You are on page 1of 171

Erdem ve Mutluluk

Erich Fromm

TRKYE BANKASI Kltr Yaynlar

ERICH

FROMM

ERDEM VE MUTLULUK
A H L K PSKOLOJS ZERNE BR NCELEME

eviren: Dr. Ayda Yrkn

Derleyen ve Yayma Hazrlayan: Dr. Turhan Yrkn

TRKYE BANKASI K l t r Yaynlar

NDEKLER
evirenin nsz Ayda Yrkn' Kaybetmenin Acsyla Ayda Yrkn'n Ardndan nsz XI XLIII XLVII 3

I. BLM
Problem 9

II. BLM
Hmanist Ahlk Anlay: Y a a m a Sanatna T e m e l Olmas G e r e k e n Uygulamal Bilim 1. Otoriter Ahlka Kar, Hmanist Ahlk 2. Objektif Ahlka Kar, Sbjektif Ahlk 3. nsan Bilimi 4. Hmanist Ahlk Anlaynn Gelenei 5. Ahlk ve Psikanaliz 17 19 25 32 37 43

III. BLM
nsan Tabiat ve Karakter 1. nsanolunun erisinde Bulunduu zel Durum A. nsann Biyolojik Zayfl B. nsann Varolu artlarndan ve Tarihinden Kaynaklanan atallamalar (Dichotomy'ler) 2. Kiilik Bu kitap, Erich Fromm'un Man for Himself: An lnquiry into the Psychology of Ethics (New York: Rinehart and Co., 1947) adl kitabnn Trke'ye evirisidir. A. Miza B. Karakter 55 57 58

59 70 71 74 XLIII

(1) Dinamik Bir Gr Asndan Karakter (2) Karakter Tipleri: Yaratc Olmayan Yneliler (a) Alc Yneli (b) Smrc Yneli (c) Biriktiriri Yneli (d) Pazarlama Ynelii (3) Yaratc Yneli (a) Genel Nitelikler (b) Yaratc Sevgi ve Dnce (4) Sosyalleme Sreci erisindeki Yneliler (5) eitli Ynelilerin Karmlar

74 82 82 84 86 88 104 104 119

"Bask Altna Alma" (Repression) C. Karakter ve Ahlk Yarg 6. Rlatif Ahlka Kar Mutlak Ahlk, Toplumsal Ahlka Kar Evrensel Ahlk

257 262 269

V. BLM
Bugnn Ahlk Problemi 277

131 136

IV. BLM
Hmanist Ahlkn Problemleri 1. Bencillik, Kendini-Sevme ve Kendi-Menfaatini Dnme 2. Vicdan, nsann Kendine Dn A. Otoriter Vicdan B. Hmanist Vicdan 3. Zevk (Haz) ve Mutluluk A. Bir Deer ls Olarak Zevk B. Zevk eitleri C. Aralar ve Amalar Problemi 4. Bir Karakter zellii Olarak nan 5. nsann Ahlk Gleri A. nsan, yi mi Yoksa Kt m? B. Yaratcln Kart Olarak 145 169 172 188 202 203 213 222 227 241 241 143

VI

XXXIX

"j/1 yak seslerinizi dinlerdim. Arlar, kalp arpntlar, nefes alma zorluklar ektiim o uzun gecelerde, usta ellerinizle, sevgi dolu baklarnzla ve tatl szlerinizle bana daima g vermeye altnz. ^Aclarm dindirdiniz. Size kran borluyum." fi szler, Jacettepe niversitesiJ^astanesi JCacln JJastalkiar Blm'nde, lmnden birka gn nce, gece nbeti tutmaya gelen ve hastalan iin yksnrneden kouturup duran iki hemireye sylenmi szlerdir. B yzden, bu eviriyi, onun adna, hastalarn mutlu etmeye alarak gerek bir hemirelik rnei vermi, olaanst bir meslek ahlk sergilemi olan btn hemirelere, zellikle ,(/Iyter, lknur, ^Zeynep ve Jiatice adl hemirelere armaan ediyorum. Dr. Turhan Yrkn

evirenin nsz
20. yzyln ilk yarsndan bu yana, zellikle, 20. yzyln sonlarna doru dnyamzn ok byk ve hzl deimelere sahne olduuna hepimiz tank olduk. 1. Dnya Savann yaratm olduu bunalmlar ve bunun sonucu olarak ortaya kan 2. Dnya Savann yol at ac olaylar, gerek bu olaylarn iinde yaayanlarn, gerekse gazetelerden, kitaplardan okuyanlarn ya da filmlerden seyredenlerin belleinde hl capcanl duruyor. nsanlarn byk kitleler halinde, insanlkla -insan haklar ve insan onuruyla- badaamayan birtakm ideolojilerin peine taklmalar yznden yz binlerce, milyonlarca insan hayatn yitirdi, ac ekti, horland, ikence grd ve dnyamz, insann insana yapmamas gereken dehet verici yzlerce, binlerce olaya tank oldu. Ahlk deerlerin alt stne geldi. Din deerler de yle. nsanlar neye inanacaklarn bilemez hale geldiler. Belirli ideolojilere bel balamlar, ama umduklarn bulamamlard. Bu ideolojiler kp gitmi ve kendileriyle birlikte toplumlarn ve bireylerin hayatn da byk lde kertmiti. Bartan sonra ise dnya iki sper g arasndaki srekli souk savan tehdidi altnda yaad. nsanlk, nkleer bir savala kendi kendini yok edecek hale geldi. Dnyamzn drt bir yanndaki yerel savalar da olanca iddetiyle srp gidiyordu. Savan henz el atmad lkeler ise iin iin kaynyordu. Grevler, gsteri yryleri, mitingler, adam karmalar, uak karmalar, masum insanlar yllarca rehin tutmalar ve ou zaman da ldrmeler, suikastlar, her eit terr eylemi, asker darbeler ve bu gibi olaylar toplumsal dzeni allak bullak etmiti. 20.
XLIII

yzyln sonlarna doru bu gibi kargaalklar daha da artt, hzland ve iddetlendi. Dnyann hemen her kesi bir baka sorunla alkalanp duruyordu. nsanlarn yllarca umut ederek baland ya da zorla kabul ettii komnizm de sanki bir anda kp gitti. Koskoca Sovyetler Birlii dald ve byk bir ekonomik bunalmla birlikte eitli etnik gruplar arasnda bitip tkenmek bilmeyen srtmeler ve savalar balad. Btn dnyada banaz diyebileceimiz bir milliyetilik hareketi n plana kt. eitli etnik ve kltrel gruplar arasnda kran krana savalar oldu ve hl olmakta devam ediyor. Ve dnyamz, yer yer teden beri var olmakla birlikte gnmzde ar bir nem kazanan yepyeni bir sorunla karlat: Snmaclar sorunu ile... Yerlerini yurtlarn, evlerini barklarn, ou zaman da yaknlarn ve akrabalarn terk etmek zorunda kalan binlerce, yz binlerce insan baka lkelere -balarna ne gelecei belli olmayan baka lkeleresnmak iin yollara dkld. Ama ou zaman, snmak istedikleri lke tarafndan reddedildiler. Gemiler dolusu insan, o limandan o limana seyrederek ve hibir limana snmalarna izin verilmeyerek alktan, hastalktan, frtnadan yok olup gitti ya da zorla lkelerine geri gnderildiler. Hkmetlerin politikas gereince kabul edildikleri lkelerde ise ou zaman o lkenin vatandalar tarafndan eitli saldrganlk olaylarna hedef oldular ya da dlandlar. zellikle geri kalm lkelerde bir lokma yiyecek bulabilmek iin, alktan iskelet haline gelmi binlerce kii yollara dkld: Her an yzlercesinin lme mahkm olduu binlerce insan... nsan Haklar Bildirisine, Birlemi Milletlere, Gvenlik Konseyi, UNESCO, UNCEF, Dnya Salk rgt (WHO), Gda

ve Tarm rgt (FAO) gibi umut verici giriimlere ramen btn bunlara bir are bulunamad. Baz lkelerde Zencilerle beyazlar arasndaki atmalar srp giderken, bir de farkl rgtlere bal Zenci gruplar arasnda acmasz savalar kt ve bu gibi bir sr olay yllarca srp gitti, hl da srp gitmekte... br yandan, tarih boyunca eitli savalara ve acmasz olaylara yol amakla birlikte bir anlamda yine de insanlar bir umuda ve birbirine balayan din kurumu da ya nemini yitirdi, ya da deiik bir ekle brnd: Bir yanda inanszlk, anlamszlk ve boluk duygusu, te yanda eitli mezhepler ve tarikatlar arasnda amansz bir dmanlk ve banazlk... Ve ounlukla akld birtakm inanlardan medet uman yeni yeni tarikatlar ve mezheplerin ortaya k... Ve btn bunlarn yznden ada insann bunca uygarla, bilim, kltr ve teknoloji alanndaki bunca gelimeye ramen akn ve gvensiz, ne yapacan, neye inanacan, neye bel balayacan bilemez hale gelii, dolaysyla mutsuz bir hale gelii....

Yukarda sz konusu ettiimiz olaylarn toplumlar sarst, insanlarn neye inanacaklarm bilemedikleri, deerler skalasnn altst olduu, eski deerlerin nemini yitirdii ve ou zaman yerine baka deerlerin konamad ya da eski deerlerle elien birtakm yeni deerlerin ortaya kt gei dnemlerinde toplumsal dzenin bozulmu olmas, bireylerin hayatn da byk lde etkilemektedir. Bu ise, toplumdaki zlme ve

XIII XXXIX

dalmann daha da artmasna yol aarak bir ksr-dngnn ortaya kmasna neden olmaktadr.
*

Bu konunun ne derece cidd, ne derece nemli, hatt tehlikeli boyutlara ulatn belirtebilmek iin, gnmzde zellikle ahlk eitim alannda karlatmz glklerden sz etmek istiyorum. ocuklarmz eitirken onlarn hangi deerleri benimsemesini istiyoruz? Bu deerleri bildiimizi varsayalm: ocuklarmzn neye deer vereceklerini renebilecekleri kaynaklarmz ya da aralarmz nelerdir? En nemli eitim arac ya da organ hi phesiz aile ve yakn evre, daha sonra da okuldur. Sonra kitaplar, dergiler ve gazeteler, radyo ve en gl, belki de en fazla etkileyici bir ara olarak televizyon gelir. Bu eitli kaynaklardan ocuklara alanan ve alanmak istenen deerler birbiriyle eliecek olursa, ocuklarmz hangi deerleri benimseyeceklerini nasl bilecekler, hangi deerleri benimsemeleri gerektiine nasl karar vereceklerdir? Bu konuda lkemizden birka rnek vermek istiyorum. Trkiye'de son yllarda gazetelerde sk sk sz geen bir kavram var: "Ykselen deerler". Bence yanl bir
* Bu gibi toplumlarda, toplumsal deerlerde meydana gelmi olan sarsntlar ve ypranmalar, toplumun yapsn ve bata aile, eitim, din, ekonomi ve i hayat olmak zere toplumsal kurumlar etkilemekte ve yozlatrmaktadr. Dolaysyla, bu gibi toplumlarda fakirlik, isizlik, hrszlk, gen sululuu, cinayetler, intiharlar, sokak hareketleri, fuhu, boanmalar, zhrev hastalklar, uyuturucu alkanlklar ve alkolizm, ruh kntleri ve baka ruhsal bozukluklar gibi sosyal problemler ve bireysel bozukluklar artmaktadr. Lavvrence Frank byle bir toplumu hasta bir toplum olarak nitelemektedir: Lavvrence Frank, "Society as the Patienf (American Journal of Sociology, November, 1936, ss. 335-344) ve Society as the Patient(Nevj Brunswick, N.J.: Rutgers Univ. Press, 1948.)

deyim olmakla birlikte -nk ortada ykselen bir ey yokbelirtilmek istenen eyin anlam ok aktr: Birtakm yanl deerlerin, ou zaman ahlk ilkelerine aykr olan deerlerin ortaya kmas ve toplum ierisinde n planda rol oynamaa balamas. lkemizde pek ok aile, ocuklarna savurganln (israfn) doru bir ey olmadn, insann cmert, yani eliak olmas gerektiini, ama hibir zaman savurgan olmamas, hibir eyi ziyan etmemesi gerektiini retmee alm olabilir. ocuk, ayn zamanda, okulda da buna benzer tler dinlemi, bu konuda eitli yazlar ve hikyeler de okumu olabilir. Buna karlk, gazetelerin magazin sayfalarnda ve baz resimli dergilerde birtakm zengin kiilerin diskoteklerde, gece kulplerinde srf elenmek iin yzlerce porselen taba krdklarn, insanlarn masalar devirip yine srf elence olsun diye zerindeki bardaklar, ieleri ve bu gibi eyleri yerlere savurduklarn gsteren resimleri seyredebilir, bu konuda yazlm olan yazlar okuyabilir. Milyonlarca, milyarlarca parann su gibi akp gittii ve giderek sefahat lemlerine dnen dnler, vb. trenlerle ilgili fotoraflar gazetelerde hemen her gn grebilir. Kendisine, yurttalk bilgisi dersinde vergisini zamannda demenin bata gelen yurttalk grevlerinden olduu retilmitir. Bununla birlikte, gazetelerde sk sk vergisini zamannda demeyenlerle ilgili haberleri ve yazlar okuyabilir ve byle yapmakla vnen birtakm kiilerin demelerine de gz taklabilir.

XIV

XV

Kendisine, aile ierisinde ya da okulda drstln, doruluun, kimseyi aldatmamann para kazanmaktan daha nemli bir zellik olduu retilmi olabilir. Ne yazk ki, "kr ieyi, dn keyi", "ykn tutmak", "yolunu bulmak", "hayal ihracat", "haksz krediler", "sahte yatrmlar" gibi hemen her gn gazetelerde boy gsteren sloganlar ve kavramlar yznden kafas kart iin, bu tr bir hayat grnden hareket ederek ve bu gibi yollara bavurarak zengin olanlarla ilgili hikyeleri duyduka, para kazanmann her eyden nemli olduunu dnmeye balayabilir. Evlilik ve aile balarnn salam olmasnn toplumun temelini oluturan aile kurumunu glendirdii, bu balarn zayflamasnn ise aileyi, dolaysyla toplumu sarsaca kendisine retilmi olabilir. Ama br yandan, birbirlerinin karlar ya da kocalaryla, ya da ok yakn akrabalarn ya da dostlarn eleriyle iliki kuran erkek ve kadnlarn ak hayat ile ilgili filmleri ve dizi filmleri televizyonda bol bol seyredebilir ve bu tr filmler ou zaman heyecan verici birtakm maceralarla karm olduu iin ocua ilgin gelebilir ve kafasndaki aile kavramnda ok byk sarsntlara yol aabilir. Okulda, yalan sylemenin yanl bir ey olduunu renmi olabilir; ama evdeki ve yakn evresindeki insanlarn hemen her gn bir sr yalan sylediklerini de fark etmi olabilir. Bu yalanlar, bazen yanl bir nezaket anlayndan veya aile ierisinde herhangi bir kavgaya yol amamak gibi iyi niyetli bir davrantan kaynaklanm ufak tefek yalanlar olsa bile, yine de ocuun ruhunda elikili bir durumun yaratlmasna neden olur.
XVII XXXIX

nsanlarn birbirini sevmesi, birbirine yardm etmesi, zor durumda bulunanlarn imdadna komas gerektii gibi kuramsal bilgilerle donatlm olabilir. Ama gndelik hayatta, yakn evresinde kinler, nefretler, dedikodular, ekememezlikler, kavgalar gibi insanlar birbirinden uzaklatran duygular ve olaylarla sk sk karlaabilir, daha da beter olaylarla ilgili haberleri gazetelerde okuyabilir, televizyonda seyredebilir. Ayrca, insann insana kaytsz ya da ilgisiz kald saysz rnekleri de fark etmi olabilir; "neme lzm, nene lzm", "herkesin ocak ba kendine", "suya sabuna dokunma", "etliye stlye karma", "el iin yanma nre, yak ubuunu bak keyfine", "el elin nesine, glerek gider yasna", "benden sonra tufan" gibi bencillii destekleyen sloganlar ve tekerlemeleri sk sk iitmi olabilir; bu yzden atmak bir duruma girebilir. Btn bunlardan belki de daha tehlikeli olan -nk yukarda verilen rneklere fienzer durumlarda, ocuun, gerek evresinde bulunabilecek drst ve bilge kiilerin yardm ile, gerekse okuduu kitaplar sayesinde ya da kendi akl ve sezgisiyle iyiyi ktden, doruyu yanltan ayrabilme ans yine de vardr- ahlk ynden yanl olan deerleri benimsemenin hakl ve yerinde bir davran olduunu, hatt akllca bir ey olduunu savunan tutumlardr. "Devlet bu kadar az maa verirse adam rvet almasn da ne yapsn?", "Bir ben miyim enayi, herkes yapyor da ben niye yapmayaym?", "Herkes milyarlar gtryor, adamcaz birka yz bin liray zimmetine geirdi diye mahkemelerde srnyor" -ve hemen arkasndan Ziya Paa'tun nl beyti: "Milyonla alan mesned-i izzette serefraz -Birka kuruun mrtekibi cay-

krektir." "Viran olas hanede evld-u ayal var", "Bu kadar paraya bu kadar allr", "Herkes ge geliyor daireye, ben de ge gitsem ne kar?", "Herkes milyonlarca lira vergi karrken ben evimin deerini biraz dk gstermiim ok mu?" ve bunun gibi daha bir sr bahanenin sk sk ne srld evrelerde, ocuklara, baz ahlk deerlerin doruluunu nasl reteceiz? Szgelii, drstln "enayilik" deil ok nemli bir erdem olduunu; az bir paray almakla ounu almak arasnda yalnzca bir derece fark olduunu; insann birtakm bahanelerle, doru bildii eyleri aka sylememesinin ahlka aykr bir davran olduunu; az bir para ile de olsa bir ii yapmay kendi isteimizle kabul ettiimize gre, iimizi en iyi ekilde yapmann bir grev ve sorumluluk bilinci olduunu, vb. ocuklarmza nasl anlatacaz? Bu durumdan nasl kurtulabiliriz? Ahlk felsefesi ve insan bilimleri -antropoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji, zellikle psikoloji, psikanaliz ve ahlk biliminin, iinde bulunduumuz bunalml durumdan kurtulmada ve yukarda ana hatlaryla belirtilmi olan bu karamsar grnm. deitirmede ne gibi rol ve katks olabilir? Bu. karanlk tablo karsnda, insanln geleceine umut ve gvenle bakabilir miyiz? Felsefe ve insan bilimleri byle bir gven duygusu ve umut verme konusunda bize ne derece yardmc olabilir? Felsefenin ve sosyal bilimlerin salam olduu veriler sayesinde, amzn en nemli problemlerinden biri -belki de birincisi- olan ahlk problemini zmede ne derece baarl olabiliriz? Bu konuya gemeden nce bir parantez ap kuramsal bilimlerle

uygu mal bilimler arasndaki durmak istiyorum.

ayrm zerinde

ksaca

Bilim tarihinde genellikle kuramsal bilimlerle uygulamal bilimler arasnda bir ayrm yapma eilimi gze arpmaktadr. Birincilerin amacnn nesnelerin tabiatn, baka bir deyimle zel niteliini anlamamz salamak olduu sylenir. ster bir fizik obje, ister kimyasal bir madde, isterse bitki, hayvan, nsan ya da toplum, insan ya da toplumsal deerler sz konusu olsun, kuramsal bilimlerin yalnzca "Nedir?" ve "Nasl?" sorusunu cevaplandrmas gerektiine inanlr. Madde nedir? Hayat nedir? Deprem nedir ve nasl oluur? ieklerin remesi nasl olur? Gmen kular yolunu nasl bulur? Aile nedir? Nevroz nedir? Topluma yn veren ekonomik mekanizmalar nelerdir ve nasl iler? Ahlk nedir? yilik nedir, ktlk nedir? Erdem nedir, mutluluk nedir?, vb., vb... Bu gibi sorularn cevaplar aratrld ve bulunduu zaman da, birtakm nermeler, tanmlar, genelletirmeler, aklamalar, kurallar, yasalar ve kuramlar kar ortaya. Bilim tarihi boyunca daha sonraki aratrmalardan elde edilen bulgular eskileriyle elitii ya da en azndan onlar gelitirmeyi veya tamamlamay gerektirdii zaman da yeni aklamalar, kurallar, yasalar ve kuramlar ortaya koymak gerekir. Uygulamal bilimlerin ise birtakm pratik sorulara verilecek cevaplarla ilgilendii ne srlr. Byle bir anlaya gre, uygulamal bilimler gndelik hayatta iimize yarayacak, hemen kullanabileceimiz bilgilere ulama amacn gderler. Bu gibi bilgilere ulama
* P.H.Nowell-Smith, Ethics (Middlesex: Penguin Books Ltd., 1954), ss. 11-22.

XVIII

X X X I X

imknn salayan sorularn banda "Ne yapacam?" ve "Ne yapmam gerekiyor?" sorular gelir. Bu sorular kendime sorarsam, cevaplarn sonunda kararlarn, zm yollarnn, belli bir niyeti ifade eden nermelerin ya da ahlk ilkelerin ortaya kt grlr. Bir bakasna soracak olursam, cevaplar bir emir, bir uyar, t ya da "unu veya bunu yap ya da yapma" gibi bir tavsiye eklinde ortaya kar. Ahlk dille syleyecek olursak, burada sz konusu olan temel etkinlik birincide bir seme, ikincide ise semeyi tavsiye etmedir. teden beri ahlk, uygulamal bir bilim olarak grlmtr, nk amac uygulamal bilgilere ulamaktr: Ne yapacamz ya da ne yapmamz gerektiini bildiren bilgilere ulamak... Bu ayrmn yapay olduunu, olsa olsa bilgi toplama yntemlerinde ve srelerinde kolaylk salamak iin yapldn, ya da bilimsel alandaki uzmanlamann sonucu olduunu dnyorum. Bence, her bilgi kullanlr ve kullanlmaldr. Alfred North Whitehead'in deyimiyle, kullanlmayan -ya da kullanlamayan- bir bilgi "l" bilgidir, "cansz" bilgidir. zellikle psikoloji asla soyut, salt kuramsal bir bilim olamaz. Alfred Adler ve Erich Fromm gibi psikologlarn da ok ak bir ekilde belirtmi olduklar gibi, psikoloji aslnda uygulamal bir bilimdir. Psikoloji, tm bulgularn btn insanln hizmetine sunmal, genellikle herkesin anlayabilecei ve kullanabilecei ekilde sunmal, gnlk sorunlarna uygulayabilecei ve bu sorunlara zm yollar bulabilecei ekilde sunmaldr. Bu bakmdan, psikologlarn ahlk konusuna eilmeleri de kanlmazdr. Daha nceki dnemlerde filo* Alfred North VVhitehead, The Aims of Education And Other Essays (New York: Mentor Books, 1949).

zoflarm ve edebiyatlarn yapm olduu grev, bugn en az onlar kadar -hatt psikoloji ve psikanaliz alanndaki gelimeler dolaysyla onlardan da fadapsikologlara dmektedir. Bununla birlikte, ahlk psikologlar, genelde, u ya da bu gibi bir durumda nasl hareket etmemiz gerektii konusunda ayrntl pratik tler vermezler bize. Ama hepsi, ahlk filozoflar geleneinde olduu gibi, u nokta zerinde birleirler: Ahlkn gayesi uygulamal bilgilere ulamaktr. Amalar, iyiliin "ne" olduunu bilmemizi deil, iyi olmamz gerektiini ve nasl iyi olabileceimizi renmemizi salamaktr. Ama "iyi"nin ne olduunu bilmezsek, nasl "iyi" bir insan olmaa alabiliriz? nce "yi bir insan kime denir?" sorusunu cevaplandracaz ki, iyi bir insan olmaa gayret edelim. Ayrca, kendimizi tanmazsak, kendi hatalarmz, kusurlarmz ve zaaflarmz gremezsek btn bunlar nasl dzeltebiliriz? Bu bakmdan, "Ne yapacam?" ya da "Ne yapmam gerekiyor?" gibi sorulara cevap vermeden nce "Ben neyim, kimim, naslm?" sorusunu cevaplandrmam gerekir. Kuramsal bilgilerle uygulamal bilgiler arasndaki, ayrmn yapayl bu noktada da ok ak bir ekilde belli olmaktadr. Ahlk filozoflarnn ve ahlk psikologlarnn bir baka noktada da birletiklerini gryoruz: nsanlarn baz gayeleri, amalar ve istekleri olduu ve bunlar gerekletirmek, baarmak, tatmin etmek istedikleri... Bu amalar "iyi bir hayat" olabilir, "insan iin iyi olan eylere ulamak" olabilir "mutluluk" olabilir, vb. Burada btn bu amalarn "ne" olduunu genel olarak tanmla-

XX

XXXIX

mak kadar, bu amalara "nasl" ulaabileceimizi ortaya koymak da filozoflarn ve psikologlarn grevidir. Bu noktada da kuramsal ve uygulamal bilimlerin i ie getiini gryoruz. Tutalm ki, "iyi bir hayat"n, "iyi bir insan olma"nn ve "mutluluun" ne olduunu rendik. nsan iin neyin "iyi", neyin "kt" olduunu da biliyoruz. Ahlk filozoflar ve psikologlar bize bu konuda gerekli bilgileri de salam olsunlar. Tutalm ki, bu gayelere "nasl ulaabileceimizi" ve bu gayelere varmak iin hangi yntemleri kullanabileceimizi de biliyoruz. stenilen gayeye ulamak iin yeterli midir bu bilgiler? Nowell-Smith bu konuda ok gzel bir rnek veriyor bize: ocuunun saldrgan olarak yetimesini istemeyen bir babadan sz ediyor. imdi bu rnek zerinde bir para duralm ve Nowell-Smith'in kurallar bilme ve uygulama alanna koyma problemi asndan ele ald bu rnei, kuramsal ve uygulamal bilimlerin nasl i ie gemi olduunu gstermesi bakmndan biraz daha derinlemesine inceleyelim. Diyelim ki, bir baba, ocuunun haris, agzl ve saldrgan bir insan olmasn istemiyor. Psikologlar da, ampirik aratrmalara dayanarak, ocuu vaktinden nce memeden kesmenin onda bu gibi zelliklerin gelimesine yol atn ortaya koymu olsunlar. Agzlle ve saldrganla yol aan baka etkenleri de a karm olsunlar. Btn bunlar bilmek o adamn problemini zmek iin yeterli midir? phesiz hayr. Szgelii, emzirmek annenin sal iin zararlysa ya da annenin almas, yoksulluk, yanl eitim tekniklerinin benimsenmesi, vb. gibi
* Ayn eser, s. 15.

sosyo-kltrel etkenler dolaysyla veya lm gibi tabi etkenler nedeniyle bebein emzirilmesi mmkn olamyorsa durum ne olacak? te bu noktada psikoloji alanndan sosyal psikoloji ve sosyoloji alanna gemek zorunda kalyoruz. ster tabi, isterse sosyo-ekonomik ve sosyokltrel etkenler sonucu olsun, bu gibi olumsuz artlar ortadan kaldrmak ya da telfi etmek iin toplum ne yapabilir ve ne yapmaldr? Yukardaki rnein zerinde ilemee devam edersek, annenin hastal ya da almas veya lm halinde bebein gereken ekilde beslenmesini salamak iin ne gibi toplumsal kurumlar ya da areler nerilebilir? Yani ocuun istenilen ekilde yetimesi iin nasl bir toplumsal dzen kurmak gerekir? Demek ki, yine kuramsal ya da normatif alana dnyoruz. Bylece, yle bir ema kyor ortaya: Mutluluk ve insan iin iyi olan ey nedir? ve normatif alan) (Kuramsal

Bu amaca ulatracak aralar nelerdir? + Bu amalara varmay engelleyen etkenler nelerdir? (Ampirik aratrma alan) Bu aralar kullanmak ve bu engelleri ortadan kaldrmak iin yaplmas gereken eyler nelerdir? (Yine normatif alan) Grlyor ki, burada felsefe, ahlk, psikoloji, sosyal psikoloji, sosyoloji ve kltr antropolojisi i ie gemi durumdadr. Baka bir deyimle, istenilen amaca varabilmekiin kuramsal ve uygulamak bilimler elbirliiyle almak zorundadr.

XLIII XXII

Kuramsal bilimlerle uygulamal bilimler arasndaki yaknla dikkati ektikten sonra, ahlk problemine ve bu problemin zmnde insan bilimlerinin ne gibi bir katks bulunabilecei konusuna dnebiliriz. Ahlkn temel probleminin "yilik ve ktlk nedir?", "yilik ve ktln kayna nedir?", "yilie ulamak ve ktlkten kanmak nasl mmkn olabilir?" gibi belli bal soruya cevap aramak olduunu gryoruz.. nsanlk tarihi kadar eski bir problemdir bu. Bugn dnyamzn birok yerinde, zellikle Avustralya, Afrika ve Amerika'nn eitli yerlerinde yaamaya devam eden ilkel topluluklar zerinde yaplan sosyal ve kltrel antropolojik aratrmalardan elde edilen verilerden rendiimize gre, iyi ve kt glerin varl ve iyi glerin yardmnn nasl salanaca, kt glerden ise nasl kanlaca toplum ierisindeki dzeni salayan temel kurallarn ve bu kurallara dayanan rf ve detlerin balca amacn oluturmaktadr. Toplumsal gelimenin daha ileri aamalarnda, ok tanrl dinlerden tutun da, Manieizm gibi hem iyi hem de kt glerin dnyaya egemen olduu grn savunan ikili dinlere ve tek bir Tanrnn egemen olduunu kabul eden, ama eytan, iblis, ifrit gibi adlarla belirlenmi kt bir gcn de dnyann dzenine kartn ne sren ve insan ruhunu bu iki gcn birbirini yenmee alt bir sava alan olarak gren tek tanrl dinlere varncaya kadar btn dinler insann iyiye nasl ulaabileceini, ktden ise nasl kanabileceim amalayan birtakm ayrntl kurallar ve uygulamalar (ameller) sistemi koymulardr ortaya.
XXIV

Dinsel sistemlerin yannda, ok eski alardan bu yana dnyann eitli yerlerinde, bazen dinle karm, bazen dinden ayr olarak gelimi ahlk felsefelerinde de -Eski in, Hind, Yunan filozoflarnn, vb. ahlk sistemlerinde- n planda her zaman iyilik ve ktlk problemi yer almtr. Ayrca eitli mitolojiler, efsaneler, peri masallar vb. kaynaklarda da iyi ve kt glerin -devler, ejderhalar, cinler, periler, olaanst gl efsanev kahramanlar, vb.- birbiriyle yapt bitip tkenmek bilmeyen savalarla ilgili pek ok hikyenin bulunduunu gryoruz. Btn bu sistemler ve balangta temellerini daha ok bu gibi sistemlerden alan rf ve detler, ahlk, hukuk, vb., davran kurallarn belirleyen teki sistemler iyi ve ktnn ne olduu, iyilik ve ktln kayna, iyilie ulamann, ktlkten ise kanmann nasl mmkn olaca, iyi ve kt davranlarn karl olarak ortaya kan mkfat ve cezalarn neler olabilecei gibi konularda birbirinden olduka farkl ve ayrntl birtakm kurallar ve normlar koymulardr ortaya. Ama hepsinde ortak olan nokta, iyilie ulamann, ktlkten ise kamann insann temel gayesi olduu eklindeki inantr ve bizi burada ilgilendiren de yalnzca bu ortak gr ve anlaytr. ada psikolojinin gelimesiyle, zellikle psikanaliz alanndaki gelimelerle birlikte, iyilik ve ktlk probleminin, baka bir deyimle ahlk probleminin bilimsel bir yaklamla ele alndn gryoruz. Psikanaliz, insan ruhu zerindeki saysz gzlemlere ve deneyimlere dayanan ok geni kapsaml incelemeler ve aratrmalar sonucunda

XXXIX

elde edilen verilere ve bulgulara dayanarak, ahlk probleminin aydnlatlmasnda ve zmnde ok nemli katklarda bulunmutur. Burada tm psikanalitik kuramlarn bu problemi ele al biimindeki farklar ve benzerlikleri karlatrmal bir ekilde zetlemeyi dnmyorum. Amacm yalnzca evirisini sunduumuz bu kitabn yazar olan Erich Fromm'un bu konudaki grlerini ksaca gzden geirmek, Fromm'un temel sistemi ierisinde ah'k problemine ne derece arlk verdiini gstermek ve ahlk problemini nasl bir yaklamla ele aldn ortaya koymaa almaktr. Ancak, bunu yapabilmek iin, geleneksel psikanalizin kurucusu olan Sigmund Freud'un bu konudaki grlerini ana hatlaryla gzden geirmekte yarar vardr. Freud, insan aslnda igdleriyle belirlenmi biyolojik bir varlk olarak grm ve insanda iki temel igdnn var olduunu ne srmtr: Kendini koruma igds ve "libido" olarak adlandrd cinsel igd. Freud'a gre insan, yaamak ve kendi soyunu srdrmek iin bu igdlerini tatmin etmek zorunda olan bir yaratktr. Ama ayn zamanda, bu igdlerini tatmin edebilmek iin baka insanlarn varlna da ihtiya duymas bakmndan toplumsal bir dzen kurmak ve byle bir .dzen ierisinde yaamak zorundadr. Toplum, bir yandan insann doutan gelen igdlerini tatmin etmek iin bireye yardmc olmakla birlikte, bir yandan da -bireyin igdlerinin alabildiine tatmin edilmesinin ya da baka bir deyimle ba bo braklmasnn yarataca toplumsal dzensizlik ve kargaa nedeniyle- bu igdleri snrlamak ve denetlemekle grevlidir. Freud'un deyimiyle bu igdleri, zellikle cinsel igdleri bask altnda
XXVI

tutmakla grevlidir. Byle bir denetim ve bask ise bireyle toplum arasnda temel bir atmann ortaya kmasna yol amaktadr. Freud'a gre, insan aslnda bencil ve anti-sosyal bir yaratktr. Toplum onu ehlletirmeli ve sosyalletirmen, yani uygarlatrmaldr. nsanlk tarihi, Freud'a gre, byle bir uygarlamann tarihidir. Bask ne kadar fazlaysa uygarlk da o kadar gelimitir, ama insann tabi ihtiyalarnn, zellikle cinsel ihtiyalarnn gerektii ekilde tatmin edilmemesinden ileri gelen atma da o lde artmtr. Freud'a gre, toplumun birey zerindeki denetimi ve basks sonucunda iki deiik olay ortaya kmtr: Freud'un "sublimation" dedii yceltme ve nevrozlar. Bireyin tabi eilimlerinin ve igdlerinin bask altna alnmas, bu eilimlerin ve igdlerin, toplumun -ve sosyalleme srecinin sonucu olarak bireyin kendisinin- deer verdii, yksek grd birtakm yce gayelere yneltilmesine yol amtr; bylece din, ahlk, kltr, sanat, insan amalara ynelik bilimsel almalar ye bu gibi birtakm yceltilmi deerler ve kurumlar ortaya kmtr. Ama br yandan, kltrlemenin ve uygarlamann bedeli olarak da, bireyin igdlerinin gerektii ekilde tatmin edilememesi yznden nevrozlar, yani genel anlamyla birtakm ruhsal bozukluklar ortaya kmtr. Freud'a gre, yceltme ve uygarlk ile tatmin ve nevrozluk arasnda yle bir orant vardr: Yceltme ve uygarlk ne kadar fazlaysa, tatmin o kadar azdr, nevrozluk da o lde artmtr. Bu bakmdan, nevrozluk uygarln bir rn, daha dorusu bedelidir.
XXXIX

Freud, birey ve toplumu aslnda birbirinden ayr, hatt birbirinin kart olan iki farkl birim olarak grm, bireyle toplum arasndaki ilikiyi de daha ok statik bir iliki olarak nitelemitir. Tm uygarlama ve kltrleme srelerine ramen, birey, temel eilimleri asndan tarih boyunca hep ayn kalmakta, yalnzca toplumun bask derecesine gre deimektedir; daha az ya da daha ok uygar bir hale gelmektedir. Bask altnda tutulmu da olsa insan aslnda vahdir, yrtcdr ve ykcdr, yani ktdr. Ne kadar uygarlarsa uygarlasn insan tabiatnn temeli deimez. Tarih boyunca basknn az olduu ya da bir dereceye kadar ortadan kalkt dnemlerde patlak veren savalar ve bu gibi ykc eylemler, Freud'a gre, bunun inkr edilemez kantlardr. Grlyor ki, Freud, ahlk konusunda insan tabiatnn kt olduunu ne sren geleneksel anlaya bal kalmtr. Bunun iindir ki, insan tabiatnn deitirilemeyeceini ve ktln yeryznden silinemeyeceini, olsa olsa denetlenebileceini kabul eden karamsar bir grn temsilcisidir. Baka bir deyimle "asl gnah" kavramn benimsemi olan -yani insan tabiatnn ta bandan lnetlenmi olduunu, kt olduunu, kendi bana kurtulua ulamasnn mmkn olamayacan ne sren- ktmser bir dinsel grn din-d alandaki temsilcisidir. lmnden az nce, yannda bulunan yakn dostlarnn anlattna gre, Freud, 2. Dnya Sava'nn o korkun ve insana dehet veren ac sonularn kendi kuramnn doruluunun birer kant olarak grm ve bundan byk bir znt duymutur.

Fromm'a gelince: Freud'un biyolojik etkenlere arlk vermesine ve insan aslnda biyolojik bir varlk olarak grmesine kar, Fromm, sosyo-kiiltrel etkenlere arlk vermi ve insann daha ok sosyal bir yaratk olduu noktas zerinde durmutur. nsann hi phesiz alk, susuzluk, cinsel ihtiya, uyku ihtiyac ve bu gibi, hayvanlarla ortak olarak sahip olduu birtakm temel fizyolojik ihtiyalar vardr. Ama bu ihtiyalarn ifade ve tatmin ekilleri toplumdan topluma ya da kltrden kltre deimektedir, dolaysyla sosyo-kltrel etkenlerle belirlenmektedir. Ayrca, Fromm'a gre, psikolojinin esas problemi bu gibi teme) ihtiyalarn tatmininden ya da engellenmesinden doacak sonularla ilgili deildir. Fromm, psikolojinin temel probleminin bireyin d dnya ile -tabiatla ve baka insanlarla- kendine zg bir iliki kurmasndan kaynaklandna ve byle bir ilikinin de ancak renme, eitim ve kltrleme sreleriyle gerekleebileceine dikkati ekmektedir. Fromm'a gre, insann d dnya ile ve toplumla iliki kurma ihtiyacnn tatmin edilmesi, en az temel ihtiyalarnn tatmin edilmesi kadar nemli ve zorunludur, belki de onlardan daha zorunludur. Dolaysyla, insan, Freud'un dnd gibi bencil ve anti-sosyal bir varlk olacak yerde, tersine,, sosyal bir varlktr. nk Fromm, insan davranna yn veren itkiler ve eitli etkenler ierisinde en etkin gcn sevgi olduuna inanmaktadr: Sevmek, bakalarna ynelmek, bakalaryla sevgiye ve ibirliine dayanan ilikiler kurmak, kendini kendi dndaki bir eye, bir fikre, bir davaya yneltmek , baka insanlarla ve d dnya ile birlemek,

XXVIII

XXXIX

vb. ihtiyalar da insan varlna sk skya bal olan ihtiyalar olarak grnmektedir. Freud'un, bireyle toplumu birbirinden ayr ve birbirine zt birimler olarak grmesine kar, Fromm, birey ve toplumu birbiriyle ilikili bir btn olarak grmekte ve karlkl olarak birbirlerini etkilediklerini ve deitirdiklerini ne srmektedir. Dolaysyla, bireyle toplum arasndaki iliki, Freud'un ne srm olduu gibi statik bir iliki olacak yerde, dinamik bir nitelik tamaktadr. Fromm'a gre, toplum yalnzca bir bask unsuru deildir; bireyin zerinde yapc bir etkide de bulunur. nsan bir anlamda kltrel bir rndr; ama bireyin de toplumu ve toplumsal olaylar etkileyebilme, ynlendirebilme ve deitirebilme gc vardr. Sosyo- ekonomik ve kltrel artlarn insan karakterine biim vermesi, bireyle toplum arasndaki ilikinin yalnzca bir yndr. teki yn ise, bireyin temel abalarnn kltrn yaps ve gelime yn zerinde belirleyici bir etkide bulunmu olmasdr. Freud'un, insanlk tarihini uygarlamann tarihi olarak grmesine, uygarln gelimesini ise toplumun birey zerindeki basksna balamasna ve bu toplumsal basknn gereklilii zerinde srarla durmasna kar, Fromm, insanlk tarihini, insann d otoritenin basksndan kurtulup bireyselliini kazanm olmasn ifade eden bir sre olarak yorumlamaktadr. Tarih boyunca insan, zellikle reform andan bu yana, ait olduu ve zdeletii gruptan -aileden, klandan, din topluluktan, toplumdan, vb.- koparak bireyselliini kazanm, zgrlne ve bamszlna kavumu, kendi glerini, akln, iradesini, yaratcln, vb. imknlarn ve yeteneklerini
XXXI XXXIX

kullanabilecek hale gelmitir. Ama bir yandan da insann -ait olduu ve kendisine gvenlik salayan gruptan ya da topluluktan koptuu iin- yalnzl, gvensizlii ve pheleri artmtr. imdi yeniden gvenlie ulamak, kendi hayatna ve dnyaya bir anlam, kazandrmak, yeniden d dnya ve baka insanlarla birlemek ve zdelemek zorundadr. Fromm'a gre, ada insann temel problemi budur ve bu problem -az sonra greceimiz gibiahlk problemiyle yakndan ilgilidir. Fromm, ocuun gelimesinde de ayn srecin egemen olduunu gstermektedir bize. ocuk da, bydke kendi bilincine varmaya ve kendisiyle bakalarnn birbirinden ayr varlklar olduunu fark etmeye balar. Uygun evresel artlar saland takdirde -ve doutan gelen bedensel, zihinsel ve duygusal imknlar var olduu takdirdeyava yava kendi benliini kazanr. Tpk toplumsal gelimede olduu gibi, kendini ayr ve btnlemi bir varlk olarak grr, bireyselliine, bamszlna ve zgrlne ular. Ama burada da yine belli bir gruba "ait olma" ve "gvenlik" duygularnn yitirilmesi yznden endie, gvensizlik ve yalnzlk duygularnn arttn, dolaysyla d dnya ve baka insanlarla yeni bir iliki ve birlik kurma abalarnn ortaya ktn gryoruz. ocuun gelimesi normal ve salkl bir evre ierisinde gerekletii takdirde, ocuk, yaratc glerini ve eilimlerini gelitirebilecek, kendine olan gveni, saygs ve sevgisi artacak, ayn zamanda bakalaryla karlkl bir sevgi ve saygya dayanan olumlu ilikiler kurabilecek hale gelecektir. Ama ocuun iradesine ve bamszlna kar kan, yaratc eilimlerini gerekletirmesine imkn vermeyen ar engellemelerde bulunan ya da ok fazla koruyucu bir tavr

taknan, bu yzden ocukta bir gszlk duygusuyla birlikte fke, nefret, dmanlk gibi ykc duygularn ortaya kmasna neden olan salksz bir evre sz konusu olduu zaman, ocuun olumlu ynde gelimesi mmkn olamayacaktr. Bu gelime sreci ierisinde ar engellemelerin yaratt dmanlk duygusu ne kadar iddetliyse, ocuktaki gvensizlik ve yanlzlk duygusu ve bu duygulardan kaynaklanan endie de o lde fazla olacak, bu nedenle ocuk gerek bir zme ulamada baarl olamayacaktr. Birinci durumda ocuk sevgi ve yaratc ile kendini yeniden d dnya ve bakalaryla ilikili hale getirebildii, bylece hem bir birlik ve biriciklik, hem de ait olma ve zdelik duygusuna yeniden ulaabildii halde, ikine ' durumda bunu baaramayacaktr. Bu yzden normal gelimede bir sapma olacak ve ocuk sadism, masochism, ykclk, otomat gibi uyma, vb. ka mekanizmalarna bavuracak, dolaysyla bir yandan nevrozluun, te yandan ktln ortaya kt grlecektir. Fromm'a gre, ayn sre insanln gelimesi iin de sz konusudur: Bireyin bamszln, zgrln, yaratc gelimesini engelleyen otoriter sistemlerde de ayn sapma gze arpmaktadr. Btn bu sylenenlerden ortaya kan bir sonu olarak, Fromm'a gre (ve Horney, Sullivan gibi teki Yeni Freud'ulara gre), insan tabiat Freud'un ne srm olduu gibi kt deildir. nsan tabiat bir anlamda ne iyidir, ne de ktdr, yalnzca birtakm imknlarla donatlmtr. nsan tabiat gelimek, almak, tm imknlar ile gereklemek, d dnyayla ve baka insanlarla btnlemek ve zdelemek istemektedir. Bunlar yapma imknn bulamad zaman, tabi ve normal gelimede bir
XXXVI

sapma olmakta ve ktlk dediimiz ey ortaya kmaktadr. Fromm'a gre, ktlk, insan tabiatnn ayrlmaz bir nitelii olacak yerde, salksz sosyal ve kltrel evrelerin ve yanl eitim teknik ve yntemlerinin bir rndr. Bu bakmdan, Freud'un insan tabiat ve insanln gelecei konusunda karamsar bir grn temsilcisi olmasna kar, Fromm insana ve insanln geleceine umutla bakan iyimser bir yaklamn temsilcisidir. Umutludur, nk insann kendi problemlerini zme yeteneinin bulunduuna inanr. ada insann ierisinde bulunduu elimelerin ve atmalarn ou Fromm'a gre, insann varolu artlarndan deil, tarihsel artlardan ve bu artlarn gerektirdii toplumsal dzenden kaynaklanmaktadr. nsanolunun iinden klamazm gibi grnen karmak problemleri insann kendi eseridir ve bu problemleri zmek de yine kendi elindedir. Ama btn bu problemlerin ortaya k tarih boyunca nasl uzun bir zaman aldysa, onlar zmek de yine uzun bir zaman alacaktr. nk bulunan her zm, yeni elimelerin ve yeni problemlerin ortaya kmasna neden olmaktadr. Bunun iindir ki, Fromm, ksa bir sre ierisinde ve abucak gerekleebilecek zm yollarnn bulunabileceini dnmemektedir. yimserdir, umutludur, ama hibir zaman bir hayalperest deildir. Tpk insann kendi kaderini belirlemesinin yine kendi elinde olduuna inanan Alfred Adler gibi, ve teki Yeni Freud'ular gibi... Fromm'un dnce sistemi ve bu sistem ierisinde ahlk probleminin yeri ile ilgili genel bilgileri kapsayan bu aklamalardan sonra, zellikle ahlkla ilgili grlerinin ksa bir aklamasna geebiliriz.

XXXIII

Fromm'un, ahlkla ilgili incelemelerine felsefeyle baladm gryoruz nsan bir btn olarak gren ve temelinde yine felsefeye dayanan geni kapsaml bir insan bilimi asndan ele alyor ahlk problemini. nsan nedir? nsann amac nedir? nsann dnya ve toplum ierisindeki yeri nedir? Evrensel bir insan tabiatndan sz edilebilir mi?, vb. sorular, Fromm'a gre, ahlk problemini ele almadan nce mutlaka cevaplandrlmas gereken sorulardr. Daha sonra >psikolojinin ve zellikle psikanalizin bulgularna dayanarak ahlk probleminin tm kiiliin gelimesindeki nemini vurguluyor. Fromm'a gre, ahlk normlarn ve deerlerin insann kendisini, yani kendi glerini, yeteneklerini ve imknlarn gerekletirmesi bakmndan hayat bir nemi vardr. Ahlk sorunlar tm kiiliin incelenmesinden ayrlamaz. Fromm, verdiimiz deer yarglarnn hareketlerimizi ve davranlarmz belirlediini; ruh salmzn ve mutluluumuzun bunlarn geerliine bal olduunu; nevrozlarn son tahlilde bir ahlk baarszln belirtisi olduunu; birok durumlarda, nevrotik bir belirtinin ahlk bir atmann zel bir ifadesi olduunu; psikanalitik tedavinin baarsnn kiinin ahlk sorunlarn anlamaa ve zmee bal bulunduunu ne sryor. Fromm, psikolojiyle ahlk arasndaki yakn ilikiyi ortaya kardktan sonra bir adm daha ileri gidiyor ve sosyal bilimlerin alanna geiyor. nsann toplumla olan ilikisine ok byk bir nem veriyor ve tekrar tekrar bu konu zerinde duruyor. zet olarak, Fromm, u nermelerin geerliini kesinlikle kabul ediyor: (1) nsann doutan gelen temel bir tabiat vardr; (2) toplum, insan tarafndan bu temel insan tabiatna sk skya bal olan
XXXV XXXIX

ihtiyalar tatmin etmek zere yaratlmtr; (3) ne var ki, imdiye kadar yaratlm olan sosyal dzenlerin hibiri, insan varlnn temel ihtiyalarn karlayacak ekilde dzenlenmemitir; ve (4) insan varlnn temel ihtiyalarn karlayacak bir toplum dzeni yaratmak mmkndr. Fromm, buna "salkl toplum" diyor ve salkl bir toplumun zelliklerini u ekilde zetliyor: nsann insanla sevgiye dayanan bir iliki kurduu, ierisinde kardelik, dayanma ve ibirliine dayanan balarn kk sald bir toplum; baka insanlara ve topluma otomat gibi uyacak yerde, kendini kendi glerinin znesi olarak grmesini salayan, insann gerei bozma ve putlara tapma ihtiyacn duymakszn belli bir amaca ynelmesine ve kendini bir eye adamasna imkn veren bir toplum; tabiat ykclkla deil yaratclkla -yaratc ile- amasn mmkn klan bir toplum; ksaca, insann temel ihtiyalarn ve yaratc eilimlerini gerekletirmesine imkn veren bir toplum... Byle bir topluma Fromm "salkl toplum" diyor ve salkl bir toplum ierisinde salkl bireylerin yetieceini, nevrozluk ve ktlk probleminin ortadan kalkacan, yani ahlk probleminin zlebileceini ne sryor. Yukarda da belirtmi olduumuz gibi, byle bir safhaya ulamak, insanln gelime sreci ierisinde hi phesiz kolay kolay gereklemeyecek ve gelimesi olduka uzun bir zaman alacaktr. Bir anlamda bu bir utopia olarak grlebilir, ama Fromm'un salkl toplumu salt hayal-giicnden kaynaklanan ve alabildiine ba bo hayallere dayanan bir utopia deildir. nsan ve toplumla ilgili amprik incelemeler ve aratrmalar sonunda ortaya kan bilimsel bulgulara dayand iin, buna "utopia" de-

mek yerine, insanln geleceine umutla ve iyimser bir gzle bakan bir sosyal psikoloun ve psikanalistin normatif bir almas demek daha doru olur. Burada, herhangi bir yanl anlamaya meydan vermemek iin, evirisini sunduumuz kitabn gerek alt-balnda, gerekse ierisinde en ok kullanlan iki kelimeden veya iki terimden, "morals" ve "ethics" terimlerinin ieriklerinden ve Trke karlklarndan ksaca sz etmeyi de gerekli gryoruz. "Tre" veya "ahlk" olarak Trkeye evrilen "morals" kelimesi, latince mos, moris ve mos kelimesinin oulu olan mores kelimesinden tretilmitir. Sosyolojik anlamda "mores", "grenek" (folkways) denen, toplum ierisinde yaplmas, uyulmas toplumca arzu edilen ve beenilen hareketlerden ok daha fazla yaptrm gc olan, uyulmad veya uygulanmad zaman toplumun iddetle tepki gstermesine neden olan, sosyal olarak cezalandrlan davranlar ya da normlardr. Bu davran ekilleri ya da normlar, btn bir gruba veya btn bir topluma mal olmu, yaygn davran kurallardr. Doruya ve iyiye ynelmeyi salarlar; birey ve toplum iin kt ve zararl olan, yaplmamas gerekeni belirlemek iin vardrlar. Bunlar, toplumun kltrnn tarih oluumu ierisinde zamanla gelimi anonim davran kurallardr. Doruya ve iyiye ynelik olan bu kurallarn tmne, o toplum iin geerli olan ahlk kurallar diyoruz. Bu kurallardan bazlar, geleneksel hukuk sistemleri ierisinde de yer alm olabilirler; bylece hukuk bir yaptrm gcne de kavuabilirler. nsanln baz ortak deerlerine
XXXVI

dayanan birtakm evrensel ahlk kurallar bulunmakla birlikte, ahlk deerler, ayrntlar sz konusu olduunda, toplumdan topluma deiirler. Bu yzden antropologlarn ve sosyologlarn pek ou rlativist bir ahlk grn benimsemilerdir. "Ethics" kelimesi ise, Yunanca "karakter" anlamna gelen "ethos" kelimesinden tretilmitir. "Kltrel ethos" dendii zaman, bir kltre veya alt-kltre ayrt edici zelliini kazandran ya da o kltrn zel niteliini belirleyen hkim deerlerin, fikirlerin ve ideallerin tm anlalr. Biz ethos'a, ancak bir soyutlama yaparak ve ideal olan arayp bularak ulaabiliriz. Ethos'tan tretilmi ethics terimi de, zel anlamda ya da teknik bir terim olarak kullanld zaman, ideal olana, soyut olana iaret eder. Ethics, deerlerin ve ahlk kurallarnn incelenerek ilkeler halinde ortaya konulmas sonucunda oluur. Bir anlamda bir ahlk sistemi, bir ahlk gr ya da anlaydr. Bu bakmdan, ethics toplumda yaygn olan ahlk kurallarndan daha zel, daha bireysel ve daha felsefidir. Bir Budist, bir Hristiyan ya da bir slm ahlkndan veya belli bir tarikatn ahlkndan sz ettiimiz zaman, burada kastedilen genel bir ahlk deil, zel bir ahlktr, bir ethics'tir. Bir i ya da meslek ahlkndan, bir lonca ahlkndan ya da bir Ah ahlkndan, bir hekimlik ahlkndan sz ettiimiz zaman da, burada sz konusu olan yine ethics'tir. Bir kiiye ya da bir filozofa ait olan zel bir ahlk grnden sz ettiimiz zaman da yine ethics'ten sz etmi oluruz Btn bu rneklerde sz konusu edilmi olan ahlk kurallar, belli bir fikrin, belli bir dnya grnn ya da belli bir felsef grn uygulanmas amacyla ortaya konulmu olan kurallardr.
XXXVII

Grld gibi, evirisini sunduumuz kitabn altbal, "Ahlk Psikolojisi zerine Bir nceleme" adn tamaktadr. Burada "ahlk" kelimesinin karl olan ngilizce kelime "ethics"tir. Bu terim, metin ierisinde hem genel anlamda, hem de zel anlamda kullanlmtr. Genel anlamda kullanld zaman, ierik bakmndan, "morals" ya da "morality" kelimelerinden bir fark yoktur ve eviri boyunca, genel anlamda kullanlan ethics kelimesi "ahlk" kelimesi kullanlarak Trkeye evrilmitir. zel anlamda kullanld zaman ise, bu terimin tam bir Trke karl bulunmad iin, ahlk kelimesine baz kelimeler ekleyerek terimin ieriini belirlemee altk; belli bir dnemin, belli bir inan sisteminin "ahlk gr", "ahlk anlay" ya da "ahlk sistemi" dedik. Bir filozof sz konusu olduu zaman da, "ethics" kelimesini genellikle "ahlk felsefesi" olarak Trkeye evirmeyi uygun bulduk. Bunlarn dnda, "morals" ve "ethics" kelimeleri arasnda ince bir ayrma gitmeden her ikisini de "ahlk" olarak Trkeye evirdik.

nk ahlk, kuramsal bir bilim olduu kadar -hatt daha da fazla- uygulamal bir bilimdir. Ahlk konusu, bireyin i dengesine ulamas ve evresiyle btnlemesi bakmndan olduu kadar, toplumun dzeni asndan da son derece nemlidir. zellikle, amzda olduu gibi, hzl ve byk deiikliklerin sz konusu olduu gei dnemlerinde... Bu bakmdan, Fromm'un bu kitab, bize birtakm pratik tavsiyeler ve hazr reeteler sunmamakla birlikte, kendi ahlk problemimizi zme konusunda ok nemli ipular vermektedir ve bu ipular -grlecei zere- hazr reeteler ve tavsiyelerden ok daha nemli ve yararldr bizim iin. Bu nszm, kitabn ad ile ilgili son bir noktaya deinerek bitirmek istiyorum. Kitabn ngilizce ad Man for Himself 'tir. Ne yazk ki, bu deyim iin uygun bir Trke karlk bulamadm. Man for himself, insann kendisi iin ve kendinden yana olmasn, kendisi iin bir eyler yapmak zorunda bulunmasn, kendisinin dman
* Fromm'un benimsedii "nsan, kendisi iin, kendinden yana" (Man for himself) deyimi ile Kari Menninger'in benimsedii "nsan, kendine kar" (Man against himself) deyimi iki dnce yaps arasndaki fark ok ak bir ekilde ortaya koymaktadr. Menninger, ilk defa 1938 ylnda yaymlad ve eitli intihar ekillerini ele ald kitabnda, insann kendisine niin sava am olduunu sormakta, kendisine kar niin ykc davranlarda bulunduunu incelemeye almaktadr. Man Against Himself (New York: Harcourt, Brace and World, Inc., 1938) adl kitabna yazd nsze u cmle ile balamaktadr: "Dnyann nefretle dolu olduunu, insanlarn birbirlerini yok ettiklerini ve uygarlmzn, yamalanm halklarn ya da toplumlarn ve tketilmi olan tabi kaynaklarn klleri zerinde ykseldiini sylemek yeni bir ey sylemek deildir." Menninger'e gre bunun esas nedenine inmek gerekir. Menninger, Freud ve Ortodoks Freud'ular gibi, bu ykcln nedenini insann iinde, igdlerinde aramaktadr. O da Freud gibi, "ktlk tohumlarnn" insann iinde bulunduuna, bir lm igdsnn var olduuna inanmakta ve intihar olaynda "ldrme istei", "ldrlme istei" ve "lme istei" gibi etkenin ilemekte olduunu ne srmektedir.

Fromm'un ahlk zerindeki bu almas, amzn ahlk problemini a karmada ve dolaysyla zmede yararl olabilecek ok geni kapsaml kuramsal bilgiler salamaktadr. Bunun yannda, dikkatle okunduu zaman grlecektir ki, bu kitap ayn zamanda tek tek insanlara yani bireylere de kendi ahlk problemini zme konusunda yardmc olacaktr. Ahlk, herkesin kendi ahlk sorunlarna eilmesini, bu sorunlar zerinde dnmesini, kendi yaantlarndan, gzlemlerinden ve deneyimlerinden edindii bilgileri ahlk kitaplarndan edindii bilgilerle tamamlamasn ve btnletirmesini gerektiren bir konudur.
XXXVIII

XXXIX

deil dostu olmasn ve kendi mutluluunu gerekletirmek iin aba gstermesini, kendi yeteneklerini ve yaratc eilimlerini gelitirmesini, d dnya ve baka insanlarla btnleirken kendi birliini ve btnln yitirmemesini ifade eden ok geni kapsaml bir deyimdir. Bu bakmdan, bu deyimi Trkeye evirmee kalkmadm. Bunun yerine, kitabn adn Erdem ve Mutluluk olarak nitelemekte yarar grdm. Bunun nedeni, bu kitabn bal bana erdem ve mutluluk konusuna ayrlm olmasdr. Fromm, psikolojinin bulgularndan yararlanmann, erdemin, doru yaamann ve mutluluun temel art olduunu ok ak bir ekilde belirtmekte ve psikolojiyi mutlu olma ve yaama sanatnda ustalamamz salayan bir bilim olarak grmektedir. Fromm'a gre insan hayatnn amac mutluluktur ve mutluluk da, sk skya, erdemli olmaya, erdemli yaamaa baldr. Kitabna erdem ve mutluluk problemiyle balyor, erdem ve mutlulukla devam ediyor ve erdem ve mutlulukla son veriyor. Bunun iindir ki, kitabn adn Erdem ve Mutluluk olarak belirlemeyi uygun grdm. nsanln geleceine umutsuzluk ve karamsarlkla bakma eiliminin yaygnlat bir dnemde, insann insanla kyasya savaa girdii, dnyamzn drt bir yannn eitli ykclk ve saldrganlk hareketlerine sahne olduu bir dnemde, Fromm gibi gelecee umut, gven ve iyimserlikle bakan dnrlere ok byk bir ihtiya vardr. nk Alain'in de Mutlu Olma Sanat adl kitabnda ok ak bir ekilde belirtmi olduu gibi, karamsarlk ve umutsuzlukta kendi kendini dorulayacak ve hakl kara* Alain, Mutlu Olma Sanat (eviren: Dr. Ayda Yrkn, Ankara, Bilgi Yaynevi, 2.Basm,1992).

cak ok byk bir gcn var olduunu gryoruz. Bu gcn iler hale gelebilmesi iin kendimizi karamsarla ve umutsuzlua kaptrmamz yeter. Oysa yalnzca bir vaat ve umut eklinde de olsa, iyimser bir yaklam insann kendi problemlerini zmesine yardmc olma konusunda ok ey salayacaktr. Daha iyi bir dnyada yaamak ve ocuklarmza bizimkinden ok daha iyi bir dnya brakmak istiyorsak, kendimizi umutsuzlua ve karamsarla kaptrmamaa dikkat etmeli ve fikir dnyamzn kaplarn Fromm gibi, Adler gibi, Alain gibi iyimser dnrlerin eserlerine amalyz. Ayda Yrkn

XL

XLI

Ayda Yrkn' Kaybetmenin Acsyla


1980 ylnda, Dr. Ayda Yrkt'n Tur Yaynlar arasnda yaymlanmak zere Trke'ye evirdii bu kitap, ne yazk ki, bu Kitabeviin faaliyetini durdurmas sebebiyle yaymlanamamt. Byk bir zevk ve takdir hisleriyle okuyacanz bu kitab tutkuya dnen bir heyecan ve gayretle, ona bir nsz ve notlar ilve ederek yeniden gzden geirmeye alan Ayda Yrkn, o sralarda "mel'un" bir hastaln bedenini kemirdiini bilmiyordu. Kitabn ciddiyetine ve nemine, okuyucusuna gerek mnda faydal olacana ylesine inanmt ki, durup dinlenmeden alyor, halsizliini de bu yorucu almaya balyordu. Bu gayret ierisinde salnn bozulmakta olduunu farkedememiti. Ac gerei rendii gn ise, yapt alma ile birlikte kendisi de tkenmiti. Erdem denen ruh olgunlua ulam olan bu kymetli insan, salnn bozulduu haberinin yaratt oku ksa zamanda atlatmay baard. Gsterdii metanete, cesarete ve gayrete hayran olmamak mmkn deildi. ok "uslu" bir hasta oldu. Yaknlarnn destei de yapt mcadeleyi glendiriyordu. Ne yazk ki, kalbi yaplan tedavinin arln kaldramad ve o yenilmez iradesine ramen hastala yenik dt. 16.3.1993 gn saat 20.30'da onu kaybettik. Onu, kendisinden daha pekok eyler beklediimiz bir yata kaybetmi olduk.

Kendisi iin alamamamz, mutlu ve gzel bir hayatnn olduunu sylyordu. nsanlar, tabiat, hayvanlar seven; ince zevkli, hassas, almaktan asla ylmayan, parlak bir zeknn sahibi olar, ok iyi yetimi mstesna bir

XLIII

insand. ngilizce'yi ve Franszca'y ok iyi bilen, Trke'yi emsalsiz bir gzellikte kullanan gerek bir uzman kii idi. Felsefe doktoru unvanna sahip, insan ruhuna nfuz etmekte usta bir sosyal psikologdu. stanbul niversitesi'nde alt gnlerde, eiyle tant ve evlendi. Byk bir sevgi ile kendisine bal olan ei ile birlikte kylerde aratrmalar yapt. mar ve skn Bakanl'nda Sosyal Aratrma Dairesi Bakan olarak yklendii sorumluluklar, yapt aratrmalar ve yaymlad eserler meslek adan ok byk bir nem tar. Gzel Trkesiyle, Trkiye'ye kazandrmaya alt ve onu unutulmaz yapacak olan eserler, hep insan mutlulua ynelten, doruyu, iyiyi, gerei sergileyen, "insan tabiatn tanmay" salayan cidd muhtevas olan eserlerdi. ok nem ve emek verdii bu evirisinin baskya verilme kararnn alnd gn ise, heyecanla bekledii o mutlu ve mjdeli haberi alamadan, ne yazk ki, aramzdan sessizce kp gitti. Empathy ve compassion duygularna en st seviyede sahip olan bu insan, Stefan Zweig' tantmak ve eserlerinin ince bir tahlilini yapmak zere yazd bir inceleme yazsnda, "Zyveig'n bu derece deiik tiplerin anlatmnda bu derece baarl olmasn salayan ve empathy yeteneine sk skya bal olan bir zellii daha vardr" diyordu. Onda, "bakasnn acsn kendi ierisinde hissetme ve bakas ile birlikte ac ekme yetenei"nin; "Franszcada ve ngilizcede compassion kelimesiyle karlanan bir acma duygusu"nun; "bizi bakalarnn karsnda duyarl klan, onlarla birlikte ac ekmemize yol aan bir acma duygusu"nun bulunduunu sylyordu, (s.XIX). Stefan Zweig, Byk Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski (eviren: Dr. Ayda Yrkn, Ankara, Trkiye Bankas Kltr Yaynlar, 3. Bask, 1992)

Ayda Yrkn da bakalarn anlamada stn bir yetenee sahipti. nanlmaz derecede anlayl ve hogrl bir insand. Stefan Zweig ile birlikte paylat bu iki duyguya btn hayat boyunca sadk kald. Bakalarnn skntlarn ve aclarn ta iinde duyarak onlara yardmc olmak iin rpnan ve zlen bu bilge kiinin nnde saygyla eiliyorum. Onu bir nebze olsun sizlere tantabildimse, kendimi bahtiyar hissedeceim. Trkn Turgut

XLV XLIV

Ayda Yrkn'n Ardndan


Genellikle evirmenlerden szetmek det deildir; onlara daha ok bakalarnn yazdklarn iyi kt kendi dillerine aktarmak gibi alakgnll bir grevi yklenen "sessiz yardmclar" gzyle baklr. Oysa Dr. Ayda Yrkn basit bir evirmen deildi; her bakmdan uzun bir biyografiyi hakedecek kadar ilgin, hatt rnek alnmas gereken bir insand. Bu nedenle onu biraz olsun bu kitabn okuyucularna da tantmay bir grev sayyorum. Ayda Yrkn'n hayattaki en byk tutkusu insanlarn mutluluuna katkda bulunmakt; zellikle son yirmi be yln bir misyoner cokusu ile bu davaya adad. Bu amala ilkin Fransz dnr Alain'in Minerva veya Bilgelik (Ankara: Tur Yaynevi, 1971) adl eserini dilimize evirdi. Yaymlad son evirisi de gene Alain'in Mutl Olma Sanat (Ankara: Bilgi Yaynevi, 2. Bask, 1992) adl eseridir. Alain'e gre "bilge" kii sadece "bilen" kii deil, "mutlu olmasn bilen" kiidir. Alain, Sokrates, Epikuros, Aristoteles, Epiktetos, Marcus Aurelius, Spinoza gibi filozoflarn gelitirdii bir dnce geleneinin (Russell'la birlikte) son temsilcilerinden biri olup, tpk onlar gibi "mutlu olma sanat" konusundaki grlerini gnlk gzlem ve deneyimlerinden devirmi olan bir yazard. Btn bu filozoflar yle bir garipliin farkna varmlard: Her insan mutlu olmak istedii halde, pek az insan mutlu olmay baaryordu. Mutlu olma konusundaki bu beceriksizliin sebebi ne olabilirdi? Hepsinin vard ortak sonu uydu: Bata bilgisizlik olmak zere, mutlu olmak iin gerekli abay ve sebat
XLVII

gsteremeyiz Bilindii gibi, insan yemek yemekten tutunuz, yrmeye ve konumaya kadar hemen her eyi "renmek" zorundadr. Mutluluk belki sanatlarn en zoru olduu halde, insanlar burada nerdeyse her eyi ansa ve rastlantya brakrlar, mutlu olabilmek iin nasl davranmalar gerekeceini renmeyi pek akllarndan geirmezler; "armut pi azma d" misali, mutluluu hep d artlardan beklerler. Oysa insan kendi mutluluunu kendi elleriyle yaratmak zorundadr; ne var ki, bunun yol ve yordamn renmesi ve -baka her ite olduu gibi- mutlu olmay tutkuyla istemesi, ayrca gereken abay gstermesi de art. Burada szkonusu olan elbette insann elinde olan mutluluk; bunun iin salkl olmak, geimini salayabilecek kadar bir geliri bulunmak, doal ve insan yaps felketlerden masun olmak, vb. gibi artlarn yerine gelmi olduunu varsayyoruz. Saydmz filozoflar gibi Ayda Yrkn' da en ok dndren soru u olmutur: Nasl oluyor da insanlarn ou en elverili grnen artlarda bile bir trl mutlu olmasn beceremiyorlar ve bu yzden hayatlar srekli szlanma, srtme, ekime ile geiyor? Birok insan sonunda "ruh hastas" yapan tedirginlik ve huzursuzluklarn kayna ne? Niin bunca insan hayatn "bouna harcad" duygusuna kaplyor? Evet, neden insanolu arad ve zledii mutluluu bir trl bulamyor? "Mutlu Olma Sanat"nn "nsz"nde, birok dnrn bu konudaki grlerini zetledikten sonra, Ayda Yrkn "mutluluun srrn" yle aklyor:

XLVIII

mutlu etme arzusunun bir belirtisi olan sevgi de kiisel mutluluun temel bir esi olsa gerek. Dnyay sarsan ve insanlar mutsuzlua, hatt bazen dpedz umutsuzlua srkleyen doal felketlere ve alk, sava, salgn hastalk, isyan, terrizm ve benzeri olaylara engel olmak phesiz insann elinde deildir. Ancak bu tr felketler karsnda bile insann i barn koruyabileceini iddia eden Stoallarn retisini sradan adamn uygulamas pek diinlemezse de, ona normal artlarda mutlu olabileceini gstermek mmkndr. Kald ki Ayda Yrkn, gnlk mutluluu iin insann karlat bu tr felketlerden de ders almas gerektii kansndayd: "Bence, dnyada bunca ac, bu kadar felket olduu iindir ki, ufak tefek skntlarmz dert etmemeyi ve bakalarna anlatarak, szlanarak onlarn da keyfini karmamay renmeliyiz. Dnyada ekilen bunca ac varken, gnlk skntlarmz, gzmzde bytmemeliyiz. Bakalarna mmkn olduu kadar neeli ve gleryzl bir tutumla yaklamalyz ve bunun... bakalarna kar bir grev olduunu unutmamalyz," (s.XXI). Russell ve Alain gibi filozoflarn mutluluk konusundaki tleri daha ok ruh sal asndan normal saylabilecek insanlar iin geerli. Ancak insanlarn bycek bir blm bu anlamda normal kiiler deil: "Bunca uygarla, bilim, kltr ve teknoloji alanndaki bunca gelimeye ramen (belki de bu gelimelerden tr?) akn ve gvensiz, ne yapacan, neye inanacan, neye bel balayacan bilemez hale gelmi" kiiler. te bu nedenle Ayda Yrkn'n evirileri arasnda Fromm bata olmak zere, Adler ve Horney'in eserlerine de rastlL

yoruz. yle sanyorum ki, kendisini, bu saydmz yazarlarda en ok eken yn, her nn de, Freud'dan farkl olarak, nevrozlarda tipik belirtileri grlen ruhsal bozukluklarn meydana knda insanlar aras ilikilere, ama zellikle grevi bu ilikileri en salkl biimde dzenlemek olan ahlk kurallarna birinci srada yer vermeleri idi. Baka bir deyile, kiinin ruhsal bunalmlarnn gerisinde trdeleriyle iyi ilikiler kuramay nemli bir rol oynuyor olmalyd. "Psikoloji, ama zellikle psikanalizin gelimesiyle birlikte... ahlk probleminin bilimsel bir yaklamla ele alndn gryoruz- Psikanaliz... ahlk probleminin aydnlatlmasnda ve zmnde ok nemli katklarda bulunmutur," (s.XXVI).'Yrkn'a gre, "Fromm... nevrozlarn son tahlilde bir ahlk baarszln belirtisi olduunu; birok durumlarda, nevrotik bir belirtinin ahlk bir atmann zel bir ifadesi olduunu, psikanalitik tedavinin baarsnn kiinin ahlk sorunlarn anlamaya ve zmeye bal bulunduunu ne sryor," (s.XXXIV). Ayda Yrkn'n orijinal bal 'Man for Himself olan bu kitab, 'Erdem ve Mutluluk' diye Trke'ye evirmesinin de nedeni bu: Sonu olarak da Ayda Yrkn, "Daha iyi bir dnyada yaamak ve ocuklarmza bizimkinden ok daha iyi bir dnya brakmak istiyorsak, kendimizi umutsuzlua ve karamsarla kaptrmamaya dikkat etmeli ve fikir dnyamzn kaplarn Fromm gibi, Adler gibi, Alain gibi iyimser dnrlerin eserlerine amalyz" diyor, (s.XLI). Adler'in nsan Tabiatn Tanma (Ankara: Tur Yaynevi, 1973) (orijinal Almanca ad: "Menschenkenntnis")
" Ayda Yrkn'n Erdem ve Mutluluk iin yazd "nsz".

Ll

baln tayan evirisinin "nsz"nde de yle diyor Ayda Yrkn: "Psikoloji, hepimizi daha iyi, daha olgun bir ruh gelimeye ulaabilecek ekilde yetitirmeli, kendi kendimizle uzlamamz ve ierisinde yaadmz toplumla ahenkli bir ekilde kaynamamz mmkn klmaldr. Gndelik hayatta karmza kan problemleri olumlu bir ynde zmlememizi salamal, topluma faydal olan shhatli, verimli ve iyi insanlar olarak yetimemize imkn vermelidir. Adler'e gre bunun ilk art kendimizi ve bakalarn tanmak iin gsterilen iten bir ilgi ve srekli bir abadr... Adler, Sokrates'in 'kendini tan' ilkesini mutluluun temel kanunu olarak grmektedir. Kendimizi ve bakalarn tandmz lde insanlarla daha iyi geinmemiz, dolaysyla daha mutlu bir hayat yaamamz mmkn olabilecektir," (s. VII). Onun da -btn ahlk filozoflar gibi- insanlara ve insan problemlere iyimser bir gr asndan yaklat anlalyor: O da insan yalnzca evreden gelen etkilerle belirlenmi bir varlk olarak grmemekte ve insann yaratc benliine nem vermektedir. Adler'in bu eserini evirmesinin de nedeni bu: "Adler'in bu kitabn Trke'ye evirmemin zel bir sebebi daha vardr. Gerek kendi problemlerimi zmek ve hayatma daha olumlu bir yn vermek, gerekse evremdeki kimseleri tanmak, anlamak ve onlarla daha iyi ilikiler kurmak bakmndan Adler'in bu kitabnn bana ok yardmlar olmutur. Bu bakmdan hem ierisinde yaadm topluma kar bir grev olarak, hem de Adler'e kar bir minnet ve kran borcu olarak bu kitab kendi dilime kazandrmak istedim," (ss.IX-X). Aslnda Ayda Yrkn'n btn evirilerinde ayn motivasyonu ve ayn soylu amac grmek mmkn. evirilerine gsterdii ar titizlikten de anlalaca gibi, o, kendisine yararl olan her kitabn bakalarna da yararl olabileceine inanyor, bu nedenle bu tr eserleri Trke'ye kazandrmay bir misyon gibi gryordu. Bu tutumunda fazla iyimser olduunu dnyorum, zira sanrm "mutlu olmak" da byk lde bir yetenek ii. Ancak, gene de her trl ilerlemenin, incelme ve ycelmenin iyimser yaradll insanlarn eseri olduunu unutmamak gerekir. Belki gerekten yardm edebileceimiz insanlarn says pek fazla deildir, ama Ayda Yrkn'a gre herkes elinden gelen yardm yapmaya almalyd, aksi davran bu insanlar da kendi kaderlerine terketmek olurdu. yimserlik de ancak yrei insan sevgisiyle dolu, iyiliksever insanlarn harcdr. Ayda Yrkn'n gene iyi yrekli bir amala evirdii bir eser de bir baka psikiyatrn, Karen Horney'in amzn Tedirgin nsan (stanbul: Tur Yaynlar, 1980) adl kitab. Bu kitab evirmesinin gerisindeki motivasyonu da u szlerle aklyor bize: "Hayatm boyunca benim dikkatimi eken ey, bu gibi ar durumlarn (kanlmaz felketlerin) var olmamas halinde de tek tek insanlarn ve ailelerin gene de mutlu olmad, yine de ac ektikleri gerei olmutur," (nsz, s. VIII). Buna ramen insanlar mutlu olmaktan alkoyan ey ne? "Kanlmaz bir kader mi bu?" "Bu sorularn ce-

Lll Llll

vaplarn aratrdmz zaman, ilk olarak btn bu yaama biimlerinde ortak olan zelliin temel bir bilgisizlik olduunu gryoruz. Yaamann bir sanat, bir bilgi ii olduunu bilmemek," ite sorunun cevab bu! Ona gre, "Genel bir yaama bilgisinden, hayat bilgisinden yoksun olma eklinde anlalan bu bilgisizlik, ou zaman ok daha derin bir bilgisizlikle birlikte gitmektedir. Kendimizi ve bakalarn tanmamak, davranlarmzn temelinde yatan gerek itkilerden ve drtlerden habersiz olmak; gerek isteklerimizin ve emellerimizin, amalarmzn ne olduunu bilmemek; baka bir deyile, insan davranlarna yn veren ve ou zaman bilind olan mekanizmalar bilmemek..." (s.XII). Btn bu bilgisizlikler "amz insanlar iin son derece nemli olan bir sosyal psikolojik olay" n, nevrozluun da kaynan oluturduu iin nevrotik kiilik problemine aklk getirmeye alan Horney'in bu kitabn evirmekte de yarar grm Ayda Yrkn; zira bize kendimizi tantan bu tr eserleri okuyarak insann daha mutlu olabileceine inanyor: "imizdeki iyi ve gzel eyleri, tpk bir maden ocandan deerli madenler karyormucasna, aba ile, sebatla ve umutla gn na karmaya almalyz. Onlar bencilliimizin, dar grllmzn, kaytszlmzn, tembelliimizin ve bilgisizliimizin souk klleri arasnda brakmamalyz... Hibir ie yaramayan bo hayflanmalara ve pimanlklara kaplmamak, 'geti', 'bitti', 'boubouna' diye szlanmamak iin uyank bulunmak zorundayz. Bize yardm ellerini uzatan byk dnrlere, filozoflara ve bilginlere kulak vermek ve onlarn bize sunduklar bilgileri kendi aklmzn ve kalbimizin szLIV

geinden geirerek, kendi yaantlarmz, abalarmz ve deneyimlerimizle deerlendirerek, kendimize mal etmek zorundayz," (ss.XVI!I-XIX). Ayda Yrkn'n bizlere verdii bu tlere ka kiinin uyabildiim hep merak etmiimdir. tler de tohumlar gibidir, ancak elverili topraklarda imlenebilirler. Yalnz bir eyden hi phem yok, o da Ayda Yrkn'n kendi hayatna btn bu tler dorultusunda biim vermeyi, bylece kendi mutluluunun mimar olmay eksiksiz biimde baarm olmasdr. Nerdeyse gz yaartc bir iyimserlikle kendisinin baard bir eyi bakalarnn da baarabileceine inanyordu; zira vcutca elimsiz, ou zaman salksz, ruha son derece duyarl, dolaysyla bazen huzursuz bir insan olmasna ramen, Ayda Yrkn, inanlmaz bir aba ve sebat gstererek, neredeyse yaradlna meydan okurcasna, mutlu bir insan olmay baard. Onu sonunda ok sevdii hayattan koparacak olan o lmcl hastalkla boutuu son gnlerinde bile bir taraftan elinizdeki kitabn evirisini yeniden kontrol ediyor, bir yandan da bir tandnn doacak olan bebeine bir yn hrka ryordu. Yllar nce evirmi olduu halde bir trl yaymlama imkn bulamad "Erdem ve Mutluluk" adn verdii bu kitabn yaymlanabilecei ihtimali ona yeni bir evk ve heyecan vermiti; zira bylece insanlarn mutluluuna bir nebze daha katkda bulunabileceine inanyor ve bu dnce ona lm korkusunu bile unutturabiliyordu. Ben hayatmda sevgisini bakalarna bu derece cmerte databilmi bir baka insana rastlamadm. Genellikle en sevdiimiz insanlarda bile ufak tefek kusurlar buluruz; tek kusur bulamadm insan sanrm
LV

gene Ayda Yrkn. Bu konuda hemen btn dostlarnn benimle ayn kanda olduundan emin gibiyim. Bu da onun etrafndaki insanlarn houna gitmeyecek herhangi bir davrantan dikkatle kandn kantlamyor mu? Nitekim biz dostlar stanbul'a geldii zaman onu paylaamazdk, etrafna sat mutluluktan pay almak iin yarrdk. Hele onunla ve sevgili eiyle kendi evlerinde birarada olmann zevkine doyum olmazd, zira en ince bir zevkle denmi olan bu evde yalnz en iten gelen bir konukseverlikle karlanmaz, stelik krallar gibi arlanrdnz. Genellikle entellektel kadnlarn iyi bir "ev kadn" olmad sylenir. Ayda Yrkn iin bunun tam tersi geerliydi, zira o, bu alanda da benzersizdi: Son derece tertipli, dzenli, temizlie dkn bir insan olduu gibi, diki dikmekten rg rmeye, yemek piirmekten sofra dzenlemeye kadar her ev iini seve seve, hem de en mkemmel ekilde yapard. Ei gibi o da ev deme, sanatnda sadelik iinde gzeli yakalamann srrn kefetmilerdi. Evlerinde "ss" denebilecek tek ey ieklerdi. Ayda Yrkn iin iekler, neenin ve mutluluun sembol olmalyd ve sanrm kendisine neeli olma grevini hatrlatmalar iin onlar evinden hi eksik etmezdi. Ayda Yrkn'n, insanlarla olan ilikisini bir tek cmlede zetlemek mmkn: Onu tanm olan herkes onun dostuydu. Mahalle bakkalndan manavna, kasabna, balksna, iekisine kadar her girdii dkkanda ona daima yakn bir dost muamelesi yaplmasnn nedeni, tahmin edeceiniz gibi, onun herkese tatl dil, gler yz gstermesi, dosta davranmas idi. Bylece o, ticar ilikileri bile bir "dostluk" alveriine dntrmesini bilirdi. Herhalde u basit gerei ok iyi kavram idi:
LVI

nsanlarn size kar nasl bir tavr taknacaklar byk lde sizin onlara kar nasl davrandnza baldr. Kim olursa olsun, Ayda Yrkn iin karsndakini "mutlu" etmek insann ilk grevi olmalyd. Uzak yakn her tandnn dertlerine ortak olmak, sorunlarna zm aramak, yardma muhta olanlara maddeten ve mnen destek olmak, szn ksas, kendini insanlara vermek onun ba tutkusuydu. Byle bir insann bakalarn u veya bu ekilde incitmemeye ne kadar zen gstermi olacan kolayca tahmin edebilirsiniz. nsanlar incitmek yle dursun, onlarn arkasndan konuulmasna, ekitirilmesine, hatt eletirilmesine tahamml edemezdi. Ona gre lm insanlarn hatrasn zedeleyecek sz ve imlardan bile kanlmalyd, zira en kt insana bile sevgiyle, anlayla yaklamak gerektiine inanyordu. Bu nedenle, onu biraz yakndan tanm olup da onu sevmemi, hatt ona balanmam bir tek kii olduunu sanmyorum. Bylesine mkemmel bir insan kaybetmi olmak onun btn dostlar iin onulmaz bir ac, phesiz, ama gene de ne mutlu bana ki, hayatta byle bir insan tanma ansna erebildim. Hseyin Batuhan

LVII

Kendi kendinizi aydnlatan bir k olun. yalnzca kendinize gvenin. ( Biricik k olarak kendi iinizdeki geree bal kaln.
BUDA
(

f)or szler her zaman manta aykr imi gibi grnr, ama baka hibir reti onun yerini tutamaz.
LAO-TSE

O halde gerek filozoflar kimlerdir? Gerein hayaline k olanlar.


