You are on page 1of 119

Halid Ziya Uaklgil _ Mai Ve Siyah www.kitapsevenler.

com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu web sitesi www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com Halid Ziya Uaklgil _ Mai Ve Siyah Halid Ziya Uaklgil _ Mai Ve Siyah Sadeletirilmi yeni basm STANBUL NKILP VE AKA KTABEVLER KOLL. Tf. stanbul, Ankara Caddesi No. 95 a tek-, yeni itiraz ievarn mazyla dele-s ola-k teesas ,1e ait psel: "a hitbr eildi. 'anlar eski-evver viicudei-ben ra o-tir ve .p edi-a, anonim. likgil BtRKA SZ "Mai Ve Siyah." iin sadeletirilmesi ve yeni yazyla tekrar baslmas hakknda srar edenler olduu gibi eserin, yeni yazyla baslmasna deil, fakat sadeletirilmesine itiraz edenler de bulundu. Eser eski halinde mevcut olmakta devam ediyor, eer ona gen nesil de rabet edecekse yeni yazyla taslmas bir zaruret demek oluyor, bu takdirde de sadelemesine iddetle lzum var; mademki

yeni nesle mahsus olacaktr, lisann onun kabul edebilecei bir ekle sokmak teebbsn tabi bir icab demektir. Ancak sadeletirmek iin ne yaptm : Terkipleri, menus olmayan kelimeleri, ar cmleleri bugnn zevkine uydurmak istedim. sluba, ibarelerin ina tarzna, velhsl eserin bnyesine asla dokunmadm. Aksine hareket, kitab esas mahiyetinden soymak olurdu. Terkipleri ve kelimeleri deitirirken bunlarn hayale ait olan vasflarn ak lisanla muhafaza ettim. Hatt mesel: "Brn- elmas", "Brn- drrisiyah" terkiplerini, sonra hikyenin kahraman airin kendi ivesinde kulland tbir ve terkipleri braktm. Bunlara dokunmak mmkn deildi. Kitapta kalan lgatleri yeni nesilden menus bulmayanlar olabilir, fakat itikadmca yenilik, lisann, yeni kadar eskisini de bilmemek deildir. Hibir millet, hibir mnevver gen yoktur ki, kendi lisannn gemiine vkf olmasn. Yaplan ie dair fazla izahata lzum grmyorum, vcu-de gelen eser iin mahiyetini gstermeye kfidir. ml iin birka sz ilve edeceim: Grlecek ki imlda kendimce muvafk bulduum deiiklikler var. tihat kaps kapanmam olduundan ben grme ve syleyiime gre yazdm, nitekim bir tara ocuu da kendi telffuzuna gre bir iml kullanmaktadr ve kullanacaktr. Hi kimseye "Beni taklit ve bu tarz takip ediniz!" diyecek selhiyete malik olmak iddiasnda deilim, ancak kendi nefsime taallk eden salhiyetle kanaat ediyorum. Hclid Ziya Uakfogil MA ve SYAH Sofrann etrafnda yedi kii idiler. Birgn, Mirat-i un sahib-XDatiyazL.Iiseyin.Baha efendi, matbaaya 'ehresinde bir baka sevin parldayarak girdii zaman drt nshadan beri devam eden "Dahil sanatlar" makalesinin altna son kelimesini iri bir yaz eklinde karalamakla megul olan bamuharrir-Ali -Sekib" demiti ki: Yarn deil br gn Mir'at~i un onuncu senesinin yz altm beinci gnn ikmal ediyor. aramba gn iin... Ali ekib hemen cevap vermiti: Hi bir ey yazamam. Ziyafet verilmeyince bir satr yaz yok. Bu gece ite, Tepeba bahesinde yaz heyetine o ziyafet veriliyordu. Davetliler "Mir'at-i un" ceridesi muharrirlerinden ibaretti. Btn bu genler drt saat hep imiler, bir saat hep yemilerdi. imdi parmaklarnn arasnda karn doyduktan sonra yalnz megul olmak iin oyalananlara mahsus gevek bir eda ile yava yava yuvarlad bir elmann kabuunu bir parada karmaya alan Ali ekib'den baka, hepsi, sandalyelerinin vaziyetin tebdil etmiler; sofradan az ok ekilmilerdi. Sofrada artk yemek sonuna mahsus bir danklk hkm sryordu; kahvenin gelmesine kadar unutularak braklvermi elma, portakal kabuklaryle dolu son tabaklar, diplerinde krmz cr'alar grnen arap kadehlerinin yannda duruyor; sofrann kenarnda yer yer kan ttn duman bir mddet dalgalanarak lambann etrafnda dnen bir bulut tekil ettikten sonra dalyor; beyaz rtnn zerinde^yksek yemi tabaklarnn, kadehlerin, oraya braklm bir fesin arap lekelerine karan glgeleri lambann oynak ziyas altnda kh klp kh byyor... urada devrilmi bir tuzluk... tede birisinin can skntsyle ataldan tekiline alt bir ehram... yer yer tabaklarn zerine yahut ielerin yanma braklm pekirler... dm de kaldrlmasna enilmi bir bardak... sofray batanbaa rten bir kargaalk sanki yedi kuvvetli enenin hcumundan yorgun dm, mell bir enkaz kmesi eklinde serilmi bir sofra. Hepsi baka bir vaziyette idi: bir tarafta Ahmed Cemil latif kvrntlarla bklerek kulaklarnda dolaan uzun. san salar ensesine dklm bir gen ellerini ceplerine sokmu, bacaklarn uzatm, aznda sallanan sigarasnn mini mini bulutlarna szgn gzlerle dalm dnyor; t br ucunda Sait, Raci arkadalarnn aireyn diyerek alay ettikleri iki gen air dier bir airin ayana ip takm srklyor; biri ksa zayf, kuru, yle ki susuz bir yerde yetimi zannolunur yannda bo kalm bir sandalyeye eilerek iki sandalye tede sahib-i imtiyaz Hseyin Baha'nn idare memuru Ahmed evki'ye tevdi ettii dertlerini dinlemek iin kulak kabartyor; kafalar buharla imi

olan btn bu adamlar geciken kahveyi bekleyerek orada, u perian sofrann kenarnda yarm kalm szleri ikmal ediyorlard. Herkes sylyor, hi kimse dinlemiyordu. Ahenksiz, vezinsiz aletlerden mrekkep bir musiki heyeti gibi mukaddimeiz, mntehasz, krk, dkk muhavereler, ok iilmi/ ok yenmi zamanlara mahsus bir serseri fikir ve lisan ak... Ali Sekip elmasn soymutu, bozmayarak, sakatlamayarak karmaa muvaffak olduu kabuu karda, aireyn'in arasna frlatt: Raci! Seni atlattm!... dedi. Onlar lakrdlarn kesmediler, Raci diyordu ki: Bak fikirlerimin neticesini syleyeyim: Onda tek bir ey var: yalnz ben yazaym, benden baka kimse yazmasn diyor! Demek: edebiyat inhisar! Sahib-i imtiyaz; Hseyin Nazmi. Raci glerek sustuu zaman bir aralk arkada - parlak siyah gzl, derin krklm gr sakall bir gen - bayla Ali Sekib'i iaret ederek sordu. MA VE SYAH S kisi de onun akasn anlamamt. Uzaktan vak'ay takibeden, ksa kuru ocuk, Saip yanlarna yaklat, yere den elma kabuunu bir ucundan tutarak gsterdi, nkteyi izah etti: onun rivayetine gre meyvalarn kabuklar yle tamam soyulursa eytan atlarm! O, Ali ekib'in latifesini pek parlak buluyor, krk krk irkin ve sinirli bir kahkaha ile glyordu. aireyn bundan zevk alamadlar, Raci: Puf!... dedi. Souk!... Tahtessfr 30... unu Mir'at- un'un bir sahifesinde imza koymadan neretseler herkes Ali ekib'in olduuna yemin ederdi. Ba muharrir iitmedi. Kendi kendine: imdi de tekim atlatman; diyordu. tede idare memuru ksa, iman; byklar seyrek/o kadar ki yolunmu zannolunur, yanaklar kpkrmz, yle ki berber sakalndan niane brakmamak iin derisini soymu kyas edilir; hi bir sinne smaz bir yata; bir adam ki yrrken yuvarlanyor, otururken gmlyor denebilir airlerin frkasna dnd, kendisiyle elenmiler zannyle: Ahmet evki efendinin burada olduu unutulmamal... Dedi. itenler gldler, idare memurunun kendisinden bahsederken Ahmet evki efendi demesinden herkes holanrd. Elleri ceplerinde dnen Ahmed Cemil hafife dnerek dudaklarnn arasndan bir ey syledi, fakat iitilemedi. Bu aralk ksa, zayf, kuru ocuk airlerin yanndan ayrlm, tekrar sahib-i imtiyazn srlarna rabet gstermiti. Bu srada Hseyin Baha efendi matbaa idare ileri memurundan bahsederek ve muhatabnn bir szne cevap vererek diyordu ki: Ne?... stikamet ha?... Hay safderun hay! Elini versen parmaklarn eksik bulursun. Bu aralk Ali ekib: Kahve!... diye bard. Kahve imeyecek miyiz?... Kahve!... O zaman, birden herkes birey eksik olduunu, onu bekleyerek burada kaldklarn hatrladlar, yedi ses bir nakarat gibi tekrar etti: j.u MAI VIS UAH Kahve!... Kahve!... Sabih-i imtiyaz Hseyin Baha efendi kendi isminden^i-yade sfatnn unvanyle anlr sahib-i imtiyaz parmayle^ uzaktan kahve getiren ua gsterdi. Btn bu lgn ocuklar ayaklarn vurarak, rpnarak, bararak nakarat tekrar ediyorlard: Kahve!... Kahve!... Elenmee, glmee, barmaa vesile arayan bu genler hep alkladlar, gya bu gece nevelerine u bir fincan kahve ile gzel bir hatime vereceklerdi. Fincanlar kaptlar, kimisi ayakta durarak, kimisi bir sandalyenin kenarna ilierek kahvesini imee balad. Tepsinin stnde yalnz bir fincan fazla kalmt. Uak mtereddit bir nazarla etrafna bakt, t tede hl o vaziyette dnen Ahmed Cemil'i grd, yaklaarak dedi ki: Kahve sizin mi? Ahmed Cemil, dalgn", cevap verdi: Zannederim.

Sonra birdenbire doruldu, elini fincanna uzatarak biraz tede hl Hseyin Nazmi'yi, refiki Said'le ekitirmekte devam eden Raci'ye dnd, kuru bir sesle: Demin Hseyin Nazni iin bir ey sylyordunuz? dedi; o burada bulunsayd ne cevap verirdi, bilmem, fakat yle zannediyorum ki sadece bir glmseme ile susard. Ahmed Cemil'in azndan bu sz bir rpda tereddtsz kmt, Raci ilknce bu tarzda muhatap oluuna arm gibi grnd, sonra cevap vermek istedi^ Gencine-i Edep bamuharririni bu sfat istihfaf eden. "bir eda ile syledi herkesin sizin kadar takdir etmesi lzm gelmez. Siz birbirinizin yazdn anlarsnz, herkesin de sizin gibi anlamasna bir lzum gremiyorum. imdi herkes, skt etmiti. Havann iinde sanki bir imek akm, bir frtnann tutumak zere olduunu ihtar etmiti. Said bo fincann sofraya koydu. Ali ekib sekizinci elmann kabuunu tam karmaktan sarf- nazar etti. Hseyin Baha efendi daha iyi dinlemek iin burnunun stnden daima den gzln bsbtn salverdi... Kuru, ksa, zaif ocuk biraz daha yaklat. Herkes Ahmed Cemil'in balamaMA VE SYAH 11 sini bekliyordu, bu uzun sar sal gen hepsince bir baka ftrata, malik olmak zere tanlr, o sze balarken herkes bir hrmet hissiyle skt ederdi. Fakat hepsi midlerinde aldandlar, o bekledikleri frtna patlamad; Ahmed Cemil hl dnmekte devam ediyormuasna tam bir lisan ve tavr itidali iinde dedi ki: Bu muhakeme tarz, bilmem makbul olabilir mi? Sizin edeb fikirlerinize - u son kelime Ahmed Cemil'in ince dudaklar biraz baslarak ancak farkedilen bir istihza ile telffuz olundu - herkes gibi ben de vkfm. Buna amak, garip bulmak yle dursun hatt aksine dellet edecek bir ey grsem, emin olunuz ki inanmak istemem. Sizi gcendirmek fikrine hizmet etmeyerek temin ederim ki, zaten size meslek deitirmeye kalbimde kk bir heves bile yoktur. Ne olur, varsn bizi iltifata lyk grmeyen o kadar arkadalar iinde air Raci de bulunsun... Bugn Gencine-i Edeb'in iki bin nsha satna .Hseyin Nazmi sebeptir diyor] ar. Raci'yi hi biri sevmezdi. Sr bir tebessm btn dudaklar dolat, herkeste bu szlerden latif bir haz uyanyordu. Raci istihfaf eden bir nazarla cevap vermee alyordu. Ahmed Cemil dinleyenlerin muhabbetine emin olan bir natuk imtinaniyle mtebessim dudaklarn fincana uzatt, sznde devamda mahsus gecikiyormuasna kahvesinden uzun bir yudum iti, sonra dedi ki: Hseyin Nazmi'yi tahkir vesilesini arayanlar anlayamyorum. Hergn kucak kucak nmze yd o bediala-r, edebiyat binasn o yeni esaslarn gstermek iin insan gzlerini kapamak, bugn kaleminden taan zafer sayhasn iitmemek iin insan kulaklarn tkamak lzm gelir... ... Latifaierle onu tevkif etmek istiyorsunuz, bo fikir! Grmyor musunuz ki bugn dehasnn pnar tehevvre gelmi bir nehir gibi akyor; ileriye, daima ileriye akyor!!... Onun cokun dalgalarna set mi ekebileceksiniz?... Anlamyor musunuz ki mmkn deil! O en saf kaynaklardan kuvvet alarak, en yksek tepelerden atlayarak, "en gnl okayan vadilerde dolaarak, en temiz kaynaklardan szJ. MAI Vli Bl X AM lerek byye byye ykseldi. Dmanlar biraz azlarn a-salar boulacaklar... Saip ksa, zayf, kuru ocuk hazzndan ellerini ovuyordu. Said dayanamad, arkada Raci'den ayrld: Evet! dedi. Ali Sekip gizlice Raci'yi gsterdi; Raci kinden, hasetten mrekkep bir hisle sanki bouluyordu. Ahmed Cemil ince parmaklaryle yumuak sar salarn tarad; gzleri yar kaybolmu bir saniha dalasyle tutumu kadar parlak ehresi lambann ziyasyle yar glgeli bir levha eklinde, kendisini dinleyen, btn szlerine itirak ettikleri gzlerinde okunan bu arkadalarn karsnda Raci'ye yar dnk, yar muhatap bir vaziyette devam etti:

Siz iirimizi braktklar noktada sabit grmek istiyorsunuz, amma buna imkn olamayacana bir trl inanmak istemiyorsunuz.. Raci'nin dudaklarnda sanki istihfaf tebessm donmu, orada yapm gibi ne dalp ne salyordu. Ahmed Cemil'in yanaklarna hafif bir renk kyor, dudaklarna bir ihtizaz geliyordu. Fakat sadas saf bir ahenk kadar kulaklar okayan, ruha scaklk veren sadas utuka pervaz kabiliyeti artan krlanglar gibi syledike kuv-' vet buluyordu. iirin nasl bir yol takip ettiini anlamyorsunuz. Fu-zul'nin saf ve samim iirine terceman olan o temiz lisann zerine sanat gibi, ziynet gibi iki bely taslit etmiler; lisanda onlardan baka bir ey brakmamlar, yle eyler sylenmi ki sahiplerine air demekten ziyade kuyumcu denebilir. Bir ucundan tutulsa da silkilse ta paralarndan baka bir ey dklmeyecek... Lisan camit bir ktle haline getirmiler. Bakler, Nedim'ler, o deha perisinin nsiyelerine ilh bir nur koyduu adamlar, bu lisandan, bu camit ktleden ne karabileceklerinde mtehayyir kalmlar; lisan stn rten tezeyyn ve tasannu yknn altnda zayf, sar, artk grlemeyecek, belki yok denebilecek bir hale gelen ruhu Vey-s'lerin, Nergis'lerin eline vermiler; o gzel trkeye muamma syletmiler. Bunu inkr etmek mmkn d<v;il... Dert yz sene I MAI VE SYAH 13 emekle lisan zerine ylan bu kof eyler nihayet zaman ile yava yava syrlp savruldu... Ahmed Cemil imdi kendisini unutmu; yalnz gsn iiren, dimanda muttarit darbelerle vuran bir sabit fikirle sylyorcasma kimseye bakmayarak; hatt sylediine vkf olmayarak devam ediyor; btn etrafnda bulunanlar gya bu gen natuktan kan miknatsiyet nefesiyle tabiattan yksek bir noktaya ekilmi bir halde, hareket etmi-yerek, gzleri dalarak, nefeslerini zaptetmek isteyerek, bir vaizin karsnda heyecandan uyumu duranlar gibi dinliyorlard. Bilseniz, iirin nasl bir lisana muhta olduunu bilseniz! yle bir lisan ki.. Neye tebih edeyim, bilmem?... M-tekellin bir ruh kadar beli olsun, btn kederlerimize, ne-velerimize, dncelerimize, o kalbin bin trl inceliklerine, fikrin bin eit derinliklerine, heyecanlara, tehevvrlere terceman olsun; bir lisan ki bizimle beraber gurubun mahzum renklerine dalsn dnsn, bir lisan ki ruhumuzla beraber bir matemin yesiyle alasn. Bir lisan ki asabmzla heyecanna refakat ederek arpsn... Haniya bir kemann telinde zap-tolunamaz, anlalamaz, bir kaide altna alnamaz nameler olur ki ruhu titretir... Haniya fecirden evvel afaka hafif bir renk imtizacyle dalm sisler olur ki, zerinde tersim olunamaz, tyin edilemez akisler uar; nazarlara buseler serper... Haniya baz gzler olur ki sonsuz karanlklarla dolu bir ufka alm kadar llemez, nerede biteceine vukuf kabil olamaz derinlikleri vardr, hissiyat yutar... te bir lisan istiyoruz ki onda o nameler, o renkler, o derinlikler olsun. Frtnalarla grlesin, dalgalarla yuvarlansn, rzgrlarla sarslsn; sonda mteverrim bir -kzn yata kenarna dsn alasn, bir ocuun beiine eilsin, glsn, bir gencin mitle parlayan nazarna saklansn. Bir lisan.... Oh! Sama sylyorum, zannedeceksiniz, bir lisan ki sanki tamamiyle bir insan olsun. Ahmed Cemil'in titreyen sesinde terennm eden saf ahenk, dehann sihir esasna temas etmi zannediln ehresinde par-ayan bir saniha yldz; lambann zayf ziyas ve dalgalarn tutun dumanlar arasnda ykseliyor grnen heyeti, ruhu ok-sayan bir nazm suretinde titrek dudaklarndan dklen bu * A1A1VJUSS1XAH szler, sanki burada bulunanlar bir cazibe dairesi iine almt. * # # Ahmed Cemil'i bir seneden beri tanyorlard, geen sene mekteb-i mlkiyeden kp da matbuat lemine atld zamandan beri... onu bir kere grmek, sevmek iin kifayet etmiti, herkes severdi, daha dorusu bir nevi hrmet ederdi.

Son sz zerine Ahmed Cemil yorgun bir tavrla iskemlesine atld. O son kelimeden sonra yle bir hale geldi ki, hi sylememi, deminden beri orada sakit, mtefekkir otu-ruyormu zannolundu. Raci, yz fena halde kzarm olduu halde yanna yaklat, ellerini sofrann kenarna dayayarak yar istihza yar tehdit kark bir tavrla dedi ki: Bunlar yle ikin fakat yle bo szlerdir ki iinde birey bulmak mmkn olamaz. Ahmed Cemil cevap vermek istedi. Zaten sofrada umum bir hareket olmutu. Raci'nin mukabelesi kargaala geldi, imdi bahenin musiki takm gece faslna balamak zere idi; kemanlar hazrlanyor, krk dkk name paralar iitiliyor, bahe memurlarndan biri elinde em'al deneiyle dolaarak halkn tekrar toplanmasna kadar idare maksadiy-le sndrlen gazlar yakyordu. Hep ayaa kalkmlar, yie bir iki devir yaptktan sonra bahenin byle yan ve tenha bir yerinde pineklemektense ortalarda bir yerde oturmak istemilerdi. Hatt Ali ekib ziyafetin hibir tarafnda eksik brakmamak zere bir nargile smarlayacan sahib-i imtiyaza hemen im bile etmiti. Ahmed Cemil msaade istedi, o aydnlk ve kalabalk bir yere u gizli ve yar karanlk ciheti tercih ediyor, buradan ayaklarnn altnda serilen Halic'in ve stanbul'un mnevver bir sema altnda manzarasna kar dnmek istiyordu. 2 Onlar ayrldklar vakit geni bir nefes ald, sanki byk bir zahmetten kurtulmu gibi kendisini yalnz, tede beride yemek yiyen birka kiiden, arasra grnen iki sakit hizmetkrdan baka halktan; biraz tede uyanmaya, haMA VE SYAH 15 rekete balayan kalabalktan uzak, dnceleriyle yalnz kalmakta azm bir vicdan istirahati duydu. Zaten mtad olan. perhizkrla ramen bu gece u ziyafet erefine, biraz da arkadalarnn srarna kar o da deti hilfna olarak biraz mikyas gemi, biraz tahammlnden ziyade imiti. imdi yava yava beyninden szlen bir ey: damarlarnn iinden kemiklerinin arasndan, hafif hafif raseciklerle akarak; sanki btn cismaniyetini, iradesini ekerek ayaklarndan doru ekiliyor, gidiyor, vcudunu mukavemet mmkn olmayan bir kuvvetle erite erite datyor gibiydi. O vakit muvakkat bir cehtle kendisini toplar; bir uuruma yuvarlanmyor, topraklarn arasndan szlp akmyor olduuna emniyet kesbetmek istiyormucasma gzlerini aar, ayaklarn ekerdi. Arkadalar Ahmet Cemil'i byle bir halde braktlar, onlar gider gitmez dudaklarnn arasndan: Aman, bu Raci!... dedi. Bu adamdan, ilk muarefe dakikasndan balayarak duyduu nefreti u kelime tamamen izah ederdi. Onu hi sevmez, sevmemek mmkn olduu kadar sevmezdi. Raci o adamlardan biriydi ki dnyaya hi bir ey olmamaya mahkm edilerek geldikleri halde herey olmak isterler. Raci de en ziyade olamayaca birey olmaya yelteniyordu : air... Ahmet Cemil pek iyi bilirdi ki bu adam bilmem kimin bir gazeline nazire sylemek iin bir gn Boaziinin t Kavak iskelesine kadar gidi geli seferini ihtiyar etmi, on kuru da masraftan kmt da ancak iki buuk beyitle drt kafiye bulabilerek avdet etmiti. O vakit muzafferane matbaaya girdii zaman Ahmed Cemil elindeki kdn zerinde yirmi otuz izilmi satr arasnda sa kalabilmi alt msra ile bir msran yalnz bir ksmn evet, son ksmn grmt. Aman Yarabbi! air Raci dedikleri ite bu idi!./. Bu kadar hiliiyle beraber her meziyet sahibine dman... Bunun bir gzel eyi beendii, muktedir bir arkada takdir ettii daha grlmemi. Gya dierlerinde bir meziyetin teslimi kendisinde bir noksan tevlit edecekmi gibi bir kk tahsin tebessmn bile esirger. Bu adamn beendikleri llerden ibarettir. ller, onlar artk fevkaldelemi, u edebiyat pazarndan ekildikleri iin rekabetten azade kal16 MA VE SYAH mlardr. Ahmed Cemil bir gn bir garp edibinden naklen. "Mezar ta itihar heykelinin kaidesidir" dedii zaman orada bulunan Raci'ye dnerek "Al sana gre bir sz, yle deil mi?" demiti. Bu yolda latifeleriyle Raci'yi kendisine dman etmiti. Fakat ne beis var? Zaten Ahmed Cemil yalnz herkes tarafndan

takdir edilmi olmakla onun husumetine hak kazanm olmuyor muydu? Herkes tarafndan takdir edilmi olmak szne de Ahmed Cemil umum bir vsat vermez* nsann olsa olsa kendi meslei haricinde olanlarca, yani bitaraflarca takdir edileceine phe etmez. Onu arkadalar seviyorlard, fakat o muhabbet iinde kimbilir nekadar, sakl kinler, ne derin hasetler mevcuttur! Bugn kendisini takdir edenler yarn kendisini drmeye sebep olabilecek bir ey yazsn baknz nasl glerler. Ah! Bu matbuat lemi! Bir seneden beri o lemin az tecrblerini mi grm, az aclklarn m tatmt! Mektepte iken nasl hlya ederdi! Bugn kimbilir ne kadar genler vardr ki o lemde zevk tasavvur ederler, fakat bir kere o irkin matbuat hayatna girseler... Ahmed Cemil kin ve haset dedike hep Raci aklna gelir. Bu adam matbuat leminde bir cins mahlkatm husus nmu-nesidir. Tashihlere bakarken tertip yanllarna dikkat ede-^ cek yerde tekinin berikinin hatalarn bulmya dikkat edery Birgn mesel Ahmed Cemil'in bir makalesinde yanl bir izafet cmlesi bulduu iin bir hafta alay geer. Pek ziyade kaideinaslkla mftehirdir; arapa, acemce pek iyi bilmek istidadmdadr da bir kere arapa bir ceridenin satrn tercme edememiti. Ceridede vazifesi muhbirlerin getirdii havadisi tashihten ibaret kalr. Ne vakit bir makalecie filan ihtiya grlse kendisine havale olunmasndan korkarak akam ziyade kardndan bahisle sersem olduundan dem vurur. Matbaada onu kimse sevmez, hele idare memuru o kendisine Ahmed evki efendi diyen yuvarlak adam Raci'den bahsolunsa ate pskrr; onun kadar mahsuben para alan, matbaada kimse bulunmad zamanlar tesadf ederse gelen ilnlarn cretini haczeden bir muharrir ite matbaa ilerinde bulunal on sene oluyor hi grmemiti. Ahmed Cemil: "Aman bu Raci!" dedii zaman ite btn bu tafsilt o kelimenin telffuz tarznn iine skmt. M Al W SU Bl AH 17 Baknz, bamuharrir Ali ekib bsbtn bakadr. Raci ile tam bir tezad tekil eder. ri boylu, geni omuzlu, ak ehreli, ancak otuz be yanda olan bu adam, biraz safa tbirde zarafet iltizam olunmasa biraz budalaca olmakla beraber "Mir'at- un" yaz heyetinde en ziyade malmat sahibidir. Hukuka nisbeti vardr, ok kitap okumak sayesinde en ok her eyden anlar, kk yandan beri matbuatta almtr, cihan siyasetinin en ehemmiyetten ri tafsilt bile ezberindedir, sanki bir kamusu ulm gibi beyninin iinde yapraklar dndke malmat tenevv eder, hikmet-i tabiiyeye aid birey yannda fen-i idareye aid bir mebhasa tesadf olunur, maamafih gayet mtavaz'dr, bildiinden emin olmayanlara mahsus bir korkaklkla herkesten iyi konuabilecei mebahisde sktu tercih etmek detidir. Onun iin kendisini tanyanlar ondan hi korkmazlar, yannda en sama eylerden bahsederler de o tekzipten utanr, hatt Raci'-nin gazellerini gzel bulmamaya bile cesaret edemez, zaten edebiyata kat'iyyen intisab iddia etmez. Bir gn bir fkra yazm idi de, arkadalarna okumak iin matbaaya getirdii hailde okuyamakszn.: "Alay edeceksiniz! Neme lzm? Bana siyas makale yazmak ne gne duruyor." diyerek yrtm-t. Onun iin Ahmed Cemil de, bu bir kk ocuk kadar utanga adamn samim bir dostudur. Ali ekib o adamlardandr ki insan ellerini ellerine koyacak olur ise onlarda hissolunan satvet scaklyle hayatn birok ktlklerinden kalbte hsl olan buzlarn eridiini duyar. Ahmed Cemil, Ali ekib'in yalnz bir eyini affetmez: O da btn utangal-iyle beraber bu adamn ara sra latife etmek istemesidir. Bu saf yrei incitmi olmamak iin Ahmed Cemil en tahamml olunmaz latifelerini bile ho bulmu gibi grnr. Onun latifeleriyle elenen bilhassa Raci ile Said'dir. Raci tab'an meftur olduu hiyanete, Said de ahs tabiata malik olmayp da tekinin berikinin yaptna imtisal detine uyarak, Ali ekib'e az atrmazlard. Said hakknda Ahmed Cemil'in vazh bir fikri yoktur, nk Said'in vazh bir varl yoktur. Said her suale "evet" diyen, her duyduu fikre "benim de fikrim budur" cevabn veren, fakat btn bu dneklii esasen beyni gayet hassas bir mahrek zerinde evrilmeye mahkm olarak yaratlm olmaktan baka bir sebeple ihMai ve Siyah F. 2 tiyar etmeyen bir gentir ki, ktlk etmez, iyilie davet olunmazsa iyilik etmek aklna gelmez, ahsnn mevcudiyetinden mefkudiyetinden phe edilir,

hatt iirine de katlanlabilir bir adam olduu iin Raci ile ekseriyet zere ayn duyguda kmasna Ahmed Cemil gcenmez. Saib - ksa, zaif, kuru ocuk - Ahmed Cemil'in sinirlerine dokunan ite bu mahlktur. Bunun manzarasndan duyduu souk rpermeyi hatt Raci hakknda bile hissetmez. Sa-ip; o, kk kt'ada yaratlm, kemikleri vs'at bulamam, adelt kemiklerimin stnde kurumu, kk gzl, ufak yzl, daima ayakta, daima harekette, kulaklanyle gzleri, daima meguliyette, bu dnyaya grlmeyecek eyleri grmek ve iitilmeyecek eyleri iitmek iin gelmiesine gzleri mesel Ali ekib'in bilmem nerede nahiye mdr olan enitesine yazd bir mektubu yandan okumakla megul iken kulaklarn odann kesinde idare memuru Ahmed evki'-nin Ahmed evki efendinin kty az para ile savmak iin sarfettii belgate vakfeder. Onun iin mesel aramba gn sahib-i imtiyaz Hseyin Baha efendinin evinde uskumru dolmas olacan bilir, nk bir gn evvel m-rettip yama Emin'e : "ki okka alacaksn. Dolmalk olacan unutma! Ge kalrsan yarma yetimez..." dediini tamamiyle iitmitir. Raci parasz kald vakit Ahmed evki efendinin ekmecesinde para olup olmadn Saib'den tahkik eder, nk behemahal ekmecesinin bir tarafna atlan bir iln cretini grmtr. Mesel bir ka kii arasnda, lakrd esnasnda bir saz grltye karsn da anlalmasn, Saib'den sorunuz, o mutlaka anlamtr, size de anlatr. Ona her yerde tesadf olunur. Matbaada herkesten ziyade iinin basma devam ettii, bir kitapnn hesap defterini tuttuu, sabahleyin mekteb-i hukuk derslerine gittii halde, Babli caddesinden karken baknz, bir matbaa kapsnn nnden geen birisine mesel o gn Ahmed Cemil'in bir manzumesinin iki beytini okurken, biraz tede ttnc dkknna urayarak filn risalenin filn nshasnn ne kadar srldn tahkik ederken; matbaaya giriniz, yazhanenin kenarnda "Selanik husus muhabirimizden aldmz mektuptur" diye balad bir kda sun' bir mektup, uydurmakla megul olurken grrsnz. Matbaada herkesten ziyade o alr, mteJVLAl V Oi I Ati nevvi makale yazar, ecnebi gazeteleri okur, tercme eder, tara mektuplarn hlsa eder. Ahmed Cemil'in bu ocuk hakknda ocuk diye mruftur, nk yirmi yan herhalde gemi olmakla beraber ocukluktan kurtulmamtr duyduu ey... Baknz, ite imdi bile o aklna geldii iin vcudunda rpermeye benzer bir ey duyuyor. Ahmed Cemil'in sanki vcudunu iki kol tutmu, sonu olmayan bir derinlie ekiyordu. Kendisini toplamak istedi. Fakat fikrinin btn iradesine malik olmakla beraber vcudunu istil eden o azm keselna mukavemet kabil deildi. O vakit nefsine bir cebir ile, sanki vcudundan yava yava uzanp gidiyormucasna uyuan bacaklarn ekti. Bahenin bu yksek noktasnn nnde yaylan btn manzaray, bir ryann silinmi ekillerine benzeten bulanm gzlerinde kfi bir kuvvet toplamak istedi. O aralk mzkann uzaktan gelen ahengini taklit ederek kendisine biraz metanet vermi olmak zere hafife, belirsizce slk almaya bala-di. imdi Ali ekib, Raci, Said, btn bu ehreler beyninden silinmiti; bu alnan eye aina kyor, neydi? Neydi?... Her vakit, baheye hemen her geliinde dinledii bir ey... O vakit aklna geldi. Waldteufel'in mehur Valse'ini ne vakit dinlese btn hayali inkiaf ederdi. Onun ismini kendine mahsus ive ile tercme etmiti: Brn- elmas! Ne gzel, ne hlyalar getiren, nasl rya lemleri aan bir isim... Baknz, ite gzlerinin nnde grd bu eyler; gzlerinin nnde alan bu semada, temmuzun u scak gecesine mahsus bir bu ile rtl zannoflunan bu mailikler iinde titri-ycrmu, dalgalanyormu kyas edilen btn bu yldz alaylar, bunlar bir bfn- elmas deil mi? Ahmed Cemil'in ikinin tesiri altnda bunalarak szlen gzlerinin nnde donuk mailikler zerine avu avu sar pullar serpilmi sema sallanyor, sallanyor, imdi karsnda tepelerin myuyan srtlarna dklerek; yahut denize doru akan bu 20 MA VJ Oil A renkli levha yava yava yksele yksele yer ve gk birleecek toprak ve gk gecenin ak havas iinde azm, medid, vcudu yaka yaka eritip datan bir buse ile birbirine sarlarak tek bir vcut olacak zannediyordu.

Ah! Bu brn- elmas... Bahenin rakit havas iinde bir ak nefhas, scak ve baygn bir nefes gibi sanki t gklerin sezilemeyen yksekliklerinden dklen bu nameler... Kh kalbin en derin noktalarndan geliyormucasna derun, pest, sanki sakit; kh bir teessr feveranndan inikas etmiesine parlayarak, feryat ederek; bazan bir ikyet nalesi, bazan bir mahkuriyet iniltisi... imdi Ahmed Cemil altndan yer kayor, bandan sema uuyor, vcudu bir boluk iinde yuvarlanmaya balyor zan-nnda idi. Brn- elmas! te ite; sanki semalardan dklen, karsnda u bayrn eteinde yer yer parldayan, denizin siyahlklar iinde urada burada ldayan bu ziyalar; ite ite raksediyor; yayor; onlarda bir brn-, elmas, fakat hayatta yksek eylere meftun olmu gzler gibi aadan yukarya yayor; t o semalara, o zerinde glmseyen nurlar, alkalanan mailiklere doru yayor. Bir rya iinde yahut sihir lemi karsnda idi; kemanlarn titreyen eninleri, filvtann kahkahalar, sanki bu aletlerden, btn bu kirilerle tahta veya bakr paralarndan sihirli bir nefesle canlanarak, kanatlanarak uuan kk kk nameler birbirine atlyor, Birinden tekine bir hicran sadas, tekinden bir strap enini, undan bir tahassr nlesi, dier birinden bir mit cevab kararak, btn o bire insan kalbine mahsus aclklarn, tatllklarn hazinesini tayor, mai siyah kelebekler gibi uuarak, birbirleriyle dudak dudaa bir visal iinde dalyorlar, ykseliyorlar; sonra bunlar o parlak semann mailiklerine, u muzlim denizin siyahlklarna serpiliyor; ite u aaya szlen sema nurlar, u yukarya ju-arak siyahlara brnen snk ziyalar! Brn- elmas... Son bir name tufaniyle nagihan bir karar btn bu ha-yalt silsilesine hatime ekti. Ahmed Cemil sanki bir ryfadan f MA VE SYAH 21 1 uyand, etrafna bakt. imdi her ey hakikata ricat etmi oldu. Ban evirdi, burada ne iin bulunduunu anlamak iin dnd, bakt, o vakit tahattur etti. Arkadalar phesiz orada ite uracktan bir parasn grd bahenin kalabal arasndadrlar. Onlarn yanna gitmeye ne lzum var? T tede dnen bir levhann yalnz bir ksm eklinde gznn nnden akp giden u seyranclara, aalarn arasnda kme kme oturan btn bu halka onun bir nisbeti var m ki gitsin de o kalabaln iine atlsn ? O bu dnyada herkesten uzak, herkese yabanc deil mi? imdi kendisini biraz topluyor, akaklarnda hafif bir serinlik hissediyor, diman tein bir bulutla rten buhar yava yava alyordu: Onun lemi ite u yava yava alan beyninin iinde mai bir sema, o mai semann iinde birok glmseyen mit yldzlarndan ibaretti. Orada da bir brn- elmas... te gzlerini kapaynca gryor: Mai bir sema altnda azm bir sahra ki sabahn hzn ve neveden, renkten ve zulmetten, skttan ve nameden, glgeden ve hayalden; o yekdierinin hem ayn hem gayri zannolunan tezatlardan mrekkep hlyal hali altnda, henz; uykusundan tamamiyle syrlmam mahrumluklarla yklenmi sisler arkasnda boulan ufuklara doru uzanp gitsin. zerinde bir sema ki geceden kalma siyahlklarla gndzn ilk aaalarnn imtizacmdan mrekkep esmer bir renkle gzleri taltif eder, bir mphem renk altnda mai bir atlas halinde grnen semann derin bir kesinden zhrenin beyaz handesi hl grnr, bakir bir safvetle mnevver bir gz gibi bakmaktadr... O lcivertliklerin bir tarafnda henz belirsiz bir nurdan toz savruluyor gibidir. Bu sahrann zerinde o semann altndan bir peri alaynn kanatlariyle dalgalanyor denebi-len hafif bir hava uar ki dikkat edilse bir ruhan cihann zen-zemesine benzer namelerle titrer. Btn menazr sabahlara mahsus o rengin mphemiyeti iinde hava ve hayalden mrekkep bir glge eklinde durur; fakat bir zaman gelir ki birdenbire bir ihtiam alayan dklr, biraz evvel snk duran sema sanki bir yangn ile dolar. Ufkun bir kenarndan gnein sinesinden sahraya bir nur tufan dker, semann bu 22 MA VE SYAH

muhteem yangn altnda sahra mevveiyetten syrlr, btn sahra taze bir hayatin canlliyle tutuur. Ahmed Cemil burada, hayalinin u mdebdep levhasn yaatrken: "Ah! o mit gnei!..." diyordu. Onu ne kadar se-nelerdenberi bekliyordu. ' Henz yirmi iki yanda idi. yle bir yata, genliin yle hassas bir devresinde ki fikir, mnevver bir semann b-rn- elmas altnda parlak hlya leminde kanatlan krlm bir ku gibi henz topraklara dmemi; gzler ziyadar bir hayal ufkunun envariyle dolu iken bir perde altnda siyah bir hayal ufkunun envariyle dolu iken bir perde altnda siyah bir kenin almak zere olduunu, henz grmemi; yalnz m-nevevr, mptehi bir sabahn ryasna dalm; mit gneinin zerine t uzaklarda bir ufkun iinde hazrlanan bulutlarn dklmee mheyya olduunu anlamam idi. Henz yirmi iki yanda, btn maneviyeti yalnz bir midin tahakkukuna muntazr... hret bulmak, edip olmak, herkese anlmak, bugn o kadar aclklarna, gs vermek iin hayatn zehirledii bu edebiyat leminin bir gn yksek zirvelerine kmak, ve, Ahmed Cemil ismini o kadar ykseltmek ki... O tasavvur ttii yksek payeye bir hat bulamyor; sonra da o derece itil emellerine kaplyor olduundan kendi kendine utanyordu. Edip olmak, hret almak, senelerdenberi btn dncesi bu deil miydi? Ta mektepte bir kimya kitabnn zerine ban dayayarak, gzleri tede siyah tahtann zerinde unutulmu, yarm kalm bir cebir muadelesine bakarak; fikri bir hayal rzgr zerinde, mehul emeller fezasnda utuu zamanlardan-beri btn varln istil eden emel, itihar arzusu deil miydi? Ahmed Cemil daima aceleci ve tell yryiyle, deta koarak Babli caddesinin kenarndan karken u kitap dkknlar, cam kaplarn aralarndan farkedilen u ktphane mdavimleri, bu matbaalar, sabahtan akama kadar fikir ve sanat hareketlerinin mnferit mecras olan u cadde bir gn olacak ki onun tesiri altna girmi olacak. imdi birka eski mektep arkadaiyle sekiz on kalem erbabndan baka her- f kesin mehul olan bu gen, bugn koltuunun altnda bir iki kitapla buradan bir glge gibi karken bir gn olacak ki tesadfen bir kitapnn dkknna gz isabet edecek olursa mektepten henz km iki gen edebiyat mntesibinin birbirine kendisini gsterdiini farkedecek... Ah! O zaman gs nasl bir iftihar havasiyle iecek! imdi oradan mevhum bir cisim eklinde geiyor, gren yok, bakan yok, lkin o zaman... Gzerghnda isminin yavaa fsldandm iidecek. Zaten bu neticeye, bu midin tahakkukuna ayan olmak iin az m strap ekmi, hayatn az meakkatlerine mi tahamml etmiti? Bugn yirmi iki yanda idi; fakat bu yaa gelinceye kadar... Ahmed Cemil'in dncelerine bir fasla daha geldi. Uzaktan sahib-i imtiyaz Hseyin Baha ile idare memuru Ahmed evki efendinin yaklatklarn grd. Sahib-i imtiyaz gelince dedi ki: Allah cezasn versin! Islah olmayacak, evde kendisini bekleyen karsn, ocuunu dnmek yok ki... Yine oraya gitti... tekilerini de beraber srkledi. Biz kii kaldk; artk yava yava yola ksak... Ahmed Cemil, Raci'nin ikide birde Palais de Cristal'da ge vakte kadar kaldktan sonra geceyi de evinden baka yerde geirdiini bilirdi. Ka kere bedbaht kars matbaann kapsna kadar gelerek be alt yandaki yavrusuyle kocasn arattrm, Ahmed Cemil ile beraber btn arkadalarn ne cevap vermek lzm geldiinde mtehayyir brakm idi. On dokuz yama kadar Ahmed Cemil tamamen hayatta mmkn olabildii kadar mesud idi. Ondan sonra pederini kaybedince maiet endiesi, hayat mbarezesi ba:. lam; kendisinin airane tbirine gre "Piyale-i telh-i h^ yatn zehr b"na dudaklar temas etmiti. Babas dva L kiliydi. Ailesini iyi geindirecek kadar para kazanrd, za^ ailesi Ahmed Cemil'in annesiyle on sekiz yanda olundan drt yanda kz kbal'den ibaret idi. ^ JjL yi bir aile babas, evine meftun... zevcesine, o ^bi n-tamamiyle bal... hususiyle namuslu... Ahmed Cemi' 24 MAI VE SYAH MA VE SYAH

25. babasndan bahsetse namusunu terih edecek hikyelerin sonu gelmez. Onun nakline, rivayetine gre bir defa babas kabul etmi ve cretinin nsfn evvelce alm olduu bir dvann sonradan hakka makrun olmadn anlaynca birden reddine ve parann iadesine karar vermiti. Fakat bu kararn icrasna byk bir mni vard ki, o da parann Sleymaniye'deki mini mini evlerinin tamirine sarfedilmi olmasyd. O vakit saatlerce dnld, bir re bulunamad, annesi Emniyet Sandna terhin edilmek zere kpesiyle yzn teklif etti.. O vakit babasnn btn hassasiyeti nasl tamt! Karsnn elmaslarn terhin etmek! te bu mmkn deil... Kendisinin bir altn enfiye kutusu, bir gzel saatiyle bir altn kstei vard. Bunlar terhin edildi; fazla olarak fahi bir faizle bir muhtekir sarraftan para alnd, o gayri muhik dvadan vazgeildi. Bu adamn yalnz bir endiesi vard: Ailesini mesut etmek... Senelerce fikrini vakfettii bu maksad temin iin kendisini, evet yalnz kendisini birok eylerden mahrum brakarak; araba ile gitmek arzularna galebe alp yokular, amurlu sokaklar yaya trmanarak, geen senenin esvabn bu seneye salih grmee alarak, hatt arkadalarnn hissetle ithamna glmseyerek para biriktirmiti, ufak bir ey... Birok adamlarn bir dakikada bir zarn hevesine terkedebilece-i kadar ufak... Fakat bu ufak ey bu namuskr aile babasn senelerce yormu, senelerce alnn terletmiti. O para ile ite imdi karsn ocuklarn sokak ortasnda kalmaktan muhafaza eden Sleymaniye'deki bu be odal evceiz, Ahmed Cemil'in bazan glerek "bizim konak" dedii mesken alnmt. Ahmed Cemil evin alnn pek iyi tahattur eder. O vakit on drt yanda vard. Tam mektebe leyl olarak ithal edildii sene... Babas olunu ev alnmadan evvel mektepte Jeyl olarak brakmad iin o vakte kadar beklemiti. O gn, <iinci defa olarak kira evinden kurtulup kendi evlerine gel-^g ;eri gn, ne tel iinde idler! Btn eya aada mermer ve &ya> mutfaa, sokaa nazr odaya tklm, herey birbirine gn c^i, babas, validesi, hemiresi, bu grltnn iinde a-eski mt,bu karklk iinde hangisini almak, hangisini nereye kesin mecazm geleceinde mtehayyir kalmlard. O vakit kitapla buivalidesi arasnda bir mddetten beri devam eden bahis teceddt etmi, o babasna Kula'dan hediye gelen kilim demelerin yukardaki pembe odaya m yoksa sofaya m konaca meselesi tazelenmiti. O vakit herkes bir rey beyan, etti: Herkesten maksat Cemil'le kbal... Cemil tabi babas gibi pembe oday, kbal validesine uyarak sofay mnasip gryorlard. Nihayet hizmeti kz taral iriyan bir kz hkem tyin olundu. Hizmeti aalad, bu hkimiyet sfatnn ehemmiyeti altnda beyni darmadan oldu. O hem pembe odaya hem sofaya taraftar kyordu. Onun fikrini tatbik etmek lzm gelse kilim deme ikiye blnecekti. Kendi evlerine gelmi olmak hepsinde elenceye bir meyil uyandrmt. En kk vesilelerle bile ltife ediyor, lzumunda ziyade glnyordu. Bu mhim mesele de bir elenceye medar oldu. Ahmet Cemil'in fesini kura antas yaptlar, iki kt parasna "pembe" ve "sofa" kelimeleri yazld. O vakit tali hkmetti, pembe odaya yar oldu. imdi ne vakit Ahmet Cemil o eskimek bilmeyen kilim demesinin stne otursa babasnn bir hkim ciddiyetile elini fese sokarak: "Greyim seni, pembe oda, senin merhametine kald!" deyii gzlerinin nne gelir. O vakit ne kadar mesut idiler! Her akam yemekten sonra saatlerce beraber otururlar, babas yazsn yazar; dsturlar kartrr, Ahmed Cemil bir keye bzlr, dersine alr; validesi oluna bir gmlek, yahut kzma esvap dikmekle meguldr; kbar kz ocuklarn daima validelerin eteklerine sevkeden bir hisle annesinin yanma mesel babasnn eskimi para kesesine kaim olmak zere yeni bir kese rer; ara sra bu drt kiiden birinin azndan kvermi bir serseri kelime musahabeye vesile olur. Ahmed Cemil ban kaldrr, ikbal gler babas bir hikye syler. Bazan itigalin nevi tebdil olunur. Babas yazlarn bitirmitir. Ahmed Cemil dersini yapmtr, daha yataa girmek iin bir hayli zaman vardr. O vakit ortaya baka i kar. Babasnn Mesneviye pek merak vardr; geliigzel bir yeri alr, her yeri cazip olan bu kitabn bir hikyesi okunur, Ahmed Cemil'in kk yandan beri tahsil zemininde btn admlarna rehber olan bu baba o vakit oluna ders verir: Bir nkteyi anlatmak, bir mazmunu

tefsir etmek iin saatlerce yorulur; bu gen dima bir gonca gibi nazik parmaklarla amaa alr. Kendi evlerine geldikten sonra bu msamereler haftada bir defaya mnhasr kald. Ahmed Cemil mektepte leyli olduktan sonra bu aile heyetinin mhim bir rkn haftada alt gece ihazr bulunamaz oldu. Babasnn tbirince iskemle ayakl kald. Fakat ne yapalm? Her eyden evvel ocuu hayata hazrlanmal. Hatt kabil olsayd da kbal'i de verselerdi. O vakit iskemle iki aya zerinde durmaa alrd. Heyhat! imdi iskemle yine ayak stnde; fakat bu defa eksilen ayak o kadar mhim bir ayak ki iskemle duramyor... O vakitten sonra bu kk bahtiyar aile nasl deimi, Magihan bir kaza darbesine urayan bu yuvack nasl perian, baaa dm gibiydi. O vakittenberi o pembe odann iinde o kilim demenin stnde bir ey noksan idi, bu evin btn havasnda bir hayat unsuru eksilmiti. O noksana kendilerini altramamlard. Hele ilk matem gnlerinde bir akam st mesel kap almsa kbal'in: "Babam geldi" diyecei tutard. Yemek sofrasnn banda toplandklar zaman hepsinin dimanda menku olan o baba ehresi gya henz orada karlarnda imiesire o, yemee balamadan ellerini uzatamazlard. O vakit bir matem sktu balar, bu sofra banda bir mezarn skit enini hkm srer, cierlerinden kan bir uhka-i beka boazlarna kadar gelir taklr, lokmalar gemez, bu valide yalarn hcumiyle titreyen gzlerini olu ile kzna diker, bir aralk bu kiinin gzleri birbirine tesadf ediverse o hazr duran yalar birbirini uyandrr, taar; yalar, yiyemedikleri lokmalaryle mahzun duran tabaklara damlar... *'Ne oldu?" Bu ocuklarn babalarna ne oldu?.. Ka sabah Ahmed Cemil yatandan, gsnde bir ate ile kalktktan sonra, sanki korkun bir ryadan uyanm da sabahleyin o ryann altnda mesud bir hakikat kacakm-casma odasndan yavaa karak, babasnn odasna gitmi; onu henz yatan iinde, sakin bir uyku ile uyuyor g-recekmi midiyle titremiti. O tarihten sonra hayat mbazeresi ne mthi balam, maietin yk henz zayf olan bu omuzlara nasl kmt! O zamana kadar henz hayatn ilk fasln bile okumamt. Ah! Mektepte geirdii zamanlar... MA VE SYAH 27 Ahmed Cemil tahsilini herkes gibi takip etmiti. Evvel sbyan mektebine gider gelirdi; fakat bu zamana ait htralar o kadar mbhemdir ki, nasl okumaa baladn, bu mektepte ne yaptn pek kark bir surette tahattur eder. Yalnz byk bir oda, o odann iinde sra sra krsler, ta karski duvarda iki byk siyah tahta, yine kardaki kede ykseke bir minder stnde beyaz sarkl muallim... Oh! Bu muallim ne gzel bir adamd! Seyrek sakall, henz gen, temiz... Hele mai bir cbbesi vard ki pek yakrd. Ahmed Cemil bu teferruat pek iyi zaptetmitir. Unutamayaca eylerden biri de mektep arkadalarnn arasnda biri, galiba yine mektebe devam eden bir kibarzadenin hizmetkr vard ki, balca Ahmed Cemil'e musallat olmutu. Ka kereler onu alatm, hoca efendiye mracaata mecbur etmiti. Hatt bir kere, bilmem bir tokat meselesinden dolay olmal, babas bile mektebe gelerek hoca efendiyle olduka iddetili bir mlakat yapmt. O gn.. Ahmed Cemil'in bir eyden haberi yoktu, sabahleyin mtat zere mektebe gelmi, yerine oturmutu. Dersler daha balamamt. ocuklar hep krslerin stnde sallana sallana yar sesle derselirini tekrar ediyorlard. Odann iinde bir uultu vard. Birdenbire bu uultu durdu, derin bir skt... Ahmed Cemil ban kaldrd. Herkes bir yere bakyordu. Ay!. Bir de ne grsn? Babas... Evet,, kendi babas... Ahmed Cemil ard, yanaklarndan ate kt, bunald. Neden? Babas neden gelmi? imdi hoca efendi ayaa kalkm, istikbal etmi, oturmular, grmee balamlard; o vakit btn mebhut ve mtehayyir duran mektep halk, bu kck halk da hocann u meguliyetinden istifade ederek yerini tebdil etmeksizin harekete balad. Komu ocuklardan biri gzyle dier birine Ahmed Cemil'i gsterdi. Bu iaret, bu mhim haber btn oday dolat. Bir dakika iinde herkes vkf oldu ki, bu gelen Ahmed Cemil'in babasdr, o dnk vak'a iin geliyor. Gzler hep Ahmed Cemil'den hizmetkra galiba Bill Bill'den Ahmed Cemil'e gidip geliyordu. Zenci hemen beyazlanmak raddesine gelmiti... Sonra ne oldu? Ahmed Cemil artk tesini bilmiyor, o kadar tahattur

ediyor. ocuklukta hep byle deil midir? Htralar hava ve zaman tesiriyle ypranm, delik deik olmu bir sahife eklinde ka28 MAI VE SYAH lir. O zaman en ziyade tesir eden eyler, hatrat levhasnda en derin kazlr. Hatt Ahmet Cemil gzlerini kapaynca htralar arasnda bu vak'adan sonra kendisini birden o mektepten km baka bir mektepte bulur. Bu defabyk bir mektep, hatt Ahmed Ceiml'in resm elbisesi bile var, kck bir asker ehemmiyetini almtr. yle ya, artk askeri rtiyesinde... Evvel nekadar utanmt! O byk mektebin iinde ilk gnleri korkarak yrr, kendi snfndan baka bir yere giremezdi. Snflarnda seksenden ziyade ocuk vard, fakat Ahmed Cemil bu seksen kiiyi iki yz kii gibi grrd, hatta babasna da o yolda tarif ederdi de bir trl inandramazd/Burada her ey baka trl idi, teki mektepte sralar birbirini takiben saatte bir, hocann nndeki krsye gidip oturmak det iken burada her iki saatte bir baka hoca geliyordu... Bu ilk senede ne rendi? Onu kat'-iyyen bilmiyor. Yalnz hesaptan pek sklrd. Hocas da ona musallat olmutu, daima tahtaya onu ekerdi; biare ka kereler o iki yz kadar ehemmiyetli grnen seksen arkadann karsnda, siyah tahtann banda perian, mahcup, mahvolmu, kendisini kaybetmi, yava yava alamt. Bununla beraber bir mddet sonra onu baavu yaptlar. Baknz, bu n-him hdisenin esasn hl anlamamtr. Ne iin baavu oldu? Baavu olmak iin ne yapmt? Hesap derslerinde tahta, banda alamaktan baka bir fazile gstermi miydi? Daha da pek kkt. Fakat btn ocuklar onun hatrn saymaa balamlard; mesel snfn en grltl bir zamannda, bir mzakere esnasnda, bir tel ile dardan ieriye girer, muallimlere mahsus olan krsye kar, elindeki cetveli mhim bir eda ile vurur: Efendiler... diye balar, ince sesiyle bu ilk nutuk mukaddemesi snfn ortasna der dmez, skt...' Herkeste bir dikkat, baavu ne diyecek?... Mini mini baavu ne der? Snf halkna tebli olunacak mdr beyin bir emri... Bu bir oyundur. Ne mdrn bir ey dedii var, ne de tebli olunacak bir emir... Maksat bir kere efendilerin dikkatini celb edip dzme bir ey syledikten sonra; fakat tam bir ciddiyetle, esasszlm sezdirmiyerek, evet, ondan sonra bir kere hasl olan sktu muhafaza etmek... Ahmed Cemil'i baavu olduu gn grmeliydi. Eve nasl gs ikin, bu haberi bir an evvel vermek iin sabrszlktan nasl koaI rak gelmiti! Kapy aan Seher oldu. Baavu oldum szn evvel onun yzne att. Artk babasnn gelecei zamana kadar validesine baavuluun ehemmiyetini anlatt: ki yz kii! aka deil!... Bunlara nezaret etmek... Ya sabahleyin, ekseriyet zere yoklama defterini o pkuyacak. Bu yoklama defterinden evde bzar oldular. Ahmed Cemil mektepten geldi mi, baka bir oyun yoktu. Doru yukarya sofaya kar, babasnn baavuluuna mkfaten alverdii siyah tahtann bana geer, mektepteki cidd tavr taknr, balar yoklama defterini okumaa, ve daima cevaplariyle... riyle... Mehmed efendi, Krkeme... Mevcud! Necmi efendi, Fatih... Mevcud! Ruhsar efendi, Zeyrek... Namevcud! ilh. Bu defter bir kere okunur, ondan sonra hoca efendi gelir, mesel hesap hocas artk hesap hocasiyle aras iyilemitir hoca efendi sanki yoklama defterini aar. Hseyin Nazmi efendi Sarahane bu Nazmi efendi imdi Gencine-i Edeb muharriri olan gentir derse davet olunur. Hoca efendi sorar : Efendi, darb neye derler? Hseyin Nazmi efendi cevap verir: Bir adedi dier bir aded miktarnca tekrar ederek oaltmaa darb derler. Gein-tahta bana!.. Hseyin Nazmi efendi tahta bana geer, tebeiri eline alr, hoca efendi emreder: 24605... Yazdnz m? Ha! imdi bunu darbetmeli... 67 ile... Anladnz,m? Ahmed Cemil bazan bu taklid ile derste okadar dalard ki babas gelmi, yavaa yukarya km, arkasndan annesiyle hemiresi gelmiler, orada bir tarafa birikerek sessizce tatl bir tebessmle kendisini seyre koyulurlar da o farkna

varamazd. Sonra gzleri oraya iliiverince arr, donar kalr, elinden tebeiri nereye atacan bilmezdi. Babas bu mektepten alp kendisini Mekteb-i Mlkiyeye gtrnceye kadar bu oyun devam etti, fakat orada Ahmed Cemile bir ciddiyet geldi. Artk kendisine byk bir adam nazariyle bakmaa balad. Hatt - bu on drt yanda ocuk -mektebe giderken anta tamaa bile tenezzl etmez oldu. 3D MAVESYAH kitaplarn bir gazeteye sarar, koltuunun altna yerletirir, bir kalem efendisi tavrn taknrd. Hayatnn bahtiyarlk sahifeleri hep bu mektepte geen mes'ud gnlere aid ltif htralarla doludur. Hseyin Nazmi ile asl muhabbet iplikleri burada balanmt .kisi bir snfta idiler; ikisi de leyli olmulard, o vakit aile hayatndan uzak den bu iki gen kalb birbirile samim bir karabet hsl etti, emel ve fikirde bir itirak peyda ettiler. Zaten hislerinde, haric tesirler ahz ve telkkide, efkrn tayin ve naki tarznda bir anlayta idiler. Mesel ikisi de bir eyi tuhaf yahud garip bulmakta, bir fikri beenmekte yahut reddetmekte, bir vak'adan mteessir olmakla veyahut ona lkayd kalmakta mttefik karlard. Onun iin sevimek, o insanlar arasnda okadar tatl olmakla beraber okadar nadir tahalkkuk eden sevimek, bu iki saf ve temiz kalb iin pek kolay bir ey oldu. Hatt o kadar ki btn dier snf arkadalarna yabanc kaldlar, aralarnda hususiyet dier bir kalbin itirakine tahamml edemiyecek derecede idi. lk senelerde mnasebetleri tehassslerini teatiden ibaret kalrd; fakat sonralar... Taze dimalar inkiafa balayp okuduklarn anlamaa baladklar zaman, ite o zaman ikisinde de mtala cinneti balad. lk mtala heveslerine mahsus doymak bilmez bir alkla her ellerine geeni okumak istediler. Evvel hikyeler, kitaplardan kira ile alnm yahut arkadalarndan birinden rica ile istenilmi terceme, telif bir alay hikye okudular. Ekseriya beraber okurlard, snfn bir tarafnda tenhaca bir yere ekilirler, kitab ekmecenin iine yerletirirler, Ahmed Cemil yava sesle okur, Hseyin Nazmi dinler ve iitemediklerini; gz ucuyla szerek itmam ederdi. ki refik fikirlerini, kalbleri-ni bir kitabn bir sahifesinde bylece terik ederlerdi. Bir aralk hikyeden nefret ettiler; o ilk nce duyduklar lezzet, hsl ettikleri tecesss kayboldu; fakat okumak ihtiyac olanca iddetiyle devam etti. Tarih okumak istediler, ellerine geen bir eski tarihi yarm braktlar. Mektepte zaten dersleri deil mi ? O kifayet etmez miydi ? Hlyaya - Ahmed Cemil'in bat dillerinden terceme ile kulland bir tabir ile -mafevkalarza okadar meyeln olan fikirlerini, gemi zamanlarn mezar demek olan tarihe sevketmekten lezzet duymadlar, fakat bunu kimseye de itiraf etmek istemezlerdi. O MAVESYAH 3S> kadar hayal arayan genler olamktan deil fakat grnmekte korkuyorlard. Edebiyat snfna getikleri zaman hlyaya m-said bir saha aramakla megul olan fikirlerine yeni bir pervaz semas ald: iir... O vakit iir namna vcude getirilen btn yeni mahsult okudular. Okumak tbiri sahih olamaz: onlarn arasndan kotular. Sonra derin bir menbadan ayrlmayan l yolcular gibi yine o cierlerine taze bir hayat veren menbalara ricat ettiler. Okuduklarn bir daha okudular, baz paralar ezberlediler; sonra bulduklar eyler kifayet etmedi. Daha bulmak istediler, fakat heyhat!.. Ruhlarn ltif bir uyuukluk iinde aguuna alan bu ufuk,, bu iir ve hlya sahas okadar dar idi ki... O zaman aradklarn bulmak iin eski divanlar okumak istediler. Fuzulileriy Nef'ileri, Nabileri Nedimleri aratrdlar, bir aralk bunlarn bazsnda hele Nefi'de bulduklar lisan hameti fikirle-lerini rtt, hislerini bunaltt. Elfazm tantanas altnda ardlar, gftesiz bir beste mrldanmak kabilinden yalnz bu lisan msikisine aldanarak okudular, sonra o musikinin esas ruhuna dikkat etmek istediler. Fakat onlar, okadar smit yahut okadar taraka arasnda o derece candan mahrum grnd ki ruhlarn istedikleri gibi titremekten uzak kald. Bi zaman geldi ki aradklarn bulmaktan meyus oldular, mtalaya kstler, okumaz oldular. Bir ka ay fikirleri tl kald, fakat bu atalet bir gn

geldi ki o senelerce - m-talaann tohumlarndan filizler ktn gstererek geti, sanki, bir ktan sonra bir bahar... Bu gen fikirlerin bahar inkiafa balamt. Bir gn Hseyin Nazmi utanarak Ahmed Cemil'e gece yatakta sylenmi bir mehtap tasvirinin ilk drt beytini okudu. Ahmet Cemil itiraz etti; Yatakta mehtap tasvir etmek olur u? diyordu; fakat biraz da kzarm idi. Ne iin? Ertesi sabah o da bu mehtap tasvirinin dier drt beytini yapm bulundu. Artk itigal vesilesi bulunmu oldu. Ya mektep kitaplar... Oh! Onlarla itigal olunmayal zaten pek ok zaman olmutu. Zaten mektebe girdikleri tarihten balayarak snfn bir trl yksek derecelerine heves edememilerdi. Smfm orta mntkasnda yaama mreccah grrlerdi. il Evvelce mtaladan imdi maavreden alabildikleri saatlerle ders kitaplarna hasrettikleri itigal kendilerini u orta mn-takada tutmaa kifayet ediyordu. Bir tatil gn beraber geziyorlard. Gen ocuklara mahsus bir iir hevesiyle her gezdikleri yerde, her grdkleri eyi buna bir airlik vesile addederlerdi. Mesel o gn kprden geerken bacalardan kan dumanlar iin tebih yapmak, yahut Beyoluna karken tesadf ettikleri krkl bir balk giymi minimini sar bir Alman kz iin bir manzume sylemee yeltenmek gibi ocuka eyleri olurdu. Fakat artk tearden kendileri de nefret duymaa, bunlar kendileri de gln bulmaa balamlar; dimalarnn iinde byk fikirler bulup da onlarn byklklerine nisbeten kk kalanlarn kendilerinden duyduklar nefrete mabih bir ey hisseder olmulard. O gn Beyolundan geerken bir kitap dkknnn nnde durdular, cameknda duran kitaplara bakyorlard, ikisi de franszcaya mekteplerde kabil olan derecede aina idiler, belki bir nebze fazla... Birden Ahmet Cemil dedi ki: Ah Bak serlevhaya... Mutlaka bir iir mecmuas olacak. Hseyin Nazmi bakt, Ahmet Cemil'in gsterdii kitap Edmond Haraucourd - un L'me nue iir mecmuas idi. Ahmet Cemil bunu hemen kendisine mahsus lisan ile Ruh ryan diye terceme etti. kisinde de bu kitab satn almak iin ni bir heves uyand. Mahcubiyetle ieri girdiler, franszca sormaa cesaret edemeyerek kitab istediler. Hseyin Nazmi parasn verdi. Ahmet Cemil'in tbirince Hseyin Nazmi maliye ileri mdrdr, zira Ahied Cemil'in daima bo yahut boa yakn cebine mukabil Hseyin Nazmi'nin antas daima dolu, yahut doluya yakndr. Kitab aldktan sonra bir yere gitmek istediler, hava gzel fakat souktu. Hseyin Nazmi dedi ki: Ne zarar var? Bak gnee! Bu gnein altnda, bunu denize kar, Taksim bahesinde, t o tepede, o skdar'n denize bakan levhasnn karsnda okuruz. Oraya kadar gittiler, imdiye kadar franszca bir mn-tehabat mecmuasnda grebildikleri khne bir ka manzumeden baka bir ey okumamlard. Bu, ellerine aldklar ilk iir kitab oldu. Taksim bahesine girdikleri zaman ellerinde tuttuklar kitabn pein lezzetiyle kalbleri gya bir esrarhane-nin acaip letafetlerine vusul iin ilk adm atyormucasna tuhaf bir suretle mtehassis idi. T bahenin sonuna kadar geldiler, orada yeil tahta sedirlerden birine ters olarak, yani yzlerini deniz cihetine evirerek, k gneinin hafif harare-tiyle yar kzm talara ayaklarn dayayarak oturdular. Kitabn neresinden balamak lzm geleceinde mtehayyir idiler. Anlayp anlayamamak meselesinden de korkuyorlard. Bir taraftan a! bakalm, talihimize ne kar? Talihlerine Makber unvanl manzume kt. Evvel Ahmet Cemil cehren, biraz mbtedilere mahsus tereddtle okudu. Birden anlayamadlar. iirin tesinde, berisinde zihinleri iliti, yabanc kelimelerin zerinde bir mddet durdular; sonra anladklarn anlayamadklarn zm anahtar ittihaz ederek manzumenin kraati bitince gzleriyle, susarak, ikisi de mtereken uzun uzun szdler. Birden Hseyin Nazmi: Of! Ne yeis ile dolu bir iir!... Ne derin bir melal!... dedi. Ahmed Cemil gzlerini ayramyordu, sanki btn maneviyat bu mamum iirin matemi altnda eriyip gitmiti... Hseyin Nazmi ilve etti:

