri zamana aykrlkla reddedilse bile, uzunca bir sre sessizce yaamaya devam eder (Szen 1999: 13). Bununla birlikte, sylemsel pratikler gndelik yaamn konuma edimlerinden ayrlr (Dreyfus-Rabinow 1986a: XX). Szene gre, yzylmzda objektif bilgi iddiasnn kendisi de, varolan sylemler arasnda bir sylemdir. Bununla birlikte, bilimsel bilgi de toplumdaki dier sylemlerin ina ettii bilgiden bamsz olamaz. O, toplumun bir sylemler hiyerarisi olduunu syler. Bu hiyerariler de, sylemlerin ina ettii hiyerarilerdir. Ona gre, sosyal hiyerariler, hiyerarik sylem yaplarna, sylem hiyerarileri ise, cmle, konuma veya metinler dzeyindeki hiyerarilere dayanmaktadr (Szen 1999: 15). Btn bunlara bal olarak, Foucaultda daha geerli, daha nesnel ve evrensel sylemler yoktur. nk, mutlak iktidar mutlak sylemlerin iktidar, evrensel sylem ise evrensel iktidar demektir (Szen 1999: 17). Ancak Foucault, bir sylem iinde, bir nerme dzeyinde yer alan doru ve yanl arasndaki paylamn keyfi, deitirilebilir, kurumsal olmadn ve iddete dayanmadn belirtir (Foucault 1993b: 13).

135

te yandan sylemin tm alanlar ayn ekilde ak ve girilebilir deildir; baz alanlar sk skya yasaklanmken, dierleri hemen her etkiye ak grnmekte ve nceden belirlenmi hibir kstlama olmakszn her konuan znenin kullanmna almaktadr (Foucault 1993b: 22). Bu balamda Foucault sylemin, hem bir kurucu zne felsefesi, hem bir ilk deneyim felsefesi hem de bir evrensel arabuluculuk felsefesi iinde, ilk durumda yaz, ikinci durumda okuma, nc durumda da dei-toku olan bir oyundan daha fazla bir ey olamayacan ve bu dei-tokuun, bu okumann, bu yaznn hibir zaman iaretlerden baka bir eyi devreye sokmadn ileri srer. Bylece sylem, kendi gereklii iinde, kendini onu anlamlandran eyin buyruuna brakarak iptal eder. Ona gre, sylemler, birbirini kesen, bazen birbirine eklemlenen, ayn zamanda birbirlerinden habersiz veya birbirlerini dlayan, kesintili uygulamalar gibi ele alnmaldrlar. Sylemi, bizim nesnelere kar gsterdiimiz bir iddet, srekli olarak onlara zorla kabul ettirdiimiz bir uygulama gibi alglamak gerekir ve sylemin olagelileri bu uygulamann iinde kendi dzenliliklerinin ilkesini bulurlar (Foucault 1993b: 27-8). Bununla birlikte, Foucaultnun toplumsallk balamnda dile getirdii zne tamamen sylemseldir. zne, sylemlerdeki taktiklerin, stratejilerin ve programlarnn znesidir. Dolaysyla, Foucaultnun znesi, kurucu bir unsur deil, sylemler araclyla kurulmann bir unsuru olarak sadece sylemlerde varolur (Tekeliolu 1999a: 84). Bu balamda, bilgiyi bilginin znesi olarak insanda temellendirmek de, insan kendi bilgisinin bir nesnesi haline getirmek olur (West 1998: 234). Foucault, sylem btnlklerini srasyla incelediini, onlar karakterize ettiini, kurallarn, dnmlerin, eiklerin, varl srdrme srarlarnn oyun kurallarn tanmladn, bunlar kendi aralarnda birletirdiini, ilikiler demetlerini betimlediini syler. Bylece o, gerekli olduunu dnd her yerde sistemlerin oalmasn salamtr (Foucault 2004: 117). Foucault, analiziyle sylemlerin pozitifliinin, varlk koullarnn ortaya klarn, ileyilerini ve dnmlerini yneten kurallarn siyasi pratii nasl ilgilendirdiini gstermeyi istediini belirtir (Foucault 2004: 134).

136

te yandan Foucault, sylemle ilgilendiinde tarihi reddetmemektedir; o, aksine, hem c almay bekleyen hem de dnceyi ebediyen kukulu klarak onu karanlk bir ekilde ileyen, hibir ekilde evrensel olmayan, tam tersine yerel olan sreksizlikleri ve ayrlklar ayrt etmektedir (Blanchot 2005: 73). Bu noktada, Foucault, bilme-iktidar ilikilerinin belirli bir dnm biimleri olmadn, dnm kalplar olduunu syler. On dokuzuncu yzylda anne, baba, eitmen, doktor vs. tarafndan ocuun ve cinselliinin evresinde oluturulan btn dnmler, srekli yer deitirmelere zemin oluturmutur. Balangta, ocuun cinsellii doktorla anne ve babalar arasnda t, ocuu gzetleme dncesi, gelecee ilikin tehdit biimleri olarak dorudan kurulan bir iliki erevesinde sorunsallamken, daha sonra yetikinlerin kendi cinsellikleri, psikiyatristle ocuk arasndaki bir iliki sorgulanr (Foucault 1993a: 105). Foucaultya gre, iktidar ve bilme tam da sylem iinde eklemlenirler. O, sylemin, bir yandan iktidar harekete geirdiini, rettiini, glendirdiini, br yandan yprattn, zayflattn ve silinmesini saladn belirtir. Ayn biimde, suskunluk ve giz de iktidar korumakta, yasaklarn sabitletirmekte, ama ayn zamanda atmalarn yumuatmakta ve az ya da ok karanlk hogrlere yer amaktadr. Foucault bir yanda iktidar sylemi, karsnda da ona kar kan bir sylem olmadn belirterek, sylemlerin g dengeleri alannda birer e ya da birer taktik blok oluturduklarn ifade eder. Bununla birlikte, Foucault, ayn strateji iinde farkl hatta kart ya da tersine kart stratejiler iinde hi biim deitirmeksizin devinebilen sylemler olabileceini belirtir (Foucault 1993a: 106-7). te yandan Foucault iin btn bilgi iddialar kanlmaz biimde iktidarla balantldr. O nesnel bilgiyi kabul etmez ve btn nesnel bilgi iddialarnn bir iktidar uygulama giriiminden ibaret olduunu dnr. Bundan kan sonu da, teorinin teori olarak hibir statye sahip olmad, aksine pratikten ibaret bir ey olduudur. (Megill 1998: 296). Foucault, iktidarn bilgi rettiini ve iktidar ile bilginin birbirlerini dorudan ierdiklerini syler. Bylece balantl bir bilgi alan oluturmadan iktidar ilikisi olamayaca ve iktidar ilikilerini varsaymayan ve oluturmayan bir bilginin ve bilgi

137

alannn olamayaca kabul edilir (Foucault 1992: 33-4). Bu balamda, bilgi olmadan iktidarn uygulanmas ve bilginin iktidara yol amadan varolmas olanakszdr (Sarup 1995: 93). te yandan, bilgi, toplumsal kontrol iin gerekli temellerden kar ve ayn zamanda bu temelleri salar. Toplumsal her belirli biim bilginin belirli bir biimine dayanr ve onu olanakl klar. Ayn zamanda, ceza sistemi hem rasyonel hem de zihinsel hapishane sistemi yapsn salar. Disiplin kullanm yoktur, en azndan disiplinli bilgi olmakszn organize olan disiplin yoktur (Walzer 1986: 64). Foucaultda bilginin iktidar olduu aktr. Disipliner nesneler olarak yeni bir insan anlay insanlarla yeni bir ey yapmak demektir. Herhangi bir kimse iin bilmek imdi salam inan olarak adlandrdmzdan fazlas deildir (Hacking 1986: 33). Foucaultya gre, disiplin, sylemin retimindeki bir denetim ilkesidir ve kurallarn srekli olarak yeniden gncelletirilmesi eklindeki bir kimliin yardmyla sylemin snrlarn salar (Foucault 1993b: 21). Foucaultnun anlam ilikilerinden ziyade, iktidar ilikilerine ilgisi, bizi, dil zerine bir tespitten kan, konuma hakkndaki kurtuluu metaforlardan uzaa gtrr (Hacking 1986: 37). Bu balamda dile getirilen hakikat rejimleri fikri ve onlarn egemenlik sistemleriyle rtk i ielii son derece Nietzschecidir. Bu ilikide Foucault hakikati iktidara baml olarak grr (Taylor 1986: 93). Rortyye gre, Foucault bir yandan, bir bilgi teorisinin olanakszlk sistemini kurmu olan btn geleneksel kavramlardan vazgemeyi ister. Dier yandan, onun ok iyi yapt bir ey olan, bize onun nasl varla geldiini gsteren bilgi kuramnn bir soyktn vermekten ok, bilgi kuramna benzer bir eyi yapmay ister (Rorty 1986: 43). te yandan, entelektellerin, Aydnlanmann zel bir tarih olduu ve doruluk iddialaryla birlikte varolan deerlerin modern dnceler tarihinde geici bir dneme karlk geldiini ifade eden Foucaultya gre, btn doruluk iddialarn dilin, sylemin ya da temsilin olduu her yerde varolan iktidar istencinin rnlerine bal olarak ele almak gerekir (Sarup 1995: 94). Bu konuda o, Nietzscheci bir soyktksel bak asn izler.

138

Bu balamda Jenkins de bilginin iktidarla ilikisine deinir. Buna gre toplumsal oluumlarda en fazla gce sahip olanlar bilgiyi datmakta ve ellerinden geldiince karlarna gre merulatrmaktadrlar. Jenkins kuramsal olarak grecilikten k yolunu iktidar pratikte zmlemekte grr. Bu nedenle greci bir bak as, aresizlie ve umutsuzlua deil, aksine ilerin ve eylerin nasl ilediklerini genel olarak anlamaya gtrr. Jenkinse gre bu, zgrletiricidir (Jenkins 1997: 37). te yandan, yeni iktidar teknolojisi herhangi bir tanmlanabilir kii ya da gruptan kaynaklanmaz (Hacking 1986: 35). Bununla birlikte, Foucaultya gre, iktidar, ne sylemin dndadr, ne onun kayna ne de kkenidir. ktidar, sylem boyunca ileyen bir eydir; nk sylemin kendisi iktidar ilikilerinin stratejik dispositifinin bir unsurudur (Foucault 2005a: 182). Dolaysyla iktidar sylemin anlam deildir. Sylemin genel iktidar mekanizmas iinde ileyen bir dizi unsur olduunu syleyen Foucault, sylemi bir olaylar dizisi olarak, siyasi olaylar olarak kabul etmek gerektiini belirtir; bu olaylar dolaymyla da iktidar iletilir ve ynlendirilir. Bu balamda, Foucaultnun eletirilerinin hedefi olan hapishane, insann kendi modern kimlii olarak grlebilir. Bu kimlik, hem insani gereklie ilikin zel bir anlaya, hem de insani geliimin teknolojisine iaret eden hmanizmin merkezidir: ktidar olan bir hakikat ve kendisini hakikat olarak pazarlayan bir iktidar (Bernauer 2005: 34). Foucaultya gre, hakikat, szcelerin retimi, dzenlenmesi, dalm, dolam ve ileyii iin dzenlenmi bir prosedrler btn olarak anlalmaldr. te yandan, hakikat, kendisini reten ve destekleyen iktidar sistemleriyle ve kendisinin meydana getirdii ve kendisini yayan iktidar etkileriyle dngsel bir iliki iindedir. Foucault buna hakikat rejimi der. Bu rejim yalnzca ideolojik ya da styapsal deildir; kapitalizmin oluum ve gelimesinin bir kouludur (Foucault 2005a: 52). Bununla birlikte, Hakikate neden ihtiya duyuyoruz? sorusuna yantnn onsuz nesnellik, z, zsel, yansz vs. gibi eyleri belirleyen ve rten kesinliki kavramlarn gsz kalacan sylemek olacan ifade eder (Jenkins 1997: 40). Ona gre, bir eyin sylenmesini engelleyen ve sadece belli eylerin anlatlmasna izin veren ey, nihai

139

olarak, iktidardr. Bu balamda, hakikat de, onu doru klacak gce sahip birilerine baldr (Jenkins 1997: 43). Foucault, bilginin oluumunun, dolamnn ve kullanmnn temel bir ey olduu toplumsal bir dnyada yaadmz dnr. Ona gre, ierisinde yaadmz toplumun temel niteliklerinden biri olmas nedeniyle, bilgi birikiminin sermaye birikiminden kalr yan yoktur. Bu nedenle bilginin uygulanmas, retimi, birikimi iktidar mekanizmalarndan ayr dnlemez. Ona gre, burada, analiz edilmesi gereken karmak ilikiler sz konusudur (Foucault 2004b: 167-8). Foucault tam olarak bir bilgi veya iktidar ilikileri ann dnda kalan bir hakikat fikrine itiraz eder. Onun itiraznn alan, bu yzden, egemenliin ne olduunu meydana karan ve o suretle ona toptan direnmeyi mmkn klan ve tevik eden iktidarla hakikate dair konuacak eletirel bir bilginin olanaklln da kuatr (Rouse 1994: 99). Foucaultya gre, hakikat bu dnyaya ait olan bir eydir ve ok sayda zorlama sayesinde ortaya kar. te yandan, her toplumun kendi hakikat rejimi, kendi genel hakikat siyaseti vardr. Bu nedenle, her toplumun doru kabul ettii ve doru olarak ilerlie soktuu sylem trleri; doru szceleri yanl szcelerden ayrt etmeye yarayan mekanizmalar ve merciler ile doru ve yanln teyit edilme yollar, hakikatin edinilmesinde tercih edilen teknikler ile prosedrler; doru kabul edilenleri sylemekle ykml olanlarn stats vardr (Foucault 2005a: 50-1). Ona gre hakikat ok sayda basklamalar araclyla retilir ve iktidarn dnda deildir. te yandan hakikat onu reten ve srdren iktidar sistemleriyle balantl olan bir hakikat rejimidir. Foucault iin, baskc hipotezler, iktidarn sadece yanll deildir, ayn zamanda hakikati de mmkn klan Nietzscheci hipotezleri gzden karmaktadrlar. Bilgi olmad iin bir iktidar ann paras olarak tarif de edilemez, ideoloji kavram iktidar mcadelelerinden serbest kalan ideolojik olmayan bir bilgiye kar/doru hipotezleen ilerleyite yanltcdr (Hoy 1986: 138). Bu balamda, Foucault iin hakikatin retilen bir ey olduu grlmektedir. Bu hakikat retimleri de iktidardan ve iktidar mekanizmalarndan ayr dnlemez; nk hem hakikat retimlerini mmkn klan ey bu iktidar mekanizmalardr, hem de bu hakikat

140

retimlerini kendinde bizi balayan, birletiren iktidar etkileri vardr. Foucault kendisini ilgilendiren eyin, hakikat/iktidar, bilgi/iktidar ilikileri olduunu belirtir (Foucault 2003: 173). Bununla birlikte, o, hakikatten anlad eyin, bir tr genel norm, bir dizi nerme olmadn, doru kabul edilecek szceleri her an ve herkesin dile getirmesini salayan prosedrler btn olduunu belirtir (Foucault 2003: 177). Foucault, bilgiyi, yani doru sylemin oluumunu belirleyen kurallar aratrmann sylemsel olmayan bir dizi eyi ieren iktidar ilikilerini de kapsamas gerektiini syleyerek iktidar ilikilerinin iktidarla dngsel bir iliki iinde olan bilgi ekseni olmadan anlalamayacan ifade eder (Keskin 1999: 22). te yandan, iktidar ile bilgi/hakikat ilikisine deinen Megill, bir rnek olarak ecinsellik konusuna deinir. Buna gre, hakim sylemde ecinsellik dlanrken, Foucault stratejisini, bu dlamann tamamen keyfi olduunu gsterecek biimde tasarlar. Ykc bir sylem gcn, kar kmaya alt eyi tamamen sylemsel bir ey olarak tanmlamasyla artrr. Elbette, mevcut dzen yklp ykc sylem egemen olunca, o da sylemsel saldrya ak olacaktr. Megill, Foucaultnun istediinin tam da bu olduunu ve onun bir kriz dnr olarak, st kapal bir biimde, hakim dzenin rezil bir dzen olduu anlayna bal kaldn iddia eder. rnein, ecinsellik sylemi hakim duruma geldiinde onun bu syleme de kar kacan dnmek gerekir; nk hakim duruma gelmeyi amalayan bu tr btn teebbsler, yeni bir yzyla yol gstermek yle dursun, yeni dlama sistemleri kurmaya vesile olmaktan baka bir ie yaramazlar (Megill 1998: 353-4).

III.2. KTDARIN BOPSKOLOJK ZMLEMES Foucault, iki tr kitap yazdn ifade eder. Biri, Kelimeler ve eyler gibi yalnzca bilimsel dnceye; dieri, Hapishanenin Douu gibi toplumsal ilke ve kurumlara dairdir. Ona gre bilim tarihi, toplumsal duyarllkla ayn ekilde gelimez. Dncenin, bilimsel bir sylem olarak kabul edilmesi iin, belirli ltlere uymas gerekir. Hapishanenin Douunda, metinler, uygulamalar ve insanlar birbirlerine kar mcadele etmektedir (Foucault 1999a: 8).

141

Bernauer, Foucaultda tr kapatlmadan sz eder. Bunlar felsefi, siyasi ve etik kapatlmadr. Buna gre, felsefi kapatlma ben merkezli bir yanlsamaya dayanmaktayd. Burada insan tarihsel olmayan bir doa, zel bir dnme nesnesi olarak grnmekte ve insann egosu da her trl dnce ve anlamn zerk kayna olmaktayd. Bununla birlikte, siyasal kapatlma, kitlelerin hem daha faydal hem de daha uysal klnmalar amac dorultusunda kalabalk nfuslar ynetme projesine hizmet eden bir bireyselliin inasn ieriyordu. Burada hmanizm kendinden kaynaklanan iyiliinin rts altnda, kendi temellerini meydana getiren hmanist gerekelerin gerek yzlerini saklayan hapishane gibi kurumlar ortaya kard. Etik kapatlma ise, modern bilgi-iktidar ilikilerince retilen pozitif insan figryle zdeleme arzusunu krkleyen, kendilikle zel bir iliki kurma kipinin tanmlanmasna dayanmaktayd. Burada, kendini-oluturma, kendini-tabi-klma

grevine indirgenmekteydi (Bernauer 2005: 35). te yandan Bernauere gre, Bilginin Arkeolojisinde ortaya konan arkeolojik ema ile hapishanenin ve biyosiyasetin douuna ilikin almalar arasnda tam bir rtmenin olduu sylenemez. Ancak, arkeolojide grlen sylemsel formasyonlarn grece zerkliklerine yaplan vurgu, hem hapishane tartmalarndaki reformcu sylemin hem de biyosiyasetteki cinsel bilimin ayrmsanmasnda karmza kar (Bernauer 2005: 251). Bernauera gre, Foucaultnun Bilginin Arkeolojisinden sonraki en nemli yntembilimsel yenilik olan dispositif kavram, bu iki dzlemin birbirleriyle olduka yakndan balantl olduunu grmemizi salar. Dispositif kavram, Foucaultnun dncesinin izledii stratejik dnce modelinden doar. Yani, dispositif, sylemlerden, kurumlardan, mimari dzenlemelerden, idari prosedrlerden vb. oluan btnsel bir yapdr. Buna gre, her ne kadar olduka soyut bir ifade olsa da, disposotofin ortaya koymaya alt somut ilikiler ilk olarak hapishaneyi incelerken grlr. Ceza alan ok farkl elerden oluan bu alan sadece siyasi devrimcilerin, psikologlarn, yarglarn, yasa koyucularn ve doktorlarn sylemlerini deil, ayn zamanda hapishanelerin mimari biimleriyle birlikte hapishanelerde uygulanan gndelik dzen ve disiplin sistemlerini de iermektedir. te yandan, dispositifin kullanlmasyla daha nce gelitirilen arkeolojik aralarn rafa kaldrlmas gerekmiyor; nk, arkeoloji

142

iin, kendi kapasitelerini genileten tamamlayc yeni kurallarn gelitirilmesi eski kavramlarn yeniden eklemlenmesinden daha nemlidir. Yukarda grld zere, bilgi ve iktidar sylemde bir araya gelmekte ve sylem de, daima, tarihsel konulanmann paras olarak ilemektedir. Bununla birlikte, iktidarn ileyiine dair ortaya atlan hukuki ve baskc modelin hkm de sona ermektedir (Bernauer 2005: 254-6). Bu balamda, Foucault, bedenin iddet kullanmada kuatlp tabi ve uysal klnmasn salayacak bu yeni ve ince tekniklerin ald biimlere dispositif adn vermektedir. Bu ekilde, dispositiflerin sylemler, bilimsel nermeler, felsefi, ahlki nermelerden oluan bilgi ekseni ile kurumlar, mimari biimler, dzenleyici kararlar, yasalar, idari tasarruflardan oluan iktidar ekseninin bir araya geldii sylemsel ve sylemsel olmayan pratik yumaklar olduu sylenebilir (Keskin 1999: 21). Foucault kurucu zneden vazgeerek, znenin bizzat kendisinden kurtulmann, yani znenin tarihsel bir rg ierisinde kurulmasna aklk getirebilecek bir analize ulamann gerektiini syler. Bu analiz de soyktdr.

III.2.1. Kapatma Pratikleri Inda ktidar Analizleri III.2.1.1 Delilik ve Klinik Kapatlma On yedinci yzyldan itibaren akl bozukluunun kiisi, gerek bir toplumsal dnyadan alnan, yesi olduu toplum tarafndan yarglanan ve mahkum edilen somut bir kiidir. Buradaki temel nokta, deliliin aniden toplumsal bir dnyann iine konulmasdr (Foucault 1995: 158-9). Rnesans dncesinde akln gbeinde fazlasyla isel bir benzerliin yakn ve tehlikeli mevcudiyetini temsil eden delilik, imdi, dlanm ve ifte bir gvenlikle kayg verici olma durumundan kartlmtr, nk bakalarnn dsall iinde Bakann farkn temsil etmektedir (Foucault 1995: 261-2). On yedinci yzyln kendine tand deli alglamasnda, en pozitif olanla en negatif olan birbirlerine zlemez bir ekilde karmlardr. Pozitif olan, sapkn bir ehre taknsa bile, akln kendinden baka bir ey deildir; negatif olana gelince, bu da deliliin en fazlasndan akln beyhude bir taklidi olmas olgusudur (Foucault 1995: 265).

143

Burada sz konusu olan akl bozukluudur. Foucault, akln kendini deliliin ierii, doas, sylemi ve akl olarak tandn ve bunu yaparken de akl delinin aklndan ayran alamaz mesafeyi ltn belirtir. Bu ekilde deli, akln iinde gizlice ikamet ettii iin akl tarafndan tamamen kuatlabilir, onun egemenliine tabi hale gelebilir, ama akl deliyi her zaman kendi dnda tutmakta ve onu dardan, bir nesne olarak kavramaktadr. Bu nesne durumu, ieriin rasyonelliinin, davurumunda akla uygun olmayann ifa edildii hareketin iinde tannmasdr (Foucault 1995: 266). Foucaultya gre, Ortaada deliliin kutsal grnmesinin dayana sefaletin karanlk glerini en iyi temsil eden unsurlardan biri olmasdr. Oysa Klasik dnemde aylak, sulu ve sefalet iinde yaayanlardan farksz bir grntye sahip bir delilikle karlalr. Ortaada alkn olunan bir unsur olarak grnen delilik bir anda asayi sorununa dnmtr (Ik 2004: 70). Foucault, klasik deneydeki delilik bilincinin zorunlu olarak bir hakikat bilincini

getirdiini ve deliliin en mkemmel hata olarak hakikatin mutlak kayb olduunu ifade eder. Ona gre, deli, kapatma uygulamasnn ilk ve en masum kurban deildir, ama en karanlk ve en gze grnr, kapatan gcn simgelerinin en srarl taycs olan kurbandr (Foucault 1995: 540). Foucault iin, tmarhaneye egemen olacak olan adalet artk cezalandrma adaleti deil, zgrlklerin ve kstlamalarn kullanmndaki belli bir kesinlik, zorlamann zgrln yabanclamasna mmkn olabildiince uygunluu biimindeki gerein adaleti olacaktr. Bu adaletin somut biimi, gze grnr simgesi de deli gmleinde (camisolede) yer alacaktr. Deliliin iinde artk akl ile akl bozukluu arasndaki mutlak bir arpmann deil, daha ziyade zgrln ve snrlarnn her zaman greli, her zaman hareketli bir deneyinin yapldn gsteren btn bir deli gmlei kavramsal karsamas sz konusudur (Foucault 1995: 592). te yandan, tmarhane artk delinin sululuunun yaptrm deil, onu dzenleyendir; delilii deli iin kendinin bilinci olarak ve gardiyanla karlkl-olmayan iliki ve akl banda insan iin bakann bilinci ve delinin varoluuna tedavisel mdahale olarak dzenlemektedir (Foucault 1995: 651). Tmarhanelerdeki zihin hastalklar bilimi, diyaloun yer almad bir gzlem ve snflandrma dzleminde kalacaktr. Ancak psikanaliz on dokuzuncu yzyl tmarhanesinin zn oluturan bu bak kovduunda

144

ve onun sessiz bysnn yerini dilin glerini geirdiinde diyalog haline gelebilecektir (Foucault 1995: 654). Bu balamda Foucault, akl ile deliliin Rnesans dnemindeki kesintisiz diyalouyla karlatrldnda, klasik kapatma uygulamasnn bir sahneye koyma olduunu, ancak bunun toptan bir sahneleme olmadn syler. Burada sz konusu olan ey her trden kapatmann ve azap ektirmelerin akl ile akl bozukluu arasnda sessiz bir diyalog eklindeki bir mcadeledir. Ancak Foucault, imdi bu diyaloun zldn; artk delilik ile akl arasnda ortak bir dilin bulunmadn ve hezeyann aklla olan diyaloun bir paras olmadn syler. Ona gre ortak bir dil, kabul edilen sululuun dili olduu lde mmkn hale gelebilecektir (Foucault 1995: 667). Foucault, psikolojinin yabanclamann dilini konuabildii iin, insann eletirisi veya kendi kendinin eletirisi iinde mmkn olduunu belirtir. Ona gre psikolojinin her zaman yol kavanda olmas onun doas gereidir. Yani
insann negatifliini ak ile lmn, gece ile gndzn, eylerin zaman d tekrar ile kouturan mevsimlerin acelesinin birbirlerine paylamaz bir ekilde ait olduklar u noktaya kadar derinletirmek -ve eki darbeleriyle felsefe yaparak bitirmek-.Veya bitmez tkenmez yeniden ele allar; zne ile nesnenin, i ile dn, yaanm ile bilginin uyarlanmas oyununa hazrlanmak (Foucault 1995: 707-8).

