You are on page 1of 12

II.

Bulgaristan Türklerinin Edebiyatı


1877-1878 Türk-Rus Savaşı sonucu bir Bul- manlar tarafından da gereken değerlendirmeler ya
garistan devleti kurulur. Yeni devletin sınırları içe- pılmamıştır. Bazı yabancı araştırmacılar bu konuya
risinde kalan Türklere de Bulgaristan Türkleri den- değinerek birkaç örnek göstermekle yetinmişlerdir.
meye başlar. Bulgar araştırmacılar ise daha çok Türk Halk ede
Yeni koşullar içerisinde Bulgaristan Türk- biyatının, kısmen de Bulgaristan Türkleri halk ede
lerinin yaratbildikleri edebiyata bundan böyle Bul- biyatının Bulgar halk edebiyatına etkisi konusu
garistan Türkleri edebiyatı denir. Rumeli Türk ede- üzerinde durmuşlardır. Bu konuda çalışmaları kı
biyatı ifadesi sadece eski bir dönemi belirten bir saca şöyle özetleyebiliriz:
tarihî ifade olarak kalır. Geçen yüzyılın kırklarından başlayarak dok-
Bulgar devleri kurulalıdan beri Bulgarların sanlı yılların başlarına kadar çalışmalarını sür-
Türklere yönelik esas politikalarında hiçbir de dürmüş Bulgar aydını, öğretmen, şair, gazeteci
ğişiklik olmamıştır. Baskılar, zorunlu göçlerle Petko R. Slaveykov, Türk atasözleri ve özlü sözleri,
Türklerin sayısını azaltmak, Bulgaristan'da de bunların birçoğunun Bulgarlar tarafından da kul-
mografik manzarayı değiştirmek, Bulgarların baş lanıldığını tespit ederek malzeme toplamaya baş-
lıca amacı olmuştur. Türk azınlığına yönelik böyle lamıştır. Slaveykov, Türk atasözleri ve özlü sözler
bir siyasetin güdüldüğü bir ülkede elbette Türk Türkçe olarak Bulgarlar tarafından sık sık kul-
edebiyatı da gelişemezdi, zirvelere ulaşamazdı. lanıldığından başka, bazen Bulgarca konuştukları
Ancak tüm frenlemelere rağmen Türk azınlığın zaman da, anlamına göre ve Bulgarların yaşayış
edebiyatı varlığını sürdürebildi. tarzına, Hıristiyan âdet ve geleneklerine uygun bi-
çimlerini bularak bunlann çevirisini yapmışlardır
1. BULGARİSTAN TÜRKLERİNİN SÖZLÜ demektedir.24
EDEBİYATI
Bilimsel amaçla malzeme toplayan ilk Bulgar
bilgini St. Mladenov'dur. Bilgin, Türk atasözlerini
Bulgaristan Türklerinin edebiyatı, Rumeli
toplamış ve bunları 1914 yılında bir derlemede ya-
Türk edebiyatının bir devamı olarak iki yönde ge-
yımlamıştır.25 Macar Türkoloğı J. Nemeth, St. Mla-
lişmesini sürdürür. Bir yandan sözlü halk ede-
denov'un derlemesini inceler ve malzemenin Türk-
biyatı vardır, öte yandan da bir yazılı edebiyat var-
çe bilen Bulgarlardan toplanmış olmasını eleştirir.
dır. Sözlü edebiyat, kendi özelliğinden dolayı
Derlemedeki malzemenin nereden ve kimlerden
Rumeli topraklarında yüzyıllar boyunca Rumeli
Türklerinin yaratmış oldukları sözlü edebiyat ge- toplandığına dair bilgi verilmiş olsa da, Türk ağız-
leneklerini Bulgaristan Türkleri sürdürebilmiş ve larının özelliği açıkça görülmemektedir. Bilgiyi ve-
yeni koşullarda yaratılan eserlerle bu sözlü ede- renlerin konuşmalarında öteki Türk ağızlarının da
biyatı daha da zenginleştirebilmişlerdir. Bul- özellikleri vardır.26
garistan Türkü yeni efsaneler ve yeni destanlar ya- Dilcilik açısından St.Mladenov'un der-
ratarak gönlünü avutmuş, karanlık günlerinde lemesindeki malzemeden yararlanmanın sakıncalı
kendine teselli bulmuştur. olduğunu bildiren J. Nemeth haklıdır. Ancak folk-
Sunulan Antoloji'de verilen örneklerden de gö- lor açısından bu derlemenin büyük değeri vardır:
rülüyor ki, halk edebiyatının atasözü, bilmece, te- Yüzyılımızın başlarında Bulgarlar tarafından kul-
kerleme, mani, türkü, destan, fıkra, efsane,masal gibi lanılmakta olan atasözleri, özlü sözler, bunların
türleri Bulgaristan Türk halk edebiyatında da esas kaç varyantta kullanıldıkları, nasıl değişmelere uğ-
türler olarak varlığını sürdürmüş ve yeni eserlerle radıkları hakkında geniş bilgi vermektedir.
zenginleşmiştir. Bulgar araştırmacı St. Çilingirov da Türk ata
Bulgaristan Türklerinin sözlü edebiyatı bu- sözleri ve özlü sözlerini toplayarak bunları Sofya
güne kadar gerektiği bir biçimde tanıtılmamış, uz- Millî Etnografya Müzesinin bülteninde ya
yımlamıştır.27