yice anlamak iin zihnimde terceme ettike sanki bu gzel yeis levhasnn renkleri hep sisleniyor. Kayor. Dikkat ediyor musun? u iirin tavrmdaki ahenk meyus tarzna nasl yakyor? Bak nasl hafif balyor, evvel en hafif seslerden, kelimelerden mrekkep bir mukaddeme... Bir inilti namesi gibi yava yava, sanki srklene srklene gidiyor... Terceme edince o hazin musiki, o matem edas kayboluyor... Terceme sanki bestesi kaybolmu bir gfte gibi souk... Hseyin Nazmi mddeasn isbat etmek istiyormu gibi krk krk tercemeye balad: ' 5 Sanki fak bir memat amacgh olmu... Kalbim, mezarlarnn beyazlklariyle zulmetler altnda yatyor. Eski merMai ve Siyah P. 3 ot: merlerin arasnda mezarmn levhas perian bir raks ile sallanyor. ' Ahmed Cemil glerek Hseyin Nazmi'ye bakt: Berbat oluyor: Sama m sylyorsun? Arz, sema, herey mevsimini kaybetmi, bu sonu olmayan l zerinde hibir lem'a lts yok! Yalnz bir kenar bulutlarn kemirmesiyle krlan hill llerimi mahbeslerinde lerzidar ediyor. Ahmed Cemil ilve etti: Sanki niin titretiyor demiyorsun? Yahut Trk-ede mutlaka bir ey ilve etmek lazmsa lerzidar hayet ediyor demeli ki kelimenin son medid hecas birden intka edivermesin. Bak, u nc kt'ay hepsi uyuyor diye ter-ceme ne fena decek. Bana kalrsa yine o tarz muhafaza ederek terceme etmeli, fakat biraz balangc ssleyerek: Hepsi hbidei skn... Srr, mid, ak, fazilet, cesaret... ve7.aristanm baka bir hayat hengmesinin mahvolmu kuvvetleriyle Jolu... Halbuki henz kefenlerimin kffesini tadat etmedim. Hseyin Nazmi atld: Of! Bu halbuki!... Hem yanl terceme ediyorsun. T-dad etmek kelimesinin buradaki kuvveti baka olacak, terceme yle olmak lzm gelir, zannederim: Henz llerimin silsilesi bir hatimiyle vsl olmad... Lkin bazan bu azap cehenneminden kvrananlar o zulmetlerin arasndan feryat ederek, sanki elemleriyle istihza iin kalkarlar; ve karmda mstehzi heyulalar rakseder... Bu terceme bitince birbirine baktlar, sonra yaptklar tercemeden kendileri de utanarak gltler. Hseyin Nazmi: Aman, bu ne sama eymi! dedi. ikisi de bir mddet tercemenin soukluundan yerek sustular, sonra Ahmed Cemil asln bir daha okumak istedi; ak sesle, iirin mtehammil olduu btn meyus eday inad tarznda takip ederek, yava yava, dne dne tekrar etti. Ahmed Cemil'in sadasnn ahengi samim bir teessrle veznin ar cereyan zerinden mariz bir seyeln ile akyor, kelimeler uzun bir matem nalesi tarznda hafif ivacaclarla uzam gidiyordu. Bu kraat tarz iirin yeis ve meam ousouun lcx-sir etti. Bu suretle manzume bittii zaman her ikisi de skt ettiler bu bir nevi sekir veren iir arab beyinlerini ltif bir surette uyuturmu idi. yle skit gayolmaasma karlarnda1 gnein aasyle parldayan levhada; t uzakta denizin abusuna szlen skdar'a, beride bir mddet devam edip sonra birdenbire kesilen Boazii'nin manzarasna skdar iskelesinden kalkan bir vapura, Beikta'tan karya aheste aheste geen bir kaya, uzun uzun baktlar. Birka gn evvelden beri devam eden yamurlar yalnz o sabah dinerek, sema alm;, gne hafif bir hararet nereden ziyasn mebzul bir atfetle samt. Bahenin ok yamur yemi otlarndan, aalarndan, topraklarndan bir bu kalkyor; gnein altnda titriyordu. T karlarnda amlca tepelerinin stnde, hava ihtizaz ediyor, ratp topraklarndan ykselen sisli bir hava gnein altnda, hafif hafif sallanyordu. Bahenin toprak kokusu, demin ellerindeki kitaptan fkran iir zlli, karlarnda titrek havann altnda buulanan gneli manzara, denizin stnde biribirini kovalyormu gibi uuup

kaan ziya paralar; beyinlerine ltif bir uyuukluk veriyordu. ylece dndler, dndler. Sonra birdenbire Ahmed Cemil dedi ki: Ah, neler hissediyorum da tahlil edemiyorum. Bir ey yazmak, o duygularn iinden bir ey karmak istiyorum amma bir kere ne yazmak istediimi tyin edebilsem. urada beynini gsteriyordu bir ey var, bir ey duyuyorum amma ryalarda tutulamayan ekiller gibi parmaklarmn arasndan kayor. Bilir misin, nasl bir ey? Bak u semaya, ne g-r ryorsun, mailiklerden mrekkep^bir mina deryas... Gzlerinle onun iine girmee all; o mailikleri yrtmak iin ura, ne gryorsun- Mai... daima mai... Deil mi? Sonra, bak ayam- zm altndaki topraa, ne buluyorsun? Donmu, simsiyah bir renk... Of!... O siyah tabakalar paralyarak ieriye bak; in, inr in, nekadar inebilmek mmknse okadar in; ne buluyorsun? O siyahlar iinde ne buluyorsun? Siyah... daima siyah deil mi? ite yle bir ey yazmak istiyorum ki yukar baklsa mai ve daima mai; aa baklsa siyah daima siyah... Bir ey ki mai ve siyah olsun. Hasta mym, bilemiyorum; fakat ah! O ne yazmak istediimi bilsem; onu yle karmda resmi kanlm, tasvir edilmi grmek mumkun olsa; e o v^.~~ nediyorum ki artk lebilirim; hayatta naln tamamyle alm bir adam hkmnde gzlerimi kapayabilirim.. MAI V * * * Bugnden sonra, btn msveddeler yakld. Bir harf bile brakmadlar. Btn o tul tasvirleri, veremli kzlar azndan sylenme neideler, pejmrde ieklere hitabeler, ocuunun mezarnda alayan anneler, Fuzuli'ye, Baki'ye, Nedim'e nazirelerle beraber yakld; tahmisler, tesdisler paraland; her eyden evvel okumak, duygularn terbiye etmek lzm olacan anladlar. Yalnz yazmakla, daima ileyen amele gibi san'atm ayn mertebesinde kalacaklarn, eer hakikaten san'at sahibi olmak isterlerse asl san'at ehlile lfet etmek onlarn hnerlerini, srlarn tahlil eylemek lzm geleceinde ittifak ettiler. Evvel mkul bir tertip ile balamak hevesinde idiler. Bir edebiyat tarihi silsilesi buldular. Sra ile mtalaya karar verdiler; evvel lyadalar, Odiseleri okuyacak oldular; bunlar yarm braktlar. Hseyin Nazminin celbettii btn eski edebiyata aid kitablarm tesinden berisinden beer onar sahife kesilmekle kald; daha yakm zamanlara inmekte acele ediyorlard. Yunan ve Roma edebiyatnda teahhur edemediler, hatt ortaalardan sonra iki asrlk edebiyat iki ayda esneye esneye, uyuya uyuya getiler, tekrar yeis duymaa baladlar; biraz daha yakn zamanlara gelmek istediler; Goethe'ye, Schiller'e, Milton'a, Yung'a, Byron'a, Hugo'ya, Musset'ye, Lamartine'e kadar geldiler; o vakit bu lemin lezaizile mest olarak uzun pek uzun bir mddet kalmak lzm gelecei nazarlarnda taayyn etti. O iir umman iine daldlar. Derslerini artk kamilen ihmal eder olmulard, mektepte btn kurtarabildikleri vakitler bunlara safedilmi oluyordu. Lisanda kuvvet aldka iir lezzetine kanamaz olmulard. O sene imtihanlarn pek zor verdiler, fakat bunun onlarca ne ehemmiyeti var?... Asl imt'handan sonra iki ay tatile muntazir idiler, bu iki ay zarfmda istedikleri gibi okuyacaklard. Fakat heyhat! Musibet insanlar en z'yade mide sarldklar hengmlarda zedelemekten haz alr. Ahmed Cem o iki ay Hseyin Nazminin her yaz ailesiyle gittikleri Erenky'ndeki kknde geirmee hazrlanrken talih kendisi iin dier bir ey hazrlamakla megul idi: Babas bu srada vefat etmiti. Ahmed Cem iin bu musibet yle bir beklenilmeyen darbe idi ki bir mddet btn beyni donmu gibi bht iinde kald. Ahmed Cemil'de iir ile uzun itigal mariz bir hassasiyet husule getirmiti, yle bir hassasiyet ki onunla mall olanlar bakalar iin, anlalmaz, mkuliyetine kat' hkm verilemez; hareketlerinde, fikirlerinde, duygularnda bir byklk olduuna kanaat edilir de isabetini teslime cesaret edilemez muammalar haline getirir. yle bir hassasiyet ki bir gn hayat btn irkinlikleriyle, a kalm ailelerden, gzsz gen kzlardan, beynini bir kurun parasiyle datan meyuslardan, avu aan beyaz sal adamlardan, ocuklarn kilise kaplarna brakan annelerden, bir arap iesinin yannda insanlktan kmaa alan bedbahtlardan, btn o irkinliklerden mrekkep gsterir, insana Ka! Bu hayattan ka!... der; dier bir gn gzlerinin nne

btn gzellikleri dker; bulutlarn arasnda nazl nazl yzen bir ay, trl renklerin yangnlar iinde ufuklardan ekilip giden bir gne, etekleri denizlere dklm yeil dalar gsterir; Sev! Bu tabiat sev!... der; bir gn bahtiyar dier bir gn bedbaht, bu dakikada d, biraz sonra hazin yahut bir anda kalb hem neve, hem gam ile doldurur; yle bir hassasiyet ki bir hastala benzer de deildir. Ah! Byle hasta olanlar; onlara kendilerini sorunuz, marazlarn terif etsinler. Emin olunuz ki bu mmkn olmayacaktr, o mbhem ve mevve ruh, bir lisann erhine giremez, o yle bir iirdir ki mahiyeti belki kymeti zaten vazh olmamasndan ibarettir. Ona bir lisan bulmak, bir suret vermek mmkn olabildii anda o asl iir-likten km olur. O hasta ruh, bir billur parasdr ki zerine iirin ziyas isabet etsin, tahlil etmek mmkn olmayan, renkler gsterir ve gzleri kamatrr. Onlarn ne olduunu anlamak iin onu parlatan ziya ile kendisinin arasna elinizi koymaktan hazer ediniz; yoksa gznzn nnde kalacak 38 MA VE SYAH olan snk, donuk bir cam parasndan baka bir ey deildir. Ahmed Cemil o musibete uradktan sonra btn duygu kabiliyetleri mahvolmuasna camit bir nefs hkmne g'r-di. Artk leyl devam edemedii mektebe yalnz gider gelirdi, okumazd, hatt sevgili airlerini, o ruhunun en samim nedimlerini bile lfete ayan bulmad. Hseyin Nazmi'den de eskisi kadar haz almyordu. Yalnz bir eyden haz ederdi: Skt! Evde de bu skt hazzna hrmet olunurdu. Babasnn vefatmdanberi aralarnda hemen hi cidd bir bahis vaki olmamt; fakat bir gn geldi ki sktu, bir mthi vazifeyi ihtar etmek iin validesi ihll etmek lzm geldi. Bir akam validesi: Olum, seninle biraz cidd konumak lzm geliyor. dedi. O vakit bu ana azndan kan her kelimeyi mteakip alamak arzusuna malbiyetinden korkarak; bazan kede bzlm, siyah mamum gzlerini annesine dikmi bakan Ik-bal'e; bazan gs kabara kabara duran Ahmed Cemil'e bakarak, baktka tkanarak, bazan da hi birisine bakmaa kuvvet bulmayarak, perian, bir tertibe uymaz, biribirini tutmaz, yarm yarm cmlelerle babalarndan bir ey kalmadn, kalan ufak tefein biraz sonra bitmek zere olduunu syleye-"bildi. Sonra yine sustular, bir aralk o sktun iinde muhtasar fakat ksalnda mthi bir belagat gizlenen u sual irad olundu: Ne vakit ahadetname alacaksn? Ahmed Cemil artk gzlerini kapad, sanki dn style besledii ocuktan bugn ekmek isteyen bu anann perian halini grmek istemiyordu. kbal'in zerinden bir bulut geen siyah gzleri indi. Bu akam ancak bu kadar lkrd olmutu, fakat birinci defa olarak cidd bir zemin zerinde sylenen u bir ka sz Ahmed Cemil'i tamamen kendisine iade etmiti. Bu matemin kahr altnda ezilip kalan kalblere metaet vermek iin hayat vazifelerinin hkim sadas kadar messir ey olamaz. O geceyi Ahmed Cemil kbuslar iinde geirdi, ertesi gn Hseyin Nazmi'yi bulmaa karar verdi. Eren-ky'ne kadar gitmek, o her srrna vkf olan dosta bol bol derdini dkmek istedi. nsan keder ve sevin zamanlarnda kalbinin tahammlnden fazlasn dier, hassas, Mr. kalb_, ile taksim etmek ister. Bu byle bir ihtiyatr ki hi bir madd fide beklemeksizin Ahmed Cemil'i Hseyin Nazmi'ye sevkediyordu. Sabahleyin erken kalkt, btn beynini ezen muammalarn halli aresi Hseyin Nazmi'nin elinde imi gibi gidip onu bulmakta istical gsteriyordu. Sanki oturursa ge kalacakm gibi vapurda bir yerde duramad, zihninde btn htralar, fikirler donmu, yalnz bir nokta yayordu: Valide-siyle kdeini yaatmak... Fakat nasl?... Daha mektepten kmak iin bir sene var, yz bukadar gn ki herbirini geirebilmek iin ekmek lzm... Bu ekmek szn kalbinden souk bir iz brakarak geerdi. O ihtiyar anne ... o henz ocukluktan tamamiyle kmam gen kz... Onlar daha neler isterler? Ah! Ahmed Cemil onlara neler vermek isterdi, amma nerede o vastalar ki btn o istenilecek eyleri

alsn da gtrsn, o iki sevgilinin nlerine dksn, baknz, bunlar sizin iin evet, bunlar sizin iin, size, ben aldm! desin. Ah! O da zengin olsayd. Hseyin Nazmi, nekadar mes'-ud!. Servet ve haysiyet sahibi bir babann olu, bugn d-nmee mecbur olmad gibi yarn da maiet endiesi henz saadet revnakiyle parlayan alnm elem izgileriyle bozmayacak. Fakat ne beis var! Ahmet Cemil almaktan kaan o cebinlerden mi idi ki henz hayat mbarezesine ilk hatvesi-ni atmadan ftura malp olup kalsn. Hayat ile uramak, bu maiet mcadelesinde o da yumruunu skarak hissesini almaa almak icab ediyor, yle mi? Ne iin almasn? Bu suallere zihnen cevap verdike sanki dvmee hazr-lanyormuasna ayaklarnn stnde biraz daha metin duruyordu. Haydarpaa'dan trene atlamak, Erenky'ne kmak; mevkiften epeyce uzak olan Hseyin Nazmi'nin hava boyal, bahesi demir parmaklkl zarif kkne kadar gelmek iin geen zaman btn zihninin bu megalesine masruf oldu; faI 40 MAl kat kkn parmaklk kapsnn yanndaki zili ekecei srada eli mtat hilfnda titredi. Ara sra buraya geldike cesaretle ieriye girmek deti iken bugn bir ftvvet kapsnn karsndan dermande bir mstedi gibi cesareti krld. Birden, arkadana yreinin aclarn dktkten sonra onun bir nazarla: Ne demek istiyorsun? Para m lzm?... demek isteyeceinden phelendi. u dakikada duyduu cesaretsizlik bir trl elindeki zili ekmee iktidar brakmamt. Geri dnmek, buradan, bu gzel kkn, gzlerinin nnde servetin bir timsali gibi ykselen bu binann kapsndan kamak, avdet etmek, t o Sleymaniye'deki evceizin kucana atlmak, babasnn henz hayalini grd o kecie kadar giderek: Baba! Sen bizi brakmamalydn!... demek istedi. Sonra btn u, mtalat silsilesini bir metanet hamlesi alt st etti. Oraya para istemek iin mi gelmiti? Onun istedii ey kendisini dinleyecek br adamdan baka bir ey miydi?... Zili ekti. T kkn ikinci katndan taraka ile bir pencerenin yeil parmaklklar ald, Ahmet Cemil ban kaldrd; tatl bir ocuk sesi sordu: Siz misiniz, Cemil bey?... Durun, durun, kapy ben aaym, aabeyim hl uyuyor... Bu Hseyin Nazmi'nin kk kz kardei Lmia idi. Ahmed Cemil'in u kadarcktan dostu... On drt yasna giren ocuklarda mukaddemat grlen bir takayyt ve tekellf endiesini henz Ahmet Cemil hakknda taknmaz, ona kar h-1 l Lmia ocuk kalmtr. Perian haliyle, henz taranma- f m salar kotuka savrularak ak pembe ksa esvabnn etekleri uarak baheyi geti, selmlk kapsndan henz ba grnen uaa meydan brakmayarak yetiti, parmakl at. Geldiinize nekadar iyi ettiniz... Aabeyim sizi grnce aracaktr. Bu sene hi gelmediniz. kbal'i niin getirmediniz?... Lmia, ocuklarn teklifsiz grtkleriyle bitmek tken-] mek bilmeyen lkrdclma serbest cereyan vermi, suallerin j cevaplarn beklemeksizin bir dakikada on meseleye temasa vakit bulmutu. Ahmet Cemil kke girerken dedi ki: _ Rica ederim, benim geldiimi haber verir misiniz? Lmia: imdi!... dedi, ve koarak Ahmed Cemil'i yalnz: brakt. . . ....,. .. .. Hseyin Nazmi'nin odasna girince dnmekten, yrmekten mtevellit bir taab ile hemen sandalyelerden birine oturdu. Ah! Her geldike lkaydne oturduu bu odann bugn zerindeki tesiri gayrkabili tahlil bir eydi... Odann baheye nazr yeil pancurlar henz almam, aralklarndan gnein ziyas belli belirsiz szlm, pencerelerin uzun, koyu perdeleri yerlere dklm.. Sanki bu zulmetin ortasndan fkrarak dikilmi korkun heyulalar... Odann tesine berisine perian konuluvermi sandalyeler, t karda duvarn zerinde renkleri karanlkta dalgalanarak duran bir harita, oda kapsnn iki

cenahn igal eden yksek, Hseyin Nasmi'nin bir nevheves israfiyle doldurduu ktphaneler... Ah! O da byle bir odaya, yle bir ktphaneye, byle kitaplara malik olabilseydi! Hseyin Nazmi'nin evinde bu his birinci defa olarak onun temiz dimana dt. Bir kar tabakasnn saf beyazl zerine dm bir katre leke gibi... Bugn ihtiya ile, maiet dardiyle ilk cerihay alm olan bu taze kalb u hava boyal kkn u baheye nazr lo odasnda mevcut olmak lzm gelen fikir sknuna, gnl rahatna, derin hayat zevkine kar ac bir hsran hissi duydu. urada oturmak, bu etrafn muhit olan eyaya tasarruftan doacak bir kanaat ve itminan ile oturmak, pancurlardan birini hafife oynatmak, yle ki bu uyuukluk getiren lolua halel gelmesin; odann mphem manzarasiyle bahenin gneli parlts arasnda, ite urackta pencerenin u asude kenarnda okumak... Okumak!... Ahmet Cemil bunun zerine neler bina etmi, ne mitler kurmutu! Sanki onu kitaplaryle rahat brakacaklard. Zavall ocuk! Edip olacaksn, itihar edeceksin, deil mi? Ne uzak!... Annesinin hazin sadas henz kulaklarnda- t*: Ne vakit ahadetname alacaksn? Demek, ahadetnameyi aldktan sonra btn o mitleri brakmak, evin ekmeini aramak iin kimbilir nerelere gitmek lzn gelecek... Biare validesi! Ya kbal! Ahmet Cemil'in bu htra ile birden kalbi szlayarak buruldu. Bak, Lmia ne kadar pr-srur, glmek iin yaratlm bir ocuk! Ikbal'in dn akamki hazin nazar, ah, o ocuun glmemeye mahkm gzlerinde bir bulut altnda duran ya katreleri... Ahmet Cemil ayaa kalkt. Sabrszca, btn" varlna sirayet eden bu zulmetten artk kurtulmak istiyormuasna pencereyi at, pancurlar itti, gnein cokun ziyasiyle beraber yazn baygn havas odaya hcum etti. Bouluyormu gibi bu havay olanca kuvvetiyle teneffs etti! Oh!... Vay! Bu ne fevkaldelik!... Nereden aklna geldi?... Ahmed Cemil dnd, Hseyin Nazmi'ye elini uzatt: Sana ihtiyacm var. Bilsen, bugn ne iin geldim? Beni cidd dinleyecek misin? Oogo!... Bu ne ciddiyet?... Neyin var? Otur bakalm. Oturdular; o vakit baka mukaddemeye lzum grmeyerek, her trl takayytten azade, lisann efkrnn perianlna brakarak, babasnn vefatnn haiz olduu ehemmiyeti, aresizliini, muinsizliini, annesini, kardeini, btn emellerinin aksine zuhur eden bu ac hayat hakikatlerini, dn geceki o ksa muhavereyi, btn cierlerini yakan straplar; u mai kkn bu bahtiyar odasnda Hsyin Nazmi'nin nne dkt. Hseyin Nazmi yalnz dinliyordu, o da Ahmet Cemil kadard, derin krklm siyah ve sert salarnn altnda kk ba, nahif ehresinde parlayan siyah gzleri, henz terlemeye balayan byklarnn altnda ince donuka dudaklaryla gzel ve zeki olduu iin sevimli bir gen idi. Byk bir alka ile dinliyordu. Onun susarak dikkatle dinleyii Ahmet Cemil'in zerinde en iyi tesiri yapm oldu. Biraz evvel Hseyin Nazmi'ye mracaattan korkan bu gen, imdi onun karsnda artk ihtiyata lzum grmemi idi. Bitirip de sandalyesinin arkasna yaslannca, yalnz o vakit Hseyin Nazmi baya szlere tenezzl etmeyerek, hastay hasta sfatiyle muhatap ederek: Ne yapacaksn?... dedi. Evet, ne yapacam?... Yapacan eyi pek pek sade buluyorum. Evvel btn ocuklara, btn airane dncelere: Siz biraz durunuz! demek, hayat olanca hakikat ve maddiyetiyle kabul etmek, . jn. x jj *-> madem ki yaamak iin almak lzm geliyor, almak. Bana yle geliyor ki seni bu kadar perian eden ey almaktan korku deildir, hayatn henz bilmediin bir eyine biraz vaktinden evvel vukuf hsl ettiindir. Hseyin Nazmi sert elli bir cerrah gibiydi, fakat tam yarann nitere muhta olan yerine dokunmu oldu. Ahmet Cemil de buna muhta idi. almak, evet, zaten demin de yle dnmyor muydu? Ne iin almasn? Amma talih onu hayata zahmete girmeden tasarruf edenlerden biri etmemi, bundan ne kar? Bilkis. Ben hayatm kendim kazandm? Ben yine kendi iimle yayorum! diyebilmek. Ah

o vicdan itminan, o, acaba ackmadan yiyenler gibi almadan ya-yanlar da var mdr? Ahmed Cemil birden azim bir tesliyet duydu: Elbet alacam!... dedi. Hem ne iin emellerine bitmi nazariyle bakyorsun? Seni meslek ihtiyarndan menedecek bir sebep grmyorum... Mektepte yalnz bir senen daha var, onun iin mektebi brakmak katiyen olamaz. Geinmek iin de geceler var, sabahlar var, akamlar var. Senin gibi bir adam her i yapabilir. Sanki ne iin mtercimlik etmeyesin, hatt hocalk... Hocalk m? ldrdn m?... Hseyin Nazmi szn geri almak istemedi Kimbilir?... dedi. Mtercimlik Ahmet Cemil'in fikrine daha mlayim gelmiti. Kitaplarn on alt sahifelik hikye tercmesine iki mecidiye kadar para verdiklerini iitmit. On alt sahife iki mecidiye... ki mecidiye! Bu paray kazanabilmek midi onu deta mes'ut etti. Acaba on alt sahifeyi ka gnde tercme edebilirim? Ka gecede demek istersin. Bilmem; belki almcaya kadar gecede... O vakit iki arkada bu fikrin peini brakmadlar. Tercme olunabilecek eyleri dndler. Hseyin Nazmi'nin ktphaneleri kartrld, uzun uzun muhasebeler cereyan etti. Fikirleri hep yksekten uuyordu, en mhim eserlerden ayrlanyorlard; Hseyin Nazmi Lamartine'den Raphael, Ahmed Cemil Musset'den Bir zamane ocuunun itiraflar iin a j. i a n. srar ediyorlard. Nihayet biraz okumaya karar verdiler, her ikisinin tesinden berisinden kartrmaya baladlar, okuduka kitaplar ne iin aldklarn unutuyorlard. Hele Ahmed Cemil artk Lamar tine'in, Musset'nin on alt sahifesini iki mecidiyeye satarak yaamaya almak lzm geleceini artk aklna getirmiyordu .Sanki o mhim bahis demin teati olunan drt lkrd ile halledilmi; bitmi gitmiti. Bu iki nefis eserden birinin, belki her ikisinin tercmesine karar verdikten sonra Ahmet Cemil duramad. imdi tercme ii artk maiet bedeli olmak aclm kaybederek sene-lerdenberi tek emeli olan muharrirlik meslekine tatl bir mukaddeme hkmn almt. Bunun hlyas, lezzeti Hseyia Nazmi'nin srarlarna malp olmayarak onu eve kadar evketti. Validesine, kbale - gece zuhur eden mhim meselenin halli ite u elinde kenarlarnn yaldz parldayan kitaplarn arasnda sakl iniesine - mutmain bir nazarla bakarak: Ben biraz alacam. dedi, hemen odasna kt. Ahmet Cemil her karar verdiini hemen icra etrek istiyenlerdendi. Hatt, tamamen soyunmaya vakit bulamad. Fesini, ceketini frlatmakla kanaat etti. Odasnn bir kenrmda cs umu eski ceviz yazhanenin nne oturdu. Evvel Raphael'i at. Tercme hakknda kendine gre efkr vard : Aslna tamamen mutabk kalarak cmleleri ayn terkip silsilesiyle ayn rabtalarla tercme etmek lzm geleceinde musir idi. Ek cmleyi okudu. Henz tercme ile itilf yoktu. Okuduu hemen kolayca tercme ediliverecekmi gibi kalemi ktm zerine koydu, balamak istedi. Neresinden balayacanda tereddt etti, bir daha okudu, kelimelerin srasna riayet ederek cmlelerin her czn birer birer tercmeye balad. Bazan kelimeler iin sadk bir muadil aryarak bazen bulduu lgatlerin ahengini altnda stnde bulunan kelimelele iyi bir mcaverette bulamad iin bir mradif dnerek, aslnda tabi ahenkle imtiza eden kk muterizalar tercmenin neresine sokuturmak lzm geleceinde tahayyr ederek, bir dakika evvel yazd iki kelimeyi drt satr aaya koymay daha mnasip buiarak, nndeki ktta yazdndan ziyadesini izerek, bir si kelimenin arkasndan uzun mddetlerle koarak devam etti; belki bir sahife tercme etti, fakat ne harap edici bir yorgunluk... O, bir hayli tercme etmi zannediyordu. Sonra bir aslna bir de nndeki msveddeye bakt. Ancak bir sahife!... Byle giderse onalt sahife iin ne kadar almak lzm gelecekti? Sonra tercme ettiini okudu. nanamyordu; yapt tercme bukadar almann neticesi; u ruhsuz, renksiz eyden mi ibaretti? Bu dakikada hissettii azm keselm, cesaretini birden kran ye'si yalnz duymu olmak iin mutlaka hissiyatna bir suret vermek maksadiyle mitsizce uramak lzm gelir.

Ahmet Cemil ayaa kalkt. Odasnda gezindi, bir aralk kitab tekrar ald, ortasndan bir para okudu, buna verilebilecek tercme eklini dnerek szyordi1, hiddet etti, belki dieri tercmeye daha msaittir, dedi. Oru da okumak istedi... Artk iyice sklm idi. Muvaffak olamamaktan, iktidarn kfi grememekten gelen bir sknt... Odasnn penceresini amak, hava almak istedi: Evlerinin bahesine minimini bir bahe ki kbal kendisine gre onun bir bahvan idi nazr bir pencere... Ah! Hseyin Nazmi'nin ktphanesinin penceresi, o gnele dolu bahe, o ziya teltumu, o toprak kokusu, orada duyulan fikir hazz... Bu kafesinin boyas solmu, pencere, u gnein kifayetsizliinden topra yosunlam bahe... u dakikada btn gemi saadetinin gzel yuvas olan bu evceiz sanki bir ikence zindan gibi Ahmet Cemil'i eziyordu. Burada yaamaya mecbur olmak: burada, u basma perdeli, tek pencereli dar odackta yazn u bunaltc scaklariyle almak... Ah! Ahmet Cemil zengin olayd, evet zengin olayd. Onun da Erenky'nde bir kk, kkte mzeyyen bir ktphanesi, ktphanenin nnde ltif bahesi olayd; La-martine'i, Musset'yi orada okuyayd, fakat onalt sahifsini krk kurua tercme etmek iin deil. Duralad, tekrar kmak iin fesi ile setresini giydi, sanki sokaa karsa aradn bulacakt. Yrrken muntazam dnmek, ne yapacana bir karar vermek istiyordu Bu kabil olamad. Zihni okadar dankt ki dncelerine bir intizam veremiyordu. Zannetti ki yrmekte devan ederse sinirlerini teksine muvaffak olabilecek. Babli caddesine kadar geldi. Bir yere gitmek iin muayyen fikri olmad zamanlar daima ayaklar onu oraya, ki-taphanelerin, matbaalarn srland u caddeye getirirdi. Matbaa-i Osmaniye ktphanesinin nne gelince bir aralk durdu, uzun uzun vitrinde duran kitaplara bakt. Kaplarn zerini okudu, bir mddet gzleri kf yazlm bir serlevhaya tesadf etti. Bunu okumak iin alt. Bir aralk aklnda yer tutan suale u cevab verdi: Ne olacak? Kitaplardan birine mracaat ederim. Tercme etmek istiyorum, ne tercme edeyim? derim. Ahmed Cemil buna karar verdikten sonra caddeye indi, ara sra urad kitaplardan birinin dkknna girdi, te beriden, yeni kitaplardan, son haftann risalelerinden bahsetti, sonra birden fikrini syledi, kitap dnd, pek gevek bir eda ile. Olsa olsa hikye tercme ediniz. Baka kitaplar pez az satlyor. Zaten hikyeler de satlmyor ya... dedi. Sonra birden kitap tavrn tebdil etti, aklna birey gelmi gibi: Sahih; Hrszn kz hikyesine devam etseniz ya! dedi. Hrszn kz bir hikye idi ki drt cz nerolunduktan sonra mtercimi vazgemi, tbi de arkasn aramamt Derhal kabul etti: kan czlerle asln veriniz; dedi, sonra biraz dnerek ilve etti: Fakat bir art ile: smimi koymayacaksnz... Lamartine'den, Musset'den sonra Hrszn kz! te hlyalarnn sonu! O akam Ahmed Cemil, tercme dedikleri geyin bu kadar kolay olduuna at, iki saatte on sahife tercme etmi idi, bu gidile milyon kazanacak. Ktlar annesinin nne dkt: te!... dedi... Bugnden itibaren Ahmet Cemil iin mtemadi bir alma balad; mektebin tatil zamanndan istifade ederek gecelerini, gndzlerini garip vak'alardan mrekkep bir dolak yumak icadnda mahir bir muharririn fikrinden kan ve kimbilir ka kiinin k uykularna trl korkun ryalar kartracak olan bu hikyeyi; bu cinayetler ve acaip vak'alar silsilesini nefret ede ede tercmeye hasretti. lk drt czn tercme tarzndan cesaret alarak zaten hibir ifade meziyetine yahut fikir zarafetine malik olmayan bu kitab hemen bir hamlede tercme ediyordu. Fakat bu meguliyetten duyduu nefret alt mddeti azap haline getirdi... Damarlarnn iinde bir bestekr kannn cevelnm duyduu halde ekmek yemek iin gecesinin sekiz saatini murdar algl kahvehanelerde mstekreh muganniyelere demkrlk etmekle geiren bir kemanc gibi ruhu trl bedialar yaratmaa kabiliyet gsteren bu gen batakhanelerde bitmez tkenmez hrsz muhaverelerini tercme ettike kalbi nefretinden ierdi.

Fakat asl on be gn iinde sekiz on czlk msvedde hazrlayarak onbe yirmi mecidiye alabilmek midiyle kitapnn dkknna gidip tabiin para meselesine katiyyen yanamadn grnce, nihayet kzara kzara tercme hakkn istemeye cesaret ald zaman herifin : Durun bakalm, bir kere okutturaym. Daha ruhsat alnacak... Hem baslsn, ka cz tutacan ne bileyim? dediini iitince donup kald... Demek, evde gnlerce kapanp; havadan, o gzel gneten halk btn stanbul'un en gzel yerlerine sevkeden^bu ltif mevsimden nefsini mahrum ederek husule getirdii bu alma mahsuln satabilmk iin kitap dkknna gnlerce devam etmek; u mlevves msveddelerin arkasnda komak, bugn ruhsat alnacak, yarn baslacak, imdi elime para geecek diye elm intizarlar iinde bulunmak lzm gelecek... Ahmet Cemil bir ey sylemeden kmt. Artk o gn eve gidip almad, fakat akam souk kanla dnd zaman devan etmek lzm geleceine karar verdi: bir kere nizamna girinceye kadar... diyordu. Devam etti. Halbuki zaman geiyor, eline para geemiyordu. Bir aralk biraz mahcubane srar neticesiyle kitapdan yz kuru alabildi. Hikyenin ruhsat alnd, haftada bir cz nrine baland, tabm zgurtlugu daha abuk nerine msait deildi, demek haftada iki mecidiye... O da ekie ekie alnacak, kitap size sadaka veriyormu gibi burun kvra kvra sekiz on talepten sonra verecek. Elinize yle kmelice para gemeyecek, hatt alabildiiniz paralardan trl ake farklar kaybedeceksiniz, size en ummadnz neviden muhtelif paralar verilecek. Aman Yarabb. Bunlar nerelerden toplanm. Elli alt kurua aldnz elli kurua bozduracaksnz, tediyat, daima sizin zararnza olarak, kesirler kaldrlarak yaplacak, bunun mukabilinde de ne kadar zahmet, ne kadar intizar!... Yalnz tercme kfi deil, ruhsat peinde komal, matbaada bamrettibe yaltaklk etmeli, tashihlere bakmal. Bunlar dnrken iinden kabaran geni bir nefesle: Of!... derdi. Ahmed Cemil bu suretle yaayabilmek mmkn olmadna kanaat hsl etti. Baka bir ey daha lzm, bir alma vesilesi daha icat etmeli, amma ne?... Kitapnn dkknna devam ettike baz eyler rendi kin bunlardan istifade yollarna mracaat kabil idi. Kitaplar nerettikleri risaleler iin makale yazanlara ehemmiyetine gre para veriyorlard. Ahmed Cemil bir kama yaz yazsa? Neye dair olursa olsun; franszca eski yeni risalelerde, ceridelerde tercme olunabilecek ne olursa olsun. Hseyin Nazmr'nin mteri olduu risalelerin eksiklerinden, hayat nshalarndan istedi. Bunlardan en yabanc olduu esaslara, en lakayt kald bahislere dair tercmeler yapt. Bunlar kitaplara gtrd, bazsn kabul ettirebildi, kabul ettirebildiklerinden bazs iin para alabildi. Fakat ne zillet mukabilinde!... Daima kalabalk olan kitap dkknlarnda daima megul grnen kitaplardan daima ayp olan para taleplerine katlanmak... imdi yok... H! o makele mi? Yaknda icabna bakarz gn sonra... tarznda bir mteriye kitap gsterilirken, meguliyet arasnda, yahut kuru fasulye pilakisi yerken iri lokmalarn msademesi esnasnda verilmi cevaplarla, mahrum, avdet etmek... Edebiyat lemi, matbuat mesleki bu muydu? Hi olmaz-. sa bu kadar zahmetine, eziyetine katlanmaya balad u meslekte altna imzasn gurur ile, iftihar ile koyabilecei eyler yazabilse... Bir gn yine bir makale gtrd bir risalenin tabii Faiz efendi isminde munsf bir adam ki onun ihtiya derdini anlamt dedi ki: Mir'at- uniin tefrikalk bir hikyeye lzum varm, bakas kapmadan imtiyaz sahibine mracaat etseniz a... yi bir adamdr, ihtiraz etmeyin. ihtiraz etme!... Ahmed Cemil pek iyi anlamt ki ihtiraz eden a kalr: Haydi kendisi a kalsn, fakat evdekiler? Hemen o dakikada cesaretle Mir'at un matbaasna girdi, imtiyaz sahibinin odasna kadar kt. O vakte kadar bir ceride idaresine girmemiti; zihninde matbaa lemlerini, ev-rak- havadis idarehanelerini bytr; yeil rtl azm yazhanelerin yanlarnda iri sakall, altn gzlkl, yksek syler, yksekten bakar adamlar tasavvur ederdi. u bir iki ay-danberi kitap dkknlarnda grd numuneler henz bu hayalleri bsbtn silmemiti.

Hseyin Baha efendiyi mdriyet odasnda kanepeye l-kaydane yaslanm, bamuharrir Ali ekibin parmaklariyle hemahenk olarak pest perdeden okuduu bir arknn ninnisiyle uyumaya hazrlanm grnce ard, yle^inden kalkmaks-zn yzne istifsarkrane bakan Hseyin Baha efendiye nasl hitap etmek lzm geleceinde tereddt etti. Fakat Hseyin Baha efendi iri sakall, altn gzlkl bir sahib-i imtiyaz olmamakla benaber pek iyi bir adam tesirini yapyordu. Ne istiyorsunuz, olum ? dedi; bu hitap Ahmet Cemil'e cesaret verdi, ne istediini anlatt, Hseyin Baha efendi dorularak dinledi, sonra Ali ekib'i gstererek: Soralm da hakikaten ihtiya varsa... Ali Sekip dnd, o bu gence bir ka kere tesadf etmiti. Bir hafta sonra, devam eden hikye bitecekti, te, Ahmet Cemil bey tercme etsin dedi. Aman okudunuz mu, bilmem? Ali Sekip o iyi yrekli adamlardan idi ki be dakikada dost olur, hasbhale girer, her grtn sever, dnyada her eyi sevmek iin yaratlmtr. Mai ve Siyah F. 4 Ali Sekip bir hikye okumu, onu tavsiye ediyordu. Durun bakaym? Burada m? Kitap bulundu. Ahmed Cemil'in eline tututuruldu. Hemen balayn! denildi, o, sklmasa Ali e-kib'le Hseyin Baha efendinin boyunlarna sarlacakt: utana utana girdii bu yere be dakikada snvermi, be dakikada bu adamlar hakknda derin bir sevgi duymutu. te Mir'at un ceridesine ilk intisab byle oldu. u ilk mlakatn evkiyle Ahmet Cemil bir hafta iinde - tatilin son haftas cerideye bir ay kiyafet edecek kadar tercme hazrlad. Ali ekib'in tavsiye ettii bu hikye de Hrszn kz tarznda bir eydi, fakat artk Ahmet Cemil mklpesent-lie lzum grmyordu; madem ki imza koymuyor... o imzay asl yazmak istedii eser iin saklamak istiyordu. Para meselesi iin ikinci mlakatta Ali ekibe ald. Artk teklifsiz bile olmulard. Ali Sekip hemen: Oh, bak, o nazik meseledir... hele balayalm, ben sana para alveririm. Elbette Hseyin Baha efendinin kara gzleri iin alacak deilsin a... idarenin sand daima botur amma... sen bana biraz kendini tantsana bakaym. Baka birisinin aznda terbiyeye mugayir telkki edilecek bu sual onun aznda yle saf bir kalbden sdr olmu grnyor ki Ahmet Cemil garabetini fark bile etmedi. Drt lkrd ile kendini tantt; o zaman Ali Sekip hibir kelime sylemeyerek elini. uzatt, kendisine bir muavenet eli ariyan bu gen eli samimiyetle skt. Bundan sonra Ahmet Cemil'in hayat hemen takarrr etti: daima almak, teden beriden mteferrik olarak ayda drt yz kuru kadar bir para kazanmak... Mektep almt. Hseyin Nazmi ile beraber artk son snfta idiler! Fakat aralarnda eski sk refakat mmkn olmuyordu. Biri leyl dieri nihar idi. Hseyin Nazmi okuyor, Ahmet Cemil yazyor, birinde fikir melekeleri servet kesbedi-yor, dierinde kabiliyetler ypranyordu. Bu hayat fark eski mnasebet samimiyetini biraz izale etmi gibiydi. Bu son sene Ahmed Cemil derslerine bsbtn ihmal eder olmutu. Sabahleyin mektebe gidinceye kadar, akam mektepten ktktan sonra, gece yatncaya kadar ileyen, daima ileyen bir fikrin mektep derslerine tahamml derecesi neden ibaret olabilirdi ? Zayflyor, sararyordu; buna annesi lakayt kalamazda Sabiha hanm ocuklarnn hibir halini ve hissini tedkik-ten hali kamayan annelerdendi. Bir gn annesinin nne Mir'at un'un idare memuru Ahmed evki efendiden ald be mecidiyeyi koyduu zaman Sabiha hanm dedi%ki: Daha'paramz bitinedi, olum, sen beni israfE altracaksn. Bizim idaremizden ne olacak? Biraz da kendine baksana... Hem bu kadar yorulduuna da raz deilim, sonra hasta oluverirsin... Ohmed Cemil gld, analk efkatinden doan bi rikkat szleri Ahmed Cemil'i birden be yandaki ocukluuna iade etti, kumral uzun sal ban annesinin dizine koydu:

Ben almayacak dursam nasl olur, anneciim? Ben almalym ki bir gey olabileyim, ben imdi yorulsam sonra rahat edeceim... hele bir mektepten kaym, bak ne olacam? Olunu bir matbaa sahibi, bir ceride mdr grrsen iftihar edersin, deil mi, anneciim? imdi Ahmed Cemil'in kalbine bu tazejpt. dmt. Bu midin zerine ne hayaller naketmi, zihninde neler tertip etmiti! Kitap Faiz efendiye bir ceride imtiyaz aldrtyor, kendisi bamuharrir oluyor, Hseyin Nazmi'yi beraberine alyor, beheri be liralk hisse senetleri karyor, bir matbaa ayor, hisseler hsl olacak temettlerle yava yava imha ed'liyor, matbaa Ahmed Cemil'e mnhasr kalyor. Babli caddesinin bir mnasip yerinde, mesel Sirkeci'de drt yol aznda kelerden birine zarif zihninde resmi bile izili idi bir dai-Ee; kk bir araba, tek atl... ziyade tantanaya ne lzum var? O vakit gzlk de takacak. Gzle bilhassa ehemmiyet veriyordu. Sabahleyin Sleymaniye'den... Yok, yok, o evi satyorlar, baka bir yerde, daha nerede olaca tekarrr etmemiti, bir ev... Sabahleyin arabasna bindii gibi askerce bir sesle emir verecek: Matbaaya!... Bu hayali dairma sslerdi, yegne tesliyet medar bundan ibaretti. Bunu, gece yatanda rahat rahat dnebilmek iin hatt yatmakta acele ederdi. Daha neler dnmemi, bu midin etrafnda neler icat etmemiti? Btn bu mtebessim hlyalarn arama bir hayal de girerdi, fakat bu hayal pek seyyal idi, belli_belirsiz bir ey... ...... Mphem bir ocuk ehresi, kimbilir kimdir? Ahmed Cemil bu ehrenin ismini bilmekle beraber saraha+le tyine bile cesaret edemezdi. Mektebin *edris mddeti bitmek zere idi ki bir gn akam st Mir'ati un matbaasna urad zaman Ali Sekip kendisini grr grmez: Ben de seni bekliyordum, dedi; sonra syleyecei ey yannda tashihlere bakmakla megul olan Raci'den, Saib'den sakl imi gibi Ahmed Cemil'i tuttu: Hseyin Baha efendinin odasna kadar ekti gtrd: Sana bir i buldum, dedi. Ali ekibin bulduu i bir hocalktan ibaretti. Ayda iki lira vereceklerdi. Haftada gece, akam yemeinden sonra gider, zaten onun evine de yakn, ocuk pek kk amma ne olur, bir saat kadar ders, sonra yanna bir uak terfik ederler, yine evine avdet eder. Sanki haftada o saat zarfnda daha m ziyade kazanyor? Ahmed Cemil'in aylk muvazenesinde iki lirann pek byk bir ehemmiyeti vard. Ali ekib'den bu haberi aldktan sonra gya demiryolu kur'asnda byk ikramiyeyi kazanm gibi bir an evvel eve mjde vermek zere Sleymaniye yolunu her vakitten daha erken tuttu. Bu akam mhim bir para mzakeresi ald. Sabiha hanmn, kbal'in arasnda rey vermek zere hatt Seher bile meclise davet edildi. Ahmed Cemil'in elinde kurun k&iem diyordu ki: yle byle eve drt be yz kuru giri;^*1, iki lira daha zam olunca madem ki ev kiras yok... Baka ne masraf kald?... Seher mutbak sarfiyat hakknda fikirlerini syledi: Ai-ned Cemil kh annesine, kh Seher'e gzlerini tevcih ederek muvazeneyi tanzime alyordu. Daha? Daha?... Masraflar kalem kalem ilerliyordu, cedvelin her noktasnda uzun konumalar oluyor, itirazlar ileri srlyordu. Daha?. Daha?... Hep aryorlard. Daha ne var? u yazld m? eyi unuttun, galiba? Daha? Daha?... Nihayet Ahmed Cemil stunun altn izdi, toplamaya halad, tolamnn neticelerini birer rakkamla iaret ederek hattn altna indirdike kalbinde bir heyecan duyuyordu. Yekn ne olacak?... Toplama bitince hayret etti. Herkes tam bir skt ile neticeyi bekliyordu, o, toplamann shhatine inanmad, bir daha yapmaya balad. Aman, anne zengin oluyoruz. Bir hayli para artyor.

Hibiri inanmad, Ahmed Cemil'in yanma yaklatlar, cetvelin her rakkam tekrar okundu, noksan bi,r ey olmasn diye dikkat edildi: Seher bir* aralk: ey unutulmu dedi, Ne? dediler, ey dedi, eyin ismini bulamad, kahkahay salverdiler, Seher utands kat, toplama bir daha yapld. Ahmed Cemil elinde kd sallyor: Zengin oluyoruz! diye baryordu, sonra gzlerini kbal'in gzlerine dikti:' Artan para da lzjn, deil mi anne? Gelin edecek kzmz var, dedi. Aman aabey, sen de!... Ali ekib'in bulduu ders Vezneciler civarnda idi. Byk eski bir konak, iyi terbiye alm alt yalarnda zarif bir ocuk, biraz okumak biliyor. ocuun babas nazik bir efendi Ahmed Cemil'e takip olunacak hareketi tyin etti: ocuu idad snflara ihzar etmek lzm. Artk ne yolda tedris tarz intihab icabedeceinde kendisini muhtar brakyor, en ziyade dikkat olunacak ey ocukta tahsil hevesi uyandrmak. almasndan memnun olmad zaman kendisini haberdar eder. htarlarn bu ksmnda ocua manidar bir surette bakld, ocuk gzlerini indirdi, ders saatlerine gelince: imdi k girmek zere, tabi geceleri tercih edersiniz, deil mi?... Avdet ikin kendisine bir uak terfik olunur, haftada defa olsa kfi... Bu akamdan itibaren ders balad: fakat hocaln madd glkleri hakknda henz bir fikir hsl etmemiti. ocua biraz kraat yaptrdktan sonra ne yapmak lzm geleceinde tahayyr etti, be dakikada i bitti. imdi ne yaplacak? ocuk bekliyordu, Ahmed Cemil deta skntsndan terledi. ml yazdrmak istedi, syleyecek bir ey bulamad, sonra okuttuu yeri yazdrd, yanl&lar tashih etti, baz kaideye taallk eden hatalar izah etmek istedi. ocuk yzne bakyordu, bir ey anlamadndan emin idi, bsbtn skld, Bu defa bu kadar kalsn efendim, gelecek ders iin kitap getireyim de... Konaktan ktktan sonra deta geni bir nefes ald, dn akam geim cetvelini enlendiren iki lirann kolay kazanlmayacan u ilk tecrbe ile anlamt... Mektebin son imtihanlar yaklat. Bu sene dersleri bsbtn ihmal etmiti; imtihan zaman yaklatka iine bir korku giriyordu. Ya snfta kalrsa! bu korku zihinine ilitike - insanlar korkulu fikirlerden kamaya sevkedes bir hisle bunu hemen silip karmakta istical gsterdi. Senenin on aynda artk almaya lzum grd. Bir yandan bir tbie tercme ediverdii vocuklara malmat srekli yaym, bir taraftan Mir'at un iin ikinci defa olarak balad bir hikye, haftada gecesini mahveden Vezneciler seferi derslere vakit brakmyordu. Uykusundan tasarruf etti; kk odasnda, herk<" /azn hararetiyle yataklarnda erkence uyuduu bir srada kitaplarnn stne eilmi, mtemadiyen ilemekten yorulmaa balayan zavall ban iki ellerinin arasna alm, dirseklerinin zerine dayanm, artk haric-den gelen tesirleri kabul etmek istemeyen fikrine bir senedir mhmel kalan dersleri sindirmee alrd. Korktuuna uramad, ahadetnameyi alabildi, fakat bir ahadetname ki... Ahmed Cemil bundan bahsedilmesine rza vermez; zeksna deta bir dniyet veren bu hccetten utanr. ahadetname aldktan sonra hi sevinmedi, ondan zaten byk bir ey mid etmiyordu. Artk maiet tarzn bulmutu; bu ahadetnamenin temini iin almas, balad bir eyi bitirmi olmak azminden baka bir eyden ileri gelmemiti. Mektep bittikten sonra Hseyin Nazmi ile hayat itiraki hemen bsbtn bitti. O Harbiye nezaretine intisap edecek, ara sra da baz risalelerde yaz yazacak... Ahmed Cemil hibir yere intisap etmiyecek, bsbtn matbuat lemine atlacak, bir iki ders daha bulacak, para kazatoacak, Mir'at uun heyeti talhririyesi arasnda zaten yeri hazr... Hseyin Baha efendi birgn gzln zapta alarak hizmetinden hi menun olmad Osman Tayyar' gstermi, kulana: Sen mektepten ktktan sonra buradasn demiti. Ahmed Cemil bu matbaada hemen herkesi severdi. Ba muharrir Ali ekib, sahibi imtiyaz Hseyin Baha, idare memuru Ahmed evki efendi; bunlar o saf yrekli adamlardand ki mlakatlarndan bir inirah- derun his eder, aclklarndan bir ounun zail olduunu duyard. Bir de. matbaa mdr Tev-fik efendi vard ki

matbaaya hergn herkesten evvel gelir, kk odasna girer. Daima kskn, daima sakit bir adam ki matbaada bir glge gibidir, kimse ile konumaz, hibir eye karmaz, yalnz Ahmed evki efendiyle idare ilerine bakar. Matbaada ksrnden baka sesi duyulmaz; mariz, yazn krk giyer, odasndan mangal mays ortasnda kalkar bir ihtiyar... Bu adamla bir ift lkrd etmemitir, mahiyetini bile bilmez. Matbaa mdr? Ne demk olacak, matbaa mdr ise kendisini gstersin, odasnda kl eelemekten baka bir ey yapmayacaksa mdriyetten vaz gesin, Hseyin Baha efendinin buna hatt baz arpk ilerine tahamml ediine baklrsa bu adamn matbaada mdriyet sfatn taknmak iin bir husus hakk olmalyd. Bazan kulana arpan szlerden yava yava anlamt ki Tevfik efendi Heyin Baha efendinin eriki imi, galiba asl sermaj'e de onun imi. Ahmed Cemil buna hi ehemmiyet vermezdi, zaten bu kiiden bakalar daima seyyar idiler. Alt ayda alt kere matbaa deitirir adamlar... Bugn Mir'at un matbaasnda, yarn dier bir ceridede, bazan iki yerde birden. Mesel Osman Tayyar drdnc defa olarak Mir'at un a intisap etmiti. Ahmed Cemil ahadetname aldktan sonra bu drdnc defaya da hatime verildi. Hatt bu defa Hseyin Baha efendi Osman Tayyar'n matbaadan ktna dair ceridede iki satrlk bir iln nerine bile lzum grd. Ahmed evki efendi o gn bir aralk Ahmed Cemil'e: Oh!, hele u apkndan kurtulduk! imdi gitsin de baka bir Mir'at un namna para alsn; demiti. Mir'at un a kat' surette intisabndan sonra Ahmed Cemil'in hayat bir intizama girmi oldu: Kitaplar iin almak, mevkut risalelere makaleler yetitirmek, Mir'at un iin hergn havadis ve mtenevvia stunlarn doldurmak, sabahtan akama kadar idarehanenin hav umu, muhtelif renklerde lekeleri, mtenevvi ekillerde yrtklariyle bir garibe halini alm soluk yeil uha rtl yazhanesinin kenarna ilierek Ali ekib bir tarafta ismal-i ahval yazarken, Raci tede bir risale-i mevkutede gzel bir manzumeyi tezyife alrken, Hseyin Baha efendi br hesap meselesi iin Ahmed evki efendiye krken, ba mrettip mrekkepli elini kapnn kenarna dayam mtenevviaya bir buuk stun daha lzm! derken almak; yaz imal eder bir let kabilinden uzunluuna kesilmi ktlar tekrar okumaa vakit bulamayarak doldurup bir yenisine balamak; mtemadiyen ileyen zavall ban dumanla uyuturabilmek iin biribirini mteakip yakt sigaralarn duman gzlerini doldurduka durmaa, sulanan bu biare gzleri dinlendirmee vakit bulamayarak yazmak; sonra yorgun zihininin bir kelimeyi bulabilmekten, yahut bir cmleyi rabt edebilmekten irkilii zerine ileriye gitmek istemeyen kalemi kdn zerinden ayramayarak durmak; bir mddet zihninin ataleti iinde gzler pencerenin rengi umu, eri taklm yeil astar perdesinin kenarndan urada zihin57 lerini ldrmektle megul olan bu zavalllara bir istihza nazar yollayan gnein iltimana hasretle dalp kalmak... Bu megale iinde yemek iin vakit bulamazd. Ekseriyet zere peynir ekmek zmden tekil ettii le yemeini gnesizlikten, havaszlktan daima itihasz kalan midesine zorla indirdike gzleri bir ecnebi risalede tercmeye elverili fkra arar, yahut demin doldurduu ktlarn birinde yeri bo braklm bir kelime iin lgat kitabn aratrrd. Bazan uyumu bacaklarna, muttasl oturmaktan yorulmu vcuduna bir taze hayat vermek iin kalkp biraz dolar, yahud, pencerenin kenarnda ayakta durarak kardaki kaldrmdan geenleri seyreder, bir aralk merdivenleri iner, sokaa kar,, kitapsna kadar gider, yeni km kitap varsa yle bir bakar, yahud tabiin hatr iin tashihlerine bakverir, yine matbaaya avdet eder... Bu hayat tarz daima byledir. Cuma yok, pazar yok, hergn alacak, hergn matbaaya esir olacak, bazan geceleri nbet bekleyecek, sahib-i imtiyazn odasnda sedirin zerine iliip yatacak, nadiren matbaada kendisine ihtiya olmayacak da biraz nefes alabilmek iin Tepebana kadar gidecek, yahud gidip gelme bir Boazii seferi yapacak...

Fakat Ahmed Cemil bu hayattan mteki deildi. almak imdi onun iin deta asab bir illet olmutu, durairuyordu. Yalnz akamlar evine geldii zaman yemek vaktine kadar minderin zerine boylu boyunca uzanr, dinlenirdi. Eve gelince val'desiyle ikbal o gnn vukuat silsilesini naklederlerdi. O, yalnz dinler, ara sra bir sual irad eder, onlar syler, bin trl hilerden mrekkep szlerle ycr^nn zihnine biraz istirahat havas verirlerdi. Ahmed Cemil bu meguliyet hayat baladktan sonra sktu sever olmu, genlere mahsus konukanlm kaybetmi idi; fakat isterdi ki kendisine teden beriden bahsolunsun. Bugn komu Sabire hanm gelmi, olu Ahmed efendi geliniyle kavga etmi de o aralarna girmi, bartrm, yine kymeti bilinmezmi, ne de olsa gelin deil mi?... Buna uzun uzun, dudaklarnda geciken bir tebessmle glmserdi. Dn kbal Seher'le beraber sekiz arn basma almak iin Kalpaklar bana gitmi, yolda Seher'in ayakkabsnn kesi kopmu, deli kz: Aman! Kk hanm! kem koptu diye kalabaln iinde bir lk basm ki... Ahmed Cemil bu hileri derin bir zevk ile dinler, dinledike scak bir gnden sonra den yaz yamurlarnn latif serinliine benzeyen bir haz duyard. Matbuat iin altna hi mteessif deildi. Zira btn midlerinin mtemadi alma neticesiyle zuhur edeceine kani idi. Fakat o Vezneciler'deki ders Ahmet Cemil'e o kadar ar geliyordu ki eer baka trl telfisine imkn olsa o iki liray oktan terk ederdi. Hi olmazsa gecelerine tamamen tasarruf edebilse kendisini bahtiyar addedecekti. Evde kald akamlar bir mddet validesiyle konuur. Seher'le alay eder, bilhassa kbal'i her langi bir sebeple kzdrarak elenir, sonra odasna karak ya sevdii bir airi okur, yahud tercmeleriile itigal eder, yahud iki gn sonra fena bularak atmak zere - bir man-zumecik karalard. Odasnda seccadelerin zerinde yuvarlanarak, minderlerde uzanark almaa sarfetii bu zamanlar gndzleri idarehanenin hasr iskelesinde geen saatlerin meakkat mkfat kabilinden bir istirahat devresiydi; fakat ihtiya derdi bu zamanlar da tamamen kendine brakmyordu. " skuny,^ Haftada gece yemekten sonra evden karak, bu y, kesini brakarak Veznecilere kadar gider; orada saatlerce V7 uratktan sonra maiyetine verdikleri bir uan refakatiyim V evine gelir, o zamana kadar herkes^atnu._olduundan uze" rine ald anahtarla kapy aarak hafie ayaklarnn ucuna basa basa odasna girer, nihayet on alt saatlik bir syi strab bahasna kazanlm olan yatana sokulurdu. Asl bu Vezneciler seferinden k esnasnda zahmet ekmiti. yle ki ders gnleri yemeini yedikten sonra mangaln banda snmak mmkn iken buna muvaffak olamayp soukta, karlarn, amurlarn iinde tekrar sokaa kmak lzm geleceini dndke eve gitmekten korkar olmu idi. Dersi olduu akamlar Ahmed Cemil sofrada matemi andran bir skt ile yemek yedikten sonra kck krmz bakr majgalla snan bu yuvackta annesini, kardeini yalnz brakarak, hatt ge kalmak korkusuyle mangaln kenarna srlen parlak sar cezveden hissesini almayarak bilhassa bu gece seferleri iin ald siyah muamba paltosunu giyer, anne! ben gidiyorum, uykunuz gelirse beni beklemeyiniz! der, kalbinde bu eve, u muhtasar aile ocana bir hasret hissiyle sokaa kard. Souk!... Kn tipilerle esen rzgr paltosunun balndan hcum ederek yzn trmalar, btn vcudunu kaplayan rpermelerle titrer. Hasr iskemle zerinde yaz- ile geen bir gnden sonra o kk fakat irin sar mangaln kenarndan mehcur olmak, mekk ilerle geinen sefiller gibi geceleri karanlklar iinde ekmek parasna komak takat kran bir der d idi. Her dakika bir amur birikintisine batmamak iin durmaa mecbur olur, iki ellerini ceplerine sokarak eteklerini dizlerinin stnde zabta ala ala talarn zerinden sekerek yrr, bazan duvarlarn kenarndan bir glge eklinde szlerek geer, gzerghna tesadf eden kme kme bzlm kpeklerden korkarak yolunu deitirir, bazan bir viranenin boluundan geerken imdi bir

el uzanverecekmi, yakasndan tutuverecekmi gibi kalbinde bir korku titremesi duyard. Sonra bir aralk yamur balar, omuzlarnda, banda muamba palotusunu derek srtndan szlp ayaklarna doru akar, ne kadar k:vrsa bir trl amurdan muhafaza edemedii zavall tek pantolonunu slatr... Bu yarna kadar kuruyacak, sabahleyin mangaln kenarnda tterek geceden kalan nemi alnacak, kbal bir yandan ty hazrlarken o matbaaya ge kalmak korkusiyle zlecek. Tenha karanlk sokaklar... Souk rzgrlarla kark sk bir yamur... Ahmed Cemil o sokaklardan, o yamurun altndan geer, ta Veznecilere kadar gelir. Kapnn nnde zile dokunmadan evvel bir nefes alr, sonra kap alnca henz yemeini bitirmemi yal elini silmemi uan tuttuu mumun ziyasiyle dar bir merdiveni kar, selmlk odasna girer, orada bekler, t ki kk bey kitaplarn alp haremden ksn... Hoca efendi, bu gn hi alamadm, affmz rica ederim. Mukaddemesiyle kk bey girer. Ahmed Cemil'in her eyden ziyade bu hoca efendi tbiri cann skar. Ne iin? Can sklmaa hakk var myd? ocuk kk bir yaramazdr, fakat yaramazlklar bir terbiye ss altnda sakldr. Ahmed Cemil akirdinin hi bir ze-rafete mugayir haline tesadf etmemi olmakla beraber ufak bir serzeni yapsa ocuun cal bir mahcubiyet edas ile gzlerini indirerek iinden: Budala! sen de... sana ne oluyor? ister alrm, ister almam. Keyfimin khyas deilsin ya!... diyeceinden emindir. Onun iin daima affeder, zaten ocuun kendisiyle beraber bulunduu mddetten baka almadm da bilir. Derse balanr; mesel hesabdan taksim anlatlacak, arzn krreviyeti izah edilecek, bir kk efsane okunacak, ele geen bir cerideden iml yazdrlacak... Ah!. Ahmed Cemil bunlara bedel o kck scak odada minderin zerine boylu boyuna uzanarak Musset'nin Geceler ini, Hugo'nun temaalarn, Lamartine'in tefekkrat m okumak iin nasl bir itiyak duyard. ^W^ $cja^ ' Bir vakit gelir ki her ikisi de yorulur;(ocuk kck eliyle azn saklayarak yalandan esnemeye! balar, Ahmet Cemil'in yorgun gzleri szlrd. Bir aralk! uak grnr: Hanmefendi haber gndermi, kucuk_bey.-aitek-y&rulmustar, diyor sz zerine derse nihayet verilir. ocuk bir an evvel hareme gitmek, uak da Ahmed Cemil'i bir an evvel evine gtrp avdet etmek iin sabrszlandklarndan bunun ocukla uak arasnda bir sania olmas da pek ziyade ihmal altnda olmakla beraber, o aldanma terci'h ederdi. Avdet ederken baka bir fasl balard. Uak yava yava Ahmed Cemil'le teklifsizlemidi. O, bu lubalilie skttan baka bir eyle mukabela gstermediinden uak evde la-krdsz geen hayatn cn kendisinden karard. Elinde muamba feneri sallayarak, ilk nce nden gitmek det iken her defasnda bir iki parmak geri kala kala nihayet yannda gitmee balad Ahmed Cemil'e geveze uak btn dertlerini dkt, memleketinde kendisini bekleyen rianlsndan bile bahsetti... Ahmed Cemil, yalnz dinler yahut dmlemekszm susard. Nihayet sokan bana gelince uak , f.;^e-- ^rt|k buradan gidersiniz, derdi. Ahmed Cem hafif bir selamla ayrlr, titreyerek anahtar sokar, amuriu lastkleryle muamba paltosunu hemen tala atar odasma kar, slak esvaplanm teye beriye ilitirir Jatan W ta kendisine mukadder tek dinlenecek yeri olan yatana g Uyu zavall ocuk, yeil eski uhal yazhanenin kenarnda, karanlk amurlu sokaklarda, kk nazl ocuun daima esneyen ehresi karsnda geen o meakkat ve mihnet saatlerinden sonra u scak temiz yatan iinde, mnevver mai bir semann brn- elmas altnda, tulunu beklediin mit le uyu!... fjs^yafetini takip eden gnn sabah Ahmed Cemil matbaaya mtadndan biraz ge, gecenin bakyye-i huma-riyle biraz sersemce olarak geldii zaman Ahmed evki efendiden baka kimseyi bulamam idi. Sabahlar intiar eden cerideler idarehaneleri en ziyade sabahleyin asudedir; gece ceride baslm, sabahleyin afa mteakip mvezzilere datlmtr; yalnz postaya tevdi edilecek olanlar kuaklanmakta, ter-tiphanede mrettiplerin tela lzum grmeyerek kasalara dattklar dkme harflerin seri darbeciklerle rjuttarid ahengi

iitilmektedir. Muharrirler henz gelmemi, ttn kokusu henz matbaann mrekkep ve slak kt kokusiyle mebu havasn doldurmam, Ahmed evki efendi henz hcresine girip kdnn stnde daima trdayan kalemini eline almamtr, dare memurunun kalem trdsiyle mdrn ksr matbaa makinesinin dmdarlardr. Ahmed evki efendiye ne vakit kaleminden, o bitmez tkenmez nliiyle kdn zerinde ar ar yryen bir kz arabas gibi o daima -trdyan kaleminden bahsolunsa: Yok! ona ilimeyiniz, o benim ninnimdir; ben hem yazarm hem o ninni ile uyurum derdi. Ahmed Cemil idare memurunu en samim temennasiyle selmlad. Her sabah byle buluurlar, dertleirler, teden beriden bahsederlerdi. Ali ekib bu iki dosta yazhanenin bir tarafnda hasbhal esnasnda tesadf ettike nkte sarfetmek iin iptilsna uyarak Ahmed Cemil ile Ahmed evki'nin mah-leslerindeki mabehetten Ahmed efendiler yine birlemiler, derdi. Ahmed evki efendi musahabe refikini grnce - sylemek istedii eyi syleyecek bir adam bulamaypta ilk tesadf edenin zerine atlanlan sabrszlara mahsus bir tel ile - Ahmed Cemil'in selmna mukabele etmeye vakit bulamadan: grdn m bir kere apkn? Bu akam yine evine gitmemi!... dedi. Ahmed Cemil Raci'den bahsolunduunu derhal anlad. Ahmed evki efendinin balca mntehab olan lgatlerden biri de apkn kelimesidir. Bu kelimeyi hi sevmedikle-riyle pek ziyade sevdiklerine hasreder; hatt bir kere sevgi hissine lzumundan ziyade kaplarak kendisini kaybetmi, sa-hib-i imtiyaz Hseyin Baha efendinin dizine elini vurarak hay!: apkn hay! demi idi de sonra da bu gaflet hatasndan dolay zaten krmz olan ehresi birka gmlek daha kurmz-laarak drt gn kadar sahib-i imtiyazn yzne bakamam idi. Ahmed evki efendi bu sabah u cmleyi pek hiddetle beyaz keten yeleinin altnda zorca zaptolunan gbei yerinden sarslarak sylemiti. Ahmed Cemil tel etmeyerek sordu: Nereden anladnz? Nereden anlayacam? Zavall kadn yine kszler gibi boynu bkk ocuiyle gelmi, matbaann aa katnda alayp duruyor. Grsen, ne de gzel kadncaz! Taze, mahzun edal bir biare. Bedbahtl her halinden belli. Karsn evde kimsesiz, yapyalnz, ihtimal ekmeksiz brakp ta kimbilir hangi kahbenin yannda vakit geirmekte mna var m?... kide bir de Baban nerede? diye glen bu ocukla, matbaa halknn kaba kaba manal glleri arasnda alayan o kadncaz grdke iim iime smyor Alimallah!... Bir gn o apkn tuttuum gibi idaresinin penceresinden aaya atacam. Amma neye yarar? bu biarelerin derdine deva bulmakta... Ahmed evki efendi devam etti: kendisini tecrbe etmeden aile babal ne demek olduunu anlamadan, yahut o mukaddes vazifenin ehemmiyetini her trl takayytten vareste addedecek kadar kendilerinde duygusuzluk grdkleri halde evlenenlerden bahsetti. Kimbilir, u gen kadn kimin, hangi baba ile hangi anann nazl bir kzdr? Pek kk iken evlenmi olacak, ocuundan yle anlalyor. Belki onbe onaltt yanda... Tutmular bilmedii bir adama veri vermiler, Senin her eyin ite bu adamdr demiler. Sonra ana baba ortadan kalkm, dnyada bu adamdan baka kimsesi kalmam. Bir ay ya mes'ut olmu ya olmam, kocas imee balam, nihayet bir akam evde kck bir ocukla yalnz kalm. Bu gen kadn ne yapar? Kocas nerede kalm?... Bu gaybubet tekerrr eder olmu. Nereye gidiyor?... Nerede kalyor?... Trl faraziyyat silsilesi ki her biri cierlerinde bir baka yara ayor, meram anlatamyor, alasa kyametler kopuyor, hatt... Ahmed evki efendi diyordu ki: Evet, byle bir herif bilirim ki kars aladka onu dverdi. nsan ilk nce karsn dven erkeklerden bahsolunduunu iitince: Kimbilir? Kar nasl dayaa mstahaktr. demek ister... Evet, efendi isin isin, sonra: Evde bakkaldan veresiye peynir ekmek alrlar. tesellisiyle gitsin cebindeki paray bir murdar afteye versin. Sonra eve gelince karsnn alamasna tahamml etmesin. O kadn alarsa, barrsa yaygarac denecek; dayaa mstahak addedilecek. Buna, bir de, kadnn kocasna k olmasn ilve ediniz. te Raci'nin kars! Dnyada kendisinden kaan u heriften baka bir ey dnmedii bu sabah afak atar atmaz gelip urada alamasiyle sabit deil

mi?... Amma kocasn aramak iin sabahleyin ban rtt bir matbaaya geliveren kadnn muamelesini de ssl bir muamele addetmiye-cekmiiz. Bir de ona sormal. Bu dereceye kadar dm olmak iin kimbilir ne mecburiyetler grmtr... Ahmed Cemil derin bir teessrle dinliyordu. Ahmed evki efendinin sde bir talkatle syledii bu szler gzlerinin nnde bir facia lemi am, cemiyet hayat iinde gz yalarndan mrekkep bir ztrap sahifesi tekil eden ac bir bahsi btn- mz'ic ve elm tafsiltiyle meydana dkmt. Utanmasa aada alayan Raci'nin karsna deil, btn gz yal zevceler iin urada uzun uzun, saf bir bka-i merhametle alayacakt. Bir aralk Ahmed Cemil'in gzne bir ey iliti. Ahmed evki efendiye gstererek dedi ki: Baksanza, merdivenin banda duran Raci'nin ocuu deil mi?... Bir ey syleyecek de galiba cesaret edemiyor. Ahmed evki efendi: Gel bakaym, olum, gel!... Bir ey mi syleyeceksin? dedi. ocuk Krklmam lepiska sal, dnyada vaktinden evvel dertle, mihnetle alamaya balad iin hazin bir hayret mnasiyle rtlm zannedilecek kadar baygn gzl; bir iki sene evvelden alnd paalar dizlerine yaklaan soluk pantolonundan, bileklerini rtmeyen yenlerinden anlalan soluk elbisesi iinde, pejmrde yapraklar arasnda yeni am bir gl kadar cana yakn bir ocuk tereddd ederek yaklat: zin verirseniz, annem size bir ey syleyecek, dedi. Ahmed evki efendi refikina bakti, bir nazar teatisiyle kadncaz dinlemee karar verdiler. Ahmed evki efendi ocuun elinden tutarak dedi ki: Senin ismin ne bakaym?... Nedim!... Bak bir kere! lk kabalk hevesiyle ocua air ismi vermi de sonra... Ahmed evki efendi mtalasn ocuun yannda ikmal etmek istemedi. Ahmed Cemil'i de bir iaretle davet ederek sofaya kt. Kadncaz merdivenin kenarna dayanm msaade bekliyordu. Ahmet evki efendi kendisine biraz vekar vererek, ve merasime mahsus sesini taknarak: Ne istiyorsunuz, hemire hanm?... dedi. Ahmed evki efendinin u suali zerine gen kadn btn matemli hayatnn karanlk meakkatlerinden gen srnama ekilmi bir ye'is perdesi gibi ehresini rten siyah peenin altnda henz kurumam kirpiklerini kaldrmaa henz genlik glne bedel strap giryesi silh altnda mell ve kesif K> J. -L .. XI 65 duran gzleriyle u mfik ehrelere naze-i istimdad tevcihine bile cesaret edemeyerek titrek bir seda ile: Demmindenberi size mracaat edip etmiyeceimi dnyordum, dedi; nihayet mraacata karar verdim de imdi ne diyeceimi bilmiyorum. Zaten benim ne demek istediimi siz pek iyi bilirsiniz, deil mi efendim? Zevcimi siz de benim kadar tanrsnz... kide birde boynu bkk bir ocuun gelip babasn sorduunu da gryorsunuz. Bu gn o ocuun elinden tutaran gelen annesini grnce bu zavall kadnn ne demek istedii de anlalmtr, elbette... Kadn artk ilk itiraza u drt szle galebe aldktan sonra, o, senelerden beri katra katra cierlerine damlayp her isabet noktasnda bir ate tututuran zehirin btn aclklar feveran etti. Syleyeceine, ne demek istediine dikkat etmeyerek ; orada u mrekkep lekeleriyle simsiyah kesilen matbaa merdiveninin kenarna dayanarak, karsnda yzne ba-kamakszn teessrle ve sktla dinleyen bu iki efkat ehresine, yambanda bu faciann henz ehasn idrak edebilecek bir yaa gelmemi, fakat btn elem ve strabna gafil ibir erik olmu ocuun mahzun edasna bakmaa cesaret edemeyerek perian bir lisanla imdiye kadar kimseye fa olu-namayp da terakm ede ede artk havsalasnn isti'abna muktedir olamad aclklarn hatrna geldii gibi salverdi... Fakat ben kocam aramak iin de gelmiyorum. O beni aramaa lzum grmezse benim onu arswnaga mecburiyetim kalr m?... Geceleri evine gelmeyen erkein

elbette gidecei bir yeri olmal. Karsndan elbette bir sebeple kayor. Biz, zavall kadnlar, kocalarmzn bizden katklarn grrz de ekseriyet zere kimin iin bizi terk ettiklerini de bilmeyiz. Ka kere niyet ettim, u babasnn bir gler yzn grmee muvaffak olamayan ocuu elinden tutup o kadn her kim ise ona gtrmek, Hanm, baknz, bu ocuk babasna muhta bir ocuk, eer o eve gelmeyecek olursa bu ocuk gen anasnn daima alayan gzlerinin nnde yava yava lecek. Buna acynz. Babasn braknz! demek istedim... Fakat bilir miyim, o kadn kimdir?... te efendim, ben bu gn kocam iin deil ocuum iin geliyorum... Mai ve Siyah F. 5 Gen kadn burada ocuuna uzun bir nazarla bakt. Ah bu nazar!... Dnyada bedbaht bir kadn olmaa katlanmak mecburiyetinden baka bedbaht bir ocuk yetitirmi olmaktan mtevllit bir ye'sin btn erhi bu nazarda mndemi idi. Bir nazar ki ocuu sanki alayan bir buse ile ihata etti. Sanki efkatten, rikkatten mrekkep bir derauun mknats cezbesi iine ald... O vakit bu gen kadn, her derdini yzne baka baka dnd, sanki onun masum simasna elemlerinin mersiyesini yazd bu ocuktan artk gzlerini ayramayarak btn hissiyatn dkt. Henz ocuk denecek bir yata iken bu adamn zevcesi olduunu, ocuklua mahsus tam bir itimat ile olanca hissini ve fikrini ona hasrettiini, sonra yava yava kocasnn kendisinden uzaklatna vukuf hsl ettike kalbinin nasl yrtldn, muhabbet devresinin ilk smeresi daha Baba demee balamadan babasnn onunla beraber annesini de unutup haftada drt be gece evin semtine uramamaa baladn, eve geldike titizliinden, sarholuundan baka bir eyle gaybubetini unutturmadn birer birer dkt, bu gne kadar sabrettiini, tesellisini alamakta aradn syledi; fakat artk... Evet, artk tahammle imkn kalmad. Baknz, yalnz son vak'ay anlataym; bu gn arsz bir kadn gibi beni size mracaata mecbur eden de bu... Babamdan, annemden bana bir ey kalmamt, zaten gelin ederlerken de pek az ey vermilerdi. Kocam daha onlarn hayatnda iken on liralk bir kpemi ald, mahvetti; gya beni Emniyet Sandna terhin olunmu diye aldatmak istiyordu. Pederimle validem ortadan kalknca yalana da lzum kalmad, kpenin satld meydana kt. Bir. yzm, iki altn bileziim vard. Onlar da birer birer gitt\ Tabi ses karamyordum; eer kazand para bir oluyle bir barsndan ibaret olan evini geindirmee kifayet etmeseydi hatt mteessir de olmazdm;fakat bu parann kazandklanyla beraber baka birisine sarf olunduunu hissediyorum... Nihayet her ey bitti, satlacak ak bir 'ey kalmad. Birka gnden beri galiba paraszlktan olmal her vakitten ziyade hiddeti vard. Evin iinde sanki bir ey aryormu gibi bir hayli dolat, sonra bir aralk nne dikilerek: Nedim'in ktlar nerede? dedi... Zavall babam, ne olur ne M A 1 V i olmaz diye diinden trnandan artrarak tane Demiryolu hisse senedi alm, lrken bunlar Nedim'e brakmt. Kocamn ktlar dedii bu idi... Kpemin, yzmn filn gitmi olmasna ehemmiyet vermediim halde ocuun dnyada yalnz u ktlardan ibaret olan servetini, ben lrsem elinde kalacak olan u tek kuvveti artk bu adamn eline vermek bir hyanet, af olunamayacak bir kabahat olduunu anladm... O ktlar veremem dedim, o vakit zerime hcum etti, ya yle ise ben sana gsteririm... dedi; ve... Gen kadn ikmal edemedi, kadnlk hicab ikmale mani oldu; bundan sonra gz yalarn zaptedemedi, bir mddet yle hkra hkra alad... Ahmet evki efendi ile Ahmet Cemil bu faciann karsnda bir hrmet ve merhametle skt ediyorlard. Ahmet Cemil bir ceridede sefaletten intihara mecbur olmu br aile pederine, sokakta kolu krk bir ocua, meza-nstanda on be yanda verem bir kzn kabrine tasadf etse dnyaya ksmek hassasiyetinde yatrlm olan bu rakik air - u feryad eden iirin hznne kar mephut olmu, sanki donmu kalmt. Nihayet gen kadn ban kaldrd: Ktlar henz bende, fakj^t o vakittenberi eve gelmiyor ve gelmiyecek, yahud gsise bile bundan sonra hayat bsbtn cehennem olaca1^.,. Ben nasl olsa geinirim; elimden her ey gelir. Dikj. dikmek, bir evde yemek piirmek, ocuum iin bunlum hepsine katlanrm, ona haftada be on kuru verebilmek #n, ne olur hizmetilik de ederim...

