You are on page 1of 22

GIRI§

I. Bulgaristan Turklerinin Kiiltxir Tarihine Toplu Bir Baki§

TURK-RUS SAVAS.I VE BULGARISTAN zalamak zorunda kahr. Qok gecmeden de Berlin


TURKLERI (1877-1878) Antla§ma$i imzalanir.
Temmuz 1878 tarihinde imzalanan Berlin Ban$
Turk tarihinde Doksanuq Harbi olarak da bi- Antla§masi sonucu Rumeli'nin Tuna VilSyetinde bir
linen 1877/1878 Tiirk-Rus Savas.i, Ruslann tarihleri Bulgar Preitsligi, Edirne Vilayetinin Filibe (Plovdiv)
boyunca Turklere acmis. olduklan savasjann ve Islimye (Sliven) sancaklari iizerinde de irniiy.t/l!
onun-cusu oluyordu. Rumeli'de bir Bulgar devleti Dogit Rumeli kurulur. Berlin Antla^masiyla ycni bir
kur-makla tarihi emellerinden birinin daha ger- kavram da ortaya c.ikar - Bulgar Prensligi simrlan
C,ekles.ebilmesi idn, Batili biiyiik devletlerle de iginde kalan Turklere bundan boyle Bulgaristan
vanlan anla§madan sonra, Ruslar Turkler'e savas, Tiirkleri denmeye ba§lar.
acar. Berlin Antla§masi Bulgaristan Turklerinin hak-
16 Haziran 1877 yihnda Ruslarm Tuna nehrini larmi, ozgurluklerini garantiye alrm§ti. Hukuken
gegmesiyle Osmanli devletinin Rumeli topraklarim azmlik durumuna getirilmi§ Turklerin can ve mal
kaybi baslamis, olur. giivenligine bakilacakti. Ancak tarn tersi oldu.
Savas, aylannda Tuna boylanndan Edirne'ye Ruslann planlami§ olduklan nufus ve toprak ihtildli,
kadar Rumeli topraklan, biiyiik insan felaketinin Sava§ aylannda ve Geqid Rus idaresi zamanmda
bir sahnesi olmus,tur. Katliamlarla birlikte Tiirkler tamamlanamami§ti. Bunu Bulgarlar tamamlayacak
evlerinden barklarmdan, dogup biiyiidukleri top- ve Tiirkleri bu yerlerden sokiip atmak igin her tiirlii
raklarmdan koparilarak gogc zorlanmis.lardir. On- yonteme ba§vuracaklardi.
ceki Turk-Rus savaslanndan, cpk iyi bir on hazirhk Bulgar devleti kurulduktan sonra Bulgarlar
ve Bulgarlann da sava§ boyunca Rus ordusuna her topraklarim genisjetmis., yeni katilan topraklarda
turlu yardim ve destegi saglamasiyla aynlan ve da cok sayida Tiirk ya§adigindan, Bulgaristan'da
Bulgar tarihgilerin ifadesiyle "kendi ortammda" yu- Turklerin sayisi yine artmi§ti: 1885'te Dogu Ru-
rutulen bu sava§, Rurneli'yi yerinden oynatrm§, Ru- meli'nin Bulgar devletine katilmasi, Balkan Sa-
meli Tiirkiinun de gunumtize kadar devam et- vagmda da Trakya ve Rodoplarin Osmanli devleti
mekte olan iirpertid faciasinin ba§langici simrlan di§inda kalmasi ile Rumeli Turklerinin
olmu§tur. Moskof muharebesi Rumeli'yi bozguna biiyiik gogunlugu Bulgaristan devleti vatandas,i ol-
ugratmi§ ve Bulgaristan Tiirkleri bunu Biiyiik mu§Iardi.
Bozgun olarak isimlendirmi§lerdir. Milletimiz:
"Anadolu'nun sal-gini, Istanbul'un yangini, BULGARİSTAN TURKLERİNİN GOCLERİ
Rumeli'nin bozgunu" di-yerek tarihimi^in bu aci
safyalanni, bir deyim ha-line getirmi§tir. Bulgaristan Turklerinin tarn 120 yilhk geg-
Sava§i kaybeden Osmanli devleti, 3 Mart (19 mi§ine bir got; tarihi demek daha uygun olur. Gog
§ubat) 1878 tarihinde Ye$ilkoy Antla§masmi tablosu §6yledir:
im-
Türkiye Cumhuriyeti döneminde Türkiye ile
Bulgaristan'dan Türkiye'ye Göç Eden Bulgaristan arasında 1925'te imzalanan Dostluk
Türklerin Yıllara Göre Sayısı1 P P
antlaşması çerçevesinde olup, "askıda kalan" me-
selelerden biri de göç meselesi olmuştur. Bundan
Yıllar Sayı sonra imzalanan göç antlaşmaları, 1950 ve 1968 yıl-
1.000.000 larında Bulgarların isteği üzere olmuş, ancak bu
1878 200.000
1880 11.460 antlaşmalarda öngörülen koşullar Bulgarlar ta-
1893 8.837 rafından hiçbir zaman dikkate alınmamıştır.
1894 5.085 Verilen tabloda da görüldüğü gibi, Bulgar
1895 1.946
1896
devletinin kuruluşundan günümüze kadar hü-
2.801 kümetler arasındaki antlaşmalar çerçevesinde veya
1897 6.640
1898 zorunlu olarak göçler aralıksız devam etmektedir.
7.354
1899 7.417 Göçler nedeniyle birçok Türk köyü unutulup
1900 9.339 tarihe karışmıştır. Resmi Bulgar kaynaklarına göre:
1901 9.714 Türk-Rus Savaşı aylarından başlayarak 1885'te
1902 440.000 Doğu Rumeli'nin Bulgar Prensliğine katıldığı tarihe
1913 101.507
1923-1933 kadar Türklerin Türkiye'ye göç etmesi nedeniyle 118
8.682 köy, 1886'dan 1900 yılma kadar 57 köy, XX. yüzyılın
1934 24.968
1935 ilk on yalında da 11 köy veya toplam 186 köy Bul-
11.730
1936 13.490 garistan haritasından tamamiyle silinmiştir. Balkan
1937 20.542 Savaşlanndan sonra daha birçok Türk köyü ortadan
1938 17.769 kaybolmuş, onlarca Türk köyüne de Bulgarlar yer-
1939
1940
6.960 leştirilerek bu köylere Bulgar adlan verilmiştir.2 P P

3.803 Doksanüç Harbinden geçen yüzyılın sonlarına


1941 2.672
1942 kadar süren kitle halinde göçler, Bulgaristan eko-
1.145
1943 484 nomisini büyük ölçüde etkilemiştir. Bulgar bilim
1944 631 adamı Lübomir Miletiç, bu göçlerle ilgili 1897 yılında
1945 706 yazdığı bir yazısında, Türklerin göçe zorlanması po-
1946 1.763
1947
litikasını savunmuş, göçlerle, Bulgaristan'ın de-
1.514 mografik tablosunun daha kısa bir zamanda de-
1948 1.670
1949 ğişeceğini ve Türklerin elinde bulunan topraklan,
52.185
1950 102.208 evleri ve hattâ taşınır mallan ile Bulgarlara
1951 93 kalacağını belirterek, bu göçlerden her hususta Bul-
1952-1960 130.000 garistan'ın kârlı çıkacağını vurgulamıştır.3 P P

1968-1978 345.000 L. Miletiç'in yazdıklan gerçekleşmekteydi. Os-


Mayıs 1989-Mayıs 1990 160.000
Mayıs 1990 -1994 manlılar zamanında işlenmekte olan toprağın %
150.000 70'i Türklerin elindeyken, Türk-Rus Savaşı'ndan 20
1994-1996*
yıl sonra Bulgarlar toprağı ellerine geçirirler. Ve-
Toplam rilen resmi bilgilere göre, 1903 yılında sadece
* Turist olarak giriş yapmış, geri dönmek estemeyenlerin tahminî sayısı

* Bulgar. Türk ve Amerikan istatistiklerinde bazı yıllarda gösterilen göçmen sayısında biraz fark görülmektedir. Örneğin 1877-1878
Türk-Rus Savaşı yıllarında Amerikan istatistiklerine göre 1.000.000, ölenlerin, katliamdan geçirilenlerin sayısı da 800.000'e var-
mıştır. 1912-1913 "Balkan Savaşlarında yine Amerikan istatistiklerine göre 500.000 Türk öldürülmüş, yaklaşık 500.000 de göç et-
miştir. 1968-1978 yıllarında Türk istatistikleri göç eden Türklerin sayışını 120.000, Bulgar istatistikleri ise bu sayının 130.000 ol-
duğunu göstermektedir. 1989 tarihinden bu yana zorunlu veya ekonomik nedenlerden dolayı Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç eden
Türklerin sayısı 500.000'i bulmuştur. Bazı önlemlere rağmen gizli göç düşük sayıda da olsa,Tıalen devam ermektedir. Batı medyası
son yıllarda Bulgaristan'da Türkler, Müslümanlar arasındaki etnik işsizlikten sık sık bahsetmektedir. Yakında Fransız gazeteleri
Güney Bulgaristan'ın Rodop bölgesinde Türk ye Müslümanlara dehşetli bir ekonomik soykırım uygulandığını yazdılar.
1. Konukman, R.E., Tarihî Belgeler Işığında BÜYÜK GÖÇ VE ANAVATAN (Nedenleri, Boyutları, Sonuçlan), Ankara, 1990; C.
Hakov, Turskoto naselenie v BuVarıya (Bulgaristan'da Türk ahalisi), Yayımlanmamıştır; B. Şimşir, Bulgaristan Türkleri, Ankara,
1986; H. Süleymanoğlu Yenisoy, Bulgaristan Türklerinin Yakın Tarihi ve Bugünü, Balkanlar'da Türk Külturü,Bursa, 1994, Sayı 13, 3 s.
5-8; Pazar Gazetesi?9 Mart 1997 P P

2. Miçev N., P. Koledarov, Reçnik na seliştata i seliştnite imena (Yerleşim Yerleri ve Yerleşim Yerleri Adları Sözlüğü), Sofiya, 1989, s.
7-19; H. Süleymanoğlu Yenisoy, y Osmanlı Kanynaklarında
y Balkan Toponim ve Hidroni^leri, Balkanlar'da Türk Kültürü, Bursa,
1993, Sayı 8, s. 17-20 P P

3. Miletiç L^, Preselyavaneto na maloaziyskite bılgari v Knyaiestvoto (Küçük asya Bulgarlarının Prensliğe Göçleri), Sofiyski uni-
versitet, Tsentralria biblioteka, B No 20980 LXIII M/13 No. 698. P ' P
130.000 köylü topraksızdır. Türklerin kitle halinde yırıp attı. "Hür Avrupa", "Almanya'nın Sesi" ve
göçe zorlanması, Bulgarların az zamanda toprak "BBC" radyolarında da okunan bu eser, özgürlük
sahibi olmasına imkân sağlamıştır.4 Ünlü Bulgar
P P ve adaletin simgesine dönüştü.
yazarı Yordan Yovkov'un babası Kocabalkan'm İşte sanatçının tarihî yazısından alıntılar:
yoksul bir köylüsü iken, Dobruca'ya, Türklerin "Eğer öz adını senden zorla alınarak yerine bir
yoğun olduğu bölgeye yerleşir ve çok geçmeden başka ad kabul ettirmeye kalkışırlarsa, kişiliğine
600 dekarın üzerinde toprağa sahip olmuştur. karşı en büyük ve dayanılmaz bir saldırıda bu-
Bu Göç Tarihinin başlangıcından günümüze lunmuş olurlar. Bu tür bir terörist saldın so-
kadar imzalanmış birçok uluslararası ve Türkiye nucunda özsaygın daha kaynağında, özbilincinde
ile Bulgaristan arasındaki ikili antlaşmaların, Bul- yaralanmış oluyor. Aslında insanoğlunun bütün
garistan'daki Türk ve Müslüman azınlığa tanıdığı çabalan bir ad uğruna değil midir?..."
can ve mal güvenliği, özgürlük, göç edenlerin ta- "Bir adın zorla değiştirilmesi geçmişi ortadan
şınır ve taşınmaz mallan hakkındaki güvenceler, kaldınyor, tecrübeyi silip atıyor, tarihi ayaklar al-
Bulgar devleti tarafından hiçe sayılarak yerine ge- tına alıyor."
tirilmemiştir. Böyle gelmiş, böyle de gitmektedir. Bulgar makamlarının Türklere işte böylesine
Bulgar devleti kurulalıdan beri birçok hükümetler kaba bir saldırıda bulunduklarını yazan sanatçı
değişmiş, rejimler değişmiş, ancak Türklerin göçe şöyle devam ediyor:
zorlanması politikasında hiçbir değişme ol- "Eğer Müslüman vatandaşlann adlanna do-
mamıştır. Bulgaristan Türkünün hakları ulus- kunulmasıydı, kendi dillerini konuşmalan, dinî
lararası forumlarda gereken ciddiyetle hiçbir ülke âdetlerini yapmaları yasaklanmasaydı, eminim ki
tarafından gündeme getirilmemiş, Bulgarlardan da hiçbir iç ve dış tahrik bunlan kafileler halinde yol-
hesap soran olmamıştır. lara düşürmeyecekti. Evlerini, malını mülkünü, ya-
1989 yılı göçü Bulgaristan Türklerinin göç ta- kınlarının aziz mezarlarını, bağ ve bahçelerini öy-
rihinde BÜYÜK GÖÇ olarak bilinir. Büyük göçlerle lece bırakıp yollara düşen bu zavallılar, çiğnenen
ilgili tabloya bakınca, bundan önceki büyük göç- insan onurlarını kazanmak için her şeyi göze al-
lerin ikisi de savaşlar zamanında yapılmıştır, yani mışlardı. Boşalan şu tütün tarlaları, şu ıssız atölye
Türk-Rus ve Balkan Savaşlarında. Bulgaristan'daki ve kırlar, şu endişeli bakışlar, bütün bunlar beş yıl-
totaliter rejim yıllarında ise savaş yok, cephe yok, dır üzerlerine uygulanan o çirkin baskıya bir ce-
karşı taraflar arasında bir çarpışma yoktu; ama, vaptı. Kendilerine örnek patriot (vatansever) de-
Türklere yapılan barbarlık, savaşlar zamanında ya- dikleri o bizim yüksek çevre mensuplan, kendi
pılandan farklı değildi. Masum Türklerin okulları Türk soyadlarını neden değiştirmediler? Ken-
kapatıldı, ana dilleri yasaklandı, adları Bulgar ad- dimizin katlanamayacağmız zorbalığı neden baş-
larıyla değiştirildi, sonra da yüzbinlerce Türk göçe kalarına uyguluyoruz?..."
zorlandı. Utanç trenleri, uçaklar, kilometrelerce Sözümona "yeniden doğuş" sürecinin suçlulan
uzayan otomobil ve kamyon kervanları Bul- hakkında da şöyle diyor:
garistan Türklerini Türkiye'ye taşıyorlardı. 2 Ha- "Anonim suç yok. Suçlular bulunmalı. O bir
ziran 1989'dan 22 Ağustos 1989 gününe kadar, avuç sorumsuz fonksiyoner açıklanmalıdır. Bir de
yani iki buçuk aylık kısa bir süre içinde toplam şu var, hepimiz susmasaydık, bürokratik me-
311.862 Bulgaristan Türkü Türkiye'ye giriş yap- kanizma böylesine çalışmazdı... Ayn ayn hepimiz
mıştır. Türklere yapılan bu insanlık dışı işkenceler, suçluyuz. Vatanın yaşam temposu bozuldu: Emek-
acımasız olaylar bazı Bulgar aydınlarının da tep- liler fabrikalarda çalışıyor güçleri yettiği kadar, öğ-
kisini çekti. İşte bu günlerde, Temmuz 1989 ta- renciler ve öğretmenler tarlalarda mahsulü top-
rihinde dünyaca ünlü kadın şair ve yazar, sonra da lamaya çalışıyorlar... Bu ağır suçun cezasını yann
Bulgaristan cumhurbaşkanı yardımcısı seçilen çocuklarımız çekecek. Belki de bize lanet edecekler.
Blaga Dimitrova BİR AD başlıklı kısa eserleriyle bu Hayalî bir zenginlik için, turistik bir gezi, büyük kazanç
olayları kınadı ve masum Türklere manevi destek için veya sırf macera için insan, yerini yurdunu bırakır
oldu. Yazarın sözleri yüreklere bir ok gibi işledi, mı? O, bunu yakın veya uzak ajansların etkisiyle de yap-
güçlü bir silâh niteliğinde, yapılan zorbalıklara maz. Yaparsa, ana dili hakkınnı savunmak için yapar,
ateş püskürdü, karanlıkların perdesini yırtarak sı- dininden ötürü yapar, daha çok adından ötürü yapar.