Foucault on sekizinci yzylda yeni bir yapnn ortaya ktn syler. Burada, hekimle hastann diyalounu, kendine zg bir biimde balatan Neyiniz var?sorusunun yerini, klinik oyununu ve tm syleminin ilkesini bulduumuz Nereniz aryor? sorusu almtr. Ona gre, klinik, gerek nemini, yalnzca tbbi bilgilerin deil, hastalk zerine bir sylem olanann farkl ve derin bir organizasyonu olmasna borludur. Burada grleni ve konuulan ayran ve birletiren ortak bir yap sz konusudu. (Foucault 2002a: 17). Hastane, srekli bir gzetimin gerekletirildii saysz tp merciinin bulunduu bir oluumdur. Hastaln doal yeri olarak grlen aileye, artk baka bir mekan eklenir. Bu mekanda, hekiminin bak altnda, hastalklar, zlerin asl dalmn yapan rasyonelletirilmi bir alanda snflara, cinslere ve trlere gre kmelenirler (Foucault 2002a: 61). Foucaultya gre, biz hastalkta yaamn kendisini buluruz; nk hastalk bilgisini yaratan, yaamn kuraldr (Foucault 2002a: 25). Ama on dokuzuncu yzylda Rnesanstaki lm algs deiiklik gsterir. Foucault, artk,

145

lmnn evrensel hareketiyle kaderin, ansn ve koul farkllklarnn ortadan kalkm olduunu; lmn, yanlmadan, yazgy telafi ettiini ileri srer. Ona gre, lm, insann, monoton yaamlardan, eitletirmelerden kaarak kavutuu eydir. lm, ayn zamanda, varoluun lmn boluunda gten dp tkenmesi anlamnda olduu kadar, orada, benzerliklere, alkanlklara ve zorunluluklara indirgenemez tuhaf hacmini almas anlamnda hastalkl olan yaamn seyreklemi biimidir (Foucault 2002a: 201). Foucault, hastaln ruhsal alanlarnn ksr dng olmakszn bamszca gzlenemeyeceini belirtir (Foucault 2000: 122). Bu balamda o, deliliin psikolojik boyutlarnn onlara dsal olan bir aklama ya da indirme ilkesince geri itilemeyeceklerini syler. Aksine bunlarn neredeyse iki yzyl nce Avrupa insannn kendisine ynelik olarak rettii genel bir iliki iinde dnlmesi gerekir. Bu iliki, farkl bir tarzda ortaya konan bir psikolojidir (Foucault 2000: 124). Foucault, Deliliin Tarhinde, delilii, onu anlayan zneyle birlikte bir nesne olarak kuran bu deneyimin, ancak belirli, iyi bilinen tarihsel srelere sk bir biimde eilerek tam olarak anlalabileceini gstermeye altn ifade eder.
Kapatlma pratikleriyle balantl belli bir normalletirme toplumunun douu; yeri geldiinde, kentleme evresine ve kapitalizmin geliimine karlk gelen ekonomik ve toplumsal bir durumla balantlandrlan kapatlma pratikleri; ekonominin ve devletin ihtiyalaryla uyumazlk gsteren inili kl, dank bir nfus. Bylece, bilginin, yeni bir nesnellik ilikisinin, delilik hakikati olarak tanmlayabileceim eyin mmkn olan en akla yatkn tarihini ortaya karmay denedim. Bu tarz bir bilgi araclyla, delilii kendi gereklii ierisinde, etkili bir biimde zmleyebilen bir lt gelitirildii anlamna gelmiyor elbette bu. Daha ziyade, oluturulan bir deneyimdir delilik hakikati. znenin nesnel kavrayn ve iki tarafl kuruluunu mmkn klan bir deneyim (Foucault 2004b: 84 5).

te yandan, Foucault, Deliliin Tarihinde sz konusu olan bask nosyonundan en azndan rtk biimde yararlandn syler. Burada, iktidar mekanizmalarnn ve psikiyatrinin bask altna alp suskunlua ittii sylenen bir tr canl, konukan ve endieli delilik halinin varln ortaya koymaya gayret etmektedir. Ancak imdi, bask nosyonunun iktidarn tam da retken olan yann yakalamak asndan hi uygun olmadn belirtir. Foucault, iktidarn etkili bir g olarak geerliliini korumasn,

146

iktidar kabul etmemizi salayan etmenin, zevk yaratmas, bilgi oluturmas ve bizzat sylem retmesi olduunu ileri srer. Buna bal olarak, Hapishanenin Douunda gstermek istedii eyin on yedinci ve on sekizinci yzyllardan itibaren, iktidarn retkenliinde elle tutulur bir teknolojik almann gzlenmesi olduunu belirtir (Foucault 2005a: 69-70). Foucaultda hapishane ve hastane gzken yerlerdir;
bunlar birer k rejiminin parltsnda ortaya kar. Bunlardan rnek olarak Hapishaneyi aldmzda nmze bir k rejiminin bulantl grntsnde madde halinde bir yap belirir. Bu k rejimi, bu alanda, ktidara baldr. nk o binann iinde mahkumlar grmeden grnrler, gardiyanlar ise grlmeden grrler. Bu bir k rejimi sayesinde gerekleebilir. Grlmesi k sayesinde mmkn olan hapishane, aslnda, talardan ve dier bina kurmaya yarayan malzemelerden olumaktadr; ite bu malzemeler k rejimi sayesinde gncelleir (Akay 1995: 39).

III.2.1.2. Hapishanede Kapatlma zerine Foucault, Hapishanenin Douu kitabnn banda Damiens adl bir mahkumun cezasnn infazn ayrntl olarak anlatr. Mahkumun, suunu herkesin nnde itiraf etmesi gerekmektedir. Mahkuma uygulanan ikence ayrntl bir ekilde tasvir edilir (Foucault 1992: 3). Burada, mahkuma yaplan ikenceyi izleyenler, kendilerini, seyretmenin zevkine varrlarken, mahkum sadece Tanrya yakarmaktadr. Kral, Kanl bir gsteri halini alan bu durumda mahkumun bedeni zerinde uygulanacak iddet araclyla iktidarn orada bulunan herkese gsterir. kence edilerek sorgulanan beden, suun uygulama noktas ve ayn zamanda hakikatin ekilip karld yerdir (Foucault 1992: 52). Foucaultya gre, adli ikence siyasal ve ayinsel ereve olarak da anlalmaldr. kence, iktidarn kendini da vurduu trenler arasnda yer almaktadr. Ac ektirme adaleti yerine getirmekte ve iktidar yeniden iler klmaktadr. Bu trensel uygulamayla, yasaya iktidarn veren g ilikisi ortaya kar. Foucaultya gre, halkn nnde gerekletirilen bu infazda iki g vardr. Bunlardan biri mcadele dieri ise zaferdir. Buradaki trensel uygulamada suluyla kral arasnda sonu nceden belli olan bir sava son bulur. Hkmdar bu ekilde gsz duruma drdkleri zerinden kendi iktidarn aa vurur (Foucault 1992: 62). Bunu yapmas gerekir, yoksa iktidarn ayakta tutamaz. Burada gze arpan en nemli ey gler arasnda varolan

147

dengesizliktir. Gl gsz kld kiinin bedeni zerinde mutlak hakimiyete ve sonsuz tasarruf hakkna sahiptir. Foucault, kraln adaletinin kendini silahl bir adalet olarak gsterdiini belirterek, suluyu cezalandran klcn ayn zamanda dmanlar yok eden kl olduunu syler (Foucault 1992: 61). Burada klla ifade edilen kraln adaleti, ayn zamanda onun sonsuz iktidardr. Cezann uygulaycs olan cellat da, yalnzca yasay uygulayan kii deil, ayn zamanda gc sergileyen kiidir. O, mahkuma uygulanan iddetin aktr konumundadr. Foucaultnun anlatmnda tutuklunun krbalanmas ve paralanp drde blnmesi en ufak ayrntsna kadar rpertici bir biimde anlatlr. Burada, kan ve fiziksel vahetten alnan hazz hissetmek mmkndr. nsanlarn yaananlar bilmeleri yetmez, kendi gzleriyle grmeleri, tank olmalar gerekir; bu ekilde onlar kraln iktidarndan korkarlar. Foucaultnun kurgulad sahne bize, eskiden dorudan bir biimde ve kabaca icra edilen toplumsal gzetimin aslnda on sekizinci yzyldan itibaren daha ll bir hale getirilmediini sylemektedir. Aslnda bu denetimin, okul, hastane ve hapishanelerde genel olarak psikolojik disiplin aralar araclyla daha yaygn ve daha sinsi bir hal ald grlr. Bu yeni gzetim, eskisinden ok daha ktdr ama bunun sebebi iktidar daimiletirmesi ya da bir gruptan ziyade bir dier grup tarafndan icra edilmesi deil, beden zerinde plak gzle grlebilecek izler brakmaktansa, ruhun derinliklerine ilemesidir (Lilla 2004: 132). te yandan, kapatma, hapsetme eylemiyle birlikte yeni bir kurumun ortaya kt grlmektedir. Bu kurum da hapishane(ler)dir. Bernauere gre, ceza teorilerinin tartld bir ortamda disiplinci bir iktidarn hkm srmesi, hapishanelerin douuna zemin hazrlamtr (Bernauer 2005: 233). Bununla birlikte, modern bir kapatlma kurumu olan hapishane ok hzl bir ekilde gelimi, ok eitli modellerle gelitirilmi ve kapatma olduka kapsaml bir hal almtr. Hapishane, Ortaadaki hcrelerden ve hapishane benzeri kapatma yerlerinden ok farkldr. nk hcrelerde ve dier kapatma yerlerinde mahkum, cezas infaz edilinceye ya da fidyesi denip serbest braklncaya kadar kalrken, modern hapishanede mahkumun disipline edilmesi ve slah grlr. Foucault hapishanenin on dokuzuncu yzyln banda ortaya ktn belirtir. Foucault, bu dnemde, artk yeni bir bilgi trnn ve buna bal olarak yeni bir

148

iktidar biiminin ortaya ktn belirtir. Ortaada dzenlenmi olan adalete devletin el koymas biimindeki bir soruturma biimine kart olarak, tamamen farkl trde yeni bir bilgi, bireylerin yaamlar boyunca denetlenmesi yoluyla norm etrafnda dzenlenen bir gzetleme, inceleme bilgisi sz konusudur. Foucault bunun iktidarn temeli olduunu syler. rnein soruturmada olduu gibi, gzlemenin byk bilimlerine deil, onun insan bilimleri diye adlandrd psikiyatriye, psikolojiye, sosyolojiye vs. yer verecek bilgi-iktidar biimidir (Foucault 2005b: 225). Bununla birlikte, hapishanelerde iktidarn gizlenmedii, kendini maskelemedii, en kk ayrntlara kadar vardrlm bir zorbalk grlr. Foucault sre ierisinde deiim geiren modern hapishane sisteminin geldii son nokta olarak Benthamn Panoptikonunu gsterir. Ona gre, Benthamn d olan ve bir kiinin herkesi gzetleyebilecei Panoptikon, znde, burjuvazinin d ya da dlerinden biridir. Bununla birlikte burjuvazi bu d, belki Benthamn nerdii mimari yap biiminde olmasa da, gerekletirmitir. Benthamn Panoptikonu mimari bir biim olmakla birlikte, zellikle bir ynetim biimi olarak ortaya kmaktadr. Benthama gre, Panoptikon, zihin iin zihin zerinde iktidar uygulama biimidir. Foucault, Benthamn Panoptikon ile iktidarn uygulama biimlerinin bir tanmn verdiini dnmektedir (Foucault 2005b: 135; 2003: 86-7). te yandan, Panoptikonla birlikte soruturmann yerini, artk gzetleme ve inceleme almtr. imdi, temel zellii bir eyin olup olmadn belirlemek deil; bireyin gerektii gibi davranp davranmadn, kurala uygun olup olmadn, gelime gsterip gstermediini belirlemek olan bir bilgi sz konusudur. Bu yeni bilginin etrafnda dzenlendii sorular, Bu oldu mu? Kim yapt? deildir. Bu yeni bilgi, artk, mevcudiyet ya da mevcut olmama, varlk ya da yokluk terimleriyle dzenlenmez; norm etrafnda, normal olanla olmayan, doru olanla olamayan, yaplmas gerekenle gerekmeyen terimleriyle dzenlenir (Foucault 2005b: 225). Foucault, gnmzde, fabrika, hastane, hapishane gibi kurumlarn amacnn, bireyleri dlamak deil, sabitleyerek sisteme dahil etmek olduunu belirtir. rnein, fabrika bireyleri dlamamakta, onlar bir retim aygtna balamaktadr. Okul ise, bireyleri,

149

kapatrken bile dlamamakta, onlar bir bilgi aktarm aygtna balamaktadr. Hastane (ve tmarhane), bireyleri dlamamakta, onlar bir slah aygtna, bireyleri normalletirme aygtna balamaktadr. Islahevi veya hapishane de bu tr bir yapya sahiptir. Foucaultya gre, bu kurumlarn oluturulmasnn sonular bireylerin dlanmas olsa da, ilk amalar bireyleri bir normalletirme aygtna balamaktr. Fabrika, okul, hapishane ya da hastaneler bireyi bir retim srecine, bir retici oluturma ya da slah etme srecine balayarak, belirli bir norm erevesinde retimi ya da reticileri garanti eder (Foucault 2005b: 246). Bu ekilde, bireyleri toplumsal ereveden dlayan on sekizinci yzyl tecridinin karsna, bireyleri reticilerin retim, formasyon ya da slah aygtlarna balama ilevi olan ve on dokuzuncu yzylda ortaya kan tecrit konmaktadr. Burada, dlama yoluyla bir ierme sz konusudur. Foucaultya gre, panoptizm, yaadmz toplumun belirgin zelliklerinden biridir. Burada, kiisel ve srekli bir gzetim biimi vardr. Uygulanan denetim, cezalandrma, dllendirme ve slah biimi, yani bireylerin baz kurallara gre dntrlmesi ve ekillendirilmesi biimi altnda bireylere uygulanan bir iktidar biimi sz konusudur (Foucault 2005b: 237; 2003: 94-8). Bu balamda, Foucaultya gre, La Mettrienin makine-insan hem ruhun maddeci bir indirgenii, hem de genel bir terbiye etme teorisiydi; bunlarn merkezinde, zmlenebilir bedene, yorulabilir bedeni ekleyen itaatkarlk kavram hkm srer. Foucault, tabi klnabilen, kullanlabilen ve gelitirilebilen bir bedenin itaatkar bir beden olduuna dikkati eker (Foucault 1992: 169). Foucault iin disiplin, bedenin iktidarn zmektedir. O bedenin yeni iktidar mekanizmalarnn hedefi haline gelirken, kendini yeni bilgi biimlerine sunduunu gstermeye alr (Foucault 1992: 192). Disiplinlerin hiyerarik hale getirilmi olan gzetimi iindeki iktidar, bir nesne gibi elde tutulmakta, bir mlkiyet gibi aktarlmakta; bir makineler btn gibi de almaktadr (Foucault 1992: 222). Foucault, disiplinin bireyi rettiini syler. Disiplin, bireyleri kendine hem nesne olarak, hem de icraatnn arac olarak veren iktidara zg bir teknik olarak grnr (Foucault 1992: 214). te yandan, disipline dayal iktidarn baars, hiyerarik bir bak, normalletirici bir yaptrm, bunlarn birlemesi ve bu birlemenin hayat bulmasdr. Bu balamda Foucault, hiyerarik gzlemevlerinin askeri bir kampa benzediini syler. Disipline dayal bir aygt, tek bir bakla her eyi srekli olarak

150

grmeye olanak verecektir. Merkezi bir nokta ayn anda hem her eyi aydnlatan klarn kayna, hem de bilinmesi gereken her eyin younlama yeri olacaktr (Foucault 1992: 218). Yukarda deinildii zere, Foucaultda hastane ve hapishane bir k rejiminin parltsnda ortaya kmaktadr. Foucaultya gre gerek ve bedensel disiplinler, biimsel ve hukuki zgrlklerin temelini meydana getirmilerdir. Burada szleme hukuk ile siyasal iktidarn ideal temeli olarak dnlmesine karn, panopticon tarz bask altna almann teknik usuln meydana getirmekteydi ve toplumun hukuki yaplarn derinlemesine ilemeye ara vermeden devam etmekteydi. zgrlkleri kefeden Aydnlanma a, disiplinleri de kefetmitir diyor Foucault (Foucault 1992: 279). Foucault iin hapishanenin fabrikalara, okullara, klalara ve bunlarn hepsinin de hapishaneye benzemesinde alacak bir ey yoktur. (Foucault 1992:285) Bu balamda, o, hapishane takmadasnn, hapishanenin cezai adalet iinde, cezalandrma usullerini ceza evi teknii haline dntrmesini toplumsal bnyenin tmne tadn ifade eder. Bu yeni iktidar ekonomisiyle birlikte, onun temel aleti olan hapishane sistemi bir yasallk ve doa, hkm ve anayasa ile norm karm balamnda yeni bir yasa biimini geerli klmaktadr (Foucault 1992: 389). te yandan, Bernauere gre, hayat ynetmeyi ve iyiletirmeyi hedefleyen biyosiyaset projesi tam da (Atom) Bomba(s)nn retilmesiyle tamamlanmtr33 (Bernauer 2005: 249).

Bernauerin Foucaultya atfen syledikleri ile Adornonun Hegelci anlamda bir ilerleme dncesini eletirirken syledikleri arasnda bir benzerlik vardr. nk Adorno da, ilkelden uygar olana doru bir ilerlemeyi reddederken, aslnda, sapandan megaton bombalara doru bir ilerlemenin olduunu sylyordu. te yandan Aydnlanmann gelitirdii ilerleme dncesinin gerekleimi ile Foucaultnun dile getirdii hayatn ynetilmesine ve iyiletirilmesine ynelik biyosiyaset anlay arasnda da ortaklklar vardr. Yani Foucaultnun, modern dneme ilikin olumlu baknn sonucunda, gelinen noktaya dair syledikleri tam da bu dnemde yaanan problemleri dile getiriyor. Olumlu bir baka sahip olunsa da izlenen politikalarn getirdii nokta, bir yandan denetim toplumuysa eer, dier yandan Adornonun da dedii gibi- Hollocausttur.

33

151

III.2.1.3. ktidar likilerinin leyi Biimi zerine Tekelioluna gre, Foucault, modern iktidar stratejisinin, titiz bir ekilde dzenlenmi disipliner bir strateji yoluyla beden zerinde altn belirtir. ktidar, bireylerin bedenlerine, etkinliklerine, davranlarna ve gndelik davran kalplarna ulaabilmek iin eitli normalletirme tekniklerini kullanr. Burada ocuk bedenlerini karmak bir maniplasyon ve artlandrma sisteminin nesnesi yapmada okul disiplininin baarsndan sz edilebilir (Tekeliolu: 147) Foucault, iktidarn olduu her yerde iktidar uygulandn ve hikimsenin bu iktidarn sahibi olmadn belirtir. ktidar, bir tarafnda birileri ve dier tarafnda bakalar olmak zere, her zaman belirli bir ynde uygulanmaktadr. Bu durumda kimin iktidara sahip olduu bilinmemekte ancak kimin sahip olmad bilinmektedir (Foucault 2005a: 35-6). Yani iktidarn bir merkezi yoktur; iktidar merkezsizdir. Bununla birlikte, Foucaultya gre arzu, iktidar ve kar arasndaki ilikiler sanldndan ok daha karmaktr. ktidar uygulayanlarn onu uygulamaktan karlar olanlar olmas gerekmez. Hatta Foucault, iktidar uygulamaktan kar olanlarn iktidar uygulamadn, iktidar arzusunun iktidar ile kar arasnda hl tekilliini koruyan bir oyun oynadn syler (Foucault 2005a: 39). rnein faizmde, iktidar kitleler zerinde ve onlarn zararna, lmlerine, kurban edilmelerine, katledilmelerine varncaya kadar uygulanmasna karn, kitleler bu iktidarn uygulanmasn arzular. Focault, arzu, iktidar ve kar arasndaki bu oyunun henz yeterince bilinmediini iddia eder. Bu balamda, Foucault, ele geiren ve belirleyen tarihte, anlam ilikilerinin deil, iktidar ilikilerinin hakim olduunu syler. Ona gre, tarihin anlam yoktur; ancak bu, tarihin sama ya da tutarsz olduunu gstermez. Aksine, tarih anlalabilir bir eydir ve en kk ayrntlarna kadar analiz edilebilir; ancak bu analiz, mcadelelerin, strateji ve taktiklerin anlalabilirlii dorultusunda yaplmaldr. Buradaki atmalarn doasna ne eliki mant olarak diyalektik ne de iletiim yaps olarak gstergebilim aklk getirebilir (Foucault 2005a: 65). Bu atmalar ancak anlalabilirlik zemininde bir

152

aratrmayla aklanabilir. Foucault bunu yapmaya altn vurgular. Jenkins ise, tarihsel malzemelerin seimine tarihinin bak asnn ve eilimlerinin ekil verdiini ve bunlardan kartlacak anlam da bizim kendi kiisel anlam yaplarmzn belirlediini ileri srer. Ona gre, bildiimiz anlamyla bir gemi, her zaman olumsaldr; kendi grlerimize, imdimize baldr. Bizler nasl gemiin rnysek, bilinen gemi, yani tarih de bizim yapntmzdr.34 Gemii modern kavramlara tercme ederken ve belki de o zamana dek varolmayan bilgileri kullanrken, tarihi hem gemi hakknda unutulanlar ortaya kartr hem de daha nce bir araya getirilmemi eyleri bir araya getirir (Jenkins 1997: 25). te yandan Jenkinse gre, tarih, bir sylem, bir dil oyunudur. Tarihteki hakikat ve benzeri ifadeler ise, yorumlar amann, dzenlemenin ve kapamann aralardr (Jenkins 1997: 44). Bununla birlikte, Jenkins, btn tarihin, gemite yaam olan insanlarn tarihi olmaktan ok, tarihilerin akllarnn tarihi olduunu ileri srer (Jenkins 1997: 59). Bu noktada, Munslow, Foucaultda olaylarn tarihe hkmetmediini tarihin olaylara hkmettiini belirtir. Bu da radikal bir kavraytr ve Foucaultnun gemie bir epistemik dayatma zerine pratik kavrayn gstermektedir (Munslow 2000: 186). Bu balamda Foucault yapmak istedii eyin, sanata bal olacak bir ey ya da bir disiplin deil; daha ok, bir faaliyet tr olarak tarihsel ve siyasal bir faaliyet olduunu iddia eder. Ona gre tarih siyasete sadece modeller ya da rnekler salayarak deil baka trl de hizmet edebilir. Bununla birlikte, tarihinin ya da daha dorusu arkeologun grevi davrantaki, koullanmadaki, varolu koullarndaki, iktidar ilikilerindeki, vs. temelleri, sreklilikleri kefetmek olduu lde siyasi faaliyet de tarihe hizmet edecektir. Foucault bu temellerin belirli bir anda olutuunu baka temellerin yerine getiini, baka retimlerin altnda kaldn, bedenimizin, varoluumuzun paras olarak gizli kaldklarn belirtir (Foucault 2005b: 276).

34

Jenkins tarihin kuram, kuramn ideolojik ve ideolojinin de maddi karlar olduunu syler. deoloji, toplumsal formasyonumuzda esas olarak bu amala kurulmu kurumlarda -zellikle niversitelerde- tarih yapmann gnlk pratikleri dahil, tarihin her ke bucana szar (Jenkins 1997: 31-2).

153

III.2.1.4. Foucaultnun Devlet ve ktidar likisine Bak Foucault, modern devleti bireylerin stnde, onlarn ne olduunu hatta varlklarn grmezden gelerek gelimi bir ey olarak deil, aksine, bireylerin, bireysellie yeni biim verilmesi ve bir dizi ok spesifik rntye tabi klnmas kouluyla dahil edilebilecei ok gelikin bir yap olarak grr. Bu bakmdan, devleti modern bir bireyselletirme zemini ya da pastoral iktidarn yeni bir biimi olarak grmek mmkndr (Foucault 2005c: 66). Bu balamda Foucault, gnmzn siyasi, etik, toplumsal ve felsefi sorununun, bireyi devletten ve devletin kurumlarndan kurtarmaya almak deil; kendimizi hem devletten hem de devletle ilintili olan bir bireyselletirmeden kurtarmak olduunu belirtir (Foucault 2005c: 68). Aslnda ceza hukukunda yaplan reform, Foucaultya gre, cezalandran iktidar daha sistematik, daha etkili, daha kalc hale getirmek iin hazrlanm bir stratejidir. Keskin, cezann mdahale amacnn artk suun hakikatini ortaya karmak deil, itaatkar, kurallara, dzene ve kendini kuatan otoriteye boyun emi ve bu otoriteyi iselletirmi bir birey yaratmak olduunu ifade eder. Olumsuz ve snrlayc olan eski iktidar biimlerinin tersine, bu yeni iktidar biimi olumlu, retken ve yaamn desteklenmesine ynelik olduu iin, Foucault buradaki yeni iktidar teknikleri ve mekanizmalarna bio-iktidar adn vermektedir. Bylece, son yzyl iindeki uygulama modern an bireyini reten bu disiplinci iktidarn itaat ettirme biimi olarak karmza kar Bu nedenle modern insan kavramn anlamak, iktidarn mikrofiziini anlamay gerektirir. Foucault iin insan, bu yeni iktidar biiminin cezalandrlanlar, denetlenenler, slah edilenler, deliler, ocuklar, hastalar, iiler zerindeki ileyiinin bir rnnden ibarettir (Keskin 1996: 119-21). te yandan bio-iktidar, kapitalizmin bedenin retim srecine denetimli bir ekilde girmesini ve nfusun ekonomik srelere uygun klnmasn gerektirdii iin, kapitalizmin gelimesinde vazgeilmez bir unsurdur. Foucaultya gre, bio-iktidarn gelimesinin bir baka sonucu, norm oyununun, hukuksal yasa sisteminin zararna kazand nemdir. Buna gre, yasa, silahsz kalamaz ve en uygun silah, lmdr; kendisine kar kanlara, en azndan son aamada bu

154

mutlak tehditle karlk verir. Yasa, srekli kutsal adalet ile birlikte dnlr. Ancak, yaam sorumluluunu yklenmi olan bir iktidar, her zaman, dzenleyici ve dzeltici mekanizmalara ihtiya duyacaktr. Burada, egemenlik alannda, lm ne srmek deil, deer ve yararllk alannda yaam datmak sz konusudur. Foucault, yasann gitgide daha fazla bir norm biiminde ilediini ve adalet kurumunun ilevlerinin zellikle dzenleyici olan tbbi, ynetimsel, vs. bir aygtlar evreniyle gittike daha ok btnletiini belirtmek istediini syler. Buna gre normalletirici bir toplum, yaam merkez alan bir iktidar teknolojisinin tarihsel sonudur (Foucault 1993a: 147-8). ktidar ilikileri ilkin, devlet, kendi aygtlarnn sahip olduu mutlak gce ramen, btn fiili iktidar ilikileri alann igal edebilecek gten yoksun olduu iin; ikinci olarak, devlet ancak baka, yani zaten var olan iktidar ilikileri temelinde ileyebildii iin, devletin snrlarn aar.
Devlet, bedeni, cinsellii, aileyi, akrabal, bilgiyi, teknolojiyi, vb. kuatan bir dizi iktidar a karsnda styapsal konumdadr ve bu iktidar alar, znde belli byk yasaklama ilevleri etrafnda yaplanan bir meta-iktidarla koullandrankoullanan ilikisi iinde yer alr. Ama, yasaklar getiren bu meta-iktidar, ancak byk negatif iktidar biimlerinin zorunlu temelini salayan ok eitli ve belirsiz iktidar ilikilerinde kk sald lde yerleebilir ve kendine salam bir zemin bulabilir (Foucault 2005a: 73).