Fakat* "ocuk ne yapsn, efendim, ocuk?... ite size bunun iin ge-iiyorum, ocuu byle brakmaa babas raz olabilir, fakat ' "ben nasl raz olurum? Okumak lzm, ben hizmetilik etmee mecbur olaym, fakat onu ileride uakla mecbur olmaktan kurtarmak lzm deil mi?... Ahmed evki efendi, zihninde bir mkln halliyle megul imi gibi iki parmann arasnda enesini skp duruyordu; sonra biraz tereddtle, biraz hicap ile ve syleyecei eyin refikince de tasvibe mahzar olup olmyacan anlamak itiyomucasna Ahmet Cemilin yzne bakarak dedi ki: __ Eer meraknz yalnz ocuktan ibaretse onun elbette bir kolayn buluruz. Mesel buraya gelebilir.;. Matbaa da bir mektep deil midir? Burada muharrir efendilerin herbi-rinden iki sz rense lim olur gider. apknn - Ahmed evki efendi mmkn deil bu kelimeden vaz geemezdi - zeks gzlerinden belli... zevcinize gelince: O mhim bir mesele,er-keklerin baz gaflet zamanlan olur ki bir mddet vazifelerini terk etmelerine sebebiyet verir, fakat... Kadn atd: Rica ederim, o bahsi kapaynz, ne lzumu var?... ocuum hakkndaki merhametinize teekkr ederim. Bu yata bir ocuun - hususiyle anas babas hayatta iken - hangi mektebe gnderebilirim ? Mahalle mekteplerinden birine gndermekle maksad hsl olsa! Kocam, o, ne isterse yapsn, ben, ocuumun zaman bo geirmediine emniyet hsl ettikten sonra her ey yapabilirim. Bir kk diki makinas bir kadnla bir kk ocuun yaamasna kfi deil midir? Matbaann u tenha saatinde merdiven banda cereyan eden bu muhavere artk bitmee yaklamt. Kadn Nedimin elinden ekti: Tekrar teekkr ederim, efendim, elbette bir kere babasna da sylersiniz, deil mi dedi; Ahmed Cemil ile Ahmed evki efendi uzun bir merhamet nazariyle u f acia zihayat takip ederken gzleri daima yal olan bu talihsiz gen kadn, annesinin gzlerinde neve veren bir gl grmemekle ocukluk sevinci masum ehresinde donnu olan biare ocuu yava yav eke eke matbaann merdivenlerinden indi. Ahmed evki: te!... dedi. Sanki bu kelime azndan biraz ^wel syledii szlerin hlsas gibi dmt. * * * Ahmed Cemil yazhaneye tevecch etmek zre iken merdivenden birisi kmakta idi. Ban evirdi. Hseyin Nazmi-nin uan grd. Hseyin Nazmi kendisine bir tezkere gndermiti. Diyordu ki: Bir haftadan beri inmiyorum. Ufak bir nezle, yahut daha dorusu byk bir tenbellik beni evden karmyor. Ben kmazsam Gencine i Edeb de mayacak, onun iin bugn matbaada ii bitirdikten sonra - gece derslerin varsa talik ederek - bizim idareye urarsn; ne kadar msvedde filn bulursan toplar, bu akam bana gelirsin: u ii baka birisine de havale debilirdhn, fakat yalnzlktan patlyorum gel de biraz gevezelik edelim... Kurun kalemiyle bir buruuk kda atlvermi olan u perian szlere bir de kk zeyl vard: Lmia'ya bir ey vaadetmisin, bamn ucunda unutmasn deyip duruyor. Uaa: Peki! dedi. Lmia'ya ne vaadetmi?... Katiy-yen hatrna gelmiyor. Son defa olarak ne vakit grmt? Bir ay kadar oluyor. Ahmed Cemil bir ay evvelki gnn btn teferruatn zihninden tekrar geirmek istedi. O Hseyin Nazmi ile bahede geziyordu. Bir eye dair konuuyorlard. Dalgn dalgn yrrken arkalarndan bir ey arpm idi. Bu Lmia idir ember evirirken zerlerine gelmi idi. Hseyin Nazmi o vakit kzm senin yanda ocuklar ember evirirler mi? demi idi de Lmia istihzal ltif bir gz krpmasiyle pencerede oturup da iir mi sylerler? demi, bir de, muhteriz kahkaha-ckla istihzann rengini takviye etmi idi. ite Ahmed Cemil o vakit bir ey vaadetmi idi amma ne idi.?... Ba mrettip bu dnceye fasla verdi: Beyefendi, tefrikaya iki stun lzm... imdi!... dedi, hay eytan hay! Bunu unutmakta mna var m? Ne idi yarabbi, ne idi... Yazhanenin kenarna oturdu, istedikleri iki stunu tercmeye balad, fakat bu tercme mihaniki bir i kabilinden fikrini igal etmeksizin yryordu, fikrinde

yalnz bir sual btn rtl htralar trmalaya trmalaya tekerrr ediyordu: Ne idi acaba? Pencereden sokaa bakmakla megul olan Ahmed evki efendi birden dnd: te Said'le Saib geliyor, akam beraber geirmiler olmal. Rari'den haber alrz... Saib'le Said Saib havadis vermek iin, Said de Saib'i taklit etmi olmak iin merdivenleri ykarcasma atlaya atlaya ktlar. Saib Ahmed evki efendiye sordu: Raci gelmedi mi? Ahmed evki efendi burnundan cevap verdi. Saib'den o kadar nefret ederdi ki ne vakit ona lkrd sylemek lzm gelse azyle sz sylemei tenezzl addederek burnunu konuma vastas ittihaz ederdi: Ooo! Biz onu Palais de Kristal'de braktk'. ti szd; orada murdar, kart bir karya tutulmu... Ahmed evki ile Ahmed Cemil baktlar. Grlecek ey, kar Reciye ne nazlar, ne cilveler yapyor... Ya Raci'nin hli! Karnn yzne baygn baygn bakp gazel syleyiini grseniz. Dur bakaym, dn akam karnn gzlerine bakp bakp da bir beyit sylyordu: ule i handerizi zhre midir Saib aasn tahattur edemiyordu. Said ikmal etti: O siyehnr em-i efan Ahmed Cemil glerek: Aferin Raci! Epeyce taze renk gstermee balam! dedi. Hele kary grseniz. ri bir Alman, yarm yamalak trkesiyle Raci'nin gazelleri iin: Ne diyu?... Ne diyu?... dedike biz Said'le krtk. Sonra baktk ki oradan kaldrmak mmkn deil, bizi de salvermek istemiyor. yle bir aslyor ki!... Svncaya kadar.. Saib'in hikye bakiyesi grltye kart, Ali ekib ba-mrettibi ararak merdiveni kyordu. Ahmed evki efendi Ahmed Cemil'in kulana eildi: Bu akam Palais de Cristal'e gidelim; dedi. Ahmed Cemil refikinin fikrini anlad: Bu akam kabil deil, ben Erenky'ndeyim, isterseniz yarn akam... * * * Lmia'ya vaadettii eyi tahattur edemeyecek olursa... Hep zihninin iinde bu vard: Acaba ne idi?... 7 : Ahmed Cemil; iini istical ile bitirdikten sonra Gencine-i Edeb idarehanesine uram, btn msvedat toplam, Lmia'ya vaadettii eyi tehattrden midini keserek vapura binmiti. Ahmed Cemil'in, Hseyin Nazmi ile uzun ocukluk arkadal neticesiyle aralarna ne kadar fasla gelse yine zeval bulmaz bir yaknl vard ki buna hibir sebeple sekte gelevxcit,;p n^auuuai ur sene uaaue un uuu'i aa.naktan, bulumak ihtiyacna uymaktan hli kalmamlard. Hseyin Nazmi hemen her gn sabahley'n Mirat- un idaresine urar, Ahmed Cemil refikini iki gn grmese Umr-u ehbenderi kalemine yahut Gencine-i Edeb idarehanesine ba vurur, hi olmazsa ayda bir gecesini Erenky'nde geirirdi. ki arkada kklkten beri hissiyat ve efkr terikine o kadar almlar ki yekdierinden birka gn iftirak etseler mnevi tamamiyetlerine naksa gelmi zannederlerdi. Kkn yanma gelince parmakln arasndan Lmia'nm yine emberi nne katarak bahenin dar yollarnda kotuunu grd. Kendi kendisine: fena! dedi. Zili ekti, Lmia'nn elinden ember kat, denek bir yana frlad, kapya kotu. Haniya benim ey?... Ne? Lmia derhal darld, kpkrmz oldu, kck ehre-i ne-atm bir dargnlk bulutu .kaplad, dargn bir sesle: Hem vaadediniz de hem sonra ne diye sorunuz?... Ahmed Cemil bu hiddetin ltife ile n alnabileceine hkm vererek: - imdi o' ey alnmad diye kap almayacak m ?

Lmia kapnn dmesini ekti, bir kelime bile ilve et-miyerek kotu, emberiyle deneini ald, Ahmed Cemil'in nnden bakmayarak geti. Hseyin Nazmi ktphanesinin penceresinde idi: Bu vakitte mi gelinir? Sabahtan beri seni bekliyorum. Tamam, bir de sen darsaa! Bari geri dneyim. Baka kim darld?... Lmia'nm hiddetini grme. Az kald kapy amyordu. Hseyin Nazmi dudaklar arasndan: *' mark! dedi. Sonra ilve etti: -- IKr ieri girme de bahede oturalm... *"" T bahenin bir kesinde sarmaklarla lo kk bir kameriye vard; oraya gittiler, Ahmed Cemil fesini bir iskemleye att, msceddeleri Hseyin Nazmi'nin nne dkt, oturgem mektuplar, eserleri gzden geirmek istediler. Hseyin Nazmi zarflan birer birer boaltmaa balad: . Al sana arzn kreviyetine dair bir makale. mza okunmuyor. Risaleler mektep kitaplariyle mektep ocuklarndan kurtulamayacaklar. Bir gn mal-i erbaaya dair bir makale gelse taaccp etmeyeceim. Tarsuslu Zaraifizade Abdullah imzasyle bir gazel: Nr- akn ire ey malum senin Ahmed Cemil: Atee! dedi. Vay!... imdi de bamza Bir frka-i muhayyile kt: Bin yz dokuz sene-i hicriyesinin ehr-i abanmn on yedinci gecesi saat alt buuk raddelerinde Edirne kasabasnn cihet-i imaliyesinde kin... Sen byle hepsini okumaa kalkrsan iimiz var... Hseyin Nazmi ihtisara balad, sepete atlacak msveddeler terakm ediyordu, bilhare tetkik olunmak zere bir iki msveddede ayrd. Bir aralk bir kt iin Koca air!... Saki-namesi dere olunmam diye kplere binmi! dedi. Ahmed Cemil Fya binsin de Sakinamesini orada okusun diye mrldand. Hseyin Nazmi birdenbire Vay! burada da sama tariz var, dedi; senin o geen nshadaki Ezhar- bekret manzumesine bir alay teniat... Ahmed Camii yerinden kalkt, Bakaym! dedi; ikisi beraber okudular; Ahmed Cemil iin sarf olunmam tahkir, ibzal edilmemi tezyif kalmamt. Salarna, gzlerine, yryne bile tariz olunmutu. Mektup sahibi manzumeyi kelime kelime mtarza iine alarak herbirisine syleyecek bir sz, o mnasebetle aire hediye edilecek bir hakaret bulmutu. Ahmed Cemil okuduka Aman ne kariha bolluu! ne vicdan genilii!... diyor. Ben miyim? Bu mir belhet-semir, bu air-i zlfdar garibdisar, bu herzevekil pozuna-misil... Bunlar ben miyim? Ne iin?... nk tbi-i lerzen-de... demiim, nk Kiysu-i memme... demiim, nk Pervaz- nigh emelim... demiim... yle eyler demiim ki grlmyor, gsterilmiyor, u halde ben btn bu saylan eyler imiim. Birden Ahmed Cemil: A... dedi, bu yaz bizim Raci'nin... O vakit iki arkada birbirine baktlar. u insafszla, hususiyle daima beraberinde yaad bir adamn bu suretle aleyhine kalem yrtmek iin bir insann muaeret zarafetinden bu derece mahrumiyetine taaccp ettiler. Ahmed Cemil diyordu ki: Lkin ne sebep var, bu adamn u muannit srar ile senin ve benim aleyhime bu kadar musallat oluuna ne sebep var? Kendisine bunun iin para m veriyorlar, yahut bizim iyi iir sylemediimize halk ikna etmekle kendisinin air meziyeti iki kat m oluyor?... Bizi anlamyor, haz etmiyormu; o baka bir mesele, bunu mutlaka sylemei bir vazife addediyorsa tahrike neden lzum gryor?... Ben iir syleyecek olursam onu susmaa mecbur mu etmi oluyorum? Ondan hakk- tear selbedecek bir kuvvet mi var? O da sylesin. Ben onun syledikleri iin bir ey diyor muyum ? Ben ona tahkire benzer bir ey yapyor muyum? Beni bir lgat kitabndan ne kadar etme, tahkire dellet eder kelime varsa toplayp da Raci'nin yzne frlatmaktan meneden bir ey var m?... Elbette... te asl farknz da o deil mi? O tahkirleri icradan seni meneden bir ey var ki onda yok. ok safderunsun, Cemil!..;. Hi mahalle ocuklarnn oynadklar bir viranlktan ssl bir bebek gibi kk bir kz geerken tesadf ettin mi? Btn o arsz ocuklar o kk kzn zerafe-tine kar duyduklar bir kskanlkla birden nasl tutuurlar, nasl arkasna derler, barrlar, ilerinde ta atan, sven, hatt gzel esvaplarnn eteklerine sarlan azgnlar olur. Bu, insanlarda tabi bir histir. te senin

yazlarn mutbuat sahasndan geerken bu yolda haset yaygaralarna tesadf ediyor, o kadar... O kk bebek gibi alayarak eve mi kaacaksn? Emin ol ki pencerelerden seyredenler iin o ocuklar arsz, haysz ocuklardan baka eyler deildir. Ahmed Cemil: Acaba? dedi, sonra Hseyin Nazmi'nin karsna oturarak bu kelimenin ihtiva ettii pheyi tefsir etti: wyic LWSliye UZ.. luuutt mem ki hakikat senin dediin gibi olsun. Bence halk nerede grlt oraya tevecch eder, bu tabi neyelna, insanlarda istihzalara, tezyiflere urayanlarn haline acmaktan ziyade glmek hissini ilve edersen bugn bizim etrafmzda baranlarn ne yolda bir aksi ada hsl ettiini anlarsn. Bak, hergn stunlarndan bir ounu tekinin berikinin yazdklarna, tarizlerle, tezyiflerle dolduran Mkes-i Zaman ne kadar satlyor. Sabahleyin kapan kapana. nk herkes glmek ister. Hakkn kimde olduunu aramakla itigal edenler ok mudur zannedersin? Matbuatta taarruz erbabnn eline geenler tpk sokakta amura dm bir adama benzer, etrafna toplananlarn onda dokuzu gler. Hseyin Nazmi arkadann teessrle syledii szleri dinlerken glyordu: Ne kadar hassassn! dedi. Mtalann bir ksm doru, fakat meselenin esasn yanl telkki ediyorsun... Halk gler ve glmekten haz eder, fakat halk gldrmee alanlar ite o bir alay soytar olmaktan baka bir ehemmiyet alamazlar... O istihzalar ayniyle mudhik resimlere benzer ki insan bir mddet gldrr, fakat istihzaya hedef olann kymetini tenkis etmez, Bugn takdir ettiimiz bitr adamn o yolda tuhaf bir resmini grsek hangimiz glmeyiz? Fakat o resme glm olmaktan dolay o adam hakknda fikrimize hibir tebeddl gelmez. Ahmed Cemil dudaklarn bkt, cevap vermek istemedi. Hseyin Nazmi'nin hereyi souk kanl tetkik etmekten ibaret olan felsefesine itirak edemiyordu; bah;s burada bitmi gibi grnd, Hseyin Nazmi mai kurun kalemiyle risalenin matbaa msveddelerini tashih ederken onun gzleri kameriyenin sarmaklar arasndan yer yer alm aralklardan birer zmrt pencere buldu/biraz iskemlesine yaslanarak gurubun bir esmer -ve effaf tl gibi semann ipek sathna gerilen glgelerine dald, son ziya bakiyeleri bir tarafta kk bir bulut parasnn kenarna oyalar talik ediyor, gnein son demlerinden kan bir nefes gibi serin, hafif bir hava bu uzun scak gnden sonra sahralardan kalkan akam buular zerinden hafif darbeciklerle kanatlarn silkerek ge"yor, sabahtan beri gnein bu sahrann zerinden ektii iek kokularn imdi tekrar arza serpiyordu.^ Bir aralk Hseyin Nazmi: Karanlk oluyor, artk gzlerim buland; dedi. Ahmed Cemil'in gzleri o kk pencerecikten ayrld, arkadana bakt, ne dediini anlamam gibi dalgn bir na-jzarla bakt, sonra dedi ki: Ah! bu anlalamamak, takdir edilmemek endiesi olmasa. Ya benim o mahut eseri bitirsem de karsam ne olacak?... Bugn drt tane ufak tefek manzumecikler iin feryat edenler o vakit o koca bir cilt dolusu yenilii grnce ne ;yapacaklar? Ahmed Cemil'in o mahut eser dedii, senelerden beri yazmak istedii, beyninin iinde bir ocuk kabilinden yaatp b-lytt, her dakika ileyip ssledii eser idi ki bunda ocukluktan beri okuduklarndan alanm iir zevkini tatbik etmek isterdi. Bu eserle yle bir ey yapmak isterdi ki, o vakte kadar grlm olan eylerin hibirine benzemesin, bir ey ki... Ah!... O eye zihninde mmkn deil bir ekil, bir suret veremiyordu... Zihnen tertip ettii esas pek sade idi: Bir taze ruh ki, hayata bir mit incilsiyle alyor, gya semann bakir sinesine gnein busesinden, onun sevda dudaklarnn temasndan tutumu bir bahar sabah... Fakat sonra yava yava fak yanmaa, etrafa bir ateli havasnn baygnlklar yaylmaa balyor, o saf ve taze ruha hayatn ilk mihnetleri yava yava sokuluyor. Hayat mbarezesi... Daha sonra mit gflei o krlm kalbin emel enkazna hazin bir veda nazar ile szlp gidiyor: O vakit neticenin kara bulutlar...

te eser bu idi, bu eserle Ahmed Cemil beer hayatn yazmak istiyordu: bandan sonuna kadar bir iir ki bir tebessmle balasn, bir katra girye ile netice bulsun... Ne vakit bulusalar Hseyin Nazmi'ye bundan bahsederdi. Bir ok paralarn yazm, arkadana okumutu. Fakat istediini yapamamaktan, dndn kalemine tersim cttiwmpTnpirj-o^ n'jt<v"^iit h;r yeis ilp her yazd par-adan sonra^o narcava veremedii ruhim Tna.tepnini tutard. Bu eserin deta hastas olmutu. Kendi kandisine kser, iktidarn hissinin dnunda bulduu iin kzar, bazan aczini lisana atfetmek ister, zihninin iinde mevve hayaller gibi uuan mphem renkleri zaptedebilecek bir alete malik olmamaktan rnnbais bir ftur ile deta hayatndan bezer. Ah! Bir ke-o esere bir vcut verebilse!... Btn hayatta midi onun zerine mpteni idi, onu yazarsa bir gn Taksim bahesinde arkadalarna itiraf ettii gibi artk hayatta vazifesini ikmal etmi kyas edecekti. Bugn Hseyin Nazmi'ye diyordu ki: O yeniliklere ldracaklar... Hele vezin iin kimbilir ne kadar tezyiflere urayacam, fakat bunu ne iin anlamamak ?... Bizim veznimizin musikisine, aknn ifadesine, edasnn hissine ne iin vkf olmamal; yahut vukuf iddia edip de bundan ne iin istifade etmemeli?... Be yz beyitlik bir manzumeyi muttarit bir vezin zerine sylemekten tevellt edecek ruh yorgunluunu, o ahengin yeknesaklndan husul bulacak ezay ne iin alamamal? Garbin manzumelerinde evzanm deimesinden hsl olan ahengi gryoruz. O ahengi husule getirmek iin bizim elimizde manasz bir hece vezni yerine haddizatinde bir musikiden ibaret bir vezn-i mutrip varken ne iin nazmmzn eczasna dikkat ettiimiz gibi mi-vannda da ahenk ve veznin iirin ruhu ile hemdem olmasna dikkat etmeyelim?... Heca veznine de bu hizmeti ifa ettirmek mmkn olamzad. Garbllarm hareke-i musikiye dedikleri uzun hecelerden Trke mahrum olduu iin Trkeye hece vezninden baka bir ahenk olamazd. Fakat lisan Trkelikten knca, Arabnin, Farisnin hazain-i servetinden tezyine balaynca o mahut vezni muhafazaya nasl imkn grlrd. imdi bir iir syleyiniz ki... Sznn bu noktasna gelince kendisini kaybeder, vezin hakknda bitmez tkenmez nazariyelerini anlatrd. Buna mukabil, derdi; veznin musikisinde hkm srmek lzm gelen ahengin mnas... Fakat o mnay hissetmek, hissettikten sonra tatbik etmek lzm... Bizde bu cihete dikkat edilmi mi ? Bir satr vezin ile mersiye sylemek, yahut hafif bir esas ar bir veznin sakil seyelnma terk etmek vezninin musikisine kar nasl bir duygusuzluk ise muhtelif esaslardan mrekkep uzun bir manzumeyi yalnz bir vezin ile sylemee kalkmak yine musikiye kar yle bir 77 I I anlamamazlktr. Trkemizde de byle eyler mesel Fran-szcadan daha gzel yaplrken yazk ki yapmyoruz. imdi benim eserime vermek istediim musikiyi dn, bundan hsl olacak tesirin ruh zerinde ne kadar kuvveti olmak l-zita gelir. Eer bu yenilik herkeste bir iltifat meyli hsl etmezse... Mesel hazin bir para Feln, feln, feln vez-niyle mell bir edada srklene srklene gidip dururken sonra mefailn, feiltn, mefailn, failn vezniyle bir hissiyat tuyan, bir ifade hiddeti, bir nazm feveran, daha sonra mstef'iln, mstef'iln ile bir skn; sonra mesel ara yere girivermi bir strap uhkas, sanki mzrabn bir hiddet imdii kabilinden tek bir ulun... Ahmed Cemil devam etti: Musikide yapamadmz bari nazmmzda yapalm. Yirmi tane yeknesak suzinak arky okumaktan, dinlemekten duyduumuz yorgunluu hi olmazsa nazmmzda kaldralm. Hner musikiyi yeksaklktan deil, muhtelif makamat ve usuln insicamndan istihsal etmektir. Bu yolda yazlm bir manzumeyi tasavvur et ki vezinlerin takn dalgalar zerinden atlaya atlaya akp giderken birden yorgun dmesine ar ar srklensin. Sonra tekrar bir feveran ile tasn, veznin kasrgasyle ykselsin, ykselsin, iddetin en yksek tabakasna kadar ksn, yine yava yava, ine ine son nefes bir musiki inlemesiyle bitsin. Hseyin Nazmi'nin tebessm biraz daha geniledi. Ahmed Cemil bu gidile bu akam btn edeb mecellesini bir ka yznc defa olarak arkadann nne tekrar dke-1 ekti.

Helejafiye^ Gariptir, bizde _en dikkat edilecek eyler ihmal edilmi de edebiyatmzda ocuka oyunlar iin hayatlar sarfolunmu. Jenk, ferhenk, renk kafiyesiyle kaside sylemek iin efkr tasavvur edilemeyecek tazyiklere ve ivicaelara uratarak, o kafiyede bir kelimeyi kasideden mahrum etmemek iin trl mna garibelerine mecbur olarak mklt hayret verecek bir klfete katlanmlar da kafiyenin ahenk mnasn dnmek akllarna gelmemi. Hatt bugn yeni iirin ruhunu anlayamayanlar da kafiyede bir ta-savut mnas olabileceini dnebilecek var mdr acaba?... Hele kafiyelerin mtad tertibine hi aklm ermiyor. An ve "TS M, A t VB SYAH in kafiyeli seksen beyti birbirinin arkasna sralamaktan kulak iin ltuf mu sl olur kell mi bilemem? Hele gazellerde matladan sonra gelen mfretlerde madem ki nazmn arasna kafiyedar olmayan kelimeler sokarak samiay tahrik etmek tecviz ohnuyor, o halde kafiyesiz nazm sylensin. Kafiyenin terp tarzn srf zevkle, fakat bir ittrat iinde zevke tevfikan icra etmek bize ait bir muvaffakiyet... O muvaffakiyete bir de kafiyenin tasavvut mnasn ilve et, sonra vezinlerin musikisine de o7 tebeddlden gelen ahengin mnasn ver, ite yarnn nazm '/feecejejamelerin mavzu manasndan baka bir de nasl ibir edeyim ada mnas vardr. \Bilmem herkes hisseder mi? Fakat ben mesel nl:_kelimesinin mahzun edasn, pervaz kelimesinin tayaran meylini, feryat keli*-* meinin yrtc ahengini pek iyi^duyuyonm7Insanda_ bu duyu zevki olduktan sonra mesel: bhr-i skunperver diyemez, bahr kelimesinin o bir harekede toplanan kuvvetli harfinden hususiyle sonundaki tesadmnden hsl olan tasavvut iddeti ister ki bu kelime bir sert mna tasvirinde kullanlsn: Mesel bahr-i huruan, yahut bahr-i pr huru... Sanki bahr kelimesi de o sfatla beraber tayor, iiyor, deil mi? Buna mukabil derya-y sakin derim, nk derya Tielimesi de sakin; onda da bir skn var ki sfat sfatn m-5 nasmdan ziyade, izah ediyor...v_ _ Ahmed Cemil artk mtemadiyen sylyordu; zavall H* eyin Nazmi'ye; bu uysal muhataba btn ahs fikirlerini dinletti, sonra netice vermek istedi: imdi dn! Mell bir beyit hazin bir kelimenin zerinde sakin bir vakf ile bitsin, sonra mutantan bir kafiye di-^ er br beytin mna hametine mdebdep bir karar versin; btn iir bir yandan veznin ahengine nefsini teslim ederek dalgalanrken kafiyeler teye beriye mterennim zamze-meler, nameler serpsin/ sonra o iirden btn hayde te-. f bihler, btn o khne cinaslar kar; fikri o mruf zeminlerde bocalamaktan kurtar ;4te_b_enim eserJ. Ah, Nazmi, o eser yazlp da intiar ettii zaman Ahmed Cemil bsbtn baka bir adam olacak! yle zannediyorum ki itihar perisi gelip makhur, malp ayaklarmn altna atlacak: kendimi birden ykselmi greceim, o zaman: Ben bugn u toprak parasnn zerinde birisiyim! diyebileceim... MA VE SYAH 7S imdi bsbtn karanlk olmutu, iki arkada biribirini birer nteksif glge eklinde grnyorlard. Ahmed Cemil, skt edince Hseyin Nazmi cevap vermedi... Arkadan dinledike kalbinde merhamet hissi duyuyordu. Ne iin? Bu merhametin mahiyetini pek iyi takdir edemiyordu, belki Ahmed Cemil bu kadar hlyalara esir oldil iin... Hakikatin daima hlyann dununda kaldn bilirdi, onun iin o syledike Hseyin Nazmi vicdanndan hafif bir sesin: Zavall ocuk! dediini iitiyordu. kisi de sustular. Hseyin Nazmi kameriyenin sarmaklar iinde daha kesif duran karanln arasnda gzleri dalgn, endie ile dolu bir vaziyette arkadana bakyor; Ahmed Cemil, baheninbtn sahrann, semalarn zerinde dalgalanan sislere dalm dnyordu... Birden, kkten bir ses iitildi: Aabey! yemeinizi gndersinler mi? Gndersinler!... Ahmed Cemil birden kalkt: Buldum, dedi. Neyi buldun? Ahmed Cemil cevap vermedi, Lmia'nn birden sesini iitince hi dnmedii halde birdenbire aklna gelivermiti. Msterih bir nefes ald. Tamamen tahattur ediyordu: O vaadettii eyi bir gn akirdi Muzaffer beyde grmt. Bir kutu

ki iinde tavla zarlar eklinde fakat olduka byk mk'ablar var, bu mk'ablarm altar tarafna alt levhann kesilmi paralar yaptrlm, mk'ablar alt suretle tanzim etmeli ki o alt levha hsl olsun. Ahmed Cemil u gzel oyuncau;. zihnen kendi kendisine tasvir ediyordu. Fakat bunu nerede bulacak? Muzaffer beye Paris'ten gelmi. Her urad dkf kna byle satrlk tarif ile mi soracak?... Yemek yediler, artk teden beriden bahsediyorlard, bir aralk Hseyin Nazmi dedi ki: Eserini bitirirsen sana burada bir ziyafet vereyim; istediin adamlar davet et, neretmeden evvel bir kere kendin . kursun... Ahmed Cemil:: Teekkr ederim, dedi. Sonra kameriyenin ortasndan sarkan fenerlerin delikli kaidesinden yemek tepsisinin beyaz rtsne dklen oynak ziyaya dalarak: Kimbilir, ne zaman? dedi. Ahmed Cemil'in gya bu sualine cevap veriyormu gibi kkn yukardan, pancurlar ak bir odasndan bir grlt toptu. Hseyin Nazmi dedi ki: . Lmia sana gsteri yapyor. Gya piyona alacak, haydi yanma kalm da seni bartraym... Merdivenlerden yava yava ktlar, odaya evvel Hseyin Nazmi girdi. Lmia dadsyle beraberdi, Hseyin Nazmi'nin bir iareti zerine dad ekildi: Nereye gdiyorsun, dad? Biz geleceiz. Sen o grlty brak da bize bildiin paralardan al. Lm'a hrn ocuklara mahsus bir hareketle dnd: Mmkn deil! dedi. Sonra yuvarlak iskemlesinden atlad, siyah salarla dalgalanan kck ban uzatt, piyanosunun iki tarafndaki mumlan sndrd, kapa ekip kapyordu, Ahmed Cemil yetiti. O vakit Lmia'ya yalvardlar: Bu kadar naz neye iyi?... Zaten onlar ne kadar alabileceim bilmiyorlar m?... Utanmakta ne mna var?... Aabeyimin yannda her vakit almyor mu? Yabanc olarak bir Ahmed Cenv.1 var. O da yle bir tarafa ekilir. Odann en uzak bir tarafna gitsin. te urada pencerenin kenarna otursun, uatta gzn evirip bakmasn. stinann bu derecesi de fazla. Haydi bakalm, mini mini sanatkr iskemlesine gesin, ite mumlar yakyoruz... rendiin paralar bunlar deil mi? Kend;n istediini al. Ben de senin yannda yapraklan evireyim. Haydi, haydi, ite gnln oluyor, yle somurtmaa alma, bak bak glyorsun... Lmia evvel Hseyin Nazmi ile Ahmed Cemil'in arasnda, ince kalar atlm, soluk krmz dudaklan bklm, gzleri yere dikilmi, omuzlannn kck hareketleriyle, bann hafif silkintileriyle reddediyor; mtemadiyen .^a.xVJJ.XAl 81 utanrm, utannn! diyordu; sonra yava yava kalarnn gerginliine geveklik, dudaklarna hafif bir tebessm, gzlerine bir teslimiyet gelmee balad. Omuzlar, ba bir dakika evvelki red ifadesinin iddetini kaybetti. Nihayet dudaklar deminden beri almak isteyen tebessmle bsbtn tezehhr etti. Artk Hseyin Nazmi'nin kendisini ekip iskemleye doru gtren koluna hi mukavemet etmedi, oturdu, sonra glerek Ahmed Cemil'e bakt: Siz t oraya, u ak pencerenin yanna oturacaksnz. Bu tarafa hi bakmayacaksnz, anladnz m? Hi... dedi, kck parmaiyle u mtehakkim emri teyid etti. Pencereyi gsterdi. Ahmed Cemil: te gidiyorum, dedi, ben oradan gkleri seyrederim olmaz m?... Beni darda farzet... Cmlesinin sonunu tas-hihen tekrar etti Farzediniz... Dnmeksizin yarn bir gen kz sfatna girecek, olan u ocua artk mfred hitabn ayp bulmu, senelerden beri devam eden tekellften r bir itiyada hatime vermek lzm geleceine u dakikada hkm vermiti. Lmia dudaklarnn arasndan hafif bir istihza ile: Farzediniz!... diye mrldanyordu. Lmia'nn musiki mecmuas piyanoya her yeni balayan ocuklara muallimlerin tertip ettikleri hemen daima az ok yekdierine benzeyen silsile-i meaidden ibaret idi.

Bir gen kzn duas... Ak serzenileri La fille de madam Angu'dan kolay bir polka... Carnavale di Venezia'dan sade bir ariette... Lmia evvel piyanosunun bana mtereddid oturdu; yapamamak korkusundan mtevellid bir heyecan kalbini skyor, gzlerini bulandryordu. Hseyin Nazmi'nin averdii bir notay grmeyerek, fakat ezber almyormu gibi gzlerini de ayrmak istemeyerek sekizliklere yetiemeyen minimini ellerini f Mislerinin zerine brakt; parmaklar titriyor, tulara korkak bir temas ile dokunuyordu. Karsndaki notada iaretler gzlerinin nnde iki taraftan titreyen mumlarn ziyasiyle bir alay acayip glgeler gibi bulutlanarak geiyor; sanki u kk titrek parmaklar tulara dokunduka bir musiki nefMai ve Siyah F. 6 has kalkarak o siyah iaretleri flyor, kdn zerinden pskrterek uuruyordu... Lmia imdi ellerini htralarna teslim ederek brakver-miti. Ahmed Cemil'in orada bulunmasndan gelen bir mahcubiyet hatt dnmee msaade etmiyordu. Denebilirdi ki yalnz parmaklar dnyor, tahattur eyliyor ve mihaniki bir hareketle htralarn tulara naklediyordu... Fakat aldka metanet gelmee balad; Ahmbed Cemil orada pencerenin yannda, gecenin hafif rzgriyle balarn sallayan korkun heyulalar gibi yer yer zulmetler iinde hareket eden aalara dalm, sakit duruyordu. Sanki orada deildi. Lmia artk onun mevcut olduunu yava yava unutmaa balad. Yapraklar dndke gzlerinden o bulut kalkyor, fikri bulanklktan syrlyor; parmalan kuvvet buluyor, imdi tulara daha emniyetle dokunuyordu. Ahmed Cemil?... O da Lmia'y unutmu idi, imdi nerede bulunduundan bile haberi yoktu. O imdi, gzlerinin nnde, tede beride bacalar, atlar ykselen kklerin, bahelerin, duvarlarn parmaklklar arasnda irili ufakl, kme kme, urada burada karanlklar iinde biribirine sarlan, pen, yahut uzaktan uzaa balaryle, kollaryle biribirine selmlar gnderen aalarn, sanki karanlklar yerinden oynatarak ibir beik iinde sallayan rzgr ile canlanarak, harekete gelerek u siyah gece zemini iinde titreyen bu siyah levhann, btn bu titrek glgelerin iirini temaaya mevkuf olmu duruyordu. Bu temaadan derin, mbhem bir iir hissediyordu ki sakit, bir iir ki lisan yok, belgati yalnz ite u siyah titremeden ibaret.. Sema; bu siyah levhann zerinde, tesinde berisinde beyaz mnevver pullar serpilmi, ara sra muhtelif noktalarnda uan beyaz tller harekete gelmi, srma ilenmi bir rt gibi eteklerini grlmez ufuklara salvermi, zulmetlerin sevda dolu gsne dkvermiti. Ahmed Cemil urada mai ve siyah, yukarda ve aada birer levhann, bir garam visaliyle kucaklatn grd. L-mia'nn musikisi, o mbtedi tereddtleriyle piyanonun dilerinden koparlm nameler, kulaklarm trmalyordu. O olmasa belki u levhann ruhunu daha iyi anlayacak... Ban evirdi, Hseyin Nazmi ayakta bir eli yapraklarn yannda, evirmee mheyya bir vaziyette duruyor, Lmia, parann hareketine tebaiyetle kk ba hafif hareketlerle sallanarak, henz vs'at bulmam omuzlar dirseklerinin inip kmasiyle hemhenk olarak; yksek iskemlesinde yere zor yetien ayaklar, uzun konlu dmeli zarif potincikler iinde minimini ayakklar birbiri stne konmu; yle, yan muallkta, yar ak bacaklarnn ucunda hafif, hafif, kk bir rzgrn isabetiyle kendi kendisene belli.belirsiz hareket eden bir salncak nazllyle salanyordu... Ahmed Cemil imdi Lmia'nm ihtarn unutmutu. imdi bu mcessem iire bakyordu; u kk ocuk, yarn bir gen kz olacak; inkiafa mheyya bir gonca ki, bsbtn tezehhr-ne yalnz bir bahar sabah kifayet edecek. Byk lmbann krmz kalpandan yakut renginde bir ziya intiar ederek btn bu oday alevden bir renge boyamt. Bu krmz ziya odann ortasnda masann etrafnda ateten bir hle tekil ettikten sonra yava yava hafifleerek btn duvarlardan, eyadan, perdelerden kayarak burada bir penbe gl uyandryor; sonra t piyanonun kenarna kadar gelerek Lmia'nm srtn, omuzlarn, bandan arkasna dklen kvrck salarn dalgalarn mnevver bir ihtizaz iinde saryor, mumlarn sarmtrak ziyasiyle titree titree ptkten sonra snyordu.

Bu gl renkli k iinde imdi Lmia onun gznde sihirli bir inkiaf ile sanki byyor, o dar omuzlar geniliyor, u kk baa bir vs'at geliyor, bu kk ocuk ykseliyor, u mini mini mahlktan o penbe renk iinde, bu rakik nameler arasnda silkinerek, salarndan ziya kpkleri serperek bir gen kz kyordu. Ahmed Cemil bu ltif hayali kaybetmek istemeyerek gzlerini szyor; kirpiklerinin glgesiyle karsndaki levhann ziya oyunlarn itmama alarak; havalin eksiklerini gzlerinin, hlyasnn ianesiyle ikmal ederek gryor; imdi u ocuktan, u incecik vcuttan uan bir esr rib' sanki tobahhn1" ederek, sonra yava yava tekasf eyleyerek mahsus b'r e1"1 kesbeden o onbe yandaki gen kz grce rdu. Gsori T<"-a'y deil, fakat ite u gzlerinin nnde garip bir sersemlik veren bir sevda nefesiyle teneffs ediyormuasna titreyen nazenin hayali, Lmia'nn vcudunu saran mteksif esiri, uzun, btn hedeften mahrum kalan genlik hlyalarnn hsran kadar uzun, cierleri koparan bir ak busesiyle pyordu... Ah! Bugn kinbilir nerede sevda hlyalar ile mest olan o gen kz eer kendisi iin yle bir gen kz yaratlm ise ne zaman yolunun stne tesadf edecek?... Bana bakyorsunuz Cemil bey? Haniya darya (bakacaktnz ? nndeki mecmuann son yapran evirmi olan Hseyin Nazmi ilve etti: Tenbihi bozmaya gelmez, kk hanm kzdn nz. imdi bize yeni rendii spanyol havasn da alacak, ondan sonra beybabasnn yanna gidecek... Ahmed Cemil ban evirdi. imdi gzleri kamamt. Bir mddet geceye bakamad, sonra yava yava gzleri alnca hayret etti. Deminki manzarada bir tebeddl vard. imdi sema lcivert bir ieden szlen ziyaya benzeyen hafif bir su halinde bsbtn effaf, tede beride yldzlar bsbtn beyaz idi; bacalar, atlar, aalar, demin birer siyah ktle odan btn bu eya imdi parltl bir su ile ykanyor gibiydi. Ahmed Cemil'in nnde yksek bir kays aac vard.ki t kkn saaklarn pmee alyordu, aacn bir ksm glge iinde kalm iken mtekabil ksm beyaz bir atele tutumu-asna parldyor, yapraklarn zerinde sanki bir fraaan serpilmi para para stl nurlar titreiyordu. imdi gya bu aacn ucaresinden bollaan bir su fkryormuasma o nur-u rakkas yapraktan yapraa kouarak biribirini tututuruyor, o veillere birer jeyaz fenercik aslyordu. Sonra birden aacn btn st taraf beyaz bir yangn iinde kald. Ahmed Cemil ban kaldrd, ite u karki kkn atsnn arkasnda, geceler ilahesi, imdi oradan grnecek. Kkn krmz kiremitlerinin arkasnda gya bir brkn menfezi alm, bir nur tufannn elleleri tam idi. Ahmed Cemil ban pencerenin kenarna dayad, burackta kmldamadan seyretmek istedi. ispanyol havasnn arka mahsus aksak vezni Ahmed Cemil'in hayalhanesinde binlerce spanyol rakkaseleri icat ediyor, bunlar ite o atnn zerinden nazl aaasn dkerek ykselen ayn karsnda parmaklarnda zilleriyle, serpularn pullaryle, ayaklarnn halhalaryla, kollarnn zincirli bilezik-leriyle raksediyorlard... Hafif bir rzgr uuyor, btn bu levhann ekillerine bir hareket veriyordu; imdi Ahmed Cemil gzlerini' bakt sema noktasndan kk beyaz bulutlar peyda oluyor, rzgrn nne dm, lgn bir seyirle uuuyordu. Anszn krmz kiremitlerin zerinden bir nur izgisi grnd, kyor; zerinden, altndan, etrafndan nazenin hra-mma denen beyaz bulut kmeleri arasndan btn ondebdep aasiyle kyordu. Ahmd Cemil'e, urackta pencerenin u kenarndan; grnmeyen bir takm kollar zincirlerle u ateten ktleyi derin bir uurumdan yava yava, uraa uraa ekiyorlarm, ykseltiyorlarm gibi geliyordu. ektiler, ektiler, fakat tam kkn stne gelince artk birden tevakkuf etmiler zannolundu; o vakit Ahmed Cemil kendisine, srtarak, geni bir istihza handesiyle bakan bu simann muammasna uzun bir nazarla bakt. imdi, rzgr, sanki bu ehreyi nazarlardan kskanarak saklanmak istiyormuasma iddetini arttrm idi. Bitmez tkenmez beyaz bulut paralarn kk kk amarlarla oraya sevkediyor, sanki bir kam ile btn ufuklardan btn bulut

krntlarn pskrterek oraya gnderiyordu. Bunlar hep beyaz idiler; bazan koa koa, bazan ar ar akarak, kh gergin kanatl gvercinler gibi szlerek, kh lgnca savrulan kar frtnal gibi yuvarlanarak geiyorlar, hi arkas gel-neyecekmiesine geiyorlard. Sanki semann lcivert ipeine gerilmi bir beyaz atlas ki -birdenbire tahrip edici bir nefesle paralanvermi, kopuvermi, ensicesi zlvermi - havann keyf aksiyle dalyor, serpiliyordu... O; ay, metin, nr'teazzm, mehip, hkim ve mir oir nazarla btn u dank enkaza bakyor; sanki altnda paralanan bu bulut krntlarn tezyif handesiyle temaa ediyordu. imdi Ahmed Cemil'in nazarnda bu ay baka bir mahiyet alyordu. Kendi kendisine diyordu ki: Hayr, yle deil, bu bir pencere ki semann u lcivert kubbesinde alm; bir pencere ki ii nur deryas, bir ate hazinesi; bir pencere ki semalarn te tarafndan intrak ederek peyda oluvermi, sonra bu bulutlar, bunlar u lcivert meriler kubbenin zeveban etmi paralar, bunlar o atein buharlar ki mehul bir ufkun derinliklerine dalp gidiyor, imdi btn bu gk duvarlar zlmeye balayan buz safhalar gibi atrdya atrdaya krlp dklecek... ...Lmianin parmaklar son karar darbesini verdi, ocuk alacak eyi kalmadn anlatacak bir eda ile kardeine bakt, puf... puf... mumlar snd. Hseyin Nazmi, Ahmed Cemil'e dedi ki: Bizim kk musikiinasa alk yok mu? Ahned Cemil ayaa kalkt; glerek, alay ederek Lmia'-nn karsnda eildi, frenkvri selmlad. Matmazel! diye balad. Lmia bir kahkaha ile: Matmazel uykuya kayor... dedi ve kat. Ahmed Cemil Hseyin N&zmi'ye dedi ki: Artk sen de uyu... Benim iin yine ktphaneye yer hazrlatmsndr, deil mi?... Bana izin ver, biraz 'kp yle yalnz tenha yollarda gezeceim. Yarn sabah konuuruz. Hseyin Nazmi: Mutlaka mehtaba kar manzume sylenecek! dedi. Gltler. Ahmed Cemil ekildi, baheye indi, parmakln kapsn at, darya kt... Ahmed Cemil'in dnmee ihtiyac vard. Onun iin Hseyin Nazmi'den kamak, sahray tutumu bir derya iine alan mehtaba kar hlya enginlerinde doalmak istiyordu. Ayaklarnn altnda trdyan kumlarn zerinden yava yava, gecenin uyku sktunu ihllden korkarak ilerledi. Kkn nnden geen geni caddeye kt, imdi ay btn tabiat "mnevver bir ak fira hazrlamak istiyormuasma altn bir fanus eklinde duruyordu, ona kar yrd. Ah o gene. kz! Ona ne vakit tesadf edecek?... Kimindir o kk seyyal sima ki hlyasnn yinesi zerinden zaptea-miyen bir renkle gya bir bulut paras altnda mtemevvi, akp gidiyor? O gen kz ki tanmyor, bilmiyor, grmemi, vcundun-dan haberdar deil; fakat seviyor, btn genliin^sevdadan mahrum geen ihtiyaciyle, btn ak kabiliyetinin hasretiyle seviyor. Onun ayaklarna atlmak, ban dizlerine koymak, gzlerini bir ryann iirinde kaybolacak gzlerini gzlerine dikmek, ellerini btn hayatnn bir teslimiyet hcceti gibi ellerine terketmek, sonra hazin fakat bahtiyar, gnl krk fakat mesut, yava yava, katre katre, scak yalarla alamak isterdi. imdi ay kk beyaz bulutlarn, br tarafnda ylm kme kme beyaz atlaslarn arasnda, sanki yatanda yatm manidar bir sevdal bakla: Evet, air efendi, o gen kz... diyordu; sonra irkin hin bir tebessm alyor, alyor, bu bir muammay andran simay bir yandan bir yana kaplyordu, evet, air efendi, o gen kz.... Bu ehre srtyor, ac bir istihza ile daima srtyordu... Ahmed Cemil artk ona bakmamak, hlyalarnn aaasna o hazin altn ziyasn serpen bu mstehzi simadan gzlerini ayrmak istiyordu. imdi bulutlar; o saatlerden beri semann bilinmeyen sonsuzluklarndan uuarak, canlanarak, ayn nnde:, altndan stnden oynaan, kaan kme kme beyaz gvercin alaylarn seyre dald.

Bunlar nereden, afakin hangi mehul kelerinden nasl bir hayat nefesiyle kanatlanarak u ba dndren seyran ile geip gidiyorlard ? Arasra bir rzgr darbesine tesadf etmi dumanlar gibi dank, bazan yksele yksele birdenbire patlam bir dalga gibi serpintili, urada beyaz bir ipek kuma silsilesi eklinde dalgal, biraz tede azm bir ku gibi kanatlar gergin, daha sonra yine bir rzgr darbesiyle birden deierek kular garip canavarlara, ipek tufanlar mermer stun enkazna, dalgalar korkun kasrgalara, dumanlar beyaz gl ynlarna tebeddl ederek her an bir baka ekle giren, her dakika bir tenash silsilesinden geen bu garip alay raksederek, baygn baygn szlerek, mestne atlarak, nazeninne sallanarak fevc fevc geiyorlar, bitmez tkenmez bir alay ile geiyorlard. O, ay, bunlarn arasnda bazan bir krmz kt fener gibi donuk, bazan bir bakr safha eklinde bir ate-renk, vakit vakit bir tarafna isabet eden bir para bulutla mell ve gazapl, bir dakika beyazlklar arasnda kaybolmu, sonra birden o tller iinden srtkan ehresi kvermi, imdi, Ahmed Cemil'in gzlerinin nnde, o yrdke sallanyor, yerinden oynuyor, sanki kollarna atlverecek zannolunuyordu... imdi t uzaklarda bir kkn havuzunda mehtab selmlayan kurbaalarn lklar, sahrann bir tarafnda bulutlara kar uluyan bir kpein av'avas sonra gecenin sknunu bir ok frlatyor zannedilen bir horozun semay ileyen sesi; etraftan, her kmesten, sahrann her kesinden yekdierine cevap veren horoz sesleri btn bu perian gece zemzemesi: Evet, air efendi, diyordu, evet, o gen kz... Bu gece Ahmed Cemil'in uykusunun semasnda da dnen bulutlar arasnda krmz bir mstehzi ay ehresi daha ileride kaybolmu bir ufukta; bulutlar, kpkler iinde mphem, gya bir haset eliyle silinmi bir sima sonra bir ses ki derinlerden, sanki yerin sinesinden bir burkann uultular iinden mevve bir mesturiyet-i mezbuhane ile kyor; Evet, air efendi, o gen kz... diyordu. 8 Ahmed evki efendi akam st bir aralk sahib-i imtiyazn odasna girdi, aynann karsna geti, arkasndan takip eden Ahmed Cemil'e aynann iinden lkrd syleyerek: On be sene oluyor, evet tam on be sene ki geceyi Beyolu'nda geirdiim vaki olmad, diyordu. Biraz boyunba-ma, fesime, endamma eki dzen vereyim... Ahmed evki efendi kendi kendisine aynann iinde srtyordu. Dolgun yanaklarna henz giremeyen krk u kadar senenin tahrip izgilerinden azade evresini pek beeniyordu. O akam Palais de Cristal'de yalanm bir adam halinde kendisini gstermeye lzum yok ya! Biraz u ince siyah boyunba-n ekerek, fesini azck yle ne doru eerek, ikin karnn biraz basmak iin keten yelein arkadan tokasn biraz daha skarak u seyrek byklara da biraz gen bir eda vere-bilse yok, ite fena deil... Srtarak Ahmed Cemile: Fena deil a, Ahmed evki efendi iyice sklat; Allah vere de Raci'nin maukas... Ahmed edd efendi lkrdsn bitiremedi, birdenbire camlar derek den bir saanak u mtalasna fasla verdi: Ay yamur yayor, bence hava ho! Senin emsiyen var m? Ahmed Cemil bayle iaret etti: yle ise ikimiz bir emsiye ile idare ederiz, benim emsiyeme kendim zor syorum amma varsn sol tarafm slan-versin... Ahmed evki efendinin koyu aefti alpagadan, kk bir adr kadar bir emsiyesi vard ki Saib drt senelik olduuna yemin ederdi. Bu emsiye ile Ahmed evki efendi o derece bir vcut olmulard ki emsiye nerede grlse Ahmed evki efendi de mutlaka orada bulunurdu. Ahmed evki efendinin emsiyesi o derece maruftur ki mutlaka bir ltife edebilmek iin vesile arayan Ali ekib: Ahmed evki efendinin emsiyesi yalnz bana kalksa da salna salna Sirkeci'den ar ar yukar ksa, btn cadde ahalisi Mir'at- un idare memurunu emsiyesi gidiyor, diye. gsterirler. derdi. Saat onbir buua geliyor, gidelim mi ? Heyet-i tahririye odasna urayarak henz icmalini bitiremeyen Ali ekib'i, Saib ile mukabele ederek tashihlere

bakan Said'i selmladktan sonra merdivenleri indiler. Ahmed Cemil, Ahmed evki efendinin sama geti. emsiye ald. u yaz yamurunun altnda emsiyenin tozlar ykanarak iki refik byle yanyana, kol kola yrdler. Kpr bana geldikleri vakit etraftan akp gelen ial-km, akam stlerine mahsus heyecannn henz bakiyesi vard. Son vapura yetiecek olanlar kouyorlar, arasra tek tk arabalar halk yarp yamurun altnda slanan arabaclarn akrdattklar kam tarakalariyle geiyorlard. Ahmed Cemil hem refikinin nefti emsiyesi altnda her iki admda bir serdettii mtalay dinliyor gibi skt ederek yryor; hem de kpry bir yandan bir yana istil eden siyah, lcivert, nefti bir alay canl mthi mantarlar gibi havalanarak, sallanarak yryen emsiyeleri seyrediyordu. Gala-ta'ya geldikleri vakit buraya mahsus gece hayatnn uyanmaya baladn grdler. Gerekten doru yola baktlar; sokan amurlarnda kahvehanelerin, meyhanelerin camlarndan szan ziyalar sokaktan geen arabalarn, tramvaylarn te-kerleklerri, yolcularn ayaklar altnda kaarak oynayordu. Ahmed Cemil o hayat bir iki kere yakndan grm, o maietin sefaletinden titremi idi. Ufak bir cevelndan sonra Tnel'e kadar geldiler; Ahmed evki efendi cebine davranarak dedi ki: imdi bu pis havada nerede vakit geireceiz? Ahmed Cemil: Kahve kahve dolarz, herkesin elenmek iin can att Beyolu'nu bir kere de u yanzda, onbe sene sonra dolanz. Bakalm can atlacak bir yerini bulabilir misiniz? dedi. Tnel'in iinde arabalarn sarsnts arasnda Ahmed evki efendi: Biz bu akam kyoruz amma ne yapacamz ben de bilmiyorum, diyordu. Tnelden ktklar vakit yamuru kesilmi buldular, yalnz ince bir serpinti vard, Ahmed. evki efendi artk emsiyesini amaya lzum grmedi: Ne olacan ben imdiden kefediyorum, diyordu. Ona Palais de Cristalde tesadf edeceiz. Bize yle bir ufak ainalk edecek, kardan yz bulabildii kadar etrafnda dolaacak, biz kardan bu hli seyrettike geen gn matbaada alayan kadn gzmzn nne gelecek, nihayet kalkp gideceiz, o kadar... Netice? Ahmed Cemil glerek: Hi!... dedi. Ahmed evki efendi skt etti, fakat zihni hep bu mesele ile megul idi, bir aralk u mtalay ilve etti: Kar koca arasna byle bir muhabbet faslas girince bir daha iyi bir muaeret, kabil deil, tesis edilemez. Kadn lnceye kadar boa kan hayatna alar, yahut gzyalar deva olmazsa baka bir yerde teselli armk ister. Erkek de hep kendi hreketine karsn sebep bulmaya alarak sonuna kadar devam edip gidecektir. nsanlar tuhaftr! Fena birey yapmakta olduklarn hissedeeck olurlarsa mutlaka en evvel vicdanlarn susturacak bir sebep bulurlar. Kt iler sahibi olanlara sorunuz; hepsi de kendi kendilerine icat edilip itina ile takviye edilmi sebeplere tesadf edersiniz. Hi olmazsa sanki birok srlarn mevcut olduunu f arzettirerek gler, size: Anlatamam ki... Bilseniz beni mazur grrsnz... demek ister. Onun iin yle sebepler "ardr ki henz kendisi bile tahlil edip bir surete balayanamtr, yahut bir takm sebepler mevcut olduuna inanmamtr amma tetkik edilmek lzm gelse hibir ey yoktur... te Raci! kimbilir, karsna hiyanet etmek iin kendisini ne kadar hakl bulmaktadr. Ahmed Cemil refikinin felsefesini, u m, fakat doru mtalay dinledike zihnen o esas tevsi ve tezyin ediyordu. Mahkemelerden, hapishanelerden geenlerin hissiyatn tahlil vastas hep Ahmed evkinin u kaba gzlerinde sakldr, diye dnyordu. Nerede oturacaz? Ahmed Cemil: Luxsenburg'da, dedi. Beyolu'nun en ziyade haz ettii yer Luxsenburg kahvesi idi; orada n tarafta bir yere oturur, bu binlerce yolculardan intihap ettii baz ehreleri oturduu yerin mahdut nezaretli dairesinin msaade ettii kadar takip eder; o ehrelerin kimisinin paltosundan, kimisinin eski elbisesinden, birisinin elindek paketten, br kadnn yanndaki ocuktan mnalar anlar; zihnen birer dakikalk zaman iinde bu ehreler iin birer mufassal hikye yazard. Buraya gele gele, bir takn ehrelere birok

defalar tesadf ede ede u halkn iinde kendisine mahsus inlar bulmu, mesel birisinin evinde hastas olduunu daima tad ecza ielerinden anlamt. Acaba nesidir? ocuu yahut kars... Sonra bir gn onu bsbtn km, rengi umu grd. Elinde artk il iesi yok, zerinde siyah elbise vard. Ahmed Cemil buna gya tand, sevdii bir adam kabilinden acmt. Yine bu inlar iinde bir gen kz tanyordu ki ilk grdnde btn vcudundan ne'eler, etaretler, saadetler salyordu; birka ay sonra ona yine tesadf etmiti; fakat bu defa ehresinde saadet rengi sanki bir alevle kavrulmu gibiydi. Bundan sonra her tesadf ediinde gen kzn simasna baka bir yeis, gzlerine yeni bir melal dtn grd. phesiz bir ak facias... Sonra bir gn t kendisinin nnde gen kzn birisine byklar rnacar tarznda kalkm, tek gzlkl, ispanyol apkal, paalar kvrk pantolonlu, dmeli sar potinli birisine baktn grd; delikanl kaytsz bir eda ile apkasn kaldrd, o kadar; fakat o nazar... Ahmed Cemil gen kzn btn yeis kitabn bu nazarda okudu... Ahmed Cemil'in byle nnden yzlerce, binlerce beer hayat geerdi; buras, u kahvenin u ksa kadife iskemlesi onun iin zengin bir ktphane idi ki muhteviyat, mcelledat okunmaz, hissedilir, grnmez, anlalr. Hikye yazmak isteseydi bunlarn her birinde bir mevzu bulmu olurdu. Ahmed evki efendi ile buraya oturdular, iyice gece olmutu. Ahmed evki efendi: Ben bir tek parlataym! dedi. Ahmed Cemil resimli gazeteleri istedi; Ahmed evki efendi kendisini u lemde garip bulmu gibi etrafna yabanc yabanc bakmakla, Ahmed Cemil resimleri seyretmekle bir mddet vakit geirdiler. Sonra Ahmed evki efendi geni bir nefes ald, kk kadife sandalyeden taan vcudunu birka kere nasl yerletirebilmek lzm geleceini tyin iin kmldand ve sonra refikine doru eilerek: Ben burada skldm, dedi; ruhuma kasvet geldi. Burada u suratlarn gazetelere sokmu, yahut gzlerini sokaa dikmi bir alay halk arasna girip nefsimi hapsetmekten bir lezzet alamadm; dedi, Ahmed Cemil tebessm etti: Nereye gitsek byle deil mi? Buras Beyolu kahvelerinin en elencelisidir. Cannz daha kapal yer istiyor ise Couronne var, Cambrinus var, Central var... Lambal duvarlarn, tavanlarn arasnda mermer masalar... Bu masalarn etrafnda birok adamlar ya bira iiyor, ya gazete okuyor, ya yava sesle konuuyor... u halin bir ayn! Bir fark varsa da biraz daha kapal, kasvetli olmasndan ibaret. Kahve kahve dolarz, demitim, isterseniz Palais de Cristal'in, Con-cordia'nn yanlarnda cam kapl, ii daima grltl, kaps aldka sokaa duman1! kark bir kark kadn sesiyle bir atlak keman ahengi fkran kahvelerden birine gidelim, te Beyolu, ite Beyolu'nun zevki!... Ahmed evki efendi gya Beyolu'nun u derece zevkten, mahrumiyetine mazhar olduu rabete hiddet etai gibi: yle ise ne iin geliyorsunuz? dedi. VE SYAH 93 Oh!... Muhtelif sebepler var! Beni sormaynz. Ben her yerde elenirim, hatt bir mahalle kahvesinde bile... Beni tet-kikat icrasna msait bir yere gtrnz, kfidir, saatlerce oturaym, beni dndrecek eyler bulurum. Beyolu'ndan zevk alanlar iinde benim nokta-i nazarma nefsini koyanlar belki oktur, varsa ekalliyeti tekil ederler. Ekseriyet?... Siz on be sene evvel niin gelirdiniz? Ahmed Cemil'in bir glmseme ile refakat eden bu sualine Ahmed evki efendi bir srtmakla cevap verdi. O devam etti: Ekseriyet sebep olmadan gelir, herkes geldii iin yahut baka gidecek bir yer olmad iin, daha dorusu bir itiyat eseri olacak... Ne derseniz deyiniz, her gece u demin saydm kahvelere bir baknz, buralarda rohza iki kadeh bira imek bahanesiyle t Aksaray'dan, ehzadeba'ndan, teden "beriden gelmi yzlerce ladam grrsnz. Ta gecenin yedisinde sekizinde avdet etmek zahmetine katlanacaklardr... Sebep? Ben bu akam Beyolu'nda'idim! diyebilmekten ibaret bir itminan, yahut ertesi gn kalemde Aman dn akam Cent-ral'da ne kadar elendik! tarznda bir yalan...