4. İstoriya na Bılgarskiya nazod (Bulgar Halkının Tarihi), 1. Bojüov, V. Mutafçieva, K. Kosev, A. Pantev, St. Gnnçarov, Sofiya, 1994;
Kratka istoriya na bılgarskiya narod (Bulgar Halkının Kısa Tarihi). Jv. Lazarov, PI, Pavlov, Jv. Tütünciev, M. Palangurski, Sofiya,
1993, s. 132-142.
Oysa bir adın oluşturulması hiç de kolay Kısaca belirtmek gerekirse, Bulgaristan devleti
değil. Bunun için onu gaspetmeye veya lekelemeye kurulalıdan beri, bu ülkedeki Türklerin sayısı Bul-
kimsenin hakkı yoktur."5 P P garistan'ın nüfusunda önemli bir yer almış ve
XX. yüzyılın sonlarında dünyanın özgürlük ve nüfus sayımlarında elde edilen gerçek sonuçların
demokrasi yolunda hızla ilerlediği bir dönemde, yayımlanmasını vejfcı yayımlanmamasını et-
Bulgaristan Türklerine komünist rejim tarafından kilemiştir. Türk ve Müslümanların gerçek sayısını
yapılan insanlık dışı baskı ve zorunlu göç gün- bilmek pek tabii ki önemlidir, ancak bu sayı bi-
lerinde yaşanılan insanlık trajedisi, şüphesiz ta- linmediği halde hiç olmazsa daha önemli bir ger-
rihte bir utanç belgesi olarak yer alacaktır. çek ortadadır: Bulgaristan'da Türk-Rus Savaşından
günümüze kadar Türkler vardır ve en büyük azın-
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN SOSYAL- lığı oluşturmaktadırlar. Ancak 1994 yılında yeni
EKONOMİK DURUMU yazılmış Bulgaristan Tarihi adlı kitapta Bulgaristan
1992'de kurulmuş Uluslararası Azınlıklar So- Türklerinden hiç bahsedilmemektedir. Kitabın mü-
runları Ve Karşılıklı Kültür Etkilenmeleri Merkezi'nin elliflerinin Bulgaristan'da Türk olduğunu unut-
verdiği en yeni bilgilerde şöyle denilmektedir. tuklarını sanmıyorum. Türklerin eritilmesi için bu
"Kurtuluştan (1877-78'den) sonra bizdeki Müs- müelliflerden bazılarının katkıda bulunduğunu
lümanların sayısı sorunu kesinlikle hallolunmuş her Bulgaristan aydını iyi bilir.
değildir ve bu da ikili propagandanın dayanak nok- 4.12.1992 tarihinde yapılan sa'yımda, yüzyıllık
tasını oluşturmaktadır: Türk kaynaklan, pek tabii ki nüfus sayımı tarihinde ilk kez Bulgaristan'ın nü-
bu sayıyı yüksek göstermektedir. Bulgar kaynakları fusunda bir azalma olduğu görüldü. Nüfusun azal-
ise, yine pek tabii ki bunu düşük göstermektedir. Şu masında başlıca faktörlerden biri olarak da, 1989
belirtilmelidir ki son zamanda bir dizi Avrupa ül- yılı yaz aylarında başlayan BÜYÜK GÖÇ, Bul-
kesi de bu sayıyı aslında varolandan çok daha yük- garların ifadesiyle ise BÜYÜK GEZİ ve bundan
sek olarak kabul etmek eğilimindedir."6 sonraki yıllarda da Batı'ya doğru göçler gös-
terilmektedir.7 Türklerden başka 350.000 Bulgar da
P P

Bulgaristan'da son nüfus sayımı Aralık 1992 P P

yılında yapılmıştır. Azınlıklar hakkında bu sa- Bulgaristan'ı terketmiştir.


yımda elde edilen sonuçlar açıklanmadı. Bulgar Önce de belirtildiği üzere, Bulgaristan, Türk-
Parlamentosunda grupları bulunan partiler ara- lerden kurtulmayı bir devlet politikası haline ge-
sında bir uyuşmaya varılarak sayımın tam so- tirmiş, bu ülkede hükümetler değişmişse de Türk-
nuçları açıklanmadı. Resmi açıklamaları kısaca bu- ler hakkında güdülen politikada hiçbir değişiklik
raya aktaralım: olmamıştır. Türk-Rus Savaşından, Birinci Dünya
Savaşına kadar güdülen politika, Birinci Dünya
Genel Toplam: ' 8.473.000
Savşıyla İkinci Dünya Savaşı arasında da devam
Bulgarlar = 7.272.000
etmiş, hattâ şiddetini daha da artırmıştır. Sofya'da
Türkler 822.000
Azınlıklar Merkezînde çalışan Bulgar bilim adam-
Çingeneler (Romlar) 288.000 ^^
larının hazırladığı raporda bu gerçekler doğ-
P P

Diğerleri 91.000
rulanmaktadır:
Bulgaristan nüfus sayımı tarihinde ilk defa "Vurgulayarak belirtilmelidir ki, iki Dünya Sa-
Müslümanlar Sünni ve Şii olarak dinî mezheplere vaşları arası dönemde de Bulgar tarafı devamlı
göre ayrılmıştır: kendi Türk tebaasından kurtulmak amacını güt-
Müslümanların sayısı 1 milyon 78 bin (12.7%) müştür. Bu amaca erişmek için de araç olarak
Sünniler 1 milyon 2 bin (Türklerin) eğitim-öğretimlerini, basınlarını, der-
Şiiler 76 bin neklerini, genellikle manevî kalkınmalarını kı-
olarak gösterilmiştir.* sıtlamış, yasaklamıştır."8 P P

* Pomak Türklerinin Müslüman oldukları resmen kabul edilmektedir, ancak etnik bakımdan Bulgarlar grubuna dahil edil-
mektedirler.
5. Süleymanoğlu Yenisoy H., a.g.e., s. 7-8.
6. Vrızki na sıvmestimost i nesıvmestimost mejdu hristiyani i müsülmani v Bügariya (Bulgaristan'da Hıristiyanlar ve Müslümanlar
Arasında Bağdaşabilirlik ve Bağdaşamazlık), Fondatsiya "Mejdunaroden Tsentır po problemite na maltsinstvata i kulturnite vza-
imootnoşeniya", Sofiya, 1994, s. 21-22.
7. Demografska barakteristika na Bügariya (Bulgaristan'ın Demograf Niteliği), Sofiya, 1993.
8. Vrızki na sıvmestimost i nesıvmestimost mejdu hristiyani i müslümani..., s. 26. .: . . .
B B
İkinci Dünya Savaşma kadar iktidara gelen kısa kesildi. Bütün bunlar birçok olaya neden oldu.
Bulgar hükümetlerinin yapamadığını, İkinci Tepki gösterenler öldürüldü, birçoklan ha-
Dünya Savaşından sonra iktidarı ele geçiren ko- pisanelere gönderildi. Camiler tahrip edildi, mi-
münistler, kendilerine çok sadık birçok tarihçisiyle, narelerdeki hilâller silâhla koparıldı, mezar taş-
faşistlerin kullanmadıkları yöntemleri kullanarak larından kaldmmlar yapıldı. Cenazeler Bulgarlarla
yapmış, Bulgaristan Türklerine soykınmı uy- ortak mezarlıklarda gömüldü.
gulamaya kalkışmışlardır. Dünya kamuoyu seyirci Türklerin ekonomik durumu hiçbir zaman
kalmayınca, bu kara güçlerin emelleri ger- Bulgarların refahına yaklaşamadı. Bulgaristan'da
çekleşememiştir. kendilerine ikinci sınıf vatandaş olarak muamele
Sosyal-ekonomik bakımdan da durumda de- edilen bu çalışkan kardeşlerimizden Türkiye'ye
ğişmeler olmuştur. Türk-Rus Savaşı sona erince, göç edenler ise kısa zamanda ekonomik bakımdan
Türk ordusu, devlet erkânı, sağ kalan aydınlar, ti- kalkınmış, ev bark, sermaye sahibi olmuş, gereken
caret adamları ve toprak ağaları bu toprakları ter- eğitim-öğretimi görerek bilim ve kültür ku-
ketmişlerdir. Savaştan sonra göçler de durmadan ruluşlarında, devlet yönetiminde görev al-
devam etmiş ve her göç eden Türkün malına Bul- mışlardır.
garlar konmuştur. Yerlerinde kalanlardan da
büyük çoğunluğu köylü idi ve tarlaları, bağlan, BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN EĞİTİM
bahçeleri türlü yollarla gaspedilerek bu insanlar VEKÜLTÜRÜ
ekonomik bakımdan yoksul ve zor durumda bı-
rakılmışlardır. Bir yandan Bulgar köylüsü yıldan Daha Osmanlılar döneminde eğitim ba-
yıla toprağını artırırken, öte yandan da Türk köy- kımından İstanbul'dan sonra Rumeli gelmekteydi.
lüsü elindekini kaybetmiştir. Bu durum böyle İstanbul'da açılan rüştiyelerden sonra, aynı okullar
sürüp gitmiş, azınlık halinde bırakılan Türkler bir Rumeli'de de açılmışta. İstanbul'dan sonra o za-
daha bellerini doğrultamamış, hiçbir zaman yüz- mana uygun bir biçimde Rumeli'de de Türk kül-
leri gülmemiştir. Hayat standartları gittikçe dü- türü gelişmekteydi. Ancak Doksanüç Savaşı her
şünce de bunlar arasında ölüm oranı yükselmiştir. şeyi alt üst etti. Bulgar devleti kurulduktan sonra
Yoksulluk giderek artmış ve asrımızın kırklı yıl- da bu topraklarda kalan Türkler çözümleri güç pek
larının sonlarına kadar Türklerin yüzde sekseni çok sorunla yüz yüze kaldılar. Bunların başında
küçük çiftçi olarak kalmış, kasabadakiler de küçük eğitim sorunu bulunmaktaydı. Savaşta okullar ya-
zanaatlarla uğraşmışlardır. Sanayici, tüccar gi- kılmış, yıkılmış veya devlet dairelerine dö-
bilerinin sayısı da yüzde bir dolayından yukarı çık- nüştürülmüştü. Gaspedilen okul binalarının, vakıf
mamıştır.9 P P

mallannın Türklere iade edilmesi için çaba har-


; İkinci Dünya Savaşından sonra, özellikle canmış, ancak bir başarı elde edilmemişti. Ya-
1949-1956 yıllan döneminde özel mülkiyet denilen kılan,yıkılan okul binalarının bazıları Türk-İslâm
mal varlığı da ortadan kaldırıldı, toprak ko- cemaati tarafından tamir edilerek eğitime açılmıştı.
operatifleştirildi. Mallan Emek Kooperatif Tarım iş- Bulgaristan Türklerinin ilkokullan (iptidai
letmesine (TeKeZeSe'ye) alınmış olduğu halde bir- mektepleri), ortaokul düzeyinde rüştiyeleri ve
çok Türk ve Bulgar, kooperatife üye olmak medreseleri vardı. Bu okullarda eğitim Türk di-
istemedikleri bahanesiyle hapisanelere gönderildi; linde gerçekleştiriliyor, Bulgarca ise sadece bir ya-
böylelerine türlü baskılar yapıldı. Sanayi mer-
bancı dil olarak okutuluyordu. Bu okullardaki eği-
kezlerinde fabrikalar devletleştirildi, sahiplerinden
tim sistemi uzun bir süre Türkiye eğitim sistemiyle
bazıları öldürüldü, bazılan hapishanelere gön-
paralel olarak gelişmiştir. Okullar özeldi ve okul
derildi, birçoklan da kamplara sürgün edildi.
kurulları tarafından yönetiliyordu.
Türklerin ve Müslümanlann şalvar, ferace, baş
Türk okullarına öğretmen yetiştirilmesi için
örtüsü denen her türlü giyimi yasaklandı. Bin-
Türk öğretmen okulları açılması istenmişse de Bi-
dallılar, ipek şalvarlar çeyiz sandıklarından çı-
kanlarak makasla parçalar haline getirildi. Bazı rinci Dünya Savaşının sonuna kadar Türk ay-
bölgelerde köy kadınlannm genç veya yaşlı ol- dmlannın bu ısrarlı isteği gerçekleştirilmemiştir.
masına bakmayarak büyük bir vahşilikle saçları Bu yüzden de, bazı istisnalarla, Türklerin eğitimi
ortaokul düzeyinde kalmıştır.
9. Şimşir B., Bulgaristan Türkleri..., s. 20-21.
Neuilly Barış Antlaşmasının (1919) azın- gellemeye çalışmıştır. Bunun için bir dizi kararlar
lıkların korunması konusundaki hükümlerinin uy- alınmış ve uygulamaya konulmuştur. Bu ka
gulanması, Bulgaristan Türklerinin eğitim davasını rarlardan bazıları şöyledir:
bir dereceye kadar olumlu etkilemiştir. Devletin 1. Türkler arasında Türkiye'ye göç en-
desteğiyle bazı okul binaları inşa edilmiş, parasal gellenmemeli, bilakis teşvik edilmeli,
sorunlar çözümleme amacıyla bazı bölgelerde 2. Türkiye'den gelen mültecilere antikemalist
Türk okullarına da tarla, çayır, koru vb. gelir kay- propaganda yapmalarına izin verilmeli,
nakları sağlanmış, kısmen de olsa devlet büt- ... 3. Türklere geniş bir dinî özgürlük sağlanmalı,
çesinden tahsisat ayrılmıştır. Böylece Türk okul- 4. Bulgaristan'da yeni kurulmuş "Müdafaa-i
larının sayısı artmıştır. Bulgar istatistiklerine göre İslâm" Cemiyetine yardımda bulunulmalı,
1921-22 ders yılında Türk okullarının sayısı 1712'ye 5. Başmüftünün yetkileri artırılmalı ve ken
çıkmıştır. 1919'da bir Devlet Türk Öğretmen Okulu disine devlet çıkarları doğrultusunda kılavuzluk
(Dar'ül-Muallimin) ve 1922 yılında da, dinî içerikli edecek bir Bulgar müşavir getirilmeli,
eğitim veren bir "Nüvvab" okulu açılmıştır rJ 6. "Nüvvab" Okulu Balkanlar'da İslâmın eğitim
B B