Foucault iin devlet kendi ilerliini olanakl klan ok sayda iktidar ilikisinin kodlanmasndan meydana gelir; devrim ise ayn ilikilerin deiik trde bir kodlanmas olarak grnr. Bu ise, iktidar ilikilerinin yeniden kodlanabilme says kadar devrim tr olduunu ve devletin ileyiine temel oluturan iktidar ilikilerini znde olduu gibi brakan devrimlerin de dnlebilecei demektir. Foucault, dzenli ve meru iktidar biimlerini merkezlerinde, genel mekanizmalar ya da toplu etkileri olabilecek eyler bakmndan analiz etmek deil; aksine iktidar arlklarnda, u izgilerinde, klcallat yerde kavramak gerektiini belirtir. Baka bir ifadeyle, bu, iktidar gitgide daha az hukuksal olan u noktalarnda kavramaktr. Bununla birlikte, iktidar ktlesel ve homojen bir tahakkm fenomeni olarak, bir bireyin, bir grubun veya bir snfn bakalar stndeki tahakkm olarak grmemek de gerekir (Foucault 2005a: 105-6). Biosiyasetle balantl olarak kavranmas gereken

155

ynetme ve ynetimsellik ile nfus ve salk sorunlar rtmekte ve devletin rasyonel teknik ya da aralarnn geliimine olanak salamaktayd. Bununla birlikte, hastanede bireysellemi bedeni gzetleyen yap, nfusun btnsel salna dnk pratikleri de ina eder (Ik 2004: 82). te yandan iktidar ilikileri, devlet aygtlarnn bireyler zerinde uyguland, ama ayn zamanda aile babasnn kars ve ocuklar zerinde uygulad ilikilerdir; ayrca doktorun uygulad iktidar, eraftan kiilerin uygulad iktidar, patronun fabrikasnda iileri zerinde uygulad iktidardr. Dolaysyla burada toplumsal bir snfn bir dieri zerindeki, bir grubun bir dieri zerindeki tahakkmn btn olarak olanakl klan iktidar ilikileri i ie gemitir (Foucault 2003: 162). Foucault, modern devletin, bilinenin aksine, bireylere ynelik dikkatinin artc olduunu dile getirir. Burada, birey hibir biimde iktidardan, gzetimden, denetimden, uysallatrmadan, slahtan, yola getirmeden kamasn diye birok teknik yerletirilmi ve gelitirilmitir.
Btn byk disipline edici makineler -klalar, okullar, atlyeler ve hapishanelerbireyi kuatmay, kim olduunu, ne yaptn, onunla ne yapabileceini, onu nereye yerletirmek gerektiini bilmeyi salayan makinelerdir. nsan bilimleri de bireylerin kim olduklarn, kimin normal olduunu kimin olmadn, kimin akl banda olduunu kimin olmadn, kimin neye yetenei olduunu ve ne yapabileceini, bireylerin ngrlebilir davranlarnn neler olduunu, hangi davranlarn ortadan kaldrlmas gerektiini tanmay salayan bilgilerdir (Foucault 2005a: 213-4).

On sekizinci yzyl boyunca ekonomik bir rasyonelletirmeyle birlikte siyasi tekniklerin, iktidar tekniklerinin ve tahakkm tekniklerinin rasyonelletirilmesi de gereklemitir. ok sk dml, srekli ve hiyerarik gzetleme sistemleri olarak disiplin, siyasi teknolojinin byk ve nemli bir kefidir (Foucault 2005a: 173). Bu balamda, Foucault, Batnn tarihinde, ar derecede rasyonel tahakkm sistemleri icat edilmi olduunu syler. Okulda, orduda, fabrikada bu ar rasyonel tahakkm sistemlerine dayal bir disiplin hkm srmektedir. Disiplinin hedefi bedeni daha fazla uysallatran sreler sayesinde bedenden en yksek verimi almaktr. Burada iktidar tarafndan gerekletirilen bedenin siyasi anatomisi, bedeni daha da itaatkarlatrarak

156

onun gcn artrmaya, onu daha faydal klmaya, fakat ayn zamanda, onun siyasi gcn azaltmaya almaktadr (Bernauer 2005: 232). Bununla birlikte kanl tahakkm kipiyle smrgecilik, iyice dnlm, kesinlikle istenmi, bilinli ve rasyonel bir tekniktir. Akln iktidar kanl bir iktidardr (Foucault 2005a: 176). Bu balamda, Almancadaki Vernunftun Franszcadaki akldan daha geni bir anlam olduunu syleyen Foucault Almancadaki akl kavramnn etik bir boyutu olduunu Franszcada ise akla arasal, teknolojik bir boyut verildiini vurgular. Dolaysyla Franszcada ikence akl demektir. Ancak Almancada ikencenin akl olamayaca anlalr bir eydir Foucault iin (Foucault 2005a: 177). Foucaultya gre, kapitalist sistem sululua kar savama iddiasndadr. Hapishane tarafndan yaratlan sulu maniple edilebilir ve srekli olarak ekonomik ve siyasi bir baskya maruz kald iin ona her zaman antaj yaplabilir olduundan sistem iin yararldr. Foucault, sua eilimlilerin fahielii rgtlemek iin en kolay kullanlabilecek kiiler olduunu syler. Onlar, bu ekilde, pezevenk ya da ne olduu belli olmayan faist siyasetilerin maalar olurlar (Foucault 2005a: 174). te yandan Foucault, egemen hakikat rejiminin, hakikatin dngsel olarak bal olduu iktidar ilikilerinin daima bir bilgi alan oluturduunu, bu bilginin de iktidarn ileyiini mmkn kldn dile getirerek, bilgi ve iktidar arasndaki temel balantnn izini srmektedir. Ona gre, bir g ilikileri okluu olan iktidar her toplumsal ilikide retilir ve her yerde vardr. Foucault, devlet aygtnn, yasalarn ya da dier hegemonik biimlerin, iktidar tanmlayan stratejilerin kristalize olarak ald biimlerden olutuuna dikkati eker. Bu balamda, iktidar ancak iledii zaman varolduu iin, onun ileyiinin analizini yapmak, hangi durumlarda egemenlik biimlerine brndn saptamak gerekir (Foucault 2004b: 10-11). Foucault denetleme iktidarlarnn oalarak gizlendii disiplinli bir toplumdan sz eder (Blanchot 2005: 85). Foucaultya gre, bedenin siyasal olarak kuatlmas ve iktidarn mikrofiziinin zmlenmesi, iddet-ideoloji ztlndan, bilgi modelinden ve znenin nceliinden vazgeilmesini gerektirir (Foucault 1992: 34).

157

III.2.2. Bir Bio-ktidar Biimi Olarak Pastoral ktidar zerine Foucaultya gre, on sekizinci yzyln sonunda, toplum insanlar dlamak yerine herkesin yerinin belirlendii, gece gndz gzetlendii, kendi kimliine sk skya baland bir sistemin iine dahil eden bir iktidar biimi ina etmitir (Foucault 2005a: 183). Foucaultya gre, on sekizinci yzyldan itibaren, kapitalist ve sanayi toplumlar kadar onlara elik eden ve onlar destekleyen modern devlet biimleri de, paradoksal bir biimde, dinsel pastoralliin uygulamaya koyduu birletirici yntemlere, mekanizmalara, zellikle prosedrlere ihtiya duymulardr (Foucault 2005a: 213). Foucault Ortaadan beri Batda var olan, tam olarak ne siyasi, hukuksal ve ekonomik bir iktidar biimi olan ne de bir etnik tahakkm iktidar olan; ama buna ramen toplumlarmzn yaplanmasnda byk etkilere sahip bir iktidar hedefleyen mcadelelerden sz ettiini syler. Buradaki iktidar insanlarn varln ayrntlaryla ve doumlarndan lmlerine kadar geliimleri iinde stlenmek isteyen ve bunu, onlar belli bir biimde davranmaya, dua etmeye zorlamak iin yapan dinsel kkenli bir iktidardr (Foucault 2005a: 211). Foucault buna pastoral iktidar der. Pastoral iktidar, obann srs zerinde uygulad iktidardr ve bu iktidar tr Hristiyanlkta ortaya kar. Hristiyanlkta, kilisenin kuruluu ve toprak temelli hiyerarik bir rgtlenmeyle ve ahireti, gnah, selameti, liyakat dzenini ieren inanlar, papazn rolnn tanmyla birlikte Hristiyanlarn bir sr oluturduu dncesi ortaya kmtr. Bu srnn zerinde de zel bir statden yararlanan belli insanlarn pastoral ykmllkler uygulama hakk ve grevi bulunmaktadr. Pastoral iktidar, esas olarak bir toprakla ilgili olmadndan, allm siyasi iktidara kart olduu sylenebilir. Pastoral iktidarda, oban, bir toprak zerinde deil, ok sayda birey zerinde hkm srer ve koyunlara, kzlere ve baka hayvanlara egemen olur ve yer deitiren bir sr zerinde hkm srer. oban niteleyen ey ite bu yer deitiren bir okluk zerinde hkm srmesidir. Pastoral iktidarn temel ilevi, bir toprakla ilgili olmadndan zafer salamak deildir. Bu iktidarn esas belirtisi fetih veya savatan getirilebilecek zenginlik ya da kle miktar deildir. Dolaysyla, pastoral iktidarn temel ilevi dmanlara ktlk yapmak deil, gz kulak olduklarna iyilik

158

yapmaktr. Esas itibariyle, boyun edirdikleri zerindeki zaferiyle kendini gsteren geleneksel iktidardan farkl olan pastoral iktidar hem bireylerin hem de grubun geimini salayan bir iktidardr. Bu muzaffer deil, yardmsever bir iktidardr (Foucault 2005a: 226-7). Sonu olarak, pastoral iktidarn bireyci bir iktidar olduu sylenebilir. Foucault, Bat toplumlarnda, kapitalizmle birlikte, bireylerin davranlarn, tavrlarn, bir ey yapma tarzlarn, bulunduklar yerleri, meskenleri, yeteneklerini sorumluluu altna alacak, gzetleyecek, denetleyecek bir dizi prosedrn, bir dizi tekniin gelitiinin grldn, ancak bu mekanizmalarn temel grevinin yasaklamak olmadn syler. Foucault, bu mekanizmalarn znde yasaklayc bir mekanizma deil, tersine, retim, yaygnlatrma, oaltma mekanizmalar olduunu belirtir. Bu balamda Foucault, Batnn cinsellii dlamadn, cinsellikten yola karak bireyselliin oluumunun, znelliin, ksacas, bizim davran tarzmzn, kendimizin bilincine varmzn sorun edildii tm bir karmak dispositifi dzenlediini iddia eder. Yani Batda, insanlar, baz prosedrler sayesinde bireyselleirler ve bylece cinsellik, bireyin kendi dna att bir unsurundan ok, insanlarn znellik biimi altnda kimlikleriyle oluturmaya zorlandklar ba kurar (Foucault 2005a: 236). Foucault, iktidarn, her eyi aklayacak ey olduunu asla iddia etmediini belirtir. O, sorununun ekonomiye dayal bir aklamann yerine iktidara dayal bir aklamay koymak olmadn, aksine, iktidar konusunda yapm olduu farkl analizleri, bir anlamda hl karanlk olarak grd empirik yanlarn ellerinden almadan koordine etmeyi, sistemletirmeyi denemek olduunu syler.
On altnc yzyldan itibaren bilginin biim ve ieriklerinin geliiminin insanlk iin en nemli zgrlk gvencelerinden biri olduu her zaman kabul edilmiti. Bu, tm dnyada evrensellemi uygarlmzn byk ltlerinden biridir. Oysa, byk bilgi sistemlerinin ayn zamanda klelik ve tahakkm etkileri ve ilevleri olduu Frankfurt Okulu tarafndan nceden saptanm bir olgudur. Bu da bilginin geliiminin bir zgrlk gvencesi oluturduu eklindeki lt tamamen yeniden gzden geirmeye yol aar (Foucault 2005a: 311).

Foucault, burjuvazinin kapatlma ilevini terk etmediini, baka aralarla ayn etkileri elde etmeyi baardn belirtir. rnein, iinin borlandrlmas, taksitli sat, tasarruf sandklar sistemi, emekli sandklar ve yardm sandklar, ii siteleri kurulmas

159

eklinde ii snfn daha esnek, daha zekice, daha incelikli denetlemenin ve kapatmann farkl biimleri kefedilmiti (Foucault 2005b: 139). Foucaultya gre, Bat felsefesi, iki veya yzyl nce, ak veya rtk ekilde, zneyi temel olarak, tm bilginin merkez ekirdei olarak, zgrln kendini gsterdii ve kendine k noktas olarak ald, hakikatin ortaya kt ey olarak ileri srmekteydi. Foucault, psikanalizin, znenin bu mutlak konumunu srarl bir ekilde sorguladn belirtir. Ancak, ona gre, eer psikanaliz bunu, bilgi teorisi diye adlandrlabilecek bir alanda, epistemolojinin alannda, bilim tarihi alannda veya dahas fikir tarihi alannda yapmsa, zne teorisi hl ok felsefi, ok Descartes ve Kant kalmtr (Foucault 2005b: 165-6). Bu balamda, Foucault, kendisini konumlandrd genellikler dzeyinde Descartes fikirlerle Kant fikirler arasnda ayrm yapmadn syler. Foucault Hristiyanlkn, bir Kilise eklinde rgtlenmi tek din olduuna vurgu yapar. Bu haliyle Hristiyanlk, ilke olarak baz bireylerin, dinsel vasflaryla, bakalarna prens, yarg, peygamber, falc, hayrsever, eitimci, vb. olarak deil papaz olarak hizmet edebilmesini nerir. Siyasi iktidarn aksine bu iktidar biimi selamete yneliktir: Hkmranlk ilkesine zt olarak kendini adaycdr, hukuksal iktidara zt olarak bireyselletiricidir, yaamla sreklilik tar ve bireyin kendisi hakkndaki bir hakikat retimiyle balantldr (Foucault 2005c: 65-6). Foucault bugn, iktidarn etkisinin yaam zerine ve bu yaam srdke kurulduunu, lmn bunun snr, iktidarn elinden kaan urak, bu ekilde lmn varoluun en gizli, en zel noktas olduunu ifade eder. Bu balamda intihar, yaam zerinde etkisini gsteren iktidarn snrlarnn ve izgilerinin tesinde kiisel ve zel lme hakkn ortaya karyordu (Foucault 1993a: 142-3). Yaam ve lm hakk diye dile getirilen, ldrme ya da yaamasna izin verme hakknn simgesinin kutsal adalet olduunu syleyen Foucault, iktidarn, bu balamda, her eyden nce bir alma hakk olduunu ifade eder. Ona gre, eyalar, zaman, bedenler ve yaam zerinde kullanlan bir alma hakk sz konusuydu; ve bu hak, yaam, ortadan kaldrmak iin ele geirme ayrcalyla ycelmekteydi. Burada her

160

zaman, retmeye, emek ya da yok etmek yerine, glendirmeye ve dzenlemeye ynelik bir iktidar olma eilimi sz konusudur (Foucault 1993a: 140). Foucault, iktidara, bedene kadar yaklama hakkn verenin, lmle tehditten ok, yaam sorumluluunu yklenmesi olduunu belirtir. O, yaam hareketleriyle tarihin srelerinin birbirleriyle balamak iin bavurduklar basklarn bio-tarih olarak adlandrldnda, yaam ve yaam mekanizmalarn ak hesaplar alanna sokan ve bilme-iktidarn insan yaamnn dnmnn bir etkenine dntren olaydan da biosiyaset diye sz etmenin gerekeceini iddia eder (Foucault 1993a: 146-7). Klasika boyunca hzla okullar, kolejler, klalar, atlyeler gibi farkl disiplinlerin gelitiini ve ayn zamanda siyasal uygulamalar ve iktisadi gzlemler alannda dourganlk, uzun yaama, kamu sal, konut, g sorunlarnn belirdiini syleyen Foucaultya gre, bylece bir bio-iktidar dnemi balamtr. Foucault iin, bioiktidar kapitalizmin gelimesinin vazgeilmez bir esidir; nk o kapitalizmin, bedenlerin denetimli bir biimde retim aygtna sokulmas ve nfus olaylarnn ekonomik srelere gre ayarlanmasyla olutuunu dnr (Foucault 1993a: 144).

III.2.2.1. Pastoral ktidar Balamnda ktidar ve Cinsellik Arasndaki liki zerine Pastoral iktidarn cinsellik balamnda nasl bir dnm yarattn aratran Foucault, on sekizinci yzylda cinsellikten gittike daha ok konuulmas iin kurumsal bir tevik sz konusuyken on dokuzuncu ve yirminci yzyln bir oaltma a olduunu iddia eder. Burada cinselliklerin dalmas, uyumsuz biimlerinin glenmesi, sapknlklarn oul biimde yerlemesi sz konusudur (Foucault 1993a: 43). Artk, hogr dzeyi ya da bask miktarndan ziyade iktidarn biimi nemlidir. Foucault, iktidarn cezbederek gz-kulak olduu tuhaflklar ekip kard hazz salamlatrdn iddia eder. Burada, bir yanda sorgulayan, gzetleyen, izleyen, kartran, yoklayan, gn na karan bir iktidar kullanmann hazz; dier yanda, bu iktidardan kamak, onu atlatmak ya da kln deitirmek zorunda olmann

161

dourduu haz vardr. Bu hazzn kendini elde etmesine ses karmayan iktidarn karsnda, kendini gsterme, skandal yaratma ya da kar koymann verdii hazla kimliini bulan iktidar bulunur (Foucault 1993a: 52). Foucault, ana babalar ve ocuklarn, yetikinler ve genlerin, eitmenler ve rencilerin, doktorlar ve hastalarn, sapknlklaryla psikiyatristlerin, on dokuzuncu yzyldan bu yana hi durmakszn bu oyunu srdrdklerini dile getirir. Bu, toplumun beden ve cinsellik zerinde kurduu bir iktidar trdr. te yandan, bu iktidar bir yasa biimine sahip deildir ve yasan yol at sonular dourmaz. O, cinsellii dlamamakta aksine kiileri tikelletirme kipi olarak bedenlere dahil etmektedir. Bandan savmaya almamakta, azami doygunluk zeminleri oluturmakta ve cinsel uyumsuzluu retmekte ve saptamaktadr. Foucault modern toplumun btnyle sapkn olduunu syler. Bununla birlikte, ona gre, haz ve iktidarn birbirine kar olduu da sylenemez. Onlar, karmak ve olumsal uyarma ve kkrtma mekanizmalaryla birbirine balanarak birbirlerini izler, birbirlerine karr ve birbirlerini kkrtrlar. Burada hi olmad kadar ok iktidar merkezi, ak ve uzun uzadya bir dikkat, bundan fazla dngsel iliki ve ba, hazlarn gll ile iktidarlarn inadnn, daha sonra dalmak zere, iinde alevlendii bu denli odak varolmamtr (Foucault 1993a: 54-6). Bununla birlikte Foucault, dikkatle zerinde durulmas gerekenin, yeni bir ussallk eii deil, on dokuzuncu yzyln bize miras brakm olduu bu gerek ve cinsellik oyununun artarak oluumu ve geirdii deiimler olduunu syler (Foucault 1993a: 62-3). Foucaultya gre, cinsellie ilikin doru sylemler retmeyi amalayan bir tertibat, gnmzde, yz elli yldr yerlemi durumdadr. Bir zne bilimi tasars, cinsellik sorusunun evresinde, gitgide daha yaklaan emberler halinde dnmeye balamtr (Foucault 1993a: 77) Foucault, gerein itirafnn35, iktidar yoluyla kiiletirme yntemlerinin merkezine yerletiini syler. tiraf, etkilerini, adalete, tbba, eitimbilime, aile ilikilerine, ak ilikilerine, en gndelik dzene ve en atafatl trenlere kadar yayar. Burada sular, gnahlar, dnceler, istekler, hastalklar ve dertler ana babaya, eitmenlere, doktorlara, sevilenlere itiraf edilir ve sylenecek en g eyi en kesin biimiyle sylemeye aba
35

tiraf konusu zneleme sorunu balamnda tekrar ve daha geni bir ekilde ele alnacaktr.

162

gsterilir (Foucault 1993a: 64-5). Foucaultda iktidar bask altna almaktan ok, biim vermekte, ekillendirmektedir. Burada, susmak deil, insanlarn konumas sz konusudur. ktidar, sakl olan aa karr ve disiplin altnda tutar. tiraf srecinde iktidar insanlar konuturarak iktidarn yeniden retir (Akay 1995: 26). Foucault, iktidar ilikilerinde cinselliin en sar e olmadn, en byk arasalla sahip elerden biri olduunu belirtir. Ona gre cinsellik, bedenlerin uyarlmasnn, hazlarn younlatrlmasnn, syleme kkrtmann, bilgilerin oluumunun, denetim ve direnmelerin glenmesinin birka nemli bilme ve iktidar stratejisine gre birbirine eklendii geni bir yzey ebekesinden ibarettir. Buradaki cinsellik bantlar her toplumda evlenmeyi, akrabalklarn sabitlemesini ve gelimesini, isimlerin ve mallarn aktarmn salayan bir ba tertibatna yol aar. On sekizinci yzyldan itibaren Batl modern devletler, bu tertibatla akan, ancak onu yok etmeden nemini azaltan bir baka tertibat oluturmulardr. Foucault buna cinsellik tertibat der. Burada, ba tertibat izin verilenle yasaklanan, tlenenle kural d olan tanmlayan bir kurallar sistemi erevesinde yaplanrken, cinsellik tertibat, hareketli, ok biimli ve konjonktrel iktidar tekniklerine gre ilemektedir. Ba tertibat iin statleri belirlenmi eler arasndaki ba nemliyken, cinsellik tertibat iin bedenin duyumlar, hazlarn nitelii ve ne denli zayf ve belli belirsiz olurlarsa olsunlar, izlenimlerin doas nemlidir. Ba tertibatnn, hukukla olan ayrcalkl ba ayakta tutmakla ykml olduu bir toplumsal bnye dengesine gre dzenlenmi olmasdr. Bu nedenle, onun iin can alc nokta remedir. Bununla birlikte, cinsellik tertibat kendini yeniden retmek deil, bollatrmak, yenilemek, eklemek, icat etmek; bedenlere giderek daha ayrntl biimde sokulmak ve nfuslar gitgide daha btnsel biimde denetleyerek varolur (Foucault 1993a: 111-3). Ancak, burada, cinsellik tertibatnn ba tertibatnn yerini ald sylenemez. Foucault bunun bir gn belki mmkn olabileceini syler. Ona gre cinsellik tertibat, tarihsel olarak, ba tertibatndan yola karak ve onun evresinde yerlemitir. Bu balamda, Foucault ailenin rolne deinir. Aile cinsellikle ba dei toku eden kurumdur. Aile, hem yasa ve hukuksalln boyutunu cinsellik tertibatna ulatrmakta hem de haz ekonomisiyle duyumlarn younluunu ba dzenine tamaktadr. Ona gre, aile, cinsellik tertibat iinde bir kristal olarak gerekte yanstt ve krd bir cinsellii yayar. D etkilere ve da yanstmaya akl

163

nedeniyle aile, cinsellik tertibat iin en deerli taktik elerden birini oluturur (Foucault 1993a: 116). Foucault, bu noktada, burjuvazinin kendiliinden felsefesinin sanld gibi idealist ve hadm edici olmadnn altn izer. Burjuvazinin ilk iinin bir beden ve bir cinsellik edinmek, kendisine g, lmszlk ve bir cinsellik tertibat dzenleme yoluyla bu bedenin yz yllk oalmasn salamak olduunu ifade eder (Foucault 1993a: 130).

III.2.2.2. Cinsellik ve Psikanaliz likisi zerine Foucault, Klasikadan beri gelitii ekliyle cinsellik tertibatnn tarihinin, psikanalizin arkeolojisi olarak deerlendirilebileceini belirtir. Ona gre, psikanaliz, cinselliin ba sistemine ilitirilme mekanizmasdr (Foucault 1993a: 135). Foucault, Freuddan nce, cinselliin cinsel organ ve onun reme ilevleri ile snrl tutulduunu syler. Oysa, cinsiyetin, iktidarn bedenlerin ve onlarn gleri, enerjileri, duyumlar ve hazlar zerindeki etkileri erevesinde dzene soktuu en speklatif, en ideal ve en isel eleri olduunu syleyen Foucaultya gre, cinsiyete evet demekle iktidara hayr denmez. ktidar balamnda bir cinselliin etkilerinden kurtulmak ve cinsellik tertibatna kar-saldrda bulunmak isteniyorsa eer, dayanak noktas istekcinsiyet olarak ifade edilen ey deil, bedenler ve hazlar olmaldr (Foucault 1993a: 160-1). Foucaultya gre Freud, delilii dilsel balamyla yeniden ele almakta ve pozitivizm tarafndan sessiz klnm bir deneyin esas unsurlarndan birini yeniden oluturmaktayd. O tbbi dncenin iinde akl bozukluuyla bir diyaloun olabileceini dnmekteydi (Foucault 1995: 464). Foucault psikanalizde sz konusu olan eyin psikolojinin modern dnyada maskeleme grevine sahip olduu bir akl bozukluu deneyi olduunu syler. Hutton Foucaultnun almasnn, Freudun dile getirilmeyen varlyla ykl olduunu ve zellikle akla yaklam yntemlerinin taban tabana zt olmas

164

bakmndan, Foucaultnun yazarlnn Freuda bir yant gibi yorumlanabileceini ileri srer. Freud, ruhsal yapnn ileyiini aratran bir yntem sunarken Foucault bu yntemin yzyllardan beri zihni dsal olarak biimlendiren ok eskilere dayal bir zbiimlendirme teknii olduunu gstermeyi amalamaktadr (Hutton 1999: 103). te yandan Foucault bir kan toplumundan sz eder. Buna gre kan toplumu ile iktidar arasnda bir ba vardr. Ona gre kan, uzun sre, iktidarn mekanizmalar, davurumlar ve trenleri iin nemli bir e olarak kalmtr. Kan toplumumda iktidar, savan onuru ve salgn korkusu, lmn zaferi, klcyla hkmdar, cellatlar ve ikenceler erevesinde kan araclyla konuur. Burada kan, simgesel ilevli bir gerekliktir (Foucault 1993a: 151). Ancak Foucault u an bir cinsellik toplumundan sz etmek gerektiini belirtir. Burada, iktidar mekanizmalar bedene, yaama, yaam oaltana, insan trn, bu trn gc ve egemen olma yeteneini ya da yararlanlr olma yeteneini glendirene seslenir. Salk konusundaki gelimelerle cinsellik zerine bir konuma oluur. Cinsellik bir gsterge deil, nesne ve hedeftir ve normun, bilmenin, yaamn, duyunun, disiplinlerin ve dzenlemelerin yanndadr. ktidar cinsellii ortaya karr, ekillendirir. Grld zere yasann, lmn, kar kmann, simgeselin ve hkmdarln yannda olan bir ey varsa o da kandr (Foucault 1993a: 152). Foucaultya gre cinsellik tertibat, ada olan iktidar tekniklerinden yola klarak ele alnmaldr. te yandan Foucault, slah edici cezalandrma aygtnda cezann uygulanma noktasnn temsil deil, beden, zaman, gndelik hareketler ve faaliyetler ve ayn zamanda ruh olduunu dile getirmektedir. Oluturulmak istenilen ey de, toplumsal antlamann genel ilgi alannn iine alnm olan hukuk znesinden ziyade, boyun een, alkanlklara, kurallara, emirlere, etrafnda ve zerinde ina edilen ve kendinde otomatik olarak ilemesine izin vermek zorunda olduu bir otoriteye tabi klnm olan bireydir, znedir (Foucault 1992: 160-1).