Ahmed evki efendi evvelkinden daha geni bir nefes ald: Aman skldm. Seninle ne yapalm bilir misin? Yamur dindi, hafif bir serinlik var, uradan ak bir tramvaya bineriz. iliye kadar gider geliriz, biraz cierlerimiz toprak ha-vasiyle tazelenir, ondan sonra gider, yemeimizi yeriz. Daha sonra... Ahmed Cemil refikinin ili'ye kadar toprak havasn bulamayacana gld, fakat muhalefet etmek de istemedi, oraya kadar azimet ve avdet seferini ettiler, yolda Ahmed evki efendi ikide birde sahra havas arayan cierlerini iirmee alarak: u Raci'yi ne yapacaz? Bilmem, nasl etmeli? diyordu. Ucuz olsun maksadiyle Ahmed Cemil refikini Glavani sokanda La Bella Venezia lokantasna evketti. Ev yemeinden baka yemeklere almam adamlara mahsus bir tiksinti ile yemek yediler, kahvelerini bir de nargile im?k zere Te-peba caddseinin karsndaki kahvelerden birine gittiler. Bir kere zmir'e kadar gitmi olan Ali ekib bu kahvelerin umumuna birden zmir kahveleri namn vermiti. Ahmed evki efendi buradan pek ziyade haz etti. Karlarnda bahenin, yemek faslasna msadif olan u saatte, fenerleri sndrlmt. Bahe gzlerinin nnde bir sahra gibi grnyordu. Burada yamur yemi aalardan mnteir ltif bir kr kokusu vard. Ahmed evki efendi: Aman ne gzel! ne gzel! diyordu sonra birdenbire Ahmed Cemil'in kolunu ekti: Baksana, baksana, Raci deil mi?... Raci bahenin kenarndan ayaklarna, bacaklarna emin olamayarak yava yava yryordu. Ahmed Cemil: Oraya gidiyor olmal, biraz sonra biz de gideriz, deil mi? dedi. Palais de Cristal'in merdiveninden karken Ahmed Cemil refikine dedi k: te istanbul'un en yksek kafe konseri: Kasr-l billur!... Kadri itibariyle mi, irtifai itibariyle mi? Her iki suretle... Dar, pis, kademeleri anm, svalan, duvarlar kirlenmi merdivenden yava yava ktlar; kendilerini mskirat kokusuyle dolu, kapal kalm ar bir hava karlad. Henz kalabalk yoktu, bir iki masann banda vapurunun limanda bir gecelik kalmasndan istifade ederek Beyolu'nda u zevk lemine dm siyah trnakl, atein karsnda kavrulmu imali bir atei, iki gen, galiba dkknlar erkence kapanm civar tuhafiyecilere mensup iki rak, bir kenarda hizmeti kzla krklk iman bir kar, fakat hizmeti kzlar herhangi yata olursa olsun daima hizmeti kzdr tenhalktan cesaret alarak akalaan, pervasz, teklifsiz tavrna, kahve direktrnn gz nnde mltaf attan ekinmeyi sine, iri iri kahkahasna, hatt masalarn arasnda kz kovalayna baklrsa kahvenin alk mterilerinden biri olduu anlalan ittAivESITAH 95 kranta bir gen!... tede beride balamak saatini bekleyerek dinlenen algc kzlar, o kadar... ki arkada u tenhalk iinde nereye oturacaklarn birden tyin edemediler, Ahmed Cemil biraz tereddtten sonra: uraya! dedi. Sahnenin yannda bir kanepeye oturdular. Daha pek erken, Raci gelmemi, fakat imdi mdavimler skn ederler... iman kar bir aralk kranta ndan kurtuldu, geldi, ellerini masaya dayayarak durdu, emir bekledi, Ahmed Cemil: ki gazoz! dedi. iman kar masaya sekiz on tane kibrit brakarak gitti. Yz paraya gece yarsndan iki saat sonraya kadar u kanepe ile masay satn alyoruz. Ahmed evki efendi gazozu imedi, Ahmed Cemil gld: Burann en nefis ikisi! sterseniz kahvesinden ziyade nohut unu ile pimi bir kahve, elli kere cezveye atlm bir ay iebilirsiniz... Ksa boylu, omuzlar kabark, ba dik, byklarnn ucu vakurane kvrlm Chef d'orehestre; Ahmed Cemil bunu zihnen Serdri zmre-i musikiye diye tercme ediyordu kemann yayiyle nota sehpasnn zerine urdu. Ahmed Cemil:

Grlt balyor... dedi. tede beride yorgun bir tavr ile hergn ayni ttrad ve yeknesaklk ile tekerrr eden maiet klfetinin ibtida saatine intizar ederek dinlenen, kapal yerlerde yaamaktan, her vakit sofray yar a yar tok tekket-mekten, gndz uyuyup gece pis hava teneffs etmeye maih-km olmaktan sararm, simasnn rengi umu, genlik grnn imdiden yaama fturu brm, gzel irkin yahut hem gzel hem irkin, hem gen hem ihtiyar, sekiz on lehli kz pinekledikleri yerlerden yorgun tavrlarla kalktlar; ki misi kemann ald, kimisi davulunun bana geti; reis bir cidd tavr ile yayn bir daha urdu: Tk, tk, tk... O vakit btn o iyi ahenk edilmemi kemanlar pheli bir ahenk muvazenesi ile, en duygusuz kulaklar isyan ettirecek bir ses tenafr ile her gece alna alna sanki ypranm; galop'la kimbilir ka yznc defa tekrar baladlar. Ahmed Cemil bir analk: Zavall mahlklar! dedi; sonra bu biareler hakknda dncelerini, merhamet hislerini refikine tefsir etti. Kimbilir; u bedbaht kzcazlar bu kemanlardan, davullardan u perian nameleri kopardka neler dnrler! Hepsinin ta uzaklarda, Almanya'nn, Avusturya'nn, Bohemya'nn kaybolmu bir kynde bir aile oca vardr; ihtiyar bir baba ki artk kendisi iin gittike hisset gsteren topraktan ailenin ekmeini karamyor, km bir valide, gzlerinde gzlk, kulbenin bir tarafnda orap ryor, daima... nk ocuk bir deil, onlarn hepsine ayaklarn scak tutacak birer orap lzm. Fakat yetitirmek mmkn deil; ne orap yetiiyor, ne ekmek! ocuklar o kadar ok ki... Bunlar ayklamak lzm, her birini bir tarafa sevketmek, ekmek bulacak bir yere gndermek icap ediyor. ocuklarn en by kz, evlenecek, cihaz ister, nianls var. Fakat para nereden bulmal?... O vakit ailece dnlr. Her gece btn erkn hazr olduu halde yorgun baba orabn birka dakika brakarak gzln alnnn stne kaldrarak dinleyen anneye tasavvurunu izah eder, geen gn mracaat eden herifin teklifini kabul etmekten baka are olamayacan anlatr, nihayet iki katre ya ile bu bahse hatime verilir, evin kz gidiyor... Nereye? Kaza rzgr nereye sevkederse... Gidecek, bir kede senelerce keman alacak; cihazn habbe habbe toplayacak ha-yat- istikbalinin ekmeini buralarda kan kusarak, a yaayarak tane tane tedarik edecek; sonra senelerce mtehassiri olduu aile ocana avdet edince ya babasn lm bulacak, ya komunun kzn alm olan nianlsn grp oraya yl-verecek, yahut hi olmazsa kollarna atlmak iin hayatnn en zengin parasn feda ettii akndan zavall sevgilim! Ne kadar bozulmusun! tarznda bir serzeni iitecek, ve sonra mes'ut olmaya alacak. Bir gece hi unutmam: Yine burada idim. u davulcuyu, grdnz m? Bir aralk gzm iliti, nndeki notaya deil biraz aa bakyordu, dikkat ettim, szgn gzlerle biraz mii-tebessim, reise ve halka gstermekten korkarak gizlice bir mektup okuyordu. Bu mektup... Acaba kimden ?... O vakit gzlerimi -cehresinden ayrmadm, ara sra nbetini karmaktan korkarak notaya bir gz atyor sonra hemen yine mektubuna bakyordu. Gzlerinin u mektuptan notaya, notadan mektuba seMA VE SYAH 97 feri esnasnda ne byk fark vard! Notaya geldike cidd bir nazar, mektuba dndke tatl bir tebessm... Acaba u pis kahvenin u murdar sahnesi karsnda u mlevves musikinin arasnda o mektuba gz ilitike ne gryor, hatratnn arasndan neler geiyordu?... Galiba nianlsndan gelmiti. phesiz o, askerlie gitmi, bu cihaz toplamaya kmt. Her ikisi de gnleri sayyorlar, ara sra o, klann bir tarafnda acele karalanm, bu murdar karanlk bir odann penceresi kenarnda arkadalarnn istihzalarna ramen yazlm mektuplarla dudaklarn yakan buse ihtiyacna bir tesliyet kevseri serpiyorlar, inanr msnz? Bunlarn hemen hepsi namusludur. Fuhuun irkb iinde yzdkleri halde hemen hepsi memleketlerine avdet ettikleri zaman nianllarna izdiva elini pk ve saf olarak uzatrlar. Birisini tanrdm, bunlardan birine taauk etmiti. Zavall ocuun btn meyus akna kar kzdan bir mit cevab kmad; fakat gariptir ki kz da meyus a-kyle beraber alard. Ne iin? Kimbilir belki o nasipsiz sevdaya kar samim bir merhamet hissettii iin...

Bu gece dinlemek nbeti Ahmed evki efendiye gelmiti. Refikinin baz asaslara mteallik bahs atka mukaddemeden uzaklat kadar hatime vermek maksadndan da ayrldn bilirdi. Fakat imdi Ahmed Cemil'in devamna dier bir mni vard. Kahvenin.ii dehetli bir grlt ile doluyordu; ayak vuranlar, bastonlarn iskemlelerine arpanlar, bis... bis... fer-yadiyle baranlar, devamna mni oldular. Bunlar hep u kark sesli, boyal kadn iin! dedi. Sonra dirseklerini masaya dayad, enesini avularnn iine ald, bu halka bakt... imdi iyice kalabalk vard; dkknn kapadktan sonra elenmee km berberler, tccar yazclar; esnaf raklar, bir ngiliz yk vapurune mensup be alt tayfa, tiyatroya izin alp da alasyle gizlice anlaarak uraya gelivermi bir ocuk her gece mahalle kahvesinde iskambil oynamakta. bkp da bir akam Beyolu'nda geirmek isteyen bir bey, btn bu halk urada bulunduklarndan memnun gibi grnyorlar, grdklerinden, iittiklerinden pek ziyade eleniyorlarm gibi gMai ve Siyah F. 7 lyorlard. Pervasz kahkahhalar... Geni tebesnler... Baygn nazarlar... Sonra bir sr alk! Sebep? Trl emraz ile karlm sesiyle, trl sefahatlerde ypranm boyal suretiyle u duman dolu kahvenin pis havasna kar syledii, daha dorusu bard mstekreh bir Alman arksnn anilamadklan letafetine mi? "Mehtaba kar gezelim" derken polka oynayan urada bir biftekle bir tabak makaronya dilenmek iin kinbilir nerede iitip ne yolda ind deiikliklere uratt bir paray her gece urada itira pazarna karan bu karnn gln vaziyetlerine mi? Ahmed Cemil bunlarn hi birisinden haz almazd, bu lemde bir letafet olmak lzm gelse onun bir baka tarzda olmas lzm geleceini dnrd. Onda bir illet vard, her eyde hatt sefalette, fuhuta bile bir ziynet, olmasn isterdi. Esasen irkin olan bu eylerin hi olmazsa aldatc gsterileri. olmas lzm geleceine kani idi. Onun iin u yana kadar birok refiklerinin elencelerinden ayrlarak btn bu lemlerden uzak kalm, hele iki kere ne oduklarn anlamak iin tesadfle girdii baz muaaka pazarlarndan bir daha oralara avdet etmemek ahdiyle km idi. Burada ne var "i" Bu halk bunun nesine aldanyor? Sahnedeki kary nc defasnda alklamadlar, artk bundan bkm grndler, ibir bakasnn gelmesi iin herkes skt ediyordu. O zavall da sahnenin kenarnda tekrar davet olunmaya intizar ederek duruyordu, sktu grnce kulisten kayboldu. Ahmed Cemil bunu da fanketti, o vakit demin nefret ettii bu kar hakknda deta bir merhamet duydu: Ah! Bu hayattaki faciay hissetseler, acaba bu kaytszlar gruhu u sefaletin karsnda byle glerler m ? u zavall kadn iin bu ark sanat da yava yava elden kmaya balam; mhza elenmek iin iki kere ltfen kendini tekrar sanneye aranlar ncsnde bktlar, yarn iki kere de ar lmayacak, br gn bir "defa bile grnmesine msaade olunmayacak, nihayet kahvenin msteciri mukaveleyi tecditten imtina edecek, o zaman? Haydi daha aa bir yere... Bir kadn bir kerle uurumlardan yuvarlanmaya ibaflad m artk sukutuna hatime verecek nokta yoktur, ne kad&r aa derse decek yerler o kadar oalr Nihayet de de bu zavall mahlk nerelere kadar decek? Halbuki bu biare u kasr- JM.AJ.VESIYAH 90 billr'un u khne sahnesine dmek iin kim bilir nerelerden gemitir? imdi bir nazar- meyus ile kaybolduu u kulisten on sene evvel mesel Vinaya operasanda figurante, ehoris-te, velhasl birey imidir; o vakit bir operann arasnda syledii tapu topu iki msra'lk bir para, yahut bir balet'de giylii ltif bir elbise iin yzlerce adamlardan iltifatlar dinlemi, demetler alm, demetlerin iinde mcevherler bulmutur. Sonra yava yava sukut, yorgunluktan mtevellit bir ihtiyarlk, hergn ehresinde tamir olunacak bir fazla harab... diler bozulmu, sesi karlm, yanaklar kmeye balam, nihayet ite u mstekreh kar... Acaba henz saf bir gen kz iken; ya bir maazada satc ya. bir iek imalghnda ii iken, henz hayatndan bir ak hiyaneti gemeden bu neticeyi gs-terseydiler: te, annenin dizinden kaacak olursan buraya geleceksin! diyeydiler, bugn urada phesiz bedbahtln

btn acln hissettii halde glerek barmaya alan bu mahlk,mes'ut bir aile annesi olmaz myd? Ahmed Cemil yine skta mecbur oldu, imdi sahneye dier biri kmt: Bir Fransz romanciere'i, ddk bir sesle spanyol bestekr Iradiyer'in mehur Paloma'sm ttrmeye balad. Hemen herkesin bildii bu paraya birou pest sesle itirak ettiler. Artk Ahmed Cemil dinliyordu. Havalar, muganniyeler biribirini takip ediyordu; Romanyal bir kz Rumca, Yunanl bir kar ingilizce paralar okudular, muhtelif lisanlardan u sahnede trl beer nesilleri arasnda garip iz-1 divalar icra ettiler.^Nihayet biri, bir Iskoya dals kadar iri-Mr^AmanTrars s^Jmenin_tahtalarn atrdatarak grnd, Ahmed CemTITxu anuhip ekle bakmakla megul idi, birden Ahmed evki efendi kolunu~dufttl7~<<baksana bizimkine baksana... AhmedTemrBnT^evird, salonun kapsnda ayakta gzleri sahneye merkz Raci'yi grd, yava sesle: Biz aknlk etmiiz, o ieride imi, anlalan bu karay seviyor. Bitirsin de yanlarna gidelim, dedi. Artk her ikisi de sahneyi unuttular, dikkatleri hep Raci'-nin hayran k vaz'na mevkuf idi; Raci orada kapnn kenarna dayanarak gya u lemi grmyormu, nnden geen garsonlarn arpmasn hissetmiyomu gibi gzlerini sahneden ayrmayarak, yalnz her para bittike halkn alklarna itirak ederek duruyordu. Nihayet alklar bitti, iri Alman kaauu MAI VJt SYAH rs kulisten bsbtn kayboldu; o vakit Raci de etrafna bir gz gezdirmei bile fazla bularak ekildi. ki refik nazarlaryle Raci'yi takip ettiler. Ahmed Cemil'in tahmini doru kt. Raci muganniyelerin dinlenme yeri yahut safderunlarn mezbahas' olan husus daireye girdi. Buras kadar Husus bir dairedir iki knk paralk eye krk kuru vermek fedakrlna katlanabilen herkes buraya girebilir. Ahmed evki efendi arkadan kaldrd. Yava yava, biraz mahcup, ilik defa girilen yerlerin iras ettii tereddtle buraya girdiler. imdi gzlerinin nnde garip (bir manzara vard: Bulunduklar yer kk denmeyecek kadar iki odann birlemesiyle hsl olmu genie bir yerdi. zerleri keten rtl kanepelerin, kadife iskemlelerin, mermer masalarn, olanca kuvvetiyle alm ; ziyal lambalarn, soluk aynalarn miskin henginden terekkp eden bu manzara, tek gzlkl birisinin gzln srmeli gzne uydurmaa alarak u tuhaflna sahte kahkahalarla glen bir fransz kars, kanepelerin birinde yanndaki yalca efendinin msait nazar altnda karsnda esneyen Trke bilmez Romanyal bir kzn gya parmaklarndaki yzkleri muayene etmekle megul, mahcup, muhte-riz henz ocuk denecek kadar gen bir bey; birka safderunun daha vruduna intizaren ipekli esvaplarn sallaya sallaya piyasa eden, etrafta bulunanlara pek mhim ve tuhaf bir eyden ibahsediyorlartm zannn vermek iin b:r dakikada be kere glen iM kar, tede beride daha baz zmrelerle tekemml ediyordu. ki arkada bir kenara oturdular. Raci t ileride, aynann i:nde sahnenin yorgunluundan bozulan simasn tamir ile megul maukasnn arkasnda, aynann iindeki suratna glerek duruyordu. O, hi tebessm etmiyor. Raci'nin orada bulunmasndan dolay sklyormu gibi duruyordu. Nihayet kar Raci'nin musr istirham tebessmne kar isyan ederek sert bir ehre ile dnd, bararak: Ben istemez, git buradan! ded\ O vakid Ahmed Cemil zavall Raci'nin perian halini, etrafna gezdird'i mell nigh grmemek iin gzlerini evirdi; Raci bir kelime bile syleyemedi, iskemlelerden birine yklmak nev'inden dt. Ahmed evki efendi dudaklar arasndan: te biare karsnn intikam! dedi. Ahmed Cemil ban silkerek: Zannetmem, dedi, bu gece baka bir mteri bulmaktan meyus oluncaya kadar tertip edilmi ter desise... Ahmed Cemil yanlmamt. Raci oturduktan sonra kar iri vcudunun stnde kck duran bam sallayarak, ind bir opera parasn slkla alarak, ksa fistannn altnda beliren kaln biacaklaMn sln tarabyle uygun askerce atarak yrd, yrd, t odann ortasna gelince etrafna bakt, bo olarak yalnz iki refiki grd, yanlarna geldi srtarak eildi, Bir bira? dedi. Ahmed evki efendi gzlerinin beyazna kadar kzard, birbirine baktlar, kar cevapsz kald, sonra hibir lisana mensup olmayan bir istihfaf sayhasyle

Puah dedi, askerce yryne devam ederek sadan geri yapt. Raci btn bu hareketleri uzaktan takip ediyor, arkadalarna bakyordu; kan gittikten sonra ayaa kalkt, yanlarna kadar geldi, glmee alarak: Buraya siz de gelir misiniz? dedi. Ahmed Cemil sudan bir cevap verdi. Ahmed evki efendi Otursana... dedi; o vakit arkada arasnda kesik kesik bir muhavere balad. teden (beriden bahsettiler, hi biri bahsi hepsinin beyninde yer tutan mes'eleye irca edemiyordu. Ahmed Cemil gzlerini btn bu muganniye alayndan; trl milliyetlere, trl memleketlere mensup, her biri baka bir fuhu zemininde yetimi,, bir baka lemden dm u garip mahlk srsnden ayrmyor; bellisiz yalar saklamak iin kutusuyle boaltlm pirin tozlaryle solgun dudaklara taravet vermek iin yava yava miyarn kaybederek ibzal ile srlm kirimizi boyalar altnda bu ehrelerin srlarn grmee alyordu. Hibir zevk-i mahsusa yaplm olunamayan kyafetler... Eski ipek kumalardan, vaktiyle yaplm esvap bozuntularndan, karnaval esnasnda kiralanarak iade edilmemi kostmlerden kesilerek biribiriyle uydurularak icad olunma trl klklar... Birisi bir Normandiya kyls kostmn andrr ibir esvaba fmesepL bir Pompadour iba yapm, dier biri Marie Antoinette yakala altna bir Vaudeville Soubrette'i gibi ksa fistan giymi; dar ilemeli bir arnavut yeleinin iinde buram buram terleyen iman ibir kadn u yelein altma peleri yrtmal bir cinli entarisini mnasip grmt. Ahmed Cemil btn bu iren tuhaflklardan, u akalaan budalalardan tede hl yanbanda Beyim! haydi... diye tevik eden sulu efendinin bir trl teviklerine uyamayan gzel Ibir gen beyden nefrete benzer bir ey duydu; burada bulunduka Raci'nin serbeste mu-aekasna mni olacaklarn dnd. Ahmed evki efendiye Yine yerimize gidelim mi? dedi. Raci'yi selmladlar, yerlerine gittiler. Ahmed evki efendi oturduktan sonra: Sanki neye geldik? Bu hali grm olmaktan baka bir ey kazandk m?... Dedi, sonra bir mddet dnerek: Ne olursa olsun, ben yarn alnn, hi olmazsa ocuk meselesini sylerim, dedi. Artk burada yapacak bir eyleri kalmamt. Borlarn tesviye ettiler, alk grltleri arasnda getiler, son defa olarak Raci'nin halini bir daha grmek istediler. Husus tarafa yle bir baktllar. imdi Raci'nin maukas iki alayc gencin arasnda bacaklarn uzatm kollaryle gerinerek delikanllar kanepenin zerine devirmee alyor: Raci de bir kenarda mermer masann zerine kapanm Ahmed evki efendinin iddiasna gre uyukluyor, Ahmed Cemil'in itikadna nazaran alyordu... Ahmed Cemil'in Hseyin Nazmi ile geirdii gece, eseri hakknda bir taze evk uyandrm idi. O gnden itibaren tasarruf edebildii btn zamanlarn onu dijp beslemee, kendisinde kudret grebildike yazmaa sarfetti. Bir senelik hayatnn ma'iet derdine mevkuf olmayan btn saatlerini ibu eserin fikrini yakan icad derdine vakfetti. Ona tasavvur ettii incelikleri, san'at eklini, hayat felsefesini verebilmek iin ancak kendi tahassslerini rehber ittihaz etmekle dar bir daire iinde fikrini hapsetmi olacan, levhasnn nezahetini, mkemeliyetini temin iin meherlerde dolaan mesel Ram-forant'm bir ehresi karsnda gnlerce temaaya mevkuf kalan ressamlar gibi airlerin de hislerini iir bedialaryle tevzin etmeleri lzm olduunu bilirdi. Onun iin Hseyin Nazmi'nin ktphanesini hemen boaltt: Lamartine'den, Hugo'dan, Mus-sut'den sonra gelenleri; btn parnasienileri, synbolisteleri decadent'leri, Sleymaniye'de kck mesai hcresine tad; Lekont d Lil ile, Vilye d Lil Adam ile Theodore de Banvilll e balayan zmre-i ua'ra, sonra Prudhommelar, Coppe'ler, Ha-raucut'lar, Sylvertre'ler, Mendes'ler; daha sonra Paul Ver-laine'in tohm- dehasyle yetienler, velhsl genler tabi Lemarre'in kitap fikristini dolduran yzlerce cildler takm takm elinden geti. Ahmed Cemil bunlar okuduka yarm asrlik bir zaman iinde Verlaine'a kadar iir fikrinin kesbettii inceliklere, tasvir ve ifade san'atmm vsl olduu hurdeclua hayret etti; bir vakitler mini mini penceresinin kenarnda cehren fakat komulara iittirmekten ihtirazen okuyarak mest olduu temaalar, bir feritenin sukutunu, gecelerdi, imdi birer kelime ile hiiye mahkm ediyor, Hugo'yu, Gzlerinde eya ve hakayk byten bir cam varm hkmyle hakikatin

fevkinde buluyor, Lamartine iin O kadar iir ile yklenmi ki ezilmi, Muset i^m k, air fakat ocuk! diyordu. Bunlardan sonra san'at erbabnn kelimeye, slbe, ekle, san'-ate verdikleri ehemmiyeti grdke; o her biri birer elmas gibi ilenmi, iki msra iin gnlerce alm bedialarla lfet ettike yapmak istedii eyin ne mkl oJduunu anlyordu. Eser pek ar ilerliyordu. Haftalarca mtaladan, tetkikten, tefekkrden sonra ancak yirmi kadar msra vcude getirebiliyordu... Ah! ii gazel yazmaya dkm olsa, iiri herkes gibi telkki etse bu yirmi msradan yinmi gazel icad ederdi! Bir aralk leheyi dar buldu. Yeni fikirler iin yeni kelimeler lzm olduunda musr idi. Eski kelime altnda fikirlerin tazelii grlemez. Dikkat nazarndan kaar. derdi, lgat kitaplarna sarld, sahifeleri evirdike yle eyler buldu ki hayret etti. Bunlar ne iin kamus kelerinde unutulmu? Ne gzel eyler kefetti! Kimisinin bir fikriyle tetabukuna, bazsnn mevcutlara ruchanna, bir ksmnn da yeniliine kaplarak bunlara temellk etmek istedi. Kendi kendisine: Beni^ lgat uydurmakla itham edeceklermi. Anlamayanlar etsin. Kamusun havsalasna smyacak kadar garip lgatleri bir yere toplayan eski zaman mnileriyle benim yapacam ey arasndaki sanat farkn elbette anlayanlar olur. dedi. u bir senelik zaman iinde yazmak istediinin, henz kendisince trl nakselerle dolu olarak, ancak nsfn vcude getirebilmiti. Bunlar Hseyin Nazmi'den baka kimseye okumazd. Bu esere altn baka bilen de yoktu, hatt artk er zamandanberi Gencine-i Bdeb te de manzumeleri grnmemesinin sebebini kendi yazd tarizin tesirinde bulmakla memnun olan Raci bir gn Aihmed Cemil Mir'at- un tefrikas iin yine imza koymayarak tercmede devam ettii bir hikyesinin tashihlerine bakmakla megul iken birdenbire: Cemil! Artk ii mtercimlie dkyorsun, airlik sj " frr tketti mi? demiti. Ahmed Cemil, Raci'nin srar ve inat ile devam eden tecavzlerine kar ya bir sille gibi bir tahrik frlatarak mukabele eder, yahut bu adamn haline acyarak yalnz bir kelime ile geitirirdi. O vakit omuzlarn silkerek: Belki! demekle kanaat etmiti. Gariptir ki bu kadar adavet hissine malbiyetine mukabil Raci'ye en ziyade acyan yine Ahmed Cemil idi. Bir seneden beri matbaaya devam eden, bazan muharrirlerin arasnda Behber-i sbyan defterlerini doldurmakla, bazan mret-tiplerin yannda harf datmakla vakit geiren Nedim'e eri ziyade rf k ile muamele gsteren, vakit bulduka bir sahife okutturarak bu biare ocuun birey renmesine alan yine o idi. Matbaada ocua babasndan baka herkes iltifat ederdi, yalnz Raci gya onun orada vcuduna vkf deilmi gibi dururdu. O vakitten beri Raci dtke dm, iri Alman karsnn tahrikleri altnda sanki u mlevves akna daldka onun irkbiyle kirlenerek simasnda beliren sefahat tahriplerinden artk iren bir hale gelmiti. Matbaada merhaimme-ten alkonuluyor, hemen hibir eye mfit olmad halde aylndan bir parasn tevkif ederek o zamandan beri dikiilikle yaayan karsna yardm edebilmek iin maa verilmekte devam olunuyordu. Mays iptidalarnda bir cuma idi; matbaa halk teye beriye dalmlar, Said'le Saib Ali ekifb'in himayesine snarak ak bir araba ile Kthane seyranna gitmiler, matbaada, idare memuruyle Ahmed Cemil'i yalnz brakmlard . Ahmed evki efendi yeil uha kenarl dar uzun defterine son kalem darbesini mteakip penbe rhn dkp kapadktan sonra hcresinden kt, Ahmed Cemil'in yanma geldi: Beyler gezmee gittiler, dedi, isabet! Ben de seni yle, yalnzca bulmak isterdim... Eildi, pek gizli ve mhim bir meseleden bahse hazrlanyormu gibi kalarn kaldrarak, duvarlara ilitirmekten ekinerek ilve etti: Bir izdiva meselesi... .., ? * ', ^ Ahmed Cemil hayret etti: j Ben'm iin mi? Hayr, fakat sna yakn birisi iin... Ahmed Cemil kimden bahsedildig'ini cesametti, bu meselenin bu kadar erken uyanacana hi ihtimal vermemiti. Kendi kendisine; Nasl? demek vakit geldi?

diyordu. Ahmed evki efendiye intizaren skt etti', fakat meseleye bu kadar cesaretle balayan idare memuru bahsi takip iin kfi cesaret bulamad. Biraz nefes alm olmak iin sz evirdi : Beyler kthane'de sevda peinde dolaacaklar. Sahrann hi bu trlsn anlayamadm. O gzel derenin skn zamanlarnda oradan kap da toz deryas iinde arabalarn izdiham arasnda gneten yanarak saatlerce dolamak elbette sahra hevesinden baka bir eyden gelir. Hele saz dinlemek iin sulara kadar gidip alack bir iskemlenin stnde kahve hizmetkrlarnn naralar altnda bir yahudi hokkabaznn yaverleri arasna skm bir Hicaz fasln esneye esneye, gerine, gerine okuyan takmn karsnda az ak dinlemek iin yar gnm feda edemem. Beykoz ayr, Yua tepesi, Bentler, Adalar, stanbul'un gidilecek yerleri hemen bundan ibaret, fakat bu di gnde gitmek, afakta yola kp mehtapta dnmek artyle... Ahmed Cemil refikini meseleye dndrmek istedi: zdivacn kime ait olduunu sylemediniz. O vakit Ahmed evki efendi arkadann yanna oturdu;, tam bir cidd eda ile sesini tabi perdesinden indirerek: Geen gn mdr efendi Ahmed evki efendi ksrkl herifi kastediyordu bana olunu evlendirmek istediinden bahsediyordu. Anlalan zavall delikanl titiz ihtiyarla geinemez olmular, bir hafta evvel!... Ahmed evki efendi baba ile oul arasnda hi yoktan zuhur etmi uzun bir mnakaann tarihini yapt. Sen ocuu grmedin, bir kere grsen zannederim ki houna gider. Evkaf nezaretinde epeyce bir memuriyeti var. be alt yz kuru para alyor, ihtiyar da zengin, kaynvalide yok, galiba i gveylik aryorlar... imdi Ahmed evki efendi hep kesik kesik sylyordu: Tabi arkadalarndan tahkik olunur. Zannettiim gi-M namuslu bir gen karsa ne iin muhalefet etmeli?... Ahmed evki efendi biraz durdu, sonra Ahmed Cemil'in gzlerine bakarak ilve etti: Matbaa da mnhasran herifindir, biliyorsun ya... Ahmed Cemil sarard, idare memurunun anlatmak istedi.i mnaya kar btn namusu, vekar isyan etti, bir kelime ile red cevab veriyordu, nefsini zaptetti. Geen gn bu meseleyi bana amaktan maksad tandklarm iinde tavsiyeye deer aileleri tahrik etmek imi. Benim hemen aklma sen geldin. Kardein artk evlenecek bir yaa gelmitir, deil mi? Ahmed Cemil zihninden hesap ediyordu, ikbal imdi on yedisine basmt. Bu memlekette kzlarn tam izdiva zaman. Zavall kbal!... Acaba her vakit talih, ksmetine bir msait -ehre arzedecek mi? Bu sual Ahmed Cemil'in zihnini bir izdiva meselesine ait htralara evketti, birka kere annesinden grcler geldiini iitmiti, fakat hibirinin heves edilebilecek bir ey olduunu tahattur etmiyor, hatt bir kere bir karsndan ayrlm iki ocuklu krklk bir komunun annesi gelmiti de Ahmed Cemil'in btn vekar ve gururu mecruh olarak gnlerce kbal'e baktka alamak istemiti. Ahmed evki efendinin u dosta tekayydne kar ne iin Ikbal'in talihini tehlikeye koymal? Kimbilir, belki kardeinin saadeti buradadr. Bir dakika iinde fikri tebeddl etti: Lkin bizim hibir eyimiz yok, dedi, bir kz ne ile evlenir? Oras benim iim. Muvafakat edecek olursan ben ii tavsiye ederim, hele bir kere grsnler de... Ahmed evki efendi artk vazifesini ikmal etmiesine phesiz kendi kendisine: Be dakikada bir mhim meselenin altndan kmak bana mahsus bir muvaffakiyettir! diyerek mtebessim bir ehre ile ayaa kalkt, keten yeleini dP Bir gn iki axkadas matbaada yine herkesten evvel bulutular. Ahmed evki efendinin ilk sz u oldu: Dn akam beni grmeden katn. Sana verilecek havadisim vard, bu gece sabrszlmdan patladm.

Sonra Ahmed evki efendi ellerini Ahmed Cemil'in omuzlarna dayad, gzlerini gzlerine dikti, srtarak ilve etti: Beenmiler... lk muhavereden sonra unuttuu izdiva meselesini bu kelime Ahmed Cemil'e tekrar ihtar etti. Mahiyetini bir vuzuh lem'as ile tenvir edemedii, tesirini duyup ta mene'ini bulamad garip bir his Ikbal'in izdivac meselesinde Ahmed Cemil iin bir sakl hayet uyandrrd. Bu hissi tahlil etmek istedike sebebi, esas daima tetkikinden musir bir firar ile kaard. Serin kanla dnrd: Ikbal'in izdivacn, izdivala saadetini btn emellerin gayesi bulurdu; o halde o garip his nedir ki izdiva mes'elesi ktka kalbinde hiddete benzer bir ey uyandrr, istememezlii andrr bir tesir hsl ederdi? Belki bir hodkmlk hissi!... Dier bir adamn baka bir sami mnasebet ve muhabbetine dahil olduktan sonra kardei kendisi iin daha az yakn olacak, bir yabancya herkesten ziyade harim olduktan sonra ona kardeine yabanc kalacak idi... Bu 'hissin ismini vermek istemezdi. Zihninde bulmak istedii te'vilin altnda saklanan tesiri grmemee alr, Ikbal'in izdivacna ait dncelerinin bundan tesir almasn me-nederdi. Fakat Ahmed evki efendinin bu sabah u bir kelime ile yeniden uyandrd mesele akama kadar zihnini kurcalad. Enite!., ikide birde zihninin iinde bir trmalayan cereyan ile geen bu kelime idi: Enite!.. Demek imdi hayatnda bir enite olacak, bir adam k bu gne kadar tanuna, grmemi, hibir hissini, fikrini renmemi. Bu adam birden, bir gn iinde hayatna karacak,, o Sleymaniye'deki kk evin kapsn alacak, bu aile sofrasna ayni itirak hakk ile oturacak, valdesine ayni meru, selhiyetle anne diyecek, sonra evin iinde bir ses, baka bir ses aadan yukar baracak: kbal!... Hayatnda bu tebeddln ne kadar ehemmiyeti olduunu bir karart arasnda hissediyordu: Mesel kendisini, merdivenlerden biraz muhteriz kyor, yemekte husus bir ihtiyat ile duruyor, gryordu. Bu adamla her kim olursa olsun, mmkn deil, lekesiz bir muhabbetin, tekellfsz bir mnasebetin hsl olamayacan, kendisinden kardeinin mahremiyetini alm bir adamla mz'i bir rekabet hissinin snmeyeceini hissediyordu. Onun yannda geceleri minderin zerine boylu boyuna uzanamayacak, Seher'i kzdramayacak, ikbal ile - hele kbal ile- akalaamayacak... Enite!... Enite!... Sebep? Ne iin sevmedii, sevemeyecei bu adama enite demee mahkm olsun? imdi bu kelime adet onu tzip ediyor, birisiyle kavga etmek arzusunu veriyordu. Hiddetini o srada Ali ekib'in budalalndan bahsederek Raci'ye yaranmaa alan Saib'den karmak istedi: Keke insanlar hep Ali ekib gibi budala, fakat onun gibi saf olsalar... dedi. Sonra kalemini att, ktlarn toplad, mrettiphaneye girdi: Ben yazlarm bitirdim, gidiyorum, baka bir ey lzm olursa beyler yazsnlar; dedi. Ahmed Cemil'in eve gitmee ihtiyac vard. Kapy aan Seher'e: Annem nerede? dedi. Kk hanmla arya gittiler cevabn alnca hiddet etti, onlar gelinceye kadar sabrszlndan duramad, evin iinde dolat. Nihayet kap alnp geldiklerini yukardan iitince bard... Anne, yukarya gelsene... Sabiha hanma ocuklar gibi daima anne derdi; valde hitabndan bir sahtelik, bir klfetperdazlk hissederdi. Sabiha hanm arafn karmadan yukarya knca ilk sz ju oldu: Anne!... kbaO'e grc gelmi de ne iin bana haber vermediniz? Sabiha hanm olunun yzne bakt: Her gelen grcye ehemmiyet vermediim iin... M A I VE SYAH 109 Beenmiler. Ahmed Cemil yalnz bu kelimeyi kfi grmedi. lve etti Isteyeceklermi... Allah hayrlsn ksmet etsin, olum, istesinler bakalm da dnrz...

Ahmed Cemil sabandan beri beynini igal eden bu meseleye kar annesinin sknuna hayret etti, birden bu validenin mukadderata teslimiyeti karsnda skt etti. Bu akam Muzaffer beyin ders gecesiydi, Ahmed Cemil gitmemee karar verdi. Yemekten sonra okumaa da meye-ln duymad; aada kk odada, inmi muamba perdelerin arkasnda ak pencereden szlen gecenin rtip havasn duymak iin ban duvara dayad. Ne lkrd, ne ttife istiyordu; yalnz kk odann u bir saf kalb kadar ruhaniyet ile dolu aile odacnm ruhunu doya doya istimam etmek istiyordu. Kar gibi beyaz kenar gerile gerile inelenmi hassa rtl sedir, yerde stne penbe- satranl dokuma ekilmi ilte, annesinin en sevdii yer; kk drt ayakl iskemle, Ik-bal'in yeil gaz boyamalarndan yapt sade fakat belki onun iin zarif ho kalpa altnda lamba, duvarlarda babasndan yadigr olarak kalm biri kf, biri talik iki gzel levha, pencerelerde muamba perdelerin zerinde yaza mahsus be>-yaz, ince sar kornilere kk kk kvrklarla ilidirilmi perdeler, o kadar... Burada ne kadife kanepeler, koltuklar, atlas perdeler, ne de mutantan hcrelerde nefs evani vard; hibir ey yok, fakat buna mukab derin bir muhabbet, her trl mihnetlerin, meakkatlerin zedeliyeeeyecei kadar kavi bir saadet, kalbin irtibatndan antaiassl, ltif, ruhu sndrr bir hararet vard. Demek imdi Ibu hususiyete, bu samimiyete, bu a;le mahremiyetine bir unsur daha itirak edecek? Demek bu scak mesut havann zerinden barit bir nefha uacak ? Gzleri sk sk kk iskemlenin yanmda diz km o gn ardan alman yedi arn gmleklik kuman yanlarn atmakla megul olan kbal'e evriliyordu. Kzm, makas alversene... Sizin yannzda deil mi anne?... Sonra skt. Ara sra kuma kesen makasn sinirleri rperten sesi, bazan rzgrla ien muamba perdelerin hlts, ta mutfaktan Seher'in bulak grlts, o kadar... Bu gece kbal, Ahmed Cemil'in gzlerine gzel grnyordu, kardeinin bu kadar cazibesi olduuna dikkat etmemiti. Zavall ocuk, bari bahtiyar olsa!.... Ak kestane gr salar altnda zarif ba; kulaklarnn etrafndan, altndan si, perian, lgn sa kmeleri arasnda birak kk, sb grnen simas, bu yata gen kzlarn ehrelerine mahsus bir szgnlk altnda hafif bir donukluk ile mmtezi donuka penbe rengi biraz vcuduna erkeke bir yksek vaz' veren geni omuzlar, uzunca bir boy, henz tekemml etmemi bir kz vcudu ki noksanlar iinde cazibeli ve onun iin iir ile dolu... Bsbtn tevess etmesi, mukaddemeleri grnen kadnlk meziyetleri kemal bulmak iin yalnz kadn olma bekliyor... Ahmed Cemil merhametten, efkatten mrekkep bir nazarla hemiresini ihata ettike; gzleri bir katre muhabbet giryesi gibi fakat kknbilir nasl bir kadn olmaya mheyya duran bu zayf kzn zerine dtke kalbinden bari mesut olsa! diyordu. Onun saadetinden emin olabilse, deil ufak tefek istirahat esbabn, demin haleldar olacandan korktuu hayat sktununu belki btn istikbal emellerini feda ederdi. kbal'in izdivac Ahmed Cemil'in hayatnda bir rya gibi geti. Enitesini ilk nce matbaada pederi Tevfik efendinin yannda gsterdiler; gekin yalarnda mariz bir babann zayf domu bir ocuu, herkes gibi bir gen, kalem hayatnda terbiye alm, hoppa deil, hatt biraz cidd... Ahmed Ce-mil ilk hsl ettii fikri zihninde birka kelime ile icmal etmiti. Bu ziyaretten sonra Ahmed evki efendinin faaliyetiyle, hele Tevfik efendinin anlalamayacak bir heves ve tehalky-le btn erait onbe gn iinde kararlamt. Ahmed Cemil'in her trl hayat hususiyetini bilen Ahmed evki efendi damat beyden arlk namyle bir para kopard ki hemen 'btn dn masrafn temin etti. Ahmed Cemil bu izdiva meselesinde ne tarafgir ne de aleyhdard: Meselede bir itiraz vesilesi bulunmamas aleyhdar olmasna mmanaat ettii gibi enite olacak adamn herkesten baka birey olmay tarafgir olmasna da mni olmamt. Vehbi beyi tandklarndan, kalem arkadalarndan sormulard, herkesten pek iyi teminat almo X i .rt. XI ll

di. En son defa olarak birgn, Ahmed Cemil kardeinin reyine mracaat etti: ikbal gzlerini indirdi, skt etti, demek raz oluyordu. Dn! O gn Ahmed Cemil kamt; koltuk resmini grmek iin Sleymaniye'nin o darack sokan batan baa doldurarak ve kapnn umuma almasn bekleyerek yeldirmeleriyle, araflaryle en; orasn beraberlerinde getirdikleri o~ cuklaryle kk bir maher garip ibir renk ve klk mahe-ri haline getiren kadnlar, kanarya sars hrkasnn altnda al basmadan entarisini giyerek, bana oyal gaz bovamasm-dan yapma iekli hotozunu koyarak, bir paavra kenaryle iyi balanmam uzun orab gll penbe iskarpininin zerine dm, beyazl krmzl tire kuann saaklar san hrkasnn altndan eteklerine dklm, beline ilemeli ipek mendili ine ile tutturulmu, dnn erefine t sabahleyin sokaa frlayan komu kzlar kt helvaclarnn, leblebicilerin etrafnda baracak, al aacak olan btn o belinden donu-dm, orabnn iine paas tklm, dn evindeki validesine sokaktan anne! diye baran, koa koa biribirini kovalayarak lk koparan ocuk alayndan uzak olmak iin, beki baba gelip de elinde sopasyle yeni tratan km kk yanakl, ular sekiz on kere kvrlm iri siyah bykl muhip ehresiyle kapya kk bir iskemle atp hkimiyet vazifesini taknd sopasnn ilk tarakasmdan anlar anlamaz, henz komu hanmlarn ellerinde ss ikmal edilemeyen kardeini sofraya artarak o yarm gelin haliyle pm, sonra alamaktan ihtiraz ile bir sz bile sylemeyerek kamt. Ahmed Cemil bir hafta eve uramad, annesiyle kardeinden yle izin almt; o bir haftay Hseyin Nazmi'nin kknde geirdi... Ah! O kbal'i byle mi gelin etmek isterdi? Hemiresi iin neler dnm; ne ssl evler, ne mdebdep daireler, ne ltif tuvaletler, ne mzeyyen cihazlar tasavvur etmiti!... Demek o istikbalde zuhuruna emniyet ederek aldand hayaller yaland? tkbal'in gelin olacan dndke bir vakitler hemiresi beyaz uzun etekli moda gazetelerinin mlevven ilvelerinde grerek imrendii eylere benzer bir esvap iinde, beyaz ipek duva yanlarna dklm, ba mcevherlerin 112 MAI V K SYAH altnda biraz eilmi olarak grrd. Sonra salar pskr-m, yaz macar atl zarif parlak bir araba onu alp gtryor, daha sonra gzide tuvaletlerle zhayat foir iek deryas gibi dalgal geni bir mermer sofann ortasnda o iek deryasnn perisi, kpklerden teekkl etmi bir iek melikesi gibi kbal... ark hallar denmi ifte bir merdiven, salonlar, avizeler, levhalar, kadifeler, atlaslar... Demek bunlar hepsi ya-an? Hayallinin kendisine bahettii btn bu tantana, kendi-feini mesteden o mdebdep rya, demek btn bu eyler bat?... kbal imdi o sopasyle kapsnn nnde beki duran; sokanda alacal, yaygaral ocuklar kaynaan kck evde rastkl, knal, ldenli komu hanmlar arasnda damat beyi, matbaa mdr Tevfik efendizade Vehibi beyi bekliyordu. Kat, Ahmed Cemil ryalarnn u sefil hakikatinden tan bir hafta kat. O bir hafta zarfnda enitesini hi grmemiti. Nihayet bir akam yemekte birletiler. Ahmed Cemil hayret etti; o henz ar bir klfet yk altnda ezilirken, yzne bakamaya-rak gzlerini indiren hemiresine bir kelime tevcihine cesaret edemezken damat bey herkesle teklifsiz oluvermiti. Hatt Seher'le ufak tefek ltifeler bile ediyordu. Ahmed Cemil bu akam kendisini ezen azap altndan hibir zaman kurtulamayacan ; sofrada, bir vakit yalnz kendisinin olan u evin her kesinde imdi yabanclktan asla kmayacan anlad. Bir dakika iinde btn mnevi varlndan bir souk rzgr geti, imdi bu evden deta yordu. O akam Muzaffer beye can att. Gazeteye bir iln sktrd, haftasnn dier drt akamn da evden uzak geirmek iin ders buldu, Hocapaa'da demiryolu memurlarndan iki Almana Trke retmeye balad. Artk btn gecelerini evden uzak geiriyor, hatt Hocacapaa'da ders olduu zamanlar akam yemeini matbaada ksaca tedarik ederek bir vakitler hayat zevkinin yegne men-ba olan aile sofrasnda bulunmuyordu.

Dnden sonra Ahmed Cemil ile annesi hemen hi yalnz bulunmamlard. ki ay kadar bir zaman gemiti, bir gn Sabiha hanm sabahleyin odasna girdi. O henz tenbellik ediyor, yatanda mahsus gecikiyordu; anesi yatann kenarna oturdu: Ne iin kalkmadn olum? dedi, sonra cevabn beklemeden biraz eilerek ilve etti: Sana bir ey syleyecektim. Hi yalnz bulamyorum M... Dn Seher, kbal'in odasnda yalnzca aladn grm... Ahmed Cemil hayretle annesinin yzne bakt: Niin? Bilmiyorum... Zaten kz gelin olaldan beri neesiz, dn alay bsbtn zihnime dokundu, acaba kocasnn biraz ikisi olduundan m?.. Vehbi ibeyin akamcl vard. Onbe gn kadar yenilikten ihtiraz ederek itiyadn icra edememiken nihayet bir ie Fertek raksyle gelmiti. Ahmed Cemil'e bundan hi bahso-lunmamt; fakat o birka gn iinde bu itiyad kefetmi, birka kadeh raknn u saadet yuvasnda bir musibet zehiri hkmn tutacan anlamt. Bir gn annesinin azndan bu meseleyi iitince yatanda doruldu. Ana oul uzun uzun birbirine baktlar. kisinin de bu nazar arpmas arasnda kbal'in alayan hayali uuyordu. kisi de bu hayal iin alamaa mheyya idiler. Birden u iki aylk gelinin annesinden, kardeinden gizledii gz yalarnn iinde bir derdin saklandn duymulard. O vakit Ahmed Cemil yava yava annesini istintak etti. Enitesinin nasl bir adam olduunu gryordu. Fakat nasl bir koca olduunu anlayabilmek iin Sabiha hanmn fikrini istedi. Annesi Vehbi beye atfolunabilecek bir kusur bulamyordu. Evine devam ediyor, bir huysuzluu yok; Ikbal'e souk bir muamelesi de grlmemi, kbal'in alay biraz iki iinse... Ahmed Cemil pek iyi hissetmiti ki kardei mesut deildir. zdivacndan beri ikbal'in ehresinde dikkate arpan bir hzn rengi her trl ikyet lisanndan daha beli idi. Sabiha hanm iki aydan beri birinci defa olarak yalnzca konumaa frsat bulduu oluna baka bir bahis zemini daha hazrlamt: Mai ve Siyah P. S Masraf meselesi ae saae senin zerine cayor gu mr ey Cemil; dedi. Buna Ahmed Cemil dudaklarn bkerek cevap verdi: Ne ehemmiyeti var? Kazandm yetimiyor deil ki... Geen gn kbal'e aylk olmak zere on mecidiye vermi, kz sabahleyin biraz glerek, sklarak paray bana vermek istedi, reddettim, o srar etti; nihayet yine onun olmak zere saklamak iin aldm, fakat bu kadarla devam edecekse... Sabiha hanm szn bitirmedi, gzlerini olunun gzlerine dikti. Ahmed Cemil bu nazardan skld, gzlerini evirdi, cevap vermedi. Nefsini hereyden mahrum etmee almam myd? Onun iin birka mecidiye tasarruf etmekte bir faide mi ver? Seneyi iki kravatla geirmek, bir iskarpini alt>. ay srklemek zaten yle bir sefalet idi ki onu deta mtelezziz ederdi. Artk u mahrumiyet hayatnn ac lezzetinden bir ho teessr bile duyar olmutu. Matbaada kald akamlar idarenin penceresi kenarna iliip de caddenin hzn veren tenhalndan mest olarak biraz peynirle francalasn yedike kendisinde bir zavalllk bulur, bunda mamum bir iir bularak deta iir te-lezzz ederdi. Bu sabah annesiyle u muhavere kalbine sanki bir katre yakc zehir damlatm idi. Orada bir eyin yandn, sanki bir noktay kazyarak kemirdiini hissediyordu. Bu sabah kbal'e tesadf etmek emeliyle odasndan ge kt. Ge kalkmak itiyadnda olan enitesini uyandrmaktan, ekinerek merdivenleri yava yava indi. ikbal daha evvel kalkmt, aada karlatlar, izdivacndan beri ona kar Ahmed Cemil yar siteme benzeyen bir tavr ittihazna lzum grmt. kbal'de de biraderine kar bir mcrim gibi gzlerini indirmek, yolundan silinmek, mmkn mertebe az frsatlarda hitabna mruz olmak gibi 'bir ihtiraz peyda olmutu. Bu sabah Ahmed Cemil kbal'e bir ey sylemek istiyor muasma bakt, ikbal bir aralk bu nazara mukavemet etmek istedi, sonra beriki bir sademeye tesadf etmi

gibi nazar titredi, gzlerini indirdi. Kardeinin yalnz bu bak: ikbal! Bahtiyar deilsin, anlyorum. demi id. MA VE SYAH 117 Ahmed Cemil'in tamamiyle cahili olduu kahve hayatna mteallik hikyeler, dn salbah Millet bahesinde bilardoda kazand muvaffakiyet, yalnz kendisini elendirmek iin sz syleyenlere mahsus kahkahalarla kesik fkralar, ara sra yemee mteallik itirazlar, bazan Seher'e kar kaba latifeler... Bir vakitler Ahmed Cemil de bu sofrada ltife ederdi, fakat o zaman bir ltife edildike sofrann etrafnda handeler uu-urdu. imdi Vehbi beyin bir latifesine mukabil Sabiha hanmn simasnda zorla kopmu bir tebessm; kbal'in zntden, zevcinin tuhaflktan ziyade glnlne kar helecanndan mtevellit perian nazar: Seher'in her dakika: ikide birde bana ne iliiyorsun? demee, elindeki sahan sofrann ortasna atp kamaa meyyal duran dargn vaz' grlrd. Yemek yedikten sonra Vehbi bey Ikbal'le odasna ekilince Ahmed Cemil annesinin yannda kalrd, fakat ekseriyet zere yemekten sonra uyuyan zevcinden kurtulabildike bu yalnzla kk bir zaman iin Ikbal'in 'huzuru da hayat bahederdi. Artk ikbal ihtiraz tavrm brakmt, kardeini mmkn mertebe ska gryordu, fakat henz aralarnda dert tevdiine benzer bir kelime teati olunmam idi. ikbal bahtiyar grnmee alyordu. Fakat bir annenin, ibir kardein gznden gizlenmeyen bir hazin renk: Aldatmaynz, bu nikabm altnda ben varm! derdi. Bu k Ahmed Cemil eserine hemen alamad. Derslerinden, yazlarndan kurtulabildike yegne itigali iirlerini okumaktan ibaret kalrd; fakat bahar gelince btn vcudunu ihata eden kesel ve rehavet havas sanki gnein taze hararetiyile tebahhur ederek syrld, damarlarnn iinde bir ceveln hissetti, kn donuk havalar altnda teessrleri safhasna donuk naklarla intikal eden, - deta uykuda duygular, baharn lk nefesleriyle dirilip uuan kelebekler gibi canland. O vakit Ahmed Cemil'in eseri bol bir yamurdan sonra topraklardan szle szle kayacklar arasnda birikmi kk bir menba gibi tat, ufak hamlelerle feveran etti. imdi bu eser byyor, tekemml ediyordu... Ahmed Cemil btn hayatnn meakkatlerini bu eserin tevlit edecei lezzete kar unuturdu. O sefalet ve mihnetle dolarak, taarak geen ktan sonra eserinin tesliyet veren ha118 MA VE SAH yat nefesiyle btn yorgunluklar dinledi, btn o zahmetler ondan intiar eden mit havasna temas edince zail oldu. Bir aralk Ahmed Cemil eserini tasfiye etmek istedi, bir hafta mtemadiyen bununla urat, msveddelerini ayklad, noksan braklm yerlerini doldurdu, zevkini ikna edemeyen paralar mahvetti, nihayet bir haftalk uramasnn neticesinde kk bir defter vcuda getirebildi. Ah bu defter! ite btn hayatnn mhim bir midi u kk defterde idi. Ahmed Cemil sanki senelerden beri ruhuna ken bir sklet u tasfiyeden sonra mndefi oldu. Bir mays gn matbaada otururken birdenbire defteri Taksim bahesinde bir gn henz mektepte iken Hseyin Nazmi ile gidip oturduklar yerde Boaz'n iirine kar kendi kendisine okumak istedi, hemen douveren u arzuya mukavemet edemedi, matbaada iini istical ile bitirerek kt. Tnel'den ktktan sonra Beyolu'nda biraz serseri, dolamak; maazalarn cameknlar nnde gecikerek urada yeni km kitaplar; tede kravatlardan, yakalklardan, mendillerden tekil edilmi zarif nmuneghlar; bir moda maazasnn kumalarn, btn o gnlleri taltif eden hileri seyretmek istedi. Bon Marehe'nin nne gelerek ieriye girdi. Zaten Beyolu'ndan isiz getike buraya bir kere girip kmak deti idi. Henz o kadar kalabalk yoktu, ilerledi. ocuk oyuncaklarnn yanma kadar geldi, ellerinde earpare, banda maili krmzl bir klah gelip geenlere glmseyen bir soytarya bakmakla megul iken arkasndan kendisine yabanc olmayan bir tatl sesin bir nida-i hayretle: A! Cemil bey!... dediini iitti. Ban evirdi, o vakit tayin olunamaz bir sebeple mtat olmayan vukuata tesadf olununca hissedilen r-eye mabih bir titreyi vcudunu batan aaya sarst.

Kendisine hitap etmesini beklercesine Lmia mtebes-sim bir hre ile karsnda duruyordu. Ahmed Cemil Lmia'y belki bir seneden 'beri grmemi^-ti ve gremezdi; Hseyin Nazmi'nin kkne, yahut kn evine gittike Lmia'nm bazan piyanosunu iiterek bazan bir kapnn alplndan szlp getiini-duyarak, bazan eteinin bir hltsn hissederek yahut muhteriz bir kahkahasnn zaptolunmu tarakasn fark ederek onun vcuduna yakn ^" M A I VE SYAH 119 maktan, onun muhit-i havasnda muvakkat bir mddet iin yaamaktan mtevellit bir ey duyard; mehul bir ey var ki mahiyetini anlamam, knhn tahlil etmek istememiti. Fakat bu mehul eyin btn ahsiyeti zerinde derin bir tesiri vard. Henz on be yanda iken htrasna intik eden simasn zihninde itmam ve ikmal etmi, ondan uzak yaad mddete o simay daima besleyerek arada geen zaman sanki telfiye almt. imdi tamamen bir gen kz olmutur! derdi. Gen kz!... Ahmed Cemil'in zihninde bu gen kz sfatnn husus ve mstesna bir ehemmiyeti vard. O, henz o-cukluktam karak mevcudiyet-i mneviyesi garible nemjl bir cihann esrarna kar inkiafa mheyya duran, nagihan hssediverdikleri bir hakikatin taaccp rengi gzlerinde sizi istintak ediyormuasna bir istifsar ifadesiyle glverirken birdenbire bir gen kz sfatnn henz itilf olunmam ciddiyetiyle gzlerini indiren, dn baka bir ey iken yarn baka bir ey olmaa hazrlanan; fakat bugn mphem, mevve, o mphemiyeti, mevveiyeti iin iirle, sevda ile dolu olan bu mahlklara, btn gzerghna tesadf eden o gen kzlara Ahmed Cemil perestie benzer, buseyi andrr bir grm nazariyle bakard. Ahmed Cemil'in kalbinde yer tutmu byle binlerce ehreler vard. Kprden vapura binerken grd, yahut ilide bir Kthane dnnde tesadf ettii, yahut Tepeba'nda, Taksim'de, Kprii'de hemen her yerde bir dakika iin sevdii binlerce ehreler vard ki bunlar kendisi iin saadet hlyas olan o gen kzn mevhum ekli etrafnda uuan bir takn periler, kanatl iirler idi. Ahmed Cemil bunlarn hepsini severdi, daha dourusu o gen kza bunlarn herbirinde ayr ayr peresti ederdi, fakat (btn bu ehrelerin stnde, btn bu mtebessim hlyalarn arama bir hayal de girerdi. Bu hayal pek seyyal idi, belli belirsiz bir ey! Mphem bir ocuk ehresi, kimbilir kimdir? Bugn Lmia'y karsnda siyah araf enesinin altndan tepesi bir incili ine ile ilitirilmi, peesi alnnn kvrck salarn bir yar rtllk altnda brakarak bana atlm, ince parmaklar siyah gderi eldivenler iinde uzun sap-h zarif emsiyesinin pskln oynatarak; henz ocukluunu unutmam; henz iki sene evvelki sfatyle Ahmed Cemil'in karsnda bulunuyormu gibi saf ehresiyle bakarak grnce, Ahmed Cemil'in zihninden uuan ve binlerce ehreler - bir ziya isabetiyle bir bulut parasnda peyda oluverip de birden snveren iltimalar gibi - snverdi. Sonra onlarn arasnda gen kz, o genlik semasnn sevda gnei, nurlarn serperek, cazibesinin atelerini saarak kd. Lmia'nm yannda dadsyle piyano muallimesi vard. Bir dakika yle kar karya, birbirine sz sylemek lzm gelip gelmeyeceinde tereddt ederek, mtebessim bakarak durdular; sonra Lmia biraz glmsedi, birisine oyuncak m alyorsunuz? dedi. Ahmed Cemil: Hayr, yalnz bakyordum, cevabn verdi. Lmia phesiz urada, u oyuncak desteghmn yannda velev bir ocukluk arkadayle, velev bir dakikalk musahabenin garabetini daha az hissederek daha cesur idi. Biz haftaya yine kke gidiyoruz, ufak tefek almak iin km idik, dedi, sonra Ahmed Cemil'in eline bakarak: Yeni bir kitap m? diye sordu. Hayr, benim iirlerim... Aabeyimin daima syledii eseriniz mi?... Bir akam onu bizde okuyacak missiniz, yle mi? Ben de dinlemek, sizi okurken grmek istiyorum, amma... Lmia kk bir kahkahay zaptetti, sonra Ahmed Cemil'in perian cevabn dinlemeyerek siyah gderi eldivenler iinde daha ince grnen parmaklaryle peesini indirdi, efendim!... dedi. Ahmed Cemil kk bir hareket bile

etmeyerek duruyordu; btn hayat, btn ruhunun emel zb-desi ite u siyah nazenin heyula ite bu ipek arafn dalgalar iinde vcudunun ihtizaz hissedilen seyyal ve mevvac hayal eklinde kaybolup giderken, Ahmed Cemil orada, elinde arpareler ile banda maili krnuzl klhyle gelip geenleri glerek seyreden soytarnn istihza nazar altnda elinde iirlerinin defterini kvrarak duruyordu. Bugn Ahmed Cemil Taksim bahesinde bu irini deil, asl genliinin iirini yalnz onu okudu. Bahe tenha idi; henz yapraklanm bir aacn altnda mai emsiyesini am, alak keli potinlerini nne ektii bir iskemlenin kenarna dayam gzlkl ihtiyar bir ngiliz mrebbiyesi; biraz beride AJ fE SYAH 123 ellerinde kck kreklerle baheden kum toplayarak mini mini kovalara doldurmak mhim iiyle etraf grmee vakitleri olmayan iki ocuk, sar salar rzgrlarla savrularak, balarndan kaym hasr apkalar arkalarnda arpma-rak, uzun konclu dmeli potinlerini kumlara temas ettirmiyormuasma bir eviklikle koarak enberlerini eviren, bir rnek esvapl iki kz, hayatnn uzun yorgunluklarn bir gazetenin tefrikasnda dinlendiren bir ihtiyar, tede beride tek tk zmreler, kouan baran ocuklar, daha sonra, Ahmed Cemil'in gzleri, bunlardan ayrlarak, bayrn stnde uuyor, mtebessim renkleriyle, manzaralarnn ivicaclaryle yeil tepelere doru trmanm yahud mai sulara doru ak-vermi gibi duran binalaryle boazn sakin levhasna dikiliyordu. Bazan bu levha gzlerinin iinde bulanyor; tepeler, sular, yallar, btn gzel ekiller, manzaralar bir fra darbesinden kopma renkler imi de yekdierine kararak ekilsiz bir hamur haline geliyormu gibi oluyordu. O zaman hayalinin mkesinde guruba tesadf etmi bulut paras gibi krmzlara, mailere, yeillere, sanlara boyanan bu levhalarn iinde Lmia'yi evvel kk, u kadarck, kvrck salar bann beresinden taarak, Hseyin Nazm ile gezmee ktklar vakit yan banda iki elleriyle eline yaparak muhaverelerinin arasna Bu ne? Ne iin? Nasl? Ne vakit? sualleriyle her dakika kararak; bir dakika sonra sekiz on yanda bir k gecesi mesel iki arkada cehren bir iir okurken halnn stnde daima glmser siyah gzlerini anlamayarak yzlerine dikmi, yahut kendine mahsus bir mtala ile megul oluyor zannn vermek iin bir cidd tavr ile elindeki musavver mecmuaya dalm grnyordu. O ehre byle zihninde bir an iinde yz tenash silsilesinden geerek, her tebeddlnde bir htra gcklayarak btn hayatn Ahmed Cemil'in dimanda, bir dakika iinde tekrar yaatyordu. Lmia'dan daima pek scak bir his duymu, onunla beraber bulunmaktan haz alm idi .O da kklnden beri daima onun etrafnda dolar, daima gler; birisinden yz bulmu ocuklara mahsus sokulganlkla daima yanna gelirdi. Demek bugn Bon Marche'de uzun bir gaybubetten sonra onu grnce vcudunu sarsan ey... Artk o eyin tesiri mahiyetinden kamaa, nefsini onun hk- * m dairesinden karmaa lzum grmyordu. 122 MAI VE SYAH Baknz o siyah peenin, siyah arafn, siyah salarn altnda parlayan siyah gzlerden bir ey akyor, gya siyah ibir nur ki ba dndren ateli bir sevda havas ile vcudunu saryor, yakyor, fakat okayan bir ate, bir ate ki scak bir buse gibi... Artk saklamaa ne lzum var? te btn hsran iinde geen genlik sevdasnn emel zbdesi. O mnevver ryalarnn gen kz, hayatnda birinci ve sonuncu olmak zere sevecei vcud, ite o biraz evvel glerek dudaklarn basarak hafife bayle selmlayarak, Efendim!... diyen Lmia idi. iirlerini dinlemek istiyormu. Ahmed Cemil onu L-nia'ya kendisi okumak isterdi. Zihninde bu iir takriri iin mahsus bir hcre tertip ediyor, Lmia'y orada bir kanepeye oturtuyor, kendisi t ayaklarnn dibine kk bir ayak iskemlesine oturuyor; sonra titrek bir ak sadas ile btn fikirlerinin, hislerinin muihassalas olan bu iir paralarn bir sevda teranesi gibi onun mteessir gzleri altnda inad ediyordu. Ah! O sevda dakikas! Acaba hayat- bnasibinde o bahtiyar saat alacak m?..