Türkiye'de eğitim alanında yapılan de ve irfan merkezi durumuna getirilmeli,


ğişiklikler ve özellikle Alfabe Devrimi Bul 7. Kemalist görüşlü müftüler, müftü vekilleri
garistan'da da hemen uygulanmaya başlamıştır. ve şeriat kâtipleri işlerinden uzaklaştırılmalı,
Türkiye dışında Türk okullarında eski harfleri ye 8. Türk okullarında öğretim Arap yazısıyla ya
nisiyle değiştirme girişiminde ilk olarak Bul pılmalı, ancak bunun Bulgar yöneticilerin değil de,
garistan Türkleri bulunmuştur. 1928'de Türkiye Türklerin isteği üzere yapıldığı sergilenmeli.
Cumhuriyeti eski yazıyı bırakıp yeni yazıya ge Alınan kararlar hiç zaman geçirmeden uy-
çince, Bulgaristan Türk Öğretmenler Birliği de yeni gulanmaya başladı. Türk aydınlan perişan du-
harfleri kabul etmiş ve 1928-29 ders yılında yeni rumda bırakıldı ve Türk çocuklarının eğitiminde
harflerle öğretime geçilmiştir. Yeni harflerle ilk gerileme başladı. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti,
Türkçe alfabe Kitabı'm da Filibeli öğretmen Ahmet Bulgaristan Türklerinin eğitimindeki gerilemeyi
Şükrü Bey hazırlamış ve bu kitap 1928 yılında Has- yakından izleyerek, türlü girişimlerde bulundu.
köy'de (Haskovo'da) "Çikago" Basımevinde bas Türkiye'nin Sofya Büyükelçisi ve Bulgaristan Türk-
tırılmıştır. lerinin temsilcileri Türk okullarındaki üzücü du-
Yirmili yıllarda ve özellikle bu dönemin or- rumu ve özellikle yeni harflerin uygulanmasıyla il-
talarında Bulgaristan Türklerinin eğitiminde gö- gili konuyu defalarca gündeme getirdiler.
rülen bu canlanma, ne yazık ki uzun sürmemiş ve 19 Mayıs 1934'te gerçekleştirilen an-
otuzlu yıllar Türk eğitiminin karanlık dönemi ol- tidemokratik askerî-sivil darbe döneminde Türk-
muştur. Türk öğretmenlere ve öteki Türk ay- lerin sesini duyan olmadı. 1938 yılında Anayasal
dınlarına baskı artmış, yeni yazının kullanılması düzenin yeniden kurulmasıyla, ayakta kalabilmiş
kısıtlanmış, birçok bölgede eski yazının kul- az sayıda Türk okullarında yeni yazının uy-
lanılmasına geçilmiş ve Türk okullarının çoğu ka- gulanmasına izin verildi. Eski yazıyla sadece iki
patılmış veya Bulgar okuluna dönüştürülmüştür. saat Kur'an dersi veriliyordu.
1921-22 ders yılında Türk okullarının sayısı 1712, Bulgarlar İkinci Dünya Savaşı tehlikesini göz
öğretmenlerin sayısı 2103 ve öğrencilerin sayısı önünde bulundurarak Bulgaristan'ın çıkarları için
60.481 iken, 1943-44 ders yılında okulların sayısı Türkiye'ye karşı tutumlarını değiştirmek zorunda
413'e, öğretmenlerin sayısı 851'e, öğrencilerin sa- kaldılar. Yeni yazının uygulanmasıyla ilgili Çar
yısı da 34.867'ye düşürülmüştür. Devlet Türk Öğ- Boris şöyle diyordu: "Bu, Atatürk'ün davasıdır.
retmen Okulu da sadece 10 yıl varlığını sür- Varsın bizdeki Türkler de bundan yararlansın." Bu
dürebilmiş ve 1928'de Bulgar makanlarınca vesileyle Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk,
kapatılmıştır. Çar Boris'e ve Bulgar Hükümetine şükranlarını be
Türkiye ile manevi ve kültürel bütünleşmeyi lirtti ve bu davranışın iki ülke arasındaki dostluk
koruyacağı düşüncesiyle, Bulgaristan makamları ilişkilerine bir katkı olduğunu, Bulgaristan Türk
Türkiye'deki Kemalist reformların Bulgaristan lerinin eğitim ve kültür kalkınmasını önemli de
Türkleri arasındaki yansıma ve yayılmasını en- recede kolaylaştıracağını bildirdi.
Bulgaristan Türklerinin eğitim ve öğretimi İkinci Dünya Savaşından sonra Bulgaristan
İkinci Dünya Savaşının sonuna kadar işte böyle Türklerinin eğitiminde değişiklikler oldu. 1946 yı-
devam etmiştir. lında özel statüde bulunan Türk okulları dev-
İkinci Dünya Savaşından sonra komünistler letleştirilerek Eğitim Bakanlığının denetimine alın-
idareye geçince, faşist Bulgar hükümetlerinin dı. Bulgar devletinin bu kararının, Türk halkının
amaçlarının Türkleri cahil bırakmak olduğunu de- yararına olacağı, Türklerin üzerinden ağır bir yükü
falarca açıklayarak, örnekler verdiler. 1954 yılında, devletin üstleneceği, Türk öğretmenler de Bulgar
Bulgaristan'da komünizmin iktidara gelmesinin öğretmenler gibi her türlü haktan yararlanacakları,
onuncu yıldönümü münasebetiyle Bulgaristan öğrencilerin diplomalarına (Şahadetnamelerine)
Millî Eğitim Bakanı Demir Yanev, şunu yazdı: "9 denklik yapılarak Bulgar okullarında okumaya
Eylül 1944'ten önce Bulgar burjuva yönetimleri, hak kazanacakları ileri sürülmüştür. Bundan böyle
Türk ahalisini tam anlamıyla cahil bırakmak için müfredat programlan Millî Eğitim Bakanlığınca
canla başla çalıştı. Millî Eğitim Bakanlığı aş- hazırlanacak, okul kitapları da devlet tarafından
rivlerinde öyle belgeler var ki bunlar, faşistlerin bastırılacaktır. Okulların devletleştirildiği tarihte
Türk ahalisine karşı izlediği cahil bırakma po- sayılan 413 iken 1948'de Türk okullann sayısı
litikasına tanıklık etmektedir. Teftiş Ko- 987'ye yükseldi, öğretmen ve öğrenci sayısında da
misyonunun 1937 yılı raporunda Türk okullarıyla bir artış oldu.
ilgili şu satırlar yer almaktadır: Ellilerin ilk yansında Bulgaristan Türklerinin
1. Çarlık idaresindeki Türk azınlığı eğitimini eğitiminde görülen değişmeler ile ilgili Millî Eği-
mümkün olduğu kadar en aşağı düzeyde bı tim Bakanı Demir Yanev şöyle yazdı:
rakmak için bütün yasal tedbirler alınmalıdır, "Türk çocuklarına ait öğretim kurumları ağı
2. Türk azınlığı gençliğine bilgilerin en basiti hızla gelişmektedir. Ülkemizde artık okulsuz Türk
verilmeli, Türk okullarında dinî eğitime daha geniş köyü kalmamıştır. 1943-44 ders yılında sayılan 376
yer verilmesine dikkat edilmeli, olan Türk ilkokulları (iptidai mektepleri), 1953-54
3. Türk özel okullarına Bulgar öğretmenleri ders yılında 786'ya çıkü. Aynı dönemde Türk or-
pedagojik amaçla değil, istihbarat amacıyla atan taokullannın (rüştiyelerin) da sayısı 37 iken 319'a
malıdır."10
P P yükselmiştir. Halen dört Türk lisesi vardır. Lise
Ellilerin ilk yarısında bu ruhta pek çok yazılar düzeyli Bulgar okullarında iki Türk şubesi de eği-
yayınlandı.Çarlık döneminde Bulgar hükümetlerinin tim vermektedir.
Türklerle ilgili birçok kararlarının, ırkçı po- Türk öğretmenlerin yetiştirilmesi için büyük
litikalarının birer belgesi olduğu gösterildi. Okul- çaba harcanmaktadır. Son yıllarda ana ve ilkokul
lar kapatıldı, Türk okul encümen üyeleri sürgüne öğretmeni yetiştirecek üç öğretmen okulu (Türk
gönderildi, Türkiye'ye göçe zorlandı, diye pek çok pedagoji mektebi) açıldı. Bunlarda 1436 öğrenci
örnekler verildi. Komünistler, Çarlık dönemi Bul- vardır. Şumnu'daki Bulgar Ortaokul Öğretmen
gar hükümetlerinin Başmüftülüğü, öteki müf- Enstitüsünde bir Türk şubesi açıldı ve burada 103
tülükleri Türk-Müslüman azınlığa karşı birer âlet Türk öğrenci öğrenim görmektedir. Sofya Üni-
olarak kullandıklarını, bu dinî kurumlar yar- versitesinde üç Türk şubesi açılmış ve bu şu-
dımıyla Türk-Müslüman halk arasında cehaletin belerde halen 180 öğrenci vardır... Türk gençleri
sürdüğünü her vesileyle vurgulayarak söylediler. Sovyet Azerbaycanı yüksek öğretim kurumlannda
Ancak komünist yöneticiler de aynı ku- da öğrenim görmektedir.
rumlardan yararlandılar. Başmüftü, birkaç bölgede Türk okullarında 3885 öğretmen görev yap-
sadece gösteriş için bırakılmış müftüler, köy imam- maktadır.
ları dahi devlet tarafından atanıyor, hepsi dev- İkinci beş yıllık plânda (1953-1957) Türkler
letten maaş alıyordu. Başmüftülük, Bulgar gizli için 100 okul binası inşa edilecektir. Türk okul-
servislerinin bir merkezi durumuna getirilerek larının araç gereç ihtiyaçlan için de bütçeye her yıl
Türklük, Müslümanlık, Bulgarlaştırma gibi ko- ödenek konmaktadır.
nular burada yönlendirilir ve harekete geçilirdi. Türk okullarında öğretim Türkçe ya-
Yani hangi sistem olursa olsun, amaç hep aynıydı, pılmaktadır. Türk dilinin öğretilmesi müfredat
sadece yöntemler farklıydı. programlarında merkezi bir yer tutmaktadır. Ana
10. Yanev D., Uspehite na narodnoto obrazovanie (Millî Eğirimin Başarıları), 10 godini narodna vlast, Sofiya, 1954, s. 347.
dilinin iyi öğretilmesi, öteki derslerdeki başarı de- bağlılığının aşılmasını, İslâm dininden uzak-
recesini yükseltmektedir. laştırılmasını sağlamak, demektir. Bu amaçlara ula-
Yeni ders kitaplarının yazılmasına da önem şabilmek için de ilk adım olarak özel statüde bu-
veriliyor... 1944'ten önce Türk okulları için sadece lunan Türk ilk ve ortaokulları (iptidai ve rüştiye
23 ders kitabı basıldığı halde, 1953-54 ders yılında mektepleri) "resmî okul" statüsüne alınmalıydı.
85 ders kitabı yayımlanmıştır."11 P P Bulgar Meclisi 27 Eylül 1946 tarihli toplantısında
Millî Eğitim Bakanının verdiği bilgiler doğ- Türk özel okullarının devletleştirilmesiyle ilgili
ruydu. Hattâ Türk liselerinin sayısı çok geçmeden yasa tasarısını kabul etti. Bundan sonra da tüm
16'ya çıkarılmış, Hasköy Bulgar Ortaokul Öğ- Türk okulları devletleştirilerek eğitim ve öğretim
retmen Enstitüsünde de Türk ortaokullarına öğ- Bulgaristan Eğitim Bakanlığının tam denetimi al-
retmen yetiştirilmesi için bir Türk dili ve edebiyatı tına alınmıştır
şubesi açılmıştır. Türk okulları devletleştirilince zorunlu il-
Buraya kadar yazılanları okuyan, Bulgaristan köğretim (ilk ve ortaokul) yasası Türk çocuklarına
Türklerinin eğitiminde yepyeni bir dönem baş- da daha titizlikle uygulanmaya başlamıştır. Bu
latılmış olduğunu haklı olarak söyleyebilir. yeni durum burjuva faşist Bulgar hükümetlerince
Şu halde Osmanlı-Rus (1877-1878) Savaşından kapatılmış Türk okullarının açılmasını ge-
başlayarak İkinci Dünya Savaşının sonlarına kadar rektirmiştir. Türk okullarının açılması ve öğrenci
Türk halkını cehalet içinde boğmaya çalışan, de- sayısının artması öğretmen ve ders kitapları ih-
vamlı göçe zorlayan Bulgar hükümetleri nasıl oldu tiyacını da beraberinde getirmiştir.
da birden Türklere okullar açmaya başladı? Bu so- Devlerin denetiminde bulunan Türk okul-
runun cevabı kısaca şöyledir: larına öğretmen yetiştirmek için 1947-48 ders yı-
Kızılordunun Bulgaristan'a girmesiyle lında Eski Zağra'da (Stara Zagora'da) dört yıllık bir
1944'ten sonra ülkede komünistler iktidarı ele ge- Türk Öğretmen okulu açıldı ve bazı ders ki-
çirerek Moskova'nın dikte ettiği politikayı iz- taplarının Türkçe olarak hazırlanmasına başlandı.
lemeye başlamışlardır. İkinci Dünya Savaşından Bundan böyle okul kitapları hazırlama ve bastırma
sonra dünya ikiye bölünmüş ve Bulgaristan Doğu işini Bulgaristan Millî Eğitim Bakanlığı üstlendi.
Blokunda, Türkiye de Batı Blokunda yer almıştır. Bulgar komünistleri bir yandan okul açmakla
Türk-Bulgar devlet sınırı da iki süper gücün "cephe ve bazı başka kültürel olanaklar sağlamakla Türk-
hattı"nı oluşturuyordu. leri kendilerine ısındırma ve kazanma yoluna gi-
Müttefikler Kontrol Komisyonunun Bul- derken, öte yandan da eski devlet politikalarından
garistan'da bulunduğu dönemde Sovyetler Bir- vazgeçmeyerek Türkleri göçe zorlamaya devam et-
liği'nin Bulgaristan'a direkt diktesi, bu ülkedeki mişlerdir. Ağustos 1949 yılında Politbüronun almış
azınlıklar sorununun Yosif Visarionoviç Stalin'in olduğu kararı yürürlüğe geçirerek 1950'de Tür-
Millî Mesele Teorisiyle ilgili olmuştur. Müttefikler kiye'ye bir göç başlatıldı. Bu göçü Bulgar hükümeti
Kontrol Komisyonunda Sovyetler Birliği'nin tem- hazırlamış ve gerçekleştiriyordu. Ülkede zorunlu
silciliğini yapanlardan biri de A.D.Noviçev'dir. Le- olarak toprağın kooperatifleştirilmesine geçilmişti.
ningrat (Petersburg) Üniversitesinde Türkiye tarihi Yüzde seksen beşi köylü ve toprağına bağlı olan
profesörü olan A.Noviçev'in başlıca görevi Bul- Türk halkından tepki beklenebilir iddiaları ileri sü-
garistan Türk azınlığın sorunlarını Sovyet mo- rülerek, kitle halinde bir göç ile hem Türklerin sa-
deline uygun bir biçimde çözüme kavuşturmaktır. yısı azaltılacaktı, hem de toprak ve öteki gay-
1947'de kabul edilen Bulgaristan Anayasası da rimenkuller Bulgarlara kalacaktı.
azınlıklara ana dilleri ve kültürleri hususunda hak- Türkler de Türk okullarının devletleştirilmesi,
lar sağlıyordu. Anayasanın 79'uncu maddesinde bu okullarda ateistik eğitime geçilmesi, dinî âdet
şöyle deniyordu: "Millî azınlıkların ana dilinde öğ- ve geleneklerin giderek kısıtlanması, gay-
retim yapma ve millî kültürlerini geliştirme hakları rimenkullerin ellerinden alınmasıyla işlerin nereye
vardır, Bulgar dilinin öğrenimi ise mecburidir."12 P P varabileceği bilincinde olarak, çocuklarını gelecek
Y.V. Stalin'in Milli Mesele Öğretisi'nin uy- karanlık günlerden kurtarmak için kitle halinde
gulanması demek, Tük topluluğunun İslâm dinine göç ediyorlardı. Göç etmeye niyeti olmayan Türk
11. Yanev D., Ministır na narodnata prosveta - Baştinski griji za turskata mladej (Türk Gençlerine Babanın Yaptığı Biçimde Özen Gös
terme), Rabotniçesko delo gazetesi, Sofiya, 13.04.1954.
12. Bügarska konstitutsiya i konstitutsionni proekü (Bulgar Anayasası ve Anayasa Tasarıları), Sofiya, 1990, s. 50-51.
aydınlarını da Bulgar makamları 15 gün içerisinde da Azerbaycan'dan heyetler, komisyonlar sık sık
Türkiye'ye zorunlu olarak gönderiyordu. Böyle ay- Bulgaristan'a gelerek, Türklerle meskûn bölgeler
dınlara onbeş günlükler adı verilmişti. 1950-1951 yıl- ziyaret edildi. Gerçek durumun çok üzücü olduğu
larında 154.000 Türk Türkiye'ye göç etmiş, 60.000 tespit edildi ve Türklerden de eleman yetiştirilmesi
Türk de Bulgar makamlarından çıkış vizesi almış, için somut önerilerde bulunuldu.
daha onbinlerce Türkün de elinde göç pasaportları Nereden başlanmalıydı? :-;«=
vardı. -Resmî statüye geçmiş Türk okullarına öğ-
Stalin, Bulgaristan Türklerinin Türkiye'ye gö- retmen yetiştirilmesi sorunu, yapılması gereken iş-
çünün bir an önce durdurulmasını Bulgaristan lerin başında bulunuyordu. 1950-1951 göçü birçok
Devlet Yönetimi Başkanı Vılko Çervenkov'a em- öğretmeni ve Eski Zağra Türk Öğretmen okulunun
reder ve gelecekte Türkiye'de gerçekleştirilecek bir ilk mezunlarını alıp Türkiye'ye götürmüş, okullar
sosyalist devrim için Bulgaristan Türklerinden öğretmensiz kalmıştı. Bakanlar Kurulunun 10
devrimci elemanlar yetiştirilmesini ister. O dö- Ağustos 1951 tarihli kararnamesi doğrultusunda 1
nemde dışarıda hazırlanarak, stratejik önemi olan Eylül 1951'de Kırcaali ve Razgrat şehirlerinde Türk
ülkelerde sosyalist devrimi yapmak, ihtilâli ihraç ana ve ilkokullarında öğretmen yetiştirecek üç yıl-
etmek Sovyet politikasının başlıca amacıydı. lık birer Türk öğretmen okulu (Türk pedagoji mek-
Stalin'in emri gerçekleşmeliydi. Bir sosyalist tebi) açıldı ve aynı yıl kapatılan Eski Zağra Türk
ülkeden kitle halinde insanların kaçması, dünyada Öğretmen Okulundan öğrenciler yeni açılmış bu
Doğu Bloku için kötü imaj yaratabilirdi. 1951'de iki okula dağıtıldı. Okulların ikisi de yatılı okuldu;
göç durduruldu. "Giden gitti, kalan kaldı. Bundan harçlar devlete aitti. Hemen şu da belirtilmelidir ki
böyle Bulgaristan Türklerinin gerici, tutucu Tür Türk öğretmen okullarında okuyan öğrencilere ya-
kiye ile hiçbir bağlantısı olmayacak" dendi. Tür pılan yardımlar Türk liselerindeki öğrencilere ya-
kiye ile Bulgaristan arasındaki ilişkiler de günden pılmadı.
güne kötüye gidiyordu. --H 1952 yılı Bulgaristan Türklerinin eğitiminde
İşte 1951'de göç durdurulunca Moskova'nın önemli bir yıldı. 5 Ağustos 1952'de Bakanlar Ku
direktifiyle Bulgaristan Türklerine okul kapıları rulu Türk okullarının durumunu inceledi. Türkler
biraz daha geniş açılmaya başladı. Bundan böyle arasından da aydın yetiştirilmesi için Sofya'da bir
Türklerin eğitimi ana dillerinde yapılacağı, "Sos- Türk öğretmen okulu, Rusçuk'ta bir kız lisesi,
yalist" kültürlerini de geliştirebilmeleri için ola- Şumnu Bulgar Yarı Yüksek (ön lisans) Enstitüsüne
naklar sağlanacağı, bu azınlığın yaşamında yeni bağlı Türkçe sınıflar, Sofya Üniversitesinin Filoloji,
bir dönem başladığı resmen bildirildi. Ancak ge- Felsefe-Tarih ve Fizik-Matematik Fakültelerinde
reken hazırlıklı elemanların bulunmadığı bir ül- Türkoloji, Türk Tarihi ve Fizik-Matematik Bö
kede Türk dilinde eğitim-öğretim nasıl yapılırdı? lümlerinin açılması karara bağlandı.
Şekil bakımından millî içerik bakımından sosyalist Bakanlar Kurulunun aldığı kararlar Eylül
bir kültür nasıl gerçekleştirilebilirdi? Geleceğin 1952'de uygulanmaya başladı. Bu arada Vladimir
sosyalist Türkiye'sinde önderlik yapabilecek ha- İliç Lenin'in adını taşıyan Bakü'deki Azerbaycan
zırlıklı elemanlar Türk kültürü hakkında nasıl bilgi Devlet Pedagoji Enstitüsü (halen H.Tusi adına
sahibi yapılabilirdi? Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi) Restörü
-Dil ve kültür bakımından Türklerine en ve daha sonraları Azerbaycan Eğitim Bakanı olan
yakın Azerî lehçesi ve Azerî kültürüydü. Bununla akademi üyesi A.Aleskerov Sofya'ya gelmiş ve Bul-
birlikte Azerbaycan'ın eğitim, bilim ve kültür ala- garistan Millî Eğitim Bakanının Türk halkının eği-
nında yüksek düzeyde hazırlıklı elemanları da tim-öğretim ve kültür konularında danışmanı ola-
vardı. Stalin'in emri üzere Bulgaristan ile Azer- rak görevine başlamıştır. Her istediğini Bulgar
baycan arasında yoğun bir kültürel işbirliği baş- devlet görevlilerine yaptıran, emir vermesini bilen
ladı. Azerbaycan Komünist Partisi Birinci Sekreteri Prof. A.Aleskerov'un Bulgaristan Türklerinin eği-
akademi üyesi İ.Mustafayev'in başkanlığında Mos- tim ve kültürel kalkınmasında hizmetleri çok bü-
kova'dan Sofya'ya en yüksek düzeyde bir heyet yüktür.
geldi. Bulgaristan Türklerinin eğitim ve kültür so- 1953 yılında bir Azerî bilim adamları ekibi
runları en üst düzeyde görüşüldü. Bundan sonra Bulgaristan'a gelerek Türklerin bilim, eğitim ve
kültürel alanda kalkınmasında önemli rol oy- Mirza Feteli Ahundov (XIX. yy.), Sâbir (XX. yy.
namışlardır. Sofya Üniversitesinin yeni açılmış başlan), Samet Vurgun (1906-1956 y.), Mirza İb-
Türkoloji Bölümünde Prof. M.Şiraliyev ve Doç. rahimov (1912-1992 y.) gibi sanatçıların hayatı ve
M.Mirzazade ders vermiş, Bulgaristan'da Tür- eserleri okutulmuş, bu sanatçılann eserleri ede-
kolojinin geliştirilmesinde büyük katkıda bu- biyat ders kitaplarında yer almıştır.
lunmuşlardır. Bu iki değerli bilim adamı Türk- Tarih, coğrafya, fizik, matematik, kimya, ast-
lerden asistan yetiştirmekte de yardımcı ronomi, biyoloji, Darvinizmin esasları, mantık vb.
olmuşlardır. Türk Tarihi Bölümünde Doç. Gafarlı, dersler Türkçe olarak okutulmuştur.
Fizik-Matematik Bölümünde fizikçi Doç. Y. Ma- Türk öğrencilerin eğitim ve kültürel ge-
medov ve matematikçi Doç. H.Agayev ders ver- lişmesinde Türkçe çıkan gazete ve dergiler, üç
mişlerdir. Dersler Türk dilinde verilmiş, bilim dal- Türk tiyatrosunun faaliyetleri, Türkçe radyo ya-
larıyla ilgili terimler öğrencilere Türkçe olarak yınlan, Türkçe eserlerin yayınlanması da önemli
öğretilmiştir. Bu üç Azeri bilim adamı da Türk faktörlerdi. Kültür ve sanat alanında da Azerî
asistanlarının hazırlıklı birer uzman olarak ye- uzmanlann büyük yardımı olmuştur. Azerî uz-
tiştirilmesi için gerekeni yapmış ve onları her alan- manlar Moskova'nın emri üzere Bulgaristan'a gön-
da desteklemişlerdir. Öğrencileri de bilim alanında derilmiş, Türkler arasında sosyalist fikirlerin ya-
çalışmaya sevk etmeleri, iyi hazırlıklı birer uzman yılması, Türk gençlerinin gelecekte Türkiye'de
olarak yetiştirilmeleri çok sevindirici olmuştur. gerçekleştirilecek bir sosyalist ihtilâlinin öncüleri,
1951-1956 yıllarında 30 dolayında Bulgaristan sosyalist Türkiye'nin yöneticileri olarak ye-
Türk genci Bakü'ye öğrenime gönderilmiştir. Azer- tiştirilmesi amaçlanmıştır. Ancak bu uzmanlar her
baycan Devlet Üniversitesi ve Azerbaycan Devlet şeyden önce birer Türktü, birer Azerî kardeşti ve
Pedagoji Enstitüsünde okuyan bu gençler de Bul- Bulgaristan Türklerinde zaten var olan Türklük ru-
garistan Türk öğretmen okulları, Türk liseleri ve hunun daha da güçlendirilmesi için çalışmışlar ve
öğretmen enstitülerinde öğretmenlik yapmak için başarılı olmuşlardır. Türkiye ile Bulgaristan ara-
hazırlık görmüşlerdir. sındaki ilişkilerin tamamen kopmuş olduğu bir dö-
Türk öğretmen okulları ve liselerine yardımcı nemde ortaya çıkmış büyük bir boşluğu Azer-
olmak için Azerbaycan Eğitim Bakanlığı (Maarif baycanlı Türk aydınlan büyük bir dereceye kadar
Nazırlığı) deneyimli pedogoglar göndermiş ve doldurabilmiştir. :
özellikle Sofya, Şumnu, Razgrat Türk lise ve öğ- Stalin'in ölümünden sonra dünya po-
retmen okullarında eğitimden sorumlu müdür yar- litikasında birçok değişiklikler olmuş ve ihtilâl ihaç
dımcıları olarak çalışan bu pedagoglar çok yararlı etme hayallari gerçekleşememiştir. Türkiye'de de
işler başarmışlardır. Mehtiyev, Kadimov, Gafar, bir sosyalist ihtilâlin gerçekleştirilmesinin müm-
Agayev ve Gafarzade gibi pedagogların adları say- kün olmadığı görülünce Bulgaristan Türklerine iz-
gıyla anılmaktadır. lenen politikada büyük değişiklik yapılmıştır.
Ders planlan ve müfredat programları Bul- Azerbaycan bilim adamları, süreleri dolmadan ül-
garistan Eğitim Bakanlığı Türk Şubesinde Prof. A. kelerine dönmek zorunda bırakılmışlardır. Bakü'ye
Aleskerov'un başkanlığı ve denetiminde, Türk ay- öğrenci göndermek, Türk okulları açmak, Sofya
dınlarının da büyük yardımıyla hazırlanarak adı Üniversitesinde Türkçe bölümler açmak büyük bir
geçen pedagoglar ve Türk öğretmenler okullarda hata olarak değerlendirilmiştir. Komünist yö-
bunları uygulamaya geçiriyordu. Esas dersleri neticiler: "Meğer biz Türklerden eleman ye-
oluşturan Türk dili ve edebiyatına büyük.önem ve- tiştirmekle koynumuzda yılan büyütmüşüz, Ke-
rilmiş ve Türk halk edebiyatı, Türk edebiyat tarihi malist, Pantürkist bir kuşak yetiştirmişiz" demeye
ve özellikle Tanzimattan bu yana olan döneme başlamışlardır. Bulgar kamuoyu Türklere karşı
ağırlık verilmiş ve İbrahim Şinasi, Ziya Paşa, tahrik edilmiş, "Türkler sınırsız imtiyazlarla enstitü
Namık Kemal gibi sanatçıların hayatı, kişilikleri ve ve üniversitelere yerleşti ve Bulgar gençlerinin yer-
eserlerinden başlayarak asrımızın altmışlı yılları lerini aldılar. Türklerin aldıkları görevlerle, ça-
Türk edebiyatı temsilcilerine kadar sanatçılar hak- lıştıkları yerler Bulgarlara verilmelidir" şeklinde
kında öğrencilere bilgi verilmiştir. Bunun yara sıra propagandalarla baskı yaratılmıştır.
Azerbaycan edebiyatından da Nizami Gencevi Üniversite ve enstitülerde öğrenim gören Türk
(XII. yy.), Fuzûli (XVI. yy.), Vâkıf (XVIII. yy.), gençlerinden de yararlanılamadı. 1956 yılında
Sofya Üniversitesinin üç Türk bölümünden ve "Kr. S arafov" adını taşıyan Sofya Tiyatro Sanatı
Bakü'deki üniversitelerden ilk mezun olanlar, Yüksek Enstitüsü yanında 1957 yılında iki yıllık
1956-1957 ders yılında mecburî hizmetlerine henüz Türkçe sınıflar açılmıştı, onlar da kapatıldı.
başlamışken, ders yılının sonuna varmadan 9. Türkçe ders kitapları ve sanat eserlerinin ya-
Sofya'dan kötü haberler gelmeye başladı. 1957- yımlanmasına son verildi, "Naradona Prosveta"
1958 ders yılından itibaren Türk öğretmen okulları (Halk Eğitimi) Yayınevi Türkçe Şubesi kapatıldı.
ve liselerinde Türk dili ve edebiyatı dışında tüm "ö? 10. Baştan "Eylülcü Çocuk", "Halk Gençliği"
P P