165

III.2.3. Foucaultnun ktidar Grne Getirilen Eletirilerinin ncelenmesi Sarup, Poulantzasn Foucault eletirilerine deinir. Buna gre, Foucault modern devlette varolan disipliner tekniklerin nemi stnde gereksiz yere fazlasyla oyalanmaktadr. Bu nedenle de genel olarak iddet, yasal bask ve genel yasann sregelen nemini ihmal etmektedir. Poulantzas ise yasa ve devletin olumsuz ve olumlu deerlerin her biriyle eit derecede nitelendiini ileri srmekte ve yasann yalnzca bastrmay organize etmek anlamna gelmediini, ayn zamanda yeniden retim iin de temel olduunu dile getirmektedir. Ayrca, devlet yalnzca bastrmada ve polis ltlerinde kendini gstermekle kalmaz, toplumsal ilikilerin oluumu ve kitlenin desteini kazanma srecinde de bir hayli etkindir. Poulantzas, Foucaultnun yalnzca yasann baskc ve yasaklayc, iktidarn, yani devletin ise olumlu ve retken yanyla ilgilenmekte olduunu, bu yzden de, disipliner normalletirme ierisinde kazanlan isellemi baskya vurgu yaptn iddia etmektedir. Ona gre, Foucault, disipliner a ve ideolojik dzenekleri salamlatrmada dolaysz bir rol oynayan bask konusunun ve bunun yan sra devletin etkinliklerinde yer alan iddet konusunun devam eden nemini gzard etmektedir (Sarup 1995: 104). Oysa Foucault hem devlete ilikin konuurken hem de kan toplumundan, faizmden sz ederken bu noktalar ele almakta ve iddet konusunu gz ard etmemektedir. Ancak Foucault, dikkatleri baka tarafa, iktidar ilikilerine ekmektedir. Bu ilikiler de sadece iddete dayal bir iliki balamnda kurulmuyor. Bunun tersine burada bireylerin retilmesi sz konusudur. ktidar, zerinden kendisini merulatrd insanlar yok etmektense onlar retmeyi seer. Foucault, ayrca, basknn her dnemde var olduunu syler. Ancak hep bask ve iddet perspektifinden bakarak iktidar anlalamaz. Aksi takdirde faizmin ve benzer yaplarn kabul grmesini anlamak mmkn olmaz; yani srf iddet ve terr perspektifinden bunu anlamak mmkn deildir. Bu nedenle -ve baka birok nedenden dolay- Foucaultnun syledikleri nemlidir. te yandan, Braidotti bu dnyann erkek iin ve erkee dayal bir dnya olduuna dikkat ekmektedir. Ona gre btn felsefe tarihi miras aldmz erkeklik, erillik ve yiitlik kipine yaslanr. Bradotti Foucaultnun felsefi sylemin byk lde cinsel roller dorultusunda belirlendiini ortaya koyan erkek bir filozof olduunu syler. O,

166

evrensel olmas bir yana, felsefenin znde eril cinselliinin ncelliini toplumsal ve siyasal iktidarn beii sayan zgl cinsiyet ncllerinde temellendiini belirtir. Foucaultnun son almalarnda fallus merkezli sylem, zgl bir siyasal ve libidonal ekonomidir. Bu anlamda Foucault, cinslerin belirgin rollerini diilliin zararna tayin eden ve ileten bir kimsedir (Sarup 1995: 109). Bu konuda ok ey sylemeye gerek yok. nk dikkatli bir okumayla bu tr bir vurgunun olmad grlebilir. Foucaultda byle bir malzeme bulmak iin biraz art niyetli olmak gerekiyor. nk o cinsiyete vurgu yapmak bir yana cinsiyeti tavrlara kar cephe alr. Foucault, daha ok, cinsellikle ilgilenir; bu balamda da cinsellik ve iktidar ilikisi zerinde durur. te yandan Deveci, iktidar ilikileriyle siyasal iktidar arasndaki balarn ve kopma noktalarnn yalnzca sylemsel ya da pratiklere ilikin bir sorunsal olduunun sylenemeyeceini belirtir. nk iktidar ilikilerinin siyasallamas sreci ayn zamanda meruiyet ilkesiyle, hukuk sistemiyle ve zellikle sylemsel boyuta indirgenemeyecek olgular olan iddetin tekeli ve teritoryalite ile de ilintilidir. Modern devletlerin bu drt zelliinin hepsi Foucaultnun iktidar analizinde ya gz ard edilmekte ya da iktidar ilikilerine indirgenmektedir (Deveci 1999: 37). Deveciye gre, Foucault meruiyet sorununu bir boyun eme mant iinde ele alr ve toplumsal hatta kitlesel rzay disiplin, cinsiyet ve ynetim zihniyeti gibi evcilletirici teknolojilerle aklamaya ynelir. Ancak Deveci modern toplumlardaki yaygn rzay aklamada bu teknolojilerin yetersiz kaldn ve bir yasann yalnzca legal normlar deil ayn zamanda rzaya temel oluturan moral normlar da barndrdn grmezden geldiini syler. Ona gre, zellikle ceza hukukunun toplumda genel kabul grd varsaylan moral normlar legal norma tanarak oluturulur. te yandan, Deveci, Foucaultnun norm olgusunu dorudan normalizasyona kanlmaz olarak da iktidara balad iin, bu tr tamalarn meruluunu tartmadn, nk ona gre egemenlik gibi meruiyetin de siyasal kuramn bir kurgusu olduunu iddia eder. Deveci, siyasal iktidarn ayrmasnn olgusal bir durum deil, meruiyete ilikin en nemli ilke olduunun grlmesi gerektiini dnr. Deveciye gre, genel olarak iktidar ilikilerinin hep deiken doas birlikte yaamay olanaksz hale getirebilir; ya da kurulu hakimiyet ilikileri tahamml edilmez younluklara ulaabilir. Bylece, bu gibi durumlarda, ayrm bir siyasal iktidarn sregiden iktidar ilikilerine mdahalesi belki

167

de toplumun ok byk bir kesimi tarafndan tamamyla meru grlecektir. Ancak, Deveci asimetrik ve keyfi yollardan genelde iktidar ilikilerinin dinamiine srekli maruz kalan bir siyasal iktidarn bu istikrarszl uzun sre barndramayacann, meruiyetini yitireceinin ak olduunu syler. Ona gre, ister yapsal etkilerden kaynaklansn, ister tesadflerden olsun belli kmelerin srekli dlanmas bu kmeler iin siyasal iktidar genelde iktidar ilikilerinin bir paras olarak grmesine yol aabilir. O, Foucaultda grlemeyen eyin belki de modern hukuk geleneinin zaman iinde bu trden karma olaslklarna kar pek ok kurumsal ve yasal mekanizma gelitirmi olmas olduunu ifade eder (Deveci 1999: 38). Deveci devamla yle der:
yleyse, modern siyasal iktidar kopma srecinin yan sra kendisi snr geerek, genelde iktidar ilikilerine mdahale edebilecek ve stratejik bir tavrla kendinden uzaklaan kmeleri kendine yaklatrmaya, kendine ok yaklaan kmeleri ise, az da olsa snrn uzana ittirmeye ynelik kararlar almak ve siyasalar uygulamak zorundadr. Aslnda, siyasal faaliyet dediimiz devingenlik Foucaultnun genelde iktidar ilikilerinin oulluunda dalm olduunu ileri srd eylemlerden farkl olarak, bu snr zerinde, snr arkasnda, snr nnde yrtlen faaliyetlerdir. Egemenlik bir meruiyet kayna olmaktan km olabilir ama gnmzde modern devletlerin meruluu kopma ilkesinde, ama ayn zamanda genel iktidar ilikilerine mdahale kapasitesinde de aranabilir (Deveci 1999: 39).

Foucault, norm toplumunu yasann iktidarnn gerilemekte deil, ok daha genel bir iktidara dahil olmakta olduu bir toplum tr olarak grr. Bu toplum, ok daha baka gzetleme ve kontrol sistemi gerektirmektedir. Burada, bitip tkenmeyen bir grnrlk, bireylerin srekli snflandrlmas, hiyerarikletirme, nitelendirme, snrlarn oluturulmas, tehis koyma sz konusudur. Norm, bireyleri blmlere ayrmann lt halini almaktadr. te yandan, olumakta olan toplum bir norm toplumu olduu anda, normalin ve patolojik olann en stn bilimi olan tp, bilimlerin kraliesi olacaktr (Foucault 2003: 77-8). Bununla birlikte, Foucaultya gre, iktidar sorunu yalnzca yasama ya da Anayasa terimleriyle veya devlet ve devlet aygtlar terimleriyle ortaya konulduunda sorun nemini yitirir. O, iktidarn, yasalar btnnden ya da bir devlet aygtndan daha farkl bir biimde karmak, youn ve yaygn olduunu iddia eder (Foucault 2003: 98). Ona gre, iktidar mekanizmalar basit hukuksal, yasal aygttan ok daha genitir ve iktidar ok daha fazla saydaki tahakkm prosedrleriyle uygulanr (Foucault 2003: 161).

168

te yandan yetmili yllara kadar iktidardan hi sz etmediini syleyenlere Foucault, Deliliin Tarihinde ya da Kliniin Douunda szn ettii eyin iktidar deilse ne olduunu sorarak itiraz eder. Bununla birlikte, iktidar szcn neredeyse hi kullanmadnn ve o zaman nnde kesinlikle byle bir analiz alan bulunmadnn tamamen farknda olduunu belirtir. Bunun da iinde bulunulan siyasi ortamla balantl bir eksiklik olduunu syler (Foucault 2005a: 66). Bununla birlikte devlet btn bir iktidar ilikilerini kuatan ve ynlendiren bir yapya sahiptir. Bu balamda Foucault siyasal iktidar genelde iktidar ilikilerine tabi klmay istemez ve iktidar ilikilerini siyasal iktidara tabi klmaya kar kar. Ancak Deveci, modern siyasal iktidara vurgu yaparak iktidar ilikilerini siyasal iktidara tabi klmaya almaktadr. Oysa Foucault, iktidar sorununun iktidar ilikileri terimleriyle konulduunda bireyler arasnda, bir kalabalkta, ok karmak bir ilikiler anda ynetimsellik ilikilerinin varl kabul edildiinde, kelimenin dar anlamyla iktidarn -siyasi iktidar, ideolojik iktidar, vs.- byk biimleri ister istemez bu iliki trleri iinde, yani insanlar arasnda oluabilecek ynetim, ynlendirme ilikileri iinde yer alr demektedir. nk Foucault iin, bu trden ilikiler yoksa baka trl byk siyasi yaplanmalar da olmaz (Foucault 2005a: 324). Foucaultya gre, iktidar, bir kurumun ilevi deildir; tersine kurum, iktidarn bir ilevi ya da bir sonucudur. Bu balamda, iktidar kurumlardan domaz, onlar araclyla akar. Kurum, sadece eitli iktidar ilikilerinin bir toplan olarak grnr. Bu toplan da, iktidar ilikilerinin kendileri istikrarsz olduu ve kolaylkla onlar kontrol eden kuruma kar dnebildiinden, istikrarsz bir toplantan ibarettir. Bununla birlikte, iktidar ilikileri tahakkm ilikileri haline geldii zaman, iktidar aklar engellenip katlatrlabilir. Bu tahakkm ilikileri de, devlet gibi kurumlarn temelini oluturur (Newman 2006: 133). Foucaultya gre haklar ve deerler belirsizdir. Onlar znde iktidarn tarafnda ya da direniin tarafnda deildirler. Haklar mcadelede kullanlacak silahlar olduu iin, onlar yorumlamak bireylere kalmtr (Newman 2006: 150). Bununla birlikte, Davidson, hem bireyin kendi haklarn kullanmak suretiyle mutlak iktidara snrlar koyduu, yce olann ve onun znelerinin hukuksal modelinin hem de

169

alt ve st yapy ne sren ve sonu olarak ekonominin nceliini ilke olarak ortaya atan Marksist modelin, Foucault iin, modern toplumlardaki iktidarn ileyii hakknda tam bir bilgi vermediini ifade eder. Bu iki model de srekli klelik dzeyinde iktidarn ilevini gzden karan ya da kartan iktidarn incelenmesi iin baz direktifler ierir. Soykt doruluk sistemlerini ve iktidar biimlerini birbirine balar (Davidson 1986: 226). Son olarak Baudrillardn eletirilerine deinmek gerekmektedir. Baudrillarda gre, Foucault, iktidar tersine evrilmesi olanaksz bir rgtlenme ilkesi olarak grr. ktidar gerei retirken, her zaman daha fazlasn retmek zorundadr. te yandan iktidar hibir yerde ortadan kaldrlamamaktadr. Bu da iktidar uyulmas gereken bir kurala dntrmektedir; iktidar herhangi bir eye indirgenemeyen son terimdir. Baudrillard Foucaultnun byle bir iktidar tuza sunduunu syler. Oysa, Baudrillarda gre Foucault iktidarn kesinlikle ortadan kaybolduunu grmez (Baudrillard 1998: 54-5). te yandan, Baudrillard, iktidardan bu kadar ok sz edilen yerde, iktidarn olmasnn mmkn olmadn syler (Baudrillard 1998: 78). Ona gre, iktidar bir simlakrdr ve gstergeler araclyla dntrlebilir (Baudrillard 1998: 54-5). Aslnda Baudrillard burada kendini ele verir. nk o byle dnmekle, yani iktidarn bir simlakr olduunu sylemekle aslnda simlakr dedii eyi bir simlakra dntryor gibi grnyor. Bu balamda, Baudrillardn Foucaultyu doru bir ekilde anlamad aktr; yani o Foucaultyu kendi dnsel perspektifi iine hapsetmeye alr. Oysa Foucault, (bir sonraki blmde grlecei gibi) iktidarn her yerde olduunu ve iktidarn olduu her yerde de bir direni imkannn varolduunu belirtir. Bu direni de yeni bir iktidar ve iktidar ilikisi ekillendirmek deil, tam da iktidarn kendi syleminin, kendi oyununun dnda bir sylem ve oyun ortaya koymaktr; iktidarn sylemini ve oyununu reddetmektir. Aksi takdirde bir iktidar oyununun znelerinden baka bir iktidar oyununun znelerine dnmekten baka bir ey gereklemez.36 te yandan Foucault, gnmzde entelektelin rolnnn yasalar koymak, zmler

Aslnda Foucaultya yaplan eletiriler iin Deleuzen u szleri ok uygun dmektedir: yanl anlalmalar, ou zaman kin dolu budalaca tepkilerden oluur. Bu ekilde, bazlar byk bir dnrde elimeler kefettiklerinde kendilerini akll hissederler (Deleuze 2006: 104).

36

170

nermek, kehanette bulunmak olmadn belirtir. nk byle yaptnda, sadece belirli bir iktidar durumunun ileyiine katkda bulunmu olur (Foucault 2004b: 162). Foucault bu durumu eletirir ve amacnn, ekonomiyi temel alan bir aklamann yerine iktidar temel alan bir aklamay koymak olmadn belirtir. O, iktidar sorunu etrafnda biimlendirilen farkl analizleri ve yaklamlar dzenlemeyi ve sistemletirmeyi denediini syler. Kendisi iin de iktidarn tam anlamyla kendini dayatan, genel, soyut bir ilke olduu ve iktidar aklayamad eklindeki iddialar anlayamadn belirtir. Aka unu syler: Benim onu aklayamadm sylyorlar. Akladn syleyen olmad ki zaten! (Foucault 2004b: 156-7).

III.3. AYDINLANMADAN MARX VE NIETZSCHEYE III.3.1. Aydnlanma Foucault, modern felsefenin, on dokuzuncu ve yirminci yzyl felsefesinin, byk blmyle Kant Aydnlanma nedir? sorusundan trediinin sylenebileceini, yani akln ergin olma olarak ortaya kabildii, bu akln zerklik kazand tarihsel ann ne olduu zerine sorgulamaya bal olarak, akln tarihinin ne anlama geldiini ve akln bilimsel dnce, teknik aygtlar ve siyasi rgtlenmenin byk biimi araclyla modern dnyada kurduu tahakkme ne deer vermek gerektiini kendine sormak olduunu ileri srer (Foucault 2004a: 328). Foucault, burada post-Hegelci dncenin bir biimine, belki de en zararl alkanlklarndan birine dokunduunu syler. u ann, zellikle tarihin iindeki bir kopma, bir zirve an olarak ya da gereklemenin ya da geri gelen afan analizi olarak bir analiz sz konusudur. Felsefi bir sylemi srdren herkesin kendi ann grkemli bir ekilde dnmesi manidardr. Bu Nietzschede de grlmektedir. Foucault kendimize ciddi bir ekilde bugn nedir? diye sormamz gerektiini belirtir. Felsefenin amacnn, bugnn ve bugn bizin ne olduunu sylemek olduunu syleyerek, belki Kant Was ist Aufklrung? sorusundan bu yana felsefi dncenin byk rollerinden birini belirleyebiliriz. Ancak, iinde bulunduumuz u ann, gecenin durgunluundaki en

171

byk yitmenin an olduunu ya da gn aarrken gnein galebe ald an olduunu, vs. ileri srmenin biraz dramatik ve teatral kolaylna snmamalyz. Foucault, bu gnn asla tam anlamyla dierleri gibi olmayan bir gn olduunu ifade eder (Foucault 2004a: 339-40). Foucault, bugnn ne olduu hakknda tehis koymann ilevinin yalnzca bizim ne olduumuzu karakterize etmekten ibaret olmadn, fakat bugnn krlganlk izgilerini izleyerek, olann nasl byle olduunu ve nasl byle olmayabileceini kavrayabilmek olduunu dile getirir. te yandan, Foucaultya gre, eitli rasyonalite biimlerinin kendi zorunlu varolanlar olarak gsterdikleri eyin tarihi mkemmel bir biimde yaplabilir ve bu tarihin ortaya kt olumsallk alar bulunabilse de, bu rasyonalite biimlerinin irrasyonel olduklar sylenemez. Bu biimler insan pratiinin ve tarihinin temeline dayanrlar ve nasl meydana geldikleri bilinirse ortadan kaldrlabilirler (Foucault 2004a: 341). Foucaultya gre, Kanttan beri felsefenin rol, modern devletin ve toplumun siyasi dzlemde ynetilmesinin gelimesinden itibaren, bir yandan akln, deneyimde verilmi olann snrlarn amasn nlenmek, te yandan siyasi rasyonalitenin ar glerini gzetim altnda tutmaktr (Foucault 2005c: 60). Foucault bunun olduka yksek bir beklenti olduunu belirtir. O, modern kltre zg grnen ve kk Aydnlanmada olan rasyonalizm trn Frankfurt Okulunun sorguladn, kendisinin ise rasyonelleme ve iktidar arsndaki balar aratrmann baka bir yolunu nerdiini belirtir.37 Akln rasyonalitenin verili biimlerinden hibiri olmadn syleyen Foucaultya gre, oul dnmler vardr ve baka rasyonalite biimleri hi durmakszn yaratlmaktadr. Foucault, akln artk sona ermi uzun bir anlat olduunu, imdi ise baka bir anlatnn baladn ileri sren nermenin anlaml grnmediini ifade eder (Foucault 2004a: 339). Foucaultya gre, Aydnlanma dneminin brakt miras derinlemesine sorunsallam

37

Bu balamda Foucault, Frankfurt Okulunu zamannda tanyabilseydim, birok almama gerek kalmazd, Frankfurt Okulu yollar amken, ben kk biri olarak kendi yolumu izlemeye alrken sylediim birok samal sylemez, bin dereden su getirmezdim demektedir (Foucault 2004a: 32930).

172

ve siyasal kararlar, ilerlemi teknik rasyonalitenin tutsa haline gelmi grnyordu. Smrgecilik ann bitmesiyle konuma zgrlklerine kavuan Bat d kltrlerin meydan okumalar, bu rasyonalitenin ycelttii evrensel geerlie sahip Akl kuku alanna ekmitir. te yandan, Foucault, aydnlanm bir ethosun, Aydnlanma dneminin retisel unsurlarna kr krne iman etmekten deil, yaadmz a srekli biimde eletirme arzusuna ballktan doduunu dile getirmekteydi (Bernauer 2005: 33). Bu krizlere ak ve cesaretle kar koyma yetenei olan bu modern ethos, henz Foucaultnun olgunluk olarak adlandrd ey deildir. Olgunluk sadece cesaretle deil Foucaultnun ironik bir duru olarak ifade ettii kiinin imdiki durumuna bal bulunur (Dreyfus-Rabinow 1986b: 117). te yandan modernite zgn bir tarihsel olay deildir, fakat yine de farkl biim ve ierikle tarihimizde muhtelif zamanlarda olan tarihselci bir konjonktrdr: rnein Sokrates ve Aristophanesin zamannda Atinadaki geleneksel erdemlerin bozulmas, Helenistik dnyann k, Kantn dneminde metafiziin sonu. Bu bozulma, znel bir durumdan onu ayrarak Foucaultnun bir ethos olarak adlandrd gereklie doru zgn bir tavrla sonulanr (Dreyfus-Rabinow 1986b: 117). Foucault bizi tehdit eden, ancak ayn zamanda iimize yarayan eyin, akldan ok aklsalln eitli biimleri, aklsal dzeneklerin hzlandrlm birikimi, ceza sisteminde olduu kadar hastane sisteminde, hatta okul sisteminde de i banda olan ve kullanlan aklsallatrmann mantksal bir ba dndrcl olduunu syler (Blanchot 2005: 79-80). Tekeliolu, Foucaultnun her zaman tekil bilinlilik hallerine muhalif olduunu ileri srer. Tekil olan, btnlemi bir yapya, akln katksz egemenliine kardr (Tekeliolu 1999b: 44). Foucaultya gre ahlk, hakikat ve bilgi, iktidar tarafndan kirletilmemi saf blgeler deil, iktidarn sonulardr. Buna gre, onlar, iktidar tarafndan retilirler ve iktidarn onlar retmesine izin verirler. Bu nedenle Foucault, zorbala kar mcadelede bu idealleri destekleyen Aydnlanmann siyasal aklna kar kar. Aydnlanma ahlk, akl ve hakikati ahlkszlk, akldlk ve mutlak iktidarn arptmas karsnda panzehir olarak grmtr (Newman 2006: 141-2).

173

III.3.2. Marx(izm) Eletirisi Foucault diyalektik szc dile getirildii anda, Hegelci38 tez ve antitez emasnn kabul edilmeye balandn ve bylece hi de uygun olmayan bir mantk biiminin ortaya ktn syler. Foucaultya gre, karlkl bir iliki diyalektik bir iliki deildir (Foucault 2005a: 188). rnein, biyolojide nemli miktarda karlkl atk sreci bulunmas, elikinin var olduu anlamna gelmez. atk srecinin bir yannda pozitif bir taraf ve dier yannda negatif bir taraf olmas gerekmez. Foucault, mcadelenin, atk srelerinin, diyalektik bak asnn varsayd gibi, terimin mantk anlamyla bir eliki yaratmadklarn anlamann ok nemli olduunu dnmektedir. Ona gre, doada diyalektik yoktur. Foucault yle der: Engelsle hemfikir olmama hakkn talep ediyorum, ama doada -Darwin bunu gayet iyi gstermiti- diyalektik olmayan ok sayda atkl sre vardr (Foucault 2005a: 189). Foucault, bu tr Hegelci bir formlasyonun elle tutulur bir yannn olmadn belirtir. Mcadele, sava, atkl mekanizmalar gibi srelerin var olduunu bu srelerle gereklikte karlald iin srekli olarak tekrarladn syler. nk bunlar diyalektik sreler deillerdir. Nietzschenin bu sorunlardan ok sz ettiini syleyen Foucault, onun bu atklar diyalektik ilikilere hibir gnderme yapmadan tanmladn ileri srer.39
Foucault Hegel ile arasna mesafe koyduunu belirtir. Hegelci felsefe, kendimizi ierisinde bulduumuz dnyann total reddi gereksinimini kesinlikle karlamyordu. Dier yandan, tamamen farkl bir eyin ekillenmekte olduu ya da zaten var olduu yere, yani komnizme giden entelektel yollarn aran sz konusuydu. Bylelikle, Marx ok iyi bilmeksizin, Hegelcilii reddederek ve snrllklar nedeniyle varoluulukla tatmin olmayarak, Fransz Komnist partisine katlmaya karar verdim. 1950 ylyd. Nietzscheci bir komnist! Yaama becerisinin snrnda bir ey gerekten. Olduka sama bir ey olduunu da syleyebilirsiniz; bana yle gelmiti sonradan. (Foucault 2004b:72) te yandan, Hegelci tutumla Nitzscheci tutum arasnda fark olduunu belirten Rortyye gre, Hegelci, tarihi, bilgi teorisi ve genellikle felsefi teorilerin yerine koymay isterken, bir Nietzscheci herhangi bir teorinin yerine gemeyi istemez. O, tam teori fikrinin dncede doru bir ekilde tamamlanm bir eyin varolduu kavrayyla bozulmu olarak grr (Rorty 1986: 47). 39 Bu balamda, Hardt ve Negri kendi bana ne farkllk, melezlik ve hareketliliin ne de hakikat, arlk ve duraanln zgrlk olduunu ifade ederler. Onlar gerek devrimci pratiin retim dzeyine baktn iddia etmektedirler. Bu balamda hakikat bizi zgr yapmayacak, ancak retimin kontroln ele geirmek yapacaktr. Hareketlilik ve melezlik zgrlk deildir; ama hareketlilik ve duraanlk, arlk ve karklk retimin kontroln ele geirmek yledir. mparatorluun gerek hakikat komisyonlar okluun kurucu meclisleri, hakikat retimlerinin toplumsal fabrikalar olacaktr (Hardt-Negri 2001: 173-4). te yandan, Hardt ve Negrinin Foucaultnun iktidar grnden etkilendikleri u ifadelerde aka grlmektedir: ktidar, kendilerini alar iinde dzenleyen ve ynlendiren, bir dizi iktidarlar toplam tarafndan kurulabilir. Egemenlik, birliini yoksamadan egemenlii alt birimlere blen ve onu srekli olarak okluun yaratc hareketine tabi klan, ok geni bir eylemlilik alan iinde uygulanabilir (Hardt-Negri 2001: 178). Ancak onlar yine de devrimci bir dnm yaanabilecei umudundan vazgememektedirler. Gerekletirilecek bu dnmn iktidar ortadan kaldrmayacan ve fakat onu
38

174

Foucaultya gre, marksizm, bir bilim ya da en azndan bilimin bilimselliinin genel bir kuram, bilimi ideolojiden ayrt etmemizi salayacak bir tr yarg erki olma iddiasndayd (Foucault 2004b: 79). Bu balamda, Megille gre, Marx nesnel bilim anlayna balyken, Foucault nesnel bilim diye bir ey olmadn ileri srmektedir.
Foucaultnun bak asna gre, her trl bilim, belli bir snfn karlarnn yansmas olma eklindeki kat anlamnda deilse de onulmaz biimde iktidar ilikileriyle hemhal olma eklindeki geni anlamnda bir ideolojidir. Marxn konumu byle deildir: Marx toplumsal gereklie ilikin nesnel bir grn gerekten de mmkn olduunda srarldr. Marx yapt kapitalizm analizinin bilimsel olduunda srar ederken, Foucault kendi soyktklerinin anti-bilimler olduunu ilan eder (Megill 1998: 368).

te yandan Foucault, Marxn, imdi ortadan yok olaca kabul edilse bile, bir gn yeniden ortaya kacan belirtir. Foucault dileinin arptmann dzeltilmesi, hakiki bir Marxn eski haline getirilmesi olmadn, ancak Marx bu kadar uzun sre kapatm, iletmi ve tehdit arac olarak kullanm parti dogmatizmi karsnda onu hafifletme, serbest brakma olduunu syler. Foucault, Marx ld! ifadesine konjonktrel bir anlam verilebileceini, bunun grece olarak doru iddia edilebileceini, fakat Marxn bylece yok olacann sylenemeyeceini vurgular (Foucault 2004a: 350). Foucault, retici glerin geliiminin anlalamayacan, sadece sanayide, toplumda ve retici glerin iinde kullanlmakta olan zel bir veya birka iktidar trnn saptanabileceini ifade eder. nsan bedeninin de bir retici g olduunun bilindiini belirten Foucault, bedenin biyolojik bir nesne veya bir malzeme olarak var olamayacan dnr. Ona gre, insan bedeni siyasi bir sistemin iinde ve onun dolaymnda var olur. Siyasi iktidar bireye hareket edebilecei, zel bir beden duruunu benimseyebilecei ve belli bir biimde oluturabilecei, srekli olarak alabilecei belli bir alan verir. Marxn, emein insann somut zn oluturduunu dndn

farkl bir zeminde yeniden hayatn iinde tutacan unutarak: znelliin retilmesi ve dzenlenmesi alannda ve politik tebaayla ekonomik znenin birbirinden kopmasyla, grnen o ki, gler arasndaki btn kurulu ve denge oyunlarnn yeniden balayaca gerek bir mcadele zemini -somut ve uygun bir kriz ve belki de sonunda devrim durumu- tespit edebiliriz (Hardt-Negri 2001: 331).