Ahmed Cemil'in nasiyesinde bu sual bir endie hatt tersim ediyordu. Kendi kendine: Ne iin onun benimle izdivacn istemesinler? diyordu. O da kendisini sevmiyor mu? Bir saat evvel o kendisine tebessm eden gzlerde bir gizli incizab mnas hissolunmuyor muydu? Bu aralk t yannbamda koan bir kz kumlarn zerine yz koyun dt. Ahmed Cemil ban evirdi, ocuk iri mai gzleriyle istimdat ederek ona bakyordu, yerinden kalkt, ocuun ellerinden tuttu, kaldrd... Bu vak'a Ahmed Cemil'i hakikate iade etmi oldu... Artk tekrar oturmad; yava yava, trl renklerde elbiselerle sslenen iskemlelerin, korucuklarn arasndan szlp kt; elinde iir defteri, gzlerinin iinde imdi artk vuzuh ile glmseyen Lmia aheste Taksim caddesini kmaa balad. Bir gece herkes yatak odasna ekilmek zere kalkmlard, mu'tad hilfna olarak sokak kapsnn kuvvetle alndn iittiler. Seher kapy ap amamak lzm geleceinde MAVESYAH 123 mthayyir idi, gece u kk asude evin kaps alnmak o derece mstesna bir vak'a idi ki herkeste ufak bir halecan hsl oldu. Nihayet Ahmed Cemil, Se'her'e tekaddm etti, kapy at, karsnda hamal klkl birisini grd. Vehbi beyin evi buras m? Buras... smini iitince Vehbi bey tella kapya geldi. O vakit Ahmed Cemil ekildi, enitesiyle kapdaki adamn arasnda cereyan eden muhavereyi herkes talkta gergin bir dikkatle dinliyordu. Vehbi beyi teki evden istiyorlarm. Sultanahmet'te babasnn evinden... Herif sebebini evvel sylemek istemiyordu, sonra grd srar zerine azndan para para izahat alnabildi. Efendi birdenbire hastalanm, gndz hibir eyi yok iken hatt akam yemeinde pek iyi bir halde iken odalarna ekildikten sonra birdenbire dm, imdi lakrd syleyemiyormu, kmldanamyormu... Vehbi bey: Biraz beni bekle! dedi. Sonra ieriye girdi; herkes teessf beyannda, tesiyet iradna hazrlanyordu; o bil'akis gld; tuhaf bir vak'aya muttali olmuasna alay ediyor, herkesin yzne bakarak sanki bu vak'anm mudhik tesirinden bakalarnn da hisse alp almadn tetkik ediyordu. Yegne mtala olarak Ahmed Cemil'in yzne bakt: Bu yata gen bir kzla evlenmenin neticesi budur, deil mi? Yalnz u sz ihtiyarn hastalndaki mahiyeti izah etmi oldu. Ahmed Cemil dilinin ucuna kadar gelen suali zab-tetti, fakat Vehbi bey o suali anlam da muhataplarn merakta brakmamak ltfunu gsteriyormu gibi pederinin nabiyetini iki manal hande arasnda tyin etti: Nzul!... dedi. Bu akam Vehbi bey gittikten sonra yatak odalarna ekilmekten vazgetiler, iki kardele anne birok zamandan beri birinci defa olarak gecenin celsesini o eski samimiyet ile geirmek istediler. Muhavere btn bu vak'a zerine cereyan ediyordu. kbal pek az sze karyor, artk herkesin almaa balad dnceli tavryle, ara sra iki mnsz kelime ile muhavereye itirak ediyordu. Bir aralk Ahmed Cemil: 124 s x a n htiyar giderse matbaa ne olur, bilmem? dedi. O vakit kbal kardeine derin bir nazarla bakt, syleyecei szn sylememek istedii tarafn gzleriyle anlatmaa alarak dedi ki: Bey; zaten, pedere bir ey olursa istifa ederim, kaynbiraderle beraber matbaay idare ederiz, diyordu. kbal bu sz syledikten sonra pederinin vefatn bekleyen kocasnn utanlacak bir mahiyetini ifa etmi gibi gzlerini indirdi; o vakit Aihmed Cemil, onun btn heyetinden kocas iin bir nefret havasnn utuunu hisseder, t izdivacndan beri anlamak istedikleri hayat srrnn bir parasn grr gibi idi. kbal tekrar gzlerini kaldrd, kardeine bakt, alamaa hazr gibi duran gzleriyle: Grdnz m? Beni verdiiniz adam anladnz m? demek istiyor gibi bakt. Ahmed Cemil biraz daha istizah etmek istedi:

Ne vakit sylyordu? dedi. kbal kuru bir sesle: Her vakit! dedi, sonra baka bir suale cevap vermee mecbur olmaktan korkuyormuasna kardeiyle annesini brakt, ekildi. Seher oda kapsnn yannda, odann hem iinde hem darsnda eski zamanlardaki hususiyeti ihtar eder bir teklifsizlikle muhavereye itirak ediyordu. Ikbal'in son sz zerine birey mrldand, anlayamadlar, yalnz kbal karken: Kk hanmcm, ben de sizin yannza geleyim. dedii iitildi. . * /*/ Ertesi gn Ahmed Cemil matbaaya gittii vakit enitesini AJhmed evki efendinin yannda grd. Ahmed evki efendinin ehresi her zamandan biraz daha ziyade kzarmt. Yanlarna girdi, Vehbi bey yalnz Peder fena! dedi. Sonra daha ziyade izahat vermee lzum grmeyerek ilve etti: Bundan sonra matbaa ilerine benim bakmaklm lzm geliyor. Onun iin bir karar verelim; imdi evki efendiden baz eyler soruyordum, fakat aldm izahat pek kfi bulmuyorum... ________ 12;;. Vehbi bey deta yksekten sylyordu, Ahmed evki efendiyle Ahmed Cemil birbirine baktlar, o devam ediyordu. imdi evki efendi bir muhtra yapmal; evvel matbaada mevcut olan alt ve edevatn, darflerin bir fihristini isterim. Sonra matbaa ve gazete memurlarnn isimleri, maalar, dier bir kda matbaann geliri gideri... Ahmed evki efendi bunalyordu, ah u dakikada ekmecesinin yanbamda sanki kendisine mahzun maJhzun bakp duran koyu nefti alpaga emsiyesini u apknn kafasna indirdikten sonra matbaay brakp gidebilse... Artk matbaann zevki kaacan anlamt, henz dn gece yataa serilen babas iin sabahleyin ifa aresi taharrisine komas lzm gelirken matbaaya can atarak hesap soran bu adamn karsnda btn yuvarlak vcudu batan aa titreyen bir ktle kesilmiti. Ahmed Cemil bu muhavereyi yarm brakt. Daha ziyadesini dinlemek, grmek istemeyerek heyet-i tahririye odasna girdi. Orada yalnz Saib vard; tel iinde, havada kokusunu ald havadisin nev'ine vukuf arzusu kuru vcuduna sama-yarak, ellerini uuturarak Ahmed Cemil'i hemen istintak etmek istedi: Mdr lm m? Onun gibi birey... O vakit Saib srtt, ylt, Ahmed Cemil'e daiha ziyade sokuldu: Artk enite beyiniz matbaay size brakr, dedi. Ahmed Cemil u dakikada bu ksa, zayf, kuru ocuu tokatlamak istedi. Ah!... Bu insanlar, u ieride, hesap sora oul, burada lastikten yapma gln bir soytar gibi yaranmak iin dizlerine sramaya alan mahlk!... Ahmed Cemil'in; nefretten gs iiyordu. j e balamayacak olursa rahat edemeyeceine hkmetti;! Avrupa gazetelerini at, tercme edecek havadis arad, ni-i hayet daima Amerika'ya isnat olunan garibelerden birey 1K du, mtenevvia stunlarnda daima halkn houna giden t dzme fkray biraz da kendisi ssleyerek serbest tercmeyi." balad. / Cemil bey, baksanza... Kendisini enitesi aryordu, kalkt, yanna gitti. Beni bu akam beklemesinler, yarn yine burada buluuruz. evki efendi istediim eyleri hazrlayacak, yarn sizinle de konumak lzm geliyor. Vehbi bey bir mir sfat taknmt. Birden kendisini bu adamn karsnda klm, alalm gibi grd. Enite demee ancak raz olabildii bu adamdan bugn emre benzer \ eyler mi alacak? 1 Vehbi bey matbaann tahtalarna gya her vakitten ziya-| de bir tasarruf kuvvetiyle basarak kt. Ahmed Cemil yaz I edasna dnmedi, arkadann odasnda kald, Saib'in teces-[i sslerinden emin olmak iin kapy da kapad, glmee alarak Ahmed evki efendiye bakt. dare memurunun ehresi boaz sklyormu gibi kpkr-i mz idi. Birey sylemeden evvel yutkundu, sonra btn ci-} erlerini dolduran hiddet havasn boaltyormuasma derinden geni bir soludu, iskemlesine oturarak:

Anlald! dedi. Sonra anlad eyi izah etmek istedi: Ben sana bir ey syleyeyim mi? Artk benn iin matbaa bitmitir. Burada Ahmed evki efendiyi deil kalbn greceksiniz. Ben bu azamet tavrn ekemeyeceim, daha ilk gn gelip de bana bir uak muamelesi eden herife... Enitene herif dediime istersen hiddet et... Ahmed Cemil glmsedi. O mtekebbir edaya ben tahamml edemem. Siz, ka-ym enite matbaay istediiniz gibi idare ediniz, ben kendime bir i buluncaya kadar gelir giderim. Yarn sen de matbaada mevkiinin ehemmiyetini anlaynca: idare memurunu ar-sanza... diye beni yanma getirtecek deil misin? Ahmed Cemil bir daha glmsedi: , Daha ne olacan anlamadan bu kadar tela sebep l\ar m? Ahmed evki efendi artk pskrd: ha Ne mi olacak? Bak grrsn... Ne olacan Ahmed Cemil tyin edememiti; fakat mat-jbaada birey olacandan eski alma zevkinin zevale ura-^ yacamdan o da emin idi. Bugn Ahmed evki efendi saat-jlerce kendisinden bahsetti, dnyada bir kii olduktan sonra nas osa geuuiuu: ayorau. iiaaeu Diraz suKun ouidUKtan. ' sonra yava yava defterlerini kartrd, hokkasn dzeltti, / kalemini buldu, trnann stnde tlatt, almaya hazrland; Vehbi beyin istedii eylerin ne olduunu dnerek,, nasl balamak lzm geleceini zihnen tertip ederek: Beyin, emrini icra etmeli! dedi. Bugn matbaa halk Tevfik efendinin hastalna muttali olduktan sonra herkesin yzne bir endie sayesi dt, o zamana kadar vcuduna ehemmiyet verilmeyen bu adamn gaybubetinde bir ehemmiyet olaca hissolunuyordu. Sahib-i imtiyaz Hseyin Baha efendinin burnundan gzl her vakitten ziyade dt. Raci bu frsattan istifade ederek matbaadaki tevakkuf zamann yalnz yarm saate hasretti. Ali ekib her vakitten ziyade yazd, Saib muttasl Ahmed evki efendinin etrafnda dolat, Ahmed Cemil'e naslsa edindii birinci nevi sigaradan ikram etti... Ahmed Cemil bu vak'a zerine dnmeyi geceye talik etmi idi. Akam tjve gittii zaman enitesinin gelmeyeceini haber verdi. kbal o gn kaynpederini grmek iin gidip gelmiti. htiyarn ne olduunu ondan sordu, kbal'in verdii malmattan meselenin vehametini, mahiyetini tamamen anlad. htiyarn btn sol tarafyle dili tutulmutu. Yalnz sa elini oynatarak meramn ifade etmee alyormu... Yemekten sonra Ahmed Cemil annesine bakarak: Matbaa altst oluyor. Bu sabah enitem geldi, hesaplar istedi, zannederim ki baz tasavvurlar var... dedi. kbal kardeinin ne demek istediini anlad: Dn gece sylemitim zannederim, tasavvuru istifa ederek matbaay sizinle beraber idare etmek... Ahmed Cemil'in hullya hayatndan balca mitlerinden biri bir matbaa sahibi olmak deil mi idi ? O halde ite o midin bir tahakkuk mukaddemesi gibi balayan u vak'aya kar bir itminan duymak lzm gelirken ne iin maks bir tesir duyuyor? Kalbinde hafi fakat vazh bir his matbaada u tebeddln midin tahakkuku deil bir inkraz olduunu sylyordu. Bir aralk kendi kendisine: Vehim! Ne iin yle olsun? Her vak'ay fena umuliyle telkki etmek bana mahsus bir bedbinlik meslei! Halbuki mesele pek sade: Ben bir matbaada bulunuyorum ki idare ekli bana tamamiy-le yabanc. Bugn bir vak'a o idareyi enitemin eline geiriyor, u halde bana evvelce yabnc olan matbaa ile bugn aramzda bir karabet hsl oluyor demektir. Matbaann, gazetenin idaresi bana tevdi edilecek olursa bundan ne iin rkmek lzm gelsin? demek istedi, vicdannda bir tehai ezasyle hkm sren hissin muazzip sedasn susturmaa alt. Ertesi gn matbaada, enitesi gelip de Ahmed evki efendinin hazrlad hesap icmalleri zerine sahib-i imtiyaz Hseyin Baha efendinin mareketiyle efkr mbadelesine balanlnca, Ahmed Cemil enitesine kar hep mmaat eder oldu. Zaten mmaat olunmayacak bir fikre de tesadf etmemi idi. Hatt enitesi matbaann slahndan, gazetenin terakkisini teminden bahsettike geceleri sofra

banda bilardo vukuat nakleden bu adamn iinde bir tedbir sahibi muhtefi olduunu anlyordu. Nihayet Vehbi bey mzakereye bir nazik hatime vermek istedi: Matbaa ve gazete Hseyin Baha efendinin idaresinde olduka ben memuriyetimden istifaya lzum grmyorum. Yalnz bana ait vazifeleri bamuharrirlikle beraber kaynbiraderime brakacam. Hseyin Baha efendi korkulu bir frtnadan ehven kurtulmu olmasndan mutmain olarak mzakerenin iptidasndan foeri birka defalar den gzln dzelttikten sonra iltifata teekkr etmekle megul iken, Ahmed Cemil'in birden rengi deiti. Ali ekib ne olacak? dedi. Enitesi biraz glerek yzne bakt: - Gazete iin o kadar muharrire ihtiya var m? Ahmed Cemil saatlerden biri idare ettii meseleyi u dakikada tarumar etmek istedi, Ali ekib gidecek olursa ben duramam! demek zere atlyordu. Hseyin Baha efendinin skt tavsiye eden bir nazar nefsini zaptetmesine medar oldu: Ali ekib olmayacak olursa gazeteyi idare etmek mn-"kn olamaz, onun vazifesi benim iktidarmn fevkindedir, dedi. Vehbi bey cevap vermeye hazrlanyordu; odann yar ak duran kapsndan Saib'in mtecessis ehresi grnd; MA VE STAH 133 ayrmyordu. u dakikada vcudunda gya btn hviyeti eziliyor, zannediyor, iki ellerini gsne basarak: Yryeme-yeceim, beni buraya brak; uraya dmek, kumlar stnde lmek istiyorum demek iin bir ihtiya duyuyordu. Aman yarabbi! Sevmek bu muydu?... nsan gya bir mengene iinde skp skp da birisinin ayaklar altna ezik, bitik, can ekierek atmak isteyen bu ldrc ey, sevmek bu muydu?... Gittike yaklayorlard. imdi Ahmed Cemil daha vazh grnyordu. T belinde kk kk krmalarla bzlerek srtnda dikisiz braklm kvrklar, omuzlarndan yanlarna den ak yenler, belinden aaya yanlarn latif bir yuvarlaklkla tersim ettikten sonra dp ayaklarnn her hatvesiyle saa sola nazenin bir raks ile sallanan etekler altnda vcu-f dunun hayatn, o krpe hayat hissediyor; ipek kuman zerinden akan re seyyaleleri iinde o vcudun ihtizazn gryordu... Lmia ban beyaz bir tl ile rtm, boynundan doladktan sonra ucunu sol omuzundan arkasna atmt. Elindeki ak krmz, sade emsiyesini bazan kaldrarak, bazan omuzundan bann arkasna tutarak yryordu... Ah, o kk krmz emsiye! Ne olurdu, urada yalnz bulunsalard, o kadar yalnz ki btn bu sahra u akam baygnlna iiriyle onlarn, ancak onlarn olsayd... urackta, yolun u kenarnda, bir ta parasnn fakat kk, ikisine ancak kfi bir ta parasnn zerine otursaydlar, yanya-na, o kadar ki vcutlarnn scakl imtiza etseydi... Lmia o beyaz tl rty asayd; Ahmed Cemil'in uzun kumral sal ban o kvrck gr siyah salarn yanma ekseydi, o kadar ki salar birbirine kararak siyah ve kumral bir enmuze tekil etseydi, sonra o tl u bir ift batan mrekkep sevgi levhasn gizleyip o kck krmza emsiyede bu genlik sevdasn sahrann yalnzlndan bile esirgeyerek yakuttan bir . byk tac eklinde rtseydi... u nde gidenler Lmia ile ustas deil mi? Bilmem!... Crm- nehud halinde yakalananlara mahsus bir arma ile Lmia'nm orada bulunduunu grmek, onu gzleriyle takip etmi olmak affedilmeyecek bir thmet imi gibi birden sklm, dnmeden yalan sylemiti. O cevab verdikten sonra nedamet etti. Bu yalana sebep ne? Ne iin urackta saf13 i MA VE SYAH vet ve samimiyetle arkadann ellerine yaparak: Evet o! demindenberi onun iin titrediimi grmyor musun, anlamyor musun? Ah! Bilsen onu ne kadar seviyorum!...> dememiti? Halbuki bu srr birisine tevdi etmek ihtiyac onu deta hasta ediyordu. Artk dnelim, mi ? Arkadann sualine: . Daha erken zannederim... Cevabn verdi, imdi, artk aralarnda on admlk bir mesafe kalm idi. urackta bir tesadf etmiyecek olursa bugn bir daha

gremeyeceini biliyordu. Bu srada onlar dndler, yle ki hemen kar karya gelmi oldular. Lmia hayret nidasiyle: Aabeyim... dedi, sonra mtebessim gzleriyle Ahmed Cemil'e bakt. Onu selmlyor, gzleriyle bir ainalk gnderiyor, gya ocuk iken her defa geliinde dedii gibi: Ne iyi ettiniz de geldiniz! diyordu. Ahmed Cemil'in yine gzleri bulanmt. Akam rzgrnn hafif darbeleriyle rpman ipek rtsnn iinde Lmia'nn ehresini bir bulut altnda gryordu. Hseyin Nazmi hemiresine yalnz eve mi? dedi. Lmia evet! dedi, sonra kk krmz emsiyesini bir veda selm gibi savurdu. Getiler.. Ahmed Cemil imdi mesut idi. Lmia'nn o mtebessim nazar, kalbinde bir deste saadet iekleri gibi inkiaf etmi idi. Kendisini bu gn u Erenky seferinden artk bahtiyarlk hissesini alm kyas etti. Btn hayatnda sevda sekriyle mest kalmak iin yalnz o nazar kifayet edecekti. Artk Hseyin Nazmi'yi dndrmek bile istemedi, bir mddet daha yrdler; imdi sahray esmer bir renk yan effaf rtsne sarm t ileride afakin sinesinden gecenin skn nefesi, ufuklarn yar effaf tllerini titreterek uumaa ^alamt. Derinden bellisiz bir inek sesine muhteriz dem tutan hafif ku cvltlar arasnda, iki arkada dndler. Bu gece Hseyin Nazmi, ktphanesini yine altst ederken bir aralk arkada Ahmed Cemil'e sordu: ^ Senin eserinin inad resmi ne vakit icra olunacak? Ahmed Cemil artk eserin ikmalinde bu kadar t||ahhr ettiinden utanr olmu, bir mddetten beri onun bahsini etmemee balamt. MAJ VE SYAH 135 Ne vakit istersen! dedi. Bir ay daha alsa arkadalarna okuyabilecek bir hale getireceini zannediyordu, ilve etti: stersen gelecek ay... Gece yalnz kald vakit zihninde yalnz iki ey yayordu. Eseriyle Lmia. Bu iki emel hedefi bir ift ikiz hemire gibi htrasnda pyordu. Lmia'y dnrken, eserini, eserine fikrini sevk ettike o siyah gzlerin: Bitirseniz a... Ben de dinlemek isterdim! mnasyle glmsediini gryordu. Bu gece uykusunun arasnda hep o eserle o hayal yaad, sabahleyin kendi kendisine: Evet, artk bitirmeliyim! dedi. Bu sabah matbaaya girer girmez Ahmed Cemil, en evvel Nedim'e tesadf etti. ocuk elinde bir srahi ile merdivenden koarak kyordu. Ne oluyorsun. Nedim? dedi. ocuk ban evirip Ahmed Cemili grnce korkudan, straptan perian olmu ehresinde bir tesliyet ibtisam ta-yaran etti. Fakat yalnz bir an iin gzlerine isabet eden bu hande gya oraya bigneliini anlam da firar etmi gibi silindi. ocuk: Baba bir ey oluyor; dedi. Ahmed Cemil yukarya kt vakit matbaada Ahmed evki efendiden baka kimse yoktu. Yazhanesinin nnde er-bab- mesalhe mahsus kk penceresinden Ahmed Cemil'i glerek kendisine mahsus iveli temannasiyle selmladktan sonra: Sahib-i imtiyazn odasna gir! dedi. Ahmed Cemil doru oraya girdi. Nedim de elinde sra-hisiyle kendisini takip ediyordu. Grd manzarann mahiyetini derhal anlayamad. Raci, Hseyin Baha efendinin kanepesine yz st yatm, bir kolu sarkarak kilimin zerine 136 MA VE SYAH dm, hareketsia yatyor, yalnz ara sra iinden gelen bir hkrkla vcudu sarslyordu. Tekarrp etti, eilerek: Birader!... Ne oluyorsun? dedi, Raci cevap vermiyor, hibir ey iitmiyordu. Nedim hl yal gzleriyle bakyor, gya Ahmed Cemil babasnn strabn giderecek bir tabip imi gibi ondan kendisine kuvvet verecek bir cevap bekliyordu. Ahmed Cemil Raci'nin szm olduunu, bir cevap alamayacan anladktan sonra Nedim'e dnd. Niin tel ediyorsun? Babann hibir eyi yok. dedi. ocuk bir trl oradan ayrlamyordu. Elinde brakamad srahisiyle gitti babasnn karsnda bir iskemlenin kenarna iliti, gzlerini - zavalllna kck kalbinin kan alad - bu adamn zerine dikti, yle oturdu kald...

Ahnled Cemil u vak'amn ne olduunu anlyor, u grd neticeden ona tekaddm etmi olmas lzm gelen vak'ala-n icat ediyordu. Kendi kendisine: ri Alman karsnn yeni bir tahriki! Bu geceyi imekle geirmi, kimbilir nerelerde dp kalktktan sonra sabahleyin yine imi, imdi szyor* dedi. Ahmed evki efendinin yanna geldi. dare memuru da kk penceresinde onu bekliyordu, refikinin sualine hacet brakmadan bildiini anlatt: Ben geldiim zaman orada uluya uluya alyordu. Kar brakp gitmi, pek iyi anlayamadm amma alarken azndan dklen szlerden dn akam katanyle gittiim anladm. Bu da Sirkeci'de lnceye kadar imi. Babas alarken Nedim'in halini grseydin. Biare ocuk!... Bu srada ieriden bouk, cierleri skecek bir ksrk iitildi. Ahmed evki efendi dedi ki: Nasl ksryor, iitiyor musun? Sen gelmeden evvel byle saatlerce ksrd, cierleri paralanyor, hl imekten vaz gemiyor... dare memuru ban salad, gs geirdi: Bilmem amma fena gryorum; dedi. Aihmed Cemil zaten o hayatn u neticeyi tevlit edeceini pek iyi bilirdi. Dudaklarnn arasndan yazk! dedi. Bugn Raci'ye her vakitten ziyade acyor, bu adamn nasl bir hata ile hayatnn mahvna sebep olduunu dndke derin bir merhamet hissi duyuyordu. Mmkn olsayd, Raci'yi alacak, bir tabibin zeki ve mtekayyit tedavisiyle onun hissiyaMA VE SYAH 13T tn rten btn levs agiyesini yava yava kaldracak, onlarn altndan saf bir kalb kardktan sonra: te bu temiz, kalbi sefalet hayat iinde yuvarlanan oluna gtr. diyecekti. Matbaann aa katnda Ali ekib'in iri sesi iitildi. Biraz sonra Saib'le grndler. Ali ekib'in her vakitten ziyade neesi vard. Dudaklarn aan geni bir hande ile Saib'i dinliyordu. Bir kere duvarlar ktlarsn, dolaplar konsun, ne de cameknlar yerletirilerek aralarnda zarif maun iki kanatl bir kap braklsn da baknz dkkn kendisini nasl gsterir. Ahmed evki efendi kk penceresinden ban uzatt: Ne dkkn?.. Ali ekib glerek cevap verdi: Kt dkkn... Saib ellerini uuturarak Ali ekib'in bir aksi sedas gibi tekrar etti: Kt dkkn... . Ali ekib o vakit Ahmed Cemil'e bakt: Yazclktan usandm, biraz da esnaflk edeyim. Her gn binlerce adamlar esnetmekten baka bir eye hizmet etmeyecek alt stun yaz yetitirmek iin kafa patlatmaktansa dkknmn kesinde mteri bekleyerek biraz da baka yazclara kt kaf.em yetitirmek istiyorum. Sabahlar bana urar da birer kahve iersek sana esnafln meziyetlerini izalb ederim. Ahmed Cemil, Ali ekib'in bu karan nasl esbap ile ittihaz ettiini anlamakta teahhur etmedi. Arkadann ikide birde elinde iki lira ile Emniyet sandna gittiini de bilirdi. imdi Ali ekib'e ne diyecek? u teebbse mmanaat m edecek? Hakikatta arkada fena bir i yapm olmuyor. Onun gibi itihar emelleri olmayan bir adam iin dkknclk herhalde yazclktan iyi deil midir? Esasen Ali ekib'i pek musip bulmakla beraber bu meselede kendisine bir thmet hissesi tefrik ediyor, enitesinin sebebine meslekin tebdiline lzum gren bu adama kar kendisi iin bir mahcubiyet duyuyordu. Kk bir kamus gibi her eyden behre sahibi olan, siyas ba makaleyi bitirdikten sonra shhate dair bir bend yazmaktan yahut iktisada ait bir meseleyi kurcalamaktan itinap etmeyen bu adam imdi mektep ocuMarma kurun kalem be138 MA VE SYAH endirmee, resim rnekleri gstermee mi alacak?.. G- \ lerek Ali ekib'e: Alay ediyorsun! dedi. Alay m? Hi yle deil... Hayatmda birinci defa olarak cidd bir ey yapmak istiyorum. Artk mrekkep kokusundan tiksinmee baladm. Sahib-i imtiyazn

keyifli zamann bulacam da bir lira koparacam diye dnerek bir let gibi yaz yazmaktan usandm! Ahmed evki efendi sade dinliyordu, bir aralk Ahmed Cemil'e bakarak: Hakk var! dedi. Ali ekib Ahmed evki efendinin reyini kazandktan sonra bsbtn cesaret buldu: yle deil mi? Hi olmazsa dkknmda satacam eyler benim malmdr. Kazanacam ey yine benimdir. Dkknm dedike duyduum zevki bilseniz! Bir dkkna malik olmak!... Grdnz m saadeti?... Amma dkknclkta: Ali ekib'in dn gzel bir makalesi vard. denmiyecekmi, denildii vakit sanki ne oluyor?... Ona mukabil benim dkknmda, ne gzel eyler olacak: Zarif billur hokkalar, renkli mektupluk ktlar, czdanlar, kalemler, o bin eit tuhaflklar... ben onlar ocuklarm gibi seveceim, sabahleyin dkknma girdiim zaman onlar kk fakat yreimden kopan bir tebessmle selmlayacam. Camekmn iinde tozlanm bir par-ra antasn elime alp okyarak sileceim, tede can sklm gibi duran ilemeli sedef bir kt bann yerini deitireceim. Sonra bir alay mini mini mterilerimi idare edebilmek iin bunalacam, onlarla ufak ufak alacak hesaplar aacam, benim o ssl yazmla tutulmu ltif defterciklerim olacak. Grdn m, hayat? Ahmed Cemil Ali ekib'in bu kadar neatna kar muhalif davranmak istemedi. Arkadan glerek dinliyordu. Ali ekib Ahmed evki efendiye dnd: Artk benim dkkn varken baka yerden al veri edilmez, deil mi? dedi. ie ne vakit balanyor?... Dkkn tutuldu bile!... Hemen... Ali ekib'in birden aklna bir ey geldi, idare memuruna dedi ki: Aman Ahmed evki efendi, bana bir iki gne kadar MAVESYAH 139 enitemden taahhtl bir mektup gelecek, bizim mvezziye tenbi'h etseniz de onu arasa... Ahmed evki efendi taahhtl mektubun ne iin byle takayyde mazhar olduunu Saib'in kardan parmaklaryle para sayyormu gibi iaretinden anlad. Kendi kendisine Keke benim de byle bir enitem olsayd! dedi. Bu gece yemekten sonra Vehbi bey Ahmed Cemil'e mat-baya dair grlmek iin hemen yukarya kmasn rica etti. Kk odada Vehbi bey musahabe mukaddemesi olarak Ali ekib'in matbaadan ekilmek zere olmasndan bahsetti. Ahmed Cemil'in gazeteyi hemen yalnzca idare etmekten ziyadece zahmet ekeceine teessf ediyor gibi grnd, bir aralk lakrdsnn arasnda: Eer pek zahmet ekecekseniz bana Osman Tayyar isminde bir muharrir mracaat etti, onu alrz dedi. Bu Osman Tayyar Mir'at- un dan istiskale urayarak mevkiini Ahmed Cemil'e terketmi olan adamd. Ahmed Cemil ihtiyat ederek: Bir kere byle tecrbe edelim de... cevabn verdi. Daha sonra Vehbi bey: Bir de o sarhoun matbaada ne ii var?... Ona beyhude aylk verip duracak myz? dedi. Ahmed Cemil henz be dakika iinde cann skmaya balayan bu mzakerenin bir an evvel bitmesini sabrszlkla bekliyordu: O biare matbaadan karlacak olursa sokaklarda srnr; dedi. Vehbi bey omuzlarn silkti: Eer her sokakta srnecek olan matbaaya almak l-zum gelirse... Matbaann u halinden hi de memnun deilim. Peder nasl olmu da btn sermayesini bir gazetenin istifadesine feda etmi anlamyorum... Matbaada gazeteden baka bir ey yok, gazetenin banda da bir alay haerat! O Hseyin Baha efendinin sahib-i imtiyazlndan baka bir eyini gremiyorum; para babamn, matbaa onun, sonra neticede bir istifade olursa yar yarya taksim. Vebi bey syledike hiddetleniyor, Ahmed Cemil, ara sra kocasna perian bir mna ile gya istirham ederek buMA VE SYAH 141 140 MA VE SYAH kan kbal'in yannda, bir mir karsnda gibi mnkad vazyle dinliyordu. Enitesi fikrini bsbtn izah etti. Ben matbaann idare tarzn bsbtn deitirmek istiyorum. Hseyin Baha efendi gazeteyi bana brakr, kendisine bir aylk veririz, beendii yerde

yesin. Matbaada beyhude para alanlar: ekib'leri, Raci'leri sprrz, siz Said'le Saib kii gazeteyi pek l idare edersiniz. Saib mstait, alkan bir ocua benziyor, deil mi? Saib'in takdire mazhar oluuna Ahmed Cemil glmseyerek yalnz: Evet; dedi. Matbaaya gelince, bir sr mrettip var; kolu bal oturuyorlar, matbaay ne iin yalnz bir gazeteye hasretmen" ?" Kitap basamaz myz? Ahmed Cemil: Matbaann harf mevcudu kfi deil T dedi. Vehbi bey asl maksud olan noktaya geldiini gstermek isteyerek: Tamam! dedi Sade harf deil, hatt bir de ta makinesi ister, o vakit matbaa hakikaten bir matbaa olur, para kazanmak ne demek olduunu o zaman anlarz... Vehbi bey cann skan bir eyle megul imi gibi ayaa kalkt. Para olsa matbaay bir altn madeni haline getirmek iten bile deil! Da'ha sonra: ihtiyardan be para koparmak mmkn deil ki... dedi. Ahmed Cemil kbal'e bakyordu, ikbal kardeinin nazarna tesadf etmemek iin gzlerini indirmiti. Vehbi bey Ahmed Cemil'in nne geldi, phesiz o akam biraz ziyadece kaan Fertek dzinin ne'esiyle glerek: Sen de zrt herifin birisin. Ne olurdu? iki yz liran olayd da matbaaya atvereydin; dedi. ikbal daha ziyade duramad, bu kaba latifenin kardeinin zerindeki aclna ahit olmamak iin kalkt, kt. Vehbi bey imdi tasavvurlarn izah ediyor, matbaay bytyor, liralarla oynuyor, makineleri petrolla iletiyor, btn devair evrakn iltizam ediyor, matbaada ubeler ayor, bir* kitaphane, bir mcellithane vcude getiriyordu. Btn bu hlyalar Ahmed Cemil'in diman uyuturuyor, bir mddet iin tatl bir mestlik iinde sardktan sonra birdenbire fena bir iz brakarak geiyordu. Mmkn deil enitesinin hlyalarna itirak edemiyor, karsnda trl tafsilt ile icat ettii o mit lemine mvazikr bir nazarla bakamyordu. Halbuki kendi kendisine; Bu sylenilen eyler doru deil mi? Ben onun dedii gibi zrt bir herif olmasam da bugn iki yz liray matbaaya atabilsem btn bu eyler vcude gelmeyecek mi? diyordu. Bu akam enitesinin sesi kulaklarnda daima tekerrr etti: iki yz lira... Demek btn hayatnn emelleri hemen tahakkuk ediver-mek iin yalnz u iki yz lira kifayet ediyor, yle mi ? Bir gn Ahmed Cemil Said'le tashihlere bakarken Saib yavaa yanna sokuldu: Hseyin Baha efendi ktlarn topluyor, dedi. Ahmed Cemil dondu kald. nce enitesinin sylediklerini sadece bir musahabe gibi dinlemiti; demek ondan sonra Hseyin Baha efendi ile grlm; karar verilmiti... Bir vakit ekmek bulmak iin tifetine mracaat ettii bu adamn bugn u matbaadan vedan grmemek iin bir bahane icat etti, matbaadan kt. Nereye gideceini tyin etmeksizin yrrken bir sesin: Eski arkadalara iltifat yok mu? dediini iitti. Ali ekib henz bir gn evvelden beri yerletii dkknnn nnde mes'ut bir haz ile tebessm ediyordu. O vakit Afl-med Cemil daima ak bir tesliyet menbaa olan arkadann elini skt, tebrik etti; onu yeni maun cameknlarm, dolaplarn, deste deste kt ynlarnn, henz yerletirilmemi paketlerin arasnda bahtiyar grdke sevin duyarak oturdu. Ali ekib hep dkknndan bahsediyor. Bak ne cici eyler buldum. diyerek arkadana resimli kartlar, tuhaf aklar, hileli para antalar, renk renk mektup ktlar gsteriyordu. Bir aralk nahiye mdr olan enitesinden bahsetti: mdadma yetimeseydi bu dkkn zor alrd; dedi. 142 MA VE SYAH Ahmed Cemil de kendi enitesini dnd; bu adam hakknda henz hkm vermemi, ona fena yahut iyi sfatlarndan birini takamamt. Ali ekib byk keman eklinde jelatin kapl zarif bir takvimi gstermekle megul iken dkknn kapsndan Saib'in ba grnd: Cemil bey! Deminden beri sizi aryorum, enitesiniz geldi, imdi sizi istiyor...

Ahmed Cemil enitesini Hseyin Baha efendinin henz tahliye ettii yazhanenin banda buldu. Vehbi beyin ilk sz: -ii bitirdik! oldu. O da zaten gazete gailesinden kurtulmak iin bir frsat gzetiyormu, ben teklif eder etmez kabul etti. u halde bu yazhaneyi siz alrsnz, deil mi? Ahmed Gemilin gzleri Hseyin Baha efendinin kapakl yksek yazhanesine gitti. Kendisini bir matbaann yle bir odasnda bir mdrlk yazhanesinin nnde oturmu grmek isterdi, fakat imdi bu yazhaneye temellk etmek fikrine kar bir soukluk hissediyordu. O yazhanenin bana gemekle bir vakit kendisine muavenet elini uzatm' olan bir adamn hakkna taarruz etmi olacak zannetti. Enitesine cevap vermedi. Vehbi bey imdi gazetenin, matbaann idare ekilleri hakknda tasavvurlarn izah ediyordu. Gazeteyi Ahmed Cemil ile Said ve Saib pek l idare edebilirlerdi. Bu cihet zaten geen akam karar altna alnmam myd? Matbaaya gelince Ahmed evki efendi biraz tuhaf adam amma olduka becerikli birisine benziyor. Ahmed Cemil'in nezareti altnda iin iinden kabilir zannolunur. Matbaann, nevaksm ikmale gelince: Vehbi bey birden tahattur ediyormuasma: Ha!... sahih!... dedi. Para tedariki iin bir are buldum amma bilmem arzu eder misin?... Ahmed Cemil o geceden beri dimanda darbe vurmaktan hli kalmayan para bulmak ihtimalinin tahakkuku midini iitince kpkrmz oldu. Vehbi bey devam etmek iin bir istifsar kelimesine mun-tazrd: Ne yolda? dedi. O zaman enitesi parann tedariki aresini izah etti. S-leymaniye'deki evden dem vurdu. Istigllden, bey'i bilvefadan, rehinden bahsediyor; trl tarikler ve vastalar gsteriyor; MAVESYAH 143 bunlar hakknda tam bir vukuf ile tafsilt veriyordu: Matbaann haslatnn ayda mesel yirmi, yirmi be lira tefrik. edilerek istikraz olunacak parann tesviyesine tahsis olunur. diyordu. u halde Ahmed Cemil de matbaaya ksmen mutasarrf olarak, kendisine bir meslek temin etmi olacakt. yle deil mi? Eve malik olmaktan ziyade bir mesleke malik olmak lzmgelir, o parann bir ev iin nemasn hapsetmekten ise u suretle istifade vesilesi ittihaz ederek... Vehbi beyin mantk istidlallerinin sonun yoktu, mtalalarnn nihayetine u cmleyi koydu: Yine sen bilirsin, bunda bana mteallik hi bip ey yok... Ahmed Cemil de bu matbaa meselesi yeni bir dnceye silsilesi tevlit etmi oldu. Matbaada maddeten, fiilen bir hak sahibi olmak midine kar ii titriyordu; bu mide 'husul bulamayacak nazariyle bakmakta iken ite imdi gznn nnde bir are belirmiti. u dakikada bir karar verse matbaaya bir ta makinesi ilve edebilecek, bir petrol muharrikinin arh kay kolanlara taklnca ayaklarnn altnda u bina bir fabrikann hayat gulgulesiyle grleyecek... O grlty imdi kulaklar iitiyor, onun hayaliyle mestoluyordu. Ah! ayaklarnzn altnda bir irfan burkan gibi grleye grleye dnen o makinelerin elikten zemzemesiyle kulaklarnz uyuarak, u ceviz yazhanenin .banda yaz yazmak, kaleminizden akp taan o eyleri uraca halnn zerine dkvermek henz be dakika evvel sizin dimanzdan doan, yerde cihana dalmak iin muntazr serilen ktlarnz imdi kk bir mrettip yama gelip toplayacak; fikrinizin uularn takip edemeyerek garip ivicaclarla sanki strabndan kh kvranarak, kh srnerek uzanp giden yazlarnz, yanbanz-da ellerinin tarakas duyulan mrettiplere gidecek, bir saat sonra bu uzun ktlar birer maden stuna tebeddl edecek, daha sonra makinenin safhasna iki kanatlarn am bir yaprak... te muharrik bir canavar gibi homurdanmaa balyor. te kaylar birer uzun ylan gibi matbaay batan aa sarsyor; makinenin, o siyah devin karnndan, baknz, beyazlklar peyda oluyor; elik dilerin, stvanelerin zerinden, abasndan kayarak akarak, bklerek bir alay beyaz kular, kanatlarn gererek, rpnarak uuuyor, bir rzgr btn bu 144 MA VE SYAH

irfan mahlklarn dnyann her tarafna atacak, para para teye beriye serpecek, bunlar sizin ite u iki parmanzla arasnda skarak fikir yaratmaa mecbur ettiiniz akalarnzn iinden frlam, canlanm eyler... Ahmed Cemil'in imdi kulaklarnda makinelerin tarraka-s, gzlerinin iinde binlerce, yzbinlerce beyaz ktlarn delice uuu hkm sryordu. Demek bu ryay hemen imdi hakikate tebdil edebilmek iin elinde bir are var. Fakat o mini mini ev... Hayatnda, cihann usuz, sonsuz genilii iinde hissesine isabet eden Sleymaniye'deki o bir avu topra... Onu emellerinin bir oyunca gibi istimal edebilir miydi? Terhin! Bu kelimede bir soukluk buluyor, ondan rk-yordu. Zavall babas onu terhin edilmek, olunun bir hevesi uruna tehlikeye konulmak iin mi btn hayatnn mesa bahas olarak edinmiti? Haydi kendisine ait olan hisse iin onu alet olarak kullansn. kbal'in hakkna ne salhiyetle tasarruf decek, onu ne sebeple tehlikeye atacak? Hlyasn dolduran makinelerin tarakas arasnda zayf Mr vicdan sadas Ahmed Cemil'i o tasavvurdan irkilmee davet ederken dier bir ses daha vazh, daha metin bir ses baka bir lisan ile kuvvet vermee alyordu: Ne iin tehlike olsun?... Paray bir kumar masasna m Ttoyacaksm?... O para ile alacan her vakit para deil midir?... Ne zaman istersen eline geecek bir sermayeyi kullanmaktan ne iin korkuyorsun?... Evet, ne iin korkuyor?... Bir eyden daJha korkuyordu; annesine, kardeine bu tasavvuru nasl amal? Bundan beklenen menfaati onlara anlatabilmek iin ne yapmal? Ahmed Cemil henz bu tereddtler iinde bir karar verebilmek iin cesaret bulamamakta idi ki ertesi gn akam zeri enitesi matbaaya geldii vakit iki lkrd arasnda: Dn kbal'e ev meselesini atm! dedi. Sonra yine matbaann gnlk ilerine geti. Ahmed Cemil ancak ay^lacaklan zaman sormaa cesaret Iraldu: kbal ne cevap verdi? dedi. Enitesi omuzlarn silk-ti. Onun ne hkm var? demek istedi, sonra: Ben ne karrm, diyor. kimizin re'yine havale etti. dedi. MA VE SYAH 145 Bugnden sonra bu tasavvura ait vukuatn cereyann idare edebilmek iin Ahmed Cemil imkn bulamad, belki tatl bir hlyann u tahakkuku vastasn reddetmek iin mukavemet sarfndan kendisini alkoyan bir sebep vard. Enitesi iki gn matbaaya bir yabanc ile geldi. kii, daha dorusu Ahmed Cemil itirak etmeyerek, ikisinin arasnda gya mukarrer bir iin teferruatna dair mzakere cereyan etti, o akam evde bahis tazelendi. Sabiha hanmla kbal ses karmyorlard, hatt olunun istikbalini bu tasavvurun ta-hakkukuyle kaim zanneden bir annenin sktunda bir tehvi emaresi bi'le farkolunuyordu. Senetler yapld, mahkemelere gidildi, yine o srada iini tatil eden bir kar matbaasnn mzayedesinden bahsolundu. imdi Ahmed Cemil sanki bir dalgann zerinde dnmee meydan bulmayarak yuvarlanyordu. Enitesinin bin trl zorluklar yenen faaliyeti bir hafta iinde Ahmed Cemil'in ayaklar altna petrol muharrikiyle litografya makinesini yerletirdi. Ahmed Cemil o gn makineler dairesinden kmak istemiyordu. Ahmed evki efendi ikin gbeiyle, Saib kuru ksa vucudiyle, Said yzn gzn rten krklm sakalyle, enite ve kaynn u kk bayramna itirak ettiler; hatt hi kimseye kar kin tamak elinden gelmeyen Ali ekib bile bir eyrek kadar dkknnn cam kaplarn kapayarak matbaann makinelerini temaaya geldi. Bu gnden sonra Ahmed Cemil kendisini bahtiyar bulmaa balad. Matbaann idaresi hemen btn kendisine inhisar etmi gibiydi. Gazeteyi istedii gibi yazyor, yazdryordu. Enitesi hergn sabah akam urayarak Ahmed evki efendiyle bir eyrek iinde iini bitiriyor, Ahmed Cemil'in odasnda kanepeye yaslanarak bir sigara tellendirdikten sonra gidiyordu. Yeni makinelerin erefine matbaa temizlendi, harfler ve edevat ikmal ve slah edildi, mrettiplerle, mstahdemlere talimat verildi, matbaay igal edecek iler bulundu; Ahmed Cemil artk btn vakitlerini matbaaya hasredebilmek iin enitesinin tavsiyesine uyarak derslerini hatt yava yava muhabbet etmee balad Muzaffer beyi terketti. Akamlar evMai ve Siyah F. 10

146 MAI VE SYAH de sofra banda enitesiyle bir yeni bahis zemini tedarik edilmi oldu, artk daima matbaadan bahsonunuyordu. u halde Ahmed Cemil artk tamamiyle bahtiyar idi, yalnz bir endiesi vard: Eserini bitirmek. Onu bitirdikten sonra asl hayatnn mes'ud bir devresinin ilk saati alm olacakt. Geceleri arkada sra ile matbaada kalrlar, Ahmed Cemil eserini takip etmek iin ekseriyet zere matbaada kald geceleri intihap ederdi. Hseyin Nazmi'ye vaadettii gibi bir ay zarfnda bitirmek mmkn olamamt; imdi matbaa, terkettii derslerinden, uykusundan, yemek zamanlarndan iktisat olunmu saatlerini zaptediyordu. Eseri iin her trl yorgunluktan zde bir fikre muhta iken ceplerinde srklene srklene ypranm msveddelerini matbaada geceleri yalnzlk hayetinin kalbinden aktt korku karklklar iinde yazhanesinin zerine serince bir mddet yorgun, artk almaktan ciz fikrini dnmeye sevkedemez; ok ilemekten yorulmu, hastalanm bam mariz bir ocuk gibi iki ellerinin iine alarak iesi iyi silinmemi lmbann donuk ziyas altnda bulank gzlerinin nnde sislere boulan msveddelerine bakarak dnmeye, gya incimat etmi gibi bann iinde bir ta skletiyle duran beyninden birey karmaya alrd. imdi artk eserini yorulup da bitirmek isteyenlere mahsus bir ihmal ile, evvelce mklpesentliinden kurtulamayan msamahalarla dolduruyor; ona bir an evvel son kelimesini ektikten sonra arkadalarna okumak sonra da Lmia'ya: ster misiniz? Bu eserin sahibini zevciniz olarak kabul etmek ister misiniz? demek iin acele ediyordu. # * # Matbaada artk her ey bir ittrat iinde cereyan ediyordu. Hatt para bile kazanlyor, Ahmed Cemil'in akdettii istikraza karlk olarak birinci taksit olmak zere, yirmi be lira tefrik edildikten sonra Vehbi bey kayn biraderini para dncesinden kurtaracak kadar merhamet ve tedbir gsteriyordu. imdi Ahmed Cemil ev masrafndan bsbtn elini ekmiti, eniteyle aralarnda mmkn olabildii kadar bir samimiyet teesss ediyor, deta bu adam hakknda arasra muhabbete benzer hisler duyuyordu. Artk endie edecek bir sebep gremiyordu. Btn emellerinin husulne bir iki hatve kalmt: eseriyle, ak... Nihayet bir gn sabahleyin, bir zafer haberiyle Genci-ne-i Edep idaresine gitti, arkadan buldu. Eser bitti, davete muntazrm! dedi. O vakit iki arkada ziyafetin muhtelif cihetlerini dndler. Kimleri davet etmek lzm geleceini mzakere ettiler. Hseyin Nazmi diyordu ki: Ne lzum var? O kadar kalabalk iinde grltden baka birey hsl olmaz. Alt kii yetimiyor mu?... ki de biz, sekiz kii oluyoruz; ite sana gzel bir sofra, dolgun bir dinleyici grubu... Hseyin Nazmi bir yandan arkadan ikna ettike bir cihetten de nndeki kda kurun kalemiyle bir takm isimler yazyordu, sonra bu isimleri elediler, uzun uzun mnakaalardan sonra be kii iin ittihat hsl olabildi, Hseyin Nazmi Altncs?... altncs? diyordu. Ahmed Cemil: Raci! dedi. Raci mi? Onu ne yapacaksn? Ahmed Cemil kzard; faka/t Raci'inin btn betbahtlry-e, biareliiyle beraber kendi dehasnn u muzafferiyetine de ahit olmas iin mukavemet mlemeyen bir arzusu vard, yalnz: O da bulunsun! dedi. O gece Erenky'nde misafirler toplanp da Hseyin Nazmi bir aralk Efendiler sofraya... dedii zaman Ahmed Cemil'in kalbi bir sahnede ilk defa olarak grnen bir sanatkr helecanm duydu. Arkadayle eserin al trenini yemek sonuna brakmaya karar vermilerdi. Hseyin Nazmi bir ak hita-besiyle arkadann mesleini, yeniliini izah edecekti, Evvelce izahat verilmeksizin eserinin anlalamayacandan emin ol!... diyordu. Gencine-i Edeb Hseyin Nazmi'nin isnrni btn edebf-yat erbabna tantm, o isme matbuat leminde bir ehemmiyet izafe etmi idi. Hseyin Nazmi edebiyat- garbiye ile itigal neticesi olarak iirde yepyeni bir tarzn ihemen mucidi gibi idi; fakat edasnn tazeliinde, fikrinde ve lisannda o derece itidal ve skn gsterir; en byk cr'etleri o

kadar nazik ve munis bir kisve altnda rter idi ki genlerin en gzide pivalarmdan mdudiyeti, nazenin-i iir drt asrlk Haftan berdu grmedike tanmak istemeyenlerin bile takdir-i erefimden 'hisse almasna mni olamam idi. Ahmed Cemil btn dehasnn inkiaf kabiliyetini hapse-de ede bir an iinde itihar perisini ayaklar altna atnak maksadna hizmet ederken, o meydana kmak isteyen teessrat neidelerini daima serbest brakm idi. Gencine-i Edeb her hafta ilk sahifesinde Hseyin Naz-mi'nin bir manzumesiyle kt iin mvezzilerin bilhassa yzlerini gldren resaili mevkute arasnda birincilik payesini bulmu idi. Onun iin bu gece Hseyin Nazmi'nin edeb sahabeti altnda Ahmed Cemil'in eserinin inad rasimesine davet edilenler pek muhtelif snflara mensup olduklar halde, Erenky'n-deki kkn yemek odasnda sofra etrafnda itima etmi idiler. statlardan birinin s bes redifli mehur bir gazeline sylenen yzlerce nazirelerin iinde ferdaniyet kazanm olmakla bir eref kazanm olan lhami efendi krmzya meyyal sar, cebinde tad baadan kk tarakla daima, hatt lkrd arasnda, tarana tarana yanaklarndan gzleri okayan bir intizam ile inen sakalyle; galiba mevzun sz sylemeye itiyadnn eseri olarak ahenkli besteli bir su'ud ve hudut ile teganni edercesine syledii szler refakat eden eliyle bir gen air iin itihar teesss rasimesine eref ilve etmekten ekinmemi idi. Hatt btn dostlar iin veldet ve vefat tarihleri datmakla mehur olan, bilmem hangi sene bir ceridede nerolunan Reb'iyye sini Nef'iyane bulduklar iin Nef'i-i devran namiyle tanlan, fesini daima ensesine doru tamakla, pantalonunun paalarn en kuru havalarda bile kvrmakla me'luf Sleyman Vahdet efendiden ziyade uysallk duygular iraesine hulule alan Raci'yi dinlemee kadar Pe~ yam- Cihan ceridesinde, Fransann en ileri cr'et sahibi gen airlerinden daha ziyade terakki gayreti gstermekle aklnda m Al VE SYAH / \ ____ 149 hiffete hkmedilmi olan Mazhar Feridun beyin kavga arayan tecavzlerine yumuak bir kulak kabartmaktan hali deildi. Drt sene evvel krkalt sahifelik bir iir mecmuas neredeli-den beri Babli caddesinden daima tel ve endie ile geen, btn matbaalara urayarak btn edebiyat cidallerine daima mtefekkir adamlara mahsus musr bir skt ile itirak eden; kendisini tanyanlar arasnda Victor Hugo lkabyle anlan Ha-* san Ltif bey hususiyle Hasan Ltif bey o muannid s-kutiyle inad rasimesine bir baka vekar ilvesi iin ziyafetken kamaya katlanmam; ksa boylu, dolgun vcudyle daima koltuunun altnda Franszca, Almanca gazeteler, risaleler, kitaplar tayan; iekli resme mabih, krmz mrekkepli, oymal, ilemeli yazsyle btn edeb risalelere minimini gzel manzumeler yetitiren, babasnn sayesinde, matbuat lemi mnteirleri arasnda ii canfesli palto'Iaryle, Herald'a yaptrlm potinleriyle teferrd eden Fatin Dilver bey de kendisine edeb bir msamerede bulunmak frsatn veren u ziyafeti karmam idi. ite imdi hepsi orada idiler. Ahmed Cemil'in senelerden beri intizar ettii itiharn ite ilk sahnesi urada gzlerinin nne serilmi duruyordu. Akamdan beri etrafnda cereyan eden muhaverelere nadir kelimelerle itirak ediyordu. Sinirlerini geveten, biraz rengini sarartan kalbinin ufak helecanyle, bir mmeyyiz heyetinin karsna kmaa mheyya bir ccuk zntsyle, balamak zamanna terakkub ediyordu. Edebiyattan zihnini en ziyade megul eden eylerden biri de inad tarz ve kraat idi. Garp edebiyatyle itigalinde buna dair birok mtalalara ve intikadlara tesadf etmi, bunlar zihninde tamamen yeni, mensup olduu adebiyat leminde mehul fikirler uyandrmt. Edebiyatta inad ve takririn, irad ve kraatin baka baka eyler olduunu, baz eserlerin gzle deil kulakla anlalmak iin daha ziyade mnasebeti bulunduunu renmi; sanat inad ve irada almak iin birok zaman sarfetmiti. Bir vakitler Corneille'in, Racine'in hilelerini tecrbe zemini ittihaz ederek, bunlar batan baa cehren, her kelimenin

kuvvetini, tetkik ederek okumutu. Ah! bir kere Mounet Sully'yi, Sarah Bernhart' iitsem, bunlar daha ziyade anlayacam derdi. Daha sonra bu merak btn okuduklarna tamim ederek ceh150 MA VE SYAH ren inad bir det hkmne getirmi, mini mini odasnda btn sevdii airlerin ruhunu tehziz etmiti. Bu itigali arasnda neler kefetti: Evvel gzel bir eserin fena okuyan bir adam. lisannda en fena bir eser olacan anlad. Bir kere edebiyat hocasndan ders esnasnda Tezer'in bir parasn dinlemiti. Muallim bu paray btn ruhiyle okumutu. O vakit Ahmed Cemil sedirin zerinde kendisini kaybetmi, teessrnden o iirin musikisine mebhut kalarak gya uyumutu. Sonra kendisi tecrbe edince, o iittii paray okumak iin alnca, bir saat evvel btn varln sarsan paray bir kme bo lf gibi tesirden hli bulmutu. O vakitten beri kelimelerin sedasna dikkat ederek okumak, sesini onlarn hkmne ve kuvvetine tatbik edebilmek iin uramt. rat san'atmda en ziyade, g-^ ln, sahte, mfrit olmaktan korkard. Bir de Raci'yi Hill-i Seher manzumesini okurken dinlemiti. Raci bayle, kollaryle, btn o kaba vcudiyle bu nazik ve rakik iirin veznini uzatarak, kelimelerin zerine basarak, kafiyeleri atlatarak; btn hazk ruhunu incitmi, krm, paralamt. Ahmed Cemil elleriyle, kollaryle iir okuyanlar, ban eilterek, elini yanana dayayarak, suratn ekiterek hicazkr perdelerinde gazel syleyenler kadar gln bulurdu. Raci Nedir o srh u se-fid? ah! balyor mu nehar? msran okurken yumruklarn skyor, birisine hcum etmek istiyormuasma gzlerini ayordu. Ahmed Cemil bir hayret nidas gibi dmesi lzm gelen Nedir o srh u sefid - den sonra Ah! balyor mu nehar? sualinin ifade ettii btn keseln, fturu, o gece zevaline kar tazammun ettii ye'si hsran ifade etmek iin sesde bir skt, meftur ve mtehassis bir karar isterdi; son-fa ufak bir duraklama, gya kk bir tefekkr vakfesi... Onu mteakip bir mit incis, bir tesliyet hatimesi; Yarn sabaha demek sohbet ey hill-i seher... Sedann bir iir musikar olduuna kanaat kesbettii iin eserini yazdka daima ak sesle okur, onun ahengini dinlerdi. Ah! Bu akam u heyetin karsnda onu her vakit okuduu gibi okuyabilse!... Artk yemek bitmi, Raci bsbtn serbest kalan enesini lhami efendiye methiyeler dkmee hasretmi idi ki Hseyin Nazmi: Arkadamn eserini tantacak bir iki sz sylemek iin misafirlerimin msaadesini talep ederim; dedi. Fatin Dilver bey msamerenin asl fatihasn tek eden bu sz zerine rpnd. Elindeki bayle bardana vurdu. Skt!... skta davet ederim. diyordu. Karsnda Hasan Ltif bey bir saatten beri devam eden sktunu takibe evvelkinden ziyade karar verdiini im edercesine yutkundu. Mazhar Feridun bey fevkalde vukuatta kulland tek gzln sanki daha iyi dinlemek iin gzne yerletirmeye alt. Hseyin Nazmi ayakta iki ellerini sofraya dayayarak balad: Arkadam iin meziyet midir, naksa mdr, bilmem eserin balca hassas yenilii, mmkn olabildii kadar grlmemi, tanknam edasdr. Mazhar Feridun beyin tek gzl eserin u hassasna bir tazim selm gndermeye mecbur oluyormu gibi hrmetle gznden frlarken Sleyman Vahdet efendinin eri fesinin arkasnda saliana psklnde ufak bir infial titremesi farkolundu. Ahmed Cemil refikinin u hitabesine tamamiyle yabanc "bir smi sfatyle biraz ekinerek, biraz lakayt ve laubali durmaa alarak dinliyordu. Hseyin Nazmi hl susmak istemeyen, yava sesle Hha-mi efendiyi igale alan Raci'nin vaziyetinden meftur olmayarak devam etti. Evvel iirin garpta drt satrlk bir tarihini yaptktan sonra en yeni nazm tarzn biraz izah etti, ite bu dinleyeceiniz eser oradan toplanm tohumlarn ark gneinde inkiaf etme ieklerinden mterekkip bir demettir dedi. Bizde iir lisannn farkolunmayarak nasl garp mahsullerinde mteessir olmaa baladn lhami efendinin msait bakmaa alan gzlerinin nnde izah etti. Daha sonra bsbtn Ahmed Cemil'den bahsetti, onu yeni iirde mnferit ve mmtaz bir ahsiyet eklinde gsterdi, eserin ufak bir esas ve fikir tarihini izdikten sonra arkadann bu eserindeki ina vastalarna intikal etti. na vastalar tbirine kaba bir ltife ile ilhami efendiyi gldrmeye alan Raci'yi dinlemeyerek Hseyin Nazmi eserin vezinlerinden, kafiyelerindei,

kelimelerinden, velhsl btn madd denebilecek cihetlerinden bahsetti; daha sonra: bilmem, eseri anlatabildim mi? fakat eseri en iyi anlatacak olan yine kendisidir. cmlesiyle hatime verdi. Hasan Ltif beyin daima skt etmek kaidesine mugayir grmeyerek balad alklar arasnda Ahmed Cemil!e: imdi nbet senin! mnasyle tebessm etti. Fatin Dilver bey ban bardaa daha iddetle vuruyor, llhami efendinin kulana eilerek iki kahkaha arasnda bir mtala tevdi eden Raci'ye bakarak: Eseri, eseri dinleyelim,; diye baryordu. Ahmed Cemil iskemlesini ekti, sofraya yaklat, evvel ayaa kalkmaya cesaret edemeyerek kk bir cep defterine tebyiz ettii eseri sofrann zerine koydu, balamadan evvel heyetin reyini istifsar ediyormu gibi bakt, Hseyin Nazini gzleriyle: haydi! diyordu, Ahmed Cemil biraz mteessir, titreyen sesiyle balad. Henz ilk beytilerde boaz kuruyor, sesi kmyor, elindeki kitap kendisine bsbtn yabanc bir mevve metin imiesine her kelimede armaktan korkarak sesini idare edemiyordu. Bir aralk karssnda Mazhar Feridun bey pek taze bulduu bir fikir iin gzel! .> dedi; Ahmed Cemil biraz kuvvet buldu; yava yava gzlerinden bir sis kalkyor, sesine bir ifade kabiliyeti geliyordu. iir evvel bir bahar bulutu parasndan serpilen tabahhura mheyya kat-recikler gibi yava yava, ar ar, msteni bir nzul ile dklyor; gya u heyetin dimalarna muattar, muanber bir serinlikle, okayc buselerle temas ediyordu. Ahmed Cemil eserinin banda bir bahar sabah levhas tasvir etmi, sonra iki msrala o parlak levhay 'hlya arkasndan koan genlie tatbik edivermi idi. imdi hayatn cidal silsilesi balyordu, Fatin Dilver bey tonbul vcuduyle daha zyade sokuldu, haz-zmdan, Ahmed Cemil'e sarlacak zannolunurdu. Ahmed Cemil ayaa kalkt, imdi nazmn vezni muhtelif esaslardan, el-handan getike deiiyor; Ahmed Cemil artk sesini arzusuna gre idareye balyordu. lk nce dinleyenler bu vezin tebeddln farketmiyor gibiydiler, sonra bir aralk lhami efendi eilerek, kalarm atarak kulak kabartt: Sleyman Vahdet efendiye dikkati davet eden bir iaretle bakt, skt arasnda bu kk hareket herkes iin dikkat hkmne geti. ptidalarnda bu ahenk deimesinden artan bir tesir hsl oluyor gibiydi, fakat Ahmed Cemil'in sesi bazan bulutlarda serinlik ariyan ahinler gibi ykselerek, bazan yzercesine hafif hafif dalgalanarak, ara sra imenlerin zerinden akan gece nefesleri gibi feafile geerek, kh bir strap ehiki ile boS1AH . ^ x X A ti 153", gazda tkanarak, kh matem yalar eklinde srklenerek,, nagihan bir mid handesiyle neveli, arasra bir dereciin rl-tsiyle ryal, vezinlerin tenevvrlerinden, kafiyelerin bir musiki paralarnda yer yer tekerrr eden birer mnferit savt gibi mtekmil terennmnden geip gittike bu eserden sekir veren bir iir havas tabahhur ederek kk bir bulut eklinde dinliyenleri sardktan sonra yksek bir mmtakaya ykseliyordu. Bir zaman geldi ki hepsi bir bahar gecesinin iek ko-kularyle dolu nefesi altnda ryaya benzeyen bir leme dalm gibiydiler. Sakit, mebhut, kaldlar. Aihmed Cemil imdi kimseyi grmyor, elinde parmaklarnn hafif bir hareket ile evirdii defterine nadir bir bakla htrasna yardm ederek uzun kumral salar lmbalardan dklen ziyalarla tutuarak, simas vakit vakit bir teessr sisiyle rtlerek yahut bir neve ile incil ederek devam ediyordu. imdi eserin sonuna geliyordu; hayat cidaleriyle dolu bir gn tasvirinden sonra afaka bulutlar yayor, fezann derinliklerinden rzgrlar kaldryordu. Artk neticeyi istidlale balayan Mazhar Feridun ile Fa^ tin Dilver ayaa kalktlar, bir mddetten beri kendisini kaybeden Raci gayretini toplayarak llhami Efendiye bir ey sylemek arzusiyle ban evirdi, Sleyman Vahdet efendi Hseyin Nazmi'ye eildi, yavaa: Bilmem hatrnza geliyor mu? eyh Galip merhumun Hsn- aknda... diye bir ey balad; fakat Hseyin Nazmi'nin dinlemee -vakti yoktu; arkadann, bu muzafferiyetine, eserinin u saniha uluvviyetine kar kendisini zaptedemiyor; rikkatinden, sevincinden alamak isteyerek ona sarlmak iin bitirmesine tekarrp ediyordu. Ahmed Cemil imdi siyah gecesinin levhasn tasvir ederek semalar imekleri tututurmakta, bulutlan yldrmlarla paralamakta iken... Nagihan gz bir noktaya tevecch

etti: t tede odann kapsna... gya kapnn bir kanad yavaa, bellisiz, titriyor, sallanyor, kk bir fasla brakarak alyordu. Bu faslann arasndan gzleri beyaz bir glge farkeder gibi oldu. O vakit btn vcudu titredi: Lmia.'... demek L-mia deminden beri orada iirinin u zaferi karsnda idi. imdiye kadar onu dnmemi, orada bulunabileceine ihtimal vermeyerek fikrini yalnz eserine hasretmi idi. Oraya daha ziyade bakamad, imdiye kadar kendisini dinleyenlerin zerinde hsl ettii tesiri ufak bir inad saka-tiyle izale etmekten korktu. Gzlerini evirdi, artk eserin sonuna ancak bir sahif e kalm idi, imdi sesi karar perdesini ar-yarak pest sadalarla dolayordu. Nihayet btn bahar sabahnn aaas, o gnlerin ve gecelerin didinileri, rpnlar bir enin ile zulmetlere brnd. imdi Hseyin Nazmi, Fatin Dilver, Mazhar Feridun, Hasan Ltif, Ahmed Cemil'in etrafn almlar; ellerini skyorlar, yanna sokuluyorlar, sofrann zerinde kalan defterini kartryorlar, bayrama sevinen ocuklar gisi grlt ediyorlard. ^^Y-_> Nef'i-i devran imdi demin Hseyin Nazmi'ye balad cmleyi bitirmek iin yaklam, Rac'nin yavaa: bu yolda eyleri anlamak iin galiba frenke bilmek lzm imi! mtalasyle balayan nutkunun arasna karm idi. lhami efendi tebriklere itirak etmeyi zarafete mugayir addederek Ahmed Cemil'e deminden beri zihninde tasarlad bir beyti sarfetmek iin ikisinin arasndan kurtulmaya alyordu Ahmed Cemil glerek medihlere kar nefsini silmee alyor, frsat bulabildike kapya bakyordu. Otururken kap -evvelkinden daha ziyade alyor gibi olmu, sanki o da tebriklere itirak etmiti. imdi kapda hibir hareket yoktu. Ahmed Cemil o beyaz glgeyi bir daha grmedi. Fakat artk kulaklarn dolduran medhiyelerden ziyade kalbinde o beyaz glgenin biraz evvel u kapnn arkasnda mevcudiyetinden gelen cavidan bir haz vard. Hseyin Nazmi bir mddet arkadann dehasndan taan iir ateinin buhar gibi yemek odasnn havasnda dalgalanan mubahase paralarn serbest brakt, sonra Arzu ederseniz baheye kalm. dedi. imdi Mazihar Feridun bey lhami efendiye Ahmed Cemil'in eserinden bahsediyor, Hasan Ltif bey saatlerden beri devam eden mtefekkir sktunun zbbesi olmak zere Hseyin Nazmi'ye uzun uzun faslalarla: Yaman eser!... Yaman eser!... nakaratn dinletiyor, Sleyman Vahdet efendi de bir takrip Fatin Dilver beye, henz bir ocua benzeyen bu tombul gzel gence sokularak o aralk bilinemez nasl bir ' mnasebetle hatrna gelen bir farsa beyti tefsirle anlatmaya M A V E S Y A H 155 alyor, bir ey anlamakszn dinleyen muhatabndan ara sra alevli nazarlarla cevaba intizar ediyordu. Yemek odasndan kmaya baladlar. Raci, Ahmed Cemil'le en sona kald, yalnz kaldklarn grnce tekarrp etti; tutuklukla, biraz nefsine cebr ile deminden beri sarfna lzum grmedii bir takdir kelimesini fedaya karar verdi: Eseriniz umumiyet zere fena deil, dedi, sonra bu esas zerine muhaverenin uzamasndan kanarak bahsi deitirdi: Eniteniz bu aydan sonra bana aylk vermeyecekmi; acaba sebebini anlayabilir miyim? dedi. Ahmed Cemil enitesinin Raci'yi sprlecek haerat arasnda saydn pek iyi tahattur ediyordu. Fakat o kararn henz tatbik mevkiine konulduuna vkf deildi. Ra-cinin sorusundan Enitene beni kodurtuyor imisin. mnasn duyar gibi oldu. Mstahak olmad bu serzenie velev haksz ve bellisiz bir ekilde mruz olmaktan kzard: yle bir eyden kat'iyyen haberim yok! dedi. Raci kendisine kin ve gayz ile dolu bir nazarla bakyordu, ac bir tebessmle: Ben seni bilirim! dernek istiyordu. Ahmed Cemil bu mnay pek iyi anlad. Bu adam hakknda merhametten baka bir ey hissetmemi iken onun bu derece adavetine hedef oluundan azm bir yeis duydu. Hemen u anda onun ellerini tutmak, olanca ciddiyetiyle: Yanlyorsun, seni kovmak istiyorlar da, ben seni muhafaza ediyorum. Bana ne iin yle husumetle bakyorsun? Seni kendime dman etmek iin ne yaptm? diyecekti; fakat Raci durmad.

imdi Ahmed Cemil odada bsbtn yalnz kalmt, bu akam bahtiyarlna Raci bir katre zehir aktmt. Kendi kendisine: Bu adam bana adavet etmek iin nasl sebepler buluyor, acaba?... Benim iin kin tamaa mutlaka ihtiya m hissediyor?... dedi. /^Sflt^ Alman karsnn azimetiniOonra Raci bsbtn dmt. Saib'in rivayetine nazaran maukasnn htrasn unutmaa her hafta yini bir mauka tedarikiyle are bulmaa alrm. Hatt yine Saib'in alay ederek ilve ettii bir mtala olmak zere Raci'nin artk cierlerini yrtan ksr bu maukalardan hi birinin yannda rabet bulmasna imkn brakmyormu. isi; -iSBq ua>fc5 B} Jiq apu5> o 'uiuuepfBi[i3 ubuea* 9[a}B o ipttrig fnpnXn rjappmu Jiq fifiaq 'npjOA"i[Bp fipjJB Jig -iSbp iqr. SnwxoAud apuiSi uiuiBq toBunp' joa'tuba' jjg snrain;n^ BA*Burranuj Jiq rq}Tua rpxxir n j ijbj[ BxjB -unug uruBpo ] npjof^ bA ipjrJS ua5i bdui[o jfi apuiiuqB Jin5n>[ jizbu avt 3{bjb{i3 imsapBBsnra uiuuv 9)9 nH paraqy r ip # * * sup Jiq jjrjaq mraa[a;u (3{BUD[is rurzBjfoq tJ{ tppS UBUtBZ Jig ' -rs boub[o uiuBSUt p[ uba iiJ{Bq arq Bauos [ aIaH 'j[o aanszBS ub^bubsbub iip9[Aps ur5i f iznp Jiq BUBq 'ratpiBung unturaura jnpBEfa; ubd anp-Bq nq 5;q 'npaoAp 'raipuaja ubutv -issaqa^nur iuistpu9J[ bjab; aiq ui&Bp Xaq jsabjiq u ui5i ubjo vmuA a^rrazBjM -auiBJ[ a^ipuaja t uos uniisBqiJB^ ipj {A uiAains joXipa 3{bj:^ 9[^i -njfns Jii[3{aj9^ntu daq ^aq ji^Bq ubsbjj aA*asBqBqnui jrq n[n -irixnS iuiBiBq Bpuis-BjrB unpua^j JBqzBjc ajt pBy ipuii "i^iir aXaaqsq 'ipjapuoS isasnq siaA* aiq BursBpo ^aiua^ uapziiqep aaAAaunui jbA o a[^u9S 9[i UBJSnjj -npjoXiiiBq aiAuBZBU atut ^auuio Jiq B^nzjB ubjo epXad apujqiBJi iaAAa 9Aubs aiq o ipun 'tpiaS psaif arq utjzb ppaq a[;ajBsao o apuiSi ub aia 'rpjBJfiS UBpunranj-B[a; uiUB^nj aiq imsipuajf i^ubs sas aiq U9[a5 uapaSqBq ' po qaraa^ [traao paurqv "'isaituBq lajBsao ^nS 7P ifaucfpp 'ifaaaXua i^aAAauBia bou^o airanjp jrq s [p9[^ps 3{ajapaqAB3{ iurs^ua }t ugquapaapuas un^nq 'jfaraap raiXaip BpumB u uiziuuBii2{Bq 'BpsjnS 'ui^BJig "iiar ipauup^assrqi azrs q JfBqBq Jiq uuxS tapzuajaouad 'jBA"Bq aiq aiuqa jnp BziiiBA'ru &a Jiq 'nzntmfnpio 9 Jiq juriBp BpiuB^piq bui -nq,TU dxjas u5i -Hip -ip uiuu9[zip unuo -sjnX 'joXiji RV 'P3^S -ui5i -8 ^g va. nap 'znunsjoXinq lucifipzBA m5r utzujbbAb uzts nuo ;numnpunnp vzis aaq tmuo 'ut5: ^bukb^ Tjasa S UIUI9p O iraTUOAlA9S JBpBil 9U tuisdsaq '^.9Aa -np bo apmq Aa Jiq uaptq.2 iuiitB ipuii unuo 'iSiu^iS bAbjo 'i^djas iubs 9uiqiiB3t BpB^BUB^ jaAA9imui nzjB nq ap Jtq 'npAnp nzje Jiq JiaoaAatua^pa ^auiQA"Binui 'pip ^ pq 9oununnp 'nunpnoriA BpBJO muo "ipi u5bi bAbjo

tu^a bo^ "BuisBpo ^aragA ub^b[ oq o i[ npjoipauirez q\Aq -npjoAij^i^ U9izip in iprats 1111193 pauiqy '1W93IJ'BJ ini^SaS diutis -9UIUTIS uguiaq irepmiB" uuaSioS ZBXaq ap 'BqfB^qB^ Jiq -qnui 3a ilBjn TRBA o iipjiA95 luiJapzpg jjgja^araapa^d'Bz iuts -ipuaq 'n^^ ismiSiq Sbui Jiq i&Bja^mii uapuuaA Jiq BuisidB3{ aSqBq utzixqap ua^jaSaf) "ipi zijqap jiq JBp jiAua^ aSjijBtf an iipuBJ{ Jiq ubSbs ba'iz jiq ^nuop nzndJB.31 njznq iSBjng -p^a qnoo9Aa^ BAid'Bi ub^5> a -azn iaui^g JiBqi^i buijb^ibpbiIjb '^jS UBputsBpo i^9jjb ai^pajjBS un^tiq uiutajn^ nuo 'np -jb5 aqapS issiq ^auiBqjaui 'npjns -b^^bp Jtq ijboub nq n^snuiAip Aa Jiq jazuaq auiii Bpui^^Bq unuo -iq ziuiba" raisipua[ dipa^ja^ lutsBpo ^9uiaA iob^j goaS ng Jiq p nunrannq snAaui Jiq uapa JBqi^ui '^ajaSi Jiqsz I5{tIBS 'BABy 'BAB^ BJUOS UBpB^Bq Jiq lOB ipjapa ^ raiSipap "ranjoAn.jgS Buaj butuib uiarang :uiutpuaja paurqy bjuos "ipjap i jba ubu 9U auisaui^g sisg^ uapiu -q/L bjuos UBpunq lut^-BABq SBAipzi ^ns9iu ugjns un Saquo -ub aputiunjuiQ 'ji^iiaoapa jb iiui5aS un^nq uipBJi 'BsuBdBJf auijajzip uuisubj as^iS ipun znuaq iubutbz ^apAB Buq-eABq, snuiBu ui5i uiBpB n :au -isipuai{ TP9il 'JKi-injnq iqtBi[ a^^iS ^raiaiA'B ^ pauiqy Jiuiuia 'bs nm zerine birey dklyor, bir siyah tufan boanyordu.. Sonra bu dalgann iinden bir ehre belirdi. Bir ak cinnetiyle tutumu bir az uzanyor, dukdaklarn aryor, uzun ve yakan bir buse ile dudaklarn ekiyor, massediyordu. Silkinerek uyand... Henz sabah olmu, gne henz pancurlarm arasndan szarak tatl bir rya ile glmseyen Hseyin Nazminin yata kenarnda tebessme balamt. Ahmed Cemil gya o yakc sevda busesiyle cierlerini tututuran bir arap imi gibi yrei yanarak kalkt: arkadalarn uyandrmaktan ihtiraz ile yava yava basarak grlt etmeyerek ykand; giyindi... Ceketini giyiyordu, dnmeden elini yan cebine gtrd, Defterim?... Defterim nerede?... dedi. Hseyin Nazmi uyanm, arkadann, oda iinde muhte-riz bir yryle geziniini glerek yatandan mahmur gzleriyle seyrediyordu, teln farketti: Ne oluyorsun, Cemil? dedi. Defterimi acaba sofrann zerinde mi braktm? Sizin uak edebiyat merakls ise... Fatin Dilver bey tombalak vcuduyle yatandan atlad, yi uyumuuz! dedi. Ahmed Cemil hereyden evvel defterinin bulunmasn istiyordu, Hseyin Nazmi'ye kalkmak, yemek odasna kadar inmek lzm geldi. ite defterin! bereket versin ki uak merakl deil, dedi. Ahmed Cemil gitmek iin acele ediyordu. Fatm Dlaver beyi frine itirak ettirdi, arkadalarn sabah uykusundan Sikleri kadar istifadede serbest brakarak Huseym Nazminin elini sktlar, ktlar... 14 Sabiha hanm, hem bahtiyar, glyor hem, sedire basr-n dayayarak elleriyle midesine basan ikbali gsterip henz MA VE SYAH 15S> bir ey anlamayan Atfmed Cemil'e: Rahatsz kzcaz, btn gn kvrand. diyordu. Ahmed Cemil anlad, fakat garip bir his bu vak'adan memnuniyete bedel bir znt uyandrd. Enitesi hakknda duyup susturmaa muvaffak olamad nefretin bu dakikada hiddet sesi her zamankinden daha vazh, daha kavi iitildi. O adamn kannn imdi kardeimin damarlarnda cereyana baladna dellet eden bu hdise gya nazarnda onu telvis eden vir vak'a hkmne geti.