24. Slaveykov P.R., Bılgarski Pritçi (Bulgar Atasözleri), 2 çasti, 1856.


25. Mladenov St., Ein Beitrag zum türkishen Sprich-VVörterschatz, ZDMG, LXVIII, 1914.
26. Nemeth }., Zur einteüung zum türkischen Mundarten Bulgariens, Sofia, 1956.
27. Çilingirov St, Turski poslovitsi, porovorki i harakterni izrazi (Türk atasözleri ve Deyimler) - Bulletin du Musee National d'et-
nographine de la Sofia. II-eme annee (1922), 157-171; III-eme annee (1923), 59-65; XII-eme annee (1936), 153-156.
İstanbul Galatasaray Lisesi'nden mezun muştur, diyor. Bu olayın, öteki Balkan halkları
olmuş, bir süre İstanbul'da tıp öğrenimini sür- sözlü edebiyatında ve başka halkların folklorunda
dürmüş, daha sonraları da Rusya'da hukuk bi- rastlanmayan bir olay olduğu vurgulanmaktadır.32
tirmiş Sofya Üiversitesi profesörlerinden St. Bob- Bulgar folklorunda varlığını sürdüren Nas-
çev de Türk atasözleri ve özlü sözleri üzerinde reddin Hoca fıkraları ya değişmemiş olarak ya da
araştırmalar yapmıştır. Türkçeyi ana dili gibi bilen değişik varyantlarda bilinmektedir. Birçok fıkranın
bilgin "Bulgaristan'da Türk Atasözleri" başlıklı ese- 3-4 varyantı vardır. Antolojide verilen fıkralar Bul-
rinde şöyle demektedir: "... Türkçe kelime, Türk gar folklorunda halen var olan fıkralardır ve ba-
deyim ve atasözleri, (Türk) dili(ni) az veya çok zıları varyantlarıyla verilmiştir.
bilen ya da hiç bilmeyenler tarafından pek çok kul- Nasreddin Hoca Hitır Petır olayıyla ilgili şunu
lanılmıştır. Çünkü insanlar bunları daha etkili ve önemle belirtmek gerekir: Bu olaya ve Hitır Petır
daha canlı bulmuşlardır.28 simasına Bulgarlar sahip çıktığı kadar Ma-
B. Tsonev "Bulgar Dilinin Tarihi" başlıklı ese- kedonlular da sahip çıkmaktadır. Bu konuda Oli-
rinde Türkçenin Bulgarca üzerindeki etkisinden vera Yaşar - Nasdeva gibi ünlü Makedonlu bil-
bahsederken, bu etkinin sadece kelimelerden ibaret ginlerin çok değerli araştırmaları vardır.33 * **
olmadığını, Bulgarcada birçok Türkçe deyimin, ata- Bulgaristan Türk aydınları kendi tarihleri hak
sözünün ve özlü sözlerin de kullanıldığını vur- kında bilgi toplama ve folklor ürünlerini toplama
gulamakta ve bir hayli örnek vermektedir. Gös- gibi çalışmaların yapılmasını Türk Öğretmenler
termiş olduğu örneklerden "Kendi düşen ağlamaz", Derneği'nin VI. Kongresinde gündeme getirmiş ve
"Artık mal göz çıkarmaz" gibi Türk atasözlerinin kabul edilen Talimatnamenin 25. maddesinde
günümüzde Bulgarca, daha yaşlı kuşak tarafından şöyle denmiştir: "Her öğretmen boş vakitlerinde,
ise Türkçe kullanıldıkları bir gerçektir.29 'irsyimç bahusus tatil günlerinde ilmî ve terbiyevî
Ünlü Bulgar folklorcusu M. Arnaudov da malûmatını artırmaya ve genişletmeye mecburdur,
sözlü halk edebiyatının büyük bir bölümünü oluş- arzu olunur ki, öğretmenler topografya, coğrafya,
turan ve hacim bakımından en kısa, en yaygın ve tabaka (jeoloji) fenlerine de malûmat almaya,
en sevilen eserlerin atasözleri olduğunu yazarak, memleketin iktisadî ahvalini öğrenmeye, millî tür
bu sözlü edebiyat türünde özellikle Türk folklor et- küleri, masalları, âdetleri, hasılı yurdun umumî ah
kisinin çok güçlü olduğunu bildirmektedir.30 valini zaptetmeye çalışsınlar."
Türk folkloru sayesinde Bulgar folklorunda Bu talimatnameye uyarak Servi'de (Sev-
masal ve özellikle efsane türünün oluştuğu Bulgar lievo'da) öğretmenlik yapan İbrahim Hakkı'nın
bilginlerince itiraf edilmektedir. Türk etkisi Bul- Servi tarihçesini yazarak Muallimler Mecmuasında
garların şehir şarkılarına, musikisine31, oyunlarına tefrika ettiği bilinmektedir. Ancak bundan sonra
k a d a r u z a n ma k t a d ı r .
bu uğurda çalışmalar yapılıp yapılmadığı hak-
Türk folklorunun malı olmaktan başka, Bal- kında bilgi yoktur.34
kan halklarının ve dünya folklorunun bir mirası 1944'ten sonra komünist rejim döneminde
durumuna gelmiş Nasreddin Hoca fıkraları da bil- (1944-1990) Türk aydınlan sözlü halk edebiyatına,
ginlerce sık sık araştırma konusu olmuştur. Nas- folkloruna ilgi göstermeye başlamıştır. 1950'lerde
reddin Hoca ile Hitır Petır (Kurnaz Petre) folklorik bir hayli malzeme toplanmış ve oldukça zengin bir
simaları üzerinde V. Vılçev'in araştırması Bulgar arşiv oluşmuştur.
histeriografisinde orijinal bir monografidir. Araş- 1952-1953 ders yılında Sofya Üniversitesinde
tırmacı, Bulgar folklorunda Nasreddin Hoca'nın Türk gençlerine ait Türkoloji Anabilim Dalı'nın
son derece popülerliği, Bulgar halk edebiyatında açılmasıyla Türk folkloruna ilgi daha da artmıştır.
benzer bir simanın ortaya çıkmasına neden ol-
28. BobçevSt, tstoriko-filologiçeski fakultet, kn. XXV, 4,1929.
29. Tsonev B., Istoriya na bılgarskiya ezik (Bulgar Dili Tarihi), tom 2. Sofiya, 1984.
30. Arnaudov M., Oçertsi po bılgarskiya folklor (Bulgar Folkloru Üzerine Denemeler), Tom L, Sofiya 1968; tom II., Sofiya, 1969.
31. Katsarova R., Balkanski varianri na dve turski pesni (İki Türk Şarkısının Balkan VaryanÜarı), Izvestiya na Instituta za mu-
zikoznanie, tom 16, Souiya.
32. VılçevV., Hitır Petır i Nastradin Hoca (Kurnaz Petır ve Nasreddin Hoca), Safi ya 1975.
33. Jaşar-Nasteva O., Makedonya'da Nasreddin Hoca, Balkanlar'da Türk Kültürü Dergisi, yıl 2, Sayı 3, s 8 11
34. Keskioğlu., Bulgaristan'da Türkler. Tarih ve Kültür, Ankara, 1985.
Öğrencilere Türk folkloru dersleri vermeye baş- loru üzerine başlamış araştırmalar sadece birkaç
layan Riza Mollov bu alanda hem kendini iyi bir kısa makalenin yayımlanmasıyla noktalanmış oldu.
uzman olarak yetiştirmiş, hem de öğrencilerinde 1990'dan bu yana Bulgaristan'ın Türklerle
de Türk folkloruna ilgi uyandırmış, sevgi aşı- yoğun bazı bölgelerinde folklor ekipleri kurularak
lamıştır. Türk liselerinde, öğretmen okullarında ve eski geleneklerin yeniden hayata geçirilmesi için
enstitülerinde Türk dili ve edebiyatı dersleri ver- çaba harcanmaktadır. "Hakve Özgürlük" gazetesi
meye başlayan genç uzmanlar, öğretmenler, Türk- sayfalarında zaman zaman bazı yazıların çıkmış ol-
çe çıkan gazetelerde çalışan Türk aydınları Türk ması ve özellikle çocuklara ait "Filiz" gazetesinde
folklor malzemesi toplamakla çok hayırlı iş yap- verilen bilmeceler, atasözleri, Ramazan manileri ve
mışlardır. "Eylülcü Çocuk" gazetesi ise Türk folklor fıkralar çok sevindirici olmuştur. Öğrencilerin folk-
malzemesi toplayanlar arasında yarışmalar dü- lor eserleri toplamaları "Filiz" gazetesi tarafından
zenleyerek öğrencilerin bu yönde çalışmalarını teş- teşvik edilmektedir.
vik etmiştir. Böylece birkaç yıl içerisinde Sofya 1996 yılı, UNESCO tarafından Nasreddin Hoca
Üniversitesinde, Bulgar Bilimler Akademisi Et- Yılı olarak ilân edilmiştir. Bulgaristan Türk ay-
nografya Enstitüsünde, Eğitim Bakanlığına bağlı dınlan da Sofya'da Nasreddin Hoca konulu bir
"Halk Eğitimi" Yayınevinin Türkçe Kitaplar Şu- sempozyum düzenlediler. Bu sempozyum günleri
besinde, "Eylülcü Çocuk" gazetesinde zengin bir Bulgaristan Türklerinin âdeta bir folklor kültürü
arşiv oluşmuştur.Çok geçmeden de Türk folkloru bayramına dönüştü. Totaliter rejimin onyıllarca ya-
derlemeleri yayımlanmaya başlamıştır.^^ Türk est- saklamış olduğu eski geleneklerimizi, aydınlarımız
rat tiyatroları da folklor incileri toplamış, en güzel yeniden canlandırmaya kararlıdırlar. Halen Bul-
türküleri Kadriye Lâtifova, Ulviye Ahmedova ve garistan Türklerinin Folkloru başlıklı bir proje üze-
daha birçok ses sanatçısının yanı sesleriyle bunları rinde çalışmaların hazırlığı yapılmaktadır.
Türk azınlığı arasında yaymışlardır. Nasreddin Hoca Sempozyumunda sunulan
Bulgaristan Türk halk edebiyatı üzerinde ilk bildiriler ve sanat eserleri Sofya'da dört kitap ha-
bilimsel çalışmalara da başlanmıştı. Riza Mollov linde yayımlanmıştır.36
yıllar boyunca çalışmış ve sonunda 570 sayfalık Üç-dört yıl önce Kırcaali, Şumnu,Razgrat,
monografisini incelemeye sunmuştu.Ancak bu güzel Dobriç gibi şehirlerde Türk Edebiyatı ve Kültürü
eser, araştırmacının başına çok huzursuzluklar ge- Dernekleri "kurulmuş ve bu yörelerdeki aydınlar
tirmiş ve eserin de yayımlanmasına imkân ve- kurdukları derneklerde faaliyet göstermektedirler.
rilmemiştir. Hayriye Memova-Süleymanova'nın Çalışmaları kapsamına folklor da girmektedir. Ay-
(Süleymanoğlu Yenisoy) Güney Bulgaristan Türk rıca Şumnu Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı
Folkloru ve Kriçim Türklerinin Folkloru (Araş- ile Rus Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı'nda, Filibe
tırma ve Metinler) başlıklı iki eserinin ve Salih Bak- (Plovdiv) Üniversitesine bağlı Kırcaali Enstitüsü
lacı'nın Türk-Bulgar Atasözleri Paralelleri başlıklı Türk Dili ve Edebiyatı, Bulgar Dili ve Edebiyatı Bö-
eserinin de akibeti böyle olmuştur. Bunu takip lümü'nde öğrenim görmekte olanTürk gençleri de
eden acı olaylardan biri de 11 Ağustos 1983 folklor malzemesi toplamaya teşvik edilmektedir.
tarihinde Riza Molov, Hayriye Memova- Bütün bu çalışmalar önceden hazırlanmış bir prog-
Süleymanova, İbrahim Tatarlı ve Salih Baklacı'nm ram üzere ve daha teşkilâtlı bir surette yapılırsa,
evleri basılarak kitaplıklarına el kondu.. Hayriye elde edilecek sonuçlar da daha sevindirici olacaktır.
Süleymanova'nın Bulgar güvenlik organlarınca Bulgaristan Türklerinin sözlü edebiyatının öteki
evinden alınan folklor malzemeleri, eserleri (mü- Balkan ülkelerindeki Türklerin sözlü etebiyabyla kar-
seveddeleri dahil) ve kitapları bir daha iade edil- şılaştırmalı olarak incelenmesi de araştırmacılar önün-
memiştir. Riza Mollov'un da eserleri ve kitapları de duran önemli konulardan biridir. 11 k araştırmalar
iade edilmemiştir. Böylece Bulgaristan Türk folk- bunun çok ilginç bir konu olduğunu göstermektedir.