PLATON

Milletim bilgisizlik yznden yok olup gitti; sen bilgiyi bir yana itliin iindir ki, ben de seni bir yana iteceim.
IIOSEA

fiuraya gtren yolu Idort yoluI bulmak, gstermi olduum gibi, ne kadar g olursa olsun, yine de mmkndr. Gerekten de g olmal, nk onu bulanlar o kadar az ki! Eer insann kurtuluu, yle bir elini uzatmakla, byk bir aba harcamaksvzn ulaabilecei bir ey olsayd, hemen herkes tarafndan bu kadar ihmal edilmi olabilir miydi? Bn yce eyler seyrek olduu kadar gtr de...
SPlNOZA

1 13

nsz
Bu kitap birok b a k m d a n zgrlkten Ka n bir devamdr; b e n o kitabmda a d a insann kendinden ve kendi zgrlnden kamas problemini incelemeye altm; b u kitabmda ise insann kendi benliini ve kendi imknlarn gerekletirmesini salayan normlar, deerler ve ahlk problemi zerinde duracam. zgrlkten Ka 'ta belirtmi o l d u u m baz dncelerin bu kitapta d a tekrarlanmas kanlmaz bir eydir. Ayn konularla ilgili tartmalar elimden geldii kadar ksaltmaya altm halde, bunlardan bsbtn v a z g e e m e d i m . nsan Tabiat ve Karakteriyle ilgili b l m d e , d a h a nceki kitabmda ele almadm karakter bilimi ile ilgili konular zerinde d u r d u m ve o kitapta tartlan problemleri ksaca belirtmekle yetindim. Benim karakter bilimim zerinde t a m bir fikir edinmek isteyen okuyucunun her iki kitabm d a okumas gerekir; u var ki bu kitab anlayabilmek iin tekini d e okumak art deildir. Bir psikanalistin ahlk problemleriyle uramas, zellikle, psikolojinin, yanl ahlk kurallarn rtmekle kalmayp, objektif ve geer olan davran kurallar koyabilmek iin gereken temeli salamak zorunda olduunu n e srmesi birok okuyucuya artc gelebilir. Byle bir gr, ahlk rlativizmden y a n a olan ve "iyilik" zerinde deil d e , "sosyal evreye uyma" zerinde duran a d a psikolojinin yaygn eilimine aykr dmektedir, Uygulama alannda alan bir psikanalist olarak edinmi olduum deneyimler, ahlk problemlerinin gerek kuramsal bakmdan, gerekse
* Baknz: Erich Fromm, Hrriyetten Ka (eviren: Dr. Ayda Yrkn, Ankara, Tur Yaynevi, 1972). (evirenin notu.)

3 13

t e d a v i bakmndan kiilikle ilgili incelemelerden ayrlamay a c a eklindeki grm dorulamtr. Vermi olduumuz d e e r yarglar hareketlerimizi belirlemektedir; ruh salmz ve mutluluumuz ise bunlarn geerliine baldr. Deer yarglarn yalnzca bilind ve akld isteklerin eitli rasyonalizasyonlar olarak grmek -geri byle olmas mmknse de- t m kiilikle ilgili grmz daraltr v e bozar. Nevroz d a , aslnda ahlk baarszln bir belirtisidir ( a m a "sosyal evreye uyma" hibir zaman ahlk baarnn belirtisi deildir). Birok durumda, nevrotik bir belirti ahlk atmay zel bir b i i m d e dile getirmektedir; t e d a v i iin gsterilen a b a n n baars ise, ilgili kiinin ahlk problemini a n l a m a y a ve zmeye baldr. Psikolojinin ahlk felsefesinden ayrlmas, o l d u k a yakn bir z a m a n a rastlar. Gemiin byk hmanist ahlk dnrleri hem filozof hem de psikologtular ve b u kitap onlarn eserlerine dayanmaktadr; insan tabiatn tanmann ve insan hayatna yn veren deerleri ve davran kurallarn anlamann birbirine bal olduuna inanyorlard. br y a n d a n , Freud ve okulu, akld deer yarglarnn geersiz olduunu kantlayarak, ahlk dncenin gelimesine p a h a biilmez bir katkda bulunmutur; ne var ki, deerler konusunda rlativist bir tutum ierisinde olmalar, yalnzca ahlk kuramnn gelimesi zerinde deil, psikolojinin gelimesi zerinde d e olumsuz bir etki yapmtr.
* Rasyonalizasyon, bireyin kendisinin ya da toplumun onaylamad, ahlk kurallarna, toplumun benimsemi olduu davran kurallarna , vb. aykr den duygular, dnceleri, tavrlar, vb. bireyin ya da toplumun grlerine ya da akla uygun gelecek bir ekle sokarak gizleme amacn gden bilind psikolojik bir mekanizmadr. Kendi harisliini tatmin etmek iin olunu dinlenmeden almaya zorlayan bir babann, bunu olunun iyilii iin yaptn ne srmesi gibi. (evirenin notu.)

Psikanaliz alanndaki b u eilimin en dikkate deer istisnas C.G. Jung'tur. Jung, psikolojinin ve psikoteraplnin insann felsef ve ahlk problemlerine bal olduunu kabul etmitir. Bu tutum aslnda ok nemli olmakla birlikte, byle bir felsef yneli, Jung'u Freud'u aan ve felsefeden hareket e d e n bir psikolojiye deil, yalnzca Freud'a kar gsterilen bir tepkiye gtrmtr. Jung iin, "bilind alan" ve mythos, yeni ilham kaynaklar olmu ve yalnzca akld bir kaynaktan geldikleri iindir ki, aklc bir dnceye stn grlmtr. Tek-tanrl Bat dinlerinin ve gerek Hindistan gerekse in'deki byk dinlerin kuvveti, gerekle ilgilenmelerinden ve kendi inanlarnn gerek olduunu iddia etmi olmalarndan kaynaklanmaktadr. Bu kan, o u zaman, baka dinlere kar b a n a z c a bir hogrszle yol a m a k l a birlikte, ayn z a m a n d a , h e m bu dinlere bal olanlarn, h e m d e onlara kar kanlarn g e r e e sayg duymalarn salamtr. Btn dinlere kar gsterdii uzlatrc bir hayranlkla, Jung, kendi kuramnda gerei a r a m a k t a n vazgemitir. Akld olan her sisteme, her mythos'a y a d a her simgeye ayn deeri vermitir. Din konusunda rlativist bir tutum ierisindedir, a m a Jung'un rlativizmi bu d e r e c e oku ile savat aklc bir rlativizmin kart deil, akln inkr edilmesini ifade e d e n bir rlativizmdir. Akld kuvvetlere n e m veren bu tutum, psikoloji, felsefe, rk ya d a politika terimleri ile gizlenmi olsa bile, bir ilerleme deil, yalnzca bir tepkidir. 18. ve 19. yzyln aklcl, akla inanm olmasndan deil, kavramlarnn snrl oluu yznden baarszla uramt, Tek yanl bir aklcln hatalar, akla ve bilgiye kar kan szde-dinsel bir retiyle deil, a n c a k akla d a h a ok yer vererek ve ger e i aramak iin srekli bir a b a gstererek dzeltilebilir.

13

Psikoloji, felsefe ve ahlktan ayrlamayaca gibi, sosyoloji ve ekonomiden d e ayrlamaz. Bu kitapta psikolojinin felsef problemlerine arlk vermem, sosyo-ekonomik etkenlerin d a h a az nemli o l d u u n a inandm iin deildir; bu tek yanl tutum b u r a d a yalnzca b u problemlere dikkati e k m e k istediim iindir; ruhsal etkenlerle sosyoekonomik etkenler arasndaki karlkl etkiyi arlk merkezi haline getiren baka bir kitap yaynlamay umuyorum. Akld abalarn direnme g c n v e kolay kolay alt edilemeyeceini gzlemek frsatn bulan bir psikanalistin, insann kendini y n e t m e ve akld tutkularn kleliinden kurtarma yetenei konusunda karamsar bir tavr taknmas beklenebilirdi. Psikanalitik almalarm srasnda bunun tersi bir o l a y d a n gitgide d a h a fazla etkilendiimi itiraf etmeliyim: nsann tabi donatmnn bir parasn oluturan abalarn, yani mutluluk v e sala ulamak iin gsterilen abalarn kuvvetinden... "iyiletirmek" demek, bu abalar etkili olmaktan alkoyan engelleri o r t a d a n kaldrmak demektir. Gerekten d e , niin b u n c a nevrotik insan var diye aacak yerde, karlatklar birok ters etkiye r a m e n nasl oluyor d a insanlarn o u o l d u k a salkl kalabiliyor diye amak d a h a doru olacaktr. Kk bir uyarda b u l u n m a m gerekecek. Bugn birok insan, "mutlulua" ve "i huzuruna" nasl ulaabilecekleri konusunda psikoloji kitaplarnn kendilerine tavsiyelerde bulunacan ummaktadr. Bu kitapta b u gibi tlere yer verilmemitir. Bu kitap psikoloji ve ahlk problemini a karmak iin yazlm kuramsal bir denemedir; a m a c , okuyucuyu yattracak yerde kendi kendini sorguya ekmesini salamaktr.

Tevikleriyle ve vermi olduklar fikirlerle bu kitab y a z m a m a yardm e d e n dostlarma, meslek arkadalarma v e rencilerime ne kadar borlu o l d u u m u t a m olarak ifade e t m e m mmkn deil. Yine de, bu kitabn t a m a m lanmasna d o r u d a n doruya katkda bulunmu olanlara kran duygularm ayr ayr belirtmek isterim. zellikle Bay Patrick Mullahy'nin p a h a biilmez yardmlar olmutur; o ve Dr. Alfred Seidemann, bu kitapta ortaya atlm felsefe sorunlar ile ilgili olarak birok yararl nerilerde ve eletirilerde bulunmulardr. Verdii yapc fikirlerden tr Profesr David Riesmand ve metnin ok d a h a kolay okunmasn salayan Bay Donald Slesinger'e ok ey borluyum. Herkesten ok d a , metnin yeniden gzden geirilmesine yardm e d e n , kitabn dzeni ve ierii bakmndan birok nemli fikirler veren eime teekkr borluyum; zellikle yaratc olmayan yneliin olumlu ve olumsuz grnleriyle ilgili dncelerimin belirlenmesinde onun ok byk katks olmutur. "Bencillik ve Kendini Sevme", "Bir Karakter zellii Olarak inan" ve "Nevrozlarn Bireysel ve Sosyal Kayna" adl yazlarmdan b u kitapta yararlanmama izin veren Psychiatry ve American Sociological Review dergilerinin editrlerine teekkr etmek isterim. Ayrca, b a n a yaynlarndan geni paralar a l m a ayrcaln tanyan aadaki yaymclara d a teekkr etmek isterim: John Calvin'in Hristiyan Dininin Kurumlar (John Allen'in evirisi) adl eserinden alnan paralar iin Board of Christian Education, the Westminster Press'e (Philade(phia); Henrik bsen'in On Bir Piyesi adl eserin M o d e r n Library Edition'undan alnan paralar iin Random

6 13

House'a (New York); F. Kafka'nn Dava (E.I.Muir'in evirisi) adi eserinden alnan paralar iin Aifred A. Knopf a (New York); Soinoza'dan Semeler (Editr: John Wild) adl eserden alnan paralar iin Charles Scribner's Sons'a (New York); Aristoteles'in Ahlk 'ndan (VV.D.Ross evirisi) alnan paralar iin The Oxford University Press'e (New York); W.James'in Psikolojinin lkeleri adl eserinden alnan paralar iin Henry Holt Co.'ya (New York); H.Spencer'in Ahlk'n lkeleri (Cilt I) adl eserinden alnan paralar iin d e Appleton-Century Co.'ya (New York) teekkr etmek isterim.

Erich Fromm

8 13

phesiz, dedim, bilgi ruhun gdasdr; bu yzden dostum, tpk beden iin gerekli olan yiyecek maddelerini toptan ya da perakende olarak satan tccarlarn yapt gibi, sofist de, satt eyi vd zaman, bizi kandrmasn diye dikkatli olmalyz. nk tccarlar, gerekten yararl m yoksa zararl m olduunu bilmeden ve hibir ayrm yapmadan, sattklar btn mallar verler; bu mallardan herhangi birini her naslsa satn alm olan bir hekimin ya da bir beden eiticisinin dnda, onlarn alclar da neyin yararl neyin zararl olduunu bilmez. Tpk bunun gibi, ehir ehir dolaarak toptan ya da perakende bilgi satan kimseler de sattklar btn mallar ayn ekilde verler; ama dostum, onlarn ou da bu mallarn insan ruhu zerinde nasl bir etki yapacan gerekten bilmez; bu gibi mallarn alclar da, bir ruh hekimi olmadka, bu konuda tmyle bilgisizdirler. Bu yzden, neyin iyi neyin kt olduunu biliyorsan, Protagoras'n ya da baka birinin satt bir bilgiyi rahata satn alabilirsin; ama dostum, neyin iyi neyin kt olduunu bilmiyorsan, o zaman dur ve en deerli eyini bir ans oyununda tehlikeye atma. nk bilgi satn almak, yiyecek ve iecek satn almaktan ok daha tehlikelidir.
Platon, Protagoras

Bir gurur ve iyimserlik havas son birka yzyl ierisinde Bat kltrnn belirgin bir zellii hline gelmitir: nsann, tabiat anlamak ve ona egemen olmak iin kulland bir ara olarak akldan duyduu gurur ile insanln en fazla belbalad umutlarn gereklemesi, en ok sayda insann en byk mutlulua ulamas konusundaki iyimserlik...

11 13

nsann gurur duymas hakl ve yerinde bir davrantr. Akl sayesinde insan yle bir madd dnya yaratmtr ki, bu dnyann gereklii hayallerin, peri masallarndaki nsezilerin ve utopia'larn bile ok tesine ulamtr. nsan, kendi soyuna, onurlu ve verimli bir hayat iin gereken madd artlar salama imknn veren fizik glerini ie komutur; gayelerinin birou henz gereklememi olsa bile, bu gayelere eriebileceinden ve -gemi yllarn problemi olan- retim probleminin genellikle zmlendiinden hemen hi phe etmemektedir. imdi insan, tarih boyunca ilk defadr ki, insan soyunun birlii fikrinin ve insann amalar iin tabiatn fethedilmesinin, artk bir rya deil de gerek bir imkn olduunu anlayabilmitir. Gurur duymaya, kendine ve insanln geleceine gvenmeye hakk yok mudur? u var ki, ada insan, kendini yine de tedirgin ve gitgide daha akn hissetmektedir. alp abalamakta, ama yapt ilerin boluunu belli belirsiz bir ekilde fark etmektedir. Madde zerindeki gc arttka, zel hayatnda ve toplum ierisinde kendini gsz hissetmeye balamtr. Tabiata egemen olmak iin yeni ve daha iyi aralar yarattka, bu aralarn karmakark ana dm ve onlara anlam kazandran biricik gayeyi -yani kendisini- gzden karmtr. Tabiatn efendisi olduka, kendi elleriyle yapm olduu makinenin klesi haline gelmitir. Madde konusundaki tm bilgisine ramen, insan varlnn en nemli ve temel sorular konusunda bilgisizdir: nsan nedir, nasl yaamak zorundadr, insann iindeki ok byk gler nasl serbest braklabilir ve verimli bir ekilde nasl kullanlabilir? nsanln ada bunalm bizi Aydnlanma ann umutlarndan ve fikirlerinden vazgemeye gtrmtr -oysa politik ve ekonomik ilerlememiz bunlarn destei sayesinde balamt. lerleme fikri, ocuka bir yanlg olarak nitelenmi ve bunun yerine, insana duyulan ar bir gvensizdi dile getiren 12

yeni bir kelime, "gerekilik" kelimesi nerilmitir. nsana son birka yzyln ok byk baarlarn gerekletirmek iin gereken kuvveti ve cesareti vermi oian insan gc ve insan onuru fikri, insann nnde sonunda, gsz ve nemsiz bir yaratktan baka bir ey olmadn yeniden kabul etmek zorunda kalmamz yznden sarslmtr. Bu dnce, kltrmzn en derin kklerini yok etme gibi bir tehlike yaratmaktadr. Aydnlanma fikirleri, insana, salam ahlk normlar koyabilmek iin bir yol gsterici olarak akla gvenebileceini ve iyiyi-kty bilebilmek iin ne Tanr vergisi bir sezgiye ne de kilise otoritesine ihtiya duymakszn kendine gvenebileceini retmiti. Aydnlanma ann "kendi bilgine gven" anlamna gelen "bilmek cesaretini gster" eklindeki davran ilkesi, ada insann abalar ve baarlar iin itici bir g olmutu. u var ki, insan akl ve bamszl konusundaki gittike artan pheler ahlk bir karklk yaratm, bylece insan hem akln, hem de Tanr vergisi bir sezginin nderliinden yoksun kalmtr. Bunun sonucu olarak da, deer yarglarnn ve ahlk normlarnn yalnzca bir zevk sorunu olduunu, yani keyfimize gre yaptmz gelii gzel bir seme olduunu ve bu alanda objektif olarak geer olan bir eyin sylenemeyeceini ne sren rlativist bir anlay nem kazanmtr. Ama insan, deerler ve davran normlar olmadan yaayamayacana gre, bu rlativizm onu akld deer sistemleri iin kolayca yakalanan bir av haline getirmitir. Eski Yunan Aydnlanma ann, Hristiyanln, Rnesansn ve 18. yzyl Aydnlanmasnn daha nce son vermi olduu bir duruma geri dnlmtr. Bylece, devletin istekleri, gl nderlerin ve gl makinelerin sihirli nitelikleri karsnda duyulan cokunluk ve madd baar, insann deer yarglarnn ve davran normlarnn kaynaklar haline gelmitir.

13

Bu, byle mi srp gidecek? Din ile rlativizm arasnda bulunan alternatif bir zm ekline mi rza gstermek zorunda kalacaz? Ahlk ya da ahlk felsefesi konusunda akla dayanmaktan vazgemek yolunu mu semek zorunda kalacaz? zgrlk ve klelik, sevgi ve nefret, doru ve yanl, drstlk ve frsat dknl, hayat ve lm arasnda yapacamz semelerin, birtakm sbjektif tercihlerin sonunda ortaya km olduuna m inanacaz? Aslnda, baka bir seeneimiz daha var elimizde. yle ki, geerli ahlk normlar, insan akl ile ve yalnzca onun tarafndan oluturulabilir, insan, akl tarafndan retilen dier yarglarda olduu gibi, ahlk yargda bulunma ve onlar dierlerinden ayrd etme konusunda da, kabiliyetli bir yaratktr. Nitekim, byk hmanist ahlk dnce gelenei, insann zerkliine ve aklna dayanan bir deerler sistemi kurmak iin gerekli temelleri atm durumdadr. Bu sistemler, insan iin iyi ya da kt olan eyin ne olduunu bilmek istiyorsak, insan tabiatnn ne olduunu bilmek zorunda olduumuz ncl zerine bina edilmilerdir. Bu yzden, btn bu sistemler, ayn zamanda psikolojik birer aratrma niteliine de sahiptirler. Hmanist ahlk, insan tabiat hakknda edindiimiz bilgiler zerine bina edilmi olduu iin, modern psikoloji, zellikle psikanaliz, hmanist ahlkn gelimesi iin en gl uyarclardan biri olacaktr. Bununla birlikte, psikanaliz, insan hakkndaki bilgimizi inanlmaz derecede arttrm olduu halde, insann nasl yaamas ve ne yapmas gerektii konusunda edindiimiz bilgileri arttrm veya gelitirmi deildir. Psikanalizin esas olarak yapt ey, "kirli amarlar ortaya dkmek" olmutur; deer yarglarmzn ve ahlk normlarmzn akld-ou kere bilind - arzularn ve korkularn aklletirilmi ifadeleri olduunu, bu yzden de objektif bir geerlikleri bulunmadn, ortaya koy-

mutur. Bununla birlikte, kendi bana dnecek olursak, bu kirli amarlar ortaya koyma ilemi son derece yararl olmutur; ancak, sadece tenkit olarak kald srece verimli olamamtr. Psikanaliz, psikolojiyi bir tabiat bilimi olarak kurmaya teebbs ettii srada, onu felsefe ve ahlk problemlerinden yoksun brakma gibi bir hataya dmtr. nsana bir btn olarak bakmadka, onu bir btn olarak grmedike insan kiiliinin anlalamayaca gereini kavrayamamtr. phesiz, insan bir btn hlinde anlamak demek, insann varolu problemine, varoluun anlamna bir cevap aramay ve insann yaarken uymak zorunda olduu normlarn neler olduunu bilmeyi de gerektirir. Freud'un "homo psychologicus"u, yani psikolojik insan, klasik ekonominin "homo economicus"u kadar gereki olmayan bir fikir inasdr. Deerlerin ve ahlk atmalarn tabiat (veya mahiyeti) hakknda yeterli bir bilgiye sahip olmadka, insan ve insanlarda grlen heyecan ve zihin bozukluklarn anlamamz mmkn deildir. Psikolojinin gelimesi, "ruh" alandan "tabi" olduu ileri srlen alan ayrarak, dikkatleri tabi denen alan zerinde toplamaya alarak salanamaz. Bu ancak, insan, beden-ruh btnl ierisinde ele alan, insann gayesinin dorudan doruya kendi kendisi olduUna ve bu amaca ulaabilmek iin insann gene kendisi iin ve kendisinden yana olduuna inanan, byk hmanist ahlk geleneine geri dnmekle salanabilir. Bu kitab, hmanist ahlk grnn geerliini teyid etmek, insan tabiat ile ilgili olarak edindiimiz bilgilerin bizi ahlk bir rlativizme gtrmediini, tam tersine, ahlk tavr ve hareketlerimiz iin geerli olan normlarn kaynann bizzat insan tabiatnda bulunabileceini gstermek ve ahlk normlarn, insann kaltm yoluyla kazand nitelikler zerine bina edilmi 15

olduunu ve bu normlarn ihll edilmi olmas hlinde insanda birtakm zihn ve heyecan bozukluklarn meydana gelebileceini kantlamak amacyla yazdm. Olgun ve btnle varm bir kiiliin karakter yapsnn, retici bir karakterin, "erdem"in kaynan ve temelini oluturduunu ve "ktlk"n ise, son tahlilde, bir kimsenin kendisine kar gsterdii kaytszlktan ve kendi kendisini sakatlamaktan kaynaklandn gstermeye alacam. Hmanist ahlkn benimsedii yksek deeri ?r, kendinden feragatte bulunmay ve bencillik etmeyi deil, kendi kendini sevmeyi; bireyin kendi kendisini inkr etmesini deil, gerek insan benliini kabul ve benimsemi olmasn onaylar. Benimsedii deerlere gven duyabilmesi iin, insann kendisini tanmas, iyilik ve retkenlik konusunda tabiatnn yetenekli olduunu iyice bilmesi gerekir.

16

"Otoriter" teriminin kullanlmas, otorite kavramnn aklanmasn zorunlu klar. Bu kavram birok karkla yol amaktadr, nk genellikle u iki seenekten birini semek zorunda olduumuza inanlmaktadr. Ya diktatrle dayanan akld bir otorite olacak, ya da hibir otorite olmayacak. Oysa byle bir ikilem yanltr. Gerek problem ne eit bir otoriteye bal kalmak zorunda olduumuzdur. "Otorite" derken, akla dayanan, akla uygun bir otoriteyi mi, yoksa akld bir otoriteyi mi kastediyoruz? Akla dayanan ya da akla uygun bir otoritenin kayna yeterlik dediimiz eydir. Otoritesine sayg duyduumuz kii, bakalarnn kendisine vermi olduu ve stesinden gelebileceine inand ii yeterli bir ekilde yrtr. Onlar korkutmak ihtiyacn duymad gibi, birtakm sihirli niteliklerle hayranlk uyandrmaya da kalkmaz; bakalarn smrecek yerde, onlara yeterli bir ekilde yardmc olabildii srece ve yardmc olduu lde, otoritesi akla uygun temellere dayanr ve akld bir korkuya ihtiya gstermez. Akla uygun bir otorite, kendisine boyun eenlerin srekli gzetim ve eletirisine imkn tanmakla kalmaz, ayn zamanda bunu ister de; her zaman geici bir nitelik tar, kendini kabul ettirmesi grevlerini yerine getirmi olmasna baldr. Akld otorite ise kaynan her zaman insanlar zerindeki gcnden alr. Bu g madd ya da manev olabilir, gerek bir temeli olabiiir, ya da otoriteye boyun een kiinin aresizliine ve endiesine gre deien bir deeri olabilir. Bir yanda g, br yanda korku her zaman akld bir otoriteyi destekleyen unsurlar olmulardr. Otoriteyi eletirmek yalnzca istenilmeyen bir ey olmakla kalmaz, ayn zamanda yasaklanmtr. Akla uygun bir otorite, otorite ile ona boyun een kiinin eitliine dayanr ve bu ikisi yalnzca zel bir alandaki bilgi ve beceri derecesi bakmndan birbirinden ayrlr. Akld otorite ise, tabiat gereince, deer farklarn gerektiren bir eitsizlie dayanr. "Otoriter ahlk" derken, "otoriter" deyimini totaliter ve antidemokratik sis21

temlerle eanlaml olarak kullanan bugnk anlaytan hareket edecek ekilde, akld bir otoriteyi kastediyorum. Okuyucu, hmanist bir ahlkn akla uygun bir otoriteye hi de aykr olmadn ok gemeden anlayacaktr. Otoriter ahlk, hmanist ahlktan, biri biim biri de zle ilgili olmak zere iki kriterle ayrlr. Biim bakmndan, otoriter ahlk, insann iyiyi-kty bilme yeteneini inkr etmektedir; kurallar koyan her zaman bireyin stnde olan bir otoritedir. Byle bir sistem akl ve bilgiye deil, otoriteden duyulan korkuya ve boyun eenlerin zayflk ve bamllk duygularna dayanr; karar vermenin otoritenin ellerine braklm olmas, otoritenin sihirli gcnden ileri gelir; otoritenin verdii kararlar tartlamaz ve tartlmamaldr. z bakmndan, ya da ieriine gre, otoriter ahlk neyin iyi neyin kt olduu sorusunu kendisine boyun eenin menfaati asndan deil, her eyden nce otoritenin menfaatleri asndan cevaplandrr; boyun een ondan baz madd ve manev yararlar salayabilirse de, byle bir otorite gerekte smrc bir nitelik tamaktadr. Otoriter ahlkn biim ve zle ilgili grnleri, ocukta ahlk yargnn oluumunda ve ortalama bir yetikin insann dnmeksizin verdii deer yarglarnda aka grlmektedir. yiyi ktden ayrma yeteneimizin temelleri ocuklukta atlr; nce fizyolojik fonksiyonlarla ilgili olarak, sonra davranlarla ilgili daha karmak konularda... ocuk, iyi ile kt arasndaki fark aklla kavramadan nce, iyiyi-kty ayrmasna imkn verecek bir duyguya ulamaktadr. ocuun deer yarglar, hayatndaki nemli kiilerin gstermi olduu dosta ya da dmanca tepkilere gre oluur. Yetikin insanlarn gsterdii sevgi ve bakma tam anlam ile baml olduu gz nnde tutulacak olursa, annenin yznde beendiini ya da beenmediini dile getiren bir ifadenin belirmi olmasnn, ocua iyi ile 13

kt arasndaki fark "reteceine" amamak gerekir. Okulda ve toplumda da buna benzer etkenler ie karr. vg ile karlanan eyler "iyi"dir; toplumdaki otoriteler ya da baka insanlarn ou tarafndan beenilmeyen ya da cezalandrlan eyler "kt"dr. Gerekten de, beenilmeme korkusu ve beenilme ihtiyac ahlk yargnn oluumunda en gl, hatt biricik itici g ya da itki olarak rol oynamaktadr. Bu iddetli duygusal bask, ocuu, daha sonra da yetikini, "iyi" olarak nitelenmi olan eyin kendisi iin mi yoksa otorite iin mi iyi olduu eklinde eletirici bir soru ortaya atmaktan alkoyar. Burada karmza kan iki-ynllk nesnelerle ilgili deer yarglarn gznnde bulundurduumuz zaman aka grlmektedir. Bir arabann tekinden "daha iyi" olduunu sylediim zaman, o arabann tekinden daha ok iime yaramasndan tr ona "daha iyi" dediim aktr; iyi ya da kt, herhangi bir eyin bana yararl olup olmamasna baldr. Bir kpein sahibi kpeinin "iyi" olduunu dnyorsa, o kpein kendisi iin yararl olan baz niteliklerini gznnde bulunduruyor demektir; yani o kpek sahibinin bir beki kpeine, bir av kpeine ya da yalnzca sevip okamak iin besleyecei bir kpee duymu olduu ihtiyac yerine getirdii iin "iyi"dir. Herhangi bir ey, ancak o eyi kullanan insan iin iyi olduu zaman "iyi" olarak nitelenir. nsanla ilgili olarak da ayn deerlendirme kriteri kullanlabilir. veren, ancak kendi iine yarayan bir iiyi iyi ii olarak grr. retmen ise sz dinleyen, karklk yaratmayan ve kendisi iin iftihar konusu olan bir renciye "iyi" diyebilir. Ayn ekilde, bir ocuk da yalnzca uysal olduu ve sz dinledii iin iyi bir ocuk olarak grlm olabilir. Ama "iyi" bir ocuk rktlm de olabilir ve kendini gvensiz hissedebilir, ana-babasnn iradesine boyun emekle yalnzca onlarn houna gitmeye alm olabilir; buna karlk, "kt" bir ocuk kendi iradesini kullanm olabilir ve gerekten ilgi duyduu eylere ynelebilir, ama btn bunlar ana-babasnn houna gitmeyebilir. 22

Otoriter ahlkn biim ve zle ilgili grnlerini phesiz birbirinden ayrmak mmkn deildir. Otorite, kendisine boyun een kiiyi smrmek istemeseydi, korkudan ve duygusal bamllktan yararlanarak kendini kabul ettirmeye almazd. Akla uygun yarglar ve eletirme gcn tevik edebilir, bylece kendisinin yeterli olmadnn ortaya kmas gibi bir tehlikeyi gze alabilirdi. Ama kendi menfaatleri sz konusu olduu iindir ki, otorite itaat etmenin temel erdem, itaatsizliin ise temel gnah olduunu buyurmaktadr. Otoriter ahlkta, hibir zaman balanamayacak gnah, bakaldrmaktr; yani otoritenin kurallar koyma hakkn ve otorite tarafndan konulmu olan bu kurallarn kendisine boyun eenlerin yksek menfaatlerini kollad eklindeki kesin ilkesini tartma konusu yapmaktr. Bir insan gnah ilemi olsa bile, cezay kabul etmesi ve sululuk duymas onu tekrar "iyilie" yneltir, nk o bylece otoritenin stnln kabul ettiini dile getirmi olur. Eski Ahit'te, insanlk tarihinin balangc konusunda anlatlm olan eylerde, otoriter ahlkn ak bir rneine rastlyoruz. Burada, Adem'le Havva'nn gnah, yapm olduklar harekete balanarak aklanmtr; iyinin ve ktnn bilgisini veren aacn meyvesinden yemek, kendi bana kt bir ey deildir; gerekte, iyi ile kty birbirinden ayrt etme yeteneinin temel bir erdem olduunu Yahudi dini de, Hristiyan dini de kabul etmektedir. Gnah olan ey itaatsizlik, Tanrnn otoritesini sarsmak, Tanrnn otoritesine meydan okumaktr; nk Tanr, insann daha imdiden "Bizlerden biriymiesine iyiyi ktden ayrt edecek hale geldii iin elini uzatp hayat aacndan da bir eyler koparacandan, bylece sonsuza dek yaayacandan" korkuyordu. Hmanist ahlk da, kart olan otoriter ahlktan, ayn ekilde, biim ve zle ilgili kriterlerle ayrlr. Biim bakmndan, 23

erdemle gnah birbirinden ayracak kriterin, insan aan bir otorite tarafndan deil, yalnzca insann kendisi tarafndan belirienebilecei ilkesine dayanr. z bakmndan dayanm olduu ilke ie, insan iin iyi olan eyin "iyi", insan iin zararl olan eyin- "kt" olduudur; ahlk deerin biricik kriteri insann rahat ve mutluluudur. "Erdem" kelimesine verilmi olan eitli anlamlar, hmanist ve otoriter ahlklar arasndaki fark ok iyi bir ekilde gstermektedir. Aristoteles, "erdem" kelimesini "kusursuzluk" -insana zg imknlarn gereklemesini saalayan etkinlikteki kusursuzluk- anlamnda kullanmaktadr. Paracelsus ise "erdem"i her eyin bireysel nitelii ile -yani zellii ile e-anlaml olarak kullanmtr. Bir tan, bir iein her birinin kendine zg bir erdemi, kendi niteliklerinin bir bileimi vardr. nsann erdemi de, ayn ekilde, insan trne zg olan baz belirgin niteliklerin toplamdr; tek bir insann erdemi kendi bireysel teklii, yani biricikliidir. nsan kendi "erdemini" gelitirdii zaman "erdemli" bir kii olur. Buna karlk, ada anlamda "erdem", otoriter ahlkla ilgili bir kavram haline gelmitir. Erdemli olmak, kendini inkr etmek ve boyun emek, bireyselliini tam olarak gerekletirecek yerde, bask altnda tutmak demektir. Hmanist ahlk insan merkez olarak alr; bu hi phesiz insann evrenin merkezi olmas demek deildir; insann deer yarglarnn, btn teki yarglar ve hatt alglar gibi, kklerini insan varlnn zelliklerinden almas ve yalnzca onunla ilgili olmas anlamna gelmektedir; insan gerekten de "her eyin lsdr". Hmanist gr, insan varlndan daha yksek ve daha deerli hibir eyin olmadn ne srmektedir. Bu gre kar yle bir kant ileri srlmtr: Ahlk davran, tabiat gereince, insan aan bir eyle ilgilidir, dolaysyla yalnzca insan ve onun menfaatlerini gz nnde bulunduran bir sistem 24

gerek anlamda ahlk olamaz ve byle bir sistemin objesi olsa olsa baka insanlardan ayrlm, bencil bireyler olabilir. ou zaman insann kendi hayat iin geer olan kurallar koyma ve yarglama yeteneini -ve hakkn- inkr etmek iin ne srlm olan bu kant bir safsataya dayanmaktadr; nk insan iin iyi olan eyin iyi olduu ilkesi, insan tabiat gereince, bencillik ve yalnzln insan iin iyi olmas demek deildir. nsann amacnn, d dnya ile iliki kurmakszn gerekleebileceini sylemek demek de deildir. Gerekte, hmanist ahlk savunanlardan birounun ne srm olduu gibi, insan tabiatnn ayrt edici niteliklerinden biri udur: nsann gelimesi ve mutluluu ancak baka insanlarla iliki kurarak ve onlarla dayanma halinde yaad srece gerekleebilir. Bununla birlikte, baka insanlar sevmek, insan aan bir olay deildir; insan tabiatna sk skya bal olan ve ondan fkran bir eydir. Sevgi, insana gklerden inen stn bir g olmad gibi, ona zorla kabul ettirilen bir grev de deildir; sevgi, insann d dnya ile iliki kurmasn salayan ve d dnyay gerekten kendine ait bir ey haline getiren kendi gcdr.

2. Objektif Ahlka Kar, Sbjektif Ahlk


Hmanist ahlkn dayand ilkeyi kabul edecek olursak, insann objektif olarak geerli olan normatif ilkelere ulama yeteneini inkr edenlere cevabmz ne olacaktr? Gerekten de, hmanist ahlk akmlarndan biri bu itiraz yerinde bulmakta, deer yarglarnn objektif geerlii olmadn ve bunlarn aslnda, bireyin rastgele tercihlerinden ya da holanmad eylerden olutuunu ne srmektedir. Byle bir gr noktasndan, szgelii, "zgrlk klelikten daha iyidir"

gibi bir ifade, yalnzca bir zevk ayrln dile getirir; ama objektif olarak geer deildir. Bu anlamda "deer" dediimiz ey "eriilmek istenen herhangi bir iyi ey"dir ve o ey deerli olduu iin istenmi deil, istenmi olduu iin deerlidir. Byle bir kkl (radikal) sbjektivizm, ahlk kurallarnn evrensel olmas ve btn insanlara uygulanabilmesi fikri ile tabiat gereince badaamaz. Eer bu sbjektivizm hmanist ahlkn biricik temsilcisi olsayd, o zaman gerekten de ya otoriter ahlk semek, ya da genel olarak geer olan davran kurallarna ulamak isteinden kesinlikle vazgemek zorunda kalrdk.
*

Objektiflik ilkesini ilk kabul eden reti ahlk hedonizm (hazclk ya da zevkilik) olmutur. Zevkin insan iin iyi, acnn ise kt olduu varsaymndan hareket etmekle hedonizm, isteklerimizi deerlendirme imknn verecek bir ilke salamtr: Yalnzca gereklemesi bize zevk verecek istekler deerlidir, tekiler deerli deildir. u var ki, Herbert Spencer'in, biyolojik gelime sreci ierisinde zevkin objektif bir fonksiyonu olduunu ne srmesine ramen, zevk bir deer kriteri olamaz. nk zgrlkten deil boyun emekten zevk alan, sevgiden deil nefretten zevk duyan, yaratc bir i yapmaktan deil de bakalarn smrmekten zevk alan insanlar vardr. Objektif olarak zararl olan eylerden zevk duyma olay nevrotik karakterin belirgin bir zelliidir ve psikanaliz sayesinde ok ayrntl bir ekilde incelenmitir. Karakter yaps zerinde tartrken ve mutluluk ile zevk zerinde durduumuz blmde bu problemi yeniden ele alacaz. Daha objektif bir deer kriteri arama ynnde atlan nemli bir adm, "daha yksek" ve "daha aa" zevkleri birbirinden ayrarak. bu gl ortadan kaldrmaya alan Epikuros'un zevk
* Hazza ya da zevke ulamaya almay ve acdan kamay ahlkn temel ilkesi olarak gren retilerin tm. (evirenin notu.)

ilkesinde yapt deiiklik olmutur. Bylece zevkiliin yaratm olduu glk kabul edilmi olmakla birlikte, nerilen zm yolu soyut ve dogmatik olarak kalmaya devam etmitir. u var ki, zevki retinin bu konuda byk bir yarar da olmutur: nsann zevk ve mutluluk yaantsn biricik deer kriteri haline getirmekle, "insan iin en iyi eyin olduunu" belirlemeye kalkan, ama kendisi iin en iyi olduu sylenen bu ey hakknda insana ne hissettiini dnme frsat bile vermeyen bir otoriteye dayanmak isteyen her trl giriime btn kaplar kapamtr. Bu bakmdan, Eski Yunan'da ve Romada olduu kadar ada Avrupa ve Amerika kltrnde de, insann mutluluu ile o kadar iten ve tutkulu bir ekilde ilgilenen ilerici dnrlerin zevki ahlktan yana olmalarna amamalyz. Ama btn deerli taraflarna ramen, zevkilik, objektif olarak geerli olan ahlk yarglar iin temel olamazd. O halde hmanizmi seecek olursak objektiflikten vazgememiz mi gerekecek? Yoksa btn insanlar iin objektif olarak geerli olan, ama insan aan bir otorite tarafndan deil de, insann kendisi tarafndan konulan davran kurallarna ve deer yarglarna ulamak mmkn mdr? Ben bunun gerekten mmkn olduuna inanyorum ve imdi byle bir imknn var olduunu gstermeye alacam. Her eyden nce, "objektif olarak geerli" olmann "mutlak ya da kesin olma" anlamna gelmediini unutmamalyz. Bir olasl, yaklak bir durumu ya da bir varsaym dile getiren bir nerme, geerli olabilir; ama ayn zamanda, snrl birtakm kantlara dayanmas ve olgular ya da yntemler gerektirdii zaman, gelecekte daha derin incelemelere konu olmas bakmndan "rlatif'de olabilir. "Rlatif" olan eyle "kesin ya da mutlak" olan ey arasndaki kartlk, "mutlak" bir tanrsal alan, insanlarn kusurlu alanndan ayran teolojik dnceden kaynak27

26

lanr. Bu teolojik kavram erevesi bir yana braklacak olursa, mutlak kavram anlamszdr ve bu kavramn ahlkta olduu kadar, genellikle bilimsel dncede de pek az bir yeri vardr. Ama bu noktada anlam olsak bile, ahlk alannda objektif olarak geerli olan nermelere ulama imknna yaplan temel itiraz yine de cevapsz kalmaktadr; "Olgularla "deerlerin kesinlikle birbirinden ayrlmas gerektiini ne sren itiraz... Kant'tan beri, objektif olarak geerli olan nermelerin "deerler" iin deil de, yalnzca "olgular" iin sz konusu olduu ve deer yarglarndan syrlmann bilimsel olmann bir ls olarak grlmesi gerektii eklindeki gr yaygn bir ekilde kabul edilegelmitir. Bununla birlikte, sanat alannda, ya olgularn gzlemine ya da geni kapsaml matematik-karsama yntemlerine dayanan bilimsel ilkelerden karlan birtakm objektif kurallar koymaya alknzdr. Salt ya da "kuramsal" bilimler daha ok olgular ve ilkeleri a karmaya alrlar; ama fizik ve biyolojik bilimlerde bile, bu bilimlerin objektifliini bozmayan normatif bir unsur yine de ie karr. Uygulamal bilimler, her eyden nce, nesnelerin ya da eylerin nasl yaplmas gerektiini gsteren uygulama kurallar ile ilgilenirler -ama "olmas gereken"i olgularn ve ilkelerin bilimsel bilgisine dayanarak belirlemeye alrlar. Sanatlar, zel bir bilgi ve beceri gerektiren etkinliklerle ilgilidirler. Bunlardan bazlar, yalnzca saduyuya dayanan bir bilgiye ihtiya gsterdii halde, bazlar da -mhendislik ve tp gibi- geni bir kuramsal bilgi birikimine ihtiya gstermektedir. Bir demiryolu demek istiyorsam, bunu belirli fizik ilkelere gre yapmak zorundaymdr. Btn sanatlarda, objektif olarak geer olan bir kurallar sistemi, kuramsal bilime dayanan uygulama kuramn (yani uygulamal bilimi) oluturmaktadr. Herhangi bir sanatta kusursuz sonulara ulamann eitli yollar vardr; oysa kurallar 28

hibir zaman geliigzel deildir; bu kurallar bozmak kt sonulara ulamak, hatt istenilen gayeye ulamada tam bir baarszlkla karlamak gibi bir ceza ile birlikte gitmektedir. u var ki, sanat deyince yalnzca tp, mhendislik ve ressamlk gibi meslekleri anlamamak gerekir; yaamak da bal bana bir sanattgerekte, insann uramas gereken en nemli, ayn zamanda en g ve en karmak sanattr. Bu sanatn objesi, u ya da bu gibi bir zel i deil, yaama ii, yalnzca bir imkn olarak var olan eyi gelitirme srecidir. Yaama sanatnda, insan hem sanatdr, hem de sanatnn objesidir; hem heykeltratr, hem mermerdir; hem doktordur, hem de hastadr. "yi" yi insan iin iyi olan eyle, "kt"y ise yine insan iin kt olan eyle eanlaml olarak gren hmanist ahlk, insan iin iyi olan eyin ne olduunu bilmek iin insan tabiatn bilmemiz gerektiini ne srmektedir. Hmanist ahlk, kuramsal "insan bilimi"ne dayanan "yaama sanat" ile ilgili uygulamal bir bilimdir. Baka sanatlarda olduu gibi, burada da, bir insann baarsndaki kusursuzluk ("erdem") o insann becerisine ve yapt egzersizlere olduu kadar, insan bilimi alanndaki bilgisine de baldr. Ama, insan ancak belli bir etkinlii setii ve belli bir amaca ulamay istedii takdirde kuramlardan birtakm kurallar karabilir. Tp biliminin n-art hastal iyiletirme ve hayat uzatma isteidir; byle bir istek olmasayd tp biliminin btn kurallar anlamsz olurdu. Her uygulamal bilim, bir seme hareketinin sonucu olan bir aksiyom'a dayanr: Etkinlik gstermenin amacnn istenilen bir ey olmasna. Bununla birlikte, ahlkn ve teki sanatlarn temelinde bulunan aksiyom'lar arasnda bir fark vardr. nsanlarn resim ya da kpr yapmak istemedikleri bir kllrn var olabileceini dnebiliriz, ama
2

"Sanat" deyiminin bu ekilde kullanlmas, "bir ey yapmak" iie "bir i yapma" v birbirinden ayran Aristoteles'in terminolojisine aykr dmektedir.

13

insanlarn yaamak istemedikleri bir kltrn var olabileceini dnemeyiz. Yaama itkisi her organizmada vardr ve insan da, bu konuda ne ekilde dnmek isterse istesin, yaama isteinden vazgeemez.3 Hayat ve lm arasnda yaplan seme gerek olmaktan ok, grntedir; insann yapt gerek seme, iyi bir hayatla kt bir hayat arasnda yaplan bir semedir. Bu noktada, amzn, yaama sanat kavramn niin yitirmi olduunu sormak ilgi ekicidir. ada insan, okuma ve yazmann renilmesi gereken bir sanat olduuna, mimar, mhendis, usta bir ii olmann byk bir alma gerektirdiine, ama yaamann hibir zel renme abasn gerektirmeyecek kadar basit bir i olduuna inanr grnmektedir. Herkes u ya da bu ekilde yaad iindir ki, yaamak herkesin uzman olduu bir konu olarak grlr. u var ki, insann yaama sanatnn glklerini gzden karmas, bu sanatta adamakll ustalam olmasndan tr deildir. Gerek bir sevincin ve mutluluun bu derece az oluu, hi phesiz byle bir aklamay geersiz hale getirir. ada toplum, mutluluk, bireysellik ve kiisel menfaat zerinde bu kadar durduu halde, insana hayatnn amacnn mutluluk (ya da teolojik bir deyimle, kurtulu) deil, grevini yerine getirmek ya da baar kazanmak olduunu retmitir. Para, saygnlk ve g kazanma istei, hem insan bir eyler yapmaya gtren bir kuvvet -bir itici-g- hem de insan hayatnn amac olmutur. nsan, yapt ilerin kiisel menfaatine uygun olduu yanlgs ile hareket ettii halde, gerek benliinin menfaatleri dnda her ne varsa ona hizmet etmekten baka bir ey yapm deildir. Kendi hayat ve yaama sanat dnda, her ey onun iin nemlidir. Varl kendisi iin deil, kendisinin dnda kalan her ey iindir.
3

Ahlk, yaama sanatn baarl bir ekilde yrtmedeki kusursuzlua ulamak iin gerekli olan bir kurallar sistemiyse, byle bir ahlkn en genel ilkeleri genellikle hayatn, zellikle insan hayatnn tabi niteliine gre ayarlanmaldr. En genel terimlerle syleyecek olursak, her trl hayatn ayrt edici nitelii, kendi varln korumak ve kendi varl karsnda olumlu bir tavr taknmaktr. Btn organizmalarda kendi varlklarn korumak iin tabi bir eilim vardr; psikologlar bu gerekten hareket ederek bir kendini-koruma "igds"nden sz edebilmilerdir. Bir organizmann ilk "grevi" yaamaktr. "Yaamak" statik deil, dinamik bir kavramdr. Var olmak, bir organizmann zel glerinin gelimesi demektir. Btn organizmalarda kendi glerini ve imknlarn gerekletirmek iin tabi bir eilim vardr. Bu bakmdan, insan hayatnn amac, sahip olduu glerin kendi tabiatnn yasalarna gre gelimesidir. u var ki, insan varlndan "genel bir kavram olarak" sz edilemez. nsan, temel insan nitelikleri kendi trnn btn yeleri ile paylamakla birlikte, her zaman iin bir bireydir, herkesten farkl tek ve biricik bir varlktr. Parmak izleri nasl bakalarnnkinden farklysa, karakteri, mizac, yetenekleri ve eilimlerinden oluan zel bir karm olarak da baka insanlardan ayrlmaktadr. nsan imknlarn ancak kendi bireyselliini gelitirerek gerekletirebilir. Yaama grevi, kendisi olma, kendi ierisinde imkn halinde var olan bireyi gerekletirme grevidir. zetleyecek olursak, hmanist ahlkta "iyi" dediimiz ey, hayat karsnda olumlu bir tavr taknlmas ve insann glerinin gelimesidir. Erdem, insann kendi varlna kar gsterdii sorumluluktur. "Kt" dediimiz ey, insann glerinin zedelenmesi ve bozulmasdr; ktlk ise insann kendine kar sorumsuz bir tavr taknm olmasdr.

ntihar, bu genel ilkeyi bozmayan patolojik bir olaydr.

30

13

Bunlar objektif temellere dayanan bir hmanist ahlkn ilk ilkeleridir. Burada bu ilkelerin aklamasna giremeyeceiz; IV. Blmde hmanist ahlkn ilkelerine yeniden dneceiz. Bununla birlikte, tartmamzn bu noktasnda, uygulamal bir ahlk biliminin kuramsal temeli olarak bir "insan bilimi"nin mmkn olup olmad sorusunu ele almak zorundayz.

3. nsan Bilimi4
nsan bilimi kavram, inceleme konusu olarak ele ald insann var olduu ve insan trnn ayrt edici nitelii olarak bir insan tabiatnn bulunduu nclne dayanr. Bu konuda, dnce tarihinde birtakm tuhaf kartlklar ve elimeler gze arpmaktadr. Otoriter dnrler, sabit ve deimez olarak grdkleri bir insan tabiatnn var olduunu rahata kabul ederler. Bu varsaym, onlarn kendi ahlk sistemlerinin ve bu sistemlere bal olan sosyal kurumlarn, ayn ekilde, zorunlu ve deimez olduunu kantlamalarna yaramtr, nk bu sistemler ve bu kurumlar byle bir deimez insan tabiat zerine kurulmutur. Bununla birlikte, onlarn insan tabiat olarak grdkleri ey, objektif bir aratrmann sonucu olacak yerde, kendi kurallarnn -ve menfaatlerinin- bir yansmasdr. Bu bakmdan, antropoloji ve psikolojinin insan tabiatnn sonsuz bir esneklie sahip olduu fikrini pekitirir gibi grnen bulgularnn, ilerici dnrler tarafndan niin memnunlukla karlandn aniamak kolaydr. nk esnekNk -ya da eilip bklebilme- yetenei, insan tabiatnn sonucu olacak yerde nedeni olarak kabul edilen
4

kurallarn ve kurumlarn da deitirilip istenilen ekle sokulabilecei anlamna geliyordu. u var ki, tarih ve kltrel artlarn sonucu olarak ortaya kan baz kalplarn (pattem), sonsuza dek ayn kalacak, deimez bir insan tabiatnn ifadesi olduunu ne sren yanl bir varsayma kar koyarlarken, insan tabiatnn sonsuz bir esneklie sahip olduu kuramna bal kalanlar da, ayn ekilde, savunulmas imknsz bir duruma dmlerdir. lk olarak, insan tabiatnn alabildiine deiebileceini dnenler de, tpk sabit ve deimez bir insan tabiatnn var olduunu ne srenler gibi, yeterince inandrc olmayan birtakm sonularn ortaya kmasna neden olmulardr. Eer insanda sonsuz bir deime ve istenilen biime girme yetenei olsayd, o zaman gerekten de, insann rahat ve mutluluu iin elverili olmayan kurallarn ve sosyal kurumlarn (insan tabiatndan kaynaklanan glerin harekete gemesine ve bu kalplarn deitirilmesine engel olmasna frsat vermeden) insan kendi kalplarna uygun gelecek ekilde biimlendirme anslar olabilirdi. Bu durumda, insan -tarih boyunca kantlanm olduu libitabiat gereince kendisi iin elverili olmayan sosyal ve kltrel kalplarn gl basksna iddetle kar koyacak yerde, sosyal dzenlemelerin oyunca olan bir kukladan baka bir ey olmazd. Gerekten de, eer insan kltrel kalplarn bir yansmasndan baka bir ey olmasayd, hibir sosyal dzeni insann rahat ve mutluluu asndan eletirmek ya da yarglamak mmkn olamazd, nk bu durumda "insan" kavram diye bir ey sz konusu olamazd. insan tabiatnn istenilen ekle sokulabilecei grnn poiitik ve ahlk sonular kadar, kuramsal sonulan da nemlidir. (Temel fizyolojik ihtiyalarla belirlenmi olan bir insan tabiatnn dnda) insan tabiat diye bir ey olmadn kabul edecek olursak, mmkn olan tek psikoloji, sonsuz sayda davran kalplarn ayrntl bir biimde anlatmakla yetinen ya da 13

"insan bilimi" deyince, allagelmi "antropoloji" kavramndan daha geni bir kavrama iaret etmek istiyorum. Lirton, insan bilimini buna benzer geni bir anlamda kullanmtr. Baknz: The Science of Man in the World Crisis (Hew York: Columbia University Press, 1945).

32

insan davrannn nicel grnlerini len bir psikoloji, ancak kkl bir davran psikolojisi olurdu. Psikoloji ve antropoloji, sosyal kurumlarn ve kltrel kalplarn insan yourmak iin bavurduklar eitli yollar bir bir anlatmaktan baka bir ey yapamazd; bu durumda insann zel grnleri sosyal kalplarn insan zerindeki damgasndan baka bir ey olamayaca iin de yalnzca bir tek insan bilimi, karlatrmal sosyoloji mmkn olabilirdi. u var ki, psikoloji ve antropolojinin insan davrann yneten yasalar hakknda geerli birtakm nermeler ortaya koymalar zorunlu ise, yle bir nclden hareket etmeleri gerekir: X diyebileceimiz bir ey, kendi zelliklerinden kaynaklanan ve anlalmas mmkn olan birtakm yollarla evrenin etkilerine tepki gstermektedir. nsan tabiat deimez deildir, bylece kltr de deimeyen insan igdlerin sonucunda ortaya kyor olarak aklanamaz; kltr, insan tabiatnn tam olarak ve pasif bir ekilde kendini uydurduu deimez bir etken de deildir. nsann yetersiz ve elverisiz artlara bile ayak uydurabildii dorudur, ama bu uyma srecinde kendi tabiatnn belirgin zelliklerinden ileri gelen birtakm ruhsal ve duygusal tepkiler de gstermektedir. nsan klelie ayak uydurabilir, ama buna kar, dnce ve ahlkla ilgili niteliklerinin zayflamas ile tepki gsterir; karlkl bir gvensizlik ve dmanlkla belirlenmi bir kltre uyabilir, ama byle bir uyma onun zayflamas ve verimliliini yitirmesi ile sonulanr. Cinsel abalarnn bask altna alnmasn isteyen kltrel artlara uyabilir, ama bu uyma sonucunda, Freud'un gstermi olduu gibi, nevrotik belirtiler gsterir. Hemen her kltr kalbna ayak uydurabilir, ama bu kltr kalplar kendi tabiat ile elikili olduu lde, dnce ve duygu bozukluklar gsterir ve bu da nnde sonunda onu bu artlar deitirmeye zorlar, nk kendi tabiatn deitirememektedir.

Kltrn, zerine kendi damgasn vurabilecei, diledii metni yazabilecei bo bir kat paras deildir insan; enerji ile ykl bir varlktr ve kendine zg bir yaps vardr; d artlara ayak uydururken, onlara kar belirli ve anlalabilir tepkiler gsterir. Eer insan d artlara kendine blli bir ekil vererek, kendi tabiatn deitirerek, tpk bir hayvan gibi uymu olsayd ve yalnzca zel bir uyuma ulaabildii birtakm artlar ierisinde yaamaya^ elverili olsayd, her hayvan trnn kaderi olan zel-uyum gibi bir kmaz sokaa saplanp kalm olurdu; bylece, tarih dediimiz ey de sz konusu olamazd. br yandan, eer insan kendi tabiatna aykr olan artlarla savamakszn her trl arta ayak uydurabilseydi, yine bir tarihe sahip olamazd. nsan gelime, insann uyma yeteneinden ve onu tabi ihtiyalarna daha uygun gelen artlar aramaktan hibir zaman vazgememeye zorlayan -ve yok edilmesi imknsz olan- baz insan niteliklerinden kaynaklanr. insan biliminin konusu insan tabiatdr. Ama bu bilim, insan tabiatnn ne olduunu ortaya koyan tam ve yeterli bir tanmlama ile ie balamaz; konusu olan eyin yeterli bir tanm onun ncl deil, amacdr. Yntemi, insann eitli bireysel ve sosyal artlar karsnda gsterdii tepkileri gzlemek ve bu gzlemlerden insan tabiat hakknda karsamalarda bulunmaktr. Tarih ve antropoloji, insann bizimkinden farkl olan kltrel ve sosyal durumlara gstermi olduu tepkileri inceler; sosyal psikoloji, insann, kendi kltrmz ierisindeki eitli sosyal ortamlara gsterdii tepkileri inceler. ocuk psikolojisi, bymekte olan ocuun eitli durumlar karsndaki tepkilerini inceler; psikopatoloji, insan tabiatnn hastala yol aan artlar altndaki bozukluklarn inceleyerek insan tabiat ile ilgili sonu* Bu deyimi, evrim sreci boyunca canllarn belli bir yaama yerine ya da

yaama biimine zel bir uyum salama yeteneinin gelimesi anlamna gelen biyolojik specialization kelimesinin karl olarak kullandm (evirenin notu.)

23 34

lara varmaya alr. nsan tabiatn, hioir ekilde, tek bana gzlemek mmkn deildir; ancak belli durumlar ierisindeki belirli grnleriyle incelemek mmkndr. nsan tabiat, insan davrannn gzlem ve deneyimlere dayanlarak incelenmesi sonucunda ulalabilecek kuramsal bir kavramdr. Bu bakmdan, insan bilimi bir "insan tabiat rnei" yaratmakla, dorudan doruya gzlenmesi mmkn olmayan, ama gzlem sonucunda elde edilen verilerden yaplan karsamalara dayanan ya da bu karsamalarla denetlenen varlk kavramlar zerinde alan teki bilimlerden farkl bir yol izlemi deildir. Antropoloji ve psikoloji bilimlerinin salam olduu verilerin zenginliine ramen, insan tabiat hakknda ancak deneme kabilinden bir tanma ulam bulunuyoruz. "nsan tabiat"n oluturan eyin ne olduu konusunda gzlem ve deneyimlere dayanan objektif bir ifadeye ulaabilmek iin, hl Shylock'tan bir eyler renebiliriz -onun Yahudiler ve Hristiyanlar iin sylemi olduu eyleri btn insanlk iin geer olabilecek geni bir anlamda anlarsak eer... "Ben bir Yahudiyim! Bir Yahudinin gzleri yok m? Bir Yohudinin elleri yok mu, organla, , boyu-bosu, duyular, duygular/tutkular yok mu? Tpk bir Hristiyan gibi ayn yiyeceklerle beslenmez mi, ayn silhlarla yaralanmaz m, ayn hastalklara yakalanmaz m, ayn aralar ve gerelerle iyilemez mi, ayn k onu tmez mi, ayn yaz stmaz m? Etimize bir ine batrsanz kanmz akmaz m? Gdklarsanz glmez miyiz? Bizi zehirlerseniz lmez miyiz? Bize hakszlk ederseniz cmz almayacak myz? Btn teki eylerde size benziyorsak eer, bunda da size benzeyeceiz demektir"

4. Hmanist Ahlk Anlaynn Gelenei


Hmanist ahlk anlaynn geleneinde, davran kurallarnn ve deerlerin temelinde insan bilgisinin bulunduu gr yaygndr. Bu bakmdan, Aristoteles'in, Spinoza'nn ve Devvey'nin ahlk konusundaki incelemeleri ayn zamanda psikolojik incelemelerdir; bu blmde, bu dnrlerin grlerini zetlemeye alacaz. Burada amacm hmanist ahlk anlaynn tarihesini gzden geirmek deil, yalnzca byle bir anlayn en byk temsilcilerinden bazlarnn belirtmi olduu hmanist ahlk ilkesi hakknda bir fikir vermektir. Aristoteles'e gre ahlk, insan bilimi zerine kurulmutur. Psikoloji insan tabiatn inceler, dolaysyla ahlk da uygulamal psikolojidir. "Gzleri ya da btn bedeni iyiletirmek zorunda olan bir insan nasl gzleri ve bedeni tanmak, bilmek zorundaysa, ayn ekilde, politik bilimler rencisi gibi ahlk rencisi de insan ruhu ile ilgili baz gerekleri bilmek zorundadr Doktorlar ierisinde en iyi eitim grm olan bile bedenle ilgili bilgiler edinmek iin pek ok aba harcamaktadr." 5 Aristoteles, insan tabiatndan hareket ederek yle bir sonuca ulamtr: "Erdem" (kusursuzluk) "etkinli! "tir ve "etkinlik" de insana zg olan fonksiyonlarn ve yeteneklerin kullanlm ve ilenmi olmasdr. nsann amac olan mutluluk, "etkinlik" ve "kullanmin sonucudur; hibir ey yapmadan bir eylere sahip olmak mutluluk deildir; mutluluk, bir ruh hali de deildir. Aristoteles, "etkinlik" kavramn aklamak iin Olimpiyat oyunlar ile ilgili bir benzetme yapmaktadr. "Olimpiyat oyunlarnda -diyor- en gzel ve en gl olanlar ta kazananlar
5

Ethica Nicomachea, W.D. Ross'un evirisi (London, New York: Oxford University Press, 1925), 1102 a, ss. 17-24.

37

deil yaranlardr (nk bunlardan yalnzca birka baar kazanmtr); tpk bunun gibi, hayattaki yce ve iyi eyleri kazananlar ve hak ederek kazananlar da etkinlik gsterenlerdir."6 zgr, akll ve etkin olan (derin bir ekilde dnmesini bilen) insan iyi bir kii, dolaysyla mutlu bir kiidir. Bylece, insan merkez olarak kabul eden ya da hmanist dediimiz nermeler, objektif bir deer kazanm oluyor; ve bu objektif deer nermeleri, ayn zamanda, insan tabiatn ve insann fonksiyonunu anlam olmamzn sonucu olarak ortaya kyor. Aristoteles gibi, Spinoza da insann ayrt-edici fonksiyonunu aratrmaktadr. Tabiattaki herhangi bir eyin ayrt-edici fonksiyonunun ve amacnn ne olduu sorusu ile ie balyor ve bu soruya "her ey, kendi bana ve kendisi olarak var olduu srece, kendisi olarak kalmaya ve kendi varln srdrmeye alr" diyerek cevap veriyor.7 Gerek insan varl, gerekse insann fonksiyonu ve amac tpk baka varlklarda olduu gibidir: nsan da kendini korumaya ve kendi varln srdrmeye alr. Spinoza genel bir kuraln insan varlna uygulanmas demek olan bir "erdem" kavramna ulamtr. "Erdemle mutlak bir uyum ierisinde olacak ekilde davranmak demek, kendi yararmza olan eylerden hareket ederek, aklmzn gsterdii yolda etkinlik gstermek, yaamak ve kendi varlmz korumak (bu eyin anlam birdir) demektir."8 Kendi varln korumak ya da srdrmek derken, Spinoza, bir insann kendi glerini ve imknlarn gerekletirmesini anlamaktadr. Her ey iin geerlidir bu. "Bir at -diyor Spinoza6 7

bir insana ya da bir bcee dnm olsayd, her iki durumda da yok olmu olacakt"; bu cmleye unu da eklemek gerekir; Spinoza'ya gre, bir insan melek de olsa, at da olsa ayn ekilde insan olmaktan km demektir. Erdem, her organizmann sahip olduu zel imknlarn alp gelimesidir; insan iin erdemli olmak demek, en ok insan olduu, insan niteliklerini en fazla gelitirdii bir duruma ulam olmak demektir. Bunun sonucu olarak da, Spinoza, iyi deyince "O'nun (yani Tanrnn), nmze koymu olduu insan tabiat rneine (italikler, benim) bizi gittike daha ok yaklatracan kesinlikle bildiimiz" her eyi anlamaktadr. Kt deyince de, "bu rnee ulamamz engelleyeceinden hi phe etmediimiz her eyi"9 anlamaktadr. Bylece, erdem, insan tabiatnn gereklemesiyle ayn eydir; bunun sonucu olarak da, insan bilimi, ahlkn temelini oluturan kuramsal bir bilimdir. nsann gerekten kendisi olabilmesi iin ne yapmas gerektiini gsteren ve bylece ona iyinin ne olduunu reten akl olmakla birlikte, erdeme ulamann yolu insann kendi glerini etkin bir biimde kullanm olmasdr. Bylece, gllk erdemle ayn ey, gszlk ise ktlkle ayn eydir. Mutluluk kendi bana bir ama deildir, glln artm olduunu hissetme gibi bir yaant ile birlikte gider; gszlk ise ruh knts ile birlikte gider; gllk ve gszlk, insann ayrt-edici niteiii olan btn glerle ilgilidir. Deer yarglar yalnzca insana ve insann menfaatlerine uygulanabilir. u var ki, bu gibi deer yarglar yalnzca tek ek insanlarn holandklar ve holanmadklar eylerle ilgili nermeler deiidir; nk insann zellikleri insan trnn tabiatnda vardr ve bylece btn insaniar iin ortak olan zelliklerdir. Spinoza'nn ahlk anlaynn objektif nitelii, birok bireysel deiiklie imkn an:9

Ayn eser, 1099 a, ss. 3-5.

Benedictus de Spinoza, Ethics, W. Hale VVhite'n evirisi, Amelia Hutcheson Sterling-Humprey Mitford tarafndan yeniden gzden geirilmi (London: Oxford University Press, 1927), III, nerme 6. (Scribner's Spinoza Selections.) Ayn eser, IV, nerme 24.

Ayn sser, IV, nsz.

38

39

makla birlikte, z bakmndan btn insanlar iin ayn olan insan tabiat rneinin objektif niteliine dayanr. Spinoza, otoriter ahlka iddetle kardr. Ona gre, insan kendini aan bir otorite iin bir ara deil, kendi bana bir amatr. Deerler ancak insann gerek menfaatlerine gre -zgrle ve insan glerinin verimli, yaratc bir biimde kullanlm olmasna grebelirlenebilirler.10 Bilimsel bir ahlkn en nemli savunucusu John Devvey'dir; Devvey'nin grleri hem ahlk rlativizme, hem de otoritecilie kardr. Otoritecilik konusunda, Tanr vergisi bir sezgiye, Tanr tarafndan belirlenmi yneticilere, devletin buyruklarna, uylamlara, geleneklere, vb. bavurma gibi ortak bir zelliin, "aratrma ve soruturma ihtiyacn engelleyecek kadar otoriter olan
Marx da, Spinoza'nnkine benzeyen bir gr atmtr ortaya: "Bir kpek iin neyin yararl olduunu bilmek, kpein tabiatn incelememizi gerektirir. Yararllk ilkesinden, yani kpek iin yararl olan eylerden hareket ederek yaptmz karsamalarla kpein tabiatnn ne olduunu anlayamayz. Bu gr insana uyguland zaman, btn insan davranlarn, hareketlerin1, ilikilerini, vb. yararllk ilkesiyle eletirmeye kalkan bir kimsenin, nce genel insan tabiatn, daha sonra da her tarih dnemdeki insan tabiatn incelemesi gerekirdi. Oysa Bentham, insan tabiatn hi mi hi anlamamtr. Byk bir safdillikle, ada dkkn sahibini, zellikle ngiliz dkkncsn, normal bir insan olarak grmtr." Kari Marx, Capital, 3. Almanca edition'undan evirenler: Samuel Moore ve Edvvard Aveling; editr: Frederick Engels; 4. Almanca edition'una gre yeniden gzden geiren ve genileten: Ernest Untermann (New York: The Modern Library, Random House, Inc.), I, 688, dip notu. Spencer'in ahlk gr de byledir; nemli felsef farklara ramen, Spencer de ayn ekilde, "iyi" ve "kt"nn insann zel yapsna gre belirlendiini ve davran biliminin insanla ilgili bilgimize dayandn ne srmektedir. J.S.Mll'e yazm olduu bir mektupta Spencer yle diyor: "Urunda mcadele ettiim gr udur: Ahlkn, daha uygun bir deyimle syleyecek olursak, doru davran biliminin amac, baz davran biimlerinin nasl ve niin zararl olduunu, bazlarnn ise nasl ve niin yararl olduunu belirlemekdir. Bu iyi ve kt sonular rastgele ya da geici bir ey deil, nesnelerin yapsndan kaynaklanan zorunlu sonulardr." Spencer, The Principles of Ethics, Cilt I (New York: D. Apleton Co., 1902), s. 57.
10

bir sesin var olmasndan kaynaklandn" sylemektedir.11 Ahlk rlativizm konusunda ise, bir eyden zevk alma olgusunun, kendi bana ele alnd zaman, "zevk alnan eyle ilgili bir deer yargs" olmad grn savunmaktadr.12 Zevk temel bir veridir, ama "ak ve seik olgularla dorulanm" olmaldr.13 Spinoza gibi Devvey de, objektif olarak geerli olan deer nermelerine insan aklnn gc ile ulalacan ne srmektedir. Onun iin de insan hayatnn amac, insann kendi tabiatna ve yapsna uygun olarak yetimesi ve gelimesidir. u var ki, Devvey'nin her eit sabit ya da deimez amaca kar kmas, onu Spinoza'nn ulam olduu nemli bir aamadan vazgemek zorunda brakmtr: Bilimsel bir kavram olarak "insan tabiat rnei"nden'... Devvey'nin grnde arlk verilen en nemli nokta, davran kurallarnn geerliinin amprik temeli olarak aralarla amalar (ya da sonular) arasndaki ilikidir. Deerlendirme, ona gre, "ancak nemli bir ey olduu zaman; zmlenecek bir kargaalk, yerine getirilecek bir ihtiya, bir eksiklik ya da yoksunluk, var olan artlar deitirerek giderilebilecek bir eilim atmas sz konusu olduu zaman gerekleebilir. Bu gerek de unu gsterir: Nerede bir deerlendirme varsa, orada dnce ile ilgili bir etken -bir aratrma etkeni- ie karmaktadr, nk gz nnde bulundurulan ama, gerekletii takdirde, var olan ihtiyac ya da eksiklii karlayacak ve var olan atmay giderecek ekilde biimlendirilmi ve tasarlanm olacaktr."14

" John Devvey ve James H. Tufts, Ethics (New York: Henry Hold and Company, rev. ed., 1932), s. 364.
12 13

John Devvey, Problems of Men (New York: Philosophical Library, 1946), s. 254. Ayn eser, s. 260.

John Devvey, "Theory of Valuation", International Encyclopedia of Unified Science (Chicago: The University of Chicago Press, 1939), XI, No. 4, s. 34.

41

13

Devvey'e gre, ama "daha uzak bir aamada gerekleecei dnlen bir dizi eylemden, ara ise bir nceki aamada gz nnde bulundurulan bir dizi eylemden baka bir ey deildir. Amalar ve aralarn birbirinden ayrt edilmesi, nerilen bir eylem dizisinin akn, yani zaman iinde ard arda gelen ve birbiriyle balantl olan bir diziyi incelemekle gerekleir. Ama, dnlen en son eylemdir, aralar ise zaman ierisinde ondan nce gerekletirilmesi gereken eylemlerdir... Aralar ve amalar ayn geree verilen farkl iki addr. Terimler gerek bir ayrm deil, dncede yaplan bir ayrm dile getirmektedir."15 Devvey'nin aralarla amalar arasndaki ilikiye arlk vermi olmas, akla dayanan ya da akla uygun bir ahlk kuramnn gelimesinde, zellikle amalarla aralar ayrmak yznden ie yaramaz hale gelen kuramlara kar bizi uyarmak bakmndan, phesiz nemli bir admdr. Ancak "bir eylem ak kafamzda tasarlanncaya kadar neyin peinde olduumuzu bilmediimiz"16 iddias, yle grnyor ki, doru deildir. Amalar, bizi onlara ulatracak aralar henz bilinmemi de olsa, olayn btnnn -yani insann- gzlem ve deneyimlere dayanan bir analizi ile a karlabilirler. O an iin tam olarak gzlerimizin nnde canlandramazsak da, geerli birtakm nermelere imkn veren amalar vardr, insan bilimi bize bir "rnek insan tabiat" imaj verebilir ve biz buradan hareket ederek, bizi amalara ulatracak aralar bulmadan nce amalarn ne olduunu karsayabiliriz."17
15

5. Ahlk ve Psikanaliz
Buraya kadar sylenenlerden, uygulamal bir bilim olarak hmanist-objektif bir ahlkn gelimesinin, psikolojinin kuramsal bir bilim olarak gelimesine bal olduu sanrm aka belli olmutur. Aristoteles'in ahlkndan Spinoza'nnkine kadar olan gelime, geni lde, Spinoza'nn ahlknn dinamik psikolojisinin Aristoteles'in ahlknn statik psikolojisine stn olmasndan ileri gelmektedir. Spinoza, bilind itkileri, arm yasa* Bu ve bundan sonraki blmlerin daha iyi anlalabilmesi iin, metinde sk sk geecek olan baz nemli dinamik psikoloji terimleriyle ilgili ksa bir aklamada bulunmak istiyorum. tki (motive ya da motivation), itici-g (drive), drt (urge) ve uyarc ya da tevik edici eylerin tm (incentives) anlamna gelen btn bu kelimeler ya da terimler, dinamik psikolojide, canl varlklar belirli tepkiler gstermeye ve belli bir amaca ynelik davranlarda bulunmaya sevk eden ya da zorlayan gleri veya etkenleri ifade etmek iin kullanlmtr. Trkede genellikle itki kelimesiyle karladmz ve psikologlar tarafndan bazen zel bir anlamda, ou zaman da birbirinin yerini tutan e-anlaml terimler olarak kullanlan bu kelimeler arasndaki farklar ve benzerlikleri bilmek yararl olacaktr. sim olarak "harekete neden olan ey" anlam na gelen motive ile "motivate" fiilinden tretilmi bir isim olan motivation, ayn anlamda ve birbirinin yerine kullanlan kelimelerdir ve her ikisinin de kkn Latince motus kelimesi oluturmaktadr. Motive'ler, psikolojik ya da sosyo-kltrel kkenli itkilerdir: Korku, fke, sevgi, nefret, vb. duygular, hret ve mevki sahibi olmak, para kazanmak, bilgi edinmek, bakalarndan stn olmak, almak, kan davas gtmek, vb. istekler, belli bir ideolojiye, dine, millete, vatana, belli bir davaya kendimizi adamamza ve bazen bu uurda lm bile gze almamza neden olan fikirler, dnceler ve inanlar belirli davranlarda bulunmamza yol aan itkiler olarak rol oynamaktadrlar. Kolayca grlecei zere, bunlarn bir ksm insan tabiatna sk skya bal olan psikolojik itkiler olduu halde, tekiler sonradan renilmi ya da eitim yolu ile kazanlmlardr ve sosyo-kltrel evrelere gre deimektedirler. tkileri bilinli ve bilind olmalarna gre de birbirinden ayrmak mmkndr. Bilind itkiler -farknda olmadmz haldeen az, bilinli itkiler kadar kuvvetli (hatt bazen daha da kuvvetli) olabilirler ve bizi belirli davranlara iten gl etkenler olarak rol oynayabilirler. tici-g (drive) terimi ise, aslnda bir organizma ierisinde bulunan ve organizmay belli hareketlerde bulunmaya sevk eden ya da zorlayan biyolojik

John Devvey, Human Nature and Conduct (New York: The Modern Library, Bandom House, 1930), ss. 34 ve sonras. Ayn eser, s. 36.