Zavall ana! O bu histen kimbilir ne kadar uzakt! Byk anne olmak lezzetine kar btn vekar ocukta bir meserrete inklp etmiti; imdi oluna bakyor, onun da u kk aile bayramna itirakini arzu ediyordu. Ahmed Cemil o neata ac bir tesir ilve etmekten itinap etti. . ikbal imdi ban kaldrm, glerek Ahmed Cemil'e bakyordu. Ahmed Cemil kalben ocuk!... bahtiyar deil, bundan eminim, Ihi olmazsa mes'ut bir zevce olmadn bir anne / olmak saadetiye unutacak! diyordu. Ahmed Cemil bugn matbaadan erken kam, bir an evvel odasnda yalnz kalarak biraz kalbini dinlemek 13in tehalk gstermiti. Odasna knca cebinden defterini kard, yazhanesinin zerine koydu. Dn akamki muvaffakiyetinden sonra onu bir daha kartrmak istiyordu. Odasnda deti; ceketini, yeleini, yakaln kararak, fesini atarak kk baheye nazr mini mini penceresinin yannda oturmak, yars grnen bir minareyi, komu evlerin kiremitlerini, biraz tede iki yksek duvar arasndaki kesik bir levha eklinde duran semay seyretmek idi. Bu akam oraya oturup da eline defterini alnca bir mddet onu aamad, kalbi beyaz glgenin hayaliyle dolu idi. imdi onu dnmek istiyordu, gzlerini kapad, o sabahki rya-' yi hayalinde bir daha yaamak istedi, yzn rten o siyah dalgay, o mphem simay bir daha grd, cierlerini yakan bir busenin cangzarn neeleri dudaklarnda bir daha titredi. "O benim olmayacak olursa lrm" diyordu... imdi u iir defterini her vakitten ziyade seviyor, onu L-otfa'nm dinlemi olmas kymetini bir kat daha artryordu. Zaten daima htrasnda bir arada olan Eseriyle Lmia artk T.U MAI Vt Bl I AB daha samim, daha kavi bir mnasebetle yekdierine balanm gibiydi. Gzlerinin ucuyle sahifeleri szerek yapraklar evirmee balad. Kendi kendisine: "Acaba urasn okurken orada m idi?" diyordu. evirdi, evirdi, artk son sahifeye gelmiti, defteri bsbtn kapyordu, birden gzlerine bir yabanc, yaz iliti. T son sahifenin altna bir ocuk yazs gibi henz takarrr etmemi, henz tam bir ekil almam bir yaz... Yalnz u kadar: Tebrik ederim. Daha sonra be sfr. imdi anlyordu, demek o bahe kapsnn yannda gidip onun ayaklarna atlmak isterken o, yemek odasnda sofrann zerinde kalan bu deftercie komu, grlmekten korkarak titriye titriye u iki kelimeyi oraya yazvermiti. Demek o srada her trl tehlikeyi gze alarak gidip ona; Seni seviyorum. Msaade eder misin? Seni sevebilir miyim? deseydi, ondan: te bakn, ben de sizi dnyorum cevabn alacakt. Bu iki kelime Ahmed Cemil'e Lmia'nm btn hissiyatnn erhi kadar tafsilt ile zengin, ak zemzemesiyle mte-rennim geldi. O da kendisini seviyor... Bundan emindi; ite yalnz u iki kelime, Lmia'nn t ocukluktan beri katre katre birikerek, tazyike lzum grlmeyerek bir aralk taveren sevdasnn iki ak nianesi deil miydi? Gzlerini o ocuk yazsndan ayramyor, onlarn arasnda Lmia'y grmee alyordu. Zihnen o dehlizdeki tesadften sonra beyaz glgeyi takip ediyor, yemek odasna gtryordu. Beyaz glge bir tehlikeden kayormuasma kapy kapayarak oraya iltica ediyor, sonra o defter gzne iliiyor. Beyaz glgenin kck bir kalbi var ki bu defteri grnce rpmyor. O defter, demin onun okuduu defter... O vakit defter ufak bir helecan ile almyor; yava yava tesine berisine gz gezdirilerek szlyor, birdenbire bir arzu duyuluyor. Demin herkes onu tebrik etmemi miydi? O da tebrik edecek. Ne iin etmesin? Ne iin ondan iki sz esirgesin?... Ah! Bir kurun kalemi olsa! Etrafa gz gezdiriyor; pencerelerden, aynadan, lambadan btn bu eyadan istimdad ediyor: Ah: bir kurun kalemi, bana bir dakika iin dn verecek bir kurun kaleminiz yok mu? deniyor, sonra... Ahmed Cemil'in hayal kuvveti burada tevakkuf ediyordu; o kurun kaleminin nereden geldiini tayin edemiyor, orasn sfrlarla geiyordu... Ah! Bu sfrlar, u iki kelimenin altndaki sfrlar grdkten sonra onlarda MAVESYAH 161 azm bir mna serveti buluyordu. Bu sfrlar, bunlar Lmia nn demek olacak?... imdi, gzleriyle o yazlar o sfrlar, btn ifade ettikleri mnalarla pyor, okuyordu...

Hafife gzleri szlerek, t tede gayr mahsus bir rzgrla yosunlu kiremetilerin, eski pervazlar sallanan atlarn, perdeleri arkasnda titrek ziyalar belirmee balayan komu pencerelerinin zerine dkle dkle tekasf eden zulmet dalgas arasnda titriyor, canlanyor, glyor gibi grd bu yazlara imtisas ederek, akamn ratp nefesinden tereuh eden bir melal keseln iinde kaybolarak dalm idi ki birden odann darsnda birey sofay sarst. Ahmed Cemil bu uyuukluun iinden gya bir ryadan uyanrcasma yerinden frlad, odasnn kapsn at. O vakit grd eyi pek iyi anlayamad, enitesini teki odaya tella giriyor grd. imdi merdiven banda yalnz Seher vard; sofann yar zulmeti arasnda kzn gzlerinde bir ate, ehresinde bir dargnlk gryorum zannetti. Ne oldu Seher?... dedi. Kz birey sylemek istiyormu gibi yutkundu, sonra cesaret edemedi, merdivenden aa indi. Ne oluyor, yine ne oluyor? Ahmed Cemil gya bu kk evin havasnda uuan bir musibet kokusunu hissediyordu. Ik-bal'in her vakit rtl ehresi, evin iinde silinmee mheyya bir heyula eklinde dolaan hazin heyeti; daima alamak fakat birey sylememek iin azmetmi gibi donuk, elm, fakat hakikati nissettirmemekte musir duran gzleri; sonra bu hzn etrafnda o muammann yegne vkf imiesine deta hayvani bir merbutiyetle dargn ehresi, kzgn gzleriyle dolaan Seher... bunu pek iyi farkediyordu. Bir mddetten beri iki kelimeyi yekdierine raptedecek kadar tefekkr iktidarna malik olmayan bu kaba kyl kznda ikbal iin cinnete benzer bir meclbiyet, derin bir merhamet kefediyordu. Denebilirdi ki evin iinde yalnz bu ahmak kz bir hayvan cezm ile kbal'in srrn anlatmakta herkese tekaddm etmiti. ,Seher'in "Kk hanm" deyileri vard ki alamaa benzerdi, kbal'e yle baklar vard ki: "Senin bedbahtln yalnz ben biliyorum, sana yalnz ben acyorum." demek isterdi. Daima onun etrafnda dolamak iin sebepler bulur, mutMai ve Siyah F. 11 baktan knca vakitini kk hanmn etei dibinde orap rmee hasrederdi. Lkin u kk vak'a, u demin odasnn darsndan sofay sarsan ey... Kimbilir enitesinin geerken bir yere arpm olmas yahut ener'in inerken dmesi, velhasl bir hi ne iin fikrini birden kbal'e sevketmi, je iin kalbinde "bu hiin hemirene byk bir taallku var." diyen bir ses uyandrmt? Ahmed Cemil birden, aklndan bir imek gibi geen bir fikir iin: Ah... dedi, sonra o fikirden o kadar rkt ki mahiyetini bulmamak, knhn anlamamak iin nefsine cebretti. Fakat imdi o fikir silinmiyor, bir nafiz zehir gibi silindike daha derinlere giriyor; sokulacak, yakacak mesamat aryordu. kbal'in btn hissiyat srrn bir szle icmal etti: "Sevilmedii ilcin bedbaht" dedi. Daha sonra bir mhlik maraz vaktinde farketmiyen bir tabib gibi bu 'hakikati keifte bu derece ge kald iin kendisine bir mttehim, nazariyle bakt. "kbal sevilmiyor, bundan imdi eminim, kardeim gzmn nnde her dakika bir lm geiriyor, her dakika cierlerinden zehir akyor... Ah! O bir dakika evvel alam gibi nemli, bir istimdad nazariyle bakan gzler, imdi onlar anlyorum. Halbuki ben bunu kefedebilmek iin bir sene kaybettim." diyordu. O vakte kadar yalnz kendisini dnm; matbaasn, eserini... ilveye cesaret edemiyordu, fakat hakikat yle deil mi? Lmia'y dnmt. Kardeini, gznn nnde canl fakat sakit bir facia gibi "Anlamyorsunuz, yazk!..." serzeniiyle duran o biareyi anlamam, anlamak iin birey yapmamt. imdi kendisini affetmiyor. Bir ihata neticesiyle bir musibet ika edenlere mahsus bir vicdan azabyle duramyordu... Kapsn srmeledi, kck odasnda geziyor; bazan ka-ranlkjyj, yazhanesinin banda durarak, bazan kk penceresinden gecenin esrarla dolu karanlm istintak ederek dnyor, imdi bir hiten istidlal ettii bu neticeyi izah edecek gemi vak'alar ve emareleri tahattura alyordu. Bazan birden, hi intizar olunmayan bir zamanda zihine arpvemi hakikatler vardr ki senelerden beri katre katre muhtelif zamanlarda dkle dkle birikmi emarelerin; kk kk, bal balarna mnsz nianelerin birdenbire doveren neticesidir. Bir hi, fikirden geen bir rzgr, mMAVESYAH 163

nasz emareleri, nianeleri averir; bunlar, aralarndan mani cidarlar kalkvermi zerreler gibi yekdierine iltihak eder, birbirini bulur, onlardan bir kme teekkl eder ki inkr mmkn olmayan bir hakikat hkmn alr... imdi Ahmed Cemil'in zihninde o deliller toplanyor, birbirine sokularak gya birer in selmyle buluuyorlard, ikbal'in bir sabah herkesten evvel aaki odada bulunmu olmas, bir gn Seher'in Vehbi beye emsiyesini vermekten imtina ederek: "Oradan alversin." diye mrldanm olmas, yzlerce, binlerce hatrna gelen bu vak'alar, tahaddsleri zamanlarnda mnsz zannolunan bu kk eyler btn kbal'le Seher arasnda inksam eden bu htralar imdi birikiyor, birikiyor, fikrinde sarslmaz bir burhan stunu eklinde ykseliyordu. Bu aralk kapsna vuruldu. Seher yemee aryordu. Ahmed Cemil bu anda kendisinde yemek iin iktidar bulmad. Fikrinin u izdiham arasnda sofraya oturmak, dncesine yabanc kalan bir musahabeye itirak etmek; hususiyle o adamn artk imdi nefrete hakl bir selhiyet bulduu o adamn karsnda sahte bir vaziyetle oturmak iin kuvveti yoktu. Yalan syledi: "Ben akamst yedim, sofraya gelmeyeceim!" dedi. Seher cevap vermeden ekildi, imdi Ahmed cemil yanndaki odada bir mrlt iitiyordu; sonra dikkat etti, mtecessis adamlar gibi grlt etmekten saknarak birey iitmee alt. Yanndaki odann kaps ald, enitesi kt, "ikbal odada kald, zannederim," dedi. imdi enitesinin yava yava merdivenleri indiini duydu, "ikbal yemee inebilecek bir hailde deil, zaten midesinden muztaripti" dedi, Birden kbal'i gidip odasnda bulmak, "Kardeim, artk anlyorum, syle bakaym, bana hepsini syle..." demek iin edit bir arzu duydu. kbal gelin olaldan beri onlara tahsis olunan odann kapsna bile dokunmaktan ihtiraz etmiti. Ayaklarnn ucuna basarak kt, oraya kadar gitti, hemiresini olduu gibi grmek iin, geldiini iittirmekten saknyordu. Yavaa kapy itti, kap hibir ses karmakszm ald, imdi Ahmed Cemil ilerleyemiyordu... ikbal'i, orada karyolann yanndaki mindere yz koyun Irapanm, uzun rgl salar bir kolunun zerinden kayarak aaya sarkm grd. Alyor muydu?... 164 MA VE SYAH Ahmed Cemil kardeinin phesiz saklamak istedii u ma'hrem manzarann zerine varm olmay imdi zarafetten hli buluyor, kendisinden saklanmak istenen bireyi gidip zorla meydana karm olmakta bir kabalk duyuyordu. Bir saniye dalha , avdet edecekti, fakat orada vcudunu birey Ik-bal'e hissettirdi. Silkinerek ban kaldrd, o vakit iki karde arasnda, ac, sanki feryat ile dolu, birinde u elim perian hali gstermi olmaktan mahcup, tekinde grmekten mteal-lim bir nazar teati olundu. Ahmed Cemil kardeinin yanna kadar gitti. imdi kbal minderde dorulmu, kalkmaya cesaret edemeyerek duruyordu. Ahmed Cemil yere, hemen dizinin dibine, kilimin zerine oturdu; imdi tam bir teslimiyetle kendisini terkeden ellerini tuttu: kbal, syle bakalm! ne oluyorsun? dedi. kbal'in gzleri kapand; kapaklarnn kenarnda kouan seri recikler arasnda yalar scak, birer kat-re zehir ile dolu gibi ar, iri yalar, mtevali bir sukut ile uzun kumral kirpiklerinin ucundan szlerek, ikisinin birlemi ellerine dyor. Bu elleri slatyordu. O vakit Ahmed Cemil alamayarak, boaznda lakrd sylemesine zahmet veren bir tkanklkla, kbal'i tesliye deil istintak etmek istedi. Ne oluyorsun kbal?... Niin bana sylemiyorsun. imdiye kadar niin sylemedin?... Rahat deil misin, kardeim, bir strabn m var?... diyor. Sualler birbirini takip ederek azndan dklyordu. Fakat bu suallerin cevab yalnz o elleri slatan, scak, ar, iri gz yalaryle bu dakikada gzlerine her vakitten ziyade sar, zayf, narin grnen bu vcudun t ruhunun derinlerinden kopma darbelerle sarsntlardan ibaret kald.. Nihayet kbal Gidiniz, aabey, imdi gelir... dedi. ikbal gya korkun bir ma'hlktan bahsediyormuasna kapya bakyor, imdi gelir, imdi gelir... diyordu. Ahmed Cemil burada duramayacan anlad, kbal'i yalnz brakt. Odasnda: Ne yapmal? diyordu. Evet ne yapacak? Demin ge kaldn, zaman kaybettiini dnyordu; imdi ite hakikat gzyalaryle, straplaryle nnde birden, meydana kmt. imdi ne yapacak?...

Evvel Ahmed Cemil'de bir hiddet feveran hsl olmutu. Ihtilcat ile yumruklarn skyor, odasnda geziyor; bir-eyler yapmak istiyordu. Kardeini bu bedbahtlktan kurtarMA VE SYAH 165 mak iin btn vastalara, btn kuvvetlere malik imiesine yalnz imdiye kadar lakayt kalm olmasna kzyordu. Fakat bu ilk hiddet hamlesi getikten sonra bir aciz hissi demin titreyen asabn uyuturdu. imdi bir geveklik duyuyor, bu hakikate kar aresizlikten azm bir ftur ile uraya oturmak, biraz evvel aknn iirini okuduu u kede ieride alayan kardei iin hazin, sakit, gzyalarn aktmak istedi. Bir aralk aada sokak kapsnn alp kapandn duydu, daha sonra kapsnn darsnda annesinin sesini iitti: Cemil; asana... Valdesinin bu ziyaretinde kbal'den bahsolunacan derhal anlad, kapsnn srmesini ekti. Karanlkta m oturuyorsun, Cemil?... Yazhanesinin zerinden kibrit kutusunu ald, mumunu yakt, hafif bir ziya titreyerek zulmetin iinde dalgaland, o vakit henz aydnla almam kamak gzleriyle annesine bakt. kisi de yle bir mddet baktlar. Sabiha hanmn, biraz evvel byk anne olmak sruru ile simas parlayan bir kadnn, imdi ehresi gevemi, gzlerine bir endie glgesi dmt. Kapy tekrar kapad, tekrar srmeledi, niin yemee gelmedin? dedi, sonra asl dndn sylemek iin sylenmi bir szn cevabn beklemeyerek, olunda ne tesir hsl edeceine dikkat ediyormuasna bakarak: Yine gitti... dedi. Ahmed Cemil enitesinden bahsolunduunu anlad, demek demin kap onun iin alp kapanmt. Yine babasna m? dedi. Tabi deil mi? Yok, hi tabi deil... bu son sz azndan istemeksizin kt. htiyara nzul isabet ettikten sonra Vehbi bey haftada bir iki geceyi babasnn evinde geiriyor; bazan akamlan yemek yedikten sonra duramayarak, bir bahane icad ederek ikbal'i yalnz brakp gidiyordu. Shhatinde hi babasna uramak deti deil iken hastalktan sonra bu mtevali ziyaretler bittabi dikkate arpt. Bu, babasna muhabbetinden, hastalk zerine bagteten uya-nyormu gibi bir merhametten mtevellit deildi; buna phe edilmiyordu. Bu akam Seher vak'asndan sonra hatrna gelen fikre benzer bir baka fikir daha Ahmed Cemil'in beynini bir imekle yakarak geti. Annesi hl kendisine bakyordu. Bu dnceyi u szle tefsir etti: Ah, mlevves mahlk!... Sabiha hanm diyordu ki: Onu grdke ihtiyar memnun olacak yerde o kadar hiddet ediyormu ki... O halde niin gidiyor? Bu kza yazk deil mi? Tevfik efendi Ahmed Cemil'in gz nne geldi. O zayf, fersude vcudu hareketten, nutuktan muattal, bir yataa serilmi; karsnda genlik tuyan ile taze duran gen karsnn yannda, vcudunda hayattan tek eser gsteren gzleriyle onu yiyerek, bu vcuttan istifade edememek hsranyle ona belki kinle, husumetle, yaral bir canavar nighiyle bakarak, grd. Sonra onu bir an evvel mezarda grmek isticaliyle tet-kika gelen olunun karsnda hiddetinden o soluk ehre kzaryor, bir ey sylemek isteyip muvaffak olamayan dudaklar bir hiddetle titriyor, o gzlerden ate kyor; sonra o taze kadn, babasnn bsbtn lmesine muntazr oul, bu ciz hiddetin karsnda glyorlar, alay ediyorlar, gya yine kudurdu!... diyorlar... Ahmed Cemil btn bunlar 'hayalinde tertip ve icad ettike dudaklarna bir nefret nakarat gibi: Ah!... mlevves mahlk!... cmlesi geliyordu. Valdesinin yalnz son szne cevap verdi: Evet, kbal'i ne yapacaz! O vakit Sabiha hanm oturdu. Bir ey yapamamaktan, kzn bedbahtlna kar ciz olmaktan mtevellit bir yeis strab ile ellerini kavuturdu; parmaklan birbirine giriyor, gzleri meded bekleyerek Ahmed Cemil'e bakyordu.

Byle bir mddet karyolann yanndaki sandalyede, Ahmed Cemil karsnda minderin kenarna oturarak, mumun sar, titrek, hafif ziyas arasnda biribirlerine donuk, yar muzlim grnen ehrelerine bakarak, durdular, insanlarn baz feveran devreleri vardr ki, kk bir istihzar dakika-siyle balar. Bu dakikada gzler biribirini istifsar ediyor gibi durur, gya alayalm m? sualiyle bakr. Bu dakika uzun bir asr kadar htralarla mlidir, bu bir dakikada btn yaralar henz taze ve kanayarak, her biri bir baka htrann ateiyle yanarak inkiaf eder. Kalbin binlerce noktalarndan birer strap enini ile binlerce menfez alr; trl krk SYAH 167 mitler, ac yeisler, matem hayalleri, btn hayatn o alayan hediyeleri ac bir kabristann ervah bezmi gibi feryad-laryle, giryeleriyle srne srne buluurlar. Bir griv ve matem mecmuas! Yalnz kk bir dakika: o vakit gzler kapanr, gya u elem maherinin zerine dm bulutlarla mahmul bir sema... Artk alamak zaman gelmitir. imdi bu anne ieride ye'sinden kvranan kz iin urada artk nefsini zaptedemiyor, ruhunun bsbtn tutumu ih-tiyacyle gz yalarn salveriyordu. Ahmed Cemil dudaklarn skyor, annesini grmemek iin yere bakyordu. Nihayet Sabiha hanm sylemee balad; birinci defa olarak yreini boaltmak, btn hissettiklerini oraya, ortaya dkvermek istiyordu. O zamana kadar kendisini aldatmak istemi, kzn bahtiyar zannetmek iin nefsine cebretmiti... nsan emellerini tekzip eden eyleri istedii ekilde tevile alarak kendisini daima arzular iinde oyalamakta gecikir. Damadnn aleyhine ahadet eden vak'alar hep byle msait tefsirlerle telkki etmi, fena grdklerini iyi grmek iin uramt, fakat artk mmkn deildi. imdi hepsini sylyordu. Onu t ilk gnnden beri sev-memiti, onda tyin olunamaz bir ey duymu, bu adam kzm mes'ud etmeyecek demiti. O kklkler, bayalklar, mneviyetinin kisvesi gibi btn vcudu etrafnda tayaran eden hasaset havas onu t ilk gnnden beri duymutu. O, yatacak bir yatak, oturacak bir sofra, elbisesini sprecek bir mahlk bulmak iin evlenmiti. Her gn bir huysuzluuna, bir kabalna tesadf olunuyordu; iyi tlenmemi bir yakalk, gmleinde unutulmu bir dme ikbal'i alatmak iin kifayet eden sebeplerdi. Daha sonralar evin hizmetinde kusur bulmak, yemek beenmemek, kahveye itiraz etmek... bir ay iinde btn bunlar meydana kmt. Sonra ikbal'i dorudan doruya tahkir etmee balam, sann rgsne, gmleinin biimine, arafnn rengine itiraz kendisi iin bir ss edinmiti. kide birde: Bilemiyorsun, bari sokakta grdn hanmlara dikkat et! derdi. yle glleri, baklar vard ki daima: Ben sizin fevkinizdeyim, sizin aranza dmekle ne kadar tenezzl etmi oluyorum! demek isterdi. Yava yava kbal onun yannda hatsn, dniyetini affettirmek isteyen bir zavall hkmne gemiti. Artk lakrd sylerken aryor, yannda bir hareket etmekten sklyor, dayak yemi kediler gibi bzlyordu... Bir hikye nakletmee gelmezdi; tashih ve itiraz iin o daima kaba kahkahasyle sze karr, hikyeyi yarm brakrd. Her ey hakknda hepsinden ziyade malmat sahibi olduuna kanaati vard. Kendisine vahi bir memlekete dm bir mtemeddin yksekliini verirdi. Ahmed Cemil bile onun yannda bir eyden bahse cesaret edemez olmutu. Bir kere edebiyattan bahsetmek istemiti. Vehbi bey k geceleri ehzadeba kraathanesinde saz takmnda dinleye dinleye ezberledii gazellerden mrekkep srmayesiyle bahse itirak etmi, Ahmed Cemil'e Zavall ocuk! daha akl ermiyor! demek isteyen, acyor gibi bakan gzleriyle skte mecbur etmiti. Evin iinde yalnz o vard, tekiler btn bir alay zyuf!... Sabiha hanm bu kusurlara evevl ehemmiyet vermiyordu: Erkeklerin yzde ellisinde grlen eyler, diyordu; fakat sonra?... imdi Sabiha hanm oluna bakyor, onun yannda daha sonrasndan bahsetmee cesaret edemiyordu; fakat artk o kadar ilerilemiti ki tevakkuf etmek mmkn olmad. Daha sonra Seher meselesi balad, diyordu. Bu meselenin ismini verdikten sonra btn teferruatn nakletmek iin kuvvet buldu. Btn bildiklerini, hissettiklerini oluna syledi. Ahmed Cemil bir eyin mevcudiyetini zaten

hissediyor, fakat tafsilt ve deliller nazar dikkatinden kayordu, yalnz u son tesadfe kadar... Sabiha hanm: Oh, daha ona gelinceye kadar, diyordu. Seher evvel: ben oturmayacam diye balamt; bir gn arafn giymi, alayarak, eli kapnn zenbereinde, ne darya kmaa, ne de arafn karmaa cesaret edemeyerek, saatlerle orada durmu; azndan bir kelime alnamamt. Nihayet bir sabah Sabiha hanm Seherin Vehbi beyi mutbaktan iterek kardn, arkasndan kapy srmelediini grm, o vakit kz istintak etmiti. Seher yine bir ey sylemiyor, fakat yalnz alyordu. Sabiha hanma zaten renmek istedii eyi bu gzyalar anlatmyor muydu? Bundan sonra Vehbi bey utanmak, daha ileriye gitmemek lzm gelirken... Artk Sabiha hanm tafsilt bitiremiyor, Bir gn... diye MAI VE SYAH 169 balad htralara nihayet veremiyordu. Btn bu vukuat arasnda Seher'in musr sktu, kbal'in hazin tajhamml... Sabiha hanm Seher'in kimseye bir ey sylemek istemedii halde kbal'e hakikati ifa ettiine emindi. Bir vakitten beri kbal'le Seher arasnda biribirini herkesten ziyade anlayanlara mahsus bir hususiyet, sr esas zerine kurulmu bir mnasebet vard. Halbuki kbal?... Ona ne vakit: ikbal neyin var? denirse o daima alamak zere gibi duran gzlerini hayretle kaldrr, Benim mi? der sonra yorgun kirpiklerini indirerek dudaklar arasndan bir inilti gibi bouk, iten gelen sesiyle ilve ederdi: Hi!... Bilkis kocasna atfolun-nabilecek btn kusurlar rtmee alr, onu annesine iyi gstermek iin yalanlar icat ediyordu. Sabiha hanm yine: Bir gn... diye balad: Bir gn ne olursa olsun onu syletmek iin karar verdim, Seher'in yine nesi var? Bu kza bir ey oluyor? dedim... kbal'in benzi att, bu suale birdenbire cevap veremedi, sanki bunun cevab kendisinin bir thmetini meydana karacakm gibi ard: Demek ki... Sabiha hanm bundan bir netice karamyordu, Demek ki kbal biliyor, fakat saklamak istiyor, diyordu. O gnden sonra hastaln bilmeyen birisinden ismini sylemeyerek hakikati anlamak isteyen ihtiyatkr bir tabib gibi bu anne bedbaht kznn her halini, her szn takip etmi, ondan hastalnn bir parasn koparmaa almt. Fakat kbal daima mahzun, daima sakit, evin iinde bir heyula eklinde tahtalara basmaktan korkarak, annesiyle kardeine sokulmaktan rkerek dolayordu. Sabiha hanm: Nihayet, diyordu; nihayet babasnn hastalyle matbaa meselesi kt. Dikkat ettin mi? O mesele kar kmaz nasl deiti, herkese iltifat ziyadeleti. Bilhassa sana kar bir muhabbet gsterdi. Eski hissetten eser kalmad, masraf stne ald, btn hareketlerinde bir bakalk grnd... Sebep? imdi bu son sual ile olunun gzlerine bakyor, onu syletmek iin srar ederek Sebeb? diye tekrar ediyordu. Ahmed Cemil annesinin karsnda o syledike bazan mumun hafif oynak ziyasyle titreyerek duvarlarn zerinden ;!iS|i||ii' kayor, t orada, trl mnevver ryalarnn incilsma, o kk yatan beyazlklar arasna sokuluyor grnen glgelere dalyor; bazan t boaznda bir girye ukdesiyle gzlerini szerek iskemlenin zerinde ara sra dalgalanyor, mevhum, fakat soluk alan bir resim gibi iiyor, kabaryor, kamilen uuyor grnen; daha sonra birden yine toplanarak klen, zayflaan; alam gzleriyle, solmu ehresiyle, btn meyus heyetiyle duran annesine bakyordu. T u muhaverenin bidayetinden beri o annesinin sylediklerini uzaktan, bir komu evinden maten nevhalar gibi para para dinliyor; ekillerin ihtizazna, annesinin vcudundan ykselen glgelere dalarak gya bir uyku iinde dnyordu. Bir gn... mukaddemesiyle balanan o sonsuz hikyeler kendisinin dnceleriyle karyor, bulanmaa balayan zihninin iinde bir teltum husule geliyor, ara sra bulutlarla ykl bir semada gizli bir gneten kaarak kouan ziya paralar gibi zihninin bulutlan arasndan avare bir fikir geiyor, t derinlerde bir htra lemas uyanyor sonra yine btn bu eyler gya dimann gnei snyornuasma zulmetlere bouluyor; o vakit iittiklerini anlamamaa,

dnmek istediklerini toplayamamaa balyor; akaklarnn arasnda bir kasrga dnerek btn bu kk maher iinde bulduklarn eviriyor; mukavemet edilemeyen bir deverann cazibesine mahkm ederek ekiyor, dndryor, kvryor; daha sonra bu mcadeleden kendisi de yorgun kalarak, bu kasrga iinde btn o efkr enkaz krlm, paralanm, salyor, yerlere seriliveriyordu. Bir gn... Ahmed Cemil yine slkinerek dinlemek ister, bir mddet hikyeyi takibe muvaffak olurdu; fakat bir aralk annesinin bir sz gider, zihninin iinden bir htray trmalayarak uyandrd. Ah! Evet, bir gn... o da tahattur ediyordu... Hatrna geliyor mu? Bir gn kbal'i ihtiyarn evine gndermitik, o gece orada kalmt, ilk nce her gidiinde gzelce avdet ettii halde o gn hasta gibi gelmiti, ite o gidi son gidi oldu. Ondan sonra kbal'i oraya gndermek kabil olamad, ben srar ettike: htiyar memnun olmuyor, gittiimizi istemiyor, beyin babasdr, ne isterse yapsn, fakat Tsen gidemem. diyor. Sebep?... SYAH 171 Sabiha hanm yine cevap isteyen gzleriyle oluna bakyor, onu syletmek iin srar ederek ilve ediyordu: Sebeb?... Ahmed Cemil: Ah! Mlevves mahlk diyordu. Ayaa kalkt, annesinin yanna kadar gitti, yanbamda diz kt; imdi Sabiha hanmn gzleri yine bir edid ihtil ile kapanyor, perian yalar kirpiklerinin ucunda yine dolamaa balyordu : Pek iyi, anne, ikbal'i ne yapacaz?... dedi. Bu sual zerine ikisi de skt ettiler. u noktada bu iki kalb btn aclaryle gya biribirine sarlmlard, ikisinde de ayn tedbir ihtiyac: Ne yapacaz? diyord. Sabiha hanm nihayet gzlerini kaldrd, ellerini olunun omuzlarna koydu, hastadan mit kesen bir yeis ile bakt: Hi!... dedi... Hi... Hi!... Sahih mi? ikbal'i o kahrn penesinden kurtarmak iin hibir vasta m yok?... Ahmed Cemil buna inanamyor, kardeini ldren p musibetin bir tamiri aresinin bulunamayacana kanaat edemiyor, imdi kenarlar yanan gzleriyle annesine bakyordu. Hi, yle mi? Demek ikbal'i kurtarmak iin birey yapamayacaklar; onu bye ieride, odalarnn yalnzlna iltica ederek alamakta, ye'sinden kvranmakta tek bana brakacaklar, yle mi?... , Sabiha, hanmn gzleri artk kuru idi. Derin, sabit, meyus bir nazarla Ahmed Cemil'e bakyordu. imdi hatrndan bir are, yalnz bir are geiyordu. Ahmed Cemil de onu dnyordu. O arenin ismini sylemeksizin miknats bir fikir m-nakalesiyle ikisi de ayni dnce ile megul olduklarn anladlar. Sonra Ahmed Cemil dudaklarnn arasndan: ldrmekle msavi! dedi, Bunun bir necat aresi olmadna kanaati vard, iinden: Baka bir tedbir, onu bsbtn kurtaracak baka bir deva bulmal! diyordu... Ahmed Cemil odasnda yalnz kald vakit ayaklarnn altnda bir dnya paralanm gibi kardeinin krk hayat karsnda aresizlikten, bir ey yapamamaktan mtevellit bir ftur ile yatann kenarna oturdu. Orada, hareketten kalm kollar sarkm; gzleri bo bir nazarla odann mphem bir kesine dikilmi durdu. imdi bu izdivac dnyor; btn gemiin tafsiltn 172 MA VE SYAH icmal ediyor; bu izdivacn nasl vcude geldiini, bu neticenin ne yolda sebeplere tevelld ettiini tahlil ediyor, bunda bir mes'uliyet mevcut ise onun kime aidiyeti lzm geleceini bulmak istiyordu. O zaman pek kaydszca davranmam myd? Kardeine intihap olunacak 'hayat refikini iyice renmek, tanmak iin bir ihtiyatta bulunmu mu idi? Matbaada iki sigara duman arasnda Ahmed evki efendinin fikrinde douveren bu izdivacn o bir iki haftalk balang tarihi btn ihtiyatszlkla-ryle hatrna geliyordu. Matbaada bir yazhanenin kenarnda bakasnn iitmesinden ihtiraz edilerek iki dakika sren muhavereciklerle hemen bitiriverilmi olan bu izdiva ite bugn u neticeyi vermiti. Ahmed evki efendi, budalann biri! diyordu, sonra birden kalbini birey, yakc birey burdu. Ahmed evki efendinin zevzeke manal bir vaziyetle: Matbaa ihtiyarndr, dedii hatrna geldi.

Ahmed Cemil bu fikri zihninden defetmek, onu dnmemek, idare memurunun yuvarlak heyetiyle o srtkan yzn grmemek iin cebr-i nefs etti; fakat imdi o fikir beynine musallat olmu, oradan kmamak istiyor, bu mes'uliyet sana ait! diyordu. Ahmed Cemil mevhum bir hasm ile mcadele edercesine bir fikirle cenk-leiyordu: Ben o meselede matbaay dndm m? Bilkis onun iin bir soukluk duymadm m? Ahmed evki efendi ondan bahsedince hatt iimden hiddet etmedim mi? diyordu. Fakat o musallat fikir zihninde imdi idare memurunun srtkan ehresine dilerini gstererek glyor, kudurtucu, trl mnalar ifade eden bir nazarla bakarak: Acaba?... sahih mi?.-. Emin misin?... diyordu. Bu musallat fikirle mcadeleden Ahmed Cemil malp, makhur kt. Bu izdivata kendisine byk bir mes'uliyet hissesi terettp ediyordu. Bu hakikat inkr edilemezdi. Ahmed Cemil kendi kendisine verdii bu hkmn altnda eziliyordu. Yar karanlk iinde mphem ekiller gibi grnen kk kitap hcrelerine, duvarda mell, sallanan haritaya, yazhanesinin stnde mektep arkadalarnn heyhat! O mes'ut mektep hayat dostlarnn bir yelpaze tekil eden resimlerine gya: Beni siz de mesul m telkki ediyorsunuz? Beni siz de mahkm mu ediyorsunuz? yalvaryle bakt, ifrata, hereye kartrd mafevkalhakikata u dakikada her vakitten ziMA VE SYAH 173 yade malp idi. Artk kendisine mahkm sfatyle bakmaya nefsini mecbur ettikten sonra deta aleyhine hizmet edecek btn tafsilt tezyin ve takviyeye zendi. Kendisine kar meseleyi husumetle tetkik ediyor, mes'uliyeti tamamiyle yklenmek iin sebepler buluyor, Sensin, btn sebep sensin! diyor; henz kalbinde hafif bir mdafaa sedasiyle terbiyeye alan hissi iinden tekrar ettii bu nakarat ile susturmaya urayordu. Bir aralk bu hkme daha ziyade kuvvet vermek iin: Hatt... dedi. Kardeinin bir yabancyla irtibatndan hissettii kskanln, o 'haftalarca sren ve hibir vakit zail olmayan ezanm Tjiraz snmeye yaklam olmasndan sonra bir matbaa sahibi olmak ihtimalini kuvvet kesbetmi grerek kalbinde inkiaf eden hlyay tamamiyle hatrna getirdi. Matbaada yalnz kald geceler birdenbire bir msveddenin ortasnda kalvererek dncelerine sakit bir zemzeme kabilinden refik olarak o yalnzln arasnda u matbaada bir gn her zamanki mevkiinden baka bir mevki tutacan dnmemi miydi? Daha sonra ihtiyarn musabiyeti zerine evvel en iyi hisleri uyanmt: ihtiyara acm, enitesi iin duymaktan hli kalamad nefrete biraz daha vs'at vermi, Hseyin Baha efendinin ekilmesine infial ile bakm. Ali ekib'in muharrirlie veda ederek bir dkkncla gemesini bir facia hkmnde telkki etmi iken t kalbinin derinliklerinde, hafi kelerinde btn bu eylerin altnda bir emel kacana itimat eden gizli gizli glmser bir mid sakl deil miydi? Demek o gzel hisler, onlar hepsi yalan, hepsi sahte idi... Yava yava o mid handesi snmeye meyyal kk bir nur eklinde ldarken gittike genilemi bulutlardan syrlan bir sabah gnei gibi aasiyle btn o mzmin hissiyat bulutlarn datarak kalbini envarna bomu idi. imdi artk Ahmed Cemil saklaya-myor, kendisine deta kendi menfaatine bir ok gzide hisleri feda etmi bir kt mahlk nefretiyle bakyordu. Doruldu; mthi bir azap boazn skyor, ban bir mengene iinde paralyordu. Biraz 'hava almak istedi; karanlkta kalrsa daha iyi dneceini, zulmetten tereh eden bir rmi vehmiyle biraz msterih olacan tahmin ederek mumu sndrd, odasnn penceresini at. Gecenin siyah donuk rengi iinde mtehait birer ktle eklinde daha siyah, 174 MA VE SYAH MA VE SYAH 175 daha kesif grnen komu evlere, yakn duvarlara bakt. Bu siyahlklar yutmak, rtib bir makber nefesi gibi simasna ba~ rit, mncemit, l dudaklara, re verici buseler konduran bu zulmeti kse kse, tesliye veren bir adem kevseri gibi kana kana imek istedi. Cierleri, sanki bir alevle yanan cierleri bu kevserden serin bir yamur hazzn hissediyordu.

imdi ne yapmal? diyordu; yarn yine zelil bir ecir sfatyle o matbaaya gidecek, o adam iin alacak, hibir eya vkf deil imiesine ona glmek iin kendi kendisine cebredecek deil mi?... Lkin matbaada belki onun kadar benim de hakkm var demek istedi, bu fikirle kuvvet bulmaya alyordu. Fakat heyhat! Artk hakikati tezyin edemiyor, gznn nnde tecelliye balayan zelil mevkiinin zerine mnevver bir rt ekemiyordu. Burada, pencerenin kenarnda, gzlerini bu zulmetlerle doldurarak, biribirinin ardna ylm siyah duvarlar, eklinde imtidat eden bu fezann sinesinden kan skte benzer uultuyu dinleyerek tede beride bu zulmet zemini iinde birer sar leke eklinde parldayan mnevver pencerelerden, birka rtl bulunan ziya paralarndan gzlerini ayrmaya alarak, artk nnde dehha, geni bir uurumun azm azn ap kendisini yutmaya mheyya olduunu gryordu. O vakit kbuslarla mahmul ryalar arasnda bir boluk iine dyormu; bitmez tkenmez bir skt ile yetiilmez, bulunmaz bir derinlie iniyormu gibi iinden birey duydu. Matbaada artk almalarna ruhperver bir emelin itirak edlemeyeceine, bilkis orada kendisini nefret ettii bir adamn esiri sfatnda grmekten nefsini menetmek mmkn olamayacana emin idi. Bu neticeyi t ilk gnnden beri mehul bir his kendisine haber vermekten hli kalmad halde, o gitmi, ailesinin biricik servetini o mlevves matbaann dilerine atvermiti. imdi hatasnn ehemmiyeti, ifrat eden bir fikir ile zihninde byyor, bir cinayet deheti alyordu. Bundan sonra ne yapacak ? Biraz evvel kardeinin musibetini defetmek aresini ararken bir idam hkm soukluu e inen bir kelime suya den bir ta paras gibi ar ar, sular yararak ric'ati mmkn olmayan bir skt ile kalbinin en derin noktalarna kadar, trl emelleri ezerek, hlyalar paralayarak iniyordu: hi!... Evet, hi! Bundan sonra hepsine veda etmek, bir aralk iir buhariyle bulanan gzlerinin nnde ykseldiini grd emel kanesinin artk enkaz kenarna oturup uzun bir hrman nazariyle onun matemini tutmak lzm geliyordu. Ya lmia?... ya eseri?... O zaman gya kalbinde bir gizli kuvvet ar bir uykudan silkinerek uyand, bu iki htra birden damarlarnn iinde bir ate seyyalesi tututurdu. Gzleri tede beride siyah bir zemin zerine serpilivermi mtebessim sar yakutlar eklinde yldzlara bakyor, bunlarn arasndan hlyasnn perisini bir sis iinde gibi gryordu. Evet, Lmia ile eseri... o zaman ellerini uzatt; karanlkta, minderin zerinde mell ve muhtazr bir eda ile serilen o deftercie, o emellerinin ensini aratrd. Onu yaras balanacak, krk kanad sarlacak mecruh bir gvercin gibi okayc, pc bir el ile tuttu. Karanlkta yazlar grmeyerek yapraklar evirdi, son sahife olacan-tahmin ettii yapraa kadar geldi, orada o iki kelimeyi, o be noktay bir gr vehmiyle tekrar grd... Lmia!... imdi onun htrasiyle urada elinde bir iir defteri, kalbinde kesif bir zulmet iinde yalnz bir mit karsnda sonsuz bir yokluk fezas eklinde im-tidad edip giden u siyah semay itihad ederek Lmia'ya malik olmak iin kendi kendisine yemin etti. Bu dakikada Ahmed Cemil artk tamamen bir karar ittihaz etmi idi. Ne olursa olsun, madem ki hayatnda muvaffakiyet onunla kaim, bu matbaaya temellk etmek iin sabr edecek! Btn vehimlerine, hislerine galebe ederek yarn yine matbaaya gidecek, yine alacak, uraacak, her eye tahamml edecek t ki... Ahmed Cemil artk yatana girmek iin acele ediyor, bu son karar zerine uyumak istiyordu. ki eliyle defteri dudaklarna kadar ekti, gzlerini kapad, o gremedii kelimecik-lerle noktalar uzun bir buse ile pt. Bu muzlim gecenin sine176 MA VE SYAH sine sanki bir nefes kt, onun bu ak busesini bir siyah mev-ce iinde tes'id etti. Ahmed Cemil ekseriya ok dnceli zamanlar takip eden derin uykulardan biriyle uyandktan sonra sabahleyin kendisini tamamen sknunu iade etmi buldu. En

evvel kbal'i dnd: phesiz, geceki sab tuyan gemi olacak! diyordu. Akam kardeine saadetini iade edebilmek iin hibir imkn tasavvur edemezken bu sabah belki u iki kalbi biribirine yaklatrabilmek mmkn olacan dnyordu, ikbal'i bu sabah daha sakin bir nazarla tetkik etmek, ihtimal biraz syletmek iin karar vermi idi. Hemiresine: Sen u noktadan mecruhsun! demeksizin, onun bedbahtlnn nev'ini tyin etmeksizin tedavi etmek istiyordu. Hastann nazarnda meydana karlveren manev emraz kadar tedavisi mkl ey olmayacana inanrd. insanlar muhitin tesirlerine ne kadar esirdirler. Muzlim bir gecenin u mnevver sabah btn melalini, btn ye'sini silmi idi; imdi perdenin ak kalm bir kenarndan hafif bir gne dalgas girerek Ahmed Cemil'in karyolasnn kenarna kadar mail bir stun eklinde dyor; hava ve ziyadan mrekkep bir elle gibi yz binlerce toz paralarndan, ince kllardan, br odann donuk havasnda grlemeyen saylamaz, tyin edilemez zerrelerden mrekkeb enaverleriyle, rakkase-leriyle dalgalanyor; bu odann sknu iinde bir hayat tuyan uyandryordu. Ahmed Cemil yazhanesinin kesine, bacaklar sallanarak, oturmu, sigarasnn dumanlaryle bu m-teltm stunun oyunlarn seyrediyordu. Bazan az dolusu duman pskrerek, bazan kk hamlelerle halkalar salvererek, ara sra bir makaradan iplik boanr gibi ince rakkas bir hat kararak bunlar szgn gzleriyle takip ediyordu. Bu bulutuklar, halkalar, eritler evvel odann rakid grnen havasnda fersiz bir beyazlkla tevecch noktasn tyin edemeyerek mtereddit sallanyor, sonra o mnevver stunun teltumi cazibesi, bir halkann kenarna iliiyor, suya dm ince bir kd gibi o duman tabakasnn zerinden perian bir dalga geiyor, gya ensicesi zlyor, para para dalyor, daha sonra zerine bir bulut glgesi isabet etmi bir kar safihas eklinde bir donukluk brakyor; o vakit yzbinlerce enaverlerin, rakkaselerin her an mMA VE SYAH 177 tebeddil, mtemevvi raksnda daha seri, daha oynak bir faaliyet, taze bir hayat buhran uyanyordu. Byle bulutlar halkalara kararak, uzun bir eridin iinde ufak bir ihtizazla bir kasrga eklinde szlp sarlarak o gnein btn havasn bomak isteyen teltum merkezine doru ekilip gidiyorlard. Bu oyun sabah gneinin u sihirli sahnesi, u mnevver zemin, o yz binlerce zerrelerin, mest raks, odasna bir neve ellesi, cokun bir su stunu eklinde akan bu gne alayan Ahmed Cemil'de imdi her eyi iyi grmek meyli uyandryor, her eyi tamir ve ihya edebilecek zannettiren bir his peyda ediyordu. ri, suya dm bir tan sukut noktasndan byye byye alm bir daire eklinde, vsi bir halkann ortasnda kk, zarif sevimili bir ocuk bilezii rpnarak geerken Ahmed Cemil bu sabahki sab meyline gre bir felsefe icad ederek kendi kendisine: nsan bedbahtlnn, bahtiyarlnn mucidir, kbal her eyi iyi tarafndan gsteren bir noktay nefsine vazetsin, mes'ud olurdiyor, daha sonra: Fakat onu o noktaya getirebilmeli diye bir mtemmim ilave ediyordu. Yazhanesinin kesinden atlad; kapsn at, laubali bir ses taknarak kapsndan bard: Anne! kbal'e syle de buraya gelsin. Dorudan doruya kbal'i armaya cesaret edemiyordu. kbal henz kendi odasnda idi. Sesini iitince sofaya kt: Beni mi istiyorsun, aabey? dedi, kbal'in aznda daima ltif bir muhabbet hcceti ocuklua mahsus saf edasyle tekerrr eden bu aabey hitab bu sabah Ahmed Cemil'in kalbini bir rikkat tatllyle stt. Odama gelir misin, kbal? Bu sabah sana i kt; dedi. Ne kadar zaman gemiti ki iki karde arasnda bir gmlek tamiri yahut noksan bir dme ikmali kabilinden bir i kmamt. Belki izdivacndan beri birinci defa olarak kardeinin bir iini yapmaa vesile bulduuna sevinerek kbal: sepetimi alaym, imdi geliyorum. dedi. Bir dakika sonra elinde sepetle Ahmed Cemilin odasna geldi. Onun tamir edilecek bir ok eyleri birikmiti. kbal'i "mmkn mertebe yannda ziyade alkoymak iin ilikleri bozul-

Mai ve Siyah F, 12 mu gmleklerini, astar sklm ceketini, kenar ayrlm mendilini nne dkt. Evvel kbal bu davet ile gece yarn kalan vak'a arasnda bir mnasebet olacana hkmetmi, onun sesini iittii zaman kalbi arpmt. Fakat bu tamire muhta eyler nne ylnca msterih oldu. Ahmed Cemil yazhanesinin zerinde srklenen bir kitab ald, t minderin teki ucuna, kbal'in karsna oturdu, fakat gelii gzel a verdii sahife evrilmiyor, bitmiyordu... Gzleri kitabn zerinden kayarak kbal'in soluk ehresine evriliyordu. Bu sabah gen kadnn yznde musibetlere tahamml iin karar vermi olanlara mahsus bir mell sknu vard. Gece bir tuyan ile boalan gzyalarndan sonra asab gerilmi, gevemi,gzlerine bir sakin donukluk gelmiti. zerinden mthi bir frtna gemi bir gk paras gibi ehresinde bir yorgunluk eserinden baka bir ey yoktu. Ahmed Cemil kardeini u hazin haliyle pek gzel, bir iir melliyle gzel buldu. Enitesi iin: Nasl oluyor da buna hiyanet ediyor? diyordu. Bir aralk kbal... dedi, kbal, gzlerini kaldrd: Ne kadar zaman oluyor ki seninle yle kar karya bulunmadk. Gen kadnn dudaklarnda hafif bir tebessm utu. gzlerini indirdi. imdi Ahmed Cemil'i yle, yzne bakmayarak dinlemek istiyordu. O kesik kesik, cesaret bulduka ilve ederek ayni syleyi tarzn takip etti: Bir kz evlendikten sonra btn muhabbetinin kocasna inhisar edeceini zaten bilirdim. Fakat inanr msn kbal? Eniteme o kadar merbutiyetime son derece memnun olmakla beraber bize biraz kk bir muhabbet hissesi tefrik etmiyorsun zannediyordum.... bak, cevap vermiyorsun. ine gelmiyor, deil mi?... kbal ac bir hande ile tekrar gzlerini kaldrd, u dakikada zihninden geen eyi dalgn dalgn yzne dikilen bu gzler Ahmed Cemil'e vuzuh ile takrir ediyordu. kbal'in bu dakikada zihninden u szler geiyordu: Ne demek istediini anlyorum, aabey... bu mudhike-ye ne lzum var? Bana yava yava bir ey syletmek istiyorJv A VB SYAH 179 sun. Seni temin ederim ki son nefesimi hibir ey sylememekle vermek azmindeyim. Beni bahtiyar edebilmek iin elinizde ibir vasta yok. Bugn hakikat olanca dehetiyle t kalbimin zerinde duruyor. Onu koparp karabilmek iin hibirinizin elinizde kfi kuvvet yok... Ahmed Cemil szlerinin mecrasn birden tebdile lzum grd, bu nazarn karsnda daha ziyade nikahm muhafaza edemeyeceini anlad, bu defa t yanna sokuldu: Ltife ediyorum, dedi, daha sonra: kbal, msaade edersen seni bir para mua'heze edeceim; dedi. kbal hayretle bakt: Evet, muaheze edeceim. Sen kocan bir kadnn sevmesi lzm geldii gibi sevmiyorsun. Kinle... biraz tevakkuf ederek, glerek ilve etti: Hatt fazla akla seviyorsun... kbal gzlerini kaldrmayarak bu mtalay cerhetmek istedi: Asl imdi ltife ediyorsun; aabey... ben bilkis eniteni sadk, sakin bir muhabbetten baka bir hisle sevmiyorum. Ahmed Cemil gld: Beni aldatmak istiyorsun, yahut kendin aklanyorsun kardeim... Dn akam niin alyordun, bakaym? Babasna gittii iin deil mi? Bak, onu babasnn evinden bile esirgiyorsun ki onun zerinde hi kimsenin, hatt babasnn bile bir tasarruf hakk olmasn, sana, ancak sana ait olsun. Sonra bu hodgm akn tahamml edemeyecei ufak bir ey grd zaman ona adavet etmee balyorsun, dman oluyorsun. Zaten kadnlarn hepsinde mevcud bir bedbaht olmak telezzz ile kendini zorla mes'ud grmemee alarak, o aclktan deta bir zevk duyarak kendine yazk ediyorsun... kbal imdi elindeki iini dizlerinin zerine brakm, kardeini hayretle dinliyor, kendisinin bu suretle telkki edilmesine alamak isteyerek bakyordu. Ahmed Cemil bu nazardan bsbtn skld, onun nnde kendisini byle bir ruh

mdek-kiki sknu ile terih ediyor grmekten utand, devam edemedi. O zaman kbal gzlerini szd, ac bir hande ile: Lkin yanlyorsunuz; dedi, ben kendimi hi bedbaht bulmuyorum. Dn gece alayma yanl mna verrisniz. Ahmed Cemil'in dudaklarnn ucuna kadar geldi: O halde dn gece ben odanda iken niin onun gelmesinden korkuyor dun? Bunu sylemek istemedi, kbal'in sylememek istedii eyleri zorla azndan koparmak mfid olmaktan ziyade muzr olacana kani idi. Zaten kbal bu bahsin devamna msaade etmek niyetinde deil gibiydi, zihni yalnz elindeki iiyle megul imiscesine eline yeni ald bir gmlee bakarak: Aman aabey, bu ilikler bsbtn bozulmu, bunu nasl giyiyordun?... Ben bunlar alaym da akama kadar yaparm; dedi. Bu bir nevi: Bahsi burada brakalm demekti. Ahmed Cemil ayaa kalkt, fakat bitirmek iin kendini ok yorma, zira alacak bir halde deilsin!... dedi. Sonra alay etmee balad. Kz m istiyorsun, olan m? diyordu. 15 Ahmed Cemil bu bahsi bir ltife ile bitirmek istemiti, fakat artk sabahleyin kalbinde uyanan her eyi iyi bulmak hissi muhtel olmu oldu. Kardeinin kolayca deil belki hi tedavi edilemeyeceini anlyordu. Bugn matbaaya ge kald iin biraz acele giyindi, abuk yrd, hatt dkknnn nnde duran Ali ekib'in Biraz uraana... davetine: Vaktim yok! cevabn verdi, matbaann merdivenlerini mutadndan ziyade hzla kt. ilk grd manzara matbaann her vakitki haline mabih deildi. Yaz odasnn iki kanatlar alm, yazhanesinin etrafnda bir ok balar vard. lk grd manzara matbaann her vakitki haline mabih deildi. Yaz odasnn iki kanatlar alm, yazhanesinin etrafnda bir ok balar vard. Said'le Saib'den, Ahmed evki efendiden baka Fatin Di-lver ve Mazhar Feridun beyler de orada idi. Saib ayakta, elinde bir gazete, yksek sesle okuyor; tekiler etrafn almlar, glerek, krarak dinliyorlard. Onu Saib grmedi, fakat tekiler grdler, etraftan bir hit ihtar kt, o vakit Saib ararak elinden gazete dt. MAIVESYAH S imdi hepsine bir durgunluk, bir beceriksizlik gelmi; bir kabahat esnasnda tutulanlara mahsus bir perianlkla deminki' kahkahalar gya dudaklarna yapm kalmt. Ahmed Cemil anlayamad. Fakat kendisine dorudan doruya tevecche cesaret edemeyerek kuvvet bulmak iin yekdierini aratran nazarlardan okunan eyin kendisine mteallik olduunu hissetti. En evvel o cesaret ederek: Bir ey mi var? dedi. Hibirisi cevap vermee kuvvet bulamad, biribrine bakarak gya: Sylesenize... diyorlard. Nihayet Ahmed Cemil elini uzatt, oradan silinmee bir are aryormu gibi duran Saib'in nndeki gazeteyi ald, gzleri, stunlar yle bir dolat, t nc sahifenin banda mteaddit istifham ve hayret al-metleriyle mcehhez bir serlevha grd: bir edeb mseme-re??... O vakit kendisini zaptedemedi; imdi onun zerinde husule geleceini anladklar ac tesiri dnerek yzne merhametle bakmaa balayan, belki bir dakika evvel tuhaf bularak gldkleri iin nedamet duyan bu arkadalarn karsnda oturmayarak, kendisinin nasl tahkir edildiim grmek isti-caliyle, okumaa balad. Makalede: Haniya sabahlan Babli Caddesindeki dkknlarn nnde durmak mutadnda olanlarn grmee altklar uzun sal bir air vardr... mukaddemesiyle balanyordu. O vakit Ahmed Cemil o kadar vazh, fakat gln bir surette tasvir olunuyor, ba ile, kollar ile, salaryle, btn kyafetiyle, cismaniyetiyile yle alay ediliyordu ki hiddetinden gzlerinin beyazna kadar kzararak dudaklarnn arasndan; Rac... dedi. Bu makalenin Raci'nin eseri olduunu zaten hepsi, anlamlard, hatt imdiye kadar Raci'nin yazd eyler iinde nispeten bunun en muvafk eseri olmak lzm geleceine biraz evvel Said hkm vermiti. O vakit Ahmed Cemil'in gzleri buland; imdi etrafnda bulunanlardan sklyor, ne gazeteyi brakabiliyor, ne de bir ey sylemee kuvvet buluyordu.

Okuduklarn bir bulut arkasndan grerek, bir ok yerlerini anlamayarak devam etti: Ahmed Cemil tamamen tasvir edildikten sonra bu airin frenk gazetelerinde kapclara mahsus romanlar tercme etmekle kudreti malm olan bu airin bir gn iir leminde bir bakalk vcuda getirmek illetine musap olduundan bahsediliyor; o Hrszn kz filn filn gibi tercmeleri yzne vurulduktan, o tercmelerde ihmal yahut terkin hatas neticesiyle kalm yanllar byk bir takayyd ve ihtimamla toplanp onun edeb iktidarna birer burhan olmak zere t'dad edildikten sonra btn nazma dair nazariyeleri trl glng tahriflerden geirilmi, en lkayd olanlar bile edebiyat namna kzdracak mudhik bir tarzda tarif edilmiti. Ahmed Cemil'in imdi hiddetinden dileri kilitleniyor, yumruklar sklyordu. Sonra o edeb msamere... Raci oakelesinin bu faslnda btn davetlileri tetkik edilmee lyk bir mall diman garabetlerini temaa ile elenmee gelmi olmak zere tasvir ediyor, sonra Ahmed Cemil'i sofrann zerine kartyor, ona Galata'da, Afrika, Amerika, tiyatrolar sahnelerinde grlen soytarlara mahsus eda ile eserini okutuyordu. O vakit eserin gya tesinden berisinden misal olarak irad edilmi paralar geliyordu. Ahmed Cemil bunlar okuyamad, kendisine mahsus beyan ve nazn tarznn bu zelil tahriflerine tahamml edemedi, makalenin sonlarna bakmak istedi. Nihayet orada kendisini huzzar tarafndan bir iskemleye oturtulmu, yukarya kaldrlm, ziyafet odasnn etrafnda kahkahalarla gezdirilmi grd. Raci bu makaleyi btn khne bir lisan tarznn ssleri olan secilere, tebihlere, cinaslara, ibhamlara bomu, trl mstehcen imalarla doldurmutu. Ahmed Cemil bunu bitirdikten sonra - bir amur deryasna dtkten sonra kalabaln iinde ayaa kalkarak etrafna bakanlara mahsus perian bir hal ile - bir arkadan tahkir edildiini grmekten gizlice memnun olmakla beraber bir ac karsnda duyulan tesirden hl kalmayan ehrelere gz gezdirdi. Ah! u dakikada Hseyin Nazmi'ye ne kadar muhtat!... Kendisini yalnz onun anlayacandan emindi. Eer o u dakikada burada olsayd bu drt stunluk zehirin acsn M A I VE SYAH 183 onun yannda alayarak dkmekten ne byk tesliyet duyacakt! Kendisine en evvel Fatin Dilver bey tekarrp etti. Bu kadar kskanldnza memnun olmanz lzm gelir itikadndaym; dedi. Onun bu sz hepsine cesaret verdi. Artk Raci'nin bayalndan, terbiyesizliinden bahsolundu, kelimelere, tbirlere tekayyd edilmedi; fakat bunlar Ahmed Cemil'i tesliyeye hizmet edemedi, etrafnda ibzal ile alan bu muhip szlerde bir soukluk, bir sahtelik duyuyor; demin bu adamlarn u makaleyi dinlerken elenerek gldklerini dnyordu. imdi urada kendisine yaranmaya lzum gren bu adamlar o drt stunluk tahkirden glmek hevesini duyarlarsa ya kendisine uzak olanlar, btn gazete okuyanlar ne yapacak? Demek imdi btn kraathanelerde, kahvelerde, sokaklarda kendisi iin glnyor, bilmeyenler bilenlerden: Bu air kim olacak? diye soruyorlard. Ahmed Cemil derin bir keseln duydu. T cierlerinin ortasnda birey yrtlyor zannetti. Demek kendisinin hayatta gaye olarak sevdii, vcude getirdii bu eser u dakikada herkesi gldryor, elendiriyordu. Evet, herkesi... Nagihn bu herkesi tbirinden bir ehre ayrld: Lamia!... Birden nazarndan btn halkn ehemmiyeti dt, zihninin iinde yalnz Lmia kald, Bunu Lmia da grecek, o da glecek. diyordu. Sonra yine kendi kendisini temine alyordu: Hayr, glmeyecek. Bunun re kadar haksz olduunu anlamaz m? Hissetmez mi? Hatt benim iin acyarak, belki hiddetinden bu mlevves kt paralarn yrtacak... Bu son ihtimal zerine insanlarda kendilerine merhamet edildiini duyduklar zaman hsl olan lezzete benzer birey hissediyor, onun tarafndan merhamete ayan grlecei midiyle tatl bir alamak arzusu duyuyordu. Bir aralk Mazhar Feridun bey: Biraz da dostlarnzn yazdklarn okuyunuz; dedi. Ahmed Cemil hayretle bakt.