35. Türk Atalar Sözleri ve Özlü Sözler. Derleyenler: Yusuf Kerimov, Beytullah Şişmanov, Sofya, 1955; Bulgaristan Türklerinin Halk
Şiiri. Seçen ve Redakte eden: R. Mollof, Sofya, 1958.
Bilmeceler, Derleyen: Mefkure Mollova, Sofya, 1958; Rodop Manileri. Derleyenler: Hayriye Süleymanova, Emil Boev, Sofya, 1962.
ikinci Genişletilmiş Baskı: 1965; Rodop Türk Halk Masalları. Derleyenler: Emil Boev, Hayriye Memova, Sofya 1963; Rodop Tür-
küleri. Derleyenler: Emil Boev, Hayriye Süleymanova, Sofya, 1964.
36. UNESCO-1996 Uluslararası Nasreddin Hoca Yılı: Dokunmayın Hırsıza, Hazırlayanlar: M.Tahsin, Y.Popov, Î.Çavuş, Sofya, 1997;
Eskil ve Çağdaş Nasreddin, Derleyen ve Bulgarcadan Çeviren: t.Yalımov, Sofya, 1997; Nasrradin Hoca (Nasreddin Hoca), Sıs-
raviteli: I.Çauş, Y.Popov, M.Tahsinov, Sofiya, 1997. Dördüncü kitapçık da baskıdadır.
2. BULGARİSTAN TÜRKLERİ'NİN yımlamış ve 1949,1950 yıllarında da şu başlıklarla
YAZILI EDEBİYATI yazılar yazmaya devam etmiştir: Tenkit ve Tenkit
(Yeni Işık Sayı 7, 8, 1949), Bulgaristan Türkleri Ede-
Bulgaristan Türklerinin yazılı edebiyatı 120 yıllık biyatı Üzerinde Bir inceleme Denemesi (Yeni Işık, Sayı
tarihi boyunca bir azınlık edebiyatı olarak Rumeli 19, 1950), Vatan Cephesi Devrinde Bulgaristan Türk-
Türk Edebiyatı geleneklerini sürdürmeye çalışmış; lerinin Beş Yıllık Edebiyatı (Yeni Işık, Sayı 20, 21, 22,
ancak, ağır toplumsal koşullar yüzünden sık sık 23, 29,1950) vb. Bu araştırmalarında R. Mollov baş-
durgunluk hattâ suskunluk dönemi yaşamıştır. lıca iki konuyu işlemiştir:
Doksanüç Savaşı, sonra da Balkan Savaşının Bir - İkinci Dünya Savaşından önce Bul-
getirdiği büyük felâketler Bulgaristan Türkünün garistan Türklerinin edebiyatının var olduğunu ka-
sözlü edebiyatında ağıt, destan, efsane şeklinde eser- nıtlayarak şöyle yazmıştır:
lerde dile getirilmişse de, yazılı edebiyatta bu ko- "9 Eylül (1944 yılı) öncesi edebiyatımız, ek-
nularda eserler yayımlamak kolay olmamıştır. Bir seriya Türkiye edebiyatının tesiri altında kalmıştır.
sanat eserinin yayımlanması ve okurlara ula- Fakat inkişafında vatanımızdaki muayyen devrelere
şabilmesi, Bulgar devletinin Türklere yönelik iz- ait siyasî, ideolojik ve kültürel değişikliklerden
lediği politikaya ve uyguladığı sansüre bağlı ol- kendisini alamamıştır. Türkiye realitesinde olmayan
muştur.* gelişmiş kapitalizm cemiyetindeki içtimai mü-
Bulgaristan Türklerinin yazılı edebiyatı bir- nasebetleri ve tipik düşünceleri, yazarları sınıf gö-
bütün olarak araştırılmamış, birçok sorunun açık- rüşüne göre aksettirmiştir. 9 Eylül'den sonraki ede-
lığa kavuşturulmasına geç başlanmıştır. Bu alanda biyatımızda da aynı hali görmekteyiz. Yalnız şu
ilk yazılara Türkçe çıkan Yeni Işık ve Halk Gençliği farkla ki Bulgaristan Türklerinin edebiyatı, 9
gazetelerinin 1948 tarihli sayılarında rastlıyoruz. Eylül'den evvel kapitalizm zıddiyetleri yüzünden
Süleyman Hafızov, Edebiyatımız (Yeni Işık, Sayı 16, sağlam inkişaf raylara oturtulmayarak, zikzaklar
1948), Sağlam Esaslara Dayanarak Tenkit Edelim (Yeni kaydederek tekâmül etmiştir. Fakat bu tarihten
Işık, Sayı 52, 1948); Osman Sungur, Edebiyata Dair sonra onun için imkânlar büsbütün değişmiştir."
(Halk Gençliği, Sayı 5, 1948), Edebiyat (Yeni Işık,
İki - Bulgaristan Türkleri şiirinin beş yıllık
Sayı 39, 41, 42, 44, 45, 46, 48, 50, 1948) başlıklı ya-
(1945-1950) bir dönemde nasıl gelişebildiği ko-
zılarla Bulgaristan Türklerinin sanat eserlerini de-
nusunu işlemiş ve ilginç düşünceler ortaya at-
ğerlendirmeye çalışmışlardır. Bu yıllarda edebiyat
mıştır.
ile ilgili yazılarda Hafız İslâm Ergin'inn de imzası
R. Mollov'un edebiyata ilişkin yazıları Edebî
bulunmaktadır.
Makaleler (İlim ve Tenkit) başlıklı kitabında (Sofya
Bulgaristan Türkleri edebiyatının bilimsel
1958) toplanarak yayımlanmıştır.
esaslara dayanarak araştırılması Riza Mollov'un
adıyla bağlıdır. Araştırmacı Edebiyat ve Onun Da- 1950'lerde Yeni Işık, Halk Gençliği ga-
vası - Eskiden Edebiyatımız Var mıydı? yazısını Yeni zetelerinde Yeni Hayat Dergisinde Türk azınlığın
Işık gazetesinin 1948 tarihli 49. sayısında ya- edebiyatına ilişkin yazılar yazılmış, kimi sa-