15 17

Uopia'lar, aralarn gereklemesinden nce amalarn sezilmi olmasn diie getirdikleri halde anlamsz deildirler: tersine, bazlar, insann geleceine olan inanc desteklemek bakmndan iadklar anlam bir yana, dncenin ilerlemesine da byk lde katkda bulunmulardr.

42

13

larn ve ocukluk yaantlarnn hayat boyunca srp giden etkilerini kefetmitir. Spinoza'nn "istek" kavram, Aristoteles'in "alkanlk" kavramna stn olan dinamik bir kavramdr. u var ki, Spinoza'nn psikolojisi, 19. yzyldan nceki btn teki psikolojik dnceler gibi, soyut olarak kalma eilimini gstermi, dayanm olduu kuramlar, gzlem ve deneyimlere dayanan aratrmalarla ve insanla ilgili yeni verilerin ortaya konmasyla snayacak bir yntem gelitirememitir.
ve fizik gleri itade etmek iin kullanlmtr. Tpk bir makineyi ileten g gibi, alk, susuzluk, uyku ihtiyac, cinsel ihtiya, vb. biyolojik istekler ve ihtiyalar da canl varlklar harekete geiren etkenler olarak rol oynamaktadrlar. u var ki, bu biyolojik itici-gler ou zaman psikolojik ve daha ok da sosyo-kltrel etkenlerle karm bir halde bulunurlar. Szgelii, alk bir biyolojik itici-gtr, ama gzel bir sofrada ve dostlarla birlikte yemek yeme zevki, belirli yiyeceklerden holanma, gnn belirli saatlerinde yemek yeme alkanl, vb. sosyo-kltrel etkenlerle belirlenmitir. Ar yemek yeme ya da hi durmadan bir eyler yeme gibi alkanlklar ise, bazen tatminsizlik ya da boluk duygusu gibi psikolojik itkilerden kaynaklanabilir. Uyku fizyolojik bir ihtiyatr, ama fizyolojik ihtiyacn gerektirdiinden ok daha fazla uyumak, ruh yorgunluu ya da ruh kntsnn yol at anlamszlk duygusundan kurtulma ya da kendini unutma ihtiyac gibi psikolojik etkenlerden kaynaklanm olabilir. Uyku saatleri ve alkanlklar ise toplumsal evrelere gre deiebilir. Ayn ekilde, cinsel ihtiyac tatmin etme ekli, zaman ve skl da hem psikolojik, hem de sosyo-kltrel etkenlere gre deiebilir. Bu bakmdan itki (motive) ve itici-g (drive) terimlerini e-anlaml olarak kullanmak da mmkndr. Drt (urge) ise, biyolojik itkilerin daha uzun bir sre devam eden ve daha iddetli trlerini ifade etmek iin kullanlan bir terimdir. Hayvanlarn kzma dnemlerinde cinsel objenin peinden komak iin gsterdikleri srekli ve byk aba, hamilelik srasnda kadnlarn baz yiyecekler iin duyduklar ar istek gibi... Fromm ve teki psikologlar gibi, ben de bu eviriyi yaparken, yalnzca biyolojik itki anlamnda, yani zel anlamda kullanlan drive kelimesini itici-g ya da harekete geirici g olarak; genel anlamda insan davranlarn yneten her trl biyolojik, psikolojik ve sosyo-kltrel etkenleri kapsayan drive, motive ve motivation terimlerini ise itki kelimesiyle; urge kelimesini ise drt olarak Trkeye evirmeyi uygun grdm. Metinde daha seyrek olarak geen incentives kelimesini ise genellikle uyarc ve tevik edici etkenler olarak Trkeye evirdim. (evirenin notu.)

Gzlem ve deneyimlere dayanan aratrma, Devvey'nin ahlknn ve psikolojisinin temel kavramdr. Devvey, bilind itkileri kabul etmitir ve onun "alkanlk" kavram geleneksel davran psikolojinin yalnzca dtan grlen nitelikleri belirtmekle yetinen alkanlk kavramndan farkldr. ada klinik psikolojinin "yalnzca dtan grlen davran deil, istek, yarg, inan ve idealletirme eilimini belirleme konusunda da bilind kuvvetlerin byk nemi zerinde durmakla belli bir gereklik anlayna ulam olduunu"18 sylemesi -byle bir yeni yntemin tm imknlarn kendi ahlk kuram ierisinde kullanm olmasa bile- Devvey'nin bilind kuvvetlere ne derece nem vermi olduunu gsterir. Psikanalizin bulgularn ahlk kuramnn gelimesine uygulamak iin felsef ynden de, psikolojik ynden de pek az bir giriimde bulunulmutur;19 bu durum insan artmaktadr, nk psikanaliz kuram, zellikle ahlk kuram ile ilgili nemli katklarda bulunmutur. En nemli katk, belki de, psikanaliz kuramnn insann ayr ayr grnlerini deil de, btn kiiliini ele alan ilk ada psikoloji sistemi olmasdr. Geleneksel psikoloji, bir deney srasnda baka olaylardan bir dereceye kadar ayrlabilecek, byle18

Devvey, Human Nature and Conduct, s. 86.

' 9 Psikanalitik gr asndan deerler problemine yaplan kk ama nemli bir katk, Patrick Mullahy'nin "Values, Scientific Method and Psychoanalysis," (Psychiatry, May, 1943) adl yazsdr. Bu kitabmn metni yeniden gzden geirildii srada J.C. Flugel'in Man, Morals and Society adl eseri henz yaymlanmamt (Nevv York: International Press, 1945); bu eser, bir psikanalistin psikanalitik bulgular ahlk kuramna uygulamak iin yapm olduu ilk sistemli ve cidd giriimdir. Problemlerin ok deerli bir biimde ortaya konmas ve ahlkla ilgili psikanalitik grn derin bir eletirisi -eletirmenin ok tesine gitmekle birlikte- Mortimer J. Adler'in What Man Has Made of Man (Nevv York: Longmans, Green and Co., 1937) a^l eserinde bulunabilir.

45

13

ce tek bana gzlenebilecek herhangi bir olay incelemekle yetinmek zorundayd; oysa Freud, geleneksel psikolojinin yntemini kullanacak yerde, tm kiilii incelemek ve insann niin bu
* Freud'a gre kiilik, yapsal olarak birbirine bal, birbirinin iine gemi ve srekli olarak birbirini etkileyen ana blmden, Super-ego, Ego ve id+libido'dan olumutur. Bunun iindir ki, psikanalist, kiilii bir btn olarak grmek ve bir btn olarak incelemek zorundadr. id, Latince "O" anlamna gelen bir kelimedir. Freud'a gre id'in bulunduu alan, kiiliin en alt blmn oluturur. Bu blm her trl itepilerin, igdlerin, itkilerin yer ald ve bask altna alnm duygularn barnd blmdr. Freud'a gre d'in egemen olduu alanda mantk kurallar almaz. Bu alanda, btn itepiler ve igdler birbirini etkisiz hale getirmeksizin bir arada bulunurlar. d deer yargs, iyi ve kt ve ahlkllk nedir bilmez. d alannda bulunan ya da olup biten her ey bilinddr ve bilind olarak kalmaya mahkmdur, id'in bir ksmn oluturan Libido ise, dar anlamyla, cinsel isteklerin yer ald, "cinsel enerji"nin depoland blm Oluturur; daha genel anlamda ise, d ierisinde hayat itepilerin ya da "enerji"nin depoland alandr. Latince "kapris" ve "cinsel tutku" anlamna gelen bu kelimeyi, bugn de pek ok kimse, bu ilk anlamna uygun decek ekilde kullanmaya devam etmektedir. Ego, "ben", "benlik" anlamna gelen Latince bir kelimedir. Freud'a gre Ego, insan kiiliinin kendini kendisi olarak alglamasna imkn veren ve d dnya ile temas halinde olan, d dnyadan etkilenen blmdr; kiiliin, kii ile gerek dnya arasnda arabulucuk yapan blmdr. Bu bakmdan, gerein alglanmas ve geree uyum salama ii, Ego'nun grevidir. Eylemlerin denetlenmesi, gereklere gs germe, edinilen izlenimlerin saklanmas, dnme, ite ve dta olup biten olaylarn zmsenmesi, birbiriyle elien dncelerin badatrlmas, kart olan eylerin uzlatrlmas, zihinsel yaratcln salanmas onun grevleri arasndadr. Gven duygusuna ulamak ve insann kendi varln srdrebilmek iin gerekli olan bilinli ya da bilind i mekanizmalar ve sreleri harekete geirmek de onun grevidir. Ego, d gibi karmakark bir grnme sahip deildir; organize olmu bir halde bulunur. d, "tutkularn bulunduu alan temsil ettii halde, Ego akl ve saduyunun egemen olduu alann temsilcisidir. Bu bakmdan Ego, hem id ile, hem de Super-ego ile uyum ierisinde almak ve yaamak zorundadr. "st-ben" ya da "st-benlik" anlamna gelen Super-ego ise, kiiliin kendi kendisini gzetleyen, denetleyen, yarglayan, eriyi doruyu birbirinden ayran, baka bir deyimle Vicdan dediimiz blmdr. Super-ego, d dnyann yasaklayc glerinin ie-mai-edilmesiyle olumutur. Bu bakmdan Super-ego, d iie Ego arasnda etkilemeyi salayan en nemli gc temsil eder. Ego'ya

ekilde davrandn anlamak imknn veren yeni bir yntem bulmutur. Serbest armlarn, ryalarn, hatalarn, aktarma (transference) olaynn analizinden oluan bu yntem, o zamana gelinceye kadar ancak insann kendisi hakkndaki bilgisine ve i-gzleme ak olan "zel" verilerin hasta ile psikanalist arasnda kurulan balant srasnda a kmasn ve "bakalar tarafndan" anlalmasn salayan bir yaklamdr. Psikanalitik yntem, bylece, baka trl gzlenmesi mmkn olmayan olaylar inceleyebilme imknn vermitir. Ayn zamanda, bask altna alnm olduklar ve biiindna itildikleri iin i-gzlemle bile kavranlamayan birok duygusal yaanty da a karmtr. 20
yakn bir blm olmakla ve Ego'nun sahip olduu psikolojik organizasyonu paylamakla birlikte, id ile de yakn bir iliki ierisinde bulunur. (evirenin notu.) * "Aktarma" olarak Trkeye evirdiimiz transference, genel olarak ocukluktaki bir yaantnn ya da bir insanla ilgili olumlu ya da olumsuz bir duygunun, tavrn, vb. baka bir insana ya da objeye aktarlmas, zellikle psikanaliste aktarlmas anlamna gelmektedir. (evirenin notu.) ** Bastrma (suppression), bir itepinin, bir duygunun ya da bir dncenin bilinli bir ekilde bastrlmas demektir. Bu kavram, onaylanmayan bir eyi bilerek ve isteyerek unutmaya, aklmzdan karmaya almak ya da eyleme dnmesine frsat vermemek anlamna gelmektedir. Bask altna alma (repression) ise, ayn ilemin bilind bir ekilde yaplm olduunu ifade eder. Byle bir mekanizma ile, istenmeyen ya da beenilmeyen btn itepiler, istekler ve dnceler bilin alanndan bilind alana itilmi olur. Ancak, bask altna alnm olan, baka bir deyenle bilin alanndan bilind alana itilmi olan unsurlar, ou zaman, dolayl bir ekilde etkide bulunmaya devam ederler ve gece ryalara, gndz hlyalara karr ve onlara ekil verirler; bazen de nevrotik belirtiler, dil srmeleri, vb. eklinde ortaya kabilirler. Ne var ki, "bask altna alma" olayn "bastrma" olayndan ok kesin bir ekide ayrmak mmkn deildir. Nitekim Fromm da, kitabn sonlarna doru "Yaratcln Kart Olarak Bask Altna Alma" adl blmde, Freud'un "bask altna alma" (repression) olarak adlandrd mekanizmay, "bastrma" (suppression) srecinin bilind olan blm olarak kabul ettiini sylemektedir. Ayn ekilde, ben de, bilind bir "bastrma" sz konusu olduu zaman, "bask altna alma" deyimini kullanmay tercih ettim. (evirenin notu.)
20

Baknz: Devvey, Problems

of Men, ss. 250-272 ve Philip B.

Rice,

47

13

Freud, incelemelerinin balangcnda daha ok nevrotik belirtilerle ilgilenmitir. Ama Psikanaliz ilerledike, nevrotik bir belirtinin, ancak ierisinde yer ald karakter yapsn anladmz takdirde anlalabilecei daha ak bir ekilde ortaya kmtr. Bylece, psikanalitik kuramn ve tedavinin genel konusu belirti deil, nevrotiK karakter olmutur. Freud nevrotik karakteri incelemeye alrken, son yzyllarda psikolojinin ihmal ettii ve romanclarla piyes yazarlarna brakt karakter-bilimi iin yeni temeller atmtr. Psikanalitik karakter-bilimi, henz ocukluk dneminde olmakla birlikte, ahlk kuramnn gelimesi iin zorunludur. Geleneksel ahlkn zerinde durduu btn erdemler ve ktlkler belirsiz olarak kalmaya mahkmdurlar, nk birbirinden farkl ve bir dereceye kadar eliik insan davranlarn ou zaman ayn kelime ile ifade etmektedirler; erdemler ve ktlkler ancak herhangi bir erdemi ya da ktl olduu sylenen bir kiinin karakter yaps ile ilikili hale getirildikleri zaman belirsiz olmaktan karlar. Karakter yapsndan ayrlm bir erdem, hi de deerli bir ey olmayabilir (korkudan ya da kendini beenmiliin bask altna alnmasndan ileri gelen bir alakgnlllk gibi); ayn ekilde, bir ktlk de karakter btn ierisinde ele alnd zaman bambaka bir anlam tayabilir (gvensizlikten ve kendini kk grmekten ileri gelen bir kendini beenmilikte olduu gibi). Bu noktay hesaba katmak ahlk iin son derece nemlidir; tek tek erdemleri ve ktlkleri birbirinden ayr zellikler olarak ele almak yeterli deildir ve bizi yanl sonulara gtrr. Ahlkn konusu karakterdir ve ancak bir btn olarak karakterle ilikili hale getirildikleri zaman tek tek nitelikler ve eylemler hakknda deer yargs verilebilir. Bylece, ahlk ara-

firmasnn gerek konusu tek tek erdemler ya da ktlkler deil erdemli ya da kt karakterdir. Psikanaliz alanndaki bilind itki kavram da ahlk iin ayn derecede nemlidir. Bu kavram, ana hatlaryla, Leibniz ve Spinoza'ya kadar geri gtrlebilirse de, bilind abalar gzlem ve deneyimlere dayanarak ve ince ayrntlarna varncaya kadar inceleyen, bylece insan itkilerini bir kurama balayan temelleri atan ilk defa Freud olmutur. Ahlk dncenin gelimesi, insan davran hakknda verilen deer yarglarnn ahlk eylemle ilgili olacak yerde, bu eylemin temelinde bulunan itkilerle ilgili olduu gerei ile belirlenmitir. Bu bakmdan, bilind itkilerin (yani insan davranna yn veren kuvvetlerin) anlalmas, ahlk aratrmasna yeni bir boyut kazandrmtr. Freud'un belirtmi olduu gibi, "Ego ierisindeki en aa olan ey kadar, en yksek olan da bilind olabilir",21 ve eyleme yn verme konusunda ahlk aratrmasnn bilmezlikten ya da grmezlikten gelemeyecei en kuvvetli itki olarak rol oynayabilir. Deerlerin bilimsel adan incelenmesi iin psikanalizin salam olduu byk imknlara ramen, Freud ve okulu ahlk problemlerini aratrmak iin ortaya atm olduklar yntemi en verimli ekilde kullanamamlardr; gerekte, ahlk problemlerini kark bir hale getirecek pek ok ey yapmlardr. Karklk, Freud'un rlativist bir tavr taknm olmasndan ileri gelmektedir: Freud, psikolojinin, deer yarglarnn temelinde b^lunan itkileri anlama konusunda bize yardmc olabilecei, ama ou deer yarglarnn geerliini salamada yardmc olamayaca grn benimsemitir.

"Objectivity of Value Judgment and Types of Value Judgment, "Journal of Philosophy, XV (1934), 5-14, 533-543.

21

S. Freud, The Ego and the d, Joan Riviere and V. Woolf, tr. (London: Hogarth Press and the Institute of Psychoanalysis, 1935), s. 133.

48

13

Freud'un rlativizmi en belirgin ekilde Super-ego (vicdan) kuramnda dile gelmektedir. Bu kurama gre, baba'nn Superego'sunda ve kltrel geleneklerde toplanm olan emirler ve yasaklar sisteminin bir paras haline gelmi olan her ey vicdann ierii olabilir. Bu gr noktasna gre, vicdan ie-maledilmi bir otoriteden baka bir ey deildir. Freud'un Super-ego ile ilgili analizleri, yalnzca "otoriter vicdanin analizidir.22 Bu rlativist grn iyi bir rnei T. Schroeder'in "Ahlk Deerlendirmeler Yapmak stemeyen Bir Psikoloun Tavr" adl yazsdr.23 Yazar yle bir sonuca varmtr: "Her ahlk deerlendirmenin temelinde, eski heyecan yaantlarndan kaynaklanan heyecan bozukluklarnn, yani birbiriyle atan iddetli itepilerin yol at bir olay vardr; dolaysyla, ahlk deerlendirmeler yapmak istemeyen bir psikiyatr, bu gibi deerlendirmeler yapacak yerde, akla uygun yntemlere bavuracak ve evrensel psikoloji ve psikiyatri alanndaki bulgulara dayanarak, ahlknn urat konularla ilgili itepileri snflamaya alacaktr." Yazar, stelik, "ahlk deerlendirmeler yapmak istemeyen ve evrensel gr benimseyen psikologlarn, herhangi bir eyin doru mu, yanl m olduunu kestirmek imknn verecek kesin ya da sonsuza dek ayn kalan (deimez) kurallara bal olmadklarn" sylemekle, problemi daha da kark bir hale getirmitir; bylece, sanki bilim kesin ve deimez kurallara ulamak zorundaym gibi bir hava yaratlmtr. Freud'un Super-ego kuramndan biraz farkl olan bir gr de ahlkn aslnda, insan tabiatndan ileri gelen ktle kar bir tepki olarak ortaya kt eklindeki grdr. ocuun cinsel abalarnn kar cinsten olan ana ya da babaya ynel22 23

diini; bunun sonucu olarak da, ocuun ayn cinsten olan ana ya da babay kendisine rakip olarak grp ondan nefret ettiini; dmanln, korkunun ve sululuun bylece zorunlu olarak, ocuun hayatnn ilk dneminde ierisinde bulunduu durumdan kaynaklandn, ne srmektedir (Oidipus Kompleksi). Bu kuram, "ilk gnah" kavramnn din-d bir anlam kazanm olmasn ifade eder. Yakn akraba ile cinsel iliki kurma ve ldrme isteini dile getiren bu itepiler insan tabiatnn temelli bir blmn oluturduklar iindir ki, Freud'a gre, insanolu sosyal hayat gerekletirebilme amacyla ahlk kurallarn yaratm; bireyi ve grubu bu itepilerin tehlikelerinden koruyabilmek
* Bu kompleks, adn Yunan mitolojisinden, Sophokles'in, nl piyes kahraman Kral Oidipus'tan almtr. Oidipus, bilmeden, babasn ldrm ve annesiyle evlenmitir. Olay meydana knca da, annesi intihar etmi, Oidipus da kendisini cezalandrmak iin annesinin kulland bir ine ile gzlerini kr etmitir; byk bir vicdan azab ierisinde, yurdunu ve tahtn terk etmi, fedakr kz Antigone ile birlikte diyar diyar dolamaya balamtr. Bazen Kadn Oidipus Kompleksi bazen de Elektra Kompleksi denilen baka bir kompleks ekli ise, kz ocuun babasna olan ballndan kaynaklanr; babasn, paylamak istemedii cinsel bir obje olarak grmesi dolaysyla annesine kar gelitirdii atmal bir dmanlk duygusunu ifade etmek zere kullanlmtr. Oidipus Kompleksi gibi Elektra Kompleksi de adn Yunan mitolojisinden almtr. Mithos'a gre, Elektra'mn annesi, kocas Agamemnon'u, Troya savandayken ba dman ile aldatm ve savatan sonra yurduna dnen kahraman a ile birlikte baklayarak ldrmtr. Elektra'mn hikyesi Aiskhylos, Sofokles ve Euripides'in piyeslerinde ayrnilarylaanlatlmtr; bu kadn kahraman, bymesini bekledii erkek kardeiyle birlikte annesini ve annesinin n ldrerek babas Agamemnon'un cn almtr. Gerek Oidipus Kompleksi, gerekse Elekira Kompleksi, Freud ve Freud'un okuluna sk skya bal Freud'ular tarafndan btn insanlk iin geer olan evrensel bir olay olarak kabul edilmi ve kiilik gelimesi ile birlikte vicdann oluumunun da en nemli arac olarak grlmtr. Ancak, deiik toplumlar ve kltrler zerinde yaplan aratrmalar, zellikle Ma'lno.vski'nin Trobriand Adaiar'nda yapm olduu antropolojik aratrmalar, ataerkil bir aile yapsn benimsemi olan Bat toplumu iin geerli olan byle bir kompleksin evrensel olmadn, anaerkil bir aile dzeni ierisinde yaayan Trobriand'llarda Oidipus Kompleksinin babaya kar deil de, otoriteyi temsil eden ve disiplini salayan dayya kar gelitiini ortaya koymutur. (evirenin notu.)

Vicdann daha ayrntl bir tartmas IV. Blmde yaplacaktr. The Psychoanalytic Revievv, XXXI, No. 3 (July, 1944), ss. 329-335.

51

13

iin sosyal davran kurallarn koymu ve bu kurallar ilkel toplumlarda bir tabular (yasaklar) sistemi ierisinde, daha sonra da, daha az ilkel ahlk sistemleri ierisinde toplamtr. Bununla birlikte, Freud'un tutumu hibir zaman tutarl bir rlativizm deildir. nsann ulamak iin aba gsterdii bir ama olarak geree (yani insann gerei bulacana) btn kalbiyle inanyor ve insann, tabiat gereince akll bir yaratk olmas dolaysyla, byle bir aba gsterme yeteneine sahip olduuna gveniyordu. Rlativizme kar olan bu tutum, "bir hayat felsefesi"24 ile ilgili tartmalarnda ok ak bir ekilde ortaya kmaktadr. Gerein "eitli d artlar altnda ortaya kan ihtiyalarmzdan ve isteklerimizden baka bir ey olmadn" ne sren kurama karyd; Freud'a gre byle bir "anarist" kuram "gnlk hayatla yz yze geldii anda kecektir". Freud'un akln gcne, insanl birletirme ve insan bo inanlarn zincirinden kurtarma yetisine inanm olmas, Aydnlanma felsefesinin ayrt edici nitelii olan ve insan duygulandran bir inantr. Geree duyulan bu inan, Freud'un psikanalitik tedavi kavramnn temelini oluturmaktadr. Psikanaliz, insann kendisiyle ilgili gerei a karma denemesidir. Bu bakmdan Freud, Buda'dan ve Sokrates'ten bu yana, insan erdemli ve zgr klan, ya da -Freud'un deyiiyle- salkl bir hale getiren bir g olarak geree inanan dnce geleneini srdrmtr. Psikanalitik tedavinin amac, akl-d olann (id'in) yerine akl (Ego'yu) koymaktr. Psikanalitik tedavi, byle bir gr asndan, iki kiinin -psikanalist ile hastann- kendilerini gerein aratrlmasna adadklar bir durum olarak tanmlanabilir. Tedavinin amac sal dzeltmektir, illarsa akl ve ger24

ektir. Bylesine bir itenliin seyrek olarak karmza kt bir kltr ierisinde kkl bir drstle dayanan byle bir durumu nermi olmas belki de Freud'un dehasnn en byk belirtisidir. Freud'un, karakter-bilimi ile ilgili gr de, st kapal bir ekilde de olsa, yine rlativist olmayan bir tutumu dile getirir. Libido'nun gelimesinin oral safhadan balayp anal safhadan getiini ve genital safhaya ulatn, salkl bir insanda genital yneliin belirgin olduunu kabul etmektedir. Ahlk deerler zerinde aka durmamakla birlikte, Freud'un, ahlk deerlerle karakter arasnda st kapal bir ekilde iliki kurduu sylenebilir: Baml, agzl, cimri tavrlarn ayrt edici nitelii olan pregenital yneliler, genital, yani yaratc, olgun bir karakterden ahlk bakmndan daha aadr. Freud'un karakter bilimi, bylece, erdemin insan gelimesinin tabi amac olmasn gerektirmektedir. Bu gelime birtakm zel artlar, ounlukla d artlar tarafndan engellenebilir, bylece nevrotik karakterin oluumu gibi bir sonu kar ortaya. Normal gelime ise, sevme ve alma yeteneine sahip olan olgun, bamsz ve yaratc bir karaktere gtrecektir; bu bakmdan, Freud'a gre, nnde sonunda salk ve erdem ayn anlama gelmektedir. Karakterle ahlk arasndaki bu iliki Freud'un sisteminde aka belirtilmemitir. Bu, bir dereceye kadar, Freud'un rlativizmi ile hmanist ahlk deerleri st kapal bir ekilde kabul etmi olmas arasndaki elimeden ileri gelmektedir; bir dereceye kadar da, Freud'un daha ok nevrotik karakterle ilgilenmesi yznden genital ve olgun karakterin analizine ve tanmianma-

S. Freud, New Introductory Lectures on Psychoanalysis, W.J.H. Sprot, tr. (New York: W.W. Norton and Company, 1937, ss. 240-241.

* Freud'un kuramnda, benliin gelimesinin aamada olduu kabul edilmektedir: 1) Cinsel enerjinin (libido), dolaysyla zevk kaynann azla ilgili blgede topland oral safha; 2) ans civarnda topland anal safha ve 3) cinsel organlarda topland genital safha; ilk iki safhay belirtmek iin Freud "pregenital' (cinsellik-ncesi) deyimini de'kullanmaktadr. (evirenin notu.)

53

13

sna pek az bir dikkat gstermi olmasyla ilgilidir, bunun iin karakterle ahlk ilikisi ister istemez belirsiz bir halde kalmtr. Bundan sonraki blmde, "nsanolunun zel durumunu" ve bunun karakter gelimesi bakmndan tad nemi gzden geirdikten sonra, genital karakterle e-deer olan "yaratc yneli"in ayrntl bir analizini yapacaz.

III. BLM
NSAN TABATI VE KARAKTER

54

Bir irsan olmak, benim iin, baka insanlarla paylatm bir eydir. Grmek, iitmek, yemek yemek ve su imek btn hayvanlar gibi benim de yaptm eylerdir. Ama benim "ben" olmam yalnzca benimdir ve baka hi kimseye deil bana aittir; baka hibir insana deil, bir melee de deil - ve Tanr ile birlemediim sreceTanrya da deil, bana aittir.
Master Eckhart, Fragmerts

i.insanolunun erisinde Bulunduu zel Durum


Tek bir insan, insan soyunun simgesidir. nsan trnn belirgin bir rneidir. Hem "kendisi"dir, hem de "hepsi"dir; kendi zellikleri olan bir bireydir ve bu anlamda tektir, biriciktir, ama ayn zamanda insan soyunun btn ayrt edici niteliklerini kendinde toplamaktadr. Kendi kiilii, btn insanlarda crtak olan insan varlnn zellikleri ile belirlenmitir. Bu bakmdan, kiilik zerinde durmadan nce insanln ierisinde bulunduu durum zerinde tartmak gerekecektir.

57

A. nsann Biyolojik Zayfl


insan varln hayvannkinden ayran ilk unsur olumsuz bir nitelik tar: Kendisini evreleyen dnyaya uyma sreci ierisinde igdsel bir dzenlemenin yok denecek kadar az oluu... Hayvann kendi dnyasna uyma biimi hep ayn kalmaktadr; igdsel donatm, deien bir evreye baarl bir ekilde ayak uyduramad zaman, hayvan tr yaamay srdremeyip tkenecektir. Hayvan, deien artlara ancak kendini deitirerek -kendi kendine biim vererek- uyabilir; evresini deitirerek -yani kendisinden baka bir eye biim vererek- deil. Bylece, uyumlu bir ekilde yaayabilir; hayvanlarda abalamann, mcadele etmenin bulunmay demek deildir bu; yalnzca u anlama gelmektedir: Hayvann kaltmla geen donatm onu kendi dnyasnn iyice belirlenmi ve deimez bir paras haline getirmitir; ya evreye uyacaktr, ya da tkenip gidecektir. Hayvanlarn igdsel donatm ne derece eksik ve deiebilir bir durumdaysa, beyni de o derece gelimitir, dolaysyla renme yetenei o lde artmtr. nsann ortaya k, evrim sreci ierisinde evreye igdsel bir biimde uymann en aza indii bir noktada olmutur denebilir. u var ki, insan kendisini hayvandan ayran yeni niteliklerle kmtr ortaya: Apayr bir varlk olduunun bilincine varmas, gemii hatrlayp gelecei gznde canlandrabilmesi, nesneleri ve eylemleri simgelerle gsterebilmesi; dnyay kavrayp anlayabilecek bir akl ve kendisini duyularnn ok tesine gtrebilecek bir hayal gc olmas... nsan hayvanlarn en zayf, en gszdr, ama bu biyolojik zayflk onun kuvvetinin temeli, zel insan niteliklerinin gelimesinin ilk nedeni olmutur.

B. nsann Varolu artlarndan ve Tarihinden Kaynaklanan atallamalar (Dichotomy'ler)


Kendi bilincine varma, akl ve hayal gc, hayvansal varl belirleyen "uyum"u bozmutur. Btn bunlarn ortaya k insan anormalletirmitir, bir tabiat garibesi, bir ucube haline getirmitir. nsan tabiatn bir parasdr, onun fizik yasalarna baldr ve onlar deitirme gc yoktur, yine de tabiatn geri kalann amaktadr. Tabiatn bir paras olduu halde, tabiattan ayrdr; yersiz yurtsuz bir yaratktr, ama btn yaratklarla birlikte paylat bir yurda (dnyaya) zincirlenmitir. Geliigzel bir yerde ve zamanda frlatlm olduu bu dnyadan yine rastgele bir ekilde kp gitmek zorundadr. Kendi bilincine varm olduu iin, gszln ve varlnn snrlarn anlamaktadr. Kendi sonunu gzlerinin nnde canlandrabilmektedir: lmn... Varlndaki atallamadan hibir zaman kurtulamayacaktr; stemi olsa bile, ruhundan kendini kurtarmas mmkn deildir; yaad srece bedeninden kurtulmas da mmkn deildir -ve bedeni onu, yaamay ister hale getirmektedir. nsana verilmi olan bir nimet olan akl da, ayn zamanda, onun bana dert olmutur; akl onu hi durmadan, zlmesi mmkn olmayan bir atallamay zmeye zorlamaktadr, insan varl bu bakmdan btn teki organizmalarnkinden farkldr; srekli ve kanlmaz bir dengesizlik hali ierisindedir, insan hayat kendi trnn yaama kalbn tekrarlamakla "yaanamaz"; insann kendi hayatn yaamas gerekir. nsan, can sklma, honut olmama, cennetten kovulmu olduunu hissetme gcne sahip olan tek hayvandr. nsan, kendi varl kendisi iin bir problem olan, bu problemi zmek zorunda bulunan ve bu problemden kap kurtulmas mmkn olmayan tek hayvandr. nsann, insanlk-ncesi dnemdeki tabiatla uyum haline geri 23

58

dnmesi mmkn deildir; tabiatn ve kendi kendisinin efendisi oluncaya kadar akln gelitirme yolunda ilerlemek zorundadr. Akln ortaya k, insann ierisinde, onu hi durmadan yeni zm yollar aramaya zorlayan bir atallama yaratmtr. nsan tarihinin dinamik nitelii, akln varlndan ileri gelmektedir. Akl, insann gelimesine ve akl sayesinde kendine zg bir dnya -iinde rahata oturabilecei, kendisiyle ve baka insanlarla uyum ierisinde yaayabilecei bir dnya- yaratmasna yol amtr. Ama ulat her basamak onu honutsuzluk ve aknlk ierisinde brakm ve bu aknlk da yeni zm yollar aramaya gtrmtr. nsanda doutan gelen bir "ilerleme itkisi" yoktur; tutmu olduu yolda ilerlemesini salayan ey, varlndaki elimedir. Cenneti ve tabiatla olan birliini yitirdii iin, sonsuza dek bir gezgin, oradan oraya dolaan biri haline gelmitir. (Odysseus, Oidipus, brahim Peygamber, Faust gibi); ilerlemek ve bilgisindeki boluklar cevaplarla doldurarak, bilinmeyeni bilinen haline getirmek iin srekli bir aba gstermek zorunda kalmtr. Kendisi ve kendi varlnn anlam konusunda kendine hesap vermek zorundadr. Kendi iindeki bu atla, "kesinlik" iin duyduu zlemin verdii acyla, kendisini tabiattan, baka insanlardan ve kendinden ayran lneti ortadan kaldracak baka trl bir uyumla kapamaya zorlanmtr. nsan tabiatndaki bu atlak, kklerini insan varlndan ald iin, "varolula ilgili"1 (e>.istential) diye adlandrdm atallamalara yol amtr; insann yok edemeyecei, ama karak1 Bu kelimeyi, varoluuluun kullanm olduu terimleri dikkate alarak kullanm deilim. Kitabmn metnini yeniden gzden geirirken, Jean Paul Sartre'n Sinekler ve Varoluuluk Bir Hmanizma mdr? adl eserlerini okudum. Herhangi bir deiiklik yapmann ya da bireyler eklemenin uygun olacan sanmyorum. Baz ortak noktalar bulunmakla birlikte, Sartre'n grleriyle ne derece uzlatm konusunda bir yargda bulunamyorum, nk henz Sartre'n belli bal felsef eserlerini okumu deilim.

terine ve kltrne gre eitli ekillerde tepki gsterebilecei elimelerdir bunlar. Varolula ilgili en temel atallama hayatla lm arasnda olandr. lmek zorunda oluumuz, insan iin, deitirilemeyen bir gerektir. nsan bu gerei bilir ve ite bu bilgi onun hayatn derin bir ekilde etkiler. Oysa lm hayatn tam kartdr, ona yabancdr ve yaama olay ile hibir ekilde badaamaz. lmle ilgili her bilgi, lmn hayatn anlaml bir paras olmad ve bizim iin lm bir olgu olarak kabul etmekten, dolaysyla hayatmz sz konusu olduu srece, yenilgiyi kabul etmekten baka yaplacak bir ey olmad gereini deitiremez. "nsan sahip olduu her eyi hayat iin verecektir" ve "bilge kii", Spinoza'nn dedii gibi, "lm deil hayat dnecektir." nsan bu atallamay ideolojilerle inkr etmeye almtr: Ruhun lmszln ne srerek, insan hayatnn lmle son bulaca gibi ac bir gerei inkr eden Hristiyanln lmszlk kavramnda olduu gibi... nsann lml bir yaratk olmas, baka bir atallamaya yol amtr: Her insan, insan imknlarn tmn kendinde tad halde, hayat sresinin ksal, en elverili artlar altnda bile, bu imknlarn tam olarak gereklemesine frsat vermez. Bireyin hayat sresi insanlnkine eit olabilseydi, birey ancak o zaman tarihsel sre ierisinde ortaya kan insan gelimeye katkda bulunabilirdi. nsan soyunun evrimsel sreci ierisinde rastgele bir noktada balayp rastgee bir noktada biten insan hayat, bireyin tm imknlarn gerekletirme istei ile ac bir ekilde atr. Gerekletirmi olabilecei imknlarla, gerekten yapm olduu eyler arasndaki tutarszl insan hi deilse belirsiz olarak fark eder. Burada da ideolojiler ie karrlar ve hayatn tm imknlar ile gereklemesinin lmden sonra olaca varsaymna dayanarak, ya da bir insann kendi tarihsel 23

60

dneminin insanln son ve en byk baars olduunu ne srerek bu elimeyi inkr etmeye veya bu elimeyi uzlatrmaya alrlar. Baka bir ideoloji de hayatn anlamnn, hayatn tam olarak alp gelimesinde deil, sosyal hizmetler ve sosyal grevlerde olduunu ne srmektedir; bireyin gelimesinin, zgrlnn ve mutluluunun devlete, topluma ya da bireyi aan sonsuz gc simgeleyebilen herhangi bir eye baml olduunu, hatt bunlarn yannda hibir nemi olmadn iddia etmektedir. nsan tek banadr, ama ayn zamanda bakalar ile ilikisi olan bir yaratktr. nsan biricik, tek bir varlk olduu ve baka hi kimseyle ayn olmad iin yalnzdr ve kendisinin apayr bir varlk olduunu fark etmektedir. Yalnzca aklnn gc ile herhangi bir yarg ya da karar vermesi gerektii zaman tek bana olmak zorundadr. Ama yalnz kalmaya, baka insanlarla iliki kurmadan yaamaya da katlanamamaktadr. Mutluluu, kendini baka insanlarla ve gelecek kuaklarla dayanma halinde hissetmi olmasna baldr. nsan tarafndan yaratlm olan ve insan varlnn zorunlu bir paras olmayan bireysel ve toplumsal elimelerin ou, varolula ilgili atallamalardan temelli bir ekilde farkldr; ya ortaya ktklar ada, ya da insanlk tarihinin daha sonraki bir dneminde zlebilen tarihsel elimelerdir bunlar. Szgelii, madd ihtiyalar giderecek teknik aralarn bolluu ile bu aralar yalnzca bar ve insanlarn rahat ve mutluluu iin kullanma yeteneksizlii arasndaki ada elimenin giderilmesi mmkndr; zorunlu bir elime deil de, insann cesaret ve bilgelikten yoksun oluundan ileri gelen bir elimedir bu. Eski Yunandaki klelik kurumu bir dereceye kadar zlmez olarak nitelenebilen bir elimenin rnei olabilir; bu elime ancak tarihin daha sonraki bir dneminde, insan eitlii iin gereken madd temel salandktan sonra giderilebilmitir. 62

Varolula ilgili atallamalarla tarihsel elimeleri birbirinden ayrmak nemlidir, nk bu ikisini birbirine kartrmann ok geni kapsaml sonular olmutur. Tarihsel elimeleri desteklemede menfaati olanlar, bunlarn varolutan ileri gelen atallamalar olduunu, bu yzden deitirilemeyeceini kantlamak isterler. nsan, "olmamas gereken eyin baka trl olamayacana" ve ac kaderini kabul etmek zorunda olduuna inandrmaya alrlar. Ne var ki, bu iki tip elimeyi birbirine kartrmak iin yaplan giriim, insan bu elimeleri zmeye almaktan alkoyacak kadar gl olamamtr. Bir elimeyle karlat zaman pasif durumda kalamamak insan aklnn zel niteliklerinden biridir. elimeyi zebilmek iin harekete geecektir. nsanlk tarihindeki her trl ilerleme buradan kaynaklanr. nsan, elimeleri bilinli bir ekilde fark edip de buna kar eylemle tepkide bulunmaktan alkonacak olursa, bu elimelerin varl ister istemez inkr edilecektir. elimeleri uyumlu bir h&.e getirme, bylece onlar inkr etme, bireysel hayattaki rasyonalizasyonlarla toplum hayatndaki ideolojilerin (yani sosyal olarak kalplam rasyonalizasyonlarn) sayesinde gereklemektedir. Bununla birlikte, eer insan akl yalnzca akla uygun cevaplarla ve gerekle tatmin olabilseydi, bu ideolojiler etkisiz kalrd. u var ki, kendi kltrnden olan insanlarn ounun paylat ya da gl otoritelerin ne srd dnceleri gerekmi gibi kabul etmek de insann zelliklerinden biridir. elimeleri uyumlu hale getirmeye alan ideolojiler kamuoyu ya da otoriteler tarafndan desteklenecek olursa, insann kendisi tam olarak huzura kavuamasa bile, insan akl yatm olacaktr. nsan, tarihsel elimeler karsnda, bu elimeleri kendi eylemi ile yok edecek ekilde bir tepki gsterebilir; oysa varolutan ileri gelen atallamalara farkl tepkiler gsterebilirse de, bunlar yok etmesi mmkn deildir. Yattrc ve uyum salayc ideolojilerle akln yattrabilir. Kendini srekli olarak zevke ya da ie vererek i huzursuzluundan kurtulmaya alabilir.

13

zgrlnden vazgeebilir ve kendini kendi dndaki glerin elinde bir ara haline getirebilir, kendi benliini onlarn ierisinde eritebilir. Ama honutsuzluu, endiesi ve huzursuzluu olduu gibi kalr. Karlam olduu problemin bir tek zm yolu vardr: Gerekle yz yze gelmek, kendi yalnzln ve kendi kaderine ilgisiz kalan bir evren ierisinde tek bana kaldn bilmek, problemini onun yerine zebilecek, onu aan hibir kuvvetin bulunmadn kavramak. nsan kendi sorumluluunu yklenmek ve ancak kendi glerini kullanarak hayatna bir anlam verebilecei gereini kabul etmek zorundadr. Ama anlam vermek demek belli bir kesinlie ulam olmak demek deildir; aslnda, kesinliin peinden komak, anlama ulama abalarn etkiler. Kesinsizlik ise insan sahip olduu gleri gelitirmeye zorlayan bir art olarak rol oynar. nsan, panie kaplmakszn gerekle yz yze gelebilirse, kendi glerini gelitirerek ve yaratc bir ekude yaayarak, kendi hayatna vermi olduu anlamn dnda hayatn baka bir anlam olmadn anlayacaktr; ve yalnzca srekli bir uyankln, etkinliin ve abann, nemli olan biricik is te -varlmzn yasalarnn koymu olduu snrlar ierisinde kendi glerimizin tam olarak gelimesini salamadabizi baarszla uramaktan alkoyacan da anlayacaktr, insan aknlktan, hayret etmekten ve yeni sorular sormaktan hibir zaman kurtulayamacaktr. Ancak insanln ierisinde bulunduu durumu, kendi varlna sk skya bal olan atallamalar ve kendi glerini gelitirme yeteneini kabul ettii zaman grevinde baar kazanabilecektir: Kendisi olmak ve kendisi iin, kendinden yana olmak, zellikle kendi yeteneklerini -akln, sevme gcn ve yaratc iini- tam olarak gelitirerek mutlulua ulamak... nsan varlna sk skya bal olan "varolula ilgili atallamalar" tarttktan sonra, bu blmn banda belirtmi olduumuz noktaya -kiiliin incelenebilmesi iin, daha nce insanln ierisinde bulunduu durumu tartmak gerektiine- dne65

biliriz. Bu ifadenin en ak, en belirgin anlam udur: Psikolojinin, antropolojik ve felsef adan grlen bir insan varl kavramna dayanm olmas gerekir. nsan davrannn en belirgin zellii, insan abalarnn ve tutkularnn olaanst iddetidir. Freud, bu gerei herkesten daha iyi anlam ve bunu kendi ann mekanist-natralist dncesiyle aklamaya almtr. Kendini-koruma igdsnn ve cinsel igdnn (ya da daha sonra Ak ve lm igds olarak adlandrd igdlerin) ak ve seik bir belirtisi ol* "gd" ve "itepi" kavramlarnn genel olarak ne anlama geldiini ve Freud'un bu kavramlar hangi anlamda kullanm olduunu ksaca belirtmek yararl olacaktr. tepi (impulse), iten gelen ve bizi uyaran, eyleme gemeye ya da hareket etmeye zorlayan bedensel "ya da fizyolojik itkilerin varln belirtmek zere kullanlan bir terimdir. tepi davranlar, bazen bir refleks davran halinde annda gerekleen, herhangi bir ekilde dnlmeden yaplan ve iradeye bal olmayan ya da irade tarafndan ynlendirilemeyen davranlardr, itepi, ruhsal bakmdan, bizi hemen harekete geiren bir uyarm (stimulus) olarak kabul edilmektedir. Psikanalitik bir terim olarak da kayna bir organmzda bulunan ya da bedenimizin bir tarafnda oluan somatik bir sre olarak grlmektedir. Bununla birlikte, bazen "arzu" ve "tutku" gibi sbjektif yaantlarla ilgili terimlerle e-anlama gelecek ekilde kullanld da olmutur. Bazen de, zellikle dorudan doruya id tarafndan belirlenen temel itepiler sz konusu olduu zaman, igd ile e-anlama gelecek ekilde de kullanlmtr. itepi ile ilikili genel bir kavram olarak igd (instinct) ise, zellikle hayvanlar dnyasnda ilgin rneklerine rastladmz, nesiller boyunca deimeyen ve canlnn hibir ekilde denetleyemedii, kalplam davranlardr. gd, bireyi, btnlemi bir davran zinciri aracl ile ve zorunlu olarak belli bir amaca ynelten temel bir itepidir, ya da i ie gemi bir itepiler btndr. Bir eekars trnn var oluundan bu yana, hep ayn ekilde, yuva yapp, eleip, yumurtladktan sonra canna kyp, yumurtalardan kacak yavrulara kendisini yiyecek olarak sunmas gibi... Ancak Freud, igd kavramna, burada kullanlandan daha deiik, daha genel ve daha esnek bir anlam vermektedir. Freud, d alanna giren ve gerginlie yol aan tm ihtiyalarn gerisinde bulunan temel gleri igd tanm ierisine sokmaktadr. Freud'a gre igdler, amalarn deitirebilirler ve birbirlerinin yerine

13

mayan tutkularn, bu igdsel-biyolojik itkilerin daha karmak ve dolayl grnleri olduunu kabul etmitir. Ama Freud'un varsaymlar, ne kadar parlak olurlarsa olsunlar, insann tutkulu abalarnn byk bir blmnn igdlerin kuvvetiyle aklanamayaca gereini inkr ettikleri iin, ikna edici deildirler. nsann aln, susuzluunu ve cinsel ihtiyacn gidermek iin gsterdii abalar amacna tam olarak ulam olsa bile, "insanolu" yine de tatmin olmu deildir. Hayvanlardakinin tersine, insann en zorlu problemleri bu durumda zlecek yerde, yeni balamaktadr. nsan gl olmak iin, sevgi iin ya da ykc olmak iin aba gsterir; dinsel, politik ve hmanist idealler iin hayatn tehlikeye atar ve btn bu abalar insan hayatnn zelliini oluturur ve belirler. Gerekten de, "insan yalnzca ekmekle yaayamaz." Freud'un mekanist-tabiat aklamalarnn zddna olarak bu ifade, insann tabi varln deil de, onu aan ve tabiat-st glerden kaynaklanan bir i dinsel ihtiyacn varln dile getiren bir ifade olarak yorumlanmtr. Bununla birlikte, insann kendi durumu iyice anlald zaman, bu olay, bu eit bir varsaymda bulunmaya gerek duymadan aklamak mmkn olabilecektir. nsan varlndaki uyumsuzluk, insann hayvansal kkeninden gelen ihtiyalar geni ide aan birtakm ihtiyalar yaratmtr. Bu ihtiyalar, insan, kendisiyle tabiatn geri kalan arasndaki birlii ve dengeyi yeniden kurmaya zorlayan bir itki
geebilirler. Bir igd kart bir igdye dnebilecei gibi, sjenin kendisine de ynelebilir, bir bask altna alma ve daha sonra aklayacamz bir yceltme (sublimation) olayna da dnebilir. Freud, igdlerin tmn iki temel kategori altnda toplamaktadr. Bunlardan Ak Tanrsnn adyla Eros dedii gd, birletirici, bireyin ve neslin devamn salayan igddr. teki ise, Ykma igdsd'dr, ya da bu igdnn en son gayesini oluturan lm igdsdr. Bu igd, canl organizmalar ayran, paralayan ve inorganik hale dntren bir igd olarak kabul edilmektedir. (evirenin notu.)

karmtr ortaya. nsan bu birlii ve dengeyi nce kafasnda kurmak istemitir; bu amala nerede olduu ve ne yapmas gerektii sorusuna bir cevap olabilecek ve bir kavram-erevesi olarak i grebilecek ok g e n i t i r dnya gr yaratmtr. Ama bu gibi dnce sistemleri yeterli deildir, insan yalnzca bedensiz bir kafa olsayd, ger kapsaml bir dnce sistemi ile amacna ulaabilirdi. Oysa insan bir beden ve bir aklla donatlm bir varlk olduu iin, varlndaki atallamaya yalnzca dncesiyle deil, ayn zamanda yaama sreciyle, duygular . ve eylemleri ile de tepki gstermek zorundadr. Yeni bir dengeye ulaabilmek iin, varlnn btn alanlarnda birlie ve teklie gtrecek bir yaanty mmkn klacak abalar gstermek zorundadr. Bunun iindir ki, tatmin edici bir ynelme-sistemi, insan giriimlerin her alannda eyleme dnebilecek unsurlardan yalnzca dnce ile ilgili olanlarn deil, ayn zamanda duygu ve duyu unsurlarn da kapsam olmaldr. Kendini bir amaca, bir fikre ya da Tanr gibi insan aan bir gce adamak, yaama sreci ierisinde byle bir tamla ulama ihtiyacn dile getirir. nsann kendi dndaki birine ya da bir eye ynelme ve kendini birine ya da bir eye adama ihtiyacna verilen cevaplar z ve biim bakmndan birbirinden geni lde farkldrlar. Tabi objelerin ya da atalarn, insann kendi hayatna bir anlam kazandrma ihtiyacna cevap olarak grld animism ve totemisin gibi ilkel sistemler vardr.lk defa ortaya ktklarnda, Budizm gibi, bnyelerinde bir Tanr kavramnn bulunmamasna ramen, genellikle dinsel olarak nitelenen tanrsz sistemler vardr. nsann kendi hayatna bir anlam kazandrma ihtiyacna Tanr kavram ile cevap veren tek-tanrl dinsel sistemler ve Stoaclk gibi felsefe sistemleri vardr. Bu eitli sistemlerin tartmasn yaparken kullanlan terimlerle ilgili bir glkle karlayoruz. Tarihsel nedenlerle "dinsel" kelimesi Tanr inancna da-

23 66

yanan bir sistemle, yani merkezinde Tanrnn bulunduu bir sistemle e-anlama gelmemi olsayd, bunlarn hepsini dinsel sistemler olarak adlandrabilirdik; dilimizde, btn bu tanrl ve tanrsz sistemlerdeki -yani insann kendi hayatna ve dnyadaki varlna bir anlam kazandrma abasna cevap vermeye alan dnce sistemlerindeki- ortak yanlar gsterecek baka bir kelime de ne yazk ki yoktur. Bu yzden ben, daha iyi bir kelimemiz olmad iin, bu gibi sistemlere "bir eye ynelme ve kendini bir eye adama" sistemleri diyorum. Burada zellikle zerinde durmak istediim bir nokta var; tmyle dinsel alann dnda kalmakla birlikte, kklerini, din ve felsefe sistemlerinin temelinde bulunan ayn ihtiyatan alan daha birok abann varoluu... amzda dikkatimizi eken eylere bir gz atalm: Kendi kltrmzde milyonlarca insann kendilerini baar ve saygnlk kazanmaya adadklarn gryoruz. Fethetme ve stn olma amacn gden diktatrlk sistemlerine insanlarn banaz bir ekilde balandklarn grdk ve hl gryoruz. Ker.dini-koruma itkisinden bile kuvvetli olan bu gibi tutkula n iddeti karsnda aryoruz. Bu amalarn din-d ierii bizi kolayca yanltyor ve bu yzden onlar cinsel ya da yar-biyolojik baka abalarla aklyoruz. Oysa bu din-d amalarn belirgin bir iddet ve banazlkla izlenmesi, tpk dinlerde olduu gibi deil mi? Btn bu din-d "ynelme ve kendini bir eye adama" sistemleri, cevap vermeye altklar temel ihtiya bakm,dan deil de, yalnzca ierik bakmndan birbirlerinden ayrlmyorlar m? Bizim kltrmzde olup bitenlerin grn zellikle yanltcdr, nk insanlarn ou tektanrl dinlere inandklar halde kendilerini adam olduklar sistemler, aslnda, Hristiyanln herhangi bir eklinden ok, totemizm'e ve putlara tapnmaya daha yakndr. Ama bir adm daha atmamz gerekiyor. Kltrel olarak ka. Iplam bu din-d abalarn dinsel niteliini anlamak, nevroz68

farn ve akld abalarn anlalmasn salayacak bir anahtardr. Bu sonuncular, yani nevrozlar ve akld abalar, insann bir eye ynelme ve kendini bir eye adama ihtiyacna verilen cevaplar -bireysel cevaplar- olarak grmek zorundayz. Tm yaants "ailesine saplanp kalma" ile belirlenmi olan ve bamsz bir ekilde hareket edemeyen bir kimse, gerekte, ilkel toplumlarda rastland gibi, atalara tapan bir insandan baka birey deildir ve onunla atalara tapan milyonlarca insan arasndaki tek fark, balanm olduu sistemin kltrel olarak kalplam bir sistem deil de, zel bir sistem oluudur. Freud, dinle nevroz arasndaki ilikiyi fark etmi ve din'i nevrozun baka bir ekli olarak aklamtr; oysa biz, bir nevrozun zel bir din ekli olduunu ve dinden, daha ok, bireysel -yani kltrel olarak kalplamam- nitelikleri bakmndan ayrldn dn- yoruz. nsan davranna yn veren itkilerle ilgili genel problem bakmndan varm olduumuz sonu udur: Bir eye ynelme ve kendini bir eye adama sistemi iin duyulan ihtiya, btn insanlarda ortak olmakla birlikte, bu ihtiyac tatmin eden sistemlerin zel ierii insandan insana deimektedir. Bu farklar, deer farklardr; olgun, yaratc, akll bir kii kendisine olgun, yaratc ve akll olma imknn salayacak bir sistem seecektir. Gelimesinde engellenmi olan bir kii ise, ilkel ve akld sistemlere geri dnmek zorunda kaiacak, bu da onun bamlln ve akld niteliini srdrecek ve artracaktr. Byle bir kii, insanl en iyi simgeleyen kiilerin binlerce yl nce kendilerini ekip kurtardklar bir dzeyde kalm olacaktr. Bir eye ynelme ve kendini bir eye adama sistemine duyulan ihtiya, insan varlnn ayrlmaz bir paras olduu iin, bu ihtiyacn iddetini anlamak g deildir. Gerekten de, insanda bundan daha gl bir enerji kayna yoktur. nsan "ideallere" sahip olma ya da olmama arasnda bir seme yapacak kadar zgr deildir; ama eitli idealler arasnda bir 13

seme yapacak, kuvvete ve ykcla tapnmakla, kendini akla ve sevgiye vermek arasnda bir seme yapacak kadar zgrdr. Btn insar ,r "idealist"tirler ve bedensel tatmini aan bir eye ulamak iin aba gsterirler. Yalnzca inandklar ideallerin eidi bakmndan birbirlerinden ayrlrlar, insan aklnn en iyi grnleri kadar en eytanca grnleri de, insann bedeninin deil, ite bu "idealizmin", yani ruhunun ifadeleridir. Bunun iindir ki, bir ideale ya da bir din duygusuna sahip olmann kendi bana deerli bir ey olduunu iddia eden rlativist bir gr tehlikeli ve hataldr. Din-d ideolojilerde karmza kan idealleri de kapsayacak ekilde, her idealin ayn insan ihtiyaca cevap verdiini anlamak zorundayz; idealleri, doru olup olmadklarna, insann kendi glerini gelitirmesine imkn verip vermediklerine ve insann kendi dnyas ierisinde dengeli ve uyumlu bir biimde yaama ihtiyacna ne derece gerek bir cevap verdiklerine gre deerlendirmeliyiz. Bunun iindir ki, insan davranna yn veren itkileri anlamann, ancak insanln ierisinde bulunduu durumu anladktan sonra gerekleebileceini tekrarlyoruz.

miza, yetenek ve doutan gelen ruhsal zelliklerin tm ile karakter arasndaki farkla e-arlamldr. Miza farklarnn ahlk bir anlam olmad halde, karakter farklar gerek ahlk problemini oluturmaktadr; bir insann yaama sanatnda ne derece baarl olduunu gsteren farklardr bunlar. "Miza" ve "karakter" deyimini kullanrken ortaya kan karkl nlemek iin, ksaca miza zerinde tartmakla ie balayacaz.

A. Miza
Hippocrates, drt eit mizac birbirinden ayrmtr: fkeli, scakkanl, hznl ve soukkanl mizalar. Scakkanl ve fkeli mizalar kolayca heyecanlanma ve ilgilerinin arabuk deimesi ile belirlenmi tepki ekilleridir; birinci tipin ilgileri zayf, ikincisininki ise iddetlidir. Buna karlk, soukkanl ve hznl mizalar ilgilerinin srekli olmas, ama yava yava uyarlmas ile belirlenmilerdir; soukkanl mizacn ilgileri zayf, hznl mizacnki ise iddetlidir.2 Hippocrates'e gre, bu farkl tepki tipleri, farkl bedensel kaynaklarla ilgilidir. (Gnlk deyimlerde bu mizalarn yalnzca olumsuz grnlerinin hatrda kalm olmas ilgi ekicidir. "fkeli" deyimi bugn kolayca fkelenen; "hznl", ruh kntsne kaplan; "scakkanl", ar derecede iyimser; "soukkanl" ise yava ve ar davranan anlamna gelmektedir.) Bu miza kategorileri, VVundt'un ana gelinceye kadar, miza zerinde aratrma yapan kimselerin ou tarafndan kullanlmtr. Miza tipleri ile ilgili ada kavramlarn en nemlilerini ortaya atanlar Jung, Kretschmer ve Sheldon3 olmutur.
2

2. Kiilik
nsanlar birbirlerine benzerler, nk insanln ierisinde bulunduu durumdan ve bu durumun yaratt atallamalardan hepsi payn almaktadr; insan problemlerini kendilerine zg bir biimde zmeleri bakmndan ise tek ve biriciktirler. nsan kiiliinin sonsuz derecede eitli oluu, insan varlnn ayrt edici niteliidir. "Kiilik" derken, tek bir bireyin ayrt edici nitelii olan, onu tek ve biricik hale getiren kazanlm ve kaltmla geen ruhsal zelliklerin tmn anlyorum. Kaltmla geen zelliklerle kazanlm olanlar arasndaki fark, btnyle ele alndnda, 70

Drt miza drt ana unsurla simgelenmitir: fkeli =ate= scak ve kuru, hzl ve kuvvetli; scakkanl =hava= scak ve nemli, hzl ve zayf; soukkanl =su= souk ve nemli, ar (yava) ve zayf; hznl =toprak= souk ve kuru, ar (yava) ve kuvvetli.
3

Charles VVlliam Morris'in, miza tiplerini kltr tiplerine uygulayan Paths of

Bu alanda daha fazla aratrma yapmak gerektiine, zellikle mizala bedensel sreler arasndaki karlkl iliki konusunda daha fazla aratrma yapmak gerektiine phe yoktur. Ancak, karakterle miza arasnda ak ve seik bir ayrm yapmak da gerekecektir, nk bu iki kavramn birbirine kartrlmas karakter-bilimi alannda olduu kadar, mizacn incelenmesi konusunda da ilerlememizi engellemektedir. Miza tepki biimi ile ilgilidir, yapsaldr ve deimez; karakter ise daha ok bir insann yaantlar ile, zellikle ilk ocukluk gnlerindeki yaantlar ile olumutur; gerei kavramak ve yeni yaantlar edinmekle bir dereceye kadar deiebilir. Szgelii, bir insann fkeli bir mizac varsa eer, tepki biimi "hzl ve kuvvetlidir". Ama hangi konuda hzl ve kuvvetli olduu, iliki kurma biimine, yani karakterine baldr. Yaratc, drst, sevgi dolu bir insansa, sevdii zaman, bir hakszlktan tr fkelendii zaman, yeni bir fikirden etkilendii zaman hzl ve kuvvetli (iddetli) bir tepki gsterecektir. Ykc ya da sadist bir karakteri varsa, ykclnda ya da zalimliinde hzl ve kuvvetli (iddetli) olacaktr. Mizala karakterin birbirine kartrlmas, ahlk kuram iin cidd sonular yaratmtr. Miza farklar ile ilgili tercihler, yalnzca sbjektif bir zevk sorunudur. Ama karakter farklar ahlk bakmndan son derece nemlidir. Bir rnek bu noktay aydnlatma konusunda yardmc olabilir. Goering ve Himmler farkl mizata insanlard: Goering cyclothyme, Himmler schizothyme'di. Dolaysyla, sbjektif tercih bakmndan, birinci tipten bir mizac beenen bir kimse Himmler'den ok Goering'ten
Life (New York: Harper and Brothers, 1942) adl eserine de baknz. "Cyclothyme" deyimi ar heyecan ve ruh knts arasnda gidip gelen, "schizothyme" deyimi ise ie-kapank, ie-dnk, bir mizala ilgilidir. (evirenin notu.)

"holanacakt" ve bunun tersi olacakt. Bununla birlikte, karakter bakmndan, her ikisinin ortak bir zellii vard: Haris sadistlerdi onlar. Bunun iindir ki, ahlk asndan ikisi de ayn derecede ktyd. Buna karlk, yaratc karakterler arasnda, fkeli bir mizac scakkanl bir mizaca tercih etmek mmkndr; ama bu gibi yarglar o iki insandan hangisinin daha deerli olduunu gsterecek yarglar olamaz.4 Jung'un "ie-dnk" ve "da-dnk" miza kavramlarnn uygulanmasnda da ou zaman ayn karkl gryoruz. Da-dnk tipleri beenenler, ie-dnk olanlar, serbest ve rahat bir ekilde davranmasn beceremeyen nevrotik kiiler olarak tanmlama eilimini gsterirler; ie-dnk olanlar beenenler ise, da-dnk olanlar hibir eyin derinine inemeyen,
4

Mizala karakter arasndaki karkln bir belirtisi, Kretschmer'in, miza kavramnn kullanmnda genellikle tutarl olmasna ramen, kitabna "Miza ve Beden Yaps" adn verecek yerde, Beden Yaps ve Karakter adn vermi olmasdr. Kitabna Miza eitleri adn vermi olan Sheldon ise, miza kavramnn klinik uygulamasnda yine de ak ve seik deildir. Onun "miza tipleri" salt miza zellikleriyle birlikte, belli bir miza tipine giren kiilerin karakter zelliklerini de kapsamaktadr. Eer deneklerin ou tam bir duygusal olgunlua ulamamsa, bunlarn arasnda baz miza tipleri o mizala ilgili baz karakter zellikleri gsterecektir. Sheldon'un, viscerotonic* mizacn zelliklerinden biri olarak sayd "ahbap canls olma" (yani tark gzetmeksizin insanlarla birlikte olmaktan holanma) gibi bir zellik bunun ak bir rneidir. Ancak olgun olmayan, yaratc olmayan bir viscerotonic byle bir ahbap canls olma zellii gsterecektir. Yaratc bir viscerotonic ise herkesle deil, yalnzca setii kimselerle birlikte bulunmaktan holanacaktr. Sheldon'un belirtmi olduu zellik bir miza zellii deil, bir karakter zelliidir ve deneklerin ounun ayn olgunluk dzeyinde bulunmas artyla, ou zaman belli bir miza ve beden yaps ile ilgili olarak ortaya kmaktadr. Kullanm olduu yntem, btnyle, "zelliklerin" beden yaps ile olan istatistik korrelasyonuna dayand iin ve herhangi bir zellii dile getiren belirtilerin kuramsal bir,analizi yaplmad iin, Sheldon'un, dt hatadan kanmas pek mmkn deildi. * "Viscerotonic" deyimi, iyi yaamay seven, rahatna dkn ve ahbap canls bir miza tipini belirtmek iin kullanlmaktadr. (evirenin rotu.)

73 127

sebat ve derinlikten yoksun kimseler olarak grrler. Buradaki mantk hatas, belli bir miza tipinden olan "iyi" bir kimseyi, teki miza tipinden olan "kt" bir kimse ile karlatrmak ve deer farklarnn miza farklarndan ileri geldiini sanmaktr. Mizala karakter arasndaki bu karkln ahlk nasl etkilemi olduu aktr. nk yaygn miza tipi bizimkinden farkl olan btn rklar knamaya ve sulamaya gtrmesi bir yana, karakter farklarnn, tpk miza farklar gibi bir zevk, bir tercih fark olduunu kabul etmekle, bu karkln, rlativizmi desteklemi olduu da aktr. Bu bakmdan, ahlk kuramn tartrken, karakter kavramna dnmek zorundayz; nk bu kavram hem ahlk yargnn konusudur, hem de insann ahlk gelimesinin objesi, yani hedefidir. Burada da yine, ilk olarak, bu alanda teden beri srp gelen karkl ortadan kaldrmamz gerekecektir; bu karklk dinamik psikolojinin karakter anlay ile davran psikolojinin karakter anlay arasndaki farklarla ilgilidir.

rektiren itici glere ve karakterin dinamik unsuruna arlk vermilerdir. Freud, karakteri, davrann temelinde bulunan, ama davranla ayn anlama gelmeyen bir abalar sistemi olarak gren bir kuram atmtr ortaya; bu kuram yalnzca ilk defa ortaya atmakla kalmam, ayn zamanda en tutarl ve en derin biimde gelitiren de o olmutur. Freud'un dinamik karakter kavramn deerlendirebilmek iin, davran zellikleriyle karakter zellikleri arasnda bir karlatrma yapmak yararl olacaktr. Davran zellikleri, nc bir kii tarafndan gzlenebilen eylemler olarak tanmlanmaktadr. Bylece, szgelii, "cesur olma" gibi bir davran zellii, bir insann rahatn, zgrln ya da hayatn tehdit eden tehlikelerden ylmakszn belli bir gayeye doru yneltilmi bir davran olarak nitelenebilecektir. Cimrilik gibi bir davran zellii ise, para ya da baka madd eyler biriktirme amacn gden bir davran olarak tanmlanabilecektir. Bununla birlikte, bu gibi davran zelliklerinin temelinde bulunan itkileri, zellikle bilind itkileri aratracak olursak, belli bir davran zelliinin birbirinden farkl birok karakter zelliini kapsam olduunu greceiz. Cesur davranan bir insan, haristik gibi bir itkiyle harekete gemi olabilir, bylece bakalarn kendine hayran brakmak iin duyduu iddetli istei tatmin etmek amacyla belli durumlarda hayatn tehlikeye atabilir; intihar itepileriyle harekete gemi olabilir, bylece bilinli ya da bilind olarak hayatna deer vermedii ve kendini yok etmek istedii iin tehlikeye atlm olabilir; yalnzca hayal gcnden yoksun olduu iin bu ekilde hareket etmi olabilir, bylece kendisini bekleyen tehlikeyi bilmedii iin cesur davranabilir; son olarak da, belli bir fikre, bir amaca gerekten balanm olduu iin cesur davranm olabilir ki, genellikle cesaretin temelinde byle bir itkinin bulunduu

B. Karakter
(1) Dinamik Bir Gr Asndan Karakter Davranlara ynelik psikologlar iin karakter zellikleri davran zellikleriyle e-anlama gelmektedir. Byle bir gr asndan karakter "belli bir bireyin ayrt edici zellii olan davran kalb"5 olarak tanmlanmaktadr; buna karlk McDougalI, R.G.Gordon ve Kretschmer gibi yazarlar karakter zelliklerinin temelinde bulunan ve belli bir ama uruna aba gstermeyi ge5

Leland E. Hinsie and Jacop Shatzky, Psychiatric Oxford University Press, 1940).

Dictionary (Nevv York:

74

127

kabul edilmektedir. Btn bu rneklerde farkl itkiler rol oynad halde, yzeyde kalan bir gzlemle yetinildiinde, davrann hep ayn olduu grlmektedir. "Yzeyde kalan" deyimini kullandm, nk bu gibi durumlar dikkatle gzleyebilirsek eer, itki farklarnn davranlarda da birtakm ince farklara yol atn grebiliriz. Szgelii, savataki bir subay, harisliinden tr deil de kendini bir fikre, bir davaya adad iin cesur davranyorsa, farkl durumlarda olduka farkl bir ekilde hareket edecektir. Bu durumda, byk bir tehlikeye atlmaya demeyecek baz taktik amalar sz konusu olduu zaman saldrya gemeyecektir. Ama harislii yznden cesursa, bu tutku onu gerek kendisini, gerekse askerlerini tehdit eden tehlikeleri gremeyecek hale getirebilecektir. Bir davran zellii olarak gsterdii "cesaretin" bu sonuncu durumda ok pheli bir avantaj olduu aktr. teki rnek cimriliktir. Bir insan, ekonomik durumu gerektirmi olduu iin tutumlu olabilir; ya da pinti bir karakteri olduu ve pintilii onu, aslnda zorunlu olmasa da, yalnzca biriktirmi olma gibi bir ama uruna biriktirmeye gtrd iin cimri olabilir. Burada da itkiler baz davran farklar yaratacaktr. Birinci durumda, insan, para harcamann m yoksa biriktirmenin mi daha akllca bir i olduuna karar verme yeteneini kullanabilecektir. kinci durumda ise, gerek bir zorunluluk olsun ya da olmasn, yine de para biriktirecektir. tki farklar ile belirlenmi baka bir etken de davrann nceden kestirilebilmesi ile ilgilidir. Harislik itkisiyle hareket eden "cesur" bir askerin, ancak cesaretinin mkfatn greceine emin olduu zaman cesur davranacan nceden kestirebiliriz. Kendini davasna adad iin cesur olan bir askerin durumunda ise, cesaretinin herkese bilinip bilinmemesinin o askerin davran zerinde pek az bir etkisi olacan nceden syleyebiliriz.

Freud'un karakter zelliklerinin temelinde belli bir ama uruna aba gstermeyi gerektiren itici glerin bulunduu eklindeki kuram, bilind itki kavram ile yakndan ilgilidir. Byk romanclarn ve piyes yazarlarnn her zaman fark ettikleri bir gerei Freud da kabul etmektedir: Balzac'n dedii gibi, karakterin incelenmesi "insan harekete geiren kuvvetler" le ilgilidir; bir insann hareket etme, hissetme ve dnme biimi yalnzca gerek durumlara gsterilen akllca tepkilerin sonucu deildir; byk lde, o insann karakter zellii ile belirlenmitir; "insann kaderi, karakteridir". Freud, karakter zelliklerinin dinamik niteliini fark etmi ve bir insann karakter yapsn, yaama sreci ierisinde enerjinin belli bir kanala doru itildii zel bir kalp olarak grmtr. Freud, karakter zelliklerinin bu dinamik niteliini, karakterbilimini libido kuram ile uzlatracak ekilde aklamaya almtr. 19. yzyln sonlarnda tabiat bilimlerinde yaygn olan maddeci dnceyi -tabi ve fizik olaylardaki enerjiyi bir ilikiler sistemi ierisinde ele alacak yerde, kendi bana var olan bir gerek olarak kabul eden dnce eklini- izleyerek, Freud, cinsel itkinin karakterin enerji kayna olduuna inanyordu. Bir sr karmak ve parlak varsaymla, farkl karakter zelliklerini cinsel itkinin eitli ekillerinin "yceltilmesi" ya da onlara kar
* Freud'a gre, yceltme (sublimation), bilind ileyen bir sretir ve Ego'nun bir fonksiyonu olarak gerekleir. Bu sre ile Ego, kk grlen ya da beenilmeyen bir itepiyi ya da bir itkiyi deiiklie uratarak, kendisinin ve toplumun beklentilerine ve isteklerine uyacak hale getirir. Bu sre, bir anlamda, bir eyi baka bir eyin yerine koyma olaydr. Ego'nun bir cinsel itepiyi, cinsel olmayan bir kla brndrerek toplumun ve dolaysyla kendisinin deer verdii, yce grd bir hale dntrmesi demektir. Bylece, itepi ya da istek, ayplanacak yerde takdir edilecek, beenilecek bir ekle sokulmutur -yani yceltilmitir ve tatmin edilmitir: Aka su yzne kmayan itepilerin, isteklerin ya da duygularn, bir sanat eserine dntrlmesi olaynda olduu gibi... (evirenin notu.)