175

ve yazdn iddia eden Foucault, bunun tipik bir Hegelci dnce olduunu savunur. Ona gre, emek, insann somut z deildir Eer insan alyorsa, bu onun siyasi gler tarafndan kuatlmas ve iktidar mekanizmalarnn iine alnm olmas yzndendir (Foucault 2005a: 187-8). Newman, Foucaultnun, marksizmin, anaristler gibi, yalnzca iktidarn yerini yeniden onayladna inandn ileri srer. Ona gre, devlet iktidarnn zerkliini ekonomik analize indirgeyerek ihmal eden Marksist bir devrimci siyaset bu iktidar kalclatrr.40 nk devlet iktidar kendiliinden ortadan kalkmaz (Newman 2006: 131).

III.3.3. Nietzschenin Etkisi Foucault, Nietzschede kendisini en ok etkileyen eyin, onun, bilimin rasyonelliini, bir deneyimi ya da bir sylemi retmek konumunda olduu hakikatle lmemesidir. Bunun tersine, hakikatin kendisi sylemin tarihine katlr; hakikat bir sylemin ya da bir deneyimin zerinde, bir biimde isel bir etkiye sahiptir (Foucault 2004b: 81). Deleuze, Foucault ve Nietzsche arasndaki asl ban, hakiki bir sylemin gerektirdii ve bu sylemin gizlemekten baka bir ey yapamayaca hakikat istencinin ne olduu sorusuna bal bir hakikat eletirisi olduunu ileri srer. Bu balamda, hakikat, baz yollar, prosedrler ve sreler gerektirir. Biz hakikatlere, her zaman, sahip olduumuz bilgi yollarna, iktidar prosedrlerine, zneleme ya da bireyleme srelerine bal olarak sahip oluruz (Deleuze 2006: 132). Foucault, Nietzschede, filozoflarn uydurmas denen, ideal bir derinliin, bilin derinliinin eletirisinin olduunu syler. Bu derinlik, hakikatin katksz ve ieriden aratrlmasdr. Nietzsche bunun boyun emeyi, ikiyzll, maskeyi nasl ierdiini
40

te yandan, Walzer a gre, Foucault, srecin nasl ilediini aklayamayan ve daha basmakalp olan bir Marxist teori iinde olabilenden farkl bir snfsal mcadele gelitiren grlere kar ok da kat olmamtr. Ona gre, ilevselci Marksizmin bir tr, yine de, Foucaultnun iktidar varsaymna az da olsa bir temel salar. Foucault, hem politik pozisyon ald hem de almad yorumlarndan birinde, snf mcadelesinin, onlarn zihinselliinin garantisi olarak, lokal iktidar mcadeleleri olmaya devam ettiini sylemektedir (Walzer 1986: 57).

176

gstermektedir. Bu ekilde, yorumcu, gstergeleri gzler nne sermek iin aralarnda dolatnda, dey izgi boyunca inmek ve bu ierinin derinliinin gerekte syledii eyden farkl olduunu gstermek zorunda kalr. Sonu olarak, yorumcu Nietzschenin deyiiyle, iyi bir ukur aratrcs olmaldr (Foucault 2004a: 50). Foucault, diyalektik olmayan kltrn Nietzscheyle birlikte baladn ileri srer. Nietzsche Tanrnn lmnn insann yok oluu olduunu ve Tanr ldne gre insann da ayn zamanda ardnda korkun bir yaratk brakarak ortadan kaybolmaktan baka bir ey yapamayacan ifade eder (Foucault 2004a: 34). Foucault, diyalektik olmayan bu dncenin kendine zg ve kesinlikle ada biimini kefetmeyi denemek gerektiini dnr. Ona gre, u an olumakta olan diyalektik-olmayan dnce de doay ya da varl deil, bilginin ne olduunu iin iine katmaktadr; ve asl nesnesi bilgidir (Foucault 2004a: 35). Nietzschenin filozofu dncenin durumuna tehis koyan kii olarak grdn ifade eden Foucault, Heidegger gibi dnceye yeni yollar aanlar ile bir anlamda arkeolog rol oynayanlar, dncenin iinde ald uzam ve bu dncenin koullarn, oluum kiplerini inceleyenler olmak zere, iki tr filozof dnlebileceini iddia eder (Foucault 2004a: 45). Bu balamda o, Nietzsche ve Bataillen kendisine gsterdikleri eyin, her eyden nce, zne kategorisinin, onun nceliinin, kaynaklk etme ilevinin sorgulanmas olduunu syler. Foucaultya gre, znenin sorgulanmas, onun gerekten yok olmasyla, ayrmasyla, bsbtn baka bir eye dnmesiyle sonulanacak bir deneyimin ierisinde yaanmas anlamna gelmektedir (Foucault 2004b: 68).
Nietzschede, bir bilgi znesinin nvarln asla kabul etmeden bizzat znenin oluumunun tarihsel analizini, belli bir bilgi (savoir) trnn douunun tarihsel analizini yapan bir sylem tipi bulunur. Benim imdi nerdiim ey, Nietzschenin eserlerinde sz konusu analizler iin bize model olarak hizmet edebilecek taslak izgileri izlemektir (Foucault 2005b:168).

Foucault, Nietzschenin, zamann belirli bir noktasnda ve evrenin belirli bir yerinde zeki hayvanlarn bilgiyi icat41 (Erfindung) ettiini ileri srdn syler. Ona gre,

Nietzscheye gre icat, bir yandan bir kopmadr, dier yandan aa, deersiz, itiraf edilemeyecek kk bir balangca sahip bir eydir (Foucault 2005b: 170).

41

177

Nietzschenin, icattan sz ederken, kafasnda her zaman icata kart olan bir kelime vardr. Bu da kken (Ursprung) kelimesidir (Foucault 2005b: 169). Bu balamda Foucault, soyktin, tarihe kart olmadn, aksine, ideal anlamlara ve tanmsz erekselliklerin tarih tesi almna veya bir kken arayna kart olduunu belirtir (Foucault 2004a: 231). Ona gre, kken, her zaman yeryzne dten, bedenden, dnyadan ve zamandan ncedir. te yandan kkenin yeri tanrlarn tarafndadr ve kkeni anlatmak da her zaman bir tanrdoum ezgisi sylemektir (Foucault 2004a: 233). Foucault iin, Nietzschede bilgi bir icat etmedir. Bilginin bir icat etme olduunu sylemek de, Foucaultya gre, kkeni olmadn, daha kesin olarak da, ne kadar paradoksal olsa da, bilginin kesinlikle insan doasna kaznm olmadn sylemektir. Bilgi, insann en eski igds deildir. Nietzsche, bilginin igdlerle bir ilikisi olduunu, fakat onlarda var olmad gibi igdler arasnda bir igd de olmadn syler. Bilgi, sadece igdler arasndaki oyunun, kar karya gelmenin, birlemenin, mcadele ve uzlamann sonucudur. Foucault, Nietzschede bilginin igdlerle ayn doaya sahip olmadn belirtir. gdler bilginin temeli, taban ve k noktasdr. Ancak bunlar atma iindeki igdlerdir ve bilgi sadece bunlarn yzeydeki bir sonucudur. Bu balamda bilgi, igdsel deil, igd kartdr (Foucault 2005b: 1712). Foucault, bilgi ile bilinen eyler arasndaki iliki keyfi ve bir iktidar ve iddet ilikisi ise, bilgi sisteminin merkezinde Tanrnn varlnn artk zorunlu olmadn dnr. Buna gre, bilgi teorisinin teolojiden kopuu Nietzschenin yapt trden bir analizle kesin olarak balar. te yandan, Foucault, bilgi ile igdler -insan hayvan oluturan, dokuyan her ey- arasnda sadece kopma, tahakkm ve klelik ilikileri, iktidar ilikileri olduu doruysa, o zaman artk Tanrnn deil; birlii ve egemenlii iindeki znenin yok olduunu syler (Foucault 2005b: 173). Bu balamda Foucault, bilgide nesneye bir upuygunluk, bir kendine katma ilikisi deil, bir mesafe ve tahakkm ilikisi, mutluluk ve ak gibi bir ey deil, kin ve dmanlk, birleme deil, geici iktidar sistemi olduunu belirtir. Descartestan daha telere Platona kadar gidilebilen Bat felsefesi bilgiyi her zaman logosmerkezcilikle,

178

benzerlikle, upuygunlukla, te dnya mutluluuyla birlikte nitelemitir. Foucault btn bu byk temalarn imdi sorgulanmakta olduunu belirtir. Nietzsche, bilginin kknde, kin, mcadele, iktidar ilikisi gibi bir eyi merkeze koymutur. Nietzscheye gre filozof bilgiyi her zaman upuygunluk, ak, birlik, barllk olarak dnd iin, bilginin doas hakknda en kolay yanlan kimsedir. Oysa, bilgi gerekten bilinmek, kk, oluumu iinde kavranmak isteniyorsa filozoflardan ziyade siyasetilere yaklamak, mcadele ve iktidar ilikilerinin neler olduklarn anlamak gerekmektedir. Bylece, bilginin ne olduu bir mcadele ve iktidar ilikisinde, eylerin ve insanlarn birbirleriyle mcadele etme, birbirleri zerinde tahakkm kurmaya alma, birbirleri zerine iktidar uygulamay isteme biimleriyle anlalabilir (Foucault 2005b: 175-6). Nietzscehenin, G stencinde kendinde bilginin olmad gibi kendinde varln da olmadn ileri srdn belirten Foucault, bilginin, gerekte, etkinlik olarak deerlendirilebilecek bir olay olduunu syler. Bilgi bir yetenek ya da evrensel bir yap deildir. Evrensel olarak kabul edilebilen belli unsurlar kullandnda bile bilgi sadece sonu, olay, etki nitelii tar (Foucault 2005b: 177). te yandan Foucault, Nietzschenin, bilginin perspektif karakterinden sz ettiinde, bilginin sadece kendi aralarnda farkl ve zlerinde oul belli edimler biimi altnda var olduunu belirtmek istediini syler. Bunlar, insan varlnn belli eyleri iddetle ele geirdii, belli durumlara tepki gsterdii, onlara g ilikileri dayatt edimlerdir. Buna gre bilgi her zaman insann kendini iinde bulduu belli bir stratejik ilikidir. Bu iliki bilgi etkisini tanmlar ve doas gerei tarafl, dolayl, perspektif karaktere sahip olmayan bir bilgi hayal etmek de btnyle elikilidir. Bununla birlikte, bilginin perspektif karakteri insan doasndan deil, her zaman bilginin polemik ve stratejik karakterinden trediini ileri sren Foucault, mcadele olduu iin ve bilgi bu mcadelenin bir etkisi olduu iin bilginin perspektif karakterinden sz edilebildiini ifade eder. Buna gre, bilgi farkllklar gz ard ettii, eyleri birbirine indirgedii ve bunu da hakikatte hibir temeli olmadan yapt iin her zaman bir bilmemedir.
nsan ile bildii ey arasnda zel bir mcadele, bir kafa kafaya gelme, bir atma gibi bir ey olutuu, hazrland lde bilgi vardr. Bilgide her zaman atma nitelii tayan ve bilgiyi her zaman tekil yapan bir ey vardr. Bu, grnrde kartlk ierisinde olan Nietzsche metinlerinde tanmland ekliyle bir elikili zelliidir: Genelletirici ve her zaman tekil. te, Nietzsche metinleri zerinden

179

genel bir bilgi teorisi deil, fakat bu konferanslarn konusunu toplumdaki g ilikileri ve siyasi ilikilerden yola karak belli bilgi (savoir) alanlarnn oluumu sorunu- ele almay salayan bir model byle oluturulabilir (Foucault 2005b: 178).

Foucault belirli trdeki bilgi znelerinin, hakikat dzenlerinin, bilgi alanlarnn ancak znenin, bilgi alanlarnn ve hakikatle ilikilerin olutuu yer olan siyasi koullardan yola karak var olabileceini iddia eder (Foucault 2005b: 179). Bu balamda o, kendisini ilgilendiren eyin gncellik, evremizde olup bitenler, bizim ne olduumuz olduunu belirtir. Foucault, bu ii bir gazetecilik olarak grr. Ona gre, felsefenin, Nietzscheye kadar, varlk nedeni ebediyetken Nietzsche, bugn, gncellii felsefenin alanna dahil etmitir. Bu nedenle Foucault, onu ilk filozof-gazeteci olarak grr (Foucault 2005b: 131).

III.4. KTDARIN AILMASINDA DYALOGUN ROL III.4.1. Yorumdan Deneyime Foucaultya gre, diyalektik insan pratiinin, yabanclamann ve uzlamann felsefesi olduu iin bir tarih felsefesidir. Tm bu nedenlerle ve znde her zaman bir kendine dn felsefesi olduundan, diyalektik, insana sahici ve hakiki bir insan olacan vaat etmektedir. Diyalektik, insana insan vaat etmekte ve bu l ierisinde, hmanist bir ahlktan ayr olmas mmkn grnmemektedir. Bu balamda, Foucault, ada hmanizmann byk sorumlularnn Hegel ve Marx olduunu iddia eder (Foucault 2004a: 33). te yandan Foucault, yorumcunun bir aratrmac gibi dibe kadar gittiinde, yorum hareketinin, da doru giderek ykselen bir kntnn, derinliin giderek daha grnr olacak ekilde stnde uzanmasna her zaman izin veren bir kntnn hareketi olduunu belirtir (Foucault 2004a: 51). Foucault, zellikle Nietzsche ve Freudda, daha az lde de Marxta, modern yorumbilgisi iin ok nemli olduunu dnd bir deneyimin ortaya ktn belirtir. Yorumlamada uzaa gidildike o lde tehlikeli bir blgeye yaklalr. Burada yorumlama, yorumlama olarak ortadan kalkar ve belki de

180

yorumcunun yok olmasna yol aar. Yorumlamann mutlak noktasnn giderek yaknlaan varl ayn zamanda bir kopma noktasnn giderek yaknlaan varldr (Foucault 2004a: 52). Nietzschede de yorumlamann hibir zaman tamamlanmad grlr. Bu balamda Foucault yorumlamann asla tamamlanmamasnn nedeninin,

yorumlayacak hibir ey olmamas olduunu syler. Ona gre, aslnda zaten her ey yorum olduu iin, yorumlamann tam anlamyla balangc olabilecek hibir ey yoktur; nk her gsterge kendi iinde baka gstergelerin yorumudur.
Interpretans [yorumlayan] olmayan interpretandum [yorumlanan] asla yoktur diyebiliriz, yle ki yorumlamada aydnlatc bir iliki kadar iddet ilikisi de oluur. Gerekten de, yorumlama, kendini edilgine sunan, yorumlanacak bir maddeyi aydnlatmaz; zaten orada olan bir yorumu, tersyz etmesi, tersine evirmesi, eki darbeleriyle parampara etmesi gereken bir yorumu ele geirebilir yalnzca -hem de iddetle (Foucault 2004a: 54).

te yandan Freud, Dlerin Yorumunda, kendi dlerini analiz ediyordu ve analizi yarda brakmak iin kiisel bir srr aa vurmama ya da utan gibi nedenlere bavurmaktayd. Freuda daha yakndan bakldnda, onun deneyiminin, aslnda, Nietzscheninkine olduka benzer olduu grlebilir. Foucaultya gre, yorumlamann imkanszlat bir noktaya doru bu ynelmesinde tartma konusu edilen ey, delilik deneyimine benzer bir ey olabilir (Foucault 2004a: 52-3). Foucault bunun Marxn retim ilikileri tarihini deil, kendini zaten yorum olarak sunan bir ilikiyi yorumlamasnda grlebileceini syler. Ayn ekilde, Freudda da gstergeleri deil, yorumlar yorumlama grlr. Freud, hastalarnn anlattklar zerinden bir yorum yapar; dolaysyla onun yorumu bir yorumun yorumundan baka bir ey deildir. Nietzscheye gre szckler bir gsterilen belirtmezler, bir yorum dayatrlar. te yandan Nietzschede yorumcu, hakikati dile getirendir; o, her hakikatin gizlemeye alt yorumu dile getirdii iin hakikidir. Foucaultya gre, belki, yorumun gstergeler karsndaki bu ncelii, modern yorumbilgisinde belirleyici olan ey olmaktadr. Bu balamda Foucault gstergelerin kendilerini dorulamay deneyen yorumlar olduklarn syler. Folucaultya gre, Freuddan, Marxtan ve Nietzscheden itibaren, gstergede ktlk isteinin ve kt yrekli olmann mulak ve az ok

181

karanlk bir biimi vardr. Ve gsterge, kendini yorum olarak sunmayan bir yorum olduu lde bu byledir (Foucault 2004a: 55). Foucaultya gre, Marxn Politik Ekonominin Eletirisinde ve zellikle Kapitalin birinci cildinde tanmlad parann ilevi budur. Marxtaki diyalektii ayaklar zerine yeniden yerletirmek ifadesi diyalektiin, sonuta, pozitif bir anlam vererek ileyiini durdurmu olduu tm bir negatiflik oyununu, gerek ierikten ve uzlamadan yoksun bu uzama yerletirmi olmak demektir (Foucault 2004a: 56). (Bu balamda Adorno ile ba kurulabilir. Adorno Hegeli eletirirken bu pozitiflik dncesine deinir; ancak Marxn da olumsuzlamay olumlamadan yapamad grlr.) Foucaultya gre, yorum, kendini sonsuza dek yorumlama, kendine her zaman yeniden kavuma zorunluluuyla kar karyadr. Bylece, yorum her zaman kim?in yorumlanmas olacaktr; gsterilen iindeki ey deil, yorumu yapm olan yorumlanr. Bu nedenle yorum ilkesi yorumcudan baka bir ey olamaz. Foucault iin bu, belki de, Nietzschenin psikoloji szcne verdii anlamdr. te yandan,
yorum her zaman kendini yorumlamak zorundadr ve kendine geri dnmeyi ihmal edemez. Bir srenin zaman olan gsterge zamanna kart olarak ve her eye ramen dorusal olan- diyalektiin zamanna kart olarak, deirmi bir yorum zaman vardr. Bu zaman, nceden getii yerden yeniden gemek zorundadr, bunun sonu, ksacas, yorumun gerekten peinde kotuu tehlike, -ama bu ar bir tehlikedir-, paradoksal biimde, o nu peinden koturan gstergelerdir. Yorumun lm, gstergelerin varlna inanmaktr; birinci olarak, ilksel olarak, gerekten, badak, anlaml ve sistematik iaretler olarak gstergelerin var olduuna inanmaktr (Foucault 2004a: 56).

Foucault adalarmzn ounun unuttuu yorumbilgisiyle gstergebilimin iki amansz dman olduunu iyi anlamak gerektiini ifade eder. Ona gre, gstergebilime geri ekilen bir yorumbilgisi gstergelerin mutlak varlna inanarak, yorumlarn iddetini, tamamlanmamln, sonsuzluunu terk eder, belirticinin (indice) terrn egemen klar ve dilden kukulandrr (Foucault 2004: 57). Foucault burann Nietzscheyle karlalan yer olduunu belirtir. Bu balamda Foucault, Marx ya da Freuddan sylemselliin kurucusu olarak sz eder; bylece onlar belirli farkllklar da mmkn klmaktadrlar. Onlar, kendilerinden farkl olan ama yine de onlarn kurduklar eye ait olana yer amlardr. Freudun

182

psikanalizi kurduunu sylemek, Foucaultya gre, libido kavramnn ya da Melanie Kleinn dlerini analiz etme tekniinin Freudda bulunduunu sylemekten ok, hepsi de psikanalitik sylemden kaynaklanan kendi metinleri, kendi kavramlar, kendi varsaymlar karsnda belli farkllklar mmkn kldn sylemektir (Foucault 2006: 242). te yandan Foucaultya gre, sylemlerin dolam, deerleme, atf, sahiplenme kipleri her kltrle birlikte deiir ve her birinin iinde dnm geirir.42 Foucault gemiteki sylemi, onu yeniden canlandracak bir yorumun temas olarak deil, kendi nitelii iinde betimlenecek bir ant olarak ele almak; sylemin iinde, yapsalc yntemlerin yapt gibi yapl yasalarn deil, varolu koullarn aramak; sylemi, onu dourmu olabilecek dnceye, tine ya da zneye deil, iinde alm gsterdii pratik alana gndermek gerektiini dnr (Foucault 2004a: 123-4). Bununla birlikte, baz tarihilerin anlatlarnn, dierlerinin yorumlarna gre daha doru olduundan sz ettiimiz zamanlar olur. Oysa bize dier btn anlatmlar kendisine gre lmemize olanak verecek, derinlemesine, gerek bir tarih, gerek bir anlat, dier yorumlarn salt eitlemelerinden ibaret olaca, temelden doru bir metin yoktur (Jenkins 1997: 23-4). Jenkins sorunun, tarih sz konusu olduunda, -kendisinin yapt gibi- tarihin ne olduunu bildii iddiasnda bulunanlarn her zaman zaten bir yorum ediminde bulunmalar olduunu syler (Jenkins 1997: 80). Foucault, yorumlamann, tanm olarak, gsterilenin gsteren zerindeki fazlaln, dilin glgede brakt dncenin mutlaka dile getirmedii bir kalnty, snrn dna itilmi, zn kendisi olan art kabul etmek olduunu belirtir. Ona gre, her zaman geride kalan ve sz verilmesi gereken bir gsterilen vardr; gsteren ise, her zaman, bize ramen ne demek istediiyle ilgili olarak bizi sorgulayan bir zenginlikte ortaya kmaktadr. Foucault iin, geleneksel anlamda, bakalarnn dnceleri zerine konumak, sylediklerini sylemeye almak, gsterilenin bir analizini yapmaktr (Foucault 2002: 14-5).

Bu balamda Foucault kltrel rnn de tarihsel dokunun bir paras olduunu ifade eder (Foucault 2004b: 137).

42

183

Deleuze dnmenin, her zaman, yorumlamak deil, deneylemek olduunu belirtir. Buna gre, deneylemek ve deneyim, her zaman aktel olan, domakta olan, yeni ve olmakta olandr. Bu nedenle tarih deneyim deil, yalnzca (tarihin) gznden kaan bir eyin deneyimini mmkn klan olumsuz koullarn btndr. Tarih olmadan, deneyim belirlenmemi, koullanmam olarak kalacaktr. Ona gre deneyim tarihsel deil, felsefidir (Deleuze 2006: 120). te yandan, Deleuze, arkeolojinin, bir yazma yzeyinin oluturulmas olduunu ifade eder. Bu balamda, bir yazma yzeyi oluturulamazsa, sakl olmayan grnr olmayan olarak kalacaktr. te yandan, yzey derinliin deil, yorumlamann kartdr. Ona gre, Foucaultnun yntemi her zaman yorumlama yntemlerinin kart olmu ve deneyime vurgu yapmtr. Foucaultdaki son derece nemli kvrm stne kvrm temas deriye (tene) gndermede bulunmaktadr (Deleuze 2006: 101). Foucaultya gre, bir deneyim ne gerektir ne de sahte; o kurulan, tasarlanan bir eydir. Deneyim, kurulmadan nce varolmayan, sadece kurulduktan sonra varolan, gerek olmayan, ama gerekletirilen bir eydir (Foucault 2004b: 58). Bu balamda Foucault Hapishanenin Douu kitabnn kendisi iin bir hakikat, bir aklama kitabnn karsnda yer alan bir deneyim kitab olduunu syler (Foucault 2004b: 62).

III.4.2. ktidar ve Direni mkan III.4.2.1. ktidar Her Yerdeyse Direni de Her Yerdedir Foucaultya gre, iktidar her yerdedir; bu ise, iktidarn her eyi kaplamasndan deil, her yerden gelmesinden dolay byledir. Bu balamda iktidar, bir kurum, bir yap ya da bazlarnn batan sahip olduu belirli bir g deil, belli bir toplumda karmak bir stratejik duruma verilen addr. te yandan, iktidar elde edilen ya da elden karlan bir ey deil, saysz noktalardan karak, eitsiz ve hareketli bantlar iinde ileyen bir yapdr. Bu bantlar ise, basit bir yasaklama ya da srdrme rol olan styap konumunda deildirler; varolduklar yerde dorudan retici bir rol oynarlar (Foucault 1993a: 99-100).

184

Eer iktidar her yerdeyse, o zaman Foucaultnun yapt gibi modern disiplin toplumunun soyktn yazmak nasl mmkn olabilir? diye soruyor Callinicos (Callinicos 2001: 132). (Buna imdiye kadar syledii ekilde demek istiyor insan, ama sanrm bu uygun olmaz.) Foucault iktidar iktidar ilikileri erevesinde ele aldn sylyor. Bunun ise iktidar tmden zmlemek olmad ortadadr -ki bunu iddia etmediini yukarda sylemiti zaten. O, hastanede, hapishanede vs. bu ilikilerin nasl gelitiini aratrr. Buradaki aykrlklar, kesimeleri, benzerlikleri, rtmeleri ve iktidarn benzer ekilde okulda, fabrikada, orduda nasl ilediini ortaya koymaya alr. Foucault iin, mcadelenin genelliini oluturan ey iktidar sisteminin kendisi, iktidarn btn ileme ve uygulanma biimidir. Ona gre, iktidar aadan gelir; bu demektir ki iktidar bantlarnn ilkesi egemen olanlarla onlara baml olanlar arasnda, yukardan aaya ve toplumsal bnyenin derinliklerine dein gitgide daha kstl gruplar zerinde etkisini gsteren bir ikilik yoktur (Foucault 1993a: 100). te yandan, iktidarn olduu her yerde direnme de vardr; bu nedenle, direnme hibir zaman iktidara oranla dsal bir konumda deildir. Bununla birlikte, iktidar ilikileri, direnme noktalarnn oulluuna oranla varolabilirler; bu noktalar, iktidar bantlarnda, rakip, hedef, destek, bir kavga iin atlm rol oynarlar. Bu direnme noktalar, iktidar ebekesinin her yannda mevcuttur (Foucault 1993a: 101). Bu direnmeler de, iktidar bantlar iinde yok edilemez kartlklardr.43
Tpk, iktidar bantlar ebekesinin, sonunda, tam anlamyla ilerinde yer etmeksizin aygt ve kurumlara giren kaln bir doku oluturmas gibi direnme noktalarnn g etmesi de toplumsal kademelemelerin ve kiisel birliklerin iinden geer. Ve nasl ki, devlet iktidar bantlarnn kurumsal btnlemesine dayanyorsa, bu devrimi olanakl klan da, bu direnme noktalarnn stratejik olarak kodlanmasdr (Foucault 1993a: 102).