(*) Yukarıda da belirtildiği üzre, Bulgar bilim adamları Türklerin sözlü edebiyatına ilgi göstererek araştırmalar yapmışlardır. Ancak
bu azınlığın yazılı edebiyatı Bulgarlara araştırma konusu olmamıştır. Türk aydınlarının yazdıkları eserlerin birer sanat eseri dü-
zeyinde olmadığı iddia edilmekte, özellikle ikinci Dünya Savaşından sonra yazılan eserlerin komünist yöneticilerin siparişi üzere ya-
zıldıkları vurgulanmaktadır. Bunu söyleyenler bir dereceye kadar haklıydılar. Ancak bu dönemin Bulgar sanatçıları da, bazı istisnalar
dışında, komünist rejimin başarılarını "terennüm" ediyorlardı. Bu konuyla ügilişair Ahmet Şerif Şerefli şöyle yazıyor:
"Totaliter rejimin ömrü 45 yıldı. 45 yaşında öldü. Bulgar yazarlar Birliğinin 3000 kayıtlı üyesi bulunuyordu. Kulukça ma-
kinesinin ürettiği civcivler gibiydi onlar. Kırmızı ışık yanmca uykuya yattılar, yeşil ışık yanmca uyandılar. Fabrikada üretilen mallar
için bile roman yazma emri aldılar ve yazdılar, tütün kırımı, derin güz sürümü için şiirler yazdılar. Güdümcülük, şiarcılık Bul-
garistan'a Sovyetler'den gelmişti. 300 milyon Sovyetler'de 300 bin yazar kayıtlıydı. Kızıl Sovyet faşizmi yetmiş yaşında öldü. Gerçi
edebiyat ve sanat için yatırım yapılıyordu. Ama pazarda sadece konfeksiyon bulunuyordu. Bu rejimler dünyaya edebiyatçı, sanatçı
veremediler" (Balkanlar'da Türk Kültürü, Sayı 15. sf.: 37, Bursa, 1995)
Bulgar ve Sovyet "kardeşleri" örnek alan birçok Bulgaristan Türk yazar ve şairi de elbette geri kalmamak için çok çaba harcadı ve
Komünist Partisinin isteği doğrultusunda sanatla ilgisi olmayan "eserler" yazarak ödüllendirildiler.
Partinin istekleri üzere eser yazmayan sanatçılar ise BELENE ölüm kampında, hapisanelerde ve sürgün edildikleri Bulgarların
yoğun yaşadığı bölgelerde, duygularını gizlice şiire döker, karanlık günlerin aydınlığa kavuşmasını beklerlerdi, işte bu sanatçıların
birçoğu şimdi Anavatan'da böyle eserlerini kitap halinde yayımlamakta, estetik değeri daha da yüksek eserler yazarak edebiyatımızı
gerçek sanat eserleriyle zenginleştirmektedirler.
natçıların eserleri ideolojik ve estetik açıdan de- garistan'da Çağdaş Türk Halk Edebiyatı başlıklı ya
ğerlendirilmiştir. Bu dönemde İbrahim Ta tarh da zısında N.Hafız bazı sanatçıların özgeçmişi ve eser
edebiyat üzerine araştırmalarıyla dikkati çeker. leri hakkında bilgiler vermiştir. (S
1960'ta İ.Tatarh'nın 9 Eylül 1944'ten Sonra Bul- Arahk 1984'te başlatılan ve 1985'in ilk ay -
garistan Türklerinin Edebiyatı-Antologiya^ ve bunun larında Türklerin adlarının zorla Bulgar adlarıy la
daha genişletilmiş bir biçimi de Bulgaristan Türk- değiştirildiği, ölüm ka mpl arını ve hapisanelerin
leri'nin Edebiyatı - Antoloji39 başlığıyla 1964'te "Halk Türklerle dolduğu, Bulgaristan'da Türk y oktur,
Eğitimi" Yayınevince iki kitabı yayımlanır. An- d e n i l e n b i r d ö n e m d e , N . H a f ı z , h az ı r l a dı ğ ı a n -
tologiya'da Türk azınlık edebiyatının 1944'ten sonraki tolojisiyle Bulgaristan'da Türk varlığını ispat etti,
dönemi ele alınarak oldukça ayrıntılı bir önsözden bu çalışması y la o karanlık günlerde Bulgaristan
sonra 28 sanatçının eserlerinden örnekler verilmiştir. Türklerine manevi destek oldu.
1964 yılında yayımlanan Antoloji'de de 1944-1964 yıl- Bulgaristan Türklerine soykırımı uy gulandığı
lan döneminde Bulgaristan Türkleri edebiyatının baş- ay nı d ö n e m de b i r a nt o l o j i d a h a ba sı l dı . Me h me t
lıca temsilcileri olarak 39 sanatçı hakkında kısa bil- Çavuş 20. Yüzyıl Bulgaristan Türkleri Şiiri (An-
giler ve eserlerinden örnekler verilmiştir. toloji)41 eserini 1988'de İstanbul'da yayımladı. Bun-
İ.. Tatarh'nın söz konusu iki antolojisinden dan önce hazırlanmış antolojilerde 1944'ten sonraki
sonra Bulgaristan'da yerli Türk sanatçılarının bir dönem ele alınmış, Bulgaristan Türkleri edebiyatı
hayli eseri yayımlanmıştır. 1960 yılında A. Şe- manzum ve mensur eserlerle temsil edilmiştir.
rifov'un Müjde eseriyle başlayan yayın faaliyeti, M.Çavuş, eserin başlığından da görüldüğü gibi,
1969'da yine A.Şerifov'un Üçüncü Adım kitabıyla yüzyılımızın başlanndan bu yana Bulgaristan Türk
Türkçe eser yayımlamaya son verilmiştir. 1964'ten şiirini konu seçerek, toplam 74 şairin eserlerinden
sonra "Halk Eğitimi" Yayınevinde sanatçıların başlı örnekler veriyor. Bunlardan 46'sının özgeçmişi ve
başına 22 şiir kitabı ve 24 hikâye, büyük hikâye, eserleri hakkında kısa bilgiler verirken, kalan 28 sa-
roman ve gezi notları basılmıştır. 1964'ten sonra ba- natçının sadece doğum yeri veya yaşadıkları böl-
sılmış şiir ve hikâye derlemelerinin sayısı ise 8'dir. geyi belirtmekle yetinmiştir. Antolojinin Araştırma
Beş yıl (1965-1969) içerisinde "Halk Eğitimi" Ya- bölümünde XX. yüzyılla kalmayarak, XV. yüz-
yınevince yayımlanan, Yeni Hayat dergisi ve Türk- yıllara kadar uzanıyor ve daha birçok sanatçı ve
çe gazetelerde de çıkan sanat eserlerinden seçmeler yeni eserlerle şimdiye kadar bilinen sanatçılar lis-
yapılarak yeni antoloji ve derlemeler ha- tesini bir hayli genişletiyor.
zırlanabilirdi. Ancak totaliter rejimin Türklere yö- 1996'da Hayriye Süleymanoğlu Yenisoy'un da,
nelik ırkçı politikasının giderek korkunç boyutlara "Bulgaristan Türkleri Şiiri" başlıklı bir yazısı ya-
ulaşması yüzünden Bulgaristan'da böyle çalışmalar yımlandı.42 Yazıda 35 şairin özgeçmişi kronolojik
artık olanak dışıydı. sıraya göre verilmiş ve eserlerinden örnekler se-
1987'de Nimetullah Hafız'ın Bulgaristan'da çilmiştir. Başlık olarak toplam 158 şiirin bulunduğu
Çağdaş Türk Edebiyatı Antolojisi, 1944-1984 başlıklı bu yazıda Bulgaristan Türkleri edebiyatının en yeni
iki ciltlik eseri İstanbul'da Kültür ve Turizm Ba- dönemine de önem verilerek son yıllarda yazılmış
kanlığınca yayımlanmış ve aynı başlığı taşıyan eserlerden örnekler verilmiş, genç sanatçılar da
üçüncü cilt de 1989'da basılmıştır.40 İlk iki ciltte al- eserleriyle temsil edilmiştir.
fabe sırasıyla verilmiş sanatçıların sayısı 64'tür. Balkan Türkleri edebiyatları alanında Edebiyat
Üçüncü cilt çocuk edebiyata olarak hazırlanmış ve tarihçisi Mustafa İsen'in de ciddi çalışmaları vardır
burada yine alfabe sırasıyla 33 sanatçının eserleri ve Bulgaristan Türkleri edebiyatı üzerine araş-
verilmiştir. Bunlardan 29 sanatçıya ilk iki ciltte de tırmalarını sürdürmektedir.43
yer verilmiş ve bu kişiler başka eserleriyle temsil Türkiye'de çıkan göçmen dergilerinde de
edilmişlerdir. Büyük hacimli bu eserde bazı eser- 1989'dan önce ve 1989 Büyük Göç'ünden bu yana
lerin tekrarlandığı dikkati çekmektedir. ni Daha Bulgaristan Türkleri edebiyatı hakkında yazılar
sonra Çevren dergisinde yayımladığı Bul- veya sadece yeni şiir, hikâye vb. eserler basılmıştır.

38. l.Tatarliev, Antologiya, Sofya, 1960.