77 127

gsterilen "tepkiler" olarak aklamt. Karakter zelliklerinin dinamik niteliini, libido'dan kaynaklanm olmalarnn bir ifadesi olarak yorumlamt. Psikanalitik kuramn gelimesi, tabi ve sosyal bilimlerin ilerlemesiyle birlikte, her trl ilikiden soyutlanm bir birey fikrine deil de, insann bakalaryla, tabiatla ve kendisiyle olan ilikilerine dayanan yeni bir kavrama gtrmtr. nsann tutkulu abalarnda grlen enerjiyi bu ilikilerin ynettii ve dzenledii kabul edilmitir. Bu yeni grn nclerinden biri olan H.S.Sullivan, bu nedenle, psikanalizi "kiiler-aras ilikileri inceleyen" bir bilim olarak tanmlamtr. Daha sonraki sayfalarda ortaya attmz kuram, temel noktalarda Freud'un karakter-bilimini izlemektedir: Karakter zelliklerinin, davrann temelinde bulunduunu ve ondan karsamalar gerektirdiini; bunlarn, gl oimakla birlikte, insann bilinli olarak hibir ekilde fark edemeyebilecei kuvvetler olduklarn; tek bir karakter zelliinin karakterin temel unsuru olarak grlemeyeceini; birok karakter zelliinin kaynan oluturan tm karakter yapsnn karakterin temel unsuru olduunu kabul etmek bakmndan Freud'u izlemekledir. Bu karakter zellikleri zel bir yapdan ileri gelen bir belirti tablosu, ya da benim deyimimle "karakter ynelii" olarak anlalmaldr. Ben yalnzca dorudan doruya temel yneliin sonucu olarak ok snrl birka karakter zellii zerinde duracam. Baka birtakm karakter zellikleri de ayn ekilde ele alnabilirdi ve onlarn da dorudan doruya bu temel ynelilerin sonucu olduklar ya da bu temel karakter zelliklerinin miza zellikleriyle karmasndan olutuklar gsterilebilirdi. Bununla birlikte, karakter zellii olarak grlen birok zelliin bizim anladmz ekilde gerek karakter zellii olmad, yalnzca miza ya da davran zellii olduu da ortaya kabilirdi. 79 127

Burada ne srlen karakter kuram ile Freud'unki arasndaki temel fark udur: Karakterin temel yaps libido'nun eitli ekillerinden deil, bir insann dnya ile olan zel ilikilerinden kaynaklanr. Yaama sreci ierisinde insan d dnya ile kendisi arasnda u ekilde balant kurar: (1) Nesneleri elde ederek ve kendine-mal-ederek; (2) kendisini baka insanlar (ve kendisi) ile ilikili hale getirerek. Birincisine "kendine-mal-etme" sreci, ikincisine ise "sosyalleme" sreci diyeceim; her ikisi de eitli imknlara "ak"tr ve hayvanda olduu gibi igdsel bir ekilde belirlenmi deildir. nsan, nesneleri bir d kaynaktan alarak ya da kendisine verileni kabul ederek, veya kendi abas ile yaratarak elde edebilir. Her ne ekilde olursa olsun, ihtiyalarn karlamak iin onlar elde etmesi ve kendinemal-etmesi gerekir. Ayn zamanda, insan yalnz bana ve bakalar ile iliki kurmakszn yaayamaz. Kendini savunmak, almak, cinsel ihtiyacn gidermek, oynamak, ocuk yetitirmek, bildii ve sahip olduu eyleri iletmek iin bakalaryla ibirlii yapmak zorundadr. Dahas, bakalar ile iliki kurmak, onlarla bir olmak, bir toplulua katlmak zorundadr. Tam bir yalnzlk insan iin katlanlmaz bir eydir ve salkla badaamaz. Burada da yine insann bakalar ile kendisi arasnda eitli biimlerde iliki kurduunu gryoruz: Sevebilir ya da nefret edebilir, ibirliinde bulunabilir ya da yarabilir; eitlie ya da otoriteye, zgrle ya da baskya dayanan bir sosyal sistem kurabilir; ama her ne olursa olsun, baka insanlarla herhangi bir ekilde iliki kurmak zorundadr ve ilikisinin zel biimi onun karakterini aa vurmaktadr. nsann kendisiyle d dnya arasnda iliki kurduu bu yneliler, onun karakterinin ekirdiini oluturmaktadr; karakter, kendine-mal-etme ve sosyalleme sreci ierisinde insan enerjisinin belii bir yne evrildii (bir dereceye kadar srekli) bir kalp olarak tanmlanabilir. Ruhsal enerjinin bu ekilde belli bir

yne evrilmi olmasnn ok nemli bir biyolojik fonksiyonu vardr. nsann hareketleri doutan gelen igdsel kalplar tarafndan ynetilmedii iin, eer insan her harekete geite, her adm atta dnp tanarak bir karar vermek zorunda olsayd, hayat gerekten de gvensiz, tehlikeli bir hal alrd. Oysa, birok hareketin bilinli bir kararn salam olduundan ok daha hzl bir ekilde gereklemesi gerekir. stelik, eer btn davranlar bilinli bir karardan sonra gelmi olsalard, hareketlerin gerektii ekilde yaplmasn engelleyecek birok tutarszlk kard ortaya. Davran dnceye gre, insan, artl refleksler olarak grlebilecek birtakm hareket etme ve dnme alkanlklar gelitirerek, yar-otomatik bir ekilde tepkide bulunmay renmektedir. Bu gr bir dereceye kadar doru olmakla birlikte, bir insann ayrt edici nitelii olan ve deimeye kar koyan en kkl alkanlklarnn ve dncelerinin o insann karakter yapsndan kaynakland gereini gzden karmaktadr: Bu gibi alkanlklar ve dnceler, karakter yaps ierisinde enerjinin belli bir yne evrildii zel bir kalb ifade ederler. nsann karakter sistemi, hayvandaki igdsel aygtn yerini tutan bir sistem olarak grlmelidir. Enerji bir kere belli bir yne doru evrildi mi, hareketler "karaktere uygun olarak" gerekleir. zel bir karakter, ahlk bakmndan hoa gitmeyebilir, ama hi deilse o insann olduka tutarl bir biimde davranmasna ve her seferinde yeni ve bilinli bir karar vermek zorunda kalma yknden kurtulmasna imkn verir. O insan, hayatn kendi karakterine uygun gelecek ekilde dzenleyebilir, bylece i ve d durum arasnda bir dereceye kadar uzlama salayabilir. Ayrca, karakterin bir insann dnceleri ve deerleriyle ilgili seici bir fonksiyonu da vardr. Birok insan, kendi dncelerinin, heyecanlarndan ve isteklerinden bamsz olduuna ve mantkl bir karsamadan ileri geldiine inanr; bunun iin de dnya karsndaki tavrnn,

dnceleri ve yarglar ile daha da belirlendiini sanr; oysa, gerekte, bu dnceler ve yarglar, tpk hareketler gibi, karakterinin bir sonucu olarak ortaya kmaktadr. Byle bir san, karakteri hakl ve akla uygun bir ereve ierisinde gsterdii iin, karakter yapsn daha da salamlatrr. Karakter, bir insana yalnzca tutarl ve "akla uygun" bir biimde hareket etme imknn vermekle kalmaz; ayn zamanda, o insann topluma uymas iin gereken temeli de salar. Ana-babann karakteri, ocuun karakterine ekil verir; karakter, ana-baba karsnda gsterilen bir tepki olarak geliir. Ana-babalar ve kullanm olduklar ocuk yetitirme yntemleri ise, kendi kltrlerinin sosyal yaps ile belirlenmitir. Ortalama bir aile, toplumun "ruhsal aracs"dr ve ocuk ailesine ayak uydurmakla, daha ileride sosyal hayatta zerine almas gereken grevlere uymasn salayacak karakter yapsn kazanm olur. Yapmak zorunda okluu eyleri yapmak istemesini salayacak bir karakter edinir ve bu karakterin ekirdeini ayn sosyal snfn ya da kltrn ou yesi ile paylar. Bir sosyal snfn ya da kltrn yelerinin ounun karakterin temel unsurlarn paylam olmas ve belli bir kltr ierisindeki insanlarn ounda ortak olan bir karakter yapsnn ekirdeini dile getiren bir "sosyal karakter" den sz edilmesi, karakterin sosyal ve kltrel kalplar tarafndan ekillenme derecesini gstermektedir. u var ki, ayn kltr ierisindeki bir insan tekinden ayran bireysel karakteri sosyal karakterden ayrmak zorundayz. Bu farklar bir dereceye kadar ana-babalarn kiilik farklarna ve ocuun yetimi olduu zel sosyal evrenin ruhsal ve madd artlarna baldr. Ama ayn zamanda her insann yapsal farklarna, zellikle miza farklarna da baldr. Soyaekim bakmndan bireysel karakterin oluumu, bireysel yaantlarla kltrel yaantlarn miza ve beden yaps zerindeki etkisiyle belirlenmitir. evre iki insan iin hibir zaman ayn deildir,

80

127

nk yap farklar onlarn ayn evre ierisinde birbirinden az ya da ok farkl yaantlar edinmelerine yol amaktadr. Kklerini bir insann karakter yapsndan alacak yerde, yalnzca kltrel kalplara uymasnn sonucu olarak ortaya kan hareket ve dnce alkanlklar, yeni sosyal kalplarn etkisiyle kolayca deiebilirler. Buna karlk, eer bir insann davran, karakterine iyice kk salmsa, enerji ile doludur ve ancak o insann karakterinde temel bir deiiklik olduu zaman deiebilir. Bundan sonra yapacamz analizlerde, yaratc yneli ile yaratc olmayan yneliler birbirinden ayrlmtr.6 Bu kavramlarn belli bir bireyin karakterinin tanmlanmas deil de, "ideal tipler" olduklarn unutmamak gerekir. Ayrca, anlamay kolaylatrmak iin, bu tipler burada ayr ayr ele alnmtr; oysa belli bir kiinin karakteri genellikle bu ynelilerin hepsinin ya da bazlarnn karmndan olumutur; bununla birlikte, her birinde bu ynelilerden biri egemen durumdadr. Son olarak unu da belirtmek isterim: Yaratc olmayan ynelilerden sz ederken yalnzca olumsuz grnler zerinde durulmutur; bu ynelilerin olumlu ynleri bu blmn sonunda ksaca tartlacaktr.7 (2) Karakter Tipleri: Yaratc Olmayan Yneliler

(a) Alc Yneli


Alc ynelite, bir insan "her trl iyi eyin kayna"nn kendisinin dnda olduunu hisseder ve ister madd bir ey ol6

Okuyucu, daha balangta btn tipleri bir arada grmek istiyorsa 134'nc sayfadaki emaya bakabilir. 136 ve sonraki sayfalara baknz. Pazarlama yneliinin dnda, yaratc olmayan ynelilerin ayrntl bir ekilde incelenmesinde Freud ve baka psikanalistlerin pregenital karakterle ilgili klinik tanmlamalarndan hareket edilmitir. Biriktiricl karakter zerinde tartrken kuramsal farklar belirgin hale gelmektedir.
7

sun, isterse sevgi, ak, bilgi ya da zevk olsun, istedii eyi elde etmenin tek yolunun onu bu d kaynaktan almak olduuna inanr. Bu ynelite sevgi problemi, sevmek deil de, yalnzca "sevilmek"tir. Bu gibi kimseler sevgi objelerini seerken hibir ayrm yapmama eilimini gsterirler, nk herhangi bir kimse tarafndan sevilmek onlar iin ylesine byk bir yaantdr ki, kendilerini seven birine ya da sevgiye benzeyen bir eye "tutuluverirler". Bu sevgili kimsenin kendilerinden el-ekmesine ya da herhangi bir isteklerini geri evirmesine kar ar bir duyarlk gsterirler. Ynelileri, dnce alannda da ayndr: Zeki iseler, en iyi dinleyici onlardr, nk yneldikleri ey fikirleri kendi kafalarnda yaratmak deil, dardan almaktr; yalnz balarna brakldklar zaman kendilerini felce uram hissederler. Bu gibi kimselerin ayrt edici nitelii, kendi balarna en ufak bir aba gsterecek yerde, ihtiya duyduklar bilgiyi kendilerine verecek birini bulmaktr; ilk dndkleri ey budur. Dine bal kimselerse eer, hibir eyi kendi abalar ile elde etmeye almakszn her eyi Tanrdan bekledikleri bir Tanr kavramlar vardr. Dinsiz olduklar zaman da, insanlar ve kurumlarla olan ilikileri yine ayndr; her zaman bir "sihirli yardmc" ararlar. Kendilerine uzatlan ele kar duyduklar minnete ve onu yitirmekten duyduklar korkuya dayanan zel bir ballk gsterirler. Kendilerini gvenlik ierisinde hissedebilmeleri iin birok ele ihtiya duymalar yznden, birok kimseye balanrlar. "Hayr" demekte glk ekerler ve birbiriyle atan ballklar ve verilen szler arasnda kolayca skp kalrlar. "Hayr" diyemedikleri iin, her eye ve herkese "evet" demekten holanrlar, bunun sonucu olarak da eletiri yeteneklerinin felce uramas onlar gitgide bakalarna daha ok baml hale getirir. Yalnzca kendilerine bilgi verecek ve yardm edecek yetkili kiilere deil, onlara u ya da bu ekilde destek olacak herhangi bir kimseye de balanrlar. Yalnz balarna kaldklar zaman ne 83

82

yapacaklarn bilemezler, nk bakalarndan yardm grmeden hibir ey yapamayacaklarn hissederler. Bu aresizlik, ancak tek bana yaplabilecek eyler -karar verme ve sorumluluk yklenme gibi- sz konusu olduu zaman zellikle nemlidir. Kiisel ilikilerinde, hakknda karar vermek zorunda olduklar kiiden t istemeye kalkarlar. Bu alc tip, yemekten ve imekten byk bir zevk duyar. Bu gibi kimseler endielerini ve ruh kntlerini yemek ya da imekle gidermeye alrlar. Az zellikle dikkati eken, ou zaman en anlaml olan organlardr; dudaklar hi durmadan beslenmek istiyormu gibi yar ak durmaktadr. Ryalarnda, beslenmek, sevilme ihtiyacnn sk sk karmza kan bir simgesidir; alksa, engellenmenin ya da hayal krklna uramann ifadesidir. Bu alc tipten olan kimselerin grn genellikle iyimser ve dostadr; hayata ve hayatn kendilerine vermi olduu eylere gven duymakla birlikte, "onlar besleyen kaynak" tehlikeye girdii zaman endieli ve ne yapacan arm bir hale gelirler. ou zaman gerek bir yaknlk gsterebilirler ve bakalarna yardm etmek isterler; u var ki, bakalar iin bir eyler yapmak, ayn zamanda onlarn yardmn salamak gibi bir fonksiyon da grmektedir.

bekleyecek yerde, onlardan zorla ya da hileyle almak ister. Bu yneli, her trl etkinlik alann kapsamaktadr. Sevgi ve ak alannda bu gibi kimseler zorla almak ve almak eilimini gsterirler. Yalnzca bir bakasnn elinden alabilecekleri kimselere ilgi duyarlar. Bir insann ekici olmas, onlar iin, o insann baka birine bal olmas demektir; bir bakasna bal olmayan bir kimseye hibir zaman k olamazlar. Dnce ve dnceyle ilgili amalar sz konusu olduu zaman da ayn tavrla karlayoruz. Bu gibi kimseler kendi balarna birtakm fikirlere ulaacak yerde, bakalarnn fikirlerini alma eilimini gsterirler. Bu, dorudan doruya bakalarnn eserlerini almak eklinde olabilecei gibi, konuurken bakalarnn fikirlerini u ya da bu ekilde tekrarlamak, bu fikirlerin yeni ve kendilerinin mal olduunu iddia etmek eklinde de olabilir. Olduka zeki kimselerin ou zaman bu ekilde davrand dikkati ekmektedir; oysa kendi yeteneklerine gvenmi olsalard, pekl kendilerinin mal olan dnceler atabilirlerdi ortaya. Bpz kimselerin yetenekli olduklar halde orijinal fikirlere ya da bamsz dnce rnlerine ulaamamalar, doutan gelen bir orijinallikten yoksun olmalarndan deil, byle bir karaktere sahip olmalarndan ileri gelmektedir. Ayn ey, madd objelere ynelme konusu iin de geerlidir. Bakalarndan alabilecekleri eylerin, kendi balarna yaratabilecekleri herhangi bir eyden daha iyi olduunu sanrlar. Bir eyler elde edebilecekleri herkesi ve hereyi kullanrlar ve smrrler. lkeleri udur: "En tatl olan meyveler alnm olanlardr." nsanlar kullanmak ve smrmek istedikleri iin, ak ya da st kapal bir ekilde smr objesi olma umudunu veren kimseleri "severler"; skp suyunu karacak kadar smrdkleri kimselerle "beslenirler": Bunun ar bir rnei, satn alacak paras olduu halde ancak ald eylerden holanan kleptomanlardr. 127

(b) Smrc Yneli


Smrc yneliin temel ilkesi, tpk alc ynelite olduu gibi, her trl iyi eyin kaynann darda olduu, insann elde etmek istedii eyi orada aramas gerektii ve insann kendi bana hibir ey yaratamayaca duygusudur. Bununla birlikte, bu iki yneli arasnda bir fark da vardr: Smrc tip, bakalarndan alaca eyleri kendisine armaan etmelerini 85

Byle bir yneli, ou zaman bu gibi kimselerin belirgin bir zellii olan "srmak iin alan bir az" ile simgelenebilir. ounlukla bakalarn "yaralayacak" ya da kracak ekilde eletirilerde bulunmalar bir kelime oyunu deildir. Tavrlar, dmanlk ve bakalarn kullanma gibi iki zelliin karm ile belirlenmitir. Onlar iin herkes bir smr objesidir ve yararllk derecesine gre deerlendirilmektedir. Alc tipi belirleyen gven ve iyimserliin yerini, burada phe, kmseyici bir alayclk, haset ve kskanlk almtr. Yalnzca bakalarndan alabilecekleri eylerden tatmin duyduklar iin, bakalarnn sahip olduu eyleri abartrlar, kendilerininkileri ise kmserler.

tutunurlar, geip gitmi duygularnn ve yaantlarnn hatralarna gmlrler. Her eyi bilirler, ama hibir ey ortaya koyamazlar ve yaratc bir ekilde dnemezler. nsan bu gibi kimseleri de yz ifadelerinden ve hareketlerinden tanyabilir. Azlar sk skya kapanmtr; hareketleri her eyden el-ekme tavrlarna uygundur. Alc tipten olan bir kimsenin el hareketleri davet edici ve sanki yuvarlakm gibi grnd, smrc tipin el hareketleri ise saldrgan ve sanki karsndakine batacakm gibi sivri olduu halde, biriktirici tipin el hareketleri kendisiyle d dnya arasndaki snrlar belirtmek istermi gibi kelidir. Bu yneliteki baka bir ayrt edici nitelik de ukalaca bir dzenliliktir. Biriktirici tip, nesnelerde, dncelerde ve duygularda dzenli olmak ister, ama tpk hatralarda olduu gibi, bu dzenlilik kat, yani esneklii olmayan ve hibir olumlu sonu vermeyen bir dzenliliktir. Eyalarn yerinden oynamasna, yerli yerinde olmamasna katlanamaz ve onlar otomatik olarak tekrar yerine koyar. Ona d dnya, kale duvarlar ile evirdii dnyasna zorla girecekmi gibi gelir; byle bir zorla girme tehlikesini nleyebilmek iin, d dnyada her ne varsa yerli yerine koyarak ve yerli yerinde tutarak d dnyaya egemen olmak ister: Onun iin dzenliliin anlam budur, iten gelen bir zorlama ile titiz oluu, d dnya ile temas kesmek ihtiyacnn baka bir ifadesidir. Kendi snrlarnn dnda kalan eylerin tehlikeli ve "kirli" olduunu hisseder. Kendisini tehdit eden temaslar, tpk kirli eylerle ya da kirli insanlarla temas ettikten sonra ykanmay tavsiye eden dinsel bir kurala benzeyen zorlayc bir ykanma ile yok etmek ister. Her eyi yalnzca yerli yerine koyma zorunluluunu duymakla kalmaz, ayn zamanda her eyin uygun bir zaman olmasn da ister; saplantya varan bir dakiklik, biriktirici tipin ayrt edici niteliidir; bu da d dnyaya egemen olmann baka bir yoludur. Bir insan d dnyay, kale duvarlar ile evrilmi kendi dnyas iin bir 127

(c) Biriktiriri Yneli


Alc ve smrc tipler, elde etmek istedikleri eyleri d dnyadan beklemek bakmndan birbirlerine benzedikleri halde, biriktirici yneli onlardan adamakll farkldr. Bu yneliteki insanlar d dnyadan yeni bir ey alabileceklerine pek inanmazlar; ancak biriktirdikleri ve tutumlu davranp artrabildikleri zaman kendilerini gvenli hissederler; harcamay ise tehlikeli bir ey olarak grrler. Kendi etraflarna sanki koruyucu bir duvar rmlerdir ve balca amalar bu kale duvarlarnn iine mmkn olduu kadar ok ey ymak ve darya mmkn olduu kadar az ey karmaktr. Cimrilikieri para ve madd eylerle ilgili olduu kadar, duygular ve dncelerle de ilgilidir. Sevgi, tam anlam ile, bir sahip olmadr; kendilerinden bir eyler verecek yerde, "sevilen" kiiye sahip olarak sevgiye ulamaya alrlar. Biriktirici tipten olan bir kimse insanlara, hatt hatralara kar ou zaman zel bir ballk gsterir. Duygusai olular yznden, gemii bir altn a olarak grrler; gemie
* Yazar burada, ingilizcede "srmak" anlamna gelen "bite" kelimesi ile "ac, keskin, yaralayc" anlamna gelen "bitina" kelimesi arasndaki ilikiye dikkati ekmek istemitir. (evirenin notu.)

87

tehlike olarak gryorsa, inatlk akla uygun bir tepki olacaktr. Her eye her zaman "hayr" demek, d dnyann kendi dnyasna zorla girme tehlikesine kar gsterilen otomatik bir savunmadr; bulunduu yere smsk tutunmak, oradan itilme tehlikesine kar bavurulan bir aredir. Bu gibi kimseler yalnzca belli bir miktar kuvvetleri, enerjileri ya da dnce yetenekleri olduunu hissetme eilimini gsterirler ve onlar kullanacak olurlarsa, bu birikimlerinin azalacan ya da tkeneceini ve hibir zaman tekrar yerine konamayacan sanrlar. Btn canl varlklarn kendi kendini yenileme gcnde olduunu, etkinlik gstermenin ve kendi glerini kullanmann kuvveti artrdn, hareketsizliin ise felce urattn anlayamazlar, onlar iin, lm ve ykclk hayattan ve gelimeden daha gerektir. Yaratma eylemi iittikleri, ama inanmadklar bir mucizedir. En ok deer verdikleri eyler dzen ve gvendir; ilkeleri udur: "Gnein altnda yeni bir ey yoktur." nsanlarla sk fk olmak, i ie yaamak onlar iin bir tehlikedir; onlara gvenlik veren ey, ya bakalarndan uzak durmak, ya da bir tek kiiye sahip olmaktr. Briktirici tip kukucudur ve gerekte u anlama gelen, kendine zg bir adalet anlay vardr: "Benimki benim, seninki senin."

teberi deitirmek, insanlarla buluma frsat yara maktayd. reticiler ve alclar birbirlerini tanyorlard; olduka kk gruplard bunlar; istek az ok biliniyordu, bylece retici bu zel istei karlayacak eyleri retebiliyordu. ada pazar8 artk bir buluma yeri deil, kiisel olmayan, soyut isteklerle belirlenmi bir mekanizmadr. Burada belli bir alc evresi iin deil de, byle bir pazar iin mal retilmektedir; kaderi, srm ve istek yasalarna baldr; retilen maln satlp satlmayacan ve fiyatn belirleyen ey budur. Bir ift ayakkabnn kullanm deerine olursa olsun, srm istekten daha fazla olduu zaman, baz ayakkablar ekonomik bir lme mahkm olacaklardr; ya da hi retilmeyebileceklerdir. retilen mallarn alm-satm deeri sz konusu olduu srece, pazarn kurulduu gn bir "kyamet gn" yarglanma ve hesaplama gn halini almtr. Okuyucu, pazarn bu ekilde aklanmasnn, sorunu ar derecede basitletirmek olduunu syleyerek itiraz edebilir. retici, istei nceden kestirmeye alabilir; hatt tekelcilik artlar altnda, istei bir dereceye kadar denetleyebilir. Bununla birlikte, pazarn dzenleyici fonksiyonu, teden beri ehir orta snfnn karakter gelimesi zerinde ve bu snfn sosyal ve kltrel etkisiyle halkn tm zerinde derin bir etkide bulunacak kadar kuvvetli olmutur ve hl kuvvetlidir. Deerin pazarla ilgili bir kavram oluu, kullanm deeri zerinde deil de alm-satm deeri zerinde durulmas, baka insanlarn deerini, zellikle insann kendine vermi olduu deeri ayn ekilde yorumlamaya yol amtr. Bir insann kendini bir mal olarak grmesinden ve
8

(d) Pazarlama Ynelii


Pazarlama ynelii, ancak ada dnemin belirgin bir zellii olarak ortaya kmtr. Bu yneliin zel niteliini anlayabilmek iin -yalnzca bu ynelie benzemesi bakmndan deil, ayn zamanda byle bir karakter yneliinin ada insanda gelimesinin temeli ve ilk art olarak da- pazarn ada toplumdaki ekonomik fonksiyonunu gz nnde bulundurmak zorundayz. Dei-toku, en eski ekonomik mekanizmalardan biridir. u var ki, geleneksel yere! pazar, ada kapitalizmde gelimi olan pazardan ok farkldr. Yerel bir pazarda alveri yapmak, 89

ada pazarn tarihini ve fonksiyonunu incelemek iin, K.Polanyi'nin The Great Transformation (Nevv York: Rinehart and Company, 1944) adl eserine baknz.

127

kendisini ahm-satm deeri asndan deerlendirmi olmasndan kaynaklanan byle bir karakter yneliine "pazarlama ynelii" diyorum. amzda son on-yllara zg bir olay olan "kiilik pazar" ile birlikte, pazarlama ynelii hzla gelimektedir. Tezghtarlar ve satclar, i ynetmenleri ve doktorlar, avukatlar ve sanatlar, hepsi bu pazarda boy gstermektedir. Yasal ve ekonomik durumlarnn farkl olduu dorudur: Bazlar bamszdr, kendi ilerinde almaktadrlar; tekiler cretli memurlar ve iilerdir. Ama hepsi de, ilerine ihtiya duyanlara ya da onlara i verenlere kendilerini kabul ettirmek zorundadrlar; madd baarlar buna baldr. Deerlendirme ilkesi, kiilik pazarnda da mal pazarnda olduu gibidir: Sat iin nerilen ey, birinde kiilik tekinde ise maldr. Her ikisinin de deeri alm-satm deeridir; kullanm deeri bunun zorunlu bir art olmakla birlikte, yeterli deildir. Eer insanlar yapmak zorunda olduklar ite beceri kazanmam olsalard ve yalnzca ho bir kiilikleri olsayd, ekonomik sistemimiz phesiz ileyemezdi. Asgar bir tp bilgisi ve becerisi olmasayd, hastaya kar taknlan en kibar tavrlar ve Park Avenue'deki en gzel denmi bir bro bile New York'taki bir doktoru baarl klmaya yetmezdi. Yeterince hzl bir ekilde daktilo yazamasayd, en ho bir kiilik bile bir sekreterin iten karlmasn nleyemezdi. Bununla birlikte, baarnn art olarak becerinin mi yoksa kiiliin mi daha ar bastn soracak olursak, baarnn ancak istisna durumlarda becerinin ve namusluluk, drstlk, ahlk salamlk gibi baka insan niteliklerin sonucu olduunu grrz. Baarnn n-art olarak bir yanda beceri ve baka insan niteliklerin, te yanda ise "kiiliin" oynad roln oran deimekle birlikte, "kiilik etkeni" her zaman ar basmaktadr. Baar, geni lde, bir insann 91

127 kendini nasl sattna, nasl gsterdiine, nasl bir "ambalaj"!a sunduuna baldr; "neeli", "salam", "saldrgan", "gvenilir", "haris" olup olmamasna baldr; dahas, nasl bir aileden geldiine, hangi klplere ye olduuna, uygun kiileri tanyp tanmamasna baldr. stenilen kiilik tipi, bir insann alt zel alana gre az ok deimektedir. Bir borsa telll, bir satc, bir sekreter, bir istasyon mdr, bir kolej retmeni, bir otel ynetmeni farkl kiilikler sunmak zorunda olmakla birlikte, farklar ne olursa olsun, tek bir art kesinlikle yerine getirmelidirler: stenilir olmay.... Baar kazanmak iin belli bir ii yapma konusundaki beceri ve yetenein yeterli olmamas, ayn zamanda, bir insann kendi kiiliini bakalar ile yaracak ekilde ortaya koymak zorunda kalmas, insann kendine kar taknd tavr belirlemektedir. Hayatn kazanmak iin bir insann bildii ve yapabildii eylere gvenmesi yetseydi, insann kendine verdii deer kendi yetenekleriyle, yani kullanm deeriyle orantl olurdu; oysa baar geni lde kendi kiiliini nasl satm olduuna bal olduu iin, insan kendini bir mal olarak grmekte, daha dorusu hem satc, hem de satlacak mal olarak grmektedir. nsan kendi hayat ve mutluluu ile ilgilenecek yerde, "satlabilir" olmakla ilgilenmektedir. Bu duygu, bir tezgh zerindeki herhangi bir maln, szgelii, el antalarnn duyabilecei duyguya benzetilebilirdi -antalarn duyma ve dnme yetenekleri olsayd eer... Her anta, alcy kendine ekebilmek iin kendini mmkn olduu kadar, "ekici" bir hale getirmeye alacak ve rakiplerinden daha yksek bir fiyata ulaabilmek iin, mmkn olduu kadar pahal grnmeye gayret edecektir. En yksek fiyata satlan anta kendini sevinli ve gururlu hissedecektir, nk en yksek fiyata satlma en "deerli" olmak demektir; satlmayan anta ise kendini zgn hissedecek ve kendi deersizliine inanacaktr. Grn ve

yararllk bakmndan kusursuz olmakla birlikte, moda dnyasndaki deiiklik yznden modas gemi hale gelme gibi kt bir talihe uram bir antann bana byle bir ey gelebilirdi. nsan da tpk bir anta gibi kiilik pazarnda moda olmak zorundadr ve bunun iin de en ok hangi kiiliin istenmi olduunu bilmelidir. Bu bilgi, genellikle btn bir eitim sreci ile, ana-okulundan koleje iletilmekte ve aile tarafndan tamamlanmaktadr. Bununla birlikte, bu ilk dnemde edinilmi olan bilgi yeterli deildir; burada, yalnzca evreye uyabilme, harislik ve baka insanlarn beklentilerindeki deimelere kar duyarl olma gibi baz genel nitelikler zerinde durulmaktadr. Baar rneklerinin daha zel bir grnmn insan baka yerlerden renmektedir. Resimli dergiler, gazeteler, haber filmleri baarl insanlarn resimlerini ve hayat hikyelerini eitli biimlerde gzler nne sermektedir. Resimli reklamlarn da buna benzer bir fonksiyonu vardr. Bir terzinin reklamnda boy gsteren baarl bir ynetici, ada kiilik pazarnda kendini "ok fazla bir para" karlnda satmak isteyen bir insann nasl olmas ve nasl grnmesi gerektiini simgeleyen bir rnektir. stenilen kiilik tipini ortalama insana ileten en nemli ara filmdir. Gen kz, creti pahal olan bir yldzn yz ifadesini, sa biimini, hareketlerini taklit etmeye alr ve bunu en fazla baar umudu veren bir yol olarak grr. Gen erkek ise, ekranda grd rnee benzemeye ve onun gibi olmaya alr. Ortalama vatandan, en baarl kiilerin hayat ile pek az bir temas olduu halde, film yldzlar ile olan ilikisi farkldr. Geri onlarla da gerek bir ilikisi yoktur, ama onlar tekrar tekrar ekranda grebilir, onlara mektup yazabilir ve imzal resimlerini elde edebilir. Aktrn sosyal bakmdan kk grld, ama byk airlerin eserlerini seyircisine ilettii eski gnlerin tersine, bizim film yldzlarmzn iletecek byk eserleri 92

ya da fikirleri yoktur; yalnzca ortalama insanla "byklerin dnyas arasndaki halka olarak rol oynarlar. Ortalama insan, onlar kadar baarl olmay umut edemese bile, onlar taklit etmeye alabilir; onlar baland kutsal kiiler olarak grr; onlarsa, baarl kiiler olduklar iin, yaama kurallarnn temsilcisi olarak grnrler. ada insan kendini hem satc, hem de pazarda satlacak bir mal olarak grd iin, kendine vermi olduu deer kendi elinde olmayan artlara baldr. "Baarl" ise deerlidir; baarszsa deersizdir. Byle bir yneliin yaratt gvensizliin derecesini kestirmek gtr. Bir insan kendi deerinin, her eyden nce, sahip olduu insan niteliklere deil de, artlar hi durmadan deien yarmal bir pazardaki baarsna bal olduunu hissediyorsa, kendine verdii deer arabuk sarslacak ve hi durmadan bakalarnn onayna ihtiya duyacaktr. Bu yzden o insan durup dinlenmeksizin baarl olmaya alacak ve herhangi bir baarszlk kendine vermi olduu deeri tehlikeye drecektir; bunun sonucu olarak da aresizlik, gvensizlik ve aalk duygular ortaya kacaktr. Bir insann deerli olup olmad pazardaki deiikliklere gre belirlenecek olursa, insan onur ve gurur duygusunu yitirmi olacaktr. u var ki, problem yalnzca bir insann kendine verdii deer ve kendine duyduu sayg ile ilgili deildir: Ayn zamanda kendini bamsz bir varlk olarak grmesi, kendisiyle zdelemesi (aynlemesi) problemi de ie karmaktadr. Daha sonrra greceimiz gibi, olgun ve yaratc bir insann zdelik duygusunun kayna, kendini, kendi gleriyle birlemi ve btnlemi etkin bir kuvvet oiarak grmesidir; bu benlik duygusu ksaca u anlama gelir: "Ne yapyorsam, oyum." Pazarlama yneliinde insan kendi glerini kendisine yabanclam mallar olarak grr. Bu gler, onunla bir ve ayn olacak yerde, ondan uzakla 127

mlar, gizlenmilerdir; nk nemli olan ey, bir insann kendi glerini kullanarak kendini gerekletirmesi deil, glerini satmada baarl olmasdr. Gleri de, bu glerin yaratt eyler de kendisine yabanclam, kendisinden farkl bir ey, bakalarnn kullanaca ve yarglayaca bir ey halini almtr; bylece, zdelik duygusu tpk kendine verdii deer gibi sallantl bir hale gelmitir; bir insann oynayabilecei btn rollerin bir toplam olmutur: "Nasl olmam istiyorsanz, ben oyum." bsen, Peer Gyne byle bir benlii anlatmaktadr: Peer Gynt, kendi benliini kefetmeye alr ve bir soana benzediini grr -kat kat soyulabilir ve ortada ekirdek diye bir ey yoktur. nsan kendi zdeliinden phe ederek yaayamayaca iin, pazarlama yneliinde bu zdelie kendisiyle ve kendi gleriyle birleerek deil de, bakalarnn kendisi hakkndaki dncelerini benimseyerek ulamak zorundadr. Saygnl, mevkii, baars, bakalarnn gznde belli bir kii olmas, gerek bir zdelik duygusunun yerini almtr. Bu durum onu bakalarnn grne son derece baml hale getirmitir ve bir zamanlar baarl olduu rol srdrmek zorunda brakmtr. Ben ve benim glerim birbirinden ayrlabiliyorsa, o zaman gerekten de benliim sat fiyatmdan baka bir ey deildir. nsan kendini nasl gryor ve deerlendiriyorsa, bakalarn da o ekilde grmekte ve deerlendirmektedir.9 Bakalarn da, tpk kendisi gibi, bir mal olarak grmektedir; onlar da kendilerini deil, satlabilir olan yanlarn ortaya koymaktadrlar. nsanlar arasndaki fark, yalnzca az ya da ok baarl ya da ekici, dolaysyla az ya da ok deerli olmak gibi nicel bir farka dnmtr. Bu sre, pazardaki mallarn bana gelen eyden farkl deildir. Bir resim ve bir ift ayakkab alm-satm de9

eri ile, yani fiyat ile belirlenir ve bundan baka bir anlam yoktur; birok ayakkab bir resme eittir. Ayn ekilde, insanlar arasndaki fark da ortak bir unsura indirgenmitir: Pazardaki fiyatna... Bireysellikleri, onlara zg ve biricik olan ey deersizdir ve gerekte, atlmas gereken bir ykten baka bir ey deildir. Kendine-zg kelimesinin tad anlam bu tavr ok iyi bir ekilde dile getirir: Bu kelime , acayip kelimesiyle hemen hemen e anlama gelmektedir. Eitlik kelimesinin de anlam deimitir. Btn insanlarn eit olarak yaratld fikri, btn insanlarn ara olarak deil de kendi balarna birer ama olarak grlmesini gerektiren ayn temel hakka sahip olmalarn zorunlu klmaktadr. Oysa bugn eitlik dei-toku edilebilirlik anlamna gelmektedir ve bireyselliin inkr edilmesi demektir. Eitlik, her insann kendine-zg bir biimde gelimesinin art olacak yerde, bireyselliin ortadan kalkmasn ve "benliin yitirilmesi"ni dile getirir; bu ise pazarlama yneliinin ayrt edici bir niteliidir. Eitlik farkla ilgiliydi, oysa artk "farksz olmak"la e-anlama gelmitir ve gerekten de "benim iin fark etmez" gibi bir tutum, bir kaytszlk ya da ilgisizlik davran, ada insann kendisiyle ve bakalaryla olan ilikisini belirleyen bir zellik olmutur. Bu artlar ister istemez btn insan ilikilerine belli bir renk vermektedir. Bireyin benlii bir yana itildii zaman, insanlar arasndaki ilikilerin yzeyde kalmas zorunludur, nk bu ilikilerde kendileri deil, dei-toku edilebilen mallar sz konusudur. nsanlar birbirlerinde tek ve biricik olan, "zel" olan eyle ilgilenmezler ve buna gleri de yetmez. Bununla birlikte, pazar, kendine-zg bir arkadalk ekli de yaratmtr. Herkes ayn yarma sava ierisindedir, baarya ulamak iin ayn abay gsterir; hepsi ayn pazar artlar altndadr (ya da hi
* Yazar burada difference (fark) kelimesiyle kaytszlk ya da ilgisizlik anlamna gelen indifference kelimesinin treyi biimi (in-difference) arasndaki yaknla dikkati ekmitir. (evirenin notu.)

insann kendisiyle ve bakalar ile olan ilikileri arasndaki ba, IV. Blmde aklanacaktr.

95

127

deilse bunun byle olduuna inanr). Her biri bakalarnn ne hissettiini bilir, nk hepsi ayn gemidedir: Yapayalnz, baarszlk korkusu ierisinde, kendini beendirmeye alarak... Bu savata hibirine ayr bir yer verilmemitir, ayr bir yer almay da hibiri beklemez. nsan ilikilerinin yzeysel nitelii, birok kiiyi, derin ve iddetli duygular ancak tek bir insana duyulan sevgide bulabileceini umut etmeye gtrmtr. Oysa tek bir insana kar duyulan sevgi ile insanla kar duyulan sevgi blnmez bir btndr; herhangi bir kltrde, tek bir kii ile olan sevgi ilikileri, o kltrde yaygn olan insan sevgisinin, insann insana duyduu ilginin yalnzca daha iddetli bir ifadesidir. Bunun iin, insann pazarlama yneliinden kaynaklanan yalnzln tek bir insana duyulan sevgi ile giderebileceini beklemek, bir yanlgdan baka bir ey deildir. Duygu alan gibi dnce alan da pazarlama ynelii ile belirlenmitir. Dnce, olaylar ve nesneleri arabuk kavramak, bylece onlar kullanma yeteneini salamak gibi bir fonksiyon grmektedir. Yaygn ve etkili bir eitimle desteklenen byle bir dnce, yksek bir zek derecesine ulamtr, ama akla deil...10 Kullanma amac iin bilinmesi gereken eyse, yalnzca nesnelerin yzeyde kalan zellikleridir, yani yzeysel olan eydir. Olaylarn zn kavrayarak a karlacak "gerek", eskimi, modas gemi bir kavramdan baka bir ey deildir; yalnzca bilim-ncesi anlamda, gzlem ve deneyimlerle elde edilen verilere dayanmadan, dogmatik bir ekilde kabul edilen "mutlak" gerek iin deil, ayn zamanda, insan aklnn kendi gzlemlerine uygulanmas ile ulalan ve yeniden gzden geirmeye ak kap brakan gerek iin de sz konusudur bu.
Zek ile akl arasndaki fark zerinde daha sonra, 119 ve daha sonraki sayfalarda, durulacaktr.
10

Birok zek testi, byle bir dnce biimine uygun gelecek ekilde hazrlanmtr; akl ve anlay yeteneini lmekten ok, belli bir duruma arabuk uyma yeteneini lmektedir; onlara "zihinsel uyum testi" demek daha doru olurdu.11 Bu eit bir dnce iin nemli olan ey, belli bir olayn ve bu olayn niteliinin derin bir incelemesi deil, karlatrma ve nicel lme kategorilerinin uygulanmasdr. Btn problemler ayn derecede "ilgi ekici'dir ve aralarnda nem bakmndan pek az bir fark vardr. Bilgi de bir mal hline gelmitir. Burada da, insan kendi glerine yabanclamtr; dnmek ve bilmek, birtakm sonulara ulama arac olarak grlmektedir. nsann kendini tanmas ve bilmesi demek olan psikoloji de -Bat dncesinin o byk gelenei ierisinde erdemin, doru yaamann, mutluluun art olan bu bilim de- pazar aratrmalarnda, politik propagandada, reklamda, vb. kendini ve bakalarn daha iyi kullanmak iin bir ara haline gelecek ekilde yozlamtr. Byle bir dnce biiminin, eitim sistemimiz zerinde derin bir etkisi olaca aktr. lkokuldan balayarak uzman yetitiren niversiteye varncaya kadar, renmenin amac genellikle pazar amalar iin yararl olacak bilgiler toplamak ve mmkn olduu kadar ok toplamaktr. rencilerden o kadar ey renmeleri isteniyor ki, dnmeye hemen hi zamanlar ve enerjileri kalmyor. nsanlar daha fazla ve daha iyi bir eitim grmeye gtren balca itki, retilen konulara, bilgiye, olaylarn zn kavramaya duyulan ilgi deil, bilginin, alm-satm deerinde salam olduu arttr. Gnmzde bilgi ve eitim iin ok byk bir coku duyulduunu gryoruz; ama ayn zamanda, "yalnzca" gerekle ilgilenen ve pazarda geer olabilecek bir alm-satm deeri olmayan, yararsz olduu ve gndelik hayata
" Baknz: Ernest Schachtel, "Zum Begriff und zur Diagnosis der Persoenlichkeit in 'Personality Tests'", Zeitschrift fr Soziallorschung (Jahrgang 6, 1937), ss. 597-624.

96

127

uygulanamayaca iddia edilen dnceye kar da kukucu ve hor gren bir tavrn taknldn da gryoruz. Buraya kadar, pazarlama yneliini yaratc olmayan ynelilerden biri olarak sundum; oysa bu yneli birok bakmdan tekilerden o derece farkldr ki, onu ayr bir kategoriye koymak gerekecektir. Alc, smrc ve blriktirici ynelilerin tek bir ortak zellii vardr: Her biri insan ilikisinin bir eklidir ve bir kiide bu ynelilerden biri belirgin durumda olduu zaman, o kiiye zg bir biimde ortaya kar ve onu bakalarndan ayran, zel bir nitelii dile getirir. (Daha ileride, bu drt yneliin, imdiye kadar anlatlm olan olumsuz niteliklere mutlaka sahip olmas gerekmediini gstereceiz.12) Bununla birlikte, pazarlama yneliinin, insanda bir imkn ya da tohum halinde bulunan eylerden hibirini gelitirdii sylenemez ("hiliin" insann tabi imknlarnn bir paras olduu gibi sama bir eyi kabul etmedike, bu byledir); pazarlama yneliinin ayrt edici nitelii, belirli ve srekli bir iliki kuramamaktr; byle bir yneliin biricik srekli nitelii, tavrlarn deiebilir olmasdr. Bu ynelite, en iyi satlabilen nitelikler gelimektedir. Belirgin olan ey zel bir tavr deil, istenilen nitelikle en abuk doldurulabilecek bir boluktur. Bu ise, kelimenin tam anlam ile, bir nitelik olmaktan ok uzaktr; yalnzca bir roldr; u ya da bu gibi bir nitelik daha ok istenilir hale geldii zaman onunla yer deitirmeye hazr szde bir nitelikten baka bir ey deildir. Bylece, szgelii, saygdeerlik bazen istenilen bir ey haline gelir, i hayatnn baz dallarndaki satclar gvenilirlik, arballk, saygdeerlik gibi baz niteliklerle insanlar etkilemek zorunluluunu duyarlar -oysa 19.yzyldaki bir i adam, bu niteliklere gerekten sahipti. imdi, bu niteliklere sahip12

mi gibi grnd iin gven uyandran birinin arandn dnelim. Bu kimsenin kiilik pazarnda satt ey, byle grnme yeteneidir; bu roln arkasnda nasl bir kiinin bulunduu nemsenmiyor ve kimseyi ilgilendirmiyor. O kii de kendi drstl ile ilgilenecek yerde, byle bir niteliin, kendisine pazarda salam olduu eyle ilgileniyor. Pazarlama yneliinin n-art boluktur, deimesi mmkn olmayan bir zel niteliin bulunmaydr, nk deimeye kar koyan herhangi bir karakter zellii bir gn gelir pazarn istekleri ile atabilir. Baz roller kiinin zelliklerine uygun dmeyebilir; bunun iin onlar -rolleri deil de zellikleri- yok etmek zorundayz. Pazarlama kiiliine sahip olan bir insan serbest olmak, her trl bireysellikten kurtulmak zorundadr. Buraya kadar ksaca zerinde durduumuz karakter ynelileri, hi de ilk bakta sanld kadar birbirinden ayr deildir. Szgelii, alc yneli bir insanda daha belirgin olabilir, ama genellikle teki ynelilerden biriyle ya da hepsiyle karm durumdadr. Bu blmde, daha ileride, eitli karmlar zerinde duracam; yine de vardmz u noktada, btn bu ynelilerin insan donatmnn bir paras olduunu ve belli bir yneliin tekilerden daha belirgin olmasnn geni lde bireyin ierisinde yaam olduu kltrn zel niteliine bal bulunduunu belirtmek isterim. eitli ynelilerle sosyal kalplar arasndaki ilikinin daha ayrntl bir analizi, daha ok sosyal psikoloji problemlerini ele alan ayr bir incelemenin konusu olmakla birlikte, burada, bu drt tip yneliten herhangi birinin daha belirgin olmasna yol aan sosyal artlarla ilgili bir varsaym denemesinde bulunmak istiyorum. u noktaya dikkati ekmek gerekir: Karakter ynelii ile sosyal yap arasndaki karlkl ilikiyi incelemenin anlam ve nemi, yalnzca karakterin olumasndaki en nemli etkenleri anlamamza yardmc olmasndan tr deil 127

Baknz: ss. 136 ve daha sonraki sayfalar.

98

dir; ayn zamanda belli ynelilerin -bir kltrn ya da bir sosyal snfn yelerinin ounda ortak olmalar bakmndan- birtakm gl duygusal kuvvetleri de simgelemi olmasndan ileri gelmektedir; nk toplumun ileyiini anlayabilmek iin bu duygusal kuvvetlerin mekanizmasn kavramak zorundayz. Gnmzde kltrn kiilik zerin- deki etkisine verilen nem konusunda unu sylemek isterim: Toplumla birey arasndaki iliki yalnzca kltrel kalplarn ve sosyal kurumlarn bireyi "etkilemesi" ek'inde anlalmamaldr. Karlkl etki ok daha derindir; ortalama insann tm kiilii insanlar arasndaki ilikilerle yorulmutur ve toplumun sosyo-ekonomik ve politik yaps ile belirlenmitir; yle ki, prensip o l a r k , herhangi bir bireyin analizinden, ierisinde yaamakta olduu sosyal yapnn tmyle ilgili karsamalar yapabiliriz. Alc yneli, ou zaman, bir grubun teki grubu smrme hakknn salam bir ekilde yerlemi olduu toplumlarda karmza kar. Smrlen grup, durumunu deitirme gcne sahip olmad iin, ya da nasl deitireceini bilmedii iin, efendilerini kendi ihtiyalarn salayan kimseler olarak grme, hayatn verebilecei her eyi onlardan bekleme eilimini gsterir. Bir klenin ald eyler ne kadar az olursa olsun, kendi abas ile daha da azn elde edebileceini hissetmektedir, nk ierisinde yaad toplumun yaps u gerei onun kafasna iyice sokmutur: Kendi abalarn dzenleme gcne sahip olmadn ve kendi aklna da, alma gcne de gvenemeyeceini... ada Amerikan kltr sz konusu olduu srece, ilk bakta alc ynelie hi rastlanmad gibi bir izlenim uyanr. Btn kltrmz, bu kltr ierisinde yaygn olan dnceler ve uygulamalar, alc ynelii nlemeye, engellemeye almakta ve her insann kendisinden sorumlu olduu, kendisine bakmak zorunda bulunduu ve "bir yere ulamak istiyorsa"

kendi giriim gcn kullanmas gerektii gibi bir dnceye arlk vermektedir. u var ki, alc yneli engellenmekle birlikte, byle bir ynelie hi rastlanmadn sylemek kesinlikle mmkn deildir. Daha nceki sayfalarda zerinde durmu olduumuz "bakalarna uyma" ve "kendini bakalarna beendirme" ihtiyac, bir aresizlik duygusu yaratmakta, bu da ada insanda ilk bakta fark edilmeyen alc yneliin kklerini oluturmaktadr. Bu yneli, zellikle "uzman kiilere" ve kamuoyuna kar taknlan tavrda kendini gsterir. nsanlar her alann bir uzman olduunu ve bu uzmann onlara o alandaki gerekleri syleyebileceini, nasl hareket etmeleri gerektiini anlatabileceini ve yapmalar gereken eyin yalnzca onu dinlemek ve onun dncelerini yutmak olduunu dnrler. Bilim uzmanlar vardr, mutluluk uzmanlar vardr ve yalnzca en ok satlan kitaplarn yazar olduklar iin yaama sanatnda uzman olarak grlen kiiler vardr. Kolay kolay fark edilmeyen, ama olduka yaygn olan bu alc yneli, zellikle reklamlarla beslenerek, ada "folklor" da ok tuhaf ekiller almtr. Herkes "arabuk zengin olma" reetelerinin gerekte bir ie yaramadn bildii halde, aba gstermeden yaama hayali ok yaygndr. Bu hayal, bir dereceye kadar, aralarn ve aygtlarn kullanm ile ilgili olarak da ortaya kmaktadr; elle vites deitirmeyi gerektirmeyen araba, kapan karma zahmetinden insan kurtaran dolmakalem bu hayalin rastgele seilmi rnekleridir. Mutlulukla ilgili reetelerde bu hayal zellikle yaygndr. Bunun en belirgin ifadesi u szlerde grlmektedir: Yazar der ki, "bu kitap, daha nce sahip olduunuz imknlarn iki katna sahip olan bir insan olmak iin -mutlu, rahat, enerji dolu, kendine gvenir, gl ve endieden kurtul .u bir insan olmak iinne yapmanz gerektiini sylemektedir size. Yorucu bir ruhsal ya da fizik program uygulamanz istenmiyor; yapacanz ey ok daha basittir...

101 127

Vaat edilen bu iyi eylere gtrecek yol, burada anlatld ekliyle insana tuhaf gelebilir, nk aba gstermeden elde etmenin ne demek olduunu pek azmz hayal edebiliriz... Ama yine de bu byledir; siz de greceksiniz."13 Smrc karakter "ihtiya duyduum her eyi alrm" ilkesiyle, haydut ve derebeyi atalarna kadar geri gider ve buradan da ktann tabi kaynaklarn smren 19.yzyln baronlarna kadar uzanr. Max VVeber'in deyimi ile kr peinde dnyay dolaan "serven dkn" kapitalistler ve "paryalar" bu tip insanlard; amalar ucuza satn alp pahal satmakt; amansz bir ekilde gl olmaya ve sen/et kazanmaya alyorlard. 18. ve 19.yzyllarda yarma artlar altnda ileyen serbest pazar bu tipi desteklemitir. amzda, kendi lkesinin tabi ve insan kaynaklarndan ok, zorla ele geirebilecekleri baka bir lkenin tabi ve insan kaynaklarn smrmeye kalkan otoriter sistemlerde bu apak smrcln yeniden canlandn grdk. Onlar kuvvetli olann hakkn iln ettiler ve daha kuvvetli olann hayatta kalmasn salayan tabiat yasasna dikkati ekerek bu grlerini hakl gstermeye altlar. Sevgi ve drstlk zayflk belirtisiydi; dnme ise korkaklarn ve yozlam olanlarn ii olarak grlyordu. Biriktirici yneli, 18. ve 19. yzyllarda smrc ynelile birlikte gitmitir. Biriktirici tip tutucuydu, amansz bir ekilde kazanmaktan ok, salam ilkelere dayanan ve daha nce kazanlm olan eyleri saklamaya ynelen sistemli ekonomik amalarla ilgileniyordu. Mal-mlk sahibi olma, onun iin kendi benliinin simgesiydi ve maln-mlkn korumak da en stn
' 3 Hal Falvey, Ten Seconds That Will Change Your Life (Chicago: Wilcox and Follett, 1946).

deerdi. Bu yneli ona byk bir gvenip veriyordu; malnamlkne sahip oluu, 19. yzyln olduka salam artlar ile korunarak, gvenilebilen ve ynetilebilen bir dnya salyordu ona. Priten ahlk, iyilik belirtisi olarak i ve baar zerinde durmakla, gvenlik duygusunu desteklemi, hayata anlam kazandrm ve dinsel bir baar duygusu vermitir. Salam bir dnya, salam bir mal-mlk ve salam bir ahlkn bu ekilde kaynam olmas, orta snfn yelerine, bir ait olma duygusu, gven ve gurur veriyordu. Pazarlama ynelii 18. ve 19. yzyllarn rn deildir; kesinlikle amzn rndr o. Ancak son zamanlardadr ki, mallarda olduu kadar insanlarda da, paketleme, etiket ve marka ad nem kazanmtr. in temel ilkeleri nemini yitirmi, satla ilgili temel ilkeler n plana gemitir. Derebeylik zamannda sosyal hareketlilik son derece snrlyd ve insan hayatta ilerleyebilmek iin kendi kiiliinden yararlanamazd. Yarmal pazar dneminde -zellikle Amerika Birleik Devletleri'nde- sosyal hareketlilik olduka fazlayd; ancak "mallar teslim edebilen" kii ilerleyebilirdi. Kendi bana servet sahibi olabilen tek tek insanlar iin frsatlar, bugn, daha nceki dneme gre byk lde azalmtr. Hayatta ilerlemek isteyen bir kimse, byk kurululara ayak uydurmak zorundadr ve kendisinden beklenen rol oynama yetenei balca avantajlarndan biridir. Kiiliin yitirilmesi, bou-bounalk, hayatn anlamszl, bireyin otomat haline gelmesi gittike artan bir honutsuzlua yol am, daha uygun bir yaama biimi arama ve insan bu amaca ulatrabilecek kurallar bulmaya alma gibi bir ihtiya yaratmtr. imdi zerinde duracam yaratc yneli, gelimeyi ve tm imknlarn gerekletirmeyi ama edinen ve btn 127

102

teki etkinliklere ikinci derecede nem veren karakter tipini belirlemektedir. (3) Yaratc Yneli

(a) Genel Nitelikler


Klasik ve Orta a eserlerinden 19. yzyln sonuna gelinceye kadar, iyi bir insann ve iyi bir toplumun nasl olmas gerektiini belirleyebilmek iin byk bir aba harcanmtr. Bu fikirler, bazen felsefe ve din konularn inceleyen eserlerde, bazen de utopia'lar eklinde dile getirilmitir. 20. yzyl bu gibi ideal hayallerin bulunmay ile dikkati ekmektedir. amzda insann ve toplumun eletirici bir gzle incelenmesine nem verilmektedir; insann nasl olmas gerektii ile ilgili olumlu hayaller ancak bu eletirici analizlerin ierisinde, st kapal bir ekilde yer almaktadr. Byle bir eletirinin, toplumun dzeltilmesi iin gereken artlardan biri olduuna ve ok byk bir nem tadna phe yoktur; ama "daha iyi" bir insan ve "daha iyi" bir toplumu yanstan hayallerin bulunmay, insann kendine ve geleceine olan gvenini felce uratma gibi bir etki yaratmtr (ve bunun sonucu olarak da, daha iyi bir insan ve daha iyi bir toplumla ilgili hayallere rastlamak imknszlamtr). ada psikoloji ve zellikle psikanaliz bu sylenenlerin dnda tutulamaz. Freud ve onun izinden gidenler, nevrotik karakterin olaanst bir analizini yapmlardr. Bu yazarlarn yaratc olmayan karakterle (Freud'un deyimi ile pregenital karakterle) ilgili klinik tanmlamalar ok geni kapsamldr ve dorudur -kullanm olduklar kuramsal kavramlar yeniden gzden geirmek gerekli olsa bile... u var ki, normal, olgun ve sa* Cinsel duygunun, cinsel organlarda toplanacak yerde az ve ansle ilgili olduu ocukluk safhasnda kalan karakter tipi. (evirenin notu.)

lkl bir kiinin karakteri zerinde seyrek olarak durulmutur. Freud'un genital karakter dedii bu karakter olduka belirsiz ve soyut bir kavram olarak kalmtr. Freud bunu, az ve ansle ilgili cinsel istein belirgin durumunu yitirdii ve kar cinsten biri ile birleme amacn gden cinsel organlarn egemenlii altna girdii bir karakter yaps olarak tanmlamtr. Genital karakterin tanm, cinsel ve sosyal fonksiyonunu gerektii ekilde yerine getirebilen bir insann karakter yapsn dile getirmekten teye gidememitir. Yaratc karakteri incelerken eletirici bir analizden daha fazlasn yapmak, insan gelimenin amac, ayn zamanda hmanist ahlkn ideali olan tam olarak gelimi bir karakterin ayrt edici niteliinin ne olduunu aratrmak cesaretini gstereceim. Yaratc yneliin Freud'un genital karakteri ile ilikisi zerinde durmak, bu kavramn aklanmasnda bir balang olarak yardmc olabilir. Gerekten de, eer Freud'un deyimini libido kuram ierisinde kullanld ekliyle deil de, simgesel olarak kullanacak olursak, bu deyim tam anlam ile yaratcl ifade etmektedir. nk cinsel olgunluk safhasna ulamak demek, insann tabi bir yaratma yeteneine sahip olmas demektir; sperma ile yumurtann birlemesinden yeni bir hayat yaratlmaktadr. Bu eit bir yaratma insanda ve hayvanda ortak olduu halde, madd eyleri yaratma yetenei yalnzca insanda vardr. nsan yalnzca akll ve sosyal bir hayvan deildir. O, ayn zamanda, elinin altnda bulunan maddeleri, akln ve hayal gcn kullanarak deitirme yeteneine sahip olan yaratc bir hayvan olarak da tanmlanabilir. Yaamak iin yalnzca yaratabilmekle kalmaz, ayn zamanda yaratmak zorundadr. u var ki, madd eyler yaratma, karakterin bir grn olarak yaratcln en sk rastlanan bir simgesinden

104

127

baka bir ey deildir. Kiiliin yaratc ynelii14 temel bir tavr, insan yaantsnn her alannda bir iliki kurma biimini ifade eder. Bakalarna, kendine ve nesnelere kar aklyla, duygularyla, duyularyla tepki gstermeyi gerektirir. Yaratclk, insann kendi glerini kullanma ve kendisinde var olan imknlar gerekletirme yeteneidir, insan kendi glerini kullanmak zorundadr dediimiz zaman, insann zgr olmas gerektiini, glerini denetleyen herhangi bir kimseye baml olmamas gerektiini sylemek istiyoruz. Aklnn ona yol gstermesi gerektiini de sylemek istiyoruz, nk insan ancak glerinin ne olduunu, onlar nasl kullanacan ve ne iin kullanacan bildii zaman kendi glerini kullanabilecektir. Yaratclk, insann kendini tm glerinin bir araya gelmesinden olumu bir btn, ayn zamanda bu gleri gerekletirecek bir "aktr" (etkin bir yaratk) olarak hissetmesi demektir; kendini kendi gleriyle bir olarak grmesi, ayn zamanda bu glerin ondan gizlenmemi, ona yabanclamam olmas demektir. "Yaratclk" deyiminin yol aabilecei bir yanl anlamay nleyebilmek iin, yaratcln ne olmad zerinde ksaca durmak iyi olacaktr. Genellikle "yaratclk" kelimesi bir eser yaratmak, zellikle bir sanat eseri yaratmak anlamnda kullanlr. Gerekten de, gerek bir sanat yaratcln en iyi rneidir. u var ki, btn sanatlar yaratc deildirler; szgelii, allagelmi trden bir resim, bir insann kopyasn tpk bir fotoraf makinesinin yapt gibi tuval zerine geirmek iin gereken teknik beceriden fazla bir eyi dile getirmeyebilir. Oysa bir insan, grlebilen ya da bakasna aklanabilen bir ey yaratma yeteneine sahip olma" Bu kitapta kullanlan yaratclk kavram, zgrlkten Ka adl kitabmda

dan da yaratc bir ekilde yaayabilir, yaratc bir ekilde grebilir, hissedebilir ve dnebilir. Yaratclk, akl ve duygu bakmndan sakat olmadka, her insann gerekletirebilecei bir tavrdr. "Yaratc" kelimesi ayn zamanda "etkin" (aktif) kelimesiyle, "yaratclk" da "etkinlik"le karabilmektedir. Bu iki terim e-anlama gelebilmekle birlikte (Aristoteles'in etkinlik kavramnda olduu gibi), ada kullanmnda etkinlik kelimesi ou zaman yaratcln tam tersini ifade eder. Etkinlik, genellikle, belli bir enerjinin harcanmas ile, var olan bir durumda bir deiiklik meydana getiren bir davran olarak tanmlanmtr. Buna karlk, var olan bir durumu deitiremeyen ya da gze arpacak ekilde etkileyemeyen ve kendi dndaki kuvvetler tarafndan etkilenen ya da harekete geirilen bir insan "pasif" olarak nitelenmitir. Gnmz iin geer olan etkinlik kavram, yalnzca harcanan enerjiyi ve bu enerjinin meydana getirdii deiiklii hesaba katmaktadr. Etkinliklere yn veren temel ruhsal artlar arasnda herhangi bir ayrm yapmamaktadr. Yaratc olmayan etkinliin bir rnei -ar bir durumu dile getirmi de olsa- hipnoz halinde bulunan bir insann etkinliidir. Derin bir hipnotik kendinden gei hali ierisinde bulunan bir insann gzleri ak olabilir, yryebilir, konuabilir, bir eyler yapabilir; "etkinlik" gsterebilir. Etkinliin genel tanm ona uygulanabilir, nk bir enerji harcamakta ve bunun sonucu olarak da baz deiiklikler kmaktadr ortaya. Ama bu etkinliin zel karakterine ve niteliine dikkat edecek olursak, gerek aktrn (yani etkinlik gsteren kiinin) hipnotize edilmi olan kii deil, hipnotizmac olduunu grrz; hipnotize edilen kii, onun telkinleriyle, onun aracl ile bir eyler yapmaktadr. Hipnotik bir kendinden gei tabi bir hal olmamakla birlikte, bir insann etkin olabildii ama gerek aktr olmad, -etkinliinin, hibir ekilde 107

belirtmi olduum itenlik kavramnn daha geniletilmi bir eklidir.

106

denetleyemedii zorlayc kuvvetlerden ileri geldii- bir durumun ar ama tipik bir rneidir. Yaratc olmayan etkinliin sk sk rastlanan bir rnei, ou zaman bugnn insannn lgnca uralarnn temelinde bulunan iddetli ya da srekli, bilinli ya da bilinsiz bir endieye kar gsterilen tepkidir. ounlukla endieden ileri gelen etkinlikle karm bir halde bulunmakla birlikte, bir otoriteye boyun emeye ve baml olmaya dayanan etkinlik, ondan farkldr. Otorite korku, hayranlk ya da "sevgi" uyandrm olabilir -ou zaman bu birbirine karmtr- ama etkinliin nedeni, gerek biim gerekse z bakmndan, otoritenin vermi olduu emirdir. lgili kii, otorite onun etkin olmasn istedii iin etkinlik gsterir ve otorite kendisinden ne yapmasn istiyorsa onu yapar. Bu eit bir etkinlie otoriter karakterde rastlanr. Onun iin etkinlik demek, kendinden daha stn bir eyin adna hareket etmek demektir. Tanr adna, eski gnler adna, grev adna harekete gemi olabilir, ama kendi adna deil... Otoriter karakter, harekete geme gcn, deitirilmesi ve kar klmas mmkn olmayan stn bir gten alr ve bunun sonucu olarak da kendi iinden gelen itici glere kulak verecek durumda deildir.'5 Bir otomat gibi yaplan etkinlikler de boyun eerek yaplanlara benzer. Burada, apak bir otoriteye deil de, kamuoyu, kltrel kalplar, saduyu ya da "bilim" tarafndan.simgelenen anonim bir otoriteye gsterilen bamllk sz konusudur. nsan ne hissetmesi ya da ne yapmas bekleniyorsa onu hisseder ve
15

yapar; gstermi olduu etkinlik, kendi aklna ve duygularna dayanan yaantlarndan deil de, bir d kaynaktan ileri geldii iin itenlikten yoksundur. Etkinliin en gl kaynaklar arasnda akld tutkularn yer aldn gryoruz. Cimrilik, masochism, haset, kskanlk ve her eit agzllkle harekete geen bir insan etkinlik gstermek zorundadr; ama hareketleri zgr ve akla uygun olacak yerde, akla kar ve bir insan olarak da kendi menfaatlerine kardr. Bu ekilde bir eye saplanp kalm olan bir kimse kendi kendini tekrarlar, gitgide daha kat, daha kalplam bir hal alr. Etkin olmasna etkindir, ama yaratc deildir. Bu etkinliklerin kayna akld olsa bile ve etkinlik gsteren kiiler zgr ve akla uygun bir ekilde hareket edemeseler de, ou zaman madd baarya gtren nemli birtakm pratik sonulara ulamak mmkndr. Yaratclk kavramndan sz ederken, zorunlu olarak birtakm pratik sonulara gtren etkinliklerle deil, yaama sreci ierisinde insann d dnyaya ve kendine kar gstermi olduu tepki ve yneli biimi ile ilgileniyoruz. nsann baars ile deil, karakteri ile ilgileniyoruz.16 Yaratclk, insann kendine-zg imknlarn gerekletirmesi, kendi glerini kullanmasdr. Peki ama "g" deyince ne anlyoruz. Bu kelimenin birbiriyle elien iki kavram dile getirmi olmas tuhaftr: nsann bir eye gc yetmesi, yani yetenek ve
Yaratc dncenin, tamamlanmam olmakla birlikte, ilgi ekici bir inceleme denemesine Max Wertheimer'in lmnden sonra yaynlanm Productive Thinkirg (Nevv York: Harper and Brothers, 1945) adl eserinde rastlyoruz. Yaratcln baz grnleri Munsterberg, Natorp, Bergson ve James tarafndan ele alnmtr; bu konuda Brentano ve Husserl'in ruhsal "eylem"le ilgili incelemesine; Dilthey'n sanat alanndaki yaratclk zerindeki incelemesine ve O. Schvvarz'n Medizinische Anthropologie (Leipzig: Hirzel, 1929, ss. lll ve sonras) adl eserine de baknz. u var ki, btn bu eserlerde problen, karakterle ilikili olarak ele alnm deildir.
16

u var ki, otoriter karakter yalnzca boyun eme eilimini gstermekle kalmaz, ayn zamanda bakalarna sz geirmek de ister. Gerekte sadistic ve masochistic grnler her zaman karmza kmaktadr; yalnzca kuvvetlerinin derecesi ve birinin ya da tekinin daha fazla bask altna alnm olmas bakmndan farkldrlar. (Otoriter karakterin incelenmesi konusunda Escape From Freedom'a baknz: ss. 141 ve sonras.

108

127

bir bakas zerinde g sahibi olmas, yani bakasna sz geirmesi ya da egemen olmas... Ama bu elimenin zel bir anlam vardr. Gl olmann bir bakas zerinde g sahibi olmakla e-anlama gelmesi, yetenekle e-anlama gelen g'n felce uramasnn sonucudur. "Bir bakas zerinde g sahibi olmak", "bir eye gc yetme"nin bozulmu eklidir. nsann kendi glerini yaratc bir ekilde kullanma yetenei onun gl olduunu; kullanamamas ise gszln gsterir. nsan, akl gc ile olaylarn i yzn kavrayabilir ve zn anlayabilir. Sevme gc ile bir insan tekinden ayran duvar aabilir. Hayal gc ile henz var olmayan eyleri gznn nnde canlandrabilir; planlar kurabilir ve bylece yaratmaya balar. Glln bulunmad durumlarda, insann d dnya ile olan ilikisi bozulmutur ve baka insanlara, sanki nesnelerden baka bir ey deillermi gibi egemen olmak, kendi gcn onlara sz geirmek iin kullanmak isteine dnmtr. Bakalarna egemen olma ya da sz geirme lmle, gllk ise hayatla birlikte gider. Birincisi gszlkten kaynaklanr, ayn zamanda bu gszl daha da artrr; nk bir insan bir bakasn kendine hizmet etmeye zorlayabiliyorsa, yaratc olma ihtiyac giderek felce urayacaktr. nsan, glerini yaratc bir ekilde kulland zaman dnya ile nasl bir iliki kurmaktadr? D dnya iki ekilde insan yaantsnn konusu olabilir: Kopya ederek, yani gerei tpk fotoraf ekilen eylerin tam bir kopyasn karan bir film gibi alglayarak (byle bir alglama bile akln etkin bir katksn gerektirir); yaratc bir ekilde, yani onu kavrayarak, bu yeni materyeli kendi akl ve duygu gcnn iten gelen etkinlii ile yeniden yaratarak ve canlandrarak... Her insan bir dereceye kadar her iki ekilde de tepki gstermekle birlikte, bu iki yaantdan birinin ya da tekinin ar basmas, 110

insandan insana deimektedir. Bazen bunlardan biri ya da teki krelebilir; kopya etme ya da yaratc bir ekilde kavrama yeteneklerinden birinin ya da tekinin hemen hi bulunmad bu gibi ar durumlarn incelenmesi, bu olaylardan birini ya da tekini anlayabilmek iin en iyi frsat vermektedir bize. Yaratc yetenein tekinden daha ok krelmesine kltrmzde ok sk rastlanmaktadr. Bir insan, nesneleri olduu gibi (ya da kendi kltrnn kabul ettii gibi) grebilir, ama alglarn kendi iinden gelen bir gle canlandrmay baaramaz. Byle bir insan kusursuz bir "gereki"dir, olaylarn yzeyde kalan zelliklerinde grlecek ne varsa hepsini grebilir, ama bu yzeyin altna inerek temelli olan eyi ya da z kavramay, henz ortaya kmam olan eyleri gzlerinin nnde canlandrmay beceremez. Btn deil ayrntlar, -orman deil aalar grr. Gerek, onun iin, madde biimime girmi eylerin toplamndan baka bir ey deildir. Byle bir insann hayal gcnden yoksun olduu sylenemez, ama onunkisi hesap tutmaktan, var olan ve bilinen btn etkenleri bir araya getirmekten ve btn bunlarn gelecekte nasl bir etkide bulunacaklar konusunda karsamalar yapmaktan teye gidemeyen bir hayal gcdr. br yandan, gerei alglama yeteneini yitirmi olan bir insan delidir. Psikotik bir kii kendine apayr bir i dnya kurar ve bu dnyada kendini tam bir gvenlik ierisinde hisseder; kendi dnyasnda yaar ve btn insanlarn alglam olduu sradan gerek etkenler ona gerek deilmi gibi gelir. Bir insan gerekte var olmayan, yalnzca kendi hayal gcnn rn olan nesneleri grd zaman sanrlar (hallucination) gryor demektir; olaylar kendi duygular asndan, gerekte olup bitenlerle ilgisi olmakszn ya da hi deilse tam olarak bilmeksizin yorumlamaktadr. Paranoyak bir hasta, kendisine eziyet 127

edildiine inanabilir ve geliigzel bir uyary onu kk drecek ve onulmaz bir duruma sokacak bir plann belirtisi olarak grebilir. Byle bir niyetin daha ak ve kesin belirtilerinin bulunmaynn hibir eyi kantlayamayacana kesinlikle inanmtr; ilk bakta zararszm gibi grnen bu uyarnn gerek anlamnn "daha derin" bir bakla a kabileceine inanmtr. Psikotik bir insan iin gerek dnya silinmitir ve bir i gerek onun yerini almtr. "Gereki" bir insan, yalnzca nesnelerin yzeyde kalan zelliklerini grr; gzler nne serilmi olan dnyay grr; bu dnyann resmini, tpk bir fotoraf makinesi gibi, zihninde canlandrabilir ve nesneleri de, insanlar da bu resimde grndkleri ekilde kullanarak belli bir eylemde bulunabilir. Bir deli ise gerei olduu gibi gremez; gerei yalnzca kendi i dnyasnn bir simgesi ve yanks olarak alglar. Her ikisi de hastadr. Gerekle temasn yitirmi olan psikotik kiinin hastal, sosyal fonksiyonunu yerine getirememesidir. "Gereki" kiinin hastal ise onu insan bir varlk olarak yoksullatrmaktadr. Sosyal fonksiyonunu yerine getirme yetenei krelmemi olsa bile, gerekle ilgili gr, derinlik ve perspektiften yoksun olmas yznden o derece bozulmutur ki, el altnda bulunan verileri kullanmaktan ve ksa sreli amalar gerekletirmekten daha fazlasnn gerekli olduu durumlarda yanlma eilimini gstermektedir. "Gerekilik", deliliin tam tersi imi gibi grnse de, onun tamamlayc bir parasndan baka bir ey deildir. "Gerekiliin" ve deliliin tam kart yaratclktr. Normal bir insan hem d dnyay olduu gibi alglayarak, hem de kendi gleri ile canlanm ve zenginlemi bir ekilde kavrayarak kendisi ile dnya arasnda iliki kurabilir. Bu iki yetenekten biri krelecek olursa insan hastadr; normal bir insan, bu yetenekler113 127

den biri ya da teki daha ar basm olsa bile, her iki yetenee de sahiptir. Hem kopya edici, hem de yaratc yeteneklerin var oluu yaratcln n-artlarndan biridir; bu kart kutuplar arasndaki karlkl etki, yaratcln dinamik kaynan oluturmaktadr. Son olarak u nokta zerinde durmak istiyorum:Yaratclk, bu iki yetenein toplam ya da birlemesi deil, byle bir karlkl etkiden kaynaklanan yepyeni bir eydir. Yaratcl, dnya ile insan arasndaki zel bir iliki biimi olarak tanmladk. Bu durumda, yaratc bir kiinin yaratt bir ey var mdr, varsa nedir, gibi bir soru kmaktadr ortaya. nsann yaratc gcnn madd eyler, sanat eserleri ve dnce sistemleri yaratt doru olmakla birlikte, yaratcln en nemli objesi, insann kendisidir. Doum, gebelikle balayan ve lmle biten srekli bir akn zel bir aamasndan baka bir ey deildir. Bu iki kutup arasnda olup bitenlerin hepsi, bir insann kendi imknlarn gerekletirmesi, iki hcre ierisinde bir imkn olarak verilmi olan eylere can verme srecidir. u var ki, uygun artlar saland zaman, bedenin gelimesi kendi bana olduu halde, ruhsal imknlarn gelime sreci kendiliinden gerekleen bir ey deildir. Byle bir gelime, insann akl ve duygular ile ilgili imknlarn gerekletirmesi ve kendi benliini ortaya koymas iin yaratc bir etkinlikte bulunmu olmasn gerektirir; benliin gelimesinin hibir zaman tamarhlanmam olmas, insanlk durumunun trajedilerinden biridir; en iyi artlar altnda bile, insann sahip olduu imknlardan ancak bir blm gerekleebilmektedir. nsan, her zaman, tam olarak domadan nce lmektedir. Yaratclk kavramnn bir tarihesini vermek niyetinde deilim; ama bu kavram daha fazla aydnlatmaya yarayacak belli bal birka mek vermek istiyorum. Yaratclk, Aristoteles'in

ahlk sistemindeki ana kavramlardan biridir. nsann fonksiyonunu anlamakla erdemin ne olduunu belirleyebiliriz, der Aristoteles. Flt alan birinin, bir heykeltran, bir artistin durumu sz konusu olduu zaman iyilik nasl bu gibi kimseleri tekilerden ayran ve onlar olduklar gibi yapan zel fonksiyonlara balysa, insann iyilii de onu baka trlerden ayran ve onu "o" yapan zel fonksiyona baldr. Byle bir fonksiyon "akla uygun bir ilkeyi izleyen ya da akla uygun bir ilkeyi ieren ruhun bir etkinliidir."u var ki, diyor Aristoteles,en yksek iyiyi, s^hip olmaya m yoksa kuljanmaya m, ruh haline mi yoksa etkinlie mi balam olmamz olduka nemli bir fark yaratmtr. nk ruh hali, herhangi bir iyi sonu ortaya koymakszn da var olabilir: Uyuyan ya da herhangi bir ekilde etkin olmayan bir insanda olduu -gibi; oysa etkinlik iin byle bir ey sz konusu deildir; nk etkinlik gsteren bir insan ister istemez hareket edecektir ve iyi bir harekette bulunacaktr."18 Aristoteles iin iyi insan, etkinliinin sayesinde, akln nderlii altnda, insana zg imknlarn gerekletiren insandr. Spinoza da der ki: "G ve erdem deyince ayn eyi anlyorum."19 zgrlk ve mutluluk, insann kendi kendisini anlamasndan ve kendisinde imkn olarak var olan eyi gerekletirme abasndan, "insan tabiat rneine gittike daha fazla yaklamasndan"20 baka bir ey deildir. Spinoza'ya gre erdem, insann kendi glerini kullanmas, ktlk ise glerini kullanmay baaramamasdr; Spinoza iin ktln temeli gszlktr.21
"
16 19 20 21

Yaratc etkinlik kavram, Goethe ve ibsen tarafndan, iir diliyle ok gzel ifade edilmitir. Faust, hayatn anlamn bulmak iin insanolunun gerekletirdii usuz bucaksz arayn bir simgesidir. Faust'un sorusuna ne bilim, ne zevk, ne gl olmak, ne de gzellik cevap verebilmitir. Goethe, insanolunun bu arayna verilecek tek cevabn yaratc etkinlik olduunu, bunun da iyilikle e-anlama geldiini ne srmektedir. "Gkteki n-konuma"da (Prolog) Tanr, insan engelleyen eyin hata deil, etkinlik gstermemek olduunu sylemektedir: insann etkin tabiat, kuvveti kesilince Hemen ulamak ister yeni bir dengeye; Tam olarak dinlenmeyi zler -bilir ki, dinlenirse, rahata eriecek! Bu yzden arkada ettim ona eytan, Hi durmadan alsn, kkrtsn ve yaratmaya zorlasn diye onu. Ama sizler, Tanrnn ocuklar, iiniz sevgi ve grev duygusuyla dolu, karn o parlak, lmsz Gzelliin tadn! Hep bir eyler tasarlayan Yaratc G Sevgiyle kucaklasn sizi smsk ve hi brakmasn, Titrek bir hayalde parldayan Sonsuza dek kalacak dncelerle hi snmeyecek hale getirsin!22 kinci blmn sonunda, Faust, Mephistopheles'le giritii iddiay kazanmtr. Hata ve gnah ilemitir, ama temel gnah ilememitir: Yaratc olmama gnahn. Faust'un denizin bir
22

Nicomachean Ethics, 1098", 8. Ayn eser, 1098 , 32. Spinoza, Ethics, IV, Def. 8. Ayn eser, IV, nsz. Ayn eser, IV, Def. 20.
b

Bayard Taylor'un evirisi (Boston: Houghton Mifflin Co.)

115 114

blmn doldurup ekip bimeye elverili bir toprak salamak iin gstermi olduu abay simgeleyen son szleri bu fikri ok ak bir ekilde dile getirmektedir: Milyonlarca insana toprak salyorum, Gvenli olmasa da, zgr bir ekilde alp abalayarak yaamaya elverili; Yeil ve bereketli tarlalar olacak burada, nsanlar ve srler gelip geecek, Bu yeni topran zerinde abucak rahata kavuacaklar, Cretli ve alkan bir soy'un yaratt O salam tepeye hemen yerleecekler, v Cennet gibi bir lke olacak buras, Varsn darda kuduran dalgalar eddin stne kadar ksn, Denizin at gedii herkes onarmaya koacak. Evet! smsk sarlyorum bu dnceye, Akln bizi ulatrd u son geree: zgrle de, yaamaya da ancak Onlar her gn yeniden kazananlarn hakk vardr. Bylece ocuklar, bykler ve yallar Hayatlarnn en etkin gnlerini burada Tehlikeler ierisinde geirecekler... te ben bu hareketli kalabal grmek isterdim, zgr topraklar zerinde zgr bir milletin yannda olmak isterdim! O zaman kap giden An'a yle seslenirdim: "Geme, dur, ey zaman, ah! ne gzelsin!" Yeryznde geirdiim gnlerin izi hi silinmeyecek,

Sonsuza dek burada kalacak! Tadyorum imdi hayatmdaki en yce ann zevkini Bu byk mutluluun verdii gururla!23 Goethe'nin Faust'u, 18. ve 19. yzyln ilerici dnrlerinin ayrt ^dici nitelii olan insana duyulan gveni dile getirdii halde, 19. yzyln ikinci yarsnda yazlm olan ibsen'in Peer Gynt', ada insann ve onun verimsizliinin (yaratclktan yoksun oluunun) eletirici bir gzle yaplm bir analizidir. Piyesin ikinci bal "ada nsan Kendi Benliini Aryor" olabilirdi ve bu da ok uygun derdi. Peer Gynt, btn gcn para ve baar kazanmak iin harcad zaman, kendi benliinin adna hareket etmi olduuna inanyordu. Gerekte, maaralarda yaayan cinlerin benimsemi olduu "kendi kendinle yetin" ilkesine gre yayordu; "kendin ol" (bir insan olarak ne olman gerekiyorsa yle ol) diyen insan ilkeye gre deil... Hayatnn sonunda, smrclnn ve bencilliinin onu "kendisi" olmaktan alkoyduunu; insann ancak yaratc olduu, tm imknlarn gelitirdii zaman kendi benliine ulaabileceini anlamtr. Peer Gynt'n gereklememi imknlar bir bir gelip, iledii "gnah" tan tr onu sularlar ve bir insan olarak baarszlnn gerek nedenini gsterirler ona: Yaratclktan yoksun oluunu.... Yerdeki Yumaklar Dnceleriz biz; Dnmeliydin bizi; Ayanatlibindeydik, hepimiz, Can vermeliydin bize! Parlak, canl seslerle Ykselebilirdik ge;
23

Ad geen eser, II. Blm, V. Perde.

117 127

Oysa imdi yumaklar gibi Mahkmuz yerde srnmeye Kuru Yapraklar Bir parolayz biz; Kullanmalydn bizi; Senin tembelliin yznden Hayat esirgendi bizden. Kurtlar yiyor hepimizi, imizi, dmz; Bir meyveye glge vermek, Hayal oldu sonsuza dek. Havada Bir nilti arklarz biz; Sylemeliydin bizi! Kalbinin ta derinlerine Tkt umutsuzluk bizi. Bir kede bekledik, Ama armadn bizi. Sana da, sesine de Lnet olsun, bin kere! iy Damlalar Hibir zaman dkmediin Gzyalaryz biz. Her kalbin rkt O keskin buzu Eritebilirdik biz; Oysa imdi, Onun o sivri ucu nat bir kalbin iinde 118

de kendi tekliini, biricikliini ve zelliini korumay istemesi, insan varlnn elikilerinden biridir.25 Bu elikinin cevab ve insann ahlk probleminin cevab, daha nce grm olduumuz gibi, yaratclktr. insann d dnya ile yaratc bir ekilde iliki kurmas ya bir eyler yaparak, ya da kavrayarak gerekleir. nsan bir eyler yaratr ve yarat sreci ierisinde, kendi glerini maddenin zerinde dener ve kullanr. nsan dnyay kavrar -akl ve duygu bakmndan, sevgiyle ve aklla kavrar. Akl gc ona yzeyin altnda kalan eyleri ahlamak ve objesiyle etkin bir iliki kurarak objenin zn kavramak imknn verir. Sevme gc ise, kendisini bir bakasndan ayran duvar amasn ve onu anlamasn mmkn klar. Her ne kadar sevgi ve akl, dnyay kavramak imknn veren farkl iki yoldan baka bir ey deilse ve biri olmadan teki olamazsa da, yine de birbirinden farkl olan gleri ifade ederler, yani biri duyguyu, teki dnceyi dile getirir; bu bakmdan ayr ayr incelenmeleri gerekir. Yaratc sevgi, gerekten de, ou zaman "sevgi" ad verilen eyden ok farkldr. "Sevgi" kelimesinden daha belirsiz ve daha kark bir kelime belki de yoktur. Nefret ve tiksinmenin dnda kalan hemen her trl duyguyu belirtmek iin kullanlmaktadr. Dondurmay sevmekten tutun da, bir senfoniyi sevmeye varncaya kadar, hafif bir holanmadan en iddetli yaknlk duygusuna varncaya kadar her eyi kapsam ierisine almaktadr. nsanlar birine "k" olduklar zaman, sevdiklerini hissederler ve birine sahip kmalarn da "sevgi" olarak nitelerler. Gerekten de, sevmekten daha kolay hibir eyin olmadna,
25

btn gln sevilecek objeyi bulmak olduuna ve sevgi alanndaki mutsuzluklarnn, kendilerine uygun bir e bulma imknn vermeyen kt talihlerinden ileri geldiine inanrlar. Oysa kendimizi inandrmak istediimiz btn bu kark dncelere ramen, sevgi ok zel bir duygudur; ve her insanda sevme yetenei bulunmakla birlikte, sevginin gerekleebilmesi en g baarlarmzdan biridir. Gerek sevgi, kklerini yaratclktan alr, bunun iin de ona "yaratc sevgi" demek uygun olur. ster annenin ocuuna duyduu sevgi olsun, isterse insanlk sevgisi ya da iki insan arasndaki ak olsun, sevginin zel nitelii ya da z hep ayndr. (Daha ileride zerinde duracamz gibi, kendimize ve bakalarna kar duyduumuz sevgi sz konusu olduu zaman da yine ayndr.)26 Sevgi objeleri deise de, bunun sonucu olarak sevginin iddeti ve nitelii deimi olsa da, baz temel unsurlarn yaratc sevginin her eklinde karmza ktn syleyebiliriz. Bu temel unsurlar, ilgi ve bakm, sorumluluk, sayg ve bilgidir. lgi-bakm ve sorumluluk, sevginin, insan egemenlii altna alan bir tutku ya da "etkisi altna alan" bir duygu olmayp, etkin bir g olduunu gstermektedir. Yaratc sevgide karmza kan bu unsurlar, Yunus Peygamberin kitabnda ok gzel bir ekilde anlatlmtr. Tanr, Yunus'tan Ninova'ya gidip orada oturan insanlar uyarmasn, kt alkanlklarn dzeltmeyecek olurlarsa cezalandrlacaklarn bildirmesini istemitir. Yunus bu grevden kamtr, nk Ninova halknn piman olacandan, Tanrnn da onlar balayacandan korkmutur. Dzen ve yasa duygusu kuvvetli, ama sevgi duymayan bir adamdr o. u var ki, kamaya alrken kendini bir balinann karnnda bulmutur; bu olay, ondaki sevgi ve dayanma yokluunun yol at bir yalnzlk ve hapislik durumunun simgesidir. Tanr onu kurtarr ve Yunus Ninova'ya gider. Tanrnn sylemi olduu
26

Yaknlk kurmak ve tekliini-biricikliini korumak ihtiyacnn bir bileimi olarak anlalan bu iliki kavram, birok bakmdan, Charles Morris'in Paths of Life (New York: Harper and Brothers, 1942) adl eserindeki "kopma-balanma" kavramna benzemektedir; u farkla ki; Morris'in arlk noktas miza, benimkisi ise karakterdir.