43

rnein, yaam iktidarn hedefidir; ne var ki yaam ayn zamanda iktidarn grnmeyen yzdr, snrlarn aa kararak iktidara direnir. Yaam, Foucaultya gre, iktidarn snrdr: insanlar direnmek iin lmeye hazr olduklarnda yaam artk kendisini takas etmediinde, o zamana iktidar kendi snrna ulamtr. Belki bu snr, saf aklk ve olanak anlamnda bir tr Dardr (Newman 2006: 153).

185

Dolaysyla iktidar mekanizmalar, bu g dengeleri alannda zmlenmelidir. Bu ekilde uzun sre siyasal dncenin gzn kamatran Yasa-Hkmdar sisteminden kurtulmak mmkn olabilir. Foucault siyasi dncenin ve siyasi mcadelenin ncelikli grevinin iktidarn en zayf ve direniin de en verimli olduu yeri kefetmek balamnda stratejik olduunu ileri srmektedir. (Bernauer 274) Bu balamda Foucaultya gre, bizi neyin tehdit ettiini bilmek iyidir; ama kendimizi nasl savunacamz bilmek de iyidir (Foucault 2005a: 102). ktidar sahip olunan ya da gce/iktidara sahip kiilerin kulland bir ey deildir, nk o bunlar (bu kiiler) tarafndan meydana getirilmitir, ki onlar onu desteklerler ve ona direnirler. O, kurallarn btn bu ynettiklerine zorla kabul ettiren bir egemenlik sistemi deildir, nk bu tr herhangi bir kural daima sz konusu olan sren mcadelelerdir (Rouse 1994: 109). Foucault, iktidar ilikilerinin kanlmaz olarak direnie yol atn, her an bir direni ars yaptn, direnie imkn tand ve gerek direni olduu iin, tahakkm uygulayan iktidara kar ok daha fazla gle direnir. Bu balamda Foucault, ortaya karmaya alt eyin, tektipletirici bir aygtn donuk ve istikrarl tahakkmnden ok, srekli ve ok biimli mcadele olduunu syler (Foucault 2003: 176-7). te yandan hayr demenin direniin asgari biimi olduunu syleyen Foucault, bu hayr kesin bir direni biimi haline getirmenin gerekliliini vurgular (Foucault 2003: 284). te yandan Foucault, iktidarn bireylerin yalnzca dolama girmekle kalmad, ayn zamanda ona boyun emek ve onu uygulamak durumunda olduklar bir a biiminde ilediini belirtir. Bu nedenle, bireyler hibir zaman iktidarn atl ve onaylayc hedefleri deil, tam tersine her zaman iktidarn aracsdr. Yani iktidar bireyleri gei yolu olarak kullanr, bireylere uygulanmaz. Bu nedenle birey iktidarn onun zerine uyguland temel bir ekirdek, ilkel bir atom deildir.
Aslnda bir bedenin, hareketlerin, sylemlerin, arzularn bireyler olarak tanmlanmas ve kurulmas tam olarak iktidarn birincil etkilerinden biridir. Yani

186

birey iktidarn dnda ve karsndaki ey deil, bence iktidarn birincil etkilerinden biridir. Birey iktidarn bir etkisi ve ayn zamanda, bir etkisi olduu lde de bir aracdr: ktidar, kurduu birey zerinden iler (Foucault 2005a: 107).

Foucault,

bireyselletirmenin

iktidara

kar

durduunu

sanmadn,

tersine

bireyselliimizin, her birimizin zorunlu kimliinin iktidarn bir sonucu ve bir arac olduu kansnda olduunu ifade eder. ktidarn en ok korktuu ey de, gruplarn g ve iddetidir. (Foucault 2005b:282) Bu balamda Young, Foucaultnun direni olasln ortadan kaldrdn iddia edenlerin sorunun zn skaladklarn syler; ve Foucaultnun nemini azaltt tek eyin egemen fail olarak bireysel znede merkezlenmi bir direni teorisi olduunu belirtir. Younga gre, dolambasz bir kartlk direni tipi iddias ayrca, geleneksel siyasetin hakim ieri-dar modeline gre, znelerin iktidarn ilemlerinin dnda bir konumdan direnebileceklerini varsayar (Young 2000: 144).

III.4.2.2. zneleme Pratikleri Foucault, Platonun Alkibiadesine ilikin temel temaya deinmektedir: lki, kendine ve siyasal yaama gsterilen dikkat arasndaki iliki; ikincisi, benlie ynelik zen ile kusurlu eitim arasndaki iliki; ncs ise kiinin kendine dikkat etmesi ile kendini tanmas arasndaki ilikidir (Foucault 1999a: 47). Platona gre, kii kendi iindeki gerei kefetmek zorundadr. Stoaclara gre, gerek, kiinin kendi iinde deil, logoide, yani reticilerin retisindedir. Kii iittiini beller, iittii anlatmlar hareket tarzn ynetecek kurallara dntrr (Foucault 1999a: 54). Bu noktada Foucault itiraf tekniine deinir. Ona gre itiraf, konuan znenin anlatlann znesiyle akt bir sylem geleneidir; bu, ayn zamanda bir iktidar ilikisi erevesinde gerekleen bir gelenektir. nk Foucault insann, yalnzca hitap edilen deil, ayn zamanda itiraf dayatan, deerlendiren ve yarglamak, cezalandrmak, avutmak ya da uzlatrmak iin mdahale eden merci olduunu iddia eder (Foucault 1993a: 68). Foucaultya gre, benin domas iin, ben ile ben-olmayan arasnda bir ayrm yaplmas gerekmektedir. Benliin snrlar, benliin tesinde bulunan ve benlik

187

olmayan her eyden onu ayran izgilerdir. Dolaysyla benliin oluumunda ilk ve en temel adm, blnme olarak grnr (Gutman 1999: 87). Gutman Rousseaudaki blnme/blme edimine deinerek onunla Foucault arasnda balant kurmaya alr. Rousseauda blnme, onun kendi varoluunun izledii gzergahn aklanmas olarak verdii saysz zmlemedeki temel admdr. Rousseau, kafa ile yrei, mantk ile duyguyu, doa ile toplumu, benlik ile toplumu, lke ile kenti ve benlik ile doay birbirine kart olarak grr ve ayrr. Rousseaunun yaad dnemde, beyin ile beden birbirinden ayrlm durumdayd. nk bu dnem bir Akl ayd (Gutman 1999: 87-8). Rousseau duygularn taleplerini n plana kartarak, akla gereinden fazla deer verilmesine itiraz eder. Bu balamda o, tiraflarda grlen, bir zne olarak benliin oluturulmasnda eitli hayati teknikleri icat eder. Bunlar: 1. Bir gzlemleme ve betimleme konusu olarak benzersiz, bireylemi benliin douu. 2. nsani deneyimin benlik ve teki, ben ve ben-olmayan, birey ve toplum olarak blnmesi. 3. Foucaultnun z inceleme-z sorgulama dedii bakasnn, kamunun bak nesnesi olarak benliin douu. 4. Benlii yazya dkmek yoluyla, (laik) itirafa dayanan benlik oluumu tarznn gelimesi. 5. Bu drt teknik ve sonularnn yaratt hayal krklyla dsel olann yceltilmesi. Rousseau, modern zneyi oluturan bu tekniklerin yaratlmasna ve merulatrlp kullanma girmesine yardmc olur. Sivrilen, ortaya kan benlik, Gutmana gre, Foucaultnun izini srd iktidar teknolojisinin iinde ve onun araclyla kendini gelitirip icat edecei bir kaynak haline gelir (Gutman 1999: 99-100). Gutman, Rousseaunun, konuan zneyi dilde nesneletirmek, onu donanml okurun bakna sunmak suretiyle, benlii zne olarak oluturduunu ileri srer. Blmleme araclyla, zneyi nesneletirir ve benliin, kendisini zne ve nesne olarak tanyaca yazl itiraf eklinde bir teknik gelitirir. Bu itiraf tekniiyle Rousseau, henz iktidar tarafndan almam olmakla birlikte, ksa zamanda modern iktidarn hazrlanmasnda birincil araca dnecek olan bir benlik teknolojisi gelitirmitir. Ancak Rousseau, iktidar teknolojisinin hazrlanmasnda farknda olmadan arac olmusa bile, ironik bir biimde, ayn zamanda hkm sren iktidara yeni ve gl bir muhalefetinin douunun asli hazrlaycs da olmutur. Burada, kendi benliini yaratmann benliin

188

yok edilmesine yol aan bir etken olmas gibi, iktidarn mikrofiziine tabi olan bir kamusal benliin yaratlmas da, tam anlamyla egemen iktidara muhalefet edecek bir kart gcn domasna neden olur (Gutman 1999: 100). tiraflarn her yerinde bu yoksunluk durumu ile karlalr. Hem Katolik gnah kartma hcresi hem de Freudu psikanaliz, yorumlama pratiinin, kendilerinin otorite ve dzene tabi klnlarnda sorumluluk almaya hazrlanm ada znelerin ortaya knda nemli roller oynamlardr (West 1998: 235).
Kiinin kendi hakikatini arama kaygs, kendini bulma ilgisi, gvdesine ve ruhuna gsterdii ihtimam, zevkle ve acyla olan ilikileri tam da kendilik teknolojisinin faal olduu alandr. Bu srekli deien, katlanan, bazen tekilleip bazen oalan anlam alannda etik yan, buradaki anlamyla kiinin sosyal dnyadaki yerini tarif kaygs, bir srek avna, kiinin kendi hakikatinin peine dme ve sonunda kiiye zel bir dizi dnce-davranlar oluturmasna neden oluyor (Tekeliolu 1999: 45).

Bu balamda Deleuze Foucaultda zneye44 dn olmadn belirtir. Ona gre, Foucaultnun, bata yadsd znellii yeniden kefettiini, yeniden bulduunu dnmek, insann lm kadar byk bir yanl anlamadr. yle ki, znelemenin zneyle ok az ilgili olduu grnr. Sz konusu olan kiiler ya da kimlikler deil, daha ok bir elektrik alan ya da manyetik bir alan, yeinliklerle i gren bir bireyleme, bireyletirilmi alanlardr. Bu, Foucaultnun baz yerlerde tutku adn verdii eydir (Deleuze 2006: 107). te yandan Bernauere gre, Foucaultnun zne ve zneleme balamnda ele ald etii, esrik bir dnme ya da dnyevi bir mistisizm olarak betimlenebilecek entelektel bir zgrlk pratiidir (Bernauer 2005: 307). Foucaultnun son kitaplarnda ve yaamnda bize gsterdii gibi, birinin din, hukuk, bilim ya da felsefi temellendirmeye gre eylemesinin temellendirilmesine gl bir ekilde kar kmasnda, yine de, imgelem, aklk, mizah, disiplinci dnme ve pratik akln n plannn yapld yeni bir etik yaam biimi retmeyi aratran bir etik ve entelektel btnlk tr vardr (Dreyfus-Rabinow 1986b: 121).

44

Hemen belirtelim ki, Foucaultya gre mutlak zne yoktur (Foucault 2006: 256).

189

Bu balamda Foucault, son dnemlerinde, znellik szcnden znenin, kendisiyle iliki iine girdii bir hakikat oyunu iinde kendini deneyimleme tarznn anlalmas kouluyla, znellik tarihini incelediini ifade eder (Foucault 2004a: 353). O, tpk Hegel gibi, zneyi bilen, isteyen, zerk, kendini eletirebilen ya da Kant sylemde olduu zere, akn bir zne olarak grmememiz gerektiini aka vurgular (Sarup 1995: 93). Bu nedenle zneyi ok ynl, dank ve belli bir merkezden ynetilemeyecek sylemlerin beii olarak anlamak doru olur. Foucaultya gre, akl hastal, sua eilimlilik veya cinsellik sylemleri, znenin sadece ok zel bir hakikat oyununda ne olduunu syler. Ancak bu oyunlar zneye, zorunlu bir nedensellie veya yapsal belirlenimlere gre dardan dayatlmaz. zne ve nesne ancak ezamanl ve belirli koullar altnda birbirlerini kurarlar; ama ayn zamanda birbirlerini ve bu deneyim alannn kendisini de deitirdikleri bir deneyim alan aarlar (Foucault 2004a: 355). zne sorunu ile eser ve yazar arasnda bir ilgi kuran Foucault iin, bir eserin snrlarn izmek, onu bir yazara atfetmek ve bundan bir yorum karmak gibi ilemler yansz deildir. Bu ilemler sylemleri snflayarak, dzenleyerek ve bltrerek kontrol eden kstlayc ve zorlayc bir ileve sahiptirler (Chartier 1998: 121). Ancak, Foucault, eserin, yazarn, yaratc birliin yok olduunu sylemekle zneyi ortadan kaldrmaz. Sorgulanan ey, znenin ar belirlenmi birliidir (Blanchot 2005: 76-7). te yandan gnmzde fikir tarihi, bilgi tarihi veya sade tarih gibi, tarih yaplrken bilgiyi mmkn klan ve hakikatin ortaya kt kken noktas olarak bu temsil znesiyle yetinilir. Foucaultya gre, kesin anlamda verili, hakikatin tarihe varmak iin yola kt ey olmayan, bizzat tarihin iinde oluan ve her an tarih tarafndan oluturulan ve yeniden oluturulan bir znenin oluumunun, tarih boyunca, nasl meydana geldiini grmeye almak gerekmektedir (Foucault 2005b: 166). Bu balamda, Foucault, Marksizmin niversiteli veya akademik belli bir geleneinin bu geleneksel felsefi zne kavramyla henz hesaplamadn, oysa toplumsal pratiklerin paras olan bir stratejiler toplam olarak ele alnan bir sylem dolaymyla bir bilgi znesinin tarihsel olarak kurulmasnn gsterilmesi gerektiini syler.

190

III.4.3. Direniten Diyaloa: ktidarn Krlma Noktalarnda Hayat Bulan Bakalk Foucault, Habermasn Kant ideal diyalog anlaynn,45 evrensel normlara vurgu yaptn, tarafl ve bakasna dmanca tutumuyla birlikte, aka, bakasn ve direnii bask altna alan bir tahakkm rejimi kurulmasna yardm etme olasln ierdiini savunur (Falzon 1998:87; 2001: 135). te yandan, biz, holansak da holanmasak da, her zaman bir diyaloun iindeyizdir. Bu, bakasyla srekli kar karya geldiimiz, onu etkilediimiz, onun zerin(d)e g/iktidar uyguladmz ve ayn zamanda ondan etkilendiimiz anlamna gelmektedir. Bakas, geici olarak sesinin kesildii tahakkm durumlarnda bile, srekli diyalog iindedir ve bu srete dnme urar. Bakas, kontrolmzden kaan, kesin bir biimde organize edemediimiz, evcilletiremediimiz eydir. O, yeni ve beklenmedik olan, bizi oka sokan, bizim iin srpriz yapan, bizi hayrete dren, inanlarmza meydan okuyan ve bizi dnmle tehdit eden eydir (Falzon 1998:89; 2001: 139-40). Onunla zaten gizli bir biimde evcilletirdiimiz bir kar karya gelite bakas, bize bir gvenli ok yaama imkan veren ve bizi meydan okunmam balang noktamzda brakan bir sahte-baka olacaktr. Bunun ak bir rnei, Hegelin bakasn ele al tarzdr. Hegel farkll ve bakal yalnzca kabul eder gibi grnmektedir. O, balang noktas durumundaki Mutlak zneye tabi kld iin risksiz veya meydan okumasz bir biimde bakas zerinde kafa yorar. Bu balamda, bakas benin uygun bir zamanda tekrar iselletirilecek kendi kendisine yabanc hale gelmesinden baka bir ey deildir (Falzon 1998: 90; 2001: 141). Bununla birlikte, baka yaam biimlerine ve kltrel formlara ynelik eletiri ve sorgulamalarmzn bir meruiyeti yoktur. Bunu yapmak, bu baka yaam biimlerine yabanc eleri empoze etmek ve onlarn kendi yaam biimlerini ihll etmektir (Falzon 1998: 93; 2001: 145). Bir diyalog durumunda, bakasna kategoriler empoze etmek, bakasnn nihai kavran deil, aksine, yalnzca ak-ulu bir srecin balangcdr.
Habermes letiimsel Eylem Kuram kitabnda iletiimsel bir rasyonelliin ancak ideal bir tartma ortamnda olabileceini temellendirmeye alr (Habermas 2001: 38-46). Oysa Foucault iin bu trden idealletirmeler realiteden kopuk deerlendirmelerdir ve patrikte pek nemleri yoktur.
45

191

Bakas yalnzca oluturduumuz, olmasn istediimiz ey deildir. O ayn zamanda yorumumuza direnen, yakasn onu yorumlamamzdan kurtaran, hakkndaki yorumumuzu aan ve daha sonra bizi etkileyebilen eydir (Falzon 1998: 94; 2001: 147). te yandan, biz dnyaya daima, onu kendisinden yola karak yorumladmz ve organize ettiimiz, belirli bir perspektiften bakmaktayzdr. Ancak bu perspektif(ler), baka perspektiflerle kar karya gelebilen, onlarla uyum halinde dnebilen bir yapya sahiptir. Burada, yorumlarn, rekabet eden bakasn yorumlama ve organize etme tarzlarnn srekli diyalog ierikli bir mcadelesi sz konusudur. Buna gre, birbiriyle rekabet halinde birok hakikatten sz etmek mmkndr (Falzon 1998: 94-5; 2001: 147-8) Direni biimlerinin, tahakkm biimlerine kar gl bir cephe amalarn, sosyal deimenin gereklemesinde etkili olmalarn salayacak bir dereceye kadar birlik ve organizasyona ihtiya duymalar lsnde, bakasna aklk talebinin de o oranda, bu direni formlarnn bir zellii olmas gerekir (Falzon 1998: 98; 2001: 153). Bu balamda, bakasyla gerek diyalog, yalnzca yeni, farkl baka seslerin ortaya kna deil, ayn zamanda bu seslerin, onlarn gerek gce/iktidara sahip olduu anlamna gelen, kltrde gerek etkiye sahip olabilmesini de ima eder. Byle anlaldnda diyalog, muhtemelen tehlikeli, ak ve riskli bir itir. Diyalog, bakas, yani yeni ve yeniletirici mevcut hayat tarzlar zerinde meydan okuyucu, ykc ve dntrc bir etkiye sahip olduu lde mevcut sosyal dzen formlarnn ve istikrarn sorgulanmasna yol aar (Falzon 1998: 98; 2001: 153). Foucault, GIP (Hapishaneler zerine Aratrma Grubu) ve GIS (Salk Haberleme Grubu)teki almalarnn sonucunda, bu gruplarn benimsemi olduu zgn ve snrlar belli mcadelelerin baarya ulamasnda katklar olduklarn grmtr. Ancak bu snrl eletiriler siyasi partiler ve ii sendikalar tarafndan maniple edilebilmeye akt. Bununla birlikte, mahkumlarn, kendilerine hapishane dndan verilen siyasi destei bilmelerinin etkiledii bir gelime olan byk hapishane ayaklanmalarnn ortaya kmas ve yerleik psikiyatri bilgisi ve otoritesinin temelinden

192

sorgulanmas ona cesaret vermiti (Bernauer 2005: 271). te bunlar iktidarn etkisinin pratikte krlma noktalarn oluturmaktayd. Bu krlma noktalar zorlanarak iktidara darbeler indirilebilir ve bambaka yaam pratikleri, iktidarn bize sunduu yaam olanaklarnda baka yaam olanaklar hayata geirilebilir. Bunlar birer zgrlk alandr. te yandan, Foucault, iktidar ilikilerinden bir rpda, tmden bir tr kurtuluun tasarlanmamas gerektiini belirtir. Ona gre, iktidar ilikileriyle de oynanr. Bunlar, taktik ve strateji, kural ve rastlant, koz ve hedef terimleriyle incelenmesi gereken iktidar oyunlardr. Foucault bu iktidar oyunlarnn birok adan ele alnabileceini belirtir. Devletin yurttalarla veya dier devletlerle oynad byk oyunu incelemek yerine, Foucault, ok daha snrl, ok daha mtevaz ve felsefede byk sorunlarn sahip olduu bilinen soylu statye sahip olmayan iktidar oyunlaryla ilgilenmeyi tercih eder. Bunlar, delilik, tp, hastalk veya hasta beden, ceza usul ve hapishane etrafndaki iktidar oyunlardr. Foucault, imdi, temel olarak, kendi zgrlne ve haklarna en iyi ekilde sayg gsterilmesini salamak iin bu iktidar oyunlarnda taraf olmann sz konusu olmadn, bunlarn artk aka istenmeyen oyunlar olduklarn syler. Ona gre, oyun ii atmalar deil, oyuna direni ve oyunun kendisinin reddi sz konusudur (Foucault 2005a: 204-6). Ancak bu reddedile birlikte gerek bir zgrln yaanmas mmkn olur. Bu olduka zor bir ey gibi grnse de, Foucault bize bunun mmkn olabileceini gsteriyor.

III.5. BR DEERLENDRME Bernauere gre, hakikat-cinsellik-znellik lsne dayanan arzunun yorumbilgisini irdeleyen Foucault, bu yorumbilgisinin bir hayalet zerine bina edildiini gstermektedir. Bu hayalet de insani varoluun bir hayat-lm, eros-thanatos kavgas olarak anlalmasndan ibarettir. Hapishanenin Douunda felsefi dncenin, insani ruh ve varoluu bir mekanizmaya dntren iktidar-bilgi ilikileriyle mcadele etmesi gerekirken, Cinselliin Tarihinde etiin grevi, kendiliklerimizi, Foucaultnun bios olarak ifade ettii insani varoluu biyolojik hayata, yani zoeye tabi klan glerin

193

elinden kurtarmaktr. Foucaultda, varoluun estetii bir hayat bilimine kar bir direni imkannn gerekletirilmesi olarak grnr. Bu balamda, Foucaultnun varolu estetiinin hedefi de entelektel ve ahlki deerlerin yerini almak deil, sanatn tekeline terk edilmi olan zgn yaratcl hem dncenin hem de eylemin merkezine yerletirmektir (Bernauer 2005: 315). Deleuze ise, zne sorununa gnderme yaparak, Foucaultnun zneyi asla yeniden dahil etmediini ve yaptnn ona dayattndan baka zorunluluu asla olmadn syler (Deleuze 2006: 124). Foucaultnun szn ettii deneyim, fenomenolojik bir deneyim deildir. Foucaultda her zaman hem snrlarn hem de yok olularn Darnn izgisinde bulan bilgiler ve iktidarlar vard (Deleuze 2006: 127). Deleuze, Foucault iin nemli olann, znelemenin her tr ahlktan, her tr ahlksal koddan ayrlmas olduunu ifade eder. Ona gre, zneleme, bilgi ve iktidar eklinde ortaya kan bir yapnn aksine, etik ve estetik bir yapdadr (Deleuze 2006: 129). Foucaultdaki zneleme, varolu tarzlarnn ya da yaam stillerinin retilmesinden ibarettir (Deleuze 2006: 130). te yandan, Bernauera gre, Foucault, bizlere, kendine zg slubuyla, eylerin dzenini sorgulamay ve bu sorgulamay neden yapmamz gerektiini gstermi ve bir alann doru ve yanl erevesinde tanmlanmasnn, kutsal ve dnyevi, kutsanm ve lanetli, iyi ve kt sylemlerinden daha masum ya da yararsz olmad gereini retmitir (Bernauer 2005: 317). Foucaultcu iktidar nosyonu sadece onun anlam iin bantl hakikat ve zgrlk kavramlarn elde etmez, fakat hakikat ve zgrln koulunu elde ettii, onlar arasndaki standart ba da elde eder (Taylor 1986: 93). te yandan Foucaultnun sistemi reddetmesi ile anaristlerin reddetmesi arasndaki farka deinen Megill, onun yaptnda hibir doal dzenin ve hibir olas uyumun olmadnn altn izer (Megill 1998: 376). Foucault ile ilgili bir sonuca giderken Deleuzen onun iin sylediklerine deinmekte fayda var; nk birok kiinin Foucaultyu brakn filozofu, felsefeci olarak dahi

194

grmedii noktada o ok arpc bir ekilde Foucaultnun filozofluuna dikkati eker. Deleuzee gre, Foucault yirminci yzyln en tam anlamyla filozof olan filozofu, belki de tek filozofudur, nk on dokuzuncu yzyldan tamamen kopmu ve bu nedenle ondan bu derece iyi sz edebilmitir. Bu balamda Foucault yaamn dncesinin iine sokmaktayd. Foucaultnun iktidarla ve kendisiyle kurduu iliki, yeni bir yaam ya da lm, delilik ya da akl sorunuydu. Foucault iin zneleme zneye kuramsal bir dn deil, baka bir yaam tarznn, yeni bir stilin pratik aratrmas olmutur (Deleuze 2006: 120). Bu balamda, anlamann ve yorumlamann tesine geerek deneyimin neminin farkna varmak gerekir. Hakikatler olmadan yaamak olanakl mdr? Bunun zor olduu ortadadr. Ancak hakikatlerin mutlaklatrlmayp dncenin kendine kapanmas engellenmelidir. Dnce baka dncelerle etkileime girerek geliir. Yani dnmenin ucu her zaman aktr. Ancak ayn zerine dnmek, dnme edimini bozuk bir plan ayn yerde taklp syleneni tekrarlamas gibi yavanlatrr. Oysa dnmenin gerekleebilmesi iin dncenin zerin(d)e ekillenecei bir eyin olmas gerekir. Fakat hakikatin deil de hakikatlerin olabileceinin bilgisine sahip olmak, bu farkndalkla eylemek, artk anlamann ve yorumlamann tesine geip farkl bir iliki gerekletirmek, bakasna ak olmak demektir. Foucaultnun bize sylemek istedii ey bakasyla imdinin ufkunda bir arada bir deneyimi yaamak gerektii; bir baka deyile, bakasn deneyimlemekten korkmamak gerektiidir. Foucaultnun sylediklerini bir mottoya dntrrsek eer, bize yle hitap ettiini grrz: Kendi bana deneyimleme/eyleme cesaretini gster. Son olarak Foucaultnun, felsefenin iktidar karsndaki durumu konusunda

sylediklerine bakalm. yle diyor Foucault:


Felsefenin, iktidar karsnda, iktidarn kurucusu veya srdrcs rol dnda bir rol oynamas iin belli bir imknn hl var olduu dnlebilir. Belki felsefe hl kar-iktidarn yannda bir rol oynayabilir; yeter ki felsefe iktidar karsnda kendi yasasn vmesin, yeter ki felsefe kendini peygamber olarak grmeye son versin, yeter ki felsefe kendini pedagoji veya hukuk olarak grmeye son versin ve iktidar etrafnda olup biten mcadeleleri, iktidar ilikileri iindeki hasmlarn stratejilerini, kullanlan taktikleri ve direni odaklarn analiz etmeyi, aklamay, grnr klmay ve yaygnlatrmay grev olarak stlensin, ksacas, koul olarak felsefe

195

iktidar sorununu iyi veya kt terimleriyle deil, varolu terimleriyle ortaya atsn (Foucault 2005a: 202-3).