39. l.Tatarliev, Antoloji, Sofya, 1964.
40. N. Hafız, Bulgaristan'da ÇağdaşTürk Edebiyaü Antolojisi, 1984, C. I-II, istanbul, 1987, C. III, istanbul,:
41. M.Çavuş, 20. Yüzyıl Bulgaristan Türkleri Şiiri (Antoloji), istanbul, 1988.
42. H.Süleymanoğlu Yenisoy, Bulgaristan Türkleri Şiiri, Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı V, Mart 1996, sf: 449-578.
43. M.İsen, Ötelerden Bir Ses, Ankara, 1997.
Buraya kadar sıralanan bütün hayırlı ça hine olmuş hüzünlü tarihî gerçeklerdir. Bu ger-
lışmalar Bulgaristan Türkleri edebiyat tarihinin ya çeklere Birinci Dünya Savaşı, Türkiye'de Ulusal
zılması için önemli ön koşullan oluşturmaktadır. Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ku-
Görüldüğü üzere, araştırmalar şimdilik daha çok, ruluşu, İkinci Dünya Savaşı, Bulgaristan'ın sosyal-
sanatçıları ve eserlerini bularak gün ışığına çı ekonomik alanda gelişmesi de eklenince genel
karmak düzeyindedir. Bulgaristan devletinin ku tablo çizilmiş olur. Askerî olayların ve politik
ruluşundan İkinci Dünya Savaşının sonlarına amaçların birçoğu azınlık durumuna düşürülmüş
kadar (1878-1944) süren 68 yıllık bir dönemde Bul Rumeli Türkünü doğrudan etkilemiş ve bu azın-
garistan Türk aydınlarının yazmış oldukları eserler lığın kaderini belirlemiştir. Savaşlar sonucu Bulgar
ders kitaplarından, dergi ve gazetelerden taranarak devletinin sınırları genişletildikçe Rumeli Türk-
edebiyat tarihimizi yazacak araştırmacılara su lerinin de büyük çoğunluğu Bulgaristan sınırları
nulmalıdır. Bu çalışmalar, Türkiye'de ve Bul içerisinde kalmıştır. Bundan böyle izlenen po-
garistan'daki aydınlarımız seferber edildiği tak litikada Bulgar yöneticiler millî çıkartan doğ-
dirde başanlı olabilir. Sofya'da Millî Kütüphanede rultusunda her türlü yöntemi uygulayarak ül-
söz konusu dönemde Türkçe basılmış ders ki kedeki Türklerin sayısını azaltmaya çalışmışlardır.
tapları, Türkçe çıkmış dergi ve gazetelerin sa Yöntemlerin uygulanmasında çeşitli dönemlerde
yılarını da bulmak ihtimali çok az, çünkü Millî Kü- Türkiye ile Bulgaristan arasındaki ilişkiler de
tüphane'de Turan (1928-1934) gazetesinin çok az önemli rol oynamıştır. Politik çıkarlar ise Türklerin
sayısıbulunabilmiştir. sosyâl-ekonomik durumu ile sıkı sıkıya bağlı ol-
muştur.
Bulgaristan Türkleri Edebiyatında Böyle çizilen genel tablo Türk azınlığın kül-
Esas Dönemler türel seviyesini de göstermiş oluyor. Bulgar is-
tatistiklerine göre, 1910 yılında Türkler arasındaki
okur-yazarlann oranı erkeklerde % 9.10, ka-
Bulgaristan Türk edebiyatının gelişmesinde dınlarda ise % 3.10'dur.
esas dönemleri belirlerken, bu ülkedeki toplum ha- Birinci dönem olarak adlandırdığımız bu dö-
yatında değişme ve gelişmelerle birlikte edebiyat nemin genel tablosunun Bulgaristan Türkleri ede-
sürecinin de kendi özel kurallarına göre nasıl ve biyatına da yansıması doğaldır. Çünkü edebiyat bir
hangi yönde geliştiğini göstermek önemlidir. ölçüde gerçeklerin aynasıdır. Ancak bu dönemin
Ancak başlangıcından bugüne kadar (1878-1997) sanatçılan henüz araştırılmamış, eserleri de gün ışı-
yazılmış sanat eserleri hakkında araştırmaların ye- ğına çıkanlmamıştır. Elde olan bilgilere dayanarak
terince yapılmamış olduğundan dönemleri de daha birinci dönem edebiyatını iki alt döneme ayırmak
genel bir biçimde göstermek zorundayız. mümkündür. Birinci alt dönem 1878'lerden 1919 yı-
Bulgaristan Türkleri edebiyatında başlıca şu üç lına kadar ve ikinci alt dönem de 1920'lerin ba-
dönemden söz edilebilir: şından 1944'e kadar devam eder.
1. Bulgaristan devletinin kuruluşundan 1944 a) Birinci alt dönemde yazılan sanat eserleri,
yılma kadar (1878-1944) -M 2. 1944 yılından geçen yüzyılın sonlarından 1908 yılına kadar Bul
1989 yılının sonuna kadar garistan'da Türkçe çıkanlmış gazete sayfalannda
3. 1990 yılından günümüze kadar. bulunmaktadır. Bu konu, araştırılmasını bekleyen
konulardan biridir.
BİRİNCİ DÖNEM EDEBİYATI Birinci alt dönemin başlıca temsilcileri olarak
Âşık Hıfzı ve Hüseyin Raci Efendi gösterilmelidir.
1878-1944 yılları arası dönem birçok askerî ve Sunulan antolojinin sanat eserleri bölümü de bu iki
politik olaylarla doludur. Bu olayların çoğuna Os- sanatçının eserlerinden örneklerle başlar. Her ikisi
manlı devletinin Rumeli kanadı sahne olmuştur. de Doksanüç Savaşını konu alan olayları ser-
Doksanüç Savaşı, Doğu Rumeli'nin Bulgar Prens- gilemektedir. Özellikle Hüseyin Raci Efendi'nin
liğine katılması (1885), Türkiye'de İkinci Meş- "Tarihçe-i Vak'a-i Zağra" başlıklı eseri ede-
rutiyet'in ilânından yararlanarak Bulgaristan'ın da biyatımızda emsali olmayan bir şaheserdir. Bu-
bağımsızlığını ilân etmesi, Balkan Savaşları (1912- nunla ilgili Tuna dergisinden şu parçayı aktarmak
1913), Balkanlar'da yeni yeni devletlerin kurulması, uygun olur:
kitle halinde göçler, hep Rumeli Türkünün aley-
"Eserin değerlendirmesini yapan millî şairimiz En büyük bir köyde bir tek mektep yok
Yahya Kemal 1921 yılında şunları yazmıştır: 'Ta- Mektepsiz köylerde dinden eser yok,
rihçe-i Vak'a-yı Zağra'yı Falih Rıfkı gibi Türk Sarıklı çok, lâkin dindar olan yok
naşirlerine gösterdim. Onlar benden ziyâde hayran Bilgisizlik yıkmış milleti, Kamçı...
oldular. Bu kitap Türklerin vatan edebiyatında en (Mehmet Behçet Perim, Geçit Ver, Kamçı 1921,
samimi, yüksek bir şaheserdir" (Mehmet Çavuş, Balkanların Sesi, Sayı 2,1983, s. 17)
Tuna Dergisi, Sayı 1, Kasım 1336, sf: 52, istanbul).
Hüseyin Rad Efendi bu ölümsüz eserini Tür- Mehmet Fikri'de ise gençliğe bir çağrı var. Sa-
kiye'ye göç ettikten sonra yazmıştır. Çünkü bu acı natçı, gençlerin cehaletten uzaklaşmalarını ve iler-
gerçeklerin Bulgaristan devleti sınırları içerisinde lemenin, gelişmenin yolunda yürümelerini is-
kaleme alınarak basılması olanak dışıydı. Balkan temektedir:
Savaşları da derin ıztırapların kaynağı olmuş ve Korkma yürü, ümidisin milletin
birçok sanatçımızın yaratıcılığında ana konuyu Her manii yıkar, ezer himmetin
oluşturmuştur. Ancak sanatçılarımız Türkiye'ye
göç ettikten sonra bu tarihî gerçekleri kaleme ala- Senin azmin yükseltecek milleti
bilmişlerdir. Sanatçıların göç ettirilmesiyle Bul- Mahvedecek cehaleti, zilleti...
garistan Türk halkı aydın zümreden yoksun edil-
miş, edebiyatın gelişmesi de engellenmiştir. Uyan, uyan... Bu girdaptan uzaklaş!
b) İkinci alt dönem edebiyatı daha farklı ko- İlerleyen milletlere koş, yaklaş!...
şullarda gelişmeye başlamıştır. Neully Barış Ant-
(Mehmet Fikri, Türk Gençliğine Bir Hitabe, "Türk
laşmasının (1919) azınlıkların korunması hakkında
Gençlerine Şiirler"den)
hükümleri, Bulgaristan'ın Türkiye ile dostluk iliş-
kileri kurulması arzusunu göstermesi, Türkiye'de Turan gazetesi sayfalarında M. Oğuz imzasıyla
Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanması, yazılmış şiirlerde de tarihimizden alman güç ile
Cumhuriyetin kuruluşu ve Atatürk reformları, Bul- gençlerin uyanması; sevgi ve bilgi saçmaları çağrısı
garistan Türklerinin de kültür kalkınmasını olumlu vardır:
yönde etkilemiştir. Yıllardır şu çorak yurt,
İki Dünya Savaşı arasındaki dönemde türlü Gür sesini bekledi.
konularda şiir, hikâye, röportaj gibi yazılara rast- Yıllardır Yüce bozkurt
lanmaktadır. Halkı cehaletten kurtarmak, genç- "Uyan artık sen!" dedi.
likteki millî duyguyu ayakta tutmak ve pe-
kiştirmek, işlenen ana konuları oluşturmaktadır. Ne başlangıç, ne de
Muharrem Yumuk bir şiirinde şöyle diyor: son, Sana engel
olmasın. Bu yeni
Halka maarif lâzım, maarif... Varsa
Ergenekon,
gerçekten bir büyük arif Gelsin de
Cağıldasın, solmasın.
bize eylesin ta'rif: Göstersin gerçek
İRFAN NEREDE?
Bilgi, duygu, sevgi saç!
f
M. Yumuk, Gerçek irfan Nerede?, Mehmet Çavuş, Yenilik yollarına...
Antoloji, 1988,sf: 102) Bu "yeni doğuş"u aç,
Öz gücünle yarına.
Mehmet Behçet Perim Bulgaristan'ı dolaşarak,
halkının cehalet içinde kıvrandığını görür ve üzün- (M. Oğuz, Bize Izgi* Diyor Ki, Turan gazetesi,
tüsünü şöyle anlatır: Sayı 2,1932, sf: 2, Kırcaali)
Kenannda ölgün yatan Milletim
Uyanmağa muhtaç... Budur zahmetim. Başka bir şiirinde de şöyle sesleniyor Türk gen-
Bunun için çarpar göze mihnetim cine:
Dertlerim çok, sorma, ah Deli Kamçı! Korkma asla bir şeyden, biz ki alev nesliyiz
Dün de biz, bugün de biz, evet yarın gene biz:
Bağırdık - bağırıyoruz- gene bağıracağız!