IV. Blm; Bencillik, Kendini-Sevme, Kendi-Menfaatini Dnme.

107

121

gibi, oradaki halka vaaz eder ve korktuu ey de olur. Ninova'llar gnahlarndan pimanlk duyarlar, yaay biimlerini dzeltirler, Tanr da onlar balar ve ehri yok etmekten vazgeer. Yunus ok fkelenir ve hayal krklna urar; balama deil "adalet" istemektedir o. Sonunda, Tanrnn onu gneten korumak iin bytverdii bir aacn glgesinde bir para rahatlar. Ama Tanr aac kurutunca Yunus ok zlr ve Tanrya fkelenerek szlanmaya balar; Tanr da ona u cevab verir: "Kendin yetitirmediin, emek de vermediin bir aaca acyorsun; bir gecede yetien, bir gecede len bir aaca. Ninova'y, san solunu bilmeyen yz yirmi binden fazla insann yaad o byk ehri ben nasl olur da esirgemem? Ve onca kocaba hayvan?" Tanrnn Yunus'a vermi olduu cevab bir simge olarak anlamak gerekir. Tanr, Yunus'a sevginin znn bir ey iin "emek" vermek ve "bir ey yetitirmek" olduunu, sevgiyle emein birbirinden ayrlamayacan anlatmak istemitir. nsan emek verdii eyi sever ve sevdii eye emek verir. Yunus'un hikyesi sevginin sorumluluktan ayrlamayacan gstermektedir. Yunus, kardelerinin hayat iin sorumluluk duymamtr. O da Kabil gibi yle sorabilirdi: "Kardeimin bekisi miyim ben?" Sorumluluk insana dardan zorla kabul ettirilen bir grev deildir; bana den bir i olduuna inandm bir istee, verdiim cevaptr. Sorumluluk ve cevap kelimesinin kk ayndr: respondere, cevap vermek anlamna gelir; sorumlu olmak demek, cevap vermeye hazr olmak demektir. Anne sevgisi, yaratc sevginin en sk rastlanan ve anlalmas en kolay olan rneidir; anne sevgisinin z ilgi-bakm ve sorumluluktur. ocuun douu srasnda annenin bedeni ocu* Yazar burada "responsability" (sorumluluk) ve "respond" (cevap vermek) kelimelerinin, ayn kkten gelmi olmalar dolasyla, anlam bakmndan da yakn olduklarna dikkati ekmek istiyor. (evirenin notu.)

a "emek" verir ve doumdan sonra gsterdii sevgi de onu yetitirmek iin harcad abadan baka bir ey deildir. Anne sevgisi, ocuun kendini sevdirmek iin gerekletirmek zorunda olduu artlara bal deildir; yalnzca ocuun istei ve annenin bu istee verdii cevaba dayanan kaytsz artsz bir sevgidir.27 Anne sevgisinin sanatta ve dinde en yksek sevginin simgesi olarak grlmesine amamaldr. Tanrnn insana ve insann baka insanlara duyduu sevgiyi dile getiren branice rachamim kelimesinin kk rechem yani "rahinY'dir (dlyata). Ama ilgi-bakm ve sorumluluun tek bir insana duyulan akla ilgisi bu kadar ak deildir; k olmak, sevginin doruk noktas olarak kabul edilmekle birlikte, gerekte, sevginin balangcdr ve sevgiye ulaabilmek iin bir frsattan baka bir ey deildir. Akn iki insan karlkl olarak birbirine eken esrarl bir nitelik, aba harcamadan gerekleen bir olay olduuna inanlmaktadr. Gerekten de, insann yalnzl ve cinsel istekleri onun k olmasn kolaylatrmaktadr ve bunda da esrarl bir taraf yoktur; u var ki, byle bir sevgi ne kadar abuk kazanlrsa, o kadar abuk yitirilmektedir. nsann birisi tarafndan sevilmesi rastgele bir olay deildir; sevgiyi yaratan ey, insann kendisinin sevme gcdr -tpk ilgilenmenin insan ilgin hale getirmesi gibi. nsanlar kendilerinin ekici olup olmadklar sorunu ile ilgilenirler; ekiciliin zn oluturan eyin
* "Labor" kelimesi ingilizcede hem "emek vermek", hem de "doum sancs ekmek" anlamna gelmektedir. (evirenin notu.) Aristoteles de sevgi konusunda unlar sylyor: "yle grnyor ki, dostluk sevilmekten ok, sevmekten olumutur. Bunu annelerin sevmekten duyduklar zevkte aka grebiliriz; nk anneler bazen ocuklarn yetitirilmek zere bakalarna verirler ve onlar tanmalarna ve sevmelerine ramen, karlnda sevgi beklemezler -hem sevmek, hem de sevilmek imknszm gibi; ocuklarnn iyi yetitiklerini grmekten ve onlar sevmekten memnun olurlarocuklar, bilgisizliklerinden (onlarn kendi anneleri olduunu bilmedikleri iin) bir annenin hakk olan byle bir grevi (annelerine sevgi gsterme grevini) yerine getirmemi olsalar bile... (VVelldon'un evirisi, VIII. Kitap, X. Blm.)
27

122

127

kendi sevme yetenekleri olduunu unuturlar. Bir insan sevmek demek ona ilgi gstermek, ona bakmak ve onun hayatndan sorumlu olduumuzu hissetmek demektir: Yalnzca fizik varlndan deil, btn insan glerinin alp gelimesinden sorumlu olmak demektir. Yaratc bir ekilde sevmek pasiflikle, sevilen kiinin hayatna seyirci kalmakla badaamaz; onun gelimesi iin aba harcamay, ilgiyi, bakm ve sorumluluu gerektirir. Tek-tanrl Bat dinlerinin evrensel ruhuna ve "btn insanlarn eit olarak yaratldklar" dncesinde dile gelen ilerici politik kavramlara ramen, insanlk sevgisi henz ortak bir yaant haline gelmi deildir, insanlk sevgisi, olsa olsa, tek bir kiiye duyulan sevgiden sonra ulalabilecek bir ey, ya da ancak gelecekte gerekleebilecek soyut bir kavram olarak grlmektedir. Oysa insana duyulan sevgi, tek bir kiiye duyulan sevgiden ayrlamaz. Bir insan yaratc bir ekilde sevmek demek, onda insan olarak var olan z sevmek, insanl simgeleyen bir varlk olarak onunla iliki kurmak demektir. Tek bir kiiye duyulan sevgi insana duyulan sevgiden ayrld zaman, ancak yzeyde kalan, rastgele bir olaydr ve derinlikten yoksun kalmaya mahkmdur. nsana duyulan sevgi, ocuun aresiz ve gsz olmas, yetikin insanlarn ise byle olmamas bakmndan anne sevgisinden farkl olarak grlebilirse de, bu farkm yalnzca bir derece fark olduunu sylemek mmkndr. Btn insanlarn yardma ihtiyac vardr ve birbirlerine bamldrlar. nsanlar arasndaki dayanma, herhangi bir insann gelimesinin zorunlu artdr. lgi-bakm ve sorumluluk sevginin gerekli unsurlardr, ama sevilen kiiyi tanmadmz ve ona sayg gstermediimiz zaman, sevgi bakasna egemen olma ve ona sahip kma haline dnr. Sayg duymak demek, bakasndan korkmak ve rkmek demek deildir; kelimenin kkn dikkate alarak syle124

yecek olursak (r espicere , bakmak, gz nnde bulundurmak anlamna gelir) sayg, bir insan bir kii olarak, olduu gibi grmek, onun kiiliini ve tekliini, biricikliini fark etmek demektir. Bir insan tanmadan ona sayg duymak mmkn deildir; bir insann kiiliinin, bireyselliinin bilgisine dayanmayan bir ilgi-bakm ve sorumluluk krelmeye mahkmdur. Yaratc dnceye gelince, byle bir dnceyi anlayabilmek iin, akl ile zek arasndaki farklar incelemekle ie balayabiliriz. Zek, insan birtakm pratik gayelere ulatracak bir aratr; amac, nesneleri kullanabilmek iin gerekli olan bilgiye ulamak, onlarn baz grnlerini a karmaktr. Bu gaye, ya da baka bir deyile, "zek" ile birlikte giden dncenin dayanm olduu ncller, tartlamaz; akla uygun olsun ya da olmasn, olduu gibi kabul edilirler. Zeknn bu zel nitelii, ar bir durumun ifadesi olarak, paranoyak bir kiide aka grlebilir. Bir paranoyak kiinin btn insanlarn kendisine ktlk etmek iin ibirlii yapm olduklar eklindeki n-dncesi akla uygun ve doru olmad halde, bu ncl zerinde kurduu dnce sreleri dikkati eken bir zek belirtisi gsterebilir. Paranoyak kii iddiasn kantlamaya alrken, gzlemleri birbiriyle ilikili hale getirir, mantkl karsamalar yapar ve btn bunlar ou zaman o derece inandrc, ikna edicidir ki, dayanm olduu ncln akla uygun olmadn kantlamak gtr. Problemleri yalnzca zek ile ele almak, hi phesiz, yalnzca bu gibi patolojik olaylarda karmza kmaz. Dncelerimizin ou, ister istemez birtakm pratik sonulara ulama amacn gtmektedir; yani olaylarn zel yapsn ve niteliini kavramaya almakszn, gayelerimizin ve ncllerimizin geerliini tartmakszn, yalnzca olaylarn nicel ve "yzeysel" grnleriyle ilgilenerek...
* "Sayg"nn ngilizce karl olan "respect" kelimesinin kk. (evirenin notu.)

127

Akl ise bir nc boyutu gerektirir, yani derinlii, nesnelerin ve birbirini izleyen olaylarn zne ulamak imknn veren bir derinlii gerektirir. Akl her ne kadar hayatn pratik amalarndan ayrlamazsa da (bu cmlenin hangi anlamda doru olduunu birazdan gstermeye alacam), srf o amala ve hemen harekete gemek iin kullanlan bir ara da deildir. Akln fonksiyonu, bilmek, anlamak, kavramak, nesneleri anlayarak onlarla kendimiz arasnda iliki kurmaktr. Akl, nesnelerin zn kefetmek, gizli ilikilerini ve derin anlamn, yani "nedenlerini" a karmak amacyla, yzeyde kalan eyleri delip geer. ki boyutlu deildir akl; Nietzsche'nin deyimiyle sylecek olursak "perspektifidir", yani kavranabilecek her trl gr asn ve boyutu kavrar -yalnzca pratik amalarla ilgili olan deil... Nesnelerin zyle ilgilenmek demek, nesnelerin "tesinde" olan bir eyle ilgilenmek demek deildir; temelli olanla, geni kapsaml olanla, evrensel olanla, olaylarn en genel, en yaygn zellikleriyle -yzeyde kalan ve rastgele olan (mantksal adan, olaylarla ilgili olmayan) grnlerinin tesinde bulunan zellikleriyle- ilgilenmek demektir. imdi yaratc dncenin daha belirgin baz zelliklerini inceleyebiliriz. Yaratc dncede, sje, objesiyle ilgisiz deildir; ondan etkilenmekte ve onunla ilgilenmektedir. Obje, cansz bir eymi, ilgili kiinin hayatndan ve kendisinden ayrym gibi, ancak kendinden ayr tuttuu takdirde dnebilecei bir eymi gibi grlmez. Tersine, sje, objesine byk bir ilgi duyar ve objesiyle kendisi arasndaki iliki ne derece sk olursa, dnce de o kadar verimli olur. Dncesini, her eyden nce, kendisi ile objesi arasndaki bu iliki uyarmaktadr. Herhangi bir kii ya da bir olay, onun bireysel hayat asndan ya da insan varl asndan anlam tamas bakmndan ilgi konusu olduu iin
* Yazar burada "neden" kelimesinin ngilizce karl olan 'reason'n ayn zamanda "akl" anlamna geldiine dikkati ekmek istiyor. (evirenin notu.)

dnce objesi halini almaktadr. Bunun gzel bir rneini Buda'nn "drt gerei" nasl kefettiini anlatan hikyede gryoruz. Buda, l bir adam, hasta bir adam, yal bir adam grmtr. Gen bir adam olarak o, insann kanlmaz kaderinden iddetle etkilenmitir ve bu gzlem karsnda gstermi olduu tepki, Buda'y, hayatn zel nitelii ve insann kurtulu yollar ile ilgili bir kuram gelitirmeye sevketmitir. Onun gsterdii tepki, hi phesiz mmkn olan tek tepki deildi. ada bir doktor ayn durumla karlasayd lmle, hastalkla, yallkla nasl savaacan dnmeye balama gibi bir tepki gsterebilirdi, ama onun dncesi de yine objesi karsnda gstermi olduu tepkiyle belirlenmi olurdu. Yaratc dnce srecinde, dnr harekete geiren kuvvet, objeye duyduu ilgidir; objeden etkilenmekte ve ona tepki gstermektedir; ilgi ve sorumluluk duymaktadr. Ama yaratc dnce ayn zamanda objektiflikle, dnrn objesine duyduu saygyla, objeyi kendi isteklerine uygun bir biimde deil de, olduu gibi grme yeteneiyle de belirlenmitir. Objektiflikle sbjektiflik arasndaki bu kutuplama genel yaratcln olduu kadar yaratc dncenin de ayrt edici niteliidir. Objektif olmak ancak gzlemi olduumuz eylere sayg duyduumuz zaman mmkndr; yani onlar tek ve biricik eyler olarak ve karlkl ilikileri ierisinde grebildiimiz zaman gerekleir. Byle bir sayg, aslnda, sevgiden sz ederken zerinde durmu olduumuz saygdan pek farkl deildir; bir eyi anlamak istiyorsam eer, o eyi kendi zel niteliine gre var olduu ekliyle grebilmeliyim; bu her trl dnce objesi iin doru olmakla birlikte, insan tabiatnn incelenmesinde zel bir problem olarak grnmektedir. Canl ve cansz objelerle ilgili yaratc dncede, objektifliin baka bir grnnn daha var olmas gerekir: Bir olayn 127

126

btnn grebilme. Gzlemci eer objenin btnne deil de, yalnzca bir grnne dikkat edecek olursa, incelemekte olduu o tek grn bile doru drst anlayamaz. VVertheimer, yaratc dncenin en nemli unsuru olarak bu noktaya arlk vermitir. "Yaratc srelerde, diyor, ou zaman yle bir nitelik gze arpmaktadr: Gerek bir anlaya ulama isteiyle, tekrar tekrar soruturma ve aratrma balar. nceleme alan ierisindeki belli bir blm nemli hale gelir ve dikkat ona ynelir; ama incelenen blm btnden ayrlmaz. Duruma yeni, daha derin bir yapsal gr asndan baklmaya balanr; bu da aratrlacak konularn gruplandrlmas, fonksiyonel anlam, vb. eylerde birtakm deiiklikler yapmay gerektirir. nem verilen blm iin, durumun tm yapsnn gerektirmi olduu eylerden hareket edilerek akla uygun bir ngrye ulalr ki, bu da -yapnn teki blmlerinde olduu gibi- dolayl ya da dolaysz bir ekilde dorulanmay gerektirir. ki ama gz nnde tutulmaktadr: Tm yap ile ilgili tutarl bir gre ulamak ve btnn yapsnn paralar iin neyi gerektirmi olduunu grmek."28 Objektiflik yalnzca objeyi olduu gibi grmeyi deil, ayn zamanda, insann kendisini de olduu gibi grm olmasn, yani gzlem objesine ilgi duyan bir gzlemci olmak bakmndan iinde bulunduu zel durumun bilincine varm biri olarak grm olmasn gerektirir. Bu durumda, yaratc dnce, hem objenin zel nitelii ile, hem de dnme sreci ierisinde objesiyle kendisi arasnda iliki kuran sjenin zel nitelii ile belirlenmi olur. Bu iki eit belirleme, bizi dncenin obje tarafndan denetlenmedii, bylece nyargya dnm, dncelerimizi isteklerimize gre ayarladmz ve hayal ile karm yanl bir sbjektifliin kart olan bir objektiflie gtrr. Ama objektif28

Max VVertheimer, Productive Thinking (New York: Harper and Brothers 1945), s. 167. Ayn zamanda 192. sayfaya da baknz.

128

"lde Tanrya hizmet" edebileceklerini syledii zaman, Firavun yle cevap vermitir. "Tembelsiniz siz, tembelin tekisiniz." Firavuna gre, klelerin ii bir eyler yapmaktr; Tanrya tapnmak ise tembelliktir. Ayn dnce, bakalarnn almasndan yararlanmak isteyenler ve smremeyecekleri bir yaratcla gerek duymayanlar tarafndan da benimsenmitir. Bizim kltrmz bu dncenin kart olan bir dnceye arlk verir gibi grnmektedir. Son birka yzyldr Bat insan, alma fikrine, srekli bir etkinlik gsterme ihtiyacna saplanp kalmtr. Bir sre iin bile tembellik etmek elinden gelmemektedir. Ama bu kartlk yalnzca grntedir. Tembellik ile zorlayc bir alma (yani hi durmadan alma zorunu duyma) birbirinin kart deil, insann gerek fonksiyonunun bozulmu olduunu gsteren belirtilerdir. Nevrotik bir insanda, nevrozun temel belirtisi olarak, bir alma yeteneksizlii ile karlayoruz; evresine uyum salam gibi grnen kimselerde ise, rahattan ve dinlenmeden zevk duyamama gibi bir yeteneksizlikle... Zorlayc bir alma, tembelliin kart deil tamamlaycsdr; her ikisinin de kart olan ey yaratclktr. Yaratc etkinliin bozulmas ya hibir ey yapamama, ya da ar bir etkinlik gsterme gibi bir sonu yaratr. Alk ve bask, hibir zaman yaratc etkinliin artlar olamaz. Tersine, insann kendi glerini yaratc bir ekilde kullanmak iin duyduu tabi eilimin ortaya kabilmesi, zgrlk ve ekonomik gvenlik gibi etkenlere; ayrca, almay, bir insann kendi yeteneklerini anlaml bir ekilde gerekletirmesine imkn verecek hale getirecek bir toplum dzenine baldr. Yaratc etkinlik, alma ve dinlenmenin ritmik bir ekilde birbirini izlemesiyle belirlenmitir. Yaratc i, yaratc sevgi ve yaratc dnce ancak insan, gerektii zaman, sakin ve yalnz bana kalabiliyorsa mmkndr. nsann bakalarn dinleyebilmesi 131 127

iin, her eyden nce kendisine kulak vermeyi bilmi olmas gerekir; bakalar ile iliki kurabilmesi iin, kendi kendisiyle uyum halinde olmas gerekir. (4) Sosyalleme Sreci erisindeki Yneliler Bu blmn banda belirtmi olduumuz gibi, yaama sreci, d dnya ile iki trl iliki kurmay gerektirir: Kendinemal-etme ve sosyalleme. Bunlardan birincisini bu blmde ayrntlar ile inceledik;30 ikincisi zerinde ise zgrlkten Ka adl eserimde uzun uzun durmu olduum iin, burada yalnzca ksa bir zet vermekle yetineceim. Kiiler arasnda u tr ilikileri birbirinden ayrabiliriz: Ortakyaarlk ilikisi, el-ekme (insanlardan uzaklap kendi iine kapanma), ykclk ve sevgi. Ortak-yaarlk ilikisinde bulunan bir insan bakalaryla iliki kurmutur, ama bamszlna ya hi ulamamtr, ya da bamszln yitirmitir; baka bir insann bir paras olarak, ya onun tarafndan "yutularak", ya da onu "yutarak" yalnzlk tehlikesinden kamaktadr. Birincisi, klinik deyimle masochism olarak tanmlanr. Masochism, insann kendi benliinden kurtulmak, zgrlnden kamak ve kendini baka birine balayarak gvenlie ulamak iin yapm olduu bir denemedir. Byle bir bamllk eitli biimlere girebilir. Fedakrlk, grev ya da sevgi olarak rasyonalize edilebilir -zellikle kltr kalplar bu eit bir rasyonalizasyonu doru ve yerinde bulduu zaman... Masochistic abalar, bazen cinsel itepiler ve cinsel zevkle karmtr (masochistic sapklk); bu abalar, ou zaman, kiiliin bamszlk ve zgrle ulamak
30

Yaratcln zel niteliini tam olarak anlatabilmek iin, yaratcln tm grnleriyle birlikte sevgi zerinde de durduk.

iin abalayan blmleri ile ylesine atrlar ki, ac ve azap veren bir yaant olarak hissedilirler. Bakalarn "yutma" itepisi, yani ortak-yaarlk ilikisinin etkin ekli olan sadistic itepi, sevgi, ar bir koruma davran, "hakl ve yerinde" grlen bir egemenlik ya da sz geirme, "hakl ve yerinde grlen" bir alma, vb. eitli rasyonalizasyonlar halinde ortaya kar; cinsel bir sadism olarak cinsel itepilerle karm olarak da grnebilir. Sadistic abalarn her trls baka bir insan zerinde tam bir egemenlik kurma, onu "yutma" ve kendi iradesinin gsz, aresiz bir objesi haline getirme itepisinden kaynaklanr. Gsz bir ihsan zerinde tam bir egemenlik kurma etkin bir ortak-yaarlk ilikisinin zn oluturur. Egemenlik altna alnan kii, kendi bana gaye olan insan bir varlk olarak deil, kullanlacak ve smrlecek bir ey olarak grlr ve ona bir eymi gibi davranlr. Bu iddetli istek, ykclkla kart lde, zalim bir hal alr; ama ou zaman 'sevgi" maskesi altna gizlenen yardmsever bir egemenlik de sadism'in bir grndr. Yardmsever bir sadist, objesinin zengin, gl ve baarl olmasn ister, ama btn gc ile nlemeye alt bir ey vardr: Objesinin zgr ve bamsz olmas, bylece kendi mal olmaktan kmas. Balzac, Krk Hayaller adl eserinde yardmsever bir sadism'in parlak bir rneini vermitir. Gen Lucien ile kendisini rahip olarak tantan bir krek mahkmu arasndaki ilikiyi anlatmaktadr. Az nce intihar giriiminde bulunmu olan gen adamla tantktan biraz sonra rahip ona yle sylemektedir: "Seni ben kurtardm, sana ben hayat verdim ve sen tpk yaratn yaradana ait olmas, Dounun peri masallarnda olduu gibi ifritin (kt cinin) cinler padiahna ait olmas, bedenin ruha ait olmas gibi bana aitsin. Gl ellerimle ben seni doruca gl olma yoluna gtreceim; bununla birlikte, sana

zevkle, onurla, bitip tkenmek bilmeyen lenlerle dolu bir hayat geirteceime sz veriyorum. Hibir zaman paran eksik olmayacak, parlayacaksn, gz kamatracaksn; bense, seni baarya gtrecek yollarn irkefi ierisinde ba eik bir halde, senin baarnn parlak eserini koruyacam. Yalnzca gl olmak iin gl olmay seviyorum! Btn zevklerden vazgemek zorunda kalsam bile, her zaman senin zevklerinden haz duyacam. Ksaca, seninle bir ve ayn kimse olacam... Yaratm seveceim, ona biim vereceim, onu kendi iime yarayacak ekilde youracam, bylece onu bir babann olunu Sevmesi gibi sevmi olacam. Araban seninle birlikte sreceim sevgili ocuum, kadnlarla ilgili baarlarndan zevk duyacam. Diyeceim ki, ite ben bu yakkl gen adamm." Ortak-yaarlk ilikisi, zgrlk ve kiilik btnl pahasna da olsa, obje ile bir yaknlk ve skfklk kurmay gerektirdii halde, ikinci tipten bir iliki uzaklama, el-ekme ve ykclkla ilgilidir. Bireysel gszlk duygusu, bir tehlike olarak grlen kimselerden uzaklaarak ya da el-ekerek yenilebilir. El-ekme, bir dereceye kadar, bir insann dnya ile olan ilikisindeki normal ritmin bir parasdr; dnmek, incelemek, toplanm olan materyel zerinde ilemek, dnceleri ve tavrlar yeniden gzden geirmek iin bir zorunluluktur. Burada anlatm olduumuz olayda ise el-ekme temel bir iliki biimidir; bakalar ile olumsuz bir iliki kurmak demektir. Bunun duygusal alandaki yanks, bakalar karsnda gsterilen ilgisizliktir ve bu ilgisizlik ou zaman bir telafi mekanizmas olarak kendine ar bir deer verme duygusu ile birlikte gitmektedir. El-ekme ve ilgisizlik bilinli olabilir, ama olmayabilir de; gerekte, bizim kltrmzde her ikisi de ou zaman yzeyde kalan bir ilgi ve sosyal duygu ile gizlenmitir. Ykclk, el-ekmenin etkin (aktif) eklidir; bakalarn yok etme itepisi, onlar tarafndan yok edilme korkusundan ileri gel107

132

mektedir. El-ekme ve ykclk ayn tip ilikinin pasif ve etkin ekilleri olduu iin, ou zaman eitli llerde birbirine karm durumdadrlar. Ama aralarndaki fark, ortak-yaarlk ilikisinin pasif ve etkin ekilleri arasndaki farktan daha fazladr. Yaratcln, el-ekme durumunda olduundan daha tam ve daha iddetli bir ekilde engellenmesi ykcla yol amaktadr. Ykclk, yaama itkisinin yolundan sapm olmasdr; yaanmam bir hayatn enerjisinin, hayat yok etme enerjisine dnmesidir. Sevgi insann kendisiyle ve bakalaryla yaratc bir iliki kurmas demektir. Sorumluluu, ilgi ve bakm, sayg ve bilgiyi, bakasnn gelimesi ve yetimesi iin istek duymay gerektirir. Her birinin kendi kiilik btnn korumas artyla, iki insan arasndaki yaknln ifadesidir. Buraya kadar sylenmi olan eylerden, kendine-maletme ve sosyalleme sreleri ierisindeki eitli yneliler arasnda baz yaknlklar olmas gerektii gibi bir sonu kmaktadr. Aadaki ema, zerinde durmu olduumuz ynelilerin ve onlar arasndaki yaknlklarn bir tablosunu vermektedir. 3 ' Kendine-mal-etme Yaratc olmavan yneli a) b) c) Alc (Kabul eden) Smrc (Zorla alan) Biriktirici (Saklayan) Masochistic (Ar bal) Sadistic (Otoriter) Ykc (Kendini gsteren, n plana karan)
kavramlarn anlam, bir sonraki blmde

Sosyalleme

Ortak-yaarlk

31

Parantezler

ierisindeki

aklanacaktr.

134

Pazarlama ynelii de bakalarndan uzaklamaya dayanr; ama biriktirici yneliin tersine, bu uzaklama ykc deil dosta bir nitelik tar. Pazarlama yneliinin dayanm olduu tm ilke, insanlarla kolayca temas kurmay, yzeyde kalan bir ball ve yalnzca daha derin bir duygusal anlamda onlardan uzaklamay gerektirir. (5) eitli Ynelilerin Karmlar Yaratc olmayan ynelilerin eitli tiplerini ve yaratc ynelii anlatrken, bu ynelileri sanki birbirinden ayr tiplermi, birbirinden bsbtn farkl imiler gibi ele almtm. Konuyu iyice aklayabilmek iin bu ekilde hareket etmek zorundaydk; nk bu eitli ynelilerin karmlarn anlayabilmek iin, daha nce, her bir yneliin zel niteliini anlamamz gerekiyordu. Oysa gerekte, her zaman karmlarla karlayoruz; nk bir karakter hibir zaman yalnzca yaratc olmayan ynelilerden birinden ya da yalnzca yaratc yneliten olumu deildir. eitli ynelilerin bileimleri ierisinde, yaratc olmayan ynelilerin kendi aralarndaki karmlar ile, yaratc yneli ve yaratc olmayan yneliler arasndaki karmlar birbirinden ayrmak zorundayz. Birinci tipten olanlardan bazlar birbirlerine daha yakndrlar; szgelii, alc yneli genellikle biriktirici ynelile deil de, smrc yneliie karma eilimini gsterir. Biriktirici ynelite, ilgili kii objeden uzaklam olduu halde, alc ve smrc ynelilerin her ikisinde de kii ile obje arasnda yaknlk vardr. Bununla birlikte, birbirine en az yakn olan ynelilerin karmlarna da sk sk rastlanmaktadr. Bir insann karakterini belirlemek istiyorsak, bunu genellikle o insanda hangi yneliin belirgin durumda olduunu gz nnde tutarak yapmak zorundayz.

Yaratc olan ve olmayan yneliler arasndaki karm zerinde daha fazla durmak gerekecektir. Ynelii tmyle yaratc olan ya da yaratclktan bsbtn yoksun bulunan bir insan yoktur. u var ki, her insann karakter yapsndaki yaratc olan ve olmayan yneliten biri ya da teki daha ar basar ve bu da yaratc olmayan ynelilerin niteliini belirler. Daha nce, yaratc olmayan yneliler zerinde dururken, bunlarn belli bir karakter yapsnda egemen durumda olduklar varsaylmt. imdi, yaratc olmayan ynelilerin, yaratc yneliin egemen olduu bir karakter yaps ierisindeki niteliklerini gz nnde bulundurarak, daha nce sylediklerimizi tamamlamalyz. Burada, yaratc olmayan yneliler kendi balarna egemen olduklar zamanki olumsuz anlamlar tayacak yerde, farkl ve yapc bir nitelik kazanmlardr. Gerekten de, yaratc olmayan yneliler -daha nce belirtmi olduumuz ekilde ele alndklarnda- yaamann normal ve zorunlu bir paras olan ynelilerin bozulmu ekilleri olarak grlebilirler. Her insan, hayatta kalabilmek iin, bakalarnn verdii eyleri alabilmek (kabul edebilmek), bakalarndan bir eyler alabilmek, biriktirmek ve dei-toku etmeyi bilmek zorundadr. Otoriteye boyun emeyi, bakalarna nderlik etmeyi, yalnz bana kalabilmeyi ve kendini gstermeyi de bilmek zorundadr. Ancak nesneleri elde etme ve kendisi ile bakalar arasnda iliki kurma biimi byk lde yaratc olmayan trden olduu zamandr ki, kabul etme, alma, biriktirme ve dei-toku etme yetenekleri, "zorla alma", "smrme", "biriktirme" ve "pazarlama" ihtiyacn duyma ve istedii eyi bu gibi yollara bavurarak elde etme eilimine dnr. Yaratc yneliin egemen olduu bir kimsedeki sosyal ilikilerin yaratc olmayan ekilleri ise -ballk, otorite, ekicilik ve kendini gsterme- yaratc olmayan yn ar basan bir kiide, "boyun eme"ye, "bakalarna egemen olma"ya, "el-ekme"ye ve ykcla dnr. Bu bakmdan, yaratc

137 127

g e l e c e e ynelik ak-fi kirli

gelecekten ve gemiten y o k s u n herhangi bir ilkeye v e d e e r e bal deil

1) Yaratc olmayan yneliler, hangisinin daha bastna gre eitli ekillerde birbirlerine karmlardr.

ar

sosyal, ahbap-canls yeni deneyimlere ak d o g m a l a r a bal deil

yalnz bana kalamaz amasz "yle de olur, byle de olur" gibi bir tutum iinde

2) Var olan yaratcln derecesine gre her birinde bir nitelik fark olumaktadr. 3) Farkl ynelilerden her biri madd, duygusal ya da dnceyle ilgili etkinlik alanlarnda farkl bir gle etkide bulunabilmektedir. Kiiliin genel tablosuna, farkl mizalar ve yetenekleri de katacak olursak, bu temel unsurlarn karlkl etkilerinden oluan dzenin, kiilikte saysz deiikliklere yol aacan kolayca kestirebiliriz.

i-karmasn bilir merakl (bilmek, r e n m e k ister) zeki u y m a yetenei var hogorulu nkteli eliak

gereinden ok alr incelikten y o k s u n (patavatsz)

ar derecede aklc ayrm gzetmez kaytsz (ilgisiz) zevzek, gln d u r u m a d e r savurgan

Olumlu ve olumsuz grnler, iki ayr trden belirtiler deildir. Bu zelliklerden her biri, egemen durumda bulunan yaratc yneliin derecesine gre belirlenmi olan bir sreklilik zinciri ierisinde bir halka olarak tanmlanabilir; szgelii, akla uygun sistemli bir dzenlilik, yaratclk yksek bir dzeye ulat zaman karmza kabilir; oysa yaratclk azaldka, gerekte kendi amacn bozmaktan baka bir ie yaramayan akld, ukal, zorlayc bir dzenlilie dnerek yozlar. Ayn ey genlik ve dinlikten ocuksulua, ya da gururlu olmaktan kibirli olmaya doru giden deimeler iin de dorudur. Yalnzca temel ynelileri gz nnde bulundurmakla, her insanda, aada belirtilmi olan olgularn etkisiyle oluan bu tr deiimlerin deiirlik derecesini grebiliriz:

141 127

Hmanist ahlkn dayanm olduu ilkeye -yani erdemin insann kendine kar olan ykmllklerini gerekletirmeye almas demek olduu, ktln ise insann kendi kendisini baltalamas ile e-anlama geldii ilkesine- yaplan en ak itiraz, "kendini n plana alma"y ya da bencillii insan davrannn kural haline getirdiimizi, oysa gerekte, ahlkn amacnn bunu ykmak olduunu, dahas, ancak ceza korkusu ve otoriteler karsnda duyulan korku ile dizginlenebilecek insan tabiatnn ktln gzden kardmz ne sren itirazdr. Bu itiraz yle de srdrlebilir. Tutalm ki, insan doutan kt deil; ama hi durmadan zevk peinde komuyor mu ve zevk, ahlkn ilkelerine kar deil mi, ya da hi deilse kaytsz deil mi? Vicdan, insan erdemli bir ekilde hareket etmeye gtren biricik etkin kuvvet deil mi ve vicdan hmanist ahlk ierisindeki yerini yitirmiyor mu? nanca da yer yok gibi grnyor hmanist ahlkta; oysa inan ahlk davrann zorunlu temeli deil mi? Bu sorular, insan tabiat ile ilgili baz varsaymlarn ortaya atlm olmasn ifade ederler; insann mutluluu ve gelimesi ile ilgilenen, bunun sonucu olarak da byle bir amaca gtrecek ahlk kurallarna ilgi duyan her psikolog, mutlaka bu sorulara cevap vermek zorundadr. Bu blmde ben, nsan Tabiat ve Karakter adl blmde kuramsal temellerini verdiim psikanalitik verilerin altnda bu problemleri ele almaya alacam.

l.Bencillik, Kendini - sevme ve Kendi - Menfaatini Dnme1


Komunu [insanlar] kendin gibi seveceksin.
Kutsal
1

Kitap

Baknz: Erich Fromm, "Selfishness and Self-Love," Psychiatry (November, 1939). Bencillik ve kendini-sevme ile ilgili aadaki inceleme, daha nceki bu yazmn bir blmnn tekrardr.

145

ada kltrn belirgin zellii, bencillii yasaklam olmasdr. Bencil olmann gnah, bakalarn sevmenin ise erdem olduu retilmitir bize. Hi phesiz bu reti, ada toplumun gndelik hayat ile aka elimektedir; nk gnmzde, insann en gl ve en yasal itkisinin bencillik olduunu ve bu zorlayc itkiyle harekete getii zaman insann toplumun ortak yarar iin elinden gelen en byk katky yapm olacan ne sren bir gr vardr. Ama bencilliin en byk ktlk, bakalarn sevmenin ise en byk erdem olduunu syleyen reti yine de gldr. Bencillik burada kendini-sevme ile hemen hemen eanlama gelecek ekilde kullanlmtr. nsan ya bakalarn sevecektir -yani erdem yolunu tutacaktr, ya da kendini sevecektir- yani gnah ileyecektir. Bu ilke, insann tabiat gereince kt ve gsz olduunu ne sren Calvin'in teolojisinde klasik ifadesini bulmutur. nsan, kendi gcne ve deerine dayanarak hibir ey koyamaz ortaya. "Kendi kendimizin sahibi deiliz" diyor Calvin, "Bunun iin, kararlarmzda ve hareketlerimizde aklmzn da irademizin de bir rol olamaz. Kendi kendimizin sahibi deiliz; bu yzden bizim iin uygun olabilecek eyin ne olduunu aramaya kalkmayalm. Kendi kendimizin sahibi deiliz; bunun iin, kendimizi ve bize ait olan her eyi mmkn olduu kadar unutalm. Kendimize deil Tanrya aitiz biz; dolaysyla, onun iin yaayalm ve lelim. nsanlarn kendi balarna hareket etmeleri, onlar krp geiren en korkun bellardan biri olduu iin, kendi kendine hibir eyi bilmeye almamak ve kendi bana hibir istekte bulunmamak, yalnzca bize yol gsteren Tanrnn nderliini kabul etmek biricik kurtulu umududur."2
Johannes Calvin, Institutes of the Christian Religion, John Allen'in evirisi (Philadelphia: Presbyterian Board of Christian Education, 1928), zellikle III. Kitap, 7. Blm, s.619. "insanlarn kendi balarna...." diye balayan cmlenin evirisini, Latince orijinal metinden ben yaptm (Johannes Calvini, Institutio Christianae Religionis, Editionem curavit, A. Tholuk, Berolini, 1935, 1. par., s.445).
2

nsan yalnzca mutlak hiliini iyice kafasna sokmakla kalmamal, ayn zamanda kendini kltmek iin elinden geleni yapmaldr. "nk elinizde hl bir para olsun bir eyler kaldn sanyorsanz eer, ben buna alakgnlllk demem... Kendimizde yetkinlik olarak grlebilecek her eyi tmyle aa grmedike, kendimizi gerektii ekilde dnmemiz mmkn deildir. Bu alakgnlllk, kendi sefaletini ve yoksulluunu olanca arl ile hisseden bir ruhun yapmacksz bir boyun eiidir; nk Tanr sznde (kutsal yazlarda) alakgnlllk hep bu ekilde tanmlanmtr."3 Bireyin hiliine ve ktlne bylesine arlk vermek, insann kendisinde sayg ve sevgi duyabilecei hibir eyin var olmamas anlamna gelir. Bu reti, kklerini insann kendini kk grmesinden ve kendine kar duyduu nefretten alr. Calvin, bu noktay ok ak olarak belirtmitir: nsann kendini sevmesini bir "bel" olarak nitelemektedir.4 Eer insan kendinde bir eyler bulabiliyorsa ve "bunun verdii gten tr bir haz duyuyorsa," kendine kar duyduu gnahkr sevgiyi aa vuruyor demektir. Kendinden bu ekilde holanm olmas, onu bakalarn yarglayacak ve kk grecek bir duruma getirecektir. Bunun iin, insann kendinden holanmas ya da kendisinde var olan herhangi bir eyi beenmesi en byk gnahlardan biridir. Bakalarn sevmeyi imknsz klacak5 ve bencillikle ayn anlama gelecektir.6
3 4 5

Ayn eser, 12. Blm, 6. par., s. 681. Ayn eser, 7. Blm, 4. par., s. 622.

u noktaya dikkati ekmek gerekir: nsanlar sevmek bile, ncit in temel retilerinden biri olduu halde, Calvin'in retisinde ayn arlkla ele alnmamtr. ncit\e apak bir eliki ierisinde Calvin yle demektedir: "nsanlara acmann inantan ve umuttan nce geldii konusunda din bilginlerinin ne srd eyler, dizginlenmemi bir hayal gcnn hlyasndan baka bir ey olmad iin...." 24. Blm, 1. par., s. 531.
6

Luther, bireyin manev zgrl zerinde durmakla birlikte, Calvin'inkinden

146

127

Calvin ve Luther'in benimsemi olduu insan anlaynn ada Bat toplumunun gelimesi zerinde ok byk bir etkisi olmutur. Calvin ve Luther, insann kendi mutluluunu hayatnamac olarak grecek yerde, kendi tesindeki amalarn bir arac, yardmc bir unsuru olarak gren bir tavrn temellerini atmlardr: nsan aan bu amalar ya her eye gc yeten bir Tanrdr, ya da ondan daha az gl olmayan laik otoriteler ve kurallar, devlet, i ve baardr. nsann hibir zaman yalnzca bir ara deil, kendi bana bir ama olarak grlmesi gerektii dncesine bal kalan Kant, belki de Aydnlanma ann en ok etki uyandran ahlk dnr olmutu; ama o da kendinisevmeyi ayn ekilde sulamt. Kant'a gre, bakalarnn mutluluunu istemek bir erdemdir; ama insann kendi mutluluunu istemesinin ahlkla ilgisi yoktur: nk insan tabiatnn ulamak iin aba harcad bir eydir bu; tabi bir abann ise olumlu bir ahlk deeri olamaz.7 Kant, insann kendi mutluluuna ulama isteinden vazgememesi gerektiini kabul etmitir; hatt baz artlarda kendi mutluluu ile ilgilenmek bir grev bile olabilir; bu bir bakma salk, para ve benzeri eylerin bir insann kendine den grevi yerine getirebilmesi iin gerekli aralar olabilmesinden, bir bakma da mutluluktan yoksun olmann -yoksulluunbir insan grevini yapmaktan alkoyabilmesinden ileri geJir.8 Ama insann kendini sevmesi, kendi mutluluu iin aba harcamas hibir zaman bir erdem deildir. Ahlk bir ilke olarak, insann kendi mutluluu iin aba harcamas "en ok kar klacak ilkelerden biridir; yalnzca yanl olmasndan deii... ayn zabirok bakmdan farkl olan teolojisi, insann temel gszlne ve hiliine duyulan ayn inanla belirlenmitir. Immanue! Kant, Kant's Critique of PracticaI Reason and Other VVorks on the Theory of Ethics, Thomas Kinsgmll Abbott evirisi (New York: Longmans, Green and Co,, 1909), I. Blm, I. Kitap, I. Ksm, VIII. par., it. Remark, s. 126.
6 7

Ayn eser, zellikle I. Blm, I. Kitap, III. Ksm, s. 186.

148

zorunlu olduunu ne srmektedir. Kant'a gre, insann bir hayvana dnmemesi ve insan toplumunun vah bir kargaalk ierisine dmemesi buna baldr. Aydnlanma ann felsefesi ierisinde, bireyin mutlu olma hakk zerinde Kant'tan ok daha fazla duranlar olmutur -Helvetius bir rnek olarak verilebilir. ada felsefenin bu eilimi en kkl ifadesini Stirner ve Nietzsche'de bulmutur.14 Ama bu yazarlar, bencilliin deeri konusunda Calvin'e ve Kant'a kart bir tutum ierisinde olmakla birlikte^ bakasna duyulan sevgi ile insann kendine kar duyduu sevginin iki ayr seenek olduu varsaymn kabul etmeleri bakmndan onlarla uyumaktadrlar. Stirner ve Nietzsche, bakalarna kar duyulan sevgiyi bir zayflk ve kendini feda edi olarak grmler ve sulamlar, kendini-dnmeyi, bencillii ve kendini-sevmeyi (onlar da bu eyi birbirinden aka ayrmadklar iin sorunu kark bir hale getirmilerdir) bir erdem olarak kabul etmilerdir. Stirner yle demektedir: "Burada sevgi ilkesinin deil, acmak, yumuaklk, iyilik, hatt doruluk ve adalet gibi (nk iustitia da bir sevgi olay, sevgi rndr) sevgi itkilerinin deil, kendi karn dnmenin, bencilliin ar basmas gerekir; sevgi yalnzca fedakrl bilir ve kendini feda etmeyi gerektirir."15 Stirner'in sulam olduu sevgi, insann kendi dndaki birinin ya da bir eyin amalarn gerekletirebilmek iin kendini bir ara haline getirdii masochistic bir bamllktr. Byle bir
u

Bu blm fazla uzatmamak iin, yalnzca ada felsefedeki gelime ze,rinde durdum. Felsef rencisi, Aristoteles'in ve Spinoza'nn ahlk anlaynda, Calvin'in grnn tersine, kendini-sevmenin bir ktlk deil bir erdem olduunu bilecektir.
15

Max Stirner, The Ego and His Own, S.T. Byington evirisi (London: A.C. Fitield, 1912), s. 339.

150

bylece, insanlk iin bir yozlama belirtisidir.17 Nietzsche iin, vicdan azab duymakszn kendi menfaatleri uruna saysz insan feda etmeye hazr olmak, iyi ve salkl bir soylular snfnn zel niteliidir. Toplum, "bir grup sekin insann kendilerini daha yce grevlere ve genellikle daha yce bir hayata ykselmelerine imkn veren bir dayanak ve basamak"18 olmaldr. Nietzsche'nin bu ekilde bakalarn kk grme ve benci'lik (egotism) ile ilgili fikirlerini belgelemek iin daha birok para eklenebilir. Bu dnceler ou zaman Nietzsche'nin felsefesi olarak anlalmtr. Oysa onun felsefesinin gerek z bunlar deildir.19 Nietzsche'nin dncelerini yukarda belirtildii ekilde aklam olmasnn eitli nedenleri vardr. Her eyden nce, Stirner'inki gibi, onun felsefesi de yaayan, somut bireyi kendi dndaki glere ve ilkelere baml klan felsef gelenee kar bir tepkidir, bir bakaldrmadr. Abartma eilimi bu tepkisel nitelii gsterir. kincisi, Nietzsche'nin kiiliinde endie ve gvensizlik duygular vard ve bu duygulara kar gsterilen bir tepki olarak Nietzsche "gl insan"a arlk vermiti. Son olarak da, Nietzsche evrim kuramndan v . bu kuramn "yaamaya en elverili olann hayatta kalmasna" arlk vermesinden etkilenmiti. Bu yorumlama, Nietzsche'nin bakalarna kar duyulan sevgi ile insann kendine kar duyduu sevgi arasnda bir eliki olduuna inanm olmas gereini deitirmez; bununla birlikte
17

Nietzsche'nin grlerinde bu yanl ikilemin giderilmesini mmkn klacak bir z, bir ekirdek de vardr. Nietzsche'nin kar kt "sevgi" insann kuvvetinden deil, zayflndan kaynaklanan bir sevgidir. "Bakalarn sevmeniz, kendinizi yeterince sevmediiniz iindir. Kendinizden kap bakalarrra snyorsunuz ve bu nedenle bunu bir erdem haline getirmek istiyorsunuz. Ama ben sizin bu 'zgeciliinizin' ne olduunu bilirim." Aka yle diyor: "Kendinize katlanamyorsunuz ve kendinizi yeterince sevmiyorsunuz."20 Nietzsche iin bireyin "son derece byk bir nemi" vardr.21 "Gerek iyilie, soylulua ve almak iin vermeyen, bakalarna iyi davranarak stn olmak istemeyen bir ruh byklne" yalnzca "gl" birey sahiptir; "gl birey, bir n-art olarak kiinin zenginliini, gerek bir iyilik rnei olsun diye 'har vurup harman savurmak' istemeyen kiidir."22 Ayn dnceyi Zerdt Byle Dedi adl kitabnda da gryoruz. "Kimi kendini arad iin gider bir bakasna, kimi de kendini yitirmek iin."23 Bu grn z udur: Sevgi bir bolluk olaydr; n-art, sevgiyi verebilen bireyin kuvvetidir. Sevgi bir onaylama ve yaratclktr, "sevileni yaratmaya alr."24 Baka birini sevmek, ancak byle bir i kuvvetten kaynakland zaman bir erdemdir, ama kendi kendisi olamama gibi temel bir gszlkten ileri geldii zaman bir ktlktr.25 u var ki, Nietzsche'nin, insann
20

Friedrich Nietzsche, Thus Spake Zarathustra, Thomas Common evirisi (New York: Modern Library), s.75. The VVII to Povver, 785. kta. Ayn eser, 935. kta. Thus Spake Zarathustra, s. 76. Ayn eser, s. 102.

21 22 23 24 25

Friedrich Nietzsche, The VVII to Power, Anthory M. Ludovici evirisi (Edinburgh and London: T.N. Foulis, 1910), 246, 326, 369, 373 ve 728. drtlkler. Friedrich Nietzsche, Beyond Good and Evi!, Helen Zimmer evirisi (New York: The Macmillan Company, 1907), 258. drtlk.
19 18

Baknz: G.A.Morgan, University Press, 1943).

What

Nietzsche

Means

(Cambridge:

Harvard

Baknz: Friedrich Nietzsche, The Twilight of Idols, A.M.Ludovici evirisi (Edinburgh: T.N.Foulis, 1911), 35. kta; Ecce Homo, A.M.Ludovici evirisi (New

153 127

kendine kar duyduu sevgi ile bakalar iin duyduu sevgi arasndaki iliki problemini zlmemi bir kartlk olarak brakt da bir gerektir. Bencilliin en byk ktlk olduunu ve insann kendini sevmesinin bakalarn sevmeyi imknsz kldn ne sren reti, yalnzca teoloji ve felsefe alannn snrlar ierisinde kalmamtr; evde, okulda, filmlerde, kitaplarda, aslnda sosyal telkin arac olarak kullanlan her eyde karmza kan sradan dncelerden biri olmutur. "Bencil olma!" cmlesi kuaklar boyunca milyonlarca ocuu etkilemek iin kullanlm olan bir cmledir. Bu cmlenin anlam olduka belirsizdir. nsanlarn ou bunun hep kendini dnmemek, bakalarn da dnmek, bakalarn dikkate almadan, bakalarn hesaba katmadan hareket etmemek anlamna geldiini syleyeceklerdir. Gerekte, bu cmlenin genellikle daha geni bir anlam vardr. Bencil olmamak, insann kendi istedii eyleri yapmamasn, otoriteyi ellerinde tutanlarn uruna kendi isteklerinden vazgemesini gerektirmektedir. "Bencil olmayn!" cmlesi, Calvin'in retisinde nasl belirsiz bir anlam tayorsa, nnde sonunda burada da ayn belirsiz anlam tamaktadr. Aka ifade ettii eyin dnda, "kendinizi sevmeyin", "kendi kendiniz olmayn", kendinizi sizden daha nemli bir eye, bir d gce ya da onun ie-maledilmi ekline, yani "grev"e baml kln anlamna gelmektedir. "Bencil olmayn!" cmlesi, insann itenliinin ve kiiliinin serbeste gelimesini bask altna almak iin kullanlan en gl ideolojik aralardan biri olmutur. Bu slogann basks altnda, insandan her trl fedakrlk ve tam bir boyun eme istenmektedir: Bireyin kendisine deil de, yalnzca kendi dndaki birine ya da bir eye hizmet eden hareketler "bencil olmayan" hareketler olarak grlmektedir.
York: The Macmillan Company, 1911), 2. kta; Nachlass, Nietzsches (Leipzig: A. Kroener), ss. 62-64. Werke

Bu grnmn, bir anlamda, tek-yanl olduunu tekrarlamak zorundayz. nk insann bencil olmamasn syleyen retinin yannda, bunun kart olan bir gr de yaylmaya allmaktadr ada toplumda: Kendi menfaatinizi dnn, sizin iin en iyi olan ey neyse o ekilde hareket edin; bu ekilde davranmakla ayn zamanda bakalarna da en byk yarar salam olursunuz. Gerekten de, insann kendini dnmesinin kamu-yararnn temeli olduu fikri, yarmal bir toplumun dayanm olduu bir ilkedir. Bir kltrde bu derece ak bir ekilde elien iki ilkenin yan yana retilebilmesi artc bir eydir; ama phe gtrmeyen bir gerektir. Bu elikinin bir sonucu, bireydeki karklktr. Bu iki reti arasnda paraland iin, kiiliinin btnlemesi srecinde cidd ekilde engellenmitir. Bu karklk, ada insann aknlnn ve aresizliinin en nemli kaynaklarndan biridir.26 nsann kendine kar duyduu sevginin "bencillik" demek olduunu ve bakalarn sevmeyi imknsz kldn ne sren reti teolojiyi, felsefeyi ve kamuoyunu yaygn bir ekilde kaplamtr; ayn reti Freud'un "kendine k olma" (narcissism) kuramnda bilimsel deyimlerle rasyonalize edilmitir. Freud'un kavram, sabit miktarda bir libidonun bulunduunu var sayar. Kk bir ocukta libidonun hepsi ocuun kendisine ynelmitir; Freud buna "ilk narcissism" demektedir. Bireyin gelimesi boyunca, libido, insann kendisinden ayrlarak baka objelere doru ynelmektedir. Bir insan, "obje ile olan ilikilerinde"
26

Karen Horney, The Neurotic Personality of our Time* (New York: W.W. Norton and Company, 1937); Robert S. Lynd, Knovvledge for Whaf> (Princeton: Princeton University Press, 1939) adl eserlerinde bu noktaya arlk vermilerdir. * Karen Horney'in yukarda ad geen eserinin Trke evirisi iin baknz: amzn Tedirgin insan, Dr. Ayda Yrkn'n evirisi (stanbul: Tur Yaynlar, 1980.) (evirenin notu.)

154

155

engellenecek olursa, libido objelerden el-eker ve kendi kiisine dner; buna da "ikinci narcissism" denilmektedir. Freud'a gre, d dnyaya ne kadar ok sevgi yneltirsem, kendime o kadar az sevgi kalr, ve bunun tersi olur. Freud bylece sevgi olayn, insann kendine kar duyduu sevginin azalmas olarak tanmlamaktadr, nk btn libido, insann kendi dndaki bir objeye ynelmitir. u sorular ortaya kmaktadr: insann kendine kar duyduu sevgi ile bakalar iin duyduu sevgi arasnda temel bir eliki olduu ve birinin tekini imknsz kld tezi, psikolojik gzlemlerle destekleniyor mu? nsann kendine kar duyduu sevgi bencillikle ayn anlama gelen bir olay mdr? yoksa bu ikisi birbirinin kart mdr? Dahas, ada insann bencillii, bir birey olarak gerekten kendisiyle ilgilenmesi, sahip olduu tm dnce, duygu ve duyu imknlarna gerek bir ilgi duymas mdr? "insan" sosyo-ekonomik rolnn bir uzants haline gelmi deil midir? Bencillii kendine kar duyduu sevgi ile ayn anlama m gelmektedir, yoksa kendini sevmemi olmasnn sonucu mudur? Bencilliin ve insann kendine kar duyduu sevginin psikolojik grnleri zerinde tartmaya balamadan nce, bakalar iin duyduumuz sevgi ile kendimize kar duyduumuz sevginin karlk!; olarak birbirlerini imknsz kldklarn ne sren grteki mantk hatasna dikkati ekmek gerekir. nsan bir varlk olarak baka insanlar sevmem bir erdemse eer, kendimi sevmem de -bir ktlk deil- bir erdem olmaldr, nk ben de bir insanm. Benim de ierisinde yer almadm bir insan kavram yoktur. Beni darda brakan bir reti, kendi ierisinde elikili olduunu aa vurmaktadr. Kutsal Kitapta "Baka insanlar kendin gibi seveceksin!" cmlesi ile dile getirilmi olan fikir, insann kendi btnlne ve tekliine, biricik156

liine gstermi olduu saygnn, kendine kar duyduu sevginin ve kendi benliini anlamasnn, bir baka insana gsterdii sayg, sevgi ve anlaytan ayrlamayaca anlamna gelmektedir. Kendi benliim iin duyduum sevgi ile baka bir insan iin duyduum sevgi arasnda kopmaz bir ba vardr. imdi, tartmamzn vard sonularn dayanm olduu temel psikolojik ncllere gelmi bulunuyoruz. Genellikle, bu ncller unlardr: Yalnz bakalar deil, kendimiz de kendi duygularmzn ve tavrlarmzn "obje"siyizdir; bakalarna ve kendimize kar taknm olduumuz tavrlar, eliken olmak yle dursun, temelli bir ekilde birbirlerine baldrlar. Tartmakta olduumuz problem bakmndan bunun tad anlam udur: Bakalarna duyulan sevgi ile kendimize duyduumuz sevgi birbirini imknsz klan iki seenek deildir. Tersine, bakalarn sevme yetenei olanlarn hepsinin, kendilerine kar da sevgi duyduklar grlecektir. Sevgi, aslnda, "objelerle insann kendi benlii arasndaki balant sz konusu olduu srece, blnmez bir eydir. Gerek sevgi yaratcln ifadesidir ve ilgi, bakm, sayg, sorumluluk ve bilgiyi gerektirir. Baka bir insan tarafndan etkilenmi olmak anlamna gelen bir "duygu" deildir sevgi: bir insanda var olan sevme yeteneinden kaynaklanan ve sevilen kiinin gelimesine ve mutluluuna ynelik etkin bir abadr. Sevmek, bir insann sevme gcnn ifadesidir ve birini sevmek demek bu gcn bir kii zerinde toplanmas ve gereklemesi demektir. Romantik ak fikrinin dile getirdii ekilde, insann dnyada yalnzca bir tek kiiyi sevebilecei ve bu kiiye rastlamann hayatta byk bir ans olduu doru deildir. Ve eer bu insana rastlanabilirse, ona kar duyulan sevginin bakalarndan ei-ekmekle sonuland da doru deildir. Yalnzca bir tek kiiye duyulan sevgi, bunun sevgi deil 127

bir ortak-yaarlk ball olduunu gsterir. Sevginin iermi olduu temel olumlu tavr, sevilen insann, belli bal insan niteliklerin simgesi olmas dolaysyla ona doru ynelmitir. Bir kiiye duyulan sevgi, insana duyulan sevginin var olmasn gerektirir. VVilliam James'n deyiiyle, bir insann kendi ailesini sevip de "yabanclar" karsnda duygusuz kalmasna yol aan bir eit "iblm", temel bir sevme yeteneksizliinin belirtisidir. nsan sevgisi, sk sk sanld gibi, zel bir kiiye duyulan sevgiden sonra gelen bir soyutlama deil, aslnda belirli kiileri sevmekle kazanlmasna ramen, tek bir kiiyi sevmenin n-artdr. Bu sylenenlerden kan sonu, kendi benliimin de, aslnda, tpk baka bir insan gibi sevgimin objesi olabileceidir. nsann kendi hayat, mutluluu, gelimesi ve zgrl karsnda olumlu bir tavr taknmas, sevme yeteneinden, yani ilgi, bakm, sayg, sorumluluk ve bilgiden kaynaklanr. Bir insanda yaratc bir ekilde sevme yetenei varsa, o insan kendini de sever; yalnzca bakalarn sevebiliyorsa, hi sevemiyor demektir. nsann kendine kar duyduu sevgi ile bakalar iin duyduu sevginin aslnda birbirine bal olduunu kabul ettiimize gre, hi phesiz bakalarna gerek bir ilgi duymay imknsz klan bencillii nasl aklayabiliriz? Bencil bir insan yalnzca kendisiyle ilgilenir, her ey kendisinin olsun ister, vermekten hibir zevk duymaz, yalnzca almaktan holanr. D dnyaya yalnzca ondan elde edebilecei eyler asndan bakar; bakalarnn ihtiyacna ilgi duymaz, onlarn kiilik btnlne ve deerine sayg gstermez. Gz kendisinden baka bir ey grmez; herkesi ve her eyi kendine olan yarar asndan deerlendirir; sevme yeteneinden bsbtn yoksundur. Btn bunlar, bakalarna duyulan ilgi ile insann kendine duyduu ilginin kanlmaz bir ekilde birbirini imknsz kldn gstermiyor mu? Bencillik ile insann kendine duyduu sevgi ayn ol158

sayd, durum byle olurdu. Oysa bu varsaym, problemimizle ilgili bunca hatal sonuca yol aan bir safsatadan baka bir ey deildir. Bencillik ve insann kendine duyduu sevgi birbirinin ayn olmak yle dursun, gerekte birbirinin kartdr. Bencil bir insan kendini ok fazla deil, ok az sever; aslnda; kendinden nefret eder. Bencil bir insann yaratclktan yoksun oluunun bir belirtisi olarak ortaya kan byle bir "kendinden holanmama" ve "kendine ilgi gstermeme", onu bombo ve engellenmi bir hale sokar. ster istemez mutsuzdur ve kendi kendini engellemesi yznden ulaamad tatminleri hayattan koparmak ister. Kendisiyle ok fazla ilgileniyormu gibi grnr, ama aslnda gerek benliine ilgi gsterme konusundaki beceriksizliini gizlemek ve telfi etmek iin baarsz bir denemeye girimekten baka bir ey yapm deildir. Freud, bencil bir insann kendine ak olduunu, sanki sevgisini bakalarndan ekip kendine yneltmi gibi, kendini sevdiini sylyordu. Bencil insanlarn bakalarn sevemedikleri dorudur, ama onlar kendilerini de sevemezler. Bencillii, bakalar ile gerektiinden ok ilgilenme olay ile, szgelii, ar derecede merakl, hep kendi dedii olsun isteyen bir annenin durumu ile karlatrrsak daha kolay anlayabiliriz. Byle bir anne, bilinli olarak ocuuna zel bir sevgi duyduunu sand halde, gerekte ona kar bask altna alnm derin bir dmanlk duymaktadr. ocukla ar bir ekilde ilgilenmesi onu ok fazla sevdiinden deil, onu sevme gcnden yoksun oluunu telafi etmek zorunda kalmasndan ileri gelmektedir. Bencilliin zel nitelii ile ilgili bu kuram, nevrotik bir "zgecilik" (nevrotik bir ekilde hep bakalarn dnme) ile ilgili psikanalitik deneylerle dorulanmtr; byle bir nevrotik zgecilik,yalnzca bu belirtiden deil, bununla ilgili baka belirtilerden de -ruh knts, yorgunluk, alma yeteneksizlii, sevgi ili 127

kilerinde baarszlk, vb.- rahatsz olan birok kimsede karmza kan bir nevroz belirtisidir. u var ki, byle bir zgecilik yalnzca bir rahatszlk belirtisi olarak hissedilmemekle kalmaz, ou zaman bu gibi kimselerin kendilerinden gurur duymalarna yol aan telafi edici bir nitelik de tar. "Bencil olmayan" insan "kendisi iin hibir ey istemez"; "yalnzca bakalar iin yaar", kendisine nem vermedii iin gurur duyar. Bencil olmamasna ramen mutsuz olduunu ve yaknlar ile olan ilikilerinin tatmin edici olmadn grnce arr. Kendisinde rahatszlk belirtisi olarak grd eylerin giderilmesini ister -ama zgeciliinin deil... Analiz sreci, onun bu zgeciliinin teki rahatszlk belirtileri gibi bir belirti olduunu; gerekte en nemli belirti olduunu; herhangi birini sevme ya da bir eyden holanma yeteneinin felce uradn; hayata kar dmanlk duygular ile dolu olduunu ve "benci! olmama" gibi bir grnn altnda, kolay kolay fark edilmemekle birlikte, kendini her eyin merkezi olarak grme gibi olduka iddetli bir eilimin bulunduunu gstermektedir. Byle bir insan ancak, zgecilik eiliminin de teki belirtiler gibi bir rahatszlk belirtisi olduunu, bylece hem zgecilik eiliminin, hem de teki skntlarnn yaratclktan yoksun oluundan kaynaklandn, anlad zaman iyiletirilebiiecektir. zgeciliin zel nitelii, bakalar zerindeki etkisinde, en ok da, bizim kltrmzde, "bencil olmayan" bir annenin ocuklar zerindeki etkisinde ok ak bir ekilde grlmektedir. Byle bir anne, kendisinin zgeci olmas sayesinde, ocuklarnn sevilmek ve sevmek nedir anlayacaklarn sanr. Oysa onun bu zellii hi de umduu gibi bir etki yaratmaz. ocuklar, sevildiklerine inanan kiiler gibi mutlu grnmezler; endielidirler, gergindirler, annelerinin beenmeyecei bir ey yapacaklar diye korku ierisindedirler ve onun beklentilerine gre yaamak iin kayg duyarlar. Genellikle, annenin hayata kar duyduu 161 127

gizli dmanlktan etkilenmilerdir ve bu dmanl aka fark etmekten ok, sezmektedirler; sonunda kendileri de byle bir dmanlk duygusu ile dolu hale gelirler; btnyle ele alndnda, bu tip bir "bencil olmayan" annenin etkisi bencil bir annenin etkisinden farkl deildir; iin dorusu, ou zaman daha da ktdr, nk annenin bencil olmay ya da zgecilii ocuklara onu eletirme imknn vermez. Annelerini hayal krklna uratmama ykmlln duyarlar; erdem maskesi altnda, hayat sevmemeyi renmilerdir. Eer gerekten kendini seven bir annenin etkisini inceleme frsatn bulmu olsaydk, bir ocuun sevgi, nee ve mutluluun ne olduunu anlayabilmesi iin, hibir eyin kendine sevgi duyan bir anne tarafndan sevilmek kadar etkili olamayacan grebilirdik. Bencillik ve insann kendine duyduu sevgiyi bu ekilde inceledikten sonra, imdi, ada toplumun en nemli simgelerinden biri haline gelmi oian bir kavram zerinde tartabiliriz: insann kendi-menfaatini dnmesi.... Bu kavram, bencillikten de, insann kendine kar duyduu sevgiden de daha belirsizdir ve bu belirsizlii tam olarak anlayabilmek iin kendi-menfaatini dnme kavramnn tarih gelimesini gz nnde tutmak gerekir. Problem, kendi-menfaatini dnmenin ne olduu ve nasl belirlenebileceidir. Bu problem, birbirinden temelli bir ekilde farkl olan iki yaklamla ele alnmtr. Birincisi, en ak ekliyle Spinoza tarafndan dile getirilmi olan objektivist yaklamdr. Spnoza'ya gre, kendi-menfaatini dnme ya da "kendine yararl olan eyin peinden koma" erdemle ayn eydir. "Bir insan, diyor, kendi-menfaatini kollamak iin aba gsterebildii ve bunda baarl olduu lde, yani varln koruyabildii lde erdemlidir; br yandan, kendi-menfaatini kollayamad lde

gszdr"27 Bu gre gre, insann menfaati kendi varln korumaktr, bu da insann kendi iinde var olan imknlarn gerekletirmesi demektir. Byle bir "kendi-menfaatini dnme" kavram, "menfaat" derken bir insann kendi-menfaatinin ne olduu konusundaki sbjektif duygusunu deil de, insan tabiatnn objektif anlamda ne olduunu gz nnde tutmu olmas bakmndan objektivisttir. nsann yalnzca tek bir menfaati vardr, bu da tm imknlarnn gereklemesi ve insan bir varlk olarak gelimesidir. nsan nasl baka bir insan sevebilmek iin onu tanmak ve gerek ihtiyalarnn ne olduunu bilmek zorundaysa, ayn ekilde, kendi benliinin ihtiyalarn kavramak ve bu ihtiyalarn nasl karlayabileceini renmek iin de kendi benliini tanmak zorundadr. Buradan kan sonu udur: Bir insan kendi benliini tanmyorsa ve gerek ihtiyalarn bilmiyorsa, gerek menfaatinin ne olduu konusunda yanlabilir ve insann kendi-menfaatinin ne olduunu belirleyebilmesi iin insan bilimine dayanmas gerekir. Son yzylda kendi-menfaatini dnme kavram gittike daralm ve sonunda Spinoza'nn dndnn nerdeyse tam tersi olmu; bencillikle, madd kazanla, g ve baar kazanmaya almakla eanlama gelmitir; kendi menfaatini kollama, erdemle ayn anlam tayacak yerde, ahlk bir emirle engellenmesi gereken bir eilime dnmtr. Bu yozlama, kendi-menfaatini dnme kavramnn objektivist yaklamndan, yanl bir sbjektivist yaklama geilmi olmasnn sonucudur. Kendi-menfaatini dnme artk insan tabiat ve ihtiyalar tarafndan belirlenmesi gereken bir kavram olmaktan kmtr; ayn ekilde, insann gerek menfaatinin ne olduu konusunda yanlabileceini kabul eden gr de, bir in27

sann kendi-menfaati olarak hissetii eyin gerek menfaati olmas gerektii fikriyle yer deitirmitir. amzda yaygn olan kendi-menfaatini dnme kavram, iki eliken kavramn tuhaf bir karmdr: Bir yandan Calvin'in ve Luther'in, br yandan Spinoza'dan bu yana gelen ilerici dnrlerin grlerinin... Calvin ve Luther, insann kendimenfaatini dnme eilimini bask altna almas ve kendini yalnzca Tanrnn amalar iin bir ara olarak grmesi gerektiini retmilerdir. lerici dnrler ise, tersine, insann ancak kendi bana bir gaye olabileceini, kendi dnda bulunan hibir ama iin bir ara olamayacan retmilerdir. Bunun sonucu olarak, insan, Calvin'in retisinin dinsel anlatm biimini bir yana itip yalnzca ieriini benimsemitir. Kendini Tanrnn istei iin deil, ekonomik makinenin ya da devletin amalar iin bir ara haline getirmitir; Tanr iin deil de, endstrinin gelimesi iin bir ara olmay kabul etmitir; harcamann tadna varmak ve hayattan zevk almak iin deil, biriktirmek, yatrm yapmak, baarl olmak iin alm ve para kazanmtr. Max VVeber'in gstermi olduu gibi, manastr keiliinin yerini, mutluluk ve sevincin artk hayatn gerek amalar olarak grlmedii i-c\nya ile ilgili bir keilik almtr. u var ki, bu tavr, Calvin'in kavramndan giderek uzaklam ve kendi-menfaatini dnmeyle ilgili ilerici kavramla karmtr: nsann, kendi-menfaatinin peinden komasn hayatn en stn kural haline getirmeye hakk -ve ykmll- olduunu ne sren kavramla... Bunun sonucunda ada insan kendini inkr etme ilkesine gre yaad halde, kendi menfaatini gz nnde tutacak ekilde dnmeye balamtr. Kendi-menfaatinden yana hareket ettiine inanmakta, oysa aslnda paraya ve baar kazanmaya byk bir ilgi duymaktadr; en nemli insan imknlarnn gerekleemeden kaldn ve kendisi iin en iyi olduu ne srlen eyin peinden koarken kendi benliini yitirdiini grememektedir.

Spinoza, Ethics, IV, Prop. 20.

162

107

Kendi-menfaatini dnme kavramnn anlamndaki bu yozlama, benlik kavramnn deimesiyle yakndan ilgilidir. Orta ada insan kendini sosyal ve dinsel topluluun ayrlmaz bir paras olarak hissediyor ve bir birey olarak henz ierisinde yaad gruptan tam anlam ile kopamad byle bir dnemde kendi benliini bu sosyal ve dinsel topluluun asndan gryordu. nsann bir birey olarak bamsz bir varlk olduunu anlama grevi ile kar karya bulunduu ada dnemin balangcndan bu yana, kendi zdelii bir problem halini almtr. 18. ve 19. yzyllarda benlik kavram gittike daralmtr; benlik, insann sahip olduu mal-mlkten baka bir ey deilmi gibi grlmeye balanmtr. Byle bir benlik kavram iin artk "Ne dnyorsam, oyum" deil, "Neye sahipsem", "malm-mlkm neyse, ben oyum" forml geerli olmaktadr.28
28

Son birka kuak ierisinde, pazarn gittike artan etkisiyle, benlik kavram "Sahip olduum ey neyse, ben oyum" anlamndan "Nasl olmam istiyorsanz, ben oyum" anlamna gelecek ekilde deimitir.29 Bir pazar ekonomisi ierisinde yaayan insan kendini bir mal olarak grmektedir. Tpk herhangi bir mal satan kimsenin satmak istedii eyden kopmas gibi o da k e n ' n d e n kopmutur. phesiz, kendisiyle ilgilenmektedir, pazardaki baarsna ok byk bir ilgi gstermektedir, ama "kendisi" bir i yneticisi, bir ii ya da memur, bir satc ve bir maldr. Kendi-menfaatini dnmesi, "kendi kendisini kullanan" bir kii olarak -kiilik pazarnda en uygun fiyata elde edilebilecek bir mal olarak- kendine duyduu ilgiye dnmtr. ada insanda karmza kan "kendi-menfaatini dnme yanlgs", hibir zaman ibsen'in Peer Gynfndeki kadar iyi bir ekilde ilenmemitir. Peer Gynt, btn hayatn kendi benliinin menfaatlerini kollamaya adadna inanr. Bu benlii o yle tanmlamaktadr: Gynt'n benlii! - Bir istekler, itahlar, arzular ordusu! Gynf'n benlii! Hayaller, dilekler, zlemler denizi; Gerekte, iimden kabarp taan her ey Ve benim ben olmam Ve byle yaamam Salayan her ey.30
duyar, azalr ve yok olurlarsa kendini km hisseder. Bu duygularn, sahip olduu her ey iin ayn iddette olmas gerekmez; ama hepsi iin bu duygularn ounu aynen-yaar." -Ayn eser, I , 291,292. Pirandello, piyeslerinde, bu benlik kavram ve bunun sonucu olarak insann kendinden duyduu phe zerinde durmutur.
30

William James, bu kavram ok ak bir ekilde belirtmitir. yle diyor: "Dikkat ve ilgi gstereceim bir benlie sahip olabilmek iin, Tabiat her eyden nce yeterince ilgin bir ey sunmu olmaldr bana: O eye ylesine ilgi duymalym ki, igdsel bir ekilde, onu yalnzca o olduu iin kendime mal-etme, benimseme isteini duyabileyim... Kendi bedenim ve onun ihtiyalarn karlayan eyler bylece bencil ilgilerimin igdler tarafndan belirlenmi ilkel objeleridir. teki objeler, buradan treyecek ekilde, bunlardan herhangi birisiyle ilgili, armlarla ilgin hale gelebilirler: Ya onlarn bir arac olarak, ya da her zaman onlarla birlikte bulunduklar iin... Bylece, binlerce yolla, bencil heyecanlarn ilkel alan genileyebilir ve snrlarn deitirebilir. Bu eit bir ilgi, gerekten de, benimki kelimesinin anlamn oluturmaktadr. Sahip olduum her ey, eo ipso, benim bir paramdr." -Principles of Psychology (New York: Henry Holt and Company, 2 Cilt, 1896), I, 319, 324. Baka bir yerde de James yle yazyor: "Bir insann ben dedii eyle benimki dedii ey arasndaki snr izmenin g olduu aktr. Bizim olan baz eyler sz konusu olduu zaman, tpk kendimiz sz konusu olduu zamanki gibi hisseder ve hareket ederiz. nmz, ocuklarmz, ellerimizle yaptmz i bedenimiz kadar deerli olabilir bizim iin ve birisi bunlara el uzatacak olursa buna kar ayn duygular duyar, ayn hareketlerde bulunuruz... Mmkn olan en geni anlamyla bir insann benlii, kendisine ait olarak grd her eyin toplamdr: Yalnzca bedeni ve ruh gleri deil, elbiseleri ve evi, kars ve ocuklar, atalar ve dostlar, ad-san ve ileri, topra ve atlar, yat ve banka hesab... Btn bu eyler ona ayn heyecanlar verir. Artar, byr ve geliirlerse bir zafer sevinci

Ad geen eser, V. Perde, I. Sahne.

164

127

Hayatnn sonunda, Peer Gynt, kendini aldatm olduunu fark etmektedir; "kendi-menfaatini" dnme ilkesine gre hareket ettii halde, gerek benliinin menfaatlerinin ne olduunu bilememitir ve korumaya alt benliini yitirdiini fark etmitir. Ona, hibir zaman "kendisi" olamad, bu yzden yeniden eritme kazanna atlaca ve ham madde olarak kullanlaca sylenmitir. "Kendin ol!" veya "kendine kar drst ol" diyen insan ilkenin kart olan ilkeye gre, "Kendi kendinle yetin!" diyen cinlerin ilkesine gre, yaam olduunu fark etmitir. Sahte benliini destekleyen eyler, baar, mal-mlk, vb. geri alnnca ya da cidd bir ekilde tartma konusu edilince, benlii olmayan Peer Gynt bir hilik korkusuna yakalanm ve bu duyguya boyun emekten baka bir ey gelmemitir elinden. Dnyann tm servetini kazanmaya alrken, kendi-menfaati olarak grd eyin peinden hi durmadan koarken, ruhunu -daha dorusu benliini- yitirdiini kabul etmek zorunda kalmtr. ada toplumda yaygn bir ekilde karmza kan "kendi-menfaatini dnme" kavramnn bu yozlam anlam, eitli tipten totaliter ideolojilerin demokrasiye saldrmasna yol amtr. Bu ideolojiler, kapitalizmin ahlk ynden yanl olduunu, nk bencillik ilkesine dayandn iddia etmilerdir; tek tek kiileri devletin, "rkn" ya da "sosyalist vatann" "daha stn" amalarna bencil olmayan bir ekilde baml klan kendi ilkelerine dikkati ekerek, kendi sistemlerinin ahlk stnln vmlerdir. Bu eletirileriyle yalnzca bir grup insan etkilemekle kalmamlar, pek ok kiiyi etkilemeyi baarmlardr; nk insanlarn ou, bencil menfaatlerin peinden komann insana mutluluk getirmeyeceini dnmektedir ve belirsiz bir ekilde de olsa, insanlar arasnda daha fazla bir dayanmann ve karlkl sorumluluk duygusunun gereklemesi iin aba gstermektedir. 166

Totaliter iddialara kar kan kantlar arayarak fazla zaman kaybetmemize gerek yok. lk olarak, samim deildirler, nk halkn ounluu zerinde g sahibi olmak ve glerini srdrmek isteyen bir "sekin" snfn ar bencilliini deiik bir klk altnda srdrmekten baka bir ey yapmamlardr; "bencil olmama" ilkesine dayanan ideolojilerinin amac, sekin snfn denetimine bal olanlar aldatmak, onlar smrmeyi ve kullanmay kolaylatrmaktr. Dahas, totaliter ideolojiler, bir btn olarak devletin amansz bir ekilde kendi menfaatinin peinden komasn ilke olarak kabul ettikleri halde, "bencil olmama" ilkesinden hareket ettikleri izlenimini uyandrdklar iin, sorunu kark bir hale getirmilerdir. Her yurtta kendini ortak menfaate adamak zorundadr, ama devlete, baka milletlerin rahatn ve mutluluunu gz nne almakszn kendi menfaatinin peinden koma izni verilmitir. Totaliter retiler, en ar bencilliin klk deitirmi bir ekli olarak kalmazlar; ayn zamanda, insann aslnda gsz ve yeteneksiz olduunu, bu yzden boyun eme ihtiyacn duyduunu ne sren, bylece ada dnce ve politika alanndaki ilerlemenin zn oluturan eyi ortadan kaldrmak isteyen dinsel dncenin -din d bir anlamda- yeniden canlanmasn ifade ederler. Otoriter ideolojiler yalnzca Bat kltrnn en deerli baarsn, bireyin biricikliine ve deerine gsterilen saygy tehdit etmekle kalmamlar, ayn zamanda ada toplumun yapc bir ekilde eletirilmesini, dolaysyla gerekli deiikliklerin yaplmasn da engellemilerdir. ada kltrn baarszl bireycilik ilkesinden, ahlk erdemin kendimenfaatini kollamakla ayn anlama geldii fikrinden deil, kendimenfaatini dnme kavramnn anlamndaki yozlamadan ileri gelmektedir; insanlarn kendi-menfaatleriyle gerektiinden fazla ilgilenmi olmalarndan deil, gerek benliklerinin menfaati ile yeterince ilgilenmemelerinden; ok fazla bencil olmalarndan deil, kendilerini sevmemelerinden ileri gelmektedir.