Matbuat leminde dostlar da olur mu imi? Onlar da bir arkada takdir ederler mi imi? demek istiyordu. Yazhanenin zerinde darma dank duran gazete yn arasndan Peyam- Cihan nshasn buldular. Kendisine M A i V . S 1 .MA VE SYAH uzattlar, fakat artk ald yaradan sonra devay istihfaf eden mecruhlara mahsus bir istina nazariyle gazeteyi almad. Yalnz Mazhar Feridun'a: Teekkr ederim! dedi. Bugn Ahmed Cemil hi kimse ile konumaya tahamml edebilecek bir halde deildi. Yalnzla edid ihtiyac vard. Matbaada kendi odasna kapand, le vaktine kadar orada kapsn srmeleyerek sedirin zerine uzand, dnd. Raci'-ye hi mukabele etmemeye, hatt kendisine tesadfnde bir ey vki olmamasna muamele etmeye karar vermi idi. Ra-ci iin en byk cezann, onun husumet asarna kar kayd davranmaktan ibaret olduuna hkm veriyordu. Fakat hakikatte u demin kann kurutan bir sahife dolusu tahkiri l-kayd telkki edebilmee kuvvet bulamyordu. Nazarnda btn emellerin muhassalas ehemmiyetini haiz olan eserin henz intiar etmeden zerine dklen bu tahkir irkb hlya kanatlarnda mhlik bir ceriha am idi. Kendi kendisine: Ah, hlyalarm!... diyordu. imdi ...Ik-bal, matbaa, eseri,_nj|&ejJ..But^ namaya balamt. Bir aralk yine kendi kendisine kuvvet verir, bir "muvaffak"1 olmak azmiyle ayaa kalkar, zihninden cesaretini krarak geen fikirleri kovmak isyormuasna silkinerek: Ne iin ftur getirmeli? Bir hasudun hkmne bir hayatn esas gayesini feda edecek kadar zaaf sahibi miyim? derdi. Bir aralk odasnn kapsna vuruldu. Bir ses: Ahmed evki efendi sizi bekliyor! dedi. Matbaann son slahat esnasnda idare memuruyla karar vermilerdi, le yemeini beraber onun odasnda yerlerdi. Ahmed evki efendi bir nezaret ve intizam takayydiyle odasnda bir ksm muattal duran bir dolabn alt katn kk bir kiler haline getirerek buraya sofra rtleri, pekirler, su kadehleri, tabaklar, atallar, baklar koymu; hergn le zeri kk bir yuvarlak masann zerine o beyaz rtlerden birini rterek sofray hazrlama det etmiti. Ahmed Cemil dnden beri a olduunu o zaman hissetti, odasndan kt. dare memuru kk sofrasn her vakitki gibi penceresinin yanma kurmu, arkada185 . m beklerken ayakta sokaa bakarak kardaki kebapya smarlanm alt iin ate zerinde ltif biberli, kokulu dumanlar iinde czladn seyrediyordu. iki arkada kar karya oturduklar vakit ikisi de bir mddet lkrd sylemediler. lk syleyecekleri eyin sabahki makaleye taallk etmesi pek tabi idi. Ahmed evki efendi ni-'hayet: Ne kadar teessre meyyal adamsn? dedi. . Bilkis kendimi pek metin buluyorum. Bugn benim yerimde baka biri olayd hiddetinden ldrrd. dare memuru bu cevap ile kanaat etmemi grnd: Keski sen de ldracak kadar hiddetlensen de nefsini byle meyusiyete teslim etmesin... Ahmed evki efendiye gre pek ince olan bu mlala Ahmed Cemil'e hayret verdi. O vakit imdiye kadar hakknda derin bir muhabbetinden baka bir eyini grmedii bu adama uzun uzun bakt. Ahmed evki efendi de kendisini merhametle dolu bir nazarla seyrediyordu. kisinin arasnda birbirini seven adamlar bir saniye iinde scak bir muhabbet havas iinde saran bir incizap hsl oldu. Bu bir saniye iinde Ahmed Cemil btn dncelerini ne zamandan beri bir kalbe tevdi etmek isteyip de muvaffak olamad hislerini bu adama, sadeliiyle, safvetiyle etrafn evirenlerin hepsine mreccah olan Ahmed evki efendiye dkmek ihtiyacn duydu: Beni meyus eden yalnz o deil, sabrnz varsa dinleyiniz. dedi. Evvel kardeinden bahsetti. Akam validesine sylemee cesaret edemedii korkularn izah etti, enitesini mmkn olduu kadar anlatt, sonra: Matbaa... dedi. Ahmed evki efendi imdi nlerinde duran kebap sahanna ataln ucu ile dokuna dokuna dalgn bir vaziyette dinliyordu; Matbaa... kelimesini iitince eliyle kfi dedi, o ciheti ben sana anlatacam. Baka?...

Ahmed evki efendi arkadann baka dertlerini soruyordu. O zaman Ahmed Cemil kzararak, tereddt ederek Lmia'-y, jggerlHI anlatt. Bu iki hlyann yekdieriyle irtibatn izah etti. Artk yemeklerini bitirmilerdi. Ahmed~5evkT~efendi bir bardak suyu sze sze itikten sonra krpk byklarn elindeki pekirle kurulad, iskemlesini biraz ekerek, keten yeleini gevetti: Bu son dertler bir ey deil! dedi. Senin eserine itimadn var m? Bana cidd syle... Ahmed Cemil btn ruhunun kuvvetiyle: Pek ziyade!... dedi. O halde eserini bastrrsn, Lmia'y da gidip biraderinden istersin, ona da benim itimadm var... A'hmed Cemil utanmasayd Ahmed evki efendinin boynuna atlarak o krmz yzn apr apr pecekti, fakat idare memurunun son szleri sevince imkn brakmad: Lkin kardeine ait olan dert pek byk... Bu byk kelimesi Ahmed evki efendinin aznda baka bir ehemmiyet alyor, daha ziyade byyordu. idare memuru nihayet endieli zamanlarna mahsus vaziyetiyle iki parmann ucu ile burnunu kayarak dedi ki: Asl fenal, kardein o apkn herifin nasl hkmnde ise senin de matbaadan dolay esaret altna girmi olmaklnda gryorum. Ahmed Cemil bu esareti kabul etmemek istedi: Ne iin onun esiri olaym? Matbaadan istersem imdi her alkay kesemez miyim? dare memuru ok tecrbe grm adamlarn henz her eyi mmkn grecek kadar gen olanlara kar kullandklar tebessmle: Zavall ocuk! dedi. Evi ne yapacaksn?... Makineler ne olacak?... Ahmed Cemil bir trl idare memuru_ kadar ii fena gremiyor, meseleyi o kadar kt bulamyordu. O vakit iki arka-di'nitn mfimalleri tetkik ettiler, hmed evki efendi far-zettii tehlikeleri izaha alt. Nihayet Ahmed Cemil matbaada mevkinin vahametini daha ziyade anlamaktan korktu, artk bahsi biraz evvel neticesiz braklan Ikbal'e irca etmek istedi. O zaman Ahmed evki efendi: Kardeine ait olan der-din_ tesviyesi^natbaadaki iin ^~ISn l Evvel eve, makinelere birer are bulalm. Sonra kardeini tatlik ettiririz. Ne iin yle bakyorsun? Baka bir are mi var? Ahmed Cemil bahsi daha ziyade takibetmek istemedi. Za-valhjmlyalari!... Onlar bu sefil hakikatlerden ne kadar uzak kalmlard!... ... ^ . ~ ^ x x a xa 187 Bu gece Ahmed Cemil'in nbeti idi. Bugn enitesi matbaaya hi uramad. Ahmed Cemil korkulu bir muvaceheden kurtulduuna seviniyordu. dare memuru ile Said ve Saib gittikten sonra bsbtn yalnz kald. Matbaada ancak nbeti mrettiplerle makineciler vard. Kendi odasna girdi. Bu akam artk bir karar vermee azmetmiti. Ne olursa olsun bu kark ie, u mphem vaziyete bir netice vermek istiyordu. Enitesiyle devam edebilmek artk mmkn deildi. O halde evi kurtarmak, makineleri ona brakmak lzmd. Yahut makineleri alsa, mesel Peyam-i Cihan matbaasyle bir mukaveleye girise... Bir matbaa sahibi olabilmek emelinden mmkn deil. hlyasn ayramyor yapabilecegT eyleri zihninde tetkiT ettike kalbi hep u^ "sTf~1^?0ye"*ar-esn^jEemay ediyordu. Bir aralk aaya makineler dairesine inmek, onlar bir kere daha grmek istedi. Merdiveni yar tenvir eden krk ieli bir asma lmbann ziyasyle trabzan tuta tuta indi. Buzlu cam stnde eriye girmek memnudur ihtar grnen kapy itti, makineler dairesine girdi. Litografya makinesi t dipte, zerinde yelken bezinden rts ekilmi duruyordu. Ahmed Cemil en evvel onu bir muhabbet nazariyle selmlad: Dnyada yegne servetim! diyordu .lerledi; buraya ne vakit girse ya, petrol, kt, mrekkep kokusundan toplanm eki havasndan garip bir haz duyard; cierinin bu havay teneffse muhta olduundan, bu lemden kacak olursa kannn kuruyacan zannederdi. tede bamretip makinenin zerine eilmi bir arkadann tutuverdii el lambasyle gazetenin son tashihlerini yapyor; bir kenarda makineci esneyerek tashihlerin bitmesini bekliyordu. Ahmed Cemil'i grnce hepsi balarn evirdiler, sonra bamrettip: imdi bitecek,

efendim! dedi, yine on yandan beri parmaklarnn ucunda efkr zp balamakla yoru-la yorula harap olan vcudunu makinenin souk safhasna edi; tahamml edilemeyecek bir vaziyetle kokulu lambann pis havasnn, donuk ziyasyle uradan bir nokta ^karmak, teye bir virgl koymak iin; sabrszlktan, zntden, yorgunluktan cierleri gsnn iinde darlaarak; elinde cmbz, cenklemee balad. Ahmed Cemil bu mkl san'atm btn yorucu, zc engine pek vkft, onun iin mrettiplii muharrirlikten zor bulur, bu zavalllara derin bir merhametle acrd. Btn gn ayakzeri; drt yz u kadar hcreye zihnini taksim ederek; efkr para para, harf harf toplayp datarak ilerilemez, bitmez bir ite srat gstermek, parmaklarn zihnine yetitirmek iin ii iine smayarak abuk yapmak isteyip de yapamamaktan gelen bir sinir buhramyle hastalanarak, parmaklarnn ucunda fikirlerin zlp dallmasmdan yava yiava zihnine bir perianlk gelerek ileyen bu sanat adamlarna mahsus bir muhabbeti vard. Baz defalar tashih esnasnda bulunduka onlara bakamazd. Satrlar gevetmek; yanl kelimeleri harfleri birer birer ayklamak, yerlerine dorularn koymak, o binlerce mini mini eyler iinde cmbzn ucu ile gezmek, bazan bir mkl yere tesadf etmek, skm bir satra bir fazla kelime ilvesi iin yirmi satr yerinden oynatmak yekdierine aktarmalar yaparak bu madenden mahlklar arzuya itba etmek... Btn bu eylerin nasl kan kurutucu bir cenk olduunu dndke hayatlarn, hayatlar bahasyle kazanan bu adamlara acr, onlar pek ziyade merhamete ayan bulduu iin severdi. Ahmed Cemil bir ey sylemi olmak iin: Yarm saate kadar biter mi? dedi. Bamrettip: imdi ilk nshay gnderirimi. cevabn verdi. Son tashihler yapldktan sonra gazeteyi basmaa balamadan evvel bir nshasn nbeti muharrir tashih edilmi nsha ile tatbik ederdi. Bu gece onu bekliyordu. Geri dnd, cam kapy at, merdivenden yukar kyordu, merdivenin t ilk kademesinde trabzana tutunmu, bam oraya dayam bir siyah glge grd: Rac Kendi kendisine sarho! imdi bunu ne yapmal? dedi... Tekrar geriye dnd, makineciyle yamaklarndan birini ard. Onlar tac-cp etmediler, matbaada herkes Raci'nin bu haline almt, onu tutup yukarya karrken bir aralk makineci: Bir haftadan beri drt be keredir byle geliyor! dedi. Ahmed Cemil kendi kendisine: Benim bulunmadm geceler demek oluyor. dedi. Bu gece Raci'ye grnmemei tensip etti. Zaten o da kendisini grebilecek bir halde deildi. Ahmed Cemil'in odasna sedirin zerine yatrdlar. Ahmed Cemil bu geceyi heyeti tahririye odasnda bir keye bzlmekle geirmee kadar vermiti. Matbaa sabaha kadar Raci'nin cierlerim sken ksr ile sarsld. # # * Bu sabah Saib, Ahmed Cemil'i orada grnce: Galiba gene ieride!... dedi. Ahmed bayle Evet! cevabn verdi. Saib, odaya girdi. Be dakika dakika sonra tekrar Ahmed Cemil'in yanma avdet etti: Raci sarho deil, fena halde hasta! ateler iinde yanyor! dedi. Ahmed Cemil sarard. Bu adam hakknda duyduu nefretle beraber ona acmaktan nefsini ialkoyamamt. Saib'in bu sz zerine bir gn Ahmed evki efendinin haber vermek istedii fena netice aklna geldi, o vakit her trl kinini unutarak bu 'hasta adamn yanna gitmee karar verdi. Saib'le beraber ieriye girdiler. Raci gzlerini ap bakt, sonra yalnz bir saniye iin uyanm da tekrar derin bir uykuya dalm gibi tekrar kapad. Saib yalan sylememiti. Ahmed Cemil Raci'ye birey sylemek istemedi, yavaa Saib'e: Bir hekim getirtmeli dedi. O vakit dndler, tandklarndan Tairine adam gndermek iin hatrlarndan geen isimleri tekrar ettiler, nihayet ittifak hsl oldu. Nedim gelmi, bugn babasna mteallik fena birey olaca hissiyle kapnn etrafnda dolayordu. Eczahaneye onu aldrdlar. < Ahmed evki efendi gelip Raci'nin hastal haberini alnca omuzlarn silkti, yalnz bugn hasta deil, oktanberi hasta, fakat bugn yataa decek demek oluyor dedi. Hekimin muayene neticesi idare memurunun hkmn teyit etti. Ahmed Cemil'e: u haliyle benim nazarmda mahkmdur. dedi. O vakit btn arkadalar dndler, Ahmed evki efendinin riyaseti altnda bir are aradlar, idare memuru Hastahaneye?... diyordu.

HastaJane!... Bu kelime Ahmed Cemil'de pek ar bir tesir hsl ediyordu. Fakat baka bir are? Zevcesiyle u halinde bartrp bu mkl hastay o zayf ciz kadna tahmil etmek her ikisini de ldrmek demekti. Lkin hastahane?... Buna bir trl karar vermek iin cesaret edemiyorlard. Nihayet Saib: Acaba orada husus bir odada yatrtamaz myz?... dedi. Bu mit biraz cesaret verdi. Buna are aradlar. Saib: Siz gazete namna bir tavsiye veriniz, aasn ben deruhte ederim dedi. Ogn Raci Saib'in refakatiyle Gureba Hastahanesinde kendisine mahsus bir odaya yatrld. Raci btn bu mddet zarfnda ne muhalefete, ne muvafakate dellet eder bir kelime bile sylememiti; hep skt ediyordu. Bugn Ahmed Cemil enitesine kar aralarnda hi bir ey vaki olmam gibi davrand. Hatt o akam yemekte bir-leildii zaman bile u kii ile bu yabanc adam arasnda doldurulmayacak bir fasla mevcut olduuna dellet eder bir ey grlmyordu. Yalnz Vehbi bey biraz tutuk, biraz cidd davranyordu. Yemei mteakip kahvesini kendi odasna gndermelerini rica etti. kbal'le beraber yukarya ktlar. Bu gece Ahmed Cemil annesine makinelere dair Ahmed evki efendi ile muhaveresi neticesinde bsbtn byyen korkularn izah etmek iin vesile aryordu, bir aralk yukarki odada fena bir sesle lakrd edildii dikkatlerini celbetti. Ahmed Cemil'le Sabiha hanm bakyorlard. Vehbi beyin sesi imdi yava yava ykseliyor, bir hiddet perdesi peyda ediyor, arasra IkbaPin ince muhteriz sesini bir istirham zemzemesi gibi hafif mrlts fark olunuyordu. Sabiha hanm: Yine kz halyor, dedi. Bir aralk yukarki oda kapsnn alp kapand iitildi, bu bir saniyelik zaman zarfnda Ahmed Cemil, Vehbi beyin: Niin sylemiyorsun? nidasy-le tkbal'e bardn iitti, sonra, yine hemiresinin yalvaran sesi... birden yukarki muhaverenin kendisine mteallik ola-eam ihsas etti, Niin sylemiyorsun?... Demek kendisine sylemek iin kbal'e bir emir veriliyordu? J-fJL Oda kapsnn tekrar alp kapand iitildi; biraz sonra kbal'in yava yava, istemeyerek, merdivenleri indii duyuldu. Ahmed Cemil zavall kz geliyor! dedi. Fakat ikbal ieriye giremiyordu. Ahmed Cemil cesaret edemediini anlad, odann kapsna kadar gitti, kbal merdivenin son kademesinde dnyordu... Kardeini grnce ard, Ahmed Cemil eliyle iaret etti, tamamen ieriye ektikten sonra: Benim iin sana birey sylyordu, deil mi? Ne sylyorduysa ekinme, syle, temin ederim ki senin rahatn bozmamak iin hibir mukabelede bulunmayacam dedi. Ahmed Cemil'in gzlerinde kardeine: seni daha ziyade bedbaht etmemek iin btn haysiyet dncelerini fedaya karar verdim. Yemini okunuyordu. O vakit kbal cesaret etti: Sizin iin bir gazetede bugn bireyler varm, bu bizim gazetenin haysiyetine dokunur, diyor. Aasn ikmal edemedi. Ahmed Cemil kpkrmz oldu, demek kendisi gazetenin haysiyetine dokunaca! kadar rezu~olmus__addedilivordn r^ez^lm^.ad<ediliyordu. kbal daha ziyade sylese kendisini zaptetmekte zorluk ekeceini anlad, omuzuna dokunarak: Haydi kardeim, yukar k, bana sylediini tebli et. dedi. Bu vak'a Ahmed Cemil'i o gnk kararlarnda takviye etti, artk enitesiyle matbaadan tamamiyle mnasebetini kesmek lzm geliyordu. Bunda hi zorluk grmyordu; makineleri istirdat edecek, ya bir yere kiraya verecek yahut bir matbaa ile erik olacakt. Kendisi de yine mutad hayata avdet ederek ders verecek, yaz yazacak, kitaplara hizmet edecek, bu eve yalnz yatmak iin gelecek; bir aralk tahakkuk ediyor zannettii midin yeniden esasn ihzar iin alacak. Bu almak azmiyle Ahmed Cemil babasnn vefatndan sonra duyduu kuvvet ve metanetini tekrar buldu. O zaman birinci defa olarak matbaa meselesindeki hatasn Sabiha hanma anlatt, sonra tasavvurlarn izah etmek istedi. Annesi, dn gece kzna alarken bu gece olu iin alanacak eyler iiten bu ana, cevap vermeyerek, dinledi. imdi bu kadnda da btn hayat midi, bir anne saadetinin nuhbe-sini tekil eden ocuklarn mesut grmek emeli; tamamen tezelzle uramt. Ahmed Cemil'in muvaffakiyet mitleri artk phelerle dolu kalbini tatmin edemiyordu.

Ertesi gn sabahleyin enitesiyle matbaada grmek is-tiyoyrdu. Erken kt. Matbaada Ahmed evki efendi kk penceresini am birisine mterakkip grnyordu. Ahmed Cemil'i grnce eliyle ard, idare memurunun tavnnda mtaddan baka bir mna vard. Ahmed Cemil odasna geldikten sonra kapsn kapad, hibir ey sylemeden yazhanesinin stnde serilmi duran Mir'at- un nshasn ald, t ilk sahifenin banda iki satrlk bir yaz gsterdi. O vakit Cemil'in gzleri bulanarak u ihtar okudu: Ceridemizin sernuharrirlii Osman Tayyar beyin uhde-i kiyafetine tevdi olunmutur. Ahmed Cemil bir tahkir sillesi aknasna sarsld; btn Tan gya hcum ediyormu gibi kulaklarnda, banda bir uultu iitti, elindeki gazeteyi asabi bir hareketle buruturarak yere att: Ah! dedi. Sonra Ahmed evki efendinin karsna oturdu, kendisine acyarak ve skt ederek bakan idare memurunu uzun uzun seyretti: Bu beni matbaadan kovmak demek oluyor... Ah! Bir gn evvel davranm olsaydm, tahkirde ben tekad-dm etmi oluyordum; dedi. Ahmed evki efendi glerek: Bu Tayyar' bildin ya, diyordu. Ahmed Cemil onu itimiyor, kendi fikrini takip ediyordu: Ah! Bir gn evvel davransaydm! imdi makineleri almal, onlar iin bir are bulmal sonra birden zihninden bir imek geti lkin iki gn sonra taksit zaman... Ahmed Cemil btn kuvvetleri birden snm gibi oturduu iskemlede kollar sallanyor, gzleriyle idare memurundan yardm mit ediyordu. Ahmed evki efendi: Makineleri almak iin bir are bulalm. O bahis kolay... dedi. Ahmed Cemil'in bu dakikada btn aresizlii, paraszl gznn nnde bir mthi hakikat eklinde tayyn ediyordu. Ahmed evki efendiye: Lkin ben bsbtn paraszm, dedi. Kendime i buluncaya kadar ne yapacam? ac ac glyordu imdi V fi l A. t 193 makineleri bir yere naklettirmek lzm gelse hamallar iin para yok!... Ahmed evki efendi dorudan doruya cevap vermedi: Bugn enitenle konumak iin beni tevkil eder misin? O zaten bu mkl mbaaseden kamaya vesile aryordu. dare memurunun teklifini tehalkle kabul etti. Yalnz mbahasenin esasn kararlatrdlar, Ahmed Cemil neticeyi Ali ekib'in dkknnda bekleyecekti. dare memurundan sonra derdini tevdie en ziyade ayan bulduu adam Ali ekib idi. Gazetedeki ihtarn btn sebebini, srrn anlatt. Ve bunu ikisi de tekrar tekrar okudular. Ali ekib ilcide birde: u uhde-i kifayetine kaydna dikkat ediyor musun? Senin iin iyi bir mna tazammun etmiyor; diyor, sonra; Benden sonra boulmak erefi sana tevecch etmi olacak! ltifesiyle glyordu. Ali ekib bir aralk Ahmed Cemil'e bir kuvvet daha verdi: Ne iin tel ediyorsun? dedi. Benim kk bir sermayem var, yanmzdaki dkkn da tutar, makineleri oraya yerletiririz, yava yava... O vakit yine hlya silsilesi balad. Bu hlyalarn arasnda Ahmed evki efendinin her zamandan daha ziyade kzarm olan ehresi grnd. dare memurunun ilk szyle btn netice anlald: Herif seni ok oynatacak!... dedi. Sonra btn mbahasenin teferruatn nakletti. Vehbi beyin cevab mantka tamamiyle muvafk idi. Bor Ahmed Cemil'in binaenaleyh matbaada o alp verilecek taksitleri kazanmal. Matbaadan ekilmek isterse taksitleri vermek iin kendisi dnsn. Yaplamayacak bir ey varsa, o da makinelerin matbaadan alnmas, iltizam edilmi bir ok iler var, makineler alnacak olursa ilerin kalmasndan tevellcl edecek mesuliyeti kim deruhte edecek? Sonra, mukavelenin mddeti bitince bir are dnlr... Ahmed evki efendi bu cevaplar tadat ettike Ahmed Mai ve Siyah F. 13

Cemil sabrszlktan Netice? Netice?... ddye baryordu.. dare memuruyle Ali ekib ikisi birden cevap verdiler. Matbaada kalmak!... Ahmed Cemil tuyan etti: Matbaada kalmak m? Teklif ettiiniz eye baknz. Siz o herifin ufak bir azametine tahamml edemediniz. Biriniz kalkp gittiniz, dieriniz gitmek iin frsat gzetiyorsunuz. Kendinizin tahamml edemediiniz bireyin en arn bana ykletmek istiyorsunuz. Matbaas banda paralansn. Her-eyi yaparm, bundan sonra onun ekmeini yememek iin alktan lrm... Amma yine yrtk pantalonlar, eski potinlerle gezecekmiim, yine kitap dkknlarnda peynir ekmekle vakit geirecekmiim, hi olmazsa o eski esvaplar altnda, o muhtasar sofra banda haysiyetimi muhafaza etmi olmakla mutmain olurum ya... Ahmed evki efendi bu hiddet tuyann sakin bir ehre ile dinliyordu. Yava bir sesle: Kardeini, makineleri, evi ne yapacaksn?... Ahmed Cemil hereyi mahva kadar cesaret alacak bir sab buhran iinde idi: Hepsi onun olsun!... dedi. dare memuru omuzlarn silkiyor, ocuk! diyordu. Fikrini izah etti; ona kalrsa Ahmed Cemil kardeine, eve ait olan meseleleri tesviye iin msait bir zaman buluncaya kadar enitesiyle mnasebeti kesmemeliydi. Hususiyle... diyordu, balamak istedii cmlenin u ilk kelimesinden sonra gzlerini manalca szerek muhatabnn aklna birey getirmek istiyordu. Ahmed Cemil cevap vermedi, imdi kendisi de ne yapacanda tereddt ediyordu. Artk bann iinde beyni tabahhur eden bir mayi gibi ierek sanki patlamak istiyordu. ki elleriyle ban tuttu; orada, bir hasr iskemlenin stne oturdu; artk hibir ey dinlemeye kuvvet bulamayarak, urada mah-volup btn bu hayattan, onun mihnetlerinden kurtulmak ihtiyacn duyarak, derin bir mefturiyet iinde alamak istedi. 16 Bu gnden sonra Ahmed Cemil'in o bir vakitler bir skn ve saadet yuvas olan mini mini evinde bir cehennem hayat MA VE SYAH 195 balad. Artk matbaaya gitmiyor; Ali ekib'in dkknnda, kraathanelerde, isizlikten gelen melal ile dolayordu. Akamlar eve gidince herkesten kaar, odasna kapanr, orada hi bir eyle itigal etmek iin heves ve kuvvet bulamayarak yatana uzanrd. Enitesini hemen hi grmyordu, iki kere tesadfnde yzne bakmad, evde herkes hazrlanan frtnann patlamas korkusuyle ikisinin etrafnda skt ediyordu. Vehbi bey her zamandan ziyade huysuzluklar icat ediyor, hemen her gece ieride kbal'i halayan sesi iitiliyordu. Ahmed Cemil bu kavgalara kendisinin yabanc olmadn uzaktan uzaa farkediyordu. Vehbi bey phesiz onun matbaaya gelmediini vesile ittihaz ederek IkbaFle kavgaya sebepler buluyordu. Evin iinde herkes hususiyle Ahmed Cemil bu huysuzluklara tahamml iin azmetmi gibi idiler. Aralarnda mnasebet keseliden beri Vehbi bey akamlar her vakitten ziyade karyor, evvelce tahamml mmkn bir akr keyiflikten ibaret kalan sarholuu imdi bedmest-lie dnyordu. Nihayet herkesin vukuunu muhakkak olmak zere hissettii frtna taksit meselesinin zuhuru zerine patlad. Bir gn Ahmed Cemil, Ali ekib'in dkknnda otururken kendisine paray ikraz eden sarraf srtarak geldi. Ahmed Cemil herifi hi syletmeyerek: Vehbi beye gidiniz, imza benim, fakat bor onun... dedi. Bu cevab ka gnden beri hazrlyor, bu mukabele suretinin reddedilemeyecek bir kuvveti olduuna inanyordu. Sarraf her trl cevap almaya alm tebessmyle cebinden karmak zere olduu czdann tekrar yerletirerek gitti. Biraz sonra bu defa ehresindeki tebessmde fazla bir istihza ile yine geldi. Vehbi bey hibir ey tanmak istemiyor, Bor kiminse o versin! diyordu. Ahmed Cemil bu intizar etmedii cevaba o kadar hiddet etti ki hemen o dakikada matbaaya koup Vehbi beyi boazndan tutmak, skp ldrmek arzusunu duydu. Ali

ekib'e: Bir cinayet yapmaktan korkuyorum dedi. Ali ekib evvel sarraf bir iki gn sabretmek zere savd. Sonra Ahmed Cemil'in yanma geldi: Sen hiddetle her eyi berbat edeceksin, btn ailenin 196 MA VE SYAH saadeti lgncasna bir tehevvr uruna, mahvolacak. Bana biraz soukkanl davranacan vaadet, bir are dnelim... dedi. Fakat Ahmed Cemil artk nefsini zapta muktedir olamyor, damlarlarnn iine den bir ate katresi o gnden beri btn vcuduna alevler aktyordu. imdi hibir eyin tamirine taraftar deildi; emellerinin birer birer ykldn grdk-.-ten sonra her eyi paralamak, kendisi de paralanan eylerin arasnda mahvolmak istiyordu. . Lkin anlamyorsunuz, dedi. bu adamla tekrar mnasebet tesis etmek mmkn deil; zaten rabtay kesmeye de o vesile aryor. Evet amma eviniz elinizden gidecek; hi olmazsa ona bir are bulun; mesel bu iakam annenin, kardeinin yannda onu tazyik ederek bir ey yapmak mmkndr, zannediyorum. Ahmed Cemil bu teebbsten bir necat midi bekleyerek deil, fakat bir ey yapmam olmamak iin Ali ekib'in fikrini kabul etmi, o akam kbal'i ararak vak'ay hikyeden sonra Ve>hbi beye ev meselesinin muhik bir surete ircan syletmek istemiti. ite frtna bunun zerine patlam idi. Ahmed Cemil annesiyle beraber Ikbal'in getirecei cevab bekleyerek aada oturuyorlard. Vehbi bey verilecek cevap iin ikbal'i tavsite lzum grmedi, kaps ak odasndan bard iitildi. Bu adamn btn mfrit bayal bugn tamamiyle meydana kyor, ilk nce: bir seneden beri zerime yk oldunuz, yetimedi de imdi kardeinin borcunu bana m verdirmek istiyorsunuz?... mukaddemesiyle balad, ben evlendiysem senin haylaz kardeini beslemei taahht etmedim! cmlesi Ahmed Cemil'in kulaklarn paralayarak aaya kadar yuvarland. imdi ne yapmak lzm, geleceini bilemeyerek, hiddetinden titreyerek birbirine bakan ana ille oul Vehbi beyin sylediklerinin bir ksmn iitemiyorlard. Fakat iitebildikleri paralar btn teferruat anlatyordu. Vehbi bey sylenmekte devam ediyordu, nihayet Ikbal'in muhteriz bir mrlt gibi sesi iitildi. Korkak edasyle bir ey syledii farkolundu, o zaman Vehbi beyin bsbtn tututuu anlald: Makineler mi ?diyordu, ben adama makinelerin glgesini vermem. Hakszlk ediyorsam dva etsin. Hem sen byle eylere ne karyorsun? Her akam ylan gibi beni sokmaktan zevk mi alyorsun? Ahmed Cemil imdi ayaa kalkm idi. Artk ikbal ylan olmutu, yle mi? Darya atlmak istedi. O zaman Sabiha hanm kollaryle sarld: Aman, Cemil! Sabret... diyor, kollarnn arasnda zangr zangr titreyen bu vcudu zaptedebil-mek iin parmaklarn kilitliyordu. Vehbi bey yukarda hl devam ediyordu: Zaten sizin iinize deliden beri ne olduumu anladm, daha ilk gn brakp kamalydm. ekil, ekil yanmdan diyorum, yoksa fena ederim... O vakit bir vcudun yukarki odada, dt duyuldu. Ahmed Cemil imdi annesini kapya kadar srklyor, kur-tutmak isteyerek hiddetinden boulan sesle; brak, anne brak... diyordu. O zaman Vehbi beyin atlayarak indii duyuldu. Ahmed Cemil annesinin kollarnn arasndan silkinerek kurtuldu. Fakat sokak kapsnn byk bir taraka ile kapand iitildi, Vehbi bey gitmi idi. O zaman, yukardan btn bu ailenin zerine istedii gibi tahkir levsini dken bu adam tutmaa, kafasn u talarn zerine arpa arpa srklemee muvaffak olamadndan, annesinin kadnlk zaafna malp olarak tehevvrnn btn tama meyelnm serbest brakamadndan mthi bir yeis duydu. imdi bir eyler krmak, bir eyler paralamak istiyordu. Annesine kotu, iki ellerini tuttu, bu zayf vcudu sarst, Ah! beni niin brakmadn? ldracam!... diyordu., gya bir kavi pene boazn skyor, onu bouyordu. Barmak istedi, o vakit iki eliyle yakasn tuttu; ekti, kravat yakal paraland; ldracam!... diye baryordu. Ah! bir kere alayabilse; mteselli olacak, asabna skn gelecekti. Fakat alayamyor, boazn tkayan mz'i bir ehik onu alamaktan menediyordu.

Bir aralk Seher: Kk hanm! Kk hanm ne yapi X A 1 199 yor?... dedi. Ah, evet, kbali?... kbal'i dnmemilerdi, asl dnlecek olan o biareyi unutmulard. O vakit Sabiha hanmla Seher yukarya kotular; kbal bir eliyle brne basarak kapnn yannda, yerde inliyordu. Sabiha hanm zerine atld: kbal ne oldun? Bana baksana kbal! Ne oldun, yavrum?... dedi. kbal kalkamyor ban kaldrp annesine bakamyordu. niltileri arasnda yalnz Hi! dedii iitildi. Hi!... Daima hi!... 17 O sabah Ahmed Cemil Ali ekib'in dkknna girdii zaman perian salarndan, bozulmu ehresinden, kravatsz yakasndan eski arkada rkt. Henz o bir ey sylemeden: Ne oluyorsun? dedi. Ahmed Cemil ac bir hande ile cevap verdi: Ne olduumu bilmiyorum, fakat iyi bir ey olmuyorum... Pantalonunun cebinden buruuk bir gazete paras kard, Ali ekib'in yazhanesinin stne koyarak at: Dkknn bir iki saat brakarak beni Emniyet Sandna gtrr msn? dedi. imdi Ali ekib donmutu; cevap veremiyor, bir u yazhanenin stnde mell serpilen kpelerle yze, bir de bu sar meyus simaya bakarak duruyordu. Ahmed Cemil artk hi bir ey saklayabilecek bir halde deildi. Ali ekib'in teessrn anlad, dedi ki: Bunlar annemin kpeleriyle yz! Bir vakitler babam evi tamir iin borland zaman bunlar bir trl Emniyet Sandna terhin etmek istememi idi. te bugn kzn lmden kurtarmak iin oraya gidiyor, ah! busen, ekib!... Kardeimi ben ldryorum, zannediyorum... Ali ekib ne syleyeceinde mtereddit idi: Her eyi ifrat edersin! dedi, Ahmed Cemil tamaa vesile aryordu, bu sz kifayet etti: frat m? Kardeim lyor diyorum, onu ben ldrdm diyorum, sen bana hl ifrattan bahsediyorsun... Siz, hepiniz, ne soukkanl adamlarsnz! karnzda ldrm birisini gryorsunuz da tam bir sknla frat ediyorsun.* diyorsunuz. Ah! bilsen, btn hlyalarmdan sonra bu gn unlar Emniyet Sandna gtrmek iin mecbur eden sebeplerin acln hissetsen... yok, hissediyorsunuz deil mi, ekib? Bana acyorsun deil mi? bak, alamamak iin kendini tutuyorsun. O zaman Ahmed Cemil bu dost kalbinin u gzlerinden hafif iki katre ya akan dostun karsnda, dirseklerini zerinde annesinin kpeleriyle yz hazin bir eda ile serilen yazhaneye dayad, ban iki elleriyle tuttu; bir haftadan beri alayamad btn elemlerini, yeislerini orada yava yava buruuk ceride parasnn zerine salverdi. Ali ekib bu gzyalarna bir hrmet ve merhametle skt ediyordu. Nihayet Ahmed Cemil dn akamki vak'ay kardeinin brne tesadf eden tekmeyi, skt tehlikesini, muayenenin endie veren neticesini kesik kesik Ali ekib'e anlatt. frat etmiyorum, deil mi? diyordu. imdi kbal'i kurtarmak lzm, hereyden evvel, btn dnyadan evvel bana o lzm. Halbuki bende para yok, be para yok... Ali ekib birey sylemek iin yutkundu, Ahmed Cemil syletmedi: Bak, yalnz o mmkn deil... anlyor musun? Eliyle sznn katiyetini gstererek ilve etti: Senden ve hi kimseden... Bu son sz sylerken Hseyin Nazmi'yi dnyordu, o ziyafet gecesinden beri Ahmed Cemil ondan firar ediyordu. Btn bu sefaletleri ondan saklamaa esasn pek iyi1 tyin edemeksizin lzum gryordu. Gya hlyalarnn u inkrazyle ak arasna mni bir sed koymak, kalbinin u kark tufanndan o emeli ieine bir katrenin bile sramasna imkn brakmamak istiyordu. Ali ekib'den Emniyet Sandnn kapsnda ayrld; bir an evvel eve giderek alabildii paralar Sabiha hanma vermek, evden karken pek fena bir halde brakt ikbal'i grmek iin acele ediyordu.

Kapy amak iin Seher biraz gecikti, ieriye girince merdiven bana braklm su kovalaryle Seher'in perian hali dikkatine arpt. Onun sualini beklemeden Seher syledi: Siz gideliden beri kk hanmdan kan boanyor. Ne kan! ne kan! Sonra kapy iterek kapadktan sonra iri vcudu ile, dargn ehresiyle Ahmed Csm'in nne geti. Bu adamn btn ettiklerini yanma m brakacaksnz? dedi. Ahmed Cemil'in cevap vermee vakti yoktu. Kendi kendisine: ocuk dm olacak, bu bence daha iyi, fakat onu kurtarabilirsem... diyordu. Yukarya kotu, hafife kapy itti, ikbal balmumundan yaplm sar bir heykel gibi derin bir dalgnlkla yataa yatrlmt. Validesi karyolann altna seccadenin stne oturmu, byk musibetlerin dehet devresini takip eden skn zamanlarna mahsus bir bitkinlikle ellerini dizlerinin etrafna kilitlemi, dalgn bir nazarla mehul bir noktaya bakyordu. Ahmed Cemil ayaklarnn ucuna basarak ilerledi. En evvel Ikbal'e bakt. O gzleri yar ak, dudaklar solgun bir pembelikle dilerinin zerinde gergin, terden slanm salar fildii gibi donuk sar duran akaklaryle alnna yapm, yorgun, uzun nefeslerle uyuyordu. Onun bu manzarasndan elm bir his ile, bu sevgili vcudu bir gn yine byle fakat imdi yorgan hafif hafif kaldran u nefesler kesilmi olarak grebilmek ihtimalinden titreyerek gzlerini ayrd. Annesinin yanma kt. Dt m? dedi. Sabiha hanm vaziyetini deitirmeyerek kalarn kaldrd, belki! diyordu, o vakit Ahmed Cemil bu bir hkm vermeyen cevaba hiddet eder gibi oldu, o halde yine hekimi getirmeli! dedi, tekrar kalkt. Sabahtan beri yorulan bacaklaryla tekrar komak, hekime gitmek lzm geldi. Hekim ban sallyor; atee kar koyabilmeli! diyordu. Ahmed Cemil imdi tehlikeyi daha vuzuh ile gryordu. Bu adamn aznda u sz btn korkularnn esassz olmadn anlatyordu. Demek ki atee kar konulamayacak olursa... O zaman bir medet umarak hekimin yzne bakyor; ondan cesaret verecek, mid verecek bir sz, bir iaret, bir hi bekliyordu... Fakat bu adaman aldatmak istemeyen ehresi 1\L -rt. JL vakur ve endie ile dolu idi; hepsini sylememek istiyrmu-asna bask duran dudaklar fena! diyor gibiydi. imdi Ahmed Cemil hekimin tenbihlerini zaptedebilmek^ ittihaz olunacak tedbirleri anlamak iin zorluk ekiyor, zihninin iinden btn idrak kabiliyetlerini silip sprerek gtren bir sel akyor, bir bora geiyordu. Sabiha hanm, o, hi bir ey anlamyormu, btn hissi ve fikri donmu gibi bo nazariyle bir onun, bir olunun yzne bakyor; artk alamayarak kenarlar yanan gzleriyle u ieride sar donuk benzi lye benzeyen kzn elinden alp almayacaklarn soruyor gibiydi. Ahmed Cemil'e yine komak lzm geldi, eczahanede saatlerle sren znt iinde beklemek, elleri, kollar ielerle, kutularla dolu bir an evvel ifa gtrmek acelesiyle sokaklardan uarak gemek icab etti, Ah! Onu kurtarabileceinden emin olsa byle hi durmadan hep koacakt!... Bugnden sonra Ahmed Cemil'le, Ikbal'i her dakika bir para ldren, kurutup yakan o mthi ate arasnda bir harb balad. Artk evden kmyor, uyumuyor, yemek yemiyor, yaamyordu. Gya kendisini yaamaktan menetmekle hayatnn bir ksmn u hayatnn gnden gne eksildii grlen vcuda bahetmek istiyordu. kbal arasra dalgnlktan kyor, kran ile dolu gzlerine bir tebessm incils gelerek bir vakitler tatl sesiyle evin iinde daima Aabey! hitabyle selmlad bu sevgili kardee, kendisi u evin iinde kayboluvereeek olursa ne kadar bedbaht olacan dndke alamak istedii annesine bakyor; atele yanan boazndan, cierlerinden kuru gelen sesiyle onlara lkrdlar edivermee alyordu. Fakat ate, o mthi humma; btn u kk aile halknn bir dakika yorulmayan uramasna, didinmesine ramen daima galip kyor, daima bu vcudun hayatndan bir parasn koparmakta devam ediyordu. Bir gece Ahmed Cemil Ikbal'i biraz rahat brakmt. Ka gndr en ufak bir grlty iitebilmek iin odann kapm ak brakarak, yorgann amayarak,

yatan zerine yle atlveriyordu. Bu gece biraz sakin uyuyordu, bir aralk Cemil! Cemil... dediler, yatandan atlad. Dinledi. Sahih bir ses iitmi miydi? Duramad, t uykusunun derinliinden gelen bu seste bir aclk vard ki, birden kalbinde bir musibet hissi uyandrmt. Korktuu eyi imdi bir vehimden, esas olmayan bir histen ibaret greceini mide alarak odasndan kt. Kardeinin kaps tamamen kapal deildi, eliyle itti. O zaman Ikbal'i yatann iinde oturmu; gzleri mthi bir eyin tema-asyle korkudan alarak t tede duvara dikilmi, ayaklarndan ve arkasndan kendisini zabta alan Sabiha hanmla Se-her'in arasnda elleri ihtil ederek bir hayalden mdafaaya (hazrlanyormu gibi gerilmi, grd. Kotu, ne oluyor yarab-bi, ne oluyor? dedi. Sabiha hanmla Seher uykularndan henz bir korku ile uyanmlara mahsus aknlk ile syleyemiyorlar, zaten grdklerini anlayamyorlard. Ahmed Cemil kollaryle kbaPi sard, salarnn souk terleriyle slanan ehresine yzn yanatrd. kbal, kardeim, ne oluyorsun, kardeim?... dedi; o, onu iitmiyor, iri, ak gzleriyle, o korkulu nazariyle t oraya, duvardan gelen muhacim hayale bakyor; nefsini mdafaaya alarak zayf vcudu gerilemek, titreyen kollar bir kuvvet aramak iin urayordu. Sonra bu eller birdenbire Sabiha hanmn orada bir are aratryormu gibi dolaan serseri ellerini kavrad; bir feryad; korkun bir fer-yad, sk sk nefeslerle rpman gsn yrtt, artk malp ve mecalden mahrum kalan ba Ahmed Cemil'in omuzuna dt, ki iki kardein gzleri u dakikada son bir muhabbetle bakt. Ahmed Cemil imdi bu zayf vcudu kollaryle skyor, onu alp gtrmek isteyen eyden koparp kurtarmak istiyordu. Fakat kollarnn arasnda bu vcuddan uzun bir rae ile bir ey akyor, bir ey ekiliyor gibiydi; Ahmed Cemil tekrar gzlerini kbal'in gzlerine dikti, kbal!... dedi. imdi bu gzler onun bu feryadna kar sakit kald, hl ona bakyordu, fakat artk onlarda bir ey noksan idi... a h 203 18 Ahmed Cemil bu matemin iinde bir hummann korkun kbusundan uyanm gibi km idi. lk gn kalbinde bir ey u gzlerinin nnde tahakkuk eden faciaya inanmamakta devam ederek bir lye kar son vazifelerin ifasyle megul olurken o kadar byk bir ac duymuyor, alelade bir i gryormuasna kouyordu. Fakat her ey bitip de o tabutu kaldrmak, bu eve bir daha avdet etmemek zere gtrmek lzm geldii zaman bu facia btn hakikatyle gzlerinin nnde tecelli etti. Merdivenlerden srnerek kzn son bir feryad ile selmlayan annesinin sesi, o insanlarn artk her eyini unutup da btn metaneti bir matemin kahrna teslim ettikleri dakikaya mahsus feryad kulaklarn yrtt. O vakit dizleri titreyerek merdiven bana kt. Tabut yabanc ellerle kalkarak, bu evi, u ana ile kardei hafif bir meyil ile selmlyor, gidiyordu. O zaman Ahmed Cemil'i, Ali ekib'le Ahmed evki efendi kollarndan tutmular, kaldrmlar, artk nefsine bir temellk kuvveti duymayan bu vcudu o tabutun arkasndan srklemilerdi. imdi btn o mthi gnn vukuat zihninden, uzak bir vakann mbhem htralar gibi geiyor, u henz on gnlk vak'a, hayatnda, senelerce uzak bir maziye szlp gidiyordu. Fakat kalbinde hep o snmek bilmeyen ate yanmakta devam ediyordu. O gn gzel bir hava altnda Ahmed Cemil'in matemiyle istihza ederek Halicin gneli sular akan bir gm deryas gibi kayklarnn kenarlarndan geip gidiyordu. O arkadalarnn hi biriyle lakrd etmiyor, dik nazariyle sulara bakyordu. Sonra Eyb'e geldiler, onu kardlar, Ahmed evki onun zihnini igal etmek, dncesinden - u d-nememekten ibaret olan donukluktan velev bir dakika olsun ayrabilmek iin genliine ait eski bir htradan bahsediyordu. Ahmed Cemil tabutun arkasnda yrdke yeni bir l geldiine sevinerek kouan dilencilere bakyor, btn bu ller diyarnn lm ile yaayan halkn seyrediyor, bu tabuta kendisinden baka u etrafndakilerin kaydszhndan azm bir eza ile zlyordu. Sonra namaz zamann beklemek lzm geldi. Onu arkadalar bir kahvenin nnde alak bir iskemle zerinde igal ediyordu. Artk Ahmed Cemil bu gnn bitmesi,

bir an evvel u yabanclar arasndan karak matemiyle yalnz kalmas iia sabrszlanyordu. Artk alamyordu; namaz klarken, dua edilirken, sonra dilencilerden mrekkep alay ile kabre gidilirken hep skt ediyordu. Orada henz bitmemi kabrin yannda yine beklemek icap etti. Mezarclar yekdieriyle konuarak, kazmann ucuna tesadf etmi gml eski bir mezar ta parasnn karlmas iin are dnerek alyorlar; bir aacn dibinde mahallenin bekisi iri gm saatini kararak ge kaldna can sklm gibi bakyor; mezarlar zerinde, kenarlarnda, tede beride yirmier para sadaka alabilmek iin duran kadn, ihtiyar, ocuk, sakat ve salam dilenci gruhu sabrszlanarak bekleiyor, tabut bir komu kabrin zerine ihmal edilerek braklvermi, son istirahat yerinin hazr olmasn bekliyordu. O, bunlardan artk tahamml edilmez bir znt duyuyor, btn bu grdklerine, kendi matemine kar bir tahkir gibi cierleri yrtlarak bakyordu. Sonra kabir bitince tabutu iplerle sararak indirdiler. Kapnn ba tarafn desterenin , asab tahri eden dileri keserken Ahmed Cemil karnna basyor, bu sesi iitmekten mtevellit azab tazyik etmek istiyordu. Fakat sonra kabrin zerine atlan toprak ierek kardeinin ^u ehdr.makarr gzlerinin nnde ykseldii zaman birden btn alar tat; o vcudu burada brakmamak, u topraklarn gasbmdan almak isteyen bir his ile iki adn att; Ali ekib elini tuttu, onu bir tan zerine oturmaa mecbur etti. imdi herkes skt ediyordu; bir hafz titreyen, alayan bir sesle u taze kabrin zerine ruhan bir demet vaz'ediyordu. O zaman Ahmed Cemil ruhu okayan teselliye benzeyen tatl bir his ile urada hafif hafif alad. Ah! O gnn htralar!... imdi hep bunlar birer birer tahattura alyor, o mthi saatlerin htralarn srasyle ihya iin dnyordu. O akam arkadalar onu eve gndermemek istemilerdi. Yalnz kalacak olursa bsbtn fena olacan syleyerek kendisini o gece igal etmekte srar ediyorlard, fakat ona kabul ettirmek mmkn olamamt. Bilkis matemine tamamiyle MA VE SYAH 205 nefsini teslim etmek, kardeinin, doya doya acsn ekmek istiyordu. Eve geldii zaman akam olmutu. Bugn Sleymaniye'-nin kalbinin enisi olan u minimini ev, nazarna eskimi kafesleri, alak cumbas, svalar dklm duvarlar, tahta kaps ile irkin, barid grnd. Kapy Seher at, kalbinde garip bir his vard ki o akam eve girince btn bu gnn vakalarn yalan bulacan zannettiriyordu. Seher'e bakamad, bu kzn kzarm gzleriyle kendisine bakan nazarndan kamak istedi. Annesine grnmee kuvveti yoktu. Doru kbail'in odasna kadar gitti. Onu hl orada grecekmi vehminin malbu idi. rtleri kaldrlm, cibinlii indirilmi karyolasna kadar gitti; bir mddet oraya bakt, sonra hemen oraya seccadenin zerine atld, birinci defa olarak feryad ihtiyacn zaptetmek istemedi; orada bararak, kvranarak imdi bu evi tamamen bo brakan kardei iin kana kanaalad. Niin bana yle bakyorsun, Cemil? Bilmem, sana bakyor mu idim?... nden beri hayatndan bir yarm asr gemi gibi km, ihtiyar olmu idi. yle dalgnlklar vard ki saatlerle srerdi. Artk dnmek melekesinden tecerrd etmi gibi bir . lakrd sylenirken bo gzlerini diker, yle durudu. Bugn Ali ekib'in dkknnda yine gzleri arkadana tesadf etmi duruyor, fakat onu grmyordu. Ali ekib elinden kalemini brakarak defterini kapad, artk onu biraz sarsmak, ona biraz kuvvet vermek zaman geldiini anlamt. T yanma kadar geldi, yzne bakarak: Cemil, artk bu dnceye bir hatime vermelisin! dedi. Ahmed Cemil cevap vermeyerek dinliyordu: Dnyada hibir kimse tasavvur edemezsin ki hayatndan hi olmazsa bir byk matem gemi olmasn. Sana arpldn musibete kar kaydsz, ftursuz davran, demiyorum, mmkn olmayacak eyler tavsiyesinden ne faide kar. Fakat sen her eyden evvel kendi hayatn dnmekle mkellefsin. 206

MA VE SYAH Bak, bugn ne yapacan bilmiyorsun. Evde bir annen var ki yegne midi senden ibaret, bir eviniz var ki kk bir tedbir noksanyle elinizden gidabilecek, o herife kaptrdn makineler var ki kurtarmak lzm, bunlardan sonra fakat hepsinden mhim olarak sen varsn... Bak, yine yzme artk yaamaktan vazgemi bir adam gibi bakyorsun; biraz kendini silk, biraz damarlarndaki kannn cevelnm duy, gerekten, hayattan vazgeecek kadar mitsiz, hulyasz msn? Artk bu toprak parasnn zerinde grlecek iin kalmam olduuna cidd bir kanaatle hkmediyor musun?... Ahmed Cemil imdi arkadandan gzlerini ayrm, dalgn bir nazarla mbhem bir noktaya bakyordu. Ah! Hayatnn o midi o hlyas!... imdi onu kendisinden ne kadar uzak gryordu. Ali ekib devam ediyordu: Bence artk bu uyuuklua bir fasla vermek zaman gelmitir. Biraz tesviye edilecek eyleri dnmek lzmgelir, zannederim... Ahmed Cemil ayaa kalkt, arkadann nne dikilerek: Her eyden evvel tesviye edilecek dier bir ey var ki onu unutuyorsunuz. Gzlerinde imdi vah bir nazar vard. Ali ekib arkadann hi allmam olan bu nazarndan rkerek: Neyi unutuyoruz? dedi. Kardeimi ldren adam! Onu insanlarn adalet penesine teslim etmek benim en evvel dnlecek vazifem deil mi? Ali ekib imdi arkadann hayretle yzne bakyordu. Kendi kendisine! Zavall ocuk! diyordu, ne ile isbat edecek? Ondan bu suretle mi intikam almak istiyor? Arkada iin imdi baka bir tarzda merhamet duyuyor, hemiresinin intikamn almak ihtiyac iinde onu esbabn tedarik imknndan mahrumiyetini dnerek aczinin btn acln hissediyordu. u dakikada bu meseleyi fikir selmetiyle muhakeme edemeyeceini anlad, dndn sylemekten itinap etti, ban sallayarak: Pek yaplmayacak ey deil, fakat bu mesele yine srf hissiyata ait bir ey! Ben bilkis seni biraz madd ilere sevketmek istiyorum; dedi. Ahmed Cemil cevap vermek zere idi. Ahmed evki efenJMA VJ SYAH 20T dinin kapdan giren gbei grnd; o, vakit bulduka matbaadan svarak buraya gelir, eski arkadalaryle biraz dereden tepeden bahsederdi. Bugn Ahmed Cemil idare memurunu grnce bir tes-Jiyet nefesi ald. Kardeinin vefatndan beri ondan bir ey sormak istiyor, cesaret edemiyordu. Bugn be dakika evvel Ali ekib'in balad muhavere tertibine de lzum grmeyerek Ahmed evki efendi mukaddeme tertibine de lzum grmeyerek Ahmed evki efendi gbeinin sikletini dinlendiren bir nefesle hensr solumakta iken sordu: Sizden birey anlamak isterdim, fakat bana tamamen dorusunu sylemenizi iddetle rica ederim. Kardeimin vefatna dair o herifle elbette bir lakrd etmisinizdir. Size ne dedi? ve onun vefat haberini ne suretle telkki etti? Ahmed evki efendi evvel bu suale taaccp ediyor grnd, sonra kendisine mtad olan tavryle omuzlarn silkti: Ne iin dorusunu sylemekliim iin srar ettin? Sana hakikati ssleyerek sylemek iin bir sebep var m? Zaten bunu benden sormaya lzum grdne de aarm, onu iyice anlam isen vak'ay ne yolda telkki etmi olacan da tasavvur edebilirsin, Benimle uzun uzadya lakrd etmedi, ertesi sabah: Dn cenazeye gitmisiniz. Vah vah: teessf ettim, iyi kzd, isabet oldu ki mnasebeti kesmi bulunduk, yoksa ok muztarip olacaktm! dedi, o kadar! Sen daha ziyade birey mi bekliyordun?... Ahmed Cemil skt ediyordu. Bir adamn insanlk duygularndan bu derece mcerred olabileceine dellet eden hikyeler iittike mbalaya hamlederdi. Bir sene zevci sfa-tyle yaad bir vcudun hahvna sebebiyet verdikten sonra bu kadar kaydszlk gsterebilmek iin bir kalbin ne byk kuvveti olmak lzm geleceinde tntehayyir idi. Ali ekib'e bakt, imdi Vecdi beyin idare memurunun aznda baka bir istihza manasyle mazmunu teeyyd eden o sz hepsinde mtala beyanna imkn brakmayan ar bir nefret uyandryordu.

Bu srada dkknn kapsndan ieriye billur gibi ngrakl bir ocuk sesinin Havadis!... dediini iittiler. Bu sese hep in karak balarn evirdiler, kapdan glmseyerek . kendisini gstermek isteyen Nedim'i grdler. 208 MA VE SYAH Ahmed Cemil sordu: Nedim, sen mvezzi mi oldun?... ocuk sevinle cevap verdi: Bugn baladm, beyim... O vakit Ahmed evki efendi Vehbi beyin bir gn evvel Nedim'e izin verdiini anlatt. ocuun haftada ald be on kuruu ok grmt. Ahmed evki efendi ona kk bir sermaye vermi, daha1 ziyadesini yapmaya muktedir olama-yarak ocuu hi olmazsa mvezzilie sevketmiti. Ahmed Cemil Nedim'e birey sormak istiyordu, evvel tereddt etti, sonra cesaret gsterdi: Baban nasl, Nedim, haberin var m? O vakit ocuu bir saniye evvel kendisini serbest bir meslek sahibi grmekten tevellt eden nevesi uarak gzlerini birdenbire hzn kaplad: Babam m?... Bilmem... dedi, sonra iini ekerek ilve etti: Dn annem gitmi, iyi deilmi!... O zaman arkada hayretle baktlar. Nasl, bu kadn o kadar ikencelerine tahammlden sonra kendisini terkedip sefalet iinde brakan bu adam affedecek kuvvet bulmu mu? Ahmed Cemil nn de birden aklna gelen bu mtalay tefsir etmek iin: Zavall kadnlar! dedi. Nedim'in billur sesi Babli yokuundan aaya doru uzaklanarak kayboluyordu: Havadis!... Ahmed Cemil arkadalarna sra ile bakarak dedi ki: Bana refakat edebilir misiniz?... Ne iin? dediler. Ahmed Cemil hastahaneye gitmek, o da Raci'yi affetmek istiyordu. Teklifini hemen kabul ettiler. Ali ekib dkkn kapamaya karar verdi. Ahmed evki efendi matbaadan iki saat gaybubet edeceini haber verip avdet etmek zere ayrld. Ahmed evki efendinin dar yerlere zor tahamml eden iri gbeiyle soluyarak giriine arabac glyordu. Arabann sarsntsndan yokua fazla bir zorluk ilve edecek bir v girdiini farkeden beygirlerin bile kulaklarnda endieye MA VE SYAH 209 llet eden bir hareket oldu. Ahmed Cemil karya oturdu, Ali ekib Yenibahe'ye! emrini verdi, gnde onalt saat istanbul'un inili yokulu sokaklarnda u makaslar bozuk sandukay srklemekten bizar olan hayvanlar yerlerinden oynadlar, yorgunluktan krlm bacaklaryle yokuu trmanmaya baladlar. Ali ekib solda ktphanelerden birini gstererek Ahmed evki efendiye birey anlatyordu. Ahmed Cemil arabann grlts arasnda iitemiyordu, kulana yalnz baz kelimeler geliyordu: Silik para... Ake fark... Kitaplarla sarraflar... Dikkat etmedi, bu zaten bilmedii bir mesele deildi. Pencereden sokaa bakmay tercih etti; etnberlita'tan, Beyazt'tan getiler, Aksaray yokuunun bana gelince Ahmed Cemil'de oktan grlmemi yerlerin tekrar temaasndan hsl olan bu tahattur lezzeti uyand. imdi hemn onbe sene oluyordu ki Aksaray' grmemiti. Hele daha tesini hi bilmezdi. Yenibahe'nin namn iittike burasn istanbul'un hemen haricinde, sahralarn yeilliklerine snm bir sayfiye gibi tevehhm ederdi. Onbe sene evvel? Kendi kendisine o zamana ricat ediyordu. O vakitler Aksaray caddesi henz ehza-deba'yle Direkleraras'na malp olmamt. imdi Vezne-dler'i dolduran ramazan elencelerinden bir ksm o zaman bu sokakta halk han ilerine toplard. Zavall babas!... Zihninde mphem htra levhalar uyanyor, kendisini bir ramazan gecesi babasnn yannda tiyatroya gitmek iin bu soka inerken gryordu. O zaman ne kadar mesut idi! On yamda-M ocuklara mahsus daima tamaya mheyya neve ile o vakit her szlerini tuhaf bulduu o oyunculara, hele uzun fesli ibie ne kadar glmt! imdi bunlarn hepsinden uzak! Hele babasndan... Ya onu takip eden ikinci matem darbesi! Demek hayat dedikleri ey

byle sonuna kadar mthi darbeler toplamakla geecek. Bir aralk annesi hatrna geldi; birgn onu da, hayatnn biricik servetini, mnferit tesliyetini de kaybedive-recek olursa ne yapacak?... imdi manav, kasap, bakkal, a, helvac dkknlarnn teselsl gzlerinin nnden geerken o, bu korkun ihtimali dnyor, o matemin vukuu imknna titriyordu. Bir aralk Ahmed evki efendi: Hele yoku bitti; dedi. Ahmed evki efendi araba ile yoku inmeyi yayan yoku kMai ye Siyah F. 14 nak kadar zor bulurdu. Artk kalabalk azalyor, Aksaray caddesine hayat veren hareket burada kesilmi oluveriyordu. O zaman araba bir sszlk iinde yuvarlanmaa' balad. Ahmed Cemil'in gzleri tek tk dkknlarla su tayan bir uaktan, bir tarafta ceviz oynayan drt ocuk zmresinden, beride emsiyesine dayanarak yava yava yryen bir efendiden mrekkeb nadir hayat eserleriyle skt bir hzn ha-vasyle dolu bu sokan perdeleri inmi kafesli pencerelerini temaa ediyor; bu tahta evlerin renk renk cephelerinde okunan tefekkr sktuna dalyordu. Araba, atlarnda, kaldrmlarn talarndan sekerek, bozuk makaslarnn zerinde sarslarak, bir uultu iinde srklenip gittike, nnde akp gittiini grd u sakit hayat levhalarnn gizli kelerine giriyor; sonra fikri bu sokaktan ayrlarak iki tarafa bklen sokaklardan daha ilerisine hlyasn sevkediyordu. Btn o sakin mahalleleri, ehir hayatnn o skn muhitini dimann iinde gryordu. O buralarda duyulan istirahat kokusundan ne kadar uzakt! Sleymaniye'nin mini mini evi, o da buras gibi saadet sknu iinde deil miydi? Halbuki o btn emellerinin ematet ve tarakasn getirmi, o sknun ime atarak bu saadet yuvasn bir frtnann velvelesine bomutu. Ne olurdu, o da bir dairede mukayyid olsayd, itihar emeli arkasnda komasayd da kendisine o evin sktu ile uygun olacak bir hayat vcuda getirseydi? Ahmed evki efendi: Geliyoruz!... dedi. Araba durdu. Ali ekib'le Ahmed Cemil atladlar, Ahmed evki Efendi inleyerek kapdan syrld, basamaa korka korka basarak hoplad. Onlar kapc ile grrken Ahmed Cemil bu binann karsnda souk bir his duydu, kendi kendisine: Bir de u pencerelerin iindeki hayat var! diyordu. Buras nazarnda btn beer hayatnn mcessem ve sefalet muhassalas gibi ykseliyordu. Btn ekmeksiz kalm aileler, satla satla nihayet son servet olan yorgan da gittikten sonra hastahane yatana den hastalar, memleketinde kendisini bekleyen ocuklarn dnerek can ekien babalar, trl emellere veda ederek burada ellerinden kamak isteyen hayat salvermemek iin cenk eden genler, btn beeriyetin iltiyam bulmaz yaralan bir an iinde aklna geldi, daha sonra Raci'yi dnd... Acaba onu ne halde grecekler? imdi merdivenleri kmlar, dehlizlerden geiyorlard. Ahmed Cemil burada pencerelerin nne birikmi ayakta hastalar, koularnn iinde yay taklar gryordu. Bir kouun nnden geerken bir hastann iniltisi arasnda dier bir yataktan gftesiz bir name iitti, kendi kendisine: phesiz bir gen! dedi. Dehlizde duranlar hayretle kendilerine bakyorlar, byle, bir ziyaret gnnn haricinde geleneri bir resm adam zannederek selma duranlar oluyordu. Ahmed Cemil bunlarn iinde neeli ocuklar, hastalnn vehametini idrk edemeyen zavalllar grd. imdi btn bu manzaradan, batan baa insanln feci levhas eklinde dehetini gzlerinin nne seren bu yerden kamak, bir an evvel kurtulmak istiyordu. Bir el elikten trnaklaryle kalbini skyor, bir ses: Bak, bir de bu hayata; bu sefalet sahnesine bak diyordu. Artk hayatn felsefes:nden ne._ kadar uzak olduunu, kendisinin nasl y^^J^^eme^J^Lpt^Je^in^a^^^iye-rek bir hlya lemi aradm hissediyor, mstehzi bir seda glerek: Ah:_SeninjtrneKver__hulyalarn. . iekli, emalarn... diyordu.. Artk gelmilerdi, kendilerine refakat eden hizmetkr ekildi, ieriye girdiler, Raci'ye bir kk oda tahsis etmilerdi, orada yatan zerinde dalgn

yatyordu. Ayak seslerini iitince gzlerini at, arkadalarn tanynca yatanda doruldu. Artk yaln-z kalmaktan usanmit. Onlarn geldiine bir ocuk gibi sevindi... Teekkr edecek kelimeler bulamyordu, yer gsterebilmek iin tel etti. Yalnz bir sandalye vard ki Ahmed evki efendiye verildi, Ali ek'b yatan kenarna iliti, Ahmed Cemil ayakta kald. Raci onun bir trl ayakta kalmasna raz olamyordu. uraya siz de skrsnz... diyordu. Ahmed Cemilin ayakta kalmak iin srarna kar skt etti. imdi sualler balad, buraya geleliden beri matbuat leminin vukuatn renmek istedi. Ahmed evki efendi anlatyor, bu lemin kendine mahsus havasm naklediyordu. Bir aralk Raci Ahmed Cemil'e bakt: S;z de matbaadan kmsnz, teessf ettim! dedi. Ahmed Cemil dikkat ediyordu. Raci'nin yalan sylediini, teessf deil bundan bir memnuniyet hissederek vak'aya vukufunu ona sytlemekten de bir intikam lezzeti duyduunu fark etti. Fakat o artk Raci'yi tamamiyle affa meyyal idi. Yalnz Raci kendisini affetmiyordu, haset hissi u lm yatanda bile ona kin telkin etmekten hli deildi. Onlar Raci'ye kendisinden bahse cesaret etmediler, buna lzum da yoktu; Raci'nin artk bitmi olduuna km yanaklar, bir veremli simada lme tekaddm eden bu cmid rengi, gzlerin snmee mheyya bir kandil ucunda parlayan ziya bakiyesini andrr nigh ehadet ediyordu. Ahmed evki efendi bir aralk saatine bakt. O srar ediyor, daha oturunuz, daha sorulacak ok eyler var, diyordu, fakat artk suallerin aas gelmiyordu. Her eyden bahsetmi idi, yalnz karsyle Nedim'i unuttu. En nihayet kendisi hakknda bir rey almak iin, mteverrimlere mahsus bir mstantik inceliiyle: Ben de artk bir haftaya kadar karm, zannederim, biraz ksrkle dermanszlk var, kuvvet iin il alyorum. Yryebilecek bir hale gelirsem hemen darya can atacam, dedi, sonra onlarn elbette! deyilerine mukabil bir daha imeyeceim. Beni ok sarsm mtalasyle bir cevap ekledi. Ahmed evki efendi tekrar saatine bakyordu. Ahmed Cemil bir cevap vermee cesaret bulamayarak il ielerini muayene etmekle megul oldu, yalnz Ali ekib, ya, hep o ikinin seyyi'esi deil mi? diyordu. karken tandklardan bir gen tabibe tesadf ettiler, o: Arkadanza ben bakyorum. dedi. Ahmed evki efendi: mit var m? diyordu, tabip cevap verdi: mit ne vakit kesilir?... Ali ekibin dkknna geldikleri vakit cam kapnn aralnda bklm bir kt paras buldular, zerinde Ahmed Cemil bey iin kelimeleri vard. Ahmed Cemil, Hseyin Nazminin yazsn tand. Tezkere hemen orada kurun kalemiyle karalanvermi drt satrdan ibaretti. Hedefi olduun mthi darbeyi haber aldm, matemine tamamen itirak ederim. Seni grmek, elini skmak iin ihtiyaMAI VE SYAH 213 cim var. Seni birok defalar aradm halde ele geirmek mmkn olmad. Yarn sabah gelip beni idarede gr. Seni ne kadar meguliyet arasnda dndm tasavvur edebiisen mteha -sis olurdun. Sana verilecek bir ok havadisim de var. Son cmleye Ahmed Cemil hepsinden ziyade ehemmiyet verdi. Hseyin Nazminin ne havadisi olabilir? Bir aralk sabrszlndan gidip kalemde aramak istedi; arkadalarndan ayrlarak Babliye girdi, odacdan soru: Hseyin Nazmi bey? O kalemden kal bir saat olmutu. Kendi kendisine yarma kadar beklemek mmkn deil, merakmdan atlayacam... Kke gitsem ne olur? dedi. Kke gitmek resi aklna gelince artk duramyordu. Hseyin Nazmi'nin verecei havadisi renmek iin sebepsiz edid bir arzu, kavi bir ihtiya hissediyordu. Eve kadar gitti, o akam Erenky'ne gideceini haber verdikten sonra bir an evvel yetimek iin yokulardan uarak indi. Kpr'de vapuru beklemek lzm geddi, bura-^ da geirdii yarm saat bir uzun gn kadar srd. Bir aralk kendi kendine: Ya henz kye avdet etmemise!... dedi. Fakat burada beklemek mmkn deildi, Hseyin Nazmi'nin tezkeresini alr almaz birden inkiaf eden bir his Erenky'ne gitmek iin onu srklyordu. Lmia'ya tekrar, bir kere daha, tesadf etmek midi imdi kalbinde btn hissiyata galebe etmig. onlar skat ederek yalnz o sesini ykseltmee balam

idi. Onun hakkndaki derin meftuniyeti, geirdii strap devresi: arasnda biraz iddetini kaybetmi, baka hislere yerini terkederek susmu idi; fakat Lmia'dan bir kane haber getirmi gibi onun kardeinin u yazsnda, u kt parasnda, gya bir para onun scakln duyarak birdenbire o sevda atei btn kuvvetiyle yeniden alevlenmi idi. Kkn ngran ekerken, byle bir gn kapy onun atn tahattur ederek onun mtebessim simasn karsnda grecekmi, vehmiyle, titriyordu. Kapy bu defa uak at. Beyefendi geldi mi? Hseyin Nazmi'nin geldiini haber aldktan sonra bir inirah duydu. Merakn halletmek iin burada da beklemek lzm geleydi! Hseyin Nazmi'ye ilk sz bir sitem oldu! Verecek havadisin ne olduunu syleseydin de buraya yorulmasaydm olmaz myd? Hseyin Nazmi glyor, haber vermedii iin pek iyi etmi olduunu sylyordu. Sonra birden arkadann, iki hafta iinde byk bir hastalktan km dibi duran zayf, kk ehresini, altlarnda birer siyah daire beliren gzlerini, musibetin kahryle hrpalanarak ihtiyar olmu grnen bir vcudu grnce Ahmed Cemil'in karsnda glmek deil alamak lzm geleceini hissederek durdu. Ahmed Cemil de u dakikada byk matemlerden sonra birbirini seven iki kalbin ilk tesadfnde hissedilen alamak arzusuyle Hseyin Nazmi'ye bakyordu. O vakit ikisinin de gzlerinde daha o mateme dair bir kelime teati edilmeden seri ihtillar hsl oldu. Ahmed Cemil kendisini zaptetti. Fesi ile pardessn karp frlatmak iin arkadann gzlerinden gzlerini ayrd: Verecein havadisi syle... dedi. Havadis!... Gidiyorum, o kadar... Nereye gidiyorsun? Yalnz oras belli deil. Teebbslerimi biliyordun, sefaretlerden birine tayin edilmek iin daima urayordum, nihayet... Hseyin Nazmi ellerini uuturuyor, arkadandan sevincini saklayamyordu: Nihayet tayin edilmek zereyim. Paris, Londra, Brksel, Madrid velhasl bir yere; benim iin ilk meslek kademesini tekil edecek bir yer olsun da... Hseyin Nazmi'nin ocuka sevincine kar Ahmed Cemil duruyordu. Bu mesud refiki, zengin bir babaya, emin bir hayata malik olduktan sonra istikbaline parlak bir meslek 'hazrlayan bu arkada kskand iin deil, fakat bunlar hep boa kan emellerini, bahtsz balayarak yine bahtsz devam edecek gibi grnen hayatnn muhrumiyetlerini takrir ettii ar bir yeis duydu. nsan kendisinin sefaletinin derecesini bir servetin ihtiam yannda, bedbahtlnn bir hkmn bir saadet nmayii karsnda daha byk bir ac ile anlar; bu bir saniye zarfnda t mukaddemesinden u ana kadar ikisinin hayatn tekil eden tezad silsilesi fikrinin iinden geti. MAVE SYAH 215 Ne dnyorsunuz, Cemil? Tebrikte teahhur ederek ald habere kar durgun kaldna utand, bu suali baka bir sual ile iptal etmek isteyerek: Demek hemen gidiyorsun? dedi. Hseyin Nazmi'nin hemen gitmesi onun iin bir baka ehemmiyeti haizdi. O gidecek olursa Lmia ne olacak? O bulunmadka mesele birok zorluklar kesbediyordu, hi olmazsa ondan bir vaad alacak olsa... Hseyin Nazmi diyordu ki: Kimbilir? Zannetmem ki o Ttadar abuk gidebilmek mmkn olsun... Resm muamele hi olmazsa bir ay srer, ondan sonra... Ha, sana verecek baka bir haber var, buna da ayrca memnun olacaksn... Ahmed Cemil bu ikinci eyi bakleyerek arkadann yzne bakyordu, o glerek syledi: Senin kk Lmia'y veriyoruz... Ahmed Cemil'in kulaklarna' bir ey tkand, Hseyin Nazmi'nin sesini bir uultu iinde duydu. Gzleri buland, durduu yerde vcudu sallanyor zannetti. Veriyoruz, ne demek? Bu kelimenin baka bir mnas olup olmayacan dnyordu. Nefesi tkanarak sordu: Ne demek?... Hseyin Nazmi alay ediyordu: Ne demek olacak? Ben gidiyorum, eve bir enite geliyor...