* Izgi: Tarihin Türkçesi


Ufkumuzda yükselen bu kudretli yıldızla, İnliyen mazlumlar şimdi daha çok
Tarihten aldığımız yaratıcı bir hızla, Bize Görüyoruz bunu günde yüz defa
çağıran sese sevinçle varacağız. Küçük derde bile şifa veren yok
Anlatıyor bunu hergünkü vak'a
(M.Oğuz, Türk Gencine, Turan gazetesi, Sayı 9, s/.
4,1932, Kırcaali) Öyleyse hadi genç, yürü yolunda, Bil ki
seninle giden çok o savaşta, "Yaşasın hür
M.Oğuz köylüye de seslenerek şöyle diyor:
fikir" desin dilin de Selâm yerine her bir
Türk köylüsü! Bütün gun sen arkadaşa.
Tabiatın kitabını,
İyice süz, oku, öğren. (Samim Rifat Deliormanlı, "Yoldaşlarıma" -
İnci gibi ör yapını! 3.11.1924; ibrahim Tutarlı, Antologiya, 1960, sf. 13)

1931 yılında ayn eser halinde basılmış "Uslu


Yavrularını iyi okut,
ile Süslü" başlıklı bir manzum hikâye de bu-
İyilikle büyüterek...
luyoruz. Filibe'de basılmış bu eserin yazarı be-
Yarın onlar olur yakut,
lirtilmemişse de Muharrem Yumuk'un yazmış ol-
Sana artık rahat gerek
duğu söylenmektedir.
Ders kitaplannda da millî ruhu okşayan şiirler,
Türk köylüsü! Çalışırsan
yazılar vardır.
Sabahın pek yüce olur.
1920'lerin başlarından başlayarak 1930'ların
Yeniliğe alışırsan, Sanma
başlanna kadar süren Türkçe basın faaliyeti ve
asla gece olur!
sanat eserlerinin yayımlanmasına Bulgar devleti ta-
rafından önce kısıtlamalar getirilmiş, 1934 yılı
Yeniliği TURAN sana
askerî sevil hükümet darbesiyle de tamamen ya-
Gösterecek gece gündüz.
saklanmıştır. Edebiyatımızda imzasını bırakmış
Hiç durmadan gel bu yana,
birçok aydınımız da Türkiye'ye göç etmek du-
Bu yol işte böyle dümdüz...
rumunda bırakılmışlardır. Sunulan antolojide bi-
(M.Oğuz, Köylü Kardeş, Turan gazetesi, Sayı 7, rinci dönem edebiyatı temsilcileri olarak yer alan sa-
1932, s/. 3, Kırcaali) natçılardan ölümsüz "Tarihçe-i Vak'a-i Zağra"
(Zağra Müftüsünün Hatıraları" başlıklı eserin ya-
Turan gazetesi sayfalarında Ahmet Rafet,
zan Hüseyin Raci Efendi başta olmakla Muharrem
Ahmet Sadi, Ahmet Gültekin, M. Oğuz'un im-
Yumuk, İzzet Dinç, Mustafa Şerif Alyanak, Meh-
zalarını taşıyan ilginç düz yazı eserleri, röportajlar
met Behçet Perim, Lütfi Ercin, Oğuz Peltek gibi ay-
vb. de vardır. M.Oğuz'dan Dil Kurultayı (Türkiye'de
dınlanmızm Türkiye'ye göç etme zorunluluğunda
Harf İnkılâbından sonra Dil inkılâbının 1932'de baş-
bırakılmakla Bulgaristan Türk edebiyatı büyük ka-
latılması), Kitapları Sevelim; Ahmet Gültekin'den
yıplara uğratılmıştır.
Mekteplerimiz Açılırken vb. yazılar Turancı gençliği
dilimiz, tarihimiz, eğitimimiz ve medeniyetimiz
hakkında bilgilendirmek, zamanın taleplerine göre İKİNCİ DÖNEM EDEBİYATI
bu gençliği yetiştirmek emelleriyle doludur.
Sanatçılardan bazılarının sosyal-politik so- Kızıl Ordunun Bulgaristan topraklanna gir-
runları da konu edinerek şiirler yazdığı görülüyor. mesiyle 9 Eylül 1944'te komünistler iktidara gelir
Böyle şiirler Ziya gazetesinde basılmıştır. Gazete ve Sovyet modeli bir düzenin kurulmasına gidilir.
1921-1923 yıllannda çıkarılmış ve Bulgar Komünist Ülkede politik ve sosyal-ekonomik alanda ger-
Partisinin Bulgaristan Türk halkına ait yayın organı çekleştirilen köklü değişiklikler kültüre, sanata ve
olduğu bilinmektedir. Samim Rifat Deliormanlı, edebiyata yansır. Yeni realite her sanatçıya konu
Kırcaalli Ferhat, E. Rahvalı, Galip Felâketi gibi ay- olur. Türk azınlık edebiyatı da bu gerçeklerden
dınlar bu gazetede şiirlerini yayımlamışlardır. uzak kalamaz. Yeni rejim ile ilgili ilk Türkçe güncel
Samim Rifat Deliormanlı sosyal adaletsizliğe isyan yazılar ve şiir denemeleri, Türkçe çıkmaya baş-
ederek bir şiirinde şöyle diyor: layan gazete sayfalannda belirir:
Yıldız, çekiç ve orak bayrağımız Bu dönem edebiyatında da iki alt dönemden
Hak, adalet, müsavat dileğimiz söz edilebilir. Birinci alt dönemin 1945'ten 1954'lere
Ancak bu sayede kardeş olduk biz kadar sürdüğü, ikinci alt dönemin de 1955'ten 1990
Yaşasın vatansever milletimiz! yılının başına kadar devam ettiği söylenebilir.
Emekçilerin yeni rejimi koruyacakları da şöyle Birinci alt dönem edebiyatında Tanzimat ede
ifade edilmektedir: biyatının etkisi vardır. Sanatçılar ilk okul, rüştiye,
Nüvvap ve lise mezunları öğretmenlerdir. İlk ya
Dalgalan vatanın her köşesinde Bayrağım zılan eserler şiir türünde olup şiiriyetten, estetik ni
Bütün halk müftahirdir seninle telikten yoksun eserlerdir. Yazılan ilk hikâyeler de
Ölürüz, vermeyiz, seni ellere oldukça cılızdır.
Al bayrak, sardık seni ruhumuza. Birinci alt dönem edebiyatı temsilcilerinden
Şiir şu dörtlükle bitiyor: Aliosman Ayrantok, Mehmet Müzekkâ Con,
Osman Sungur, Hafız Tuna gibileri İkinci Dünya
Ülkemizin üstünde sayeban ol Savaşı öncesi edebiyatla Savaş sonrası ilk yıllarda
Senin için kan, can veririz bol bol yazılan edebiyat arasında bağlantıyı gerçekleştiren
Al sancak yaşa, var ol ve edebiyat geleneklerini sürdüren sanatçılar olur-
Dünyalar durdukça sen payidar ol lar. Daha sonraları bunlara Selim Bilâlov, Sabri De-
mirov, Süleyman Hafızov vb. aydınlar da katılır.
(M.Sadi, Işık, Sayı 8, 18.09.1945; I.Tatarh, An- Amatörlük arka plana bırakılarak gerçek sanat
tologiya,1960,sf.l7)
eserlerinin yazılmasında gelişmeler başlar ve böy-
Ülkenin özgür ve eşit haklara sahip va- lece 1950'lerin başlarında nazımda olduğu gibi, düz
tandaşları için de şöyle denilmektedir: yazıda da başarılar görülür.
İkincil alt dönem edebiyatı daha farklı ko-
:
Ayrılık, gayrılık kalktı aradan şullarda gelişmeye başlar. Türklerin yaşamında da
Her hakta bir oldu Aliyle Yordan artık birçok yenilik raylara oturtulmuştur. Bu yıl-
larda Türk liselerinde, öğretmen okullarında ve
(O.ibrahim, Işık, Sayı 7,1945) enstitülerinde, Sofya Üniversitesinin Türkoloji
Komünist rejimin önderi Georgi Dimitrov'a Bölümünde Türk halk edebiyatı, Türk edebiyat
hasredilen bir şiirde de şöyle deniliyor: tarihi müfredat programlarında esas dersleri
oluşturmaktadır. En yeni Türk edebiyatı tem-
Kurtuluşun yıldızı sensin Bulgar burcunda Var silcilerinin bazı eserleri "Halk Eğitimi" Yayınevince
ol dünya durdukça, parla onun tacında. Ben yayınlanmaktadır. Dünya, Rus ve Bulgar kla-
Bulgarca düşünüp Türkçe yazdım yazımı Lâyık siklerinin eserlerinden seçmeler yapılarak Türk-
ise kabul et çok yerine azımı... çeye çevirileri yayınlanmaktadır. Türk öğretmen
(A.Ayrantok,1949, I.Tatarh, Antoloji, 1964, sf.8) okul ve enstitüleri, Sofya Üniversitesi Türkoloji ve
öteki Türkçe bölümleri, mezunlarını vermeye baş-
Ateizm konulu ilk şiirlerin birinde de şunu lamıştır. Türkçe çıkan gazete ve dergilerin sayısı
okuyoruz: artmıştır. Türk tiyatrolarının faaliyetleri Türk köy-
lüsü arasına da girmiştir. Türkçe radyo yayınları
Var mı Allah? Ya nerede? artırılmıştır. Bütün bu sayılanlar Bulgaristan Türk-
Var mı gören yerde gökle? lerinin genel kültür kalkınmasını sağlayan et-