107

Gerek bir temeli olmayan bir "kendi-menfaatini dnme" fikrinin peinden komann nedenleri, yukarda belirtilmi olduu gibi, ada sosyal yap ierisinde derin bir ekilde kk salmsa eer, "kendi-menfaatini dnme" kavramnda bir anlam deiliklii olma ans -bu deimede etkili olabilecek zel etkenlere dikkati ekmek mmkn olmadka- gerekten de, uzak grnmektedir. Belki de en nemli etken, ada insann "kendi-menfaatinin" peinden komu olmasnn yaratt sonulardan iin iin duyduu tatminsizliktir. Baarya duyulan inan sarslmakta ve sahte bir grn halini almaktadr. Sosyal alanda "ak kaplar" gitgide kapanmaktadr; Birinci Dnya Savandan sonra daha iyi bir dnya iin beslenen umutlarn snmesi, 1920'lerin sonunda ortaya kan bunalm dnemi, kinci Dnya Savann hemen ardndan ortaya kan yeni ve byk lde ykc bir sava tehlikesi ve bu tehlikenin yaratt sonsuz gvensizlik bu eit bir kendi-menfaatini kollamaya duyulan inanc sarsmtr. Bu etkenlerden baka, baar karsnda gsterilen ar hayranlk, insann "kendisi olma" yolunda gsterdii o kkl abay tatmin etmeyi baaramamtr. Birok hayaller ve hlyalar gibi, baarya duyulan inan da ancak bir sre iin fonksiyonunu yerine getirmitir: Yeni olduu srece, baar karsnda duyulan heyecan insann sakin bir ekilde dnmesine imkn vermeyecek kadar kuvvetli olduu srece... Yaptklar her ey kendilerine bo gelen insanlarn says gittike artmaktadr. Geri hl baar ve ekiciliin (gz kamatrmann) bu dnyada yarataca cennete inanmay telkin eden sloganlarn bys altndadrlar; ama her trl ilerlemenin bereketli art olan phe, onlar rahatsz etmeye balamtr ve insan bir varlk olarak gerek menfaatlerinin ne olduunu sormaya hazr bir hale getirmitir.

in iin duyulan bu haya! krkl ve kendi-menfaatini dnme kavramnn yeniden gzden geirilip deerlendirilmesi, kltrmzn ekonomik artlar buna imkn vermedii srece pek etkili olamazd. Daha nce belirtmi olduum gibi, btn insan enerjisinin i alanna yneltilmesi ve baar kazanmak iin gsterilen aba, ada kapitalizmin ok byk baarlarnn zorunlu artlar olmakla birlikte, bugn artk retim probleminin hemen hemen zld ve sosyal hayatn dzenlenmesi probleminin insanln en bata gelen grevi haline geldii bir aamaya ulalmtr. nsan yle mekanik enerji kaynaklar yaratmtr ki, madd hayat artlarn salamak iin btn insan enerjisini ie koma grevinden kendini kurtarmtr. Enerjisinin nemli bir blmn, yaama grevi iin harcayabilecektir artk. Ancak bu iki art, kltrel olarak belirlenmi bir amatan duyulan sbjektif tatminsizlik ve deime iin gereken sosyoekonomik temel var olduu zaman, zorunlu olan nc bir etken, akla uygun bir igr (sorunu ta iten anlama ve kavrama) etkili olabilecektir. Genellikle sosyal ve psikolojik deime, zellikle de kendi-menfaatini dnme kavramnn anlamndaki deime iin doru olan bir ilkedir bu. Bir gn gelecek, insann gerek menfaatinin peinden komas iin gereken uyuturulmu aba yeniden canlanacaktr. Bir kere insan gerek menfaatinin ne olduunu bildi mi, bunu gerekletirme yolunda ilk ve en nemli adm atm demektir.

2. vicdan, nsann Kendine Dn


Yapt kt bir eyi aklndan karamayan ve ne dedim de bu ekilde hareket ettim diye sylenen herkes, yapt ktl dnr ve insan dnd eyden kendini kurtaramaz -btn ruhu ile, alabildiine, kendini dnd eye kaptrr, bylece yine ktle kaplm olur. 127

168

Ve phesiz kendini bundan alkoyamayacaktr, nk ruhu kabalap bayalaacak ve kalbi ryp bozulacak, stelik kederli bir ruh hali ierisine debilecektir. Ne bekliyordun? irkefi istediin kadar kartr, yine irkeftir. Gnah iledik mi, ilemedik mi diye dnmenin cennette ne yarar olabilir bize? Bunun zerinde derin derin dneceim zaman, cennetteki sevinler iin inciler dizmekle geirebilirdim. te bunun iindir ki, yle yazlmtr: "Ktlkten uzak dur ve iyilik yap. Ktle tam olarak evir srtn, onun zerinde dnme ve iyilik yap. Yanl bir ey mi yaptn? O zaman doru bir ey yaparak dengeyi sala."
Ger'li Isaac Meier1"

iin duyduklar tutkuyu her eyin stnde tuttuklar halde, vicdanlarna gre hareket ettiklerini iddia eden yrtc savalar... Gerekte, bakalarna ya da kendimize kar gsterdiimiz zalimce ya da ilgisiz davranlarn hemen hepsi vicdann emri olarak rasyonalize edilmekte, bylece vicdanmz yattrabilmek iin yine vicdann gcnden yararlanmamz mmkn olmaktadr. Vicdan, gndelik hayatta karmza kan eitli grnleriyle, gerekten de, kark bir eydir. Bu eitli vicdan trleri birbirinin ayn mdr, yalnzca ierikleri mi farkldr? Yalnzca ortak bir "vicdan" ad altnda toplanan farkl olaylar mdr? Olay, insan davranna yn veren itkiler problemi olarak gzlem ve deneyimlere dayanacak ekilde incelediimiz zaman, vicdann var olduunu ne sren varsaym kabul etmek mmkn deildir diyebilir miyiz? Vicdandan sz eden felsef yazlar bu sorulara bir sr ipucu vermektedir. Cicero ve Seneca, davranmz ahlk niteliklerine gre sulayan ya da savunan bir i ses olarak sz etmilerdir vicdandan. Stoa felsefesi, vicdann kendini-koruma (kendine dikkat ve ilgi gsterme) ile ilikili olduunu r _ srm, Khrysippos ise onu insann kendi ierisindeki uyumun bilincine varmas olarak tanmlamtr. Skolastik felsefede vicdan, akln yasas (lex rationis) olarak grlm ve insana Tanr tarafndan verildii kabul edilmitir; vicdanla "synderesis" birbirinden ayrlmtr; bu sonuncusu, yargda bulunabilme ve doru olan isteme alkanl (ya da yetenei) olduu halde, vicdan genel ilkeyi zel hareketlere uygulama yetiidir. "Synderesis" kelimesi ada yazarlar tarafndan artk kullanlmamakla birlikte, "vicdan" deyimi ou zaman skolastik felsefenin synderesis'den anlad anlamda, ahlk ilkelerin iten bilincine varma anlamnda kullanlmaktadr. Bu bilinliliin duygusal unsuruna ngiliz ya-

nsann, "Vicdanma gre hareket edeceim." demesinden daha byk bir gururla syleyebilecei baka hibir ey yoktur: nsanlar tarih boyunca, bildikleri ve inandklar eylerden vazgemeleri iin yaplan her trl baskya ramen, adalet, sevgi ve doruluk ilkelerine bal kalmlardr. Peygamberler kendi lkelerini suladklar, ahlk bozukluu ve hakszlk yznden kp gideceini haber verdikleri zaman vicdanlarna gre hareket etmilerdi. Socrates doru bildii eylerden dn vererek vicdanna ihanet etmesine yol aacak bir ders vermektense, lmeyi tercih etmiti. Vicdan olmasayd, insan soyu gelime srecinin tehlikeli ak ierisinde oktan bataa saplanm olurdu. Bunlardan farkl olan, ama yine de vicdanlarna gre hareket ettiklerini iddia eden baka insanlar da vardr: Vicdan sahibi insanlar kaza balayp yakan ve bunu kendi vicdanlarnn adna yaptklarn ne sren Engizisyoncular; gl olmak
3

'

n Time and Eternity, ed.: N.N. Glatzer (New York: Schocken Books, 1946).

107 171

:arlar dikkati ekmilerdir. Shaftesbury, insanda bir "ahlk duygu"nun varln, doruyu yanltan ayrma imknn veren bir duygunun, duygusal bir tepkinin varln kabul etmi ve bunu insan aklnn evrensel dzenle uyum ierisinde bulunduu gereine dayandrmtr. Butler, ahlk ilkelerinin insan yapsnn ayrlmaz bir paras olduunu ne srm ve vicdan, zellikle, iyi hareketlerde bulunmak iin doutan gelen bir istek olarak nitelemitir. Adam Smith'e gre, bakalar iin hissettiimiz duygular ve onlarn bizi onaylamasna ya da onaylamamasna kar gsterdiimiz tepkiler vicdann ekirdeini oluturmaktadr. Kant, vicdan her trl zel ieriinden soyutlam ve bal bana bir grev duygusu olarak grmtr. Dinsel anlamda "kt vicdan" ac ac eletiren Nietzsche, gerek vicdann insann kendini onaylamasndan, "kendine evet diyebilme" yeteneinden kaynaklandn ne srmtr. Max Scheler, vicdann akla uygun bir yargnn ifadesi olduuna, ama dnce ile deil de, duygu ile varlan bir yarg olduuna inanmtr. u var ki, nemli problemler hl cevapszdr ve henz bu problemlere dokunulmamtr; psikanalitik aratrmann daha fazla k tutabilecei itki problemleridir bunlar. Bundan sonraki tartmamzda, otoriter ahlkla hmanist ahlk birbirinden ayran genel izgiye paralel olarak "otoriter" ve "hmanist" vicdan arasndaki farklar zerinde duracaz.

ayarlanan, her zaman otoritelerin varln gerektiren, bir insann yapt eylerin otoriteler tarafndan bilinmesine ve bu otoritelerin ceza ve mkfat verme konusundaki gerek ya da varsaylan glerine dayanan bir davrantr. nsanlarn kendi vicdanlarndan kaynaklanan bir sululuk duygusu olarak grdkleri bir yaant, gerekte, ou zaman bu otoriteler karsnda duyduklar korkudan baka bir ey deildir. Tam anlam, ile syleyecek olursak, bu insanlar kendilerini sulu olarak grecek yerde, korkmaktadrlar. Bununla birlikte, vicdann oluumunda bilinli ya da bilinsiz olarak, ana-baba, kilise, devlet, kamuoyugibi otoriteler ahlk ilkelerini ve davran. kurallarn koyan kiiler ya da kurumlar olarak kabul edilirler; insan bunlarn koyduu yasalar ve yaptrm glerini benimser, bylece onlar ie-maleder. D otoritelerin yasalar, ve yaptrm gleri sanki insann bir paras haline gelir ve insan kendi dndaki bir eye kar sorumluluk duyacak yerde, kendi iindeki bir eye, vicdanna kar sorumluluk duymaya balar. Vicdan, insan davranlarn dzenleme konusunda d otorite- lerden duyulan korkudan ok daha etkilidir; nk insan d otoritelerden kaabilirse dp kendinden, dolaysyla kendisinin bir paras haline gelmi olan e-mal-edlmi otoriteden kaamaz. Otoriter vicdan Freud'un Super-ego olarak tanmlad eydir; ama ben daha ileride bunun yalnzca bir tr vicdan, belki de vicdann gelimesindeki ilk aama olduunu gstereceim. Otoriter vicdan, ceza korkusu ve mkfat umudundan farkl bir ey olmakla birlikte, otoriteyle olan ilikinin ie-mal-edilmi olmas yznden, ondan nemli bakmlardan pek de farkl deildir. En nemli benzerlik noktasn, otoriter vicdann kurallarnn insann deer yargs, tarafndan belirlenecei yerde, emirlerin ve yasaklarn otoriteler tarafndan konulmu olmas oluturur Bu davran. kurallar, iyi iseler, vicdan insann hareketlerini iyiye

A. Otoriter Vicdan
Otoriter vicdan, ie-mal-edilmi bir d otoritenin, ana-babann, devletin, ya da belli bir kltr ierisindeki herhangi bir otoritenin sesidir, insanlarn otoritelerle olan ilikileri dta kaldka, ahlk bir yaptrm gcnden yoksun olduka, vicdandan sz etmek gtr; byle bir davran, yalnzca herhangi bir yarar ya da amaca hizmet eden, ceza korkusuna ve mkfat umuduna gre 1 0 7 173

yneltecektir. Ama bunlar iyi olduklar iin deil de, otorite tarafndan konulmu kurallar olduklar iin vicdann normlar halini almlardr. Kt olduklar zaman da ayn ekilde vicdann bir paras haline gelmilerdir. Szgelii, Hitler'e inanm olan bir kimse, insan tiksindirecek birtakm korkun davranlarda bulunduu zaman kendi vicdannn sesine kulak verecek ekilde hareket ettiini sanyordu. u var ki, otoritelerle olan iliki ie-mal-edilmi olsa bile, bu ie-mal-etme srecinin vicdan d otoritelerden ayracak kadar tam olduu sanlmamaldr. Saplant nevrozlarnda incelemek imknn bulduumuz bu eit bir tam ayrl kural deil, istisnadr; normal olarak, otoriter vicdana sahip olan bir kimse d otoritelere ve onlarn ie-mal-edilmi sesine baldr. Gerekte, ikisi arasnda srekli bir karlkl etki vardr. Bir insann korktuu d otoritelerin varl, ie-mal-edilmi olan otoriteyi -vicdan- hi durmadan besleyen kaynaktr. Eer otoriteler gerekten var olmasayd, yani insann onlardan korkmasna gerek kalmasayd, o zaman otoriter vicdan zayflar ve gcn yitirirdi. Ayn ekilde, vicdan da bir insann d otoriteleri kafasnda nasl canlandraca konusunda etkili olmaktadr. nk byle bir vicdan, her zaman, insann hayranlk duyma, bir ideale balanma,32 bir eit kusursuzlua (yetkinlie) ulamak iin aba harcama ihtiyacndan etkilenmekte ve kusursuzluk hayali, d otoritelere yanstlmaktadr. Bunun sonucu olarak da, insann bu otoritelerle ilgili gr, vicdann "ideal" ynnn etkisi ile renk kazanacaktr. Bu nokta ok nemlidir, nk bir insann otoritelerin nitelikleri konusundaki dncesi, otoritelerin gerek niteliklerinden farkldr; gitgide daha fazla idealletirilmekte, dola32

ysyla yeniden ie-mal-edilmeye elverili hale gelmektedir.33 Bu ie-mal-etme ve yanstma srelerinin karlkl etkisi, ou zaman, otoritenin ideal karakterine duyulan sarslmaz bir inanca, gzlem ve deneyimlerden kaynaklanan her trl kantla elimesine ramen, deimeyen bir inanca yol amaktadr. Otoriter vicdann kapsamna giren eyler, otoritenin emirlerinden ve yasaklarndan kaynaklanmtr; otoriter vicdan, kuvvetini, otorite karsnda duyulan hayranlk ve korku gibi heyecanlardan almaktadr. Rahat bir vicdan, (gerek d, gerekse ie-mal-edilmi) otoriteyi honut etmi olmann bilincine varmak; sulu bir vicdan ise bu otoritenin cann skacak bir ey yaptnn bilincine varmaktr. Rahat bir (otoriter) vicdan, rahatlk ve gvenlik duygusu verir, nk otorite tarafndan onaylanmak ve ona daha fazla yaklamak demektir; sulu bir vicdan ise korku ve gvensizlik yaratr, nk otoritenin isteine kar kmann anlam, cezalandrlmak -ve daha da kts- otorite tarafndan terk edilmektir. Son olarak belirtilmi olan bu noktann ne derece etkili olabileceini tam olarak anlayabilmek iin, otoriter bir kiinin karakter yapsn hatrlamalyz. Kendisinden daha byk ve daha gl olduunu hissettii bir otoritenin ayrlmaz bir paras olmakla i gvenliine ulaabilmitir. Kendi btnl pahasna otoritenin bir paras olarak kalmakta devam ettii srece, otoritenin kuvvetinden pay aldn hissetmektedir. Gvenlik ve zdelik duygusu byle bir ortak yaamaya baldr; otorite tarafndan itilmek, bir bolua frlatlmak ve hiliin deheti ile kar karya kalmak demektir. Otoriter karakter iin bundan daha kt bir ey olamaz. Otoritenin sevgisinin ve onaynn ona en
33

Freud'un ilk durulmutur.

"Ego-ideali"

kavramnda

bu

noktann

nemi

zerinde

Vicdanla otorite arasndaki ilikinin daha ayrntl bir analizi iin, bu konu ile ilgili incelememe baknz: Studien ueber Autoritaet und Familie adl eserde. Ed.: M. Horkheimer (Paris: Felix Alcan, 1936).

174

1 2 7

byk tatmini verdiine phe yoktur; cezalandrlmak bile, bir yana itilmekten daha iyidir. Cezalandran bir otorite hl onunla birliktedir ve o "gnah ilemi" olsa bile, ceza hi deilse otoritenin ona hl ilgi duyduunu gsterir. Cezay kabullenmekle gnah silinmitir ve ait olmann verdii gvenlik yeniden salanmtr. Kutsal Kitap'ta Kabil'in suunu ve cezalandrlmasn anlatan hikye, insann en ok korktuu eyin ceza deil, bir yana itilme olduu gereinin klasik bir rneini vermektedir. Tanr, Habil'in sunduu eyleri kabul etmi, ama Kabil'inkileri etmemitir. Herhangi bir neden gstermeksizin Tanr, Kabil'e, bir otorite tarafndan onaylanmadan yaayamayan bir adama yaplabilecek en kt eyi yapmtr. Sunduu eyleri geri evirmi, bylece onu bir yana itmitir. Bu itilme Kabil'in dayanabilecei bir ey deildir; bu yzden Kabil hibir zaman vazgeemeyecei bir eyden kendisini yoksun brakm olan rakibini (Habil'i) ldrmtr. Kabil'in cezas ne olmutur? ldrlmemi hatt ona zarar verebilecek bir ey de yaplmamtr; gerekte, Tanr, herhangi bir kimsenin onu ldrmesini yasaklamtr. (Kabil'e vurulmu olan damga, onu ldrlmekten korumak anlamna gelmektedir.) Onun cezas topium-d braklmaktr; Tanr onu bir yana ittikten sonra, insan kardelerinden ayrmtr. Byle bir ceza, gerekten de Kabil'i "Bana verilen ceza tayamayacam kadar ardr" demek zorunda brakacak bir cezadr. Rahat bir vicdann (gerek d, gerekse ie-mal-edilmi) otoriteleri honut ettiinin bilincine varmak, sulu vicdann ise onlarn houna gitmediini fark etmek demek olduunu gstermekle, buraya kadar, otoriter vicdann biimsel yaps zerinde durmu olduk. imdi rahat ve sulu bir otoriter vicdann ieriklerinin ne olduu sorusuna geliyoruz. Otoritenin koyduu kesin davran

kurallarn bozmann itaatsizlik ve dolaysyla su olduu (bu kurallarn kendi balarna ele alndklarnda iyi mi yoksa kt m olduklar hesaba katlmakszn) ak olmakla birlikte, herhangi bir otoriter durumun zel niteliinden kaynaklanan sular da vardr. Otoriter ahlkta en byk su, otoritenin kuralna bakaldrmakdr. Bylece itaatsizlik "en byk gnah" olmaktadr; itaat ise en byk erdemdir. taat, otoritenin stn gcn, akln ve bilgeliini, kendi verdii kararlara gre emretme, mkfatlandrma ve cezalandrma hakkn kabul etmi olmay gerektirir. Otorite, yalnzca onun gcnden korkulduu iin deil, ayn zamanda ahlk stnlne ve hakllna inanld iin kendisine boyun eilmesini ister. Otoriteye gsterilmesi gereken sayg, onu tartma konsu etmenin yasan da birlikte getirir. Otorite, emirleri ve yasaklar, mkfatlar ve cezalar iin aklamada bulunma ltfunu gsterebilir, ya da gstermeyebilir; ama bireyin ona soru sorma ya da onu eletirme hakk hibir zaman yoktur. Otoriteyi eletirmek iin herhagi bir neden varm gibi bir durum sz konusu olsa bile, hatal olan yine otoriteye boyun een bireydir; onun otoriteyi eletirme cesaretini gstermi olmas, sulu olduunun gerek kantdr. Otoritenin stnln kabul etme grevi birok yasaklara yol aar. Bunlarn en geni kapsaml olan, kendini otoriteye benzer olarak grmeye, hatt benzeyebileceini sanmaya kar olan yasaktr; nk byle bir durum, otoritenin kaytsz artsz stnlne ve biricikliine ters dmektedir. Adem ve Havva'nn gerek gnah, daha nce de gstermi olduum gibi, Tanrya benzemeye, Tanr gibi olmaya almaktr; byle bir meydan okuyuu cezalandrmak iin, ayn zamanda bunu bir daha tekrarlamasnlar diye Adem ile Havva cennet bahesinden

1771 2 7

koyulmulardr.34 Otoriter sistemlerde, otorite, kendisine boyun eenlerden temelli bir ekilde farkldr. Baka hi kimsenin ulaamayaca birtakm gleri vardr: Otoriteye boyun eenler onun sihirli gc, akl, bilgelii ve kuvveti ile hibir zaman ak atamazlar. Otoritenin ayrcalklar ne olursa olsun, -ister tm evrenin efendisi, isterse kaderin gnderdii esiz bir nder olsun- onunla insan arasndaki temel eitsizlik otoriter vicdann en bata gelen ilkesidir. Otoritenin biricikliinin zellikle nemli bir grn, baka birinin isteine uyacak yerde, kendi isteine gre hareket eden tek varlk olma ayrcaldr; bir ara deil, kendi bana bir gaye olmasdr; yaratlmayan, ama yaratan oluudur. Otoriter ynelite, isteme ve yaratma gc otoritenin ayrcaldr. Otoriteye boyun eenler onun gayesine hizmet eden aralardr, bunun sonucu olarak da onun maldrlar ve onun tarafndan onun amalar iin kullanlrlar. Otoritenin stnl, ancak yaratk, bir ey ya da bir mal olmaktan kurtularak yaratc olmaya alt takdirde tartma konusu edilebilir. Ama, insan imdiye kadar, bir eyler ortaya koymaktan ve yaratmaktan hibir zaman vazgememitir, nk yaratclk kuvvetin, zgrln ve mutluluun kaynadr. u var ki, insan kendisini aan birtakm glere baml olduunu hissettii lde, yaratcl -yani kendi iradesini kullanmas- onda bir sululuk duygusunun uyanmasna yol aar. Babil'deki insanlar, insan trnn ortak abalar ile gklere ulaan bir ehir kurmaya kalktklar iin cezalandrlmlard. Prometheus, insana, yaratcln simgesi olan atein srrn verdii iin kayaya zincirlenmiti. nsann kendi gcnden ve kuvvetinden duyduu gururu, Luther ve Calvin gnahkr bir gurur olarak nitelemilerdi; po34

litik diktatrler ise sulu bir bireycilik olarak grmlerdi. Yaratclk gibi byk bir suu balatmak iin insan, tanrlara kurbanlar vermi, rnnn ya da srsnn en iyilerini sunarak onlar yattrmaa almtr. Snnet de tanrlar yattrmak iin bavurulan baka bir yoldur; erkein yaratclnn simgesi olan erkeklik organnn bir paras, insana bu organn kullanma hakk verilsin diye Tanrya feda edilir. Tanrlarn yaratcl kendi tekellerinde bulundurmalarn -yalnzca bir simge olarak da olsa- kabul etmi olmakla insann hara olarak dedii bu kurbanlardan baka, birey,sululuk duygular yznden de kendi glerini dizginlemektedir. Bu sululuk duygusu, insann kendi iradesini ve yaratc gcn kullanmasnn, otoritenin ayrcalklarna kar bakaldrmak demek olduu gibi otoriter bir kandan kaynaklanr: Tek yaratc otoritedir, ona boyun eenlerin grevi ise, yalnzca otoriteye ait birer "nesne" ya da "mal" olarak kalmaktr. Bu sululuk duygusu insan zayflatr, glerini azaltr ve "kendi yaratcs ve yapcs" olmay istemek gibi bir gnahn kefaretini demek iin onun otorite karsndaki bamlln daha da artrr. Otoriteye dayanan sulu vicdann kuvvet, bamszlk, yaratclk ve gurur duygusunun sonucu olmasna karlk, otoriteye dayanan rahat vicdann itaat, bamllk, gszlk ve gnahkrlk duygusundan kaynaklanm olmas elikili bir durum yaratmtr. Aziz Paul, Augustinus, Luther ve Calvin bu rahat vicdan ak ve seik deyimlerle tanmlamlardr. Kendi gszln fark etmek, kendini kk grmek, kendi gnahkrln ve ktln hissetmekten rahatsz olmak iyilik belirtileridir. Sulu bir vicdana sahip olmak demek erdemli olmak demektir, nk sulu vicdan insann otorite karsnda duyduu "korku ve rperme"nin belirtisidir. Bunun elikili sonucu udur: (Otoriteye dayanan) sulu vicdan "rahat" bir vicdann temelidir;

nsann blmnn zellikle bu evresinde

"Tanrya benzer" olarak yaratlm olduu fikri, Eski Ahid'in bu otoriter yapsn amaktadr; gerekten de, Yahudi-Hristiyan dinidinin mistik temsilcilerinde grld ekide- byle bir kart kutbun gelimitir.

107 178

insann rahat bir vicdana sahip olmas iin ise, bir sululuk duygusu duymu olmas gerekir. Otoritenin ie-mal-edilmesi iki sonu yaratmtr: Birincisi, biraz nce zerinde durmu olduumuz gibi, insann otoriteye boyun emesidir; ikincisi ise, otoritenin roln kendi zerine alp, kendine ayn sertlik ve acmaszlkla davranmasdr. nsan bylece yalnzca itaat eden bir kle olmakla kalmam, ayn zamanda kendisine kendi klesiymi gibi davranan sert bir kle-ba haline gelmitir. Bu ikinci sonu, otoriteye dayanan vicdann psikolojik mekanizmasn anlayabilmek iin ok nemlidir. Otoriter bir karakterde, yaratcln az ya da ok engellenmi olmas yznden, belli bir lde sadism ve ykclk gibi eilimler ortaya kmtr.35 Bu ykc enerjiler, otoritenin roln kendi zerine almak ve kendine bir kle imi gibi davranmakla boalmaktadr. Super-ego'nun analizinde, Freud, baka gzlemciler tarafndan toplanm klinik verilerle geni lde dorulanm olan ykc unsurlar aklamtr. Saldrganln, Freud'un eski yazlarnda belirtmi olduu gibi genellikle igdlerin engellenmesinden mi kaynakland, yoksa daha sonraki varsaymnda ne srd gibi "lm igdsnden" mi ileri geldii nemli deildir. nemli olan ey, otoriter vicdann insann kendi benliine kar gsterdii ykclkla beslenmesi, bylece ykc abalarn erdem klna girerek etkide bulunmasna meydan verilmi olmasdr. Psikanalitik bulgular, zellikle saplantl bir karakterle ilgili olanlar, vicdann bazen ne kadar acmasz ve ykc olabileceini ve insann duymu olduu srekli nefreti kendine doru evirerek neler yapabileceini gstermektedir. Freud, Nietzsche'nin, zgrln engellenmesinin insann igdlerini "kendine kar evirecei" tezinin doru olduunu ikna edici bir ekilde kantlamtr. "Dmarlk35

tan, zalimlikten, ikence etmekten ve beklenmedik eylerden, deiiklikten, ykclktan zevk duymak -btn bu igdleri kendine, yani igdnn sahibine evirmek: te 'kt vicdan'n kayna budur."36 insanlk tarihindeki birok dinsel ve politik sistemler, otoriter vicdann rnekleri olarak ie yarayabilirlerdi. Protestanl ve Faizmi zgrlkten Ka adl kitabmda bu adan incelemi olduum iin, burada tarihten rnekler verecek yerde, bizim kltrmzde, ana-baba ile ocuk arasndaki ilikilerde gzlenebildii ekliyle, otoriter vicdann baz grnleri zerinde durmakla yetineceim. "Otoriter vicdan" deyimini bizim kltrmzle ilgili olarak kullanmak, okuyucuyu artabilir; nk biz otoriter tavrlar yalnzca demokratik olmayan, otoriter kltrlerin ayrt edici nitelii olarak grmeye almzdr; ama byle bir gr, otoriter unsurlarn kuvvetini, zellikle ada aile ve toplum ierisinde etkili olan anonim otoritenin roln kmsemek demektir.37 Psikanaliz srasnda yaplan grmeler, ehir orta snfndaki otoriter vicdan incelemek iin uygun bir frsat yaratmaktadr. Burada ana-baba otoritesinin ve ocuklarn bu otoriteyle baa kabilmek iin kullandklar yntemlerin nevrozlarn temel problemi olarak ortaya ktn gryoruz. Psikanalist, baz hastalarn, ana-babalarn hibir ekilde eletiremediklerini, bazlarnn ise baz bakmlardan ana-babalarn eletirmekle birlikte, kendilerinde bulunan nitelikler sz konusu olduu zaman eletiride bulunamadklarn grmektedir; bazlar da ana-babalarndan birine kar herhangi bir eletiride bulunduklar ya da fke36 37

Ayn eser, II, 16. Ka

F. Nietzsche, The Gerealogy of Morals, il, 16.

Demokratik toplumda anonim otoritenin incelenmesi iin, zgrlkten adl kitabmn V. Blmnn 3. sayfasna baknz.

180

127

lendikleri zaman kendilerini sulu hissetmektedirler. fke ve eletiriye yol aan olaylar hastaya hatrlatabilmek iin bile uzun bir psikanalitik alma gerekmektedir.38 Ana-babann houna gitmeyecek bir ey yapm olmaktan kaynaklanan sululuk duygular daha g anlalr ve daha da gizlidir. Bazen ocuun sululuk duygusu, ana-babasn yeterince sevmemi olmasndan ileri gelir -zellikle ana-babalar ocuklarnn duygularnn odak noktas olmay bekledikleri zaman... ocuun sululuk duygusu, bazen de kendisinden beklenen eyler konusunda ana-babay hayal krklna uratma korkusundan ileri gelir. Bu sonuncu nokta zellikle nemlidir, nk otoriter bir aile ierisinde ana-babann taknm olduu tavrn temel unsurlarndan biriyle ilgilidir. ada bir baba ile, ailesine tpk maln-mlkn kulland ekilde davranma hakkna sahip olan Romal bir aile reisi arasndaki byk farka ramen, ocuklarn dnyaya ana-babay tatmin etmek ve onlarn hayatndaki hayal krklklarn gidermek iin geldikleri duygusu hl yaygndr. Bu tavrn klasik ifadesini, Sophokles'in Antigone adl eserindeki' Kreon'un baba otoritesiyle ilgili konumasnda gryoruz: Evet olum, her konuda babann tarafn tutmaya hazr olmalsn. Bunun iindir ki insanlar, kendi yuvalarnda, grevini bilen ocuklar dnyaya getirmek ve yetitirmek rin dua ederler. Dmana ktlkle karlk versinler
38

ve babalarnn dostunu onurlandrsnlar diye: Tpk babalarnn yapt gibi... e yaramayan ocuklar dnyaya getiren bir kimse ise, kendi ban derde sokmaktan ve dmanlarn gldrmekten baka ne yapm olabilir ki?39 Bizim otoriter-olmayan kltrmzde bile, ana-babann, hayatta elden karm olduklar frsatlar telafi edebilmek iin ocuklarnn "bu amaca hizmet etmelerini" bekledikleri grlyor. Ana-babalar hayatta baarl olamamlarsa, ocuklarnn aracl ile tatmin olabilsinler diye, ocuklarn baarl olmas gerekir. Sevilmediklerini hissediyorlarsa (zellikle kar koca birbirini sevmiyorsa), ocuklar bunu da telafi etmek zorundadr; sosyal hayatta kendilerini gsz hissediyorlarsa, ocuklarn denetleyerek ve onlara egemen olarak tatmin olmak isterler; ocuklar bu beklentileri yerine getirmi olsalar bile, yeterince bir eyler yapamadklar, bu yzden ana-babalarn hayal krklna urattklar iin yine de kendilerini sulu hissederler. Ana-babay hayal krklna uratma duygusunun zellikle g anlalan ve sk sk karmza kan bir ekli, "farkl olma" duygusundan ileri gelir. Hep kendi dediklerini kabul ettiren ana-babalar, ocuklarnn miza ve karakter bakmndan kendilerine benzemesini isterler. Szgelii, fkeli bir baba, soukkanl bir olandan holanmaz; fikirler ve kuramsal aratrmalarla ilgilenen bir olan, pratik baarlara ilgi duyan bir babay hayal krklna uratr -ve bunun tersi olur. Baba, oluna kar bir sahip kma tavr taknd zaman, olunun kendinden farkl oluunu aa bir durum olarak yorumlar; ocuk da, babasndan farkl olduu iin, kendini sulu ve aa grr ve babasnn iste39

F. Kafka'nn babasna yazd ve ondan her zaman niin korkmu olduunu aklamaya alt mektup bu konuda klasik bir rnektir. Baknz: A. Franz Kafka, Miscellany (New York: Twice a Year Press, 1940).

The Complete Greek Drama, ed.: W.J. Oates - E.O'Neill, j r Cilt I (New York: Random House, 1938).

182

127

dii gibi bir insan olmaya alr; ama kendi gelimesini baltalamaktan ve babasnn ok kusurlu bir kopyas olmaktan teye gidemez. Babasna benzemek zorunda olduuna inand iin, bu baarszlk vicdannda bir sululuk duygusu uyandrr. Olan, kendini bu eit bir ykmllk kavramndan kurtarmaya ve "kendisi" olmaya alrken, ou zaman bu "byk su"un yaratt sululuun skntsn ylesine ar bir ekilde duyar ki, zgrln kazanma gayesine hibir zaman ulaamadan yolun kenarnda ylr kalr. Tad yk son derece ardr, rk yalnzca ana-babas ile uramak, onlarn hayal krklklarnn, sulamalarnn ve isteklerinin altndan kalkmak zorunda olmakla kalmaz; ayn zamanda, ocuklardan ana-babalarn "sevmelerini" bekleyen kltrmzn tmyle de uramak zorundadr. Buraya kadar sylenenler, otoriter aileye uygun dmekle birlikte, apak bir otoriteye pek az yer veren ada Amerikan ailesi, zellikle ehir ailesi sz konusu olduu zaman doru deilmi gibi grnmektedir. Ama sylemi olduum eyler, temel noktalarda yine de dorudur. Ak bir otoritenin yerini, burada anonim bir otorite almtr ve bu anonim otorite apak emirlerin yerine geen heyecan dolu beklentilerde dile gelmektedir. Ayrca, ana-babalar kendilerini otorite olarak grmezler, ama, yine de pazar yerinin anonim otoritesini temsil ederler ve ocuklarnn -hem ana-babann, hem de ocuklarn boyun edii- standartlara gre yaamalarn beklerler. Bir insann akld bir otoriteye baml olmas ve kendini bu otoriteye beendirmeyi bir grev olarak grmesi, sululuk duygularna yol amakla kalmaz; ayn zamanda, bu sululuk duygusu da bamll artracak bir etkide bulunur. Sululuk duygularnn bamlla yol aan ve bamll artran en etkili ara olduu kesindir ve tarih boyunca otoriter ahlkn sosyal fonksiyonlarndan birisi buradan kaynaklanmaktadr. Otorite, yasalar koyan bir g olarak, kendisine baml olan kiilerin 185 127

birok defa ve kanlmaz bir ekilde, bu yasalar bozmalar yznden kendilerini sulu hissetmelerini salar. Otoritenin karsnda ister istemez yasalar bozmu olma suu ve otoritenin balanmasna duyulan ihtiya bylece su, sululuk duygusu ve balanma ihtiyacndan oluan srekli bir zincir yaratr; bu zincir, baml olan kiiyi, otoritenin istekleri karsnda eletirici bir tavr taknacak yerde, kle haline getirir ve baland iin minnet duymasna yol aar. Otoriteye dayanan ilikilere salamlk ve g kazandran ey, sululuk duygusu ile bamllk arasndaki karlkl etkidir. Akld bir otoriteye baml olmak, baml olan kiinin iradesinin zayflmasna yol aar; ayn zamanda, iradeyi felce uratabilecek her ey de bamll artrr. Bylece bir ksr-dng kar ortaya. ocuun iradesini zayflatmak iin bavurulan en etkili yntem, onda bir sululuk duygusu yaratmaktr. Bu daha ilk ocukluk gnlerinde, ocuun cinsel ihtiyalarn gidermek iin gsterdii abalarn ve bu abalarn ilk grnlerinin "kt" bir ey olduunu ocua hissettirmekle balar. ocuun bu gibi abalarda bulunmas kanlmaz olduu iin, byle bir sululuk duygusu uyandrma yntemi hemen her zaman baarl olmaktadr. Ana-babalar (ve onlarn temsil ettii toplum) bir kere cinsellikle su arasndaki arm srekli klmay baard m, cinsel itepiler ortaya kar kmaz sululuk duygular da ayn derecede ve ayn sreklilikle yaratlm olur. Ayrca, "ahlk" dnceler baka bedensel fonksiyonlar da bozmaktadr. Eer ocuk, kendisine retilen ekilde tuvalete gitmiyorsa, kepdisinden beklenildii kadar temiz deilse, byklerin gerekli grd kadar yemek yemiyorsa, kt bir ocuktur. Be ya da alt yandayken ocuk ok yaygn bir sululuk duygusu edinir, nk tabi itepileri ile ana-babasnn bu itepilerle ilgili ahlk deerleri arasndaki atma, sululuk duygularna yol aan srekli bir kaynaktr.

Liberal ve "ilerici" eitim sistemleri bu durumu sandmz kadar deitirmemitir. Ak otoritenin yerini anonim otorite, ak emirlerin yerini "bilimsel" ekilde hazrlanm formller almtr; "bunu yapma" cmlesi "bunu yapmak istemezsin" cmlesi ile yer deitirmitir. Gerekte, bu anonim otorite birok bakmdan ak bir otoriteden daha fazla bask yaratabilir. ocuk artk kendisine otoriter bir ekilde davranldnn (ana- baba da emir verdiinin) farknda deildir; otoriteye kar sava aamaz ve bamszlk duygusuna ulaamaz. Bilim adna, saduyu ve ibirlii adna ikna edilmi ve tatl szlerle kandrlmtr; bu tr objektif ilkelere kar kim sava aabilir ki? ocuun iradesi bir kere krld m, sululuk duygusu baka bir yolla da kuvvetlenmi olur. Boyun ediinin ve yenilgisinin belli belirsiz bir ekilde farkndadr ve buna bir anlam vermek zorundadr. artc ve ac veren bir yaanty aklamaya almakszn kabul edemez. Bu durumda bavurulan rasyonalizasyon, prensip olarak, parya snfndan bir Hintlinin ya da ac eken bir Hristiyann rasyonalizasyonunun ayndr: Yenilgisi ve zayfl, gnahlarna kar bir ceza olarak "aklanmaktadr." zgrln yitirmi olmas gerei, suunun kant olarak rasyonalize edilir ve bu dnce kltrn ve ana-babann deer sistemlerinin yaratm olduu sululuk duygusunu artrr. ocuun ana-baba otoritesinin basksna kar gsterdii tabi tepki, Freud'un "Oidipus kompleksinin zn oluturan bir bakaldrmadr. Freud, kk olan ocuun annesine kar duyduu cinsel istek yznden babasnn rakibi haline geldiini ve bu yarmadan kaynaklanan endienin tatmin edici bir biimde alt edilememesi yznden nevrotik bir gelimenin ortaya ktn dnmtr. ocukla ana-baba otoritesi arasndaki atmaya ve ocuun bu atmay tatmin edici bir biimde zememesine dikkati eken Freud, nevrozlarn kklerine dokun186

B. Hmanist Vicdan
Hmanist vicdan, kendimizi beendirmek iin didinip durduumuz, beenmemesinden ise korktuumuz bir otoritenin iemal-edilmi sesi deildir; her insanda bulunan ve dardan gelen mkfat ve cezalardan bamsz olan kendi sesimizdir o. Bu sesin zel nitelii nedir? Onu niin dinliyoruz ve nasl oluyor da ona kulaklarmz tkayabiliyoruz? Hmanist vicdan, tm kiiliimizin, kendi fonksiyonunu gerektii ekilde yerine getirmesine ya da getirememesine kar gstermi olduu tepkidir; yalnzca u ya da bu gibi bir yetenein fonksiyonuna kar deil, insan ve bireysel varlmz oluturan yeteneklerin tmne kar gsterilen bir tepkidir. Vicdan, insan varlklar olarak fonksiyonlarmz yarglar; (conscienta kelimesinin kknden anlalaca zere) kendi iimizdeki bilgidir vicdan, yaama sanatndaki baarmz ya da baarszlmz bilmi olmamzdr. Ama vicdan, bilgi olmakla birlikte, soyut dnce alanndaki bilgiden fazla bir eydir. Duygusal bir nitelii vardr, nk yalnzca aklmzn deil, tm kiiliimizin gstermi oldu^ bir tepkidir. Gerekten de, vicdanmzn bizi etkilemesi iin onun bize syledii eyleri bilinli olarak fark etmemiz gerekmez. Tm kiiliimizin gerektii ekilde fonksiyonda bulunmasna ve alp gelimesine yol aan hareketler, dnceler ve duygular hmanist "rahat vicdan"n ayrt edici nitelii olan bir i-onaylamaya, bir "doruluk" duygusuna yol aar. Buna karlk, tm kiiliimiz iin zararl olan hareketler, dnceler ve duygular da "sulu vicdan"n ayrt edici nitelii olan bir rahatszlk ve tedirginlik duygusu yaratr. Vicdan, bylece, kendimizin kendimize kar gsterdii tepkidir. Bizi kendimize gelmeye, yaratc bir ekilde yaamaya, tam olarak ve uyumlu bir biimde 189 127

gelimeye -yani imknlarmz bakmndan neysek, o olmayaaran gerek benliimizin sesidir; kiilik btnlmzn bekisidir; "hakl ve yerinde bir gururla insann kendi benliini gvence altna alma ve ayn zamanda kendisine evet deme gcn kendinde bulabilmesidir."40 Eer sevgi, sevilen kiinin sahip olduu imknlarn onaylanmas ve sevilen kiinin biricikliine gsterilen ilgi, bakm ve sayg olarak tanmlanabiliyorsa, hmanist vicdan da yerinde bir deyile, kendimiz iin gsterdiimiz sevgi dolu bir ilgi ve bakmn sesi olarak tanmlanabilir. Hmanist vicdan, yalnzca gerek benliimizin simgesi olmakla kalmaz; ayn zamanda, hayattaki ahlk yaantlarmzn zn oluturan eyleri de kapsam ierisine alr. Hayattaki amacmzla ve bizi bu amaca ulatracak ilkelerle ilgili bilgiyi de vicdanmzda saklarz; kendi kendimize bulduumuz ilkeler kadar, bakalarndan rendiklerimiz ve doru olduunu anladmz ilkelerdir bunlar. Hmanist vicdan, insann kendi-menfaatinin ve kiilik btnlnn ifadesidir; oysa otoriter vicdan insann itaat etmesi, kendini feda etmesi, grevi ya da "evreye uymas" ile ilgilenmektedir. Hmanist vicdann gayesi, yaratclk, dolaysyla mutluluktur, nk mutluluu yaratc bir ekilde yaamaktan ayrmak mmkn deildir. Ne kadar deerli grnrlerse grnsnler, kiinin bakalarnn elinde bir ara olarak kendi kendini baltalamas, "benliini yitirmesi", mutsuz kaderine boyun emi, cesaretini yitirmi bir hale gelmesi, kendi vicdannn isteklerine kar kmas demektir. Kiilik btnlmz ve gerektii ekilde fonksiyonda bulunmasn bozan her ey, ister dncelerimiz isterse hareketlerimiz sz konusu olsun, hatt ho40

F. Nietzsche, The Genealcgy of Morals, t, 3. Heidegger'in vicdan tanmna da baknz (M. Heidegger, Sein undZeit, 54-60, Halle a.s., 1927).

landmz yiyecekler ya da cinsel davranlarmz sz konusu olsun, insann kendi vicdanna kar kmas demektir. Peki ama, birok insanda vicdann sesinin iitilemeyecek kadar zayf oluu, dolaysyla insan harekete geirmeyi baaramamas gerei, bizim vicdan anlaymzla elimiyor mu? Gerekten de, bu olgu, insanln ierisinde bulunduu durumun ahlk ynnden sallantl ve gvenilmez oluunun nedenidir. Eer vicdan her zaman yeterince ak bir ekilde ve yksek sesle konumu olsayd, yalnzca pek az insan ahlk hedefinden sapm olurdu. Yukardaki soruya verilecek cevaplafdan biri, vicdann zel nitelii ile ilgilidir: Vicdann fonksiyonu insann gerek menfaatine bekilik etmek olduuna gre, bir insan kendini bsbtn yitirmedii ve kendi kaytszlnn ve ykclnn kurban olmad srece vicdan canl kalr. Vicdanla insann yaratcl arasndaki iliki, bir karlkl etki ilikisidir. nsan ne kadar yaratc bir ekilde yaarsa, vicdan da o kadar kuvvetlenir, dolaysyla vicdan da insann yaratcln artrr. Bir insann yaratcl ne kadar azsa, vicdan da o derece zayflamtr; en fazla ihtiyac olduu srada vicdannn en zayf bir durumda oluu, insann elikili ve ac-durumunu sergilemektedir. Vicdann niin her zaman etkili olamad sorusuna verilecek baka bir cevap, ona kulak vermek istemememiz ve -daha da nemlisi- onu nasl dinleyeceimizi biimememizdir. nsanlar ou zaman vicdanlarnn yksek sesle konuacan ve syledii eylerin ak ve seik olacan sanrlar; byle bir sesin gelmesini bekledikleri iin de, hibir ey iitmezler. Oysa vicdan zayf bir sesle konutuu zaman, kolay kolay iitilmez; ve insan, gerektii ekilde hareket edebilmek iin onu nasl dinleyeceini ve syledii eyleri nasl anlayacan renmek zorundadr.

u var ki, bir insann kendi vicdannn syledii eyleri anlamay renmesi son derece gtr ve bunun iki temel nedeni vardr. Vicdanmzn sesini dinleyebilmek iin, kendimize kulak vermeyi bilmi olmamz gerekir ve ite kltrmz iindeki pek ok insan bunu yapmakta glk ekmektedir. Kulamza gelen her sesi ve herkesi dinleriz, ama kendi sesimize kulak vermeyiz. Bize drt bir yandan saldran fikirler ve kanlarn grlts iinde yayoruz her an: Filmler, gazeteler, radyo, bo gevezelikler... Kendi sesimize hibir zaman kulak vermemek iin bilinli bir plan hazrlam olsaydk, bundan iyisini yapamazdk. nsann kendi sesine kulak vermesi ok gtr, nk bu sanat ada insanda seyrek olarak rastladmz baka bir yetenei de gerektirir: Kendisiyle yalnz bana kalabilmek. Gerekten de yalnz kalmaktan ok korkarz; kendimizle yalnz kalmaktansa en deersiz, hatt en holanmadmz kimselerin yannda olmay, en anlamsz eylerle uramay tercih ederiz; kendimizle karlamaktan rker gibiyiz. Kendimizin ok kt bir arkada olacan sandmz iin mi byle davranyoruz? yle sanyorum ki, kendimizle yalnz kalmaktan korkmamz daha ok, bu kadar iyi tandmz, ama ayn zamanda bize bu kadar yabanc olan birini grmekten ileri gelen ve bazen dehete kadar varabilen bir sknt, aknlk ve utan duygusudur; korkuyoruz ve kayoruz. Bylece, kendi sesimizi dinleme ansn elden karyoruz ve vicdanmz bilmezlikten gelmekte devam ediyoruz. Vicdanmzn zayf ve belirsiz sesine kulak vermek, onun bizimle dorudan doruya deil de, dolayl olarak konumasndan ve ou zaman bizi rahatsz eden eyin vicdanmz olduunu fark etmememizden tr de g bir eydir. Grnte vicdanmzla ilgili olmayan birok neden yznden kendimizi endieli (hatt hasta) hissedebiliriz. Vicdanmzn onu ihmal etmi 127

190

olmamza kar gsterdii en sk rastlanan dolayl tepki, belki de, nereden kt, ne olduu belli olmayan bir sululuk ve tedirginlik duygusudur, ya da yalnzca bir yorgunluk ve kaytszlk duygusudur. Bu gibi duygular bazen unu ya da bunu yapamadmz iin duyduumuz sululuk duygular olarak rasyonalize ederiz; oysa bir insann yerine getirmedii eyler iin duyduu sululuk, gerekte, ahlk problemlerle ilgili deildir. Gerek -ama bilind- sululuk duygusu, yzeyde kalan rasyonalizasyonlarla susturulamayacak kadar kuvvetli olduu zaman ise, daha derin ve iddetli endielerle, hatt ruh ve beden rahatszlklar ile kendini aa vurmaktadr. Bu endienin bir ekli, lm korkusudur; her insann lmle karlat zaman duyduu normal bir lm korkusu, lmek zorunda olduunu bilmekten ileri gelen bir korku deildir bu; insan srekli olarak penesine alabilen ok iddetli bir korku, bir dehettir. Bu akld lm korkusu, yaamay becerememi olmaktan ileri gelir; hayatmz ziyan ettiimiz ve yeteneklerimizi verimli bir ekilde kullanma ansn yitirdiimiz iin sulu olan vicdanmz dile getirir. lmek ok ac bir eydir, ama yaamadan lmek zorunda olduumuzu dnmek katlanlmaz bir eydir. Bu akld lm korkusu ile ilgili baka bir korku da yalanma korkusudur ve bu korku bizim kltrmzde insan daha ok tedirgin etmektedir. Burada da, akla uygun ve normal bir yallk korkusu ile karlayoruz; ama bu korku, nitelik ve iddet bakmndan, "ok fazla yalanmaktan duyulan ve karabasana benzeyen dehetten ok farkldr. Sk sk, zellikle psikanaliz srasnda, olduka gen olduklar halde yallk korkusuna saplanp kalm insanlar gzlemek frsatn bulabiliyoruz; beden glerinin azalmas ile tm kiiliklerinin, duygu ve zek glerinin zayflamas arasnda sk bir ba olduuna inanyorlar. Bu dnce, tersinin doru olduunu gsteren gl kantlara ramen srp giden bir bo-inantan baka bir ey deildir.

Bizim kltrmzde, hzllk, evreye ayak uydurma yetenei ve beden gc gibi niteliklere -insann karakter gelimesine deil de, yarma alanndaki baarsna nem veren bir dnya iin gerekli olan ve "genlere zg" denilen niteliklere- arlk verilmesi yznden bu bo-inan desteklenip durmaktadr. Oysa yalanmadan nce yaratc bir ekilde yaayabilen bir insann hi de kmediini gsteren birok rnek vardr; tersine, yaratc bir ekilde yaama sreci ierisinde gelitirmi olduu akl ve duygu yetenekleri beden gcnn azalmasna ramen gelimeye devam etmektedir. Yaratc olmayan bir insan ise, etkinliinin ana kayna olan beden gc suyunu ektii zaman, tm kiilii ile kmektedir. Yallkta kiiliin kmesi bir belirtidir: Yaratc bir ekilde yaamay baaramam olmann kantdr. Yalanma korkusu, yaratc olmayan bir ekilde yaam olduunu -ou zaman bilind olarak- hissetmekten ileri gelen bir korkudur; benliimizin zedelenmesine, baltalanmasna kar vicdanmzn gstermi olduu bir tepkidir. Bilgelik ve deneyim sahibi olmak gibi yalla zg niteliklere daha fazla ihtiya gsteren, dolaysyla daha fazla deer veren kltrler vardr. Aada grlecei zere, Japon ressam Hokusai tarafndan son derece gzel bir ekilde dile getirilmi olan byle bir tavra rastlayabiliyoruz bu gibi kltrlerde: Alt yandan beri nesnelerin eklini izme konusunda lgnca bir tutkum vard. Elli yana geldiimde, saysz denecek kadar ok resim yapmtm; ama yetmi yamdan nce yapm olduklarmn hibirini resimden saymyorum. Yetmi yandayken tabiatn, hayvanlarn, bitkilerin, kularn, balklarn ve bceklerin gerek yaps hakknda biraz bir eyler rendim. Bunun sonucu olarak da, seksenime geldiim zaman daha fazla ilerlemi olacam; doksanmda nesnelerin srrna ulaabileceim; yz yana geldiim zaman, phesiz ola 127

192

anst bir aamaya ulam olacam; yz on yana geldiim zaman ise, yaptm her ey, ister bir nokta, isterse izgi olsun, canl olacak. Yetmi be yanda, benim tarafmdan yazlmtr; bir zamanlarn Hokusai'si, bugn Gvvakio Rojin, resim yapmay deli gibi seven yal adam/ 1 Beenilmeme korkusu, akld lm ve yallk korkusundan daha az etkileyici, daha az arpc olmakla birlikte, yine de bilind sululuk duygusunun nemli bir belirtisidir. Burada da normal bir tavrn akla uygun olmayan bozulmu bir ekli ile karlayoruz: nsan, tabi olarak, baka insanlarn kendisini beenmesini, onaylamasn ister; bu yzden de dncelerinde, duygularnda ve hareketlerinde kltrel kalplardan ayrlmaktan korkar. Bu akld beenilmeme korkusunun nedenlerinden biri, bilind bir sululuk duygusudur. Eer insan, yaratc bir ekilde yaama grevini baaramad iin kendini beenmiyorsa, bunun yerine bakalar tarafndan beenilmeyi koymak zorundadr. Beenilmek iin duyulan bu zlem, ancak ahlk bir problem olarak, bilind ama yaygn bir sululuk duygusunun ifadesi olarak grld zaman tam olarak anlalabilir. yle grnyor ki, insan kendi vicdannn sesine kulaklarn tkamada baarl olabiliyor. Ama yaamann bir blmnde bu giriimin baarsz olduunu gryoruz: Uyku halindeyken... nsan burada, gndzleri kendisini kuatan grltlere kaplarn kapamtr ve yalnzca i yaantlarna aktr; bu i yaantlar ise, birok akld abalar kadar, deer yarglar ve igrlerden de olumutur. Uyku, ou zaman, insann vicdann susturamayaca biricik frsattr; ama iin ac yan u ki, uykuda vicdanmzn sesini duyduumuz zaman hareket etme imknmz
41

yoktur; hareket etmemiz mmkn olduu zaman da, ryamzda grdmz eyi unuturuz. Aadaki rya bir rnek olarak ie yarayabilir. nl bir yazar kiilik btnln yitirmek pahasna bir hayli para ve n kazanabilecei bir i nerisi almtr; bu neriyi kabul etsem m, etmesem mi diye dnrken u ryay grmtr: Bir dan eteinde frsat dkn olduklar iin aa grd ok baarl iki adam durmaktadr; onlar ona dan tepesine kan dar bir yoldan arabasn srmesini sylerler. O da onlarn tlerini dinler ve tam dan tepesine ulaaca srada arabas yoldan kar devrilir ve kendisi de lr. Bu ryann verdii haberi yorumlamaya pek gerek yok: Uyuduu srada, kendisine nerilen ii kabul etmenin ykm demek olacan biliyordu; phesiz, ryann simgesel dilinin bildirmi olduu gibi, fizik bir varlk olarak deil de, kiilik btnl olan, yaratc bir insan.olarak yok olacan... Vicdan konusu zerinde tartrken otoriter ve hmanist vicdanlar ayr ayr incelemi olmamn nedeni, her birinin ayrt edici niteliklerini gsterebilmek iindi; oysa onlar, hi phesiz, gerekte birbirlerinden ayr deildirler ve bir insanda birinin var olmas tekinin varln imknsz klmaz. Gerekte herkeste her iki "vicdan" da vardr. Problem bu ikisinden hangisinin daha kuvvetli olduunu ve karlkl ilikilerini ayrt edebilmektir. Sululuk duygular, bilinli olarak, ou zaman otoriter vicdanla ilgiliymi gibi hissedilmektedir, oysa dinamik bakmdan bu duygularn kkleri hmanist vicdandadr; bu durumda, otoriter vicdan hmanist vicdann bir rasyonalizasyonu gibidir. Bir insan otoritelerin houna gitmeyecek bir ey yapt iin bilinli olarak kendini sulu grd halde, kendi beklentilerine gore yaamad iin bilind bir sululuk duyabilir. Bu konuda bir 107

J. LaFarge'dan, A Talk About Hokusai (W.C.Martin, 1896).

194

rnek verelim: Mzisyen olmak isteyen bir adam, babasnn isteklerini yerine getirmek iin i adam olmutur. alannda olduka baarszdr, babas da olunun baarszl karsnda hayal krkln aa vurmaktadr. Kendini ruha km ve gereken ii yapamayacak durumda hisseden olan, sonunda bir psikanalistten yardm istemeye karar vermitir. Psikanaliz srasndaki grmede nce ruh knts ve yetersizlik duygularndan uzun uzun sz etmitir. ok gemeden, ruh kntsnn, babasn hayal krklna uratt iin duymu olduu sululuk duygularndan ileri geldiini kabul etmitir. Psikanalist, bu sululuk duygusunun gerek olup olmad konusunda ona sorular sorduu zaman, hastann can sklmtr. Ama bundan az sonra, ryasnda kendini babas tarafndan vlen ok baarl bir i adam olarak grmtr; oysa gerek hayatta hibir zaman byle bir ey olmamtr; ryann bu noktasnda birdenbire iddetli bir korkuya kaplm, kendini ldrmek istemi ve uyanmtr. Bu rya onu artm ve sululuk duygularnn gerek kayna konusunda yanlp yanlmadn dnmeye gtrmtr. O zaman sululuk duygusunun gerekte babasn honut edememekten deil, tersine, onun dediklerini yerine getirmekten ve kendi kendisini honut edememekten ileri geldiini fark etmitir. Bilinli sululuk duygusu, otoriter vicdannn ifadesi olarak, bir dereceye kadar gerektir, ama kendine kar duyduu ve hibir ekilde fark etmedii sululuk duygusunun ne derece byk olduunu rtbas etmektedir. Bu rtbas etmenin nedenlerini kestirmek g deildir: Kltrmzn kalplar bunu desteklemektedir; bu kltrel kalplara gre, bir insann babasn hayal krklna uratt iin sululuk duymasnn bir anlam olduu halde, kendisini ihmal ettii iin sululuk duymasnn pek bir anlam yoktur. Baka bir neden de, gerek suunu fark edecek olursa, fkeli bir babadan duyduu korku ile onu honut etmeye almak arasnda bocalayacak yerde, kendini

babasnn basksndan kurtarmak ve kendi hayatn cidd bir ekilde ele almak zorunda kalaca korkusudur. Otoriter bir vicdanla hmanist vicdan arasndaki ilikinin baka bir ekli, davran kurallarnn ieriinin ayn olmasna ramen, bu kurallar kabul etmeye gtren dinamik gcn ya da itkinin farkl oluudur. ldrmemeyi, nefret etmemeyi, haset etmemeyi ve baka insanlar sevmeyi buyuran emirler hmanist ahlkn olduu kadar otoriter ahlkn da kurallardr. Vicdann gelimesinin ilk aamasnda otoritenin verdii emirlerin, daha sonraki bir aamada, otoriteye itaat etmi olmak iin deil de, insann kendine kar duyduu sorumluluktan tr yerine getirildii sylenebilir. Julian Huxley, otoriter bir vicdann kazanlmasnn, akl yeteneinin ve zgrln hmanist vicdan mmkn klacak bir dzeye ulamasndan nceki dnemde, insanln gelime srecinin zorunlu bir aamas olduuna dikkati ekmitir; baka yazarlar da ayn fikri ocuun gelimesi asndan ne srmlerdir. Huxley, tarihle ilgili analizinde hakl olabilir, ama ocuk sz konusu olduu zaman, otoriter olmayan bir toplumda, otoriter vicdann hmanist vicdann oluumu iin zorunlu birn-art olmas gerektiine inanmyorum; u var ki, bu varsaymn geer olup olmadn ancak insanln gelecekteki gelimesi kantlayabilecektir. Vicdan eer kat ve kar konulmas mmkn olmayan akld bir otoriteye dayanyorsa, hmanist vicdann gelimesinin tam olarak bask altna alnaca sylenebilir. Bu durumda, insan, tam olarak kendi dndaki glere bal olacak ve kendi varl iin herhangi bir ilgi ve sorumluluk duyamaz hale gelecektir. Onun iin nemli olan ey, ister devlet, isterse bir nder ya da bunlardan daha az gl olmayan kamuoyu sz konusu olsun, bu glerin onu beenmesi ya da beenmemesidir. Hmanist anlamda, ahlkla en ufak bir ilgisi olmayan bir davra 127

196

ni bile, otoriter anlamda bir "grev" olarak kabul edilecektir. Her iki ahlkta da ortak olan "yapmak zorunda olma" duygusu son derece aldatc bir etkendir, nk insanda var olan en iyi eyle olduu kadar en kt eyle de ilikili olabilir. Otoriter ve hmanist vicdan arasndaki karmak ilikinin gzel bir rnei Kafka'nn Dava adl eseridir. Kitabn kahraman, K, bilmedii bir sutan tr "gzel bir sabah vakti tutuklanm" ve yaamak iin nnde kalan bir yl boyunca da hayatn bu ekilde srdrmtr. Btn roman K'nn, yasalarn ve yarglama yntemlerini bilmedii esrarl bir mahkeme nnde kendini nasl savunmaya altn anlatr. Olanca gcyle, aalk avukatlarn, mahkeme kurulu ile ilikisi olan kadnlarn, karsna kan herkesin yardmn salamaya alr -hibirinin yarar olmaz. Sonunda lm cezasna arptrlr ve idam edilir. Roman, ryaya benzeyen simgesel bir dille yazlmtr; btn olaylar, aslnda, d olaylarla simgelenmi i yaantlarla ilgili olduu halde, canldr ve grnte geree uygundur. Hikye, bilinmeyen otoriteler tarafndan sulanan ve onlarn houna gitmeyecek bir ey yapt iin kendini sulu hisseden bir adamn sululuk duygusunu anlatr; ama bu otoriteler ondan o derece yksek bir dzeydedirler ki, niin sulandn ve kendini nasl savunacan bile bilmez. Bu adan grldnde, romann, Calvin'in teolojisine en yakn olan bir teolojik gr temsil ettii sylenebilir. nsan, nedenlerini anlamakszn mahkm edilmitir ya da kurtarlmtr. Yapabilecei tek ey titremek ve kendini Tanrnn ltfuna brakmaktr. Bu yorumlamann temelinde bulunan teolojik gr Calvin'in su kavramdr ve bu da otoriter vicdann en ar eklini dile getirir. u var ki, bir bakma, Dava'daki otoriteler, Calvin'in Tanrsndan adamakll farkldrlar. anl ve grkemli olacak yerde, ahlksz ve aalktrlar. Bu nokta, K'nn bu otoritelere bakaldrm olmasn simge198

ler. Onlar tarafndan ezildiini hissetmi ve kendini sulu grmtr; ama yine de onlardan nefret eder ve hibir ahlk ilkeye bal olmadklarn hisseder. Boyun eme ile kar koymadan oluan bu karm, otoritelere -zellikle ie-mal- edilmi otoriteye, yani vicdanlarna- bazen boyun een bazen bakaldran birok insann ayrt edici niteliidir. Ama K'nn sululuk duygusu ayn zamanda hmanist vicdannn gsterdii bir tepkidir. "Tutuklanm" olduunu anlamtr, yani gelimesi ve imknlarn gerekletirmesi engellenmi, durdurulmutur. Hayatnn bou bouna getiini ve verimsizliini hissetmektedir. Kafka, birka cmle ile, K'nn hayatnn yaratclktan yoksun oluunu ustaca anlatr bize. yle yaamaktadr K:
O ilkbahar K akamlarn u ekilde geirmeye almt: iten ktktan sonra, frsat bulduka -genellikle saat dokuza kadar broda kalrd- yalnz bana ya da baz i arkadalar ile ksa bir yry yapard, sonra bir birahaneye giderdi, genellikle yal erkeklerin oturduu bir masada saat on bire kadar otururdu. Bu tek-dzelikte baz kural-d deiiklikler de olurdu. K'nn alkanlna ve gvenilirliine byk bir deer veren Banka Mdr onu bir araba gezintisine ya da villasna yemee arrd. Haftada bir kere K Elsa adnda bir kza giderdi; bu kz her gece, sabahn erken saatlerine kadar bir kabarede garsonluk eder, gndzleri de ziyaretilerini yatanda kabul ederdi. 4 2

K, niin olduunu bilmeden kendini sulu hissetmektedir. Kendinden kaar, bakalarnn yardmn salamaya alr; oysa onu ancak sululuk duygularnn gerek nedenini anlamak
* "Arrest" kelimesi ngilizcede hem "tutuklama", hem de "durdurma" anlamna gelir. (evirenin notu.)
42

F. Kalka, The Trial, E.I.Muirin evirisi (New York: Alfred A Knopf, 1937), s. 23.

127

ve yaratcln gelitirmek kurtarabilirdi. Kendisini tutuklayan mfettie, mahkemeyle ve kendisinin davadan kurtulma ansyla ilgili eit eit sorular sorar. Bu durumda verilebilecek tek bir tle karlar. Mfetti ona yle der: "Sorularnza cevap veremesem de, hi deilse size bir para t verebilirim. Bizi ve banza gelenleri daha az, kendinizi ise daha ok dnn." Baka bir sefer de hapishanenin rahibi K'nn vicdannn yerini alr; rahip ona kendi kendisine hesap vermesi gerektiini, hibir rvetin ve kendine acndrma giriiminin kendi ahlk problemini zemeyeceini gsterir. Ama K, rahibi yalnzca kendisi iin arabuiucuk edebilecek baka bir otorite olarak grr ve ilgilendii tek ey rahibin ona kzp kzmaddr. Rahibi yattrmaya alt zaman, rahip ona krsden yle haykrr: "Sahiden hibir eyi gremiyor musun?" "fkeli bir haykrtr bu, ama ayn zamanda baka birinin dn grp de aran, kendini kaybeden ve elinde olmayarak baran bir insann ldr." Ama bu lk bile K'y kendine getiremez. Kendini yanlzca daha sulu hissetmekle kalr, nk dnd ey rahibin ona kzm olmasdr. Rahip, konumaya yle son verir: "yleyse niin sana sahip kmak, senin adna bir eyler yapmak isteyeyim? Mahkeme de sana sahip kmak istemiyor. Geldiin zaman seni ieri alyor, gidince de brakyor." Bu cmle, hmanist vicdann zn dile getirmektedir. nsan aan hibir g, ahlk ynden ona sahip kamaz, onun adna bir eyler yapamaz. Hayatn kurtarma ya da yitirme sorumluluu insann kendisine aittir. Ancak vicdannn sesini anlad zaman kendine dnebilir. Kendine dnemezse, lecektir; ona kendinden baka hi kimse yardm edemez. K, vicdannn sesini anlamay baaramamtr, bunun iin de lmesi gerekecektir. Tam idam edilecei srada, ilk defa olmak zere, bir an iin gerek problemini grebilir. Yaratc olmadn, sevgiden ve inantan yoksun bulunduunu anlar;

Gzleri, ta ocana bitiik olan evin st katma takld. Birden bire parlayan bir k gibi bir pencerenin kanad anszn alverdi; bu kadar uzaktan ve ykseklikten iyice seilemeyen belirsiz bir insan yz birden pencereden sarkt ve kollarn ne doru uzatt. Kimdi bu? Bir dost mu? yi kalpli bir insan m? Onu anlayan biri mi? Yardm etmek isteyen biri mi? Yalnzca bir kii miydi? Yoksa hepsi orada mydlar? Yardm gelecek miydi? Gzden kam baz lehte kantlar m bulunmutu? phesiz byle olmalyd. Mantk ne kadar salam temellere dayanm olursa olsun, yaamak isteyen bir insann karsnda tutunamazd. Hibir zaman grmedii yarg neredeydi? Hibir zaman giremedii Yce Mahkeme neredeydi? Ellerini kaldrd ve avularn at.43 K, ilk defa olarak, insanlar arasndaki dayanmay, dostluun mmkn olduunu ve insann kendine kar ykmlln anlamtr. Yce Mahkemenin ne olduunu soruyor, ama u anda nenin nesi olduunu aratrd bu Yce Mahkemenin, inand akld otorite deil de, vicdannn Yce Mahkemesi olduunu anlyor; kendisini gerekten sulayan odur, ama daha nce o bunu fark etmemitir. K yalnzca otoriter vicdann fark etmi ve onun temsil ettii otoriteleri elde etmeye, kendinden yana ekmeye almtr. Kendisini aan birine kar kendini savunma iine ylesine sarlmtr ki, gerek ahlk problemini tmyle gzden karmtr. Otoriteler tarafndan suland iin kendini sulu hissetmitir, oysa hayatn ziyan ettii iin suludur ve suunu anlamad iin de kendisini deitirmesi mmkn olamamtr. in ac taraf udur ki, olup bitenleri ancak i iten getikten sonra anlayabilmitir.
\

43

Ayn eser, ss. 287-288.

201 127

Hmanist ve otoriter vicdanlar arasndaki farkn, birincisinin bamsz olarak gelimesine karlk, ikincisinin kltrel gelenek tarafndan yorulmu olmasndan ileri gelmediine dikkati ekmek gerekir. Tersine, hmanist vicdan bu bakmdan, insan varlna sk skya bal imknlardan olutuu halde yalnzca sosyal ve kltrel bir ereve ierisinde geliebilen konuma ve dnme yeteneklerine benzemektedir. nsan soyu, son be ya da alt bin yllk kltrel gelimesi ierisinde, her insann vicdannn -ie ta batan balamak zorunda kalmak istemiyorsa eer- mutlaka ynelmesi gereken ahlk kurallar koymutur ortaya ve bu kurallar din ve felsefe sistemleri ierisinde yer almtr. Ama her sistemi kendi karlarna gre kullanmak isteyenler yznden, bu sistemleri kabul edenler ortak zden ok, farklar zerinde durmulardr. Bununla birlikte, insann asndan, bu retilerdeki ortak unsurlar, farklardan daha nemlidir. Bu retilerin yeterince gl olamamalar ve bozulmalar, zel birtakm sosyo-ekonomik, tarihsel ve kltrel durumlarn sonucu olarak grld zaman, insann gelimesini ve mutluluunu ama edinen btn dnrler arasnda alacak bir gr birliinin bulunduunu greceiz.

A. Bir Deer ls Olarak Zevk


Otoriter ahlkn basitlik gibi bir avantaj vardr; iyiyi ktden ayrmamza imkn veren ey, otoritenin emridir ve ona itaat etmek de insann erdemidir. Hmanist ahlk ise, daha nce zerinde durduum bir glkle uramak zorundadr: nsan, deerlerin biricik yargc yapmak, zevk ve acy, iyi ile kty ayrt etme konusunda son sz sylecek bir hakem haline getirmek... Tek kar yol bu olsayd, o zaman, gerekten de, hmanist ilke, ahlk kurallarnn temeli olamazd. nk baz kimselerin imekten, para ve mal mlk biriktirmekten, n kazanmaktan, insanlar incitmekten zevk aldklarn, bazlarnn ise sevmekten, baz eyleri dostlaryla paylamaktan, dnmekten, resim yapmaktan zevk aldklarn gryoruz. nsan olduu kadar hayvan da, iyi insanlar da, ktleri de, normal ve hasta olanlar da ayn ekilde harekete geiren bir itki nasl olur da hayatmza yn verebilir? Zevk ilkesini bakalarnn yasal haklarna dokunmayan zevklerle snrlasak bile, Zevkin hareketlerimize yn veren bir ilke olarak yeterli olduunu sylemek gtr. u var ki, davranlarmza yn veren ilkeler olarak, otoriteye boyun emekle, zevkimize gre hareket etmek arasnda bir tercih yapmak zorunda olduumuz doru deildir. Zevkin, tatmin olmann, mutluluun ve sevincin zel nitelii ile ilgili gzlem ve deneyimlere dayanan bir analizin, btn bunlarn farkl ve bir dereceye kadar eliken olaylar olduklarn ortaya koyduunu gstermeye alacam. Bu analiz, mutluluk ve sevincin, bir anlamda, sbjektif yaantlar olmakla birlikte, objektif artlaria olan karlkl etkilerin sonucunda ortaya ktklarn ve objektif artlara bal olduklarn, yalnzca sbjektif olan bir zevk yaants ile kartrlmamalar gerektiini gstermektedir. Bu objektif artlar, en geni kapsam ile, yaratclk olarak zetlenebilir.

3. Zevk (Haz) ve Mutluluk


Mutluluk erdemin mkfat deil, erdemin ta kendisidir; tutkularmz dizginlediimiz iin mutlu olduumuz ya da mutluluun tadna vardmz sylenemez; tersine, mutluluktan byk bir zevk duyduumuz iindir ki, tutkularmz dizginleyebiliyoruz. Spinoza, Ethics

202 203

Zevkin nitelik ynnden analizinin anlam ve nemi, hmanist ahlk dncenin balad ilk gnlerden beri anlalmtr. Ama zevk yaantsnn bilin-d dinamii incelenmedii srece, problemin zm ister istemez yetersiz kalmtr. Psikanalitik aratrmalar, hmanist ahlkn bu eski problemine yeni veriler getirmi ve yeni cevaplar bulunabileceini gstermitir. Bu bulgular daha iyi anlamak ve onlar ahlk kuramna uygulamak iin, zevk ve mutlulukla ilgili ahlk kuramlarnn en nemlilerini ksaca gzden geirmek uygun olacaktr. Hazclk ya da zevkilik (Hedonizm), zevki hem gerek olgular, hem de kurallar bakmndan, insann hareketlerine yn veren bir ilke olarak grmtr. Zevkilik kuramnn ilk temsilcisi olan Aristippos, zevke ulamann ve acdan kamann hayatn amac ve erdemin kriteri olduuna inanyordu. Aristippos, zevk deyince, o an iin duyulan zevki anlyordu. Zevk ilkesini temel olarak kabul eden bu safdil gr, bireyin anlam ve nemi zerinde durmak ve mutluluu imdiki yaantya balayan somut bir zevk kavramna arlk vermek bakmndan deerlidir.44 u var ki, bu gr savunanlar, daha nce sz konusu ettiimiz apak bir gl yeterli bir ekilde zmeyi baaramamlardr: Dayandklar ilkenin tmyle sbjektif bir nitelik tamasndan ileri gelen gl... Zevkle ilgili kavramlara objektif bir kriter getirerek zevk kuramn yeniden gzden geirme giriimi, ilk defa Epikuros tarafndan yaplmtr; Epikuros, hayatn amacnn zevk olduu noktas zerinde, durmakla birlikte, "her zevk, kendi bana ele alndnda iyi olsa bile, baz zevklerin seilmesi doru deildir" demitir; nk baz zevkler daha ileride, o anda duyulan zevkten daha byk skntlara yol amaktadr; ona gre, ancak doru olan zevkler akll, iyi ve
44

drst bir ekilde yaamay salar. "Gerek" zevk, ruh huzurundan ve korkunun bulunmayndan olumutur; bu zevke ancak tedbirli ve ileri grl olanlar, dolaysyla srekli ve sakin bir honutluk iin imdiki zevkten vazgemeye hazr olanlar ulaabilir. Epikuros, hayatn amac olarak grlen byle bir zevk kavramnn lllk, cesaret, adalet ve dostluk gibi erdemlerle tutarl olduunu gstermeye almtr. u var ki, "duyguyu her trl iyilii deerlendirmemize imkn veren bir yasa olarak" grd iin, bu kuramn temelinde bulunan gl yenmeyi baaramamtr: Sbjektif zevk yaants ile "doru" ve "yanl" zevkleri birbirinden ayrma imknn verecek objektif kriteri badatramamtr. Epikuros'un sbjektif ve objektif kriterleri birbiriyle uyumlu hale getirme giriimi, byle bir uyumun var olduunu ne srmekten teye gidememitir. Zevki olmayan hmanist filozoflar yine ayn problemle uramlardr: Bir yandan doruluk ve evrensellik ilkesini korumaya, ama te yandan hayatn son gayesi olarak bireyin mutluluunu gzden karmamaya almlardr. Doruluk ve yanllk kriterini isteklere ve zevklere ilk uygulayan Platon olmutur. Zevk de, dnce gibi doru ya da yanl olabilir. Platon, sbjektif zevk duygusunun gerekliini inkr etmemitir; ama zevk duygusunun "yanltc" olabileceine ve zevkin de, tpk dnce gibi, bilgi ile ilgili bir fonksiyonu olduuna dikkati ekmitir. Platon, bu grn, zevkin, insann zevk duymaya elverili zel bir blmnden deil de, tm kiiliinden kaynakland eklindeki kuram ile desteklemektedir. Dolaysyla, iyi insanlarn doru zevkleri, kt insanlarn ise yanl zevkleri olduu sonucuna varmaktadr. Aristoteles de, Platon gibi, sbjektif zevk yaantsnn herhangi bir etkinliin iyiliini, dolaysyla deerini lme imknn

Baknz: H. Marcuse, Sozialforschung, VII, 1938.

"Zur

Kritik

des

Hedonismus,"

Zschft.

f.

204

127

veren bir kriter olamayacan kabul etmektedir. "Hasta kimselere yararl olan, tatl ya da ac gelen eylerin bakalar iin de byle olduunu, bir gz hastalna yakalanm kimselere beyaz gzken eylerin gerekten beyaz olduunu nasl dnmyorsak, tpk bunun gibi, kt tabiatl insanlarn houna giden eylerin bakalarnn da houna gideceini sanmamalyz."45 Aalk zevkler, "sapk bir zevk. peinde komadka ", gerek zevkler deildir; objektif olarak zevk adn tamaya lyk olan zevkler ise "insana yaraan etkinliklerle birlikte gider.46 Aristoteles iin, iki eit meru zevk vardr: htiyalarmz giderme ve glerimizi gerekletirme sreci ile ilgili olanlar; kazanlm glerimizi iletmek ve kullanmakla ilgili olanlar. Bu sonuncusu en yce zevk trdr. Zevk, insan varlnn tabi durumunun gerektirdii bir etkinlik (energia) tir. En tam ve insan en ok tatmin eden zevk, kazanlm ya da gerekletirilmi glerin etkin bir biimde kullanlmasnn sonucudur. Byle bir zevk, sevinci ve itenlii ya da durdurulmam bir etkinlii gerektirir; "durdurulmam" deyimi burada "nne set ekilmemi" ya da "engellenmemi" anlamna gelmektedir. Bylece zevk, etkinlikleri gelitirir, dolaysyla hayat kusursuz bir hale getirir. Zevk ve hayat birbirine baldr ve birbirinden ayrlamaz. En byk ve en srekli mutluluk, insann en yksek etkinliinden, tanrsal dzeye yakn olan akln etkinliinden doar; ve insan kendi iinde tanrsal bir unsur tad srece, byle bir etkinlik gstermeye devam edecektir.47 Aristoteles, bylece, salkl ve olgun kiilerin sbjektif zevk yaantsndan baka bir ey olmayan gerek bir zevk kavramna ulamtr.