Ahmed Cemil u dakikada Hseyin Nazmi'ye hcum ederek barmak hevesini duydu, u szler azndan tamak istiyordu : Demek beni aldattnz?... Demek onu bana vermeye-cekdiniz?... Lkin bilmiyorsun ki ben ona malik olamazsam benim iin hayat bitmitir, lmekten baka birey kalmamtr? Boularak: Tebrik ederim! dedi, fakat artk lkrdya devam edebilmek iin kuvveti yoktu, bir iskemleye dmek nev'inden oturdu. Nefsini zaptederek bir ey ilve etmek istiyor, fakat bir kelime daha sylerse saklamak istedii bu mthi strab, u imdi kalbini kvran vah ye'si gizleyememek-ten korkuyordu. Kendi kendisine: Mmkn deil, alay ediyor, imdi bana: Hayr, Lmia sesindir! diyecek... Lkin ben, ah ben!... imdiye kadar sylemeli deil miydim? Ya beni anlamam, Lmia'nn benim hayatma lzm bir ey olduunu hissetmemi ise?... diyordu. Bir aralk aklna son bir mit geldi, Belki henz bitmi bir mesele deildir. dedi, aksini haber almaktan rkerek istizaha hizmet edecek bir ey sylemekten ekiniyordu, fakat sabredemedi: Demek izdiva meselesinin takarrrn bekleyeceksin? Hayr, o takarrr etmi bir mesele, fakat dn teah-hr etse bile hi olmazsa nikh merasiminde hazr bulunmak istiyorum. Ah bilsen Cemil, imdiden kendime nasl bir hayat tyinine baladm... O zaman Hseyin Nazmi tasavvurlarn anlatmaa balad Tyin olunaca memlekete gre bir hayat tarz ihtiyar edecekti, bir yandan resm vazifesiyle megul olarak; bir yandan da bir mektebe, ya hukuka, ya siyasal bilgilere, yahut gzel sanatlardan birine intisap edecekti. Anlatyor, kendisini kmldamadan sabit nazarl gzleriyle dinleyen arkadana uzun uzun emellerinden bahsediyordu. Ahmed Cemil karsnda anlamad, duymad eylerden bahseden bu adama o bo ve sabit nazariyle bakarken baka bir lemde gibiydi. Kendi kendisine: Ah! Mmkn deil!... diyordu, btn hlyalarm kaybettim, fakat bunu, evet, hayatmda yalnz bunu muhafaza etmek isterim... Bu iittiim eyler hep yalan olabilir, onlar umulmayan bir vak'a alt st edebilir, Lmia'y bakasna vermek beni ldrmek demek olacan u karmda glerek hlya kuran adam anlamal, deil mi?... Ya o, Lmia, kendisi?... O vakit Ahmed Cemil Lmia'nn parlak ve siyah gzleriyle kendisine tatl bir tebessm iinde kav bir sadakat vaadi yolladn gryordu. Aknn btn muhtasar tarihini teferruat ve tafsiltyle zihninden geirdi. - Hepsi htrasndan birer birer geiyordu; Lmia'nn ocukluuna ait vak'alar^ Bon Marche'deki tesadf, bir akam burada gezerken gzlerinin selm, daha sonra o edeb msamere... Ya o defterin altna yazd iki kelime, yalnz Lmia'nn muhabbetine bir senet hkmnde deil miydi ? imdi zihninde L-mia'y babasnn, annesinin srarna kar nefsini mdafaa edememi bir zavall sfatyle gryor; kendi kendisine: htimal ben burada kalbimin koptuunu hissederken o da yukarda aM A VE SYAH 217 lyor!... diyordu. Ah! Onun kendisi iin aladn bilse, evet, bunu mmkn olup da grse, yalnz bununla mteselli olacak, yalnz bu mkfata mukabil onu kaybetmee muvafakat edecekti... Bir aralk: Lkin ben ne kadar cebn bir adamm. Niin hepsini Hseyin Nazmi'ye sylemiyorum? Neden imdi btn hakikati itiraf ederek: Onu bana ver, o benim olmayacak olursa, hayat artk tanamayacak bir yk hkmnde kalacak. demiyorum; dedi. Sonra btn zavalll, fakirlii mesleksizlii aklna geldi. Lmia'y ne sfatla talep edecek? Onun dest-i izdivacna nasl hak iddia edecek ? Lmia kendisinden ne kadar uzak, ne kadar uzakt!... Lmia'y bana veriniz demek, hususiyle bugn onun bu derece biareliinde bu istee cesaret etmek: Beni evinize kabul ediniz, beni doyurunuz, beni besleyiniz demek mesabesinde deil miydi? Ah! Lmia'nn beklemesi mmkn olabilse?... O muvaffak oluncaya kadar bekletseler!... imdi Ahmed Cemil yine Lmia'y yine kendisi gibi u boa kan akm matemiyle mahzun gryordu: Hseyin Nazmi: Cevap vermiyorsun, Cemil ? diyordu, sonra arkadann matemini dnerek bu sualine nedamet etmi grnd: Cann sklyorsa darya kalm, dedi. Ahmed Cemil'in yalnz kalmaa ihtiyac vard, artk bunalyordu.

Ah! Bugn buraya niin gelmiti? gu dakikada evinde, o hayatnn her srrna munis olan odactta olayd, yatann zerinde kvranarak, yastklar srarak, mecnun bir yeis tuyan ile, Lmia'nn da matemini tutacakt. Burada, Hseyin Nazmi'nin karsnda bir ey yapamayarak durmak mthi bir azap idi ki, artk metanetini sarsyor, sabrn tketiyordu. Biraz darya kabilmei bir kk necat vesilesi olmak zere telkki etti: Evet, kalm, dedi. yle ise beni biraz bekle, giyineyim. Hseyin Nazmi knca Ahmed Cemil ayaa kalkt; bouluyordu, havasz kalm gibi cierleri darlayordu. Ktphanenin penceresine dayand, baheye bakt. Demek bu hlyasna da veda etmek, bundan da vazgemek lzm geliyor? Bir sarman stnde iki sere yekdierini kovalyordu, sonra gzleri kapnn nnden bir arabann toz kao x x srgalarma bulanarak geiine dald. imdi ne yapacak? Gzleri arabay takip ederken o kendi kendisine soruyordu: Buna da byle tam bir teslimiyet ile malp mu olacam? Bir eyler yapmayacak mym? Bir eyleri krp paralamayacak mym? Heyhat! Artk elinde krlp paralanm bir hayat kalmt. Ah! Onu yle avucunun iinde skarak ayaklarnn altna atsa, bsbtn hurdaha etse... Bir aralk durduu pencerenin altnda kumlarn trda-dn iitti. Kim olduunu grmyordu, sonra yava yava Lmia'nn mrebbiyesini farketti, acaba Lamia da beraber mi? Evet, bir ayak sesi daha vard, eliyle gsne bast, onu grmee nasl tahamml edecek? O zaman mrebbiyesine yetimek iin Lmia'nm biraz acele yrdn grd. kisini de arkalarndan gryordu. Onlar, phesiz akam seyrann yapmak iin bahe kapsna doru ilerliyorlard, kapya yaklayorlard. Ahmed Cemil bu ehreyi bir defa daha grmee muhta idi, gzleriyle onu deta ekiyordu. Lmia ban evirdi, kke bakt, Ahmed Cemil bulunduu yerde vcudunun eridiini hissediyordu. imdi beni grecek!... diyordu. Lmia kkn ikinci katna bakyordu. Sonra karsndaki tuhaf bir iaret etmi gibi kk bir kahkaha ile gld, elini sallad, ban eviriyordu, gzleri aadaki pencereye tesadf etti, yalnz o kadar... Bir nazar ki ba-kyle beraber ayrld, bir nazar ki gya orada, u pencerede kimse yokmu gibi kaytsz, manasz idi... Ahmed Cemil artk onu grmemek iin oturdu. imdi, u bir saniyeden sonra Lmia'ya bir husumet hissediyordu. Biraz evvel onu glyor grmekten tahamml edilemez bir ikence duymutu. Eer Lmia bu an nazar iinde ona kk bir tesliyet mnas gndermi olsayd hepsini unutacak, yalnz o nazarn htrasn btn krlan aknn bir yadigr kabilinden hayatnn sonuna kadar saklayacak, ruhunun iine sararak bu yadigr hayatnn biricik saadet nasibesi hkmnde . besleyecekti; fakat bu yle bir nazar idi ki hi bir ey ifade etmemekle beraber Ahmed Cemil'e btn hlyasnn bir yalan olduuna phe edilmeyecek bir bedahetle ehadet etmiti. Demek Lmia ile onun arasnda hatt bir lfet bakiyesi, bir MAI VE SYAH 219 mazi yad bile kalmayacak? Demek aralarnda her ey bitmiti?... Ahmed Cemil imdi Lmiay kaybetmekten deil, fakat bu nazardan mthi bir strap duyuyor, hele Lmia'nm o yukarya bakarken gldn bir cinayet kabilinden affetmiyordu. Lmia imdi nazarnda ona hiyanet etmi bir vefasz sfatnda grnyordu. Evet, yalnz bu nazar bir cinayet hkmnde idi. Biraz evvelki tebessm ile, bir saniye sonraki lakayt nazariyle Lmia gya yukarya: Ne kadar bahtiyarm! derken aaya: Bu kim oluyor? demiti. Hseyin Nazmi ieriye: Ge mi kaldm? diyerek girdi, Ahmed Cemil: Ben zaten kmaktan vazgetim! dedi. Artk ona tekrar tesadf etmekten korkuyordu, onun iin kmamaa karar vermiti. Hseyin Nazmi: Sen bilirsin! yle ise baheye kalm! dedi. Ahmed Cemil ona da raz olmad, orada da Lmia'y tekrar grmek tehlikesi vard. Artk

onu istemiyordu, yalnz halledilecek bir merak kalmt: Acaba verdikleri nasl adam? diyordu... Hseyin Nazmi imdi arkadan garip bularak hayretle yzne bakyordu. Ahmed Cemil'in gzleri alam gibi kzarm, btn ehresi hafife, kk yanaklaryle gerilerek daha zayf bir hal alm, gs sk sk nefeslerle ierek donuk bir nazarla gzlerini ona dikmiti. Hseyin Nazmi yanna kadar gitti, ellerini tuttu: Lkin Cemil, sen hastasn! dedi. Elleri ateler iinde yanyordu. Ahmed Cemil cevap vermedi. Evet, hasta, bilse ne kadar, ne derin bir nhlik marazla hasta idi... Lmia'nm son kaydsz, ftursuz nazar olmasayd u dakikada hepsini itiraf edecekti. Ben fakirim, fakat bekleyiniz! diyecekti. Lkin bu son nazar onu imdiye kadar aldandn, be dakika evvel kav bir muhabbet teminat hkmnde olan btn o htralarn mnsz eyler olduunu, bu ak yalnz kendisi icad ve tezyin ettiini anlatmt. Evet Lmia kendisini-sevmiyor, ve hi bir vakit sevmemiti. O imdi mrebbiyesi-nin yannda belki nianlsn grmek emeliyle koarak yryordu. Demin glerek yukarya ba sallay... Ahmed Cemil bunda da, Lmia'nm nianlsna tesadf ihtimaline ait bir ltife kefediyor. Mesel hizmetilerden birinin bir manal iaretine glmtr. diyor... Ah! Zavall hlya esiri!..^.Lmia'y alyor tevehhm ediyordu. Oh! bak, ite, Lmia ne kadar bahtiyar! Nasl glyor! Elleri kilitleniyor, iskemlesinin zerinde kvranmamak iin kendisini zor zaptediyordu. Artk kalbinde ateten bir pene ile o nianl iin tahammln aan bir kskanlk duyuyordu. Kaytsz grnmek iin ayaa kalkt gya ktphaneye bir gz atmak istemiesine ilerleyerek Hseyin Nazmi'nin yzne bakmakszn sordu: Hemire Hanm kime veriyorsunuz? Hemire Hanm!... Bu tabir azndan nasl sahte bir name ile kyordu. Btn hlyalarn semav bir beik iine koyarak, btn dertlerini uyuturucu bir zemzeme ile sallayan o ismi sylemiyor, sadece Lmia!... diyemiyordu. Hseyin Nazmi cevap verdi: Oh!... resmini gstereyim... Demek resmi de var? Bir resim ki Lmia saatlerce onun temaasna dalm olacak! Hseyin Nazmi ktphanesinin ekmesinden kararak resmi uzatt zaman Ahmed Cemil bunu bir an evvel grmek tehalkiyle almakta acele etti. Bu resim!... imdi ondan da ayrca nefret ediyordu. Erkn- harbe mahsus almetle mzeyyen elbise iinde ona marurne bir istihza ile bakyor gibi duran bu resme yalnz bir gz attktan sonra* o ehreyi souk bulmak istedi. Uzun uzun muayene etmekten, bu naho tesirin zail olabilmesi korkusuyle daha iyi grmekten ekinerek ktphanenin kenarna brakt; bir mtala serdine kuvvet bulamayarak, biraz evvel yarm kalan bahse riceti tercih ederek: Demek gidiyorsun? dedi, sonra istemeksizin azndan u cmle dkld: Ah! Ben de gitmek isterdim, ben de bir yerlere... eliyle iaret ediyordu uzak bir yerlere gitmek isterdim... Arkadann bu sz Hseyin Nazmi'ye istizah etmek istedii eylere dair sual irad iin cesaret verdi: Hakikaten, sen ne yapacaksn?... Matbaadan ekilmisin, derslerini de brakmtn, imdi?... Ahmed Cemil dudaklarnn arasndan cevap verdi: Matbaadan ekilmedim, kovuldum, bundan sonra ne A 221 yapacam da bilmiyorum. Sen beni brak da kendinden bahset... Evet, bundan sonra ne yapacan bilmiyordu, o yalnz bir ey iin almakta devama kuvvet bulabiliyordu, imdi o ey Lmia da, elinden gidiyordu. Bundan sonra kimin iin alacak ? Nasl bir mide hayatn vakfedecek ? Arkadandan intiar eden yeis havas artk Hseyin Nazmiye de sirayet etmiti, imdi o da kendisinden bahse cesaret edemiyor, bu mitsiz grd arkadan yannda kendi mitlerine dair sz sylemekten sklyordu. Bu akam iki arkada hayat- refikanelerinde belki birinci defa olarak yekdierinden skldlar. Hseyin Nazmi onu yalnz brakmakta, Ahmed Cemil de

yalnz kalmakta acele ettiler; Hseyin Nazmi: ayet okumak istersen ktphanenin anahtarlar oradadr. diyerek arkadan yalnz brakt vakit Ahmed Cemil byk bir azaptan kurtulmu gibi bir nefes ald. Okumak?... Artk bunlarn hepsinden nefret ediyordu. O airler, o sevgili kitaplar, bunlar btn yaamam yahut yaamaktan yorulmam adamlarn sahte iirleri, sahte felsefeleriydi. Btn iir ve felsefe ite u dakikada onun bu melal ve yesinde muhtevi idi. Kapsn srmeledi, yalnzlndan emin olmak istiyordu, soyunmad, uyuyamayacan biliyordu, ak penceresinin yanma oturdu, kendi kendisine: imdi ben burada yeisimle zehirlenirken o yukarda yine bahtiyarlndan glyor dedi. O zaman onunla ayn atnn altnda bulunmaktan elm bir azap hissetti... Ah! sabah olsa da buradan kasam. diyordu. Ondan uzak bulunacak olursa yesinin ezasn daha az Eyb'e gitmek zere kprnn Hali iskelesine iniyordu. Bir aralk aklna resim geldi. Onu pek iyi grmemiti, bir daha grmek istedi, ktphaneye giderek ekmeceyi ekti. Hseyin Nazmi resmi oraya koymutu. Alarak utanlacak birey yapyormu, bir sirkat ika ediyormu korkusuyle muma yak-'lat ve bakt: Gzel deil! diyordu. Sonra birden zihninde bu resmin sahibiyle Lmia'y yanyana, kolkola grd. Onlarn ikisini dtdak dudaa tahayyl etti. O zaman vahi bir kskanln mthi ateini duydu. Resmi, ak duran ekmeceye frlatt: Ah! Bir gece yine burada nasl bir mit ile uyuyanamtm. Ah! o geceden ne kadar uzaklardaym! diyordu, gya iinden btn hayat kemiklerini kran bir strap arasnda mengenelerle, ekiliyormu gibi kollarm kvrd, iban tuttu, imdi kalbinde feveran eden canavar kskanlyle vah bir yeis iinde kendisini yataa att; orada yz koyun, ba-rmamak iin yastklar ezerek, yorganlar paralamak isteyerek kvrand... Sabahleyin ktphanenin ak odasndan Hseyin Nazm bakt zaman arkadan gremedi, o saatte Ahmed Cemil Eyb'e gitmek zere kprnn Hali iskelesine iniyordu. Tayin edemedii bir sebeple bugn Eyb'e, kbalin mezarna gitmek iin ihtiya duymutu. imdi kardeiyle kendisinin hayatnda bir baka trl mcaneset gryor, onun iin o lnn hatrasyie kendi mahrum hayatnn arasnda her vakitten ziyade bir rabta kefediyordu. Gidip gya ona: Bak! Ben de senin gibiyim, o kadar gen ldne teessf etmemekli-in iin sana kendimi gstermeye geldim. demek istiyordu. Eyb'n tenha sokaklarndan geti, insanlardan eser grlen taraflarndan kat, burada yalnz ller arasnda dolamak istiyordu. ki taraf parmaklklarla1 evrilmi mezarlardan bakan talarn nigh altnda yrd, kbal'in mezarna yaklanca bacaklarnda bir zaaf hsl oluyor, oraya mmkn mertebeye gen vsl olmak iin yava yryordu. Nihayet onun taze kabrini kucaklayan mezarln nne gelince durdu, fakat ieriye girmek iin cesaret bulamad, parmaklktan bakt, ite orada idi. bir ocuk mezaryle genliine doyamad iin ban bkm gibi duran bir gen kadnn mezar ta arasnda kbal'in henz ta dikilmemi, belki henz topra kuramam kabri bsbtn lmemi bir hasta yata gibi ifaya muntazr mtereddit bir eda ile uzanm yatmt. Birer yeil stun gibi uzanan iki servinin fevkinde szlerek, elenerek muhteriz, gya bu ho skn kesine bir hayat tebessm yollamaktan utanarak, perian gne krntlar topraklarn siyah ratp rengine dklm, gya bu mahrem genlik yatann zerine pullu bir tesliyet stresi ekmek istemiti. Ahmed Cemil orada durdu. imdi gzlerinin nnde bu kabir alyor, kbal ban kaldryor; ona daha; yalar kuruma-m, hl mamum gzleriyle glmee alarak o son def a-ki nazariyle bir tebessm yollayarak bakyordu. Sen de mi, kardeim? Sen de benim gibi hayatn fena bir latifesine mi tesadf ettin?... Oh! Bilsen buras ne kadar rahat! u muhteriz; gnein altnda, bu topraklarn yumuak kucanda, u derin skn iinde, bilsen ne ho bir hayat, skt ve rma nasl yakn bir saadet var!... Seninle burada iki kii yanyana, sana da biraz yer amak iin skarak, seni de yatamn yanna alarak beraberce, haniya bir vakitler sen kitabn okurken, ben dikiimi dikerken kendimizi mesut zannettiimiz zamanlara benzer bir refakatle fakat bu defa ebed ve mesut bir rafakatle, yatardk! diyordu. Ahmed Cemil bu szleri iitiyor, kbal'in o makberden kan sesini duyuyordu. Burada, u parmakln yannda, o

hayale bakarak gzleri bu defa bir krlm hayatn matemine tahamml iin karar verildikten sonra akan sakin, tesliyet ve istirahat veren yalarla burada, kar karya, son bir pme iinde birbiri iin aladlar. Buradan ayrldktan sonra Ahmed Cemil kalbinde bir hif-fet hissediyordu. Btn mnkariz emelleri iin artk mustarip deildi. Gya o ziyaret, btn hayatnn aclarn ltif bir gay ile uyuturmutu. Artk her eyi tesviye iin zihnen karar veriyor, btn zorluklara kar trl kolaylklar icat ederek are buluyordu. Zaten artk hayatnda zor iler bir evle matbaadan ibaret kalmt. Onlar Ali ekib'e havale ediyor, bir umum veklet ita ederek meselenin tesviyesini onun reyine brakyor. O vakit kendisiyle annesi kalyordu. imdi buna da are buluyor, kendi kendisine: Evet, madem ki yaamak iin bir sebep var, bir valide var; bu halde, lme benzeyen bir hayat ile yaamakta devam ederim. diyordu. Fakat zihninde mzi bir endie vard. Bu mkllere zihninde karar verdike: Ah! yalnz o herif kalyor! Ona ne ya- Pacam? diyordu. Yava yava birey yapamayctgn|yal- nz kardeinin htrasn belki rencide edecek eyler tahadd-sne sebep olacan anlam; gnler geerek muhakemesine hkm geldike intikam almak midi tezelzle uramt. Ye-nicami avlusundan geerek imarethanenin nne gelmiti ki bir kadn sesi Beyefendi dedi. Bu sesi tanyarak ban evirdi, evvel karsndakini tanyamad, sonra o syledike anlad: Beyefendi rica ederim, una bakar msnz? Kadn bir sarraf dkknnn nnde elinde bir demiryolu kdn gstererek: Bunun hesabn anlayamadm, size tesadf ettiime ne kadar memnunum!... diyordu. Ahmed Cemil sarraftan ald izahat Raci'nin zevcesine terih etmek istedi. O ban sallyor, o lzm de, ka kuru ediyorsa tamam alaym da... diyordu; sonra birdenbire srrn tevdi ihtiyacna malp olarak paralar titreye titreye mendilinin ucuna sararken Ahmed Cemil'e anlatt: Bu kd anladnz a... Nedim'in ktlarndan biri... Onlar hl saklyordum... Fakat artk birini feda etmek lzm geldi... iyi yapyorum, deil mi efendim?... Zevcimin hastahanede lmesine msaade edemezdim, deil mi?... Yzn rten peenin altnda alyordu onunla bir vakitler bu ktlar iin kavga etmitik... imdi, baknz, yine onun iin feda ediyorum... Ah! bilseniz, onu hi affedemeyeceim, zannediyordum, fakat hekimlerin kat'i mit ettiklerini anladktan sonra... Artk ikmal edemedi, yalar tamamiyle boanmt. Ahmed Cemil yrei ezilerek ayrld, kendi kendine: kbal sa olayd demek o da affedecekti... Ah!... Hissiyata taallk eden eylerde erkekler kadmlannne kadar dununda!... diyordu. j.- -*" JsaDial caaaesn kyordu. Bu cadde!... Buradan nasl gemek emelinde idi, imdi nasl malp kyordu! Yoluna bir Vehbi beyin tesadf btn hayatmm mecrasn tebdil etmiti. Matbaann nne geliyordu, elinde olmakszn ban evirdi, dar kapsndan dehlizi grd, durmayarak geti... Birdenbire kalbi byk bir heyecanla arpt, karsndan Vehbi bey geliyordu. O vak'adan sonra onu hi grmemiti, birden bu adam hakknda duyduu nefret ve adavet feveran etti, ikisi de yaklatka yekdierine malp olmak istemeyerek gzlerini indirmiyorlar ; biri mstehzi tebessmyle, teki kinden tutumu nazariyle bakyorlard. Ahmed Cemil o istihza tebessmn grd, bundan tahamml edilmeyecek bir eza hissetti, buna mukabele etmek iin mcbir bir arzu duydu, buna malp olmamak... O zaman istikametini tedbil ederek gemek lzm gelirken o alevli gzleriyle dorudan doruya Vehbi beyin nne yrd. Onun birden o tebessm utu, yan tarafa bir adm atmak istedi. Fakat artk vakit kalmamt. Tam kar karya gelmi bulundular. Ahmed Cemil onun imdi sararan ehresine: Bana m glyordunuz? sualini frlatt; sonra cevabn beklemeksizin, ona bir kelime sylemek zamann brakmakszn evrildi; kolunu aabilmek ne kadar mmknse o kadar at, hayatnda mnkariz olan neler varsa, hepsinin birden toplanan yeisile dolu olan bu, el, imek gibi grlt ile akan bir tokatla Vehbi beyin yzne arpt. Bu tokat!.. .Ahmed Cemil'in btn, mahvolan emelleri, neticesiz kalm bir meslek hlyasnn hsran, ailesinin mahvolmu saadeti, kbal'in facias, mnkesir aknn feryad; hepsi bu hayatn olanca aclar o tokatn iinde idi. Bununla nice hazmedilmi tahkirleri, bir akam bu mlevves mahlkun azndan

dklen levsleri, hususiyle o tekmeyi, Ahmed Cemil iade etmi oluyordu, ona t kalbinin kan dken cerihasndan kop- mu bir kuvvetle vurmutu: yle ki Vehbi beyi dkknlarnn kapsnn nnde hava alan kitaplar, yolcular decek zannettiler. Dmedi, fakat salland; bir saniye kadar durdu; sonra glmseyen, etrafn almak zere yaklaan halktan kaarak matbaasna ilerledi. Ahmed Cemil gya halk oraya biriktiren bu vak'adan amil deilmiesine sknla ilerliyordu. Ali ekib'in dkknna girdi. imdi kalbinde bsbtn bir hiffet duyuyordu. Gya bu tokatla btn elem yklerini silkip atm gibiydi. Hatt arkadann dkknna girerken tebessm ediyordu. Orada Ahmed evki efendiyi ortalarna alarak Ali ekib, Said'le glerek dinliyorlard. Onu grnce hep bir azdan te! dediler. O hayretle bakt. Ne var? dedi, hepsi tekrar balamas iin Ahmed evki efendiye baktlar... O hikyesini tekrar etti: Ne olacak, imdi senin herifle Hseyin Baha efendi tututu. Ahmed evki efendi Vehbi beyin karar vehile Hseyin Baha efendiye verecei maa bu ay kesmek istediini, sahiib-i imtiyazn mrnde belki birinci defa olmak zere hiddet ederek dn matbaada aralarnda mnazaa tahadds ettiini en kk teferratiyle, ikisinin de taklitlerini yaparak, Hseyin BaMai ve Siyah F. 15 ha efendinin gzlk perendejlerini tadat ederek anlatyordu. Nihayet dva, mmkn olursa haciz, gazetenin tatili. Ahmed evki efendi netice vehamet kesbederse kendisinin de mutasarrr olacan dnmek istemeyerek sevmiyor, zevkinden glyordu. Nihayet Ahmed Cemil de tasavvurunu syledi: O da ev ile matbaa meselesinden dolay dvaya Ali ekib'i tevkil edeceini anlatt; daha sonra: Ha, haberiniz yok, dedi, Vehbi bey u dakikada sol yanandan muzdarip olmaldr. Ahmed Cemil glyor, artk deta elenerek anlatyordu. Bir aralk dkknn camlarndan Hseyin Nazmi'nin getiini grd, birden bu muvakkat neve gya damarlarnda dondu, mecruh ak kalbinde feryad etti: Ah! Lmia...! Sahih Lmia'y da kaybediyor mu? Hayatnda dnk gece bir fena rya deil miydi? O vakit hakikatin btn acs tekrar uyand; bu kabir ziyaretinin skn hediyesi, o tokatm itminan ve tes-liyeti birden silindi; artk burada, glmemek iin sebepleri olmayan arkadalarn arasnda duramad; imdi evine, o matemlerinin mltecasna komak iin kt. ^ 19 Odasnda bsbtn yalnz kalmak, yalnzlndan emin olmak iin kapsn srmeledikten sonra btn buradaki hissiyatna mahrem olan eylere; arkada resimlerine, kitaplara, duvarlara kendisini grmekten malzuz olarak mtebessim bakyor gibi duran mektepte yaplm levhalara bakti; bu gn sizin tesliyetinizin kollarna baka bir strap ile geliyorum, bana her vakitten ziyade glnz. demek isteyen, merhamet arayan arm gzlerle bakt. Bu odack, bu mini mini k-/ ecik, onun, yalnz onun idi. Burada ne utanlacak yabanclar, / ne sklacak arkadalar vard; burada yalnz kendisinin haya- tndan baka bir ey yoktu. Bu duvarlar, u minderle yatak; ' bu btn ufak tefek, senelerden beri onun kalbiyle birlikte i arpm, onun hayatnn nefesiyle teneffs etmi, onun hvi-/ yetiyle tahamnr eylemi idi. Burada kendisini olduu gibi gsterebilir; burada hi utanmayarak nefsini zabta lzum grmeyerek kalbinin olanca yaralarn u skit fakat mfik mahrem dostlarn nlerine serebilirdi. Evet; burada dnden beri MAI VE SYAH 227 tazyik ede ede kendisini hasta eden strap feryadn salvermek mmkn idi; ve salverdi... Bu evvel bouk, ksk bir inilti gibi balad. Yatakln stununu tuttu; ban, ateler iinde yanan ban bu souk demire dayad, gzlerini kapad. imdi btn matemler hep birden uyanm idi; bunlar bi-ribirine karyor; babasn, kbal'i, Lmia'y, zihninin iinde bir imek tekerrriyle birbirini takip eden levhalar gibi sonsuz bir silsile eklinde gryordu. Babasnn vefatmdan sonra geen be senelik - ancak be senelik - zaman iinde hayatn ne zlim sillesine uram idi! Daha hayatn henz mukaddemesinde iken

bundan sonra krlm emellerle, snm hlyalarla, unutulmaz matemlerle istikbalin nne kacak, ite ben seni bu omuzlan ktren yklerle yaayacam. diyecekti... Ah! Bundan sonra yaayaca seneler... kim bilir! yirmi sene, belki krk sene. Artk kuvveti kalmamt, o nasibsiz, midsiz senelerin kuru geii iinde krk bir hayat srklemek onun iin ne byk bir ikence idi. / /Nasl yayacam? diyordu; o zaman yine babasnn, Ikbal'in, Lmia'nm ehreleri birer birer, bazan mell bir eda ile yava yava; bazan ondan kamak isteyerek, uup silinerek zihninin iinden geiyordu. imdi alyordu; sakin ve heste^yalarja, aczin_ve_yeisin meftuniyetiylejakan scakjveJu^dailaJar.la alyordu. _Ne^ iin bu, kadar hlya esiri olmu _idi! ~"~ Biraz hayatn maddiyetini dnm, bu toprak parasnn stnde bir r bulutuna sarnarak umak iin almam olsayd bugn bu kadar malp olmayacakt. / En kk sebepleri en byk hlyalara kfr* addetmi, kendisine sahte esaslar zerine Jturulnm .bir.Jiay.at vcude getirmi idi. te imdi Hakikatin insafsz rzgrlar zerinden getike o hlyalar hej) birer birer dnm, onu urackta en kk bir yaamak arzusundan tam bir mahrumiyet iinde brakm idi. O zaman eserini dnd. Ah! Bu eseri! Fakat imdi ona ne lzum var?... O artk lm bir ocuun bo ve souk gmleinden baka birey miydi? Yazhanesine gitti, o defteri bir vakitler eline aldka PF^ 2'28 MA VE SYAH gsn gurur ile iiren o defteri bugn bir l yadigr gibi souk bir hisle ald, aramakszn hemen bir yerinden aarak bakt, okumad, okumak iin bir heves duymad, imdi ondan bir soukluk tereh ederek vcudunu tyordu. Ah! Bu eser!... Bir vakitler bunun iin neler kurmu, ondan neler beklemi idi^f imdi o kadar ocuk olduundan utanyordu. Bu, kendisine ne kazandrabilirdi? Merak ederek bir gz atacaklarn ka-ydsz bir tebessmnden, fena bulmaya hazrlanm be on arkadan aznda yalan tebriklerden baka bu eserden ne mid olunabilirdi? OJbuna hayatnn en_gzeLBagasru_feda etmi, ^n_y_ruJhunj^jbjTak_ms_jdi. Bunu, ahmaka bir hlyann galat ryetiyle mall gzlerine baka trl grnen matbuat lemine attktan sonra ne olacakt? Bunun nevesi ne kadar srecekti? Bir hafta, belki onbe gn, daha sonra mebbed bir nisyan! Yalnz onbe gnlk bir mes-t lezzeti iin ne tahriklere hedef olacak, ne hasetlere tesadf edecek! Gzlerinin ii size temin ettikleri eyin zddiytle glen bir takm adamlarn Bu ne ulv iir!... deyilerinden nasl yecek. Halbuki o, o biare mall dima... imdi Raci'yi hakl buluyordu, evet o mall bir dimadan baka birey deildi. Bu eserden neler beklemi, onunla nasl midlerin tahakkukunu temin edecek zannetmiti... Fakat, imdi mademki artk Lmia elinden kayor, mademki onu kendisine brakmyorlar ve btn o ak dnyas bir yalandan baka birey deilmi, o halde buna ne lzum var?... Bu eserden nefret ediyor, krk hayatnn intikamn ondan almak istiyordu; kapad, bu kk defteri avucunun iinde muzr bir bcek gibi skyordu... Ah! Artji^ulyajarndan^ bsbtn ..ayrljnak^^niardjjijbir niane bile brakmamak iin ihtiyac vard. Kendisini ldren bunlar deil miydi ? Sonra onlar da ibirer birer lmlerdi; dindi yalnz bu eser, bu son mall dima nianesi kalmt. Onu da ldrmek, tekiler gibi bunu da mevcudiyet sahnesinden kaldrmak istiyordu. Kemiklerini krarak biribirine geirmek istedii bir dman eli gibi bu defteri avucunun iinde skyor, sktka garip bir lezzet alyordu. Birden aklna birey geldi, sobasna kotu. Bu, ktan beri iine yrtlarak atlan kk ktlarla dolmutu. Bir kibrit akarak bunlar tututurdu, ktlar kk bir trt ile harekete geldi, zerlerinden bir krmz rzgr utu. imdi bunlardan tterek intiar

eden duman Ahmed Cemil'in gzlerini dolduruyordu. Tamamiyle yanmas iin bekledi; u elindeki defteri yava yava, onun azap ile kvranndan haz ala ala yakmak iin bu birikmi kt paralarndan, eserine bir ate zemini hazrlamak istiyordu. Artk duman azalyor, ate ktlarn arasndan kayarak, getii yerde klden esmer kmecikler brakarak aada, kelerde daha yakacak eyler aryordu. O zaman Ahmed Cemil iki eliyle defteri ortasndan ayrd, evvel bir yaprak kopard, bunu soktu, kt bir mddet kzgn kllerin zerinde tereddt ediyor gibi durdu, sonra yer yer sarard, birdenbire duyulmu bir ac ile kvrand. Daha sonra o sar kvrntlardan bir ate dalgas geti, kdn her tarafndan birer kk alev kt. Ahmed Cemil bir hande ile bakyor, imdi esmer bir kl tabakas eklinde duran bu kdn zerinde bir beyazlkla be- liren yazlara bakyordu. Bir iki satrm okudu, Ah yalan eyler!... Ah sahte iirler!.., diyordu. Bir yaprak daha kopard, kopmanakta srar eden dier bir yaprak kvrarak, bkerek att; o gya strabndan kvranarak kollar bkle bkle yandka Ahmed Cemil'in iirinin u intihar temaasndan cehennemi bir zevk duyuyordu. Ktlar byle yaprak yaprak teakup etti, nihayet son yapra att; bu son yapran zerinde de alevden bir rgr esti, bir an iinde kpkrmz oldu: sonra trdayarak, son bir ihtizar feryadyle erha erha yarlarak snd. imdi esmer, buruuk bir meyyit simas gibi serilmiti. O zaman Ahmed Cemil bunun zerinde bir beyazlkla farkedilen yazlar derin derin szd, onlar okumak istedi, gzleri t nihayette bir yabanc yaznn mphem ekline tesadf etti: Tebrik ederim... Ah! Yalan!... Hebrik ederim! Bu szn aksi kulaklarnn iinde bir zehirli ylann sl gibi souk bir rperme aktarak geiyordu. Ah! Bu yalan! Hayatnn en byk yalan!... Onu yaktna, artk emellerinin silsilesine onunla u sobann iinde hl trdayan bu kllerle bir hatime verdiine, kat' bir netice ile tamiri mmkn olmayan bir hatime ile btn hayatnn yalanlarn boup ldrdne tam bir kanaat duydu. Sobann kapan kapad. Artk hayatnda ite yalnz bir hakikat kalmt Emelsiz, ryan, sefil bir hakikat... Be sene evvel hayata uzun kumral' salaryle, mitle, mnevver gzleriyle giren Ahmed Cem'in yerinde imdi yanaklar km, dudaklar hayatnn matem acsyle takalls etmi harap bir vcut... Bu vcudu ne yapacak? Onu kaldrp atmak iin ne byk arzusu vard! Fakat ona tasarruf hakk baka birisine ait idi. Ne yapmak lzm geleceine artk karar vermiti. Hseyin Nazmi gidiyor, yle mi? O da gidecek... Fakat o mitlerinin arkasndan komak iin giderken bu midlerinin inkrazndan firar edecek; arkadayle ocukluktan beri balayan tezat silsilesini ikmal edecek. O zaman birden aklna bir gn arkadayle Taksim bahesinde ellerine ilk aldklar iir mecmuasndan okuduklar par-<ga geldi. Mezaristanm baka 'bir hayat hengmesinin mahvolmu kuvvetleriyle dolu, fakat henz llerimin silsilesi bitmi olmad. Bu silsilenin tamamiyle bitmi olmas iin yalnz kendisi mi kalm idi? te o da gidiyor, o da, o da o mahvolmu kuvvetlere iltihak edecek. O zaman ehresine son bir yeis azminin metaneti geldi. ekmesini at, ktlarnn arasnda aratrd, mektepten mezuniyet ahadetnamesini buldu, aarak okudu, bununla vilyetlerden birine gidecekti; karsnda, yazhanesinin stnde, harita kendisine bakyor; kuvvet vermek isteyen bir nazarla glmsyordu. Kendi kendisine: Bir yerlere gitmek, o kadar -uzak ki fikrim u geen hayatma yetiemesin; diyordu. Gzleri bir aralk arkadann gidecei yerleri dolat, sonra indi, kendisine sakin bir hayat ihzar edecek yerlere bakt, yle bir yer ki nnde ardnda, solunda sanda l; yabis, ryan, medid bir l olsun... diyordu. O zaman yazhanesinin nne oturdu, gzlerini bu haritann l deryalarna dikilerek, orada hayalinde uyanan lemin temaasna dalarak dnd. Burada hareket etmeyerek, saatlerin getiini farketme-yerek nefsinden tam bir tecerrt iinde duruyordu; uzaktan

MAI VE SYAH 3 bir hayalin zemzemesi gibi bellisiz bir neideyi iitmek veh-miyle titredi... Bir arap sail vard ki haftada bir gn leyin ile ikindi arasnda Sleymaniye'nin bu tenha sokanda Ahmed Cemil'in gftesini zaptedemedii ac bir neide ile geirdi. O evde bulunduu zaman baka bir cihann baka bir tarzda yaratlm bir mahlkuna mahsus, yabanclnda ltif bir vahet, msekkir bir garabet hissolunan bu sesden btn kalbinde hissedilip de mahiyeti tahlil imknndan kaan hissiyat ona refakat eden bir ahenk ile uyanr; hayatnn zaptolunamayan iirlerine fasih bir tercman gibi gelen bu naidenin bedi esirini karmamak iin sahibini grmek istemeyerek dinlerdi. Bugn u haritann beyann temaas, orann asude hayat vehmi onun plak manzarasnn hayali iinde bir sesin tesiri arzn fevkinde bir ey oldu. O ses yaklayordu. Evvel uzaktan pest ve derun bir ikyet balamt; sonra yava yava, yer yer birer strap ehi-kyle, iniltisiyle boularak, mecruh bir gvercin gibi ciz bir hamle ile ykselmek isterken birden bir meftuniyet ile bir skt iinde derek, bir mddet gya kanatlaryle topraklarda srklene srklene rpndktan sonra meyus ve mtehas-sir bir nazarla gklere gzlerini dikerek, gsn paralayan son bir feryat ile ban kaldrdktan sonra son nefesi bir figan gargaras iinde snp gidiyordu. Bir mddet bir memat sktu, Ahmed Cemil'in u kk hayatn bir mezarn souk havas istil eder gibi oldu, hibir ey iitilmiyordu. Bir dakikalk skt iinde imdi nazarnda hayat iin tasavvur ettii o plak sahne canland, bu bir dakika iinde toir baka lemin hayatn grd. Nazarn imtidad imkn kadar uzun, lekesiz, saf ve mcell gnele kaynayan bir gk altnda bir nur deryas iinde kaynayor zanneden l, beyaz ve parlak bir kum safihas ki aaalarla alkalanan sema altnda sonsuz uzaklklara firar eden o ufka yetimek iin koarak t ileride fark olunmaz, grlmez bir telki noktasnda yetiiyor; ikisi bu pkize sema ile o saf beyaban t orada, gya komaktan, birbirini kovalamaktan yorgun derek btap bir visal busesiyle dudaklarn uzatyor; t yukarda da berrak. SV. MAI VE SYAH bir gne btn aaasiyle beyaz bir hacle fanusu gibi u visal bezminin zerine saadet zillini dkyor... Ah! o sema, o beyaban, o gne... te Ahmed Cemil'in btn nasibsia hayatna lyk iltica ve huzur kesi... Daha sonra bu beyabann ryan vaheti iinde kaybolmu birer kafile eklinde bek bek hurma aalar, muz fidanlar grlyor; plak vcudlaryle kumluun ortasnda bu tenha asude hayata tesliyet gnderen bir selm ile yeil balarn kaldrrken uzaktan develer, o kum deryalarnn evld, yorgun ve aksak yryleriyle szlen bir bulut eklinde ilerliyor, teki kumlarn sinesinden fkrvermi bir beyaz rzgr dalgas eklinde btn beyaz grnen atlarnn stnde beyaz harmanileri uuarak geen bir svari zmresi... O vakit; bu hayal lemi, Ahmed Cemil'in karsnda canlanarak yaamaa balaynca; o ses tekrar iitildi; bu defa yeni bir hayat ile, taze bir kuvvetle orada, hemen evin kapsnda tekrar uyand. imdi bu sesde vah eda, bir tehevvr nlii, bir me-raret tuyan vard; bu yle bir sesdi ki iinde bir kalb paralanyor, yrtlyor, ensicesi sklerek kan salyor gibiydi. Tiz bir feryad ile balad; birdenbire ate alm hava bir fienk eklinde kt, ykseldi, sonra bir mddet, mthi bir irtifada, artk kendisini zaptedemeyerek, ykselen hamlesinin son kuvvetini sarfederek titredi; inecek mi; kacak m, snecek mi bilinmiyordu; bir saniye kald; sonra birdenbire patlad, bir mthi intrak ile dald, o zaman, dank bir skt balad; gya o hava fienkten krk dkk, vakit vakit parlayan snen kandiller dkld; bunlar szle szle, birer birer le le dyor, gidiyordu; nihayet bir ses enkaz zerine-gs yarlan bir bulut parasndan hafif yamurlar boanmaya balad. Ahmed Cemil mebhut duruyordu... Bugn bu garip neideden duyduu ey hibir tesirle mukayese edilemezdi u anlalmayan, zaptedilmeyen lisan ile o ses gya Ahmed Cemil'in babasnn matemine, kbal'in mezarna, Lmia'nn umu hlyasna, u sobann iinde hl bir hayat bakiyesiyle trdayan eserinin kllerine ayr ayr aladktan sonra

bu hasta kalbin btn elemleri, aclar, tahlil ve ifade edilmeyen dertleri iin beli bir lisan olmutu. Bir mddet sonra bu gaye haletine benzeyen hissiyat iinMA VE SYAH i kald, imdi o ses artk bsbtn uzaklanm hemen kaybolmutu; artk kulaklarna ite bu plak sahrann uzaklklarnda giden deve srs iinden geliyor gibiydi. Ayaa kalkt; kendi kendisine: Evet, oraya gideceim, o sade hayat iinde, lm emellerinin sakit trbesini orada kuracam. diyordu. Odann kapsn at, ah! bu oda!.,. Bu ruhunun enisi ve merhemi odack! buradan ilelebet ayrlmak lzm geliyordu. Gs ufak bir teessr ahiyle iiyordu, bu oda, bu ev; bunlardan ayrlmak icabediyor, yle mi?... Merdivenden inerken orada, talkta kbal'in tabutunu, ebed bir sefer iin, azimete mheyya gryor gibi oldu. te imdi o da ebed bir sefere mheyya idi. Biraz durdu, bir veda nazariyle bu evi selmlyor gibi aaya yukarya bakt, buras nice tatl, ac htralarn medfeniyle, tatl ve ac, fakat onlarn hepsi kalbinin muazzez, muhterem servet hazinesiydi. Burada bu evin btn hayatn tahattur etti; o daha kk bir ocuk idi; buraya nasl bir tel ile tandklarn, babasnn o gnk ocukasma sevincini, fesinin kilim deme iin kur'a sepetlii ettiini hep birer birer tahattur etti. Ah, o vakit ve ondan sonra babas lnceye.kadar nasl mes'ut idiler! Lkin daha sonra?... Ahmed Cemil artk tahattur etmek istemedi; bu htralar kalbini u eve kuvvetli rabtalarla yeniden balamaa balyor, kararnn metanetine zaaf veriyordu, dimana hcum eden o htralar skinerek defetmek istedi; annesinin yanma girdi. Ikbal'i kaybettikten sonra annesiyle arasndaki mnase? bet her zamandan ziyade tehassse meyyal bir rikkat kesbet-mi idi. Bu iki mecruh kalb biribirine takarrp iin daha byk bir ihtiya duyuyordu; her vakit beraber bulunmakla yekdierini kaybetmek korkusunu tahfif etmek isterilerdi. Bu valide kzan kaybettikten sonra olunu da elinden karmak tehlikesine kar her vakitten ziyade titreyerek onun hep etrafnda dolayor, geceleri fena bir rya ile uyandka odasnn kapsna kadar gelip dinliyordu. 234 MA VE SYAH Ahmed Cemil bugn yanna girince annesini, o vakitten beri mtad olan dalgn vaziyette ibuldu; Sabiha hanm ellerini dizlerinden dolayarak kilitlemi, her gn getike gzlerinden katre katre boanyor zannedilen hayat rtl nighm mphem bir noktaya dikmi duruyordu. Olunu grnce gzlerini evirdi, onu bir tebessm ile karlamak istedi. Fakat bugn Ahmed Cemil artk annesinin karsnda susarak dnmek iin gelmiyordu; bugn sylemek, annesine son kararn haber vermek iin geliyordu. T yanna kadar gitti; senelerden beri t u kadar bir ocuk iken bile vekarna muhalif grd zamanlardan beri aralarnda vuku bulmayan bir eyi yapt. _In^_ sanlar ne kadar byrlerse bysnler, ne kadar ihtiyar olur-arsaToIsunlar' ylne~bazi~dkiklar vardr k nnelerine~skula-rak ocuk plmak_isterler. Annesinin ynna oturdu. Kolary-Ie onun zayf kuru vcudunu sard, gzlerini gzllerine dikti; bir mddet yle, imdi ikisinin de dudaklarnda ne almaa ne kaybolmaa cesaret edemeyen ac bir tebessmle baktlar; sonra Ahmed Cemil: Anne! dedi, bu hitab scak bir tesli-yetle kalbini ykayarak tekrar etti: Anne, msaade eder misin ? Senin dizine yataym... Haniya bir vakitler beni dizine yatrr da salarm okardn? ite yine yle yataym, beni yine yle, gya sekiz on yanda bir ocuk gibi oka... Ah! busen, anneciim, bugn okanmak, sevilmek iin ne kadar ihtiyacm var! Hususiyle ocuk olmak, o mes'ut zamana biraz avdet etmeye nasl muhtacm!... Bugn dizinin, senin zavall zayf dizinin stnde ar eken bu ban, busen o ocuk bandan ne kadar fark var! Bu ocukla o ocuk arasnda krlm, paralanm bir hayat duruyor. Ah! ben hayatn, o vcudu harap eden demir mengenenin arasnda nasl ezildim! te bugn sana hasta, mecruh, tedaviye muhta olarak avdet ediyo-'rum... Alyor musun anne?... Oh! ala, ala, biraz o yalar yzme, salarma dklsn, onlarn pk ve mukaddes katra-lar altnda ifa bulmak isterim, yalnz bugn deil, daima, lnceye kadar... deil mi,

anneciim, sen beni bunlarla iyi edeceksin, bunlarla bana kuvvet vereceksin deil mi?... Fakat burada deil, burada matemlerimiz var, babam var, kardeim var, ondan sonra, benim kendi ruhsuz cesedim var, tane mthi mezar ki yaayabilmek iin bunlardan uzak olmak istiyorum. Seninle uzaklara gidelim, o kadar uzaklara ki nefMA VE SYAH 235 simizi orada tanyamayalm, kendimize baka bir cihanda, baka bir hayatta, baka mahlklar nazariyle bakabilelim... deil cai, anneciim? benimle beraber oraya kadar geleceksin, beni u mukaddes, u muhterem gz yalarnla iyi edeceksin deil mi? 20 Ahmed Cemil Sirkeci'den validesiyle Seher'i sandala bindirdikten sonra iskelede eyadan birey kalp kalmadn anlamak zere son bir tefti nazariyle etrafna bakt. Sandala .ayan atmak zere idi, kolundan birisi tuttu: Hseyin Nazmi. Eski arkadan kk bir hayret sayhasiyle selmlad: Sen de mi gidiyorsun? Onun da yannda bir byk yol antas vard: Evet, bugn Messajerie ile... Ben de Lloyd ile gidiyorum... Bu iki arkada aralarnda o gnden beri yava yava hsl olan bir souklukla imdi birbirine kar hislerine bir serbest seyeln veremiyorlard. Hseyin Nazmi dedi ki: ki gn evvel tevcihat arasnda tyin edildiin yeri grdm zaman hayret ettim. Hseyin Nazmi cmlesinin bakiyesini itmam edemiyor gibi biraz tereddt etti, sonra arkadann elini tutarak: Ne kadar uzak yer intihap etmisin, Cemil... teessf ederim, dedi. Ahmed Cemil hafife elini ekerek cevap verdi: Ben de senin yine o gnk tevcihat arasnda mit ettiin yerlerin en gzeline tyin edildiini grdm zaman son derece memnun oldum. Tebrik ederim. AJunetjCemil'in aznda bu tebrik u iki arkadan hayatn tekil eden tezat zincirinin artk son halkas hkmnde idi. Birbirine syleyecek bireyleri kalmamt, Hseyin Nazmi'nin antasn hir sandalc kaldrm, bekliyordu; iki arkada tek^ rar birbiri in elini sktlar.. Bir sa t,t sonra Messajeri',nin Sarayburnunu dolaan Vapuru Hey.n Nazmiyi, sinesi mit e dolu, bir emel cihann^ doru gtrrken Kzkulesi aklarnda bir bat meyi ile szlerek yava yava ilerleyen Lloyd'un Svey hattna ileyen ar gemilerde^ biri Ahmed Cem'i kalbinde bir mezar ile son 236 M A I VE SYAH yeis trbesine srklyordu. Evvel, hareket esnasnda o da-- daa i'nde hibirey hissetmedi; valdesiyle Seheri aada kendilerine tahsis olunan yere yerletirdikten sonra yukarya kt; sandallar, merdivenlerden tel ile inip kan halk zlen halatlar, kouan gemiciler, arasra ir: ses ile bu griil-r tnn iinde herkesi skta davet ediyor gibi hiddetle baran ddk daha sonra etrafnda limann izdiham, stanbulla Gala- ta arasnda skan bu deniz parasn bir hayatn arbede yeri haline getiren btn o hareket bir mddet beynini, gzlerini igal etti; fakat vapur bu izdiham yava yava, gya u hayattan tahassrle iftirak ederek, uzak braktka; dakikalar geerek Ahmed Cemil'in nazarnda btn hayatnn yegne tahasss mahfazas olan bu ehri ufkun lcivert zeminine tersim olunmu bir levha eklinde brakmaa balaynca kalbinde birden, elm bir iftirak hissi duydu: bir his ki hemen o anda btn azmini sarst; tekrar geri dnmek, kimbilir hayatnn belki sonuna kadar ayrlmak zere olduu bu yere tekrar ayaklarn basmak iin edit bir arzu uyandrd. Uzakladka karsnda Cihangir tepesinden denize doru inen bayr kk mlevven ta paralarndan zerine bir levha ilenmi uzun, yksek bir duvar eklinde ykseliyor; teden para para kaarak saklanyor gibi grnen Beyolu srtyle Galata yokularnn zerinden kalkm mtecessis bir ba gibi yangn kulesi iri gzleriyle bakyor, te tarafta stan- bul tepelerinin zerinde

camilerin birer gm mifer ile rtl cesim balar ykseliyor, minarelerin semalara fkrmak isteyen birer beyaz fevvare ekl;nde uzanan ince boylar yer yer akamn esmer havas iinde gya ihtizaz ediyor; beride gnein son ziyaryle tutumu camlaryle krmzlklara bo-yanan nsaniye, skdar, daha yksekte yeil tepelerin zerine eteklerini sererek Marmaraya bakan amlca, biraz da* .ha ileride topraklardan ayrlarak kendisini denize falvermek istiyormu zannedilen Fener, Moda; nihayet vapur hareket ettike vaziyetlerini deitiren - yerlerinden kaarak dalga-v larm iinde yzyorlarm vehmini veren - Adalar;.. imdi vapur biraz daha serbest ilerliyor, artk bu manzaralar evvelkinden abuk uzaklamyor, ufkun sislerine bouluyordu. Ahmed Cemil orada, kalbinde derin bir ye'is ile kendisinden kayor zannedilen bu levhaya gzlerini dikerek; bakMA VE SYAH 237 yordu. Sabit, musir bir veda ile gzlerini o levhadan ayrm-> yordu. Vapur uzaklanyordu, nihayet o levha zerine bir tl geirilmi gibi donuk kald, daha sonra bsbtn buland; o vakit zerine gnein bir donuk rengi dklm bulutlardan baka birey grmedi. Ban evirdi; te gne orada, t Marmarann denizle-t re dklen ufkunda, paralanm bir da enkaz eklinde yi-* lm bulutlarn arkasnda iniyordu. Gne grnmyordu. Yalnz o bulut yntsnn yrtlm sinesinde bir yangn mthi, muhip bir yangn grnyordu; Evvel o tutuan menfez etrafnda bulutlar kan tufanna boyanm duruyor, biraz yksekte siyah bir kme o yangnn zerinde gittike koyulaan esmer bir tak kuruyor; kenarlardan pembe, krmz, al, sar rieler sarkyor; bir tarafndan erimi bir yakut derecesi ince kvrntl bir hat ile yol aarak akyordu. Birden manzara deiti, gya bu yangn birden dnerek ortasnda krmz bir tabak ald, etrafnda sama soluna, altna stne deste deste sar nurdan mteekkil oklar fkrd. Bir saniye sonra yine de:ti, bulutlar bu yakut kmeleriyle dolu tabak zerine para para dklmee balad, nihayet bsbtn rtt; artk hi bir ey grnmyordu, orada siyah bulutlardan bir da ykseldi. Bir aralk gnein son bir ziya hamlesi feveran etti. t o dan tepesinde tutumu bir orman gibi parlad. imdi Ahmed Cemil'in gz^ leri bulanyordu. Btn denizi, semay bu bulant iinde kartrd, artk grmeyerek bakyordu. Biraz sonra ayaklarnn altnda gizli bir hlt ile gecelerin srlarn tamaa hazrlanan sularn zerine geni, uzun bir glge dt. O vakit Ahmed Cemil vapurun kenarna, tahta kanepe- nin zerine oturdu; dirseini dayad, ban avucunun iine koydu; akamn serin bir rzgriyle salan uuarak gzlerinin nnde hazrlanan geceyi seyre balad. Burada saatlerce byle, yemek iin aa inmek istemiye-rek, gvertenin u tenha halinde burada dnmek iin kalmay tercih ederek, oturdu; fakat dnemedi. Yalnz burada gecenin souk ye'isini teneffs ederek btn hayatnn mihnetlerini dinlendirmek, bu zulmeti zehirleyerek tefye eden mui bir deva gibi imek, kana kana cierlerini onunla doldurmak istiyordu. MA VE SYAH 23S 238 MA VE SYAH Bu siyah bir gece idi... yle bir gece ki gkler btn kan-r dillerini sndrerek denizlere gayp leminin gizli eylerini dk^ mek iin hazrlanm gibiydi. Yalnz ileride direklerle bacann birer gece serserisi eklinde yryen glgelerine zulmetler iinde rehberlik eden vapurun krmz feneri bu siyahlklar arasnda alm uzak bir krmz gz gibi parlyordu. Bu siyahlklar... Ahmed Cemil ite u salarnn arasnda terek geen rzgrn, kanadlaru rpa rpa, bu siyahlklar semalardan! denizlere dktn hissediyor, onlarn sukutu fefeesini iitmiyordu: Sanki bir baran drr- siyah! Birden, bu siyah gecenin karsnda aklna bir baka gecenin htras geldi. .T hlya hayatnn balangcnda, mitlerinin incils za-* manuda Tepeba bahesinde Halice bakarak seyrettii mai gece ile o baran- elmas tahattur etti.

Gzlerinin nnde o mai gece ile bu siyah gece tekabl etti: Mai ve siyah. Ah! Biare hrpalanm, ezilmi hayat!... Mai bir gece ile siyah bir gece arasnda geen u nasipsiz, bahtsz mrJ Bir baran- elmas altnda inkiaf ederek imdi bir baran- drr-i siyahn altnda gmlen o solmu emel iekleri!... te, ite, gryor gzlerinin nnden yaan bu siyahlk-' lar, den'ze dkldke bir sekerat zemzemesiyle boulan bu zulmetler, ite bunlar o hlya hayatnn zerine ekilen bir matem "kefeni deil miydi? O vakit den'ze bakt: Siyah bir deniz... Karanln iin-* de Ahmed Cemil vapurun kenarnda esmer bir kpkle kaynaarak firar eden o siyahlklar gryor, altnda mahuf, m-*-. his adem vehmi veren siyahlktan baka bir ey grmyordu. Ah! Bu den;zin zulmetlerinde saklanan hakikatler, asl hakikat... Bir karar hamlesi, yalnz ttr kk hareket, oraya gidebilirdi. Oraya gitmek, bir siyahln iine, bir daha klamaz, avdet olunamaz derinliklerine gitmek... Dalgalar uzun, kaim birer siyah ylan gibi kvrana kvran na, yuvarlana yuvarlana alyor; belirsiz bir lisan ile zulmetlerin sonsuz uzaklklarna doru serilerek onu davet ediyorn dn. ' Bunlarn siyah kucana atlmak, yarn doacak olan a MA V 1 o J. ^____ gnein hayatn sefaletleriyle istihza eden ziyasndan kamak* ilelebet bu siyahlklar iinde sonsuz bir yoklukla mesut ve msterih yuvarlanp gitmek... O zaman kendisini bu dalgalarn arasnda szlp ltif bir gay ile mest olarak, sinirleri uyuarak, denizin o dipsiz, uurumlarna doru iniyor vahmetti. niyor, bitmeyen bir su-, kut ile zulmetleri tabaka/ tabaka yararak, u siyah dalgalar ktle ktle srtna alarak, yava yava, muntazam bir ahenkle ademe tam bir teslimiyetle iniyordu. Evet, bir karar hamle-* si, yalnz bir kk hareket, nasipsiz geen hayatiyle u fay-1 dasz vcut arasnda bu denizin btn siyah tabakalarn bir sed silsilesi gibi brakarak t u ummann bir trl sonu bulunmayan derinliklerine kadar inecekti. Birdenbire silkindi... T yanbamda bir ses: Cemil, niin karanlkta yalnz oturuyorsun? diyordu. O vakit titreyerek ayaa kalkt: Geliyordum, Anne!... dedi ve hayatta bir midi kalmam bu ocuk, yava yava, bu siyah geceden, u kendisini ekip almak isteyen ademde. t ayrlarak, annesini takip etti... STANBU! HAIK n<*, dana y^ lerin bonsuz uzaklk. du. Bunlarn siyah km Konu No. : *2 ll> Kayt No. : 3 7".3 O Bunlarn s Halid Ziya Uaklgil _ Mai Ve Siyah www.kitapsevenler.com Merhabalar Buraya Yklediim e-kitaplar Aada Ad Geen Kanuna stinaden Grme zrller in Hazrlanmtr Ekran Okuyucu, Braille 'n Speak Sayesinde Bu Kitaplar Dinliyoruz Amacm Yayn Evlerine Zarar Vermek Deildir Bu e-kitaplar Normal Kitaplarn Yerini Tutmayacandan Kitaplar Beyenipte Engelli Olmayan Arkadalar Sadece Kitap Hakknda Fikir Sahibi Olduunda Aada Ad Geen Yayn Evi, Sahaflar, Ktphane, ve Kitaplardan Temin Edebilirler Bu Kitaplarda Hi Bir Maddi karm Yoktur Byle Bir eyide Dnmem Bu e-kitaplar Kanunen Hi Bir ekilde Ticari Amal Kullanlamaz Bilgi Paylatka oalr Yaar Mutlu Not: 5846 Sayl Kanunun "altnc Blm-eitli Hkmler " blmnde yeralan "EK MADDE 11. - Ders kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim

ve edebiyat eserlerinin engelliler iin retilmi bir nshas yoksa hibir ticar ama gdlmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya nc bir kii tek nsha olarak ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri 87matlarda oaltlmas veya dn verilmesi bu Kanunda ngrlen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nshalar hibir ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve kullandrlamaz. Ayrca bu nshalar zerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur." maddesine istinaden web sitesinde deneme yaynna geilmitir. T.C.Kltr ve Turizm Bakanl Bilgi lem ve Otomasyon Dairesi Bakanl Ankara Bu kitaplar hazrlanrken verilen emeye harcanan zamana sayd duyarak Ltfen Yukardaki ve Aadaki Aklamalar Silmeyin Tarayan Yaar Mutlu web sitesi www.yasarmutlu.com www.kitapsevenler.com e-posta yasarmutlu@kitapsevenler.com yasarmutlu@yasarmutlu.com mutlukitap@hotmail.com kitapsevenler@gmail.com Halid Ziya Uaklgil _ Mai Ve Siyah

You might also like