Varsa, ressam resim yapsın kenlerdir.
Taşıyalım cebimizde. Türk edebiyatı, Bulgaristan Türk sanatçılarına
dil, üslûp ve ifade zenginliği açısından örnek olur.
(MM.Con, I.Tatarh, Antoloji, s.15) Konu ve ideolojik açıdan da Sovyet ve Bulgar ede
biyatı oldukça etkili olur.
İkinci dönem edebiyatı işte böyle devlet des- 1950'lerde ve 196O'lı yıllarda yetişen sanatçılar
teği ve devlet kontrolünde, resmî ideolojinin pro- Bulgaristan Türkleri edebiyatına yeni davranış,
pagandası niteliğinde gelişmeye başlamıştır. yeni haykırış, yeni içtenlik getirmişlerdir. 1950'lerin
başlarında edebiyatın ön saflarında bulunanlardan şisel bir biçimde yararlanarak Bulgaristan Türk
Selim Bilâlov, Riza Mollov, Kemal Bunarciev, edebiyatının gelişmesinde bir köylü şiir akımının
Yusuf Kerimov, Enver İbrahimov, Salih Baklaciev, daha belirgin çizgilerle gelişmesini sağlamışlardır.
Süleyman Gavazov, Hasan Karahüseyinov vb. bi- Böylelikle karma bir düşünce estetik nitelikleri kav-
rinci kuşak sanatçılar grubunu oluşturmaktadır. rayarak köyden başlayan yeni edebiyat, yeni şiir
İkinci kuşak sanatçıların başında da Ahmet Şerifov, özelliği alarak tekrar köye dönmüş, köyün so-
Sabri Tatov, Ahmet Tımışev, Niyazi Hüseyinov, runlarıyla bağlanmış ve yeni bir özellik kazanarak
Muharrem Tahsinov, Lütfi Demirov, Mehmet Be- ortaya çıkmıştır (Daha ayrıntılı bilgi için bk.:
kirov, Sabahattin Bayramov, Halit Aliosmanov, N.Hafız, Bulgaristan'da Çağdaş Türk Halk Şiiri,
Lâtif Aliev, İshak Raşidov, Mehmet Davudov, Çevren, sf. 15-16).
Mehmet Çavuşev, Nevzat Mehmedov, Ömer Os- Hikâye türünde değerli eserler veren Selim
manov, Recep Küpçüev, Ali Kadirov ve daha bir Bilâlov, Kemal Bunarciev, Ahmet Tımışev, Sabri
sıra yazar ve şair bulunmaktadır. İkinci kuşağın bir Tatov, Hüsmen İsmailov, Muharrem Tahsinov,
devamını oluşturan ve edebiyatımıza değerli Halit Aliosmanov, Ali Kadirov, Halim Ha-
eserler kazandıran sanatçılardan da Mustafa Mut- lilibrahimov ve daha birçok sanatçımızdır. Uzun
kov, İsmail Çavuşev, Faik İsmailov, Halim Ha- hikâyede İshak Raşidov'un imzası bulunmaktadır.
lilibrahimov, Süleyman Yusufov, Durhan Hasanov, Roman türünde ilk adımlar 1960'da atılmıştır.
Osman Azizov, Şaban Mahmudov, Şahin Mus- Sabri Tatov ilik romancımız olarak edebiyatımızda
tafaov, Naci Ferhadov, Sabri İbrahimov, Ali Bay- yer almakta, ikinci romancımız da Halit Ali-
ramov, İslâm Beytullov, Turhan Resiev, Ahmet osmanov'dur.
Eminov, Aliş Saidov, Mustafa Çetev, Mehmet San- Uzun hikâye türünde eser yazan Sabri Tatov
sarov, Ali Durmuşev ve adlarını sayamadığımız ve Ömer Osmanov olmuştur.
daha birçokları üçüncü kuşak sanatçılar grubunun Mizah ve fıkra alanında da başarılı eserler ya-
başında bulunmaktadırlar. zılmıştır. Mehmet Bekirov, Ahmet Tımışev, Turhan
ir. Söz konusu alt dönem edebiyatında kadın Rasiev vb. bu tür eser yazan sanatçıların başında
sanatçılarımızdan Mefkure Mollova, Nadiye Ah- bulunmaktadır.
medova, Lâmia Varnalı, Necmiye Mehmedova, Ne- Sahne eserleri türünde de başarı sağlanmıştır
biye İbrahimova yaratıcılıklarını sürdürmüşlerdir. ve en ağır basan bir perdelik piyeslerdir. Bu edebî
İkinci ve üçüncü kuşak sanatçılarda yeni edebî türde ilginç eserler veren Yusuf Kerimov, Hasan
yapılışlar belirmiş ve özellikle şiirde sanat daha Karahüseyinov, Sabri Tatov ve daha birçok sanatçı
gelişmiştir. Ayrıca Recep Küpçüev şiirde duy- olmuştur.
gusallığı güçlendirmiş, Mefkure Mollova şiire ince Çocuk edebiyatı da bu dönemde oldukça ge-
bir lirizm getirmiş, bazı şairlerimiz ise çağdaş şi- lişmiş ve çocuklara ait bir hayli şiir ve düz yazı
irimize yiğitçe bir anlatış yöntemi sağlamıştır. eserleri yazılmıştır. Çocuk edebiyatının gelişmesi
Böylece Bulgaristan'da Türk şiiri kişinin içten Ahmet Şerifov ile başlar ve Nevzat Mehmedov, Na-
yaşantılarıyla dile gelerek kişisel bir özgürlük ka- diye Ahmedova, İshak Raşidov gibi birçok sa-
zanmıştır. Bu edebiyatın bir özelliği daha vardır ki natçının eserleriyle zenginleşir.
bu da folklor ve köylü bilinci üzere kurulan ede- Eleştiri türünde ilk adımlar 1948/50'de atılır
biyatla bağlantısını kesmemesidir. Hasan Ka- ve 1950'lerde geliştirilerek 196O'lı yıllarında ilginç
rahiksevinov ve Lâtif Aliev Bektaşi ortamından ge- yazılar yazılır, Türkçe yayımlanan sanat eserleri
lerek köy ortamının toplu görünümünü canlı bir değerlendirilir. Eleştiri alanında başarıyla çalışan
görüşle ölçerek geleneksel ve duygusal bir hava Riza Mollov, İbrahim Tatarlı, İshak Raşidov, Meh-
içinde canlandırmışlardır. Lütfi Demirov ise köylü met Çavuşev ve İbrahim Beyrullov gibi araş-
şairi sıfatını kazanarak köylü pastoral anonim halk tırmacılar olmuştur.
şiiri türünde yazmıştır.. Bu eğilimi Niyazi Hü- Bulgaristan Türk azınlık edebiyatım tarihi
seyinov, Şaban Mahmudov, Süleyman Yusufov, boyunca en çok sanatçı yetiştiği ve en çok Türkçe
Şahin Mustafov, Faik İsmailov, Naci Ferhadov, eserin yayımlandığı dönem 1950 ve 196O'lı yıllar
Ahmet Eminov, İsmail Çavuşev gibi şairler de sür- olmuştur. Söz konusu yıllarda Bulgaristan Türk
dürerek geleneksel folklordan, daha yaratıcı ve ki- edebiyatı oldukça yüksek bir düzeye ula-
şabilmiştir. Ancak bundan sonra eser yazmak şöyle hikâyelerinde Yusuf Kerimov, Mukaddes Ak-
dursun, Türkçe konuşmak dahi yasaklanmış, Türk manova, Turhan Rasiev vb. üçüncü dönem ede
adlarının Bulgar adlarıyla değiştirilmesiyle Bul- biyatının ön saflarında yer almaktadır. Çocuk ede
garistan Türkleri soy kırımına uğratılmış ve bu kor- biyatında da çocuklara ait güzel şiirler ve düz
kunç dönem 1989 yılı sonuna kadar devam et- yazılarıyla yukarıda adı geçen sanatçılarımızdan
miştir. çoğu başarılı olmuşlardır.
Üçüncü dönem edebiyatı, konu bakımından
ÜÇÜNCÜ DÖNEM EDEBİYATI ikinci dönem edebiyatından ayrılmaktadır. Önceki
dönemdeki angajelik ve güdffmlülük artık yoktur.
1989 yılı, Büyük Göç yılı olarak tarihimize geç- O zamanlar tabu olan ya da başka açıdan ele alınan
miştir. Aslında 1989 yılı Büyük Göç'ün başlangıcı ol- din, dil, özgürlük vb. konular bugün sanatçıların iş-
muştur. Çünkü göç günümüzde de devam et- ledikleri esas konulardır.
mektedir. Resmî olmayan kaynaklardan alınan Kısaca özetleyecek olursak, şunu belirtmeliyiz:
bilgilere göre, söz konusu tarihten bugüne kadar Bulgaristan Türkleri edebiyatı ağır koşullarda
Bulgaristan'ı terkeden Türklerin sayısı 600 bini gelişebilmiş, zaman zaman durgunluk ve hattâ sus
aşmış bulunmaktadır. Yirmi bin Türk aydının Bul- kunluk dönemleri olmuşsa da varlığını yine sür
garistan dışında bulunduğu söylenmektedir. Bul- dürebilmiştir.
garistan Türklerinin aydın zümresi oldukça azal- Bulgaristan Türk şiirinde aruz vezni kul-
mıştır. Bulgaristan'da yaratıcılığını sürdüren ve lanılmakla birlikte, daha çok, hece vezni ve serbest
büyük saygıya değer bu aydınlarımızın, kültür ve nazım tarzları tercih edilmiştir.