derslerin Bulgarca okutulması emrediliyordu. Bu, "Filiz" gazeteleri ve "Piyoner" çocuk dergisinde
Türk öğretmen okulları ve liselerinde Bulgarca çıkarılmasına son verildi. Sonraları "Yeni Işık"
ders verecek Bulgar öğretmenlerin getirilmesi ve gazetesi yarı Türkçe ve yan Bulgarca çıkmaya
Türk öğretmenlerin işlerinden uzaklaştırılması başladı. 1985 yılının Ocak ayından itibaren de ta-
demek oluyordu. Bundan sonraki üniversite me- mamen Bulgarca bir gazete olarak çıkmaya devam
zunlarından da büyük bir çoğunluğu kendi branş- etti. "Yeni Hayat" dergisi de baştan Türkçe, sonra
larında çalışma mutluluğuna kavuşamadı. Öğ- Türkçe-Bulgarca olarak çıktı. Ocak 1985'ten sonra
retmenlik yapmak için eğitim görmüş Türk da, yani Türklerin Bulgarlaştırılması olaylanndan
aydınlarının tarımda, inşaat işlerinde, yol ya- sonra da çıkanlması durduruldu.
pımında, fabrikalarda, maden ocaklarında birer 11.1985 yılının Ocak ayı sonunda Sofya Rad-
işçi olarak çalıştırılması Bulgar komünist yö- yosunda Bulgaristan Türklerine ait Türkçe ya-
neticilere büyük bir zevk veriyordu. Türklerin eği- yınlar da yasaklandı.
tim ve kültürel kalkınması çok görülerek türlü 12.1985'in başında Bulgarlaştırma olay-
yöntemlere, türlü oyunlara başvuruldu ve: larından sonra Türkçe konuşmak yasaklandı. Türk-
1. Bundan böyle Türk gençleri Bakü'ye öğ çe konuşanlar büyük para cezasına çarpbnldı ve
renime gönderilmedi, birçokları hapisanelere veya sürgüne gönderildi.
2. Açılışından iki yıl sonra Sofya Üni
Bulgarca bilmeyen yaşlı Türk kadınlarına has-
versitesindeki Türklere ait Tarih ve Fizik-Matematik
tanelerde doktor hizmeti verilmedi, bakkaldan
Bölümleri Bulgarlara ait bölümlerle birleştirildi, yani
ekmek dahi almaları yasaklandı. Kreşlerde küçük
Türk bölümleri kapatıldı. Bu bölümlerde asistanlık
Türk çocukları Türkçe konuşmasınlar diye ağızlan
yapan iki Bulgaristan Türkü de Üniversite dışında
Bulgar bayan öğretmenler tarafından plasterle (ya-
bırakıldı.
pıştırıcı ile) kapatıldı.
3. Sofya Üniversitesi Türkoloji Bölümünde
13. Bulgaristan'da Türk olmadığı dünyaya bil-
Türk gençlerinin yeri Bulgar gençlere verildi ve
dirildi. Yüzyıl geriye dönerek ölüm tarihleri çoktan
Türk Filolojisi adını taşıyan bu bölümün adı da de
unutulmuş Türklerin de adları Bulgar adlarıyla de-
ğiştirilerek Oryantalistik, sonraları Türkoloji, daha
sonraları da Doğu Dilleri ve Kültürleri Merkezi ğiştirildi. Arşivlerde Türk adları silindi, yerlerine
oldu. Yani, bölümün adında Türkiye bilimini, kül Bulgar adları yazıldı. Mezar taşlarında da Türk adı
türünü anımsatacak bir iz bırakılmadı. Öğretim gö bırakılmadı.
revlisi Türkler de Üniversiteden uzaklaştırıldı, 1985'te Moskova'dan Baku Devlet Pedagoji
yani Türk Filolojisi, Türklerden arındırıldı. Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Afat Gurbanov'a bir
4.1958-1959 ders yılında Türk liseleri Bulgar emir gönderilerek ellilerde öğrenim görmüş Bul-
liseleriyle birleştirildi; yani, kapatıldı. garistan Türk gençlerinin adlannın yerine üni-
5. Bundan bir yıl sonra, 1959-1960 ders yılında versite arşivlerinde Bulgar adları yazılması istendi.
Türk ana, ilk ve ortaokulları Bulgar okullarıyla bir Rektör A.Gurbanov, arşivlerde herhangi bir de-
leştirildi. Yani kapatıldı ve böylece Türk okulları ğişiklik yapılmasının uygun görülmediğini nazik
tarihe karıştı. bir biçimde Moskova'ya bildirdi.
6. Şumnu ve Hasköy Yan Yüksek Bulgar Öğ Büyük tarihî emelleri gerçekleştirebilmek için
retmen Enstitülerinde açılmış Türk Şubeleri ka Bulgaristan Türklerine ödünler verilmiş, bazı
patıldı. fedakârlıklar yapılmıştır. Emeller suya düşünce de
7. Türk ana ve ilkokul öğretmen okullarına da Bulgaristan Türkleri soykınma uğratılmıştır.
çok geçmeden son verildi. Türklere yapılan bu insanlık dışı işkenceler ve
8. Türk tiyatrolarına eleman hazırlanması için 1989'un yaz aylarında sınır dışı edilmeleri, Bul-
garistan'da politik olaylann gelişmesini hız-
24

landırdı. Böylece 10 Kasım 1989 tarihinde Todor teğine bıkanlıyordu.