Spinoza'nn zevk kuram, baz ynlerden, Platon'un ve Aristoteles'in kuramna benzer; ama onlardan ok daha teye gider. O da sevincin, doru ve erdemli yaamann bir sonucu olduuna, zevk ilkesine kar kan retilerin ne srm olduklar gibi, gnahkrln belirtisi olmadna inanr. Spinoza, kendi antropolojik grnn tmne dayanarak, gzlem ve deneyimlere daha fazla yer veren, daha ak ve seik bir sevin tanm yapm, bylece zevk kuramn daha da gelitirmitir. Spinoza'nn sevin kavram, etkinlik (g) kavram ile ilikilidir. "Sevin, insann, daha az kusursuzluktan daha fazlasna gemesi, keder ise daha fazla kusursuzluktan daha azna inmesidir."48 [Yani sevin insann giderek daha kusursuz, daha yetkin olmas, keder ise kusursuzluktan ya da yetkinlikten gittike uzaklamas demektir.] Daha ok ya da daha az kusursuzluk, insann kendi imknlarn gerekletirmede, bylece "insan tabiat rneine" daha fazla yaklamada daha ok ya da daha az gl olmas demektir. Zevk, hayatn amac deildir, ama insann yaratc etkinliiyle birlikte gitmesi zorunlu olan bir eydir. "Kutluluk (ya da mutluluk) erdemin mkfat deil, erdemin ta kendisidir."49 Spinoza'nn mutlulukla ilgili gr, dinamik bir g anlayna dayanr. Goethe, Guyau, Nietzsche ahlk kuramlarn ayn dnceye -yani zevkin, insan harekete geiren balca etken olmad, yaratc etkinlikle birlikte gittii dncesine- dayandran nemli dnrlerin yalnzca birkadr. Spencer'in Ahlk, zevk ilkesi ile ilgili en geni kapsaml ve en sistemli incelemelerden biridir; bunu daha sonraki tartmamz iin ok iyi bir balang noktas olarak alabiliriz.

45 46 47

Aristoteles, Ethics, 1173, 21 ve sonras. Aristoteles, Ethics, 1176", 15-30. Baknz: VII. Kitap, 11-13. Blmler ve X. Kitap, 4., 7., 8. Blmler.
48 49

Ethics, III, Re Affects, Def. II, III. Ayn eser, Prop. XLII.

206

207

Spencer'in zevk ve ac ilkesi ile ilgili grnn can alc noktas, evrim kavramdr. Zevk ve acnn, insan, hem birey olarak, hem de insan soyu olarak kendisine yararl olan eye gre hareket etmeye gtren biyolojik bir fonksiyonu olduunu ne srmektedir; bu bakmdan zevk ve ac evrim srecinde, kanlmaz etkenler olarak karmza kmaktadr. "Aclar organizma iin zararl olan, zevkler ise yararl olan etkinliklerle birlikte gider."50 "Birey ya da tr, kendisi iin ho olan eylerin peinden komak, ho olmayan eylerden ise kamakla hayatta kalabilmitir."51 Zevk, sbjektif bir yaant olmakla birlikte, yalnzca sbjektif unsurla deerlendirilemez; objektif bir yn de vardr: nsann bedensel ve ruhsal bakmdan iyi bir durumda olmas... Spencer, ada kltrmzde birok "sapk" zevklere ve aclara rastlandn kabul etmekte ve bu olay toplumun elikileri ve kusurlar ile aklamaktadr. "nsanln sosyal artlara tam olarak uymas ile birlikte, u gerekler kabul edilmi olacaktr: Hareketlerin tam olarak doru olabilmesi iin, yalnzca gelecekteki zel ve genel mutlululua gtrmeleri yeterli deildir; o an iin de zevk vermelidirler; ac ise yanl olan hareketlerle birlikte gitmektedir -yanl hareketlerin ileride yol aaca ac deil, hemen verdikleri ac sz konusudur burada."52 Acnn iyi, zevkin ise kt bir etkisi olduuna inananlar, Spencer'e gre, istisnay kural haline getirme gibi bir hataya dmektedirler. Spencer, zevkin biyolojik fonksiyonu ile ilgili olarak ne srd kurama paralel olarak bir de sosyolojik kuram atmtr ortaya. "Sosyal hayatn gereklerini yerine getirmek iin insan tabiatn yeniden yourup uygun bir biime soktuumuz zaman, ister istemez btn gerekli etkinlikler zevkli; sosyal hayatn
50 51 62

gereklerine aykr den etkinlikler ise zevksiz hale gelecektir."53 Dahas, "bir gayeye ulamak iin gereken aralar kullanmann vermi olduu zevk, kendi bana bir gaye olacaktr."54 Platon'un, Aristoteles'in, Spinoza'nn ve Spencer'in grlerinde u fikirlerin ortak olduunu gryoruz: (1) Sbjektif zevk yaants, kendi bana, yeterli bir deer ls deildir; (2) mutlulukla iyilik birbirine baldr; (3) zevki deerlendirme imknn verecek objektif bir kriter bulunabilir. Platon, doru zevkin kriteri olarak "iyi insan"a dikkati ekmitir; Aristoteles, "insann fonksiyonuma; Spinoza, tpk Aristoteles gibi, kendi glerini kullanma sayesinde insan tabiatnn gereklemesine; Spencer ise insann biyolojik ve sosyal gelimesine arlk.vermitir. Zevk ve zevkin ahlktaki rol ile ilgili btn bu kuramlarn zayf taraf, inceleme ve gzlem yapmada kullanlan kesin tekniklere dayanan aratrma verilerinden hareket etmemi olmalardr. Psikanaliz, bilin-d etkileri ve karakterin dinamiini btn ayrntlar ile incelemi olmas bakmndan, bu gibi kesin inceleme ve gzlem teknikleri iin gereken temeli hazrlam ve yaama kural olarak zevki, geleneksel retileri aacak ekilde incelemeyi mmkn klmtr. Psikanaliz, zevk ilkesini temel olarak alan ahlka kar kanlarn ne srm olduklar gibi, sbjektif tatmin duygusunun tek bana ele alndnda aldatc olduunu ve geerli bir deer ls olamayacan dorulamaktadr. Masochistic abalarn zel nitelii ile ilgili psikanalitik bulgular, zevkilere kar kanlarn grnn doru olduunu gstermitir. Btn masochistic istekler, kiilik btn iin zararl olan eylere duyulan bir zlem olarak tanmlanabilir. En ak ekillerinde, masochism,
53 54

H Spencer, The Principles of Ethics (New York: D. Appleton Co 1902), Cilt I. Ayn eser, ss. 79-82. Ayn eser, s. 99.

Ayn eser, s. 99. Ayn eser, s. 183.

208

127

bedensel bir acya ve bu acnn verecei zevke ulamak iin gsterilen bir abadr. Bir sapklk olarak masochism, ac ekme isteinin bilinli olduu bir cinsel uyarm ve tatminle ilgilidir. "Manev masochism" ise, ruhsal bakmdan incitilmek, kk drlmek ve zorba davranlarla karlamak iin gsterilen bir abadr; bu istek genellikle bilinli deildir; ballk, sevgi, kendinden vazgeme olarak, ya da tabiat yasalarna, kadere ve insan aan baka glere kar gsterilen bir tepki olarak rasyonalize edilmitir. Psikanaliz, masochistic abalarn ne kadar derin bir ekilde bask altna alnabileceini ve ne kadar iyi rasyonalize edilebileceini gstermitir. u var ki, masochistic olaylar, objektif olarak zararl olan bilind isteklerin yalnzca ok belirgin bir rneidirler; btn nevrozlar, bir insann kendi gelimesine zarar verme ve engel olma eilimini gsteren bilind abalarn sonucu olarak grmek mmkndr. Zararl olan eyler iin duyulan iddetli istek, ruh hastalklarnn zn oluturmaktadr. Bylece, her nevroz, zevkin insann gerek menfaatlerine aykr olabileceini dorulamaktadr. Nevrotik isteklerin tatmininden doan zevk bilind olabilir, ama olmayabilir de. Masochistic sapklk, nevrotik bir istekten ileri gelen bilinli zevkin bir rneidir. nsanlar kk drmekten holanan sadist bir kimse, ya da para biriktirmekten zevk duyan bir cimri, duyduu iddetli istei yerine getirmi olmann verdii zevki fark edebilir ya da etmeyebilir. Bu gibi zevklerin bilinli olmas ya da bask altna alnmas iki etkene baldr: Bir insann akld abalarna kar kan i glerinin kuvvetine; toplumun rf ve detlerinin bu eit zevkleri ne derece onayladna ya da yasakladna. Zevkin bask altna alnmasnn iki farkl anlam olabilir; basknn daha yetersiz olmakla birlikte daha sk rastlanan ekli, zevkin bilinli olarak

hissedildii, ama akld aba ile ilgili olacak yerde onun rasyonelletirilmi bir ifadesiyle ilgili olduu durumlarda karmza kmaktadr. Szgelii, cimri bir insan, ailesini dnerek tebdirli davrand iin zevk duyduunu sanabilir; sadist bir kimse, duyduu zevki ahlk duygusunun incinmi olmasna balayabilir. Bask altna almann daha temelli, daha derin olduu durumlarda ise, insan herhangi bir zevk duyduunu fark etmez. Birok sadist insan, bakalarn kk dm bir durumda grmekten zevk duyduunu itenlikle inkr edecektir. Ama ryalarnn ve serbest armlarnn analizi, bilind bir zevkin varln aa vuracaktr. Ac ve mutsuzluk da bilind olabilir ve bask altna alma sreci, biraz nce grld zere, tpk zevkte olduu gibi, ayn ekilleri alabilir. Bir insan, istemi olduu kadar baarl olamad iin, sal bozuk olduu iin, ya da hayatndaki baz d etkenler yznden kendini mutsuz hissedebilir; ama mutsuzluunun temel nedeni, yaratclktan yoksun oluu, hayatnn boluu, sevme yeteneksizlii, ya da onu mutsuz klan baka birtakm i yetersizlikler olabilir. Mutsuzluunu rasyonalize eder, bylece gerek nedenini fark etmez. Ayn ekilde, mutsuzluk duygusu tam olarak bask altna alnd zaman da mutsuzluunu hibir ekilde fark etmez. Bu durumda, gerekte hayatndan honut olmad ve mutsuz olduu halde, tam anlam ile mutlu olduuna inanr. Bilind mutluluk ve mutsuzluk kavram, nemli bir itirazla karlamaktadr. Mutluluk ve mutsuzluk, kendimizi bilinli olarak mutlu ya da mutsuz hissetmi olmamz demektir; dolaysyla bilmeden honut olmak honut olmamakla, bilmeden ac ekmek ise ac ekmemekle e-anlama gelmektedir. Bu itiraz, yalnzca kuramsal bakmdan anlaml olmakla kalmaz, ayn zamanda, sosyal ve ahlk sonular bakmndan da son derece nem107

210

lidir. Kleler kendi kaderlerinden tr ac ektiklerini fark etmiyorlarsa, dtan bakan biri, insan mutluluu adna klelie nasl kar^kabilir? Eer ada insan sand kadar mutluysa, mmkn olan dnyalarn en iyisini kurmu olduumuzu kantlamaz m bu? Mutluluk yanlgs yeterli deil mi, ya da daha dorusu "mutluluk yanlgs" kendi kendisiyle elikiye dmeyen bir kavram deil mi? Bu itirazlar, mutluluk kadar mutsuzluun da yalnzca bir ruh hali olmad gereini gzden karmaktadr. Gerekten de, mutluluk ve mutsuzluk tm organizmann, tm kiiliin ierisinde bulunduu durumun ifadesidir. Mutluluk, canlln artmas, duygu ve dncelerin keskinlii ve yaratclkla birlikte gider; mutsuzluk ise, bu yeteneklerin ve fonksiyonlarn zayflam olmasyla ilgilidir. Mutluluk ve mutsuzluk, tm kiiliimizin durumuna ylesine baldr ki, bedenimizin tepkileri ou zaman onlar bilinli duygularmzdan daha iyi dile getirmektedir. Bir insann gergin yz, kaytszl, yorgunluu, ya da ba arlar gibi fizik rahatszlklar, hatt daha cidd hastalklar mutsuzluun sk sk karmza kan belirtileri olduu gibi, bedensel bir rahatlk duygusu da mutluluun "belirtilerinden" biri olabilir. Gerekten de, mutlu olma konusunda bedenimiz ruhumuzdan daha az yanlr; dolaysyla, bir gn gelecek mutluluk ve mutsuzluun derecesi bedendeki kimyasal sreler' incelemekle anlalacaktr, diyenlerin gr pek de yabana atlamaz. Ayn ekilde, akl ve duygu yeteneklerimizin ilemesi de, mutluluk ve mutsuzluumuzdan etkilenmektedir. Aklmzn keskinlii ve duygularmzn iddeti buna baldr. Mutsuzluk her trl tjhsal fonksiyonumuzu zayflatr, hatt felce uratr. Mutluluk ise arttrr. Sbjektif mutluluk duygusu, tm kiiliin rahat ve iyi bir durumda olmasndan ileri gelmedii zaman, yanltc bir dnce olmaktan teye gidemez ve gerek mutlulukla ilgisi yoktur.

Bir insann kiiliinin gerek durumunun ifadesi olacak yerde, yalnzca o insann kafasnda var olan zevk ve mutlulua "szde-zevk" ve "szde-mutluluk" demeyi neriyorum. Bir insan bir geziye kabilir ve bilinli olarak kendini mutlu hissedebilir; ama byle bir duygu, zevkli bir geziye kan bir insann mutlu olmas gerektii gibi bir beklentiden ileri gelmi olabilir; gerekte, bilind olarak hayal krklna uram ve mutsuz olabilir. Bir rya, gerei ona aklayabilir; ya da belki de daha sonra o gnk mutluluunun gerek olmadn anlayabilir. Szde-ac da, keder ve mutsuzluun toplumsal bir uylamn sonucu olarak insanlardan beklendii ve yalnzca bu yzden hissedildii birok durumda karmza kabilir. Szde-zevk ve szde-ac, gerekte, var olduklar iddia edilen szde-duygulardan baka bir ey deildir; gerek duygusal yaantlar olacak yerde, duygularla ilgili dncelerdir.

B. Zevk eitleri
eitli zevk trleri arasndaki nitelik farknn analizi, daha nce belirtmi olduumuz gibi, zevk ve ahlk kurallar arasndaki iliki probleminin can ajc noktasdr.55 Freud'un ve bakalarnn btn zevklerin z olarak grdkleri bir zevk tr, ac veren gerginlikten kurtulma ile birlikte giden duygudur. Alk, susuzluk, cinsel tatmin iin, uyku ve beden hareketi iin duyulan ihtiya organizmann kimsayal olaylarndan kaynaklanmaktadr. Bu gerekleri yerine getirmenin objektif ve fizyolojik zorunluluu, sbjektif ynden "istek" olarak duyulur ve bu ihtiyalar belli bir sre tatmin edilmeden kaldklar
Bentham'n btn zevklerin nitelik bakmndan birbirine benzedikleri, yalnzca nicelik bakmndan farkl olduklar eklindeki varsaymnn yanlln gstermek, bugn artk gerekli deildir. "Holanma" ile ilgili yaygn dnce hl btn zevklerin ayn nitelikte olduunu iermi olsa bile, artk psikologlar bu gr pek tutmuyorlar.
55

212

127

zaman ac veren bir gerginlik hissedilir. Bu gerginlik giderilirse, duyulan rahatlama, bir zevk ya da benim kullanmak istediim deyimle bir tatmin duygusu verir. Bu deyim, kelimenin kk olan satis-facere' nin "yeterli klmak"la eanlama gelmesi dolaysyla, bu eit bir zevk iin en uygun deyim olarak grnmektedir. Fizyolojik olarak artlandrlm btn bu ihtiyalarn zel nitelii, bu gibi ihtiyalarn tatmin edilmesi ile, organizmadaki fizyolojik deimelerden ileri gelen gerginlii gidermi olmasdr. Asak ve yemek yiyorsak, organizmamz -ve biz- belli bir noktada yeterince yediimizi fark ederiz ve o noktann tesinde yemek yemeye devam etmek insana gerek bir ac verir. Ac veren gerginlii gidermekten ileri gelen tatmin duygusu en yaygn zevktir ve psikolojik ynden ulalmas en kolay olandr; eer gerginlik yeterince uzun bir zaman srmse, dolaysyla yeterince iddetli bir hal almsa, bu gerginliin giderilmesi en iddetli zevklerden biri olabilir. Bu zevk trnn neminden phe edilemez; says hi de az olmayan baz insanlarn hayatnda bundan baka hemen hibir zevke yer olmadndan da phe edilemez. Gerginlikten kurtulmu olmaktan ileri gelen, ama biraz nce anlatlandan nitelik bakmndan farkl olan baka bir zevk tr de ruhsal gerginlikle ilgilidir. Bir insan herhangi bir isteinin bedeninin ihtiyalarndan ileri geldiini sanabilir, oysa gerekte bu istek akld ruhsal ihtiyalarla belirlenmitir. nsan, organizmann normal fizyolojik ihtiyalarna bal olacak yerde, endie ve ruh kntsn (geri bunlar da anormal fizyolojik- kimyasal srelerle birlikte gidebilir) yattrmak iin duyulan ruhsal ihtiyalardan ileri gelen iddetli bir alk hissine de kaplm olabilir. mek iin duyulan ihtiyacn, ou zaman susuzluktan deil, ruhsal artlardan kaynakland ok iyi bilinmektedir.

iddetli bir cinsel istek de fizyolojik ihtiyalardan deil, ruhsal ihtiyalardan ileri gelmi olabilir. Kendi deerini kendine kantlamak, ne kadar kar-konulmaz bir insan olduunu bakalarna gstermek, ya da cinsel bakmdan "sahip olma" yolu ile bakalarna egemen olmak iin iddetli bir ihtiya duyan gvensiz bir insan, iddetli cinsel isteklere kolayca kendini kaptrabilir ve bu isteklerini tatmin edemezse ac veren bir gerginlik duyabilir. stekleri, gerekte ruhsal ihtiyalar ile belirlenmi olduu halde, o bu isteklerinin iddetini bedeninin gereklerine balama eilimini gsterecektir. Nevrotik uyku ihtiyac, normal bir yorgunluk gibi bedensel durumlardan ileri geldii sanlan, oysa gerekte bask altna alnm endie, korku ve fke gibi ruhsal durumlardan kaynaklanan bir istein baka bir rneidir. Bu istekler, bir eksiklik ya da yetersizlikten kaynaklanm olmak bakmndan normal fizyolojik ihtiyalara benzerler. Birinde organizma ierisindeki normal kimyasal srelerden ileri gelen bir yetersizlik sz konusudur; tekinde ise bu yetersizlik ruhsal fonksiyonlarn iyi ilememi olmasnn sonucudur. Her iki durumda da yetersizlik gerginlik yaratr ve bu gerginliin giderilmesi zevke yol aar. Bedensel bir ihtiya olarak ortaya kmayan btn teki akld istekler -ne ve ana ulamak, bakalarna egemen olmak ya da boyun emek iin duyulan iddetli istek, haset, kskanlk, vb.- bir insann karakter yapsndan ve kiilik ierisindeki bir bozukluk ya da kusurdan kaynaklanmaktadr. Bu tutkulu isteklerin tatmin edilmesinden duyulan zevk de, nevrotik artlara bal olan beden isteklerinde olduu gibi, ruhsal gerginliin giderilmesinden ileri gelmektedir. Gerek fizyolojik ihtiyalarn ve akld ruhsal ihtiyalarn tatmininden doan zevk, her iki durumda da, gerginliin giderilmesi ile olumakla birlikte, zevkin nitelii adamakll farkldr. Alk, susuzluk, vb. fizyolojik artlara bal olan ihtiyalar, fizyolojik 215

* "Tatmin" kelimesinin ngilizce karl olan "satisfaction" kelimesinin kk. (evirenin notu.)

214

artlarla belirlenmi gerginliin giderilmesiyle tatmin edilirler ve fizyolojik artlarla birlikte yeniden ortaya karlar; bylece, ritmik bir nitelik tarlar. Buna karlk, akld istekler kanmak nedir bilmezler. Bakalarna haset eden, bakalarna sahip olmaktan holanan ya da sadist bir insann istei, byle bir istein tatmini ile giderilemez; belki yalnzca geici olarak giderilebilir. "Tatmin olmak" nedir bilmeme, bu akld isteklerin zel niteliidir. Bu istekler, insann kendinden honut olmamasndan kaynaklanr. Yaratclktan yoksun olma, dolaysyla gszlk ve korku vardr bu tutkulu zlemlerin ve akld isteklerin temelinde, insan, gl ve ykc olmak iin duyduu her trl istei tatmin edebilse bile, korkusunu ve yalnzln gideremez, bylece gerginlik olduu gibi kalr. Hayal-gcne sahip olmak gibi bir nimet, bir bel kesilir insann bana; insan kendini korkularndan kurtaramad iin, hi durmadan tatmin olma yollar arayarak agzlln gidereceini ve i dengesini yeniden kuracan sanr. Oysa agzllk dipsiz bir kuyudur ve onu tatmin ederek rahata kavuma umudu bir seraptan baka bir ey deildir. Agzlln kkleri, gerekten de, ou zaman sanld gibi insann hayvansal tabiatnda deil, aklnda ve hayal-gcndedir. Fizyolojik ihtiyalarn ve nevrotik isteklerin gereklemesinden duyulan zevklerin, ac veren gerginliin giderilmesi sonucunda ortaya ktklarn grdk. u var ki birinci kategoride bulunanlar gerekten tatmin edici ve normal olduklar ve mutluluun artlarndan birini oluturduklar halde, ikinci kategoriye girenler olsa olsa ihtiyacn geici olarak yatmasn ifade ederler ve bir fonksiyon bozukluunun, temel bir mutsuzluun belirtisidirle Akld isteklerin gereklemesinden duyulan zevke "akld zevk" demeyi ve bunu, normal fizyolojik isteklerin gereklemesi demek olan "tatmin" den ayrmay neriyorum.

Ahlk problemi iin, akld zevkle mutluluk arasndaki fark, akld zevkle tatmin arasndaki farktan ok daha nemlidir. Bu farklar anlayabilmek iin, fizyolojik ktlk kavramn bolluk kavramnn kart olarak koymak yararl olacaktr. Bedenin gereklemeyen ihtiyalar gerginlik yaratr ve bu gerginliin giderilmesi de insana belli bir tatmin verir. Tatminin temelinde bir yoksunluk ve eksiklik hali vardr. Farkl bir anlamda, akld istekler de eksiklik ve yetersizlikten, bir insan, kin duymak, haset etmek, ya da boyun emek zorunda brakan gvensizlik ve endieden kaynaklanrlar; bu iddetli isteklerin gereklemesinden duyulan zevkin kklerinde temel bir yaratclk yoksunluu bulunmaktadr. Fizyolojik ihtiyalar da, akld ruhsal ihtiyalar da bir /c/W//c sisteminin blmleridir. Ama ktlk alannn tesinde bolluk alan yer almaktadr. Geri hayvanda da enerji fazlas vardr ve bu enerji oyun haline dnmektedir;56 ama bolluk alan zellikle insan bir olgudur. Yaratcln, i etkinliin alandr. nsan yalnzca geimini salamak ve enerjisinin ounu bu uurda harcamak zorunda olmad srece mmkn olabilir. nsan soyunun evrimi, bolluk alannn genilemesiyle, yalnzca hayatta kalabilmek iin rpnmaktan teye geen birtakm baarlar iin gereken fazla enerjinin artmasyla belirlenmitir. nsann zellikle insan! olan baarlarnn hepsi bolluktan kaynaklanmaktadr. Ktlkla bolluk, dolaysyla tatminle mutluluk arasndaki fark her trl etkinlik alan iin, hatt alk ve cinsellik gibi ilkel fonksiyonlar iin bile geerlidir. iddetli alk gibi fizyolojik bir ihtiyac tatmin etmek, gerginlii giderdii iin insana zevk verir. tahn tatmin edilmesinden duyulan zevkle, aln tatmin edil56

G. Bally'nin kusursuz incelemesinde bu problemin analizi yaplmtr (Vom Ursprung und von den Grenzen der Freiheit, B. Schwabe Co., Basel, 1945).

216

127

meinden duyulan zevk arasnda nitelik bakmndan fark vardr. tah, hoa giden bir tat alma yaantsn beklemek demektir ve alktan farkl olarak, bir gerginlik yaratmaz. Tat alma zevki bu anlamda, tpk mzik ve sanat zevki gibi, kltrel bir gelime ve incelmenin rndr ve "bolluk" kelimesinin kltrel ve psikolojik anlamyla, ancak bolluun var olduu bir durumda geliebilir. Alk bir ktlk olaydr; tatmin edilmesi zorunludur. tah bir bolluk olaydr; tatmin edilmesi bir zorunluluk <Jeil, zgrln ve yaratcln ifadesidir. Onunla birlikte giden zevke "sevin" denebilir.57 Cinsellik konusunda da, alkla itah arasndakine benzeyen bir ayrm yaplabilir. Freud'un cinsellik anlay, tpk alk gibi, tmyle fizyolojik gerginlikten kaynaklanan bir drtyle ilgilidir. Ama Freud, cinsel alanda itahn yerini tutan, ancak bolluk alannda var olabilen ve insana zg bir olay olan cinsel istek ve tatmini gzden karmtr. Cinsel bakmdan "a" olan bir insan, fizyolojik ya da ruhsal gerginliin giderilmesiyle tatmin olabilir ve bu tatmin ona zevk verir.58 Oysa "sevin" olarak niteleyebileceimiz bir cinsel zevk bolluktan ve zgrlkten kaynaklanr; duyusal ve duygusal yaratcln ifadesidir. Sevin ve mutluluun, sevginin verdii mutlulukla ayn olduu konusunda yaygn bir inan vardr. Gerekten de, birok kimse iin, sevgi biricik mutluluk kayna olarak grlr. u var
Bu noktada yalnzca ktlk-zevki ile bolluk-zevki arasndaki fark a karmak istediim iin, alk-itah probleminin ayrntlarna girmeye pek gerek grmyorum. tahta gerekten de bir miktar aln her zaman var olduunu sylemek yeter. Yemek yeme fonksiyonunun fizyolojik temeli bizi ylesine etkiler ki, aln hi bulunmay itah en aza indirir. Bununla birlikte, nemli olan ey, bizi yemek yemeye gtren itkilerden hangisinin daha ar bastdr.
68 57

ki, insana zg olan btn teki etkinliklerde olduu gibi, sevgide de, yaratc olan ve olmayan diye bir ayrm yapmak zorundayz. Yaratc olmayan ya da akla uygun olmayan bir sevgi, daha nce gstermi olduum gibi, karlkl sayg ve kiilik btnlne dayanmayan, iki insann bamsz yaayamamalar yznden birbirlerine balandklar masochistic ya da sadistic bir ortak-yaarlk olabilir. Btn teki akld abalar gibi byle bir sevgi de ktla, yaratcln ve i gvenliin bulunmayna dayanr. ki insan arasndaki en yakn ilikiyi dile getiren, ayn zamanda her birinin kiilik btnlnn olduu gibi korunduu yaratc sevgi ise bir bolluk olaydr ve byle bir sevgi duyabilme yetenei insan olarak olgunlam olmann kantdr. Sevin ve mutluluk, yaratc sevgi ile birlikte gitmektedir, Her trl etkinlik alannda ktlkla bolluk arasndaki fark, duyulan zevkin niteliini belirlemektedir. Her insan tatmin duyar, akld zevkler duyar ve sevin duyar. nsanlar birbirinden ayran ey, hayatlarnda bu tr zevklerden hangisinin daha ar bastdr. Tatmin ve akld zevkler, duygusal bir aba harcamay gerektirmezler; yalnzca gerginlii giderecek artlar yaratma yeteneini gerektirirler. Sevin ise bir baardr; bir i abay, yaratc bir etkinlikte bulunmay gerektirir. Mutluluk tanrlarn bir armaan deil, insann iindeki yaratcln salam olduu bir baardr. Mutluluk ve sevin, fizyolojik ya da psikolojik bir eksiklikten kaynaklanan bir ihtiyacn tatmini deildir; gerginliin giderilmesi de deildir; dnce, duygu ve hareket alanndaki her trl yaratc faaliyetle birlikte gider. Sevin ve mutluluk, nitelik bakmndan birbirinden farkl deildir; yalnzca sevincin tek bir eyle ilgili olmasna karlk, mutluluk srekli ve btnlemi bir yaantdr; birbirlerinden bu bakmndan farkldrlar; "sevinler" den sz ederiz (oul olarak), ama yalnzca "mutluluk" deriz (tekil olarak). 107

u klasik deyi, "Omne animal triste post coitum" "Btn hayvanlar cinsel ilikiden sonra hznldrler" sz, insanlar sz konusu olduu srece, ktlk dzeyinde kalan cinsel tatmini, ok iyi belirtmektedir.

218

Mutluluk, insan varl problemine insann bir zm, bir cevap bulmu olduunun belirtisidir: Kendi imknlarn yaratc bir ekilde gelitirmek, bylece hem dnya ile birlemek, hem de kendi benliinin btnln korumak... Enerjisini yaratc bir ekilde harcamakla, insan kendi glerini artrmak ve "tkenip bitmeden yanmak" imknn bulmu olur. Mutluluk, yaama sanatnda ulalm olan kusursuzluun ya da yetkinliin kriteridir; hmanist ahlktaki anlam bakmndan da erdemin kriteridir. Mutluluk, ou zaman kederin ya da acnn mantksal bir kart olarak grlmtr. Bedensel ve ruhsal aclar insan varlnn bir parasdr ve onlardan kamak mmkn deildir. Her ne olursa olsun acdan, kederden uzak kalmaya almak ancak btn balar koparma pahasna mmkn olabilir ki, bu durumda mutlu olma yetenei de ortadan kalkar. Bylece, mutluluun kart ac ya da keder deil, bir i ksrln ve verimsizliin (yaratclktan yoksun oluun) yol at ruh kntsdr. Buraya kadar, ahlk kuram ile en fazla ilgili olan zevk yaants tipleri zerinde durduk: Tatmin, akld zevk, sevin ve mutluluk. imdi ksaca gzden geireceimiz daha az karmak iki tip zevk zerinde duracaz. Bunlardan biri, insann zerine ald herhangi bir grevi tamamlad zaman duyduu zevktir. Bu eit bir zevke "honutluk" demeyi neriyorum. nsann yapmak istedii bir eyi baarm olmas, yaratc bir etkinlik sz konusu olmad zaman bile honutluk veren bir eydir; d dnya ile baarl bir ekilde urama gcn ve yeteneini gsterir. Honutluk duymak iin zel bir etkinlikte bulunmu olmak art deildir; iyi bir tenis oyunu da, i alanndaki bir baar kadar honutluk verebilir insana; nemli olan ey, insann balam olduu ite bir para glkle karlamas ve tatmin eSici bir sonuca ulaabilmesidir. 220

ncelemek istediimiz teki zevk tr, aba gstermeye deil de, tam tersine, dinlenmeye bal olan zevktir; aba harcamay gerektirmeyen ho etkinliklerle birlikte gider. Dinlenmenin nemii biyolojik fonksiyonu, organizmann ritmini ayarlamaktr; nk bu ritmin her zaman etkin olmas mmkn deildir. Herhangi bir belirleme yapmakszn kullanlacak "zevk" kelimesi, dinlenmenin verdii rahatlk duygusunu belirtmek iin en uygun deyim olarak grnmektedir. Zevki ahlkn problematik niteliini tartmakla ie baladk; bu tr bir ahlk hayatn amacnn zevk olduunu, dolaysyla zevkin kendi bana iyi bir ey olduunu ne srmt. eitli zevk trleriyle ilgili analizimizin sonucu olarak, imdi, zevkin ahlk anlam zerindeki "grmz belirtecek durumda bulunuyoruz. Fizyolojik artlarn yaratt gerginlikten kurtulmann verdii tatmin ne iyidir, ne de ktdr; tpk honutluk ve zevk gibi, tatmin de ahlk bir deerlendirmenin dnda kalr. Oysa, akld zevk ve mutluluk (sevin) ahlk bakmndan nem tayan yaantlardr. Akld zevk agzl- ln, insann kendi varlk problemini zme konusundaki baarszlnn belirtisidir. Mutluluk (sevin) ise, tersine, "yaama sanatfnda bir lde ya da tam olarak baarya ulam olmann kantdr. Mutluluk, insann en byk baarsdr; insann kendine ve d dnyaya kar taknd yaratc tavra, yani yaratc ynelie tm kiiliinin verdii bir cevaptr. Zevk ilkesine arlk veren dnce sistemleri, zevkin ayrt edici niteliini yeterince inceleyememilerdir; bu yzden, hayatta en kolay olan eyin -u ya da bu gibi bir zevk duymann- ayn zamanda en deerli ey olduu izlenimini uyandrmlardr. Oysa deerli olan eyierin hibiri kolay deildir; bylece zevkilerin yapt hata, zgrlk ve mutlulua kar kmay ve zevki inkr etmenin bir iyilik belirtisi olduu fikrini savunmay kolay 127

latrmtr. Hmanist ahlk, mutluluu ve sevinci en bata gelen erdemler olarak koyabilir; ama bunu yapmakla insann en kolay deil, en g grevini yerine getirmesini, yaratcln tam olarak gelitirmesini ister.

umuzu syler. Olsa olsa u sylenebilir: Sonuta ulaacamz zevki beklerken, houmuza gitmeyen eyler az ok etkisini yitirebilecektir; hatt amacmzn salayaca zevkin beklentisi, aralarn verdii skntdan daha ar basabilecektir. u var ki, amalar ve aralar probleminin nemi bununla snrl kalmaz. Problemin daha nemli grnleri, ancak bilin d itkiler gznnde tutularak anlalabilir. Aralarla amalar arasndaki iliki konusunda Spencer'in vermi olduu bir rnekten yararlanabiliriz. Zaman zaman hesaplarn denetleyen bir i adamnn sonularn kuruu kuruuna denk gelmesinden duyduu zevki anlatmaktadr bize. Spencer yle diyor: "Gerekte para kazanma iinden bu kadar uzak olan, hayatn zevklerinden daha da uzak olan bu karmak ii niin yaptn ona soracak olursanz, kuruu kuruuna hesap tutmann para kazanma amacnn bir art olduunu ve kendi bana bir ama -hemen yerine getirilmesi gereken bir grevhalini aldn, servet sahibi olma ve kendisinin, karsnn, ocuklarnn geimini salama grevini yerine getirmek demek olduunu syleyecektir size."60 Spencer'e gre, hesap tutma gibi bir aracn verdii zevk, amacn verdii zevkten ileri gelmektedir: Hayattan tat almak ya da "grev"ini yerine getirmek... Spencer, iki problemi gzden karmtr. Bunlardan en belirgin olan, bilinli olarak gz nnde tutulan amacn, bilind olarak alglanan amatan farkl olabileceidir. Bir insan, amacnn (ya da kendisini harekete geiren itkinin) hayattan tat almak ya da ailesine kar grevini yerine getirmek olduunu dnebilir, oysa bilind ama gerek amac parann ona salam olduu g ya da para biriktirmekten duyduu zevk olabilir.

C. Aralar ve Amalar Problemi


Aralardan duyulan zevke kar amalardan duyulan zevk problemi, hi durmadan aralarla uramak yznden amalarn ou zaman unutulduu ada toplum iin zel bir anlam tamaktadr. Amalar ve aralar problemi Spencer tarafndan ok ak bir ekilde belirtilmitir. Belli bir amaca ynelmi olan zevkin, bu amaca gtren aralar da ister istemez zevkli klacan ne srmtr. Spencer, insanln sosyal duruma tam olarak ayak uydurduu bir dzeye ulaldnda "yalnzca gelecekte zel ya da genel bir mutlulua gtrmekle kalmayp, o an iin de insana zevk veren hareketlerin tam anlamyla doru olacan; yalnzca gelecekte ac vermekle kalmayp, o an iin de insana ac veren hareketlerin ise yanl olacan"59 kabul etmektedir. Spencer'in varsaym ilk bakta akla uygunmu gibi gelmektedir. Szgelii, bir insan zevkli bir gezi yapmay dnd zamar, bu gezi iin yaplan hazrlklar da insana zevk verecektir; ama bunun her zaman doru olmad ve istenilen bir amaca ulamak iin yaplan birok hazrln hi de insana zevk vermedii aktr. Hasta bir insan, salna kavumak amacyla ac veren bir tedaviye katlanmak zorunda kald zaman, tedaviyi zevkli bulmaz; doum sanclar da zevk vermez insana. stediimiz amaca ulaabilmek iin houmuza gitmeyen birok ey yaparz, nk aklmz bize bunlar yapmak zorunda oldu59

60

Principles of Ethics, Cilt I, s. 49.

Ayn eser, s. 161.

107 222

ikinci ve daha nemli bir problem, aralarla ilgili zevkin, zorunlu olarak, amala ilgili zevkten ileri geldii varsaymndan kmaktadr. Spencer'in ne srm olduu gibi, hi phesiz, amatan duyulan zevkin, yani parann gelecekteki kullanmnn bu amaca gtren arac (yani hesap tutmay) da zevkli bir hale getirmesi mmknse de, hesap tutma zevki bsbtn farkl bir kaynaktan gelmi olabilir ve amala ilikisi sanld gibi gerek olmayabilir. Hesap tutma ileminden son derece holanan ve hesaplar kuruu kuruuna denk geldii zaman byk bir zevk duyan saplantl bir i adam bunu kantlayacak bir rnek olabilir. Bu adamn duyduu zevki inceleyecek olursak, onun endie ve phelerle dolu bir kimse olduunu greceiz; hesap tutmaktan holanmaktadr, nk bu sayede karar vermek ya da tehlikeye atlmak zorunda kalmakszn "etkinlik" gsterebilmektedir. Hesaplar denk gelince sevinmektedir, nk rakamlarn doru kmas, kendisi ve hayat hakknda duyduu phelere kar simgesel bir cevaptr. Yalnz bana kat oynamak ya da bir evin pencerelerini saymak herhangi bir kimse iin nasl belli bir fonksiyon gryorsa, hesap tutmak da onun iin ayn fonksiyonu grmektedir. Aralar, amatan bamsz bir hale gelmilerdir; amacn roln gasp etmilerdir; var olduu sanlan ama br hayalden baka bir ey deildir. Spencer'in vermi olduu rnekte olduu gibi, bamsz bir duruma gelen ve amacn salad zevkten tr deil de, amatan tam olarak kopmu etkenlerden tr zevk veren bir aracn en belirgin rnei, Reformdan sonraki yzyllarda zellikle Calvin'ciliin etkisiyle, i'in kazanm olduu anlamdr. Tartmakta olduumuz problem, ada toplumun en derin yaralarndan birine dokunmaktadr. ada hayatn en belirgin psikolojik zelliklerinden biri,belli amalara gtren aralardan baka bir ey olmayan etkinliklerin gitgide kendi bana 224

bir ama haline gelmeleri; kendi bana ama olan eylerin ise gerek olmayan, silik bir anlam kazanmalardr. nsanlar para kazanmak iin alrlar; ve holarna giden eyleri yapmak iin para kazanrlar. alma aratr, hoa giden eyler ise amatr. Oysa gerekte olup bitenler nedir? nsanlar daha fazla para kazanmak iin alyorlar ve bu paray yine daha fazla para kazanmak iin kullanyorlar; ama -yani hayattan tat almak- ise, gzden karlyor. nsanlar tel ierisindeler ve daha fazla zamanlar olsun diye yeni yeni bulular koyuyorlar ortaya. Sonra da kazandklar zaman yine yeni zaman kazanmak iin koumakla geiriyorlar ve sonunda o derece tkeniyorlar ki, kazanm olduklar zaman kullanamaz hale geliyorlar. Bir aralar ana dm bulunuyoruz ve amalarmz gzden karmz. Mzik ve edebiyat alanndaki en iyi eserleri herkesin ayana gtrebilen radyolarmz olduu halde, dinlediklerimiz genellikle, ucuz resimli dergilerin dzeyini aamayan sama sapan eyler, ya da zeky ve incelmi bir zevki rencide edecek reklamlar... nsann imdiye kadar hibir zaman sahip olmad olaanst aralarmz ve gerelerimiz var, ama yle bir durup da bunlarn neye yaradn sormuyoruz.61 Amalar zerinde gerektiinden ok durmak, aralarla amalar arasndaki uyumlu dengeyi eitli ekillerde bozmutur: Bunlardan biri, aralarn rolne yeterince nem vermeden btn arl amalara vermektir. Bunun sonucu olarak amalar soyut, gerek-d bir anlam kazanm ve bo hayallerden teye gidememitir. Dewey, byle bir tehlike zerinde uzun uzun durmutur. Amalarn aralardan ayrlmas ters bir etkide bulunabilir: deolojik bakmdan ama gzden karlmam olsa bile, btn arl bu amaca gtrebilecek aralar olarak rol oynayan etkinliklere kaydrmak iin amacn kullanlmas bir perdelec

' A. de Saint-Exupery, Kk Prens adl eserinde bu noktay ok gzel bir ekilde dile getirmitir. (New York: Reynal and Hitchcock, 1943).

127

meden baka bir ey olmayabilir. Bu mekanizmann ilkesi udur: "Amalar, aralar meru klar." Bu ilkeyi savunanlar, ykc aralar kullanmann, nnde sonunda amac deitirebileceini, ideolojik bakmdan ama gzden karlmam olsa bile, onu baka bir kla sokabileceini gremiyorlar. Spencer'in zevk veren etkinliklerin sosyal fonksiyonu ile ilgili anlay, ara ve ama problemi iin nemli bir sosyolojik anlam tar. Zevk veren yaantlarn insanln refahna ve mutluluuna gtren etkinlikleri ho -dolaysyla ekici- bir hale getirme gibi biyolojik bir fonksiyonu olduunu ne sryor ve bu konuda unlar sylyor: "nsan tabiatn sosyal hayatn gereklerine uyacak ekilde yeniden yourmak, nnde sonunda, sosyal hayat iin gereken btn etkinlikleri zevkli, bu gereklere aykr den btn etkinlikleri ise zevksiz bir hale getirecektir."62 Ve daha sonra yle diyor: "Hayatta kalabilme amac ile tutarl olduu srece, zevk kayna olmayacak hibir etkinlik yoktur, yeter ki devam etsin; o zaman zevk, nnde sonunda, sosyal artlarn gerektirdii her trl hareket ve davranla birlikte gidecektir."63 Spencer, burada, toplumun mekanizmalarnn en nemlilerinden birine dokunmaktadr: Herhangi bir toplum, yelerinin karakter yapsn o ekilde belirler ki, sosyal fonksiyonlarn yerine getirebilmeleri iin yapmak zorunda olduklar her eyi yapmay ister hale gelirler. u var ki, Spencer, yelerinin gerek menfaatlerine zarar veren bir toplumda, insann kendisi iin zararl, ama bu zel toplumun ilemesi iin yararl olan etkinliklerin de zevk kayna olabilecei gereini gzden karmtr. Kleler bile kaderlerinden honut olmay renmilerdir; zalimlerse zulmden holanmay... Her toplumun birlii u geree
62 63

dayanr: Zevkli bir hale getirilemeyen hibir etkinlik yoktur; bu ise, Spencer'in zerinde durmu olduu olayn, sosyal ilerlemeyi destekleyen bir etken olabilecei gibi, engelleyici bir etken de olabileceini akla getirmektedir. nemli olan ey, herhangi bir zel etkinliin anlamn ve fonksiyonunu kavramak ve bu etkinlikten duyulan tatminin insann zel nitelii ve yaamas iin gereken uygun artlar bakmndan ne gibi bir anlam tadn anlamaktr. Yukarda belirtilmi olduu gibi, akld abalardan duyulan tatmin, insann refahna ve mutluluuna gtren etkinliklerden duyulan zevkten farkldr ve byle bir tatmin bir deer ls olamaz. Spencer, sosyal bakmdan yararl olan her trl etkinliin bir zevk kayna olabileceini sylemekte hakldr; ne var ki, bu gibi yararl etkinliklerle ilgili zevkin yalnzca bu yzden ahlk bir deeri olduunu kabul etmekte hakl deildir. Ancak insan tabiatnn analizini yaparak ve insann gerek menfaatleriyle belli bir toplumun ona zorla kabul ettirdikleri arasndaki elikiyi a kararak, Spencer'in ulamaya alt objektif olarak geer olan kurallara ulaabiliriz. Spencer'in kendi toplumu ve bu toplumun gelecei konusundaki iyimserlii; br yandan, akld abalar ve bu abalarn tatmini zerinde duran bir psikolojiden yoksun oluu, istemeden, bugn bu kadar yaygn olan ahlk r.ativizme gtren yolu amasna neden olmutur.

4. Bir Karakter zellii Olarak nan


nan, ruhun olumlu bulduu eyleri kabul etmektir; inanszlk ise o n l a r i n k r e t m e k . . . Emerson

nan, gnmz dnyasnn dnme ortamna uygun gelen bir kavram deildir. nan, ou zaman akla dayanan ya da akla uygun ve bilimsel olan dncenin kart olan, Tanryla 227

Prirciples of Ethics, Cilt I, s. 138. Ayn eser, s. 186.

226

ve dinsel retilerle ilgili bir kavram olarak grlr. Akla uygun ve bilimsel dncenin olgularla ilgili olduu; ve bu alann, bilimsel dnceye yer vermeyen, yalnzca inanca dayanan ve bu dnyann tesinde yer alan olgularn alanndan ayrld sanlr. Biroklar iin, byle bir blnmeyi kabul etmek mmkn deildir. nan, akla uygun bir dnce ile badaamyorsa eer, kltrn ilk basamaklarnn tarihsel yanlgsnn bir kalnts olarak bir yana itilmeli ve onun yerini, aklla kavranlabilen ve dorulanabilen olgular ve kuramlarla uraan bilim almaldr. nanca kar taknlan ada tavr, kilisenin otoritesine ve her trl dnceyi denetleme isteine kar alan uzun bir savan sonucudur. Bylece, inanla ilgili phecilik, akln gelimesiyle birlikte ortaya kmtr. Ama ada pheciliin bu olumlu yannn., gzden karlm olumsuz bir yan da vardr. ada insann karakter yapsn ve ada sosyal durumu iyice kavradmz zaman, bugnk yaygn inan yokluunun artk birka kuak nce olduu gibi ilerici bir yn olmadn gryoruz. O zamanlar inanca kar alan sava, manev zincirlerden kurtulmak iin yaplan bir savat; akld inanca kar yaplan bir savat; insann aklna ve zgrlk, eitlik ve kardelik ilkeleriyle ynetilen bir sosyal dzen kurma yeteneine duyulan inanc ifade ediyordu. Bugnk inan yokluu ise derin bir aknln ve umutsuzluun belirtisidir. Bir zamanlar phecilik ve aklclk, dncenin gelimesini salayan ilerici gler olmulard; bugnse rlativizm ve gvensizliin rasyonalizasyonu halini almlardr. Gittike daha ok sayda olguyla ilgili bilgiler toplamann bizi nnde sonunda gerein bilgisine gtrecei inanc, bir bo-inanca dnmtr. Hatt baz evrelerde "gerek", metafizik bir kavram olarak grlm ve bilimin grevi yalnzca bilgi toplamakla snrlandrlmtr. Akldan kaynakland ya da akla uygun olduu iddia edilen bu 228

Bu problemin anlalabilmesi iin nce phe problemini incelemekle ie balamak sanrm yararl olacaktr. phe de ou zaman herhangi bir varsaym, fikir ya da kii ile ilgili bir kuku ya da aknlk olarak anlalmaktadr; oysa phe, bir insann kiilik btn ile ilgili bir tavr olarak da grlebilir; bylece phe konusu olan zel objenin nemi ikinci plana decektir. phe olayn anlayabilmek iin, akla dayanan ya da akla uygun olan phe ile akld pheyi birbirinden ayrmak gerekecektir. Ayn ayrm birazdan inan olay iin de yapmaya alacam. Akld phe, doru olmayan ya da hatal olduu aka grlen bir varsayma kar aklmzn gsterdii bir tepki olacak yerde, bir insann duygu ve dnce hayatnn tmne kendi damgasn vuran bir phedir. Byle bir insan iin hayatta hibir ey kesin deildir; her ey phelidir, hibir ey belli deildir. Akld phenin en ar ekli nevrozlarda karmza kan ve saplant derecesine varan bir phedir. Byle bir saplantdan rahatsz olan bir insan, ister istemez, dnd her eyden phe eder ya da yapt her eyde kararszdr, akndr. phe, ou zaman, hayatn en nemli sorunlar ve kararlar ile ilgilidir. ou zaman da, hangi elbiseyi giymeli, filn toplantya gitmeli mi, gitmemeli mi gibi nemsiz kararlarn verilmesinde bile etkili olabilir. phe konusu olan objeler, ister nemli isterse nemsiz olsun, byle bir akld phe insana byk bir ac verir ve btn gcn tketir. ten gelen bir zorlamayla duyulan phelerin mekanizmas ile ilgili psikanalitik incelemeler, bu gibi phelerin, kiilik btnlnden yoksun olmaktan ve iddetli bir gszlk ve aresizlik duygusundan kaynaklanan bilind duygusal atmalarn rasyonalize edilmi ekilleri olduklarn gstermektedir. Bu durumda, ancak phenin kklerine kadar inildii zaman, gszlk

yaantsndan kaynaklanan irade felcini yenmek mmkn olabilir. Byle bir kavraya (igrye) ulalmad zaman ise, bunun yerini tutabilecek baka zm yollarna bavurulur; bu zm yollar tatmin edici olmasa bile, hi deilse insana ac veren phelerin grnte ortadan kalkmasn salayabilir. Bu gibi zm yollarndan biri, insana geici bir rahatlk veren zorlayc etkinliktir (yani hi durmadan bir eyler yapma zorunu duymaktr). Baka bir zm yolu da insann hem kendini unutmasna, hem de phelerini kafasndan atmasna imkn veren herhangi bir "inanc" benimsemektir. Ama ada phenin tipik ekli, yukarda belirtilen trden etkin bir phe deil, her eyin mmkn olduunu, hibir eyin belli olmadn dile getiren bir kaytszlk tavrdr. Says gittike artan birok insan, i hayatndan tutun da, politika ve ahlka varncaya kadar her konuda kendini akn hissediyor, daha da kts bu aknl normal bir ruh hli olarak gryor. Birok insan kendini yalnz bana kalm, ne yapacan arm ve gsz hissediyor; hayat kendi dncelerine, duygularna ve duyu alglarna gre yaayacak yerde, kendisinden istenen ve beklenen eylere gre yayor. Otomat haline gelmi olan bu kiilerde etkin bir phe ortadan kalkm, ama onun yerini kaytszlk ve rlativizm almtr. Akld pheye karlk, kaynan akldan alan ya da akla uygun bir phe, insann kendi yaantsna dayand iin deil de, bir otoriteye inand iin geer olarak kabul ettii varsaymlar tartma konusu etmektedir. Kiiliin gelimesinde byle bir phenin nemli bir fonksiyonu vardr. ocuk nce btn fikirleri, ana-babasnn tartlmaz otoritesine dayand iin kabul eder. Kendini onlarn otoritesinden kurtararak kendi benliini gelitirme sreci ierisinde, eletirme gcn edinir. Byme sreci ierisinde, ocuk nceleri soru sormadan kabul etmi

231 127

olduu yalan yanl hikyelerden phe etmeye balar; eletirme yeteneklerinin art, ana-baba otoritesinden kendini kurtars ve yetikin olmas ile doru orantldr. Tarihsel adan, akla uygun bir phe ada dncenin ortaya kmasna yol aan temel kaynaklardan biridir ve ada felsefe kadar bilim de en verimli gelimesini bu sayede gerektirebilmitir. Kiisel gelimede olduu gibi burada da, akla uygun bir phenin douu otoriteden, kilisenin ve devletin otoritesinden gitgide daha fazla kopmakla mmkn olabilmitir. pheden sz ederken yapm olduum ayrm, inan konusunda da yapmak, akld bir inanla akla dayanan ya da akla uygun olan inanc birbirinden ayrmak istiyorum. Akld bir inan derken, bir kiiye, bir fikre ya da bir simgeye duyulan inancn, insann kendi dnce ve duygu yaantlarndan kaynaklanacak yerde, akld bir otoriteye duygusal bir ekilde boyun emekten ileri geldii durumlar anlyorum. Bu konuda daha fazla ilerlemeden nce, boyun eme ile duygu ve dnce sreleri arasndaki ilikinin biraz daha aydnlanmas gerekiyor. bamszlndan vazgeip bir otoriteye boyun een bir insann, otoritenin yaantsn kendi yaantsnn yerine koyduu aktr. Bunun en etkileyici rnei, bir insann kendini bir bakasnn otoritesine brakt ve hipnotik bir uyku hali ierisinde, hipnotizmacnn "istedii" ekilde dnmeye ve hissetmeye hazr olduu hipnoz durumda grlmektedir. Hipnotik uykudan uyandktan sonra bile, hipnotizmacnn yapt telkinlere gre hareket edecek, ama kendi verdii yarglara gre ve kendi giriimi ile hareket ettiini sanacaktr. Szgelii, hipnotizmac belli bir saatte denein mesini ve ceketini giymesini istemise eer, hipnotizmadan uyandktan sonra, denilen saatte kendisine telkin edilmi olan duyguyu duyacak ve buna gre

hareket edecektir; ama duygularnn ve hareketlerinin geree dayandn ve kendi dncesinin, kendi idaresinin eseri olduunu sanacaktr. Hipnotik durum, bir otoriteye boyun emekle dnce sreleri arasndaki ilikiyi gsteren en belirgin yaantdr; ama ayn mekanizmay gzler nne seren ve olduka sk rastladmz birok durum daha vardr. Byk bir telkin gc otan bir nder karsnda halkn gsterdii tepki, yar-hipnotik durumun bir rneidir. Burada da nderin fikirlerinin kaytsz artsz kabul edilmesi, dinleyicilerin kendi dncelerine dayanarak ya da kendilerine sunulmu olan fikirleri eletirici bir gzie deerlendirerek edinmi olduklar bir kandan deil, konumacya duygusal bir ekilde boyun emi olmaktan kaynaklanmaktadr. Byle bir durumda bulunan insanlar, konumacnn ne srd fikirleri kabul ettiklerini, akla uygun olarak grp benimsediklerini sanmak gibi bir yanlg ierisindedirler. Fikirlerini onayladklar iin nderi de benimsediklerini sanrlar. Oysa gerekte durum bunun tersidir: nderin otoritesine yar-hipnotik bir ekilde boyun edikleri iin, fikirlerini de kabul etmektedirler. Hitler, propaganda toplantlarnn gece yaplmasnn doru olacan tartrken bu sreci ok iyi bir ekilde anlatmtr. "nsanlar etkilemesini bilen bir nderin stn hitabet gc, imdi (yani geceleyin), kar koyma glerini en tabi ekilde yitirmeye balayan insanlar, enerjilerini ve iradelerini hl denetim altnda tutan insanlardan daha kolay kazanmay, kendi tarafna daha kolay ekmeyi baaracaktr."64 Akld bir inan iin "Credo quia absrdm est"65 -"Sama olduu iin inanyorum"- cmlesi, psikolojik ynden tam olarak geerlidir. Birisi akla uygunmu gibi gelen bir ey sylyorsa
64 65

Adolf Hitler, Mein Kampt{New York: Reynal and Hitchcock, Inc., 1939), s. 710. Tertullianus'un bir cmlesinin biraz bozulmu, ama herkese bilinen bir ekli.

232

107

eer, prensip olarak, herkesin yapabilecei bir eyi yapm demektir. Ama akla, manta uymayan bir ey syleme cesaretini gsteriyorsa, bu ekilde hareket etmekle saduyu yeteneini atn, bylece kendisini ortalama bir insann stne karan sihirli bir gc olduunu ortaya koymaktadr. Akld inancn tarih boyunca bol bol rastladmz rnekleri arasnda, Kutsal Kitabn Yahudilerin Msr'n boyunduruundan kurtulmasn anlatan blm, inan problemiyle ilgili en dikkate deer yorumlamalardan biridir. Hikye boyunca Yahudiler, kleliklerinden ac duymakla birlikte, bakaldrmaktan korkan ve kle olarak sahip olduklar gvenlii yitirmek istemeyen kimseler olarak anlatlr. Yalnzca korktuklar ve boyun edikleri g'n dilinden anlarlar. Tanr, Musa'dan kendini Tanrnn elisi olarak iln etmesini ister, ama Musa bu emre kar karak ona Yahudilerin, adn bile bilmedikleri bir Tanrya inanmayacaklarn syler. Tanr, bir ad' olmasn istemedii halde, Yahudilerin emin olmak iin duyduklar ihtiyac tatmin edebilmek iin buna raz olur. Musa ise, Yahudilerin Tanrya inanabilmeleri iin bir ad'n bile yeterli olamayacan srarla belirtir. Bunun zerine, Tanr bir eye daha raz olur. "Tanrnn, babalarnn Tanrsnn, brahim'in, shak'n ve Yakup'un Tanrsnn sana grndne inanabilmeleri iin" mucizeler gster, der ve ona nasl mucize gsterebileceini retir. Bu cmlede derin ve ac bir istihza (irony) bulunduu kesindir. Eer Yahudiler Tanrnn istedii trden bir inanca sahip olsalard, byle bir inancn kendi yaantlarndan ya da kendi milletlerinin tarihinden kaynaklanmas gerekirdi; oysa onlar kle olmulard, inanlar ise klelere zg bir inant ve bu inan, kuvvetini sihir gc ile kantlayan bir otoriteye boyun emekten alyordu; onlar ancak baka bir sihirle, aslnda Msrllarn kullandndan farkl olmayan, ama daha kuvvetli olan bir sihirle etkilemek mmknd.

ada akld inan olaynn en iddetlisi, diktatr nderlere duyulan inantr. Byle bir inanc savunanlar, milyonlarca insann bu uurda lmeye hazr olduuna dikkati ekerek bu inancn gerekliini kantlamaya alrlar, inan eer bir insana ya da bir davaya kr krne balanma olarak tanmlanabilseydi ve onun uruna hayatn vermeye hazr olmakla llebilseydi, o zaman gerekten de adalet ve sevgiye inanan peygamberlerin inanc ile, onlara kar kan ve yalnzca "g"e inananlarn inanc arasnda temel bir fark olmazd; yalnzca inan objeleri farkl olurdu. O zaman zgrl savunanlarn inanc ile, onlara zulmedenlerin inanc yalnzca baka baka dncelere inanmak bakmndan farkl olurdu. Akld inan, birine ya da bir eye kar duyulan banaz bir inantr ve kklerini kiisel ya da kiisel olmayan akld bir otoriteye boyun emekten alr. Akla uygun bir inan ise, tersine, yaratc bir dnce ve duygu etkinliine dayanan salam bir kandr. Akla uygun olan bir inan, inanca hibir ekilde yer vermedii sanlan aklc dncenin nemli bir unsurudur. Szgelii, bir bilim adam nasl oluyor da yeni bir bulu yapabiliyor? Bulmay umut ettii eyi daha nce gzlerinin nnde canlandrmadan deney stne deney yapmakla, olaylarla ilgili bilgileri st ste ymakla m ie balyor? Herhangi bir alanda nemli bir bulua bu yolla seyrek olarak ulalmtr. Yalnzca bir hayalin peinden komakla da nemli sonulara ulald grlmemitir. nsann emek verdii herhangi bir alandaki yaratc dnce sreci, ou zaman, "akla uygun bir hayal" olarak tanmlanabilecek bir hayalle balar ve bu hayal de bir hayli nalmann, derin dncenin ve gzlemin rndr. Bilim adam, balangtaki hayalini byk bir olaslkla gerekletirme imknn verecek kadar veri toplamay ya da matematik bir forml zmeyi ya da her ikisini birden baard zaman, deneme

234

127

kabilinden bir varsayma ulam demektir. Bu varsaymn ne gibi sonulara yol aabileceini dikkatle inceleyerek ve onu destekleyen verileri bir araya getirerek, daha uygun bir varsayma ulamas ve sonunda belki de bu varsaym daha geni bir kuram ierisine yerletirmesi mmkn olacaktr. Bilim tarihi, akla ve gerein hayaline duyulan inan rnekleriyle doludur. Copernicus, Kepler, Galileo ve Nevvton, hepsi akla duyduklar sarslmaz bir inanla belirlenmilerdi. Bunun iin Bruno kaza balanp yaklmt ve yine bunun iin Spinoza aforoz edilmiti. Akla uygun bir hayalin douundan bir kuramn ortaya atlmasna varncaya kadar, her basamakta, inan zorunludur: Peinden koulacak akla uygun bir ama olarak hayale inanmak, mmkn ve olas bir nerme olarak varsayma inanmak, sonunda varlan kurama inanmak -hi deilse geerlii herkes tarafndan kabul edilinceye kadar... Byle bir inancn kkleri insann kendi yaantsndadr; dnme, gzlem yapma ve yargda bulunma gcne duyduu gvendedir. Akld inan, bir eyi yalnzca otorite ya da ounluk yle dedii iin gerek olarak kabul etmektir; akla uygun bir inan ise bir insann kendi yaratc dncesine ve gzlemlerine dayanan bamsz bir kandan kaynaklanmaktadr. Akla uygun bir inancn aka ortaya kt tek yaant alan dnce ve yarg alan deildir. nsan ilikileri alannda, inan, herhangi bir anlaml dostluun ya da sevginin vazgeilmez bir niteliidir. Bir baka insana "inanmak" demek, onun temel tavrlarnn deimezliine, gvenilirliine inanmak ve kiiliinin zne gvenmek demektir. Bunu sylerken, bir insann kanlarnn deimeyeceini deil, temel itkilerinin ayn kalacan sylemek istiyorum; szgelii, insana deer verme yeteneinin ya da insana duyduu saygnn, benliinin deimez bir paras olduunu anlatmak istiyorum. 236

Ayn anlamda kendimize de inanabiliriz. Bir benliimiz olduunu, kiiliimizin deimeyen bir z, bir ekirdei bulunduunu, artlar deise de, kanlarmzda ve duygularmzda baz deiiklikler olsa da bu zn hayatmz boyunca hep ayn kalacan biliyoruz. "Ben" kelimesinin ardndaki gerek budur ite, kendi zdeliimizle ilgili kanmz buna, ite bu ze, bu ekirdee dayanmaktadr. Benliimizin hep ayn kalacana inanmazsak, zdelik duygumuz tehlikeye girer ve biz o zaman baka insanlara baml oluruz ve kendimizle zdeletiimizi hissedebilmek iin onlarn onayna ihtiya duyarz. Ancak kendine inanan bir insan bakalarna da inanabilir, nk yalnzca o gelecekte de bugnk gibi olacana, dolaysyla imdi umduu gibi davranacana ve hissedeceine gvenebilir. Kendine inanmak, sz verme yeteneimizin bir artdr ve Nietzsche'nin de belirtmi olduu gibi, insan sz verme yeteneiyle tanmlanabileceine gre, byle bir tavr insan varlnn artlarndan birini oluturmaktadr. Bir insana inanmann baka bir anlam, bakalarnn, kendimizin ve insanln sahip olduu imknlara duyulan inanla ilgilidir. Bu inancn en ilkel ekli, annenin yeni doan bebeine duyduu inantr. Yaayacana, byyeceine, yryeceine ve konuacana inanmas. Bununla birlikte, ocuun bu tr gelimesi yle dzenli bir ekilde olur ki, bu gelimeyi beklemek herhangi bir inanc gerektirmezmi gibi grnmektedir. Bu gelime, ocuun gelimeden kalabilecek baka imknlarndan farkldr: Sevme, mutlu olma, akln kullanma imknlarndan ve sanat yetenekleri gibi daha zel imknlardan... Bunlar ancak uygun artlar saland zaman ortaya kan ve gelien, bu artlar var olmad zamansa geliemeyen tohumlardr. Bu artlarn en nemlilerinden biri, bir ocuun hayatnda rol oynayan nemli kiilerin bu imknlarn varlna inanm olmasdr. Eitim ile ocuu belli amalar iin kullanma ya da ynetme arasndaki 127

fark oluturan ey, bu inancn varldr. Eitim, ocuun kendi imknlarn gerekletirmesine yardm etmektir.66 Eitimin kart ise, ocuu belli amalar iin kullanmak ya da ynetmektir: Yani ocuun imknlarnn gelieceine inanmamak ve ancak bykler onu istedikleri eye yneltirlerse ve istemedikleri eylerden uzak tutarlarsa onun doru drst yetieceini dnmek... Robota inanmaya gerek yoktur ki, nk onun iinde hayat yoktur. Bakalarna inanmann doruk noktas insanla duyulan inantr. Bat dnyasnda bu inan, dinsel terimlerle YahudiHristiyan dininde ifadesini bulmutur; din d alanda ise en gl ifadesine son 150 yln ilerici politik ve sosyal fikirleriyle ulamtr. ocua duyulan inan gibi, insanla duyulan inan da, insann imknlarnn, elverili artlar saland zaman eitlik, adalet ve sevgi ilkeleriyle ynetilen bir sosyal dzen kuracak gte olduu fikrine dayanr. nsan henz byle bir dzen kurmay baaramamtr, dolaysyla bunu gerekletirebilecei dncesi, inanc zorunlu klmaktadr. Ama btn akla uygun inanlar gibi, bu da, hayal ettiimiz, olmasn istediimiz eyleri gerekmi gibi dnmek demek deildir; insan soyunun gemiteki baarlarna, her insann i yaantsna, akldan ve sevgiden kaynaklanan yaantsna dayanan bir dncedir. Akld inan, son derece gl olduu hissedilen, her eyi bilen, her eye gc yeten bir kuvvete boyun emekten, kendi gcnden ve kuvvetinden ise vazgemekten kaynakland halde, akla uygun bir inan bunun kart olan bir yaantya dayanr. Bir fikre bu ekilde inanrz, nk o bizim kendi gzlemEitim (education) kelimesinin kk e-ducere'dir; kelimenin tam anlam ile, bir imkn olarak var olan eyi ortaya karmak ve ona nderlik etmek demektir. Eitim, bu anlamda, varolula sonulanmaktadr; bu ise kelimenin tam anlam ile, iyiye doru gelimeyi, imkn hlinden, aka grlebilen bir gerek hline dnmeyi ifade eder.
66

lerimizin ve dncemizin eseridir. Kendi imknlarmzn gelitiini grdmz iin, gelimenin gerek olduunu kendi deneyimimizle bildiimiz iin, kendi aklmzn ve sevme yeteneimizin gcn hissettiimiz iin ve ancak bunu yapabildiimiz lde bakalarnn, kendimizin ve insanln imknlarna inanabiliriz. Akla uygun bir inancn temeli yaratclktr; inanarak yaamak demek, yaratc olarak yaamak ve var olan biricik kesinlie ulamak demektir: Yaratc bir etkinlikten ve her birimizin bu yaratc etkinlii gerekletirebilecek kimseler olduumuzu bilmekten ileri gelen bir kesinlie... Buradan kan sonu, (bakalarna egemen olma anlamna gelen) bir g'e inanmann ve g'e bavurmann inanca kart olduudur. Var olan bir g'e inanmak demek, henz gereklememi imknlarn gerekleebileceine inanmamak demektir. Gelecei yalnzca imdi aka ortada bulunan eylere gre kestirmeye almak demektir: Bu ise insann sahip olduu imknlar ve insann gelimesini gzden karm olmak bakmndan byk bir yanl hesaptr ve tam anlam ile akld bir tavrdr. G'e duyulan inan akla uygun bir inan olamaz. Ona yalnzca boyun eilir; g' ellerinde tutanlar ise onu elden karmak istemezler. Birok insan iin gl olmak her eyden daha gerek bir eymi gibi grnyorsa da, insanlk tarihi onun (g'n) her eyden daha sallantl, daha kaypak olduunu gstermitir. nanla g'n birbirlerini imknsz klmalar yznden, btn dinsel ve politik sistemler, balangta akla uygun bir inanca dayandklar halde, g'e gvendikleri, hatt onunla badatklar zaman bozulmular ve sonunda kuvvetlerini yitirmilerdir. Burada inanla ilgili bir yanl anlamadan ksaca sz etmek gerekecektir. nan, ou zaman, bir insann umutlarnn gereklemesini beklemekten baka bir ey yapmad pasif bir ruh hali olarak grlr. Akld inancn ayrt edici nitelii bu olduu halde, tartmamzdan da anlalaca zere, akla uygun bir 127

238

inan iin byle bir pasiflik hibir zaman sz konusu deildir. Akla uygun bir inan, bir insann kendi yaratcl ile ilgili yaantsndan kaynaklanmas bakmndan, pasif olamaz; gerek bir i etkinliin ifadesi olmas gerekir. Eski bir Yahudi efsanesi bu dnceyi ok canl bir ekilde dile getirmitir. Musa, asasn Kzldeniz'e att zaman, deniz -beklenen mucizenin tersineYahudilerin gemesi iin geit verecek ekilde hemen ikiye ayrlmamtr; ancak ilerinden biri denize atlaynca, sz verilmi olan mucize gereklemi ve dalgalar yol vermitir. Bu tartmamzn banda bir tavr, bir karakter zellii olarak grlen inanla, belli bir fikre ya da insana inanmay dile getiren inan arasnda bir ayrm yaplmt. imdiye kadar yalnzca ilk anlamdaki inan zerinde durduk; imdi bir karakter zellii olan inanla, inanlan objeler arasnda herhangi bir iliki olup olmad sorusu zerinde duracaz. Akla uygun inancn akld inanca kart olduunu ortaya koyan incelememiz, byle bir ilikinin var olduunu gstermektedir. Akla uygun olan inan kendi yaratc yaantmza dayand iin, insan yaantsn aan hibir ey onun objesi olamaz. Dahas, bir insan sevgi, akl, adalet gibi kavramlara kendi yaantsnn sonucu olarak deil de, yalnzca kendisine yle retilmi olduu iin inand zaman da, akla uygun bir inantan sz edemeyiz. Dinsel inan her iki eit de olabilir. Daha ok, kilisenin gcne katlmayan baz mezhepler ve insann sevme yeteneine, Tanrya benzerliine arlk veren baz mistik akmlar, dinsel bir sembolizm ierisinde akla uygun bir inan tavrn korumular ve ilemilerdir. Dinler iin doru olan ey, zellikle politik ve sosyal fikirler sz konusu olduu zaman, dind inanlar iin de dorudur. zgrlk ve demokrasi fikirleri, her insann yaratc yaantsna dayanacak yerde, partiler ya da devletler tarafndan insanlara zorla kabul ettirilmek istendii zaman, akld bir inanca dnrler. Tanrya duyulan mistik bir inanla bir tanr tanmazn 240

insanla duyduu akla uygun bir inan arasndaki fark, bir mistiin inanc ile kendi gszlnden ve Tanr korkusundan tr Tanrya inanan bir Calvin'cinin inanc arasndaki farktan ok daha azdr. nsan inansz yaayamaz. Bizim kuamzla bizden sonraki kuaklarn temel sorunu, bu inancn nderlere, makinelere, baarya duyulan akld bir inan m, yoksa insana duyduumuz ve kendi yaratc etkinliimizden kaynaklanan akla uygun bir inan m olacadr.

5. insann Ahlk! Gleri


Olaan-d pek ok ey vardr dnyada, ama hibiri insandan daha olaanst deildir.
Sophocles, Antigone

A. nsan, yi mi Yoksa Kt m?
nsann doutan ve tabiat gereince kt olduunu kabul eden reti doru olsayd, insann iyi olan eyleri ayrt edebilme, tabi imknlarnn ve aklnn gcne gre hareket edebilme yeteneine sahip olduunp ne sren hmanist bir ahlk anlayn savunmak mmkn olamazd. Hmanist ahlka kar kanlar, insan tabiatnn, korku ile dizginlenmedii srece, baka insanlara kar dmanca davranma, haset, kskanlk ve tembellik gibi eilimlere yatkn olduunu iddia ederler. Hmanist ahlkn birok temsilcisi ise, bu itiraza kar insan tabiatnn iyi olduunu ve ykcln onun ayrlmaz bir paras olmadn ne srerler ve bu nokta zerinde srar ederler. Birbiriyle uzlaamayan bu iki gr arasndaki kartlk, gerekten de, Bat dncesinin ana temalarndan biridir. Socra 127

tes'e gre, ktlk, insann tabi eiliminden deil, bilgisizlikten kaynaklanr; ona gre, ktlk bir hatadr, yanlmadr. Eski Ahit ise, tersine, insanlk tarihinin bir gnahla baladn ve "insann gstermi olduu abalarn, ocukluk dneminden bu yana" hep ktye yneldiini sylyor bize. Orta an balarnda birbirine kart olan bu iki gr arasndaki sava, Adem'in gnah ve cennetten kovulmas ile ilgili Kutsal Kitaptaki efsanenin nasl yorumlanaca sorunu etrafnda toplanmtr. Augustinus, insan tabiatnn ilk gnahtan beri bozulmu olduunu, ilk insann itaatsizlii yznden daha sonraki btn kuaklarn bir lanetlenme ile dnyaya geldiini, insann yalnzca Tanrnn ltf ile kurtulabileceini, bunun da kilise aracl ile ve kilise yinleri sayesinde gerekleebileceini dnyordu. Augustinus'a kar kanlarn banda gelen Pelagius, Adem'in gnahnn yalnzca ona ait olduunu ve ondan baka hi kimseyi ilgilendirmediini; dolaysyla her insann, tpk Adem'in gnah ileyip cennetten kovulmadan nce olduu gibi bozulmam yeteneklerle dnyaya geldiini, gnahn kt rnein ve gnaha tevik eden eylerin sonucu olduunu kabul ediyordu. Sava Augustinus tarafndan kazanlmt ve bu zafer insan akln yzyllar boyunca belirleyecek ve karartacakt. Orta an sonlarnda insann deerine, gcne ve tabi iyiliine duyulan inan gittike artmtr. Aquino'lu Thomas gibi 13. yzyl teologlar kadar, Rnesans dnrleri de bu inanc dile getirmilerdir; ama bu dnrlerin insanla ilgili grleri birok temel noktada birbirinden farkl olmu ve Aquino'lu Thomas, Pelagius'un yapt gibi "kilise inanlarna aykr" den kkl (radikal) fikirlere hibir zaman geri "dnmemitir. Bunun kart olan gr, insan tabiatnn ktl fikri, Luther ve Calvin'in retilerinde ifadesini bulmu, bylece Augustinus'un gr yeniden canlanmtr. Her ikisi de insann manev zgrl ve Tanr ile dorudan doruya, papazlarn araclna gerek ol-

makszn, kar karya gelme hakk -ve ykmll- zerinde durmakla birlikte, insan tabiatnn ktlne ve insann gszlne dikkati ekmilerdir. Onlara gre, insann kurtuluu iin en byk engel, gururudur; insan bu gururunu ancak sululuk duygular ile, pimanlkla, Tanrya kaytsz artsz boyun emek ve Tanrnn ltfuna inanmakla yenebilir. ada dncenin dokusunda bu iki gr i ie gemi durumdadr. nsann deerli ve gl olduu fikrini Aydnlanma felsefesinde, 19. yzyln ilerici liberal dncesinde ve en kkl biimde de Nietzsche'de gryoruz. nsann deersizlii ve hilii fikrini ise yeni ve bu sefer tam olarak, laiklemi ekliyle, devletin ya da "toplum"un en yksek yneticiler haline geldii, kendi nemsizliini kabul eden bireyin ise itaat etmek ve boyun emekle grevini yerine getirdii otoriter sistemlerde buluyoruz. Bu iki fikir, demokrasi ve otoritecilikle ilgili felsefelerde birbirinden aka ayrld halde, daha belirsiz ekilleriyle, kltrmzn dncesinde, daha ok da duygularnda birbirine karm durumdadr. Bugn hem Augustinus'a, hem de Pelagius'a; hem Luther'e, hem Pico della Mirandola'ya; hem Hobbes'a, hem de Jefferson'a balyz. Bilinli olarak insann gcne ve deerine inanyoruz, ama -ou zaman bilind olarak- insann, zellikle kendimizin gszlne ve ktlne de inanyoruz ve bunu "insan tabiat"nn ktl ile aklyoruz.67 Freud'un yazlarnda bu iki kart fikir psikolojik bir kuram ierisinde ifadesini bulmutur. Freud, birok bakmdan Aydnlanma dncesinin tipik bir temsilcisidir: Akla ve insann toplumsal uylamlar ve kltrel bask karsnda tabi isteklerini koruma hakkna inanmaktadr. Ama ayn zamanda, insann tabiat
67

Yeni-Ortodoks teolojinin ada temsilcisi olan R. Niebuhr, Luthe^in grn, elikili bir ekilde, ilerici bir politik felsefe ile birletirerek, yeniden ortaya koymutur.

243 127

gereince tembel olduu, zevkine ve rahatna dkn olduu ve topluma yararl olan etkinliklerde bulunmas iin zorlanmas gerektii grne de baldr.68 nsann doutan ykc olduu gr en kkl ifadesini Freud'un "lm- igds" kuramnda bulmaktadr. Birinci Dnya Savandan sonra, ykc tutkularn gc onu ylesine etkilemitir ki, cinsellik ve kendini-koruma olmak zere iki tip igd olduunu ne sren eski kuramn yeniden gzden geirmi ve akld ykcla byk bir yer vermitir. nsan, birbirine eit iki gl kuvvetin karlat bir sava alan olarak grmtr: Yaama itkisi ile lm itkisinin... Bu iki itkinin, insan da kapsayacak ekilde, btn organizmalarda var olan biyolojik kuvvetler olduunu dnmektedir. lm itkisi d objelere yneldii zaman, bir ykma, yok etme itkisi olarak grnr; organizmann iinde kald zaman ise, kendi kendini yok etme amacn gder. Freud'un kuram ikili bir kuramdr. nsan ne tam olarak iyi, ne de tam olarak kt grr; ayn derecede gl iki eliken kuvvet tarafndan harekete geirildiini ne srer. Birok din ve felsefe sistemlerinde byle bir ikili grle karlayoruz. Hayat ve lm, sevgi ve kavga, gndz ve gece, beyaz ve siyah, Hrmz ve Ehrimen bu ift kutupluluun birok simgesel ifadesinden yalnzca birkadr. Byle bir ikili kuram, insan tabiatn inceleyen kiiye gerekten de ok ekici gelir. nsann iyi olduu fikrine yer verdii gibi, ayn zamanda, ancak hayallerini gerekmi gibi grmekten holanan, yzeysel bir dncenin bilmezlikten gelebilecei bir yatknl, 'nsann ykcla olan byk eilimini de hesaba katar. u var ki, ikili gr ancak bir balang noktasdr; psikolojik ve ahlk problemimizin cevab deildir. Bu ikilii, hem yaama itkisinin, hem de ykma, yok etme itkisinin insann doutan gelen ve ayn derecede kuvvetli yete68

nekleri olduu eklinde mi anlamak zorundayz? Bu durumda, hmanist ahlk, cezalar ve otoriter emirler olmakszn insan tabiatnn bu ykc grnn nasl bask altnda tutabilecei gibi bir sorunla karlam olurdu. Yoksa hmanist ahlkn ilkesine daha uygun olan bir sonuca varabilir miyiz ve yaamak iin gsterilen aba ile ykmak ve yok etmek iin gsterilen aba arasndaki ift kutupluluk, farkl bir anlamda anlalabilir mi? Bu sorular cevaplandrabilmek iin, dmanln ve ykcln ne olduunu tam olarak kavramamz gerekiyor. Ama bu tartmaya girmeden nce, bu sorulara verilecek cevabn ahlk problemi iin ne derece nemli olduunu bilmemiz iyi olacaktr. Hayatla lm arasnda yaplacak bir seme, gerekten de, ahlkn temel seeneidir. Yaratclkla ykclk, gllkle gszlk, erdemle ktlk arasnda yaplacak bir semedir bu. Hmanist ahlka gre, her trl ktlk hayata kardr, her trl iyilikse hayat korumaya ve gelitirmeye yarar. Ykclk sorununa yaklamdaki ilk adm, iki eit nefreti birbirinden ayrmaktr: "Belli bir duruma tepki olmak zere" ortaya kan akla uygun bir nefret ve "karakter yapsndan kaynaklanan" akld nefret. Tepkisel, yani akla uygun nefret bir insann kendisinin ya da bir bakasnn zgrl, hayat ya da fikirleri iin tehlikeli olan bir eye kar gstermi olduu tepkidir. Byle bir nefretin ncl, hayata kar duyulan saygdr. Akla uygun bir nefretin nemli bir biyolojik fonksiyonu vardr: Hayat koruma amacna hizmet eden hareketlerle birlikte giden bir duygudur; hayat tehlikelere kar gsterilen bir tepki olarak ortaya kar, tehlike nlenince o da ortadan kalkar; yaama abasnn kart deildir, onunla birlikte gitmektedir.