edebiyat geleneklerimizi ayakta tutmak ve hattâ Edebiyat türlerine gelince: Birçok halkm ede-
geliştirmekte kararlı oldukları bir gerçektir. biyatında olduğu gibi, Bulgaristan Türkleri ede-
1990'dan bu yana demokratikleşme yolunda adım- biyatında da şiir türü çok gelişmiştir. 120 yıllık ede-
lar atmakta olan Bulgaristan'da edebiyatımız, biyatımızın büyük bir bölümünü şiir oluşturur ve
estetik değeri yüksek yeni yeni eserlerle zen- bu hususta oldukça başarı sağlanmıştır. Hikâye,
ginleşmektedir. ikinci sırada bulunur. Hikâye türü yavaş ve zor ge-
Üçüncü dönem edebiyatı temsilcileri Kemal lişmiştir. Estetik değeri olan hikâyelere ellilerin
Bunarciev, Yusuf Kerimov, Ahmet Tımışev, Mus- sonlarında rastlanır. Roman türüne 196O'lı yıllarda
tafa Kahveciev, Muharrem Tahsinov, Halit Ali- başlanarak birkaç eser yayımlanmıştır. Mizah, halk
osmanov, Mustafa Mutkov, İsmail Çavuşev, Faik edebiyatından gıdalanarak günümüzde de ge-
İsmailov, Mülâzım Çavuşev, Ali Pirov, Ali Bay- lişmesini sürdürmektedir. Sahne eserleri de ge-
ramov, Osman Azizov, Naci Ferhadov, Turhan Ra- nellikle bir perdelik piyeslerdir. Eleştiri alanında da
siev, Sabri İbrahimov, Ali Durmuşev, Aliş Saidov, başarı sağlanmıştır.
Mehmet Sansarov, Mustafa Çetev, İsmail Yakubov, Birçok sanatçı hem nazım, hem düz yazıda us-
Saffet Eren, Servet Tatarov, Kadir Osmanov ve talığını denemiş, çocuklar için de güzel eserler yaz-
daha birçok sanatçımızdır. Bu dönem sanatçılar mışlardır.
grubuna Türkiye'ye göç etmek zorunda bırakılmış Eserlerin diline gelince: Bazı eserlerde Rumeli
sanatçılar da katılınca yazar ve şairlerimizin listesi şivesi özellikleri bulunsa da, genel itibarıyla bunlar
oldukça uzun ve sevindirici oluyor. Bunlar ara- Türk yazı dilinde yazılmış eserlerdir. Bulgaristan
sında kadın sanatçılar da vardır. Mukaddes Ak- Türk sanatçıları için güzel Türkçemizle eser yaz-
manova, Nefize Habibova, Aysel İsmailova vb. şiir mak daima bir şeref, bir görev meselesi olmuştur.
ve düz yazı eserleriyle en yeni edebiyatımızın ge- Balığın suyuna göre büyüdüğünü söyler hal-
lişmesine katkıda bulunmaktadırlar. kımız. Bulgaristan Türkleri edebiyatı da bu ül-
Şiirde başarılı şairlerimizden Mustafa Mutkov, kedeki imkânlara göre gelişebilmiştir. Sanat ala-
Osman Azizov, İsmail Çavuşev, Faik İsmailov, nında olgunluk çağına giren Bulgaristan Türk
Sabri İbrahimov, Ali Bayramov, Aliş Saidov, Saffet aydınları, Bulgar makamlarınca devamlı rahatsız
Eren ve daha birçokları; hikâyede Muharrem Tah- edilerek susturulmaya çalışılmıştır. Ayakta ka-
sunov, Kemal Buncariev, Ahmet Tımışev, Yusuf labilenler Türkiye'ye göçe zorlanmış, birçokları
Kerimov, Mustafa Kahveciev vb; mizah yaratıcılığını Anavatanda sürdürmüştür. Bul-
garistan'da kalanlar da ağır koşullarda yaratıcılığını Görülüyor ki, Bulgaristan Türk azınlığı 120 yıl-
sürdürmüş, tüm engellere karşın Türk edebiyatının dır düştü, kalktı, ancak asla diz çökmedi. Cehalete
geleneklerini devam ettirerek, eserlerinde Türk karşı savaştı, öz benliğini koruyabildi, edebiyatını
azınlığın yaşam tarzını, düşünce ve görüşlerini ser- da kültürünü de bu ülkede yaratılan tüm en-
gilemiş ve en önemlisi, Türkçe yazarak, dillerini Bul- gellemelere rağmen geliştirmeye çalıştı.
garcanın etkisinden korumaya çalışmışlardır.44 *** Sonuç yerine Ö.L. Barkan'ın 1937 yılında yaz-
Günümüzde de Bulgaristan Türkleri ve özel- mış olduğu şu satırları aktarmak istiyoruz:
likle aydınlar, Türk dilinde konuşmak ve yazmakta "Balkan memleketlerine ait Türk şiiri, Türk ro
özen göstermektedirler. Son yıllarda Türkiye ile manı, Türk içtimaiyat ve etnografya ilimleri de,
sıkı ilişkiler, kitap, dergi ve gazete alış verişi, Tür- Türk tarihi kadar millî vicdanda derin akisler bı
kiye televizyonları programlarının Bulgaristan'ın rakmaya namzet mevzularını henüz bulmamış ve
her bucağında izlenmesi, Türkiye'de türlü branş- şaheserlerini yaratmamışbr. Tuna boylarından
larda kurslara katılmak, 1000 dolayında Türk Müs- kopup gelen muhacir kafilelerinin asırlardan beri
lüman gencin lise düzeyli okullarda, enstitü ve üni- alınlarının teri ve ellerinin emeğiyle şen
versitelerde Türkiye devletinin sağladığı burslarla lendirdikleri ana-baba yurtlarını bırakıp kaçmaya
öğrenim görmesi, Bulgaristan Türklerinin dil kül- mecbur edilen Türk köylülerinin felâket destanı,
türünü artırmalarında önemli faktörlerdir. Serbest dünyanın hiçbir yerinde oynanmamış olan bu müt
seçmeli de olsa, bazı ilk ve ortaokullarda Türk ço- hiş facianın azametiyle mütenasip bir şekilde bes
cuklarının Türkçe ders görmeleri, Sofya İslâm Ens- telenmemiştir...
titüsü ve imam-hatip okullarında haftada dört saat Fakat şayan-ı hayrettir ki bu ehemmiyet ve vü-
Türkçe okutulması, Türkçe gazeteler de Bul- satta bir işin neşriyat ve matbuat hayatımıza ak-
garistan Türklerinin kültürel gelişmesinde rol oy- setmiş bir humma ve hazırlığını görmek mümkün
nayan etkenler almaktadır. değildir."
Bulgaristan'da kitap, derleme, antoloji ha- Yazısının sonunda da, "... büyük kahramanlık
zırlayıp yayımlamak hâlâ yok gibidir. M.Tahsinov, devrinin tabutunu merhale merhale omuzlarında
M.Çetev, N.Ferhadov, A.Bayramov, Sabir tb- taşıyarak gelen göçmen kafileleri için, eğer bestekâr
rahimov, Durhan Aliev, A.Tahirova, Mustafa Ke- olsaydım, bir göç marşı bestelerdim; içinde o kadar
loğlan gibi sanatçılar eserlerinden bazılarını birer derin ve büyük bir ıztırap kaynaşırdı ki, ölüm
derlemede yayımlamışlardır. Şumnu Üniversitesi marşları bunun yanında bahar neşideleri gibi ka-
Türkoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Haşim Akif lırdı. Demiştir.
ise "Bir Damla Su" başlığını verdiği derlemesi ile Ünlü bilginimiz haklıydı, çünkü gerçekten Ru-
Türk Dil ve Kültür Derneklerinin Edebiyat meli Türkünün ve özellikle Bulgaristan Türkünün
Dizisi'nin ilk kitabını yayımlamış oldu. 1996'da felâket destanı henüz yazılmamış ve bir göç marşı
düzenlenen Nasreddin Hoca Sempozyumu mü- da bestelenmemiştir.
nasebetiyle yazılan eserler, okunan bildiriler de Ancak zamanlar artık öylesine değişti ki, Bul-
küçük kitaplar halinde yayımlanmıştır. garistan Türkünün sadece felâket destanı değil,
Türkiye'ye göç etmiş ve özellikle 1989 Büyük kahramanlık destanları da yazılacak, sadece göç
Göç'ünde zorunlu göçe tabi tutulmuş sanatçıların marşı değil, kahramanlık marşları da bes-
birçoğu kendi eserlerini kitap halinde ya telenecektir. Son yıllarda Türk dünyasınmüj/amş
yımlamaktadırlar. * Dönemine girmesi, Türkiye'nin de yakın ilgisi Bul-
garistan Türkleri hakkında şimdiye kadar ya-
zılmamış ya da yazılması mümkün olmamış eser-
lerin yazılacağını müjdelemektedir.

44. H. Memova-Süleymanova, Bolgarsko-turski, ezikovi vrızki (Bulgar-Türk Dil ilişkileri), Sofiyski universitet, Fakultet po zapadni
filologu, 1969.
45. Ö.L. Barkan, Mart 1937.

You might also like