196

SONU
alma boyunca grld ki, Aydnlanmada, hatta Aydnlanmann da ncesinde hakikat hep akl ve aklsall temel alan bir sylemle birlikte gitmekte ve akln, bilinliliin tesindeki her eyi darda brakmaktadr. Burada, hareket noktas olarak alnan -ncesi ve sonrasyla- Aydnlanmada akl, ilerleme ve zgrleme balamnda bir sylemin gelitii -ama farkl ve kar sylemlere ramen gelitii- grlmektedir. Btn dnsel yap ve buna bal olarak kurumsal yaplar hep bu sylem erevesinde bir yere konmaya allr. Buna gre, Aydnlanma sayesinde insanlar kendi balarna hakikatlere ulaabilecek, Tanrdan, kiliseden, dolaysyla dinsel dnceden kopacak ve zgrleecektir. Bu zgrlk bireyle snrl kalmaz, toplumsal bir kurtulua, toplumsal bir zgrle yaylr. Hegel ve Marx, Aydnlanmann akn zne kavrayna itiraz ederlerken, zneyi tarihselliinde ele alrlar. Ancak her iki filozof da Aydnlanmann zgrlk ve ilerleme idealine sk skya baldrlar. Tabii ki, bu zgrlemenin faili/znesi olarak Hegel kleyi, modern bireyi grrken, Marx proletaryay grr. Bu balamda, Hegel Anayasay ve Devleti yceltirken, Marx da gerek insan, somut bireyi tarihin balangc olarak grr. Aydnlanma balamnda gelien syleme ilk ciddi itiraz Nietzscheden gelmitir. O, znenin kendisinin bir icat olduunu belirtir; hatta sadece zne deil bilgi de bir icattr. Nietzsche bilgi ile g/iktidar arasnda bir ba olduunu syler; ona gre bilgi istemi ve buna bal olarak hakikat istemi bir iktidar istemidir. Dolaysyla hakikat ile g/iktidar arasnda byle bir ban olduunun kefi hakim sylemin dnda bir kavraytr. Bylece akl/aklsallk ve akla dayal dnya gr byk darbe almtr. Aslnda Nietzschenin derdi dorudan akln kendisi deil, daha ok Aydnlanma balamnda gndeme gelen aklclk, aklsallk ve aklcln akl kavraydr. te yandan, Nietzschenin perspektifli bak ve perspektiflilik balamnda syledikleri de olduka nemlidir. O, hakikatin perspektif(ler)e bal olduunu ve bu balamda sadece yorumlarn olabileceini sylemekle Foucault zerinde ve tabii ki baka birok filozof ve dnr zerinde- ok nemli etkiler yapmtr.

197

Aydnlanmann akl kavrayna ve bu erevede ekillenen bilin ve bilinlilie bir baka itiraz Freuddan gelmitir. Freud, Descartestan beri modern syleme yerlemi olan akl ile akl-olmayan kavrayn alt-st etmitir. Onun bu balamda gelitirdii kavram bilin-ddr. Ancak son tahlilde o da bilindn akln iine sokar. Elbette ki bu modern dnce balamnda gelien ve Aydnlanmada doruuna kan akl kavrayndan farkldr. Freud, her ne kadar, determinist bir baka sahip olsa da cinsellik balamnda ekillenen sylemi de alt-st etmitir. Ancak onun doktor/hekim ile hasta ilikisindeki hakikati elinde bulunduran doktora/hekime ayrcalkl bir konum kazandrmas sonucu baka bir sylem gelimitir. Bu da doktorun/hekimin bilgisi dorultusunda gelien bir hakikat sylemidir; yani hekim/doktor sahip olduu iktidar balamnda bir sylem gelitirir ve gelitirdii sylem kendi iktidarn pekitirir. te yandan Freud, bilince ve cinsellie ynelik grleri dnme uratmasna karn, ocukluktan hareketle insana ilikin bir zmlemeye girimesiyle, insan dnyasna ilikin tmel bir hakikatin peindedir. nk o, tekil olgulardan ve rneklerden hareketle btn insan dnyasna yaylan bir aklama yapmaya alr. Bu abasyla o, determinist bir bak benimsemektedir. Bununla birlikte Freud, her eyi Egonun (Benin) evresine yerletirmi ve cinsellii de bu balamda ele almtr. Dolaysyla Ego (Ben) Freudda merkezi konumdadr. Freud ile Nietzscheyi buluturan ortak nokta ikisinin de igdye -farkl adlandrmalar ve balamlarla da olsa- nem vermeleridir. Her ikisi de igdlerin yaamsal neminin, yaama katklarnn ihmal edildiini syleyerek, igdnn insann yaam enerjisi olduunu belirtirler. Bu erevede her dnemin kendi hakikat anlayn ina ettii, buna bal bir sylem gelitirdii grlmektedir; yani hakikat sylemden ayr dnlemez. te yandan tek hakim sylem yoktur (rnein Aydnlanma iinde Rousseaunun dile getirdikleri; Aydnlanma balamnda gelitirilen sylemle kilisenin syleminin birlikte gitmesi ve bu noktada filozoflarn -rnein Hegelin- kendi dncelerine dinsel sylemi de katmalar vb.); aksine birbirini kesen, birbirleriyle yan yana giden, birbirleriyle rten sylemler (rnein Hegel ve Marxn dile getirdiklerinin kimi noktalarda Aydnlanma ile

198

rtmesi) vardr. Bununla birlikte, bilgi/hakikat ile iktidar arasnda dorudan bir ba vardr. Toplumsal yap ierisinde en fazla gce sahip olanlarn bilgiyi datmakta ve karlarna gre merulatrmakta olduklar grlmektedir. Bu nedenle iktidar toplumsal yap iinde her yere yaylr ve her noktaya nfuz ettii grlr. Burada bireyin toplusal olan tarafndan biimlendirilmesi sz konusudur. Bu noktada, Adornonun temel itiraznn tikel ile tmelin zdelii dncesine olduu grlr. Bu zdelik dncesi kavram ile gerekliin rtt fikrini dillendirir. Oysa, gereklik tam olarak kavrama gelmez ve ona direnir; bu da nesnenin zneye direnmesi anlamna gelir. Adornoya gre, kltr endstrisi bu zdelik fikriyle iler; burada tikel olan tmele, birey topluma veya devlete feda edilir. Kltr endstrisinde her ey bir metaya/mala dnr ve birbiriyle dei-toku edilebilir hale gelir. Bu da, Adorno iin, zerkliin ve zgrln yitip gitmesi demektir. Bu balamda Adorno, sanatn bize zerk bir alan saladn ve zgrln zemini olduunu syler. Sanat hakikati ele geirebileceimiz yegane alandr. (Bu ise, Adornonun Nietzsche ile ortak noktasdr.) Adornoya gre, sanat toplumsal bir balama sahiptir; onun bu zellii topluma kar bir antitez oluturmakta ve iinde bulunduu topluma muhalif bir konum salamaktadr. Adorno, olan bitenin deiebileceine ya da baka trl de olabileceine ynelik umutsuz grnse de, bu umudun gerekleebilecei yegane alan olarak sanat grr. Foucaultya gre iktidar sylem boyunca ileyen eydir. Ancak Foucault, iktidarn sylemin anlam olmadn ve sylemin genel iktidar mekanizmas iinde ileyen bir dizi unsur olduunu belirtir. te yandan sylem de bir siyasi olaylar dizisi dolaym olduundan, iktidar, bu dolaym ile iletilir ve ynlendirilir. Foucault hakikatin, kendisini reten ve destekleyen iktidar sistemleriyle dngsel bir iliki iinde olduunu dile getirir. te Foucault buna hakikat rejimi demektedir. Bu hakikat rejimi de ideolojik ya da styapsal olmaktan ok kapitalizmin oluum ve gelimesinin bir koulundan ibarettir. Foucaultya gre, hakikat retilen bir eydir; hakikat retimlerini mmkn klan ey de iktidar mekanizmalar olduundan, hakikati iktidardan ve iktidar mekanizmalarndan ayr dnmek mmkn deildir. Foucault kendisinin

199

hakikat/iktidar, bilgi/iktidar ilikileri ile ilgilendiini belirterek, iktidar ve bilmenin tam da sylem iinde eklemlendiini syler. te yandan Foucault etik deneyim balamnda znelemeden sz eder. Foucault zneden ok znelemeden sz etmekte ve bu balamda deneyime vurgu yapmaktadr. Foucaultda zneleme, bilgi ve iktidar balamndaki bir ahlkn aksine, etik ve estetik bir yapya sahiptir. zneleme, burada, yaam biimlerinin retilmesi anlamna gelmektedir. Adorno, Hegelin diyalektik grn eletirerek onun diyalektiini pozitif olarak, kendi diyalektiini de negatif olarak niteler. Adornonun temelde kar kt ey zdelik dncesidir. O, negatif diyalektiin zdelik dncesine kar olduunu, bu nedenle tmel ile tikelin zdeliine itiraz ettiini syler. Ancak, Adorno Hegelin diyalektiine kar ksa da, kendisi de baka bir diyalektik grn benimser; yani Adorno diyalektikten ve diyalektik dnmeden vazgemez. Oysa, Foucault iin, ztlklarn ya da elikinin sadece diyalektik yntemle zlmesi veya almas gerekmez; hatta byle bir abaya girmeye bile gerek yoktur. Sz konusu olan tarih olunca -ki doa iin de ayn ey geerlidir- diyalektik bir sreten sz etmek mmkn grnmez. nk tarihte byle bir diyalektik alma sz konusu deildir. Adorno tarihte bir ilerleme olduu grn eletirir. Ona gre hakiki bir ilerleme -tpk Nietzschede olduu gibi- ancak sanatta mmkndr. Foucault ise ilerleme dncesini ok fazla gndemine almaz. Bu balamda, Dellalolu Aydnlanmann Diyalektiinde sylenenlerle Foucaultnun dnceleri arasnda bir ba olduunu belirtir. Aydnlanmann Diyalektiinde egemenliin belirsizlii, merkezsizlii imas dile getirilmektedir. Burada bizim aklmz kullandka denetim altna girmemiz ve rasyonelletike zgrlemek yerine toplumsal olana tabi olmamz sz konusudur. Dellaloluna gre, Foucaultnun iktidar analizi de ayn noktaya vurgu yapar (Dellalolu 2003b: 44-5). Foucault da rasyonelleme araclyla iktidarn kurumsal yaplara nfuz ettiini syler. Buna gre, iktidar, aklsallk sylemine bal olarak insan yaamnn her alanna yaylmtr. ktidar, her yerde, her ilikide farkl biimlerde karmza kmaktadr.

200

Adornonun burada eletirdii akl, Aydnlanma ile ekillenen arasal akldr; bu akl teknolojik tahakkm tarafndan beslenir. Bu bal olarak, Adorno, insanlar arasnda meydana gelen etkileimlerin birer iktidar ilikisi olarak alglanabileceini belirtir. Akl kendini tahrip ettii iin dnya ekilmez bir hal almtr. Adornonun burada syledikleri Foucaultnun iktidar analiziyle benzerlik sunar. Ama, sylendii zere, Foucault, Adorno kadar karamsar deildir. Foucault, bu ekilmezliin ortadan kalkabileceine duyduu umudunu sadece dnmede brakmaz ve sanatn alanna sktrmaz; o, bu umudu, gerekletirmeye alr. Umut etmek eylemenin nne set ekmez. Foucault iin umut, deneyimin, eylemin imkann oluturur. Aslnda Foucault umut konusunda fazla konumaz; daha ok dnlenin, grlenin gerekletirilme koullarn aratrr. Bu koullar deneyimde hayat bulur. Foucault iin deneyimlemek bir varolma kouludur. Adorno, Aydnlanmay eletirirken, onun mitosa kar karken ve mitostan kurtulmaya alrken, bir baka mitosa, say ve nicelik mitosuna dntn syler. Adorno dnyaya egemen olma abasnn, sonu olarak dnyaya yabanclamay dourduunu belirtir. Buna gre, insanlar gleri arttka, zerinde g uyguladklar eye yabanclarlar. Adorno, bu noktada, Aydnlanmann nesnelerle balantsnn diktatrn insanlarla balants gibi olduunu syler. Diktatr, insanlar onlara egemen olduu, onlar denetleyebildii kadaryla tanrken, bilim adam da nesneleri kurabildii, oluturabildii kadaryla bilmektedir. Bu nedenle zne de nesne de kendilerine ynelik yaplan btn tanmlama abalarna direnirler. Foucault, zne-nesne konusundaki epistemolojik baka kukuyla yaklasa da, bu kavramlarn ieriinin her dnemde, her sylemde farkl ekilde doldurulmaya alldn belirtir. Bu noktada, Adorno ile uyumlu olarak, kavramlarn tarihsel ieriinin tarihsel koullara bal olarak doldurulduunu savunur. Ancak, Adorno iin bilgi eletirisi, ayn zamanda toplumun eletirisidir. O, bilginin toplumun bilgisi olduu iin bunun byle olduunu syler. Toplum, her ne kadar nesnellik tarafndan kuatlm olsa da, toplumsal olan tarafndan biimlendirilmi insanlar tarafndan eletiriye tabi tutulabilir. Adorno toplumsal srecin diyalektik ileyiinde bunun mevcut olduunu syler. Foucault ise, toplumsalla deinmeden, sorunu ikidar ilikileri ve iktidarn kurumsallamas erevesinde ele alr.

201

Ona gre, eletiri ve eletiriye bal olarak gsterilen bir tepkiden ziyade, iktidara kar, iktidarn grld her ilikide bir direni gerekletirilmelidir. Foucault sorunun bakas ve bakasyla diyalog sorunu olduunu ve bunun da yaanan an iinde zlebileceini ifade eder. Toplumsal yaamda baka insanlarla iliki iindeyiz; dolaysyla onlarla ilikide olduumuz iin iktidara kar bir direnii de onlarla kuracamz ilikilerle gerekletirebiliriz. u soruyu hep gndemde tutmalyz: u anda neler olup-bitmektedir ve ben bu olup-bitene kar neler yapabilirim? Denetimin st dzeye kt amzda byle bir direniin gerekletirilebilmesi zor grnebilir. Ancak, yine de, bunun denenmesi, en azndan bu aba iinde olunmas vazgeilmez gibi grnyor. Adorno zne-nesne ilikisini ele alrken, nesnenin zneye tabi klndn ve verili olann nesneletirildiini belirtir. Bu ekilde nesne tahrip edilmekte ve onun yerine kavramlar konmaktadr. Bu da zdelik dncesinin vard bir noktadr. Ancak, Adorno, bu zdelik dncesini eletirir ve nesnenin tam olarak kavrama gelemeyeceini iddia eder. Bununla nesneye bir zgrlk alan alr. Bunun toplumsal alandaki grnm ise tikel olann somut bireyin kendi kavramndan fazla bir ey olmas demektir. Ancak birey kendi tekliinden, tikelliinden dolay kavramn bysn, tmelin oyununu bozar. Bu ekilde hareket etmesi ona kendinin farkna varmasn salar. Ama bu farkndalk, kltr endstrisi anda, bireysel olann toplumsal olan tarafndan tahrip edildii, btn bireylerin eitlendii bir ada hayata geirilemez. Daha nce de sylendii gibi, Adorno, bu farkndaln hayata geirilebilecei ve bireyin gerek anlamda bir zgrle kavuaca yer olarak sanat gsterir. Foucault, Adornodan farkl olarak, modern znenin iktidar araclyla kurulduunu, meydana getirildiini syler. Nietzscheden hareketle, znenin kendisinin bir icat olduunu syleyen Foucaultya gre, zne olan-biteni aklama konusunda bilgi kuramnda ortaya kan sorunlardan dolay icat edilmitir. te yandan, Foucaultya gre, Frankfurt Okulunun zne kavramn ele al, ana izgileriyle geleneksel felsefenin benimsedii yndedir. Onlar, ayrca, Marksist

202

hmanizmden de etkilenmilerdir (Foucault 2004b: 131). nsann deneyimler yaayan varlk olduunu ifade eden Foucault, bir nesneler alann tanmlarken, ayn zamanda kendisini deitirdiini, bozduunu, dntrdn ve bir zne olarak biimlendirdiini belirtir. O, insann lmnden sz ederken, basite bunlar dile getirmek istediini syleyerek, bu kavramlarn etrafnda dolarken Frankfurt Okulu ile uyumadnn apak ortada olduuna vurgu yapar (Foucault 2004b: 133). Foucaultnun kendi iktidar konfigrasyonlar almalarnn nemini kavramlatrmas, yleyse, Frankfurt Okulunun iktidar bilgi ilikisini geleneksel kavramlatrmasna bir alternatif salamakta yetersiz olduunu da gsterir. Birok yanl bilin ve ideoloji eletirisi fikri, ideolojik olmayan dnme ve doru bilinci ierir. deoloji, hakim snf tarafndan baskc iktidara uygulanmasyla (ieri) sokulan arptmalarn sonucudur. Ancak bu tr arptmalarn farkna varlr ve bask yok edilirse doru bilin olanakl olabilir. Foucault, ideoloji kavramnn, bu yzden, bilginin tarafsz olmas gerektii, sadece arptlan/deitirilen iktidar ilikilerinin yokluunda aratrlabildii geleneksel gr ierdiini dnr. Elbette o, bu iktidar ve bilginin bamszl grn btn Eletirel Teorisyenlere atfetmekle yanlm olabilir. rnein, Adorno, projesini, negatif diyalektik olarak adlandrr ve varolmas gereken hakkndaki pozitif taleplerden saknr (Hoy 1986: 131). Adorno, toplumsal yapdaki olumsuzluklardan ve yirminci yzylda yaananlardan hareketle olan-bitene kar olumsuz dncelere sahiptir. Bireyin toplumun basksn krabilecei konusunda ise umutsuz ve karamsar bir tablo izer. Bu nedenle toplumsal anlamda bir zgrln gerekleebileceine dair olduka az bir umut beslemektedir. O, bu umudun gerekleebilecei, somut bireyin zgrleebilecei yer olarak sanat, sanatsal pratii grmektedir. Sanat tikel olana, somut bireye bir zgrlk ufku aar; baka olann farkna da burada varlabilir. Adorno, kltr endstrisi anda, bireylerin birer meta olarak grldn, bu ekilde, bir meta olarak deerlerinin piyasa koullar tarafndan belirlendiini syler. Burada, bireylerin mevcut yerleri her zaman bakalar tarafndan doldurulabilir. Buna gre, Adorno, bu aynla(tr)ma srecine bal olarak, toplumsal olann bireysel olan zerinde bir egemenlik kurduunu, dolaysyla bireyin toplumsala tabi klndn belirtir; bu, toplumun birey zerinde bir iktidara sahip olduu anlamna gelir. Bu sre Aydnlanmadan beri hzla devam etmektedir. Adornonun Aydnlanmaya ynelttii

203

eletirilere benzer bir zmleme Foucault tarafndan da yaplr. Foucault da iktidar konsunu ele alrken on sekizinci yzyln belirleyici bir zellie sahip olduunu belirtir. Bu dnemde kurumsal yaplarda farkl bir dnmn yaand grlr. Bu dnme bal olarak iktidar da bir dnme urar. Birey ve bireyleme iktidarn kendini farkl ilikiler araclyla gerekletirmesinde nemli bir yere sahiptir. Foucault, modern znenin bu dnmle ortaya ktn syler. Bu nedenle, Foucault, iktidarn olumlu bir ekilde ilediini ve bireylemeye katk saladn belirtir. Bu katk hem hapishane, hastane gibi kapatlma pratiklerinde hem de aile yaamnda grlr. nk byle bir sylemin benimsenmesi iktidar asndan daha faydal ve daha tasarruflu grnr. ktidar bireylere ihtiya duyar; bu nedenle onlara zen gsterir. Ama bu her eyin yolunda gittii ve iktidarn bask ve iddet aralarn hi kullanmad anlamna gelmez. ktidar kendi meruiyeti tehlikeye dtnde iddet aralarn kullanr. Ancak iddet iktidarn asli unsuru, srekli kulland bir ara deildir. Aksine, iktidar btn bunlardan uzak durmaya alr. nk kendini ayakta tutmak, salam klmak iin salkl bireylere ihtiya duyar. Adorno, Auschwitz gibi rneklerden hareketle umutsuz bir tutum sergileyip toplumsal ilikiler asndan bir k yolu bulamamaktadr. Toplumsal olan iinde bireyleme de birey de ortadan kalkmakta ve iktidara tabi olmaktadr. Oysa Foucault, bireyleme sayesinde iktidara tabi olmaktan sz etmektedir. Yani iktidar bireyi, bireyin ihtiyalarn ve bu ihtiyalarn karlanmasn n plana kararak kendisini salama alr. te yandan, Adorno, toplumsaln basksndan kurtulup bireylemenin

gerekletirilebilecei yegane yer olarak sanat ve sanatsal alan gsterir. Burada birey gerek anlamda kendini ortaya koyabilir ve tmelin, toplumsal olann basksn krabilir. Sanat araclyla tmel ile tikel arasnda hakiki bir uzlama ve bar salanabilir. Ama bu uzlama ve bar baskya dayal bir srecin sonunda olmaz, aksine bu sanatn doasnda olan bir eydir. Sanat baka olann kendini gsterdii ve bu bakaln farkna varld yerdir. Sanat bize bir bakalk alan sunar; bu bakala bal olarak bir zgrlk alan da alr. Foucault ise, sanat nemli bir insani aba olarak grmesine karn, kiinin kendisini ifade edebilecei, bir kii olarak kendisi olabilecei yer olarak bizatihi iinde yaadmz toplumsal yapy gsterir; her ne olacaksa burada olacaktr. Foucault, gerek bir zgrlemenin de, zneleme ya da kendilik pratikleri olarak ifade

204

ettii bir aba sayesinde gerekleeceini syler. ktidar her yerde olabilir; ama iktidar her yerde ise, bu iktidara grld her yerde, her ilikide direnme olana da vardr. nemli olan iktidarn sylemine kar farkl bir sylem gelitirme abas iinde olmaktr. Adorno byle bir sylemin gelitirilebilecei konusunda umutsuz olsa da, Foucault -kendi yaamnda da yapmaya alt gibi- bunun olabileceini, byle bir sylemin hayata geirilebileceini gsterir. Ama, Foucault, benimsediimiz sylemin hakim sylem olmamas konusunda bizi uyarr. Yoksa, varolan iktidar oyunu ierisinde oluruz; ama yaplmas gereken ey bu oyunun dnda baka bir oyunu hayata geirmektir. Eer bunu yapamyorsak, en azndan denemeliyiz. Aksi takdirde kendini gerekletirmekten ve hakiki bir zgrlkten sz etmek mmkn olmaz. zgrleme her tek durumda, her ilikide kendini ortaya koymakla mmkn olur. Foucault, Adornodan farkl olarak, bakas sorununu sanatn iine sktrmaz ve tam da Adornonun olumsuz yaklat toplumsal olan iinde ele alr bakas sorununu. Foucaultya gre, bu sorunun zlecei yer insanlarn birbirleriyle ilikide olduklar gndelik hayattr. nk biz bakas/bakalar ile gnlk yaantmz srdrrken karlarz. Bizden baka olanlarn, bakalarnn yaam biimlerini beenmesek de onlar oradadr; bizden nce de vardlar bizden sonra da var olacaklar. Dolaysyla bakas sorununun ele alnmas gereken yer de burasdr. Bu sorun, ayn zamanda, iktidar sorunuyla balantldr. nk biz bakalaryla kurduumuz iliki sayesinde ancak mevcut syleme, iktidar ilikilerine direnebilir ve baka bir sylem biimini hayata geirebiliriz. Bakas bizim biimlendirdiimiz, bize gre olan, bizim tanmladmz bir ey deil, aksine bizim bakmza karlk veren, bize kar koyan bir nitelie sahiptir. Biz bu bakalkla, bakasyla diyalog iindeyiz. Yani bakas bizden baka olandr; bu baka olma zelliiyle bizim diyalog iinde olduumuz kiidir. Bir baka konu farkndalk sorunudur. Adorno farkndal sanatta grrken, Foucault farkndaln gndelik yaantda(n) elde edilebileceini belirtir. Biz her zaman bir imdide yaarz. Yaam bir kereliktir ve tekrarlanamaz (Adorno da bu dnyann telafisi olmadn sylyordu.); bu nedenle yaadklarmz yaanan an iinde yaamaktayz. Her an tekil durumlarla ve tekil olaylarla kar karyayzdr; zaten olay kavram tek

205

olana gnderme yapar. Bu ekilde, yaanan ann farknda olmak gerekir; kendimizin farknda olmak bu yinelenemezliin farknda olmaktr. Dolaysyla, her neye karar vereceksek, her ne yapacaksak u an iinde karar verip yapmamz gerekir. Bu ise bize bir zgrlk ufku, bir zgrlk alan aar. Bu zgrlk de, Adornonun syledii gibi, sanatn alanna, sanatsal deneyime skp kalmaz; bakalaryla birlikte gerekletirebileceimiz bir deneyim alanna yaylr -baka olann, bakasnn deneyim alanna. Bu noktada Foucault, anlamann ve yorumlamann tesinde olan deneyimin nemine vurgu yapar. Tarihten sz edildiinde anlamann ve yorumlamann tesinde pek bir ey yoktur. Ama, sz konusu olan yaamn kendisi olunca, burada, anlama ve yorumlama yetersiz kalr. Yaam iin sz konusu olan ey deneyimdir. Foucaultnun sz ettii deneyim imdinin ufkunda bakas ile birlikte yaanan bir deneyimdir. te yandan, Adorno hakikatin sanatla ve sanatsal yaratmla ortaya kacan belirtir. Sanat hakikatin kendisini gsterdii bir alandr. Bu nedenle Adorno, hakikat konusunda, felsefe sz konusu olduunda mutlaa ve mutlak hakikat dncesine olumsuz yaklarken, sanatla ilikisinde olumlu bir bak sergiler. Foucault ise, hakikatin sylemle birlikte gittiini syler. Ayrca hakikat ile iktidar arasnda da bir iliki sz konusudur. Yani hakikat, sylem ve iktidar birlikte iler. Ancak, Adornonun hakikat ile sanat ilikisi balamnda iktidara olumlu bir bak olduunu da eklemek gerekir. Ama sanatn iktidar toplumsal iktidar gibi deildir; sanat iktidarn insani yaratcla olanak salamak ve insann zgrlemesinin nn amak iin kullanr. te yandan, Foucault, belirli bir hakikatin deil, hakikatlerin olabileceinden sz eder; bu da Nietzscheci bir tezdir. Hakikat bir kii ya da grubun tekelinde olan bir ey deildir. Farkl baklar ve farkl sylemlere bal olarak farkl hakikatlerden sz edilebilir. Bununla birlikte, Adorno sanatsal etkinlii tmelin/toplumsaln tikel/birey zerindeki iktidarn amann yolu ve sanat da iktidardan uzak ve byk hakikat sylemlerinin ve bu sylemlerin egemenliinin ald yegane alan olarak grr; Foucault ise iktidar ve iktidar ilikilerini amann yolu olarak direni odaklarn geniletmeyi nerir. Bu balamda bakalaryla iliki ierisinde kiinin bir zgrlk pratii yaamas sz konusu olur. Ona gre, sanatsal etkinlik insan yaamnn bir parasdr. Bu balamda diyalog Foucaultnun anlad anlamda diyalog- iktidarla mcadelede ve iktidar ilikilerini

206

amada vazgeilmez bir eylem biimidir. inde yaadmz bu dnya -iyisiyle ktsyle elimizdeki tek dnya- sanatsal pratik de dahil olmak zere, btn yaant ve direni olanaklarn iinde barndrmaktadr; dolaysyla iktidara dair btn sorunlarn zmn de. Foucaultda her an karmza kan ey deneyimdir. Bu deneyim, bizden baka olanla, bakasyla birlikte, tam da yaamn iinde, u anda gerekletirilen bir deneyimdir. Foucault, ylmadan farkl yaam pratiklerinin, baka yaam deneyimlerinin nemine vurgu yapar. Egemen bak alarna ya da tek egemen g olmak isteyen kii ve gruplara kar hep farklla, baka olana vurgu yapar. Ancak bu farkllk vurgusu yanl anlalmamaldr. nk, farkl olana vurgu yapmak bir arada yaamaktan vazgemek demek deildir. Aksine, bir arada yaamann en nemli paydas, farkl olana, bakasna katlanmak, onun bizden farkl, bizden baka olduunun farkna varmaktr. Bu bizi, bizden baka olanla, bakasyla diyaloa sokar, onunla bir arada yaamamz iin bir imkan sunar ama eer biz bunu istiyorsak. Bu balamda Foucault, sanat yaamdan kopuk bir ey olarak ya da snlacak bir yer gibi grmez; o, yaama sanatndan sz eder ve yaamn estetize edilmesini gndeme getirir. te yandan, gerek Adornonun gerekse Foucaultnun felsefeye dair syledikleri bakmndan baz noktalarda bir rtmenin sz konusu olduu sylenebilir. Her iki felsefeci de felsefenin kendisini yceltmesine ve mutlak konusunda gvence vermesine eletirel yaklarlar ve felsefenin bu ynnden uzak durmak gerektii uyarsnda bulunurlar. Bitirirken unlar sylemek gerekir: Tarihte yle zamanlar vardr ki dnme kendisine bir yol bulamaz, bocalar durur. Dnmenin ilerleyebilecei bir patika gerekir byle durumlarda -ve tabii ki bu patikay bulacak, ina edecek kiiler, dnrler, filozoflar. Zamanla patikalar geniler ve bir yol olur, kiinin kendisi -ve bakalar- iin. te Adorno ve Foucault byle patikalarda ilerleyip yeni yollara varan iki dnr, iki filozoftur. Hem eski felsefi gelenei izleyen, bu balamda aratrma yapan, hem de gelenekten kopmaya alarak felsefede yeni bir bak oluturan, yeni bir yol ina eden bu iki isim, bize, insani yaama ve olan-bitene dair allagelmiin dnda, farkl eyler

207

sylerler. Onlarn syledikleri bize hakikat ve iktidar konusuna bakmada olduka farkl frsatlar sunmaktadr. Bakalaryla birlikte olma yazgsna sahip olan bizler, eer onlar zerinde bir tasarrufa sahip olmak ve bu ekilde iktidar oyunu iinde kalmak istemiyorsak, onlarla diyaloa girmekten baka bir yol olmadn grmeliyiz. Bu konuda, Adornoya, ama zellikle Foucaultya nem vermek ve onun syledikleri zerinde bir kez daha dnmek yararl olabilir.