Jivkov iktidardan indi. Bulgaristan eğitim tarihinde ilk olarak Bulgar
29 Aralık 1989 tarihinde Bulgaristan Devlet okulları üç kategoriye ayrılıyordu:
Konseyi ve Bakanlar Kurulu "soya dönüş süreci" 1. Belediye Okulları: I, VIII. sınıfa kadar (ilk ve
döneminde yapılmış yolsuzlukların ortadan kal ortaokullar),
dırılması kararını aldı. 1984-1985 yıllarında zorla 2. Devlet Okulları: Lise, lise düzeyli tüm okul
değiştirlen Türk adlarının iade edileceği, Türk ço lar ve yüksek öğretim kurumları.
cuklarının okullarda ana dilinde de dersleri olacağı 3. Özel okullar.
söylentileri yayılmaya başladı. Daha o günlerde Sadece Belediye okullarında Türkçe'den de
Türkçenin haftada kaç saat okutulması sorunu or ders okutulmasına izin verilmekte idi. Halen,
taya çıktı. Haftada en az dört saat okutulması öne Türkçe ilk ve ortaokullarda (I-VIII) serbest seçmeli
rildi ve daha sonraları Cumhurbaşkanlığında ve olarak sadece bazı bölgelerde okutulmaktadır.14 P P

Eğitim Bakanlığında yapılan görüşmelerde bu Belediye okullarında yüz bin dolayında öğ-
öneri üstünlük kazanmaya başladı. Görüşmelerde renim görmekte olan Türk öğrencilere (ki bun-
bu satarların yazan başta olmakla Türklerin tem lardan sadece kırk bin kadan Türkçe ders oku-
silcileri, Türkçe öğretime anaokulun en büyük yaş yabiliyor) Türkçe'den ders verecek öğretmen
grubundan başlanmasını, yani okul öncesi yaşta bulmak da bir problem oldu. Çünkü 1989 Büyük
çocukların ana dilini öğrenmeye başlamalarını is Göç'ü zorunlu olarak öğretmenleri Türkiye'ye alıp
tiyordu. Resmî Bulgar tamsilcileri ise Türk ço götürmüştü. Öğretmenlerle birlikte doktorlar, mü-
cuklarının Bulgarcayı öğrenmelerinde Türkçe'nin hendisler vb. toplam onbeş bin Türk aydını Bul-
bir engel yaratacağını, bu yüzden de ikinci, hattâ garistan'ı terk etmek zorunda bırakılmıştı. ,. r .
üçüncü sınıfta haftada iki veya üç saat Türkçe oku 1992'de Şumnu Yüksek Pedagoji enstitüsü'nde
tulmasında ısrarlıydılar. İş, pazarlığa dönüştü, Türk Filolojisi açıldı. Sonraki yıl da halen Filibe
1990-1991 ders yılı Türkçe ders okutulmadan sona Üniversitesi'ne bağlı Kırcaali İlk ve Ortaokul Öğ-
erdi retmen Enstitüsü'nde Türkçe'den eleman ye-
Temmuz 1991 yılında Bulgaristan'ın yeni tiştirme sınıfları açıldı. Ancak 1995-1996 ders yı-
Anayasası kabul edildi. Yeni Anayasanın 36. lından itibaren bu enstitülerde Türk Dili ve
maddesinde: "Ana dilleri Bulgarca olmayan Edebiyatı Bölümlerinin müstakilliği kaldırıldı, Kır-
vatandaşların, Bulgarcayı zorunlu olarak öğ- caali'de Türk Dili ve Edebiyatı ile Bulgar Dili ve
renmelerinin yanı sıra, kendi ana dilini de öğrenme Edebiyatı, Şumnu'da da Türk Dili ve Edebiyatı ile
ve kullanma hakları vardır" denilmekteydi.13 Evet, P P Rus Dili ve Edebiyatı Bölümlerine dönüştürüldü.
1971 Anayasasında da, yeni Anayasada da azın- Türk Müslüman gençlere dinî hazırlık verecek
lıkların ana dilini öğrenme ve kullanma hakları ga- okulların açılmasında zorluk çekilmedi, mücadele
rantiye alınmaktaydı. Ancak gerçekler başkaydı. edilmedi. Bulgar makamları 1990 yılında Sofya'da
Okullarda Türk çocuklarının Türkçeden de ders Yan Yüksek İslâm Enstitüsü ve Şumnu'da İmam-
yapmaları Eğitim Bakanlığınca devamlı er- Hatip Lisesi (Nüvvab) açtı. Ertesi ders yılında Rus-
teleniyordu. Buna bir tepki olarak Türkler faaliyete çuk ve Mestanlı (Momçilgrad)'da birer İmam-
geçti ve Türk öğrenciler dersleri boykot ederek haf- Hatip Lisesi açıldı. Nedim Gencev de doğduğu
talarca okula gitmediler. Bazı anne-babalar ta- köyü olan ve Razgrat şehrine bağlı Glocevo'da dinî
rafından açlık grevi başlatıldı. Bakanlık, Türkçe'nin içerikli eğitim veren bir özel okul açtı. İslâm Ens-
okutulması kararını almak mecburiyetinde kaldı. titüsü ve İmam-Hatip Liselerinde öğretim Bulgarca
Bu karara karşı çıkan Bulgar öğrencilerin anne ve yapılmakta, Türk dili ise sadece haftada 4 saat ayrı
babalan, bazı öğretmenler ve aşın şoven gruplar bir ders olarak okutulmaktadır.
okul kapılarına yığılarak Türk öğrencilerin okula 19 Nisan 1997 tarihinde yapılan Parlamento
girmelerini engellediler, trenleri durdurdular, ana- seçimlerinde Demokratik Güçler Birliği büyük bir
yollan kestiler. Bu sırada Parlamento seçimleri ya- çoğunlukla seçimleri kazanadı. Yeni kurulan Bul-
pılmış, yeni hükümet kurulmuştu. Bazı okullarda gar hükümetinden Türklerin beklentileri vardır.
Türkçe'nin okutulması karara bağlandı, ancak Eğitimle ilgili bir an önce çözüme kavuşması ge-
öteki dersler gibi zorunlu değil de, çocuklann is- reken sorunlardan birincisi: Türk dili derslerinin
13. Konstitutsiya na Republika Bılgariya (Bulgaristan Anayasası), Sofiya, 1991, s. 18.
14. Uçebni programi po turski ezik (Türk Dili Müfredat Programları), Sofiya, 1993.
Türk öğrencilere zorunlu ders olarak haftalık ders okullanna yapılan yardım son derece azdı.
programında yer alması; ikincisi: Türkiye enstitü Birçok konuda ve özellikle 1934 yılında ger-
ve üniversitelerinde öğrenim görmekte olan yak- çekleştirilen askerî-sivil darbeden sonra Türk okul-
laşık bin Türk ve Müslüman gencin diplomalarına larının Bulgar hükümeti tarafından kapatılması ka-
Bulgaristan Eğitim Bakanlığınca denklik iş- rarlarına karşı çıkarak mücadele yürütmüşlerdir.
lemlerinin yapılması; üçüncüsü: Türk dili öğ- Bu yüzden de birçok yerlerde kurul üyeleri Bulgar
retmenlerinin yaz aylarında Türkiye'de dü- hükümet makamlarınca sık sık rahatsız edilmiştir.
zenlenmekte olan Türk dili kurslarına rahatlıkla
katılabilmelerine olanak sağlanması vb. TÜRK MUALLİMLER BİRLİĞİ
Türkiye ile Bulgaristan arasında kültür ant Bulgarların olduğu gibi, Türklerin de bir Türk
laşması imzalanmayınca, Bulgaristan Türklerinin Muallimler (Öğretmenler) Birliği kurması gö-
de birçok eğitim ve kültür sorununun çözümü as rüşünü en önce Filibe'de "Muvazene" gazetesini çı-
kıda kalmaya devam edecektir. karan Ali Fehmi ortaya atar. Jön Türklerden olan
Ali Fehmi, İstanbul'da Mülkiye'de (Siyasal Bilgiler
EĞİTİM VE KÜLTÜR KURUMLARI Okulu'nda) okumuş, Sultan Hamid'in idaresinden
kaçıp Filibe'ye yerleşmişti. Ali Fehmi'nin bu gö-
Uluslararası antlaşmalarda olduğu gibi, Tür rüşü, öteki aydınlarca da benimsenir ve büyük des-
kiye ile Bulgaristan arasındaki ikili antlaşmalarda tek bulur. Önce "Muvazene" gazetesinde, sonra da
da, Bulgaristan Türk Müslüman azınlığın dil, din, Rusçuk'ta basılan "Uhuvvet" gazetesinde bu ko-
eğitim, kültür vb. hakları garantiye alınmaktaydı. nuda yazılar çıkar. Gazetelerde basılan açık mek-
1919 Neuilly antlaşması da azınlıkların eğitim, öğ tuplarla Bulgaristan Türk öğretmenlerine çığml-ı
retim, hayır kurumları ve sosyal kurumlar aç bulunulur ve böylece konu olgunlaşır.
maları ve yönetmeleri serbestliğinin sağlanmasını 1906 yılında dernek (Birlik), "Muallimin-i
kabul ediyordu.15 P P

İslâmiyye Cemiyet-i İttihadiyesi" adıyla çalışmaya


başlar. İlk kongresini Şumnu'da yapar. İkinci kongre
OKUL KURULLARI 1907 yılında Rusçuk'ta toplanır ve çok önemli
Bulgaristan Türklerinin eğitim ve öğretim so- konular görüşülür. Şimdiye kadar sadece okul ku-
runlarının tek yönetim kurulu okul encümenleriydi. rulları tarafından hazırlanan ders programları,
Özel okul statüsünde olan Türk okullarına halk ta- ders kitaplan gibi önemli sorunlar artık Öğ-
rafından seçilen okul kurulları, Bulgaristan Türk- retmenler Birliği'nin esas görevleri olur. Kongrenin
lerinin azınlık tarihinin başladığı yıllardan beri, gündemi şu noktalardan ibarettir:
yani 1877-1878'den sonra Bulgar devleti ku- 1. Okul Programlan, . :.
rulalıdan beri, çocuklarının eğitimi için çırpınan 2. Ders Kitapları
halkın öncülüğünü yapmış, Türk öğrencilerinin 3. Okul Talimatnamesi, Müfredatlı Program.
eğitiminin de yeni koşullara uygun bir eğitim ol- Böylece Türk Muallimler Birliği (Derneği) yıl-
ması için canla başla çalışmışlardır. Bu fedakâr,
larca kongreler düzenleyerek gelişir.Bulgaristan'ın
kurul üyesi aydınların faaliyeti 1946'da Türk okul-
her bölgesinde, Şumnu, Rusçuk, Vidin, Lom, Fi-
larının devletleş (irilmesine kadar sürmüştür. -J,
libe, Eski Zağra, Kızanlık vb. şehirlerde hemen
Okul kurullarının görevleri: Okul inşaatı veya
hemen her yıl kongreler düzenlenmiş ve Türk
tamirini yapmak, okulu araç ve gereçle dontamak,
okulları, Türk öğretmenleri, Türk eğitim ve öğ-
okul bütçesini yapmak, öğretmen bulup tayin
retimiyle ilgili çok önemli kararlar alınmış, Bulgar
etmek, vakıfların gelirleri yeterli olmadığından öğ-
makamları tarafından birçok sorunların hal-
rencilerden belirli miktarda para almak, Türk hal-
ledilmesi ısrarla istenmiştir.
kından yardım toplamaktı. Devlet, her Bulgar va-
Türk Öğretmenler Birliği gittikçe gelişmiş, bir-
tandaşından vergi aldığı gibi, Türk ve Müslüman
çok yerlerde Havzalar açmış, ayrıca bir Havzalar
halktan da alır, ama Türk okullarına gereken yar-
Tüzüğü de yapmıştır.
dımı yapmazdı. Belediye bütçelerinden, zaman
zaman da devletten biraz yardım yapılmışsa da Kongrelerde çeşitli sorunlar tartışılır, çözüm
Bulgar okullanna yapılan yardımın yanında Türk yolu aranırdı. 1912'de Eskicuma'da (Tırgovişte'de)
toplnan VII. Kongrede öğretmenlerin okuldaki

15. Konukman R.E., a.g.e., s. 27.


dersleri dışında bazı hayırlı faaliyetlerde bu- lışmalarından biri de öğretmenlere yaz aylarından
lunması da talimatnamede yer almıştır: önceden belirlenmiş şehirlerde olgunlaşma kurs-
"Her öğretmen boş vakitlerinde, bahusus tatil ları düzenlemek olmuştur. Filibe, Aydos, Plevne,
günlerinde ilmî ve terbiyevî malûmatını artırmaya Razgrat, Varna, Dobriç, Silistre gibi onbir şehirde
ve genişletmeye mecburdur." Talimatnamenin 25. eski yöntemden yeni yönteme geçmek için öğ-
maddesinin tartışılması sırasında yapılan ko- retmenler bu kurslarda hazırlıklar görmüşlerdir.
nuşmalarda, öğretmenlerin bulunduğu yerlerin, Türkiye Cumhiriyeti'nde kültür alanında her
çalıştıkları bölgelerin tarihçesine dair bilgi toplayıp yapılan yenilik, Bulgaristan Türk Öğretmenler Bir
incelemeleri, Türk folklor malzemesi, âdet ve ge- liğince hemen benimsenmiş, Bulgaristan'da da uy
leneklerini öğrenmenin ve bunları kaleme almanın gulanması Birliğin başlıca görevlerini oluş
çok yararlı bir iş olacağı vurgulanmış ve şunlar turmuştur. Türk Yazı Devrimi bunun bir canlı
önerilmiştir: örneğidir. 1928 Temmuz ayında Lom'da yapılan
I. Her yerde sanat ve tarih bakımından kıy Kongrede Bulgaristan'da da aynı eğitim-öğretim
metli binalar, hayrat müesseseleri, bugün ister yılında (1928-1929) yeni Türk alfabesiyle eğitime
mevcut olsun, ister olmasın, : başlanması kararı alınmış ve hemen yeni yazıyla
,. 2. Bunları yaptıranlar, öğretime geçilmiştir. Aynı yıl Türk öğretmenlerine
3. Bulunduğumuz kasabaya bağlı köylerin ad yeni alfabeyi öğretmek için birçok yerlerde kurslar
lan, tarihleri, - açılmıştır. Böyle kurslar sadece öğretmenler için
4. Bu yerlerde yetişen büyük adamlar ve bun değil, Türk halkım genci ve yaşlısı, kadını ve er
ların biyografileri. keği için açılmış ve çok önemli sonuçlar elde edil
5. Çeşmelerin, kal'aların, cami-i şeriflerin, tek miştir.
kelerin, medreselerin, kütüphanelerin, mezarların Türk Öğretmenler Birliği, Türk okulları için
tarihleri (kitabelerin), banileri vs. ders kitaplarının yazılması ve basılmasında da ön-
6. Müslümanlar arasında meşhur ve mütevatir cülük etmiştir. Birliğin aktif üyeleri olan öğ-
olan tarihî rivayetler, retmenler, öğrencilerde millî ruhu besleyecek ders
7. Eski Türküler, kitapları hazırlamış, bu kitaplarda Türk ede-
8. Masallar, gerek manzum (destan), gerekse biyatının ünlü temsilcilerinin eserleri hiçbir zaman
mensur olanlar, eksik olmamış, tam tersine, kitapların ana içeriğini
9. Âdetler, ananeler (gelenekler), Türk edebiyatından, Türkiye ders kitaplarından
Köylerin, kasabaların civarında olan meş alınmış yazılar oluşturmuştur.
hur harp vakaları; bunlara dair halkın Türk Öğretmenler Birliği, daha kurulduğu yıl-
bildikleri. larda kendi yayın organı olmak üzere bir dergi çı-
II. Köylerin, kasabalann eski isimleri ve bu karmayı tasarlamış ve "Yeni Mektep" başlığıyla çı-
isimlerin verilmesinin sebebi, kacak bu dergi için Filibe'de gereken hazırlıklar da
12. Ahalinin asıl olarak nereden geldikleri (kö yapılmıştı. Ancak Birinci Dünya Savaşı patlak ve-
kenleri), rince derginin çıkması gerçekleşmemiştir. 1921'de
13. Elde edilen mühim vakfiye berât, hüccet, Kızanlık Kongresinde "Terbiye Ocağı" dergisi çı-
ilâm vs. suretleri..."16
P P
karılması karan alınır ve ilk sayısı Eylül 1921'de
Türk Öğretmenler Kongresinin bu Ta- çıkar. 1923'te Islimye Kongresinde derginin adı
limatnamesi ve öteki belgeler "Sebilürreşad" der- "Muallimler Mecmuası" olarak değiştirilir ve ilk sa-
gisinde (C. CIII., Sayı 207 s. 190-191,1328, Ağustos) yısı Aralık 1923 tarihinde Varna'da çıkar. 1926 yı-
1912'de yayımlanmıştır. lında Razgrat'ta çıkmaya başlar ve çok geçmeden
Bu Talimatnameye uyarak Servi'de (Sev- kapatılır.
lievo'da) öğretmenlik yapan İbrahim Hakkı, Servi Öğretmenler, okul kurullarında görev alanlar
tarihçesini yazmış, daha sonraları "Muallimler bu dergilerde devamlı yazılar yazarak, her türlü
Mecmuası"nda tefrika edilmiştir. Ne yazık ki, öteki zorluklara göğüs gererek Türk okullannm hak-
öğretmenler böyle bir hayırlı iş yaparak gelecek larının korunması, Türk çocuklarının çağdaş eği-
nesillere zengin folklorumuzdan eserler bı- timden yoksun bırakılmaması için yılmadan ça-
rakmamışlardır. lışmışlardır.
Türk Öğretmenler Birliğinin önemli ça-