Freud'un tavrnn bu ki kart grnne The Future of eserinde rastlyoruz.

an lllusion adl

107 244

Karakter yapsndan kaynaklanan nefret ise, nitelik bakmndan farkldr. Bir karakter zelliini, nefret etmeye srekli olarak hazr olmay, ifade eder; dtan gelen bir uyarma nefretle tepkide bulunacak yerde kendini dmanlk duygusuna kaptrm bir insann iinde olumaktadr. Akld nefret, tepkisel nefrete yol aan ayn trden gerek tehlikeler yznden ortaya km olabilir; ama ou zaman nedensiz, ortaya kmak iin frsat kollayan, tepkisel bir nefret olarak rasyonalize edilen bir nefrettir. Nefret eden kii, srekli bir ekilde hissettii dmanlk duygusunu aa vurduu iin sanki mutluymu gibi bir rahatlk duyar. Nefret duygusunu tatmin etmi olmaktan ileri gelen zevki, yznden okumak mmkndr. Ahlk, her eyden nce, akld nefret problemiyle, hayat yok etme ya da engelleme tutkusu ile ilgilenir. Akld nefret bir insann karakterine kk salmtr, nefret objesinin ise ikinci dereceden bir nemi vardr. Bakalarna ynelebilecei gibi, insann kendisine de ynebilir; ama ou zaman, kendimizden nefret ettiimizi deil, bakalarndan nefret ettiimizi fark ederiz. Kendimize duyduumuz nefret genellikle fedakrlk, bencil olmama (zgecilik), kendini sk bir disipline sokarak zevklerden el-ekme, ya da kendini sulama ve aalk duygusu olarak rasyonalize edilmitir. Tepkisel nefretin sklk derecesi grndnden daha da fazladr, nk bir insan ou zaman zgrln ve kiilik btnln tehdit eden tehlikelere kar nefretle tepkide bulunur; bu tehlikeler ise ak ve seik bir ekilde ortada olacak yerde, gizlidir, hatt sevgi ya da koruma maskesi altna saklanmtr. Ama karakter yapsndan kaynaklanan nefret o derece nemli bir olaydr ki, sevgi ve nefretin iki temel kuvvet olduunu ne sren ikili kuram, gereklere uyuyor gibi grnmektedir. O halde, bu ikili kuramn doru olduunu kabul etmek zorunda m kalyorum? Bu soruya cevap verebilmek iin, bu ikiliin zel niteliini 246

biraz daha derinden incelememiz gerekiyor. yi ve kt glerin kuvveti birbirine eit midir? Her ikisi de insann doutan getirdii zellikler midir, yoksa aralarnda baka trl bir iliki mi vardr? Freud'a gre, ykclk her insann tabiatnda var olan bir eydir; yalnzca ykcln objesi farkl olabilir -ya bakalarna, ya da insann kendine ynelebilir. Byle bir grten hareket edildii zaman, insann kendine kar gsterdii ykclkla bakalarna kar gsterdii ykclk arasnda ters orant olmas beklenirdi. Oysa bu varsaym, ykclk ister insann kendine isterse bakalarna ynelmi olsun, insanlarn birbirinden sahip olduklar toplam ykclk derecesi bakmndan ayrldklar gereine aykr dmektedir. Kendilerine kar az bir dmanlk duygusu besleyen kimselerde, bakalarna kar byk bir ykclkla karlamyoruz; tersine, insann kendine kar gsterdii dmanlkla bakalarna kar gsterdii dmanlk arasnda sk bir ba olduunu gryoruz. Dahas, bir insanda hayata kar kan ykc glerin, hayatn gelimesine yardm eden glerle ters orantl olduunu da gryoruz; biri ne kadar kuvvetliyse, teki o kadar zayftr; biri ne kadar zayfsa, teki o derece kuvvetlidir. Bu gerek, hayata kar kan ykc gcn anlalabilmesi iin bir ipucu vermektedir bize; yle grnyor ki, ykclk derecesi ile bir insann yeteneklerinin gelimesinin engellenme derecesi arasnda doru bir orant vardr: Bir insann yeteneklerinin gelimesi ne derece engellenmise, ykclk derecesi de o kadar fazladr. Burada, u ya da bu gibi bir istein ara sra engellenmi olmasna deil, insann yaratc glerinin ve imknlarnn engellenmesine, yani duyusal ve duygusal glerinin, beden ve dnce yeteneklerinin iten bir ekilde gelimesini durduran engellemelere dikkati ekmek istiyorum. Gelimek ve yaamak iin duyulan yaama eilimi engellenecek olursa, bu ekilde tkanm olan enerji bir deime srecine urar ve hayata kar olan

127

ykc bir enerjiye dnr. Ykclk, yaanmam bir hayatn rndr. Hayat gelitiren enerjiyi engelleyen bireysel ve sosyal artlar, ykcla yol aar; ktln eitli grnleri ise byle bir ykclktan kaynaklanr. Ykcln yaratc enerjinin tkanmasnn (engellenmesinin) zorunlu bir sonucu olarak ortaya kt doruysa, byle bir ykcln, yerinde bir deyimle, insan tabiatnda var olan bir "imkan" olarak tanmlanmas gerekir. Buradan, iyiliin de, ktln de insann ayn derecede kuvvetli imknlar olduu sonucunu karabilir miyiz? Bu soruya cevap verebilmek iin, "imkn" kelimesinin anlamn aratrmak zorundayz. Bir eyin "imkn" olarak var olduunu sylemek, yalnzca gelecekte var olacan deil, gelecekteki bu varlnn imdiden hazr olduunu sylemek demektir. Gelimenin imdiki ve gelecekteki aamalar arasndaki ilikiyi, gelecein imdiki zamanda bir g ya da imkn halinde var olduunu syleyerek aklamak mmkndr. Bu, imdiki aama var olduu takdirde gelecekteki aamann da zorunlu olarak var olaca anlamna m gelmektedir? phesiz hayr. Aacn bir imkn olarak tohumda var olduunu sylerken, her tohumdan zorunlu olarak bir aa kacan sylemek istemiyoruz. Bir imknn gereklemesi baz artlarn var olmasna baldr; tohum sz konusu olduu zaman, elverili bir toprak, su ve gne gibi artlarn var olmas gerekir. Gerekten de, "imkn" kavram, ancak gerekleebilmesi iin gereken belirli artlarla birlikte dnlebilir. Aacn bir imkn olarak tohumda var olmas demek, tohumun geliebilmesi iin gerekli olan artlar saland takdirde tohumdan aa kacak demektir. Gereken artlar bulunmad zaman, szgelii, toprak ok slak olduu, bylece tohumun gelimesiyle badaamad zaman, tohum aa haline gelecek yerde, ryecektir. Bir hayvan da yiyecekten yoksun kalacak olursa, gelime imknn gerekletiremeyip lecektir. Demek ki, tohumun da, hayvann da iki

eit imkna sahip olduu, gelimenin daha sonraki aamasnda bu imknlarn her birinden belirli sonular doaca sylenebilir: Birincisi, elverili artlar var olduu takdirde gerekleebilecek birinci derecede imkn-, tekisi, var olmak iin duyulan ihtiyalara kart olan birtakm artlarn bulunmas halinde ortaya kacak ikinci derecede imkn. Bu imknlarn her ikisi de organizmann zel niteliinin bir parasdr. kinci derecede imknlar da, tpk birinci derecede imknlar gibi ayn zorunlulukla gerekleirler. Burada "birinci derecede" ve "ikinci derecede" deyimleri u anlamda kullanlmtr: "Birinci derecede" imknlarn gelimesi normal artlar altnda olmaktadr; "ikinci derecede" imknlar ise ancak anormal artlar altnda ortaya kabilmektedir. Ykcln insanda var olan ikinci derecede bir imkn olduunu ve ancak birinci derecede imknlar gerekleemedii zaman ortaya ktn kabul etmekte haklysak, hmanist ahlka yaplan itirazlardan yalnzca birini cevaplandrm oluyoruz demektir. nsann zorunlu olarak kt olmadn, ancak gelimesi ve kendi glerini ve imknlarn gerekletirmesi iin gereken uygun artlardan yoksun kald zaman kt olduunu gsterdik. Ktlk kendi bana var olan bir ey deildir, iyiliin bulunmaydr, hayat gerekletirmeyi baaramam olmann sonucudur. Hmanist ahlka yaplan baka bir itiraza da cevap vermek zorundayz: yiliin gelimesi iin gereken uygun artlar arasnda mkfat ve cezaya da yer verilmesi gerektiin1, nk insann iinde kendi glerini gerekletirebilmek iin gereken itici bir kuvvetin olmadn ne sren itiraza... Bundan sonraki sayfalarda, normal bir insann iinde gelime ve kendi imknlarn gerekletirme, yaratc olma gibi bir eilimin bulunduunu ve bu eilimin felce uramasnn bal bana bir ruh hastal

248

127

belirtisi olduunu gstermeye alacam. Ruh sal, tpk beden sal gibi, insann dardan zorlanarak ulaabilecei bir ama deil, kendi iinden gelen bir kuvvetle ulaabilecei bir amatr; bu i kuvvetin yok edilebilmesi iin, ona kar koyan ve onu engellemeye alan birtakm gl evresel kuvvetlerin ie karm olmas gerekir.69 nsann iinde gelimek ve btnle ulamak isteyen tabi bir itkinin bulunduu varsaym, insana verilmi zel bir ba olarak kusursuzlua ya da yetkinlie ulamak iin duyulan soyut bir itkinin var olduu anlamna gelmez. nsan tabiatndan kaynaklanan bir eydir bu; hareket etme gcnn, byle bir gc kullanma ihtiyacn yaratm olmas ve bu gc kullanmadaki baarszln fonksiyon bozukluuna ve mutsuzlua yol amas ilkesinden kaynaklanr. Bu ilkenin geerlii, insann fizyolojik fonksiyonlar sz konusu olduu srece, kolayca kabul edilebilir, insanda yrme ve hareket etme gc vardr; bu gc kullanmas engellenecek olursa iddetli beden rahatszlklar ya da hastalklar kacaktr ortaya. Kadnlarda ocuk dourma ve onlara bakma gc vardr; bu g kullanlmadan kalrsa, bir kadn anne olamazsa, dnyaya bir ocuk getirme ve bu ocuu sevme gcn harcayamazsa, bir engellenme duygusu duyacak ve bu duygudan ancak, glerini, hayatnn baka alanlarnda daha fazla gerekletirerek kurtulabilecektir. Freud, ac ekmenin nedeni olarak baka bir gcn -cinsel enerjinin- harcanmam olmasna dikkati ekmitir; cinsel enerjinin boalmas engellendii zaman nevrotik bozukluklarn ortaya kabileceini grmtr. Freud, cinsel tatminin nemini abartm olmakla birlikte, ortaya att kuram, insann sahip olduu eyleri kullanma ve harcama konusundaki baarszlnn hastalk ve mutsuzlua yol at gereinin derin bir simgesel ifadesidir. Bu
69 K. Goldstein, H.S. Sullivan ve Karen Horney bu gre byk bir arlk vermilerdir.

ilkenin, bedensel gler kadar ruhsal gler iin de geerli olduu aktr. nsan, konuma ve dnme yetenekleri ile donatlmtr. Bu gler engellenecek olursa, cidd bir ekilde zarar grecektir. nsann sevme gc vardr, bu gcn kullanamayacak olursa, yani sevme yeteneini gsteremezse, bu bahtszlktan ac duyacaktr; ektii acy eitli rasyonalizasyonlarla gizleyerek ya da baarszlnn verdii acdan kurtulmak iin eitli kltrel yollara bavurarak acsn grmezlikten gelmeye alsa bile, yine de ac ekecektir. nsann kendi glerini kullanamamasnn mutsuzlua yol amasnn nedeni, insan varlnn artlarnda aranmaldr. nsan varl, daha nceki bir blmde tartm olduumuz gibi, varoluundan kaynaklanan atallamalarla (dichotomy'lerle) belirlenmitir. Hem d dnya ile birlemek, hem de kendisiyle bir olduunu hissetmek, hem bakalaryla iliki kurmak, hem de biricik bir varlk olarak kendi btnln korumak iin glerini yaratc bir ekilde kullanmaktan baka tutaca bir yol yoktur. Bunu yapmay baaramazsa, i uyumuna ve btnlne ulaamaz; kendini paralanm ve blnm hisseder, kendinden ve baarszlnn kanlmaz sonular olan can sknts, gszlk, zayflk duygularndan kamaya alr. Canl bir yaratk olan insan, yaama isteinden vazgeemez ve yaama iinde baarl olabilmesinin tek yolu kendi glerini kullanmas, sahip olduu eyleri harcamasdr. nsann yaratc ve btnlemi bir ekilde yaamay baaramamasnn sonucunu, nevrozdan daha ak ve seik olarak gsteren baka bir olay belki de yoktur. Her nevroz, insann tabi gleri ile bu glerin gelimesini engelleyen kuvvetler arasndaki bir atmadan doar. Bedensel bir hastaln belirtileri gibi, nevrotik belirtiler de, kiiliin salkl blmnn, kendi gelimesine kar kan engelleyici etkilere kar at savan ifadesidir. 107

250

Bununla birlikte, kiilik btnlnden ve yaratclktan yoksun olma her zaman nevroza yol amaz. Gerekten de, durum byle olsayd, insanlarn byk ounluunu nevrotik olarak grmemiz gerekirdi. O halde, nevrotik olaylara yol aan zel artlar nelerdir? Ksaca sz etmekle yetineceim baz artlar vardr: Szgelii, bir ocuk bakalarndan daha fazla zedelenmi olabilir ve bu yzden endiesi ile temel insan istekleri arasndaki atma daha keskin ve katlanlmaz bir hal alabilir; ya da ocuk, ortalama bir insandan daha fazla bir zgrlk ve bamszlk duygusu gelitirmi olabilir, bylece baarszl kabul etmesi daha gleebilir. Ama ben, nevrozlara yol aan baka artlarn neler olduunu bir bir sralamaktansa, soruyu tersine evirmeyi ve bunca insann yaratc ve btnlemi bir ekilde yaamay becerememesine ramen nasl olup da nevrotik olmadklarn sormay tercih ediyorum. Bu noktada iki kavram birbirinden ayrmakta yarar var gibi grnyor: "Kusur" kavram ile "nevroz" kavramn.70 Bir insan olgunlua, itenlie ve gerek bir benlik yaantsna ulamay baaramadysa, cidd bir kusuru olduu sylenebilir -yeter ki, zgrlk ve itenliin her insann ulamas gereken objektif gayeler olduunu kabul etmi olalm. Bir toplumun yelerinden ou bu gayeye ulaamad zaman ise, sosyal olarak kalplam bir kusu\a kar karyayz demektir. Bu durumda, birey bu kusurunu birok kimse ile paylamaktadr; bunun bir kusur olduunun farknda deildir ve bakalarndan farkl olma, toplum d braklma gibi bir yaant ile gvenlii tehlikeye girmemitir, i zenginlii ve gerek bir mutluluk duygusu bakmndan yitirmi olabilecei eyleri, btn insanlara -onlaNevroz ve kusur kavram le ilgili tartmann bir blm "Individuai and Social Origins of Neurosis," ( American Sociologcal Review, XI, No. 4, August, 1944) adl yazmdan alnmtr.
70

r tand ve bildii lde- ayak uydurmann verdii bir gvenlik duygusu ile telfi etmektedir. Gerekten de, ierisinde yaad kltr, kusurunu bir erdem haline getirmitir ve bylece ona daha fazla bir baar duygusu vermektedir. Calvin'in retilerinin insanlarda yaratt endie ve sululuk duygusu bunun bir rneidir. Kendi gszln ve deersizliini hissetmi olmaktan, kurtulacak m yoksa sonsuz bir cezaya m arptrlacak diye srekli bir phe duymaktan tr bunalm, gerek bir sevin duyma yeteneini hemen hemen yitirmi ve kendini hizmet etmek zorunda olduu makinenin arklarndan biri haline getirmi olan byle bir insann, gerekten de, byk bir kusuru var demektir. Ama bu kusur, kltrel olarak kalplamtr; zellikle deerli bir ey olarak grlmtr ve bylece birey bu kusurunun kendisine derin bir yetersizlik ve yalnzlk duygusu verecei baka bir kltr ierisinde yakalanabilecei nevrozdan korunmutur. Spinoza, sosyal olarak kalplam kusur problemini ok ak bir ekilde belirtmitir. yle diyor: "Birok insan, byk bir tutarllkla, bir ve ayn eyin etkisinden kendini kurtaramaz. Btn duyular bir tek objeden ylesine kuvvetli bir ekilde etkilenir ki, bu obje var olmasa bile onun var olduuna inanr. Bu olay insan uyankken gerekletii zaman, o kiinin hasta olduuna inanrz... Ama agzl bir insan yalnzca paray ve mal-mlk, haris bir insan yalnzca n kazanmay dnd zaman, onlarn hasta deil yalnzca can skc olduklarn dnrz; bu gibi kimseler genellikle hor grlr. Oysa gerekte agzllk, harislik, vb. zellikler de hastalk trleridir, ama insan genellikle bunlar 'hastalk' olarak grmez."71 Bu kelimeler, birka yzyl nce yazlmtr, ama bugn iin de geerlidir; u var ki, kusur dediimiz ey, bugn o derece kltrel bir kalp
" Ethics, !V, Prop. 44, Schol.

252

127

haline gelmitir ki, artk genellikle hor grlen, hatt can skc olarak nitelenen bir ey olmaktan kmtr. Bugn bir otomat gibi hareket eden ve hisseden bir insanla karlaabiliriz; gerekten kendisine ait hibir yaantsnn olmadn grrz; bakalar onun nasl olmasn istiyorlarsa yle olduunu ve kendisini yle grdft; glmsemenin, gerek glmenin yerini aldn, bo gevezeliklerin insanlarn karlkl olarak birbirlerine bir eyler verdii bir konumann yerine getiini, gerek hznn yerini de can skc bir umutsuzluun aldn grrz. Bu eit bir insan iin iki ey sylenebilir. Birincisi, byle bir insann itenlik ve bireysellikten yoksun olma gibi dzeltilmesi pek mmkn olmayan bir kusuru olduudur. kinci olarak, bu kimsenin, kendisiyle ayn durumda bulunan binlerce insandan pek de farkl olmad sylenebilir. Bu gibi insanlarn ounda, byle bir kusurla ilgili kltrel kalp onlar bir nevrozun patlak vermesinden kurtarr. Bazlarnda ise kltrel kalp fonksiyonunu yerine getiremez; o zaman kusur, az ya da ok iddetli bir nevroz olarak ortaya kar. Bu gibi durumlarda, kltrel kalbn bir nevrozun ortaya kmasn nleyecek yeterlikte olmamas, ya patolojik glerin daha iddetli olmasndan, ya da salkl glerin daha kuvvetli olmasndan ve kltrel kalbn onlara suskun kalma imknn salam olmasna ramen, yine de bakaldrmalarndan ileri gelmektedir. Sala ulamak iin aba gsteren glerin kuvvetini ve direniini gzlememize imkn veren en iyi durum psikanalitik tedavidir. phesiz, psikanalist, insann kendini gerekletirmesine ve mutlu olmasna kar kan kuvvetlerle de uramak zorundadr; ama yaratcl baltalayan artlarn -zellikle ocukluktaki artlarn- gcn anlayabildii zaman, u gerei de anlayacak ve bundan etkilenecektir: Hastalarn ou ruh salna ve mutlulua ulamak iin zorlayc bir itepi ile harekete ge-

memi olsalard, mcadele etmekten oktan vazgeerlerdi. Bu itepi bir nevrozun iyilemesinin zoruniu artdr. Psikanaliz sreci bir insann duygu ve dncelerinin ayr ayr paralarn giderek daha fazla kavramay ve belli bir igrye ulamay amalam olsa bile, akl sayesinde ulalan byle bir kavray, hastann deiebilmesi iin yeterli deildir. Bu eit bir kavray, bir insana, ierisine dt kmazlar grmek ve kendi sorunlarn zme denemelerinin niin baarsz kalmaya mahkm olduunu anlamak imknn verir; ama insann iinde var olan ve ruh salna ve mutlulua ulamak iin abalayan kuvvetlerin harekete gemesi ve etkili olabilmesi iin gereken ortam hazrlamaktan baka bir ey yapamaz. Gerekten de, insann kendisini yalnzca aklla kavramas yeterli deildir; tedavi bakmndan etkili olabilecek bir igrnn, insann i yaantsndan kaynaklanmas ve yalnzca aklla deil, ayn zamanda duygularla ulalan bir bilgiye dayanm olmas gerekir. Byle bir kavray, insann salk ve mutlulua ulamak iin gsterdii i abann kuvvetine baldr. Ruh sal ve nevroz problemi, ahlk problemiyle yakndan ilgilidir. Her nevrozun bir ahlk problemini simgeledii sylenebilir. nsann tm kiilii bakmndan olgunlua ve btnle ulamay baaramam olmas, hmanist ahlk asndan ahlk bir baarszlktr. Daha zel bir anlamda, nevrozlarn ou ahlk problemlerin ifadesidir ve nevrotik belirtiler, zlmemi ahlk atmalardan ileri gelmektedir. Szgelii, bir insan, organik bir nedeni olmayan ba dnmesi nbetlerinden rahatszm gibi grnebilir. Rahatszlk belirtilerini psikanaliste anlatrken, sz arasnda, iinde baz glklerle karlatn syler. Kendi inanlarna aykr olan birtakm grleri anlatmak zorunda kalan baarl bir retmendir. u var ki, bir yandan baarl olma, br yandan ahlk btnln koruma problemini z-

254

127

dne inanmakta ve bu inancnn doru olduunu birok karmak rasyonalizasyonla kendi kendine "kantlamaktadr". Psikanalist ona, rahatszlk belirtilerinin ahlk problemiyle ilgili olabileceini syledii zaman can sklmtr. Ama daha sonraki analiz, ona kendi kansnn yanl olduunu gstermitir; bylece hasta, ba dnmesi nbetlerinin, kiilik btnln bozan ve itenliini baltalayan bir hayat biimine kar benliinin iyi yannn, temel ahlk kiiliinin gsterdii bir tepkiden baka bir ey olmadn anlamtr. Bir insan yalnzca bakalarna kar ykc bir tavr taknm gibi grnm olsa bile, bu ekilde hareket etmekle, hem bakalarndaki, hem de kendi ierisindeki yaama ilkesini bozmaktadr. Dinsel bir deyile, bu ilke, insann Tanrya benzer olarak yaratld, bylece insana kar olan her hareketin Tanrya kar ilenmi bir gnah olduunu ifade eder. Din-d bir deyile, bunu yle syleyebilirdik: Baka bir insana yaptmz her ey -ister iyi, isterse kt bir ey olsun- ayn zamanda kendimize de yaplm demektir. "Bakalarnn sana yapmasn istemediin eyi, sen de bakalarna yapma" cmlesi, ahlkn en temel ilkelerinden biridir. Ama yle demek de uygun olurdu: Bakalarna yaptn her eyi, ayn zamanda kendine de yapm olursun. Herhangi bir insandaki yaamaya ynelik gleri bozmak, ister istemez, bizi de etkiler. Gelimemiz, mutluluumuz ve kuvvetimiz bu glere duyduumuz saygya dayanr ve insann kendisi de zarar grmeksizin bu gleri bozmas mmkn deildir. Bakalarnn hayatna olduu kadar kendi hayatmza da duyduumuz sayg, yaama sreci ile birlikte giden bir unsurdur ve ruh salnn bir artdr. Bakalarna kar gsterilen ykclk, bir anlamda, intihar itepilerine benzetilebilen patojik bir olaydr. Bir insan, ykc itepilerini bilmezlikten gelmeyi ya da rasyonalize etmeyi baarabilir; ama kendisinin -kendi organizmasnn- gerek kendi hayatnn, gerekse her trl varln

hayatnn dayanm olduu ilkeye aykr den hareketlere tepki gstermemesi ve bu hareketlerden etkilenmemesi mmkn deildir. Ykc bir insan, kendi varlna da zarar veren ykc amalarna ulamay baarabilmi olsa bile, mutsuz bir insandr. Buna karlk, drstlk, sevgi ve cesaret davranlar karsnda hayranlk duymayan ve etkilenmeyen salkl bir insana rastlamak mmkn deildir; nk bunlar kendi hayatnn temelinde bulunan kuvvetlerdir.

B. Yaratcln Kart Olarak "Bask Altna Alma" (Repression)


nsanolunun aslnda ykc ve bencil bir yaratk olduu gr, yle bir ahlk davran kavramnn ortaya kmasna yol amtr: nsan, kendini srekli olarak denetim altnda tutmadka, ister istemez kendini birtakm kt eilimlere kaptracaktr; ahlk davran ise, bu kt eilimlerin bastrlmasndan (suppression) baka bir ey deildir. Bu ilkeye gre, insan kendi kendisinin beki kpei olmak zorundadr: lk olarak, kendi tabiatnn ktln bilmeli, ikinci olarak da, tabiatndan ileri gelen kt eilimlerle savamak iin irade gcn kullanmaldr. Bu durumda, ya ktl bastracak, ya da kendini ktle kaptracaktr. Psikanalitik aratrmalar, bastrma srecinin nitelii, eitleri ve sonular ile ilgili zengin veriler sunmaktadr bize. Burada, (1) kt bir itepinin gereklemesini bastrmay, (2) bu itepinin bilincine varmay bastrmay, (3) bu itepiye kar yapc bir sava amay, birbirinden ayrabiliriz. Birincisinde, itepi deil, bu itepiden doabilecek hareket ya da eylem bastrlmaktadr. Gl sadist eilimlerini gerekletirmek isteyen, bylece bakalarna ac ektirmekten ya da

257 127

onlara egemen olmaktan zevk ve tatmin duyan bir insan buna rnek olarak gsterebiliriz. Bakalar tarafndan ayplanma korkusunun ya da benimsemi olduu ahlk ilkelerinin ona kendi itepilerine gre hareket etmemesi gerektiini sylediini varsayalm; bu yzden, bu gibi hareketlerini dizginleyecek ve yapmak istedii eyleri yapmayacaktr. Bu insann kendine kar bir zafer kazand inkr edilemez, ama gerekte, deimi olduu da sylenemez; karakteri olduu gibi kalmtr ve onda hayran olduumuz ey, yalnzca irade gcdr. Bu tutumun ahlk deerini bir yana braksak bile, byle bir davrann insann ykc eilimlerine kar koruyucu bir nlem olarak yeterince etkili olduunu sylemek mmkn deildir. Bu tip bir kiiyi, ykc itepilerine gre hareket etmekten alkoyabilmek iin, olaanst bir "irade gc"ne ya da iddetli cezalardan duyulan korkuya ihtiya olacaktr. Her karar, kuvvetli kar glere alan bir i savan sonucu olaca iin, iyiliin zafer ans o kadar zayftr ki, toplumun menfaati asndan bu tip bir bastrmaya hibir ekilde gvenilemez. imdiye kadar, kt eilimlerle baa-kmann en etkili yolunun, onlarn bilinli hale gelmesini, bylece bilinli bir giriime dnmesini nlemek olduu sanlyordu. Bu eit bir bastrmaya Freud "bask altna alma" (repression) demitir. Bask altna alma, var olan bir itepinin bilin alanna girmesine frsat vermemek, ya da onu arabuk bilin alannn dna itmek anlamna gelir. Ayn rnei kullanacak olursak, sadist bir insan, ykc eilimlerini gerekletirmek ya da bakalarna egemen olmak iin duyduu istein farknda olmayacaktr; dolaysyla insan ktle tevik eden bir drt ve bu drtye kar sava amak da sz konusu olmayacaktr. Kt eilimlerin bask altna alnmas, otoriter ahlkn, erdeme gtren en gvenilir yol olarak aka ya da st kapal 258

bir ekilde benimsedii bir bastrma trdr. u var ki, bask altna almann, kt davranlara kar bir gvenlik nlemi olduu doru olsa bile, byle bir basknn etkisi onu savunanlarn sandndan ok daha azdr. Bir itepiyi bask altna almak onu bilin alanndan itmek anlamna gelir; ama ortadan kaldrmak demek deildir. Freud, bask altna alnm olan itepinin, ilgili kii farkna varmam olsa bile, etkinliini srdrdn ve o kiinin zerinde derin bir etki yapmaya devam ettiini gstermitir. Bask altna alnm olan itepinin kii zerindeki etkisinin, bilinli olduu zamankinden daha az olmas da art deildir; temel fark udur: Bask altna alnm olan itepi, aka deil, klk deitirmi bir ekilde etkide bulunur, bu yzden insan ne yaptn bilmeksizin hareket eder. Szgelii, sadist bir insan, sadism'inin farknda deildir; bakalarnn iyiliini dnd iin ya da grev duygusu kuvvetli olduu iin onlara egemen olmaya, sz geirmeye altn sanr. Ama Freud'un gstermi olduu gibi, bask altna alnm olan eilimler ya da abalar yalnzca bu eit rasyonalizasyonlar eklinde ortaya kmakla kalmaz. Bir insan, bask altna alnm olan itepiye "tepki olmak zere" o itepinin tam kart olan bir davran zellii de gsterebilir; ar derecede iyi olabilir, bakalarna ar bir ilgi gsterebilir. Ama bu durumda, bask altna alnm olan abann gc dolayl bir ekilde kendini gsterir; Freud buna "bask altna alnm olan eyin geri dn" demitir. Bu durumda, sadism'ine kar bir tepki olmak zere bakalarna kar ar bir ilgi davran gelitirmi olan bir insan, bu "erdem"ini, sadism'i aka ortaya km olsayd nasl bir etki yapacaksa, ayn etkiyi yapacak ekilde kullanr: Bakalarna egemen olmak ve onlar kendi denetimi altnda tutmak iin... Kendini erdemli ve stn bir insan olarak grd srece, ba-

259

kalan zerindeki etkisi ou zaman daha da zararld.r, nk bir bakasnn bunca "erdem"e kar kendini savunmas kolay deildir. Ykc itepilere kar gsterilen nc tip tepki, bastrma ve bask altna alma olayndan bsbtn farkldr. Bastrmada itepi canl kald, yalnzca hareketi engellendii halde; bask altna almada itepi bilin alanndan itildii ve (bir dereceye kadar) klk deitirmi bir ekilde etkide bulunduu halde; bu nc tip tepkide bir insann iinde var olan ve "hayat destekleyen" ya da "hayattan yana olan" gler, ykc ve kotu itepilere kar sava amaktadr. nsan bu ykc ve kt teplern ne kadar fark ederse, tepki gstermeye de o kadar yatkndr. Bu tepkide yalnzca iradesi ve akl deil, ykclnn meydan okuduu duygusal glerinin de rol vardr. Szgelii, sadist bir insanda sadism'e kar alan byle bir sava, onu kendi kendisinin beki kpei olmaktan, "kendini denetlemek" iin hi durmadan irade gcn kullanmaktan kurtaran ve karakterinin bir paras haline gelen gerek bir iyiliin gelimesine yol aacaktr. Byle bir tepkide, bir insann kendi ktln hissetmesi ve vicdan azab ekmesi deil, insann ierisindeki yaratc glerin varl ve kullanlmas sz konusudur. Bylece, iyilikle ktlk arasndaki yaratc atmann bir sonucu olarak, ktln kendisi bir erdem kayna haline gelmitir. Hmanist ahlk asndan, ktl bastrma ya da kendini ktle kaptrma gibi ahlk bir semede bulunmak zounda kalma sz konusu deildir. Bastrma da, kendini ktle kaptrma da kleliin farkl iki grndr; ahlk konusunda yaplmas gereken gerek seme, bu iki seenekten birini tercih etmek deil, bastrma ve kendini ktle kaptrma ile yaratclk arasnda yaplacak bir semedir. Hmanist ahlkn amac, insann ktln bastrmak deil (byle bir bastrma sureci, 261 127

kuvvetini otoriter ruhun baltalayc etkisinden almaktadr) insann tabiatnda var olan birinci derecede imknlarn yaratc bir ekilde kullanlmasn salamaktr. Erdem, bir insann ulat yaratclk derecesi ile orantldr. Eer toplum, insanlar, erdemli yapmak istiyorsa, onlar yaratc yapmaya al.mal, dolay.s.yla yaratcl gelitirecek artlar hazrlamaldr. Bu artlarn birincisi ve en bata geleni, her insann gelimesinin ve kendi iindeki gleri ve imknlar gerekletirmesinin her trl sosyal ve politik etkinliin amac olmas, insann kendisinden baka herhangi bir kimse ya da herhangi bir ey .n bir ara deil, biricik ama ve gaye olarak grlmesidir. Yaratc yneli, zgrln, erdemin ve mutluluun temehdr. Her an uyank olmak, erdemli olmann bedelidir, ama kt bir mahkmu hapiste tutmak zorunda olan bir gardiyann uyankl deildir bu; kendi yaratcln, gerekletirebilmek iin gereken artlar, bilmek ve yaratmak, kendisini engelleyen bylece ktle yol aan etkenleri ortadan kaldrmak zorunda olan akll bir varln uyankldr; o ktlk ki, bir kere yeermeye grsn, kendini aa vurmas ancak d ya da i glerle a v nlenebilir.

Otoriter ahlk, insanlarn kafasna, iyiliin ok byk ve srekli bir aba harcamay gerektirdii fikrini sokmutur; insann kendisiyle srekli bir sava yapmas gerektii, ataca her yanl admn korkun sonulara yol aabilecei fikrini sokmutur Bu goru, otoriter ahlkn dayand, ncln sonucudur nsan bu derece kt bir yaratk olsayd ve erdem insann kendine kar kazand zaferden baka bir ey olmasayd, o zaman iimiz gerekten de, son derece g olurdu. Ama eer erdem demek yaratclk demekse, ona ulamak, kolay olmamakla birlikte hi de o derece g ve zahmetli deildir. Daha nce gstermi olduumuz gibi, kendi glerini yaratc bir ekilde kullanma istei in-

sann tabiatnda vardr; insan genellikle, kendi eilimlerine gre hareket etmesine kar koyan i ve d engelleri ortadan kaldrmak iin aba gstermektedir. Tpk verimsiz ve ykc bir hale gelmi olan bir insann gitgide felce uramas ve kendini bir ksr-dngfye kaptrmas gibi, kendi glerini bilen ve onlar yaratc bir ekilde kullanan bir insann da kuvveti, inanc ve mutluluu gittike artmaktadr; kendi kendisine yabanclama, kendinden uzaklama tehlikesinden giderek kurtulmaktadr; o, kendisine "mutlu bir dng," "erdemli bir dng" yaratmtr diyebiliriz. Sevin ve mutluluk duymak, daha nce gstermi olduum u z gibi, yaratc yaamann yalnzca sonucu deil, ayn zamanda uyarmdir. Ktln bask altna alnmas, kendini ayplama ve zlme duygusundan ileri gelmi olabilir; ama hmanist anlamda iyilie gtrecek en etkili ey, herhangi bir yaratc etkinlikle birlikte giden sevin ve mutluluk yaantsdr. Bir kltrn, sevin yaratabilecek artlar giderek arttrmaya almas, yelerinin ahlk iin, her trl ceza uyarsndan y da erdemli olmalar iin verilen tm tlerden ok daha fazla ey salayabilir.

olarak kullanabileceini kabul etmektedir; dolaysyla insan kendi hareketlerinden sorumludur ve bu hareketlerinden tr yarglanabilir. Bir psikoloun determinizmden yana olmas gerektii beklenebilirdi. Psikolog, karakterin gelimesini incelerken ocuun ahlkl ya da ahlksz olarak nitelenemeyecek bir durum ierisinde hayata baladn, karakterinin d etkilerle belirlendiini ve bu d etkilerin hayatnn ilk yllarnda en kuvvetli olduunu, oysa ocuun bu ilk yllarda karakterini belirleyen artlar ne anlayabildiini, ne de deitirme gcne sahip olduunu grmektedir. ocuk, ierisinde yaad artlar deitirmeye kalkabilecek bir yaa geldii zaman da, karakteri artk belirlenmitir ve bu artlar incelemek, gerekirse deitirmek iin herhangi bir itkiden yoksundur. Bir insann ahlk niteliklerinin karakterinden kaynaklanm olduunu kabul ediyorsak, kendi karakterine biim vermede zgr olmadna gre o insann yarglanamayacan ne sren gr hakl kmaz m? Karakterin oluumundan sorumlu olan artlar ve karakteri belirleyen itkileri daha iyi kavradka, hibir insann ahlk bakmdan yarglanamayaca gr de kanlmaz bir ekilde geerlik kazanmaz m? nsanlar ya psikolojik ynden anlamay, ya da ahlk ynden yarglamay semek zorunda olmak gibi bir durumdan, belki de, bazen zgr irade kuramndan yana olanlarn nermi olduu bir uzlama ile kurtulabiliriz. nsanlarn hayatnda kendi iradelerini kullanmalarn engelleyen, bylece ahlk yargy bir yana iten durumlar olduu ne srlmtr. Szgelii, ada ceza hukuku bu gr kabul etmi ve akl hastas olan bir insan, yapt hareketlerden tr sorumlu tutmamtr. zgr irade kuramnn deiik bir eklini savunanlar bir adm daha ileri gitmiler ve akl hastas deil de nevrotik olan, bu yzden denetleyemeyecei birtakm itkilerin etkisiyle hareket eden bir in-

C. Karakter ve Ahlk Yarg


Ahlk yargs problemi, ou zaman, determinizme [her eyin belirli nedenler ya da artlarla belirlenmi olduunu ne sren" gre] kart olan irade zgrl problemiyle birlikte dnlmtr. nsann hibir ekilde denetleyemeyecei birtakm artlarla belirlendiini ve kararlarnda zgr olduu fikrinin bir yanlgdan baka bir ey olmadn ne sren bir gr vardr. Byle bir nclden hareket edildii zaman, insann yapm olduu hareketlerden tr yarglanamayaca sonucu ortaya kar; nk karar vermede zgr deildir. Buna kart olan gr ise, insann iradesinin zgr olduunu ve bu yeteneini, psikolojik ya da evresel durum ve artlardan bamsz

262

127

sann da hareketlerinden sorumlu tutulamayacan kabul etmilerdir. Bununla birlikte, birok insann, istedikleri takdirde, iyi hareket etmede zgr olduunu, dolaysyla ahlk ynden yarglanabileceim iddia etmilerdir. Ama daha derin bir inceleme bu grn de kabul edilemeyeceini gstermitir. zgr olarak hareket ettiimizi sanma eilimini gsteriyoruz, nk, Spinoza'nn daha nce gstermi olduu gibi, isteklerimizin ne olduunu bildiimiz halde, bu isteklere yn veren itkileri bilmiyoruz. tkilerimiz, karakterimiz ierisinde etkinlik gsteren kuvvetlerin zel karmnn bir sonucudur. Verdiimiz her karar, iyi ya da kt kuvvetlerden hangisi ar basarsa, onun tarafndan belirlenmitir. Baz insanlarda belli bir kuvvet o derece gldr ki, onlarn karakterini ve deer llerini bilen herhangi bir kimse, nasl bir karar vereceklerimi nceden kestirebilir (oysa onlar zgr bir ekilde karar verdiklerini sanm olabilirler). Baka insanlarda ise, ykc ve yapc kuvvetler arasnda yle bir denge kurulmutur ki, daha nceki denemelerimize dayanarak kararlarn nceden kestirmek mmkn deildir. Bir insan iin "baka trl hareket etmi olabilirdi" dediimiz zaman bu sonuncu duruma dikkati ekmi oluyoruz. Ama o insann baka trl hareket etmi olabileceini sylemek, yalnzca onun hareketlerini nceden kestirememi olmamz ifade eder. Bununla birlikte, o insann verdii karar birtakm kuvvetlerin tekilerden daha gl olduunu, dolaysyla verdii kararn yine kendi karakteriyle belirlenmi olduunu gsterir. Demek ki, karakteri baka trl olsayd, baka trl hareket ederdi, ama yine de kesinlikle kendi karakter yapsna gre hareket etmi olurdu. rade, insann karakterinden ayr olarak sahip olduu soyut bir g deildir. Tersine, irade bir insann karakterinin ifadesidir. Kendi aklna gvenen ve hem kendisini hem de bakalarn sevme yeteneine sahip olan bir insan, erdemli bir e-

kilde hareket etme iradesini gsterebilir. Bu nitelikleri gelitirmeyi baaramayan ve akld tutkularnn klesi olan, yaratclktan yoksun bir insan ise bu iradeyi gsteremez. Kararlarmzn karakterimiz tarafndan belirlenmi olduunu sylemek, hi de kadercilik demek deildir. nsan, baka yaratklar gibi, kendisini belirleyen kuvvetlere baml olmakla birlikte, aklla donatlm tek yaratktr; baml olduu kuvvetleri anlayabilen ve anlay sayesinde kendi kaderine etkin bir biimde katkda bulunabilen ve iyilie ulamak iin abalayan unsurlar glendirebilen tek varlktr. nsan, vicdan olan tek yaratktr. Vicdan onu kendine gelmeye aran sestir, "kendi kendisi" olabilmek iin ne yapmas gerektiini bildirir ona, hayatnn amalarn ve bu amalara ulaabilmek iin gerekli olan kurallar bilmesine yardm eder. Bu bakmdan, artlarn kurban olan aresiz yaratklar deiliz; gerekten de, kendi iimizdeki ve dmzdaki kuvvetleri deitirme ve etkileme, bizim zerimizde etkili olan artlar, hi deilse bir dereceye kadar denetleme gcne sahibiz. yiye doru olan abamz gelitirecek ve gereklemesini salayacak artlara yardmc olabilir ve onlar glendirebiliriz. u var ki, hayatmza etkin bir biimde katkda bulunma imknn veren bir aklmz ve vicdanmz olmakla birlikte, aklmz da, vicdanmz da ayrlmaz bir ekilde karakterimize baldr. Eer ykc kuvvetler ve akld tutkular karakterimize egemen olursa, aklmz da, vicdanmz da bundan etkilenir ve fonksiyonlarn gerektii ekilde yerine getiremez hale gelir. Gerekten de en deerli yeteneklerimiz bunlardr; onlar gelitirmek ve kullanmak bizim grevimizdir; ama vicdanmzn ve aklmzn tmyle zgr olduu ve her trl belirlemenin dnda kald sylenemez; her ikisinin de somut benliimizden ayr bir varlklar yoktur; tm kiilik yapmz ierisinde yer alan kuvvetlerdir ve bir yapnn her paras gibi, bir btn olarak yap tarafndan belirlenmilerdir ve onlar da onu belirlemektedirler.

264

127

Bir insanla ilgili ahlk yargmz "iradesini kullanarak baka trl hareket edebilirdi ya da edemezdi" gibi bir karara dayandracak olursak, hibir ahlk yargda bulunamayz. Szgelii, bir insann ocukluunda ve daha sonraki hayatnda rol oynayan evresel glere kar koymasn mmkn klan doutan gelen bir dayanma gcne sahip olup olmadn nasl kestirebiliriz? Ya da bir bakasnn ayn glere boyun emesine yol aan bir gszl bulunduunu nereden bilebiliriz? Bir insann hayalnda iyi ve sevgi dolu bir kimse ile karlam olmas, acaba o insann karakter gelimesini belli bir ynde etkilemez miydi, ya da yle bir yaantdan yoksun kalmas kart ynde bir etkide bulunmaz myd, bunu nasl bilebiliriz? Gerekten de bilemeyiz. Ahlk yargmz "u insan baka trl hareket etmi olabilirdi" gibi bir ncle dayandrm olsak bile, o insann karakter gelimesini belirleyen yapsal ve evresel etkenler o derece ok ve karmaktr ki, her trl pratik ama sz konusu olduunda, baka trl gelimi olabilirdi ya da olamazd gibi kesin bir yargya ulamak mmkn deildir. Syleyebileceimiz tek ey, u ya da bu gibi artlarn u ya da bu gibi bir gelimeye yol' atdr. Buradan kan sonu udur: Bir insan hakknda yargda bulunma yeteneimiz, o insann baka trl hareket etmi olabilecei gibi bir bilgiye dayanm olsayd, karakteri inceleyen kiiler olarak biz, ahlk yarglar sz konusu olduu srece, yenilgiyi kabul etmek zorunda kalrdk. Ama byle bir sonuca varmak doru deildir, nk dayand ncller yanltr ve "yarg" kelimesinin anlamndaki bir karklktan ileri gelmektedir. Yargda bulunmak ya da yarglamak iki farkl anlama gelebilir: Doruluuna inandmz bir iddiaya, bir nermeye ulamamz salayan bir dnme fonksiyonunu gerekletirmek; balama ve mahkm etme gibi bir tavr taknan bir "yarg"n fonksiyonuna sahip olmak.

Ahlk yarglamann bu son ekli, insan aan ve onu yarglayan bir otorite fikrine dayanmaktadr. Bu otoritenin balamak ya da mahkm etmek ve cezalandrmak gibi bir ayrcal vardr. Emirleri tartma gtrmez, nk o, insann zerindedir ve onun eriemeyecei bir akl, bilgelik ve gle donatlmtr. Demokratik bir toplumda seimle atanan ve kuramsal bakmdan teki insanlardan stn olmayan bir yarg kavramnda bile, yarglayan bir Tanr ile ilgili eski kavramdan bir eyler kalmtr. Kiilii, insan-st bir gc gerektirmemi olsa bile, grevi byle bir gc gerekli klmaktadr. (Yarg'a gsterilmesi gereken sayg kurallar, insan-st bir otoriteye gsterilmesi gereken saygdan bugne kadar gelmi olan kalntlardr; mahkemeye saygszlk etmek, psikolojik ynden, hkmdara kar ilenen sula yakndan ilgilidir.) u var ki, bir yargcn grevine ve makamna sahip olmayan birok insan, ahlk bir yargda bulunduu zaman, mahkm etmeye ya da balamaya hazr olan bir yargcn roln benimsemitir. Taknm olduu tavrda ou zaman bir hayli sadism ve ykclk vardr. Belki de baka hib'- olayda, haset ve nefretin erdem klna brnm olarak ortaya kmasna yol aan "ahlk bir fke"de olduu kadar idddtl bir ykclk duygusu yoktur.72 Ahlka aykr bulduu bir hareketten tr "fkelenen" kii, bir bakasn "aalamak" ve kk grmek72

A. Ranulfun kitab, Moral Indignation and the Middle Class, (Ahlk fke ve Orta Snf) bu noktay ok gzel belirten bir rnektir. Kitabn ad "Sadism ve Orta Snf" olabilirdi. Fromm'un nemle zerinde durduu byle bir ykclk duygusunun yol at ac sonular, Refik Halit Karay'n "Yatk Emine" adl hikyesinde olaanst bir ekilde dile getirilmitir. "Namuslu" bir kasabaya srgn olarak gnderilen "namussuz" bir kadna kar kasaba kadnlarnn duyduu hasetten, erkeklerin ise ona "sahip olamamaktan" tr kendilerini kaptrdklar acmasz bir fke ve nefret duygusu, ahlk bir tepki klna brnerek, Yatk Emine'nin gz gre gre ac ekmesine, aalanmasna, hrpalanmasna ve sonunda lmesine neden olmutur. Baknz: Refik Halit Karay, Memleket Hikyeleri (istanbul: nklp ve Aka Kitabevleri Koll.ti., 1964), ss. 7-30. (evirenin notu.)

266

127

le kalmaz, ayn zamanda kendi stnln ve drstln de hissetmi olur. Ahlk deerlerle ilgili hmanist bir yarg, genellikle akla uygun bir yargda rastlanan ayn mantksal nitelii tar. Herhangi bir deer yargsnda bulunan bir insan, gerekleri -yani olup bitenleri- yarglam olur, ama kendini, Tanrya benzeyen biri, mahkm etme ya da balama yetkisi olan stn bir kii olarak grmez. Bir insann ykc, agzl, kskan, haseti olduunu belirten bir yarg, bir doktorun kalp ya da akcierlerin bozuk olduunu sylemesinden farkl bir ey deildir. Patolojik bir vaka olduunu bildiimiz bir katili yarglamak zorunda olduumuzu dnelim. Kaltm ile, ilk ocukluk dnemindeki ve daha sonraki evresiyle ilgili her eyi bilebilseydik, byk bir olaslkla, hibir ekilde denetleyemeyecei birtakm artlarn etkisi altnda kalm olduu sonucuna varrdk; gerekten de, bu durumun onun zerindeki etkisi, sradan bir hrszn ierisinde yaam olduu artlarn etkisinden ok daha fazladr, dolaysyla onun durumunu "anlamak" ok daha kolaydr. Ama bu, onun ktl hakknda herhangi bir yargda bulunmamamz gerektii anlamna gelmez. Nasl ve niin du hale geldiini anlayabiliriz, ama onu bu haliyle de yarglayabiliriz. Hatt, ayn artlar ierisinde yaam olsaydk biz de onun gibi olurduk, diye dnebiliriz; ama bu gibi dnceler bizi Tanrya benzer bir tavr taknmaktan alkoymu olsa bile, ahlk yarglar vermemize engel deildir. Karakteri yarglayacak yerde "anlama" problemi, baka insan alanlarda karmza kan "anlama" ve yarglama probleminden farkl deildir. Bir ift ayakkabnn ya da bir resmin deerini yarglamak zorunda kalsam, bunu, bu objelerle yakndan ilgili baz objektif llere gre yaparm. Ayakkablarn ya da resmin iyi olmadn varsayalm ve birisi de ayakkabcnn ve ressamn elinden geldii kadar altn, ama baz artlarn onu daha iyisini yapmaktan alkoyduunu kantlam olsun; bu durumda, eser hakkndaki yargm hibir ekilde deitirmem. Ayakkab-

cya ya da ressama yaknlk duyabilirim ya da onlara acyabilirim, yardm etmek isteyebilirim, ama eserlerinin niin, hangi artlar altnda bu kadar kt olduunu anladm diye, bu eserler hakknda yargda bulunamayacam syleyemem. nsann hayattaki balca grevi, kendi kendisini yaratmak, kendi glerini ve imknlarn gerekletirmektir. abalarnn en nemli rn kendi kiiliidir. Bir insann bu grevi yerine getirmede ne derece baarl olduu, kendi imknlarn ne derece gerekletirdii konusunda yargda bulunabiliriz. Grevinde baarszla uramsa, bu baarszl grebiliriz ve onu olduu gibi, ahlk bir baarszlk olarak deerlendirebiliriz. O insann, iinde yaad artlarn ok zor olduunu, baka birinin de bu artlar altnda ayn ekilde baarszla urayacan bilsek bile, onun hakkndaki yargmz deimez. Onu, o hale getiren btn artlar tam olarak anlarsak, ona yaknlk duyabiliriz, acyabiliriz; ama bu yaknlk ve acma duygusu, yargmzn geerliini deitirmez. Bir insan anlamak demek, onun kusuruna bakmamak demek deildir; yalnzca, sanki Tanrymz ya da ondan daha stn bir durumda bulunan bir yargmz gibi onu sulamaya kalkmamak demektir.

6. Rlatif Ahlka Kar Mutlak Ahlk, Toplumsal Ahlka Kar Evrensel Ahlk
Bazen insanlar belli bir objeden o derece etkilenirler ki, o obje o an iin gerekten var olmasa bile, karlarnda durduuna inanrlar; ve bu olay uykuda olmayan bir insann bana geldii zaman, onun sanrlar grdn ya da lgn olduunu * "Mutlak ahlk" deyince, kaytsz artsz doru ve geer olan ahlk normlarnn var olduunu ne sren ahlk anlayn; "rlatif ahlk" deyince de, ahlk normlarnn yer ve zamana gre deitiini ne sren ahlk anlayn anlyoruz. (evirenin notu.)

269 127

syleriz. Akla yanp tutuan, gece gndz metresini ya da bir fahieyi aklndan karamayan insanlarn da ayn ekilde lgn olduklarna inanrz, nk glp geeriz onlara. Ama kazantan ya da paradan baka bir ey dnmeyen bir adam, an ve n kazanmaktan baka bir ey dnmeyen haris bir insan bakalarna zararl olduu lde, nefret edilmeyi hak etmi biri olarak grrz ve bu gibi kimselerin de lgn olduuna inanmayz. Oysa gerekte, cimrilik, harislik, ehvet, vb. bir eit lgnlktr, ne var ki, hastalk olarak grmeyiz onlar.

Spinoza, Ethics

Mutlak (absolute) ahlkn rlatif ahlka kar olduu konusundaki tartma, "mutlak" ve "rlatif" terimlerini dnmeden kullanmak yznden byk lde ve gereksiz yere kark bir hl almtr. Bu blmde, bu terimlerle ilgili eitli kavramlar birbirinden ayrmak ve farkl anlamlar zerinde ayr ayr durmak istiyorum. "Mutlak" ahlk deyiminin ilk anlam udur: Ahlk nermeleri, tartma gtrmez bir ekilde ve sonsuza dek dorudur; byle bir anlaya gre, ahlk kurallarn yeniden gzden geirmeye izin olmad gibi, buna gerek de yoktur. Bu mutlak ahlk kavram, otoriter sistemlerde karmza kmaktadr ve geerliini, tartma gtrmez stn bir gten, her eye gc yeten bir otoriteden ald iin, bu ncln mantksal sonucu olarak grnmektedir. Bu stnlk iddiasndan tr, otoritenin yanlmas mmkn deildir; emirleri ve yasaklar sonsuza dek dorudur. Oysa, ahlk kurallarnn geer olabilmesi iin "mutlak" olmalar gerektii fikrinden kolayca vazgeebiliriz. "Mutlak" ve kusursuz bir kuvvetin var olduunu ve insann onun karsnda ister istemez "rlatif" ve kusurlu kaldn ne sren ve Tanr inancnn temelinde bulunan bir nclden kaynaklanan bu kavramdan bilimsel dncenin baka alanlarnda oktan vazge270

ilmitir; bilimsel dncede bugn artk mutlak gereklerin sz konusu olmad, ama objektif olarak geer olan yasalar ve ilkelerin yine de var olduu genellikle kabul edilmektedir. Daha nce gstermi olduumuz gibi, bilimsel ya da akla uygun bir ekilde geer olan bir nerme u anlama gelir: Akln gcnn altnda, elde bulunan her trl gzlem verisi incelenir ve onlardan hibiri, istenilen bir sonuca varma uruna rtbas edilemez ya- da bozulamaz. Bilim tarihi, tam ve yeterli olmayan nermelerin tarihidir ve her yeni bulu, her yeni kavray daha nceki nermelerin yetersiz olduunu gsterebilir ve daha uygun formllere ulamak iin bir basamak olarak rol oynayabilir, Dnce tarihi, geree gittike daha fazla yaklamann tarihidir. Bilimsel bilgi mutlak bilgi deil, o gnk artlar altnda, elde bulunan verileri "en iyi" aklamak imknn veren, belli bir dnemdeki artlarn imkn verdii lde geree ulamay salayan bilgidir. eitli kltrler, gerein eitli grnlerine arlk vermilerdir ve insanlk kltrel ynden daha fazla birletike, bu eitli grnler de tek bir tablo oluturacak ekilde btnlemi olacaktr. Ahlk kurallarnn baka bir anlamda da mutlak olmadn gryoruz: lk olarak, btn bilimsel nermeler gibi onlar da yeniden gzden geirmek gerekir; ayrca, yle durumlar vardr ki, aslnda bunlar zmek ve "doru" olarak nitelenebilecek bir seme yapmak mmkn deildir. Spencer, mutlak ahlkla rlatif ahlkn kartln incelerken,73 byle bir atma rnei vermektedir. Genel bir seimde oyunu kullanmak isteyen bir kirac iftiden sz etmektedir. Mlk sahibinin bir tutucu olduunu ve kendi inancna gre, yani liberal gr dorultusunda oy verecek olursa kendisini iftlikten atabileceini bilmektedir. Spencer, bu atmann devlete zarar vermekle ailesine zarar vermek arasnda olduuna inanyor ve "iki seenek73

Principles of Ethics, ss. 258 ve sonras.

107

ten en az yanl olann semek zorunda kaldmz pek ok durumda kimsenin karar veremeyecei" sonucuna varyor.74 Bu olaydaki atmay, Spencer, gerektii ekilde yorumlayamamtr. Aile iin iine karmayp da, yalnzca kendi mutluluu ve gvenlii sz konusu olsayd, yine ahlk bir atma olacakt. br yandan, yalnzca devletin menfaati deil, ayn zamanda kendi btnl de tehlikeye giriyordu. Gerekte, ierisinde bulunduu atma, bedensel, dolaysyla (baz bakmlardan) ruhsal rahat ve mutluluu ile kiilik btnl arasnda bir seme yapmak zorunda oluudur. Ne ekilde hareket ederse etsin, yapt ey hem doru, hem yanl olacaktr. Geerli bir seme yapacak durumda deildir, nk kar karya bulunduu problem zlebilecek trden bir problem deildir. zlemeyen ahlk atmalarla ilgili bu gibi durumlar, insann var olu artlarndan ileri gelen atallamalarn kanlmaz sonulardr. Ama Spencer'in anlatt olayda, insann var oluundan kaynaklanan bir atmayla deil, giderilmesi mmkn olan tarihsel bir atallama ile kar karyayz. Kirac iftinin, zlmesi mmkn olmayan byle bir atmayla yz yze gelmesi, yalnzca sosyal dzenin, onu, tatmin edici bir zm yolunun bulunmad bir durum ierisinde brakm olmasndan ileri gelmektedir. Sosyal dzen deiecek olursa, bu ahlk atma ortadan kalkacaktr. Ama bu artlar var olduka, o kiinin verdii her karar hem doru, hem yanl olacaktr -kiilik btnln gz nnde tutarak verecei karar, hayatn gz nnde bulundurarak verecei karardan ahlk bakmdan daha stn grlm olsa bile... "Mutlak" ve "riatif" ahlk terimlerinin sonuncu ve en nemli anlam, evrensel ahlk ile toplumsal ahlk arasndaki farkta daha ak bir ekilde ortaya kmaktadr. "Evrensel" ahlk derken, insann gelimesini ve kendi glerini ve imknlarn gerekletirmesini amalayan davran kurallarn anlyorum; "toplum74

sal" ahlk derken de, belirli bir toplumun ve o toplum ierisinde yaayan insanlarn hayatta kalabilmeleri ve fonksiyonlarn yerine getirebilmeleri iin gerekli olan kurallar anlyorum. Evrensel ahlk kavramnn bir rneini "nsanlar kendin gibi seveceksin!" ya da "ldrmeyeceksin!" gibi davran kurallarnda bulmak mmkndr. Gerekten de, btn byk kltrlerin ahlk sistemleri, insann gelimesi iin zorunlu grdkleri eyler konusunda, yani insan tabiatna ve insann, gelimesi iin gereken artlara uygun olan davran kurallar koyma konusunda artc bir benzerlik gsterirler. "Toplumsal" ahlk derken, yalnzca zel bir toplumun yaayabilmesi ve fonksiyonunu yerine getirebilmesi iin gerekli olan yasaklar ve emirlerden oluan kltrel kurallar anlyorum. Herhangi bir toplumun yaayabilmesi iin, o toplumun yeleri, toplumun zel hayat biimi ve retim biimi bakmndan gerekli olan kurallara boyun emek zorundadrlar. Toplum, yelerinin karakter yapsn o ekilde yourmu olmaldr ki, yeler o artlar altnda yapmak zorunda olduklar eyi, yapmak isteyecek hale gelebilsinler. Szgelii, sava bir toplum iin cesaret ve giriim gc vazgeilemez erdemler olacak, tarmsal ibirliine arlk veren bir toplumda ise sabr ve yardmseverlik erdem haline gelecektir. ada toplumda, alkanlk en stn erdemlerden biri olmutur, nk ada endstri sistemi en nemli retici glerinden biri olarak alma itkisine ihtiya gstermektedir. Belli bir toplumun ileyebilmesi iin en st basamakta yer alan nitelikler, o. toplumun ahlk sisteminin bir parasn olutururlar. Her toplum, kendi kurallarna boyun eilmesine ve kendi "erdemlerine" bal kalnmasna ok byk bir nem verir, nk hayatn srdrebilmesi buna baldr. Bir btn olarak toplumun yararna olan kurallarn yannda, snftan snfa deien baka ahlk kurallar da vardr. Aa s-

Ayn eser, s. 267.

272

127

nflar iin alakgnlllk ve itaat, yukar snflar iinse harislik ve tuttuunu koparma gc gibi erdemlere arlk verilmi olmas bunun ak bir rneidir. Snf yaps ne derece belirlenmi ve kurumlamsa, farkl snflar iin o derece farkl kurallar olduu aka grlecektir: Bir derebeylik kltrnde zgr insanlarla kleler iin, Birleik Devletler'in gneyinde beyazlarla Zenciler iin ayr ayr kurallar olmas gibi. Toplumun kurumlam yapsnda snf farklarnn bulunmad ada demok ratik toplumlarda, farkl birtakm kurallar yan yana retilmektedir: ncil n ahlk ilkeleri ile, baarl bir ii yrtmede etkili olan kurallarn yan yana bulunmas gibi... Her insan kendi sosyal durumuna ve yeteneine gre bu kural grubundan kullanabilecei birini seecek, ama ona kart olan kurallar sistemine szde kalan bir ballk gstermeye belki de yine de- vam edecektir. Ev ve okul eitimindeki farklar (ngiltere'deki zel okullarda ve Amerika Birleik Devletleri'ndeki baz zel okullarda olduu gibi), teki kural grubunu aka inkr etmeksizin, yksek snfn sosyal durumuna uygun gelen birtakm zel deerlere arlk verme eiliminin ortaya kmasna yol amaktadr. Herhangi bir toplum ierisindeki ahlk sisteminin fonksiyonu, o toplumun, hayatn srdrmesine yardmc olmaktr. Ama byle bir toplumsal ahlk, ayn zamanda bireyin de yararnadr; nk toplum o ekilde yaplamtr ki, birey olarak o bu yapy deitiremez, dolaysyla kendi menfaati toplumun menfaatine baldr. Ama, ayn zamanda, toplum o ekilde dzenlenmi olabilir ki, toplumun yaamas iin gerekli olan kurallar ile yelerinin tam olarak gelimesi iin gereken evrensel kurallar birbiriyle atabilirler. Bu, zellikle, ayrcalkl gruplarn toplumun geri kalan yelerine egemen olduu ya da onlar smrd toplumlar iin dorudur. Ayrcalkl grubun menfaatleri ounluun menfaatleriyle atmaktadr; ama toplum byle bir snf yapsna dayanarak fonksiyonda bulunduu iin, ayrcalkl 274

grubun yeleri tarafndan btn yelere zorla kabul ettirilen kurallar, toplumun yaps temelli bir ekilde deimedike, herkesin yaayabilmesi iin gereklidir. Byle bir kltrde yaygn olan ideolojiler, herhangi bir atma olduunu inkr etme eilimini gstereceklerdir. lk olarak, o toplumun ahlk kurallarnn toplumun btn yeleri iin eit bir deer tadn iddia edecekler ve o gnk sosyal yapy destekleyen kurallarn insan varlnn gereklerinden kaynaklanan evrensel kurallar olduunu vurgulama eilimini gstereceklerdir. Szgelii, hrszln yasaklanmas, ou zaman adam ldrme yasann ortaya kmasna yol aan ayn insan zorunluluktan kaynaklanyormu gibi gsterilmektedir. Bylece, yalnzca belli bir toplumun yaamas iin gerekli olan kurallara, kaynan insan varlndan alan, dolaysyla evrensel olarak geer olan kurallara verilen deer verilmitir. Belli bir sosyal dzen tipi tarihsel ynden kanlmaz olduu zaman, bireyin, toplum iin geerli olan ahlk kurallarn ister istemez kabul etmekten baka bir seenei yoktur. Ama bir toplum, deime iin gereken temel var olduu halde, byk ounluun menfaatlerine kar kan bir yapy srdrd zaman, ahlk kurallarnn sosyal artlar tarafndan belirlenmi olduunun bilincine varlmas, sosyal dzeni deitirme eilimlerini desteklemede nemli bir etken olacaktr. Bu gibi giriimler, eski dzenin temsilcileri tarafndan genellikle ahlka aykr olarak nitelenir. Mutlu olmak isteyenler "bencil" olarak, ayrcalklarn elden karmak istemeyenler ise "sorumlu kiiler" olarak grlr. taat ise, "bencil olmama" ve "fedakrlk" gibi bir erdem olarak grld iin gklere karlr. Toplumsal ahlkla evrensel ahlk arasndaki atma insanln evrim sreci ierisinde gitgide azalmakla birlikte, insanlk, "toplumun" menfaatleriyle btn yelerinin menfaatinin ayn olduu bir toplum kurmay baaramad srece, bu iki tip

107

ahlk arasndaki atma devam edecektir, insanln evriminde bu noktaya ulalmadka, tarihsel artlarla belirlenmi sosyal zorunluluklar, bireyin varlndan kaynaklanan evrensel zorunluluklarla atacaktr. Eer birey, be yz yl ya da bin yl yaayabilseydi, bu atma olmayabilirdi, ya da hi deilse byk lde azalrd. O zaman uzun bir mr srer, keder ve elemle ektii eylerin hasadn sevinle yapabilirdi; tarihsel bir dnemin aclarnn bir sonraki dnemde verecei meyvelerden o da yararlanabilirdi. Ama insan altm ya da yetmi yl yaayabilmektedir; haat hibir zaman gremeyebilir; yine de insanln gerekletirmesi gereken her trl imkn kendi iinde tayan biricik yaratk olarak dnyaya gelmitir. nsan bilimi alannda alan bir kiiye den i, byle bir atmay rtbas etme amacn gden "uyumlu" zm yollar arayacak yerde, onu ak ve seik bir ekilde grebilmektir. nsann vicdann sesini desteklemek ve glendirmek, insan iin iyi ya da kt olan eyleri, insanln belli bir evrim dnemindeki bir toplum iin iyi mi yoksa kt m olduuna bakmadan deerlendirmek de ahlk dnrnn grevidir. O, "lde haykran bir ses" olabilir, ama bu ses canl kalyorsa ve hibir dn vermeye yanamyorsa, l dediimiz yer bereketli bir topraa dnecektir. Toplum gerekten insana uygun, insanca olabildii lde, yani btn yelerinin bir insan olarak gelimesini tam olarak salayabildii lde, toplumsal ahlkla evrensel ahlk arasndaki atma azalacak ve giderek ortadan kalkacaktr.

V. BLM
BUGNN AHLK PROBLEM

276

Filozoflar kral olmadka, ya da bu dnyadaki krallar ve prensler felsefenin zn ve gcn kavram gerek filozoflar olmadka, siyasal g ve bilgelik fek bir elde toplanmadka, bunlardan yalnzca birinin ya da tekinin peinden koan sradan insanlar bu ilerden elekmek zorunda braklmadka, devletlerin de, insanolunun da kendilerini kemiren ktlklerden kurtulamayacana -dolaysyla bizim Devletimizin gereklemesinin ve gn na kmasnn mmkn olamayacanainanyorum.
Platon, Devlet

Bugnn zel bir ahlk problemi var m? Ahlk problemi btn alar ve btn insanlar iin bir ve ayn deil mi? Gerekten de yle; ama her kltrn kendi yapsndan kaynaklanan zel ahlk problemleri de vardr; u var ki, bu zel problemler insann ahlk probleminin eitli grnlerinden baka bir ey deildir. Bu gibi zel grnler, ancak insann temel ve genel problemi ile ilikili hale getirildii zaman anlalabilir. Bu son blmde, genel ahlk probleminin zel bir grn zerinde durmak istiyorum; bunu ksmen psikolojik gr asndan ok nemli bir problem olduu iin, ksmen de bu problemi zm olduumuzu sanmak gibi bir yanlgya derek ondan kamaya altmz iin yapyorum; nsann kuvvete ve g'e kar taknm olduu tavr problemi... nsann kuvvete kar taknm olduu tavr, insanolunun var olu artlarndan kaynaklanr. Fizik varlklar olarak g'e bamlyz -tabiatn gcne ve insan gcne. Fizik kuvvet, zgrlmz elimizden alabilir ve bizi ldrebilir. Ona kar koyabilmemiz ya da onu alt edebilmemiz, bedenimizin ve silhlarmzn gc ile ilgili rastgele etkenlere baldr. Aklmz ise

279

g'e dorudan doruya baml deildir. Doru bulduumuz gerekler, inandmz fikirler kuvvete bavurularak geersiz klnamaz. G ve akln varlk alanlar birbirinden ayrdr ve kuvvet hibir zaman gerei rtemez. nsann zincirler ierisinde domu olmasna ramen zgr olduu anlamna m geliyor bu? Aziz Paul'un ve Luther'in iddia ettikleri gibi, bir klenin akl efendisinin akl kadar zgr olabilir mi? Eer bu doru olsayd, insann var olu problemi gerekten de byk lde basitlemi olurdu. Ama byle bir gr, fikirlerin ve gerein, insann dnda ve insandan' bamsz olarak var olmadn, insann aklnn bedeninden etkilendiini, ruhsal durumunun, bedensel ve toplumsal yaantsndan etkilendiini gzden karmaktadr. nsanda sevme ve gerei bilme yetenei vardr, ama o -yalnzca beden olarak deil, tm varl ile-kendisinden stn bir kuvvet tarafndan tehdit ediliyorsa, aresiz ve rkm bir hale getirilmise, akl da bundan etkilenecek, zihinsel fonksiyonlar bozulacak ve felce urayacaktr. G'n felce uratc etkisi yalnzca yaratm olduu korkudan deil, ayn zamanda, st-kapal bir vaatten ileri gelmektedir: Gc ellerinde tutan kiilerin kendilerine boyun een "zayflar" koruyabilecekleri, onlara ilgi gsterebilecekleri, insan gvensizliin ve kendi sorumluluunu kendi zerine almann yknden kurtarabilecekleri, bunu da gereken dzeni salayarak ve bireye bu dzen ierisinde kendini gvenli hissedebilecei bir yer vererek yapabilecekleri gibi bir vaatten... nsann bu tehdit ve vaat karsnda boyun emesi, gerek "ddr". G'e, yani bakasnn egemenliine boyun emekle kendi gcn, yani etkinliini yitirmektedir. Kendisini gerek bir insan yapan btn yeteneklerini kullanma gcn yitirmektedir; akl artk almaz hale gelmitir; zeki olabilir, nesneleri ve kendini ynetebilir, ama kendisine egemen olan 280

kimselerin "gerek" olarak niteledii eylerin gerek olduunu sanr. Sevme gcn yitirir, nk duygular baml olduu kiilere sk skya baldr. Ahlk duygusunu yitirir, nk g sahibi olanlar tartma konusu etme ve eletirme yeteneksizlii yznden, herhangi bir insan ya da olay hakknda ahlk bir yargda bulunamaz hale gelir. n-yarglara ve bo-inanlara kaplmaya yatkndr, nk bu gibi yanl inanlarn dayanm olduu ncllerin geerliini aratracak durumda deildir. Kendi sesi, ona kendine gelmesi iin arda bulunamaz, nk kendisi zerinde g sahibi olan kiilerin sesini dinlemekten kendi sesine kulak vermeyi beceremez. Gerekten de zgrlk, mutluluun olduu kadar erdemin de zorunlu artdr; ama burada sz konusu olan, rasijele semeler yapma yetenei ve zorunluluktan kurtulmu olma anlamna gelen bir zgrlk deil, bir insann sahip olduu imknlar gelitirmesi, kendi varlnn yasalarna gre insann gerek tabiatn gerekletirmesi anlamna gelen bir zgrlktr. Eer zgrlk, yani insann g'e kar btnln koruma yetenei ahlkn temel art ise, Bat dnyasnn insan, ahlk problemini zm deil midir? Byle bir problem, yalnzca otoriter rejimlerdeki diktatrlerin ynetimi altnda yaayan, kiisel ve politik zgrlklerini bu otoritelere kaptrm olan insanlarn problemi deil midir? Gerekten de, ada demokrasilerde ulalm olan zgrlk, insann gelimesi iin bir umudu ya da bir vaadi -insann menfaatini gzeterek hareket ettiklerini iddia etmelerine ramen hibir diktatrlkte bulunmayan bir vaadi- dile getirmektedir. Ama bu, henz gereklememi bir umuttan, bir vaatten baka bir ey deildir. Kendi kltrmz, insanln en gzel baarlarn inkr eden yaama biimleri ile karlatrmaya kalkarsak, ahlk problemimizi gzden karm oluruz; bylece, bizim de g'e boyun ediimizi, bir diktatrn

127

ya da ona bal olan politik bir brokrasinin gcne deil de, pazarn, baarnn, kamuoyunun, "saduyunun" -daha dorusu saduyusuzluun- ve klesi olduumuz makinenin anonim gcne boyun ediimiz gereini gremeyiz. Bizim ahlk problemimiz, insann kendisine kar duyduu kaytszlkla ilgilidir. Bunun temelinde, bireyin nemi ve biriciklii duygusunu yitirmi olmamz, kendimizi kendi dmzdaki amalar iin ara haline getirmemiz, kendimizi pazarda satlacak bir mai olarak grmemiz ve bu ekilde ele almamz ve kendi gcmzn kendimize yabanclam olmas gerei yatmaktadr. Nesneler haline gelmiiz, bize yakn olan insanlar da birer nesneden baka bir ey deil. Bunun sonucu olarak, kendimizi giz hissediyoruz ve gszlmzden tr de kendimizi kk gryoruz. Kendi gcmze gvenmediimiz iindir ki, insana da inanmyoruz, kendimize de inanmyoruz, glerimizin yakabilecei eylere de inanmyoruz. Hmanist anlamda vicdannz yok bizim, nk verdiimiz yarglara gvenme cesaretini gsteremiyoruz. Tuttuumuz yolun sonunda bir gayenin var olnas gerel tiine inanan bir srden baka bir ey deiliz, nk herkesin ayn yolu tuttuunu gryoruz. Karanlktayz, yine de cesaretimizi koruyoruz, nk herkesin, tpk bizim gibi slk aldn duyuyoruz. Dostoyevski bir zamanlar yle demiti: "Tanr lmse, artk yoksa her ey mubah, her eye izin var demektir." Gerekten de pek ok insan buna inanr; yalnzca aralarnda u fark vardr: Bazlar bundan, Tanrnn ve kilisenin, ahlk dzeni desteklemek iin yaamaya devam etmesi gerektii sonucunu karr; bazlar ise her eye izin verildii, her eyin mubah olduu, geer olan hibir ahlk ilkenin bulunmad, hayata yn veren biricik ilkenin kendi menfaatini dnmek olduu fikr'i benimser. 282

Buna karlk hmanist ahlkn tutumu udur: Eer insan yaayan bir varlksa, neyin mubah olduunu, neye izin verilmi olduunu bilir; "yaamak" demek, yaratc olmak, kendi glerini insan aan herhangi bir ama uruna deil de, kendisi iin kullanmak, kendi varlna anlam kazandrmak, insan olmak demektir. Bir insan, gayesinin ve amacnn kendi dnda olduuna, bulutlarn tesinde olduuna, gemite ya da gelecekte olduuna inand srece kendi dna km olacak ve baary, hibir zaman bulamayaca yerlerde arayacaktr. zm yollarn ve cevaplar her yerde arayacak, ama gerekten bulabilecei tek yere bakmay -yani kendinde aramay- dnmeyecektir. "Gereki" kiiler, ahlk probleminin gemiin bir kalnts olduunu anlatmaya alrlar bize. Psikolojik ve sosyolojik incelemelerin, btn deerlerin yalnzca belli bir kltrle ilikili olduunu aka ortaya koyduunu; kiisel ve toplumsal geleceimizin ancak madd baaryla gvence altna alnabileceini ne srerler. Ama bu "gerekiler", baz ac gereklerin farknda deildirler. Tek tek insanlarn hayatndaki boluun ve planszln, yaratclktan yoksun olmann ve bunun sonucu olarak da kendine ve insanla inan duymamann -uzun bir sre devam edecek olursa- duygusal ve ruhsal bozukluklara yol aacan ve bu yzden insann madd baarlarn bile gerekletiremeyecek hale geleceini gremezler. Sonumuzun kt olacan bildiren sesleri bugn gittike daha sk duyuyoruz. Bu sesler, bugnk durumumuzun yol aabilecei tehlikelere dikkati ekmek bakmndan nemli bir fonksiyon grm olsa bile, insann tabiat bilimlerinde, psikolojide, tpta ve sanatta kazanm olduu baarlarn bize neler vaat ettiini gzden karyorlar. Gerekten de, bu baarlar, kmekte olan bir kltrn gzlerimizin nnde canlanan hayaliyle badaama107

yan kuvvetli yaratc glerin var olduunu gstermektedir. amz bir gei dnemi ierisinde bulunmaktadr. Orta a 15. yzylda bitmemi, Yeni a ise hemen ondan sonra balamamtr. Son ve balang, drt yz yl sren bir sreci gerektirmitir -bu drt yz yl kendi mrmzle deil de, tarihsel gelime asndan lecek olursak, bunun gerekten de ok ksa bir zaman olduunu grrz. Bizim amz da hem bir sondur, hem de imknlarla ykl bir balangtr. imdi bu kitabn banda ortaya atm olduumuz soruyu, gurur duymakta ve umutlu olmakta hakl olup olmadmz sorusunu tekrarlayacak olursam, cevabm yine olumlu olacaktr. Yalnzca, kitap boyunca tartm olduumuz eylerin sonucu olarak, tek bir artla: yilik de, ktlk de kendi bana ya da bir alnyazsna bal olarak gerekleen eyler deildir. Karar, insana braklmtr. Bu karar, insann kendisini, kendi hayatn ve mutluluunu cidd bir ekilde ele alma yeteneine baldr; kendisinin ve ierisinde yaad toplumun ahlk problemi ile yz yze gelme isteine baldr. "Kendisi" olma ve "kendisi iin" olma cesaretini gstermesine baldr.

284

You might also like