208

KAYNAKA
ADORNO, Theodor W., esthetische Theorie, Erste Auflage, Suhrkamp Frankfurt am Main 1970. Zur Metakritik der Erkenntnistheorie und Drei Studien zu Hegel, Erste Auflage, Suhrkamp verlag Frankfurt am Main 1971. Philosophische Frhschriften, Erste Auflage Suhrkamp verlag Frankfurt am Main 1973a. Negative Dialectics, (Trans: E. B. Ashton), The Continuum Pulishing Company, New York: 1973b. Negative Dialektik, Erste Auflage, Suhrkamp Verlag Frankfurt am Main 1975a. Philosophie der neuen Musik, Erste Auflage, Suhrkamp verlag Frankfurt am Main 1975b. Kulturkritik und Gesellschaft I, Erste Auflage, Suhrkamp verlag Frankfurt am Main 1977a. Kulturkritik und Gesellschaft II, Erste Auflage, Suhrkamp verlag Frankfurt am Main 1977b. Sanat, Toplum, Estetik, (ev: Taylan Altu), Felsefe Tartmalar 20. Kitap, Panorama, stanbul: 1996. Kltr Endstrisini Yeniden Dnrken, (ev.: Blent O. Doan), Cogito, say 36, ss 76-83, YKY, stanbul: 2003a. Neden Hl Felsefe, (ev.: Ali Kaftan), Cogito, say 36, ss.184-199, YKY 2003b. Mzik ve Dil (ev.:Blent O. Doan), Cogito Say 36, ss. 320-4, YKY, stanbul: 2003c. Minima Moralia, Suhrkamp Verlag Frankfurt am Main 2003d. Dialektik der Aufklrung, Fischer Verlag Frankfurt am Main 2004a. Edebiyat Yazlar, (ev.: Sabir Ycesoy-Orhan Koak), Metis Yaynlar, stanbul: 2004b. Minima Moralia, (ev.: Orhan Koak-Ahmet Doukan), Metis Yaynlar, stanbul: 2005 (Drdnc Basm). Eletiri Toplum zerine Yazlar, (ev.:Ylmaz ner), Belge Yaynlar, stanbul: verlag

209

2006 (2. Bask). Vorlesung ber Negative Dialektik, Erste Auflage, Suhrkamp verlag Frankfurt am Main 2007. Kltr Endstrisi: Kitlelerin Aldatl Olarak Aydnlanma, (ev.: Nihat nler), Kltr Endstrisi Kltr Ynetimi, ss. 45-108, letiim Yaynlar, stanbul: 2008a. (3. Bask) Kltr ve Ynetim, (ev.: Mustafa Tzel), Kltr Endstrisi Kltr Ynetimi, ss. 121-149, letiim Yaynlar, stanbul: 2008b. (3.Bask) AKAL, Cemal Bali. ktidarn Yz, Dost Kitabevi Yaynlar, Ankara: 2003 (2. Bask). AKAY, Ali. Michel Foucault ktidar ve Direnme Odaklar, Balam Yaynlar, stanbul: 1995. ALFORD, C. Fred. Totalitenin Kart: Levinas ve Frankfurt Okulu (ev.: H. Emre, Bae) deolojiler 1, ss. 129-54, Dou-Bat Yaynlar Say 28, stanbul: 2004. ANSELL-PEARSON, Keith. Kusursuz Nihilist, (ev.: Cem Soydemir), Ayrnt Yaynlar, stanbul: 1998. BALOGH, Penelope. Freud zerine, (ev.: M. Saman Kayatekin), V Yaynlar, Ankara: 1986. BERNAUER, James. W. Foucaultnun zgrlk Serveni, (ev.: smail Trkmen), Ayrnt Yaynlar, stanbul: 2005. BERNSTEIN, J. M. Grn Kurtarmak Niye? Metafizik Deneyim ve Etiin Olabilirlii, (ev.: Kemal Atakay), Cogito, say 36, ss. 201-233, YKY, stanbul: 2003.

210

Negative Dialectic as Fate: Adorno and Hegel, The Cambridge Companion to Adorno, (Edit.: Gary Gutting), ss. 19-50, Cambridge University Press, New York: 2004. BLANCHOT, Maurice. Hayalimdeki Michel Foucault, (ev.: Aye Meral), Darnn Dncesi Michel Foucault-Hayalimdeki Michel Foucault Maurice Blanchot, ss. 59-104, KabalcYaynevi, stanbul: 2005. BOUDRILLARD, Jean. Foucaultyu Unutmak, (ev.: Ouz Adanr), Dokuz Eyll Yaynlar, zmir: 1998. BUBNER, Rudiger. Concerning the Central Idea of Adornos Philosophy, The Semblance of Subjectivity Essays in Adornos Aesthetic Theory (Edit.: Tom Huhn and Lambert Zuidervaart), ss.147-75, Massachusetts Institute of Technology 1997. CALLINICOS, Alex. Postmodernizme Hayr, (ev.: ebnem Pala), Ayra Yaynevi, Ankara: 2001. CARR, E. H., Tarih Nedir, (ev.: Misket Gizem Grtrk), letiim Yaynlar, stanbul: 1993. CASSIRER, Ernst. Aydnlanma ann Dnce Biimi, (ev.: Doan zlem), Felsefe Tartmalar 15. Kitap, ss. 85-102, stanbul: 1994. Die Philosophie der Aufklrung, Felix Meiner Verlag GmbH, Hamburg: 2007. CEMAL, Mustafa. Hegelin Diyalektii ve Olumsuz Diyalektik, Adorno Bir Giri, (ev.: Mustafa Cemal), ss. 95-116, Belge Yaynlar, stanbul: 1999. CEVZC, Ahmet. Aydnlanma Felsefesi, Ezgi Kitabevi Yaynlar, Bursa: 2002. CHARTIER, Roger. Yeniden Gemi, (ev.: Lale Arslan), Dost Kitabevi Yaynlar, Ankara: 1998.

211

CLARK, Maudemarie. The Development of Nietzsches Later Position on Truth, Nietzsche, (Ed. John Richardson and Brian Leiter), ss. 59-84, Oxford University Press, Oxford: 2001. COLLINGWOOD, R.G. Tarih Tasarm, (ev.: Kurtulu Diner), Ara Yaynclk, stanbul: 1990. COPLESTON, Frederick. Hegel, (ev.: Aziz Yardml), dea Yaynlar, stanbul: 1985. DAVIDSON, Arnold. I. Archaeology, Genealogy, Ethics, Foucault: A Critical Reader iinde ss.221-33, Basil Blackwell, New York: 1986. DELEUZE, Gilles. Mzakereler, (ev: nci Uysal), Norgunk Yaynclk, stanbul: 2006. DELLALOLU, Besim F. Bir Giri: Adorno Yz Yanda, Cogito, say 36, ss. 13-36, YKY, stanbul: 2003a. Adorno ve Yapt, Cogito, say 36, ss. 37-64, YKY, stanbul: 2003b. DEVEC, Cem. Foucaultnun ktidar Kavramsallatrmasnda Siyasal Boyutun Ayrtrlamazl, Dou Bat say 9, ss. 23-39, Ankara: 1999. DNER, Kurtulu. Tarihte Aklama Sorunu, (Yaynlanmam Doktora Tezi), Ankara: 1991. Modern Epistemolojinin kmaz, Ankara Barosu Felsefe Kulb VI. Toplant, ss. 233-55. Ankara Barosu Yaynlar, Ankara: 2005. DOCHERTY, Thomas D. Postmodernizm: Bir Giri (ev.: Yavuz Alagon), Postmodernist Burjuva Liberalizmi, Sarmal Yaynevi, stanbul: 1995. DREYFUS Hubert L.-RABINOW Paul. Beyond Structuralism and Hermeneutics, The Harvester Pres 1986a. (2. Bask)

212

What Is Maturity? Habermes and Foucault on What Is Enlightenment?, Foucault: A Critical Reader, (Edited by David Couzens Hoy), ss. 109-121, Basil Blackwell, New York: 1986b. FALZON, Cristopher. Foucault and Social Dialogue, London: Routledge, 1998. Foucault ve Sosyal Diyalog, (ev.: Hsamettin Arslan), Paradigma Yaynlar, stanbul: 2001. FANCHER, Raymond E. Ruhbilimin ncleri, (ev.: Aziz Yardml), dea Yaynevi, stanbul: 1990. FOUCAULT, Michel. The Archeology of Knowledge (ev.: A. M. Sheridan Smith), Pantheon Books, New York: 1972. Hapishanenin Douu (ev.: Mehmet Ali Klbay), mge Kitabevi Yaynlar, Ankara: 1992. Cinselliin Tarihi I (ev.: Hlya Tufan), Afa Yaynlar, stanbul: 1993a (2. Basm). Ders zetleri (ev.: Selahattin Hilav), YKY, stanbul: 1993b (3. Basm). Kelimeler ve eyler (ev.: Mehmet Ali Klbay), mge Kitabevi Yaynlar, Ankara: 1994. Deliliin Tarihi (ev.: Mehmet Ali Klbay), mge Kitabevi Yaynlar, Ankara: 1995 (2. Basm). Kendini Bilmek, (ev.: Gl aal Gven), Om Yaynevi, stanbul 1999a. (2. Bask) Bilginin Arkeolojisi (ev.: Veli Urhan), Birey Yaynclk, stanbul: 1999b. Psikoloji ve Ruhsal Hastalk, (ev.:Muhsin Hesapolu), Birey Yaynclk, stanbul: 2000. Kliniin Douu, (ev.: nci Malak Uysal), Epos Yaynlar, Ankara: 2002a. Toplumu Savunmak Gerekir (ev.: ehsuvar Akta), YKY, stanbul: 2002b. ktidarn Gz Seme Eserler 4(ev.: Ik Ergden), Ayrnt Yaynlar, stanbul: 2003. Felsefe Sahnesi Seme Eserler 5 (ev.: Ik Ergden), Ayrnt Yaynlar, stanbul:

213

2004a. Marxtan Sonra, (ev.: Gkhan Aksay), Chiviyazlar Yaynevi, stanbul: 2004b. Entelektelin Siyasi levi Seme Eserler 1(ev.: Ik Ergden-Osma AknhayFerda Keskin), Ayrnt Yaynlar, stanbul: 2005a (2.Basm). Byk Kapatlma Seme Eserler 3 (ev.: Ik Ergden-Ferda Keskin), Ayrnt Yaynlar, stanbul: 2005b (2. Basm). zne ve ktidar Seme Eserler 2 (ev.: Ik Ergden-Osman Aknhay), Ayrnt Yaynlar, stanbul: 2005c (2. Basm). The Order of Things, Routledge, London and New York: 2005d. Sonsuza Giden Dil Seme Eserler 6 (ev.: Ik Ergden), Ayrnt Yaynlar, stanbul: 2006. FREUD, Sigmund. Dlerin Yorumu, (ev.: Emre Kapkn), Payel Yaynevi, stanbul: 1996a (2. Basm). Psikanalizin Yarar (ev.: Alp Tmertekin), Cogito, Say 9, ss. 33-47, stanbul: 1996b. Ruhzmlemesinin Tarihi, (ev.: Emre Kapkn-Aye Teken Kapkn), Payel Yaynevi, stanbul: 2000. Metapsikoloji, (ev.:Emre Kapkn-Ayen Teken Kapkn), Payel Yaynevi, stanbul: 2002. GEMES, Ken. Nietzsches Critique of Truth, Nietzsche, (Ed. John Richardson and Brian Leiter), ss. 40-58, Oxford University Press, Oxford: 2001. GUTMAN, Huck. Rousseaunun tiraflar, (ev.: Gl aal Gven), Kendini Bilmek, ss. 76-101, Om Yaynevi, stanbul: 1999 (2. Bask). HABERMAS, Jrgen. letiimsel Eylem Kuram, (ev.: Mustafa Tzel), Kabalc Yaynevi, stanbul: 2001. Mitle Aydnlanmann Krdm: Max Horkheimer ve Theodor Adorno, (ev.: Blent O. Doan), Cogito, say 36, ss.85-108, YKY, stanbul: 2003.

214

HACKING, Ian. The Archaelogy of Foucault, Foucault: A Critical Reader, (Edit.: David Couzens Hoy), ss. 27-40, Basil Blackwell, New York: 1986. HAMMER, The Touch of Art: Adorno and the Sublime, Sats-Nordic Journal of Philosophy, Vol. 1, No. 2, ss. 91-105, Philosophia Press 2000. HAMPSON Norman. Aydnlanma a, (ev.: Jale Parla), Hrriyet Vakf Yaynlar, stanbul: 1991. HARDT, Michael-NEGRI, Antonio. mparatorluk, (ev.: Abdullah Ylmaz), Ayrnt Yaynlar, stanbul: 2001 (3. Basm). HEGEL, G.W.F. Phnomenologie des Geistes, Suhrkamp Verlag Frankfurt am Main, Erste Auflage 1986a. Grundlinien der Philosophie des Rechts, Suhrkamp Verlag Frankfurt am Main, Erste Auflage 1986b. Hukuk Felsefesinin Prensipleri, (ev.: Cenap Karakaya), Sosyal Yaynlar, stanbul: 1991a. Tarhte Akl, (ev.: nay Szer), Ara Yaynclk, stanbul: 1991b. HOBBES, Thomas. Leviathan, (ev.: Semih Lim), YKY, stanbul: 1992. HORKHEIMER, Max.-ADORNO, Theodor W. Aydnlanmann Diyalektii I, (ev.: Ouz zgl), Kabalc Yaynlar, stanbul: 1995. HOY, David Couzens. Power, Repression, Progress: Foucault, Lukes and Frankfurt School, Foucault: A Critical Reader, (Edit.: David Couzens Hoy), ss. 123-47, Basil Blackwell, New York: 1986. HUHN, Tom. Kant, Adorno ve Estetiin Toplumsal Geisizlii, (ev.: E. Efe akmak), Cogito Say 36, ss. 256- 75, YKY, stanbul: 2003.

215

HUTTON, Patrick H. Foucault, Freud ve Benlik Teknolojileri, (ev.: Gl aal Gven), Kendini Bilmek, ss.102-129, Om Yaynevi, stanbul: 1999 (2. Bask). HYPPOLITE, Jean. Studies on Marx and Hegel, (Trans.: John ONeill), Basic Boks, New York 1969. IIK, . Emre. Gen-Politik, Balam Yaynlar, stanbul: 2004. JARVS, Simon. Adorno, Marx, Materialism, The Cambridge Companion to Adorno, (Edited by Gary Gutting), ss.79-100, Cambridge University Press, New York: 2004. JAY, Martin. Diyalektik mgelem, (ev.: nsal Oskay), Ara Yaynclk, stanbul 1989. Adorno, (ev.: nsal Oskay), Der Yaynlar, stanbul: 2001. JENKINS, Keith. Tarihi Yeniden Dnmek, (ev.: Bahadr Sina ener), Dost Kitabevi Yaynlar, Ankara: 1997. KANT, mmanuel. Aydnlanma nedir? Sorusuna Yant (ev.: Nejat Bozkurt), Seilmi Yazlar, ss. 213-21, Remzi Kitabevi, stanbul: 1984. KESKN, Ferda. Foucaultda iddet ve ktidar, Cogito Say 6-7, ss. 117-122, stanbul: 1996. Sylem, Arkeoloji ve ktidar, Dou Bat say 9, ss.15-22, Ankara: 1999. Adorno ve Yapt, Cogito, say 36, ss.37-64, YKY, stanbul: 2003. zne ve ktidar, zne ve ktidar Seme Eserler 2, ss. 11-24, Ayrnt Yaynlar, stanbul: 2005 (2. Basm). KIZILTAN, Gven Sava. amzda Yabanclama Sorunu, Metis Yaynlar, stanbul: 1986.

216

KOJVE, Alexandre. Hegel Felsefesine Giri, (ev.: Selahattin Hilav), YKY, stanbul: 2000. KRAHL, Hans-Jrgen. Adornonun Siyasi elikisi (ev.: Mge Grsoy Skmen), Defter Say 37, ss. 131-4, stanbul: 1999. KUURAD, oanna. an Olaylar Arasnda, iir-Tiyatro Yaynlar, Ankara: 1981. Nietzsche ve nsan, TFK Yaynlar, Ankara: 1995. LIATSOS, Yianna. An Artists Choice, an Artists Commitment: Reconciling Myth and Modern History in Nietzsche and Adorno, Dialectical Anthropology 26, ss. 137-158, Kluwer Academic Publishers, Printed in the Netherlands 2001. LOHMAN, Hans-Martin. Adornonun Estetik Teorisi, Adorno Bir Giri, (ev.: Mustafa Cemal), ss. 85-94, Belge Yaynlar, stanbul: 1999. LWITH, Karl. Max Weber ve Karl Marx, (ev.: Nilfer Ylmaz), Doruk Yaymclk, Ankara: 1999. LUKACS, Gyrgy. Tarih ve Snf Bilinci, (ev.: Ylmaz ner), Belge Yaynlar, stanbul: 1998. MARX, Karl. Kapital Cilt III, (ev.: Alaattin Bilgi), Sol Yaynlar, Ankara: 1990. Kapital Cilt I, (ev.: Alaattin Bilgi), Sol Yaynlar, Ankara: 1997. Grundrisse I, (ev.: Arif Gelen), Sol Yaynlar, Ankara: 1999. 1844 EL Yazmalar, (ev.: Murat Belge), Birikim Yaynlar, stanbul: 2000. Alman deolojisi, (ev.: Sevim Belli-Ahmet Kardam), Sol Yaynlar, Ankara: 2004. MARX, Karl.-ENGELS, Friedrich., Komnist Manifesto, (ev.: Muzaffer Erdost), Sol Yaynlar, Ankara: 1998.

217

Gotha ve Erfurt Programlarnn Eletirisi, (ev.: Barta Erdost), Sol Yaynlar, Ankara: 2002. MEGIL, Allan. Arln Peygamberleri (ev.: Tuncay Birkan), Bilim ve Sanat Yaynlar, Ankara: 1998. MENKE, Christoph Genealogy and Critique: Two Forms of Ethical Questioning of Morality, The Cambridge Companion to Adorno, (Edited by Gary Gutting), ss.302-27, Cambridge University Press, New York: 2004. MERQUIER, J. G. Foucault (ev.: Nurettin Elhsrevi), Afa Yaynlar, stanbul: 1986. MORIN, Edgar. Avrupay Dnmek, (ev.: irin Tekeli), AFA Yaynclk, stanbul: 1995. MUNSLOW, Alan. Tarihin Yapskm, (ev.: Abdullah Ylmaz), Ayrnt Yaynlar, stanbul: 2000. NEWMAN, Saul. Bakuninden Lacana Anti-Otorieteryanizm ve ktidarn Altst Oluu, (ev.: Krad Kzltu), Ayrnt Yaynlar, stanbul: 2006. NIETZSCHE, Friedrich. Beyond Good and Evil, (Trans.: Walter Kaufman), Vintage Books, New York: 1966. The Will to Power, (Trans.: Walter Kaufman and R. J. Hollingdale), Vintage Books, New York: 1968. Tan Kzll, (ev.: Hseyin Saliholu-mit zda), mge Yaynevi, Ankara: 1997. Putlarn Alacakaranl, (ev.: Hseyin Kaytan), Tmzamanlar Yaynclk, stanbul: 2000. Ahlakn Soykt stne, (ev.: Ahmet nam), Yorum Yaynevi, stanbul: 2001. en Bilim, (ev.: Levent zar), Asa Kitabevi, Bursa: 2003a. nsanca Pek nsanca 1, (ev.: Mustafa Tzel), thaki Yaynlar, stanbul: 2003b.

218

Ecce Homo, (ev.: Can Alkor), thaki Yaynlar, stanbul: 2003c. Gesammelte Werke, Gondorm Verlag GmbH, Bindlach: 2005. Der Wille zur Macht, Voltmedia GmbH, Paderorn (Tarihsiz). OSKAY, nsal. Mzik ve Yabanclama, Dost Kitabevi Yaynlar, Ankara: 1982. PAETZOLD, Heinz. Adornos Notion of Natural Beautz: A Reconsideration, The Semblance of Subjectivity Essays in Adornos Aesthetic Theory (Edit.: Tom Huhn and Lambert Zuidervaart), ss.213-35, Massachusetts Institute of Technology 1997. POELLNER, Peter. Perspectival Truth, Nietzsche, (Ed.John Richardson and Brian Leiter), ss. 85-117, Oxford University Press, Oxford: 2001. RORTY, Richard. Foucault and Epistemology, Foucault: A Critical Reader, (Edit.: David Couzens Hoy), ss. 41-49, Basil Blackwell New York: 1986. ROUSE, Joseph. Power/Knowledge, The Cambridge Companion to Foucault, (Edit.: Gary Gutting), ss.92-114, Cambridge University Press, New York: 1994. ROUSSEAU, J. J., Bilimler ve Sanatlar stne Sylev, Trkiye Bankas Kltr Yaynlar, (ev.: Sabahattin Eybolu), stanbul: 2007. SARUP, Madan. Postyapsalclk ve Postmodernizm, (ev.: A. Baki Gl), Ark Yaynevi, Ankara 1995. SCHEIFELBEIN, Peter. Adornonun Olumsuz Diyalektii, Adorno Bir Giri, (ev.: Mustafa Cemal), ss. 73-84, Belge Yaynlar, stanbul: 1999. SCHWEPPENHUSER, Gerhard. Adornos Negative Moral Philosophy, The Cambridge Companion to Adorno, (Edit.: Gary Gutting), ss.328-53 Cambridge University Press, New York: 2004.

219

SOYKAN, . Naci. Mziksel Dnya topyasnda Adorno le Bir Yolculuk, Ara Yaynclk, stanbul: 1991. Soykan, . Naci. Adorno ve Yapt, Cogito, say 36, ss. 37-64, YKY, stanbul: 2003. SZEN, Edibe. Sylem, Paradigma Yaynlar, stanbul: 1999. TAYLOR, Charles. Foucault on Freedom and Truth, Foucault: A Critical Reader, (Edited by David Couzens Hoy), ss. 69-102, Basil Blackwell, New York: 1986. TEKELOLU, Orhan. Michel Foucault ve Sosyolojisi, Balam Yaynlar, stanbul: 1999a. Moderniteye skan zgrlk: Foucaultnun Kendilik Teknolojilerine Bir Bak, Dou Bat say 9, ss. 41-50, Ankara: 1999b. TEPE, Harun. Platondan Habermasa Felsefede Doruluk Hakikat, Ark Yaynevi, Ankara: 1995. TIEDEMANN, Rolf. Concept, Image, Name: On Adornos Utopia of Knowledge, The Semblance of Subjectivity Essays in Adornos Aesthetic Theory (Edit.: Tom Huhn and Lambert Zuidervaart), ss.123-45, Massachusetts Institute of Technology 1997. TOURAINE, Alain. Modernliin Eletirisi, (ev.: Hlya Tufan), YKY, stanbul: 2000. TURA, Saffet Murat. Freuddan Lacana Psikanaliz, Ayrnt Yaynlar, stanbul: 1996. URHAN, Veli. Michel Foucault ve Arkeolojik zmleme, Paradigma Yaynlar, stanbul: 2000. Van REIJEN, Willem. Adorno Bir Giri, (ev.: Mustafa Cemal), Belge Yaynlar, stanbul: 1999.

220

VERMOREL, Madeleine-Vermorel, Henri Jungla Yazmalarnn Inda Freudun, Dneminin Psikanaliziyle Olan likilerinin Bir Dnemi (ev.: smail Yerguz) Cogito, Say 9, ss. 83-91, stanbul: 2006. VIERECK, G. Sylvester. Sigmund Freudla Grme (ev.: Doan ahiner), Cogito, Say 9, ss. 61-69, stanbul: 2006. WALZER, Michael. The Politics of Michel Foucault, Foucault: A Critical Reader, (Edit.: David Couzens Hoy), ss. 51-68, Basil Blackwell New York: 1986. WEST, David. Kta Avrupas Felsefesine Giri, (ev.:Ahmet Cevizci), Paradigma Yaynlar, stanbul: 1998. WESTPHAL, Kenneth. Hegelin Hukuk Felsefesinin Temel Balam ve Yaps, (ev.: Doan ahiner), Cogito, Say 9, ss. 294-316, stanbul: 1996 WHITEBOOK, Joel. Weighty Objekts: On Adornos Kant-Freud Interpretation, The Cambridge Companion to Adorno, (Edit.: Gary Gutting), ss.51-78, Cambridge University Press, New York: 2004. YOUNG, Robert. Beyaz Mitolojiler, (ev.: Can Yldz), Balam Yaynlar, stanbul: 2000. ZEYTNOLU, Emre. Theodor Adornonun Sanat Tanm ve Protesto, Cogito, say 36, ss. 244-54, YKY, stanbul: 2003.

You might also like