16. Keskioğlu, Bulgaristan'da Türkler, Ankara, 1985, s. 104-105.


Türk Öğretmenler Birliği'nin Türk halkının tiyatrolarda dram eserleri sahneye konuyor, Türk-
kültür kalkınmasında da büyük katkısı olmuştur. çe şarkı ve türküler söyleniyor, Türk dansları oy-
Ancak, Bulgaristan Türklerine uygulanan politika, nanıyordu. Eğitim alanında olduğu gibi, tiyatro sa-
gittikçe faşist, ırkçı bir politika durumunu alınca natı alanında da Azerbaycan Türklerinin ve
Türk Öğretmenler Birliği de yasaklanmış oldu. Azerbaycan edebiyatının olumlu etkisi olmuştur.
Böylece 1906'da kurulan Bulgaristan Türklerinin Azerbaycan ve öteki Türk cumhuriyetlerinin ede-
bu eğitim-öğretim ve kültür kurumuna 1933'te son biyatlarından sahne eserleri Bulgaristan Türk est-
verildi. Bu dönem içinde 23 kongre yapan Türk rat tiyatrolarının repertuvarlarında önemli yer al-
Öğretmenler Birliği, Bulgaristan Türklerinin azın mıştır. Öteki Türk Kültür Ocakları gibi, bu
lık tarihine karışıp gitti. tiyatrolar da altmışlı yılların başlarında kapatıldı.
SAHNE FAALİYETLERİ TURAN GENÇLİK BİRLİĞİ
Bulgaristan Türklerinin kendi özel tiyatroları Yirmili yılların ortalarına doğru Bulgaristan'ın
olmasa da öğretmenler, gazeteci ve öteki aydınlar, Türk Müslüman azınlığın her bölgesinde spor genç-
Türk halkını bu tür kültür etkinliklerinden yoksun lik kulüpleri veya dernekleri kurulmaya başlamış ve
bırakmamaya çalışmıştır. Yerli öğretmenlerden daha sonraları bu dernekler aralarında birleşerek
başka, Bulgaristan'a gelen Jön Türklerden de bir- Turan Dernekler Birliği'ni kurmuşlardır. Gençlik
çokları, Türk okullarında öğretmenlik yapmış, spor derneklerinin "İleri", "Kamer", "Terakki", "Ru-
Türkçe gazete çıkarmış veya gazetelerde devamlı meli", "Kuvvet", "Balkan", "Şenyurt" gibi adlan
yazılar yazarak Bulgaristan Türklerinin kültür kal- vardı.
kınmasında büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. 1924 yılında Vidinliler "Vidin İslâm Gençleri
Örneğin Jön Türklerden Ali Şakir takma adını ta- Turan Cemiyeti"ni kurmuşlar ve Cemiyetin bay-
şıyan Dr.Neşet, Namık Kemal'in "Vatan Yahut Si- ramı olarak da Hıdrellez gününü seçmişlerdi.
listre" piyesini sahneye koyarak Bulgaristan Tür- Zamanla spor dernekleri, aralarında bir-
künde millî ruhu ayakta tutmaya, geliştirmeye leşerek, Vidinlilerin kendi derneklerine verdiği
katkıda bulunmuştur". Türk millî Kurtuluş Savaşı Turan adını, Birliğin adı olarak kabul etmişlerdir.
yıllarında gösterilen kahramanlıklar da Bul- 1926'da Varna'da düzenlenen III. Kongrede
garistan'ın bazı bölgelerinde sahnelendirilmiştir. Birliğe Turan adı verilmesi kararı alında ve bu III.
Bulgaristan Türk kadınları da çağdaş hayata Kongre, Turan Birliği'nin I. Kongresi sayıldı.
uyarak cemiyet işlerine katılmış, halkın kültür ge- Bulgaristan'da en büyük azınlığı oluşturan
lişmesi için çalışmışlardır. Örnek olarak, Varna'da, Türk Müslüman halkın hiçbir örgütü olmadığı, az
kadınlar tarafından Ana-Baba ve Öğretmenler Der- sayıda bir azınlık olan Yahudilerin ise "Makabi" ör-
neği kurulmuş, Fahriye Hanım adında bir bayanın gütü olduğu belirtiliyor ve Türk gençlerini de bir-
başkanı olduğu bu dernek, müsamere grupları ku- leştirecek bir örgüte ihtiyaç duyulduğu vur-
rarak, şehir şehir dolaşnış, temsiller vermiş ve bu gulanıyordu.
hususta öteki şehirlerdeki aydın Türk kadınlarına
Turan Birliğinin her şeyden önce spora önem
örnek olmuştur. Böyle dernekler Filibe ve başka şe-
verdiği anlaşılıyor. 1927'de Vraca (Vratsa) Kong-
hirlerde de faaliyet göstermiştir. * Türklerin
resinde kabul edilen Jimnastik ve Spor Yö-
yoğun bulunduğu bölgelerde derneklerin, spor
netmeliğinin 1. maddesinde şöyle deniyor: "Bul-
kulüplerinin gittikçe sayısı artıyor, halkı
garistan Turan Birliğinin başlıca gayelerinden biri,
uyandırmak için gece kursları açılıyor, kon-
Türk gençliğini bedensel terbiyesine çalışıp medenî
feranslar veriliyor, temsiller, müsamereler dü-
zenleniyordu. hayatta muvaffak olacak surette hazırlamaktır."
Bu gelenekler, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Birliğin siyasal amaçları olmadığı da ayrıca be-
da birkaç yıl bazı Türk bölgelerinde devam etti. lirtiliyordu. Birliğin Turan adı da, kardeşlik duy-
Ellilerin ikinci yarısında Şumnu, Razgrat ve gularının bir simgesiydi.
Kırcaali şehirlerinde birer Türk estrat (müzikal) ti- Bulgaristan Türk gençliğinin spor faaliyetleriyle
yatrosu açıldı. Bu üç tiyatro, Türk bölgelerini do- birlikte fikir bakımından da yükselmesi dile ge-
laşarak köylere kadar tiyatro kültürünü, sahne sa- tiriliyordu. Örneğin Vidin Spor Derneğinin futbol,
natım yaymaya çalışta ve başarı kazandı. Bu jimnastik, izci, müzik grupları da vardı.
Sporun yanı sıra Birlik, gençliğin kültür kal-
kınmasma da önem veriyordu. Sayılan hızla artan larıydı. Çünkü bu okullar, Türklerin tek eğitim, öğ-
derneklerin kütüphaneleri, okuma salonları vardı. retim ve kültür ocağıydı.
Birliğin yayın organı "Turan" gazetesi de vardı. Türk okulları sorunu Kongrede bütün ay-
1933 yılında düzenlenen Rusçuk Kongresinde rıntılarıyla ele alındı, birçok dertlerin bulunduğu
(XIII. kongre), gelecek kongrenin 1934 yılında açıklandı, bazı konular hakkında çeşitli görüşler
Sofya'da yapılması kararlaştırılmış, ancak 1934 yılı dile getirildi. Bu görüşlerden en çok tartışmalara
Turan Birliğinin yasaklanma yılı olmuş ve böylece yol açanı, eski ve yeni harflerin okullarda öğ-
tarihe karışmıştır. retilmesi konusuydu.
Otuzlu yılların başında Turan derneklerinin Millî Kongrede Türk okullanyla ilgili kararlar,
beş bin üyesi vardı. Köylerde de şubeleri açılmıştı. şu noktalan kapsamaktaydı:
Spor yarışmaları, şenlikler, yürüyüşler düzenliyor, 1. Mekteplerin idare tarzı,
Hıdrellez'de bayramları kutlanıyordu. 2. Encümenlerin bütçeleri,
3. Mektep vergilerine ait nizamname,
BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN MİLLÎ 4. Mekteplere aynlan tarlalar,
KONGRESİ 5. Programlar,
Türkler, 50 yıllık azınlık tarihleri boyunca ilk 6. Maarif müfettişlerinin müdahaleleri,
kez Millî Kongre düzenleyerek, birçok sorunlarını 7. Baş muallimler ve Bulgar muallimler me
gündeme getirmek, bu konular üzerinde tartışmak, seleleri,
hal çaresi bulmak için türlü türlü görüşler ortaya 8. Türk muallimlerinin kanunsuz ce
atmak imkânını bulmuş ve bu kongrede önemli ka- zalandırılması meselesi,
rarlar almışlardır. 9. Türk mekteplerine mahsus nizanmane
Böyle bir kongrenin düzenlenmesi teklifi eski lâyihası,
Vakıflar Müdürü Mehmet Celü'den gelmiştir. Bul- 10. Türk muallimi yetiştirme işi.
gar Hükümetinin nzasiyle 31 Ekim - 3 Kasım 1929 Sayılan bu önemli noktalar arasında üzücü
tarihleri arasında Sofya'da Bulgaristan Türk azın- olanlar: Balkan Savaşlanndan sonra Bulgaristan'a
lığının Millî Kongresi yapılmıştır. Kongreye ka- katılan Rodoplar bölgesinde kapatılan Türk Müs-
tılacak heyetler Bulgaristan'ın dört bucağından lüman okullarının tekrar açılması ve yeni okulların
Türkler tarafından seçimle belirlenmiş ve gön- da açılması için Bulgar makamlarının izin ver-
derilmiştir. Ayrıca okul kurulları, cemaat kurulları memesi, Bulgar müfettişleri tarafından çoğu hal-
da kendi aralarında temsilciler seçerek Sofya'da ya- lerde hiçbir suçu olmayan Türk öğretmenlerin ce-
pılacak Kongreye göndermişlerdir. zalandınlarak öğretmenlik hakkından yoksun
Türklerin Millî Kongresine katılan heyetler, bırakılmaları, bunların yerine Bulgar öğretmenlerin
kıyafetleriyle tam anlamda bir mozayik oluş- tayin edilmesi, başka bölgelerde de kapatılan Türk
turmaktaydılar. I' .eratürde kongredeki tem- okullarının eşya ve araç ve gereçleri, en yakın Türk
silcilikler arasında sarıklısı da, feslisi de, şapkalısı okuluna (mektebine) devrolunması gibi ko-
da, kalpaklısı da, hattâ başı kabak olanlar da bu- nulardır. 1928 yılında Devlet Türk Öğretmen
lunduğu vurgulanmaktadır. Bu kıyafetler, bir de- Okulu kapatıldıktan sonra Türk okullarına öğ-
receye kadar heyetlerin düşünce tarzını,yenilikleri retmen yetiştirmek ciddi bir sorun olduğundan,
ne derece benimsediğini de ifade etmekteydi; yani okullarla ilgili alman kararın 17. maddesinde şöyle
Türkiye'deki reformların Bulgaristan'a nasıl ve ne denmektedir: mekteb-i Nüvvabın üçüncü se-
kadar yansıdığının da bir belirtisi olabilirdi. nesinden bilâ itibar son sınıfının berisi muallim
Millî Kongrenin Gündemi: yetiştirmeye tahsis olunmalı ve bu husus Baş-
1. Bulgaristan Türk azınlık okulları, müftülük tarafından icra edilmelidir.17
P P

2. Bulgaristan Türklerinin (ve genellikle Müs Bulgaristan Türk Müslüman azınlığın Millî
lümanların) dinî kurumlan ve vakıfları, Kongresi gündeminde ikinci nokta, Türklerin Dinî
3. Hayır dernekleri. Kurumlan ve Vakıfları'y&ı. Mehmet Celil'in çı-
Millî Kongrenin gündeminde birinci noktayı kardığı "Rehber" gazetesi "Umumi Bulgaristan
Türk okulıarı konusunun oluşturması bir raslantı Türk Kongresi"nde Türklerin dinî kurumlan hak-
değildi. Türk azınlığın en büyükderdi, özel okul- kında şöyle yazmıştı:

17. Deliorman gazetesi, 1929, No. 1 (222), yıl 8 ve No. 2 (222), yıl 8.
BULGARİSTAN TÜRK EDEBİYATI.

"Cemiyeti İslâmiyeler: En koyu millî müessese b) Şehabeddin Paşa Kütüphanesi


olması aklen, mantıken ve kanunen lâzım olan bu c ) İsfendiyaroğlu Kütüphanesi
müessesat da, tedrici surette benliklerini kay- 2. Sofya'da: Kadı Seyfullah Efendi Kü
betmiş, hükümetin, dolayısıyla Bulgar par- tüphanesi.
tizanlarının eline geçmiştir. Müessesat-i ilmiye, 3. Vidin'de:
hayriye, diniyelerin varidatı, mekteplerin de esas a) Pazvatanoğlu Osman Paşa Kütüphanesi
varidatı olduğundan, dünyevî ve ahrevî bütün var-
Vali İdris Paşa Kütüphanesi
lığımızın mecmuu olan bu müesseselerin de müf-
b)

3. Eski Zağra'da: Hamza.Bey Kütüphanesi


tülükler gibi talimatnamenin ağır zincirlerini kı-
4. Şumnu'da: Şerif Halil Paşa Kütüphanesi
rarak kurtarmak en birinci gaye olacaktır."18
5. Tırnova'da: Tersane-i Âmire Emini Çavuş Paşa,
P P

Bulgaristan Türklerinin başında müftülükler


Büyük Cami yanında Arap Emeni Aliağa Kü-
bulunmaktaydı. İşte Dinî Kurumlar ve Vakıflar mad-
tüphanesi
desi altında, "Rehber" gazetesinin de yazdığı gibi,
6. Plevne'de: Gazi Mihaloğlu Ali Bey Kü
hükümetçe ele geçirilmiş ve azınlığın bir kurumu
tüphanesi
olmaktan çıkmış durumda olan müftülüklerin kur-
7. Samokov'da: Hüsrev Paşa Kütüphanesi
tarılması, müftülüklere bağlı imam ve hatiplerin
8. Köstendil'de: İshak Paşa Kütüphanesi
Türk Müslüman azınlığın yararlı olabilmesi için
Okul Kütüphaneleri:
çare aranacaktı.
9.

Millî Kongrenin kararlan Bulgar Hükümetine a) Şumnu'daki Nüvvap Okulunun Kü


sunuldu, sorunların çözümü istendi. Ancak bütün tüphanesi
umutlar boşa gitti. Durum gittikçe kötüleşti, 1934 b) Nüvvap Okulunun bir de "Müsterşitler
hükümet darbesiyle de Bulgaristan'da parlamenter Cemiyeti" adlı Öğrenci Derneğinin Kütüphanesi
demokrasiye son .verilince Türk azınlığa baskılar vb.
daha da arttı. Bundan öncezi "Zgovor" koalisyon 10. Medreselerin oldukça zengin kütüphaneleri
hükümeti zamanında da, sonraları "Millî Blok" Hü- 11. Kıraathanelerin Kütüphaneleri
kümeti zamanında da Türk okulları kapatılıyor, 12. "Turan" Gençlik Dernekleri Kütüphaneleri,
Türkçe basın yasaklanıyordu. 1934 yılından sonra vb.
yüzlerce Türk okulu kapatıldı, yüzlercesi mil- 13. Tekkelerde de birçok eserler vardı.
lileştirildi, yani Bulgar okulu yapıldı, Türklerle Bilindiği üzere, 1878 yılı Berlin Antlaşmasıyla
meskûn bazı bölgelerde eski alfabeyle öğretime ge- Bulgar Prensliği kuruldu. Sofya şehri yeni ku-
çilmesi kararlan alındı, Türk öğretmenlerinden bir- rulmuş Bulgar devletinin başkenti ilân edildi.
çoğu sürgün edildi veya Türkiye'ye göçe zorlandı, Savaş zamanında Rus "Kızıl Haç"ı ve "Slav
Türkiye ile her türlü kültür bağları yasaklandı vb. Hayır Dernekleri" temsilcisi olarak gönderilen Rus
toplumcusu Petir Vladimiroviç Alabin, savaş sona
KÜTÜPHANELER ve ARŞİVLER erdikten sonra, 1878'de Geçici Rus İdaresinde yeni
başkent valiliğine (gubernator olarak) getirilmiştir.
Kütüphaneler, arşivler, eski eserler her mil- Aynı yıl Sofya Toplum Kütüphanesinin, yani bu-
letin bir tarihî mirasıdır. Osmanlılar zamanında günkü "Kiril-i Metodiy" Millî Kütüphanenin açıl-
inşa edilmiş, bugünkü Bulgaristan sınırlan içe- ması P.V. Alabin'in sayesinde gerçekleşmişti. Yeni
risinde kalmış birçok şehirdeki camiler, medreseler açılmış bu Kütüphanede bir de Türk Şubesi ku-
yanında birer de kütüphane bulunduğu bi- rulmuş ve Bulgaristan'ın her bölgesinde Türk Müs-
linmektedir. lüman mirası olan cami ve kütüphanelerden her
1877-1878 Türk-Rus Savaşı'ndan bazı şe türlü eserin, arşivin toplanıp Sofya'ya getirilmesi
hirlerde ayakta kalabilen daha bellibaşlı camilerin emredilmiştir. Örneğin P.V. Alabin'in emriyle
kütüphaneleri şöyle sıralanabilir: Sofya Kütüphanesine getirilen ilk Türk İslâm eser-
-Jv 1. Filibe'de: < •? • »ot leri Samokov'daki Hüsrev Paşa Kütüphanesi eserleri
a) II. Sultan Murat Kütüphanesi. Bu şehirde olmuştur. Bu kütüphaneden getirilen eserlerin sa-
Muradiye Camii'râ inşa ettirirken II. Murat bir de yısının 2485 cilt olduğu bildirilmektedir. Lofça'dan,
kütüphane yaptırmıştır. Plevne'den ve daha birçok şehirden Türkçe eser-
lerin toplanıp Sofya'ya getirilmesi hep aynı dö-

18. Rehber gazetesi, 18.05.1928, No: 80; 30.10.1929.


nemde olmuştur. Bu Türk İslâm eserlerinden ol- Sofya'da "Serbest Bulgaristan" gazetesini çıkarmıştır.
dukça büyük bir miktar seçilerek Rusya'ya gön- Bulgar Prensliğinde devlet tarafından çıkarılan ilk
derilmesi emredilmiş ve kalanı da Sofya Toplum Türkçe gazete Bulgaristan Resmi Gazetesinin Ter-
Kütüphanesine bırakılmıştır.19 P P cümesi'dir. Bu haftalık gazete, 1879 yılında çıkmaya
Bütün bu Türk kitap ve belgeleri şimdi Millî başlar ve Bulgaristan Hükümetinin Resmi ga-
Kütüphanede muazzam bir koleksiyon oluş- zetesinde Bulgarca yayınlandığı yasaları, kararlan,
turmaktadır. Bu Türk ve Şarkiyat (Oryantal) ko- yönetmelikleri Türkçeye çevirerek yayınlar. Ancak
leksiyonunda 3500 cilt kitap ve elyazması eserler bu gazetenin ömrü sadece bir buçuk yıl sürer.
vardır ve bunlardan birkaçı bir yerde (birlikte) cilt- Bulgar Prensliğinin başkenti Sofya'da ilk çıkan
lenmiş durumdadır. Bunlardan en çoğu Arapça, Türkçe gazete Tarla adını taşır. 1882 yılının ikinci
daha azı Türkçe, en azı da Farsça eserlerdir... Ayrı yarısında haftalık olarak yayımlanan bu gazete
kitap ve elyazmalarından başka, Türk Şubesinde siyasî-edebî bir gazetedir. Dört sayfasından üçü
pek çok kadı defterleri ve türlü fermanlar, hüc- Türkçe, biri de Bulgarcadır.
cetler, buyurultular vb. vardır ve bunlardan bizim Bundan sonraki yıllarda Sofya'da iki Türkçe
son yüzyıllardaki geçmişimiz hakkında değerli gazete daha çıkar: Dikkat (1883-85) ve Çaylak (1884-
malzeme bulunmaktadır.20 Otuzlu yılların başında
P P 85) gazeteleri. Haftada bir çıkan bu gazetelerde po-
Türkiye'den Bulgaristan'a giden binlerce değerli litikadan başka, eğitimden de söz edilmektedir.
evrak sayısı da eklenince bugün Bulgaristan Millî 1885'te Doğu Rumeli vilayeti de Prenslik Bul-
Kütüphanesi Osmanlı belgeleri, eserleri ba- garistan'ına katılınca bu ülkedeki Türklerin sayısı
kımından en zengin kütüphanelerden biri olduğu çoğaldı. Bunu izleyen yıllarda Filibe, Sofya, Varna,
vurgulanmaktadır. Rusçuk vb. şehirlerde daha birkaç Türkçe gazete
ve dergi yayınlanmıştır.
BULGARİSTAN'DA TÜRKÇE BASİN VE Prenslik Bulgaristanı'nda (1878-1908) Türkçe
YAYIN çıkmış gazete ve dergilerin toplam sayısı hakkında
farklı rakamlar verilmektedir. Bazı kaynaklarda
Bulgaristan'da Türkçe basın Osmanlı dö- bunların 40, bazılarında 44, başka kaynaklarda da
neminde başlar. Rumeli'nin Tuna vilâyet merkezi 60'a çıktığı belirtilmektedir. Bulgaristan devletinin
olan Rusçuk'ta Mithat Paşa tarafından çıkarılmaya kuruluşundan İkinci Meşrutiyetin ilânına kadar
başlanan ilk gazete Tuna gazetesidir. 1865 ta- (1878-1908) Bulgaristan'da Türkçe çıkan gazete ve
rihinde Mithat Paşa bir vilâyet basımevi kurmuş dergilerin yarısından çoğu Jön Türklerin yayınıydı.
ve aynı yıl bu gazete yayın hayatına girmiştir. Padişah II. Abdülhamid'in istibdadından kaçarak
Resmi bir gazete olan bu gazete 12 yıl üç ay 27 gün Bulgaristan'a sığınmış Jön Türkler 25-30 dolayında
çıktıktan sonra (16 Mart 1865), 1877 Türk-Rus Sa- Türkçe gazete ve dergi çıkarmış ve Sultanın is-
vaşı'nda Rusçuk şehrinin Ruslarca işgali üzerine 13 tibdadını eleştirmişlerdir. Örnek olarak; Ahali, Bal-
Haziran 1877'de kapatılmıştır. kan, Doğru Yol, Ferhad, Gayret, Resimsiz Emniyet,
Yine Rusçuk'ta 1867'de Mecra-i Efkâr adlı bir Sada-i Millet gibi gazeteler gösterilebilir. Macera-i
dergi, Türkçe ve Fransızca çıkan Güneş (Le Soleil) Efkâr gibi gazeteler ise II. Abdülhamit politikasını
adlı bir gazete 1875 yılında yayınlanmıştır. Aynı desteklemişlerdir. Jön Türklerin çıkardığı ga-
adı taşıyan dergi ile gazete, uzun bir süreden zetelerden bir çoğu Filibe'de basılmıştır.
sonra, bu defa Filibe'de çıkmaya başlar. Bulgaristan'da en çok gazete ve dergi çıkarılan
13 Temmuz 1878'de imzalanan Berlin Ant- yer Filibe şehri olmuştur. Burada ilk yayımlanan
laşmasına göre, Tuna vilâyeti topraklarında özerk gazete "Bedrekâ-i Silâmef'tir, 1895 yılında Hilmi
bir Bulgar Prensliği kurulur. Aynı yıl "Varna Pos- Bey tarafından yayınlanmıştır.
tası" başlıklı Türkçe gazete çıkmaya başlar. Varna 1908'de İkinci Meşrutiyetin ilânından ya-
Türk Ortaokulu (rüştiyesi) Müdürü Necip Kadir rarlanarak, Bulgarlar tam bağımsızlığına kavuştu.
bu gazeteyi 1878-1881 yıllarında çıkarır. Gazete ka- Bu tarihten itibaren yönetim biçimi çarlık oldu ve
patılıp işinden alınınca Necip Kadir 1887 yılında bu monarşi rejim 36 yıl sürdü (1908-1944). Bu dö-

19. Nedkov B., Orientalistikata v Sofiyskata narodna biblioteka (Sofya Millî Kütüphanesinde Şarkiyat), otpcçaük ot "Godişnik na Bib-
liografskiya institut", Sofiya, 1947, s. 6.
20. Nedkov B., a.g.e., s. 10; Hr. Gandev i B. Nedkov, Vostokovedenie v Bolgarii (Bulgaristan'da Şarkiyat), No 4,1958; Bulgaristan'a Sa
tılan Evrak ve Cumhuriyet Dönemi Arşiv Çalışmaları, Başbakanlık Devlet Genel Müdürlüğü, Ankara, 1993.
nemde Türkçe basın gelişmesini sürdürdü. 1908- yımlanmakta, 1920'lerin ortalarına doğru arka say-
1941 yıllan arasında 67 gazete ile 13 dergi ya- fada mizah ve spora da yer verilmektedir. 1920'li
yınlamış, toplam sayı 80'e yükselmiştir. Bazı kay- yılların sonu ve 1930'lu yılların başında ise ga-
naklarda bu sayının 82 olduğu bildirilmektedir. zetelerin içeriğinde olduğu gibi, şeklinde de his-
Türkçe gazete ve dergi çıkarılan yerleşim mer- sedilir bir derecede değişme kaydedilmektedir.
kezleri arasında da îslimye, Şumnu, Plevne, Razg- Gazetelerde farklı düşünceler üstün gel
rat, Eskicuma, Rahova, Kırcaali, Vidin, Kızanlık, mektedir. Örneğin Dostluk Gazetesi, ileri dü
Osmanpazan, Yambolu da eklenerek bu merkezler şünceler, Turan ve ikbal gazeteleri Türkçülük, Tu
18-20'ye yükselmiştir. rancılık,; Ziya gazetesi de komünist düşüncelere
Çıkış tarihlerine bakılırsa, bunların büyük bir yer vermişlerdir. .
kısmının Türkiye'de Cumhuriyetin ilânından sonra 1944 komünist devriminden sonra Bul-
yayınlandığı görülmektedir. Birkaç gazete hariç, garistan'da Türkçe basında köklü değişiklikler
bütün Türkçe basın Atatürk reformlarını savundu, oldu. Yeni Bulgar rejiminde, yeni bir Türkçe basın
Bulgaristan Türkünün bu reformlara ayak uy- doğdu. Her türlü basın faaliyeti Bulgar devletinin
durarak kültür gelişmesine yardımcı oldu. elindeydi. Yayımlanmaya başlayan ilk gazete Kı-
Ancak Bulgaristan'da Türkçe basın karanlık zılordu tarafından çıkarılan "Drujba" gazetesidir.
günler yaşamaya başladı. Mayıs 1934'te askerî-sivil Bu gazete "Dostluk" adında da Türkçe olarak
bir darbeyle bu ülkede parlamenter demokrasiye Kerim adında Azerî Türklerinden bir yüzbaşı ta-
son verildi. Yeni hükümet bütün siyasî partileri or rafından çıkarılıyor. 6 Şubat 1944 tarihinde ilk sa-
tadan kaldırdı, gazete ve dergileri kapattı, şiddetli yısı çıkan bu gazetenin ömrü beş ay sürdü, Sovyet
bir sansür koydu. Yayımlanan bütün Türkçe basın Ordusunun çekilip gitmesinden sonra kapandı.
bundan en çok zarar gördü. Askerî faşist hükümet "Dostluk" başlığını taşıyan gazete dışında
idareye gelir gelmez on Türkçe gazeteyi birden ka
çıkarılan ilk Türkçe gazete Vatan Cephesi'nin
pattı. Bunlar: Halk Sesi, Deliorman, Özdilek, istikbal,
Sofya'da yayınlandığı "Vatan" gazetesidir. Bu ga-
Rehber, Karadeniz, Turan, Çiftçi Kurtuluşu, Yarın ve
zete 14 Mayıs 1945'te "Işık" adını alarak çıkmaya
Yenigün gazeteleri Pantürkist, Kemalist düşünceler
devam etti. Daha sonra "Yeni Işık", "Yeni Işık -
yayan gazeteler olarak gösterildi; sahipleri, edi
Nova Svetlina", "Nova Sevitlina" ve soykırımdan
törleri ve yazarları zulme uğratıldı. Birçokları ha-
sonra da "Svetlina" başlıkları altında çıkarılmıştır.
pisanelere gönderildi, bazıları da öldürüldü. Ka
Uzun ömürlü olan bu "Yeni Işık-NovaSevetlina"
lanlar Türkiye'ye göçe zorlandı. 1935'te Balkan
Postası, Dostluk ve Yıldırım gazetelerinin yayımına gazetesinin son sayısı 29 Ocak 1985'te çıktı ve bu
da son verildi. Muhafazakâr gazeteler olarak bi tarih komünist Bulgaristan'da Türkçe gazete ya-
linen dört Türkçe gazete iki yıl daha yaşayabildi. yımlanmasının sonuydu.
1937-39 yıllarında üçü kapatıldı ve sadece Havadis 1947'de gençlere ait "Halk Gençliği" gazetesi
adlı gazete kaldı. Bu gazete eski harflerle haftada çıkmaya başladı ve bunu öğrencilere ait "Eylülcü
iki defa yayımlanıyordu, ancak şubat 1941'de bu Çocuk" gazetesi izledi. "Eylülcü Çocuk" gazetesine
son Türkçe çıkan gazete de Bulgar makamlarınca ek olarak da daha sonraları küçükler için "Filiz" ga-
kapatıldı. zetesi çıkarıldı. Öğrenciler için "Piyoner" başlıklı
Bulgaristan'da prenslik ve çarlık dö- bir dergi de çıkıyordu.
nemlerinde Türkçe çıkan gazetelerin çoğunun say- Ocak 1954'te "Yeni Hayat" dergisi çıkmaya
faları iki ile dört arasında değişmekte, adları gazete başladı. Sosyal, politik, resimli bir edebiyat ve
olmasına rağmen çoğu günlük değil, haftalık veya sanat dergisiydi.
aylık çıkmakta, tirajları da 500 ile 2000 arasında de- Sözü geçen gazeteler ve iki dergi de yeni Türk
ğişmektedir. harfleriyle basılıyor, Türk yazı dilinde yazıların ya-
Yukarıda da belirtildiği üzre Prenslik Bul- zılmasına özen gösteriliyordu. "Yeni Işık" ga-
garistanı'nda Türkçe çıkan dergi ve gazeteler içerik zetesine ve "Yeni Hayat" dergisine ek olarak çı-
açısından genellikle II. Abdülhamit yönetimini karılan edebiyat ve sanat sayfaları gençkalemlerin,
eleştirmekten ibarettir. Gazete sayfalarında 1920' yeni sanatçıların gelişmesinde büyük rol oy-
lere kadar, birinci sayfadan son sayfaya kadar gün- namışlardır.
cel haber, kültür sanat faaliyetleri şeklinde ya- Söz konusu gazete ve dergiler Komünist Par-
tisinin, Partinin Gençlik kolunun organlarıydı.
Özel basın yasaktı. rihinden bu yana Bulgaristan'da iki Baş-
O dönemde Sofya'da çıkan söz konusu gazete müftülüğün ortaya "kışından beri "Müslümanlar"
ve dergilerden başka Taşra şehirlerinde de Türkçe gazetesi iki BaşmüLılükçe de çıkarılmaktadır. Her
gazeteler çıkmıştır. Rusçuk'ta "Tuna Gerçeği", Si- iki gazete de ekonomik zorluklar nedeniyle son bir
listre'de "Ziya", Şumnu'da "Savaş", Eskicuma'da yıldır düzensiz olarak ancak birkaç sayı çı-
"Komüniszm Bayrağı", Hasköy'de "Rodop Mü- karılabilmiştir. "Müslümanların Sesi ve İslâm Kül-
cadelesi", Kırcaali'de "Yeni Hayat", Razgrat'ta türü" N. Gencev'in Başmüftülükten uzaklaştırıldığı
"Dostluk", Varna'da "Halk Davası" gazeteleri çı- dönemde sadece birkaç sayı çıkan gazetelerdir ve
karılıyordu. artık yayınlanmamak tadır. Filibe Bölge Müftülüğü
Türk Müslüman gençler askerliğini birer kol 1996 sonlarında "Müslümanlardan Çağrı" adlı bir
amelesi olarak yaparlardı (ve şimdi de durumda gazete çıkarmaya başlamıştır. İki yıldır dinî kültür
bir değişme yok), bu emek erleri için ayrıca "Emek ve içerikli "Ümit" dergisi de çıkarılmaktadır.21 Diz-
P P

Davası" başlıklı bir gazete yayınlanmaktaydı. gisi İstanbul'da yapılmakta ve parasal destek de
1960'tan sonra Türkçe çıkan gazete ve dergiler buradan sağlanmaktadır.
birer birer kapatılmaya başladı. 1980'lerde Bul- Türkiye'de çıkan "Zaman" gazetesi Sofya'da
garistan'da ancak iki Türkçe yayın kalmıştı: "Yeni da çıkarılmaktadır.
Hayat" dergisiyle "Yeni Işık - Nova Svetlina" ga-
zetesi, 1985 yılı Ocak ayının sonunda bunlara da Çarlık döneminde Bulgaristan'da birkaç şe-
son verildi. hirde Türk basımevleri kurulmuştu. Sofya'da Bal-
1960'larda "Yeni Işık" gazetesinin tirajı 80.000'i kan, Rehber, Ümit, Nüvvap, Deliorman basımevleri;
aşmış, "Eylülcü Çocuk", "Halk Gençliği" gazeteleri, Filibe'de Emniyet, Hürşit, Koca-Balkan, Hilâl, Te-
"Yeni Hayat" ve "Piyoner" dergilerinin tirajı da 30- feyyüz, Zerafet; Şumnu'da intibah, Terakki, Varna'da
40 binleri bulmuştu. ileri adlarında basımevleri vardı. Başka şehirlerde
1990-1996 yıllarında Bulgaristan'da Türkçe ba- ' de basımevleri vardı. Bunların çoğu basit ve küçük
sında bir canlanma oldu. Bu, 10 Kasım 1989 ta- olduğu halde, Filibe'deki Tefeyyüz, Sofya'daki De-
rihinden sonra ülkede başlayan demokratikleşme liorman ve Nüvvap; Şumnu'daki Terakki en önemli
sürecinin bir belirtisiydi. Haklar ve Özgürlükler Ha- basırnevleriydi. Bütün bu basımevlerinde dergi ve
reketi'nin yayın organı "Hak ve Özgürlük" gazetesi gazeteden başka, özel statüde bulunan Türk okul-
basında öncülük etmeye başladı. Şubat 1991 ta- larına Türkçe olarak ders kitapları, sanat eserleri,
rihinde ilk sayısı çıktı. Baştan 16 sayfa halinde bazı çeviri eserler de basılmaktaydı...
Türkçe olarak neşrine gidilmiş, Bulgarca ayrı baskısı Türk okullarına ders kitabı sağlamak okul ku-
yapılmıştır. Sonraları 8 sayfa halinde çıkmaya rullarının başlıca görevlerinden biriydi. Bu alanda
devam etti ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle Mart başarı göstermek ise hiç kolay değildi. Prenslik
1996'da gazetenin çıkması durduruldu. Bulgaristam'nda Türk-Rus Savaşı'nda yakılmış, yı-
"Hak ve Özgürlük" gazetesine ek olarak küçük kılmış, araç ve gereçleri yağma edilmiş Türk okul-
çocuk ve öğrencilere bir de "Filiz" gazetesi çı- ları, Türk halkı tarafından tamir edilerek öğretime
karılmaktadır. 29 Şubat 1996'dan aralık 1996 yılma elverişli duruma getirilmiştir. Bu dönemde Tür-
kadar "Filiz" gazetesi de çıkmamış, ancak Aralık kiye'den biraz kitap, araç ve gereç gönderilerek
ayının sonundan itibaren 15 günde bir çıkmaya okullarda eğitim-öğretim sürdürülmüştür.
devam etmektedir. 1908'de Bulgaristan tam bağımsızlığını ilân et-
1945 yılında "Işık" adıyla çıkmaya başlayan tikten sonra Türkiye'den ders kitabı gönderilmesi
Türkçe gazete, sonraları adını değiştirerek "Yeni durdurulmuştur. 1909 tarihinde yeni Millî Eğitim
Işık" oldu, "Yeni Işık-Nova Svetlina" oldu. 1993'ten Kanunu kabul edildi ve özel Türk okullarının üze-
sonra da "Güven - Doveris" adıyla Türkçe ve Bul- rinde Millî Eğitim Bakanlığı'nın kontrolü artırıldı.
garca olarak çıktı ve Mart 1996 yılından beri bu ga- Türkiye'den kitap getirilmesi yasaklandı. Okul ki-
zete de çıkmaz oldu. tapları sadece Bulgar vatandaşları tarafından ya-
"Müslümanlar" gazetesi Başmüftülüğün yayın zılmalıdır, dendi. İşte bu tarihten itibaren Türk öğ-
organı olarak Sofya'da Mayıs 1990 yılında Türkçe retmenleri ders kitabı da yazmak mecburiyetinde
ve Bulgarca olarak çıkmaya başladı. 1995 ta- bırakıldı. İlk hazırlanan ders kitaplarını Bul-
21. Turan Ö., Balkan Türklerinin Dinî Meseleleri, Yeni Türkiye, Sayı 16, s. 1748, Ankara.
garistan'da basmak imkânı olmadığından, bunlar Birinci sınıflara Alfabe ve Okuma Kitabı, ikinci ve
İstanbul'da basıldı. üçüncü sınıflar için de birer Okuma Kitabı basıldı.
Yirmili yıllarda en ç'ok okul kitabı basıldığı gö- İçerik bakımından bu kitaplar 30'lu yıllarda çıkan
rülmektedir. 1922 yılında Ziştovo'da (Sviştov'da) Türkçe kitaplardan pek farklı değildi. Türkiye şair
yapılan Türk Öğretmenler Kongresinde müfredat ve yazarlarının eserlerinden örneklerin sayısı az
programlan üzerinde ayrıntılı olarak duruldu, değildi:
bundan sonra kitap hazırlama işi hız kazandı ve Ellilerde Türkçe kitap basımına daha hızlı bir
böylece birkaç yıl içinde birçok ders kitabı ha- tempoyla devam edildi. Sofya'da Millî Eğitim Ba-
zırlandı ve basıldı. 1924-25-26-27 yılları en verimli kanlığına bağlı Millî Eğitim (Halk Eğitimi) /Ya-
kitap basma yıllarıdır. 1926 yılı 42 okul kitabının yınevinde Türkçe Kitaplar şubesi açıldı. Oldukça
basıldığı bir yıldır. kısa bir zamanda, yani 10 yıllık bir dönemde Türk
Türkiye'de Yazı Devriminden sonra Bul- dili grameri kitaplan, ilkokul çocuklan için okuma
garistan'da okul kitapları yeni Türk harfleriyle ba- kitaplan, ortaokul öğrencileri için edebiyat ki-
sılmaya başladı. 1928 yılında Temmuz ayında Lom taplan, liseler ve ilkokul öğretmeni hazırlayan ens-
kasabasında düzenlenen Türk Öğretmenler Bir- titüler için bir edebiyat kitabı hazırlandı.
liği'nin 9. Kongresinde Türk okullarında yeni Türk Devletleştirilmiş de olsa Türk okullarında bir-
harfleriyle eğitime başlanması kararla^hnldı. 1929 çok ders Türkçe okutuluyordu. Bundan dolayı da
yılında Sofya'da yapılan Bulgaristan Türkleri Millî Türk dili ve edebiyatından başka, Türkçe okutulan
Kongresinde Türk okullarına hazırlanacak ki- öteki dersler için de kitaplar hazırlanmalıydı. Orta
tapların yeni harflerle yazılması kararlan alındı. ve lise düzeyli okullar için tarih, coğrafya, biyoloji,
İlk ve orta okullara yazılırken, Nüvvap oku- matematik, fizik, mantık, Darvinizmin esasları vb.
luna kitap sağlamak bir problemdi. Baştan bazı ki- derslerden Türkçe kitaplar yazıldı. Bunlardan bir-
taplar Türkiye'den getirildi, Arapça kitaplar da çoğu Bulgarca ders kitaplannın çevirişiydi.
Mısır ve Beyrut'tan gelirdi. Sonraları Nüvvap oku- Türkçe kitaplar içerik bakımından Bulgar ve
lunda ders veren hocalar gereken kitapları ha- Sovyet okullannın ders kitaplanndan farklı de-
zırlamaya başladılar. ğildi. Ancak basılmış Türkçe okuma kitaplarının
Bulgaristan'da az sayıda olsa, bazı bilimsel, hepsinde Türkiyeli sanatçılardan da ya'zılar
edebî alanda yazılmış kitaplar, bazı eserlerin Türk- bulunmaktaydı. Zaman geldi Türkçe kitaplarda sa-
çe çevirisi basılmıştır. dece birkaç Türk yazarından yazılara yer verildi.
Türkçe kitap basma faaliyetine de çok geç- Ders kitapları vatanı kapitalist düşmanlardan
meden son verildi. Otuzlu yıllann başında ve özel- savunma, Komünist Partisine minnettarlık, sos-
likle 1934 askerî-sivil devriminden sonra Türk yalist ülkelerin önderlerine sevgi, bu ülkelerin ço-
okullarının kapatılması, Türkçe kitap basılmasının cuklan arasında dostluk, karteşlik, ateizm, fabrika
yasaklanmasına gidildi. Böylece Bulgaristan'da ve emek tanm kooperatiflerinde emek kahramanları
Türkçe kitap yayımlanması İkinci Dünya Sa- gibi konulu yazılarla doluydu.
vaşı'nın sonlarına kadar karanlık günler yaşadı.22 P P Totaliter rejime son verilir verilmez, 20-25 \ rr
*** bir aradan sonra Türkçe ders kitaplan ha-
Yeni ders kitapları 1947 yılından itibaren ba- zırlanması ve basılmasına ilk adımlar 1990 ta-
sılmaya başladı. 1946'da Türk okullan dev- rihinde başladı. Hayriye Memoğlu-Süleymanoğlu,
letleştirilirken Millî Eğitim Bakanlığı bu okullara Gütlten Rüstemova ve Yıldız İbrahimova, ana-
da gereken ders kitaplan, araç ve gereç sağ- okullarına bir kitap hazırladılar. İlkokul ve or-
layacağına söz vermişti. Türk öğrencilerin elinde taokullann her sınıfı için de aynı yıl ilk olarak birer
eski ders kitaplan yok denecek kadar azdı. Çünkü Türkçe okuma kitabı Hayriye Memoğlu - Sü-
30'lu yıllann başlarından sonra Türk okullannın leymanoğlu ve Mehmet Süleymanoğlu tarafından
kapatılması veya Bulgar okuluna dönüştürülmesi hazırlanmıştır. Bu kitaplar, totaliter yıllarında ya-
hızlandınlmış, Türkçe ders kitapları basmak da ya- zılmış kitaplardan içerik bakımından tamamen
saklanmıştı. farklıdır. Türkçe okuma kitaplarının ikinci baskısı
1947 yılında üç Türkçe ders kitabı yayımlandı: T.C. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından ya-

22. Bulgaristan'da Türkçe basın hakkında ayrıntılı bilgi için bk: A.R.Karagöz, Bulgaristan Türk Basını, 1879-1945, İstanbul, 1945;
l.H.Tevfik Okday, Bulgaristan'da Türk Basını, Ankara - Çıkış yılı belirtilmemiştir; T.Acaroğlu, Bulgaristan'da Türkçe Basın, is-
tanbul, 1990; K.Pınarcı, Geçmiş Yıllarda Basın Tarihimizden Çizgiler, Hak ve Özgürlük gazetesi, Sayı 38,18 Eylül 1992, Sofya.
pılmaktadır. İkinci sınıflara ait Türkçe okuma ki- LIKUŞU" romanı 80 bine çıkıyor.
tabı bağış olarak Bulgaristan Millî Eğitim Ba- Bulgaristan'da Türkiye edebiyatı dışında 690
kanlığına Eylül 1997'de gönderilmiştir. dolayında Türkçe kitap basılmıştır. Ancak bunların
1993 yılında Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim hepsi kitap değil, çoğu kitapçıktır. Parti kong-
Bakanlığı 160.000 Türkçe ders kitabını da bağış ola- relerini, kararlarını, liderlerin demeçlerini içeren
rak Bulgaristan'a göndermiştir. broşürle^. Başlıkların bir başka bölümü de ateizm,
Sofya'da bir ekip tarafından ALFABE- tarım veya sosyalist rejimde yaşam tarzı üze-
BUKVAR başlıklı bir alfabe kitabı basıldı. Ancak rinedir. Telif eser olarak sadece 180 kitap kalıyor.
Türk dilini Türk çocuklarına ana dili olarak değil Şu halde: Bulgaristan Türk yazar ve şairlerinin im-
de, bir yabancı dil olarak öğretmek amaçlanmış ve zasını taşıyan 112 Türkçe kitaba karşılık, Türkiyeli
kitabın hazırlanmasında yabancı dil öğretimi yön- yazar ve şairlerin Bulgaristan'da Türkçe ya-
temleri uygulanmış olduğu için, Türk dili öğ- yımlanan kitapları 76'dır.23 P P

retmenlerinin sert tepkisine neden olmuş ve Türk-


çe derslerinde bu kitaptan yararlamlamamıştır. Bulgaristan'da Türklere ilişkin Türkçe radyo
Okul çağında olan çocuklara dünya çocuk yayınları da vardı. Türkiye'ye ilişkin Türkçe radyo
edebiyatı, Bulgar, Sovyet halkları edebiyatlarından yayınları masası tamamen ayrıydı ve burada ayrı
çevirililer yapılarak yardımcı kitaplar da ya- bir ekip çalışmaktaydı ve halen çalışmaktadır. Her
yımlanmıştır. Notalı çocuk şarkıları derlemeleri de iki Türkçe masanın radyo programlan birbirinden
basılmıştır. farklıydı.
Sanat eserlerinin yayımlanması, ellilerde baş- İlk defa Eski Zağra'da ve Sofya'da başlayan
layarak altmışlı yılların sonuna kadar sürdü. Bul- Türkçe radyo yayınlarını, Varna'da yapılan Türkçe
garistan Türk sanatçılarının eserleri derlemelerde yayınlar izlemiş, Bulgaristan Türk yazar ve şairleri
veya ayrı kitap halinde basılmıştır. Son basılan radyo programlarına da şiir ve başka yazılarını
Türkçe eser 1969 tarihini taşımaktadır. göndererek,Türkçe röportajlar yaparak faaliyette
Türkiye yazar ve şairlerinin de eserleri ba bulunmuşlardır. Ancak Eski Zağra radyosunda
sılıyordu. Türkiye sanatçılarından eserlerin ya 1952'de Varna radyosunda ise 1960'ta Türkçe ya-
yınlanması ellilerin başında görülmüş ve Sa yınlara son verilmiştir. Bundan sonra Türkçe ya-
bahattin Ali'nin eserleriyle başlanmıştı. Sonra yınlar Sofya Radyosunda sürdürülmüştür. Zaman
Nazım Hikmet, Hüseyin Rahmi Gürpınar, daha gelmiş Sofya Radyosu haftanın 6 günü 4.5 saat,
sonraları Orhan Kemal, Reşat Nuri Güntekin, Tev- pazar günleri de 5.5 saat olmak üzere toplam haf-
tada 32,5 saat Bulgaristan Türklerine Türkçe yayın
fik Fikret, Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Fakir Baykurt
yapmıştır. 15 günde bir de Türk yazar ve şairleri
ve başkaları geliyordu. Türkiye yazarlarının so
bu radyoda tanıtılmıştır. Türkçe yayınlarda: "Bu-
nunda yine Nazım Hikmet bulunmaktaydı; 1972
rası Sofya Radyosu... Sevgili dinleyiciler, Bul-
yılında bütün eserleri 8 ciltte toplanarak yayımlandı
garistan Türklerine ait Türkçe yayınımıza baş-
ve bunlarla da sanat eserleri yayımlanmasına son
lıyoruz" diyerek açılıyordu. Ancak Bulgaristan'da
verildi.
Türk yoktur, diyerek eritme politikası başlatılınca
Söz konusu sanatçılardan birçoğunun eserleri
25 Ocak 1985'te Sofya Radyosunun Bulgaristan
Bulgarcaya da çevrilmiştir.
Türklerine ilişkin Türkçe yayınlarına son ve-
Ellilerin başından seksenli yılların sonuna
rilmiştir.
kadar, yani otuz yıl içinde Türkiye yazar ve şa-
Demokratikleşme sürecine girmiş Bul-
irlerinden başlık olarak 76 Türkçe ve 79 Bulgarca
garistan'da Türkçe radyo ve televizyon yayınlan
çeviri olmak üzere toplam 155 Türk kitabı pi- da olacaktı. 1992'nin yaz aylarında ve 1993'te bir
yasaya sürülmüştür. Tiraj durumu da şöyledir: grup Türk genci Ankara'ya davet edilip televizyon
Türkiye sanatçılarımızın Türkçe baskılarının kurslannda eğitildiler. Ancak şimdiye kadar Türk-
tirajları bin ile beşbin arasında değişmektedir. çe televizyon yayınına başlanmadı, başlanacağı da
Nazım Hikmet'in birinci cilti ise 17 bindir. Bul- şüpheli. Radyo yayınları da Sofya Radyosunda
garca çevirilerde ise baskı sayısı 20 bin ile 30 bin 1993 yılının aralık ayında başladı.
arasında değişiyor. Reşat Nuri Güntekin'in "ÇA-

23. M.Tahsin, Bulgaristan'da ve Bulgaristan Türkleri Arasında Türk Kitabı, Balkanlar'da Türk Kültürü dergisi, Sayı 9, s. 4-9,1993.

You might also like